Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 138

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT BİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ ANABİLİM DALI

SELANİK’TE İKTİSADİ HAYATIN


İZLENMESİNDE BİR REHBER OLARAK
ŞARK TİCARET YILLIKLARI

Yüksek Lisans Tezi

GÖKSEL ZEKERİYA İSMAİLOĞLU

İstanbul, 2018
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT BİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ ANABİLİM DALI

SELANİK’TE İKTİSADİ HAYATIN


İZLENMESİNDE BİR REHBER OLARAK
ŞARK TİCARET YILLIKLARI

Yüksek Lisans Tezi

GÖKSEL ZEKERİYA İSMAİLOĞLU


Danışman: Dr. Öğr. Üyesi GÖKÇEN COŞKUN ALBAYRAK

İstanbul, 2018
ii
iii
ÖZET

Bu çalışmada, dünya tarihi ile birlikte Osmanlı tarihi için de siyasi ve


ekonomik bakımdan önemli bir kırılma noktası olan XIX. yüzyılda, imparatorluğun
başlıca ticaret merkezlerinden biri olan Selanik’teki iktisadi durumun incelenmesi
amaçlanmıştır. Selanik Via Egnatia güzergâhının önemli bir limanı olarak Balkan ve
Osmanlı ticaretinde hemen her dönemde etkili olmuştur. Ulaşım, haberleşme ve
bankacılık gibi ticari altyapı hizmetleri tamamlanan şehir XIX. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren parlak bir ticari atılım göstermiştir. Bu canlanmayı Selanik
hanlarında, sokak ve çarşılarında karşımıza çıkan esnaf, zanaatkâr ve tüccarlar
üzerinden görmemizi sağlayan önemli bir kaynak Şark Ticaret Yıllıkları’dır. XIX.
yüzyılda İstanbul’da basılmaya başlanan yıllıklar Osmanlı şehirlerinin yıllar içindeki
iktisadi yapısını takip etmemize yardımcı olacak veriler sunmaktadır. Selanik’in
yıllıklarda yer almaya başladığı 1881 yılından, şehrin Osmanlı yönetiminden çıktığı
1912 yılına kadar olan veriler bir dizi haline getirildiğinde, yerel sermayedarlar
tarafından hayata geçirilen girişimlerin ve Avrupa’dan gelerek şehirde yatırım yapan
müteşebbislerin Selanik ekonomisini ne şekilde yönlendirdiği görülebilmektedir.
Şehirde geleneksel esnaf ve zanaatkâr faaliyetleri, iç ve dış ticarete aracılık eden
meslekler, imalat sektöründeki değişim sadece nitelik ve nicelik olarak değil, ticari
beklentilere ve kişisel beğenilere uygun olarak yeni ortaya çıkan veya Batılı malların
rekabetine yenik düşerek artık cazibesini kaybeden meslekler suretiyle de kendini
göstermektedir. Çalışmada Sanayi Devrimi’nin ilk nüvesi olan ve bu değişimin en iyi
izlenebileceğini düşündüğümüz moda, giyim, tekstil, aksesuar, kişisel bakım ve yeni
hayat tarzıyla alakalı iktisadi faaliyetler değerlendirme kapsamına alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Balkanlar, Selanik, Esnaf, Meslek, Zanaatkâr, Şark Ticaret


Yıllıkları

iv
ABSTRACT

The purpose of this study was to examine the economical conditions of the city
of Thessaloniki, which was one of the centres of trade of Ottoman Empire in the
breaking point of 19th century in terms of politics and economics for not only the history
of Ottomans and world. As an important port en route of Via Egnatia, Thessaloniki had
always been influential in trades between Balkans and Ottomans. In the beginning of
the second half of 19th century, the city has shown a promising development in trade
after the transportation, communication, and banking infrastructure had been completed.
One of the significant resources that show us this development through the lens of
artisans and merchants living in little Ottoman towns, streets, and bazaars was
Annuaire Oriental du Commerce. Published in 19th century in İstanbul, the annuals
provide us with the input and data that help follow economical structure of Ottoman
cities across years. When the data found in the annuals from the time Thessaloniki has
first appeared in the annuals in 1881 to the time Thessaloniki not governed by Ottomans
in 1912, one can realize that how initiatives attempted by local investors and
investments made by entrepreneurs from Europe had shaped the economical conditions
of Thessaloniki. In the city, traditional activities by craftsmen and artisans, occupations
mediated by domestic and foreign trades, as well as the changes in the manufacturing
sector had manifested itself not only in terms of quality and quantity but also through
occupations that emerged appropriate to commercial expectations and personal tastes or
that lost charm upon being succumbed by competitions of goods from Europe. In this
study, economical activities related to fashion, clothing, textile, accessories, personal
care, and new life styles, which are first products of Industrial Revolution and are
considered as the best areas to follow, are included.

Key Words: Balkans, Thessaloniki, Craftsmen, Occupation, Artisan,


Annuaire Oriental du Commerce

v
İÇİNDEKİLER

Sayfa No.

TABLO LİSTESİ............................................................................................................ İX
GİRİŞ ................................................................................................................................ 1
BİRİNCİ BÖLÜM ............................................................................................................ 5
SELANİK KENTİ ............................................................................................................ 5
I. XIX. YÜZYILDAN ÖNCE BALKANLAR’DA TİCARET ........................................ 5
II. XIX. YÜZYILDA BALKAN TİCARETİ ................................................................... 8
III. XIX. YÜZYILDA SELANİK’İN COĞRAFİ VE İDARİ YAPISI İLE NÜFUS VE
YERLEŞİMİ ................................................................................................................... 11
A. Selanik’in Coğrafi Yapısı ................................................................................... 11
B. Selanik’in İdari Yapısı ........................................................................................ 14
C. Selanik’te Nüfus ve Yerleşim ............................................................................. 17
a. Selanik’te Nüfus ............................................................................................... 17
b. Selanik’te Yerleşim.......................................................................................... 22
IV. BİR LİMAN KENTİ OLARAK SELANİK .......................................................... 27
İKİNCİ BÖLÜM............................................................................................................. 41
BİR İKTİSAT TARİHİ KAYNAĞI OLARAK ............................................................. 41
ŞARK TİCARET YILLIKLARI .................................................................................... 41
SELANİK’TE İKTİSADİ FAALİYETLER VE MESLEKLER .................................... 45
I. GELENEKSEL MESLEKLER............................................................................ 47
A. Geleneksel Esnaf ve Zanaatkârlar .................................................................... 47
a. Saraçlar............................................................................................................. 48
b. Debbağlar ......................................................................................................... 49
c. Ayakkabıcılar ................................................................................................... 49
d. Ayakkabı Üretimi İçin Tedarikçiler ................................................................. 51
e. Deri Tüccarları ................................................................................................. 51
f. Terziler ve Tüccar Terziler ............................................................................... 53
g. Koza ve İpek Satıcıları, İpek Böceği Yetiştiricileri ......................................... 55
II. İTHALATÇILAR VE İHRACATÇILAR ........................................................... 56
A. İhracatçılar (Hammadde) ................................................................................. 56
a. İplik Fabrikatörleri ........................................................................................... 57
b. Pamuk İpliği Tüccarları ................................................................................... 58
c. Pamuk Tüccarları ............................................................................................. 59
d. İşlenmiş Yün Satıcıları..................................................................................... 60

vi
e. Yün Yapağı Tacirleri ....................................................................................... 60
B. İhracatçılar ve Simsarlar .................................................................................. 61
a. Çorap Satıcıları ................................................................................................ 62
b. Bornoz ve Havlu Satıcıları ............................................................................... 63
c. Kumaşçılar ....................................................................................................... 63
d. İpekli, Yünlü ve Çeşitli Dokuma Satıcıları ...................................................... 65
1. Dokuma Satıcıları......................................................................................... 66
2. İpek Tacirleri ................................................................................................ 66
3. Yünlü Dokuma Satıcıları.............................................................................. 67
C. İthalatçılar ve Simsarlar (Tüketim Malları) ..................................................... 68
a. Dikiş Makineleri Bayileri ve Satıcıları ............................................................ 69
b. Fes Satıcıları .................................................................................................... 70
c. Şapkacılar ......................................................................................................... 71
d. Kasketçiler ........................................................................................................ 73
e. Tuhafiyeciler .................................................................................................... 74
f. Sırma ve Kılabdan Satıcıları ............................................................................. 75
g. Galoş Satıcıları ................................................................................................. 76
h. Panduf Satıcıları ............................................................................................... 77
i. Çamaşır Satıcıları.............................................................................................. 77
j. Hırdavatçılar ..................................................................................................... 78
k. Kolonyal Mal Satıcıları .................................................................................... 79
l. Yatak Örtüsü Satıcıları ..................................................................................... 81
m. İkinci El Elbise Satıcıları ................................................................................ 83
n. Büyük Tacirler ................................................................................................. 84
o. Halı ve Döşeme Satıcıları ................................................................................. 86
D. İthalatçılar ve Simsarlar (Yatırım Malları) ...................................................... 88
a. Tellallar ............................................................................................................ 88
b. Komisyoncular ................................................................................................. 89
c. Ham Post Satıcıları........................................................................................... 90
d. Kürk Tüccarları ................................................................................................ 92
e. Kürkçüler ......................................................................................................... 93
f. İmalatçılar ......................................................................................................... 94
III. YENİ MESLEKLER............................................................................................ 95
A. Yeni Hayat Tarzı İle İlgili Meslekler ................................................................. 95
a. Parfüm Satıcıları .............................................................................................. 96
b. Kuaförler .......................................................................................................... 98

vii
c. Saatçiler ............................................................................................................ 99
d. Bijuteri Satıcıları ............................................................................................ 100
e. Hazır Elbise Satıcıları .................................................................................... 102
f. Moda ve Yeni Ürünlerin Satıcıları ................................................................. 104
g. Erkekler İçin Yeni Ürünler Satıcıları ............................................................. 106
h. Kadınlar İçin Yeni Ürünler Satıcıları............................................................. 107
i. Kadınlar İçin Giysi Satıcıları .......................................................................... 107
j. Korseciler ........................................................................................................ 108
k. Mefruşatçılar .................................................................................................. 109
B. Diğer Meslekler ve Faaliyetler ......................................................................... 110
a. Halat ve Çuval Satıcıları ................................................................................ 111
b. Ambalaj Malzemeleri Satıcıları ..................................................................... 112
c. Muşamba Satıcıları ........................................................................................ 113
SONUÇ ......................................................................................................................... 114
BİBLİYOGRAFYA ...................................................................................................... 119

viii
TABLO LİSTESİ

Sayfa No.

Tablo 1: Selanik Limanındaki Gemi Hareketleri (1839-1846)……………...……….. 34

Tablo 2: Selanik Limanında Buharlı-Yelkenli Gemi Sayıları


ve Tonajları (1903-1911)…………………………………………………… 36

Tablo 3: 1881 Yılında Selanik’te Faaliyet Gösteren Sarraflar..…………………….... 37

Tablo 4: 1902 Yılında Selanik’te Faaliyet Gösteren Bankerler……………………… 39

Tablo 5: Şark Ticaret Yıllıkları’nda İktisadi Faaliyetler,


Meslekler ve Örgütler ………………………...…………………………..... 47

ix
GİRİŞ

Batılı merkantilist ekonomilerin elde ettikleri ticari kazancı yeniden yatırıma


yönlendirme düşüncesi Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesindeki fikirsel temeli
oluşturmuştur. Buhar gücüne dayalı mekanik enerji Avrupa sanayi sistemine ucuz, seri
ve standart kalitede imalat yapma yeteneği kazandırmış, bu sürecin dışında kalan
Osmanlı Devleti için kendi aleyhinde gelişen ticari dengelerle rekabet etmek bir
seçenekten ziyade zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.

Osmanlı imalat sektörünün değişen üretim sürecine tepki veremediği, 19.


yüzyılda ekonomisinin duraksama hatta çöküş yaşadığı iddiası özellikle Batılı tarihçiler
tarafından hâkim görüş olarak savunulmuştur. Ancak bu görüşü tartışmaya açan
çalışmalar 19. yüzyılda Osmanlı sınırları içinde ticari canlanmanın yaşandığı bölgeler
olduğunu, yabancı ve yerel sermayedarların Batılı emsalleriyle boy ölçüşebilir ölçekte
fabrikaları hayata geçirdiklerini göstermektedir1. Osmanlı modernleşme sürecinin hız
kazandığı 19. yüzyılın ikinci yarısında Tanzimat dönemi devlet ricalinin imalat
tekniklerinin modernleşmesi, üretim kapasitesinin artırılması ve yerel üretimin Avrupa
pazarlarıyla rekabet edebilmesi için önemli çabaları olmuştur. Kimi zaman bu girişimler
İstanbul’da kurulan fabrikalarda olduğu gibi doğrudan devlet yatırımı şeklinde
gerçekleşirken kimi zaman da Selanik örneğinde gördüğümüz gibi yerel sermayedarlar
ve Avrupa’dan gelerek şehirde yatırım yapan Frenk müteşebbislerin kurduğu fabrika ve
imalathanelerle gerçekleşmiştir.

Sanayi Devrimi’ni izleyen süreçte Doğu Akdeniz’de uluslararası ticaretin


hacmi önemli ölçüde büyüdü. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da uğradığı askeri ve
siyasal yenilgiler sonucu toprak kayıpları yaşansa da geriye kalan topraklar hala önemli
bir ticari zenginliğe sahipti. 1912’de Selanik’in ticaret hacmi tek başına Trabzon ve
Samsun limanlarının toplam ticaret hacmini aşıyordu. Selanik ve İzmir gibi gerisindeki
tarımsal alanla sanayi merkezleri arasındaki bağlantıyı sağlayan liman şehirleri
genişleyen kapitalist ekonomik yaklaşımla en fazla etkileşime giren ticari merkezler
oldu. İç bölgeleriyle ulaşım imkânları gelişen Selanik’te yerel üretimi uluslararası

1 Bu tür çalışmalar için bakınız: Donald Quataert, Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, 4. Basım,
İstanbul: İletişim Yayınları, 2013; Nikoloy Todorov, “19. Yüzyılın İlk Yarısında Bulgaristan Esnaf Teşkilâtında Bazı
Karakter Değişmeleri”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt XXVII, Sayı 1-2, 1967; Michael
Palairet, Balkan Ekonomileri 1800-1914 Kalkınmasız Evrim, İstanbul: Sabancı Üniversitesi Yayınları, 2000;
Haydar Kazgan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Şirketleşme: Osmanlı Sanayi, Monografi ve Yorumlar, İstanbul:
Töbank A.Ş. Yayınları, 1991.

1
ticarete yönlendiren aracı tüccar bir grupla birlikte liman ve iç bölgeler arasında bir
ticari örgütlenme de gelişti2.

Selanik Avrupa’nın önemli ticari merkezleriyle ticaretini oldukça uzun


zamandır sürdüren ve Avrupa piyasaları ile rekabete girebilecek nitelikte girişimci bir
tüccar nüfusa sahipti. Nüfus kompozisyonunda özellikle şehirde yeni açtıkları eğitim
kurumlarında iyi eğitim görmüş ve ticari olarak örgütlenmiş Yahudiler öne çıkıyordu.
Siyasi olarak güçlenen ve açtıkları bankalarla ekonomik yatırımlarına finansal destek
sağlayan Hıristiyan nüfusun büyük bölümü ise Yunanlılar’dan oluşuyordu.
Hıristiyanların içinde yeni açılan fabrikalarda teknik personel ve idareci olarak çalışmak
üzere Selanik’e gelen ve beraberinde kendi yaşam şekilleri ve tüketim alışkanlıklarını
getiren önemli bir Frenk nüfus da bulunuyordu. Demiryolu ve liman yatırımları
gerçekleştirilen, haberleşme ve bankacılık gibi ticari altyapı hizmetleri tamamlanan,
belediye hizmetleri verilmeye başlanan şehir 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
parlak bir ticari atılım göstermiştir.

Bu çalışmada Selanik’in ithalat ve ihracatının hacmi ve mal kompozisyonu,


Selanik Limanı’nın gümrük gelirleri, fabrikaların tezgâh sayısı ve/veya üretim miktarı
gibi makro veriler yerine şehrin değişen iktisadi hayatına uyum sağlayan ticari
faaliyetleri, meslek türleri, girişimci profili ve tüketici tercihlerinden oluşan mikro
bilgiler incelenmiştir. Selanik’teki toplumsal ve ekonomik dengeyi gözetmeden sadece
makro verilere dayanan incelemeler şehrin ekonomisinin eksik değerlendirilmesine
neden olacaktır. Doğu Akdeniz liman kentlerini konu alan bir çalışmada da bu noktaya
vurgu yapılmaktadır3:

“Tarihsel literatürün Osmanlı ekonomik yaşamının iç dinamiklerine ve XIX.


yüzyıl ekonomisindeki devamlılık unsurlarına yeterince yer ayırmadığına dikkat çekmek
gerekiyor. Osmanlı aktörlerinin ekonomi sahnesindeki görüntüleri oldukça karanlık
kalmıştır: Gerçek etkinlikleri konusunda olduğu gibi, ülke içi hedefleri ve
düşüncelerinin kararları nasıl etkilediğine ilişkin olarak da pek az şey bilinmektedir. İç

2 Çağlar Keyder, Y. Eyüp Özveren, Donald Quataert, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Liman Kentleri “Bazı Kuramsal
ve Tarihsel Perspektifler””, Çağlar Keyder, Y. Eyüp Özveren, Donald Quataert (Ed.), Doğu Akdeniz’de Liman
Kentleri (1880-1914) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s.131.
3 Basil C. Gounaris, “Selanik”, Doğu Akdeniz’de Liman Kentleri (1880-1914) içinde, Çağlar Keyder, Y. Eyüp

Özveren, Donald Quataert (Ed.), İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s.129; Ayhan Aktar, “Şark Ticaret
Yıllıkları’nda “Sarı Sayfalar”: İstanbul’da Meslekler ve İktisadi Faaliyetler Hakkında Bazı Gözlemler, 1868-1938”
Toplum ve Bilim, Sayı 76, (Bahar 1998), s.135.

2
işleyişi ve iç dinamiklerine ilişkin fazla ayrıntı olmaksızın Osmanlı ekonomisi üzerine
yapılacak tüm yorumların, yabancının dışarıdan bakışı olarak kalması kaçınılmazdır.”

Selanik ekonomisindeki dönüşümün bahsedilen bakış açısı ile incelenebilmesi


amacıyla bu çalışma iki ana bölüm olarak planlanmıştır. Birinci bölümde öncelikle
Selanik’in coğrafi olarak içinde yer aldığı ve gerek hammadde gerekse işgücü kaynağı
olarak bağlı olduğu Balkanlar’daki ticaretin, kırılma noktası olarak kabul ettiğimiz 19.
yüzyılın öncesindeki genel durumuna değinilmiştir. Daha sonra Sanayi Devrimi’ni
gerçekleştirerek kapitalist iktisat ilkelerini benimseyen Batı ile daha yoğun bir ticari
etkileşime giren Osmanlı Devleti’nin kadime dayanan geleneksel iktisadi anlayışı
arasındaki farklılıklardan bahsedilerek, Balkanlar’da ticaretin serbestleşmesi yönündeki
girişimler anlatılmıştır. Bu bölümdeki temel amaç tarihsel süreçte Balkanlar’ın Osmanlı
ekonomisindeki yerini anlamaktır. “19. Yüzyılda Selanik’in Coğrafi ve İdari Yapısı ile
Nüfus ve Yerleşimi” başlıklı bölümde şehrin geleneksel ticaret yolları ile bağlantısı,
liman ve demiryolunun şehrin ekonomik ve sosyal yapısına etkileri, kentin Yahudilerle
özdeşleşmesine neden olan demografik durumu ve idari yapısı incelenmiştir. Son
bölümde bir liman kenti olarak Selanik’in Osmanlı idaresindeki geçmişi
değerlendirilmiştir.

İkinci bölümde çalışmanın temel kaynağını oluşturan ve İstanbul’da Fransızca


olarak basılan Annuaire Oriental du Commerce serisi kullanılmıştır. Bu kaynağın
dışında kütüphanelerde şehir tarihi, ticaret tarihi, Osmanlı tüketim örüntüleri üzerine
literatür taraması yapılmış, telif eserler, akademik çalışmalar, makale ve sempozyum
bildirilerinden faydalanılmıştır. Bölümün başında Şark Ticaret Yıllıkları olarak bilinen
bu serinin bir iktisat tarihi kaynağı olarak araştırmacılara sağladığı imkânlar
incelenmiştir. İlk olarak 19. yüzyıl Selanik ekonomisine yön veren meslek grupları
tespit edilmiş daha sonra ekonominin ana aktörleri; esnaf, zanaatkâr ve tüccarların
iktisadi faaliyetleri ile şehrin değişen toplumsal zevklerine ve tüketim anlayışına bağlı
olarak ortaya çıkan yeni girişimler belirlenmiş ve meydana gelen değişim, üretim ve
tüketim tercihleri üzerinden ortaya konulmuştur. Bu noktada tespit edilen mesleklerin
içeriğinin doğru olarak tanımlanmasına gayret gösterilmiştir. Mesleklerin bazıları isim
olarak günümüz mesleklerine benzese de kapsam olarak önemli farklılıklar arz
etmektedir. 1850’den sonra gelişen üretim tekniklerinin ve daha hızlı ve ucuz ulaşım
imkânlarının tüketim mallarının maliyetlerini azaltması ve Selanik halkının geleneksel
tüketim anlayışını terk ederek Batılı yaşam tarzına doğru bir eğilim benimsemesiyle

3
mevcut üretim yapısını çeşitlendiren yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Bazı meslekler
zamanla ortadan kalkarken uzmanlaşma sonucu alt branşlara ayrılıp müstakil iş kolları
haline gelen meslekler belirlenmiştir. Bu bağlamda, Selanik’in Şark Ticaret
Yıllıkları’nda ilk kez yer aldığı 1881 yılından Osmanlı hâkimiyetinden çıktığı 1912
yılına kadar olan süreçte şehir ekonomisindeki değişimi en iyi yansıtacağı düşünülen
moda, giyim, tekstil, aksesuar, kişisel bakım ve yeni hayat tarzıyla alakalı meslekler
çalışmanın kapsamına alınarak bir sınıflandırma yapılmıştır.

4
BİRİNCİ BÖLÜM

SELANİK KENTİ

Roma İmparatorluğu döneminde Roma’yı İstanbul’a bağlamak üzere


oluşturulan ve Via Egnatia olarak adlandırılan askeri ve ticari yol üzerinde yer alan
Selanik, İstanbul’a ulaşan yollarda hâkimiyet kurulması ve Rumeli fetihlerine aracılık
etmesi amacıyla Balkanlar’da ele geçirilen ilk şehirler arasındadır. Osmanlı
hâkimiyetinde kaldığı beş yüzyıla yakın süre içinde şehir Osmanlı Devleti’nin
Avrupa’daki topraklarında yer alan en önemli ticari liman olmuştur. Sanayi
Devrimi’nden sonra üretim şeklini değiştiren Avrupa’daki fabrikaları örnek alan
girişimler, 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılına başlarında, Osmanlı ekonomisinin
çöküşte olduğu yönündeki genel kanaatin aksine, Selanik’te ticari bir canlanmaya sebep
olmuştur. Kurulan fabrikalar hammadde ve işgücü kaynağı olarak Selanik Limanı’nın
geniş hinterlandından beslenmiştir. Liman aynı zamanda yerel üretimin ve ithal malların
iç pazarlara sunulduğu bir kapı görevi görmüştür. Bu nedenle Selanik’i ele alan bir
çalışmanın Balkanlar’daki ticaretin genel durumu ile birlikte değerlendirilmesi önem arz
etmektedir.

I. XIX. YÜZYILDAN ÖNCE BALKANLAR’DA TİCARET

6. yüzyıldan başlayarak Türk kavimlerinin yerleşim yeri olan Balkanlar


güneyde Akdeniz, batıda Adriyatik Denizi, kuzeyde Tuna Nehri, doğuda ise
Karadeniz’le sınırlanan coğrafi bölgenin adıdır. Osmanlı Devleti 14. yüzyılın
ortalarından itibaren topraklarına katmaya başladığı ve kısa sürede kendi ekonomik ve
sosyal düzenini tesis ettiği Balkanlar’ı I. Beyazıd döneminden itibaren egemenlik
alanında görmüştür4.

Balkanlar İstanbul’un iaşesinin temininde önemli görev üstlenmiştir. Macar


ovaları ile Bulgaristan ve Makedonya bölgesindeki bir dizi ova ile Trakya ovalarında
yetiştirilen tahıllar talep edilen miktarda ve devletin belirlediği düşük bir fiyatla
payitahta gönderilirdi. Karayolu ile taşıma maliyetinin yüksek olması nedeniyle deniz
yoluyla yapılan nakliyatta Tekirdağ, Burgaz ve Volos limanları Balkan ovalarında

4 Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, Sayı 3, (Eylül 2005), ss.11-12.

5
üretilen buğdayın çıkış noktalarıydı. İstanbul halkının ve ordunun et ihtiyacı ise büyük
oranda Manastır, Üsküp, Filibe gibi Rumeli şehirlerinden gelen koyunlarla karşılanırdı5.

Bulgaristan yaylalarında yapılan koyun yetiştiriciliği yerel halkın ve


İstanbul’un et ihtiyacını karşılamanın yanı sıra bölgeyi yünlü kumaş imalatında da bir
merkez haline getirmiştir. Evliya Çelebi 1652’de ziyaret ettiği Filibe’de üretilen
abaların ne kadar incelikle dokunmuş olduklarından bahsetmektedir. Bu dönemde
bölgede imal edilen yün yerel pazarların ihtiyacının ötesinde bir üretim kapasitesine
ulaşmış, yerel tüccarlar ve Raguzalılar tarafından Avrupa pazarlarına ihraç edilmiştir6.

15. yüzyılda Balkanlar’ın iç ve dış ticaretinin büyük kısmı Raguzalı tüccarlar


tarafından yönetiliyordu. Ticari merkezlerde örgütlenen koloniler doğu ile batı
arasındaki ticaretin kesintisiz devam etmesini sağlıyordu. Balkan Yarımadası’nın güney
kesimindeki Kratova, Üsküb, Serez, Kostur, Valona, Selanik, Balya, Barda, Sakız’ın
yanı sıra Edirne, İstanbul ve İzmir Raguza ticaretinin merkezleriydi. Osmanlılar’ın batı
sınırlarının genişlemesine rağmen Raguza ticareti askeri ve politik gelişmelerden
bağımsız olarak devam etti. İtalyan kumaşları, cam eşyalar, ilaçlar, iğneler, sabun ve tuz
Avrupa ülkelerinden ithal edilen mallardı. Raguzalılar yerli Balkan tüccarlarından
aldıkları yün, deri, ipek, hububat, marangozların kullanabileceği nitelikte tahta ve
balmumunu ihraç ediyordu7.

Yahudilerin 16. yüzyılın başından itibaren Balkan ticaretinde oynadığı rol de


dikkate değerdir. İspanya, Portekiz, İtalya ve güney Fransa’dan gelerek beraberlerinde
getirdikleri sermaye ve üretim teknikleri ile özellikle dokuma imalatında ustalaşan
Yahudi tüccarlar Akdeniz ve Hollanda’nın önemli ticaret limanlarındaki diğer Yahudi
cemaatleriyle olan bağlantıları sayesinde Raguza ve Venedik ticareti ile rekabete
girmiştir. Bu ticaret sadece kendi ürettikleri malların satışı ile sınırlı kalmamış, yerel
zanaatkârların imalatları ve tarımsal üretim de dış ticareti yapılan mallar içinde yer
almıştır8.

18. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti’nin dış ticaretinde en büyük payı alan
Fransa Balkanlar’da yürütülen ticari faaliyetlere olan ilgisini İstanbul dışında Selanik ve

5 Ahmet Tabakoğlu, “Osmanlı Döneminde İstanbul’un İâşesi” II. Uluslararası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu
Tebliğleri, İstanbul: 27-29 Mayıs 2014, ss.124-126.
6 Todorov, s.2.
7 Virgina Paskaleva, “Osmanlı Balkan Eyaletlerinin Avrupalı Devletlerle Ticaretleri Tarihine Katkı (1700-1850)”,

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt XXVII, Sayı 1-2, (1967), s.40.
8 Paskaleva, s.42.

6
Kavala’da da konsolos görevlendirerek göstermiştir. Edirne’de faaliyette bulunan
Fransız firmaları Osmanlı piyasasında oldukça fazla talep gören dokuma ürünleri
satarken karşılığında yün, deri ve balmumu alıyorlardı9. Endüstriyel makinelerin
üretime girdiği 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Kalofer, Karlova, Sopot ve
Kızanlık’ta bir başka kumaş çeşidi olan kaytancılık hızlı bir gelişme göstermiştir. Filibe
ve Pazarcıklı zanaatkârlar İstanbul, Anadolu hatta Suriye gibi uzak mesafelerdeki
pazarlar için üretim yapmıştır. İmalatın hızla büyümesindeki sebeplerden biri de
devletin ordu ihtiyaçları için yaptığı toplu alımlar olmuştur10.

Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki topraklarına mahsus olan ve izlerini 16.


yüzyılın başlarına kadar takip edebildiğimiz panayırlar Balkanlar’da canlı bir ekonomik
ilişkinin varlığına işaret etmektedir. Bu merkezlerin özelliği mahalli malların alınıp
satılmasının yanı sıra transit ticaretin gerçekleştiği merkezler olması ve satış için
getirilen malların büyük miktarlarda el değiştirmesidir. Haftada bir kez kurulan ve
birkaç saatle bir gün arasında değişen sürede sona eren pazarlardan farklı olarak
panayırlar yılda bir ila üç kez belirli tarihler arasında kuruluyordu ve süreleri de birkaç
haftayı aşmıyordu. Panayırlarda gerçekleşen işlemlerin tespitinin ve
vergilendirilmesinin daha kolay olması devlet tarafından da desteklenmelerini
sağlıyordu11.

Güçer üretici ve tüketicileri doğrudan doğruya bir araya getiren pazarlar ve


panayırlardan farklı olarak şehirlerdeki iktisadi faaliyetlerin, organize esnaf
müesseseleri tarafından yerine getirildiğine dikkat çekmiştir. Bu amaçla kurulan lonca
teşkilatı bir emtianın alınıp satılması veya hizmetin yerine getirilmesi hakkının belli bir
esnaf birliğine tahsis edilmesi prensibine dayanıyordu. Bu çerçevede lonca nizamının
sürdürülebilmesi, temin edilen ham maddenin gerektiğinde depolandığı gerektiğinde
birliğin amirleri tarafından esnafa dağıtıldığı ve mamul malların kalitesinin kontrol
altında tutulduğu belirli ticari mahallerin kurulmasıyla mümkün olmuştur12.

Malların ülke içindeki toptan ticaretinde de iç ticarete paralel bir kontrol


geliştirilmiştir. Kapan ve hanlar şehirlerin toptan ticaret merkezleri konumundadır.
Şehre gelen malların perakendeci tüccarlara dağıtımı buralardan yapılmaktadır. Bu

9 Paskaleva, s.60.
10 Todorov, ss.3-5.
11 Suraiya Faroqhi, Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, 2. Basım, Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2010, s.165.
12 Lütfi Güçer, “XVI-XVIII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunun Ticaret Yapısı”, Türk İktisat Tarihi Yıllığı Sayı

1, (1987), ss.48-49.

7
düzen içerisinde toptancıların mallarını satacakları esnaflar lonca nizamı içinde önceden
tespit edilirken başka bir grubun kendilerine tahsis edilmeyen malları almaları
önlenmektedir13.

Osmanlı şehirlerinin ticari bölgelerinin merkezinde bedesten yer alır ve


alışveriş düzeni bu merkezin etrafında şekillenmiştir. Şehre dışarıdan gelen her türlü
emtianın bedestende satılmasının zorunlu olması bu yapılara şehrin ticari hayatında
vazgeçilmez bir önem yüklemiştir. Bursa’dan Selanik’e kumaş getiren tüccarların
mallarını bedestende satmaları gerektiği yönünde Selanik kadısına gelen bir hüküm de
bedestenin önemini doğrular niteliktedir14.

II. XIX. YÜZYILDA BALKAN TİCARETİ

Sanayi Devrimi ile endüstriyel üretim yapma imkânına ulaşan Avrupa


devletleri karşısında Osmanlı Devleti’nin bu sürece ayak uyduramadığı ve imalat
sektörünün sanayileşemediği genel bir kabul olarak tekrarlanmıştır. Donald Quataert
Selanik’teki yünlü ve pamuklu dokuma faaliyetlerinden örnekler vererek bu genel algıyı
sadece loncalar tarafından yapılan imalatı değerlendirmeye alması ve loncalara bağlı
olmayan endüstriyel faaliyetleri göz ardı etmesi nedeniyle yanlış bulduğunu ifade
etmiştir. Osmanlı klasik iktisadi yaklaşımından ayrılarak serbest ticaret politikalarına
uygun hareket eden girişimciler 19. yüzyılın ikinci yarısında Selanik ve Makedonya
kırsal kesiminde canlı bir imalat faaliyeti oluşturmuştur15.

Osmanlı klasik dönemi boyunca imparatorluğun iktisadi yaklaşımı, devletin


ekonomide düzenleyici rolü oynaması ve bireylerin ticari faaliyetlerini merkezi otorite
tarafından belirlenen kişisel ve toplumsal yükümlülüklere uygun olarak yerine getirmesi
üzerine kurulmuştu. Devletin, hem kendi üzerine düşen görevleri hem de huzur ve
refahını sağlamakla mükellef olduğu insanların sorumluluklarını belirlediği iktisadi
sistem üç temel ayak üzerine kurulmuştu. Fiskalizm, iaşe (provizyonizm) ve
gelenekçilik (tradisyonalizm) olarak sayılabilecek bu üç ilkeden ilk ikisi yapıları gereği
üçüncü ilkenin devamlılığının sağlanması için gerekliydi. Fiskalizm bütçenin gelir
fazlası oluşturacak yapıda oluşturulmasını gerektiriyordu. Bunun yolu gelirlerin devamlı
artırılması, gerektiğinde ise harcamaların azaltılmasıydı. Gelenekçilik ise Osmanlı
iktisadi sistemine bağlı kalmayı, bu sistemden herhangi bir sapma olduğunda gerekli

13 Ahmet Tabakoğlu, Türkiye İktisat Tarihi, 12. Basım, İstanbul: Dergah Yayınları, 2014, s.364.
14 Güçer, s.50.
15 Quataert, Sanayi Devrimi …, s.25.

8
önlemleri alarak yeniden belirlenmiş çizgiye dönmeyi ifade ediyordu. Üçüncü ve
uygulaması en kapsamlı olanı ise toplumsal ihtiyaçları karşılayacak üretim yapısının
oluşturulması, devletin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet arzına uygun bir iktisadi yapının
kurulması ve toplumsal huzurun devamlılığını sağlamayı amaçlayan iaşe
(provizyonizm) ilkesiydi. Bu ilkenin uygulanması amacıyla Osmanlı Devleti’nde miri
toprak sistemi ile tarımsal üretim organize edilmiş, zirai ürünlerin ve zanaatkârlar
tarafından imal edilen malların satışı lonca örgütlenmesi ile düzenlenmişti. Devletin
temel amacı toplumsal ihtiyaçların yerel üretimle karşılanabildiği, üretim fazlası
malların ülke içi ticarete yönlendirilerek tüm bölgelerde üretim-tüketim dengesinin
sağlandığı ekonomik bir sistemin oluşturulmasıydı16.

Batılı merkantilist ekonomiler hazine varlıklarının artırılmasının güçlü bir


iktisadi sistem için kaçınılmaz olarak gerekli olduğu şeklindeki düşünceleriyle Osmanlı
iktisadi anlayışına yaklaşsalar da, bu amacın ihracat için üretim yapan bir imalat
sektörünün varlığı ile gerçekleştirilebileceği düşüncesiyle ondan ayrılmaktadır. Elbette
bu bakış açısındaki temel farklılık Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren Batı’nın, kapitalist
iktisat ilkelerini benimsemesi, Osmanlılar’ın kadime dayanan geleneksel iktisadi
anlayışının ise bu sistemi reddetmesinden kaynaklanmaktadır17.

Donald Quataert 19. yüzyılda iaşeci (provizyonist) politikayı terk ederek


serbest ekonomiye geçme çabası içindeki devletin önündeki asıl büyük engelin yerli ve
yabancı girişimciler için eşit şartlar sağlayan Tanzimat Fermanı veya ihracat üzerinden
alınan gümrük vergilerini düşüren 1838 tarihli İngiliz-Osmanlı Ticaret Anlaşması
olmadığı görüşündedir. Quataert’e göre ticari rekabetten endişe eden ve kendilerine
yönelen her türlü tehdide direnç gösteren loncalara sağladıkları güvenlik karşılığında
bireysel çıkar elde eden yeniçerilerin 1826’da kaldırılması serbest ticaretin önündeki
engelin kaldırılmasında atılmış en büyük adımdır18.

Filibe abacı esnafının yeni ustaların loncaya girişini oldukça sınırlandırmayı


amaçlayan önlemleri de bu kanaati doğrular niteliktedir. Loncaya giriş aidatının 1773-
1825 yılları arasında yirmi kat artırılması ve zaman zaman kalfaların ustalığa geçişinin
durdurulması yeni açılacak imalathanelerin rekabetine karşı mevcut ustaların menfaatini

16 Mehmet Genç, Devlet ve Ekonomi, 11. Basım, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2014, ss.41-46.
17 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt I 1300-1600, 3. Basım. İstanbul:
Eren Yayıncılık, 2009, s.86.
18 Quataert, Sanayi Devrimi …, s.22.

9
korumayı amaçlayan önlemlerdir19. Lonca teşkilatının usta sayısının yanı sıra
dükkânlarda kullanılacak tezgâh sayısını da sınırlandırması rekabeti engelleyen eşitlikçi
bir anlayışın hâkim olduğunu göstermektedir20.

İstanbul ve Bursa’daki esnaflar merkezi idare üzerinde baskı kurma gücü


yüksek lonca teşkilatları ile ticaretin serbestleşmesine daha uzun süre direnç gösterse de
Avrupa ticari merkezleriyle uzun zamandır alışveriş yapan Balkanlar’daki yatırımcılar
kapitalist üretim sürecine 19. yüzyıldan itibaren hızlı bir uyum göstermiştir. Özellikle
hammaddenin üretime yakın bölgelerden temin edildiği tekstil sektöründe görülen
proto-sanayi21 boyutlarındaki imalat Avrupa’dan gelen modern makinelerle donatılmış
fabrikaların açılmasıyla endüstriyel üretime doğru bir gelişme göstermiştir22.

Güney Balkanlar’da bulunan Makedonya bölgesi 1850’lerde Orta Avrupa ve


Doğu Akdeniz limanlarına ihracat yapmaya devam eden önemli bir pamuklu ve yünlü
dokuma merkeziydi. Türk Kırmızısı olarak bilinen boyanmış pamuklu kumaşlar
özellikle talep edilen ihraç mallarıydı. Yerel girişimciler 1868’de Edes’te bir iplik sarma
fabrikası kurdu. Bunu 1866-1875 arasında Selanik’te açılan üç adet pamuklu dokuma
fabrikası izledi. Dördüncüsü ise 1876’da Naousa açıldı. Fabrikaların uzak pazarlara
satış yapmaya olanak sağlayan kent merkezlerinde kurulması kırsaldan kente doğru bir
göç hareketine ve Balkanlar’ın nüfus dağılımında değişime neden oldu23.

Osmanlı ordusundaki reform hareketinin önemli bir sonucu Bulgar aba


dokumacılığının gelişmesi olmuştur. Bab-ı Ali yeni ordunun donatılması için ihtiyaç
duyduğu kumaşı ve hazır kıyafetleri Filibe, İslimye ve Kotel’deki aba üreticilerine
verdiği siparişlerle karşıladı. 1830’da abacıların ortak üretimi ile karşılanabilen
siparişler sadece altı yıl içinde bir dokuma fabrikası kurulması için yeterli talebi
oluşturdu24.

19 Todorov, s.18.
20 Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı Esnaf Örgütlerinde Oto-Kontrol Müessesesi”, Ahilik ve Esnaf: Konferanslar ve
Seminer, Metinler, Tartışmalar, İstanbul: İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dernekleri Birliği Yayını, 1986, s.59.
21 Proto-Sanayi (Endüstri) Sanayi Devrimi öncesinde kent merkezleri dışında gerçekleşen, geleneksel olmayan üretim

faaliyetine verilen genel isimdir ve üç temel belirleyici özelliğe sahip olduğu kabul edilir. Birincisi geleneksel yerel
zanaatten daha büyük bir pazar için üretim yapılması, ikincisi üretimin örgütlenmesi ve düzenlenmesi kent
merkezlerinde yapılırken üretimin fiilen kırsal kesimde gerçekleştirilmesi ve son olarak proto-sanayinin tarımda artan
bir işbölümü ve uzmanlaşmaya yol açarak tarım ve sanayinin birbirinden karşılıklı faydalanan bir yapı içinde
varolmasıdır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Çağlar Keyder, Toplumsal Tarih Çalışmaları, İstanbul: İletişim Yayınları,
2013, ss.45-47. Proto-sanayi nüfus yoğunluğu nispeten yüksek ve ekilebilir tarım arazisi sınırlı olan yörelerdeki
nüfusun tarım dışı gelir kaynakları elde etmeye ve pazar için üretim yapmaya yönelmesinden ortaya çıkmıştır.
Bakınız: Palairet, s.56.
22 Palairet, s59.
23 Palairet, ss.87-88.
24 Todorov, s.8.

10
Benzer bir girişim Dobri Zheljazkof isimli bir girişimci tarafından Sliven’de
kurulan bir dokuma fabrikasında da görülür. Devletin alım garantisi verdiği üniformalık
kumaş imal eden fabrikada yurt dışından getirilen makineler kullanılır ve fabrika 1870
yılında 400 işçilik bir kapasiteye ulaşır. Ürün kalitesinin düşük olmasını devlete
açıklamak zorunda kalan Zheljazkof deneyimli işçi bulamamaktan yakınmaktadır.
Çalıştıracak ucuz işçi bulmakta zorlanan fabrikaların ise başvurduğu birçok seçenek
vardır: dul kadınlar, yetim çocuklar, tutuklular ve askerler gibi25.

Dış ticaretin artışında ulaşım imkânlarının geliştirilmesi de etkili olmuştur.


Avrupa sermayesi tarafından finanse edilen demiryolları bir yandan iç bölgelerdeki zirai
üretimin diğer yandan ihraç etmek için yapılan imalatın kıyı bölgelerine aktarılmasını
sağlamıştır. Aynı sermaye tarafından desteklenen liman, sanayi ve belediye hizmetleri
girişimci ülkelerin Balkanlar’da ekonomik nüfuz elde etmelerini sağlarken uzak
pazarlar için imalat yapan Selanik gibi şehirler Doğu Akdeniz’de önemli ticari
merkezler haline gelmiştir26.

III. XIX. YÜZYILDA SELANİK’İN COĞRAFİ VE İDARİ YAPISI İLE


NÜFUS VE YERLEŞİMİ

A. Selanik’in Coğrafi Yapısı

Ağaçlarla kaplı dağ sırası anlamındaki Türkçe bir terim olan Balkan, coğrafi
olarak Karadeniz, Ege Denizi, Yunan Denizi ve Adriyatik Denizi ile çevrili bir bölgeyi
tanımlamaktadır. Bölge çoğunlukla dağlık ve ormanlık alanlarla kaplıdır27. Roma
döneminden itibaren Tuna nehri özellikle askeri bakımdan yarımadanın kuzey sınırını
oluşturmuştur28. Avusturya ve Macaristan boyunca akarak Mohaç’ın güneyinden
yarımadaya giren ve 1.300 km kat ederek Dobruca’nın kuzeyinden büyük bir delta
oluşturarak Karadeniz’e dökülen Tuna nehri bölgenin en büyük akarsuyudur. Sava,
Drava, Morova ve Drina nehirleri de Tuna’ya bağlanır29. İç bölgeler taşımacılığa uygun
olan bu nehirler aracılığıyla denizle bağlantı kurar. Yarımadanın yer yer yüksekliği
üçbin metreyi bulan tepelere sahip sıradağları vadi ve platolarla bölünmüştür. Balkanlar

25 Palairet, ss 90-92.
26 Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi (1820-1913) Ticaret, Sermaye ve Üretim İlişkileri,
Ankara: Yurt Yayınları, 1984, ss.66-67.
27 Barbara Jelavich, Balkan Tarihi 18. ve 19. Yüzyıllar, Cilt 1, 3. Basım, İstanbul: Küre Yayınları, 2013, s.1.
28 İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, s.24.
29 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 5, İstanbul: Türkiye Diyanet

Vakfı, 1992, s.25.

11
sahip olduğu ulaşım imkânlarına rağmen tarih boyunca ismi ulaşıma engel olma tabiri
ile birlikte anılmıştır30.

Balkanlar’ın iki ana giriş yolu askeri ve ticari ulaşıma aracılık etmiştir. Birinci
yol olan Tuna Nehri vadisi, Asya’dan Orta Avrupa’ya bağlantıyı sağlamaktadır.
Karadeniz’in kuzeyinden Tuna vadisi boyunca Macaristan Ovası’na kadar engelsiz bir
ulaşım sağlayan bu yoldan gelenler güneye doğru dönerek Balkan Dağları arasındaki
geçitleri kullanarak güneye Ege sahillerine ulaşabilmekteydiler. Belgrad’da Tuna ve
Sava nehirlerinin birleştiği noktadan başlayarak Morova vadisine doğru devam eden
ikinci yol Niş’te ikiye ayrılmakta; bir kol Vardar Vadisi’nden geçerek Selanik’e, diğeri
ise Tercüman Geçidi’nden geçerek Sofya, Filibe ve Edirne duraklarından sonra
İstanbul’a ulaşmaktaydı31. Kuzeyden gelerek Selanik’i yarımadanın iç bölgelerine
bağlayan bu yol aynı zamanda şehrin hinterlandında bulunan Manastır’la ulaşımını
sağlıyordu. İki şehir arasındaki bu engebesiz kısma Edessa Yolu deniyordu32.

Rumeli fetihleri sırasında Osmanlı kuvvetleri batı, kuzeybatı ve kuzeydoğuya


doğru ilerlerken Romalılar’ın yaptırdığı ve daha sonra Bizans'ın da kullandığı yollardan
yararlanmışlardır. Bu üç ana güzergâhtan ilki Orta Kol (Via Militaris-Tark-i Evsat)
olarak biliniyordu. Ortakol Çirmen, Zağra, Filibe ve buradan ikiye ayrılarak Sofya
üzerinde Niş ve Belgrad'a ulaşırken ikinci kol da Köstendil üzerinden Üsküb'e
varıyordu. İstanbul’dan Tuna Nehri’ne bağlantıyı sağlayan güzergâh ise Sağ Kol
(Cânib-i Yemîn) olarak adlandırılıyordu33.

Balkanlar’ın bir diğer önemli ulaşım güzergâhı Roma İmparatorluğu tarafından


yaptırılan Via Egnatia yoluydu. Osmanlılar’ın Sol Kol (Cânib-i Yesar) dediği Egnatia
yolu İstanbul’dan Adriyatik kıyısındaki Draç’a kadar uzanıyordu. Roma’yı Adriyatik
Denizi kıyısındaki Birindisi’ye bağlayan bölümün ismi Via Appia’dı. Gemi yoluyla
Adriyatik’in karşı kıyısındaki Draç’a bağlanan yol Makedonya gölleri havzasını takip
ederek güneydeki Selanik’e ulaşır, daha sonra doğuya doğru devam ederek İstanbul’da
son bulurdu34. Sol kolu kullanan atlı kervanlar Draç-Selanik hattını 75-80 saatte

30 Gülfettin Çelik, “Balkan Ülkeleri ve Sosyo-Ekonomik Yapıları”, Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu (Ed.). Yeniden
Yapılanma Sürecinde Türk Cumhuriyetleri ve İslam Ülkelerinin Sosyo-Ekonomik Yapıları ve Türkiye ile
İlişkileri içinde, İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Ekonomi ve Araştırma Merkezi Yayın
No.9, 1998, s.225.
31 Jelavich, s.3.
32 Bernard Lory-Alexandre Popovic, “Balkanlar’ın Manastırdaki Kavşağı 1816-1918”, Paul Dumont, François

Georgeon (Ed.) Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, s.61.
33 Halime Doğru, XIII-XIX. Yüzyıllar Arasında Rumeli'de Sağ Kolun Siyasî, Sosyal, Ekonomik Görüntüsü ve

Kozluca Kazası, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2000, s.32.
34 M. Tayib Gökbilgin, “Selanik”, İslam Ansiklopedisi (İA), C.X, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, ss.337-349.

12
katediyordu. Selanik’ten İstanbul’a ise 103 saatte varıyorlardı. Günde yaklaşık 10 saat
yol alan bir kervan için bu mesafa 15-20 gün sürüyordu35. Roma döneminde
Adriyatik’le Kuzey Ege arasında bir hat olma özelliğindeki Via Egnatia, Osmanlı
döneminde bu geleneksel işlevinin değişmesi ve önemleri artan Makedonya ve
Bulgaristan’ı Selanik’e bağlayan yeni güzergâhların eklenmesiyle bir yol şebekesi
haline gelmiştir36.

Osmanlı döneminde bu yol askeri harekâtlar ve haberleşme amacıyla


kullanılmaya devam etmiştir. Fakat Sol Kol’un ticaret yolu olarak önemi daha fazlaydı.
Tahıl, deri ve kumaş bu yoldan Avrupa ülkelerine taşınmaya devam etmiştir.
Tüccarların güvenliğinin sağlanması ve ticaretin teşvik edilmesi için yol üzerinde
kervansaraylarla birlikte cami, çeşme, imaret, darüşşifa ve medreselerin bir arada yer
aldığı külliyeler yapılmış, haberleşme amacıyla kurulan menzillerden bazıları da bu
külliyelerin içinde yer almıştır37. Çeşitli vakıflar bölgede kamu hizmeti veren diğer
yapılarla birlikte bu kervansaraylara da kaynak sağlamıştır. Önde gelen devlet adamları
tarafından 15. ve 16. yüzyıllarda kurulmuş olan çok sayıdaki vakıf Via Egnatia’nın
ticari yol olarak önemini göstermektedir38.

Via Egnatia üzerinde önemli bir liman kenti olan Selanik, Balkan
Yarımadası’nın en güney ucunda yer alıyordu. Şemseddin Sami Kamusu’l-Alam’da
şehri;

“Selanik vilayeti Devleti Osmaniye’nin Rumelindeki vilayetinden büyük ve


mühim bir vilayet olup, şarken Edirne vilayetiyle, şimalen şark-ı Rumeli ve
Bulgaristan’la ve Kosova vilayetiyle, garben ve garb-ı cenub cihetinden Manastır
vilayetiyle, cenuben dahi Adalar Denizi’yle muhat ve mahduddur.”

şeklinde tavsif etmektedir39.

Osmanlı coğrafyacılarının “İstanbul’un bir parçası”, Yahudilerin “Şehirlerin


Anası”40 ve yazarların “Balkanlar’ın Kudüsü”41 ismini verdiği şehir Bizans döneminden

35 Traian Stoianovich, “Osmanlı Hâkimiyetinde Via Egnatia”, A. Zachariadou (Ed.), Sol Kol Osmanlı
Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s.236.
36 İlber Ortaylı, “16. Yüzyılda Rodosto”, Elizabeth A. Zachariadou (Ed.) Sol Kol Osmanlı Egemenliğinde Via

Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s.216.
37 Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), 1. Basım, İstanbul: İlgi Kültür Sanat

Yayınları, 2014, s.42.


38 Vassilis Dimitriadis “Via Egnatia Üzerindeki Vakıflar”, Elizabeth A. Zachariadou (Ed.), Sol Kol Osmanlı

Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, ss.103-104.
39 Kamusu’l-Alam, “Selanik”, C. IV, İstanbul: s.1311.

13
itibaren ticaretle ve Yahudi nüfusuyla özdeşleşmişti. Osmanlı döneminde Kurusan adı
verilen Chortiats dağlarının eteklerinde, doğal bir liman özelliğindeki Therme
Körfezi’nin kuzey ucunda bulunan Selanik, iç bölgesinde kalan verimli tarım bölgesinin
denize açıldığı doğal bir liman konumuna sahipti. Makedon Kralı Kassander’in karısı
Thessalonike'nin adına milattan önce 4. yüzyılda kurulan şehrin bir ticaret merkezi
olması planlanmıştı42.

18. yüzyıl tarihçisi İnciciyan ticari bakımdan ikinci bir İzmir olarak
adlandırdığı Selanik’in İstanbul’a kara yoluyla 13 menzil, deniz yoluyla 350 mil
uzaklıkta olduğunu belirtir. Surlarla çevrili şehir üç kale ve beş kapıya sahipti. İskele
Kapısı, Vardar Kapısı, Yeni Kapı, Kule Kapısı ve Kelemeriye Kapısı’ndan birini
kullanmak 19. yüzyılın ikinci yarısında surlar yıkılana kadar şehirden çıkmanın yegâne
yoluydu43.

Piri Reis Kitab-ı Bahriye’de Selanik limanının 300 geminin sığabileceği


büyüklükte olduğunu belirtirken, Evliya Çelebi bütün Akdeniz, Karadeniz ve Umman
Denizi gemilerini alabilecek büyüklükte olduğundan bahsederek “limân-ı dâr-ı âmân”
olarak nitelendiriyordu44. Şehir aynı zamanda bir ithalat ve ihracat limanı vazifesi
görüyordu. Liman verimli tarımsal üretim gerçekleştirilen bir karasal bölgeye
açılıyordu. Ayrıca kentin ihtiyacının dışında ticari üretim yapan bir imalat sektörü vardı.
Üretilen buğday limandan Avrupa pazarlarına ve başta İstanbul olmak üzere diğer
Anadolu limanlarına gönderiliyordu. Balkanlar’da üretilen mum, pamuk, yün, ipek, deri
ve demir kervanlarla limana taşınarak burada gemilere yükleniyordu45.

B. Selanik’in İdari Yapısı

1387’de I. Murad tarafından dört yıllık bir kuşatmadan sonra ele geçirilen
Selanik I. Beyazıd’ın hükümdarlığı döneminde Ankara Savaşı’ndan sonra başlayan taht
mücadeleleri sırasında Bizans İmparatorluğu’na geri bırakılmıştı46. II. Murad şehri

40 Machıel Kiel, “Selanik”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 36, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı,
2009, s.352.
41 Gilles Veinstein, “Seküler Bir Paradoks”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1. Basım, İstanbul,

İletişim Yayınları, 2014, s.56.


42 Kıel, s.352.
43 P. L. İnciciyan-H. D. Andreasyan, “Osmanlı Rumelisi Tarih ve Coğrafyası”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları

Dergisi, Ayrı Basım, Sayı 2-3, (1974), s.39.


44 Gökbilgin, 1966, ss.337-339.
45 İnciciyan, s.40.
46 Melek Delilbaşı, “Selanik ve Yanya'da Osmanlı Egemenliğinin Kurulması”, Belleten, Cilt LI, Sayı 199, (1987),

s.77.

14
1430’da ikinci kez Osmanlı egemenliği altına almış, bu tarihten itibaren şehirde
yaklaşık beş yüz yıl sürecek Osmanlı hâkimiyeti başlamıştı47.

Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar’da ele geçirdiği topraklarda pek çok dil, din
ve ırktan oluşan halk üzerinde kuvvet kullanarak otorite kurmayı değil Müslüman ve
gayrimüslim tebaaayı uzlaşı içinde yaşatmayı ilke edinmiştir. Gayrimüslimlere zımni
statüsüyle cizye vergisi mükellefiyeti getirilmesinin dışında Müslüman tebaadan ayrı
uygulama yapılmaması da bu anlayıştan kaynaklanmaktadır. Devletin halkı ve özellikle
gayrimüslim tebaayı himaye etmesi ve onlara hoşgörü göstermesi prensibine dayan
istimalet politikası Balkanlar’da Osmanlı idaresinin benimsenmesini sağlamıştır48.

Geçimini topraktan kazanan köylü üstündeki vergi yükünü hafifleten miri


toprak sisteminin uygulamaya konulması Osmanlılar’ın Balkanlar’da hızla yayılmasının
bir diğer sebebidir49. Bu sistemde fethedilen topraklar devlet mülkiyetine geçerdi.
Sistemin temel amacı toprakların sürekli işlenmesiydi. Bu şekilde halkın ihtiyacı olan
mahsulün devamlı istihsali sağlanırken diğer taraftan vergi gelirinin sürekliliği de temin
edilmiş oluyordu. Daha sonra bu topraklar tapulu ve mukataalı olarak iki farklı
düzenlemeye tabi tutulurdu. Mukataa, ekilen toprağa ait vergi gelirinin belli bir miktar
üzerinden devlet ve birey arasında akdedilen bir kira sözleşmesi ile tek seferde tahsili
esasına dayanıyordu. Tapulu araziler ise mülkiyetine sahip olmadan ekip biçme hakkı
elde edilen topraklardı. Bu araziler bir çift öküzle sürülebilecek büyüklükteydi ve çiftlik
olarak nitelendirilirdi. Bağlar ve meyve bahçeleri üzerinde özel mülkiyet kurulurken
genellikle tahıl ekilen alanlar, otlak ve çayırlar ve tarıma kazandırılan araziler tapulu
arazi olarak kaydedilirdi50.

Toprağı kendi mülkü kabul eden Osmanlı İmparatorluğu Rumeli’deki


fütuhatının ilk dönemlerinden itibaren ele geçirilen toprakların iskânına özel önem
vermiştir. Anadolu’da verimsiz topraklarda çalışan köylülerin daha fazla ürün veren
yerlerde iskân edilmesi, yeni ele geçirilen toprakları terk edenler yerine zorunlu göçler
yoluyla bu mahallerin canlandırılması, düşman olarak görülen unsurlar arasına Türk ve
Müslüman ahalinin yerleştirilmesi bir devlet politikası olarak benimsenmiştir. Bu
uygulamaların ana gayelerinden biri de ticaret yollarının açık ve güvenilir

47 Delilbaşı, “Selanik ve Yanya'da …”, s.84.


48 Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, s.16.
49 Karpat, Balkanlar, s.29.
50 Halil İnalcık, “İmparatorluk ve Nüfusu”, Halil İnalcık ve Donald Quartert (Ed.). Osmanlı İmparatorluğu’nun

Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt I 1300-1600, İstanbul: Eren Yayıncılık, 2006, ss.150-151.

15
tutulmasıdır51. Bu amaçla Selanik’in ele geçirilmesinden sonra Vardar Yenicesi’ndeki
Türk ahalinin buraya gönderilmesi ve şehrin nüfusunun artırılması bir başka deyişle
şehrin şenlendirilmesi sağlanmıştır52.

Devletin Balkanlar’da yönettiği toprakların genişlemesi bölgede askeri ve idari


teşkilatlanma ihtiyacını ortaya çıkardı. Rumeli Beylerbeyliği kurularak ilk merkezi
Edirne olarak belirlendi. 16. yüzyılın ortalarında Budin ve Bosna Beylerbeyliklerinin
oluşturulması ile bu sayı üçe yükseldi. 15. yüzyılın başlarında Rumeli’deki livalar şu
şekilde sıralanıyordu: Bosna, Mora, Semendire, Vidin, Hersek, Silistre, Ohri, Avlonya,
İskenderiye/İşkodra, Yanya, Gelibolu, Köstendil, Niğbolu, Sofya, İnebahtı, Tırhala,
Alacahisar, Vulçıtrın, Kefe, Prizen, Karlı-ili, Eğriboz, Çirmen, Vize, İzvornik, Florina,
İlbasan, Midilli, Karadağ. Bu döneme ait incelenen bir başka belgede Sofya, İnebahtı ve
Florina bu listenin dışında tutulurken Selanik livası dâhil ediliyordu53.

17. yüzyılın başında Ayn Ali Efendi’nin Osmanlı toprak düzeni, maliyesi ve
kanunları hakkındaki tespitlerini ihtiva eden Kavânîn-i Âl-i Osmân adlı eserinde
Selanik yine Rumeli sancakları arasında sayılıyordu54.

1831 tarihli nüfus sayımında Balkanlar’daki idari yapılanma Rumeli Eyaleti’ne


bağlı livalardan oluşuyordu. Manastır ve Sofya Paşa Sancağı olarak belirlenmişti. Diğer
livalar şunlardı: Selanik, Üsküb, Köstendil, Ohri, Tırhala, Avlonya, Delvine, Velceterin,
İlbasan, İskenderiye, Yanya, Dukagin, Perzerin, Alacahisar55.

Tanzimat reformları ile idari teşkilatlanma yeniden düzenlendiğinde Üsküp,


Bosna, Yanya eyaletleriyle birlikte Selanik eyaleti kuruldu. Rumeli Eyaleti İşkodra,
Ohri ve Kesriye sancakları ile sınırlı tutuldu. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile taşra
teşkilatında vilayetler ihdas edildi. Bosna, İşkodra, Yanya ve Edirne vilayetlerinin yanı
sıra Selanik, Manastır, Serez, Drama ve Üsküp livalarından müteşekkil Selanik vilayeti
oluşturuldu56.

51 Ömer Lutfü Barkan, “Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Mecmuası, Cilt 15, Sayı 1-4, (1953/54), s.57.
52 Gökbilgin, 1966, s.351.
53 Halil İnalcık, “Rumeli”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 35, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı,

2008, s.234.
54İnalcık, “Rumeli”, s.234.
55 Fazıla Akbal, “1831 Tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nda İdari Taksimat ve Nüfus”, Belleten, Cilt 15, Sayı 60,

(Ekim 1951), s.619.


56 İnalcık, “Rumeli”, s.234.

16
Vilayet Selanik, Drama ve Serez sancaklarından oluşuyordu. Selanik şehri
vilayetin merkeziydi. Diğer kazalar ise şu şekilde sıralanabilir: Avrathisar, Toyran,
Ustrumca, Köprülü, Yenice, Vodina, Tikveş, Kesendire, Lankaza, Gevgili, Karaferiye,
Aynaroz ve Katrin57.

Selanik, Yunanistan’a bırakıldığı 1913 tarihli Bükreş Anlaşması’na kadar


vilayet statüsünde yönetilmeye devam etti58.

C. Selanik’te Nüfus ve Yerleşim

a. Selanik’te Nüfus

Balkanlar’ın Akdeniz’e açılan kapısı olarak Selanik’te ticaret, zengin çeşitliliğe


sahip etnik ve dini cemaatleri kaynaştırıcı bir vazife görmüştür. Bu sayede Ortodoks
Rumlar, Müslüman Türkler, Dönmeler, Sırplar, Bulgarlar, Gregoryen Ermeniler,
Arnavutlar, Çingeneler ve kalabalık nüfuslarıyla Sefarad Yahudileri yüzyıllarca bir
arada yaşamıştır59.

Şehrin nüfusu kimi zaman Osmanlı hâkimiyetine geçtiği dönemde uygulanan


Türkleştirme politikasında olduğu gibi toplu iskânlarla60 kimi zaman da engizisyon
mahkemelerinin baskısından kaçarak kendilerine huzurlu bir şekilde yaşayabilecekleri
ve zanaatlarını sürdürebilecekleri yeni bir yurt arayan Seferad ve Eşkenaz Yahudilerinin
yerleşmesiyle dikkat çekici değişimler gösterdi61.

Osmanlı Devleti yetkililerinin nüfus sayımlarını askere alınabilecek erkek


sayısını belirlemek ve vergi alınabilecek mükellefleri tespit etmek amacıyla yapması
nedeniyle tahrir defterlerindeki kayıtlardan sadece erkek nüfusa ait rakamlara
ulaşılmaktadır. Ancak 1870’lere kadar yapılan sayımlardan elde edilen sonuçlara; bazı
bölgelerin kısmen veya tamamen gözden kaçırılması, sayımların belli bir dönemdeki
sonuçları görmeyi engelleyecek kadar uzun sürmesi, mükerrer sayım yanlışları ve basit
aritmetik hatalar içermesi nedeniyle oldukça ihtiyatlı yaklaşılması gerekmektedir.62

57 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Özellikleri, İstanbul: Türkiye Ekonomik
ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, 2003, s.174.
58 Gökbilgin, s.337-349.
59 Meropi Anastassiadou, Tanzimat Çağında Bir Osmanlı Şehri Selanik 1830-1912, 2. Basım, İstanbul: Tarih

Vakfı Yurt Yayınları, 2014, s.55.


60 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Barkan, ss.209-237.
61 Georgios I. Mintsis, “Selanik’in İspanya Yahudileri (Yerleşme, Yükseliş, Büyük Yıkım)”, Dil, Edebiyat ve

Kültür Araştırmaları Dergisi, Cilt 27, Sayı 2, (2017), s.114.


62 Palairet, s.5.

17
1876’dan sonra yapılan sayımlar ise erkeklere kimlik belgesi dağıtılmasından dolayı
daha güvenilir bilgiler sağlamaktadır63.

Resmi sayımların dışında belli dönemlere ait nüfus bilgilerini öğrenmemizi


sağlayan bir diğer kaynak da konsoloslar ve gezginler tarafından verilen rakamlardır.
Ancak bu bilgilere de öznel tahminler içermesi nedeniyle ölçülü bir kesinlik izafe
edilmelidir. Elimizde bulunan 19. yüzyılın ikinci yarısına ait çok miktardaki harita ve
istatistikler de güvenilir olmaktan çok Balkanlar’da yaşanan siyasi karışıklıklarda bölge
ülkelerinin ulusal taleplerini destekleyici nitelikte bilgiler verir64.

Balkanlar’daki fütuhatın ilk yıllarında bölgedeki savaşlar devam etmesine


rağmen, hem eski yerleşim yerlerinde hem de yeni kurulan bazı merkezlerde ekonomik
canlanma ve şehirlerde nüfus artışı dikkat çekicidir. Bu durum yerli zanaatkârların
talebi karşılayacak derecede üretim yapma kabiliyetinden ve köylerle şehirler arasındaki
ticari mübadeleyi kolaylaştıran mahalli pazarların teşkilatlanmasından
kaynaklanıyordu65.

Selanik’te yapılan nüfus sayımlarından günümüze ulaşan en eski kayıt 1478


tarihlidir. Heath W. Lowry tarafından incelenen mufassal deftere göre şehirde 862
Müslüman ve 1275 Hıristiyan hanesi kayıtlıdır. Hane sayısına göre şehrin toplam
nüfusu 10.414 kişiydi. Hıristiyanlar nüfusun % 58,5’unu, Müslümanlar ise % 41,5’unu
oluşturuyordu. Bu tarihte şehirde Yahudi nüfus bulunmuyordu66. Bizans dönemi
kayıtlarında şehirde Yahudilerin bulunması bu kişilerin fetihten sonra İstanbul’a
yerleştirildiğini düşündürmektedir67. 1478 tarihli defterde göze çarpan sonuç
Hıristiyanların kent nüfusunda çoğunluğu oluşturması ve kentte hiç Yahudi
bulunmamasıdır68.

Yahudilerin Selanik’le olan ayrılığı uzun sürmedi. Üstelik Selanik’teki


Yahudilerin sayısı o kadar arttı ve şehrin ekonomik, dini ve sosyal hayatına o kadar etki
ettiler ki, şehir “Balkanlar’ın Kudüs’ü” olarak anılmaya başlanmıştır. Granada’nın
Müslümanlar tarafından kaybedilmesinden sonra İspanya’da baskı altına alınan Seferad
Yahudileri 15. yüzyıl sonundan itibaren İstanbul, Safed, Celile ve Selanik gibi Osmanlı

63 Palairet s.17.
64 Anastassiadou, s.64.
65 Paskaleva, s.37.
66 Delilbaşı, “Selanik ve Yanya'da …”, s.91
67 Kiel, s.353.
68 Delilbaşı, “Selanik ve Yanya'da …”, s.91.

18
kentlerine göç ettiler. Portekiz’den yapılan göçler, özellikle engizisyon mahkemelerinin
kurulduğu 16. yüzyıl ortalarında hız kazandı. Bunların dışında aynı dönemde
Avusturya, Transilvanya ve Macaristan kökenli Eşkenaz Yahudileri de Selanik’e
yerleşmeye başladılar. 16. yüzyıldan sonra yapılan sayımlarda şehrin nüfusunda en
büyük payı istikrarlı şekilde Yahudilerin aldığı görülür69.

Avrupa’dan Osmanlı topraklarına göçün yoğun olduğu 16. yüzyılın başında


Selanik’teki Yahudilere ait nüfus bilgileri değişkenlik göstermektedir. Mark Mazower
1520’lerde 30.000 olan kent nüfusunun yarısını Yahudilerin oluşturduğunu söylerken,
Stanford J. Shaw 1530 yılında Yahudilerin sayısını 17.653 kişi olarak verir. Trian
Stoianovich de 1525’de 2.465 olan Yahudi hane sayısının 1568 yılında 2.807’e
yükseldiğini ifade eder70. Machıel Kiel’in 1519 tarihli bir icmal tahrir defterine
dayanarak verdiği sayılar da şehirdeki Yahudi sayısının arttığını teyit eder niteliktedir.
3.143 hane ile Yahudiler nüfusun çoğunluğunu oluşturmaktadır. Müslümanlara ait
1.374 ve Hıristiyanlara ait 1.087 hane dikkate alındığında Selanik’in nüfusu yaklaşık
28.000 kişidir71.

Feridun M. Emecen de 16. yüzyılın başındaki 20 yıllık dönemde Adriyatik


kıyısındaki Draç ve Avlonya’dan Osmanlı topraklarına giren Yahudilerin sol kolu
izleyerek Selanik Edirne ve İstanbul’a geldiklerini hatta bazı göçmenlerin Batı
Anadolu’ya kadar ulaştıklarını belirtir. Selanik’e yerleşen Yahudi sayısı ise 15.000’dir.
Ancak yüzyılın ikinci yarısından itibaren şehirdeki Yahudilerin sayısında bir azalma
olmuştur. Demografik yapıyı değiştiren bu nüfus hareketi Selanik yünlü dokuma
sanayinin içinde bulunduğu ekonomik durumla doğrudan ilişkiliydi. Ürünlerini büyük
oranda devlete satan Yahudi dokumacılar Avrupa pazarlarında yün talebinin artması
nedeniyle ancak yüksek fiyatla hammadde temin edebiliyordu. Bölgedeki veba salgını
yün arzını azaltarak fiyatları artıran bir başka sebepti. Yünlü dokuma sanayi aynı
süreçte yüksek vergilerle yüzleşmek zorunda kaldı. Selanik’teki Yahudilerin göç ettiği
iki merkez Batı Anadolu’daki İzmir ve Manisa’ydı72.

69 Veinstein, “Seküler Bir Paradoks”, ss.52-55.


70 Neslihan Ünal, “İki Osmanlı Liman Kenti İzmir ve Selanik” 1. Basım, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, 2015,
s.182.
71 Kiel, s.354.
72 Feridun M. Emecen, “Selanik’ten Manisa’ya: Yahudi Dokumacıların Göçüyle İlgili Bazı Bilgiler”, Elizabeth A.

Zachariadou (Ed.), Sol Kol Osmanlı Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, 1999, ss.107-108.

19
1567-1568 tarihli mufassal tapu tahrir defterinden şehirde yaşayan cemaatlerin
ayrıntılı hane sayılarına ulaşmak mümkündür. Buna göre defterde verilen hane sayıları
şöyledir: Müslüman 1.245, Hıristiyan (gebran) 608 ve Yahudi 2.950. Ömer Lutfi
Barkan’ın nüfus çalışmalarında hane bireylerinin sayısını tespit etmek amacıyla
kullandığı 5 katsayısı ile hesap edildiğinde şehrin toplam nüfusu 24.015 kişiydi73.

Gilles Veinstein Selanik tapu tahrir kayıtlarına dayanarak 1613’de şehirde


7.557 hane bulunduğunu belirtmektedir. Bunların % 68’i Yahudilere aittir. Hane
sayısına göre yapılacak bir hesaplamada Selanik nüfusunun 35.000 civarında olduğu
değerlendirilebilir74.

1800 yılında Fransız konsolosu Felix Beaujour 35.000 kişiyle Türklerin


Selanik halkının çoğunluğunu oluşturduğunu, Yahudilerin ise 27.000 kişiyi bulduğunu
kaydediyordu. Rumların sayısı ise 8.000’di75.

19. yüzyılın ilk yarısında demografik yapıda değişmeye yol açan ve şehir
nüfusunda azalmaya neden olan iki temel etken vardı. Bunlardan birincisi Hıristiyan
nüfusun 1830’ların başında kurulan Yunan Devleti’ne yaptıkları toplu göçlerdi. Bu
göçler siyasi olduğu kadar ekonomik nedenlere de dayanıyordu. Hıristiyan nüfus diğer
cemaatlere göre azınlıkta olsa da şehrin Kelemeriye Kapısı tarafında geniş bir alana
yayılmış 12 mahallede yaşıyordu. Şehrin Müslüman ya da Yahudi mahalleleri arasında
kalan Çavuş Manastır, Yanık Manastır, Metropolid, Kızlar Manastırı mahallelerinde de
Ortodokslar çoğunluğu oluşturuyordu76. Salgın hastalıklar söz konusu olduğunda
Selanik liman kentlerinin ortak kaderini yaşıyordu. 1832 yılında koleradan ölen Yahudi
sayısı 5.000 kişiydi. 1848’de bir kez daha salgın hastalıklar 3.000 kişinin ölümüne
neden oldu77. 1837’de vebadan ölenlerin sayısı İngiliz konsolosluk raporlarında 9.500
olarak belirtiliyordu78.

Osmanlı Devleti modern istatistik biliminden faydalanmak ve karar alma


sürecinde doğru bilgilerden istifade etmek amacıyla 1881 yılında Nüfus Defterleri
Yönetmeliği’ni yürürlüğe koydu. Nitekim 1881 yılında bu düzenlemeye uygun bir nüfus

73 Delilbaşı, “Selanik ve Yanya’da …”, s.91.


74 Veinstein, “Seküler Bir Paradoks”, s.55.
75 Kiel, s.356.
76 Anastassiadou, ss.59-61.
77 Anastassiadou s.78.
78 Gülay Tulasoğlu “Bir Ötekileştirme Aracı Olarak Hijyen: 1837 Salgınında “Kirli Selanik'in” Vebalı Yahudileri

Üzerine”, Yunus Koç, Serhat Küçük (Ed.)Türk Sosyal Tarihçiliğinde Bir “Yalnız İsim Bahaeddin Yediyıldız’a
Armağan içinde, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2015, s.318.

20
sayımı için imparatorluk genelinde çalışmalar başladı. Sayım sonuçlarının padişaha
sunulması ise 1893 yılını buldu79. Sayım sonuçlarına göre Selanik’te 29.489 Müslüman,
36.985 Hıristiyan, 34.523 Yahudi yaşıyordu. Bu cemaatlerin dışında Ermeni, Bulgar ve
Katolik olarak sayılan nüfus 1.737 kişiydi. Şehrin toplam nüfusu ise 103.544 olarak
belirlenmişti80.

Şüphesiz nüfustaki bu artışta şehrin ekonomik durumundaki gelişme ve şehirde


açılan yeni hastaneler ile bebek ölümlerindeki azalmanın da payı vardır81. 1865’de
Kafkaslar’dan göç eden Çerkezler’in bir kısmının Selanik, Serez ve Larissa çevresine
yerleştirilmesi de nüfus artışındaki başka bir etkendir82.

1902 yılı Selanik Vilayet Salnamesi Müslüman mahallelerinde 24.699, Yahudi


mahallelerinde 44.331, Rum ve Frenk mahallelerinde 10.585 kişinin ikamet ettiğini
okuyucularına bildirmektedir. Bu rakamlara şehrin Ermeni, Bulgar, Katolik ve diğer
ecnebi sakinleri ilave edildiğinde toplam nüfus 80.290 kişiye ulaşıyordu. Kayıtlarda altı
bini aşan yabancının bu sayıya dâhil edilmediği belirtiliyordu83. Dini cemaatlere veya
Frenk Mahallesi’ndeki Avrupalı zümreye dâhil olmayan bu kişilerin farklı bir
kategoriye konulması, Selanik temettuat defterlerinde karşımıza çıkan müstemin
statüsünde sayıldıklarını düşündürtmektedir. Müsteminler vergi muafiyetlerinden
faydalanmak amacıyla Osmanlı tabiiyetinden ayrılarak başka ülke vatandaşlığına geçen
ve çoğunluğunu Rumların oluşturduğu tüccarlardı84.

Selanik 20. yüzyılın başında büyük bir değişim geçirdi. Liman ve tren yolları
Selanik’i Avrupa’nın büyük şehirlerine bağladılar. Gelişen sanayi sektörü yatırım
çekmeye ve yeni işçiler istihdam etmeye devam etti. Surların dışına yayılan mahalleler
büyük bulvarlarla şehre bağlandı. Su, gaz ve atlı tramvay şehirdeki yaşam kalitesini
yükseltti. Selanikli zenginler çocuklarını yeni açılan yabancı okullara gönderdiler.
Hastaneler daha iyi sağlık hizmeti sunmaya başladılar. Şehirde yaşanan dönüşüm
nüfusun önceki yıllara göre çok daha hızlı büyümesine neden oldu. Şehrin nüfusu on yıl
öncesine göre iki mislinden fazla artış gösterdi. 1913 yılı Şark Ticaret Yıllığı, şehrin

79 Karpat, Osmanlı Nüfusu …, ss.70-72.


80 Karpat, Osmanlı Nüfusu …, ss.174-175.
81 Gounaris, “Selanik”, s.105.
82 Karpat, Osmanlı Nüfusu …, s.113.
83 1320 Sene-i Hicriyyesine Mahsus Selanik Vilayet Salnamesi, Ankara: AKDTYK Türk Tarih Kurumu Yayınları,

2014, s.353.
84 Diren Çakılcı, “Temettuat Kayıtlarına Göre Selanik Şehrinde Kimlikler”, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü III. Uluslararası Dil, Kültür ve Edebiyat Sempozyumu Bildiri
Kitabı, Antalya: 15-16 Haziran 2017, s.35.

21
nüfusunu 173.733 kişi olarak kaydediyordu85. Bu tarihte şehri teslim alan Yunan
Devleti’nin aynı yıl yaptığı nüfus sayımında ise bu sayı 157.889 olarak tespit edilmişti.
Nüfusun çoğunluğunu oluşturmaya devam eden Yahudi cemaati 61.439, Türkler
45.889, Yunanlılar 39.956 ve geriye kalan 10.605 kişi Bulgar, Frenk ve Ermenilerin
toplamıydı86.

b. Selanik’te Yerleşim

19. yüzyılın ikinci yarısında demiryolları Selanik’i Balkanlar’ın ve Avrupa’nın


büyük şehirlerine bağlayana kadar kervanların işlediği ticari yollar dışında şehre
ulaşmanın tek yolu yelkenli bir tekneyle gelmekti. Bunun için de uzun ve zahmetli bir
deniz yolculuğunu göze almak gerekiyordu. Konsolos veya seyyah olarak Selanik’e
gelen yolcuların aktardıkları bilgilerin en başında şehrin uzaktan bıraktığı etkileyici
izlenim vardı.

Bizans uzmanı Fransız Charles Diehl Selanik’i şöyle tanımlıyordu87:

“Burası, ne olursa olsun çok hoş bir kenttir. Denizden gelen yolcu, dağın
yamacında bir amfitiyatro gibi yükselen, eski surların bir kemer gibi çevresini kuşattığı,
kubbelerle ve minarelerle süslü, yüzyılların parlattığı surlarla çevrili kalesinin etkileyici
kütlesinin egemenliği altındaki bu kentle yüz yüze gelir.”

Şehre denizden gelen bir yolcunun karşılaştığı bu göz alıcı manzara ne yazık ki
gemi limana yanaşıp insanlar ara sokaklara girdiklerinde yerini büyük bir hayal
kırıklığına bırakıyordu. Selanik’te bir şehir planlaması yapılmamıştı. Batılı emsalleriyle
karşılaştırıldığında ana caddenin bulvar olarak nitelendirmesi mümkün değildi. Planlı
bir şehrin sahip olması gereken meydanlar yoktu. Dar ve karmaşık sokaklarda isim veya
numara bulunmuyordu. Bir labirenti andıran bu sokaklar altyapısı olmayan bir şehrin
tüm atıklarını açıktan taşıyordu88.

Yolcular karaya çıktıklarında ilk karşılaştıkları yer Yahudi mahalleleriydi89.


Nüfusun büyük kısmını oluştursalar da Yahudi mahalleleri diğer cemaatlerin

85 Annuaire Oriental Du Commerce, İndustrie, Administration, Magistrature, De L'empire Otoman, 1912, s.1801.
86 Rena Molho, “Yenilenme”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1. Basım, İstanbul: İletişim
Yayınları, 2014, s.81.
87 N. C. Moutsopoulos, “İki Yüzyıl Arasında Kalan Bir Kent”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1.

Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s.46.


88 Mark Mazower, Selanik Hayaletler Şehri Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler 1430-1950, 1. Basım,

İstanbul: Alfa Yayınları, 2013, s.265.


89 Anastassiadou s.56.

22
oturduğundan daha dar bir alanı kaplıyordu. Kentin ticari faaliyetlerinin yoğun olduğu
bu bölgenin Yahudiler tarafından tercih edilmesi ekonomik gücün de cemaatin elinde
bulunmasıyla açıklanabilir90. Sokaklara verilen isimler de İspanya ve Portekiz göçmeni
Yahudilerin hafızalarındaki isimleri taşıyordu. Kastilya Havrası Caddesi, Haham Aster,
Haham Matalon, Boyacı David ve diğerleri İbranice-İspanyolca (Judeo-Espanyol)
haham ve sinagog isimleriydi91.

1568 tarihli Selanik mufassal defterinde 26 Yahudi mahallesi olduğu


görülüyordu. Bu mahalleler İspanya, Çeçilyan (Sicilyalı), Mağribi, Lizbon, Taylan
(İtalyan), Arnon/Artom/Artuba, Otronto, Ez-Haim, Köhne Katalan, Aragon, Çeçilyan-i
Köhne, Katalan (Nam-ı Diğer Geruş), Şalom, Midrasi, Pulya (Apulya), Provencal
(Provanslı), Geruş Kastiyan, Evora Portukal, Alaman, Geruş Klavres (Kalabriyalı
Geruş), Kate (Tabi-i Geruş Klavres), Estruk, Motalto (Tabi-i Geruş Klavres), Köhne
Klavres, Cedid Portukal (Yeni Portekizli) ve Korfus (Korfu) isimlerine sahipti92.
Anastassiadou ise 19. yüzyıl ortalarında şehirde 16 Yahudi mahallesi bulunduğunu
belirterek bunları şöyle sıralamaktadır: Malda Cedid, Roğos, Fındık, Pulya, Aya-Sofya,
Kadı, Külhan, Bedaron, Ağuda, Baru, Leviye, Kaldırgöç, Tophane, Yeni Havlu,
Salhane ve Etz Haim. Bu mahalleler limanla Vardar (Egnatia) Caddesi arasındaki
bölümde toplanmıştı. Sadece Roğos Mahallesi caddenin kuzeyinde yer alıyordu. 1568
tarihli mufassal defterde, ismi Ermeni cemaatine ait olduğunu düşündüren
Zenberekciyan Mahallesi ile İshakiye ve Cemaat-i Ahmed isimli iki Çingene mahallesi
de Hıristiyan mahalleleri arasında sayılmaktadır93.

1880 yılında kentte 48 Türk mahallesi bulunuyordu. Kentin ova bölümünde


yoğunlaşan Yahudi mahallelerinin aksine Türk mahalleleri limanın kuzeyinde tepelik
kısımdaydı. Bu kesimdeki Bayır Mahallesi en büyük Türk mahallesini oluşturuyordu.
Ortacı Mahallesi, Kasımpaşa ve Ayasofya mahalleleri diğer Türk mahalleleriydi. Şehrin
yukarısındaki Yedikule’de bulunan mahalle Küçük Selanik olarak anılıyordu. Bu
mahalleler temiz sokakları ve gün boyu sükûnetleriyle Yahudi mahallelerinden
ayrılıyordu94. Genel olarak her dini grup kendi mahallesi sınırları içinde yaşasa da Akçe
Mescid, Koca Kasım Paşa, Saray-ı Atik, Porta Kapu, Astarcı, Mes’ud Hasan, İki
Şerefeli, Suluca Kasımıye mahallelerinde Müslümanlar diğer cemaatlerle birlikte ortak
90 Molho, s.81.
91 Molho, s.82
92 Melek Delilbaşı, “16. Yüzyılda Via Egnatia ve Selanik”, Elizabeth A. Zachariadou (Ed.) Sol Kol Osmanlı

Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s.77.
93 Anastassiadou, s.57.
94 Moutsopoulos, “İki Yüzyıl …”, s.34.

23
bir hayat sürüyordu95. Batı surlarındaki Vardar Kapı’dan şehre girerek denize paralel
olarak uzanan ve tüm şehri kat ettikten sonra doğu surlarındaki Kelemeriye Kapısı’ndan
çıkan Vardar (Egnatia) Caddesi’nin kuzeyinde yer alan Müslüman mahalleri şunlardı:
Hacı Mu’min (Köşk), Suluca, Kale, İki Şerefe (Gazi Hüseyin Bey), Mes’ud Hasan,
Astarcı, Tarakçı, Mu’id Alaeddin (Çınarlı), Musa Baba, Yakub Paşa, Eski Saray, İshak
Paşa, Pinti Hasan, Ahmed Subaşı, Kazzaz Hacı Musa (Yeni Kapı), Kazzaz Hacı
Mustafa (Horhor Su), Hacı İskender, Hacı İsmail, Cezayir Kasım Paşa, Yahya Balı,
Yılan Mermer, Şehabettin, Kara Hacci, Sinancık, Kasımiye, Hoca Burhan,
Hayreddincik, Ali Paşa, Koca Kasım Paşa, Porta Kapı, Sarı Hatib, Balat, Kâtip
Muslihiddin, Abdullah Kadi, Hacı Hasan, Gülmez Oğlu, Kara Hacıoğlu, Hamza Beğ,
Sinan Paşa, Sulu Paşa, Timurtaş, Debbağ Hayreddin, Akçe Mescid96.

19. yüzyılın ortalarında Selanik’te Hıristiyan nüfusu Yahudi ve Türk


cemaatlerin ardından kentin üçüncü unsuru konumundaydı. Hıristiyan nüfusun
azalmasında cemaat üyelerinin ekonomik ve siyasi sebeplerle yeni kurulan Yunan
Devleti’ne göç etmelerinin yanı sıra Balkan Devletleri arasında süren çatışmaların
özellikle kırsal kesimde oluşturduğu güvenlik sorunları belirleyici olmuştur. Maliye
Nezareti tarafından Selanik’teki vergi mükelleflerinin sayısı ile vergilendirilebilir varlık
ve kazançlarını belirlemek amacıyla yapılan 1845 yılı sayımı şehirde 6.924 mükellef
bulunduğunu tespit etmiştir. Mükellefler ait oldukları cemaatlere göre
sınıflandırıldığında nüfusun sadece % 21’inin Hıristiyanlardan oluştuğu görülmektedir.
Hıristiyan mahalleleri Kelemeriye Kapısı civarında Vardar Caddesi’nin her iki yanında
yoğunlaşsa da diğer cemaatlerin mahallelerinin aksine şehre dağılmış vaziyetteydi.
Şehirde 12 Hıristiyan mahallesi bulunuyordu: Ayataniş, Yanık Manastır, Tozlu Çeşme,
Ayapata, Benagora, Ayanikola, Çavuş Manastır, Metropolid, Ayakonstantin, Kebir
Manastır, Kızlar Manastırı, Tavşan Manastırı97.

Sayım defterlerindeki rakamlar toplam nüfusun Müslümanların % 31’ini,


Yahudilerin ise % 45’ini oluşturduğuna işaret etmektedir. Oluşan tablo şehirdeki
yerleşimin etnik ve dini ayrıma göre dengesiz dağılımını göz önüne çıkarmaktadır.
Yahudiler en kalabalık cemaat olmalarına rağmen şehrin % 15’lik kesimini kullanırken
mahallelerinin ortalaması 1.400 kişiden oluşmaktadır. Hıristiyanlar ise % 12,5 oranı ve
800 kişi ortalama ile daha düşük bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. Bu durum Yahudi
95 Anastassiadou, s.66.
96 Anastassiadou, s.68.
97 Mehmet Ali Gökaçtı, “Maliye Nezareti Temettüat Defterine Göre 1845 Yılında Selanik”, Tarih ve Toplum

Dergisi, Cilt 28, Sayı 168, (1997), ss.16-19.

24
mahallelerinin her biri birden fazla aileyi barındıran ve üst üste yığılan evlerin havasız,
dar ve pis sokaklar boyunca sıralandığı gözlemini teyit etmektedir. Müslümanlar ise 48
mahalle ile şehrin % 68’lik kısmını tasarruflarında bulundurmaktadır. 225 kişilik
oldukça düşük ortalamaya sahip mahalleler bir veya iki katlı evlerden oluşan ferah bir
yaşama imkân tanımaktadır98.

Verilen mahalle isimlerinden de anlaşılacağı gibi Müslümanlar genellikle


mahallerinde bulunan bir cami, mescit veya zaviyeye göre isim seçerken aynı yolu takip
eden Hıristiyanlar mahallelerinde kilise veya manastırların isimleri belirleyiciydi.
Yahudi cemaatleri ise geldikleri ülkeye göre adlandırma yapmayı tercih ediyordu99.
Elbette cemaatler mahallelerine isim verirken kendileri dışındakilere anlam ifade
etmeyen pratik çözümler de getiriyorlardı. Kaldigroç, Yahudi İspanyolcasında Kal de
los Gres’un (Rumlar Sokağı) kısaltmasından ibaretti. Beth Aron Sinagogu’nun ismi ise
Bedaron olarak yuvarlanmıştı100.

1902 yılı Selanik Vilayet Salnamesi şehirde 76 adet mahalle bulunduğu


bilgisini vermektedir. Mahallelerin kırk altısı Müslüman, on yedisi Yahudi ve on üçü de
Hıristiyan cemaatine aittir. Hıristiyan mahallelerinden biri de Frenk Mahallesi olarak
sayılmaktadır. Kayıtlara göre şehir halkı 9.694 hanede ikamet ediyordu. Ayrıca ticari
işlemler şehrin güney batısında yoğunlaşmış olan 3.090 dükkân, 1.893 mağazanın yanı
sıra 112 han içinde gerçekleşiyordu101.

Selanik’in yerel cemaatlerine mensup olmayıp Avrupa’dan gelerek şehre


yerleşenlerin yaşadığı Frenk Mahallesi’ni de dikkate aldığımızda, şehir gün içinde
ekonomik çıkarlarının gerektirdiği ölçüde birbiriyle kaynaşan gece olduğunda ise
sınırlarına çekilen ortak bir düzende yaşıyordu102.

Selanik’in deniz tarafındaki surlarının yıkılması ve buradan çıkan malzemeyle


deniz doldurularak bu alanda yeni bir rıhtım inşa edilmesi planlanıyordu. Kentsel
dönüşüm planlandığı gibi başlamış, 1869-1870 yıllarında belediye kurulması ile hız
kazanmıştır. Şehrin altyapısının artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaması halkın ve
gazetelerin seslerini yükseltmesine neden olmuştur. Sur içinde sıkışmış olan kent için
çözüm surların yıkılması ve şehrin genişletilmesidir. Şehrin kuzeyindeki surların

98 Gökaçtı, ss.16-19.
99 Delilbaşı, “16. Yüzyılda Via Egnatia …”, s.78.
100 Mazower,. s.323.
101 1320 Sene-i Hicriyyesine Mahsus …, s.352.
102 Gounaris, “Selanik”, s.104.

25
yıkılması ile kazanılan alana yeni bir mahalle kurularak geniş bir bulvarla rıhtıma
bağlanmıştır103.

İstanbul’dan belediye hizmetleri için gelen bir para yoktu ve belediye bir
bütçeye sahip değildi. Daha çok cemaatlerin ileri gelenlerinin katkılarıyla bazı hizmetler
verilmeye çalışılmıştır. Egnatia yolunun bakımı, yollara taş döşenmesi, sokakların
süpürülmesi, sokak ve kapı numaralarını belirtir tabelalar asılması ilk etapta ele
alınmıştır. İyi niyetli olsa da bu çabalar Selanik’in bakımlı bir şehir olması için
yetersizdi. Yine de 19. yüzyılın ikinci yarısında açılan beş büyük bulvar şehrin dar
sokaklarındaki ulaşımı rahatlatmıştı104.

1891’de büyük ölçüde Belçika sermayesiyle kurulan Compagnie Ottomane des


Eaux de Salonique (Osmanlı Selanik Su Şirketi) şehrin en önemli sorunu olarak görülen
su ihtiyacını karşıma görevini üstlendi. Şehre altı kilometre mesafedeki Vardar’dan
temin edilen içme suyu abonelere bağlandı. Abonelik ücreti ucuz sayılmazdı ve
Selanikliler sakalardan su alma alışkanlığını kolay terk etmediler. Yine de 1902’de 2085
olan abone sayısı beş yıl sonra 4378’e yükseldi. 1911’de sayı 7141’e ulaştı. Su,
hanelerin ve ücretsiz olarak dağıtıldığı kamu kurumlarının ihtiyacını karşıladığı gibi
sokaklara döşenen yangın muslukları sayesinde şehri tehdit eden en büyük tehlikeye
karşı da çözüm oldu105.

Şehrin tanıştığı bir diğer yenilik gazla yanan sokak lambalarıydı. Avrupa’da
19. yüzyılın başında gazla aydınlatma yaygınlaşmıştı. Yüzyılın başında ilk sokak
lambaları Londra’yı aydınlatmıştı. Onu Paris ve Alman şehirleri takip etti. Bir Belçika
firması imzaladığı imtiyaz sözleşmesi ile 1890’da ilk denemeleri yaptı. Yapıldığından
beri halkın şehirdeki uğrak yeri olan rıhtım ilk aydınlatılan yer oldu. Gece olduğunda
yanan göz alıcı ışıklar Selanik halkını daha önce yaşamadıkları gece hayatıyla tanıştırdı.
Selanikliler gazı diğer yeniliklerden daha çabuk benimsediler. 1890’da 350 olan abone
sayısı on yıl içinde 7200’e ulaştı106.

Compagnie Ottomane des Tramways de Salonique şirketinin devletten aldığı


imtiyazla 1893 yılında hizmete soktuğu atlı tramvay içme suyu veya gazdan çok daha
çabuk benimsendi. Az sayıdaki özel araba şehrin ileri gelenlerine aitti ve toplu ulaşım

103 Alexandro Yerolympos-Vassilis Colonas, “Kozmopolit Bir Kentleşme”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918
içinde, 1. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s.203.
104 Anastassiadou, ss.142-149.
105 Anastassiadou, ss.152-153.
106 Anastassiadou, ss.157-158.

26
hizmeti veren yolcu arabaları da ucuz değildi. Belediyenin de desteğini alan şirket çok
daha uygun şartlarda Selanikliler’i taşıyordu. Öğrenciler için abonman uygulaması da
buna dâhildi. Birinci hat Olimpos Meydanı’nı Kırlar Mahallesi’ne bağladı. İkinci hat
şehir merkezinden Beşçınar Belediye Parkı’na yapıldı. Birkaç yıl sonra açılan üçüncü
bir hat sur dışındaki mahalleyi şehir merkezine bağladı. Yerel gazete Journal de
Salonique’de çıkan bir haber okuyucularına tramvayın 1900’de günlük on bin yolcu
taşıdığını bildiriyordu107.

1890 yılında şehirde yaşanan büyük yangın özellikle liman bölgesindeki


Yahudi mahallerinde büyük yıkıma neden olmuştur. Yaklaşık 3.500 ev kullanılamaz
hale gelmiş ve 20.000 kişi evsiz kalmıştır. Yangın bir felaket olarak ortaya çıksa da
sokakların yeniden planlanmasına imkân sağlayarak şehrin kentsel dönüşümüne önemli
bir katkı yapmıştır108.

IV. BİR LİMAN KENTİ OLARAK SELANİK

Şehirlerin gelişim süreçlerini sadece kendi içlerindeki dinamiklerle açıklamak


yeterli olmayacağı gibi bu dinamiklere katkı sağlayan, duruma göre onları harekete
geçiren çevresel güçlerin etkisini göz ardı etmemize neden olacaktır. Bu nedenle büyük
ticari merkezler oluşturan şehirleri, sadece kendi sahip oldukları kaynaklarla değil,
çevrelerinde yer alan köy ve kasabalarla, daha küçük şehirlerin sağladığı destekle
birlikte değerlendirmek gerekir109. İdari bir merkezden ticari bir merkeze dönüşen
Selanik’in gelişimine de bu anlayışla bakılmalıdır. Selanik kozmopolit girişimci bir
nüfusa, disiplinli esnaf örgütlerine, üretken zanaatkârlara, hinterlandında yer alan
verimli zirai bölgelere sahipti. Bunların yanı sıra Makedonya ve Güney
Bulgaristan’daki ticari üretimin Avrupa pazarlarına çıkış noktası da Selanik Limanı’ydı.
Şehir iç ve dış pazarlar için üretim yapıyordu ve bu pazarlara malları ulaştıracak kara ve
deniz yollarına sahipti.

Balkan ticareti Osmanlılar tarafından ele geçirilmeden önce de gelişmişti ve


İtalyanlar bölgeden deri, yün, balmumu, buğday, peynir, bal, iç yağı, zeytinyağı, şarap
alıyorlardı. Devletin sınırları batıya doğru genişledikçe bölgedeki Macar ve Venedik
etkisi azalmış, Dubrovnik Osmanlılar’a tabi olarak Venedik’le olan ticari rekabetini
artırmıştır. Deniz yolları Venedik kontrolünde olmasına karşın, Balkan Yarımadası’nın

107 Anastassiadou, ss.159-160.


108 Anastassiadou, ss.114-115.
109 Faroqhi, Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, s.17.

27
tamamen Osmanlı hâkimiyetine geçmesi ile karayolları kontrol altına alınmıştı.
Kervanların güvenliğinin sağlanması ve ticareti geliştirici düşük gümrük uygulamaları
Edirne, Selanik, Saraybosna ve Dubrovnik şehirlerinin büyümesini ve zenginleşmesini
sağlamıştır110.

15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında Selanik’in demografik yapısını


değiştiren büyük bir göç hareketi şehrin ekonomik ve sosyal yapısını da kökten
değiştirmiştir. Avrupa’daki Hristiyan devletler ülkelerinde yaşayan Yahudilere karşı
baskılarını artırmış, güvenlik içinde yaşama ve çalışma imkânının ortadan kalkmasıyla
Osmanlı topraklarına doğru büyük bir Yahudi göçü yaşanmıştır. Almanya ve
Macaristan’dan gelen Eşkenaz Yahudileri ile İspanya’dan gelen Sefarad Yahudileri göç
eden topluluklar içinde en bilinen cemaatlerdir111. 1478 yılı kayıtlarında Selanik’te
Yahudi nüfusu bulunmazken 1520’de şehre yerleşen Yahudilerin sayısı 15.000 kişiye
ulaşarak şehrin nüfusunun yarısını oluşturmuştur112.

Eskenaz ve sefaradların yanı sıra Portekiz, İtalya ve Güney Fransa’dan gelerek


Selanik, Üsküb, Belgrad, Saraybosna, Manastır ve Niğbolu’da ticari koloniler oluşturan
Yahudi cemaatleri sahip oldukları üretim teknikleri, sermaye ve başka ticari
merkezlerde yaşayan Yahudi cemaatleriyle olan sıkı ilişkileri sayesinde Balkan
ticaretinde Raguzalılar ve Venedikliler’den daha etkin bir konuma gelmiştir.
Yahudilerin ticari işlemleri ithalat ve ihracatla sınırlı değildi. Bölgede yetiştirilen
tarımsal ürünlerin ve zanaatkârların ürettikleri malların da iç pazarlarda mübadelesini
yapıyorlardı. Ayrıca Yahudiler beraberlerinde getirdikleri üretim teknikleri ile
dokumacılık, madencilik ve matbaacılığın ilerlemesini sağlamıştır113.

Yahudilerin gelmesiyle büyük ivme kazanan Selanik yünlü dokumacılığının


gösterdiği gelişme dikkat çekicidir. II. Murad döneminden itibaren yeniçerilerin ihtiyaç
duyduğu çuhaların üretimi, piyasaya sunulan yünü öncelikle ve düşük fiyatla satınalma
ayrıcalığı bulunan Selanik’li dokumacılar tarafından gerçekleştirilmiştir. 1510-1511
yılları çuha muhasebesine ait kayıtlardan satın alınan çuhaların ham kumaş olarak
dağıtılmadığı, dikildikten sonra hazır elbise (sevb) olarak teslim edildiği

110 İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, ss.22-24.


111 Mintsis, s.114.
112 Delilbaşı, “Selanik ve Yanya'da …”, s.91
113 Paskaleva, s.43.

28
anlaşılmaktadır. Bârânî (yağmurluk) ve mirâhûrî adı verilen elbiseler yeniçerilerin yanı
sıra acemi oğlanlar ile saray görevlilerinin bir kısmına dağıtılıyordu114.

Şehrin kara ulaşımının gelişmediği 17. yüzyılda İran ham ipeği tüccarlar
tarafından Bursa ve İstanbul’a getiriliyor, bazen de Balkanlar’a doğru devam ederek
Edirne ve Selanik’e ulaştırılıyordu. Bu ticaretin nihai noktası Venedik’e kadar
uzanıyordu115. Yerel zanaatkârların ürettiği ipek erkek ve kadın gömlekleri, yünlü
kıyafetler Avrupa pazarlarında aranan ürünlerdi. İşlenmiş deri, ham pamuk ve pamuk
ipliği diğer önemli ihraç mallarıydı. Bölgede üretilen tütünün çıkış noktası da Selanik
Limanı’ydı116.

Osmanlı merkezi otoritesinin 18. yüzyılda Balkanlar’da zayıflaması sonucunda


yerel güçler arasında siyasi ve askeri çatışmalar olmasına rağmen özellikle Habsburg
İmparatorluğu ile olan ticaretteki artış Selanik’te bir refah yükselişini beraberinde
getirmiştir117.

Adriyatik ve Tuna’dan gelerek şehri Karadeniz ve Akdeniz limanlarına


bağlayan transit yollar 18. yüzyılda Selanik’i Avrupa pazarlarına bağlamıştı118. Avrupa
devletlerinin Balkanlar’daki ilk ticari konsolosluklarını Selanik’te açmış olmaları şehrin
ithalat ve ihracat limanı olarak taşıdığı öneme işaret etmektedir. 1700 yılında Fransa ve
1718’de İngiltere şehirde ilk kez konsolos görevlendirdiler. Selanik Fransız malları için
Balkanlar’a giriş noktasıydı. Mallar buradan Balkanlar’ın iç bölgelerine hatta
Avusturya’ya kadar dağıtılıyordu. İngiltere Doğu Kumpanyası (Levant Company)
aracılığıyla Fransız malları ile rekabet etmeye çalışsa da 18. yüzyılın sonuna kadar
Avrupalı tüccarların Selanik’teki ticaretinde Fransızlar birinci sıradaydı119.

1789 İhtilali’nin Fransız ticareti üzerindeki olumsuz etkileri Avusturya’nın


Balkan ticaretinde Fransa'nın yerini almasını sağladı. Avusturya Tuna Nehri üzerinde
işlettiği buharlı gemi kumpanyaları ile Balkanlar’ın güneyine kadar uzanan bir bölgede
ticari nüfuzunu artırdı. Diğer taraftan büyük miktarda ve bol çeşitteki Avusturya malı
Selanik’ten yarımadaya giriyor, buradan Makedonya ve diğer iç bölgelere dağılıyordu.
Kervanlarla yapılan taşımacılık deniz yoluna göre daha maliyetli olsa da, bölgede

114 Halil Sahillioğlu, “Yeniçeri Çuhası ve II. Beyazıd’ın Son Yıllarında Yeniçeri Çuha Muhasebesi”, Güney-Doğu
Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı 2-3, (1974), s.417.
115 Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, 5. Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2014, s.66.
116 Anastassiadou, ss.283.
117 Jelavich, s.107.
118 Gounaris, “Selanik”, s.105.
119 Paskaleva, ss.60-61.

29
üretilen pamuk ve yün karayolu ile Avusturya pazarlarına taşınmaya devam etti. Buna
rağmen Avusturya 1822’de Selanik limanından yapılan ticaretin önemli bir bölümünü
Fransa ile paylaşmaya devam etti120.

19. yüzyıl Avrupa’sının sanayileşmeyle yakaladığı gelişmiş üretim teknikleri,


ucuz işgücü ve dış pazarlarda oluşturduğu etkin rekabet karşısında, yüzyılın ikinci
yarısında Osmanlı dünyasında dört ana bölge canlı bir imalat faaliyeti
gerçekleştiriyordu. Başını Selanik ve Makedonya kırsal kesimindeki yünlü dokuma ve
yün iplik üretiminin çektiği bu ekonomik canlanmada ikinci sırada Batı Anadolu’daki
ham ve dokuma ipek, halı ve değişik tekstil ürünleri üretimi geliyordu. Samsun ve
Trabzon arasındaki sahil şeridinden 100-200 km. içeride yer alan bir grup kasabada
pamuklu ve yünlü dokumaların imalatı gerçekleştiriliyordu. Güneydoğu Anadolu ve
Kuzey Suriye’deki ipekli ve ipekli-pamuklu ürünlerin üretimi bu dört bölge içinde en
önemli olanıydı121.

1835’den itibaren Selanik Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki en etkin ticari


limanı olma vasfını kaybetmiştir. Değişen birçok koşul bu duruma neden olmuştur.
Tuna ticaretinin Avusturya pazarlarını daha kolay ulaşılabilir hale getirmesi, Serez
pamuğunun uluslararası rekabette geriye düşmesi, devletin tütün ve yün üzerindeki
vergileri iki misli artırması ve bölgedeki siyasi karışıklıklar nedeniyle Selanik’ten
ayrılan tüccarlar şehrin ticaret hacmini azaltmıştır122. 1837’de meydana gelen veba
salgının da bu gerilemede payı vardır. İngiltere’nin Selanik konsolosu Charles Blunt
İstanbul’daki İngiliz sefiri Lord Ponsonby’ye gönderdiği raporlarda 9.500 kişinin
öldüğü salgın nedeniyle İngiltere’den Selanik’e gönderilen malların % 50 azaldığını ve
bunun sonucunda şehirde İngiliz mallarını satan ve depolayan pek çok işyerinin
kapandığını bildirmektedir123.

Yeniçeri ocağının kaldırılmasının yünlü dokumacılıkta meydana getirdiği


gerileme hammadde olarak yün kullanan halı üretiminin 1850’lerde gelişmesini
sağlamıştır. Selanik’te dokunan halıların talep görmesinde kalite ve fiyat olarak
Anadolu’dan gelenlerle rekabet edebilmeleri de etkili olmuştur124.

120 Paskaleva, ss.65-67.


121 Quataert, Sanayi Devrimi …, s.14.
122 Paskaleva, ss.68.
123 Tulasoğlu, s.318.
124 Palairet, s.63.

30
Sanayi Devrimi Avrupa imalat sektörüne mekanik enerjiye dayalı üretim
yapma imkânı getirmiş, ucuz işgücü ve seri üretim avantajına sahip düşük maliyetli
fabrikasyon mallar 18. yüzyılın sonlarına kadar kalitesi nedeniyle talep gören Osmanlı
mallarının yerini almıştır. Yerel imalatın geleneksel üretim tekniklerini terk etme ve
Avrupa’ya uyum sağlama çabalarının yol açtığı bocalama 19. yüzyılın başlarında devam
etmiş fakat yüzyılın ikinci yarısında sadece Selanik ve Edirne gibi Avrupa ile yakın
etkileşimdeki şehirlerde değil Batı Anadolu’da hatta imparatorluğun uzak ucunda,
Lübnan’da dahi buhar gücüyle çalışan fabrikalar halı, ham ipek ve ipek ipliği
fabrikalarında ihracat için üretim yapmaya başlamıştır125.

Selanik’teki sınai büyüme sadece üretim araçlarındaki değişimle açıklanamaz.


Demiryolları şehri 1870’lerde Batı’daki ticari merkezlere ve İstanbul’a bağladı. 1880’e
kadar telgraf hattı kuruldu. Aynı yıl limana giren gemilerin tonajı bir milyon tonken
1912’de bu rakam iki katına çıktı. Taşımacılık imalat sanayisini büyütürken kendisi de
bu büyümeden faydalanmıştır126.

Düzenli kervan yolları Selanik’i Balkanlar’ın diğer ticari merkezlerine


bağlıyordu. Sofya, Üsküp, Manastır gibi şehirlerin yanı sıra kuzeyde Belgrad yoluyla
Avusturya, batıda ise Adriyatik limanlarına ulaşan yollar binlerce hayvandan oluşan
kervanların ulaşımını sağlıyordu127. Atlar ve develerden oluşan kervanlarda develer yük
taşımak, atlarsa binek olarak kullanmak için tercih ediliyordu. Malını biran önce yerine
teslim etmeyi amaçlayan tüccarlarsa mallarını yalnızca atlarla taşıtıyorlardı128. Ancak
hayvan sırtında yapılan taşıma alternatif taşıma araçlarına göre daha pahalıya mal
oluyordu. Deve ile yapılan taşıma, demir yolu ile yapılana oranla 7, deniz ve nehir yolu
ile yapılana oranla 24 kat daha pahalıydı. Öyle ki pamuk gibi değerli bir sanayi
hammaddesinin 100 saatlik (500 km) bir mesafedeki taşıma ücreti taşındığı yerdeki satış
fiyatı ile ancak karşılanabiliyordu129.

At ve öküz arabaları daha etkin taşıma sağlasa bile Osmanlı İmparatorluğu


genelinde yeterli karayolu yoktu. 19. yüzyıl sonlarında Anadolu ve Rumeli’de 1 km2
alana düşen düşen karayolu uzunluğu 0,01 km iken, 1860’da İngiltere’de bu oran mil

125 Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922, 3. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2004, s.201.
126 Donald Quataert, “Fabrika Bacalarından Tüten İlk Dumanlar”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1.
Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s.223.
127 Jelavich, s.107.
128 Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, s.19.
129 Tevfik Güran, 19. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi Üzerine Araştırmalar, 1. Basım, İstanbul: İş Bankası Kültür

Yayınları, 2014, s.79.

31
kare alana 4,72 mil karayoluydu. Rumeli’de durum Anadolu’ya göre daha iyiydi.
Yarımadada km2 alana 0,015 km karayolu düşerken Anadolu’da bu rakam 0,009’a
düşüyordu130.

Demiryollarının ticari ve askeri amaçlarla kullanımının getirdiği avantajlar


Avrupa’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan çok daha önce fark edilmişti. Demiryolu ile
yapılan taşıma hem karayoluna göre daha düşük maliyetler getiriyor hem de daha
güvenli ve kısa sürede ulaşım imkânı sağlıyordu. Henüz Osmanlı topraklarına demir
yolu girmemişken, 1850’de Avusturya-Macaristan 1.357 km demiryolu döşemişti. Aynı
tarihte bu rakam İngiltere’de 9.800 km’ye ulaşmıştı131.

Demiryolu sadece ulaşım araçları yönünden bir yenileşmeyi ifade etmiyordu.


Aynı zamanda Tanzimat Fermanı’nın ana fikrini oluşturan Batılılaşma’nın somut bir
örneğini oluşturuyordu. Ayrıca Osmanlı ticaretinde söz sahibi olan devletler de Osmanlı
topraklarında yapılacak demiryollarını teşvik ediyorlardı. Zira Avrupa demiryolu ağına
bağlanacak yeni hatlarla Balkanlar’ın ve Anadolu’nun önemli ticari merkezleri de
kendileri için daha hızlı ve düşük maliyetle ulaşılabilir olacaktı132.

Rumeli’de yapılması düşünülen demiryolu hattının inşası için 1869 tarihinde


aslen bir Macar Yahudisi olan Baron Hirsch ile mukavele imzalandı. Aslında yetkililer
1855 yılında Avrupalı sermayedarlara yaptıkları çağrıyla başlayan bu süreçte üç farklı
istekliyle anlaşmışlardı. Ancak istekliler mukavelenin mali veya teknik gerekliliklerini
yerine getirmediler ve bu teşebbüsler sonuçsuz kaldı133.

1870 tarihinde demiryolu hatlarının planlanmasına ve inşa sürecine başlandı.


Birbirini tamamlayan beş bölüm olarak planlanan hattın tahmini uzunluğu 1.000 km’yi
biraz aşıyordu. İstanbul’dan başlayan hat Edirne’ye ulaşıyor, buradan Sarımbey ve
Dedeağaç güzergâhını takip ederek Selanik’e ulaşıyordu. Bu plana göre yapılması
düşünülen diğer hatlar Selanik’i Üsküb’e bağlayan hatla Banaluka-Novi hattıydı. Şirket
tarafından tayin edilen hatlar Nafıa Nezareti tarafından inceleniyor ve uygun
görülenlerin yapılmasına başlanıyordu134.

130 Güran, ss.79-80.


131 Donald Quartert, “19. Yüzyıla Genel Bakış Islahatlar Devri 1812-1914”, Halil İnalcık ve Donald Quartert (Ed.),
Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt II 1600-1914 içinde, İstanbul: Eren Yayıncılık,
2006, s.925.
132 Vahdettin Engin, Rumeli Demiryolları, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1993, s.49.
133 Engin, s.50.
134 Engin, s.73.

32
Selanik’i Mitroviça’ya bağlayan ilk hat 1873’de, bir yıl sonra da Selanik-
Üsküp hattının açılışı yapıldı. Bunları 1894’de Manastır hattı takip etti. Selanik’i
İstanbul’a bağlayan Dedeağaç hattı 1896’da tamamlandı. Selanik’i Belgrad’a bağlayan
hattın açılışı 1888’i buldu135.

Demiryolu bağlantısı kurulması Viyana pazarları gibi Selanik’in kaliteli


ürünlerine talebin yüksek olduğu yerler için önemli bir gelişmeydi. Elbette fiyat
rekabetinin yanı sıra mallarını uzak mesafelere daha hızlı şekilde ulaştırma imkânı elde
eden şehrin yerel tacirleri de demiryollarından memnundu. Taşıma olanaklarındaki bu
gelişmenin yeni ve teknolojik makinelerle donatılmış fabrikaların faaliyete geçmesine
yol açtığı görülmektedir.

Deniz taşımacılığı da kara yoluyla yapılana benzer bir değişim geçirmiştir.


Yelkenli teknelerin yerini buharlı gemilere bırakması deniz nakliyesinde yeni bir dönem
açmıştır. Uzak pazarlar arasında taşıma süreleri kısalmış, yeni liman ve demiryolu
bağlantılarıyla iç bölgelerdeki pazarlara malları ulaştırmak daha kolay hale gelmiştir.
Buharlı gemiler Avrupa’dan çok daha sonra 1820’lerde Osmanlı karasularında
gözüktüler. İstanbul’a buharlı bir geminin gelmesi 1828 yılını buldu. Avusturya’dan
İstanbul’a mal taşıyan gemiler Tuna üzerinde işlemeye başladılar. 1870’lerde buharlı
gemilerin tonajı yüzyılın başındaki yelkenlilere göre on kat artarak 1.000 tona
ulaşmıştı136. Selanik ve İstanbul arasındaki düzenli gemi seferlerinin de Avusturyalı
şirketler tarafından verildiği görülmektedir. Tuna Buharlı Gemi Şirketi 1840’tan
itibaren iki liman arasında düzenli seferlere başlamıştı. İki yıl sonra Avusturyalı Llyod
firması aynı hattı Volos, Pire, Siros, Korfu, Trieste ve diğer Adriyatik limanlarını içine
alacak şekilde genişletti. 1844’de Osmanlı buharlı vapurları İstanbul-Kavala-Selanik
arasında düzenli seferlere başladı. Bundan sonra da iki Fransız şirketinden ilki olan
Messageries Maritimes 1853’de ve on yıl sonra da Fraissinet onlara katıldılar137.
1860’tan itibaren Fevaid-i Osmaniye vapurları İstanbul’dan hareketle Selanik’in de
içinde olduğu Akdeniz limanlarını izleyen bir güzergâhta deniz taşımacılığına
başladılar138.

135Anastassiadou, s.162.
136Quartert, 19. Yüzyıla …, ss.919-921.
137 Basil C. Guanaris, “Economic Developments in Macodonia, 1430-1912”, http://www.macedonian-

heritage.gr/ContemporaryMacedonia/Downloads/Macedonia_Vol_1_p_58-83_Gounaris.pdf, ss.70-71. (20 Mart


2018).
138 Tanju Demir, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Deniz ve Posta Taşımacılığı ve Vapur Kumpanyaları”, OTAM

Dergisi, Sayı 17, (2005), s.5.

33
Buharlı gemilerin Tuna kıyıları ve Balkan sahillerindeki limanlarda artan bir
ticaret hacmi oluşturduğu söylenebilir. Ancak yoğunluğunu lüks malların oluşturduğu
ithalatın zirai mahsullerin ihracatı ile karşılanması dış ticaretin açık vermesi ile
sonuçlanıyordu. Aradaki farkın imalat ürünleri ile kapatılması gerekiyordu139. Meropi
Anastassiadou’nun Selanik limanındaki ticari hareketleri içeren İngiliz Konsolosluk
raporlarından aldığı rakamlar 19. yüzyılın ilk yarısı için dengeli bir dış ticarete işaret
etmektedir.

1839’dan itibaren Selanik Limanı’na mal getiren gemi sayısı ve taşıdıkları yük
miktarı istikrarlı biçimde artış göstermiştir. İngiliz Konsolos Charles Blunt ihracatın bu
artışa eşlik etmesini, nüfusunun çoğunluğu gayrimüslimlerden oluşan Selanik’in
Tanzimat Fermanı’yla değişen siyasi ve ekonomik şartlara olumlu tepki vermesine
bağlamıştır. Bu dönemde Selanik Limanı’nın gemi hareketleri Tablo 1’de gösterilmiştir:

Tablo 1
Selanik Limanındaki Gemi Hareketleri (1839-1846)

İhracat İthalat
Sterlin Sterlin
YIL Gemi Olarak Gemi Olarak
Tonilato Tonilato
Sayısı Toplam Sayısı Toplam
Değer Değer
1839 243 14.863 173.539 243 15.125 211.036
1840 385 19.089 114.098 338 21.523 85.517
1841 543 36.275 140.172 448 36.524 135.952
1842 548 40.527 163.293 561 41.596 165.296
1843 348 23.699 106.103 355 25.731 117.296
1844 487 34.860 79.901 471 35.420 136.908
1845 596 50.763 223.730 576 53.081 219.439
1846 713 70.795 312.285 790 77.385 323.644
Kaynak: Anastassiadou, s.94.

Selanik 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılan iki savaşın ortaya çıkardığı
ekonomik koşullara uyum göstererek ihracatını artırma imkânı bulmuştur. Bunlardan
birincisi Kırım Savaşı nedeniyle oluşan tahıl talebidir. Karadeniz yoluyla gelen
sevkiyatın kesilmesiyle 1853’ten itibaren Selanik’ten yapılan zirai ürün ihracatı
artmıştır. 1861’de başlayan Amerikan İç Savaşı ise piyasalarda pamuk talebinin
yükselmesine neden olmuştur. Zirai ürün satışlarındaki bu artışlar ihracat gelirlerinin

139 Paskaleva, s.73.

34
yükselmesine neden olduğu gibi, artan gelir düzeyi lüks ithal mallar talebini artırarak
dış ticaret dengesini bozucu bir etki yapmıştır140.

1862 yılını takip eden on yıllık süreçte limana düzenli sefer yapan uluslararası
kumpanyaların sayısında artış görülmüştür. Elliniki Kumpanyası Selanik-Volos-Pire,
Gürcü Kumpanyası İstanbul-Selanik-Volos limanları arasında çalışıyordu. İngiltere’nin
Selanik ticaretindeki artan payıyla orantılı olarak İngiliz kumpanyaları Bells Asia Minor
ve Victoria Jolly’s Selanik-İzmir, Messrs Johnstone and Co. Selanik-Liverpool,
Westcott and Lawrence ise Selanik-Londra arasında deniz taşımacılığı yapıyordu.
1888’de Selanik-İskenderiye hattında mal taşımaya başlayan Messageries Maritimes
Selanik limanında çalışan yegâne Fransız şirketiydi141.

Selanik bir sahil şehriydi ancak modern anlamda bir limana sahip olduğunu
söylemek mümkün değildi. Şehrin ilk limanı 4. yüzyılda yapılmış olsa da bu liman
zaman içinde kumla dolduğundan gemilerin kıyıya yanaşması mümkün olmuyor, bu
nedenle gemiler açıkta demirlemek zorunda kalıyordu142. Modern bir limanda
bulunması gereken rıhtımlar ve demiryolu hattı yoktu. Gelen mallar hamallar vasıtasıyla
limana taşınıyor ve buradan mavnalara yüklenmek suretiyle gemilere boşaltılıyordu143.
Hamallar limanda ihtiyaç duyulan kas gücünü sağlıyordu. Fakat yeni bir liman
yapılması halinde trenle rıhtıma kadar getirilecek malların doğrudan gemilere
yüklenmesi hammalların gelirlerini büyük ölçüde azaltacağı için onları yeni limanın en
büyük muhalifi yapıyordu144.

Selanik’i yarımadanın iç kısımlarına ve İstanbul’a bağlayan demiryollarının


yapımının devam etmesi modern bir liman ihtiyacını daha fazla hissettiriyordu. Yeni
yapılması planlanan liman projesi içinde yer alan rıhtımlar, dalgakıran ve limanın
işletilmesi için lazım gelen depo, idare binaları, karakol, deniz feneri, limanı istasyona
bağlayan 3 km’lik demir yolu ve diğer tamamlayıcı yapıların yapım işi için 1896’da
Fransız girişimci Edmond Bartissol ile mukavele imzalandı. Limanın yapımı yeni
kurulacak Selanik Limanı Osmanlı Şirket-i İnşaiyesi (Société Ottomane de Constuction
du Port de Salonique) tarafından gerçekleştirilecekti. Anlaşma hükümleri denizin
doldurulmasından kazanılan 25 hektarlık alanın da girişimciye bırakılmasını içeriyordu.

140 Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı İktisat Tarihi Bakımından Konsolos Raporlarının Ehemniyet ve Kıymeti”, Güney-
Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı: 10-11, (1981-1982), s.159.
141 Guanaris, “Economic Developments …”, s.71.
142 Anastassiadou, s.44.
143 Anastassiadou, s.44.
144 Anastassiadou, s.138.

35
İnşa faaliyetinin hızlı bir şekilde bitirilmesi için yapılan çabalara rağmen liman ancak
1903 yılında teslim alındı ve Selanik İzmir’le mukayese edilebilir yeni bir limana
kavuştu145. Tablo 2’den de takip edilebileceği gibi İngiliz konsolosluk raporları modern
limanın artan gemi trafiğini yansıtmaktadır.

Tablo 2
Selanik Limanında Buharlı-Yelkenli Gemi Sayıları ve Tonajları (1903-1911)

Buharlı Yelkenli Toplam


Yıl
Adet Tonaj Adet Tonaj Adet Tonaj
1903 889 789.997 2.185 58.260 3.074 848.257
1905 916 853.270 2.748 66.887 3.664 920.157
1906 924 868.134 2.214 58.998 3.138 927.132
1907 1.158 879.217 2.367 61.996 3.525 941.213
1910 1.171 1.119.307 1.697 54.231 2.868 1.173.538
1911 962 1.045.036 1.699 53.148 2.661 1.098.184
Kaynak: Özlem Yıldız, “II. Meşrutiyetten I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti’nde Deniz Ticareti (1908-1914)”,
(Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir, Dokuz Eylül Üni. AİİT Enstitüsü, 2012), s.109.

Selanik Limanı’nın ticaret hacmindeki artış 19. yüzyılın ikinci yarısından


itibaren küçük imalathanelerin yerini almaya başlayan ve buhar gücüyle çalışan
fabrikasyon üretim modelinden kaynaklanmıştır. Avrupa’dan ithal edilen makineler
İngiliz ve Fransız ustaların idaresinde pamuk, yün ve deri işleyerek Avrupa pazarlarıyla
rekabeti sürdürdüler. 1870’lerden itibaren yapılan yatırımlar şehrin çehresini değiştirdi.
Selanik Belediyesi’nin imar faaliyetleri, demiryolları, liman, telgraf, tramvay, havagazı
ve suyun evlere bağlanması yatırımcılara diğer Avrupa şehirlerinde olan imkânları
sunuyordu. Şüphesiz kentin büyüyen ekonomisinde altyapıdaki bu reformların yanı sıra
bankacılık sistemindeki değişiklikler de etkiliydi.

18. yüzyılda Selanik’in kırsal bölgelerinde veya şehirde borç paraya ihtiyaç
duyan bir kişinin borç para temin edilebileceği kurumlar yaygın olarak faaliyet gösteren
para vakıflarıydı. 1696-1766 yılları arasında 32.742.207 akçe toplam sermayeye sahip
233 adet para vakfı ekonomik sistemdeki parasal talebi karşılıyordu. Vakıflar tarafından
verilen 1467 kredinin % 58’lik kısmı Selanik kırsalında yerleşik köylüler tarafından
kullanılmıştı. Tüccar ve esnaf olarak faaliyet gösterenlere verilen kredi sayısı 311’dir.
Vakıflardan borç alanların dinsel statülerine göre yapılan sınıflandırmada 1.117 kişi ile
Müslümanlar ve 310 kişi ile Hıristiyanlar çoğunluktadır ve Yahudi sayısı ise sadece 28

145
Selahattin Bayram, “Osmanlı Döneminde Selanik Limanı 1869-1912”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009), s.110.

36
kişidir. Para vakıflarından kredi alan kişilerin çoğunlukla Müslümanlar olması ticari
amaçlı kredilerin büyük çoğunluğunun da aynı cemaatin mensupları tarafından
kullanıldığına dair güçlü bir göstergedir. Müslüman esnaf ve tacirlerin aldıkları borç
parayı ihracat için üretim yapmaktan ziyade iç piyasaya satmak ve halkın gündelik
ihtiyaçlarına yönelik üretimde kullandıkları anlaşılmaktadır. Kredi kullanan Yahudi
sayısının 28 olması ise bu cemaatin borç paraya ihtiyaç duymaması ile değil Yahudiler
arası dayanışmanın dinsel zorunluluğu ile açıklanabilir146.

Para piyasalarında poliçe kırmak, kredi vermek ve para alım satımı yapmak
suretiyle boy gösteren finansal aktörlerden biri de sarraflardır. Selanik’teki sarraflar
İstanbul’daki meslektaşları gibi asıl kazançlarını kaime bozmak suretiyle kazanıyordu.
1880’lerde sarrafların işlerini üstlenen bankerlerin ve bankaların ortaya çıkmasıyla
önemi azalan sarraflar bir müddet daha “money changers” yani para değiştirme ile
uğraşarak varlıklarını sürdürmüştür. 1881 yılında Şark Ticaret Yıllıkları aracılığıyla
müşterilerine ulaşmaya çalışan sarrafların isimleri ve adresleri şunlardır147:

Tablo 3
1881 Yılında Selanik’te Faaliyet Gösteren Sarraflar

Sarraflar Adresleri
Isaac Aaron Malta Caddesi
Abraham Haim Amar (Aynı Zamanda
Banker) Tiano Han
Isac Bourla Malta Caddesi
Moise Carasso (Aynı Zamanda Banker) Allatini Evi Karşısında Yeni Han
Aron Cohen ve Moise Cohen -
Samuel Gategno ve J. M. Levi Malta Caddesi
Haim Matalon Malta Caddesi
Salomon Molho Davideto Han
Lossef M. Negrin (Aynı Zamanda Banker) -
Haim Salem Calderon Han
Bohor Saltiel Yeni Han
Barouh Tazartes (Mücevherci) Allatini Evi Karşısında Yeni Han
Kaynak: L'Indicateur Otoman 1881. s.483.

146 Hacı Veli Aydın, “Selanik'te 18. Yüzyılın İlk Yarısında Para Vakıfları ve Kredi İşlemleri”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, Cilt 29, Sayı 1, (2014), ss.92-102.
147 İpek, s.21.

37
Selanik’te bankerlerin varlığı 19. yüzyılın sonunda şehirdeki ekonomik
büyümeden payını alan sermayedarların ticari kazançlarını borç vermek suretiyle
değerlendirmek istenmelerinden gelmektedir. Bankaların faaliyete geçtiği bir dönemde
yüksek sayıdaki bankerin para piyasasında yer alıyor olması ise yüksek risk nedeniyle
bankalarca geri çevrilen müşterilerin oluşturduğu talepten kaynaklanmaktadır.
Çoğunluğu Yahudi tüccarlardan oluşan bankerler elbette yüksek riski karşılayan bir faiz
karşılığında bu talebe cevap veriyordu.

1885 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nın Selanik bölümünde bankerler başlığı altında
ismi karşımıza çıkan Moise Abraham Saltiel’in ticari faaliyetlerinin afyon ve her çeşit
ham deri ihracat ve ithalatı ile komisyonculuk ve yerli ve yabancı firmaların
temsilciliğini de kapsadığını öğreniyoruz. Banker Moise İ. Tiano ise çeşitli ticaret
evlerinin temsilciliklerini de yürütmektedir. Aynı listede yer alan ve sonraki yıllarda
Selanik Bankası’nın kurucu ortakları arasında yer alacak olan şehrin tanınmış tüccar
ailesi Allatini Kardeşler’in yanı sıra Diaz David Fernandez, Kapandji Zadé Mehmet
Effendi (Kapancızade Mehmet Efendi), Saul Modiano, M. Sabettai Modiano’nun da
bankerlik yanında tüccar kimliklerini vurgulamayı ihmal etmediklerini görüyoruz148.

1902 yılı Selanik Vilayet Salnamesi kayıtları şehirde kurulan veya şube açan
birçok banka bulunmasına rağmen artan sayıda bankerin kredi verme işlemlerine devam
ettiğine işaret etmektedir. Çoğunluğu Yahudilerden oluşan bankerler Salnamede şu
şekilde sıralanmaktadır149:

148 Indicateur Oriental Annuaire Almanach du Commerce De L'industrie, De L'administration Et De La


Magistrature 1885, s.426.
149 1320 Sene-i Hicriyyesine Mahsus …, ss.419-420.

38
Tablo 4
1902 Yılında Selanik’te Faaliyet Gösteren Bankerler

Esâmi Mahall-i Mu'âmelesi


Osmanlı Bankası Şubesi Direktörü Mösyö
Sadok Frenk Mahallesi
Selanik Bankası Direktörü Mösyö Alfred
Mizrahi Allatini Hanı
Saul Modiano Kardeşler Site Saul
Levi Modyano Site Saul
Mehmed Kapani Efendi Frenk Mahallesi
İsak Modyano Tiyano Hanı
Avram Hayim Amar Tiyano Hanı
Yûsuf Kapani Efendi Frenk Mahallesi
Vidal Fernandes -
Yuda Bin Susam Tiyano Hanı
Yako Davi Bin Benesti Tiyano Hanı
Atanaş Susidi -
Nikolaki Papasoğlu Frenk Mahallesi
Ragıb Efendi Kâtipler İçinde
Şevki Efendi Posta Hanı
İzzet Efendi Site Saul
Salomon Mişon Amar Allatini Hanı
Hayim Salomon Şalem Allatini Hanı
Hristidi Menekşe Allatini Hanı
Mişon Teyano Tiyano Hanı
Mişon Avram Saltil Allatini Hanı
Salomon Davi Fransez Lombardo Hanı
Midilli Bankası Direktörü Mösyö Anglaki Lombardo Hanı
İlya Eme Alyon Site Saul
Edhem Efendi Yalı Kapısu
Kurdoğlu Osman Efendi İstanbul Çarşusu
Yuda Bin Aziyo Yıldız Hanı
Damyan Kondoff Vidal Fernandez Hanı
Kaynak: 1320 Sene-i Hicriyyesine Mahsûs …, ss.419-420.

Sarraflar ve bankerlerin sermayesi Avrupa’dan gelen modern cihazlarla


donatılmış fabrikaların kurulabilmesi için yatırımcıların ihtiyaç duyduğu finansmanı
sağlamaktan uzaktı. 1850’lerde Abraham Sabbettay, L. Tiano, Jacob David Benveniste
ve Saul Modiano kurdukları küçük bankalarla Selanik’te kredi işlemleri yapsa da,
bunlar hanlarda faaliyet gösteren küçük aile işletmesi niteliğindedir ve bankalarla
birlikte bir süre daha varlıklarını sürdürmüştür150. 1864 yılında Osmanlı Bankası’nın

150 Anastassiadou, s.176.

39
Selanik şubesinin açılmasını müteakip modern anlamda bankacılık hizmeti veren
bankalar arka arkaya hizmete girdi. 1889’da yerli sermaye ile kurulan Ziraat Bankası
çiftçilerin finansman ihtiyacının yanında zirai eğitim veren bir okulun giderlerini de
karşılıyordu. Bundan sonra açılan bir dizi yabancı sermayeli banka ile sayı hızla
yükseldi. 1888’de Allatini Bankası olarak da bilinen Selanik Bankası’nı 1891’de
Banque de Mytilene’nin (Midilli Bankası) bir şubesi ve Commercial Bank’ın faaliyete
geçmesi izledi. Selanik’teki modernleşme çalışmalarının ivme kazanmasıyla Avrupa
bankalarının şehre olan ilgisinde de artış yaşanmıştır. 1905’de European Bankası ve
Industrial Credit Bank of Athens piyasaya girmiştir. 1906’da Romanya Bankası ile
Romanyalı sermayedarlar tarafından kurulmuş olan Kredi ve Mevduat Bankası, 1908’de
Beogradska Zadruga ile Orient Bank Selanik’te birer şube açmıştır151.

Mimari altyapısını yenileyen ve bankacılık sektörünün gelişmesi sayesinde


yeterli finansman olanaklarına kavuşan Selanik hızlı sınai büyümenin getirdiği
sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Nitekim Donald Quataert Selanik’te 19.
yüzyılın başındaki iktisadi gelişmeyi pamuk ipliği sektörü üzerinden tanımlarken
ekonomik büyümenin bu sektördeki daralmanın da sebebi olduğu paradoksuna vurgu
yapmaktadır. Düşük ücretten kaynaklanan fiyat avantajı bölgedeki fabrikalar için yeterli
işgücü arzı olduğu müddetçe geçerliydi. Oysa yüzyılın başında fabrikaların sayısı öyle
hızlı arttı ki, ücretlerdeki yükseliş fabrikaların rekabet imkânını ortadan kaldırdı.
Fabrika miktarındaki hızlı yükselme bir müddet sonra kar elde edemediklerinden dolayı
kapanmalarının da sebebi oldu. Elbette Yahudi ve Hıristiyan tüccarlar arasındaki dinsel
çekişmenin ticari rekabete yansımaları da bu sonuçta etkiliydi152.

151 İpek, ss.22-24.


152 Quataert, Fabrika Bacalarından …,s.232.

40
İKİNCİ BÖLÜM

BİR İKTİSAT TARİHİ KAYNAĞI OLARAK

ŞARK TİCARET YILLIKLARI

Şark Ticaret Yıllıkları ilk olarak 1868 yılında Indicateur Constantinopolitain:


Guide Commercial adı altında Raphael César Cervati ve N. C. Sargologo tarafından
İstanbul’daki ticari merkezleri ve bu merkezlerde gerçekleşen iktisadi faaliyetleri
girişimcilere tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Yıllıklar Galata, Pera ve suriçi
bölgelerindeki han, çarşı ve sokaklardaki iktisadi faaliyetleri bulundukları adreslere
dayalı bir tasnifle göz önüne sermekte, iş merkezi İstanbul’da olan tüccar, zanaatkâr,
esnaf ve meslek sahipleri ile yabancı firmaların ticari temsilcilerini biraraya
getirmektedir. Böylece aynı iktisadi faaliyeti gösteren rakip firmalar bir arada
okuyuculara sunulmaktadır.

Yayımlanmasına uzun bir süre ara verilen yıllıklar 1880 yılından itibaren
düzenli olarak tekrar basılmaya başlanmıştır. Selanik’in de ticari bir merkez olarak yer
aldığı 1881 yıllığı L'ındicateur Ottoman Annuaire Almanach Du Commerce De
L'industrie, De L'administration Et De La Magistrature ismini taşırken, yayımcılığını
Cervati Kardeşler’le (Cervati Frères153) D. Fatzea’nın birlikte yaptığı görülmektedir.
Kapsamı genişletilen yıllıklar Anadolu’nun yanı sıra Balkanlar’ın önemli ticari
merkezlerine ilk defa bu tarihte yer vermeye başlamıştır.

Beş bölümden oluşan Şark Ticaret Yıllıkları’nın ilk bölümünde Osmanlı


Hanedanı, diplomatik temsilcilikler, nezaretler ve devlet ricali, taşradaki mülki
yöneticiler, posta ve telgraf hizmetleri, tren ve vapur tarifeleri, uluslararası nakliye
kumpanyaları, cemaatlere ait ibadethaneler, gümrük tarifelerine dair bilgiler
verilmektedir. İstanbul’da bulunan tüccar, zanaatkâr ve esnafın isimleri adres bilgileri
ile birlikte alfabetik düzende sıralanmış olarak ikinci bölümde yer almaktadır. Üçüncü
bölümde İstanbul’daki esnaf ve tüccarların meslekler başlığı altında alfabetik düzendeki
listeleri verilmiştir. İlgi çekici şekilde 1881 yılından itibaren Şark Ticaret Yıllıkları’nı
beraber yayımlamaya başlayan R. Cervati & D. Fatzea ortaklığı da yıllığın bu
bölümünde komisyonerler başlığı altında yer alan ilanla yabancı ticaret evleri ve
fabrikaların temsilciliğinin yanı sıra komisyonculuk ve ticari bilgi sağlama hizmetini

153Şark Ticaret Yıllıkları’nda ticari unvanlarda kullanılan Fransızca “Frères” kelimesi yerine tez çalışmasında Türkçe
karşılığı olan “Kardeşler” ifadesi tercih edilmiştir.

41
büyük Galata Gümrüğü yakınlarındaki Ada Han’ın ikinci katında verdiklerini
duyurmaktadır. Dördüncü bölümde Galata ve suriçindeki hanlarda yer alan avukat,
banker, manifaturacı, kuyumcu gibi meslekler sıralanmış, benzer bilgiler Pera için
verilirken sokağın sağında ve solunda yerleşik olanlar kapı numaraları ile birlikte
sıralanmıştır. Beşinci bölümde imparatorluğun ticari öneme sahip şehirlerine yer
verilmiştir. Şark Ticaret Yıllıkları’nın genel planına uygun olarak şehirlerin idari
yetkilileri, Avrupa’nın büyük devletlerini temsil eden diplomatlar, mahkemeler,
güvenlik birimleri, sağlık dairesi, gümrük, posta ve telgraf hizmetlerinin sorumluları
gibi şehre adım atan bir yabancının ilk başta ihtiyaç duyacağı bilgilerin verilmesinin
ardından meslekler başlıklar halinde sıralanarak altlarında tüccar, esnaf ve
zanaatkârların isimleri sunulmuştur. Yıllıkların son bölümünde ithalatçı ve ihracatçı
firmaların ilanları bulunmaktadır.

1883 yılına kadar Indicateur Ottoman Illustre154 ismiyle basılan Şark Ticaret
Yıllıkları 1885 yılında İndicateur Oriental adıyla okuyucularıyla buluşmuş ve Osmanlı
Devleti’nin yanı sıra Rusya, Yunanistan ve Bulgaristan’ın önemli ticari merkezlerine de
yer verilmiştir. 1889-1930 yılları arasında ise yıllıklar Annuaire Oriental adıyla
yayımlanmaya devam etmiştir. Yayıma başladığı tarihten itibaren Cervati Kardeşler
tarafından hazırlanan Şark Ticaret Yıllıkları 1900 yılından itibaren The Annuaire
Oriental & Printing Company Limited tarafından, 1921 yılından sonra ise Alfred Rizzo
eliyle basıma hazırlanmıştır. 1931-1945 yılları arasında bir kez daha yayımcısı değişen
Şark Ticaret Yıllıkları Milli Ülkü Neşriyat Yurdu tarafından basılmaktadır ve kapakta
“Arz ve Talep Arasında Vasıta” olduklarını vurgulamaktadır.

Okuyucuların dikkatini Şark Ticaret Yıllıkları’na çeken ve 19. yüzyıl Osmanlı


tarihçiliği için önemini vurgulayan çalışma Turgut Kut’un bibliyografik makalesidir. Bu
çalışmada farklı kütüphanelerde, arşivlerde ve özel kitaplıklarda dağınık halde bulunan
yıllıkların ayrıntılı künyeleri ve konum bilgileri verilerek bu değerli iktisat tarihi
kaynağı faydalanmak isteyen araştırmacıların hizmetine sunulmuştur155. Ayhan Aktar
ticari bir rehber olarak hazırlanan yıllıkların “ilkel düzeyde bir sanayi ve işyerleri
sayımı” olarak ele alınması gerektiğini belirtir. Yıllıklarda her iktisadi faaliyet ve
meslek grubuna dâhil esnaf, zanaatkâr, tüccar ve firmaların sınıflandırılması yazarın
yerinde tespitiyle firma reklamlarını da içeren “sarı sayfalar” düzeninde hazırlanmıştır.
154 Bu çalışmada Selanik’le ilgili bilgilerin yer aldığı 1881-1912 yılları arasındaki 19 adet yıllığa ulaşılmış, bu
yıllıkların tam künyesi kaynakçada verilmiştir.
155 Turgut Kut, “Indicateur Ottoman: Şark Ticaret Yıllıkları”, Simurg “Kitap Kokusu”, Sayı 1, (Ekim 1999),

ss.186-199.

42
Makale, yıllıkların yayımlandığı dönem zarfında İstanbul’daki meslek gruplarının bir
tablosunu sunarak makro düzeydeki iktisadi yapı içinde meslek mensuplarının mikro
gelişimine ışık tutmakta, şehrin değişen ticari ve kültürel kompozisyonunu göz önüne
sermektedir156. Yıllıkların İstanbul dışında Balkanlar, Anadolu ve Doğu Akdeniz’in
önemli ticari merkezlerindeki firmalar ve serbest meslek sahipleri hakkında bilgi
vermesi araştırmacılara bu coğrafyadaki şehirlerin ticari hayatını meslekler düzeyinde
inceleme imkânı tanımıştır. Bu kapsamdaki ayrıntılı bir doktora çalışması Filiz
Dığıroğlu tarafından “XIX. Yüzyıl Karadeniz’inde Ticari Bir Merkez: Samsun”
başlığıyla gerçekleştirilmiştir157.

19. yüzyıl Osmanlı tüketim örüntülerinin hızlı bir değişime uğradığı dönemdir.
Elbette bu süreç tüketici tercihlerinde yaşanan değişimin sonucudur. Geleneksel tüketim
anlayışının yerini modanın şekillendirdiği beğeniler almıştır. Zafer Toprak bu
manzarada büyük perakende mağazalarının tüketicileri Annuaire Oriental Du
Commerce, L'indicateur Constantinopolitain, Guide Commercial, Annuaire, Almanach
Du Commerce gibi bir dizi rehber aracılığıyla yönlendirdiğini tespit etmektedir158. Bu
alandaki kapsamlı bir çalışmayı özellikle zikretmek gerekir. Yavuz Köse Osmanlı
İmparatorluğu’nda pazarlama ve reklamın yazılı ve görsel olarak etkin şekilde
kullanılmaya başlanmasını Galata ve Eminönü’nde yerleşik bulunan büyük mağazalar
ve Batılı şirketler üzerinden, Şark Ticaret Yıllıkları’nı da içine alan çok geniş bir
literetüre dayanarak değerlendirmiştir159.

İşyerlerinin yoğun olduğu Beyoğlu ve Galata’da meslek üyeleri ile birlikte


işyerlerinin bulunduğu binalardaki konut sahiplerinin isim, meslek, milliyet ve
unvanlarının da kayıt altına alınması araştırmacılar için Şark Ticaret Yıllıkları’ndan
İstanbul’daki etnik dağılımı gözlemleyebilme olanağı tanımıştır. Bu bağlamda Edhem
Eldem Şark Ticaret Yıllıkları’ndan elde ettiği verileri İngiliz haritacı Charles E.
Goad’un sigorta haritası ile karşılaştırarak Galata’nın konut alanından iş merkezine

156 Aktar, ss.105-143.


157 Filiz Dığıroğlu, “XIX. Yüzyıl Karadeniz’inde Yeni Bir Ticari Merkez: Samsun”, (Yayımlanmamış Doktora
Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011), Benzer çalışmalar için bakınız: Serkan Yazıcı, “Şark
Ticaret Yıllıklarına Göre Üç Devirde İzmit Şehrinde Ticaret”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi
Sempozyumu-III Bildiri Kitabı, Kocaeli: 25-26-27 Mart 2016.; F. Yavuz Ulugün, “1891 Şark Ticaret Yıllığı’nda
İzmit Sancağı Üzerine…”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III Bildiri Kitabı,
Kocaeli: 25-26-27 Mart 2016.
158 Zafer Toprak, “Tüketim Örüntüleri ve Osmanlı Mağazaları”, Cogito, Sayı 5, (Yaz 1995), ss.25-28.
159 Yavuz Köse, Dersaadet’te Tüketim (1855-1923), 1. Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2016, ss.1-534.

Bakınız: Zafer Toprak, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Reklamcılık”, Boğaziçi, Sayı 2, (1988), ss.22-29.; Burcu Yağız,
Aygül Ağır, “XIX. Yüzyıl Sonu İstanbul’unda Batılı Tüketici Ürünlerinin Dolaşıma Girdikleri Kanallar ve
Yarattıkları Hareketlenmeler: Şark Ticaret Yıllıkları Üzerinden Bir Araştırma”, Tasarım + Kuram, Cilt 13, Sayı 24,
( 2017), ss.31-53.

43
dönme sürecini ortaya koymuştur160. Meslek sahibi kişi ve firmaların ticari faaliyetlerini
gerçekleştirdikleri adreslerde kaydedilmesi yıllıkları kaynak edinen farklı akademik
çalışmaların yapılmasının önünü açmıştır. İş merkezleri Eminönü ve Galata’daki
hanlarda toplanan bankerlerin incelenmesiyle kentin ekonomi ve mimari ilişkisi
sergilenmiştir161. Benzer bir ilişkiyi İranlı tütün tüccarlarının mesken edindiği Büyük
Valide Han örneğinde de görmek mümkündür162.

Araştırma safhasında Şark Ticaret Yıllıkları’yla ilgili önemli kısıtlarla


karşılaşılmıştır. Bunlardan ilki yıllıkların bazı sayılarının ulaşılabilir olmamasıdır.
Yıllıkların muhtelif sayıları İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Başbakanlık Osmanlı
Arşivi, TBMM Kütüphanesi, British Library, Ermeni Patrikhanesi ve özel kitaplıklarda
dağınık halde bulunmaktadır. Çalışmamızda farklı kaynaklardan edindiği Şark Ticaret
Yıllıkları’nı kitap ve dijital kaynak şeklinde araştırmacıların hizmetine sunan Osmanlı
Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi Kütüphanesi’nden ulaşabildiğimiz 19 adet
yıllıktan yararlanılmıştır.

Bir diğer karşılaşılan zorluk yıllıkların sadece kendi isteğiyle ilan veren
isimleri içermesidir. Şark Ticaret Yıllıkları ticari merkezlerde yer alan esnaf, tüccar ve
firmaların tamamını içeren bir sanayi ve işyerleri sayımından ziyade iç ve dış
pazarlardaki potansiyel müşterilerine daha kolay ulaşabilmeyi amaçlayan şahıs ve
firmaların yer aldığı ticari bir rehber olarak kabul edilmelidir. Nitekim yıllıklarda
Selanik ekonomisine katkı yapan saraçlardan buharlı pamuk ipliği fabrikalarına,
kuaförlerden Avrupalı büyük perakende mağazalarının şubelerine kadar birçok ticari
faaliyet yer alsa da yerel basına verdikleri ilanlardan aynı yıllarda Selanik’te faaliyet
gösterdiklerini öğrendiğimiz Nestle ve Au Louvre gibi önemli firmaların ilan vermeyi
tercih etmediği anlaşılmaktadır163.

Meslek başlıkları altında tüccar, zanaatkâr ve esnaf isimlerinin yanında,


özellikle yıllıkların ilk yayımlandığı yıllarda, işletmelerin iş adresleri, kuruluş yılları ve
ticari faaliyetlerinin kapsamı da verilmiş ancak ilerleyen yıllarda bu bilgilerin azalması
işletmelere dair daha ayrıntılı değerlendirme yapma imkânını sınırlandırmıştır.

160 Edhem Eldem, “Galata’nın Etnik Yapısı”, İstanbul, Sayı 1, (1992), ss.58-63.
161 Özlem Özcan, “İstanbul Tarihinde Bankacılık Faaliyetlerinin Gerçekleştiği Yapılar”, (Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü), 2009.
162 Filiz Dığıroğlu, “İstanbul-Tebriz Ticaret Hattında Valide Han (XIX-XX. Yüzyıl)”, Türk Kültürü İncelemeleri

Dergisi, Sayı 31, (Güz 2014), ss.69-112. Benzer bir çalışma için bakınız: Nurdan İpek, Selanik ve İstanbul’da
Yahudi Bankerler, 1. Basım, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2011, s.21.
163 Journal de Salonique, 15 Kasım 1910, http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k1269375v/f2.item (25 Nisan 2018).

44
Yıllıklarda sınıflandırılan mesleklerin yıllar içinde farklı kollara ayrılması incelemeyi
zorlaştıran bir başka kısıt olmuştur. Bazı esnaf, tüccar ve zanaatkârların isimlerinin
birden fazla meslek başlığı altında yer alması bu kişilerle ilgili değerlendirmelerde
kapsamlı bir incelemeyi zorunlu kılmıştır.

Selanik ekonomisini meydana getiren iktisadi faaliyetlerin bir panoramasını


sunan Şark Ticaret Yıllıkları aynı zamanda esnaf ve tüccarlara ait birçok bilgi
vermektedir. Kapsama alınan mesleklerin yıllar itibariyle bir dizi haline getirilmesi
mesleklerdeki değişimin izlenmesine olanak tanımıştır. Bu sayede yeni ortaya çıkan
mesleklerin, birden fazla dala ayrılan iş kollarının, aynı ticari faaliyet altında birleşen
mesleklerin izlenmesi mümkün olmuştur. Yıllıkların ilk yayımlandığı yıllarda
gördüğümüz fakat ilerleyen yıllarda varlığına şahit olmadığımız zanaatlar tespit
edilebilmiştir. İkincil kaynaklardan daha önce şehirde faaliyet gösterdiğini öğrendiğimiz
bazı geleneksel mesleklerin artık yapılmadığı veya yıllıklara ilan vermeyi
düşünemeyecek kadar küçük hacimde faaliyetlerine devam ettikleri anlaşılmıştır. Birden
fazla sektörde iş yapan tüccarlar, değişen ortaklık yapıları ve eski işlerini bırakarak
muhtemelen daha karlı buldukları yeni ticari faaliyetlere yönelen girişimciler
yıllıklardan elde ettiğimiz diğer bilgilerdir.

SELANİK’TE İKTİSADİ FAALİYETLER VE MESLEKLER

Sanayi Devrimi Avrupa ülkelerine, özellikle dokuma sektöründe, yeni üretim


teknikleri geliştirme imkânı vermiş, mekanik üretim maliyetleri azaltarak bu ülkelere
uluslararası ticarette rakiplerine karşı avantajlı bir konum sağlamıştır. Bu gelişmeler
ithalatı teşvik ederken ihracatı sınırlandırmayı hedefleyen Osmanlı iktisadi
sisteminde164 dış ticaret dengesinin Batılı ülkeler lehine bozulmasına neden olmuştur.
Şüphesiz Osmanlı pazarlarında ithal mallara olan talebi etkileyen bir diğer faktör kişisel
zevklere bağlı olarak tüketici tercihlerinde meydana gelen değişimdir.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulaşım, haberleşme ve bankacılık


yatırımlarıyla ticari altyapısını tamamlayan Selanik, Avrupa’dan getirilen makinelerle
kurulan ve Batılı ustaların yönetiminde üretim yapan fabrikalarla dış ticarette rekabete

164 Mehmet Genç Batılı ülkelerin ithalatı kısmak amacıyla dış ticaret kotaları koyup yüksek gümrük vergileri
uyguladıklarını, hatta bazı malların ithalatını yasakladığını buna mukabil ihracatı teşvik ettiklerini, Osmanlı
Devleti’nin ise tamamen farklı bir iktisadi bakışla ithalatı azaltıcı uygulamalara başvurmadığı gibi elindeki imkanları
ihracatı sınırlandırmak üzere kullandığını, bu yaklaşımın son örneğinin de 1838 tarihli Osmanlı-İngiliz Ticaret
Anlaşması olduğunu ifade etmektedir. Genç bu tavrı Osmanlı iktisadi sisteminin dayandığı üç ilke ile açıklamaktadır:
Provizyonizm, Tradisyonalizm ve Fiskalizm. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Genç, ss.49-63.

45
devam etmiştir. Doğu Akdeniz’in önemli bir ticaret limanı olarak şehrin iktisadi yapısı
ithalat ve ihracatının hacmi ve mal kompozisyonu, Selanik Limanı’nın gümrük gelirleri,
fabrikaların tezgâh sayısı ve/veya üretim miktarı gibi makro veriler üzerinden pek çok
çalışmaya konu olmuştur. Çalışmanın bu bölümünde Selanik’in değişen iktisadi
hayatına uyum sağlayan ticari faaliyetleri, meslek türleri, girişimci profili ve tüketici
tercihlerinden oluşan mikro veriler incelenmiştir.

Selanik’in toplumsal ve ekonomik yaşamına mercek tutmamızı sağlayan


kaynak İstanbul’da Fransızca olarak basılan Şark Ticaret Yıllıkları’dır. Annuaire
Oriental olarak anılan yıllıklardaki bilgiler 19. yüzyıl Selanik ekonomisine yön veren
meslek gruplarını, ekonominin ana aktörleri olan esnaf, zanaatkâr ve tüccarların iktisadi
faaliyetlerini bizlere sunmaktadır. Bu verilerin yıllar içindeki değişiminin izlenmesi
toplumsal zevklere ve tüketim anlayışına bağlı olarak ortaya çıkan yeni girişimlerin
belirlenmesini ve meydana gelen değişimin üretim ve tüketim tercihleri üzerinden
ortaya konulmasını sağlamıştır.

Şark Ticaret Yıllıkları ticari merkezlerde yer alan esnaf, tüccar ve firmaların
tamamını içeren bir sanayi ve işyerleri sayımından ziyade iç ve dış pazarlardaki
potansiyel müşterilerine daha kolay ulaşabilmeyi amaçlayan şahıs ve firmaların yer
aldığı ticari bir rehber olarak kabul edilmelidir. Yıllıkların düzenli olarak yayımlanmaya
başladığı 1881 yılından Selanik’in Osmanlı toprakları dışına çıktığı 1912 yılına kadar
olan dönemi kapsama alarak, Selanik ekonomisindeki değişimi en iyi yansıtacağı
düşünülen moda, giyim, tekstil, aksesuar, kişisel bakım ve yeni hayat tarzıyla alakalı
iktisadi faaliyetleri; “geleneksel meslekler”, “ithalat ve ihracatçılar” ve “yeni meslekler”
başlıkları altında, Tablo 5’de belirtilen yedi alt grupta incelenmek mümkündür.

46
Tablo 5
Şark Ticaret Yıllıkları’nda İktisadi Faaliyetler, Meslekler ve Örgütler
Meslek Meslek Alt
Meslek Dalları
Grupları Grupları
Geleneksel Saraçlar, Debbağlar, Ayakkabıcılar, Ayakkabı Üretimi
Geleneksel
Esnaf ve İçin Tedarikçiler, Dericiler, Terziler ve Tüccar Terziler,
Meslekler
Zanaatkârlar Koza ve İpek Satıcıları, İpekböceği Yetiştiricileri
Pamuk İpliği Fabrikatörleri, Pamuk İpliği Tüccarları,
İhracatçılar
İşlenmiş Yün Satıcıları, Yün Yapağı Tacirleri, Pamuk
(Hammadde)
Tüccarları
Çorapçılar, Bornoz ve Havlu Satıcıları, Kumaşçılar,
İhracatçılar ve
İpekli, Yünlü ve Çeşitli Dokuma Satıcıları, Dokuma
Simsarlar
İthalatçılar- Satıcıları, İpek Tacirleri, Yünlü Dokuma Tacirleri
İhracatçılar Dikiş Makineleri Bayileri ve Satıcıları, Fes Satıcıları,
İthalatçılar ve Şapkacılar, Kasketçiler, Tuhafiyeciler, Sırma ve
Simsarlar Kılabdan Satıcıları, Galoş Satıcıları, Panduf Satıcıları,
(Tüketim Çamaşır Satıcıları, Hırdavatçılar, Kolonyal Mal
Malları) Satıcıları, Yatak Örtüsü Satıcıları, İkinci El Elbise
Satıcıları, Büyük Tacirler, Halı ve Döşeme Satıcıları
İthalatçılar ve
Komisyoncular, Tellallar, Ham Post Satıcıları, Kürk
Simsarlar
Tüccarları, Kürkçüler, İmalatçılar
(Yatırım Mal.)
Parfüm Satıcıları, Kuaförler, Bijuteri Satıcıları,
Yeni Hayat Saatçiler, Hazır Elbise Satıcıları, Moda ve Yeni
Yeni
Tarzı İle İlgili Ürünlerin Satıcıları, Erkekler İçin Yeni Ürünler
Meslekler
Hizmetler Satıcıları, Kadınlar İçin Yeni Ürünler Satıcıları,
Kadınlar İçin Giysi Satıcıları, Korseciler, Mefruşatçılar
Diğer
Halat ve Çuval Satıcıları, Ambalaj Malzemeleri
Meslekler ve
Satıcıları, Muşamba Satıcıları
Faaliyetler
Kaynak: Ayhan Aktar, “Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Sarı Sayfalar”: İstanbul’da Meslekler ve İktisadi Faaliyetler
Hakkında Bazı Gözlemler, 1868-1938”, Toplum ve Bilim, Sayı 76, (Bahar 1998), s.132.

I. GELENEKSEL MESLEKLER

A. Geleneksel Esnaf ve Zanaatkârlar

Şehirdeki zanaatkârların ustalaştığı meslekleri belirleyen faktör uzun yıllar


boyunca ticaret merkezi olan Selanik’te üretilen tarımsal mallardı. Balkanlar’da geniş
alanlarda yapılan pamuk ziraati iplik ve pamuklu dokuma üretimini geliştirmişti.
Bölgede tarımsal faaliyetlere paralel olarak gelişen bir hayvancılık da mevcuttu.
Yünden imal edilen dokuma ürünleri, çuha ve keçeler kalitesi nedeniyle aranan ürünler
olmuştu. Hayvanlardan elde edilen deriler pek çok meslekte hammadde olarak
kullanılmıştır. Lonca örgütlerinin yapısı gereği her zanaatkâr üretimin bir aşamasında
ustalaşırdı. Bunun sonucu olarak Selanik’te de debbağlık, dericilik ve ayakkabıcılık gibi

47
aynı malı işleyen zanaatkârlar işin farklı safhalarında ustalaşmış ve onu meslek
edinmiştir. Selanikli zanaatkârların elinden çıkan mallar arasında en çok arananlardan
biri de ipekli ürünlerdi. Tüccarlar tarafından ihraç edilen ipeklerin yanında ipekten imal
edilen ürünler esnaf tarafından iç pazarda da oldukça fazla talep görüyordu. İpek böceği
yetiştiriciliği ise ayrı bir meslek olarak yapılıyordu. Dokumacılığa bağlı geleneksel
mesleklerden bir diğeri ise terziliktir. İncelediğimiz Şark Ticaret Yıllıkları’nda
sayılarını artırarak Selanik’teki varlıklarını sürdürdüklerine şahit oluyoruz. Bununla
birlikte 1838-1839 yıllarına ait bir vakıf defterinde yazılı bazı eski meslekler yıllıklarda
yer almamaktadır. Eski dikiciler (yamacılar) ve kebeciler165 19. yüzyılın ikinci yarısında
artık gözükmeyen mesleklerdir166. Elbette bu durum sadece bu mesleklerin yok
olmasıyla alakalı değildir. Ev içi üretimin yaygın olduğu Balkanlar’da bu zanaatlar
meslek olarak belli bir işyerinde sürdürülmese de ev halkı tarafından yapılmaya devam
edilmiş olabilir. Yerel pazarlardaki düşük bütçeli bir tüketici grubuna hitap eden
zanaatkârların müşterilerine ulaşabilmek için Şark Ticaret Yıllıkları’na ilan vermeyi
fazla maliyetli bulmuş olmaları ve hatta hiç düşünmemiş olmaları da muhtemeldir.

Şark Ticaret Yıllıkları’ndaki kayıtlardan geleneksel zanaatlardan bir kısmının


zamanla gücünü yitirdiğini, terziler ve tüccar terziler gibi dönemin şartlarına uyum
sağlayan mesleklerinse rekabete devam ettiğini görüyoruz.

a. Saraçlar

Eyer ve diğer at takımları ile meşin ve sahtiyan üzerine sırma ve ipek işleyerek
muhtelif koşum takımları imal eden ve bunların satışını yapanlar serrâc (saraç)
esnafıydı167. Saraçlar ürünlerini inek derisinden imal edilen köseleden yaparlardı.
Yıllıklarda karşımıza çıkan tek saraç Yéni Djadé’de (Yeni Cadde) bulunan işyerinde
zanaatını sürdüren Nouri Mimisch’di (Nuri Memiş) ve deri işleme işini geleneksel
olarak elinde bulunduran Selanik’in Müslüman cemaati arasında yer alıyordu. 1881
yıllığındaki bu ismin dışında ilerleyen yıllarda saraç esnafına rastlanmamaktadır.
Şüphesiz Nuri Memiş şehirdeki tek saraç değildi ancak yıllıklarda yer almayı isteyecek
kadar girişimci olan tek zanaatkârdı. Bu tarihten sonra Selanik’te saraç bulunmadığı
veya eyer ve koşum takımları kullanılmadığı düşünülemez. Nuri Memiş de

165 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü “Kebe: En kalın keçenin adı, çoban kepenekleri kebeden yapılır,
hayvan üstüne örtülen kebe örtülere de teyelti denilir. Hem kepenek hem de teyelti yapılan tüylü bir kebenin adı da
Yanbolu Kebesi idi.” Ankara: Sümerbank Kültür Yayınları, 1969, s.152.
166 Anastassiadou, s.285.
167 Tahsin Özcan, Fetvalar Işığında Osmanlı Esnafı, İstanbul: Kitabevi, 2003, s.133.

48
meslektaşları ve çoğu Müslüman esnaf gibi sermayesinden ziyade emeğini kullanarak
ürettiği malları satıyordu. Kapitalist eğilimlere sahip değildi ve ilerleyen zamanda
yıllıklarda yer almayı tercih etmediği anlaşılıyordu.

b. Debbağlar

Osmanlı esnaf teşkilatının piri Ahi Evran’ın zanaatını sürdüren Selanik


debbağlarının büyük çoğunluğu Müslüman zanaatkârlardan oluşuyordu. Tabaklama
işleminin yaydığı hoş olmayan kokular nedeniyle surların dışında liman bölgesinde
yapılan debbağlık çok sayıda işçi, esnaf ve tüccarın bağlantılı olduğu bir mesleki
örgütlenmeydi168. Şark Ticaret Yıllıkları’ndaki kayıtlar bu yoğunluğu yansıtmaktan
uzaktır. Debbağ esnafının tek temsilcisi olan Alex Mavro’nun ismi ilk olarak 1895
yıllığında zikredilmiştir. 1902 yılına kadar ismini debbağ esnafı olarak gördüğümüz
Alex Mavro’nun 1903’de ham deri ihracatçıları arasında da sayılması bu kişinin deri
tabaklamayla uğraşan bir zanaatkârdan ziyade deri satışı yapan bir tüccar olduğunu
göstermektedir. 1909’da isminden mesleğin erbabı olduğu anlaşılan Saratch (Saraç)
Osman Kardeşler ve 1912’de Alex Mavro’nun yeni ortağı N. Noucho ve Oğulları’nın
(N. Noucho et Fils169) eklenmesiyle yıllıklardaki debbağ esnafının sayısı üçe
yükselmiştir.

c. Ayakkabıcılar

Debbağlardan temin ettikleri deri ve köseleyi işleyerek siparişe göre imalat


yapan ayakkabıcılar Selanik’in en eski mesleklerinden birini icra ediyordu. 19. yüzyılın
ortalarında ölen Selanikli iki “pabuşçu” ustasının terekelerine ait envanter dökümü bu
zanaatkârların iş hacmi hakkında bir fikir vermektedir. Ayakkabı imalatında kullanılan
alet, hammadde ve kalıpların dışında dükkânlarında satış için bekleyen ayakkabılar dört
çift papuç, aynı sayıda botin ve üç çizmeden ibarettir170. Ayakkabıcıların sahip oldukları
ustalık ve az miktardaki sermaye ile zanaatlarını sürdürdükleri anlaşılıyor. Sipariş
üzerine üretilerek müşterilere sunulan ayakkabılar 1910’larda büyük mağazaların
vitrinlerini süsleyen son moda Amerikan galoşları171 ve İngiliz ayakkabıları ile rekabet

168 Anastassiadou, s.284.


169 Şark Ticaret Yıllıkları’nda ticari unvanlarda kullanılan Fransızca “Fils” kelimesi ile tüccarın kendisiyle birlikte
faaliyet gösteren erkek çocukları ifade edilmiş ancak tez çalışmasında Türkçe “Oğulları” kelimesi tercih edilmiştir.
170 Anastassiadou, s.226.
171 Galoş ayakkabılar ve kullanım şekli hakkında ayrıntılı bilgi İthalatçılar ve İhracatçılar Bölümünde yer alan Galoş

Satıcıları başlığı altında verilmiştir.

49
etmek zorunda kaldı. Yine de ayakkabıcıların bu dönemdeki sayısı yıllıkların
yayımlanmaya başladığı 1881’dekine göre iki kattan fazla artış göstermiştir.

1881’de müstakil olarak çalışmayı tercih eden tek ayakkabıcı François Plitas’tı
ve diğer zanaatkârlar I. Bouhari & Lor. Caputo172, Theodore Catsicouli & Nicolas
Kyriaco, Peppino Rainieri & Christo Soffet herbiri kendi ortağıyla atölyesini
paylaşıyordu. 1885 yılında I. Bouhari’nin mesleğini devam ettiren Giovanni Bouhari ile
ailenin eski ortağı L. Coputo ve Christo Soffet faaliyetlerine müstakil devam
etmektedir. Nicolas Kyriaco ve François Plitas’ın ayrıldığı gruba iki yeni isim dâhil
olmuştur. T. Catsicouli & E. Kyro ile Peppino Raineri & Christo Riso ile ortak iş
yapmayı seçen tüccarlardır. Üç yıl sonra ayakkabıcılar mesleklerine değişen ortaklık
yapılarıyla devam etmiştir. Giovanni Bouhari ve Christo Soffet zanaatlarını tek başına
sürdürmektedir. L. Coputo ise Theodore Catsicouli & E. Kyro ikilisine katılmıştır.
Peppino Raineri & Christo Riso ile ortaklığına devam etmiştir.

Ertesi yıl L. Coputo’nun da ortaklarından ayrıldığını görüyoruz. 1891 yılında


yeniden değişen ortaklık yapısı bir müddet istikrar kazanmış, L. Coputo & Theod.
Casinli, E. Kyro & Peppino Raineri, Christo Riso & Christo Soffet, Giovanni
Bouhari’den oluşan kadro 1902’ye kadar değişmeden devam etmiştir. Aynı yıl Abram
Abastado, Abram Asséo ve Abram Sulema da bu kadroya katılmıştır. Dikkat çekici
nokta ayakkabıcı esnafına yeni katılan üyelerin ticarete bir ortakla birlikte girmeleri ve
bunun için mümkünse tecrübeli zanaatkârlardan birini tercih etmeleridir. 1903 yıllığı
ayakkabıcıların oluşturduğu on kişilik tüccar grubunun değişmediğini göstermektedir.
Christo Soffet & Abram Sulema ikilisinin ayrılmasıyla bu sayı bir yıl sonra sekize inse
de beş yıl içinde iki kat büyüme göstererek on altı kişiye ulaşmıştır. 1909’da iki
Müslüman ayakkabıcının ismi yıllıklarda yer almaktadır. Halet Faik ve Hassan’dan
(Hasan) önce Selanik’te Müslüman ayakkabıcı bulunmuyor muydu? Tüm
ayakkabıcıların Yahudi veya Hıristiyanlardan oluştuğu varsayımından daha akla yatkın
bir açıklama ise daha önce kendini belli etmeyen Müslüman zanaatkârların da artık
tüketicilere ulaşmak için yıllaklara ilan vermeye başladıklarıdır. Üç yıl içinde
ayakkabıcı esnafı Halet ve Hasan’ın da bulunduğu on yedi kişilik bir sayıya ulaşmıştır.
Giovanni Bouhari, Peppino Rainieri, Lor. Caputo, E. Kyro gibi isimler geleneksel
mesleklerini otuz yıla yakın süre Selanik’te sürdürme başarısını göstermiştir.

172 Şark Ticaret Yıllıkları’nda şahıslar ve firmalar arasındaki ortaklık ilişkileri “-” işareti ile gösterilmiş ancak tez
çalışmasında bu ilişkiyi daha iyi vurgulamak için “&” işareti tercih edilmiştir.

50
d. Ayakkabı Üretimi İçin Tedarikçiler

Ayakkabı üretimi için malzeme tedarik eden tüccarlar için 1881’de müstakil bir
başlık açılmıştır. Aynı zamanda sırmakeş ve kılabdan esnafı olan Is. Sasson ve Benrubi
ortaklığının yanı sıra malzeme tedarik işi yapan diğer bir esnaf Haim Florentin’dir.
Takip eden dönemde bu meslek dalı yıllıklarda yer almamıştır.

e. Deri Tüccarları

Deri tüccarları, ham derinin işlenmesiyle elde edilen meşin, sahtiyan ve kavsala
gibi malların satışını yapan meslek erbabıdır173. Yüksek kaliteli sahtiyanlar ayakkabı,
eyer, koşum takımı ve askeri malzemelerin yapımında kullanılırdı ve ticari açıdan
oldukça fazla talep gören mallardı. Deri tüccarları her tür derinin hem ithalatını hem
ihracatını gerçekleştiriyordu. Selanik’teki debbağ esnafından Timur Ağu’nun 1878
tarihli tereke kayıtları da bunu doğrular niteliktedir. Timur Ağu öldüğünde arkasında 63
parça Amerikan gönü bırakmıştı. Debbağların kendi üretimleriyle karşılayamadıkları
talebi ithal derilerle ikame ettikleri anlaşılmaktadır174.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda deri tüccarları ilk kez 1881 yılında yer almıştır.
Şehrin ticari hayatına Yahudiler hâkim olmasına rağmen yedi kişilik tüccar kadrosu
içinde sadece iki Yahudi bulunmaktadır. Rıhtım Caddesi’nde faaliyet gösteren Démitris
Capano ve G. Delia’nın işyerlerini liman bölgesindeki tabakhaneye yakın olacak şekilde
seçtiği görülmektedir. Diğer beş tüccarın dükkânlarının Stambol Tcharchi’da (İstanbul
Çarşı) bulunması buranın deri tüccarları için bir merkez konumunda olduğunu
göstermektedir. J. Goussidi & B. Evangelidi ortaklığı derinin üretiminden satışına
uzanan bir çizgide faaliyet yürütüyordu. N. Sachellarides ise müstakil olarak
çalışıyordu. Hassid ve Acher isimli ortakların her ikisi de Yahudiydi ve beraber iş
yapmayı seçen pek çok Selanik’li gibi onlar da aynı inançtan bir ortakla iş yapmayı
tercih etmişti.

1883’de Hassid & Acher, Dimitros Kopanos ve B. Evanghelidi dışında tüccar


kadrosu değişmiş, Fransés Kardeşler ve S. Joannidis’in eklenmesiyle dericiler mevcut
sayısını korumuştur. Fransés Kardeşler düzeltilmiş ve dövme deri ile deri çizmelerin
Selanik’e ithalatına başlamıştır. 1885 yılında Basile Evangelidis’in oğlu işleri devralmış
ve üretimin ihracata yönlendirilmesine öncelik vermiştir ancak bir daha yıllıklarda

173 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Cuir: Deri, cild, sahtiyan, meşin, kavsala” İstanbul: 1322, s.672.
174 Anastassiadou, s.256.

51
ailenin ismine rastlanmaması oğul Evangelidis’in baba mesleğini sürdürmekte istekli
olmadığı veya şansını Selanik dışında denemek istediği şeklinde yorumlanabilir. Jacob
Fransés ise Hassid & Acher ile çok ortaklı bir birleşme yapmıştır. Démétrios Kopanos
ve Aristidés Menexes yıllıktaki diğer iki deri tüccarıdır. 1888’de Basile Evangelidis
Oğulları’nın ayrılması dışında bir değişiklik yaşanmamıştır. Deri tüccarlarının sayısının
sürekli bir artış eğiliminde olması deri ticaretinin oldukça karlı bir iş dalı olduğunu
göstermektedir. Bir önceki yıl mesleklerini deri tüccarı olarak beyan eden isimlere
1889-90 yıllığında M. S. Benjamin, Elia Joseph Covo ve N. Tchalapatani Kardeşler
ilave olmuştur. Elia Joseph Covo deri ithal ederken aynı zamanda ihracat da
yapmaktadır. Jacob Fransés için Hassid & Acher ortaklığı doğru tercih olmalı ki,
işlerine oğullarını da dâhil ederek Jacob Fransés ve Oğulları ismini almıştır. 1896 yılına
kadar deri tüccarları bir iki ismin eklenmesi veya ayrılmasıyla büyüklüğünü muhafaza
etmiştir. Deri tüccarları arasında gördüğümüz J. Fransés ve J. E. Fransés’in Jacob
Fransés ile yakınlığı hakkında yıllıklar yeterli bilgiyi sağlamıyor ancak bu iki yeni
tüccar için yanlarında tecrübeli bir aile büyüğünün olması meslek seçimlerinde
belirleyici olmuş olmalıdır.

1900 yıllığında deri tüccarlarının oluşturduğu kadro büyümeye devam etmiştir.


On üç kişilik meslek erbabı şu isimlerden oluşmaktadır: S. A. Angel, D. Angel ve
Şirketi (D. Angel et Cie.175) & M. S. Benjamin, Joseph Benroubi, Elia A. Carasso,
Jacob Fransés ve Oğulları, J. E. Fransés & E. Haim & Abastado, Démétrius Kopanos &
Hassid & Ascher, N. Tsalapatani Kardeşler. Ertesi yıl J. E. Franses’in ayrıldığı grupta
diğer tüccarlar varlıklarını muhafaza etmiştir. 1902’de gruptan E. Haim & Abastado
ikilisi ayrılırken ortaklık yapılarında da değişiklik yaşanmıştır. S. A. Angel & D. Angel
ve Şirketi ve Jacob Fransés ve Oğulları & Elia A. Carasso ortaklıkları kurulmuştur. Her
iki birleşme de ortak bir çizgi izlemiştir. Tüccarlar bağımsız başladıkları ticaret
hayatlarını birkaç yıl içinde bir başka meslektaşlarıyla birleştirerek devam ettirmiştir.
Tecrübe eksikliği veya sermaye yetersizliğinin bu duruma sebep olduğunu kesin olarak
söylemek mümkün olmasa da, ticaretin zorlu rekabet şartlarının tüccarları bu yola ittiği
düşünülebilir.

1903 yılında N. Tsalapatani Kardeşler’in deri ticaretini bırakmasıyla sayısı


dokuza inen deri tüccarları uzunca bir süre aynı isimlerle yoluna devam etmiştir.
1909’da Joseph Francés ve Josué Francés’in oğullarının kadroya dâhil olmasıyla grup
175 Şark Ticaret Yıllıkları’nda şirketler için Fransızca’daki “Compagnie” kelimesinin kısaltması olan Cie. ifadesi
kullanılmış ancak tezin metninde şirket kelimesi tercih edilmiştir.

52
on bir kişilik sayıya ulaşmıştır. 1912 yılında iki büyük mağaza: Anglo-Hellenic Co. Ld.
of Salonica ve Orosdi Back deri ticaretine yeni bir ivme kazandırmış ve deri tüccarları
on yedi isimle tarihindeki en yüksek sayıya ulaşmıştır.

f. Terziler ve Tüccar Terziler

Frenk terzilerin ellerinde son modaya uygun modellerde biçilerek İngiliz


kumaşlarından dikilen elbiseler 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı
toplumunda şıklık, zerafet ve zenginliğin bir göstergesi aynı zamanda bir statü sembolü
haline geldi. Elbiselerini evinde dokuduğu kumaşı kullanarak kendisine ait dikiş
makinesi ile diken ve hazır elbiseye rağbet etmeyen kesim toplumun büyük
çoğunluğunu oluştursa da, ısmarlama elbise giyebilecek kadar varlıklı olanlar için
elbisenin hangi kumaştan yapıldığı kadar etiketinde yazan terzihanenin adı, adresi ve
logosu da önemliydi. İsim yapmış terzilerin elinden çıkmış giysiler giymek kadınlar için
prestij göstergesi, bu elbiselere sahip olmak kadınlar arasında bitmeyen bir çekişme
konusuydu. “Modistre” adı verilen Frenk terziler moda akımlarının ulaştığı büyük
şehirlerde kişiye özel dikim hususunda piyasanın kayıtsız şartsız hâkimiydi176.

1881’den itibaren “Marchands Tailleurs” başlığıyla yıllıklarda yer alan tüccar


terziler kendi kumaşını getiren müşterileri için ölçü almak, biçmek ve dikmek
konusunda zanaatlarını konuşturmakla yetinen geleneksel terzilerden farklı olarak elbise
veya gömlek ısmarlamak isteyen müşterileri için kumaş, düğme ve diğer aksesuarları da
dükkânlarında bulunduruyorlar, zanaatlarının yanında bu malların da ticaretiyle de
uğraşıyorlardı. Elbette tüccar terziler için bu ticaret sadece emeğiyle geçinen
meslektaşlarının ihtiyaç duyduğundan daha büyük bir sermaye gerektiriyordu177.

Tüccar terziler Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi üyeleri kapsayan bir etnik ve


dini çeşitliliğe sahipti. 1881’de Demetriades Kardeşler terzilik yanında kumaş ticareti ve
dikiş makinesi satışını bir arada yapıyordu. Osman Suleiman (Süleyman) da meslektaşı
gibi dükkânındaki kumaşları işlemeden sattığı gibi isteyen müşterilerine üzerlerine
uygun kıyafetler dikerek sunan ehil bir ustaydı. Cons. Mihail Halkéa, İsmail Latif,
Nicolas Pendjiki, E. Sanchioni & G. Viorano ortaklığı terzi esnafının diğer üyeleriydi.

176 Yavuz Selim Karakışla, Osmanlı Hanımları ve Kadın Terzileri (1869-1923), İstanbul: Akıl Fikir Yayınları,
2014, ss.12-15.
177 Filiz Dığıroğlu, “XIX. Yüzyıl …”, s.255.

53
1883’de Selanik’teki tüccar terzi sayısı sadece ikidir. Efraim Levi ve Oğulları
ve Demetriades Kardeşler’den oluşan bu gruptan daha sonra Efraim Levi ve Oğulları
ayrılmış ve 1885’de geriye tek bir terzi kalmıştır. İstikrarlı bir şekilde ticari
faaliyetlerine devam eden Demetriades Kardeşler 1888’de Schaky ve Levy ile ortaklık
kurarak işlerini büyütmüştür. Franca Caddesi’ndeki mağazada satışlarına devam eden
bu üçlüden 1894’de Schaky ve Levy ikilisinin ortaklıktan ayrılmasıya Demetriades
Kardeşler yoluna tek başına devam etmiştir. Dikkat çekici bir nokta da yıllıktaki meslek
başlığının ilk kez “Tailleurs” olarak konulmuş olmasıdır. Tüccar terziler kumaş ve
dikiş malzemelerinin ticaretini bırakarak sadece emekleriyle geçinmeye başlamış
olmalılar. Ancak Demetriades Kardeşler’in isminin aynı yıl kumaş tüccarları arasında
bulunması bu varsayımı ortadan kaldırmaktadır. Bu durumu açıklayacak bilgiyi ne
yazık ki yıllıklar sağlamamaktadır. Meslek sınıflandırmasındaki bu farklılık terziler ve
tüccar terziler arasındaki farkın müşteriler gözünde ortadan kalkmasıyla da
açıklanabilir. Bu durumda yıllıkları yayımlayan Cervati Kardeşler mesleğin terziler
olarak adlandırılmasını yeterli görmüş olabilir. Zira Démétriades Kardeşler, Isaac
Ephraim, Arturo Fabıani, Isaac Tchicourel & A. Tchicourel ortaklığından oluşan grup
1895’den itibaren beş yıl süreyle terziler başlığı altında toplanmıştır. 1900 yılında
terziler ve tüccar terziler iki ayrı başlık halinde yıllıklarda yer almıştır. Terzilerden
oluşan kadro içinde tek değişiklik Isaac Ephraim ve Arturo Fabıani’nin ortak olmasıdır.
Her türlü kumaşın dış ticaretiyle uğraşan Thomas N. Elia aynı yıl tüccar terzi olarak
yıllığa girmiştir. Ertesi yıl iki grup içinde de bir değişiklik yaşanmamıştır. 1902’de
terzilerin arasına Isaac Bourla ve Cohen Juda da katılmıştır. Bir yıl sonra Thomas N.
Elia, Démétriades Kardeşler’le ortak olarak faaliyetlerini birleştirmiş, tüccar terziler
yeniden gözden kaybolmuştur. Yıllıklarda 1912 yılına kadar tekrar tüccar terzi başlığına
rastlamadığımızı belirtmek gerekir. Terziler ve tüccar terziler arasındaki bu geçişkenlik
belki de sadece iki meslek dalı arasındaki farkın belirsizleşmesinden kaynaklanıyordu.
1904’de aynı isimlerle çalışmaya devam eden terziler 1909 yıllığında şu kişilerden
oluşuyordu: Nicolas Baharakis ve Şirketi, Isaac Bourla & Cohen Juda, Isaac Ephraim &
Arturo Fabiani, M. Goldstein & Is. Levy & Giov. Mazzolini, Mehmed Bey & Saul
Molho ortaklıkları ile Thomas N. Elia, P. Galopoulos ve Isaac Tchicourel.

1912 yılı Şark Ticaret Yıllığı tekrar iki ayrı başlık olarak tasnif edilen terziler
ve tüccar terzilerin sayısında büyük bir artış olduğunu göstermektedir. Üstelik müstakil
çalışan iki isim haricinde kalan yirmi altı tüccarın bir meslektaşıyla ortak olması
ısmarlama elbise diktirme konusunda Selanikliler’in artan talebine ve terziler arasındaki

54
yoğun mesleki rekabete işaret etmektedir. Hazır giysi satan ve 1900’lerin başından
itibaren Selanik şehir yaşamını yönlendiren Orosdi Back, Tiring ve Stein gibi merkezi
Avrupa şehirlerinde bulunan büyük mağazaların getirdiği zorlu rekabet şartları
tüccarları birleşmeye yönlendirmiştir. Bon Marşeler178 sattıkları hazır konfeksiyon
ürünlerin müşterilerin üzerine oturması için gerekli tadilatları yapmak, hanım müşteriler
için özel reyonlar tahsis etmek gibi hizmetlerle terzilerin önemli rakipleri haline
gelmiştir179. Tiring’in şehrin yerel gazetelerinden Journal de Salonique’de çıkan bir
reklamında yer verdiği ifadeler de terzilerin endişelerinin yersiz olmadığına işaret
etmektedir: “Selanik’in en büyük firması, değişik fiyatlarda, mallarının kalitesi,
ürünlerinin kesimi ve dikimiyle tüm talepleri karşılamaktadır.” 180

g. Koza ve İpek Satıcıları, İpek Böceği Yetiştiricileri

İpek böceklerinde görülen flacherie (baygınlık) ve muscardine (kireç)


hastalıkları ipek kozası üretimini yok olma noktasına getirene kadar ham ipek
Makedonya bölgesinin en önemli ve yüksek kazançlı ihraç malları arasında yer
alıyordu. 1860’lara gelindiğinde üretim yüzyılın başına göre yüzde doksan azalmıştı.
Hastalıklı kozaların mikroskopla ayıklanmaya başlaması ile artan üretim 1869’da açılan
Süveyş Kanalı aracılığıyla Uzakdoğu pazarlarından gelen ham ipekle rekabet etmek
zorunda kaldı. Amerika ve Fransa’nın artan talebi ile Osmanlı ham ipek ihracatında
1900’lerden itibaren artış görülmüştür181.

1888 yıllığında Bertrand ve Aloisi’nin meslekleri ipek böceği yetiştiriciliği


olarak zikrediliyordu. Şark Ticaret Yıllıkları’nda bu mesleğe tekrar rastlanmaması ipek
böceği yetiştirmekte karşılaştıkları sorundan dolayı tüccarların daha farklı ticari alanlara
yöneldiklerini düşündürmektedir. Koza ve ham ipek satışlarının arttığı 1909 yılında

178 “Bon Marşe” sözcüğü Fransızca kökenli olup, bu dilde “bon marché”, “ucuz” demektir. Ancak Osmanlı
topraklarındaki büyük mağazalara “Bon Marşe” denmesi ucuz olmalarından değil 1838’de Paris’te hizmete giren Au
Bon Marché’nin 19. yüzyılın ikinci yarısında İstiklal Caddesi’nde şimdiki Odakule’nin olduğu yerde bir şube
açmasından kaynaklanmıştır. Bon Marşe ismi “Louvre, Au Lion, Au Camelia, Bazar Allemand, Carlmann et
Blumberg, Orosdi Back, Au Paon, Baker gibi Avrupa merkezli olup, İstanbul, İzmir ve Selanik gibi şehirlerde şubesi
bulunan diğer büyük mağazaları da içine alan bir tabir haline gelmiştir. Ayrıntılı bilgi için bakınız:
http://www.yuzyillikhikayeler.com/deneyimle/bonmarseler (15 Mayıs 2018). Yavuz Köse ise Au Bon Marché adının
genel olarak büyük mağaza anlamında kullanıldığını teyit etmekle birlikte İstanbul’daki kuruluşun Paris firmasının
şubesi olmadığını, 1869/70’te açılan İstanbul işletmesinin Bortoli Biraderler’e ait olduğunu belirtmektedir. Ayrıntılı
bilgi için bakınız: Köse, s.131.
179 Lupu Lupescu isimli Romanya’lı terzi, mesleğinde İstanbul’un en tanınmış ismiydi. Mayer ve Baker gibi büyük

mağazalar kumaşını vererek Lupescu’ya diktirdikleri manto ve yağmukları satıyorlardı. Aynı yöntemin Mayer’in
Selanik şubesinde de uygulandığını varsayabiliriz. Bu durumda Bon Marşelerin terzilerle devamlı bir rekabet halinde
olmadığını zaman zaman birbirlerinden faydalandıkları bir ilişkilerinin bulunduğunu söyleyebiliriz. Georg Mayer,
Türk Çarşısı: Şark’ta Ticaretin Püf Noktaları, 1. Basım, İstanbul: Kitabevi, 2008, ss.49-54.
180 Anastassiadou, s.252.
181 Quataert, Sanayi Devrimi …, s.216-223.

55
Allatini, Modiano ve Saltiel gibi Selanik’in tanınmış ailelerine mensup tüccarlar bu
karlı ticaretin içinde yer alıyordu. Joseph Aélion & Fratelli Allatini, Joseph Acher &
Joseph Béja, Isaac Bensussan & Saul Modiano, Abraham Saporta & Saul Saltiel’den
oluşan satıcıların tamamı ortaklık olarak faaliyet gösteriyordu. 1912 yıllığında ortaklık
yapıları değişse de piyasadaki tüccar sayısı aynı kalmıştır. Joseph Aélion & Joseph
Acher, Salomon J. Ascher & Moise Benjamin, J. ve B. Bensussan ve Şirketi, Fratelli
Counne & Apostol Hadjiyani koza ve ham ipek satışına devam etmiştir.

II. İTHALATÇILAR VE İHRACATÇILAR

İthalat ve ihracatla uğraşan meslek erbabı Selanik ve çevre bölgelerde üretimi


gerçekleştirilen hammadde ve yarı mamul mallarla tüketim mallarının dış ticaretini
gerçekleştirilen tüccarlardan oluşuyordu. Selanik ve çevresinde tekstil sektöründe 19.
yüzyılın ortalarından itibaren yün ve pamuk işlenmemiş halde veya iplik olarak ihraç
ediliyordu.

A. İhracatçılar (Hammadde)

1850’lerde Orta Avrupa ve Doğu Akdeniz limanlarına ihracat yapmaya devam


eden Selanik bölgesi önemli bir pamuklu ve yünlü dokuma merkeziydi. Bölgede yaygın
şekilde yapılan küçükbaş hayvancılık yünlü dokumacık için gerekli hammaddeyi
sağlıyordu. Yün yerel dokumalarda hammadde olarak kullanıldığı gibi kumaş üretimi
için yapağı olarak Avrupa’ya da ihraç ediliyordu. Pamuk ihracatı ise bu alanda
uzmanlaşmış tüccarlar tarafından gerçekleştiriliyordu. Selanik ve hinterlandında proto-
sanayi boyutlarında faaliyet gösteren imalat sektörü 19. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Avrupa’dan gelen modern makinelerle donatılmış fabrikaların açılması ve
idareci olarak Batılı ustaların gelmesiyle endüstriyel üretime doğru bir gelişme
göstermiştir. Mekanik üretime dayalı pamuk ipliği yatırımları sayesinde Selanik’te iplik
üretimi ve ihracatı ile meşgul olan bir meslek grubu doğmuştur.

Bu grupta işlenmemiş veya yarı işlenmiş haldeki malların satışını


gerçekleştiren meslek dalları incelenmiştir. Bunlar arasında pamuk ipliği fabrikatörleri,
pamuk ipliği tüccarları, pamuk tüccarları, işlenmiş yün satıcıları, yün yapağı tacirleri
bulunmaktadır.

56
a. İplik Fabrikatörleri

Çuha imalatı 19. yüzyılın başlarına kadar Selanik’in geleneksel mesleklerinden


biriydi. Üretimleri azalmakla birlikte varlığını yüzyılın ortalarına kadar devam ettiren
çuha tezgâhları birer birer üretimlerini pamuklu dokumaya çevirdiler. 1880’lerin
başından itibaren yapılan pamuk tarımı ile beslenen, büyük miktarda sermaye ve buhar
gücüyle çalışan modern makineler gerektiren iplik fabrikaları Selanik’in tanınmış
Yahudi aileleri tarafından hizmete sokuldu182.

1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda pamuk ipliği üreticisi olarak karşımıza çıkan
tek kişi Saias Scialom ve Torunları (Saias Scialom et Nipoti183) isimli tüccardır. Takip
eden on yılda Saias ismi iplik tüccarları arasında sayılmış, yıllıklarda fabrikatörler için
ayrı bir başlık açılmamıştır. 1891’den itibaren ismini tekrar fabrikatör olarak
gördüğümüz Saias Scialom ve Torunları takip eden yıllarda mesleğin yıllıklardaki tek
temsilcisi olmaya devam etmiştir. 1895’de Hassid Torrés ve Şirketi’nin de katılmasıyla
pamuk ipliği üreticilerinin sayısı ikiye yükselmiştir. 1902’de Saias Scialom ve Torunları
tüccar grubundan ayrılmış, yıllıklarda Hassid Torrés ve Şirketi’nin ismi tek iplik
fabrikatörü olarak sayılmıştır. 1903 yılında Osmanlı Anonim Şirketi’ne dönüşen fabrika
Yeni Selanik İplik Fabrikası olarak da anılmış, Şark Ticaret Yıllıkları’nda ise Misrachi
Torrés ve Şirketi olarak kaydedilmiştir. Şirket ortakları David İlya Torres, Joseph
Mizrahi, Salomon Sabetay Hasid, Samuel Sabetay Hasid ve Aşir Efendi Selanik’in önde
gelen tüccarları arasındadır184.

1912 yılına kadar Misrachi Torrés ve Şirketi yıllıklardaki tek iplik


fabrikatörüdür. 1912’de pamuk ipliği fabrikatörlerinin sayısı önceki yıllara göre oldukça
artmıştır. Billi Tchitchi, Hadji Nicolaou, Lapas ve Şirketi, Longo Kirtchi & Tourpali,
Sides ve Şirketi, Soissidés & Faik, Gligor Tchitchi, Basile Tourpali’nin iplik
fabrikatörlerine katılmasıyla on bir kişilik bir tüccar grubu haline gelmiştir. Bu gruba
katılan tüccarların tamamının Yunan olması pamuk ipliği üretimindeki Yahudi
egemenliğine karşı artan bir rekabeti göstermektedir.

182 Quataert, Fabrika Bacalarından …, ss.225-226.


183 Şark Ticaret Yıllıkları’nda İtalyan tüccar isimlerinde yer alan İtalyanca “Nipoti” kelimesi yerine tezin metninde
Türkçe karşılığı olan ‘Torun” ifadesinin kullanılması tercih edilmiştir.
184 İpek, ss.212-213.

57
b. Pamuk İpliği Tüccarları

Selanik’teki diğer esnaf ve zanaatkâr faaliyetlerinden farklı olarak pamuk ipliği


iki yönlü ticareti yapılan bir maldı ve İngiltere, Fransa ve Avusturya gibi iplik sanayinin
geliştiği ülkelerden yüksek kaliteli iplikler yerel kumaş üretimi için ithal ediliyor aynı
zamanda Selanik’in tanınmış girişimci aileleri tarafından kurulan fabrikalarda üretilen
daha düşük kaliteli iplikler İstanbul, Edirne ve İzmir’deki kumaş fabrikalarına
gönderiliyordu185.

1881’den 1912’ye kadar pamuk ipliği tüccarlarının tamamı gayrimüslimdir ve


büyük çoğunluğu Yahudi cemaatindendir. 1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’na göre iplik
satışıyla uğraşan tüccarların sayısı sekizdi. Bunlardan biri olan Saul Jos Modiano186
aynı zamanda şehrin önde gelen bankerlerindendi. Modiano, pamuk ipliğinin yanı sıra
altın ve gümüş iplik ticaretiyle de uğraşıyordu. Bankerlikten elde ettiği kazancı iplik
fabrikası kurarak değerlendiren bir diğer tanınmış aile de Saiaslar’dır187. Yıllıkta aileye
ait Saias Scialom ve Torunları fabrikasının buhar gücüyle çalıştığı ve ihracat amacıyla
üretim yaptığını vurgulanmaktadır. J. Abastado ve Şirketi ise parekende satışın yanında
İngiltere ve Avusturya ile toptan iplik ticareti yapmaktadır. Hassid & Ascer ortaklığı
pamuk ipliği ile birlikte özel deri ve kürklerin satışını gerçekleştirmektedir. Moisé
Mosseri de iplik yanında kahve, demir ve pirinç ticaretinde uzmanlaşmıştı. Saul
Han’daki iki tüccar Cotta Kardeşler ve Krey Coutoyanni ve Şirketi diğer iplik
tüccarlarıdır.

Şark ticaret Yıllıkları’nda pamuk ipliği tüccarlarının oluşturduğu grup oldukça


hareketli bir yapıdadır. 1883 yıllığında J. Abastado’nun yerini aynı ailenin iki üyesi
almıştır. Moise Abastado ve Oğulları pamuk ipliği yanında beyaza boyanmış ve
ağartılmış kenevir ipliği de satmaktadır. Abram S. Abastado, J. Nehama’nın Oğulları ve
Hassid & Ascer ortaklığı iplik ticaretinin içinde yer almaktadır. Dört tüccarın da ortak
noktası alternatif iş olarak kolonyal mal188 satışıyla uğraşmasıdır. Pamuk ipliği ihraç
eden tüccarlar Selanikliler tarafından yüksek talep gören tüketim mallarını ithal ederek
hem yüksek kar elde etme hem de pamuk ipliği ticaretinden kaynaklanan riskleri
azaltma imkânı buluyordu. Diğer iplik tüccarlarının yatırımları da değişik alanlara

185 Selanik ve Makedonya bölgesindeki pamuk ipliği üretimi ile ilgili ayrıntılar için bakınız: Quataert, Sanayi
Devrimi Çağında …, ss.82-89.
186 Ayrıntılı bilgi için bakınız: İpek, ss.173-183.
187 Ayrıntılı bilgi için bakınız: İpek, ss.209-210.
188 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Denrées Coloniales: Alelade müstemlekatda yetişen kahve, biber, çay, şeker ve

emsali mahsulat, zahire-i müstemlekatiyye”, s.745.

58
yayılmıştı. Salomon A. Fransés demir, Saul Jos Modiano altın ve gümüş iplik, Saias
Scialom ve Torunları, tahıl, ipek kozası ve Avrupa menşeli ürünler, Moise Ab. Saltiel
ise afyon ve ham deri alıp satıyordu.

1885 yıllığında iplik tüccarları, Abastado ve Bensussan ailelerinin yeni


üyelerinin de katılmasıyla 19 kişilik bir sayıya ulaşmıştır. Giacobe Abastado ve Şirketi
ve I. Isaac, M. Isaac, Moise, ve Samuel I. Bensussan’ın ismi büyüyen tüccar grubunun
içinde zikredilmektedir. İplik ticaretindeki karlılık ve tüccarların elde ettiği deneyimin
ailelerin diğer üyelerini de bu alana çektiği görülmektedir. 1890 yıllığında Longos
Kyrtzis & Torpalis ve B. Zlantano & C. Athanassiou ortaklıkları 16 kişilik tüccar
kadrosunun içindedir ve Yunan tüccarların girmesiyle iplik ticaretindeki Yahudi tekeli
kırılmıştır. Takip eden dönemde her yıl birkaç kişilik artış veya azalışla 1912 yılına
kadar 12 kişilik tüccar sayısını koruyan iplik ticareti Selanik’in büyük tüccar aileleri
tarafından sahiplenilen ancak yıllıklara göre hiçbir zaman Türkler’in içinde yer almadığı
bir meslek dalı olmuştur.

c. Pamuk Tüccarları

Hint pamuklulularının Avrupa’ya bol miktarda geldiği 17. yüzyılın


ortalarından itibaren Fransa ve İngiltere’de öncelikle soylular daha sonra da tüm halk
kitleleri arasında pamuklu dokumaların moda olması, talepte büyük bir artışa neden
olmuştur. Yün, ipek ve keten kumaşlar yerine pamuklu dokumaların tercih edilmesi 18.
yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Serez-Selanik ve Teselya bölgesinin pamuk ve
pamuk ipliği üretiminde büyük bir gelişme göstermesini sağlamıştır. Orta Avrupa’ya
özellikle Almanya ve Avusturya’ya yapılan ihracat öne çıkmıştır189. Amerikan İç Savaşı
da Selanik bölgesinden yapılan pamuk ihracatının artmasına yol açmıştır190. Bölgede
yetiştirilen pamuk 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Selanik’te açılmaya başlayan
iplik fabrikalarının da hammadde ihtiyacını karşılamıştır.

Ham pamuk satan tüccarların müstakil bir başlık altında toplanması 1912
yılında olmuştur. Bu tarihten önce ipekli ve yünlü dokuma satıcıları, büyük tacirler,
komisyonerler, tellallar tarafından yapılan pamuk ticareti bağımsız bir meslek grubunun
oluşmasıyla G. Grégoriadés Kardeşler, Apostol Hadji Yovan, Salomon E. Pinhas,
Saltiel, Levy ve Daniel A. Saporta tarafından yapılmaya başlamıştır.

189 Halil İnalcık, “Osmanlı Pamuklu Pazarı, Hindistan ve İngiltere: Pazar Rekabetinde Emek Maliyetinin Rolü”,
ODTÜ Gelişme Dergisi, Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar II, 1979-1980 Özel Sayısı, s.12.
190 Kütükoğlu, “Osmanlı İktisat Tarihi …”, s.159.

59
d. İşlenmiş Yün Satıcıları

Elbise veya yorganın yüzüyle astarı arasına konulmak üzere atılmış doğal ve
yapay yün satanlar ilk kez 1909 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda müstakil bir meslek olarak
düzenlenmiştir191. Mesleğin tek temsilcisi Salom. Memtech Perez ve Oğulları isimli
fabrikatördür. Fabrika istenen renkte pamuklu yün dolgular ve yapay yünler imal
etmektedir ve sahipleri işletmelerinin bu alanda Türkiye’de bir eşi bulunmadığı
iddiasındadır192.

Yün satıcılarının sayısı 1912’de dörde yükselmiştir. Abdi İsmail ve Şirketi,


Société Commercıale Du Levant, G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi & Orosdi Back
ortaklığı mefruşat üreticileri ve konfeksiyon imalatçıları için hammadde temin etmeye
devam etmiştir.

e. Yün Yapağı Tacirleri

Yünlü kumaş üreticilerinin ihtiyaç duydukları hammaddeyi temin eden yapağı


tacirleri oldukça geniş bir ticari ve iktisadi şebekeye sahipti. Başta Selanik
yakınlarındaki Kelemeriye Yaylası’ndan olmak üzere Balkanlar’ın iç bölgelerindeki
otlaklardan elde edilen yün yerel tacirler tarafından şehre taşınıyordu. Yapağı tacirleri
ticari bağlantı kurdukları köylülere bir miktar avans vererek gelecek sezonun yününü
almak üzere önceden anlaşma yapıyordu. Daha sonra kırkılan yünler tüccarlar
tarafından toplanarak şehre getiriliyordu193.

Fransız ve İtalyan tüccarlar tarafından daha yüksek fiyat verilmesi nedeniyle


yünün dışarı satıldığı dönemlerde Selanikli dokumacılar hammadde temininde zorluk
çekiyordu. Bu durumda yapağı tüccarları Rumeli’nin her tarafından, özellikle
Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’dan Selanikli dokumacıların ihtiyacı olan
yünleri temin ediyordu194.

Selanik’te toplanan yünler nitelikleri itibariyle sınıflara ayrılıyordu.


Kelemeriye’den temin edilen yünler inceliği nedeniyle makbuldü. Vardar yünlerinin ise
talebi düşüktü. Arnavutluk menşeli yünler ise temiz olmadıkları için itibar görmezdi.

191 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Ouate: Elbisenin, yorganın yüzüyle astarı arasına konulan atılmış yün, iplik, pamuk
gibi şeyler. Pamuk gibi yumuşak şey.” s.1595.
192 Journal de Salonique, 15 Kasım 1910, http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k1269375v/f2.item (25 Nisan 2018).
193 Özgür Kolçak, “Selanik Yünlü Dokumacılığının Tarihsel Gelişimi (1500-1620) Yeni Bulgular Işığında Genel Bir

Değerlendirme”, Osmanlı Araştırmaları, Sayı 31, s.104.


194 Sahillioğlu, s.421.

60
Buna karşılık Manastır ve Üsküp bölgelerinden gelen yünler temiz olsa da kaba
yünlerdi. Fransızlar Selanik’ten aldıkları bu yünlerle londrin ve velençe türü kaba yünlü
kumaşlar imal ederdi195.

Yapağı ticaretinin yıllıklarda ilk kez yer aldığı 1909 yılında bu mesleği
yaptığını beyan eden tüccar sayısı üçtür. Mario Covo ticaretin pek çok alanında mal alıp
satıyordu. Ham postun hem ihracatı hem de ithalatı, “quincaillerie”196 malları, ikinci el
elbise, deri, yün kumaş Mario Covo’nun ticaretini yaptığı mallar arasındadır. Alım
satıma aracılık eden tüccarların tek bir maldan kazanç sağlamak yerine sermayelerini
farklı mallara bağlamayı daha karlı buldukları anlaşılmaktadır. Mario Covo’nun birlikte
iş yaptığı H. Garabet Ghazarian ise ortağının aksine bir tek yapağı ticareti ile
uğraşmaktadır. Yapağı ticaretinin içindeki üçüncü isim Moise Abram Saltiel isimli
Yahudi tüccardır. Meslektaşı Mario Covo gibi ham post ithalatıyla uğraşan Saltiel
Avrupa pazarlarında da talep gören Selanik yünlerini ihraç ederken karşılığında ham
post alıyor olmalıdır. 1912 yıllığında yün satıcılarının sayısı dörde yükselmiştir. Mario
Covo & H. Garabet Ghazarian ortaklığına karşılık Moise Abram Saltiel pamuk
ticaretiyle de uğraşan Salomon Pinhas’la ortak olarak yün ticaretinde rekabeti
dengelemeye dönük bir adım atmıştır.

B. İhracatçılar ve Simsarlar

Bu grupta dokuma ürünlerinin üretiminde ve bu malların satışında


uzmanlaşmış işyerleri bulunmaktadır. Çorapçılar, bornoz ve havlu satıcıları,
kumaşçılar, ipekli, yünlü ve çeşitli dokuma satıcıları bu grup içinde ele alınmıştır. Şark
Ticaret Yıllıkları’nda karşımıza çıkan bazı firmaların verdikleri ilanlara baktığımızda,
aynı firmanın hem üretici-tüccar hem de komisyoncu/simsar özelliklerini birarada
vurguladığını görüyoruz. Üretici-toptancı tüccar bütünlüğünün korunması üretim ve
pazarlama sürecindeki az gelişmişliği göstermektedir. Üretimi gerçekleştiren firmaya ait
malların uzmanlık alanı pazarlama olan bir firma tarafından satılması daha gelişkin bir
ekonomik düzendeki uzmanlaşma düzeyine tekabül etmektedir. 1881 yılı Şark Ticaret
Yıllığı’nda ipekli, yünlü ve çeşitli dokuma satıcıları olarak bir arada bulunan tüccar ve

195Sahillioğlu, s.422.
196
Şark Ticaret Yıllıkları’nda metal ürünler satan hırdavatçılar Fransızca “Quincaillerie” başlığı altında
sınıflandırılmıştır. Ancak tekstil ve tuhafiye ürünlerine de yer vermesi nedeniyle sadece hırdavatçı olarak
nitelendirilemeyecek bu mağazaların adlandırılmasında “Quincaillerie” ifadesi tercih edilmiş, tezin “İthalatçılar ve
Simsarlar (Tüketim Malları) başlığı altında ayrıntılı bilgi verilmiştir.

61
üreticiler zamanla meslek dallarındaki uzmanlaşma sayesinde dokuma satıcıları, ipek
tacirleri, yünlü dokuma tacirleri olarak kendi içinde branşlara ayrılmıştır197.

a. Çorap Satıcıları

Yıllıklarda “Bonneterie”198 başlığı altında toplanan esnafın başlıca ticari


faaliyetini çorap üretimi ve satışı oluşturuyordu. Çorap imalatı Selanik’teki pamuk ipliği
üretiminden besleniyordu ve 1910’larda çorapçıların sayısındaki artış pamuk ipliği
üretimindeki büyümeyi izledi. Aynı dönemde çorapçı esnafının sattıkları ürünler de
çeşitlendi. 1881 yıllığında Barda Suleiman (Süleyman) İstanbul Çarşı’daki dükkânında
çeşitli çorapların yanı sıra erkekler için cep mendilleri, kadınlar için el ve boyna
bağlanabilir türde fularlar üretiyordu. Franca Caddesi’ndeki faaliyet gösteren C.
Lombardi ise çorap imalatı ile birlikte yeni moda tekstil ürünlerinin satışını
gerçekleştiriyordu.

Yıllıklarda çorapçılar uzun bir süre yer almamıştır. 1904’de G. A. Errera’nın


Oğulları ve Şirketi verdiği büyük bir ilanla müşterilerine zengin ürün çeşitleriyle hizmet
verdiğini duyuruyordu. İzmir Parmak Capou’da (Parmak Kapı) da bir şubesi bulunan
firma köklü geçmişini vurgulamak amacıyla verdiği ilanda 1850 yılında kurulduğunu
belirtiyordu. Firma erkek ve kadın çorapları, şal ve fanila imalatı yapıyor, tuhafiye,
muşamba, sırma ve kılabdan malları ile terziler ve ayakkabıcıların ihtiyaç duyduğu
ürünlerin toptan satışını gerçekleştiriyordu. G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi 1909’da
ürünleri arasına kadın ve çocuklar için hazır konfeksiyon ürünlerini de eklemiştir. Bu
dönemde Baldji (Balcı) Kardeşler & A. Dalenga & C. Dalenga ortaklığı, P. G.
Panajotides ve Orosdi Back çorapçılar başlığı altında sıralanan diğer tüccar ve esnaftır.
1912’de çorapçı esnafı müstakil olarak faaliyet gösteren J. Marcos ve Şirketi, Mehmed
Caracach Zadé Ruchdi (Mehmed Karakaşzade Rüşdi), Moustapha Chamli (Mustafa
Çamlı) ve Oğulları, Joseph Nahmias, P. G. Panajotides ile ticari faaliyetlerini birlikte
yürüten Balcı Kardeşler & A. Dalenga & K. Dalenga, Halet & Hasan & A. Djemal (A.
Cemal), C. Moraitopoulos & M. J. Mosseri ortaklıklarından oluşuyordu. Çorapçılar
arasında ismi sayılan Anglo-Hellenic Co. Ld. of Salonica, Société Commercıale Du
Levant, G. A. Errrera ve Şirketi ve Orosdi Back mağazalarını ise sadece çorapçı olarak
değil bu ürünü de içine alan pek çok çeşitte malın bir arada satıldığı Bon Marşeler
olarak kabul etmek gerekir.

197 Aktar, s.126.


198 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Bonneterie: Takyacılık, çorapçılık”, s.303.

62
b. Bornoz ve Havlu Satıcıları

İhtiyaç duyduğu hammaddeyi yakın çevresinden temin eden pamuklu havlu


üretimi 1840’lı yıllarda Selanik’in gelişmiş meslek dalları arasındaydı199. Selanik, Edes
ve Veroia’da üretilen havlular ve havluluk kumaşlar özellikle Doğu Akdeniz bölgesine
ihraç ediliyordu200. Bursa’da yapılan ve iki yüzü tüylü baş tarafı ise ipekli havlular,
Cebel-i Lübnan’da üretilen, ipek ve sarı ketenle dokunmuş, üzeri sırma işli olanlarla,
Selanik’te yapılan ve kırmızı minare denilen havlular İstanbul’da da aranılan dokuma
ürünleriydi201.

Bornoz ve havlu satıcıları Şark Ticaret Yıllıkları’nda ilk kez 1895’de müstakil
bir meslek olarak tasnif edilmiştir. Yıllıktaki tek meslek erbabı G. Calos isimli
tüccardır. İşletmesinin 1850 yılında kurulduğuna vurgu yapan Calos pamuk ipliğinden
üretilmiş bornoz ve havlularla her çeşit Türk ürününün satışını yaptığını özellikle
belirtmektedir. 1901 yılından sonra bornoz ve havlu satıcıları yıllıklarda yer almamıştır.

c. Kumaşçılar

Selanik yünlü kumaş üretiminde haklı bir üne sahiptir. Yünlü dokumacılığın
geçmişi 15. yüzyıla uzansa da asıl büyüme Seferad ve Sicilya Yahudilerinin şehre
gelmesiyle yaşanmıştır. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bab-ı Ali, ordu
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yünlü dokumacılık sektörünü belli standartlarda
üretim yapmak üzere organize ettiği bir üretim modeli geliştirmiştir202. En çok üretimi
yapılan dokumalar ince bir tür yünlü kumaş olan çuhadır. Flordin tabir edilen Floransa
yünlülerine duyulan ihtiyaç 16. yüzyılın sonuna kadar ithalat yoluyla karşılanmış, bu
kumaşın yerel imkânla üretimine başlanması üzerine dışarıdan satın alınmasına son
verilmiştir. Ordu ihtiyacı için üretilen londrin tipi yünlüleri üreten iki merkez Edirne ve
Selanik’ti. Selanik’te imal edilen İngiliz kökenli bir kumaş türü olan karziye ve Floransa
kökenli sobroman Selanikli dokumacıların uzak pazarlardaki üretim tekniklerine sahip
olduklarını göstermektedir. Atların eyerleri altına serilen velençe ve kilim olarak
kullanılan nihali dışında pazarlarda satılmak üzere siyaha yakın lacivert rerkte sürmani
adı verilen kumaşlar da üretiliyordu203.

199 Palairet, s.63


200 Palairet, s.87.
201 Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri: Toplum Hayatı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

1995, s.212.
202 Kolçak, s.102.
203 Özgür Kolçak, Selanik Yünlü…, ss.107-110.

63
1880’lerde yünlü kumaş ve pamuklu dokuma küçük atölyede yapılıyordu ve
ithal yün ipliği kullanan ve birkaç dokuma tezgâhına sahip evlerde iç pazarlar için
üretim yapılıyordu. Selanik’te yün sanayi ise 20. yüzyılın başlarında oluşmuştur204.

Yünlü dokumalar satan meslek erbabı Şark Ticaret Yıllıkları’nda ilk kez 1881
yılında kumaş tüccarları başlığıyla yer almıştır. Kumaşla birlikte tahıl, deri, dikiş
makinesi gibi malların da ithalatını yapan tüccarlar beş kişilik bir meslek grubu
oluşturuyordu. Demetriades Kardeşler, Moise Franses, Hadji A. Oğlu Mischef,
Panajotidés Kardeşler ve N. Sachellarides’den oluşan bu kadro ilerleyen zamanda yeni
eklenen ve ayrılan tüccarlarla sürekli bir değişim geçirmiştir. İki yıl sonra yıllıktaki tek
kumaşçı Panajotidés Kardeşler’dir. 1885 yıllığında Panajotidés Kardeşler istikrarlı
şekilde yerini korurmuş, Hadji A. Oğlu Mischef’in kumaş tüccarları arasına geri
dönmesi ve N. P. Stefanoff & Dermenzieff ortaklığının ilk kez bu alana dâhil olmasıyla
tüccarların sayısı yeniden dörde yükselmiştir. 1888 yılında artan rekabetin tüccarları
birbirleriyle ortak olmaya yönlendirdiği görülmektedir. Ortaklık kurarak daha büyük
sermaye ile iş yapma arzusu kadar, ortakların birbirlerinin ticari deneyimlerinden ve dış
pazarlardaki ticari bağlantılarından faydalanma isteği de tüccarları birlikte hareket
etmeye sevketmiş olmalıdır. Zira kumaşçılar arasına ilk kez katılan Mao & Cocco ve
Marach & Carasso isimli tüccarlar bu sektördeki deneyimli isimlerden Hadji A. Oğlu
Mischef ile ortak hareket etmeyi tercih etmiştir. Aynı yolu izleyen Is. Misrachi ise
Panajotides Kardeşler ile ortak olmuştur. Ertesi yıl aynı kadro yerini korurken dört yeni
isim kumaşçılara katılmıştır. Demetriades Kardeşler ve Moise Franses tekrar kumaş
tüccarlarının arasına dönmüştür. Yeni katılan Isaac S. Fransés ve Samuel Fransés’in
aynı aileden Moise Franses’in yönlendirmesiyle bu karlı alana girmiş olduğu
düşünülebilir. Marach & Carasso ikilisi ise yeni ortaklarını Samuel Fransés olarak
belirlemiştir.

1891’de Is. Misrachi, Panajotides Kardeşler’den ayrılarak faaliyetlerine


bağımsız olarak devam etmeye karar vermiş izleyen iki yılda meslek grubu içinde başka
bir değişme olmamıştır. Sayıları düzenli olarak artan kumaşçılar yedi yeni ismin
eklenmesiyle 1894’de on beş kişiye ulaşmıştır. Sadece bir yıl sonra kumaşçıların
arasından beş ismin birden eksilmesi kumaşçılar için Selanik piyasasında tutunmanın
zor olduğuna işaret etmektedir. Cilli & Proja, Derviche (Derviş) Latif 1894’te bir kez
girdikleri yıllıkta bir daha isimlerine rastlanmamıştır. 1896’da Benbeniste Kardeşler,
204
Donald Quataert, “Selanik’teki İşçiler, 1850-1912”, Donald Quataert, Erik Jan Zürcher (drl), Osmanlı’dan
Cumhuriyet Türkiyesi’ne İşçiler (1839-1950), 3. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2011, s.102.

64
Demetriadés Kardeşler, Hadji A. Oğlu Mischef, Panajotidés Kardeşler, Fratelli Halkia,
A. Jacob Simha, D. D. Sacchini, Georges Vioran, Simon Simotta, Abdurrahman
Telat’dan oluşan on kişilik kumaşçı kadrosu takip eden yıllarda da yeni eklenen ve
ayrılan tüccarlarla sayısını korumuştur.

Selanik yünlü dokuma sektörünün modern makinelerle fabrikasyon üretime


başlaması ile kumaş tüccarlarının sayısında da hatırı sayılır bir artış olmuştur. Sayıları
1909’da yirmi ikiye, 1912’de yirmi altıya ulaşan tüccarlar, kumaş üretiminin Selanik’te
büyüyen bir iktisadi faaliyet olduğunu göstermektedir.

d. İpekli, Yünlü ve Çeşitli Dokuma Satıcıları

Selanik Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ipekli dokumacılığın geliştiği


belli başlı birkaç şehrin arasında geliyordu. İpek çok lüks bir tüketim maddesi sayılsa da
hem bir zarafet simgesi hem de günlük kullanımın bir parçası olarak giyim adet ve
alışkanlıkları arasında önemli bir yer tutuyordu. 1830’larda Osmanlı topraklarını gezen
bir gözlemci “Bir tür ipekli giymeyen tek bir Allah’ın kulu yoktu” diyerek toplumun
ipekli kumaşlara olan düşkünlüğünü anlatıyordu205.

18. yüzyılın sonundan itibaren moda akımlarının ortaya çıkmaya başlamasıyla


Osmanlı tüketicileri de daha ağır ve daha pahalı olan yerel ipeklilere karşı Fransız,
İtalyan ve İngiliz ipek kumaşlarını tercih etmeye başladılar. Aynı dönemde şehirde Batı
teknolojisine sahip ipek ipliği fabrikaları kurulmaya başladı. 19. yüzyılın ortalarına
kadar sayıları artan bu fabrikalar ipek böceği hastalığına çare bulunamaması nedeniyle
onlarca yıl durgunluktan kurtulamadı. 1880’lerin sonunda bunlardan çok azı ayakta
kalabilmişti. Yüzyılın sonunda gelişen sanayi nedeniyle işçi ücretlerinin artması ipek
üretimini rekabet edebilir olmaktan çıkardı ve birkaç tanesi dışında fabrikalar yok
oldu206.

1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda ipek, yün ve çeşitli dokuma ürünlerinin
satışını yapan meslek erbabı on kişilik bir kadro oluşturuyordu. Bunlardan biri olan E.
M. Aelion, Lyon ipeklilerinin Selanik’teki satışını yapan tüccarlardan biriydi. Mehmet
Kapancı meslektaşı Aelion gibi Lyon’dan ihracat yapıyor ve Selanik’te İngiliz
dokumaları satıyordu. Isac J. Bensussan, Jussua H. Mercado ve D. J. Molho’nun
uzmanlık alanı ise pamuklu ve yünlü kumaşların satışıydı. Haim D. Modiano Batı

205 Quataert, Sanayi Devrimi…, s.202.


206 Quataert, Selanik’teki İşçiler…, s.107.

65
modasına uygun ipekli ve yünlü dokuma ürünlerini Selanikliler’le buluşturan moda ve
yeni ürünler207 satışı yapan tüccarlardan biriydi. Kadronun geri kalanı ipekli ve yünlü
dokumaların üreticilerinden oluşuyordu: Assael Kardeşler, N. A. Mallah, Simantob
Recanati ve Moisé Safarano.

1883’de D. J. Molho ve Simantob Recanati dışında mesleğin temsilcisi


bulunmamaktadır. İki yıl sonra Jussua H. Mercado, Haim D. Modiano ile Moisé Safaran
ise D. J. Molho ile kurduğu ortaklıkla eski mesleklerine geri dönmüştür. Elia M. Aelion,
N. A. Mallah’ın dâhil olmasıyla 1885’de tüccarlar altı kişilik bir grup oluşturmuştur.

1. Dokuma Satıcıları

Şark Ticaret Yıllıkları’ndaki “Tissus”208 kelimesi Şemseddin Sami’nin Kamus-


ı Fransevi’sinde “Dokuma, mensuc her nev’î mensucat ve akmişe” olarak
tanımlanmaktadır. 1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda mesleklerini ipekli, yünlü ve çeşitli
dokumaların satışı olarak beyan eden tüccarlar 1885’e kadar aynı sınıflandırma ile
ticarete devam etmiştir. Daha sonra ipekli, yünlü ve çeşitli dokumaların satışını yapan
tüccarlar kendi uzmanlık alanlarını oluşturan müstakil meslekler altında yıllıklarda
kendilerine yer bulmuştur. Bu bağlamda ipekli, yünlü ve çeşitli dokumalar satan
tüccarlar içinde bir grup 1900 yılında dokuma satıcıları olarak yeniden ortaya çıkmış
ancak daha sonra bu başlık yıllıklarda yer almamıştır. Büyük çoğunluğunu Yahudi
tüccarların oluşturduğu dokuma satıcıları ortaklık ilişkisinin yoğun olmasıyla da dikkat
çekmektedir. Elie M. Aelion& Hasson Afia & Has. Afia, D. M. Bennahmias ve Şirketi
& Mair R. Benbeniste ve Kardeşleri & Aziz & Edhem, Nouri Bin Moussa (Nuri Bin
Musa) & Juda Cugno, H. Ezratty & Salomon S. Hassid, Husni & Moustapha (Mustafa)
& Joel & Alcalay, Mercado Is. Jossua & Israel & Salmona, Nahama Mallah & Aron S.
Matalon, Jacob Modiano & Elie Modiano, Osman Teldji (Telci) & Abraham C. Torrés
ortaklıkları ile Moise Safaranc ve Oğulları, Hanania M. Saporta, Haim Tovim ve Isaac
J. Bensussam yirmi sekiz kişilik tüccar kadrosunu oluşturmuştur.

2. İpek Tacirleri

İpek üretimindeki durgunluk Osmanlı İmparatorluğu’yla birlikte tüm


Avrupa’yı etkilemiş ve yirmi yılı aşkın süre yıllıklarda ipek tacirleri yer almamıştır.
1912 yılında ipek tacirleri müstakil bir meslek olarak karşımıza çıkmıştır. Pamuklu ve

207
Resimli Kamus-ı Fransevi, “Nouveauté: Yenilik, müceddediyet, yeni şeylerler”, s.1544
208 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.2130.

66
yünlü kumaş tacirlerinin ayrılması mesleki uzmanlaşmanın arttığını göstermektedir.
İpek ticareti yıllıklarda Müslüman tüccarların yer aldığı çok az sayıdaki örnekten
biridir. Kendilerine yetecek sermayeye sahip olduğu anlaşılan Ahmed Memich (Ahmet
Memiş) ve Teldji (Telci) Sami bireysel olarak çalışmaktadır. Müslüman tüccarların bir
kısmı Yahudilerle ortak olmuştur. Echref (Eşref) Bekir, Molho & Botton & Benadon ile
Refik ve İbrahim, Matarasso & Molho ile birlikte iş yapmaktadır. Selanik ticaret
hayatının yazılı olmayan kuralları vardı. Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki ortak iş
yapmama geleneğinin 20. yüzyılın başında geçerliliğini kaybetmeye başladığı
anlaşılmaktadır. Mair Benveniste ve Kardeşleri, Juda D. Jacoel, Nahama A. Mallah,
Ezrati, Sulema ve Hazday M. Ezratti on altı kişilik tüccar grubunun kalanını
oluşturuyordu.

3. Yünlü Dokuma Satıcıları

Sinapyan sözlüğünde “Laineges”209 kelimesi “Yün kumaşları tarazlama, yün


ve sof kumaş, yapağı ve kaba yün ameliyyatı” olarak açıklanmıştır. Yünün hammadde
olarak elde edilmesinden kullanıma hazır ürün haline gelmesine kadar geçen süreçte
birçok farklı faaliyet kolunun eş güdümlü şekilde çalışması gerekiyordu. Yapağının
toplanması, işlenebilir hale getirilmesi, boyanması ve üretimin gerçekleştirilmesi ve
malların pazarlanması büyük bir mesleki örgütlenmeye ihtiyaç duyuyordu210.
Yıllıklarda lainages olarak tanımlanan tüccar grubunun yapağının işlenmesiyle elde
edilen yünden imal edilen kumaşların satışını yapan meslek erbabı olduğu
anlaşılmaktadır. Yünlü dokuma satıcıları bizim bu gruba verdiğimiz isimdir.

Yünlü satıcıları mesleki uzmanlaşmanın artmasıyla ilk kez 1912 yılı Şark
Ticaret Yıllığı’nda karşımıza çıkmıştır. Satıcılar yirmi dört kişilik bir tüccar grubu
oluşturmuştur. Bu isimler arasında yer alan Hazday M. Ezratti’nin Journal de
Salonique’e verdiği reklam geniş bir ürün çeşitliliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Ezrati ipekli ve pamuklu dokuma türleri yanında yünlü elbiseler, yünlü kumaşlar, farklı
kalitede kaşmirler, yün ve ipek perdeler satıyordu211. Yünlü dokuma satıcıları arasında
yer alan Ahmed Memich (Ahmet Memiş), Mair R. Benvenisté ve Kardeşleri, Botton
Benadon, Molho, Nahama A. Mallah, Refik, İbrahim, Telci Sami, Hazday M. Ezratti

209 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques (Fransızca’dan Türkçe’ye Istılahat Lugatı), Tome Premier,
Constantinople: 1891, s.48.
210 Özgür Kolçak, “Osmanlılar’da Bir Küçük Sanayi Örneği: Selanik Çuha Dokumacılığı (1500-1650)”,

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005), s.59.
211 Journal de Salonique, 02 Ocak 1910, http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k12693872/f2.item (25 Nisan 2018).

67
aynı zamanda Selanik’teki ipek ticaretini yürüten isimlerdi. Mercado ve Isac Jesua ise
kadın giysileri satışı ile uğraşıyordu. Matalon yünden imal edilen fesler ve yün
kumaşların satıcıları arasındaydı. İpek ve yün gibi şehrin önemli iki ticari malının
satışının ortak bir tüccar grubunun elinde olduğu anlaşılmaktadır. Aélion, Hassid, J.
Aélion’nın Oğulları, Nahbias, Juda de Botton, Christo ve Kardeşleri, Nahum, Hanen,
Modiano, Alcheh ve Ihno Is. Matalon yünlü satıcıları kadrosunun geri kalanını
oluşturmaktadır.

C. İthalatçılar ve Simsarlar (Tüketim Malları)

Tüketim mallarının satışında uzmanlaşmış olan bu kesim Selanik’in değişen


tüketim kalıplarına hizmet eden meslek erbabından oluşmaktadır. Şark Ticaret Yıllıkları
bu grup içindeki tüccarların artan mesleki uzmanlaşmasını izlememize imkân
vermektedir. Örneğin 1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda ayakkabıcılar, 1883’de
şapkacılar sınıflandırması bulunmaktadır. 1912 Şark Ticaret Yılllığı’nda bu kesimin
çeşitlendiğini görüyoruz. Ayakkabıcıların yanı sıra galoş ve panduf satıcıları mesleki
uzmanlaşmanın somut varlığını ortaya koymaktadır. Galoş tüccarlarının ithalatçılar ve
ihracatçılar olarak ayrılması alt kategorilerin geliştiğini göstermektedir. 1912 yıllığında
şapkacılar varlığını devam ettirirken kasket ve fes satıcıları ortaya çıkmıştır. Yine 1881
Şark Ticaret Yıllığı’nda “Négociants” başlığı altında çok geniş bir kategori olarak yer
alan büyük tacirler, 1900 yılında “Principaux İmportateurs De Marchandises
Anglaises” ibaresini kullanarak İngiliz mallarının ithalatında uzmanlaştığını ifade
etmektedir. Bunların yanında dikiş makineleri bayileri ve satıcıları, tuhafiyeciler, sırma
ve kılabdan satıcıları, çamaşır satıcıları, hırdavatçılar, kolonyal mal satıcıları, yatak
örtüsü satıcıları, ikinci el elbise satıcıları, halı ve döşeme satıcıları gibi kendi içinde
uzmanlaşmış gruplar da ortaya çıkmıştır212.

Selanik’teki bu uzmanlaşma ve çeşitlenmeye rağmen, belli bir malın satışına


yoğunlaşmamış tüccar kesimi de varlığını sürdürmüştür. Son moda tüketim mallarını
Selanikliler’e tanıtan “quincaillerie” mağazaları da bu grupta karşımıza çıkmaktadır.
Toptan ve parekende ticarette Selanik’te satılacak mallar açısından aynı zamanda depo
görevi yapan bu büyük firmalar, belli konularda her türlü malı kendi çatıları altında
bulundurmakta veya müşterilerinin arzusuna göre istenirse bazı özel siparişleri dışarıdan
getirtmektedir. Örneğin, Papoutchilar (Pabuçcular) Caddesi, Saul Han’da bulunan

212 Aktar, ss.126-127.

68
Guédalia Abram Errera’nın “quincaillerie” mağazası çorap, tuhafiye, çamaşır, sırma,
dantel, çeşitli kumaşlar, terziler ve ayakkabıcılar için malzemeler, demir işleri,
muşamba çeşitlerinin yanı sıra toptan pamuk ipliğinin satıldığı bir yerdir. 1852’de
kurulduğu bildirilen bu firma, 1881’den itibaren her yıl düzenli olarak Şark Ticaret
Yıllığı’nda yer almıştır. 1895’de İstanbul şubesinin açıldığını bildiren ve 1898 yılında
yeni ortakların eklenmesiyle ismini Guédalia Abram Errera ve Şirketi olarak değiştiren
firma bir anlamda, Osmanlı pazarında giderek daha fazla yer kapma çabasındadır. Bazı
büyük mağazalar ise çok katlı satış binaları, yüksek sayıdaki çalışanları ve büyük
cirolarıyla parekendecilikte bir devrim yapmıştır. Fransa’da “magasin de nouveautés”
olarak anılan yenilik mağazalarının bazılarının tüm Yakın Doğu’da ticaret şubeleri
olduğu anlaşılmaktadır213. Örneğin 1855 yılında kurulan ve merkezi Paris’te bulunan
Orosdi Back Anonim Şirketi’nin Manchester, Birmingham, Viyana, Selanik, İstanbul,
İzmir, Beyrut, İskenderiye, Kahire’de şubeleri, bunlara ek olarak Samsun, Trabzon,
Adana ve Üsküp’te daha küçük ajanslıkları vardır. Mücevher, saat, parfüm, dikiş
makinası, galoş, çamaşır çorap, kumaş, tuhafiye, hazır konfeksiyon gibi geniş bir mal
yelpazesine sahip firma 1940’lara kadar varlığını sürdürmüştür214.

a. Dikiş Makineleri Bayileri ve Satıcıları

1881 yılında Şark Ticaret Yıllığı’na giren dikiş makinelerinin satışı


Demetriades Kardeşler tarafından yapılmaktadır. Franca Caddesi’ndeki mağazada
Demetriades Kardeşler’in dikiş makinesi bayiliği ve tüccar terzilikle birlikte sürdürdüğü
üçüncü bir meslek toptan kumaş ticaretidir. Demetriades Kardeşler’in bu iki mesleği
sonraki yıllarda devam etse de dikiş makinesi satışını artık yapmadığı görülür.

1895 yılında Amerikan Singer firması pazarda oluşan talebi karşılamak üzere
Selanik şubesini hayata geçirmiştir. 1850’lerde kurulan firmanın 1870’den itibaren
dünya dikiş makinesi pazarının % 80’ini ele geçirmesini sağlayan en önemli strateji
müşterileri satış mağazalarına beklemek yerine uzman bir tanıtımcı kadro ile onları
evlerinde ziyaret etmeye ve dikiş makinelerinin çalışmasını göstererek siparişlerini
almaya dayanan pazarlama yöntemiydi. Taksitle satılan dikiş makinalarının ödemeleri
ve gerekli servis hizmeti de müşterilerin evlerinde yapılıyordu. Gazete ve dergilere

213http://www.yuzyillikhikayeler.com/deneyimle/bonmarseler (15 Mayıs 2018).


214“Bütün ülkelerde, her ticari ürünün ve mamülün alımı, satımı, ithalatı ve ihracatı için yabancı ticaret acentelerinin
ve ofislerin oluşturulması, tüm kalemlerin imalatı, depolanması ve ticari komisyonculuğu vs.” hedefini
gerçekleştirmek üzere yola koyulan Orosdi Back şirketi İstanbul’da yerleşik büyük mağazalara mal temin ettiği gibi,
Paris şubesinin müşterileri arasında Bon Marché gibi büyük ölçekli mağazalar da bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için
bakınız: Köse, ss.129-130.

69
verilen reklamlarla desteklenen bu sistemin ne kadar başarılı olduğu satış rakamlarından
da anlaşılmaktadır. 1912 yılında Osmanlı topraklarında satılan dikiş makinesi sayısı
90.000 adede ulaşmıştır. Bu miktarın ne kadarının Selanik’te satıldığı bilgisine ulaşmak
mümkün olmasa da ev içi üretim yapan bütün kadınlar, terzi ve kunduracıların tercihi
bir Singer dikiş makinasıdır215.

Merkezi İstanbul’da bulunan Singer’in Selanik Şubesi direktörülüğünü Nathan


Bercowitz yapmaktadır. 1898’de Singer’in pazarda tek rakibi Agence Orientale’dir.
1903’de Agence Orientale’nin yerini Ali Bin Abdi Oğlu isimli Müslüman tüccar
almıştır. Takip eden yıllarda bu kadro dikiş makinesi satışına devam etmiştir. 1912’de
Abdurrahman İskender Pacha (Paşa) & Yahia (Yahya) Ali, Ali Bin Abdi Oğlu & Th.
Bayaltzalieff, J. Roubin & Orosdi Back & Singer ortaklıkları rekabet halindedir. Bu yıla
kadar faaliyetlerine müstakil olarak devam etmeyi tercih eden Singer’in Orosdi Back’in
müşteri kitlesinden faydalanmak amacıyla mağazanın zengin mal çeşitleri arasına
katıldığı anlaşılmaktadır.

b. Fes Satıcıları

Osmanlı giyim kültürüne katılması 1830’dan sonra olan fes, milli serpuş olarak
kabul edilecek derecede benimsenmesine rağmen fes satışı yapan esnaf ve tüccarlar
ancak 1912’de Şark Ticaret Yıllıkları’nda müstakil bir başlık altında toplanmıştır. Fes
satıcıları yıllıkta şöyle sıralanmıştır: Semtov S. Afias’ın Oğulları & Ahmed Kapandji
(Ahmet Kapancı) ortaklığı, Bensussan Kardeşler, Halil Vehbi ve Şirketi & Sazdo
Deghermendjeff, Mourad Oglou (Murat Oğlu) & Orosdi Back, Pandeli & Matalon
ortaklıkları ve Fes ve Mensucat Şirket-i Osmaniyesi.

Daha önce fes satıcıları ayrı bir meslek grubu olarak sayılmazken 1912 yılında
birden bire ortaya çıkmaları ilginçtir. Bu durum 1912’den önce Selanik halkının fes
kullanmadığı anlamına gelmemelidir. Selanik’in Frenk nüfusu ve yeni yeni gelişmeye
başlayan yerli burjuva sınıfının bir kısmı şapka kullansa da fes hala Osmanlı
erkeklerinin birinci tercihiydi. Erkek müşteriler kuşkusuz pantolon, gömlek ve
paltolarını satın aldıkları mağaza ve dükkânlardan feslerini de alabiliyordu. Bu esnaf ve
tüccarın mesleklerini fes satıcısı olarak değil daha genel bir ifadeyle erkek konfeksiyon
ürünleri satıcısı olarak beyan etmeleri fes satıcıları olarak müstakil bir başlık
açılmamasına neden olmuş olabilir. Nitekim fes satıcıları arasında sayılan Bensussan

215 Köse, ss.177-189.

70
ailesinin farklı üyeleri ipek ve pamuk ipliği ticaretinden kolonyal malların satışına kadar
çok farklı alanlarda ticaretle uğraşmaktadır. Fesin de bu mağazanın ürünleri arasında
olması kuvvetle muhtemeldir.

Diğer bir sebepse ticari rekabetin engellenmesi olabilir. 1900’lerin hemen


başında Osmanlı pazarlarındaki fes ihtiyacının yarısını karşılayan Avusturyalı
üreticilerin oluşturduğu kartelin kendi üretimlerinin İstanbul’daki satış hakkını Orosdi
Back mağazasına vermesine benzer bir uygulamanın Selanik’teki şubede de yapılmış
olması gözardı edilmemesi gereken bir ihtimaldir. Zira Orosdi Back başta olmak üzere
tüm yabancı kuruluşlarla başa çıkmanın yolu olarak görülen yerli anonim şirketler
kurulması düşüncesinin tezahürü 1912 Şark Ticaret Yıllığı’nda karşımıza çıkan “Fes ve
Mensucat Şirket-i Osmaniyesi”dir (Société Anonyme Ottomane Pour La Fabrication
Des Tissus Et Fez)216. Şirket, tekstil ve bankacılık alanındaki yatırımlarıyla Selanik’in
önde gelen zenginleri arasında bulunan Kapancı ailesine mensup Ahmet ve Yusuf
Kapancı ile Osman Telci ve Osman Derviş’in de aralarında bulunduğu Yahudi dönmesi
beş kişi tarafından 1910 yılında kurulmuştur. Yüz işçinin çalıştığı fabrika gelişmiş otuz
kumaş dokuma tezgâhı ve altı fes dokuma makinesi sayesinde günlük altıyüz metre yün
kumaş ve altı yüz adet fes üretebiliyordu. Fabrika ucuzluğu, farklı kalite ve ebatlardaki
çeşitleriyle pazara hâkim olan Avusturya imalatı fesler için önemli bir rakip haline
gelmişti217.

c. Şapkacılar

19. yüzyılın ilk yarısında Yahudiler, Müslüman ve Hıristiyanlarla birlikte


Selanik nüfusunun büyük kısmını oluşturuyorlardı. Gece olduğunda kendi mahallerinin
sınırlarına çekilerek birbirinden ayrılan bu cemaatler gün içinde ticaret yapmak için
birbirinin içine karışıyordu. Bu topluluklar arasında Yahudi erkekleri, Yahudi
olmayanlardan siyah ağırlıklı elbiseleri ve yukarı doğru genişleyen silindir şeklindeki
“boneta” veya “kaveze” adı verilen başlıklarıyla ayrılıyorlardı. Üstüne sarılan bir
türbanla tamamlanan bu geleneksel şapkalar zamanla yerini tüm Osmanlı erkeklerinin
giymeye başladığı fese bıraktılar. Giyimdeki Batılılaşma ile birlikte hem fes hem de
alafranga tarzı şapkalar 19. yüzyıl boyunca kullanılmaya devam etti. Selanikli Yahudi

216 Haydar Kazgan, “Fes Fabrikası Kurma Girişimleri”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Şirketleşme: Osmanlı Sanayi,
Monografi ve Yorumlar, İstanbul: Töbank A.Ş. Yayınları, 1991, s.144.; Köse, ss.364-366.
217 Marc David Baer, Selanikli Dönmeler: Yahudilikten Dönenler, Müslüman Devrimciler ve Seküler Türkler,

1. Basım, İstanbul: Doğan Kitap, 2011, ss.99-100.

71
kadınların başörtüsü ise “kofya” isimli başlıktı. Bir şapka, mendil ve dantellerden
oluşan bu başlık Yahudilerin İspanyol geçmişinin izlerini taşıyordu218.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda şapkacılar ilk kez 1883 yılında “Chapellerie”219


başlığı altında tasnif edilmiştir. Satışını yaptıkları Batı Avrupa modasına uygun
şapkaların büyük oranda Hıristiyan nüfusa hitap ediyor olmasının sonucu olarak
şapkacıların her ikisi de Yunan’dı. Panajotides Kardeşler’in Franc Meydanı, Rogotti
Han ve İstanbul Çarşı’daki mağazalarında şapkayla birlikte her türden kumaş ve parfüm
bulunuyordu. A. Z. Parisini ve Şirketi’nin diğer mesleğinin komisyoner olmasına
bakılırsa kendi ithal ettiği şapkaların satışını yapıyor olmalıdır. Farklı alanlarda ticaret
yapan pek çok Selanikli tüccar gibi Parisini de kazancının bir bölümünü diğer iki
mesleğinden çok daha farklı bir alan olan mobilya ürünlerinin tamirinden sağlıyordu.

1883’ü takip eden on bir yılda şapkacılar bir meslek dalı olarak yıllıklarda yer
almamıştır. Bu dönemde Panajotidés Kardeşler şapka satışına devam etse de isimleri
sadece kumaş satıcıları arasında geçmektedir. 1895’de şapkacılar başlığı yeniden
düzenlenmiştir. D. Triandafillou çeşitli şapkalar üreten fabrikasıyla beş yıl boyunca
meslek erbabının tek temsilcisi olmaya devam etmiştir.

Panajotidés Kardeşler’in tekrar şapka satıcıları arasına döndüğü 1900 yılında


meslek kadrosu dokuz kişilik bir sayıya ulaşmıştır. Şehirde şapka kullananların
sayısının günden güne arttığı anlaşılmaktadır. Bunlardan biri de Selanik’te İngiliz
mallarının ana ithalatçılarından olan Ahmet Kapancı’dır. Surlar yıkılarak şehrin
genişletilmesi sırasında yeni kurulan Hamidiye Mahallesi’nde barok tarzda yaptırdığı
göz alıcı villası önünde toplanan Kapancı ailesinin üyeleri hazır bulunan fotoğrafçıya
poz verirken Batılı tarzdaki kıyafetleriyle Selanik’teki değişimi yansıtıyorlardı. Ahmet
Kapancı yelekli takım elbisesini Panama şapkasıyla tamamlıyordu. Yanında
bulunanlardan biri fes, diğeri melon şapka takıyordu. Ailenin kadınları da zarif
elbiseleri ve modaya uygun gösterişli şapkalarıyla bu değişime ayak uydurmuştur220.

Yahudiler arasında şapka kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bu topluluk


içinden tüccarlar da şapkacılık yapmaya başlamıştır. Arditti & Molho, M. Goldenberg
& Dimitriades Kardeşler, Samuel Saltiel & Tahsin Efendi ortaklıklarının yanı sıra D.

218 Slvyo Ovadya (Ed.), Osmanlı’da Yahudi Kıyafetleri, İstanbul: Gözlem Gazetecilik, Basın ve Yayın A.Ş., 2000,
ss. III-V.
219 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Chapellerie: Şapkacılık, şapkacı dükkânı, şapka fabrikası”, s.450.
220 Marc David Baer, Selanikli Dönmeler: Yahudilikten Dönenler, Müslüman Devrimciler ve Seküler Türkler,

1. Basım, İstanbul: Doğan Kitap, 2011, s.61.

72
Triandafillou şapkacıların oluşturduğu grupta yer alıyordu. Selanik’in büyük
mağazalarından A. Mayer & Isaac M. Nissim’le birlikte şapka ticaretine dâhil olmuştu.
A. Mayer satışını yaptığı İngiliz Derbi şapkalarını İngiltere’de ürettiriyor, üzerlerine
kendi etiketini bastırarak müşterilerine sunuyordu221.

1901’de tek değişiklik Tahsin Efendi’nin şapkacılığı bırakmasıyla yalnız kalan


Samuel Saltiel’in işlerini Panajotidés Kardeşler’le birleştirmiş olmasıdır. Ertesi yıl bu
grupta değişme olmamıştır. Bazı tüccarların ayrılmasıyla 1903’de meslek erbabı A.
Mayer ve Şirketi & Dimitriades Kardeşler ve Panajotidés Kardeşler & D. Triandafilliu
ortaklıklarından oluşmuştur. Bir yıl sonra mesleğin tek temsilcisi A. Mayer ve Şirketi &
Dimitriades Kardeşler ortaklığıdır. 1909 yılından itibaren şapkacı sayısındaki artış
dikkat çekicidir. Alafranga giyim tarzı yaygınlaştıkça Avrupai tarzda şapka satışlarının
da arttığı görülmektedir. A. Mayer ve Şirketi & Dimitriades Kardeşler’e beş isim daha
eklenmiştir. A. G. Dalengas hazır elbise mağazasında şapka da satıyordu. S. Stein her
türlü konfeksiyon ürünü ile A. Mayer’in büyük mağazacılıktaki en büyük rakibiydi.
Panajotidés Kardeşler & Jean Parissi ortaklığı ve müstakil çalışan Moraitopoulos’un
dâhil olmasıyla şapkacıların sayısı yedi olmuştur. 1912 yıllığı şapkacı sayısının en
yüksek sayıya ulaştığı yıl olmuştur. Yıllıkta isimleri zikredilen on üç şapkacı geleneksel
giyimin, yerini hızlı bir şekilde Batılı kıyafetlere bıraktığını göstermektedir.

d. Kasketçiler

Selanik’te şapkacılık 1883’ten beri yapılan bir meslekti ancak kasket satıcılığı
ilk kez 1912’de bir meslek dalı olarak yıllıklara kaydedilmiştir. Batılı tarzdaki melon,
hasır ve derbi şapkalara Selanikli beyler aşina olsa da bu yeni tarz şapkaların şehre
gelmesiyle S. Stein, Panajotides ve Moraitopoulos gibi şapka satışında ustalaşmış
isimler kasket satışına başlamıştır.

Kasket satıcılarının hepsi konfeksiyon ürünleri satışında uzmanlaşmış


isimlerdi. Ahmed Chakir (Şakir) ve Şirketi & Hasson Errera ve Şirketi, Jacob Marcos &
Saul Molho, N. C. Moraitopoulos & Joseph Nahmias, P. J. Panajotides & N. Z.
Recanati ve S. Stein bu yeni başlık türünün Selanikliler’le tanışmasına aracılık
ediyordu.

221 Mayer, s.68.

73
e. Tuhafiyeciler

Şark Ticaret Yıllıkları’nda tuhafiyecileri ifade eden “Mercerie”222 kelimesi


Kamus-ı Fransevi’de “Dikişe ve süse müteallik iğne, iplik ve kurdela gibi ufak tefek
şeyler ticareti, çerçilik” olarak tanımlanmaktadır. Selanik’te tuhafiyecilik 19. yüzyılın
sonuna kadar küçük bir esnaf faaliyeti niteliğindeydi ve bezler, bobinler, düğme ve
iğnelerden oluşan mallar dükkânlarda satıldığı gibi çerçiler tarafından belli bir fiziksel
mekâna bağlı kalmadan da müşterilere ulaştırılıyordu. Limandaki yük taşımacılığı gibi
tuhafiyecilik de Yahudilerin neredeyse tekellerine aldıkları meslekler arasındaydı223.

1881’de tuhafiyecilik yapan iki esnaftan biri Samuel Errera isimli tüccardır.
Yıllıkta “passementerie”224 başlığı altında da ismi yer alan Samuel Errera, Yeni
Cadde’de faaliyet gösteren dükkânında dikiş malzemeleri ile birlikte sırma225 ve
kılabdan226 satışı da yapıyordu. Yıllıktaki diğer tuhafiyeci olan Guedalia Abram Errera
da meslektaşı Samuel gibi “passementerie” işi yapıyor bunun yanı sıra Pabuççular
Caddesi, Saul Han’daki mağazasında “quincaillerie” mallarına da yer veriyordu.
Mağaza Yeni Cadde’deki rakiplerine göre daha büyük bir müşteri kitlesine hitap
ediyordu ve satılan mallar tuhafiye ve iç çamaşırından nalburiyeye uzanan çok farklı
çeşit sergiliyordu.

1883 yıllında tuhafiyeci esnafı sayı olarak değişmemiştir. Guedalia Abram


Errera tuhafiyeciliğe devam ediyordu ve tuhafiyeci esnafına yeni katılan Joseph Is.
Scialom’da rakibi Abram gibi nalburiye ve dikiş malzemelerini birlikte satıyordu. Beş
yıl sonra M. Ch. Goldenberg’in eklenmesiyle tuhafiyecilerin sayısı üçe ulaşmıştır. Takip
eden altı yıl içinde bu kadroda değişme yaşanmamıştır. 1895 yılında tuhafiyecilerin
sayısı sekize yükselmiştir. İğne, iplik, düğme, püskül ve diğer dikiş malzemelerinin tek
başına satışı bir tüccarı tatmin edecek geliri sağlamıyor olmalı ki bu alanda ticarete
başlayan yeni esnaflar da tuhafiyeciliği başka mesleklerle birlikte yapmaktadır.
Tuhafiyeciler arasında ismi zikredilen Cohen, kolonyal mallar, Elia Josef Covo deri, Ch.
Goldenberg hazır konfeksiyon ticaretiyle uğraşmaktadır. I. Nahmias’ın diğer işi ise
komisyonerliktir. Kadronun kalanı Arditti, A. Guédalia Errera, Tchenio ve Cohen’den
oluşmuştur. Tuhafiyeciliği müstakil olarak yapan Cohen ertesi yıl işletme yapısını

222 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1445.


223 N. C. Moutsopoulos, “İki Yüzyıl Arasında Kalan Bir Kent”, Selanik 1850-1918 içinde, Gilles Veinstein (drl), 1.
Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s.37.
224 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Sırmacılık, sırmakeşlik, simkeşlik, sırma ve kılabdan işleri”, s.1639.
225 Kamus-ı Osmani, “Haddeden geçirilmiş ve altın suyu ile yaldızlanmış gümüş tel”, s.622.
226 Kamus-ı Osmani, “Eğirme çerhiyle sarılan sırma veya tel ile karışık ipek, pamuk iplik”, s.801.

74
Cohen ve Şirketi olarak değiştirmiş ve Tchenio ile ortaklığa başlamıştır. Aynı yıl
tuhafiye satışı ile uğraşan diğer tüccarlar Juda Nahmias ve Oğulları, Elia Josef Covo &
A. Guédalia Errera, Ch. Goldenberg & Jacob Nahmias ortaklıklarıdır. 1898 yılında
mesleğin en eski üyesi de işletme yapısını büyüterek ismini A. Guédalia Errera ve
Şirketi olarak değiştirmiştir. Birden fazla alanda faaliyet gösterseler de tuhafiyecilerin
ticari olarak geliştiği anlaşılmaktadır. 1901 yılında ise aile mesleğinin bir nesilden
diğerine devredilmesinin bir örneği olarak A. Guédalia Errera yerini oğluna bırakmış ve
işletmenin ticari ünvanı G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi olarak değişmiştir. Elia
Josef Covo, Juda Nahmias ve Oğulları ve Ch. Goldenberg diğer tuhafiyecilerdir ve bu
grup takip eden yıllarda bir değişikliğe uğramamıştır. 1909 yılında tuhafiyecilerin sayısı
altıdır. Üç yıl sonra tuhafiyeci esnafı arasına ilk kez iki Müslüman dâhil olmuştur. Abdi
Nusret ve Şirketi ve İsmail Abdouch (Abduş) arasındaki ortaklık farklı dini cemaatten
tüccarların birlikte iş yapmama kuralının bir örneğidir. Şehrin büyük mağazaları Anglo-
Hellenic Co. Ld. of Salonica, Orosdi Back, Société Commercıale Du Levant de hazır
kadın ve erkek giysileri yanında tuhafiye malzemeleri de satmaktadır. G. A. Errera’nın
Oğulları ve Şirketi M. İsrael Ascher, Is. M. Hassid ve M. Paladino ve Şirketi bu grup
içindeki diğer tuhafiyecilerdir.

f. Sırma ve Kılabdan Satıcıları

Sinapyan sözlüğünde “Passementerie”227 “Sırmacılık, sırmakeşlik, simkeşlik,


sırma, kılabdan işleri” olarak açıklanmıştır. Selanik, İstanbul ve Bursa’yla birlikte
Osmanlı Devleti’ndeki üç simkeşhaneden birine sahipti. Sırma yapmak için inceltilmiş
gümüş telin üstü altınla kaplanırdı. Kılabdan ise gümüş telin ipek üstüne sarılması ile
elde edilirdi. Sırma ve kılabdanlar devlet ricalinin elbiselerinde, sancaklar, kılıç ve eyer
örtülerinde ayrıca dokuma ürünlerinin süslenmesinde kullanılırdı228.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda sırma ve kılabdan satan meslek erbabı 1881 yılında
zikredilmiş, bu tarihten sonra yıllıklarda bu başlığa yer verilmemiştir. Yıllıkların
yayımlanmaya başladığı tarihte Selanik simkeşhanesi artık çalışmıyordu ve tamamı
Yahudilerden oluşan tüccarlar dışarıdan tedarik ettikleri altın ve gümüş iplikleri
satıyorlardı. Tüccar kadrosu içindeki Samuel Errera ve aynı aileden Guedalia Abram
Errera Yahudiler arasında yaygın bir ticaret dalı olan tuhafiyecilikle uğraşıyordu. Saul J.

227
Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.231.
228
Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadi Yapısı”, Ekmeleddin İhsanoğlu (Ed.), Osmanlı Devleti ve Medeniyeti
Tarihi Cilt I içinde, İstanbul: İRCİCA, 1994, ss.637-638.

75
Modiano’nun asıl faaliyet alanı pamuk ipliği ticaretiydi. Sason & Benrubi ortaklığı ise
ayakkabıcılar için malzeme tedarik ediyorlardı. Altın ve gümüş iplik ticaretinin
ilerleyen yıllarda meslek erbabının diğer faaliyetleri altında devam ettiği anlaşılmıştır.

g. Galoş Satıcıları

“Galoche”229 kelimesi Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde “Ökçeleri


tahtadan bir kundura veya takunya” olarak açıklanır. Galoş tek başına kullanılmaz,
evden çıkarken kirlenmemeleri için potinlerin üzerine giyilirdi ve bu tür kullanım galoş-
potin olarak adlandırılırdı. Galoş-potinler devlet dairelerinde çalışan memurlar ve hali
vakti yerinde, giyimine özen gösteren, seçkin beylerin kıyafetini tamamlayan zarif bir
kunduraydı230. Reşat Ekrem Koçu da Avrupa’dan alınan potinlerin üzerine pabuç ve
kundura giyilemeyince potine mahsus galoşlarla sokağa çıkıldığını belirtir231. Bu tip
ayakkabıların kadınlara mahsus olanına lapçın-galoş denilirdi. Lapçin (mest) üstüne
giyilen galoşların arka kısmında ayağı rahatça içinden çıkartmak için bir mahmuz
konulurdu. Her adımda çıkardıkları sesten dolayı bu ayakkabılara çıkçıkalı ismi de
verilirdi232.

Galoş ithalatçıları ve galoş tüccarları ilk defa 1912 yıllığında müstakil başlıklar
halinde iki ayrı meslek olarak yer almıştır. Yıllıklarda galoş ithalatçıları arasında sayılan
bazı tüccarların galoş satıcıları arasında da olması tüccarların galoşları hem toptan hem

229 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1110.


230 “… Yalnız hemen bütün esnaf ayaklarına mest-lastik giydikleri halde o, memurlar ve kalem efendileri gibi, galoş-
potin giyerdi. Gerek zarafet gerek rahatlık bakımından en uygun olan çedik pabuç, çoktan piyasadan kalkmış, onun
yerine okumuş yazmışlar mabeyn kundurası ile galoş-potin; esnaf ise mest-lastik giyer olmuştu. Galoş-potin devrin
erkek kıyafetini tamamlayan zarif bir kundura idi. Potin ev içinde giyilir, sokağa çıkarken de üstüne, parlak ve arkası
çok kısa bir galoş geçirilirdi. Potinin rahatça durabilmesi için galoşun arka kısmında bulunan küçük deliğe, potindeki
tırnak girer, bu suretle galoş da ayağa otururdu. Halil Efendi, sokaktan gelince, çoluğu çocuğu kendisini kapı önünde
karşılar, elini öper, çıkınlarını alır, o da bu işler olurken bir ayağı ile ötekinin arkasına dokunarak galoşunu potinin
üstünden çıkarırdı.” Sâmiha Ayverdi, İbrâhim Efendi Konağı, 8. Basım, İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, s.311.
231 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, “Kaloş: İkinci Sultan Mahmut zamanında setire pantolonla beraber

potin giyilmeye başladıktan sonra çıkmış ve pek yakın bir geçmişe kadar hala giyenler olmuştu; potin üstüne giyilen
yalnız sokaklık bir ayakkabının adıdır. Şer’i ve maddi temizlik üzerine çok titiz olan İslam muaşereti, sokağı daima
pis görmüştür ve sokakta gezilen ayakkabı ile her tarafında namaz kılınabilen evin içinde sokak ayakkabısı ile
dolaşılmamıştır. Eski devirde çeşitli isimleri ile pabuçlar ve kunduralar ya ya yalın ayak ya çorapla veyahut mest ile
giyilmiş ve pabuçlar, kunduralar yalnız evde değil, dükkânlarda bile eşik önünde çıkarılmıştır. Avrupa’dan alınan
potinler giyilince, pabuç veya kundura potin üzerine giyilememiş, potine mahsus kaloş kullanılmıştır. Üstü deriden
arkalıklı bir sokak terliğine benzeyen kaloşlar, potin ile beraber aynı usta elinden yapılıp çıkar ve potin ile beraber
satılırdı. İçi potin tabanına tıpatıp uygun olduğu halde yürürken potinin arka tarafının her adımda kaloşdan çıkmaması
için kaloş içine ökçe hizasına bir küçük yay konulurdu. Meskene girerken potinden kolay çıkarılması içi kaloşun
arkasına dıştan küçük bir mahmuz konulurdu; kaloş o mahmuza basılarak çıkarılırdı. Kaloş ne kadar hafif olursa o
kadar makbul idi. Yaz ve kış kullanılırdı. Tam Avrupalı gibi giyinme yayıldıktan sonradır ki kaloş giyenler gün
günden azalmıştır. Yalnız kışın ve yağışlı havalarda kaloşun yerini lastikler almıştır. Zamanımızda ise lastik giyenler
de pek az kalmıştır; ancak babayane kimselerin ayaklarında görülür. Kaloş adı fransızca “Galoche = Galoş” isminden
gelir; Şemseddin Sami Bey Kamûsu Türki’de “fransızcada Galoş lastiklere denilir, bizde kaloş, potin üstüne giyilen
deriden mâmul kunduracı işi dikişli ayakkabıdır”,ss.141-142.
232 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gelin Kızların Gözdesi: Çıkçıkalı Ayakkabılar veya Lâpçin-Galoş”, Emine Gürsoy

Naskali (Ed.), Ayakkabı Kitabı içinde, 1. Basım, İstanbul: Kitabevi, 2003, s.285.

76
de perakende olarak sattıklarını göstermektedir. Joseph Nahmias & Orosdi Back
ortaklığı, Mehmed Zia (Ziya) ve Şirketi, Mehmed Karakaşzade Rüşdi her iki grup
içinde geçen isimlerdir. Ahmed Şakir ve Şirketi, M. J. Mosseri sadece galoş ithal
ederken Balcı Kardeşler, G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi, Mustafa Çamlı ve
Oğulları ise sadece galoş satışı yapmaktadır.

h. Panduf Satıcıları

Panduf satıcıları ilk kez 1912 Şark Ticaret Yıllığı’nda zikredilmiştir. Kamus-ı
Fransevi’de “Tahta pabuç, terlik, pantufle”233 olarak açıklanan pantuf, geleneksel
ayakkabılardan farklı olarak Batı tarzı ceket ve pantolonlarla birlikte giyilen bir kundura
türüydü. Yıllıktaki pantuf satıcıları Balcı Kardeşler & Aloch Husséin (Hüseyin), Bekir
İbrahim ve Oğulları & Georges Kipouros ve Mehmed Ziya ve Şirketi & Joseph
Nahmias ortaklıklarıdır. Panduf tüccarları arasında sayılan Balcı Kardeşler’in
Avrupa’dan ithal edilen değişik ürünlerin satışında farklı kişilerle de ortaklıkları vardır.
Kadınlar için yeni ürünler satışında Albert Beresi ve Şirketi, erkekler için yeni ürünler,
çorap ve parfümeri satışında A. ve K. Dalengas, galoş satışında G. A. Errera’nın
Oğulları ve Şirketi ile birlikte iş yapmaktadır. Bir başka pantuf tüccarı Joseph Nahmias
ise M. J. Mosseri ile birlikte erkekler için yeni ürünler ve yatak örtüleri, N. C.
Moraitopoulos ile şapka, A. ve K. Dalengas ile korse, Orosdi Back ile galoş işi
yapmaktadır. Balcı Kardeşler ve Joseph Nahmias gibi tüccarlar yatırımlarını tek bir
alanda sınırlandırmamıştır. Bunun yerine kıyafet, ayakkabı, kozmetik gibi bireysel
tüketime hitap eden malları bir arada müşterilerine sunmuşlardır. Bu nedenle, sattıkları
malların ithalatında tecrübe sahibi olan aynı zamanda Avrupa şehirlerinde bağlantıları
bulunan tüccarlarla ortaklık kurmayı tercih etmişlerdir.

i. Çamaşır Satıcıları

Şark Ticaret Yıllıkları’nda çamaşır satıcıları ilk kez 1881 yılında müstakil bir
meslek olarak zikredilmiştir. 1881 yılında çamaşır satıcılığı beş kişilik bir tüccar grubu
tarafından yapılmaktadır. Bu tüccarlardan biri olan Abram Guedalia Errera’nın Saul
Han ve Pabuçcular Caddesi’nde iki tuhafiye mağazası bulunmaktadır. Palombo
Kardeşler’in Franca Caddesi üzerinde ve Osmanlı Bankası’yla karşı karşıya olan
mağazası erkek gömlekleri, kadın iç çamaşırları, gelin ve vaftiz malzemelerini en uygun
fiyatlarla müşterilere sunmaktadır. Yusuf Kapancı & Ahmet Kapancı ortaklığı ile

233 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1617.

77
Manuel Salem’in çamaşır satışı için seçtikleri dükkân ise İstanbul Çarşı’dadır. 1912
yılına kadar çamaşır satıcıları bir daha müstakil bir başlıkta toplanmamış bunun yerine
mesleklerini sattıkları çeşitli ürünleri topluca ifade eden tuhafiyeci olarak
sürdürmüşlerdir. 1912 yıllığında çamaşır satıcıları Hussein (Hüseyin) Aloch & A.
Dalengas & K. Dalengas, M. J. Mosseri & B. Mourtzopoulos ortaklıkları ile Isac Nissim
isimli tüccar ve Orosdi Back mağazasıdır.

j. Hırdavatçılar

“Quincaillerie”234 kelimesi Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde


oldukça kısa bir açıklamayla “Hırdavatçılık” olarak verilmiştir. Şark Ticaret
Yıllıkları’nda “quincaillerie” genel itibariyle kilit, çivi, demir, tel vb. metal eşya satışı
ile uğraşan esnafı tanımlamak için kullanılmıştır. Hırdavat tüccarları çoğu zaman zengin
ürün yelpazesine iğne, iplik, düğme ve kurdele gibi tuhafiye ürünlerini de eklemiştir.
Birbirinden çok ince bir çizgiyle ayrılan bu iki meslek grubunun sınıflandırılmasında
yıllıkları hazırlayan Cervati Kardeşler’in pratik bir çözüm getirdiği görülmektedir.
Hırdavat ve tuhafiye satan tüccarlar Selanik’te müstakil olarak sınıflandırılırken Samsun
gibi imparatorluğun uzak bir ucunda “Quincaillerie et Mercerie” başlığı altında
toplanmıştır235. Elbette bu durum yayımcının tercihi olabileceği gibi bu isimlendirmeyi
kendi lehine gören tüccarların taleplerinden de kaynaklanmış olabilir.

1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda hırdavatçılar arasında en dikkat çekici isim
Guédalia Abram Errera isimli tüccardır. Tuhafiyeci ve çamaşırcı esnafı arasında da ismi
anılan Errera’nın Pabuçcular Caddesi, Saul Han’daki mağazasında demir işlerinin
yanında çamaşır, tuhafiye ve sırma da bulunuyordu. Hassid Kardeşler tuhafiye, sırma ve
sahte takı, Juda Nahmias ise şapka, şemsiye ve sandık satıyordu. V. Cherel hırdavatçı
olmasına rağmen şarap ve likör satışı yapığını duyuruyordu. Müstakil çalışan Abraham
I. Errera’nın yanı sıra I. Sasson & Benroubi ortaklığı ile birlikte hırdavatçı esnafı yedi
kişilik bir kadroyla faaliyet gösteriyordu. 1883 yılında Guédalia Abram Errera dışında
tüm tüccarlar değişmiştir. Tuhafiye ticareti ile uğraşan Joseph Is. Scialom ile parfüm
satışı yapan Georges Varda’nın dışında yalnızca hırdavatçılıkla uğraşan tek tüccar Josef
Elia Covo’dur. 1885’de Guédalia Abram Errera ve Josef Elia Covo ikilisinden oluşan

234 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1807.


235 Dığıroğlu Samsun Ticaret Odası’nın yayımladığı istatistikte “quincaillerie” mallarının demir ve prinçten mamul
kapı ve pencere takımları, boya ve badana fırçaları, marangoz ve dülgerlere mahsus alat ve edevat ile prinçten mamul
teller ve kunduracılara ve kafesçilere mahsus demir ve prinçten mamul çiviler vesaire olduğunu ifade etmiştir,
Dığıroğlu, “XIX. Yüzyıl …”, s.229.

78
hırdavatçıların üç yıl sonra tek temsilcisi Guédalia Abram Errera’dır ve 1898’e kadar
mesleğini rakipsiz olarak sürdürmüştür. 1895 yılında İstanbul Şubesi’nin açıldığı
müjdesini veren Guédalia Abram Errera’nın “quincaillerie” mağazası çorap, tuhafiye,
sırma, dantel, çeşitli kumaşlar, terziler ve ayakkabıcılar için malzemeler, demir işlerinin
yanı sıra muşamba çeşitleriyle Selanik’in ünlü mağazaları V. Tring ve Stein ile rekabet
edebilecek nitelikte zengin bir çeşitliliğe sahiptir. 1898 yılında yeni ortakların
eklenmesiyle ismi Guédalia Abram Errera ve Şirketi olarak değişen işletme dışında
mesleğe dört yeni hırdavatçı eklenmiştir. Birçok malı tek adreste müşterilerine sunan
büyük mağazaların gördüğü talebe kayıtsız kalmayan beş Müslüman tüccarın
katılmasıyla 1900 yılında meslek grubunun sayısı ona yükselmiş, artan rekabet
nedeniyle tüccarlar arasında ilk defa ortaklıklar kurulmuştur. 1900 yılında ikişer kişiden
oluşan iki ortaklık bulunurken bu sayı 1909’da altıya ulaşmıştır. 1901’de büyük
mağazacılığın bilinen ismi Orosdi Back’in katılmasıyla “quincaillerie” mağazalarının
bulunduğu sektör Bon Marşelere doğru evrilmiştir. 1912 yılında Anglo-Hellenic Co. Ld.
of Salonica, Société Commercıale Du Levant, Orosdi Back, G. A. Errera’nın Oğulları
ve Şirketi’nin de aralarında bulunduğu onbeş isim “quincaillerie” sektörünün Selanik
ekonomisiyle birlikte büyüdüğüne işaret etmektedir.

k. Kolonyal Mal Satıcıları

Selanik 20. yüzyılın başında ulaşım ve haberleşme yatırımlarının


tamamlanmasıyla Avrupa’nın büyük ticari merkezlerine bağlanmış, sanayi sektörü
yatırımları ve şehirdeki imar faaliyetleri nüfusun önceki yıllara göre çok daha hızlı
büyümesine neden olmuştur. Şehirde sayıları günden güne artan Frenk nüfusun da
etkisiyle eğlence anlayışında, giyim kuşamda, evlerin tefrişinde Batılı tüketim
alışkanlıklarına doğru bir eğilim başlamıştır. Son moda ürünler Marsilya, Viyana ve
Londra’yla aynı zamanda Selanikliler’in beğenisine sunulmuştur.

Dış ticaretteki artış bu alandaki tüccarlar arasında mesleki uzmanlaşmayı da


beraberinde getirmiştir. Şark Ticaret Yıllıkları’nda ithalat ve ihracatla uğraşan tüccarlar
“Commissionnaire”236, “Courtier”237, “Denrées Coloniale”238 başlıkları ile tasnif
edilmiştir. Kamus-ı Fransevi’de “Denrées Coloniales” için yapılan tanımlama, bu

236 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Commissionnaire: Komisyoncu, siparişgar tacir, dellal, eşya nakline taahhüd eden
adam, emanetçi, amil, ufak tefek hamalı, boğça hamalı”, s.541.
237 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Courtier: Dellal, simsar”, s.243.
238 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Coloniale Denrées: Çay, şeker, kahve, biber ve emsali gibi alelekser müstemlekatta

çıkan mahsulat, zahire-i müstemlekatiyye, bakkaliye malları”, s.530.

79
malların ticaretinin komisyoncular tarafından da gerçekleştirilmesi nedeniyle, mesleki
bir uzmanlaşmayı açıklamaktan uzaktır. Yıllıklarda “Denrées Coloniale” ticareti ile
uğraşan meslek erbabının ticaretini yaptığı mal çeşitliliği dikkate alındığında Kamus-ı
Fransevi’de verilen zahire ticareti tanımının yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Gıda
maddelerinin yanı sıra pamuk ipliği ve deri gibi tekstil ürünleri ile iplik boyamada
kullanılan çivit ve koşinil’in de ithalatını gerçekleştiren bu gruptaki tüccarların Avrupa
menşeli malların yanı sıra yine Batılı Devletler üzerinden gelen sömürge ülkeler
kaynaklı malların ticaretini de yaptıkları kanaatına varılmıştır. Dolayısıyla bu meslek
grubu belirttiğimiz kapsamda kolonyal mal satıcıları olarak isimlendirilmiştir.

1881 yılında bu meslek grubu dokuz tüccardan oluşmaktadır. Haim Salomon


Amar Selanikli yatırımcılara faiz karşılığı borç para veren bir sarraftır239. Hassid &
Ascher ortaklığı pamuk ipliği, deri ve post ticariyle uğraşmaktadır. Moschou Isac
Gategno halat ve bez satıyordu. Salomon Samuel Saporta Selanik’teki İspanyol ticaret
eviyle bağlantılı çalışıyordu. Navarro & Nahmias ortaklığı ve Sciaky Alaluf ve Şirketi
kolonyal mal satıcıları kadrosunu tamamlıyordu. Birden fazla iş kolunda faaliyet
gösteren bu gruptaki tüccarların üretici olduklarına dair hiçbir ibare bulunmamaktadır.
Pamuk ipliği en çok ticareti yapılan mallardan biri olsa da Saias Scialom gibi iplik
fabrikatörleri bu meslek grubuna dâhil olmamıştır. Muhtemelen Avrupa’nın önemli
ticari merkezlerindeki bağlantılarını kullanarak üretmenin riskine girmeden sadece alıp
satmakla yetiniyorlardı.

1883’de sayıları on altıya yükselen kolonyal mal satıcıları arasına Abastado


ailesinden dört isim katılmıştır. Abraham S. Abastado ve Moise Abastado ve Oğulları
pamuk ipliği ticaretinde uzmandır. Isac S. Abastado kumaş boyamada kullanılan
“koşinil”240, Joseph S. Abastado da kanvas ve “Amerikan çiviti”241 ithal ediyordu. Aynı
yıl Salomon M. Benssusan, Baruh Beraha, Abram J. Hassid, B. Cotta Kardeşler,
Modiano’nun Oğulları (Figli di Del Modiano242), N. C. Papadopoulos, Moise Josef
Saltiel, Isac Simha bu gruptaki tüccarlara dâhil olurken Haim Salomon Amar, Moschou
Isac Gategno, Navarro & Nahmias ortaklığı ve Sciaky Alaluf ve Şirketi ise ayrılmıştır.

239 Ayrıntılı bilgi için bakınız: İpek, s.211-212.


240 Resimli Kamus-ı Fransevi, “Cochenille: Kırmızı böceği, hevamm el kırmızı. Bu böcekten çıkarılan boya,
kırmızı”, s.517.
241 Resimli Kamus-ı Fransevi, “İndigo: Çivit, çivit boyası, çivit rengi”, s.1257.
242 Şark Ticaret Yıllıkları’nda ticari unvanlarda kullanılan İtalyanca “Figli” kelimesi yerine tez metninde Türkçe

karşılığı olan “Oğulları” ifadesinin kullanılması tercih edilmiştir.

80
1885 yılından itibaren kolonyal mal satıcıları bir iki isim değişikliği dışında
uzun bir süre istikrarlı bir görüntü çizmiştir. Dış ticaretin büyük miktarda sermaye
gerektirmesi aynı zamanda karlı bir sektör olması Selanikli bankerlerin devamlı olarak
bu alana ilgisini çekmiştir. Bunlardan biri de bankerlikten sağladığı sermayeyi ticarette
değerlendiren Jacob Isaac Tiano’dur. Tiano’nun Şark Ticaret Yıllığı’na verdiği ilanda
çeşitli yabancı ticaret evlerinin temsilcisi olduğuna vurgu yapmıştır. Tiano’nun ticari
temsilciliğini üstlendiği yabancı tüccarlar için mal alıp satması kolonyal mal satıcılarını
komisyonerlerden farklı kılan özelliklerden biri olabilir.

Kolonyal mal satıcılarının sayısı 1892 yıllığında on kişiye kadar düşmüş, ertesi
yıl yeni isimlerin eklenmesiyle on yediye yükselmiştir. 1893-94’de Nicolas Poppeff ve
Georgi Goussidés haricinde tamamen Yahudi tüccarların oluşturduğu meslek grubu
içindeki ortaklık yapıları dikkat çekicidir. Müstakil çalışan Abram Cohen ve Oğulları
dışındaki on altı tüccarın oluşturduğu sekiz ortaklık bulunmaktadır. Bu dönemden sonra
da kolonyal mal satıcılarının sayısı her yıl düzenli olarak artmaya devam etmiştir.

1909 yılında tüccar grubunun sayısı otuz altı kişiye yükselmiştir. Bu kişiler
arasında şehirdeki Yunan ve Frenk nüfusa dâhil olan Christo Douma, G. Douma, G.
Kiriakou, Pellossof, Mayo, G. Poppeff isimli tüccarlar da bulunmaktadır. 1912’de bu
gruptan sadece G. Douma ticarete devam etmektedir. Yahudiler gibi büyük Avrupa
şehirlerinde ticari bağlantılara sahip olmayan Yunan tüccarların rekabet gücünün zayıf
kaldığı ve kolonyal mal satışında Yahudi hâkimiyetinin devam ettiği görülmektedir.

l. Yatak Örtüsü Satıcıları

Şark Ticaret Yıllıkları’nda yatak örtüsü satıcılarını ifade eden “Couvertures De


Lit” kelimeleri Kamus-ı Fransevi’de sırasıyla “Örtü, yorgan”243 ve “Kerevet, karyola,
yatılacak yer, yatak, firaş”244 olarak tanımlanmaktadır.

Yorgan, döşek, yastık ve çarşaflardan oluşan yatak takımları geleneksel


Osmanlı evlerinin mutad eşyaları arasındaydı. Yataklar rahat ve sağlıklı bir uykuyu
sağlayacak malzemeyle hazırlanır, kullanılan eşyalar sahibinin zevkini yansıtırdı.
Üzerinde döşek minderi bulunan sedirlerin de yatmak için kullanıldığı varsayılabilir.
Genel olarak yataklar yere serilerek hazırlanırdı. Yatmaya mahsus bir oda
bulunmadığından günlük ihtiyaçlar için kullanılan odalara gün sona erdiğinde yatak

243 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.647.


244 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1364.

81
serilirdi. Yatak hazırlanırken en alta içleri yapağı yünü doldurulmuş ipekli kumaştan
döşekler konulurdu. Pamuk doldurulmuş şiltelerin üstüne saf ipekten bir çarşaf serilirdi.
Beyaz ketenden yüz yastıkları üzerine yastık örtüsü örtülürdü. Üzerleri işlemeli canfes
ya da Hind sevaisinden iki yorganın üstüne Mardinkari som ipekten yatak örtüsü
örtülürdü245.

Yatak örtüleri Müslümanlarda olduğu gibi Selanikli Yahudi kadınların


çeyizlerinin de vazgeçilmez bir parçasıydı. Gelinliklerini çeyizleriyle birlikte alırlardı ve
çeyizlerin içindeki yatak örtüleri, masa örtüleri ve yastık kılıflarının üzeri aynı
gelinliklerde olduğu gibi çiçek desenleriyle işlenir, sırma ve dival işiyle süslenirdi. Bu
değerli eşyalar daha sonra sinagoglara hediye edilir, kumaşları kesilip üzerlerine dini
motifler işlenerek yeniden kullanılırdı246.

Batılı yaşam tarzını yansıtan karyola 19. yüzyılın ortalarından itibaren evlerde
görülmeye başlamıştır. Yer yataklarının yerini karyolalar alsa da temizlik ve zerafet
amacıyla yatak örtüsü kullanımının devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim yatak örtüsü
satıcıları Şark Ticaret Yıllıkları’nda 1912 yılında müstakil bir meslek olarak tasnif
edilmiştir. Yatak örtüsü satıcılarından olan Balcı Kardeşler başka ortaklarla parfüm,
çorap, galoş ve panduf satıyordu. Mağazasındaki zengin çeşitler arasında kadınlar ve
erkekler için yeni ürünler de bulunuyordu. Yatak örtüsü satışındaki ortakları Botton
Benadon ve Molho’nun her ikisi de ipek tüccarıydı. Balcı Kardeşler’in Selanik’teki
müşteri kitlesi her üçü için de karlı bir ticaret imkânı sağlıyor olmalıdır.

Yatak örtüsü satıcılarından bir diğeri G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi idi.


Babaları Guedalia Abram Errera 1881 yılından başlayarak Şark Ticaret Yıllıkları’nda
yer en istikrarlı tüccarlarından biriydi. Şehirdeki “quincaillerie” mağazasında tuhafiye,
sırma, pamuk ipliği, kumaş, terziler ve ayakkabıcılar için toptan malzeme, halı,
muşamba ve demir ürünleri satıyordu. 1900’de baba mesleğini devralan oğulları
mağazanın ürünleri arasına çorap, sahte mücevher, galoş, yün, halat ve parfüm
eklemiştir. “Quincaillerie” mağazalarının şehirdeki Bon Marşe’lerin küçük birer örneği
olduğu anlaşılmaktadır.

İpekdji (İpekçi) Kardeşler, Halil Halet ve A. Djenab (A. Cenap) yatak örtüsü
satışında ortaktı. Halil Halet ve A. Cenap’ın kürk ve parfüm satışında da ortaklığı

245 Abdülaziz Bey, ss.119-120.; Fatih Bozkurt, “Tereke Defterleri ve Osmanlı Maddi Kültüründe Değişim (1785-
1875 İstanbul Örneği), (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sakarya, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2011), s.310.
246 Ovadya (Ed.), ss.VII-VIII.

82
bulunuyordu. Ancak her ikisinin de müstakil meslekleri de vardı; Halil Halet kadınlar
için yeni ürünler, A. Cenap ise moda ve yeni ürünler satıyordu.

Yatak örtüsü satıcılarının oluşturduğu gruptaki diğer tüccarlar gibi M. J.


Mosseri de birbirinden farklı giyim kuşam ürünlerinin ticaretini bir arada yürütüyordu.
Çorap satıyor, galoş ithal ediyordu. İç çamaşırı ve erkekler için yeni ürünler satıyordu.
Ortağı Joseph S. Nahmias ise Selanik’in köklü tüccar ailelerinden birine mensuptu. İlk
ticari deneyimininde, emsallerinde olduğu gibi, ortaklık kurmayı tercih ediyordu.
Yatırım yapmak için sermayesi bulunan ancak yeterli tecrübesi bulunmayan bir
girişimci için deneyimli bir ortakla yola çıkmak iki taraf için de kazançlı bir fırsat
oluşturuyordu.

Anglo-Hellenic Co. Ld. of Salonica, Orosdi Back ve Société Commerciale du


Levant 1912 yılında tüccar kadrosu içinde kalan diğer üç isimdi. Selanikli hanımların
zevkine hitap eden üzeri işlemeli, ipek yatak örtüleri bu büyük mağazaların vitrinlerini
süslüyordu.

m. İkinci El Elbise Satıcıları

Kelime anlamı olarak “Eski bez parçası, paçavra” anlamına gelen


“Chiffons”247 ne şekilde bir ticari faaliyetti? Yıllıklar bunun cevabını vermese de
Selanik’in yoksul tabakasının kıyafet ihtiyaçlarını karşılayan ikinci el elbise satıcılarını
ifade ettiği varsayılabilir. Zira Mehmed Salâhî’nin Kamûs-ı Osmânî adlı eserinde
“Paçavra”248 için, Farsi kökenli bir kelime olduğu belirtilerek, “Kirli bez, eski esvab
parçası” tanımı verilmiştir. Yine de bu eski elbise ve bezlerin giymek amacıyla alınıp
satıldığını söylemek veya ne amaçla ticaretinin yapıldığını tespit etmek kesin olarak
mümkün değildir249.

İlk kez 1900 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda karşımıza çıkan ikinci el elbise
satıcıları Isac Béja, Jacob Is. Béja, Jossua Béja ve Sabetay Béja’dan olumaktadır. Takip
eden yıllarda ikinci el elbise satıcıları hiçbir değişikliğe uğramadan aynı isimlerle
yoluna devam etmiş, aile mesleği niteliğini korumuştur. İkinci el elbise satışı karlı bir

247 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.479.


248 Kamus-ı Osmani, s.272.
249 Filiz Dığıroğlu Şark Ticaret Yıllıkları, Samsun Ticaret Odası kayıtları, yerel basın vb. kaynaklardan faydalanarak

Samsun’un bir ticaret merkezine dönüşümünü şehirdeki mesleki faaliyetler ekseninde incelediği doktora tezinde hazır
elbise satıcılarından bahsederken Samsun Ticaret Odası kayıtlarına göre 1911 yılında 129.356 kilo kullanılmış elbise
ithal edildiğini belirtmektedir. İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Amerika ve Dersaadet’ten gelen bu elbiselerin
geldikleri yerde dezenfekte etmek için gerekli makinalardan geçirilip, sıhhate uygun olduğuna dair belgelendirildiğini
ve ithalatının her yıl arttığını eklemektedir. Selanikte “chiffons” olarak sınıflandırılan meslek erbabının eski elbise
satıcılarından oluşması göz önüne alınması gereken bir ihtimaldir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Dığıroğlu, “XIX.
Yüzyıl …”, s.210.

83
ticaret olmalı ki yıllıklarda ticaretin başka alanlarında ismine rastladığımız tüccarlar da
gruba dâhil olmuştur. 1909’da Mario M. Covo, Abram. Hassid ve Semtov. S.
Molho’nun katılmasıyla meslek erbabının sayısı yediye yükselmiştir. 1912’de Semtov.
S. Molho kadrodan ayrılan tek isim olmuştur.

n. Büyük Tacirler

Şark Ticaret Yıllıkları’nda büyük tacirler ve toptan ticaret yapanlar


“Négociants”250 başlığı altında toplanmıştır. Selanik nüfusunun çoğunluğunu oluşturan
Yahudiler komisyoncu ve perakende tüccar olarak çalışıyordu. Allatini, Modiano,
Fernandez, Mizrahi ve Tiano gibi Selanik’in köklü tüccar aileleri kurdukları ticaret
evleri ve Batı Avrupa’daki ticari bağlantıları sayesinde 19. yüzyılın ortalarından itibaren
şehir ekonomisindeki egemen konumlarını pekiştirdiler. Selanik Bankası’nın kuruluşu
karlı sanayi yatırımları gerçekleştirmek isteyen Yahudi tüccarların ihtiyaç duyduğu
sermayeyi sağladı. Tüccarların bir kısmı fabrikatör veya imalatçı oldu. Aynı zamanda
kendi ürettikleri malların iç ve dış pazarlarda satışına başladılar. Diğer bir kısmı ise
yün, pamuk, ipek, kumaş ve kişisel tüketim eşyalarının ithalat ve ihracatını
gerçekleştiriyordu. Yunan tüccarların bu sürece dâhil olması kendilerine ait bankaların
kurulması ile ancak 20. yüzyılın başlarında mümkün oldu. Bu dönemde dahi Yahudi
tüccarların gerçekleştirdiği hızlı sınai ve ticari gelişime karşılık Yunanlılar görece yavaş
bir gelişim içindeydi.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Négociants” başlığı altında sıralanan meslek


erbabından sadece çalışmamız kapsamında incelediğimiz giyim, kuşam, tekstil ve
değişen yaşam tarzıyla alakalı meslekleri yapan imalatçı ve fabrikatörler
değerlendirmeye alınmıştır.

1881 yıllığında büyük tacirler beş kişilik bir grup oluşturuyordu. Mehmet
Kapancı İngiliz ve Fransız tarzı ipeklilerinin üretimini yapıyordu. Hadji A. Oğlu
Mischef İsviçre ve Viyana bağlantılı bir kumaş ticaretini yönetiyordu. Mosseri Oğlu
Moisé kolonyal mallar, Is. J. Navarro ise pamuk ipliği taciriydi. Pamuk ipliği
fabrikatörü olan Saias Scialom ve Torunları kendi ürünleriyle birlikte yün ve ipek
kozası ihraç ediyor aynı zamanda Avrupa’dan ithal edilen her türlü ürünün
komisyonculuğunu yapıyordu. 1883’de tüccar sayısı altı kattan fazla artış göstererek

250 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1023.

84
otuz iki kişiye yükselmiştir. İsimlerinden ayırt edilebilen tüccaraların sadece altısı
Yunan’dı. Şehirdeki Kapancı dönmelerine mensup iki kişi ve bir Türk tüccar dışında
geriye kalanlar Yahudilerden oluşuyordu.

1885’de tüccarların sayısı otuz altıya yükselmiştir: Giacobbe Abastado ve


Şirketi, Isac S. Abastado, Elia M. Aélion, Salomon M. Benssusan, Benusiglio ve
Şirketi, Isaac Bourla, Menahem Bourla, Théodore Chavanis, M. Cohen Oğlu, J. D.
Coides ve Şirketi, Elia Josef Covo, Fernandéz, Misrachi, Basile Evangelides Oğlu,
Abram B. Gattegno, Hassid, Sarrano, B. Salomon Juda, Y. Kapandji, A. Kapandji,
Dimitrios Kapanos, N. A. Mallah, Modiano’nun Oğulları, Modiano Fratelli, Moise
Mosseri’nin Oğulları, Sam. Abr. Nahmias, Emmanuel Isaac Navar, M. Joseph Negrin,
N. C. Pappadopoulos, Moise Ab. Saltiel, Elia Sciounina, Isaac Simha, D. I. Sullam,
Osman Tefik Effendi (Efendi), Jean A. Topuz, Jacob Isaac Tiano.

1888’de otuz kişiden oluşan tacir grubu takip eden yıllarda düzenli bir büyüme
eğilimindedir. Şehirdeki sınai faaliyetlerin artması ve Batılı ürünlere daha fazla talep
gösterilmesi ticaret hacmini artırmıştır. 1888-1889 yıllığında otuz üç olan tacir sayısı
1891’de otuz sekize ulaşmıştır. 1892’de otuz beş kişilik kadronun içinde Selanik’in
küçük Ermeni cemaatine mensup Sérovpé S. Gulbenkian dâhil olmuştur. Sérovpé S.
Gulbenkian afyon, tahıl, yün ve pamuk satıyordu ve aynı zamanda diğer pek çok tüccar
gibi alım satımlarda komisyonculuk yapıyordu.

1893-94 yıllığında otuz dört olan tüccar sayısı 1895’de büyük bir azalma
göstererek on sekiz kişiye düşmüştür. Isac S. Abastado ham post, Joseph Benroubi deri
ve ham post, M. Cohen Oğlu pamuklu dokuma, L. Karlaganis komisyonerlik ve Türk
çorapları, Fernandez ve Misrachi deri ithalatı, Em. Is. Navarro kolonyal mallar ve çivit,
N. C. Papadopoulos kolonyal mallar, D. Papasouliotis post ve komisyonerlik, D.
Pesnikidés post ve pamuk ihracatı, Samuel Saporta’nın Oğulları kolonyal mallar, Senor
A. Saporta yün ve pamuk, Elia Sciounina ham deri, D. Serefa koyun, kuzu ve keçi
derileri ile pamuk ve yün, Isaac Simha kolonyal mallar, D. I. Sullam sırma, Osman
Tefik Efendi post, Jean A. Topuz pamuk işi ile uğraşıyordu.

1896 yıllığı bir önceki yıllıkta kayıtlı on sekiz kişilik tüccar kadorosunun
değişmeden devam ettiğini göstermektedir. İki yıl sonra tüccarların sayısı yirmi bir
olmuştur. 1900 yılında “Négociants” başlığı altındaki on dokuz tüccarın dışında yıllıkta
özel bir tüccar grubuna daha yer verilmiştir. “Négociants: Principaux İmportateurs De

85
Marchandises Anglaises” İngiliz mallarının başlıca ithalatçıları olarak sınıflandırılan
Elia M. Aélion ve A. Kapandji’nın (A. Kapancı) her ikisi de ipekli malların ticaretini
yapıyordu.

1901’de Joseph Benroubi, M. Cohen Oğlu, Garabet H. Ghazarian, L.


Karlaganis, Em. Is. Navarro, Papasoglou Kardeşler, D. Papasouliotis, D. Pesnikidés,
James Rasy, Senor A. Saporta, Elia Sciounina, D. Serefa, Sidés ve Şirketi, Osman Tefik
Efendi, D. J. Tourpali, Jean A. Topuz, James Rasy ve D. Serefa’dan oluşan on altı
kişilik tüccar kadrosu takip eden sekiz yılda bir iki değişiklikle yıllıklarda yer almaya
devam etmiştir. 1902’de büyük tüccarlar grubundan Garabet H. Ghazarian’ın ayrılmış,
1903 yılında onu L. Karlaganis, Em. Is. Navarro izlemiştir. Aynı yıl Pisnikides’in dâhil
olmasıyla tüccarların sayısı on dört olarak gerçekleşmiştir. 1904’de D. J. Tourpali ve
James Rasy’in isimleri artık “Négociants” başlığı altında yer almıyordu. Eski
tüccarlardan Garabet H. Ghazarian yeni ortağı M. Fernandez ile birlikte gruba dönüş
yapmıştır. 1909’da Elia Sciounina ve Pisnikides artık büyük tüccarlar arasında
bulunmuyordu. 1912 yıllığında büyük tüccar olarak kayıtlı olan tek kişi Selanik’in
tanınmış tüccar ailelerinden Allatiniler’e mensup olan Fratelli Allatini’dir251. Selanik’te
mesleki uzmanlaşmanın artmasıyla ticaret erbabının kendisini büyük tacir olarak
tanımlama ihtiyacı görmediği anlaşılmaktadır.

o. Halı ve Döşeme Satıcıları

Evlerin zemin döşemesi için gerekli eşyayı satan mefruşatçılar Şark Ticaret
Yıllıkları’nda “Tapissier” kelimesi ile ifade edilmiştir. Şemseddin Sami’nin Kamus-ı
Fransevi’sinde “Tapissier”252 kelimesi “Mefruşata müteallik eşyayı yapan ve satan,
yorgancı, halıcı” olarak açıklanmıştır. Mehmed Salâhî’nin Kamûs-ı Osmânî adlı
eserinde “Mefruşat”253 kelimesi için “Seccade, kilim, halı, minder ve eşya-yı saire
manasında kullanılır: mefruşat-ı beytiyye” tanımı verilmiştir.

19. yüzyılın ortalarında kilim, ihram254, keçe255, orta keçesi, hasır, kebe256,
Yanbolu kebesi, kaliçe257, halı, örtü, post ve muşamma geleneksel Osmanlı evlerinin

251 Ayrıntılı bilgi için bakınız: İpek, ss.67-121.


252 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.2097.
253 Kamus-ı Osmani, s.368
254 Fatih Bozkurt Bugün sadece Hac ibadetini yerine getiren Müslümanlar tarafından giyilen ihramın 18. ve 19. yüzyıl

terekelerinde genellikle yaygı olarak kullanılan mefruşat türü olduğunu, nitekim ihramların gayrimüslim
terekelerinde de bulunduğunu belirtmektedir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Bozkurt, s.249.
255 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü “Keçe: İplikten dokunmamış, yün ve kıldan ıslatılarak dövmek

suretiyle yapılan kalın, kaba kumaş. En alasından külah yapılır; çizme ve bilhassa çarık giyenler ayaklarına,

86
zemin döşemelerinde en çok kullanılan mefruşat çeşitleriydi. İster müslim-gayrimüslim
isterse fakir-zengin olsun bu eşyalar hane sahibinin zevkine ve bütçesine bağlı olarak
her evde bulunması olağan eşyalar arasındaydı258.

Batılı yaşam tarzı Selanik’te özellikle dokuma ürünlerinde tüketim eğilimlerini


değiştirse de evlerin zemin döşemelerinde geleneksel yaygı çeşitlerinin kullanımı
hâkimdi. Küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu Selanik, keçe imalatının önemli
merkezleri arasındaydı. Burada üretilen keçeler İstanbul halkının talebinini de
karşılıyordu. İstanbul ve Selanik’te de Frenkari, İngilizkari, Fransızkari keçe çeşitlerinin
talebi yüksek değildi. Fiyatları diğer döşeme eşyalarına göre daha uygun olan hasırlar
Mısır’dan, ihramlar ise başta Cezayir ve Tunus olmak üzere dokuma imalatında söz
sahibi olan Kuzey Afrika ülkelerinden temin ediliyordu. İhramların kullanım yerleri
birbirinden farklıydı. Evlerdeki sedirlerin hazırlanması için tahta kerevetin üzerine içleri
yapağı yünü ile doldurulmuş minderler konulur, onun üzerine pamuk doldurulmuş
minderler serilirdi. En üste de kırmızı tüylü Trablus ihramı serilirdi. Mesire yerlerinde
üzerine oturmak içinse kenarları saçaklı seyir ihramları kullanılırdı. Aynı ihramlar
gerektiğinde konaklarda sofaya serilir, üzerlerine minder konularak oturulurdu259.

Seccadeler iki-üç metrekare büyüklüğünde olan, birkaç tanesi bir odanın


zeminini kaplayabilen dokuma çeşitleriydi. Seccadelerle aynı anlamda kullanılan
kaliçeler de 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlaşan halılardan oldukça küçük
boyutluydu. Nitekim 1910’larda kaleme aldığı eserinde Osmanlı toplum hayatını
anlatan Abdülaziz Bey de odanın ortasına serilen halıyı yekpare dokunmuş olarak
nitelendiriyordu. 19. yüzyılın son çeyreğinde Frenk halısı, İngiliz halısı, İzmirkari ve
Gördüs halılarının kullanımı moda haline geldi ve halılar evlerin tefrişinde daha fazla
kullanılmaya başlandılar260.

Selanikliler’in evlerini tefriş ederken kullandıkları zemin döşemelerinin izini


1840’lı yıllara ait üç farklı tereke kaydından izlemek mümkündür. Osman Ağa’nın pek
çok ev eşyasının yanında dördü talaşla, kalanları yünle dolu on üç büyük minderi, otuz

bacaklarına keçe sararlar. Keçeden ayak terliği yapılır. Giyimde kullanılmadığı takdirrde yere döşenir, serilir, kapu
perdesi olur, keçeden çadır yapılır.” s.152.
256 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü “Kebe: En kalın keçenin adı, çoban kepenekleri kebeden yapılır,

hayvan üstüne örtülen kebe örtülere de teyelti denilir. Hem kepenek hem de teyelti yapılan tüylü bir kebenin adı da
Yanbolu kebesi idi.”, s.152.
257 Kamus-ı Osmani, “Kaliçe: Küçük halı, seccade”, s.209; Kamus-ı Türki, “Kaliçe: Haliçe veya kaliçe, küçük halı,

ülkerli kilim, seccade”, s.570.


258 Bozkurt, s.279.
259 Abdülaziz Bey, s.164; Bozkurt, ss.282-283.
260 Abdülaziz Bey, s.119; Bozkurt, ss.290-295.

87
sekiz büyük yastığı, bir kilimi, iki seccade halısı, dört de Mısır hasırı vardı. Hali vakti
yerinde bir kişi olan Ahmed Efendi’nin terekesinde çok sayıdaki kitap dikkat çekiyordu.
Anlaşılan parasınını kitaplara harcamaktan çekinmiyordu. Arkasında pek çok kitap
bırakmakla birlikte evinin zemini için iki halı, iki keçe ve bir yünlü ihramı yeterli
bulduğu anlaşılıyordu. Nispeten fakir olan Mehmed kızı Hadice’nin de evinin
odalarında dört minder, bir büyük yastık ve bir orta keçesi seriliydi. Zenginler ve
yoksulların evlerinin döşemelerinde çok farklılık bulunmadığı görülmektedir261.

Guedalia Abram Errera Selanik’in önemli tüccarlarından biriydi ve yıllıkların


yayımlanmaya başladığı 1881’de şehirdeki birkaç “quincaillerie” mağazasından birinin
sahibiydi. İşletmesinin 1852 yılında kurulduğunu bildiren Errera, dükkânında nalburiye
ürünleriyle birlikte tuhafiye, sırma ve iç çamaşırının yanında Selanikliler’in beğenisine
uygun halıların satışını da yapıyordu. 1898’de oğullarının da muşamba ticaretine
başlamasına yardımcı olan Guedalia Abram Errera’nın 1900 yılında tüm işlerini
çocuklarına devrettiği görülmektedir. G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi firması 1912
yılına kadar Selanikliler’in evlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmiştir. Halı ve
döşeme satıcılarının müstakil bir meslek olarak sınıflandırılması ise ancak 1912 yılında
olmuştur. Tevfik ve Kardeşi, Jacob Aron, Jacob Cohen, O. Mollik, Semtov Montekio,
E. Nerandji ve M. Samez’den oluşan tüccar kadrosu daha önce Selanik iktisadi hayatı
içinde bulunmamış isimlerden oluşuyordu.

D. İthalatçılar ve Simsarlar (Yatırım Malları)

Bu grupta daha çok ham deri, yün, pamuk, ipek kozası gibi malların ithalat ve
ihracatına aracılık eden tüccarlar bulunmaktadır. Tellallar, komisyoncular, ham post
satıcıları, kürk tüccarları, kürkçüler, imalatçılar bu gruba dâhil olan meslek gruplarıdır.

a. Tellallar

Selanik’te zanaatkârlar ve sanayiciler aynı zamanda kendi mallarının


satıcılarıydı. Terziler diktikleri elbiseleri, fabrika sahipleri ürettikleri pamuklu
dokumaları doğrudan müşterilerine satıyorlardı. Bunların dışında tellallar ticari
bağlantılarını kullanarak mal almak veya satmak isteyenleri bir araya getiriyordu.
Komisyonerler, tellallar ve kolonyal mal satıcılarından oluşan aracılar büyük bir
mesleki kategori oluşturuyordu. Bununla birlikte “Courtier” olarak sınıflandırılan

261 Anastassiadou, ss.216-219.

88
tellalların bu sektördeki sayısı sınırlıydı. 1840’lara ait bir vakıf defteri Selanik’teki
“dellal” sayısını sadece iki olarak tespit ediyordu. Bu belki resmi bir sayım değildi ama
tespit edilen 139 meslek kapsamlı bir araştırma yapıldığını gösteriyordu262.

Tellallar ilk kez 1883 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda müstakil bir meslek olarak
tasnif edilmiştir. Aynı yıl yıllıkta yer alan tek isim tahıl ve pamuk satışında uzmanlaşan
Abr. M. Faraggi’dir. Beş yıl sonra aynı mallar için aracılık yapan Matatia Cohen’in
dâhil olmasıyla tellal sayısı iki olmuştur. 1896’ya kadar bu ikilinin temsil ettiği meslek
grubu iki yıl sonra Matatia Cohen’in ayrılmasıyla önce tek kişiye düşmüş sonrasında ise
aniden gözden kaybolmuştur. 1912 yılında “Courtiers En Denrees Coloniales” olarak
farklı bir uzmanlaşmayla tekrar ortaya çıkan tellallar Barouh D. Abastado, Jacob D.
Abastado, Samuel M. Abastado, Jacob Assael, Elie Asséo, Sabetay Sadi, Elie Sciaky,
Isac Simha’dan oluşan kadroyla Selanik’in artan ticari faaliyetlerine aracılık etmeye
devam etmiştir.

b. Komisyoncular

Müşterisi namına mal alıp satan tellallardan farklı olarak komisyoncular aynı
zamanda toptan mal satan tüccarlardı. Şark Ticaret Yıllıkları’nda ilk kez 1883 yılında
tasnif edilen dokuz komisyoncunun biri dışında tamamı gayrimüslimlerden oluşuyordu.
Joseph Is. Scialom’un asıl mesleği tuhafiyecilik ve “quincaillerie” mallarının satışıydı
ve Saias Han’daki dükkânından parekende ve toptan satış gerçekleştiriyordu. İstira
Mahallesi’nin ev sahipliği yaptığı dört isim J. D. Coides ve Şirketi, Samuel Abram
Nahmias, Salomon Ascher Salem ve Elia Sciounina ve Şirketi ham deri, kürk, post,
pamuk, yün ve yağlı tohumlar gibi malların ihracat ve ithalatçılarıydı. Abraham B.
Gattegno bu malların yanı sıra ipek kozası gibi Avrupa pazarlarında talebi yüksek bir
malın satışını yapıyordu. I. Nehama Oğlu Avrupa’daki çeşitli fabrikaların temsilciliğini
üstlendiğini özellikle vurguluyordu. Bu yönüyle Nehama tüccarlıktan ziyade
komisyoncu yönünü öne çıkarmıştır. Bu kadronun içindeki tek Müslüman tüccar olan
Osman Tefik Efendi post ve tahıllardan oluşan sınırlı bir ürün çeşitliliğine sahipti. A. Z.
Parisini ve Şirketi Selanik’teki şapka satıcılarından biriydi. Avrupalı şirketlerin ticari
temsilciliğini yapıyordu Aynı zamanda mobilya ürünlerinin tamirini gerçekleştiriyordu.
Birbirine son derece uzak bu meslekler tüccarların kazançlı gördükleri farklı alanlarda
yatırım yapmaya ne kadar açık olduklarını göstermektedir.

262 Anastassiadou, ss.287-289.

89
1885’de J. D. Coides ve Şirketi, A. Z. Parisini ve Şirketi, Joseph Is. Scialom ve
Osman Tefik Efendi’nin ayrıldığı B. Salomon Juda, Joseph M. Negrin ve Senor A.
Saporta ve Şirketi’nin eklendiği komisyoncular sayılarını korumuştur. 1888 yıllığında
Elia Sciounina ve Şirketi ve B. Salomon Juda yerine komisyonculara iki yeni isim dâhil
olmuştur. Bunlardan Josef J. Haim Abram B. Gattegno ile Samuel Nahmias ise I.
Nehama’nın Oğulları ile ortaklık kurmuştur. Komisyoncular sermayelerini birleştirerek
artan rekabette avantaj sağlama yoluna gitmiştir. Yahudi tüccarların Avrupa’nın önemli
ticari merkezlerinde bağlantılarının olması ve yabancı dillere hâkim olmaları
komisyonculuğun tekellerinde olmasını sağlamıştır. 1889-90 yıllığında Chr. Pentzos
isimli Yunan tüccar komisyonculuğa başlayarak Yahudilerin oluşturduğu halkaya
katılmış ve ertesi yıl Senor A. Saporta ve Şirketi ile birleşerek mesleki konumunu
güçlendirmiştir. 1895’e gelindiğinde sekiz kişilik komisyoncu grubunun sadece yarısı
Yahudilerden oluşmaktadır.

1901’den itibaren “Commissionnaires-İmportateurs” (komisyoner-ithalatçılar)


ve “Commissionnaires Pour la Province” (şehir için komisyoncular) olarak uzmanlaşan
bu meslek grubunun sayısı 1909’da on üçe yükselmiştir. 1912 yıllığında sadece
“Commissionnaires Pour la Province” başlığı tasnif edilmiştir ve Selanik’teki yükselen
milliyetçi hareketlere paralel olarak bu başlık altında yer alan altı komisyoncu da
Yunanlılar’dan oluşmuştur.

c. Ham Post Satıcıları

Hayvan derilerinin işlenmesi ve ticareti Selanik’teki en kapsamlı iş kollarından


biriydi. Deri tüccarlarından farklı olarak ham post ticaretiyle uğraşanlar tabaklanmamış
her türden derinin alım ve satımını meslek edinmişti263. Post, Osmanlı gündelik
hayatında Müslüman veya gayrimüslim ayrımı olmadan evlerin taban döşemesinde
kullanılan yaygılardan biriydi264. Ayrıca hayvan postları yere serip üstüne oturmak
amacıyla da kullanılırdı ki bu amaca hizmet edenlere de pösteki denilirdi265.

Bu meslek dalı ilk kez 1895 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda düzenlenmiştir.
Tamamı ihracatçılardan oluşan meslek erbabı koyun, kuzu ve keçilerden elde edilen
postların satışını gerçekleştiriyordu. Deri tüccarlarında olduğu gibi post satıcılarında da

263 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, “Peau: Dibagat olunmadık her nev’î deri”, s.237. Resimli
Kamus-ı Fransevi, “Peau: Deri, cild, post”, s.1651.
264 Bozkurt, s.279.
265 Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, “Pösteki”, 4. Basım, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı

Yayınları, 1993, s.780.

90
Yunanlı tüccarların ağırlığı vardı ve bu kişilerin bir kısmı doğal olarak her iki mesleği
birden yapıyordu. Joseph Benroubi ve D. Serefa bu gruptaki tüccarlardı. D.
Pesnikides’in sattığı mallar arasında pamuk da yer alıyordu. Müstakil çalışan A.
Menexes, Isaac S. Abastado, D. Papasouliotis, Sidés ve Şirketi’ye Christodoulos &
Stergiou ortaklığının da dâhil olmasıyla ham post satıcıları dokuz kişilik bir kadro
oluşturuyordu.

1896’da Mahvürff isimli tüccarın eklenmesiyle post satıcılarının sayısı ona


yükselmiştir. Takip eden birkaç yılda tüccar grubundaki isimlerin yerlerini koruduğu
görülmüştür. 1902 yılında Isaac S. Abastado’nun ayrılmasıyla oluşan boşluğu
Chafcouloff Kardeşler doldurmuştur. 1903’de debbağ olarak da faaliyet gösteren Alex
Mavro’nun yanı sıra N. Milichros ve Pisnikidis’in dâhil olmasıyla tüccarların sayısı on
üçe ulaşmıştır. Bu kişilerden sadece birinin Yahudi olduğu göz önüne alınırsa ham post
ticareti tamamen Yunanlı tüccarların tekelinde olan bir meslek dalı haline gelmiştir.
Ertesi yıl Loussa Sarfati’nin post satıcılarına katılması bu durumu pekiştirmiştir.

Ham post ticareti 1909’dan itibaren çok sayıda tüccarın faaliyet gösterdiği bir
meslek dalı haline gelmiştir. Aynı zamanda mesleki uzmanlaşmanın artmasıyla post
ticaretiyle uğraşan tüccarlar: ithalatçılar, ihracatçılar ve vahşi hayvan postu
ihracatçıları266 olarak üçe bölünmüştür. Chafcouloff Kardeşler & Joseph Benroubi ve
Şirketi, Mario M. Covo & Mario Fernandez, Abram. Jocoël & Edmond Maulwurf,
Méxis & Bozinis, Mossé & Gattegno, Salcouloff Kardeşler & J. Sarfatis ortaklıkları
post ithalatı yapmak üzere sektöre hızlı bir giriş yapsa da 1912 yılında tüccar grubunun
sayısı beş kişiye düşmüştür. Selanik’te ithal posta olan talebin düşük olduğu
anlaşılmaktadır.

Ham postun ihracatını yapan tüccarlara 1909’da eklenen en önemli isim Amar
Kardeşler’dir. Banker bir aile olan Amar Kardeşler ellerindeki sermayeyi
değerlendirmek için post ihracatını uygun bir iş dalı görmüş olmalıdır. Mario M. Covo,
Mario Fernandez & Edmond Maulwurf, J. Salfatis & P. Pesnikides, D. Serefas &
Beniko Saltiel, C. Xanthos’dan oluşan tüccarlar 1912’de on kişilik bir kadroyla faaliyete
devam etmiştir.

266Resimli Kamus-ı Fransevi, “Peaux Sauvagine: Kürkçülerin tilki, çakal ve tavşan gibi hayvanların postlarına
verdikleri isimdir”, s.1966.

91
1909’da Selanik’te vahşi hayvan postu ihraç eden beş tüccar bulunuyordu. Th.
Scutari ve Şirketi’nin faaliyetleri arasında kürk ticareti de bulunuyordu. Edmond
Maulwurf, P. Pesnikides, D. Seréfas ve C. Xanthos ise hem besi hayvanları hem de
vahşi hayvanların derilerinin ihracatını meslek edinmişti. 1912’de bu tüccar
kadrosundan sadece C. Xanthos ayrılmış, kalan dört kişi yeni meslek dalını devam
ettirmiştir.

d. Kürk Tüccarları

Şark Ticaret Yıllıkları’nda her ikisi de kürkçü olarak adlandırılabilecek iki ayrı
meslek bulunmaktadır. Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde “Pelletier”267
kelimesi “Derilerden kürk yapıp satan, kürkçü” olarak, “Fourrure”268 kelimesi ise
“Kürk, ferve, kürklü libas” olarak açıklanmıştır. Bunlardan birinci hayvan kürklerini
kesip biçerek elbise haline getirmekle uğraşırken ikincisi bu hazır ürünlerin satışını
yapmaktadır. Reşat Ekrem Koçu kürk tüccarlarının debbağlardan işlenmiş halde
aldıkları kürkleri işçileri marifetiyle önce parçalara ayırıp sonra bunları ince bir dikişle
birleştirmek suretiyle ferve olarak adlandırılan kalıbı çıkardıklarını, daha sonra
fervelerin kendilerine denk kıymette kumaşlarla kaplanarak elbise olarak giyilmeye
hazır hale getirdiklerini belirtmektedir269. Moda, kullanılan kumaş türleri, tercih edilen
elbise kesimleri kısacası toplumun giyim alışkanlıkları üzerinde mutlak bir etkiye sahip
olsa da kürkün sahibine kazandırdığı prestij onu geçen zamana karşın vazgeçilmez
kılmaktadır.

1881’de kürk ticaretiyle uğraşan sadece iki tüccar bulunuyordu. İsmine ham
post tüccarları arasında da rastladığımız Th. Scutari ve Şirketi Saul Han’da, Nic. Sideri
ise dericilerin de yoğun olarak bulunduğu İstanbul Çarşı’da faaliyet gösteriyordu.
Bundan sonra on dört yıl boyunca kürk tüccarları yıllıklarda yer almamıştır. Bu sürede
Selanik’te kürk talebi bulunmuyor muydu? Stein, Tiring, Orosdi Back gibi büyük
mağazalar Avrupa modasına uygun paltolar, pardösüler ve harmanilerle Selanik’in
giyim alışkanlıklarını değiştirse de kürkün geleneksel giyimin bir parçası olarak
kullanılmaya devam ettiğini görüyoruz. Nitekim Nic. Sideri kürk ticaretini bıraksa da
1895’de Th. Scutari ve Şirketi & Tzionda Kardeşler ortaklığına müstakil olarak faaliyet
gösteren N. Papamoskou eklendiğinde üç kişilik bir kadro kürk ticaretine yeniden

267 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1657.


268 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1085.
269 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, s.165.

92
başlamıştır. Ertesi yıl yeni katılan isimlerle kürkçülerin sayısı artarken yeni ortaklık
yapıları kurulmuştur. Tzionda Kardeşler & Tiano & Venizia, Th. Scutari ve Şirketi & N.
Papamoskou, D. Benusillo’dan oluşan gruba 1898’de Misrachi ve Şirketi eklenmiştir.
Kürk ticareti azalmadığı gibi büyümesini sürdürmüştür. 1909’a kadar kürk tüccarlarının
değişmediğini görüyoruz. 1912’de ham post satıcılarının üçe bölünmesi üzerine kürk
ticaretinin en deneyimli ismi olan Th. Scutari ve Şirketi mesleğini vahşi hayvan postu
ihracatı olarak beyan etmiştir. Önceki tüccar kadrosundan sadece N. Papamoskou’nun
Adelfi Papagueorghiou ile kurduğu ortaklıkla kürk ticaretine devam ederken Adelfi
Douma & Adelfi Micou, Arguiri Samara & Naoum Samara ortaklıkları ve Papachristou
ve Oğulları’nın katılmasıyla yedi kişilik tüccar grubu sayısını korumaya devam etmiştir.

e. Kürkçüler

Osmanlı’da zenginlik ve itibarın simgesi olan kürklerin en revaçta olanları


samur, vaşak, kaakum ve tilkiden yapılırdı. Kadınlar kürkü ev içinde giyerken erkekler
bu gösterişli giysiyle dışarı çıkardı270. Kişinin zevkine ve bütçesine bağlı olarak birkaç
tane kürkü olabileceği gibi hatırı sayılır sayıda kürk sahibi olanlar da vardı. Abdülaziz
Bey 1910’lu yıllarda kaleme aldığı “Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri” isimli
eserinde ekâbirden kişilerin konaklarında oturma odasının dışında şahsi kullanımına
tahsis edilmiş bir kürk odası bulunduğunu belirtmektedir:

“Kürk odasında, hane sahibinin çeşit çeşit kürkleri durur. Asrın başlarında
kübera ve vüzeradan olanlar ilkbahar, kış ve sonbahar mevsimlerinde değişen hava
şartlarına uygun olarak sabah, akşam hatta hava değişirse gün içinde de değişik
kürkler giymek zorunda idiler. Buna ihtimam göstermeyenlere tabiatsız ve hasis gözüyle
bakılırdı. Her mevsimin icab ettirdiği bu cins kürklerin yüzleri elvan renk çuka veya
kazmir yahut Hint kezisi ya da daha kibarane olmak üzere kenarları iki parmak çiçekli
düz renk buhu-u şalî’den yapılır.”271

Avrupa modasına uygun kıyafetlerin çekiciliğine kapılan Selanikliler için de


kürkler hala elbise dolaplarının vazgeçilmez parçalarıydı. Raif Efendi Osmanlı
ordusunda subaydı ve Batılı tarzdaki üç setre, altı ceket ve dört pantolonun yanı sıra
soğuk Selanik kışları için iki de kürkü bulunuyordu. Muhasebecilik yapan Ahmet Nuri
Bey ise daha yüksek bir gelire ve geniş bir çevreye sahip olmalı ki nispeten fazla sayıda

270 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, s.165.


271 Abdülaziz Bey, ss.164-165.

93
giysisi vardı. Bir düzineden fazla setre, on beş pantolon, on üç kürk, sekizi Frenk
tarzında yirmi altı gömlek Ahmet Nuri’nin hareketli bir yaşamı olduğunu gösteriyordu.
Yarım düzine kadar yüzük ve bir çift elmas kol düğmesi ve bir altın saat bu zevkli
Osmanlı Efendisinin toplum içinde fark edilmeyi sevdiğine delalet etmektedir272.

Kürk aynı zamanda elbiselerde aksesuar olarak da kullanılırdı, tıpkı Selanikli


Yahudi hanımların kenarları kürkle süslenmiş ceketleri “kapitana”larda olduğu gibi.
Yahudi erkekleri kıyafetlerini koyu renkli ve geniş kollu, kenarları kürkle kaplanmış
cübbelerle tamamlarlardı273.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda kürkçüler ilk kez 1912 yılında müstakil bir meslek
olarak sayılmıştır. Daha öncesinde kürk almak isteyenlerin gittiği adres kürk tüccarları
olmalıdır. A. Cenap & Halil Halet dışında yıllıktaki diğer kürk tüccarları A. Mayer ve
Şirketi & S. Stein ortaklığı ve Victor Tiring ve Kardeşleri’ydi. Son moda paltolar,
pardösüler, pelerinlerle birlikte Avrupa’da yaygınlaşan kürk yakalı mantolar
Selanik’teki kadın ve erkek müşterilerin değişen beğenisine hitap ediyordu274.

f. İmalatçılar

Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde “El veya makine ile yapılan


mamulat-ı sınaiyyenin külliyetle imali, fabrika işi, fabrika malı, manifatura” olarak
çevrilen “Manufacture”275 kelimesi için Sinapyan sözlüğünde “Mamulat, imalat,
masnuat, manifatura, fabrika, imal, işleme”276 açıklaması verilmiştir. Bu
tanımlamalardan hareketle Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Manufacture” başlığı altında
sıralanan meslek erbabından sadece konumuz kapsamında incelediğimiz giyim, kuşam,
tekstil ve değişen yaşam tarzıyla alakalı meslekleri yapan imalatçı, fabrikatör ve tacirler
değerlendirmeye alınmıştır.

1881 yılında E. M. Aelion, Isac Jacob Bensussan, Mehmet Kapancı, C.


Lombardi, H. Mercado Jussua, N. A. Mallah, Hadji A. Oğlu Mischef, Simantof
Recanati, N. Sachellarides, Isac Salmona & Ascer Salmona, Moise Safarana’dan oluşan
meslek erbabının büyük çoğunluğu ipekli, yünlü ve çeşitli dokuma ürünlerinin
imalatçılarıydı. İngiliz ve Fransız ipeklileri imal eden Simantof Recanati 1883’deki tek

272 Anastassiadou, ss.250-252.


273 Ovadya (Ed.), ss.27-29.
274 Zafer Toprak, “Tesettürden Telebbüse ya da Çarşaf veya Elbise – Milli Moda ve Çarşaf”, Tombak Antika

Kültürü Koleksiyon ve Sanat Dergisi, Sayı 19 (1998), s.57.


275 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1411.
276 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.95.

94
manifaktürdür. 1885’de Elia Aelion’un dâhil olmasıyla sayı önce ikiye daha sonra
1888’de Abr. Nafiés’in eklenmesiyle üçe yükselmiştir. 1889-90 yıllığı imalatçıların
oluşturduğu meslek erbabının sayısının düzenli bir artış eğilimine girdiğini gösterir. Elie
M. Aélion, Afias & Saltiel, Husni & Mustafa & Mehmet Kapancı, Isaac S. Misrachi &
Simantob Recanati’den oluşan imalatçıların etnik yapısı Yahudiler ve dönmelerin
Selanik ticaretindeki hâkim konumunu teyit etmektedir. Selanik’teki Kapancı
dönmelerinden olan Mehmet Kapancı bu grubun içindeydi ve şehrin en zengin on ismi
arasındaydı. Servetini tekstil sektöründen elde etmişti. Büyük mağazaları, değerli
mülkleri, şehrin yeni kurulan Hamidiye Mahallesi’nde yeni yaptırdığı barok mimariye
sahip konağı ve cemaate ait eğitim kurumlarında yaptığı yöneticilik Mehmet Kapancı’yı
Selanik’in en tanınmış isimleri arasına sokmuştu277.

Beş yıl boyunca imalatçıların sayısında bir değişme yaşanmamıştır. 1895


yılında Nuri Ben Musa, C. B. Constantinidi, Hassid ve Nahmias, Mercado, I. H. Jessua
ve Simon Simotta’nın dâhil olmasıyla sayıları onbeş kişiye ulaşmıştır. 1898’de Them.
C. Slatko’nun eklenmesiyle sayısı on altıya yükselmiştir. Isaac S. Misrachi ve Simant.
Recanati’nin ayrılmasıyla imalatçıların sayısı 1900 yıllığında on dörde inse de 1903’de
Isaac I. Bensussan ve M. Ezratty Hasday’ın eklenmesiyle grup eski sayısına ulaşmıştır.
1909’a kadar birkaç ismin eklenmesi ve ayrılmasıyla yıllıklardaki imalatçı sayısı on beş
civarında seyretmiştir. 1912 yıllığında yer alan onbir manifaktür şu isimlerden
oluşmuştur: Ipranossian Kardeşler, J. Aélion’un Oğulları, Nahmias, Semtov S.Affias’ın
Oğulları, Husni, Moustapha (Mustafa), N. A. Mallahh, Matalon, Alchéh, Mercado, I. H.
Jessua.

III. YENİ MESLEKLER

A. Yeni Hayat Tarzı İle İlgili Meslekler

Şark Ticaret Yıllıkları’nda genişçe bir kategori olarak karşımıza çıkan bu gruptaki
işyerlerinin sayısı 1881 ile 1912 yılları arasında sürekli olarak artmıştır. Bu grup
içerisinde parfüm satıcıları, kuaförler, bijuteri satıcıları, saatçiler, hazır elbise satıcıları,
moda ve yeni ürünlerin satıcıları, erkekler için yeni ürünler satıcıları, kadınlar için yeni
ürünler satıcıları, kadınlar için giysi satıcıları, korseciler, mefruşatçılar sayılabilir.
1850’lerde Selanik burjuvazisi lüks tüketim ihtiyaçlarını Avrupa şehirlerine gezmek ve
alışveriş yapmak için gerçekleştirdiği seyahatlerde karşılıyordu. Yüzyılın ikinci

277 Baer, s.97.

95
yarısında Selanik’te demiryolları, liman gibi ulaştırma yatırımları yapıldı. Tramvay,
havagazı ve su hizmetleri hayata geçirildi. Surlarının yıkılmasıyla yeni mahalleler ve
yollar açıldı. Baskın Yahudi cemaatini dengeleyen Hristiyan ve özellikle Frenk nüfusun
sayısı artış gösterdi. Fransızca yayın yapan yerel gazetelerin sayısı arttı. Selanik’teki
muhafazakâr tüketim ve eğlence anlayışında dönüşüm sağlandı. Batı modasına uygun
giyinen kadın ve erkekler havagazı lambalarıyla aydınlatılmış Selanik gecelerinde boy
gösterdiler. Kısacası kültürel, fiziksel ve demografik yapıdaki değişim yeni iktisadi ve
mesleki faaliyetlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Fransa’da “magasin de nouveautés”
olarak adlandırılan çok katlı yenilik mağazalarının şehirde açtığı şubeler yeni ve
gösterişçi bir hayat tarzını şekillendirdi.

a. Parfüm Satıcıları

19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı pazarlarında kozmetik ürünlerine artan


bir talep vardı. Parfümerilerin sattıkları mallar arasında parfüm, sabun, kolonya, “eaux
de toilette”, yüz pudrası ve ağız suyu gibi birbirinden farklı kozmetik ürünleri yer
alıyordu. Orijinal Fransız parfümleri revaçta olsa da daha ucuz Alman taklitleri de talep
görüyordu. Selanik’in kadın ve erkekleri için parfüm sıkmak güzel kokmanın ve
bakımlı olmanın yanı sıra “à la vogue” yani modaya uygun olmanın da gereğiydi278.

1881 yıllığında parfümeri ticareti yapan esnaflardan biri S. Grassi diğeri ise
Franca Caddesi 4 numarada aynı zamanda kuaförlük yapan G. Nicolaidi isimli
tüccardır. Nicolaidi kuaför dükkânını parfümeri deposu olarak kullanmakta parfüm
satışlarını ise İstanbul Çarşı 136 numarada yapmaktadır. 1883 yılında Nicolaidi dışında
Saias Han 23 numarada bulunan Georges Varda ve Franc Meydanı, Rogotti Han ve
İstanbul Çarşı’da bulunan üç mağazasıyla Panajotides Kardeşler parfümeri satışına
devam etmektedir. Yıllıklarda farklı meslek dalları altında ismini gördüğümüz
Panajotides Kardeşler’in mağazalarında kozmetik ürünleri ile birlikte şapkadan kumaşa
kadar çok çeşitli mallara yer verdikleri anlaşılmaktadır. 1895’e kadar uzun bir süre bu
esnaf grubunun ilanları yıllıklarda yer almamıştır. 1896’da Jean N. Parissi parfümlerin
yanında fırça ve benzeri saç bakım ürünleri de sattığını beyan etmektedir. 1898 yılında
parfüm satıcılarının sayısında büyük bir artış olmuştur. Caracache (Karakaş) ve Baldji
Moustapha (Balcı Mustafa), İpekçi Kardeşler & Moise Mosseri ortaklığı, Rofel
Mosseri, Jean N. Parissi, Staglieno & Tchenio ortaklığı bu karlı ticaretin içinde yer

278 Köse, s.84.

96
almıştır. Birkaç yıl boyunca değişmeyen bu tüccar kadrosuna 1901 yılında iddialı bir
meslektaşları katılmıştır. Emilio Franco Şark Ticaret Yıllığı’na verdiği ilanda
spesiyallerinin bayanlar için hijyenik tuvalet malzemeleri olduğunu duyurmaktadır.
Sabri Paşa Caddesi’ndeki dükkânının yanı sıra sokak kumpanyaları ile hizmeti
müşterinin ayağına götüren bu yenilikçi tüccar dönemin modern iletişim araçlarından da
faydalanmayı ihmal etmemiş, uzaktan sipariş vermek isteyen müşteriler için ilana
telgraf adresini de eklemiştir. 1902’de tüccar grubundaki değişiklik Staglieno &
Tchenio ortaklığına Revah Hananel isimli tüccarın katılmasıdır. Bir yıl sonra ise
ortaklık yapıları yeniden değişmiştir. Emilio Franco İpekçi Kardeşler’le, Moise Mosseri
Rofel Mosseri ile yeni bir ortaklık kurmuştur. 1904’de de bu tüccar kadrosunda bir
değişiklik yaşanmamıştır. 1909’da Karakaş ve Balcı Mustafa’nın yeni ortağı Ali Nazım
isimli tüccardır. Selanik’teki dini cemaatlerin ticari faaliyetlerde kendi içine kapanık
yapısına uygun olarak iki Müslüman tüccarın ortaklık kurmayı tercih ettikleri kişi de bir
başka Müslüman’dır. Benzer bir ortaklık İpekçi Kardeşler ile İbrahim Moustapha
(Mustafa) Oğlu arasında kurulmuştur. Bunun dışında Moise Mosseri & Rofel Mosseri
ve Staglieno & Tchenio & Revah Hananel ortaklıkları ile Jean N. Parissi’nin müstakil
faaliyeti devam etmektedir. Parfümeri satıcılarına eklenen son tüccar A. G.
Dallengas’tır. Ancak 1909’da Joseph J. Nehama parfüm üreticisi olarak müstakil bir
başlıkta yıllıklarda diğer satıcılardan ayrılmıştır. Nehama İskele Caddesi’nin
paralelindeki dükkânında hem üretim gerçekleştirmekte hem de meslektaşları gibi
Selanikli hanımlara ve beylere satış yapmaktadır. Aynı yıl İpekçi Kardeşler giyimden
kozmetiğe pek çok son moda tüketim malının satıldığı Au Bon Marché279 isimli
mağazaları ile müstakil olarak da yıllıklarda zikredilmiştir. 1912’de İpekçi Kardeşler’in
Bon Marşesi yanında kozmetik satışında iddialı diğer büyük mağazalar da parfümeri
satıcıları arasında yer almıştır. Saint & Minas Pasajı’ndaki mağazasında Paris’ten
getirttiği ünlü İris parfümlerinin satışını yapan Anglo-Hellenic Co. Ld. of Salonica
bunlardan biridir280. Société Commercıale Du Levant, Orosdi Back ayrıca G. A.
Errera’nın Oğulları ve Şirketi, Ahmed Şakir ve Şirketi, Balcı Kardeşler & A. et K.

279 İstanbul’lu Bortoli Biraderlere ait Bon Marché gibi Selanik Bon Marşesi veya Au Bon Marché de Salonique de
Paris merkezli orijinal firmanın şubesi değildir. 1901 yılında 30 yıllık bir geçmişi olduğunu ifade eden bu büyük
mağaza müşterilerini en güncel moda ürünleriyle Avrupa ile eş zamanlı olarak buluşturuyordu. Kişiye özel dikim
konusunda da iddialı olan mağaza her türlü elbiseyi üzerinde istenen değişiklikleri yaparak 24 saat içinde teslim
edeceğini taahhüt ediyordu. Asıl mesleği ipekçilik olan ve Yahudi iken daha sonra Müslümanlığa geçen İpekçi ailesi
19. yüzyılın sonundan itibaren işlerini İstanbul merkezli olarak yürütmeye başlamış, Mehpare, Ertuğrul, Mustafa
Şamlı, Ahmed Faruki Grand Magasin Haute Nouveaute, Mehmed Karakaş gibi dönemin diğer büyük mağazalarıyla
birlikte Bahçekapı’da faaliyet göstermiştir. 1914 yılı Şark Ticaret Yıllığı’ndan Bon Marşe’nin Selanik’te hala
faaliyetine devam ettiği görülmektedir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Köse, ss.289-292.
280 Anastassiadou, s.183.

97
Dallengas ortaklığı, İbrahim Mustafa Oğlu, Jacob Pelossof, Jean N. Parissi, Halil Halet,
A. Cenap ve Moise Mosseri parfüm satışı yapan diğer tüccarlardır.

b. Kuaförler

19. yüzyılın güzellik anlayışını ve saç modasını benimseyen erkekler saçlarını


Avrupai usulde kestirmeye, yandan ve ortadan taramaya başlamıştır. Kadınlar çeşitli
alafranga modellerde kestirdikleri saçlarını türlü şekillerde taramış, kıyafetlerine uygun
olarak yerine göre örgülerle yerine göre topuzlarla toplamıştır. Saç modelleri değerli
taşlarla süslü taraklarla tamamlanmıştır281.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda mesleğini en istikrarlı şekilde sürüden tüccar


gruplarından biri kuaförlerdir. Saç keserek, peruk ve postiş takarak müşterilerine zarafet
katan birçok kuaför sanatını yıllar boyunca düzenli olarak yapmaya devam etmiştir.
1881 yılında Selanik’teki kuaförler Ferd. Gambassi ve G. Nicolaidi isimli tüccarlardır.
Nicolaidi parfüm ve saç bakım ürünlerini de sattığı dükkânına kadın müşterilerini
sürekli olarak bağlayabilmek amacıyla ayda 5 frank karşılığında abonelik de yapıyordu.
1885 yılında kuaförlerin sayısı dörde yükselmiştir. Antoine Messalonghiti Allatini
Hanı’nda, Thomas Afroditi, Ferd. Gambassi ve Osman Emin ise şehrin merkezindeki
Franc Meydan’ında müşterilerine hizmet veriyordu. Osman Emin kuaförler arasındaki
tek Müslümandı ve şüphesiz Müslüman kadın ve erkekler kendi cemaatlerinden bir
kuaförde kendilerini çok daha rahat hissediyorlardı. 1888’de bu kadroya Mehmed
Motoch isimli tüccarın dâhil olmasıyla Franc Meydanı’ndaki kuaför sayısı dörde
yükselmiştir. Ertesi yıl ise kuaförler arasındaki tek değişiklik Mehmet Motoch’un yerini
Thomas Parissi’nin almasıdır. Uzun süre bu kadro değişmemiştir. 1895’de altı olan
kuaför sayısı her yıl düzenli olarak artarak 1903 yılında on ikiye, 1912’de on beşe
ulaşmıştır. Mesleğin en deneyimli üyeleri; Ferd. Gambassi ve Antoine Messalonghiti 25
yılı aşkın geçmişleriyle kuaförlük yapmaya devam etmektedir. Biri dışında tamamı bir
meslektaşıyla ortak olarak faaliyet gösteren kuaförler Selanik’teki pek çok mesleğin
aksine Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların birbirine yakın sayılarda bulunduğu bir
meslek grubuydu.

281 Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, s.200.

98
c. Saatçiler

Saatçiler duvar, masa ve cep saatleri ile bunlara ait takı ve diğer gereçleri
satmaktaydılar. Batılı yaşam tarzına yakınlaşmanın bir işareti olarak saat kullanımı 18.
yüzyılın ortalarından itibaren Selanik yaşamında artan şekilde görülmeye başlamıştır.
Berthoud ve Breguet gibi Fransız malı saatler yanında Cenevre üretimi saatlerin talebi
yüksek olsa da en revaçta olanlar Marwick Markham, Benjamin, Barber, Perigal, Ralp
Gout, Isaac Prior marka İngiliz saatlerdir. Öyle ki mekanizmasının kalitesinden ziyade
saatin avuçtaki ağırlığına ve markasına göre tercihte bulunan Türk müşteriler için
İsviçreli üreticiler saatlerine kendi markaları yerine “London” veya “George Prior”
ibarelerini koymayı tercih etmektedir. Özel ilgi gören George Prior marka saatlerden
Selanik’e her yıl 30 düzine geliyordu. İstanbul’a giden ise bunun on katıdır. Saatlerin bu
kadar fazla talep görmesine hayret eden üretici Prior bile şaşkınlığını şu sözlerle ifade
etmiştir: “Türkiye’de şehirlerin kaldırımları saatlerle döşeniyor olsa gerek”282.

Duvar ve masa saatleri ise Selanik’in varlıklı ailelerinin evlerini süslüyordu.


Koca Kasım Paşa Mahallesi’nde oturan Çolak Ali Ağa’nın arkasında bıraktığı büyük
malvarlığı arasında yer alan bir saat, bir asma saat, bir telegraf saati ve bir de kurulunca
müzik çalan rühavi saat Müslümanların saatlere karşı taşıdığı tutkuyu göstermektedir283.

Saatçiler 1881 yılından itibaren Şark Ticaret Yıllıkları’nda düzenli olarak yer
almaktadır. Yıllıklarda mesleğini saatçi olarak beyan eden esnafın ismi çoğu zaman
bijuteriler başlığı altında da geçmektedir. Bunlardan biri olan G. Zinghinaris’in Yeni
Çarşı’daki işyerine gelen müşteriler aradıkları mücevherleri ve Cenevre yapımı saatleri
bir arada bulabiliyordu. 1881 yıllığında ismi bulunan bir diğer saatçi J. Marchides
İstanbul Çarşı’daki dükkânıyla meslektaşları arasındaki rekabete katılmıştır. Sektördeki
üçüncü firma ise Isac Botton ve ortaklarına aittir. 1883 yıllığındaki tek saatçi esnafı Isac
B. Cohen’dir. Aynı zamanda bijuteri işi de yapan Cohen’in ürünleri arasında saatlerin
yanı sıra değerli taşlar da bulunmaktadır. Takip eden altı yılda saatçiler başlığı
açılmamıştır. Ancak 1885’de bijuteri satıcılığı yapan Isaac Bourla & Menahem Bourla
ve Rassiadis & Zinghinar ortaklıklarının mücevherlerle birlikte saat de sattıklarını
beyan etmeleri her iki meslek arasında belirsiz bir ayrım olduğunu göstermektedir. Saat
sadece zamanı gösteren bir makine değil sahibine prestij katan değerli bir aksesuardı.
Tüccarların da kendilerini mücevherler ve değerli saatler satan bijuteriler olarak

282 Köse, ss.70-71.


283 Anastassiadou, ss.244-245.

99
tanıttıkları anlaşılmaktadır. 1889-1890 yıllığında mesleğin tek üyesi I. R. Benroubi
isimli Yahudi saatçidir. Duvar ve cep saatleri ile saatler için takılar satan Benroubi 1870
yılında kurulan işletmesinin köklü geçmişine vurgu yapmaktadır. Bijuteri olarak da
faaliyet gösteren Benroubi’nin dört yıl sonra G. Bader ile kurduğu ortaklığa 1903’de I.
Botton’un katılması saatçilerin birbirleriyle rekabet etmek yerine birleşerek işlerini
büyüttüklerini düşündürmektedir. Ancak bir yıl sonra I. Botton bu ortaklıktan ayrılarak
işlerini Garabed Basmandjian ile birleştirmiştir. 1909’da Levy J. Aélion ve Nahmias
ortaklığı ile Mallach Kardeşler’in de sektöre girmesiyle saatçi sayısı yediye
yükselmiştir. 1912 yılında saatçiler Levy ve Samuel Aélion, Athanassiou Kardeşler &
Benroubi ve Gattegno, Mallach Kardeşler & Botton R., Constantin Stavro & Orosdi
Back ortaklığı ile birlikte bir İngiliz-Yunan ortaklığı olan Anglo-Hellenic Co. Ld. of
Salonica’dan oluşmaktadır. Bireysel ortaklıkların yanısıra kurumsal firmaların faaliyete
geçmesi piyasanın yapısını değiştirmiştir. Selanik halkı artık zamanı göstermenin yanı
sıra evlerini veya kıyafetlerini tamamlayan bir aksesuar aynı zamanda bir statü
göstergesi olan saatleri pek çok tüketim malını birarada müşterilerine sunan bu büyük
mağazalardan karşılayabilmektedir.

d. Bijuteri Satıcıları

Günümüzde değerli olmayan malzemeler kullanılarak imal edilen takı ve süs


eşyalarını ifade eden bijuteri ürünleri 19. yüzyılda kuyumcuların yaptığı değerli
takıların tamamını ifade ediyordu. C. A. Lambropoulos ve Şirketi, Barouh Tazartes ve
G. Zinghinaris isimleriyle karşımıza çıkan bijuteri satıcıları 1881 yıllığında tamamı
Yunanlılar’dan oluşan bir esnaf grubudur. Sarraf ve banker olarak da faaliyet gösteren
Tazartes aynı zamanda Zinghinaris gibi Cenevre saatlerinin Selanik’te satışını
gerçekleştirmektedir. Kuyumcuların müşterileri arasında Selanikli kadınlar kadar erkek
müşteriler de bulunmaktadır. Yüzükler, elmas kol düğmeleri, altın saatler en çok tercih
edilen mücevherler arasındadır284.

1883 yıllığındaki iki isimden biri olan Isaac B. Cohen değerli taşların alım ve
satımı yanında saatçilikle de uğraşmaktadır. Pierre Doungari ise saat zincirleri,
madalyonlar ve broşların satışını yapmakta, altın ve gümüş mücevherlerin itinalı bir
şekilde tamirini gerçekleştirmektedir. Yıllıklarda yaptığı işi saatçi olarak tanımlayan

284 Anastassiadou, s.252.

100
bazı esnafın kuyumculukla da uğraşması bu iki işin birbiri içine geçmiş ortak bir ticari
faaliyete dönüştüğünü düşündürmektedir.

Selanik’teki kuyumculuk faaliyeti mücevher satışı ile sınırlı değildir. Nitekim


1885 yıllığında Alfred Joseph Cohen takı üretimi ve onarımı yaptığını beyan
etmektedir. Cohen dışındaki diğer esnaflar ortaklık olarak faaliyet göstermektedir. Isaac
ve Menahem Bourla Selanikli Yahudi kadınların bir tutku derecesinde bağlı oldukları
incileri satıyordu. İncilerden yapılan “yedek” isimli takı alnın üstünden geçirilerek
başlarındaki kofyanın iki yanına tutturulurdu. Boyunlarına ise “yadran” olarak
adlandırılılan inci kolyeler takarlardı285. Lambropoulos ve Şirketi & N. A. Mallah,
Rassiadis & Zinghinar ortaklıkları kuyumcuların işletmelerini birleştirerek işlerini
büyütme eğiliminde olduklarını göstermektedir. 1888’de Isaac ve Menahem Bourla
ortaklığı bijuteri satıcılığını bırakmıştır. 1889-1890 yıllığında kuyumcu olarak sadece
Isaac R. Benroubi ve Alfred Joseph Cohen adları kayıtlıdır. Beş yıl boyunca müstakil
birer işletme olarak ara vermeden faaliyete devam eden bu iki isme, 1895’de Mallah
Kardeşler’in katılmasıyla kuyumcuların sayısı üçe yükselmiştir. 1896 yılından itibaren
bijuteri olarak ticari faaliyet gösteren işletme sayısı düzenli olarak artış göstermiştir.
Isaac R. Benroubi & Isaac Bourla, Is. R. Botton & Alfred Joseph Cohen, Mallah
Kardeşler & M. Sadok ortak faaliyet göstermektedir. Bu tarihte bijuteri satan işlerlerinin
Yahudilere ait olduğu görülmektedir. 1900 yılında bu kadrodan Alfred Joseph Cohen
ayrılırken Constant N. Tchiungas & Kroussovo ikilisi dâhil olmuştur. Üç yıl boyunca
bijuteri satıcılarında bir değişme yaşanmamıştır. Hadji Agop Hatcharian, Hatchik
Hatcharian, Agop Marcarian ve Assodour Marcarian isimli Ermeni tüccarların
katılmasıyla 1904 yıllında bijuteri sayısı ona ulaşmıştır. Ermeniler kuyumculuktaki
bilinen hünerlerini Selanik’te de sergilemektedir. 1909 yılında Aelion ve Nahmias,
Moise Asséo, Cohen ve Perahia, Tchinguinaras Kardeşler’in eklenmesiyle bijuteri sayısı
onaltıya yükselmiştir.

1912 yıllığında sahte takı satan “bijouterıe fausse” müstakil bir başlık olarak
yıllıklarda yer almıştır. Bir İngiliz-Yunan ortaklığı olan Anglo-Hellenic Co. Ld. of
Salonica’nın yanı sıra Nizami, Fahri, Tevfik ve Şirketi, Paris merkezli Orosdi Back
Şirketi, Société Commercıale Du Levant, Tchenio & Alcalai piyasada yer alan diğer
satıcılardır. Levy Aelion & Samuel Aelion & Moise J. Asséo, Benroubi & Gattegno,
Mallah Kardeşler, I. R. Botton, M. Sadok bijuteri piyasasında varlıklarını devam

285 Ovadya (Ed.), ss.VII.

101
ettirmiştir. 1885’ten itibaren bijuteri olarak faaliyet gösteren Isaac Bourla’nın yerini M.
Bourla & S. Bourla ortaklığı almıştır. Selanik halkına yirmi yedi yıl boyunca hizmet
veren Isaac Bourla’nın ölmesi veya emekli olarak işini bırakması üzerine mesleğin aile
üyeleri tarafından devam ettirildiği görülmektedir.

e. Hazır Elbise Satıcıları

Hazır elbise satıcıları olarak adlandırabileceğimiz “Habillements


Confectionné” hali vakti yerinde Selanikliler’in aşina olduğu bir meslek dalıydı. Büyük
mağazaların henüz Selanik’te faal olmadığı 1850’lerde gezmek ve alışveriş yapmak için
Avrupa şehirlerine yolculuk yapmak Selanik burjuvazisinin sahip olduğu bir ayrıcalıktı.
Yüzyılın sonlarında demiryolları ulaşım sürelerini kısaltıp yolculuğun maddi yükünü
hafiflettiğinde Orta Avrupa şehirlerinden alışveriş yapmak şehirdeki seçkinler için
olağan hale geldi286. Parasallaşan Selanik ekonomisi toplumsal refahı artırdı ve tüketim
yapısı gelenekselden Batı normlarına doğru bir yol izledi287. Batı Avrupa’nın kültürel
etkilerinin daha yoğun hissedildiği bu dönemde şehirdeki yüz kişilik küçük Fransız
nüfusuna karşın Fransızca yayın yapan dört gazete bulunuyordu. Avrupa ülkeleriyle en
yoğun temasa sahip Yahudiler bile Fransızca konuşan, giyim-kuşam ve saç
modellerinde Paris modasını takip eden çocuklarının Frenkleşmesinden
kaygılanıyordu288.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda 1881’den itibaren yer almaya başlayan bu meslek


ilk olarak tüketiciye ulaşmak için reklam ve pazarlamayı etkin olarak kullanan büyük
mağazalar tarafından yapılmaya başlamıştır. V. Tiring & V. Schmill ortaklığı289 ile Levi
Ephraim yıllıktaki ilk hazır elbise satıcılarıdır. Fransızca yayın yapan Journal de
Salonique’de çıkan bir ilan Victor Tiring ve Kardeşleri firmasının Selanik’in soğuk kış
günlerinden korunmak için yünlü kumaştan paltolar, pardösüler ve pelerinler, her türlü
kumaştan ceketler, yakalar ve harmaniler sattığını duyurmaktadır. Mağaza, kibar ve titiz

286 Anastassiadou, s.337.


287 Zafer Toprak, “Tüketim Örüntüleri …”, s.26.
288 Paul Dumont, “Önce Fransızca”, Selanik 1850-1918 içinde, Gilles Veinstein (Ed.), 1. Basım, İstanbul: İletişim

Yayınları, 2014, ss.276-277.


289 1849’da İstanbul’da doğan, daha sonra göç ettiği Viyana’da Vitale Schimill ile V. Tiring & V. Schmill

terzihanesini kuran Victor Tiring 1882’de kardeşleriyle birlikte Viyana merkezli “Victor Tiring & Brüder, Terzilik ve
İhracat” şirketini kurar. Aynı yıl Galata’da Yüksek Kaldırım Mahallesi’nde bir şube açmak üzere başvuruda bulunur.
Tabelasında Almanca yanında Fransızca ismi “Victor Tiring & Fréres”e de yer verir. S. Stein ve A. Mayer gibi
dönemin büyük mağazaları ile rekabet eden şirket Lembeny, Czernowitz, Sofya, Fiume, Edirne, Selanik, Kos, Xanthi
ve Kahire’de açtığı şubelerle Yakındoğu’da tanınır hale gelmiş, tekstil üretim ve satışında etkin bir konuma
ulaşmıştır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Köse, ss.128-129.

102
dikim, zengin çeşit, kaliteli malzeme ve hepsinden önemlisi uygun fiyatlarlar vaat eden
bir pazarlama stratejisiyle müşterilerini cezbetmeye çalışmıştır290.

1883’de M. Ch. Goldenberg hazır elbise satıcılarını temsil eden tek isimdir. İki
yıl sonra Tiring Kardeşler, Joseph Bourla ile Efrahim Levi & Haim Mosseri’nin
katılmasıyla hazır elbise satıcılarının sayısı beş olmuştur. Victor Tiring’den ayrılan
Vitale Schmill’in oğullarıyla birlikte kurduğu V. Schmill ve Oğulları 1888 yılında
Sciaky & Levi ile üçlü bir ortaklık oluşturarak Selanikliler’e hazır elbise satmaya
başlamıştır. Tiring Kardeşler faaliyetlerine müstakil olarak devam ederken Joseph
Bourla & M. Ch. Goldenberg ile A. Mayer ve Şirketi291 ise Haim Mosseri ile ortaklık
kurarak sektördeki rekabettin içinde yer almıştır. 1889-90 yıllığında Sciaky & Levi’nin
bu kadrodan ayrıldığı görülür. V. Schmill ve Oğulları, Tiring Kardeşler’le eski
ortaklığına geri dönmüştür. 1894 yılına kadar hazır elbise satıcıları değişmeden yerlerini
korumuştur.

1895 yıllığında ismi karşımıza çıkan D. Andreopoulos isimli Yunan tüccarın


asıl faaliyet alanı komisyonculuktur. D. Andreopoulos, Barbaressou Kardeşler’e ait
Yunan konyaklarının Makedonya temsilciliğini ve hazır elbiselerin toptan satışını
yapmaktadır. Bir yıl sonra V. Schmill ve Oğulları’nın A. Mayer ve Şirketi ile ortak
olması üzerine Tiring Kardeşler bir kez daha müstakil çalışmaya başlamış, ancak
1902’de büyük mağazacılığın Selanik’teki temsilcilerinden S. Stein292 ile yeni bir
ortaklık kurmuştur. Hazır giyim ürünlerine gösterilen talep karşısında büyük
mağazaların birbiri ardına şehirde şube açtığı anlaşılmaktadır. Tiring gibi reklama önem
veren Stein de ilanlarında kadın, erkek, çocuk konfeksiyon ürünleri, kravat ve mendil
gibi aksesuarlar, İngiliz yağmurlukları sattığı bilgisini verir. Stein, ticari ilanların
olmazsa olmazı fiyat unsuruna şu şekilde vurgu yapar: “Her türlü rekabete meydan
okuyan sabit fiyatlar.293”

290 Anastassiadou, s.182.


291 Sigmund ve Albert Mayer kardeşlerin perakende ve toptan satış yapmak üzere 1874’de İskenderiye merkezli
olarak kurdukları A. Mayer & Co. Şirketi 1908’de merkezini Viyana’ya taşımıştır. 1882’den itibaren İstanbul Şubesi
ile de hizmet vermiştir. İki kardeşin ikinci kuşaktan yeğeni olan Eric J. Hobsbawm amcalarının Levant’da bir dükkan
zinciri kurduğundan bahseder. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Köse, ss.126-127.
292 1844’te doğan Salomon Stein tarafından 1863’te Kahire’de konfeksiyon satmak üzere küçük bir işletme olarak

kurulan Stein mağazası 1909 ile 1913 arasında İskenderiye, Assiut, Mansura, Minya ve Tantah şubelerini açarak
Mısır’daki etkinliklerini yoğunlaştırdı. 1883 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda İstanbul, Galata ve Beyoğlu’nda üç şubesi
bulunduğu anlaşılan Stein’in Selanik hatta Johannesburg’da da şubeleri bulunuyordu. Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Köse, ss.127-128.
293 Anastassiadou, s.182.

103
Bilinen ticari faaliyeti bankerlik olan Modiano, 1883’ten itibaren hazır elbise
satışı yapan ve bu konuda oldukça tecrübeli olan Goldenberg Kardeşler ile ortaklık
kurarak 1903’te hazır elbise satıcılarına katılmıştır. Bu ikilin bir diğer ortağı Marcos
isimli tüccardır. Müstakil faaliyet gösteren D. Andreopoulos’un yanı sıra V. Schmill ve
Oğulları & A. Mayer ve Şirketi, Tiring Kardeşler & S. Stein ortaklıkları devam
etmektedir. 1904’e kadar aynı ekip Selanikliler’e hazır elbise satışını sürdürmüştür.
1909 yılında Redjeb (Recep) ve Mehmed Arslan Kardeşler, A. G. Dalengas, Cohen ve
Şirketi & Joseph M. Francés & Hasson ortaklığı’nın katılmasıyla elbise satıcılarının
sayısı on ikiye yükselmiştir. 1912’de D. Andreopoulos, V. Schmill ve Oğulları’nın
ayrılarak yerlerine Abram A. Saltiel & Raphaél Scialom ortaklığı ve Vourka
Kardeşler’in gelmesiyle hazır elbise satıcılarının on üç kişilik bir kadroya ulaşmıştır.
Selanikliler’in ısmarlama elbise kadar hazır konfeksiyon ürünlerine de rağbet
gösterdikleri anlaşılmaktadır.

f. Moda ve Yeni Ürünlerin Satıcıları

Bu meslek grubu Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Modes et Nouveautes” olarak


zikredilmiştir. Kamus-ı Fransevi’de “Mode”294 “Melbusat-ı sairece vakit vakit değişen
tarz ve usul, yeni icad”, “Nouveauté”295 kelimesi de “Yenilik, müceddediyet, yeni
şeylerler” olarak açıklanmıştır. Şark Ticaret Yıllıkları’nda ilk kez 1881 yılında
karşımıza çıkan bu meslek hazır elbise satıcılarından farklı bir grup olarak tasnif
edildiğinden giysiler dışında kadın ve erkeklerin kullanımına özgü aksesuar ve eşyaların
satışını yapıyor olmalıdır. Yıllıkta moda ve yeni ürün satıcıları grubuna dâhil tüccarların
sattığı bu türden eşyaya ait bilgi verilmediğinden, satıcıların yer aldığı meslek
gruplarına bakmak bu malları belirlemekte yol gösterici olacaktır.

1881 yıllığında son moda ürünlerin satışını yapan meslek grubu dört isimden
oluşuyordu. C. Lombardi çorap imalatı ve satışı yapıyordu. Haim D. Modiano’nun
Bedesten karşısındaki mağazasında ipekli ve yünlüler, çeşitli kumaşlar satılıyordu.
Fratelli Palombo iç çamaşırları, bol çeşitte gömlekler yanında gelin ve vaftiz
malzemeleriyle Selanikli müşterilerin özel günleri için aranılan malları temin ediyordu.
Palombo’nun malları “hautes nouveaute”296 yani son modaydı ve üstelik müşteriler bu

294 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1472.


295 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1544.
296 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1544.

104
mallara çok uygun fiyatlarla sahip olabiliyordu. N. Sakellaridis ise deri ve kumaştan
üretilen ürünler satıyordu.

Georges Varda son moda ürün satıcılarının 1883’deki tek temsilcisidir. Varda
parfüm ve demir ticaretiyle de uğraşıyordu ve sahibi olduğu “quincaillerie” dükkânı
birbiriyle son derece alakasız bu malların satışı için uygun bir mekândı.

İki yıl sonra, 1885’de meslek erbabının sayısı üçe yükselmiştir. Demetriadés
Kardeşler, İpekçi Kardeşler ve M. Ch. Goldenberg’den oluşan kadro içinde sadece
Goldenberg’in farklı bir mesleği daha vardı ve şehirdeki hazır elbise satıcılarından
biriydi. Bundan sonra uzun bir süre Şark Ticaret Yıllıkları’nda son moda ürün satıcıları
başlığı açılmamıştır.

1903 yılında son moda ürünlerin satışı on kişilik bir meslek grubu tarafından
gerçekleştiriliyordu. Dimitriades Kardeşler’in öne çıkan ticari faaliyeti A. Mayer ve
Şirketi ile ortak yürüttüğü şapka satışıydı. Dimitriades Kardeşler’in son moda ürün
satışında Arditti ve Molho isimli tüccarlarla kurduğu ortaklık Selanik’te Hıristiyan ve
Yahudi tüccarlar arasındaki işbirliğinin nadir örneklerindendir. Parfüm ve kişisel bakım
ürünleri satan Moise Mosseri’nin ortağı ise Mair Tchinio isimli tüccardır. Son moda
ürünlerin satışını yapan meslek kadrosundaki diğer isimler M. Goldenberg & Ezrati
Hasday ve Marcos Kardeşler & Isaac Nissim Sabetudi ortaklıkları ile Yoël
Salomon’dan oluşmaktadır. Bu meslek grubu ertesi yıl değişmeden Selanikliler’i son
moda ürünlerle buluşturmaya devam etmiştir. Şehrin büyük mağazalarından Stein
1909’dan itibaren son moda ürün satıcılarının oluşturduğu ekibe kurucusu Salomon
Stein’in ismiyle katılmıştır. Verdiği ilanlarda ürünlerinin Avrupa modasını yansıttığı
vurgusunu yapan Stein, tuhafiye ürünleri, şapka, eldiven, fanila, çorap ve gömlekler,
takma yaka, kravat, manşet, mendil gibi aksesuarlar ile erkek ve kadın şemsiyeleri
satmaktaydı. Hedef kitlesi marka bilinciyle hareket eden Selanikliler olan Stein mekanik
traş makinalarının Amerikan malı Gilette olduğunu duyuruyordu. Selanikliler için
Stein’den alınan Amerikan Walk Over kadın ve erkek ayakkabıları, İngiliz ayakkabıları
ve yağmurluklarına sahip olmak kaliteli giyimin ve alafranga yaşam tarzının
göstergesiydi. Kasket satışları başladığında ilk bakılacak yer Stein’in vitriniydi.
Pantolon askıları geleneksel kıyafetler yerine Batılı tarzda giyinen memur ve tüccarlarla

105
şehrin Frenk sakinlerine hitap ediyordu. Itriyatlar, mücevherler ve maroken eşyalar
mağazanın zengin ürün çeşitliliğini tamamlıyordu297.

Son moda ürün satıcıları arasındaki bir diğer büyük mağaza, müşteri kitlesine
uygun olarak Fransızca yayın yapan Journal de Salonique’de ilanları yayımlanan Victor
Tiring ve Kardeşleri’dir. Özellikle tekstil ürünleri konusunda iddialı olan Tiring en iyi
kumaşlardan dikilen palto, pardösü ve pelerinlerinin sağlamlık, kibar kesim ve çok titiz
dikimleriyle müşterilerinin rafine zevkine hitap ettiği konusunda rakiplerine meydan
okuyordu. Bunların yanı sıra yakalar, ceket ve mantoların en kalitelileri Tiring’in
raflarındaydı. Üstelik tüm bu imkânlar piyasanın en uygun fiyatlarıyla Selanikliler’e
sunuluyordu. Müslüman kadın müşteriler Tiring’in tezgâhtar ve terzileri tamamen
kadınlardan seçilen hanım reyonlarında rahatsız olmadan alışveriş yapma ayrıcalığına
da sahipti. Üstelik mağaza sattığı elbiselerin müşterilerin üzerlerine tam olarak oturması
için gerekli tadilatları da gerçekleştiriyordu298.

1909 yılında ortaklık yapılarında değişiklik olmuştur. Arditti & Molho


ortaklığı sürerken Dimitriades Kardeşler müstakil olarak çalışmaya başlamıştır. Marcos
Kardeşler & Moise Mosseri ile Mair Tchinio & S. Stein ile ortaklık kurmuştur. Isaac
Nissim Sabetudi ve Yoël Salomon faaliyetlerine bireysel olarak devam etmiştir.

1912 yılında Moise Mosseri Selanik’in büyük mağazalarından A. Mayer ve


Şirketi ile yeni bir ortaklık kurar. Kürk ve şapka çeşitleri satan Mayer Avrupa modasına
uygun kıyafetlerin Selanik’teki adresidir. Müşteriler ünlü Regal marka ayakkabıları da
sadece Mayer’de bulabiliyordu. A. Dalengas & K. Dalengas ortaklığı şapka, korse, iç
çamaşırı ve kolonyal mallar satıyordu. İkilinin diğer bir ortağı Albert Berissi ve Şirketi
isimli tüccardı. B. Mourtzopoulos’un ticari faaliyetleri şapka, mobilya kumaşı ve
çamaşır üzerineydi. S. Stein & Isaac Nissim Saketudi, Dimitriadés Kardeşler, Halet
Hassan (Hasan) & A. Cenap, A. Zia (Ziya) son moda ürün satıcılarının oluşturduğu
grubu tamamlıyordu.

g. Erkekler İçin Yeni Ürünler Satıcıları

Bu meslek grubu Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Nouveautes pour Hommes”


olarak zikredilmiştir. Kamus-ı Fransevi’de “Nouveauté”299 kelimesi “Yenilik,

297 Anastassiadou, s.182.


298 Anastassiadou, s.182.
299 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1544.

106
müceddediyet, yeni şeylerler”, “Homme”300 de “Adam, erkek”, olarak açıklanmıştır. İlk
kez 1912 yılında karşımıza çıkan bu meslek grubu hazır elbise satıcıları ile moda ve
yeni ürünlerin satıcıları başlıklarında ayrıntılı anlatıldığı için burada sadece meslek
erbabının isimlerinin verilmesiyle yetinilmiştir.

Bu meslek grubu moda ve yeni ürünlerin satıcıları arasından erkeklere mahsus


eşyaların satışında uzmanlaşmış tüccarlardan oluşuyordu. Erkekler için yeni ürünlerin
satışı yirmi kişilik kalabalık bir kadro tarafından yapılıyordu. S. Stein, Ahmed Şakir ve
Şirketi Anglo-Hellenic Co Ld of Salonica, Société Commercıale du Levant, Balcı
Kardeşler & A. Dalengas & K. Dalengas, Hassan Errera ve Şirketi & M. Jacob Marcos,
M. J. Mosseri & Joseph Nahmias, Tzartes Nahmias ve Şirketi & Orosdi Back, C.
Moraitopoulos & J. M. Mordoh ortaklıkları ile Mehmed Karakaşzade Rüşdi, A. Mayer
ve Şirketi, P. G. Panajotidés, Salomon Raphael ve Oğulları, A. Ziya meslek grubunu
oluşturan isimlerdir.

h. Kadınlar İçin Yeni Ürünler Satıcıları

Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Nouveautes pour Dames” olarak tasnif edilen bu


meslek grubu ilk kez 1912 yılında müstakil bir başlık altında düzenlenmiştir. Şemseddin
Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde “Nouveauté”301 kelimesi için “Yenilik,
müceddediyet, yeni şeyler”, “Dame”302 için de “Kadın, hanım, hatun” tanımları
yapılmıştır. Kadınlar için yeni ürünler satıcıları, moda ve yeni ürünlerin satıcıları başlığı
altında ayrıntılı şekilde incelendiği için burada meslek grubu içindeki isimlerin
verilmesiyle yetinilmiştir. Kadınlar için yeni ürünler satıcıları, moda ve yeni ürünlerin
satıcılarının uzmanlaşmış bir şekliydi.

Ticari faaliyetlerini müstakil olarak sürdüren Mehmed Karakaşzade Rüşdi


dışında Abdi Nusret & Nouri Nevres (Nuri Nevres), Balcı Kardeşler & Albert Beressi
ve Şirketi A. Dalengas & K. Dalengas & Halil Halet, Isac M. Hassid ve Şirketi & A.
Mayer ve Şirketi, B. Mourtzopoulos & Isac Nissim meslek grubundaki ortaklıklardır.

i. Kadınlar İçin Giysi Satıcıları

Kadın giysileri satışında uzmanlaşmış bu meslek grubu ilk kez 1912 yıllığında
zikredilmiştir. Büyük mağazalar hanımlara mahsus reyonları ve kadınlardan oluşan satış

300 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1200.


301 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.1544.
302 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.687.

107
elemanlarıyla kadın müşterilerine rahatsız olmadan alışveriş yapma imkânı sunuyordu.
Üstelik bu şekilde eşlerini yalnız başına alışverişe göndermek istemeyen erkeklerin
endişeleri de giderilmiş oluyordu. Tiring bu uygulamayı başlatan mağazalardan biriydi.
İstanbul Galata’da açılan şubede kadın konfeksiyonunda son moda ürünler
sergileniyordu ve Osmanlı hanımları hemcinslerinin hizmet verdiği özel salonda
alışverişlerini huzurla gerçekleştirebiliyordu303. Victor Tiring ve Kardeşleri Selanik
mağazasında da bu cezbedici fırsatı “hanımlar ve çocuklar için hazırlanmış özel
reyon…” ibareleriyle müşterilerine sunuyorlardı304. Tiring Kardeşler’in kadın
konfeksiyonu satışındaki ortağı Rachel Pinhas isimli tüccardı.

Selanik’in büyük mağazalarından A. Mayer ve Şirketi, Mercado ve Is. Jesua ile


ortaktı. Mercado & Is. Jesua’nın dükkânında ipekten imal edilmiş fularlar ve gelinlikler,
ipek kadife kumaşlar ve ipekli bluzluk kumaşlar, yün bluzlar, gerçek İrlanda
dantelinden bayan ceketleri, pelerin modelleri ve korselerin zengin çeşitleri
bulunuyordu. Mağaza sabahlıklar, ipek juponlar ve iç çamaşırlarıyla Selanikli bayan
müşterilerin ince zevkine hitap ediyordu305. Beyoğlu’nun Levanten “Modistra”ları gibi
Selanik’in tüccar terzileri de büyük mağazaların arasından sıyrılarak Paris ve Londra
modasına uygun kişiye özel dikimleriyle şehrin sakinlerine hizmet sunuyorlardı306. Bu
tüccar terzilerden biri olan Ch. Stoyanoff’da kadınlar için giysi satıcılarından biriydi. Bu
kadro içindeki diğer bir tüccar terzi Vitali Cohen’di ve ortağı Hazday M. Ezrati ise
yünlü elbiseler ve ipekli mallar satıyordu. Kadronun geri kalanı M. Nedim & A. Musrett
& S. Stein ortaklığından oluşuyordu.

j. Korseciler

Selanik Limanı’nın yenilenmesiyle şehrin en gözde mekânları Rıhtım


Caddesi’nde toplanmıştı. Splendid Palas ve Büyük İngiltere Oteli Selanik burjuvazisinin
toplanma alanlarıydı. Geceleri ışıklandırılan caddede Jupiter ve Elhamra gibi gösteri
salonları bulunuyordu ve büyük ilgiyle izlenen opera ve tiyatrolar Selanik’in bu gözde
mekânlarında sergileniyordu. Olimpia ve Panthe sinemalarına giden eşler şehrin bu yeni
eğlencesinde birlikte vakit geçiriyordu. Beyler ve hanımların birlikte katıldığı sosyal

303 Köse, ss.222-223.


304 Anastassiadou, s.182.
305 Journal de Salonique,15 Kasım 1910, http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k1269259d/f2.item (25 Nisan 2018).
306 Toprak, “Tesettürden Telebbüse …”, s.56.

108
faaliyetler sayesinde 1910’lardan itibaren Selanikli kadınlar gittikçe daha fazla oranda
toplumsal yaşamın içinde yer almaya başladılar307.

Batı’yla olan teması arttıkça Selanikli kadınların güzellik ölçütleri de


değişmeye başladı. Hanımlara Mahsus Gazete’de korsenin verebileceği zararlar
anlatılsa da kadınların erkekler tarafından beğenilmek arzusu galip geldi308. Güzel
olmak için artık ince görünmek gerekiyordu. Acı çekiyor olsalar da kadınların tercihi
vücuda oturan elbiseler, dar etekler ve korseler giymekti309.

Korse satıcıları ilk kez 1912 yılında müstakil bir meslek olarak Şark Ticaret
Yıllıkları’nda yer almıştır. Altı kişilik meslek grubunun tamamı ithal korseler satıyordu.
Ahmed Şakir ve Şirketi şapka, kasket, galoş ve parfüm yanında korse de satmaya
başlamıştı. The Anglo-Hellenic Co. Ld. of Salonica “quincaillerie” malları satan bir
tuhafiyeciydi ve korse bu dükkân için oldukça uygun bir üründü. A. Dalengas & K.
Dalengas iç çamaşırı, kadınlar için yeni ürünler ve şapkalardan oluşan mallarına
korseleri de ekleyerek daha da zengin hale getirmişti. Dalengas çiftinin ortağı da
kendileri gibi tekstil işiyle uğraşan Joseph Nahmias’dı. Çorap, kasket, galoş, erkekler
için yeni ürünleri satan Nahmias’ın Dalengas’larla ortaklığının birbirini tamamlayarak
daha karlı bir ticarete imkân sağladığı görülüyor. Korse satıcılarının en büyüğü Orosdi
Back mağazasıydı. Bon Marşenin bilinen ismi korse satışında da ön plandaydı.

k. Mefruşatçılar

Bu meslek grubu Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Etoffe Pour Ameublements”


olarak tasnif edilmiştir. “Etoffe”310 kelimesi Şemseddin Sami’nin Kamus-ı
Fransevi’sinde “Kumaş, dokuma, her türlü mensucat”, “Ameublement”311 ise
“Mefruşat, esas-ı beytiyye, döşeme takımı, tefriş” olarak verilmiştir. Mefruşatçılar,
evlerin tefrişi için dokuma ürünleri satan meslek grubuna bizim verdiğimiz isimdir.
Alafranga yaşam tarzının yaygınlaştığı 19. yüzyılın ortalarında kanepe, koltuk, konsol,
masa ve sandalye gibi Avrupaî eşyalar gündelik hayatın içinde kullanılmaya başlanmış,
Osmanlı maddî kültürü önceki dönemlerden çok daha kapsamlı ve hızlı şekilde

307 Alexandra Yerolympos-Vasssilis Colonas, “Kozmopolit Bir Kentleşme” Selanik 1850-1918 içinde…, ss.218-219.
308 Fatma Barbarasoğlu, Moda ve Zihniyet, 6. Basım, İstanbul: İz Yayıncılık, 2013, s.145.
309 Toprak, “Tesettürden Telebbüse …”, s.57.
310 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.993.
311 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.77.

109
değişmiştir. Daha önce kullanılmayan bu yeni eşyalar geleneksel maddî kültür öğeleri
ile birlikte evlerde daha sık yer almaya başlamıştır312.

Mefruşatçılar ilk kez 1903 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda müstakil bir meslek
olarak sınıflandırılmıştır. Dört kişilik tüccar kadrosu içinde yer alan Ezrati Hasday’ın
yerel basına verdiği reklamlar sayesinde mefruşatçıların sattıkları mallar hakkında kesin
bir fikre sahip olabiliriz313. Selanik’in yerel gazetelerinden Journal De Salonique’de
yayımlanan reklam ipek, kadife, yün ve pamuktan imal edilen ürünlerin alafranga bir
müşteri kitlesine yönelik olduğunu açıkça göstermektedir. Ezrati Hasday’ın “yenilik
mağazası” olarak nitelendirdiği ticarethanesinin hedefinde eşyalarını yenilemek isteyen
kadınlar ve çeyizini hazırlayan genç kızlar bulunmaktadır. Perdeler, tüller, mutfaklar
için yarım perdeler, masa örtüleri, şömentablalar, sofra bezleri, el ve yüz havluları, yüz
yastıkları için kılıflar, pikeler, yatak çarşafları ile kaşmir, basma, patiskânın farklı
türleri, astarlık kumaşlar, karyola önüne konulan küçük kaliçeler müşterilere Avrupai
modayı taşıyordu. Moise Barouch ve Şirketi, Elie S. Benusiglio, Orosdi Back
mefruşatçı grubunu oluşturan diğer isimlerdir.

Ertesi yıl aynı tüccar kadrosu mefruşatçılığa devam etmektedir. 1909’da Moise
Barouch ve Şirketi’nin ayrıldığı mefruşatçıların sayısı Elia Josef Covo, N. A. Mallach,
Sam. D. Modiano ve Oğulları, Mercado et Is. H. Jessua’nın dâhil olmasıyla sekize
yükselmiştir. G. Ioannou, Botton, Benadon ve Molho 1912’de mefruşatçılara yeni
eklenen tüccarlardır.

B. Diğer Meslekler ve Faaliyetler

Bu kategoride yukarıda sayılan meslek sınıflandırmaları dışında kalan ve


Selanik’teki iktisadi faaliyetlerin genişlemesine paralel olarak ortaya çıkan meslekler
bulunmaktadır. Muşambaların perde ve yer dekorasyon malzemesi olarak Selanik’te
kullanım alanı bulduğunu görüyoruz. Halat, çuval ve ambalaj malzemelerinin
üretiminde kullanılan keten ve pamuğun tez konusu kapsamında incelediğimiz tekstil
ürünlerinin de hammaddesini oluşturması nedeniyle bu malların satıcıları da bu
kategoriye dâhil edilmiştir.

312 Bozkurt, s.263.


313 Journal de Salonique, 02 Ocak 1910, http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k12693872/f2.item (25 Nisan 2018).

110
a. Halat ve Çuval Satıcıları

1881 yılı Şark Ticaret Yıllığı’na göre Fransız vapur kumpanyaları Fraissinet ve
Messageries Maritimes Marsilya, Selanik ve İstanbul arasında, Avusturya kumpanyası
Llyod ise Trieste, Selanik ve İstanbul hattında düzenli olarak yük ve yolcu taşıyordu.
Buharlı vapurlar yolculuk süresini kısaltmaları nedeniyle gittikçe daha fazla tercih
edilmeye başladılar ancak 1900’lü yılların ilk on yılı içinde bile Selanik Limanı’na
gelen yelkenli gemi sayısı hala buharlılardan yaklaşık yüzde elli fazlaydı. Yelkenli
gemilerin ihtiyaç duyduğu halat, yelken, bez, boya ve vernik gibi malları tedarik eden
meslek grubu “Cordages et Toiles” başlığı ile ilk kez 1881 yılında Şark Ticaret
Yıllığı’nda yer almıştır. “Cordage”314 kelimesi Sinapyan sözlüğünde “Bir gemi halat ve
palamarlarının mecmuası” anlamına gelirken, “Toile”315 kelimesi için “Her nev’î koton
ve kendir ve pamuk bezlerine amildir” denilmiştir.

1881 yılında halat ve bez satışı yapan meslek grubu üç tüccardan oluşmuştur.
N. Elia’nın dükkânı Moumbayadji Han’dadır. Tach (Taç) Han’daki Moschou I. Gategno
halat ve bezlerle birlikte kolonyal mallar satmaktadır. G. M. Margaritopoulo ise boya,
vernik ve diğer gemi mallarının tedarikini gerçekleştirmektedir. Margaritopoulo’nun
işyeri müşterilerine en yakın olacağı liman bölgesindeki Missir Tcharchi’dadır (Mısır
Çarşı).

Dokuz yıllık bir aradan sonra 1889-90 yıllığında tekrar karşımıza çıkan meslek
grubunun ismi “Cordages et Sacs” olarak değişmiştir. Sinapyan sözlüğünde “Sac”316
kelimesinin anlamı “Çuval, çanta” olarak verilmiştir. Meslek grubunun isim
değişikliğinin mantıklı bir açıklaması vardır. Halat imalatındaki hammadde olan kenevir
aynı zamanda Selanik’teki bira, un ve tütün fabrikalarının ihtiyacı olan çuvalların
üretiminde de kullanılmaktadır. Halatla birlikte bez yerine çuval üretilmeye
başlanmıştır. Nitekim 1889-90 yıllığında halat ve çuval başlığı altında daha önceki
meslek grubundan hiçbir tüccar yer almamıştır. Halat ve çuval üretimi Photetzou
Kardeşler & Economos Capelos ortaklığıyla yapılmaktadır. 1891 yılında Photetzou
Kardeşler eski ortağından ayrılarak Périclés Economou ile yeni bir işbirliğine gitmiştir.
İkilinin sattığı ürünler halat, ip, çanta, yün dokuma, yün iplik ve Bulgar pazeninden
oluşan zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Tüccarlar arasındaki diğer isim olan A. G.

314 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.83.


315 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.466.
316 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.392.

111
Vitsoris’in boya ve vernikten oluşan daha sınırlı bir mal çeşitliliği vardır. Bir yıl sonra
tüccar grubunda bir değişiklik yoktur ancak Photetzou Kardeşler & Périclés Economou
ortaklığının işleri iyi gidiyor olmalı ki ürün çeşitleri arasına yünlü kordonlar da
eklenmiştir. Sonraki yıllarda da herhangi bir değişikliğe uğramadan yıllıklarda yer alan
bu kadroya 1901’de dört yeni tüccarın eklenmesiyle sayıları yediye yükselmiştir.
Salomon Abastado, Isaac Béja müstakil olarak çalışırken Saporta ve Naar ortak faaliyet
göstermektedir. 1902 yılında meslek grubundaki hareketlilik artan rekabet karşısında
tüccarların ortaklık kurarak maliyetleri azaltmaya ve pazarlarını genişletmeye
çalıştıklarını göstermektedir. Photetzou Kardeşler & Périclés Economou birlikteliği
karşısında Salomon Abastado kendisine ortak olarak Elie Benadon’u seçmiştir. On
yıldır müstakil çalışan A. G. Vitsoris ise Saporta & Naar ortaklığına katılmıştır.
1904’den sonra Photetzou Kardeşler & Périclés Economou ortaklığı ile bir daha
karşılaşmıyoruz. 1909’da onların yerini Selanik’in tanınmış tüccarlarından Is. Modiano
ve Kardeşleri & H. Gattegno ortaklığı almıştır. 1912 yıllığında bir kez daha ismi
değişen ve “Cordages” başlığı altında yoluna devam eden grubun üye sayısı Anglo-
Hellenic Co Ld of Salonica ve Société Commercıale du Levant gibi şirketlerin
katılmasıyla on ikiye yükselmiştir.

b. Ambalaj Malzemeleri Satıcıları

Halat ve çuval tedarikiyle uğraşan tüccar grubuyla yakın ilişki içindeki “Sacs
et Toiles D'emballage” yeni bir meslek başlığı olarak ilk kez 1900 yılında Şark Ticaret
Yıllığı’na girmiştir. Sinapyan sözlüğünde “Toiles D'emballage”317 kelimesi “Denk
muşamması, çuval, çuval bezi” olarak tanımlanmıştır.

1900 yılında Jacob M. Abastado & Abr. ve Is. Béja, Samuel Hassid & Jacob
Israel, Saporta & Naar ortaklıkları çuval, muşamba gibi ambalaj malzemelerinin satışını
yapıyordu. 1901’de Jacob Israel’in ortaklıktan ayrılması üzerine Samuel Hassid,
Saporta & Naar ikilisiyle yeni bir ortaklık kurmuştur. 1909 yılına kadar herhangi bir
değişiklik olmadan yoluna devam eden tüccar grubu 1912 yılında dokuz kişilik bir
sayıya ulaşmıştır.

317 Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques, s.256.

112
c. Muşamba Satıcıları

Ambalaj malzemesi tedarikçilerinin uzmanlaşmış bir kesimi “Toiles Cirées”


başlığı altında ilk kez 1900 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda karşımıza çıkar. Şemseddin
Sami’nin Kamus-ı Fransevi’sinde “Toiles Cirées”318 tabiri “Muşamma” olarak
açıklanır. Kamus-ı Türki’de “Muşamba”319 için “Bal mumu veya kauçukla kaplanmış
bez veya diğer mensuc” tanımlaması yapılmıştır.

Muşambanın kullanım alanı ticari malların muhafazasıyla sınırlı kalmamıştır.


19. yüzyıl Osmanlı konutlarının yer döşemesinde halı, kilim, keçe, ihram, hasır, kebe,
örtü ve postun yanı sıra muşamba da kullanılmıştır. Hane sahibinin alım gücüne ve
kişisel zevkine bağlı olarak değişen bu mefruşatlar sadece Müslümanların değil
gayrimüslimlerin evlerinin de ayrılmaz parçası olmuştur320.

Selanik’in hali vakti yerinde çiftlik sahiplerinden İskender Paşa 1899 yılında
öldüğünde kadı tarafından çıkarılan terekesi zengin bir Osmanlı evinin tefrişini
yansıtmaktadır. Sade döşenmiş Osmanlı evlerinde görülmeyen büyük aynalar, vitrinli
dolaplar, mermerli trabez tabir edilen yüksek yemek masası gelenekselden alafrangaya
dönüşen bir yaşam şeklini göstermektedir. Evin yer döşemesinde minderler, yastıklar,
keçeler yanında Frenk keçesi tabir edilen değerli halılar kullanılmaktadır. Listede yer
alan beş adet muşamba perde bu malzemenin günlük yaşamda farklı kullanım alanları
bulunduğuna işaret etmektedir321.

1900 yılında muşamba satıcıları G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi ve Osman


Toptchi’dan (Topçu) oluşmaktadır. Guedalıa Abr. Errera 1881 yılından itibaren Şark
Ticaret Yıllığı’nda tuhafiye, çamaşır, sırma ve “quincaillerie” malları satan başarılı bir
tüccardır. 1901’de G. A. Errera’nın Oğulları ve Şirketi’nin ismi muşamba satıcıları
dışında “quincaillerie” malları satan tüccarlar arasında da geçmektedir. Uzun bir süre
muşamba satıcıları bu ikiliden oluşmuştur. Errera ve Topçu’dan müteşekkil muşamba
satıcılarına 1909’da Orosdi Back şirketi de katılmıştır. Üç yıl sonra Elie Abastado ve
Abram E. Haim’in de katıldığı bu tüccar grubu içinde asıl değişiklik oğullarının da dâhil
olmasıyla bir aile işletmesine dönüşen Osman Topçu ve Oğulları’nın Perahia ve Basso
ile birleşerek sektördeki gücünü artırmasıdır.

318 Resimli Kamus-ı Fransevi, s.499.


319 Kamus-ı Türki, s.1353.
320 Bozkurt, s.279.
321 Anastassiadou, s.247.

113
SONUÇ

Roma İmparatorluğu döneminde Roma’yı İstanbul’a bağlamak üzere


oluşturulan ve Via Egnatia olarak adlandırılan askeri ve ticari yol üzerinde yer alan
Selanik Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında olduğu beş yüz yıla yakın süre içinde
İmparatorluğun Avrupa topraklarındaki önemli ticari limanlarından biri olma özelliğini
korumuştur. 16. yüzyılda başta İspanya ve Portekiz olmak üzere Batı Avrupa’dan göç
eden Seferad Yahudileriyle Doğu Avrupa’dan gelen Eşkanaz Yahudilerinin
yerleştirildiği şehrin ismi yüzyıllar boyunca Yahudilerle birlikte anılmıştır.
Beraberlerinde getirdikleri sermaye ve üretim teknikleri ile özellikle dokuma imalatında
ustalaşan Yahudi zanaatkâr ve tüccarlar 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin
askeri amaçlarla talep ettiği yünlü dokumaların üretimini üstlenmiştir. Pamuk ve ipek
gibi endüstriyel ürünlerin üretiminde de söz sahibi olan şehir 19. yüzyıla kadar ticari
önemini korumuştur.

Sanayi Devrimi ile endüstriyel üretim yapma imkânına ulaşan Avrupa


devletleri karşısında Osmanlı Devleti’nin bu sürece ayak uyduramadığı ve imalat
sektörünün sanayileşemediği iddiası genel bir kabul olarak tekrarlanmıştır. Osmanlı
iktisadi anlayışının dinamiklerini dikkate almayan, devletin siyasi etkinliğindeki
azalmayı tek başına ekonomik gerilemenin göstergesi sayan kolaycı bakış açısı bu
iddiayı açıklamakta yetersiz kalmaktadır.

Bu konuda yapılan günümüz iktisat tarihi çalışmaları farklı bir tabloyu göz
önüne sermektedir. 19. yüzyıl Avrupa’nın sanayileşmeyle yakaladığı gelişmiş üretim
teknikleri, ucuz işgücü ve dış pazarlarda oluşturduğu etkin rekabet karşısında, yüzyılın
ikinci yarısında Osmanlı dünyasında dört ana bölge canlı bir imalat faaliyeti
gerçekleştiriyordu. Ulaşım, haberleşme ve bankacılık gibi ticari altyapı hizmetleri
tamamlanan Selanik Osmanlı dünyasında parlak bir ticari atılım gösteren bölgelerden
biriydi. Şehir, geleneksel üretim yapısından sıyrılarak endüstriyel üretime yönelen,
Avrupa’nın ticari merkezleriyle irtibat halinde olan ve yeni üretim tekniklerini yakından
takip eden yerel sermayedarlara ve Avrupa’dan gelerek şehirde yatırım yapan girişimci
bir nüfusa sahipti.

Selanik’te üretime odaklanmış fabrikatörlerin yanı sıra hammadde, yarı


işlenmiş madde veya mamul mal ithalat ve ihracatını gerçekleştiren, bunların satışına
aracılık eden bir tüccar grubu ticari canlanmanın başını çekmiştir. Hinterlandındaki

114
pamuk ve yün üretiminden beslenen Selanik mekanik enerjiye dayalı fabrikaların
kurulmasıyla iç ve dış pazarlarda rekabetçi bir üretim yapısına kavuşmuştur. Bu
fabrikalarda üretimi organize eden Avrupalı ustalar şehirde gittikçe büyüyen ve Batılı
tüketim alışkanlıklarını kente taşıyan Frenk nüfusun bir parçasını oluşturmuştur.

İktisat tarihi çalışmalarında ticari merkezlerin gelişimi genellikle belli bir


dönem içerisindeki üretim, tüketim, gümrük ve nüfus verileri üzerinden
değerlendirilmektedir. Bu çalışmada ise 19. yüzyılda İstanbul’da basılmaya başlayan ve
esnaf, zanaatkâr ve tüccarların mesleki faaliyetlerini izlememize imkân veren Şark
Ticaret Yıllıkları temel kaynak olarak kullanılmıştır. Çalışmamız kapsamında iplik,
dokuma ve tekstil sektörünün yanı sıra giyim, moda ve yeni zevkleri içeren iktisadi
faaliyetler incelenerek Selanik ekonomisi meslek dalları, iş yeri sahipleri yani esnaf,
zanaatkâr ve tüccar profili üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışma sonuçları literatürdeki
liman kenti çalışmalarının sonuçlarını destekler niteliktedir. 19. yüzyılın ikinci yarısında
Selanik’te gördüğümüz canlanma liman ve demiryollarındaki hareketliliğe, dolayısıyla
şehrin kapitalist üretim ekonomisine sahip ticari merkezlerle olan yoğun ilişkisine bağlı
olarak gelişmiştir.

Selanik lonca sistemi içinde ticari faaliyetlerini sürdürdüklerini bildiğimiz eski


dikiciler (yamacılar) ve kebeciler gibi geleneksel esnaf veya zanaatkârlar yıllıklarda yer
almamaktadır. Bu durum geleneksel mesleklerin tamamen ortadan kalktığının kesin bir
göstergesi olarak yorumlanmamalıdır. Sermayesinden ziyade emeğiyle geçinen
zannatkarlar için reklam harcaması yapmak fazla maliyetli bir seçenek olabilir.
Yıllıklara ilan vermeye istekli tek girişimci olan Nuri Memiş’in 1881’den sonra bir daha
bunu tekrarlamaması yaptığı saraçlık mesleğinin ticari büyüklüğüyle alakalı olmalıdır.
Diğer yandan aracı ve üretici tüccarların yanı sıra büyük mağazalarla da rekabet etmek
zorunda kalan ayakkabıcılar, dericiler, terziler ve tüccar terziler gibi geleneksel meslek
sahipleri incelediğimiz dönemin sonuna gelindiğinde Selanik’in artan ticaret hacminden
istifade ederek ayakta kalmayı başarmıştır. Şark Ticaret Yıllıkları’ndan elde ettiğimiz
izlenim geleneksel Selanik esnafının değişen ticari hayata uyum sağlayabildiği
yönündedir. Bu kesim içinde Müslümanlar bulunmasına rağmen şehrin nüfus
kompozisyonuna paralel olarak gayrimüslimlerin daha fazla sayıda olduğu
görülmektedir.

Selanik’te büyük hacimdeki ticari faaliyetleri gerçekleştiren aktörler Selanik


nüfusunun büyük kısmını oluşturan Yahudi tüccar ailelerden meydana gelmektedir.

115
Allatini, Fernandez, Tiano ve Modiano gibi sarraflık ve bankerlik faaliyetlerini ticari
yatırımlarıyla birlikte sürdüren bu köklü ailelerin yanı sıra, isimleri onlar kadar ön plana
çıkmayan Bensussan, Errera ve Panajotidés gibi ailelerin bu girişimlerde başı çektiği
görülmektedir. Aynı zamanda bu ailelerin Avrupa’nın büyük şehirlerini yakından takip
etmesi Selanik halkının tüketim biçimleri ve zevklerinde de değişmeye neden olmuştur.
Hamidiye Mahallesi’nin kurulması, su, atlı tramvay ve havagazı hizmetlerinin
tamamlanması, şehrin yeni eğlence mekânlarına, hastane ve eğitim kurumlarına
kavuşması 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Selanik halkının yaşam şeklinin ve
bunun sonucunda tüketim kalıplarının değişmesine etki etmiştir.

Bu değişim, çalışmamızda Avrupa’dan ithal edilen özellikle parfüm, saat ve


mücevher gibi kişisel tüketim malları, hazır konfeksiyon ürünleri ve evlerde kullanılan
mefruşat ürünleri ile bu malları satan işyerlerinin çeşitlenmesi üzerinden izlenmiştir.
Tüketim mallarını satan mesleklerdeki çeşitlenmenin yanı sıra kuaförler gibi hizmet
üreten meslekler de değişime katkı yapmıştır. Şark Ticaret Yıllıkları’nın düzenli olarak
yayımlanmaya başladığı 1881 yılında çalışmamız kapsamında incelediğimiz meslek
sayısı 26 iken 1912 yılına gelindiğinde 55 adet meslek grubu yıllıklara reklam vermiştir.
Yıllıklardan elde ettiğimiz bilgiler bu artışın artan ithalat ve ihracat hacmine bağlı
olarak yeni mesleklerin ortaya çıkmasıyla oluştuğu gibi uzmanlaşmanın artması sonucu
mevcut ticari faaliyetlerin alt dallara ayrılmasından kaynaklandığını da göstermiştir.
1881-1885 arasındaki üç adet yıllıkta “İpekli, Yünlü ve Çeşitli Dokuma Satıcıları” tek
bir meslek olarak karışmıza çıkarken 1886’dan itibaren “Dokuma Satıcıları”, “İpek
Tacirleri” ve “Yünlü Dokuma Satıcıları”nın müstakil meslekler olduklarına tanık
oluyoruz.

Bunun yanı sıra Selanik’teki bu uzmanlaşma ve çeşitlenmeye rağmen, belli bir


malın satışına yoğunlaşmak yerine aynı tüketici kitlesine hitap eden birçok malı birlikte
satan tüccar kesimi de varlığını sürdürmüştür. Son moda tüketim mallarını Selanikliler’e
tanıtan “quincaillerie” mağazaları da bu grupta karşımıza çıkmaktadır. Toptan ve
parekende ticarette Selanik’te satılacak mallar açısından aynı zamanda depo görevi
yapan bu büyük firmalar, belli konularda her türlü malı kendi çatıları altında
bulundurmakta veya müşterilerinin arzusuna göre istenirse bazı özel siparişleri dışarıdan
getirtmektedir. Bu mağazaların daha profesyonelleşmiş hali büyük mağazalar olarak
ortaya çıkmıştır. İstanbul, İzmir ve Yakın Doğu’da da şubeleri bulunan, hazır giyim,
kişisel bakım, mücevher, aksesuar ve her tür ev mefruşatı satan bu mağazaların

116
Selanik’te şube açmaları şehir halkının tüketim kalıplarının değişmesinde önemli pay
sahibi olmuştur. Fransa’da “Magasin De Nouveautés” olarak anılan daha sonra
bugünkü İstiklal Caddesi’nde yer alan Bon Marşe (Au Bon Marché) ismiyle özdeşleşen
Tiring, Stein, Mayer, Orosdi Back, Anglo-Hellenic Co. Ld. of Salonica, Selanik Bon
Marşesi tüketimde moda anlayışının yerleşmesini sağlamıştır.

Meslek yapılarında yaşanan hareketlilik esnaf ve tüccarların farklı meslekler


arasındaki hareketlerinde de görülmüştür. Kumaş tüccarlığı, şapkacılık ve parfüm
ticaretini birarada yürüten Panajotidés Kardeşler gibi bazı Selanikli meslek sahipleri
ticari kazançlarını artırmak ve tek bir alanda yatırım yapmanın getirdiği risklerden
kaçınmak amacıyla birden fazla ticari faaliyetin içinde yer almayı tercih etmiştir.

Baba mesleğinin sürdürülmesi Selanik ticareti için olağan bir durumdur.


Guédalia Abram Errera “quincaillerie” malları olarak adlandırdığımız hırdavat,
çamaşır, tuhafiye, muşamba, sırma ve kılabdan satmaktadır. 1900 yıllığında işletmenin
ismi Guédalia Abram Errera’nın Oğulları ve Şirketi olarak değişmiştir. İşletmeyi
devralan oğulları babalarının isminin sağladığı ticari itibarı kullanmaya devam etmiştir.

Selanik’te ticari ortaklıkların kurulmasında tüccarların bağlı olduğu dini


cemaatler ve etnik yapılar belirleyici faktör olmuştur. 1912’de tuhafiyeci esnafının
arasına yeni katılan iki ortak Abdi Nusret ve Şirketi ile İsmail Abdouch (Abduş) gibi
pekçok Selanikli tüccar kendi cemaatinden bir kişiyle birlikte iş yapmayı tercih
etmektedir. Yahudiler ve Hıristiyanların da aynı eğilimi paylaştığına şahit oluyoruz.
Ortak dini inanışın meslektaşlar arasındaki ticari güveni pekiştirdiği anlaşılmaktadır.
Ancak Mehmed Bey ve Saul Molho isimli terzilerin ortaklığında olduğu gibi Müslüman
ve Yahudi tüccarların biraraya geldiği istisnai örnekler de yaşanmıştır. Her ikisi de
bijuteri olan Mallah Kardeşler ve Hatchik Hatcharian ortaklığı da Yahudi ve
Ermeniler’in birlikte iş yaptığını göstermektedir. Selanik’teki küçük Ermeni cemaatine
mensup Agop Marcarian ve Assodour Marcarian’ın bijutericilikteki ortaklığında ise
etnik bağların daha belirleyici olduğunu düşünebiliriz.

Nüfus içindeki birincil konumlarına paralel olarak meslek başlıkları altında


ençok Yahudi tüccarların isimlerini görüyoruz. 1881’den başlayarak 1912 yılına kadar
izini sürdüğümüz yıllıklarda Yunanlı tüccarların isimleri her yıl gittikçe daha fazla
sayıda yeralmıştır. Nitekim yıllıklarda 1881’den itibaren iplik fabrikatörü olarak sadece
Yahudi tüccarların isimleri sayılırken 1912 yılında bu mesleğe dâhil olan on kişinin

117
tamamı Yunanlı tüccarlardır. Benzer şekilde yıllıklar Selanik’in büyük tüccar aileleri
tarafından sahiplenilen pamuk ipliği ticaretinde Türkler’in hiçbir zaman yeralmadığı
bilgisini veriyor.

İpek ve yün gibi Selanik ekonomisinin önemli iki ticari malının satışı ortak bir
tüccar grubunun elindedir. Ahmed Memich (Ahmet Memiş), Mair R. Benvenisté ve
Kardeşleri, Botton Benadon, Molho, Nahama A. Mallah, Refik, İbrahim, Telci Sami,
Hazday M. Ezratti’den oluşan kadro yünlü dokumalarla birlikte Selanik’teki ipek
ticaretine yön veren isimlerdir.

Selanik’teki meslekler arasında öne çıkan bir nokta da yıllıklarda


sınıflandırılan esnaf, zanaatkâr ve tüccar sayılarındaki değişimdir. Şehirde yabancı
mallara olan yüksek talep bu malların ithalatına aracılık eden veya doğrudan satışını
gerçekleştiren birçok komisyoner, tellal ve kolonyal mal satıcısının ortaya çıkmasını
sağlamıştır. Bu itibarla Şark Ticaret Yıllıkları’nda incelediğimiz tüm meslekler içinde
en yüksek kadro sayısına 1909’da otuzaltı kişiyle kolonyal mal satıcılarının ulaşması
dikkat çekicidir.

118
BİBLİYOGRAFYA

Kitaplar

Abdülaziz Bey. Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri: Toplum Hayatı, İstanbul:


Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995.

Anastassiadou, Meropi. Tanzimat Çağında Bir Osmanlı Şehri Selanik 1830-1912, 2.


Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2014.

Ayverdi, Sâmiha. İbrâhim Efendi Konağı, 8. Basım, İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı.

Baer, Marc David. Selanikli Dönmeler: Yahudilikten Dönenler, Müslüman


Devrimciler ve Seküler Türkler, 1. Basım, İstanbul: Doğan Kitap, 2011.

Barbarasoğlu, Fatma. Moda ve Zihniyet, 6. Basım, İstanbul: İz Yayıncılık, 2013.

Çakılcı, Diren. “Temettuat Kayıtlarına Göre Selanik Şehrinde Kimlikler”, Akdeniz


Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü III.
Uluslararası Dil, Kültür ve Edebiyat Sempozyumu Bildiri Kitabı, Antalya:
15-16 Haziran 2017, ss.26-38.

Çelik, Gülfettin. “Balkan Ülkeleri ve Sosyo-Ekonomik Yapıları”, Prof.Dr. Ahmet


Tabakoğlu (Ed.). Yeniden Yapılanma Sürecinde Türk Cumhuriyetleri ve
İslam Ülkelerinin Sosyo-Ekonomik Yapıları ve Türkiye ile İlişkileri,
İstanbul: Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Ekonomi ve
Araştırma Merkezi Yayın No.9, 1998, ss.221-280.

Delilbaşı, Melek. “16. Yüzyılda Via Egnatia ve Selanik”, Elizabeth A. Zachariadou


(Ed.) Sol Kol Osmanlı Egemenilğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde,
İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, ss.73-91.

Dimitriadis Vassilis. “Via Egnatia Üzerindeki Vakıflar”, Elizabeth A. Zachariadou


(Ed.), Sol Kol Osmanlı Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde,
İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, ss.92-104.

Doğru, Halime. XIII-XIX. Yüzyıllar Arasında Rumeli'de Sağ Kolun Siyasî, Sosyal,
Ekonomik Görüntüsü ve Kozluca Kazası, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2000.

Emecen, Feridun M. “Selanik’ten Manisa’ya: Yahudi Dokumacıların Göçüyle İlgili


Bazı Bilgiler”, Elizabeth A. Zachariadou (Ed.), Sol Kol Osmanlı
Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, 1999, ss.105-121.

Engin, Vahdettin. Rumeli Demiryolları, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1993.

Faroqhi, Suraiya. Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, 2. Basım, Ankara: Doğu Batı
Yayınları, 2010.

119
____. Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, 5. Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları.

Genç, Mehmet. Devlet ve Ekonomi, 11. Basım, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2014.

Gounaris, Basil C. “Selanik”, Çağlar Keyder, Y. Eyüp Özveren, Donald Quataert (Ed.)
Doğu Akdenizde Liman Kentleri (1800-1914) içinde, İstanbul: Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, 1994, ss.103-119.

Gökbilgin, M. Tayyib. “Selanik”, İslam Ansiklopedisi (İA), C.X, İstanbul: Milli


Eğitim Basımevi.

Güran, Tevfik. 19. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi Üzerine Araştırmalar, 1. Basım,


İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2014.

Halaçoğlu, Yusuf. Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme(Menziller), 1. Basım,


İstanbul: İlgi Kültür Sanat Yayınları, 2014.

İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt I 1300-


1600, 3. Basım. İstanbul: Eren Yayıncılık, 2009.

____. “Rumeli”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 35, İstanbul:
Türkiye Diyanet Vakfı, 2008.

İnalcık, Halil-Quartert, Donald (Ed.). Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve


Sosyal Tarihi, Cilt II 1600-1914, 3. Basım. İstanbul: Eren Yayıncılık, 2009.

İpek, Nurdan. Selanik ve İstanbul’da Yahudi Bankerler, 1. Basım, İstanbul: Yeditepe


Yayınevi, 2011.

Jelavich, Barbara. Balkan Tarihi 18. ve 19. Yüzyıllar, Cilt 1, 3. Basım, İstanbul: Küre
Yayınları, 2013.

Karakışla, Yavuz Selim. Osmanlı Hanımları ve Kadın Terzileri (1869-1923),


İstanbul: Akıl Fikir Yayınları, 2014.

Karpat, Kemal H. Osmanlı Nüfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Özellikleri,


İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, 2003.

____. “Balkanlar”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 5, İstanbul:


Türkiye Diyanet Vakfı, 1992.

Keyder, Çağlar. Toplumsal Tarih Çalışmaları, İstanbul: İletişim Yayınları, 2013.

Kiel, Machıel. “Selanik”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 36,
İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2009.

Köse, Yavuz. Dersaadet’te Tüketim (1855-1923), 1. Basım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, 2016.

Kütükoğlu, Mübahat S. “Gelin Kızların Gözdesi: Çıkçıkalı Ayakkabılar veya Lâpçin-


Galoş”, Emine Gürsoy Naskali (Ed.), Ayakkabı Kitabı içinde, 1. Basım,
İstanbul: Kitabevi, 2003, ss.283-287.

120
____. “Osmanlı Esnaf Örgütlerinde Oto-Kontrol Müessesesi”, Ahilik ve Esnaf:
Konferanslar ve Seminer, Metinler, Tartışmalar, İstanbul: İstanbul Esnaf ve
Sanatkârlar Dernekleri Birliği Yayını, 1986, ss.55-77.

____. “Osmanlı İktisadi Yapısı”, Ekmeleddin İhsanoğlu (Ed.), Osmanlı Devleti ve


Medeniyeti Tarihi Cilt I içinde, İstanbul: İRCİCA, 1994, ss.513-649.

Lory, Bernard-Popovic, Alexandre. “Balkanlar’ın Manastırdaki Kavşağı 1816-1918”,


Paul Dumont, François Georgeon (Ed.), Modernleşme Sürecinde Osmanlı
Kentleri içinde, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ss.60-78.

Mayer, Georg. Türk Çarşısı: Şark’ta Ticaretin Püf Noktaları, 1. Basım, İstanbul:
Kitabevi, 2008.

Mazower, Mark. Selanik Hayaletler Şehri Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler


1430-1950, 1. Basım, İstanbul: Alfa Yayınları.

Molho, Rena. “Yenilenme”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1. Baskı,
İstanbul, İletişim Yayınları, 2014, ss.79-98.

Moutsopoulos, N. C. “İki Yüzyıl Arasında Kalan Bir Kent”, Gilles Veinstein (Ed.)
Selanik 1850-1918 içinde, 1. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, ss.27-
47.

Ortaylı, İlber. “16. Yüzyılda Rodosto”, Elizabeth A. Zachariadou (Ed.) Sol Kol
Osmanlı Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, 1999, ss.215-224.

Ovadya, Slvyo (Ed.). Osmanlı’da Yahudi Kıyafetleri, İstanbul: Gözlem Gazetecilik,


Basın ve Yayın A.Ş., 2000.

Özcan, Tahsin. Fetvalar Işığında Osmanlı Esnafı, İstanbul: Kitabevi, 2003.

Palairet, Michael. Balkan Ekonomileri 1800-1914 Kalkınmasız Evrim, İstanbul:


Sabancı Üniversitesi Yayınları, 2000.

Pamuk, Şevket. Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi (1820-1913) Ticaret,


Sermaye ve Üretim İlişkileri, Ankara: Yurt Yayınları, 1984.

Quataert, Donald. Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, 4. Basım,


İstanbul: İletişim Yayınları, 2013.

____. “Selanik’teki İşçiler, 1850-1912”, Donald Quataert, Erik Jan Zürcher (drl),
Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiyesi’ne İşçiler (1839-1950), 3. Basım,
İstanbul: İletişim Yayınları, 2011, ss.97-122.

____. “Fabrika Bacalarından Tüten İlk Dumanlar”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-
1918 içinde, 1. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, ss.223-245.

____. “19. Yüzyıla Genel Bakış Islahatlar Devri 1812-1914”, Halil İnalcık ve Donald
Quartert (Ed.), Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi
Cilt II 1600-1914 içinde, İstanbul: Eren Yayıncılık, 2006, ss.887-1051.

121
Stoianovich, Traian. “Osmanlı Hâkimiyetinde Via Egnatia”, A. Zachariadou (Ed.), Sol
Kol Osmanlı Egemenliğinde Via Egnatia (1380-1699) içinde, İstanbul: Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, 1999, ss.225-240.

Tabakoğlu, Ahmet. “Osmanlı Döneminde İstanbul’un İâşesi” II. Uluslararası Osmanlı


İstanbul’u Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul: 27-29 Mayıs 2014, ss.99-168.

____. Türkiye İktisat Tarihi, 12. Basım, İstanbul: Dergah Yayınları, 2014.

Tulasoğlu, Gülay. “Bir Ötekileştirme Aracı Olarak Hijyen: 1837 Salgınında “Kirli
Selanik'in” Vebalı Yahudileri Üzerine”, Yunus Koç, Serhat Küçük (Ed.)Türk
Sosyal Tarihçiliğinde Bir “Yalnız İsim Bahaeddin Yediyıldız’a Armağan
içinde, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2015, ss.315-
327.

Ulugün, F. Yavuz. “1891 Şark Ticaret Yıllığı’nda İzmit Sancağı Üzerine…”,


Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III
Bildiri Kitabı, Kocaeli: 2017, ss.1966-2014.

Ünal, Neslihan. İki Osmanlı Liman Kenti İzmir ve Selanik, 1. Baskı, Ankara: İmge
Kitabevi Yayınları, 2015.

Veinstein, Gilles. “Seküler Bir Paradoks”, Gilles Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918
içinde, 1. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları, 2014, ss.51-78.

Yazıcı, Serkan. “Şark Ticaret Yıllıklarına Göre Üç Devirde İzmit Şehrinde Ticaret”,
Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III
Bildiri Kitabı, Kocaeli: 25-26-27 Mart 2016, ss.1783-1816

Yerolympos, Alexandro-Colonas, Vassilis. “Kozmopolit Bir Kentleşme”, Gilles


Veinstein (Ed.) Selanik 1850-1918 içinde, 1. Basım, İstanbul: İletişim
Yayınları, 2014, ss.199-222.

122
Süreli Yayınlar

Akbal, Fazıla. “1831 Tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nda İdari Taksimat ve Nüfus”,


Belleten, Cilt 15, Sayı 60, ss.617-628.

Aktar, Ayhan. “Şark Ticaret Yıllıkları’nda “Sarı Sayfalar”: İstanbul’da Meslekler ve


İktisadi Faaliyetler Hakkında Bazı Gözlemler, 1868-1938” Toplum ve Bilim,
Sayı 76, Bahar 1998, ss.105-143.

Aydın, Hacı Veli. “Selanik'te 18. Yüzyılın İlk Yarısında Para Vakıfları ve Kredi
İşlemleri”, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt 29, Sayı 1, 2014, ss.87-106.

Barkan, Ömer Lûtfi “Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 15, Sayı 1-4, 1953/54, ss.209-
237.

Delilbaşı, Melek. “Selanik ve Yanya'da Osmanlı Egemenliği'nin Kurulması”, Belleten,


Cilt LI, Sayı 199, 1987, ss.75-106.

Demir, Tanju. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Deniz ve Posta Taşımacılığı ve Vapur


Kumpanyaları”, OTAM, Sayı: 17, 2005, ss.1-17.

Dığıroğlu, Filiz. “İstanbul-Tebriz Ticaret Hattında Valide Han (XIX-XX. Yüzyıl)”,


Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı 31, Güz 2014, ss.69-112.

Eldem, Edhem. “Galata’nın Etnik Yapısı”, İstanbul, Sayı 1, 1992, ss.58-63.

Gökaçtı, Mehmet Ali. “Maliye Nezareti Temettüat Defterine Göre 1845 Yılında
Selanik”, Tarih ve Toplum Dergisi, Cilt 28, Sayı 168, 1997, ss.15-22.

Güçer, Lütfi. “XVI-XVIII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunun Ticaret Yapısı”, Türk


İktisat Tarihi Yıllığı Sayı 1, 1987, ss.1-128.

İnalcık, Halil. “Osmanlı Pamuklu Pazarı, Hindistan ve İngiltere: Pazar Rekabetinde


Emek Maliyetinin Rolü”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Türkiye İktisat Tarihi
Üzerine Araştırmalar II, 1979-1980 Özel Sayısı, ss.1-65.

____. “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, Sayı 3, Eylül 2005,
ss.9-32.

İnciciyan P. L.-Andreasyan, H. D. “Osmanlı Rumelisi Tarih ve Coğrafyası”, Güney-


Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Ayrı Basım, Sayı 2-3, 1974, ss.11-88.

Kolçak, Özgür. “Selanik Yünlü Dokumacılığının Tarihsel Gelişimi (1500-1620) Yeni


Bulgular Işığında Genel Bir Değerlendirme”, Osmanlı Araştırmaları, Sayı
31, 2008, ss.92-126.

Kut, Turgut. “Indicateur Ottoman: Şark Ticaret Yıllıkları”, Simurg “Kitap Kokusu”,
Sayı 1, Ekim 1999, ss.186-199.

Kütükoğlu, Mübahat. “Osmanlı İktisat Tarihi Bakımından Konsolos Raporlarının


Ehemniyet ve Kıymeti”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı:
10-11, 1981-1982, ss.151-166.
123
Mintsis, Georgios I. Selanik’in İspanya Yahudileri (Yerleşme, Yükseliş, Büyük Yıkım),
Dil, Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi, Cilt 27, Sayı 2, 2017, ss.113-
123.

Paskaleva, Virgina. “Osmanlı Balkan Eyaletlerinin Avrupalı Devletlerle Ticaretleri


Tarihine Katkı (1700-1850)”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Mecmuası, Cilt XXVII, Sayı 1-2, 1967, ss.37-74.

Sahillioğlu, Halil. “Yeniçeri Çuhası ve II. Beyazıd’ın Son Yıllarında Yeniçeri Çuha
Muhasebesi”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı 2-3, 1974,
ss.415-466.

Todorov, Nikoloy. “19. Yüzyılın İlk Yarısında Bulgaristan Esnaf Teşkilâtında Bazı
Karakter Değişmeleri”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası,
Cilt XXVII, Sayı 1-2, 1967, ss.1-36.

Toprak, Zafer. “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Reklamcılık”, Boğaziçi, Sayı 2, 1988,


ss.22-29.

____. “Tesettürden Telebbüse ya da Çarşaf veya Elbise – Milli Moda ve Çarşaf”,


Tombak Antika Kültürü Koleksiyon ve Sanat Dergisi, Sayı 19, 1998, ss.52-
63.

____. “Tüketim Örüntüleri ve Osmanlı Mağazaları”, Cogito, Sayı 5, Yaz 1995, ss.25-
28.

Yağız, Burcu-Ağır, Aygül. “XIX. Yüzyıl Sonu İstanbul’unda Batılı Tüketici


Ürünlerinin Dolaşıma Girdikleri Kanallar ve Yarattıkları Hareketlenmeler:
Şark Ticaret Yıllıkları Üzerinden Bir Araştırma”, Tasarım + Kuram, Cilt 13,
Sayı 24, 2017, ss.31-53.

124
Tezler

Bayram, Selahattin.“Osmanlı Döneminde Selanik Limanı 1869-1912”,


Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2009.

Bozkurt, Fatih. “Tereke Defterleri ve Osmanlı Maddi Kültüründe Değişim (1785-1875


İstanbul Örneği), Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2011.

Dığıroğlu, Filiz. “XIX. Yüzyıl Karadeniz’inde Yeni Bir Ticari Merkez: Samsun”,
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2011.

Kolçak, Özgür. “Osmanlılarda Bir Küçük Sanayi Örneği: Selanik Çuha Dokumacılığı
(1500-1650)”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005.

Yıldız, Özlem. “II. Meşrutiyetten I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti’nde Deniz


Ticareti (1908-1914)”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üni.
AİİT Enstitüsü, 2012.

125
Salnameler ve Yıllıklar

1320 Sene-i Hicriyyesine Mahsus Selanik Vilayet Salnamesi, Ankara: AKDTYK Türk
Tarih Kurumu Yayınları, 2014.

L'Indicateur Ottoman. Annuaire Almanach du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1881

Indicateur Ottoman Illustré Annuaire Almanach du Commerce 1883.

Indicateur Oriental Annuaire Almanach du Commerce. 1885.

Indicateur Ottoman. Annuaire du Commerce de L'industrie, de L'administration et de la


Magistrature. 1888.

Annuaire Oriental du Commerce L'industrie de L'administration et de la


Magistrature. 1889-1890.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1891.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1892-1893.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce, de L’industrie, de


L’administration et de la Magistrature. Turquie, Russie, Grèce, Roumanie,
Serbie, Bulgarie, 1893-1894.

Annuaire Oriental du commerce de L'industrie L'administration et de


Magistrature. 1894.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1895.

Annuaire Oriental du Commerce de L'industrie L'administration et de


Magistrature. 1896.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1898.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1900.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1901.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1902.

Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de


L'administration et de la Magistrature. 1903.

126
Annuaire Oriental (ancien indicateur oriental) du Commerce de L'industrie, de
L'administration et de la Magistrature. 1904.

Annuaire Oriental du Commerce de L'industrie de L'administration et de la


Magistrature. 1909.

Annuaire Oriental Commerce, İndustrie Administration, Magistrature de L'empire


Ottoman. 1912.

127
Sözlükler

Ant. B. Tınghır et K. Sinapian, Dictionnaire Français-Turc des Termes Techniques


(Fransızca’dan Türkçe’ye Istılahat Lugatı), Tome Premier, Constantinople
1891.

Koçu, Reşat Ekrem. Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ankara: Sümerbank
Kültür Yayınları, 1969.

Mehmed Salâhî, Kamus-ı Osmani, 4. Cild, İstanbul: Mahmud Bey Matbaası, 1322.

Pakalın, Mehmet Zeki. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, 4. Basım,
İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993.

Şemseddin Sami. Resimli Kamus-ı Fransevi, İstanbul. 1322.

Şemseddin Sami. Kamusu’l-Alam, C. IV, İstanbul, 1311.

Şemseddin Sami. Kamus-ı Türki, İstanbul.

128
İnternet Kaynakları

http://www.yuzyillikhikayeler.com/deneyimle/bonmarseler (15 Mayıs 2018).

Gounaris, Basil K. “Economic Developments in Macodonia, 1430-1912”,


http://www.macedonian-heritage.gr/ContemporaryMacedonia/Downloads
/Macedonia_Vol_1_p_58-83_Gounaris.pdf, (20 Mart 2018).

Journal de Salonique, 02 Ocak 1910,


http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k12693872/f2.item (25 Nisan 2018).

Journal de Salonique, 15 Kasım 1910,


http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k1269375v/f2.item (25 Nisan 2018).

129

You might also like