Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 658

T.C.

İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI

DOSYA NO : 2017/16 esas 30/11/2018


KONU : Esas Hakkında Mütalaa

İSTANBUL4. AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

I. GENEL OLARAK YARGILAMA SÜRECİ

12.06.2007 tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığına yapılan ihbar sonrasında,


İstanbul Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekonduda yapılan arama neticesinde 27 adet el
bombasının bulunması ile resmen başlayan soruşturmanın genişletilerek birçok kişinin
soruşturmaya dahil edildiği, açılan kamu davalarının birleştirildiği, neticeten İstanbul (Kapatılan)
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamı ile
sanıklar hakkında verilen mahkumiyet ve beraat hükümlerinin Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin
21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği,
Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekli ile dava dosyasının "toplam sayfa sayısı 6.533
olan 23 ayrı iddianame ile açılan davaların birleştirildiği, duruşmaya 20.10.2008 tarihinde
başlandığı, birleşen dosyalarda da dahil olmak üzere toplam 620 oturum yapıldığı, 275 sanığın
yargılandığı, 157 tanığın dinlendiği, Cumhuriyet savcılığınca 2270 sayfalık mütalaa verildiği,
yargılama neticesinde verilen hükmün 05.08.2013 tarihinde tefhim edildiği, gerekçeli kararın ise
16.798 sayfadan oluştuğu,Temyiz incelemesi için Dairemize, 3.868 klasör, 11 adet çuval,
içerisinde 208 kitabın olduğu 4 adet karton kutu ve 92 cilt iddianameden oluşan dosyanınteslim
edildiği, yargılamanın birleşen dosyalarla birlikte yaklaşık 5 yıl sürdüğü görülmüştür" şeklinde
tespite yer verildiği, bu kapsamda ilk iddianamenin 10/07/2008 tarihinde tanzim edildiği ve
kamuoyunda "Zirve Yayınevi davası", "Cumhuriyet Gazetesi Davası", "Danıştay Saldırısı
Davası" gibi birçok sansasyonel davanın işbu dava ile birleştirildiği veya birleştirilmesine
çalışıldığı anlaşılmıştır.
Bahsi geçen ilk iddianamede "5 Şubat 2006 tarihinde Trabzon’da Rahip Andrea
Santora’nın silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, bu davaya konu olan 5 Mayıs 2006, 10 Mayıs
2006 ve 11 Mayıs 2006tarihlerinde Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılması, 17 Mayıs
2006 tarihinde Ankara’da Danıştay 2.Dairesinin Avukat Alparslan Arslan tarafından basılıp
Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesi, 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da Agos
Gazetesi genel yayın yönetmeni olan Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant Dink’in silahlı saldırı
sonucu öldürülmesi, 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya’da Zirve Yayınevinde Tilman Ekkehart
Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in misyonerlik yaptıklarından bahisle öldürülmeleri, 25
Nisan 2007 tarihinde Ankara’da YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’e yönelik bir saldırı
girişimi olarak değerlendirilen Yüksek Öğretim Kurumu merkez binası önünde, üzerinden
Kuvayı Milliye Derneğine ait bir kart çıkan Nurullah İlgün tarafından silahla ateş edilmesi
olayları gerçekleştiği belirtilerek; Bu eylemlerin bir kısmının terör örgütü irtibatı tespit
edilememesine karşılık, zamanlamaları, yapılış tarzları, amaç ve neticelerine göre bir
değerlendirme yapıldığında; sıradan olaylar olmadıkları, aynı merkezin yönlendirmesi ile
zincirleme olarak gerçekleştirildikleri, ülkede laik-antilaik çatışmasını tetiklemek, ülkeyi
1/658
uluslararası arenada zor durumda bırakmak gibi farklı amaçları olsa da, neticede bir an önce
ülkede kargaşa ve iç çatışma çıkararak askeri müdahale ortamı oluşmasının hedeflendiği, bu
hali ile eylemleri özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandıran, bu nedenle yakalanan
tetikçilerinin çoğu zaman diğer hücrelerden hatta kendilerini yönlendiren şahıslardan bile
haberlerinin olamayacağı Ergenekon Terör Örgütünün azmettirdiğine dair şüphe doğduğu"
şeklinde değerlendirme ve açık şekilde algı yönetimi yapıldığı, bu mantık ile davaların
birleştirilerek yürütüldüğü, bunun dışında "Arınç'a suikast" sözde iddiası ile soruşturma
başlatılarak bu iddianın "ergenekon" örgütü ile irtibatlandırılması ile kamuoyunda "kozmik oda"
olarak bilinen Genelkurmay Seferberlik Dairesi Başkanlığı'nda arama gerçekleştirildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma
Bürosu tarafından "Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü" ile ilgili olarak
düzenlenen 06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamede,
"Usulsüz Soruşturma ve Davalar," "Darbe Planları," başlıkları altında Ergenekon Davası ile ilgili
olarak "Asrın Davası Ergenekon FETÖ tarafından sözde Devlet içerisindeki derin bir gizli
yapının tasfiyesi amacıyla başlatılmıştır." ile başlayıp, "Ergenekon Davası aynı zamanda cemaat
için geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendisi üzerindeki bütün kuşkuları yok etmek için
kullandığı bir nevi çöp tenekesidir." şeklinde tespite yer verildiği,
Ayrıca bu iddianamede;
"…
Gizli Tanık Yağmur 20/03/2015 günlü ek ifadesinde: … Bayram Bozkurt Olayı: Bir
dönem Erzincan İliç ilçesi savcısı olan Bayram Bozkurt'un, Ergenekon davasında Fetullah
Gülen Terör örgütünün talimatı ile gizli tanık yapıldığını, kimlik bilgileri değiştirilerek
Ankara'ya yerleştirildiğini, ayrıca kendisine bu davanın sonlanmasına müteakip daha üst
mevkide mesleğe dönebileceği sözünü verdiklerini, 2012 yılında dava süresince Ali Fuat
Babatan'ın gözetimi altında olması için Fetullah Gülen Terör örgütünün talimatı ile Babatan
Hukuk Bürosunda, yeni ismi ile avukat olduğu etrafa lanse edilerek birlikte çalışmaya
başladıklarını, hukuk bürosunda ismini Hakan Aslan olarak bildiklerini, iki kızı olduğunu, eşinin
ise Sağlık Bakanlığında çalıştığını, 2013 veya 2014 yıllarında Ali Fuat Babatan aracılığı ile
Fetullah Gülen Terör Örgütünün HSYK'da kendisine yeni bir sicil numarası verilerek mesleğe
iade edildiğini, Kırıkkale Keskin ilçesinde örgüte hizmet edecek bir savcı olarak göreve
başladığını, anlatmıştır.

11-) Fetullah Gülen'in Canlı Kurye ile Emniyet ve Yargıdaki Örgüt Kadrolarına Emir
Göndermesi ve Ergenekon Davalarının Başlatılması;
Osman Hilmi Özdil, Eskişehir İl Emniyet Eski Müdürü Hanefi Avcı'nın, 2010 yılında
yayımlanan 'Haliçte Yaşayan Simonlar' adlı kitabında Fetullah Gülen Grubunun Emniyetten
Sorumlu İmamı olduğu ve 'Kozanlı Ömer' kod adını kullandığı belirtilen şahıstır. Kitaba göre,
örgütün emniyet imamı Osman Hilmi Özdil ve yanında milli istihbarat teşkilatı imamı Murat
Karabulut isimli şahıs, hem ABD'ye girişleri hem de çıkışları esnasında sorgulanmışlar ve üst
aramasına tabi tutulmuşlardır. Sorgulama esnasında Osman H Özdil'in, üzerindeki çıkan
belgeler yanında bilgisayarındaki bilgiler de kopyalanmış olup, elde edilen bilgiler arasında
bazı üst düzey emniyet yetkililerine ve eşlerine ait bilgiler yer almaktadır. Osman Hilmi Özdil'in,
2007 yılında ABD'de FBI tarafından yakalanmasının ardından, ABD yetkilileri tarafından
Dışişleri Bakanlığı aracılıyla gönderilen bilgi ve belgelerin Emniyet Genel Müdürlüğünde imha
edildiği ve hiç bir kayıt bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak Ocak 2014 ayı içerisinde FBI'dan
EGM aracılığıyla, Osman Hilmi Özdil'in yakalanmasına dair bilgi ve belgelerin bir kısmının
temini mümkün olmuştur. Bu bilgi ve belgelerin tetkiklerinde, FBI (ABD Federal Araştırma
Bürosu) tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen
05/11/2007 tarihli İngilizce belgede özetle; 'ABD Newyork JFK Hava Limanı'nda 18/04/2007'de
yapılan rutin kontroller esnasında Osman Hilmi Özdil ve Murat Karabulut'un birlikte seyahat
ettiklerinin tespit edildiği,
2/658
Osman Hilmi Özdil'in; 'İş amacıyla ABD'yi ziyaret ettiğini', Murat Karabulut'un ise;
"O. H. Özdil ile 12/04/2007'de Türkiye'den beraber ABD Newyork JFK Hava Limanı'na
geldiklerini, ancak ABD'de bulundukları süre içerisinde birlikte olmadıklarını ve O. H. Özdil'in
ABD'de kimlerle birlikte olduğunu veya nerede konakladığını bilmediğini' ifade etmişlerdir.
Üstleri aranmış ve çıkanlar listelenmiştir. FBI tarafından gönderilen metne göre,

Osman Hilmi Özdil'in üst aramasından çıkanlara yönelik olarak yapılan tetkikler
neticesinde; Yazan tarafından kısaltmalar ve harf değişikleri yapılarak bir nevi sadece
kendisinin anlayacağı hale getirildiği ve hatırlatma amaçlı tutulduğu değerlendirilen notta
bulunan isimler kontrol edildiğinde;
-Ümit Sayın'ın; Ergenekon davasında 4 yıl hapis cezası verilen Doç. Dr. Ümit Sayın,
(Ergenekon davasında 21/02/2008'de tutuklandı)
-Saner Fruy'un; Ergenekon Davası'nda yargılanan Emekli Orgeneral ve Atatürkçü
Düşünce Derneğe Genel Başkanı Şener Eruygur, (Ergenekon davasında 05/07/2008'de
tutuklandı)
-Mustafa Balboj'un; Ergenekon davası sanığı Mustafa Balbay, (Ergenekon davasında
önce 05/07/2008 tarihinde tutuklanıp serbest bırakılmış, akabinde 06/03/2009'da tekrar
tutuklanmıştır)
-Kemal Kednasig'in; Ergenekon davası sanığı Kemal Kerinçsiz, (Ergenekon davasında
21/01/2008'de tutuklandı)
-Sougi Ereral'ın; Ergenekon davası sanığı Sevgi Erenerol, (Ergenekon davasında
21/01/2008'de tutuklandı)
-Emin Şirin'in; Genç Parti Genel Başkan Yrdc., 22. dönem AK Parti İstanbul eski
milletvekili, Nazlı Ilıcak'ın eski eşi ve Ergenekon davası sanığıEmin Şirin, (Ergenekon davasında
18/08/2007'de gözaltına alındı.)
-Kemal Yavuz'un; Ergenekon sanığı Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, (Ergenekon
davasında 14/08/2008'de tutuklandı.)
-Taner Ünal'ın, Ergenekon sanığı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel
Başkanı Taner Ünal, (Ergenekon davasında 27/07/2007'de tutuklandı.)
-Osman Ak'ın; Eski Ankara İl Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın İstihbarattan Sorumlu İl
Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak ,
-H. Ozkasnad'ın; emekli Tümgeneral Erol Özkasnak, (28 Şubat Soruşturmasında Nisan
2012 ayında tutuklanmıştır)
-Kuridakai'nin; emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ,
-İlhan Orhan'ın; kamuoyunda baronların baronu olarak adlandırılan ve Kapıkule'den
Hollanda'ya limon taşıyan bir tıra yönelik yapılan 2010'da yapılan operasyon sonrasında
gözaltına alınan uyuşturucu kaçakçısı İlhan Orhan ,
-Umit Ozday'ın; 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ,
-Namık Kemal'in; DP Eski Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek,
-Hader Basi'nin; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş ,
-Ercan Cillioğlu'nun; Bahçeşehir Üniversitesi'nde akademisyen olan Ercan Çitlioğlu ,
olduğu tespit edilmiştir. Kodlama yapılan bazı kişiler ise tespit edilememiştir. (Deliller-1 Kls. 8
Nolu Delil: Bu olayla ilgili belge aslı ve diğer deliller vardır)
Osman Hilmi Özdil'in yurt dışı kayıtlarına ilişkin olarak yapılan tetkiklerde; Şahsın
2001 yılından ABD'de yakalandığı Nisan 2007 yılına kadar, bazı yıllar 12 defa olmak üzere
toplam 71 giriş-çıkış kaydı vardır. Ancak yakalanmasının ardından yurt dışı seyahatlerinin
azaldığı, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2013 yıllarında sadece birer defa giriş-çıkış yaptığı, 2012
yılında yurt dışına hiç seyahatinin olmadığı görülmektedir. FBI tarafından sorgulandığı
dönemde, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan 12/04/2007'de çıkış 19/04/2007 tarihinde giriş
yaptığı, FBI tarafından sorgulandığı tarihin 18/04/2007 olduğu göz önüne alındığında, yurda
3/658
dönüşte havaalanında yakalandığı ve bir gün FBI tarafından sorgulanmasını müteakip yurda
dönüş yaptığı anlaşılmaktadır. Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil'in 22/01/2014'te çıkış
yapıp 02/02/2014'de yurda döndüğü, THY kayıtlarına göre Suudi Arabistan'a gittiği, hemen
akabinde 05/02/2014 tarihinde tekrar yurt dışına çıkış yaptığı ve halen yurt dışında olduğu
belirlenmiştir.
Elde edilen bilgiler çerçevesinde; Osman Hilmi Özdil'in üzerindeki belgelerde adı
geçen kişilerin bir bölümü, 12/06/2007 günü Ümraniye'de bir gecekonduda el bombalarının
bulunmasıyla başlayan Ergenekon Davası sanıkları arasında yer almışlardır. Bu şahıslar
hakkında henüz bir soruşturma süreci dahi başlamamışken, aylar öncesinde adı geçen kişilerle
herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan Osman Hilmi Özdil'in 18/04/2007'de ele geçirilen
notları arasında isimlerinin yer alması, Ergenekon Davasının önceden planlanıp kurgulandığını,
Fetullah Gülen ve Örgüt yöneticilerinin emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik
harekatın bir parçası olduğunu, talimatın yurt dışından kurye ile geldiğini ispatlamaktadır.
Notlarda yer alan ancak Ergenekon Davasında yargılanmayan diğer şahısların büyük bölümü
ise Fetullah Gülen grubuna karşı tutumlarıyla bilinen kişilerdir. Onlarla ilgili verilen emrin
dava dışında şimdilik tutulması olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hanefi Avcı'nın yazdığı kitaptaki
hususlar da göz önüne alındığında Osman Hilmi Özdil'in ABD'de FBI tarafından
sorgulanmasının ve üst araması yapılmasının rutin bir kontrol olmadığı, anılanın ABD'de
bulunduğu süre içerisinde FBI tarafından takip edildiği sonucu çıkmaktadır. ABD Newyork JFK
Hava Limanında FBI'nın 12/04/2007 ve 18/04/2007 tarihlerinde gerçekleştirdiği gözaltına alma
ve üst arama olayına ilişkin olarak, o dönemde EGM'ye gönderdiği bilgi ve belgeler, EGM'de o
dönem mevcut Fetullah Gülen yapılanması tarafından imha edilmiştir. Türkiye'deki örgütün her
faaliyeti alınan talimatlarla gerçekleştirilmiştir. Örgüt üzerinde Fetullah Gülen ve diğer
şüphelilerin fonksiyonel bir hâkimiyetlerinin bulunduğu görülmektedir.…
2-) Örgütün Kutsalları; … Örgüt için 'eğitim' alanı kutsaldır ve bu alana rakip olarak
giren yanmıştır. Fetullahçı Terör Örgütü haset ve fesat bir yapıya da sahiptir. Eğitim ve öğretim
alanında başka kimse kalmaması ve örgüte rakip olmaması için de çok özel ve gizli bir faaliyet
yürütmüştür. Örgütün eğitim ve öğretim alanında ön kesmek için yargıyı operasyonel şekilde
kullandığı görülmektedir. Örnek olarak;Ergenekon davasında üniversite kuran ve öğrenci
yetiştiren Bedrettin Dalan şüpheli olarak yer almış, yıllarca yakalama kararı ile aranan
Bedrettin Dalan, Türkiye'ye döndüğünde bu davaya üniversite kurup öğrenci yetiştirdiği için
eklendiğini, üniversite açması ve öğrenci yetiştirmesinin paralel yapıda sorun oluşturduğunu
açıklamıştır. Başkent Üniversitesini kuran ve eğitim alanında da hizmet veren Mehmet
Haberal'ın da aynı davada tutuklanıp mağdur edilmesi örgütün kutsal eğitim alanına girdiği
içindir. .... Ergenekon Davasında öğrencilere burs veren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve
Türkan Saylan'ın hedef alınmasının sebebi de örgütün, eğitim alanında tekel olma isteğidir.

b-) Disiplin Soruşturması Açtırmak; Fetullahçı Paralel Yapılanma Terör Örgütünün
uyguladığı bir başka yöntem kendi kadrolarına yer açabilmek için disiplin soruşturması
açtırmak ve kişiyi yıpratarak mahvedip makamına bir örgüt üyesi getirmek şeklinde
gerçekleştirilmiştir. Hedef alınan kişinin dedikodu ile bırakıp kaçması sağlanamamış veya örgüte
kazandırılamamış veya dedikodu o kişiyi yıpratmaya yeterli olmamışsa, disiplin soruşturması
açılması için örgütlü bir saldırı başlatılır. Herkesin sıradan işleyebileceği beşeri bir basit fiil
abartılarak disiplin soruşturma konusu haline getirilir. İsimsiz mektup veya kurumdaki bir
kişinin disiplin işlemini başlatması sağlanır. Disiplin ekibi eğer örgütün emrindeki üyelerden
oluşuyorsa sorun basitçe aşılır. Disiplin cezası derhal uygulanır ve örgüt amacını elde eder.
Eğer örgüt emrinde olmayan kimseler varsa tek tek onlar üzerinde çalışılıp baskı uygulanır veya
basın yayın üzerinden nasıl karar verecekleri onlara bildirilir. Bu konuda haber program yapılır
ve algı oluşturulur. Bir disiplin soruşturmasının başarıya ulaşması içinde örgütün sayısız taktiği
ve tekniği vardır.Bu yöntem en çok disiplinin önemli olduğu TSK ve Emniyet ile Yargıda
gerçekleştirilmiştir. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün Ergenekon Davasından alınması için
4/658
bu yöntem kullanılmıştır.

VIII-) USULSÜZ SORUŞTURMA ve DAVALAR:
… Asrın davası Ergenekon, FETÖ tarafından sözde devlet içerisindeki derin bir gizli
yapının tasfiyesi amacıyla başlatılmıştır. Uzun yıllar kamuoyunu meşgul eden bu davada, sahte
deliller kullanılmış, suç işlemediği kesin şekilde bilinen kişilere iftira edilmiştir. Davada iddialar
sağlam delile dayanılarak açılmamıştır. Kasten kopyala-kes-yapıştır yönetimi ile uzun
iddianameler yazılmıştır. İlgisiz birçok konu aynı iddianame içinde anlatılmaya çalışılmış,
birbiriyle ilgisi olmayan kişiler aynı örgüt üyesi gibi algılatılmak için davalar birleştirilmiştir.
Davada kimin neden suçlandığı anlaşılamamış, bu bulanık ve kargaşa ortamında mağduriyetler
yaşatılmıştır. TSK içerisinde ve örgüte karşı duran kişiler dize getirilip tasfiye edilerek toplum
nazarında suçlu oldukları gösterilip etkinliklerinin kırılması için dava ve soruşturma yapılmıştır.

FETÖ'nün iddialarına göre, Ergenekon Örgütü olarak ifade edilen örgütlenmenin
silahlı eylemi olarak Malatya Zirve Kitabevi baskını sırasındaki ölümler gösterilmiştir. Bu dava,
Ergenekon davası ile birleştirilip içinden çıkılmaz bir dava haline getirilmeye çalışılmıştır.
Gerçekte Ergenekon davası ile Zirve Kitabevi davasının doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır.
FETÖ, hiçbir ilgisi bulunmayan, kamu oyunda sansasyonel sonuçlar doğuran davaları
birleştirip Ergenekon davasına delil oluşturmaya çalışmıştır.
Gazeteci Hrant Dink'in öldürüleceğini FETÖ'nün emniyet kadroları önceden bilmesine
rağmen Ergenekon davasına delil oluşturabilmek için bu cinayeti kasten önlememiştir. Örgütsel
amaçlar için emniyet içerisindeki tasfiye bu cinayet sayesinde gerçekleştirilmiştir. Örgütten
olmayan veya politikalarına karşı çıkan emniyet mensupları soruşturma ile ilgilendirilip
tasfiyeleri sağlanmıştır.

Ergenekon davasına delil oluşturmak için Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı, yaptığı bir
soruşturma nedeniyle sahte delillerle uydurma bir soruşturma nedeniyle makamında cebren
gözaltına alınıp tutuklanmış ancak bu davada da beraat kararı verilmiştir.

Danıştay'a yapılan saldırı ve gerçekleşen olay perdelenmiş, bu saldırının gerçek amaç
ve failleri hiçbir zaman ortaya konulmamıştır. Ergenekon davası ile birleştirilip üzeri
kapatılmaya çalışılmıştır. Danıştay'a gerçekleşen saldırıyı, FETÖ kadrolarının bilip
planladığına dair çok sayıdaki delil ortaya çıkmıştır.

3-) Ergenekon Davası:
Ergenekon Davası öncesi yaşanan bazı terör ve suikast olayları, Cemaatin hazırladığı
ve amacın tamamen devletin ele geçirilmesi olan Ergenekon Komplosunun köşe taşları
olmuştur. Ergenekon Davasında karşı savunmalar çok önemlidir. Cemaat, suçlananların
savunmasını engellediği gibi, gerek devlet erkini gerekse de medyayı kullanarak suçlanan
insanları adeta linç etmiştir. Bu insanlar savunmalarını hem yapamamışlar hem de özellikle
maksatlı olarak savunmaları medyada yayımlatılmamıştır ya da çok sınırlı olarak
yayınlanmıştır. İddia ve savunmanın karşılaştırılması komplonun anlaşılması açısından
yeterlidir.
Başbakalık başdanışmanı, 17 Aralık 2013 operasyonundan sonra, 24 Aralık 2013 günü
Star Gazetesinde yazdığı makalede, cemaatin 'kendi ülkesinin milli ordusuna' komplo kurduğunu
iddia etmiştir. Cemaat orduda cuntalar olduğunu ileri sürmüş, cuntacı olmakla iddia edilen
askerler ise cemaatin orduya sızmak istediğini iddia etmiştir.
Aslında Ergenekon Komplosunun temelleri, 1990′lı yılların ikinci yarısında cemaatin
emniyet teşkilatı içerisinde gerçekleştirdiği Telekulak Operasyonunda atılmıştır. Bu operasyon
cemaatin komplo yeteneğinin test edilmesi ve kendilerine güvenlerinin artmasına neden
olmuştur. Telekulak Operasyonu, cemaatin kendilerini emniyet içerisinde soruşturan dönemin
5/658
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak'a ve teşkilatına karşı bir tür
karşı operasyondur. Yalan ve yanlış bilgiler cemaatin medyasına sızdırılarak, bu ekibin bütün
devletin üst düzey şahıslarını yasadışı olarak dinledikleri iddiası yalandan yayılarak, devlet
içerisinde bu ekibe karşı bir güvensizlik ortamının oluşmasına neden olunmuştur. Daha sonra
cemaatin savcıları harekete geçerek bu memurlar hakkında soruşturma açarak tasfiye edilmeleri
sağlanmıştır. Bu tasfiye edilen ekibin yerine cemaat kendi adamlarının geçmesini sağlamıştır.
Cemaatin kendilerine karşı bir tasfiye hareketine, karşı bir tasfiye hareketi ile karşılık vermeleri
ve de üstelik bunu 28 Şubat'ın hemen sonrasında yapmaları ve başarılı olmaları, yeteneklerini ve
operasyonel yapılarını değil aynı zamanda ne kadar cesur ve cüretkar olduklarını da ortaya
koymaktadır. Cemaat için Telekulak Operasyonu, Ergenekon Komplosu için bir hazırlık okulu
olmuştur.
Ergenekon komplosunun yöntemi anlaşılmadan komplonun mantığı anlaşılmaz. Bu
yöntem savaş sanatında aldatma ve baskının birlikte kullanılmasına dayanan bir yöntemdir. Bazı
şiddet eylemlerinin, aldatma tekniğinin birçok özelliğinin kullanılmasının birleştirilmesiyle,
hedeflenen bir politik algının yaratılmasına dayanır. Bu algının amacı bir yandan kitleleri
düşmanın politik etkisinden ayırmak ya da tarafsızlaştırmaktır, öte yandan da saldırı için politik
bir destek noktası elde etmektir.
Ergenekon'da cemaat, TSK ve onun illegal uzantıları tarafından kendilerine karşı bir
dizi askeri eylem yapıldığı kanaati uyandırılan bir dizi terör eylemi yapmışlardır. Özellikle bu
noktada cemaat kendi kadro ve operasyonel yapısını kullanmıştır. Bu terör eylemlerini yapanlar,
bazı yalan ifade ve tanıklıklar ile özellikle bazı şahısların suçlanması için 'canlı delil'
olmuşlardır. Eylemlerden önce bu kişiler, suçlanacak kişilerin çevresine sızdırılmış ya telefon
görüşmesi yaptırılarak ya da birlikte fotoğraf çekilmesi sağlanarak delil oluşturulmuştur.
Cemaat, geçmişte devlet içerisinde bazı kirli işlere bulaşmış kişilerin de baskı ve şantaj
yoluyla saf değiştirmesini sağlayarak, yaptırdıkları terör eylemlerinin, 'derin devlet' ile
ilişkilendirilmesinin kolaylaştırılmasını sağlamışlardır.
Bu ittifakın bir başka metodu da, geçmişte kendi işlemiş oldukları bazı suikastları,
ajanları aracılığı ile Ergenekon Davası sürecinde başkalarının üzerine atmaya çalışarak, bazı
kuşkulu olayları kendilerinden uzaklaştırma metodudur. Bundan dolayı Ergenekon iddianamesi
başka bir göz ile okunduğu ya da bir 'alt-okuma' ile okunduğu zaman, geçmişte Fetullahçı
Cemaatin bazı kirli işlerinin (Necip Hablemitoğlu, Üzeyir Garih, Ahmet Taner Kışlalı, Danıştay
Saldırısı gibi suikastlar) aslında itiraf edildiği görülür. Ergenekon Davası aynı zamanda cemaat
için geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendisi üzerindeki bütün kuşkuları yok etmek için
kullandığı bir nevi çöp tenekesidir.
Ergenekon Komplosu süresince kullanılan bir diğer yöntem 'bir taş ile bir kaç kuş
vurmak' olarak özetlenebilecek olanıdır. Özellikle Cemaat, bir eylem yaptığı zaman bundan
azami derecede fayda elde etmek ister.
Ergenekon terör örgütünün diğer terör örgütlerini yönettiği iddiasın zorlama olup
delilleri muğlaktır. PKK, Dev-sol Hizbullah gibi terör örgütlerini Ergenekon'un yönettiği iddiası
yanlış olup gerçeğe, akla ve mantığa aykırıdır. Danıştay ikinci dairesine yapılan Saldırı, Hrant
Dink'in öldürülmesi ve Malatya Zirve Yayınevi olaylarının Ergenekon yapısına bağlanması da
zorlamadır. FETÖ'nün emniyet ve yargı kadroları bu olayları aydınlatmak yerine Ergenekon ile
irtibatlandırmaya çalışmıştır.
Komploda kullanılan bir diğer yöntem de, geçmişte derin devletin gerçekten yaptığı
veya yaptırdığı iddia edilen bazı olayları-Turgut Özal'ın ölümü, Eşref Bitlis suikastı, başka
birçok suikast olduğu iddia edilen olayları, 12 Eylül, 28 Şubat Darbelerini- gündeme getirerek
ve soruşturma açarak ve böylece kendi yaptıkları eylemler ile eski olayları karıştırarak
Ergenekon Komplosunun 'derin devlet' odaklı olduğu algısı güçlendirmek istemiştir. Geçmişteki
bazı kirli ve yanlış işler komplonun 'altına monte' edilmiştir. Bütün bunların aldatmaya dayalı
bir psikolojik operasyondur. Gerçekte bu soruşturmalar gereği gibi incelenmemiş, delil
toplanmamış, tersine karartma yapılmış, yıllar sonra örgüt tarafından işe gelecek şekilde
6/658
kurgulamalar yapılmış, herkesi tatmin eden doğru sonuçlara ulaşılarak bir neticeye
kavuşturulmamıştır.

Ergenekon Komplosunun en önemli ayaklarından birisini de liberaller ile olan ittifak


oluşturur. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir
unsuru olarak gördüğü için, 'Taraf' adında bir gazete kurmuş, kendi medyalarında da liberal
aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası
yapmıştır. Türkiye'de liberal demokrat kesimler farkında olmadan Cemaatin ideolojik etkisi
altına girmişlerdir. Liberal aydınlar, Fetullahçılara TSK'nun bastırılmasından sonra demokratik
reformların gerçekleşeceğini sanarak bu desteği vermiştir.
Cemaat, kendi ajanlarına terör eylemleri yaptırarak ve onları bazı devlet kadroları ile
irtibatlandırarak önce 'suçu imal' etmiş ve daha sonra yargı içerisindeki unsurları kullanarak
mahkum etmiştir. En sonunda da medyayı kullanarak da linç etmiştir. Ergenekon Davasının özü
budur.
Ergenekon Komplosu, teorik ve plan düzeyinde Cemaatin stratejistleri tarafından 2005
yılında hazır hale getirilmişti.
Ergenekon Davası iki temel aşamadan oluşan bir komplodur. Birinci aşama, terör
eylemleri ve ajanlar aracılığıyla 'somut delil üretme' aşamasıdır. İkinci aşama ise, birinci
aşamaya dayanılarak 'Ergenekon Davası' aracılığıyla 'bastırma' aşamasıdır. Bu bastırma ise
daha çok TSK üzerinde olmuştur. Ayrıca komploya karşı çıkan ve ihaneti görmesi muhtemel
siyasi yapıların, gazetecilerin, aydınların, bastırılmasını öngörülmüştür. FETÖ, Ergenekon
davası aracılığıyla bastırmayı bilerek gazeteci ve aydınlara kadar genişletmiştir. Amaç dışarıda
kalanlara gözdağı vermektir. Basın yayın ve muhalif görüşler devre dışı bırakılmış, sivilleşme ve
askeri vesayetten kurtulma adına örgüt, bütün devlet kurumlarında kadrolaşmış ve yerleşmiştir.
Ergenekon Komplosunun çok etkili olmasının nedeni, FETÖ'nün onu iyi tasarlaması
değil iç konjonktürdür. Plan, 2007 yılında hayata geçirilmiştir. Bu planı uygularken örgüt,
düşmanlarının bazı hatalarını, eksikliklerini çok iyi kullanmıştır. Bu tuzak ile avlanmak istenen
TSK kendi elleriyle örgüte istediği kaotik ortamı sağlamış, 27 Nisan 2007 günü muhtıra vermiş,
cumhurbaşkanı seçilememiş, hükümet zor duruma düşürülmüş ve kasımda yapılması gereken
genel seçimler erkene temmuz ayına alınmıştır. FETÖ, bu fırsatı lehine değerlendirerek
Ergenekon tuzağını uygulamaya koymuştur. Askerin siyaset üzerindeki vesayeti nedeniyle
Ergenekon Soruşturmaları başlangıçta toplumda destek görmüştür. Ancak hiç kimse bunun bir
yalan olabileceğini, sahte delilleri, iftirayı ılımlı (!), hoşgörülü (!), barış yanlısı (!) dini bir
cemaatten ummamış beklememiştir. Ergenekon davasında bundan dolayı mağduriyetler fark
edilip tedbir alınamamıştır.
...
İstanbul Ümraniye'de bir evin çatısında yirmi yedi el bombası Trabzon'dan yapılan bir
ihbar üzerine 12/06/2007 günü bulunduğu iddiasıyla başlayan Ergenekon Davalarının da
FETÖ'nün bir kumpasıdır. Fetullah Gülen'e ve örgütüne karşı toplum kesimlerine yönelik
başlatılan operasyonlar sonucu delilsiz, hukuka aykırı, uydurma iddialarla başlatılıp adli
hatalar ve sahte delillerle sürdürülen bir davaların bir kumpas-komplo olduğu yıllar sonra
ortaya çıkmıştır. Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekte hiç olmamıştır. FETÖ algı
yönetimi ile toplumu kendine esir ederek derin bir yapının devleti, terör örgütlerini ve herkesi
kontrol ettiğini, bu yapının Ergenekon isimli bir terör örgütü olduğunu iddia ederek birçok
kimseyi buna inandırmıştır. TSK'nın askeri darbelerini, siyasi nedenlerle işlenen suçları, faili
meçhul kalan cinayetleri, bazı doğal ölüm hadiselerinin komplo teorilerini birleştirip büyük bir
terör örgütü varmış gibi gösterebilmiştir. Ergenekon terör örgütü iddiası, Fetullahçı Terör
Örgütü tarafından kendi terörizmini gizlemek için uydurulmuştur. Hayali bir terör örgütüne
yönelik davalar açılmış, yıllarca kamuoyu meşgul edilmiş, toplumun şüpheli Fetullah Gülen ve
cemaatine karşı olan kesimleri sindirilip baskı altına alınmıştır. Yargı ve emniyet içindeki FETÖ
yapılanması araç olarak kullanılmak suretiyle cebir ve şiddet kişilere karşı fiilen soruşturma ve
7/658
dava kılıfı altında kullanılmıştır.

b-) Danıştay Saldırısı: FETÖ'nün doğrudan karıştığı ikinci olay, Danıştay saldırısıdır.
Ankara'da 17 Mayıs 2006 tarihinde Alparslan Aslan adındaki bir avukat, ateşli silahla
Danıştay'ı basarak İkinci Daire Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürüp yanındaki üç kişiyi de
ağır bir şekilde yaralamıştır. Olaydan hemen sonra "yakalanan" Alparslan Aslan'ın, Ergenekon
Davasında yargılanan sanıklardan Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile ilişkili olduğu iddiası ortaya
atılmış ve onlarla telefon görüşmesi ve bazı yerlerde yüz yüze görüşmeleri olduğu iddia
edilmiştir. Ama cinayeti Ergenekon örgütünün işlettiğine kanıt teşkil edecek somut bir suç delil
bulunamamıştır. Olayı gerçekleştiren sanık Alparslan Aslan, FETÖ ile de irtibatlıdır ve
Ergenekon denen çevrelerle FETÖ adına bağlantı kurmuştur. Muzaffer Tekin ve Veli Küçük gibi
derin devlete yakın isimlerle tanıştırılması, eylem sonrasında bu kişilerin şüpheli ilan edilmesini
kolaylaştıracaktır -ki öyle de olmuştur. Ergenekon soruşturmasında örgütün silahlı olması için
gerçekleştirilen bu saldırıdan da en çok cemaat nemalanmıştır. Danıştay Saldırısı da diğer
FETÖ'nün menfaat sağladığı soruşturmalara benzer şekilde gereği gibi araştırılmamıştır. Birçok
delil kasten ortadan kaldırıldığı gibi elde edilmesi mümkün delillerde savsaklanarak
alınmamıştır.

5-) Soruşturmada Görev Alanlara Uygulanan Cebir Şiddet:

d-) Örgüt yöneticisi veya üyelerine karşı daha önceden soruşturma yapan kamu
görevlilerinin başına kötü işler getirilmiştir. Bu kötülükleri örgütün militan illegal yapılanması
gerçekleştirmiştir. Mesela, Fetullah Gülen'e dava açan C. Savcısı Nuh Mete Yüksel, örgüte
boyun eğmeyen Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, örgütün Ankara'da
istemediği C. Savcısı Salim Demirci, Van'da örgütün soruşturmasına farklı bir görüşle mütalaa
veren C. Başsavcı vekili Bahadır Sakoğlu, Ergenekon Davasına ilk bakan mahkeme başkanı
Köksal Şengün bunlardan bazılarıdır. Birçok kişinin başına kötülükler getiren ve örgütlü olarak
uygulanan bu yöntemler kamu görevlilerini tüketip insan içine çıkamaz hale sokmuştur.
Görevlerinden ayrılmak zorunda bırakılmışlar veya pasifize edilmişlerdir. Örgütün gücü teşhir
edilerek açık ve gizli kamu görevlileri korkutulmuş, örgüte karşı herhangi bir faaliyet içinde
bulunan kamu görevlilerine diğerlerinin akıbetleri hatırlatılmıştır. Bu tehdit el altından ve
dedikodu şeklinde tekrarlanarak, örgüte karşı bir işlem yapılmaması için sistematik ve yaygın
bir propaganda yapılmıştır. FETÖ'nün devletten daha güçlü olduğu iddia edilerek ülkede her
şeye kadir olduğu korkusu salınmıştır. FETÖ bu yoldan kamu görevlilerini ve toplumu korkutup
sindirerek terörizm uygulamaktadır. Cemaatle hiç kimse uğraşamaz algısının yayılmasına yol
açmaktadır.

11-) Silahlı Emniyet ve Yargıyı Cebir Şiddette Kullanmak (17-25 Aralık 2013);

Paralel yapılanma tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda birçok kişi haksız yere
gözaltına alınıp uzun süre tutuklu bırakılarak mağduriyetlerine yol açılmıştır. Ergenekon, Balyoz
gibi davalar başta olmak üzere bu örgütün yürüttüğü birçok soruşturmada kişi mağduriyetleri ve
ölümler yaşanmıştır. Haksız yere tutuklandığını ve suçlandığını düşünen gururuna düşkün birçok
kişi cezaevi şartlarına dayanamayıp veya gözaltı öncesi intihar etmiştir. İntiharı seçenler haksız
yere polis gücü ve devletin yargı teşkilatını kendilerini suçlamasına dayanamayıp ölümü tercih
etmişlerdir yine cezaevi şartları nedeni ile ölümler kalp krizleri, üzüntüden hastalığa yakalanma,
sık sık görülen vakalar olmuştur.Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine yönelik operasyonda genel
sekreter cezaevinde intihar etmiştir. Ergenekon davasında örgütün kasası olduğu iddia edilen
Gaffar Okkır kanser hastalığından ölmek üzere iken tahliye edilmiş ve akabinde ölmüştür. Kaşif
Kozinoğlu şaibeli bir şekilde intihar ettiği ileri sürülerek ölmüştür. Gözaltına alınmak istenen
Albay Ali Tatar intihar etmiş ve bu soruşturmalar davalar sebebi ile cezaevinde birçok ölüm
8/658
olayları yaşanmıştır.

8-) ÖZET OLARAK:
...
Şüpheli Fetullah Gülen, başlangıçta hayır maksadıyla yola çıkanları zamanla tasfiye
etmiştir. Kurduğu ve yönettiği örgütü, Devleti vesayet altına alarak yönetmek için kullanmıştır.
Örgütlü yapı bir dini cemaat olmaktan çıkmış, organize ve sistematik suç makinesine
dönüşmüştür. Örgütlü ve organize yapı mensuplarını devleti ele geçirip yönetmek üzere suç
işlemeye sevk etmiştir. Bu silahlı ve terörist yapı birçok suçu belli bir plan ve sistematik
içerisinde organize olarak işbirliği ve işbölümü ile gerçekleştirmiştir. Bu suç organizasyonu
profesyonel bir el tarafından gerçekleştirilmektedir.
Kitleyi hedef alma (örgütten olmayan herkes hedef kitledir) belli bir yoğunluk (örgüt çok
yoğun olarak suç işlemiştir), şiddet ve sistem içinde yapılma (örgüt, şiddeti uygulamış, sistematik
olarak her kurumda faaliyet yürütmektedir), örgütsel bağ (işlemin suçlarda örgütsel bağ bariz
vardır) bulunduğundan örgütün faaliyeti çok açık bir terörizmidir. Türkiye'de halen bu örgütün
2000 yılından beri başlattığı faaliyetlerin ve devleti ele geçirme hareketinin işlenen suçlardaki
nitelik zamanlama, toplamda hedef gayeye matufiyet nedeniyle bir terör örgütü olduğu sonuç ve
kanaatine varılmıştır." işbu dava ile irtibatlı olarak yukarda belirtilen tespitlere yer verildiği,

Bu iddianameden yalnızca 40 gün sonra ve kamuoyunda Yüksek Askeri Şura


toplantısında "Fetö mensuplarına yönelik" ihraçların görüşüleceğinin konuşulduğu ve tam da
TBMM tarafından Yargıtay ile Danıştay'ın yapısında değişiklik yapıldığı tarihlerde ülkemizde
darbe teşebbüsü gerçekleştirildiği, işbu dava dosyasının yaşanan darbe teşebbüsünden bağımsız
olarak düşünülemeyeceği, bu kapsamda 15/07/2016 gecesi, TSK içerisinde örgütlenmiş olan
FETÖ mensupları tarafından demokratik anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanarak ortadan
kaldırma teşebbüsünde bulunulduğu, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan ilk açıklamada,
anılan teşebbüse toplam 8.651 askeri personelin karıştığı, TSK'ya ait savaş uçakları dâhil otuz
beş uçağın, otuz yedi helikopterin, yetmiş dört tanesi tank olmak üzere iki yüz kırk altı zırhlı
aracın ve dört bine yakın hafif silahın kullanıldığı belirtilmiştir. Teşebbüs sırasında TBMM,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel
Harekât Daire Başkanlığı, MİT yerleşkelerinin de aralarında bulunduğu birçok yere uçak ve
helikopterlerin de kullanıldığı bombalı ve silahlı saldırılar yapılmış, Cumhurbaşkanı'na yönelik
suikast girişiminde bulunulmuş, Başbakan'ın aracının bulunduğu konvoya silahla ateş edilmiş,
Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında bulunduğu birçok üst düzey askeri yetkili rehin alınmış,
çok sayıda kamu kurumu silah zoruyla işgal edilmiş veya buna teşebbüs edilmiştir. Darbe
teşebbüsüne karşı koyan güvenlik görevlileri ile tepki göstermek üzere sokaklara çıkan sivillere
uçaklar, helikopterler, tanklar, diğer zırhlı araçlar ve hafif silahlarla saldırılmış, bu sırada (polis,
asker ve sivil) iki yüz elli kişi hayatını kaybetmiş, iki bini aşkın kişi ise yaralanmıştır. Teşebbüste
bulunan grup, işgal ettiği Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu (TRT) aracılığıyla sözde "Yurtta
Sulh Konseyi" adına bir bildiri yayınlamıştır. Anılan bildiride; TSK adına yönetime el
konulduğu, siyasi iktidara görevden el çektirildiği, devlet yönetiminin kendilerince
gerçekleştirileceği, vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşların mahkemeler önünde
hesap vermesinin temin edileceği, tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiği, ikinci bir duyuruya kadar
sokağa çıkma yasağı uygulanacağı ve yeni bir anayasa hazırlanması temin edilene kadar
kendilerince her türlü tedbirin alınacağı ifade edilmiştir. Teşebbüs sırasında ülke genelindeki
televizyon yayınlarının ve internet erişiminin kesilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlara saldırıda
bulunulmuş; bazı özel televizyon kanallarının binaları işgal edilmiştir. Darbe teşebbüsü, başta
Cumhurbaşkanı olmak üzere anayasal organlar tarafından reddedilmiştir. Cumhurbaşkanı'nın
çağrısı üzerine halk sokağa çıkarak darbe teşebbüsüne tepki göstermiştir. Meşru devlet
otoritelerinin emir ve talimatlarına göre hareket eden güvenlik güçleri tarafından darbe
teşebbüsüne karşı konulmuştur. TBMM'de temsil edilen tüm siyasi partiler ile sivil toplum
9/658
örgütleri darbe teşebbüsünü kabul etmediklerini açıklamışlardır. Basın yayın organlarının
neredeyse tamamı darbe teşebbüsü aleyhine yayınlar yapmıştır. Yurt genelinde Cumhuriyet
başsavcılıkları darbe teşebbüsünde bulunanlar hakkında soruşturma başlatarak güvenlik
güçlerine teşebbüse katılanların yakalanması emrini vermişlerdir. Nihayetinde kapsamlı ve güçlü
bir dirençle karşılaşan darbe teşebbüsü engellenmiştir. Darbe teşebbüsü sonrası ülke genelinde
FETÖ/PDY üyesi olduğu değerlendirilen çok sayıda askeri personel, emniyet görevlisi ve yargı
mensubu gözaltına alınmıştır. Ayrıca yargı mensupları dâhil binlerce kamu görevlisi görevden
uzaklaştırılmıştır.
Milli Güvenlik Kurulunun 20/07/2016 tarihli ve 498 sayılı tavsiye kararı ile Anayasanın
120. maddesi uyarınca hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulmuştur.
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde
21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan
edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarihli ve 29777 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca
22/07/2016 tarihinde kararlaştırılan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) 23/07/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yetkili makamların yaptıkları sözlü ve yazılı açıklamalar ile
667 sayılı KHK'nın genel gerekçesinde darbe teşebbüsünün FETÖ/PDY mensupları tarafından
gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Darbe teşebbüsü sonrası başlatılan soruşturmalar kapsamında bu
teşebbüse katıldıkları iddia edilen bazı şüphelilerin ifadelerinde kendilerinin ve anılan
teşebbüsün FETÖ/PDY ile bağlantısının olduğuna dair itirafta bulundukları kamuoyuna
yansımıştır.Söz konusu23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Olağanüstü
Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesi uyarınca,
Anayasa Mahkemesinin 04/08/2016 tarih ve 2016/12 sayılı kararı ile iki üye hakkında; Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile
FETÖ mensubu olan ve haklarında inceleme/soruşturma yürütülen bir kısım hâkim ve
cumhuriyet savcısı hakkında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve ayrı ayrı olmak üzere
meslekten çıkarılmalarına karar verilmiştir. Bu minvalde işbu yargılamaya konu hükme katılan
hakim ve Cumhuriyet Savcılarının da meslekten çıkarılmalarına karar verildiği, sonrasında bu
hakim ve Cumhuriyet Savcıları hakkında işbu dava dosyası kapsamında gerçekleştirdikleri
usulsüzlükler nedeniyle kamu davası açıldığı ve Yargıtay ilgili Ceza Dairesi'nde yargılanmalarına
başlanmıştır.

Yukarda bahsi geçen HSK'nun 24.08.2016 tarihli ihraca ilişkin gerekçeli kararında
"ergenekon" terör örgütüne ilişkin sırasıyla;
- "Belli bir duruşu ve yayın ilkesi olmayan örgüt, elindeki mali kaynakları kullanarak
veya aynı amaca hizmet eden medya kuruluşlarıyla ittifak yaparak diğer basın-yayın
kuruluşlarına dilediğini yazdırmakta ve yayınlatmaktadır. Mesela yıllarca bir kanalını
Ergenekon Terör Örgütü adıyla imal ettiği hayali bir örgütün yargılamalarına tahsis ederek
beyin yıkamış ve kamuoyu desteği sağlamış iken, sonradan hükümete karşı kara propaganda için
elindeki bütün basın yayın medya organlarını kullanmıştır.",
- "Anılan örgütün nihai amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye,
emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine
engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personellerin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak
örgüt elemanlarını bu makamlara getirdiği, bu kapsamda örgütün yargı ayağındaki uzantısı
tarafından Hüseyin KURTOĞLU, Askeri Casusluk, Şemdinli, Balyoz, Ergenekon gibi proje
soruşturma ve kovuşturmaların üretildiği,",
- Bir kısım itirafçı eski yargı mensuplarının beyanlarına atfen "2013 yılında Ergenekon
dosyasından tutuklu Mehmet Ali Çelebi’nin polisler tarafından cep telefonuna başka birisinin
rehberinin yüklenmesi olayı ile ilgili olarak görevi kötüye kullanmak suçundan yürütülen
soruşturma dosyası ile ilgili teğmen ve anne-babası yanıma gelip dosyanın dört savcı
10/658
değiştirdiğini söyleyip bir an önce bitirilmesini söylediler. Ben de soruşturma dosyasını ele
aldım. Bazı polisler hakkında ek takipsizlik verdikten sonra birkaç sanık polis hakkında görevi
kötüye kullanmak suçundan iddianame düzenledim. O dönem başsavcı vekilinin izinde olması
nedeni ile yerine görevlendirilen başsavcı vekili … beni yanına çağırdı. Dosyanın kendi
dosyaları ile alakalı olduğunu söyleyip “polis memurları bizim çocuklar bunların zarar
görmesini istemiyorum. Bir şey yapamaz mıyız” dedi. Ben de “siz iddianameyi görevi kötüye
kullanma, ihmal yönünden iade edin, ben tekrar bakayım” dedim.”,
- " Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesi'nin 2016/99 Esas Sayılı
Soruşturma Dosyasında Özetle; Kozmik odaların bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı Ankara
Seferberlik Bölge Başkanlığında görevli personelin, Ergenekon terör örgütü kapsamında
iletişimin denetlenmesi tedbirleri yoluyla teknik takibe alındığı, kamuoyu desteğini almak için
yazılı ve görsel medyada haber konusu olacak ve sansasyon yaratacak bir suçlama olarak
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ'ın, askeri personel tarafından İKK
faaliyetleri kapsamında takip edilen Kurmay Albay Baki KAYA'nın ikâmetinin bulunduğu
Çukurambar semtinde ikâmet etmesi fırsat olarak değerlendirilerek sahte bir ihbarla "Suikast
Girişimi" isnadının ortaya atıldığı, bu isnadı kuvvetlendirmek adına sahte delil yaratıldığı, bazı
belge ve notlara gerçekle bağdaşmayacak şekilde anlamlar yüklenerek soruşturmanın
mecrasından çıkarıldığı ve soruşturmaya dahil eden rütbeli asker sayısının genişletilerek usulsüz
şekilde iletişimin denetlenmesi tedbirlerine başvurulduğu, içeriği sahte ihbar tutanağına
dayanılarak, savunmada ileri sürülen deliller araştırılmadan, objektiflikten uzak ve taraflı
hazırlanan kolluk değerlendirme tutanaklarına itibar edilerek, içerisinde Devlet sırrı niteliğinde
bilgi ve belgeler bulunan 11 ve 16 no.lu kozmik odalarda hukuka aykırı yollarla makul şüphe
bulunmamasına karşın arama ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirildiği ve devlet sırrı
niteliğindeki bazı bilgi ve belgelerin de bulduğu dokümanlar ile elektronik verilerin hukuka
aykırı şekilde ele geçirildiği, söz konusu bilgi, belge ve verilerin soruşturma kapsamında
herhangi bir görev ve yetkisi bulunmayan, FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği
kamuoyunca bilinen “Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Ergenekon ve Oda Tv” gibi
davalarda bilirkişilik yapan ve taraflı bilirkişi raporu hazırlaması nedeniyle TÜBİTAK’dan
uzaklaştırılan Ünal TATAR isimli şahsa soruşturma dosyasında herhangi bir görev ve yetkisi
olmamasına rağmen Adliyede inceletilerek imajının aldırıldığı, bu suretle yetkisiz kişilerin devlet
sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere vakıf olmasının sağlandığı, Ceza Muhakemesi Kanunu
uyarınca, devlet sırrına ilişkin konularda soruşturma aşamasında inceleme dahi mümkün
değilken, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç ve dış güvenliği açısından hayati derecede öneme
haiz olan “Devlet sırrı” niteliğinde bulunan bilgi ve belgelerin, soruşturmada adı geçen
hâkimler ile Cumhuriyet savcıları tarafından hukuka aykırı yollarla siyasal ve askeri casusluk
maksadıyla ele geçirilip ifşa edildiği, soruşturma sürecinde, soruşturma konusu suçla ilgi ve
bağlantısı bulunmayan ve suç niteliği taşımayan “FETÖ/PDY'ye ilişkin düşünce, eleştiri ve
görüş içeren bilgi paylaşımında bulunan kişiler hakkında da hukuka aykırı yollarla iletişimin
tespitine yönelik kararlar ve koruma tedbiri süresinin müteaddit kez uzatımına karar verilmek
suretiyle, koruma tedbirlerinin ölçüsüz bir şekilde kullanıldığı, FETÖ/PDY nedeniyle haklarında
adli soruşturma yürütülen birçok gerçek ve tüzel kişiyle yoğun irtibat ve bağlantı kurularak söz
konusu eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır."
- Yapılan yasadışı dinlemelere örnek olarak, Ergenekon Terör Örgütü kapsamında,
birçok asker, gazeteci ve siyasetçinin takma isimler kullanılarak, yapılan talep üzerine alınan
kararlarla usulsüz dinlemeler yapıldığının belirtildiği,
- "...Hâkim ve Cumhuriyet savcısı sıfatıyla görev yapan örgüt militanlarının "Karar"
kisvesi altına gizledikleri ve "Yargısal takdir yetkisi" olarak nitelendirdikleri iş ve eylemleriyle,
örgütün gayrimeşru amaçlarına hizmet ettikleri, yukarıda değinilen soruşturmalardaki
usulsüzlükler yapılıp örgüt mensubu olmayan yetkili kişi ya da mercilerden gizlenirken
uygulanan stratejilerden birinin de, "Uygun hâkim veya savcı" bulunması faaliyeti olduğu,
FETÖ/PDY Terör Örgüt mensubu kolluk görevlileri, iletişimin denetlenmesi ve teknik takibe
11/658
ilişkin usulsüzlükleri saklamak ve istedikleri kararları almak, bir aksilikle karşılaşmamak için,
örgütün amaç ve çıkarlarına hizmet edeceğini bildikleri ve aynı amaç etrafında kenetlendikleri
hâkim ve Cumhuriyet savcılarını tercih ettikleri, bu suretle, hedeflerine ulaşmak adına yasa dışı
işlemlerini gizlilikle sürdürdükleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosunun 2014/69722 Soruşturma ve 2015/40117 Esas no.lu iddianamesinin
651'inci sayfasında, İstihbarat Şube Müdürlüğünün bilgisayarlarında yapılan aramada İstanbul
İstihbarat Şube Müdürlüğü Tekop Büro Amirliği tarafından Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli
ve Sakarya İstihbarat Şube Müdürlükleri ile paylaşılan; "MAHKEME KARARI İLE İLGİLENEN
ARKADAŞLARIN DİKKATİNEEE!!!
(MUTLAKA OKUSUNLAR, OKUTSUNLAR) Gelecek haftaki nöbetçi 11. ACM Hâkimin
muhtemel vermeyeceği kararlar;
1-Ergenekon
2-Misyonerlik
3-Terör Örgütleri de dahil olmak üzere tüm örgütlerin ilk uzatmaları da dahil bütün
kararları Ancak ilk kez giriş yapılan Terör örgütleri ve içeriği iyi doldurulmuş organize
kararları verebilir. Bu nedenle gelecek hafta almanız gereken kararlarınızı bu hafta içerisinde
almanızı öneriyoruz... Bilgilerinize arz ederim. İstanbul Tekop Büro Amirliği" şeklindeki bilgi
notunun, bunun yazılı delillerinden biri olduğu açıktır",
- "16-) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üçüncü Dairesi'nce Soruşturma İzni
Verilen ve Kamuoyunda "Ergenekon Soruşturması" Olarak Bilinen Dosyada Özetle; 12/06/2007
tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı 156 jandarma imdat telefon hattına yapılan isimsiz
ihbarda, İstanbul Ümraniye’de bulunan evin çatısında elektrik direğinin hemen yanında C-4
patlayıcı ve el bombaları olduğunun belirtilmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, aynı gün
ihbara konu adrese operasyon düzenlendiği ve 27 adet el bombasının ele geçirildiği, ihbarı
yapan kişinin Şevki YİĞİT adlı bir şahıs olduğu, evin de, muhbirin akrabası olan Mehmet
DEMİRTAŞ’a ait olduğunun belirlendiği, ele geçirilen el bombalarının Mehmet DEMİRTAŞ’ın
askerlik yaptığı birlikte komutanı olan emekli Astsubay Oktay YILDIRIM’a ait olduğunun iddia
edilmesi üzerine adı geçenlerin soruşturma kapsamında gözaltına alındığı, soruşturmanın
derinleştirilerek bu kişilerle irtibatlı olanların da gözaltına alınıp tutuklandıkları, ilk
iddianamenin 25/08/2008 tarihinde 2.455 sayfa olarak aralarında emekli Tuğgeneral Veli
KÜÇÜK, emekli Yüzbaşı Muzaffer TEKİN, emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, İşçi
Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal
ALEMDAROĞLU, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan SELÇUK, Sedat
PEKER ve Sami HOŞTAN’ın da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 kişi hakkında Ergenekon
isimli silahlı terör örgütünü yönetmek, üye olmak ve Anayasal düzeni yıkmaya çalışmak
suçlarından düzenlendiği, ikinci Ergenekon iddianamesinin 37’si tutuklu olmak üzere 52 şüpheli
hakkında 25/03/2009 tarihinde, üçüncü Ergenekon iddianamesinin ise 05/08/2009 tarihinde
kabul edildiği, daha sonra İrticayla Mücadele Eylem Plânı, İnternet Andıcı, Şile Kazıları,
Danıştay saldırısıyla ilgili fail Alparslan ARSLAN’a silah temini, soruşturma savcısı Zekeriya
ÖZ’ü tehdit konulu davaların farklı illerde veya farklı mahkemelerde açılmasına karşın
aralarında irtibat bulunduğu gerekçesi ile Ergenekon davası ile birleştirildiği, nihayetinde
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması, Cumhuriyet Gazetesine
molotof kokteyli atılması, Fener Rum Patriği Bartholomeos’a suikast iddiası, Sivas Ermeni
cemaati lideri Minas DURMAZGÜLER’e suikast plânına ilişkin 2 ayrı iddianame, Avukat Yusuf
ERİKEL ve yayıncı Hayri BİLDİK’in aralarında bulunduğu ve kamuoyunda “Kayseri
Ergenekon’u”olarak bilinen davaların da Ergenekon dava dosyasıyla birleştirildiği,
Yargılamaya İkinci Ergenekon dava dosyası üzerinden devam edildiği, Genelkurmay
eski Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ’un, İrticayla Mücadele Eylem Plânı davası kapsamında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ve terör örgütü yöneticisi olmak suçundan tutuklandığı, bu
iddianamenin de Ergenekon davası ile birleştirilmesi üzerine Ergenekon davası sanığı olduğu,
12/658
sonuç olarak dava dosyasında toplam 23 iddianamenin birleştirilerek ‘Ergenekon dava dosyası’
adı altında görülmeye başlandığı, böylece emekli orgeneraller İlker BAŞBUĞ, Mehmet Şener
ERUYGUR, Hurşit TOLON, Tuncer KILINÇ, Kemal YAVUZ, Hasan IĞSIZ, emekli
Tuğgeneraller Veli KÜÇÜK ve Levent ERSÖZ, emekli Albay Arif DOĞAN, Gazeteciler Mustafa
BALBAY, Tuncay ÖZKAN, ATO eski Başkanı Sinan AYGÜN, İstanbul Organize Suçlarla
Mücadele eski şube müdürü Adil Serdar SAÇAN, Anayasa Mahkemesi eski başkanvekili Osman
PAKSÜT’ün eşi Ferda PAKSÜT gibi kamuoyunun yakından tanıdığı birçok ismin, aynı davanın
sanıkları olarak yargılandıkları, yargılama sürecinde, Mustafa BALBAY ve Tuncay ÖZKAN ile
03/11/1975'de Türkiye'deki ilk organ nakli ameliyatını gerçekleştiren ve geçtiğimiz günlerde
Hong-Kong'ta toplanan Dünya Organ Nakli Derneği Kongresi'nde oybirliği ile başkanlığa
seçilerek ülkemiz adına bir gurur yaşatan Mehmet HABERAL’ın milletvekili seçilmelerine
rağmen, yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, bu nedene dayalı tahliye taleplerinin
reddine karar verdiği, mahkeme başkanı Köksal ŞENGÜN’ün karara muhalefet şerhi koyması
nedeniyle dönemin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Bolu iline düz hâkim olarak
sürgün edildiği, tahliye taleplerini reddeden üye hâkimlerin müfettiş Fevzi ALKAN tarafından
verilen "beklenenin üzerinde" derecesindeki sicil notuyla ödüllendirildiği, aynı şekilde HSYK
tarafından üyelerden Hasan Hüseyin ÖZESE'nin mahkeme başkanlığı görevine yükseltildiği,
soruşturma ve kovuşturmaların temelinin gizli tanık ifadelerine dayandırıldığı, gizli tanıklardan
Deniz’in kimliğini açıklayarak gizli kalmak istemediğini söylediği ve Deniz kod adıyla ifadesi
alınan tanığın PKK terör örgütü eski yöneticilerinden Şemdin SAKIK, gizli tanık 9 olarak
ifadesine başvurulan kişinin ise dava sanıklarından Osman YILDIRIM olduğunun tespit edildiği,
Yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, Ergenekon terör örgütünün varlığını kabul ettikten
sonra yargılanan kişilerin önemli bir kısmını isnat edilen suçları işledikleri kanaatiyle sanıkları
uzun süreli hapis ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ile cezalandırdığı, uzun süren
tutukluluk ve yargılama önemli bir sorun haline geldiğinden yapılan kanun değişikliklerine
rağmen FETÖ/PDY üyesi hâkimlerce tutukluluk durumları devam ettirilen kişilerin ancak
bireysel başvuru yolunu kullanarak Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tahliye edilebildikleri,
Ergenekon davası olarak bilinen davalar demeti sonrası verilen hükümlerin Yargıtay 16'ncı Ceza
Dairesince temyizen incelendiği ve 21/04/2016 günü karara bağlandığı, Dairenin bir hukuk
manifestosu niteliğindeki bozma ilâmı ile; Ergenekon Terör Örgütünün liderinin belli olmadığı,
örgütün kim tarafından kimlerle nerede ne zaman kurulduğuna dair bir tespite yer verilmediği,
hiyerarşisinin belirsiz olduğu, bu örgütün işlediği iddia edilen suçların neler olduğunun delilleri
ile birlikte ortaya konulamadığı, delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığı, adil bir yargılama
yapılmadığı, Yüce Divan'da yargılanması gereken Genelkurmay eski Başkanı İlker BAŞBUĞ’un
görevli ve yetkili olmadığı halde ilk derece mahkemesinde yargılanmasının çok açık bir hukuka
aykırılık olduğu, Danıştay’a yapılan baskında meydana gelen ölümler ile Ergenekon terör
örgütünün ilgisinin bulunmadığı, bu davalar arasında herhangi bir irtibat bulunmadığı halde
birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Danıştay saldırısıyla ilgili davanın bu dosya ile
ile birleştirilmesinin Ergenekon terör örgütüne silah unsuru katabilme amacına mâtuf
olduğunun ve birbiri ile ilgisiz 23 farklı davanın tek bir dosyada birleştirilerek mahkûmiyet
kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verildiği anlaşılmıştır." şeklinde tespit
ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında Danıştay saldırısına ilişkin dosya kapsamındaki
sanıklar hakkındaki dosyanın tefrik edildiği, yine Mehmet İlker Başbuğ hakkındaki dosyanın da
tefrik edilerek Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiği, yargılama sürecinde vefat eden bir kısım
sanıklar hakkındaki dosyanın da tefrik edildiği ve bu kişiler yönünden ayrı bir esasa kayden
"Düşme" kararı verildiği, yine bir kısım sanıklar yönünden "beraat" kararı verildiği, buna göre;
• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/64-144 E/K sayılı ilamı ile
sanıklar Arif DOĞAN, Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Emcet OLCAYTU, Fatih DERDİYOK,
Hüseyin GÖRÜM, Mehmet KORAL, Muzaffer TEKİN, Münür Kemal YAVUZ, Oğuz
Alpaslan ABDÜLKADİR, Sami HOŞTAN, Ünal İNANÇ haklarında açılan kamu
13/658
davalarının TCK 64/1 ve CMK 223/8.maddeleri gereğince düşürülmesine, Sanık Ali
YİĞİT'e yüklenen suçun ögeleri itibariyle oluşmadığı sonucuna varıldığından CMK 223/2-a
maddesi anlamındaberaatına, Sanıklar; Adem UZUN, Ayhan ÇELİK, Bahadır BERK, Bekir
ÇELİK, Coşkun ÇALIK, Erdal İRTEN, Eren MUMCU, Fuat ERMİŞ, Garip İrfan TORUN,
Hakan AKDOĞAN, Halis Yavuz IŞIKLAR, İlhami Ümit HANDAN, Kenan TEMUR,
Maruf ŞİNİK, Muhterem BAĞCI, Onur ÖZDEMİR, Önder KOÇ, Recep TAYLAN,
Satılmış BALKAŞ ve Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun yüklenen suçları işledikleri sabit
olmadığından CMK 223/2-e maddesi anlamında beraatlerine karar verildiği,

• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/65-145 E/K sayılı ilamı ile Sanık
Mehmet İlker BAŞBUĞ, Dursun ÇİÇEK, Mustafa BAKICI, Hasan IĞSIZ, Mehmet ERÖZ,
Hüseyin Nusret TAŞDELER, Fuat SELVİ, Ziya İlker GÖKTAŞ, Hulusi GÜLBAHAR,
Cemal GÖKÇEOĞLU, Sedat ÖZÜER, İsmail Hakkı PEKİN, Hıfzı ÇUBUKLU, Mehmet
OTUZBİROĞLU, Alaettin SEVİM, Orhan GÜÇLÜ, Murat USLUKILIÇ, Mehmet Bülent
SARIKAHYA ve Meryem KURŞUN hakkında Görevsizlik kararı verilerek dosyanın Yüce
Divan sıfatıyla yetkili ve görevli Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapan Anayasa Mahkemesi; yalnızca Mehmet İlker Başbuğ
yönünden görevli olduğuna karar vererek diğer sanıklar hakkındaki dosyayı tefrik ederek
Mahkememize gönderdiği ve gelen dosyanın tekrardan işbu dava dosyası ile birleştirildiği,
• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/66-146 E/K sayılı ilamı ile
Cumhuriyet gazetesi'ne el bomnbası atılması ile Danıştay saldırısı olarak bilinen olaya
ilişkin sanıklar Alparslan ASLAN, Aykut Metin ŞÜKRE, Erhan TİMUROĞLU, Erkan
AYYILDIZ, İsmail SAĞIR, Kenan ÖZAY, Mahmut GÜZEL (Terör Örgütü Üyeliği suçu
hariç), Osman YILDIRIM, Salih KURTER, Selçuk ÖZKAN, Süleyman ESEN, Tekin İRŞİ
haklarında açılan kamu davalarına ilişkin Yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Ağır
Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiği,
• Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısına ilişkin
verilen yetkisizlik kararı sonrasında Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen bir
kısım sanıklar hakkındaki dosyaya ilişkin Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018
tarih 2018/7 Esas 2018/4 sayılı kararı ile bir kısım sanıkların suçları yönünden karşı
yetkisizlik kararı verildiği, bir kısım sanıkların suçları yönünden 2017/54 Esas sayılı
dosyası ile yargılamaya devam edildiği, bir kısım sanık ve suçlara ilişkin oluşan olumsuz
yetki uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 25/04/2018
tarih 2018/3936 Esas 2018/3124 Karar sayılı ilamı ile İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu haliyle sanıklar Alparslan ASLAN
(TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2, TCK 151/1 ve
152/1-a maddeleri yönünden), Süleyman ESEN ve Salih KUNTER (TCK 220/5 mad. del.
TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 maddeleri
yönünden), Osman YILDIRIM ( TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 174/1-2
(3 kez), 58/9 maddeleri yönünden),İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU (TCK 314/2,
TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri yönünden),Tekin IRŞİ (TCK 314/2, TCK
309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri yönünden), Aykut Metin ŞÜKRE (TCK 220/7,
58/9 maddeleri yönünden) hakkındaki dava dosyasının işbu dava dosyası ile birleştirildiği
anlaşılmaktadır.

14/658
II. HUKUKA AYKIRI İŞLEMLER ve ELDE EDİLEN DELİLLER

Bu başlık altında, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hukuka aykırılıklar ile yukarda
belirtilen ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma
Bürosu tarafından "Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü" ile ilgili olarak
düzenlenen 06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamede
sıralanmış soruşturma ve kovuşturmalarda tespit edilen hukuka aykırılıklar belirtilmiştir.

A-YARGITAY BOZMA İLAMINDA BELİRTİLEN HUKUKA AYKIRILIKLAR

1-CMK.nun 135 maddesi gereğince iletişimin tespiti ve değerlendirilmesine ilişkin ;


a. Bir kısım sanıklarhakkında iletişim tespiti ve uzatma kararları verilmiş olup, bu
kararlara dayanak olan talep yazılarını düzenleyen soruşturma makamının kuvvetli suç şüphesi
sebeplerinin dayanağını oluşturan bilgilere ne suretle eriştiği belirlenememekte, soruşturma
makamının talep yazılarında kuvvetli suç şüphesi sebeplerinin dayanağını oluşturabilecek
herhangi bir belge ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 7/1 maddesine göre
hazırlanması gereken gerekçeli raporun bulunmaması,
b. İletişimin dinlenilmesine ilişkin kararlar verilmeden önce başka suretle delil elde
etmeye ilişkin soyut ifadeler dışında dosya kapsamında yeterli çalışmanın yapılmadığı,
c. Bir kısım sanıklar yönünden CMK’nın 135/3. Maddesine aykırı olarak tanıklıktan
çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması ve bu kayıtlar derhal imha
edilmeyerek dosyadamuhafaza edilmesi,
d. Bir kısım sanıklar yönünden haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle
görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayanbu
sanıklar hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde
bulunularak iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan
görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
e. Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin kararları da
bulunmayan bir kısım sanıklara ilişkin iletişim tespit tutanaklarının CMK'nın 138. maddesine
aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine delil olarak kullanılması,
f. Bir kısım sanıklar yönünden hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda
alınmasına ilişkin kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına
konulmaması,
g. Haklarında ilgisiz iletişim tespit tutanaklarına iddianamede yer vermelerinden dolayı
tazminat davası açılan Cumhuriyet savcılarının cevap dilekçelerinde iddianameye konulacak
iletişim tespit tutanaklarının belirleme işlemlerinin kendileri tarafından yapılmadığının ileri
sürülmesi karşısında CMK'nın 170/1. maddesine aykırı davranıldığının anlaşılması,
h. Bir kısım sanıklar yönündenCMK’nın 135/3. maddesine aykırı olarak sanığın,
tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması,bu kayıtların derhal
imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç
15/658
üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
ı. Bir kısım sanıklar yönünden iletişimin tespiti kararı bulunmasına karşın belirtilen
karar tarihlerinden öncesine ilişkin tespit tutanakları bulunması karşısında Yargıtay denetimine
imkan sağlayacak şekilde bu kararın dosya içine alınması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Arama ve Elkoymaya ilişkin ;


a. CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için,
haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle
CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
b. Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilememesi,
c. Arama işlemi sırasında şüpheliler ve müdafii ile işlem tanıklarının hazır
bulundurulmaması, arama faaliyetlerine ilişkin yoklukta arama yapıldığına ilişkin itirazların
dikkate alınmaması,
d. Arama kararında CMK.nun 134 maddesi gereği verilmiş bir karar bulunmamasına
karşın dijital materyallere elkonulması, imajlarının mahallinde alınmaması ve talep edilmesine
rağmen avukatlara imaj örneğinin verilmemesi,
e. Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında
yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
f. Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması surtiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
g. 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6. maddesi
uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal Cumhuriyet
savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlaması
gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde etmek amacıyla
olaydan belli bir süre önce verilmiş önleme araması kararı uyarınca yapılan arama işlemi;
usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka aykırı olup bu arama
sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116 ve devamı
maddeleriyle 217. maddesine muhalefet edilmesi,
h. Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin
CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan,
doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme
tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
ı.İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi kapalı
alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri makamlar
tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, bir kısım sanıklar yönünden
askeri mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine muhalefet
edilmesi,
16/658
j. Bir kısım sanıklar yönünden, arama kararı ile yapılan arama sonucu tutulan tutanağın
Yargıtay denetimine imkan vermek üzeredosya kapsamında bulundurulması gerektiğinin
gözetilmemesi,
k. CMK.nun 130/2 maddesi gereğince, Avukat bürosunda yapılan aramaya ilişkin,
iddiaya konu delillerin incelenmeksizin mühürlenerek hakim önüne götürülmesi ve hakimin
karar vermesinden sonra sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu hususta bir karar
alınmaksızın delillerin incelenmesi ve bu suretle elde edilen delillerin hükme esas alınması,elde
edilen dijital medya ve basılı doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair
olduğu iddiaları karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin
incelenmeksizin mühürlenerek hakim önüne götürüldüğü, doküman delilleri hakim tarafından
incelenmiş ise de dijital delillerin, hakim tarafından bilirkişi olarak atanan kolluk personelince
incelenmesi ve hakim tarafından verilen kararın bu incelemeye dayandırılması suretiyleCMK’nın
130, 134 ve 217. maddeleri ileAvukatlık Kanunu’nun 58. maddesine muhalefet edilmesi,
l. Avukat bürosunda yapılan aramaya ilişkin,yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet
kararında, sanığın bizatihi avukatlık mesleği faaliyetlerinin dahi suç unsuru olarak kabul
edildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın evinde Cumhuriyet savcısı ve baro temsilcisinin
yokluğunda arama yapılması,
m. Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın kuruluşları gibi
tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar kasası, CD ve DVD
gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin
sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi,

3-Tanıklığa ilişkin;
a. Birçok sanığın, tanıkların dinlendiği oturumlardan (16 oturum veya esas hakkındaki
mütalaaya kadar gibi) çıkarıldığından tanıklara soru sorma ve tanık ifadelerine karşı beyanda
bulunma olanağı tanınmayarak, Disiplin cezası veya duruşmanın yönetimi kapsamında
oturumlardan uzaklaştırılan sanıkların veya müdafilerinin oturuma katılımlarından sonra
kendilerine, yokluklarında yapılan işlem ve alınan ifadelerinin okunmayarak CMK'nın 204.
maddesine aykırı davranılmış ve bu suretle savunma haklarının kısıtlanması,
b. Dosyanın kapsamı da dikkate alındığında CMK'nın 181/1. maddesine aykırı olarak
genellikle tanıkların dinleneceği oturumların bir takvime bağlayıp hazırlık yapmalarına olanak
verecek şekilde sanıklara ve müdafilerine bildirilmemesi,
c.Osman Yıldırım'ın ifadelerinin sanık, tanık ve gizli tanık olarak tespit edilip daha
sonra bu beyanların aynı maddi olayla ilgili olarak birbirini destekler nitelikte üç ayrı kanıt
olarak hükme esas alınması,
d. Tanığınbeyanlarının güvenilirliğinin denetlenmesi açısından anlatımlarda geçen tarihi
bilgi ve maddi vakıaların uygunluğunun araştırılıp tespitinden sonra hükme esas alınması
gerekirken tanıkların, sanıkların aleyhine şahsi yorumlar yapmasına müsaade edilerekve bu
yöndeki bir kısım sanıkların itirazları dikkate alınmaksızın hayatın olağan akışıyla uygun
düşmeyentanık beyanlarının hükme esas alınması, tanıkların tarafsızlığının ne şekilde
sağlandığının ve neden ifadesine itibar edildiğinin karar yerinde açıklanmaması,
e. Gizli tanıklar 9 ve Dilovası gibi bazı tanıkların ifadelerinin tespiti sırasında sanıklar
hakaret içeren sözler sarf ederek duruşma disiplinine aykırı davrandıkları halde tanıklar hakkında
disiplin tedbiri uygulanması yerine tepki gösteren sanıklar hakkında oturumdan çıkarılmalarına
veya uzun süreli oturumlardan yasaklanmalarına karar verilerek savunma haklarının
kısıtlanması,
f. Gizli tanık 9'un 14.11.2012 tarihli oturumda ifadesi tespit edilirken, Danıştay saldırısı
17/658
soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet savcıları, yargılamayı yapan mahkeme
başkanı,Danıştay onursal başsavcısı ile bir kısım siyasetçi ve kamu görevlileri hakkında iftira ve
ağır hakaret içeren ve maddi gerçeklere uygun düşmeyen sözler sarf etmesi üzerine, hazır
bulunan sanık ve müdafilerinin anlatımın devam etmemesi yönündeki itirazları reddedilerek,
tanığın benzer şekildeanlatımlarına devam etmesine müsaade edilerek tanığın dinlenmesine
ilişkin usul kurallarına aykırı davranılması,
g. Gizli tanık 9 gibi bazı tanıkların ifade vermeleri sırasında tanığın sadece bildiklerini
ve gördüklerini anlatma prensibine aykırı olarak ellerinde bulunan dokümanları inceleyerek
anlatımda bulunmasına ve soruları yanıtlamasına müsaade edilerek CMK'nın 59/1. maddesine
aykırı davranılması,
h. Gizli tanık Dilovası gibi bir kısım tanıkların beyanlarının gerekçeli karara aynen
yazılarak olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapılmadan hükme esas alınması,
ı. Yerel mahkemenin 11.01.2013 tarihli kararında, dinlenen toplam açık ve gizli tanık
sayısını, bunların %37.7'sinin sanıklar ve müdafilerinin talebi ile dinlendiğini belirttikten sonra,
tanık dinletme isteklerinin doğrudan reddedilmeyip yapılan değerlendirme sonucunda talebin
önemli bir kısmının karşılandığı, karşılamayanların ise “davaya katkı sağlamayacağı, gayri ciddi
olmaları, davanın uzamasına sebep olması ve dinlenen tanıkların niteliği ve niceliği itibariyle
maddi gerçeği vuzuha kavuşturmaya yeterli olduğu bu nedenle dinlenmelerinin davaya
katkısağlamayacağı, aksine davanın yıllarca uzamasına sebep olacağı, adil yargılama ilkesinin
bir unsuru olan 'davanın makul sürede bitirilmesi'ni açık bir şekilde önleyeceği” gerekçesiyle
dinlenen tanıklarla yetinilmesine, başkaca tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilmesi
suretiyle, Tanık dinlenmesi yönündeki ara karardan yetersiz gerekçe ile vazgeçilmesi,
dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumda olup da sanıkların hazır ettiği
tanıkların ve bilirkişinin dinlenmemesi,
j. Kovuşturma başında her sanığın dinlenen tanıklara soru sorulmasına imkan
verilmesine rağmen 2012 yılı Haziran ayından sonra dinlenen tanıklar yönünden ise sadece
tanığın ifadesinde adı geçen sanıklara sözlü olarak soru sormalarına, diğer sanıkların ise
sorularını yazılı olarak Mahkeme Başkanına iletmelerine ve Mahkeme Başkanı tarafından uygun
görüldüğü takdirde sorulmasına şeklinde karar verilerek, sanık veya müdafiinin soru sorulması
sırasında olayla ilgisi yerine tanığın beyanında adı geçmesi gibi yasal olmayan gerekçelerle
engellenmesi,
k. Tanık sıfatıyla soruşturma ve kovuşturma aşamasında ifadesi tespit edilmediği gibi,
bir kısım beyanın da zora dayalı olup yasak delil niteliğinde bulunduğu anlaşılmasına rağmen
Tuncay Güney isimli kişinin ifade görüntülerinin duruşmada izlettirilmesi ve mahkemenin
gerekçeli karardaki ''Ancak ses kaydındaki ifadenin kötü muamele sonucu tespit edildiğine dair
şüphe oluştuğundan'' tespitine rağmen bu beyan ve ifadelerinin hükme esas alınması suretiyle
CMK'nın 206/2-a ve 217/1. maddesine aykırı davranılması,
l. Mahkeme başkanınca, sanık ve müdafilerinin soru sorma haklarınuygun şekilde
yapılmadığı gerekçesiyle engellenmesi nedeniyle, Sorulara itiraz eden sanık ve müdafilerinin
itirazlarının usul ve yasaya uygun gerekçelerle reddedilmesi gerekirken, duruşma görüntüleri ve
tutanak içerikleri ile uyumlu olmayacak biçimde disiplini bozdukları gerekçesiyle reddedilmesi,
bazı sanık veya müdafilerinin soru sorma taleplerinin kabul edilmeyerektanığı sorgulama
hakkının ve dolasıyla savunma hakkının kısıtlanması, sorunun mükerrer olduğu gerekçesiyle
tanığa yöneltilmesine izin verilmemesi ve benzer şekilde başka sanık ve müdafilerinin
sorularının engellenmesi,
m. Kimliğinin gizlenmesine karar verilen tanıkların, kimliklerinin açığa çıkması
engellenecek şekilde kamera kayıtlarının, sanık ve müdafilerine verilmeyerek ifade çözüm
tutanaklarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair sanıklara ve müdafilerine denetim imkanı
sağlanmadan, bu ifadelerin hükmü esas alınarak CMK 217. maddesine aykırı davranılması,
n.Tanık Anıl Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması,
gerekçeli kararın dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin
18/658
dosya arasına alınması,
o. Dosya kapsamında, CMK'nın 58/3. maddesi ve Tanık Koruma Kanunu kapsamındaki
düzenlemeleri göz önüne alındığında tanıkların hazır bulunanların huzurunda dinlenmelerinin ne
şekilde haklarında ağır bir tehlike teşkil ettiği ve bu tehlikenin başka türlü önlenemeyeceği ya da
maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacağının hususlarında sebep
gösterilmeden ve herhangi değerlendirmede bulunmadan tanığın talebi üzerine tanığın kapalı
oturum dinlenilmesine, tanığın duruşma salonu dışında bulunan tanık odasına alınarak orijinal
ses ve görüntüsünün duruşma salonuna aktarılmak veya görüntüsünün değiştirilerek aktarılmak
suretiyle dinlenmesi şeklinde tanık koruma tedbirlerine karar verildiği,

p. Gizli tanık sıfatı bulunmayan tanıkların, örneğin tanıklar Esra Feride


Gökçimen,Emrah Özdemir, Semih Genç, Mehmet Avlar'ın dinlenilmesinde olduğu gibi yasal ve
yeterli gerekçe gösterilmeksizin duruşma dışında kapalı bir oda içinde görüntü aktarımı suretiyle
ifadesinin tespiti yoluna gidilerek CMK'nın 200. maddesine muhalefet edilmesi,
r. Sanık Süleyman Esen'in müdafisi olarak görev yapan Av. Mehmet Ener ile sanık
Alparslan Arslan'ın müdafiisi olarak görev yapan Av. Ahmet Doğan'ın Avukatlık Kanunu 36.
maddesinde belirtilen usule aykırı şekilde tanık olarak ifadesinin hükme esas alınması,
s. MİT mensuplarının dinlenilmesi hususunda 2937 sayılı MİT Kanunu'nun 29.
maddesine aykırı davranmak suretiyle emekli MİT mensubu Mehmet Eymür'üntanık olarak
dinlenilmesi ve beyanlarının hükme esas alınması,
t. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin (İlk Derece Sıfatıyla) 13.11.2015 tarih 2012/1 Esas-
2015/4 Karar sayılı kararında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit ve kabul edilen ve
haklarında bu nedenle soruşturma yürütülen gizli tanık Efe ve gizli tanık Munzur'un beyanlarının
hükme esas alınması,
u. Mahkeme tarafından, bir kısım sanıkların Atatürkçü Düşünce Derneği'nin yönetimini
ele geçirildiğinin kabul edilmesi karşısında, sanık Mehmet Şener Eruygur'dan önce dernek
başkanlığını yapan Ertuğrul Kazancı'nıntanık sıfatıyla dinlenilmesinin gerektiğini gözetilmemesi,
v. Tanık Aslı Aydıntaşbaş gibi bir kısım tanıkların, sanıkların savunmaları doğrultusunda
lehe anlatımda bulunmalarına rağmen bu tanıkların ifadesini niçin itibar edilmediğinin tartışılıp
karar yerinde gösterilmemesi,
y. Kimliğinin gizlenerek dinlenilmesine karar verilen tanıkların dinlenilmesinde, Dosya
kapsamında, CMK 58/2. maddesi ve Tanık Koruma Kanunu kapsamındaki düzenlemeleri göz
önüne alındığında tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması ne şekilde
haklarında kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacağı hususunda sebep
gösterilmeden ve herhangi bir değerlendirmede bulunmadan, tanığın talebi üzerine kimliğinin
gizlenerek dinlenilmesi, tanığın duruşma salonu dışında bulunan tanık odasına alınarak orijinal
ses ve görüntüsünün duruşma salonuna aktarılmak; görüntüsünün veya sesinin değiştirilerek
aktarılmak suretiyle dinlenmesi şeklinde tanık koruma tedbirlerine karar verilmesi, Tanığın
kimliğinin aleniyet kazanmasına (gizli tanık Kıskaç, gizli tanık 9 ) veya kimliğini açıklayarak
beyanda bulunmak istenmesine; tanıkların kimliklerinin açıklanarak (gizli tanık Efe) veyaorijinal
ses/görüntüsüyle (gizli tanık 17, gizli tanık Poyraz) dinlendiği halde bu tanıklar hakkında alınan
koruma tedbirlerinin gerekliliği ve yararlılığı kalmadığı anlaşılması rağmen koruma tedbirlerinin
kaldırılmadantanığın dinlenmesi ve sorgulamasının yapılması,Yüksek güvenlikli cezaevlerinde
hükümlü olarak bulunan Şemdin Sakık ve Hacı Turan gibi kişilerin devletin koruması altında
olduğu halde, tanıkların kimliklerinin ortaya çıkması ne şekilde haklarında kendileri veya
yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacağı hususundadeğerlendirme yapılmadan ve koruma
tedbiri gerekçeleri açıkça belirtilmeden kimliklerinin gizlenerek dinlenilmesi, Gizli tanıkların
kimliğinin açığa çıkmaması gerekçesiyle güvenilirliği ve sözlerinin doğruluğu tespit edecek
nitelikte soruların sorulmasına engel olunması suretiyle CMK'nın 58/1.maddesine aykırı
davranılması,

19/658
4- Savunmaya İlişkin
a. Mahkeme tarafından,
- TCK'nın 311, 312, 313 ve 314/1 maddeleri ve diğer maddelerden haklarında kamu
davası açılan sanıkların savunma süresini iki duruşma günü, TCK. 314/2 ve diğer maddelerden
haklarında kamu davası açılmış sanıkların savunma süresini ise bir duruşma günü ile
sınırlandırılması,
- Esas hakkındaki mütalaaya karşı, hakkında silahlı terör örgüt üyeliği suçundan
cezalandırılması istenen sanıklar için sanık ve müdafii/müdafilerine toplam bir saat, hakkında
silahlı terör örgüt üyeliği ile diğer suçlardan cezalandırılması istenen sanıklar için ise, sanık ve
müdafii/müdafiilerine toplam iki saat sözlü olarak beyanda bulunma hakkı tanınması,
- Değişik iş kararıyla duruşma sürecinde, sanıklar ve müdafilerine tahliye ve lehlerine
olan delillerin toplanmasını isteme amacına yönelik talep ve beyanlarının sunmaları için tanınan,
ayrı ayrı yarımşar saat toplamda ise bir saatsürenin, daha sonra bu sürenin ayrı ayrı 15'er
dakikalık süreye indirilmesine şeklindekarar verilmesi,
- Mahkemenin 18.03.2013 tarihli duruşmada sanıklar ve müdafiilere esas hakkındaki
mütalaa, dosyada bulunan tüm bilgi, belge, rapor ve tanık beyanlarına karşı son savunmalarını
hazırlamaları için bir daha ki duruşmaya denilerek 08.04.2013 tarihine kadar süre verilmesi,
b. Bir kısım sanıkların hakkın kötüye kullanması biçiminde bulunmayan kendisini
duruşmalarda birden fazla müdafii ile temsil ettirme taleplerinin yüklenen suçların niceliği ve
niteliği ile dosyanın kapsamı irdelenmeden yetersiz gerekçeyle her bir sanığın en fazla üç müdafi
ile temsil edilmesi şeklinde karar vererek CMK'nın 149/2. ve 189. maddelerine aykırı
davranılmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
c. Sanıklara yüklenen suçların niteliği ve niceliği, dosyanın kapsamı dikkate alındığında
sanıkların okunan belgelerle ya da dinlenen tanık beyanlarıyla ilgili müdafii yardımına ihtiyaç
duyduğunda talepleri doğrultusunda duruşma disiplinini bozmadan bir arada bulunmalarına
müsaade edilmeyerek CMK'nın 154. maddesine aykırı davranılmak suretiyle savunma hakkının
kısıtlanması,
d. Duruşmalar sırasında sanık müdafilerinin mikrofonları verilen süreyi aştıklarından
bahisle kapatılarak hukuki yardım amacıyla oturumda sanıklarla görüşmelerine izin
verilmeyerek, duruşmasırasında ve verilen aralara ilişkin kamera kayıtlarına göre işlem yapılmak
suretiyle sanık müdafiilerinin görevlerinin yerine getirilmesine engel olunarak savunma hakkının
kısıtlanması,
e. Ceza yargılamasının özelliklerinden birisi de sözlülük ilkesi olduğu halde,
mahkemece sanıkların ve müdafilerin sözlü olarak yapmış oldukları usule ilişkin yada eksik
araştırma konularındaki taleplerinin yazılı olarak verilmesi istenerek bu ilkeye aykırı
davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
f. Müdafilik görevinin gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla tanık dinletmek isteyen
bazı sanık müdafilerinin ve sanık müdafisi olarak görev yapmakta iken cezaevinde bulunan
müvekkillerinin görevleri gereği ziyaret eden Kemal Kerinçsiz gibi bir kısım sanıkların bu
eylemlerinin kanunen verilen görevin yerine getirilmesi nedeniyle hukuka uygunluk arz etmesine
rağmen örgütsel ve suça ilişkin faaliyet olarak değerlendirilerek gerekçeye dayanak yapılması,
g. Bazı sanıklara istinat edilen suçlar zorunlu müdafii bulundurulmasını gerekli kılacak
nitelikte bulunmasına rağmen bu sanıkların müdafilerinin bulunmadığı oturumlarda suçlamalarla
ilgili beyanlarının alınması ve sorular sorulması suretiyle müdafiden yararlanma hakkının
bertaraf edilmesi,
h. Mahkemenin yargılama sırasında verdiği gerek ara kararlarını gerekse mahkeme
başkanının oturumun yönetimiyle ilgili kararlarını duruşma disiplinini bozmamak kaydıyla itiraz
ve yeniden gözden geçirilmesini talep etme hakkının bulunmasına rağmen özellikle sanık
müdafilerinin mahkeme başkanını duruşma idaresi kapsamında kalan söz hakkının süresi,
sorulacak soruların belirlenmesi ya da usulü işlemlerle ilgili karar ve uygulamalarına yapmış
oldukları itirazların kanuna aykırı olarak "mahkeme başkanına itiraz edilemeyeceği ve
20/658
kararlarının tartışılamayacağı" gerekçesiyle dinlenmemesi,
ı. Bir kısım sanık ve müdafilerinin, birleşen dava dosyalarının iddianamelerinin
duruşmada yeniden okunması yönündeki taleplerin, birleşme öncesi ile ilgili davalarda okunduğu
gerekçesiyle reddedilmesi,
j. Mahkeme tarafından oturum bitiminde talepler konusunda karar verilmesi yerinecelse
arasında karar verilmesine şeklinde karar verilipdosyanın esasına ilişkin mağdurların ve
tanıkların dinlenilmesi, duruşmadan men kararları, bilirkişi görevlendirilmesi gibi bir çok
işlemin tarafların katılımı olmadan dosya üzerinden değişik iş kararları ile verilmesi,
k. Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk, bilgisayar ve
imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanıklar ile müdafiilere, henüz
soruşturmanın devam ediyor olması, belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin bulunması
gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
l. Ahmet Hurşit Tolon, Kemal Aydın gibi bir kısım sanıklar hakkında bu kurallara
uyulmaksızın ve özellikle, zorunlu gerekçeler de gösterilmeksizin, kesintisiz uzun süreli
geceleyin sağlıksız ve hazırlıksız şekilde ifade ve sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148.
maddelerine aykırı davranılması, keza sanık olan Emin Gürses'in kollukta alınan ifadesi sırasında
ifade içeriği ile uyuşmayan ve kendisine sorulan sorularla ilgili varsayımsal düşüncelerini
yazdığını belirttiği notların herhangi bir araştırma yapılmadan aleyhine kanıt olarak kullanılması,
m. İfadesi şüpheli ya da sanık sıfatı ile tespit edildiği anlaşılamayan ve CMK'nın 45-58.
maddelerinde düzenlenen tanıklığa ilişkin kurallara da uygun şekilde alındığı anlaşılmayan, keza
dosyada kendisine yasak sorgu yöntemleri uygulandığı konusunda kuvvetli şüphe oluşturan ses
kayıtları bulunan Tuncay Güney'in anlatımlarının hükme esas alınarak, Anayasanın 36.
maddesinde düzenlenen adil yargılanma ilkesine aykırı davranıldığı gibi hükmün, ancak hukuka
uygun yöntemlerle elde edilmiş kanıtlara dayandırılabileceğini emreden Anayasanın 38/6.
maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 217. maddelerine aykırı davranılması,
n. Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren ‘şüpheli’
sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak alınacağı CMK’nın
147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın gözaltına alınmasından
sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen yöntemle, yasal hakları
hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı tanınmadan beyanının alınması,
bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe
delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
o. Bir kısım sanıklar yönünden CMK.nun 226 maddesi gereğince ek savunma hakkının
ihlâl edilmesi,
p. Duruşmada hazır bulunan sanık Mehmet Sabuncu'nun mütalaaya karşı beyanı ve son
savunması alınmadan karar verilmesi,
r. Birçok sanık yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı
Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan
sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
s. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun81/1
maddesine aykırı şekilde, 01.04.2010 tarihinde asker kişi olan Sanık Özkan Kurt’un soruşturma
aşamasındaki ifadesinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü personelince alınması ve ifade
esnasında askeri inzibat bulundurulmaması, 02.04.2010 tarihinde mahkemedeki sorgusu
sırasında, CMK’nın 148. madde hükmü hatırlatılmaksızın, “kolluk ve Cumhuriyet savcılığında
müdafii bulundurulmaksızın alınan ifadelerini kabul edip etmediği”nin sanığa sorulması ve
anılan husustaki bu kabul beyanına istinaden kolluk ve savcılık beyanlarının delil kabul edilmesi;
yine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/118 esas sayılı dosyasının 26.01.2011 tarihli
celsesinde de müdafii olmaksızın alınan kolluk ifadesinin, sanığa okunması suretiyle CMK’nın
148 ve 213. maddelerine muhalefet edilmesi,
t. Sanık Bedirhan Şinal'ın Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak savunmasının
21/658
alınmasından sonra 19.12.2008 tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk tarafından bir kez
daha ifadesinin alınması yoluna gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine muhalefet edilmesi,

5- Delillerin Tartışılmaması
Mahkemece CMK'nın 206. maddesi uyarınca sanıkların sorgusu tamamlandıktan sonra
bir kısım tanıkların dinlendiği devamında ve bazı oturumlarda dosyaya konulan belgelerin
okunduğu ancak içeriklerinin açıkça anlatılmadığı bu aşamadan sonra, Cumhuriyet savcısının
esas hakkındaki mütalaası alınıp sanık ve müdafiilerinin esasa ilişkin savunma yapması
istenilmiş olmakla; CMK'nın 215. maddesi uyarınca dinlenen tanıkların, suç ortaklarının ve
bilirkişilerin dinlenmesinden sonra ve okunmasında yasal engel bulunmayan her bir belgenin
açıkça okunmasından sonra bu beyan ve belgelere karşı sırasıyla katılan veya vekiline,
Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine diyecekleri ile beyan ve belgeler üzerindeki
değerlendirilmeleri sorulduktan ve bu şekilde delillerin maddi olaylara vehukuka uygun olup
olmadıklarının belirlenmesinden sonra sırasıyla katılan ve vekilinin esasa ilişkin beyanları ile
Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaası alınıp devamında yine CMK'nın 216. maddesi
uyarınca sanıklara ve müdafilerine esas hakkındaki savunmaları sorulup akabinde hazır bulunan
sanıklara son sözleri verilmesi gerekirken bu yargılama kurallarına uyulmadan yazılı şekilde
hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 215 ve 216. maddelerine aykırı davranılması tüm sanıklar
yönünden bozma nedeni olarak kabul edildiği,

6- Mahkeme Kararlarındaki Gerekçe Zorunluluğu


a. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit hakkında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nun 6
üyeye karşı 5 üyenin muhalefet ettiği 19.01.2011 tarih ve 198 karar sayılı raporunda, farklı
görüşlerden herhangi birinin bilimsellikten uzak olduğunun ileri sürülemeyeceği, uygulamada
hekimler arasında tedavideki doz farkı konusunda görüş farklılıkları bulunmasının doğal olması,
kullanılacak doz miktarında tıp literatüründe kesinlik bulunmaması karşısında, mahkemece rapor
içeriğinin yanlış anlamlandırılarak tedavi sürecinin dolaylı biçimde örgütsel faaliyet olarak kabul
edilip dönemin Başbakanı'nı iş göremez hale getirmek suretiyle hükümete karşı suçun
işlendiğine delil kabul edilmesi, Kabule göre de; Başkent Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı
olup teşhis ve tedavi ekibinde yer almayan sanık Mehmet Haberal'ın, hastanede uygulanan
tedavinin ne şekilde yapılacağı konusunda teşhis ve tedavi sürecinde görev alan hekimleri ve
sağlık personellerini yönlendirdiğine ilişkin somut deliller ortaya konulmadan meydana gelen
sonuçtan sorumlu tutulup yazılı şekildemahkumiyeti yönünde hükmü kurulması,
b. Dosya kapsamında bulunan Hanefi Avcı'dan ele geçen kasetler içerisinde bulunan
“Ali Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen bir telefon konuşmasına” ilişkin ses kaydının
hukuka uygun bir şekilde elde edilip edilmediği hususunda tartışılmadan sanıklar aleyhine delil
olarak kullanılması,
c. Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan ve Mustafa Ali Balbay'ın bir kısım görüşmelerinin,
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında kendilerinden habersiz olarak kayıt altına
alındığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, anılan görüşmelerin adı geçen sanıklar
yönünden aleyhlerine delil kabul edilmesi,
d. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. md. ile Görevli ve Yetkili) tarafından
hazırlanan 10.07.2008 tarih ve 2007/1536 soruşturma, 2008/968 esas sayılı
iddianame,08.03.2009 tarih ve 2009/511 soruşturma, 2009/268 esas sayılı iddianame ile
13.04.2012 tarih ve 2012/544 soruşturma,2012/269 esas sayılı iddianamede yer alan bir kısım
anlatımların olduğu gibi alınarak, gerekçeli kararın delil değerlendirme bölümüne yazılması,
e. CMK.nun 134 maddesine ilişkin, halen yürürlükte bulunan ve emredici hükümler
içeren bir kısım kanun hükümlerinin sanıklar aleyhine yorumlanarakuygulamalar yapılması,
f. Mahkeme tarafından, gerekçeli kararın 2. Kitap A bölümünde, ''Alparslan Arslan''
başlığı altında 2008/209 esas sayılı birleşen dosyanın 19.10.2009 tarihli 116. oturumunda çapraz
sorgusu yapılan sanık Alparslan Arslan bir soruya vermiş olduğu cevapta sanıklardan birini ve
22/658
ayrıca kamuoyunca bilinen bir kişiyi sevdiğini beyan etmesine rağmen sanık Alparslan Arslan'ın
ifadesi bölünmek suretiyle bozularak sadece sanığı sevdiğine ilişkin kısmın örgüt üyeliğine
karine olarak kabul edilmesi ve hükme esas alınması,
g. Sanık Zafer Şen hakkındakararın gerekçesinde, silahlı terörörgütü üyesi olma
suçundan TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca alt sınırdan ayrılarak ceza tayin edildiği
belirtilmesine rağmen hüküm kısmında alt sınırdan ceza tayin edilerek çelişki yaratılması,
h. Bir kısım sanıklar hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir şekilde
bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki terimlerin
sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,
ı. Gerekçeli kararda önsözün yazılacağına ilişkin CMK'nın 223. ve 230. maddelerinde
bir düzenleme bulunmadığı gibi yazılan önsözün imzasız bırakılması,
j. Gerekçeli kararda CMK'nın 230 ve 232. maddelerine aykırı olarak, hükümden sonra
meydana gelen olaylardan üye hakimlerin basın açıklamasına, Yargıçlar Sendikasının basın
açıklamasına ve 6526 sayılı Kanuna ilişkin değerlendirilmelere yer verilmesi,
k. Karar yazma tekniğine uygun olmayacak şekilde esasa ilişkin tespitlerin dipnotlarla
yapılması,
l. Sanıkların bireysel durumlarının değerlendirilmesine ilişkin bölümde, sanıklarla ilgili
yapılan tüm işlemleri tutanaklarıyla birlikte tahdidi şekilde sayılması ile yetinilerek, CMK'nın
230/1-b. maddesinde belirtildiği gibi “esas alınan veya reddedilen delillerin ayrı ayrı
belirtilmesi” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak karar yerinde tartışılmaması,
m. Karar başlığında maktul Mustafa Yücel Özbilgin'den katılanların gösterilmemesi ve
suç tarihlerinin yanlış gösterilmesi,

7- Dava Açılmayan Suçlardan Hüküm Kurulması


Dava konusu yapılacak eylemin açıkça ve bağımsız olarak iddianamede gösterilmesi
gerektiği halde bir kısım sanıkların dava açılmamış suçlardan mahkûmiyetlerine, bir kısım
sanıkların da dava açılmamış suçlardan beraatlerine karar verilmesi,

8- Müzakere Usulü
05.08.2013 tarihli oturumda kürsüde 6 hakim olduğu halde hükmün tefhim edildiği,
gerek kararın tefhime katılan hakimlerin basına yaptıkları açıklamalar gerekse gerekçeli
karardaki anlatımdan müzakereye sadece karara iştirak eden hakimlerin değil, mahkemenin diğer
hakimlerininde katıldığının anlaşılması karşısında CMK.nun 227 maddesine aykırı ve de
CMK.nun 289/1-a maddesi uyarınca kesin hukuka aykırılık nedeni oluşturacak şekilde hüküm
kurulmasıhukuka aykırı bulunmuştur.
Haklarında beraat kararı verilen bir kısım sanıkların hukuki durumlarının
değerlendirilmesi sonucunda, mahkeme heyetinin kanuna uygun teşekkül edip etmediği,
müzakerelerin usule uygun olup olmadığına ilişkin kuralların "sırf sanık yararına vazedilmiş usul
kuralları" olmaması ve dosyanın diğer sanıklarından bir kısmının aynı kararla ilgili mahkeme
heyetinin oluşumu ve müzakerelerin yapılışına ilişkin itirazlarda bulunması da dikkate
alındığında CMUK'nın 309. maddesinin dosyamızda uygulanması mümkün görülmemiş vebu
sanıklar yönünden salt bu nedenle bozma kararı vermek gerekmiştir.

9- Adil yargılanma ilkesini ihlâl eden nedenler


a.Dosyamıza konu davalarının soruşturmasında görev alan ve aynı kişilerden oluşan
kolluk personeli grubunun, Türkiye'nin birçok ilinde yapılan operasyonlarda görev yapması, tüm
dokümanlar ile dijital verilerin bu kişiler tarafından incelenerek tutanağa bağlanması,
Cumhuriyet savcılarının CMK'nın 122. maddesine aykırı olarak düzenlenen bu tutanaklara kuşku
ile yaklaşmadan ve sorgulamadan itibar ederek koruma tedbirlerine ilişkin kararlara,
iddianameye ve mütalaaya konu etmesi, yargılamayı yapan yargıçların da ısrarla yukarıda
23/658
belirtildiği üzere yasalara aykırı olarak elde edilen kanıtlara göz yumması ve bu yöndeki ısrarlı
itirazları dikkate almayarak maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik haklı taleplerin ısrarla ve
yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, karardan sonra, soruşturma ve yargılamada esas alınan
önemli delillerin sahteliği konusunda tespitlerin ortaya çıkması karşısında, sahteliği ortaya çıkan
delillerden objektiflikten uzak varsayıma dayalı çıkarımlar yaparak bu varsayımların sübuta esas
alınması, hakimlerin tarafsızlığı konusunda haklı şüphe oluşturacağının gözetilmemesi,
b. Bu kadar uzun ve çok sayıda eki olan bir iddianame karşısında, sanık ya da müdafiine
iddianameyi okuyup, delilleri inceleyip, buna göre etraflıca bir savunma hazırlamak olanağı
verilmemesi, adil yargılanma hakkının ihlali olarak görülmüştür. Bu durum, aynı zamanda
sanığın, sağlıklı bir şekilde hakkında yapılan suçlamayı öğrenememesi sonucunu doğurmakla,
isnat edilen suçu öğrenme hakkının da ihlali olarak kabul edilmiştir.
Aynı şekilde, 16798 sayfadan ibaret gerekçeli kararın bir haftalık temyiz süresinde
okunup, sanığın kendisine ilişkin bölümleri belirleyip diğer sanıklarla bağlantıları ile gerekçeli
kararın dayandığı kanıtlar ve değerlendirmelerini inceleyerek temyiz hakkını kullanması olanaklı
değildir. Gerekçeli kararın kapsamının da makul olmadığı,ele geçen ancak kanıt değeri
bulunmayan doküman ve sair delillerin de karara yazıldığı, iddianamedeki ifade ve
değerlendirmelerin tekrar edildiği ve bu haliyle de irdelenmesinin güç bir hale getirildiği
anlaşılmıştır. Bu durumun da sanıklar açısında bir hak ihlali doğurduğu kabul edilebilmesi
gerekmiştir.

10- Hükümden Sonra Ortaya Çıkan Deliller


a. Örgütün varlığına delil kabul edilen Proje-Kitleşim dijital dokümanlarının yer aldığı
06.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü
İstihbarat Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları altında bulunan5 nolu Harddiskinİstanbul
Anadolu 4. AğırCeza Mahkemesi'nin 31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas 2015/143 karar sayılı
kararında 5 nolu Harddiskte normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak biçimdealtı ayrı
zamanda, saati güncel olmayan,bir bilgisayardantarih sıralamasına uymaksızınveriler yüklenmesi
vekullanılan yazı fontlarının ilk kullanım tarihleri ve yükleme tarihlerine göre çelişkiler
bulunması nedeniylesahte olarak oluşturduğu yönünde kuvvetli şüphe bulunduğuna karar
verilmiştir.
b. Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve bu
kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye edilmemesi
halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını verdiğinin kabul
edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.10.2015 Tarih ve 2014/155
Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe,
MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında Ergenekon silahlı terör örgütü
üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen
görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını
ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek,
6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar
verildiği tespit edilmiştir.
c. Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele
geçen flash bellekte“Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden
dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek,
Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile
açılan davada bu sanıklar beraat etmişlerdir.
d. “Balyoz Davası” olarak bilinen İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas, 2015/143 Karar sayılıdosyasındaki mahkumiyet hükmüne
esas alınan dijital delilerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve değiştirilme tarihi üst verileri
arasında çelişkiler bulunması, donanma komutanlığında ele geçirilen 5 nolu Harddiske normal
kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak şekilde 6 ayrı zamanda saati güncel olmayan bir
24/658
bilgisayardan tarih sıralamasına uymaksızın veriler yüklenmesi, son olarak 28/07/2009
tarihinden sonra toplu şekilde veri yüklendiğinin anlaşılması, “calibri” ve “cambria” yazı
tiplerinin office open xml referanslarının microsoft office yazılımlarda ilk kullanılma tarihleri
dikkate alındığında belgelerin oluşturulma tarihinde de çelişkiler bulunması, mahkumiyet
hükmüne esas tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kişi yönünden birçok çelişkiler bulunması,
belgelerin oluşturulma tarihlerinden çok sonraki durum ve olayları içermesi dikkate alındığında,
sahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD'1er dışındaki dijital delillerin de
sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluştuğubu nedenle suç duyurusunda
bulunulduğu anlaşılmıştır.
e. Dosyamızdaörgütünİrtica İle Mücadele Eylem Planının uygulanmaya konulduğu
kabul edilen“Erzincan Davası” olarak bilinenYargıtay 11. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi
sıfatıyla yaptığı yargılama sonucu verdiği 13.11.2015tarih ve 2012/1E.-2015/4 K. sayılı kararı ile
yargılanan sanıkların beraatine ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları hakkındasuç
duyurusunda bulunulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

11. Devlet Sırrına İlişkin Değerlendirme


a. Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
b. Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
c. Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
d. Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle,
Eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

12. Eksik Soruşturma İşlemleri


a. Bir kısım sanıklar ve müdafilerinin aramada ele geçen delillere kolluk görevlilerince
sayı ve içerik itibariyle ilave yapıldığının ileri sürülmesi karşısında; mahkemece bu hususta
ayrıntılı araştırma yapılmadan karar verilmesi,
b. Yargılama sürecinde gerek kolluğa gerekse soruşturma ve kovuşturma makamlarına
yargılama konusu olaylarla ilgili olarak çok sayıda isim içeren ve içermeyen ihbar mektuplarının
gönderildiği anlaşılmakla anılan ihbarların kim ya da kimler tarafından yapıldığı yönünde
herhangi bir araştırmaya gidilmemesi, suretiyle eksik soruşturma sonucu hüküm kurulması,
c. Tanık Talip Doğan Karlıbel'in soruşturma aşamasında verdiği beyanları ile mahkeme
aşamasında verdiği beyanların doğruluğu araştırılmaksızın hüküm kurulması,
d. Dosyadaki dijital verilerin incelenmesinde genellikle bilirkişi olarak aynı kişi ya da
kişilerin görevlendirilmesi ve bu bilirkişilerin raporlarına karşı etkin bir itiraz yolunun
kullandırılmaması,
Yasaya aykırıdır.

B. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NCA TANZİM EDİLEN


İDDİANAMEDE BELİRTİLEN HUKUKA AYKIRILIKLAR
(Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma
Bürosunun 06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamesi)
25/658
"... 1. Soruşturmanın başlangıcında hiçbir delil olmadan kişiler arasındaki ilişki örgütsel
bir ilişki olarak kabul edilip, uygulama yapılarak mağduriyete neden olmuştur. Belediyelerdeki
ast-üst ilişkisi ya da Genelkurmay Başkanlığındaki ilişki örgütsel bir ilişkisi kabul edilerek
uygulamalar yapılmıştır.
2. Özel delil toplama yöntemleri kullanılmasına rağmen örgüt suçundan dava açılmayıp,
münferit suçlardan iddianameler düzenlenmiştir.
3. Örgüt kavramı çok genişletilerek yargılama faaliyeti güçleştirilmiştir.
4. Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen pek çok suç ve çok sayıda kişi bir araya
getirilip çok uzun iddianameler yazılmıştır. Telefon konuşma tapeleri iddianameye alınıp
yüzlerce ve binlerce sayfadan oluşan metinler yazılmıştır. İddianamelerin duruşmada okunması
güçleştirilmiştir.
5. Bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiği iddia edilen davalar birleştirilip konuları
farklı birbirini tanımayan kişilerin aynı davada yargılanmaları mümkün hale getirilmiştir.
6. Mahkemelerin uzun iddianameler ve birleştirilen davalar nedeniyle hüküm vermeleri
oldukça güçleşmiş, Ergenekon Davasında mahkeme gerekçeli kararını sekiz ayda
tamamlayabilmiştir. Soruşturma dosyası ve davalar gereksiz bilgi ve belge ile kasten şişirilmiştir.
Örgütün yargı ve emniyet kanadının bundaki amacı, dosyayı büyütmek, abartılı bir hale getirerek
içinden çıkılmasını ve daha sonra başkalarının inceleme ve anlamasını engellemektir.
7. Soruşturmanın gizliliği, kişilerin haberleşmelerinin gizliliği ve özel hayatların gizliliği
ihlal edilmiştir.
8. Şüpheli ve müdafine karşı gizli tutulan soruşturma içerisindeki belgeler basın ve
yayın organlarında yayınlatılıp kişi hakları ihlal edilmiştir.
9. Kişilerin özel hayatına ilişkin konuşma tapeleri soruşturma dosyasında basın ve yayın
organlarına sızdırılıp yayınlatılarak kişileri küçük düşüren, rencide eden uygulamalara yol
açılmıştır.
10. Soruşturmanın gizliliğini ve kişilerin haberleşme ve özel hayatı ile ilgili bilgilerin
basın ve yayın organlarında açıklanması suç olmasına rağmen bunu servis eden kamu görevlileri
hakkında doğru dürüst soruşturmalar yapılmamıştır. Basın ve yayın organlarında haber verme
hakkının sınırları aşılarak kişileri suçlu gösteren onlar hakkında kamuoyunda kanaat
oluşturulmasını sağlayacak yayınlar yapılmasına ve böyle bir kanaati sağlamaya yönelik üslup
kullanılmasına ses çıkarılmamıştır.
11. Soruşturmalarla ilgili kanunlarda yayın yasağı kararı verilmesini gerektiren hiçbir
düzenleme yer almadığı halde yayın yasakları getirilerek hukuki dayanağı olmayan bu yasak
yoluyla basın ve yayın organları susturulabilmiştir.
12. Azami gözaltı süreleri ihlal edilerek yorgun, bitkin ve uykusuz saatlerce ve günlerce
süren ifade ve soruşturma işlemlerine başvurulmuştur.
13. Kanuna aykırı elde edilen deliller hükme esas alınamaz kuralı bulunmasına rağmen
hukuka aykırı deliller hükmü esas alındığı gibi ispatlanamayan konularda sahte delil imal edilip
kullanılmıştır. FETÖ, emniyet kanadı, aranan yerlere suç delilleri bırakıp daha sonra bunları
arama kararı üzerine arama yaparken bulup delil olarak kullanmıştır. Bu açıkça suç delili ihdası
ve kişiye suç isnat edilmesidir.
14. Soruşturma ve davalar bu mahkeme ve savcılıklarda gizlidir. Hemen her soruşturma
ve dava gizli yürütülmüş, hiç kimse kendisinin hangi delille suçlandığını bilememiştir. Taraflara
gizli olan dava ve soruşturmadaki bütün bilgi ve belgeler FETÖ'nün basın yayın organlarına çok
açıktır. Örgüt birkaç televizyon kanalını bu işlere tahsis etmiş ve yanlı yayınlar yaparak kamuoyu
oluşturmuştur. Ülke her gün yeni bir sansasyonel olayla meşgul edilip, perde gerisinden FETÖ
örgüt hedeflerine doğru koşmuştur.
15. Dijital delil denilerek bilgisayarlardan çıktığı iddia edilen bilgiler ile dava açılıp
mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu davaların dijital delillerinin bir kısmını -zaman içerisinde
ispatlandığı ve ortaya çıktığı gibi- bunları bizzat polis yüklemiştir. Polis delil bulamadığı yerde
şüphelinin bilgisayarına bulmak istediği delili yüklemiş ve sonra bilgisayardan çıkmış gibi rapor
26/658
yazarak delil haline getirmiştir.
16. FETÖ kadrolarının en hoyratça kullandığı tedbir, dinleme ve izleme olmuştur.
Kişilerin dinleme ve izlenmesi için sadece iddianın olması yeterli kabul edilmiştir. Bir kitap
sadece cemaati eleştirdiği için yasaklanmış, suç delili, örgüt dokümanı kabul edilmiştir.
17. ÖYM'ler daha sonra bilirkişi incelemelerini sadece belli cemaat mensuplarının
yoğunlaştığı, hâkim olduğu Tübitak'a göndermeye başlamıştır.
18. Hiçbir zaman bu mahkemelerde kendi halinde yürüyen bir dava olmamıştır. Bu
davalar hukuk adına, yasa adına değil cemaatin öngördüğü ölçülerde ve öngördüğü biçimde
yürütülmemiştir. Cemaat üyesi hiç kimse bu mahkemelerde yargılanmamış, örgüte himmetini
devamlı veren hiç kimsenin de yolu bu mahkeme kapısından geçmemiştir.
19. Hukuk devletinde suçsuzluk karinesi kuraldır; suçluluğu hükmen sabit sayılıncaya
kadar herkes masum sayılır. Paralel yapı idaresindeki güdümlü hâkim ve savcılar yaptıkları
soruşturmalarda bu kuralı ihlal etmişlerdir. Örgüt elindeki basın yayın araçlarını kullanarak
suçluluğu henüz sabit olmayan kişilerle ilgili yayınlar yapıp toplum algısını yöneterek suç
işlemişlerdir. Örgüt daha da ileri güderek hiç suç işlememiş kişileri lekelemek ve küçük
düşürmek için suç işlemiş gibi algı oluşturmak için yayınlar üretmiştir.
20. Hukuk devletinde, Devlet, hukuk ile denetlenip sınırlandırılırken Fetullahçı Paralel
Yapı Örgütü, hukuk ile sınırlı ve bağlı olmadığından denetlenememiş ve keyfiliğin en aşırı uç
noktalarını kullanmıştır.
21. Devletin birçok kurumunu fiilen bir süre egemen güç olarak yöneten FETÖ,
kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal ederek tek gücün bir örgüt elinde toplanması suretiyle, bütün
kuvvetleri örgütün yönettiği bir devlet sistemi kurmak istemiştir. Yargıyı büyük oranda eline
geçiren ve yürütmede hâkim durumda bulunan örgüt, yasama içindeki üyelerini ve işbirliği
yaptığı siyasi partileri de zaman zaman kullanarak ihtiyaç duyduğu kanunların çıkmasını
sağlamıştır.
22. Hâkimin tarafsızlığının kalkması, emre göre karar veren abiye tabi hâkim ve
savcıların bağımlı bir yargı sistemi oluşturmasına neden olmuştur. Yargı bağımsızlığı ile temin
edilmek istenen asıl amaç yargının kendisine verilen görevleri yerine getirirken iktidar
sahiplerinden gelebilecek her türlü müdahale ve yönlendirmeden masum kılınmalarını
sağlamaktır. Yargısal denetim hukuk devletinin esasıdır. İktidar sahibi siyasal iktidar, sermaye
grupları, medya kuruluşları, terör örgütleri gibi bütün yasal veya illegal güç odaklarını ifade eder.
Devletin hükümetine karşı yargının bağımsızlığı sağlanırken aynı zamanda her türlü dini yapılara
cemaatlere veya tarikatlara karşı da bağımsızlık olmalıdır. Yargının bir örgütün eline bırakılması
hukuk devletinde düşünülemez. Dini cemaat görünümlü örgütlenmenin yargıya hâkim olması
hâkim ve savcıların büyük çoğunluğunun itaat altına alınıp verdiği emre göre karar çıkarılması
hukuk devletinde kabul edilemez ve izin verilemez.
23. Hukuki eşitlik olmaması, örgüt sempatizanı veya üyelerinin davalarda korunup
kollanırken örgütle ilişiği olmayan bütün toplum kesimlerinin hedef kitle düşman olarak
görülmesi sebebiyle hukuki eşitliğin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuştur. Sosyal devlet
cemaat hedeflerine hizmet eden cemaat dışı grup ve kişilerin dışlandığı, tasfiye edildiği, devlet
içinden ayıklandığı için ihlal edilmiştir.
24. Örgüt, iyi niyetle uygulanması gereken hukuku, düşmanı gördüğü devletle ve
toplumun diğer kesimleriyle mücadele aracı haline getirmiştir. Hukuk örgüt hâkim savcıları
tarafından kötü niyetle yorumlanıp uygulanmıştır. Bu örgütün elinde bulunmayan her kurumunu
düşman ve devlet adına görev yapan kamu görevlilerini de hain gibi görüp mücadele etmesi
kurumların itibarını zedelemiş ve kamu idarelerini birbiri ile çatışmaya sokmuştur.
25. Hukuki güvenlik ve öngörülebilirliğin olmaması, örgüt hukuk kurallarını emre göre
ve amaca uygun gelecek şekilde yorumlayıp uygulaması hukuki güvenlik ve öngörülebilirliği
ortadan kaldırmıştır.
26. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi ortadan kaldırılıp örgüt yanında veya
karşısında olma durumuna göre kolektif cezasızlık ve kolektif cezalandırmaya dönüşmüştür.
27/658
27. Hukuk kuralları ceza hukuku alanında kıyas yasağı esas olmasına rağmen buna
uymayıp yorum yöntemlerinin dışına çıkılarak kıyas mümkün kabul edilip uygulamalar
yapılmıştır.
28. Özel yetkili mahkemelerde savunma hakkının ihlali uzun süre etkili biçimde dile
getirilmesine rağmen uyulmamış, savunma hakları ihlal edilerek yargılama ve yargılama
önlemleri ceza sistemi gibi uygulanıp infaz edilmiştir.
Sonuç olarak; Devletin yargı teşkilatının önemli bir kısmı, dini bir cemaat görünümlü
örgütün emrinde taraflı ve bağımlı hale gelmiştir. Yargı teşkilatı, hukuk devleti ilkelerinden
uzaklaşmıştır. Bu uzaklaşma bireysel bir sapma, aykırılık değil, sistemli organize bir yapı
tarafından yönetilme şeklinde gerçekleşmiştir. Yargı örgüt amaçlarını sağlamada araç olarak
kullanılmıştır. Böylece hukuk devleti ilkesi ihlal edilerek anayasal düzenin fonksiyonunu icrası
önlenmiştir. FETÖ'nün yargı kadrolarının kasıtlı uygulamaları nedeniyle yargı bağımsızlığı
zedelenmiş, hukuka güven kalmamıştır " şeklinde tespit ve değerlendirmelerine yer verildiği
anlaşılmıştır.

III. "ERGENEKON" ADLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN VARLIĞI


SORUNSALI

İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, mahkemece; örgütün amaç suç doğrultusunda araç suçlar
(vehamet arzeden eylemler ve silahlanma faaliyetleri) ve toplumsal eylemler (Cumhuriyet
mitingleri), gizli faaliyetler (İnternet andıcı, İrticayla Mücadele Eylem Planı), darbe planları
(Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Ve Eldiven İsimli Darbe Planları) gerçekleştirdiği belirtilmesi
doğrultusunda, sanıklara ilişkin değerlendirme ve mütalaa kısmında da ilgili sanıklar bakımından
ayrıca ve kısaca değinilen eylemler ve olaylar, mahkemenin değerlendirmesi, Yargıtay ilamı
kapsamındaki değerlendirme ve mütalaamız - değerlendirmemiz açıklanmıştır.

A. VEHAMET ARZEDEN EYLEMLER

İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, olayla bölümüne genel giriş yapıldığı kısımda "5 Şubat 2006
tarihinde Trabzon’da Rahip Andrea Santora’nın silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, bu davaya
konu olan 5 Mayıs 2006, 10 Mayıs 2006 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesi
binasına el bombası atılması, 17 Mayıs 2006 tarihinde Ankara’da Danıştay 2.Dairesinin Avukat
Alparslan Arslan tarafından basılıp Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesi, 19
Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni olan Ermeni asıllı Türk
vatandaşı Hrant Dink’in silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya’da
Zirve Yayınevinde Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in misyonerlik
yaptıklarından bahisle öldürülmeleri, 25 Nisan 2007 tarihinde Ankara’da YÖK Başkanı Prof. D
r. Erdoğan Teziç’eyönelik bir saldırı girişimi olarak değerlendirilen Yüksek Öğretim Kurumu
merkez binası önünde, üzerinden Kuvayı Milliye Derneğine ait bir kart çıkan Nurullah İlgün
tarafından silahla ateş edilmesi olayları gerçekleştiği belirtilerek" şeklinde 2006 - 2007
yıllarında meydana gelen ve kamuoyunu ilgilendiren sansosyonel hemen hemen tüm olayların
Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlandırılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Bu olayların sadece bir kısmı iş bu davaya konu edilmiştir. Örneğin Zirve Yayınevi
davası, Rahip Andrea Santora cinayeti, Hrant Dink cinayeti davaları Ergenekon davası ile
gerekçede belirtilerek yetinilmek suretiyle ilişkilendirilse bile sevk maddesi anlamında ayrı
davalara konu edilmiştir. Bir başka deyişle, gerekçede belirtilen tüm eylemler ergenekon terör
örgütü ile doğrudan irtibatlandırılmamış, aşağıda belirtilen eylemler ergenekon terör örgütü ile
28/658
açık şekilde irtibatlandırıldığı görülmüştür. Bu haliyle mahkemece Ergenekon Terör Örgütü ile
irtibatlandırılan olayların ayrtıntısı ile değerlendirilmesi gerekmektedir.

1.CUMHURİYET GAZETESİNE EL BOMBASI ATILMASI ve DANIŞTAY


SALDIRISI

Cumhuriyet Gazetesine 05/05/2006, 10/05/2006 ve 11/05/2006 tarihlerinde el bombası


atılması olayına ilişkin soruşturma devam ederken ve failleri henüz tespit edilememişken,
17.05.2006 tarihinde Ankara’da Danıştay saldırısı eylemi gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet
gazetesine yapılan saldırıların failleri ilk önce Danıştay eylemi saldırısında yakalanan sanık
Alparslan Arslan’ın ifadeleri ve bu ifadeler üzerine yürütülen soruşturma, daha sonra yakalanan
sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi’nin ikrarları üzerine tespit
edilmiştir.

Bu anlamda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması eylemleri ile Danıştay saldırısı


arasında hukuki ve fiili bir bağlantı bulunduğu, her iki olayın bir bütün içerisinde
değerlendirilmesinin gerektiği, bir bakıma suçun işleniş şekline, zamanına, yerine, sanıkların
sosyal, siyasi, dini ve ekonomik konumlarına geniş açıdan bakmak gerektiği, olaylar bütününün
tek bir delile, iddiaya, sanık, tanık veya gizli tanık anlatımına göre değil de, klasik hukuki tabirle
"hayatın olağan akışı" prensip alınarak değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü
işlenen her bir suçun altında yatan sebepleri, bir diğer adıyla "suç saiki"ni ortaya çıkaracak olan
şeyler öncelikle ve her zaman deliller, ardından bu delillere gerçekçi, mantıklı, makul bir ceza
hukukçusu bakış açısı, son olarak da deliller ile bakış açısını öncelikle hukukçuların, ardından
kamuoyu ile sıradan vatandaşın anlayacağı dilde harmanlayarak olayın kabulünün yapılması ve
bireyselleştirmedir. Bu kapsamda değerlendirme yapılırken hiçbir delil gözardı edilmemeli,
hiçbir delile de mutlak itaat ile bağlı kalınmamalı, her delil mutlaka "aklın çapraz sorgusu"na tabi
tutulmalıdır.
Delillere bakılırken, örneğin ifadelerden "cımbızlamak" suretiyle pasajlar alınarak
değerlendirme yapılmadan ifadenin bütünü üzerinde değerlendirme yapılmalı, varsa önceki ve
sonraki ifadeleri kesinlikle dikkate alınmalı, çelişkiler ortaya konulmalı, akıl süzgecinden
geçirilmelidir. Toplanan delillere, beyanlara, olgu ve olaylara yönlendirilmiş bakış açısı, önyargı
veya önkabul ile yaklaşılmadan şüpheci ve gerçekçi bakılmalıdır. Sonuç olarak, uzun süre
ülkemizin gündemini işgal eden bu olaylara ilişkin, adil, hakkaniyetli bir karar verilmesini
teminen sanık savunmaları, deliller, Yargıtay bozma ilamı ile bu ilama konu mahkeme kararı
birlikte değerlendirilerek aşağıdaki şekilde kanaatimiz oluşmuştur.

1.1. Cumhuriyet Gazetesine El Bombası Atılması

1.1.1. 05/05/2006 tarihli eylem


05.05.2006 tarihinde saat 21.45 sıralarında İstanbul Şişli ilçesindeki Cumhuriyet
gazetesi binasının ön bahçesi araç giriş kapısının yanına el bombası atılmış, ancak patlamamıştır.
Bomba üzerindeki incelemede parmak izine rastlanılmamıştır. Cumhuriyet gazetesi binası
güvenlik kamerası kayıtlarına incelenmek üzere el konulmuştur.
Cumhuriyet gazetesi binasına 05.05.2006 tarihinde el bombası atılarak yapılan saldırıda,
MKE imali savunma tipi el bombası kullanılmıştır. Bu nedenle söz konusu el bombalarının hangi
kuruma tahsis edildiği MKE Kurumu nezdinde araştırılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün
12.05.2006 tarihli yazısı üzerine Makine Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
17.05.2006 tarihli yazısı ile 05.05.2006 tarihinde atılan “Tapa M204 A2 Kf-MKE 91 12-77”
kafile numaralı el bombası konusunda; “M204 A2 El Bomba Tapası; KF MKE 91 12-77 Kafile
No, 1975/8 Protokol No, 8.800 Miktar (Adet), 1978 Veriliş Tarihi, K.K.K.” bilgisini vermiştir.

29/658
1.1.2. 10/05/2006 tarihli eylem
10.05.2006 tarihinde saat 23.50 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası
atılmıştır. Atılan bomba patlamamıştır. Yaptırılan inceleme sonucu, TAPA M204 A2 KF-MKE-
173 9-85 ibareli haki yeşil el bombası mandalı üzerinde tespit edilen 1 adet parmak izinin
mukayeseye elverişsiz olduğu tespit edilmiştir. Güvenlik kamerası kayıtları alınarak
incelenmiştir.
Cumhuriyet gazetesi binasına 10.05.2006 tarihinde el bombası atılarak yapılan saldırıda,
MKE imali savunma tipi el bombası kullanılmıştır. Bu nedenle söz konusu el bombalarının hangi
kuruma tahsis edildiği MKE Kurumu nezdinde araştırılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün
12.05.2006 tarihli yazısı üzerine Makine Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
17.05.2006 tarihli yazısı ile 10.05.2006 tarihinde atılan “Tapa M204 A2 kf-MKE 173 9-85”
kafile numaralı el bombası konusunda; “M204 A2 El Bomba Tapası, KF-MKE 1-173 9-85 Kafile
No, 1985/1 Protokol No, 7.540 Miktar (Adet), 1985 Veriliş Tarihi, K.K.K.” bilgisini vermiştir.

1.1.3. 11/05/2006 tarihli eylem


11.05.2006 tarihinde saat 16.20 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binasının bahçesine el
bombası atılmış ve bu bomba patlamıştır. Olayda ölen ya da yaralanan olmamış, el bombası
binanın bahçesinin içine düşerek binaya 2 metre mesafede patlamış, olay yerinde bulunan 4 adet
otoda, binanın zemin katının penceresinde, zemin kat ve birinci kat duvarlarında ve bekçi
kulübesinde maddi hasar meydana gelmiştir.
Cumhuriyet gazetesi binasına 11.05.2006 tarihinde el bombası atılarak yapılan saldırıda
MKE imali savunma tipi el bombası kullanılmıştır. Bu nedenle söz konusu el bombalarının hangi
kuruma tahsis edildiği MKE Kurumu nezdinde araştırılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün
12.05.2006 tarihli yazısı üzerine Makine Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
17.05.2006 tarihli yazısı ile 11.05.2006 tarihinde atılan “Tapa M204 A2 Kf-MKE 91 12-77”
kafile numaralı el bombası konusunda; “M204 A2 El Bomba Tapası, KF-MKE 1-173 9-85 Kafile
No, 1985/40 Protokol No, 9.350 Miktar (Adet), 1985 Veriliş Tarihi, K.K.K.” bilgisini vermiştir.

1.2. Danıştay Saldırısı - 17/05/2006

17.05.2006 tarihinde saat 10.00 sıralarında Ankara’daki Danıştay Başkanlığı binasında,


toplantı halindeki Danıştay 2. Daire görevlilerine silahlı saldırıda bulunulmuş, Mustafa Birden,
Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç ve Ahmet Çobanoğlu yaralanmıştır.
Yaralılardan Mustafa Yücel Özbilgin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir.
Danıştay eylemi saldırganı asansörle zemin kata inmiş, tüp geçitten çıkışa doğru
yaklaştığı sırada olaya müdahale için karşıdan gelen polis memuru tarafından yakalanmak
istenirken bir kez silahla havaya ateş etmiş, daha sonra Danıştay’da görevli polis memurları
tarafından eylemde kullandığı Glock marka tabancayla birlikte yakalanmıştır. Saldırganın
İstanbul Barosuna kayıtlı bir Avukat olan Alparslan Arslan olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan’ın üzerinden; (1) adet GNF 823 seri nolu GLOCK 19 AUSTRIA
marka 9X19 mm. çapında tabanca, (2) adet boş şarjör, (1) adet içerisinde (4) adet MKE yapımı 9
mm. çapında fişek, (1) adet pasaport, (1) adet İstanbul Barosuna ait Avukat kimlik belgesi, (1)
adet Young Bags marka siyah evrak çantası ele geçmiştir.
Ankara Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma kapsamında şüpheli olarak haklarında işlem
yapılan ve ifadelerine başvurulan Muzaffer Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk, Teoman Ekşioğlu,
Hüseyin Görüm, Zeki Yurdakul Çağman, Mahmut Öztürk, Atilla Erer, Nihat Gürkan, Sinan
Berberoğlu, Orhan Kadı, Saim Özden, Mehmet Atmaca, Nusret Aras ve Osman Mutlu hakkında
Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar vermiştir.

1.3. Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısına ilişkin


iddianamaler
30/658
1.3.1. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın11.7.2006 tarih ve 2006/139-48 sayılı
iddianamesinde özetle

İddianame, aynen "TCK’nın 309.maddesinde yazılı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka
bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacı
doğrultusunda sanıklar Alpaslan Arslan, Süleyman Esen ve Salih Kurter Silahlı Örgüt kurmuş ve
yönetmişlerdir. Sanıklar Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin İrşi ve Erhan Timuroğlu örgütün
üyesi olup örgüt adına faaliyette bulunmuşlar, diğer sanıklar Ayhan Parlak ve Aykut Metin Şükre
örgüte yardım etmişlerdir.
Sanıklar ile maktul ve mağdurlar arasında şahsi hiçbir husumet bulunmamaktadır.
Türban örtüsü ile ilgili Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan karikatür ile Danıştay 2. Dairesince
verilen türban kararını esas alan sanıklar bir araya gelerek böyle bir oluşum meydana
getirmişlerdir. Oluşum, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleri ile “ders vermek” amacı
ile örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç önemli bir unsurdur. Türban örtüsünü
korumaya yönelik örgütlenmiş bu oluşumda da bu husus açıkça görülmektedir. Amaç,
örgütlenmenin kabul tarzına göre değişik olabilir. Amaç, aynı zamanda örgütün fikri
yapılanmasını da belirler. Örgütleşmiş her oluşumda fikri yapı (amaç), insan ve eylem unsurları
kendini gösterir. Dosyaya göre 19.4.2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde türban konulu
karikatür yayınlanmış, 26.10.2005 günü türban konulu Danıştay 2.Dairesinin 2005/3366 sayılı
kararı verilmiştir. Bu oluşum, türban örtüsü ile ilgili baskı, şiddet ve tehdit içeren Silahlı Terör
Örgütüdür.
Türban, şekil itibari ile kadınlar tarafından kullanılan bir başörtüsü biçimi olmakla
birlikte, toplumda değişik şekillerde kullanılmaktadır. Eylemler, türban ile ilgili karikatür
yayınlayan basın kuruluşuna ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kanunlarına göre karar veren
yargı mensuplarına karşı yapılmıştır. Kişisel bir neden ve husumet yoktur. Türban olarak bilinen
bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hâkim kılınması amacıyla örgüt
kurulması ve bu amaca uygun eylemler gerçekleştirilmesi mevcut Anayasal sisteme yönelik bir
tehlikedir. Aynı zamanda vasıfları Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yazılı ve bu Anayasanın
öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya
bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs olarak değerlendirilmiştir.
Sanık Alparslan Arslan’ın 17.5.2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesine yaptığı silahlı
saldırı sonucu Daire Başkanı Mustafa Birden, Daire Üyeleri Mustafa Yücel Özbilgin, Ayla
Gönenç,Ayfer Özdemir ile tektik Hâkimi Ahmet Çobanoğlu yaralanmıştır. Yaralı Mustafa Yücel
Özbilgin’in kaldırıldığı Hacettepe Hastanesinde ölümü üzerine başlatılan soruşturma sırasında,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 5, 10, 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesinin
İstanbul ili Şişli ilçesi Nurettin Mazhar Ökten Caddesi üzerinde bulunan binasına patlayıcı
atmak eylemine ilişkin sanıklar Alparslan Arslan, İsmail Sağır, Tekin İrşi, Erhan Timuroğlu ve
Osman Yıldırım hakkındaki 2006/799 sayılı soruşturma evrakı “…bu eyleme katılan şüphelilerin
herhangi bir hukuki ve fiili kesinti gerçekleşmeden, aradan kısa bir süre geçtikten sonra
17.5.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay 2.Daire Başkan ve üyelerine yönelik silahlı saldırı
eylemini de gerçekleştirdikleri, olayın yoğunluğu ve vahameti dikkate alındığında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Cumhuriyet gazetesine yönelik patlayıcı atmak şeklinde
gerçekleşen eylemle ilgili soruşturmanın, gerek usul ekonomisi gerekse soruşturmanın bütünlüğü
açısından Cumhuriyet Başsavcılığınızca yapılması uygun bulunacağından…” gerekçesi ile
22.5.2006 gün ve 2006/48 sayılı Yetkisizlik kararı ile Ankara Başsavcılığına gönderilmiştir. Bu
soruşturma Danıştay eylemi soruşturması ile birleştirilmiştir.
Sanıklar Alparslan Arslan ile Süleyman Esen 1994 yılından beri arkadaştırlar. Hukuk
Fakültesini birlikte okumuşlardır. Arkadaşlıkları Fakültedeki öğrencilik yıllarında ve daha
sonrasında devam etmiştir. Sanık Süleyman Esen 2 yıl kadar önce sanık Salih Kurter ile
31/658
tanışmıştır. Bu tanışmadan sonra hemen her gün sanık Salih Kurter’in evine gitmiş, bu
gidişlerinde sanık Salih Kurter’in evinde uzun süreli kalmıştır. Sanık Salih Kurter’in beyanına
göre ev işlerini dahi yapmaktadır. 6 gün hastanede yatan sanık Salih Kurter’in yanında refakatçi
olarak kalmış, 4-5 defa hastaneye götürüp tedavi ettirmiştir. Sanık Alparslan Arslan’ı sanık Salih
Kurter ile 1 yıl kadar önce tanıştırmıştır. Sanık Alparslan Arslan da sanık Salih Kurter’in evine
haftada 3-4 gün gitmeye başlamıştır. Sanık Salih Kurter’e para yardımında bulunmuş ve
televizyon hediye etmiştir.
Sanık Salih Kurter’in evine her kesimden insan gelip gitmektedir. Bu insanlar sanık
Salih Kurter ile toplantılar yapmıştır. Toplantılarda dini sohbet adı altında başörtüsü ve
başörtüsü ile ilgili durumlar da konuşulmaktadır. Bu konumu ile sanık Salih Kurter evi örgüt evi
görünümü almıştır. Sanık Salih Kurter’in evine yoğun şekildeki gitmeler ve yapılan sohbetler
sonunda sanık Alparslan Arslan, sanık Salih Kurter’in sohbet, fikir ve telkinlerinden çok
etkilenmiştir. Kendi içine kapanmış, daha çok dini kitap okumaya ve beş vakit namaz kılmaya
başlamıştır.
Danıştay 2.Dairesi tarafından türban ile ilgili olarak verilen, 26.10.2005 gün ve
2005/3366 sayılı karar Anadolu’da Vakit gazetesinin 13.2.2006 tarihli sayısında “İşte o üyeler”
başlığı ile karara katılan Daire Üyelerinin resimleri konulmak sureti ile karar da eleştirilerek
1.sayfa manşetten haber olarak verilmiştir. Gazetede yayınlanan Danıştay 2.Daire Başkan ve
Üyelerine ait bu resimler 17.5.2006 tarihinde sanık Alparslan Arslan’ın aracının vites kutusu
yanında bulunmuştur.
Ayrıca, 19.4.2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin 3.sayfasında Turhan Selçuk imzası
ile “AB yolunda başörtüsü takılmış domuz karikatürü” yayınlanmıştır. Sanık Alparslan Arslan,
sanık Salih Kurter’in Danıştay kararı ve karikatür ile Müslüman Türk Milletinin mukaddesatına
hakaret edildiği, bu duruma refleks gösterilmesi gerektiği yönündeki yoğun konuşma ve telkinleri
sonucu, bu refleksi kendisinin göstermesi gerektiğine karar vermiştir. Cumhuriyet gazetesine ve
Danıştay 2.Dairesi Başkan ve Üyelerine bir eylem yapma kararı almış ve bu yönde çalışmalara
başlamıştır.
Bu çalışmaları doğrultusunda öncelikle, 26.6.2006 tarihli ikinci ifadesinde liderim diye
bahsettiği sanık Süleyman Esen ile görüşüp 3 adet el bombası temin etmiştir. Daha sonra
yapacağı eylemlerde kullanmak üzere araç kiralama ve silah temini yönünde araştırmalar
yapmıştır. Bu amaçla sanık Aykut Metin Şükre ile temas kurmuş ve 7.000 YTL para vererek sanık
Aykut Metin Şükre’den Danıştay’a saldırı olayında kullandığı ve aracında bulunan iki adet
Glock marka tabanca almıştır. Araç kiralamaktan vazgeçmiş, Cumhuriyet gazetesine yapılan
bomba atma eylemlerinde genel olarak taksi ve sanık Osman Yıldırm’a ait aracı, Danıştay’a
saldırı olayında ise kendi aracını kullanmıştır.
Bu şekilde olaylarda kullandığı el bombaları ile silahları temin ettikten sonra, olayları
gerçekleştirmek için eleman teminine yönelmiştir. Bu amaçla eskiden beri tanıdığı sanık Osman
Yıldırım ile görüşmüştür. Sanıklar türban kararı ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan
karikatür olayına karşı bir tepki göstermeye karar vermişlerdir. Bu doğrultuda sanık Osman
Yıldırım, olayları gerçekleştirecek adam bulabileceğini söyleyen sanık Erhan Timuroğlu ile
görüşüp sanıklar Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ı temin etmiştir.
Bu şekilde organize olan ve TCK’nın 220 maddesine uygun suç işlemek amacıyla örgüt
kuran sanıklar, 19.4.2005 tarihinde yayınlanan AB yolunda başına türban takılmış domuz
karikatürü ile Müslüman Türk Halkının mukaddesatına hakaret ve saldırıda bulunulduğu
düşüncesiyle Cumhuriyet gazetesi merkezine el bombası atmaya karar vermişlerdir.
5.5.2006 tarihinde sanık Osman Yıldırım, sanık Alparslan Arslan’ın verdiği el
bombasını alarak sanık Tekin İrşi ile birlikte gece vakti gazete merkezinin bulunduğu Nurettin
Mahzar Ökten Caddesine gelmiştir. Sanık Osman Yıldırım burada üzerinde getirdiği bombayı
sanık Tekin İrşi’ye verip nasıl atması gerektiğini anlatarak olay yerinden ayrılmıştır. Olay
yerinde bir süre dolaşan sanık Tekin İrşi elindeki bombayı Cumhuriyet gazetesinin bahçesine
atmış, ancak bomba patlamamıştır.
32/658
5.5.2006 tarihinde sanık Tekin İrşi tarafından atılan el bombasının patlamaması ve
gazete tarafından da türban karikatürü ile ilgili bir özür gelmemesi üzerine, 10.5.2006 tarihinde
gece ikinci kez Cumhuriyet gazetesine bomba atmaya karar vermişlerdir. Olayda kullanılan
bombayı sanık Osman Yıldırım’a yine sanık Alparslan Arslan vermiştir. Sanık Osman Yıldırım
yanına sanıklar Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ı alarak gazete merkezinin bulunduğu caddeye gelmiş,
sanık Osman Yıldırım bu kez bombayı sanık İsmail Sağır’ın atmasını istemiştir. El bombasını
sanık İsmail Sağır’a verip nasıl atması gerektiğini anlatarak sanık Tekin İrşi ile birlikte oradan
ayrılmıştır. Sanık İsmail Sağır el bombasını gazetenin bahçesine atmış, ancak bu bomba da
patlamamıştır.
Sanıklar Tekin İrşi ve İsmail Sağır tarafından atılan iki el bombasının da
patlamamasına sanık Alparslan Arslan “Allah’a inancınız yok, bu nedenle bomba
patlamamıştır” diyerek çok sinirlenmiştir. 11.5.2006 tarihinde 2.bombayı cebine koyarak,
gündüz, yanında sanıklar İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu ile birlikte gazete merkezine gitmiştir.
Allahu Ekber diye tekbir getirerek cebinden çıkardığı el bombasını gazetenin bahçesine atmıştır.
Bomba patlamış ve gazeteye maddi zarar vermiştir. Sanık Alparslan Arslan bombayı attıktan
sonra kaçarken “İnsanın başına taktığı başörtüsü domuzun başına geçirilmez” diye bağırmıştır.
Bu patlama olayından sonra sanıklar biraya geldiklerinde sanık Alparslan Arslan attığı
bombanın patlamasını gurur duyarak anlatmıştır.
Cumhuriyet gazetesinin 19.4.2006 tarihli sayısında yayınlanan başörtüsü karikatürü
nedeniyle 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde gazete merkezine el bombası atan sanıklardan
Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır, bu kez türban ile ilgili
karar veren Danıştay 2.Dairesi Başkan ve Üyelerine saldırı yapmak amacıyla 15.5.2006
tarihinde sanık Alparslan Arslan’a ait 34 BE 0126 plakalı Opel marka araç ile Ankara’ya
gelmişlerdir. Yolda sanık Alparslan Aslan diğer sanıklara Danıştay 2. Daire Başkan ve Üyelerini
öldürmek üzere gittikleri konusunda açıklamada bulunmuştur. Araçta 2 adet Glock, 1 adet
Brovning marka tabanca bulunmaktadır. 15.5.2006 gecesi Ankara’ya gelen bu dört sanık Ulus’ta
bir otele yerleşmiştir.
16.5.2006 günü sanık Alparslan Arslan sanıklar İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’nu
yanına alarak Danıştay binasında inceleme yapmak üzere Necatibey Caddesine gelmiş, aracını
oraya park etmiştir. Sanıklar İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’nu araçta bırakıp “ben biraz
sonra gelirim” diyerek araçtan ayrılıp silahsız olarak gitmiştir. Danıştay binasına girmiş,
2.Dairenin ek bina 5.katta olduğunu öğrenerek bu kata çıkmıştır. Üzerinde 2.Daire Başkanı
yazılı kapıya gitmiş, kapıyı açmak istemiş, ancak kapının kilitli olması nedeniyle içeriye
girememiştir. Katta bulunan görevlilerin ne aradığını sormaları üzerine dosya takip ettiğini
söyleyerek kattan ayrılmıştır. Sanık Alparslan Arslan ifadelerinde 2.Daire Başkanını odasında
bulsaydı amacının aşağıya inip araçtaki silahlardan birisini yanına alarak tekrar yukarı çıkıp
Başkanı vurmak olduğunu beyan etmiştir. Danıştay binası önündeki parkta bir süre oturarak
Danıştay 2.Daire Başkanına ait aracın plaka numarasını tespit etmeye çalışmış ancak tespit
etmesi mümkün olmamıştır. Parktan ayrılarak Necatibey Caddesine bıraktığı aracının yanına
gelen sanık Alparslan Arslan sanıklar İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’na, öldürmek amacıyla
geldiği 2.Daire Başkanını bulamadığını, aracının plakasını temin edip araç içinde vurmayı
planladığını, ancak plakayı da temin edemediğini söylemiş sonrasında birlikte olay yerinden
ayrılmışlardır. Daha sonra Celal Bayar Bulvarı üzerinde Migros yanındaki Opet Petrole gidip
sanık Osman Yıldırım’ı oraya çağırmışlar, durum değerlendirmesi yaparak tekrar otele
dönmüşlerdir.
Danıştay 2.Darie Başkan ve Üyelerine sanık Alparslan Arslan tarafından
gerçekleştirilen silahlı saldırı olayının meydana geldiği 17.5.2006 tarihinde sanık Alparslan
Arslan sabah 9.30 gibi özel aracı ile Necatibey Caddesine gelmiştir. Aracı oraya park etmiş,
aracın torpido gözünde bulunun 2 adet Glcok 1 adet Browning silahtan 1 adet Glock marka
tabancayı çantasına koyarak Danıştay’a gitmiştir. Giriş kapısından Avukat olduğunu söyleyerek
içeri girmiş, 16.5.2006 tarihinde yaptığı ön çalışmadan dolayı yerini bildiği 2.Dairenin
33/658
bulunduğu 5.kata çıkmıştır. Üzerinde 2.Daire Başkanı yazılı kapıyı açmak istemiş, kapının yine
kilitli olduğunu görmüştür. Ancak kat görevlisi Cafer Özbek’in sekreter Aynur Taslı’ya hitaben
“heyete çay götürüyorum” diye söylemesi üzerine içeriye sekreter odasına girildiğini fark ederek
görevli Cafer Özbek’in arkasından sekreter odasına girmiş, sekretere “Mustafa bey içerde mi?”
diye sormuştur. Sekreterin “Bizde iki tane Mustafa Bey var, hangi Mustafa bey?” diye sorduğu
sırada sanık Alparslan Arslan Daire Başkanı Mustafa Birden’in odasında toplantı halinde
olduğu yere yönelmiş, oda giriş kapısında 5-10 saniye kadar masa etrafında toplantı halinde
bulunan Başkan ve Üyeleri süzmüştür. Necatibey Caddesine park ettiği aracının vites kutusu
yanında bulunan ve Anadolu’da Vakit gazetesinde yayınlanan “İşte o üyeler başlıklı” haberde
resimleri bulunan üyelerin orada bulunduklarına karar verip çantasındaki tabancayı çıkartarak
ve hedef gözeterek önce Başkan’a daha sonra yukarıda kimlikleri yazılı maktul ve mağdurlara
yönelterek 4 el ateş etmiştir. 1 el de sekreter odasından çıkışta arkasından kimse gelmesin diye
korkutma amacıyla koridorda tavana ateş etmiştir. Daha sonra silahını çantasına koyarak
Danıştay çıkış kapısına yönelmiştir. Ek binadan tünel ile ana binaya geçen ve çıkış kapısına
yaklaşan sanık Alparslan Arslan polisler tarafından yakalanmıştır. Sanık polislerden kurtulmak
amacıyla çantasından çıkarttığı silahı ile bir el ateş etmiştir. Etkisiz hale getirilen sanık güvenlik
odasına alındığı sırada tekbir getirerek “Osmanlı torunuyum, Osmanlıların torunlarıyız,
Osmanlının torunlarıyız, Allah’ın askerleriyiz” şeklinde bağırmıştır. Bu şekilde etkisiz hale
getirilen sanık sorgu için Emniyete götürülmüştür. Diğer sanıklar Osman Yıldırım, İsmail Sağır
ve Erhan Timuroğlu Ankara’dan ayrılmışlardır. Sanıklar İsmail Sağır ile Erhan Timuroğlu
İstanbul’da, sanık Osman Yıldırım Niğde’de yakalanmışlardır.
Sanık Aykut Metin Şükre, Danıştay saldırısında sanık Alparslan Arslan tarafından
kullanılan ve yine sanık Alparslan Arslan’ın arabasında ele geçirilen iki adet Glock marka
tabancayı örgütün varlığını bilerek ve isteyerek yardım amacıyla temin etmiş, böylece örgüte
yardım suçunu işlemiştir.
Sanık Ayhan Parlak, sanıklar Alparslan Arslan, Süleyman Esen ve Salih Kurter
tarafından kurulup yönetilen, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması ve Danıştay’a silahlı
saldırı olayını gerçekleştiren silahlı örgüte, maddi olarak destek sağlamak suretiyle yardım
etmiştir. 17.5.2006 tarihinde Danıştay’a yapılan saldırı olayından sonra yapılan telefon
incelemelerinde sanık Ayhan Parlak’ın sanık Alparslan Arslan ile özellikle son zamanlarda
yoğun telefon konuşmaları nedeniyle aranmaya başlanmıştır. Sanık Cumhuriyet gazetesine
yapılan saldırı sonrasında yurtdışına kaçmıştır. Dönüşünden sonra da arandığını öğrendiği
halde hemen teslim olmayıp bir süre sonra teslim olmuştur. Sanık silahlı örgüte bilerek ve
isteyerek maddi yönden destek sağlamış, böylece örgüte yardım suçunu işlemiştir." şeklindedir.

1.3.2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili)


10.07.2008 tarihli 2007/1536-623 sayılı İddianamesinde özetle;

(İddianamede, sanıklar Alparslan ARSLAN, Aykut Metin ŞÜKRE, Erhan TİMUROĞLU,


İsmail SAĞIR, Osman YILDIRIM,Salih KURTER, Süleyman ESEN ve Tekin IRŞİ haklarında
CMK 223/7 maddesindeki ayni fiil nedeniyle, ayni sanıkların onceden verilmiş bir hiikiim veya
açılmış bir dava varsa davanm reddine karar verilir, hiikmii uyannca bu sanıklara ilişkin aynı
eylemlerden dolayi dava açılmasının miimkiin olmadigi belirtilmiş, iddianamede yalnızca
anlatımda bulunulduğu görülmüştür.)

İddianame, aynen "İstanbul Şişli’de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci


olarak 05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar
patlamadığı, üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patladığı, 17.05.2006
tarihinde Avukat Alparslan Arslan tarafından Danıştay binasında toplantı halindeki yargı
görevlilerine silahlı saldırıda bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin
öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa Birden, üyeleri Ayfer Özdemir ve Ayla Gönenç ile
34/658
Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu öldürülmeye teşebbüs edildiği,
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihinde
de Eskişehir ilinde Fikret Emek’in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirildiği, kapsamı
genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşıldığı, toplam 39 adet el
bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğunun tespit edildiği,
Parmak izi tespiti ve Fikret Emek’in bombaların kendisine ait olduğu beyanına göre 39
adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen Cumhuriyet
Gazetesine atılan el bombasının Oktay Yıldırım ve Fikret Emek ile bağlantısının maddi delili
bulunduğunun sabit olduğu,
Oktay Yıldırım ve Fikret Emek’in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu kendilerinin
hukuki durumlarının değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabit olduğu, Oktay Yıldırım
ve Fikret Emek’in Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve örgüt
üyesi bulunan diğer sanıklar ile hiyerarşik bağlantısı yine kendilerinin hukuki durumlarının
değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabit olduğu,
Her iki eylem faili Alparslan Arslan’ın Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden
Muzaffer Tekin ile bağlantısı telefon görüşmeleri maddi delili ve yukarıdan itibaren anlatılan
diğer deliller ile sabit olduğu, Alparslan Arslan’ın Ergenekon Terör Örgütünün diğer üyeleri ve
VKGB gibi bağlı sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde edilen
doküman maddi delilleri ve yukarıdan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabit olduğu,
Alparslan Arslan ve diğer sanıkların yukarıda anlatılan kişisel yaşamları hakkındaki tespitlere
göre, söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi
görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını
taşımadıklarını gösterdiği,
Alparslan Arslan’ın kendisine verilen Ergenekon Terör Örgütünce verilen görev ve
görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde
maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, Tekin
İrşi ve İsmail Sağır’ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıklarının
anlaşıldığı,
Osman Yıldırım, Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen beyanlarında,
kendisinin Veli Küçük ve Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet
Gazetesi saldırılarının Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in talimatı ve Muzaffer Tekin’in verdiği
bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan ettiği,
Sıralanan tespitler ile Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü
Yöneticilerinden Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in talimatı ile gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı,
Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki
eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması,
eylemlerde de aynı kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi
Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatı ile gerçekleştirildiğini gösterdiği, Gizli Tanığın da
görüntü ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğruladığı,
Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının, TCK 313/1 maddesine uyan
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1
maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevlerini Yapmasını Kısmen veya Tamamen Engellemek olduğunun
anlaşıldığı,
Dosya kapsamındaki tüm deliller ile Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile bu
kişilerin ilişki içerisinde bulunduğu VKGB ile bağlantısı duraksamaya yer vermeyecek şekilde
ortaya çıkan Alparslan Arslan’ın söz konusu eylemleri, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman
Yıldırım’ın kendisinden duyarak aktardıkları; "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet
Temizlik Yapacak" , “Biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız”, “Bu
eylemlerden sonra çok önemli yerlere geleceğiz”, “Bu yargılama önemli değil, zaten hepimiz
kısa zamanda çıkacağız” sözlerinden anlaşılacağı gibi, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine
35/658
verdiği görev üzerine, ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek
derecede tepki çekip, örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi
zafiyet içerisine sokacak, bu yolla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile
askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmesine teşvik edilecek planın bir parçası
olduğunu bilerek, kendisine vaat edildiği veya inandırıldığı gibi beklenen amaç gerçekleştiğinde
önemli yerlere geleceği, çalışmasına ihtiyaç kalmayacak derecede maddi rahata kavuşacağı
beklentisi içerisinde gerçekleştirdiği, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün; “… Doğu Perinçek ve
lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi
yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu
nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP
ve Doğu Perinçek’in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem
yaptırılabileceğini, planlayabileceğini veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat
Alparslan Arslan’ın siyasi görüşünün Doğu Perinçek’in son dönem politik açılımlarına ters
düşmemekte olup Alparslan Arslan ve benzeri şahısların Perinçek için profilleri ve eylemsel
yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu Perinçek’in istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu
deneyebilecek bir yapıda olduğunu, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan’ın
siyasi görüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını…” şeklindeki
beyanları da bu değerlendirmeyi destekler nitelikte olduğu,
Soruşturma kapsamında İşçi Partisi binasında yapılan aramada el konulan
bilgisayarların incelemesinde Yargıtay binası ile ilgili bir eylem için hazırlanmış kroki çıkması,
yine Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati Özcan’ın ev ve iş yerinde ele geçirilen CD’lerde İzmir
ilinde bulunan Askeri NATO tesislerine bir eylem hazırlığına ilişkin, eylemin
gerçekleştirilebilmesi için gerekli bütün istihbari bilgilerin ve talimatların bulunması örgütün bu
tarz eylemlere devam edebileceğini gösterdiği,
Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesinin: Eleman ve
Organizasyon alt başlığı altında; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı
zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır” yazılıdır.
Alparslan Arslan’ın buna uygun şekilde açık olarak sahiplenilmediği, ancak konuşmaması için
de kontrol altında tutulmasına devam edildiği, bunun da şahsın ailesi ve şahsa uygulanmış bir
takım psikolojik hareketlerle sağlandığı" şeklindedir.

1.4. İstanbul (KAPATILAN) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2009/191 Esas VE


2013/95 Karar sayılı ilamındaki Mahkemenin kabulü

Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması eylemlerine ilişkin


İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemenin kabulü, aynen "Cumhuriyet gazetesinin üç
ayrı kez bombalanması ve hemen arkasından gerçekleştirilen Danıştay saldırısı; amaç, eylemler
öncesi yapılan hazırlıklar, sanıkların irtibatlarının mahiyeti, silah, araç gereç ve eleman temini,
keşif, planlama ve icra, eylem sonrası faaliyetler ve diğer birçok yönden bireysel değil, tipik
örgütsel eylem özellikleri göstermektedir. Özellikle Cumhuriyet tarihinin en önemli
cinayetlerinden sayılabilecek olan Danıştay saldırısı eylemi, ülkemizin yakın geçmişinde birçok
örneği bulunup, davamıza konu “Gladyo” tabir edilen gizli örgütlere izafe edilen eylem tipleri
ile aynıdır.
Bu olayda bir yargı mensubunun seçilmiş olmasının da ayrı bir önemi vardır. 1980
darbesi öncesi, TBMM tarafından onaylanan 26.12.1978 tarih 7/16947 sayılı Bakanlar
Kurulu’nun sıkıyönetim ilan kararına gerekçe olarak Savcı Doğan Öz’ün öldürülmesi olayı
gösterilmiştir.
Sanık Alparslan Arslan, askerliğini Ankara Etimesgut Mühimmat Islah Geliştirme ve
Yenileştirme Merkezi (MİGYEM) Komutanlığı’nda yapmıştır. Bombalar konusunda belli bir
eğitimi vardır. Yine bir avukat olan sanığın, Danıştay’da büyük bir soğukkanlılıkla hareketli
hedefleri tam isabetle vurması, olay yerinden hiçbir şey olmamış gibi ayrılması iyi bir örgütsel
36/658
silahlı eğitim aldığını göstermektedir.
Sanık Alparslan Arslan, eylemden önce ve sonra bir süre yemek yemeyi kesmiştir, dava
sanıklarından Sedat Peker, yemeyi kesmenin suç örgütlerinde bilinen nedenini, savunması
sırasında “Bir kişi kendisine işkence yapıldığında, eğer açsa işkenceden dolayı hemen bayılır,
böylelikle konuşmaz” şeklinde açıklamıştır. Sanık Alparslan Arslan’ın eylemöncesi yemek
yemeyi kesmesi, eylemden sonrada zehirlenme ihtimaline binaen uzunca bir süre yemek yemeyip,
koğuşuna kedi ve kuş istemesi bireysel suç işleyen bir kişinin düşünebileceği konular olmayıp
sanığın eylem öncesinde iyi bir örgütsel eğitim aldığını göstermektedir.
Sanık Alparslan Arslan, Hukuk Fakültesi mezunu olup eylem sırasında da yaklaşık 5
yıllık fiili Avukatlık yapan birisidir. İşlediği suçun yasal müeyyidesini çok iyi bilebilecek
durumdadır ve bilmektedir. Ancak, eylem sonrasında rahat bir görünümde olması, onun
Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçladığı hükümet darbesini işlediği eylemden hemen sonra
gerçekleştirip kendisini ödüllendireceği beklentisinden kaynaklandığı kanaatine varılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan gerek Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması, gerekse
Danıştay’a saldırma eylemlerini belli bir plan dâhilinde yürütmüştür. Sanıklar Osman Yıldırım,
Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ı Cumhuriyet gazetesi bombalamaları eylemleri karşılığındaki
paraları orada vereceğini belirterek Ankara’ya götürmüştür.
Sanık Alparslan Arslan’ın hesabına, bir dönem El-Kaide davaları sanıklarının
Avukatlığını yapan Abdurrahman Sarıoğlu tarafından para yatırılmış, bu kişi baro tarafından
Avukatlık yapması yasaklandığı halde sanığın müdafisi sıfatıyla basına eylemin dinsel
gerekçelerle yapıldığı yönünde açıklamalar yapmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünce kamuoyunda saldırının dinsel nedenlerle gerçekleştirildiği,
irticai kalkışma olduğu kanısını uyandırabilmek amacıyla eylem öncesi ayrıntılı bir çalışma
yapılmış, sanık Alparslan Arslan’ın Ergenekon Terör örgütü mensupları ile irtibatı azaltılarak,
dinsel yönü ağır basan kendini şeyh olarak tanıtan kişilerle ilişkiye geçmesi sağlanmıştır. Sanık
Alparslan Arslan’ın kısa zamanda serbest kalacaklarını seslendirmesi, gerçekleştirdiği eylem
sonucunda Türkiye’de gelişecek darbe süreci beklentisinin açık bir göstergesidir.
Eylem sonrası sanık Alparslan Arslan’ın ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda,
Ergenekon isimli belgenin yanısıra; Ergenekon Terör Örgütü’nün medya yapılanmasında önemli
bir yere sahip olan Aydınlık Dergisi, Cumhuriyet Gazetesi ve Türkeli Dergilerinin muhtelif
nüshaları ele geçirilmiştir.
Sanık Alparslan Arslan yargılama aşamasında kendisine ısrarla sorulmasına karşılık;
henüz tahrik ediciliği açık ve somut olan Cumhuriyet Gazetesi’ne insanlara zarar vermeyecek
şekilde bir eylem gerçekleştirmiş ve bu karikatürü çizen kişiye herhangi bir zarar vermemişken,
daha önceki tarihli bir mahkeme kararı üzerine kararı verenlere neden anılan şekilde zarar
verdiği ve neden üzerinden uzunca bir süre geçtikten, yani bir anlamda karar soğumuşken
saldırı yaptığı konusunu izah edememiştir.
Dinsel gerekçelerle saldırı yapan kişinin olay yerinden kaçmaya çalışması, suç
ortaklarını ve daha sonra sözde silahları kendisinden parayla satın aldım dediği sözde lideri
Süleyman Esen ve Salih Kurter’i ele vermesi eylemin amacıyla tenakuz içermektedir.
Sanık Alparslan Arslan’ın açık yargılama sırasında Cuma namazına gideceğim diye
herkesin önünde olay çıkarmasını müteakip, nezarethaneye geçtiklerinde ise herhangi bir şekilde
namaz kılmadığının belirtilmesi, Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve hedeflerine uygun
gerçekleştirdiği eylemleri, kutsalına yapılan hakarete refleks olarak yaptığı görüntüsü vermeye
çalıştığının bir göstergesi olarak görülmüştür.
Sanık Alparslan Arslan savunmalarında bankalara eylem yapacağını, faiz işi
yaptıklarını belirtmiş ancak kendisi, tefecilik işi yapan Doğuş Faktoring’in avukatlığını yaptığı,
bir kısım sanıklarla gayri meşru tahsilat işlerine giriştiği sanık beyanlarında anlaşılmıştır.... ...
Cumhuriyet gazetesine ve Danıştay’a yapılan eylemler çok ses getirerek toplumda
büyük infial uyandırmış, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açmıştır. Sanık Alparslan
Arslan’ın Danıştay saldırısı öncesinde ve sırasında Ergenekon Terör Örgütü ve mensupları ile
37/658
ilgili olarak iz bırakma ihtimaline binaen, OYAK Güvenlik Şirketi tarafından Danıştay’daki
güvenlik kameraları olay günü öncesi sökülmüş, saldırı gerçekleştirildikten sonra yerine takılmış
ve bu arada mevcut önemli tüm kayıtlar silinmiş, Danıştay binası ile ilgili bir kısım diğer
kayıtların ise tarihi ve yer ismi değiştirilmiştir. Bu durum bile tek başına eylemin ne kadar planlı
ve organizeli olarak gerçekleştirildiğini göstermektedir.
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihinde
de Eskişehir ilinde Fikret Emek’in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirilmiştir.
Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, toplam
39 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir.Parmak izi
tespiti ve Fikret Emek’in bombaların kendisine ait olduğu beyanına göre 39 adet el bombası ve
bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen Cumhuriyet Gazetesine atılan el
bombasının Oktay Yıldırım ve Fikret Emek ile bağlantısının bulunduğu somut deliller ile sabittir.
Sanıklar Oktay Yıldırım ve Fikret Emek’in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi oldukları,
Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve örgüt üyesi bulunan diğer
sanıklar ile irtibatları ilgili bölümlerde yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Her iki eylem faili Alparslan Arslan’ın Avukatlık yaptığı, Hukuk fakültesinde okuduğu
yıllarda Ülkücü Gençlik yapılanması içinde yeraldığı, zaman zaman karşıt görüşlü öğrencilerle
kavgaya karışmaktan gözaltına alındığı, sanık Süleyman Esen ile okul arkadaşı oldukları ancak
aralarında hiyerarşik bir ilişki bulunmadığının dinlenen tanık beyanları ile tespit edildiği, sanık
Alparslan Arslan’ın, kendisinin lideri olarak Süleyman Esen’i göstermesinin maddi gerçeği
yansıtmadığı,
Eylemden belli bir süre önce, özellikle planlı bir şekilde eski yıllarda vaizlik yapmış, beş
çocuğu akıl hastası, yaşlı ve hastalığı nedeniyle dışarı dahi çıkamayan Salih Kurter’in yanına
Kuran öğrenme bahanesi ile gittiği, ancak bu dönem içerisinde teknik takibe takılmamak için
Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile telefon irtibatını kestiği,Eylemleri gerçekleştirmek için
daha önceden tanıdığı sanık Osman Yıldırım aracılığı ile sanıklar Erhan Timuroğlu, İsmail
Sağır ve Tekin İrşi’yi ayarladığı, bomba atma eylemlerinden önce barda toplantı yaptıkları, adı
geçen sanıkların türban-başörtüsü vs dini değer veya sembollerle herhangi bir işlerinin
olmadığı,
Eylemin deşifresini önlemek ve amaçlanan algıyı oluşturmak amacıyla 3. bombayı
atarken tekbir getirdiği, eylemden 15-20 dakika sonra cep telefonundan Salih Kurter’in cep
telefonunu aradığı, hâlbuki bu dönem içerisinde de Ergenekon Terör Örgütü mensupları olan
Muzaffer Tekin, İsmail Eksik, Hüseyin Görüm ve Mehmet Fikri Karadağ ile de irtibatlı olduğu
anlaşılmaktadır.
Sanık Muzaffer Tekin ile Veli Küçük Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olup
aralarındaki örgütsel ilişkiyi inkâr etme yoluna gitmişlerdir. Dava dosyası çok kapsamlı olup
Cumhuriyet Gazetesi’ne 3 kez bomba atılması ve Danıştay binasında 1 üyenin şehit edilmesi 3
üye ve 1 tetkik hâkiminin öldürülmeye teşebbüs edilmesi eylemleri ile ilgili birçok delil
içermektedir. Bu bölümde sözkonusu delillerin bir kısmına ayrıntılı olarak yer verilebilmiş, bir
kısmına atıf yapılmakla yetinilmiştir.
...
Sanık Alparslan Arslan’ın vatansever olarak adlandırdığı kişilere “derin devlet” dediği,
VKGB ve Kuvvayı Milliye Derneklerinin toplantılarına katıldığı, 2002 yılından beri düzenli
olarak VKGB’nin yayın organı olan Türkeli Dergisi’ni takip ettiği, sanık Murat Çağlar’dan ele
geçen nottan da anlaşılacağı üzere Kuvayı Milliye Derneğinin yöneticileriyle ilişkili olduğu, ilk
başta “Ulusal Güç Birliği ve Kuva-yı Milliye” ismiyle faaliyet gösteren ve emekli paşaların da
geldiği tanık beyanlarından anlaşılan bu derneğin toplantılarına kuruluş aşamasından itibaren
devam ettiği, sanıklar Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Mehmet Fikri Karadağ, İsmail Eksik, Mehmet
Zekeriya Öztürk, Hüseyin Görüm, İbrahim Şahin, İbrahim Özcan ve Rasim Görüm ile irtibatlı
olduğu, duruşmalarda sanıklar Doğu Perinçek ve VeliKüçük’ten saygı ve övgü ile bahsettiği,
yine duruşmada katıldığı toplantılar konusundaki beyanlarında Muzaffer Tekin ve Hüseyin
38/658
Görüm ile devlet, siyaset, din diyanet ülkenin geleceği konularını konuştuklarını ifade ettiği,
kendisine Kuvayı Milliye Derneğinin sorulması üzerine Muzaffer Tekin’in bürosuna gidip
geldiğini söyleyerek, sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın “Bana VKGB İl Başkanlığı kurmamı o
söyledi” dediği Muzaffer Tekin ile bu dernekleri özdeşleştirdiği anlaşılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan her ne kadar üzerine atılı Cumhuriyet Gazetesinin
bombalanması ve Danıştay’da 1 üyenin öldürülmesi ile 4 kişinin öldürülmeye teşebbüs edilmesi
eylemlerini türban örtüsüne karşı refleks olarak yaptığını beyan etmiş ise de; Ergenekon Terör
Örgütü mensupları ile sürekli irtibat halinde olduğu, toplantılara katıldığı ve örgütün
söylemlerini duruşmada sık sık tekrarladığı, görünürde ilişkilerini kesip, dini yönü ağır basan
Salih Kurter ile irtibata geçtiği, 3. Bombayı atarken tekbir getirdiği, Danıştay’da eylem sonrası
sakinleştirildikten sonra unuttuğu bir şeyi hatırlayarak tekbir getirdiği,
Ankara’da 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Duruşmasında namaz kılmak için hamle
yaptığı ancak duruşmaya ara verildiğinde namaz kılmadığı, bir sanık müdafiinin girdap
operasyonu dosyası istensin talebi üzerine Fethullah Gülen’den özür dilediği, son duruşmada,
şeriat isteyen beyanlarda bulunduğu, bu eylem ve beyanlarının Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
kapatılması davasına gerekçe yapıldığı, sanığın kişiliği, arkadaş çevresi, irtibatlı olduğu ve fikir
birliği içinde olduğu kişilerin özellikle Ergenekon terör Örgütü mensuplarında oluştuğu, radikal
dini görüşlere sahipmiş gibi görüntü vermeye çalıştığının tanık beyanları ve doktor raporları ile
duruşmadaki hareketleri ile ortaya çıktığı, kutsala yapılan hakarete karşı refleks olarak yaptığını
iddia ettiği eylemlerin sıralaması ve şiddetin içeriği ile bağdaşmadığı, eylem arkadaşlarının,
kumar oynatan, çek-senet tahsilatçısı, barmen ve birçok suçtan sabıkalı, uyuşturucu kullanan
kişilerden oluştuğu, bu kişilerin türban örtüsü ile herhangi bir sorunlarının bulunmadığı,
Ergenekon Terör Örgütü mensuplarının sanık Alparslan Arslan ile irtibatlarını gizlemeye
çalıştıkları, eylem sonrası yapılan yayın ve açıklamalar ile kamuoyunun yönlendirilmeye
çalışıldığı, eylem sonrası şehit Hâkim Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesinde hükümet hedef
gösterilerek “Hükümet istifa, mollalar İran’a” pankartları ile hükümet üyelerinin sözlü ve fiili
saldırıya maruz bırakıldığı, sorumluluğun mevcut hükümete yüklendiği, nitekim daha sonra
açılan parti kapatma davasında bu eylemin kapatmaya gerekçe yapıldığı hussuları birlikte
değerlendirildiğinde, söz konusu eylemlerin Ergenekon Terör Örgütünün planlı bir eylemi
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Sanık Alparslan Arslan’ın Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi sanık Veli Küçük ile
irtibatlı olduğu gerek tanık, gerekse sanık beyanları ve dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Tanık
İdris Arslan Ankara Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadesinde, Teoman Ekşioğlu ile yaptığı
görüşmede kendisine Veli Küçük ile son dönemde tanıştıklarını ifade etmiş, duruşmada bu
beyanlarını tevil etme yoluna gitmiştir. Ancak, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’dan ele geçirilen
50 numaralı CD deki bilgiler dikkate alındığında, tanığın ilk beyanlarına itibar edilmesi
gerektiği kanaatine varılmıştır. Sanık Osman Yıldırım’da Katibim Restoranın yanındaki çay
bahçesinde Veli Küçük ile Alparslan Arslan’ın görüştüklerini beyan etmiştir.
Sanık Veli Küçük, Muzaffer Tekin ile tanışıklığı konusunda çelişkili beyanlarda
bulunmuş, eylem sonrası Sanık Kemal Kerinçsiz aracılığı ile Ankara’daki soruşturma sürecini
yakından takip etmiş, sanık Muzaffer Tekin deşifre olunca da aralarındaki irtibatı gizlemek için
Saygı Öztürk’e yukarıda ayrıntısı verilen röportajı vermiştir.
Sanık Alparslan Arslan’ın Ergenekon Terör Örgütünün diğer üyeleri ve VKGB ve Kuva-
yı Milliye gibi bağlı sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde
edilen doküman maddi delilleri ve yukarıdan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabittir.
Sanık Alparslan Arslan ve diğer sanıkların yukarıda anlatılan kişisel yaşamları
hakkındaki tespitlere göre, söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili
olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren ya da davranan kurumlara ders
vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir.
Sanık Alparslan Arslan’ın kendisine verilen Ergenekon Terör Örgütünce verilen görev
ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde
39/658
maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan
Timuroğlu, Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için
Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemlerine katıldıkları anlaşılmaktadır.
Sanık Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen
beyanlarında, kendisinin Veli Küçük ve Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş,
Cumhuriyet gazetesi saldırılarının Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in talimatı ve Muzaffer Tekin’in
verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Cumhuriyet
Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü Yöneticilerinden Veli Küçük ve Muzaffer
Tekin’in talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her
iki eylemin de aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aynı kişilerin istihdam
edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü
Yöneticisi Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatı ile gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.

Yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında;


İlk eylemde İstanbul Şişli’de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak
05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar patlamamış,
üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır. Bu bombalama eylemlerini
yapanların sanıklar Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, Tekin İrşi ve İsmail
Sağır olduğu,

1. bombalama olayında Osman Yıldırım’ın Muzaffer Tekin’den aldığı el bombasını


Tekin İrşi’ye verdiği, Tekin İrşi’nin attığı bombanın patlamadığı, olay yerinde Erhan
Timuroğlu’nun da bulunduğu, Tekin İrşi’nin önce bombayı atamadığı, Osman Yıldırım ısrar
edince Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi’nin bina civarına giderek Tekin İrşi’nin
diğer ikisinden ayrılıp bombayı atmasından sonra her üçünün kaçtığı,
2. bombalama olayında yine Osman Yıldırım’ın Muzaffer Tekin’den aldığı bombayı
kullandığı, Osman Yıldırım’ın yanına Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ı aldığı, İsmail Sağır’ın bombayı
gazete binasına attığı, ancak yine patlamadığı, hemen olay yerinden kaçtıkları, Erhan
Timuroğlu’nun da olay yerinde olduğu ancak bomba atılmadan önce ayrıldığı,
3. bomba eyleminde bizzat Alparslan Arslan’ın Muzaffer Tekin’den aldığı 3. bombayı
alarak yanında İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu olduğu halde Cumhuriyet Gazetesi’ne gelerek
bombayı attığı ve patlattığı,
Sanıklar Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın
Ankara’ya birlikte geldikleri, Danıştay eyleminden bir gün önce sanıklar Alparslan Arslan,
Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın araçla Danıştay binası etrafına geldikleri, diğerleri arabada
beklerken Alparslan Arslan’ın 5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığı’na çıkarak keşif yaptığı, olay
tarihi olan 17.05.2006 günü, saat 09.45 civarında Danıştay binasına Alparslan Arslan’ın olayda
kullandığı Glock marka ruhsatsız silah olduğu halde gelerek bir önceki gün keşif yapıp
öğrendiği 2. Daire Başkanlığı katına çıktığı, bir görevliyi takip ederek toplantı halinde bulunan
2. Daire Başkan ve üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de teşhise çalışarak 10-15
saniye gözetleyip belirlediği ve öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden maktül ve
müdahillerin hayati bölgelerini hedef alarak ateş ettiği, bu eylem sonucu maktül Mustafa Yücel
Özbilgin’in kafasından ve sağ bileğinden kurşunla yaralandığı, müdahil Mustafa Birden’in
göğsünden yaralandığı olay sonucu dalağının alınıp 25 gün hayati tehlike geçirecek ve uzuv
tatili olacak şekilde, müdahil Ayfer Özdemir’in sağ göğüs ve kolundan TCK 86/3 maddesi
kapsamında, müdahil Ayla Günenç’in sağ dirseğinden TCK 83/3 maddesi kapsamında, müdahil
Ahmet Çobanoğlu’nun yanağından üst solda 1-2-3-4 nolu dişler ile alt solda 1-2-3-4 nolu
dişlerde hasar olacak ve sol el birinci parmağından parmağı kırılıp diş kaybı, fonksiyon kaybı
olacak şekilde ateşli silahla yaralandığı, yaralılardan maktül Mustafa Yücel Özbilgin’in
40/658
kaldırıldığı hastanede ateşli silahla yaralanması sonucu kurtarılamayarak öldüğü, burada
Alparslan Arslan 4 kez tabanca ile ateş etse de mesafenin az oluşu ve maktül ve müdahillerin
aynı masa etrafında toplantı halinde bulunması sebebiyle bir maktül ve 4 müdahilin belirtilen
şekilde yaralandıkları, Alparslan Arslan’ın olay yerinde bir kez tavana muhtemelen kaçmasını
kolaylaştırmak amacıyla korku vermek için ateş ettiği, müdahil ve tanık ifadelerine göre sanık
Alparslan Arslan’ın tek başına müzakere odasına girerek ateş etmek suretiyle eylemi
gerçekleştirdiği ve eylem sırasında herhangi bir söz sarf etmediği ve slogan atmadığı, panikten
yararlanıp kaçmak için çıkış noktasına gelirken güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada
tavana ateş ettiği ancak görevlilerce yakalanarak etkisiz hale getirildiği, Alparslan Arslan’ın bu
arada “Osmanlının torunlarıyız Allah’ın askerleriyiz” şeklinde bağırdığı, anlaşılmaktadır.
Cumhuriyet gazetesine 3 kez bomba atılması ve akabinde Danıştay Üyeleri’nin heyet
halindeyken hedef alınıp, bir üyenin öldürülüp, diğerlerinin öldürülmeye teşebbüs edilmesi
bireysel değil örgütsel eylemlerdir. Bu eylemler dinsel güdülerle değil, Ergenekon Terör
Örgütünün hedeflediği amaç suçların gerçekleşmesi için işlenen eylemlerdir. Alparslan Arslan
önemli bir Ergenekon Terör Örgütü üyesidir. Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemlerine
katılan sanıklardan Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olmamakla birlikte Ergenekon Terör Örgütü adına suç işleyen kişilerdir. Yine Cumhuriyet
gazetesinin bombalanması eylemine katılanlardan sanık Osman Yıldırım ise Ergenekon Terör
Örgütünün üyesidir.
Bu eylemler ve özellikle Danıştay’a saldırılıp, bir üyenin öldürülmesi diğer üyelerin
öldürülmeye teşebbüs edilmesi, dosyadaki amaç suçun yani, hükümeti ortadan kaldırmaya veya
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunun
gerçekleşmesine neden olacak niteliğe sahiptir. Sanık Alparslan Arslan’ın olaydan hemen sonra
yakalanması ve soruşturma makamlarının etkin çalışmalarıyla irtibatlarının hızla ortaya
çıkarılmasından dolayı, bu eylem kendisinden beklenen ülkede askeri darbe yapılması sonucunu
doğuramamıştır. Buna rağmen, Ergenekon Terör Örgütü bu olaydan da azami derecede
yararlanmış, şehit Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenine katılan bazı katılımcılar göstermiş
oldukları bir takım tavır ve sloganlar ile söz konusu eylemlerin mevcut Yürütme erki tarafından
desteklenmiş olduğu yönünde sloganlar atmış, bu olay nedeniyle toplumu örgütleyerek hükümet
üyelerine karşı eyleme teşvik edip ülkede darbe çağrısı ve kargaşa ortamı oluşturmayı
amaçlamıştır. Bu olayda bir yargı mensubunun seçilmiş olmasının da ayrı bir önemi vardır. 1980
darbesi öncesi, TBMM tarafından onaylanan 26.12.1978 tarih 7/16947 sayılı Bakanlar
Kurulu’nun sıkıyönetim ilan kararına gerekçe olarak Savcı Doğan Öz’ün öldürülmesi olayı
gösterilmiştir. Ergenekon Terör Örgütünün Danıştay’da gerçekleştirdiği bu eylem ile ulaşılmak
istenen netice de aynıdır.
Bu eylemler süreklilik arzeden ve belli bir zaman diliminde, amaç suçların
gerçekleşebilmesi için işlenen ve dosyadaki sair eylemler ile organik bağı olan örgütsel
nitelikteki eylemlerdir. Eylemler öncesi ve işlenmesi sırasındaki yapılan hazırlıklar ve
organizasyon, sonrasında meydana gelen olaylar ve dezenformasyon faaliyetleri,
iddianamelerde sanıklara isnad edilen suçlar ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar ve
Danıştay saldırısı arasındaki ilişki, işlenen suçların sonuç ve etkileri dikkate alındığında
eylemlerin Ergenekon Terör Örgütü mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan gerek geçmişi, gerek sosyal statüsü, gerek Cumhuriyet
Gazetesi’ne bomba atılması ile Danıştay’da yapılan katliamın organizasyonunda doğrudan
görev alıp, Danıştay saldırısını bizzat kendisinin yapması ve gerekse eylemden sonraki tavır ve
davranışlarıyla tam bir psikolojik harekat icra etmesi, O’nun ketum ve kendisine tam güvenilen
bir Ergenekon Terör Örgütü mensubu olduğunu göstermektedir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, Ergenekon Terör
Örgütünün her iki eylemdeki amacının TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya GörevleriniYapmasını Kısmen veya
Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmıştır. Eylemlere katılan sanıklar her ne kadar örgüt
41/658
yöneticisi, örgüt üyesi ve örgüt adına suç işlemek suçlarını işlemiş iseler de, eylemlerinin bütün
halinde TCK’nın 312. Maddesine uyan suçu oluşturduğu anlaşılmıştır." şeklindedir.

1.5. Cumhuriyet gazetesine saldırı ve Danıştay saldırısı dosyalarına ilişkin


davaların yargılama ve birleşme süreci

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 11.7.2006 tarih ve 2006/139-48 sayılı


iddianamesiyle Alparslan Arslan ile başlayan 9 sanık hakkında Ankara 11.ACM’ne dava
açılmıştır. İstanbul Şişli ilçesindeki Cumhuriyet Gazetesi binasına bomba atılması ve Danıştay
2.Dairesi görevlilerine saldırı eylemlerini de ihtiva eden bu dava Mahkemenin 13.2.2008 tarih ve
2006/158–2008/45 sayılı kararı ile sonuçlandırmıştır.
Bu hüküm Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.12.2008 tarih ve 2008/14884–13317 sayılı
ilamındaki “Sanık İsmail Sağır’a atılı bir kısım suçlar için öngörülen hapis cezalarının süresi
itibariyle CMK’nın 150/3.maddesi gereğince kovuşturma aşamasında sorgusu yapılırken
zorunlu müdafi bulundurulmadığı gibi sonradan görevlendirilen müdafi huzurunda sorgusu
yenilenmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması” ve “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından düzenlenip temyiz aşamasında Dairemize gönderilen 10.7.2008 tarih ve 2008/968
Esas numaralı iddianame içeriği ve tüm dosya kapsamına göre, sanıkların mensubu
bulundukları iddia edilen örgütün niteliği, atılı suçların vasfının belirlenmesi ve delillerin
birlikte değerlendirilmesi yönünden İstanbul 13.ACM’ye açılan dava ile bu dava arasında
hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında öncelikle davaların
birleştirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçelerine göre bozulmuştur. Mahkemenin sanık
Ayhan Parlak hakkında verdiği beraat hükmü ise “Sanık Ayhan Parlak hakkında kurulan hüküm
Cumhuriyet Savcıları tarafından temyiz edilmediği gibi katılanların silahlı örgüte yardım suçunu
temyize yetkileri de bulunmadığı” gerekçesine göre kesinleşmiştir.
Yargıtay bozma kararından sonra 2009/5 esas sayısını alan dosya Ankara 11.ACM’nin
18.5.2009 tarih ve 2009/5–164 sayılı kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 esas
sayılı dosyasıyla birleştirilmiştir. 2018/209 Esas sayılı dava dosyası da ana ergenekon dosyası
olarak kamuoyunda bilinen 2009/191 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Ankara Cumhuriyet başsavcılığı, Danıştay saldırısında sanık Alparslan Arslan’ın
kullandığı ruhsatsız silahları temin ettikleri iddia edilen Necat Uysal, Aykut Metin Şükre, Kenan
Özay ve Selçuk Özkan hakkında ayrılan bu soruşturma evrakını Üsküdar Cumhuriyet
başsavcılığına göndermiştir. Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2006 tarihli 2006/15167
soruşturma sayılı iddianamesiyle Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/820 esas sayılı
dosyasında Danıştay olayında kullanılan ve suç tarihi 15 Mayıs 2006 olan Glock marka
tabancayla ilgili 6136 sayılı yasaya aykırılıktan dolayı kamu davası açılmış Sanık Erkan
Ayyıldız’ın 6136 sayılı yasanın 12/1 diğer sanıklar Kenan Özay, Selçuk Özkan ve Aykut Metin
Şükre’nin 6136 sayılı yasanın 13/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş, bilahare
Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesinin söz konusu dosyası işbu dava dosyası ile birleştirilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 5.12.2012 tarih ve 2012/2429-714-533 sayılı
iddianamesi ile Terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını
bilerek silah sağlamak suçundan eylemine uyan TCK 315/1, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine
göre cezalandırılması istemi ile sanıklar Selçuk ÖZKAN, Kenan AYYILDIZ, Kenan ÖZAY ve
Aykut Metin ŞÜKRE hakkında İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/115 esas sayılı
dosyasında kamu davası açıldığı, muvafakat verilmesi üzerine söz konusu dosyanın işbu dava
dosyasıyla birleştirildiği anlaşılmıştır.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamı ile hüküm verilmesine müteakip temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı ile
bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamında Danıştay saldırısı ile Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması olaylarının ana dosyadan ayrı yürütülmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
42/658
Bozmaya uyan İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Danıştay saldırısı ile Cumhuriyet
Gazetesine el bombası atılması olaylarına karışan bir kısım sanıklara ilişkin dosyaların tamamen
tefrikine ve yetkisizlik kararı ile Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar
verildiği,bu bağlamda 22/06/2017 tarih 2017/66 Esas 2017/142 Karar sayılı yetkisizlik kararı ile
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen bir kısım sanıklar hakkındaki dosyaya ilişkin
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarih 2018/7 Esas 2018/4 sayılı kararı ile bir
kısım sanıkların suçları yönünden karşı yetkisizlik kararı verildiği, bir kısım sanıkların suçları
yönünden 2017/54 Esas sayılı dosyası ile yargılamaya devam edildiği, bir kısım sanık ve suçlara
ilişkin oluşan olumsuz yetki uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza
Dairesi'nin 25/04/2018 tarih 2018/3936 Esas 2018/3124 Karar sayılı ilamı ile İstanbul 4. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu haliyle sanıklar
Alparslan ASLAN (TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2,
TCK 151/1 ve 152/1-a maddeleri yönünden), Süleyman ESEN ve Salih KUNTER (TCK 220/5
mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 maddeleri
yönünden), Osman YILDIRIM ( TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 174/1-2 (3
kez), 58/9 maddeleri yönünden),İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU (TCK 314/2, TCK 309,
TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri yönünden),Tekin IRŞİ (TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 58/9 maddeleri yönünden), Aykut Metin ŞÜKRE (TCK 220/7, 58/9 maddeleri yönünden)
hakkındaki dava dosyasının işbu dava dosyası ile birleştirildiği anlaşılmaktadır.

1.6. Yargıtay Bozma ilamı

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar
sayılı bozma ilamı, aynen; "Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılmasına ilişkin davada
yargılananSanık Osman Yıldırım'ın Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay eylemleri nedeniyle
yargılandığıAnkara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bozmadan önceki ifadelerindeyer
almayanErgenekon örgütüne ilişkinbeyanlarının, olaydan yaklaşık 2 yıl sonra, anılan davada
13.02.2008 tarihinde mahkumiyet hükmü kurulmasından sonra sanık, tanık ve (gerekçeli kararın
2. Kitap A- 1910 sayfasında yazılı olduğu şekliyle) gizli tanık olarak verdiği ifadeler,
aralarındaki oluşa ilişkinçelişkilergiderilmeden, bu ifadelerin önceki ifadelerine neden üstün
tutulduğu karar yerinde gösterilmeden ve aynı olay nedeniyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından mahkumiyetlerine karar verilen Erhan Timuroğlu, Tekin İrşi, İsmail Sağır, Alparslan
Arslan'ınaşama ifadeleri ve Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kurulan veYargıtay 9.
Ceza Dairesi tarafından esasa girilmeden birleştirmezorunluluğundan bahisle bozulanönceki
mahkumiyet hükmüne neden itibar edilmediği de karar yerinde açıklanmadan,eylemin
Ergenekon örgütü adına işlendiğinin kabul edilmesi veÜmraniye'dekievde ele geçenel bomları
ile Cumhuriyet Gazetesi eyleminde kullanılan el bombaları arasında kesin olarak irtibat
kurmaya elverişli veri bulunmadığı nazara alınmadan, Cumhuriyet Gazetesine atılan el
bombalarından biri ile Ümraniye aramasında ele geçen 27 el bombasından iki adedinin sadece
üretim yılının aynı olduğundan hareketle bombalar ileeylem arasındabağlantı kurulmuştur.
...
Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı ile mahkeme kabulünden eyleminsilahlı
bir örgütün amaç ve talimatı doğrultusunda işlendiğinin kabul edilmesinden veya kabul
edilmemesinden bağımsız olarak araç suçlar bakımından , sanık Alparslan Arslan'ın, sanık
Osman Yıldırım aracılığı ile sanıklar Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi'yi ayarladığı,
sanıkların toplanıp karar almalarından sonra Cumhuriyet Gazetesineyönelik eylemleri
gerçekleştirdikleri, daha sonra Danıştay saldırısı eylemi için sanık Tekin İrşi'yi İstanbul'da
bırakarak Ankara'ya aynı araçla geldikleri, 16.05.2006 tarihinde sanık Alparslan Arslan'ın,
43/658
sanıklar Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte keşif amacıyla Danıştay yakınına geldikleri,
sanık Alparslan Arslan'ın diğer sanıkları Danıştay'ın hemen arkasında bulunan Necatibey
Caddesi'nde araçta bırakarak Danıştay binasına geçtiği, olay mahallini gezdiği, daha sonra
sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman Yıldırım'ın biraraya gelerek
konuyu tartıştıkları, toplantıdan sonra bir arada Ankara'da otelde kaldıkları, ertesi sabah sanık
Alparslan Arslan'ın Danıştay binasında müzakere salonunda heyet halinde çalışan maktul ve
mağdurlara tabanca ile ateş ederek nitelikli öldürme ve öldürmeye teşebbüs eylemi
gerçekleştirdiği, olay yerinden kaçarken yakalandığı, sanık Osman Yıldırım'ın ise sanıklar
Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ı Terminale götürerek otobüsle İstanbul'a gönderdikten sonra
otogardan ayrıldığı, bilahare sanıkların yakalandıkları anlaşılmıştır.
Kabul ve uygulamaya göre,
A-) Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul ettiği
kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar Alparslan
Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet Gazetesine
atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin talimatıyla
gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt üyesi olan
Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte katılan örgüt üyesi
sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte özel bir araçla örgütsel bir
eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için Ankara'ya geldikleri kabul edildiği
halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden
vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek, asli fail olan Alparslan'ın eylemden
vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti göstermelerine rağmen eylemi
engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece tespit edilmiş bir durum bulunmamasına
rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında
bulunarak manevi destek olmak şeklindeki davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak
gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu
oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar
verilmesi;
B-) Danıştay saldırısı eyleminin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer Tekin ve
Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği kabul edildiği halde, sanık Alparslan Arslan ve
Muzaffer Tekin'in bireysel durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde nitelikli öldürme ve
nitelikli öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, Danıştay saldırısı eylemini Ergenekon silahlı
terör örgütü adına örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin'in talimatı ile yerine getirdiği şeklinde
tespit yapılması suretiyle çelişkiye düşülerek karar verilmesi;
C-) Amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacı ile vahamet arz eden eyleme herhangi bir
şekilde iştirak edenlerin, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri faillikniteliğinde olduğu
gözetilmeksizin, olayda tatbiki mümkün olmayan, ancakkoşulları oluştuğu takdirde araç suçlara
uygulama olanağı olan TCK'nın 39. maddesine göre indirim yapılarak sanıklar Erhan
Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın eksik ceza ile cezalandırılması,
Yasaya aykırıdır." şeklindedir.

1.7. Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısına ilişkin


Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.2.2008 tarih ve 2006/158–2008/45 sayılı kararı

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 13/02/2008 tarihli gerekçeli kararında "terör
örgütlenmesini" şu şekilde aktarmıştır;
"İddianameye konu iki ayrı olay irdelendiğinde Danıştay 2. Daire Hakimlerine yapılan
saldırı bu dairenin bir ana okulu öğretmeninin türban kullanımı ile ilgili, Cumhuriyet gazetesine
yapılan saldırı ise domuza türban giydirilmesi ile ilgili olduğu, sanıklar ile maktül ve mağdurlar
44/658
arasında önceye dayalı tanışıklık ve şahsi herhangi bir husumet bulunmadığı, sanıkların bu iki
eylem için belirtilen şekilde bir araya geldikleri görülmektedir.
Terör, 3713 sayılı yasanın 1. maddesinde baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma,
sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini
siyasi, hukuki, sosyal ve laik ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyte.
bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek,
devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok
etmek, devletin iç ve dış güvenliğim?, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir
örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir şeklinde tanımlanmış,
2. maddesinde de 1. maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin
mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen
veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlere mensup olan kişi terör suçlusudur denilmiştir.
Sanıkların birlikte hareket etmeleri, önce Cumhuriyet Gazetesine birkaç gün sonra da
bir kısmının Ankara'ya gelerek Danıştay hakimlerine saldırı için plan yapmaları örgütlü bir yapı
içerisine girdiklerini göstermekte, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi görüşlerine
göre türban aleyhinde karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdıkları,
sanık Alparslan liderliğindeki bu yapının toplum üzerinde aynı zamanda baskı kurularak ses
getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, sanıklar Süleyman Esen, Osman Yıldırım,
İsmail Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu'nun bu örgüte üye olarak katıldıkları kabul
edilmiştir.
Sanıklardan Aykut Metin Şükre'nin sanık Alparslan'a glock marka tabancalar temin
ettiği ancak tabancaları sanık Alparslan'ın Danıştay saldırısında kullanıp kullanmayacağı
hususunu bildiğinin şüpheli kaldığı, sanık Ayhan Parlak'm ise sanık Alparslan'ı tanımakla
birlikte Danıştay yada Cumhuriyet gazetesine yapılacak saldırıdan haberdar olduğu yada bu
eylemlere yardım ettiği yolunda bilgisinin tespit edilemediği, sanık Salih Kurter'i sanıklar
Alparslan ve Süleyman'ın önceden tanıdığı, evinde dini sohbetlere bu iki sanığın katıldığı, ancak
82 yaşlarında olup Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay'a yapılan saldırılarla ilgili katkısının
olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu değerlendirmelere göre önce Cumhuriyet gazetesine sanıklar Alparslan, Osman,
Erhan, İsmail ve Tekin fikir ve eylem birliği içerisinde 3 kez sonuncusu patlayan el bombası
atmışlar, bu el bombalarını sanık Alparslan sanık Süleyman'dan hangi amaçla ve nerede
kullanılacağını bilerek temin etmiş, 4 gün sonra bu kez de sanık Alparslan'ın sanık Metin Şükre
marifetiyle satın aldığı 2 glock tabanca ile daha önceden bulundurduğu ruhsatsız olan browning
marka tabancayı da aracına alarak eylemden haberleri olan sanıklar Osman, Erhan ve İsmail
olduğu halde Ankara'ya gelmişler ve Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik silahlı
saldırıda bulunmuşlar, bu saldırı sonucu Danıştay 2. Daire üyesi bir hakim öldürülmüş, üç
Danıştay Üyesi ile bir Tetkik hakimi de silahla yaralanmıştır.
Gerek Cumhuriyet gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan saldırı türban örtüsü ile ilgili
her iki eylem özellikle Danıştay'a yapılan saldırı çok ses getirmiş, toplumda büyük infial
uyandırmış, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açmıştır. Sanıkların eylemden önce plan
yapıp bir araya geldikleri eylemlerin türbanla ilgili olduğu, sanık Alparslan'ın sanık Osman'dan
adam bulmasını istediği, sanık Osman'ın da önce sanık Erhan'ı onun vasıtası ile de sanıklar
İsmail ve Tekin'i bulduğu, eylemler için gerekli silah ve bombanın da sanık Süleyman ve sanık
Aykut Metin'den sağlandığı, sanıklar arasında dayanışma, suç işleme hususunda birliktelik ve
devamlılık olduğu gibi uygun araç ve gerecin olduğu, aralarında hiyerarşik yapılanma olduğu,
sanık Alparslan'ın lider vasfıncla sanıkl Osman'ın Alparslan'dan sonra geldiği, bütün bu
anlatılanlar ortada silahlı bji örgütün/oluştuğunu göstermektedir."

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 13/02/2008 tarihli gerekçeli kararında "örgütün
amacını" şu şekilde aktarmıştır;
"Yukarıdaki şekilde oluştuğu kabul edilen silahlı örgütün amacına bakıldığında bu
45/658
örgütün baskı, şiddet ve tehdit metotlarını kullanarak toplumda değişik şekillerde kullanılan
türban örtüsü ile ilgili karikatür yayınlayan bir basın kuruluşuna ve türbanla ilgili Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına göre karar veren yargı mensuplarına karşı silahlı ve
bombalı eylemler yapıldığı, bu eylemlerinin kişisel bir husumetten kaynaklanmadığı, sanıkların
amacının türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara
bağlamayan kurum ve kişilere yönelik olarak cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak
cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda yapılan Danıştay'a saldırı eyleminin ise
mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin
yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek
şeklinde bulunduğu görülmektedir. O halde izah edildiği şekilde kurulan silahlı örgütün amacı
TCK 309. maddesinde belirtilen şekilde kurulan bir terör örgütü olarak kabul etmek gerekir. Bu
konuya örnek teşkil etmesi bakımından kamuoyunda Sivas davası olarak bilinen dava ile ilgili
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.07.1998 gün 1998/9-187 esas 1998/272 karar nolu kararı
örnek verilebilir."

1.8. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarih 2017/54 esas sayılı
hüküm ve gerekçeli kararı

Danıştay saldırısına ilişkin sanık Alparslan Arslan ve diğer sanıkların yargılandığı


davada Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinin kabulü, aynen;
" Sanıklardan Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail
Sağırolaydan bir gün önce sanık Alparslan Arslan'a ait araçla İstanbul'dan Ankara'ya geldikleri,
Danıştay binası etrafına aracı park ettikleri, diğer sanıklar arabada beklerken sanık Alparslan
5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığına çıkarak keşif yaptığı, keşif sonrası sanık Alparslan
kendisini bekleyen diğer sanıklarla buluştukları hususları gerek sanık savunmaları ve gerekse
baz kayıtlarının incelenmesiyle anlaşıldığı,
Olay tarihi olan 17.05.2006 günü saat10:00 civarında Sıhhıye'de bulunan Danıştay
binasına giren ve avukat olan sanık Alparslan, olayda kullandığı Glock marka ruhsatsız silahla
bir önceki gün keşif yapıp öğrendiği 2. Daire Başkanlığı katına çıktığı, bir görevliyi takip ederek
toplantı halinde bulunan 2. Daire Başkan ve Üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de
teşhise çalışarak hedefleri belirlelediği ve öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden maktül ve
müştekilerin hayati bölgelerini hedef alarak silahla ateş etttiği,
...
Bu eylem ve açılan ateş sonucu maktül Mustafa Yücel Özbilgin’in kafasından ve sağ
bileğinden kurşunla yaralandığı, müşteki Mustafa Birden’in göğsünden yaralandığı, olay sonucu
dalağının alındığı, hakkında 25 gün hayati tehlike geçirecek ve uzuv tatili olacak şekilde
yaralandığına dair hakkında rapor tanzim edildiği, müşteki Ayfer Özdemir’in sağ göğüs ve sağ
kolundan TCK 86/3 maddesi kapsamında yaralandığı, müşteki Ayla Gönenç’in sağ dirseğinden
TCK 87/3 maddesi kapsamında yaralandığı, müşteki Ahmet Çobanoğlu’nun yanağından üst
solda 1-2-3-4 nolu dişler ile alt solda 1-2-3-4 nolu dişlerde hasar olacak ve sol el birinci
parmağından parmağı kırılıp diş kaybı fonksiyon kaybı olacak şekilde yaralandığı, Mustafa
Yücel Özbilgin’in kaldırıldığı hastanede ateşli silah yaralaması sonucu kurtarılamayarak vefat
ettiğinin anlaşıldığı,
Sanık Alparslan olay yerinde 4 kez tabancadirek maktül ve mağdurlara yönelik olarak
birkez de tavana doğru olmak üzere ateş ettiği, herbir mağdura yönelikölen ve yaralananlar
arasındaki mesafenin az ve çok yakın olduğu, ölen ve yaralananların aynı masa etrafında
toplantı halinde bulunduğu,maktül ve dört müştekinin belirtilen şekilde yaralandıkları,
Sanık Alparslan’ın olay yerinde tavana ateş etmesini müteakip panikten yararlanıp
kaçmak için çıkış noktasına doğru gelirken güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada
46/658
tavana ateş ettiği ancak görevlilerce yakalanarak etkisiz hale getirildiği,sanık Alparslan’ın bu
arada "Osmanlı’nın torunlarıyız, Allah’ın askerleriyiz." şeklinde bağırdığı,
Sanık Alparslan Arslan, bir gazetede yayınlanan resimlerine göre 10-15 saniye kadar
maktül ve müştekileri inceleyip kimliklerini tespit ettikten sonra öldürmek kastıyla 1-2 metre
mesafeden hedef gözeterek ruhsatsız glock marka tabanca ile 4 el ateş bir kez de tavana doğru
olmak üzere ateş ettiği, bu eylem sonucu yukarıda belitidiği üzere Mustafa Yücel Özbilgin vefat
ettiği, müşteki mağdurların da raporlarında belirtildiği şekilde kafa, göğüs, kol, yüz gibi
yerlerinden yaralandıkları,Olayın geçtiği yer, atış mesafesi, hayati bölgelerin hedef seçilerek atış
yapılması, sanık Alparslan’ın öldürmek kastını açıkça ikrar etmesi, kullanılan silahın 9 mm
çapında piyasadan kolayca tedarik edilemeyen nitelikli bir silah oluşu, öngörülebilir netice
sebebiyle kast ilkesi de nazara alındığında bu eylemlerin her bir müştekiye karşı silahla
yaralama eylemi olarak değil ayrı ayrı öldürmeye teşebbüs şeklinde olduğu, Danıştay 2. Daire
Hakimlerine yapılan bu menfur saldırının, bu dairenin bir ana okulu öğretmeninin türban
kullanımı ile ilgili vermiş olduğu bir karar nedeniyle yani yerine getirilen kamu görevi nedeniyle
gerçekleştirildiği, yine daha önceden böyle bir olayı gerçekleştirecek şekilde bir tanışıkları ve
bazıları açısından önceye dayalı hiç tanışıklıkları bulunmayan sanıklarca tasarlanarak
gerçekleştirildiği alınan beyanlar, olay sonrası kullanılan ifadeler, olay tutanakları, doktor
raporları, sanık Alparslan ikrarı ve toplanılan deliller karşısında sabit bulunduğu,
Olaydan önce sanıkların İstanbul'da buluştukları, silahlarla ve silahların sağlamlığı ile
ilgili konuştukları, olaydan bir gün önce Ankara'da başkanı arabada bekledikleri, sanık
Alparslan'da 1 adet browning silah bulunduğu halde olay öncesi piyasadan fazladan 2 adet
glock marka silahın temin eddiği, olaydan bir gün önce 2. Daire başkanın arabasını
öğrenemeyince sanık Alparslan'ın saldırıyı Danıştay binası içerisinde gerçekleştirmeye karar
verdiği, sanıklar Osman, Erhan ve İsmail'in sanık Alparslan’la birlikte Danıştay’a yapılacak
saldırıyı önceden bilerek ve birlikte yapmak amacıyla İstanbul’dan Ankara’ya geldikleri,
saldırıdan bir gün önce Danıştay binası etrafına gelerek plan ve keşif yaptıkları, sanık
Alparslan’ı suçun işlenmesine teşvik ve suçu işleme kararını kuvvetlendirdikleri, silahlı
saldırının nasıl olacağını tartıştıkları, yol gösterdikleri, esastan ve usulden uyulan bozma
ilamında da açıkça işaret olunduğu üzeresanık ALPARSLAN ARSLAN'ın, sürekli yanında
bulunan SANIK OSMAN YILDIRIM İLE ERHAN TİMUROĞLU VE İSMAİL SAĞIR'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri, sanıklar OSMAN YILDIRIM, ERHAN TİMUROĞLU VE İSMAİL SAĞIR'ın
örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek, asli fail olan
alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti göstermelerine rağmen
eylemi engelleyemediklerine (tck'nın 41.m.) dair mahkemece tespit edilmiş bir durum
bulunmamasına rağmen eylem öncesi suç işleme kararını kuvvetlendirme, suç işleme sırasında
yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki davranışların, sanık alparslan’ın fail
olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu
oluşturacağında bir tereddüdün olmadığı, aksi yöndeki savunmalara sanıkların aşamalardaki
ikrar mahiyetindeki aşağıda belirtilen ifadeleri, tanık beyanları, olay tutanakları, doktor
raporları, ekspertiz raporları, baz istasyon hts kayıtları, bozma ilamı gözetilerek suçtan
kurtulmaya dönük olduğundan ve her ne kadar sanıklar Osman, Erhan ve İsmail'in hakkında
İstanbul 13. Ağır 2009/191 esas 2013/95 kararı ile kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs
suçlarından suçun işlendiği sırada yardım ettiğine dair delil bulunmadığından beraatlerine
karar verilmiş ise de, verilen bu hükmün yukarıda belirtildiği üzere Yargıtay 16. Ceza Dairesince
hukuka kesin aykırılıktan bozulduğu ve yok hükmünde olduğu ve sanıklar yararına kazanılmış
hak sayılmayacağı nedenleriyle itibar edilmediği,
Maktül Mustafa Yücel Özbilgin’nin öldürülmesi ve müştekiler Mustafa Birden, Ayla
Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’na yönelik silahla saldırı eylemleri; yerine
getirdikleri kamu görevi nedeniyle ve tasarlanarak gerçekleştirildiği, sanık Alparslan eylemi

47/658
bizzat yaptığı, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır ise sanık Alparslan’la
birlikte Danıştay’a yapılacak saldırıyı önceden bilerek ve birlikte yapmak amacıyla İstanbul’dan
Ankara’ya geldikleri, sanık Alparslan’ın suçun işlenmesine teşvik ve suçu işleme kararını
kuvvetlendirdikleri, silahlı saldırının nasıl olacağını tartıştıkları, yol gösterdikleri, saldırıdan bir
gün önce Danıştay binası etrafına gelerek plan ve keşif yaptıkları,
...
Sanık Alparslan Arslan'ın, Mustafa Yücel Özbilgin’i tasarlayarak yerine getirdiği kamu
görevi nedeniyle kasten öldürmek suçunu, müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer
Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nu tasarlayarak yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten
öldürmeye teşebbüs suçlarını, mala zarar verme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarını nasıl
işlediğini aşamalarda ayrıntılı olarak anlattığı, Ankara iline Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır,
Osman Yıldırım ile geldiğini, eylemi gerçekleştirmeden bir gün önce Danıştay binasına
sanıklarla birlikte geldiklerini, diğer sanıkların kendisini dışarıda arabada beklediğini, ertesi
gün tekrar olay yerine geldiğini daha önceden temin ettiği glock marka tabanca ile avukatlık
kimliği ile binaya girdiğini ve eylemini gerçekleştirdiğini kabul ettiği,
Sanık ile ilgili olarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 17.08.2006
tarihli sanıkta TCK'nun 32. Maddesi kapsamında herhangi bir hastalığının olmadığına ilişkin
rapor dosya arasına alındığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2006/158 Esas 2008/45
sayılı kararı gibi mahkememizce de belirtilen deliller ışığında sanığın üzerine atılı Mustafa
Yücel Özbilgin’i tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek suçunu,
müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nu tasarlayarak
ve yerine getirdikleri kamu görevi sebebiyle kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını işlediğinin
belirtilen nedenlerle kabul edildiği,
Sanık İsmail Sağır kendi kabul ve beyanında; Alparslan ile Erhan vasıtasıyla
tanıştığını, Ankara iline Alparslan, İsmail, ve Osman ile birlikte iş adamını para karşılığı
öldürmek için geldiğini, Necatibey caddesinde aracı Alparslan'ın park ettiğini, Alparslan'ın 2
saat sonra geri döndüğünü, daha sonra otele dönüp konakladıklarını, sabah Alparslan'ın
otelden ayrıldığını beyan ettiği ki bu beyanla dahi sanık İsmail"in olay tarihinde Ankara"ya
saldırı gerçekleştirmek maksadı ile geldiğinin anlaşıldığı, Sanığın Danıştay 2. Dairesi üyelerine
yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya eyleminden gönüllü vazgeçerek, asli fail olan
Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine rağmen eylemi
engelleyemediğine yönelik bir savunması olmadığı gibi buna dair mahkememizce yapılmış bir
tespitin olmadığı, aksine olay öncesi ve sonrası davranışları sanığın gerçekleştirilecek saldırıda
sebat ettiğini gösterdiği,
Sanık Osman Yıldırım kendi kabul ve beyanında; gerek gizli tanık olarak, gerekse
olayın sıcağı sıcağına verdiği ifadeler gözetildiğinde sanık Osman'ın olay tarihinde Ankara'ya
Danıştay saldırısını yapmak amacıyla geldiğinin anlaşıldığı, Sanığın Danıştay 2. Dairesi
üyelerine yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya eyleminden gönüllü vazgeçerek asli
fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine
rağmen eylemi engelleyemediğine dair savunması olmadığı gibi mahkememizce yapılmış bir
tespitin de olmadığı aksine olay öncesi ve sonrası davranışları sanığın gerçekleştirilecek
saldırıda sebat ettiğini gösterdiği,
Sanık Erhan Timuroğlu kendi kabul ve beyanında ; 15.05.2006 tarihinde Ankara'ya
sanıklar Osman veİsmail olduğu halde Alpaslan'a ait araçla yola çıktıklarını, Alpaslan'ın yolda
Ankara'da Danıştay başkanının öldürüleceğini, sebebinin ise başörtüsü ile ilgili karar olduğunu
söylediğini, Ankara’ya geldikten sonra ertesi gün Alpaslan ve İsmail ile otelden çıkıp geyik
heykelinin olduğu bir yerde aracı park ettiklerini, araçta üç silah ile vakit gazetesinin haber
yaptığı işte o üyeler başlıklı gazete küpürünün bulunduğunu, Alpaslan'ın Danıştay'a gidip 1,5
saat sonra gelerek içeriyi gezdiğini, "bu işi nasıl yaparız" deyince "sen bilirsin" dediklerini,
"araçta vuralım" diye konuştuklarını, sanık Osman'a "bu işin sonu ne olacak" diye sorunca,
48/658
"rahat olmalarını bir şey olmayacağını" söylediğini beyan ettiği, bu beyanla dahi sanık
Erhan"ın olay tarihinde Ankara'ya Danıştay saldırısını yapmak amacıyla geldiğinin anlaşıldığı,
sanığın Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya
eyleminden gönüllü vazgeçtiğine ilişkin bir beyanı olmadığı gibi asli fail olan Alparslan'ın
eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine rağmen eylemi
engelleyemediğine dair mahkememizce yapılmış bir tespit bulunmadığı, aksine olay öncesi ve
sonrası davranışları ile sanığın gerçekleştirilecek saldırıda sebat ettiğini gösterdiği,
Sanıklar Erhan, Osman ve İsmail'in sanık Alparslan ile birliktesaldırı amacıyla Ankara
iline birlikte geldikleri, Alparslan'ın arabada dahi Danıştay başkanlığına saldırı yapacağını
ayrıntılarıyla anlattığı, saldırıyı gerçekleştirme amacıyla Danıştay binasında keşif yapıldığı,
neredeyse tüm bu aşamalarda sanıkların birlikte oldukları,
Sanık Osman "eylem yapılacağını öğrenince ayrıldığını, İsmail ile Erhan"a böyle birşey
yapmamalarını söylediğini" beyan etse de Erhan'ın "... sanık Osman'a "bu işin sonu ne olacak"
diye sorunca, "rahat olmalarını bir şey olmayacağını" söylediğine ilişkin beyanı ile tüm dosya
kapsamı gözetildiğinde bu beyanın kendini suçtan kurtarmaya dönük olduğu, TCK'nun 41.
maddesindeki gönüllü vazgeçme düzenlemesi gayet açık olup sanık Osman'ın bu aşamaya kadar
birlikte plan yaptığı bu saldırının önlenmesi hususunda hiçbir gayretinin olmadığı, suçun
önlenmesi için olayı güvenlik birimlerine haber vermediği, kaldı ki sanık Osman'ın diğer
sanıklar Erhan ve İsmaile vazgeçmeleri hususunda herhangi bir söz sarf etmediğinin belirgin
olduğu, diğer sanıkların böyle bir sözün söylendiğini kabul etmedikleri,
Olaydan sonra sanıklardan Osman Nevşehir’de, sanıklar Erhan ve İsmail’de
İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındığı, yani sanıklar Alparslan eylemi gerçekleştirdikten
sonra olay mahallini hızla terk ederek kaçtıkları, sanık İsmail Sağır ifadesinde "otelden
çıkmaları için Osman Yıldırım'ın kendisini aradığını, o sırada Erhan'ın yanında olduğunu"
beyanı da eylemgerçekleştikten sonra dahi sanıkların irtibat halinde oldukları ve hiçbirinin
gerçekleştirilecek olaydan vazgeçmedikleri ve suçta sebat ettiklerinin açıkça anlaşıldığı,
Sanık Alparslan'ın olay yerine aracı ile geldiği, eylemi gerçekleştirdikten sonra tavana
ateş ettiği, merdivenlerde silahı çantasına koyarak sakin bir şekilde tüp geçitten geçerken polis
memuru koluna girdiği ve boğuşma yaşandığı, Alparslan'ın silahını çıkartıp ateş ettiği, olay
yerine gelen ikinci bir polisin yardımıyla yakalandığı, hatta beyanında başkanı bir gün önce
arabada beklediğini arabayla eylem yapmak istediğini dışarıda keşif yaptığını arabasını
öğrenemediğini beyan ettiği, daha sonra aracında bir adet daha glock ve Brownıng marka
tabanca ile birlikte toplam 3 adet silahın ele geçtiği de dikkate alındığında sanık Alparslan'ın
kaçmayı başarması durumunda diğer sanıklara ulaşılamayacağı, olayın aydınlanamayacağının
daanlaşıldığı,
Sanıklar Osman, İsmail ve Erhan'ın, Alparslan'ın saldırıyı gerçekleştirmesinin hemen
akabinde ve gecikmesi üzerine Ankara ilini terkederek kaçmaları yakalanmamak isteğinden
kaynaklandığı, Osman Yıldırım'ın suç işlemek için Erhan ve İsmail'i sanık Alparslan ile
tanıştırdığı, sanıkların İstanbul ilinden Ankara iline birlikte suç işlemek için birlikte geldikleri,
yolda dahi Alparslan'ın Danıştay'a saldırı yapacağını söylemesine rağmen sanıkların hiçbirinin
suç işlemekten vazgeçmediği gibi suçun işlenmesinin önlenmesi için güvenlik birimlerine bilgi
vermediğinin sabit olduğu, bu nedenle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararının aksine
sadece olay gerçekleştikten sonra olay yerinde yakalanmamış olmalarının sanıkları atılı
suçlardan kurtarmayacağının aşikar olduğu, tüm bu nedenlerle sanıkların Ankara’ya
Danıştay’da türban kararı ile ilgili olarak kararı veren hakimlere saldırı yapılacağını bilerek ve
aynı suç işleme irade ve iştirakı kapsamında birlikte Ankara'ya geldikleri hususları belirtilen
deliller ışığında sabit olduğu anlaşılmıştır.
...
... sanık Alparslan ARSLAN'ın Danıştay"daki silahlı saldırıda kullandığı Glock marka
silahı ilk temin eden kişilerin sanıklar Mahmut GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ olduğu, Mahmut'un
49/658
işyerinde Erkan'ın yanında durduğu ancak işleri Erkan'ın takip ettiği,söz konusu silahın sanık
Mahmut GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ'dan sanık Kenan ÖZAY'a, ondan sonra sanık Selçuk
ÖZKAN'a, sanık Selçuk ÖZKAN'dan sanık Aykut Metin ŞÜKRE'ye, ondan da aynı gün içerisinde
sanık Alparslan ARSLAN'a ulaştığı, temin edilen Glock marka silahları para karşılığı temin
ettikleri anlaşılan sanıklar Mahmut Güzel ve Erkan Ayyıldız yönünden yayma ve tehlikeyi
genişleterek çoğaltma şeklinde ifade edilen silah ticareti suçunun yasal unsuru ile menfaat
temini unsurunun bulunduğu anlaşıldığı,
... Danıştay 2. Daire Hakimlerine yapılan saldırının bu dairenin bir ana okulu
öğretmeninin türban kullanımı ile ilgili vermiş olduğu bir karara ilişkin olduğu, Cumhuriyet
gazetesine yapılan saldırının ise domuza türban giydirilmesi ile ilgili olduğu, sanıklar ile maktül
ve mağdurlar arasında önceye dayalı tanışıklık ve şahsi herhangi bir husumet bulunmadığı,
sanıkların bu iki eylem için kararda belirtilen şekilde bir araya gelip plan yaptıkları, eylemlerin
örgüt çerçevesinde gerçekleştirildiği iddiaları ve bu yönde verilmiş karar mevcut olduğu, ..."
şeklindedir.

1.9. Sonuç ve değerlendirme

1.9.1. Cumhuriyet gazetesine saldırılarda kullanılan el bombalarının ve Danıştay


saldırısında kullanılan silahların kim yada kimler tarafından temin edildiği yönünden;
Cumhuriyet gazetesine atılan el bombaları ile Danıştay saldırısında kullanılan glock
marka tabancaların sanık Alparslan'ın olaydan sonraki emniyet, savcılık ve sorgu hakimliği
ifadelerinde İstanbul'da adını veremeyeceği kişilerden 3 el bombasını 2.000 YTL'ye 2 adet glock
tabancayı 7.000 YTL'ye aldığını söylemişken 21.06.2006 tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde
glock tabancaları Üsküdar Selimiye'de Çiçek takside taksicilik yapan Aykut'tan 7.000 YTL'ye 3
adet el bombasını, 2.000 YTL'ye avukat Süleyman Esen'den aldığını, avukat Süleyman Esen'in
1994 yılından beri tanıdığını ve lideri olduğunu, Salih Kurter'i de Süleyman Esen kanalıyla
tanıdığını, Salih'in evinde sohbetler ettiğini söylemiş, 21.06.2006 tarihli ifadesinde tabancalar ve
bombalarla ilgili beyanda bulunduğu kişilerden sanık Aykut Metin Şükre sanık Alparslan'ı
tanıdığını ve tabancaları satın almasında ona aracılık ettiğini belirtirken sanık Süleyman Esen ise
sanık Alparslan'ı 1994 yılından beri tanıdığını, ancak ona bomba vermediğini, Salih Kurter'in
evine gidip geldiklerini söylemişlerdir.

Suçta kullanılan silaha ilişkin olmak üzere;


Yargıtay bozma ilamı, toplanan deliller ile birlikte özellikle Ankara 23. Ağır Ceza
Mahkemesi 31/08/2018 tarihli kararı birlikte değerlendirildiğinde, sanık Alparslan ARSLAN'ın
Danıştaydaki silahlı saldırıda kullandığı Glock marka silahı ilk temin eden kişilerin Mahmut
GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ olduğu, Mahmut'un işyerinde Erkan'ın yanında durduğu ancak
işleri Erkan'ın takip ettiği,söz konusu silahın Mahmut GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ'dan Kenan
ÖZAY'a, ondan sonra Selçuk ÖZKAN'a, Selçuk ÖZKAN'dan Aykut Metin ŞÜKRE'ye, ondan da
aynı gün içerisinde Alparslan ARSLAN'a ulaştığı anlaşılmaktadır. İşbu dava kapsamında,
sözkonusu silahın temin edilmesi ve kullanılması şeklindeki eylemler nedeniyle örgütsel
yapılanma kapsamında ve özelinde yargılanması devam eden sanıklar Alparslan ARSLAN ve
Aykut Metin ŞÜKRE'dir. Bu haliyle sanık Aykut Metin ŞÜKRE'nin silahı temin ederken örgütsel
amaç güttüğü, silahın nerde kullanılacağını bildiğine dair somut delil elde edilememiş, bu
nedenle Aykut Metin ŞÜKRE hakkında örgüte yardım ve örgüte silah sağlama suçlarından
beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.

Suçta kullanılan el bombalarına ilişkin olmak üzere;


Yargıtay bozma ilamları, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Cumhuriyet
Gazetesi'ne atılan el bombalarının Süleyman ESEN tarafından Alparslan ARSLAN'a verildiği,

50/658
Süleyman ESEN'in bu sırada eylemden haberdar olduğu, bu el bombalarının iki adetini Alparslan
ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'a verdiği, Osman YILDIRIM'ın yanındaErhan TİMUROĞLU da
varken bu el bombasının birini Tekin IRŞİ'ye diğerini de İsmail SAĞIR'a vermek suretiyle
Cumhuriyet gazetesine attırdığı, bu el bombalarının patlamadığı, son olarak Alparslan
ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'ın bilgisi dahilinde, yanında Erhan TİMUROĞLU ve İsmail
SAĞIR de varken el bombasını attığı ve bombanın patlaması suretiyle TCK 170/1-c veTCK
151/1 - 152/2.a maddesinde yazılı suçların da bu şekilde işlendiği anlaşılmaktadır.

1.9.2. TCK.nun 309, 312, 314 Maddeleri yönünden ;

Toplanan delille ve yapılan yargılama birlikte değerlendirildiğinde, Vahim nitelik


arzeden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yüksek yargı organlarından Danıştay binasına bir
"hukuk fakültesi mezunu" avukatın elinde silahla girerek Daire başkanı ve üyelerine ateş
edilmesi şeklindeki suç incelenirken, suç tarihi öncesinde meydana gelen olaylar ve bunlara
sebep olarak sanıklar tarafından gösterilen ve iddianamede de belirtilen vak'aların kronolojik
sıralaması şu şekildedir;
• 26/10/2005 - Türban konulu Danıştay 2.Dairesinin 2005/3366 sayılı kararı
verilmiştir.
• 13/02/2006 - Bir gazetede "işte o üyeler" başlıklı manşet haber yapılmıştır.
• 19/04/2006 - Cumhuriyet gazetesinde türban konulu karikatür
yayınlanmıştır.
• 05/05/2006, 10/05/2006 ve 11/05/2006 - Cumhuriyet Gazetesi binasına el
bombası atılmıştır.
• 17/05/2006 - Danıştay saldırısı gerçekleştirilmiştir.

Bu olaylar silsilesi tek başına göstermektedir ki bu olay tek başına planlanmış bir adi
olay değildir, yargılamaya konu bu suçların bir örgütsel faaliyet olduğu, amacın bir Danıştay
üyesi değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu açıktır. Sanıkların maktül ve katılanlar ile
herhangi bir kişisel husumeti olmadığı sabittir. Sanıkların bir araya gelerek meydana getirdikleri
bu örgütlenme, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleri ile “ders vermek” amacı ile
örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç önemli bir unsurdur. Türban örtüsünü
"sözde" korumaya ve dini duyguları istismar ederek ve bir nev'i doğal kalkan olarak kullanmak
suretiyle toplumu "türban" üzerinden ayrıştırmaya yönelik örgütlenmiş bu oluşumda da bu husus
açıkça görülmektedir. Amaç, örgütlenmenin kabul tarzına göre değişik olabilir. Amaç, aynı
zamanda örgütün fikri yapılanmasını da belirler. Örgütlerde fikri yapı, insan ve eylem unsurları
kendini gösterir. O halde burada sanıkların hedef aldığı olgu türban konusu üzerinden toplumun
ayrıştırılması, şiddetin yaygınlaştırılmasıdır. Türban örtüsü ile ilgili Cumhuriyet gazetesinde
yayınlanan karikatür ile Danıştay 2.Dairesince verilen türban kararını esas alan sanıklar bir araya
gelerek böyle bir oluşum meydana getirmişlerdir. Bu oluşum, türban örtüsü ile ilgili baskı, şiddet
ve tehdit içeren TCK 314. maddesi anlamında Silahlı Terör Örgütüdür.
Bu kapsamda, Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı
eylemlerinin gerçekleştirilme tarzları itibariyle profesyonel olmadığı, birçok "acemilik"
barındırdığı, bu haliyle sanıkların ekonomik durumları ve konumu, yaşları, daha önce karıştıkları
suçlar ve tarihleri, sosyal çevreleri, aldıkları eğitim ve suç tarihindeki işleri, tanışıklıklarının
şekli, süresi ve bu anlamda örgütün yapılanma şekli, örgüt üyeleri arasındaki bağın "gevşek"
olması, açık bir hiyerarşinin bulunmayışı dikkate alındığında, eylemlerin isimleri bilinen ve Türk
yargısı ve/veya yürütme organınca kabul edilmiş bir terör örgütü ile bağlantılı şekilde veya bu
örgütlerin talimatıyla yada bilgisi dahilinde işlendiğine dair bir delil yoktur.
Ergenekon terör örgütünün var olup olmadığına ilişkin Yargıtay bozma ilamında yer
verilen tespitler ve yapılan yargılama birlikte değerlendirildiğinde, Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması ve Danıştay saldırısı eylemlerinin bu (iddiaya konu) örgüt ile irtibatını ortaya
51/658
koyan maddi herhangi bir delil bulunmamaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
hazırlanan iddianamede, en önemli delil olarak gösterilen el bombalarından ikisinin üretim yılı
veya seri numarasının iddiaya konu Ümraniye'de ve Eskişehir'de ele geçirilen el bombaları ile
benzerlik arzetmesi hususunun maddi bir delil olarak kabulü mümkün değildir. Çünkü,
dosyadaki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere el bombalarının seri numarası veya üretim
tarihinin bir aidiyet numarası olmadığı açıktır, bunun haricinde yapılan her değerlendirme bir
tahminden ibaret kalmaya mahkumdur. Bir diğer açıdan bakılırsa, var olduğu kesin olarak
saptanamayan bir örgütün, suçun işlenmesinden sorumlututulma olanağı dahukuken ve fiilen
yoktur.
Sanıkların birlikte hareket etmeleri, önce Cumhuriyet gazetesine, birkaç gün sonra da bir
kısmının Ankara'ya gelerek Danıştay üyelerine saldırıyı planlamaları, bu amaçla keşif yapmaları,
bir otelde birlikte kalmaları, gizliliğe riayet etmeleri sanıkların örgütlü bir yapı içerisinde
girdiklerini göstermektedir. Bu yapının türban ile ilgili ve bu konuya özel ilgi göstererek, kendi
görüşlerine göre türban aleyhinde karar veren yada davranan kurumlara kendilerince şiddet
içerikli "ders vermek" amacını güttükleri, sanık Alparslan ARSLAN'ın liderliğindeki örgütün
toplum üzerinde aynı zamanda baskı kurularak, toplumu ayrıştıracak ve ses getirecek eylemler
yapmak için bir araya geldikleri, bu kapsamda sanıklar Süleyman ESEN, Osman YILDIRIM,
Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR, Tekin IRŞİ'nin örgüt üyesi oldukları anlaşılmaktadır.
Sanıkların, gerek Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması, gerekse Danıştay'a yapılan
saldırılarının her ikisi de doğrudan türban konusu ile ilgilidir. Bu saldırılar toplumda büyük infial
yaratmış, korku uyandırmış, halk üzerinde paniğe yol açmıştır. Sanıkların eylemlerinden önce
türban kararları ve karikatürüne tepki olarak bir eylem planı yapmak üzere biraraya geldikleri,
ses getirecek eylem yapmaya karar verdikleri, Alparslan ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'dan
adam bulmasını istediği, Osman'ın önce Erhan TİMUROĞLU'nu bulduğu, Osman'ın devamında
Erhan'ın vasıtasıyla da İsmail SAĞIR ve Tekin IRŞİ'yi bulduğu, eylemler için gerekli bombanın
Süleyman ESEN'den, silahın Aykut Metin ŞÜKRE'den alındığı, sanıklar arasında suç işleme
hususunda birliktelik, devamlılık olduğu gibi bu suçlara uygun elverişli araç gerecin de
bulunduğu, aralarında hiyerarşik yapılanmanın da olduğu, örgüt işleyişi ve suç yoluna
bakıldığında Osman YILDIRIM'ın Alparslan ARSLAN'dan sonra geldiği anlaşılmaktadır.
Neticeten, TCK’nın 309. maddesinde yazılı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir
düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacı doğrultusunda
sanık Alpaslan Arslan'ın Silahlı Örgüt kurduğu ve yönettiği açıktır.Sanıklar Osman Yıldırım,
Erhan TİMUROĞLU, Süleyman Esen, İsmail Sağır, Tekin İrşi de örgütün üyesi olup örgüt adına
faaliyette bulunmuşlardır. Diğer sanık Aykut Metin Şükre'nin sanık Alparslan'a silahı vermesi
eyleminde örgüte yardım saikiyle hareket ettiğini veya örgütün varlığından ve eylemlerinden
haberdar olduğunu ortaya koyan somut delil elde edilemediğinden örgüt üyesi olmadığı
kanaatine varılmıştır. Bir diğer sanık Salih KURTER'in de sanıklar Alparslan ARSLAN ve
Süleyman ESEN ile tanışık olması dışında sanıklar ve eylemleriyle herhangi bir irtibatı tespit
edilememiş, örgüt üyesi olduğuna dair somut delil elde edilememiştir.
Sanıklardan müteşekkil bu örgütün, el bombası ve silah kullanması, ses getirici,
kamuoyunda gündem oluşturacak eylem gerçekleştirmesi, eylemlerin işleniş tarzı, yeri, zamanı
ve kronolojisi, suç işleme kararındaki ısrar, süreklilik, devamlılık ile eylemler sonrası meydana
gelen karmaşa, toplumda oluşan algı ve meydana getirdiği ayrıştırmanın gücü, etkisi ve meydana
getirdiği siyasi, kültürel, psikolojik tahribat, eylemlerin Anayasa'da belirtilen ve güvence altına
alınan "Laik Demokratik Hukuk Devleti" ilkesine ve dolayısıyla mevcut anayasal sistemi
doğrudan hedef almış olması dikkate alındığında, örgütsel eylem niteliğindeki Cumhuriyet
Gazetesi binasına yapılan saldırı ile Danıştay saldırısının amaç suç olan TCK 309 maddesi
anlamında suça elverişli bir eylem olduğu açıktır.
TCK'nın 309. maddesinde Anayasal düzene karşı işlenen suçlar cezalandırılmaktadır.
Hükümet düzeni, devlet kuvvetlerinin şekillenişi, devletin temel ideolojik yapısı, temel insan
52/658
hakları, seçim sistemi, yargı sistemi gibi değerler ise devletin Anayasal düzenini oluşturmaktadır.
Cumhuriyet, egemenliğin bir kişiye veya bir zümreye değil tüm topluma ait bulunduğu
bir devlet şeklini, laiklik ise genel anlamda devlet yönetiminin dini kurallara göre değil, toplum
gereksinimlerinin akılcı ve bilimsel kurallara göre karşılandığı bir yönetim biçimini tanımlar.
TCK'nın 309. maddesi ile Anayasal düzenin hukuka aykırı yöntemlerle ve zorla
değiştirilmesine "teşebbüs" edilmesi suç sayıldığına göre, bu hususa yönelik icra hareketlerinin
cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu suçun oluşumunda, genelde diğer suçlarda olduğu gibi
"neticenin" gerçekleşmesi aranmaz. Zira bu suç tipinde netice gerçekleşmişse, artık o suçu
cezalandırma olanağı ortadan kalkar. Bu nedenle öğretide bu suç; "peşinen tamamlanmış suç",
"neticesi hareketten ayrı suç" olarak da tanımlanmaktadır. Bu nitelikteki suçların özelliği,
teşebbüs aşamasında kalan fillerin de tamamlanmış suç gibi cezalandırılması, ceza uygulaması
açısından "teşebbüs" ile "tamamlanmış suç" ayrımının yapılmamasıdır.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suçun icrasına başlandığına, faile suçun
tamamlanmış halinin cezasının uygulanabilmesi nedeniyle, öğretideki bir görüşe göre bu suç
tipinin "salt tehlike suçu" veya "salt hareket suçu" olarak nitelendirilmesi de yerinde değildir.
Zira tehlike ve salt hareket suçları hukuka aykırı hareketten ayrı olarak, hukuka aykırı neticenin
öngörülmediği suç tipleridir. Oysa TCK'nun 309. maddesinde, hareketten ayrı olarak netice de
belirtildiğine göre bu suç aynı zamanda bir "zarar suçudur".
TCK.nun 309. maddesinde, neticesi hareketten ayrı bir suç tipi tanımlanması, özelliğin,
salt ceza uygulaması yönünden "tamamlanmış suç", "teşebbüs aşamasında kalmış suç" ayrımını
ortadan kaldırmakla sınırlı bulunması nedeniyle, bir fiilin anılan madde uyarınca
cezalandırılabilmesi için o fiilin "icra hareketi" niteliğinde bulunması zorunludur. Diğer bir
deyişle, maddedeki "teşebbüs eden" sözcüğü icra hareketine başlanması gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Bu açıdan da fiilin elverişli vasıtalarla icrasına başlanmış olması aranır. Bir fiilin
309. madde yönünden icra hareketi niteliğinde olup olmadığı hususu ise olayın akışına göre
değişebilir.
TCK.nun 309. maddesinde gösterilen suç, gittikçe ağırlaşan, belirli bir süreçte gelişen,
muhtelif fiillerin nedensellik bağı içinde gerçekleştirilmesini zorunlu kıldığından,
öğretide"gelişimli suç" olarak da tanımlanmakta, dolayısıyla bu suç failleri hakkında önceki suç
aşamalarının cezaları ayrıca uygulanmaktadır. Bu suçun kasten işlenebilen suçlardan
bulunduğuna ise kuşku yoktur. Ancak failin gerçekleştirmek istediği sonucun Anayasa'ya aykırı
olup olmadığını bilmemesi, bu konuda düşeceği yanılgı suç kastına ve dolayısıyla sonuca etkili
değildir.
Yine bu suçun işlenmesi için önceden oluşturulmuş bir örgütün varlığı da zorunlu
değildir. Maddede "teşebbüs edenler" deyiminin kullanılmış olması, suçun işlenmesi bakımından
şahıs itibariyle ayrım yapılmadığını, korunan değeri zorla ihlal eden bir kimsenin konumuna
bakılmaksızın bu suçun faili olabileceğini ortaya koymaktadır.
Her ne kadar, sanıklar Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU'nun
Danıştay eylemi nedeniyle yargılandıkları Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce nitelikli adam
öldürme ve nitelikli adam öldürmeye teşebbüs suçlarına yardım nedeniyle cezalandırılmış iseler
de, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin yukarda ayrıntısı verilen bozma ilamında da belirtildiği üzere,
amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacıDanıştay saldırısı gibi vehamet arzeden
eyleme iştirak etmeleri karşısında, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri faillikniteliğinde
olduğunun kabulünün gerektiği açıktır. Bu nedenle sanıklar Osman YILDIRIM, Erhan
Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın da sanık Alparslan ARSLAN ile birlikte TCK 309. maddesi
kapsamında cezalandırılması talep edilmiştir.
Yukarda ayrıntısı ile belirtildiği üzere, sanıklar Alpaslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan
TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'ın TCK'nun 309. maddesi kapsamında cezalandırılmasına karar
verilmesi gerektiği açıktır. Sanıkların eylemlerinin doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
yönelik olduğuna dair bir delilin bulunmadığı ve ayrıca eylemlerin işleniş tarzı itibariyle
53/658
TCK.nun 312 maddesinde yazılı bu suça elverişli nitelikte bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Sanıkların eylemleri bir bütün olarak TCK.nun 309. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu için
sanık Alparslan ARSLAN hakkında TCK 314/1 maddesinde yazılı "terör örgütü yöneticiliği"
suçundan, diğer sanıklar Osman Yıldırım, Erhan TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR hakkında TCK
314/2 maddesinde yazılı "terör örgütü üyeliği" suçundanayrıca cezalandırılmaları talep
edilmemiştir. Yine tüm sanıklar hakkında açılan diğer kamu davalarına ilişkin sabit olan
suçlardan TCK 309/2 maddesi gereğince ayrıca cezalandırılmaları talep edilmiştir.

1.9.3. Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması eylemleri yönünden

Sanık Alparslan ARSLAN'ın suçta kullanılan el bombalarını sanık Süleyman ESEN'den


aldığı, ilk kez bomba atılması eyleminde; Alparslan ARSLAN'ın talimatıyla hareket eden
Osman Yıldırım’ın aldığı el bombasını Tekin İrşi’ye verdiği, Tekin İRŞİ, Osman YILDIRIM ve
Erhan TİMUROĞLU'nun birlikte gazete yakınlarına geldikleri, Tekin İrşi’nin bombayı attığı ve
bombanın patlamadığı, Tekin İrşi’nin diğer ikisinden ayrılıp bombayı atmasından sonra her
üçünün kaçtığı, ikinci kez bomba atılması eyleminde; Alparslan ARSLAN'ın talimatıyla
hareket eden Osman Yıldırım’ın yanına Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ı aldığı,Erhan
TİMUROĞLU'nun da olay yerine gelmesiyle dördü birlikte Cumhuriyet gazetesi önüne
geldikleri, bu sırada Erhan TİMUROĞLU'nun yanlarından ayrıldıkları, sonrasında İsmail
Sağır’ın bombayı gazete binasına attığı, bombanın patlamadığı, ardınan Osman, Tekin ve
İsmail'in birlikte kaçtıkları, üçüncü kez bomba atılması eyleminde; Önceki iki olayı planlayan
ve eylemde başarılı olamayan sanık Alparslan ARSLAN'ın bu kez eylemi bizzat
gerçekleştirmeye karar verdiği, olaydan sanık Osman YILDIRIM'ın da bilgisi olduğu halde
İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU ile birlikte gazete önüne geldikleri, sanık Alparslan
ARSLAN'ın el bombasını attığı, bombanın patlamasına müteakip tekbir getirdiği, ardından
3'ünün de olay yerinden uzaklaştıkları anlaşılmaktadır.

1.9.4. Danıştay saldırısı yönünden


Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararı, Yargıtay 16. Ceza
Dairesi'nin bozma ilamı, toplanan deliller ve yapılan yargılama bir bütün olarak
değerlendirildiğinde;

Sanıklardan Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın


Ankara’ya sanık Alparslan'a ait araçla birlikte geldikleri, 16/05/2006 tarihinde Alparslan Arslan,
Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın araçla Danıştaybinası yakınına gelerekdiğerleri arabada
beklerken Alparslan Arslan’ı 2. Daire Başkanlığı’na çıkarak keşif yaptığı sabittir. Olay günü
olan17/05/2006 günü ise saat 09.45 sıralarında Alparslan Arslan’ın tek başına araçla Danıştay
binası yakınlarına gelerek aracını park ettiği, bu sırada diğer sanıklar Osman, Erhan ve İsmail'in
otelde bulundukları, sanık Alparslan'ın olayda kullandığı Glock marka ruhsatsız silah olduğu
halde Danıştay 2. Daire Başkanlığı katına çıktığı, Danıştay 2. daire başkan ve üyelerinin bir
gazetede resimlerinin çıkması nedeniyle sanık Alparslan'ın Daire Başkan ve üyelerinin tanıdığı,
bir görevliyi takip ederek girdiği müzakere odasından önceden oluşan suç kastı ile ve öldürmek
amacıyla birkaç metre mesafeden Daire başkan ve üyeleri ile tetkik hakimini hayati bölgelerini
hedef alarak 4 el ateş ettiği, bu eylem sonucu maktül Mustafa Yücel Özbilgin’in kaldırıldığı
hastanede öldüğü, Mustafa Birden, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nun yaralandığı,
Alparslan Arslan’ın odadan çıkarken bir el de tavana ateş ettiği, sanık Alparslan'ın binadan
çıkmaya çalışırken güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada tavana ateş ettiği, sonuçta
sanık Alparslan'ın suç aleti silahla birlikte yakalandığı sırada “Osmanlının torunlarıyız, Allah’ın
askerleriyiz” şeklinde bağırdığı dosya kapsamında sabittir.
Buna göre, sanık Alparslan ARSLAN'ın eylemi gerçekleştirdiği, Ankara'ya sanıklar
Erhan, İsmail ve Osman ile birlikte geldikleri, sanıklar Erhan, Osman ve İsmail'in eyleme yardım
54/658
eden sıfatıyla iştirak ettikleri sabittir. Danıştay saldırısına ilişkin eylemler, Ankara 23. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin yargılama yetkisi ve görevi kapsamında kalmaktadır. Danıştay saldırısına konu
araç suçlar ve sanıkların eylemleri işbu dava kapsamındaki terör örgütünün mevcut olup
olmadığına, yapısına, işleyişine, amacına ve neticeten amaç suça dair yargılama açısından önem
arzetmekte olup, Danıştay saldırısı münhasıran bu açıdan değerlendirilecektir.
Yukarda ayrıntısı ile izah edildiği üzere, Danıştay'a yapılan saldırı Türkiye Cumhuriyeti
devletine, anayasal düzenine, yargı sistemine doğrudan bir saldırıdır. Öncelikle bunun
tespitinden sonra, bu saldırının bir terör saldırısı olduğunun altı çizilmesi gerekmektedir.
Danıştay saldırısı sırasında işlenen suçlar, arzettikleri vehamet itibariyle TCK 309 maddesi
kapsamında araç suç olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, Danıştay saldırısı kapsamında nitelikli
adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs suçlarından haklarında Ankara 23. Ağır Ceza
Mahkemesi'nce cezalandırılmasına karar verilen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan
TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'ın vehamet arzeden bu eylemleri nedeniyle, sanık Alparslan'ın
örgüt kurucu ve yöneticisi, diğer sanıklar Osman, Erhan ve İsmail'in de örgüt üyesi sıfatıyla TCK
309/1 maddesi kapsamında cezalandırılmalarına karar verilmesi talep edilmiştir.

1.9.5. Diğer hususlar ve genel değerlendirme

Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarih 2018/7 Esas 2018/4 sayılı kararı
ile bir kısım sanıkların suçları yönünden verdiği karşı yetkisizlik kararı kapsamında İstanbul 4.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen dosyada belirtilen sevk maddeleri ve suçlara ilişkin
münhasıran değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda, yetkisizlik kararına konu olmayan sanıklar
Veli KÜÇÜK gibi diğer sanıkların eylemleri açısından da kısa bir değerlendirme yapılmıştır.
Bununla birlikte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2006/85 sayılı iddianamesi,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2007/1536 soruşturma sayılı iddianamesi, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Danıştay saldırısında kullanılan silaha esas olmak üzere tanzim
ettiği iddianame, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına konu Ergenekon terör
örgütünün faaliyeti kapsamında Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atıldığı,
bu eylemlere azmettirildiği, örgüt yöneticilerinin bu eylemlerden sorumlu oldukları şeklindeki
değerlendirme ile hazırladıkları iddianameler, verilen mahkeme kararları, yargıtay bozma
ilamları, son olarak Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yukarda ayrıntısı belirtilen 31/08/2018
tarihli kararı dikkate alınarak, sanıklar açısından bireyselleştirme yapılmıştır.

Sanıklar Ahmet Hurşit TOLON, Doğu PERİNÇEK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,


Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Şener ERUYGUR ve Sevgi ERENEROL haklarında
Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri
kendi hakimiyeti alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi
sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle cezalandırılması talebiyle açılan açılan
kamu davalarından, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispatlanamadığı ve sanıkların bu
eylemlere dahlinin olduğuna dair bir delil elde edilemediğinden CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi talep edilmiştir.
Sanık Oktay YILDIRIM hakkında, Cumhuriyet gazetesine atılan ve patlayan el bombası
nedeniyle devam eden yargılamasında, TCK 170/1-c, 66maddeleri gereğince 12 yıllık ilave
zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi talep
edilmiştir.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulünde sanıklar Veli KÜÇÜK ve Muzaffer
TEKİN'in Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması ve Danıştay saldırılarına azmettirdiği
şeklinde kabulde bulunulduğu görülmektedir. Sanık Muzaffer TEKİN yargılama aşamasında
vefat etmiştir. Sanık Veli KÜÇÜK açısından ise, atıl eylemlere azmettirdiğine dair herhangi bir
somut delil elde edilememiştir. Bu nedenle sanık Veli KÜÇÜK yönünden atılı suçlara ilişkin
55/658
dahlinin olduğuna dair bir delil elde edilemediğinden CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.
Sanıkların üzerlerine atılı suçlar yönünden, terör örgütü yöneticisi ve üyesi olduğuna
kanaat getirilen ve TMK 5 maddesi gereğince cezasında artırım talep edilen sanıklar yönünden
TCK.nun 66/3 maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak zamanaşımı hesabı yapılmıştır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008 tarihli kararı ile haklarında beraat kararı
verilen ve temyize konu olmayan suçlara ilişkin, her bir sanık yönünden ayrı ayrı değerlendirme
yapılmıştır. Bu kapsamda, kesinleşen beraat hükümlerine rağmen Ankara 23. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin yetkisizlik kararında belirtilen suçlara ilişkin karar verilmesine yer olmadığına
dair karar verilmesi talep edilmiştir.

2. 29.03.2008 TARİHİNDE CUMHURİYET GAZETESİ BİNASINA MOLOTOF


KOKTEYLİ ATILMASI

29.03.2008 tarihinde İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesinin Genel Merkez


binasının önüne gelen 3 kişiden birisinin bahçeye doğru bir Molotof kokteyli attığı, Molotof
kokteylinin güvenlik kulübesinin giriş kapısının önüne isabet ettiği ve burada yangın çıktığı,
olayda ölen ve yaralanan bulunmadığı anlaşılmıştır.
Cumhuriyet gazetesinin güvenlik kamerası kayıtlarından,Bedirhan Şinal’in olaydan bir
gün önce 28.3.2008 tarihinde saat 21:00 sıralarında Cumhuriyet gazetesinin önünde tek başına
keşif yapmak amacıyla dolaştığı tespit edilmiştir. Olay günü olan 29.03.2008 tarihinde ise saat
23:31:20 sırasında ekranda 3 kişinin ( Bedirhan Şinal, Oğuzhan Aslan ve Umut Erdoğan)
görüntüye giriş yaptığı, etrafı gözledikleri, saat 23:34:12 sırasında da Molotof kokteylinin
Cumhuriyet gazetesi binasına atıldığı, yangın meydana geldiği ve etrafı yoğun dumanın
kapladığı, bu sırada güvenlik görevlisinin bina dışına çıktığı ve görüntüdeki şahısların kaçmaya
başladıkları belirlenmiştir.

Mahkemenin kabulü:
29.03.2008 tarihinde saat 23.34 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binası bahçesine
molotof kokteyli atılmıştır, burada yangın çıktığı, olayda ölen ve yaralanan bulunmadığı
anlaşılmıştır. Güvenlik kamerası görüntülerine ve tüm dosya kapsamına göre; molotof kokteylini
sanık Bedirhan Şinal’in attığı, haklarında evrak yaş küçüklüğü sebebi ile soruşturma ve
kovuşturma safahatında ayrılan Umut Erdoğan ve Oğuzhan Aslan’ın sanık Bedirhan Şinal’in
yanında bulundukları ve eylemi birlikte gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi ve Shell Akaryakıt İstasyonunun kamera kayıtlarına ilişkin “
Tutanaklar”a göre; Bedirhan Şinal’in olaydan bir gün önce 28.03.2008 tarihinde saat 21.00
sıralarında Cumhuriyet gazetesinin önünde tek başına keşif yapmak amacıyla dolaştığı tespit
edilmiştir. Olay gününde ise saat 23:31:20 sırasında ekranda 3 kişinin görüntüye giriş yaptığı,
etrafı gözledikleri, saat 23.34:12 sırasında da molotof kokteylinin Cumhuriyet gazetesi binasına
atıldığı, yangın meydana geldiği ve etrafı yoğun dumanın kapladığı, bu sırada güvenlik
görevlisinin bina dışına çıktığı ve görüntüdeki şahısların kaçmaya başladıkları belirlenmiştir.
31.03.2008 tarihinde yapılan teşhis işlemi esnasında gözaltındaki Bedirhan Şinal, Oğuzhan Aslan
ve Umut Erdoğan, bu kamera kayıtlarından alınan fotoğrafların kendileri olduğunu teşhis
etmişlerdir. Bu teşhis işlemine göre Bedirhan Şinal’in molotofu attığı, Oğuzhan Aslan ve Umut
Erdoğan’ın Bedirhan Şinal’le birlikte olay yerinde bulunduğu tespit edilmiş, bu husus sanıklarca
da ikrar edilmiştir.
29.03.2008 tarihinde saat 22.02’de Bedirhan Şinal’in elinde bidonla ve yanında Fatih
Derdiyok da bulunduğu halde Shell Akaryakıt istasyonuna geldiği, Bedirhan Şinal’in elinde
bulunan bidona benzin aldıktan sonra saat 22.04’te Fatih Derdiyok’la birlikte Akaryakıt
İstasyonundan ayrıldıkları tespit edilmiş, Bedirhan Şinal ve Fatih Derdiyok bu görüntülerdeki
kişilerin kendileri olduğunu kamera kaydı üzerinden yapılan teşhis işlemiyle doğrulamışlardır.
56/658
Yakalanan kişilerin, molotof kokteyli yapımına sanıklar Murat Aplak ve Fatih
Derdiyok’un da iştirak ettiğine dair ifadeleri üzerine 30.03.2008 tarihinde sanık Murat Aplak,
31.03.2008 tarihinde de sanık Fatih Derdiyok yakalanarak gözaltına alınmışlardır. İfadelere,
benzin istasyonu güvenlik kamerası görüntüsüne ve tüm dosya kapsamına göre bu sanıkların
molotof kokteylinin hazırlanmasına iştirak ettikleri anlaşılmıştır.
Bu eylemin, 12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye’de 27 adet el bombasının ele
geçmesi ile başlayan soruşturmanın devamında 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük, 19.03.2008
tarihinde Sedat Peker ve 21.03.2008 tarihinde İlhan Selçuk hakkında işlem yapılmasından,
soruşturma kapsamında 2006 yılında Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının bu
soruşturma kapsamında Ümraniye ve Eskişehir’de ele geçen el bombaları ile aynı veya benzer
kafileden olduklarının gündeme gelmesinin ardından 29.03.2008 tarihinde gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Eylemin, Cumhuriyet gazetesi veya mensuplarına duyulan şahsi husumetten veya maddi
menfaat elde etme beklentisinden v.b. adi sebeplerden kaynaklanmadığı anlaşılmaktadır. Gerek
müdahil gerekse sanıklar tarafından bunun aksi de iddia edilmemiştir. Eylemin tamamen siyasi
amaçla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Olaydan sonraki tarihte olmakla birlikte, sanık Seyhun Zayim’in bir süre sanık Sedat
Peker ile Cezaevinde aynı koğuşta kaldığı, Sedat Peker’in Avukatı Yusuf Utku Tekayak’ın sanık
Seyhun Zayim’in Cezaevi hesabına değişik seferler para yatırdığı anlaşılmaktadır.
Sanık Boğaç Kaan Murathan ile dosya sanıkları Veli Küçük, Emin Caner Yiğit, Sedat
Peker, Muzaffer Tekin ve Mehmet Fikri Karadağ arasında önceye dayanan örgüt irtibatı
bulunduğu dosya kapsamındaki delillere göre sabit görülmüştür. Sanık Boğaç Kaan Murathan’ın
bunun aksi yönündeki, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile kendisinin de davetli olduğu veya
çevreden duyarak öylesine gittiği “öztürkler.com” gecesinde görüp tanıştığı, bir iki defa
görüşmüş olabilecekleri, Sedat Peker’in kendisinin sevdiği birisi olmakla birlikte fazla samimi
olmadıkları, Emin Caner Yiğit ve Mehmet Fikri Karadağ’ı tanımadığı ve benzeri savunmaları
cezadan kurtulma amacına matuf görülerek itibar edilmemiştir. “öztürkler.com” gecesinin
dosyadaki görüntülerinin bu savunmanın tam aksini gösterdiği, sanık Sedat Peker tarafından
sanık Veli Küçük’ün şoförlüğünü yapması için görevlendirilen sanık Emin Caner Yiğit’in Sedat
Peker tarafından ödenecek maaşını takip ettiğine dair iletişim tespit kayıtlarının bulunduğu,
önceki tarihte yakalanan sanık Emin Caner Yiğit’te kendisinin pasaportunun ve şarjörünün
çıktığı, ayrıca tanımadığını savunduğu sanık Emin Caner Yiğit ile telefon görüşmelerinin tespit
edildiği, sanık Sedat Peker’in talimatı ile sanık Veli Küçük’ün vereceği konferansın kalabalık
gözükmesi için adam topladığı, sanıklar Muzaffer Tekin ve Mehmet Fikri Karadağ ile birlikte
Ertuğrul Yılmaz’ın cenaze merasiminde bulunduğuna dair fotoğrafı bulunduğu, ayrıca sanık
Muzaffer Tekin ile telefon irtibatının olduğu anlaşılmaktadır.
Cumhuriyet gezetesinde 2006 yılında “Domuzun başında türban örtüsü ile resmedildiği”
bir karakitür yayınlanmasına tepki koymak mahiyetinde bu gazeteyi bombaladığı belirtilen
kişilerin yaşam tarzlarının devam eden süreçte ortaya çıkan delillere göre, bu eylemlerin sebebi
olarak gösterilen radikal dini düşünce yapısı ile asla bağdaşmadığının ortaya çıktığı, bu
kişilerden Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi’nin Barda çalıştıkları, İsmail Sağır’ın da onlarla birlikte
olduğu, uyuşturucu kullandıkları, Osman Yıldırım’ın kahvehane/kumarhane işlettiği, bu kişilerin
eylemi para karşılığı yaptıkları açığa çıkmıştır. Bu da Danıştay saldırısı eylemi sonrası
yakalanmaları ile mümkün olmuştur.
Ergenekon Terör Örgütünün bu eylemdeki amacının, Cumhuriyet gazetesinin 2006
yılındaki bombalanma eylemlerinin ve bağlantılı olarak Danıştay saldırısının Ergenekon Terör
Örgütü ile ilgili olamayacağı intibaı uyandırmak ve soruşturma aleyhine kamuoyu oluşturmak
olduğu kanaatine varılmıştır. Ergenekon Terör Örgütü tarafından bu olayda da benzer profildeki
kişilerin istihdam edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
57/658
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan
Şinal’in,örgüt adına yapılacağını bildiği eylemi, maddi menfaat beklentisi içinde gerçekleştirdiği,
bu şekilde Ergenekon Terör Örgütü adına suç işlediği, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair ve Molotof kokteylinin atılması
eylemine iştirakleri bulunduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanıklar Fatih Derdiyok ve Murat
Aplak’ın, söz konusu Molotof kokteylinin yapımına iştirak ettikleri kanaatine varıldığı ifade
edilmiştir.

Yargıtay İlamı:
Sanıklar tarafından Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması olayına ilişkin
bozma ilamında ayrıca değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
Buna karşın, Bedirhan ŞİNAL'a ilişkin olmak üzere, "Sanık Bedirhan Şinal'ın
Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak savunmasının alınmasından sonra 19.12.2008
tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk tarafından bir kez daha ifadesinin alınması yoluna
gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine muhalefet edilmesi" şeklinde değerlendirme yapıldığı
görülmüştür.

Değerlendirme:
29.03.2008 tarihinde saat 23.34 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binası bahçesine
molotof kokteyli atılması ve sonrasında yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri, sanıkların
savunmaları, Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde,
Mahkemenin kabulünde temel etkenin aşamalarda sürekli değişen ve cezaevinde tutuklu
bulunduğu süreçte elindeki tüm ilaçları içmesi neticesinde hastaneye kaldırılan ve burada
kendisine "anksiyete bozukluğu" tanısı konduğu ve yine cezaevinde iken kendi kendisini "kesici
aletle" yaraladığı anlaşılan Bedirhan ŞİNAL'ın ifadesine kısmen itibar edildiği, bir bakıma
Bedirhan ŞİNAL'ın ifadesine bölünerek itibar edildiği, Boğaç Kaan Murathan, Bayram Demir,
Bora Ballı ve Seyhun Zayim'e ilişkin Bedirhan ŞİNAL'in soyut beyanı dışında delil bulunmadığı,
Yargıtay ilamı uyarınca da, Bedirhan ŞİNAL'in yasak usullerle alındığı anlaşılan ifadesi
ile yine Bedirhan ŞİNAL'in tanıklıktan çekilme hakkı olan kişilerle telefon görüşmelerinin imha
edilmeksizin kayıt altına alınan tape kayıtlarına yasal olarak itibar edilemeyeceği açıktır.
Bu haliyle gazeteye atılan molotof kokteylini Fatih Derdiyok, Murat Aplak, Bedirhan
Şinal ile haklarındaki dosya yaş küçüklüğü nedeniyle tefrik olunan Oğuzhan ASLAN ve Umut
ERDOĞAN'ın birlikte hazırladıkları, daha sonra bu molotof kokteyllerini Bedirhan ŞİNAL,
Umut ERDOĞAN ve Oğuzhan ASLAN'ın gazete binasına attıkları, olayın asıl failinin de
Bedirhan ŞİNAL olduğu sabittir.
58/658
Olayın basit bir molotof kokteyli atılması olayı olmadığı kabul edilse bile diğer
sanıklarBoğaç Kaan Murathan, Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in olaya iştirak
ettiğini gösterir herhangi bir "maddi" delil bulunamamıştır. Şöyle ki; olay tarihinden sonra
Seyhun Zaim ile Sedat Peker'in aynı cezaevinde kalmış olmaları ve Boğaç Kaan Murathan'ın da
bir kısım (iddia edilen) Ergenekon Terör Örgütü sanıkları ile sosyal ortam veya telefon ile
irtibatlı oluşunun maddi delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Yine olay
tarihinin; Ümraniye'de el bombası ele geçirilmesi ve Sedat Peker ile İlhan Selçuk hakkında adli
işlem yapılması sonrasına denk gelmesinin, maddi bir delil olmadıkça, başka bir olayla veya suç
ile irtibatlandırılmasına yasal olanak yoktur.
Yine Seyhun Zayim ve Bora Ballı tarafından cezaevinden bir cep telefonu üzerinden,
Bedirhan ŞİNAL'ın ve yakınının olaydan yaklaşık 20 gün kadar önce aranması şeklindeki
tespitin şüphe oluşturmakla birlikte sanıklarBoğaç Kaan Murathan, Bayram Demir, Bora Ballı ve
Seyhun Zayim'in suça iştirak ettiklerine dair "maddi delil" teşkil etmediği açıktır.

3. BÜLENT ECEVİT VE PARTİSİNE YÖNELİK YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER

57. hükümetin Başbakanı ve Demokratik Sol Parti Genel Başkanı olan Bülent Ecevit'in
2002 yılında rahatsızlandığı ve bir süre sanık Mehmet Haberal'ın sahibi olduğu Başkent
Üniveristesi hastanesinde tedavi gördüğü, bu süreçte gazetelerde Bülent Ecevit'in "uzun süre
hastanede tedavi görmesi gerektiği", "düştüğü" gibi haberler çıktığı, Bülent ECEVİT'in vesayet
altına alınması için davalar açıldığı, bu süreçte DSP'den Kemal DERVİŞ, Hüsamettin ÖZKAN
ve İsmail CEM gibi önemli siyasetçilerin ayrılarak YENİ TÜRKİYE PARTİSİ adı altında
oluşuma gittikleri, Kemal DERVİŞ'in daha parti kurulmadan CHP'ye geçtiği, DSP -MHP -
ANAP koalisyon hükümeti ortağı olan MHP genel başkanının erken seçim yapılması söylemi
sonrası seçime gidildiği, 3 Kasım 2002 seçimlerinde DSP, MHP ve ANAP'ın meclis dışında
kaldığı bilinmektedir.

Mahkemenin Kabulü :
Sanıklar Mehmet Haberal ve Sinan Aydın Aygün’ün Başbakan Bülent Ecevit’in
dolayısıyla hükümetin görevini yapmasını kısmen ve tamamen yapmasına engel olmak
eylemlerini gerçekleştirmiş, sanık Tunçer Kılınç’ta Ergenekon Terör örgütünün siyaset ve
siyasetçilere yön verilmesi, yönlendirilmesi kapsamında Demokratik Sol Partiyi şekillendirme
faaliyetlerini yürütmüştür. Bu kapsamda sanık Mehmet HABERAL'ın sahibi olduğu Başkent
Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gördüğü sırada Bülent ECEVİT'e yanlış tedavi uygulandığı
kabul edilmiştir.
Bülent Ecevit’in 2001 yılında bazı çevreler tarafından görevden uzaklaştırılarak, yerine
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı getirmek istedikleri ve durumu Hüsamettin Özkan’ın
kabul etmediği, 2002 Mayıs ayından itibaren Bülent Ecevit’in hastalığına dair haberlerin ve
yorumların ağırlık kazandığı, Emin Ç.’ın 2 Temmuz 2002’de Hürriyette; “Ecevit’in Başbakanlık
yapamayacak durumda olduğu, evinde iyi beslenemediği, hatta yıkanmadığı, derisindeki
lekelerin ve kabarmaların bakımsızlıktan kaynaklandığı” şeklindeki yazısı ile verildiği, birkaç
gün sonra 8 Temmuz 2002 tarihinde Hüsamettin Özkan’ın DSP’den 61 milletvekili ile beraber
istifa ettiği ve İsmail Cem ile birlikte Yeni Türkiye Partisi’ni kurdukları, 4 Mayıs 2002’de
Mehmet Haberal’ın rektörü olduğu Başkent Üniversitesi’ne kaldırılan Bülent Ecevit’e bağırsak
iltihabı teşhisi konulduğu, bir gün sonra hastaneden çıkan Bülent Ecevit’in Oran’daki konutunda
dinlenmeye çekildiği, iki gün sonra ise evde sırtını çarpması sonucu kaburgasının kırıldığı
açıklamasının yapıldığı, 17 Mayıs 2002’de Başbakan’ın doktoru Prof. Turgut Zileli ve Başkent
Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal’ın Başbakanlık konutunda rahmetli Bülent Ecevit’i
muayene ettiği, kapsamlı bir çek-up yapılması için ikna ettikleri, yeniden aynı hastaneye
kaldırıldığı ve burada kaldığı 11 gün sonunda durumunun daha da kötüleştiği, 27 Mayıs 2002’de
11 gün kaldığı Başkent hastanesinden çıkarak evine gittiği ve Başkent Üniversitesi’nden gelen
59/658
doktorları kabul etmeyerek, Demiryolları Hastanesi’nde çalışan Ortopedist Dr. Mücahit Pehlivan
tarafından tedavisine devam ettirildiği, o dönemde, DSP Grup Başkanvekili olan Emrehan Halıcı
tarafından rahmetli Bülent Ecevit’in 11 Temmuz 2002’deki son randevuya gitmemesinin nedeni
olarak “Gitseydi, kendisine çürük veya “iş göremez” raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak
Başbakanlıktan düşürülecekti.” şeklinde beyanlarda bulunduğu, o dönemde, rahmetli Bülent
Ecevit’in koruma amirliğini yapan Recai Birgün tarafından o günlerle ilgili olarak yapılan
açıklamalarda “dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit’ti. Ne
zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlara da 57. Hükümet’e yapılan operasyonun bir
parçası olarak baktık. 57. Hükümet’in iktidardan düşürülmesi için yapılan bir operasyondu.”
şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda Başbakan Bülent Ecevit’in
sağlık durumu ve günlük yaşamı konusunda belli gazete ve yazarlara Başkent Üniversitesi
Hastanesi kaynaklı haberler yaptırılarak Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğuna
kamuoyunun inandırılmaya çalışıldığı, bu durumun hukuki olarak belirlenmesi için de Sanık
Mahir Akkar tarafından 01.07.2008 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması
için dava açıldığı, 05.07.2002 tarihinde de bir başka örgüt üyesi Sinan Aydın Aygün tarafından
aynı mahiyette (Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması için) bir dava daha açıldığı
böylece Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğunun Mahkeme kararı ile tespit ve tescil
edilmeye çalışıldığı, açılan her iki davanın da "hakkın kötüye kullanılması" kapsamında kaldığı
ve menfaat yokluğu nedeniyle reddedildiği anlaşılmıştır.

Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit hakkında Adli Tıp Kurumu
1. İhtisas Kurulu'nun 19.01.2011 tarih ve 198 karar sayılı Raporundaki çoğunluk görüşünde;
“Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002 tarihlerinde; tromboflebit, sol 9.
kaburga kırığı, pulmoner tromboemboli, Parkinson hastalığı, Myastenia gravis, blefarit,
osteoporoz, kontrole hipertansiyon tanıları ile yatırıldığı,önerilerle taburcu edildiği, 28/05/2002
tarihinde evde yapılan kontrolde; 7. ve 8. vertebra hizasının ödemli, palpasyonla ağrılı olduğu,
çekilen filmlerde T8 kompresyon kırığı saptandığı, korse ile fiksasyon ve mutlak yatak istirahati
önerildiği, evde kontrollere devam edildiği, 12/06/2002'de gece evde düştüğü belirtildiği,
muayenede omurilik zedelenme bulgusu olmadığı, ısrarla yatak istirahati ve korse gerekliliği
önerildiği, en son 02/07/2002 tarihli ev ziyaretine ait muayene bulguları olduğu, 30/05/2003,
11/06/2002, 28/07/2003 tarihlerinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fakültesi
Eğitim Hastanesi'nde anemi açısından ayaktan takip ve tedavisi yapıldığı, 22/08/2003-
29/08/2003 tarihlerinde aynı hastanede yataktan düşme, kasılma, bilinç kaybı nedeniyle
yatırıldığı, yapılan tetkiklerle epilepsi tanısı konulduğu, en son 01/05/2006 tarihinde
intraventriküler kanama nedeniyle aynı hastaneye yatırıldığı, takip ve tedavisi sürerken
05/11/2006 tarihinde öldüğü bildirilen Bülent Ecevit adına düzenlenen adli ve tıbbi belgelerde
bulunan veriler birlikte değerlendirildiğinde;
Kişinin Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002 tarihleri arasındaki
yatışında; sol 9. kaburga kırığı, tromboflebit, pulmoner tromboemboli yönünden
değerlendirildiği, uygulanan tedavilerin tıbben uygun olduğu, Myastania Gravise de uygun
tedavi verildiği fakat Parkinson hastalığı açısından hastane ve evdeki tıbbi kayıtlar ve takiplerde
tutulan notlarda eksiklikler dikkati çektiği, Parkinson hastalığının düzeyi, komplikasyon
(unutkanlık, hipotansiyon, uyku problemleri) gelişip gelişmediğinin, ilaç kullanımı ile ilgili
sorunların olup olmadığının not edilmediği, bunlardan dolayı hastanın son muayene
bulgularının düzenli olarak değerlendirilmediği ve detaylı olarak bildirilmediğinden hastanın
kliniğine göre dopaminerjik tedavi ve tedavinin dozlarının yeterli olup olmadığı hakkında kesin
bir yorum yapılamamakla birlikte, evdeki takipte düşmelerin ön planda olduğu, iki taraflı
Parkinson hastalığı olan olgunun orta veya ileri evre (Hoehn and Yahr Skorlaması sonucu en az
3) Parkinson hastalarında görülebilen bir durum olduğu, bunu destekler biçimde GATA
60/658
tarafından yapılan takipte ilaç dozunun yükseltilmiş olması ve klinik bulguların daha iyi
olduğunun not düşülmesi düşünüldüğünde dopaminerjik tedavinin yetersiz kaldığının kabulü
gerektiği”, 2 Adli Tıp Uzmanı, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı ile Nöroloji Uzmanı olmak üzere toplam 6 hekim imzası ile çoğunluk görüşü olarak
belirtilmiş;
Buna karşılık Adli Tıp Uzmanı, Beyin Sinir Cer. Uzmanı, Göğüs Kalp Damar Cer.
Uzmanı, İç Hastalıkları Uzmanı, Genel Cerrahi Uzmanı olmak üzere toplam 5 hekim imzalı
muhalefet şerhinde ise; “sırt solunda ağrı, sol bacakta ağrı ve şişlik, ağrı nedeniyle yürüme
güçlüğü yakınmaları ile başvurmuş olduğu ve öyküsünde 12 gün önce duvara sırtını çarptığı
ifade edilen Bülent Ecevit'in, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002
tarihleri arasındaki yatışı sırasında yapılan tetkik ve tahlillerin, tetkik ve tahliller neticesi tespit
edilen tromboflebit, pulmoner emboli ve kot kırığına yönelik uygulanan tedaviler ile daha
önceden tanısı konmuş Parkinson ve Myastenia Gravis hastalıklarına, hastaneye müracaatından
önceki süreçte olduğu şekilde aynı dozda tedavi uygulanmasının tıp kurallarına uygun olduğu”
beyan edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 5'e karşı 6 oyla-oyçokluğu ile düzenlediği
raporda, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in diğer rahatsızlıklarının yanında orta veya ileri
evrede parkinsonhastalığının da teşhis ve tedavisine ilişkin kullanılması gereken ilaçlar
konusunda görüş birliği bulunduğu, farklı görüşün Başkent Üniversitesi Hastanesinde bu
rahatsızlığıntedavisi sırasında uygulanan ilaç dozunundan kaynaklandığı, çoğunluk görüşüne
göre dozun yetersiz olup yükseltilmesi gerektiği, muhalefet şerhinde ise uygulanan ilaç
tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğunun beyan edildiğinin anlaşılması karşısında;
rahatsızlığa ilişkin teşhis ve tedavide kullanılacak ilaç konusunda ittifak bulunması, kullanılacak
ilaç dozu konusundaki uzman hekimler arasında 5/6 şeklinde farklı görüş çıkması dikkate
alındığında, farklı görüşlerden herhangi birinin bilimsellikten uzak olduğunun ileri
sürülemeyeceği, uygulamada hekimler arasında tedavideki doz farkı konusunda görüş
farklılıkları bulunmasının doğal olması, kullanılacak doz miktarında tıp literatüründe kesinlik
bulunmaması karşısında, mahkemece rapor içeriğinin yanlış anlamlandırılarak tedavi sürecinin
dolaylı biçimde örgütsel faaliyet olarak kabul edilip dönemin Başbakanı'nı iş göremez hale
getirmek suretiyle hükümete karşı suçun işlendiğine delil kabul edilmesi;
Kabule göre de; Başkent Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı olup teşhis ve tedavi
ekibinde yer almayan sanık Mehmet Haberal'ın, hastanede uygulanan tedavinin ne şekilde
yapılacağı konusunda teşhis ve tedavi sürecinde görev alan hekimleri ve sağlık personellerini
yönlendirdiğine ilişkin somut deliller ortaya konulmadan meydana gelen sonuçtan sorumlu
tutulup yazılı şekildemahkumiyeti yönünde hükmü kurulması" şeklinde değerlendirme
yapılmıştır.

Değerlendirme :
Bülent Ecevit'in mevcut hastalığı ile DSP - MHP - ANAP koalisyon hükümetinin
dağılması süreci arasında o dönemin mevcut siyasi ortamı, ekonomik durum bağlamında ilişki
olduğu kabul edilse bile, 5'e karşı 6 oyla oyçokluğuyla alınan adli tıp raporu doğrultusunda
yanlış tedavi uygulandığının, bu yanlış tedavinin de iddiaya konu ergenekon terör örgütünün
amaçları doğrultusunda yapıldığının kabulüne imkan bulunmamaktadır. Bir kısım sanıkların o
döneme ilişkin basına veya tanık beyanlarına yansıyan "siyasi içerikli" görüşmeleri, notları ve
konuşmalarının iddia konusu ergenekon terör örgütü ve yanlış tedavi süreci ile bağlantısı
bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

4. HAKAN SARAYLIOGLU'NUN ÖLDÜRÜLMESİ (01.02.2006)

01.02.2006 tarihinde İkitelli Organize Sanayi Sitesi Esenler Sanayi Sitesi giriş kapısı
yakınında, yol kenarında bir şahsın ölü olarak bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine
61/658
gidilerek, çene alt kısmında ip izi şeklinde boydan boya morluk bulunan bir erkek cesedi
görüldüğü şeklinde tutanak tutulmuş, daha sonra Küçükçekmece Adli Emanetine aldırılacak olan
olay yerinin fotoğraf ve görüntüleri çekilmiştir. Olay yeri itibari ile Küçükçekmece Cumhuriyet
savcısı aynı tarihte olay yerine gelerek olay yeri inceleme tutanağı tanzim etmiştir. Bu tutanakta
da, cesedin ayaklarının çıplak olduğu, alnının ortasında yüzeysel ekimotik alan bulunduğu,
boğazda boğmaya delalet eden derin telem izi saptandığı, cesedin üzerinde herhangi bir eşya
veya kimliğini belirtir belgeye rastlanmadığı ifade edilerek kolluk görevlilerine cesedin kimlik
tespitinin yapılması talimatı verildiği belirtilmiştir. Yine aynı gün ceset üzerinde adli ölü
muayenesi yapılmış, sistematik otopsi yapılması için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Adli Tıp
Kurumu Morg İhtisas Dairesinin raporunda ölümün “Bağla boğma sonucu meydana gelmiş
olduğu” belirtilmiştir.
06.02.2006 tarihinde, DHKP/C Terör Örgütüne ait www.dhkc.net adlı internet sitesinde
yayınlanan bir bildiri ile Hakan Saraylıoğlu’nun öldürülmesi bu örgüt tarafından üstlenilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 2007/1536 sayısına kayden yürütülen Ergenekon
Terör örgütü soruşturması kapsamında alınan Mahkeme kararına istinaden, 21.03.2008 tarihinde
Beyoğlu adresindeki Ulusal Kanal’daki aramada, üzerinde “Çevre koruma hizmetleri dergisi”
yazılı 2005 yılı ajandası bulunmuştur. Bu ajandanın 19-20 ve 21 Şubat sayfalarına el yazısı ile
Hakan Saraylıoğlu’nun ismi, DHKP/C Terör Örgütünün Hakan Saraylıoğlu cinayetini üstlenme
metninde de yer alan bazı bilgiler ve bu bilgilerden fazlasının yazıldığı görülmüştür. Kriminal
incelemede el yazılarının Serhan Bolluk’a ait olduğunun tespit edilmiştir. Serhan Bolluk’un,
Hakan Saraylıoğlu’nun kimliği henüz belirlenemeyen DHKP/C militanları ile birlikte sorgusuna
katıldığı, sorgu sırasında ajandasına el yazısı notlar aldığı, bu şekilde Hakan Saraylıoğlu’nun
öldürülmesine iştirak ettiği sonuç ve kanaatine varıldığından bahisle TCK 82/1 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, açılan davanın da ergenekon ana
davası ile birleştirildiği anlaşılmıştır.

Mahkemenin Kabulü :
Sanık Serhan Bolluk’un üzerindeki suç şüphesini ortadan kaldırması için söz konusu
bilgileri nasıl edindiğine dair detaylı ve inandırıcı bir açıklama yapması yeterli gelecek iken bunu
yapmak yerine diğer birçok sanık gibi gazetecilik mesleğini öne çıkartan savunmaları itibar edilir
mahiyette bulunmamıştır. Gazeteciliğin her türlü faaliyeti meşru kılan dokunulmaz bir meslek
kolu olduğunun hukuken kabul edilemezliği açıktır. Serhan Bolluk’un söz konusu bilgiler
konusunda hatırladığı tek şey, kesin olmamakla birlikte bu bilgileri ajandasına 2006 yılı
başlarında yazdığı ifadesiyle anlattığı husustur. Sözlü savunmasında daha eski tarihli olayları
detayları ile Mahkememize anlattığı, bu olayda da söz konusu bilgileri, nasıl edindiğini
hatırlamasını kolaylaştıracak şekilde ajandasına yazdığı görülen, kendi ifadesine göre bir harfi
bile atlamayacak derecede dikkatli bir gazeteci olan Serhan Bolluk’un, üzerinden iki yıl dört ay
kadar bir süre geçtiğinden bahisle olayı hiçbir şekilde hatırlayamadığı mahiyetindeki savunması
hayatın olağan akışına uygun, inandırıcı bir savunma olarak görülmemiştir.
Soruşturma ve kovuşturmada şimdiye kadar elde edilen deliller olayın Ergenekon Terör
Örgütü ile bağlantısına ve sanık Serhan Bolluk hakkında lehe veya aleyhe bir hüküm kurmaya da
elverişli olmadığı, bunun yanı sıra dosya geneline göre olay hakkında halen araştırma imkânı
açık olan birçok husus mevcut olduğundan delillerin toplanmış sayılamayacağı,
Öldürülen Hakan Saraylıoğlu’nun elinden alınan yaşama hakkı ile dava açılarak suç
şüphesi altında sokulan Serhan Bolluk’un yargılamanın makul sürede bitirilmesi hakkı
kıyaslandığında, bu dava ve birleştirildiği ana davanın karmaşıklığına göre yargılamanın makul
süre sınırlarını aşmadığı ve Serhan Bolluk’un tutuksuz yargılandığı dikkate alınıp yaşama
hakkına üstünlük tanınarak olay hakkındaki tüm delillerin toplanması gerektiği, belirtilerek
Serhan BOLLUK hakkında Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesine ilişkin dava evrakının tefrik
edilmesine karar verilmiştir.

62/658
Değerlendirme :
Hakan SARAYLIOĞLU'nun öldürülmesine ilişkin dava süreci devam etmekle birlikte,
bu eylemin Serhan BOLLUK'un yargılandığı işbu dava konusu ergenekon terör örgütü ile dolaylı
olarak irtibatlandırılmasına hukuken olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.

5. SİLAHLANMA EYLEMLERİ

a. Ümraniye çakmak mahallesindeki gecekonduda ele geçen el bombaları (12.06.2007)


İstanbul Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesiadresindeki gecekondunun çatısına saklanan
27 adet el bombası 12.06.2007 tarihindeki bir telefon ihbarının değerlendirilmesi üzerine
başlatılan soruşturmada ele geçmiştir. Ali YİĞİT ve Mehmet DEMİRTAŞ ile birlikte arama
yapılmış, arama sonrası Mehmet DEMİRTAŞ'ın el bombalarını Oktay YILDIRIM'dan aldığını
kolluk görevlilerine "sözlü" beyan etmesi üzerine Ali YİĞİT, Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay
YILDIRIM gözaltına alınmıştır. Şeffaf bant yüzeyinden elde edilen parmak izinin Oktay
YILDIRIM'a ait olduğu tespit edilmiştir. Ali YİĞİT'in beyanları doğrultusunda Muzaffer TEKİN
ve Mahmut ÖZTÜRK hakkında da soruşturma yürütülmüştür.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alınan raporda aynı kafile ve stok numaraları el
bombalarından 2 adedinin Cumhuriyet Gazetesine yapılan bombalı saldırıda kullanıldığı
bildirilmiştir.
Mahkeme, olayı "Aramada ele geçen el bombalarının Ergenekon Terör Örgütünün
eylemlerinde kullanılmak amacı ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Oktay Yıldırım
tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinden çalındığı, sanık Oktay Yıldırım ve Ergenekon Terör
Örgütü üyesi olan sanık Mehmet Demirtaş tarafından saklanarak muhafaza edildiği, bu eylemin
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi sanık Muzaffer Tekin’in hâkimiyet alanında, bilgi ve
gözetimlerinde gerçekleştiği, 10.05.2006 tarihinde İstanbul Şişli’deki Cumhuriyet gazetesi ön
bahçesine atılan, fünye grubunda M 204 A2 MKE 173–9–85 yazılı patlamamış el bombasının bu
bombalar içinden alınarak Cumhuriyet gazetesi binasına atıldığı" şeklinde kabul etmiş, Sanık
ALİ YİĞİT'in suçu bildirmeme suçundan beraatine, sanıklar Mehmet DEMİRTAŞ, Oktay
YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanık Oktay YILDIRIM'ın duruşma safhasında celp ettirdiği el bombalarının görüntü
kaydına ilişkin Ümraniye Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında, görevli polis memurlarının
"ergenekon" adından bahsettiğini ifade ederek görüntülerin ayrıntılı çözümü istenmiş,
mahkemece bu ifadenin var olup olmadığına ilişkin somut tespit ve inceleme yaptırılmamıştır.

b. Osmangazi ilçesinde muzaffer şenocak'ın arkadaşının evinde ele geçen bomba yapım
malzemeleri (22.06.2007)
Muzaffer TEKİN'de ele geçirilen belgelerde Muzaffer ŞENOCAK'a ait fotoğrafların
bulunduğu CD tespit edilmesi üzerine, Bursa ilinde Muzaffer Şenocak’ın Ayşe Elveren isimli
arkadaşına ait olan işyerinde yapılan aramada, patlayıcı madde niteliğinde veya yapımında
kullanılan TCK 174 maddesi kapsamında malzeme ele geçirildiği,
Yapılan yargılama neticesinde, mahkemece, "Mahkememizin yaptığı keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucu verilen, bilimsel ve hukuki yeterlliğe sahip rapor içeriği dikkate alındığında,
yüklenen suçun kanuni unsurları ile oluşmadığı" belirtilerek sanığın beraatine karar verilmiştir.

c. Eskişehir'de Fikret Emek'in annesinin evinde ele geçen el bombaları ve diğer


patlayıcılar (26.06.2007)
Muzaffer ŞENOCAK'ın beyanı doğrultusunda, Fikret EMEK'in Eskişehir'deki adresinde
yapılan aramada, 12 adet el bombası, patlayıcı malzeme ile 6136 sayılı yasa kapsamında silah ve
muhimmat ele geçirildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alınan raporda aynı kafile ve stok
numaraları el bombalarının Cumhuriyet Gazetesine yapılan bombalı saldırıda kullanıldığının
63/658
bildirildiği,
Mahkeme, olayı "Sanık Fikret Emek’in, kendisinden ele geçen el bombaları ve
patlayıcılar konusundaki kısmi ikrarının yanında, bunlardan MKE üretimi olup Türk Silahlı
Kuvvetlerine verildiği sabit olanlar da dâhil olmak üzere hepsini görevde olduğu dönemde PKK
Terör Örgütü ile girdiği çatışmalardan ve operasyon bölgelerinden ele geçirip evine getirdiği,
PKK Terör Örgütünün MKE üretimi olan bu mühimmatı Karakol baskınlarından vs. şekilde ele
geçirmiş olabileceği, bunların kullanılmaz durumda olduğu, Ergenekon Terör Örgütü ve
Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemleri ile ilgisinin bulunmadığı savunması, MKE
Kurumunun yazısı içeriğine, kendisinden ele geçenler arasında Cumhuriyet gazetesine atılan iki
adet bombası ile aynı kafileden el bombası bulunduğuna dair Bomba Bilgi Merkezi raporuna,
bilirkişi incelemesine, Muzaffer Tekin’den ele geçen 16 Nolu CD içindeki gizli askeri bilgilerin
aracılar vasıtası ile kendisinden gittiğinin anlaşılmasına, dosyaya sonradan dâhil olan Mustafa
Levent Göktaş ile irtibatına ve dosya kapsamındaki diğer tüm delillere göre itibar edilir
mahiyette bulunmamış,
Usulune uygun olarak yapılan aramada ele geçen el bombalarının Ergenekon Terör
Örgütünün eylemlerinde kullanılmak amacı ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan Fikret Emek
tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinden çalındığı, Fikret Emek’in Eskişehir ilinde ikamet eden
annesinin evinde saklanarak muhafaza edildiği, 05.05.2006 tarihinde İstanbul Şişli’deki
Cumhuriyet gazetesi atılan patlamamış el bombasının ve 11.05.2006 tarihinde aynı yere atılarak
patlayan ve mala zarar veren el bombasının bu bombalar içinden alınarak Cumhuriyet gazetesi
binasına atıldığı" şeklinde kabul ederek, TCK 174/1-2 maddeleri gereğince mahkûmiyet kararı
vermiştir.

d. Sivas'ta Erdem Yolalan'ın evinde ele geçen el bombaları (06.01.2009)


Sanık Muzaffer TEKİN ile İbrahim ŞAHİN arasındaki telefon görüşmesine müteakip
sanık İbrahim ŞAHİN ile telefon irtibatı olan Ersin GÖNENCİ'nin de soruşturmaya dahil
edildiği, Ersin GÖNENCİ ile irtibatlı olduğu tespit edilen Oğuz BULUT'a ilişkin Erdem
YOLALAN'ın Sivas ilindeki adresinde yapılan aramada 2 adet el bombası ele geçirildiği,
Mahkeme, olayı "Sanık Oğuz Bulut’un, iki adet el bombasını Çingenelerden aldığı
şeklindeki dosya kapsamındaki delillere, hayatın olağan akışına, bilirkişi raporuna ve MKE
Kurumu yazısı içeriğine uygun olmayan savunmalarına itibar edilmemiş, ErgenekonTerör
Örgütünün üyesi olduğu ve iki adet el bombasını da Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda kullanılmak üzere bulundurduğu" belirtilerek TCK 174/1-2 maddeleri gereğince
mahkumiyet kararı verilmiiştir.

e. Ankara Gölbaşı'nda açık arazide yapılan aramada bulunan el bombaları ve diğer


patlayıcılar (8,9.01.2009)
Sanık İbrahim ŞAHİN'in yakalanmasından sonra 07.01.2009 tarihinde Sivas Emniyet
Müdürlüğüne giden Garip İrfan Torun, İbrahim Şahin’in 2007 yılında kendisine Glock marka bir
silah sattığını, son dönemlerde bu marka silahların suikastlarda kullanıldığını duyduğunu ifade
ederek kendisinde bulunan silahı teslim ettiği, yapılan arama işleminde ele geçen dokuman ve
kroki doğrultusunda Gölbaşı ilçesinde ypılan kazıda bir adet spor çanta ve siyah poşetlere
sarılmış el bombası, law silahı ve muhimmat ele geçirildiği,
Mahkeme, olayı "sanık İbrahim Şahin’in savunmaları cezadan kurtulma amacına matuf
görülerek itibar edilmemiş, İbrahim Şahin’in Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden
olduğu ve Ankara Gölbaşı’nda aramada bulunan silah ve mühimmatları Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere bulundurduğu ve sakladığı" belirtilerek
TCK 174/1-2 maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmiştir.

f. Sapanca'da Fatma Dönmez'e ait evde, Ankara Zir Vadisinde yapılan aramalarda
bulunan bomba ve diğer patlayıcılar (07.01.2009, 12.01.2009)
64/658
Mustafa DÖNMEZ ile Emin GÜRSES arasında kayda alınan telefon konuşmaları
sonrasında, Mustafa DÖNMEZ'in Ankara'daki askeri lojmanda bulunan ikametinde 07.01.2009
tarihinde yapılan aramada 2 adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah, 3 adet Tabanca, 173 adet
değişik çap ve markalarda fişek ele geçirilmiş, Mustafa DÖNMEZ ile Fatma DÖNMEZ'in
Sapanca'da bulunan adresinde 07.01.2009 tarihinde yapılan aramada el bombası ile el bombası
parçaları ele geçirilmiş, Mustafa DÖNMEZ'in Ankara'daki adresinde ele geçirilen kroki
doğrultusunda Ankara'da Zir Vadisi mezarlığı bitişiğindeki metruk evin bahçesinde 12.01.2009
tarihinde yapılan aramada el bombası ve muhimmat ele geçirildiği,
Mahkeme, olayı "Sanık Mustafa Dönmez’in dosya kapsamındaki resmi evraklara, keşif
ve bilirkişi incelemesine, kriminal raporlara, HTS raporlarına, iletişim tespit tutanaklarına,
dosya kapsamındaki diğer tüm delillere aykırı, esasa müessir olmayan bazı ayrıntıları öne
çıkartarak Devletin Emniyet, Yargı ve ilgili tüm kurumlarını suçlayan, ele geçen suç
malzemelerini kolluk görevlilerinin yerleştirdiği mahiyetindeki, Genelkurmay Başkanlığı Askeri
Mahkemesinde de ileri sürülüp itibar edilmeyen savunmaları, cezadan kurtulma amacına matuf
görülerek itibar edilmemiştir.
Aramalarda ele geçen el bombaları ve diğer malzemelerin Ergenekon Terör Örgütünün
eylemlerinde kullanılmak amacı ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Mustafa Dönmez
tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinden çalındığı ve saklanıldığı" şeklinde kabul ederek TCK
174/1-2 maddeleri gereğince mahkûmiyet kararı verilmiştir.

g. Başakşehir'de Ulaş Özel'in üvey babasının ikametinde ve diğer adreste yapılan


aramalarda bulunan el bombaları ve patlayıcılar (28.07.2010, 19.08.2010)
Telefonla yapılan isimsiz ihbar doğrultusunda, 28.07.2010 günü daha önce TKP/ML
TİKKO Terör Örgütüne üye olmaktan ceza aldığı anlaşılan Ulaş Özel’in üvey babası olan
Mustafa Nemli’nin Başakşehir ilçesindeki ikametinde yapılan aramada silah, muhimmat ve el
bombası ele geçirildiği, Ulaş ÖZEL'in yakalanmasına müteakip Ulaş ÖZEL'in yer göstermesi
önceki adres ile birlikte toplam iki adreste 19.08.2010 tarihinde yapılan aramada da el bombası
ve muhimmat ele geçirildiği, Ulaş ÖZEL'in beyanları doğrultusunda Okan İşgör, Hüseyin Yanç
ve Yusuf Ethem Akbulut'un da yakalandığı,
Mahkeme, olayı "İhbar içeriğine, ihbarın doğru çıkmasına, aramalarda bulunan bazı
malzemelerin yerini bizzat göstermesine veya teslim ettirmesine, olayın sıcaklığı içinde alınan
önceki aşama ifadelerine, dosya kapsamındaki diğer delillere göre sanık Ulaş Özel’in önceki
aşama ifadelerinden dosya kapsamındaki delillere uygun olanlarına itibar edilmiş, verdiği
bilgiler ile soruşturma ve kovuşturmaya katkı sağladığı, Aramalarda ele geçen el bombaları ve
diğer malzemelerin Ergenekon Terör Örgütünün eylemlerinde kullanılmak amacı ile Ergenekon
Terör Örgütü üyesi olan Okan İşgör ve Ulaş Özel tarafından saklanıldığı" belirtilerek Okan İşgör
ve Ulaş Özel'in TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, Hüseyin YANÇ'ın
beraatine karar verilmiştir.

h. Sanık Arif Doğan (Muzaffer Öztürk), Fikret Emek ve Mustafa Dönmez'e ait silahlar
Polonezköy yolu No.117 adresinde bulunan 3 ayrı odadan oluşan işyerinin en dipte
bulunan 40 metrekare büyüklüğündeki odasında yapılan arama sonucunda Sanık Arif
DOĞAN'aa ait olan 30-35 civarında tahta ve kilitli sandıklar içerisinde silah ve muhimmat ele
geçirilmiş, sanığın 6136 sayılı yasanın 13/2 maddesi gerğeince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Fikret EMEK'in Eskişehir'de ele geçen silahlar nedeniyle6136 sayılı yasanın 13/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mustafa DÖNMEZ'in Ankara ve Sapanca'da ele geçen silahlar nedeniyle6136 sayılı
yasanın 13/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

65/658
ı. Değerlendirme
İddiaya konu, ergenekon terör örgütünün silahlanma şeklinde addedilen ve aramalarda
ele geçirilen el bombaları, silahlar ve patlayıcı maddelerin amaç suç olan "darbe" yapılması için
elverişli araç olmadığının açık olduğu, farklı yer, kişi ve olayda ele geçen el bombalarının aynı
kafile ve stok numaralarının olması üzerinden olaylar, suçlar ve kişiler arasında ve özellikle
"örgütsel ilişki" bağlamında doğrudan illiyet bağı kurulmasına yasal olanak bulunmadığı, gerek
kendilerinden silah ve muhimmat ele geçen sanıkların kendi aralarında, gerekse örgütün yönetici
pozisyonundaolduğu iddia edilen kişilerle zayıf irtibatı dikkate alındığında eylemlerin bireysel
suç olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.

6. EYLEM PLANLARI

a. Yargıtay mensuplarına suikast hazırlığı


Yargıtay ana binasının krokisi ve güvenlik durumuna ilişkin değerlendirmelerin
bulunduğu belge, İşçi Partisi’nin; Ankara’daki Genel Merkez binasında yapılan aramada ele
geçirilen, ELBA marka CD’nin içinde tespit edilen, “Yargı–Nusret Senem” isimli klasörün
içersinde bulunan,“Yargıtay” isimli PDF dosyasında elle çizilmiş bir kroki olarak elde edilmiştir.

b. Nato tesislerine saldırı hazırlığı


Hayati Özcan’ın İzmir ilindeki işyeri ve ikametinden ele geçirilen “55” ve “13”
numaralı CD içerisindeki, “Yedek123” isimli klasör içerisinde İzmir ili Şirinyer semtinde
bulunan NATO müttefik kuvvetlerinin karargâhına ait kurumsal ve Gizli/Hizmete Özel içerikli
bilgiler ile bu karargâhta görevli personele ait birçok görevsel ve kişisel bilginin, fotoğraf ve
krokinin yer aldığı tespit edilmiştir.

c. YAŞAR BÜYÜKANIT'a yönelik eylem hazırlığı (2005)


İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; girişin karşısındaki sekreter odasının
sağ tarafında bulunan masa üzerinde “Versatile” yazan 411509A102B4 seri numaralı CD
içeriğinde bulunan “Koruma Planı” isimli word dosyası içeriğinde; “08 Şubat 2005” tarihli
dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın İzmir ve Balıkesir illerine
yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planının olduğu "koruma planı" başlıklı (9) sayfalık
çizelge şeklinde yazı olduğu anlaşılmıştır.

d. Fehmi Koru, Orhan Pamuk, Osman Baydemir, Sebahat Tuncel, Ahmet Türk'e yönelik
silahlı saldırı hazırlığı
Mehmet Fikri Karadağ, Selim Akkurt, Muhammet Yüce, Ayhan Çelik, Coşkun Çalık
arasında yapılan ve haklarında iletişim tespit kararları bulunan telefon konuşmaları ve bu
konuşmalara ilişkin tapelerden Ergenekon Terör Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneğindeki
yapılanmasının Orhan Pamuk, Fehmi Koru, Ahmet Türk, Osman Baydemir veya Sebahat
Tuncel’in öldürülmesi konusunda plan yaptığı değerlendirmesi yapılmıştır.

e.Sanık İBRAHİM ŞAHİN'de ele geçen S-l belgesi, suikast planları


İbrahim Şahin’in Ankara'daki adresinde yapılan aramada ele geçen S-1 başlıklı 4
sayfalık dokümanda; Emniyet görevlileri olan Servet Kaynak, Fahri Süslü, Kemalettin Baki,
Bülent Güngördü, Zerrar Atik, Murat Çavdar, Mehmet Dalagan ile TSK mensubu olan Taylan
Özgür Kırmızı, Emre Baltacı, Melih Yüksel, Onur Özdemir, Cihan Arık, İlhan Bolayır, Murat
Eke ve Ali Oktay Şahbaz’ın doğum yeri, doğum tarihi, vatandaşlık numarası, kan grubu, görev
yeri, rütbesi ve sicil numarasından oluşan bilgilerin yer aldığı tespit edilmiştir. İbrahim
ŞAHİN’in Kadıköy’deki adresinde yapılan aramada el konulan belgeler arasında; “Eylemlerde
kullanılacak bomba düzenekleri” başlıklı belgenin bulunduğu ve bu başlığın altında, “Tedhiş
Planı (Ali Balkız)” Başlıklı Belgede; Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız’a
66/658
yönelik planın yer aldığı, “Tedhiş Planı (Mutafyan)” Başlıklı Belgede; İstanbul Eminönü’nde
bulunan Ermeni Patrikhanesi’nin krokisi ve Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın fotoğraflarının
ve bu şahsa yönelik planın yer aldığı, “Tedhiş Planı (Kazım Genç)” Başlıklı Belgede; Alevi-
Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç’e yönelik planın yer aldığı, ayrıca belgeler
arasında Ankara- Eryaman AVM alışveriş merkezi ile alakalı olarak planlanan eyleme ilişkin
çalışmaların olduğu tespit edilmiştir.
Suikast planları incelendiğinde ismi S-1 belgesinde yer almayan Muhammed Sarıkaya,
Oğuzhan Sağıroğlu, Kenan Temur, Fatma Cengiz, Yaşar Oğuz Şahin, Talat Komutan(K) Fahri
Kepek’in isimlerinin yer aldığı, planlarda bu kişilerin de görevlendirildiği anlaşılmıştır.

f. Sanık Mustafa Dönmez'de ele geçirilen Başbakan'a yönelik eylem planı :


Mustafa Dönmez’in Ankara ilindeki Askeri Lojmanlarda bulunan ikametinde yapılan
aramada, diğer verilerin yanı sıra 61 numarası verilen bir ajandanın kapağında bulunan cep
kısmında 2 adet A4 kağıdı üzerine çıktı olarak alınmış, aynı bölgeyi gösterdiği anlaşılan uzak ve
yakın mesafeli şekilde çekilmiş Başbakan'ın ikametinin bulunduğu binaya ait uydu
fotoğraflarının mevcut olduğu ve bu fotoğraflar üzerinde işaretlemeler yapıldığı tespit edilmiştir.

g. Gayrimüslim din adamlarına karşı İSMET REÇBER tarafından suikast yapılmasına


ilişkin eylem planı

h. Hüseyin Keskin'in eylem planı

ı. Değerlendirme :
Yapılan arama kapsamında ele geçirildiği belirtilen kroki ve belgelerin kaos ortamı
oluşturarak darbeye zemin hazırlamak için Türk - Kürt, Alevi - Sunni çatışması ile kitlesel
eylemler planlandığı şeklinde değerendirilebilmesi için illiyet bağının bulunmadığı, İsmet
REÇBER ile Hüseyin KESKİN'e yönelik iddiaya konu "eylem plan"larının tamamen soyut
nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.

B. CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU

Ele geçirilen belgelerde mevcut slayt sunumlarında, Cumhuriyet Çalışma Grubunun


Teşkilat ve Faaliyetleri başlıklı sunumda; Cumhuriyet Çalışma Grubunun yıkıcı, bölücü ve irticai
unsurlar ile bunların uzantılarının, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı giriştikleri eylem ve
faaliyetlerine karşı;
-Toplumsal refleksi harekete geçirmek,
-Dezenformasyon ile mücadele etmek,
-Özel istihbarat bilgilerini üretmek, kullanmak ve arşivlemek,
-Kurum kimliği adı altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem
ve faaliyetleri organize etmek maksadıyla, “Jandarma Genel Komutanın emirleri” ile “Bizatihi
kontrol ve denetimleri” altında görev yapmak üzere kurulduğu belirtilmektedir.
Bu belgelerde İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü emrine görevlendirilen personel
listesinde, J.Kur.Kd. Bnb. Mustafa Koç’un isminin yeraldığı görülmüştür.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003–2004 döneminde icra edeceği faaliyetlerin
şematize edilerek düzenlendiği, bu faaliyetlerin ise, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet
Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler başlıkları altında
planlama yapıldığı, Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve
bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti
çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür. Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000
mektup çalışması ve 50.000 SMS çalışması faaliyetlerinin, İnternet Faaliyetleri başlığı altında,
web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin, Akademik Faaliyetler
67/658
başlığı altında, İrticai faal.müc. sempozyumu, ünv.bil.çal. “aydınlarla yüzyüze...!” faaliyetlerinin,
İdari Faaliyetler başlığı altında, Arma dergisinin KRK. svy.de dağıtımı çalışması, Bölge
Komutanlıkları İrtica ile mücadele semineri ve irticai faaliyetle mücadele açısından il ve ilçelerin
sınıflandırılması çalışması faaliyetlerinin, Sanatsal Faaliyetler başlığı altında ise, Cumhuriyet
slayt gösterisi ve “şeriatın kestiği parmak” fotoğraf sergisi faaliyetlerinin planlandığı
görülmüştür.
Ulusal Birlik Dernekleri Oluşturulması: “Terör Örgütleri ve yabancı istihbarat
örgütlerinin siyasallaşma olarak adlandırılan Kürtçülük ve bölücülük faaliyetlerine karşı; doğu
illerinde yaşayan ulusal birlikten yana, orta sınıf zenginler ve ileri gelenler teşvik edilerek, her il
ve hatta ilçede Ulusal Birlik Dernekleri kurulması planlanmaktadır” ibarelerinin olduğu
görülmüştür.
Mahalli idareler genel seçimleri: Mahalli İdareler Genel Seçimleri Kapsamında;
“Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yurt genelinde AKP’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da
DEHAP’ın muhtemel başarılarını engellemek maksadıyla;
-Merkez sağda alternatif bir partinin güçlendirilmesi,
-AKP ve DEHAP’a karşı seçim ittifakı yapılması projeleri üzerinde çalışılmaktadır”
ibarelerinin olduğu görülmüştür.
Bu proje kapsamında her il ve ilçe sorumluluk sahasında;
-Açılan Kuran Kursu sayısı,
-İmam Hatip Okullarının öğrenci durumu,
-Nüfusa göre cami ve mescit miktarı,
-Camilerde ve mescitlerdeki toplam din görevlisi miktarı,
-İrticai yapılanma maksadıyla yürütülen bölgesel çalışmalar ve bu kapsamda
değerlendirilen vakıf, dernek, pansiyon, özel okul, aş evleri gibi faaliyet yürüten kuruluş ve
alanlar,
-Üniversite, fakülte, yüksekokullardaki irtica yanlısı öğrenci ve öğretim görevlisi sayısı,
-Bölgesel ve yerel yayın yapan gazete ve dergi sayısı,
-Radyo ve TV miktarı,
-Aşırı sağ ve irticai faaliyetlere meyilli siyasi partilerin aldıkları oy miktarı gibi somut
kriterler üzerinden sınıflandırma yapılacağı görülmüştür.
Belge içeriğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubuna ait devre raporlarının bulunduğu
görülmüştür.
Örneğin, 01 Aralık 2003 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubunun Devre raporunda:
Mahalli genel seçimler öncesi ortamın şekillendirilmesi, Vakit Gazetesi saldırılarına karşı
uygulanabilecek hareket tarzları, doğu ve güneydoğu’da ulusal birliği güçlendirmek maksadıyla
icra edilecek faaliyetlerin anlatıldığı görülmüştür.
Mahalli Genel Seçimler öncesi ortamın şekillendirilmesi başlığı altında, “merkez sağda
alternatif bir partinin yaratılamaması halinde AKP’nin seçimden fazlasıyla güçlenerek çıkacağı,
ANAP liderinin merkez sağ partilere ve gizli olarak DYP’ne birleşme talebinde bulunduğu, bu
yönde alınan bilgilere rağmen, taraflardan birinin desteklenmemesi halinde birleşmenin
gerçekleşmeyeceği” belirtilmiştir.
Ayrıca Partilerin son 10 yılda yapılan seçimlerde aldıkları sonuçların ayrıntıları ile
incelendiği, DYP, ANAP ve MHP’nin parti yönetiminde görev alan kadroları ve İl Başkanı
seviyesine kadar tespit edildiği, partide söz sahibi kişilerin biyografik istihbaratlarının yapıldığı
belirtilmiştir.
Yine, devre raporunda; Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin laiklik ve dinsel temelli
argümanlar yerine; Kamu Yönetimi Yasa Tasarısının ulusal birliğimizi ve üniter yapımızı tehdit
eden durumu, Irak, Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan politikalarındaki gayri milli yaklaşımlar,
Uzan grubuna yönelik tutumdaki sapmalar, Etnik köken ayrımcılığı yapması ve gayri ahlaki
tutum ve davranışları kullanılarak kamuoyunda küçük düşürülmesinin önem arz ettiği
belirtilmiştir. Vakit Gazetesinin saldırılarına karşı alınacak tedbirlerin ise legal ve illegal
68/658
faaliyetler olmak üzere 2 ayrı başlık altında belirtildiği, İllegal faaliyetler başlığı altında ise,
Gazete dağıtım sistemi ve dağıtım şirketi takibe alınarak, dağıtım araçlarına yönelik eylem
yapılması, gazetenin baskıya girdiği akşam saatlerinde, gazete binasının elektrik, gaz, yangın
güvenliği gibi alanlarına yönelik saldırı ve sabotajlarda bulunulması, ayrıca adam kaçırma,
tehdit, darp gibi yollara başvurulması yöntemlerinin, uygulanabilir ve etkin hareket tarzları
olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.
Sanık Ufuk Akkaya'nın ikametinde yapılan aramada ele geçirilen Seagate marka hard
disk içerisinde tespit edilen "UBH Örgütlenmesi.doc" isimli dosya incelendiğinde aynen; “Ulusal
Birlik Hareketi” başlığı altında, Örgütlenme Milli Hükümet, Türkiye’nin tüm sorunlarının gelip
dayandığı düğümdür. Bunun için milli kuvvetlerin birleştirilmesi ve harekete geçirilmesi şarttır.
Bu ise, bazı etkili araçlar yaratmaya, halkın sorunlarının çözümü için yürütülen mücadelenin
başına geçmeye ve örgütlenmeye bağlıdır.
Bir Esas, Dört Ayak
Önümüzdeki temel görevi ve izlenecek stratejiyi “Bir Esas, Dört Ayak” şeklinde formüle
etmek mümkündür. İşin esası, Millet-Ordu birliğinin sağlanmasıdır.
Bu görev yerine getirilirken dayanacağımız dört temel ayak ise şunlardır:
Halk hareketinin başına geçmek, Halk örgütlerini buna göre düzenlemek,
Ulusal Birlik Hareketi’nin ülke çapında örgütlenmesi,
Ulusal medya,
Millet-Ordu Birliği.
Metnin devamında;
UBH’nin Ülke Çapında Örgütlenmesi:
Her il ve ilçede sendika, oda, vakıf, dernek, siyasi parti temsilcileri ve etkin yerel
şahsiyetlerin bir araya getirip, Ulusal Birlik Hareketi’nin yerel ayaklarını kurmak zorundayız....
Ulusal Birlik Hareketi’nin yerel birimlerinin kurulması halinde, yerel medyayı ve yerel
gazeteleri son derece etkili kullanabilmenin olanakları da doğacaktır.
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığından emekli olduktan
sonra darbe faaliyetlerini yürütmek amacıyla başkanlığını yaptığı Ulusal Birlik Hareketi
platformu da 3 Mart 2004 tarihinde kurulmuştur. Bunu yine Sanık Mehmet Şener Eruygur’dan
ele geçirilen “Ulusal Birlik Hareketi Eylem Planı 2007-2008” kapak sayfalı dokümandan
anlıyoruz. Doküman içeriğinde; birinci sayfasında “Ulusal Birlik Hareketi Platformu Ankara”
başlıklı “25 Eylül 2007” tarihli belgede konu bölümünde ‘Ulusal Birlik Hareketi Eylem Planı”
yazdığı “ Genel” alt başlığı altında “3.3.2004 tarihinde teşkil edilen Ulusal birlik Hareketi
Platformu, başta Cumhuriyet Mitingleri olmak üzere rejimin ve devrimlerin korunması
konusunda şimdiye kadar kendisine düşen görevleri büyük bir heyecan ve vatanseverlik duygusu
ile yerine getirmiştir.” şeklinde başladığı, ..., Sanık Mustafa Özbek'ten aramalarda ele geçirilen,
doküman incelendiğinde "14 Nisan 2007 tarihinde yapılacak olan "Cumhuriyet Mitingi" Taslak
Programı" başlıklı olduğu, ..."Konuşmacılar" alt başlığında A)Mustafa Özbek ve D) Tuncay
Özkan" şeklinde yazılı olduğu görülmüştür.

Mahkemenin Kabulü :
Sanık Mehmet Şener Eruygur’ un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde
yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD, sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen 48 nolu
CD ve sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’ndan ele geçirilen Data Travaler Kingston Marka 2
Gb’lık flash bellek içerisinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu Kuruluş ve Teşkilatı ile Devre
raporlarına ilişkin power point sunumları tespit edilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından
14 Ağustos 2008 tarihli yazısında “CÇG EKİBİ” isimli Word dosyası ile diğer Cumhuriyet
Çalışma grubunun oluşumuna ilişkin belgelerin TSK iç mevzuatına göre düzenlenen gizli/önemli
olmayan bilgi ve belgelerden olduğu resmen kabul edilmiştir. Bu nedenle sanıklar tarafından
Cumhuriyet Çalışma Grubu diye bir grup bulunmadığı kendilerinin ilk defa bu soruşturma ve
69/658
kovuşturma sırası ve nedeniyle duydukları şeklindeki savunmaların doğruyu yansıtmadığı
anlaşılmıştır. Dolayısıyla elde edilen bu bilgilerden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini
Jandarma Genel Komutanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı
bünyesindeki İstihbarat Yönetim Şubesinde gerçekleştirdiği değerlendirilmiştir.
Sanıklar Mustafa Özbek, Mehmet Haberal, Mustafa Ali Balbay, Ahmet Hurşit Tolon,
Mehmet Şener Eruygur, Doğu Perinçek ve arkadaşları ile Sinan Aydın Aygün’ün sözkonusu
mitingleri bizzat organize ettikleri, görev paylaşımı yaptıkları ve faaliyet içinde yer aldıkları
anlaşılmıştır. Sanık Mehmet Şener Eruygur görevde iken Bülent Berkarda başkanlığında
yürütülen faaliyetleri bizzat Cumhuriyet Çalışma Grubu aracılığıyla yönetip yönlendirdiği
emekli olduktan sonra da faaliyetleri bizzat kendisi yürütmek üzere platformun başkanlığına
geçtiği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi eylem planları düzenleyerek diğer sanıklarla birlikte
Cumhuriyet mitingleri adı altında örgütsel eylemler düzenlediği anlaşılmıştır.
Belgelerin incelenmesinde; Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Cumhuriyet
Çalışma Grubu adı altında illegal bir yapı oluşturulduğu ve bu oluşumun bir taraftan “Yıkıcı,
bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede darbe zemini oluşturmak için birçok
legal-illegal faaliyetler planladıkları, yapılan araştırmalarda da bu faaliyetlerin bir kısmının
uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu slaytların tamamı incelendiğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun ülkede
irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık
sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve toplantılar düzenlediği ve bu çerçevede zaman zaman
Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket
ettiği, ayrıca irtica ile mücadele adı altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve birçok kamu
kuruluşlarında görevli bulunan vatandaşlarımızı siyasi, dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre
ayrıştırarak fişleme faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilmiştir.

Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Cumhuriyet ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle
ilişkisininsomut delilleri ile ortaya konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt
dışında hukuki mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa
Komitesinin, kanıtları gösterilmeden örgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir.",
devamla, "Örgüt dokümanıolarak kabul edilenProje-Kitleşim belgeleri ile Cumhuriyet Çalışma
Grubu'na ilişkin belgelerin içinde bulunduğu Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçtiği ileri
sürülen 5 nolu Harddisk ve diğer dijital veriler ile Poyrazköy Davası olarak bilinendava
kapsamında ele geçendijital delillerle ilgili manipülasyon yapıldığına ilişkin hükümden sonra
ortaya çıkan raporlar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde “ İrtica İle Mücadele Eylem Planı
ilebağlantılı Erzincan Davası” olarak bilinen dava da ve Balyoz Davasında yeniden yargılama
üzerine verilen beraat kararı ile sanık Yüksel Dilsiz'in hükümden sonra verdiği28.09.2015
havale tarihlidilekçesi içeriği de gözetildiğinde örgütün varlığına ilişkin yeniden hukuki
değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmalıdır." şeklinde değerlendirme yapılmıştır.

Değerlendirme :
Cumhuriyet Çalışma Grubu adlı oluşumun, iddiaya konu ve dosyadan tefrik edilen
darbe planları ile irtibatının maddi delillerle ilişkilendirilemediği, bu oluşuma ilişkin ele geçen
yazılı belgelerin Yargıtay ilamında hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri ile ele geçirildiğinin
belirtildiği, bu oluşumca düzenlendiği iddia edilen "Cumhuriyet Mitinglerinde" açılan "ordu
göreve" pankartını açan ilgili şahısların dosyamız sanıkları tarafından yönlendirildiğine dair
maddi delil bulunmadığı, bu haliyle sözkonusu faaliyetlerin örgütsel ilişki olarak kabul
edilemeyeceği değerlendirilmiştir.

C. BİLGİ DESTEK PLANI, PROJE, KİTLEŞİM ve İRTİCA İLE


MÜCADELE EYLEM PLANI
70/658
Bu bölümde, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih
2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamında belirtilen planlara ilişkin mahkemenin
değerlendirmeleri aktarılmış, devamında Yargıtay ilamında belirtilen hususlar ile birlikte
değerlendirmemiz / mütaala açıklanmıştır.

a.Bilgi Destek Planı


İrticayla Mücadele Eylem Planının ıslak imzalı orijinalinin gönderildiği ihbar
mektubunda “EK-B: Cunta Tarafından Hazırlanmış Bilgi Destek Çalışması” olarak belirtilen,
T.C Genelkurmay Başkanlığı Ankara başlıklı, EYLÜL 2007 tarihli, HRK:1700-…- 07 sayılı,
Bilgi Destek Planı konulu, GİZLİ ibareli, 5 sayfadan ibaret, Genelkurmay Başkanı Emriyle
Hrk.Bşk. Korgeneral Nusret Taşdeler adına imzaya açılmış, eklerinde EKA Bilgi Destek Planı ve
EK-B Özel Dağıtım Planı yer aldığı belirtilen, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 09
Haziran 2011 tarih ve 2011/367 sayılı cevabi yazısında “söz konusu belgeye kayıtlarda
rastlanılmadığı, Askeri Savcılık tarafından düzenlenen 12 Mayıs 2010 tarihli iddianamede söz
konusu belgenin tamamen sahte olarak düzenlenmiş bir belge olduğu kanaatine varıldığı”
belirtilen belge incelendiğinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili birtakım AK Parti karşıtı
değerlendirmelerin yer aldığı, aynı zamanda bu belgenin de yine İrticayla Mücadele Eylem
planında olduğu gibi AK Parti’ye yönelik bir takım eylemleri hedeflediği anlaşılmıştır.

b. Proje İsimli Belge


Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde yapılan aramada elde
edilen ve 5 ile numaralandırılan hard disk içerisinde d\ ikk\ genkur bsk takdimi\ genkur bşk.
takdim\ tema taslak şeklindeki sıralı klasörlerde yer alan “Proje” isimli 2 sayfadan ibaret
word617 belgesi içerisinde Çalışmada Kullanılabilecek Tema Teklifleri başlığı altında,
"Milliyetçi partiler AKP den en fazla oy alabilecek partilerdir. Ermenistan ve Yunanistan ile
ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberler sürekli gündemde tutularak milliyetçi partilerinin
AKP den oy eksiltmeleri sağlanacaktır. AKP mensuplarının dindarlık kisvesi altında halkın dini
duygularını istismar ederek kendi zenginlerini yarattıkları ortaya konulacaktır..." gibi anlatımlar
bulunduğu, Proje isimli belgenin teknik özellikleri incelendiğinde Alaettin Sevim isimli
kullanıcıtarafından 02.03.2008 tarihinde oluşturulduğu ve aynı kullanıcı tarafından 21.03.2009
tarihinde son kez kaydedildiği tespit edilmiştir. Bahse konu belge içerisinde yer alan hususlarla
"İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli belgede yer alan hususların büyük oranda aynı
olduğunun görüldüğü, "PROJE" İSİMLİ BELGE" Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan
arama neticesinde elde edilen belgeler arasında yer alan "PROJE" isimli word belgesi
incelendiğinde bahse konu belgenin, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında hakkında
işlem yapılan Serdar Öztürk isimli şahıstan elde edilen ve yine İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına posta yolu ile gönderilen 30.09.2009 tarihli imzasız ihbar mektubunun ekinde
ıslak imzalı orijinali gönderilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı GİZLİ ibareli
Dr.Dz.P.Kur.Kd.Albay Dursun Çiçek" imzalı belgenin taslağı niteliğinde olduğu, İrticayla
Mücadele Eylem Planında yer alan hususların aynısının "PROJE" isimli, "Çalışmada
Kullanılabilecek Tema Teklifleri" başlıklı belgede de yer aldığının görüldüğü anlaşılmaktadır.

c. İrticayla Mücadele Eylem Planı


Sanık Serdar Öztürk’ün Ankara'da mevcut Aden Hukuk Bürosunda 04.06.2009 tarihinde
yapılan arama neticesinde mühürlenen ve hakim huzurunda mührü açılan belgeler içerisinde
bulunan “İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI başlıklı GİZLİ ibareli
Dr.Dz.P.Kur.Kd.Albay Dursun Çiçek” imzalı belgenin, Proje isimli belgede yer alan birçok husus
ile aynı veya benzer şekilde yer aldığı anlaşılmıştır.
İrticayla Mücadele Eylem Planı, özetle ;
1-Durum "İrticai gruplar tarafından TSK başta olmak üzere devletin resmi kurumlarını
71/658
yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, Ergenekon adı altında TSK’ya büyük emekleri
geçmiş emekli ve muvazzaf askeri personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye
çalışılmaktadır."
a.Düşman Unsurlar "Atatürk ilke ve inkılâplarını ortadan kaldırarak, laik, demokratik,
sosyal hukuk devletini yıkmak ve yerine dini esaslara dayalı bir rejim kurma hedefleri
engelleyecek tek kurum olarak TSK’ yı görmekte, Elde ettikleri TSK’ yı yıpratıcı bilgi ve belgeleri
kendilerine müzahir medya organları kanalıyla yayınlamakta, Halkın yoğun ilgi gösterdiği birlik
ve beraberlik mitinglerini Ergenekon tarafından maksatlı olarak planlanmış gibi göstermekte,
TSK’ nın Ergenekon çatısı altında, başta PKK terör örgütü olmak üzere çeşitli terör örgütleriyle
işbirliği yaptığını iddia etmekte, Üst düzey komutanlar hakkında Yahudi, Ermeni, Sabetaycı vb.
oldukları şeklinde asılsız haberler yapılmakta, Kamuoyunu meşgul etmek ve bilgi kirliliği
yaratmak üzere TSK personeline ait olduklarını iddia ettikleri ses ve görüntü kayıtlarını
yayınlamaktadırlar."
b.Dost Unsurlar
2-Vazife "İrticai oluşumların içyüzünü göstererek, bu konudaki tereddütlere son vermek
ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak, Ergenekon kapsamında
yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, TSK’ ya yönelik olarak yapılan olumsuz
propagandalara son vermektir."
3-İcra "Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma
hayalinde bulunan AKP hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu
başta olmak üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyu
desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir."
a.Planlama ve Genel Faliyetler
b.Medya Faaliyetleri
c.Kara Probaganda Faaliyetleri başlıkları altında tanzim edilmiştir.

İrticayla Mücadele Eylem Planı başlıklı belgenin Proje isimli belgeye nazaran sistematik
bir hale getirilmiş olduğu, yine Proje isimli belgenin oluşturulma tarihinin 02.03.2008 olduğu,
İrticayla Mücadele Eylem Planının ise ilk olarak 04.06.2009 tarihinde yapılan bir aramada ele
geçirildiği, Proje isimli belgenin planın hazırlanmasını isteyenlere sunulmak üzere hazırlandığı
ve Proje isimli belgenin Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planının taslak metin
hali olduğu, Dursun Çiçek ve belgenin hazırlanmasında katkısı olanlarca düzenli bir plan haline
getirildiği kanaati oluşmuştur.

d. Kitleşim
Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada; 5 Nolu hard disk içerisinde D\İKK
isimli sıralı klasörlerde bulunan Kitleşim isimli excel belgesi incelendiğinde, belgenin “Sayfa1,
Üretim_Ekibi, dağıtım_kanalı, Sayfa3” isimli 4 (dört) ayrı çalışma sayfasından oluştuğu, Sayfa1
isimli çalışma sayfasında İnternet ekipleri kurulmalı ibaresinin karşısında Teknik, İçerik
ibarelerinin, Sivil dağıtım ağları geliştirilmeli ibaresinin karşısında mail grupları, siteler
ibarelerinin yer aldığı ve sayfanın en altında mail listeleri toplanmalı, medya iletişim
koordinasyon ibarelerinin yer aldığı, üretim ekibi olarak sınıflandırılan grup içerisinde İrticayla
Mücadele Eylem Planının altında imzası yer alan Dursun Çiçek’in de ismi yer aldığı, Kitleşim
isimli belgenin teknik özellikleri incelendiğinde ikk isimli kullanıcı tarafından 08.04.2003
tarihinde oluşturulduğu, Alaettin Sevim isimli kullanıcı tarafından 04.05.2008 tarihinde son kez
kaydedildiği görülmüştür. İçerisinde sivil şahıslar, emekli ve muvazzaf askerlerin bulunduğu
organize bir grup vasıtası ile internet üzerinden bazı faaliyetlerin planlandığı, bu amaçla üretim
ve dağıtım gruplarının oluşturulduğu, mail ağlarından istifade edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Belgenin oluşturulma tarihinin 2003 ve son kaydetme tarihinin 2008 olduğu dikkate alındığında
ise belgenin içerik itibariyle durağan olmayıp zamanla birtakım güncellemelere tabi tutulmuş
olabileceği kanaatine varılmıştır.
72/658
e. Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında,
- "Örgüt dokümanıolarak kabul edilenProje-Kitleşim belgeleri ile Cumhuriyet Çalışma
Grubu'na ilişkin belgelerin içinde bulunduğu Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçtiği ileri
sürülen 5 nolu Harddisk ve diğer dijital veriler ile Poyrazköy Davası olarak bilinendava
kapsamında ele geçendijital delillerle ilgili manipülasyon yapıldığına ilişkin hükümden sonra
ortaya çıkan raporlar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde “İrtica İle Mücadele Eylem Planı
ilebağlantılı Erzincan Davası” olarak bilinen dava da ve Balyoz Davasında yeniden yargılama
üzerine verilen beraat kararı ile sanık Yüksel Dilsiz'in hükümden sonra verdiği28.09.2015
havale tarihlidilekçesi içeriği de gözetildiğinde örgütün varlığına ilişkin yeniden hukuki
değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmalıdır.",
- "Örgütün varlığına delil kabul edilen Proje-Kitleşim dijital dokümanlarının yer aldığı
06.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü
İstihbarat Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları altında bulunan5 nolu Harddiskinİstanbul
Anadolu 4. AğırCeza Mahkemesi'nin 31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas 2015/143 karar sayılı
kararında 5nolu Harddiskte normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak biçimdealtı ayrı
zamanda, saati güncel olmayan,bir bilgisayardantarih sıralamasına uymaksızınveriler
yüklenmesi vekullanılan yazı fontlarının ilk kullanım tarihleri ve yükleme tarihlerine göre
çelişkiler bulunması nedeniylesahte olarak oluşturduğu yönünde kuvvetli şüphe bulunduğuna
karar verilmiştir." ,
- "“Balyoz Davası” olarak bilinen İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas, 2015/143 Karar sayılıdosyasındaki mahkumiyet hükmüne
esas alınan dijital delilerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve değiştirilme tarihi üst
verileri arasında çelişkiler bulunması, donanma komutanlığında ele geçirilen 5 nolu Harddiske
normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak şekilde 6 ayrı zamanda saati güncel olmayan bir
bilgisayardan tarih sıralamasına uymaksızın veriler yüklenmesi, son olarak 28/07/2009
tarihinden sonra toplu şekilde veri yüklendiğinin anlaşılması, “calibri” ve “cambria” yazı
tiplerinin office open xml referanslarının microsoft office yazılımlarda ilk kullanılma tarihleri
dikkate alındığında belgelerin oluşturulma tarihinde de çelişkiler bulunması, mahkumiyet
hükmüne esas tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kişi yönünden birçok çelişkiler bulunması,
belgelerin oluşturulma tarihlerinden çok sonraki durum ve olayları içermesi dikkate alındığında,
sahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD'1er dışındaki dijital delillerin de
sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluştuğubu nedenle suç duyurusunda
bulunulduğu anlaşılmıştır.",
- " Dosyamızdaörgütünİrtica İle Mücadele Eylem Planının uygulanmaya konulduğu
kabul edilen“Erzincan Davası” olarak bilinenYargıtay 11. Ceza Dairesinin ilk derece
mahkemesi sıfatıyla yaptığı yargılama sonucu verdiği 13.11.2015tarih ve 2012/1E.-2015/4 K.
sayılı kararı ile yargılanansanıklarınberaatine ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları
hakkındasuç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği anlaşılmıştır."
- "Her ne kadar mahkemece, sanığa atılı suçlarıngörev kapsamında kalmadığı ve
eylemlerin görevi ile ilgili bulunmadığı kabul edilerek yargılamaya devamla karar ittihaz
olunmuş ise de; sanığa isnat olunan suçlara ilişkin iddia edilen eylemlerin (İnternet Andıçları ve
Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılama neticesi beraat kararı ile sonuçlanan
dosyada ana belge olarak yer verilen İrticayla Mücadele Eylem Planı çalışmalarının sanığın
bilgisi dahilinde yapıldığı, yürütülmekte olan Ergenekon soruşturmaları ile ilgili olarak
Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde yaptığı basın açıklamaları, ayrıca sanığın bilgisi
haricinde üçüncü kişilerin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, açıklamalar ve
belgelerde sanığın isminin geçmesi nedeniyle bu kişilerleörgütsel bağ içerisinde bulunduğu
yönündeki ve benzeri kabuller) yürütmekte olduğu Genelkurmay Başkanlığı görevinin kendisine
sağladığı kolaylık ve avantajla gerçekleştirildiği, yine, atılı eylemleringörevdeki yetkiyi kötüye
73/658
kullanma yönünden tartışılması gerektiği nazara alındığında, atılı suçlara ilişkin eylemlerin
sanığın doğrudan göreviyle ilgili olduğu anlaşılmıştır. ",
- "Sanık Dursun Çiçek müdafiinin hükümden sonra temyiz aşamasında Dairemize
sunduğu dilekçe ekinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan 3 kişilik adli tıp uzmanı
bilirkişi tarafından tanzim edilen belge inceleme raporunda “irtica ile mücadele eylem planı”
başlıklı dokümandaki “sanık Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın basit tersimli ve taklidinin
nispeten kolay oluşu nedeniyle zayıf ihtimalle Dursun Çiçek'in eli ürünü olabileceği, ancak
bunun kesin olarak belirlenemediği”nin tespiti karşısında ilgili soruşturma evrakı ve bahse konu
rapor mahkemeye celp edilip incelenerek bu konuda alınmış diğer raporlarla birlikte
değerlendirilip belgedeki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edildikten
sonra hukuki durumunun buna göre tayininin gerektiğinin düşünülmemesi" şeklinde
değerlendirmeler yapılmıştır.

f. Değerlendirme :
Yargıtay ilamında geçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan "irticayla
mücadele eylem planına" ilişkin 3 kişilik adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen belge
inceleme raporunun dosyaya getirtildiği, kitleşim, proje ve irtica ile mücadele eylem planı
belgelerinin elde ediliş şekli ve aramaların hukuka aykırı olması itibariyle bu belgelere itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ergenekon soruşturmasında ele
geçirilen, “İrtica İle Mücadele Eylem Planı”nı Erzincan’da uygulamaya koyarak, “terör örgütü
üyesi olmak” suçunu işledikleri iddiasıyla yargılanan, eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner, eski 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve MİT görevlilerinin de aralarında
bulunduğu 14 sanığın beraatine karar vermiştir.
"İrticayla Mücadele Eylem Planı"na ilişkin, Yargıtay bozma ilamına konu bilirkişi
raporlarını düzenleyen ilgili bilirkişi kamu görevlileri hakkında, 2014/116784 sayılı dosyadan
tefrik edilen 2016/157393 soruşturma dosyasından 2016/44086 esas ve 2016/4759 sayılı
iddianame ile FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla TCK 314/2, TCK 276 maddeleri gereğince
cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

D. İNTERNET ANDICI

Bu bölümde internet andıcı olarak bilinen Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde


oluşturulan birim tarafından kurulan ve yönlendirilen internet sitelerine ilişkin mahkemenin
yaptığı değerlendirme, Yargıtay ilamı ve sonuç olarak değerlendirme yapılmıştır.

Mahkemenin Kabulü :
İstanbul Emniyet Müdürlüğü e-mail ihbar hattında gönderilen 29.06.2009 tarih ve 6683
nolu e-mail ihbarıiçeriğinde; “Son günlerde ülkemizin gündemini meşgul eden Dursun Çiçek ismi
etrafında yapılan tartışmalar benim gibi çok sayıda TSK mensubunu rahatsız etmektedir. Size
Dursun Çiçek isimli bu cuntacı şahıs hakkında konuşulan konularla ilgili bilgi vermek
istiyorum…. Dursun Albay hükümet karşıtı yayın yapan turkatak.com ve dini gruplar hakkında
yayın yapan irtica. org sitelerini de yönetiyor. Bu sitelere içerik sağlıyor. Bu sitelerin
genelkurmay tarafından psikolojik maksatlı hazırlandığı gazetelerde de yer almıştı. Özellikle
PKK, Ermeni sorunu ve Ergenekon içerikli yazılar yazıyor. Yazılarını emaille üstlerine ve
tanıdıklarına sunarak ilişkilerini hep sıcak tutmaya çalışıyor." Şeklinde ibareler yer almaktadır.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen 30.09.2009 tarihli imzasız ihbar


mektubunun ekinde İrticayla Mücadele Eylem Planının ıslak imzalı orijinali de yer almaktadır.
74/658
İrticayla Mücadele Eylem Planında yer alan hususların uygulama alanlarından birisinin
de bu internet siteleri olması, yine söz konusu sitelerin 2008 yılı Ocak ayına kadar Dursun
Çiçek’in kontrolünde yayın yapmaları, Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele eylem planının
kamuoyuna yansımasının ardından söz konusu sitelerin arşiv kayıtlarının silinmesi ve diğer
deliller iki dosya arasındaki bağlantıları açıkça ortaya koymaktadır.
İhbar mektubunun ekinde yer alan internet siteleri andıcının, Cemal Gökçeoğlu
tarafından imzalanmış ve Dursun Çiçek adına imzaya açılmış, Bağlantı Noktası: Yzb.Murat
Uslukılıç olarak belirtilmiş, İnternet Siteleri konulu, Nisan 2009 tarihli Gizli ibareli üst
yazısında; “Bilgi Des..D.Bşk.lığının İnternet sitesi faaliyetlerinin yeniden yapılandırılması
maksadıyla hazırlanıp komuta katından onayı alınan andıç ekte sunulmaktadır.” Şeklinde
ibarelerin yer aldığı,
Andıçın ise Yzb. Murat Uslukılıç imzalı, Nisan 2009 tarihli, Gizli ibareli, Harekat
Başkanlığı’ndan Genelkurmay İkinci Başkanına hitaben yazılan, Andıç başlıklı olduğu
görülmektedir. Andıçın paraf bölümünde ise Des.Ş.Md.Alb.C.Gökçeoğlu, 1'nci Bilgi
Des.Ş.Md.Alb.S.Özüer, 2'nci Bilgi Des.Ş.Md.Alb.İ.Göktaş, 3'ncü Bilgi Des.Ş.Md.Alb.D.Çiçek,
4'ncü Bilgi Des.Ş.Md.Alb.H.Gülbahar, Bilgi Destek Gr.K.Alb.O.Güçlü, Bilgi Destek Daire
Başkan Vekili Tuğg.M.Bakıcı, Hrk. Bşk. Korg. M.Eröz, İsth. Bşk. Korg. İ.H.Pekin, MEBS Bşk.
Kora. M.Otuzbiroğlu, Adli Müşavir Tuğg. H.Çubuklu, II'nci Bşk.Org.H.Iğsız’a ait parafların
olduğu ve H.Iğsız’a ait parafın karşısında Sn.K’a arz şeklinde el yazması bir not olduğu
görülmektedir. Andıç içeriğinin;
"KONU:
İnternetin sağladığı iletişim imkanlarını kullanarak devleti ve kurumu yıpratmaya
yönelik propagandayı etkisiz kılmak ve kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla kullanılması
planlanan internet siteleri hakkında onay almaktır." ...
"4- SONUÇ VE TEKLİFLER:
İnternetin sağladığı iletişim imkanlarını kullanarak Türkiye ve kurumu yıpratmaya
yönelik propagandayı etkisiz kılmak ve kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla “5651 sayılı
İnternet ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla
mücadele edilmesi hakkında kanun”da belirtilen maddeler esas alınarak internet sitelerinin
faaliyete geçirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmektedir.
Konu ile ilgili yasal düzenlemelere uygun olarak, internet site yayınlarının, internet
sitelerinin alan adları alınırken girilecek olan kayıt bilgilerine o siteyi yönetecek olan ilgili şube
müdürünün gerçek kimlik bilgilerinin (Adı, Soyadı, Kredi Kartı numarası ve e.posta adresi)
yazılması sağlanacaktır.
c- Kurumun tanıtımı, belirlenen hedef kitlelerin bilgilendirilmesi ve kamuoyu
oluşturulması kapsamında, bahse konu internet sitelerinin; gerekli bilgi güvenliği tedbirleri
alınarak hizmetine sunulmasını, tensip ve emirlerine arz ederim.” şeklinde olduğu,
Soruşturma aşamasında site içerikleri ile ilgili Genelkurmay Başkanlığı’nın cevabi
yazısında, söz konusu yayınların ve haberlerin sitelerin kuruluş amacıyla bağdaşmayacağı,
haberleri ekleyenlerin görev ve yetki aşımı yaptıkları vurgulanmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15.02.2010 tarih ve 2010-164 sayılı cevabi
yazısı ekinde yer alan soruşturma evrakları da incelendiğinde, dosyada mevcut 23.06.2009 tarihli
tutanakta Bilgi Destek Daire Başkanlığında kullanıldığı belirtilen 26 bilgisayar ve (5) sunucunun
20.06.2009 tarihinde (35) kez güvenli sil işlemine tabi tutulduğu, tutanakta Mehmet Bülent
Sarıkahya, Murat Uslukılıç, Cemal Gökçeoğlu ile birlikte toplam (7) kişinin isminin yer aldığı
görülmüştür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 30.09.2009 tarihli ihbarda ise, sivil
savcılığın olaya el koyması gündeme gelince, Dursun Çiçek ve ilgili şubenin bilgisayarları ile
ana sunucularının 19-20-21 Haziran 2009 tarihinde (35) kez geri getirilmeyecek şekilde silindiği
belirtilmektedir. Tutanakta silme işlemine tabi tutulduğu belirtilen bilgisayarlar ve sunucuların
BİM numaraları, ihbarda geçen BİM numaraları ile karşılaştırıldığında, 24248 ve 24571 BİM
nolu bilgisayarlar hariç diğer bilgisayarların ihbarda silindiği belirtilen bilgisayarlardan oldukları
75/658
tespit edilmiştir.
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya, Haziran'da Dursun Çiçek'le alakalı İrticayla Mücadele
Eylem Planı medyaya yansıdıktan sonra bu sitelerin kullanımdan kaldırıldığını, bu sitelerin
aslında görünüşte resmi siteler olduğunu, ancak bazı sitelerin içerik olarak andıcın dışında kalmış
olabileceğini, site içeriklerinin 2009 yılı Haziran ayında Genelkurmay İşletme Şube Müdürlüğü
tarafından yukarıdan gelen bir emir üzerine imha edildiğini, kendisinin sadece silme işlemine
nezaret ettiğini, bu silme işleminin kendisinin de tuhafına gittiğini, 10 yıldır bu siteler için gece
gündüz bir şeyler üretmeye çalıştıklarını, ancak sitelerin amacı dışında yayınlar yer aldığından
gerek birden Dursun Çiçek olayı patlak verince 35 kez verilerin silinmesine nezaret ettiğini,
silenin MEBS Şube Müdürü olduğunu, silme işlemlerinin de emirle yapıldığını, silme emrinin
Mustafa Bakıcı'dan geldiğini, ancak ona da yukarıdan emir geldiğinin söylendiğini, MEBS
Şubeye yazı yazıldığını, yazılan yazıya istinaden silindiğini, evrak imha işleminden sonra
bilgisayarların silinme işlemlerinin yapıldığını, silme işleminin amacını bilmediğini, ancak kendi
silme işlemlerine başlamadan önce Dursun Albayın olduğu 3. Şubede wipeleme işlemleri
yapıldığını, ondan sonra diğer şubelerinkinin yapıldığını ifade etmiştir.
Andıcın EK-A’sını oluşturan listeler incelendiğinde, Günlük Olarak Takip Edilen Türkçe
Yayın Yapan İnternet Siteleri başlığı altında 292 adet internet site isminin bulunduğu, bu siteler
ile ilgili olarak yayın politikası başlığı altında; “alevi sitesi, bölücü internet sitesi, AKP karşıtı,
AKP yanlısı, solcu internet sitesi, Fethullahçı, Savaş Karşıtları, irticai internet sitesi, ulusalcı
haber sitesi, Anarşist internet sitesi, devrimci, TSK karşıtı, milliyetçi haber sitesi…vb.” şeklinde
ibarelerin yer aldığı, Günlük Olarak Takip Edilen Yabancı Dilde Yayın Yapan İnternet Siteleri
başlığı altında 138 adet internet sitesinin isminin bulunduğu, bu siteler ile ilgili olarak yayın
politikası başlığı altında “ermeni web sitesi, bölücü yayın yapan site, haber sitesi, strateji
sitesi…” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür.
Andıcın EK-C’si olan Güvenlik Tedbirleri (İnternet Sitelerinin Güvenliğini Sağlamak
Maksadıyla Alınan Tedbirler) başlıklı belgede, internet sitelerinin güvenliğini sağlamak
maksadıyla kullanılan güvenlik yazılımları, antivirüs programları ve işletim sistemi ile ilgili
bilgilerin yer aldığı, ayrıca İnternet sitelerinin yedeklemelerinin günlük, haftalık ve aylık olarak
yapıldığı belirtildiği görülmüştür.
İhbar mektubunun EK-B’si olan 1 sayfadan ibaret belgede, “Gnkur Bilgi Destek Daire
Başkanlığı Destek Şube tarafından kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla illegal bir şekilde
işletilen internet siteleri:” başlığı altında; irtica.org ve bu siteye yönlendirilen www.naksilik.com,
www.geocities.com/fethullahgercegi, www.nursi.info, www.irtica.net, ... www.tskasker.com,
www.turkatak.gen.tr ve bu siteye yönlendirilen www.turkuz.info ve www.turkler.info
www.turkses.com ve bu siteye yönlendirilen www.turkeyturks.com, www.turksturkey.com,
www.turkses.net, www.turkses.org, ..” şeklinde site isimlerinin belirtildiği görülmüştür.
Kovuşturma konusu internet siteleri 04 Şubat 2009 tarihinde deşifre olduktan sonra
derhal andıç hazırlama faaliyetlerine başlanıldığı, sanık Dursun Çiçek’in andıcı bizzat kendisinin
hazırlamadığı yönündeki savunmalarının aksine ilk olarak Dursun Çiçek tarafından andıç
hazırlandığı sonrasında andıcın el değiştirerek son halini aldığı, ilk hazırlanan andıç altında sanık
Dursun Çiçek’in isminin bulunduğu, sonrasında bu ismin sanık Murat Uslukılıç ile değiştiği,
yine onay makamı olarak önce ikinci başkan olarak Hasan Iğsız’ın yazıldığı, imzalanan andıçta
ise ikinci başkana paraf açılıp onayın Genelkurmay Başkanı Mehmet İlker Başbuğ’a arz edilecek
şekilde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Hazırlanan ilk andıçta, işletilen internet sitelerinin kanuni dayanağı olarak Bilişim Ağı
Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkındaki Kanun gösterilirken sonradan
düzenlenen andıçlarda kanuni dayanak olarak 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun
kullanıldığı anlaşılmıştır.

2006 yılında irtica.org isimli internet sitesinde başlatılan bu yasadışı faaliyetin en temel
76/658
hedefinin 3 Kasım 2002 seçimleri sonrası hükümeti kuran Adalet ve Kalkınma partisinin
istikrarlı durumu ve giderek artma eğilimi gösteren halk desteğinin önüne geçilmesidir. Yine
www.turkatak.gen.tr isimli sitede de benzer minvalde yayınlar ile hükümetin yıpratılmaya
çalışıldığı anlaşılmıştır. www.irtica.org isimli sitede işlenen temaların yazılı olduğu bir belgede;
ülkede çağdaş yaşamdan ve laik Cumhuriyet değerlerinden uzak yaşama özlemi çeken çeşitli
tarikat ve cemaatlerin olduğu, bazı kişi ve kurumların da doğrudan veya dolaylı olarak irticayı
destekledikleri şeklinde hususların yazılı olması, irtica.org isimli sitede ise bu temalara paralel
olarak bir yandan dini istismar eden terör örgütleri ve şeriatla yönetilen ülkelerden birtakım
haberler yayınlanırken diğer taraftan iktidarın faaliyetlerini eleştiren ve bu anlayışla
özdeşleştirmeye çalışan haberlerin bir araya toplanması, hükümetin irtica ile birlikte
algılatılmaya çalışılmasının açık bir göstergesidir.
Kovuşturmaya konu internet sitelerinin bu yöndeki faaliyetleri dosyada yer alan site
yayınlarından açık olarak anlaşılmaktadır. Her ne kadar medyada yer almış olsa da iktidar karşıtı
haber ve köşe yazılarının devletin imkanları ile kurulan ve yine bu imkanlar ile işletilen internet
sitelerinde bir araya toplanması iyi niyetle açıklanamayacak kadar açık bir yasadışı faaliyettir.
Ayrıca bu yönde faaliyetlerin sadece açık kaynaklardan toplanan haberleri siteye eklemekle
sınırlı olmadığı, bizzat bazı sanıklar tarafından hazırlanan aynı doğrultudaki yayınların siteye
eklendiği anlaşılmıştır.
Dava konusu internet sitelerinin içerik bilgilerinin de yer aldığı bilgisayarların silinmesi
sebebiyle site içerik bilgileri birçok internet sitesinin arşiv kaydını tutan www.archive.orgisimli
siteden temin edilerek soruşturma dosyasına konulmuştur. Başlı başına bu içeriklerin silinmesi
sakınılan ve çekinilen içeriklerin olduğunu ortaya koymuştur. Sanıkların bir kısmı da silinmenin
yanlışlığı ile ilgili beyanda bulunmuşlardır. www.archive.org isimli siteden temin edilen içerik
bilgilerinin doğruyu yansıtmadığı ve delil niteliği olmadığı birçok sanık ve müdafileri tarafından
ileri sürülmüştür. Mahkeme naip hakimliğinin 11.2.2013 tarihli rapor ve ekleri incelendiğinde,
site içeriklerine ilişkin www.archive.org isimli siteden temin edilen içeriklerle, iddianame ek
klasörlerinde yer alan ve hükümeti hedef alan yayınların büyük kısmının server bilgisayarlarında
kayıtlı olduğu, sitelere eklenen içeriklerin üst makamların bilgisi dahilinde siteye eklendiği,
hangi yayınların ne zaman eklendiğine dair listelerin tutulduğu, bilgi notları ve istatistik
çalışmalarının güncel olarak hazırlanıp saklandığı anlaşılmıştır.

Yargıtay İlamı :
Yargıtay ilamında, Mehmet İlker Başbuğ'a yönelik görevli yargı merciine ilişkin "Her
ne kadar mahkemece, sanığa atılı suçlarıngörev kapsamında kalmadığı ve eylemlerin görevi ile
ilgili bulunmadığı kabul edilerek yargılamaya devamla karar ittihaz olunmuş ise de; sanığa isnat
olunan suçlara ilişkin iddia edilen eylemlerin (İnternet Andıçları ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi
tarafından yapılan yargılama neticesi beraat kararı ile sonuçlanan dosyada ana belge olarak
yer verilen İrticayla Mücadele Eylem Planı çalışmalarının sanığın bilgisi dahilinde yapıldığı,
yürütülmekte olan Ergenekon soruşturmaları ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanı olduğu
dönemde yaptığı basın açıklamaları, ayrıca sanığın bilgisi haricinde üçüncü kişilerin kendi
aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, açıklamalar ve belgelerde sanığın isminin geçmesi
nedeniyle bu kişilerleörgütsel bağ içerisinde bulunduğu yönündeki ve benzeri kabuller)
yürütmekte olduğu Genelkurmay Başkanlığı görevinin kendisine sağladığı kolaylık ve avantajla
gerçekleştirildiği, yine, atılı eylemleringörevdeki yetkiyi kötüye kullanma yönünden tartışılması
gerektiği nazara alındığında, atılı suçlara ilişkin eylemlerin sanığın doğrudan göreviyle ilgili
olduğu anlaşılmıştır. "şeklinde değerlendirme yapılmıştır.

Değerlendirme:
"İnternet andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne
şekilde oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, bu kapsamda Genelkurmay
Başkanlığı'nın cevabi yazısında belirtildiği üzere bilgi destek daire başkanlığında kullanıldığı
77/658
belirtilen 26 adet bilgisayar ve 5 sunucunun 20.06.2009 tarihinde 35 kez güvenli sil işlemine tabi
tutulması nedeniyle bilgisayar ve sunuculardan delil elde edilemediği, archive.org sitesinden
alındığı belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, "internet
andıcı" olarak bilinen faaliyetin TCK 312 maddesi kapsamında "cebir ve şiddet" içermediği,
sözkonusu faaliyetin atılı suça ilişkin "elverişli eylem" teşkil etmediği değerlendirilmiştir.

E. AYIŞIĞI, SARIKIZ, YAKAMOZ, VE ELDİVEN İSİMLİ DARBE PLANLARI

Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükler, Nokta Dergisinde 29 Mart ve 6 Nisan
2007 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu bölümde mahkemenin kabulünde yazılı darbe planları ile Yargıtay bozma ilamında
darbe planlarına yönelik hususlar aktarılacaktır.

Sarıkız Darbe Planı :


Sarıkız kod isimli darbe planı Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek
tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında ele geçirilmiştir. Sarıkız kod adlı darbe
planı çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, Üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi,
Sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, Dernekler ile temasa geçip
Hükumet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin
hedeflendiği görülmüştür. Sarıkız kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur,
şüpheliler Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceği
değerlendirilmektedir.
Sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen 7 Numuralı CD’nin20.11.2008 tarihli
inceleme raporunda, Donanma Komutanı isimli bilgisayarda, Oramiral Özden Örnek’in bu
belgeyi 14 Kasım 2004 tarihinde oluşturduğu ve son olarak 17 Şubat 2005 tarihinde kaydettiği
anlaşılmıştır.

Sarıkız adlı darbe planının hayata geçirilmesine ilişkin aşamalar :


1-Basının ele geçirilmesi
2-Rektörlerle temas kurularak Öğrencilerin sokağa dökülmesi
3-Sendikalarla temas kurup sokağa dökülmeleri
Şüpheli Özden Örnek’in günlüklerinde anlatılan konular ile sanık Ahmet Tuncay
Özkan’ın kabul etmediği 16 Aralık 2003 tarihinde Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile
Jandarma İstihbarat Başkanlığında yapılan görüşme içeriklerinin benzer mahiyette olduğu
görülmüştür. Sanık A.Tuncay Özkan’ın Show TV’deki görevine son verilmesi üzerine andarma
Genel Komutanı M.Şener Eruygur’dan destek istemiş ve o dönemde darbe faaliyetlerinin
yürütüldüğü merkez olan Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığında görüşme yapmıştır. Gerek
buradaki görüşmede gerekse de Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ile yaptığı
görüşmelerde İstanbul TV’nin alınması ve bu televizyonun psikolojik harekatın merkezi haline
getirilmesi, iktidarda bulunan AKP’nin yıpratılması ve bölünmesi için neler yapılabileceği
konularının konuşulduğu birbirini teyit eden delillerden anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda, elde edilen delillerden örgütün Sanıkız kod adlı darbe
planını hayata geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında Rektörlerle bir toplantı
düzenlendiği, bu toplantıda hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu,
toplantı sırasında 15-20 Rektörün Kubilay olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü
Rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabire gitmesinin kararlaştırıldığı ve Ordu Göreve
pankartları açılan gösterinin yapıldığı anlaşılmıştır. Ögütün Sanıkız kod adlı darbe planını hayata
geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiği, bu
toplantıda hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu, toplantı sırasında 15-20
Rektörün Kubilay olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü Rektörler ve öğretim
görevlilerinin Anıtkabire gitmesinin kararlaştırıldığı ve Ordu Göreve pankartları açılan gösterinin
78/658
yapıldığı anlaşılmıştır.
Toplantıda alınan bu karar gereği, 25 Ekim 2003 günü Ankara Üniversitesi rektörlüğü ve
ADD “Cumhuriyete Saygı” mitingi adı altında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemiş ve bu
yürüyüşe, Türkiye’nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler ve
binlerce vatandaş katılarak Anıtkabire yürümüşlerdir.
Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin “Ordu Göreve”
pankartları taşıdığı, gösteriye YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz, Başkent Üniversitesi
rektörü sanık Mehmet Haberal, İstanbul Üniversitesi rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu,
19 Mayıs Üniversitesi rektörü sanık Rıza Ferit Bernay, İnönü Üniversitesi rektörü sanık Fatih
Hilmioğlu ve Uludağ Üniversitesi rektörü sanık M.Abbas Yurtkuran’ın katıldıkları tespit edilmiş
“Ordu Göreve” pankartını taşıyan öğrencilerin ise bir kısmının İstanbul Üniversitesi öğrencileri
olduğu anlaşılmıştır. Bu faaliyetlerin yanı sıra bazı üniversite rektörleri değişik zamanlarda
hükümetin icraatları ile ilgili açıklamalar yapmış ve bu açıklamalarla kamuoyu oluşturmayı
hedefledikleri anlaşılmıştır.
Türkiye de faaliyet gösteren tüm sendikalar ve konfederasyonlarla ilgili çok ciddi ve
kapsamlı çalışmalar yaptıkları ve bu sendikalarla konfederasyonları “Hükümet Karşıtı”
“Hükümet Yanlısı” ve “Yönlendirilebilir” şeklinde tasnif ettikleri görülmüştür. Sanık Levent
Ersöz Türk-İş’e bağlı Yol İş Sendikası Başkanı Fikret Barın’la görüşme yaptığı ve bu görüşmede
sendikaların sokağa dökülmesi ve yürütme organı aleyhinde gösteriler yapması için teşvik ve
yönlendirmeler yaptığı görülmüştür.

Ayışığı Darbe Planı :


“Ayışığı” kod isimli darbe planı sanık Mehmet Şener Eruygur’dan CD’ler içerisinde
Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. Ayışığı kod isimli darbe planı Yakamoz ve Eldiven
kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ilk aşamasını
oluşturduğu ve bu çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması yada
etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı terk
etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevini sürdürmesi için
yapılması gerekenlerin planlandığı görülmüştür. Ayışığı kod isimli darbe planının dönemin
Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır.
Genelkurmay başkanı Org.Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması veya etkisiz/yetkisiz
hale getirilmesi için; “Yapılacaklar” başlığı altında;
01-Kuvvet Komutanlarının yapacağı açıklamaların metinlerinin hazırlanması,
02-Darbeye katılacakların ve karşı olanların belirlenmesi, katılacaklarla temas edilmesi,
karşı olanların ise saf dışı edilmelerinin planlanması,
03-Darbeye karşı olan bazı kişilere vaatlerde bulunulması,
04-1.Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ve 2. Ordu Komutanı Fevzi Türker’in altında
sağlam adamlar bulunması yada oldu bitti ile bunların hareketsiz ve yetkisiz bırakılması,
05-Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile irtibat elemanı bulunması,
06-Kuvvet Komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması,
07-“Emekli Generaller, diğer subayların ve darbe ile koordineli hareket eden sivillerin
Başbakan Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanı Özkök’ü hedef alan açıklamalar
yapmaları,
08-TSK içerisindeki generallerin Genelkurmay Başkanına açık ve imzalı mektup
yazması,
09-TSK içerisindeki alt hiyerarşik yapının da yoğun mektup, faks ve e-posta ile
tepkilerini dile getirmesi,
10-Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın son işin içine çekilmesi,

Azami Sayıda Milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Terk Etmesi İçin;
“Yapılacaklar” başlığı altında;
79/658
01-Milletvekillerinin analiz edilerek gruplandırılması,
02-Gruplarla temas kurularak organize edilmesi, liderlerin belirlenmesi,
03-Milletvekillerinin basın açıklamalarında kullanacağı tema ve argümanların
belirlenmesi,
04-Ayrılan milletvekillerinin dağılmadan yeni bir grup kurmalarının sağlanması,.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Görevini Sürdürmesi İçin; “Yapılacaklar”
başlığı altında;
01-Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet Sezer’in mevcut gelişmelere karşı şahsi
değerlendirmelerinin alınması,
02-Değerlendirmeleri olumlu ise; durumun özet olarak açıklanması ve desteğinin
istenmesi,
03-Değerlendirmeleri olumsuz ise; aydınlar ve danışmanlarından da istifade edilerek
ikna edilmesi,

Şeklinde planlamalar yapıldığı, bu planlara karşılık "Muhtemel Tepkiler" ve "Tepkilere


Tedbirler" başlığı altında ayrıca planlamar yapıldığı görülmüştür.

Yakamoz Darbe Planı :


Yakamoz kod isimli darbe planı sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen CD’ler
içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. Yakamoz kod isimli darbe planı Ayışığı
ve Eldiven kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ikinci
aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, TSK’nın, Sivil İdarenin ve Dış dünyayla ilişkilerin
yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planların
olduğu görülmüştür. Yakamoz kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı
sanık Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır.
1-TSK’nın Yeniden Düzenlenmesi
2-Sivil İdarenin Yeniden Düzenlenmesi
3-Dış Dünyayla İlişkilerin Yeniden Düzenlenmesi
Yakamoz darbe planı çerçevesinde; yapılacak olan faaliyetler ve bu faaliyetlerin
gerçekleştirilmesi için neler yapılması gerektiği, yapılan eylemler karşısında ne gibi tepkiler
gelebileceği ve gelen tepkiler karşısında da neler yapılacağı ayrıntılı olarak belirlenmiştir.

Eldiven Darbe Planı:


Eldiven kod isimli darbe planı sanık Mehmet Şener Eruygur’dan 13 No’lu CD
içerisinde, sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’ndan Data Travaler Kingston marka 2 Gb. Flash
bellek içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. Eldiven kod isimli darbe planı
Ayışığı ve Yakamoz kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan
darbenin son aşamasını yani darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu
görülmektedir. Eldiven kod isimli darbe planı çerçevesinde ise “Dahili Mutabakatın Sağlanması,
CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma, Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde
planların olduğu görülmüştür.Eldiven kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel
Komutanı sanık Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır.

Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Cumhuriyet ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle
ilişkisininsomut delilleri ile ortaya konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt
dışında hukuki mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa
Komitesinin, kanıtları gösterilmeden örgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir.",
devamla "Ayışığı Darbe Planının, Özden Örnek'in bilgisayar günlüklerine dayanması, bu
planların Alper Görmüş tarafından gündeme getirilmesi, Özden Örnek'in günlük tuttuğunu
ancakdarbe planlarına ilişkin kısımların sonradan eklendiği yönündeki beyanı dikkate alınarak
80/658
İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman hakkındatefrik edildiği anlaşılan soruşturma
dosyasının akıbeti araştırılıp Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde dosya içerisine
alınmadan “darbe günlükleri” olduğukabul edilen günlüklerin, sanık Mustafa Ali Balbay'ın
bilgisayarında CMK' nın 134 maddesi hükümlerine uygun olmayan biçimdeelde edilenbelgelerle
doğrulandığı ve Özden Örnek'e ait olduğu kabul edilip,dolaylı olarak örgütün varlığına delil
kabul edilmiştir." şeklinde değerlendirme yapılmıştır.

Değerlendirme :
Dosyadan tefrik edilen ve yukarda belirtilen darbe planlarının, işbu dosyaya ve iddiaya
konu terör örgütü ile irtibatının maddi delillerle ilişkilendirilemediği değerlendirilmiştir.

F. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Dosya kapsamında adları sıklıkla geçen ve "örgütsel irtibat"a ilişkin delil kabul edilen
sivil toplum kuruluşları, mahkemenin kabulü doğrultusunda, kısaca aktarılmıştır.
Mahkemece, sivil toplum örgütlerine ilişkin "Dosya kapsamındaki Sivil Toplum
Örgütlerinin gerçekleştirdikleri gösteri, yürüyüş, basın açıklaması ve eylemlere bakıldığında da,
bunların derin devlet/Ergenekon Terör Örgütü’nün güdümünde, yapay ve sıradışı bir biçimde bir
araya gelip, örgütün illegal eylemleriyle oluşan havadan da istifadeyle hedeflenen algıyı
kamuoyunda inşa ederek, ülkede kaos ve buhran ortamı oluşturmak suretiyle Ergenekon Terör
Örgütü’nün amaçları doğrultusunda ülkede darbe zemini oluşturmak için çalıştıkları ve Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya ve/veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ederek, öncelikli olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı
olarak örgütlenen Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçlarına hizmet etme görevini gördükleri
anlaşılmaktadır. Bunun yanında aynı zamanda Ergenekon Terör Örgütü soruşturmaları
başladıktan sonra da soruşturma makamlarını baskı altına alıcı, sanıkları destekleyici ve
toplumda oluşan algıyı lehe çevirici faaliyetlerde bulundukları görülmüştür.
...
Sivil toplum kuruluşlarının arka planda yer alan emekli ve güvenilir subaylar
vasıtasıyla yönetildiği/yönlendirildiği, örgütün dokümanlarında belirtildiği gibi bu kuruluşların
bir kısmına liderlik vasfı olan bir Türk kızının öncülük ettiği, bünyesindeki sivil toplum
kuruluşlarının işleyiş ve yapılanması ile ilgili faaliyetlerin sivil toplum örgütü üyesi olmayan,
sivil köprü elemanlar vasıtasıyla sağlandığı, Örgütün kontrolündeki sivil toplum kuruluşlarının
bu yapılanmalarla örgütlenerek, STK’lar vasıtasıyla örgüte gelir getiren yardım toplama
faaliyetlerinin yürütüldüğü, sivil toplum kuruluşları içinde silahlı eylem gruplarının
oluşturulduğu ve eylem planlarının hazırlandığı, eyleme yönelik istihbarat toplandığı, bu
kapsamda kişisel verilerin kaydedildiği, eylem yapılacak kişilerin listelerinin hazırlandığı ve
ülkenin kolluk kuvvetleri ya da ordunun alternatifi yerine koyarak faaliyet yürüttüğü, milli
duygularını istismar etmek suretiyle, etnik kimliklerinin farklılıkları üzerinden halkı kin ve
düşmanlığa tahrik ettiği ve silahlı eylemlerin gerçekleştirilmesi için gerekli psikolojik ortamı
sağlamaya çalıştığı, örgütün kontrolündeki sivil toplum kuruluşlarınca oluşturulan psikolojik ve
provokatif ortamdan da destek alarak ve halkın şehit cenazeleri gibi toplumun hassasiyetlerini
de istismar ederek hükümet ve hükümet üyelerine karşı toplumu provoke ettiği anlaşılmıştır.
... Ankara, İstanbul ve İzmir’ de yapılan Cumhuriyet Mitingleri ile ilgili kayıtlar
incelendiğinde, Atatürkçü Düşünce Derneği, İşçi Partisi, CUMOK (Cumhuriyet Gazetesi
Okurları), Eğitim-İş, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği), Biz Kaç Kişiyiz Platformu ve
benzer bazı sivil toplum örgütlerinin tüm mitinglere katıldığı, bunların yanı Anadolu Ulusal
Uyanış ve Dayanışma Platformu, Ulusal Birlik Hareketi Platformu, Türkiyem Topluluğu, Kuvayı
Milliye Dernekleri, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Türkiye Gençlik Birliği gibi
Sivil Toplum Örgütlerinin de birçok mitinge katılmış oldukları, diğer taraftan bu mitinglerin
birçoğuna Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay ÖZKAN’ın
81/658
katıldıklarının görüldüğü, ayrıca tüm Cumhuriyet Mitinglerinin o dönemde sanık Tuncay
ÖZKAN’a ait olduğu bilinen KANALTÜRK televizyonundan canlı olarak yayınlanmış olduğu,
İstanbul ve İzmir de düzenlenen mitinglerin sunuculuğunu sanık Selim Utku GÜMRÜKÇÜ’nün
yaptığı görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol'un; Ayasofya Derneğinin başkanı, Noelbaba Barış Konseyi
Derneğinin kurucu üyesi ve daha önceden Milli Güç Platformu olarak başlayıp daha sonra adı
Milli Güç Birliği Derneği'ne ve en son olarak Büyük Güç Birliği'ne dönüşen Derneğin kurucu
üyesi olması ayrıca üyesi olmamasına rağmen Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin
toplantılarına katılması hususu dikkate alındığında anılan örgüt belgelerinde öngörüldüğü
şekilde bu birliğin liderliğini de BİR TÜRK KIZI olarak belli bir dönem sanık Sevgi
ERENEROL’un yaptığı, Türk kızı olarak kabul edilen Sevgi Erenerol’ un bu derneklerin
faaliyetlerini organize ettiği, bu itibarla Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil unsurlarını
düzenleyen 'Lobi' yapılanması içerisinde görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi
olduğu, ...
Yapılan yargılama sonucu;
Sivil Toplum Kuruluşları Birliği(STKB),
Kuva-yı Milliye Derneği 1919,
Kuvva-i Milliye Derneği(Kuvvacılar Derneği),
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği,
Büyük Hukukçular Birliği Derneği,
Büyük Güç Birliği Derneği,
Ayasofya Derneği,
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği,
Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi,
Özel Güvenlik ve İşadamları Birliği Derneği
Atatürkçü Düşünce Derneği,
Ulusal Birlik Hareketi Platformu,
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu,
Türkiyem Topluluğu,
Çayyolu Platformu,
Ulusal Platformlar Güç Birliği,
Biz Kaç Kişiyiz Platformu,
Talatpaşa Komitesi,
Öncü Gençlik,
Türkiye Gençlik Birliği gibi dernek ve platformların Ergenekon Terör Örgütü tarafından
kurulan, kurdurulan, yönetilen, yönlendirilen ya da kontrol altına alınan oluşumlardan olduğu
sonucuna varılmıştır." şeklinde değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
14.06.2005 günü Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi’nin kurulduğu, derneğin
genelbaşkanlığını Muammer KARABULUT’un yaptığı,
11.11.2005 günü Kuvvayi Milliye Derneği’nin kurulduğu, derneğin genel başkanının
Mehmet Fikri KARADAĞ olduğu,
15.11.2005 günü Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’nin kurulduğu,
kurucularının emekli General Hasan KUNDAKÇI, Taner ÜNAL, Levent GÜRKAN ve diğer
şahısların olduğu, derneğin genel başkanlığını Taner ÜNAL’ın yaptığı, bu derneğin kuruluşunda
Muzaffer TEKİN ve M.Fikri KARADAĞ’ın da bulunduğu,
04.04.2006 günü Büyük Hukukçular Birliği Derneği’nin kurulduğu, derneğin
başkanlığını Kemal KERİNÇSİZ’in yaptığı,
10.10.2006 günü Ayasofya Derneği’nin kurulduğu, kurucularının Sevgi ERENEROL,
Ergun POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT olduğu,
30.10.2006 günü Büyük Güç Birliği Derneği’nin kurulduğu, dernek kurucularının Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM olduğu,
82/658
21.12.2006 günü Ulusal Birlik Hareketi Platformu’nun kurulduğu, platformun genel
başkanlığını Semih Tufan GÜLALTAY’ın yaptığı,
27.12.2006 günü Kuvva-i Milliye Derneği’nin kurulduğu, dernek kurucularının Bekir
ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM olduğu tespit edilmiştir.

1-ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ


ADD’nin 21 Mart 2004 yılında yapılan Genel Kurulu’n da yönetim kuruluna dosya
sanıklarından o tarihte henüz 21 yaşında olan Adnan Türkkan, Rıza Ferit Bernay, Fatih
Hilmioğlu ve Mustafa Yurkuran seçilmişlerdir. Ayrıca kendi beyanına göre bu genel kurulda
yönetim kuruluna Sanık Doğu Perinçek’ in avukatı ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av.
Ceyhan Mumcu’ da seçilmiştir.
Atatürkçü Düşünce Derneği yönetiminin tamamen Cumhuriyet Çalışma Grubu
kararlarında belirtilen hususlar çerçevesinde sanık Mehmet Şener ERUYGUR tarafından
yönetilip, yönlendirildiği, birçok dernek şubesinin istihbarat toplayıp genel merkeze gönderdiği,
bu istihbari raporlar içinde bazı kişi ve kurumlarla alakalı olduğu ve kişilerin siyasi felsefi veya
dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kaydedildiği, bu çalışmaların ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN belgelerinde belirtilen sivil toplum kuruluşlarının zengin bir istihbarat
kaynağı olduğu yönündeki stratejisini doğrular mahiyette olduğu anlaşılmıştır.

2-SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BİRLİĞİ(STKB)


1997 yılı içerisinde; Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
(ÇYDD), Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), 68’liler Birliği Vakfı, Sosyal Demokrasi Vakfı
(SODEV), Dayanışma Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Demokratik İlkeler Derneği
(DİD), Lions Vakfı’nın da arasında bulunduğu, 189 dernek, vakıf, sendika ve birliğinin bir araya
gelmesiyle oluşturulmuştur.
Kamuoyunda irtica ile mücadele ve özellikle Fethullah Gülen grubu aleyhinde yaptıkları
çalışmalar ile seslerini duyuran, STKB’ nin yönetiminde Gülseven Yaşer (ÇEV Başkanı), Prof.
Türkan Saylan (ÇYDD Başkanı), Haşmet Atahan (68’liler Birliği Vakfı Başkanı), Gazanfer
Uğural, Öner Yağcı, Prof. Bülent Berkarda yer almıştır.
2002 yılı itibariyle, STKB bünyesinde, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD),
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), TMMOB’ne bağlı meslek odaları, KESK’ e bağlı bazı
memur sendikaları va derneklerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 200’ün üzerinde sivil toplum
kuruluşunun yer aldığı, öğrenilmiştir.

3-VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ DERNEĞİ


Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği 06.01.2005 tarihinde Ankara’da
Hasan KUNDAKÇI Başkanlığında kurulmuştur. 10.06.2005 günü yapılan Dernek Genel
Kurulunda Başkan Yardımcısı olan Taner ÜNAL’ ın Genel Başkanlığa, Emekli Albay Mehmet
Fikri KARADAĞ’ ın da Koordinasyondan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’ na getirildiği
tespit edilmiştir. VKGBH Derneğini kuran kişinin gerçekte kendisi olduğunu söyleyen sanık
Ahmet CİNALİ de 18.10.2005 tarihinde yapılan Dernek Genel Kurul toplantısı sonucunda
Dernek Denetleme Kurulu üyeliğine getirilmiştir. Bu derneğin kurucuları arasında yer alan
Mehmet Beşlioğlu, sanıklar Fikri Karadağ, Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz’ in işyerinde bir
araya geldiklerinin fiziki takiple tespit edildiği Beyoğlu 35. Noteri olup, Danıştay saldırısından
hemen sonra sanıkMuzaffer Tekin’i arayıp sanık Alparslan Arslan’ı soran kişidir.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) isimli derneğe ait internet
sitesinin, sanık Hasan Ataman Yıldırım’a ait Naryaz adlı şirket tarafından hazırlandığı
anlaşılmıştır. Sanık Hasan Ataman Yıldırım, Ergenekon Terör Örgütünün bilişim
yapılanmalarından olan ozelbüro.com adlı internet sitesinin kurucusu ve yöneticisi olan sanık
Erkut Ersoy ile de sınırlı sayıda üyenin katıldığı toplantılara da iştirak etmiştir.
83/658
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği ile Kuva- yı Milliye Derneği’nin içiçe olduğu
görülmüştür. Derneğin kurulduktan sonraki faaliyetlerine bakıldığında sadece bayrak yürüyüşleri
tertip ettiği görülmektedir. 2005 yılı Nevruz Kutlamaları çerçevesinde Mersin ilinde yapılan
bayrak yürüyüşünün Türk Bayrağının yakılmak istenmesi neticesinde büyük bir provakasyona
dönüştüğü bilinmektedir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ nca 2006/39948 sayıya kayden yürütülen soruşturma
kapsamında Dernek Başkanı Taner ÜNAL ve Dernek yöneticilerinin “Çıkar Amaçlı Suç Örgütü
Kurmak, Yönetmek,...” suçuna karıştıklarının tespit edildiği ve yapılan çalışmaların 29.06.2007
günü operasyona dönüştürüldüğü, aralarında Dernek Başkanı Taner ÜNAL ve diğer üst düzey
yöneticilerinin de bulunduğu toplam 12 kişinin çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıkları
anlaşılmıştır

4-KUVVACILAR DERNEĞİ (KUVVA-İ MİLLİYE DERNEĞİ)


“Kuvvacılar Derneği’nin 27.12.2006 yılında kurulduğu, 05.08.2007 tarihinde yapılan
Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına Bekir ÖZTÜRK Genel Başkan, Ahmet
CEYHAN Başkan Yrd. Seçildiği tespit edilmiştir. Derneğin İstanbul Başkanı da sanık Oktay
Yıldırım’ dır.
Bu dernek de, Ergenekon Terör Örgütü’ nün kontrolünde olan ve yukarıda anlatılan
diğer dernekler ile amacı, etkinlikleri, kurucu ve üyeleri bakımından içiçe geçmiş bir görüntü arz
etmektedir. Dosya sanıklarından Fatma Cengiz de Ankara merkezli Kuvva-i Milliye Derneği
hakkında Levent KAYIŞOĞLU isimli birinden bilgi aldığını, bu kişi ile görüştüğünde Derneğin
merkezinin Ankara olduğunu, Kuvayı Milliye olarak 4 tane derneğin bulunduğunu, hepsinin
başkanının emekli general Hasan KUNDAKÇI olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine derneğin
Ankara merkezini aradığını beyan etmektedir.

5-KUVVA-Yİ MİLLİYE DERNEĞİ (1919)


Derneğin ilk olağan genel kurul toplantısı genel kurul sonuç bildirimine göre dernek
organlarına seçilenlerin Mehmet Fikri KARADAĞ Genel Başkan; Binvar KURBANOĞLU
Genel Başkan Yard.; Ahmet TÜRKYILMAZ Sayman; Hüseyin GÖRÜM Genel Başkan Yard.
(Tşk.); Av. Nevzat ÇETİN Dernek Hukuk Müşaviri; Sezin ALPER Yönetim Kurulu Üyesi;
Türkan GÖRÜM Yönetim Kurulu Üyesi; Ali ÖZOĞLU, Dernek Basın Müşaviri Hatice
BAHTİYAR Dernek Halkla İlişkiler Müşaviri, isimli şahıslar olduğu belirtilmiştir.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ, derneğe üye olanlara tören düzenlemekte ve kendisine ait
olduğunu söylediği silah üzerine yemin ettirmektedir. Bu ritüelin benzerine sanık Hüseyin Vural
VURAL’ın ikametinden ele geçirilen belgelerde de rastlanmaktadır. Üst kısmında Kara-Deniz-
Hava ibareleri bulunan, ortasında “ERGENAKON” ismi yazılı olan, alt kısmında “Sadece
Görevlilere verilmiştir” ibaresi yazılı olan doküman ile “Büyük Atatürk’ün Türk Yurdunu
Kavuşturmak istediği Çağdaş düzeye yükselmesini engelleyen bütün unsurları ortadan
kaldırmak ve onun devrimciliğini yeniden hakim kılarak artık değiştirilmez şekilde perçinlemek
ve devamını sağlamak maksadı ile hiçbir kişisel menfaat düşüncesine kapılmayarak
memleketinin yararını her şeyin üstünde tutacağıma teşkilat prensip ve kararlarına kayıtsız
şartsız uyacağıma teşkilat ve arkadaşlarımın emniyetini hayatım pahasına da olsa koruyacağıma
namus ve şerefim üzerine and içerim” ibaresi ile son bulan alt kısmında (Tabanca üzerine
teşkilata mensup 2 üye huzurunda yapılır) ibaresi olan 2 adet farklı ebatlardaki kartlara yazılı
bulunan belgeler bulunmuştur. Bu yemin töreninin tıpkı Kuvayi Milliye Derneği’nce yapılan ve
basına da yansıyan tabanca üzerine ant içme şeklinde yapıldığı ve bu yapılanmaya
ERGENAKON ismini verdikleri anlaşılmaktadır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve
örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan
Ergenekon Terör Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı
84/658
verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında
kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür”
hedefinin uygulamaya konulması amacı ile Kuvayı Milliye Derneğinin kurulması ve Ergenekon
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetilmesini sağlaması ile görevlendirildiği, bu görevi
kapsamında da Kuvayı Milliye Derneğini kurduğu, Genel Başkanlığını yaptığı, “Lobi” adı
verilen örgüt belgesinde “Eleman Profili” alt başlığında yazılı “…gereğinde her tür eleman
profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını
bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir…” hedefine uygun olarak örgüte eleman kazandırdığı,
“Hedef” alt başlığında yazılı “…mafia grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli
mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve kontrol altına
alınmaları sağlanmalıdır” ve “Finans” alt başlığında yazılı “Lobi'nin faaliyetlerinin finansı
başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari
şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından finansal desteğe son verilmeli ve örgütün
kendisine finans kaynakları oluşturması sağlanmalıdır” hedefine uygun olarak örgüte
kazandırdığı elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte
gelir temin ettiği, yine “Amaç” alt başlığında yazılı “..bu çalışma ile hayata geçirilmesi
plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha
kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir.
Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamayakoyacak… …işlev ve
misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinin etkilenmeleri
sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla
yönlendirilmesi sağlanacak” hedefine uygun olarak örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile
örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik
tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum
hareketlerini organize ettiği veya içerisinde yer aldığı, illegal faaliyetleri kapsamında ise
yukarıda sayılanlardan ayrı olarak örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri
yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden
uzaklaştırabilmek için askerleri emir komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik ettiği, yine bu
amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede karışıklık veya
silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti
oluşturacak provakatif terör eylemleri organize etme teşebbüsünde bulunduğu sabit görülmüştür.

6-USİAD
Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD)’ın kurucu başkanı Kemal ÖZDEN'dir.
Ankara şube başkanlığını, 27 Mayıs 1960 ihtilalından sonra “Milli Birlik Komitesi”nde görev
yapan E. Kur. Alb. Şefik Soyuyüce yapmaktadır. USİAD’ ın kurucuları arasında dosya sanığı
İbrahim Benli de bulunmaktadır. Birol Güven ise bu derneğin yönetim kurulundadır. 03.12.2005
tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına Fevzi DURGUN Genel
Başkan, Mustafa KIRALİ Başkan Yrd., (sanık)Birol BAŞARAN Genel Sekreter, Filiz ESEN
Genel Sekreter Yrd., Osman GÜNAY Genel Sayman, Oğuz P.LEKTEMUR Üye., (sanık)İbrahim
BENLİ Üye, Erdoğan ÇEKER Üye, Ufuk SAKA Üye isimli şahısların seçildiği görülmüştür.
USİAD’ın 2002 yılı itibariyle danışma kurulu üyeleri; Cevdet İnci, Doç, Dr. Emin Gürses, Dr.
Necip Hablemitoğlu, Mete Akyol, Murtaza Çelikel, Prof. Dr. Alparslan Işıklı, Prof. Dr. Anıl
Çeçen, Prof. Dr. Eren Omay, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. İ Reşat
Özkan’dan oluşmaktadır.
Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD)’nin merkezi yayın organı olarak
“Bildiren” adlı dergisi bulunmaktadır. Söz konusu derginin dağıtımı için İşçi Partisi Genel
Merkezi sorumluluğunda kurulan “BİLDİREN Yayın-Dağıtım-Pazarlama” şirketi aracılığıyla
yapılmaktadır. Dernek hakkındaki tanıtıcı bilgiler ve derneğin etkinliklerine internet ortamında
da yer verilmektedir
Hükümetlerin dış güç odakları ile ilintileri veya karşılaştıkları baskılar sonucunda, ülke
85/658
çıkarlarına aykırı karar almalarını ve bu kararların uygulamaya konmasını engellemek ve
hükümeti bu karalarından vazgeçirmek için USİAD’ın kurulduğu örgüt belgelerinden
anlaşılmaktadır. Örgüt belgelerinin 1999-2000 yıllarında yazıldığı, “USİAD” isimli örgüt
belgesinin 12 Nisan 2000 tarihinde yazıldığı, USİAD’ın da 2000 yılında kurulduğu dikkate
alındığında,USİAD’ın örgütün amaçları doğrultusunda kurulduğu açıktır.

“ERGENEKON”isimli 29 Ekim 1999 tarihli örgütsel dokümanının “GÜÇLÜ BİR


İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI” başlığı altında; İstihbarat örgütleri para
politikalarının türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar
ve amaçları doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacakları, Ergenekon’un da
kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşulların gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler
uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
“LOBİ” isimli Aralık 1999 tarihli örgütsel belgenin “HEDEF” başlığı altında; Lobi’nin
öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından kuracağı vakıf ile de
ekonomik gücünü artırma çalışmalarına yönelmesi gerektiği belirtilmiştir. Örgütün bu amaçlarını
gerçekleştirebilmek için “USİAD” isimli sivil toplum örgütünü kontrol altına almaya çalıştığı, bu
nedenle de “USİAD” isimli belgenin örgüt tarafından hazırlattırıldığı kanaatine
varılmıştır.USİAD, bu bölümde anlatılan hemen hemen tüm sivil toplum örgütlerinin faaliyetine
iştirak etmiş, finansal yönden desteklemiştir.
“USİAD” isimli belgenin yapılan incelemesinde; “AMAÇ” başlığı altında;
USİAD’ın, global finans kaynaklarının, ulusal üretimi önce kilitleyip ardından da
tümden işlemez ve başarısız kılma hedefinin karşısında, yeni bir güç olarak çıkartılmaya
çalışıldığı belirtilmiştir.

“SONUÇ” başlığı altında;
“USİAD adlı ekonomik sivil toplum örgütünün faaliyetleri ulusal çıkarlara uygun
alanlarda desteklenmeli, sorunlarının çözüm yolları tespit edilmeli, aynı alandaki karşı sivil
toplum örgütlerinin desteği ve iş birliği sağlanmalıdır. İlişkinin “Örtülü” bir biçimde
sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinde ülke çıkarları adına yarar görülen USİAD’ın
göstereceği performans, etkinlik ve başarıların yanı sıra; ekonomik alandaki olumsuz aksiyonlar
karşısında, reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi, ekonomi/politiğin belirleyici unsurları
arasında yer alabilmesi de sağlanmalıdır. Özellikle hükümetlerin dış güç odakları ile ilintileri
veya karşılaştıkları baskılar sonucunda, ülke çıkarlarına aykırı karar almaları ve bu kararların
uygulamaya konması karşısında USİAD’ın güçlü varlığının önemli ve caydırıcı bir etken olacağı
ciddi biçimde değerlendirilmelidir.” Denilmiştir.

7-TALATPAŞA KOMİTESİ
Talatpaşa Komitesi’ nin örgüt belgesinde bahsedilen“Cumhuriyet devrimi iktidarı için
mücadeleye önderlik edecek öncü örgütlenme” olduğu ve bu oluşumun bir partiye dönüşmesinin
hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Sanıklarin Talat Paşa Komitesi’nin örgütsel amacını ve İşçi Partisi ile irtibatını
gizlemeye çalıştıkları görülmektedir.
Dosya kapsamına göre, Rıza Ferit Bernay, Doğu Perinçek, Kemal Yalçın Alemdaroğlu,
Mehmet Adnan Akfırat, Ferit İlsever, Erol Manisalı, Serhan Bolluk, Emin Gürses, Turan Çömez,
Mehmet Bozkurt, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Çömez, Mehmet Bora Perinçek, İlyas Çınar,
İbrahim Benli, Adnan Türkkan, Erkan Önsel, Hüseyin Vural Vural, Emcet Olcaytu, Sinan Aygün,
Zafer Şen, Mehmet Sabuncu, Erkan Önsel gibi birçok sanığın Talatpaşa Komitesi’ nin
faaliyetlerine katıldıkları ve/veya destek verdiği anlaşılmaktadır.
Talat Paşa Komitesi, örgüt belgelerinde bahsedilen içte ve dışta geniş halk kitlelerini
arkasına alan bir sivil toplum kuruluşudur. Ergenekon Terör Örgütü, Talatpaşa komitesi
aracılığıyla halkın çok duyarlı olduğu konulardan biri olan ermeni soykırımı iddialarına
86/658
karşısındaki tavrını istismar ederek geniş bir kamuoyu oluşturmayı başarmıştır. Amaç, ermeni
soykırım iddiaları ile mücadele etmek değil, Ergenekon Terör Örgüt’ nün hedeflediği kamuoyu
desteğini bu yolla temin etmektir.
Yargıtay bozma ilamında "Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki
mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin, kanıtları
gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir" şeklinde değerlendirme
yapıldığı görülmektedir.

8-AYASOFYA DERNEĞİ
Derneğin 10.10.2006 tarihinde kuruluş bildirimini verdiği, 18.04.2007 tarihinde yapılan
ilk olağan genel kurul toplantısına ilişkin genel kurul sonuç bildirimine göre dernek organlarına
seçilenlerin sanık Sevgi ERENEROL Dernek Başkanı, Burak GÜNEŞ Başkan Yard.,Ergun
POYRAZ Genel Sekreter,Cancan ERENEROL Yönetim Kurulu Üyesi isimli şahıslar olduğu,
Sanık Sevgi ERENEROL’ un Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba Konseyine üye
olduğu anlaşılmış, bu üç oluşumun da tüzüklerinin benzer oldukları görülmüştür. Sevgi
ERENEROL’ un işyeri aramasında Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer
TEKİN ve Oktay YILDIRIM’ dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK
1999/İSTANBUL İÇİNDEKİLER başlıklı dokümanın ele geçirildiği dikkate alınacak olursa,
derneğin bu haliyle tüzüklerinde belirttikleri amaçlar ile örtüşmediği değerlendirilmektedir.
Türkiyem Topluluğu, Ayasofya Derneği, Hukukçular Birliği Derneği, Hukukçular
Birliği, Uluslararası Noel Baba Vakfı Başkanı, Büyük Hukukçular Birliği, Türk Ortodoks
Kilisesi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Vatansever Güç Birliği, İşçi Partisi, Bağımsız Türkiye
Partisi ve Milli Güç Platformu isimli kuruluşların farklı tarihlerde bir araya gelerek eylem
düzenlediği görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol'un; Ayasofya Derneğinin başkanı, Noelbaba Barış Konseyi
Derneğinin kurucu üyesi ve daha önceden Milli Güç Platformu olarak başlayıp daha sonra adı
Milli Güç Birliği Derneği'ne ve en son olarak Büyük Güç Birliği'ne dönüşen Derneğin kurucu
üyesi olması, ayrıca üyesi olmamasına rağmen Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin
toplantılarına katılması hususu dikkate alındığında anılan örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde
bu birliğin liderliğini de BİR TÜRK KIZI olarak sanık Sevgi ERENEROL’un yaptığı, Türk kızı
olarak kabul edilen Sevgi Erenerol’un bu derneklerin faaliyetlerini organize ettiği, bu itibarla
Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil unsurları olan
'Lobi' yapılanması içerisinde görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi olduğu,
sanıklardan ele geçirilen dijital veriler içerisinde sanığın asker kişilere askeri mahallerde
misyonerlik konusunda konferanslar verdiği ordu içinde etkin ve yetkin olduğu anlaşılmıştır.

9-ULUSLAR ARASI NOEL BABA BARIŞ KONSEYİ


Muammer KARABULUT tarafından 1995 yılında Antalya ilinde Noel Baba Vakfı
kurulmuştur. Daha sonra Muammer KARABULUT Başkanlığındaki Noel Baba Vakfı ve Noel
Baba Dernekleri, 14.06.2005 günü genel başkanlığını Muammer KARABULUT’un yaptığı,
dernek merkezinin Antalya ilinde olduğu, “Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi” kurmuştur.
Bu dernek Ergenekon Terör Örgütü’ nün kurucusu üzerinden kontrol ettiği bir kuruluştur.

10-BÜYÜK HUKUKÇULAR BİRLİĞİ DERNEĞİ


Derneğin 04.04.2006 tarihinde kuruluş bildirimini verdiği, Derneğin 29.09.2006
tarihinde yapılan ilk olağan genel kurul toplantısına ilişkin genel kurul sonuç bildiriminde dernek
organlarına seçilenler arasında sanık Kemal KERİNÇSİZ’in bulunduğu, Büyük Hukukçular
Birliği, Ayasofya Derneği ve Büyük Güç Birliği Derneklerinin Fatih ilçesinde aynı adreste
bulunduğu görülmektedir.
Ülkü Ocaklarının İstanbul il başkanlığını yapan ve Kemal Kerinçsiz’in başkanlığını
yaptığı Büyük Hukukçular Birliği Derneği faaliyetlerinde aktif görev alan Sanık Levent
87/658
Temiz’in, bir yandan örgütün yönetip yönlendirdiği bu dernekte etkin rol oynaması, diğer yandan
örgüt yöneticileri sanıklar Veli Küçük ve Doğu Perinçek’in talimatı ile İşçi partili gençlerle 30
Ağustos 2003 tarihinde Kızılelma koalisyonu kapsamında Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk
koyarak Sanık Mehmet Bora Perinçek ile ortak eylem kararı aldıklarını açıklamaları,
konuşmalarında gerekirse silahlı mücadele ederiz şeklinde ifadeler kullanmaları bir sivil toplum
kuruluşu ile bağdaşır durum değildir.

11-BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ DERNEĞİ


Derneğin 30.12.2006 tarihinde kuruluş bildirimini verdiği, Derneğin Kurucularının;.
Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL Murat İNAN Mehmet D EMİRLEK Erol ŞAHİNGİL
Levent T EMİZ, Cevat ÇALIK, Burak GÜNEŞ, Eyüp GÜLTEK, Gökhan AYGÜN olduğunun
anlaşıldığı, Kuruluş bildiriminde Oktay YILDIRIM, Ramazan KIRKIK, Aynur SAYDAM ve
Hanifi ALTAŞ isimli şahsında el yazması olarak dernek kurucuları listesine eklendiği
görülmüştür. Sanık Sevgi Erenerol, Ayasofya Derneğinin başkanı, Noelbaba Barış Konseyi
Derneğinin kurucu üyesi ve daha önceden Milli Güç Platformu olarak başlayıp daha sonra adı
Milli Güç Birliği Derneği'ne ve en son olarak Büyük Güç Birliği'ne dönüşen Derneğin kurucu
üyesidir.

12-ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU – ULUSAL BİRLİK KONSEYİ


Ulusal Birlik Hareketi Platformunun, 03 Mart 2004 tarihinde 39 Sivil Toplum
kuruluşunun bir araya gelmesi ile kurulduğu, o dönemde Genel Başkanlığını Bülent
BERKARDA’nın yaptığı, adı geçen platformun kurulduğu dönemde Mehmet Şener
ERUYGUR’un Jandarma Genel Komutanı olduğu ve kendisine bağlı illegal olarak oluşturduğu
Cumhuriyet Çalışma Grubu vasıtasıyla Ulusal Birlik Hareketi Platformunu kontrol altına aldığı
ve yönlendirdiği, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi eylem planları düzenleyerek diğer sanıklarla
birlikte Cumhuriyet mitingleri adı altında eylemleri organize ederek örgütün amaçladığı ortamın
hazırlığını yaptığı, hatta Ulusal Birlik Hareketi Platformunun o dönemde gerçekleştirdiği bazı
faaliyetlerin finansmanını da Jandarma genel Komutanlığının bütçesinden karşıladığı
anlaşılmıştır. Sanık Mehmet Şener Eruygur’ un, emeklilik sonrasında bu kuruluşun İstanbul
ayağını Sanık Semih Tufan Gülalatay aracılığıyla şekillendirdiği görülmüştür.

13-ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜ İŞ ADAMLARI BİRLİĞİ DERNEĞİ


Bu dernek, Security A.Ş. Uluslararası Güvenlik Şirketi Projesi İstanbul/26 Haziran
2000” isimli ve “Özel Güvenlik Şirketi İstanbul 11 Temmuz 2000” isimli belgelere göre veya
bağımsız olarak kurulan güvenlik şirketlerinin oluşturduğu bir dernektir. Kurulan bu dernek ile,
Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılı güvenlik şirketleri yanında, bağımsız olarak özel
teşebbüsün kurduğu bu sahada ki şirketlere de ulaşılmak hedeflenmiştir.
05.03.2006 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek başkanı olarak,
Nihat KUBUŞ’un seçildiği, Derneğin ÖGSİAD ÜYE İSİM LİSTESİ ikinci sırasında sanık Veli
KÜÇÜK’ün isminin yer aldığı tespit edilmiştir.

14-ÖNCÜ GENÇLİK
Devletin Yeniden Yapılanması Üzerine 25 Kasım 1999” İsimli, Doğu Perinçek
tarafından hazırlanarak Ergenekon Terör Örgütüne sunulan, Örgütün yeniden yapılanması
sürecindeki önerileri ve değerlendirmelerinin yer aldığı örgüt belgesinin “Halkın Örgütlenmesi”
başlıklı bölümünde; Öncü Örgütlenmenin müdafa-i hukuk Cemiyeti’ nin rolünü oynayacak
siyasal iktidar amaçlı kolu ile halka önderlik edecek halk örgütleri kollarından bahsedilmiş, bu
halk örgütleri arasında ise gençliğin içinde etkili ve hızla gelişen bir öncü örgütlenmenin olduğu,
bunun Öncü Gençlik olduğu, ancak bütün gençliği kucaklayacak kitlesel bir örgütlenmenin de
gerekli olduğu belirtilmiştir.
88/658
Öncü Gençliğin en önemli etkinliklerinden birisi, 2003 senesi Ağustos ayında sanık
Mehmet Bora Perinçek’in önderliğindeki İşçi Partisi gençlik grubu olan Öncü Gençlik ile sanık
Levent Temiz önderliğindeki bir grubu, sanık Veli Küçük aracılığıyla bir araya getirildiği
mitingdir.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda gençleri örgütlemek
amacıyla kurulan ve kamuoyunda Kızıl Elma Koalisyonu olarak bilinen Kuvayi Milliye Cephesi
faaliyetleri kapsamında; 28.08.2003 günü saat 13:30’ da Beyoğlu İlçesi’nde, İP Öncü Gençlik
İstanbul İl Başkanı sanık Mehmet Bora Perinçek, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı
Toros Korkmaz ve dönemin İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı sanık Levent Temiz tarafından
“Vatan Savunmasında Birleştik, Parola Ya İstiklal Ya Ölüm” başlıklı basın bildirisinin okunup
dağıtıldığı görülmüştür.
30.08.2003 tarihinde gerçekleşen bu mitinge Levent Temiz ve Mehmet Bora Perinçek
dışında, Ergenekon Terör Örgütü’ nün sivil toplum örgütleri ile ilgili olarak önemli yeri olan
Sevgi Erenerol’ ve Kemal Kerinçsiz’ in de katıldığı, etkinlikle ilgili olarak yapılan haberlerde de
bu birlikteliğin Kuvayi Milliye olarak adlandırıldığı anlaşılmıştır.
Türk Solu dergisi ve yöneticileri olan Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Ali Özsoy ile Doğu
Perinçek ve çevresinin birbirlerine ağır hakaretler edip, kontrgerilla ve CIA ajnlığıyla
suçladıkları ve husumet besledikleri görülmüştür. Oysa Gökçe Fırat ve Ali Özsoy geçmişte İşçi
Partisi Öncü Gençlik örgütlenmesi içerisinde önemli görevler üstlenmiş kişiler olarak
gözükmektedir. Doğu Perinçek bu kişiler hakkında “Türk solu budur. Provokatör grubu. O 2003
yılındaki Ankara da Kemal Gürüz’ ün, Kemal Alemdaroğlu’ nun rahatsız olduğu, o ordu göreve
pankartını açan provokatörler, kim bunlar, bunlar işçi partisi den atılmış kişiler” şeklinde ifade
vermiştir. Fakat aynı zamanda her iki kesiminde, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol ve Kemal
Kerinçsiz ile yakın ilişki içerisinde oldukları da dosya kapsamından anlaşılmıştır. Geçmişte İşçi
Partisi Öncü Gençlik Üyesi olan Ali Özsoy’un 25 Ekim 2003 tarihli bu mitingde “Ordu Göreve”
pankartlarını açan grupları organize ettiği, o tarihte İstanbul Üniveritesinde asistan olarak görevli
olan bu kişiye dönemin Rektörü olan sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu tarafından herhangi bir
idari tahkikatın dahi açılmadığı anlaşılmıştır.
Öztürkler isimli site Sedat Peker tarafından kurulmuştur. Bu site 3 Mayıs 2006 Dünya
Turkluk Günü’ nde Aydınlık gazetesi dahil, gazetelerde tam sayfa ilan vermiştir. Sedat Peker’e
ait www.öztürkler.com isimli internet sitesinin tanıtımı Hilton Oteli’ nde 25.02.2002 tarihinde
yapılmıştır. Veli Küçük’te bu tanıtıma katılmıştır. Ev sahibi sanık Sedat Peker’ dir. Sanık
Muzaffer Tekin ve Boğaç Kaan Murathan da katılanlar arasındadır. Sanık Özkan Kurt, bu açılışta
Sedat Peker’in adamı Şenol Küçük’ün kendisini Veli Küçük, Cemal Temizöz, Bayram isimli
Albay, Ahmet Tekin Baykal, Sami Hoştan, Kurban Yazoğlu ve Kemal Alemdaroğlu ile
tanıştırdığını beyan etmiştir. Sanık Orhan Tunç’ da bu sitede yazıları çıkan kişilerden birisidir.
Burada sanık Veli Küçük ve Susurluk davası hükümlüsü Korkut Eken’ e Türk dünyasına
hizmetlerinden bahisle törenle plaket verilmiştir. Bu geceye ait getirtilen görüntülerde,
toplantının yapıldığı salonda tavana asılı olarak büyük bir kızıl elmanın bulunduğu, bez
afişlerden birinde “Türklüğün 500 yıllık tarihi KIZIL ELMA ideali: TURAN” şeklinde ibarelerin
geçtiği, bir köşede demircilerin demir dövdüğü görülmektedir. Bu toplantıda da Ergenekon Terör
Örgütü’ nün propaganda malzemelerinden birisi olan “Kızıl Elma” ya vurgu yapılmıştır. Örgütün
kontrolünde olan Öncü Gençlik yapılanması, bu kavram içeriği doğrultusunda düzenlediği
mitingle de gündem oluşturmuştur.

15-ULUSAL PLATFORMLAR GÜÇ BİRLİĞİ (UPG)


Ergenekon Terör Örgütü, irtibatlı olduğu Sivil Toplum Örgütlerini daha güçlü ve etkin
kılmak için, yasal mevzuatın cevaz vermesiyle birlikte değişik isimler altında platformlarda bir
araya getirmiş ve oluşturdukları bu platformları da “ULUSAL PLATFORMLAR GÜÇ
BİRLİĞİ” adı altında toplamışlardır.
13 Şubat 2008 tarihinde Ulusal Platformlar Eşgüdüm Kurulu tarafından yapılan basın
89/658
açıklamasında: “Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu, Çayyolu Platformu,
Toplumsal Güç Birliği Platformu, Türkiyem Topluluğu ve Ulusal Birlik Hareketi Platformu’nun
bir araya gelerek, bundan sonra ortak faaliyetlerini Ulusal Platformlar Güç Birliği adı altında
yürütme kararı aldıklarını ve bu birliğe, daha sonra Adana, Antalya, Eskişehir, Gaziantep,
Isparta, İzmir, Konya, Karadeniz Ereğlisi Ulusal Uyanış Platformları ve Samsun Sivil Toplum
Örgütleri Platformunun da katıldığını” kamuoyuna duyurmuşlardır.
Sanık Hurşit Tolon’un “Ulusal Uyanış Platformu”nun onursal başkanlığını, Anadolu
Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu ile Türkiyem Topluluğu Platformu'nun danışmanılığını
yaptığı ve Ulusal Platformlar Eşgüdüm Komitesi içerisinde yer aldığı, sanık Mehmet Şener
Eruygur'un da Ulusal Birlik Hareketi Platformunun ve ADD’nin başkanlığını yaptığı hususları
birlikte düşünüldüğünde; sanık Ahmet Hurşit Tolon ile Mehmet Şener Eruygur’un örgüt ile sivil
toplum kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak için örgüt tarafında görevlendirildikleri, bu
görevleri kapsamında sivil toplum kuruluşlarını örgütledikleri, aralarında eş güdümü
sağladıkları, bu örgütleri darbeye zemin hazırlamak için çeşitli gösterilerde kullandıkları ve daha
etkin hale getirmek için platform çatısı altında birleştirdikleri, bu platformları da Ulusal
Platformalar Güçbirliği adı altında birleştirdikleri, böylece platformlar arasında da eşgüdüm ve
koordinasyonu sağladıkları anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen “Ulusal Birlik Hareketi Eylem Planı
2007-2008” kapak sayfalı dokümandan anlıyoruz. Doküman içeriğinde; birinci sayfasında
“Ulusal Birlik Hareketi Platformu Ankara” başlıklı “25 Eylül 2007” tarihli belgede konu
bölümünde ‘Ulusal Birlik Hareketi Eylem Planı” yazdığı “ Genel” alt başlığı altında “3.3.2004
tarihinde teşkil edilen Ulusal birlik Hareketi Platformu, Başta Cumhuriyet Mitingleri olmak
üzere rejimin ve devrimlerin korunması konusunda şimdiye kadar kendisine düşen görevleri
büyük bir heyecan ve vatanseverlik duygusu ile yerine getirmiştir.” Şeklinde başladığı, “2 Amaç,
3 Starteji ve Uygulama Esasları, 4. Eylemlerimiz, 5. Sorumluluklar, 6. İcra, başlıklarında
oluştuğu, son bölümünde Ulusal Birlik Hareketi Platformu bu tarihi görevi en iyi şekilde yerine
getirecektir. Bütün arkadaşlarıma başarılar ve esenlikler dilerim.” şeklinde yazılı olduğu, altında
Şener Eruygur (E) Orgeneral Ulusal Birlik Hareketi Platformu başkanı” şeklinde yazdığı
görülmüştür.
Doküman ekinde bulunan “İletişim Sistemi” başlıklı, ek-2’ de birim başlığı altında
“Ulusal Birlik Hareketi Platformu Genel Sekreterlik Metin Genç, Platformdaki dernekler,
Sendika Kurum ve Kuruluşlar” alt başlığı altında “Atatürkçü Düşünce Derneği, Diğer
Platformlar başlığı altında “ Anadolu Ulusal Uyanış ve dayanışma Platformu ile Türkiyem
Grubu” yazdığı görülmüştür.
Sanıklar Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur gibi
sanıkların daha görevdeyken Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi oldukları, emekli olduktan
sonra da örgütsel irtibatlarını ve eylemlerini devam ettirdikleri, Sanık Şener Eruygur’un emekli
olmadan önce hükümeti devirmeye yönelik eylem ve fiilleri sırasında alınan örgütsel kararlar
gereği emekli olunca da aynı eylem ve fiillerini devam ettirmek için Atatürkçü Düşünce
Derneğinin (ADD) başına geçirildiği, aynı fiillere iştirak eden Sanık Ahmet Hurşit Tolon’un,
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformunun başına geçirildiği anlaşılmıştır.
Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur’un, bu şekilde kısa sürede
oluşturdukları birçok dernek ve sivil toplum örgütünü “Ulusal Platformlar Güç Birliği” çatısı
altında topladıkları tespit edilmiştir. Bu sanıkların önderliğinde oluşturulan Ulusal Platformlar
Güç Birliği isminin tesadüf olamayacağı tamamen örgüt dokümanlarında belirtilen projeler
çerçevesinde verilen bir isim olduğu anlaşılmaktadır.

16-ANADOLU ULUSAL UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU


Ankara merkezli ve kadınların ağırlığının bulunduğu bir kuruluş olan Anadolu Ulusal
Uyanış ve Dayanışma Platformu, Ergenekon Terör Örgütü’ nün yönlendirdiği etkin bir sivil
toplum örgütüdür.. Sanık Hurşit Tolon emekli olduktan sonra “Türkiye Emekli Subaylar
90/658
Derneği” üyesi olduğunu ve bu derneği, kadın öncülüğünde, kadın ağırlıklı ve çoğu kadın
kuruluşlarından oluşan Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu’ nda temsil ettiğini ve
buraya gönüllü olarak danışmanlık yaptığını, İzmir’ de benzer kuruluş olan Uyanış
Plotformununda da kendisine onursal başkan sıfatı verildiğini ifade etmektedir.

17-TÜRKİYEM TOPLULUĞU
Sanık Mustafa Özbek’ten ele geçirilen dokümanlarda, birçok sivil toplum örgütünün bir
araya gelerek Türkiyem Topluluğunu oluşturduğu ve Rauf Denktaş, Ahmet Hurşit Tolon ve
Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 160 kişinin platformun danışma kurulu
üyesi olduğuna dair ibareler olduğu, 07 Nisan 2007 tarihinde düzenlendiği anlaşılan Cumhuriyet
Mitingi hazırlık toplantısına sanık Ahmet Hurşit Tolon’un Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma
Platformu ve Türkiyem Topluluğu danışmanı olarak katıldığı görülmüştür.

18-BİZ KAÇ KİŞİYİZ PLATFORMU


Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN, “Biz Kaç Kişyiz” kuruluşu ile ilgili olarak ifadelerinde;
22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden sonra sonrasında AKP’ nin büyük çoğunlukla elde etmiş
olduğu iktidar karşısında bir muhalefetin olmadığını düşünerek demokrasi ve çoğulculuğun
yaşaması için Biz Kaç Kişiyiz diye sordum…. Bu amaçla bir internet sitesi oluşturduk. Siteye bir
hafta içersinde 300 bin kişi civarında müracaatta bulunuldu. Düşünceme karşı bu kadar talep
olmasından dolayı bu hareketi bir sivil toplum örgütüne dönüştürmeyi düşündüm. Bu amaçla
İstanbul ve Anakara’da birçok sivil toplum örgütü ile görüşmeler yaptım. Bunların içersinde
Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON yoktur. Herhangi bir görüşte almadım.
İlerleyen dönem içersinde de yasal müracaatlarımı yaparak “Biz Kaç Kişiyiz” sivil toplum
platformu olarak faaliyete geçti…Biz Kaç Kişiyiz sivil toplum platformunun kuruluş
finansmanını kendim karşıladım. ...” şeklinde beyanda bulunmuştur. Oysa dosya içeriğinden
Sanık Tuncay Özkan’ ın kuruculuğunu yaptığı bu kuruluşun, Ergenekon Terör Örgütü’nün sivil
toplum örgütleriyle ilgili faaliyetlerinde yönetici konumunda olan emekli orgenerallar sanık
Şener Eruygur ve sanık Hurşit Tolon ile bu kuruluşun faaliyetleriyle ilgili olarak doğrudan
irtibatlı olduğu, bu kişilerin yönlendirmesiyle hareket ettiği ve ne ölçüde şeffaf bir sivil toplum
kuruluşu olduğu anlaşılmaktadır. Bu Kuruluşun önde gelenlerinin, burada anlatılan diğer sivil
toplum örgütleriyle Ergenekon Terör Örgütü’ nün amaçları doğrultusunda birlikte hareket
ettikleri görülmektedir.

19-TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ (TGB)


Ergenekon Terör Örgütü belgelerine göre yapılandırılan Türkiye Gençlik Birliği (TGB)
isimli oluşum, Örgüt’ ün kontrolünde olan en etkili sivil toplum kuruluşlarından birisidir.
Ergenekon Terör Örgütü, bu oluşum ile daha geniş bir gençlik kitlesine ulaşıp, onları
amaç suçlar için yönlendirmeyi hedeflemektedir. Bunun için –yukarıda ki örgüt belgesinde de
belirtildiği üzere- Örgüt’ ün kontrolündeki İşçi Partisi Öncü Gençlik oluşumunun, TGB’de ön
planda olmaması düşünülmüştür.

Değerlendirme :
İşbu dava kapsamında, haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülen sanıkların; aynı
dernek / parti / platforma üye olma, toplantılarına katılma, aynı tv / gazetede çalışma, yazı
yazma, röportaj verme, aynı siyasi parti veya oluşum içerisinde yer alma gibi ortak noktalarının
olduğu görülmüştür. Örneğin avukat olan sanıkların Lobi isimli belgede geçen "Hukuk
Departmanı"nda yer alması başlı başına "örgütsel irtibat" kabul edilmiştir. Yine örnek olarak,
Yargıtay ilamında da herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği belirtilen, Talatpaşa Komitesi gibi,
uluslararası siyasi bir faaliyet çabası içerisindeki oluşumda yer alan sanıklar arasında "örgütsel
irtibat" var kabul edilmiştir. Bu haliyle, salt aynı sivil toplum kuruluşunda bulunma veya bu
kuruluşların düzenlediği faaliyetlere katılmış olmanın "örgütsel irtibat" olarak kabul
91/658
edilemeyeceği açıktır.

G. ÖRGÜTÜN ANA BELGELERİ

1.ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME


PROJESİ İSTANBUL / 29 EKİM 1999
Kapak ve içindekiler kısmı dâhil olmak üzere 24 sayfadan oluşan bu belge aramalarda
Veli Küçük, Doğu Perinçek,(İşçi Paritisi Genel Merkez) Tuncay Güney, Mehmet Şener Eruygur,
Ahmet Hurşit Tolon, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Hasan Ataman
Yıldırım, Emcet Olcaytu ve İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü binasında ele geçirilmiştir.

AMAÇ” başlıklı bölümde: Ergenekon belgesinin yazılış amacı “Bu çalışmanın amacı;
… Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un reorganizasyonuna
katkıda bulunabilmektir.” şeklinde açıklanmıştır.
“MERKEZ YÖNETİM” başlıklı bölümde: “Ergenekon Örgütünün, Başkanına doğrudan
bağlı olan 4 Daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan
ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı
olmalıdır.Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal
faaliyetlerin yurt içi ve yurt dışı hukuk platformunda legal gibi gösterilebilmesi
düzenlemelerinde sorumlu olacaklardır.
1-Ergenekon Başkanlığı
2-İstihbarat Dairesi Komutanlığı
3-İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
4-Operasyon Dairesi Komutanlığı
5-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
6-Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı,
7-Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (Sivil)
Belgenin sonraki bölümlerinde örgütün duyarlılığına ilişkin değerlendirme kapsamında;
istihbarat, yöntem, gizlilik prensibi, dünyada istihbarat örgütlerinin yapılanma ve faaliyet
alanları, örgütsel hareketlilik kapsamında genel durum ve sorunlar, terör, yeni yapılanma
organizasyonu, personel analizi, sivil toplum örgütleri, eleman ve organizasyon, köprü personel,
ajan profili, medya, ticaret ve bankacılık, ilaç ve kimya sanayi ve taşımacılık, organizasyon planı
gibi başlıklar altında değerlendirmeler yapılmış, örgütün yaptırım gücünün artırılmasına dair
olarak Terör başlığı altında “Terör gruplarının mutlaka kontrol altında tutulması, gerektiğinde
naylon terör grupları oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi”, Politikalar başlığı altında
“Örgüt ideallerine uygun siyasilerin seçim kampanyalarının organize edilmesi bu şekilde
parlamentoda etkin ve güçlü bir şekilde yer alabilme”, aksi durumda “suikast operasyonlarına
gerek duyulabileceği” hususları vurgulanmış, “İçte ve dışta ortak ve benzer idealler
doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslar arası legal ve illegal örgütler ile işbirliğine
yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk” olduğu ifade edilmiştir.

2. LOBİ ARALIK 1999/İSTANBUL


Kapak dâhil 27 sayfadan oluşan Lobi belgesi Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin, Mehmet
Zekeriya Öztürk, Sevgi Erenerol, Erkut Ersoy, Doğu Perinçek,(İşçi Partisi Genel Merkez) Ümit
Oğuztan, Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım,
Orhan Tunç, Tuncay Güney ve Mustafa Özbek (Avrasya Haber Ajansında)’ten ele geçirilmiştir.
“GİRİŞ” başlıklı bölümde: Ergenekon Terör Örgütü tarafından Lobi adı verilen örgüt
oluşumu hakkında, “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren “Ergenekon” a bağlı
olarak “sivil unsurların” örgütlenmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçekten
hareketle hazırlanan ve “Lobi” adı verilen bu “gizli örgütsel” çalışmanın amaçları doğrultusunda
şimdiye değin faaliyet gösterilmemiş olması bize göre büyük bir talihsizliktir” ön
92/658
değerlendirilmesi yapılarak, belgenin sivil unsurların örgütlenmesi için gerekli esasların tespiti
amacıyla hazırlandığı ifade edilmiştir.
“HEDEF” başlıklı bölümde: Öncelikle ekonomik hedefler ortaya konarak “Lobi’nin
amaçlarından saptırılamaması için ekonomik olarak güçlü olabilmesi esastır” denilmiştir.
Bununla birlikte “Mevcut sivil toplum örgütleri ve vakıfların finans kaynaklarının ve amaçlarının
araştırılması, kontra faaliyetler ile önlerinde güçlü direnç odakları oluşturulması, sendika
yönetimlerinin işçi kitleleri üzerindeki etkinliklerinin kırılması, çok uluslu şirketlerle ortak olan
güçlü holdinglerin faaliyet ve planları hakkında istihbarat toplanması, engelleyici kontra
önlemler öngörülmesi ve uygulamaya konulması, gerektiğinde bu holdinglerle ortak ilişkiler
geliştirmek için ticari şirketler kurulması, insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve
hizmet şirketi ve birçok güvenlik şirketi kurularak güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşmanın
sağlanması” gerektiği vurgulanmıştır.
Lobi Örgütlenmesinin organizasyon birimleri şunlardır: Merkez departmanı, Araştırma
ve bilgi toplama departmanı, Analiz ve değerlendirme departmanı, Finans ve ticaret departmanı,
Kültür ve bilim departmanı, Teori ve senaryo departmanı, İletişim ve propaganda departmanı,
Hukuk departmanı, Uluslararası ilişkiler departmanı.

93/658
IV. ÖRGÜTE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME - SONUÇ

a. Genel olarak örgüt suçu:

Örgüt, soyut bir birleşmeden ziyade bünyesinde organik ve hiyerarşik yapı ve


dolayısıylaalt üst ilişkisi, emirkomuta zincirinin hakim olduğu bir yapılanma olup,bu ilişki
nedeniylemensupları üzerindehakimiyet kurangüç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Altlık üstlük
ilişkisi, emir ve talimat yetkisini içerir basit de olsahiyerarşinin mevcudiyeti ve belirsiz sayıda
suçlar işlemek içinbir araya gelmenindevamlılığınıgösteren dış emarelerin varlığı ve amaçlanan
suçlar içinörgütsel yapı, üye, araç gereç bakımından elverişli olmasıgereklidir. Örgütün
amaçlarına ulaşmak bakımındanbu niteliklere sahip olup olmadığı somut olaya göre
belirlenmelidir.
Mevzuatımızdaörgüt suçları 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesi
ile5237 sayılı TCK'nın 220, 314 ve 78. maddelerinde düzenlenmiştir.
TCK.nun 220 maddesindeki düzenleme örgüt suçları ile ilgili en temel düzenlemedir.
Korunan hukuki değer,kamu güvenliği ve barışı olup bu suçun oluşabilmesi içinsüreklilik arz
eden bir birleşmenin bulunması zorunludur. Çok failli suçlardan olup kurucu ve yöneticiler dahil
en az üç kişinin iradelerinin bu yönde birleşmiş olmalarıve bu birleşmeniniştirak iradesini aşar
nitelikteolması gereklidir. Bunun için somut olayda örgütün devamlılığı ve belirlenmemiş sayıda
suç işlemek amacı etrafında bir araya gelindiğinin kanıtlaması gerekmektedir.Örgütlenmede
örgütsel ilişki ve süreklilik olduğu gibi işlenmesi tasarlanan ve işleneneylemle örgüt arasındabir
bağlantının varlığının da araması gerekir.Somut tehlike suçu olsa bile suçun oluşumu için
elverişlilik unsuru aranır. Kesintisiz bir suç olup, birleşmenin belirsiz bir süre devamı gereklidir.
Suç işlemekamacıyla örgüt kurma suçu tamamlayıcı bir suçtur.Bu nedenlebazı suçları
işlemek içinörgüt kurmanınbaşka ceza normları tarafından ayrıca özel olarak düzenlenmesi
durumunda, ilgili suç tipinde öngörülen hükümlerin uygulanması gerekir. Buna göre soykırım ve
insanlığa karşı suç için kurulmuş örgütleri kuran, yöneten ve üye olanlar TCK'nın 78. maddesi,
Anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla terör örgütü kuranlar
yöneten ve üye olanlar 3713 sayılı Kanun'un 7. maddesi ve bu amaca matuf silahlı terör
örgütlerini kuran, yöneten ve üye olanlar hakkında ise TCK'nın 314. maddesiuygulanacaktır.
TCK'nın 316. maddesinde düzenlenen “suç için anlaşma suçu” için, suç işlemek için
örgüt kurma ve diğer örgütsuçlarındanfarklı olarakdevletin güvenliği ve anayasal düzeni,
anayasal düzenin işleyişine karşı suçlardan herhangi birini işlemek üzere anlaşma yeterlidir. Suç
işlemek üzere örgüt kurma suçu için en az 3 kişinin organize yapı oluşturması zorunlu bulunduğu
halde, TCK'nın 316. maddesinde yazılı suç iki veya daha fazla kişininamaç ve araç açısından,
maddi olgularla belirlenen bir biçimde fikren anlaşması suçun oluşumu için yeterlidir. Bir
örgütlenme ve hiyerarşik yapının bulunması gerekmez. TCK'nın 302 ilâ 315 maddelerinde
tanımlanan suçların icrasına başlanılmayanhallerde suçlarınişlenmesi için anlaşmaya varan
kişiler yönünden TCK'nın 316. maddesinde yazılı suç oluşacaktır.
94/658
Terör suçunun tanımı ise 3713 sayılı yasanın 1. maddesinde yapılmış olup, bir eylemin
terör eylemi sayılabilmesi için; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma yıldırma veya tehdit
yöntemini içermesi, Eylemle Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki,
sosyal, laik ve ekonomik düzenini değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet
otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek,
Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amaçlanmalıdır.
TCK 314 maddesi açısından bir yapılanmanın silahlı terör örgütü sayılabilmesi için,
örgütün varlığı için gerekli koşullarla birlikte TCK'da düzenlenen Devletin Güvenliğine karşı
suçlar ve Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar başlıkları altında düzenlenen
suçları "amaç suç" olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye
yeterli derecede silahlı olması gereklidir.TCK'nın 220maddesinden ayıran en önemli ölçüt budur.
Burada sayılan suçlar dışında kalan amaç suçları işlemekamacıyla kurulan silahlı örgütler de
TCK'nın 220. maddesi kapsamında kabul edilmiştir.
Bir oluşumun örgüt niteliğinde bulunup bulunmadığı ve niteliğinin belirlenmesi ile ilgili
özel bir düzenleme mevcut olmayıp, yargılama safahatında dava ya da soruşturmaya konu
oluşumun nerede, ne zaman, kimler tarafından, ne amaçla kurulduğu; ülke genelinde amaca
elverişli eylem ve faaliyetlerine ilişkin bilgiler ilgili kurumlardan temin edilerek dosyada mevcut
olay ve deliller doğrultusunda yargılama makamlarınca belirlenip, yargı kararının kesinleşmesi
ile oluşumun suç, terör yada silahlı terör örgütü niteliğinde bulunup bulunmadığı kesin olarak
tesbit edilmektedir.

b. Mahkeme kabulü;

İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütünün yapısı şu şekilde açıklanmıştır;
"Ele geçirilen örgütsel dokümanlardan, Ergenekon silahlı terör örgütünün, Ergenekon
başkanlığına bağlı olarak, “Yurt içi yapılanması” ve “Yurt Dışı Yapılanması “olmak üzere iki
ana yapılanma şeklinde örgütlendiği, örgütün yurtiçi yapılanmasının da 5 bölümden oluştuğu,
“Askeri yapılanma, devlet kurumlarında yapılanma, sivil yapılanma, mafya yapılanması ve terör
örgütü yapılanması" olduğu, “sivil yapılanma”nın Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı,
Finansman Daire Başkanlığı, Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, Medya ve İletişim
Yapılanması, Özel Güvenlik Şirketleri Askeri yapılanması olarak 5 bölümden oluştuğu, "askeri
yapılanmaé nın da 4 bölümden oluştuğu, bu bölümlerin “İstihbarat Dairesi-Operasyon dairesi-
Analiz ve Değerlendirme dairesi-Örgüt İçi Araştırma Dairesi”olduğu, bu askeri yapılanmanın
amacının, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızarak İstihbarat toplamak, elde edilen İstihbari
bilgileri analiz etmek ve askeriye içerisinde gizli bir şekilde örgütlenmek, Türk Silahlı Kuvvetleri
içerisinde oluşturulan bu yapıyı örgütün amaçları doğrultusunda silahlı mücadeleye
hazırlamak,gerektiğinde bu doğrultuda operasyon yapmak olduğu anlaşılmıştır." şeklindedir.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, avukat olan sanıklara ilişkin "Nitekim Sanık Mustafa Levent
Göktaş’ın dosyadaki birçok sanıkla örgütsel irtibatı vardır ve Avukat olan sanık, diğer
sanıklardan Kemal Kerinçsiz, Mustafa Hüseyin Buzoğlu , Nusret Senem, Serdar Öztürk, Levent
Temiz’de olduğu gibi örgütün hukuk departmanında görevlidir. Sanık Mustafa Levent Göktaş
12.01.2009 tarihinde tutuklanınca sanık Serdar Öztürk de Sanık Mustafa Levent Göktaş ‘ın
müdafiliğini üstlenmiştir. Sanıklardan Mustafa Hüseyin Buzoğlu da sanıklar Ergün Poyraz ve
Tuncer Kılınç gözaltına alınınca onların avukatı olarak müdafiliğini üstlenmiştir. Sanık Kemal
Kerinç’siz de Danıştay baskını olduğunda, olayda adı geçen sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün
müdafiliğini üstlenmiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki; ö rgütün hukuk departmanında Avukat
olarak görevli olan Ergenekon sanıkları, haklarında soruşturma açılan diğer Ergenekon
sanıklarına LOBİ isimli örgütsel belgede belirtildiği gibi hukuki yardımda bulunmakta ve
95/658
örgütsel olarak dayanışma içerisine girmektedirler.Sanık M.Levent Göktaş’ta,avukat olarak
sanık Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle bu sanığın hukuksal kurallardan azamı
ölçüde yararlanılmasını sağlamıştır" şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütünün araçları, stratejisi ve amacı şu
şekilde açıklanmıştır;
"Ergenekon silahlı terör örgütü, ülkemizde illegal olarak kurulup faaliyet gösteren
silahlı bir terör örgütüdür. Ergenekon silahlı terör örgütü, diğer silahlı terör örgütleri gibi nihai
hedefine ulaşmak için, adam öldürme, yaralama, ruhsatsız silah ve mühimmat bulundurma vb.
gibi çok sayıda yasa dışı eylem ve faaliyetlerde bulunmuştur. Ancak diğer terör örgütleri hedefe
ulaşmak için yaptıkları bu eylemleri kamuoyuna duyurup, kendi reklamlarını yaparak eleman
kazanmaya, seslerini ilgililere duyurmaya çalıştıkları, eylemleri yaptıktan sonra bizzat örgüt
mensuplarınca telefonla aranarak bilgi verildiği halde, Ergenekon terör örgütü bu yönden diğer
terör örgütlerinden tamamen ayrılmaktadır. Ergenekon silahlı terör örgütünün illegal
eylemlerinin reklamını yapma ve ismini duyurma kaygısı yoktur. Tam tersine bu örgütün en
büyük prensiplerinden bir tanesi gizliliktir. Bu nedenle isimlerinin ve örgütün isminin
duyulmasını kesinlikle istememektedirler. Ergenekon silahlı terör örgütü yıllardır başta Türk
Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, devletin pek çok kesimine kendi elemanlarını yerleştirmiş, bu
elemanları sayesinde, tam bir gizlilik içerisinde, nihai hedefine ulaşmak için faaliyet
yürütmektedir. Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai hedefi, ne Anayasal düzeni değiştirmek,
ne de ülke topraklarından bir kısmını bölüp ayrı devlet kurmaktır. Bu terör örgütünün hedefi,
mevcut Anayasal düzen içerisinde ülkeyi bizzat yada kendi kontrollerindeki hükümetler
vasıtasıyla idare etmektir. Bunu da Devlet kademelerine yerleşen, hatta devletin en üst
noktalarında bulunan üst düzey bürokrat ve Devlet görevlileri aracılığıyla yapmaktadır. Ancak
Devleti kendi istekleri doğrultusunda idare etmek ve istedikleri şekilde yönlendirmek için, sadece
üst düzey bürokrat ve devlet görevlisi yetmeyeceğinden, aynı örgüt içerisinde, gerektiğinde
kullanılmak üzere, iş adamları, siyasetçiler, Öğretim görevlileri, Rektörler, gazeteciler, mafya
babaları, tetikçiler, işçiler, memurlar, emekliler gibi toplumun her kesiminden eleman
bulunmaktadır. Örgüt belgelerinden de anlaşılacağı gibi Ergenekon silahlı terör örgütünün en
büyük özelliklerinden bir tanesi, farklı bölümlerde faaliyet gösteren örgüt elemanlarının birbirini
kesinlikle tanımaması, bir bölümdeki örgüt üyelerini idare ve organize eden bir örgüt
yöneticisinin, diğer bölümdeki örgüt üyeleri ile kesinlikle görüşmemesi ve kendini deşifre
etmemesidir. Hatta deşifre olan örgüt üyesinin örgüt tarafından infaz edileceği de yine örgüt
belgelerinde anlatılmaktadır." şeklindedir.
Yine aynı ilamda, cebir ve tehdit unsurunun ile tehlike suçu olması özelliği bulunan
TCK 312 maddesine ilişkin "Yöntem: cebir ve şiddet yöntemlerinden her hangi birisinin
kullanılması; Hedef: Türkiye Cumhuriyeti Hükumetinin ortadan kaldırılması veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellenmesi, Fiil: hedeflenen suçu gerçekleştirmeye “elverişli
bir hareket”in icrasına başlanmasıdır. İcra hareketlerinin tamamlanması gerekmez; elverişli bir
hareket ile suçun icrasına başlanması, yani suça teşebbüs edilmesi yeterlidir.Suç bu haliyle bir
tehlike suçudur. Bu bakımdan, kastedilen neticeyi meydana getirme tehlikesi bulunan elverişli
fiiller teşebbüs niteliğini taşır. Kısacası, suçun işlenmesine yönelik icra hareketlerine başlanması
“teşebbüs” için yeterlidir. Teşebbüs ile suç tamamlanmış sayılmaktadır. Aksi düşüncenin kabulü
halinde, bu tür eylemlere kalkışan kimselerin sonucu elde etmesi halinde, hukuk sistemini de
değiştirebilecek güce sahip bulunabileceklerinden, yargılanmaları ve cezalandırılmaları
mümkün olmayacaktır. Suçun manevi unsuru ise, suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir."
şeklindedir.

İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütü şu şekilde şematize edilmiştir;

96/658
-YURT İÇİ YAPILANMASI
1-ASKERI YAPILANMA
l) istihbarat Dairesi,
2)Operasyon Dairesi,
3)Analiz ve Değerlendirme Dairesi,
4)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sozde Komutanhklan)
2-DEVLET KURUMLARINDA YAPILANMA
1) Yargı yapılanması,
2) Mit yapılanması,
3) Emniyet yapılanması,
4) Üniversite yapılanması,
5) Devlet kurumlan yapılanması,
3-SİVİL YAPILANMA
1) Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı,
2) Finansman Daire Başkanlığı,
3) Sivil Toplum Kuruluşlan Yapılanması,
4) Medya ve İletişim Yapılanması,
5) Özel Güvenlik Şirketleri,
4-MAFYA YAPILANMASI
5-TERÖR (NAYLON) ÖRGÜTÜ YAPILANMASI
-YURT DIŞI YAPILANMASI.

b. Yargıtay bozma ilamı;

"Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının yazılarında


Ergenekonörgütünün varlığına ilişkin bilgiler bulunmadığı,Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsterşarlı'ğına örgüte ilişkin bilgilerin,istihbarat niteliği bulunmayan ihbarlar, eklerinde
gönderilendijital deliller ve açık kaynaklarla sınırlı olduğu, Emniyet GenelMüdürlüğü yazısına
göreiseörgüte ilişkin bilgilerin ilk defa bu soruşturma ve dava kapsamında ortaya çıkmış olduğu
belirtilmesine rağmen,Emniyet Genel Müdürlüğü yazısının kabule esas alındığı mahkeme
kararında, örgütün nerede, ne zaman, kim ya da kimler tarafından ne amaçla kurulduğunun
somut olarakortaya konulmadığı, örgütünmahkemece kabul edilen büyüklüğü
karşısında,dokümanlarınörgütün varlığını açıklamak için yeterli olmadığı, örgüt faaliyeti
kapsamında daha önce işlenmiş suçların ortaya konulamadığı, sanıkların örgütle nerede ne
zaman kimler vasıtasıylaorganikilişki kurdukları açıklanmadan ve somut delilleri ortaya
konulmadandokümanlardayazılı soyut cümlelere atıf yapılarak örgütle bağlantılarının
kurulduğu; örgüt hiyerarşisinde konumlarısomut olarak ortaya konulmadığı gibi,kabul edilen
şekliyle departman/hücreler arasındaki köprü elemanları ve irtibatın ne suretle sağlandığının da
ortaya konulamadığı; örgüt hiyerarşisinin ve köprü elemanların ortaya konulmamasınınhenüz
örgüt hiyerarşisinde yer alan kişiler ileköprü elemanlarınınbelirlenememiş olmasıgerekçesi ile
açıklanamayacağı; mahkemece kabul edilen şekli ile hiyerarşisi ortaya konulamayanörgütün,
sevk ve idaresinin mümkün bulunmadığı gibikendisini de gizlemesinin mümkünbulunmadığı;
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kurulu olmakla birliktesivil yapılanmaya da sahip olduğuve 1971
yılında da var olduğukabul edilen örgütten, Milli İstihbarat Teşkilatı, Genelkurmay Başkanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile Türk Silahlı Kuvvetleri
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün dahiörgütün varlığından haberdar olmamasının olağan
kabul edilemeyeceği, keza varlığıkabul edilenbu örgütündiğer terör örgütlerini yönetip
yönlendirdiğinedairdelil bulunmadığı; örgütün varlığınaesas alınanbazı delillerin hukuka aykırı
delil niteliği taşıdığı; örgütün varlığınakanıt kabul edilen deliller ile ilgili hükümden
sonraortaya çıkan bilirkişi raporları veberaat kararları da gözetilerek, sanıkların dosya
kapsamındaki atılı suçlara ilişkin somut delillere dayalıeylem ve faaliyetleri ile bu eylem ve
97/658
faaliyetlerindekiirtibat ortaya konulduktan sonra,varsa iştirak iradesini aşanhiyerarşik bir
yapılanmanın bulunup bulunmadığı ile bu yapıdakikonumları,bir ya da birden fazlaoluşum ya da
örgüt niteliğindeolup olmadığı; yine dosya kapsamındaki delil ve eylemlerle ilişkilendirilerek,
varsa örgüt ya da örgütlerin nitelikleri debelirlendikten sonra,sanıklarıneylem ve faaliyetleri ile
örgütteki hiyerarşik ilişkileri somut delillerle ortaya konulup, hukuki durumlarının buna göre
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır." şeklinde değerlendirme
yapılmıştır.
Yine Yargıtay kararında, örgüte ilişkin "Susurlukta03.11.1996 tarihinde meydana
gelenve Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ, Gamze Us'un ölmesi, Sedat Edip Bucak'ın
yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından sonradevlet içindeki çetelerve derin devlet
tartışmalarının yoğunlaştığı dönemde,dosya sanığı olupörgüt üyeliğinden mahkumiyetine karar
verilenErol Mütercimler'in AydınlıkDergisineverdiği 05.01.1997 tarihlimülakat ile
Ergenekonörgütü ilk kezTürkiye gündeminde tartışılmaya başlanmıştır.Erol Mütercimler'inShow
TV'de 07.01.1997 tarihindeyayımlanan “40 Dakika” adlı programa ve14-15 Haziran 1997
tarihinde yapılan Susurluk Konferansına katılarakyaptığı konuşmalarında, Ergenekon
örgütünüilk kez 1988 yılında Memduh Ünlütürk'ten duyduğunu 1950'li yıllarda Turgut Sunalp ve
Alparslan Türkeş tarafından Kıbrıs'da devletin bilgisi dahilindekurulduğunu, orada başarılı
olmasından sonra1960'ların başında Türkiye'ye taşındığını, bu duyumunuOramiral Kemal
Kayacan'ın teyit ettiğini açıklamıştır. 14-15 Haziran 1997 tarihinde yapılan Susurluk
Konferansında ki bu beyanlarına ilaveten Ergenekon örgütünün 1990 lı yıllardaşekil
değişikliğinegittiğini,Haydar Saltık'ıntasfiyesinden sonrada örgütün dağıtıldığını
belirtmiş,duruşmada ise bu beyanlarını tekrarla, 1983 yılında örgütün dağıldığını ifade etmiştir.
Erol Mütercimler'in, bu açıklamalarından sonra yine bu dosya sanığı Ümit Oğuztan'ın TBMM
Susurluk Komisyonuna gönderdiği 10.03.1997 tarihli dilekçesi ve bu dilekçesini yayınladığı
Nefes Dergisinin 22- 28 Mart 1997 tarihli sayısında "Türkiye Siyasi Cinayetler Ülkesi
Vatansever Katillere Kırmızı Mercedes" başlıklı haberinde Ergenekonörgütünden bahsettiği,
Teori Dergisinin Temmuz 1997 tarihli sayısında Uluslararası Susurluk
Konferansı'nınhaberleştirildiği; Can Dündar tarafındanyazılan“Ergenekon Devlet İçinde
Devlet” isimli 1997 yılında çıkan kitapta da, Erol Mütercimler'in anlatımına yer verildiği, daha
sonra Çetin Altan'ın, Sabah Gazetesindeki 18 Haziran 2000 tarihli “Yapay Çiçekler ve
Kontrgerilla” başlıklı köşe yazısında, Aydınlık Dergisinin 01 Nisan 2001 ve08 Nisan 2001 tarihli
sayılarında'Orduya Haziran Darbesi' ve'Adil Serdar Saçan, İşçi Partisi ve Aydınlığa Komplo
Hazırlıyor' başlıklı haberlerinde Ergenekonörgütünden bahsedildiği anlaşılmaktadır. Daha
sonra da Fehmi Koru'nun Taha Kıvanç müstear ismi ileYeni Şafak Gazetesindeki 30 Nisan 2001-
1 Mayıs 2001 tarihlerinde yayınlanan “Hayaller Gerçek Galiba” ve “Deli Saçması Sanmayın”
başlıklı köşe yazıları ile konu tartışılmaya devam edilmiştir. Fehmi Koru,Cumhuriyet savcılığı ve
mahkemedekitanıkolarak verdiği ifadelerindebahse konu yazıları, güncel görüşme ve basın
haberlerinden edindiği bilgileri yorumlayarak kaleme aldığını, belgeninkendisine isimsizposta
yoluyla geldiğini, belgenin imza kısmındakaralı bir yazı olduğunu bu nedenle belgenin altında
isim var yazdığını beyan etmiştir. Basındakonuya ilişkinyazılar; Aydınlık Dergisinin 06.05.2001
tarihli sayısında Hikmet Çiçek imzası ile yayınlanan'CIA'nın Ergenekon Yaygarasında Fehmi
Koru Başı Çekti' başlıklı yazı, Aksiyon Dergisinin 12 Mayıs 2001 tarihli sayısında yayınlanan
Harun Odabaşı imzalı Ergenekon isimli haber, 02.08.2008 tarihli www. sabah com trinternet
sitesindeyayınlananYavuz Donat'ın Ceyhan Mumcu ile yaptığı görüşme içeriğine ilişkin yazısı,
Üzeyir Garih'in öldürülmesi konusundawww.yesil.orgisimli sitede 12 Ekim
2001tarihindeyayınlanan yazı, Hayrullah Mahmud Özgür'ün internet forumunda 27.05.2005
tarihindeyayınlanan'Bu Vadi Başka Vadi' başlıklı yazısı, Halil Behiç Gürcihan'ın açık isitihbarat
intersitesindeKıvanç Değirmenli mahlasıile yazdığı01.07.2005 tarihli “Paşa Çocukları Paşa
Gazetecileri Ve Kapılar” başlıklı yazı,yine Erol Mütercimler'in Türk Solu dergisine mülakatını
içeren26.06.2006 tarihli yazılarla devam etmiştir. Bu yazıların tamamı veAlparslan Arslan'ın
Yeditepe Hukuk Bürosunda yapılan aramadaele geçen ve www.atin.org adlı internet
98/658
sitesindenindirildiği anlaşılanErgenekon ibareliyazı (sanık Alparslan Arslan'ın Yeditepe
HukukBürosundan ortağı olan Burhan Gün bu yazıyı internetten kendisinin indirmiş
olabileceğini ifade etmiştir.) ve sanık Veli Küçük'ün www.ozturkler.comsitesinin açılışı nedeniyle
yaptığı konuşma daörgütün varlığına delil kabul edilmiştir.
Bu süreçte sanıklardan Veli Küçük'ün eski komutanı Necabettin Ergenekon vasıtasıyla
gzeteciolarak tanıdığı ve bir süre yanındabulunduğu anlaşılan,Tuncay Güney'in dolandırıcılık
suçu nedeniyle gözaltınaalınması sonrasında, Tuncay Güney veÜmit Oğuztan'ınsorgulandıkları,
Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ev ve Strateji Dergisi Bürosu olarak kullandıkları işyeri
aramalarında,mahkemece örgüt dokümanı olarak kabul edilen dokümanların bulunduğu, Tuncay
Güney'in kefaletle serbest kalması sonrasında yurt dışına çıkış yaptığıve bir daha dönmediği
soruşturma ifadesi dışında da ifadesinin bulunmadığı, dosyaya getirilenses kaydında ise
gözaltında kötü muameleye maruz kaldığına dair bulguların mevcut bulunduğu anlaşılmaktadır.
Budokümanlar nedeniyle soruşturmanın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize SuçlarŞubesine
devredildiği, dosyamız sanıklarındano tarihte şube müdürü olan Adil Serdar Saçan'ın Devlet
Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığından 15.03.2001 tarihinde olayla ilgili
projesoruşturma izni alması üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesiyle olayın
araştırılması içinyazışma yapmış,ancakİstihbarat Şube Müdürlüğü'nce bu konuda çalışma
yapılmaması nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın onayı
ile14.11.2002 tarihinde proje çalışmasının sonlandırılmasına, evrak ve belgelerin iadesine karar
verilmiştir. Evrak ve belgelerTuncay Güney'e ulaşılamadığı için iade edilememiş, Ümit
Oğuztan'a ise 04.07.2003 tarihinde iade edilmiştir. Ümit Oğuztan'ın kollukta yapılan mülakat
çözüm tutanağına göre,dokümanlarınkendisineTuncay Güney tarafından redakte işlemi için
getirildiği,kendisinin redakte etmesinden sonraTuncay Güney'e verdiğini ifade etmiştir.Dosya
içerisinde Tuncay Güney'in Veli Küçük ismi yazılımasada veresmi önündeçekilmiş
fotoğraflarının dabulunduğu belirlenmiştir. Sanık Ümit Oğuztan'ın ise Tuncay Güney ile Strateji
dergisini çıkardığı veaynı binayıiş yeri olarak kullandıkları, Ümit Oğuztan'ın medya ile ilişkili
olup 28 Şubat sürecinde degündemde olanbazı kişilerinmedyada açıklama yapmasına yardımcı
olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sanık Adil SerdarSaçan, Tuncay Güney'i İstanbul
Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesindeki Fettullah Gülen'e yakın kişileringözaltına
aldırdıklarını, bu grubun Veli Küçük ve çevresinde bulunanlarayönelikoperasyonu kendisine
yaptırmak istendiğini anladığını ifade etmiştir. Tuncay Güney'den elde edilenErgenekon Analiz
Yeni YapılanmaYönetim ve Geliştirme Projesi üzerinde İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı
Daire Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 04.09.2009 tarihli Ekspertiz
Raporuna görebelgenin 24. sayfasının sağ alt bölümündeki'En içten saygı ve
şükranlarımızla'ibareli yazıların alt satırında yer alankaralanmış bölümde 'Strateji Grubu'
ibarelerininbulunduğu ve üzerininsiyah renkmürekkepli bir kalemle karalandığıayrıca karalanan
hatlardakalem ucu presyonunabağlı,kağıdın dokusunda meydana gelen flaj izi derinliğinin
mevcut olduğu, mürekkep akışının bulunduğunun belirlendiği ve bu bulgulara atfen'Strateji
Grubu' ibareli yazıların üzerindeki siyah renk mürekkepli kalemle karalanan hatların
fotokopi/montaj yoluyla değil, ıslak mürekkepli kalemle husule getirilmiş olduğunun belirtildiği,
Ergenekon Analiz Yeni YapılanmaYönetim ve Geliştirme Projesi başlıklı örgütün ana dokümanı
kabul edilenbelgenin sanıklardaele geçen vedosyada bulunan tümsuretlerinin de aynı şekilde
karalanmış fotokopi yada dijital suretleri olduğunun görüldüğü anlaşılmıştır.
Milli İstihbaratTeşkilatı'nın 09.05.2008 tarihli yazısından, isimsiz mektupla yapılan
ihbar veekindeki CD'lerdeki bilgiler,açık kaynak ve arşiv bilgileri ile sınırlı yapılan çalışmanın,
2003 yılında Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'a sunulduğu, bu çalışmanın özetininise 2006
yılındayine Başbakan veGenelkurmay Başkanı'na sunulduğu,Ergenekonadı kullanılarak yapılan
çalışmadan,devleti rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesindeorganize olma
çabası izlenimi edinildiği, dokümanlardaki iddiaların büyük çoğunluğununözellikle Aydınlık
Dergisi ve diğer basınyayın organlarından alıntılarşeklinde veiddia niteliğinde hususlar olduğu;
yine Milli İstihbarat Teşkilatı'nın30.12.2008 tarihli yazısındaönceki yazı içeriği tekrar edilerek,
99/658
iddia niteliğindeki bilgilerinorganize faaliyetlerin işaretlerini taşıdığı, yeni bir yapı altında,yeni
yönetimbiçimi yaratılması amacına dayalı,teorik yanıdetaylandırılmış, ancak pratikteki etkinliği
tartışılabilecek bir oluşum olduğu belirtilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın 14.01.2009 tarihli
yazısında iseErgenekon tipi yapılanmayailişkin bilgi belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığı'nın 04.08.2010 tarihli yazısında,dokümanların kapak
tasarımlarının ve yazımbenzer nitelikte olduğu, dokümanlarda bölümilk cümlelerinin ilk
harfinindergilerde kullanılan karaktere uygun şekildediğer harflerden büyük olduğu, DVD
içindeki dokümanlarınyazan hanesinde"OPEY A."veya "ÜMİT OĞUZTAN"şirket
bölümünde"STRATEJİK VİZYON" yönetici hanesinde "ÜMİT OĞUZTAN" yazılı olup 1999-2001
yılları arasında oluşturulduğu dijital virüs nedeniyle yazan hanesindeki ismin "OPEY A." olarak
değiştiği dokümanlar içeriğinden ulaşılanStrateji Dergisinin1998yayınlanmaya başlandığı,
Genel Yayın YönetmenininÜmit Oğuztan, Haber KoordinatörününTuncay Güney olduğunun
bildirildiği; yine Jandarma Genel Komutanlığının06.05.2010 tarihli yazısında iseiddianamede
anlatılan örgüt yapılanması ve eylemlerine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı şeklinde cevap
verilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğünün 06.01.2009 tarihli yazısındaErgenekon örgütü ve
diğer örgütlerin Ergenekonla bağlantısının 12.06.2007 den önce bilinmemesi veya deşifre
edilmemesi nedeniylebu tarihten önceoperasyon ve soruşturmaların anlamlandırılamadığı; yine
aynı Kurumun21.01.2009 tarihli yazısındaErgenekon örgütü vebu örgütle bağlantılı suç terör
örgütlerine ilişkin bilgilerin iddianamede var olanbilgilerle sınırlı olduğu soruşturma sürecinde
elde edilen tüm bilgilerin soruşturma Cumhuriyet savcısı'nın kontrolünde,adli makamların
uhdesinde bulunduğu; 18.03.2010 tarihli tarihli cevabi yazıda ise ele geçen dokümanların içerik
ve şekil yönlerinden örgütselnitelik taşıdığı vedevlet otoritesini, kendi amaçları
doğrultusundabaskı altına almak, yönlendirmek,alternatif bir otorite ortaya çıkarmak
suretiyle,devlet otoritesini ele geçirmeyi hedef aldığı değerlendirmesi yapılmıştır. Emniyet Genel
MüdürlüğününMahkemece hükme esas alınan 05.06.2008 tarihli yazısında ise Ergenekonisimli
herhangi bir terör örgütüneilişkindaha önceden intikal etmiş soruşturma ve kovuşturma
bilgilerinin bulunmadığı dolayısıylasoruşturma konusu yapılanmanınyeni ortaya çıkartılmış
3713 sayılı Kanun'un tanımladığı terör örgütü niteliğinde bulunduğu bildirilmiştir.
Örgütünanadokümanı olarak kabul edilen “ErgenekonAnaliz Yeniden Yapılanma
Yönetim ve Geliştirme Projesi” belgesine göre, Ergenekon örgütünün,Ergenekon örgütü
Başkanı/Komutanı'na bağlı olarak İstihbarat Dairesi Komutanlığı, İstihbarat Analiz
Değerlendirme Komutanlığı, Operasyon Dairesi Komutanlığı, Finansman Daire Başkanlığı,
Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı, Teori ve TasarımPlanlama Dairesi Başkanlığı olmak
üzere altı departman vedoğrudanErgenekonBaşkanlığı'na bağlı olarak Kontrol Dairesi şeklinde
örgütleneceğinin; yine örgütün ana dokümanı kabul edilen “Lobi”belgesinde iseErgenekon
tarafından atanmışMerkez departmanına bağlı Araştırma ve BilgiToplama, Analiz ve
Değerlendirme, Finans ve Ticaret, Kültür ve Bilim, Teori ve Senaryo, İletişim ve Propaganda,
Hukuk, Uluslararası ilişkilerolmak üzeresekiz departman şeklinde örgütleneceğinin ve Merkez
departmanın iki sivil köprü eleman ileErgenekon ile irtibatı sağlayacağının belirtildiği
anlaşılmaktadır. Buna karşın mahkemece kabul edilenErgenekon ana yapılanmasının: Askeri
yapılanma, Devlet kurumlarında yapılanma,Sivil yapılanma,Mafya yapılanması, Terör örgütü
yapılanması şeklinde oluştuğu; Sivil yapılanmanın iseSivil Toplum Kuruluşları, Teori Tasarım
Planlama Başkanlığı, Medya ve İletişim Yapılanması, Hukuk,Finans Daire Başkanlığı şeklinde
örgütlendiğinin kabul edildiği; karar yerinde örgütün hiyerarşik yapısının ortaya konulamadığı,
departmanlar ya da hücre yapılanmaları arasındairtibatın ne suretle sağlandığı;astlık-üstlük
ilişkisi, emir-talimat vermeyetkisininher bir sanık için ayrı ayrıdeğerlendirilerek kime bağlı
faaliyet yürüttüğü vekabul edilen örgüt hiyerarşisindeki yerinin somut delillerle ortaya
konulmamış,sanıklarınörgütün ana belgeleri kabul edilen dokümanlardaki ibarelere atıflar
yapılmak suretiyleörgüte bağlandığı anlaşılmış olup, örgütünnerede, ne zaman,kimler tarafından
ne amaçla kurulduğu somutbilgilerle tespit edilmemiştir.
İşçi Partisinde ele geçen“Mütercim” ve “Bozkurt Teşkilatı”; Kuvvai Milliye
100/658
Derneği'nin Ankara'daki Genel Merkezinde yapılan aramada bilgisayarda bulunan
“önemlinotlar.doc” isimi word belgesi, Emcet Olcaytu'nun ev aramasındabilgisayarda bulunan
elektronik posta mesajı, Hakan Arıkan'ın evaramasında bulunan CD içerisindeki “İşte Gerçek
Kurtlar Vadisi: Buyük Klüp” başlıklı yazı,İsmail Yıldız'ın işyeri aramasındaHarddisk içindeki
"Ultra Turk HM- eski.doc Ultra-Türkler02.doc” 03.HMUltra Turkler.doc,
ULTRATURKLERANAMETİN.doc ile Sevgi Erenerol ve İlyasÇınar'daele geçen“Kurtlar Vadisi
Ergenekon” başlıklı dokümanların CMK'nın 134 maddesine aykırı olaraktoplanan kanıtlar
niteliğinde bulunduğu gözetilmemiştir.
Örgüte ilişkin tüm dokümanlara 2001 yılında Tuncay Güney hakkındaki dolandırıcılık
suçu nedeniyleİstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından el konulduğu, örgüt ana dokümanı olarak
kabul edilen Lobi belgesinin 12.07.2006 tarihinde aloihbar. com da yayınlanmış olduğu; Örgüt
ana dokümanı kabul edilen Ergenekon Analiz Yeniden YapılanmaGeliştirme Projesive
Lobibelgelerindeörgüt dokümanlarında rastlanmayacak biçimdeve birden fazla'Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde kurulu bulunan'Ergenekon Örgütü'ifadesineyer verildiği; yine örgüt
dokümanlarındarastlanmayan biçimdeörgüt dokümanının içindekiler dizini oluşturulduğu
görülmektedir. Ümit Oğuztan'ın anılan belgelerin kendisine redaksiyonişlemi için Tuncay Güney
tarafından verildiği ve kendisinin düzeltmeler yaptığıyolundaki beyanları ve ele geçen
dokümanlardafarklı nüshalarda düzeltme ve değişiklikler yapıldığı danazara alındığında çok
gizli olması gereken bu nedenleörgüt üyelerinin dahi bilmesinde sakınca bulunan bu
belgelerindüzeltme amaçlı olarakTuncay Güney üzerindenÜmit Oğuztan'a verilmesinin
mahkemece kabul edilen örgütünbüyüklüğü ve gizlilik hususundaki prensipleri ile ne suretle
örtüştüğü, karar yerinde açıklanıp tartışılmamıştır. Jandarma Genel Komutanlığı'nın 31.12.2008
tarihli yazı içeriğinde yer alan dokümanlara ilişkin tespitlerin karar yerindedeğerlendirilmediği;
Milli İstihbarat Teşkilatına Tuncay Yılmaz adı ve isimsiz mektuplarekinde 6 CD olarak
gelenihbara konu edilendokümanlar ve arşivde yer alan teyit edilmemişbilgilere göre hazırlanan
çalışma,2003 ve 2006yıllarındaGenelkurmay Başkanı'na ve Başbakan'a sunulduğu
anlaşılmaktadır. Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından mektup ve eklerindeki CD'lerin,farklı
kaynaklardangelen birbirini doğrulayan ihbarlar şeklinde nitelendiği gözetilmeden,mahkeme bu
ihbarları istihbari bilgi değerlendirmesi yapılarak kabule esas almıştır.Örgüt ana belgelerinde
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kurulu bulunduğu sık sık vurgulanan Ergenekonörgütü
hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün tanık sıfatıyla verdiği
ifadelerinde; Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından tarafından kendisine verilenbelge dışında,
Ergenekon örgütü diye bir örgütün olduğu,faaliyet gösterdiği yönündebilgisininolmadığını,
Ergenekon örgütü belgesi diye gelen belgede büyük tutarsızlıklar bulunduğunu, geçerli ve tutarlı
olmadığını değerlendirerek, kayıtlı olarak gelmediği içinİstihbarat Başkanına gönderdiğini,
İstihbarat Başkanınteamül gereği ciddi bir şey bulunmasıdurumundatekrar kendisinedönmesi
gerektiğini, ancak kendisinedönüşyapmadığını beyan etmiştir.
Örgütün anadokümanı kabul edilen “Analiz Yeniden Yapılanma Yönetim ve Geliştirme
Projesi” belgesindesuikastınbir metot olarak kabul edilmesigözetildiğinde, “Şirket
Köstebek2000” belgesindefaili meçhul cinayetlere olumsuz yaklaşılmasınınkezaErgenekon
örgütü yöneticilerinden olduğu kabul edilen bir sanıkhakkında “Dinamik Antitez ve Fabrikatör”
başlıklı örgütdokümanların datahkir ediciibareler bulunmasının nedenleri; “Ermeni sorunu”
başlıklıdokümandaASALA yerine PKK'nıngelmesininne suretle örgüt ilişkisi kabul edildiği
açıklanmamıştır. Susurluk'da meydana gelen trafik kazası sonrasında başlatılan soruşturma
çerçevesindecürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak, hakkında tevkif ve yakalama
müzekkeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemeksuçlarından mahkumiyetlerine
karar verilen kişilerinErgenekon örgütününbir hücresi olduğu somut deliller ortaya konulup
tartışılmadan kabule konu edilmiştir.
Tuncay Güney'ingözaltında verdiği ifadeyegöre oluşturulan Ergenekon örgüt
şemasının,örgüt dokümanları olarak kabul edilen dokümanlardan ve mahkemenin örgüte
ilişkinkabulünden farklı olup, Tuncay Güney'inbelirttiği bir çok isim hakkında dava açılmamış
101/658
bulunduğu, sanık Kemal Şahin'den ele geçen şemanıngenel hatları ve içeriği itibariyle
Ergenekonörgütü şeması olarak kabulünün mümkün bulunamayacağı nazara alınmamıştır. Sanık
Emin Gürses'in gözaltında kolluğaifade verdikten sonrasorguya sevki sırasında oluşturduğu
anlaşılanörgüt şemasının örgüt ana belgeleri ve mahkemenin kabul ettiği örgütlenme şemasıile
uyumlu olmadığı gibibu şemayı ne amaçla çizdiği yolundaki savunması da değerlendirilmiş
değildir.
İmzasız ihbar mektupları ve ekinde gönderilenCD'ler ilearşiveyansıyan açık kaynak
bilgilerine göre Milli İstihbarat Teşkilatı'nın oluşturduğu örgütşemasındayer alan bazı
isimlerindava sürecindeaçık hale getirildiği, bir çok isminhala bilinmeyecek biçimde
kapalıbulunduğuve bu suretle karar verildiğianlaşılmıştır.
Ergenekonörgütünden ilk kez bahsedensanık Erol Mütercimler'in örgütün canlı bir örgüt
olmadığına dair beyanlarına ne için itibar edilmediğine yönelik mahkeme kabulü (sanığın 1997
yılındaki açıklamalarındaörgütün dağıtılmış olduğuna ilişkin açıklamaları karşısında) dosya
kapsamına uygun bulunmamaktadır. Örgütün kuruluşuna ilişkin Avrupa'daki bazı ülkelerde
yapılan soruşturmalaraatıfta bulunulmak suretiyle, varsayıma dayalı olarak NATO bünyesinde
Gladio örgütü olarak kurulduğu kabulüne yer verilmiş, yine sanıklar Erol Mütercimler
ileHüseyin Vural Vural arasında geçen, Hüseyin Vural Vural'ın Eski Hava Kuvvetleri Komutanı
Siyami Taştan tarafından verildiğini söylediği ve kendisinde ele geçen “Kara Hava
DenizERGENAKON” kartı veaynı zarf içinde bulunan yemin metninin 09 Mart 1971 darbecileri
olarak belirttiği kişilerin, bu yapılanmaya ilişkin olarak kullandıkları bir isim veparola olduğu
yönündeki iletişim tespit tutanağına yansıyanifadesi karar yerinde tartışılmaksızın sanık Hüseyin
Vural Vural'da ele geçenyemin metni ve“Kara Deniz Hava ERGENAKON”yazısı,örgütün
varlığına delil kabul edilmişkarta yazılı ERGENAKONun aslında Ergenekon olduğu ancak baskı
hatası nedeniyleERGENAKONyazıldığı belirtilerek,örgütün 1971 tarihindede var olduğuna kanıt
kabul edilmiştir.
Veli Küçük'ünTuncay Güney hakkında fezleke bulunduğunu bilmesinin örgütün varlığına
delil kabul edildiği gibi, Vatan Bölükbaşoğlu'nun bilgisayarında bulunan resimdeTİTyazılı
olması da TİT örgütünün somut deliller gösterilmedenErgenekon örgütüne bağlı bir örgüt
olarakkabulü ile dolaylı olarak, örgütün varlığına delil kabul edilmiştir. Sanıklar Adil Serdar
Saçan ileAhmet Tuncay Özkan arasındagerçekleşen,sanık Adil Serdar Saçan'ın 15.03 2001
tarihindeproje çalışma onayıaldığıErgenekon soruşturmasının, davada yargılanan bazı
sanıklarla sınırlıolduğu ve Ergenekonun1990'lı yıllarda Güneydoğudaki faili meçhullerle
ilgilihalen faaliyeti olmayanbir örgüt olduğu yolundakisöylemleri iletişim tespit tutanağı içeriği
ve dosya kapsamı ile değerlendirilmesi yerine,örgütsel gizliliğe dolayısıyla örgütün
varlığına;Kaşif Nevzat Tarhan ve Zahit Engin'inbeyanlarınınhayatta olmayan kişiler ve çevreden
duyuma ilişkin olduklarıgözetilmeden ergenekon örgütünün varlığına delil kabul edilmiştir.
Abdullah Çatlı'nın ölümü nedeniyleErgenekonun taziye ilanı verdiğine ilişkin Av. Ceyhan
Mumcu'nunbir TV kanalındasöylemlerine konu edilen ilan metni dosyaya getirtilip
incelenmemiş, Ali Yiğitmahkeme huzurundaki savunmasında; Muzaffer Tekin'in ifadesini
değiştirmesi içinkendisine baskı yapmadığınıifade etmiş olması karşısındaAli Yiğit'inMuzaffer
Tekin'in telkini ile ifade değiştirmesininne suretle örgütünvarlığınadelil kabul edildiği karar
yerinde tartışılmamıştır.
Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılmasına ilişkin davada yargılananSanık Osman
Yıldırım'ın Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay eylemleri nedeniyle yargılandığıAnkara 11. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde bozmadan önceki ifadelerindeyer almayanErgenekon örgütüne
ilişkinbeyanlarının, olaydan yaklaşık 2 yıl sonra, anılan davada 13.02.2008 tarihinde
mahkumiyet hükmü kurulmasından sonra sanık, tanık ve (gerekçeli kararın 2. Kitap A- 1910
sayfasında yazılı olduğu şekliyle) gizli tanık olarak verdiği ifadeler, aralarındaki oluşa
ilişkinçelişkilergiderilmeden, bu ifadelerin önceki ifadelerine neden üstün tutulduğu karar
yerinde gösterilmeden ve aynı olay nedeniyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
mahkumiyetlerine karar verilen Erhan Timuroğlu, Tekin İrşi, İsmail Sağır, Alparslan
102/658
Arslan'ınaşama ifadeleri ve Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kurulan veYargıtay 9.
Ceza Dairesi tarafından esasa girilmeden birleştirmezorunluluğundan bahisle bozulanönceki
mahkumiyet hükmüne neden itibar edilmediği de karar yerinde açıklanmadan,eylemin
Ergenekon örgütü adına işlendiğinin kabul edilmesi veÜmraniye'dekievde ele geçenel bomları
ile Cumhuriyet Gazetesi eyleminde kullanılan el bombaları arasında kesin olarak irtibat
kurmaya elverişli veri bulunmadığı nazara alınmadan, Cumhuriyet Gazetesine atılan el
bombalarından biri ile Ümraniye aramasında ele geçen 27 el bombasından iki adedinin sadece
üretim yılının aynı olduğundan hareketle bombalar ileeylem arasındabağlantı kurulmuştur.
Önceki ifadelerinde örgüt hakkında beyanı bulunmayan ve hakkında TCK'nın 221.
maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık Habip Ümit Sayın'ınetkin
pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verdiği sonraki beyanları ve Erol Ölmez'in
yazdığımektuplarınsoruşturmayı akamete uğratmak içindezenformasyonamacıyla yazıldığı kabul
edilmesine rağmensomut deliller ortaya konulmadanolayın ergenekontarafından kurgulandığı;
yine İbrahim Şahin'den ele geçenS-1dokümanı ile Gölbaşı ilçesinde yapılan aramada ele geçen
silah ve mühimmatın somut deliler gösterilmeden örgütbelgesi ve silahların Ergenekon
örgütüfaaliyeti çerçevesinde yapılacak eylemlerde kullanılmak amacıyla saklandığı kabul
edilmiştir. Cumhuriyet ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle ilişkisininsomut delilleri
ile ortaya konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki
mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin, kanıtları
gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir. Serhan Bolluk
hakkındaHakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan davanıntefrik
edildiğigözetilmeden, yine Hanefi Avcı'nın iş yeri aramasında bulunankasetlerde yer alan “Ali
Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen telefon konuşmasına”ilişkin kayıtların hukuka
uygunluğu tartışılmadan örgütün varlığına delilkabulü hukuka uygun bulunmamıştır.
Ayışığı Darbe Planının, Özden Örnek'in bilgisayar günlüklerine dayanması, bu
planların Alper Görmüş tarafından gündeme getirilmesi, Özden Örnek'in günlük tuttuğunu
ancakdarbe planlarına ilişkin kısımların sonradan eklendiği yönündeki beyanı dikkate alınarak
İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman hakkındatefrik edildiği anlaşılan soruşturma
dosyasının akıbeti araştırılıp Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde dosya içerisine
alınmadan “darbe günlükleri” olduğukabul edilen günlüklerin, sanık Mustafa Ali Balbay'ın
bilgisayarında CMK' nın 134 maddesi hükümlerine uygun olmayan biçimdeelde edilenbelgelerle
doğrulandığı ve Özden Örnek'e ait olduğu kabul edilip,dolaylı olarak örgütün varlığına delil
kabul edilmiştir.
Örgüt dokümanıolarak kabul edilenProje-Kitleşim belgeleri ile Cumhuriyet Çalışma
Grubu'na ilişkin belgeleriniçinde bulunduğu Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçtiği ileri
sürülen 5 nolu Harddisk ve diğer dijital veriler ile Poyrazköy Davası olarak bilinendava
kapsamında ele geçendijital delillerle ilgili manipülasyon yapıldığına ilişkin hükümden sonra
ortaya çıkan raporlar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde “ İrtica İle Mücadele Eylem Planı
ilebağlantılı Erzincan Davası” olarak bilinen dava da ve Balyoz Davasında yeniden yargılama
üzerine verilen beraat kararı ile sanık Yüksel Dilsiz'in hükümden sonra verdiği28.09.2015
havale tarihlidilekçesi içeriği de gözetildiğinde örgütün varlığına ilişkin yeniden hukuki
değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmalıdır." şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Yine aynı ilamda, iddia kapsamındaki "ergenekon" terör örgütünün işleyişi, amacı, üye
yapısı özetle şu şekilde açıklanıp özetlenebilir;
Sanıklar Veli KÜÇÜK, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, Mehmet Şener ERUYGUR,
Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN gibi sivil ve emekli asker kişilerin yönetici konumunda
olduğu, sivil toplum örgütleri (Kuvvayi Milliye Derneği, bizkaçkişiyiz platformu, ÇYDD,
USİAD gibi) vasıtasıyla örgüte üye kazandırılmaya çalışıldığı, basın yayın kuruluşları (Ulusal
Kanal, Aydınlık dergisi) vasıtasıyla toplumda algı ve "dezenformasyon" yaratılmaya çalışıldığı,
İşçi Partisi ile Öncü Gençlik adlı siyasi oluşumun bu örgütlenmeye destek verdiği, İbrahim
ŞAHİN gibi ara yönetici pozisyonundaki kişiler aracılığıyla S-1 adlı yasadışı askeri yapılanma
103/658
oluşturulduğu, örgütün "Karargah Evleri" adlı askeri, Türkiyem Topluluğu, Alevi Kesim, İşçi
Partısı, Harp Akademisi, Hava Harp Okulu birimleriyle ilişkili yapılanma mevcut olduğu, Kemal
AYDIN ve Neriman AYDIN vasıtasıyla Hava Harp okulu bünyesinden öğrencilerin (Mehmet Ali
ÇELEBİ gibi) örgüte katılımlarının sağlandığı, Üniversite rekrörleri ve Tuncay ÖZKAN'ın
içerisinde bulunduğu kişilerce örgütle irtibatlı STK'ların destek verdiği "Cumhuriyet Mitingleri"
adıyla eylem düzenledikleri, Anıtkabir'de "Ordu Göreve" pankartı açılmasını sağladıkları, yine
Mustafa BALBAY vasıtasıyla Cumhuriyet Gazetesi'ne "genç subaylar rahatsız" şeklinde manşet
attırmak suretiyle psikolojik harekat gerçekleştirdikleri, örgüt üyeleri vasıtasıyla vehamet
arzeden olaylar (Danıştay Saldırısı, Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldırı) gerçekleştirerek
toplumda kaos yaratmaya çalıştıkları, 2003-2004 yıllarında yazıldığı belirtilen "Ayışığı,
Yakamoz, Eldiven" adlı darbe planlarının bu örgüt tarafından uygulamaya konduğu, bir kısım
emekli askerlerin adresleri ile bir kısım emekli askerlerin evlerinde çıkan krokiler üzerinde
yapılan arama - kazı çalışmalarında silah ve muhimmat ele geçirildiği, Dursun ÇİÇEK imzalı
"İrticayla Mücadele Eylem Planı" adlı örgüt doküman ile yine bu dokumanın ham hali "Kitleşim-
proje" adlı doküman doğrultusunda "Fethullah Gülen Cemaati" olarak bilinen cemaatin ev ve
yurtlarına silah bırakılarak bu cemaatin silahlı örgüt olarak kamuoyunda gösterilmesi ve
soruşturmalar yapılması amacıyla Ercincan ilinde ergenekon terör örgütünce işlem yapıldığı,
ergenekon terör örgütü soruşturmaları kapsamında Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Mehmet
İlker Başbuğ ile Hasan IĞSIZ, Dursun ÇİÇEK gibi asker kişilerin yer aldığı grup tarafından
irticaya karşı mücadele adı altında "internet andıcı" olarak bilinen belgenin oluşturulduğu, terör
örgütünün mafya yapılanması olarak da Sedat PEKER'in gösterildiği, örgütün "Ergenekon’un
gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır." stratejisi doğrultusunda genel olarak
istihbarat toplamaya önem verdiği ve bu kapsamda bilgi notlarının yazıldığı ve bu notların örgüt
yöneticilerine iletildiği, örgütün genel amacının algı ve dezenformasyon ile kaos yaratarak
darbeye zemin hazırlamak olduğu, amaç suç olarak TCK 312.de yer alan " "Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" suçunun yer aldığı ve bu amaç doğrultusunda
"araç suç" olarak diğer suçların işlendiği ve eylemlerin gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

d. Değerlendirme:
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamı incelendiğinde, mahkemece silahlı terör örgütü olarak kabul edilen
oluşuma ve TCK 312 anlamında "Hükümete Karşı Suç"a dair kriterleri, bunlara yönelik
değerlendirmemiz ve delillerin güvenilirliği şu şekilde sıralanabilir;

1- Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiyem


Topluluğu, Memleket Sevdalıları Derneği, Büyük Hukukçular Birliği Derneği, Kuvay-ı
Milliye Derneği, Kırmızı Beyaz dergisi, “Bizkaçkişiyiz” platformu, Vatansever Güç Birliği
Hareketi Derneği, Talatpaşa Komitesi ... gibidernek, vakıf ve oluşumların örgütün amaçları
doğrultusunda hareket ettiği, benzer şekilde Aydınlık dergisi, Ulusal kanal gibi medya
organlarının ve bir kısım öğretim üyelerinin/rektörlerin kamuoyu oluşturmak, eylem
gerçekleştirmek ve mevcut yönetim (hükümet) aleyhine halkı kışkırtarak askeri bir darbeye
zemin hazırlamak üzere insanları yönlendirdikleri yönünde mahkemece tespitte
bulunulduğu, bu bağlamda “Cumhuriyet Mitingleri” gibi eylemlerin örgüt faaliyeti olarak
kabul edildiği, halkı kışkırtarak askeri darbeye zemin oluşturacak şekilde demokratik sivil
toplum görünümlü eylemlerin “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüs etmek” şeklinde tanımlanan amaç suçu işlemeye uygun ve elverişli
bir eylem olduğunun kabul edildiği, buna karşın sözkonusu sivil faaliyet ve eylemlerin TCK
312 maddesi kapsamında elverişli eylem olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı,

104/658
1- Toplumda askeri darbe zemini oluşturma amaçlı Cumhuriyet gazetesine el
bombası atılması ve Danıştay saldırısı gibi vahim nitelikteki eylemler ile devam ettirilen
cebir ve şiddet eylemlerinin örgüt tarafından organize edildiği ve toplumda kaos ve kargaşa
ortamı çıkartarak askeri darbeye zemin hazırlamak amaçlı eylemler olduğu yönünde
mahkemece tespit yapıldığı, TCK 312/1 maddesi kapsamındaki suçun cebir ve şiddetle
işlenmesi gerekli olduğu mahkemece kabul edilmesine karşın, "icrasına başlanılan
hareketin mutlaka cebir ve şiddet içermesi zorunlu değildir" denmek suretiyle örgütün cebir
ve şiddet kullanıp kullanmadığı yönünde açık çelişkiye düşüldüğü, hükümeti ortadan
kaldırma veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçuna yönelik başlatılan sivil
gösteri, eylem ve halk hareketlerinin, öncelikle sokak olaylarını, devamında ise devletin
kolluk güçleriyle çatışmayı yani cebir ve şiddeti kaçınılmaz kılacağı öngörülerek,
mahkemece bir nevi "tahminde" bulunularak, bu sivil hareketi tamamlamaya yönelik
biçimde devam edecek olan davranışların cebir ve şiddeti içereceğinin ifade edildiği,işbu
yargılama dosyasına konu cebir ve şiddet içeren ve aynı zamanda "vehamet" arzeden
olaylardan olan Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı gibi
eylemlerin Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere varolduğu iddia edilen ergenekon
terör örgütü ile irtibatının tespit edilemediği,

1- Aynı sosyal ortamda bulunan, aynı dernek/vakıf/parti üyesi olan kişilerin kendi
aralarında yapmış oldukları görüşmelerin, HTS kayıtlarının sayısının, toplantıların, siyasi
içerikli yazışmalar ve notların mahkemece örgütsel faaliyet kabul edildiği, buna karşın
sözkonusu faaliyetlerin sosyal ve siyasi faaliyet olarak değerlendirilmesi gerektiği,

1- Sanıkların, güncel siyasi konularda yapmış oldukları görüşmelerdeki


sözlerineleştiriden öte hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik eylem hazırlığı olarak kabul
edildiği, bu bağlamda "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirilmesi gerekli
açıklamaların örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği,

1- Sanıkların birçoğunda Fethullah Gülen hareketi olarak kararda değerlendirilen


FETÖ/PDY aleyhine bilgi ve belge bulunduğu, bu oluşuma karşı "irtica ile mücadele" adı
altında yapılan çalışmaların örgüt faaliyeti kapsamında dezenformasyon ve algı çalışması
olduğunun mahkemece belirtildiği,

1- Ele geçen isimsiz ihbar maili, ihbar telefonu veya ihbar mektubunu kimin
gönderdiği hususunun araştırılmadığı, bu bilgi ve belgelere yönelik araştırma yapılmaksızın
itibar edildiği, Osman Hilmi Özdil'in henüz soruşturma ve Ümraniye'de ele geçen ilk ihbar
telefonu henüz gelmeden 18/04/2017 tarihinde ABD'de yakalandığında üzerinde bulunan
notlarda dosyamız sanıklarının isimlerinin yazılı olması dikkate alındığında ele geçen
delillerin sorgulanarak değerlendirilmesinde zaruret bulunduğu,

1- Sanıkların siyasi içerikli eylem ve buna dair savunmalarının "algı yönetimi"


"kamuoyu oluşturma ve kamuoyu desteğini sağlama" dezenformasyon" "örgütsel tavır"
"psikolojik harekât" "örgütsel amacın sivil toplum örgütlerinin saygın, kutsal ve masum
imajları arkasına sığınılarak perdelendiği" gibi kalıp sözlerle kabul edilmeyerek birçok
eylemin, belgenin adeta "tahmin" yöntemiyle ve soyut gerekçelerle örgütsel ilişkiye
bağlandığı, sanıklar arasındaki kayda alınan telefon görüşmelerinin sayısı, içeriği, süresi,
yer ve zamanının "örgütsel irtibat" kabul edildiği, yine telefon görüşmelerinde "gizlilik
prensibi"ne uygun davranıldığının hemen her sanık açısından aynı şekilde belirtildiği, bu
şekilde gerekçelerle "savunma hakkının" kısıtlandığı,
Görülmüştür.

105/658
Bu itibarla;
Var olduğu iddia edilen ve Yargıtay bozmasından önce mahkeme tarafından varlığı
kabul edilen Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, örgüt ana dökümanlarının; Ergenekon Analiz
Yeniden Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi / 29 Ekim 1999, Lobi Aralık 1999/İstanbul,
başlıklı dökümanlar olduğu, yine aramalarda ele geçen çok sayıda belgenin örgüte ait belgeler
olarak kabul edilmek suretiyle ve Emniyet Genel Müdürlüğünün 05/06/2008 tarihli mahkemeye
gönderdiği yazı içeriğine göre; 12/06/2007 tarihinde başlayan soruşturmada elde edilen delillerin
değerlendirilmesi, geçmiş dönemde faaliyetleri görülen terör örgütlerinin yeni ortaya çıkartılan
bir yapısı olduğu, Ergenekon terör örgütü ile bağlantılı olabileceği, Ergenekon örgütünün
amacının devleti yeniden yapılandırırarak, iktidara ulaşmak için, suikast dahil yasal olmayan
yöntemleri uygulamayı planladığı ve devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına
alarak onu yönlendirme hedefi doğrultusunda örgütlü yapının tam olarak oluşturulup hayata
geçirildiği şeklindeki tesbitinin kabulu ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün mevcudiyeti
bozma ilamı öncesinde mahkemece kabul edildiği anlaşılmış ise de;
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih, 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar
sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere; varlığı iddia edilen Ergenekon örgütünün hiyerarşik
yapısının ortaya konulamadığı, departmanlar ya da hücre yapılanmaları arasında irtibatın ne
suretle sağlandığı; astlık - üstlük ilişkisi, emir-talimat verme yetkisinin her bir sanık için ayrı
değerlendirilerek kime bağlı faaliyet yürüttüğü ve varlığı iddia edilen örgüt hiyerarşisi içindeki
yerinin somut delilllerle ortaya konulamadığı, sanıkların örgütün ana belgeleri olarak öne sürülen
dökümanlardaki ibarelere atıflar yapılmak suretiyle örgüte bağlanmakla birlikte, örgütün nerede,
ne zaman, kimler tarafından ne amaçla kurulduğunun somut delillerle tesbit edilemediği gibi, ele
geçirilen bir takım dökümanlarında CMK 134 maddesine aykırı olarak toplanan deliller
niteliğinde bulunduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kurulu olmakla birlikte sivil yapılanmaya
da sahip olduğu ve 1971 yılında da var olduğu iddia edilen örgütten, Milli İstihbarat Teşkilatı,
Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün dahi
haberdar olmamasının olağan kabul edilemeyeceği gibi, bu örgütün diğer terör örgütlerini
yönetip yönlendirdiğine dair delil bulunmadığı; örgütün varlığına esas alınan delillerin yargıtay
ilamında da belirtildiği üzere hukuka aykırı delil niteliği taşıdığı, örgütün varlığına kanıt kabul
deliller ile ilgili olarak mahkemenin hükmünden sonra ortaya çıkan bilirkişi raporları, beraat
kararları ve soruşturma ve kovuşturma aşamasında görevi olan emniyet görevlileri ile yargı
görevlilerinin bu görevleri sırasında görevlerini kötüye kullandıkları hususunda idari yaptırımlar
ile cezalandırılmış bulundukları, bu doğrultuda memuriyet görevinden ihraç edilmiş oldukları
gözönüne alındığında, soruşturmanın resmi olarak başlangıcından (12/06/2007) bugüne kadar
süregelen yargılama safhası, meydana gelen 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsü ve
sonrasındaki gelişmeler birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşmanın zaruri olduğu,
Buna göre de; ayrıntısı izah edilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih,
2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden 40 gün
önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu
tarafından "Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü" ile ilgili olarak düzenlenen
06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamede, "Usulsüz
Soruşturma ve Davalar," "Darbe Planları," başlıkları altında Ergenekon Davası ile ilgili olarak
"Asrın Davası Ergenekon FETÖ tarafından sözde Devlet içerisindeki derin bir gizli yapının
tasfiyesi amacıyla başlatılmıştır" tespiti ile başlayıp "Ergenekon Davası aynı zamanda cemaat
için geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendisi üzerindeki bütün kuşkuları yok etmek için
kullandığı bir nevi çöp tenekesidir" şeklinde tespite yer verilmiş olması, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenen bu iddianamede ayrıntıları açıklandığı üzere FETÖ'nün Emniyetten
sorumlu imamı kod adı "Kozanlı Ömer" olan Osman Hilmi Özdil'in 18/04/2007 tarihindeki
Amerika seyahatinde Newyork JFK Hava Limanı'nda yapılan rutin kontroller esnasında Osman
Hilmi Özdil ve FETÖ'nün milli istihbarat teşkilatı imamı Murat Karabulut'un birlikte seyahat
ettiklerinin tespit edildiği, Osman Hilmi Özdil'in üst aramasından çıkanlara yönelik olarak
106/658
yapılan tetkikler neticesinde; yazan tarafından kısaltmalar ve harf değişikleri yapılarak bir nevi
sadece kendisinin anlayacağı hale getirildiği ve hatırlatma amaçlı tutulduğu değerlendirilen notta
bulunan isimler kontrol edildiğinde bu kişilerin bir bölümünün 12/06/2007 günü Ümraniye'de bir
gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon Davası sanıkları arasında yer
aldıklarının anlaşıldığı, el bombası ihbarı ile başlayan Ergenekon soruşturması öncesinde bu
şahıslar hakkında henüz bir soruşturma süreci dahi başlamamışken, aylar öncesinde adı geçen
kişilerle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan FETÖ'nün Emniyetten sorumlu imamı Osman
Hilmi Özdil'in 18/04/2007'de ele geçirilen notları arasında isimlerinin yer alması, Ergenekon
Davasının önceden planlanıp kurgulandığı, örgüt lideri Fetullah Gülen ve Örgüt yöneticilerinin
emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik harekatın bir parçası olduğu, talimatın yurt
dışından kurye ile geldiği yönünde kuvvetli şüphelerin mevcut olduğu, ancak o dönemdeFETÖ
imamı Osman Hilmi Özdil'in, 2007 yılında ABD'de FBI tarafından yakalanmasının ardından,
ABD yetkilileri tarafından Dışişleri Bakanlığı aracılıyla gönderilen bilgi ve belgelerin Emniyet
Genel Müdürlüğünde muhtemelen FETÖ'nün emniyette konuşlanan mensupları tarafından imha
edildiği ve hiç bir kayıt bulunmadığı, ancak 2014 yılı Ocak ayı içerisinde FBI'dan EGM
aracılığıyla, Osman Hilmi Özdil'in yakalanmasına dair bilgi ve belgelerin bir kısmının temininin
mümkün olması hususları ve yine 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsü sonrasında
FETÖ mensubu olan yargı mensuplarının ihracına ilişkin düzenlenen HSK'nın 24/08/2016 tarihli
gerekçeli kararında ergenekon yargılamasında yapılan usulsüzlüklere ilişkin ayrıntılı tespitler,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ve HSK ihraç kararlarında
delillendirilen ve iş bu dava ile açık irtibatlı hususlar ve özellikle Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin
21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde;
Cumhuriyet Gazetesine 5-10-11 Mayıs 2006 tarihlerinde el bombası atılması ve
Danıştay saldırısı gerçekleştiren sanıkların eylemleri ve bu sanıklar yönünden mütalaanın ilgili
kısımlarındayapılan değerlendirmeler ayrık tutulmak üzere;
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığının kesin ve inandırıcı deliller ile
kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına
suç işlenmesinin de söz konusu kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle, iş bu dava
kapsamında kovuşturmaya konu edilen, "ergenekon" adlı bir "terör örgütü"nün varlığı ispat
edilememiştir.

Buna göre;
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 314/1 ile 314/2 maddelerinde yazılı
suçlardan haklarında dava açılan sanıklar yönünden ;
Soruşturmanın resmi olarak başlangıcından (12/06/2007) bugüne kadar süregelen
yargılama safhası, meydana gelen darbe teşebbüsü ve sonrasındaki gelişmeler, Yargıtay bozma
ilamı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede delillendirilen ve işbu dava
ile açık irtibatlı hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
varlığının kesin ve inandırıcı deliller ile kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan
örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği
anlaşılmıştır. Bu haliyle, işbu dava kapsamında kovuşturmaya konu 3713 sayılı yasaya göre
varlığı ispatlanmış bir "ergenekon" adlı "terör örgütü" bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,
haklarında TCK 314/1-2 maddeleri uyarınca sevk maddesi bulunan sanıkların bu suçlardan
beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddesi delaletiyle
haklarında dava açılan sanıklar yönünden;
Bir kısım sanıklar yönünden salt TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
üyelerinin işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılması talepli açılan kamu davalarında, bu sanıklar
yönünden iddiaya konu eylemlerde bir talimat verdikleri ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet
alanlarındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör
örgütünün varlığının da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün
107/658
yöneticiliği suçundan TCK 314/1 maddesi gereği haklarında ceza verilemeyecek sanıklar
yönünden örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
üyelerinin işlediği tüm suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı, bu nedenle belirtilen
sevk maddeleri uyarınca haklarında kamu davası açılan tüm sanıkların beraatlerine karar
verilmesi talep edilmiştir.
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 312 maddesinde yazılı suçtan haklarında
dava açılan sanıklar yönünden;
Bir kısım sanıklar yönünden TCK 312/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açıldığı, atılı suçun temel unsurunun kanuni tanımda yazılı olduğu üzere "cebir ve
şiddet" olduğu, dosya kapsamında cebir ve tehdit içeren eylemlerin Danıştay Saldırısı ile
Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılar olduğu, bu eylemlerin de iddiaya konu örgüt ile
ilişkilendirilmesine yetecek maddi delil elde edilemediği, bu hususun Yargıtay bozma ilamında
da ayrıca ve özellikle belirtildiği, dosya kapsamında ele geçen silah ve muhimmatların da kişisel
suç teşkil ettiği ve iddiaya konu örgüt ile ilişkilendirilmesine yetecek maddi delil elde
edilemediği, nitekim sanıklara ilişkin değerlendirmelerde ayrıca belirtildiği üzere gerek silah ve
mühimmatların ele geçirildiği gerekse yazılı dokumanların ele geçirildiği arama ve elkoyma
işlemlerinin büyük bir bölümünün hukuka aykırı olduğunun Yargıtay bozma ilamında da ayrıca
ve özellikle belirtildiği, bunun dışında Cumhuriyet Çalışma Grubu olarak belirtilen oluşuma
ilişkin Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven adlı darbe planlarının bu oluşum tarafından
uygulamaya konduğuna ilişkin Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere yeterli delil elde
edilemediği, yine "internet andıcı" olarak bilinen faaliyetin TCK 312 maddesi kapsamında "cebir
ve şiddet" içermediği, sözkonusu faaliyetin atılı suça ilişkin "elverişli eylem" teşkil etmediği,
bunun dışında "irticayla mücadele eylem planı" olarak bilinen faaliyetin ele geçiriliş şekli ve
aidiyeti bakımından kesin tespit yapılamadığı ve bununla birlikte bu faaliyetlerin de "elverişli
eylem" teşkil etmediği, bu haliyle TCK 312 anlamında "cebir ve şiddet" içeren ve "hukuka
uygun delillerle elde edilmiş elverişli eylem" tespit edilemediğinden,bu suçtan ilgili sanıkların
beraatlerine karar verilmesi talep edilmiştir.

108/658
V. SANIKLAR HAKKINDAKİ İDDİALAR / SUÇLARİLE
DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümde, her bir sanık yönünden İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamı ile verilen hükme esas alınan
iddianame içerikleri ve mahkemenin kabulü kısaca anlatıldıktan sonra Yargıtay 16. Ceza
Dairesi'nin 21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamında her bir sanık
yönünden belirtilen usule ve esasa etkili hukuka aykırılıklar belirtilmiş, son olarak da her bir
sanık yönünden atılı suçlara ilişkin sonuç değerlendirmeler yapılmıştır.
Her bir sanığa ilişkin iddianamedeki sevk maddeleri ile bozma ilamına konu mahkeme
kararında uygulanan sevk maddeleri belirtilmiş, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamında bir kısım sanık
ve suçlara ilişkin değişen ve dönüşen suç vasfı, geçit suç hükümleri gereği uygulama yapıldığı
görülmüş, mütalaanın kanaat bölümünde ise iddianamedeki sevk maddeleri doğrultusunda
değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda, bir kısım sanıklar hakkında TCK 311/1, 312/1, 313/1,
314/1-2, 319/1 maddeleri gereğince açılan kamu davalarında mahkemece sanığın tek suçtan
cezalandırılmasına karar verildiği görülmekle, aleyhe temyiz bulunmadığı hallerde de 1412 sayılı
CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca verilen sonuç ceza itibariyle kazanılmış hakları saklı
kalmak kaydı ile sevk maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmıştır. Sonuç olarak, yargılamaya
konu terör örgütünün varlığı ispat edilemediğinden, haklarında ceza talep edilen sanıklar
yönünden 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezada artırım talep
edilmemiştir.

Yargıtay bozma ilamında;

a. Yargılamaya konu olayların mahiyeti, iddianame, mütalaa ve birleşen dosyalar ile tüm
dosya kapsamı dikkate alınarak, savunma hakkını kısıtlamayacak şekilde her bir sanığın bireysel
durumları göz önüne alınarak savunmasını yapması için gerekli makul sürenin sağlanması
gerektiği gözetilmeyerek tüm sanıklar yönünden birleşen dosyada savunmayı 1 veya 2 tam
duruşma günü, esas hakkındaki savunmayı 1 veya 2 saat, sözlü talepleriise 15 dakika ile
sınırlandırılmasına kararlar verilerek savunma haklarının kısıtlanması,
b. Mahkemece CMK'nın 206. maddesi uyarınca sanıkların sorgusu tamamlandıktan
sonra bir kısım tanıkların dinlendiği devamında ve bazı oturumlarda dosyaya konulan belgelerin
okunduğu ancak içeriklerinin açıkça anlatılmadığı bu aşamadan sonra, Cumhuriyet savcısının
esas hakkındaki mütalaası alınıp sanık ve müdafiilerinin esasa ilişkin savunma yapması
istenilmiş olmakla; CMK'nın 215. maddesi uyarınca dinlenen tanıkların, suç ortaklarının ve
bilirkişilerin dinlenmesinden sonra ve okunmasında yasal engel bulunmayan her bir belgenin
açıkça okunmasından sonra bu beyan ve belgelere karşı sırasıyla katılan veya vekiline,
Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine diyecekleri ile beyan ve belgeler üzerindeki
değerlendirilmeleri sorulduktan ve bu şekilde delillerin maddi olaylara vehukuka uygun olup
olmadıklarının belirlenmesinden sonra sırasıyla katılan ve vekilinin esasa ilişkin beyanları ile
109/658
Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaası alınıp devamında yine CMK'nın 216. maddesi
uyarınca sanıklara ve müdafilerine esas hakkındaki savunmaları sorulup akabinde hazır bulunan
sanıklara son sözleri verilmesi gerekirken bu yargılama kurallarına uyulmadan yazılı şekilde
hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 215 ve 216. maddelerine aykırı davranılması,
c. Dosyamıza konu davalarının soruşturmasında görev alan ve aynı kişilerden oluşan
kolluk personeli grubunun, Türkiye'nin birçok ilinde yapılan operasyonlarda görev yapması, tüm
dokümanlar ile dijital verilerin bu kişiler tarafından incelenerek tutanağa bağlanması,
Cumhuriyet savcılarının CMK'nın 122. maddesine aykırı olarak düzenlenen bu tutanaklara kuşku
ile yaklaşmadan ve sorgulamadan itibar ederek koruma tedbirlerine ilişkin kararlara,
iddianameye ve mütalaaya konu etmesi, yargılamayı yapan yargıçların da ısrarla yukarıda
belirtildiği üzere yasalara aykırı olarak elde edilen kanıtlara göz yumması ve bu yöndeki ısrarlı
itirazları dikkate almayarak maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik haklı taleplerin ısrarla ve
yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, karardan sonra, soruşturma ve yargılamada esas alınan
önemli delillerin sahteliği konusunda tespitlerin ortaya çıkması karşısında, sahteliği ortaya çıkan
delillerden objektiflikten uzak varsayıma dayalı çıkarımlar yaparak bu varsayımların sübuta esas
alınması, hakimlerin tarafsızlığı konusunda haklı şüphe oluşturacağının gözetilmemesi,
d. 05.08.2013 tarihli oturumda kürsüde 6 hakim olduğu halde hükmün tefhim edildiği,
gerek kararın tefhime katılan hakimlerin basına yaptıkları açıklamalar gerekse gerekçeli
karardaki anlatımdan müzakereye sadece karara iştirak eden hakimlerin değil, mahkemenin diğer
hakimlerininde katıldığının anlaşılması karşısında CMK.nun 227 maddesine aykırı ve de
CMK.nun 289/1-amaddesi uyarınca kesin hukuka aykırılık nedeni oluşturacak şekilde hüküm
kurulması,
Şeklinde, tüm sanıklar açısından hukuka aykırılık unsuru teşkil eden hususlar
belirtilmiştir, bu hususlar sanıklara ilişkin bölümlerde ayrıca belirtilmemiştir.

Her bir sanık hakkında, hukuka aykırı (hukuka aykırı arama - elkoyma, iletişimin
denetlenmesi, inceleme gibi) elde edildiği tespit edilen deliller, sadece ilgili sanık hakkında değil,
diğer birçok sanık hakkında da mahkûmiyet hükmüne esas teşkil ettiği, hal böyleyken "hukuka
aykırı delil sonucu elde edilen diğer dolaylı delillerin de hukuka aykırı olduğu" evrensel kuralı
gereği; hukuka aykırılıkların, adeta "zincirleme" bir etki yaparak, hemen tüm sanıklara sirayet
ettiği anlaşılmıştır. Örneğin, Tuncay Güney isimli kişinin ifade görüntülerinin duruşmada
izlettirilmesi ve mahkemenin gerekçeli karardaki ''Ancak ses kaydındaki ifadenin kötü muamele
sonucu tespit edildiğine dair şüphe oluştuğundan'' tespitine rağmen bu beyan ve ifadeleri birçok
sanık açısından hükme esas alınmıştır. Yine iddia konusu ergenekon terör örgütünün ana
dokümanları olarak geçen "lobi" ve "ergenekon analiz yeni yapılanma yönetim ve geliştirme
projesi" gibi belgeler birçok sanıktan ele geçtiği belirtilmiş, bu belgelerin ele geçirilmesine
ilişkin yapılan arama - elkoyma işlemlerinin tamamının hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir.
Bu belgeler/beyanlar dayanak gösterilerek diğer birçok sanık hakkında işlem yapıldığı,
soruşturmaya dahil edildiği ve örgüte üye olduğu kabul edilerek mahkûmiyet hükmü verildiği
gözönüne alınırsa; hukuka aykırı elde edilen deliller ile sonuca gidildiğinin kabulü gerekecek ki,
bu haliyle "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" evrensel kuralı gereği hukuka aykırı delillerin
sirayet ettiği tüm sanıklar açısından bu belgelerin delil vasfını taşımadığının kabulü
gerekmektedir.

1-ABDULLAH ARAPOĞULLARI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Abdullah
ARAPOĞULLARI’nın, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların”
kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması
110/658
uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu
yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için
hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi
Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete
geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma içerisinde Hüseyin GÖRÜM ve
Kahraman ŞAHİN’in emrinde yer aldığı, Kahraman ŞAHİN tarafından ekip kurması ve örgüte
gelir temin etme adına illegal faaliyetlerde bulunması için görevlendirildiği, sanığın da kendisine
verilen görevi benimseyerek bu konuda faaliyette bulunduğu, sanığın kendi konuşmalarında
dernekteki illegal yapılanmayı devletin bazı kurumlarının desteklediğini belirttiği, bu durumu
kullanarak yapacağı illegal işler ile örgüte ve kendisine maddi çıkar elde edebileceğini
düşündüğü, bu amaçla terör örgütüne maddi gelir temin etme adına cebir, şiddet ve tehdit
yöntemlerini de kullanarak tahsilat yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, izinsiz silah
bulundurma gibi eylem veya eylem hazırlıkları içerisinde yer aldığı yönünde deliller bulunduğu
ve sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu iddia edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Abdullah Arapoğulları’nın derneğin amacını Erdal İrten’e anlatırken “Biz
Genelkurmay Başkanlığına çalışıyoruz, istihbarat sağlıyoruz, biz DERİN DEVLETİZ, DEVLET
İÇİNDE DEVLETİZ” şeklinde açıkladığı, aynı şekilde Abdullah Arapoğulları’nın 0542 358 42
23 no’lu telefonla x şahısla yapmış olduğu 01.11.2007 Tarihli görüşmede özetle; Abdullah
Arapoğluları: “Güzel güzel alımlar yapıyoruz şimdi işte İKİBİN KİŞİLİK KADRO başlattık”,
“Kuvayi Milliyede yani O DERNEĞE DESTEK VERİYORUZ da bu JİTEM”, “şimdi bizim
şeyimiz ORDU İÇİNDE ORDU KURMAK”, X: “Ben biliyorum”, Abdullah Arapoğluları:
“DERİN DEVLET YANİ” diyerek muhatabına Ergenekon Silahlı Terör Örgütünden “DERİN
DEVLET” olarak bahsettiği, Bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünü “DERİN DEVLET”
olarak önceden beri bildiği açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Abdullah Arapoğulları’nın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu
bildiği, Kuvayı Milliye yapılanması içerisinde Sanıklar Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin’in
emrinde yer aldığı, Kahraman Şahin tarafından ekip kurması ve örgüte gelir temin etme adına
illegal faaliyetlerde bulunması için görevlendirildiği, sanığın da kendisine verilen görevi kabul
ederek örgüt amaçları doğrultusunda legal olmayan yöntemleri kullanarak örgüt üyelerinden
Kahraman Şahin’in emir ve talimatları doğrultusunda onun hiyerarşisinde faaliyet gösterdiği,
örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğu, örgüt mensubu sanıklardan Kahraman
Şahin ve Erol Ölmez ile sürekli irtibat halinde olduğu, ESTÖ ile organik bağının bulunduğu,
faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
üyesi olduğu sabit görülerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakkında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan bu sanık hakkında
CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak
iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan
görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
111/658
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Abdullah ARAPOĞULLARI'nın legal bir örgütlenme içerisinde yer almasına özel
bir anlam yüklemek suretiyle soruşturma başlatıldığı, soruşturma safhasında yasaya aykırı
şekilde alınan teknik takip kararı sonrası yapılan ve yine yasaya aykırı olan arama - elkoyma
işlemi sonucunda toplanan delillere göre sanığın mahkumiyetine karar verildiği, bu haliyle tape
kayıtlarının ve arama elkoyma işlemi ile ele geçen materyallerin delil olarak kabul edilmesine
yasal olanak bulunmadığı gibi sanığın iş/sosyal ortamı aynı olan diğer sanıkları tanıyor ve
telefonda görüşüyor olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu örgütün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

2-ABDULMUTTALİP TONÇER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Abdulmuttalip TONÇER’in,
1990 yılında PKK terör örgütüne katıldığı, yaklaşık 3 yıl örgüt içinde faaliyet gösterdikten sonra
1993 yılında bir çatışmadan sonra güvenlik güçlerine teslim olduğu, daha sonra JİTEM içinde
faaliyet gösterdikten sonra İstanbul’a gelerek yine PKK itirafçısı olan Adil TİMURTAŞ
aracılığıyla Hayrettin ERTEKİN ile tanışıp onun işyerinde çalışmaya başladığı, Ergenekon Terör
Örgütü içerisinde Hayrettin ERTEKİN’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, yapmış olduğu
eylemlerle ilgili olarak Hayrettin ERTEKİN’e rapor sunduğu, askeri ihale alma, tehdit, gasp
(haraç alma), darp eylemlerini gerçekleştirdiği, 1825 Tape no’lu, 25.02.2008 tarihli, Hayrettin
ERTEKİN ile Kaan arasındaki telefon görüşmesine ilişkin, Kaan DUT’un Cumhuriyet
Başsavcılığında verdiği ifadesi de dikkate alındığında, Abdulmuttalip TONÇER’in yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan Hayrettin ERTEKİN ile birlikte hareket ederek onun örgütsel
faaliyet kapsamında illegal olarak yürüttüğü eylemlerin gerçekleştirilmesi yönündeki emir ve
talimatlarını eksiksiz olarak yerine getirdiği, bu cümleden olarak kendi beyanına göre de
Hayrettin ERTEKİN’in talimatı ile Bursa’da bir tahsilat (haraç) işini gerçekleştirdiği, yine
soruşturma kapsamında Hayrettin ERTEKİN’den ele geçirilen GLOCK marka tabanca ve
eklerinin kendisine ait olmadığı halde örgütsel tavır takınarak diğer örgüt mensubunu cezadan
kurtarmak için onun suçunu üstlendiği, faaliyetlerinde gizliliği temin ve deşifre olmamak için
“Cizreli Ali” kod adını kullandığı böylece yasadışı Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu ve Suç
üstlenme suçunu işlediği iddia edilerek TCK 314/2 ve 270 maddeleri uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Abdulmuttalip Tonçer’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü mensubu sanıklardan
Hayrettin Ertekin hiyerarşisinde onun emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği, Tape
1825, Kaan Dut beyanları vs delillerin bu olguyu doğruladığı, Tape 12, 14, 17, 20, 31, 42, 35 vs
içeriklerinden anlaşıldığı ve bu olguların dosya kapsamındaki diğer delil ve beyanlarla da
örtüştüğü üzere örgüt faaliyetleri kapsamında çıkar amaçlı tahsilat(haraç) işleri gibi illegal
faaliyetlerde bulunduğu, Tape 9, 35, 17 vs içeriklerinden de anlaşıldığı üzere telefon
112/658
görüşmelerinde örgütün gizlilik prensibine uygun davranıldığı, örgüt içerisinde gizlilik
prensibine uygun olarak “Cizreli Ali” Kod adını kullandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
korkutucu gücünü kullanarak kendilerine çıkar sağladıkları, Sanık Hayrettin Ertekin’in emir ve
talimatları doğrultusunda Cumhuriyet Savcılığına gidip, sanık Hayrettin Ertekin’in işyerinde ele
geçirilen Glock marka silahı sahiplendiği ve Sanık Hayrettin Ertekin’i suçtan ve cezadan
kurtarmaya çalışarak örgütsel tavır sergilediği, yukarıda detayı verilen HTS Raporu ve İletişim
Tespit tutanaklarından da anlaşıldığı üzere örgüt mensubu sanıklardan Hayrettin Ertekin
hiyerarşisinde onun emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği ve sürekli irtibat halinde
olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüştür. Sanığın örgüt üyeliği eylemine uyan 5237
sayılı TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Suça konu ruhsatsız tabancanın; Sanık Hayrettin Ertekin’in yukarıda belirtilen iş yeri
adresinde bulunduğu ve ona ait olduğu, 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah
ve fişeklerden olduğu, Sanık Abdulmuttalip Tonçer’in Savcılık Makamına giderek gerçeğe aykırı
beyanda bulunmak suretiyle Sanık Hayrettin Ertekin’i suçtan kurtarmak amacıyla bahse konu
ruhsatsız tabancanın kendisine ait olduğunu belirttiği ve Hayrettin Ertekin’in bu suçunu üslendiği
sabit görülmüştür. TCK Madde 270/1 anlamında “suç üslenme” suçunun maddi ve manevi
unsurları tümüyle oluştuğundan sanığın anılan yasa maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Hayrettin Ertekin’in emniyet müdürlüğünde gözaltında olduğu
26.02.2008 günü sanıkla birlikte olan avukatı M. Fatih Büyükyurt’un, cep telefonundan
sanığın işyerini aradığı, işyerine ait telefon için verilmiş iletişim tespit kararı kapsamında
kayıt altına alındığı anlaşılan 1824 ve 1825 sayılı iletişim tespit tutanaklarının
incelenmesinde; Avukat M. Fatih Büyükyurt’un iki görüşmeyi de tanık Kaan Dut ile yaptığı
ancak bu esnada yan yana olmalarından dolayı avukat ile sanık Hayrettin Ertekin arasındaki
konuşmaların da kayda alındığı; bu kayıtların sanık Hayrettin Ertekin bakımından TCK’nın
314/2. ve 38/1. maddesi delaletiyle 270/1. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet
hükümlerine ve sanık Abdülmuttalip Tonçer bakımından TCK’nın 270/1 maddesi uyarınca
kurulan mahkumiyet hükmüne delil kabul edildiği anlaşılmakla, CMK’nın 135/3.
maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin
kayda alınması;bu kayıtların derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve
CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
2- Sanık Abdulmuttalip Tonçer hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
31.10.2007 gün ve 2007/1276 teknik takip sayılı kararıyla iletişimin tespitine ve kayda
alınmasına karar verilmiş ise de dosyada bu tarih öncesinde de iletişim tespit tutanaklarının
bulunduğu ve bunların mahkemece delil kabul edildiği, bu tutanaklarda karar numarası
olarak “2007/156” şeklinde belirtilmiş ise de Yargıtay denetimine imkan sağlayacak şekilde
bu kararın dosya içine alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Soruşturma safhasında sanık ile avukatı arasında geçen telefon görüşmesinin yasaya
aykırı şekilde delil olarak kabul edildiği, bu haliyle tape kayıtlarının delil olarak kabul
edilmesine yasal olanak bulunmadığı gibi sanığın diğer sanık Hayrettin ERTEKİN ile arasındaki
ilişkiyeözel anlam yüklenerek suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanık Abdulmuttalip TONÇER'in üzerine atılı "terör
örgütü üyeliği" ve "suç üstlenme" suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

113/658
3- ABDULVAHİT ÖZKAYA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.12.2010 tarih 2009/1407-2010/668 sayılı
iddianamesiyle Abdulvahit Özkaya’nın, müşteki Saffet Çerçi’nin kimlik bilgileri ile kişisel
verilerini içeren, adli emanetin 2007/314 sırasında kayıtlı notu kendi el yazısı ile yazdığı,
sonrasında terör örgütü mensubu olmaktan yargılanan kişilere vererek mallarına el konulmasını
istediği, bu şekilde Ergenekon Terör Örgütüne yardım ettiği iddia edilerek TCK 314/3 ve 220/7
maddesi delaletiyle 314/2, TCK 136 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Abdulvahit Özkaya’nın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün kendisine bağlı
“Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-
örgütsel çalışması uyarınca kurulan “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil
Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik”
adı verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele
yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun
görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu
bildiği, Sanık İhsan Göktaş’ta elde edilen Mehmet Fikri Karadağ ve Hüseyin Görüm’ün
“DAVAMIZ…” şeklinde ifade edilen karşılıklı konuşmalarının yer aldığı 3 Nolu CD çözüm ve
kayıtlarının bunu doğruladığı, bu illegal yapılanma hiyerarşisinde doğrudan Hüseyin Görüm’den
emir ve talimat aldığı, ele geçirilen “S.Ç.” isimli şahsa ilişkin dökümanlar vs den anlaşıldığı
üzere örgüte istihbari bilgi teminine yönelik faaliyetlerde bulunduğu, Örgüt mensubu
Sanıklardan Hüseyin Görüm, Mehmet Fikri Karadağ, Alparslan Arslan, Erol Ölmez, İbrahim
Özcan, Kahraman Şahin ve Muzaffer Tekin ile sürekli olarak irtibat halinde olduğu, Hüseyin
Görüm’e bağlı olarak onun emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, aynı şekilde
Hüseyin Görüm hiyerarşisinde hareket ettiği ve organik bağı bulunduğu, örgütsel faaliyetlerinin
sürekliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararında, içeriğinde özetle "PKK KİMLİĞİNİ KULLANIYOR… TAM BİR
VATAN HAİNİ PKK’LI… 2000 LERDE ÇOK SIKI VE İLERİ BİR FETHULLAHÇI OLUYOR…
İMAM NİKÂHLI YAŞIYOR… KORKUNÇ BİR VATAN HAİNİ ACAİP BİR KÜRTÇÜ ve
BÖLÜCÜ…” şeklinde "S.Ç." isimli şahsa ilişkin ifadelerin yazılı olduğu not kağıdının Adli Tıp
Kurumu raporu uyarınca sanığın eli ürünü olduğu tespitinden hareketle "kişisel verileri hukuka
aykırı olarak kaydetme" suçundan TCK.nun 135/1 ve "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele
geçirme"136/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Abdulvahit Özkaya hakkında "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçundan
açılmış bir dava bulunmadığı halde mahkûmiyetine karar verilmesi,
2- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş Pendik Sulh Ceza Hakimliği’nin
2006/952 D.İş sayılı önleme araması kararı uyarınca 07.01.2007 günü sanık Murat
Çağlar’ın sevk ve idaresindeki otomobilde yapılan arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir
arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen
114/658
delillerin hükme esas alınması da mümkün değildir. Bu itibarla; hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen delillerin (Kuvayı Milliye 1919 Derneği üye
başvuru formları ve on üç adet not kağıdı) ve buna ilişkin düzenlenen tutanağın sanıklar
Murat Çağlar, Mehmet Fikri Karadağ, Alparslan Arslan ve Abdülvahit Özkaya yönünden
yerel mahkemece hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116ve devamı maddeleriyle217.
maddesine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 135 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
ABDÜLVAHİT ÖZKAYA hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık ABDÜLVAHİT ÖZKAYA hakkında kamu davası açılması
için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanığın legal bir örgütlenme içerisinde yer almasına, dosyadaki diğer sanıklar ile telefon
görüşmesi mevcut olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütüne yardım" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.
Sanık Abdülvahit ÖZKAYA'nın "S.Ç." isimli şahsa ait kişisel bilgileri hukuka aykırı
olarak verme veya ele geçirme eylemine konu delilin bir diğer sanık Murat ÇAĞLAR'ın
aracından ele geçirildiği, Yargıtay bozma ilamında da 07.01.2007 tarihinde yapılan bu arama
işleminin hukuka aykırı olduğunun belirtildiği, bu haliyle elde edilen suç deliline hukuken itibar
edilemeyeceği, bu cihetle sanığın Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan
( TCK 136/1) delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

4- ADİL SERDAR SAÇAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Adil Serdar SAÇAN’ın, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptığı sırada 16 Mart 2001
tarihli yazıyla İstihbarat Şube Müdürlüğüne DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan alınan
soruşturma izni yazısının gönderilmesine karşın, İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne soruşturma izni
haricinde Tuncay Güney’den elde edilen belgeler ile soruşturmaya konu olan ifadelerini
gönderilmediği, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü arşiv kayıtları tetkik edildiğinde,
2001 yılında Tuncay Güney ile yapılan mülakat kasetlerinin ve çözümlerinin mevcut olmadığının
tespit edildiği, ihbar üzerine, İstanbul 4 nolu DGM’den alınan 2003/586-1532 nolu arama ve el
koyma kararına istinaden adreste yapılan aramada, birçok resmi belge ile birlikte soruşturmaya
konu kasetlerin de ele geçirildiği ve Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetine teslim
edildiği, Sanık Adil Serdar SAÇAN’ın, kanıt niteliğindeki söz konusu kaset ve dokümanları
Emniyet arşivine teslim etmesi gerekirken ortaya çıkmamalarını sağlamak amacıyla yanında
götürdüğü, kaset içeriğindeki araştırılması gerekli birçok somut iddiayı araştırmayarak,
Ergenekon Terör Örgütü’nün o tarihte soruşturulmasına sanık tarafından bilerek engel olunduğu,
Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramalarda, Adil Serdar Saçan hakkında görevi
sırasındaki çıkar ilişkileri ile ilgili istihbari bilgi notlarının ele geçirildiği, projeli çalışma izninin
soruşturmaya dönüştürülmediği ve sonuçlandırılmadan kapatıldığı, Adil Serdar Saçan'ın, Tuncay
Özkan ile sık sık görüştükleri ve Ahmet Tuncay Özkan’a ait depoda ele geçen 1691 numaralı CD
içindeki dökümanların da bu irtibatlarını doğruladığı iddia edilerek TCK 314/2, TCK 336/1
maddeleri gereğince atılı suçlardan cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


115/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Adil Serdar Saçan’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyeleri olan Halil Behiç
Gürcihan’a ait www.acikistihbarat.com ve yine Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bağlı Kuvvai
Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk’e ait www.kuvvaimilliye.net isimli internet
sitelerinde yazılar yazdığı ve örgüt amaçları doğrultusunda bu yazılarını yayınladığı, yine Örgüt
yöneticilerinden Doğu Perinçek ve grubuna ait Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisine örgüt
amaçları doğrultusunda demeçler verdiği, programlarına katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün firari sanıklarından Bedrettin Dalan’ın yönetim kurulu başkanı olduğu Yeditepe
Üniversitesinde dersler verdiği, tüm bu faaliyetlerini örgütsel amaçlar doğrultusunda yürüttüğü
açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Adil Serdar Saçan’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgüt
hiyerarşisine dahil olarak örgüt yöneticisi konumunda olan Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve
talimatları doğrultusunda hareket ettiği, daha ziyade Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan ve Güler
Kömürcü ile irtibatlı olarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği,
örgütsel faaliyetleri kapsamında İstanbul Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı dönemde görevi
gereği kendisinde bulunan ve eline geçen bir kısım gizli belgeleri, yasalara aykırı şekilde diğer
Ergenekon sanıkları ile paylaştığı, yine bu davanın sanıklarından birçoğunda kendi ikametinde
ele geçen ve kendi imzası da bulunan gizli ibareli resmi belgelerin bulunduğu, aynı şekilde
iletişim tespit tutanaklarıyla ilgili yasaklanmış bilgileri açıkladığı sabit görülmüş, TCK 314/2 ve
336/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Adil Serdar
SAÇAN bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Adil Serdar SAÇAN'ın legal bir basın kuruluşunda yazı yazması, yine legal bir
eğitim kuruluşunda ders vermesi, dosyanın diğer sanıkları ile sosyal ilişki içerisinde yer alması
gibi faaliyetlerinin örgütsel bağ olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
Sanık Adil Serdar SAÇAN'ın görevi gereği uhdesinde bulunan tape kayıtları ile gizli
belgeleri bulundurmasına karşın kanuni tanımda yer alan "açıklama" fiilinin ne şekilde
gerçekleştiğinin ispat edilemediği, nitekim yapılan arama işleminin de hukuka aykırı olduğu, bu
nedenle de sanığın atılı "yasaklanan bilgileri açıklama" suçundan delil yetersizliği gerekçesiyle
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

5- ADNAN BULUT

A. Atılı Eylem
116/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün temel
belgelerinden olan “Ergenekon” dökümanında, Ergenekon’un kendi medya kuruluşlarını
oluşturma ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiğinin yöntem olarak
belirtildiği, Örgütün bu yöntemi çok iyi bir şekilde kullandığı ve hatta bu yöntemi hayata
geçirmek için ayrıca örgütsel dökümanlar hazırladığı ve hazırlanan dökümanlar doğrultusunda da
faaliyetlerini gerçekleştirdiği, Bu çerçevede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılacak bir televizyon kanalı kurulması ve satın alınması konularında yoğun
çaba sarf ettiği, bununla ilgili pek çok görüşme yaptığı, başka kişilerin televizyon kurması ve
satın alması konusunda yardımcı olduğu, bir kısmı idari yargıda yargılama konusu olmakla
birlikte, televizyonu ayakta tutabilmek için izah etmekte zorlandığı para ilişkileri içerisine
girdiği, Sanık Adnan Bulut’un Ahmet Tuncay Özkan ile bu konuda birlikte hareket ettiği, onun
emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, anılan örgüt mensuplarının, suçluluk
psikolojisi içersinde, her an telefonlarının dinlendiği ve takip edildikleri endişesi içersinde
yaşadıkları ve bu nedenle telefon dinlemelerine karşı dikkatli ve tedbirli davranışlar
sergiledikleri, sanığa yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında kendisinin de telefonlarının
dinlendiği yönünde endişeler taşıdığı ve dinlemelere karşı tedbirler geliştirdiği, önemli
görüşmelerini yüz yüze gerçekleştirdiği, Savunmalar ve iletişim tespit tutanaklarından Adnan
Bulut’ un, Ahmet Tuncay Özkan’ın yakın çalışma arkadaşı olduğu, Kanaltürk ve Eurotürk
kanallarında, Hüseyin Nazlıkul’a ait Almanya’da bulunan KTN Medya şirketinde müdürlük
yaptığı, televizyon kuruluşlarındaki görevlerinden başka Bizkaçkişiyiz platformunun
yöneticiliğini yaptığı ve bu doğrultuda Ahmet Tuncay Özkan’ın yönlendirdiği sivil toplum
örgütleri ile ilgili faaliyetleri organize ettiğinin anlaşıldığı, 01.05.2008 günü sanık Murat Ağırel
ile yaptığı görüşme de dikkate alındığında Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
faaliyetlerini sürdürdüğü, sanıklardan Gürbüz Çapan ve Adil Serdar Saçan ile de bağlantısının
bulunduğu, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Murat Ağırel, Evrim Baykara ile bağlantılı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu iddia edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Adnan Bulut’un, Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
örgütün medya kuruluşlarını oluşturma ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alma
amaçlarına uygun olarak televizyon kanalı kurulması ve satın alınması konularında yoğun çaba
sarf ettiği ve ona yardımcı olduğu, bu hususların yukarıda detayı verilen tape içeriklerinden
açıkça anlaşıldığı, Doküman içerikleri ve irtibatlı olduğu sanıklar Murat Ağırel’in Kolluk beyanı
ile Hüseyin Nazlıkul’un Savcılık beyanlarının bu olguları doğruladığı belirtilerek sanığın TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Adnan Bulut hakkında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle
görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayanbu sanıklar hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına
derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar
alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak
bulundurulması;
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Adnan Bulut da olduğu
gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılması suretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine
muhalefet edilmesi;
117/658
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Adnan Bulut
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Adnan BULUT'un soruşturma safhasında yasaya aykırı şekilde alınan teknik takip
kararı sonrası yapılan ve yine yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda elde edilen
deliller itibariyle, tape kayıtlarının delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı gibi
sanığın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları tanıyor ve telefonda görüşüyor olması, legal
basın yayın kuruluşunda çalışıyor olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

6- ADNAN TÜRKKAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-2009/268 sayılı
iddianamesinde özetle; Ergenekon Terör Örgütüne ait örgütsel dokümanlarda, Ergenekon’un
kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, Sivil Toplum Örgütleri aracılığıyla
kamuoyunun etki altına alınarak yönlendirilebileceği, etkinlik ve eylemleri organize ve kontrol
eden güçlü bir mekanizma olarak kalacağı belirtilmektedir. Türk Gençlik Birliği’nin (TGB) de
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün güdümündeki sivil toplum kuruluşlarından
biri olduğu, örgüte bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, bu bağlamda şehit cenazelerinin provoke
edildiği ve TGB’ nin bu eylemlere önderlik eden gruplar içerisinde yer aldığı, terör örgütünün
amaçlarına ulaşabilmek için yaşamsal derecede önem verdiği toplumda kriz, kaos ve kargaşa
çıkarılmasına yönelik faaliyette bulunduğu, bu eylemler sırasında bir yürütme organı üyesinin
linç edilmeye çalışıldığı, bu girişimin TV ekranlarına da yansıdığı, sanık Adnan Türkkan’ ın
TGB’nin üyelerinden olup 2006-2008 tarihleri arasında başkanlığını yürüttüğü, TGB İstanbul İl
Başkanı Tunç Akkoç ile birlikte TGB’ nin provakatif amaçlı eylemlerine katıldığı, Beyoğlu ilçesi
Meşrutiyet Caddesi No:3 sayılı adreste yapılan aramada sanıklar Sevgi Erenerol, Semih Tufan
Gülaltay, Kemal Kerinçsiz ve Kuvayi Milliye Derneği’ne ait kartvizitlerin ele geçirildiği, bazı
televizyon programlarına dezenformasyon maksatlı katılımcı temin ettiği, ÇEV isimli vakıftan
usulsüz bağış alıp kişisel menfaatleri için kullandığı, TGB ile İşçi Partisi arasındaki ilişki ve
bağın açığa çıkmaması için gayret gösterdiği, Tunç Akkoç ile yaptığı 4758 nolu tapedeki
görüşmeden de görüleceği gibi bu bağı gösteren bilgi ve belgeleri aramalarda ele geçmemesi için
temizlediği, başka kişilere ait 18 adet kredi kartı ve bankamatik kartlarının sanığın sorumlusu
olduğu Atilla İlhan Kültür Merkezinden ele geçirildiği, sanığın değişik kişilere ait bu kartların
niçin bu merkezde bulunduğunu izah edemediği, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜnün üyesi olarak sivil toplum kuruluşlarınca düzenleniyormuş görüntüsü altında icra
edilen provakatif eylemlere katıldığı anlaşıldığından müsnet suçu işlediği iddia edilerek TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talepli kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Örgütün,” Sivil Toplum Örgütleri Yapılanması”nda, Sanıklar Mehmet Şener Eruygur,
Hurşit Tolon gibi örgüt yöneticilerinin yanı sıra Sanıklardan Adnan Türkkan, Tunç Akkoç’un da
118/658
görev aldığı toplanan delillerden ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Türkiye Gençlik
Birliği’nin(TGB), Türkiye’deki “Derin Devlet”in adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
güdümündeki sivil toplum kuruluşlarından biri olduğu, örgüte bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
TGB’nin, İşçi Partisi öncü gençlik tarafından kurulduğu, Sanıklar Tunç Akkoç, Adnan Türkkan,
Mehmet Bozkurt ve Mehmet Bora Perinçek’te TGB üye listelerinin bulunduğu, İşçi Partisine
bağlı Öncü Gençlik ve TGB’nin kamplarında Mao, Lenin, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet
Deniz Yıldırım gibi kişilerin kitapları ve dergileri okutulmak suretiyle kamplara katılanların
bazılarından oluşan sistemle barışık olmayan militan eylem yapacak kadronun oluşturulduğu, bu
militan kadronun Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları ve Sanık Doğu Perinçek’in
talimatları doğrultusunda toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kullanıldığı, 04.10.2008 tarihinde
İstanbul Beyoğlu’nda, 06.10.2008 günü İstanbul Dolmabahçe Meydanında ve buna benzer
birçok toplantı ve gösteride 170 şehit cenazelerinin provoke edildiği, TGB’ nin bu eylemlere
önderlik eden gruplar içerisinde yer aldığı, bu tür eylemlerin amacının mevcut hükümeti, devlet
otoritesini zayıflatmak olduğu, sanığın bu örgütsel amaçla toplumda kriz, kaos ve kargaşa
çıkarılmasına yönelik faaliyette bulunduğu, bu eylemler sırasında bir yürütme organı aleyhine de
sloganlar atıldığı pankartlar taşındığı, Sanık Adnan Türkkan’ ın TGB’ nin üyelerinden ve
ADD’nin Çankaya üyesi olduğu, sanık TGB’nin 2006-2008 tarihleri arasında başkanlığını
yürüttüğü, ancak 2008 Mart ayında TGB Başkanlığını bıraktığını beyan etmişse de; Başkanlıktan
ayrıldıktan sonra da TGB’nin toplantı ve gösterilerine katıldığı, TGB İstanbul İl Başkanı Tunç
Akkoç ile birlikte TGB’ nin provakatif amaçlı eylemlerine katıldığı, Beyoğlu ilçesi Meşrutiyet
Caddesi No:3 sayılı adreste yapılan aramada Sanıklar Sevgi Erenerol, Semih Tufan Gülaltay,
Kemal Kerinçsiz ve Kuvayi Milliye Derneği’ne ait kartvizitlerin ele geçirildiği, TGB ile İşçi
Partisi arasındaki ilişki ve bağın açığa çıkmaması için gayret gösterdiği, Tunç Akkoç ile yaptığı
4758 nolu tapedeki görüşmeden de görüleceği gibi bu bağı gösteren bilgi ve belgeleri aramalarda
ele geçmemesi için temizlediği, başka kişilere ait 18 adet kredi kartı ve bankamatik kartlarının
şüphelinin sorumlusu olduğu Atilla İlhan Kültür Merkezinden ele geçirildiği, sanıkların değişik
kişilere ait bu kartların niçin bu merkezde bulunduğunu izah edemediği, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün üyesi olarak sivil toplum kuruluşlarınca düzenleniyormuş görüntüsü altında icra
edilen provakatif eylemlere katıldığı, diğer yandan Sanık Adnan Türkkan’ın İşçi Partisinin ve
ADD’nin Çankaya üyesi olduğu, İşçi Partisinin, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin bir kısım
yöneticilerinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olarak dosyada yargılandığı, sanığın bu
kişiler dahil birçok sanıkla telefonla irtibatının bulunması, görüşülen sanık ve telefon görüşme
sayısı dikkate alındığında bu sanıklarla örgütsel ilişki içerisinde olduğu anlaşılmakla; Sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisine dahil olduğu, Sanık Doğu
Perinçek’e bağlı olarak faaliyet gösterdiği, sanığın Türkiye Gençlik Birliği Derneği ve ADD
Çankaya Şubesi üyesi olduğu, Ekim 2006-Mart 2008 tarihleri arasında Türkiye Gençlik
Birliğinin Başkanlığını yaptığı, başkanlıktan ayrıldıktan sonra TGB’nin örgütsel amaçlı toplantı
ve gösteri yürüyüşlerine katıldığı, 04.10.2008 günü İstanbul Beyoğlu’nda Türkiye Gençlik
Birliği organizesinde yapılan basın açıklamasının “Ergenekon soruşturması ve Şemdinli Aktütün
Jandarma Karakoluna yapılan saldırıyı protesto etmek” amacını taşıdığı, bu şekilde Ergenekon
soruşturma ve davasının sulandırılmaya itibarsızlaştırılmaya ve kamuoyunun yanıltılmaya
çalışıldığı, 06.10.2008 günü İstanbul Dolmabahçe Meydanında 04.10.2008 günü İstanbul
Beyoğlu’nda yapılan toplantı ve gösterilerin ve bu şekildeki birçok toplantı ve gösterinin TGB,
ADD, İşçi Partisi Öncü Gençlik kuruluşları ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte “Devletin
Yeniden yapılanması üzerine” “Ergenekon”, “Lobi,” gibi örgütsel dokümanlarda belirtildiği
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yapıldığı, sivil toplum
kuruluşlarınca düzenleniyormuş görüntüsü altında icra edilen provokatif eylemlere sanığın örgüt
üyesi olarak katıldığı dikkate alınarak sanığın hiyerarşi içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve
yoğunluk arz eden faaliyetlerinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu
oluşturduğundan, bu suçtan sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
119/658
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Adnan
TÜRKKAN bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, sanık Adnan TÜRKKAN'daolduğu gibi aramalarda ele
geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet
savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi
suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması
suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Adnan TÜRKKAN'ın, adının örgütsel amaç taşıdığı belirtilen, "Kırmızı beyaz"
adlı dergide sorumlu yazı işleri müdürü olmasının, yine sanığın legal bir siyasi birlikte görev
almasının, yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda elde edilen belgelerin delil
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

7- AHMET CİNALİ

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.01.2009 Tarih, 2008/539 Soruşturma, 2008/245
Esas ve 2008/135 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Ahmet Cinali’nin, Ergenekon Terör
Örgütünün legal alandaki yapılanmalarından birisi olan VKGBH Derneği ve bu Dernek içindeki
illegal yapılanmada yer aldığı, bu derneğin Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda sivil
toplum eylemi görüntüsü altında gerçekleştirdiği provakatif eylemlerin organizesinde görev
yaptığı, diğer sanıklardan Veli Küçük, Taner Ünal, İsmail Yıldız, Kemal Şahin, Ferudun Refik
Nuhoğlu, Mehmet Murat Yücel ve Hayrettin Ertekin ile arasında örgüt irtibatı bulunduğu, sanık
Veli Küçük’e örgüt irtibatı içinde istihbari not ilettiği, hukuka aykırı olarak kişileri etnik
kökenlerine göre fişlediği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil
olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etttiği iddia edilerek, terör örgütüne
yardım etme suçundan (TCK 314/3, TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2)
cezalandırılması talep edilmiş, duruşma sırasında TCK 314/2'den ek savunma hakkı verilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ahmet Cinali’nin usulune uygun olarak kayda alınan telefon konuşmalarından
diğer sanıklardan Veli Küçük, Taner Ünal, İsmail Yıldız, Kemal Şahin, Ferudun Refik Nuhoğlu,
Mehmet Murat Yücel ve Hayrettin Ertekin ile örgütsel irtibatının bulunduğu, sanık Veli Küçük’e
örgüt irtibatı içinde istihbari not ilettiği, Ergenekon Terör Örgütünün legal alandaki
yapılanmalarından birisi olan ve gerekçeli kararın genel bölümünde etraflıca anlatılan Vatansever
Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ve bu Dernek içindeki illegal yapılanmada yer aldığı, bu
derneğin Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda siviltoplum kuruluşu faaliyeti
görüntüsü altında gerçekleştirdiği provakatif eylemlerin organizesinde görev yaptığı, sanığın
120/658
örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında TCK
314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar esas hakkındaki mütalaada sanık Ahmet CİNALİ'nin TCK 135ve 136.
maddeleri gereğince cezalandırılması istenmiş ise de, iddianamede atılı suça ilişkin her hangi bir
sevk maddesi ve anlatım olmadığından, CMK 225 anlamında açılmış bir dava da bulunmadığı
anlaşılmakla, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Ahmet Cinali hakkında verilen arama kararı ile yapılan arama sonucu
tutulan tutanağın Yargıtay denetimine imkan vermek üzere dosya kapsamında bulundurulması
gerektiğinin gözetilmemesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2-Sanık Ahmet Cinalihakkında kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı
olarak verme veya ele geçirme suçlarından karar verilmesine yer olmadığına dair karar
verilmesinin, CMK'nın 223. maddesi anlamında hüküm sayılmadığından, temyizi kabil olmayan
bu kararlara yönelik Cumhuriyet savcılarınıntemyiz istemlerinin REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ahmet CİNALI hakkında TCK 135/1-2, 43/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ahmet CİNALİ'nin legal bir örgütlenme içerisinde yer almasının, iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat halinde olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

8- AHMET HURŞİT TOLON

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ahmet Hurşit TOLON’un, gerek görevli olduğu dönemde gerekse
emekli olduktan sonra Ergenekon Terör Örgütü faaliyetlerine katıldığı, görevi döneminde ve
daha sonra emekliliğinde örgüt üyelerinden Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Sinan
Aydın AYGÜN, Mustafa Ali BALBAY, Mehmet Ufuk BÜYÜKÇELEBİ ve Güler KÖMÜRCÜ
ile tanışıp yakın irtibat içinde olduğu, Habip Ümit SAYIN’ın tarafından kendisine hem istihbari
hem de örgütsel anlamda bilgi ve belgelerin gönderildiği, bu konuda birçok msn görüşmesinin
bulunduğu, ayrıca Habip Ümit SAYIN tarafından kendisine gönderilen bazı yazıların da sanıkta
elde edildiği, emekliliği döneminde de Habip Ümit SAYIN’ın ile örgütsel anlamda
görüşmelerine devam ettiği, Görevi zamanında Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından kendisine
verilen görevleri yerine getirdiği, Patalya otelde yapılan belirli kişilerin katıldığı toplantılara
iştirak ettiği, Türkiyem Topluluğu Grubunun danışmanı olduğu, UPEK (Ulusal Platformlar Güç
Birliği)'nin tüm sekreterya işlerini yürüttüğü, Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu
Danışmanı olduğu, Kent Otel'de düzenlenen İlhan Selçuk’un organize ettiği sekreteryasını sanık
Engin Aydın’ın yaptığı ve sadece belirli kişilerin katıldığı gizli toplantılara katıldığı, Türkiye
Gençlik Birliği ve İşçi Partisi ile irtibatlı olduğu, TGB'yi Doğu Perinçek’in bulunmadığı
zamanlar sevk ve idare ettiği, Birçok kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal
bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu işlediği, sanıkta birçok devlete
ait gizli bilgi ve belgenin bulunduğu, bunların bir kısmının görev gereği kendisine verilmiş
121/658
belgeler olmasına rağmen görev yerinde bırakmayıp örgütsel arşivine götürdüğü, Sanığın,
Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu ve sanık Mehmet Şener Eruygur ile birlikte
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarını Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçlarına uygun olarak
gizlice örgütleyip toplumsal eylem ve olayların içinde yönlendirmeye çalıştığı, devlete ait gizli
bilgi ve belgeleri örgütsel amaçlar doğrultusunda kullanmak üzere elinde bulundurduğu, halkı
yürütme organına karşı isyana tahrik ettiği ve 2003- 2006 yılları ve sonrasında yürütme organını
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemlerinin içinde aktif olarak yer aldığı ve yönetici olması
sebebiyle örgüt üyelerinin işlediği diğer suçlardan da sorumlu tutulmasının gerektiği belirtilerek
TCK 314/1, 311/1, 312/1, 313/1, 135/2, 1, 137/1-a, 43/1,2 maddeleri gereğince cezalandırılması
için kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ahmet Hurşit Tolon muvazzaf olduğu dönemde, Genelkurmay Başkanı
başkanlığında, üst düzey komutanların katılımı ile yapılan 03 Aralık 2003 tarihli toplantıda,
büyük bir kısmının hükümetin uyarılması ve muhtıra verilmesi yönündeki konuşmalarından
sonra, Sanık Ahmet Hurşit Tolon’un: “Bu iktidar ne olduğunu ortaya koydu. Ancak takiyyeye
başvuruyor…. İrtica bunların devlet yapısı içerisindeki kinin ifadesidir. Seçimden önce ikaz
etmezsen önümüze aşamayacağımız bir engel çıkacaktır. Halk bize sırtını çevirmez. Bu hükümet
ulusal onurumuz ile oynamaktadır. Onur kırıcı bir durumdayız…” şeklinde konuşma yaparak
seçimden önce hükümetin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından uyarılması ve muhtıra verilmesini
savunduğu,
Sanık Ahmet Hurşit Tolon'un, Darbe planları çerçevesinde dönemin Genelkurmay
Başkanı Hilmi Özkök’ün yıpratılması ve istifaya zorlanması ve dönemin 1. Ordu Komutanı Org.
Yaşar Büyükanıt’ın yerine Şener Eruygur'un KKK olmasını sağlanması için yapılan örgütsel
çalışmalara katıldığı, böylece darbenin önünde engel olarak gördüğü kişileri örgüt faaliyeti
kapsamında bertaraf etmeye çalıştığı, bunu sağlamaya yönelik Org. Yaşar Büyükanıt’ın ailesi,
akrabaları, özel hayatı hakkındaki kişisel verilerini depoladığı, “opera-son” isimli belgede
görüleceği üzere, hükümetin iktidardan düşürülmesini sağlamaya matuf sivil toplum örgütleri ve
basının harekete geçirilmesi için eylem planı yapanlar içerisinde yer aldığı, Emekli olduktan
sonra 20 Nisan 2006 tarihinde kurulan “Ulusal Uyanış Platformu”nun onursal başkanlığını,
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu ile Türkiyem Topluluğu Platformu'nun
danışmanılığını yaptığı ve Ulusal Platformlar Eşgüdüm Komitesi içerisinde yer aldığı, sanık
Mehmet Şener Eruygur'un da Ulusal Birlik Hareketi Platformunun ve ADD’nin başkanlığını
yaptığı hususları birlikte düşünüldüğünde; sanık Ahmet Hurşit Tolon ile Mehmet Şener
Eruygur’un örgüt ile sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak için örgüt
tarafında görevlendirildikleri, bu görevleri kapsamında sivil toplum kuruluşlarını örgütledikleri,
aralarında eş güdümü sağladıkları, bu örgütleri darbeye zemin hazırlamak için çeşitli gösterilerde
kullandıkları ve daha etkin hale getirmek için platform çatısı altında birleştirdikleri, ayrıca askeri
müdahaleye zemin oluşturma amacına matuf olarak toplumu hükümete karşı kışkırtmak amaçlı
miting ve toplantılar düzenlenmesi faaliyetlerinde koordinasyonu sağladıkları, böylece sanık
Şener Eruygur ile birlikte Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil toplum örgütleri alanındaki
yapılanmasından sorumlu örgüt yöneticisi olduğu, Sanık Şener Eruygur ile birlikte Örgüt
yöneticileri sanık İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Mehmet Haberal’ın koordinasyonundaki gizli
toplantılara iştirak ederek, örgütün belirlediği eylem planlarını uyguladığı Mahkememizce sabit
kabul edilmiştir.
Sanık Hurşit Tolon’un, sanık Şener Eruygur ile birlikte sivil toplum kuruluşlarını darbe
amacına yönelik olarak örgütlemeleri elverişli nitelikte bir eylemdir. Bir başka anlatımla, sanığın
vakıf/dernek/sendika gibi çok sayıda sivil toplum örgütünden müteşekkil olan ve 20 Nisan 2006
tarihinde kurulan “Ulusal Uyanış Platformu”nun onursal başkanlığını yapması, “Anadolu Ulusal
Uyanış ve Dayanışma Platformu” ile “Türkiyem Topluluğu Platformu”nun danışmanılığını
122/658
yapması ve “Ulusal Platformlar Eşgüdüm Komitesi” içerisinde yer alması, örgütün sivil toplum
örgütleri alanındaki yapılanmasından sorumlu örgüt yöneticisi olması, bu kuruluşların örgütün
nihai hedefi olan darbeye zemin hazırlamada çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu
önemli birimin başında olan kişilerden birisi olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem”
niteliğinde olduğu değerlendirilmiş; sanığın elverişli eylemi 1 Haziran 2005 yılından sonra
gerçekleştiğinden hakkında TCK 312/1 maddesi uygulanmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 313/1 ve TCK 314/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı olarak
kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış; başkaları
kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit
olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 02 Nisan 2009 tarihli cevabi yazısında,
sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen dijitaller içerisinde yer alan belgelerin TCK 326, 327
veya 334 maddeleri kapsamında olmadığı bildirmiştir. Bu nedenle suçlamaya konu belgelerin
TCK 334 kapsamında olmadığı ve atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı anlaşıldığından CMK
223/2-a maddesi gereğince bu suçtan beraatine karar verimiştir.
Sanığın Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinde bir
talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hâkimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından
işlendiği tespit edilemediğinden, bu suçlamadan CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık AHMET HURŞİT
TOLON'un ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve
162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Ahmet Hurşit
Tolon bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Sanık Ahmet Hurşit TOLON'a ilişkin yapılan aramalarda ele geçen evrak ve
kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve
hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle
oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
4- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanık Ahmet
Hurşit Tolon’un askeri mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak
etmesi ve bu şekilde elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve
217. maddesine muhalefet edilmesi,
5- Dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumdasanıklar
Mehmet İlker Başbuğ ve Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin hazır ettiği tanıklar Genelkurmay
Başkanı Işık Koşaner, emekli Oramiral Metin Ataç, emekli Orgeneral Aydoğan Babaoğlu ve
emekli Orgeneral Atilla Işık, sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin hazır ettiği tanık Yaşar
Yazıcıoğlu'nu dinletme taleplerinin reddedilmesi,
123/658
6- Ahmet Hurşit Tolon hakkında, kesintisiz uzun süreligeceleyin sağlıksız ve
hazırlıksız şekilde ifade ve sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148. maddelerine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Ahmet Hurşit Tolon


hakkındasilahlı terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri
delaletiyle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan
zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Ahmet Hurşit Tolon hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Ahmet Hurşit Tolon hakkında "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden
Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK
327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı
Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1)
suçlarından, ayrıca TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt
üyelerinin işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan kamu davalarındanverilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

1- Sanık Ahmet Hurşit TOLON hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı eylemlerde
sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri
tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör örgütünün varlığının
da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün yöneticiliği
suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek olan sanık yönünden
örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt üyelerinin
işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak sanığın bu
suçlardan beraatine,
2- Sanık Ahmet Hurşit TOLON'un birçok dernek/vakıf/sivil toplum kuruluşuna
üye olmasıve/veya burada yönetici ve/veya danışman olmasının, aynı dernek veya sivil
toplum kuruluşunda bulunan veya sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, sanığa ait birtakım
sözlerin veya yazıların siyasi eleştiri olarak kabul edilmesi gerekirken bu yazı ve sözlerin
hükümete karşı suç olarak değerlendirilmesinin soyut kanaatten ibaret kaldığı, nitekim
sanığa ilişkin yapılan aramaların hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Yasama Organına Karşı Suç"
(TCK 311/1) "Hükümete Karşı Suç" (TCK 312/1), "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı İsyan" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
124/658
beraatine,
3- Sanık Ahmet Hurşit TOLON'dan ele geçirilen kişisel veri niteliğindeki
belgelerin hukuka aykırı arama sonucu ele geçirildiğinden sanığın bu suçtan da delil
yetersizliği nedeniyle beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

9- AHMET TUNCAY ÖZKAN

A. Atılı Eylem
Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda;
Muhtelif adlar altında dernek ve platformlar kurdurup sivil toplum faaliyeti görünümündeki
eylemleri yönettiği, Ergenekon Terör Örgütü’nün hedefine ulaşmak için kullandığı yöntemlerden
birisinin siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede sanığın, CHP yönetimini ele
geçirmeye çalıştığı, fakat yaptığı tüm çalışmalara rağmen başarılı olamayınca bu kez de yeni bir
siyasi parti kurma çalışmalarına girdiği, Örgüt amaçları doğrultusunda siyaset ve medya
dünyasına yön verme gayreti içerisinde olduğu, örgüt paralelinde düşünmeyen ve hareket
etmeyen siyasilere karşı hukuk dışı yöntemlerle mücadele yolunu seçtiği, Asker ve sivil birçok
kişiyle örgütün gizli ilişkiler ağı içerisinde oluşan bir ilişkisinin Bulunduğu, Örgüt mensupları ile
örgütün amaçları doğrulusunda Ankara’da gerçekleştirilen gizli toplantılara katıldığı, Halkalı’da
bulunan deposunda “çok gizli” ibareli gizlilik dereceli önemli belgelerin ve değişik Bakanlık ve
kamu kuruluşlarına ait “gizli” ibareli gizlilik dereceli evrak ve raporların ele geçirildiği, Devletin
güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçunu işlediği, yine aramalarda “Gizli” ibareli fazla
sayıda resmi belge ele geçirildiği ve yasaklanan bilgileri temin etme suçunu işlediği,
Halkalı’daki depoda bulunan el bombası, el bombası kapsülleri ve mermilerle ilgili olarak 6136
sayılı Yasaya muhalefet suçunu işlediği, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işlediği,
Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçunu işlediği,
İzinsiz tehlikeli madde bulundurmak suçunu işlediği, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu
işlediği, Örgüt mensupları ile irtibatlı olup Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2, 311/1, 312/1, 327/1, 334/1, 174/1-2, 6136 Sayılı Kanun 13/1-3 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın “Bizkaçkişiyiz” platformunun kurucusu ve lideri olduğu,
sanık beyanları ve iletişim tespit tutanaklarından anlaşılacağı üzere diğer sanıklar Selim Utku
Gümrükçü, Murat Ağırel ve Adnan Bulut’un bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki
eylemlerini, bu sanığın emir ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirdikleri, sanıklardan Murat
Ağırel’in başkanlığını yaptığı “Memleket Sevdalıları” isimli derneğin çalışmalarını Ahmet
Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda yönlendirme gayreti içerisinde olduğu, sanığın
01.05.2008 günü sanıklardan Adnan Bulut ile yaptığı görüşmeden de anlaşılacağı üzere Ahmet
Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda Adnan Bulut ile birlikte bu faaliyetlerini sürdürdüğü,
sivil toplum kuruluşları içerisinde yer alan, dernek/platform üyesi kişileri örgütün amaçları
doğrultusunda kamuoyu oluşturmak, eylem gerçekleştirmek ve mevcut yönetim (hükümet)
aleyhine halkı kışkırtarak askeri bir darbeye zemin hazırlamak üzere yönlendirdikleri, kanaatine
varılmıştır.
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın 2003-2004 yıllarında başlayan ve ağırlıklı olarak sonraki
yıllarda devam eden (2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde “Cumhuriyet Mitingleri”
adı altında yürütülen) eylemlerini askeri darbeye zemin hazırlamaya yönelik başlattığı, amaçsuça
yönelik eylemlerini basın yayın ve siyaset alanındaki faaliyetleri ile katıldığı, o tarihte akim
kalan ancak Ergenekon Silahlı Terör Örgütünce toplumda askeri darbe zemini oluşturma amaçlı
125/658
Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısı gibi vahim nitelikteki eylemler ile
devam ettirilen cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek eylemine, basın
yayın ve sivil toplum alanındaki legal görünüşlü, ancak toplumda kaos ve kargaşa ortamı
çıkartarak askeri darbeye zemin hazırlamak amaçlı eylemleri ile katıldığı, örgüt faaliyeti
çerçevesinde birçoğu askeri mahiyette olan gizli belgeleri temin ettiği, 6136 S.K. kapsamında
yasak niteliği haiz eşya bulundurduğu, Ergenekon Terör Örgütünün legal yapılanmasında yer
alan yukarıda yazılı bir kısım örgüt üyelerini yönettiği ve yönlendirdiği dikkate alındığında
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu sabit görülmüştür.
Sanığın uhdesinde yürüttüğü ve yönettiği “Bizkaçkişiyiz” platformu, “Memleket
Sevdalıları” Derneği vs gibi oluşumlarla mevcut yönetim aleyhine halkı kışkırtarak askeri
darbeye zemin oluşturacak şekilde demokratik sivil toplum görünümlü eylemlerinin “Cebir ve
şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” şeklinde tanımlanan amaç suçu
işlemeye uygun ve elverişli bir eylem olduğu tartışmasız sabit görülmüştür. Zira sanığın ESTÖ
yöneticisi konumunda olup nihai hedefinin örgüt belgelerinde de belirtildiği üzere örgütün
amaçlarıyla bağdaşmayan mevcut yönetimi legal olmayan yöntemlerle değiştirmek olduğu
noktasında şüphe bulunmamaktadır. Sanığın, legal görünümlü eylemleri şüphesiz ki doğrudan
mevcut yönetimi hedef almaktadır. Sanığın, başında bulunduğu sivil toplum hareketlerini, halkı
mevcut yönetim aleyhine kışkırtarak sokağa dökme ve askeri bir darbeye zemin hazırlamaya
yönelik eylemleri mevcut yönetimi tehlikeye düşürmeye uygun ve elverişli bir eylem (hareket)
kabul edilmelidir. TCK Madde 312 anlamında suçun oluşumu için Sanığın, korunan değeri
tehlikeye düşürmeye elverişli bir hareketle icraya başlaması yeterlidir. Diğer taraftan, suçun cebir
ve şiddetle işlenmesi gerekli ise de icrasına başlanılan hareketin mutlaka cebir ve şiddet içermesi
zorunlu değildir. Sanığın, hükümeti ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını engellemeye
teşebbüs suçuna yönelik başlattığı bu eylem ve halk hareketleri sokak olaylarını devamında ise
devletin kolluk güçleriyle çatışmayı yani cebir ve şiddeti kaçınılmaz kılacaktır. Dolaysıyla
sanığın, hareketi tamamlamaya yönelik biçimde devam edecek olan davranışlarının cebir ve
şiddeti içereceği açıkça anlaşılmaktadır. Ergenekon Terör Örgütünün legal faaliyetleri
kapsamında sivil toplum örgütleri ve siyaset alanında faaliyetlerde bulunduğu, “Bizkaçkişiyiz”
isimli oluşumu yönettiği, irtibatlı olduğu diğer sanıklardan Evrim Baykara, Selim Utku
Gümrükçü, Murat Ağırel ve Adnan Bulut ile birlikte diğer sivil toplum örgütlerini de Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı, 2007 yılındaki
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi TBMM’nin AK Parti’den birisini Cumhurbaşkanı seçmesini
engellemek için Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yönetici ve üyesi olan diğer sanıklardan Mustafa
Özbek, Mehmet Haberal, Mustafa Ali Balbay, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Şener Eruygur,
Sinan Aydın Aygün, Doğu Perinçek ve grubu ile birlikte sivil toplum hareketi görüntüsü altında
Cumhuriyet mitinglerini tertip etmek şeklindeki eylemleri, hedef suça yönelik uygun ve elverişli
eylem olarak kabul edilmiştir. Sanığın, hedef suç olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve
şiddet kullanarak ortadan kaldırmak veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını
engellemeye yönelik bu hareketi(eylemleri), mevcut yönetimi tehlikeye düşürmeye uygun ve
elverişli bir eylem(hareket) kabul edilmiştir. Sanığın, amaç suça yönelik eylemi tehlike
oluşturmaya uygun ve elverişlidir. Eylemin devamı halinde ise cebir ve şiddetin gerçekleşeceği
kaçınılmazdır. Sanığın eylemleri bir bütün halinde düşünüldüğünde TCK Madde 312 anlamında
“Hükümete Karşı Suç” başlığı altında düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüs etmek” suçunu oluşturduğu sonucuna varılmış ve TCK Madde 312/1
eyleminden ötürü cezalandırılması cihetine gidilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1 ve TCK 314/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
126/658
Sanığın belirtilen kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki kökenlerine göre,
hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında
cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep edildiğinden, aynı
zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak TCK 136/1 maddesi
gereğince cezalandırılmıştır. Zira, başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri hukuka aykırı
olarak ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit olduğundan TCK 136/1'de
yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nın 02.04.2009/203-91521471 sayılı yazı
cevabına göre bahse konu “GİZLİ” ibareli belgelerde yer alan bilgilerin “Devletin güvenliğine
ilişkin bilgiler” kapsamında kaldığı belirtilmekle sanığın eylemi sabit görülmüş ve bu eylemine
uyan TCK 327/1 Maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
6 adet dokümanın TCK 334.madde kapsamında olduğu ve gizliliğinin kalkmadığının
belirtildiği, 3 adet dokümanın TSK'nin iç mevzuatına göre düzenlenen bilgi ve belgelerden
olduğunun belirtildiği, 15 adet dokümanın TSK'nin mevcut kayıtlarında bulunmadığının
belirtildiği, 63 adet dokümanın TSK'ya ait olmadığının belirtildiği görülmüş, sanığın TCK 334
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın, ikametinde ele geçirilen ve raporda belirtilen mutad sayıdaki mermileri örgüt
faaliyetlerinde kullanmak üzere bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği
sabit görülmüş, 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Aramalarda sanıktan ele geçirilen 3 adet el bombası gövdesinin Mahkemece yargılama
sırasında alınan bilirkişi raporuna göre patlayıcı maddesi boşaltılmış ve fünyesi kesilmiş olması
dikkate alındığında TCK 174 kapsamında kalmadığı, bu nedenle atılı suçun yasal unsurlarının
oluşmadığı anlaşıldığından, 5272 Sayılı CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan sanığın
beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Ahmet Tuncay
Özkan bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi;
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
3- Sanık Ahmet Tuncay Özkan yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin
02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme
başkanının duruşma düzenini bozan sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da
tamamına katılmamalarına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması;
4- Sanık Ahmet Tuncay Özkan ve Mustafa Ali Balbay'ın bir kısım görüşmelerinin,
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında kendilerinden habersiz olarak kayıt
altına alındığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, anılan görüşmelerin adı geçen
sanıklar yönünden aleyhlerine delil kabul edilmesi;
5- Sanık Ahmet Tuncay Özkan hakkında "verileri hukuka aykırı olarak verme
veya ele geçirme" suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
127/658
Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN hakkında "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK
174/1) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- İddianameye konu Sanık Ahmet Tuncay Özkan'dan ele geçen gizli belgelerinve
kişisel veri niteliğindeki belgelerin hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması
karşısında, sanığın TCK.nun 135, 327 ve 334 maddeleri uyarınca açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince beraatine,

1- Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın birçok sivil toplum kuruluşuna üye olması,
belli mitingler ve siyasi toplantılar organize edip katılması, aynı dernek veya sivil toplum
kuruluşunda bulunan veya sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, sanığa ait birtakım sözlerin veya
yazıların siyasi eleştiri olarak kabul edilmesi gerekirken bu yazı ve sözlerin hükümete karşı
suç olarak değerlendirilmesinin bir nevi soyut kanaatten ibaret kaldığı, nitekim sanığa
ilişkin yapılan aramaların hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1)
"Hükümete Karşı Suç" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarını
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN'dan ele geçirilen 6136 sayılı yasaya göre memnu
vasfı haiz mermilerin ruhsatsız şekilde bulundurulmasının bizatihi suç teşkil etmesine
karşın, arama - elkoyma işleminin yargıtay ilamı ile hukuka aykırı olduğu
değerlendirildiğiiçin atılı suçtan delil yetersizliğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

10- ALAETTİN SEVİM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Kitleşim isimli belgenin oluşturulduğu 2003 yılında sanığın yurt dışında
olduğu şeklinde sanık ve müdafisi beyanlarda bulunmuş olsalar da, söz konusu belgenin son
kaydedeninin Alaettin Sevim isimli kullanıcı olduğu, belgeyi sanığın oluşturduğu ile ilgili bir
iddiada bulunulmadığı, söz konusu belgenin oluşturulma ve son kaydetme tarihleri arasında
güncellenmiş olabileceğini ilişkin değerlendirmelerden söz konusu belgenin sanığa sonradan
ulaştırılmış olduğunu gösterdiği,
Yine Kafes Eylem Planı 2009/969-2010/38-29 nolu iddianame sanıklarından Levent
Bektaş’tan elde edilen gündemlerim 2” isimli belgede; “Aşağıdaki yerler hiç boş bırakılmamalı
her zamanki gibi seri devam etmeli sınır ötesi projeler için çok önemli Gen. Kur. İstihbarat Bşk.
(Ergun M., Soner P., Alaettin Sevim)” şeklinde sanık ile ilgili ibarelerin yer aldığı, sanığın ifadesi
ile belgede adı geçen şahıslar arasında halef selef ilişkisi olduğu, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen
internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize
ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK
312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

128/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Alaettin Sevim’in aşama beyanlarından, Ağustos 2007 – Ağustos 2009 tarihleri
arasında Tuğamiral rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı 1. İstihbarat Analiz Daire
Başkanı olarak görev yaptığı, bu görevdeyken İstihbarat Başkanı sanık İsmail Hakkı Pekin'e
bağlı olarak çalıştığı, sanığın hazırlamış olduğu “Proje” isimli belgenin sanık Dursun Çiçek
tarafından hazırlanmış, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli belgenin taslağı mahiyetinde
olduğu, bu belgedeki bazı bölümlerin sanık Fuat Selvi tarafından hazırlanan 30.8 çalışması uzun
metin isimli belgedeki bazı bölümler ile bire bir aynı olduğu, yine sanığın hazırladığı anlaşılan
“Kitleşim” isimli belgede bulunan üretim ve dağıtım kanallarında sanıklar Dursun Çiçek, Hasan
Ataman Yıldırım, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu, Fatih
Koca, Recai Alkan, Cem Şimşek, Altunay Şahin’in isimlerinin yazılı olduğu anlaşıldığından
sanık Alaettin Sevim ile sanıklar İsmail Hakkı Pekin, Dursun Çiçek, Fuat Selvi, Hasan Ataman
Yıldırım, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu, Fatih Koca,
Recai Alkan, Cem Şimşek ve Altunay Şahin arasında örgütsel irtibatının bulunduğu,
Gölcük Donanma komutanlığında yapılan aramada ele geçirilen, “Proje” ve “Kitleşim”
isimli belgelerin incelenmesinde, sanık Alaettin tarafından hazırlanıp son kez kaydedildiği, sanık
tarafından hazırlanan Kitleşim isimli belgede, üretim ekibi içerisinde sanıklar Hüseyin Vural
Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu ve Dursun Çiçek’in isimlerinin yazılı olduğu, üretim
ekibi içerisinde bulunan sanık Dursun Çiçek’in İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli, AK Parti
ve Hükümet aleyhine hazırlanıp, Erzincan ilinde uygulamaya konulan belgeyi hazırladığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmak yada görevlerini yapmasını engellemek için hazırlanan bu belgenin, sanık
Alaettin Sevim tarafından hazırlanan “Proje” isimli belge ile büyük ölçüde benzer olduğu, gerek
belge özelliklerindeki tarihlerden, gerekse iki belgenin karşılaştırılmasından proje isimli belgenin
daha önce hazırlandığı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli belgenin taslak metni olduğu,
sanık Alaettin Sevim tarafından hazırlandığı anlaşılan Kitleşim isimli belgenin dağıtım kanalları
bölümünde de sanıklar Hüseyin Vural Vural, Hasan Ataman Yıldırım, İlyas Çınar, Fatih Koca,
Recai Alkan, Cem Şimşek, Altunay Şahin’in isimlerinin yazılı olduğu, buradan da, Proje isimli
belgedeki hususların, bu sanıklarca yerine getirileceğinin görüldüğü, dosya kapsamında sanıklar
Fatih Koca, Recai Alkan, Cem Şimşek ve Altunay Şahin’in bu kapsamda sanık Hasan Ataman
Yıldırım’a bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüttüklerinin sabit olduğu, yine dosyamız
sanıklarından olup, sanık Dursun çiçek ile aynı birimde ve onun, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine, Hükümeti
devirmek veya görevlerini yapmasını engellemek için yaptığı çalışmalara benzer çalışmalar
yapan, sanık Fuat Selvi’nin hazırladığı ve yukarıda belirtilen, “30.8 çalışması uzun metin” isimli
belgedeki, “ı. Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sivil sanal ağ siteleri kurularak
çalıştırılmalıdır. internet siteleri "güvenilir kişiler" üzerinden "uygun personel" tarafından
kurulup, çalıştırılacak, kurum riske edilmeyecektir. Gri ve kara tarzda yöntemleri kullanan uygun
nitelikli bazı sanal ağ sitelerine ve gazetelere örtülü ve dolaylı olarak destek verilebilir”
şeklindeki ibarenin, sanık Alaettin Sevim tarafından hazırlanan “Proje” isimli belgenin son
bölümlerindeki “Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sanal ağ siteleri kurularak
çalıştırılmalıdır. İnternet siteleri "güvenilir kişiler" üzerinden "uygun personel" tarafından
kurulup, çalıştırılarak, kurum riske edilmeyecektir. Gri ve kara tarzda yöntemleri kullanan uygun
nitelikli bazı sanal ağ sitelerine ve gazetelere destek verilebilir.” İbarelerin birebir aynı olduğu
anlaşılmış, sanık Alaettin sevimin bu şekilde, Ergenekon Silahlı terör örgütünün pek çok elemanı
ile örgütsel irtibatının bulunması, Ergenekon silahlı terör örgütünün içerisinde, sanıklar Fuat
Selvi ve Dursun Çiçek ile bağlantılı olarak, sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, örgütün
amaçlarına uygun olarak çalışmalar yaparak örgütsel faaliyet yürüttüğü, Ergenekon silahlı terör
örgütü içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olduğu, bu nedenlerle de Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu
129/658
işlediği kabul edilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
SanıkAlaettin Sevim müdafiinin hazır ettiği uzman kişi Tevfik Koray Peksayar'ı
dinletme taleplerinin reddedilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Alaettin SEVİM hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanığın görev yaptığı dönemde, "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" adlı dokumanın
taslak metni olduğu belirtilen "proje" adlı belgeyi tanzim ettiği, diğer sanıklarla irtibat halinde
olduğu belirtilerek mahkumiyetine karar verildiği, hükümden sonra ortaya çıkan deliller uyarınca
sözkonusu doküman üzerinde değiştirme yapıldığının anlaşıldığı, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü yöneticiliği/üyeliği" ve
"hükümete karşı suç" suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

11- ALİ KUTLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Ali KUTLU’nun, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nde illegal
faaliyetlerde bulunduğu, bu yapılanma hiyerarşisi içerisinde yer aldığı, örgüte eleman
kazandırma, örgüt adına gelir temin etme ve sivil toplum hareketi görüntüsündeki eylemlerde yer
alma faaliyetleri ile görevlendirildiği, gerektiğinde provakatif terör eylemlerinde istihdam
edilmesinin düşünüldüğü, özellikle Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR, Kahraman ŞAHİN ve Recep
Gökhan SİPAHİOĞLU’na bağlı olarak örgüte gelir temin etme, adına yardım toplama, yasadışı
tahsilat yapma faaliyetlerinde görevlendirildiği belirtilerek Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu iddiasıyla TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, Bu yapılanmada Sanıklar Oğuz Alpaslan
Abdülkadir, Kahraman Şahin ve Recep Gökhan Sipahioğlu hiyerarşisine bağlı olarak örgüte gelir
temin etmek amacıyla yardım toplama, yasadışı tahsilat yapma ve sivil toplum hareketi
görüntüsündeki eylemlerde yer alma faaliyetlerinde görevlendirildiği, sanığın verilen görevi
kabul ederek bu konularda faaliyette bulunduğu, kendisine ve terör örgütüne maddi gelir temin
etme adına mafya tarzı yöntemleri de kullanarak tahsilat yaptığı ve sivil toplum hareketi
görüntüsündeki eylemlerde görev aldığı, Sanık Ali Kutlu’nun, Ergenekon Silahlı Terör
130/658
Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı
“Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı
“Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet
şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt dokümanında
gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde
yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması
amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, Bu yapılanmada
Sanıklar Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Kahraman Şahin ve Recep Gökhan Sipahioğlu hiyerarşisine
bağlı olarak örgüte gelir temin etmek amacıyla yardım toplama ve yasadışı tahsilat yapma
faaliyetlerinde bulunduğu, sivil toplum hareketi görüntüsündeki eylemlerin organizasyonu
yapmakla görevlendirildiği, sanığın verilen görevi kabul ederek bu konularda faaliyette
bulunduğu, Tape 581, 175 vs içeriklerinden de anlaşıldığı üzere kendisine ve terör örgütüne
maddi gelir temini amacıyla mafya tarzı yöntemlerle faaliyette bulunduğu, yukarıda detayı
anlatılan Mersin’deki Bayrak yakma olayının gerçekleştiği miting ve Kuvayı Milliye yemini
olarak kuran, bayrak ve silah üzerine yapılan yemin töreni şeklinde gerçekleşen sivil toplum
hareketi görüntüsündeki eylemlerin organizasyonunda görev aldığı, Tape 375, 584, 767, 769,
774, 936 vs içeriğinden anlaşıldığı üzere örgütün gizlilik prensibine bağlı olarak görüşmeler
yaptığı, faaliyetlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu kabul edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi
uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan kolluk
personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu haliyle
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ali KUTLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının ve legal bir örgütlenme içerisinde yer almasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

12- ALİ OKTAY ŞAHBAZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ali Oktay Şahbaz’ın, diğer sanık Taylan Özgür Kırmızı
ile yaptığı telefon görüşmesinde, …siz olduktan sonra pis olsunrtam hiç önemli değil, ben..... siz
varsanız ben her yola şeye varım komutanım, şeklindeki beyanları, dikkate alındığında sanığın
teklif edilen görevin yasadışı olduğunu bildiği, S-1 yapılanması ile ilgili konuları telefonda
konuşmamak için gayret sarfettiği, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda illegal olarak oluşturulan S-1 yapılanmasının
içinde yer aldığı, sanığın çalıştığı birimdeki komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan
duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu,
131/658
örgüt tarafından teklif edilen yasal olmayan S-1 adlı bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak
suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğuiddiasıyla TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ali Oktay Şahbaz’ın, sanıklardan Murat Eke, İlhan Bulayır ve Taylan Özgür
Kırmızı ile aralarında örgütsel irtibatın bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi
olmak suçundan yargılanıp ceza alan, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda
ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim
Şahin’in kurduğu bu ekip içerisinde yer aldığı, belirtilen iletişim tespit tutanaklarından,
23.11.2008 tarihli 8326 nolu tapede, Ali Oktay Şahbaz’ın “Üst çavuş Ali Oktay Şahbaz iyi
akşamlar komutanım”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Ali beni iyi dinle, benle çalışmak istermisin
tekrar”, Ali Oktay Şahbaz’ın “Nerde”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Nerde olduğunu bilmiyorum,
nerde ve nasıl olduğunu bilmiyorum”, Ali Oktay Şahbaz’ın “Ama sizde olacaksınız demi
komutanım yani onu bi netleştireyim”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Ben olacam yani şey pis bi iş
değil tamam mı”, Ali Oktay Şahbaz’ın “siz olduktan sonra pis olsun ortam hiç önemli değil, ben
siz varsanız ben her yola şeye varım komutanım”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “terörle mücadele
için yeni bi oluşum, MİT’le Genelkurmayın işbirliğinde falan filan diye”, Ali Oktay Şahbaz’ın
“Ben gerekeni anladım ben sizle her yola varım en kötü olsa bile siz varsanız varım”, 22.11.2008
tarihli 9875-9876-9877 nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği
mesajda, “Üçvş. Ali Oktay Şahbaz Tekirdağ 30/01/1980 O rh + tc:27796922194, şeklindeki söz
ve yazılardan, sanık Ali Oktay Şahbaz’ın sanık İbrahim Şahin tarafından oluşturulan illegal ekip
içerisine sanık Taylan Özgür Kırmızı aracılığıyla ve kendi istek ve iradesiyle dahil olduğunun
anlaşıldığı, “Ben gerekeni anladım, ben sizle her yola varım, en kötü olsa bile siz varsanız
varım” sözüyle sanığın kurulacak ekibin gizli ve illegal bir ekip olduğunu bildiğinin de bu
görüşmelerden anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara ilindeki evinde yapılan
aramada ele geçen belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının, belgelere ilişkin
09.01.2009 tarihli ön inceleme tutanağından anlaşıldığı, Ayrıca sanık Taylan Özgür Kırmızı’ya
ait Uşak ilindeki evinde bulunan dokümanlarla ilgili 09.01.2009 tarihli doküman inceleme
tutanağına göre de, sanığın isminin bu belgeler arasındaki liste içerisinde de yer aldığı, yine
yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarındaki, 04.11.2008 tarihli 9276 nolu tapede, Taylan
Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Şimdi bak
telefonda konuşamıyorum, senden istediğim şey şu üç tane devre arkadaşın yüzde yüz sağlam ve
sana sırtını dönebileceğin adam olacak, 13.11.2008 tarihli 8273 nolu tapede, Taylan Özgür
Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “aşırı derecede
güvendiğin adamlar istiyorum, 18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın
Oğuzhan Sağıroğlu’na ait telefondan, İbrahim Şahin ile yaptıkları telefon görüşmesinde, İbrahim
Şahin’in “Özgür ben İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinle de sadece sen de kalacak
kimseye açıklanmıyor, sen buna göre adam bulacaksın yani çok sağlam olacak yüzde yüz Türk
olacak tek istediğimiz bu”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim verdiğim beş ismin beşi de
yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözleri üzerine, sanık İbrahim Şahin’in örgütsel talimatı
doğrultusunda, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık Ali Oktay Şahbaz’ı yüzde yüz sağlam, aşırı
derecede güvendiği ve yüzde yüz Türk olarak ismini sanık İbrahim Şahin’e vermesinden de,
sanık Ali Oktay Şahbaz’ın Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduğunun anlaşıldığı, sanık
Ali Oktay Şahbaz’ın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kurulan illegal ekip içerisinde yer alıp,
sanıklar İbrahim Şahin ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgütün
hiyerarşik yapısına dahil olduğu belirtilerek, sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan
TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
132/658
C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Ali Oktay ŞAHBAZ'ın ev veya iş
yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi, Usul
ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda ele geçirilen belgelerin delil
olarak kabul edilemeyeceği, yine sanık Ali Oktay ŞAHBAZ'ın diğer sanıklar ile sosyal
ilişkilerinin aleyhe yorumlanmasına yasal olanak bulunmadığı, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

13- ALİ YASAK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanıklar Tuncay GÜNEY ve Veli KÜÇÜK’ten “Birleşik Komün” isimli
örgüt belgesi ele geçirildiği, “Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000-06 Operasyon”
isimli dokümanın içeriğinden; sanık Ali YASAK’ın, Ergenekon Terör Örgütünün içerisinde yer
aldığı ve Ergenekon Terör Örgütüne teklif mahiyetinde projeler ibraz ettiği ve bu projlerin
Ergenekon Terör Örgütü tarafından değerlendirilip kendisine olumlu cevaplar verildiği, ayrıca
Ergenekon Terör Örgütünün sivil yapılanmasını anlatan "Lobi" isimli dökümanının da kendisine
gönderildiği, Sanık, her ne kadar beyanlarında sanık Veli KÜÇÜK ile irtibatlarının
bulunmadığını beyan etmiş isede, Tuncay GÜNEY'in beyanlarını kısmen kabul etmesi, gerek
Tuncay GÜNEY'in beyanları gerekse sanık Sami HOŞTAN’la olan örgütsel irtibatları, zaman
zaman Sami HOŞTAN ile görüşmeleri, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)
belgesine göre mafyanın kontrol altına alınıp tek elden yönetilmesi, Sami HOŞTAN’ın yukarıda
Mafya bölümünde anlatılan lider konumunda olması ve tüm illegal işlerle uğraşan kişilerin sanık
Sami HOŞTAN ile irtibatları, susurluk kazasında cenazeyi almaya gitmesi ve Tuncay güneyin
beyanları göz önüne alındığında, sanık Ali YASAK’ın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
ve mafya yapılanmasında yer aldığı belirtilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Aramalarda Tuncay Güney ve sanıklar Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Hasan
Ataman Yıldırım ile Doğu Perinçek’te çıkan “Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000-
06 Operasyon” isimli belge Ergenekon Terör Örgütünün “örgüt belgelerinden”dir. Bu belgenin 2.
sayfasının başında sanığa yazılmış mektup şeklinde bir yazı mevcuttur. Bu mektup şu şekildedir:
“Sayın Ali Yasak, öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşımınızın titiz ve ciddi bir
dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz. Ticari şirket girişim önerileriniz
kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur. Raporlarda yer alan öneriler dayanışma prensipleri ile
değerlendirilmiştir. Özetle ifade edilen hususların dikkate alınması önemle rica edilir. Başarılı
çalışmalarınızın devamını dileriz. EK’de bilginize sunulan Lobi kodlu doküman Birleşik
Komün’ün amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır. Saygılarımızla, Birleşik Komün”şeklindeki
dokümanın aramalada çok sayıda sanıktan çıkmış olması ve bir birlerini teyit ediyor olması,
133/658
farklı sanıklarda çıkan sözkonusu belgenin ikinci sayfasındaki “Sayın Ali YASAK” şeklinde
isminin ve 'Lobi' isimli örgüt belgesinin kendisine gönderildiğinin açıkça yazılmış olması
hususları dikkate alındığında sanığın savunmasının doğru olmadığı kanaatine varılmış ve itibar
edilmemiştir.
Sanık Ali YASAK’ın Veli KÜÇÜK ve Sami HOŞTAN ile irtibatlı olduğu, Ergenekon
Terör Örgütü hiyerarşisine dahil olduğu, Veli Küçük’ten emir ve talimat aldığı ve ‘Drej Ali’ kod
adını kullandığı, örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde ticari şirket girişim önerilerinde
bulunduğu sabit kabul edilmiştir. Sanığın sabit kabul edilen eylemlerindeki süreklilik ve
yoğunluk dikkate alınarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu kanaatine varılarak CK
314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık ALİ YASAK
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
3- Sanık Ali Yasak’ın silahlı terör örgütü üyeliğine delil olarak kabul edilen ve
Hanefi Avcı’dan ele geçtiği belirtilen ses kasetlerinin hukuka uygun şekilde elde edilip
edilmediği ilişkin bir araştırma yapılmadan hükme esas alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ali YASAK adına yazılı olduğu belirtilen ve sanığın da kabul etmediği ve en
önemlisi yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda ele geçirilen mektuptan hareketle
ve sanığın diğer sanıklar ile sosyal ilişkileri aleyhe yorumlanarak, son olarak da hukuka aykırı
ele geçen ses kasetlerinin delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddia olunan
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

14- ALTUNAY ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekat amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Altunay Şahin’in sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu iddiasıyla TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
134/658
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Altunay Şahin’in, psikolojik harekat amacıyla yayın yapan internet siteleri ile fiili
irtibatı bulunan sanık Hasan Ataman Yıldırım ile irtibatlı olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon
Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında diğer
sanıklar Recai Alkan, Fatih Koca ve Cem Şimşek ile birlikte görevlendirildikleri, adı geçen
sanıklarla birlikte örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde etkisini artırması ve
yayılması yönünde psikolojik harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu
faaliyetleri sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, bu suretle örgütün
hiyerarşik yapısına dahil ve üyesi olduğu anlaşıldığından, Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi
olmak suçundan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Altunay ŞAHİN'in ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2- Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen
Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte “Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli
word belgeleri içeriğinden dolayı dosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca,
Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğu
kabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıkların beraat ettikleri belirtilerek
hükümden sonra ortaya çıkan delile işaret edilmiştir.

D. Kanaat
Soruşturma safhasında yasaya aykırı şekilde arama - elkoyma işlemi yapıldığı, benzer
iddia ile haklarında dava açılan diğer sanıkların beraat ettiklerinin tespit edildiği, sanığın diğer
sanıkları tanıyor ve telefonda görüşüyor olmasına özel anlam yüklenerek suç delili kabul
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" ve "hükümete karşı suç" suçlarını işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.

15- ASİM DEMİR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Asim DEMİR’in, ifadesinde
Kemal KERİNÇSİZ’in yanında çalıştığını, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmadığını beyan
etmiş ise de; Aramalar sırasında 1 adet 9765 seri numaralı cal 9 mm KNALL BORA-MK-19
Marka kurusıkıdan bozma 6136 Sayılı Yasa kapsamında kalan ruhsatsız silahın ele geçirilmiş
olması, Büyük Hukukçular Derneğinin binasında yatıp kalkması, örgütün tertip etmiş olduğu
veya örgütsel içerikli olan 07/05/2006, 17/05/2006, 07/06/2006, 12/06/2006, 20/06/2006,
22/06/2006, 19/11/2006, 18/12/2006, 15/06/2007, 04/07/2007 tarihlerinde yapılan toplumsal
eylemlerde diğer Sanıklar Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi
ERENEROL, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSES, Rafet ARSLAN ve Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU ile birlikte bizzat yeralması, telefon görüşmeleri incelendiğinde de
savunmasının aksine İstanbul Adliyesinde görevli zabıt katibi olan Atilla AKSU tarafından temin
135/658
edilen bir kısım belge ve dokümanları Kemal KERİNÇSİZ’e ulaştırdığı örgütünfaaliyetlerini
yürütmek için kurduğu dernek binasında yatıp kalktığı, böylece Ergenekon Terör Örgütü ile
süreklilik ve çeşitlilik arz eden organik bir bağ kurduğu anlaşıldığından, sanığın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve ruhsatsız silah bulundurduğu belirtilerek TCK 314/2
maddesi ve 6136 sayılı kanun 13/3 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Asim Demir'in hakkında TCK 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasından, CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçtan Beraatine
karar verilmiştir.
Sanık Asim Demir’in “Hoca Üveys Mahallesi Cemil Sakarya sokak Güler Apt. No:2/6
Büyük Hukukçular Derneği Fatih/İstanbul” sayılı adresinde Sekreter odasında yapılan aramada
ele geçirilen 1 Adet ÇAKARD Marka çanta içerisinde 9765 seri numaralı cal 9 mm KNALL
BORA-MK-19 Marka kurusıkıdan bozma toplu tabancanın alınan ekspertiz raporu gereğince "el
yapımı çekirdekli (metal bilyeli) fişekleri de atabileceği görülen tabancanın; 6136 sayılı yasaya
göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu" tespit edildiğinden, sanığın 6136 Sayılı
Kanun Madde 13/3 hükmü gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Asim DEMİR hakkında TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
Sanıkta 22/01/2008 tarihli aramada ele geçen ve 6136 yasaya göre memnu vasfı haiz
olduğu anlaşılan ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden, hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi ile ele geçirilen tabanca nedeniyle eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi
gereğince cezalandırılmasına, silahın müsaderesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

16-ATİLLA AKSU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Atilla AKSU’nun, yasadışı
Ergenekon Terör Örgüt’nün özel görevlisi olan Kemal KERİNÇSİZ ile irtibata geçerek,
kardeşinin işe alınmasını temin amacıyla, örgütün amaçları doğrultusunda çalıştığı adliye
içerisinde Kemal KERİNÇSİZ’in istediği veya elde ettiği döküman ve bilgileri Cumhuriyet
Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine
Dair Yönetmelik’in 45. Maddesinde belirtilen normal prosedürü takip etmeksizin memuriyet
görevini suistimal ederek, Kemal KERİNÇSİZ’e bizzat verdiği veya yanında çalışan Asim
DEMİR aracılığı ile gönderdiği, bu şekilde sanığın yasadışı Ergenekon Terör Örgütü içinde
hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu
işlediği belirtilerekTCK 257/1, 314/3 ve 220/7. maddesi yollaması ile TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


136/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Atilla Aksu’nun, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda
kurulan ve başında Kemal Kerinçsiz’in bulunduğu Büyük Hukukçular Birliği Derneği’nin
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu
bildiği, memuriyet görevini yapmasına karşın aynı zamanda legal görünümlü bu derneğin
toplantılarına katılıp görüş bildirdiği, Büyük Hukukçular Birliği Derneği’nin Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda düzenlediği etkinliklerden biri olan “KAYMAKAM
KEMAL BEY’İ ANMA” konulu MİTİNGE katıldığı, Tape 3281, 3282, 3283, 3286, 3290, 3294,
3298 içeriklerinden de anlaşıldığı üzere örgüt mensubu sanıklardan Kemal Kerinçsiz’in
hiyerarşisinde olup ondan emir ve talimat aldığı, örgüt için gerekli olan çoğu adli evrak
nitelikteki bilgi ve belgeleri, sahip olduğu memuriyet görevinin sağladığı kolaylıklardan da
yararlanmak suretiyle Kemal Kerinçsiz’e ulaştırarak bu bilgi ve belgeleri örgüte temin ettiği,
Tape 3282, 3283 vs görüşmelerinde belirtildiği üzere örgütün gizlilik prensibine uygun olarak
telefon görüşmeleri yapıldığı, yukarıda detayı verilen HTS Raporu ve İletişim Tespit
tutanaklarından da anlaşıldığı üzere örgüt mensubu sanıklardan Kemal Kerinçsiz, Levent Temiz
ve Sevgi Erenerol ile sürekli olarak irtibat halinde olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği ve
yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyeliği suçundan TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık hakkında TCK 257/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile
kamu davası açılmış ise de; sanığın eyleminin silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında kaldığı
anlaşılmakla sanık hakkında TCK 257/1 maddesi gereğince ayrıca HÜKÜM KURULMASINA
YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Atilla AKSU
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanığın legal bir örgütlenmede bulunması ve diğer sanıklarla telefon görüşmesi yapmış
olmasının bizatihi suç teşkil etmediği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, iddiaya konu eylemlerin
varlığının tespiti halinde disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" ve "görevi kötüye kullanma" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

17- AYDIN GERGİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Şüpheli Aydın Gergin’in İşçi Partisi üyesi olduğu, 2006 yılı Temmuz
137/658
ayından bu zamana kadar İşçi Partisi Genel başkanı Doğu PERİNÇEK in yanında Şoförlük
yaptığı arama sırasında yatağının altında ele geçirilen COLT marka 45 kalibrelik 2015367 seri
numaralı tabancayı ruhsatsız olarak taşıdığı, kendisini ve genel başkanı Doğu PERİNÇEK’i
korumak için bu tabancayı taşıdığını, beyan etmiş ve Ergenekon terör örgütünün üyesi
olmadığını savunmuş ise de şüphelinin silahlı olarak İşçi Partisi genel başkanı Doğu
PERİNÇEK’i koruması ruhsatsız silahı sürekli kaldığı İşçi Partisinin binasında yattığı yerde
yastık içinde saklaması hususları ve parti merkesinde kalıpta partinin ve yöneticilerinin örgütsel
içerikli faaliyetlerini bilmemesi hususları da göz önüne alındığında sanığın müsnet suçları
işlediği belirtilerek TCK, 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Aydın Gergin 2006 yılının Temmuz ayında Sanık Doğu Perinçek’in yanında
şoförü ve koruması olarak görev yapmaya başlamış, 21.02.2008 tarihinde yakalanarak gözaltına
alınmıştır. Yaklaşık 20 ay süreyle Sanık Doğu Perinçek’in yanında bu görevlerini sürdürmüştür.
Sanıklar Doğu Perinçek’in ve Aydın Gergin’in beyanlarından Sanık Doğu Perinçek’in devletin
kendisini koruyamadığını ve koruyamayacağını düşünerek Sanıklar Aydın Gergin, Yusuf Tunçer
ve Mahir Çayan Güngör’e kendisini koruma görevi vermiştir. Her üç sanıkta Ankara Çankaya
ilçesinde faaliyet yürüten İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal genel merkezinde
21.02.2008 tarihinde yapılan aramada ruhsatsız silahlarıyla birlikte yatıp kalktıkları aynı odada
yakalanmışlardır. Hatta silahlar yattıkları yatakların yastıklarının altında ele geçirilmiştir. Bu
kadar uzun bir süre her üç sanıkta ruhsatsız silah bulunduğunun bilinmemesi, sanık Doğu
Perinçek ve parti yöneticilerince bilinmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanık Doğu
Perinçek Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi konumundadır. Uzun süre yanında çalışan
Sanık Aydın Gergin’in, Yusuf Tunçer’in ve Mahir Çayan Güngör’ün ruhsatsız silah taşıdıklarını
bilmektedir. Nitekim Sanık Doğu Perinçek, Sanıklar Aydın Gergin ve Yusuf Tunçer’e sorulan
“Niçin ruhsat almadınız?” sorusuyla ilgili verdiği beyanında, devletin kendisini koruyamadığı
için ve ruhsat almak zor olduğu için Sanık Yusuf Tunçer’in ruhsatsız silah taşıdığını izah etmeye
çalışmıştır. Bu durum sanık Doğu Perinçek’in, Sanıklar Aydın Gergin, Mahir Çayan Güngör’ün
ve Yusuf Tunçer’in ruhsatsız silah taşıdıklarını bildiğini göstermektedir. Yetkili makamların
ruhsatsız silahlardan haberdar edilmemesi bu sanıklar arasındaki gizli ve örgütsel ilişkiyi
göstermektedir.
Sanık Aydın Gergin’in, Sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda onu korumak
ve güvenliğini sağlamak amacıyla ruhsatsız silah taşıdığı, örgüt adına suç işlediği ve örgüte
bilerek ve isteyerek yardım ettiği, kanaatine varılmıştır.
Sanık Aydın Gergin’in diğer sanıklarla telefon irtibatlarının bulunması da dikkate
alındığında örgütsel faaliyet içerisinde bulunduğu kanaatine varılmış, sanığın sabit kabul edilen
eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği, irtibatlarının yoğunluğu itibarı ile Ergenekon silahlı terör
örgütü üyeliği suçundan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Aydın Gergin’in aşamalardaki beyanlarından, aldırılan bilirkişi raporlarından ve
tüm dosya kapsamından, Sanığın bir adet COLT marka 45 kalibrelik 2015367 seri numaralı
tabanca ve iki adet şarjörü, 14 adet mutad sayıdaki dolu fişeği ruhsatsız olarak bulundurmak ve
taşımak suçunu işlediği kanaatine varılmış sanığın 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Aydın Gergin hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek
savunma verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
138/658
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde, Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum
açıklanıp gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki
sınırlarının dışında olan Ankara ili için arama kararı verilmesi,
3- İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin Eti Mahallesi
Toros Sokak No:9 Maltepe Ankara adresinde 21/03/2008 günü yapılan aramada,
a) CMK’nın 119. ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 11. maddesinde arama
işlemini yapanların adı, soyadı, sicili ve unvanının arama tutanağına yazılacağının ve imzalarının
alınacağının belirtilmiş olması karşısında; arama mahalline tutanakta imzası bulunanların dışında
ve çok sayıda kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk görevlilerinin bir çok
bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama faaliyetinde bulundukları;
arama tutanağının 3. sayfasında yazılı, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafındaki
masanın etajerinde bulunduğu yazılan materyallerin, avukatların yokluğunda, kollukça
bulunduğu iddiaları karşısındasöz konusu iddiaların arama işlemine katılanların dinlenilmesi ve
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/318 esas sayılı dosyası getirtilip incelenmek
suretiyle araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden
eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi;
b) Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde Cumhuriyet
savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden” klasörü içinde
Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi bulunduğu yerel mahkeme
tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada bulunmadığı, CD içindeki
klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf
Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan belgenin büyütülerek incelenmesinde
13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8 gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-
İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı hususundaki iddialar karşısında, söz konusu
iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma
yapılıp yapılmadığının, kamu davası açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu
dosyanın celbedilerek incelenmesi;
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, yapılan arama - elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, neticeten sanık Aydın GERGİN'in üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
Sanık Aydın GERGİN'de ele geçen ve 6136 yasaya göre memnu vasfı haiz olduğu
anlaşılan ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden tabanca ve dolu fişeklerin hukuka aykırı
arama - elkoyma işlemi sonucu ele geçirildiği, bu nedenle "6136 sayılı yasaya muhalefet" suçu
yönünden sanığın delil yetersizliğinden beraatine, silahın müsaderesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

18- AYDIN YÜKSEK

A. Atılı Eylem
139/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Aydın YÜKSEK’inMuzaffer ŞENOCAK’tan aldığı gizli
bilgiler içeren CD’yi Muzaffer TEKİN’e ulaştırması için Mete YALAZANGİL’e verdiği,
içeriğini bilmediğini beyan ettiği CD’ler ile 1 adet ruhsatsız silahı saklayarak Giresun’da
bulunan Arif GEDİK isimli kişinin evine gönderttiği, gönderdiği kişiye bana bir şey olursa çanta
sizde kalsın şeklinde beyanda bulunduğu, ihbar üzerine Arif GEDİK’in evinde yapılan aramada
bir çok CD ve 1 adet ruhsatsız silah bulunduğu, sanık Muzaffer TEKİN’e verilen CD’de ki
bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı CD’lere kaydedildiği, çanta içerisinde sahte pasaport
ve kimlik kartlarının bulunduğu, ayrıca yine aynı çanta içerisinde 2863 Sayılı Kanun kapsamında
tarihi sikkelerin bulunduğu, sanığın Muzaffer TEKİN ve Mete YALAZANGİL ile olan irtibatı
Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra Mete YALAZANGİL’in talimatıyla gelip Savcılığa teslim
olmak istemesi ancak güvenlik görevlilerince elinde Muzaffer TEKİN’de bulunan gizli CD ile
yakalanması, kendisinde bulunan CD, silah ve tarihi eserlerin saklamaları için Giresun’a
göndermesi nedeniyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, devlete ait gizli belgeleri
temin edip, bu belgeleri Muzaffer TEKİN’e vermek suretiyle tahsis amaçları dışında kullandığı,
sahte pasaport ve kimlik düzenlemek suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği, ayrıca
ruhsatsız silah ve tarihi eser bulundurmak suretiyle 6136 Sayılı Kanuna muhalefet ve 2863 Sayılı
Kanuna muhalefet suçlarını işlediği anlaşıldığından, eylemlerine uyan TCK 314/2, 314/3 ve
220/4 yollamasıyla, 326/1, 327/1, 204, 2863 Sayılı Kanunun 73, 6136 Sayılı Kanunun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Aydın Yüksek’in, 31.05.2008 tarihli irtibat tespit tutanağı ve dosyada mevcut
HTS dökümlerine göre, sanıklar Mete Yalazangil ve Muzaffer Şenocak ile örgütsel irtibatının
bulunduğu, sanık Mete Yalazangil ile birlikte Muzaffer Tekin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
sanık Muzaffer Tekin’de ele geçirilen ve içerisinde Milli Güvenlik Kurulu öncesi Kuvvet
Komutanlarının kendi aralarında yapmış oldukları gizli ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi
gizli bilgiler içeren birçok belgenin de bulunduğu tespit edilen 16 No’lu CD’yi sanık Mete
Yalazangil’e verdiği, bu sanığın da Muzaffer Tekin’e teslim ettiği, Zafer (K) ekin tutuklandıktan
sonra sanığın, Mete Yalazangil’in talimatı ile gelip savcılığa teslim olmak istediğini beyan etmesi
üzerine yakalandığı; sanığın içeriğini bilmediğini beyan ettiği belgeler ve bir adet silahı
saklayarak Giresun’da bulunan ve akrabası olan Fatih Kertil vasıtası ile İlknur Fındık’ın evine,
İlknur Fındık’ın da Giresun’da bulunan babası Arif Gedik’in evine gönderdiği ve “bana bir şey
olursa bu çanta sizde kalsın” şeklinde beyanda bulunduğu, yine çantayı alan şahısların
beyanlarına göre çantanın içinde CD’ler ve bir adet silah olduğu, Emniyet Müdürlüğüne
18.09.2007 tarihinde yapılan ihbar üzerine Arif Gedik’in evinde 20.09.2007 tarihinde yapılan
aramalarda bir çok CD ve bir adet ruhsatsız silahın bulunduğu, CD’lerin yapılan incelemesinde
Zafer (Kod) Muzaffer Tekin’e verilen CD’deki bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı
CD’lere kaydedildiğinin tespit edildiği; sanığın polislikten atılmış olması, Ergenekon terör
örgütünün de Emniyete sızılması şeklindeki Devletin Yeniden Yapılanması dokümanında
bulunan stratejileri, Ergenekon dokümanında belirtilen Sistemle barışık olmayanların Ergenekon
Terör Örgütü’ne üye olarak seçilmeleri, Zafer (Kod) Muzaffer Tekin’in de bu tür insanlarla ilişki
kurup insanları etrafına toplaması, ihbar üzerine Arif Gedik’in ikametinde yapılan aramada ele
geçirilen CD’ler ileekin’de ele geçen CD’lerin bir kısmının içeriklerinin birebir aynı olduğu
hususları da dikkate alınıp deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu kabul edilerek TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık tarafından saklanmak üzere bırakılan ve Arif Gedik’in ikametinde ele geçirilen 6
adet CD ile Muzaffer Tekin’in ikametinde ele geçen 16 nolu CD içerisindeki belgelerin
mukayesesinde, içerikleri itibariyle benzerlikler olduğu ve aynı CD’lerin birebir kopyaları
140/658
olduğunun anlaşıldığı, Genel Kurmay Başkanlığının 09.07.2007 tarihli gizli belgelere ilişkin
cevabi yazısında, sözkonusu belgelerin, Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlerine
göre, açıklanmasını yasakladığı belgelerden olduğu ve niteliği bakımından gizli kalması gereken
bilgilerden olduğu” belirtildiğinden, ele geçen belgelerin içeriği ve Genel Kurmay Başkanlığı
raporu göz önüne alındığında, TCK'nın 326 ve 327. maddeleri gereğince cezalandırılması talebi
ile kamu davası açılmış ise de, sanığın iddianamede anlatılan eyleminin bir bütün halinde TCK
334. maddesindeki suçu oluşturduğu sanığın kabul edilerek TCK 334. maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İhbar üzerine Arif Gedik’in ikametinde yapılan aramada, sanık tarafından saklanılması
için bırakılan çantanın içerisinde sanık Aydın Yüksek adına düzenlenen B sınıfı sürücü
belgesinin ele geçirildiği, 25.09.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre sürücü belgesinin tamamen
sahte olarak hazırlanıp düzenlenmiş olduğu ve iğfal kabiliyetinin bulunduğunun belirtildiği
anlaşıldığından, sanığın TCK 204./1 maddesinde belirtilen resmi belgede sahtecilik suçunu
işlediği sabit kabul edilmiştir.
İhbar üzerine Arif Gedik’in ikametinde yapılan aramada, sanık tarafından saklanılması
için bırakılan çantanın içerisinde ele geçirilen 5 adet para İstanbul Arkeoloji Müzesi
Müdürlüğüne gönderilmiş, alınan 29.09.2007 tarihli ekspertiz raporu’nda, “paralardan (4)
adedinin bronz madeninden M.S.4. yüzyıla ait Geç Roma sikkesi, (1) adedinin ise yine bronz
madeninden Bizans İmparatoru I.Justin zamanında Nikomedia’da basılmış sikke olduğu”,
08.10.2007 tarihli raporda ise söz konusu sikkelerin 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını
koruma kanunu kapsamında tarihi eser olduğu belirtildiğinden, sanığın 2863 sayılı Kanunun 26
ve 30. maddeleri yollaması ile aynı Kanunun 73/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Giresun 2. Asliye Ceza Mahkemesinden gönderilen 2008/195 esas sayılı dosyanın
fotokopisi incelendiğinde, Giresun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.07.2008 tarih, 2008/195-
261 sayılı sanığı Arif Gedik olan 20.09.2007 tarihli 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan
yapılan yargılamada, dosyamız sanığı Aydın Yüksek’in İstanbul’da Sabriye Gedik’e bir çanta
emanet ettiğini, bu çantayı Giresun’a getirdiklerini, Aydın Yüksek’in özel eşyalarının olduğu
çantayı sanığın kabul ettiği, sanığın eşi ile birlikte Giresun’a döndükten birkaç gün sonra
çantanın ikametinde olduğunu söylediği, sanığın eşine çantada ne olduğunu sorduğunda çantada
Aydın Yüksek’e ait özel eşyalar ve bir adet tabancanın olduğunu söylediğini, Aydın Yüksek
cezaevinde olduğundan çantayı iade edemediğini, tabancayı çocukların eline geçmemesi için
sakladığını bildirmiş, iddianamede sanığın 6136 sayılı yasaya muhalefeti gerekçesiyle
cezalandırılması istenilmiş, Mahkeme sanığın 6136 sayılı yasa kapsamında cezalandırılmasına
karar vermiş, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı ile davayı sonuçlandığı
anlaşılmıştır.
Her ne kadar sanık savunmasında ele geçen silah ve fişeklerin kendisine ait olmadığını
beyan etmiş ise de, tüm dosya kapsamına göre sanık savunmasına itibar edilmemiştir.
İhbar üzerine Arif Gedik’in ikametinde yapılan aramada, sanık tarafından saklanılması
için bırakılan çantanın içerisinde 1 adet 7.65 çaplı Browning marka tabanca, tabancaya ait (1)
adet şarjör, (4) adet 7.65 çaplı fişek ele geçirildiği, Kriminal inceleme sonucunda ele geçen
tabanca ve fişeklerin; 6136 Sayılı Yasaya göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden
olduğu anlaşılmakla sanığın 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Soruşturma aşamasında Muzaffer Tekin'in avukatlığını yapan sanık Kemal
Kerinçsiz'in aramalarında elde edilen ve TCK'nın 334. maddesi uyarınca sanık hakkında
verilen mahkumiyet kararına delil olarak kabul edilen belgelerle ilgili olarak; sanık Kemal
Kerinçsiz'in, diğer sanıklardan Aydın Yüksek'in bürosuna hukukiyardım için geldiğinde
yanında getirdiği CD içerisinde bu belgelerin olduğu, müvekkili olan Muzafffer Tekin için
141/658
de delil kabul edilen bu belgelerin çıktısını savunma amacıyla aldığı, belgelerin avukatlık
faaliyet ve savunma hakkı kapsamında kendisinde bulunduğuna yönelik savunması
karşısında, sanık Aydın Yüksek'in bu savunmayı doğrular nitelikteki beyanları da
gözetilerek sanığın savunmasının doğruluğu araştırılmaksızın eksik araştırma ile
mahkumiyet hükmü kurulması;
2- Sanık Aydın Yüksek hakkında TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca karar
verilirken, sahte olduğu kabul edilen belgelere ilişkin yeterli araştırmayapılmaksızın
mahkumiyet hükmü kurulması,
3- Devlet sırrına ilişkin belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesinde eksik
araştırma ve değerlendirme yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat

Sanıktan ele geçirilen belgelerin sahteliğine ilişkin, Yargıtay bozma ilamı sonrasında
yeniden yapılan inceleme sonucunda düzenlenen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli
Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 05/12/2017 tarihli raporda inceleme konusu
belgelerin bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla tümden sahte olarak oluşturulmuş olduğu kanaatine
varıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.

1- İddianameye konu Sanık Aydın YÜKSEK'ten ele geçen devlet sırrına ilişkin
belgelerin, yasaklanmış belge niteliğinde olmadığı, bu haliyle sanığın TCK.nun 326, 327 ve
334 maddeleri uyarınca açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.a maddesi gereğince
beraatine,

1- Sanık Aydın YÜKSEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü
Üyeliği" (TCK 314/2) suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,

1- 22/06/2007 tarihli aramada ele geçirilen silaha ilişkin olmak üzere Sanık Aydın
YÜKSEK'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun
13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

1- 22/06/2007 tarihli aramada ele geçirilen "tarihi esere" ilişkin olmak üzere Sanık
Aydın YÜKSEK'in 2863 sayılı yasa gereği "tarihi eser" vasfında olan eserleri bulundurması
ve atılı suçlamayı kabul etmesi nedeniyle 2863 sayılı yasanın 73/1 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,

1- Sanık Aydın YÜKSEK''ten 22/06/2007 tarihli aramada ele geçirilen ve sahte


olup iğfal kabiliyeti bulunduğu tespit edilen ehliyete ilişkin resmi belgede sahtecilik
suçundan TCK 204/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına, .
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

19- AYDOĞAN AKSÜNGÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610
142/658
sayılıiddianamesinde özetle; Sanık Aydoğan Aksüngü ile Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden olan Kemal Aydın ve Neriman Aydın arasında geçip usulüne uygun olarak
kayda alınan telefon görüşmelerine göre, sanık Aydoğan Aksüngü’nün bu sanıkların Ergenekon
Terör Örgütü adına yaptıkları örgütsel faaliyetlerden haberi olduğu, sanık Kemal Aydın’ın
talimatı ile kendi bölgesinde bu faaliyetlere katıldığı, istihbarat toplayıp sanık Kemal Aydın’a
ilettiği, Sanık Aydoğan Aksüngü’nün sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın Teğmenlerle
irtibatından ve bunun mahiyetinden haberdar olduğu, sanık Neriman Aydın’ın bir görüşmedeki
“Talebimiz şu devletimizi yönetmek en büyüğü bu değil mi bu”, “O günlerde cok yakın tanklar
hazır burdan sana şey olsun”, “Bu da sana müjde” şeklindeki sözlerine göre, Sanık Aydoğan
Aksüngü’ye Ergenekon Terör Örgütünün amacını söyleyecek kadar güvendiği belirtilerek
sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Aydoğan Aksüngü’nün askerlikten sonra Manisa Salihli’de doğrama işiyle
uğraştığı, Salihli’de öğretmenlik yapan Ruhi İsimli şahıs vasıtasıyla Sanık Kemal Aydın’la
tanıştıkları, onun vasıtasıyla da Sanık Neriman Aydın’la tanıştığı, yüzlerce kez telefonla
görüştükleri, Sanık Kemal Aydın’ın, Sanıklar Neriman Aydın, Hamza Demir ve Durmuş Ali
Özoğlu’yla birlikte hareket ettikleri, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yapılanmasının gizli askeri
yapılanma içerisinde örgütlenme ve eleman teminine yönelik faaliyette bulundukları, bu
kapsamda Sanık Kemal Aydın’ın askeri öğrenci ve muvazzaf subay olan dosya sanıklarından
Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar’ı örgüte kazandırdığı, Sanık Aydoğan
Aksüngü’nün de bunlardan Sanık Mehmet Ali Çelebi ile telefonla irtibat kurduğu, Sanık Kemal
Aydın’ın da tanıdığı olan Sanıklar Ercüment Ovalı ve Muhterem Bağcı ile de irtibatının olduğu,
sanığın, Sanık Kemal Aydın’ın, örgüt adına kendisine verdiği istihbarat toplama ve oturduğu
bölgedeki halkı yönlendirme faaliyetleri içerisinde bulunduğu, Sanıklar Kemal Aydın’ın, “10
Kasım 1938'den itibaren yönetimlerin kötü olduğunu, ilk kötü yönetimin İnönü ile başladığını,
Menderes, Ecevit, Demirel ve tüm diğer yöneticilerin ihanet halinde olduğu”, şeklindeki sözleri
dikkate alındığında Sanıkların askeri darbe beklentileri içerisinde oldukları, Sanık Neriman
Aydın’ın “tanklar hazır” demesinin bu durumu doğruladığı, Tape 6600’da kayıtlı 12.03.2008
tarihinde yaptıkları telefon görüşmesinde Sanık Kemal Aydın’ın “Biz de psikolojik savaş tarafını
yürütmek durumundayız.” , Tape 6677’deki telefon görüşmesinde Sanık Kemal Aydın’ın bunları
ortadan kaldırma görevi de benim.” Demesinin ülkede kargaşa ve kaos ortamı meydana
getirmeye çalıştıkları, böylece Yasama ve Yürütme organının ortadan kaldırılmasına yönelik
askeri müdahaleye zemin hazırladıkları, hatta Tape No:6600’da kayıtlı, 12.03.2008 günü saat
10:58’de Kemal AYDIN ile Aydoğan AKSÜNGÜ’nün yaptıkları telefon görüşmesinde; Kemal
AYDIN’ın “ÇOK KISA Bİ SÜRE SONRA TÜRKİYE’NİN YÖNETİMİNDE
BULUNACAĞIM” demesi, Sanık Kemal Aydın’ın örgütteki yönetici konumunu gösterdiği gibi
darbe olduktan sonra yönetime geleceğini gösterdiği, Tape 6677’de kayıtlı telefon görüşmesinde
Sanık Aydoğan Aksüngü’nün “biz de sana yardımcı olacağız her zaman yanındayız…”
şeklindeki sözleriyle Sanık Kemal Aydın’a bağlılığını bildirdiği, göz önünde tutulduğunda
sanığın hiyerarşi içerisinde çeşitlilik, süreklilik, ve yoğunluk arz eden örgütsel faaliyetleri
nedeniyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Aydoğan AKSÜNGÜ'nün
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
143/658
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Aydoğan AKSÜNGÜ'nün, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

20- AYHAN ATABEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde ve örgütün amacına
ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama
ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim Şahin ile
sanığın aralarında irtibat bulunduğu, İbrahim Şahin’de ele geçen “Tedhiş Planı (Ali Balkız)”
başlıklı suikast planında “5. Eylem hücresi üyelerinin temini” başlığı altında “a. Muhammed
Sarıkaya hücre lideridir” ibaresi bulunmakta olup devamında bbbb ve cccc’yi Oğuzhan
Sarıoğlu’nun dddd ve eeee’yi Ayhan Atabek’in ffff ve gggg’yi Muhammed Sarıkaya’nın
görevlendireceği şeklinde ibareler bulunduğu, söz konusu suikast için doğrudan hazırlık
hareketlerine başlanılmamış olsa bile, sanığın bir terör eyleminin planlanmasında görev almak
suretiyle yasadışı oluşum içerisinde yer aldığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, Sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri Mesrob Mutafyan,
bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşları ve Alevi toplumunun ileri gelenlerinden Ali Balkız ve
Kazım Genç’e yönelik suikast planları, bu suikastları gerçekleştirmek için kadro oluşturma
çabaları, diğer sanıklar ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim
Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen
mühimmat ve patlayıcılar hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık Ayhan Atabek’in yasal
olmayan bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya
koyduğu, adının Ali Balkız’a karşı gerçekleştirilecek tedhiş planında yazılı olduğu, sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı
olan illegal yapılanma içerisinde yer aldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ayhan Atabek’in yukarıda belirtilen 07.07.2009 tarihli telefon irtibat tutanağı ile
dosyamıza getirtilen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından ve ilgili GSM şirketlerinden
temin edilen HTS dökümlerinin karşılaştırma sonucuna göre, dosyamız sanıklarından Servet
Kaynak, Fahri Süslü, Fatma Cengiz ve İbrahim Şahin ile aralarında örgütsel irtibatın bulunduğu,
sanığın isminin sanık İbrahim Şahin’de ele geçen Ali Balkız’a yönelik tedhiş planı içerisinde ffff
ve gggg’yi görevlendirecek kişi olarak bulunduğu, 29.08.2009 tarihli telefon görüşmesine ilişkin
144/658
9139 nolu iletişim tespit tutanağına göre, B. Oktay’ın sanık İbrahim Şahine hitaben, “Elazığ’da
bizim Rambo Ayhan var, ufaklık, 20. dönem” sözlerinden, sanık İbrahim Şahin ile daha önceden
tanıştıklarının anlaşıldığı, sanığın 29.08.2008 tarihli 9140 numaralı iletişim tespit tutanağında,
sanık İbrahim Şahin’e “başkanım, emredersiniz, emir anlaşıldı” şeklinde hitabet ederek,
aralarındaki örgütsel irtibatı ortaya koyduğu, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
yöneticilerinden olup, örgüt adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak üzere illegal bir ekip
oluşturup, bu ekip tarafından gerçekleştirilmek üzere tedhiş planları hazırlayan, sanık İbrahim
Şahin’in illegal olarak oluşturduğu ekip içerisinde, tedhiş planlarını gerçekleştirecek kişiler
arasında yer alarak, sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgütün hiyerarşik
yapısına dahil olduğu, bu şekilde sanığın Ergenekon Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu
anlaşıldığından, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Ayhan ATABEK'in ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ayhan ATABEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesitalep ve mütalaa
edilmiştir.

21- BARBAROS HAYRETTİN ALTINTAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın, sanık Hasan Atilla UĞUR’un
yanında çalıştığı ve onun illegal işlerini takip ettiği, sanık Hasan Atilla UĞUR’un telefon
görüşmelerinin çoğunu sanık üzerinden yaptığı, sanığın da Hasan Atilla UĞUR’un örgütsel
konumunu bilerek sürekli olarak onun hizmetinde bulunduğu, Atilla UĞUR’un Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü bağlantılarını kullanmak suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda gelir
getirici eylemler içinde bulunduğu, sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın da Hasan Atilla
UĞUR’un durumunu bilerek işlerine aracılık yaptığı ve bu eylemlerinin devamlılık arz ettiği
belirtilerek "terör örgütü üyeliği" suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Suça konu istihbari nitelikteki bilgilerin “kişisel veri” mahiyetinde olmadığı ya da
kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine göre kişisel veri olarak
145/658
kaydedilmesi niteliği taşımadığı anlaşıldığından TCK 135 ve TCK 136. Maddelerinde belirtilen
suçun yasal unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılarak CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraat
kararı verilmiştir.
Sanık Barbaros Hayrettin Altıntaş’ın Mineks Dış Ticaret AŞ isimli firmada yakın
koruma ve şoförlük yaptığı, bu sırada gayri resmi olarak da Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
yöneticisi sanık Hasan Atilla Uğur’un emri altında çalıştığı; nitekim 4621 nolu tapede sanık “2
numaralı adamın adamıyım” diyerek sanık Hasan Atilla Uğur’un emri altında çalıştığını itiraf
ettiği; keza 4641 numaralı tapede, Mineks şirketinde çalışmasına ve o şirketin sahibi Bülent
Göktuna olmasına rağmen, Hasan Atilla Uğur ile alakalı olarak sanığın: “Bülent Bey si…de
değil ya bunun, patron o işte.. Bizim patronumuz o işte.. Benim patronum o Bayram abi.. O
benim amcam işte yani formaliteden amcam, o benim abim işte, onunla 6 sene çalıştık” demek
sureti ile esasen sanık Hasan Atilla Uğur’a bağlı olarak çalıştığını bir kez daha itiraf ettiği ve
sanık Hasan Atilla Uğur ile 6 yıldır beraber çalıştıklarını ve örgütsel jargon gereği kendisine
“Amca” dediğini, yani örgütsel olarak hiyerarşik üstü olduğunu ifade ettiği; yine 4648 nolu
tapede Hasan Atilla Uğur’un kod adının “Kürşat” olduğunu, gerçek ismi olmadığını, gerçek
isminin Hasan Atilla Uğur olduğunu beyan etmek sureti ile Hasan Atilla Uğur’un kod adı
kullandığını bildiği, böylece örgütsel konumundan haberdar olduğunun anlaşıldığı; 4631
numaralı tapede Hasan Atilla Uğur’dan bahsederken de muhatabının “Albay olan…” demesi
üzerine s anığın: “he biri de benim abim işte şeyci.. konuşamıyoruz telefonda, o abim yani, beni
oraya sokan adam” “yani Türkiye’nin adamı yani o kadar diyeyim…” demek sureti ile örgütsel
gizliliğe riayet etmeye çalıştığı ve sanığın örgütsel konumunu bildiğinin anlaşıldığı; 4648 nolu
tapede muhatabının sanığa “bunu kimseye söyleme” dediğinde sanığın da “tamam” diyerek
örgütsel gizlilik içerisinde hareket ettiklerinin bilincinde olduğu; 4618 ve 4622 numaralı tapede
Hasan Atilla Uğur tarafından sanığa gizlilik uyarısı yapıldığı, 4659, 4660, 4661, 4662, 4663,
4664, 4665 nolu tapelerde sanık Hasan Atilla Uğur’un emir ve talimatlarını gayri ahlaki
yöntemlerle de olsa sanığın yerine getirdiği, yine pek çok tapede sanık Hasan Atilla Uğur’un
sanığa pek çok emir ve talimat verdiğinin görüldüğü; Ergenekon soruşturmasında ismi geçmesi
nedeni ile sürekli yer ve telefon numarası değiştiren sanık Hasan Atilla Uğur’un, bir kısım
örgütsel görüşmelerini sanık Barbaros Hayrettin Altıntaş üzerinden yaptığı, sanığın da bu
durumun bilincinde olarak hareket ettiği, telefon görüşmelerinde sanığın örgütsel gizliliğe riayet
etmeye çalıştığı; sanığın kendi beyanında da itiraf ettiği üzere 6 yıllık bir zaman zarfı içerisinde
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olan Hasan Atilla Uğur’un kod adı kullandığını ve
örgütün önemli bir mensubu olduğunun bilincinde olarak onun emir ve talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, böylelikle örgüt ile organik ilişki kurup süreklilik arz edecek şekilde örgütsel
faaliyet yürüttüğü sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Barbaros Hayrettin
ALTINTAŞ'in ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve
162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
146/658
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay ilamında belirtilmemiş ise de, sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ hakkında
"Kişisel Verilerin Kaydedilmesi" suçundan açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın ilk
hüküm öncesi verilen mütalada bu suçtan mahkumiyet talep edilmesi sonrasında mahkemece
sanığın atılı suçtan CMK.nun 223/2.a maddesi gereğince beraatine karar verildiği, bu kararın
temyiz edilmediği, bu haliyle açılmış bir kamu davası bulunmadığından belirtilen suç ve eylem
iddiasına ilişkin bir karar verilmesi talep edilmemiştir.

Sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ'ın, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama-
elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesitalep
ve mütalaa edilmiştir.

22- BAYRAM DEMİR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Bayram Demir’in, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından
verilen talimat üzerine ve Bora Ballı, Seyhun Zayim ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan
Şinal’in bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde
bulunan binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün
amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan cezalandırılması
talebiyle (TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c ) kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)

Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla Sanık Bayram Demir’in, Ergenekon Terör Örgütü
üyesi Boğaç Kaan Murathan’ın örgüt adına verdiğini bildiği eylem talimatını maddi menfaat
vaadi ve beklentisi içinde yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden
sonra da aleyhe ifade vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü
adına suç işlediği sabit görülmüş, TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aynı Kanunun
147/658
314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Bayram Demir’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve TCK 170/1-c
maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Bayram Demir hakkındaaçılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın "tehlikeli
maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan mahkumiyet hükmü
verilmesi Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bayram Demir yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Bayram DEMİR'in iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BAYRAM
DEMİR hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi
talep edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Bayram DEMİR'in üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Bayram DEMİR'in üzerine atılı "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçunu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

23- BEDİRHAN ŞİNAL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine
Bayram Demir, Seyhun Zayim ve Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık
Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına Oğuzhan Aslan ve 15 yaşından küçük Umut Erdoğan ile birlikte molotof
kokteyli attığı, Molotof kokteylinin hazırlanması esnasında Fatih Derdiyok ve Murat Aplak’ın da
sanık Bedirhan Şinal ile birlikte hareket ettiği, bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan (TCK 314/3 ve 220/6 del.
TCK 314/2, TMK 5, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,TMK 5 maddeleri,TCK 174/1-2,TMK 5
maddeleri ) cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
148/658
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç
işledikleri,Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan
Şinal’in, maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof
kokteyli atılması eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla Ergenekon Terör Örgütü adına yapıldığını
bildiği bu eylemi gerçekleştirmek suretiyle örgüt adına suç işlediği sabit görülmüş, TCK 314/3
ve TCK 220/6 maddeleri yollaması ile TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanık Bedirhan Şinal’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Bedirhan Şinal’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu
sabit olduğundan, TCK 174/1 ve TCK 170/1-c maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
Sanık Bedirhan Şinal’e ait olup Umut Erdoğan’dan yakalandığı sırada ele geçirilen 4841
seri numaralı 9 mm çaplı Fırtına Super Magnum marka kurusıkıdan çevrilen ve sağlam durumda
olan tabancanın 6136 sayılı yasa kapsamında kalan, yasak niteliği haiz ateşli silah olduğu
belirtilmiştir. sanığın 6136 sayılı kanunun 13/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Bedirhan Şinal da olduğu üzere, CMK’nın 135/3. Maddesine aykırı
olarak tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması ve bu
kayıtlar derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi,
2- Sanık Bedirhan Şinal'ın Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak
savunmasının alınmasından sonra 19.12.2008 tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk
tarafından bir kez daha ifadesinin alınması yoluna gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bedirhan Şinal yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,

1- Sanık Bedirhan ŞİNAL'ın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
149/658
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Bedirhan ŞİNAL'in eylemine uyan "6136 sayılı yasaya
muhalefet","tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması" ve "Patlayıcı Madde
Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçlarından
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

24- BEDRETTİN DALAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriye Başsavcılığı'nın 2008/1756 soruşturma 2010/373 esas 2010/264
sayılı iddianamesiyle, Şüpheli Bedrettin Dalan'ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün, iktidarda
bulunan mevcut hükümeti ortadan kaldirmak amacıyla hazırladığı darbe planlarında, medya ve
siyasetin yönlendirilmesi ile bazi üst diizey iş adamlarının bu hususta ikna edilmesi görevini
üstlendigi, bu amaçla medya sahipleri ve is adamlan ile görüşmeler yaptığı, darbe planlannın
hazırlanmasmda aktif rol oynayan Ergenekon teror örgütü üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur ve İsmail Yıldız ile görüşerek, askeri müdahalenin bir zorunluluk olduğu yönünde onları
teşvik ederek cesaret verip, bu yondeki motivasyonlarını güçlendirmeye çalıştığı, örgüte finans
desteği sağladığı ve aralarında Adil Serdar Saçan'ın da bulundugu örgüt üyelerine mütevelli
heyeti başkanı olduğu üniversitede görevler verdiği, örgütün stratejisi doğrultusunda Uluslararasi
ilişkileri yürüttüğü, darbe sonrasi kurulacak hiikumette başbakan olma gorevini üstlendiği, tüm
bu eylemleri ile hükumeti cebir ve şiddet yöntemiyle ortadan kaldırma suçuna iştirak ettiği,
yukarıda belirtilen örgüt adına gerçekleştirdiği tüm eylem ve faaliyetlerinin orgiit yöneticiliği
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, belirtilerek Türk Ceza Kanunu 312/1, 314/1, 3713 sayılı
Kanunun 5. maddesi, Turk Ceza Kanunun 53 ve 58/9. maddeleri gereğince cezalandırılması
talepli kamu davası açılmıştır.
Şüpheli Bedrettin DALAN'la alakalı delillerin daha önce açılan davalarda yargılaması
süren sanıklar Şener ERUYGUR, Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ve İsmail YILDIZ'dan
çıktığı, yine Doğu PERİNÇEK grubunda görevli örgüt üyeleri Mehmet Deniz Yıldırım ve Ufuk
AKKAYA'dan elde edilen gizli telefon gorüşmelerinin de aynı şüpheliler tarafından darbe
çalışmaları sırasında yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinde kullanılmak amaciyla
Ergenekon silahlı terör örgütü adına kurulan özel istihbarat arşivi için donemin jandarma
istihbaratının teknik imkanlarının da kullanılmasiyla oluşturulan özel istihbarat arşivinden
çıkarılıp örgütün talimatları doğrultusunda şüpheliler Mehmet Deniz Yıldırım ve Ufuk AKKAYA
tarafmdan yayınlandığı, şüpheli Dursun ÇİÇEK ve Serdar ÖZTÜRK'ün de Levent GOKTAŞ ile
irtibatları sebebiyle belirtilen şüphelilerle alakalı delillerin aynı dosya çerçevesinde
değerlendirilmesinde zorunluluk görüldüğünden aralarındaki irtibat sebebiyle birleştirilme talep
edilmiştir.

D. Kanaat
Sanık BEDRETTİN DALAN'ın, sahibi olduğu ünüversite bünyesinde dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

25- BEKİR ÖZTÜRK


150/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Bekir ÖZTÜRK’ün Kuvvai Milliye derneğinin başkanı
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünü amaçları doğrultusunda yazılar yazdığı, sanık Bülent kod
İsmail YILDIZ’ın yazılarını kendi sitesinde yayınladığı, yazıların Fuat ERMİŞ adıyla
yayınlandığı, sanıklar Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Gazi GÜDER ile irtibat halinde olduğu,
sanıklardan Oktay YILDIRIM’ın Kuvvai Milliye derneğinin İstanbul il sorumlusu olduğu, sanık
Bekir ÖZTÜRK’ün sanık İsmail YILDIZ’a ait suç teşkil eden yazılarını yayınladığı, bu şekilde
Ergenekon yapılanması içerisinde alınan karalar doğrultusunda Kuvvai Milliye derneğini
kurduğu ve faaliyetlerini dernek çatısı altında devam ettirdiği, bu faaliyetlerini sanık Güler
KÖMÜRCÜ’nün yönlendirmesiyle yaptığı, devlet memuru olmasına rağmen dernek kurması
için tayininin sanık Güler KÖMÜRCÜ vasıtasıyla Ankara’ya çıkartıldığı, sanık Güler
KÖMÜRCÜ ile uzun zamandan beri irtibatlı olduğu, aynı örgüt çatısı altında faaliyet gösteren
SESAR isimli sitede yayınlanan, halkı hükümete karşı isyana tahrik edici nitelikteki yazıları
kuvvaimilliyet.net isimli internet sitesinde yayınlamak suretiyle Ergenekon Terör Örgütüne
hizmet ettiği, sanığın örgüt üyelerinden diğer sanıklar Sevgi ERENEROL, Güler KÖMÜRCÜ,
Kemal KERİNÇSİZ, İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Muammer KARABULUT,
Satılmış BALKAŞ, Fuat ERMİŞ, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Erkut ERSOY, Ahmet
CEYHAN, Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Tuğrul DERME ile örgütsel irtibatının bulunduğu,
sanığın örgütün silahlarını saklayan sanık Oktay YILDIRIM’ı kurmuş olduğu derneğin İstanbul
il başkanı yaptığı, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları arasında bulunan darbe ortamına zemin
hazırlamak suretiyle, halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlarını işlediği gibi, şok suikastlarla
alakalı yazılar ve diğer SESAR sitesinin yazılarını yayınlatması suretiyle de askerleri alenen
itaatsizliğe tahrik suçlarını işlediği anlaşıldığından, sanığın eylemlerine uyan TCK 314/2, 313/1,
319/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Bekir Öztürk’ün, kendisi devlet memuru olduğu halde sırf Kuvayı Milliye
derneğini kurmak amacıyla tayinini Ankara’ya yaptırdığı, sanık Güler Kömürcü’nün talimat ve
yönlendirmesiyle örgüte istihbarat toplamak ve gerektiğinde toplumsal olaylarda baskı grubu
olarak kullanılmak üzere faaliyetleri örgütçe belirlenen Kuvayı Milliye Derneğini kurup
yönettiği, Milli Güç Birliğinin başkanı olan sanık Sevgi Erenerol ve aynı derneklerde örgütsel
amaçlı faaliyet ve eylemleri bulunan
siz ile irtibata geçip, örgütün silahlarını saklayan sanık Oktay Yıldırım’ı derneğin
İstanbul başkanı yaptığı, aynı örgüt çatısı altında faaliyette bulunan SESAR isimli sitenin
yayınladığı halkı hükümete karşı isyana tahrik edici nitelikteki yazıları Kuvvai Milliye.net isimli
internet sitesinde yayınlamak suretiyle Ergenekon Terör Örgütünün amacına hizmet ettiği,
örgütün talimatları doğrultusunda yayınlar yaptığı ve yine derneğin İstanbul başkanı Oktay
Yıldırım’ın Ergenekon terör örgütünün düzenlediği birçok örgütsel toplantı ve protesto mitingine
katıldığı, deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
üyesi olduğu kanaatine varılmış, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 313/1, 319/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
151/658
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık BEKİR ÖZTÜRK bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık BEKİR
ÖZTÜRK bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık BEKİR ÖZTÜRK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık BEKİR ÖZTÜRK'ün, legal bir dernekte yönetici olmasının ve sosyal ortamı aynı
olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul
edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

26- BİROL BAŞARAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Birol BAŞARAN’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
faaliyetleri doğrultusunda birçok dernek ve vakfa aylık düzenli maddi yardımlar yaptığı, önsöz
yazdığı kitapta, “TSK’ nın ya da subayların duruşundan rahatsız oluyorum.” “Komutanların ve
üst düzey subayların, ülkemizde yaşanan olaylara artık sıradan memurlar gibi baktıklarını
hissediyorum” şeklinde beyanda bulunarak TSK’nın aktif olarak siyasi hayata müdahale etmesini
istediği ve darbe çağrısı yaptığı, Sanığın bir dönem ADD Kadıköy şubesi başkanlığı yaptığı,
USİAD ve ADD içinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda yer aldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil toplum kuruluşlarını sevk ve organizesi içinde etkin
görevlerde bulunduğu, ticari şirketi vasıtasıyla Ergenekon tarafından desteklenen gazete ve
derneklere maddi yardımlarda bulunduğu, dosyada mevcut inceleme tutanaklarından anlaşıldığı
üzere örgüte finansal olarak da katkı sağladığı, darbeye teşvik amaçlı olarak ADD tarafından
düzenlenen toplantılarda yürütme organını devirmeye teşebbüs amaçlı eylem ve fiillerde
bulunduğu, iddia edilerek, TCK 314/2, 312/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
152/658
Sanık Birol Başaran’ın bir dönem ADD Kadıköy şube başkanlığı ve USİAD genel
sekreterliği yaptığı, bu kuruluşlarda görev yaptığı sırada örgüte finansman sağladığı, bu
kapsamda Jeopolitik isimli dergiye ve örgüt kontrolündeki Müdafai Hukuk Derneği’ne para
yardımı yaptığı, örgüt yöneticisi Şener Eruygur ile belli zamanlarda bir araya geldiği ve birlikte
sivil toplum örgütlerini organize ve örgüt amaçları doğrultusunda koordineye yönelik
faaliyetlerde bulundukları sabit görülmüştür. Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve
çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi
olmak suçunu oluşturduğu anlaşılmış, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312, 313/1maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık BİROL
BAŞARAN bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Birol BAŞARAN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık BİROL BAŞARAN'ın, legal bir dernekte yönetici olmasının ve sosyal ortamı aynı
olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul
edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

27- BOĞAÇ KAAN MURATHAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine
Bayram Demir, Seyhun Zayim ve Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık
Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan (TCK 314/3 ve 220/6 del.
TCK 314/2, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,maddeleri ) cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

153/658
B.İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, Sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör Örgütünün
mafya yapılanması içinde yeralan sanık Sedat Peker emrinde faaliyet gösteren Örgüt üyesi
olduğu, sanık Sedat Peker tarafından Veli Küçük’e şöför olarak tahsis edilsen sanık Emin Caner
Yiğit’in maaşının ödenmesi için Sedat Peker’in verdiği talimatı yerine getirdiği, çok sayıda
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı olduğu, örgüt adına Bayram Demir, Bora
Ballı ve Seyhun Zayim’e Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması talimatı vererek suça
azmettirdiği, sanıklar Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in bu talimatı yerine getirip
sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirdikleri, Bedirhan Şinal’in de 29.03.2008 tarihinde
Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması eylemini gerçekleştirdiği sabit görülmüştür.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup,
süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından "terör örgütü üyeliği"
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Boğaç Kaan Murathan'ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve TCK 170/1-c
maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararları da bulunmayan sanık Muzaffer Tekin ve Ayhan Parlak arasında geçen 2003 yılına
ait iletişim tespit tutanakları ile sanık Boğaç Kaan Murathan ile Volkan Gezmiş arasındaki
12.03.2004 tarihli, Volkan Gezmiş ile İsmet arasındaki 12.03.2004 tarihli ve sanıklar Sedat
Peker ile Veli Küçük arasındaki 29.02.2004 tarihli iletişim tespit tutanaklarının CMK'nın
138. maddesine aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine delil olarak kullanılması,
2- Sanık Boğaç Kaan Murathan hakkında açılmış bir dava bulunmamasına karşın
"tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan
mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Boğaç Kaan Murathan yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Boğaç Kaan Murathan'ın iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BOĞAÇ
KAAN MURATHAN hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
154/658
verilmesi talep edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,

1- Sanık Boğaç Kaan Murathan'ın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek"
(TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,

1- Sanığın üzerine atılı "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin


Kasten Tehlikeye Sokulması" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

28- BORA BALLI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-2009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Bora Ballı’nın, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından
verilen talimat üzerine ve Bayram Demir, Seyhun Zayim ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan
Şinal’in bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde
bulunan binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün
amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek, atılı suçlardan (TCK 314/3 ve
220/6 del. TCK 314/2, TMK 5, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,TMK 5 maddeleri ) cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla Sanık Bora Ballı’nın, Ergenekon Terör Örgütü
üyesi Boğaç Kaan Murathan’ın örgüt adına verdiğini bildiği eylem talimatını maddi menfaat
vaadi ve beklentisi içinde yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden
sonra da aleyhe ifade vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü
adına suç işlediği sabit görülmüş, TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Bora BALLI'nın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında tehlikeli
maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçuna
azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve TCK 170/1-c maddeleri
155/658
uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Bora BALLI hakkında açılmış bir dava bulunmamasına karşın "tehlikeli
maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan mahkumiyetine karar
verilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bora Ballı yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin;
1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Bora Ballı'nın iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BORA BALLI
hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Bora Ballı'nın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanığın üzerine atılı "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin
Kasten Tehlikeye Sokulması" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

29-BÜLENT BAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesiyle Yetkili) 13.04.2012 tarih
ve 2012/544-269-205 sayılı iddianamesinde (özetle); sanığın, Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda örgüt yöneticilerinden olan sanık Doğu Perinçek’in talimatları uyarınca;
Sanıklar Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel’in, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık
Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun yasa dışı kayda alınan telefon görüşmeleri konusunda
birlikte basın açıklaması yaptıkları ve bu kayıtları basın mensuplarına dinlettikleri, sanık Bülent
Baş’ın da söz konusu basın açıklamasını bizzat okuyarak yasa dışı kayda alınan bu telefon
görüşmelerinin yayınlanmasını sağladığı, Sanık Bülent Baş’ın evindeki aramada ele geçen 32
nolu CD içerisinde, basın açıklaması konusu olan telefon görüşmesi kaydı bulunduğunun tespit
edildiği, iddia edilerek, sanığın Ergenekon terör örgütü üyeliği suçundan TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’da ele geçirilen ses kayıtlarıyla 2004 yılında Cumhuriyet
Çalışma Grubu raporlarında bahsedilen kişilerle ilgili görüşme konularının, Atatürkçü düşünce
Derneğinde ele geçen ses kayıtlarının aynı oldukları, 2009 yılında örgütün amaçları
doğrultusunda yayınlanmak üzere Aydınlık Dergisine servis edildiği, bunlardan Başbakan Recep
156/658
Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat arasındaki telefon
görüşmesinin bir kısmının, 28.09.2009 tarihli el yazılı dokümanda Sanık Doğu Perinçek’in
belirttiği şekilde, Sanık Mehmet Bedri Gültekin tarafından 17.10.2009 tarihinde basın
açıklamasıyla açıklandığı, 18.10.2009 tarihli Aydınlık Dergisinde bu telefon görüşmesinin
metninin yayınlandığı, daha sonra ses kayıtlarından bazılarının 01.11.2009- 15.11.2009-
22.11.2009 tarihli Aydınlık Dergisinde yayınlandığı, 19.10.2009 ve 25.10.2009 tarihlerinde
Ulusal Kanal televizyonunda bu ses kayıtlarıyla ilgili program yapıldığı, Cumhuriyet Güç Birliği
Trabzon bağımsız adayı olan Sanık Bülent Baş’ın da “Babacan-Zapsu” arasındaki telefon
görüşmesinin basın açıklaması yaparak kamuoyuna duyurduğu, buna ilişkin Sanık Bülent Baş’ın
açıklamalarının 09.06.2011 tarihli Aydınlık gazetesinde “Babacan-Zapsu telefon konuşması”
başlığıyla verildiği, Aydınlık Gazetesinin 10.06.2011 tarihli sayısında da “Cumhuriyet Güç
Birliği Trabzon Bağımsız adayı Bülent Baş açıkladı: Zapsu: Komisyon verir bağlarsın varan 2”
başlığıyla yayınlandığı anlaşılmıştır. “6-7 Mart Ferit İlsever’in düşünceleri” isimli Word belge
içeriği, Sanık Mehmet Deniz Yıldırımdan 57 adet ses kaydının ele geçirilmesi bu ses kayıtlarının
cumhuriyet çalışma grubu faaliyetleri kapsamında 2004 yılında sanıklar Levent Ersöz ve Hasan
Atila Uğur’un yasa dışı olarak kaydettikleri ve daha sonra dönemin Jandarma Genel Komutanı
Mehmet Şener Eruygur’a tevdi ettikleri daha sonrada ADD genel merkezinde genel başkanlık
odasında ele geçirilen ses kayıtlarının da aynı olduğu örgütün arşivindeki bu ses kayıtlarının
2009 yılında Aydınlık Dergisine servis edildiği, bu ses kayıtlarından olan “Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan –dönemin KKTC başbakanı Mehmet Ali Talat “ telefon görüşmesini sanık
Mehmet Bedri Gültekin tarafından 17.10.2009 tarihinde yapılan basın toplantısında açıklandığı,
ses kayıtlarından bazılarının ise değişik tarihlerde Aydınlık dergisinde yayınlandığı Ulusal
kanalda da bir iki kez bu konuda program yapıldığı, Cumhuriyet Güç Birliği Trabzon bağımsız
adayı olan Sanık Bülent Baş’ın da sanık Doğu Perinçek ‘in talimatları doğrultusunda “Babacan-
Zapsu” arasındaki telefon görüşmesinin basın açıklaması yaparak kamuoyuna duyurduğu, buna
ilişkin Sanık Bülent Baş’ın açıklamalarının 09.06.2011 tarihli Aydınlık gazetesinde “Babacan-
Zapsu telefon konuşması” başlığıyla verildiği, Aydınlık Gazetesinin 10.06.2011 tarihli sayısında
da “Cumhuriyet Güç Birliği Trabzon Bağımsız adayı Bülent Baş açıkladı: Zapsu: Komisyon
verir bağlarsın varan 2” başlığıyla yayınlandığı, yasa dışı olan bu eylemin sanığın cezayı
sorumluluğunu göze alarak yeri getirecek derecede örgüt hiyerarşisi içerisinde bulunduğu zira
sanık Mehmet Deniz Yıldırım’ın beyanlarında belirttiği gibi Aydınlık’a bırakılan bu ses kayıtları
ile ilgili olarak avukatlarının tazminat davası açılabileceği yönünde ikaz etmelerini rağmen sanık
Bülent Baş‘ın basın toplantısında “Babacan –Zapsu arasındaki telefon görüşmesini açıkladığı,
sanığın Talat Paşa Komitesi faaliyetlerinde adının geçtiği dikkate alındığında örgütsel nitelikteki
faaliyetlerinin sürekliği, çeşitliği ve yoğunluğu göz önünde tutularak sanığın Ergenekon silahlı
terör örgütü üyesi olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Bülent BAŞ'ın ev veya iş
yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
157/658
Sanık BÜLENT BAŞ'ın, legal bir siyasi oluşumda bulunmasının, siyasi içerikli basın
açıklaması yapmasının ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.

30- BÜLENT GÜNGÖRDÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Bülent Güngördü’nün, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde ara yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak
gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı
doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve
tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan illegal S-1 yapılanmasına, sanık Servet Kaynak
vasıtasıyla dahil olduğu, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri
gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve
tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan
mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni
kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları,
sanık Bülent Güngördü’nün İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1
yapılanması içinde yer almak suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Bülent Güngördü’nün, sanık Servet Kaynak’ın kendisinden istediği mesleki ve
kimlik bilgilerini, nedenini sormadan hemen gönderdiği, sanık Servet Kaynak’ın da bu bilgileri
sanık İbrahim Şahin’e ilettiği, sanığın isminin ve kimlik bilgilerinin, diğer sanıkların isim ve
kimlik bilgileri ile birlikte, sanık İbrahim Şahin’in Ankara’daki evinde yapılan aramada ele
geçirilen, S-1 isimli belge içerisinde bulunduğu, bu şekilde sanık Bülent Güngördü’nün,
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan, örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip
içerisinde, sanık Servet Kaynak vasıtasıyla ve aynı zamanda kendi istek ve iradesiyle yer aldığı,
sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde, sanıklar Servet Kaynak ve İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyet yürüttüğü ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sanığın bu şekilde
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu anlaşıldığından, sanık Bülent Güngördü’nün üzerine
atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetine karar verilen Bülent
Güngördü'nün eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal
işlem bulunmaması halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul
sürede yargılanma hakkı" dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı
verilmesinde zorunluluk görülmüştür.
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Bülent GÜNGÖRDÜ'nün
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
158/658
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilememesi, Yargıtay bozma ilamı
kapsamında; sanık BÜLENT GÜNGÖRDÜ'nün eylemlerinin suç teşkil etmediğinin belirtilmiş
olması ve yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi
karşısında sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.

31- CANER TAŞPINAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Caner Taşpınar’ın Aydınlık dergisi/gazetesinde çalıştığı, 10.6.2011
tarihli Aydınlık gazetesinde yayınlanan, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında
geçen telefon görüşmesi ile ilgili “Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Zapsu: Komisyon Verir
Bağlarsın-Varan 2” başlıklı haberi sanık İlyas Gümrükçü ile birlikte yaptığı, 11.6.2011 tarihli
Aydınlık gazetesinde Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon
görüşmesi ile ilgili “Yapı Kredi Pazarlığı-Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Varan 3” başlıklı
haberi de kendisinin yaptığı, Sanık Caner Taşpınar’ın Aydınlık dergisi/gazetesindeki odasında
yapılan aramada ele geçen masa üzerindeki bilgisayar içerisinde “Zapsu Fatih Konuşma” isimli
word belgesinde Cüneyt Zapsu ile Fatih Saraç’ın telefon görüşmesinde geçen konuların
dökümünün bulunduğu, Sanığın ikametinde yapılan aramada “M.Ü Nişantaşı Kampüsü
Atatürkçü Düşünce Kulübü Üye Listesi” başlığı altında 40 kişinin ad, soyad, bölümü, sınıfı,
telefonu ve e-posta bilgilerinin olduğu bilgisayar çıktısı belge, “M.Ü İletişim Fakültesi Kurulu
Genel Kurulu” başlıklı, listelenen isimlerin yanlarına el yazısı ile hukuka aykırı olarak kişisel
verilerin kaydedildiği belge bulunduğu, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında
geçen ve Ergenekon Terör Örgütünce kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanmasının
örgütsel bir talimat olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan Doğu Perinçek’in
verdiği bu talimatın sanık Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın çekmecesinden ele geçtiği,
Aydınlık gazetesinin 9,10 ve 11. 6.2011 tarihli sayılarında telefon görüşmesinin yayınlanarak
sanık Doğu Perinçek’in örgütsel talimatının yerine getirildiği, Ergenekon Terör Örgütünün bir
kısım yönetici ve üyeleri ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, örgüt yöneticisi sanık Doğu
Perinçek’in yasa dışı kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanması talimatını cezai
sorumluluğunu göze alarak yerine getirdiği, gazetecilik mesleğinin sağladığı kolaylıktan
yararlanarak bazı kişiler hakkında edindiği bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak
kaydettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, belirtilerek TCK 314/2, 135/2-1 maddelerine
göre cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Yargılamaya konu belgelerde, TCK 135 ve 136. Maddelerinde suçun unsuru olarak
sayılan kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki
eğitimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgiler
bulunmadığından atılı suçun unsurları oluşmadığından CMK 223/2-a maddesi gereğince
beraatine karar verilmiştir.

28.09.2009 tarihli Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını içerir el yazılı dokümanın


159/658
içeriği, Sanık Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın çekmecesinden elde edilen talimatın
içeriği, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’da ele geçen 57 adet ses kaydının 2004 yılında
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur
tarafından kaydedildiği, bu ses kayıtlarının ADD Genel merkezindeki genel başkanlık odasında
ele geçirildiği, aynı ses kayıtlarının 2009 yılında yayınlanmak üzere Aydınlık Dergisine servis
edildiği dikkate alındığında Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan yargılanan
ve mahkum olan Sanık Doğu Perinçek’in 28.09.2009 tarihinde ve sonraki tarihlerde Sanıklar
Mehmet Bedri Gültekin, Bülent Baş, İlyas Gümrükçü, Erkan Önsel, Ferit İlsever, Mehmet
Sabuncu ve Turhan Özlü’ye verdiği talimatlara uygun olarak bu sanıkların değişik tarihlerde
Aydınlık Dergisinde ve Ulusal Kanal TV’de bu arada Sanık İlyas Gümrükçü’nün 9 Haziran 2011
tarihinde yalnız olarak, 10 Haziran 2011 tarihlerinde Sanık Celal Taşpınar ile İlyas
Gümrükçü’nün birlikte, 11.06.2011 tarihli Aydınlık Gazetesinde Sanık Caner Taşpınar’ın tek
başına söz konusu ses kayıtlarıyla ilgili örgütün amaçları doğrultusunda yayın yaptıkları
anlaşılmıştır. Eylemin niteliği gereği sanığın terör örgütü üyeliği suçundan TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Caner TAŞPINAR hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık CANER TAŞPINAR'ın, legal bir yayın kuruluşunda yayın yapmasının, siyasi
içerikli basın değerlendirme yapmasının ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

32- CEM ŞİMŞEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekat amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Cem Şimşek’in ise
sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü
160/658
üyesi olduğu iddia edilerek TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Cem Şimşek’in, psikolojik harekat amacıyla yayın yapan internet siteleri ile fiili
irtibatı bulunan sanık Hasan Ataman Yıldırım ile irtibatlı olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon
Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında diğer
sanıklar Recai Alkan, Altunay Şahin ve Fatih Koca ile birlikte görevlendirildikleri, adı geçen
sanıklarla birlikte örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde etkisini artırması ve
yayılması yönünde psikolojik harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu
faaliyetleri sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, bu suretle sanığın,
örgütün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğu anlaşıldığından, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu
oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312 maddesi gereğince hüküm
kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve bu
kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye edilmemesi
halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını verdiğinin kabul
edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.10.2015 Tarih ve 2014/155
Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe,
MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında Ergenekon silahlı terör örgütü
üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen
görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını
ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek,
6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar
verildiği;
Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele
geçen flash bellekte“Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden
dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek,
Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile
açılan davada bu sanıklar beraat etmişlerdir.

D. Kanaat
Sanık CEM ŞİMŞEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, sanık CEM ŞİMŞEK'e ilişkin aynı
iddia ile dava açılan bir kısım sanıkların beraat ettiği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

33- CEMAL GÖKÇEOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Cemal Gökçeoğlu’nun, söz konusu internet sitelerine sağlanan
teknik destekten sorumlu olduğu, yine bu siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, irticayla mücadele eylem planının ortaya çıkmasından
161/658
sonra Bilgi Destek Daire Başkanlığında gerçekleşen bilgisayarların silinme işleminde görevli ve
bilgili olduğu, yine evrak kırpma işlemlerinden de bilgisi olduğu aynı zamanda bu işlem
esnasında çalıştırılan ve dosyanın tanıklarından olan şahıslara orada gördüklerini kimseye
anlatmamaları yönünde baskı uyguladığı, tüm bilgi ve belgelere göre sanığın; Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla,
belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve
organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu
hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı
devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddia
edilerek; TCK 312, 314/1. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın üzerine atılı Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize faaliyetlerini yerine getirdiği, sanığın konumu,
faaliyetlerinin niteliği nazara alındığında eylemlerinin örgüt üyeliği olarak değerlendirilmesi
gerektiği anlaşıldığından sanığın Ergenekon Terör Örgütüne üye olmak suçundan TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt
üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312 maddesi gereğince
hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Cemal GÖKÇEOĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Cemal GÖKÇEOĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

34- CENGİZ KÖYLÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle; ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ ne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin
hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği
belirtilmektedir.
Ergenekon silahlı terör örgütü nün hedeflerine ulaşma uğrunda TSK bünyesine sızma
konusuna büyük önem verdiği ve örgütün içinde askeri yapılanmanın gerçekleştirilmesinin çok
önemli yeri olduğu, örgüt dokümanlarında yedi gizli birimden beşinin başında asker
bulunduğunun belirtilmesinin de bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda örgütün hayati
162/658
derecede önem verdiği, TSK’ya sızmak amacıyla, “Karargah Evleri” olarak isimlendirdikleri
hücre yapıları oluşturdukları, başında asker kökenli üyelerin bulunduğu, bu yapının öncelikle
askeri lise ve harp okullarına kendilerinin yetiştirdikleri kişileri yerleştirmeye çalıştıkları, bu
şahıslar vasıtası ile harp okulu öğrencilerine ve subaylara ulaştıkları ve onlarla irtibata geçerek,
örgüte sempatizan veya mensup olarak kazandırmaya çalıştıkları tespit edildiği, örgütün TSK’ne
sızma çalışmaları C.Başsavcılığınca Ergenekon silahlı terör örgütü ile ilgili olarak yürütülen
soruşturmada düzenlemiş bulunan 08/03/2009 gün ve 2009/511-188 sayılı ikinci iddianamede de
ayrıntılı olarak açıklandığı, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada ele geçirilen, MİT
Müsteşarlığınca düzenlenmiş “Çok Gizli Kopya” ibareli belgede, İşçi Partisi Karargah Evleri
yapılanmasının şematize edildiği belge içeriği incelendiğinde; Ergenekon silahlı terör örgütü nün
sivil yapılanmasında yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içerisinde görevli
bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu PERİNÇEK’in, bu gizli yapılanmanın metotlarını
ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır. Zira MİT
Müsteşarlığınca yapılan çalışmalar sonucunda gizli olarak hazırlanan ve bilgi için gizli olarak
askeri makamlara gönderilen bu gizli belgenin İşçi Partisi Genel Merkezinde sanık Doğu
PERİNÇEK’in odasında bulunması, örgütün TSK’ne sızma girişimlerinin ulaştığı ürkütücü
boyutu açıkça gösterdiği, Karargah Evleri yapılanmasına benzeyen yapılanmanın da yine
haklarında Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak suçlarından kamu davası
açılan sanıklar Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN tarafından organize edildiği tespit edilmiştir.
Adı geçen sanıkların, Durmuş Ali ÖZOĞLU’na bağlı olarak Hamza DEMİR ve Ercüment
OVALI’nın yardımları ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve harp okullarına sızma, buralarda örgüte
eleman kazandırma faaliyetlerinde bulundukları, muhtemelen harp okullarına önceden
yerleştirdikleri elemanlar vasıtası ile irtibata geçtikleri askeri öğrencileri kendi evlerine veya bu
amaçla kiraladıkları evlere getirdikleri, buraya gelen askeri okul öğrencilerine Ergenekon silahlı
terör örgütü nün fikri ve ideolojik eğitimini verdikleri, bu öğrencilerin değişik zamanlarda
işlemiş oldukları suçları ve disiplin cezalarının kaldırılmasına yönelik her türlü işlemleri takip
ettikleri, bu amaçla oluşturdukları grubun başına teğmen olarak görev yapan sanıklar Mehmet
Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU’nu görevlendirdikleri, bu sanıkların kendi arkadaşlarını
örgüte kazandırmak amacı ile sanıklar Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın yanına getirdikleri,
bu çalışmalar sonucunda sanıklar H. Hüseyin UÇAR, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN ve
Önder KOÇ’u örgüte kazandırdıklarının anlaşıldığı,Sanıklar Neriman AYDIN ve Kemal
AYDIN’ın örgütün özellikle Kara Harp Okulu’na öğrenci yerleştirme ve sızma faaliyetlerinde
bulunan hücre yapılanmasının sorumlusu oldukları, sanık Cengiz Köylü’nün ise örgütün
talimatları doğrultusunda Hava Harp Okulu’na öğrenci yerleştirme ve sızma faaliyetlerini
organize eden hücre yapılanmasının başında olduğu, Özellikle, MİT Müsteşarlığı tarafından
tanzim edilen belgelerden de anlaşılacağı üzere; Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici konumunda bulunan sanık Cengiz Köylü’nün Hava Harp Okulu öğrencilerinden
sorumlu olduğu ve ayrıca Harp Akademilerinde faaliyetlerine devam ettiğinin görüldüğü,
Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında bulunan kişilerin
tamamında olduğu gibi sanık Cengiz Köylü’nün de telefon görüşmelerinde gizliliğe azami
ölçüde özen gösterdiği, özellikle örgüt üyeleri ile telefon görüşmesi yapmaktan kaçındığı,
sanığın telefon görüşmeleri incelendiğinde kendisi ile birlikte hareket eden ekibin, başka bir ekip
tarafından silindiğini ve yok edilmeye çalışıldığını belirttiği, bu ifadelerinden de sanığın
“Karargah Evleri” isimli hücre yapılanmasını kendi ekibi olarak nitelendirdiğinin anlaşıldığı,
sanığın yukarıda açıkça izah edilen eylemlerinin örgütün ara yöneticiliği kapsamında bulunduğu
anlaşıldığından TCK 314/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
22.07.2002 – 23.07.2007 tarihleri arasında (06.12.2004-01.12.2006 arasındaki tarihler)
hariç Sanık Cengiz Köylü’nün Hava Harp Akademi komutanlığı Harp Tarihi Strateji ve Gen.
163/658
Kül. Ana Bilim Dalı öğretim elemanı olarak görev yaptığı, Sanık Erol Manisa’nın 2002-2008
yılları arasında 6 yıl süreyle harp akademilerinde ders verdiği, şemada adı geçen İlhan Yaşar
Hacısalihoğlu’nun da 2003-2008 yılları arasında 5 yıl süreyle Harp Akademileri ve Stratejik
araştırmaları enstitüsünde ders verdiği, Sanığın şemada harp akademisi başlığı altında ismi geçen
Yavuz Göker’i harp akademisinde öğretim başkanı ve harp tarihi strateji ana bilim dalı başkanı,
Turan Toker’i aynı yerde öğretim elemanı Fırat Kaymakçıoğlu’nu harp akademisinde plan
şubede görevli binbaşı olması, Hasan Günay Aktaş, Osman Şen, Mahmut Melih Başdemir, Y.
Selim Özmen’i ve Turan Kemal’i harp akademisinde öğrenci olmaları nedeniyle tanıdığı, Albay
Sinan Kesici’yi harp okulunda öğrenci olduğu dönemden tanıdığı, o dönemde İstanbul
Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yapan İ. Yaşar Hacısalihoğlu’nun 2003-2008
yılları arasında Harp Akademisindeki öğrencilere uluslar arası ilişkiler konusunda ders verdiği,
Sanık Erol Manisa’nın da 2002-2008 yılları arasında Harp Akademisinde ders vermesi nedeniyle
Sanık Cengiz Köylü’yle tanıştıkları, ancak şemayla ilgili bilgilerin daha önce MİT
Müsteşarlığının, 29.03.2007 tarihinde TC Genelkurmay Başkanına hassasiyeti nedeniyle de
30.03.2007 tarihinde TC Başbakanına sunulduğu, bilahare 07.06.2007 tarihinde
İstanbul/Sefaköy’den posta kanalıyla MİT Müsteşarlığına gönderilen “İP/Karargah Evleri
konulu” “çok gizli”, Gizlilik dereceli, 29.03.2007 tarihli 5 sayfalık bilgi notunun bir suretinin de
bulunduğu, ihbar mektubunun ve ekindeki DVD’nin 21.06.2007 tarihinde TC Başbakan’na, bir
nüshası da Hava Kuvvetleri Komutanlığına gönderildiği, 22.06.2007 tarihinde TC Genelkurmay
Başkanlığına intikal ettirildiği, 07.01.2010 tarihi itibariyle askeri savcılığın 2009/45 esas sayılı
“Karargah Evleri”yle ilgili soruşturma dosyasının devam ettiği , soruşturmayla ilgili 53 adet
klasörün bilahare İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığının
06.05.2010 tarihli yazısıyla gönderildiği , İşçi Partisi Genel Merkezinde 21.03.2008 tarihinde
yapılan aramada Mit Müsteşarlığında düzenlenmiş “Çok gizli kopya” ibareli İşçi Partili bir kısım
şahıslarla Harp Akademisi ve Hava Harp okulunda görev yapan subay ve öğrencilerin isimlerinin
de bulunduğu “Karargah Evleri” şemasının ele geçirildiği, Hava Kuvvetlerinden Hava Pilot
Kurmay Yarbay olarak görev yapan Selami Selçuk Çakmaklı’nın flash bellekteki “Cengiz
Köylüden Gelenler” isimli klasör ele geçirildiği, Karargah Evleri” isimli dokümanın 30.03.2008
tarihinde Radikal gazetesinin internet sayfasında yayınlandığı, “Karargah evleri” şemasının,
devletin yeniden yapılanması üzerine” isimli 25 Kasım 1999 tarihli örgütsel belgenin, “İktidarı
alacak ve hükümeti yönetecek bir öncü örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Bu öncü örgütlenme sivil ve
asker öncülerden oluşur.” İfadesine, “Kuşatma Nasıl Yarılır?” isimli 16 Kasım 2003 tarihli Doğu
Perinçek tarafından hazırlanmış örgütsel belgedeki, “…Tayyip Erdoğan iktidarı milletordu
işbirliğiyle bertaraf edilebilir…” ifadesine, ”Ergenekon-29 Ekim 1999”isimli temel belgesindeki
“Bu çalışmanın amacı; … Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un
reorganizasyonuna katkıda bulunabilmektir…” ifadesine uygunluk arz ettiği, Sanık Cengiz
Köylü’nün şemanın Harp Akademisi başlıklı bölümünde adı geçen muvazzaf subayları tanıdığı
(Rıza Okur Hariç), Hava Harp Okulu Başlıklı bölümde ise adı geçen öğrencileri tanıdığı,
ikametinde yapılan aramada, “2006-2007 Eğitim Öğretim yılı 1. ve 2. sınıf öğrenci subaylar”
başlıklı toplam 98 askeri personelin fotoğraflarının ve sicillerinin bulunduğu doküman, ayrıca
“Hava Harp Akademisi 1. Sınıf Öğrenci subayları genel bilgileri” başlıklı, bazı askeri personelin
isimleri, adresleri, aile bilgileri, telefon numaraları ve kullandıkları araçların plakalarının yazılı
olduğu doküman ele geçirildiği, Sanık Cengiz Köylü’nün Türkiye’deki Derin Devletin adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda Hava Harp Okuluna öğrenci
yerleştirme ve sızma faaliyetlerini organize eden askeri hücre yapılanmasının başında olduğu,
Hava Harp okulu öğrencilerinden sorumlu olduğu, telefon görüşmelerinde örgütün önem verdiği
gizliliğe azami ölçüde özen gösterdiği, özellikle örgüt üyeleriyle telefon görüşmesi yapmaktan
kaçındığı, ancak Sanık Mehmet Bora Perinçek ile 21.03.2007 tarihinde telefon görüşmesinin
bulunduğu, Harp Akademisinde ders veren İlhan Yaşar Hacısalihoğlu ve Sanık Erol Manisa’yı
tanıdığı, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Bora Perinçek ve Mehmet Bedri Gültekin’in
beyanlarına göre şemada işçi partisi başlığı altında bölge sorumluları olarak geçen, Ali Doğan,
164/658
Mevlüt usta, Hıdır Hokka, Sait Zorlu, Mustafa Ozan ve Abdurrahman Taşçı’nın İşçi Partisinde
değişik görevlerde oldukları, sanığın telefon görüşmeleri incelendiğinde kendisiyle birlikte
hareket eden ekibin, başka bir ekip tarafından silindiğini ve yok edilmeye çalışıldığını belirttiği,
bu ifadelerinden de sanığın “Karargah Evleri” isimli hücre yapılanmasını kendi ekibi olarak
nitelendirdiği anlaşılmakla sanığın savunmasına ve elde edilen bu delillere aykırı beyanlara itibar
edilmemiş, bu beyanların cezadan kurtulmaya yönelik olduğu kabul edilmiş, bahsedilen deliller,
örgütsel belgeler ve sanığın Harp Akademilerindeki ve Hava Harp Okulundaki konumu,
Karargah Evleri” Şemasının MİT Müsteşarlığı tarafından hassas kaynaktan edinilen bilgiler
doğrultusunda tanzim edilmiş olması da dikkate alındığında; Sanığın süreklilik, yoğunluk,
çeşitlilik arz eden örgütsel faaliyetlerinin sübut bulduğu anlaşıldığından sanığın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanık Cengiz
Köylü'nün askeri mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve
bu şekilde elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217.
maddesine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Cengiz KÖYLÜ'ye ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
olduğu, sanığın Harp Akademisi'nde ders vermesinin, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.

35- CİHAN ARIK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Cihan Arık’ın kimlik ve görev bilgilerini soruşturma
kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Oğuzhan
Sağıroğlu’na verdiği, Oğuzhan Sağıroğlu’nun da bu özel bilgileri yine İbrahim Şahin’e mesaj
olarak ilettiği, sonrasında da yaptıkları telefon görüşmesinde daha ayrıntılı bilgileri İbrahim
Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı, sanık
Cihan Arık’ın çalıştığı birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan duyurusu ve
165/658
başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu, yasal olmayan
görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle
örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici
olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde ve terörle mücadele
edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı,
böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Cihan Arık'ın dosyamız sanıklarından Oğuzhan Sağıroğlu ile aralarında örgütsel
irtibatın bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza
alan, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip
içerisinde yer aldığı, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, sanığın 23.01.2009 tarihli
Savcılık ifadesindeki, “yaklaşık 2 ay kadar önce Oğuzhan Sağıroğlu beni aradı, devletimiz
terörle mücadele amacıyla yeni bir kurum kuracak, bu kurumda gönüllülük esasına göre
çalışmak ister misin, tamamen yasal bir kurumdur dedi, bende yasal olduğu takdirde kabil
edebileceğimi söyledim, benden görev yerimi, T.C. kimlik numaramı, kan grubumu ve bir kısım
kimlik bilgilerimi istedi, ben de mesaj yoluyla ilettim” şeklindeki beyanı ve 21.11.2008 tarihli
9861 nolu, 21.11.2008 tarihli 9862 nolu, 21.11.2008 tarihli 9863 nolu iletişim tespit tutanakları
içeriklerindeki yazı ve sözlerden, sanık Cihan Arık’ın sanık İbrahim Şahin tarafından oluşturulan
illegal ekip içerisine, sanık Oğuzhan Sağıroğlu aracılığıyla ve kendi istek ve iradesiyle dahil
olduğunun anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada
ele geçen belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının, belgelere ilişkin 09.01.2009 tarihli
ön inceleme tutanağından anlaşıldığı, yine yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarındaki,
18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede, sanık İbrahim Şahin’in Oğuzhan Sağıroğlu’na ait telefondan
sanık Taylan Özgür Kırmızı ile yaptıkları telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Özgür ben
İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinle de SADECE SEN DE KALACAK KİMSEYE
AÇIKLANMIYOR, sen buna göre adam bulacaksın YANİ ÇOK SAĞLAM OLACAK YÜZDE
YÜZ TÜRK OLACAK TEK İSTEDİĞİMİZ BU”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim
verdiğim beş ismin beşi de yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözleri nedeniyle, telefonun sahibi
olup konuşulanlardan haberdar olan sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun sanık Cihan Arık’ın da ismini
çok sağlam ve yüzde yüz Türk olarak sanık İbrahim Şahin’e vermesinden de sanık Cihan Arık’ın
Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduğunun anlaşıldığı, sanık Cihan Arık’ın bu şekilde
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere kurulan illegal ekip içerisinde yer alıp, sanıklar İbrahim Şahin ve Oğuzhan
Sağıroğlu’na bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu
nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı
silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Haklarında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Kemalettin
Balcı, Bülent Güngördü, Murat Eke ve Cihan Arık gibi bazı sanıkların eylemlerinin suç
oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem bulunmaması halinde verilecek
bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede yargılanma hakkı" dikkate alınarak
dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı verilmesinde zorunluluk görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık Cihan ARIK'ın eylemlerinin suç
166/658
teşkil etmediği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

36- CİHANDAR HASANHANOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Cihandar HASANHANOĞLU’nun, Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu ve bu örgütün amaçları doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı
bünyesinde gizli olarak oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Gurubu içinde aktif olarak görev aldığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarına ulaşmak için bir vasıta olarak kullanmayı
planladığı darbe çalışmaları çerçevesinde “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” isimli planların
hazırlanmasına iştirak ettiği, sanık Levent ERSÖZ’ün talimatları ile hareket ettiği, diğer sanıklar
Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa KOÇ ile irtibatlı olduğu, aynı dönemde darbe çalışmaları
çerçevesinde Cumhuriyet Çalışma Gurubunun faaliyetleri için 9010 haber alma ödeneğinden
yapılan harcamaların bir kısmında imzasının yer aldığı, bu nedenle Cumhuriyet Çalışma
Gurubunun faaliyetlerinden haberdar olmadığı yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün, cebir ve şiddet kullanarak Yürütme ve Yasama Organını
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemine haklarında müsnet suçtan kamu davası açılan diğer
sanıklar ile birlikte iştirak ettiğinin sanık Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen belge ve dijital
verilerden anlaşıldığı, böylece sanığın TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
2002-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanı olan Sanık Mehmet Şener Eruygur,
darbe çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde dönemin Genelkurmay
Başkanından gizli olarak "Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) adlı illegal yapılanma
oluşturduğu ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirdiği, bu yapılanma içerisinde: sanıklar
Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç ile bir kısım
personelin yer aldığı, CÇG'nin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un emirleri
doğrultusunda, bizatihi kontrol ve denetimleri altında görev yapmak üzere kurulduğu, görünürde
“istihbarat yönetim şubesi” olarak yapılandırıldığı, ancak yukarıda ifade edildiği gibi esas
amacının darbe için gerekli çalışmaları yapmak olduğu, Teşkilat yapısı olarak; en başta sanık
Şener Eruygur'un yer aldığı, ona bağlı olarak “İstihbarat Başkanı” sıfatı ile sanık Levent Ersöz;
ona bağlı olarak “Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanı” sıfatı ile sanık Cihandar
Hasanhanoğlu; ona bağı olarak da “İstihbarat Yönetim Şube Müdürü” sıfatı ile sanık Mustafa
Koç’un yer aldığı, işte “Cumhuriyet Çalışma Gurubu” adlı illegal yapının sanık Mustafa Koç’un
müdürü olduğu İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğünde oluşturulduğu, Sanık Hasan Atilla Uğur
ise Levent Ersöz’e bağlı bir başka daire olan Mali ve Teknik Daire Başkanı olduğu ve teknik
istihbarat yaptığı ve yasadığı dinlemelerden sorumlu Olduğu, Sanık Cihandar
Hasanhanoğlu’nun, CÇG'nin yapılandırıldığı “İstihbarat Yönetim Şubesi”nin bağlı olduğu
“Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Dairesi”nde Daire başkanı olarak görev yaptığı ve sanıklar
Levent Ersöz ve Mehmet Şener Eruygur’a bağlı olarak çalıştığı, emrindeki sanık Mustafa Koç ve
diğer personelin CÇG faaliyeti kapsamında yaptıkları fiillere iştirak ettiği, dolayısıyla bu ekip ile
birlikte sistemli ve organize şekilde yürütme organını askeri müdahale ile ortadan kaldırmak
veya görevlerini yapmasına engel olmak için emir-komuta zinciri içinde ve ekip çalışması
şeklinde planlı ve oldukça kapsamlı çalışmalar yaptıkları, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı
darbe planlarını hazırladıkları, planlarda Ergenekon Terör Örgütü tarafından önemli bir ilke olan
"gizlilik" prensibine özel bir önem verdikler, gönderilecek mektup ve sms’lerin kaynağının
167/658
gizleneceği, yine televizyon, gazete ve panolarda yapılacak propagandaların gizlenmiş güvenilir
elemanlar veya kendilerinin belirledikleri sivil toplum kuruluşlarınca yapılmasını öngördükleri
anlaşılmıştır.
Sanık Cihandar Hasanhanoğlu’nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve
Cumhuriyet Çalışma Grubu içerisinde yer aldığı ve onların faaliyetlerine iştirak ettiği, Sanık
Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları doğrultusunda, Sanıklar Levent Ersöz, Hasan
Atilla Uğur ve Mustafa Koç ile birlikte örgüt faaliyeti kapsamında darbe planlayıp uygulamaya
koydukları, başbakan milletvekilleri ve bir takım belediye başkanları ile üst düzey bürokratların
örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları
hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün
amacı doğrultusunda kullandıkları, siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak
hükümet aleyhinde yönlendirici toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri,
Hükümette bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını
takibe aldıkları, bir kısmının katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini
kaydettikleri, bir kısmının fotoğraflarını çektikleri ve bunları basın yayın organlarında
yayınlattıkları, dolayısıyla eylemli işbölümü ve son derece organize şekilde, emir-komuta zinciri
içinde ve disiplinli şekilde hep birlikte darbe çalışması yaptıkları anlaşılmıştır.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olacağı zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç bu süre zarfında, örgüt faaliyeti kapsamında
organize şekilde ve emir-komuta içerisinde, 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve
Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamışlar ve uygulamaya koymuşlardır. CÇG faaliyeti
kapsamında pek çok plan hayata geçirilmiş, yani suçun icrasına başlanmış, ancak gerek iç,
gerekse dış koşullar nedeni ile sonuçlandırılamamıştır. Bir başka deyişle suçun icrasına
başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. Sanığın
eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1 ve TCK 314/2 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Kanaat
Sanık Cihandar HASANHANOĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "Cumhuriyet
Çalışma Grubu" adlı oluşuma dahil olarak darbe planına iştirak ettiğinin delillendirilemediği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

37- DOĞU PERİNÇEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olduğu, Ulusal Kanal
ve Aydınlık Dergisinde resmiyette görünmese de fiili olarak en yetkili kişi konumunda
bulunduğu, yayınlanacak her türlü yayın ve yazıların kendisinin bilgisi ve görüşü alınmaksızın
yayınlanmadığı, Partisine bağlı Öncü Gençlik grubunu da bizzat yönettiği, Resmi koruması
olduğu halde şoförlüğünü ve korumalığını yapan İşçi Partisi üyesi oldukları anlaşılan ve Parti
binasında yatıp kalkan üç sanığın de ruhsatsız tabanca sahibi oldukları, Sanığın sevk ve idare
ettiği İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Medya organlarının bulunduğu binaları ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda kullandıkları ve bu yerleri paravan olarak kullanıp,
örgütsel faaliyetlerini bu şemsiyenin altında gerçekleştirdikleri, Sanık Doğu PERİNÇEK’in
Ergenekon terör örgütü üst düzey yöneticilerinden Sanık Veli KÜÇÜK’le çok sıkı irtibat halinde
168/658
olduğu, Örgütsel içerikli Tuncay GÜNEY’den elde edilen dokümanların tamamı dijital ortamda
CD olarak hem kendisinde hem de kendisine bağlı medya ve parti binaları içinde ele geçirildiği,
soruşturma kapsamında bulunan sanık Tuncay GÜNEY’e ait 119 sayfalık sorgu kasetinin
çözümlerinin kendilerinde olduğu şeklinde görüşmeler yaptıkları ve görüşme içeriğinde geçen K.
Irak’a giden silahlarla alakalı olarak 6 bin mi 12000 mi şeklinde görüştükleri, bu konuyu
önceden bildikleri, kendileriyle alakalı herhangi bir soruşturma bulunmadığı zamanlarda sürekli
Aydınlık Dergisinde Tuncay GÜNEY aleyhinde ve ERGENEKON örgütünün olmadığına devlet
içinde Gladio tipi yapılanma olduğuna ilişkin örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon
amaçlı yayınlar yaptıkları,
Sanık Doğu PERİNÇEK ve grubuna bağlı medya kuruluşlarının; kendilerini Türk
Silahlı Kuvvetleri adına hareket ediyor gibi gösterip kendilerine karşı yapılan her türlü Adli
soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapıldığı şeklinde kamuoyunun yanılttıkları,
ayrıca adil yargılamayı etkileme suçuna teşebbüs ettikleri gibi (bu konuyla alakalı suç
duyurularının dosyada bulunduğu) ülkemizin en değerli kurumlarından olan Türk Silahlı
Kuvvetlerinin adını da kendi örgütsel faaliyetlerine karıştırmak suretiyle kendi faaliyetlerini legal
faaliyetler gibi göstermeye çalıştıkları, kendisine sorulan sorulara cevap verme yerine İşçi Partisi
ve Genel Başkanına karşı psikolojik savaş kampanyaları yürütüldüğünü söyleyerek kolluk
güçlerini itham eder bir tavır takındığı, Vatan Sever Güç Birliği’ne hiçbir destek vermediğini
söyleyerek “General adları verilmesi ta 2001 de tasarlanan fakat çöpe atılan operasyonun Türk
Ordusunu bir suç örgütü gibi gösterme çabalarının kanıtıdır” şeklinde cevaplar vererek,
kendisine yöneltilen sorulara makul izahlar getirmek yerine soruşturmayı yürütenlere isnatlarda
bulunmayı tercih ederek ERGENEKON terör örgütüyle olan irtibatlarını gizlemeye çalıştığı,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in bazı örgütsel faaliyetleriyle alakalı olarak yazdığı yazıları
bilgilendirme amaçlı olarak ERGENEKON terör örgütü üst düzey yöneticilerinden olan sanık
Veli KÜÇÜK’e, bazı yazılarını da kendi beyanına göre, Genelkurmay Başkanına, bütün kuvvet
Komutanlarına ve Ordu Komutanlarına aynı içerik ve ekleri ile birlikte gönderdiği,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in Genel Başkanı olduğu ve aramada ele geçirilen her şeyin
sorumluluğunun kendisine ait olduğunu şifahi olarak beyan ettiği, İşçi partisinde bulunan
dokümanlar arasında; daha önce Ergenekon terör örgütü mensuplarından sanıklar Veli KÜÇÜK,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OĞUZTAN’dan ele geçirilen “OSMANLIDAN
GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ” ve “ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR” isimli
örgütsel içerikli dokümanların ele geçirildiği, sanık Mafyokrasi adlı kitabını yazarken Aydınlık
arşivinde bulunan Mafya ile ilgili birçok kitap ve belgeyi topladığını, yararlandığını, bu belgeyi
de o kapsamda hatırladığını, beyan etmiş ise de; sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK beyanında
kendisinden elde edilen bu örgütsel içerikli belgeyi Ulusal Kanal’da danışmanlık yaparken
aldığını beyan ettiği, aynı dokümanın sanık Veli KÜÇÜK’ten de ele geçirilmiş olması sanıklar
aralarındaki örgütsel irtibatı gösterdiği, İşçi Partisi’nde ele geçirilen dokümanlar arasında;
17.12.1996 tarihli “KİŞİYE ÖZEL” ibareli dönemin Başbakanı’na yazılmış Susurluk kazası ile
ilgili hazırlanmış 39 sayfalık MİT Müsteşarlığı belgesi ile ilgili olarak sorulduğunda;
“Hatırlamadığını, basın yolu ile gelmiş olabileceğini, gelen belgeleri sakladıklarını, beyan ettiği,
Adil Serdar SAÇAN’ın Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olduğu zaman yaptığı
uygulamayı ve sonuçlarını kamu oyuna açıklamasını istediğini, TSK yı dışarıdan ve içeriden
yıpratma çabalarının olduğunu, ERGENEKON soruşturmasının da bütünü ile bu çabalarla
bağlantılı olduğunu, soruşturmayı yürütenlerin, Türk Ordusunu gördükleri yerde suç var anlayışı
ile yüklendiklerini, TSK ile ilgili her belgeyi bir suç bağlantısı olarak değerlendirdiklerini,
generallerle yazışmayı bir suç belgesi olarak gördüklerini, kanunsuz olmanın ötesinde
Türkiye’nin savunma gücünü kırmaya katkıda bulunan bilinçli bilinçsiz çabalar olduğunu, bu
durumda ERGENEKON soruşturmasının düzmece ve uydurma olduğunun ortaya çıkarılmasının
bir vatan görevi olduğunu, 2001 yılında uydurulan ifadelerin hiç bir değer taşımadığını, beyan
etmiş ise de; 2001 tarihinde sanığın yönettiği yayın organlarında yaptıkları yayınlarda; o tarihte
bu konuyu araştıran Adil Serdar SAÇANLAR’ı tarikatçılıkla ve komploculukla suçladığı, konu
169/658
hakkında o dönem soruşturma açılmadığı halde Adil Serdar SAÇANLAR’a “ÇIKSIN
ASLANLAR GİBİ İŞİ GÖĞÜSLESİN, TAKİPSİZLİK VERDİK, BELGELERİ İADE ETTİK
DESİN” şeklinde baskı yaptırıp ERGENEKON soruşturmasını etkilemeye çalıştığı, ayrıca
kendisine yönelecek bir soruşturmayı da amacından saptırıp bertaraf etmeye çalıştığı, sanık
Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile alakalı soruşturmadan rahatsızlık
duyması ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN içerisindeki konumumun ortaya çıkmasından
dolayı olduğunun anlaşıldığı,
Genel merkezde ve kendisine bağlı olarak faaliyetlerde bulunan diğer örgüt üyelerinde
ele geçirilen, YARGITAY binalarının ayrıntılı krokisi, İZMİR NATO komutanlığına ait gizli
belgeler ve sabotaj planlarının bulunması, çok gizli askeri bilgilerin bulunması, göz önüne
alındığında, sanık Doğu PERİNÇEK’in Teori Tasarım Planlama dairesi başkanlığında görevli
yönetici olduğu, sanığın hem sahip olduğu medya kuruluşları, hem de siyasi parti çatısı altında
örgütlenerek, her türlü eylem ve faaliyetini legalmiş gibi göstermek için perdeleme yaptığı,
Örgütün amaç ve faaliyetlerine yöneticisi olduğu tüm organlar ile katılıp Milli kuvvetler olarak
nitelediği ve Milli güç birliği, halk ve ordu işbirliği neticesinde oluşturulacak halk ihtilali ile
Türkiye Cumhuriyeti hükumetine karşı halkı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtmak suçlarını
işlediği, gibi kişisel verileri kaydetme ve devlete ait gizli bilgileri ele geçirmek suçlarını da
işlediği, Örgütün üst düzey yönetiminde olması, örgüt tarafından yapıldığı anlaşılan Danıştay
eylemi ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarndan sonra yine kendisine örgüt tarafından
verilen dezenformasyon ve kamuoyunu yanıltma görevleri gereği her türlü yayını yaptığı
anlaşılmakla müsnet suçları işlediği,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli üst düzey
yapılanması içinde yönetici konumunda olduğu, ERGENEKON terör örgütünün Türk ordusuna
sızma girişimlerini gizlice organize ettiği, kendi hakkında yazılmış ÇOK GİZLİ İBARELİ Genel
Kurmay Başkanlığına gönderilmiş sureti de ele geçirdiği, buradan da sanık Doğu PERİNÇEK’in
sızma süreçleri açıkça ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN belgelerinde anlatılan süreçlere
uygun olarak örgütlendiği, tüm faaliyetlerini Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile birlikte Teori
Tasarım Planlama dairesi başkanı olan İlhan SELÇUK’a bağlı olarak yürüttüğü belirtilerek,
Sanığın;
-TCK 314/1, 312/1, 313/1, TCK 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK 334/1,
135/2-1, 43/2 maddeleri gereğince,
-Ayrıca terör örgütünün yöneticisi konumunda olması nedeniyle, 5237 Sayılı TCK
314/3. maddesi TCK 220/5. maddesi gereği örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan
5237 Sayılı TCK 314/3 maddesi yollaması ile TCK 220/5. maddesi gereğince ERGENEKON
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu tutulmasının yasal
zorunluluk olması nedeniyle;
=>Cumhuriyet Gazetesine 3 kez bomba atılması nedeniyle, ruhsatsız patlayıcı madde
bulundurmak ve taşımak, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanma, mala zarar
vermek suçlarından TCK 174/1-2, 170/1-c (3 kez), 151/1(3 kez),
=>Danıştay saldırısında Türk Milleti adına yargılama görevini yürütmekte iken
görevinin başında katledilen yargı şehidi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in tasarlayarak öldürülmesi,
mağdurlar Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU’nun
tasarlayarak öldürülmeye teşebbüs edilmesi nedeniyle TCK 82/a-g, 82/a-g, 35/2. maddesi (4
kez),
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Muzaffer TEKİN, İsmail
YILDIZ, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK,
Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçundan dolayı TCK 327/1. maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; İsmail YILDIZ, Ergün
POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK’in
170/658
işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya
vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu
nedeniyle: TCK 326/1. maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Gazi GÜDER, Ayşe
Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat
YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU, Ergün POYRAZ, Fikret EMEK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Hikmet ÇİÇEK,
İNÇSİZ, Nusret SENEM, Erkut ERSOY ve Murat ÇAĞLAR’in işlemiş oldukları,
Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (17)
ONYEDİ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Oktay YILDIRIM,
Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamak suçu nedeniyle; TCK 315 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Ayşe Asuman ÖZDEMİR
ve Halil Behiç GÜRCİHAN’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Fikret EMEK, Hayrettin
ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN, Ergün POYRAZ ve
Nusret SENEM’in işlemiş oldukları; Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçu nedeniyle, TCK 334/1 maddesi gereğince (7) YEDİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: İsmail YILDIZ, Bekir
ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı
itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK 319/1. maddesi gereğince (4) DÖRT KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Mehmet Fikri
KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN ve Muhammet YÜCE’nin işlemiş oldukları; Tutuklu,
hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK 284/1 maddesi gereğince (3) ÜÇ
KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın
işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK 174/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri, Sanık Ergün POYRAZ’ın işlemiş olduğu;
Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu nedeniyle TCK 336. maddesi,
=>Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu; Halkı
kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK 216/1. maddesi
gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı
yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna muhalif olarak
ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri gereğince ayrı
ayrı CEZALANDIRILMASI talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
a. Sanığın, örgüt yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-11.05.2006 tarihlerinde
bomba atılması eylemiyle ilgili suçlar yönünden;
Sanık Doğu Perinçek’in atılı suçlara ilişkin bir talimat verdiği ve/veya bu eylemleri
kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından CMK 223/2-e
maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine karar verilmiştir.
171/658
b. Sanık Doğu Perinçek’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması
nedeniyle, örgütün üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm eylemlerinden
sorumlu tutulması ile ilgili suçlar yönünden;
Sanığın, örgütün yöneticisi olması hasebiyle örgüt üyelerinin tamamının eylemlerinden
dolayı cezalandırılması ayrıca talep edilmişse de sanığın hiyerarşik olarak kendi altı haricindeki
diğer örgüt üyelerinin işlediği suçlara ilişkin talimat verdiği ve/veya bu eylemlerin kendi
hakiminiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından CMK 223/2-e
maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine karar vermek gerekmiştir.

c. Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya


görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçu yönünden;
-Sanık DOĞU PERİNÇEK’in, milli kuvvetler olarak nitelediği kuvvetlerin amacı:
“Kuşatma nasıl yarılır?” isimli 16 Kasım 2003 tarihli belge içeriğinde, “Millet-ordu”
işbirliğinden bahsedilmesi, Milli Kuvvetler arasında Halk hareketinin ve Türk ordusunun
sayılması Sanık Doğu Perinçek’in mevcut hükümetin düşürülmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri
içerisinde bir yapılanmaya gidilerek Milli Kuvvetlerin oluşturulmasını planladığı, Sanığın, Öncü
Gençlik ve Türkiye Gençlik Birliği içerisinde bulunan örgüt üyeleri vasıtasıyla halkı ve Aydınlık
Dergisi/gazetesi ve Ulusal Kanal’da çalışan örgüt üyeleri vasıtasıyla ve diğer yöntemlerle Türk
Ordusunu kışkırtmak suretiyle hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret
ettiği, mevcut hükümeti düşürerek Türkiye’deki Derin Devletin adı olan Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda bir hükümet kurmayı planladığı anlaşılmaktadır. “Kuşatma
nasıl yarılır?”isimli belgede “Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve milli hükümet
nasıl kurulabirilir?Tayyip Erdoğan iktidarı,Millet ordu işbirliği ile bertaraf edilebir. Millet ordu iş
birliği hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet – ordu iş birliğininin unsurları
Milli kuvvetler olarak adlandırılacaktır. ”yazdığı görülmüştür. Bu belgenin tarihinin 16 Kasım
2003 olması, AYIŞIĞI, YAKAMOZ, ELDİVEN gibi darbe planlarının 2003 yılında ve
sonrasında hazırlanması dikkate alındığında bunları hazırlayan sanıklar arasındaki Askeri
müdahale yapılması konusundaki birlikteliği ortaya koymaktadır.

-Sanığın, İşçi Partisine bağlı Öncü Gençlik Grubunu, bu grup içerisinde çalışan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyeleri vasıtasıyla bizzat yönetmesi
İşçi Partisi’nin gençlik kolları Öncü Gençlik ile bağlantılı olan Türkiye Gençlik Birliği,
(TGB) kaostan beslenmektedir. Ülkede kaos arttıkça TGB’nin genişleyeceği planlanmaktadır. Bu
durum Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçlarına uygundur. Çünkü örgütün nihai tek hedefi,biran evvel ülkede darbe zeminini
oluşturmak, ülkenin karışmasını kaosa sürüklenmesini temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek
ve böylelikle anti demokratik yollarla mevcut hükümeti düşürmek, yerine örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak bu şekilde devlet yönetimini ele geçirmektir.

-Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi-Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi/gazetesinde


çalışan ve dosyada sanık olan örgüt üyelerini kontrol etmesi, yönlendirmesi ve dezenformasyon-
Kara Propaganda faaliyetleri

Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olduğu, Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisinde resmiyette görünmese de fiili olarak en yetkili konumunda bulunduğu, yayınlanacak
her türlü yayın ve yazıların kendisinin bilgisi ve görüşü alınmaksızın yayınlanmadığı tespit
edilmiştir.
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi üyesi olan hem de Aydınlık
Dergisi/gazetesinde görev yapan sanıklar şunlardır: Doğu Perinçek (İşçi Partisi genel başkanı),
Mehmet Bozkurt, Caner Taşpınar, İlyas Gümrükçü, Emcet Olcaytu, Mehmet Deniz Yıldırım (İşçi
172/658
Partisi merkez karar kurulu üyesi), Mehmet Sabuncu, Özlem Usta.
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi hem de Ulusal Kanal’da görev
yapan sanıklar şunlardır: Sanıklar Turhan Özlü (İşçi Partisi genel başkan yardımcısı ve İşçi
Partisi merkez karar kurulu üyesi -Ulusal Kanal genel yayın yönetmeni), İlyas Gümrükçü, Nusret
Senem, Ertuğrul Orta, Ufuk Akkaya, Mahir Çayan Güngör, Yusuf Beşirik, Zafer Şen’in (İşçi
Partisi merkez karar kurulu üyesi ve aynı zamanda ulusal Kanal Trakya temsilcisi)
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi üyesi olan hem de Aydınlık
Dergisi/gazetesinde ve Ulusal Kanal’da görev yapan sanıklar: Serhan Bolluk (İşçi Partisi merkez
karar kurulu üyesi, Aydınlık Gazetesinin genel yayın yönetmeni ve aynı zamanda Ulusal Kanal
haber dairesi başkanı), Zahide Ruhsar Şenoğlu, Hayati Özcan, Ferit İlsever (İşçi Partisi genel
başkan yardımcısı -Aydınlık gazetesi eski yayın yönetmeni ve Ulusal Kanal eski genel yayın
yönetmeni), Mehmet Adnan Akfırat, Mehmet Bozkurt’un (İşçi Partisi öncü gençlik İstanbul il
eski başkanı ve Aydınlık gazetesi istihbarat şefi) olarak görev yaptıkları beyanlarından ve tüm
dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek bu sanıkları vasıtasıyla örgütün amaçları doğrultusunda Ulusal
Kanal ve Aydınlık Dergisinde/gazetesinde psikolojik harekat faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Psikolojik harekat ise sinsidir varlığı, gerçek amacı geç ve güç anlaşılır, hedefi inşan, silahı kitle
iletişim araçları, mermisi propagandadır. İşçi Partisi İstanbul İl Binasında ve Ankara Genel
Merkez Binasında aynı zamanda Ulusal Kanal TV’nin ve Aydınlık Dergisi/gazetesinin faaliyet
göstermesi, çalışma katları farklı bile olsa, bu sanıkların aynı binadaki İşçi Partisi-Ulusal Kanal
TV ve Aydınlık Dergisinden/gazetesinden bazen ikisinde bazen her üçünde aynı zamanda veya
değişik tarihlerde uzun süre çalışmaları, bu sanıklar arasındaki örgütsel iş birliğinin, örgütün
medya yapılanması içerisinde yer aldıklarını ve örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu
Perinçek’in kontrolü altında ve ona bağlı olarak çalıştıklarını açıkça göstermektedir. Bu itibarla,
kira masrafını düşürmek ve masrafı azaltmak için bu şekilde aynı binada bulundukları
konusundaki savunmalarına itibar edilmemiştir.
İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi/dergisinin İstanbul’da ve Ankara’da aynı
binada faaliyet gösterdikleri, oralarda çalışan ve dosya sanıklarından olan Mehmet Bedri
Gültekin, Mehmet Sabuncu, Mehmet Bozkurt, Erkan Önsel, Turan Özlü, gibi sanıkların
birbirleriyle görüş alışverişi içerisinde bulundukları, ortak hareket ettikleri ve Ergenekon silahlı
terör örgütünün amaçları ve sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda örgütsel faaliyette
bulundukları anlaşılmaktadır.
Türkiye’deki Gladio’nun, Derin Devletin adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün ana
dokümanlarında İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve ulusal Kanal birlikteliğiyle ilgili olarak; İşçi
Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin birbirinden bağımsız kurumlar olarak
değerlendirilmediği, Ulusal Kanal’ın İşçi Partisi tarafından kurulduğunun belirtildiği, Aydınlık
Dergisinin de İşçi Partisi yayın organı olduğunun belirtildiği, Ulusal Kanal’ın, Ergenekon terör
örgütü tarafından oluşturulması planlanan “Ulusal Medya” yapılanmasının görsel kanadında,
Aydınlık Dergisinin ise “Ulusal Medya” yapılanmasının yazılı basın kanadında yer almasının ön
görüldüğü, Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak Ulusal Kanal’da ve Aydınlık Dergisinde görev
yapan Serhan Bolluk, Ferit İlsever, Turhan Özlü, Mehmet Deniz Yıldırım, Özlem Usta, Zahide
Ruhsar Şenoğlu gibi örgüt üyelerinin milli kuvvetleri birleştirmek ve harekete geçirmek, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, kaos ortamı oluşturarak mevcut hükümeti düşürüp örgütün amacına
uygun hükümet kurmak için bu kurumlarda dezenformasyon-Kara Propaganda yaptıkları, bu
kurumları hem baskı unsuru olarak kullandıkları hem de örgütün amacının propagandasını
yapma suretiyle kullandıkları anlaşılmıştır.

-Yargıtay binasının krokisinin İşçi Partisinde ele geçirilmesi


İşçi Partisinden ele geçirilen ELBA isimli CD içinde; “Yargı-Nusret SENEM’den”
isimli klasör içeriğinde Yargıtay Başkanlığına ait iki Ana hizmet binası ile Ek hizmet binalarının
ayrıntılı krokilerinin bulunması ve aynı tarihlerde İktidar partisinin kapatılması için Anayasa
173/658
Mahkemesine dava açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ciddi tehditlere maruz kalması da
krokinin ne amaçla hazırlandığını açıkça ortaya koymaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yönetimdeki siyasi partiye kapatma davası açması,
karşıt görüşteki kişilerin tehdide varan tepkileri ve davaya destek veren kişiler arasındaki
tartışmalar ile gergin bir ortam oluşturmuştur. Bundan sonra Yüksek Yargı görevlilerine veya
Yargıtay binasına yapılacak bir saldırının şüphelileri olarak gösterilecek kişiler ile karşıt
görüşteki kesim arasında zaten var olan gerilimin kavga ortamına dönüşmesi muhtemeldir ve
Ergenekon’un amaçlarına uygun düşmektedir. Bu açıklamalar ile söz konusu krokinin
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından ülkede karşıt görüşlü kesimler arasında
kavga ortamı oluşturmak amacı ile Yargıtay binası veya Yüksek Yargı görevlilerine bir eylem
için hazırlandığı şüphesi doğmuştur.

-Sanığın, örgütün amaçları doğrultusunda istihbarat toplama faaliyetleri yapması


Sanık Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisi İstanbul Beyoğlu Asmalı
Mescit Mah. Deva Çıkmazı No: 7 adresindeki binada faaliyet göstermekte olup aynı binada
Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi/gazetesi ayrıca Öncü Gençlik Derneği faaliyet göstermektedir.
Sanık Doğu Perinçek gerek partisi kanalıyla, gerekse adı geçen kurum ve dernekler kanalıyla
istihbarat toplamaktadır. Gelen istihbaratlar, Türkiye’deki Derin Devletin adı olan Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün araştırma ve bilgi toplama departmanında görevli örgüt elemanlarınca
toplanıp arşivlendikten sonra merkeze yani Doğu Perinçek’e sunulmaktadır. Sanık Doğu
Perinçek Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi/gazetesindeki yöneticileri örgütsel belgelere uygun
olarak bizzat kendi seçmekte ve aralarından sağlıklı düzenli ve etkin biçimde işleyişi
sağlamaktadır. Bu sanıklar marifetiyle psikolojik harekat yaparak Milli Kuvvetler olarak
nitelediği halk hareketini başlatarak ülkede kaos ortamı oluşmasını amaçladığı bu ortamı gerekçe
göstererek askeri müdahelenin yapılmasını sağlamayı amaçladığı kanaatine varılmıştır. Bu
şekilde Sanık Doğu Perinçek’in “Lobi” isimli örgütsel belgenin Merkez departmanında belirtilen
şekilde görevini yerine getirdiği “Lobi” belgesindeki birimlerin oluşturulması ve sağlıklı, düzenli
ve etkin bir biçimde işleyişini sağladığı, Sanık Ufuk Akkaya’nın da aynı örgütsel belgenin
“araştırma ve bilgi toplama” ayrıca “Analiz ve değerlendirme” departmanındaki görevini yerine
getirdiği, yine istihbari bilgileri toplayıp, örgütün deposunda arşivleyip Sanık Doğu Perinçek’e
sunduğu anlaşılmıştır. Sanık Doğu Perinçek’in adı geçen sanıklar vasıtasıyla kontrol altında
bulunan Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinde/gazetesinde bizzat yaptırdığı sansasyonel haber ve
dezenformasyon amaçlı gerçek suçluları ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütünü kamufle edip
kamuoyunu yanıltmayı amaçladığı delilleri karartarak eylme ve fillerin devamını sağladığı
böylece ülkede kaos kargaşa ve güvensizlik ortamı, devlette ve kamu düzeninde zaaf oluşturarak
hukuksuz askeri müdahaleye zemin hazırlayıp illegal olarak yürütme organını ele geçirmeyi
amaçladığı izah edilen delillerden ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.

-Cumhuriyet Gazetesinin Ele Geçirilmesi Ve Reorganizasyon Yapılması Faaliyetleri


“Ulusal Medya 2001” isimli dokümanda, Bağımsız ulusal medya kuruluşlarının
yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş adamları arasından seçilecek
kişilerden “Medya-Finans Konseyi”nin oluşturulması gerektiği, bu kapsamda öncelikle
Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya oluşumunun merkez üssü olmasının
kararlaştırıldığı, “Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması” başlığı altında ise;
Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz ÇAPAN’la yapılan görüşmenin aynen
yazıldığı, Gürbüz ÇAPAN’ın Cumhuriyet Gazetesinin “Ulusal Medyanın Merkez Üssü” olarak
seçilmesini kabul ettiği ve hisselerini parasız olarak devir ettiği, yapılan çalışma sonucunda
gazetenin %10’unun İlhan SELÇUK’a ait olduğu, %10’unun halka açılım hissesi olduğu, %80
ya da %90 hissenin en az %51’inin örgütün aidiyetine geçmesinin kararlaştırıldığı belirtilmiştir.

- Sanık Doğu Perinçek’in, Türk Ordusunu askeri müdahaleye zemin hazırlayan sözleri
174/658
ve faaliyetleri
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi partilerin siyasi mücadelesinin demokratik kurallara
hukuka uygun olarak yapılmasını ön görmektedir. Anayasal kurum olan Türk Silahlı
Kuvvetlerinin görev ve yetkilerini aşacak şekilde askeri bir müdahaleyle iktidarın düşürülmesini
demokratik toplum kavramıyla çelişen bir siyasi mücadele olarak kabul etmektedir. Sanık Doğu
Perinçek’in, Milli Kuvvetler arasında saydığı Millet-Ordu işbirliği, ülkede kaos ortamı
oluşturulduktan sonra askeri müdahaleyi ön gören bir siyasi mücadele şekli olduğundan
demokratik hukuk devletiyle bağdaştırılacak bir yöntem değildir. Bu itibarla dosyadaki darbe
“Ayışığı”, “Yakamoz”, “Eldiven” gibi darbe planları Türkiye’deki derin devletin (Gladio’nun)
adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün askeri ve sivil yapılanmalar arasındaki ilişkiler
(Sanık Fuat Selvi’nin Genelkurmay Başkanlığında görev yaptığı sırada davada yargılanan
Sanıklar Doğu Perinçek, Vedat Yenerer, Güler Kömürcü, TGB ve Büyük Hukukçular Birilğinin
desteklenebilir demesi, sivil toplum örgütlerinin kompartmantasyon yöntemiyle kontrol altına
alınmasının ön görülmesi, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un ADD’nin genel başkanı olması,
Ahmet Hurşit Tolon’un, birçok derneğin ve platformun bağlı olduğu Anadolu Ulusal Uyanış ve
Dayanışma Platformunun danışmanı olması, Sanık Doğu Perinçek’in de bu sanıklarla irtibatının
bulunması) dikkate alındığında Sanık Doğu Perinçek’in Milli Kuvvetleri birleştirdikten ve
harekete geçirdikten sonra ülkede oluşacak kaos ortamı sonucunda askeri müdahaleyle mevcut
hükümeti düşürmeyi amaçladığı, bunun da Anayasamıza ve Kanunlara uygun bir siyasi
mücadele yöntemi olmadığı sonucuna varılmıştır.

-Sanık Doğu Perinçek’in Veli Küçük’le ve Diğer Sanıklarla örgütsel ilişkileri


Sanıklar Doğu Perinçek ve Veli Küçük’ün, Devletin Yeniden Yapılanması üzerine isimli
örgütsel belgenin gençliğin kitlesel örgütlenmesi başlıklı bölümünde belirtildiği gibi sağ ve sol
görüşlü gençleri birleştirerek Ulusal Gençlik Birliği adı altında toplamak istedikleri bu gençleri
toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kullanarak ülkede kaos ortamı oluşturmak istedikleri daha
sonra da askeri müdaheleyle mevcut iktidarı düşürmeyi planladıkları kanaatine varılmıştır.

-Sanığın Askeri müdahaleyi sağlamak amacıyla Türk Ordusunu tahrike yönelik


faaliyetleri; Sanık Mehmet İlker Başbuğ yazının yazıldığı 2011 yılında emekli olmuş ise de,
Genelkurmay Başkanlığından orgeneral rütbesiyle emekli olması,yazı içeriği dikkate alındığında,
Sanık Doğu Perinçek’in askeri tahrik etmek ve askeri müdahaleyi sağlamak amacıyla bu tür
yazıları, yazıda adı geçen sanıklara gönderdiği sonucuna varılmıştır.

-Derin Devlet’le iligili dosyadaki delillerin incelenmesi,


Sanık Doğu Perinçek’in, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinde/gazetesinde görev yapan
Ergenekon sanıkları vasıtasıyla psikolojik harekat yaptığı, hakkında yayın yaptığı kişileri
itibarsızlaştırarak hedef haline getirdiği, bu kurumlardaki Ergenekon sanıkları vasıtasıyla Milli
Kuvvetleri harekete geçirmek ve askeri müdahaleyi sağlamak için bu kurumları silah olarak
kullandığı, propagandanın her çeşitini yapmak suretiyle hedefteki kişileri ve toplumu sindirdiği,
yönlendirdiği, bu kurumları baskı aracı olarak kullandığı, ülkede kaos ortamı oluşturmak ve
yapılabilecek askeri bir müdaheleyle mazeret ortamı hazırlamak için çalıştığı anlaşılmıştır.
Psikolojik harekat ise, sinsidir, amacı, varlığı geç ve güç anlaşılır. Hedefi”İnsan”,silahı "Kitle
İletişim Araçları”, mermisi”Propaganda’dır. Dili, dini, rengi yoktur. İçten yıkıcı bir saldırı
silahıdır. Sanık Doğu Perinçek’in de, örgütün teori ve senaryo departmanında da üst düzey
yönetici olduğu, İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi, Öncü Gençlik ve TGB aracılığıyla
gelen istihbaratlardan ve analiz raporlarından yararlanarak kontro teori ve senaryolar ürettiği,
örgütün çıkarlarına aykırı teori ve senaryoların çürütülmesinde belirleyici rol oynadığı,
uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak amacıyla
karşılabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem alınmasını sağladığı, bu kurumlar ile ulusal
yerel ve uluslararası medya kuruluşlarını yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
175/658
-İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada ve Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olan
sanıklarda gizli belgelerin bulunması
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada içinde gizli askeri ve istihbari bilgiler
bulunan CD’nin içerisinde “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” isminde klasörün bulunduğu ve buradan
da Hikmet Çiçek’in değişik yollardan temin etmiş olduğu bilgileri CD ortamında digital olarak
hazırlayıp İşçi Partisi Genel Merkezi’ne göndermiş olduğu kanaatine varılmıştır. Hikmet
Çiçek’in partinin basın bürosu sorumlusu olmasının yanı sıra aramalarda ele geçirilen istihbarat
ve askeri gizli bilgilerin arşivlenip örgütün amaçları doğrultusunda kullanılması maksadıyla
sanığa geldiği anlaşılmaktadır. Hikmet Çiçek’in ev ve işyeri aramalarında Hizmete Özel ibaresi
ile başlayan Genel Kurmay Başkanlığı güncel konular isimli Hizmete Özel-21 ibaresi ile biten 22
sayfalık fotokopi ile, Hizmete Özel ibareli T.C. Genelkurmay Başkanlığı amblemli yazılar, ile
Hizmete özel ibaresi ile başlayan JGK’na ait Hizmete Özel-64 ibaresi ile biten 17 sayfalık
bilgisayar çıktısı ele geçirilmiştir. İşçi Partisi’nden elde edilen Hikmet Çiçek yazılı CD’deki
bilgilerden 68. noda belirtilen, imha edilen önemli istihbarat mesajları isimli dosyadaki bilgilerin
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve gizli olduğu tespit edilmiştir. Ankara ilinde İşçi Partisi
Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin bulunduğu binada yapılan aramada ele
geçirilen Caretta FP GS33 isimli CD’nin incelenmesinde; içerisinde, “İzmirden Hayati Özcanın
Gönderdiği Belgeler” isimli klasör bulunduğu ve onun içerisinde de: “Gizli- Hizmete Özel-
Askeri- Casusluk- Sabotaj- İstihbarat” gibi konular içeren dosyalar olduğu tespit edilmiştir. Bu
CD’den yola çıkılarak sanıkta başka suç unsurları olma ihtimaline binaen yapılan aramada; İş
yerinde yapılan aramada ele geçirilen 55 numaralı CD ile ikametinde yapılan aramada ele
geçirilen 13 numaralı CD’lerin incelenmesinde: Her iki CD içeriğinin aynı olduğu ve içerisinde
“hizmete özel ibareli askeri içerikli bilgiler isimli ve isimsiz NATO kartları boş kartlar bazı
şahıslara ait fotoğraflar”, park yerleri isimli klasör içersinde “bir bölgenin krokisi ve kroki
üzerinde patlama yapılacağı belirtilen bölgeler” ve değişik bilgilerin yeraldığı tespit edilmiştir.
Hayati Özcan’ın İşçi Partisi üyesi olduğu, Ulusal Kanal İzmir Temsilciliği görevini yürüttüğü,
Ankara’da ki İşçi Partisi genel merkezinde çıkan ve içinde “İzmir’den Hayati Özcan’ın
gönderdiği belgeler” klasörü içinde: Devlete ait gizli askeri içerikli bilgi ve belgeler ile
aramalarda evinden ve işyerinden çıkan NATO’ya yönelik eylem ve sabotj planlarının bulunduğu
CD’lerin çıktığı, Sanığın edindiği askeri içerikli gizli bilgi ve belgeleri örgüte ulaştırılmak üzere
parti genel merkezine gönderdiği tespit edilmiştir.

-Sanık Doğu Perinçek’in adil yargılamaya ve soruşturmaya etkilemeye yönelik


faaliyetleri
Aydınlık Dergisinin 1071 ve 1020 sayılı yayınlarıyla ilgili tutulan inceleme tutanağında;
“27 Ocak 2008 tarih ve 1071 sayılı Aydınlık Dergisinin 9. Sayfasında Ufuk Akkaya isimli
yazarın yazısında “Danıştay Baskını Atabeyler operasyonu, Dink Cinayeti, Santora Cinayeti,
Malatya Olayı vs eski Kom Müdürü, Adil Serdar Saçan, bu operasyonların tek merkezden
yönetildiğini ve emniyet içindeki F Tipi örgütlenmeyle ilişkisi olduğunu söyledi. Saçan 2008’in
ilk operasyonu için de vites değişikliği nitelemesini kullandı. Bu operasyonları emniyet içindeki
Fethullahçı polis şeflerinin yönettiğini ve Saçan bunların başınnda Akyürek’in bulundUğunu
vurguladı." başlığı altında detaylı haber verildiği, 4 Şubat 2007 tarih ve 1020 sayılı Aydınlık
Dergisinin 13. Sayfasında Kom Eski Şube müdürü Dr. Adil Serdar Saçan cinayetin arkasında F
Tipi örgüt var başlığı altında Adil Serdar Saçan’ın 2007/1536 soruşturma (Ergenekon
soruşturması) kapsamında arama yapılan Ulusal Kanal’da bir saati aşan canlı yayına katılarak
konuştuğu, ve bu konuşmasında emniyet içerisinde F Tipi yapılanmanın bulunduğu iddialarının
aktarıldığı bir sayfalık yazı olduğu görülmüştür. Sanık Doğu Perinçek ve kendisine bağlı
Ergenekon sanıkları tarafından , Derin Devlet (Gladio) konusunda hedef saptırıcı manipüle edici
kamuoyunu yanıltıcı psikolojik harekat amaçlı yayınlar yapıldığı, halbuki bu belgede Sanık
Doğu Perinçek’in, Derin devletin kendisinin de içinde bulunduğu taraf olduğunu açıkça itiraf
176/658
ettiği anlaşılmıştır. Sanığın,”Lobi” isimli belgedeki “Teori ve Senaryo””İletişim ve Propaganda”
departmanlarındaki görevlerine uygun olarak kontra teori ve senaryolar ürettiği, tarikat – Gladyo
bozuntuları olarak nitelediği cemaat ve tarikatların Derin Devlet olmadığını bildiği halde,
duruşmalardaki Gladyo konusundaki beyanları,Aydınlık Dergisi/gazetesindeki yayınlar dikkate
alındığında” 080701 DEĞERLENDİRME” isimli belgedeki görüşlerinin zıddına psikolojik
harekat yaparak örgüt lehine kamuoyu oluturduğu, kamuoyunu yönlendirdiği,ülkede kaos
oluşturarak askeri müdahale sonucu mevcut hükümeti düşürerek yerine örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı anlaşılmıştır.

-Sanığın, Askeri müdahaleyi yönelik söylem ve faaliyetleri


Sanığın, halk ihtilali ve Askeri müdahale sonucu mevcut hükümeti düşürerek örgütün
amaçları doğrultusunda yerine hükümet kurmayı amaçladığı, Ulusal Kanal,Aydınlık
Dergisi/Gazetesi,Öncü Gençlik,TGB ve sivil toplum örgütlerindeki kendine bağlı Ergenekon
sanıklarını bu amaç doğrultusunda yönlendirdiği anlaşılmıştır.

-Sanıkla ilgili dosyadaki diğer beyan ve deliller


Soruşturma kapsamında ele geçen Ergenekon Terör Örgütünün örgüt belgelerinde
psikolojik harp ve propaganda yöntemlerinin örgüt amaçları doğrultusunda kullanıldığı
belirtilerek daha etkin şekilde kullanımsanının örgörüldüğü, sanık Doğu Perinçek’in, Ergenekon
Terör Örgütünün ustalıkla kullandığı, hedef kitlelerin davranışlarını belirleyen duygularını,
güdülerini etkilemek üzere, seçilmiş bilgilerin plânlı olarak ilgili hedef kitlelere iletilmesine
yarayan psikolojik harp ve belli bir topluluğun fikirlerini, hislerini, tutum ve davranışlarını
bilerek tesir altında tutmak veya değiştirmek maksadıyla hazırlanan mesajların uygun
haberleşme araçlarıyla hedef topluma iletilmesi anlamında kullanılan propaganda unsurlarını en
etkin şekilde kullanan Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu, Sanık Doğu
Perinçek’in geçmişten itibaren, aleyhinde olanlar, senelerce beraber hareket edip sonradan kendi
yanından ayrılanlar, yargılandığı tüm davalardaki iddia makamı ve Mahkemeler hakkında
kullandığı itibarsızlaştırma, isim takma, hedef saptırma gibi psikolojik harp ve propaganda
yöntemleri kullandığı, kendisi ve birlikte yargılandığı arkadaşlarına bir komplo ve tertip
kurulduğu, aleyhinde beyanda bulunanların, kendisini soruşturan ve yargılayanların Amerikancı,
CIA ve MOSSAD ajanı, Gladio tetikçisi, İktidar işbirlikçisi oldukları, suçlandığı konulardan hiç
birinin doğru olmadığı, kendisi ve aynı davalarda yargılanan arkadaşlarının 2. Bir Kurtuluş
Savaşı verdikleri şeklindeki söylemlerinin her zaman aynı olduğu, Gladyo konusunda bir çok
yayını bulunan sanık Doğu Perinçek’in, dava konusu olan Derin Devlet/Gladyo oluşumunun
geçmişte de “Ergenekon” ismiyle anılması konusunda psikolojik harekat uyguladığı, Türk
Gladyosuna Ergenekon ismi verildiğinin 1997 dan itibaren gündemde olması, köşe yazılarında
ve kitaplarda işlenmesi, sanık Doğu Perinçek müdafi Av. Ceyhan Mumcu’nun ifadesiyle bunu
“Herkesin bildiği” nin beyan edilmesi, bazı sanıklardan ele geçen belgelerde bu ismin geçmesi,
özellikle 1997 de Aydınlık dergisinde yayınlanan sanık Erol Mütercimler’in röportajında ve daha
sonra sanık Doğu Perinçek ve grubunun organize ettiği Susurluk Konferansında Türk
Gladyosu’nun bu isimle anılması, sanık Doğu Perinçek’ten ele geçen bir dijital belgede “Uğur
Mumcu’yu Çatlı, Yeşil Ergenekon yasallık dışılığı öldürtmüş.” ifadelerinin kullanılması, sanık
Hikmet Çiçek’te çıkan bir belgede Özdemir Sabancı Cinayetinde Ergenekon örgütlenmesinin
rolü olduğuna dair tespitler bulunması ve Bozkurt teşkilatı isimli diğer bir belgede
“Ergenekon'un ilk adının Bozkurt teşkilatı olduğu” şeklinde açıklamaların yer alması, Tuncay
Güney’in mülakatında “Doğu Perinçek’e Ergenekon’u sorduğumda, bunun askeriye içindeki bir
örgütlenme olduğunu ve Nato tarafından Özel Harp Dairesi’ne paralel olarak kurulduğunu
söyledi” anlatımının bulunmasına karşılık, sanık Doğu Perinçek’in savunmasında iddianamedeye
konu olan örgüt için Ergenekon ismi kullanılmasını ağır bir şekilde eleştirmesinin, Türkiye’deki
derin devlet yapılanmasının ismi olarak belirlenen “Ergenekon”’u özel olarak gündeme
getirmekten kaçınmasının, Can Dündar ve Celal Kazdağlı tarafından yazılan Ergenekon isimli
177/658
kitapla ilgili olarak 1 Nisan 2001 tarihinde Aydınlık dergisinde “Ergenekon dedikodularının
piyasaya sürüldüğü bir dönemde CIA’ya yakın çevrelerin yazdırdığı” denilerek bu kitabın
eleştirilmesinin, Ergenekon isminin gündeme getirildiği yayın organlarında, konferanslarda bir
açıklama yapmayıp duruşmadaki savunmasında “Bu yapıya bu isim verilmiş mi, verilmemiş mi
bilemem” şeklindeki ifadeleri ile Gladio’nun Türkiye’deki örgütlenmesine verilen bu adın açığa
çıkmasını engelleyici tavırlar içine girmesinin sanık Doğu Perinçek’in uyguladığı psikolojik harp
taktiklerinden olduğu, Sanık Doğu Perinçek ve kendisine bağlı guruptaki sanıkların,
kontrollerinde olan parti ve basın yayın organları aracılığıyla Ergenekon Terör Örgütünün önemli
araçlarından olan psikolojik harp sanatını tüm çeşitleriyle en iyi uygulayan Ergenekon Terör
Örgütü birimi içerisinde bulundukları, sanık Doğu Perinçek’in savunmasında bu sanata atfettiği
önemi gösteren bir çok beyanının mevcut olduğu, daha önce yargılandığı Ankara 1 No’lu Devlet
Güvenlik Mahkemesinin 2000/73-135 Esas-Karar sayılı dosya kapsamında İşçi Partisi binasında
ele geçirilen TSK Özel Harp Dairesi Başkanlığına ait yayınlardan olan “Propaganda ve
Psikolojik Harp” isimli kitapcık, kendisine ait Caretta ibareli CD içerisindeki İzmir’den Hayati
Özcan’ın gönderdiği belgeler/c.başbuğ bnb.dan/ bilgi edinme/ bbf-gnkur/metinler isimli
dosyadaki belgeler ve benzer bir çok belge sanık Doğu Perinçek’in bu yönteme büyük önem
verdiğini, benimsediğini ve kullandığını gösterdiği,
Danıştay eylemi sonrasında sanıklar Doğu Perinçek ve Turan Özlü’nün, İşçi Partisi
amblemli kağıtlarla yaptıkları basın açıklamalarının Ergenekon Terör Örgütünün Psikolojik
Harekat ve propaganda faaliyetlerinden olduğu, “Kontrgerilla, Derin Devlet, Süper Nato” gibi
kavramları devamlı gündeme getiren, Türkiye’deki derin devlet yapılanmasının kuruluşu,
gelişimi, örgütlendiği kurumlar, eleman profili vs. konularında saptamalar yapan sanık Doğu
Perinçek ve Aydınlık grubunun yayınlarıyla, iddianamelerdeki Ergenekon Terör Örgütü
hakkındaki genel anlatımların büyük bir oranda örtüştüğü, devletin silahlı birimlerinden ve sivil
unsurlardan oluşan, hücre yapılanması içerisinde ve sıkı disiplin içerisinde bulunan,
hükümetlerin iktidar olamamalarına neden olan, sağ ve sol örgütler içinde elemanları mevcut bir
örgüt tanımlaması ile iddianamelerde ayrıntılı olarak delilleriyle anlatılan örgütün kavramsal
olarak aynı örgüt olduğu, ancak sanık Doğu Perinçek’in devamlı gündemde tuttuğu, gündemde
tutarak büyüttüğü ve fakat soruşturulamayan, yargılanamayan, mensupları olarak işaret edilenler
hakkında herhangi bir idari tahkikat dahi yapılamayan, korku salıcı bir gölge örgüt söz
konusuyken, başlatılan soruşturmayla ilk kez bu iddialar ete kemiğe büründüğü ve bir çok sanık
hakkında davalar açıldığı, 1997’den itibaren ismi ve bir kısım eylemleri somut olarak gündeme
getirilen “Ergenekon Terör Örgütü” hakkında, devletin hiçbir kurumunda adli ve idari tahkikat
yapılamadığının ortaya çıktığı, sanık Erol Mütercimler’in Kemal Kayacan ve Memduh
Ünlütürk’ten naklen anlattığı örgütün, gücünü devletin tüm organlarında hissettirdiği, en küçük
söylentiler hakkında dahi tahkikat başlatan bu kurumların, örgüte isnat edilen örgütlenme ve
cinayet dahil bazı vahim eylemler karşısında herhangi bir soruşturmaya teşebbüs edemediği,
Hayatın olağan akışına uygun olanın sanık Doğu Perinçek’in Susurluk davasının bazı
sanıklarının da içinde bulunduğu soruşturmayı en azından engelleyici konumda olmaması olduğu
halde, Danıştay Saldırısının hemen sonrasında sanık Doğu Perinçek ve Aydınlık grubu tarafından
soruşturma aleyhine yoğun bir kampanya başlatıldığı, soruşturmada adı geçenler lehine bir çok
haber yapıldığı, Danıştay saldırısının 17 Mayıs 2006 tarihinde olması sanık Doğu Perinçek’in ise
21.03.2008 tarihinde göz altına alındığı göz önünde bulundurulduğunda sanık Doğu Perinçek’in
bu soruşturmayı engelleyici tavır ve eylemlerinin örgütsel içerikli olduğu,
Susurluk davasının sanıkları arasında yer alan ve sanık Doğu Perinçek’in Derin Devlet
Çetesi – Gladyo diye haklarında yayınlar yaptığı kişilerin, bu yayınlarda yansıtılmak istenin
aksine sanık Doğu Perinçek diğer bir kısım sanıklarla yakın irtibat halinde bulundukları,
Susurluk davasında yargılanan veya adı geçen kişilerden Abdullah Çatlı, Korkut Eken, Hüseyin
Kocadağ, Sami Hoştan, Mahmut Yıldırım gibi bir kısım kişilerin dava sanıkları ile irtibatlarının
sanık Doğu Perinçek tarafından görmezden gelindiği, aksine davadaki tüm sanıklarının suçsuz ve
vatansever olduklarının savunulduğu, sanık İbrahim Şahin ile sanık Doğu Perinçek’in ve yine
178/658
sanık İbrahim Şahin ile sanık Doğu Perinçek ile irtibat halinde bulunan diğer bir kısım sanıklar
arasındaki irtibatın bu kişilerce mantıklı şekilde açıklanamadığı, Susurluk davasında ismi gerek,
basın yayın organlarında ve devlet birimlerince hazırlanan raporlarda ismi ön plana çıkan sanık
Veli Küçük aleyhine Aydınlık grubunda tek bir olumsuz haber yayınlanmadığı, tam aksine sanık
Doğu Perinçek’in tempo dergisinde Genelkurmayı Veli Küçük ile vurmak istiyorlar şeklinde
açıklamalarının yer aldığı,Özdemir Sabancı cinayetinden sonra Aydınlık grubu tarafından
Gladio’nun tetikçisi şeklinde, Eşref Bitlis’in uçağının düşmesinden sonra “Eşref Paşa’nın
ölümünde rol oynayan Çiller Özel Örgütü’nün Özel Harpçi Subayı - Yüzbaşısı” şeklinde birçok
yayın yapılan Hüseyin Pepekal’ın, sanık Muzaffer Tekin ile teğmenliğinden başlayan ve halen
devam eden ilişkisi bulunduğu açık olmasına rağmen, sanık Muzaffer Tekin ile ilgili olumsuz bir
değerlendirmede bulunmadığı, Danıştay cinayetinden hemen sonra sanık Muzaffer Tekin’i
savunma refleksi içine girdiği, lehinde haber ve programlar yapıldığı, sanık Doğu Perinçek
tarafından basına “Kalıbımı basarım Muzaffer Tekin böyle şeyler yapmaz” şeklinde
açıklamalarda bulunduğu, bunun yanında Danıştay saldırısının olduğu günlerde sanık Muzaffer
Tekin’e ulaşamayan Cumhuriyet Gazetesi muhabirinin sanık Doğu Perinçek’e telefon açarak
sanık Muzaffer Tekin’e ulaşabileceği bir kişinin telefon numarası ya da birisini kendinse
iletmesini istediği, sanık Doğu Perinçek tarafından Hava adlı çalışanına “Yayılmaması” ikazı ile
verilen “Öncüleri partileştirme hareketi” adlı listede sanık Muzaffer Tekin’in isminin yer aldığı,
sanık Doğu Perinçek’in sanık Muzaffer Tekin ile tanışıklığının Danıştay olayından yalnızca 3-5
ay önce Muzaffer Tekin’in kendisini ziyarete gelmesiyle başladığını ifade ettiği, Aydınlık grubu
tarafından Kontrgerilla/Derin devlet yapılanması tarafından katledildiği bir çok kez dile getirilen
Savcı Doğan Öz cinayeti davasında sanık Doğu Perinçek’in önemli yardımcılarından olan sanık
Nusret Senem’in, o davanın sanığı olan İbrahim Çiftçi’yi aklayıcı içerikte beyanda bulunduğu
görülmüştür.

-Sanık Doğu Perinçek’e yazılan mektuplar ve örgütsel gizliliğe riayet edilmesi


Soruşturma safahatında ele geçen bu mektuplara göre, Doğu Perinçek’in Ergenekon
Terör Örgütü üst yöneticileri tarafından kendisine en fazla mektup gönderilen kişi olduğu
anlaşılmaktadır. Bu mektuplar, Tuncay Güney, Doğu Perinçek, Ufuk Akkaya, Adil Serdar Saçan,
Ahmet Tuncay Özkan ve Habip Ümit Sayın’dan ele geçmiştir. Mektupların içerikleri ve yazılış
şekilleri dikkate alındığında bir çok sanıktan ele geçen örgütsel dökümanların yazılış biçimi ve
sona erme şeklinin aynı olduğu mektupların saygılarımızla ibaresi ile bittiği görülmüştür.
Mektup içeriklerin de, konuların mahiyeti belirtilmemek, kişi isimleri vermemek suretiyle azami
derecede örgütsel gizliliğe riayet edilmiştir. Hatta mektupları yazan kişinin/kişilerin kim olduğu
da belli değildir. Sanık Doğu Perinçek’in örgütsel irtibatlı olduğu kişi veya kişilerin mektupları
yazdığı değerlendirilmiştir.

-Sanığın, TİB Kayıtları ve HTS Raporlarına göre Dosyadaki Diğer Bir Kısım Sanıklarla
irtibatı ...
-Ergenekon silahlı terör örgütünün(Derin Devletin=Kontr-gerilla), mensuplarına
dokunulmazlık vermesi
Türkiyedeki derin devletin (Gladyonun ) adı olan Ergenekon silahlı terör örgütü,
mensuplarına illegal dokunulmazlık zırhı vererek yakalanmalarını, örgütün ortaya çıkarılmasını
engellemiştir.
Sonuç olarak :
Sanığın, 1968 yılında FKF (Dev-Genç) genel başkanı olarak Türkiye’nin en büyük
gençlik hareketine önderlik ettiği, 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte
önderlik etmek suçundan tutuklanıp hüküm giydiği, 1974 affı ile serbest kaldığı, 1978 Türkiye
İşçi Köylü Partisi genel başkanı ve Aydınlık Dergisi Başyazarlığını yaptıığı, 1980 12 Eylül askeri
darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığı ve hüküm giydiği, 1985’te serbest
kaldığı, 1987 yılında Cemal Süreyya, Melih Cevdet ANDAY, Necati CUMALI, Hasan YALÇIN
179/658
ve Türkiye’nin seçkin yazar ve gazetecileri ile birlikte 2000’E DOĞRU dergisini yayınladığı,
genel yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını yaptığı, 1991 yılında Sosyalist Parti genel başkanı
olduğu, Sosyalist partinin kapatılmasından sonra 1992’de İşçi Partisi genel başkanlığına seçildiği
ve halen İşçi Partisi genel başkan olarak görev yaptığı, 38 kitabım ve binlerce bilimsel yazım
bulunduğu, “Fabrikatör” isimli şubat 2000 tarihli örgütsel belgenin Sanık Perinçek ve Aydınlık
Grubuyla ilgili olduğu, bu belgede Sanık Doğu Perinçek’in “uzun yürüyüş” olarak tanımlanan
uzun vadeye yayılmış, örtülü stratejik planlamalarının bulunduğunun belirtildiği, sanığın siyasal
kültürel ve ekonomik faaliyetleri için kadro oluşturmasında “uzun yol” prensibinin esas aldığının
belirtildiği, Marksizt ideolojiyi ve MAO Zedung’un yolunu benimseyip savunan Perinçek ve
Grubunun uyguladıkları siyasette çok açık bir biçimde “Kemalizmin sancaktarı” ve kalesi
durumunda görüldüğünün belirtildiği, 29.01.2009 tarihinde Sanık Doğu Perinçek 44. Celsedeki
beyanında; “Mao büyük bir devrimcidir. Mao’yu anlayamayan, Atatürk’ü anlayamaz. Atatürk’ü
anlayamayan, Mao’yu anlayamaz. Buralarda milliyetçilik olmaz. Bizim ülkemizde de, Mao,
Lenin gibi büyük devrimcilerin yaptıkları işler anlaşılmadıkları ve buraya taassupla yaklaşıldığı
için Türkiye bataklıkta çırpınıp duruyor.” şeklinde beyanda bulunarak Mao’nun Büyük bir
devrimci olduğunu vurguladığı ve anlaşılmasının gerektiğini bildirdiği bu şekilde Mao’nun
savunculuğunu yaptığı, Öncü Gençlik ve TGB’nin gençlik kamplarında Mao’nun ve Lenin’in
kitaplarının okutulduğu, (Gladyonun ) adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün “Merkez”,
”Teori ve Senaryo”departmanlarında da görevli olduğu,”Lobi” isimli örgütsel belgenin
“Kapsam”başlıklı bölümünde denildiği gibi,”Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında
analiz ve değerlendirme yaparak, kontra teori ve senaryo üreterek, iletişim ve propaganda
yoluyla kaos ortamı oluşturarak askeri bir müdahale ile mevcut hükümeti düşürek yerine örgütün
amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı,bu durumun Milli Kuvvetlerin hareket
geçirilmesi ve Millet-Ordu işbirliği söylemlerinden bu durumun açıkça anlaşıldığı , söz konusu
belgede belirtildiği gibi örgütlenme,yapılanma ve faaliyetlerinde legal sınırlar içinde kalmaya
çalıştığı,”Lobi” isimli örgütsel belgenin “Merkez” departmanı bölümünde bahsedildiği gibi
Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisini, kendisine bağlı Ergenekon Sanıklarından Ferit ilsever,
Mehmet Adnan Akfırat, Serhan Bolluk, Emcet Olcaytu, Turhan Özlü, Özlem Usta, Zahide
Ruhsar Şenoğlu, Mehmet Bozkurt, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu,
Ufuk Akkaya gibi sanıklar vasıtasıyla yönlendirdiği, aralarındaki ilişkinin sağlıklı, düzenli ve
etkin biçimde işleyişini sağladığı, yine”Lobi”isimli belgenin “Teori ve senaryo”deprtmanındaki
görevine uygun olarak, analiz raporlarından yaralanarak kontra teori ve senaryolar ürettiği,
Uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak
amacıyla,karşılaşabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem almasını sağladığı,Ulusal ve
yerel uluslar arası Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunduğu,örgütün
amaçlarına uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını
yürüttüğü,adı geçen sanıklar vasıtasıyla Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle
kamuoyunu yönlendirdiği ve kamuoyu oluşturduğu, bunun amacının milli kuvvetler olarak
nitelendirdiği Türk Halkını, Gençliğini, Sivil Toplum Örgütlerini ve Türk ordusunu tahrik etmek
suretiyle kaos oluşturarak darbe ortamı hazırladığı, bunun sonucunda da askeri müdahaleyle
mevcut hükümeti indirerek yerine örgütün amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı,
bu durumu çeşitli yöntemlerle teşvik ettiği, bir yandan İşçi Partisinin gençlik kolu olan ve 1994
yılında kurulan öncü gençlik ve 2006 yılında kurulan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) marifetiyle
sokak gösterilerini toplantı ve yürüyüşleri düzenlediği desteklediği, Sanık Tunç Akkoç’ta ele
geçirilen belgelerde belirtildiği gibi, Sanık Doğu Perinçek’in 30 Kasım 2003 tarihinde Aydınlık
Dergisinde “savaş düzenine girmiş bulunuyoruz” başlıklı yazıda örgütün belirtilen amacını
açıkça ortaya çıkarttığı, “Savaş” kelimesini demokratik hukuk toplumlarında yasal bir söylem
olarak nitelendirilemeyeceği, yine Tunç Akkoç’ta ele geçen “Deniz Kel”isimli TGB’nin amacı ve
hedefleri başlıklı belgede “…kaos arttıkça TGB’nin büyümesi ve büyük bir gençlik hareketine
dönüşmesi de kaçınılmaz olacaktır.” Denilmesinden TGB’nin kaos çıkmasını hedeflediği ve bu
180/658
şekilde büyüyebileceğini ön gördüğü, İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında;
“BAŞARILARIMIZ” başlıklı bir belge bulunduğu, “EYLEMCİ HAT” isimli bir alt başlıkta ise
“Öncü Gençlik 5. genel kongresinde Türkiye nin genel gündemine ilişkin örgütlerimizin militan
eylemler yapması kararını almıştık. Bu kararı hayata geçirdik. Böylece Öncü Gençlik tarihinin
en fazla eylem yapılan ve bu açıdan en verimli olan dönemini yaşadık” denilmekle demokratik
hukuk toplumlarında kabul edilemeyecek militan eylemler yapıldığının anlaşıldığı, “militan
eylemler” kelimesinin kullanılmasının Öncü Gençlik’in içerisinde bulunan ve örgüt mensupları
tarafından yönlendirilidiği anlaşılan masum gençlerin örgütün amaçları doğrultusunda
kullanıldığının açık bir itirafı olduğu, 2007 yılında ve değişik tarihlerde Öncü Gençlik kampları
adı altında yapılan eğitim programlarında Mao’nun ve Lenin’in kitaplarının okutulmak suretiyle
bu kamplara masum ideallerle katılan gençlerin Türkiye’deki sistemle barışık olmayan kişiler
haline getirildiği, bu şekilde oluşturulan müzahir kitlenin sokak gösteri ve yürüyüşlerinde
toplantılarında ses getirecek eylemlerde kullanıldığı, nitekim Tunç Akkoç’ta ele geçirilen bir
belgede “TGB olarak Cumhurbaşkanı seçim sürecinde ses getirecek eylemler
gerçekleştireceklerinden bahsedildiği, ancak bunları yaparken “TGB’yle İşçi Partisi arasındaki
ilişkininin kesinlikle belli edilmemesi ve bu bağın ortaya çıkmasına sebebiyet verecek eylem ve
söylemlerden kaçınılması gerektiğinden” bahsedildiği, TGB’nin dosyadaki bir kısım sanıklarla
da irtibatlı olduğu, Nitekim yine Tunç Akkoç’ta ele geçirilen “TGB 28 Nisan” isimli video
dosyası içerisinde Türkiye Gençlik Birliğinin “Çankaya Milletindir” mitingine Sanıklardan
Hurşit Tolon, Nusret Senem, Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol’un da yer aldığı, “Dinamik-
Ulusal Güç Birliği, Kuvayı Milliye Cephesi” isimli örgüt dokümanının yapılan incelemelerinde,
Türk Gençlik Hareketlerinin re/organizasyonu, yeniden yapılandırılması, yönetim ve geliştirme
projesinde; Türk Gençliğinin Kemalist ideoloji ilkeleri çerçevesinde ulusal çıkarlara aykırı her
türden girişime karşı oluşturulacak direniş örgütlerinin merkezi bir yapı tarafından
denetlenmesini sağlamak amacıyla “ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ” adı verilen milli gençlik
platformunun tasarlandığı, “ulusal Güç Birliğinin liderliğini” Kemalist ideolojiye gönül vermiş
ve liderlik yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğünün
belirtildiği, bu birliğin liderliğini yapan Türk Kızının Sanık Sevgi Erenerol olduğunun sanık
Hüseyin Görüm’ün duruşmadaki beyanından, örgütsel belgelerden ve tüm dosya kapsamından
anlaşıldığı, bu sanığın kilisede ve değişik yerlerde düzenlenen toplantılara katıldığı, “tgb 28
nisan” isimli mpg uzantılı video dosyası incelendiğinde Türkiye Gençlik Birilğinin “ÇANKAYA
MİLLETİNDİR” mitinginde operasyon kapsamında gözaltına alınan Hurşit TOLON, Nusret
SENEM, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL’un da yeraldığı, diğer yandan Genelkurmay
Başkanlığından celp edilen dijital verilerin yapılan incelemesinde “Psikolojik harekat
etkinliğinin nasıl artırılacağı” başlıklı 02.04.2008 tarihli Word belgesinde “Kurum ile aynı
paralelde olmayan ancak dönem itibari ile kullanılmaya uygun konumda bulunan sivil toplum
örgütleri dolaylı olarak desteklenerek harekete geçmeleri sağlanabilir. (Türkiye Gençlik Birliği,
Büyük Hukukçular Birliği gibi) “ denildiği, bu belgeden TGB’nin örgütün askeri yapılanma
içerisinde yer alan Ergenekon sanığı /sanıklarınca desteklendiği anlaşılmıştır. Diğer yandan
Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olmasına rağmen Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisini, kendisine bağlı Ergenekon Sanıklarından Ferit ilsever, Mehmet Adnan Akfırat, Serhan
Bolluk, Emcet Olcaytu, Turhan Özlü, Özlem Usta, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Mehmet Bozkurt,
Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu, Ufuk Akkaya gibi sanıklar vasıtasıyla
yönlendirdiği, bu sanıklar vasıtasıyla Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle
kamuoyunu yönlendirdiği ve kamuoyu oluşturduğu, Sanık Doğu Perinçek’in bu kurumların
yöneticilerini Ergenekon Sanıklarından seçmek suretiyle bu kurumları örgütün amaçları
doğrultusunda yönlendirdiği ve bu kurumların tek merkezden yönetilmesini sağladığı,
yayınlanmasını istediği yazıları yayınlattırdığı, bu şekilde psikolijik harekat ve menfi propaganda
yapılmak suretiyle askeri müdahale için gerekli zeminin hazırlandığı, Sanık Doğu Perinçek’in
askeri müdahale yapılması gerektiği konusundaki kararlılığını “devletin yeniden yapılanması
181/658
üzerine başlıklı 25 Kasım 1999 tarihli örgütsel belgede, 16 Kasım 2003 tarihli “Kuşatma Nasıl
Yarılır? Başlıklı belgede Milli Kuvvetlerin harekete geçirilmesinden ve millet-ordu işbirliğinden
bahsedildiği, Sanık Ufuk Akkaya’da ele geçen Sanık Doğu Perinçek’in son kez kaydettiği,
17.07.2006 tarihli “Halk-Ordu birliği” başlıklı Word dosyasında “Türkiye bugün ancak orduyla
çözebileceği sorunların eşiğindedir…Bir silahlı yaptırım gücüyle caydırılabilir ve etkisiz
kılınabilir.” Denildiği, Sanık Doğu Perinçek’in 30 Kasım 2003 tarihinde Aydınlık Dergisindeki
yazıdan “savaş düzenine girmiş bulunuyoruz” denildiği, “Sanık Doğu Perinçek tarafından,
sanıklar Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel’e hitaben yazıldığı anlaşılan “100208 Bedri
Erkan” isimli 8 Şubat 2010 tarihli belgede, Türk Subayının örgütsüz kaldığından bahsedildiği,
Ön Asya’da Ordunun savaş yeteneğinin yıpratılmasının nelere mal olacağını görüleceğinden
bahsedilerek “Hata hepimizde… önerim emekli subaylar tek tek vaziyet alıp bırakıp toplu tavır
almalılar.” Denilerek emekli ordu mensuplarının örgütlenmek ve Türk Ordusunun tahrik edilmek
istendiği, İşçi Partisi basın bürosunda ele geçen ilk kez 21.01.2003 tarihinde oluşturulan,
13.04.2011 tarihinde son kez kaydedilen “Sn. Komutanım.doc” isimli belgede de; “Türkiye,
buradan Ergenekon’dan çıkar gibi çıkabilir…bu hakikati önce bizler yani Ergenekon, Balyoz,
Kafes, Poyrazköy, Islak imza esirleri kabul etmemiz ve ASİ OLMAMIZ gerekiyor. Anahtar
kavram ASİ OLMAKTIR. Türk Milletini ve Türk ordusunu İstanbul Hükümetine ve Müsliminin
halifesine isyan ettirmek lazım geliyordu. Durum aynen böyledi.” Denildiği, Sanık Caner
Taşpınar’da ele geçen Orduevinde Saklanmak.doc” isimli 04/08/2010 tarihli belgede1543;
“Elbette Türk Ordusu bugün Türkiye için en önemli kurum. Çünkü silahla çözülüyor sorunlar…”
denildiği, bu belgelerden demokratik hukuk toplumuyla bağdaşmaz bir şekilde askeri müdahale
yapılmasının övüldüğü, aynı belgede; “ biz şu iyidir. Bu kötüdür gibi yayını sakın ha
yapmayalım.” Denildiği, Sanık Mehmet Bozkurt’tan elde edilen “080701 değerlendirme”
başlıklı belgede; “Aydınlık ve UK’yı bu konuda uyarınız.” Denildiği, dosyada buna benzer
birçok örneğin bulunduğu dikkate alındığında sanık Doğu Perinçek’in, bu kurumlarda görevli
Ergenekon Sanıkları vasıtasıyla bu kurumları açıkça yönlendirdiği, Sanık Doğu Perinçek’in tek
merkezden yönetmek suretiyle bu kurumları silah gibi kullanarak psikolojik harekat yaparak
örgütün amaçları doğrultusunda yeni bir hükümet kurmayı amaçladığı,
Diğer bir yandan sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün toplumdaki imajını
düzeltmek amacıyla ve örgütün amaçları doğrultusunda yeni bir hükümet kurmak için sivil
toplum örgütlerini yönlendirdiği, bu örgütlerdeki masum vatandaşlardan bazılarını örgütün
amaçları doğrultusunda müzahir bir kitle olarak oluşturduğu, Talat Paşa Komitesinin milli
değerler istismar edilerek bu amaçla kurulduğu, bu durumun İşçi Partisi İstanbul İl merkezinden
elde edilen Samsung Marka hard disk içerisinde “DOC/Kabine. DOC” belgesi1545 içerisinde,
“Milli Hükümet” başlığı altında Başbakan ve Bakan adaylarının isimlerinin yer aldığı, Talat Paşa
yürütme kurulunda yer alan Doğu Perinçek’in Başbakan olarak belirlendiği, Sanık Mehmet
Bedri Gültekin’in İçişleri Bakanı olarak belirlendiği ayrıca Maliye Bakanlığı için belirlenen
şahıslar arasında da yer almasından açıkça anlaşıldığı, Sanık Mustafa Özbek’in Ankara ili
Çankaya ilçesindeki iş yerinden elde edilen 254 nolu CD’nin yapılan incelemesinde; Sanık Doğu
Perinçek’in; “Demek ki o komite hükümet olmaya başlamıştır. Bu bir hükümet çekirdeğidir ve
hükümet olacaktır. Kadroları oluşmaktadır. Yeni bir hükümet Türkiye’de filizlenmektedir.”
Şeklinde beyanlarından da bu durumun görüldüğü,
Sanık Doğu Perinçek’in bir yandan örgütün amaçları doğrultusunda askeri yapılanmaya
önem verdiği, MİT tarafından hazırlanan “İP/Karargah evleri” isimli, hassas kaynaklardan elde
edilerek hazırlanan ve kontrollü kullanılmaması durumunda kaynağın hassasiyetinin
zedeleneceği özellikle belirtilen belgede, İşçi Partisinin dahil olduğu TSK içinde illegal olarak
örgütlenen “Karargah Evleri” adlı çekirdek oluşumdan ayrıntılı olarak bahsedildiği, sanıklardan
Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Bora Perinçek’in aralarında bulunduğu bir
organizasyon tarafından idare edildiği belirtildiği, ayrıca dokümanda İşçi Partisi üyesi olan
Zerrin Öztürk, Ali Doğan, Mevlüt Usta, Hıdır Hokka, Sayit Zorlu ve Abdurrahman Taşçı’nın
isimlerinin şemada yer aldığı, bu belgenin “Devletin yapılanması üzerine” başlıklı 25 Kasım
182/658
1999 tarihli örgütsel belgede belirtilen “Öncü Örgütlenme”, “Sivil ve Askeri öncülerden oluşur”
ibaresine uygun olduğu, ayrıca “Kuşatma Nasıl Yarılır?” başlıklı 16 Kasım 2003 tarihli belgede
bahsedilen Millet Ordu İşbirliği ibaresine de uygun olduğu, Sanık Doğu Perinçek’in, Sanıklar
Mehmet Bora Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek vasıtasıyla hava harp okulunda
öğrenim gören askeri öğrencilerden askeri öğrencilerden oluşan bir grubu örgütün askeri
yapılanması olarak oluşturmaya çalıştığı, bu yapılanmanın hatta Sanık Cengiz Köylü’nün de bu
yapılanmada adının geçtiği, şemanın bölge sorumluları başlıklı bölümde yine İşçi Partisi
üyelerinden Ali Doğan, Mevlüt Usta, Hıdır Hokka, Zerrin Öztürk, Mustafa Ozan, Sait Zorlu,
Abdurrahman Taşçı’nın isimlerinin yer aldığı, Sanığın örgütün “Teori ve Senaryo”
departmanında görevli olduğu, kontra teori ve senaryolar ürettiği, 21 Mart 2010 tarihinde
Aydınlık Dergisinin 1179. Sayısında “Doğan Öz mezarda, Cihaner hapiste Gladyo iktidarda.”, “2
Mart 2008 tarihli Aydınlık Dergisinin 1076. Sayısında “Prof Dr. Emin Gürses- Fethullahçı
Gladyo’ya meydan okudu” başlıklı haber yapıldığı, aynı derginin 16 Mart 2008 tarihli 1078.
Sayısında “Ergenekon’un şifresi geldi. AB’den Tayyip-Gül’e devlet ve orduda temizlik emri.”
Başlıklı, Aydınlık Dergisinin 3 Şubat 2008 tarihli 1072. Sayısında “Ergenekon operasyonundaki
CIA ajanı, Fethullah’ın özel kalemiydi-İşte Gladiyo’nun bir numarası” şeklinde kapak haber
yapıldığı dergi içerisinde Sanık Emcet Olcaytu’nun bu kaçıncı Ergenekon operasyonu” şeklinde
yazı yazdığının görüldüğü, diğer bir Aydınlık Dergisinin 8 Şubat 2009 tarihli 1125. Sayısında “1
numaradan 69 numaraya-İşte MİT’in Ergenekon şeması-Tertibin perdesini kaldırıyoruz.”
Başlıklı haber yapıldığı halde, Sanık Mehmet Bozkurt’tan ele geçirilen “080701 değerlendirme”
isimli 4 sayfadan ibaret Sanık Doğu Perinçek adıyla yazılan belgede; “AKP’nin ve Fetho’nun
ordusu yok! Gücü yok! ABD ne derse onu yapıyor. Zavallı!...”, “4. Bedri Arkadaşın bugün
Ulusal Kanal’da söylediği ABD darbe yapıyor.” Görüşü ÇOK ÇOK YANLIŞ! Neyle darbe
yapacak? ORDUSU YOK! ŞUAN PLANI, kargaşalık, iç çatışmaları derinleştirmek, orduyu
karıştırmak vb. Türkiye devletsizleşiyor. Ordu hariç! 5. Yalçın Büyükdağlı arkadaşın 2 devlet var
görüşü de bugün doğru değil! Milli Devletin kalıntıları var. (Bizim taraf!) KARŞIDA DEVLET
DENEMEYECEK TARİKAT-GLADYO BOZUNTULARI VAR! Durumu özgünlüğüyle
anlamaya çalışalım. “ Şeklinde Sanık Doğu Perinçek’in önceki dezenformasyonun-kara
propagandanın aksi yönde yazı yazdığı, bu tür yayınlarının psikolojik harekat amaçlı
yapıldığının açıkça görüldüğü,
Sanık Veli Küçük ile kabul etmese de örgütsel hiyerarşik yapı içerisinde ilişkilerin
olduğu, Sanık Veli Küçük’ün “Kızıl Elma koalisyonu “ olarak bilinen sanıklar Mehmet Bora
Perinçek ve Levent Temiz’i ve arkasındaki grupları Kuvayi Milliye Cephesi faaliyetleri
kapsamında bir araya getirdiği, 2001 yılında yakalanıp ifade veren Tuncay Güney’in
beyanlarında da bahsedildiği gibi Sanıklar Veli Küçük ve Doğu Perinçek arasında örgütsel
irtibatlrın bulunduğu, bu sanıkların örgütün gizli üst yapılanması içerisinde aktif ve yönetici
olarak görev yaptıkları,
Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi, Öncü Gençlik ve
TGB vasıtasıyla istihbarat topladığı, Sanık Ufuk Akkaya ve Hikmet Çiçek’in ve bu kurumlarda
çalışan Ergenekon sanıklarının istihbari bilgileri analize ederek sanık Doğu Perinçek’e
sundukları, Sanık Doğu Perinçek’in de, örgütün teori tasarım planlama dairesi başkanlığındaki
ve Teori ve Senaryo departmanındaki görevine uygun olarak bu istihbari bilgileri değerlendirip
Kontra Teori ve senaryolar ürettiği, yukarda bahsedilen haberlerin, ve Ergenekon
soruşturmasının bir tertip olduğu, soruşturmanın ve davanın İşçi Partisine ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine yönelik olduğu konusundaki propagandanın, Sanık Doğu Perinçek’in elde edilen
analiz raporlarında yararlanarak ürettiği kontra teori ve senaryolar olduğu, hem sahip olduğu
medya kuruluşları hem de siyasi parti çatısı altında örgütlenerek her türlü eylem ve faaliyelerini
legalmiş gibi göstermek için perdeleme yaptığı,
Sanık Doğu Perinçek’in örgütün tertiplediği gizli toplantıları organize ettiği, Sanıklar
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un katılarak bu toplantılara önderlik ettikleri, 30 Eylül- 1 Ekim
2006 tarihinde düzenlenen/düzenlenecek Ulusal Strateji merkezi genel kurulu, milli hükümet
183/658
programı kurultayında Ahmet Hurşit Tolon, Doğu Perinçek, Ferit İlsever, M. Bedri Gültekin,
Kemal Alemdaroğlu, Ferit Bernay’ın isimlerinin geçtiği, Milli iktidar hareketinin 14 Ocak 2008
Ankara Patalya otelindeki toplantısında Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Haberal, Tuncer
Kılınç, Hurşit Tolon’un isimlerinin geçtiği, “Milli Egemenlik hareketinin 11 Şubat 2008 tarihine
Ankara Patalya Otelinde yapılan toplantısında Sanıklar Şener Eruygur, Doğu Perinçek, Ahmet
Hurşit Tolon’un isimlerinin geçtiği, adı geçen sanıkların bu tür toplantıları paravan olarak
kullanarak milli kuvvetler olarak nitelendirilen kuvvetleri harekete geçirerek örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak istedikleri,
İşçi Partisi genel merkezinde ve Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak faaliyette bulunan
Hayati Özcan’ın İzmir’deki işyeri ve ikametinde ele geçen CD içerisinde İzmir’de bulunan
NATO karargahında çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri, kimlik kartlarının taranmış renkli
suretleri, imzalarının dijital ortamda taranmış hali, NATO binalarının ve NATO üst düzey
komutanlarından bazılarının aile fertlerinin fotoğrafları bulunduğu, aynı CD içerisinde NATO
tesislerinin açık parkı önündeki daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek yazıldığı,
güvenlik kartlarının hangi tür yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağının,
olası bir sabotajdaki patlama sonrası yangın musluklarının nasıl devre dışı bırakılacağının
yazıldığı, plan kroki ve fotoğrafların bulunduğu, fotoğraflar üzerinde birçok işaretlemenin
yapıldığı, ayrıca NATO personelinin başka yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıkları yol
güzergâhının işaretlenip güvenlik zafiyeti olan yerlerin belirtildiği, CD ortamındaki bu belgelerin
2003 yılında oluşturulmakla birlikte üzerlerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylarında değişiklikler
yapıldığının tespit edildiği, Genelkurmay Başkanlığından alınan cevapta İzmir’deki NATO
Karargâhına ilişkin sabotaj ihbarının daha önce Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca
bildirildiğinin, ilgili birimlerin uyarıldığının belirtildiği, Uluslararası statüdeki NATO askeri
birliğine ilişkin bu plan, kroki ve yazıların, uzman bir ekibin karargâh içinden de yardım alarak
hazırlayabileceği sabotaj veya suikast çalışmasından başka bir anlam taşımadığı,
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen ELBA marka bir CD’
de “Yargı-Nusret Senem’den” klasöründe “Yargıtay” isimli PDF belgesi içerisinde Yargıtay
binasının elle çizilmiş krokisi, “Krokinin açılımı” isimli Word belgesi içerisinde de krokinin
açılımının yazılı bulunduğu, krokide binanın bölümlerinin, giriş çıkış noktalarının gösterilerek
işaretleme, çizim ve numaralandırmalar yapıldığı, aynı CD içerisindeki “Yargıtay ile ilgili
notlarım” isimli Word belgesi içinde de Yüksek Yargı dâhil birçok yargı görevlisinin isimlerinin
karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, bazı yargı
mensuplarının aileleri ve özel hayatları, bir kısmının da aileleri ile ilgili araştırma yapılması
içerikli notlar yazıldığı, Ankara Emniyet Müdürlüğünün söz konusu CD içerisindeki krokinin
Yargıtay binasına ait ve kroki açılımıyla ilgili yazıların da binaya uygun bulunduğunu bildirdiği,
bu krokinin ve ilgili belgelerin bir eylem hazırlığına ait olduğunun mütalaa edildiği,
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen VERSATİLE marka
411509A102B4 seri numaralı CD’ de “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” klasörü içerisindeki “Koruma
planı” isimli 08 ŞUBAT 2005 tarih ve “Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın
koruma planı” başlıklı yazının, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Org. Yaşar Büyükanıt’
ın İzmir ve Balıkesir’e yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planı olduğu, belirli tarihte ve yine
belirli yerlere olan ziyaretlerindeki koruma planının yetkisiz sivil kişilerin elinde bulunmasının
bir eylem hazırlığı yapıldığını gösterdiği,
Dosyaya getirtilen Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 2000/73-135 sayılı
dosyası kapsamından da, yine İşçi Partisi Genel Merkez Binasında yapılan aramada tabanca ve
yarı otomatik silah olmak üzere 3 adet ruhsatsız silah ve çok sayıda mermi, İşçi Partisi Beyoğlu
Teşkilatında 1 adet ruhsatsız silah, 2 adet ucu zincirli demir ve 9 adet demir sopa, İşçi Partisi
Kadıköy Teşkilatı’nda 1 adet ruhsatsız silah ele geçirildiğinin anlaşıldığı,
Yurt çapında genelde aynı binanın farklı katlarında bulunan İşçi Partisi, Ulusal Kanal,
Aydınlık Dergisi ve ilgili sair kuruluşlara ait binalarda yapılan aramalarda ele geçen illegal
materyallerin, bu kuruluşların örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için faaliyet gösterdiklerini
184/658
ortaya koyduğu,
Soruşturma kapsamında yapılan aramada sanık Doğu Perinçek’in evinden ele geçen
görüntülü kasette Doğu Perinçek’in “1968 öncesi ve sonrası yıllarda sol fraksiyonun durumunu,
legal ve illegal olarak kendisinin ve Aydınlıkçıların yaptıkları çalışmaları, benimsedikleri
fikirleri, çıkardıkları legal ve illegal yayın organlarını tanıttığı ve bu yayın organlarının bazıları
ile ajitasyon yapıldığını, illegal bir toplantıda legal olan Türkiye İşçi ve Köylü Partisini kurma
kararı aldıklarını, kurulan Türkiye İşçi ve Köylü Partisininin legal ve illegal kolları olacağını, tek
merkezden yönetileceğini, legal ve illegal kolların tek programının olacağı” şeklinde konuştuğu,
Doğu Perinçek’in duruşmada bu konuda, bu konuşmada legal bir parti olacağından, illegal
uzantısı ve gizli programı olmayacağından bahsedildiğini ifade ederek bugünkü parti
yapılanmalarında da illegal, gizli bir programları olmadığını savunduğu Ergenekon Terör
Örgütünün 2003-2004 yıllarında Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiğine dair belgeler ele geçtiği, dönemin Jandarma Genel Komutanı sanık Mehmet Şener
Eruygur’un emir ve bizatihi kontrol ve denetimi altında görev yapmak üzere, Cumhuriyet
Çalışma Gurubu adı ile illegal bir yapının oluşturulduğu, askeri darbe çalışmaları çerçevesinde
ülkede askeri darbeye zemin oluşturmak için güvenilir olarak ifade edilen Üniversite Rektörleri
ile irtibata geçilmesinin planlandığı, 19 Eylül 2003 tarihinde sanıklar Fatih Hilmioğlu, Mustafa
Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay ve Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun aralarında bulunduğu
Rektörler ile bir toplantı yapılarak bu planın hayata geçirildiği, 19 Eylül 2003 tarihinde yapılan
bu gizli toplantıda Üniversite gençliğinin sokağa dökülerek askeri müdahaleye zemin
oluşturulması için 25 Ekim 2003 tarihinde “Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” adı altında bir miting
düzenlenmesinin kararlaştırıldığı, 25 Ekim 2003 tarihinde, Ergenekon Terör Örgütü
mensuplarından olan Başkent Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı sanık
Kemal Gürüz, İstanbul Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Uludağ
Üniversitesi Rektörü sanık Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza
Ferit Bernay ve İnönü Üniversitesi Rektörü sanık Fatih Hilmioğlu’nun bizzat ve Rektörlük
görevinin sağladığı imkanları kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik personel ile birlikte
Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne katıldıkları, Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Özden
Örnek’e ait günlüğün “6 Aralık 2003” tarihli kısmında, “Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık.
Bu nedenle ben MÖ’ı davet edecektim, Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa
dökecektik, Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik, Sokaklar afiş astıracaktık, Dernekler
ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik, Bütün bu olayları yurt çapında
yapacaktık, Yukarıdakiler Sarıkız olarak anılacaktı. Ayrıca bana Alabanda isimli bir proje
verdiler. Bende onun hazırlığını yapacaktım” yazdığı, bu günlük notunun da 25 Ekim 2003
tarihinde yapılan “Cumhuriyete Saygı Mitingi” nin darbeye zemin hazırlamak için öğrencilerin
sokağa dökülmesi amacına matuf yapıldığını gösterdiği, İşçi Partisi Öncü Gençlik Üyesi olan Ali
Özsoy’un 25 Ekim 2003 tarihli bu mitingde “Ordu Göreve” pankartlarını açan grupları organize
ettiği, o tarihte İstanbul Üniveritesinde asistan olarak görevli olan bu kişiye dönemin Rektörü
olan sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu tarafından herhangi bir idari tahkikatın dahi açılmadığı,
sanık Habip Ümit Sayın’ın “Kemal Alemdaroğlu’nun kendisine, 2003 yılında ADKF tarafından
bu pankartların açılmasının aynı organizasyon kapsamında yapıldığını” söylediğini beyan ettiği,
sanık Doğu Perinçek ise Ali Özsoy hakkında “Ali Özsoy MİT’in Amerikancı kanadı tarafından
İşçi Partisine sokulmuş bir provakatördür” şeklinde bir savunma geliştirdiği, bu mitinge katılan
bir kısım sanıkların “Ordu Göreve” pankartları açıldığını fark etmedikleri şeklindeki
savunmalarının, bu pankartların miting alanının hemen her yerinde ve çok sayıda, bazılarının
sanıklarının önünde, yanında, arkasında açılmış olduğunu gösterir fotoğraflara göre doğru
olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek’in hazırladığı 25 Kasım 1999 tarihli “Devletin Yeniden
Yapılanması üzerine” isimli örgütsel belgedeki “Öncü Örgütlenme, sivil ve askeri öncülerden
oluşur.” Şeklindeki ifade, yine sanık Doğu Perinçek’in hazırladığı, Milli Kuvvetlerin harekete
185/658
geçirilmesiyle ilgili kuşatma nasıl yarılır? İsimli belgenin 16 Kasım 2003 tarihli olduğu ve
yukardaki ve dosyadaki deliller dikkate alındığında sanık Doğu Perinçek’in örgütsel
faaliyetlerinin tesadüfi olmadığı, sanığın bir plan ve program dahilinde gizli ve açık bir şekilde
diğer sanıklardan Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Veli Küçük, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz,
Ahmet Tuncay Özkan gibi sanıklarla birlikte örgütsel olarak örgütün amaçları doğrultusunda
ülkede kaos oluşturarak hükümet kurmak amacıyla faaliyet gösterdiğinin değerlendirildiği, kaos
oluştururken de kendisine bağlı Ergenekon sanıkları vasıtasıyla İşçi Partisini, Öncü Gençlik ve
Türkiye Gençlik Birliğini, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisini/gazetesini kullandığı, medya
aracılığıyla psikolojik harekat yaparak örgütün gücünü artırdığı, süreci çabuklaştırdığı kanaatine
varılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek’in Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün üst yöneticisi olduğu, milli kuvvetler olarak nitelidiği, ve milli güç
Birliği, Halk ve Ordu İşbirliği, neticesinde oluşturulacak kaos ortamı sonucu Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtarak örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak istediği, yine örgütün amaçları doğrultusunda kontra ve
senaryolar ürettiği, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan binada hem İşçi Partisi il örgütünün hem de
Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi/Gazetesi, Öncü Gençlik’in faaliyet göstermesi dikkate
alındığında bu kurumlarda çalışan Ergenekon Sanıkları vasıtasıyla tek merkezden kurumlara ve
sanıkları yönlendirdiği, dezenformasyon ve kamuoyunu yanıltma görevleri gereği her türlü
yayını yaptırdığı, örgütün profiline uygun siyasilerden Ergenekon sanıklarını parti adayı
gösterdiği anlaşıldığından Sanık Doğu Perinçek’in eylemlerin bir bütün halinde TCK 312/1
maddesindeki cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunu oluşturduğu
kanaatine varıldığından bu suçtan dolayı cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

d. Sanık Doğu Perinçek’in yasaklanan gizli bilgileri temin etme suçu yönünden hukuki
durumunun irdelenmesi ve ceza tayini
Ele geçen bu belgelerin mahkeme kararına dayanarak CMK 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılan aramalarda ele geçirilen delillerden olduğu,değişik
kaynaklardan gelen bilgi ve belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanal’da çalışan ve örgütün
“Araştırma ve Bilgi Toplama” ile “Analiz ve Değerlendirme “departmanlarında görevli Hikmet
Çiçek,Ufuk Akkaya gibi Ergenekon sanıkları tarafından ayıklandıktan, analiz edildikten sonra
Türkiye’deki Derin Devletin(Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün “Teori ve
Senaryo” ile “İletişim ve Propaganda “departmanlarında görevli sanık Doğu Perinçek’e
sunulduğu,sanığın bunları inceledikten sonra örgütün “1.Depo” olarak adlandırılan arşivine
koyduğu,sanık Doğu Perinçek’in kolluk ve Savcılıktaki ifadelerindede belirttiği gibi bunları
günün birinde işlerine yarayabileceği düşüncesi ile psikoloik harekat yapmak için sakladığı,
gerektiğinde bunlarla ilgili kontra teori ve senaryo ürettiği dikkate alındığında aksi yöndeki
beyanlara itibar edilmemiş, TCK 334. Maddesindeki suç Sanık açısından sabit görülmüş ve
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

e. Sanığın Hukuka aykırı olarak kişisel verileri temin etme suçu yönünden faaliyetleri
Ele geçen bu belgelerin mahkeme kararına dayanarak CMK 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılan aramalarda ele geçirilen delillerden olduğu,değişik
kaynaklardan gelen bilgi ve belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanal’da çalışan ve örgütün
“Araştırma ve Bilgi Toplama” ile “Analiz ve Değerlendirme “departmanlarında görevli Hikmet
Çiçek,Ufuk Akkaya gibi Ergenekon sanıkları tarafından ayıklandıktan,analiz edildikten sonra
Türkiye’deki Derin Devletin(Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün “Teori ve
186/658
Senaryo” ile “İletişim ve Propaganda “departmanlarında görevli sanık Doğu Perinçek’e
sunulduğu, sanığın bunları inceledikten sonra örgütün “1.Depo” olarak adlandırılan arşivine
koyduğu, sanık Doğu Perinçek’in kolluk ve Savcılıktaki ifadelerinde de belirttiği gibi bunları
günün birinde işlerine yarayabileceği düşüncesi ile psikoloik harekat yapmak için
sakladığı,gerektiğinde bunlarla ilgili kontra teori ve senaryo ürettiği dikkate alındığında aksi
yöndeki beyanlara itibar edilmemiş, TCK 136. Maddesindeki suç Sanık açısından sabit görülmüş
ve cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın TCK 135. Maddesi uyarınca da cezalandırılması talep edilmiş ise de sanığın
kişisel veri mahiyetindeki belgeleri kaydettiği ispat edilmediğinden sanığa bu madde uyarınca
ceza verilmemiş, ancak bu suça ilişkin eylemleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde TCK
136/1 maddesindeki suçu oluşturduğu kanaatine varılarak bu madde uyarınca cezalandırılması
cihetine gidilmiştir.

f. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Mehmet Adnan


Akfırat’ın TCK 334/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı
suçtan sorumlu olması ve ceza tayini
Bu sanığın ele geçen belgelerin bir kısmını Aydınlık Dergisinden aldığını beyan etmesi,
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de örgütün
yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal Kanal ve
Aydınlık Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermleri, bu kurum çalışan
Sanık Mehmet Adnan Akfırat’ın örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı
olarak faaliyet göstermesi dikkate alınarak, Sanık Mehmet Adnan Akfırat’ın bu eyleminden de
sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu Perinçek’e de TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

g. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Mehmet Adnan


Akfırat’ın TCK 136/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı
suçtan sorumlu olması ve ceza tayini
21.03.2008 günü Sanık Mehmet Adnan Akfırat’ın ikametinde mahkeme kararına
dayanarak yapılan aramada1560 elde edilen ajanda ve dokümanların inceleme sonucu; 1-2-3-4-5.
sayfalarında gazete haberleri ile alakalı el yazması notlar olduğu, 6. sayfasında “- M.Barlas’ın
kardeşi ABD’li kadına evli. Yeniköy (Veya Yeşilköy olabilir) Fahiş fiyata İngilizce dersi veriyor”
şeklinde yazı bulunan not kâğıdı olduğu, Ekrem DUMANLI. 20–35 yaşlarında. Fethullah
Gülen’in öğrencisi ve yakın adamı. İstanbul Üniversitesi mezunu. Zamanda çalışıyordu.
1990’larda, tarikatın Bakırköy sorumlusu. Tarikatta çok seviliyor. Şu an ABD’de. En az üç aydır.
Tel: 00 16172862785, şeklinde yazı bulunan doküman olduğu tespit edilmiştir. Sanık Mehmet
Adnan Akfırat’ta buna benzer dokümanlar ele geçirilmiş ve bu suçtan dolayı mahkum olmuştur.
Bu sanığın ele geçen belgelerin bir kısmını Aydınlık Dergisinden aldığını beyan etmesi, TCK
314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de örgütün
yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal Kanal ve
Aydınlık Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermeleri, bu kurum çalışan
Sanık Mehmet Adnan Akfırat’ın örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı
olarak faaliyet göstermesi dikkate alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Mehmet Adnan
Akfırat’ın bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, TCK 136/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

h. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hikmet Çiçek’in TCK
334/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 tarih ve 2008/421 değişik iş
2007/1536 soruşturma sayılı kararı doğrultusunda Ankara ili İşçi Partisi genel merkezinde
yapılan aramada zaptedilen Princo marka CD içerisinde “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” isimli
klasörün bulunduğu bu klasör içerisinde TCK 334/1 maddesi kapsamına giren belgeler
187/658
bulunduğu tespit edilmiş, dijitallerde ele geçen belgelerin inceleme çizelgesinde CD içerisindeki
bilgilerin, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve
niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler olduğu ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş ve sanık
Hikmet Çiçek’in bu suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal
Kanal ve Aydınlık Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermeleri, bu kurum
çalışan Sanık Hikmet Çiçek’in örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak
faaliyet göstermesi dikkate alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Hikmet Çiçek’in bu
eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu Perinçek’e TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza
verilmiştir.

ı. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hikmet Çiçek’in TCK
136/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Sanık Hikmet Çiçek’e ait Cooper marka dizüstü bilgisayar içerisindeki Samsung marka
hard disk içerisindeki ekran çıktısı ve yazıda1562 2006 yılına ait dönemin Emniyet Genel Müdür
Yardımcısı Dr. Necati Altıntaş imzalı M. Akdeniz ve İ. Selvi isimli kişilerin parafları olan Sayın
Savcım- bilgi notu ile başlayan sağ üst kısmında “Mutlaka imha ediniz” ibareleri bulunan
dokümanlar, Sanık Hikmet Çiçek’e ait MY marka seri numarası bulunmayan flash bellek
üzerinde yapılan incelemede Gürbüz Çapan isimli bir metin belgesi ve buna benzer kişisel veri
mahiyetinde hukuka aykırı olarak muhafaza edilen belgeler ve dokümanlar bulunmuş ve sanık
Hikmet Çiçek’in TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. TCK 314/1
ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de örgütün yöneticisi
olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermeleri, bu kurum çalışan Sanık
Hikmet Çiçek’in örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak faaliyet
göstermesi dikkate alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Hikmet Çiçek’in bu eyleminden de
sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu Perinçek’e TCK 136/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

j. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Nusret Senem’in TCK
334/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Sanığın Ankara Kızılay Semti Meşrutiyet Caddesi Karanfil sokaktaki iş yerinde, 60
sayfa üzerinde gizli-çok gizli- günlüdür kaşesi bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı” Milli
İstihbarat Müsteşarlığı” başlıklı 06.11.1998 tarihli Şenkal Atasagun müsteşar imzasıyla başlayan
“İBDA-C terör örgütünün lideri Salih Mirzabeyoğlu tarafından ölümle tehdit edilmiştir.”
ibaresiyle biten doküman içeriğinde Susurluk kazasının nedenleri ve ortaya çıkarttığı sonuçları
hakkında MİT tarafından hazırlanan çok gizli ibareli Susurluk olayı hakkında MİT raporu olduğu
tespit edilmiş ve sanık Nusret Senem’in TCK 334/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

k. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Nusret Senem’in TCK
136/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Ankara İlinde bulunan İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramalarda elde edilen,
“elba hıgh qualıty cd” yazılı, m4-c524-b-r2-09:40 seri numaralı cd’nin yapılan
188/658
incelemesinde;TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu
eylemden de örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate
alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş,
Sanık Doğu Perinçek’e de TCK 136/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

l. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hayati Özcan’ın TCK
334/1maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Ankara ilinde İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin
bulunduğu binada yapılan aramada ele geçirilen Caretta FP GS33 isimli CD’nin incelenmesinde;
içerisinde, “İzmirden Hayati Özcanın Gönderdiği Belgeler” isimli klasör bulunduğu ve onun
içerisinde de: “Gizli- Hizmete Özel- Askeri- Casusluk- Sabotaj- İstihbarat” gibi konular içeren
dosyalar Olduğu,Bu nedenle Sanık Hayati Özcan’ın TCK 334/1 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.

m. Sanık Yusuf Tunçer’in 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi gereğince mahkum olması
nedeniyle Sanık Doğu Perinçek’in örgütün yöneticisi olarak bu eylemden de sorumlu tutulması
ve ceza tayini
11.10.2011 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda;Sanık Yusuf Tunçer’e ait,
31374435 numaralı, 9 mm. Çaplı, Parabellum tipi fişek atar, Irak yapısı, Tarıq marka, yarı
otomatik tabanca, 1 adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 8 adet fişeğin incelenmesi sonucu, 6136
Sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu ve vahim nitelikte
olmadıkları belirtilmiştir. Bu nedenle sanık Yusuf Tunçer’in 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Yusuf Tunçer’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.

n. Sanık Mahir Çayan Güngör’de ruhsatsız silah ve mermi ele geçirilmesi örgütün
yöneticisi olması sıfatıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de sorumlu olması ve ceza tayini
Mahkeme kararına dayanarak Ankara İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramaya
ilişkin tutanaktan1571, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün ele geçen tabancanın ruhsatsız olduğuna
ve kendisine ait olduğuna dair beyanından, bilirkişi raporundan;ve tüm dosya kapsamından,,
21.03.2008 tarihinde Ankara İşçi Partisi Genel merkezinde sanıklar Aydın Gergin, Yusuf
Tunçer’le birlikte yatıp kalktığı odada yastığın altında, sanık Mahir Çayan Güngör’e ait T354167
numaralı, 9 mm. çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, yarı otomatik
ruhsatsız tabanca, bir adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 1 adedinin üzerinde ateşleme iğnesi
temas izi bulunan toplam 12 adet fişek ele geçirildiği, silah ve mermilerin 6136 sayılı yasa
kapsamına giren silah ve mermilerden olduğu vahim nitelikte olmadıkları anlaşıldığından,
sanığın bu şekilde 6136 sayılı yasa kapsamına giren ruhsatsız silah ve mutad sayıdaki fişekleri
taşıdığı ve bulundurduğu anlaşıldığından sanığın suçu sabit görülmüş ve 6136 sayılı yasanın 13/3
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
189/658
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.

o. Sanık Aydın Gergin’de ruhsatsız tabanca ve fişek ele geçirilmesi, örgütün yöneticisi
olması nedeniyle Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden sorumlu olması ve ceza tayini
11.10.2011 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda; sanığın yattığı yatağın
yastık altında ele geçirilen colt marka, 45 kalibre, “2015367” seri numaralı tabancanın, mekanik
bir arızasının bulunmadığı, fişekleri yarı otomatik olarak patlattığı, 45 kalibrelik fişeklerin
uygulamalı atışlarında kullanılmaya elverişli olduklarının tespit edildiği, söz konusu tabancanın
ve fişeklerin, 6136 sayılı yasa kapsamına girdiği vahim nitelikte olmadığı belirtilmiştir. Bu
nedenla Sanık Aydın Gergin’e 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Aydın Gergin’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde,
-Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum açıklanıp
gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki sınırlarının
dışında olan Ankara ili için arama kararı verildiği;
-Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilemediği;
-Kolluk tarafından 21.03.2008 günü saat 04:00 sıralarında, arama yapılacak binaya,
işlem tanıkları olan Eti Mahallesi Muhtarı Oktay Çağlar ve aza Ali Cantürk olduğu halde
gelindiği; bu esnada binada, güvenlik görevlisi Yücel Aydın, iki partili ve genel başkan olan
sanık Doğu Perinçek’in bulunduğu; kolluk ekiplerinin önce binanın dördüncü katındaki genel
başkanlık makamı ve eklerinin bulunduğu yere gittikleri ve aramayaoradan başlandıktan yaklaşık
kırk beş dakika sonra avukatlar Mehmet Cengiz ve Nusret Senem’in aramaya katıldıkları, bu
katılım öncesinde genel başkanlık ve genel sekreterlik bölümlerinde aramanın
tamamlandığınında parti avukatlarınca iddia edildiği; çok sayıda kolluk görevlisinin binanın
katlarına ve odalarına arama faaliyeti için dağıldıkları; bu esnada muhtar ve azanın büyük salon
tabir edilen yerde bekletildikleri ve bağımsız bölümlerde yapılan hiçbir aramanın bu şahısların
huzurunda yapılmadığı; aramalarda elde edildiği iddia edilen özellikle CD/DVD gibi dijital
medyalara seri numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak el konulduğu; aramaya katılan
polislerce, binada ele geçirildiği iddia edilenCD/DVD, disket gibi medyaların tamamının
ilgililerce paraflandığı beyan edilmesine rağmen, özellikle iddianameye ve gerekçeli karara konu
edilen ve suç unsuru içerdiği kabul edilen ve makam katında girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masaya ait etajerin çekmecesinden çıktığı iddia olunan Elba High
Quality, Caretta, Princo ve Versatile marka olmak üzere dört adet CD üzerinde avukatların veya
sair ilgililerin paraflarının olmadığı; ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek’in
saat 07:30-08:30 sıralarında gözaltına alınarak arama mahallinden götürüldüğü, bu nedenle aynı
gün saat 17:45’te sona erdiği anlaşılan arama faaliyetinin genel başkan olan Doğu Perinçek'in
yokluğunda yapıldığı;
-Ayrıca sanıklar ve müdafiileri tarafından, arama mahalline tutanakta imzası
bulunanların dışında ve sayıca çok fazla kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk
190/658
görevlilerinin birçok bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama
faaliyetinde bulundukları iddia edilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususların
dikkate alınmadığı;
-Mezkur arama kararında CMK’nın 134. maddesi uyarınca, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair hiçbir
hüküm olmadığı halde, arama kapsamında tüm dijital medyalara yasaya uygun el koyma
gerekçesi dahi yazılmadan el konulduğu, mahallinde imajlarının alınmadığı ve ilgili avukatların
talebine rağmen kopya verilmediği, tüm dosya kapsamı ile mahkemece celp edilip dosya arasına
örneği konulan Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/318 esas ve 2010/1154 karar sayılı
kararındananlaşılmıştır.
Ayrıca; İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir
mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile arama
yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden olabilecek
sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem (arama) tanıklarının
tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde tutulması; bahse konu
arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde yapılan aramada elde edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri
numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan,
ilgilisinebir kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması
ve bu suretle elde edilen delillerin sanık Doğu Perinçek bakımında suç delili olarak hükme esas
alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi;
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık Doğu Perinçek bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi;
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi;
3- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,
bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanık Doğu Perinçek'e,
henüz soruşturmanın devam ediyor olması,belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
4- Sanık Doğu Perinçek hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Mehmet Adnan Akfırat'ın eylemlerinden dolayı
yasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme,silahlı
terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Hikmet Çiçek ve Nusret Senem'in eylemlerinden dolayı
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla
Yusuf Tunçer, Mahir Çayan Güngör ve Aydın Gergin'in eylemlerinden dolayı 6136 sayılı
Kanun'a muhalefet suçlarından, hüküm kurulması,
5- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
191/658
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar verildiği; Tarık Ayabakan, Burak Düzalan,
Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte“Görevlendirme
ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman
Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile
örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıklar beraat
etmişlerdir.
6- Devlet sırrına ilişkin belgeler bakımından;
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin
belirlenmesi;
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan
Askeri savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda
hüküm kurulması;
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi;
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve
usulüne göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır
vasfını kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin
hukuka uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip
etmediğine yönelik araştırma yapılmaması suretiyle, Sanık Doğu Perinçek'e ilişkin olduğu
gibi eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
1- Sanık Doğu Perinçek’e ait olduğu belirtilen Ergenekon belgesine ilişkin olarak
dinlenilen tanık Aslı Aydıntaşbaş’ın, sanık lehine olan beyanları, dikkate alınmadan ve bu
husus karar yerinde tartışılmadan, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Doğu Perinçek hakkındasilahlı


terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri delaletiyle
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Doğu PERİNÇEK hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
192/658
Sanık Doğu PERİNÇEK hakkında TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

1- Sanık Doğu PERİNÇEK hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı eylemlerde
sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri
tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör örgütünün varlığının
da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün yöneticiliği
suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek olan sanık yönünden
örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt üyelerinin
işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak sanığın bu
suçlardan beraatine,
2- Sanık Doğu Perinçek'in örgüt yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5
maddaleri delaletiyle Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde dosya kapsamındaki
sanıklar; Hikmet ÇİÇEK, Nusret SENEM veMehmet Adnan AKFIRAT'ın işlediği "Kişisel
Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1, 3 kez) ve "Yetkili Makamların
Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından
Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1, 3 kez), Hayati Özcan'ın
işlediği "Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1) suçlarından
cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığa ilişkin yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, ilgili diğer sanıklara ilişkin de yapılan arama elkoyma işlemlerinin
birçoğunun da hukuka aykırı olduğunun tespit edildiği, iddia edilen terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği dikkate alınarak atılı suçlardan beraatine,
3- Sanık Doğu Perinçek'in örgüt yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5
maddeleri delaletiyle Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde dosya kapsamındaki
sanıklar AYDIN GERGİN, MAHİR ÇAYAN GÜNGÖR ve YUSUF TUNÇER'in işledikleri
6136 sayılı yasaya muhalefet suçu bakımından, diğer sanıkların sanık Doğu PERİNÇEK'in
yanında çalışıyor olmasının suç kastını ortaya koymadığı, iddia edilen terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin de hukuka aykırı olduğu
dikkate alınarak atılı suçlardan beraatine,
4- Sanık Doğu PERİNÇEK'in üzerine atılı "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere
Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri
Temin Etmek"(TCK 334) suçları bakımından, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olması dikkate alınarak atılı suçlardan beraatine,
5- Sanık Doğu PERİNÇEK'in üzerine atılı "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) suçları bakımından, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu,
sanığın mevcut siyasi parti ve medya ilişkisi ile bu kuruluşlar bakımından diğer sanıklar ile
olan irtibatının suç delili olarak kabul edilemeyeceği dikkate alınarak atılı suçlardan
beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

38- DOĞUKAN YORULMAZ

193/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen “Devletin Yeniden Yapılandırılması İçin Öneriler
(Mastır Plan Ön Çalışması)” isimli dökümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin
gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğinin belirtildiği, Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör
Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak
örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı
Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan Sanıklar Neriman Aydın ve Durmuş Ali
Özoğlu’nun sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp
Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu
aşamadan sonra da Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan veya Doğukan gibi askeri okuldan
herhangi bir şekilde ayrılmış olan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda rol
oynadığı, sanık Doğukan’ın bu amaçla samimi olduğu Haydar adlı arkadaşı aracılığıyla bilge bir
kişi olarak gördükleri Kemal Aydın ile tanıştığı, sonrasında da sanık Kemal Aydın’ın
yönlendirmesiyle sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanışmasının sağlandığı, yapılan bu çalışmaların
sonunda adı geçen sanığın örgüte katılmasının sağlandığı, her fırsatta sanık Kemal ile buluşma
temin ettiği, Kemal Aydın’a onun yerine hapse girip yatmayı düşünecek kadar derin bir bağlılık
taşıdığı, örgüte bu şekilde dâhil olan bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri
konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, gizli yapılan bu toplantılarda
başta sanık Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün
propagandasını yaptıkları, sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay
Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının
haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da hem subay adayı askeri
öğrencilerle hem de askeri okuldan ayrılmış öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, sanık Doğukan’ın Durmuş Ali, Kemal ve Neriman’a
bağlı faaliyet yürüten Mehmet Ali’nin emir ve talimatlarına uygun hareket ettiği, Mehmet Ali’nin
Doğukan gibi askeri okuldan ayrılan diğer kişilerle Doğukan’ın aracılığı ve yönlendirmesiyle bir
faaliyet yürütmeyi planladığı ve bu amaçla ondan bu isimleri tespit edip haklarında rapor
düzenlemesini istediği, Doğukan’ın bu talimatı da yerine getirdiği, sanıklar Kemal Aydın,
Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu ve Mehmet Ali Çelebi’nin askeri öğrencileri ve okuldan
ayrılan öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı kışkırtarak
yönlendirdikleri, sanık Doğukan’ın örgüte kazandırıldıktan sonra örgütün üniversitedeki etkili ve
arkasında önemli bir güç bulunan bir temsilcisi konumuna gelerek çevresini sanık Kemal Aydın
ve Mehmet Ali Çelebi’nin emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği, askeri okul içinde örgüt
faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt
üyelerinin birbirlerini tanımadığı,
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali
Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda Doğukan Yorulmaz gibi askeri okulda da örgüt üyesi
olarak faaliyet gösterirken askeri okuldan ayrılıp bir üniversiteye girmiş kişileri de takip ederek
onların bulundukları yerlerde örgütsel amaçlara uygun faaliyette bulunmaları için eğitip motive
ettikleri, Mehmet Ali’nin Doğukan’a çektiği “kardeşim nasılsın irtibatı koparmak yok beraber
büyük işlere imza atacağız” yazılı telefon mesajında da olduğu gibi onları önemli örgütsel
amaçlara psikolojik olarak hazırladığı, Bu şekilde, Doğukan Yorulmaz’ın, sanıklar Kemal Aydın,
Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yönlendirme, emir ve talimatlarıyla ile ve Mehmet
Ali Çelebi’nin yönetimi altında Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine ve
toplumun etkili güç odaklarına sızma faaliyetleri kapsamında hücre şeklinde oluşturulmuş
194/658
örgütsel bir yapılanmaya dâhil olduğu ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, “DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR
PLAN ÖN ÇALIŞMASI)” isimli örgüt dokümanında belirtilen “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma” hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği,
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin emir ve talimatlarına göre hareket edip rapor hazırladığı ve
örgütsel faaliyetlerde bulunduğu sabit görülmüştür. Şöyle ki; Sanık Doğukan Yorulmaz’ın,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü mensubu Sanıklardan Durmuş Ali Özoğlu yönetimindeki bir
hücresinin faaliyetleri kapsamında Kemal Aydın, Neriman Aydın Mehmet Ali Çelebi ve Noyan
Çalıkuşu hiyerarşisinde olup, Sanık Mehmet Ali Çelebi tarafından örgüte kazandırıldığı ve bu
sanıkların hiyerarşisinde faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
amaçları doğrultusunda görevlendirilen örgüt mensubu Sanıklar Neriman Aydın ve Kemal
Ayadın’ın, örgüt yöneticisi konumunda bulunan Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun emir ve
talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde
ulaştıkları Sanık Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da Sanık
Mehmet Ali Çelebi’nin, harp okulunda okuyan veya Sanık Doğukan Yorulmaz gibi askeri
okuldan herhangi bir şekilde ayrılmış olan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda
rol oynadığı, Sanık Doğukan’ın bu amaçla samimi olduğu Haydar adlı arkadaşı aracılığıyla bilge
bir kişi olarak gördükleri Sanık Kemal Aydın ile tanıştığı, sonrasında da Sanık Kemal Aydın’ın
yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanışması ve böylece örgüte katılmasının
sağlandığı anlaşılmaktadır. Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin her fırsatta Doğukan Yorulmaz’ı Sanık
Kemal Aydın ile buluşturduğu, tape içeriklerinden de açıkça anlaşıldığı üzere Kemal Aydın’a
onun yerine hapse girip yatmayı düşünecek kadar derin bir bağlılık taşıdığı, örgüte bu şekilde
dahil olan bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı
altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal Aydın
olmak üzere Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay
Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının
haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da hem subay adayı askeri
öğrencilerle hem de askeri okuldan ayrılmış öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, Sanık Doğukan Yorulmaz’ın, Sanık Durmuş Ali
Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aaydın’a bağlı faaliyet yürüten Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin
emir ve talimatlarına uygun hareket ettiği, tape içerikleri ve beyanlardan açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, Doğukan Yorulmaz gibi askeri okuldan ayrılan diğer
kişilerle Doğukan’ın aracılığı ve yönlendirmesiyle bir faaliyet yürütmeyi planladığı ve bu amaçla
ondan bu isimleri tespit edip haklarında rapor düzenlemesini istediği, Doğukan’ın bu talimatı da
yerine getirdiği, tape içerikleri, sanığın aşama beyanları ve ele geçirilen dökümanların bu vakıayı
doğruladığı, Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu ve Mehmet Ali
Çelebi’nin askeri öğrencileri ve okuldan ayrılan öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve
yürütme organına karşı kışkırtarak yönlendirdikleri, Sanık Doğukan’ın örgüte kazandırıldıktan
sonra örgütün üniversitedeki etkili ve arkasında önemli bir güç bulunan bir temsilcisi konumuna
gelerek çevresini Sanık Kemal Aydın ve Mehmet Ali Çelebi’nin emir ve talimatları
doğrultusunda yönlendirdiği anlaşılmaktadır.
Sanıkların örgütün gizlilik prensbine uygun olarak faaliyetlerinin deşifre olmaması için
çalışmalarını gizlice yürüttükleri, HTS raporunda belirtilen ve telefon inceleme tutanaklarından
da anlaşıldığı üzere kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla
temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve bunu diğer
arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit
195/658
edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal
arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt
faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Kaldı ki örgütte hücre
sisteminin geçerli olması da dikkate alındığında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımamaları da
gayet olağan kabul edilmelidir.
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali
Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda Doğukan Yorulmaz gibi askeri okulda da örgüt üyesi
olarak faaliyet gösterirken askeri okuldan ayrılıp bir üniversiteye girmiş kişileri de takip ederek
onların bulundukları yerlerde örgütsel amaçlara uygun faaliyette bulunmaları için eğitip motive
ettikleri, Mehmet Ali’nin Doğukan’a çektiği “kardeşim nasılsın irtibatı koparmak yok beraber
büyük işlere imza atacağız” yazılı telefon mesajında da olduğu gibi onları önemli örgütsel
amaçlara psikolojik olarak hazırladığı, Sanığın, askeri okuldan herhangi bir şekilde ayrılmış olan
diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda rol oynadığı, Sanık Doğukan Yorulmaz’ın bu
amaçla samimi olduğu “Haydar” adlı arkadaşı aracılığıyla bilge bir kişi olarak gördükleri Sanık
Kemal Aydın ile tanıştığı, sonrasında da Sanık Kemal Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş
Ali Özoğlu ile tanışmasının sağlandığı, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen sanığın örgüte
katılmasının sağlandığı, bu şekilde Sanık Doğukan Yorulmaz’ın sanıklar Durmuş Ali Özoğlu,
Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Sanık Mehmet Ali
Çelebi’nin yönetimi altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine ve
toplumun etkili güç odaklarına sızma faaliyetleri kapsamında hücre şeklinde oluşturulmuş
örgütsel bir yapılanmaya dâhil olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Doğukan Yorulmaz’ın; Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman
Aydın ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde
hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanmaya dâhil olduğu, Sanık Eren Mumcu ile
Noyan Çalıkuşu’nun yaptıkları bir konuşmada “ZATEN YEMİNLERİMİZİ DE BUGÜNLER
İÇİN YAPTIK” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok
gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüte katılan bu askeri okul
öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık
gizli toplantılar yapıldığı, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına,
Başbakana ve Anayasanın 104. maddesi gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı
bilinçli olarak kışkırtıp ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması
gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptıkları, Sanık Doğukan Yorulmaz’a, Askeri okuldan
atılan öğrencilerle ilgili bir rapor hazırlanması konusunda Sanık Mehmet Ali Çelebi’den mesajla
talimat geldiği, sanığın bu talimata uygun olarak öğrencilerin isim listelerinin ve disiplin
puanlarının yazılarak rapor hazırlandığı, bahse konu raporun aramalarda ele geçirilen
dökümanlar arasından çıktığı ve iddia olunan bu vakıanın doğrulandığı, Yukarıda detayı verilen
tape görüşme içeriklerinden de anlaşıldığı üzere Sanığın, Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin
hiyerarşisine dâhil olup ondan emir ve talimat aldığı ve örgütün gizlilik prensibine uygun
davrandığı, örgüt mensubu sanıklardan yukarıda HTS Raporunda isimleri belirtilen Sanıklardan
Mehmet Ali Çelebi ile sürekli irtibat halinde olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği de dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Doğukan
Yorulmaz bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
196/658
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Doğukan YORULMAZ'a ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, sanığın sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

39-( DURMUŞ ) ALİ ÖZOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun, Kuvayı Milliye
Derneğinin kurulmasında etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını
yapmak ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması için medyanın kontrol altına
alınması zorunluluğunun, “Ergenekon” ve “Lobi” belgelerinde sıklıkla tekrar edildiği, Sanığın
sahibi olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi”nin ve internet sitesi vasıtasıyla Ergenekon Terör
Örgütü’nün propagandasını yapmak, örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması ve
medyanın kontrol altına alınması amacı doğrultusunda basın sözcüsü olarak görevlendirildiği, bu
görevi kapsamında da örgüte eleman kazandırdığı, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı
ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil
demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil
toplum hareketlerini organize ettiği veya içerisinde yer aldığı, Sanığın, Ergenekon Terör
Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneği’ndeki yapılanması ve hiyararşisi icerisinde Sanık Fikri
Karadağ’a bağlı olarak Sanık İbrahim ÖZCAN’ın hiyeraşisi altında Ergenekon Terör Örgütü’ne
eleman kazandırmak, sahibi olduğu internet sitesi ve yayınevi vasıtasıyla propagandasını
yapmak, örgüte gelir temin etme adına tahsilât, askeri ihaleleri takip ve örgüte gelir temini,
askeriye ve bürokrasi içerisinde yapılanma, örgütün düzenlediği mitinglerde afiş ve pankart
hazırlanması ve hazırlıklarını organize etme, kamu kurum kuruluşları ile irtibatı sağlama
faaliyetleri yürüttüğü, Kuvayı Milliye Derneği’nin kuruluş aşamasında rol aldığı ve basın
sözcüsü olarak görevlendirildiği, Ayrıca Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile irtibatlı olarak
ordu içerisine sızma girişiminin de yönetici konumunda olduğu, Ergenekon Terör Örgütü
yapılanması içerisinde askeri yapılanmanın önemli bir yeri olduğu, bu örgütün üst yöneticileri
içinde asker kökenli kişilerin bulunduğu ve bu kişilerin ellerindeki imkân ve yetkilerini örgütün
amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandıkları, Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun da TSK
mensupları ile yakın ilişki içerisinde olduğu ve iddianamede ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere bu
ilişkileri örgütün farklı amaç ve hedefleri için kullandığı, Sanığın, “Toplumsal Dönüşüm
Yayınları”nın hissedarı olduğu, bu yayınevinin 2003 yılında Ergün POYRAZ‘ın “Patlak Ampul,
Hilafet Ordusundan Arap Türk Partisine, Misyonerler Arasında Altı Ay” isimli kitaplarını
yayınladığı, sanığın asker kişilerle ilişkileri sayesinde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde birifing
verdiği, kendisini arayan kişilerin “komutanım!” diye hitap ettiği, Sanığın, evinde ve işyerinde
yapılan aramalarda ele geçirilen bilgisayar ve hard disklerde birçok istihbarat belgesinin
bulunduğu, basına da yansıyan ve Tutkun AKBAŞ ve Erkut ERSOY’un ifadelerine göre Kürt
mafyasına karşı joplu motorize ekip kurulacağı, bu sayede istihbarat toplayacakları bu konuda da
Kuvayı Milliye Derneğinde Durmuş Ali Özoğlu’nun vazifelendirildiği, Yine bu sanığın illegal
olarak istihbarat faaliyeti yürüttüğü ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydettiği, Örgüt
197/658
faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği
itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun, Kemal
AYDIN ve Neriman AYDIN ile bağlantılı olarak Harp Okulunda okuyan öğrencileri örgüte
kazandırmak amacıyla faaliyetlerde bulunduğu, Örgütün, kendi amaçları ve görüşlerine
uymayan, Devlet adına yapılan tüm icraatları ihanet olarak algıladığı ve suçladığı, bu amaçla
örgütün üye ve dernekleri kamuoyu oluşturup Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları
doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptığı ve ülke içerisinde kargaşa ortamı yaratıp halkta
panik ve kutuplaşmaya yol açacak eylemleri yapmayı benimsedikleri ve bilfiil organize ettikleri,
Sanık İbrahim ÖZCAN’ın kendisine bağlı olarak çalışan ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun başında
bulunduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınevinde bu tür mitinglerde kullanmak üzere afiş, bayrak,
poster ve pankartlar hazırladıkları, bu pankartlıların hazırlanmasında mali destek sağladıkları,
kullandıkları, toplu gösterileri organize ettikleri, bu hadiseleri telefonda şifreli şekilde
konuştukları ve bu pankart ve afişler mitinglerde esnasında kullandıkları, Örgütün amacı ve
hedefi doğrultusunda kanlı eylemler gerçekleştirmeyi planladıkları, Sanık İbrahim ÖZCAN ile
onunla bağlantılı olarak çalışan D. Ali ÖZOĞLU ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde örgüt
içindeki ikili uygulamaların ve döneklerin bulunduğundan yakınarak çürük elmaların
temizlenmesi gerektiği bu konuda örgüt üyesi yıldız sahibi üst düzey askeri kişilerin öldürülmesi
gerektiği, bu eylemlerin bir kısım kişileri uyandıracağı ve yazı ve konuşma zamanının geçtiğini
ve artık eylem zamanının geldiğini, bu işi Durmuş Ali Özoğlu’nun yapması için talimat verdiği,
Sanığın evinde ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dijital kayıtlardan darbe sonrası
yapılacak işlerin ayrıntısı ile sayıldığı, bu belgelere göre darbe sonrası kurulacak kabinenin
belirlendiği ve ilk yapılacak işlerin tesbit edildiği, böylece darbe sonrası yapılacakların ayrıntılı
bir şekilde belirlendiği ve hazırlıkların tamamlandığı, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine
bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-
örgütsel çalışmasının “Yöntem” alt başlığında yazılı “Lobinin tüm çalışma ve faaliyetlerinde
gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır” prensibine uygun olarak faaliyetlerini gizli yürüttüğü,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün ara yöneticisi olduğu belirtilerek TCK 314/1, 311/1,
312/1, 319/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
a. TCK 314/1, 312/1, 311/1 ve 319/1 Maddeleri Kapsamındaki Suçlar Yönünden
Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yöneticilerinden olduğu, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin kurulmasında
etkin rol oynadığı, bu derneğin genel başkan yardımcısı olarak görev aldığı, aynı zamanda sahibi
olduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınlarının genel yayın yönetmenlik görevini de örgütün amaçları
doğrultusunda yürüttüğü, örgüt belgeleri ışığında ESTÖ nün propagandasını yapmak, kamuoyu
oluşturmak ve medyanın kontrol altına alınması için sahibi olduğu “Toplumsal Dönüşüm
Yayınları” ve “Toplumsal haber.com” isimli İnternet Sitesini örgütün bu amaçları doğrultusunda
yönettiği, Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile irtibatlı olarak ordu içerisine sızma
girişiminin yöneticisi konumunda olduğu, örgüt faaliyetleri kapsamında; askeriye ve bürokrasi
içerisinde yapılanma faaliyetlerini yürüttüğü, örgütün düzenlediği mitinglerde kullanılacak afiş,
pankart, poster, bayrak vs basımını sahibi olduğu yayın evinde bastırmak suretiyle mali destek
sağladığı, bu mitinglerin hazırlıklarını organize ettiği, kamu kurum ve kuruluşları ile irtibatı
sağlama faaliyetlerini yürüttüğü, irtibat halinde olduğu ve kendi hâkimiyet alanındaki çok sayıda
örgüt mensubu sanığa doğrudan emir ve talimatlar verdiği, yine örgüt faaliyetleri kapsamında
istihbarat topladığı, hukuka aykırı olarak kişisel verileri ele geçirdiği, kanunen gizli kalması
gereken(yasaklanan) bilgileri temin ettiği, ayrıca mevcut yönetimin(hükümetin) ortadan
kaldırılması veya görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs ettiği sabit
görülmüştür.
Sanığın diğer örgüt mensubu sanıklarla olan görüşmelerinin sayısı, içeriği, süresi, yer ve
198/658
zamanı dikkate alındığında bu irtibatlarının olağan ve sıradan bir irtibat olmadığı, görüşmelerin
örgüt belgelerinde belirtilen amaç ve yönteme uygun olarak sağlandığı, yine bu görüşmelerde
örgütün gizlilik prensibine olabildiğince uygun davranıldığı, bu nedenlerle sanığın örgüt
mensubu diğer sanıklarla olan irtibatlarının örgütsel nitelikte olduğu, sanığın örgütsel konumu
itibarıyla geniş bir alana ve çok sayıdaki sanık profiline hükmetmesi de dikkate alındığında
Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun örgütün yöneticisi pozisyonunda bulunduğu açıkça
anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda sanığın uhdesinde yürüttüğü “Motorize Ekipler” konulu proje çalışması ve
bu minvaldeki eylemlerinin “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
etmek” şeklinde tanımlanan amaç suçu işlemeye uygun ve elverişli bir eylem olduğu tartışmasız
sabit görülmüştür. Zira sanığın ESTÖ yöneticisi konumunda olup nihai hedefinin örgüt
belgelerinde de belirtildiği üzere örgütün amaçlarıyla bağdaşmayan mevcut yönetimi legal
olmayan yöntemlerle değiştirmek olduğu noktasında şüphe bulunmamaktadır. Sanığın, Devletin
yasal Kolluk ve istihbari birimleri (Emniyet, jandarma, MİT, vs) varken, üstelik aktif olarak
görevlerini yürütüyorken, illegal olarak böyle bir alternatif kolluk ve istihbari yapılanma
arayışlarına gidilmesi, bu konuda proje üretilmesi vs şeklindeki eylemleri şüphesiz ki doğrudan
mevcut yönetimi hedef almaktadır. Bahse konu çalışma velev ki proje aşamasında olsa bile bu
haliyle mevcut devlet birimlerine alternatif ve paralel bir yapılanma olacağı kaygısı mevcut
yönetimi tehlikeye düşürmeye uygun ve elverişli bir eylem(hareket) kabul edilmelidir. Sanığın,
Motorize Ekipler konulu çalışması korunan değeri yani Mevcut hükümeti(yönetimi) tehlikeye
düşürmeye elverişli bir eylem olup bu eylemin icrasına da başlanmıştır. TCK Madde 312
anlamında suçun oluşumu için Sanığın, korunan değeri tehlikeye düşürmeye elverişli bir
hareketle icraya başlaması yeterlidir. Diğer taraftan, suçun cebir ve şiddetle işlenmesi gerekli ise
de icrasına başlanılan hareketin mutlaka cebir ve şiddet içermesi zorunlu değildir. Sanığın,
hükümeti ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçuna yönelik
başlattığı motorize ekipler proje çalışmasını tamamlamaya yönelik eylem ve hareketlerin (fiilen
oluşturulacak çift başlılık nedeniyle yasal olmayan motorize ekiplerle devletin yasal kolluk
birimlerinin çatışması-kaos hali) cebir ve şiddeti akabinde ise şartların olgunlaşmasını müteakip
ordunun mevcut yönetime el koymasını kaçınılmaz kılacaktır. Dolaysıyla sanığın, hareketi
tamamlamaya yönelik biçimde devam edecek olan davranışlarının cebir ve şiddeti içereceği
açıkça anlaşılmaktadır.
Özetle; sanığın amaç suça yönelik eylemi tehlike oluşturmaya uygun ve elverişlidir.
Eylemin devamı halinde ise cebir ve şiddetin gerçekleşeceği kaçınılmazdır. Sanığın eylemleri bir
bütün halinde düşünüldüğünde TCK Madde 312 anlamında “Hükümete Karşı Suç” başlığı
altında düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan
kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek”
suçunu oluşturduğu sonucuna varılmış ve cezalandırılması cihetine gidilmiştir.
Sanığın, duruşmalarda iddia makamının sorularına cevap vermeyerek kendisinden ele
geçen bazı belgelerin eşyaları içine yerleştirildiğini, soruşturma ve yargılamanın tertip olduğunu,
iftiralara dayandığını ifade ederek soruşturma ve yargılama makamlarını itham etmesi, MİT
Müsteşarlığı ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı aracılığı ile Hâkimlerin cemaat müridi olup
olmadığının araştırılmasını istemesi, Mahkemenin molla adaletini bile özlettiğini, değil
kendilerini adi bir hırsızı bile yargılayamayacağı şeklinde konuşmalar yapması, doğrudan
mahkemeye yönelik psikolojik harekat ve dezenformasyon yürüttüğünü göstermesi bakımından
dikkat çekici görülmüştür. Sanığın, yargılama boyunca Mahkeme heyetine yönelik psikolojik
harekat yürütmesi ve örgütsel tavır sergilemesi örgütün gücünü ve sanığın örgütsel konumunu
ortaya koyması bakımından önemli ve dikkat çekici görülmüştür.
Sanığın, çok sayıda örgüt mensubu sanık ile irtibat halinde olduğu, verdiği emir ve
talimatlarla bu sanıklarıın çoğunu yönettiği, örgüt amaçları doğrultusunda istihbari vs çeşitli
görevler verdiği ve aynı zamanda onları denetlediği, hiyerarşik olarak bu sanıklardan birçoğunun
199/658
üstünde yer aldığı, Bu bağlamda sanığın hâkimiyet alanı gözetildiğinde çok geniş yelpazede çok
sayıda örgüt mensubunu uhdesinde tuttuğu ve bu haliyle örgüt yöneticisi pozisyonunda
bulunduğu anlaşılmıştır. Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yöneticisi olması, örgütün
nihai hedefi olan darbeye zemin hazırlamada sahibi olduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınlarını ve
Toplumsal haber.com isimli internet sitesini, fiilen yürüttüğü Kuvayı Milliye Derneği genel
başkan yardımcılığı görevini vs mevcut yönetimi(hükümeti) hedef alarak propaganda yaptırması
ve darbeye zemin hazırlamak amaçlı olarak kullanması, sanığın profili, hükmettiği alan ve etkin
konumu da dikkate alındığında TSK içerisinde kendisine biat derecesinde bağlılık gösteren ve
verilen emir ve talimatını şartsız ve tereddüt etmeden derhal uygulayacak çok sayıda subayın
olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem” niteliğinde olduğu anlaşılmış ve TCK 312/1
maddesindeki suçun da oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 319/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

b. TCK 135/1-2 ve TCK 136/1 Kapsamında “Kişisel Verilerin kaydedilmesi ve kişsel


verileri Hukuka Aykırı Olarak Vermek Veya Ele Geçirmek” Suçları Yönünden
Sanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki
kökenlerine göre, hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2
kapsamında cezalandırılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılması talep
edildiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak
TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır. Zira, başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit olduğundan
TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.

c. Örgüt faaliyeti çerçevesinde TCK Madde 327/1 anlamında “Devletin Güvenliğine


ilişkin bilgileri temin etme” ve TCK 334 anlamında “yasaklanan bilgileri temin etme” suçları
yönünden
Buna göre; atılı suçun oluşumu için sözkonusu bilginin, 1- yetkili makamlar tarafından
yasaklanmış olması, 2- Bu bilginin niteliği bakımından gizli kalması gereken bir bilgiyi ihtiva
etmesi gerekmektedir.
Sanıkta ele geçirilen doküman içeriğine baktığımızda; KONU (PH 01.1 – PH 01.3) :
PSİKOLOJİK HAREKATA GİRİŞ–PSİKOLOJİK HAREKATI DİĞER HARPLERDEN
AYIRAN ÖZELLİKLER, "Akıllarını ele geçirin, yürekleri ve ruhları arkadan gelir!”,“…
Düşmanı savaşmadan yenmektir mükemmel olan... Düşmanı savaşmadan yenmek ustalığın
doruk noktasıdır.” …vs Şeklinde bilgilerin yer aldığı ve niteliği itibarıyla GİZLİ kalması gereken
bilgilerden olduğu anlaşılmaktadır. Dosyamıza gelen yazı cevabında bu bilgilerin yetkili makam
(TSK Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı) tarafından yasaklandığını göstermektedir.
Bilgilerin içeriğine baktığımızda ise; psikolojik harekât(PH) faaliyetleriyle ilgili bilgiler olduğu
ve niteliği itibarıyla da bu bilgilerin gizli bilgi kapsamında olduğu kanaatine varılmıştır.
Sanığın dosyaya yansıyan eylemleri ve örgütsel faaliyet alanı birlikte gözetildiğinde, bu
bilgileri örgütsel faaliyetleri kapsamında kullanmak üzere temin ettiği ve suç işleme kastıyla
hareket ettiği açıkça anlaşılmaktadır. TCK Madde 334/1 anlamında “yasaklanan bilgileri temin
etme” suçunun maddi ve manevi unsurları tümüyle oluştuğundan sanığın anılan yasa maddesi
uyarınca cezalandırılması cihetine gidilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
200/658
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Durmuş Ali
ÖZOĞLU bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Durmuş Ali Özoğlu hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın,yasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
suçlarından hüküm kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama - elkoyma işlemi hukuka aykırı olduğundan, sanık hakkında "yasaklanan
bilgileri temin (TCK 334), kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK
136)" suçlarından kamu davası açılması gereği ile suç duyurusunda bulunulması talep
edilmemiştir.
Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU'na ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, sanığın iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

40- DURSUN ÇİÇEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2010 tarih ve 2008/1756 – 2010/393 sayılı
iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma
kapsamında 04.06.2009 tarihinde sanık SERDAR ÖZTÜRK’ün avukatlık bürosunda yapılan
aramada el konulan belgeler arasında Dursun Çiçek imzalı “İrticayla Mücadele Eylem Planı”
başlıklı belgenin fotokopisi de bulunduğu, Cumhuriyet Başsavcılığına bilahare bir ihbar mektubu
ekinde Dursun Çiçek imzalı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin aslı
gönderilmiştir. Söz konusu belgenin 4. sayfasında Dursun Çiçek isminin üzerinde yer alan
imzanın sanığa ait olup olmadığı hususunda inceleme yaptırılmış ve İstanbul Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi'nin 19.10.2009 gün ve 250/16. 10.
2009- 57814- 9760/ 8014 sayılı, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarı Dairesi
Başkanlığı'nın 13.11.2009 gün ve 2009/8354 sayılı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik
İhtisas Dairesi'nin 04.02.2010 gün ve 250/26. 01. 2010- 5981- 1029/ 847 sayılı, Jandarma
KriminalLaboratuvarı'nın 16.03.2010 tarih ve 2010/145 sayılı bilirkişi raporlarında, "İrticayla
Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin 4. sayfasında yer alan Dursun Çiçek ibaresinin üzerinde
bulunan imzanın sanık Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğu, 2 Nolu ihbar mektubunda ekinde yer
alan ve “kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla yasa dışı bir şekilde işletilen internet siteleri”
olarak belirtilen sitelerden irtica.org, irtica.net, turkatak.com, turkatak.net isimli sitelerde yer
alan haberlerin içerik itibariyle “İrticayla Mücadele Eylem Planı” nda yer alan hususlarla ilgili
benzerlik gösterdiği, irtica.org isimli internet sitesinde “turkatak” isimli siteye link açıldığı ve
201/658
“irtica.org” ile “irtica.net” isimli internet sitelerinin TR.NET Orta Doğu Yazılım Hizmetleri
tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na yönlendirilen IP numarasıyla yayın yaptığı, sanık
HASAN ATAMAN YILDIRIM'dan ele geçirilen (117) numaralı DVD içerisindeki “Hayhay”
isimli belgede MEHMET SARIKAHYA isimli şahısla ilgili olarak “Yazılım link içerik yardımcı
olunacak” ibarelerinin geçtiği ve adı geçen şahıs ile sanık Dursun Çiçek arasında telefon
irtibatınında bulunduğu gözönüne alındığında, sanık Dursun Çiçek'in 29.06.2009 tarihli ihbar
içeriğinde belirtilen şekilde “irtica.org” ve “turkatak.com” isimli internet sitelerini
yönlendirdiğini ortaya koyduğu, Söz konusu belge incelendiğinde, iktidardaki AKP hükumeti ve
kamuoyunda “Fethullah Gülen Cemaati” olarak isimlendirilen topluluğun hedef alındığı, AKP
hükümetini yıpratmak amacıyla özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğrenim
gören öğrencilerin ibadet görüntülerinin medyaya yansıtılması ve bazı parti mensuplarının lüks
yaşam tarzlarının medya tarafından gündeme getirilmek suretiyle halkta yürütme organına karşı
infial uyandırılması ve yine kara propaganda yolu ile halkın olumsuz yönde etkilemeye
çalışılması, böylece yürütme organının güçsüz ve etkisiz duruma düşürülerek çalışamaz hale
getirilmesinin planlandığının anlaşıldığı,
Ayrıca, kamuoyunda “Fethullah Gülen Cemaati” olarak adlandırılan topluluğa ait ev ve
yurtlara silah yerleştirip, bilahare buralarda yapılacak adli aramalar sonucunda bu grup ve kişiler
hakkında silahlı terör örgütü kapsamında işlem yapılması, böylece bu grubun silahlı bir terör
örgütü olarak ve grubun üyelerinin de silahlı terör örgütü üyesi olarak hukuken tescillenmesinin
sağlanması ve yine bu grubun okul ve yurtlarına PKK terör örgütünün eylemde bulunmadıkları
yönünde propaganda yapılmak suretiyle, anılan grubun sanki PKK terör örgütü ile irtibatı varmış
gibi kamuoyunda kanaat uyandırılmasının hedeflendiği,
Sanık tarafından düzenlenen bu belgedeki ilkeler doğrultusunda ülkemizin değişik
yerlerinde çeşitli faaliyetlerin yürütülmekte olduğu gerek C.Başsavcılığının soruşturmasında
gerekse Erzurum C. Başsavcılığının Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Erzincan yapılanmasına
karşı yürütülen soruşturma sırasında açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu soruşturmada
Erzincan il Jandarma Komutanlığı İstihbarat şubede görevli üsteğmen Ersin Ergut’un
ajandasında Gülen Cemaati olarak bilinen grubun silahlı terör örgütü kapsamına girmesinin
sağlanması yolunda kendi el yazısıyla tuttuğu notlar, "sol terör örgütü faaliyetleri arttırılacak"
seklinde el yazısı not ve soruşturma sonucunda düzenlenen 26.02.2010 gün ve 2010/329-70-66
sayılı iddianamede yapılan “Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü kapsamında devam eden soruşturma kapsamında bulunan Dursun Çiçek
tarafından imzalanmış bulunan Irticayla Mücadele Eylem Planı Erzincan ilinde hayata
geçirilmek istenmiş bu amaçla Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren
sanık Saldıray Berk liderliğindeki yasadışı oluşum faaliyetlerde bulunmuştur. Bu çerçevede
Gülen Cemaatinin Erzincan'daki evlerine ve/veya okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları
ile yasadışı illegal dokümanlar koydurularak sonrasında bu yerlere eş zamanlı olarak
operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen Cemaatinin silahlı terör örgütleri kapsamına
alınmasının sağlanmasının hedeflendiği ortaya çıkmıştır. Dursun Çiçek imzalı bu belgedeki
ifadeler ile Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat şubesinde görevli üsteğmen sanık Ersin
Ergut'un ajandasındaki birbiriyle örtüşen el yazısı ifadeler bunun açık kanıtıdır.” tespitinin
oldukça önemli olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün temel hedeflerinden birinin de,
siyasal iktidarları yönetmek veya yönlendirmek olduğu, bu amaçlar doğrultusunda
yönlendiremedikleri iktidarları, ülkede kaos ortamı oluşturmak ve sonucunda askeri darbeler
veya müdahaleler yoluyla yönetimden uzaklaştırmayı planladıkları bilinmektedir. Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü ile ilgili hazırlanan iddianamelerde de, örgütün askeri müdahaleye zemin
oluşturmak için halkı sokağa dökmek suretiyle kaos ortamı oluşturmayı planladığı detaylı olarak
anlatıldığından, burada ayrıntılı bir anlatıma girilmeyeceği, Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçlarına ulaşabilmek için sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlanan ve TSK imkanları
kullanılarak yaşama geçirilmeye çalışılan “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer
alan planların uygulama alanı olarak, örgütün kamu kurumlarına ve TSK'ya daha yoğun olarak
202/658
sızdığı Erzincan ilinin seçtiği, bu kapsamda bu ilde bulunan bazı şahıslarla görüşmeler yapıldığı,
MİT elemanı olarak çalışan üniversite öğrencisi tanık ERZİNCAN ile irtibata geçilerek bu şahsın
kaldığı cemaat evlerine silah veya örgütsel belge koyması amacıyla baskı yapıldığı, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan
soruşturmayı sanık hale getirmek ve akamete uğratmak amacıyla, Çatalarmut Barajı'nda bulunan
mühimmatın emniyet görevlileri tarafından konulduğu izlenimi uyandırmak için bu şahsa söz
konusu mühimmatların polis tarafından konulduğu yönünde ifade vermesi hususunda çeşitli
maddi vaatlerle gizli tanık X'e baskı yapılıp yönlendirmeye çalışıldığı, Erzurum Cumhuriyet
Başsavcılığının 2009/976 sayılı dosyasında yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan
sanık ERDAL ZİREK'in ÖMER BAYŞAN isimli şahıs tarafından maddi menfaat karşılığında
ikna edilerek İliç Cumhuriyet Savcısı ile Erzurum Cumhuriyet Savcısı OSMAN ŞANAL
aleyhine gerçek dışı beyanda bulunmalarının sağlandığı tespit edildiği,
Sanık Dursun Çiçek'in örgütün amaçları ve talimatı doğrultusunda hazırlamış olduğu
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer alan planların uygulamaya konulması
aşamasını denetlemek ve bu planları uygulayan şahıslarla görüşerek onları yönlendirmek üzere
Erzincan iline gittiğinin anlaşıldığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarına ulaşabilmek için sanık Dursun Çiçek
tarafından hazırlanan ve TSK imkanları kullanılarak yaşama geçirilmeye çalışılan “İrticayla
Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer alan planların uygulama alanı olarak, örgütün kamu
kurumlarına ve TSK'ya daha yoğun olarak sızdığı Erzincan ilinin seçtiği, bu kapsamda bu ilde
bulunan bazı şahıslarla görüşmeler yapıldığı, MİT elemanı olarak çalışan üniversite öğrencisi
tanık ERZİNCAN ile irtibata geçilerek bu şahsın kaldığı cemaat evlerine silah veya örgütsel
belge koyması amacıyla baskı yapıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik olarak
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmayı sanık hale getirmek ve akamete
uğratmak amacıyla, Çatalarmut Barajı'nda bulunan mühimmatın emniyet görevlileri tarafından
konulduğu izlenimi uyandırmak için bu şahsa söz konusu mühimmatların polis tarafından
konulduğu yönünde ifade vermesi hususunda çeşitli maddi vaatlerle gizli tanık X'e baskı yapılıp
yönlendirmeye çalışıldığı, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/976 sayılı dosyasında
yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan sanık ERDAL ZİREK'in ÖMER BAYŞAN
isimli şahıs tarafından maddi menfaat karşılığında ikna edilerek İliç Cumhuriyet Savcısı ile
Erzurum Cumhuriyet Savcısı OSMAN ŞANAL aleyhine gerçek dışı beyanda bulunmalarının
sağlandığı tespit edildiği,
Belge içeriği tüm detayları ile incelendiğinde, örgütün amaçlarına ulaşmak için çok
vahim nitelikte planlar ve eylemler yapabileceğini açıkça ortaya koyduğu, Yukarıda anlatılan
gizli tanık beyanlarından, devletin bazı birimlerine sızmış örgüt üyelerinin, belgede yer alan
eylemleri gerçekleştirmek amacıyla harekete geçtikleri, bu kapsamda kamuoyunda “Fethullah
Gülen Cemaati” olarak bilinen topluluğa mensup kişilere ait ev, okul ve yurtlara silah ve bazı
terör örgütlerine ait belgeler koymaya çalıştıkları, bu amaçla burada kalan kişilerle irtibata
geçtikleri, bu kişilere yapılacak işlerden devletin resmi kurumlarının bilgisi ve talimatı ile olduğu
intibaının verilmeye çalışıldığı, ancak bu şahısların yapılacak işlemlerin yasal olmadığını
düşünerek vazgeçmeleri sonucunda, eylemleri gerçekleştiremedikleri, hatta görevli bir
Cumhuriyet Savcısına yönelik olarak değişik komplolar planlayarak onu suçlu duruma sokmaya
çalıştıklarının anlaşıldığı, Dolayısıyla, sanığın altında imzası bulunan “İrticayla Mücadele Eylem
Planı” başlıklı belgede detaylı olarak belirtilen planların büyük bir kısmının uygulamaya
konulduğunun açıkça görüldüğü,
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
üyesi olduğu, örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı
belgeyi hazırlayıp, bir suretini örgüt üyesi Serdar Öztürk’e teslim ettiği, daha sonra belgede yer
verilen planların ülke genelinde uygulamaya konulduğu, bu kapsamda, Erzincan ilinde bazı
kamu kurumlarında görev yapan örgüt üyelerinin, belgede yer alan eylem planlarının bir kısmı
gerçekleştirmek amacıyla çalışmalar başlattıkları, örgütün talimatı ile sanıknin hazırladığı ve
203/658
uygulamaya konulan bu planlar ile ülkede kaos ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükumetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
edildiği, İddia edilerek, TCK 314/2, 312 maddesi ile cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Dursun Çiçek’in 2004 ve 2009 yılları arasında görev yaptığı, önceki ismi
“Psikolojik harekat daire başkanlığı” olup, sonradan Bilgi Destek Dairesi olarak değiştirilen
dairede, illegal olarak kurulup Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine yayınlar yapan internet
sitelerinden, özellikle “irtica.org” isimli internet sitesini, daha önce ismi “Fethullahgerçeği” olup,
içeriksiz ve aktif halde değilken, 2006 yılında bu sitenin ismini “irtica.org” olarak değiştirip,
aktif hale getirdiği ve işlettiği, bu site üzerinden özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde
Hükümet aleyhine ve kara propaganda içerikli yayınlar yaptığı, yine bu dönemde, sanık Dursun
Çiçek’in kendisi tarafından, kara propaganda mahiyetli ve kamuoyu oluşturmak amacıyla,
gerçek olmayan isim ve adres bilgisi kullanarak, okuyucu mektubu adı altında hazırladığı, siyasi
ve güncel konularla ilgili yazıları, sanık Mehmet Bülent Sarıkahya aracılığıyla, internet
kafelerden, e-posta yoluyla, daha önce kendisinin belirlediği ve olumlu ve olumsuz olarak
nitelendirdiği, gazetecilere ve gazete yazı işleri müdürlerine gönderdiği, tüm bu hususların, sanık
Dursun Çiçek ile ilgili olarak gönderilen ihbar mektuplarından, Genelkurmay Başkanlığının 14
Şubat 2012, 30 Ocak 2012 ve 12 Aralık 2012 tarihli cevabi yazılarından, İrtica.org ve irtica.net
isimli internet sitelerinde yayınlanan haberlerle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünce hazırlanmış
11.03.2010 tarihli tespit tutanağından, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca
Mahkememize gönderilen Genelkurmay Bilgi Destek Dairesine ait bilgisayarların imajları
üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda bulunan tespit
tutanağından, sanıklar Murat Uslukılıç, Meryem Kurşun ve Mehmet Bülent Sarıkahya’nın aşama
beyanları ile sanık Dursun Çiçek’in kendi beyanlarından anlaşılmıştır.
2009 yılının Şubat ayında bir gazetede, genelkurmay Başkanlığı bünyesinde, Sanık
Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu dosyamız sanıklarınca işletilmekte olan, internet
siteleriyle ilgili yazı çıkması nedeniyle, sitelerin yayınlarının durdurulduğu, bunun üzerine, sanık
Dursun Çiçek’in, sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız’ın emir ve talimatıyla, bu
sitelerin farklı isimle ancak aynı içeriklerle tekrar yayına başlaması için “İnternet Andıçı” olarak
adlandırılan belgeyi hazırladığı, ekinde bulunan ek güvenlik tedbirleri bölümünde “kara
propaganda” yapılacağı yazılı olan Andıç’ı diğer sanıklara imzalatıp, Dönemin Genelkurmay
Başkanı sanık Mehmet İlker Başbuğ’a onaylatarak, ilgili şubelere dağıttığı, Andıç’ı bu şekilde
uygulamaya geçirerek, internet sitelerinin tekrar yayına başlamasını sağladığı, tüm bu hususların,
Genelkurmay Başkanlığının 16 Aralık 2011 tarihli cevabi yazısının ekinde gönderilen,
Genelkurmay Bilgi Destek Şubesince hazırlanan, Genelkurmay bünyesinde işletilen internet
siteleriyle ilgili 02 Nisan 2009 tarihli “Andıç” isimli belgeden, ihbar mektuplarından, sanıklar
Murat Uslukılıç, Mehmet Bülent Sarıkahya, Ziya İlker Göktaş, İsmail Hakkı Pekin ve Hasan
Iğsız’ın aşama beyanlarından ve sanık Dursun Çiçek’in kendi beyanlarından anlaşılmıştır.
Sanık Dursun Çiçek’in, 2008 ve 2009 yıllarında, dönemin Genelkurmay II. Başkanı
olan sanık Hasan Iğsız’ın örgütsel emir ve talimatı ile, AK Parti, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti
ve kamuoyunda Fethullah Gülen cemaati olarak bilinen kişilere karşı uygulanmak üzere, illegal
olarak ve resmi hiyerarşi dışına çıkılarak “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli belgeyi
hazırladığı, bu belgede, Ergenekon soruşturmalarının askeriyeyi yıpratmak için yapıldığı,
Ergenekon soruşturmalarıyla emekli ve muvazzaf pek çok askeri personelin yersiz ithamlarla
lekelenmeye çalışıldığı, planlanan eylemlerin, Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor
havası oluşmadan planlanacağı, Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum
olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler
yaptırılacağı, Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma
204/658
hayalinde bulunan AKP Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu
başta olmak üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyu
desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edileceği, Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun
olarak yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanının kamuoyu nezdinde yıpratılacağı, Kara
Propaganda Faaliyetleri olarak, İhbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve
mühimmatın yanı sıra FG’ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara (Yahudilik, CIA, Mossad,
Moon Tarikatı, Humeyni, vb.) ait objelerin aynı ortamda bulunmasının sağlanacağı, ev baskınları
kapsamında Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunmasının
sağlanacağı, izleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo televizyon programlarına farklı bir
kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak, FG’ci maskesi altında konuşmalar
yapılarak tahrik olmuş bir FG’ci gibi, “Evet, Kardeşim, bizimle uğraşan herkes Ergenekoncudur,
onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur, bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez,”
şeklinde açıklamalar yapmasının sağlanacağı, AKP mensubu kilit haberleşmeciler tarafından
kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, AKP içerisinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve
bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanmasının sağlanacağı belirtilmiş, böylece Türkiye’de
bulunan cemaatlere, özellikle de Fethullah Gülen cemaatine yönelik eylem planlarının yapıldığı,
cemaate ait evlere silah ve uyuşturucu koyup, yakalanmasını sağlayarak, bu kişilerin
kamuoyunda itibar kaybetmeleri, haklarında terör örgütü suçlamasıyla işlem yapılmasının
amaçlandığı, Hükümetin de bu tür cemaatlere destek verdiği v e ü lke i çin ç ok b üyük t ehlike a
rzettiği y önünde k ara p ropaganda m ahiyetli y ayınlar yapılarak, ülkede kaos ve kargaşa ortamı
oluşturup, darbeye zemin hazırlanmak istendiği, belgede belirtilen konuların bizzat sanık Dursun
Çiçek tarafından Erzincan iline gidilerek ve Erzincan ilindeki diğer Ergenekon silahlı terör
örgütü elemanlarınca uygulamaya konulduğu, Erzincan ilinde bulunan Fethullah Gülen
cemaatine ait evlere silah ve uyuşturucu konup, daha sonra operasyonla yakalanmalarının
sağlanması yönünde çalışmaların yapıldığı, yine Erzincan ilindeki bir Baraj Gölüne silah gömüp
daha sonra ortaya çıkararak, bu silahların polislerce gömüldüğüne dair tanıklar bulmak suretiyle,
Ergenekon operasyonlarında ele geçen silah ve mühimmatın da polislerce konulduğunu öne
sürüp, Ergenekon adı altında yürütülen operasyon ve davaların itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı,
tüm bu hususların, sanık Dursun Çiçek ile ilgili olarak gönderilen ihbar mektuplarından, bu ihbar
mektuplarının bir tanesinin ekinde gönderilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli belge
aslından, bu belge altındaki imzanın sanık Dursun Çiçek’in eli ürünü olduğuna ilişkin, Adli Tıp
Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin 19.10.2009 ve 04.02.2010 tarihli,
Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarlarının 20.06.2009 ve 13.11.2009
tarihli, Jandarma Genel Komutanlığının 23.02.2010 tarihli raporlarından, gizli tanık olarak
ifadeleri alınan, gizli tanıklar Munzur, Efe, Ethem, Hazar, Erzincan, Kalem ve Taha’nın aşama
beyanlarından anlaşılmıştır.
Sanık Dursun Çiçek savunmalarında, söz konusu belgeyi kendisinin hazırlamadığını,
altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, ıslak imza makinesi ile atıldığını, rapor veren
kurumların Başbakanlığa bağlı olması nedeniyle tarafsız sayılamayacaklarını, bu nedenle bu
raporların delil değerinin olmadığını, Erzincan iline hiç gitmediğini beyan etmiş ise de, sanığa ait
imza mukayesesinin, bu konularda uzman olan ve mahkemelerce ve Yargıtay’ca da muteber
kabul edilen, birbiri ile bağlantısı olmayan, birbirinden bağımsız üç ayrı kurum tarafından
yapılmış olması, suça konu imzanın sanığın eli mahsulü olduğuna dair 4 ayrı rapor
düzenlenmesi, bu raporlardan birisinin, sanığın da mensubu bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı
bünyesinde faaliyet yürüten Jandarma Genel Komutanlığı tarafından hazırlanmış olması, gizli
tanık Efe ve gizli tanık Munzur’un aşamalarda değişmeyen ve birbirini doğrulayan samimi
beyanları ve bu iki tanığın ayrı ayrı sanık Dursun Çiçek’i Savcılık aşamasında ve Mahkemede
teşhis etmiş olmaları karşısında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli bu yöndeki
savunmalarına itibar edilmemiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/1003 sayılı soruşturması kapsamında, 06.12.2010
205/658
tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde yapılan aramada, zemin
döşemelerinin altına saklanmış olarak çıkarılan 5 nolu harddiskte bulunan “Proje.doc” isimli
belgenin İrticayla Mücadele Eylem Planının taslağı mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Yine aynı
harddisk içerisindeki “Kitleşim.xls” isimli belgede “İnternet ekipleri kurulmalı, Teknik, İçerik,
Sivil Dağıtım ağları geliştirilmeli, mail grupları, siteler, mail listeleri toplanmalı, medya iletişim
koordinasyon” şeklinde başlıkların yer aldığı, “Üretim_Ekibi” ve “dağıtım_kanalı” başlıkları
altında gruplar oluşturulduğu, 1. grup içinde sanık Dursun Çiçek, 2. grup i çinde sanık hasan
Ataman Yıldırım’ın bulunduğu görülmüştür.
Bu çalışmalardan, sanıkların içinde bulundukları kurumun imkanlarından faydalanarak,
ancak illegal bir şekilde, kara propaganda mahiyetli çalışmalar yaptıkları, kendi kimlik ve
konumlarını gizleyerek, yapmış oldukları bu kara propaganda mahiyetli yalan haberleri, el
altından gazetelere gönderip yayınlatmak suretiyle hedeflerine ulaşmaya çalıştıkları, bu yalan
haber ve kara propaganda ile kamuoyunu kandırıp, kendi istedikleri doğrultuda yönlendirdikleri,
yukarıda verilen örnek çalışmada da, vatandaşların kesmiş oldukları Kurbanların derilerini,
Kuran kursu, cami ve bunlara bağlı derneklere vermelerini engellemek için, gerçekte
olmamasına rağmen, sanki Hizbullah ve PKK terör örgütleri bu Kuran Kursu, cami ve bunlara
bağlı dernekler adına kurban derisi toplayacağı söylenerek vatandaşın kurban derilerini buralara
vermelerinin engellenmeye çalışıldığı, sadece birkaç deri fazla toplamak için vatandaşa, Kuran
Kursu ve cami dernekleri ile Hizbullah ve PKK gibi terör örgütlerinin bağlantılı olduğu izlenimi
verilmeye çalışıldığı, bu şekilde kara propaganda içerikli, yalan haberler hazırlayıp basında
yayınlanmasının sağlandığı görülmekte, bu da bize kara propagandanın uygulama yöntemini
somut olarak göstermektedir.
Tüm bu yukarıda anlatılanlar sonucunda, sanık Dursun Çiçek’in, Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olan sanıklardan, kendisi ile aynı kurumda çalışanların dışında, Halis Yavuz Işıklar,
Mustafa Levent Göktaş, Erbay Çolakoğlu, Halil Behiç Gürcihan, Serdar Öztürk, Mustafa
Hüseyin Buzoğlu, Ahmet Hurşit Tolon ve Ufuk Akkaya ile Örgütsel irtibatının bulunduğu, 2004
ve 2009 yılları arasında görevli olduğu Psikolojik Harekat Dairesi ve Bilgi Destek Dairesinde,
Ergenekon terör örgütü adına, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine, “irtica.org” isimli
internet sitesini kurup işlettiği, bu sitede kara propaganda mahiyetli yayınlar yaptığı, yine bu
süreçte sahte ve farklı isimlerle hazırladığı aynı mahiyetli pek çok yazıyı, internet kafelerden
başka kişiler aracılığıyla gazetelere gönderdiği, kendisi ile birlikte diğer sanıklar tarafından
işletilen internet sitelerinin basında yer alması nedeniyle kapatılması üzerine, tekrar aynı içerik
ve mahiyette yayın yapması için, sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız’ın talimatı ile
“İnternet Andıçı” olarak adlandırılan çalışmayı başlattığı, söz konusu “Andıç’ı” hazırlayıp
onaylanmasını sağlayarak, sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle yayına başlamasını
sağladığı, sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız’ın emir ve talimatları doğrultusunda,
tamamen AK Parti, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fethullah Gülen cemaatine yönelik, kara
propaganda mahiyetli “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli belgeyi hazırladığı, ülkede kaos
ve kargaşa çıkarıp, darbeye zemin hazırlamak için, söz konusu belgedeki planların Erzincan
ilinde uygulanmaya konması için Erzincan iline gidip orada çalışmalar yaptığı, sanığın bu
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız’a
bağlı olarak ve çok aktif bir şekilde eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, Ergenekon silahlı terör
örgütü içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün
çok nitelikli bir üyesi olduğu anlaşıldığı,
Her ne kadar sanık Dursun Çiçek hakkında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak
suçundan hakkında TCK 314/2 maddesi gereğince ceza tertip edilmesi gerekmekte ise de, TCK
312. Maddesi gereğince cezalandırılan sanık hakkında da ayrıca TCK 314/2. Maddesi gereğince
hüküm kurulmamıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai hedeflerinden bir tanesi, ülkenin idaresini
ellerinde bulundurmaktır, bu durum, ya bizzat ülke idaresindeki kişilerin kendilerinden olması,
ya da idarecilerin kendi amaçları doğrultusunda kullanılması şeklinde olacaktır, seçimle iş başına
206/658
geçen Hükümetlerin kendilerinden olmaması veya kendi istekleri doğrultusunda hareket
etmemesi durumunda, Ergenekon silahlı terör örgütünün, bu nihai hedefe ulaşmak için
başvurduğu en önemli yollardan bir tanesi, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisine yerleşmiş kendi elemanları vasıtasıyla, askeri müdahale yani darbe
yapmaktır.
Ülkemizde daha önce pek çok örneği bulunan bu durum, dosyamız kapsamında ve
dosyamız sanıkları ile sınırlı olmak üzere, özellikle 2000 yılından sonraki gelişmelerle ilgili
olarak ele alınacaktır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, 2000 yılından sonra bu kapsamdaki ve dosyamıza
yansıyan ilk örneği, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e karşı yapılan faaliyetlerdir. Ergenekon
silahlı terör örgütünün bu tür faaliyetleri, özellikle 2002 seçimlerinden sonra, AK Partinin
hükümeti kurması üzerine yoğunluk kazanmış, bir kısım dosyamız sanıklarınca oluşturulan
“Cumhuriyet Çalışma Grubu”nun önderliğinde, 2004 yılına kadar pek çok darbe girişiminde
bulunulmuştur.
2005 yılına kadar pek çok darbe girişiminin sonuçsuz kalması, bu girişimlerin halktan
ve Silahlı Kuvvetlerden destek görmemesi nedeniyle, Ergenekon silahlı terör örgütünce ve örgüt
belgelerine uygun olarak, halkın ve kendileri dışındaki Silahlı Kuvvetler mensuplarının,
yapılacak olan bir silahlı müdahaleyi yani darbeyi desteklemesi için, uygun ortam hazırlanması
yönünde çalışmalar yapılmış, bu bağlamda, kendi kontrollerinde ve kara propaganda
yapabilecekleri “Sivil Toplum Örgütleri” (STÖ) ve internet siteleri kurup işletme kararı
alınmıştır. Bu karar doğrultusunda, özellikle 2005 yılından sonra, Ergenekon silahlı terör
örgütünün kontrolünde, çok sayıda sivil toplum örgütü kurulduğu dosya kapsamından
anlaşılmaktadır. Aynı karar doğrultusunda, kamuoyu oluşturmak ve Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapmak üzere, dosyamız sanıkları tarafından çok sayıda
internet sitesi kurulup işletilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde illegal olarak kurulup,
dosyamız sanıklarınca işletilen internet sitelerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi
gerekmektedir. Sanık Dursun Çiçek’in, 2004 yılında atandığı Psikolojik Harekat Başkanlığında
ve sonraki adı ile Bilgi Destek Daire Başkanlığında görevli iken, çalışmakta olduğu kurumun
imkanlarını da kullanarak, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
“İrtica.org” isimli internet sitesini kurup işlettiği, bu sitenin 2008 yılına kadar kendi kontrolünde
olduğu, sanık tarafından, kamuoyu oluşturup, darbeye zemin hazırlamak için, özellikle
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti ve Fethullah
Gülen cemaati aleyhine, kara propaganda mahiyetli çok sayıda haber ve yazının bu siteye
konularak yayınlandığı, Sanık Dursun Çiçek’in, daha etkili sonuç alabilmek için, sanıklar
Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız’ın emir ve talimatıyla, yukarıda sayılan yayınlarla aynı
mahiyette “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli planı hazırladığı, buna göre başta Ergenekon
soruşturmalarının itibarsızlaştırılmaya çalışılacağı, bu soruşturmalarla askerlerin yıpratılmaya
çalışıldığı, emekli ve muvazzaf pek çok askeri personelin yersiz ithamlarla lekelenmeye
çalışıldığı, Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin
şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde kara propaganda mahiyetli
haberler yaptırılacağı, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve
haberlerinin medyada yoğun olarak yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanının kamuoyu
nezdinde yıpratılacağı, Kara Propaganda Faaliyetleri olarak, ihbara dayalı ev baskınları
yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra FG’ciler ile irtibat kurulması istenen
oluşumlara (Yahudilik, CIA, Mossad, Moon Tarikatı, Humeyni, vb.) ait objelerin aynı ortamda
bulunmasının sağlanacağı, ev baskınları kapsamında Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve
belgelerin bu evlerde bulunmasının sağlanacağı, izleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo
televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak, FG’ci
maskesi altında konuşmalar yapılarak tahrik olmuş bir FG’ci gibi, “Evet, Kardeşim, bizimle
uğraşan herkes Ergenekoncudur, onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur, bizimle
uğraşmaya kimsenin gücü yetmez,” şeklinde açıklamalar yapmasının sağlanacağı, AKP mensubu
207/658
kilit haberleşmeciler tarafından kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, AKP içerisinde
ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanmasının sağlanacağı,
şeklinde planlar yapıldığı, bu planı uygulamaya koyarak bu şekilde Türkiye’de bulunan
cemaatlere, özellikle de Fethullah Gülen cemaatine yönelik eylemler yapılacağı, cemaate ait
evlere silah ve uyuşturucu koyup, yakalanmasını sağlayarak, bu kişilerin kamuoyunda itibar
kaybetmeleri, haklarında terör örgütü suçlamasıyla işlem yapılmasının amaçlandığı, Hükümetin
de bu tür cemaatlere destek verdiği ve ülke için çok büyük tehlike arzettiği yönünde kara
propaganda mahiyetli yayınlar yapılarak, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, darbeye
zemin hazırlanmak istendiği anlaşılmıştır,
Sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlanan bu plan, Erzincan ilinde uygulamaya
konulmuş,gizli tanıklar Efe, Munzur, Hazar ve Erzincan’ın ifadelerine göre, Erzincan ilinde
bulunan Fethullah Gülen cemaatine ait evlere silah ve uyuşturucu konularak baskınlar
yaptırılacağı, bu kişiler hakkında örgüt suçlaması ile işlem yaptırılacağı, bu şekilde bu kişilerin
kamuoyunda itibar kaybetmeleri, tüm ülkede bu gruba karşı örgüt suçlamasıyla operasyonlar
yapılması, buradan da bu gruplara destek veren AK Parti hükümetine yönelik yoğun baskılar
uygulanması, yine Erzincan ilinde bulunan bir gölete silah ve mühimmat yerleştirilerek jandarma
tarafından bulunması sağlanıp, bunları polisin koyduğu yönünde kara propaganda yaparak, hem
polisin hem de Ergenekon davalarının itibarsızlaştırılması yönünde faaliyetlerde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, dosyamıza yansıyan nihai hedefinin, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, silahlı bir askeri müdahale ile ortadan kaldırmak, görevlerini
yapmasını kısmen yada tamamen engellemek olduğu, bunun için ülkede kaos ve kargaşa ortamı
oluşturup, darbeye zemin hazırlayarak, ülkenin ve halkın askeri müdahaleye hazır hale
getirilmesi için örgüt elemanlarınca çok çeşitli eylem ve faaliyetlerde bulunulduğu, bir taraftan
ülkede ses getirecek, kargaşa ve kaos çıkaracak, halkı sokaklara dökecek suikast planları
hazırlanıp, bazılarının uygulamaya konulduğu, diğer taraftan Ergenekon terör örgütünce
kurdurulan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde, ülkede irtica ve terör tehdidi ile az önce
belirtilen bazı suikastlar gerekçe gösterilerek düzenlenen miting ve gösterilerle, halkın sokağa
dökülmeye, Devlet otoritesinin zaafa uğratılmaya ve Hükümetin görevlerini yapamaz hale
getirmeye çalışıldığı, bunlarla eş zamanlı olarak sanık Dursun Çiçek’in örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal olarak kurduğu anlaşılan internet sitelerinde, aynı amaç
doğrultusunda, yukarıda belirtildiği şekilde çok yoğun olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti,
AK Parti ve dini cemaatler aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayınlar yaptığı, hazırlamış
olduğu irticayla mücadele eylem planını Erzincan ilinde uygulamaya koyduğu, böylece ülkede
askeri müdahale zemininin oluşması için gerekli olan kaos ve kargaşanın çıkması için, halkın
sokağa dökülmesi için, devlet otoritesinin zaafa uğraması için, darbeye zemin hazırlamak için ve
Hükümetin askeri bir müdahale ile ortadan kalkması yada görevlerini yerine getirmesinin
engellenmesi için, elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini silahlı müdahale ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya,
görevlerini yapmasına tamamen veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği anlaşıldığından,
sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312. maddesi gereğince
cezalandırılması yönünde karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 314/2 maddesinde yazılı olan suçtan
ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumda olup da sanık
Dursun Çiçek ve müdafiinin hazır ettikleri tanık Yalçın Çakıcı'nın, dinletme taleplerinin
reddedilmesi,
2- Sanık Dursun Çiçek müdafiinin hükümden sonra temyiz aşamasında Dairemize
208/658
sunduğu dilekçe ekinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan 3
kişilik adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen belge inceleme raporunda “irtica ile
mücadele eylem planı” başlıklı dokümandaki “sanık Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın
basit tersimli ve taklidinin nispeten kolay oluşu nedeniyle zayıf ihtimalle Dursun Çiçek'in
eli ürünü olabileceği, ancak bunun kesin olarak belirlenemediği”nin tespiti karşısında ilgili
soruşturma evrakı ve bahse konu rapor mahkemeye celp edilip incelenerek bu konuda
alınmış diğer raporlarla birlikte değerlendirilip belgedeki imzanın sanığın eli ürünü olup
olmadığı kesin olarak tespit edildikten sonra hukuki durumunun buna göre tayininin
gerektiğinin düşünülmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun
2014/116784 Soruşturma sayılı dosyası kapsamında, yargılamaya konu "İrticayla Mücadele
Eylem Planı" üzerinde Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olup
olmadığının net olarak tespit edilemeyeceğine dair bilirkişi raporunun dosyamız arasına alındığı,
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan aramada bulunduğu belirtilen "proje" adlı belgeye
ilişkin sözkonusu belge üzerinde değişiklik yapıldığının yine sonradan tespit edildiği, sanığın iş
ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı
belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

41- EMİN CANER YİĞİT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Emin Caner YİĞİT’in, organize suç örgütü lideri olan Reis (Kod)
adlı sanık Sedat PEKER’in emrinde iken sanık Veli KÜÇÜK’e şoför olarak görevlendirildiği,
Veli KÜÇÜK’ün bu sanık adına kayıtlı telefonu kullandığı, Sanık Emin Caner YİĞİT’in hem iş
takibi yaptığı hem de Reis (Kod) Sedat PEKER’in kardeşi Vedat PEKER’in adamlarıyla irtibat
kurup onlar adına kuryelik yaptığı, Veli KÜÇÜK’ü arayanların dahi önce bu sanığı aradıkları
sonra Veli KÜÇÜK’ün telefonunu arayanlara verdiği ve Veli KÜÇÜK’ü bu konuda
bilgilendirdiği, sekretarya görevini yerine getirdiği, aynı zamanda ceza evinde olan Reis (Kod)
Sedat PEKER grubuyla Veli KÜÇÜK arasında irtibatları sağladığı, böylece sanık Emin Caner
YİĞİT’in Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, İstanbul İli Kadıköy ilçesi Suadiye Mahallesi
Açelya Sokak Gazi Apartmanı No:5/28 sayılı ikametinde yapılan aramada (1) adet VZOR 70 cal
7.65 ibareli Çekoslovak yapımı ruhsatsız tabanca, tabancaya ait (1) adet şarjör, şarjöre basılı
vaziyette (5) adet MKE yapımı 7.65 çapında fişek, (1) adet boş vaziyette Glock marka tabancaya
ait şarjör ele Geçirildiği, sanığın eylemine uyan TCK 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Emin Caner Yiğit’in sanık Sedat Peker emrinde faaliyet gösterirken, Ergenekon
silahlı terör örgütü yöneticisi sanık Veli Küçük’e 2004 yılı Mart ayı içerisinde şoför olarak tahsis
edildiği ve maaşının da sanık Sedat Peker’in talimatı ile ödendiği, sanığında da bu görevi kabul
209/658
ederek gözaltına alındığı 22.01.2008 tarihine kadar Veli Küçük’ün şoförlüğünü yaptığı, bu
görevine ilaveten ayrıca sekreterya görevini de yürüttüğü, Veli Küçük’ün görüşmek isteği
kişilere ulaştığı ve Veli Küçük ile görüşmek isteyenlerin ilk önce sanığa ulaştıkları ve sanığın da
durumu Veli Küçük’e rapor ettiği, Veli Küçük’ü arayan kişileri bildirdiği ve görüşmek istedikleri
kişilerle görüşmesini temin ettiği, sanıklar Veli Küçük, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan ve
pek çok sanık ile irtibatlı olduğu mahkememizce sabit kabul edilmiştir. Sanığın sabit kabul
edilen eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu itibariyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
üyesi olduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
22.01.2008 tarihli Arama-Yakalama-Elkoyma Tutanağına göre; Sanık Emin Caner
YİĞİT'in İstanbul İli Kadıköy ilçesi Suadiye Mahallesi Açelya Sokak Gazi Apartmanı No:5/28
sayılı ikametinde yapılan aramada (1) adet VZOR 70 cal 7.65 ibareli Çekoslovak yapımı
ruhsatsız tabanca, tabancaya ait (1) adet şarjör, şarjöre basılı vaziyette (5) adet MKE yapımı 7.65
çapında fişek, (1) adet boş vaziyette Glock marka tabancaya ait şarjör ele geçirilmiştir. Sanığın
bir adet silah ve mutad sayıda mermiyi evinde bulundurduğu sabit olduğundan 6136 Sayılı
Kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin "aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama
mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun
gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması" yönünden hukuka aykırı olduğu, sanık Emin
Caner YİĞİT'in iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
Sanık Emin Caner YİĞİT'ten, bizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa
kapsamında memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 22/01/2008 tarihii hukuka uygun arama -
elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen ruhsatsız silaha ilişkin sanığın 6136 sayılı yasaya muhalefet
suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

42- EMİN GÜRSES

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Emin GÜRSES’in, Sevgi ERENEROL’un görev yaptığı Kilisedeki
örgüt toplantılarına 5 yıldır katıldığı, Ergenekon terör örgütü tarafından organize edilen pek çok
toplantı ve protesto eylemine katıldığı, aramalarda ele geçen 63 nolu kasetin incelenmesinde
sanığın konuşmalarında hitap ettiği kişilere şiddet çağrısı yaptığı, insanların silahlanmaları
gerektiğini vurgulayarak muhtemel bir savaş ve iç isyan için hazırlık yapılması gerektiğini telkin
ettiği, Sabancı suikastı ile ilgili olarak kamuoyunu sanık Doğu PERİNÇEK’ten elde edilen sahte
MİT raporu doğrultusunda yanlış yönlendirdiği ve dezenformasyon yaptığı, kendisinin gözaltına
alınması veya tutuklanması halinde “Bizimkiler” dediği örgüt üyeleri tarafından Amerikan ve
İsrail Büyükelçiliklerinin bombalanacağını söylemek suretiyle Ergenekon terör örgütü üyesi
210/658
olduğunu kendi ağzından açıkça ifade ettiği, katılmış olduğu TV programları ile Danıştay
saldırısının başörtüsü meselesi nedeni yapıldığını söyleyerek kamuoyunu yanlış yönlendirmeye
çalıştığı, böylece örgüt amaçları doğrultusunda dezenformasyon yaptığı, Ergenekon terör
örgütünün strateji ve propaganda departmanında görevli olduğu, ayrıca hükümetin düşman eline
geçtiğini ve bu sebeple silahlanılması gerektiği çağrısı yaparak halkı Türkiye Cumhuriyeti
hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek suçunu da işlediği, TCK 314/2, 313/1, 312/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Emin Gürses’in örgütün pek çok gizli toplantısına katılıp örgüt ile organik ilişki
içerisinde bulunduğu, örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturmak ve örgüt
propagandası yapmak suretiyle örgütsel faaliyet gösterdiği sabit kabul edilmiştir. Sanığın örgütle
organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından,
eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 314/2 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 313/1 ve TCK 312/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık olan Emin Gürses'in kollukta alınan ifadesi sırasında ifade içeriği ile
uyuşmayanve kendisine sorulan sorularla ilgili varsayımsal düşüncelerini yazdığını
belirttiği notların herhangi bir araştırma yapılmadan aleyhine kanıt olarak kullanılması,
3- Tuncay Güney'ingözaltında verdiği ifadeye göre oluşturulan Ergenekon örgüt
şemasının, örgüt dokümanları olarak kabul edilen dokümanlardan ve mahkemenin örgüte
ilişkinkabulünden farklı olup, Tuncay Güney'inbelirttiği bir çok isim hakkında dava
açılmamış bulunduğu, sanık Kemal Şahin'den ele geçen şemanıngenel hatları ve içeriği
itibariyle Ergenekonörgütü şeması olarak kabulünün mümkün bulunamayacağı nazara
alınmamıştır. Sanık Emin Gürses'in gözaltında kolluğa ifade verdikten sonrasorguya sevki
sırasında oluşturduğu anlaşılan örgüt şemasının örgüt ana belgeleri ve mahkemenin kabul
ettiği örgütlenme şeması ile uyumlu olmadığı gibibu şemayı ne amaçla çizdiği yolundaki
savunması da değerlendirilmiş değildir. İmzasız ihbar mektupları ve ekinde
gönderilenCD'ler ilearşiveyansıyan açık kaynak bilgilerine göre Milli İstihbarat
Teşkilatı'nın oluşturduğu örgütşemasındayer alan bazı isimlerindava sürecindeaçık hale
getirildiği, bir çok isminhala bilinmeyecek biçimde kapalıbulunduğuve bu suretle karar
verildiğianlaşılmıştır.
4- Sanık Emin Gürses'in gözaltındayken nezarethanede yazdığını beyan ettiği
örgütsel şemanın ne şekilde ve ne zaman alındığı hususunda araştırma yapılmaksızın karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Emin GÜRSES hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
211/658
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, yine sanık Emin GÜRSES
tarafından yazıldığı belirtilen notlar ve çizilen şemanın başka delillerle desteklenemediği, sanığın
iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

43- EMİN ŞİRİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanığın, 2002/2007 yılları arasında Milletvekili olduğu, daha sonra
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek
merkezden yönetilmesi prensiplerinin uygulanması çerçevesinde bulunduğu partiden ayrılıp
farklı bir grup kurma girişimleri içinde olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları
doğrultusunda TBMM’de soru önergeleri verdiği, Ak Parti’ye kapatma davası açılmadan önceki
süreçte davanın açılmasını temin için gerekli faaliyetlerde bulunduğu, sanıklar İlhan SELÇUK
ve Doğu PERİNÇEK ile diğer sanıkların bu konudaki faaliyetleri göz önüne alındığında sanık
Emin ŞİRİN’in de kapatma davasının açılacağını önceden bildiği, Görüşmelerinde; sürekli
ülkenin çatışma ortamına doğru sürüklendiğini, kapatma davasına mukabil anayasa da
değişikliklerin yapılması halinde darbe olacağını, ayrıca ekonomik krizin çıkacağını ifade ettiği,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğu, Sevgi
ERENEROLun organize ettiği kilisede yapılan gizli örgütsel içerikli toplantıların büyük
birçoğuna iştirak ettiği, tanımadığını söylediği (Zafer kod) Muzaffer TEKİN’le aynıortamda gizli
kilise toplantılarında fotoğraflarının dosyada bulunduğu, sanıklar Hasan Atilla UĞUR, Hakan
ŞANLI, Ergün POYRAZ ve İsmail YILDIZ ile örgütsel gizli görüşmeler yaptığı, örgüt üyeliği
suçunun temadi eden suçlardan olması ve sanığın milletvekilliği sona erdikten sonra da örgütsel
faaliyetlerini sürdürdüğü hususları göz önüne alındığında, sanık Emin ŞİRİN’ in Ergenekon
Terör örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Emin Şirin’in, gerek TİM ve GSM şirketi kayıtları, gerekse iletişim tespit
tutanaklarından görüleceği üzere, örgütün pek çok yönetici ve üyesi ile ilişki ve irtibat içerisinde
olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil kanadını teşkil eden Lobi yapılanması içerisinde
görevli örgüt üyesi olduğu, örgüt amaçları doğrultusunda siyasi alanda faaliyet yürüttüğü, bu
kapsamda AK partiyi bölüp parçalama ve oradan koparacağı bir kısım milletvekilleri ile mecliste
grup kurma yönündeki örgüt stratejisini hayata geçirmeye çalıştığı fakat başarılı olamadığı, bu
faaliyetlerinin Cumhuriyet Çalışma Grubunun (CÇG) AK partiyi bölme stratejisi kapsamında
yaptığı, nitekim CÇG içerisinde yer alan ve Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olan Hasan
Atilla Uğur’da ele geçirilen bir kısım dokümanların bu durumu teyit ettiği, 2002-2007 yılları
arasında Milletvekili olarak görev yaptığı sırada Ergenekon Terör Örgütünün TBMM’de
tartışılmasını yada gündeme getirilmesini istediği konularda sıkça soru önergeleri verdiği ve
verdiği soru önergelerini irtibatlı olduğu Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyelerine
gönderdiği, yapılan aramalarda sanık Emin Şirin’in bazı soru önergelerinin sanıklar Sevgi
Erenerol, Mustafa Hüseyin Buzoğlu, İsmail Yıldız, Muammer Karabulut ve Veli Küçük’ten ele
geçtiği, Ergenekon silahlı terör örgütünün Türk Ortodoks kilisesinde yapmış olduğu örgüt
toplantılarına katıldığı, bu ilişki ve irtibatların gerek dosyaya gönderilen ihbar mektubuna ekli
fotoğraflar gerekse bir kısım sanıklarda ele geçirilen fotoğraflarla tespit edildiği, faaliyetlerinde
Ergenekon silahlı terör örgütünün en önemli ilkelerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, bu
212/658
kapsamda örgüt yöneticisi Hasan Atilla Uğur ile olan irtibatlarını bir başka örgüt üyesi olan
Hakan Şanlı üzerinden yürüttüğü, Hasan Atilla Uğur’a iletilecek raporları Hakan Şanlı’ın SAMA
isimli şirketinin bürosuna bıraktığı, onun da oradan aldığı, yine bu kapsamda telefon
görüşmelerinde örgütsel gizliliğe riayet ettiği, yine CÇG faaliyeti kapsamında AK Parti’yi
yıpratmak amacıyla kitap yazan sanık Ergün Poyraz’a bir bakanın etnik kökeni ile ilgili bilgi
verip bunu yazmasını istediği, yine Ergün Poyraz’a bir kısım gizli bilgi ve belge verdiği sabit
görülmüştür.
Sanık Emin Şirin’in yukarıda isimleri yazılan pek çok sayıda sanık ile irtibatının olması;
sanık Hasan Atilla Uğur’da ele geçen 2 sayfalık el yazısı dokümanda sanık Emin Şirin’in yeni
bir oluşum yapacakları ve parti kuracaklarına ilişkin not ayrıca yine Hasan Atilla Uğur’da ele
geçirilen dokümanlar içerisinde sanık Emin Şirin tarafından İlhan Kesici’ye yazılan mektupta
Emin Şirin ve İlhan Kesici’nin meclisten koparacakları bir grup ile dışarıdan destek verecek bir
grupla birlikte hazine yardımından faydalanacak şekilde bir parti ve meclis içinde grup kurma
çalışmalarının anlatıldığı görülmekle, bir biri ile uyumlu olan her iki belge içeriğinden Emin
Şirin’in bir grup milletvekilini AK Partiden koparma çalışması içerisinde olduğunun anlaşılması;
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi sanık Sevgi Erenerol, sanık Veli Küçük, sanık Mehmet
Şener Eruygur ile örgüt üyeleri Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Muammer Karabulut gibi bir kısım
sanıklardan sanığın mecliste verdiği soru önergeleri ve bu soru önergelerine verilen cevap
metinlerinin ele geçirilmiş olması, buradan hareketle sanığın yasama faaliyetindeki “soru
önergesi verme” kurumunu örgüt amaçları dorultusunda kullandığının anlaşılması; sanık Ergün
Poyraz’ın dijitalleri içerisinde bulunan “notlar.doc” isimli Word belgesinde yazılı olduğu üzere,
sanık Emin Şirin’in, Abdulkadir Aksu’nun ırki kökenine ilişkin bir takım bilgileri sanık Ergün
Poyraz’a vererek onun tarafından yazılmasını istemesi; Ulusal kanalda ele geçirilen dokümanlar
içerisinde ele geçirilen 6 nolu ajandanın 11.06.2006 tarihli sayfasında sanığın isminin bir başka
sanık ile birlikte yazılması ve “ABD-Demirel yemeği” ve “Tayyip eylemi-Emin Şirin”
ibarelerinden de görüleceği üzere sanığın bir takım eylemlere konu olduğunun anlaşılması; sanık
Serhan Bolluk’tan ele geçirilen ajandanın 5 ve 19 Şubat tarihli sayfasında el yazısı ile sanık
Emin Şirin’in isminin yazılması, diğer bir kısım sayfalarında da başka sanıkların isminin
yazılmış olması örneğin 9 Şubat tarihli sayfasında “Alemdaroğlu’nun emrindeyiz” 20 Şubat
tarihli sayfasında “Doğu Perinçek” isminin yazılı olduğu görülmekle sanığın Ergenekon silahlı
terör örgütü üye ve yöneticileri ile birlikte eylem ve faaliyetlere katıldığının bir emaresini teşkil
etmiş olması; tüm bu emare ve delilleri destekler nitelikte ve yan delil mahiyetinde İstanbul
Emniyet Müdürlüğüne kardanadam111@gmail.com adresinden gönderilen ihbar mailinde, sanık
Emin Şirin’i Kürşat (Kod adlı CÇG içerisinde yer alan örgüt üyesi sanık Hasan Atilla Uğur)
tarafından AK Partinin bölünmesi için görevlendirildiğine fakat beceremeyip partiden ayrılırken
kimseyi yanında götüremediğine ve Hasan Atilla Uğur ile buluşmaları deşifre olmasın diye sanık
Hakan Şanlı’nın SAMA isimli şirketine raporları bıraktığına ve Hasan Atilla Uğur’un da oradan
bu raporları aldığına ve bu şekilde haberleştiklerine ilişkin ihbar metni; yine aynı ihbar mailinde
sanık Emin Şirin’in, Ergün Poyraz ile Ankara’da bir kebapçıda (tarih, saat, yer ve kebapçının
ismi ihbarda yazılıdır) buluştukları ve bu buluşmada Emin Şirin’in bir kısım bilgi ve belge
verdiğine, Ergün Poyraz’ın da bu bilgileri ÇEV başkanı Gülseven Güven Yaşer ve (Kürşad kod
adlı) Hasan Atilla Uğur’a ilettiğine Hasan Atilla Uğur’un da bir başka örgüt üyesi Tuncer Kılıç’a
telefonla bilgi verdiğine ilişkin beyanı; yine sanık Sevgi Erenerol ve bir kısım sanıklardan ele
geçirilen fotoğraflarda sanığın Ergenekon örgüt yöneticileri Sevgi Erenerol, Veli Küçük ve
Muzaffer Tekin ile örgütün önemli bir üyesi Kemal Kerinçsiz ile birlikte çekilmiş fotoğraflarının
olduğunun tespit edilmiş olması; 16.08.2007 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilen ihbar mektubunda, sanık Emin Şirin’in, Ergenekon silahlı terör örgütünün üst
yönetiminde yer alan bir örgüt mensubu olduğu, örgütün Lobi yapılanması içerisinde gizli
yöneticilerden olduğu, bu kişilerin Türk Ortodoks kilisesinde toplantılar yaptıkları, kilisede
çekilen görüntüleri gönderdiği ve bu görüntüler ve fotoğraflarda Muzaffer Tekin ve Fikri
Karadağ’ın yanında Emin Şirin’in yer aldığı, bu birlikteliğin sıradan bir birliktelik olmadığı,
213/658
sanık Emin Şirin, Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ, imam lakaplı Hüseyin Görüm, Kuddusi Okkır
ve fotoğraflardaki diğer şahısların hepsinin bu gizli örgütün birer üyesi olduğu, örgütteki en
önemli prensibin gizlilik prensibi olduğu, bu ilişki ve bağlantıların da gizlilik içerisinde
yürütüldüğü, Emin Şirin’in İsmail Yıldız ve Ergün Poyraz ile çekilmiş gizli buluşmalarının
resimlerini de bu mektuba ek olarak gönderdi, İsmail Yıldız ve Ergün Poyraz’a bir kısım devletin
gizli bilgilerinin Emin Şirin üzerinden aktarıldığı, Emin Şirin’in mecliste verdiği tüm soru
önergelerini örgütün kendisine ulaştırdığı bilgiler doğrultusunda verdiği, devletteki bir takım
insanlarla irtibatını Kürşat isimli bir kişi üzerinden sağladığı ve bununla gizli buluşmalarını
Hakan Şanlı’nın SAMA isimli şirketinin bürosunda yaptıkları, Danıştay saldırısının gizli
planlayıcıları içerisinde olduğu, Muzaffer Tekin ile yakın ilişki içerisinde olduğu ve bu eylemi
Muzaffer Tekin ile birlikte planladıklarına ilişkin ihbar mektubu metni; hep birlikte
değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil kanadını teşkil eden Lobi
yapılanması içerisinde görevli örgüt üyesi olduğu, çok geniş yelpazedeki sanıklar ile ilişki ve
irtibat içerisinde olduğu, örgüt amaçları doğrultusunda siyasi alanda faaliyet yürüttüğü, bu
kapsamda AK partiyi bölüp parçalama ve oradan koparacağı bir kısım milletvekilleri ile mecliste
grup kurmaya çalıştığı, bu faaliyetlerinin Cumhuriyet çalışma grubunun AK partiyi bölme
stratejisi kapsamında yaptığı, nitekim Cumhuriyetçi çalışma grubu içerisinde yer alan ve
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olan Hasan Atilla Uğur’da ele geçirilen bir kısım
dokümanların bu durumu teyit ettiği, Ergenekon silahlı terör örgütünün Türk Ortodoks
kilisesinde yapmış olduğu örgüt toplantılarına katıldığı bu ilişki ve irtibatların gerek dosyaya
gönderilen ihbar mektubuna ekli fotoğraflar gerekse bir kısım sanıklarda ele geçirilen
fotoğraflarla tespit edildiği, Ergenekon silahlı terör örgütünün en önemli ilkelerinden olan
gizlilik prensibine riayet ettiği, bu kapsamda örgüt yöneticisi Hasan Atilla Uğur ile olan
irtibatlarını bir başka örgüt üyesi olan Hakan Şanlı’nın şirketinin bürosunu kullanmak suretiyle
gerçekleştirdiği yine bu kapsamda telefon görüşmelerinde “telefonda söylemem yüz yüze
görüşelim” şeklinde beyanda bulunduğu görülmekle sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün
sivil kanadını teşkil eden Lobi yapılanması içerisinde görevli örgüt üyesi olduğu kanaatine
varılmış, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Emin ŞİRİN'in ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Emin ŞİRİN'in iş ve
sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının ve siyasi faaliyette
bulunmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

44- EMRAH GÖNENCİ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 11.08.2010 tarih ve 2009/303-2010/444 sayılı
iddianamesiyle, Sivas C. Başsavcıhğı'nca yürütülen 2008/12528 numarah soruşturmada;
şüpheliler İbrahim Şahin ve 12 ark.nın Ermeni kökenli vatandaşlarımızdan olup, Sivas ilinde
yaşayan ve Kepenek Caddesi üzerinde faaliyet gösteren Güler Kuyumculuk isimli işyerinin
214/658
sahibi mağdur Minas Durmaz Güler'e süphelilerden Ersin Gönenci tarafından suikast girisiminde
bulunulacağı yönünde istihbari bilgiler edinilmesi üzerine sorusturmaya başlandığı, Şüpheliler
Bekir Çelik ve Emrah Gönenci'nin Sivas Ili Ulkü Ocağı çatısı altındaki eylemleri ve
bağlantılarından ziyade, haklarında kamu davası açılan sanıklar Ibrahim Şahin, Oğuz Bulut ve
Ersin Gönenci ile olan bağlantıları, mağdur Minas'ın adresinin arastırılmasına şüpheli Emrah'ın
katkısı, süpheli Bekir'in hiyerarsik yapıda sanık Ersin'in üzerinde olması ve ona baskanım
diyerek hitap edilmesi, mevcut deliller ve dosya kapsamına göre yapılan inceleme sonucunda;
Şüpheli Emrah Gönenci'nin hakkında kamu davası açılan sanık Ersin Gönencinin
kardeşi olduğu, onun talebi üzerine 01/12/2008 günü Sultan Gönenci adına kayıtlı Ersin
Gönencinin kullandığı 0542 XXX numaralı telefonla Serdar isimli kuyumcuyu arayarak mağdur
Minas'm kimliğini ve adresini tespit etmeye çalıştığı, savunmasında abisi sanık Ersin'in sinirli
yapısı ve korkusu nedeniyle bu şekilde davrandığını ifade ettiği, Şeyh Şamil Mah. 21. Sok.
No.11/3 sayılı adresinde yapılan aramada sanık Ersin Gönenciye ait bilgisayarda çok sayıda
kalesnikov tüfek ve tabancayla çekilmis resminin olduğu, Sanık Ersin Gönenci'ye ait dijital
materyalin incelemesinde süpheli Emrah Gönenci'nin kaleşnikov tüfekle ve sanık İbrahim Şahin
ile birlikte fotoğraflarının bulunduğu, TCK'nın 314/3. maddesinin yollaması ile 220/7. maddesi
uyarınca örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım
ettiği, nitekim sanık Ersin Gönenci'nin 01/12/2008 günü C: Y. ye ait 0545 numaralı cep
telefonundan sanık İbrahim Şahin adına kayıtlı 0532xxx numarah telefona göndermiş olduğu
mesajda " Minas G-ler Kepenek Cad. Tatlı su yanı G-Ler kuyumcu ben Ersin " şeklinde mesaj
attığı, Sanık Ersin Gönenci'nin İbrahim Şahin'in yönlendirmesi ile mağdur Minas Durmazgüler'e
yönelik suikast hazırlığında kardeşi süpheli Emrah Gönenci'yi kullandığı, şüpheli Emrah'ın da bu
bağlamda adresini arastırdığı, süpheli Emrah'ın terör örgütünün varhğını, eylemlerini tam olarak
bilememekle birlikte istenilen bilgilerin hayatın olağan akışı ile uyumlu olmaması, saldırı
olasılığının bulunması ve TCK'nın 220/7. maddesi anlamında terör Örgütünün hiyerarşik
yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunun maddi
unsurunun olustuğu, diğer taraftan suçun manevi unsurunun oluşup olusmadığının, süphelinin
silahlı örgütün kurulus amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek, gönüllü olarak örgüt
hiyerarsisine dahil olmasının, örgüte istirak bilinç ve irade ile hareket edip etmediğinin takdirinin
Mahkemeye ait olacağı, belirtilerek Türk Ceza Kanunu'nun 314/3 ve 220/7 maddelerinin
yollması ile TCK 314/2 gereğince cezalandırılması talepli kamu davası açılmıştır.

B. Kanaat
Sanık Emrah GÖNENCİ hakkındaki dosyanın, savunması alınamadığından 2009/191
esas sayılı dosyadan tefrikine karar verildiği, sanığın işbu yargılama kapsamında savunmasının
alındığı ve suçlamaları kabul etmediği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütüne yardım" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
edilmiştir.

45- EMRE BALTACI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; TSK’nde teğmen olarak görev yapmakta olan sanık Emre
Baltacı’nın kimlik ve görev bilgilerini soruşturma kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Taylan Özgür Kırmızı’ya verdiği, onun da bu özel
bilgileri yine İbrahim Şahin’e mesaj olarak ilettiği, sonrasında da yaptıkları telefon görüşmesinde
daha ayrıntılı bilgileri İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin hem Taylan Özgür Kırmızı’nın
evinde yapılan aramada bir A-4 kağıdında hem de İbrahim Şahin’den elde edilen S-1
dokümanında yer aldığı, Sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri Mesrob
215/658
Mutafyan ve Alevi toplumunun ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım Genç’e yönelik suikast
planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma çabaları, diğer sanıkler ile
yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim Şahin’den elde edilen krokilerden
hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen mühimmat ve patlayıcılar hep birlikte
değerlendirildiğinde, sanık Emre Baltacı’nın çalıştığı birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında,
resmi yollardan duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek
durumda olduğu, yasal olmayan görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve
isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon silahlı terör
örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde
ve terörle mücadele edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-1 yapılanması
içerisinde yer aldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
belirtilerekTCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Emre Baltacı’nın Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan
yargılanıp ceza alan, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem
ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu
ekip içerisinde yer aldığı, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, 13.11.2008 tarihli
8285 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın Emre Baltacı ile yaptığı telefon görüşmesinde,
Taylan Özgür Kırmızı’nın “ciddi bir konu var onun için aradım”, Emre Baltacı’nın “ciddi konu
deyince hemen televizyonun sesini filan kıstım ne oluyor dedim”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “O
zaman televizyonun sesini kıs yan odaya geç yanında kimse olmasın, benim bir Ekip kurmam
lazım, nasıl bir ekip olduğunu ben de bilmiyorum henüz, ama ş ey T erörle M ücadele amaç, t
amam m ı”, Emre Baltacı’nın “Bana soruyorsan eğer varım abi”, Taylan Özgür Kırmızı’nın
“Türkiye’nin her tarafında çalışacak”, Emre Baltacı’nın “varım abi ERGENEKON’dan
almasınlar içeri”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “bana güvenen adamlar olacak, tayinimiz ne zaman
çıkacak ne yapacak onu veyahut tam o larak n e y apacağız b en d e b ilmiyorum, bana bağlı
çalışacaksın, Onu bil yeter bir de bu olaydan”, Emre Baltacı’nın “Kimsenin haberi olmayacak”,
Taylan Özgür Kırmızı’nın “Tayinimiz çıktıktan sonra Özel Kuvvetlere seçildik deriz tamam mı,
bak bu olaydan Ersinin mersinin bilmem nenin haberi olmasın, baştan uyarıyorum nasıl bir iş
olduğunu ben de bilmiyorum”, şeklindeki sözler ile 13.11.2008 tarihli 8306-8307-8308 nolu
tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Jandarma teğmen
Emre Baltacı Çakırsöğüt komando tugayı birinci tabur”, 22.11.2008 tarihli 9869-9870-9871-
9872-9873 nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda,
“Tğm. Emre Baltacı Kırşehir 31/07/1984 B rh + tc:53566251362”, şeklindeki yazılardan, sanık
Emre Baltacı’nın sanık İbrahim Şahin tarafından oluşturulan illegal ekip içerisine, sanık Taylan
Özgür Kırmızı aracılığıyla ve kendi istek ve iradesiyle dahil olduğunun anlaşıldığı, Ergenekon
silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine uyması konusunda sanık
Taylan Özgür Kırmızı tarafından uyarıldığı, kendisinin de bu prensibi bildiğini telefonda ifade
ettiği, sanığın kurulacak ekibin gizli ve illegal olduğunu bildiğinin de bu görüşmelerden
anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada ele geçen
belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının, belgelere ilişkin 09.01.2009 tarihli ön
inceleme tutanağından anlaşıldığı, ayrıca sanık Taylan Özgür Kırmızı’ya ait Uşak ilindeki evinde
bulunan dokümanlarla ilgili 09.01.2009 tarihli doküman inceleme tutanağına göre de, sanığın
isminin bu belgeler arasındaki liste içerisinde de yer aldığı, yine yukarıda belirtilen iletişim tespit
tutanaklarındaki 04.11.2008 tarihli 9276 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin
ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Şimdi bak telefonda konuşamıyorum, senden
istediğim şey şu üç tane devre arkadaşın yüzde yüz sağlam ve sana sırtını dönebileceğin adam
olacak, 13.11.2008 tarihli 8273 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı
telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “aşırı derecede güvendiğin adamlar istiyorum,
216/658
18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın Oğuzhan Sağıroğlu’na ait
telefondan, İbrahim Şahin ile yaptıkları telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Özgür ben
İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinle de SADECE SEN DE KALACAK KİMSEYE
AÇIKLANMIYOR, sen buna göre adam bulacaksın YANİ ÇOK SAĞLAM OLACAK YÜZDE
YÜZ TÜRK OLACAK TEK İSTEDİĞİMİZ BU”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim
verdiğim beş ismin beşi de yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözleri üzerine, sanık İbrahim
Şahin’in bu örgütsel talimatları doğrultusunda, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık Emre
Baltacı’yı yüzde yüz sağlam, aşırı derecede güvendiği ve yüzde yüz Türk olarak ismini sanık
İbrahim Şahin’e vermesinden de sanık Emre Baltacı’nın Ergenekon silahlı terör örgütü ile
irtibatlı olduğunun anlaşıldığı, sanık Emre Baltacı’nın bu şekilde Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kurulan
illegal ekip içerisinde yer alıp, sanıklar İbrahim Şahin ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak
faaliyet yürüttüğü, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı
terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye
olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Emre BALTACI'nın ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Emre BALTACI'nın iş ve
sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili
kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

46- ERBAY ÇOLAKOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498–565
sayılıiddianamesinde özetle; Sanığın, Erbay Çolakoğlu’ndan ele geçirilen CD’de yer alan;
“Yıkıcı, Bölücü Unsurların Son Bir Yıllık Döneme İlişkin Değerlendirmesi” ve “Sakıncalı/
Şüpheli Personel Kanaat Raporu” isimli belgelerin, TSK iç mevzuatına göre düzenlenen, halen
gizliliği kalkmamış TCK 334 maddesi kapsamında “gizli belge” olduğu, savunmasında
tanımadığını ve telefonla görüşme yapmadığını beyan ettiği örgüt üyelerinden Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Erol MÜTERCİMLER ve Emin GÜRSES ile telefon irtibatının bulunduğu, sanık
Habip Ümit SAYIN ile sürekli örgütsel görüşmeler yaptığı, Evinde arama yapılmadan önce (2)
adet laptop bilgisayarı ile (1) adet bilgisayar kasasını kaçırmak suretiyle hakkındaki delilleri
sakladığı veya yok ettiği, ayrıca adli aramadan bir gün önce birlik komutanının emriyle yapılan
aramada ele geçirilen şüpheliye ait 166 adet CD, 2 adet video kaset ve bir adet VHS kaset temin
217/658
edilemediğinden bu dijital verilerle alakalı incelemenin yapılamadığı, Çalıştığı kurum veya
üstlendiği vazife gereği temin ettiği TCK 334 maddesi kapsamındaki gizli belgeleri, örgütün
amaçları doğrultusunda kullanmak üzere bulundurduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde
yapılanmaya büyük önem verdiği TSK bünyesinde devamlılık ve farklılık arz eden tüm bu
eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında olduğu ve sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğu, gizli belge bulundurduğu, iddia edilerek TCK 314/2, 334 maddeleri gereğince
cezalandrrılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Erbay Çolakoğlu’nun, Gölcük Donanma Komutanlığı istihbarat şube
müdürlüğünde bulunan 5 nolu Harddisk içerisinde yer alan “kitleşim.xls” isimli belgenin üretim
ekibi içerisinde davamız sanıklarından Hüseyin Vural Vural, Merdan Yanardağ ve Dursun Çiçek
ile birlikte sanık Erbay Çolakoğlu’nun da adının yer aldığının görüldüğü, “Kitleşim” isimli örgüt
belgesinin “dağıtım kanalı” isimli çalışma sayfasında emekli, muvazzaf, yurtdışı başlıkları
altında bir kısmı dosyamız sanığı olan ve içerisinde Hasan Ataman Yıldırım, İlyas Çınar ve
Hüseyin Vural Vural’ın da isimlerinin yer aldığı, böylece Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil
ve muvazzaf unsurlarından oluşan organize bir faaliyet çerçevesinde internet üzerinden
psikolojik harekat maksatlı eylemlerin planlandığı, bu amaçla üretim ve dağıtım gruplarının
oluşturulduğu, sanığın da bu üretim ekibi içerisinde yer aldığı, Dursun Çiçek imzalı “İrtica ile
Mücadele Eylem Planı”nın taslak hali olan “Proje” isimli belgeyi yazan ve son kaydeden kişi
olan sanık Alaattin Sevim’in “Kitleşim” isimli belgenin de 04.05.2008 tarihinde son kaydedeni
olduğu dikkate alındığında sanık Erbay Çolakoğlu’nun sanıklar Dursun Çiçek, Alaattin Sevim,
Hasan Ataman Yıldırım ve Hüseyin Vural Vural ile birlikte örgütsel faaliyet gösterdiği
anlaşılmış,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sözkonusu bilgi ve belgelerin TCK 327 veya 334 kapsamında olup olmadığı sorulmuş;
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından Gelen 06.05.2009 Tarihli müzekkere cevabına
göre sanık Erbay Çolakoğlu’nda ele geçirilen bilgi ve belgelerden (3) adedinin TCK 334
kapsamında olduğu bildirilmiştir. Söz konusu belgeler incelendiğinde; bu belgelerin yetkili
makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden
olduğu, sanığın da bu bilgileri temin ettiği anlaşıldığından TCK 334/1 maddesinde tanımlanan
suçun oluştuğu kanaatine varılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Erbay ÇOLAKOĞLU'nun
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Erbay
ÇOLAKOĞLU'nun iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
218/658
edilemediği, ele geçirildiği belirtilen gizli belgelere ilişkin yapılan arama - elkoyma işlemi
hukuka aykrı olduğundan suç delili olarak itibar edilmesine hukuken olanak bulunmadığı,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

47- ERCÜMENT OVALI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih ve 2009/511-268 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ercüment Ovalı’nın soruşturma aşamasında alınan savunmalarında
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden olduğu değerlendirilen sanık
Kemal Aydın ile yakın ilişki içinde olduğunu kabul ettiği, ancak bu ilişkinin hiyerarşik bir ilişki
olmadığını, Kemal Aydın’ın baba dostu olması nedeniyle bir dostluk ilişkisi olduğunu ifade
ettiği, Ancak Kemal Aydın ile yaptığı 6773 - 6774 – 6681tapeno’lu sanığın kendi bölümünde
ayrıntılı olarak yazılı bir kısım iletişim tespit tutanaklarından Ergenekon Terör Örgütünün hücre
yapılanmasının yöneticilerinden olan sanık Kemal Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’yı mesleki ve
sosyal yönden örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği, sanığı Trabzon’nun hatta
Samsun’dan Rize’ye kadar hatta psikolijik savaşın sorumlusu olarak gördüğü, sanığın Kemal
Aydın tarafından verilen talimat ve emirleri yerine getirmek için çaba gösterdiği, yapılan
görüşmelerde sanık Kemal Aydın görüş, öneri ve talimatlarını onayladığı, mesleki ve sosyal
konumuna uygun düşmeyecek şekilde sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda
mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, sanık Kemal Aydın’ın bilgisi dışında davranışlarda
bulunmaktan kaçındığı, özellikle devletin resmi bir kurumu olan MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü
ile yapacak olduğu görüşme öncesinde Kemal Aydın’a bilgi arzetmek zorunda hissettiği, bu
görüşme sırasında sanık Kemal Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’ya neleri söylemesi, neleri
söylememesi gerektiği defalarca vurgulayarak hatırlattığı, sanık tarafından MİT Trabzon Bölge
Müdürlüğü ile yapılan görüşme sonrasında bir kısım bilgilerin sanık tarafından aktarılması
nedeniyle ortaya çıkan durum karşısında sanık Kemal Aydın’ın çok sinirlendiği, dakikalarca
telefonda bir üstün astına, bir amirin memuruna söyleyebileceği sözlerden daha ağır ifadeler
kullanarak Ercüment Ovalı’yı suçlandığı, hatta ihanet içinde olduğunu söylediği, hatasını telafi
etmesini, bunun yolunun da bir takım ziyaretlerde bulunmak için Trabzon’a gelen Bölge
Komutanına durumu anlatıp, nedamet gösterdiğini, hata yaptığını ifade etmek olduğunu
söylediği, Yine Egenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu değerlendirilen sanık Kemal
Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’nın mesleki bir konuda MİT görevlileri ile yapacak olduğu
görüşme öncesinde kendisine emir ve talimatlar verdiği, onlara neler söylemesi gerektiğini
“dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın
mı.” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, konuşmanın bazı bölümlerinde sanık Kemal
Aydın’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının
bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam” demek suretiyle kendisinin söylediği sözlerin legalleştirme
çabası içinde olduğu, sanık Ercüment Ovalı’ya neler yapması gerektiğini örtülü konuşma
teknikleri içinde yasal bir formata uydurmaya çalıştığı, esasen Türk Silahlı Kuvvetleri ile
doğrudan ve dolaylı bağlantısı olmayan sanık Kemal Aydın’ın bu şekilde konuşarak muhtemel
dinlemelere karşı kendisi ve muhataplarını korumaya çalıştığı, Öte yandan sanık Ercüment
Ovalı’nın görüşme yapacağı kişilerin Milli İstihbarat Teşkilatının elemanları olduğu, devletin
özel bir kurumu olan MİT personeli ile yapılacak görüşmede normal şartlarda karşı casusluk
faaliyetine benzer bir faaliyet içerisine girmeye gerek olmadığı halde, “hiçbir sırrınla ilgili bilgi
vermiyorsun” demek suretiyle niyetlerinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
sanık Ercüment Ovalı’nın bilimsel çalışmaları hakkında Milli İstihbarat Teşkilatının ne
düşündüğü öğrenmek olduğu, Sanık Kemal Aydın’ın bu niyetini de TAPE 6774 de “onlarla
konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar.
Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir
219/658
istedikleri anladın mı” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, Yine görüşme içeriklerinden
sanık Ercüment Ovalı’nın kontrolünde, onunla birlikte hareket eden bir grup olduğunun
anlaşıldığı, sanık Kemal Aydın’ın bu grup hakkında da sanık Ercüment’e talimatlar verdiği, ekibi
ile yakından ilgilenmesi ve eleman kaybetmemesi konusunda telkinlerde bulunduğu, “bir de sen
yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen
tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın” demek suretiyle
ekibini koruması konusunda taktikler verdiği, grubun bir arada tutulmasına özel önem verdiği,
bu konuda sanık Ercüment Ovalı’nın da hassasiyet göstermesini istediği, yine bu kapsamda
TAPE NO: 6774’de Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı
“Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz” d emek suretiyle grubu bir arada t utmak için
gayret gösterdiğini açıkça ifade ettiği,
Meclis tarafından üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin anayasa
değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği 5.6.2008 günü yapılan bir 6791nolu
görüşmede, sanık Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık
Kemal Aydın’a yaşı, akademik ve sosyal konumu ile bağdaşmayacak şekilde hiyerarşik olarak
bağlantılı olduğu, kendisini Kemal Aydın’ın askeri olarak gördüğü, hatta daha da ileri giderek
Kemal Aydın’ı devlet olarak gördüğü, sanık Kemal Aydın’ın bu duruma herhangi bir itirazı
olmamakla birlikte muhtemel dinlemeye karşı görüşmeyi yasal çerçevede tutmak için “devlet”
ifadesini kullandığı, TAPE NO; 6790’de Ercüment Ovalı’nın yine Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü yöneticilerinden sanık Neriman Aydın ile yaptığı görüşme içeriğinden, görüşmenin sanık
Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda gerçekleştiği, sanık Ercüment’in ticari bir konuda
sanık Neriman Aydın’dan yardım istediği, “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4)
sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde
“Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın
çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP”
konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya
dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya
dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!” En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar
yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor. Geçtiğimiz
günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir
görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu
önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının
bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!”
cümlesiyle biten yazıyı Kemal Aydın’dan alarak, psikolojik yıpratma ve dezenformasyon
faaliyetleri kapsamında Trabzon AKP milletvekili Cevdet Erdöl ile MİT görevlilerine verdiği,
Tüm bu değerlendirmeler ışığında; sanık Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör
Örgütünün sivil hücre yapılanması içinde yönetici olan sanık Kemal Aydın ile hiyerarşik bağlantı
içinde olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere katıldığı, örgüt yöneticisi Kemal
Aydın’dan aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, mesleki ve akademik kariyerini
örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Milli İstihbarat
Teşkilatı Trabzon Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine sanık Kemal
Aydın’ın emir ve talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir
arada tutmak için çaba sarf ettiği, bu konuda örgüt yöneticisi sanık Kemal Aydın’dan talimatlar
aldığı, grubu bir arada tutmak adına örgüt yöneticisi Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde
bulunduğu, sanık Kemal Aydın’ın emrinde olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı
ve yaptığı faaliyetler hakkında Kemal Aydın’a bilgiler verdiği, Her ne kadar Sanık Ercüment
Ovalı, örgüt yöneticisi olduğu değerlendirilen sanık Kemal Aydın’la olan yakın bağlantısını
kabul etmekle birlikte bu ilişkinin Kemal Aydın’ın baba dostu ve dürüst bir insan olmasına
bağlayarak suçlamaları ret etmiş ise de; her iki sanık arasında geçen telefon görüşmelerinden
açıkça görüleceği üzerine, Ercüment Ovalı ile Kemal Aydın arasındaki ilişkinin bir aile dostluğu
ilişkisinden çok ileri seviyede olduğu, görüşmeler sırasında sanık Kemal Aydın’ın sanık
220/658
Ercüment’e kızdığı, kendisine görevler verdiği, özellikle MİT’le yapmış olduğu görüşme
sırasında istediği gibi davranmadığı düşüncesiyle sanık Ercüment Ovalı’ya ağır sözler söylediği,
ihanetle suçladığı, ne şekilde davranması, neler söylemesi gerektiği konusunda defalarda emir
içerikli sözler söylediği, örgütün amaçları doğrultusunda sanık Ercüment’in mesleki ve sosyal
hayatına yön verdiği, bu kapsamda sanık Ercüment Ovalı’nın örgüt yöneticisi sanık Kemal
Aydın’a bilgiler sunmak zorunda hissetmesi birlikte değerlendirildiğinde kendi dalında akademik
kariyer yapmış, profesör olmuş sanık Ercüment Ovalı’nın yaşı, akademik, mesleki ve sosyal
konumu ile bağdaşmayan bu durumun her iki sanık arasındaki bağlantının bir geçmişe dayanan
bir ailevi dostluktan öte bir hiyerarşik yapı içinde yönetici ve eleman ilişkisi olduğu, yönetici
konumunda bulunan sanık Kemal Aydın’ın örgütün bilinen ve bilinmeyen faaliyetleri ile ilgili
olarak ErcümentOvalı’yı yönlendirdiği, bu anlamda her iki sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü yapılanması içinde yer aldıkları, sanık Ercüment’in Kemal Aydın’a bağlı olarak örgütün
amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Sanık Ercüment Ovalı'nın ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, belirtilerek, TCK’nun 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil hücre yapılanması
içinde örgüt mensubu Sanık Kemal Aydın’ın hiyerarşisinde olup ondan aldığı emir ve talimatlar
doğrultusunda hareket ettiği, mesleki ve akademik kariyerini örgütün amaçları doğrultusunda
kullandığı, örgüt faaliyetleri kapsamında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Milli İstihbarat
Teşkilatı Trabzon Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine Sanık Kemal
Aydın’ın emir ve talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir
arada tutmak için çaba sarf ettiği, bu konuda da Kemal A ydın’dan t alimatlar alıp grubu bir
arada tutmak için de Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde bulunduğu, aynı şekilde Sanık Kemal
Aydın’ın emrinde olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı ve yaptığı faaliyetler
hakkında Kemal Aydın’a bilgiler vermek suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde
bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanığın diğer örgüt mensubu sanıklarla olan görüşmelerinin sayısı, içeriği, süresi, yer ve
zamanı dikkate alındığında bu irtibatlarının olağan ve sıradan bir irtibat olmadığı, görüşmelerin
örgüt belgelerinde belirtilen amaç ve yönteme uygun olarak sağlandığı, yine bu görüşmelerde
örgütün gizlilik prensibine olabildiğince uygun davranıldığı, bu nedenlerle sanığın örgüt
mensubu diğer sanıklarla olan irtibatlarının örgütsel nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Sanık
Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil hücre yapılanması içinde örgüt
mensubu Sanık Kemal Aydın’ın hiyerarşisinde olup ondan aldığı emir ve talimatlar
doğrultusunda hareket ettiği, Tape 6773, 6774, 6681, 6791, 6790, 6788… vs içeriklerinin bu
olguyu doğruladığı, dosyada mevcut doküman içerikleri diğer delillerin de bununla uyumlu
olduğu, mesleki ve akademik kariyerini örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, örgüt
faaliyetleri kapsamında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Milli İstihbarat Teşkilatı Trabzon
Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine Sanık Kemal Aydın’ın emir ve
talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir arada tutmak için
çaba sarf ettiği, bu konuda da Kemal Aydın’dan talimatlar alıp grubu bir arada tutmak için de
Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde bulunduğu, aynı şekilde Sanık Kemal Aydın’ın emrinde
olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı ve yaptığı faaliyetler hakkında Kemal
Aydın’a bilgiler vermek suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu, Tape
6788, 6784, ...vs içeriklerinden de anlaşıldığı üzere örgütün gizlilik prensibine uygun davrandığı,
sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş,TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. .

C. Yargıtay İlamı
221/658
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Ercüment OVALI'nın ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Ercüment OVALI'nın iş,
aile ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

48- ERDAL ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Erdal Şahin’in Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde
ve örgütün amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak
görevli sanık İbrahim Şahin’in talimatı üzerine TBMM’ne sözde Ermeni soykırımının tanınması,
Ermeni vatandaşlardan özür dilenmesi yönünde dilekçe veren kişilerin listesini temin etmeye
çalıştığı, sanığın, aynı zamanda akrabası olan sanık İbrahim Şahin’in talimatı ile bazı suikast ve
tedhişlerin yapılması amacıyla oluşturulan S-1 isimli illegal oluşumun içinde yer alan sanık
Taylan Özgür Kırmızı ile de irtibatlı olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen
soruşturma kapsamında bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi, sanığın da telefon
konuşmalarına dikkat etmeleri konusunda muhataplarını uyardığı, sanığın, akrabası olan İbrahim
Şahin ile birlikte olduğu ve onun talimatları doğrultusunda hareket ettiği, sanık İbrahim Şahin’in
kulaklarının ağır işitmesi sebebiyle önemli bir kısım görüşmelerini sanık Erdal Şahin’in yaptığı,
örgüt adına bilgi topladığı, suikast planlarının oluşturulmasına katkı sağladığı, sanık İbrahim
Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan
illegal yapılanmanın içinde yer aldığı, planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına
yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, Alevi toplumunun önde
gelen kişilerinden Kazım Genç ile ilgili hazırlanan tedhiş planındaki bilgilerin de kendisi
tarafından örgütün talimatıyla elde edildiği, planda bu hususun “kaynak Şahinin yiğeni” olarak
yer aldığı, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın
222/658
eylemine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Erdal Şahin’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza
alan ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık İbrahim
Şahin ile örgütsel içerikli telefon görüşmeleri yaptığının iletişim tespit tutanaklarından
anlaşıldığı, yine bu iletişim tespit tutanaklarından, sanığın telefon görüşmelerinde, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, sanık İbrahim
Şahin’in talimatı ile Ermeni soykırımı ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine dilekçe
veren 300 kişi hakkında araştırma yapıp İbrahim Şahin’e ilettiği, bu kişilere ait isim listesinin
sanık İbrahim Şahin’e ait dijitaller içerisinde, 3 nolu delil olarak belirtilen NORTECH marka 195
numarası ile numaralandırılan CD içerisindeki, Ermeni-Yeni isimli klasör içerisinde bulunan
özür dileyenler-300 kişilik liste.doc ismiyle yer aldığının, dijitaller üzerinde yapılan 10.01.2009
Tarihli Ön İnceleme ve Değerlendirme Raporundan anlaşıldığı, sanık Erdal Şahin’in sanık
İbrahim Şahin’in yeğeni olduğu, bu nedenle aralarının çok samimi olması nedeniyle de sanık
İbrahim Şahin’in örgüt içindeki konumunu ve örgüt adına yaptığı illegal faaliyetleri bilebilecek
konumda olduğu, sanık İbrahim Şahin’in yeğeni olmasına rağmen, İbrahim Şahin’in kendisinden
“özgeçmiş raporu” istediği, sanık İbrahim Şahin’in İstanbul’daki evinde bulunan belgelerle ilgili
olarak düzenlenen 148 numaralı delilin ön inceleme tutanağı başlıklı tutanağa göre, sanık
İbrahim Şahin’de ele geçen suikast ve Tedhiş planları içerisindeki, Alevi Bektaşi Federasyonu
Genel Sekreteri Kazım Genç hakkında planlanan suikast eylem planı içerisinde, fotoğrafı, eşkali
ibarelerinin yanında parantezli ok karşısında “kaynak Şahin’in yeğeni” ibaresi ile yer aldığının
anlaşıldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgüt adına bilgi topladığı, özgeçmiş raporu verdiği, Muzaffer
Tekin, Kemal Kerinçsiz, Oğuz Bulut ve Taylan Özgür Kırmızı gibi çok sayıda örgüt üyesi ile
örgütsel irtibatının bulunduğu, böylece Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına
dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK
314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Erdal ŞAHİN'in ev veya
iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Erdal ŞAHİN'in dosyanın
diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

223/658
49- ERGÜN POYRAZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ergün POYRAZ’ın sanık Halil Behiç GÜRCİHAN’ı
tanımadığını söylediği halde yazmış olduğu “Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet” adlı kitabını
bastırması için bilgisayar ortamında Halil Behiç GÜRCİHAN’a verdiği, bu şekilde aralarında
örgütsel irtibatın bulunduğu, sanık Ergün POYRAZ’da devletin güvenliği, iç ve dış siyasal
yararları bakımından gizli kalması gereken çok gizli belgeler ele geçirildiği, bu belgelerin
Ergenekon Terör Örgütünce kendisine verildiği, sanığa ait koruma notlarına göre Emniyet müdür
yardımcısının tayin işi için bizzat MGK Genel Sekreteri ile görüştüğü, dönemin Jandarma Genel
Komutanı Şener ERUYGUR ile makamında görüştüğü, Yargıtay’da görülen davalar için
Yargıtay üyeleriyle görüştüğüne dair notlar bulunduğu, bu davalara müdahil olduğu
değerlendirildiğinde sıradan bir yazar olarak bunları yapmasının hayatın olağan akışına uygun
olmadığı, sanığın bizzat Ergenekon Terör Örgütü adına bu tür kişilerle görüşüp edindiği bilgi ve
belgeleri kitaplarında yazdığı, bu kitapların dezenformasyon amaçlı kullanıldığı, üst düzey kamu
görevlileri ve asker şahıslara dağıtılıp, üst düzeyde kara propaganda yapıldığı, örgütsel bazda
darbeye zemin hazırlamak için bu kitapların yayınlanıp dağıtıldığı, sanığa ait bazı kitapların
örgüt yöneticileri arasında bulunan Sevgi EREEROL ve Muammer KARABULUT tarafından
yazılıp son şekli verilerek sanki sanık cezaevinde yazmış gibi basım aşamasına getirildiği, bu
hususun telefon kayıtlarıyla sabit olduğu, hem sanık Ergün POYRAZ’ın hem de sanık Muzaffer
TEKİN’in avukatlığını örgüt yöneticilerinden sanık Kemal KERİNÇSİZ’in yaptığı, ayrıca bu iki
kişiyi cezaevinde aileleri dışında ziyaret eden kişinin sanık Sevgi ERENEROL olmasının da
aralarındaki örgütsel bağı gösterdiği, sanığın yazdığı yazılarda ve kitaplarda Başbakanı, Meclis
Başkanını ve Dış İşleri Bakanını Yahudi ve Ermeni olarak göstermek suretiyle de halkı hükümete
karşı isyana tahrik ettiği, sanığın Necip HABLEMİTOĞLU ve İhsan GÜVEN’in öldürülmesiyle
ilgili kitaplarında yazdıkları dışında ve onlardan farklı notların evinde bulunduğu, bu konularda
gerçek bilgisinin farklı olmasına rağmen örgütün talimatları doğrultusunda konuyu güvenlik
güçlerinin zan altında bırakacak şekilde kaleme aldığı, İhsan GÜVEN isimli kişi ile üç buçuk
saat görüşme yapıp bu görüşmeye gizlice kaydederek sanık Hasan Atilla UĞUR’a verdiği, ancak
bu hususu inkar ettiği, bu şekilde sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, devletin
güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri kitaplarında kullanmak suretiyle tahsis oldukları
amaç dışında kullandığı, örgütün talimatları doğrultusunda silahlı kuvvetlere ait gizli bilgi ve
belgeleri elde ettiği, kitaplarında kanunun açıklanmasını yasakladığı bu belgeleri yayınlamak
suretiyle, yasaklanan bilgileri açıklama suçunu işlediği, kişilerin siyasi, felsefi ve dini
görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eylemlerine, cinsel yaşamlarına ve
sendikal bağlantılarına ilişkin kişisel verileri kaydettiği, 6136 Sayılı Yasa kapsamında ruhsatsız
silah bulundurduğu, örgütün amaçları doğrultusunda kaos ortamı oluşturup, darbeye zemin
hazırlanması sürecine hazırladığı kitaplarla katıldığı, kitaplarında devletin üst kademelerindeki
seçilmiş kişileri Yahudi ve Ermeni olmak gibi asılsız isnatlarla halkı gözünde düşman ve hedef
haline getirmeye çalıştığı anlaşıldığından, sanığın eylemlerine uyan TCK 314/2, 313/1, 6136
Sayılı Kanunun 13/1, TCK 326, 327, 334, 336, 135/1-2 ve 43/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ergün Poyraz’ın Ergenekon Terör Örgütünün çok sayıdaki yönetici ve üyesi ile
örgütsel irtibat halinde bulunduğu, sanık Mehmet Şener Eruygur’un Genel Komutanı olduğu
dönemde Jandarma Genel Komutanlığı örtülü ödeneğinden kendisine para ödendiği, soruşturma
kapsamında ele geçen delillere ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun konu
224/658
hakkındaki 12.6.2009 tarihli raporu içeriğine göre de bu hususun kesinleştiği, Devletin bir
kurumu olan Jandarma Genel Komutanlığından kendisine bilgi, belge ve para verilerek makam
olarak bağlı bulundukları Devletin en üst düzey kurumlarının yöneticileri hakkında kitap
yazdırıldığı, sanık Mehmet Şener Eruygur başta olmak üzere örgütün asker kökenli
mensuplarından çok sayıda gizli askeri belgele temin ettiği, bu belgeleri Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları dahilinde yayınladığı kitaplarda kullandığı, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi
Destek Dairesi Başkanlığı bünyesinde bazı dava sanıkları tarafından Hükümet aleyhine kara
progaganda maksatlı yayın yaptırılarak işletilen internet sitelerinden irtica.org sitesinin sanık
Ergün Poyraz’ın sahibi bulundğu www.tepkimiz.net sitesine link verdiği, sanık Ergün Poyraz’ın
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kişisel verileri hukuka aykırı olarak
kaydettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği (TCK 314/2) suçunu oluşturduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312, 313/1, 314/1 maddeleri gereğince hüküm
kurulmamıştır.
Sanık Ergün Poyraz’ın ikametinde yapılan arama sonucunda evinde ve bilgisayarlarında
ele geçirilen belgelerin incelenmesinde ele geçirilen 2 adet CD’den birinde KK Arşivi adı altında
Kara Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli zamanlarda yapmış olduğu gizli istihbari çalışmalar, yine
üzerinde gizlilik ibaresi bulunan baş emir yazılı gizli iç yazışmalar, Genel Kurmay İstihbarat
Dairesi Başkanlığının yapılanma ve teşkilatına ilişkin gizlilik içeren yazı ve power point
sunumlarının bulunduğu, Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlanan bir çok gizli dosya,
yazışma ve bilginin bulunduğu, AKP yolsuzluklar isimli dosyanın bulunduğu, yine bu dosyanın
da daha önceden Muzaffer Tekin’in masasından çıkan dosya ile benzer olduğu, 1. grup dış tehdit
ve iç tehdit başlıklı gizlilik ibareli askeri belgeler, resimli bilgisayar dosyalarının bulunduğu,
içerikleri ve gizli olmaları sebebi ile bu bilgilerin dosyaya yansıtılmadığı, ancak bu bilgi ve
belgelerin bilgisayar kayıtlarında özellikler bölümüne girildiğinde en son kaydeden Kara
Kuvvetleri Komutanlığı, şirket Genel Kurmay Başkanlığı, TSK, KKK gibi ibarelerin olduğunun
görüldüğü, buradan da bu belgelerin Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına
ait bilgisayarlardan kanunsuz olarak alınarak sanığa geçtiğini gösterdiği, sanık Ergün Poyraz’ın
Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olduğu ve örgütün talimatları doğrultusunda TSK’ya ait gizli
bilgi ve belgeleri elde ettiği, Devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli
kalması gereken bilgileri temin ederek TCK'nın 327. Maddesinde belirtilen devletin güvenliğine
ilişkin bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Her ne kadar Sanık Ergün Poyraz hakkında TCK 326 ve 327 maddeleri gereğince ayrı
ayrı cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın eyleminin bir bütün halinde
TCK 327 maddesindeki suçu oluşturduğu anlaşıldığından, eylemine uyan TCK 327/1 maddesi
gereğince hüküm kurulmuştur.
Sanıkta ele geçen belgelerin içeriği ve belirtilen ilgili kurumlara ait yazı da göz önüne
alındığında, sanık Ergün Poyraz'ın üzerine atılı TCK 334. Maddesinde belirtilen yasaklanan
bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Ergün Poyraz’ın Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, Devletin güvenliği,
iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği, TSK’ya ait gizli
bilgi ve belgeleri kitaplarında kullanmak suretiyle amacı dışında kullandığı, Ergenekon Terör
Örgütü’nün talimatları doğrultusunda TSK’ya ait gizli bilgi ve belgeleri elde ettiği, Kitaplarında
kanunların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bu bilgi ve
belgeleri yayınlamak suretiyle TCK'nın 336/1. maddesinde belirtilen yasaklanan bilgileri
açıklama suçunu da işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Ergün Poyraz'dan ele geçirilen ve yukarıda belirtilen belge içeriklerinden pek çok
kişi hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedildiği, yine hukuka aykırı olarak
kişilerin siyasi, felsefi veya dini düşüncelerine veya ırki kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına göre kişisel veri olarak kaydedildiği, bu şekilde sanığın Ergenekon Silahlı Terör
225/658
Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere,
istihbari bilgi niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde TCK'nın
135/1. maddesinde beliritlen kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu işlediği sabit
kabul edilmiştir.
Sanık Ergün Poyraz'dan ele geçirilen ve yukarıda ayrıntılı bir şekilde belirtilen belge
içeriklerinden pek çok kişi hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirildiği, yine
hukuka aykırı olarak kişilerin siyasi, felsefi veya dini düşüncelerine veya ırki kökenlerine göre
kişisel veri olarak ele geçirildiği, bu şekilde sanığın üyesi konumunda bulunduğu Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak
üzere, istihbari bilgi niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde
TCK'nın 136/1. maddesinde belirtilen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Her ne kadar sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kamu davası
açılmış ise de, aramada ele geçen T0624-02 TE000345 seri nolu, Yavuz 16 marka Compact
model tabancaya ait Ankara Valiliği tarafından verilen 2003/159 defter nolu silah taşıma ruhsatı
olduğu anlaşıldığından, suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle CMK 223/2-a maddesi
gerğeince müsnet suçtan BERAATİ yönünde karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıkbakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134
ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık
bakımındanhükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- 21.06.2013 tarihli oturuma ilişkin tutanağın incelenmesinde, duruşma
tutanağındaki yoklamaya göre duruşma salonunda olması gereken sanık Ergün Poyraz'a son
sözünün sorulmadığı,
5- Sanık Ergün Poyraz hakkında açılan bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine karar
verilmesi,
6- Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde
Cumhuriyet savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden”
klasörü içinde Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi
bulunduğu yerel mahkeme tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada
226/658
bulunmadığı, CD içindeki klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı
belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan
belgenin büyütülerek incelenmesinde 13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8
gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı
hususundaki iddialar karşısında, söz konusu iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili
Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma yapılıp yapılmadığının, kamu davası
açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu dosyanın celbedilerek
incelenmesi,
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
1- Devlet sırrına ilişkin belgelerin değerlendirilmesinde;
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle,
Sanık Ergün Poyraz hakkında eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ergün POYRAZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı
suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda " verileri
hukuka aykırı olarak vermeveya ele geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası
açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep edilmemiştir.
Sanık Ergün POYRAZ hakkında "6136 Sayılı Kanuna Muhalefet" (6136 sk 13/1)
suçuna ilişkin açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.

1- Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık Ergün


POYRAZ'ın dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı TCK 314/2, 313/1 maddesinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve suçlamalara konu
227/658
belgelerin de bu aramalarda ele geçirildiği, bu haliyle iddia konusu belgelerin suç delili
olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, neticeten sanık Ergün POYRAZ'ın
üzerine atılı TCK 314/3 ve 220/4 maddeleri yollamasıyla TCK 326, 327, 334, 336, 135/1-2
maddesinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

50- ERKAN ÖNSEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-2012/269-2012/205
sayılı iddianamesinde (özetle); Sanık Erkan Önsel’in, 25.10.2009 günü Ulusal Kanal
televizyonunda yayınlanan haber programı içerisinde “Erdoğan-Remzi görüşmesi- telefon
görüşmesinin kayıtlarını İşçi Partisi açıkladı.” Başlığı ile bu telefon görüşmesinin ses kaydının
İşçi Partisi tarafından yayınlandığı ve Aydınlık dergisinde de yer aldığı belirtildikten sonra
yaklaşık 1,5 dakika uzunluğundaki telefon görüşmesinin yayınlandığı, programın devamında İşçi
Partisi genel başkan yardımcısı olan Sanık Erkan Önsel’in, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Remzi
Gür arasında geçen telefon görüşmesi hakkında basın açıklaması yaptığı, akabinde de bahse
konu telefon görüşmesinin hazır bulunan basın mensuplarına dinletildiği, bu ses kayıtlarının
açıklanmasının Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarıyla gerçekleştirilen bir örgütsel faaliyet
olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında İşçi Partisi İstanbul İl örgütünde
yapılan aramada elde edilen “Cumhuriyet mitingi.doc” isimli belge içerisinde “5 Nisan 2007”
başlıklı İşçi Partisi İstanbul İl Başkanlığı amblemli “Haydi 14 NİSAN’DA ANKARA’YA!
HAYDİ CUMHURİYET MİTİNGİ’NE!” başlıklı yazı altında Sanık Erkan Önsel’in il başkanı
şeklinde isminin yer aldığı, sanığın Cumhuriyet mitinglerinin organize edilmesinde ve katılımcı
sayısının yüksek olmasının sağlanmasında aktif olarak faaliyet yürüttüğü, sanığın Talat Paşa
Komitesi yürütme kurulunun içerisinde yer aldığı ve komite içerisinde aktif olarak faaliyet
gösterdiği, sanığın genel başkan yardımcısı olduğu, İşçi Partisinin Beyoğlu’ndaki binasında
“Ulusal Strateji Merkezi” olarak kullanılan odada yapılan aramalarda ele geçen 6 numaralı CD
içerisinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmaların tertip olduğuna
dair yazılar, yargılamaya yönelik dilekçeler bulunduğu, "F Tipi Liste" isimli belge içerisinde
terörle mücadelede görev yapmış emniyet mensuplarının isim ve görev yerleri ile el yazısıyla
kişisel notların alınmış olduğu, "Savcı Öz" isimli klasör bulunduğu, 100 ile numaralandırılmış
CD/DVD içerisinde yer alan "akkan" isimli klasörde çok sayıda "adı - soyadı - doğum yılı -
doğum yeri - telefonu - seçim böl. - okul" sütun başlıklı kişisel bilgilerin yazılı olduğu,
"Belgelerim" isimli klasör içerisinde yer alan "liste" isimli word belgesinde çok sayıda kişinin
isim, soyisim, iş ünvanı, iş, ev, cep telefon numaraları, e-posta adresleri yazılı olduğu, bu
şahısların bir kısmının bazı isim ve soyisimlerinin yanına (+) işareti konmuş olduğu, 120 ile
numaralandırılmış CD/DVD içerisinde "seçmen üye listesi son" isimli excel belgesinde "üye adı,
soyadı, baba adı, doğum yeri-yılı, üye yapan" alt başlıklı belgede 72 kişiye ait bilgilerin yer
aldığı, "listedeki sözler", "seçmen listesi", "secmen (esas)" ve "üye listesi" isimli excel
belgelerinin şifreli olarak düzenlenmiş olduğu, bu dosyalar üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu
şifrenin çözülerek "listedeki sözler" isimli excel belgesinde 191 kişiye ait "adı, soyadı, baba adı,
doğum yeri-yılı" olmak üzere kişisel bilgilerin kayıt edildiğinin tespit edildiği, sanığın hakkında
yapılan teknik takip çalışmalarında Sanık Mehmet Bedri Gültekin, AG, Adnan isimli şahıslarla
suça konu bazı görüşmeler yaptığının tespit edildiği, ayrıca ve bir kısım sanıklarla örgütsel
irtibatının olduğu tespit edildiği iddia edilerek, sanığın TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


228/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Erkan Önsel’in, Sanık Doğu Perinçek’in talimatları ve örgütsel belgelerdeki
prensipler doğrultusunda Başbakan Tayyip Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen telefon
görüşmesi hakkında basın açıklaması yapması suç teşkil etmektedir. Parti faaliyetleri kapsamında
kaldığı Düşünülemez. sanığın Ermeni sorunu gibi milli bir mesele sahiplenmek suretiyle örgütün
amaçları doğrultusunda milli bir hükümet çıkartmak için kurulmuş Talat Paşa komitesi içerisinde
yer aldığı ve faaliyette bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü üyeliği ile ilgili soruşturma ve
davaları boşa çıkartmak, itibarsızlaştırmak önemsizleştirmek için manipüle (yanıltma amaçlı)
basın açıklamaları yaptığı, partisel faaliyetleri aşan suç teşkil edecek şekilde adli yargılamayı
etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği, dosya sanıklarından birçoğuyla irtibatlı olduğu bunlardan
bazılarıyla çok yoğun bir şekilde irtibatlı olduğu, dikkate alındığında sanığın örgütsel
faaliyetlerinin sürekliliği çeşitliliği yoğunluğu, dikkate alınarak sanığın Ergenekon terör örgütüne
üye olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek
gerekmiştir.
Sanık Erkan ÖNSEL hakkında TCK 135 ve 136. maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçların yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a
maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanık Erkan Önsel yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012
tarihinde 6352 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının
duruşma düzenini bozan sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına
katılmamalarına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3- Sanık Erkan Önsel hakkında açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, beraatine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ahmet CİNALI hakkında TCK 135/1-2, 137/1, 43/1-2, TCK 136/1, 137/1,
43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
Sanık ERKAN ÖNSEL'e ilişkin olmak üzere, Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri
sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda " verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele
geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep
edilmemiştir.

1- Sanık ERKAN ÖNSEL hakkında TCK 135 gereği cezalandırılması talebiyle


kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatine,
2- Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık Erkan
ÖNSEL'in iş ve siyasi hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının
hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
229/658
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

51- ERKUT ERSOY

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Erkut ERSOY’un, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” örgüt dokümanında yazılı Araştırma-Bilgi Toplama
(İstihbarat) biriminin sorumlusu olarak ve yine “Lobi” belgesinde “Amaç” alt başlığında yazılı
“..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile
yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve
değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir, kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler
tasarlayarak uygulamaya koyacak…” hedefine uygun olarak istahbarat ve propaganda
faaliyetleri ile görevlendirdildiği, bu görevi kapsamında daha çok sahibi bulunduğu www.özel-
büro.com internet sitesi aracılığı ile elektronik ortamda internet üzerinden olmak üzere
propaganda yaparak örgüte eleman kazandırdığı, bizzat veya örgüte kazandırdığı elemanlar
aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat toplayıp kişilerin siyasî, felsefî veya dinî
görüşlerine, ırkî kökenlerine ve benzeri özelliklerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel
veri olarak kaydettiği, örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi
askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırma
amacı ile daha çok elektronik ortamda internet üzerinden propaganda yaptığı ve sanığın
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2, TCK 135/2-1, 43/2 maddeleri
uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün “Lobi” adı verilen örgüt dokümanında
yazılı Araştırma-Bilgi Toplama (İstihbarat) biriminin sorumlusu olarak istahbarat ve propaganda
faaliyetleri ile görevlendirdildiği, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği ve verilen görevi
kabul ettiği, bu yapılanma içerisinde örgüt mensubu Sanık Mehmet Fikri Karadağ hiyerarşisinde
ondan aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, bu görevi kapsamında daha ziyade
sahibi bulunduğu www.özelbüro.com internet sitesi aracılığı ile elektronik ortamda internet
üzerinden olmak üzere propaganda yaparak örgüte eleman kazandırdığı, örgüt amaçları
doğrultusunda istihbarat toplayıp kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine
ve benzeri özelliklerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği,bu şekilde örgütsel
faaliyetleriniyürüttüğü sabit görülmüştür.
Sanık Erkut Ersoy’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün kendisine bağlı “Sivil
Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel
çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” örgüt
dokümanında yazılı Araştırma-Bilgi Toplama (İstihbarat) biriminin sorumlusu olarak ve yine
“Lobi” belgesinde “Amaç” alt başlığında yazılı “…bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak
önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve
sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir, kontra
senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak…” şeklinde belirtilen
hedefine uygun olarak Mehmet Fikri Karadağ tarafından istahbarat ve propaganda faaliyetleri ile
görevlendirdildiği, Tape 413, 15, 400, 39 vs içerikleri ile “Lobi” ve “yeni milis” isimli örgüt
belgelerinin sanıkta ele geçirilmesi Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
230/658
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği ve verilen görevi
kabul ettiği anlamına geldiği, Tape 15, 27, 39 vs ifadelerinden de anlaşıldığı üzere bu yapılanma
içerisinde örgüt mensubu Sanık Mehmet Fikri Karadağ hiyerarşisinde ondan aldığı emir ve
talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, bu görevi kapsamında daha ziyade sahibi bulunduğu
www.özel-büro.com internet sitesi aracılığı ile elektronik ortamda internet üzerinden olmak
üzere propaganda yaparak örgüte eleman kazandırdığı, örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
toplayıp kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine ve benzeri özelliklerine
ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği,Tape 404, 384, 403, 412 vs ifadelerinden
anlaşıldığı üzere örgütün gizlilik prensibine uygun olarak görüşmeler yaptığı, faaliyetlerinin
süreklilik ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu
sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Belgelerin içeriğinde yer alan; “ŞERİATÇI, BÖLÜCÜ, ÜLKÜCÜ VE RADİKAL
SOLCU, SEBETAYCI, SAROSLU ÇOCUKLAR ..vs” şeklindeki ifadelerden de açıkça
anlaşıldığı üzere birden ziyade şahıs şahıs hakkında, hukuka aykırı olarak siyasi ve dini
görüşüne, ırki kökenine ilişkin kişisel verilerin kaydedildiği görülmektedir. Bahse konu bu
dökümanların Sanık tarafından kaydedildiğine dair herhangi bir delil de bulunmamaktadır.
Ancak; Sanık Erkut Ersoy’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda ve
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, fişleme niteliğindeki bu istihbari verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve bu şekilde kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık hakkında atılı eylemleri nedeniyle TCK 135. Maddesi gereğince cezalandırılması
talep edilmiş ise de, sanığın suça konu belgeyi kendi yazdığına dair herhangi bir delil
bulunmaması nedeniyle, eylemin TCK 136. Maddesindeki kişisel verilerin hukuka aykırı olarak
ele geçirilmesi suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve sanığın TCK 136. Maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Dosya arasında bir örneği bulunan ve sanık Erkut Ersoy hakkındaolduğu
anlaşılan Dr. Tandoğan Tokgöz Düzce Devlet Hastanesinin 28/02/2006 gün ve 226 sayılı
sağlık kurulu raporunda, sanığa "paranoid psikoz (tedavi ile çalışma olanağı yok)" teşhisi
konulduğu ve tüm dosyanın tetkikinde sanığın suç tarihinde veya yargılama sırasında cezai
ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda bir rapor aldırılıp aldırılmadığının tespit
edilememesi karşısında, sanığın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine sevkinin yapılarak
cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda rapor aldırılıp sonucuna göre hukuki
durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar
231/658
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamına istinaden, sanık ERKUT ERSOY'un cezai ehliyetinin olup
olmadığına ilişkin Adlı Tıp Kurumu'ndan mütalaa taleo edilmiş, Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp
İhtisas Kurulu'nun 25/05/2018 tarih 2909 sayılı raporu uyarınca sanık Erkut ERSOY'un
22/01/2008 tarihinde cezai ehliyetinin tam olduğu belirtilmiştir.
Sanık Erkut ERSOY'un iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, kişisel verileri kaydetmek suçuna ilişkin iddia olunan belgelerin de
hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması karşısında bu belgelere hukuken itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

52- EROL MANİSA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Soruşturmalarda ele geçen örgütsel içerikli belgeler ve diğer delillere
göre Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacının, rahatça yönlendirebileceği siyasal iktidarlar
oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları
değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı takdirde Yasama ve Yürütme
organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün bir birimi olan sanık Mehmet Şener ERUYGUR
başkanlığındaki Cumhuriyet Çalışma Grubunun, medya yapılanmasından mafya yapılanmasına,
üniversite yapılanmasından, sendika yapılanmasına, sivil toplum kuruluşlarından üniversite
gençlik yapılanmasına kadar aktif olarak örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü, Sanıklardan
Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR’dan Cumhuriyet Çalışma Grubunun eylem
ve faaliyetlerinin anlatıldığı devre raporları ele geçtiği, Cumhuriyet Çalışma Grubunun,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşması doğrultusunda hareket eden illegal bir oluşum
olduğu ve örgütün gerçekleştirdiği darbeye teşebbüs suçunda aktif rolü bulunduğu,
16 Şubat 2004 tarihli “Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu 11” başlıklı belgede,
sanık Erol MANİSA ile yapılan görüşme sonuçlarının detaylı bir şekilde anlatıldığı, aynı raporun
bulunduğu CD içerisinde, Prof. Dr. MANİSALI’nın verdiği referans isimler. PPT isimli bir
sunumda sanık Erol MANİSA’nın “Referans Verdiği Kişiler” başlıklı bir liste bulunduğu, bu
listede sıralanan kişi ve kuruluşlar hakkında sanık Erol MANİSA’nın görüşlerinden ve yapılacak
faaliyetlerden bahsedildiği, Aynı dijital veriler içinde Prof. Dr. Erol Manisa Grş. PPT isimli başka
bir sunum bulunduğu, rapor şeklinde hazırlanmış bu belgenin Özel Bilgi Notu başlığı altındaki
Prof. Dr. Erol MANİSALI ile Yapılan Görüşme Sonuçları isimli bölümünde bir önceki raporda
bahsi geçen kişi ve kuruluşlarla ilgili yapılan faaliyetlerin tekrar gözden geçirildiği ve yeni
değerlendirmelerin yapıldığı,
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçen dijital verilerdeki Ulusal Birlik
Hareketi klasörü içinde bulunan “STK_Platformu_2” isimli word belgesinin Bilgi Notu başlığı
altında, Ö zel İ stihbarat T im K omutanı J .Yzb. E nver ÖZKAL v e T im e lemanı J .Bçvş. Emin
CEYLAN’ın 10-11 Ocak 2004 tarihinde Kadıköy Belediyesinin AB organları ile müşterek
çalışmaları hakkında bilgi toplamak amacıyla J. Gn. K.lığınca İstanbul iline gönderildiklerinden,
burada fikir alışverişinde bulunmak üzere sanık Erol MANİSA ile görüşme yapılacağından
bahsedildiği, Sanık Erol MANİSA’nın bu belgelerin tarih ve içerik olarak doğru olmadığı
232/658
yönündeki savunmasının, belge içerikleri dikkate alındığında doğru kabul edilmediği, 19 Şubat
2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu – 12 belgesinin GF:02 Basınla irtibat ve
Bilgilendirme Çalışması başlığı altında anlatılanlar ve rapor içeriklerine göre, Cumhuriyet
Çalışma Grubunun bu faaliyetlerinin askeri bir çalışma olmadığı, Üniversitelerde görevli strateji
uzmanlarından yardım alınarak darbe stratejisinin temel şartları ve toplumsal olguların
araştırıldığı, sanık Erol MANİSA’nın bu çalışmaları yönlendirdiği, görüştüğü asker kişilere alt
yapı çalışmalarında dikkat edilecek hususları anlattığı, sanık Erol MANİSA’nın bu konuda
anlattıklarının rapor haline getirilip üst komutanlara slayt şeklinde arz edildiği, Sanık Erol
MANİSA’nın evindeki aramada 185 ila 194 arası rakamlar ile numaralandırılan “Cumhuriyet
Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu” belgesi ele geçtiği, sanık Erol MANİSA bu belgenin
kendisine posta ile geldiğini, merak etmediğinden açıp okumadığını ifade ettiği, buna karşılık
yine sanık Erol MANİSA’nın evindeki aramada 210 rakamı ile numaralandırılan bir not ele
geçtiği, Sanık Erol MANİSA’nın yazılarının kendisine ait olduğunu kabul ettiği bu not ile ilgili
olarak, bu notun Cumhuriyet Gazetesinin 1999 yılındaki mali krizi sırasında telefonda kendisine
yazdırılmış olabileceğini ifade ettiği, sanık Erol MANİSA’nın içerikleri birbirine benzer bu iki
belge konusundaki ifadelerinin açıkça birbiriyle çeliştiği, sanık Erol MANİSA’nın evindeki
aramada ele geçen Cumhuriyet Gazetesi’nin Yeniden Yapılandırılması için hazırlanan bu
raporun, ifadesinin aksine sanık Erol MANİSA tarafından yazıldığı, Sanık Erol MANİSA’nın
evinde ele geçen Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu adlı örgütsel belge
içeriğine göre, yeniden yapılanmadaki asıl amacın gazeteyi çıkaran şirketin gerçek anlamda
halka arzı değil, gazeteyi mali yönden güçlendirerek devamını sağlamak olduğu, belgede ulusal
bir radyo ile Cumhuriyet TV nin kurulmasının öncelikle yapılması gereken işler olarak
sıralandığı,
Tüm bu delillerle göre sanık Erol MANİSA’nın Ergenekon Terör Örgütünün Üniversite
ve Medya yapılanması içinde yer aldığı, Ergenekon Terör Örgütünün örgüt belgelerinde
belirlenen amaçlarının teoriden pratiğe dökülmesi, örgüt yöneticileri ve örgütte belirli konumu
bulunan kişilerin fikri ve ideolojik yönden eğitimleri için seminerler verdiği, Sanık Erol
MANİSA’nın görüşleriyle oluşturulduğu anlaşılan CÇG’nin 11 nolu devre raporunun Genel
Konular başlığı altında, Türkiye’deki Ulusal Cephe hareketinin kopuk olduğu, bütün çabanın
bunların birbiri ile ilişkilendirilmesi üzerine yoğunlaştırılması gerektiğinin belirtildiği, sanık Erol
MANİSA’dan ele geçirilen belgede de, Neden bu örgütlenmeler birlikte bu esas mesele niçin bir
araya gelip bir platform oluşturmuyorlar. Birlik Güçtür. Bir araya gelmelerini engelleyen nedir?
ibarelerinin yer aldığı, sanık Erol MANİSA’nın, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda Sivil ToplumKuruluşlarını bir araya getirerek örgüt amaçları doğrultusunda
hareket etmeleri ve bu Sivil Toplum Kuruluşlarının etki alanındaki kişileri de aynı amaç
doğrultusunda yönlendirme, hükümet aleyhine kışkırtma faaliyetlerinde bulunduğu, bu şekilde
de yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, Sanık Erol MANİSA’nın
evindeki aramada ele geçen belgelerin 77 rakamı ile numaralandırılan sayfasında, Sn.
MANİSALI ve Sn. ÇEÇEN sizlerin de içinde bulunduğunuz Ulusal Hareket oluşumunu nasıl
örgütlemeyi düşünüyorsunuz?, 86 rakamı ile numaralandırılan sayfasında da ADD, İşçi Partisi,
ATO, Türk Eğitimden veya EMEK Platformu, Ulusalcı Üniversiteler Birliği, gibi ibareler yer
aldığı, sanık Erol MANİSA’nın, CÇG devre raporlarında belirtildiği gibi Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda ulusalcı yapılanmaları bir araya getirerek tek seslilik
sağlanması ve ortak hareket edilerek olası bir darbe sonrası yürütme organı yerine yeni bir
iktidarın meydana getirilebilmesi için bir iktidar alternatifi ortaya çıkarma faaliyetleri içerisinde
bulunduğu, yine sanık Erol MANİSA’dan ele geçen belgelerin 95. sayfasındaki, mevcut ulusalcı
ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal sınıf örgütlerinin, bu
partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması, ulusal güçler arasında topyekûn
seferberliği başlatacak girişimler ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan bütün kurumların
bir çatı altında harekete geçirilmesi, şeklindeki notların da CÇG devre raporlarında uygulamaya
konan hususlardan olduğu, böylece sanık Erol MANİSA’nın siyasi partilerin Ergenekon Terör
233/658
Örgütünün amaçları doğrultusunda tek merkezden yönetilmesi ve yönlendirilmesi faaliyetlerine
de iştirak ettiğinin anlaşıldığı, Sanık Erol MANİSA’nın, halkın eğitilmesi değil örgütlenmesi
önemli. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm şeklindeki ifadelerinin CÇG
belgesine geçtiği, bu delilin de sanıklar Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR
tarafından yürütülen, sivil toplum kuruluşlarını Ulusal Birlik Platformu altında örgütleyip
eşgüdüm komitesi tarafından yönetilip yönlendirilmesi faaliyetinde görevli bir örgüt üyesi
olduğunu gösterdiği iddia edilerek, TCK 314/2, 311/1, 135/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Soruşturma kapsamındaki aramalarda Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden olan
Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur ve Ahmet Hurşit Tolon’dan, ayrıca İstanbul
Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen 2010/1003 sayılı soruşturma kapsamında da 6.12.2010
tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü İstihbarat
Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları altında özel olarak yapılmış gizli bir bölmeden, dönemin
Jandarma Genel Komutanı sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve bizatihi kontrol ve denetimi
altında görev yapmak üzere, İstihbarat Başkanı sanık Levent Ersöz’e bağlı olarak sanık Cihandar
Hasanhanoğlu’nun başkanı olduğu Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı
bünyesindeki sanık Mustafa Koç’un müdürü olduğu İstihbarat Yönetim Şubesinde askeri darbe
çalışmaları için illegal olarak ihdas edilen Cumhuriyet Çalışma Grubunun (CÇG) eylem ve
faaliyetlerinin anlatıldığı devre raporları ele geçirilmiştir.
16 Şubat 2004 tarihli “Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu 11” başlıklı rapor,
“Prof. Dr. Manisalı’nın verdiği referans isimler.ppt” ve “prof. dr. Erol Manisa grş.ppt” isimli
sunumlara göre; CÇG faaliyetleri kapsamında sanık Erol Manisa ile görüşüldüğü ve çalışmalar
konusunda kendisine bilgi verildiği, sanık Erol Manisa’nın da görüşlerini aktardığı ve bir kısım
kişilere referans olduğu, bunlardan “Referans Verdiği Kişiler” başlıklı bir listenin oluşturulduğu
ve bu listede çeşitli şahıslar hakkındaki sanık Erol Manisa’nın görüşlerinden ve yapılacak
faaliyetlerden bahsedildiği, bu listede yer alan ve sanık Erol Manisa’nın tavsiye ettiği kişi ve
kuruluşlarla ilgili öncelikli olarak, yapılacak faaliyet ve eylemlerde kullanılabilip
kullanılamayacağının, yönlendirilip yönlendirilemeyeceğinin ve etki alanlarının belirtildiği,
devamında ise Cumhuriyet Çalışma Grubunun tavsiye edilen bu isim ve kuruluşlarla ilgili
yapacağı faaliyetlerle ilgili bilgilere yer verildiği görülmüştür.
Sanık Erol Manisa’nın, Ergenekon Terör Örgütünün birçok mensubu ile örgütsel irtibat
halinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün Cumhuriyet gazetesinin reorganizesi
konusundaki çalışmalarına iştirak ettiği, Ergenekon Terör Örgütünün 2003-2004 yıllarında
yapmayı düşündüğü Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından planlanan darbe çalışmalarına katkı
sağladığı ancak eylem ve faaliyetlerinin elverişli eylem niteliğinde olmayıp örgütsel faaliyet
kapsamında kaldığı, bazı devlet yöneticilerine ait kişisel verileri ele geçirdiği sabit kabul
edilmiştir.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin
bir bütün olarak silahlı örgüt üyesi (TCK 314/2) olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılmış,
sanık hakkında ayrıca TCK 311/1, 312/1 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.
Sanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka
aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında
cezalandılmamış; başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda
sanıkta bulunduğu sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
234/658
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık EROL MANİSA hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, kişisel verileri kaydetmek
suçuna ilişkin iddia olunan belgelerin de hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması
karşısında bu belgelere hukuken itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı, sanık EROL
MANİSA'nın akademik, iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

53- EROL MÜTERCİMLER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Erol MÜTERCİMLER’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üst
yapılanmasının varlığını bildiği ve bu yapılanma içinde yer alan sanıklardan Veli KÜÇÜK,
Mehmet Şener ERUYGUR, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile diğer Sanıklardan Tuncay
ÖZKAN, Gürbüz ÇAPAN, Hüseyin Vural VURAL, Sinan AYGÜN ile irtibatlarının bulunduğu
gibi örgütün askeri yapılanmasından, medya yapılanmasına kadar, üniversite yapılanmasından
sivil toplum kuruluşları yapılanması içinde yer alan birçok sanık ile irtibatlarının bulunduğu,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün gizli yapılanmasını en iyi bilen ve Türkiye’de bu örgütün
adını deşifre eden kişi olmasına rağmen, beyanlarında özellikle Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün tarihe karıştığını ısrarla vurguladığı, MÜ’nün Ergenekon’u kuran kişilerin
yaşlandığını ve içindeki kişilerin öldüğünü, hiç bir yazılı belgesinin bulunmadığını ve her türlü
şeyin imha edildiğini söylediğini, böylece Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün gerçek vasıflarını
gizlemeye çalıştığı, üstünü örtmeye çalıştığı, Ergenekon hakkındaki açıklamalarının da
açıklamanın yapıldığı dönemin özelliği dikkate alındığında örgütün güçlü olduğu ve her zaman
istediğini yapabileceği şeklinde örgütün propagandasına yönelik olduğu,
Sanık Erol MÜRTERCİMLER’e ait Seagate marka seri numarası 5JX14T3H olan
bilgisayar hard disk içerisinde yapılan incelemede, “İÇİMİZDEKİ ERGENEKON” başlığı
altında “Ergenekon'un teknik olarak faaliyet alanları yurt dışı ve yurt içi olmak üzere ikiye
ayrılıyor. Yurt dışındaki çalışmaları — bazıları tartışmalı bulunsa bile Türkiye devletinin
çıkarları doğrultusunda. Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Irak ve Orta Asya ülkelerindeki birçok
235/658
askeri, siyasi ve ekonomik çalışmanın arkasında dolaylı olarak Ergenekon yapılanması var.”
Şeklinde yazılarında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün hali hazırdaki faaliyetlerini de bilerek
bu konuda kamuoyu oluşturmaya çalıştığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün strateji ve
propaganda bölümünde yer aldığı, Sanıklardan elde edilen “Uluslararası Susurluk Konferansı”
başlıklı yazı içeriğinde bizzat sanığın konferansta söylediği sözler göz önüne alındığında;
Ergenekon Terör Örgütünü her yönüyle bildiği ve akabinde örgütün tehlikeli olduğunu, örgütün
yapısı hakkında çok şey bilenlerin bizzat örgütün tarafından öldürüldüğünü, darbeleri de bizzat
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yaptığını anlattığı halde soruşturma beyanlarında ısrarla bu
hususları gizlediği,
Böylece sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgütün birçok üyesi
ile örgütsel irtibatları bulunduğu, Veli Küçük’ün göz altına alınmasıyla ilgili olarak sanık Emin
GÜRSES'le yaptığı görüşme içerikleri ve örgüt üyeleriyle yoğun irtibatları göz önüne alındığında
aktif olarak Ergenekon yapılanmasında görev aldığı belirtilerek sanığın TCK 314/2 maddesi
gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın çok sayıda örgüt mensubu ile örgütsel bağlantısının olduğu, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kamuoyunda istenilen algıyı oluşturmak, kamuoyunu
yönlendirmek, dezenformasyon yapmak ve psikolojik harekât yürütmekle görevli ve örgütün
sivil unsurları içerisinde yer alan örgüt üyesi olduğu sabit kabul edilmiştir.
Sanık Erol Mütercimlerin de Ergenekon Terör Örgütü'nün Lobi yapılanması içerisinde
yer alan "iletişim ve propaganda" departmanında görevli örgüt üyesi olduğu, örgütün amaçları
doğrultusunda açıklama yaparak, röportaj vererek, kitap yazarak veya örgüt hakkında kitap
yazan yazarları yönlendirerek ve benzer faaliyetlerle Ergenekon Terör Örgütü tarafından
kamuoyunda oluşması istenilen algıyı oluşturmaya çalıştığı anlaşılmıştır.
Sanık Erol Mütercimler’in, “Ergenekon” adlı bir örgütün varlığı iddiasını 5 Ocak 1997
de Aydınlık dergisinde, 7 Ocak 1997 de Show TV’de yayınlanan 40 Dakika adlı programda
yayınlanan roportajlarında ve 14-15 Haziran 1997 deki Susurluk konferansındaki konuşmasında
Ergenekon isimli örgütün adını Türkiye’de ilk kez telaffuz eden kişilerden birisi olmasına ve
kamuoyunda da algılandığı şekilde örgütün gizli yapılanmasını en iyi bilen kişilerden birisi
olmasına ve yukarıda sayıldığı üzere pek çok Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi ve üyesi ile
yakın ilişki ve irtibat içerisinde olmasına rağmen, Örgüte yönelik soruşturma başlayınca gerek
soruşturma makamlarına gerekse kovuşturma sırasında Mahkemeye karşı “…Ben Ergenekon'un
varlığına inanmıyorum. Geçmişte kalmış bir örgüt olarak düşünüyorum. Şimdi çeteleşmeler
olduğunu ısrarla söylüyorum. Çetelerin de darbe yapacağına ihtimal vermiyorum” diyerek örgüt
hakkında dezenformasyon niteliğinde bilgiler vermeye devam ettiği, Ergenekon'un geçmişte
kalmış ve artık tarihe karışmış bir örgüt olduğunu ısrarla vurgulamak suretiyle örgütü gizlemeye
çalıştığı kanaatine varılmıştır. Sanık Erol Mütercimler, Ergenekon örgütünün varlığı iddiasının
ortaya attıktan sonra kademeli olarak, örgütün tasfiye edildiğini/eski gücünü yitirdiğini
açıklayarak, önceki anlatımlarını kıymetten düşürme çabasına girmiştir. Erol Mütercimler’in
Ergenekon Terör örgütü hakkındaki açıklamalarının Susurluk kazasından hemen sonraki döneme
denk gelmesinin tesadüf olmadığı, örgütün deşifre olması ihtimalinin belirdiği bu dönemde ilk
olarak bir başkası tarafından değil de Erol Mütercimler tarafından Ergenekon Örgütü adının
açıklanmasının örgütün “Psikolojik harekât” planının parçası olarak uygun görüldüğü, takip eden
dönemdeki bazı tutarsız açıklamalarının ise, örgütün gerçek anlamda deşifre edilmesinin önüne
geçme amacına yönelik olarak “Bilgi kirliliği” oluşturma faaliyeti olduğu anlaşılmıştır.
Böylece, sanık Erol Mütercimler’in; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda kamuoyunda istenilen algıyı oluşturmak, kamuoyunu yönlendirmek,
dezenformasyon yapmak ve psikolojik harekât yürütmekle görevli örgüt üyesi olduğu sabit kabul
edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
236/658
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık EROL
MÜTERCİMLER'in iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine, Karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

54- EROL ÖLMEZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Erol ÖLMEZ’in, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve buyapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin
Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği,
örgütün amaçları doğrultusnda faaliyet gösteren legal görünümlü bu dernekte Hüseyin GÖRÜM
ve Kahraman ŞAHİN’in hiyerarşisinde mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, Kahraman ŞAHİN tarafından kendisine dernekteki yapılanmanın Özel Kuvvetler
Komutanlığı kısmında görevlendirildiği söylenip buna ilişkin dernek kimlik kartı verilerek örgüt
adına istihbarat toplama, yasadışı tahsilat yapma faaliyetlerinde görevlendirildiği, yine bu
kişilerin görevlendirmesi ile örgüt amaçları doğrultusunda Fatih Çarşamba semtindeki bazı
tarikatlarla ilgili istihbarat topladığı, Ergenekon Terör Örgütüne maddi gelir temin etme adına
cebir, şiddet ve tehdit yöntemlerini de kullanarak tahsilat yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma, izinsiz silah bulundurma, gibi eylem veya eylem hazırlıkları içerisinde yer aldığı,
gerektiğinde de provakatif terör eylemlerinde tetikçi olarak görevlendirilmesinin düşünüldüğü
yönünde deliller bulunduğu ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2
gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


237/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma
hiyerarşisi içerisinde Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin’in emrine verildiği, Kahraman Şahin
tarafından Dernekteki yapılanmanın sözde Özel Kuvvetler Komutanlığı kısmında
görevlendirildiği ve bu görevine dair dernek kimlik kartı da verilmek suretiyle örgüt adına
istihbarat toplama ve yasadışı tahsilat yapma faaliyetlerini yürüttüğü sabit görülmüştür.
Sanık Erol Ölmez’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün kendisine bağlı “Sivil
Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel
çalışması uyarınca kurulan “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı
verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında
kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür”
hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu
yapılanma hiyerarşisinde Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin’in emrine verildiği, Kahraman
Şahin tarafından Dernekteki sözde Özel Kuvvetler Komutanlığı kısmında görevlendirildiği ve
buna ilişkin dernek kimlik kartı verildiği, bahse konu kartın aramalarda ele geçirildiği, 451 ve
459 no’lu tapeler ve ayrıntısı yukarıda açıklanan diğer tape ve beyanlardan da açıkça anlaşılacağı
üzere örgüt adına Fatih Çarşamba Semtinde İsmailağa Cemaati içerisine girdiği ve sakal bırakıp
nöbet tuttuğu bu şekilde tarikatlar hakkında istihbarat topladığı, 456 no’lu tape ve yukarıda
ayrıntılı olarak beliritlen diğer tape içeriklerinden ve beyanlardan da anlaşıldığı üzere sanığın
örgüte ve kendisine gelir temin etmek amacıyla mafya tarzı yöntemleri de kullanarak örgüt adına
yasadışı tahsilat faaliyetlerinde bulunduğu, telefon hatlarını sürekli değiştirerek ve kaldığı
adresleri kimseye söylemeyerek örgütün gizlilik prensibine uygun davrandığı, örgüt
hiyerarşisinde Mehmet Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin’den aldığı emir ve
talimatlara göre faaliyet gösterdiği, bu faaliyetlerinin sürekliliği ve çeşitliliği dikkate alındığında
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık EROL ÖLMEZ'in iş
ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının veya legal bir siyasi
örgütlenme içerisinde yer almasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
238/658
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

55- ERSİN GÖNENCİ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ersin Gönenci’nin 15.11.2008 tarihinde, sanık İbrahim
Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, iş içinde hazır başkanım her şey, bekliyoruz
emrinizdeyiz, bi emriniz olursa buralardayız, dediği, verilecek her türlü iş ve emri yerine
getirmeye hazır olduğunu bildirmek suretiyle sanık İbrahim’e bağlı olarak Ergenekon silahlı
terör örgütü içinde yer aldığı, gerek sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD
içerisindeki Ermeni asıllı T.C. vatandaşlarıyla ilgili bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde
edilen suikast ve tedhiş planları, sanık Ersin Gönenci ile İbrahim Şahin arasında yapılan telefon
görüşmeleri ve çekilen mesajlar, hep birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde İbrahim Şahin’e bağlı olarak yer alan sanığın Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik
(Minas Durmazgüler gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti, yer
tespiti gibi altyapı çalışmaları yaptıkları, bu faaliyetlerde sanık Ersin Gönenci’nin de görev
aldığı, aldığı talimatın gereği olarak Minas Durmazgüler’e ait adres bilgilerini araştırıp sanık
İbrahim Şahin’e ilettiği, Ergenekon silahlı terör örgütüne bu şekilde üye olduğu, ayrıca ruhsatsız
silah bulundurduğu anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B.İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ersin Gönenci’nin, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan
ceza alan ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık
İbrahim Şahin ile örgütsel içerikli telefon görüşmeleri yaptığının iletişim tespit tutanaklarından
anlaşıldığı, yine bu iletişim tespit tutanaklarından, 01.12.2008 tarihli 9674 nolu tapede, İbrahim
Şahin’in “şu Kayseri’ye giden kuyumcu Ermeni vardı ya, onun adı soyadı ve adresini bana bir
mesaj olarak çeker misin hemen” sözü üzerine, sebebini sormadan ve hiç tereddüt etmeden bu
kişinin isim ve adresini tespit ederek, 01.12.2008 tarihli 9687 nolu tapede, sanık İbrahim Şahin’e
gönderdiği mesajda; “Minas Güler kepenek cad tatlı su yanı Güler kuyumcu ben Ersin” yazmak
suretiyle, sanık İbrahim Şahin’den aldığı örgütsel talimatı yerine getirdiği, sanık İbrahim
Şahin’in Ermeni asıllı vatandaşlara karşı eylem hazırlığında olduğu ve bu kişiler hakkında bilgi
topladığının evinde çıkan tedhiş planlarından ve diğer belgelerden anlaşıldığı, sanık Ersin
Gönenci’nin de bildirdiği Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan Minas Durmazgüler isimli kişinin
kimlik ve adres bilgilerinin, sanık İbrahim Şahin’de ele geçen NORTECH marka, 195 ile
numaralandırılan CD içerisindeki, Ermeni-Yeni isimli klasör içerisinde bulunduğunun,
10.01.2009 Tarihli Ön İnceleme ve Değerlendirme Raporundan anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin
ve sanık Ersin Gönenci arasında geçen 01.12.2008 tarihli 9674 nolu tapedeki konuşmadan Minas
Durmazgüler isimli kişinin Kayseri iline gittiği, yine sanık İbrahim Şahin’in sanık Fatma
Cengiz’e gönderdiği, 28.12.2008 tarihli 10003 nolu tapedeki mesajda “Yat Asena görev var
ermeni öldürülmeli” diyerek bu kişinin öldürülmesi gerektiğini belirttiğinin anlaşıldığı, telefon
görüşmelerinde Ergenekon silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine
uyduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün içerisinde, sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, onun talimatı ile örgüt adına istihbari bilgi topladığı, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sivas Emniyet Müdürlüğünce tanzim edilmiş 07.01.2009 tarihli ev arama, yakalama, el
239/658
koyma tutanağına göre, sanık Ersin Gönenci’nin evinde, 1 adet 337755 seri numaralı Belgique
Browning 14’lü tabanca, 1 adet bu silaha ait şarjör, 36 adet MKE yapımı uzun 9 mm fişek, 1 adet
PEKŞEN ibareli sap kısmı hariç tahmini 45 cm’lik Pala, 1 adet siyah saplı tahmini 25 cm’lik
kama, 1 adet Columbia ibareli kilitli bıçak, 1 adet Muşta, 1 adet Walther ibareli tahmini 25 cm
Pala, 1 adet Plastik saplı metal jop bulunduğu belirtilmiştir.
Sanık Ersin Gönenci’nin bu şekilde, 1 adet tabanca, 37 adet fişek ve 2 adet kama ve
muştayı ruhsatsız olarak bulundurmak suretiyle 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği
sabit kabul edilmiş,6136 sayılı Kanun 13/3 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.tir

C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ersin GÖNENCİ'nin dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç
delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Sanık Ersin GÖNENCİ'den, bizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa
gereği memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 07/01/2009 tarihinde hukuka uygun arama -
elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen tabanca, fişek, muşta ve kamaya ilişkin olmak üzere sanığın
6136 sayılı yasaya aykırı silah bulundurmak suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

56- ERTAÇ GİRAY

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Eylem yapmak amacıyla Sarıkamış ilçesine giden Sanık Hüseyin
Keskin’den elde edilen Browning marka 33463 seri numaralı tabancanın Sanık Ertaç GİRAY
adına işyerinde bulundurma ruhsatlı olduğu, Sanık Hüseyin KESKİN’in Sarıkamış Polis
Merkezinde verdiği 20.10.2008 tarihli beyanında, “Ertaç GİRAY’ın yanında yakın koruma
olarak işe başladığını, büroda bulunan Ertaç GİRAY adına kayıtlı olan Browning marka silahı
aldığını, Ertaç GİRAY’ı telefonla aradığını, Browning marka silahın kendisinde olduğunu
söylediğini, Ertaç GİRAY’ın ‘tamam silah sende kalsın, onu birara senden alırım’ dediğini, daha
sonra görüşemediklerini, silahın kendisinde kaldığını, Browning marka silahı alarak Sarıkamış
ilçesine geldiğini, Aktütün Karakol baskınından sonra kendisinde vatan hainlerine karşı intikam
duygusu oluştuğunu, Türkiye genelinde vatan hainlerinin izini sürmeye başladığını, karşısına
çıktıkları anda intikamını alacağını” söylediği, Sanık Hüseyin KESKİN’in eylem yapmak üzere
Sarıkamış’a Sanık Ertaç GİRAY’a ait silahla gittiği, Sanığın Sarıkamış Polis Merkezinde verdiği
ifade ile Browning marka silahın kendisinde olduğunu sanık Ertaç GİRAY’ın bildiği, sanık Ertaç
GİRAYIN eylemde kullanılacak silahı sağladığı, Hüseyin KESKİN’in silahlı eylem yapma
teşebbüsüne bu şekilde yardımcı olduğu, Sanığın işyerinde 6136 sayılı kanun kapsamında
tabanca ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında 2 adet bronz
240/658
mıh/çivi, 1 adet bronz ayna sapı, 1 adet bronz kirman çengeli bulundurduğu, sanığın bu şekilde
2863 sayılı kanun kapsamında eser elde ettiği halde ilgili yerlere haber verme zorunluluğuna
uymadığı, İddia edilerek; TCK 314/3 ve 220/7 maddesi yollaması ile TCK 314/2, 6136 sayılı
Kanunun 13/1,2863 Sayılı Kanunun 67. maddesi gereği cezalandırılması talep edilmiştir

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Danıştay cinayetini azmettiren ve Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olan
sanık Muzaffer Tekin’in, bu olay sebebi ile arandığı sırada sanık Ertaç Giray ile buluştukları,
sanık Ertaç Giray’ın burada kendisine cep telefonunu kapatıp pilini çıkarmasını ve hemen teslim
olmamasını söylediği, sanık Muzaffer Tekin’in de 17 Mayıs 2006 akşamından itibaren
telefonunu kapattığı ve 20 Mayıs 2006 tarihine kadar teslim olmadığı, böylece sanık Muzaffer
Tekin’in Danıştay saldırısının azmettiricisi olmaktan arandığı sırada Muzaffer Tekin’in teslim
olmasını engellediği ve eylemi yaptıran Ergenekon silahlı terör örgütünün deşifre olmasını
geciktirdiği,
Ülkede anarşi çıkarmak ve kaos ortamı oluşturmak maksadına matuf olarak eylem
yapmak için Sarıkamış ilçesine giden Sanık Hüseyin Keskin’de ele geçirilen Browning marka
tabancanın Sanık Ertaç Giray adına işyerinde bulundurma ruhsatlı olduğu, Sanık Hüseyin
Keskin’in olayın sıcağı sıcağına Sarıkamış Polis Merkezinde verdiği 20.10.2008 tarihli ilk
ifadesinde; "Yakalandığım tarihten yaklaşık 6 ay önce Ertaç GİRAY’ın Şişli ilçesinde bulunan
ofisine gittim. Yakın koruma olarak yanında çalıştım. 2008 yılı Ağustos ayında Ertaç GİRAY’ın
Şişli’de bulunan avukatlık bürosu kapandı. Avukatlık bürosunun kapanacağı sırada da büroda
bulunan Ertaç GİRAY’a ait Browning marka silahı aldım. Ertaç GİRAY’ı telefonla arayarak
Browning marka silahın bende olduğunu söyledim. Ertaç GİRAY’ın da “tamam silah sende
kalsın, ben onu bir ara senden alırım” dedi. Daha sonra görüşmedik, silah bu şekilde bende
kaldı. Eski komutanım Kubilay SEYHAN’ı telefonla aradım. Browning marka silahı yanıma
alarak Sarıkamış ilçesine gittim. Silahı taşıdım. Özellikle Aktütün karakol baskınından sonra
bende vatan hainlerine karşı aşırı bir intikam duygusu oluştu ve Türkiye genelinde vatan
hainlerinin izini sürmeye başladım ve karşısına çıktıkları esnada intikamımı alacağım." Şeklinde
beyanda bulunduğu dikkate alındığında; sanık Ertaç Giray’ın muhtemel bir eylemde kullanılacak
silahı sağladığı, Sanığın, örgüt üyesi olan Hüseyin Keskin’in örgütsel eylemde kullanması amacı
ile kendisine silah temin etmesi yanında, örgüt yöneticisi Muzaffer Tekin’in teslim olmasını
engellemesi ve eylemi yaptıran Ergenekon silahlı terör örgütünün deşifre olmasını geciktirmesi
eylemlerini de gerçekleştirdiği, örgüt üyeleri ile olan irtibatları ile de birlikte düşünüldüğünde;
sanığın eyleminin örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arz ettiği anlaşıldığından,
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılmış; Sanığın silahlı terör örgütü
suçundan cezalandırılması mütalaada istendiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan
mütaalaya karşı diyecekleri sorulup esasa karşı son savunması alınarak TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
“Emniyet Çevre Koruma Nöbetçisi Mikail El isimli Polis Memurunun yolda geçen bir
vatandaşın belini kabarık vaziyette görmesi, şahıstan şüphelenmesi üzerine durumu Asayiş Büro
Amirliğinde görevli Polis Memuru Mustafa Aslan’a bildirmiş, şahsın yanına gidilerek şahsa silah
taşıyıp taşımadığı sorulmuş ve şahıs “evet taşıyorum” diyerek kendisi silahı belinden çıkarmış
ancak şahsa silah ruhsatı sorulduğunda “silahın ruhsatının olmadığını ve kendisine ait olmayıp
Ertaç Giray isimli şahsa ait olduğunu” söylemesi üzerine…” Sanık Hüseyin Keskin’in
yakalanmış ve üzerinde 1 adet 9 mm çaplı Browning marka tabanca, 1 adet tabancaya ait şarjör,
3 adet 9 mm çaplı dolu fişek ele geçirilmiştir.
Suça konu silah ve fişekler üzerinde inceleme yaptırılmıştır. İstanbul Kriminal Polis
Laboratuarı Daire Başkanlığının 22.10.2008 tarih ve 2008/13121 sayılı “Ekspertiz Raporu”na
göre; Sanıktan elde edilen tabanca ve fişeklerin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz
ateşli silah ve fişeklerden olduğu, ancak inceleme konusu tabancanın 6136 sayılı yasanın 12/4.
241/658
Maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olmadığı rapor edilmiştir.
Sanık Ertaç Giray aşama ifadelerinde, diğer sanıklardan Hüseyin Keskin’in kendisine ait
Avukatlık bürosunda çalıştığını, kendisinin bilgisi dışında aldığı tabanca ile Sarıkamış’ta
yakalandığını, olayın müştekisi iken sanığı olduğunu savunmuş ise de; sanık Hüseyin Keskin’in
olayın sıcağı sıcağına yakalama tutanağındaki beyanı ve bununla uyumlu müdafisi huzurundaki
kolluktaki ilk ifadesi, TİB ve GSM şirket kayıtları ve HTS raporları dikkate alındığında silahın
sanık Ertaç Giray tarafından temin edildiği anlaşılmış ve sanığın savunmalarına itibar
edilmemiştir. Sanığın eylemine uyan 6136 Sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanıkta ele geçen tarihi eserlere ilişkin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nden
rapor aldırılmıştır. Üç arkeolog tarafından düzenlenen 22.10.2008 Tarihli Rapora göre; (2) Adet
Bronz Mıh/Çivi, (1) adet Bronz Ayna Sapı, (1) adet Bronz Kirman Çengelinin 2863 sayılı Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olduğu rapor edilmiştir.
Suça konu eserlerin sanığa ait olduğu, yapılan aramada sanığın evinde ele geçirildiği,
alınan rapora göre 2863 sayılı Yasa kapsamında olduğu, böylece sanığın kültür ve tabiat
varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği sabit görülmüş, 2863 sayılı
Kanunun 67/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ERTAÇ GİRAY hakkında 6136 sayılı kanuna muhalefet suçundan beraatine
karar verilmesi gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

1- Sanık ERTAÇ GİRAY'ın üzerine atılı ve iddiaya konu terör örgütünün


varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık ERTAÇ GİRAY'ın bizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı
yasa gereği memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 20/10/2008 tarihinde hukuka uygun
arama - elkoyma işlemi sonucu HÜSEYİN KESKİN'den ele geçirilen tabanca ve fişeklerin
sanık Ertaç tarafından Hüseyin KESKİN'e verildiği sabit olmakla sanığın 6136 sayılı
yasaya aykırı silah bulundurmak suçundan cezalandırılmasına,
3- Sanık ERTAÇ GİRAY'ın 2863 sayılı yasaya göre elinde bulundurduğu ve
aramada ele geçirilen tarihi eserleri usulüne uygun olarak bildirmediği anlaşıldığndan, sanık
ERTAÇ GİRAY'ın eylemne 2863 sayılı yasaya muhalafete suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

57- ERTUĞRUL ORTA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden
olan sanık Doğu Perinçek ve diğer bir kısım sanıklar ile irtibatlı olarak Çorlu bölgesinde Emekli
Askeri Savcı sanık Bahadır Berk ve Emekli Binbaşı sanık Zafer Şen ile irtibatlı olarak
Ergenekon Terör Örgütü adına faaliyette bulunduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
2010/929 sayılı soruşturması kapsamında 21.12.2010 tarihinde ifadesi alınan Gizli Tanığın, sanık
Ertuğrul Orta’nın kendisini DTP’lilerin içine sokacaklarını, bu şekilde bilgi alacaklarını, bu
süreçte kimliğinin ortaya çıkmaması için internet üzerinde irtibata geçeceklerini, kriptolu olarak
haberleşeceklerini söylediğini ve kendisine “samur” adını verdikleri kripto sistemini öğrettiğini,
sanık Ertuğrul Orta’nın bu teklifini kabul ettiğini çünkü bunun bir teklif değil emir olduğunu,
242/658
B.Y.’nin tanıştırmış olduğu Mahmut ve Ferdi isimli DTP’li iki genç ile irtibata geçip bilgi
toplamaya başladığını, sanık Ertuğrul Orta’nın yaptıkları toplantılara katılan gençlere sürekli
olarak ülkede bir darbe yapılması gerektiğini anlattığını, Çorlu ADD’de gençlerle yapılan
konuşmalarda da bu hususun üzerinde durulduğunu, B.Y.’nin sanık Ertuğrul Orta tarafından
ADD’de bu amacı taşıyan gençlerin tespiti için görevlendirildiğini, bu faaliyet sırasında
kullanması için sanık Ertuğrul Orta tarafından kendisine Ayşe ve Ömer oğlu 1988 doğumlu
M.Ç.isimli şahıs adına düzenlenmiş bir nüfus cüzdanı verildiğini, bu nüfus cüzdanında kendi
fotoğrafının bulunduğunu beyan ettiği, Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri kapsamında, milli ve manevi değerlerin istismarı ve Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda kullanılması esasına göre kurulan Talat Paşa Komitesinde de aktif olarak
faaliyette bulunduğu, Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım sanıkları ile
örgütsel irtibat halinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Doğu
Perinçek’e bağlı olarak Çorlu bölgesinde örgüt adına faaliyette bulunduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları için kurulan Talat Paşa Komitesinin faaliyetlerine katıldığı, böylece
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2maddelerine göre
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ertuğrul Orta’nın 14.03.2008 tarihinde beri sanık Zafer Şen’i tanıdığı, Zafer Şen
ile Bahadır Berk’in 5. Kolordu komutanlığında birlikte görev yaptıkları, emekli olduktan sonra
önce sanık Zafer Şen’in daha sonra Bahadır Berk’in işçi partisi Çorlu teşkilatında görev aldıkları,
tanık Anıl Osman Çelik’in beyanlarının doğru olduğu sonucuna varılmış, sanığın aksi yöndeki
savunmalarına itibar edilmemiştir.
Talat Paşa komitesi ise, Ergenekon silahlı terör örgütünün kamu oyundaki olumsuz
imajını değiştirmek, Milli bir mesele sahiplenmek suretiyle müzahir kitle oluşturmak, bu kitleyi
örgütün amaçları doğrultusunda kullanarak buradan Milli bir hükümet çıkarmak maksadıyla
kurulmuş bir komitedir.
Talat Paşa Komitesinin, Ermeni soykırımı yalanına karşı Türkiye’yi savunmak amacıyla
kurulduğu iddia edilmişse de; Yukarda bahsedilen “Ergenekon” isimli örgütsel belgede
belirtildiği gibi, Ergenekon’un kamuoyundaki olumsuz imaj ve düşüncesini olumlu yönde
değiştirmek, bu milli meselede hassas olan geniş halk kitlelerini yanına almak ve kontrol altına
alarak Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda yönlendirmek ve Milli bir
hükümet kurmak amacıyla kurulduğu kanaatine varılmıştır.
Bu hususlar, sanık Ertuğrul Orta hakkında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğuna dair dosyada yer alan diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın Talat Paşa
Komitesi’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları doğrultusunda kurulduğunu bildiği ve
kendisinin de bu amaçlar doğrultusunda faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sanık Ertuğrul Orta’nın, 2006 yılından beri Çorlu İşçi Partisi ilçe başkanı olduğu, hem
de Ulusal kanal’ın ortaklarından olduğu, İşçi Partisi yöneticilerinin aynı zamanda Ulusal Kanal
ve Aydınlık Dergisi\Gazetesi yöneticileri olması Ulusal Kanal yayın politikasının ve program
içeriğinin İşçi Partisi yöneticileri tarafından belirlenmesi, İşçi Partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal
birlikteliğini ortaya koyan genelgeler, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi\ gazetesi yöneticilerinin
işçi Partisi yöneticileri ve parti genel başkanı Sanık Doğu Perinçek tarafından belirlenmesi, Doğu
Perinçek’in Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi\gazetesi yöneticilerine verdiği talimatlar ve diğer
deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ulusal Kanal’ın İşçi Partisi görsel yayın organı
olarak, Aydınlık Dergisi\gazetesi de İşçi Partisinin basılı yayın organı olarak faaliyet gösterdiği
kanaatine varılmıştır.
Sanık Ertuğrul Orta’nın İşçi Partisi Çorlu ilçe başkanı , A DD’nin Ç orlu teşkilatının
eski 2. Başkanı olduğu ve Milli bir meseleyi sahiplenerek müzahir kitle oluşturmak ve kontrol
altında tutmak , bu kitleyi Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda
243/658
yönlendirerek Milli hükümet kurmak ,örgütün kamuoyunda ki olumsuz imajını değiştirmek ,
Milli kuvvetleri birleştirmek ve harekete geçirmek için kurulan Talat paşa komitesinde adının
geçtiği , ADD deki gençlere ülkenin darbeyle kurtarılabileceği konusunda söylemlerde
bulunduğu,talimatı ve görevlendirmesi üzerine Gizli tanığın Çorlu nun siyası yapısı hangi
suçların işlendiği, hangi sol örgütlerin nerelerde yoğunlaştığı faaliyet yürüttükleri alanlar , hücre
evlerinin yerleri gibi konularda sanık Ertuğrul Orta’ya bilgiler verdiği konusunda talimat
verdiği , yine sanık Ertuğrul Orta’nın talimatı üzerine Gizli tanığın, B.Y nin tanıştırdığı Mahmut
ve Ferdi isimli DTP li iki genç ile irtibata geçip bilgi toplamaya başladığı, Gizli tanığın dağ
kadrolarına katılmak istediğini belirtmesi üzerine DTB Çorlu ilçe başkanının üzerindeki
baskıdan dolayı dağ kadrosuna gönderemeyeceği Gizli tanığa söylediği, Gizli tanığın partideki
gençlerle birlikte Çorlu da Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları sağlık mahallesinde propaganda
faaliyetlerinde bulunduğu, Özgür halk gibi yayınların propağandasını yaptığı Nevruz gibi
organizasyonları düzenledikleri Molotof kokleylin hazırlanması kullanılacağı yerlerin
belirlenmesi kaçış noktalarının belirlenmesi faaliyetlerinde bulunduğu 2008 yılında sağlık
mahallesinde polis ile çatışmaya girildi ancak Molotof kokteylin kullanılmadığı, bu faaliyetler
kapsamında elde ettiği bilgileri belirlenen kripto sistemi ile internet ortamında Gizli tanığın ,
Sanık Ertuğrul Orta’ya aktardığı , Gizli tanığın , sanık Ertuğrul Ortanın kendisine anlattığı kadarı
ile elde ettiği bu bilgileri sanık Ertuğrul Orta’nın Tekirdağ Çorlu daki 5. Kolordu komutanlığına
ilettiğini bildiği gerek Kahramanmaraş’ta Alevilerle ilgili yaptıkları çalışmalarda gerekse Çorlu
da DTB ile ilgili yaptıkları çalışmalar ve sonrasında DHKP/C ile ilgili yaptıkları çalışmalarda
kendilerine sürekli 2011 yılında ülkede darbe yapılacağının, mevcut sivil iktidarın ve
Türkiye’deki yapının bu şekilde düzelebileceğinin, yapılan çalışmaların buna yönelik olduğunu,
Alevi-Sünni, Kürt-Türk çatışması yaratılarak aşamalarla darbe ortamının hazırlanmasının
amaçlandığını, gerek Ertuğrul Orta gerekse Oğuz yüzbaşı tarafından kendisine verilen
brifinglerde anlatıldığı, plana göre bu çatışma sonrası gerçekleştirilecek askeri darbe sırasında
kendisi ile aynı durumda bulunan yüzlerce kişinin temin edilen pasaportlar ile yurt dışına
çıkacaklarının yurt dışına çıkışlarının da planlandığının, bu planlamaya göre yurt dışı çıkışlarının
2010 yılı Aralık ayı olarak belirlendiğinin, darbe sonrasında Türkiye’ye geri dönerek yeniden
görevlendirileceklerinin ve oluşan ortam nedeni ile çok rahat bir yaşam süreceklerinin gizli
tanığa ve bir kısım kişilere taahhüt edildiği, Gizli tanığın, devlet için çalıştığını düşündüğünden
bu şekilde çalışmalarda bulunduğu, ancak şu anda yürütülen soruşturmalar nedeni ile bu
düşüncelerinin zayıfladığını darbe düşüncelerinin zayıfladığını, darbe düşüncesinin uygulama
isteğinin kalktığını yada ertelendiğini düşündüğü, sanık Ertuğrul Orta’nın darbe beklentisi
içerisinde olduğu, sanığın eylemlerinde süreklilik, çeşitlilik, yoğunluk bulunduğu göz önünde
tutularak sanığın örgüt üyeliği suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına
karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıklar Ertuğrul Orta ve Zafer Şen hakkında gerekçede belirtilen tanık Anıl
Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması, gerekçeli kararın
dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin dosya arasına
alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ertuğrul ORTA'nın siyasi ve sosyal ilişki gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
244/658
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işleminin
hukuka aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

58- EVRİM BAYKARA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün ele geçen “
LOBİ ” isimli örgütsel dökümanın, “3). Politika” başlıklı bölümünde ve “Yöntem” başlığı altında
belitilen yöntemleri çerçevesinde, Sanık Evrim Baykara’nın merkezi İzmir’de bulunan
“Bizkaçkişiyiz” isimli derneğin kurucu üyesi ve genel sekreteri olduğu, bir dönem CHP Gençlik
Kolları Genel Başkan Yardımcısı olduğu, iletişim tespit tutanaklarından anlaşılacağı üzere
Bizkaçkişiyiz platformunun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, CHP içerisinde aktif görevli olduğu, partinin üst
yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki içerisinde bulunduğu, partinin kurultay çalışmaları
sırasında parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ı doğrudan
bilgilendirdiği, parti çalışmaları, önemli görevlerle ilgili adaylıklar, oylamalar konusunda,
delegelerin yönlendirilmesi konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün hedefine ulaşmak için kullandığı
yöntemlerden birisinin de siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede, kendileri gibi
düşünmeyen ve hareket etmeyen siyasilere suikast ve dez-enformasyon yöntemlerini uygulamayı
kararlaştırdıkları, Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın, farklı siyasi partilere yönelik olarak dez-
enformasyon faaliyetleri yaptığı, hatta CHP yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, iddianamede
ayrıntısı bulunan iletişim tespit tutanaklarından Sanık Evrim Baykara’nın Ahmet Tuncay
Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi
olabilmek amacıyla CHP yönetimine etki etmeye çalıştıkları, yöneticisi olduğu sivil toplum
kuruluşuna mensup insanları kendi amaçları doğrultusunda bir kısım eylemlere yönlendirme
gayreti içerisinde bulundukları, Bu şekilde Sanık Evrim BAYKARA’nın, Ahmet Tuncay Özkan,
Adnan Bulut, Murat Ağırel ile bağlantılı olarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu,
İddia edilerek; TCK 314/2 maddesi gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Evrim Baykara’nın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgüt
hiyerarşisine dahil olarak Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, örgütün amaçları doğrultusunda kurulan İzmir “Bizkaçkişiyiz” Derneğinin kurucu
üyesi ve genel sekreteri olarak faaliyetlerini yürüttüğü, sivil toplum kuruluşlarının
yönlendirilmesi, yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden Bizkaçkişiyiz Platformun
kurucusu ve lideri olan Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan irtibatlı olduğu ve bütün sivil
toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve talimatları doğrultusunda
gerçekleştirdiği sabit görülmüştür.
“Ergenekon” ve “Lobi” isimli örgüt belgelerinde “Yöntem” başlığı altında belirtildiği
üzere Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hedefine ulaşmak için kullandığı yöntemlerden
birisinin siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede, kendileri gibi düşünmeyen ve
hareket etmeyen dez-enformasyon yöntemlerini uygulamayı kararlaştırdıkları, bu kapsamda
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın da farklı siyasi partilere yönelik olarak dez-enformasyon
faaliyetleri yaptığı, hatta CHP yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, sivil toplum kuruluşlarını
amaçları doğrultusunda yönlendirdiği, tape içerikleri, beyanlar ve bu delillerle uyumlu doküman
245/658
içeriklerinden açıkça anlaşılmaktadır. Sanık Evrim Baykara’nın da sanık Ahmet Tuncay
Özkan’ın tüm bu faaliyetleri sırasında onun emir ve talimatlar doğrultusunda ona yardımcı
olduğu, yukarıda detayı verilen tape içeriklerinden açıkça anlaşıldığı, beyan ve dökümanların da
bu faaliyetleri doğruladığı görülmüştür. Tape içerikleri dikkate alındığında sanığın örgüt
hiyerarşisine dahil olduğu ve Sanık Ahmet Tuncay Özkan’dan emir ve talimataldığı açıkça
anlaşılmaktadır. Sanığın TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Evrim Baykara'ya ilişkin, haklarında iletişimin tespiti kararı verilen
şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayan sanık Evrim BAYKARA hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca
Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması
gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha
edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık EVRİM BAYKARA'nın
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Evrim BAYKARA'nın siyasi ve sosyal ilişki gereği dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, teknik takip ile elde edilen delilin hukuka aykırı olduğu,iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

59- FAHRİ KEPEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fahri Kepek’in Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını
gerçekleştirmek için oluşturulan illegal yapılanma içinde yer aldığı, oluşturulan bu yapılanma
içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim
Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı
çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde,
sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve Alevi toplumunun önde gelen
temsilcilerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanığın da Mesrop Mutafyan’a karşı
hazırlanan tedhiş planında Talat kod ismiyle birlikte görevlendirildiği, sanık Fahri Kepek’in bu
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
246/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fahri Kepek’in, dosyamızın diğer sanıklarından İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz
ile örgütsel irtibatının bulunduğu, iletişim tespit tutanaklarından, sanığın kendisine ait ve sanık
Fatma Cengiz’e ait ifadelerden, 30.10.2008 tarihli 10176 nolu, 31.10.2008 tarihli 9266 nolu,
02.12.2008 tarihli 9691 nolu tapelerdeki, sanık İbrahim Şahin ile yaptığı görüşmelerde kendisini
Talat Ertan olarak tanıtarak, gerçek kimliğini gizlemek suretiyle, Ergenekon terör örgütünün
temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, ayrıca örgütsel irtibatlarında “Talat”
kod adını kullandığının anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’in evinde bulunan, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda gerçekleştirilmesi planlanan tedhiş planları
içerisindeki, “Tedhiş Planı Mutafyan” isimli Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın öldürülmesine
yönelik olarak hazırlanmış eylem planı içerisinde “eeee, ffff, gggg’yi Talat Komutan (kod) Fahri
Kepek’in görevlendirecek” şeklinde yazılmak suretiyle yer aldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup, sanıklar İbrahim Şahin ve Fatma
Cengiz’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgüt içerisinde kod ismi aldığı, bu nedenlerle
Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık FAHRİ KEPEK'in dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

60- FAHRİ SÜSLÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fahri Süslü’nün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim ŞAHİN’in talimatları doğrultusunda oluşturulan S-1 isimli
yapılanmanın içine sanık Servet Kaynak’ın çabaları sonucu dahil olduğu, sanığın Ergenekon
silahlı terör örgütü bünyesinde meydana getirilen bu oluşuma katılmak için doğum tarihi, yeri,
kan grubu, T.C kimlik numarası gibi şahsi bilgilerini, sanık Servet Kaynak’a mesajla ilettiği,
sonrasında bizzat sanık İbrahim Şahin ile telefonda konuşarak bu bilgilerin doğruluğunu teyid
ettiği, bu bilgilerin tamamının sanık İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı,
sanığın bu şekilde S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu,
oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve
Alevi toplumunun önde gelen temsilcilerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanık
Fahri Süslü’nün bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu ve evinde izinsiz
olarak bulundurduğu mermiler nedeniyle 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunu da işlediği
anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/4, Ek 5 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


247/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fahri Süslü’nün, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak
suçundan yargılanıp ceza alan diğer sanıklardan, Servet Kaynak, Ayhan Atabek, Mehmet
Dalagan ve İbrahim Şahin ile örgütsel irtibatının bulunduğu, iletişim tespit tutanakları
içeriklerinden, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan,
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık İbrahim Şahin’in
kurduğu bu ekip içerisinde, kendi istek ve iradesiyle yer aldığı, kendisine ait mesleki ve kimlik
bilgilerini sanık Servet Kaynak vasıtasıyla sanık İbrahim Şahin’e ilettiği, 15.12.2008 tarihli 9979
nolu tape içeriğine göre, sanık İbrahim Şahin’i bizzat kendisi arayıp “Polis Memuru Fahri Süslü,
emirlerinizi bekliyorum sayın başkanım” diyerek T.C. kimlik numarasını sanık İbrahim Şahin’e
verdiği, sanığın isminin ve kimlik bilgilerinin diğer sanıkların isim ve kimlik bilgileri ile birlikte,
sanık İbrahim Şahin’in Ankara’daki evinde yapılan aramada bulunan S-1 isimli belge içerisinde
yer aldığı, bu şekilde sanık Fahri Süslü’nün sanık İbrahim Şahin tarafından kurulan S-1 isimli
illegal yapılanma içerisine kendi istek ve iradesiyle girdiği, Ergenekon Silahlı terör örgütü
içerisinde, sanıklar İbrahim Şahin ve Servet Kaynak’a bağlı ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil
olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon silahlı terör örgütünün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak
üzere, evinde çok sayıda mermi bulundurduğu, sanık Fahri Süslü’nün bu şekilde Ergenekon
silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye
olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
Sanık Fahri Süslü’nün evinde ve iş yerinde yapılan 22.01.2009 tarihli arama sonucunda
ele geçirilen mermiler üzerinde, İstanbul Kiriminal Polis Laboratuarlarınca yapılan inceleme
üzerine düzenlenmiş 24.01.2009 tarihli ekspertiz raporuna göre, 1 adet 14.5X114 mm çapındaki
fişek ile 2 adet 12.7X99 mm çapındaki fişeğin 6136 Sayılı Kanunun EK-5. maddesinde belirtilen
fişeklerden olduğu, 6 adet 30-06 Springfield tipinde 7.62X63 mm çapındaki fişek, 24 adet
7.62X54Rmm çapındaki fişek, 9 adet 5.56X45 mm çapındaki fişek, 7 adet 7.62X39 mm
çapındaki fişek, 5 adet 7.62X51 mm ç apındaki fişek, 2 adet 9 mm çaplı kısa Browning tipi fişek,
2 adet 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek, 28 adet 7.65 mm çapındaki fişek, 1 adet 45 kalibre Auto
tipi fişek ile 1 adet 7.65 mm çaplı Parabellum tipi fişeğin yapılan incelemesinde, kapsülünün
sağlam (darbesiz) olduğu, görünümü itibarıyla istimal vasfını koruduğu, bu itabarla 6136 Sayılı
Kanuna göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu belirtilmiş, sanığın bu şekilde çok sayıda
mermiyi ruhsatsız olarak bulundurmak suretiyle, üzerine atılı 6136 sayılı Kanuna muhalefet
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, 6136 sayılı kanun 13/4, Ek:5 maddeleri uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Fahri SÜSLÜ'nün ev veya
iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık FAHRİ SÜSLÜ'nün dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç
delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
248/658
olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
Sanık FAHRİ SÜSLÜ'den ele geçirilen, bizatihi bulundurulması suç teşkil eden ve 6136
sayılı yasa gereği memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen fişeklerin hukuka aykırı arama sonucu
ele geçirildiği, bu haliyle atılı suça ilişkin sanığın delil yetersizliğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

61- FATİH HİLMİOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanığın, Ergenekon silahlı terör örgütünün planladığı askeri müdahaleye
zemin oluşturma kapsamında, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde dönemin Jandarma
Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR’un başkanlığında yapılan ve bir kısmı örgüt üyeleri
olan dönemin üniversite rektörleri Mustafa Abbas Yurtkuran, Ferit BERNAY ve Kemal
ALEMDAROĞLU ile birlikte 19 Eylül 2003 tarihindeki gizli toplantıya katıldığı, dönemin
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün bu durumdan haberdar olmamasından toplantının
TSK’nın bilgisi dışında gizli olarak düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğu, bu toplantıda
özellikle mevcut hükümetin icraatlarının ve irtica ile ilgili konuların görüşüldüğü, toplantıya
katılan bazı rektörlerin “Kubilay olmaya hazır olduklarını” söylediği, burada alınan tüm
kararların ve bu kapsamda rektörlerin beklentilerinin gizli bir toplantı tutanağına bağlandığı ve
bu tutanakların daha sonra Mehmet Şener ERUYGUR’un adresinde yapılan aramalarda ele
geçirildiği,
19 Eylül 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığında yapılan gizli toplantıda alınan
karar uyarınca, askeri müdahaleye zemin oluşturmak ve üniversitelerin sokağa dökülmesini
sağlamak amacıyla, 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu göreve” pankartlarının asıldığı
“Cumhuriyet’e Saygı Mitingi”ne katıldığı,
CÇG tarafından planlanan darbe çalışmaları kapsamında, İnönü Üniversitesi’nde yaptığı
faaliyetler ve karşılaştığı sorunlar ile ilgili düzenli bilgiler verdiği ve bunların CÇG’nin haftalık
ve aylık raporlarına yansıdığı,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun dönem raporlarının, sanık Mustafa Balbay’dan ele
geçirilen günlüklerde yer alan bilgilerle örtüştüğü, Sanığın da güvenilir rektörler arasında
sayıldığı ve darbe çalışmalarının Sanığın da içinde yer aldığı 6 rektöre anlatıldığı ve uygulanan
planlar çerçevesinde kendisine verilen görevleri yerine getirdiği,
Sanığın askeri müdahaleye zemin hazırlamak çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan
SELÇUK’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Kent Otel’de yapılan toplantıya iştirak
ettiği ve burada bir an önce askeri müdahalenin gerçekleştirilmesi, örgütlenmelerin uzun bir yol
olduğunun belirtilerek harekete geçilmesi yönündeki görüş ve kanaatini açıkladığı, bu
sözlerinden de darbe çalışmalarının bizzat aktif olarak içerisinde olduğu, Tanık Kaşif Nevzat
TARHAN’ın beyanına göre sanığın, Emekli Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR
görevdeyken kendisi ile birebir görüşmeler yaptığı, üniversitedeki öğretim üyelerini fişlediği ve
Malatya’ya geldiğinde Şener ERUYGUR’a üniversiteyi gezdirdiği,
Aramalarda ele geçirilen dijital belgelerde yer alan randevu defterinin 2003 Eylül ve
2004 Ocak aylarına ait kısımlarında 2 kez Sanık ile makamında görüşme yaptığı görülmüş,
Sanıkdan ele geçirilen 476 nolu CD’de sanığın rektörlüğünü yaptığı İnönü Üniversitesinde
okuyan öğrenciler hakkında araştırma yaparak, bu kişileri süleymancı, nurcu, tarikatçı, esp ’li,
pkk’lı şeklinde, dini inançlarına ve siyasi düşüncelerine göre kişisel verilerini hukuka aykırı
olarak kaydettiği ve buna ilişkin belgeleri örgütün arşivine konulmak üzere örgütün ilgili
birimlerine aktardığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme
249/658
çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, bu çerçevede Sanığın da diğer
örgüt üyeleri Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay ile derneğin
yönetimine girdiği, bu faaliyetlerini tamamen örgütün talimatları ile gerçekleştirdiği,
Yine, örgütün üniversite yönetimlerini ele geçirme stratejilerine uygun olarak, Sanığın
örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz, Rıza Ferit Bernay, Kemal Alemdaroğlu ve Mustafa Abbas
Yurkuran ile irtibatlı olarak, rektörlük seçimlerine müdahale ettikleri ve örgütün kullanabileceği
kişlerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer rektör adayları hakkında asılsız iddialarla bu
kişileri karalamaya çalıştıkları,
Sanığın, Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay, Kemal
Alemdaroğlu, Tuncer Kılınç, Mustafa Balbay ile örgütsel irtibatının bulunduğu, Ayrıca, Sanığın
terör örgütünün talimatı ile o dönemde iktidarda bulunan siyasal partinin %95 oy ile dahi iktidara
gelemeyeceğini, iktidara geldiği takdirde onurluca inmeleri gerektiğini, aksi takdirde onursuzca
iktidardan indirileceklerini kamuoyuna duyurarak, bu siyasi partinin askeri müdahale ile iktidara
gelmesinin engelleneceği intibaı uyandırmaya, böylece ülkede “kaos ortamı” oluşturmaya
çalıştığı,
Sanığın örgüt yöneticisi Mehmet HABERAL’ın talimatıyla rektörlüğünü yaptığı
üniversitede kadrolaşmaya gittiği,
Sanığın yukarıda belirtilen örgütün faaliyeti çerçevesindeki tüm eylemlerinin örgüt
üyeliği kapsamında olduğu, rektörlüğünü yaptığı üniversitede çalışan öğretim görevlileri ile
öğrencileri siyasi düşünceleri ve dini inanışlarına göre kişisel verilerini hukuka aykırı olarak
kaydettiği ve ayrıca “Yürütme organını ve TBMM’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçuna iştirak ettiği, İddia edilerek;
TCK 314/2, 311/1, 312/1, 135/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
25 Ekim 2003 tarihinde, Ergenekon Terör Örgütü mensuplarından olan Başkent
Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı sanık Kemal Gürüz, İstanbul
Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Uludağ Üniversitesi Rektörü sanık
Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza Ferit Bernay ve İnönü
Üniversitesi Rektörü sanık Fatih Hilmioğlu’nun mitinge bizzat katıldıkları ve hatta bir kısım
rektörlerin Rektörlük görevinin sağladığı imkânları kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik
personel ile birlikte Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne katıldıkları, sanık Fatih Hilmioğlu’nun ise
İnönü Üniversitesinden otobüsler kaldırarak öğrenci ve akademik personeli CÇG faaliyeti
kapsamında yapılan bu mitinge taşıdığı, bu yürüyüşte İstanbul Üniversitesinin bir kısım
öğrencilerinin “Ordu Göreve” pankartları açtığı anlaşılmıştır.
Sanık Fatih Hilmioğlu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, Örgütün 2003-
2004 yıllarında CÇG kapsamında yapmayı planladığı darbe çalışmalarına iştirak ettiği, bu
kapsamda CÇG’nin başında bulunan Şener Eruygur ve yukarıda adı geçen rektörler ile 19 Eylül
2003 tarihinde yapılan toplantıya katıldığı, toplantıda darbe çalışması içerisinde yer almayı kabul
ettiği, hatta yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı ve istekli olduğu, 19 Eylül 2003
tarihinde yapılan bu gizli toplantıda 25 Ekim 2003 tarihinde “Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” adı
altında bir miting düzenlenmesinin kararlaştırıldığı, 25 Ekim 2003 tarihinde, Ergenekon Terör
Örgütü mensuplarından olan Başkent Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı
sanık Kemal Gürüz, İstanbul Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Uludağ
Üniversitesi Rektörü sanık Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza
Ferit Bernay ile birlikte mitinge katıldıkları ve hatta bir kısım rektörlerin Rektörlük görevinin
sağladığı imkânları kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik personel ile birlikte
250/658
Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne katıldıkları, sanık Fatih Hilmioğlu’nun ise İnönü
Üniversitesinden otobüsler kaldırarak öğrenci ve akademik personeli CÇG faaliyeti kapsamında
yapılan bu mitinge taşıdığı, bu yürüyüşte İstanbul Üniversitesinin bir kısım öğrencileri tarafından
“Ordu Göreve” pankartları açıldığı,
“Planlı bir CÇG faaliyeti” olan ve CÇG ile sivil toplum örgütleri arasında
koordinasyonu sağlama ve bunları tek merkezde toplayarak kitlesel eylemlerde etkin bir güç
olarak kullanma amacı ile A.Ü. DTCF’de yapılan Ulusal Birlik Kongresi katıldığı,
Yine Planlı bir CÇG faaliyeti olan ve darbenin en önemli kilometre taşlarından bir
olarak kabul edilen ve hatta sanık Mustafa Balbay’ın tabiri ile “Amasya tamimi gibi” olarak
nitelendirilen ve ATO tesislerinde 3 Mart 2004 tarihinde düzenlenen “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i
Tedrisat kanununun 80. Yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panele Sanık Fatih Hilmioğlu’nun
da katıldığı, bu toplantı sanık Şener Eruygur’un tabiri ile darbenin gerçekleştirilmesinin ilk
adımını oluşturduğu, darbenin bizzat yapılması aşamasına başlandığı, Rektörü olduğu İnönü
Üniversitede Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kadrolaştığı, evinde yapılan
aramada gerek basılı şekilde gerekse dijital şekilde İnönü üniversitesi öğrencilerine ait fişleme
belgesi ve istihbari bilgi mahiyetinde belgelerin ele geçirildiği, bu tür fişleme ve istihbari
bilgilerin pek çok örgüt üyesinde de ele geçtiği dikkate alındığında örgütün yapmaya düşündüğü
darbe planı kapsamında yapılmış örgütsel çalışmalar olduğunun anlaşıldığı, Örgütsel
faaliyetlerini CÇG dağıldıktan sonra da gözaltına alınıncaya kadar sürdürdüğü, bu kapsamda,
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Mehmet Şener Eruygur ile irtibatlı
olarak örgütün Sivil Toplum Kuruluşlarını örgütleme ve aralarında koordinasyonu sağlama
hedefi doğrultusunda örgütsel faaliyetlerini devam ettirdiği, yine Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek ile iltisaklı oluşumlarda adının geçtiği, bu kapsamda sanık
Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisindeki aramalarda ele geçen, Ulusal Birlik
Hareketinin yürütme organı olan Ulusal Birlik Konseyi, Milli Güç Birliğine Çağrılacak kişiler,
Öncüleri Partileştirme Hareketi belgelerinde sanık Fatih Hilmioğlu’nun adının yazılı olduğu,
Kent Otel toplantılarına katıldığı sabit görülmüştür.
Gerek CÇG kapsamında yapılan darbe çalışmalarında gerekse daha sonraki örgütsel
faaliyetlerde yer aldığı ancak eylemlerinin yoğunlaştığı ve “elverişli eylemin” gerçekleştiği
dönemin 2003-2004 yılları arasında olduğu, bu nedenle lehe yasa değerlendirilmesi yapılmasının
gerektiği anlaşılmıştır.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olduğu zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu nedenle sanığın yukarıda sayılan elverişli eylemin yapıldığı tarih
1 Haziran 2005 yılından öncedir. Yukarıda anlatılan devre raporlarından sayıldığı üzere, 2003-
2004 yılları arasında uygulamaya konulan Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları
çerçevesinde pek çok eylemin hayata geçirildiği, yani suçun icrasına başlandığı, ancak gerek iç,
gerekse dış koşullar nedeni ile sonuçlandırılamadığı anlaşılmıştır. Bir başka deyişle suçun
icrasına başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. İcra
hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suçun eksik teşebbüs aşamasında kaldığı kabul
edilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1 ve TCK 314/2 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
251/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık FATİH HİLMİOĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Fatih HİLMİOĞLU'nun akademik ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama -
elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

62- FATİH KOCA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekât amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Fatih Koca’nın sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu,İddia edilerek; TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fatih Koca’nın, psikolojik harekat amacıyla yayın yapan internet siteleri ile fiili
irtibatı bulunan sanık Hasan Ataman Yıldırım ile irtibatlı olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon
Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında diğer
sanıklar Recai Alkan, Altunay Şahin ve Cem Şimşek ile birlikte görevlendirildikleri, adı geçen
252/658
sanıklarla birlikte örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde etkisini artırması ve
yayılması yönünde psikolojik harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu
faaliyetleri sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, bu suretle sanığın,
örgütün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğu anlaşıldığından, Ergenekon Silahlı Terör örgütü
üyesi olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın
eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında
ayrıca TCK 312 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
1- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarından beraatlerine karar verildiği, Tarık Ayabakan, Burak Düzalan,
Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte“Görevlendirme
ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman
Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile
örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıklar beraat
etmişlerdir.

D. Kanaat
Sanık Fatih KOCA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine
atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

63- FATMA CENGİZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009, Tarihli 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fatma Cengiz’in Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını
253/658
gerçekleştirmek için oluşturulan illegal yapılanma içinde yer aldığı, oluşturulan bu yapılanma
içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık Fatma
Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızla ilgili
bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, Fatma Cengiz ile
İbrahim Şahin arasında yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen mesajlar, elde edilen krokilerden
hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle
birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve Alevi
toplumunun önderlerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti gibi
altyapı çalışmaları yaptıkları, Asena kod Fatma Cengiz’in İbrahim Şahin’e bağlı olarak görev
aldığı, İbrahim Şahin’den elde edilen Mutafyan’a yönelik suikast ve tedhiş planında eylem
hücresi içerisinde isminin yer aldığı, sanık Fatma Cengiz’in bu şekilde Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık FATMA CENGİZ'in evinde yapılan aramada ele geçirilen CD’ler içerisinde
bulunan ve 14 ile numaralandırılmış Maxell marka CD’nin incelenmesi sonucu düzenlenen
09.01.2009 tarihli rapora göre, CD’de bulunan Agos aboneleri 2006, Ermeni Dostları isimli
klasörler içerisinde bulunan dosyalarda çok sayıda kişi hakkında kişisel bilgilerin bulunduğu,
ayrıca bazı kişilerin karşılarına araştırılacak, Ermeni, Soykırımcı, Annesi Ermeni gibi fişleme
mahiyetinde kişileri etnik kökenine göre ayrıştıracak tarzda kişisel verilerin kaydedildiği, sanığın
bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına istihbari çalışma yaptığı anlaşılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üye ve yöneticileri ile örgütsel irtibat halinde olduğu,
örgüt adına istihbari çalışmalar yaptığı, örgüte adam kazandırma faaliyetinde bulunduğu,
“Asena” kod adını aldığı, gizlilik prensibine uyduğu, örgüt adına yoğun faaliyetlerde bulunduğu
anlaşıldığından, sanık Fatma Cengiz’in bu şekilde eylemlerinin çeşitliliği ve sürekliliği de
dikkate alınarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,
TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Fatma Cengiz’in Kayseri ilinde bulunan evinde yapılan arama sonucunda elde
edilen Maxell marka ZAA711131705RA13 seri numaralı CD üzerinde yapılan inceleme
sonucunda düzenlenen 09.01.2009 tarihli rapora göre, CD içerisinde bulunan “Agos Aboneleri
2006” isimli klasör içindeki “2006 Adalar Abone listesi.xlsx” isimli dosyada, Kınalı, Büyük,
Burgaz ve Heybeli isimli belgelerde çok sayıda kişinin isim ve adreslerinin bulunduğu, “Ermeni
Dostları” isimli klasör içindeki “Genel Liste (Agos-Papaz-Öğretmen-Soykırımcı- AKP).docx”
isimli belgede kamuoyunda tanınmış pek çok kişinin isimlerinin yanında, “araştırılacak, Ermeni,
Kanada doğum, Agos Yazı İşleri Müdürü, Sıkıntılı, Siirt Belbaş, Annesi Ermeni, Sarıyer’deki
kilisede faaliyetleri var, Taraf yazarı, Ermeni Soykırımı var diyor, Gizli Ermeni, Soykırımcı” gibi
ibarelerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanığın belirtilen belgelerden de anlaşılacağı üzere, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
mensubu pek çok sanık gibi, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere, istihbarı nitelikte ve fişleme mahiyetinde pek çok kişiye ait kişisel veri
kaydettiği, kişileri ırki kökenleri, siyasi düşünceleri ve felsefi inançlarına göre, hukuka aykırı
olarak kaydettiği, bu şekilde kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Fatma Cengiz’in suça konu belgeleri kendisinin hazırladığı, fişleme mahiyetli
kişiselverileri kendisinin kaydettiği yönünde delil bulunmaması nedeniyle, sanığın TCK 135.
maddesi yerine TCK 136. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele
geçirilmesi suçundan ceza verilmesi gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
254/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Fatma Cengiz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamış olmasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetine
karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık FATMA CENGİZ'e ilişkin olmak üzere, Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri
sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda "verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele
geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep
edilmemiştir.
Sanık FATMA CENGİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

64- FATMA SİBEL ( YÜKSEK ) GÜRCİHAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih, 2009/511soruşturma-2009/268
esas sayılı iddianamesinde özetle; Fatma Sibel Yüksek’in hakkında kamu davası açılan sanık
Halil Behiç Gürcihan’ı uzun süredir tanıdığı, 2007 yılından bu yana nişanlı olduklarının
şüphelinin kendi beyanı ile anlaşıldığı, Fatma Sibel Yüksek’in Halil Behiç Gürcihan’a ait
www.acikistihbarat.com isimli internet sitesinde yine hakkında kamu davası açılan Oktay
Yıldırım, Habip Ümit Sayın, Zekeriya Öztürk ve şüpheli Adil Serdar Saçan ile birlikte yazılar
yazdığı anlaşılmaktadır.Yine hakkında kamu davası açılan sanıklardan Kemal Kerinçsiz’in
Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan savunmasında şüpheli Fatma Sibel Yüksek’in Ufuk Ötesi
dergisinin sahibi olduğunu, Halil Behiç Gürcihan’ın bürosuna gelen kişilerden olduğunu beyan
ettiği görülmektedir. Sanığın 31.03.2008 tarihinde X Bayan şahıs ile yapmış olduğu görüşmede
sarf ettiği sözlerden şiddet ve terör yöntemlerini benimsediğinin anlaşıldığı, Sanığın yukarıda
ayrıntısı yazılan 30.01.2008 tarihli telefon görüşmesinden anlaşılacağı üzere kendisinin de yazarı
olduğu www.acikistihbarat.com isimli internet sitesi hakkında medyada yer alan bir haberi
değiştirtmeye, yayından kaldırmaya çalıştığı saptanmıştır. www.acikistihbarat.com isimli internet
255/658
sitesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülmekte olan kamu davasına ilişkin olarak
yazdığı 07.11.2008 tarihli “Ergenekon savcılarının bittiği gün” başlıklı yazı ile ağır eleştiri
sınırlarını aşar ölçüde, basın özgürlüğü ile açıklanması mümkün olmayan ifadeler ile kamu
davasının ve devam eden soruşturma aleyhine propaganda yaptığı, nişanlısı olduğunu beyan
ettiği sanık Halil Behiç Gürcihan ile bağlantılı olarak Ergenekon Terör Örgütünün propaganda
biriminde görevli olduğu, terör örgütü üyesi olduğu anlaşılmakla, Fatma Sibel Yüksek’in
eylemlerine uyan TCK’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fatma Sibel Yüksek (Gürcihan)’in Ergenekon Terör Örgütünün basın yayın
alanındaki legal yapılanmalarından birisi olan, Oktay Yıldırım, Habip Ümit Sayın, Adil Serdar
Saçan, Mehmet Zekeriya Öztürk gibi bazı sanıkların da yazılarının yayınlandığı sanık Halil
Behiç Gürcihan’ın yönetimindeki acıkistihbarat.com isimli internet sitesinde yazarlık yaptığı,
burada Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, süreklilik arz edecek şekilde
Ergenekon soruşturması ve soruşturma makamları aleyhine kara propaganda mahiyetinde
yazılarının yayınlandığı bu şekilde örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmış, TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Fatma Sibel GÜRCİHAN'in iş ve aile hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının ve yazdığı köşe yazısı ile bir telefon görüşmesindeki sözlerinin suç delili
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

65- FERDA PAKSÜT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ferda PAKSÜT’ün Akşam Gazetesi Ankara haber müdürü Ersin
BAL ile bağlantı kurarak, özellikle bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin şahsı, aileleri ve yaşam
tarzları hakkında gerçek dışı bilgileri aktarıp, bu hususlarda yazılı ve görsel medyada haber
yapılmasını sağlamak için adı geçene baskı yaptığı, Sanık Turhan Çömez ile irtibatlı olduğu,
yargılama sürecini etkilemeye çalıştığı, Ergenekon Terör örgütü yöneticisi sanık İlhan
SELÇUK’un tapelerindeki; Kapatma davasının planlanmış bir yargı operasyonu olduğu,
ekonomik kriz ve birazda karışıklık meydana gelmesi halinde askerlerin müdahale hakkının
doğacağı, kapatılma halinde iktidar partisinin ben milli iradeyim diyerek kendini haklı
göstermeye çalışacağı ve çıkacak kargaşa ortamında da askerlerin hakemliğine başvurulacağı
yönündeki beyanlarından, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün kapatma davasını kaos ortamı
oluşturmak amacıyla kullandığı ve bu nedenle örgütün siyasi yapılanmasında yer alan sanık
Turan ÇÖMEZ’e bu görev verildiği, onun da sanık Ferda PAKSÜT ile irtibata geçtiği, Sanığın,
örgütün kaos ortamı meydana getirilmesi yönündeki amacını ve sanıklar Turan ÇÖMEZ ile
Ahmet Hurşit TOLON’un örgütsel konumlarını bilerek, Anayasa Mahkemesinin gündeminde
bulunan AKP’nin kapatılması davasındaki gizli bilgileri sanıklara verdiği, yine toplumda
kargaşaya neden olmak amacıyla gerçekte olmayan bilgileri basına sızdırdığı, böylece örgütün
amaçlarının gerçekleşmesine bilerek ve isteyerek yardım ettiği, İddia edilerek; TCK 314/3 ve
220/7 yollamasıyla 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

256/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ferda Paksüt'ün, Dosyamızdaki bir kısım tapelerden (özellikle Ergenekon silahlı
terör örgütü yöneticisi İlhan Selçuk’un tapelerinden) anlaşılacağı üzere, örgütün ülkede
ekonomik kriz çıkarmak ve kaos ortamı meydana getirmek amacıyla AK Partinin kapatılmasını
istediği, açılan kapatma davası üzerine kapatılmanın gerçekleşmesi ve hedeflenen hususların
temini için örgüt üyesi Turhan Çömez’in görevlendirildiği, Turhan Çömez’in örgüt yöneticisi
Ahmet Hurşit Tolon ile 03.04.2008 günü buluştuğu, daha sonra sanık Ferda Paksüt ile irtibata
geçtiği, Hurşit Tolon'dan aldığı bir kısım bilgileri sanığa aktardığı ve yapması gereken
faaliyetleri bildirdiği, Sanığın da bu bilgiler/yönlendirmeler doğrultusunda, AK Parti'nin
kapatılmasına ilişkin davanın Anayasa Mahkemesinde görüşülmesi sürecinde; kapatmama
yönünde karar vereceğini umduğu üyeler hakkında dezenformasyon niteliğinde haberler üretip
Akşam Gazetesi Ankara haber müdürü Ersin Bal ile irtibata geçerek bunların haber yapılmasını
temin etmeye çalıştığı, bu kapsamda; bir Anayasa Mahkemesi üyesinin oğlunun çalıştığı kurum
ile davalı parti arasında ilişki kurarak bunun haber yapılmasını istediği, bir başka konuşmasında
"Niye Belediyeden aldığı ihaleyi, oğlu ne iş yapıyor bunun niye araştırmıyorsunuz, niye oğlunun
ne iş yaptığı belli, belediyeden ihale alıyor, bunu niye araştırmıyorsunuz" diyerek hem sitem
ettiği hem de haber yaptırmaya çalıştığı, yine bir başka üyenin yakın markajda olduğunu, bir
başka üyenin “diğer tarafa kaydığı”nı söyleyip çeşitli haberler yaydığı, hatta oyunun kritik
öneme haiz olduğunu düşündüğü bir üyeye eşi vasıtasıyla “doğru dürüst hareket etmezsen bir
daha başkan olma şansını kaybedersin” dedirtip tehdit ettirdiği, böylece Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü'nün amaçları doğrultusunda Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmını etkilemeye
çalıştığı ve örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği sabit görülmüş, TCK 314/3 ve 220/7
maddeleri yollaması ile TCK 314/2 maddesi uyarıncacezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık Ferda Paksüt hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık FERDA PAKSÜT'ün aile ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

66- FERİD İLSEVER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; sanık Ferid İlsever’in hem İşçi Partisinde hem de Ulusal Kanal’da üst
düzey görevli olması, ERGENEKON terör örgütünün kararları doğrultusunda kurulduğu
anlaşılan Ulusal Kanalın kurulması ve yine Ulusal Medya 2001 tarihli belge içeriğinde bulunan
Cumhuriyet gazetesinin Reorganizasyonu ile ilgili yapılan Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN,
dönemin ÜSİAD başkanı Kemal ÖZDEN ve kendisinin bulunduğu toplantıya katıldığı, Tuncay
GÜNEY’in beyanlarının bu konuda doğru olduğunun anlaşıldığı,
Ayrıca dosyamızda bulunan inceleme tutanaklarından sanığın PKK kamplarına gittiği,
Bölücübaşı Aptullah ÖCALANLA, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına kuryelik yaptığı,
Gürbüz ÇAPAN’ın aynı toplantıya katılmasıyla alakalı açıklamalarını değiştirmesi için
hem kendisine baskı yaptığı hem de gazetecileri yönlendirdiği, hazırladığı metinleri tüm
257/658
gazetelere gönderip yayınlatmaya çalıştığı, sürekli yapılan soruşturmanın Türk Silahlı
Kuvvetlerine karşı yapıldığını vurgulayıp bu yönde haberler yayınlatarak dezenfermasyon
yaptığı, ERGENEKON terör örgütünün üst düzey fikri yapılanması içinde yer alıp üniversite
rektörlerini organize edip ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda
yazdıkları metinleri imzalattırıp basın açıklaması şeklinde kamuoyuna duyurmaya yönelik
çalışmalar yaptığı, sanık Doğu PERİNÇEK cezaevnide iken onun adına sanık İlhan SELÇUK ile
görüşmeleri bizzat kendisinin sürdürdüğü ve bu görüşmeleri şifreli olarak kaydettiği, İşçi Partisi
içinde hazırlanan bakanlar kurulu listesinde Doğu PERİNÇEK’ten Sonra Başbakan yardımcısı
olarak adının lanse edilmesi, diğer sanıklar Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Mehmet M. Adnan
AKFIRAT, Hikmet ÇİÇEK ve İbrahim BENLİ ile olan irtibatları göz önüne alındığında sanığın
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey yöneticisi konumunda olan sanık Doğu
PERİNÇEK’e bağlı olarak faaliyetlerini yürüttüğü, Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON ve diğer
bazı sanıkların katıldıkları gizli örgütsel toplantılara Doğu PERİNÇEK’in adına katıldığı, yaptığı
yayınlar ve katıldığı organizasyonlar ile suni olarak yaratılacak darbe ve kaos ortamı sonucu
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik etmek suçlarına da iştirak
ettiği, Ergenekon terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arzeden organik bir bağ
kurduğu anlaşıldığından müsnet suçları işlediği, İddia edilerek, TCK 314/2, 313/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ferit İlsever’in de tüm sivil toplum kuruluşları içinde örgütlenip gizlice yönetme
ve yapılanma faaliyetleri, medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma
faaliyetleri, kontrol altındaki medya kuruluşlarıyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler içerisinde
olduğu tespit edilmiştir
Sanık Ferit İlsever, Ulusal Kanal’ın yayın yönetmeni olup Ulusal Kanal’da ve Aydınlık
Dergisi/gazetesinde çalışanların arasına sızan ve Ergenekon Silahlı terör Örgütü üyesi olan diğer
sanıklarla birlikte sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını yerine getirmiştir.
Bu belgeden ve “Fabrikatör” isimli örgütsel belgeden de anlaşılacağı gibi Sanık Doğu
Perinçek’in “Milli Hükümet” kurmak, milli kuvvetlerin birleştirilmesi ve harekete geçirilmesi
amacıyla Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi/gazetesi yöneticilerini bizzat kendisinin seçtiği, Sanık
Ferit İlsever’i Ulusal Kanal genel yayın yönetmenliği, Sanık Ufuk Akkaya’yı da Ulusal Kanal
İstihbarat Şefi olarak seçtiği, bu şekilde kendi medyasını inşa ettiği, bu kuruluşlarda çalışan ve
örgüt üyesi olarak dosyada yargılanan sanıkları yönlendirerek ve talimat vererek bu kuruluşların
yayın politikasını örgütün amaçları doğrultusunda oluşturduğu, örgüt lehine propaganda yapmak
suretiyle bu kuruluşları psikolojik savaş aracı olarak kullandığı sonucuna varılmıştır.
Sanık Ferit İlsever’in hem İşçi Partisinde hem de Ulusal Kanal’da üst düzey görevli
olduğu, ERGENEKON silahlı terör örgütü yöneticilerinden olan Sanık Doğu Perinçek’in
talimatlarını yerine getirdiği, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi/gazetesinde görev yapan diğer
sanıklarla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu, bu şekilde örgütün
medya ve yayın organlarını kontrol altına alıp hakim güç olma faaliyetini yürüttüğü, 2001 yılında
başka suçtan yakalanıp beyanda bulunan Şüpheli Tuncay Güney’in Cumhuriyet gazetesinin ele
geçirilmesiyle ilgili beyanları, Sanıklar Veli Küçük ve İlhan Selçuk’un bu konudaki beyanları,
Sanık Ferit İlsever’in tevil yollu ikrarları, “Ulusal Medya 2001” isimli örgütsel belgede
Bağımsız ulusal medya kuruluşlarının yaratılabilmesinden, Cumhuriyet gazetesinin,
oluşturulması zorunlu “Ulusal Medya’nın” yazılı yayın kanadını oluşturmaya uygun bir isim
olduğundan bahsedilmesi, “Ulusal Medya 2010” isimli örgütsel belgede de, örgütün “görsel
yayın kanadını; Perinçek grubunun Ulusal TV’si, Avrasya TV, Kanal B gibi kanallar, yazılı basın
kanadını Cumhuriyet ve Aydınlık gibi yayınlar oluşturabileceğinden bahsedilmesi dikkate
alındığında; sanık Ferit İlsever’in örgütün amaçları doğrultusunda Ulusal Kanal’da faaliyet
gösterdiği, Cumhuriyet Gazetesinin reorganizasyonu ile ilgili yapılan Sanıklar Veli Küçük,
258/658
Gürbüz Çapan ve dönemin USİAD başkanı Kemal Özden’in bulunduğu toplantıya katıldığı,
Sanık Ferit ilsever’in yasadışı PKK terör örgütünün kamplarına gittiği, örgüt lideri Abdullah
Öcalan’la görüştüğü, Ergenekon silahlı terör örgütü adına görüşmeler yaptığı, 14.03.2008
tarihinde yapılan 3657 tape sayılı sanıklar Ferit İlsever ve Gürbüz Çapan arasındaki telefon
görüşmesi, Sanık Emcet Olcaytu’nun mahkeme kararına istinaden Kadıköy’deki ikametinde ele
geçirilen 52 nolu ve 63 nolu DVD’ler içerisindeki Ferit İlsever ve Gürbüz Çapan arasında
yapılan söz konusu telefon görüşmesine ilişkin ses kaydı ve ses çözüm tutanağı, bu Sanıkların
beyanları ve diğer deliller dikkate alındığında Sanık Ferit İlsever’in, Cumhuriyet gazetesinin s
atın a lınması v e Veli Küçük’le bu konuda bir araya gelinmesi konusunda daha önce basına
açıklama yapan Sanık Gürbüz Çapan’a bu beyanlarını değiştirmesi konusunda baskı yaptığı,
hazırladığı metinleri tüm gazetelere gönderip yayınlatmaya çalıştığı,
2008 yılında yapılan 3630 ve 3818 tape sayılı telefon görüşmeleri ve diğer deliller
dikkate alındığında Sanık Ferit ilsever’in kamuoyunda Ergenekon soruşturması olarak bilinen
soruşturmayı etkilemeye, itibarsızlaştırmaya ve soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı
yapıldığını vurgulamak suretiyle hedef saptırmaya yönelik sanıklara destek amaçlı faaliyetlerde
bulunduğu, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünü üst düzey fikri yapılanması içinde yer alıp,
Üniversite rektörlerini organize ettikleri, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
doğrultusunda yönlendirdikleri, Sanık Ferit İlsever’in, milli bir meseleyi sahiplenme iddiasıyla
Ergenekon’un daha önce kamuoyunda oluşan olumsuz imaj ve düşüncelerini değiştirerek olumlu
bir atmosfer oluşturmak ve milli bir hükümet kurmak için “Ergenekon” isimli örgüt belgesindeki
amaç doğrultusunda kurulan Talat Paşa Komitesinin genel sekreteri olduğu, bu komitenin yaptığı
toplantılara katıldığı, Bayındırlık ve İskan Bakanı olarak belirlenen kişiler arasında isminin
geçtiği, sanığın, Sanık Doğu Perinçek’in ve diğer örgüt yöneticilerinin talimatlarını yerine
getirmek suretiyle örgütün milli kuvvetler olarak nitelediği kuvvetleri tek merkezden yönetme
faaliyetleri içerisinde yer aldığı, Sanıklar Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve diğer sanıkların
katıldıkları gizli örgütsel toplantılara Sanık Doğu Perinçek’in adına katıldığı, yaptığı yayınlar ve
katıldığı organizasyonlar ile suni olarak oluşturulacak darbe ve kaos ortamı oluşturmak istediği,
Ergenekon silahlı terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ
kurduğu anlaşıldığından sanık Ferit ilsever’in söz konusu örgüt üyesi olmak suçundan TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312, 313/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
259/658
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık FERİD İLSEVER hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ferid İLSEVER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

67- FERUDUN REFİK NUHOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, sanık İsmail
YILDIZ’a bağlı olarak faaliyet gösterdiği, sanıklar Kemal ŞAHİN ve Mehmet Murat YÜCEL ile
birlikte Ergenekon Terör Örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlenme ve Türkiye’ye
yayılması için proje üretip faaliyetlerde bulundukları, örgüt adına istihbari bilgi toplayıp bunları
biriktirip rapor şeklinde İsmail YILDIZ’a sunduğu, ayrıca kişisel bilgileri kişisel veri olarak
kaydettiği anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak ve kişisel verileri
hukuka aykırı olarak kaydetmek suçlarından eylemlerine uyan TCK 314/2, 135/1-2 suçlarından
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ferudun Refik Nuhoğlu’nun, Ergenekon terör örgütü üyesi olan sanıklar Kemal
Şahin, Mehmet Murat Yücel, Ahmet Cinali ve Bülent (K) İsmail Yıldız ile örgütsel irtibatının
bulunduğu, örgüt adına istihbarat toplayıp sanık İsmail Yıldız’a verdiği, sanık Kemal Şahin’in
sanık İsmail Yıldız’a verdiği el yazısı özgeçmiş raporunda Ergenekon Terör Örgütüne sanık
Ferudun Refik Nuhoğlu tarafından kazandırıldığını beyan ettiği, ayrıca özgeçmiş raporundaki
“MİT-Ergenekon kuruluşu” başlıklı şemada Mehmet Murat Yücel ile sanık Ferudun Refik
Nuhoğlu’nun isimlerinin “Ankara Grubu” olarak yazılmış olduğu, sanık savunması, sanık Kemal
Şahin’in beyanları, özgeçmiş raporu ile tüm dosya kapsamına göre tüm deliller birlikte
değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmış,
TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında TCK 135. maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından,
CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında TCK 174. maddesi gereğince
260/658
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından,
CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK
174/1) suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı halde, sanık hakkında bu suçtan beraat
kararı verildiği ve beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık FERUDUN REFİK NUHOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği,neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine, Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

68- FİKRET EMEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fikret EMEK’in örgüte ait çok sayıda silah ve
mühimmatı evinde bulundurduğu, örgütün emir ve talimatları doğrultusunda bunları ileride
kullanılmak üzere evinde sakladığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, sanığın
örgütsel konum olarak operasyon dairesinde görevli olduğu ve diğer yöneticiler tarafından
tanınmadığı, örgüt stratejisi gereği kimseyle irtibat kurmadan verilecek görevleri beklediği,
örgütün amaçları doğrultusunda diğer bazı sanıklar gibi özel güvenlik şirketi kurduğu, görevli
olduğu dönemde elde ettiği gizli belgeleri iade etmediği ve evinde sakladığı, evinde ayrıca örgüte
ait silah ve patlayıcı maddeleri sakladığı, çeşitli zamanlarda görevi gereği elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri Muzaffer ŞENOCAK ve Aydın YÜKSEK vasıtasıyla sanık Muzaffer TEKİN’e
gönderdiği, görevi gereği toplamış olduğu istihbari bilgi notu niteliğindeki bilgileri görevi sona
ermesine rağmen teslim etmeyerek, bunları arşivlediği, evinde ayrıca ruhsatsız vahim Z
fişlemeye ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu, kişilerin siyasi, felsefi ve dini görüşlerine, ırki
kökenlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği anlaşıldığından, sanığın eylemlerine
uyan TCK 314/2, 315, 326, 327, 334, 135 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fikret Emek’in incelen telefon kayıtlarından ve HTS raporlarından dosyamız
kapsamında yargılanıp, örgüt üyeliği suçundan ceza alan sanıklar, Muzaffer Şenocak ve Mustafa
Levent Göktaş ile irtibatlı olduğu, ayrıca görevi nedeniyle elde ettiği devlet sırrı niteliğindeki
belge ve bilgilerin bulunduğu CD’yi hazırlayıp Muzaffer Tekin’e ulaştırması nedeniyle de
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olup, Danıştay saldırısının azmettiricisi olan sanık
Muzaffer Tekin ile de irtibatlı olduğu, sanık Muzaffer Tekin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
sanığın adreslerinde yapılan aramalarda elde edilen belge ve dijitallerden, silah ve
mühimmatlardan, bunlarla ilgili olarak alınan ve yukarıda ayrıntılı olarak gösterilen raporlardan,
sanığın kendi beyanları ile diğer sanıkların beyanlarından, sanık Fikret Emek’in örgütün amaçları
doğrultusunda ve örgütsel faaliyetlerde kullanılmak üzere, çok sayıda silah, el bombası, patlayıcı
ve mühimmat bulundurduğu, devlet sırrı niteliğinde belge ve bilgileri bulundurup, bunlardan bir
261/658
kısmını sanık Muzaffer Temin’e ilettiği, örgütsel amaçla istihbari nitelikte, kişisel verileri
bulundurduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı, örgütün
hiyerarşik yapısına dahil olup sanık Muzaffer Tekin’e bağlı olarak örgütsel faaliyetlerde
bulunduğu, örgüte ait silah ve mühimmatları sakladığı, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Her ne kadar sanık Fikret Emek hakkında TCK 315. maddesinde düzenlenen silahlı
örgüte silah sağlama suçundan dava açılmış ise de, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğunun kabul edilmesi karşısında, ayrıca TCK 315. Maddesi uyarınca
cezalandırılamayacağının ve eylemin anılan yasanın 174. Maddesi ve 6136 sayılı Kanun
uyarınca cezalandırılması gerektiğinin anlaşılması karşısında, ayrıca örgüte silah sağlama
suçundan TCK 315. Maddesi gereğince ceza verilmemiştir.
Sanık Fikret Emek’in annesine ait Eskişehir ilindeki adreste elde edilen askeri
malzemeler, patlayıcı maddeler ve patlayıcı madde yapımında kullanılan, 5 Adet MKE Yapımı
savunma Tipi El Bombası Gövdesi, 5 Adet MKE Yapımı Mod 44 model Taarruz tipi El Bombası
Gövdesi, 1 Adet MKE Yapımı Mavi Renkli Maşalı El Bombası, 1 Adet MKE Yapımı Sağlam El
Bombası, 1 Adet Mavi Renkli Gaz Bombası, 10 Adet Orijinal Teneke Kutu içerisinde MKE
Yapımı El Bombalarına Ait Fünyeler, 3 Adet Mavi, Yeşil, Kırmızı Renkli Sis Bombaları, 4 Adet
Tahta makaralara sarılı Tökez Teli, 12 Adet Turuncu kağıda sarılı katı madde, 9 Adet Haki renkli
teneke kutu katı madde, 1 Adet Teneke kutu içerisinde toplam 1160 gr ağırlığında katı madde, 11
Adet Haki renkli karton kutu içerisinde macunumsu madde, Üzerinde FETTOF yazı ibareli 3
Adet teneke Kutu içerisinde rulo halinde saniyeli fitiller, 200 metre uzunluğunda 4 adet rulo
şeklinde sarılı turuncu renkli saniyeli fitiller, 1 Adet siyah renkli kutu, 24 Adet Ateşleme
Çakmağı, 2 Adet 17 cm ve 13 cm uzunluğunda iç kısmında beyaz toz madde bulunan metal
parçalar, 50 metre uzunluğunda haki renkli infilaklı fitil, 30 Adet kablo kısımları siyah ve bordu
renkli olan elektrikli kapsül, 5 Adet metalik renkli sis bombası fişeği, 84 Adet normal kapsül, 5
Adet çeşitli boy ve ebatlarda elektrikli kapsül, 2 Adet siyah renkli metallerin incelenmesinde,
Eldeki mevcut patlayıcı malzemelerle kişinin niyetine bağlı olarak istenilen güçte fabrikasyon ve
el yapımı bombanın yapılabileceğinin anlaşıldığı, bu tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve
uygun olmayan depolama şartlarında bulundurulması ve saklanmasının sakıncalı olduğundan
imha edilmesinin gerektiği, eldeki mevcut patlayıcıların kullanılması halinde canlılar üzerinde
öldürücü ve yaralayıcı, cansızlar üzerinde de maddi hasarlara sebep vereceği, Bu itibarla 6136
sayılı kanun 2478 sayılı kanunla eklenen Ek-5 madde kapsamında mütalaa edileceği kanaatine
varıldığı belirtilmiş, bu şekilde sanık Fikret Emek’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda ve örgüt faaliyetlerinde kullanılmak üzere çok sayıda el bombası ve
patlayıcı madde bulundurmak suretiyle TCK 174/1-2 maddesi kapsamında patlayıcı maddeleri
izinsiz bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Fikret Emek’in adresinde yapılan aramalarda elde edilen otomatik tüfek, tüfek,
tabanca, fişek, av fişeği, bıçak, muşta, susturucu, kovan, çok amaçlı pense ve şarjör ile ilgili
olarak hazırlanmış 28.06.2007 ve 03.01.2008 tarihli ekspertiz raporlarına göre, sanıkta ele geçen
tabanca, fişek ve bıçakların 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğu, sanıkta ele geçen
“Kaleşnikof” ve “Kanas” marka silahların 6136 sayılı Kanun kapsamında vahim silahlardan
olduğu belirtilmiş, Sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör örgütünün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere ve örgütün amaçları doğrultusunda çok sayıda 6136 sayılı
Kanun kapsamında yasak nitelikte, silah, mermi ve bıçak bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna
muhalefet suçunu işlediği kabul edilerek sanık Fikret Emek hakkında 6136 Sayılı Kanunun 13/2
maddesi uyarınca hüküm kurulmuştur.
Sanık Fikret Emek’in evinde ve işyerinde yapılan aramalar neticesinde elde edilen belge
ve dijital veriler üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Genelkurmay Başkanlığı Askeri
Savcılığınca düzenlenen 29 Mayıs 2008 tarihli yazı ve eklerinin incelenmesinde, sanık Fikret
262/658
Emek’te ele geçirilen belgelerden 10 adet belgenin “Devletin güvenliği, İç veya dış siyasal
yararları bakından, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler” kapsamında bulunduğu, 27
adet belgenin “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlerine göre açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden” olduğu belirtilmiş, belge ve
bilgilerin içeriği ve belirtilen rapor göz önüne alındığında, sanık Fikret Emek’in TCK 327.
maddesindeki Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul
edilmiştir.
Sanık hakkında TCK 326, 327 ve 334. Maddeler gereğince cezalandırılması talep
edilmiş ise de, sanıkta ele geçen devlet sırrı niteliğindeki belgelerin asıl belge olmayıp fotokopi
veya dijitali olması nedeniyle bilgi niteliğinde olduğu, bu nedenle TCK 326. Maddedeki suçun
unsurlarının oluşmadığı, ele geçen belgelerin bir bütün halinde TCK 327. Maddesini oluşturduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 326 ve 334. Maddeleri gereğince hüküm
kurulmamıştır.
Sanık Fikret Emek’te ele geçen dijitallerle ilgili olarak yapılan 29.05.2008 tarihli
inceleme ve değerlendirme raporuna göre, sanıkta ele geçen dijitaller içerisinde, askeri ve rütbeli
personel olduğu anlaşılan, pek çok kişi hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak
kaydedildiği, yine hukuka aykırı olarak kişilerin siyasi, felsefi veya dini düşüncelerine veya ırki
kökenlerine göre kişisel veri olarak kaydedildiği, bu şekilde sanık Fikret Emek’in Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak
üzere, istihbari bilgi niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde
kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Her ne kadar sanık hakkında atılı eylemler nedeniyle TCK 135. Maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın suça konu belgeleri kendi yazdığına dair herhangi
bir delil bulunmaması nedeniyle, eylemin TCK 136. Maddesindeki kişisel verilerin hukuka
aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve sanığın TCK 136. Maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Devlet sırrına ilişkin suçlar bakımından,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin
belirlenmesi;
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması;
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi;
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
263/658
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle, Sanık Fikret Emek'e ilişkin olduğu gibi eksik soruşturma ile
mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamına istinaden, FİKRET EMEK'ten ele geçirilen belgelerin devlet
sırrı olup olmadığı ve gizlilik derecesine ilişkin Genelkurmay Başkanlığı'ndan bilgi talep
edilmiş, Genelkurmay Başkanlığı 14/05/2018 tarihli cevabi yazısı ekinde mevcut inceleme heyeti
raporunda a5 adet toplam 35 sayfa belgenin, Haziran 2007 itibariyle devlet güvenliğine ilişkin
belge olmadığına ve devlet sırrı taşımadığı belirtilmiştir.

1- Her ne kadar sanık FİKRET EMEK hakkında TCK 315 maddesi gereği "örgüte
silah sağlama" suçundan kamu davası açılmış ise de, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilememiş olması karşısında, yapılan arama sonucunda sanıktan ele geçen
ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden patlayıcı madde ve silahlara ilişkin olmak üzere,
yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen eşyaların
suç delili olarak kullanılamayacağı, bu nedenle sanığın TCK 315, 174ve 6136 Sayılı Kanun
13/2 maddeleri gereğince açılan kamu davalarından delil yetersizliği nedeniyle beraatine,
2- Sanık FİKRET EMEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği,neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık FİKRET EMEK'ten ele geçen bilgi ve belgelere ilişkin, yapılan arama -
elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen bilgi ve belgelerin suç
delili olarak kullanılamayacağı, neticeten sanığın üzerine atılı TCK 326, 327, 334, 135
maddelerinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

69- FUAT SELVİ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Fuat Selvi’nin, irtica.org isimli siteyi Ocak 2008 tarihinde Dursun
Çiçek’ten devraldıktan sonra Ağustos 2008 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de
yukarıda izah edilen yayınları yaptığı, yine Dursun Çiçek döneminde yayınlanan benzer
içeriklerin de şahsın sorumlu olduğu dönemde sitenin arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce
rahatlıkla ulaşıldığı, bu haliyle Ergenekon Terör Örgütünün bu siteler vasıtasıyla yürüttüğü
psikolojik harekat faaliyetlerine iştirak ettiği, Toplanan ve yukarıda incelenip sunulan tüm bilgi
ve belgelere göre sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek; TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
264/658
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fuat Selvi’nin, özellikle Temmuz 2006 – Ağustos 2008 tarihleri arasında,
Genelkurmay Bilgi Destek Şubesinde Daire Başkanıolarak görevli olduğu dönemde, Bilgi
Destek Dairesinde Şube müdürü olarak görev yaptığı dönemde, görevi ile ilgisi olmayan
konularda, illegal bir şekilde, tamamen AK Parti, Hükümet ve Gülen Cemaati aleyhine,sanık
Nusret Taşdeler gibi örgüt yöneticilerinin, örgütsel emir ve talimatı ile çok sayıda çalışmalar
yaparak, örgüt yöneticilerinden, sanık Nusret Taşdeler, Mehmet Eröz ve Hasan Iğsız’a bağlı
olarak Ergenekon Silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, örgütün silahlı kuvvetler
yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğü, illegal olarak örgütsel faaliyet kapsamında çalışmalar
yaptığı anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, dosyamıza yansıyan nihai hedefinin, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, silahlı bir askeri müdahale ile ortadan kaldırmak, görevlerini
yapmasını kısmen yada tamamen engellemek olduğu, bunun için ülkede kaos ve kargaşa ortamı
oluşturup, darbeye zemin hazırlayarak, ülkenin ve halkın askeri müdahaleye hazır hale
getirilmesi için örgüt elemanlarınca çok çeşitli eylem ve faaliyetlerde bulunulduğu, bir taraftan
ülkede ses getirecek, kargaşa ve kaos çıkaracak, halkı sokaklara dökecek suikast planları
hazırlanıp, bazılarının uygulamaya konulduğu, diğer taraftan Ergenekon terör örgütünce
kurdurulan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde, ülkede irtica ve terör tehdidi ile yine bu örgüt
tarafından gerçekleştirilen bazı suikastlar gerekçe gösterilerek düzenlenen miting ve gösterilerle,
halkın sokağa dökülmeye, Devlet otoritesinin zaafa uğratılmaya ve Hükümetin görevlerini
yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı, bunlarla eş zamanlı olarak sanık Dursun Çiçek tarafından,
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal olarak kurulduğu anlaşılan ve bir
dönem sanık Fuat Selvi tarafından işletilen internet sitelerinde, aynı amaç doğrultusunda,
yukarıda belirtildiği şekilde çok yoğun olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti ve dini
cemaatler aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayınlar yapıldığı, bu sitelerin basında yer alması
nedeniyle, yayınların geçici olarak durdurulması üzerine, sitelerin farklı isimle ancak aynı
içerikle kara propaganda faaliyetlerine devam edebilmesi için çalışma yapıldığı, ekinde bulunan
ek güvenlik tedbirleri bölümünde, AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine kara
propaganda içerikli daha önce yapılan yayınlara, hangi yol ve yöntemlerle devam edileceği yazılı
olan Andıç isimli çalışmayı paraflayıp, onaylanarak uygulamaya konmasını sağladığı, yine
kendisi ile aynı kurumda örgütsel faaliyet yürüten sanık Dursun Çiçek tarafından “İrticayla
Mücadele Eylem Planı” isimli planı hazırlandığı, sanık Fuat Selvi’nin de bu planın
hazırlanmasında katkıda bulunduğu, ayrıca bu planla aynı mahiyette çok sayıda çalışma yaptığı,
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli bu çalışma ile, ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp,
ülkede bir irtica tehdidi olduğu, laikliğin tehlikede olduğu, Gülen Cemaati olarak bilinen grup
başta olmak üzere pek çok irticai g rubun silahlı örgüt kurduğu, AK Parti ve Hükümetin de buna
olanak sağladığı yönünde planlarla, halkı AK Parti ve Hükümet aleyhine kışkırtıp sokaklara
dökerek, darbe zemini oluşturmanın amaçlandığı, hazırlanan irticayla mücadele eylem planının
Erzincan ilinde uygulamaya konulduğu, sanığın böylece ülkede askeri müdahale zemininin
oluşması yönünde, gerekli olan kaos ve kargaşanın çıkması için, halkın sokağa dökülmesi için,
devlet otoritesinin zaafa uğraması için, darbeye zemin hazırlamak için ve Hükümetin askeri bir
müdahale ile ortadan kalkması yada görevlerini yerine getirmesinin engellenmesi için, elverişli
araçlarla icra hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini silahlı
müdahale ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına tamamen
veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit
kabul edilmiş, TCK 312. maddesi gereğince cezalandırılması yönünde karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, TCK 314/1 maddesinde yazılı olan suçtan ayrıca ceza verilmemiştir.
265/658
C. Kanaat
Sanık Fuat SELVİ'ye atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

70- FUAT TURGUT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 tarih ve 20087/1536 soruşturma
2008/968 esas sayılı iddianamesinde özetle;Şüpheli Fuat Turgut; Sevgi Erenerol ve Veli Küçük’e
ait telefonlara: “RTE/AB.Dullah G.ve sürekasI eliyle parÇalanma s~recine itilen T.C.'ni
KORUMAKiÇin; milliyetÇi/devrimci ihtilal KACINILMAZDR! Bayramnz/2008'nz kutlu...
Av.FuatT şeklinde mesaj çekmiştir. Yine şüpheli Fuat Turgut, 19/03/2008 tarihli Mustafa ile
yaptığı telefon görüşmesinde “….MENDERES’İN PARTİSİ DE DEVRİLDİĞİNDE 450’Lİ 400
KÜSÜR MİLLETVEKİLİ VARDI..” şeklindeki beyanı ile diğer Ergenekon terör örgütü
mensuplarının da sık sık dile getirdikleri askeri müdahale istemi ve bunun 27 Mayıs 1960 ihtilali
gibi olması söylemi ile birebir örtüştüğü görülmüştür.
Fuat Turgut’un yasadışı Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile fikir ve amaç birliğinde
bulunarak kendisine örgütün tevdi ettiği görevleri yerine getirdiği ve getirmeye hazır olduğu, her
zaman ve zeminde örgütün amacını dile getirmekten geri durmadığı böylece şüphelinin yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ kurarak
örgüt üyesi olmak ve halkı hükumete karşı silahlı isyana tahrik etmek suçlarını işlediği yönünde
kamu davasının açılmasını gerektirecek derecede şüphe teşkil eden yeterli delil elde edildiği
kanaatine varıldığından, şüpheli Fuat Turgut’un üzerine atılı eylemlerine uyan TCK’nun 314/2,
313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fuat Turgut’un sanık Kemal Kerinçsiz’in talimatı ile açtığı bazı davalara müdahil
olarak katıldığı, Hrant Dink cinayeti davasında sanık müdafi olarak yaptığı açıklamalar ile
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturma faaliyetlerinde
bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün legal görünüşlü sivil toplum eylemlerine katıldığı,
hükümetten kurtulmak için askeri darbe yapılmasının kaçınılmaz olduğu mahiyetinde bir mesajı
tanıdığı tüm kişilere gönderdiği, sanığın Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda
katıldığı davaların görülmesi sırasında ve sonrasında yapılan eylemlerde ülkede etnik ayrımcılığı
körükleyecek, ülkede yapay bir kaos ortamının hazırlanması için faaliyetlerde bulunduğu,
böylece atılı suçu işlediği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, silahlı terör
örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu
oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 313/1 maddesi gereğince hüküm
kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
266/658
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Avukat olan Sanık Fuat TURGUT'un belli davalara müdahil olmasının, iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.

71- GAZİ GÜDER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanığın Ergenekon yapılanması içinde sivil unsurların
örgütlenmesi ve istihbarat amaçlı kullanılması ile alakalı olarak bu birimin yöneticisi sanık
Kuddusi OKKIR’a bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, sanık Ayşe Asuman
ÖZDEMİR’i örgüte kazandırdığı, gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR’e çektiği mesajlarda Ayşe
Asuman ÖZDEMİR’in artık karargahta yer alması gerektiğini söylemesi, gerek Ayşe Asuman
ÖZDEMİR ile aralarında bir hukuki ilişki olmadığı halde Ayşe Asuman ÖZDEMİR’in sürekli
değişik şahıslar hakkında topladığı bilgileri e-mail olarak sanığa gönderip sanığın da Milli
Irgat(Kod) Kuddusi OKKIR’ a e-mailleri forward ettiği, Kuddusi OKKIR’ın talimatlarına uygun
olarak hareket ettiği, özgeçmiş raporları aldığı, Ayşe Asuman ÖZDEMİR’e de (Kod) ismi
kullanmasını bildirdiği, Ayşe Asuman ÖZDEMİR’in kendisine gönderdiği değişik şahıslara ait
kişisel verileri bilgisayarından Kuddusi OKKIR’a gönderdiği, tüm bu hususlar göz önüne
alındığında, sanık Gazi GÜDER’in Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu ve örgüte istihbari
olarak bilgi toplayan grupta soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR’a bağlı olarak
faaliyetlerini sürdürdüğü, iddiasıyla, TCK 314/2, TCK 135/2-1maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Gazi GÜDER'in, örgüt yöneticilerinden Kuddusi Okkır’a bağlı olarak çalıştığı,
örgütsel faaliyet kapsamında Ayşe Asuman Özdemir tarafından kendisine gönderilen e-mailleri
aynen değiştirmeden Kuddusi Okkır’a e-mail olarak gönderdiği, sanığın Ayşe Asuman Özdemir
ve Kuddusi Okkır ile aralarında çok sayıda e-mail alışverişi olduğu, sanık ifadelerinde Kuddusi
Okkır ile şirketine danışmanlık yapması için anlaştıklarını beyan etmesine rağmen gönderdiği e-
maillerin sanığın şirketiyle bir ilgisinin bulunmadığı, ayrıca Kuddusi Okkır tarafından sanık Gazi
Güder’e gönderilen 09.05.2006 tarihli e-mailde “Üç soru 1-Gazi ve Kuddusi niçin tanıştırıldı,
Cevap a- Evet! Biliyorum / o zaman sus! b- bilmiyorum / o zaman bekle! Gör!” şeklinde yazdığı,
bu yazıdan da sanık ile Kuddusi Okkır’ın örgütsel ilişki amacıyla tanıştırıldığının anlaşıldığı,
267/658
sanıkta ele geçen lakaplar başlıklı bilgisayar çıktısında, 2006-01/07 altında Kuddusi Okkır’ın
“Milli Irgat” olarak, 2006-08/12 altında Ayşe Asuman Özdemir’in “Tha Made” olarak
adlandırıldığı, Sanık Ayşe Asuman Özdemir’in sanığa gönderdiği e-maillerin rapor niteliğinde ve
bilgilendirme amaçlı olduğu, sanık Kuddusi Okkır tarafından sanığa gönderilen 06.07.2008
tarihli e-mailde “Kod Adı Asuman Hanım Olan Bir Olay Var” şeklindeki yazıda Kuddusi
Okkır’ın sanıktan Ayşe Asuman Özdemir ile ilgilenmesi gerektiğini belirttiği, yine 30.08.2006
tarihli Gazi Bey diye başlayan e-mailde “Manifesto” ruhunu oluşturacak unsurlar sayılarak
bunların “Kod Adı Kuvayı Milliye” faaliyetleri olduğunun belirtildiği, 11.05.2006 tarihli e-
mailde lakaplar başlığı altında yıllar ve isimler yazılı olduğu “03-YORUM-GAZİ-GÜDER”
başlıklı ve “Asuman Hanım” şeklinde başlayan e-mailde sanığın Ayşe Asuman Özdemir’i
yönlendirmeye çalıştığı ve “artık ana karargahta olmalısınız, planlamacı, eğitimci, koordineci,
örgütçü görevleriniz yada işlevleriniz olmalı” şeklinde beyanlarda bulunduğu, sanığın Kuddusi
Okkır ile olan irtibat ve ilişkileri, Ayşe Asuman Özdemir ile olan ve yoğunluk içeren e-mail
trafiği, Ayşe Asuman’dan aldığı istihbari bilgi mahiyetli ve rapor şeklinde hazırlanan e-mailleri
Kuddusi Okkır’a iletmesi nedeniyle, sanığın bu şekildeki örgütsel içerikli eylem ve
faaliyetlerinin sürekliliği ve çeşitliliği göz önüne alınarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
üyesi olduğu,
Sanık Ayşe Asuman Özdemir tarafından kayda alınıp sanık Gazi Güder’e gönderdiği ve
sanık Gazi Güder’in de Kuddusi Okkır’a gönderdiği e-mailler arasında bulunan Hayrettin
Ertekin ve Türkan Saylan hakkındaki kişisel veri niteliğindeki yazıları nedeniyle, kişisel verilerin
kaydedilmesi, bu kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını işlediği
belirtilerek TCK 314/2, 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın kuruluşları gibi
tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar kasası, CD ve DVD
gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin
sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Gazi GÜDER'in yargılama aşamasında, 15/11/2018 tarihinde öldüğü
anlaşılmakla, hakkında açılan kamu davalarının TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi gereğince
düşürülmesine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

72- GÜLER KÖMÜRCÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Güler KÖMÜRCÜ’nün, Sanık Doğu PERİNÇEK’in gizli
toplantılarına da katıldığı, Sanık Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereğince Kuvvai Milliye
Derneğini kuran Bekir ÖZTÜRK’ü yönlendirdiği, Kuvvai Milliye Derneğini kurmak için Bekir
ÖZTÜRK’ün tayinini sanık Sinan Aygün vasıtasıyla Ankara'ya yaptırdığı, yer temininde
yardımcı olduğu, Veli KÜÇÜK’e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünün medya alanında
faaliyet gösterdiği, Veli KÜÇÜK’ün talimatları doğrultusunda yazılar yazıp örgütün amacına
268/658
hizmet ettiği, Veli KÜÇÜK ile İşçi Partisi arasında ve Veli KÜÇÜK ile Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK arasında irtibatı sağladığı, İddia edilerek, eylemlerine uyan TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Güler Kömürcü’nün, örgütün amaçları doğrultusunda basın alanında faaliyet
gösterdiği, bu yolla psikolojik harekat yürüttüğü, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından
psikolojik faaliyet yürütmesi amacı ile üyelerine kurdurulan derneklerden olan Kuvvai Milliye
Derneği’nin Genel Başkanı sanık Bekir Öztürk’ü yönlendirdiği, örgütsel faaliyetlerine destek
verdiği, bahsedilen derneğin Ankara yapılanmasını gerçekleştirmesi ve burada faaliyet
göstermesi için tayininin Ankara’ya yapılması ve derneğin faaliyet göstereceği ofisin kiralanması
konusunda -yakın irtibat içerisinde olduğu o sırada milletvekili olan- Turhan Çömez’e tavassutta
bulunduğu mahkememizce sabit kabul edilmiştir. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri
değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde
faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu
kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık GÜLER KÖMÜRCÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

73- GÜRBÜZ ÇAPAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından
Cumhuriyet Gazetesi’nin ulusal medyanın merkez üssü olarak seçildiği, örgütün üst düzey
yöneticilerinden İlhan Selçuk ile yakın ilişki içerisinde olmasının da etkisiyle Veli Küçük’le
ENKA tesislerinde yapılan toplantının ardından Sanık Gürbüz Çapan’ın örgütün bu yöndeki
kararlarına uymayı, bu doğrultuda gazetedeki hisselerini karşılıksız olarak devretmeyi, projeye
para yardımında bulunmayı kabul ettiği, Sanıklardan Musttafa Balbay’ın bilgisayarında ele
geçen döküman içeriği, diğer şüphelilerde ele geçen dökümanlar ve Gürbüz Çapan’ın
aşamalardaki beyanları, Emcet Olcaytu’nun ikametinde ele geçen ve 52 sıra numarası verilen
DVD içeriğindeki ses kayıtları, Soruşturma kapsamında ele geçen PRINCO marka CD
içerisindeki “YENİ MEDYA PATRONLARI HÜLYA A.&Gürbüz Çapan.pdf” isimli Msword
dosyasının içeriği, “Ulusal Medya 2001” isimli örgütsel doküman içeriği, Sanıklaradan Mustafa
Balbay’ın bilgisayarından elde edilen “CAP.TXT” isimli metin belgesi, sanıklardan Hikmet
ÇİÇEK’in flash belleğinde bulunan ve 2004 tarihinde oluşturulduğu anlaşılan, “İlhan Selçuk
Ferid” isimli word belgesindeki, İlhan Selçuk ve Ferid İlsever arasında yapılan görüşme notları
269/658
bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Gürbüz Çapan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
içerisinde yönetici konumda bulunan İlhan Selçuk ile doğrudan irtibatlı bir örgüt üyesi olduğu,
ayrıca evinde ruhsatsız tabanca mermisi bulundurmak suretiyle 6136 sayılı Yasaya muhalefet
suçunu işlediği, İddia edilerek;TCK 314/2, 6136 sayılı Yasanın 13/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın örgüt üyesi olmak suçundan mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil
bulunamamış, sanığa atılı eylemin Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bilerek ve isteyerek yardım
etmek kapsamında kaldığı kabul edilmiş, ancak yardım fiilinin yapıldığı zaman yürürlükte ve
lehine olan 765 sayılı TCK 169 ve 102/4 maddeleri gereğince, suç tarihinden dava açıldığı
zamana kadar dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşıldığından, CMK 223/8 maddesi
gereğince davanın DÜŞMESİNE karar vermek gerekmiştir.
Sanığın Büyükçekmece ilçesi Onur Güvener caddesinde bulunan ikametinde usüle
uygun olarak yapılan aramada alınan ekspertiz raporuna göre 6136 Sayılı Yasa kapsamında yasak
niteliği haiz 42 adet 38 kalibrespecial tipi fişek ele geçirilmiştir. Sanık, kendisine suikast
yapılacağı ihbarı alınca silah müracaatı yaptığını, davası olması nedeniyle ruhsat alamadığını,
Fahri Tiken isimli emekli polis memurunun kendisine silah ve fişek getirdiğini, Silahı geri
verdiğini ancak mermileri unuttuğunu bu mermilerin aramada bulunduğunu savunmuş ise de,
savunmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu kabul edilerek sanığın 6136 sayılı
Kanunun 13/3 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Gürbüz Çapan hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme
kapsamında kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm
kurulurken suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin hükmolunan
cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık GÜRBÜZ ÇAPAN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Gürbüz ÇAPAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Sanık Gürbüz ÇAPAN'ınbizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa gereği
memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 23/09/2008 tarihinde hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi sonucu ele geçirilen mermilere iilişkin 6136 sayılı yasaya aykırı şekilde ruhsatsız mermi
bulundurması eylemi gereğince cezalandırılmasına, karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

74- HABİP ÜMİT SAYIN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Habip Ümit SAYIN’ın, Ergenekon terör örgütü içinde üniversite
yapılanması sorumlusu olan Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’na bağlı olarak faaliyette
bulunduğu, talimatları bizzat Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’ndan aldığı, yaptıkları e-mail
270/658
görüşmeleri ve telefon görüşmelerinden de bu durumun açıkça anlaşıldığı, Sanığın, birçok askeri
ve sivil kişiye; memleketin elden gittiğini, devletin yıkıldığını, darbe yapılmasının zorunlu
olduğunu, darbe yapmayan askeri görevlilerin memleketi sattıklarını, elektronik muhtırayla bir
şeylerin olmayacağını, üst düzeyden bir hareketin gelmemesi halinde 60 darbesi gibi alt
kademelerden bu darbenin geleceğini söylediği, çeşitli mesajlar çekip bazı şahıslarla yüz yüze
görüştüğü, Yaptığı çalışmaların düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilmesinin etki ettiği kesim
itibarıyla mümkün bulunmadığı, bazı öğretim görevlilerini fikri ve dini inanışlarına göre
fişlediği, bazı öğretim görevlilerinin illegal olarak dinlenmesi için askeri istihbarat kurumlarına
yazı yazdığı, Ajandasının 8 Haziran tarihli sayfasında; 1) Sivil Örgütlenme, 2) Çalışma Grupları
3) Dernek/Vakıflarla iletişim ve bütünleşme, 4) Adli Tıp Kurumu Kanunu, 5) Kontr espiyonaj /
Bilgi üretimi, 6) Halkı bilinçlendirme ve halkla bütünleşme,7) Askerle Ortak iletişim ve Kuvai
Milliye Hareketi ve yine ajandasının 9 Temmuz tarihli sayfasında; özgeçmiş, Kuvayenin
İçindekiler, Kuvayi milliye amaçları şeklindeki yazılardan Sanığın Ergenekon Terör Örgütü’nün
gizli toplantılarına katıldığı, bu notların gizli bir toplantıdan alınmış notlar olduğu, kendi yazdığı
yazılarda örgütün neden var olması gerektiğini belirttiği, buradan da Sanığın örgütün gizli ve
açık tüm amaçlarını bildiği, demokratik olmayan yöntemlerle halkı ve askeri kuvvetleri Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik edip bu konuda örgütün siyasal amaçlarına
ulaşabilmek için propaganda ve iletişim faaliyetlerinde bulunduğu, Birçok üniversite öğretim
üyesiyle alakalı olarak; Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka
aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydettiği ve bunları irtibatlı olduğu askeri şahıslara gizil çok gizli
kopyalanamaz şeklindeki ibarelerle gönderdiği, İddia edilerek; TCK 314/2, 313/1, 135/2-1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Habip Ümit SAYIN'ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, örgüt
amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması için
faaliyet yürüttüğü, konuştuğu, yazıştığı kimselere, sunum yaptığı guruplara ve raporlar sunduğu
mercilere devletin hızla tasfiye sürecine girdiğini ve yakında ülkenin bölünüp parçalanacağını
söyleyerek darbe için kamuoyu oluşturmaya çalıştığı, irtibatları bölümünde ayrıntılı olarak
yazıldığı üzere pek çok örgüt üyesi ile irtibatlı olduğu, darbe için zemin hazırlamak ve örgütün
propagandasını yapmak üzere kurulan ve faaliyet gösteren Kuvvai Milliye Derneği’nin
örgütlenme çalışmalarında yer aldığı, örgütün istihbarat toplama faaliyeti kapsamında, çalıştığı
kurumda görevli kamu görevlilerinin ailevi, mesleki ve telefon bilgilerini istihbarat raporu haline
getirip örgüt yöneticisi sanık Hurşit Tolon’a ilettiği ve Erdoğan Teziç başkanlığındaki YÖK
üyelerinin ve YÖK denetleme kurulunun üyelerinin fişleme belgesini ele geçirdiği sabit
görülmüştür.
Böylece, sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle
organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından,
eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu anlaşılmış, TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312, 313/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandırılmamış;
mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep edildiğinden, aynı zamanda ek
savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak TCK 136/1 maddesi gereğince
cezalandırılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
271/658
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2- Önceki ifadelerinde örgüt hakkında beyanı bulunmayan ve hakkında TCK'nın
221. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık Habip Ümit
Sayın'ınetkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verdiği sonraki beyanları ve
Erol Ölmez'in yazdığımektuplarınsoruşturmayı akamete uğratmak
içindezenformasyonamacıyla yazıldığı kabul edilmesine rağmensomut deliller ortaya
konulmadanolayın ergenekontarafından kurgulandığı; yine İbrahim Şahin'den ele geçenS-
1dokümanı ile Gölbaşı ilçesinde yapılan aramada ele geçen silah ve mühimmatın somut
deliler gösterilmeden örgütbelgesi ve silahların Ergenekon örgütüfaaliyeti çerçevesinde
yapılacak eylemlerde kullanılmak amacıyla saklandığı kabul edilmiştir. Cumhuriyet
ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle ilişkisininsomut delilleri ile ortaya
konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki mücadelezemininde
meşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin, kanıtları
gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir. Serhan Bolluk
hakkındaHakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan davanıntefrik
edildiğigözetilmeden, yine Hanefi Avcı'nın iş yeri aramasında bulunankasetlerde yer alan
“Ali Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen telefon konuşmasına”ilişkin kayıtların hukuka
uygunluğu tartışılmadan örgütün varlığına delilkabulü hukuka uygun bulunmamıştır.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HABİP ÜMİT SAYIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Habip Ümit SAYIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

75- HAKAN ARIKAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın www.milligucbirliği.com ve www.tepkimiz.net isimli Web
sitelerinde yazarlık yaptığı; Sanık Ergün POYRAZ’a ait dokümanlar arasında tespit edilen
“MİLLİ GÜÇ SİTESİ YAZARLARI” başlıklı dokümanda, “Tuncer Kılıç, Şener Eruygur, Sevgi
Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Turan Çömez, Muammer Karabulut, Ergün Poyraz, ” gibi bazı örgüt
üyesi şahısların da bulunduğu bir isim listesinin bulunduğu, bu isimler arasında Sanık HAKAN
ARIKAN’ın adının da yazılı olduğu, Sanık Hakan ARIKAN’ın Ergenekon silahlı terör örgütü
yapılanması içinde medya ve internet bölümünde görevli örgüt üyesi olduğu ve bazı konularda
formaliteden internet sitesinde göründüğü, asıl işlerin ve talimatların diğer örgüt üyelerinden
geldiği, Sanığın örgüt üyeleri hakkında düzenlenen iddianameleri yakından takip edip yorumlar
yaptığı ve örgüt üyelerinden Ergun POYRAZ’ ın ceza evinden gönderdiği talimatlara göre
hareket tarzı belirlemeye çalıştığı, Mevcut tüm deliller ve sanığın yazdığı yazılar göz önüne
alındığında Sanık Hakan ARIKAN’ın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde aktif olarak yer
272/658
aldığı, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde medya grubunda yer aldığı ve örgüt içinde bulunan
birçok grup ve kişi ile doğrudan örgütsel irtibat içinde bulunduğu, aşırı Türkçülük yapmak
suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları arasında bulunan halkı birbirine düşürerek
kaos ortamı oluşturulması yönünde yazdığı yazıları değişik kişilere gönderdiği gibi bu yazıları
internet sitesinde de yayınladığı tüm delillerden açıkça anlaşıldığı iddia edilerek; TCK.’nın 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hakan ARIKAN'ın Ankara Yukarı Ayrıncı’da spor salonunun olduğu,
Türkiye’deki derin devletin adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün medya yapılanması
içerisinde yer aldığı, adı geçen sanıklarla örgütsel irtibat içinde bulunduğu, “tepkimiz.net ve
milligüçbirliği.com” isimli internet sitelerindeki şiddet içeren yazıları ve Türk ordusunun
kışkırtıcı yazıları nedeniyle halkı birbirine düşürerek ve Türk Ordusunu kışkırtarak hükümeti
devirmeye ve darbe ortamı oluşturmaya yönelik faaliyetler içerisinde olduğu, sanığın, örgütün
içerisinde bir birim olan kurucularından birinin Sanık Kemal Kerinçsiz, liderinin Sanık Sevgi
Erenerol olan “Milli Güç Platformu”nun sitesinin yazarlarından olduğu, bu sitenin yazarlarının
arasında dava sanıklarından olup mahkum olan Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Tuncer Kılınç,
Şener Eruygur, Muammer Karabulut, Ergün Poyraz’ın da bulunduğu, Sanığın yazı yazdığı
Tepkimiz.net, ve milli güç birliği.com isimli internet sitelerinde yine sanıklardan Tuncer Kılınç,
Şener Eruygur, Muammer Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Ergün Poyraz’ın da
yazılar yazdığı anlaşıldığından Sanık Hakan Arıkan’ın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hakan ARIKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının, internet sitesinde yazı yazmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan
arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

76- HAKAN ŞANLI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hakan ŞANLI‘nın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün 2003–2004
yıllarında yapmayı planladığı yürütme organını devirmeye yönelik çalışmalar için ihtiyaç
273/658
duyulan illegal dinleme cihazlarını Türkiye’ye ithal ettiği ve kendisine sanık Mehmet Şener
ERUYGUR’a ait banka hesaplarından dolar bazında yüklü miktarda para ödendiği,
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu faaliyetleri çerçevesinde kullanılmak üzere temin ettiği kriptolu
telefonların Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerince kullanıldığı ve faturalarının sanığa ait
şirket üzerinden ödendiği, sanığın eylemleri diğer sanıklarla irtibatları da göz önüne alındığında
eyleminin örgüte yardım boyutunu aşıp, devamlılık arz eden örgüt üyeliği suçu niteliğine
ulaştığı, İddia edilerek; TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hakan Şanlı’nın, sanık Şener Eruygur’un Jandarma Komutanı olduğu dönemde,
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanılığı bünyesinde darbe çalışması yapmak üzere
illegal olarak oluşturduğu Cumhuriyet Çalışma Grubunun, Sarıkız ve Ayışığı isimli darbe
planları kapsamında ihtiyaç duyulan yasadışı dinlemeler için gerekli cihazları ve darbeye ilişkin
özel görüşmelerin dinlenmesinin engellenmesine yönelik kriptolu cep telefonlarını temin etmek
suretiyle darbe çalışmalarına teknik destek ve donanın sağladığı, Ergenekon silahlı terör örgütü
üyelerinden Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Emin Şirin, Ergün Poyraz ve Barbaros Hayrettin
Altıntaş ile irtibatlı olduğu ve örgüt üyesi Emin Şirin’in örgütsel faaliyetlerde sanığın işyerini üs
olarak kullandığı sabit kabul edilmiştir.
Sanığın Cumhuriyet Çalışma Grubunu Sarıkız ve Ayışığı isimli darbe planları
kapsamında ihtiyaç duyulan yasadışı dinlemeler ve bir kısım örgüt üyelerinin darbe çalışması
kapsamındaki yaptıkları görüşmelerde kullanmak üzere istediği kriptolu cep telefonlarını temin
etmek suretiyle darbe çalışmalarına teknik destek ve donanın sağladığı kanaatine varılmış ve
sanığın savunmalarına itibar edilmemiştir.
Keza, sanık sözü edilen cihazların örtülü ödenekten alındığı kendisine söylendiği için
fatura kesmediğini, dolayısıyla suç kastının olmadığını savunmuş ise de; Jandarma Genel
Komutanlığının örtülü ödenek şeklinde bir harcama kalemi olmadığı gibi, söz konusu cihazların
yasal dinlemelerde kullanılan cihaz olmayıp illegal dinlemelerde kullanılan bir cihaz olduğunun
sanık tarafından bilinmemesinin –sürekli savunma ihalelerine katılan birisi içinhayatın olağan
akışına aykırı olduğunun anlaşılması karşısında sanığın bu savunmasına da itibar etmek mümkün
olmamıştır.
Sanığın, örgüt yöneticisi Hasan Atilla Uğur ile olan irtibatları ve örgüte yasadışı dinleme
cihazı ve kriptolu telefon temin etmiş olması hususları, yukarıda gösterilen deliller ve örgüt
belgeleri ile birlikte değerlendirildiğinde; Sanığın işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen
NBC silahlarıyla alakalı olarak birçok bilgi ve belgenin, örgütün sözü edilen amacına yönelik
olarak temin edilmiş bilgi ve belgeler olduğu kanaatine varılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün emir ve talimatları doğrultusunda, Sanık Hakan
Şanlı'nın CÇG faaliyetleri kapsamında kullanılmak üzere, İsrail'den 50 adet her biri 3000-4000
dolar olan Fransız Sagem marka kriptolu telefon getirdiği, bu telefonların CÇG'nin çekirdek
kadrosuna, önemli görevlilere ve bir kısım üniversite rektörlerine dağıtıldığı, çok önemli
görüşmelerin bu telefonlarla yapıldığı, bu telefonlara kendi aralarında beyaz telefon dedikleri,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi Hasan Atilla Uğur da tapelerde "beyazdan görüşelim,
beyazdan ara" şeklinde geçen ibarelerde Sagem marka kriptolu telefonlardan konuşmayı
kastettiğinin anlaşıldığı, keza bu hususa ilişkin dosya içerisinde bulunan ihbarın da yan delil
olarak tüm dosya içeriğini ve müzekkere cevaplarını teyit ettiği, böylece sanığın CÇG faaliyeti
kapsamında yapılan yasa dışı dinlemeler ve görüşmeler için teknik bilgi ve donanım sağladığı,
bu faaliyetlerin süresi ve niteliği dikkate alındığında örgüte yardım boyutunu aştığı ve örgüt
üyeliği niteliğine kavuştuğu anlaşıldığında örgüt üyesi olduğu anlaşılmıştır. Sanığın TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

274/658
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hakan ŞANLI'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

77- HALİL BEHİC GÜRCİHAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın sahibi olduğu “acikistihbarat.com” isimli internet
sitesini örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, bu amaçla yazılar yazdığı, yine Ergenekon
Terör Örgütünün faaliyet ve amaçları doğrultusunda dernek kurmaya çalıştığı, sanıklar Ergün
POYRAZ ve İsmail YILDIZ ile diğer örgüt üyeleri arasındaki irtibatı sağladığı, sanık Oktay
YILDIRIM tutuklandıktan sonra bu kişiye iftira atıldığı yönünde yazılar yazdığı, sanık Ergün
POYRAZ’ın kendisine ait içeriğinde devlete ait gizli bilgilerin bulunduğu kitabın bir suretini
word belgesi olarak sanığa verdiği, bu belgenin sanığın bilgisayarında ele geçtiği, ayrıca sanığın
bilgisayarında çok sayıda milletvekiline ait kişisel bilgilerin ele geçirildiği, sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünü üyesi olduğu, örgüt faaliyeti kapsamında yazdığı yazılarla adil
yargılamayı etkileme suçunu işlediği, bilgisayarında bulunan Ergün POYRAZ’a ait kitap
çalışmasını içeriği nedeniyle devlete ait gizli belgeleri bulundurmak suçunu işlediği ve yine
bilgisayarında çıkan milletvekillerine ait bilgiler nedeniyle kişisel verileri hukuka aykırı olarak
kaydedilmesi suçunu işlediği, sanığın eylemlerine uyan TCK 314/2, TCK 288, 334, 135/1-2,
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Halil Behiç GÜRCİHAN'ın Ergenekon silahlı Terör örgütünün amaçları
doğrultusunda “açıkistihbarat.com” isimli internet sitesini kurup, örgütün amaçları doğrultusunda
yazılar yazdığı ve diğer sanıklarca yazılan yazıları yayınladığı, söz konusu sitede, sanık Oktay
Yıldırım tutuklandıktan sonra onun lehine kamuoyu oluşturmak amacıyla, “Medyanın
275/658
Görmediği Oktay’ın Bombaları ve Ulusalcı Cephe”, “Kuvvacının Basılma Rehberi ve Bizim
Oktay” başlıklı yazılar yazdığı, sanık Ayşe Asuman Özdemir’in sanık Gazi Güder’e gönderdiği
e-mail içeriğinden, sanık Halil Behiç’in Danıştay saldırısı sonrası sanık Zekeriya Öztürk ile
görüştüğü ve sanığın evinde yapılan aramada, sanık Ergün Poyraz tarafından hazırlanmış,
“Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet” isimli, içerisinde devlete ait gizli bilgilerin bulunduğu kitap
çalışmasının Word olarak bir bilgisayar çıktısının bulunduğu, ayrıca bir kısmı Adil Serdar
Saçan’ın görevli olduğu dönemde hazırlanmış, gizli ibareli çok sayıda gizli belgenin bulunduğu,
evinde bulunan bir belgede, “Türkiyem Topluluğu – İstanbul İlçeler” başlıklı yazının sondan
üçüncü satırında “Kadıköy, Maltepe, Adalar - Oktay Yıldırım” şeklinde yazdığı, yine evinde
bulunan “Notes” başlıklı kahverengi not defteri içerisinde, Sanık Oktay Yıldırım’ın yakalanması,
savunması ve el bombaları ile ilgili çok sayıda el yazılı notun bulunduğu, sanığa ait SEAGATE
marka hard disk içerisinde “Toprak Mehmet’e Susamışsa” başlıklı ve “Türkiye’de Barışını
Aramak” başlıklı Oktay Yıldırım tarafından yazılmış yazıların bulunduğu, bu yazılarda Danıştay
saldırısının, Şemdinli olayının ve Hırant Dink cinayetinin belli bir kesimin üzerine yıkılmak
istendiği, bir oyun oynandığı, toplumun bu oyunlara karşı sessiz kaldığı yönünde ve hükümet
aleyhinde yorumlar yapıldığı, sanıkta ele geçen 9 nolu CD içerisinde pek çok kişiye ait kişisel
verilerin kaydedildiği, sanığın HP marka dizüstü bilgisayarında yapılan incelemede “Kopya
Milletvekillerialbüm.xls” isimli excel dosyasında çok sayıda milletvekiline ait kişisel verilerin
kaydedildiği, yine aynı bilgisayar içerisinde “Kirikay.doc” isimli Word belgesinde, “operasyon
kırıkay” adı altında bir çalışmanın yapılacağı, Süleymaniye baskınının intikamının alınacağı,
çalışmanın 3 yıl sürebileceği, gizliliğin esas olduğu, takip edilebilir herhangi bir mecra üzerinden
asla haberleşilmeyeceği, yüz yüze konuşurken bile şifreli konuşulacağı, bu konu sorulduğunda
film senaryosu denilerek her türlü dezenformatif bilgi verilerek dikkatlerin dağıtılacağının
belirtildiği bir yazı olduğu, sanığın evinde ele geçen flash bellek içerisinde “film” başlıklı
dosyada bomba yapım şemasının bulunduğu, yine aynı flash içerisinde başka bir dosyada bomba
yapım şeması ve metninin bulunduğu, sanığın evinde yapılan aramada ele geçen “silah=cihaz ile
başlayan içerisinde şifre kelimelerin anlamalarının yazıldığı, bazı gizli notların tutulduğu,
sonunda paralel konuşma kılavuzu şeklinde yazının yazıldığı, 4 sayfadan ibaret yazının
11.08.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre sanığın eli mahsulü olduğunun anlaşıldığı, sanıkta ele
geçen TOSHİBA marka bilgisayar hard diski içerisinde “Gladyoya Mektuplar, Ergenekon
Tiyatrosunda Son Sahne” isimli 144 sayfa yazı bulunduğu, sanıkta ele geçen belge ve
dokümanların sayısı ve içeriklerinin kapsamı, diğer sanıklarla olan irtibatları ve tüm dosya
kapsamı değerlendirildiğinde, sanığın eylemlerinin çeşitliliği, sürekliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu sabit kabul edilmiş, TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Aramada sanığın bilgisayarında, sanık Ergün Poyraz’ın “Tarikat, Ticaret, Siyaset ve
Cinayet” isimli, içinde Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli içerikli iç tehdit raporunun
bulunduğu kitabın bilgisayar ortamında ve word formatındaki halinin, sanık Adil Serdar Saçan’ın
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olduğu döneme ait Adil Serdar Saçan imzalı gizli
belgeler ele geçtiği Sanık Ergün Poyraz’da ele geçirilen “İrticai Örgütlerin Tehdit
Değerlendirmesi” başlıklı gizlilik içeren belgelerle alakalı olarak, belgenin kitap metinlerinde
kullanılması, devlete ait gizli bilgi ve belgelerin ele geçirilmesi ve amacı dışında kullanılmasını
da suç olarak düzenlendiğinden, bu konu ile alakalı olarak Ergün Poyraz ek ifadesinde Halil
Behiç Gürcihan’ın kitabını bastırmak için istediğini ve kendisinin de bunu kabul etmediğinden
vermediğini beyan etmiş ise de; kitabın tamamının word belgesi olarak Halil Behiç Gürcihan’da
çıkması bu beyanın doğru olmadığını, Halil Behiç Gürcihan’ın devlete ait gizli belgeleri ele
geçirmek, bulundurmak ve amacı dışında kullanmak suçlarını da işlediği anlaşılmakla; yasak
bilgileri temin etme suçundan TCK 334/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Halil Behiç GÜRCİHAN’a ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, IBM
Travelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan
incelemede; “Kopya milletvekillerialbüm.xls” isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok
276/658
milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki
kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca listede yer alan bazı milletvekillerinin
karşısında “İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı” gibi ifadelerin bulunduğu görülmüş
ve şüphelinin hukuka aykırı olarak bir kısım milletvekillerini anlaşılmakla; kişisel verileri
hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından TCK 136/1 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında yargı görevi yapanı etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı
beyanda bulunma eyleminden dolayı TCK 288/1 maddelerine göre cezalandırılması davı açılmış
ise de, suçun yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan
beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli Behic Gürcihan hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin,
“şüphelilerin suçla ilgisi olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda
CMK'nın 135. maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
3- Devlet sırrı niteliğindeki belgelere ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık HALİL BEHİC GÜRCİHAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, sanık hakkında CMK 135 gereğince verilen teknik takip kararının hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

78- HALİL KEMAL GÜRÜZ


277/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özele, Ergenekon Terör Örgütünün, askeri müdahale için zemin oluşturmak
amacı ile öğrencileri sokağa döküp kargaşa ortamı oluşturmayı planladığı, Ergenekon Terör
Örgütünün bir birimi olan Cumhuriyet Çalışma Grubunun bu amaçla bazı Üniversite Rektörleri
ile görüştüğü, kendilerinden hükümete yönelik sert tepkiler göstermelerini istedikleri, bu
organizasyonların özellikle sanıklardan Halil Kemal GÜRÜZ ve Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU tarafından yapıldığı, 19 Eylül 2003 tarihinde Jandarma Genel
Komutanlığında bazı rektörlerle toplantı yapıldığı, bu toplantıda 25 Ekim 2003 tarihinde
Ankara’da bir miting yapılmasının kararlaştırıldığı, bu mitingin “Cumhuriyet’e Saygı Mitingi”
adı ile 25 Ekim 2003 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildiği, dönemin YÖK Başkanı olarak
görevli olan sanık Halil Kemal GÜRÜZ’ ün de “Ordu Göreve” yazılı pankartların asıldığı bu
mitinge iştirak ettiği, Sanık Halil Kemal GÜRÜZ’ ün Ergenekon Terör Örgütünün ara
yöneticilerinden olduğu, YÖK Başkanlığından emekli olduğu halde eylem ve faaliyetlerini
sürdürdüğü, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda YÖK Üyeliği ve
Üniversitelerdeki Rektörlük seçimlerine müdahale ettiği, bu kapsamda seçimlere iştirak eden
kişilerle görüşmeler yaptığı, örgüt amaçları doğrultusunda bazı kişilerin üniversite yönetimlerine
seçilmeleri ve üniversitelerde kadrolaşmak için faaliyette bulunduğu, seçilmesini istediği kişilere
oy verilmesi için baskı uyguladığı, diğerlerini ise asılsız söylenti ve haberler yayarak yıpratmaya
çalıştığı, bazı medya mensupları ile görüşerek rektörlük seçimlerinde desteklediği kişilerin
muhalifleri aleyhine yazı yazılmasını sağladığı, örgüt üyesi sanık Mustafa Ali BALBAY ile de bu
yönde görüşmesi bulunduğu, yapılan çalışmalar hakkında düzenli olarak örgüt yöneticilerinden
olan sanık Mehmet Şener ERUYGUR’ a bilgi verdiği ve sanık Mehmet Şener EREYGUR’ dan
bazı kişilere baskı uygulaması için taleplerde
bulunduğu, Sanık Halil Kemal GÜRÜZ’ ün evindeki aramada ele geçen EGM Güvenlik
Dairesi Başkanlığı tarafından YÖK’e hitaben yazılan, yine EGM tarafından Dış İşleri
Bakanlığına hitaben yazılan gizli ibareli belgeler ile “Azınlık Tali Komisyonu Kararı” isimli
belgenin, devletin iç ve dış siyasal yararlarına ilişkin TCK 327 maddesi kapsamındaki belgeler
olduğu, İddia edilerek; TCK 314/1, 327 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Halil kemal Gürüz’ün katıldığı 25 Ekim 2003 tarihinde yapılan “Cumhuriyete
Saygı Mitingi” nin darbeye zemin hazırlamak için öğrencilerin sokağa dökülmesi amacına matuf
yapılan bir planlı CÇG faaliyeti olduğu, Sanık Halil Kemal Gürüz’ün iletişim tespit tutanakları
incelendiğinde; YÖK Başkanlığından emekli olduktan sonra da YÖK üyeliği ve
Üniversitelerdeki Rektörlük seçimlerine Ergenekon Terör Örgütü adına müdahale çabası içinde
olduğu, yapılan çalışmalardan sanık Mehmet Şener Eruygur’a bilgi verdiği ve ondan bazı
kişilere baskı uygulaması için talepte bulunduğu, ayrıca bazı medya mensupları ile görüşerek
Rektörlük seçimlerinde desteklediği kişilerin muhalifleri aleyhine yayın yapılmasını sağladığı,
banık Mustafa Ali Balbay ile de bu konuda görüşme yaptığı,
Darbe hazırlığı için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak ihdas edilen
Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetleri kapsamında 25 Ekim 2003 tarihinde yapılan
“Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” isimli mitinge katıldığı ve planlanan darbe çalışmalarına katkı
sağladığı ancak eylem ve faaliyetlerinin elverişli eylem niteliğinde olmayıp örgütsel faaliyet
kapsamında kaldığı, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda Üniversitelerde
kadrolaşma faaliyetleri yürüttüğü ve fişleme ve istihbari mahiyette belgeleri ele geçirdiği, yine
örgüt faaliyeti kapsamında çok sayıda “Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri Temin Ettiği” sabit
278/658
kabul edilmiştir.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Söz konusu belgeler incelendiğinde; bu belgelerin devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri ihtiva ettiği, sanığın da bu bilgileri
temin ettiği anlaşıldığından TCK 327/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Sanık Halil Kemal Gürüz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamına istinaden, Kemal GÜRÜZ'den ele geçirilen belgelerin devlet
sırrı olup olmadığı ve gizlilik derecesine ilişkin Dışişleri Bakanlığı'ndan bilgi talep edilmiş,
Dışişleri Bakanlığı Kuzeydoğu Akdeniz Genel Müdür Yardımcılığı'nın 05/06/2018 tarihli cevabi
yazısında, ilgili yazının "gizli" nitelikte olduğu, yetkisiz kişi ve kuruluşların eline geçtiğinde
devletimizin iç ve dış politikasına, idari ve siyasi yapısına ciddi zarar verebilecek nitelikte
olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin, elde
edilen delillerin hukuka aykırı olması nedeniyle, bu suça ilişkin sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ
hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
279/658
Sanık Halil Kemal GÜRÜZ'ün iş, akademik ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

79- HAMZA DEMİR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen “Devletin Yeniden Yapılandırılması İçin Öneriler
(Mastır Plan Ön Çalışması)” isimli dökümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin
gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğinin belirtildiği, Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör
Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak
örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde
ulaşarak örgüte kazandırdıkları, alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak
devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan
görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, Bu amaç doğrultusunda bir kısım evlerde gizlice
toplantılar tertip ettikleri ve buralarda kamu görevlilerini ve askeri öğrencileri Türkiye
Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak
yönlendirdikleri,
Bu kapsamda Sanık Hamza Demir’in de Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanması
içerisinde örgütün ara yöneticilerinden olan Kemal Aydın’a bağlı olarak onun emir ve talimatları
doğrultusunda faaliyette bulunduğu, bir kısım TSK mensubu subay ve askeri öğrencilerle çeşitli
yerlerde gizlice buluşmalar tertip ettiği, örgütün ideolojisi doğrultusunda bu kişilerle belirlenmiş
aralıklarla buluşmak suretiyle terör örgütünün hedef ve amaçları doğrultusunda yönlendirme
faaliyetlerine giriştiği, bu konuda kendisine emir ve talimatları Sanık Kemal Aydın’ın verdiği,
kendisine verilen görevlerle ilgili olarak yaptığı örgütsel faaliyetleri Sanık Kemal Aydın’a rapor
şeklinde ilettiği, Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile Sanık Hamza Demir’in çeşitli zamanlarda
örgütsel faaliyetlerin değerlendirilmesi ve yürütülmesi amacıyla bir araya geldikleri, sanığın
Kemal Aydın ile yaptığı 6951 tape no’lu telefon görüşmesinde Ergenekon Terör Örgütü’nün
amaçları doğrultusunda Harbiyeli öğrencileri çeşitli konularda seminer ismi altında
yönlendirdiği, yine 6575 tape no’lu Kemal Aydın-Mehmet Ali Çelebi ile yapılan telefon
görüşmesinin ve diğer tapelerin de bu iddialara delil teşkil ettiği, Sanık Hamza DEMİR’in,
ikametinde yapılan aramada bulunan sanıklar Kemal ve Neriman Aydın, Ercüment Ovalı,
Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu ve Mustafa Balbay’a ait telefon numaralarının ele geçtiği,
yine sanığın ikametinde Vatansever Kuvvetler Güçler Birliği Hareketi tüzüğü, Milli Birlik
Hareketi Derneği Ana Tüzüğü ve Ulusal Güçler Birliği Hareketi- Yeniden Kuvvai Milliye
Hareketinin Yapılanması başlıklı 38 sayfadan ibaret tüzüğün elde edildiği, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü içinde Sanık Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda ve ona bağlı
olarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunarak bir kısım askeri öğrenci ve subaylar
ile sivil unsurları örgütlediği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddia edilerek,
TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
280/658
Sanığın, “DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR
PLAN ÖN ÇALIŞMASI)” isimli örgüt dokümanında belirtilen “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma” hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği,
Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda bir kısım TSK mensubu subay ve askeri
öğrencilerle çeşitli yerlerde gizlice buluşmalar tertip ettiği, bu gizli buluşmaları örgütsel faaliyet
olarak Sanık Kemal Aydın’a rapor şeklinde sunduğu, sabit görülmüştür
Sanığın diğer örgüt mensubu sanıklarla olan görüşmelerinin sayısı, içeriği, süresi, yer ve
zamanı dikkate alındığında bu irtibatlarının olağan ve sıradan bir irtibat olmadığı, görüşmelerin
örgüt belgelerinde belirtilen amaç ve yönteme uygun olarak sağlandığı, örgütün gizlilik
prensibine olabildiğince uygun davranıldığı, askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları
doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, bu
nedenlerle sanığın örgüt mensubu diğer sanıklarla olan irtibatlarının örgütsel nitelikte olduğu
anlaşılmaktadır.
Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için
bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya
kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Aynı şekilde sanıkların bilinen terör örgütlerinin
kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine
devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları tespit
edilmiştir. Bu amaç doğrultusunda bir kısım evlerde gizlice toplantılar tertip ettikleri ve
buralarda kamu görevlilerini ve askeri öğrencileri mevcut yönetime(hükümete) karşı askeri okul
öğrencilerini kışkırtarak yönlendirmekte oldukları anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; Sanık Hamza Demir’in de Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün gizli
yapılanması içerisinde örgüt mensubu sanıklardan Kemal Aydın’a bağlı olarak onun emir ve
talimatları doğrultusunda faaliyette bulunduğu, bir kısım TSK mensubu subay ve askeri
öğrencilerle çeşitli yerlerde gizlice buluşmalar tertip ettiği, örgütün ideolojisi doğrultusunda bu
kişilerle belli zaman aralıklarıyla buluşmak suretiyle terör örgütünün hedef ve amaçları
doğrultusunda yönlendirme faaliyetlerine giriştiği anlaşılmıştır. Sanık Hamza Demir’e bu
konudaki emir ve talimatları sanık Kemal Aydın’ın verdiği, bu doğrultuda yaptığı örgütsel
faaliyetleri hiyerarşik olarak üstünde bulunan Sanık Kemal Aydın’a rapor olarak ilettiği
görülmüştür. Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Hamza Demir’in değişik zamanlarda bir
araya gelerek örgütsel faaliyetlerini değerlendirdikleri Tape 6575’in içeriğinden de açıkça
anlaşılmaktadır.
Netice itibarıyla; Sanık Hamza Demir’in, “DEVLETİN YENİDEN
YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI)” isimli örgüt
dokümanında belirtilen “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde
yapılanma” hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları
doğrultusunda bir kısım TSK mensubu subay ve askeri öğrenciler ile sivil unsurları çeşitli
yerlerde gizlice buluşmalar tertip ettiği, bu gizli buluşmaları örgütsel faaliyet olarak Sanık Kemal
Aydın’a rapor şeklinde sunduğu, yukarıda detayı verilen tape görüşme içeriklerinden de
anlaşıldığı üzere Sanığın, Sanık Kemal Aydın’ın hiyerarşisine dâhil olup ondan emir ve talimat
aldığı ve örgütün gizlilik prensibine uygun davrandığı, örgüt mensubu sanıklardan yukarıda HTS
Raporunda isimleri belirtilen Sanıklardan Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu, Recep Taylan,
Ercüment Ovalı, Neriman Aydın, Yusuf Erikel, Kemal Kerinçsiz ile sürekli irtibat halinde
olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanık Hamza Demir hakkında esas hakkındaki mütalaada TCK 135/1 ve 136/1.
maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, atılı suçların yasal unsurları
oluşmadığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatine karar
verilmiştir.
281/658
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hamza DEMİR hakkında TCK 135 ve 136 maddeleri gereği açılmış bir kamu
davası bulunmamasına karşın, bu suçlardan verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Hamza DEMİR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

80- HASAN ATAMAN YILDIRIM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hasan Ataman YILDIRIM’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
üyesi olduğu, örgütün üst düzey yöneticilerinin talimatları ile bazı asker şahıslar hakkında bilgi
toplayıp arşivlediği, bazı örgüt sempatizanları ve üyelerini gizliliğe özen göstermeleri konusunda
uyardığı, örgüt üyelerinin mahkeme safahatlarını takip edip raporlar hazırladığı, irtibatlı olduğu
bazı subaylar vasıtasıyla devlete ait gizli olan ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve
belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli
kalması gereken belgeleri temin edip bulundurduğu, kişileri dini inanışlarına, felsefi ve siyasi
görüşlerine göre sel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği, süreklilik ve farklılık arz eden tüm
bu eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğu İddia edilerek, TCK 314/2, 135/1, 43/2,
327, 334/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın, psikolojik harekât amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
282/658
harekât yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerin ise halen örgüt
yöneticiliğinden tutuklu bulunan Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirildiği
kanaatine varıldığı, iddia edilerek, TCK 312 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülen 2010/1003 sayılı soruşturma kapsamında
6.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım
Amirliğine ait odada yapılan aramada, yer karolarının vakumlu alet yardımıyla kaldırılması
sonucu zeminin altında poşetler içerisinde dosyamızı da ilgilendiren bir kısım deliller ele geçtiği,
bu delillerin ele geçirildiği yer sebebiyle özel bir önem taşıdığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
önemli karargahlarından birisi olan Donanma Komutanlığının özel seçilerek görevlendirilmiş
personeli dışında kimsenin girme imkanı bulunmayan bir bölümünde, zeminin altına gizlenmiş
halde bulunan belge ve kayıtların delil değerinin yüksek olduğu, bu odada çalışan ve haklarında
kamu davası açılan kişilerin bu odada saklanan eşyalarının varlığından haberdar olduklarını
ancak yakalanma gününe kadar muhafaza ettiklerini beyan ettikleri, buradan ele geçen belgeler
arasında, sanık Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planında yer alan hususlar ile
ilgili olarak düzenlenmiş, daha önceden ele geçmeyen yeni belgelerin de yer aldığı, burada ele
geçen bir dijital eşyada, içerisinde emekli ve muvazzaf askerler ile sivillerden oluşan organize bir
grup vasıtası ile internet üzerinden bazı faaliyetlerin planlandığı, bu amaçla üretim ve dağıtım
gruplarının oluşturulduğu, mail ağlarından istifade edilmesinin belirtildiği ve zaman içinde
güncellendiği anlaşılan “Kitleşim” isimli belge bulunduğu, bu belgede “İnternet ekipleri
kurulmalı” ibaresinin karşısında “Teknik, İçerik”,“Sivil dağıtım ağları geliştirilmeli” ibaresinin
karşısında “mail grupları, siteler”, ibarelerinin yer aldığı ve sayfanın altında “mail listeleri
toplanmalı, medya iletişim koordinasyon”yazdığı, Belgenin “Üretim_Ekibi” isimli çalışma
sayfasında Hüseyin Vural Vural, Raşit Çağın, Cumhur Mumcu, Cem Gürdeniz, Refik Tanju
Sirmen, Merdan Yanardağ, Serdar Okan Kırçiçek, Nuri Alacalı, Dursun Çiçek, Fahri Can
Yıldırım, Erbay Çolakoğlu, Kemal Şimşek şeklinde 12 ismin yer aldığı, Belgenin
“Dağıtım_kanalı” isimli çalışma sayfasında Emekli, Muvazzaf, Yurtdışı başlıkları altında isim
listelerinin bulunduğu, Emekli başlığı altındaki listede, Raşit Çağın, Alev Gümüşoğlu, Yalçın
Gültunca, Alper Tezeren, Recep Celal Seyhan, Hüseyin Vural Vural, Cemal Üren, Ekmel
Totrakan, Ali Şener Kır, Ataman Yıldırım, Ayhan Yıldızel, İlyas Çınar, Selma Orkide Uraz,
Aydın Gürül şeklinde 14 kişinin isminin yer aldığı, isimlerden bazılarının karşısında mail
adreslerinin olduğu, Muvazzaf başlığı altındaki listede Fatih Koca, Recai Alkan, Altunay Şahin,
Cem Şimşek, Kemal Evcioğlu, Yankı Bağcıoğlu, Aytaç Çevik şeklinde 7 kişinin isminin yer
aldığı, bu isimlerden bazılarının karşısında mail adreslerinin olduğu, Yurtdışı başlığı altındaki
listede Cem Gürdeniz, Soner Çağaptay, Betil Gürün, Zeyno Baran, Deniz Kutluk şeklinde 5
kişinin isminin yer aldığı, İsmi geçen Merdan Yanardağ, Dursun Çiçek, Erbay Çolakoğlu,
Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar ve Hasan Ataman Yıldırım’ın bu belge ele geçmeden önce,
Fatih Koca, Recai Alkan, Altunay Şahin, Cem Şimşek’in ise bu belge ele geçtikten sonra
haklarında Ergenekon Terör Örgütü kapsamında dava açılan kişiler oldukları, Sanık Hasan
Ataman Yıldırım’ın bu listede geçen sanıklardan Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar Sanık Ataman
Yıldırım’da ele geçirilen “Hayhay, Vodafon, devleti yönetenler. doc” isimli ve soruşturma
kapsamında diğer bazı sanıklardan ele geçen “Görevlendirme ve Nisan Bülteni”isimli belgelerde
de, “Kitleşim” isimli belgedeki “Dağıtım Kanalı” adlı grubun içinde sanık Hasan Ataman
Yıldırım ile birlikte yer alan sanıklar Fatih Koca, Recai Alkan, Altunay Şahin, Cem Şimşek’in
isimlerinin “Hasan Ataman Yıldırım’ın ekibi” olarak geçtiği, yine bu belgelerde sanık İsmail
Yıldız’a ait SEAR adlı şirket ile sanık Bülent Sarıkahya’nın, ayrıca Ergenekon Terör Örgütü ile
ilgili başka bir davanın sanığı Feyyaz Öğütçü’nün isimlerinin geçtiği, Sanık Hasan Ataman
Yıldırım’dan ele geçirilen 117 nolu CD içerisindeki “hayhay” isimli belgede, Genelkurmay
283/658
Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı bünyesinde bazı dava sanıkları tarafından Hükümet
aleyhine kara progaganda maksatlı yayın yaptırılarak işletilen davaya konu internet sitelerin
isimlerinin ve desteklenmeleri ibaresinin, bu sitelerin hazırlanmasında görevli sanık Mehmet
Bülent Sarıkahya’nın isim ve e-posta adresi ile telefon numarasının, sitelerin işleteni olarak
gözüken Macit Karacay, A. Kahraman gibi sahte isimlerin, MSB’na servis sağlayan Ortadoğu
yazılım şirketi isminin, muhtelif site alan adlarının vb. yazıların bulunduğu, bu belgedeki
yazıların Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesince işletilen internet sitelerine dair
bilgiler ile bu konu hakkındaki iddialar ile uyumlu bulunduğu,
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın “Kitleşim” belgesinde kendisine yüklenen göreve
uygun olarak, birçok internet mail grubu ile ilişkisinin bulunduğu, kiminde kurucu, kiminde
yönetici ve kiminde de üye olduğu, bu gruplar vasıtası ile binlerce kişiye mesaj ulaştırdığı ve
dağıttığı, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın Ergenekon Terör Örgütünün siyasete yön verme, sivil
toplum kuruluşlarını örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirme faaliyetleri kapsamında
Toplumcu Demokratik Parti, Yeni Türkiye Partisi, Çağdaş Türkiye Partisi, Yeni Parti gibi
partilerde kurucu, yönetici ve üye olduğu, ADD ve Memleket Sevdalıları isimli derneklere
üyeliğinin bulunduğu, demokrasiplatformu, yeniolusum gibi mail gruplarının yöneticisi olduğu,
Yeni Türkiye Partisine katıldığı zaman kurduğunu ifade ettiği demokrasiplatformu isimli internet
gurubunda ve Güven Hareketi denen oluşumun organizasyonlarda sanık Oktay Yıldırım ile
tanıştığı ve irtibatını devam ettirdiği,
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın “Benim Ergenekon operasyonlarına dahil edilmemin
nedeni, benim üzerinden TSK ve özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın personeline
ulaşmak ve muhalif kişileri soruşturmaya dahil etmek” şeklindeki temel savunmasının muvazzaf
veya emekli olmuş bir subay olmadığı, devletin kendisini eğitim için gönderdiği ABD’den
dönüşünde zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra 1984 yılında, suç tarihi itibarıyla yaklaşık 25
yıl önce TSK’den istifa eden bir Yüzbaşı olduğu dikkate alındığında mantıksal bir dayanağının
da bulunmadığı, cezadan kurtulma amaçlı geliştirilen inandırıcılıktan ve hukukilikten yoksun,
suçu inkara yönelik sıradan bir savunma yöntemi olduğu, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın,
suçlama ve delillere karşı, aramada ele geçen bazı dijital eşyalar ve içindekilerin polis tarafından
yerleştirildiği şeklindeki ikinci temel savunmasının, aramada kendisinin, şirket çalışanlarının ve
yetişkin çocuklarının hazır oldukları, ele geçen delillerin üzerini paraf ettikleri, içeriklerinin
maddi olgularla doğrulandığı dikkate alındığında, suçu inkara ve cezadan kurtulmaya dönük
olduğu, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın kendisinden ele geçen dijital verilerin bir kısmı ile ilgili
olarak kurguladığı, bunların Milli Güvenlik Akademisinde kurs gören Murat Ünlü isimli bir
subayın flash belleğinden onunla aynı dönemde kurs gören bir Polis Müdürü tarafından çalınarak
soruşturmayı yapan polislere devredildiği ve sonrasında kendisinden ele geçen CD’lere eklendiği
şeklindeki savunmasının, duruşmada tanık olarak dinlenen Murat Ünlü’nün kendisinin flash
bellek kullanmadığı, herhangi bir şekilde bir hırsızlık hadisesine maruz kalmadığı şeklindeki
ifadesi içeriğine ve sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın hiç bir iddiasını doğrulamamasına göre de
suçu inkara ve cezadan kurtulmaya dönük olduğu, sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın bu sefer de
“Demek ki bu bilgiler bana başka bir yoldan gelmiştir” şeklinde bir savunma geliştirdiği,
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan
sanık Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisi ile hiçbir irtibatının olmadığı şeklindeki
savunmasının, kendisinde ele geçen CD’ler içinde bu partiyle irtibatını gösteren çeşitli bilgi ve
belgelere göre doğru olmadığı,
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’dan ele geçirilen “başkanlıktangelenisimler.xls”, “şule
ablayamektup.doc” isimli belgelerin, hakkında Ergenekon Terör Örgütü kapsamında İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahmesine dava açılan Koray Özyurt tarafından hazırlandığı ve kaydedildiği, yine
sanık Hasan Ataman Yıldırım’dan ele geçen Mahkemeniz dosyasının bir çok sanığı hakkında
takip edilmesi gereken savunma stratejileri ile ilgili belgenin sanık Mustafa Dönmez ile de yakın
irtibatı bulunan Emekli Hakim Kazım Özok tarafından hazırlandığı ve Ergenekon Terör Örgütü
kapsamında hakkında İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesie dava açılan Şafak Yürekli tarafından
284/658
kaydedildiği,
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’dan ele geçen “tbtksvnm” isimli klasör şifresinin sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın kızının ismi olan “meltem” olduğu, şifrenin çözülmesi üzerine içinde
“ataman” tarafından hazırlanan bir belge ile “merdancdden” isimli klasörde TUBİTAK’taki bir
kısım stratejik ve önemli çalışmalarla ilgili dosyalar bulunduğunun tespit edildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum örgütleri alanındaki yapılanmalarından olan
Ankara merkezli Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) isimli derneğe ait
internet sitesinin sanık Hasan Ataman Yıldırım’a ait Naryaz adlı şirket tarafından hazırlandığı,
sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın yine Ergenekon Terör Örgütünün internet alanındaki
yapılanmalarından olan ozelbüro.com adlı internet sitesinin kurucusu ve yöneticisi olan sanık
Erkut Ersoy ile kısıtlı sayıda üyenin katıldığı toplantılar yaptığı,
Sonuç olarak; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın yukarıda HTS Raporunda detayı
verildiği üzere Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün çok sayıdaki mensubu ile örgütsel irtibat
halinde bulunduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün siyaset dünyasına yön verme ve sivil
toplum kuruluşlarını yönlendirme faaliyetlerine katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına
internet ortamında faaliyette bulunduğu, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi
Başkanlığı bünyesinde bazı dava sanıkları tarafından Hükümet aleyhine kara progaganda
maksatlı yayın yaptırılarak işletilen internet sitelerine teknik destek sağladığı, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda bu siteler vasıtasıyla askeri darbe zemini oluşturmak
için yürüttüğü psikolojik harekat faaliyetlerine iştirak ettiği, örgüt amaçları doğrultusunda gizli
belge bulundurduğu, hukuka aykırı olarak bazı kişiler hakkındaki bilgileri kişisel veri olarak
kaydettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu, ancak sanığın TCK’nın 312/1.
Madde gereğince cezalandırılması karşısında ayrıca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
cezalandırılmamıştır.
Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekat amacıyla yayın yapan internet
siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda Ergenekon Terör
Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri tespit edilmiştir.
Suça konu Ergenekon terör örgütünün ve örgütün amaç ve talimatları doğrultusunda
hareket eden dosyamız sanığının eylem ve faaliyetlerine bakıldığında; irtica tehdidi gerekçe
gösterilerek legal görünümlü, çok sayıda sivil toplum örgütünün kurulması ve faaliyetlerinde rol
alması, internet siteleri kurularak kara propaganda içerikli hükümet aleyhine yayınlar yapılması
gibi faaliyetlerin varlığı karşısında, sanığa yüklenen bu eylem ve faaliyetlerin tamamının darbeye
zemin hazırlamak için yapıldığı, yani amaç suçun gerçekleşmesi için gerekli olan araç suçlar ve
amaç suçun işlenmesi için gerekli olan kanunun aradığı elverişli araçlar olduğu sonucuna
varılacaktır.
Her ne kadar diğer sanıklarda olduğu gibi, sanık Hasan Ataman Yıldırım da, sivil
toplum örgütü ve dernek kurmanın, gösteri ve miting düzenlemenin, internet sitesi işletmenin ve
buna benzer faaliyetlerin suç olmadığını, cebir ve şiddet içermediğini savunmuş ise de, yukarıda
açıklandığı gibi, cebir ve şiddetin hazırlık hareketlerinde olması gerekmemekte, amaç suç olan
darbenin cebir ve şiddet içermesi yeterli görülmektedir. Dosyamız sanıklarınca kurulup işletilen
internet sitelerinden Cumhuriyet mitingleri lehine yayınlar yapılması, ayrıca yine aynı internet
sitelerinde hükümet aleyhine ve ülkede irtica tehdidinin arttığı yönünde ve özellikle kara
propaganda içerikli yayınlar yapılması nedeniyle, tüm bu eylemlerin darbeye zemin hazırlamak
için, sanıklar tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, sanık Hasan Ataman
285/658
Yıldırım’ın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı
oluşturmak amacıyla internet imkanlarını kullanarak kara propaganda ve dezenformasyon
faaliyetlerini icra ve organize ettiği, hükümeti baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa
uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı
oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak suretiyle,
cebir ve şiddetle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
etmek suçunu işlediği anlaşıldığından, sanık Hasan Ataman Yıldırım'ın eylemine uyan TCK'nın
312/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hasan Ataman Yıldırım’ın Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgütün üst
düzey yöneticilerinin talimatları ile irtibatlı olduğu bazı subaylar vasıtasıyla devlete ait gizli olan
ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış
siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri temin edip
bulundurduğu, anlaşılmakla; Örgüt faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
eylemine uyan TCK 327/1 maddeleri gereğince cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
Sanıkta ele geçirilen belgelerin niteliği, türleri ve yetkili makamların kanun ve
düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması
gereken bilgileri temin ettiği, tüm belgelerin TCK’nın 327/1. maddesinde tarifi yapılan
belgelerden olmaması ve birden fazla bilgileri temin etmesi karşısına ayrıca sanığın eylemine
uyan TCK 334/1 maddeleri gereğince cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
TCK’nın 135. maddesi gereğince cezalandırılması da dava ve talep edilmiş ise de,
sanığın bu verileri kendisinin kaydettiğine dair dosya kapsamı itibariyle delil elde edilemediği,
üçüncü kişiler tarafından kaydedilen bu verilerin sanık tarafından ele geçirildiği sabit olmakla,
eylemine uyan TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmasıına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hasan Ataman YILDIRIM'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı
belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

81- HASAN ATİLLA UĞUR


286/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hasan Atilla Uğur iletişim tespit tutanaklarında kayıtlı
görüşmelerinden; emekli olduğu halde TSK bünyesinde gerçekleşen atamalara örgütün amaçları
doğrultusunda müdahale ettiği ve “Bizim açımızdan iyi olur” şeklindeki beyanından da
anlaşılacağı üzere Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün sızma stratejileri gereğince önemli
mevkilere adam yerleştirmek için uğraştığı, atamalarla ilgili olarak “Yörük” kod isimli şahısla
irtibat kurduğu ve “% 90 olacak gibi gözüküyor” beyanından da anlaşılacağı üzere “Yörük” kod
isimli şahısla yakın ilişkiler içerisinde olduğu, emekli olduğu halde görevde iken kurduğu
örgütsel ilişkilerini ekibiyle birlikte emekliliğinde de devam ettirdiği ve halen aktif olan bir
ekibinin bulunduğu, 2009 yılı içerisinde yapılan aramada elde edilen darbe planları ile alakalı bir
beklenti içerisinde oldukları, bağımsız Türk mahkemelerini etki altında bırakmak üzere
girişimlerde bulunduğu, futbol, Nihat Kahveci, antrenör, ışıldak, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe,
makarna, spagetti, sos, fransız gibi kodlamalarla, telefonlarının adli mercilerce dinlenme
ihtimaline karşı örgütsel konuları perdelemeye çalıştıkları, bazı irtibatlarını ve gidip geldiği
yerleri sakladığı, görüşme ve seyahatlerinin gizli tutulması için talimatlar verdiği, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün faaliyetleri kapsamındaki hareketlerini gizlilik içerisinde sürdürmeye
çalıştığı,
Sanığın Mehmet Şener Eruygur ve Levent Ersöz’ün emri altında birçok illegal
faaliyetlerde bulunduğu, sanıklar Ergün Poyraz ve İsmail Yıldız’la irtibatlarının olduğu, bu örgüt
üyelerinden İsmail Yıldız’la yapılmış, görüntülü gizli çekim olduğu anlaşılan çekimlerin
bulunduğu, bu sanığın firari sanık Bedrettin Dalan’ı getirdiği ve gizli kamerayla çekimlerinin
yapıldığı, bu çekimlerin bir kısmının da sanık Hasan Atilla Uğur’da ele geçirildiği, bu çekimleri
görev gereği yaptıklarını belirtmiş ise de Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı cevabi
yazısında, bu kayıtların Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı ve kayıtlarda yer almadığı
şeklindeki bildirimde bulunmuştur. Bu cevabi yazı karşısında, bu tür gizlilik içeren bilgi belge ve
gizli çekimlerin görev gereği olmayıp Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yapıldığı, örgütsel faaliyetler kapsamında bulunduğunu kabulde zorunluluk
bulunduğu, bu örgütsel kayıt tutma ve çekimlerin, o dönemin teknik istihbarat sorumlusu sanık
Hasan Atilla Uğur ve Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde faaliyet göstermek üzere kendisinin
emrine verilmiş bulunan diğer sanıklar Mustafa Koç ve Cihandar Hasanhanoğlu tarafından
yapıldığı eylemin işleniş şekli ve belgelerden anlaşıldığı, ayrıca sanık Levent Ersöz’ün bu
çekimleri komutanlarının emri ile yaptıklarını sorgu sırasında ikrar ettiği,
Sanığın görevli olduğu dönem ve sonrasında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içersinde,
her türlü illegal faaliyetleri resmi görevinin verdiği her türlü imkan ve pozisyonu kullanarak
yaptığı, sanık Levent Ersöz ve Mehmet Şener ERUYGUR un emri altında birçok kişiyi yasa dışı
dinlediği ve dinlettiği, yüzlerce kişiyi, siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine;
hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin
bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek suretiyle fişlediği ve fişlettiği,
Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde aktif olarak görev aldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu
adına gazetecilerden büyük şirket patronlarına, meclis başkanından, özel üniversite sahiplerine
kadar görüştükleri kişileri, örgütsel yöntemler gereği gizlice kamera kaydına alıp, Cumhuriyet
Çalışma Grubu için kurulan örgütsel arşive attıkları, çalışmalarının tamamını resmi olarak
kullandıkları formatta yapmalarına rağmen resmi kayıt arşivleri yerine Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü arşivlerine geçirdikleri, yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinin içinde fiilen
yer aldığı, kendi altında çalışan sanıklar Mustafa Koç ve Cihandar Hasanhanoğlu’nu da
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri için görevlendirdiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üst
yapılanması içinde yer alan istihbarat dairesi sözde komutanlığı içinde özel vazifeyi haiz görevli
niteliğinde bulunduğu, konumu itibarıyla emekli olduktan sonra güvenlik şirketi ile ortak
çalıştığı, sanık Hakan Şanlı ile örgütsel anlamda irtibatlarını devam ettirdiği, Emin Şirin’le
287/658
birlikte, amaçları arasında bulunan siyasi partileri yönlendirme ve siyasi portreleri önceden
belirleme faaliyetleri çerçevesinde mecliste yeni bir grup oluşturmaya çalıştığı iddia edilerek,
TCK 314/1, 311/1, 312/1, 313/1, 135/2, 137/1-a, 6136 sayılı Yasa 13/3-4 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
2002-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanı olan Sanık Mehmet Şener Eruygur,
darbe çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde dönemin Genelkurmay
Başkanından gizli olarak "Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) adlı illegal yapılanma
oluşturduğu ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirdiği, bu yapılanma içerisinde: sanıklar
Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç ile bir kısım
personelin yer aldığı, organize şekilde ve sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları
doğrultusunda 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını
hazırladıkları anlaşılmıştır.
“Ayışığı” kod isimli darbe planında, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye
ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevini
sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlanmıştır. Yani darbenin ilk aşamasında yapılacak
eylemler planlanmıştır.
“Yakamoz” kod isimli darbe planında darbenin ikinci aşaması düşünülerek TSK’nın,
sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde
yapılacağı ayrıntılı şekilde planlanmıştır.
“Eldiven” kod isimli darbe planı ise “Ayışığı” ve “Yakamoz” kod isimli diğer darbe
planları ile birlikte incelendiğinde; planlanan darbenin son aşamasını yani darbe
gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu darbe planı
çerçevesinde, “Dahili Mutabakatın Sağlanması, CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma,
Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde çeşitli planlamaların yapıldığı görülmüştür.
Sözü edilen darbe planları çerçevesinde; istihbarat sağlama, fişleme, arşivleme ve
medyayı kontrol ve yönlendirme çalışmaları yapıldığı, Üniversite öğretim görevlilerinden, sivil
toplum kurumu yöneticilerine kadar birçok kişiden sağlanan dosyalar ve şahıslara ilişkin özel
bilgilerin rapor haline getirildiği, başbakan, milletvekilleri ve bir takım belediye başkanları ile
üst düzey bürokratların telefon görüşmelerini kayda alındığı, elde edilen kayıtların hükümet
aleyhine kullanıldığı, devletin kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı
doğrultusunda kullanıldığı, siyasiler, gazeteciler ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet
aleyhinde yönlendirici toplantılar yapıldığı ve görüşmeleri gizlice kaydedildiği, Hükümette
bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarının yakın takibe
alındığı, bir kısım milletverillerinin katıldıkları sohbet toplantılardaki görüntülerinin gizlice
kamera ile kaydedildiği,
Darbeye taraftar olmayan ve Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda
hareket etmeyen dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü istifaya zorlamak için
uygulanacak stratejinin belirlendiği; darbede görev alacak ve darbe sonrası görevlendirilecek
kişiler ile darbe sonrası hapsedilecek insanların tutulacakları yerlerin tespit edildiği; ABD'nin,
AB’nin yapılacak darbeye karşı muhtemel tepkileri nazara alınarak alınacak tedbirler konusunda
ayrıntılı planlar hazırlandığı ve stratejiler geliştirildiği; darbenin bir başka olmazsa olmazı olan
gençlik hareketlerini meydana getirmek ve üniversiteleri darbe zemininin hazırlanmasında
kullanmak için bir kısım rektörlerle görüşüldüğü ve birlikte eylem planı yapıldığı; ayrıca
darbenin bir başka olmazsa olmazı olan “Halk Desteği”ni temin için örgütün sivil unsurları ile
temasa geçilip koordineli hareket edildiği dolayısı ile darbenin pek çok icra hareketinin yapıldığı
288/658
anlaşılmıştır.
Sanık Levent Ersöz’ün istihbarat başkanı, sanık Hasan Atilla Uğur’un ise ona bağlı
olarak teknik istihbarat da yapan Mali ve Teknik Daire Başkanı olduğu, örgütsel görevi olarak
illegal dinleme ve izlemelerden sorumlu olduğu, sanıklar gerek bizzat gerekse emirleri altındaki
diğer kişiler vasıtası ile darbe hazırlık çalışması kapsamında; AK Partili bazı kişilere ve bir kısım
gazetecilere yönelik illegal teknik takip çalışmaları yaptıkları, başbakan, milletvekilleri ve bir
takım belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon
görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin
kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları,
siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici
toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, Hükümette bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının
katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri bir kısmının fotoğraflarını
çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları anlaşılmıştır.
Sanıktan ele geçirilen 5_Nolu PLM Start 320611080054 seri numaralı CD içerisinde:
Bu CD içinde bulunan “Ergenekon”, “Devletin Yeniden Yapılanması”, “Dinamik Anti Tez” ve
“Oluşum” isimli belgeler ile “ayışığı 2.ppt”, “eldiven.ppt”, “ayışığı ve yakamoz.ppt” isimli
sunumlar incelendiğinde: “Ergenekon Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme” isimli belgenin,
Ergenekon Terör Örgütünün yeniden yapılandırılmasına, amaçlarına, eleman profiline, örgütün
finans kaynaklarına, organizasyon planına, merkez yönetimine ilişkin esasların belirlendiği
örgütün ana belgesi olduğu anlaşılmıştır. Bu temel örgüt belgesi, aramalarda sanık dışında Veli
Küçük, Doğu Perinçek, Mehmet Şener Eruygur, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım, Ahmet
Hurşit Tolon, Hasan Ataman Yıldırım, Emcet Olcaytu, İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü binası ve
Tuncay Güney'de de bulunmuştur.
“Devletin Yeniden Yapılanması” isimli belgenin, Doğu Perinçek tarafından hazırlanarak
Ergenekon Terör Örgütüne sunulan ve Doğu Perinçek’in Ergenekon Terör Örgütünün yeniden
yapılanması sürecindeki önerileri ve değerlendirmelerinin yer aldığı örgüt belgesi olduğu
anlaşılmıştır. Bu belge, sanık haricinde Tuncay Güney, Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit
Tolon, Doğu Perinçek, İşçi Partisi Genel Merkez, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım, Ahmet
Hurşit Tolon, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem’de de bulunmuştur.
“Dinamik Anti Tez” isimli belgenin, “Kemalist Model Dinamik” isimli örgüt belgesinin
Ergenekon Terör Örgütü tarafından Doğu Perinçek’e gönderilmesinden ve Doğu Perinçek’in de
“Ulusal Gençlik Birliği Üzerine Görüşler 3 Aralık 2000” başlıklı yazısı ile belge hakkındaki
görüş ve eleştirileri alındıktan sonra, Doğu Perinçek’in öneri ve eleştirilerine cevap olarak
hazırlanan örgüt belgesi olduğu anlaşılmıştır. Bu belge, sanık dışında Tuncay Güney, Doğu
Perinçek, Ümit Oğuztan, Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Mehmet Şener Eruygur,
Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım ve Ahmet Hurşit Tolon’da da bulunmuştur.
“Oluşum” isimli belgenin, İşadamı Korkmaz Yiğit hakkında açıklamalar ve örgüt
tarafından koruma altına alınması gerektiğine dair değerlendirmelerin yer aldığı örgüt belgesi
olduğu anlaşılmıştır. Bu belge, sanık haricinde Veli Küçük, Tuncay Güney, Mehmet Şener
Eruygur, Doğu Perinçek, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım ve Hasan Attila Uğur’da da
bulunmuştur.
“ayışığı 2.ppt”, “eldiven.ppt”, “ayışığı ve yakamoz.ppt” isimli sunumlarda CÇG’nun
darbe planlarının yer aldığı görülmüştür. Bu sunum şeklindeki darbe planları sanık Hasan Atilla
Uğur dışında, sanıklar Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan
aramalarda da bulunmuştur.
İçeriklerinden ve ne zaman oluşturulduklarından kısaca bahsetmek gerekirse:
“ayışığı ve yakamoz.ppt” isimli klasör içerisinde 38 sayfadan oluşan bir slayt olduğu,
Yetim, Gemi Aslanı, Yörük gibi kod isimlerin kullanıldığı, darbeye hazırlık kapsamında
yapılacakların, darbeye karşı muhtemel tepkilerin ve tepkilere karşı tedbirlerin neler olacağının
yazıldığı, bir takım yapılanmaların şematize edildiği, ABD, AB ve iç tepkilerin kontrol altında
289/658
tutulması için yapılacakların, 29.03.2004 14:59 tarihinde oluşturulduğu ve 12.04.2004 12:35
tarihinde son kez kaydedildiği,
“Ayışığı 2.ppt” isimli klasör içerisinde; 39 sayfadan oluşan bir slayt olduğu, içeriğinin
“ayışığı ve yakamoz.ppt” isimli klasör ile benzerlik gösterdiği, 29.03.2004 14:59 tarihinde
oluşturulup ve 24.05.2004 16:10 tarihinde son kez kaydedildiği,
“Eldiven.ppt” isimli klasör içerisinde, 11 sayfadan oluşan bir slayt olduğu, 29.03.2004
tarihinde oluşturulduğu ve 29.05.2004 tarihinde son kez kaydedildiği, darbenin son aşamasını
yani darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususların anlatıldığı, bu darbe planı
çerçevesinde; “Dahili Mutabakatın Sağlanması, CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma,
Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde çeşitli planlamaların yapıldığı görülmüştür.
Bahsi geçen belgelerin bir kısmında, AK Parti, bu partinin kurucuları, milletvekilleri,
belediyeleri hakkında ayrıntılı çalışmaların / analizlerin yapıldığı, güçlü / zayıf / hassas
yönlerinin analiz edildiği, irtica ile mücadele adı altında iktidardan düşürülmesi için stratejiler
belirlendiği, belirlenen statejilerin uygulamaya geçirildiği, hedefe ulaşmakta araç olarak
kullanılmak üzere psikolojik harekat amaçlı bilgi toplandığı, fişleme yapıldığı, kişisel verilerin
kaydedildiği, bir kısmında ise belgeyi düzenleyenlerin kişisel değerlendirmelerinin yer aldığı,
Bir kısmında ise sendikaların ele alındığı, Türkiye’deki sendikaların temel dinamikleri ile
tanımlandığı ve Sendika ve Konfederasyonları; Hükümet karşıtı, yönlendirilebilir, Hükümet
yanlısı ve eylemlilik, ulusal menfaatlere ilgi, dış bağlantı, mali güç, yolsuzluk, sol, sağ, dinci,
yönetici zafiyeti, şeklinde sınıflandırıldığı ve bazı sendikaları “kritik bir sendika” olarak
nitelendirdiği görülmüştür.
Dolayısıyla bu belgelerin, Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı cebir
ve şiddet kullanarak Hükümetin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme (Darbe)
amacına matuf olarak, disiplinli ve sistemli bir çalışma sonucu, uzun zaman ve yoğun emek
verilerek, bir kaç kişi tarafından yapılması mümkün olmayan, ancak bir örgüt faaliyeti içerisinde
yapılabilecek nitelikte olduğu, devletin önemli birimlerine sızmış örgüt üyeleri tarafından kamu
imkanları/yetkileri kullanılarak ve ekip çalışması ile organize şekilde hazırlanmış/hazırlattırılmış
çalışmalar olduğu, bir kısmının da yasal olarak hazırlanmış belgelerin örgüt üyeleri tarafından
illegal yollardan ele geçirilerek örgüt amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere örgüte ulaştırılan
belgelerden olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hasan Atilla Uğur’un örgüt üyeleri Chandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç’a
emir ve talimat verme, örgütsel eylemeleri kontrol ve yönlendirme konumunda olduğu, bu
itibarla Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olduğu, Sanık Mehmet Şener Eruygur ve Sanık
Levent Ersöz’ün emir ve talimatları doğrultusunda, sanıklar Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa
Koç ile birlikte Ergenekon terör örgütü amaçları doğrultusunda illegal olarak Cumhuriyet
Çalışma Grubu faaliyetlerini planlayıp uygulamaya koydukları, başbakan milletvekilleri ve bir
takım belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon
görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin
kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları,
siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici
toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, Hükümette bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının
katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri, bir kısmının fotoğraflarını
çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları, dolayısıyla eylemli işbölümü ve son
derece organize şekilde, emir-komuta zinciri içinde ve disiplinli şekilde hep birlikte darbe
çalışması yaptıkları anlaşılmıştır.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olacağı zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç bu süre zarfında organize şekilde ve emir-
komuta içerisinde, 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe
290/658
planlarını hazırlamışlar ve uygulamaya koymuşlardır. CÇG faaliyeti kapsamında pek çok plan
hayata geçirilmiş, yani suçun icrasına başlanmış, ancak gerek iç, gerekse dış koşullar nedeni ile
sonuçlandırılamamıştır. Bir başka deyişle suçun icrasına başlanmakla birlikte sonuç
gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. İcra hareketlerinin hepsi
tamamlanmadığından da suç eksik teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta ulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Sanığın savunmasına itibar edilerek, sanıkta ele geçen (23) Adet 7.62 mm. çaplı
muhtelif kaleşnikof mermisi ve (30) Adet 9,65 mm çaplı SW marka mermiler dışındaki
mermilerin sanığın ruhsatlı tabancalarına ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Tabanca ve fişeklerin tetkikine ilişkin düzenlenen 02.07.2008 tarihli “Ekspertiz
Raporları”na göre; Sanıktan ele geçirilen ve tetkik için suça konu (23) Adet 7.62 mm. çaplı
muhtelif kaleşnikof mermisi ve (30) Adet 9,65 mm çaplı SW marka mermilerin (fişek) 6136
sayılı yasa kapsamında yasak niteliğine haiz oldukları belirtilmiştir.
Sanığın da tabancalarına ait olmadığını ikrar ettiği (23) Adet 7.62 mm. çaplı muhtelif
kaleşnikof mermisi ve (30) Adet 9,65 mm çaplı SW marka mermileri ruhsatsız olarak
bulundurmak sureti ile 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit olduğundan, eylemine
uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HASAN ATİLLA UĞUR hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hasan Atilla UĞUR'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, her ne kadar aramada 6136 sayılı yasa kapsamında ruhsatsız silah ele geçirilmiş
291/658
ise de yapılan arama - elkoyma işleminin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

82- HASAN HÜSEYİN UÇAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle Sanık Hasan Hüseyin UÇAR’ın; Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme,
emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma
faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı Türk Silahlı Kuvvetler içinde de devam ettirdiği, sanık
Noyan ÇALIKUŞU ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak
Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini
kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı ve Sanık Hasan Hüseyin UÇAR’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek,TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, “DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR
PLAN ÖN ÇALIŞMASI)” isimli örgüt dokümanında belirtilen “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma” hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği,
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin emir ve talimatlarına göre hareket ettiği, Kara Harp Okulu
öğrencisi iken diğer askeri öğrencileri örgüte kazandırmak için faaliyette bulunduğu, askeri okul
içinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Yürütme organı aleyhine örgüt propagandası yaptığı, sabit
görülmüştür.
Sanık Hasan Hüseyin Uçar’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü mensubu Sanıklardan
Durmuş Ali Özoğlu yönetimindeki bir hücresinin faaliyetleri kapsamında Kemal Aydın, Neriman
Aydın ve Mehmet Ali Çelebi hiyerarşisinde, Sanık Mehmet Ali Çelebi tarafından örgüte
kazandırıldığı ve onun hiyerarşisinde faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.
Sanığın askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri
konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, bu nedenlerle sanığın örgüt
mensubu diğer sanıklarla olan irtibatlarının örgütsel nitelikte olduğunu anlaşılmaktadır.
Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine muhtelif şekillerde
ulaşarak örgüte kazandırdıkları tespit edilmiştir. Bu sanıkların terör örgütlerinin kullandığı
yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin
bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirildikleri anlaşılan Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman
Aydın’ın örgüt yöneticisi konumunda olan Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun emir ve talimatları
292/658
doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları Sanık
Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da Sanık Mehmet Ali’nin harp
okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu
amaçla samimi olduğu başta Sanık Noyan Çalıkuşu olmak üzere Sanık Hasan Hüseyin Uçar ve
diğer sanıklar Eren Mumcu, Önder Koç ve Yaşar Tozkoparan’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı
Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, Sanık Hasan Hüseyin Uçar’ın Kara Harp
Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütü bünyesinde meydana getirilen ve başında Mehmet Ali
Çelebi’nin bulunduğu hücre yapılanmasında yeraldığı, sonrasında da sanıklar Kemal ve Neriman
Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta
sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine
getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık
Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay
Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının
haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri
öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan
bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının
sağlandığı, örgüte bu şekilde dâhil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları
doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı,
Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak
yönlendirdikleri, Mehmet Ali Çelebi’nin çalışmaları sonucu örgüte kazandırılan Sanık Hasan
Hüseyin Uçar’ın bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları
doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, anlaşılmıştır.
Sanığın, Sanık Kemal Aydın ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere
ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini
kazandıkları, örneğin Sanık Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon
konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa
tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz,
ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey,
belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için
çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler
aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve
bunu diğer arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme
faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki
ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul
içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre
yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları, örneğin Sanık Hasan Hüseyin
Uçar’ın kendisinden alt devre oldukları anlaşılan askeri öğrencilerle aralarında geçen bir
konuşmada; Sanık Mehmet Ali Çelebi ile irtibatlı ve etkisi altında olan öğrencilerin Mehmet Ali
Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın birbirleriyle tanıştıklarınıve bağlantı içinde olduklarını farkına
vardıklarında şaşkınlık yaşadıklarının bizzat Sanık Hasan Hüseyin Uçar tarafından ifade edildiği,
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin de bunu onayladığı görülmektedir.
TSK içinde muvazzaf subay olarak görev yapan sanıkların, sanıklar Kemal Aydın,
Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak
öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler
Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarfettiği,
kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği,
kayıtlı konuşmalardan ve sanıkların beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Hasan Hüseyin Uçar’ın, diğer sanıklarla aralarında geçen konuşmalarda
Ergenekon Sialhlı Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren
ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli bu konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı,
293/658
bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı
son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş
yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet
içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, bu
bağlamda Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı ve yukarıda detayı verilen telefon konuşmasında
kendileri gibi düşünmeyen herkesin ve TSK mensuplarının bile kafalarını koparmaktan söz ettiği
tespit edilmiştir.
Askeri personel olan sanıkların gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, e-
mail içerikleri ve alınan ifadelerinde Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali
Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanırken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara
Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde
eleştirmeleri dikkat çekici ve manidar görülmüştür. Bu durum askeri personel olan sanıkların
kendi komutanlarına değil de ismi geçen sanıklara, dolayısıyla da örgüte içten bağlı olduklarını
göstermektedir. Aynı şekilde bu olgu örgütün TSK’ne sızma konusundaki irade ve gücünü gözler
önüne sermektedir.
Sanık Hasan Hüseyin Uçar’ın; Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali
Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde
hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı
okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK
içinde de devam ettirdiği, Sanık Eren Mumcu ile Noyan Çalıkuşu’nun yaptıkları bir konuşmada
“ZATEN YEMİNLERİMİZİ DE BUGÜNLER İÇİN YAPTIK” sözünden de anlaşıldığı üzere
örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde
oldukları, örgüte dahil edilen bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda
eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, örgüt üyelerinin
birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasanın 104. maddesi gereği
Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli olarak kışkırtıp yürütme organının silahlı
bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptıkları, Tape
7198, 7247, 7183 numaralı telefon görüşme içeriklerinden de anlaşıldığı üzere Mehmet Ali
Çelebi’nin hiyerarşisine dâhil olup ondan emir aldığı, örgüt mensubu sanıklardan yukarıda HTS
Raporunda isimleri belirtilen Sanıklardan Mehmet Ali Çelebi, Yusuf Erikel, Kemal Aydın ve
Noyan Çalıkuşu ile sürekli irtibat halinde olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği de dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülerek TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hasan Hüseyin UÇAR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
294/658
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

83- HASAN IĞSIZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat
faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek, TCK.’nın 312, 314/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Hasan Iğsız’ın Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, içinde
bulunduğu kurumun imkanlarını da kullanarak, özellikle 2008 ve 2010 yıllarında Genelkurmay
II. Başkanı olduğu dönemde çok sayıda örgütsel faaliyette bulunduğu, illegal olarak kurulup
işletilen, AK Parti, bazı Bakanlıklar ve Hükümet aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayın
yapan internet sitelerinin, yayınlarına Şubat 2009 yılına kadar izin verdiği, sitelerin bir gazetede
haber yapılması üzerine, sitelerin kapatılması talimatını verdiği, ancak hemen sonrasında, bu
sitelerin farklı isimle ancak aynı içerikle yayın yapabilmesi için, aynı kurumda kendisine bağlı
olarak faaliyet yürüten örgüt mensuplarına emir ve talimat vererek Andıç isimli çalışmayı
hazırlattığı, sitelerin yeniden yayına başlayabilmesi için, ekinde bulunan ek güvenlik
tedbirlerinde, kara propaganda ya devam edileceği ve bunun nasıl yapılacağı yazılı olan Andıç’ı
paraflayıp, o dönem Genelkurmay Başkanı olan sanık İlker Başbuğ’a onaylatarak uygulanmasını
sağladığı, kendisine bağlı olarak faaliyet yürüten sanık Dursun Çiçek’e talimat vererek, Ülkede
kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, darbeye zemin hazırlamak için hazırlanan ve Erzincan ilinde
uygulamaya konulan İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli planı hazırlattığı, bu planın basına
yansıması üzerine, karargahta meydana gelen evrak kırpma işlemine ve bilgisayarların
silinmesine izin verdiği, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik
yapısına dahil olup, örgütün yöneticisi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör
örgütü yöneticisi olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, dosyamıza yansıyan nihai hedefinin, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, silahlı bir askeri müdahale ile ortadan kaldırmak, görevlerini
yapmasını kısmen yada tamamen engellemek olduğu, bunun için ülkede kaos ve kargaşa ortamı
oluşturup, darbeye zemin hazırlayarak, ülkenin ve halkın askeri müdahaleye hazır hale
getirilmesi için örgüt elemanlarınca çok çeşitli eylem ve faaliyetlerde bulunulduğu, bir taraftan
ülkede ses getirecek, kargaşa ve kaos çıkaracak, halkı sokaklara dökecek suikast planları
hazırlanıp, bazılarının uygulamaya konulduğu, diğer taraftan Ergenekon terör örgütünce
kurdurulan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde, ülkede irtica ve terör tehdidi ile yine bu örgüt
tarafından gerçekleştirilen bazı suikastlar gerekçe gösterilerek düzenlenen miting ve gösterilerle,
halkın sokağa dökülmeye, Devlet otoritesinin zaafa uğratılmaya ve Hükümetin görevlerini
yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı, bunlarla eş zamanlı olarak sanık Dursun Çiçek tarafından,
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal olarak kurulduğu anlaşılan internet
sitelerinde, aynı amaç doğrultusunda, yukarıda belirtildiği şekilde çok yoğun olarak, Türkiye
295/658
Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti ve dini cemaatler aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayınlar
yapıldığı, bu sitelerin basında yer alması nedeniyle, yayınların geçici olarak durdurulması
üzerine, sanık Hasan Iğsız’ın emir ve talimatı ile sitelerin farklı isimle ancak aynı içerikle kara
propaganda faaliyetlerine devam edebilmesi için çalışma yapıldığı, ekinde bulunan ek güvenlik
tedbirleri bölümünde, AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine kara propaganda
içerikli daha önce yapılan yayınlara, hangi yol ve yöntemlerle devam edileceği yazılı olan Andıç
isimli çalışmayı paraflayıp, onaylatarak uygulamaya konmasını sağladığı, yine sanık Hasan
Iğsız’a bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüten sanık Dursun Çiçek tarafından, sanığın emir ve
talimatı ile “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli plan hazırlandığı, bu çalışma ile, ülkede kaos
ve kargaşa ortamı yaratıp, ülkede bir irtica tehdidi olduğu, laikliğin tehlikede olduğu, Gülen
Cemaati olarak bilinen gurup başta olmak üzere pek çok irticai grubun silahlı örgüt kurduğu, AK
Parti ve Hükümetin de buna olanak sağladığı yönünde planlarla, halkı AK Parti ve Hükümet
aleyhine kışkırtıp sokaklara dökerek, darbe zemini oluşturmanın amaçlandığı, hazırlanan
irticayla mücadele eylem planının Erzincan ilinde uygulamaya konulduğu, sanığın böylece
ülkede askeri müdahale zemininin oluşması yönünde, gerekli olan kaos ve kargaşanın çıkması
için, halkın sokağa dökülmesi için, devlet otoritesinin zaafa uğraması için, darbeye zemin
hazırlamak için ve Hükümetin askeri bir müdahale ile ortadan kalkması yada görevlerini yerine
getirmesinin engellenmesi için, elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini silahlı müdahale ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan
kaldırmaya, görevlerini yapmasına tamamen veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği
anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. TCK 312. Maddesi gereğince cezalandırılan sanık
hakkında da ayrıca TCK 314/1. maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
Sanık Hasan IĞSIZ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

84- HATİCE BAHTİYAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Hatice BAHTİYAR’ın, Ergenekon Terör
Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı
“Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı
“Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet
şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt dökümanında
gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde
yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması
amacı ile kurulan Kuvayı Milliye Derneğinin kurulmasında etkin rol oynadığı, Sanık Hatice
BAHTİYAR’ın ise ortağı ve editörü olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi” ve sitesi vasıtasıyla
ETÖ’nün propagandasını yapmak ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması,
medyanın kontrol altına alınması amacı doğrultusunda görevlendirildiği bu görevi kapsamında
örgüte eleman kazandırdığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve
kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği
veya içerisinde yer aldığı,
296/658
Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun sahibi olduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınları’nın
hissedarı olduğu ve bu yayınevinde çalıştığı, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun birçok faaliyetinden
bilgisi bulunduğu, Sanık İbrahim ÖZCAN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU ile beraber hareket edip,
Ankara İlinde Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN’ın TSK’da görevli subay rütbesindeki
şahıslarla toplantılar yaptığını bildiği, birkaç defa Kadıköy’deki merkezine gittiği, derneğin
kuruluş aşamasında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile birlikte yardımcı olduğu ve daha sonrada bu
derneğin basın ve halkla ilişkiler den sorumlu olarak çalıştığı,
Sanık İbrahim ÖZCAN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU hiyerarşisi içerisinde başında
bulunduğu toplumsal dönüşüm yayınevine bahse konu mitinglerde kullanmak üzere afiş, bayrak,
poster ve pankartlar hazırladıkları, bu pankartlıların hazırlanmasında mali destek sağladıkları ve
kullandıkları, Sanık Hatice BAHTİYAR’ın, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun tutuklandığı esnada
avukatının talimatları doğrultusunda ona ait hard diski kolluk kuvvetlerinden saklamaya çalıştığı
ancak kolluk marifetiyle ele geçirildiği bu diskin incelenmesinde ise örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılmak amacıyla çeşitli devlet kurumlarından elde edilmiş belgeler
olduğunun anlaşıldığı, Bu şekilde Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN ile irtibatlı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık savunmasında; Toplumsal Dönüşüm Yayınevinin sahibi olduğunu, sanıklardan
Kemal Aydın, Neriman Aydın, İbrahim Özcan, Mehmet Fikri Karadağ ve Durmuş Ali Özoğlu’nu
tanıdığını, 2003 yılında yayınevi olarak sanık Ergün Poyraz’ın kitabını bastıklarını, sanık
Durmuş Ali Özoğlu ile birlikte Kuvayı Milliye 1919 derneğine üye olduğunu, “Toplumsal haber”
isimli internet sitesinin de sahibi olduğu yayınevine bağlı bir internet sitesi olduğunu, sanık
Neriman Aydın’ın bu sitede yazı yazdığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemiştir.
Sanık Hatice Bahtiyar’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
kurulan Kuvayı Milliye Derneğinin kurulmasında etkin rol oynadığı, ortağı ve aynı zamanda
editörü olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi” ve “internet sitesi” vasıtasıyla ESTÖ’nün
propagandasını yapmak, örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturmak ve medyanın
kontrol altına alınması için örgüt tarafından görevlendirildiği, bu görevi kapsamında ortağı
olduğu yayınevi ve internet sitesi vasıtasıyla örgütün propagandasını yaptığı sabit görülmüştür.
Sanıktan ele geçirilen dokümanların sanık tarafından ESTÖ nün propaganda faaliyetleri
kapsamında kullanılmak üzere bulundurulduğu, hissedarı olduğu “Toplumsal Dönüşüm
Yayınları” isimli yayınevi ve ineternet sitesi vasıtasıyla propaganda faaliyetlerini yoğun şekilde
yürüttüğü anlaşılmaktadır. Sanık her ne kadar yaptığı faaliyetlerin legal olduğunu savunmuş ise
de tape içeriklerinden de anlaşıldığı üzere sanığın bu görevi “Kutsal”, kendilerini de “devlet”
olarak addetmesi- ki bununla Ergenekon Silahlı Terör Örgütü kastedilmektedir, içinde bulunduğu
yapılanmanın illegal olduğunu, faaliyetlerinin de örgütsel nitelikte olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır.
Doküman içeriklarinden de anlaşıldığı üzere; Sanığın, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un
Genel Komutan olduğu dönemde Jandarma Genel Komutanlığı örtülü ödeneğinden kendisine
ödeme yapılıp, bilgi ve belge verilerek üst düzey devlet yönetecileri aleyhine kitap yazdırılan
sanık Ergün Poyraz’ın birkaç kitabını yayınladığı, bu yayınevinde basılan kitaplardan bir kısmını
Ergenekon Terör Örgütünün propagandasını yapmak amacı ile bazı yüksek rütbeli askerlere
gönderdiği, ayrıca afiş, pankart bastırarak Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlı sivil toplum
örgütlerinin gösteri, miting gibi toplumsal faaliyetlerine destek verdiği anlaşılmaktadır.
Sanık Hatice Bahtiyar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
kurulan Kuvayı Milliye Derneği yapılanmasında örgüt yöneticisi konumunda bulunan Sanık
Durmuş Ali Özoğlu ile irtibatlı olarak Sanık İbrahim Özcan ve Kemal Aydın hiyerarşisinde yer
aldığı, hissedarı olduğu internet sitesi ve yayınevi vasıtasıyla örgüt propagandasını yaptığı,
297/658
anlaşılmaktadır.
Sanık Hatice Bahtiyar’ın, Kuvayı Milliye Derneği’nin kurulmasında etkin rol oynadığı,
bu yapılanmada Durmuş Ali Özoğlu ve İbrahim Özcan hiyerarşisinde yer aldığı, ortağı ve editörü
olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi” ve “sitesi” vasıtasıyla ESTÖ’nün propagandasını
yapmak ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması, medyanın kontrol altına
alınması amacı doğrultusunda örgüt yöneticisi konumunda bulunan Sanık Durmuş Ali Özoğlu
tarafından görevlendirildiği, bu propaganda görevi kapsamında yayınevinde basılan kitaplardan
bir kısmını Ergenekon Terör Örgütünün propagandasını yapmak amacı ile bazı yüksek rütbeli
askerlere gönderdiği, ayrıca afiş, pankart bastırarak Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlı sivil
toplum örgütlerinin gösteri, miting gibi toplumsal faaliyetlerine destek verdiği,Sanık Durmuş Ali
Özoğlu, İbrahim Özcan, Kemal Aydın hiyerarşisine dâhil olup onlardan emir ve talimat aldığı,
örgütün gizlilik prensibine uygun davrandığı, örgüt mensubu sanıklar ile sürekli irtibat halinde
olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Bir kısım sanıklar yönünden haklarında iletişimin tespiti kararı verilen
şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayanbu sanıklar hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına
derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar
alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak
bulundurulması,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hatice BAHTİYAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, usulüne uygun mahkeme kararı alınmadan iletişimin dinlenmesi yoluyla kayda
alınan tutanakların delil olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

85- HAYATİ ÖZCAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, sanık Hayati Özcan’ın ERGENEKON terör örgütünün tüm amaç ve
faaliyetlerini bilerek ERGENEKON terör örgütünün talimatıyla kurulduğu anlaşılan ULUSAL
Kanal’da görevli olduğu edindiği askeri içerikli gizli bilgi ve belgeleri örgüte ulaştırılmak üzere
parti genel merkezine gönderdiği, böylece devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirdiği örgütün
istihbarat toplama biriminde görevli olduğu, ayrıca mevcut fotoğraflardan yurt dışına
298/658
çıkmadığını beyan etmesine rağmen Abdullah ÖCALAN’la birlikte çekilmiş fotoğraflarından da
illegal olarak yurt dışına çıktığı ve örgüt faaliyeti çerçevesinde PKK ile de irtibatı sağladığı Hem
İşçi Partisinden elde edilen Hayati Özcandan gelen Cd hem de Nato Cd si ile alakalı olorak
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından gelen 06.06.2008 tarihli yazı içeriğinde, Hayati
Özcan – İşçi Partisi karetta ibareli CD içinde bulunan ekli toblada belirtilen 80 nolu C. BAŞBUĞ
BNB. DAN-MY yazılı belgenin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve gizli olduğu 81, 82, 83.
sıradaki dosyaların “kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu” nun belirtildiği, Hayati Özcan’dan elde
edilen NATO’ ya ait plan ve içeriğindeki bazı askeri bilgilerin de TCK 334 kapsamında belirtilen
nitelikteki gizli belgelerden olduğunun belirtildiği, sanık Hayati Özcan'ın ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri İşçi Partisi
genel merkezine göndermek suretiyle örgüte ait istihbarat toplama görevlerini de yürüttüğü,
ayrıca devlete ait gizli bilgi ve belgeleri bulundurduğu dikkate alınrak müsnet suçları işlediği,
İddia edilerek; TCK 314/2, 334/1 ve 326/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hayati ÖZCAN’ın İşçi Partisi üyesi olduğu, Ulusal Kanal İzmir temsilciliği
görevini yürüttüğü, Ankara’da ki İşçi Partisi genel merkezinde çıkan ve içinde “İzmir’den Hayati
ÖZCAN’ın gönderdiği belgeler” klasörü içinde: Devlete ait gizli askeri içerikli bilgi ve belgeler
ile aramalarda evinden ve işyerinden çıkan Nato’ya yönelik eylem ve sabotj planlarının
bulunduğu CD’lerin çıkması, şüphelinin asker olmamasına rağmen askeri içerikli bilgileri temin
edip CD halinde parti genel merkezine göndermesi, ajandasındaki notlardan silahlı mücadele
edileceğine ilişkin notlar ve şüpheli Ferid İLSEVER’in eğitim çalışmalarından aldığını beyan
ettiği, Burası Kuvvai Milliye Dergahı şeklindeki notlardan, şüpheli Hayati ÖZCAN’ın
ERGENEKON terör örgütünün tüm amaç ve faaliyetlerini bilerek ERGENEKON terör
örgütünün talimatıyla kurulduğu anlaşılan ULUSAL Kanal’da görevli olduğu edindiği askeri
içerikli gizli bilgi ve belgeleri örgüte ulaştırılmak üzere parti genel merkezine gönderdiği,
böylece devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirdiği örgütün istihbarat toplama biriminde
görevli olduğu, ayrıca mevcut fotoğraflardan yurt dışına çıkmadığını beyan etmesine rağmen
Abdullah ÖCALAN’la birlikte çekilmiş fotoğraflarından da illegal olarak yurt dışına çıktığı ve
örgüt faaliyeti çerçevesinde PKK ile de irtibatı sağladığı, Sanık Hayati ÖZCAN’dan elde edilen
NATO’ ya ait plan ve içeriğindeki bazı askeri bilgilerin de TCK, 334 mad kapsamında belirtilen
nitelikteki gizli belgelerden olduğunun belirtildiği, Sanık Hayati ÖZCAN ın ergenekon terör
örgütünün amaçları doğrultusunda elde ettiği askeri gizli bilgi ve belgeleri örgüte göndermek
suretiyle örgüte ait istihbarat toplama görevlerini de yürüttüğü, anlaşıldığından sanığın hiyerarşi
içerisinde süreklilik çeşitlilik, ve yoğunluk arz eden örgütsel faaliyetlerinden dolayı Ergenekon
silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Hayati Özcan’ın Ergenekon silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda elde
ettiği gizli bilgi ve belgeleri İşçi Partisi genel merkezine göndermek suretiyle örgüte ait istihbarat
toplama görevlerini de yürüttüğü, ayrıca devlete ait gizli bilgi ve belgeleri bulundurduğu
anlaşıldığından sanığın TCK 334/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar iddianamede ve mütalaada sanığın TCK 326. Maddesi uyarınca
cezalandırılması talep edilmiş ise de; “Ankara işçi Partisi genel merkezinde ve Sanıkta ele geçen
gizli belgelerin, devlet sırrı niteliğinde olmadığı ve TCK 326 maddesi kapsamına giren
belgelerden olmadığı, söz konusu belgelerin TCK 334 maddesine giren belgelerden olduğundan
ve bu madde uyarınca sanığa ceza tayin olunduğundan, TCK 326 maddesindeki sanığa yüklenen
fiil kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğundan sanığın CMK 223/2-a maddesi gereğince
beraatına karar vermek gerekmiştir.
299/658
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık bakımından suç delili olarak hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-
127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Hayati Özcan hakkında TCK’nın 334/1 maddesi uyarınca verilenhapis
cezasında, sanığa ek savunma hakkı tanınmaksızın TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım
yapılması,
4- Sanık Hayati Özcan'ın ev ve iş yeri aramasında ele geçirildiği iddia edilen 13 ve
55 nolu CD’lerde yer alan çeşitli klasörlerde İzmir Şirinyer’de bulunan Vecihi Akıncı
Kışlası NATO üssüne ait fotoğraflar, krokiler, personele ait kimlik örneklerinin bulunması
ile ilgili olarak; MİT Müsteşarlığı’nın 30.12.2008 tarihli ve 497 sayılı cevabi yazısında:
Güneydoğu Anadolu Bölgesi kırsalında öldürülen bir teröristin üzerinde bulunan belgeler
arasında İzmir NATO üssüne yönelik eylem planlarına rastlandığı, İşçi Partisi’nin NATO’ya
yönelik olarak planlanan eylemle ilişkilendirilmeye çalışılmasının dezenformasyon amaçlı
bir yönlendirme faaliyeti olabileceğinin belirtilmesi karşısında, sanıktan dijital olarak ele
geçirildiği iddia olunan NATO Üssü belgeleriyle, MİT yazısında belirtilen teröristten elde
edilen eylem planının aynı olup olmadığının, yine yazıda belirtildiği gibi bu olayın İşçi
Partisi’ne yönelik bir dezenformasyon faaliyeti olup olmadığının araştırılarak sonucuna
görehukuki durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı
şekilde karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hayati ÖZCAN hakkında TCK 326/1 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Sanık Hayati ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
300/658
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

86- HAYRETTİN ERTEKİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hayrettin ERTEKİN’in yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile ilişkileri, internette Enternet Strateji grubu kurup yazdığı
yazılarla örgütün amacı doğrultusunda kamuoyu oluşturması, örgütün amacı doğrultusunda
yazdığı yazılar, örgüte verdiği rapor, atv yi satınalma girişimi, business TV’nin yönetimini
oluşturarak medyayı kontrol altına alma çalışmaları, ülkede demokratik seçimle işbaşına gelen
hükumetin silahlı bir güç tarafından görevine son verilmesi için halkın sokağa dökülmesi, etnik
ayrımcılığa dayalı bir kardeş kavgasının çıkması, muhtelif kurum ve kuruluşlar ve kişiler
hakkında istihbarat toplanması faaliyetlerinde bulunarak, bu faaliyetlerinde gizlilik prensibine
azami riayet ederek, bazı örgütsel faaliyetleri sırasında deşifre olmamak için “komutan” ve
“paşa” kod adlarını kullanmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve
yoğunluk arz eden organik bir bağ kurduğu ve örgütün iletişim-propaganda bölümünde faaliyet
yürüttüğü, Ele geçirilen belge ve dökümanlardan anlaşılmakla Ergenekon Terör Örgütü’nün
amacı doğrultusunda her türlü istihbari bilgiyi topladığı, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet
yürüttüğü, ayrıca Genelkurmay Başkanlığı’na ait Generallere ilişkin gizli bilgiler içeren kayıtları
bulundurmak sureti ile “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek” suçunu işlediği,
kendisine ait olan silahların ruhsatının olmaması nedeniyle cezadan kurtulmak amacıyla mesaj
çekerek ve telefonda yönlendirerek yanında çalışan gelir düzeyleri düşük olup kendisine muhtaç
olan Kaan DUT ve Abdulmuttalip TONÇER’i kendi suçunu üstlenmeleri için azmettirdiği ve
bulundurulması ve taşınması izne bağlı olan ateşli silah ve mermileri evinde ve işyerinde
bulundurduğu, yine bulundurulması ve taşınması izne bağlı olan 1 adet pala, 2 adet samuray ve 2
adet Zülfikar kılıcı evinde ve işyerinde bulundurduğu, yine aramalarda ele geçirilen 2 adet
muştanın Ekspertiz raporunda 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak nitelikli
muştalardan olduğunun tespit ve rapor edildiği, yine aramada ele geçirilen el telsizlerinin 2813
Sayılı Telsiz Kanununun 13 ve 32/a maddesi kapsamına giren cihazlardan olduğunun
belirlendiği, aynı şekilde aramalarda ele geçirilen malzemelerden 256 adet eserin 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Tasnif ve Tescile tabi, müzelik
değerde yurt içi ve yurt dışında alınıp satılması yasak eserlerden olduğunun raporla tespit
edildiği, yine Hayrettin ERTEKİN’in telefon görüşmelerinde ve internetteki yazılarında sürekli
askerleri hükümete karşı darbe yapmaya çağırdığı bu nedenle halkı hükumete karşı silahlı isyana
tahrik suçunu işlediği, İddia edilerek; TCK 314/2, TCK 216/1, 284/1, 334/1, TCK 38/1. maddesi
yollaması ile TCK 270, 2813 Sayılı Telsiz kanunun 13. maddesi yollaması ile aynı kanunun 32/a,
2863 Sayılı kanunun 26. maddesi yollaması ile aynı kanunun 73., 6136 Sayılı Kanunun 13/1,
14/1, 15/1, 3713 Sayılı TMK 4. maddesi yollaması ile TMK 5.maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle Kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hayrettin Ertekin’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün varlığını bildiği, Tape
1655’te “DERİN DEVLET BURDA, gel sende gel ne olacak ki yani…”, “ESAS DERİN
DEVLET BENİM ya sen ne diyorsun” “gene de burdayız gel TELEFONLARIMIZ
DİNLENİYOR DERİN DEVLETİN...” şeklindeki “DERİN DEVLET” ifadesiyle Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü’nü kastettiği ve bu illegal yapılanmanın mensubu olduğunu ifade ettiği,
illegal eylemlerinin de bunu doğruladığı, örgüt mensubu sanıklarla sürekli irtibatlı olduğu,
telefon görüşmelerinde örgütün gizlilik prensibine olabildiğince uygun davrandığı, Hiyerarşik
301/658
olarak kendisinin altında bulunan Sanık Abdulmuttalip Tonçer’e emir ve talimat verdiği, örgütsel
irtibatını gizlemek ve suçtan kurtulmak için aramalarda kendi iş yerinde ele geçirilen Glock
marka ruhatsız tabancası nedeniyle Abdulmuttalip Tonçeri suç üslenmeye azmettirdiği, internette
“Enternet Strateji Grubu” kurduğu ve yazdığı yazılarla örgütün amacı doğrultusunda kamuoyu
oluşturduğu, Sanık Hayrettin Ertekin tarafından hazırlanan ve Tuncay Güney’de ele geçirilen
“İllegal Olaylar İle İlgili Genel Raporum” isimli raporunu örgüte verdiği, örgüt faaliyetleri
kapsamında hazırlanan “TRT Raporu 2001 (TRT’de Gayri Milli–Bölücü Yapılanma Ve
Faaliyetler)” isimli belge içeriğinde, “Çaykur” ibareli ajanda içeriğinde birçok kişi hakkında
hukuka aykırı olarak kişisel verilerin (fişleme notlarının) istihbari amaçlı olarak bulunduğu,
örgüt amaçları doğrultusunda örgütün iletişim ve propaganda faaliyetleri kapsamında atv
kanalını satın alma girişiminde bulunduğu, Business TV’nin yönetimini oluşturarak medyayı
kontrol altına almaya çalıştığı, örgütün amaçları doğrultusunda mevcut yönetime karşı halkın
sokağa dökülmesi ve etnik ayrımcılığa dayalı kavga ve kargaşa ortamının oluşması için internet
ortamından propaganda faaliyetlerinde bulunduğu, sanığın örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu
sabit görülmüştür. Sanık hakkında TCK 313/1, 314/2 ve 312/1 maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın bu eylemlerinin bütün halinde Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olmak suçu kapsamında kaldığı kabul edilerek TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın 02 Haziran 2008 tarih 2008/303 S.Ö.
sayılı ve gizli ibareli cevabi yazısında; 12 sayfadan ibaret olan belgenin, Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait resmi bir belge olmadığı ancak içerdiği bilgiler itibariyle TSK personeline ait
kişisel ve görevle ilgili bilgiler olması dolayısıyla söz konusu belgenin gizli kalması gereken
bilgi ve belgeler statüsünde değerlendirilmesinin uygun olacağı bildirilmiştir.
Sanıkta ele geçirilen doküman içeriğine baktığımızda; 1. Sırada Genel Kurmay Başkanı
Org. Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın S.No, KUV. Rütbe, Nasip (Son Rütbeyi altığı tarih olduğu
değerlendirilen), Sicil No, Adı ve Soyadı, Eşinin Adı, Görevi, İli, Dâhili, PTT, Cep, Tafics
(Askeri Özel hat olduğu değerlendirilen) bilgilerinin detaylı olarak yazılı olduğu, …vs bilgilerin
de aynı formatta hazırlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Dosyamıza gelen yazı cevabında bu
bilgilerin yetkili makam (TSK Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı) tarafından
yasaklandığını göstermektedir. Bilgilerin içeriğine baktığımızda ise; Askeri rütbeli şahısların
yükselme-terfi vs gibi özele ait bilgilerinin yer aldığı, TSK personeline ait kişisel ve görevle
ilgili bilgiler olduğu ve niteliği itibarıyla da bu bilgilerin gizli bilgi kapsamında olduğu kanaatine
varılmıştır. Sanığın dosyaya yansıyan eylemleri ve örgütsel faaliyet alanı birlikte gözetildiğinde,
bu bilgileri örgütsel faaliyetleri kapsamında kullanmak üzere temin ettiği ve suç işleme kastıyla
hareket ettiği açıkça anlaşılmaktadır. TCK 334/1 anlamında “yasaklanan bilgileri temin etme”
suçunun maddi ve manevi unsurları tümüyle oluştuğundan sanığın cezalandırılması cihetine
gidilmiştir.
Sanık Hayrettin Ertekin’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda
ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, fişleme niteliğindeki bu istihbari verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve TCK 136. Maddesinde tarif edilen “kişisel verileri hukuka
aykırı olarak ele geçirme” suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Suça konu ruhsatsız tabancanın; Sanık Hayrettin Ertekin’in yukarıda belirtilen iş yeri
adresinde bulunduğu ve ona ait olduğu, 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah
ve fişeklerden olduğu, Sanık Abdulmuttalip Tonçer’in Hayrettin Ertekin’in talimatları
(azmettirmesi) doğrultusunda Savcılık Makamına gittiği ve gerçeğe aykırı beyanda bulunmak
suretiyle sırf Hayrettin Ertekin’i suçtan kurtarmak amacıyla bahse konu ruhsatsız tabancanın
kendisine ait olduğunu belirttiği ve onun suçunu üslendiği sabit görülerek TCK 38/1 maddesi
delaletiyle TCK 270/1maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Arkeoloji Müdürlüğü’nün 25.02.2008 tarihli rapor 3517 ve 28.02.2008 tarih ve
2008/562 sayılı yazılarında yukarıda listesi verilen malzemelerden; 3 adet cam şişe ve 90 adet
302/658
bronz sikke (bozuk-silik-sahte)’nin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamında Tasnif ve Tescile tabii, müzelik değerde olmadığı, 90 adet sikkenin piyasayı yanıltıcı
nitelikte olduğu ve alıkonulduğu 3 adet cam şişenin tarihi bir ö zelliği olmadığından teslim
edildiği, Geri kalan 256 adet eserin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamında Tasnif ve Tescile tabii, müzelik değerde yurt içe ve yurt dışı alınıp satılması yasak
eserlerden olduğu bildirilmiştir. İstanbul Arkeoloji Müdürlüğü’nün 25.02.2008 tarihli raporunda
da belirtildiği üzere; ele geçirilen 256 adet eserin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu kapsamında Tasnif ve Tescile tabii, müzelik değerde yurt içe ve yurt dışı alınıp
satılması yasak eserlerden olduğu anlaşılmakla sanığın2863 sayılı Kanunun 26 ve 30. maddeleri
yollaması ile aynı Kanunun 73/1 maddesi gereğince cezalandırlması cihetine gidilmiştir.
İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi
Başkanlığı’nın 25.02.2008 tarih ve 2008/2510 sayılı ekspertiz raporunda; Sanığın muhtelif ev ve
iş yerleri adreslerindeki aramalar sırasında ele geçirilen; mermi, kılıç, muşta ve tabancanın, 6136
sayılı yasa uyarınca yasak niteliği haiz olduğu tespit ve rapor edilmiştir. Sanığın 6136 sayılı
Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit olduğundan, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/1
maddesi gereğince cezalandırılması cihetine gidilmiştir.
2813 Sayılı Telsiz Kanunu hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız telsiz bulundurmak
eylemine uyan 2813 S.K. 13.Maddesi delaleti ile 2863 S.K.32 –a), 32) –a), Son maddesine göre
cezalandırılması talep edilmiş ise de, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 05.11.2008 tarih ve
5809 Sayılı Kanunun 67. Maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince “Telsiz Kanunu” şeklindeki
başlığı “Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanun” adını alan
Kanunun 5. ve 8. maddeleri; Ek 2 nci maddesinin 1., 2., 3. ve 5. fıkraları; 35. ve 36. maddeleri
dışındaki diğer hükümleri ek ve değişiklikleriyle birlikte 05.11.2008 tarih ve 5809 sayılı kanunun
66. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmakla suça konu eylemin suç
olmaktan çıktığı anlaşıldığından, 5271 Sayılı CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan
sanığın Beraatine, karar vermek gerekmiştir.
Sanık Hayrettin Ertekin hakkında TCK 216/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebi
ile kamu davası açılmış ise de atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a maddesi
gereğince müsnet suçtan Beraat kararı vermek gerekmiştir.
Sanık Hayrettin Ertekin hakkında TCK 284/1. maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak,
mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeni ile sanığın atılı suçu
işlediği sabit olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçtan Beraatine, karar
vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Şüpheli ya da sanık sıfatıyla tespit edildiği anlaşılamadığı gibi CMK'da yer alan
tanıklığa ilişkin kurallara da uygun şekilde alındığı ve yasak sorgu usullerine göre tespit
edilip edilemediği anlaşılamayan Tuncay Güney’in mülakat beyanları doğrultusunda
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 23.10.2007tarihli raporu üzerine
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/816 Teknik Takip nolukararı ile şüpheliler
.Hayrettin Ertekin ile birlikte 21 sanık hakkında (Tuncay Güney’in mülakat beyanlarının
doğruluğuna ilişkin bir inceleme ve araştırma yapılmadan) soyut kuvvetli suç şüphesinin
varlığına dayanılarak iletişimin tespiti kararı verilmesi,
2- Sanık Hayrettin Ertekin’in emniyet müdürlüğünde gözaltında olduğu
26.02.2008 günü sanıkla birlikte olan avukatı M. Fatih Büyükyurt’un, cep telefonundan
sanığın işyerini aradığı, işyerine ait telefon için verilmiş iletişim tespit kararı kapsamında
kayıt altına alındığı anlaşılan 1824 ve 1825 sayılı iletişim tespit tutanaklarının
incelenmesinde; Avukat M. Fatih Büyükyurt’un iki görüşmeyi de tanık Kaan Dut ile yaptığı
ancak bu esnada yan yana olmalarından dolayı avukat ile sanık Hayrettin Ertekin arasındaki
konuşmaların da kayda alındığı; bu kayıtların sanık Hayrettin Ertekin bakımından TCK’nın
303/658
314/2. ve 38/1. maddesi delaletiyle 270/1. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet
hükümlerine ve sanık Abdülmuttalip Tonçer bakımından TCK’nın 270/1 maddesi uyarınca
kurulan mahkumiyet hükmüne delil kabul edildiği anlaşılmakla, CMK’nın 135/3.
maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin
kayda alınması;bu kayıtların derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve
CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
5- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
6- Sanık Hayrettin Ertekin hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyetine
karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında TCK 312/1, 284/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin
sanıkhakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça
ilişkin sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında "Halkı Kin Ve Düşmanlığa Alenen Tahrik
Etmek Veya Aşağılamak" (TCK 216/1) ve "2813 Sayılı Kanuna Muhalif Olarak Ruhsatsız Telsiz
Kullanmak" (2813 sk 32/a) suçlarından açılan kamu davasından verilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- Sanık Hayrettin ERTEKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, dijital materyalleri üzerinde
yapılan arama elkoyma inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık ile avukatı
arasındaki telefon görüşmelerine ilişkin elde edilen tape kayıtlarının imha edilmesi yerine
delil olarak kullanılması ve bu suretle TCK 270 maddesi uyarınca delil oluşturulmasına
yasal olanak bulunmadığı, Tuncay Güney vasıtasıyla ve/veya dolayısıyla elde edilen
delillerin hukuka aykırı olduğu, hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri sonucu ele
304/658
geçirilen suç delillerine (tarihi eser ve silah gib) itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"Suç Üstlenme" (TCK 270/1), "Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme" (TCK
284/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'den usulüne uygun arama ve elkoyma işlemleri
sonucu 22/02/2008 tarihinde ele geçirilen 256 adet eserin tarihi eser niteliğinde olması
karşısında sanığın eylemine uyan"2863 Sayılı Yasaya Muhalefet" suçundan
cezalandırılmasına,
3- Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'den usulüne uygun arama ve elkoyma işlemleri
sonucu 22/02/2008 tarihinde ele geçirilen mermi, kılıç, muşta ve tabancanın ruhsatsız
şekilde bulundurulduğu ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı haiz olması
karşısında eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet" suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

87- HAYRİ BİLDİK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hayri BİLDİK’in, Bildik Basın Yayın İletişim Şirketi ve Toplumsal
Çözüm Yayınları sahibi olduğu, Sanık Hayri BİLDİK’in ve irtibatlı olduğu şahısların, Toplumsal
Dönüşüm Yayınları, www.toplumsalhaber.com, Toplumsal Çözüm gibi çok sayıda yayın
kuruluşunda görev alarak veya bizzat kurarak faaliyette bulundukları, Sanığın çevresindeki
kişilere de yaptığı işlerin gizli olduğunu, bu işlerle alakalı görüşmelerin şifreli yapılması
gerektiğini sürekli anlatması ve örgüt üyelerinden birçoğuyla irtibatlarının bulunması, Sanık
Hayri BİLDİK'in sadece yayıncı olmadığını, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde aktif olarak
faaliyet yürüten görevli örgüt üyesi olduğunu ve örgütün medya yapılanması içinde yer aldığını
açıkça gösterdiği iddia edilerek, TCK.’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hayri Bildik’in, Türkiye’deki Derin Devletin’in (Gladio’nun) adı olan Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü üyelerinden Sanıklar Hatice Bahtiyar Neriman Aydın, Kemal Aydın, Ergün
Poyraz, Durmuş Ali Özoğlu ve bir kısım örgüt mensuplarıyla irtibat halinde bulunduğu, örgütün
amaçları doğrultusunda yayın yapan, toplumsal dönüşüm adlı yayınevinin kurucusu olduğu,
Jandarma Genel Komutanlığı örtülü ödeneğinden para alan Sanık Ergün Poyraz’ın birkaç
kitabını yayınladığı, örgütün propagandasını yapmak amacıyla bu yayınevinde basılan
kitaplardan bir kısmının bazı yüksek rütbeli askerlere gönderdiği, örgütün gizli toplantılarına
katıldığı, örgütün medya yapılanması içerisinde yer aldığı tespit edilmiştir.
Sanık Hayri Bildik’in kitaplarını bastığı Ergün Poyraz’ın, Türkiye’deki Derin Devletin
adı olan (Gladio) Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün askeri yapılanması içerisinde yer alan
Ergenekon sanıklarından Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Tuncer Kılınç ile irtibatlı olduğunu, onlar
vasıtasıyla Ergün Poyraz’a yazacağı kitaplar için askeri bilgi belge aktarıldığı, Sanık Ergün
Poyraz’ın bu şekilde yazdığı 6-7 kitabın Sanık Hayri Bildik tarafından sahibi olduğu
yayınevlerinde basıldığı bu şekilde kamuoyunun yönlendirilmeye ve örgütün amaçları
doğrultusunda kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.
Sanığın, 055.. nolu telefon hattını kullandığı, 053... nolu telefonun Toplumsal Dönüşüm
Yayınevinin ortağı olduğu dönemde alınan ve bir süre kullandığı şirkete ait hat olduğu, 1986-
305/658
1987 yıllarında İstanbul’a gelerek “Toplumsal Dönüşüm Yayınları” logosu altında “ Kardak”
isimli şirketi kurduğu bunun yanında Atabasın Yayıncılık, Kırmızı Beyaz Yayıncılık, şirketlerini
kurduğu, söz konusu yayınevinin yazarlarının yüzde 95’inin asker kökenli oldukları, şirket
ortaklarının Hatice Bahtiyar ve kardeşi Hüseyin Bahtiyar olduğu, bu süre zarfında Sanık Ergün
Poyraz’ın 6-7 değişik başlıklı ve içerikli kitaplarını sahibi olduğu yayınevine bastığı, Sanık
Ergün Poyraz’ın kitap taslaklarının Ankara’da bulunan Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun
onay vermesi üzerine sanığa ait yayınevinde basıldığı, kitap taslaklarının diğer kitaplardan farklı
olarak basıma hazır, bilgisayar çıktısı olarak çıktısı olarak yayınevine geldiği, Sanık Mustafa
Hüseyin Buzoğlu’nun da, örgütün askeri yapılanması içerisinde yer alan Sanık Tuncer Kılınç’a
bağlı olarak çalıştığı ve onun talimatlarıyla hareket ettiği, bu şekilde örgütün amacı
doğrultusunda basılan kitaplarda mevcut hükümetin zayıflatılması ve düşürülmesinin
amaçlandığı, basılma nedeninin kamuoyunu yönlendirmek, manipüle etmek ve psikolojik
harekat amaçlı olduğu, Sanık Hayri Bildik’in , ortağı Sanık Hatice Bahtiyar’ın yanına gelmesi
nedeniyle Sanık Neriman Aydın’la tanıştığı, ve onunla gizli toplantılara katıldığı, aralarında
birtakım örgütsel sırları paylaştıkları, yayınevi sahibi iken Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştığı,
Durmuş Ali Özoğlu’nun tüm yayınevlerini dolaşarak yayınevlerinin kitaplarını aldığı, ve basında
tanıtımını yaptığı, sanığın Bizim yayınevine de bu vesileyle geldiği, kitap tanıtımını iyi yaptığı
için sanık Hayri Bildik’in şirketinde çalışmaya başladığı, ancak sanık Hayri Bildik’in yaklaşık 6
ay sonra ben şirketten ayrıldığı, daha sonra Durmuş Ali Özoğlu’nun, Toplumsal Dönüşüm
yayınevinin editörü olduğu, yaklaşık 10 yıldır bu işi yaptığı, şirketin ortağı veya genel yayın
yönetmeni olduğu, Sanık Hayri Bildik’in yayınevinden ayrıldıktan yaklaşık 2 sene sonra İstanbul
Cağaloğlu’nda bulunan “Kum Saati yayınları” isimli iş yerinde çalışmaya başladığı bir buçuk yıl
çalıştıktan sonra Puzzle işine girdiği, bu işe başladıktan sonra İzmir’e yerleştiği orada hem bu işe
hem de yayıncılığa devam ettiği, İzmir’de Birlik Basın Yayın Gıda iletişim Tekstil Dış Tic. Ltd.
Şirketinde yayıncılığa devam ettiği, Sanık Oktay Yıldırım’la bir defa görüştüğü, Oktay
Yıldırım’ın “Toplumsal Dönüşüm Yayınları” isimli iş yerine geldiği, tanıştıkları Oktay
Yıldırım’ın toplu miktarda kitap aldığı için sanığın dikkatini çektiği, İzmir’deki yayınevi
şirketinde üzerinde “Ergenekon’da Amerikan ve Fethullah misyonu” yazılı 120 sayfadan ibaret
kitap taslağını, Ergenekon soruşturmasını ve davasını itibarsızlaştırmak, sulandırmak,
önemsizleştirmek için ve hatta Ergenekon Sanıklarına destek vermek için bulundurduğu,
Sanıklar ile irtibatlı olduğu, sanığın Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması içerisinde yer aldığı, Ergenekon
soruşturması ve kovuşturmasını itibarsızlaştırmak önemsizleştirmek faaliyetlerinde bulunduğu,
mevcut hükümeti düşürmek, devlet otoritesini sarsmak ve zaafa uğratmak amacıyla, Sanık Ergün
Poyraz’ın 6-7 adet değişik isimli ve içerikli kitaplarını kamuoyunu yönlendirmek ve oluşturmak
amacıyla sahibi olduğu yayınevinde bastığı, Sanık Ergün Poyraz’ın, Sanık Mehmet Şener
Eruygur’un Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde komutanlığın örtülü ödeneğinden para
aldığı, Sanığın, Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu için “Hüseyin çok önemli, avukat olan
arkadaşımız var ya” “O ÇOK ÖNEMLİ” demek suretiyle onun örgütsel konumunu bildiği, Sanık
Neriman Aydın’ın Hayri Bildik’e “Jandarma Genel Komutanlığında Paşanın emriyle bir
toplantıya çağırıldım… Karargahın sırları sırlarımızdır… şeklindeki mektubundan sanığın
örgütten, örgütün sivil ve askeri yapılanması içerisinde yer alan örgüt üyelerinden haberdar
olduğu, telefon görüşmelerinde ve örgütün toplantılarında sanığın gizliliğe riayet ettiği,
anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
306/658
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hayri BİLDİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

88- HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR’ün diğer sanıklar Bülent
kod İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile de irtibat halinde olduğu,
diğer sanıklarla birlikte örgütsel talimatlar doğrultusunda yazılar yazdığı, özellikle çuval olayı,
Ergenekon ve Ultra Türkler başlıklı yazılarının bu kapsamda olduğu, örgütsel içerikli belgeleri
özel kuvvetlerde çalışan şahıslardan aldığı hususları da dikkate alındığında sanığın Ergenekon
Terör Örgütünün üyesi olduğu, sanığın yazılarında Ergenekon Terör Örgütünün legal bir kurum
gibi göstermeye çalışıp propagandasını yaptığı, özel şahıslarca kendisine Ergenekon Terör
Örgütü hakkında brifing verildiği, bunun sonucunda övücü yazılar yazdığı, örgüt ile organik bir
bağ kurduğu, örgütün iletişim ve propaganda bölümünde görevli olduğu,
Sanık İsmail YILDIZ’a bağlı olarak çalıştığı anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Terör
Örgütü olmak suçundan eylemine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon silahlı Terör Örgütünün basın yayın alanındaki yapılanmalarından
birisi olan sanık İsmail Yıldız’ın sahibi bulunduğu SESAR isimli şirketin danışmanlığını yaptığı,
sanık Mehmet Şener Eruygur’un Genel Komutanı olduğu Jandarma Genel Komutanlığı
İstihbarat Dairesi bünyesinde illegal olarak kurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu ile irtibatlı
olduğu ve faaliyetlerine iştirak ettiği, sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve İsmail Yıldız
ile gizli toplantılara katıldığı, bu toplantılara bazı siyasileri çağırıp yönlendirme yaptığı,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kaleme aldığı yazılarının gazete ve internet
ortamında yayınlandığı, özellikle 2003 yılında Ankara’da katıldığı gizli bir toplantıyı anlattığı 27
Mayıs 2005 tarih ve “Bu vadi başka vadi! Ultra Türkler geliyor!” başlıklı yazısında Ergenekon
örgütünden bahsederek, örgüt mensuplarını motive ettiği, örgütün propagandasını yaptığı,
örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmıştır. Sanık hakkında, iddianamede
TCK 314/2 maddesi, mütalaada TCK 312. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise
de, sanığın eylemleri bir bütün halindeErgenekon Silahlı Terör Örgütü üyeliği kapsamında
kaldığı kabul edilerekTCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık Hayrullah Mahmud Özgür hakkında esas hakkındaki mütalaada
Örgüt faaliyeti çerçevesinde kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettiği iddiasıyla TCK 135
307/658
ve 136 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın suç kastı ile hareket
etmediği anlaşıldığından, müsnet suçlardan CMK 223/2-c maddesi uyarınca ayrı ayrı
BERAATLERİ yönünde karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR hakkında TCK 312/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR hakkında TCK 135 ve 136 maddeleri gereğince
açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın, bu suçlardan verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

89- HIFZI ÇUBUKLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet
yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu
düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı
kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla
harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek; TCK 312, 314/1
308/658
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Genelkurmay Adli Müşaviri olarak görev yaptığı dönemde, Bilgi Destek Dairesi
bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara propaganda
mahiyetli yayınlar yapan, başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak üzere, tüm sitelerin
yayınlarının bir gazetede haber yapılması nedeniyle durdurulduğu, ancak site içeriklerinin
silinmediği, bu sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle yayın yapabilmesi için, sanığın bilgisi
dahilinde ve sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, “İnternet Andıçı” isimli çalışma yapıldığı,
İnternet yayınlarına nasıl devam edileceği ve ekinde, ne şekilde kara propaganda içerikli yayınlar
yapılacağı yazılı olan Andıç’ın, sanık Hıfzı Çubuklu ve diğer sanıklarca paraflanıp, sanık İlker
Başbuğ’dan onay alınarak uygulamaya konulduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli yayın yapan
internet sitelerinin, aynı amaçla tekrar yayına başlayabilmesi için, Adli Müşavir olarak içinde
bulunduğu konumu da kullanarak, aynı kurumda bulunan ve örgütsel faaliyet yürüten örgüt
üyelerine bu doğrultuda çalışmalar yapmaları için hukuki imkan sağladığı anlaşılmıştır.
Sanık Hıfzı Çubuklu aşama ifadelerinde site içeriklerinden haberdar olmadığı, söz
konusu Andıç’ı 5651 sayılı yasa kapsamında değerlendirip, herhangi bir hukuka aykırılık
görmediği için parafladığını, andıç’ın ekinde gri ve kara propaganda yapılacağına dair bir ibare
bulunmadığını, eğer böyle bir ibare olsa paraflamayacağını beyan etmiş ise de, sanık Mehmet
Eröz’ün “Genelkurmay Adli Müşavirliği ile koordineli olarak bir Andıç hazırlayıp 2 Nisan 2009
tarihinde komuta katının onayını aldık” şeklindeki beyanları, Genelkurmay Başkanlığınca
gönderilen Andıç belgesinin ekinde gri ve kara propaganda yapılacağına ilişkin ibarelerin
bulunması, Andıç belgesinin sanık tarafından paraflanmış olması huşuları, diğer sanık beyanları
ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli bu
yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak sanık Hıfzı Çubuklu’nun pek çok örgüt üyesi ile örgütsel irtibatının
bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, dosyamız sanıklarınca
kurulup işletilen, AK Parti ve Hükümet Aleyhine, çok yoğun bir şekilde kara propaganda
mahiyetli yayınlar yapan internet sitelerinin geçici olarak durdurulması üzerine, söz konusu
sitelerin farklı isimle ancak aynı içerikle tekrar yayına başlaması için hazırlanan ve ekinde kara
propaganda yapılacağı açıkça yazılı olan Andıç isimli belgenin hazırlanmasında yardımcı olduğu
ve paraflayarak uygulamaya konulmasını sağladığı, bu şekilde, Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçları doğrultusunda, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup, sanıklar Hasan Iğsız ve İlker
Başbuğ’a bağlı olarak Örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğundan, sanık
hakkında ayrıca TCK 312 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HIFZI ÇUBUKLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HIFZI ÇUBUKLU'ya atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
309/658
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

90- HİKMET ÇİÇEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hikmet Çiçek’in İşçi Partisi üyesi ve partinin basın bürosu
sorumlusu olduğu, soruşturma kapsamında İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada içinde
gizli askeri ve istihbari bilgiler bulunan CD’nin içerisinde “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” isminde
klasörün bulunduğu ve buradan da sanık Hikmet Çiçek’in değişik yollardan temin etmiş olduğu
bilgileri CD ortamında digital olarak hazırlayıp İşçi Partisi Genel Merkezi’ne göndermiş olduğu
kanaatine varıldığı,
Sanık Hikmet Çiçek’in partinin basın bürosu sorumlusu olmasının yanı sıra aramalarda
ele geçirilen “Karargah Evleri” adlı oluşumda görevliler arasındaki kişilerden bulunması
sebebiyle istihbarat ve askeri gizli bilgilerin arşivlenip örgütün amaçları doğrultusunda
kullanılması maksadıyla sanığa geldiği anlaşılmaktadır. Buradan da sanık Hikmet Çiçek’in örgüt
içinde önemli askeri şahıslarla irtibat görevinin bulunduğu anlaşıldığı, İşçi Partisi’nden elde
edilen Hikmet Çiçek yazılı CD’deki bilgilerden 68. noda belirtilen, İMHA EDİLEN ÖNEMLİ
İSTİHBARAT MESAJLARI isimli dosyadaki bilgilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve
gizli olduğu, “M. Adnan AKFIRAT” ibaresi ile başlayan “sevgilerimle” ibaresi ile biten (1)
sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; M. Adnan AKFIRAT’a yayınlayacağı, Oral
ÇELİK ve Yaşar ÖZ hakkında bilgiler içeren yapılması gereken ve görüşülmesi gerek şahısların
belirtildiği Doğan DUYGUR tarafından gönderildiği değerlendirilen yazı olduğu ve yukarıda
dökümü verilen bazı bilgi belge ve istihbarat notlarından sanıknin örgüt adına istihbarat toplama
görevini yürüttüğünün anlaşıldığı, sanık Hikmet Çiçek’in bilgisayar incelemesinde,
ERGENEKON’la alakalı yazdığı yazıyı sanık Halil Behiç GÜRCİHAN’a göndermek suretiyle
internet sitesinde yayınlatmasını istediği, buradan da örgütün tek merkezden yönetildiğinin
anlaşıldığı, dış dünyada farklı görünen Aydınlık Dergisi, Türkeli Dergisi ile
www.acikistihbarat.com adlı internet sitelerinin kendilerine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
tarafından gönderilen yazıları gecikmeksizin yayınladıkları, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1,
135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Örgütün, yurt içi yapılanmasının, “Askeri Yapılanma”,”Devlet Kurumlarında
Yapılanma”, ”Sivil Yapılanma”, “Mafya Yapılanması” Ve “Terör Örgütü Yapılanması”, şeklinde
beş ana bölümden oluştuğu, anlaşılmaktadır. Bunlardan sivil yapılanmada 5 yapılanmadan
oluşmakta olup bunlardan biri, “medya ve iletişim yapılanmasıdır.” Sanık Hikmet Çiçek’te
medya yapılanması içerisinde, “araştırma ve bilgi toplama”, “iletişim ve propaganda” ve ayrıca
“analiz ve değerlendirme” departmanlarında görevlidir. Çalıştığı Aydınlık Dergisini örgütün
amaçları doğrultusunda baskı unsuru olarak kullanmakta ayrıca örgütün amacının
propagandasını yapmaktadır. Yanıltıcı, yöneltici, Ergenekon soruşturmasına akamete uğratma
amaçlı yayınlar yaparak örgüt lehine psikolojik harekat gerçekleştirmektedir.
Sanık Hikmet Çiçek, Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşisi içerisinde örgütün “Merkez” “Teori ve Senaryo”
departmanlarında da görevli Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak amaçları doğrultusunda örgütsel
faaliyet göstermektedir.
Sanık Hikmet Çiçek savunmasında, İşçi Partisi üyesi ve bu partinin basın sorumlusu
olduğunu, halen haftalık Aydınlık Dergisinde araştırma müdürü olarak görev yaptığını,
gazeteciler derneğinin üyesi olduğunu bunun dışında hiçbir illegal örgüt ile alakasının olmadığını
310/658
suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
Yararlılıkta doyum noktasına ulaşıncaya kadar Ergenekon için kara propaganda
yapmanın faydalı olacağı ileri sürülmektedir. Gerçekten de Ergenekon terör örgütünün, toplumda
korku, baskı, yıldırma oluşturabilmesi için uygun bir dozda kara propaganda yapılmasına ihtiyacı
vardır. Ergenekon terör örgütü, bu şekilde toplumda korku halesi (atmosferi) oluşturabilir. Uygun
dozdaki Kara propaganda ile örgütün caydırıcı, etkin gücünü daha da artırmış olacak, bu örgütle
mücadele etmek isteyenlerin ise azmini kıracaktır. Bahsedilen “Ergenekon” belgesinde, bu kara
propagandanın da belli bir noktaya kadar yararlı olacağı, daha fazlasının ise örgüte zarar vereceği
ve olumsuz sonuçlar doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Bu itibarla Sanık Hikmet Çiçek’in
“Kontgerilla=Gladio=Ergenekon” aleyhine yaptığı faaliyetler, örgüte yarar sağlayacak dozda,
örgütün etkin gücünü artırıcı, korku halesini (atmosferini) yaygınlaştırıcı faaliyetlerdir. Nitekim
Sanık Hikmet Çiçek söz konusu dilekçesinde, örgütün yarım yüz yıldan beri faaliyet
sürdürdüğünü ikrar etmiştir. Ancak yarım yüzyıl geçmesine rağmen söz konusu örgüt, ortadan
kaldırılacak ve tasfiye edilecek şekilde bu güne kadar yargı önüne çıkartılamamıştır. Susurluk
kazasında olduğu gibi bir kısım örgüt mensupları yakalanıp, mahkum edilmiş olsalar bile
örgütün bütün mensupları yakalanamamış, örgüt tamamen tasfiye edilememiştir.
Sanık Hikmet Çiçek’in “Karargah Evleriyle “ ilgili bu faaliyetleri , 25 Kasım 1999
tarihli Devletin Yeniden Yapılandırılması üzerine isimli örgütsel belgede belirtilen faaliyetlere
uygundur. Çünkü bu belgede ; “iktidarı alacak ve hükümeti yönetecek bir öncü örgütlenmeye
ihtiyaç vardır. Bu öncü örgütlenme sivil ve asker öncülerden oluşur.” Denilmiştir. Karargah
Evleriyle de askeri öğrencilerden oluşan ve örgütün askeri yapılanması içerisinde yer alacak bir
grup oluşturmak istenmiştir.
Belgenin çok gizli bir belge olması, İşçi Partisi genel merkezinden ele geçirilmesi,
Sanık Hikmet Çiçek’in, Aydınlık Dergisinin haber araştırma müdürü ve İşçi Partisi genel
merkezinde basın bürosu sorumlusu olması, belgede geçen Mevlüt Usta, Hıdır Hokka,
Abdurrahman Taşçı, Mehmet Bora Perinçek’i tanıyor olması, dikkate alınarak belgeden haberi
olmadığı konusundaki savunmasına itibar edilmemiştir. Sanığın, örgüt belgelerindeki talimatlara
uygun olarak “Karargah Evleri” isimli oluşum içerisinde yer aldığı kanaatine varılmıştır.
25.03.2008 tarihinde ikametinde yapılan aramada “mit medya & ajan gazeteciler
İstanbul / Aralık 20003598”, “türkü ve kürdü birlikte örgütleme tasarımı3599”,"protokol önerisi"
6 Haziran 20003600”, “ cumhuriyet devrimi iktidar projesi 3601”, “ulusal güç birliği üzerine
görüşler 3 Aralık 2000 3602”, “devletin yeniden yapılanması üzerine 25 Kasım 1999 3603”
isimli örgütsel dokümanlar ele geçirilmiştir. Sanığın irtibatlı olduğu Doğu Perinçek, Adnan
Akfırat, Mehmet Zekeriya Öztürk, Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Ümit Oğuztan, Sevgi Erenerol
gibi sanıklarda bu ve buna benzer örgütsel dokümanların ele geçirilmiş olması sanığın suça konu
Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğunu açıkça göstermektedir. Sanığın, yürüttüğü örgütsel
faaliyetlerin sürekliliği, çeşitliliği, diğer bir kısım sanıklarla tanışıklığı ve örgütsel ilişki ve
hiyerarşi içerisinde bulunması dikkate alındığında sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu
sonucuna varılmış, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 334/1 madde metninde “…Gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimse”
ibaresi yer aldığından bu suçun herhangi bir kimse tarafından işlenmesi mümkündür. Bu tür gizli
belgeleri bulundurmak gazetecilik faaliyetleriyle izah edilemez. Sanık Hikmet Çiçek’in gazeteci
olması hukuka uygunluk sebebi olmadığı gibi işlenen suçu da ortadan kaldırmaz. Sanık Hikmet
Çiçek’e ait olan 4 adet CD’ye ait olup yukarda b elirtilen belgelerle ilgili tanzim edilen inceleme
çizelgesinde CD içerisindeki bilgilerin, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler olduğu ayrıntılı
bir şekilde belirlenmiştir. İzah edilen deliller ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında sanık
Hikmet Çiçek’in yasaklanan gizli bilgileri temin etme suçunu işlediği anlaşıldığından TCK 334/1
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
TCK 136/1 madde metninde;” kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren
yayan veya ele geçiren kişi,…” ibaresi yer aldığından bu suçun faili herhangi bir kişi olabilir.
311/658
Gazetecilik faaliyetleri kapsamında kişisel veri kaydedildiğinin ileri sürülmesi hukuka uygunluk
sebebi değildir. Atılı suçu işleyen kişinin gazeteci olması faili suçun sorumluluğundan kurtarmaz.
Bu itibarla Sanık Hikmet Çiçek gazetecilik faaliyetini aşacak şekilde özel olarak kişisel verileri
ele geçirdiğinden Sanığın TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek
gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık bakımından suç delili olarak hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-
127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- 19.04.2012 tarihli oturumda sanık Hikmet Çiçek'in kendisi ile ilgili beyanda
bulunan gizli tanığa soru sormak istemesi üzerine müsaade edilmemesi, ısrarı üzerine
sanığın oturumdan çıkartılarak tanığın sorgulanmasına devam edilmesi, gibi
uygulamalarlasanıkların savunma hakkı kısıtlanarak adil yargılama haklarının ihlal
edilmesi,
4- Hikmet Çiçek hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hikmet ÇİÇEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

91- HULUSİ GÜLBAHAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
312/658
iddianamesinde özetle, Sanığın, turkatak.gent.tr isimli siteyi Temmuz 2008 tarihinden Şubat
2009 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de yukarıda izah edilen yayınları yaptığı,
yine önceki dönemlerde yayınlanan benzer içeriklerin şahsın sorumlu olduğu dönemde sitenin
arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce rahatlıkla ulaşıldığı, adı geçen siteler aracılığı ile
yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden
yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıcın hazırlanmasında da görev aldığı ve proje
isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve
bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti
satın aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla TCK 314/1, 312 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Her ne kadar sanık kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmese de, turkatak.gent.tr
isimli siteyi Temmuz 2008 tarihinden Şubat 2009 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde
de yukarıda izah edilen yayınları yaptığı, yine önceki dönemlerde yayınlanan benzer içeriklerin
şahsın sorumlu olduğu dönemde sitenin arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce rahatlıkla
ulaşıldığı, adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak
amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıcın
hazırlanmasında da görev aldığı ve proje isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet
sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile
internet sitesi kurmak için gereken hizmeti satın aldığı kabul edilen sanığın; Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla,
belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve
organize faaliyetlerini yerine getirdiği, sanığın konumu, faaliyetlerinin niteliği nazara alındığında
eylemlerinin örgüt üyeliği olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından sanığın Ergenekon
Terör Örgütüne üye olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
vermek gerekmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HULUSİ GÜLBAHAR hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HULUSİ GÜLBAHAR'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

313/658
92- HÜDAYİ ÜNLÜER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Hüdayi Ünlüer’in Ergenekon silahlı terör örgütünün
içinde ve örgütün amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak
görevli sanık İbrahim Şahin ve Mehmet Koral ile irtibatlı olduğu, kendisine reis şeklinde hitap
edildiği, gerek sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı
vatandaşlarımızla ilgili bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş
planları, Hüdayi Ünlüer ile İbrahim Şahin arasında yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen
mesajlar, İbrahim Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu
elde edilen mühimmat ve patlayıcılar, hep birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların Ermeni
kökenli T.C.vatandaşlarına (Mesrob Mutafyan, Minas Durmazgüler ve Matilda Sarsaryan gibi)
ve Alevi toplumu önderlerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres
tespiti, yer tespiti gibi altyapı çalışmaları yaptıkları, Reis kod Hüdayi Ünlüer’in bu kapsamda
Matilda Sarsaryan’a ait adres ve telefon numarası bilgilerini araştırıp İbrahim Şahin’e ilettiği,
Ergenekon silahlı terör örgütüne bu şekilde yardım ettiği, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu,
iddiasıyla TCK 314/3, 220/7 yollamasıyla TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hüdayi Ünlüer’in Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza
alan, örgütün amaç ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kendisine illegal bir ekip oluşturan,
ülkede yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlar hakkında araştırma yapan sanık İbrahim Şahin’in
talimatı ile, Türk ismi Serpil Kocadöli olan Ermeni asıllı Matilda Sasaryan hakkında, Ergenekon
silahlı terör örgütü için istihbari nitelikte bilgi topladığı, bu bilgilerin sanık İbrahim Şahin’de ele
geçen belgeler arasındaki 273. Klasörün 61. sayfasında yazılı olduğunun anlaşıldığı, sanığın
sanık İbrahim Şahin’in örgüt içindeki konumunu bildiği, İbrahim Şahin ile yeni tanıştığını beyan
etmesine rağmen, onun talebi ve talimatı üzerine, sebebini sormadan, sanık İbrahim Şahin’in
istediği kişi hakkında hemen bir araştırma yapıp, elde ettiği bilgileri sanık İbrahim Şahin’e
ilettiği, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün içerisinde hiyerarşik yapıya dahil
olmadan, örgüt adına bilgi toplamak suretiyle ve sanık İbrahim Şahin aracılığıyla, Ergenekon
silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşıldığından, üzerine atılı silahlı terör
örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. SanığınTCK
314/3, 220/7 yollamasıyla TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık her ne kadar savunmalarında, sanık Mehmet Koral’ın kendisini sanık İbrahim
Şahin ile tanıştırdığını, bundan sonra sanık İbrahim Şahin ile görüşmelerinin devam ettiğini, bir
görüşmelerinde İbrahim Şahin’in kendisine nereli olduğunu sorduğunu, Erzincan’lı olduğunu
söylemesi üzerine Erzincan Pülümür’de maden ocağı işleten bir bayanın telefonunu bulup
bulamayacağını sorduğunu, kendisinin de bulmaya çalışacağını söylediğini, daha sonra bu
bayana ait adres ve telefon numarasını temin ederek mesaj olarak sanık İbrahim Şahin’e
gönderdiğini, sanık İbrahim Şahin’in bu adres ve telefonu niçin istediğini bilmediğini, kendisinin
bu bayana ait bilgileri kimden aldığını hatırlamadığını, sanık İbrahim Şahin ile Terör Örgütü
faaliyeti kapsamında bir çalışma yapmadıklarını, beyan etmiş ise de, 01.12.2008 tarihli 9673
nolu tapede, İbrahim Şahin’in “şimdi konuşamıyorum, Çok acil bişey istiyorum, Bu
Diyarbakır’daki 10 Villa Serpil Hanım, Matif Matil Serpil, telefon ve adreslerini istiyorum acil”
sözü üzerine sanık Hüdayi Ünlüer’in “Onun telefon ve adresleri sana gelmedi mi abi ben onlar
şeye gelmişti vermediler mi”, şeklinde karşılık verdikten sonra, 01.12.2008 tarihli 10462 nolu
tapede, Nazmi isimli kişiye “Nazmi abi senden bir ricam var abi, şu bizim şey vardı ya mavi
314/658
gözlü, onun bana abi adres ve telefonu ya, Hacının sevgilisi matilda varya, onun bana telefonu ve
adresi abi”, sanık Mehmet Koral’a “Abla şeye gittiğinde Nazmi nin yanına gittiğinde Mardin’e o
malum bir vatandaş vardı, MATİLDA VARDI YA ONUN ADRESİNİ TELEFONUNU
VERMİŞTİ sanık İbrahim Şahin’in örgütsel talimatını hemen yerine getirmesi, görüşmelerde
konu hakkında açık açık konuşmadan “şey vardı ya, mavi gözlü, Hacının sevgilisi” sözleriyle
gizliliğe riayet edip, konuyu gizlemeye çalışması nedeniyle, yaptığı işin illegal olduğunu
bildiğinin anlaşılması, ayrıca telefon görüşmelerinde ve mesajlarda hiç Erzincan’dan
bahsedilmemesi, aksine Diyarbakır ve Siirt’ten bahsedilmesi karşısında sanığın suçtan
kurtulmaya yönelik inkar mahiyetli bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanık Hüdayi Ünlüer’in İstanbul ilinde bulunan evinde yapılan aramada 2 adet tabanca
ve toplamda 112 adet dolu fişek bulunduğu, ele geçen tabanca ve fişeklerle ilgili olarak
düzenlenmiş 09.01.2009 tarihli ekspertiz raporuna göre, 1 adet sol yüzeyinde “P-0648” numarası
bulunan silahın 7.65 mm çaplı Browning tipi fişek atar, yarı otomatik bir tabanca olduğu, ateş
etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen 7 adet fişeğin
deneme atışlarında patladığı, bu itibarla söz konusu tabanca ve fişeklerin, 6136 Sayılı Kanuna
göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, 1 adet “G62904Z” seri numaralı
silahın 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, yarı otomatik bir tabanca olduğu, ateş etmesine
mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen 15 adet fişeğin deneme
atışlarında patladığı, bu itibarla söz konusu tabanca ve fişeklerin 6136 Sayılı Kanuna göre yasak
niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, 90 adet fişeğin 7.65 mm çaplı Browning tipi
olduğu, deneme atışlarında patladığı, bu itibarla söz konusu fişeklerin 6136 Sayılı Kanuna göre
yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu belirtilmiş,
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 13.03.2009 tarihli yazılarından Hüdayi Ünlüer’de ele
geçen 1 adet G62904Z seri numaralı silahın 08.08.2007 tarihinden 08.08.2012 tarihine kadar
geçerli olmak üzere Hüdayi Ünlüer adına bulundurma ruhsatına bağlandığı, ruhsatın halen
geçerli olduğu, yine sanıkta ele geçen 1 adet P0648 seri numaralı 7.65 mm çapındaki silahın
Önder Hüseyin Ünlüer adına 11.11.2007 tarihine kadar geçerli bulundurma ruhsatına bağlandığı,
ancak ilgili ruhsatın yenilenmemesi nedeniyle Kartal Kaymakamlığınca 16.12.2008
tarihinderuhsatının iptal edilerek, ruhsatsız hale geldiği anlaşılmış, bu şekilde sanık Hüdayi
Ünlüer’in, sadece “P0648” seri numaralı 7.65 mm çapındaki Browning marka silah ve mermiler
yönünden, üzerine atılı 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, 6136
sayılı Kanun 13/3 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
4- Sanık hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme kapsamında
kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm kurulurken
suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin hükmolunan
315/658
cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık HÜDAYİ ÜNLÜER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, hukuka aykırı arama - elkoyma işlemi neticesinde ele geçirilen suç delillerine
hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

93- HÜSEYİN GAZİ OĞUZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Gazi OĞUZ’un,
Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı
ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizliörgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinde, bu
derneğin Pendik Temsilciliğinde faaliyet göstermek ile görevlendirildiği, bu faaliyetleri
kapsamında örgüte eleman kazandırdığı, yanında bulundurduğu Murat ÇAĞLAR isimli
şüphelilerin profillerinden de faydalanıp mafya tarzı yöntemlerle örgüte gelir temin ettiği, bu
eylemlerde kullanması için Murat ÇAĞLAR’a silah verdiği, evinde yapılan aramalarda ele geçen
ele geçirilen ruhsatsız tabanca ve mermileri de Örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurduğu,
İddia edilerek, TCK 314/2, 6136 S.K.13/1, 6136 S.K. 12/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma
hiyerarşisinde doğrudan Mehmet Fikri Karadağ’ın emir ve talimatları ile hareket ettiği, Hüseyin
Görüm’le kamuoyunda yıpranan Kuvayı Milliye hareketini yeniden yapılandırma ve bu
hareketin kaybolan itibarını yeniden kazandırma amacıyla Mehmet Fikri Karadağ tarafından
Kuvayı Milliye Derneği Pendik Temsilciliği görevinin verildiği, örgütün amaçları doğrultusunda
örgüte eleman temin etme ve mafya tarzı yöntemleri kullanarak örgüte gelir temin etme
faaliyetlerinde bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık Hüseyin Gazi Oğuz’un Murat Çağlar’la olan ilk tanışma ve hemen sonrasında
birlikte ticaret yapacak ve her ne sebeple olursa olsun silahını dahi teslim edecek düzeyde
samimi ilişkisi bu tanışıklığın sanığın beyan ettiği gibi yakın tarihli ve yeni bir ilişki olmadığını
aksine irtibatlarının daha öncesine dayalı olduğunu, göstermektedir. Sanığın örgütsel irtibatını
gizlemek amacıyla örgütsel tavır sergilediği görülmüştür.
Sanık Hüseyin Gazi Oğuz’un, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği ve 27.06.2007
Tarihli Muşika Vatankulu isimli kişiyle yaptığı görüşmede örgütü “DAVA” şeklinde tanımlayarak
ifade ettiği, diğer delil ve beyanların da bunu doğruladığı, bu illegal yapılanma hiyerarşisinde
doğrudan Mehmet Fikri Karadağ’dan emir ve talimat aldığı, Tape 923, 925 vs de anlatıldığı
316/658
üzere örgüte gelir temin etmeye yönelik örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, yine yukarıda ayrıntısı
belirtilen Tape 4143, 16.03.2007 Tarihli Muşika Vatankulu ile yapılan vs görüşmelerinde
belirtildiği üzere örgütün gizlilik prensibine uygun olarak telefon görüşmeleri yaptığı,
adreslerinde örgütsel nitelikte çok sayıda doküman ele geçirildiği, HTS raporlarında ayrıntılı
olarak belirtildiği üzere örgüt mensubu sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ, Oğuz Alpaslan
Abdülkadir, Murat Çağlar, Kahraman Şahin, Ali Kutlu, Hakan Arıkan, Hüseyin Görüm ve
Muzaffer Tekin ile sürekli olarak irtibat halinde olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu
sabit görülmüştür. Sanığın örgüt üyeliği eylemine uyan 5237 sayılı TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
24.01.2008 Tarihli Ekspertiz Raporu İncelendiğinde; Emniyet Genel Müdürlüğü
Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı BLS-2008/1105 Uzmanlık Numaralı İstanbul
24.01.2008 Tarihli Ekspertiz Raporunda; aramalarda 3701 sanığın ikametinde ele geçirilen
Numarasız silahın, 9 mm. Çaplı Parabellum tipi fişek atar, yerli el yapısı, fişek yatağı dâhil 11.4
cm. namlu uzunluğunda, üzerinde “P.B.Mod 70 Made In İTALY” ibareleri okunabilen, yarı
otomatik bir tabanca olduğu, Yapılan muayenesinde; ateş etmesine mani mekanik herhangi bir
arızasının bulunmadığı, Laboratuvarda yapılan tatbiki atışlarda, çap ve tipine uygun fişekleri
patlattığı, Birlikte gönderilen yedi (7) adet fişeğin 9 mm. Çaplı Parabellum tipi olup, çap ve
tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, Bu fişeklerin birlikte gönderilen
tabanca ile deneme ve mukayese atışında kullanıldığı ve fişeklerin patladığının tespit edildiği, Bu
itibarla söz konusu tabanca ve fişeklerin; 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah
ve fişeklerden olduğu, Ancak inceleme konusu tabancanın, 6136 sayılı yasanın 12/4. Maddesinde
belirtilen vahim silahlardan olmadığı belirtilmiştir. Aynı aramada ele geçirilen ve incelemesi
yapılan suça konu Üç (3) adet fişeğin 7.65 mm. Çaplı Browning tipi olup, çap ve tiplerine uygun
silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, Bu fişeklerden bir (1) adedinin Laboratuvarda mevcut
çapına uygun bir tabanca ile deneme atışında kullanıldığı ve fişeğin patladığı, Bu itibarla söz
konusu fişeklerin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu belirtilmiştir.
Sanığın, ikametinde ele geçirilen ruhsatsız tabanca ve mermileri örgüt faaliyetlerinde
kullanmak üzere bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit
görülmüştür. Sanığın eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Murat Çağlar’da ele geçirilen silah Hüseyin Gazi Oğuz’un bilgi ve rızası dahilinde
Murat’a verilmiştir. 6136 Sayılı Kanun 12/1 anlamında silah ticareti veya satışı söz konusu
değildir. Bahse konu silah, Hüseyin Gazi Oğuz tarafından Örgütsel faaliyetlerde kullanılması
amacıyla Sanık Murat Çağlar’a vermiştir. Sanık Hüseyin Gazi Oğuz da örgütsel irtibatını
gizlemek ve örgüt suçundan ceza almamak için bu şekilde bir savunma geliştirmiştir. Sanığın bu
savunması suçtan kurtulma amaçlı olduğundan bu beyanlarına itibar edilmemiştir. Suça konu
rusatsız bu silah hakkında Sanık Murat Çağlar’ın ruhsatsız silah bulundurma şeklinde sabit
görülen eylemi nedeniyle 6136 SK Madde 13/1’den mahkumiyet kararı verilmiştir.
6136 SK madde 12/1 anlamında silah satışı, silah ticareti vs olmadığından eylem sabit
değildir. Atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından CMK 223/2-a maddesi gereğince beraat
kararı vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli Hüseyin Gazi Oğuz hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin,
“şüphelilerin suçla ilgisi olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda
CMK'nın 135. maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
317/658
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma
verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ hakkında 6136 sayılı Kanunun 12/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin ve
yapılan teknik takip işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu hukuka aykırı işlemler neticesi ele
geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

94- HÜSEYİN KESKİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Keskin’in 18.10.2008 tarihinde İstanbul ilinden Sarıkamış
ilçesine otobüsle gittiği, yanına sanık Ertaç GİRAY’ın avukatlık bürosundan temin ettiği
Browning marka silahı aldığı, askerlik yaptığı yerde komutanı olan Astsubay Kubilay
SEYHAN’ın Sarıkamış’taki ikametinde 2 gün misafir olarak kaldığı, Sarıkamış polis merkezinde
verdiği 20.10.2008 tarihli beyanında; “Aktütün karakol baskınından sonra kendisinde vatan
hainlerine karşı aşırı bir intikam duygusunun oluştuğunu, Türkiye genelinde vatan hainlerinin
izini sürmeye başladığını, karşısına çıktıkları esnada intikamını alacağını” belirttiği, eylemle
hedeflenenin Türk-Kürt çatışması çıkarmak ve ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturmak
olduğu, ancak eylemi gerçekleştiremeden Emniyet güçlerince yakalandığı, böylece sanığın
İstanbul’dan Sarıkamış’a Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına silahlı eylem yapmak amacıyla
gittiği, örgütün tetikçilerinden olduğu, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu, iddiasıyla TCK 314/3
ve TCK 220/6 maddesi delaletiyle TCK 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
sanık Hüseyin Keskin’in, Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi Muzaffer Tekin ve
örgüt üyeleri Levent Temiz, Mehmet Zekeriya Öztürk, Ertaç Giray, Zeki Yurdakul Çağman ile
irtibatlı olduğu, örgüt üyesi Ertaç Giray’ın yanında koruma olarak bir süre çalıştığı, daha sonra
Ertaç Giray’ın temin ettiği silah ile Ülkede anarşi çıkarmak ve kaos ortamı oluşturmak
318/658
maksadına matuf olarak eylem yapmak için Sarıkamış ilçesine gittiği, burada silahı ile birlikte
yakalandığı, üzerinde ele geçirilen Browning marka tabancanın Sanık Ertaç Giray’a ait olduğu
anlaşılmıştır.
İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı Daire Başkanlığının 22.10.2008 tarih ve
2008/13121 sayılı ekspertiz raporu ile Sanıktan elde edilen tabancanın ve fişeklerin 6136 sayılı
yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğunun rapor edilmiştir. Sanığın
irtibatları ve ilk ifadeleri dikkate alındığında, bir seferliğe mahsus örgüt adına suç işleme
vasfında olmadığı, örgütle organik bağ kurarak süreklilik arzedecek şekilde örgütsel faaliyette
bulunduğu, bu itibarla eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olma niteliğinde olduğu anlaşıldığından
TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
6136 sayılı Kanun kapsamında silah ve mermi taşıdığı sabit olduğundan, sanığın
eylemine uyan 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Kanaat
1- Sanık HÜSEYİN KESKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Hüseyin KESKİN'den hukuka uygun arama- elkoyma işlemi neticesinde
20/10/2008 tarihinde ele geçen ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 6136 sayılı yasa
uyarınca memnu vasfı haiz ruhsatsız silah ve mermiye ilişkin olmak üzere, sanığın 6136
sayılı yasaya muhalefet suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

95- HÜSEYİN NAZLIKUL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Nazlıkul’un, Tıp doktoru ve
gazeteci olduğu, sanıklaradan Ahmet Tuncay Özkan ve sanık Bedrettin DALAN ile irtibatlı
olduğu, sanık Tuncay Özkan’ın televizyon yayıncılığı ve diğer faaliyetleri konusunda bu sanığa
yardımcı olduğu, sanığın aynı zamanda yurtdışı bağlantılarının da bulunduğu, Ahmet Tuncay
Özkan’ın kontrolünde bulunan Kanaltürk’ün yayın yapabilmesi için sanık Hüseyin Nazlıkul’un
Almanya’da şirket kurarak uydu kanalı kiralama yolu ile kanalın uydu üzerinden ulusal ve
uluslararası yayın yapmasını sağladığı, örgüt mensubu Ahmet Tuncay Özkan ile Bedrettin
DALAN arasında bağlantı kurulmasına yardımcı olduğu, örgütsel amaçlı olarak bu sanıklar ile
toplantılar yaptığı, aşama beyanlarının aksine 20.08.2008 tarihinde gerçekleşen telefon
görüşmesinde Sanık Hüseyin Nazlıkul’un, Bedrettin DALAN’ı arayarak Tuncay Özkan’ın
görüşmek istediğini beyan ettiği, sanıkların örgütsel amaçlarla gizli toplantı yapmak üzere
randevulaştıkları, sanığın evinde ve iş yerinde ele geçen dökümanların bir Tıp doktorunda
bulunması gerekli olağan belgelerden olmadığı, buna göre sanık Hüseyin Nazlıkul’un sanık
Ahmet Tuncay Özkan ile birlikte Ergenekon Terör Örgütü’nün medya yapılanması içerisinde
faaliyet yürüttüğü ve Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddiasıyla, TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hüseyin Nazlıkul'un, legal görünüşlü sivil toplum faaliyetlerine katıldığı, örgütsel
içerikli belgeler bulundurduğu tespit edilmiş ise de, Eylemlerinin çeşitlilik, süreklilik ve
319/658
yoğunluğu nazara alınarak örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak; Sanığın
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile irtibatlı olarak
örgütün amaçları doğrultusunda yayın yapacak bir televizyon kanalı kurulması veya satın
alınması konusundaki faaliyetlerine yardımcı olmak, sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın
yönetimindeki Kanaltürk Televizyonunun örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın
yapabilmesi için Almanya’da şirket kurarak “uydu kanalı kiralama” yolu ile bu kanalın uydu
üzerinden ulusal ve uluslararası yayın yapmasını sağlamak suretiyle Ergenekon Terör Örgütüne
yardım etmek suçunu işlediği kabul edilerek TCK 314/3-220/7 del TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN NAZLIKUL hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hüseyin NAZLIKUL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

96- HÜSEYİN NUSRET TAŞDELER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanığın Genelkurmay Harekât Başkanı olduğu 2007-2008 döneminde
soruşturma konusu internet siteleri, Bilgi Destek Daire Başkanlığı aracılığı ile şahsa bağlı olarak
faaliyet yürütmüştür. Yukarıda izah olunan site içerikleri sanığın sorumlu olduğu süreci de
kapsamaktadır. Yine Dursun Çiçek’in, üstlerinin bu sitelerin varlığından haberlerinin
olmamasının imkansız olduğunu, madem bu internet içerikleri sakıncalıysa ve kendisinin
sorumlu olduğu dönemde kurulmuşsa, niçin diğer görevlilerin kendi sorumlulukları döneminde
320/658
bu haberleri kaldırmadıklarını, aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığındaki sistem dahilinde onay
alınmadan bu haberlerin sitelerde yayınlanmasının mümkün olmadığını, yani bu haberlerin
yayınlanmasının hiyerarşik yapı içerisindeki kendi üstündeki komutanların bilgisi ve onayı
içerisinde gerçekleştiğini, bu komutanların bu sitelere girip kontrol ve müdahale etme
yetkilerinin olduğunu ifade eden beyanları sanığın bu siteler aracılığı ile yürütme organına
yönelik uygulanan psikolojik harekat faaliyetlerinden bilgisinin olduğunu, sorumlu bulunduğu
dönemde söz konusu faaliyetlerin sanığın kontrolünde gerçekleştiğini ve sanığın Ergenekon
Terör Örgütünün bu siteler vasıtasıyla yürüttüğü psikolojik harekat faaliyetlerine iştirak ettiği
gerçeğini ortaya çıkardığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat
faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Nusret Taşdeler tarafından hazırlanan ve ihbar mektubu ekinde gönderilen, “Bilgi
Destek Çalışması" isimli belgede, kendisi ve görevi ile hiç ilgisi olmamasına rağmen, 2007
seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası AK Parti ve Hükümetin Durumu ile ilgili
değerlendirmeler yapıldığı, “seçim sonuçlarının “ılımlı İslam”ın bir zaferi olduğu, bu başarının
verdiği cesaretle AK Parti ve destekçilerinin daha fütursuz ve cüretkar davranmaya
yönelebileceği, din eksenli yeni bir dönemin de ötesinde, Cumhuriyetin ve Milletin temel
değerlerinin aşındırılmasına yönelik bir süreci başlatma tehlikesinin ortaya çıktığı, seçimlerden
hemen sonraki "sivil anayasa" ve "Atatürkçülüğün anayasada yeri olup olmadığı" tartışmalarının,
yeni anayasanın türbana kilitlenmesinin, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarının yargı
denetimine açılmasının bu sancılı dönemin ve sürecin ilk işaretlerini verdiği, Cumhurbaşkanının
eşinin türbanlı olmasında bir beis görülmemekte, her ne kadar Cumhurbaşkanı, türban ve diğer
konularda başlangıçta dikkatli davranmış ise de, yavaş yavaş türbanın davetler, karşılama,
uğurlama törenleri vs. ile resmi mahaller ile günlük yaşama girmeye başladığının görüldüğü, bir
müddetten beri esas kamusal alan olan TBMM'de yapılan çeşitli toplantılarda türbanlı ve hatta
çarşaflı hanımların boy gösterdiği, seçim sonrasının seçimden daha fazla önem arz ettiği, kriz
veya gerginlik yaşanıp yaşanmayacağını Cumhurbaşkanı'nın ve Hükümet'in davranışlarının
belirleyeceği, Türbana gösterilecek tepkinin, alt kademeler için de bir emsal teşkil edeceği,
gösterilen tepkinin uzun vadede uygulama imkanı olan tutarlı bir politika olmasının önemli
olduğu, TSK'nın bugüne kadar devletin temel niteliklerinin korunması konusunda gösterdiği
titizliğe aynen devam etmesinin izlenebilecek en tutarlı politika olacağı, TSK’nın esasen
söylenebilecek her şeyi söylemiş olduğu, söylediklerinin arkasında durduğunu ilan ettiği, bundan
sonraki tepkilerini davranışları ile göstermesinin doğal olduğu, ele alınması gereken bir diğer
konunun din ve türban olduğu, TSK'nın dine karşı olmadığı çeşitli vesilelerle ve şekillerde
gündeme getirilmesi gerektiği, başörtüsü ile türbanın farklılığı vurgulanarak bu konudaki yanlış
anlamaların ve TSK aleyhine oluşmaya başlayan kanaatin önünün kesilmesi gerektiği, özellikle
de seçimlerden sonra AKP'nin gerçek yüzünün görülmeye başlaması ile AB çevrelerinde
hükümete karşı oluşmaya başlayan tavrın istismar edilmesi gerektiği,” şeklindeki planlarla, sanık
Nusret Taşdeler’in kendi görev alanına girmemesine ve Genelkurmay Harekat Başkanlığı ile
hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda
hazırlamış olduğu bu çalışmayla, AK Parti ve Hükümetin 2007 seçimlerinde almış olduğu oydan
rahatsızlık duyduğu, bunu ılımlı islamın bir zaferi gibi göstererek kendi kurumunu ve
321/658
kamuoyunu bu yönde yönlendirmeye çalıştığı, bundan sonra AK Parti ve destekçilerinin daha
fütursuz ve cüretkar davranarak Cumhuriyetin ve Milletin kazanımlarına zarar vereceği,
Cumhurbaşkanının eşinin de türbanlı olması nedeniyle türbanın tüm kesimlere hakim olacağı,
bunun yavaş yavaş uygulanmaya başlandığı, TSK’nın türbana karşı tepki göstermesi gerektiği,
bu tepkenin alt kademelerdekilere örnek olacağı, TSK’nın bu güne kadar sözlü olarak tepkisini
verdiği, ancak bundan sonra hareketleriyle tepki vereceği belirtilerek, AK Parti ve Hükümete
karşı kamuoyu oluşturmaya çalışmış, TSK’yı ve Halkı AK Parti ve Hükümete karşı tavır almaya,
tepki göstermeye çağırmış, aynı zamanda içinde bulunduğu kurumun silahlı gücünden de
yararlanarak, bundan sonra TSK tepkisini hareketleriyle verecek demek suretiyle Hükümete göz
dağı verip, faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır.
Sanık Hüseyin Nusret Taşdeler’in, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
doğrultusunda, içinde bulunduğu kurumun imkanlarını da kullanarak, özellikle 2007 ve 2008
yıllarında Genelkurmay Harekat Başkanı olduğu dönemde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu,
kendisine bağlı olan Bilgi Destek Şubede, sanıklar tarafından illegal olarak kurulup işletilen, AK
Parti, bazı Bakanlıklar ve Hükümet aleyhine, çok yoğun bir şekilde kara propaganda mahiyetli
yayınlar yapan internet sitelerinin yayınlarına izin verdiği, yine Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda çalıştığı kurumla ve görevi ile ilgisi olmayan konularla ilgili,
AK Partiyi ve Hükümeti zor durumda bırakmak, kamuoyunu ve TSK’yı yönlendirmek, ülkede
bir irtica ve rejim tehlikesi olduğu yönünde algı oluşturmak için, kendisi ve kendisine bağlı
olarak örgütsel faaliyet yürüten sanıklar Fuat Selvi ve Dursun Çiçek tarafından çok sayıda
çalışma yapıldığı, sanığa bağlı olarak faaliyet yürüten sanık Fuat Selvi’nin, bu dönemde sanığın
bilgisi dahilinde, Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturmalarında yakalanıp haklarında işlem
yapılan, daha sonra da örgüt üyeliğinden veya örgüt yöneticiliğinden ceza alan sanıklar Güler
Kömürcü, Kemal Alemdaroğlu, Vedat Yenerer ve Doğu Perinçek’i kurtarmak için projeler
geliştirmeye çalıştığı, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına
dahil olup, örgütün yöneticisi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütü
yöneticisi olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, dosyamıza yansıyan nihai hedefinin, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, cebir ve şiddet kullanarak, silahlı bir askeri müdahale ile ortadan
kaldırmak, görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemek olduğu, bunun için ülkede
kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, darbeye zemin hazırlayarak, ülkenin ve halkın askeri
müdahaleye hazır hale getirilmesi için örgüt elemanlarınca çok çeşitli eylem ve faaliyetlerde
bulunulduğu, bir taraftan ülkede ses getirecek, kargaşa ve kaos çıkaracak, halkı sokaklara
dökecek suikast planları hazırlanıp, bu suikast planlarından bazıları uygulamaya konulurken,
diğer taraftan Ergenekon terör örgütünce kurdurulan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde,
ülkedeki irtica ve terör tehdidi ile yine bu örgüt tarafından gerçekleştirilen bazı suikastlar
gerekçe gösterilerek düzenlenen miting ve gösterilerle, halkın sokağa dökülmeye, Devlet
otoritesinin zaafa uğratılmaya ve Hükümetin görevlerini yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı,
bunlarla eş zamanlı olarak sanık Dursun Çiçek tarafından, örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere illegal olarak kurulduğu anlaşılan “İrtica.org” gibi internet sitelerinde, aynı
amaç doğrultusunda, yukarıda belirtildiği şekilde çok yoğun olarak, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti, AK Parti ve dini cemaatler aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayınlar yapıldığı,
ayrıca sanık Nusret Taşdeler’in kendisi tarafından ve kendisine bağlı olarak örgütsel faaliyet
yürüten sanıklar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi tarafından AK Parti ve Hükümet aleyhine, aynı
mahiyetli çok sayıda çalışmalar yapıldığı, bu çalışmalardan bazılarının uygulamaya konulduğu,
sanığın hazırladığı çalışma doğrultusunda, türban konusunda tepkilerin görüldüğü, hatta
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın eşine yönelik çok ciddi tepkilerin gözlendiği, Cumhuriyetin ve
Milletin kazanımlarının tehlikede olduğu, Hükümetin ve taraftarlarının bu konuda iyice fütursuz
ve cüretkar davranacağı, türbanın tüm kesime egemen olacağı, buna tepki gösterilmesi gerektiği
belirtilerek halkın ve TSK’nın Hükümete karşı kışkırtıldığı, sanığın yine aynı çalışmada,
“TSK’nın esasen söylenebilecek her şeyi söylemiş olduğu, söylediklerinin arkasında durduğunu
322/658
ilan ettiği, bundan sonraki tepkilerini davranışları ile göstermesinin doğal olduğu” şeklindeki
ifadelerle Hükümete göz dağı verip, içinde bulunduğu kurumun silahlı ve korkutucu gücünden
de faydalanarak korkutmaya ve baskı altına almaya çalıştığı, sanığın bu eylemleri ile, Ergenekon
silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, AK Parti ve Hükümete karşı, illegal bir şekilde
ve yoğun olarak, kara propaganda mahiyetli yayınlar yapılarak, örgütün diğer birimlerinin de
yaptığı eylemlerle birlikte, halkın ve TSK içerisindeki örgüt mensubu olmayan kişilerin
Hükümete karşı cephe alması, halkın sokağa dökülmesi, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşması,
Hükümetin cebir ve şiddetle düşürülmesi yada görevlerini yerine getiremez hale gelmesi için
elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini silahlı müdahale ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya, görevlerini
yapmasına tamamen veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği anlaşıldığından, sanığın üzerine
atılı suçu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312. maddesi gereğince cezalandırılması yönünde
karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 314/1 maddesinde yazılı olan
suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Kanaat
Sanık Hüseyin Nusret TAŞDELER'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı"
adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

97- HÜSEYİN VURAL VURAL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Vural Vural’ın geçmişte TSK ve MİT bünyesinde görev
yaptığı, Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanmasında fikri ve ideolojik olarak örgüt üyelerinin
eğitimi ile görevli olduğu, örgüt üyelerine bu konuda hazırladığı notları “DUYURU” başlıklı
yazılarla internet ortamından gönderdiği, sanığın ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜ’nün tüm STK’ larını tek merkezden yönetme ve toplumsal olaylarda yönlendirme
amacı doğrultusunda görevli üyesi olduğu ve bu amaçla örgütsel faaliyette bulunduğu, sanığın
görevde olmadığı zamanda da devlete ait gizli bilgi ve belgeleri örgütün amaçları doğrultusunda
ele geçirdiği ve bulundurduğu ortaya çıkmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emekli
olan diğer sanıklar Hasan Ataman YILDIRIM ve İlyas ÇINAR ile soruşturma sırasında birçok
emekli asker ve sivil şahısta benzer içerikli gizli bilgi ve belgelerin bulunması, ERGENEKON
SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün bu bilgileri, istihbarat toplama ve bilginin paraya
çevrilebilirliği kapsamında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün özel istihbarat
arşivi adıyla kurdurduğu ve tutuklu sanık Levent ERSÖZ’ün kontrolündeki arşivlere konulmak
amacıyla toplandığının anlaşıldığı, sanığın örgüt adına alınacak tavırları örgüt üyelerinin
bilgisine sunarak stratejik olarak taktikler verip yönlendirmelerde bulunduğu, örgüt amaçları
doğrultusunda toplumu etki altına alabilmek amacıyla Sivil Toplum Kuruluşları içerisinde
faaliyet yürüttüğü, devlete ait gizli olan ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve
belgeler ile devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli
kalması gereken belgeleri temin edip, örgütün arşivine konulmak üzere sakladığı, kişileri özel
hayatları, din inanışları, felsefi düşünceleri ve siyasi görüşlerine göre kişisel verilerini hukuka
aykırı olarak kaydettiği, örgütün faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdiği tüm eylem ve
323/658
faaliyetlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğu, iddiasıyla TCK 314/2, 327, 334/1, 135
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Hüseyin Vural Vural’ın istihbaratçı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde ve
MİT bünyesinde görev yaptığı, istihbarat ve psikolojik harekat konusunda uzman olduğu, sanıkla
ilgili yapılan aramalarda “Ergenakon” isimli yemin metni ele geçirildiği, bu yemin metninin
Ergenekon sanığı olarak yargılanan ve mahkum olan Sanık M. Fikri Karadağ’ın Mersin’de
yaptırdığı yemin törenine benzer mahiyette olduğu, bu durumlar dikkate alındığında sanık
Hüseyin Vural Vural’ın çok önceden Türkiye’deki Derin Devletin (Gladio’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör örgütünden haberdar olduğu, “Ergenakon” isimli yemin metninde
görüldüğü şekilde örgüt elemanlarına and içilmek suretiyle örgüte kabul edildikleri, Sanıkta
“Denetleme durum raporu 05 Ocak 04”i, “Ek-A Personel kurs durumu”, “Ek-B personel kurs
durumu”, “Ek-G personel faaliyetler”, gibi TCK 334/1maddesine giren ve “Irak istihbarat
değerlendirmesi, Irak, Irak nereden geliyor nereye gidiyor? İstihbarat analizi” gibi başlığı içeren
TCK 327/1 maddesi kapsamına giren gizli ve devlet sırrı mahiyetinde olan belgeler ele
geçirildiği, ayrıca hukuka aykırı olarak temin edilen kişisel verilere ilişkin belgeler ele
geçirildiği, sanığın örgütün gizli yapılanması içerisinde ve istihbarat toplama göreviyle görevli
olduğu, ayrıca Sanıkta ele geçen 89-91 nolu “uyumayalım, uyutmayalım unutmayalım” başlıklı
dokümanda ADD, CUMOK, Kuvayı Milliyeciler ve bunungibi kuruluşların birlik olması
gerektiğinden bahsedildiği dikkate alındığında Sanığın Sivil Toplum Örgütlerini Tek Merkezde
toplamakla ve yönlendirmekle görevli olduğu, davada yargılanan Ergenekon sanıklarına destek
verdiği, davayı itibarsızlaştırmaya çalıştığı, Sanıkta ele geçen duyuru 2, duyuru 17, Ulusal
Birliktelik-Güven ın mevcut hükümeti düşürmek için çaba sarf ettiği, “akıl çağı-görev” isimli
eHareketi Duyuru, ve bunun gibi isimli e-posta içerikleri dikkate alındığında Sanığ -posta
dosyasında “Artık görev Genelkurmayımızındır. Türk Silahlı Kuvvetlerimizindir, İstiklal
Mahkemelerimizindir.” Şeklindeki ibarelerden sanığın askeri bir müdahaleyi teşvik ettiği, Sanık
Tuncay Özkan’a gönderdiği e-posta içerikleri dikkatealındığında Sanık Ahmet Tuncay Özkan’a
örgütün amaçları doğrultusunda talimat verdiği ve yönlendirdiği, Gölcük Donanma
Komutanlığında ele geçen “Kitleşim isimli belgede sanığın “Üretim ekibi” olarak isimlendirilen
“Üretim” başlığı altındaki 12 kişi arasında Sanık Hüseyin Vural Vural’ın da isminin yer aldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amacı doğrultusunda Hükümet kurmak amacıyla oluşturulan
Talat Paşa Komitesinin toplantısına katıldığı, 40’lar.doc isimli 29.03.2006 tarihli belge dikkate
alındığında belgede adı geçen Sanıklardan Kemal Alemdaroğlu, Ferit Bernay, İlyas Çınar, Şener
Eruygur, Mehmet Bedri Gültekin, Emin Gürses, Ferit İlsever, Erol Manisalı, Erkan Önsel,
Turhan Özlü ile irtibatlı olduğu, Sanık Doğu Perinçek ile bağlantılı olan “Ulusal Strateji
Merkezi”nden elde edilen "USMER Listemizde E-postası Olup Bildirge Gönderilenler" başlıklı
belge dikkate alındığında bu birim içerisinde Sanıklar Hüseyin Vural Vural, Emin Gürses, İlyas
Çınar, Doğu Perinçek, Emcet Olcaytu, Turhan Çömez, Erol Manisalı, Ferit Bernay, Adnan
Akfırat, Adnan Türkkan, Yusuf Beşirik, Vedat Yenerer, Tunç Akkoç, Serhan Bolluk, Sinan Aygün
ile irtibatlı olduğu, Sanık Doğu Perinçek isimli şahıstan elde edilen “havuz_nil_2006” Sanıklar
Doğu Perinçek, Erkan Önsel, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Turan Özlü, İlyas Çınar, Nusret Senem,
Ferid İlsever, Emin Gürses, Kemal Alemdaroğlu, Adnan Akfırat, Emcet Olcaytu, Erol Manisa,
Ferit Bernay, Güler Kömürcü, 18 Şubat 2008 tarihinde Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel
Başkanı Sanık Adnan Türkkan’ın bu sanığa gönderdiği e-posta da;” mesajınızı ancak bugün
okuyabildim. Siz büyüklerimizden aldığımız destek kararlılığımızı artırıyor.” Şeklindeki
beyanından sanığın Türkiye Gençlik Birliğine ve Genel Başkanı olan Sanık Adnan Türkkan’a
destek verdiği kişileri Rizeli, Gürcü, Kürt Ailesinin Torunu, ordudaki masonlar gibi hukuka
aykırı olarak etnik kökenlerine göre sınıflandırdığı, sanığın bahsedildiği gibi Sanıklardan Doğu
Perinçek, Altunay Şahin, Birol Başaran, Erol Mütercimler, Hasan Ataman Yıldırım, İlyas Çınar,
324/658
Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Mehmet Bora Perinçek, Muzaffar Tekin, Ahmet Tuncay Özkan,
Güler Kömürcü, Mustafa Ali Balbay, Erkut Ersoy, Erol Manisa, Ferit İlsever, Halil Behiç
Gürcihan, Halil Kemal Gürüz, Mehmet Şener Eruygur, Serhan Bolluk, Turhan Özlü ve yargılama
sırasında vefat eden İlhan Selçuk ile örgütün amaçları doğrultusunda irtibatlı olması, dikkate
alındığında sanığın tüm eylem ve faaliyetlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğu, sanıkta ele
geçirilen belgelerden HTS raporlarından alınan aşamalardaki savunmalarından, ev arama
tutanağından, e-posta içeriklerinden Ergenakon isimli yazılı yemin metninin içeriğinden ve
dosyadaki tüm delillerden anlaşılmakla sanığın Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı
olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler ile ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın 06.05.2009 Tarih
ve 2009/343 sayılı yazılarında TCK 327. maddede yazılı hususları içerdiği (Devletin güvenliği
ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gerek belgelerden)
olduğu bildirilmiştir. sübut bulan devlet sırrı mahiyetindeki gizli belgeleri bulundurmak
suçundan dolayı sanığın TCK 327/1 maddesi uyarınca ceza tayin etmek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler ile ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın 06.05.2009 Tarih
ve 2009/343 sayılı yazılarında 3875 TCK 334. maddede yazılı hususları içerdiği(açıklanması
yasaklanan ve niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgelerden) olduğu bildirilmiştir. İzah
edilen deliller ve tüm dosya kapsamın dikkate alındığında sanığın yasaklanan gizli bilgileri temin
etme suçunu işlediği anlaşıldığından TCK 334/1 maddesi uyarınca sanığın cezalandırılmasına
karar vermek gerekmiştir.
Mahkeme kararına istinaden usulüne uygun olarak yapılan aramalarda sanıkta bu tür
belgeler ele geçirildiğinden sanığın savunmasına itibar edilmeyerek sübut bulan kişisel verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirme suçundan dolayı sanığın TCK 136. Maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Hüseyin Vural VURAL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
325/658
98- HÜSEYİN YANÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2011 tarih ve 2010/1600 soruşturma
2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C, PKK ve TİKKO silahlı terör örgütü üyesi olan
Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel’in yakalanmalarından sonra cezaevinde
bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları
itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler verdikleri, mahkeme kararlarına
istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da
görevli personelce kendilerine yardım yapılarak yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve
ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan her üç sanığın Sanık Okan İşgör’ün
kurmuş olduğu nakliye şirketinde jandarma görevlilerinin yönlendirmesi sonucu bir araya
geldikleri, 2007 senesinde Ergenekon soruşturmasından ve bir kısmının tutuklanmasından sonra
sanıkların aralarındaki iş ortaklıklarının bittiği, sahip oldukları araçların satıldığı, örgüt çatısı
altında bir araya geldikleri kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak
sağlandığı, örgütün deşifre olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği, her üç sanığın,
haklarında devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
kişilerle irtibatlı oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu
değerlendirilen silah ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun
ortam bulunup örgütçe karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde
kullanılabileceği her üç sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri,
çevrelerine kendilerini “Derin Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin
ettikleri, sanığa yönelik yapılan aramalarda Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kendisine
verilmiş takdirname belgeleri, el yazısı dokümanlar ve dijital bilgilerin ele geçirildiği, telefon
rehber bilgilerinde yapılan incelemede diğer sanıklarda olduğu gibi çoğunluğu asker olduğu
anlaşılan şahısların telefon numaralarının kayıtlı olduğu, mahkeme kararlarına istinaden yapılan
HTS rapor tespitlerinde daha önce Ergenekon terör örgütü kapsamında hakkında işlem yapılan
Levent Bektaş’a ait telefonda “Hüseyin Ji 5375184918” nolu telefon numarasının kayıtlı olduğu,
bu telefon numarasıyla Levent Bektaş’ın 03.12.2008 günü telefon görüşmesi yaptığı, her üç
sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, Sanık Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen
mühimmatın Sanık Okan İşgör tarafından Sanık Ulaş Özel’e muhafaza edilmesi amacıyla
verildiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın da bundan haberinin olduğu, Sanık Hüseyin Yanç’ın
fotoğrafının bulunduğu sahte kimliğin yakalanan mühimmatlarla birlikte ele geçtiği, silah ve
patlayıcı bulundurmaktan kamu davası açılan Sanık Hüseyin Yanç’ın kendisine yönelik
düzenlenen sahte kimlikten bilgi ve tasarrufunun olduğu iddia edilerek, sanığın Ergenekon terör
örgütünün üyesi olmaktan eylemine uyan TCK 314/2, 174/1-2, 204/1, 6136 sayılı yasanın 13/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketi kurduğu, bu arada İstanbul’daki jandarma
istihbarata hayali ihracatlar, naylon faturalar vesaire konularda bilgiler verdiği, Sanık Hüseyin
Yanç’ın ve Ulaş Özel’in Tunceli Jandarma Özel Harekatta eski bir itirafçı olarak çalıştıkları,
Sanık Hüseyin Yanç’ın oradaki jandarma görevlilerinin yönlendirmesi üzerine İstanbul’a gelip
Sanık Okan İşgör’ün sahibi olduğu Göktuğ isimli şirkette çalışmaya başladığı, Sanık Ulaş
Özel’in de daha sonra aynı şirkette çalıştığı, 2007 yılında Okan İşgör’ün “Altay Lojistik”
firmasını Ulaş Özel’e devrettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın Sahte kimlik üzerine şirket kurarak
buradan gelir elde edip, borçlarımı kapatmak istediği, Sanık Okan İşgör’ün bu konuda şirket
kurmayı teklif ettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın teklifi kabul ettiği, Ulaş Özel, Tarkan Erdöl ve
İsmail Doğanay limanda bilmediğim bir yerde iki adet sahte kimlik yaptırdıkları, Sanık Hüseyin
326/658
YAnç’ın Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte kimlikle Beylikdüzü’nde Migros’un karşısında
bulunan Noter’e gittiği, ancak kimlikte soy ismimin yanlış olması nedeni ile işlem
gerçekleşmediği, Sanık Hüseyin Yanç’ın kimliğini noterde bıraktığı anlaşılmıştır. bu beyan ve
örgütsel belgelerden Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel örgüte gelir sağlamak
amacıyla “Naylon Şirket” kurmak istedikleri hatta Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketinin
bu amaçla kurulduğu, daha sonra Ergenekon soruşturmaları başlayınca Sanık Okan İşgör’ün
Göktuğ isimli şirketi Sanık ulaş Özel’e devrettiği sonucuna varılmıştır.
Sanık Hüseyin Yanç’ın yasadışı PKK isimli terör örgütünün itirafçısı olduğu bir dönem
Ergenekon terör örgütünün bir birimi olan JİTEM’le çalıştığı Tunceli’deki jandarma görevlisi
Erkan Çınar’ın yönlendirmesi üzerine İstanbul’da bulunan Sanık Okan İşgör’ün yanına
gönderildiği ve Okan İşgör’ün daha sonra ticari ünvanı “Altay Lojistik” şirketi olan “Göktuğ”
isimli şirketinde çalışmaya başladığı, daha sonra Sanık Ulaş Özel’in yine Tunceli’deki bir kısım
jandarma görevlilerinin yönlendirmesi üzerine aynı şirkete gelerek Sanık Hüseyin Yanç’la
birlikte çalışmaya başladığı, söz konusu şirketin Ergenekon silahlı terör örgütüne gelir ve
istihbarat sağlamak amacıyla kurulduğu, Sanık Hüseyin Yanç’ın dosyamız sanıklarından Ahmet
Tuncay Özkan, Hayrettin Ertekin, Mehmet Haberal, Turhan Çömez, Mustafa Levent Göktaş ile
de bağlantılarının bulunduğu, ayrıca İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan
Levent Bektaş ile de örgütsel irtibatının bulunduğu, Sanık Ulaş Özel’in istikrarlı ikrarlarından,
Sanıklar Okan İşgör ve Hüseyin Yanç’ın kısmi kabule yönelik beyanlarından, Sanık Ulaş
Özel’de ele geçen takdirnamelerden, mühimmatın yakalanmasına ve el konulmasına ilişkin
tutanaklardan, ticaret sicil gazetesinin ilgili nüshasından, telefon irtibat raporlarından, izah edilen
delillerden ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın örgütsel nitelikteki faaliyetlerin
sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alınarak, Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
olmak suçundan tck 314/2 maddesi gereği cezalandırılması cihetine gidilmiştir.
Eski ticari ünvanı Göktuğ yeni unvanı Altay olan şirket faaliyetteyken Makine Kimya
Enstitüsü (MKE) tarafından T.C. Jandarma Genel Komutanlığına ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığına değişik tarihlerde verilmiş mühimmatın bu şirkette saklandığı, şirketti su basması
nedeniyle kaleşnikof silahın paslandığı, Sanık Hüseyin Yanç’ın bu silahı boyadığı, bilahare
mühimmatın saklanmak üzere Sanık Okan İşgör tarafından Sanık Ulaş Özel’e verildiği, Sanık
Ulaş Özel’in de annesinin evine sanıklar Okan İşgör ve Hüseyin Yanç’la birlikte götürerek
mühimmatı orada saklamaya devam ettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın bu durumu bildiği, ihbar ve
Sanık Ulaş’ın yer göstermesi üzerine mühimmatın tamamının ele geçirildiği, Sanık Hüseyin
Yanç’ın sahte nüfus cüzdanı kullandığı Sanık Ulaş Özel’in istikrarlı ikrarlarından, Tanık Seleha
Nemli, Mustafa Nemli’nin beyanlarından, anlaşılmıştır. Sanık Hüseyin Yanç’ın açısından 6136
sayılı yasaya muhalefet suçu ile TCK 174. Maddesindeki ifade edilen tehlikeli maddelerinin
izinsiz olarak bulundurması suçunun oluştuğu kabul edilebilir ise de bu sanıkta herhangi bir
patlayıcı madde tabanca ele geçirilememiştir. Bu nedenle Sanık Hüseyin Yanç açısından bu
suçların unsurları oluşmamaktadır. Sanık Hüseyin Yanç’ın eylemi, TCK 284/2 maddesindeki
işlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yeri bildiği halde
yetkili makamlara bildirmemek suçunu oluşturabilir. Ancak Sanık Hüseyin Yanç örgütsel ilişki
nedeniyle Sanık Okan’ın mühimmatı Sanık Ulaş Özel’e saklamak üzere verdiğini ve Sanık
Ulaş’ın da sakladığını bilmesine rağmen bu durumu yetkili makamlara bildirmemesi, Ergenekon
silahlı terör örgütü üyeliği açısından unsur ve örgütsel faaliyet olarak kabul edilmiş, Sanık
Hüseyin Yanç’a TCK 174, 284/2 ve 6136 sayılı yasanın 13/2 maddesi uyarınca ceza verilmesine
gerek görülmemiştir.
(Mahkeme kararının hüküm kısmı: "Sanık Hüseyin YANÇ hakkında TCK 204/1, 174/1-2
ve 6136 sayılı Kanunun 13/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmış ise de, sanığın atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine
yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeni ile sanığın atılı suçları işlediği sabit
olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı BERAATİNE"
şeklindedir)
327/658
19.08.2010 günü Sanık Ulaş Özel’in annesi Seleha Nemli’nin İstanbul Başakşehir’deki
adresinde yapılan aramada; Diğer sahte kimliklerin yanında Sanık Hüseyin Yanç’ın fotoğrafının
yapışık olduğu Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ele geçirilmiştir. Mustafa
Kemal Aydınlı ve Savaş İmre adına düzenlenmiş nüfus cüzdanıyla ilgili İstanbul Kriminal Polis
Laboratuvar Müdürlüğünce verilmiş 07.09.2010 tarihli ekspertiz raporunda, nüfus cüzdanlarının
tamamen sahte olarak hazırlanıp düzenlendikleri, sahtelikleri ilk nazarda ve kolaylıkla fark
edilemeyecek nitelikte olduğu cihetle nüfus cüzdanlarının aldatma kabiliyetinin bulunduğu
bildirilmiştir
22.07.2011 tarihinde Sanık Hüseyin Yanç kollukta verdiği ifadesinde; “Okan İşgör için
çektiğim kredi borcundan dolayı zor duruma düştüm. Okan İşgör bana borcunu ödemeyince
sahte kimlik çıkartma teklifinde bulundu. Bunun nedeni; Sahte kimlik üzerine şirket kurarak
buradan gelir elde edip, borçlarımı kapatmaktı. Zor durumda olmam nedeniyle bu teklifi kabul
ettim. Ulaş Özel ,Tarkan Erdöl ve İsmail Doğanay limanda bilmediğim bir yerde iki adet sahte
kimlik yaptırdılar. Ben, Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte kimlikle Beylikdüzü’nde Migros’un
karşısında bulunan Noter’e gittim. Ancak kimlikte soy ismimin yanlış olması nedeni ile işlem
gerçekleşmedi. Ben kimliği noterde bıraktım. Ancak Tarkan Erdöl bu kimliği alarak Ulaş Özel’e
verdi. Bu kimliği Ulaş Özel’den bir daha istemedim.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık Hüseyin Yanç’ın fotoğrafının yapışık olduğu, Savaş imre adına düzenlenmiş sahte
kimliğin nerede ve ne zaman çıkartıldığı konusunda çelişkiler varsa da, Sanık Hüseyin Yanç’ın
sahte nüfus cüzdanı kullanması, Ergenekon silahlı terör örgütü üyeliğinin bir unsuru ve örgütsel
faaliyeti olarak değerlendirilmiş, Sanığın TCK 204 maddesi uyarınca ayrıca cezalandırılmasına
gerek görülmemiştir.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN YANÇ hakkında TCK 174/1-2, TCK 204/1, 6136 S.K. 13/2,
maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.

1- Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Hüseyin YANÇ'ın diğer sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden
ele geçen ve bir diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait silah ve patlayıcıların bulundurulmasına
veya muhafazasına iştirak ettiğine dair maddi delil elde edilemediği, bu nedenle sanığın
TCK 174/1-2 ve 6136 sayılı kanunun 13/2 maddesi kapsamında atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık Hüseyin YANÇ'tan 28/07/2010 tarihinde usulüne uygun arama sonucu
ele geçen ve üzerinde kendisine ait fotoğraf bulunan sahte kimlik belgesine ilişkin olarak
sabit olan ve eylemine uyan resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

99- İBRAHİM BENLİ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığa ait Çatalca’da bulunan çiftlikte örgütün üst düzey üyelerinin
katıldığı gizli örgütsel toplantıların yapıldığı, sanığın Ferid İLSEVER ve Kemal Yalçın
328/658
ALEMDAROĞLU ile “Talat Paşa Komitesi” isimli oluşumda birlikte faaliyetlerde bulunduğu,
örgütsel faaliyetler için gerektiğinde talep edilen finansmanın sanık tarafından karşılandığının
anlaşıldığı, Sanığın ERGENEKON terör örgütünün gizli toplantılarına ev sahipliği yapması,
USİAD’daki konumu ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey sorumluları olan
Doğu PERİNÇEK’in ve Ferid İLSEVER’le irtibatları göz önüne alındığında müsnet suçları
işlediği, iddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Uluslararası finans kaynaklarının baskıları sonucu hükümetin ulusal çıkarlara aykırı
kararlar almasını önlemek için bir güç odağı olarak USİAD’ın kurulması konusunda 12 Nisan
2000 tarihinde örgütsel belge hazırlandığı, bu örgütsel ve diğer örgütsel belgeler doğrultusunda
USİAD’ın 2000 yılında kurulduğu, Sanık İbrahim Benli’nin bu kurumun kurucusu olduğu, Sanık
Veli Küçük’ün Ergenekon hakkında bilgileri bulunmayan iş adamlarını örgütleyerek USİAD’ı,
lobi faaliyetleri kapsamında etkin konuma getirmeye çalıştığı, MİT müsteşarlığının düzenlediği,
“Ergenekon” şemasındaki sivil toplum kuruluşları birliği arasında Ulusal Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin ( USİAD’ın) isminin geçtiği Sanık İbrahim Benli’nin 1978 yılından beri Sanık Doğu
Perinçek’i tanıdığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün örgütsel toplantılarına ev sahipliği
yaptığı, kendisine ait Çatalca’da bulunan çiftlikte örgütün üst düzey yöneticilerinden sanıklar
Doğu Perinçek, Kemal Yalçın Alemdaroğlu ile örgüt üyelerinden Bilal Kömürcü, Bahadır
Berk’in de aralarında bulunduğu kişilerle toplantı yaptığı, Güler Kömürcü’nün Tape 1338’de
kayıtlı olup 28.12.2007 tarihinde Sanık İbrahim Benli ile yapmış olduğu, telefon görüşmesinde,
“Halk beni hiç ilgilendirmiyor, yüzde 5 beni ilgilendiriyor, yüzde5 uyansın işte uyanması
gereken sen ben o dün akşam.” Demek suretiyle yapılan toplantının örgütsel bir toplantı
olduğunu açıkça vurguladığı, bu toplantılara toplumu yönlendirebilecek iş adamları , askeri savcı
ve emniyet müdürünün de katıldığı, hatta toplantıya Karargah Evleri Şeması içerisinde ismi
geçen ve birçok dosya sanığıyla irtibatlı İlhan Yaşar Hacısalihoğlu’nun da katıldığı, 13.03.2008
tarihinde, M. Adnan AKFIRAT ile Doğu PERİNÇEK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Doğu PERİNÇEK’in “İbrahim Benli ile sözleştin değil mi” “…halledersin o işi ben gelmiyorum
gelmeyim..” “…bu iş görüşmesine döndü sizin olmanız yeter benim hiç bulunmama gerek yok
merkezinde siz olun o temelde gitsin” Şeklindeki görüşmeden de sanık İbrahim Benli’nin
Ergenekon Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu, sanık Doğu PERİNÇEK’in yapılacak toplantı
için Mehmet Adnan AKFIRAT’a verdiği talimatta, “merkezinde siz olun o temelde gitsin”
diyerek İbrahim Benli’nin toplantıda formaliteden bulunduğunu kendi talimatlarına göre
gereğinin yapılmasını istediği açıkça anlaşıldığı, milli bir meseleyi sahiplenme iddiasıyla
toplumun farklı kesimlerine hitap edebilmek toplum nezdinde Ergenekon isimli örgüte iyi bir
imaj kazandırmak akabinde Ergenekon Milli Meseleler karşısındaki duyarlılığını da kullanarak
güvenini kazandığı, bu müzahir kitleyi Ergenekon silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yönlendirmek, buradan Milli bir hükümet çıkartmak amacıyla kurulan Talat Paşa
Komitesinin faaliyetlerine sanığın katıldığı, komite faaliyetinde Ferit ilsever, Kemal Yalçın
Alemdaroğlu, Emin Gürses, Erkan Önsel, Ferit Bernay, Mehmet Bedri Gültekin gibi sanıklarla
birlikte hareket ettiği, Talat Paşa Komitesi için yapılacak, toplantılardan Pera müzesinde
yapılacak toplantının masraflarını karşıladığı, ayrıca Sanık Doğu Perinçek’in ve örgütün
faaliyetlerinin bir kısmına sponsor olduğu, bu durumun Sanık Güler Kömürcü’nün tape 1403’te
kayıtlı 22.12.2007 tarihli telefon görüşmesinden anlaşıldığı, Sanığın kolluktaki beyanında,
“Doğu PERİNÇEK’in sponsorluğunu yaptığımın anlaşılması hususunda, Bunu gizlemedim.
Bahsettiğim Ermeni başbakanına ait kitap çeşitli ülke dillerinde çevrilip dağıtımı yapılan kitaba
sponsor oldum.” Demek suretiyle sponsorluğu kabul ettiği, sanığın sözünü ettiği kitabın eski bir
ermeni başkanı tarafından yazılmış olması ve kitapta Ermeni’lerin soy kırım iddialarıyla ilgili bir
kısım tezleriyle örtüşmeyen bilgiler bulunması yanında, Türk Devletinin konu hakkındaki teziyle
329/658
bağdaşmayan “… her iki toplum karşılıklı birbirlerine zulüm yaptı, birbirini katletti,…
Anadolu’da Ermeni kalmadı…” şeklinde ifadelere yer verildiği, bunların yaygınlaştırılmasının
uluslararası hukukta Türkiye’yi zor duruma sokacak görüşler olduğu,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kurulan Talat Paşa
Komitesinde aktif olarak faaliyette bulunduğu ve aynı amaç doğrultusunda USİAD isimli
dernekte faaliyetlerini sürdürdüğü, Ulusal Kanal’ın Sanık Doğu Perinçek’in kontrolünün altında
olduğu, Aydınlık Gazetesi/dergisiyle örgütün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat
faaliyetlerini yürüttüğü, sanığın ise Ulusal Kanal’ın kurucusu olduğu, Sanık Ufuk Akkaya’da ele
geçen Ulusal Kanal’a “kaynak seferberliği” ile ilgili belgede belirtildiği üzere bu kanala Para
yardımı yapanlar arasında sanığın da isminin bulunduğu,
Sanığın 2007 yılı genel seçimlerinde İşçi partisinin İstanbul’da milletvekili adayı
olduğu, Sanığın “USİAD”, “ Ergenekon”, “Lobi” isimli örgütsel belgelerde belirtilen şekilde
faaliyet göstermesi, Talat Paşa Komitesinin bir kısım masraflarını finanse etmesi, 1978 yılından
beri Sanık Doğu Perinçek’i tanıması, sanıklardan Arif Doğan, Emin Gürses, Güler Kömürcü,
Kemal Yalçın Alemderoğlu ile İşçi Partisi, Ulusal Kanal Tv ve Aydınlık Dergisi/gazetesinde
görev alan sanıklar Ferit İlsever, Serhan Bolluk, Ufuk Akkaya, Tunç Akkoç, Adnan Türkkan,
Mehmet Adnan Akfırat ve diğer sanıklardan Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Turhan Özlü, Adil
Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Arif DOĞAN, Aydın Gergin, Birol Başaran, Emin Gürses,
Erkan Önsel, Erol Manisa, Bilal Kömürcü, Özlem Usta, Yusuf Beşirik, Yusuf Tunçer, Zahide
Ruhsar Şenoğlu’nu tanıması ve onlarla örgütsel iş birliği içerisinde olması dikkate alındığında
sanığın “Ergenekon” isimli örgütsel belgenin politikalar başlıklı bölümünde belirtilen, “Suikast
operasyonlarına gerek duyulmaması için siyasi portreler çok ciddi biçimde analiz edilmeli, ortak
ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyaları organize edilerek parlamentoda etkin ve güçlü bir
biçimde yer alabilmeleri sağlanmalı” ilkesine uygun olarak milletvekili adayı yapıldığı
anlaşıldığından sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olmak suçundan dolayı
TCK314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
330/658
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İbrahim BENLİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

100- İBRAHİM ÖZCAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık İbrahim Özcan’ın Kuvayı Milliye
Derneği’nin kurulmasında etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı olarak
görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu
oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği veya
içerisinde yer aldığı, Sanığın Ergenekon Terör Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneği yapılanması
hiyerarşisinde bulunduğu ve doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ’a bağlı olarak faaliyet
gösterdiği, bizzat veya örgüt hiyerarşisi içerisinde kendisine bağlı olan örgüt üyeleri Durmuş Ali
Özoğlu, Urfa’da Mehmet, Diyarbakır’da Şahin, Kastamonu’da Yaşar ve Hatice BAHTİYAR ile
örgüte adam kazandırma, örgüte gelir temin etme adına tahsilât, askeri ihaleleri takip ve örgüte
gelir temini, Usulsüz ihaleleri örgüt üyelerine kazandırma, teşkilatlanma ve karargâh kurma,
askeriye ve bürokrasi içerisinde yapılanma, Örgütün düzenlediği mitinglerde afiş ve pankart
hazırlanması ve hazırlıklarını organize etme, kamu kurum ve kuruluşları ile irtibatı sağlama ve
istihbarat toplama faaliyetlerini yürüttüğü, elemanların askeri kişilerle tanıştırılmasına özel önem
verdiği ve örgütün amaçları doğrultusunda kurulup faaliyet gösteren “Toplumsal Dönüşüm”
isimli internet sitesini takip etmelerini tavsiye ettiği,
Sanığın, Kadıköy adresinde yapılan aramalarda, birçok isim hakkında istihbari not
içeren dökümanlar, “Türkiyeyi Yönetenlerin Etnik Kökenleri” başlıklı yazı ve hukuka aykırı
olarak elde edilen kişsel verilerin kayıtlı olduğu dökümanların bulunduğu, Sanık İbrahim
ÖZCAN ile bağlantılı olarak çalışan Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yapmış olduğu telefon
görüşmesinde örgüt içindeki ikili uygulamaların ve döneklerin bulunduğundan yakınarak çürük
elmaların temizlenmesi gerektiği bu konuda yıldız sahibi üst düzey askeri kişilerin öldürülmesi
gerektiği, bu eylemlerin bir kısım kişileri uyandıracağı ve yazı ve konuşma zamanının geçtiğini
ve artık eylem zamanının geldiğini belirterek bu işi Ali’nin yapması için talimat verdiği, D. Ali
ÖZOĞLU telefonların dinlenme ihtimalinin de verdiği rahatsızlık ile bu konunun kendisinin işi
olmadığını, bu işin başka bir birimin işi olduğunu belirterek bu öldürme işine karşı çıkması
üzerine örgüt dışındakileri nasıl uygulama yapılıyorsa örgüt üyelerine de aynı uygulama
yapılması ve bu konunun ülke problemi olduğundan dolayı dışarıdaki kimselere nasıl işlem
331/658
yapıldıysa örgüt içindeki kimselere de aynı uygulamanın yapılması gerektiğinin belirtildiği,
Böylece darbe zemini hazırlanması için birilerinin uyanması amacıyla üst düzey subayların dahi
öldürülmesinden kaçınmayacak kadar gözlerini kararttıkları ve Sanık İbrahim ÖZCAN’ın
örgütün gidişatından memnun olmadığından dolayı eski elemanlarla toplantı yaparak bu işe el
koyduğu, sanığın faaliyetlerini gizli yürüttüğü ve Ergenekon Terör Örgütü’nün ara yöneticisi
olduğu, İddia edilerek, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1, TCK 135/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık İbrahim Özcan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda
kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin kurulmasında etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör
Örgütü’nün amaçları doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için teşkilattan sorumlu
başkan yardımcısı olarak görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da örgüte eleman kazandırdığı,
örgüte gelir temin ettiği ve istihbarat topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik
tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum
hareketlerinin organizesinde yer almak suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde
bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık İbrahim Özcan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda
kurulan Kuvayı Milliye Derneği yapılanmasının başında bulunan Sanık Mehmet Fikri
Karadağ’ın ve aynı zamanda Örgüt yöneticisi konumunda bulunan Sanık Durmuş Ali
Özoğlu’nun emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, örgüt hiyerarşisine dahil
olduğu, Tape 6883, 6885, 6904, 6882, … vs içeriklerinin bu olguyu doğruladığı, dosyada mevcut
doküman içerikleri diğer delillerin de bununla uyumlu olduğu, örgüt faaliyetleri kapsamında
örgüte eleman kazandırdığı, örgüte gelir temin ettiği ve istihbarat topladığı, legal faaliyetleri
çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim
aleyhine olan sivil toplum hareketlerinin organizesinde yer aldığı, Tape 6880, 6881, 6899,
6805...vs içeriklerinden de anlaşıldığı üzere örgütün gizlilik prensibine uygun davrandığı, örgüt
mensubu sanıklardan yukarıda HTS Raporunda isimleri belirtilen Sanıklardan Ali Kutlu,
Alparslan Arslan, Durmuş Ali Özoğlu, Hakan Akdoğan, Hatice Bahtiyar, Hayri Bildik, Hüseyin
Görüm, İsmail Eksik, Kahraman Şahin Maruf Şinik, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Zekeriya
Öztürk, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Raif Görüm, Rasim Görüm, Yusuf Erikel, Yusuf Görüm
ile sürekli irtibat halinde olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu da dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüştür, TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçu
kapsamında kaldığı anlaşılmış, TCK 311/1, 319/1, 312/1 maddeleri kapsamında talep edilen
eylemlerinin örgüt üyeliği faaliyeti kapsamındaki eylemler olduğu sonucuna varılmıştır.
Aramalarda sanıkta ele geçirilen: “TÜRKİYEYİ YÖNETENLERİN ETNİK
KÖKENLERİ” başlıklı yazının bulunduğu doküman içeriğinde; Başbakan, bakanlar ve birçok
siyasetçi hakkında isimlerinin karşısına “tarikatçıdır, kürttür, …vs” şeklinde fişleme notlarının
düşülerek Türkiyeyi yöneten konumundaki Başbakan, bakan görevindeki bu kişilerin etnik
kökenleri hakkında istihbari notların örgütsel amaçlı olarak tutulduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Sanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki
kökenlerine göre, hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2
kapsamında cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep
edildiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak
TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır..

C. Yargıtay İlamı
332/658
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İbrahim ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

101- İBRAHİM ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle,
Yapılan aramada ele geçen S-1 başlıklı 4 sayfalık dokümanda; Emniyet görevlisi olan
sanıklar Servet Kaynak, Fahri Süslü, Kemalettin Baki, Bülent Güngördü, Zerrar Atik, Murat
Çavdar, Mehmet Dalagan ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu Sanığın, hakkında kamu davası
açılan sanıklar Mehmet Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, şoför Emin Caner Yiğit dolayısıyla Veli
Küçük ve diğer örgüt mensupları ile irtibatlı olduğu, S-1 isimli yapılanmanın kurucusu,
kendisine bağlı olan örgüt mensupları üzerinde emir ve komutayı haiz olup, Ergenekon silahlı
terör örgütünün yöneticilerinden olduğu kanaatine varıldığı, yalnızca kendi sorumlu olduğu,
oluşumuna katkıda bulunduğu gruptan haberdar olduğu, olan sanıklar Taylan Özgür Kırmızı,
Emre Baltacı, Melih Yüksel, Onur Özdemir, Cihan Arık, İlhan B olayır, M urat E ke ve Ali O
ktay Şahbaz’ın doğum yeri, doğum tarihi, T.C.kimlik numarası, kan grubu, görev yeri, rütbesi ve
sicil numarasından oluşan bilgilerin yer aldığı, S-1 belgesinde yer alan sanıklere ait kişisel
bilgilerin, yine adı geçen sanıkler tarafından bizzat İbrahim Şahin’e iletildiği, bu bilgilerin
İbrahim Şahin tarafından aynı dokümanda liste halinde yazıldığı, Suikast planları incelendiğinde
ismi S-1 belgesinde yer almayan sanıklar Muhammed Sarıkaya, Oğuzhan Sağıroğlu, Kenan
Temur, Fatma Cengiz, Yaşar Oğuz Şahin, Talat komutan(K) Fahri Kepek’in isimlerinin yer
aldığı,
Sanıkta ele geçen suikast planları ve bu planları gerçekleştirme konusunda yeterli ve
elverişli silah ve mühimmatın bulundurulması, suikastleri gerçekleştirecek ekiplerin
oluşturulması eylemlerinin bir bütün halinde değerlendirilmesi ve cebir ve şiddet kullanılarak
yasama ve yürütme organlarını ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs
suçları olarak nitelendirmek gerektiği,
333/658
Sanığın evinde ele geçen NORTECH marka 195 numara ile numaralandırılan CD
içerisinde birden fazla klasör olduğu, bu klasörlerin bir kısmında Genelkurmay Başkanlığı Özel
Kuvvetler Komutanlığına ait boş halde çeşitli sertifika ve kurs belgelerinin ve ÇOK GİZLİ
gizlilik dereceli dokümanların, farklı kurumlara ait ( Tedaş,Oyak,Tema Vakfı,Çekül Vakfı ) boş
kimlik belgeleri, ticari taşıt kullanma belgesi ve yine farklı kurumlara ait mühür örneklerinin
bulunduğu, “Generaller” isimli belgede , bir dönem TSK’da görev yapan toplam 209 Generalin
ad soyad, görev yaptığı kuvvet, sicili, rütbesi, nasp dönemi, eşinin adı, özel, resmi, askeri hat,
telefon numarası gibi bilgilerinin yer aldığı, “Fotoğraflar” isimli klasör içerisinde emekli ve
muvazzaf çok sayıda generalin fotoğraflarının yanında kimlik ve sicil bilgilerinin yer aldığı, Aynı
CD’de yer alan bir kısım klasörler içerisindeki bazı belgelerin ÇOK GİZLİ ,GİZLİ, HİZMETE
ÖZEL gizlilik dereceli belgeler olduğu, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na ait raporun ( Dicle
Kadın Kültür Merkezi isimli belge), Genelkurmay İstihbarat Başkanlığınca terör konusunda
hazırlanan raporlara ait listenin (Dokümanlar Listesi isimli belge), Başbakanlığa, MİT
Müsteşarlığına ait önemli belgelerin ve değişik Bakanlık ve kamu kuruluşlarına ait “GİZLİ”
gizlilik dereceli evrak ve raporların, aynı CD içerisinde “Generaller” isimli belgede bir dönem
TSK’da görev yapan tüm Generallerin ad soyad, görev yaptığı kuvvet, sicili,rütbesi, nasp
dönemi, eşinin adı, özel,resmi, askeri hat telefon numarası gibi bilgilerinin, “Fotoğraflar” isimli
klasör içerisinde emekli ve muvazzaf çok sayıda Generalin fotoğraflarının yanında kimlik ve
sicil bilgilerinin yer aldığı,
Sanık İbrahim Şahin’in evinde ele geçen kroki ve tarife dayanılarak yapılan aramalarda
ele geçen silah ve mühimmat ile ilgili olarak sanığın ruhsatsız olarak nitelikli yasak silah ve
patlayıcı madde bulundurmak suçlarını işlediği,
Sanıkta ele geçen “Azerbaycan’da yürütülen faaliyetler” ile ilgili dokümanın TCK’nın
326 ve 327. maddeleri kapsamında Devletin güvenliğine ilişkin belge niteliğinde olduğunun
Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinin 21.04.2009 tarihli yazısından anlaşıldığı,
“ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli olup 2002 yılında gerçekleşen birden fazla Milli Güvenlik Kurulu
toplantısına sunulmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan sunumlara ait tutanaklara
ait dijital pdf dosyalarının bulunduğu, ayrıca evinde yapılan aramada 02.12.1996 tarihli GİZLİ
kaşeli, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ait PKK faaliyetleri konulu
rapor suretinin ele geçirildiği, birden fazla sayıda bulunan bu evrakları bulundurmak suretiyle
sanığın TCK 327/1 ve 334/1'de yazılı suçları işlediği,
CD’de yer alan “Polis Akademisi” isimli klasörde Polis Akademisi ve Kadroda
Görevlilerin Sol ve Kürtçü Faaliyetleri başlığı altında siyasi görüşü ve mezhep bilgisini de içeren
bir kısım Polis Akademisi öğrencilerinin isim listesi bulunduğu, aynı CD’de Ermeni kökenli
oldukları iddiası ile bir çok kişi hakkında hukuka aykırı olarak derlenmiş bilgileri bulundurmak
suretiyle TCK 135'te yazılı suçu işlediği, iddiasıyla,,
TCK 314/1, TCK 311/1, TCK 312/1, TCK 327/1, TCK 334/1, TCK 135/2,TCK 174/1-2,
6136 sayılı Kanunun 13/2, Ek 5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2011 Tarihli, 2011/350 Esas, 2011/214
numaralı iddianamesinde özetle,Sanık İbrahim Şahin’in sanık Garip İrfan Torun’a örgütsel
faaliyetlerde kullanılmak üzere Glock marka ruhsatsız tabancayı sattığı, bu şekilde 6136 Sayılı
Kanuna muhalefet suçunu işlediği, iddiasıyla, 6136 Sayılı Kanunun 12/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi ve üyesi olan pek çok sanık ile örgütsel
irtibatının bulunması, yapılan aramalar sonucunda sanığa ait olan ve Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amacı doğrultusunda ve örgüt faaliyetlerinde kullanılmak üzere bulundurduğu
anlaşılan çok sayıda tabanca, patlayıcı madde, bomba, lav silahı ve mühimmatın bulunması,
334/658
sanıkta ele geçirilen dokümanlar içerisinde örgütsel faaliyetlerde kullanılmak üzere çok sayıda
gizli içerikli bilgi ve belge bulunması, ayrıca sanığa ait dijitaller içerisinde Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, istihbari bilgi mahiyetinde hazırlanmış, çok sayıda
kişiye ait kişisel verilerin kaydedildiği belgelerin bulunması, sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine uygun ve örgütsel tavır olarak telefon
görüşmelerinde gizliliğe aşırı derecede riayet etmesi, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda faaliyet yürütmek için kendisine bağlı, Polis ve Asker kişilerden oluşan
bir ekip kurması hususları dikkate alındığında, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
hiyerarşik yapısı içerisine dahil olduğu, sanığın oluşturduğu ekip içerisinde bulunan kişilerle
örgütsel anlamda astlık üstlük ilişkisi bulunduğu, bu kişilere emir ve talimat verme konumunda
olduğu, bu kişilerin sanığın hakimiyet alanında bulundukları anlaşıldığından, bu nedenlerle sanık
İbrahim Şahin’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu sabit kabul
edilmiştir.
Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda, sanık İbrahim Şahin’in de bazı
eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, sanık İbrahim
Şahin’in ülkede yaşayan azınlıklar, Ermeni ve Alevi vatandaşlar hakkında araştırmalar yaptığı,
kendisine bağlı olarak faaliyet yürüten pek çok sanığa bu kapsamda istihbari mahiyette
çalışmalar yaptırdığı, Sivas ve Kayseri illerinde yaşayan Ermeni vatandaşlar hakkında bilgi
topladığı, sanığın evinde çıkan belgelere göre, sanık İbrahim Şahin’in Ermeni Patriği Mesrob
Mutafyan, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ve Alevi-Bektaşi Federasyonu
Genel Sekreteri Kazım Genç’e yönelik suikast planları yaptığı, bu suikastlarda ve örgütün başka
eylemlerinde kullanılmak üzere çok sayıda silah, el bombası ve patlayıcı maddeleri, Ankara
Gölbaşı’nda bir araziye gömerek sakladığı, yine sanık İbrahim Şahin’in, bu suikastları
gerçekleştirmek için S-1 isimli illegal bir ekip kurduğu, bu ekipte bulunan kişilerden bazılarının
suikastlarda nasıl kullanılacağına dair planlar yaptığı, suikast planlarında her aşamanın çok
ayrıntılı olarak planlandığı ve uygulamaya hazır olduğu, sanığın belirtilen tüm bu eylemleri
nedeniyle, tıpkı Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılar gibi, suikastlar
düzenlenerek, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, ülkede kaos ve kargaşa
ortamı yaratıp, halkı sokağa dökerek, devlet otoritesinin zaafa uğradığı belirtilerek, silahlı bir
askeri müdahale ortamı hazırlayıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin cebir ve şiddetle ortadan
kaldırılması veya görevlerini yapmasının engellenmesi amaçlanmış, bu amaca uygun olarak,
elverişli araçlarla icra hareketlerine başlanmış ve suç için öngörülen tehlikenin çok açık bir
şekilde oluştuğu anlaşılmıştır.
Sanık İbrahim Şahin’in, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle
ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını engellemek için, ülkede yaşayan Ermeni ve Alevi
cemaat önderlerine suikastlar yapmak ve adam öldürmek amacıyla çok ayrıntılı olarak suikast
planları hazırladığı, bu suikastlarda kullanılmak üzere silahları, bombaları ve diğer mühimmatı
hazırladığı, yine suikast için ekip kurup ayrıntılı bir şekilde görevlendirme yaptığı, bu şekilde
suçun oluşması yönünde elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı anlaşılmış, sanığın bu
şekilde, üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddet kullanarak ortadan
kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312. Maddesi gereğince ceza tayin edilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanık İbrahim Şahin’in İstanbul’daki evinde yapılan arama sonucu tutulan 07.01.2009
tarihli arama ve el koyma tutanağına göre, 1 adet Glock marka, 1 adet Sig Sauer marka, 1 adet
Browning marka, 1 adet Hecklerkroch marka, 1 adet Pietro Baretta marka, 1 adet Tarıq 9 marka,
1 adet Smith Wesson marka olmak üzere toplam 7 adet tabanca ele geçirildiği, İstanbul
Valiliğinin 14.01.2009 tarihli yazısına göre ele geçirilen tabancaların ruhsat tarihlerinin dolmuş
335/658
olduğu,
Sanığa ait Ankara’daki evinde yapılan arama sonucunda tutulan 07.01.2009 tarihli ev
arama, yakalama ve el koyma tutanağına göre, 1 adet Glock marka tabanca ele geçirildiği,
Ayrıca sanık İbrahim Şahin’in İstanbul’daki evinde yapılan arama sonucunda elde
edilen ve 148 numaralı delil olarak belirtilen belgeler arasındaki, 1 nolu evrak olarak adlandırılan
el yazılı kroki doğrultusunda, Ankara Gölbaşı’da yapılan arama sonucunda tutulan 09.01.2009
tarihli arama tutanağına göre, belirtilen yerde 10 adet el bombası, 1 adet askeri aydınlatma
tuzağı, 2 adet dolu lav silahı, 530 gram Detasheat patlayıcı, 100 gram C-3 patlayıcı, 130 gram C-
4 patlayıcı, 1 adet anti personel tüfek bombası, 11 adet MKE sis kutusu, 4 adet hakem bombası,
21 adet kanas mermisi, 91 adet M16 mermisi, 27 adet G3 mermisi, 1 adet uçaksavar mermisi gibi
patlayıcı ve mühimmatların ele geçirildiği, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere çok sayıda tabanca, mermi, patlayıcı, el bombaları ve
lav silahlarını saklayıp, muhafaza ettiği anlaşılmıştır.
Ankara Gölbaşı Konya yolu üzeri Samanyolu evleri ODTÜ ormanlık arazi içerisinde
yapılan arama sonucunda lav silahı, el bombası, c-4 patlayıcı, c-3 patlayıcı, uçaksavar mermisi
gibi muhimmat bulunduğu, bulunan mühimmatlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda
31.03.2009 tarihinde bomba uzmanlarınca hazırlanmış rapora göre, elde edilen patlayıcı ve
mühimmatların fabrikasyon olarak üretilen ve askeri amaçlar doğrultusunda kullanılan
mühimmatlardan olduğu, sanık İbrahim Şahin’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda ve örgüt faaliyetlerinde kullanılmak üzere çok sayıda el bombası ve patlayıcı
madde bulundurmak suretiyle TCK 174/1-2 maddesi kapsamında patlayıcı maddeleri izinsiz
bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir
Sanık İbrahim Şahin’in İstanbul’daki evinde yapılan arama sonucu tutulan 07.01.2009
tarihli arama ve el koyma tutanağına göre, 1 adet Glock marka, 1 adet Sig Sauer m arka, 1 adet
Browning marka, 1 adet Hecklerkroch marka, 1 adet Pietro Baretta marka, 1 adet Tarıq 9 marka,
1 adet Smith Wesson marka, Ankara’daki evinde yapılan arama sonucunda tutulan 07.01.2009
tarihli ev arama, yakalama ve el koyma tutanağına göre, 1 adet Glock marka tabanca olmak
üzere toplam 8 adet tabanca ve çok sayıda mermi ile 1 adet, 21 cm uzunluğunda, tek ağızlı,
kırmızı-yeşil taşlı işlemeli, plastik kaplama kabzası bulunan bıçak, 1 adet, 21,5 cm uzunluğunda,
tek ağızlı, sivri uçlu, *SOLİNGEN-W-GERMANY* ibaresi bulunan, metal kabzalı bıçak ele
geçirildiği, İstanbul Valiliğinin 14.01.2009 tarihli yazısına göre ele geçirilen tabancaların ruhsat
tarihlerinin dolmuş olduğu, Sanığın İstanbul ilindeki evinde yapılan arama sonucunda elde
edilen, üzerinde “Yeri: Konya- Ankara Karayolu” ibaresi ile başlayan doküman ve arka yüzünde
bulunan kroki doğrultusunda, 09.01.2009 tarihinde, Ankara Gölbaşı Konya yolu üzeri
Samanyolu evleri ODTÜ ormanlık arazi içerisinde yapılan arama sonucunda, 1 adet askeri
aydınlatma tuzağı, 2 adet dolu lav silahı, 1 adet anti personel tüfek bombası, 21 adet Kanas
mermisi, 91 adet M16 mermisi, 27 adet G3 mermisi, 1 adet Uçaksavar mermisi, 52 Adet 43 mm
COLT mermisi, 143 Adet 9,65 mm Smith Wesson mermisi, 50 Adet 9 mm MKE Kısa mermiler,
460 Adet 9 mm MKE Uzun mermiler bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık İbrahim Şahinde ele geçirilen silah ve bıçakların incelenmesi sonucu, 09.01.2009
Tarihli Tabanca ve fişek tetkikine ilişkin Ekspertiz Raporuna göre, Tetkik konusu 1 adet
“FVP277” numaralı Avusturya yapısı, Glock marka yarı otomatik tabancanın 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olduğu,
09.01.2009 Tarihli Tabanca, Av Tüfeği ve bıçak tetkikine ilişkin Ekspertiz Raporuna
göre, 1 adet “AMT000” numaralı Avusturya yapısı, Glock marka tabanca ile 14 adet fişeğin 6136
Sayılı Kanun kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, “U548524” numaralı Sig
Sauer marka, P226 model yarı otomatik tabanca ile 15 adet fişeğin 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 3 adet, 7,65 mm çalı Browning tipi fişeğin 6136
Sayılı Kanun kapsamında olduğu, 1 adet, “L26631” numaralı Browning marka yarı otomatik
tabancanın ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, “87449” numaralı Heckler&Koch marka,
336/658
P7 M13 model yarı otomatik tabancanın ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının
bulunmadığı, 6136 Sayılı Kanun kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, “
G10485z” numaralı Baretta marka 92 COMPACT L model, yarı otomatik tabancanın ateş
etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, 6136 Sayılı Kanun kapsamında
olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, “31394288” numaralı Tarıq marka yarı otomatik
tabancanın ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, “BFC1267” numaralı Simith&Wesson
marka, 10-9 model, sol yüzeyinde “T.C. POLİS” ibaresi bulunan toplu tabancanın ateş etmesine
mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, 6136 Sayılı Kanun kapsamında olup vahim
silahlardan olmadığı, 1 adet, arka yüzeyinde “2-2” ibaresi bulunan, 32 kalibre fişek atar, Belçika
yapısı 5’li toplu t abancanın ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı,
6136 Sayılı Kanun kapsamında olup vahim silahlardan olmadığı, 1 adet, 21 cm uzunluğunda, sol
yüzeyinde 17,5 cm uzunluğunda 1 adet oluk bulunan, kırmızı-yeşil taşlı işlemeli, plastik kaplama
kabzası bulunan bıçağın 6136 Sayılı Kanunun 4. Maddesinde belirtilen yasak nitelikteki
bıçaklardan olduğu, 1 adet, 21,5 cm uzunluğunda, sağ yüzeyinde 7,5 cm uzunluğunda 1 adet
oluk bulunan, sol yüzeyinde “*SOLİNGEN-W-GERMANY*” ibaresi bulunan, metal kabzalı
bıçağın 6136 Sayılı Kanunun 4. Maddesinde belirtilen yasak nitelikteki bıçaklardan olduğu, 139
adet, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişeğin 6136 Sayılı Kanun kapsamında bulunan yasak
nitelikteki fişeklerden olduğu, 1 det, 7.62x39 mm çapındaki fişeğin 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olduğu, 1 adet, 357 kalibre, Magnum tipi fişeğin 6136 Sayılı Kanun kapsamında
olduğu, 14.01.2009 tarihli Lav silahı ve Bombalara ilişkin Ekspertiz Raporuna göre, üzerlerinde
“BTA- 3-11 DANGER REAR BLAST AREA ROCKET…, … -40F KD T140F LİMİTED
LIGHT SIGHT” ibaresi bulunan 2 adet Lav silahının 6136 Sayılı Kanunun Ek-5. Maddesinde
belirtilen harp silahlarından olduğu, Haki renkli muhafaza kutusu ile gövdesi üzerinde “HE-
RFL-35 BTV M262 LOT 36-MCR-94” ibareleri bulunan 1 adet tüfek bombasının 6136 Sayılı
Kanunun Ek-5. Maddesinde belirtilen harp silahlarına ait mühimmatlardan olduğu belirtilmiştir.
Sanık İbrahim Şahin’in bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör örgütünün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere ve örgütün amaçları doğrultusunda çok sayıda 6136 sayılı
Kanun kapsamında yasak nitelikte, silah, mermi ve bıçak bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna
muhalefet suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanığın, 6136 Sayılı Kanunun birden fazla maddesini ihlal ettiği, bu nedenle 6136 sayılı
Kanunun birden fazla maddesi gereğince ceza tayin edilmesi gerekmekte ise de, Yargıtay 8. Ceza
Dairesinin, böyle durumlarda cezası en ağır olan eyleme göre tek bir hüküm kurulması gerektiği
yönündeki uygulamaları dikkate alınarak, ele geçirilen silahların sayı ve nitelikleri de göz
önünde bulundurularak, sanık İbrahim Şahin hakkında 6136 Sayılı Kanunun 13/2 ve Ek- 5.
maddeleri gereğince hüküm kurulmuştur.
Sanık İbrahim Şahin’in ikametlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dokümanlar
arasında bulunan, 23.07.2009 tarihli doküman inceleme tutanağında EK-81 sırasında belirtilen
gizli ibareli belge ve bilgilerin de içerisinde bulunduğu CD üzerinde yapılan inceleme
sonucunda, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğine ait 21 Nisan 2009
tarihli yazı ve üzerinde tarih bulunmayan B.05.1.EGM.0.61.31 sayılı Gizli Belgelerle ilgili
rapora göre, rapor içeriğinde CD içerisinde bulunan “Gizli” gizlilik dereceli, Azerbaycan ile
Çeçen-İnguş Özerk Cumhuriyetinde meydana gelen gelişmeler hakkındaki belgelerin, belirtilen
ülkeler ve özellikle Azerbaycan ve İran ile ilişkilerimize olumsuz bir biçimde yansıyabileceği,
belgelerde yer alan faaliyet ve değerlendirmelerin dış siyasal yararlarımıza aykırı biçimde diğer
devlet yetkilileri tarafından kullanılabileceği, bu doğrultuda belgelerin “Devletin Güvenliği veya
İç veya Dış Siyasal Yararları bakımından, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgi”
kapsamında da bulunduğu belirtilmiş, belge ve bilgilerin içeriği ve belirtilen rapor göz önüne
alındığında, sanık İbrahim Şahin’in TCK 327. maddesindeki Devletin güvenliğine ilişkin
bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık İbrahim Şahin’in ikametlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dokümanlar
337/658
arasında bulunan, 23.07.2009 tarihli doküman inceleme tutanağında da belirtilen gizli ibareli
belge ve bilgilerin de içerisinde bulunduğu CD üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İçişleri
Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğine ait 21 Nisan 2009 tarihli yazı ve
üzerinde tarih bulunmayan B.05.1.EGM.0.61.31 sayılı Gizli Belgelerle ilgili rapora göre, rapor
içeriğinde CD içerisinde bulunan belgelerin “ Yetkili makamların kanun ve düzenleyici
işlemlerine göre, açıklanmasını yasakladığı belgelerden olduğu ve niteliği bakımından gizli
kalması gereken bilgilerden olduğu” belirtilmiş,
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 06 Mayıs 2009 tarihli gizli belgelere
ilişkin cevabi yazısında belirtilen, sanık İbrahim Şahin’de ele geçirilen belgeler arasında bulunan
“görev sonuç raporu” isimli belgenin, “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlerine
göre, açıklanmasını yasakladığı belgelerden olduğu ve niteliği bakımından gizli kalması gereken
bilgilerden olduğu” belirtilmiş, bu şekilde sanıkta ele geçen belgelerin içeriği ve belirtilen ilgili
kurumlara ait raporlar göz önüne alındığında, sanık İbrahim Şahin’in TCK 334. Maddesinde
belirtilen yasaklanan bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık İbrahim Şahin’de ele geçirilen ve yukarıda belirtilen belge içeriklerinden pek çok
kişi hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedildiği, yine hukuka aykırı olarak
kişilerin siyasi, felsefi veya dini düşüncelerine veya ırki kökenlerine göre kişisel veri olarak
kaydedildiği, bu şekilde sanık İbrahim Şahin’in yöneticisi konumunda bulunduğu Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak
üzere, istihbari bilgi niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde
kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. Eylemin
TCK 136. Maddesindeki kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu
oluşturduğu kabul edilmiş ve sanığın TCK 136. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanık İbrahim Şahin hakkında Adli Tıp Kurumunca verilen 31 Mart 2010 ve 27 Ekim
2011 tarihli raporlarda, sanıkta bulunan organik kişilik bozukluğu nedeniyle, üzerine atılı suçları
işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak boyuttaki, bu akli arızanın etkisi altında olduğu,
bu nedenlerle cezai sorumluluğunun tam olmadığı belirtilmesi karşısında, sanık hakkında TCK
32. Maddesi gereğince indirim uygulanmıştır.
Sanık İbrahim Şahin hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2011 tarihli
2011/350 esas 2011/214 numaralı iddianamesiyle, Garip İrfan Torun’a örgütsel faaliyetlerde
kullanılmak üzere 1 adet Glock marka ruhsatsız tabanca sattığı iddiasıyla, 6136 Sayılı Kanunun
12/1-3 ve 3713 Sayılı Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de,
sanığın suça konu silahı örgütsel faaliyetlerde kullanılmak üzere sattığına dair yeterli delil
bulunmadığı, aynı iddialar kapsamında yargılanan sanık Garip İrfan Torun hakkında da
mahkumiyetine yeter derecede delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği
anlaşıldığından sanık İbrahim Şahin hakkında bu suç nedeniyle beraat kararı vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki ikametinden ele geçirilen ve örgütün
eylem planları olduğu kabul edilen "tedhiş planı" belgelerinde yer alan eylem planlarının
hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, yazılı olduğu şekilde bir eylemin
gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği hususunda belgelerde geçen yerlerde keşif
yapılmadan, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, eksik araştırma ile mahkumiyet
hükmü verilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
338/658
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Önceki ifadelerinde örgüt hakkında beyanı bulunmayan ve hakkında TCK'nın
221. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık Habip Ümit
Sayın'ınetkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verdiği sonraki beyanları ve
Erol Ölmez'in yazdığımektuplarınsoruşturmayı akamete uğratmak
içindezenformasyonamacıyla yazıldığı kabul edilmesine rağmensomut deliller ortaya
konulmadanolayın ergenekontarafından kurgulandığı; yine İbrahim Şahin'den ele geçenS-
1dokümanı ile Gölbaşı ilçesinde yapılan aramada ele geçen silah ve mühimmatın somut
deliler gösterilmeden örgütbelgesi ve silahların Ergenekon örgütüfaaliyeti çerçevesinde
yapılacak eylemlerde kullanılmak amacıyla saklandığı kabul edilmiştir. Cumhuriyet
ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle ilişkisininsomut delilleri ile ortaya
konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki
mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin,
kanıtları gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir. Serhan
Bolluk hakkındaHakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan davanıntefrik
edildiğigözetilmeden, yine Hanefi Avcı'nın iş yeri aramasında bulunankasetlerde yer alan
“Ali Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen telefon konuşmasına”ilişkin kayıtların hukuka
uygunluğu tartışılmadan örgütün varlığına delil olarak kabulü,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İBRAHİM ŞAHİN hakkında 6136 S.K. 12/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İbrahim Şahin hakkında Adli Tıp Kurumunca verilen 31 Mart 2010 ve 27 Ekim
2011 tarihli raporlarda, sanıkta bulunan organik kişilik bozukluğu nedeniyle, üzerine atılı suçları
işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak boyuttaki, bu akli arızanın etkisi altında olduğu,
bu nedenlerle cezai sorumluluğunun tam olmadığı belirtilmesi karşısında, sanık hakkında TCK
32. Maddesinin uygulanması gerektiğideğerlendirilmiştir.

1- Sanık İbrahim ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, ele geçen tedhiş belgesinin hukuka
uygun delillerle irtibatlandırılmasığı ve delillendirilemediği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı TCK 314/1, TCK 311/1, TCK
312/1 maddelerinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık İbrahim ŞAHİN'in Garip İrfan TORUN'a silah sattığına ilişkin iddianın
delillendirilemediği ve soyut iddiadan ibaret kaldığı, aynı iddia kapsamında sanık Garip
İrfan TORUN'un da beraatine karar verildiği, bu haliyle sanığın 6136 sayılı kanunun 12/1
maddesi delaletiyle 6136 sk 13/2 maddesi gereğince silah ticareti yaptığına yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık İbrahim ŞAHİN'in pek çok kişi hakkındaki, kişisel verilerin hukuka
aykırı olarak kaydettiği, yine hukuka aykırı olarak kişilerin siyasi, felsefi veya dini
düşüncelerine veya ırki kökenlerine göre kişisel veri olarak kaydettiği, istihbari bilgi
niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde kişisel verileri
hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu işlediğinden, TCK 135/1, 43/1-2, 32/2 maddeleri
gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık İbrahim ŞAHİN'den ele geçirilen belgeler arasında bulunan “görev sonuç
339/658
raporu” isimli belge ile gizli ibareli CD içerisindeki bir kısım belgelerin TCK 334 maddesi
kapsamında kaldığı tespit edildiğinden sanığın TCK 334/1, 43/1, 32/2 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına,
5- Sanık İbrahim ŞAHİN'den ele geçirilen belgeler arasında bulunan bir kısım
belgelerin TCK 327 maddesi kapsamında kaldığı tespit edildiğinden sanığın TCK 327/1,
43/1, 32/2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
6- Sanık İbrahim ŞAHİN'in ikametinde hukuka uygun şekilde yapılan arama-
elkoyma işlemi neticesinde 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikte, silah, mermi ve
bıçak bulundurduğu anlaşıldığından sanığın 6136 sayılı yasanın 13/2, Ek:5, 32/2 maddeleri
gereğince cezalandırılmasına,
7- Sanık İbrahim ŞAHİN'in ikametinde ele geçen kroki doğrultusunda Ankara'da
yapılan arama neticesinde el bombası ve patlayıcı madde bulunduğu anlaşıldığından sanığın
TCK 174/1-2, 32/2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

102- İHSAN GÖKTAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık İhsan GÖKTAŞ’ın, legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinde istihbarat toplama faaliyeti ile görevlendirildiği, aynı
zamanda örgüt içi istihbarat da yaparak bunları örgütün gizlilik prensibi içerisinde Mehmet Fikri
KARADAĞ’a bildirdiği, örgüt üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma içerisinde Mehmet Fikri
Karadağ-Hüseyin Görüm hiyerarşisinde yer aldığı ve Hüseyin Görüm’ün emrine verildiği,
örgütün amaçları doğrultusunda kurulan Kuvayı Milliye Derneğinde kendisine istihbarat toplama
görevi verildiği, sanığın da bu görevi kabul ederek istihbari amaçlı bilgiler toplamak suretiyle
örgütsel faaliyetlerde bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık İhsan Göktaş’ın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nde istihbarat
toplaması için görevlendirildiği, başında Mehmet Fikri Karadağ’ın bulunduğu legal görünümlü
Kuvayı Milliye Derneği yapılanmasında Mehmet Fikri Karadağ-Hüseyin Görüm hiyerarşisine
dâhil olduğu, doğrudan bu sanıklardan emir ve talimat aldığı, Tape 3389, 3390 ve diğer delil ve
beyanlardan da anlaşıldığı üzere Sanığın örgütsel faaliyetleri sırasında Sahte kimlik kullandığı,
ifadeleri yukarıda belirtilen Tape 950, 956, 3378, 3394 vs içeriğinden de anlaşıldığı üzere sanığın
örgütün gizlilik prensibine uygun şekilde görüşmeler yaptığı, örgüt mensubu sanıklardan
yukarıda HTS Raporunda isimleri belirtilen Hüseyin Görüm, Mehmet Fikri Karadağ, Oğuz
Alpaslan Abdülkadir, Sevgi Erenerol ve Gürbüz Çapan ile sürekli irtibat halinde olduğu,
faaliyetlerinin süreklilik ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
üyesi olduğu sabit görülmüştür. Sanığın örgüt üyeliği eylemine uyan TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
340/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık İhsan Göktaş hakkında TCK'nın 314/2. maddesi uyarınca verilen
mahkumiyet hükmünün incelenmesinde,
29/05/2008 tarihli inceleme değerlendirme raporunda (2 nolu delil) telefon hafıza kartı,
bilgisayar inceleme raporunda ise medion marka pocket pc'den çıkan hafıza kartı olarak kabul
edilen dijital delilin, arama işleminde bulunduğuna dair 24/01/2008 tarihli arama tutanağında
herhangi bir ibare olmadığı; bahse konu inceleme değerlendirme raporunun incelenmesinde,
mezkur hafıza kartında 25/01/2008 günü 06:00-06:04 saatleri arasında oluşturulmuş 8 adet dijital
dosyanın mevcut olduğu tespit edilmiş, arama işleminin ise arama tutanağında belirtildiği üzere
24/01/2008 günü saat 23:00'da tamamlandığı da gözetilerek;
a-Hafıza kartının sanık hakkında yapılan arama işleminden elde edilip edilmediğinin
araştırılması;
b-Hafıza kartında el konulma tarihinden sonra 8 adet dosyanın oluşturulup
oluşturulmadığı hususunda uzman bir heyetten bilirkişi raporu aldırılması, sonucuna göre sanığın
hukuki durumunun belirlenmesi ve delile el konulma tarihinden sonra hukuka aykırı bir
müdahalede bulunulduğu tespit edilmesi halinde, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması
gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık İhsan GÖKTAŞ'dan ele geçen dijital
materyallere ilişkin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazıldığı, gelen cevabi yazı uyarınca,
sanık savunmasının aksine ve sanık aleyhine delil teşkil edecek herhangi bir husus tespit
edilemediği anlaşılmıştır.
Sanık İhsan GÖKTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

103- İLHAN BULAYIR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık İlhan Bulayır’ın, sanık Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı
telefon görüşmesinde, "Komutanım siz nereye isterseniz ben her zaman gelmeye hazırım, yani
şuan deyin ben şuan çıkar gelirim" demesi üzerine, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın, sanıktan
aldığı bu güvenceyle sanık İlhan Bulayır’ın doğum tarihi, yeri, kan grubu, TC kimlik numarası
gibi şahsi bilgilerini temin ederek sanık İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den
elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı, Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı görüşmeler dikkate
alındığında, İlhan Bulayır’ın S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya
koyduğu, sanığın böylece Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak görev yapan
ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren sanık
341/658
İbrahim Şahin’in talimatıyla illegal olarak oluşturulan S-1 adlı yapılanmada yer alan sanık
Taylan Özgür Kırmızı vasıtasıyla bu yapılanmaya katıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütüne
karşı yürütülen soruşturma kapsamında bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da S-1
yapılanması ile ilgili konuları telefonda konuşmamak için kendisine talimat verilmesi ve bu
bağlamda Taylan Özgür Kırmızı’nın kendisine gönderdiği mesajda, bu olaydan eşine bile
bahsetme, diyerek oluşumu eşlerinden dahi gizledikleri, sanık İlhan Bulayır’ın Ergenekon silahlı
terör örgütü bünyesinde ara yönetici olarak görev yapan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak ve
onun talimatıyla illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı, böyle bir
oluşuma ilişkin herhangi bir yazılı emir ve resmi belgenin ve görevlendirmenin bulunmadığı, S-1
yapılanması içerisinde ismi geçenlerin bir kısmının İbrahim Şahin’den ele geçirilen tedhiş
planlarında da yer aldığı, sanık İlhan Bulayır’ın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yargılanıp
ceza alan, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip
içerisinde yer aldığı, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, 13.11.2008 tarihli 8298-
8299 nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Abi iki
üsteğmen iki teğmen olduk yetmezse bir tane de sağlam astsubayım var”, 13.11.2008 tarihli
8306-8307-8308 nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda,
“Astsubay üstçavuş İlhan Bulayır siirt il jandarma” 18.11.2008 tarihli 9642-9643 nolu tapelerde,
İbrahim Şahin’in Taylan Özgür Kırmızı’ya gönderdiği mesajda, “Siirt teki astsubayın adını tekrar
yaz Özgür”, 18.11.2008 tarihli 9644 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e
gönderdiği mesajda, “Üstçvş İlhan Bulayır”, 22.11.2008 tarihli 8324 nolu tapede, Taylan Özgür
Kırmızı’nın İlhan Bulayır ile yaptığı telefon görüşmesinde, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Tekrar
benle çalışmak ister misin, yalnız tayinimiz çıkabilir tamam mı”, İlhan Bulayır’ın “Komutanım
siz nereye isterseniz isterse Hakkari olsun ben her zaman gelmeye hazırım, yani şuan deyin ben
şuan çıkar gelirim yani, Komutanım siz olduktan sonra hiç sorun değil komutanım neresi olursa
hiç”, 22.11.2008 tarihli 8325 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İlhan Bulayır’a gönderdiği
mesajda, “İlhan bu olaydan eşine bile bahsetme”, 22.11.2008 tarihli 9869-9870-9871-9872-9873
nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Üçvş. İlhan
Bulayır Çanakkale 22/12/1978 A rh (-) tc:26734440448”, ş eklindeki s öz v e y azılardan, s anık
M urat E ke’nin s anık İ brahim Şahin tarafından oluşturulan illegal ekip içerisine sanık Taylan
Özgür Kırmızı aracılığıyla ve kendi istek ve iradesiyle dahil olduğunun anlaşıldığı, “İlhan bu
olaydan eşine bile bahsetme” sözüyle Ergenekon silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden
olan gizlilik prensibine uyması konusunda sanık Taylan Özgür Kırmızı tarafından uyarıldığı,
sanığın kurulacak ekibin gizli ve illegal bir ekip olduğunu bildiğinin de bu görüşmelerden
anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada ele geçen
belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının, belgelere ilişkin 09.01.2009 tarihli ön
inceleme tutanağından anlaşıldığı, Ayrıca sanık Taylan Özgür Kırmızı’ya ait Uşak ilindeki evinde
bulunan dokümanlarla ilgili 09.01.2009 tarihli doküman inceleme tutanağına göre de, sanığın
isminin bu belgeler arasındaki liste içerisinde de yer aldığı, yine yukarıda belirtilen iletişim tespit
tutanaklarındaki, 04.11.2008 tarihli 9276 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin
ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Şimdi bak telefonda konuşamıyorum, senden
istediğim şey şu üç tane devre arkadaşın yüzde yüz sağlam ve sana sırtını dönebileceğin adam
olacak, 13.11.2008 tarihli 8273 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı
telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “aşırı derecede güvendiğin adamlar istiyorum,
18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın Oğuzhan Sağıroğlu’na ait
342/658
telefondan, İbrahim Şahin ile yaptıkları telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Özgür ben
İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinl de SADECE SEN DE KALACAK KİMSEYE
AÇIKLANMIYOR, sen buna göre adam bulacaksın YANİ ÇOK SAĞLAM OLACAK YÜZDE
YÜZ TÜRK OLACAK TEK İSTEDİĞİMİZ BU”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim
verdiğim beş ismin beşi de yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözleri üzerine, sanık İbrahim
Şahin’in örgütsel talimatı doğrultusunda, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık İlhan Bulayır’ı
yüzde yüz sağlam, aşırı derecede güvendiği ve yüzde yüz Türk olarak ismini sanık İbrahim
Şahin’e vermesinden de, sanık İlhan Bulayır’ın Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı
olduğunun anlaşıldığı, sanık İlhan Bulayır’ın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçları doğrultusunda, örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kurulan illegal ekip
içerisinde yer alıp, sanıklar İbrahim Şahin ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak faaliyet
yürüttüğü, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İlhan BULAYIR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

104- İLKER GÜVEN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İlker GÜVEN’in, ADD’nin üyesi ve Danışma Kurulu üyesi
olduğu, sanık Mehmet Şener ERUYGUR’un tüm dernek faaliyetlerini organize ettiği, Mehmet
Şener ERUYGUR ile Tuncay ÖZKAN arasındaki ilişkilerde köprü olarak görev yaptığı,
üniversite yapılanması içindeki Örgütsel faaliyetleri organize ettiği, örgütün birçok miting ve
paneline katıldığı, Birol BAŞARAN tarafından verilen panele katıldığı, ADD’nin Ankara
Tandoğan’da 2008 yılında düzenlediği mitingde Mehmet Şener ERUYGUR ile birlikte yer
343/658
aldığı, Mehmet Şener ERUYGUR ile kendisinden daha alt birimlerde görevli Halis Yavuz
IŞIKLAR arasındaki irtibatları sağladığı, ADD ile alakalı gayri resmi işlerin finansmanında Halis
Yavuz IŞIKLAR’ı kullandıkları ve bu şahsa talimatlar vererek yönlendirdiği, Tuncay ÖZKAN ile
de irtibatları sağladığı, Mehmet Şener ERUYGUR’un talimatlarını Tuncay ÖZKAN a ilettiği
ayrıca devlete ait gizlilik içeren belgeyi elinde bulundurduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık İlker Güven’in Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi Şener Eruygur ile yakın
ilişki ve irtibat içerisinde olduğu, Şener Eruygur’un sivil toplum kurumlarını örgütleme ve
örgütün diğer unsurları ile koordinesini sağlama şeklindeki örgütsel görevini yerine getirmesine
yardımcı olduğu, emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği, işlerini takip ettiği, bu şekilde
örgütsel eylem ve faaliyetlerini sürdürdüğü sabit görülmüştür.
Örgüt belgeleri doğrultusunda sanık İlker Güven ve Örgüt yöneticisi sanık Mehmet
Şener Eruygur’un -sivil toplum örgütleri alanındaki- eylem ve faaliyetleri ele alındığında, legal
görünümlü illegal faaliyetler olduğu anlaşılmıştır. "Ergenekon" isimli örgüt ana belgesinde:
“Sivil Toplum Örgütleri” başlığı altında; "Ergenekon'un kendi kuracağı Sivil toplum örgütlerine
ihtiyacı vardır. Çünkü sivil toplum kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık
görevi yerine getiren örgütler olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altında
alabildiği öyle alanlar vardır ki; bunu diplomasi sağlayamaz. Sivil toplum örgütlerinin imajı
saygın, kutsal ve masumdur. Bu özellikten ötürü dünyanın her ülkesinde geniş halk kitleleri sivil
toplum örgütlerinin arkasındadır. Sivil toplum örgütleri aracılığı ile dünya kamuoyu kolayca etki
altına alınarak yönlendirilebilir. Ergenekon, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur..." denilmiştir. ‘Lobi’ isimli örgüt
belgesinde: “…Ülkemizdeki ‘sivil unsurların’ örgütlenmesinin kaçınılmaz bir gerçek olduğu, bu
gerçekten hareketle Lobi denen bu gizli örgütsel dokümanın hazırlandığı, ...Lobi yapılanmasının
ve tüm faaliyetlerinin mevcut hukuk plâtformu ile çerçevelendiği ve örgütlenme, yapılanma ve
faaliyetlerinde legal sınırlar içinde kalacağı…” belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, “Ergenekon” ve
“Lobi” isimli örgüt belgelerinde, toplumun her alanında ayrı ayrı organizasyon ve örgütlenme
yapılması kararlaştırılmıştır. Özellikle de sivil toplum örgütlerinin olumlu ve masum imajından
yararlanarak örgüt amaçları doğrultusunda toplumun yönlendirilmesi, kamuoyu oluşturulması ve
etki altına alınması için; gerek Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından doğrudan üyeleri
tarafından kurulması, gerekse mevcut olanların ele geçirilmesi suretiyle kontrol altına alınması
gerektiği hedeflenmiştir. Sanık Şener Eruygur’un sivil toplum alanındaki faaliyetlerinin örgütün
amaç ve hedefler doğrultusunda yapılan örgütsel bir faaliyet olduğu, sanık İlker Güven’in de
aynı şekilde bu faaliyetlere iştirak etmek sureti ile örgütsel faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.
6428 numaralı tapede, sanığın örgüt yöneticisi Şener Eruygur’un yokluğunda sivil
toplum örgütleri alanındaki işleri takip ettiğinin ve eylem ve faaliyetlerine iştirak ettiğinin
anlaşılması; 6395 ve 6396 numaralı tapelerde, Şener Eruygur ile görüşmesi sırasında örgüt için
önemli bir ilke olan “gizlilik prensibi”ne riayet etmesi; 6400, 6409, 6411 ve 6413 numaralı
tapelerde ve pek çok tapede, örgüt yöneticisi Şener Eruygur ile birlikte faaliyet gösterdiklerinin
anlaşılması; 6415 nolu tapede, Uludağ Üniversitesi rektörü olan sanık Mustafa Abbas Yurtkuran
ile yaptığı görüşmede, sanığın, kendisinin Şener Eruygur’un danışmanı olduğunu beyan etmesi
ve muhatabının da sanığa “eşimin rektör olması halinde serbest kalacağım ve himmetinize gelip
teslim olacağım” demek suretiyle örgüt yöneticisi Şener Eruygur ve sanık İlker Güven’in birlikte
yürüttükleri örgütsel faaliyetleri kastederek kendisinin de gelip onlarla birlikte örgütsel faaliyet
yürüteceklerini ifade etmesi ve sanığın da bunu tasvip eder mahiyette “burada beraber yürütürüz,
Şener Paşa, sen ve ben” dediği ve buna karşılık o sırada görevi başında bir rektör olan sanık
Mustafa Abbas Yurtkuran’ın da “paşam emirlerinizi bekliyorum” şeklinde mukabelede
bulunduğu görülmekle, sanığın şahsında esasen Ergenekon silahlı terör örgütünün emir ve
344/658
talimatlarına amade olduğunu belirtmiş olması ve yine bu tapedeki konuşmadan hareketle,
sanığın, Şener Eruygur ile birlikte örgütsel faaliyet yürüttüklerinin anlaşılması; 6423 sayılı
tapede en sonunda bütün sivil toplum örgütlerinin ADD çatısı altında birleşeceğini belirtmek
suretiyle örgüt yöneticisi Şener Eruygur’un gerek örgüt tarafından kurdurulan gerekse ele
geçirilerek kontrol altına alınan sivil toplum örgütlerini bir araya getirip koordine etme
şeklindeki örgütsel görevinin bilincinde olduğunun anlaşılmış olması ve bunun örgüt belgeleri ile
tanık beyanları ile mutabakat içerisinde olması; Sanığın, örgüt yöneticisi Şener Eruygur’un sivil
toplum örgütlerini koordine ve organize etmek amacı ile başına geçtiği ADD’nin üyesi ve
Danışma Kurulu üyesi olması; TİB, GSM şirketleri kayıtları ve HTS raporlarının incelenmesi
sonucu sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü mensuplarından Ahmet Tuncay Özkan, Hüseyin
Vural Vural, Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas Yurtkuran ile irtibat içerisinde olması
hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık İlker Güven’in Ergenekon silahlı terör örgütü
yöneticisi Şener Eruygur ile yakın ilişki ve irtibat içerisinde olduğu, Şener Eruygur’un sivil
toplum kurumlarını örgütleme ve örgütün diğer unsurları ile koordinesini sağlama şeklindeki
örgütsel görevini yerine getirmesine yardımcı olduğu, emir ve talimatları doğrultusunda hareket
ettiği, işlerini takip ettiği ve bu şekilde örgütsel eylem ve faaliyetlerini sürdürdüğü
anlaşıldığından, suçtan kurtulmaya yönelik olan ve mevcut delillerle bağdaşmayan sanığın
savunmasına itibar edilmemiştir. Böylece, sanığın sabit kabul edilen eylemleri
değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine
varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Suça konu belgelerin suç tarihi itibariyle “gizli kalması gereken” nitelikte olmadığı
anlaşıldığından, belgelerin TCK 334 kapsamında olmadığı ve suçun yasal unsurlarının
oluşmadığı kanaatine varılarak CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İLKER GÜVEN hakkında TCK 334 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık İlker GÜVEN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

105- İLYAS ÇINAR

345/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle, sanık İlyas Çınar’ın Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde örgüt içi
haberleşmeye ilişkin görevli örgüt üyesi olduğu, notların içeriklerinde örgüt üyelerinden
uyarılması gereken kişileri örgütün talimatları doğrultusunda uyardığı anlaşıldığı,
“Irak’ta Son Durum” konulu “Irak’ta Gelişmeler” başlıklı belgelerin TCK 327. madde
(Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması
gerek belgelerden) olduğunun belirtilmesinden, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü nün
amaçları arasında bulunan istihbarat toplama ve bilginin paraya çevrilebilirliği çerçevesinde
örgütün talimatları doğrultusunda bu belgeleri temin ettiği, TCK’nın 327 ve 334. maddelerinde
belirtilen suçları işlediği,
Sanık kendisi gibi emekli deniz subayı olan Hasan Ataman YILDIRIM, Erol
MÜTERCİMLER, Hüseyin Vural VURAL ile olan irtibatları ve elde edilen örgütsel notlardan
aynı zamanda halen görevde olan deniz subaylarıyla da örgütsel irtibatlarının bulunduğu ve
kendisine verilen örgüt talimatlarını not almak suretiyle muhataplarına ilettiği,
Sanık İlyas Çınar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’ nün üyesi olduğu, mahiyet
itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal
yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri temin edip bulundurduğu
dosya kapsamındaki tüm delillerden anlaşıldığından müsnet suçları işlediği, İddia edilerek, TCK
314/2, 327, 334/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın emekli subaylar derneği ve darüşşafaka cemiyeti üyesi olduğu, 053... nolu cep
telefonunu 10 yıldır kullandığı, Sanık Kemal Yavuz’u Harp Akademileri Komutanlığından
tanıdığı, Hüseyin Vural Vural’ı teğmen olduğu dönemden tanıdığı, her yıl emekli ve muvazzaf
denizciler olarak bir araya gelip eğlence gecesi tertipledikleri ve tanıştıkları Hasan Ataman
Yıldırım’ı bir üst devresi olması nedeniyle tanıdığı, Sanık Doğu Perinçek’le de tanıştığı,
06.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım
Amirliğinde usülüne uygun yapılan aramada kitleşim ve proje isimli örgütsel belgelerin ele
geçirildiği, proje isimli belgenin irticayla mücadele eylem planı isimli belgede yer alan
hususların büyük oranda aynı olduğu, sanığın kitleşim isimli örgütsel Belgenin “Dağıtım_kanalı”
isimli çalışma sayfasında Emekli, Muvazzaf, Yurtdışı başlıkları altında isim listelerinin
bulunduğu, Emekli başlığı altındaki listede, Raşit Çağın, Alev Gümüşoğlu, Yalçın Gültunca,
Alper Tezeren, Recep Celal Seyhan, Hüseyin Vural Vural, Cemal Üren, Ekmel Totrakan, Ali
Şener Kır, Ataman Yıldırım, Ayhan Yıldızel, İlyas Çınar, Selma Orkide Uraz, Aydın Gürül
şeklinde 14 kişinin isminin yer aldığı, Sanık İlyas ÇINAR’ın ikametinde yapılan aramada elde
edilen “Seagate marka 4MT1ZWGS seri nolu 160GB’lık hard disk içerisinde”\bulunanlar.doc”
isimli dokümanın yapılan incelemesinde; Telefon ve posta başlıklı mail dosyasında, “Doğu
Perinçek, Ferit BERNAY, Ferit İlsever, Erol Manisalı, Hasan Ataman Yıldırım, Alaettin Sevim,
Erkan Önsel, Emin Gürses, Gazi Güder, Kemal Kerinçsiz, Kemal Alemdaroğlu, Kemal Yavuz,
Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Turan Özlü, isimli sanıkların da ve Ulusal Kanal’ın da bulunduğu
kişilerin ve kurumların e-mail adreslerinin ve telefon numaralarının bulunduğunun tespit
edildiği, sanığın bu kişilerle örgüt içi haberleşmeyi sağladığı,
Sanık İlyas Çınar’ın evinde yapılan aramada ele geçirilen 51 No’lu CD içindeki “revü”
isimli klasörde, “dilekim” , “kızlar” , “Masaj” , “sonerözbal” isimli excel dosyaları ile
“NOTLAR” isimli bir word dosyasının bulunduğu, “dilekim” isimli belgede Deniz Kuvvetleri
Komutanlığında görevli oldukları anlaşılan bazı kişilerin isimlerinin yanına “Kadın Düşkünü
Ama Dilekin Kontrolünde”, “Bize Çok Y akın” “Ekipten” şeklinde notlar yazıldığı, “kızlar”
isimli belgede C.C.E. isimli kişinin irtibat kuracağı kişilerin bir listesinin yapıldığı, bu listenin
bayan isimlerinden ve telefon numaralarından oluştuğu, revü isimli bu klasörde ismi geçen Dilek
346/658
ismindeki bayan vasıtasıyla örgütsel amaçlı istihbarat topladığı, sanığın örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak için vatandaşların milli hassasiyetleri kullanılarak kurulan Talat
Paşa Komitesi içerisinde faaliyet gösterdiği, Komitenin Berlin’de yapılan etkinliğine katıldığı,
Talat Paşa Komitesindeki faaliyetleri nedeniyle Sanıklar, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri
Gültekin, Ferit İlsever, Ferit Bernay, Kemal Alemdaroğlu ve Sanık Ertuğrul Orta ile birlikte
hareket ettikleri, sanığın ikametinde yapılan aramada Türkiye’deki gizli Yahudiler, Sabetaycılar,
Ordu Liste1a, Siyasiler Liste 1a şeklinde belge bulunduğu, bu belgeleri istihbari olarak örgütsel
amaçlı bulundurduğu, ayrıca sanıkta izah edilen şekilde devlet sırrı mahiyetinde ve gizlilik
dereceli birçok belge ele geçirildiği, örgütün amaçları doğrultusunda bu belgeleri bulundurduğu
ve kullandığı, kendisi gibi emekli deniz subayı olan Hasan Ataman Yıldırım, Erol Mütercimler,
Hüseyin Vural Vural, ile halen görevde olan deniz subaylarından Altunay Şahin’le irtibatlı
olduğu, bunun dışında Sanıklardan Aydın Gergin, Yusuf Beşirik, Erkan Önsel, Erol Mütercimler,
Serhan Bolluk, Turhan Özlü gibi sanıklarla irtibatlı olduğu dikkate alındığında sanığın yoğun
olarak süreklilik ve çeşitlilik arz eder şekilde, örgütsel faaliyetlerde bulunduğu sonucuna
varıldığından sanığın Türkiye’deki Derin Devlet’in (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı
Terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
vermek gerekmiştir.
Sanık İlyas Çınar’dan usule uygun olarak yapılan aramada; yine 51 nolu CD içerisinde;
“Irak İstihbarat Değerlendirmesi” konulu “Irak Nereden Geliyor, Nereye Gidiyor” başlıklı belge
ile, “Irak’ta Son Durum” konulu “Irak’ta Gelişmeler” başlıklı belgeler ele geçirilmiştir. “Irak’ta
son durum.” İsimli Word belgesinin içeriğinde “Gizli” ibareyle başlayan “Irak’taki gelişmeler
(26 Kasım 2004) başlıklı “21” sayfalık doküman olduğu, “Irak İstihbarat Değerlendirmesi”
konulu Word belgesinde “İstihbarat Daire Başkanlığı başlıklı” 38 sayfalık yazının bulunduğu,
içeriğinde; “Irak, Irak’ta yaşayan Kürtler ve Kuzey Irak’la ilgili detaylı gizli ibareli belgelerin
olduğu, TC Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının cevabi yazısında ve ekindeki raporda;
bu belgenin, TCK 327. madde (Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından
niteliği itibariyle gizli kalması gerek belgelerden) olduğunun, gizliliğinin kalkmadığının
belirtildiği görülmüştür. Sanıkta ele geçen belgelerin TCK 327 kapsamında kalan gizli ve devlet
sırrı mahiyetindeki belgeler olduğu anlaşıldığından sanığın savunmasına itibar edilmemiş, TCK
327. Maddesi uyarınca ceza vermek gerekmiştir.
Sanık İlyas Çınar’dan usule uygun olarak yapılan aramada; General-Amiral, Teğmen-
Albay ve Astsubay Sicil Belgesi Temel Nitelikler konulu; Silahlı Kuvvetler Amblemli Büyük
Devletlerin (ABD, RF, Almanya, İngiltere, Fransa) Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeye ilişkin
Milli menfaatlerini inceleyiniz… içerikli belge 4166 , Ege Coğrafi ve Jeomorfolojik Özellikleri
konulu Silahlı Kuvvetler amblemli belge, Güney Grup Komutanlığının 171120B SUB 05
Astsubay Çavuş Alaattin Çınar Taktik Eğitimi konulu belge, Sonuç Raporu Kapak Harp Filo
Komutanlığı konulu “Doğu Akdeniz-2004 Tatbikatı Son Planlama Toplantısı Sonuç Raporu”
başlıklı belge, Takdim Metni Orijinal konulu AB, NATO, IMO, ABD ve İtalya’nın Akdeniz ve
Karadeniz’de denizde/denizden terör, yasadışı göç ve diğer kanun dışı faaliyetler ile mücadele…
başlıklı (15 sayfa) belge, Takdim Metni Teklif Ayıklanmış konulu AB, NATO, IMO, ABD ve
İtalya’nın Akdeniz ve Karadeniz’de denizde/denizden terör, yasadışı göç ve diğer kanun dışı
faaliyetler ile mücadele… başlıklı 10 sayfadan oluşan toplam 7 adet belgenin TSK İç Hizmet
Yönetmeliğine göre düzenlenen Hizmete Özel Bilgi ve Belgelerden olduğu, YANSI konulu
D.K.K.lığı amblemli Akdeniz ve Karadeniz’de denizde/denizden terör, yasadışı göç ve diğer
kanun dışı faaliyetler ile mücadele… başlıklı 63 Yansıdan oluşan dokümanlar ele geçirilmiştir.
TC Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının cevabi yazısında ve ekindeki raporda; “Sanıkta
ele geçirilen 51 nolu CD içerisindeki belgelerden D.z.K. K’lığı amblemli- Akdeniz ve
Karadeniz’de/Denizden terör yasadışı göç ve diğer kanun dışı faaliyetlerle mücadele
kapsamındaki girişimler” konulu “Gizli” gizlilik dereceli 63 yansıdan oluşan sununun TCK 334.
maddesi kapsamında belgelerden olduğu tespit edilmiştir. sanığın evinde mahkeme kararı
doğrultusunda usulüne uygun arama yapıldığından, Sanıkta ele geçen belgelerin TCK 334
347/658
kapsamında kalan gizli belgeler olduğu anlaşıldığından sanığın savunmasına itibar edilmemiş,
TCK 334. Maddesi uyarınca ceza vermek gerekmiştir

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,

1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili


uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,
bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanık İlyas Çınar'a,
henüz soruşturmanın devam ediyor olması,belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İlyas ÇINAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

106- İLYAS GÜMRÜKÇÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İlyas Gümrükçü'nün Aydınlık dergisi/Gazetesinde çalıştığı,
Aydınlık gazetesinde 9.6.2011 tarihinde yayınlanan Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık
Başdanışmanı Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon görüşmesi ile ilgili “Babacan-Zapsu Telefon
Konuşması” başlıklı haberi yaptığı, yine Aydınlık gazetesinde 10.6.2011 tarihli yayınlanan
Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon görüşmesi ile ilgili
“Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Zapsu:Komisyon Verir Bağlarsın-Varan 2” başlıklıhaberi de
diğer sanık Caner Taşpınar ile birlikte yaptığı, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu
arasında geçen ve Ergenekon Terör Örgütünce kayda alınan telefon görüşmesinin
yayınlanmasının örgütsel bir talimat olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan
sanık Doğu Perinçek’in verdiği bu talimatın sanık Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın
çekmecesinden ele geçtiği, Aydınlık gazetesinin 9,10 ve 11. 6.2011 tarihli sayılarında telefon
görüşmesinin yayınlanarak sanık Doğu Perinçek’in örgütsel talimatının yerine getirildiği, Sanık
İlyas Gümrükçü’nün Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda milli ve manevi
değerlerin örgüt amaçları doğrultusunda istismarı esasına göre kurulan Talat Paşa Komitesinin
faaliyetleri içerisinde yer alan “Büyük Proje 2006” Danışma Kurulu üyeleri arasında yer aldığı
ve Talat Paşa Komitesi Trabzon temsilcisi olduğu,Sanık İlyas Gümrükçü’nün Ergenekon Terör
Örgütünün bir kısım yönetici ve üyeleri ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, örgüt yöneticisi
348/658
sanık Doğu Perinçek’in yasa dışı kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanması talimatını
cezai sorumluluğunu göze alarak yerine getirdiği, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda kurulan Talat Paşa komitesinde aktif olarak faaliyette bulunduğu, böylece
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu,
İddiasıyla, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün Medya yapılanması ve Sivil Toplum örgütleri içerisinde yer aldığı, Aydınlık
Gazetesinde “Cüneyt Zapsu ile Ali Babacan” arasında 2004 yılında geçen, Cumhuriyet Çalışma
Grubu faaliyetleri kapsamında Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur tarafından yasadışı
olarak kaydedilerek dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’a örgütün arşivinde
saklanmak üzere verilen ve daha sonra geçen Aydınlık Gazetesine intikal ettirilen telefon
görüşmesini haber yapmak suretiyle propaganda yaptığı, psikolojik harekat yaparak hükümetin
ve devlet otoritesini ve kamu güvenliğini zayıflatmayı amaçladığı, Talat Paşa Komitesinin nihai
amacının milli bir meseleyi sahiplenme iddiasıyla toplumun farklı kesimlerini bu komite
etrafında toplamak, bu şekilde kendine yakın müzahir kitleyi oluşturmak, etkinlik, gösteri ve
eylemler düzenleyerek organize ettiği bu kitleyi kontrol altına almak nihayetinde örgütün
amaçları doğrultusunda Hükümet kurmak amacıyla oluşturulduğu, sanığın Talat Paşa
Komitesinin örgütsel amacını bilerek bu komitenin Trabzon temsilcisi olduğu, ayrıca Ulusal
Kanal TV’nin Trabzon temsilcisi olduğu dikkate alındığında Sanığın Ergenekon silahlı terör
örgütü yöneticisi olmak suçundan yargılanan ve mahkum olan Sanık Doğu Perinçek’e bağlı
olarak çalıştığı onun talimatlarını yerine getirdiği, Sanık Mehmet Bozkurt’un masasının
çekmecesinde bulunan dokümandaki talimat doğrultusunda sanığın 09-10 Haziran 2011 tarihli
Aydınlık gazetelerinde, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon
görüşmesi haberini yaptığı, sözde Ermeni soykırımı gibi milli meseleler karşısındaki
vatandaşların duyarlılığını kullanarak müzahir kitleyi Ergenekon terör örgütü amaçları
doğrultusunda yönlendirmek olan Talat Paşa Komitesinin amacını bilerek bu komitenin Trabzon
temsilcisi olduğu, Sanıklar Mehmet Bora Perinçek, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Bahadır Berk, Erkan
Önsel, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Deniz Yıldırım, Nusret Senem, Serhan Bolluk, Tunç
Akkoç, Turhan Özlü, Ufuk Akkaya, Yusuf Beşirik, Ferit İlsever, Özlem Usta ile örgütsel olarak
irtibatlı olduğu hatta bazı sanıklarla çok yoğun ilişkiler içerisinde bulunduğu Sanığın
faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği yoğunluğu, göz önünde tutularak sanığın Ergenekon silahlı
terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

349/658
D. Kanaat
Sanık İlyas GÜMRÜKÇÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

107- İSMAİL EKSİK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık İsmail EKSİK’in Ergenekon Terör Örgütünün
denetiminde bulunan tüm derneklerin kuruluş çalışmalarına katıldığı, ayrıca kilisedeki gizli
toplantılara da katıldığı, Danıştay olayı sonrasında sanık Muzaffer TEKİN’in kendisini ısrarla
yemeğe çağırıp olayın değerlendirmesini yaptıkları, sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’e bağlı
olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Mehmet Zekeriya Öztürk ile irtibat halinde olduğu Ergenekon Terör Örgütünün sivil
toplum örgütleri alanındaki yapılanmalarından birisi olan VKGBH derneğinin kuruluş
aşamasındaki faaliyetlerine katıldığı, diğer bazı sanıklar tarafından dahi VKGBH’nin
faaliyetlerinden olduğu belirtilen sanık Hüseyin Görüm’ün barakasındaki toplantıların, Şile
etkinliğinin örgütsel mahiyetini, sanık Alparslan Arslan ile örgütsel irtibatını gizlediği, yine
önceki aşama ifadesinde Danıştay eylemi nedeni ile aranan sanık Muzaffer Tekin’i sakladığını
gizlediği, Danıştay eylemi nedeni ile polis tarafından aranan sanık Muzaffer Tekin’in
saklanmasına örgütsel irtibat dahilinde katıldığı, aracı ile saklanacağı yerlere götürdüğü, bir gün
de kendi annesinin evinde sakladığı, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve
yoğunluğu dikkate Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu anlaşılmakla, silahlı terör
örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
İsmail Eksik hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde
belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık İsmail EKSİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, hukuka aykırı şekilde yapılan iletişimin tespiti sonucu elde edilen tape kayıtlarının
delil olarak kullanılamayacağı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

108- İSMAİL HAKKI PEKİN

350/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; sanığın, adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet
yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu
düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı
kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu işlediği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla
TCK.’nın 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık İsmail Hakkı Pekin’in, dosyamızda bulunan HTS kayıtlarının karşılaştırılması
sonucunda, sanıklar Ziya İlker Göktaş ve Ahmet Hurşit Tolon ile, aynı kurumda çalışmaları
nedeniyle de sanıklar, Fuat Selvi, Dursun Çiçek, Mehmet Eröz, Hasan Iğsız ve Mehmet İlker
Başbuğ ile irtibatlı olduğu, Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, Bilgi
Destek Dairesi bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara
propaganda mahiyetli yayınlar yapan, başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak üzere, tüm
sitelerin yayınlarının bir gazetede haber yapılması nedeniyle durdurulduğu, ancak site
içeriklerinin silinmediği, bu sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle yayın yapabilmesi için,
sanığın bilgisi dahilinde ve sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, “İnternet Andıçı” isimli çalışma
yapıldığı, İnternet yayınlarına nasıl devam edileceği ve ekinde, ne şekilde kara propaganda
içerikli yayınlar yapılacağı yazılı olan Andıç’ın, sanık İsmail Hakkı Pekin ve diğer sanıklarca
paraflanıp, sanık İlker Başbuğ’dan onay alınarak uygulamaya konulduğu, sanığın bu şekilde
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, hükümet aleyhine kara propaganda
mahiyetli yayın yapan internet sitelerinin, aynı amaçla tekrar yayına başlayabilmesi için,
İstihbarat Başkanı olarak içinde bulunduğu konumu da kullanarak, aynı kurumda bulunan ve
örgütsel faaliyet yürüten örgüt üyelerine bu doğrultuda çalışmalar yapmaları için hukuki imkan
sağladığı anlaşılmıştır.
Sanık İsmail Hakkı Pekin aşama ifadelerinde Genelkurmay Başkanlığınca işletilen
internet sitelerinin kim tarafından ve hangi amaçla kurulduğunu, kapatılmaları emrini de kimin
verdiğini bilmediğini, ancak hiyerarşik yapı gereği sanık Mehmet Eröz veya İkinci Başkanın
vermiş olabileceğini düşündüğünü, işletilen internet siteleri ve bu sitelerde çıkan haberlerle ilgili
İstihbarat Başkanlığına hiç rapor gelmediğini, andıçın arzında yasal olarak bir engel görmediği
için imzaladığını, andıçla ilgili fiili bir çalışması olmadığını beyan etmiş ise de, sanığın
Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak, Genelkurmay bünyesinde sanıklar tarafından illegal
olarak kurulup işletilen internet sitelerinden ve bu sitelerin yayınlarından haberdar olmamasının
mümkün olmaması, Genelkurmay Başkanlığınca gönderilen Andıç belgesinin ekinde gri ve kara
propaganda yapılacağına ilişkin ibarelerin bulunması, Andıç belgesinin sanık tarafından
paraflanmış olması huşuları, sanığın kendi beyanı ile diğer sanık ve tanık beyanları ve tüm dosya
kapsamı dikkate alındığında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli bu yöndeki
savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanık İsmail Hakkı Pekin ve diğer sanıklar, internet siteleri Andıçının yasal ve suç
unsuru içermeyen bir çalışma olduğunu beyan etmiş iseler de, İrticayla mücadele eylem planı
isimli belgenin basında çıkması üzerine, söz konusu Andıç ile kurulan internet sitelerinin alel
acele kapatılması, daha önce Şubat 2009’da yayını durdurulduğu halde silinmeyen site
içeriklerinin, ana servis sağlayıcılar dahil 35 kez geri getirilemez şekilde silinmesi, ayrıca Andıç
351/658
isimli çalışmanın kendisinin, yasal süre beklenmeden imha edilmesi gibi hususlar ile Andıç’ın
ekinde bulunan kara propaganda yapılacağına ilişkin bilgiler de dikkate alındığında, söz konusu
Andıç isimli çalışmanın, yasal bir Karargah çalışması olmayıp, sanıklar tarafından illegal olarak
hazırlanmış bir örgüt çalışması olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak sanık İsmail Hakkı Pekin’in pek çok örgüt üyesi ile örgütsel irtibatının
bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, dosyamız sanıklarınca
kurulup işletilen, AK Parti ve Hükümet Aleyhine, çok yoğun bir şekilde kara propaganda
mahiyetli yayınlar yapan internet sitelerinin geçici olarak durdurulması üzerine, söz konusu
sitelerin farklı isimle ancak aynı içerikle tekrar yayına başlaması için hazırlanan ve ekinde kara
propaganda yapılacağı açıkça yazılı olan Andıç isimli belgeyi paraflayarak uygulamaya
konulmasını sağladığı, bu şekilde, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup, sanıklar Hasan Iğsız ve İlker Başbuğ’a bağlı olarak
Örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, TCK 314/2. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 314/1 ve 312. Maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İSMAİL HAKKI PEKİN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İsmail Hakkı PEKİN'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

109- İSMAİL YILDIZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın Ergenekon Silahlı Terör örgütü içerisinde özel görevi
haiz üyelerden olduğu, emekli polisleri Ergenekon Örgütünün MİT yapılanması adı altında
örgütlediği, kendisini çevresine devletin ve Genelkurmayın stratejisini belirleyen kişi olarak
gösterdiği, deşifre olmamak için Bülent (Kod) adını kullandığı, örgütlediği kişilere istihbari
rapor hazırlattığı, bu kişilerden özgeçmiş raporu aldığı, illegal olarak ele geçirdiği gizli belgeleri
örgütün diğer birimleriyle paylaştığı, sanık Ergün POYRAZ’ı tanımadığını beyan etmesine
rağmen, tanıştıklarının anlaşıldığı, bilgisayarında kayıtlı bazı bilgi ve belgelerin Ergün
POYRAZ’ın bilgisayarında da bulunduğunun tespit edildiği, aralarında örgütsel irtibatın
bulunduğu, devlete ait gizli belge ve bilgileri ele geçirip, bunları tahsis amaçları dışında
kullandığı, yazılarında askerleri ve askeri idareye bağlı olanları, kanunlara karşı itaatsizliğe,
disiplinsizliğe ve görevlerini ihmale yönelttiği, ayrıca yazılarında halkı hükümete karşı isyana
tahrik ettiği, belirli partilere mensup bütün milletvekilleriyle ilgili kişisel bilgileri ve kişilerin
siyasal, felsefi ve ırki kökenlerine ait bilgileri topladığı, bu şekilde kişileri fişlediği, ayrıca çeşitli
kişiler ve üst düzey memurlar hakkında istihbari bilgi topladığı, AKP’nin bölünmesiyle ilgili
olarak bu partiye ait milletvekillerini “AKP’den kopabilir, ayrılmaz-menfaatçi, CIA ajanı,
Mossat ajanı, MI6 MİT ajanı” gibi ibarelerle tasnife tabi tuttuğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1,
352/658
319/1, 326, 327 ve 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İsmail Yıldız’ın Ergenekon terör örgütü içinde kendisine bağlı alt birimin yöneticisi
konumunda olduğu, ancak örgütün tamamı içinde üst düzey yönetici konumunda olmadığı bu
haliyle örgüt içinde özel görevi haiz üyelerden olduğu, emekli polisleri Ergenekon Terör
Örgütünün Mit yapılanması adı altında örgütlediği ve bu konuda projeler üreterek Türkiye
çapında örgütlenme gayreti içinde olduğu, Gerek sanıkta çıkan belgeler, gerek sanığın yazmış
olduğu bir çok yazının içeriği, gerek Kemal Şahin, Refik Nuhoğlu ve Mehmet Murat Yücel gibi
şüphelilerin beyanları göz önüne alındığında; sanığın kendisini devletin ve Genel Kurmay
Başkanlığının stratejilerini belirleyen kişi olarak gösterdiği, deşifre olmamak için Bülent (Kod)
adını kullandığı, kendisini vali diyerek lanse edip etrafına topladığı emekli polis ve değişik
şahısları, ERGENEKON terör örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlemeye çalıştığı,
örgütlediği kişilere istihbari nitelikte raporlar hazırlattığı ve bu kişilerden özgeçmiş raporları
aldığı, İllegal olarak ele geçirdiği gizli askeri ve siyasi belgeleri yazılarında kullandığı, yine
örgütün diğer üyeleri ile bu bilgileri paylaştığı, örgütün diğer organize birimi olan Kuvvai
Milliye derneğinin bu yazıları alıp sitesinde kendi isimleriyle yayınladıkları, Ergün Poyraz’ı
tanımadığını beyan etmesine rağmen Ergün Poyraz’ın bu sanık ile tanışıp görüştüğünü beyan
etmesi, ayrıca telefon fihristinde Ergün Poyraz’ın numarasının da bulunması, sanığın
bilgisayarından elde edilen bilgilerle Ergün Poyraz’ın bilgisayarından elde edilen bilgilerin
benzer içerikli olması hususları göz önüne alındığında şüpheliler arasında bir bilgi alış verişinin
olduğu ve örgütsel irtibatlarının bulunduğunu anlaşılmıştır.
Diğer sanık Bekir Öztürk, İsmail Yıldız’ın internet sitesinde yazdığı yazıları Kuvvai
Milliye.net sitesinde hem de Fuat Ermiş imzasıyla yayınlattığı, sözde araları açık olmasına
rağmen Danıştay saldırısından sonra da Bekir Öztürk’le görüşüp ona talimatlar verdiği, Sanık
Kemal Şahin İle Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’nin kurucuları arasında bulunan Ahmet Cinali
vasıtasıyla tanışmaları bu şahsın da doğrudan Veli Küçük’le irtibatlı olması hatta bazı istihbari ve
suikast içerikli elyazması belgelerin suretinin Veli Küçük’ün evinden de çıkması, sanık İsmail
Yıldız’ın bu kanaldan da Veli Küçük’le irtibatlı olduğunu göstermektedir.
Sanık İsmail Yıldız’ın Ergenekon-Lobi yapılanmasında Araştırma ve Bilgi Toplama,
Analiz ve Değerlendirme, İletişim ve Propaganda birimlerinde görevli olduğu yazılarından, yazı
içeriklerinden, devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademelerinde görevli şahıslara
hakarete varacak derecede yazılar yazıp isnatlarda bulunması, örgütten az sayıda kişiyle ve
sadece iletişim birimindeki şahıslarla görüşüp kendine bağlı gruba istihbarat toplattırması ve
internet sitesinin çok az kullanıcısının olması, özel olarak kurduğu kurye servisi sayesinde özel
bilgileri üyelerine kuryeler vasıtasıyla göndermesi ve bazı kişiler için özel araştırmalar yapıp
kişisel raporlar hazırlaması, sanıklar Halil Behiç Gürcihan ve Bekir Öztürk’e zaman zaman
dikkatli olun istihbarat servisleri sizi kullanabilir şeklinde uyarılarda bulunması, Hayrullah
Mahmut Özgür ile birlikte Ergenekon Terör Örgütünün farklı şekillerde propagandasını yapıp
taban oluşturma gayreti içinde bulundukları, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirip bunları
tahsis oldukları amaçtan başka yerde kullandığı, ayrıca yazılarında içerik olarak askerleri ve
askeri idareye bağlı olarak görev yapan diğer kişileri kanunlara karşı itaatsizliğe, askeri disiplini
veya askerlik hizmetine ilişkin görevlerini ihmale yöneltme ve Hükümete karşı isyana tahrik
suçlarını da işlediği,
İsmail Yıldız’ın Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım mensubu ile örgütsel irtibat
halinde bulunduğu, bazı irtibatlarında deşifre olmamak için “Bülent” kod adını kullandığı,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapan sesar.com adlı internet sitesinin
sahibi olduğu, burada yayınlanıp kamuoyuna yayılan yazıları ile halkı ve askerleri hükümet
aleyhine silahlı isyana tahrik ettiği, askeri darbe zemini oluşturma faaliyetinde bulunduğu,
353/658
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, kişiler hakkındaki
bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak kaydettiği, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda bir kısmı çok gizli devlet sırrı niteliğinde olan belgeleri ele geçirdiği ve
bulundurduğu, örgüt amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Terör Örgütünün 2003- 2004
yıllarında başlayan askeri darbe teşebbüsü eylemine basın yayın ve siyaset alanındaki eylemleri
ile katıldığı, askeri darbe çalışmalarını yürütmek için sanık Mehmet Şener Eruygur’un Genel
Komutanı olduğu Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi bünyesinde illegal olarak
kurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu ile irtibatlı olduğu ve faaliyetlerine iştirak ettiği, sanıklar
Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve Hayrullah Mahmud Özgür ile gizli toplantılara katıldığı, bu
toplantılara bazı siyasileri çağırıp yönlendirme yaptığı, AK Parti Hükümetinin iktidardan
düşürülmesi için milletvekillerinin koparılması faaliyetlerine iştirak ettikleri, AK Parti içindeki
milletvekillerinin tümü hakkında istihbari çalışma yaparak Partiden ayrılabilecekleri tespit edip
Cumhuriyet Çalışma Grubuna bildirdiği,
www.sesar.com.tr isimli internet sitesi aracılığıyla darbeye zemin hazırlama faaliyetleri
kapsamında kamuoyu oluşturma faaliyetlerine katıldığı, o tarihte akim kalan ancak Ergenekon
Terör Örgütünce toplumda askeri darbe zemini oluşturma amaçlı Cumhuriyet gazetesinin
bombalanması ve Danıştay saldırısı gibi vahim nitelikteki eylemler ile devam ettirilen cebir ve
şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek eylemine, basın yayın alanındaki
legal görünüşlü faaliyetleri ile devam ettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olarak örgütün
amaçları doğrultusunda atılı suçu işlediği anlaşılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 314/2, 313/1 ve TCK 319/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Yapılan çalışmalarda kullanılan “Gizli” gizlilik derecesindeki üç dokümanın askeri
birliklerin yanısıra bazı sivil kurumlara da gönderildiği (Dış işleri Bakanlığı, MGK Genel
Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı), CD’de yer alan bilgilerin; ülkelerle ilgili gizli kalması gereken
bilgi ve değerlendirmeleri içermesi, bu bilgilerin gizli kalması gereken bilgilerden olduğu,
bilgisayarında askeri bilgiler ele geçirilen Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji
Geliştirme (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, TSK çalışanı olmadığı, bu bilgileri nasıl elde ettiğine
dair Genelkurmay Başkanlığında her hangi bir duyum bilgi ve belge bulunmadığı belirtilmiştir.
sanığın TCK 327. maddesi kapsamında kalan devlete ait gizli bilgileri temin etme suçunun
unsurlarının oluştuğu kabul edilmiştir.
Sanıktan ele geçirilen belgelerde; belirli partilere mensup bütün milletvekilleri ile ilgili
kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin
yer aldığı ve fişlendiği, kiminin dinci olduğu, kiminin ajan olduğu şeklinde yazılı dokümanlar ve
yine çeşitli kişiler ve üst düzey memurlar hakkında istihbari bilgiler topladıkları anlaşılmıştır.
Fişleme mahiyetli kişisel verileri kendisinin kaydettiği yönünde delil bulunmaması nedeniyle,
sanığın TCK 135. maddesi yerine TCK 136. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin hukuka
aykırı olarak ele geçirilmesi ve yayma suçundan ceza verilmesi gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde


arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
354/658
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşçi Partisinde ele geçen “Mütercim” ve “Bozkurt Teşkilatı”; Kuvvai Milliye
Derneği'nin Ankara'daki Genel Merkezinde yapılan aramada bilgisayarda bulunan
“önemlinotlar.doc” isimi word belgesi, Emcet Olcaytu'nun ev aramasındabilgisayarda
bulunan elektronik posta mesajı, Hakan Arıkan'ın ev aramasında bulunan CD içerisindeki
“İşte Gerçek Kurtlar Vadisi: Buyük Klüp” başlıklı yazı, İsmail Yıldız'ın işyeri
aramasındaHarddisk içindeki "Ultra Turk HM- eski.doc Ultra-Türkler02.doc” 03.HMUltra
Turkler.doc, ULTRATURKLERANAMETİN.doc ile Sevgi Erenerol ve İlyas Çınar'da ele
geçen“Kurtlar Vadisi Ergenekon”başlıklı dokümanların CMK'nın 134 maddesine aykırı
olaraktoplanan kanıtlar niteliğinde bulunduğunun gözetilmemesi,
4- Sanık Kemal Şahin’in, sanık İsmail Yıldız’a gönderdiği özgeçmiş raporunun
örgüt belgelerine esas alınmasına rağmen, özgeçmişin doğruluğuna ilişkin bir araştırma
yapılmadan hüküm kurulması,
5- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İSMAİL YILDIZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İsmail YILDIZ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

355/658
110- İSMET REÇBER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.07.2010 tarih ve 2010/1351-442 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İsmet Reçber’in, İstanbul Valiliğine, Türkiye’de 6 tane Papazın
öldürüleceği, Ergenekon sanıklarından Gürbüz Çapan’ın Kars’ta 6 tane tetikçi kiraladığı, ilk
hedefin Fener Rum Patriği olduğu, bu tetikçiler arasında sanık İsmet Reçber’in de bulunduğu
şeklinde bir ihbar yapıldığı, bunun üzerine başlatılan soruşturmada sanık İsmet Reçber’in
gayrimüslim din adamlarına eylem hazırlığı içinde olduğunun, eylem hazırlığı kapsamında dinini
değiştirdiğinin, altın haç satın almak istediğinin, bir Sinagogda iş bulduğunun, 20.6.2010
tarihinde İstanbul’a geldiğinin tespit edildiği, tespit edilen telefon görüşmeleri içeriğine göre
örgütsel gizliliğe riayet ettiği, yapılan aramada kendisinden 11 adet cep telefonu hattı ele
geçirildiği, sanık İsmet Reçber’in Ergenekon Terör Örgütünün tespit edilemeyen mensupları ile
irtibat halinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda gayrimüslim din
adamlarına yönelik eylem hazırlığı yaptığı, örgütsel nitelikteki bu eylemlerine göre Ergenekon
Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İstanbul Valiliğine, Türkiye’de 6 tane Papazın öldürüleceği, Ergenekon sanıklarından
Gürbüz Çapan’ın Kars’ta 6 tane tetikçi kiraladığı, ilk hedefin Fener Rum Patriği olduğu, bu
tetikçiler arasında sanık İsmet Reçber’in de bulunduğu şeklinde bir ihbar yapıldığı, ihbar üzerine
Erzurum 2. Ağır Ceza mahkemesinin 16.04.2010 tarih ve 2010/1341 sayılı kararı ile sanığın
iletişiminin tespit altına alındığı, teknik ve fiziki takipler yapıldığı, yapılan teknik ve fiziki
takipler neticesinde; sanık İsmet Reçber’in, gayrimüslim din adamlarına eylem hazırlığı içinde
olduğu, eylem hazırlığı kapsamında dinini değiştirdiği, altın haç satın almak istediği, bir
Sinagogda iş bulduğu ve 20.06.2010 tarihinde İstanbul’a geldiği, telefon görüşmelerinde örgütsel
gizliliğe riayet ettiği, yapılan aramada kendisinden 11 adet cep telefonu hattı ele geçirildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda gayrimüslim din adamlarına yönelik eylem
hazırlığı yaptığı sırada eylemini gerçekleştirmesine fırsat verilmeden yakalandığı anlaşılmıştır.
Sanığın üzerinde çıkan 11 adet sim kartın ve krokinin gayri müslim din adamlarına
yönelik yapacağı eyleme yönelik hazırlıklar olduğu, bu somut delillerin sanığın iletişim tespit
tutanaklarındaki konuşmalarını ve yukarıda bahsedilen ihbarı teyit ettiği anlaşıldığından, sanığın
savunmalarına itibar edilmemiştir.
Böylece sanığın eylemi değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle organik bağ kurup,
yoğunluk arz edecek şekilde faaliyet gösterdiği -örgüt açısından çok önemli olan bir eylemi
gerçekleştirmek için İstanbul’a geldiği ve gerekli hazırlıkları yaptığı- anlaşıldığından, eyleminin
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre temyiz isteminde bulunmayan sanık İsmet Reçber hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.

D. Kanaat
Sanık İsmet REÇBER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
356/658
edilmiştir.

111- KAHRAMAN ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Kahraman ŞAHİN’in, başında
Mehmet Fikri KARADAĞ’ın bulunduğu legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinin
yönetilmesine yardımcı olması için teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı olarak
görevlendirildiği, bu görevi kapsamında örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma içerisinde Mehmet Fikri
Karadağ ve Hüseyin Görüm hiyerarşisinde yer aldığı, Hüseyin Görüm’ün emrine verildiği,
örgütün amaçları doğrultusunda kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin legal olmayan
faaliyetlerinde etkin rol oynadığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
yönetilmesine yardımcı olması için gençlik kollarından sorumlu teşkilat başkan yardımcısı
olarak görevlendirildiği sabit görülmüştür.
İletişimin tespiti amacıyla yapılan tutanak içerikleri incelendiğinde;
Sanığınsavunmasının aksine örgütün amaçları doğrultusunda kurulan legal görünümlü Kuvayı
Milliye Derneği’nde legal olmayan işlerin yapıldığını bildiği ve kendisinin de bu birimde
örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak görev aldığı, Sanığın örgüte eleman kazandırma
faaliyetlerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanığın Kuvayı Milliye 1919 Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusundaki miting, gösteri gibi legal görünüşlü faaliyetlerinde aktif olarak görev aldığı,
aramalarda ele geçirilen deliller ve CD doküman inceleme rapor içerikleri ile bu olguların
doğruladığı, telefon görüşmeleri içeriğine göre ekip kurup mafya tarzı tahsilatlar yaparak örgüte
gelir temin etmekten istihbarat toplamaya, uyuşturucu esrar maddesi ve ruhsatsız silah teminine
kadar illegal faaliyetler içerisinde bulunduğu, bahse konu olguların da Gizli Tanık 17, Tanık
Mustafa Çınar Altunbaş ve Sanık Yusuf Görüm’ün beyanlarıyla doğrulandığı anlaşılmıştır.
Sanık Kahraman Şahin’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil
Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel
çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu
yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için
hazırladığı “ Dinamik” adı verilen örgüt dokümanında gösterilen “ Kuvayı Milliye Cephesi gibi
Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete
geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin faaliyetlerinde etkin rol oynadığı, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için gençlik
kollarından sorumlu teşkilat başkan yardımcısı olarak görevlendirildiği, bu görevi kapsamında
da örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı elemanların profillerinden de
yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin ettiği, yine örgüte kazandırdığı
elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, örgütün amaçları
doğrultusunda kurulan ve başında Mehmet Fikri Karadağ’ın bulunduğu legal görünümlü Kuvayı
Milliye Derneği yapılanmasında Mehmet Fikri Karadağ-Hüseyin Görüm hiyerarşisine dâhil
357/658
olduğu, doğrudan bu sanıklardan emir ve talimat aldığı, örgüt içerisinde yukarıda belirtilen kod
adını kullandığı, örgüt mensubu sanıklardan yukarıda HTS Raporunda isimleri belirtilen
Abdullah Arapoğulları, Erol Ölmez, Hüseyin Görüm, Raif Görüm, Durmuş Ali Özoğlu, Erkut
Ersoy, Hayri Bildik, Hüseyin Gazi Oğuz, İbrahim Özcan, Mehmet Fikri Karadağ, Yusuf Görüm,
Abdülvahit Özkaya, Ali Kutlu, Muhammet Yüce, Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Recep Gökhan
Sipahioğlu ve Yaşar Aslanköylü ile sürekli irtibat halinde olduğu, faaliyetlerinin süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluğu da dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu
sabit görülmüştür. TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre temyiz isteminde bulunmayan sanık Kahraman Şahin
hakkındaki mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı
CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi olup
olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde belirtilen
kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Kahraman ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan iletişimin tespiti işleminin hukuka
aykırı olduğu ve bu şekilde elde edilen tape kayıtlarına hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

112- KEMAL AYDIN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve
Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme
amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım
Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Gizli Tanık Kıskaç’ın, Sanık Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında
bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına
rozet taktığı şeklindeki beyanın da sanıkların TSK’ne sızma konusunda ulaştıkları aşamayı
ortaya koyduğu,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirilen Sanıklar Neriman Aydın ve
Durmuş Ali Özoğlu’nun Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket
ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte
kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da sanık Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer
öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu
Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan olmak üzere arkadaşlarını
bilge bir kişi olarak tanıttığı sanık Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da
Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını
sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal ve Neriman’ın evine
getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli
toplantıların sürdüğü, Sanık Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar
358/658
olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl
sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu
aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını
da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu
kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri
hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını
sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal olmak üzere Neriman
ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve
Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan
faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava
oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara
Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu
askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı
altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı
kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda Sanıklar
Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıklarını, Sanık Neriman
Aydın’ın kendisine bağlı olduğu Kemal Aydın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvayı Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik
yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı
halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta
onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör
Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Noyan
Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını
teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla
temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı
içerisine girdiği, yapılan aramada bu sanıkların Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri
dökümanların da Neriman Aydın’ın evinde ele geçirildiği, sanığın, Kara Harp okulunda okuyan
ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde
örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak
üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK
katılan kişileri öncelikle komando olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel
Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda
yönlendirdiği, bunun başarılması için Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst
rütbeli kişilerin yardımını sağladığı, sanığın ağabeyi Kemal Aydın ile birlikte her türlü maddi ve
manevi fedakârlığa katlanarak en iyi şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye
Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında
düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün
nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka bir) ‘DEVLET’e hizmet etme düşüncesini
aşıladıkları,
Sanığın terör örgütünün amaçları doğrultusunda kendisine farklı alanlarda verilen
görevleri yönetici olarak üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da yardımcısı
Neriman Aydın ile birlikte idare ettiği,
Sanık Kemal Aydın’ın, Ergenekon Terör Örgütünde yönetici konumunda görev aldığı,
TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve
talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde
hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı
personelin okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da
TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak
yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun
gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt
359/658
üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı
bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı, askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan
Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler,
emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda
irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama
görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı,
iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Kemal Aydın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yöneticilerinden olduğu,
TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini yönettiği, Türk Silahlı Kuvvetleri içine
sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı TSK içerisinde de devam ettirdiği, cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğu, bu
kapsamda örgüt hiyerarşisinde kendisinin altında yer alan örgüt mensubu sanıklara hükümetin
silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaparak ve
askerleri itaatsizliğe teşvik ederek, askeri darbe için gerekli olan zemini yaratmaya çalıştığı,
irtibat halinde olduğu ve kendi hâkimiyet alanındaki çok sayıda örgüt mensubu sanığa doğrudan
emir ve talimatlar verdiği, yine örgüt faaliyetleri kapsamında istihbarat topladığı, hukuka aykırı
olarak kişisel verileri ele geçirdiği, sabit görülmüştür.
Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden Sanık Neriman
Aydın’ın askerlere hitaben yazdığı çok sayıda mektup içerikleri dikkate alındığında askerlerin
itaatsizliğe teşviki yönünde ifadelerin bulunduğu, ancak TCK Madde 319/1 anlamındaki suçun
oluşumuna yeterli olmasa da bu minvaldeki sanık eyleminin örgüt faaliyetleri kapsamında
olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Sanığın, çok sayıda örgüt mensubu sanık ile irtibat halinde olduğu, verdiği emir ve
talimatlarla bu sanıklarıın çoğunu yönettiği, örgüt amaçları doğrultusunda istihbari vs çeşitli
görevler verdiği ve aynı zamanda onları denetlediği, hiyerarşik olarak bu sanıklardan birçoğunun
üstünde yer aldığı, Bu bağlamda sanığın hâkimiyet alanı gözetildiğinde çok geniş yelpazede çok
sayıda örgüt mensubunu uhdesinde tuttuğu ve bu haliyle örgüt yöneticisi olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Kemal Aydın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün çok sayıda mensubu ile
örgütsel irtibat halinde bulunduğu, ESTÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve yayılma amacı
kapsamında Harp Okulu Öğrencilerini örgüte kazandırma amaçlı bir hücresinin yöneticilerinden
olduğu, Askeri öğrencileri toplantılar tertip ederek, örgüt amaçları doğrultusundaki yayınları
okumaya yönlendirerek ve örgüt propagandası yaparak örgüte kazandırdığı, Askeri öğrenciler ile
irtibatını muvazzaf görevlerinde de devam ettirdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan bu
kişilere devamlı olarak Yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
şeklindeki örgüt propagandası yaptığı, sivil alanda da irtibatlı olduğu kişilerle yaptığı
görüşmelerle, Anadolunun değişik illerinde katıldığı toplantılardaki konuşmaları ile halkı ve
askerleri mevcut yönetime(hükümete) karşı tahrik ettiği, ülkede askeri darbe zemini oluşturma
faaliyetlerinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda bizzat ve yönettiği
örgüt mensupları aracılığı ile istihbarat topladığı, bazı kişiler hakkındaki bilgileri hukuka aykırı
olarak kişisel veri olarak kaydettiği anlaşılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 314/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 312/1 ve TCK 319/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin kayıtlı olduğu fişleme notları sanıkta ele
geçirilmiştir. Sanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki
360/658
kökenlerine göre, hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2
kapsamında cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep
edildiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak
TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Kemal Aydın hakkında kurallara uyulmaksızın ve özellikle, zorunlu gerekçeler
de gösterilmeksizin, kesintisiz uzun süreligeceleyin sağlıksız ve hazırlıksız şekilde ifade ve
sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148. maddelerine aykırı davranılması,
5- Kemal Aydın hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
6- Sanık Kemal Aydın hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık KEMAL AYDIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Kemal AYDIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma, ifade almaişlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu suretle elde edilen delillere hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

113- KEMAL KERİNÇSİZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 tarih ve 20087/1536 soruşturma -
361/658
2008/968 esas sayılı iddianamesinde özetle, örgütün amaçları doğrultusunda düzenlenen birçok
provakatif eylemlere birlikte katılarak fikir ve eylem birliği içinde bulundukları, bu şekilde
şüpheli Kemal Kerinçsiz’in örgütün hiyerarşik yapısı içinde yeraldığı, Şüpheli Kemal Kerinçsiz
örgütün amacı doğrultusunda hukuk alanında yapılması gereken faaliyetleri bizzat yürüttüğü, bu
konuda Hukukçular Birliği Derneğinin kurulması, Ermeni Soykırımı ile ilgili Konferansın
iptalinin temini için dava açılması, TCK’nun 301. maddesine aykırılık ve Atatürk’e hakaret gibi
takibi şikayete bağlı olmayan, kamu adına Cumhuriyet Savcılarınca re’sen soruşturulması
gereken davaların açılması ve bu davaların takibi, tazminat davalarının açılması v.s. gibi davaları
örgüt adına takip edip yürüttüğü, yine örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli olan bilgi,
belge ve dokümanları İstanbul Adliyesinde görevli şüpheli Atilla Aksu’nun kardeşine iş bulma
vaadi ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem
Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’ in 45. maddesinde belirtilen normal prosedürü
takip etmeksizin el altından gizlice temin ettiği, Şüpheli Kemal Kerinçsiz’in örgüt adına takip
ettiği davaların duruşmalarının olduğu zamanlarda Adliyelerin önünde gergin ortamların
yaratılmasına sebebiyet verdiği, diğer şüphelilerle organize bir şekilde Adliyelerin önünde
toplanılarak aleyhlerinde dava açtıkları kişilere karşı uygunsuz davranışlarda bulunulduğu,
özellikle bir cinayete kurban giden Hrant Dink ve örgütün kendisine suikast planladığı Orhan
Pamuk’la ilgili davaların duruşmalarını örgüt adına takip ederek, duruşma sırası ve sonrasında
ülkemizde insanları etnik ayrımcılığa sevkedecek, Ermeni-Türk düşmanlığını körükleyecek,
yurtiçi ve yurtdışında ülkemizin imajını zedeleyecek çirkin manzaraların oluşmasına neden
olduğu, bu tür davaları ve değişik tarihlerde farklı anma, kutlama veya basın açıklamalarını
bahane ederek, örgütün amacı doğrultusunda ülkede kaos ortamı yaratarak örgütün amaçlarına
aykırı olarak gördüğü yönetimi ortadan kaldırmaya yönelik darbeye zemin hazırlama yönünde
kışkırtma girişimlerinde bulunduğu, yine örgüt yöneticilerinden Veli Küçük’ün Hrant Dink
aleyhine açılan Türklüğe hakaret davasına katılması şüphelilerin bu davaları örgütün
talimatlarıyla takip edip bu davaları örgütsel eyleme dönüştürdüklerinin bir kanıtı olduğu,
Büyük Hukukçular Birliği’nin Başkanı olan şüpheli Kemal Kerinçsiz’in; örgütün
dokümanlarında geçen “Sızma strajilerine” uygun olarak Baro yönetimini ele geçirme yönünde
faaliyetlerinin olduğu, bu yönde karar alıp çalışma yaptıkları, şüphelinin örgüte ait stratejileri
gerçekleştirmek için birebir çalıştığı,
Kemal Kerinçsiz’in, Ergenekon Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içinde özel görevli
konumunda bulunduğu, örgütün amacına yönelik faaliyet yürüttüğü, Toplum Kuruluşları ve
Derneklerin kurulmasına önayak olduğu, diğer şüphelilerle birlikte Büyük Hukukçular Birliği,
Milli Güç Birliği Platformu/Hareketi (Büyük Güç Birliği Derneği) ve Ayasofya Derneği v.s. gibi
sivil toplum kuruluşlarının kurucusu ve yöneticisi olduğu, bu yapılanmaların etkili eylemlerde
bulunması ve genişlemesi için gayret sarfettiği, özellikle örgütün talimatları doğrultusunda,
kamuoyunu etkilemek ve örgütün propagandasını yapmak amacıyla değişik vesilelerle birçok
eylem ve gösterilere organizatör veya katılımcı olarak iştirak ettiği, bu gösterilerde özellikle
“Türklük, Atatürk, Vatan ve Bayrak Sevgisi” gibi ulus olarak hassas olduğumuz ve olmamız
gereken unsurları öne çıkarıp gerçek amaçlarını gizleyerek ülkemizin çok ihtiyaç duyduğu
istikrar ortamını bozmak, Cumhuriyet tarihimizde fazlaca örnekleri bulunan siyasi düşünceleri,
mezhepçiliği, etnik kökeni veya dini kullanarak; sağ-sol, alevi-sunni, laik-antilaik, Türk-Kürt,
Müslümanhristiyan (misyoner) gibi ayrımcılık yaratarak, kin ve nefret tohumları atarak, mevcut
huzur ve sükun ortamını baltalayarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır
medeniyetler seviyesine çıkmamız için önerdiği hedefe ulaşmamıza ket vuracak, ülkemizin
ekonomik, sosyal ve siyasi olarak gelişmesini önleyecek, insan hak ve özgürlüklerinin
genişlemesi ile demokrasinin yerleşmesine engel olacak, hükumete karşı halkı ve silahlı
kuvvetler içinde resmi hiyerarşiye uymayacağını düşündükleri bir grubu kışkırtarak silahlı bir
darbeye zemin hazırlamak olduğu,
09.03.2006 günü Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Ferhat SARIKAYA’nın
hazırladığı Şemdinli iddianamesini protesto etmek ve dilekçeyi PTT’ den göndermek için;
362/658
Hukukçular Birliği, Türkiye Harp Malullere Gaziler Şehit, Dul ve Yetimler Derneği tarafından
organize edilen etkinliğe şüpheli Kemal Kerinçsiz, Oktay Yıldırım Veli Küçük ve Muzaffer
Tekin’in birlikte katıldıkları,
Kemal Kerinçsiz’den elde edilen; Sayın Kuvvet Komutanının Milli Güvenlik Kurulunda
yaptığı konuşma notları, Yüksek Askeri Şura Konuşma Notu 1 Ağustos 2003, Kara Harp Okulu
2003-2004 Eğitim Yılı Açılış Töreni Konuşma notu Eylül 2003, 4. Türk Silahlı Kuvvetleri
Üzerindeki Politika/Siyaset Yapılması Temmuz 2003, 2003 Katılım Ortaklığı Belgesinde AB’ye
Uyum Çerçevesinde Türkiye’den yapılması istenen hususlar AKP Hükümetinin İcraatları isimli
belgeler” ile Muzaffer Tekin’den elde edilen belgelerin “GİZLİ” ibaresinin çıkarılması dışında
aynı olduğu,
Şüpheli Kemal Kerinçsiz’in nihai amacı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüs ve halkı Türkiye Cumhuriyet hükumetine karşı silahlı isyana tahrik etmek
olan ve bu yönde eylemleri bulunan yasadışı silahlı Ergenekon Terör Örgütünün hukuk birimi
sorumlusu olarak faaliyet yürütmek, örgütün amacına yönelik olarak halkı Türkiye Cumhuriyeti
hükumetine karşı silahlı isyana tahrik etmek, devlete ait niteliği bakımından gizli kalması
gereken bilgileri temin etmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçlarını işlediği,
iddiasıyla; TCK 314/2, 313/1, TCK’nun 327/1, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Kemal Kerinçsiz’in, Ergenekon silahlı terör örgütü üyelerinden olan ve
Ümraniye’de ele geçirilen 27 adet muhtelif menşeli el bombası ve askeri mühimmatıın sahibi
sanık Oktay Yıldırım, onunla irtibatlı olarak Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaları temin edip
Osman Yıldırım ve Alparslan Arslan’a verdiği tanık beyanı ile sabit olan sanık Zafer (K)
Muzaffer Tekin, örgüt yöneticilerinden olan ve Hrant Dink aleyhine TCK’nın 301. maddesi
uyarınca açılan davayı takip eden, müdahil olmak isteyen sanık Veli Küçük, Türk Ortodoks
Kilisesinde gizli örgütsel toplantılar tertip eden Kilise Basın sözcüsü Sevgi Erenerol, Kuvayı M
illiye Derneği G enel B aşkanı e mekli K urmay A lbay P aşa ( K) M . F ikri Karadağ ile diğer
örgüt mensupları Muammer Karabulut, Vedat Yenerer, Ergün Poyraz, Halil Behiç Gürcihan ve
Emin Gürses ile örgütsel irtibat içinde olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda düzenlenen
birçok provakatif eylemlere birlikte katılarak fikir ve eylem birliği içinde bulundukları, yapmış
olduğu telefon görüşmelerinde örgütsel gizliliğe riayet ettiği, başkanı olduğu Büyük Hukukçular
Birliği Derneğini Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetip hukuk alanında
yapılması gereken faaliyetleri bizzat yürüttüğü, bu konuda Hukukçular Birliği Derneğinin
kurulması, Ermeni Soykırımı ile ilgili Konferansın iptalinin temini için dava açılması, TCK’nun
301. maddesine aykırılık ve Atatürk’e hakaret gibi takibi şikayete bağlı olmayan, kamu adına
Cumhuriyet Savcılarınca re’sen soruşturulması gereken davaların açılması ve bu davaların takibi,
tazminat davalarının açılması v.s. gibi davaları örgüt adına takip edip yürüttüğü, örgüt adına
takip ettiği davaların duruşmalarının olduğu zamanlarda Adliyelerin önünde gergin ortamların
oluşturulmasına sebebiyet verdiği, diğer sanıklarla organize bir şekilde Adliyelerin önünde
toplanılarak aleyhlerinde dava açtıkları kişilere karşı uygunsuz davranışlarda bulunduğu,
özellikle bir cinayete kurban giden Hrant Dink ve kendisine suikast planlanan Orhan Pamuk’la
ilgili davaların duruşmalarını örgüt adına takip ederek, duruşma sırası ve sonrasında ülkemizde
insanları etnik ayrımcılığa sevkedecek, Ermeni-Türk düşmanlığını körükleyecek, yurtiçi ve
yurtdışında ülkemizin imajını zedeleyecek durumların oluşmasına neden olduğu, bu tür davaları
ve değişik tarihlerde farklı anma, kutlama veya basın açıklamalarını bahane ederek, örgütün
amacı doğrultusunda ülkede kaos ortamı oluşturarak örgütün amaçlarına aykırı olarak gördüğü
yönetimi ortadan kaldırmaya yönelik darbeye zemin hazırlama yönünde kışkırtma girişimlerinde
bulunduğu, legal görünüşlü eylemlerdeki söylemleri, gerek Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
363/658
doğrultusunda yayın yapan sanık Bekir Öztürk’ün sahibi olduğu kuvvaimilliye.net, sanık Ergün
Poyraz’ın sahibi olduğu tepkimiz.net isimli internet sitelerindeki kamuoyuna yayılan yazıları,
gerek irtibatlı olduğu bazı kişilerle yaptığı telefon konuşmaları, televizyon programlarındaki
söylemleri ile halkı hükümete karşı kışkırttığı, avukatlığını yaptığı Muzaffer Tekin ve onunla
birlikte aynı soruşturmada sanık konumunda olan Oktay Yıldırım hakkında aleyhlerinde ifade
veren Ali Yiğit üzerinde cezaevinde baskı yapılarak farklı bir ifade ezberletilmek istenmesi ve
tahliye olduktan sonra da ezberletilmek istenen ifadeye paralel şekilde yeni bir ifade vermesi ve
ilk ifadesinin geçerli olmadığını söylemesi için çalışmalar yaptığı bilgisayar incelemesi ve
telefon görüşmelerinden anlaşılmıştır.
Suça konu Ergenekon terör örgütünün ve örgütün amaç ve talimatları doğrultusunda
hareket eden dosyamız sanığının eylem ve faaliyetlerine bakıldığında; irtica tehdidi gerekçe
gösterilerek legal görünümlü, çok sayıda sivil toplum örgütünün kurulması ve faaliyetlerinde rol
alması, örgütün amacı doğrultusunda ülkede kaos ortamı oluşturarak örgütün amaçlarına aykırı
olarak gördüğü yönetimi ortadan kaldırmaya yönelik darbeye zemin hazırlama yönünde
kışkırtma girişimlerinde bulunduğu, legal görünüşlü eylemlerin organizasyonu ve faaliyetlerin
yönlendirilmesi eylemlerine karıştığı, sanığa yüklenen bu eylem ve faaliyetlerin tamamının
darbeye zemin hazırlanmak için yapıldığı, yani amaç suçun gerçekleşmesi için gerekli olan araç
suçlar ve amaç suçun işlenmesi için gerekli olan kanunun aradığı elverişli araçlardır.
Her ne kadar diğer sanıklarda olduğu gibi, sanık Kemal Kerinçsiz de sivil toplum örgütü
ve dernek kurmanın, gösteri ve miting düzenlemenin ve buna benzer faaliyetlerin suç olmadığını,
cebir ve şiddet içermediğini savunmuş ise de, cebir ve şiddetin hazırlık hareketlerinde olması
gerekmemekte, amaç suç olan darbenin cebir ve şiddet içermesi yeterli görülmektedir. Dosyamız
sanıklarınca kurulup işletilen internet sitelerinden Cumhuriyet mitingleri lehine yayınlar
yapılması, legal görünümlü Cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesi, hükümet aleyhine
gerçekleştirilen faaliyetler nedeniyle, tüm eylemlerin darbeye zemin hazırlamak için, sanıklar
tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Sanık Kemal Kerinçsiz’in Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, legal
görünümlü organizyonları tertip ettiği, ırk eksenli çatışma ortamının oluşması için faaliyetlerde
bulunduğu, hükümeti baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak suretiyle, cebir ve şiddetle hükümetin
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu işlediği
anlaşıldığından, sanık Kemal Kerinçsiz’in eylemine uyan TCK'nın 312/1. maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 313/1 ve TCK 314/2 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanıkta ele geçen belgelerin içeriği ve belirtilen ilgili kurumlara ait yazı da göz önüne
alındığında, sanık Kemal Kerinçsiz’in üzerine atılı TCK 334. maddesinde belirtilen yasaklanan
bilgileri temin etme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanığın adresinde yapılan aramada ele geçen belgede, A4 kağıda kendi el yazısı ile
yazılmış halde “K.çekmece Bed… Ö…., Fen işlerinde şef Muşlu Bölücü akrabaları ile örgütlü
çalışıyor” şeklinde bilgilerin olduğu, fişleme mahiyetindeki bu belgede kişilerin kişisel
bilgilerinin hukuka aykırı olarak kaydedildiği anlaşıldığından sanığın üzerine atılı kişisel verileri
kaydetme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. Aksi kanıtlanamayan savunmasına göre belgede
yer alan bilgilerin telefonla arayan bir şahıs tarafından kendisine verilmesi nedeniyle eylemin
TCK 136. maddedeki suçu oluşturduğunun anlaşılması karşısında sanığın TCK 136. maddesi
gereğince cezalandırılması yönünde karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık yönünden CMK’nın 135/3. maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan
364/658
çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması,bu kayıtların derhal imha
edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç
üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
2- Sanık Kemal Kerinçsiz'e ilişkin aramalarda; elde edilen dijital medya ve basılı
doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair olduğu iddiaları
karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin incelenmeksizin
mühürlenerek hakim önüne götürüldüğü, doküman delilleri hakim tarafından incelenmiş ise
de dijital delillerin, hakim tarafından bilirkişi olarak atanan kolluk personelince incelenmesi
ve hakim tarafından verilen kararın bu incelemeye dayandırılması suretiyleCMK’nın 130,
134 ve 217. maddeleri ileAvukatlık Kanunu’nun 58. maddesine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- 24.01.2012 tarihli oturumda sanık Kemal Kerinçsiz'in maddi tespit yaparak
tanığa soru sorma isteminin ve benzer şekilde bazı sanık veya müdafilerinin aynı şekilde
soru sorma taleplerinin kabul edilmeyerektanığı sorgulama hakkının ve dolasıyla savunma
hakkının kısıtlanması,
5- Müdafilik görevinin gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla tanık dinletmek
isteyen bazı sanık müdafilerinin ve sanık müdafisi olarak görev yapmakta iken cezaevinde
bulunan müvekkillerinin görevleri gereği ziyaret eden Kemal Kerinçsiz gibi bir kısım
sanıkların bu eylemlerinin kanunen verilen görevin yerine getirilmesi nedeniyle hukuka
uygunluk arz etmesine rağmen örgütsel ve suça ilişkin faaliyet olarak değerlendirilerek
gerekçeye dayanak yapılması,
6- Sanık Kemal Kerinçsiz hakkında TCK'nın 327/1. maddesi uyarınca
cezalandırılması için kamu davası açılmış ve esas hakkında mütalaada da aynı maddenin
uygulanması talep edilmiş ise de sanığa ek savunma hakkı verilmeden TCK'nın 334/1.
maddesinden hüküm kurulması,

1- Soruşturma aşamasında Muzaffer Tekin'in avukatlığını yapan sanık Kemal


Kerinçsiz'in aramalarında elde edilen ve TCK'nın 334. maddesi uyarınca sanık hakkında
verilen mahkumiyet kararına delil olarak kabul edilen belgelerle ilgili olarak; sanık Kemal
Kerinçsiz'in, diğer sanıklardan Aydın Yüksek'in bürosuna hukukiyardım için geldiğinde
yanında getirdiği CD içerisinde bu belgelerin olduğu, müvekkili olan Muzafffer Tekin için
de delil kabul edilen bu belgelerin çıktısını savunma amacıyla aldığı, belgelerin avukatlık
faaliyet ve savunma hakkı kapsamında kendisinde bulunduğuna yönelik savunması
karşısında, sanık Aydın Yüksek'in bu savunmayı doğrular nitelikteki beyanları da
gözetilerek sanığın savunmasının doğruluğu araştırılmaksızın eksik araştırma ile
mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık KEMAL KERİNÇSİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, avukat olan sanığın ofisi ve ikametinde
yapılan yapılan arama elkoyma işlemlerinin CMK 130/2, 122, 134 maddeleri gereğince hukuka
aykırı olduğu, sanık hakkındaki tapelerin de CMK 135 gereği hukuka aykırı olduğu, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
365/658
114- KEMAL ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Kemal ŞAHİN’in Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, örgüt yöneticilerinden İsmail YILDIZ’a özgeçmiş raporu hazırlayıp verdiği, örgüt adına
istihbari bilgileri toplayıp, üst amiri Bülent kod İsmail YILDIZ’a ilettiği, örgüt faaliyetleri
kapsamında ve örgütün talimatları doğrultusunda kişisel verileri kanuna aykırı olarak kaydettiği,
Canik marka 9 mm çaplı yarı otomatik tabancayı ve 14 adat dolu fişeği ruhsatsız olarak
bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Kemal Şahin’in, sanık İsmail Yıldız’ın işyerinde yapılan aramada, sanık Kemal
Şahin’e ait el yazısı özgeçmiş raporu ve MİT Ergenekon kuruluşu başlıklı bir şema bulunduğu,
sanık Kemal Şahin’in bu özgeçmiş yazısında Ergenekon Terör Örgütüne katılmasından ve
faaliyetlerinden bahsettiği, Ergenekon Terör Örgütü adına topladığı istihbari bilgileri örgütsel
irtibat çerçevesinde sanıklar İsmai Yıldız ve Ahmet Cinali’ye verdiği, elde ettiği bir istihbari
bilgiye dair el yazısı notun sanıklardan Veli Küçük ve Ahmet Cinali’nin evinde yapılan aramada
ele geçtiği, sanığın tevilli ikrarı, el yazısı belgelere ilişkin ekspertiz raporu ve tüm dosya
kapsamına göre örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olmak suçundan TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılması yönünde karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar sanığın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan cezalandırılması talep
edilmiş ise de, sanıkta ele geçen silahın ruhsatlı olduğu, bu nedenle atılı suçun unsurları itibariyle
oluşmadığı anlaşıldığından bu suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.
Sanığın kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettiği iddiası ile TCK 135. maddesi
uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de, tüm dosya kapsamına göre atılı suçun unsurları
itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından, bu suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Kemal Şahin’in, sanık İsmail Yıldız’a gönderdiği özgeçmiş raporunun
örgüt belgelerine esas alınmasına rağmen, özgeçmişin doğruluğuna ilişkin bir araştırma
yapılmadan hüküm kurulması,
3- Tuncay Güney'in gözaltında verdiği ifadeye göre oluşturulan Ergenekon örgüt
şemasının, örgüt dokümanları olarak kabul edilen dokümanlardan ve mahkemenin örgüte
ilişkinkabulünden farklı olup, Tuncay Güney'inbelirttiği bir çok isim hakkında dava
açılmamış bulunduğu, sanık Kemal Şahin'den ele geçen şemanıngenel hatları ve içeriği
itibariyle Ergenekonörgütü şeması olarak kabulünün mümkün bulunamayacağı nazara
alınmaması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
366/658
D. Kanaat
Sanık KEMAL ŞAHİN hakkında TCK 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Kemal ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

115- KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun Ergenekon Terör Örgütünün gizli
yapılanmasındaki Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı bünyesinde İlhan Selçuk ve
sanık Doğu Perinçek ile birlikte faaliyet yürüttüğü, belirli aralıklarla Taksim’de toplantılar
düzenlediği, bunun yanı sıra örgüt tarafından düzenlenen değişik toplantılara katıldığı, Sanık
Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun aynı zamanda örgütün Üniversite yapılanmasında da görevli
olduğu, birçok Üniversitenin üst düzey yöneticileri ile örgüt amacına uygun ortamın
oluşturulması için yapılacak toplumsal eylemler konusunda telefon görüşmeleri bulunduğu, 2003
yılında Ankara’da yapılan, İstanbul Üniversitesinde okuyan bir kısım öğrencilerce “Ordu
Göreve” yazılı pankartların taşındığı mitinge öncülük ettiği,
Üniversitesinde görevli asistan ve öğrenciler ile birlikte bu mitinge katılarak ön saflarda
yer aldığı, görevden ayrıldıktan sonra da bu yapılmadaki faaliyetlerini sürdürdüğü,
Üniversitelerarası Kurul seçimlerinde etkili olduğu, kendi görüşündekileri insanları bu kurula
seçtirmeye çalıştığı, bazı Rektörleri yönlendirip Meclise ve Siyasi Partilere baskı yaptırtma
faaliyetlerinde bulunduğu, Fatih Hilmioğlu’nu bu konularda yönlendirdiği, Ergenekon Terör
Örgütünün Üniversite yapılanmasında yer alan, bu konuda fişleme faaliyetleri bulunan, Askeri
istihbarat görevlisi olduğu anlaşılan bazı subaylarla bu konularda yazışmalar yaptığı, örgüt
kararlarını irtibatlı olduğu emekli olmuş bazı üst düzey askerlere ilettiği tespit edilen sanık Habib
Ümit Sayın’ın, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun talimatları ile hareket ettiği, her iki sanıkta
da aynı tür örgütlenme ve hücre yapılanmasına dair belgeler ele geçtiği, Görevde olduğu
dönemde örgütten aldığı güçle Mahkeme kararlarını hiçe sayıp uygulamayan sanık Kemal Yalçın
Alemdaroğlu’nun tespit edilen telefon görüşmelerine göre, örgütsel dayanışma ile hakkındaki
davalarda yargıyı etkilemeye çalıştığı, kendisini aklamak için yargı mensuplarını siyasi görüşleri
ile sınıflandırarak ayrımcılık yaptığı, aleyhinde karar veren yargı mensupları hakkında örgütün
istihbarat yapılanması bilgi toplamaya çalıştığı,
Ergenekon Terör Örgütü üyelerinden sanık Vedat Yenerer’in sahibi bulunduğu
internetajans.com adlı internet sitesinin 28.12.2004 tarihinde düzenlediği “Yılın Kuvvacısı
Ödülü” törenine katıldığı, burada kendisine “Yılın Kuvvacısı” ödülü verildiği, Sanık Kemal
Yalçın Alemdaroğlu’nun sanıklar Doğu Perinçek ve Ferid İlsever ile birlikte Talat Paşa Komitesi
adlı oluşumda faaliyette bulunduğu,
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun, Ergenekon Terör Örgütünün temel örgüt belgesi
olan “Ergenekon” belgesinde Ergenekon Başkanlığı bünyesinde sivil şahıslarca yönetileceği
belirtilen Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) içinde yönetici konumunda
görevli bir örgüt mensubu olduğu, kendi konumu ve kariyeri ile ulaşıp etkileyebileceği kesimleri
askeri darbe yaptırmaya teşvik ettiği, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı halkı ve Türk
Silahlı Kuvvetlerini isyana tahrik ettiği, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüste bulunduğu,
iddiasıyla, TCK 314/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
367/658
açılmıştır.
Sanığın, örgüt yöneticisi olması sebebiyle, TCK 314/3 220/5 maddeleri delaletiyle TCK
82/1, a, g, - TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, -TCK 135/2, 1, TCK 43/1, 2 (18 Kez) - TCK 151/1 (3
Kez) - TCK 170/1.c, (3 Kez) - TCK 174/1-2 (2 Kez) - TCK 216/1 (2 Kez) - TCK 284/1 (3 Kez) -
TCK 288/1 (2 Kez) - TCK 315/1 (3 Kez) - TCK 319/1 (4 Kez) - TCK 326/1 (6 Kez) - TCK
327/1 (8 Kez), TCK 334/1 (8 Kez) - TCK 336/1 - 2863 S.K. 26 ve 30.Maddeleri delaleti ile 2863
S.K.73 (2 Kez), 2813 S.K. 13.Maddesi delaleti ile 2863 S.K.32/a, 32/a, Son, maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Üniversite
yapılanmasından sorumlu yöneticisi olduğu, çok sayıda örgüt yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı
olduğu, Örgütün 2003-2004 yıllarında CÇG kapsamında yapmayı planladığı darbe çalışmalarına
iştirak ettiği, bu kapsamda CÇG’nin başında bulunan Şener Eruygur ve yukarıda adı geçen
rektörler ile 19 Eylül 2003 tarihinde yapılan toplantıya katıldığı, bu gizli toplantıda 25 Ekim
2003 tarihinde “Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” adı altında bir miting düzenlenmesinin
kararlaştırıldığı, 25 Ekim 2003 tarihinde yapılan bu yürüyüşe Ergenekon Terör Örgütü
mensuplarından Başkent Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı sanık
Kemal Gürüz, İnönü Üniversitesi Rektörü sanık Fatih Hilmioğlu, Uludağ Üniversitesi Rektörü
sanık Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza Ferit Bernay ile
birlikte mitinge katıldığı ve hatta bir kısım rektörlerin Rektörlük görevinin sağladığı imkânları
kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik personel ile birlikte Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne
katıldıkları, sanık Fatih Hilmioğlu’nun ise İnönü Üniversitesinden otobüsler kaldırarak öğrenci
ve akademik personeli CÇG faaliyeti kapsamında yapılan bu mitinge taşıdığı, bu yürüyüşte
İstanbul Üniversitesinin bir kısım öğrencileri tarafından “Ordu Göreve” pankartları açıldığı,
“Planlı bir CÇG faaliyeti” olan ve CÇG ile sivil toplum örgütleri arasında
koordinasyonu sağlama ve bunları tek merkezde toplayarak kitlesel eylemlerde etkin bir güç
olarak kullanma amacı ile A.Ü. DTCF’de yapılan Ulusal Birlik Kongresi katıldığı ve burada bir
de konuşma yaparak Kuvayi Milliye Hareketinin başlatılmasını istediği, Yine “Planlı bir CÇG
faaliyeti” olan ve darbenin en önemli kilometre taşlarından bir olarak kabul edilen ve hatta sanık
Mustafa Balbay’ın tabiri ile “Amasya tamimi gibi” olarak nitelendirilen ve ATO tesislerinde 3
Mart 2004 tarihinde düzenlenen “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80. Yılı ve
günümüz Türkiye’si” konulu panele Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun da katıldığı, bu
toplantı sanık Şener Eruygur’un tabiri ile darbenin gerçekleştirilmesinin ilk adımını oluşturduğu,
darbenin bizzat yapılması aşamasının başladığı, Sanık, Örgütsel faaliyetlerini CÇG dağıldıktan
sonra da gözaltına alınıncaya kadar sürdürdüğü, bu kapsamda, örgütün üniversite yapılanmasında
faaliyet gösterdiği, örgüt tarafından düzenlenen miting, toplantı vb eylemlere katıldığı,
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek ile iltisaklı oluşumlarda yer
aldığı, bu kapsamda sanık Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisindeki aramalarda
ele geçen, Ulusal Birlik Hareketinin yürütme organı olan Ulusal Birlik Konseyi, Milli Güç
Birliğine Çağrılacak kişiler, Öncüleri Partileştirme Hareketi belgelerinde adının yazılı olduğu
sabit görülmüştür. Kısaca, gerek CÇG kapsamında yapılan darbe çalışmalarında gerekse daha
sonraki örgütsel
faaliyetlerde yer aldığı anlaşılmıştır.
Sanığın eylemlerinin yoğunlaştığı dönemin 2003-2004 yılları arasında olması ve CÇG
kapsamındaki yukarıda sayılan eylemlerin TCK 147 anlamında “elverişli eylem” olarak kabule
edilmesi nedeni ile lehe yasa değerlendirilmesi yapılmıştır.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olduğu zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu nedenle sanığın yukarıda sayılan elverişli eylemin yapıldığı tarih
368/658
1 Haziran 2005 yılından öncedir. Yukarıda anlatılan devre raporlarından sayıldığı üzere, 2003-
2004 yılları arasında uygulamaya konulan Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları
çerçevesinde pek çok eylemin hayata geçirildiği, yani suçun icrasına başlandığı, ancak gerek iç,
gerekse dış koşullar nedeni ile sonuçlandırılamadığı anlaşılmıştır. Bir başka deyişle suçun
icrasına başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. İcra
hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suçun eksik teşebbüs aşamasında kaldığı kabul
edilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 313/1 ve TCK 314/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm
eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası ile cezalandırılması talep edilmiş ise de,
sadece kendi birimindeki emir ve talimat verebilme yetkisine haiz olduğu üyelerin örgüt faaliyeti
kapsamında işlemiş oldukları suçlardan sorumlu tutulabileceğinden sanık Habip Ümit Sayın’ın
bu kapsamdaki suçlarından da sorumlu tutularak cezalandırılmıştır. Sanık Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU'nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu anlaşıldığından,
Sanık Habip Ümit SAYIN'ın eyleminden de sorumlu olmasından dolayı, TCK 314/1 ve 220/5
maddeleri yollaması ile TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinde bir
talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından
işlendiği tespit edilememiştir. Bu nedenle bu suçlamadan CMK 223/2-e maddesi gereğince
beraatine karar verilmiştir.
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi
olması nedeni ile TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollaması ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm eylemlerinden sorumlu tutulması
gerektiği iddiası ile cezalandırılması talep edilmiş ise de, yukarıdaki aynı gerekçe ile sanığın
hiyerarşik olarak kendi altı haricindeki diğer örgüt üyelerinin işlediği suçlara ilişkin talimatlar
verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği
sabit olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın kuruluşları gibi
tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar kasası, CD ve DVD
gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin
sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu
hakkındasilahlı terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri
delaletiyle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan
zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
369/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında TCK 312/1 maddesi
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri
delaletiyle örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara
ilişkin açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak
Bulundurulması), TCK 170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
Tehlikeye Sokulması - 3 kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

1- Sanık Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU hakkında Danıştay ve Cumhuriyet


Gazetesine saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti
alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı
eylemlerde sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör
örgütünün varlığının da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen
örgütün yöneticiliği suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek
olan sanık yönünden örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri
delaletiyle örgüt üyelerinin işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı
dikkate alınarak sanığın bu suçlardan beraatine,
2- Sanık Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama
elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU hakkında Habip Ümit SAYIN'ın
işlediği TCK 136/1 maddesinde yazılı suça ilişkin atılı suçun kendi faaliyeti alanındaki kişi
tarafından işlendiğinde ilişkin maddi delil elde edilemediği, Habip Ümit SAYIN'ın da atılı
suçtan beraatinin talep edildiği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

116- KEMALETTİN BALCI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Kemalettin Balcı’nın Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde ara yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak
gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı
doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda oluşturulan S-1
isimli yapılanmanın içine, sanık Servet Kaynak’ın çabaları sonucu dahil olduğu, sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütü bünyesinde meydana getirilen bu oluşuma katılmak için doğum
tarihi, yeri, kan grubu, T.C kimlik numarası gibi şahsi bilgilerini sanık Servet KAYNAK’a
mesajla ilettiği, bu bilgilerin tamamının sanık İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında y
er a ldığı, s anığın b u ş ekilde S -1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya
koyduğu, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde sanık İbrahim ŞAHİN’e bağlı olarak
illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı, S-1 yapılanması içerisinde ismi
370/658
geçenlerin bir kısmının sanık İbrahim ŞAHİN’den ele geçirilen tedhiş planlarında da yer aldığı,
sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan, örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip
içerisinde yer aldığı, iletişim tespit tutanaklarından, 06.11.2008 tarihli 10551 nolu tapede, sanık
İbrahim Şahin’in sanık Servet Kaynak’a gönderdiği mesajda, “Sırtını dayayabileceğin çok
güvendiğin 4 adam tespit et ” yazdığı, 21.11.2008 tarihli 10626 nolu tapede, sanık Kemalettin
Balcı ile yaptığı telefon görüşmesinde, sanık Servet Kaynak’ın “…Kemo rahatsız ettim de emir
geldi, Adını soyadını, Doğum tarihini doğum yeri doğum tarih ve kan grubunu hemen mesaj at
bana” “Telefonun da açık olsun başka bir şey isterlerse onları da alo diyeceğim sana” dediği,
21.11.2008 tarihli 10627 nolu tapede, sanık Kemalettin Balcı’nın sanık Servet Kaynak’a
gönderdiği mesajda, “Kemalettin Balcı.10.08.1975 Kars(Merkez).ARh+” yazdığı, 21.11.2008
tarihli 10628 nolu tapede, sanık Servet Kaynak’ın sanık İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda,
“Kemalettin Balcı.10.08.1975 Kars(Merkez).ARh+” yazdığı, 21.11.2008 tarihli 10618-10556-
10557-10558-10559-10560 nolu tapelerde, Servet Kaynak’ın sanık İbrahim Şahin’e gönderdiği
mesajda; “Fahri süslü B rh + Elazığ 01.05.1969”, “Bülent
güngördü.05.08.1977.nizip.g.antep.0Rh pozıtıf”, “Servet Kaynak B rh pozitif
erzurum.01.01.1973”, “Mehmet Dalagan B(+) Ankara- 17/02/1975 sicil:222130”, “Zerrar Atık
24 05 1977 Erzurum A rh +”, “Kemalettin Balcı.10.08.1975 Kars(Merkez).ARh+” yazdığı,
sanığın isminin ve diğer isimlerin, sanık İbrahim Şahin’in Ankara’daki evinde ele geçtiği, bu
şekilde sanık Kemalettin Balcı’nın, Sanık İbrahim Şahin tarafından kurulan S-1 isimli illegal
yapılanma içerisine kendi istek ve iradesiyle girdiği, Ergenekon Silahlı terör örgütü içerisinde,
sanıklar İbrahim Şahin ve Servet Kaynak’a bağlı ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olarak
faaliyet yürüttüğü, sanık Kemalettin Balcı’nın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu anlaşıldığından, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Kemalettin
Balcı'nın eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem
bulunmaması halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede
yargılanma hakkı" dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı
verilmesinde zorunluluk görülmüştür.
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için,
haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle
CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık Kemalettin BALCI'nın eylemlerinin
suç teşkil etmediği,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

117- LEVENT ERSÖZ

A. Atılı Eylem
371/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Levent Ersöz’ün; Bursa’da istihbarat elemanı olarak kullandığı
Sanık Yüksel Dilsiz’e yaptırdığı illegal işler sebebiyle Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına
atandığı, Mehmet Şener Eruygur’la önceden tanıştıkları ve Ankara’da Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün talimatları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik olarak faaliyete geçen
Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altındaki oluşumu kurdukları, bu oluşumda alınan kararların
uygulanması için emrinde görevli Hasan Atilla Uğur, Mustafa Koç, Cihandar Hasanhanoğlu ve
diğer görevlilerle birlikte koordineli olarak çalıştıkları, sanığın Jandarma Genel Komutanı
Mehmet Şener Eruygur çağırıyor diye birçok medya yöneticisi ve gazeteciyi komutanlığa çağırıp
Hasan Atilla Uğur’la birlikte görüşme yaptıkları bütün görüşmeleri gizli kameraya kaydedip
daha sonra gizli evrak gibi dökümlerini yapıp Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarında
anlattıkları, yapılan çekimlerin illegal olması sebebiyle resmi kayıtlara aktarılmayıp, Cumhuriyet
Çalışma Grubu özel istihbarat adı altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün arşivine
aktardıkları, sanığın emekliliği döneminde de örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, ayrıca
Kent otelde yapılan toplantılara sürekli iştirak ettiği, Mustafa Ali Balbay ile bir kere görüştüğünü
beyan etmiş ise de; kendi bilgisayar notlarında hemen hemen haftada darbe çalışmalarına yönelik
toplantılar yaptıkları toplantılarda haftalık gelişmeleri ve yapılması gereken işleri Mustafa Ali
Balbay’a aktardıkları, buna rağmen aralarındaki örgütsel ilişkiyi gizlemek amacıyla
görüşmelerini ifadeden kaçındığı, Mustafa Ali Balbay’ın da aracılık yapmak suretiyle
sanıklardan aldığı bilgileri İlhan Selçuk ve örgütün diğer üst düzey sorumlularına ilettiği, yapılan
faaliyetlerin Cumhuriyet Çalışma Grubu gizli toplantılarında kararlaştırılıp uygulamaya
geçirildiği, nitekim emeklilikte de devam eden bu irtibatın İlhan Selçuk’un yakalanmasından
sonra sanığın kızı tarafından örgütün yöneticilerinden olan Sanık Mehmet Şener Eruygur’a
telefonda ‘babamı rahat bırakın kalpten gidecek’ şeklindeki ifadesinden de açıkça anlaşıldığı,
sanığın 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan eş zamanlı operasyondan bir şekilde haberdar olup bir
gün önce yurt dışına kaçtığı, uzun süre yurt dışında kalmasına rağmen ameliyat olmak için
Türkiye’ye İvan adına tanzim edilmiş sahte bir pasaportla Zonguldak’tan deniz yoluyla giriş
yaptığı, özel bir hastaneye ameliyat olmaya gittiğinde damadı ile birlikte Mehmet Orhan G.
adına tanzim edilmiş sahte kimlikle yakalandığı, sanığın üst aramalarında şifreli çaldırma ve
görüşme notları ile çok sayıda sim kartın çıktığı, Sanığın istihbaratçı olması nedeniyle kendini
teknik takipten kurtarabilmek amacıyla şifreli görüşmeler yaptığı, iddiasıyla, TCK 314/1, TCK
311/1, TCK 312/1, TCK 313/1, TCK 135/2, 43,137/1-a, TCK 204/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde darbe
çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde dönemin Genelkurmay
Başkanından gizli olarak "Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) adlı illegal yapılanma oluşturmuş
ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirmiştir. Bu yapılanma içerisinde; sanıklar Levent Ersöz,
Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç ile bir kısım personel yer almış ve
organize şekilde ve emir-komuta içerisinde sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları
doğrultusunda 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını
hazırlamışlardır.
“Ayışığı” kod isimli darbe planında, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye
ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevini
sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlanmıştır. Yani darbenin ilk aşamasında yapılacak
eylemler planlanmıştır.
“Yakamoz” kod isimli darbe planında darbenin ikinci aşaması düşünülerek TSK’nın,
372/658
sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde
yapılacağı ayrıntılı şekilde planlanmıştır.
“Eldiven” kod isimli darbe planı ise “Ayışığı” ve “Yakamoz” kod isimli diğer darbe
planları ile birlikte incelendiğinde; planlanan darbenin son aşamasını yani darbe
gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu darbe planı
çerçevesinde, “Dahili Mutabakatın Sağlanması, CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma,
Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde çeşitli planlamaların yapıldığı görülmüştür.
Bu darbe planlarından darbenin yapılacağı ana kadar yapılması gereken işlerin ele
alındığı Ayışığı darbe planının detaylarında darbeye hazırlık için çok sayıda faaliyetin
planlandığı, planlanan bu darbe hazırlık çalışmalarının pek çoğunun hayata geçirildiği ve devre
raporları şeklinde takibinin yapıldığı, aksayan yönlerin tespit edildiği, başarılı sonuç alınan
faaliyetlerin değerlendirildiği, bu doğrultuda yapılması gereken yeni bir şeyler varsa teklif
edildiği, olumsuz bir şeyle karşılaşılmışsa gerekli tedbirlerin alınmasının önerildiği görülmüştür.
Sözü edilen darbe planları çerçevesinde; istihbarat sağlama, fişleme, arşivleme ve
medyayı kontrol ve yönlendirme çalışmaları yapıldığı, Üniversite öğretim görevlilerinden, sivil
toplum kurumu yöneticilerine kadar birçok kişiden sağlanan dosyalar ve şahıslara ilişkin özel
bilgilerin rapor haline getirildiği, başbakan, milletvekilleri ve bir takım belediye başkanları ile
üst düzey bürokratların telefon görüşmelerini kayda alındığı, elde edilen kayıtların hükümet
aleyhine kullanıldığı, devletin kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı
doğrultusunda kullanıldığı, siyasiler, gazeteciler ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet
aleyhinde yönlendirici toplantılar yapıldığı ve görüşmeleri gizlice kaydedildiği, Hükümette
bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarının yakın takibe
alındığı, bir kısım milletverillerinin katıldıkları sohbet toplantılardaki görüntülerinin gizlice
kamera ile kaydedildiği,
Darbeye taraftar olmayan ve Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda
hareket etmeyen dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü istifaya zorlamak için
uygulanacak strateji, darbede görev alacak ve darbe sonrası görevlendirilecek kişiler ile darbe
sonrası hapsedilecek insanların tutulacakları yerlerin tespit edildiği, ABD'nin, AB’nin yapılacak
darbeye karşı muhtemel tepkileri nazara alınarak alınacak tedbirler konusunda ayrıntılı planlar
hazırlandığı ve stratejiler geliştirildiği, darbenin bir başka olmazsa olmazı olan gençlik
hareketlerini meydana getirmek ve üniversiteleri darbe zemininin hazırlanmasında kullanmak
için bir kısım rektörlerle görüşüldüğü, birlikte eylem planı yapıldığı, ayrıca darbenin bir başka
olmazsa olmazı olan “Halk Desteği”ni temin için örgütün sivil unsurları ile temasa geçilip
koordineli hareket edildiği dolayısı ile darbenin pek çok icra hareketinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Dolayısıyla, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları doğrultusunda, Sanık
Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç’un Jandarma Genel
Komutanlığında görevde oldukları dönemde illegal olarak oluşturulan Cumhuriyet Çalışma
Grubu faaliyetlerini planlayıp uygulamaya koydukları, başbakan milletvekilleri ve bir takım
belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon
görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin
kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları,
siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici
toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, Hükümette bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının
katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri bir kısmının fotoğraflarını
çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları doğrultusunda, Sanık Levent
Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç’un Jandarma Genel
Komutanlığında görevde oldukları dönemde illegal olarak oluşturulan Cumhuriyet Çalışma
Grubu faaliyetlerini planlayıp uygulamaya koydukları, başbakan milletvekilleri ve bir takım
belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon
373/658
görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin
kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları,
siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici
toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, Hükümette bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının
katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri bir kısmının fotoğraflarını
çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları sabit görülmüştür.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olacağı zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç bu süre zarfında organize şekilde ve emir-
komuta içerisinde sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları doğrultusunda 2003-2004
yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamışlar ve
uygulamaya koymuşlardır. CÇG faaliyeti kapsamında pek çok plan hayata geçirilmiş, yani suçun
icrasına başlanmış, ancak gerek iç gerekse dış koşullar nedeni ile sonuçlandırılamamıştır. Bir
başka deyişle suçun icrasına başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs
aşamasında kalmıştır. İcra hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suç eksik teşebbüs
aşamasında kalmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Nufüs cüzdanı ve sürücü belgesinin tetkikine ilişkin 16.01.2009 tarihli “Ekspertiz
Raporu”na göre; Tetkik konusu olarak gönderilen;
“1” rakamı ile işaretlenen, Mehmet Orhan Gülcü adına düzenlenmiş gözüken E-
11/376216 seri numaralı nüfus cüzdanı,
“2” rakamı ile işaretlenen, Mehmet Orhan Gülcü adına düzenlenmiş gözüken E-
11/376216 seru numaralı nüfus cüzdanının tamamen sahte olarak hazırlanıp düzenlenmiş
oldukları ve aldatma kabiliyetini haiz olduğu belirtilmiştir.
2- Mehmet Orhan Gülcü adına düzenlenmiş gözüken, (e) sınıfı ve G-180508 seri
numaralı sürücü belgesinin tamamen sahte olarak hazırlanıp düzenlenmiş olduğu ve aldatma
kabiliyetini haiz olduğu belirtilmiştir.
3- Muhtelif yerlerinden kırılmış, sağ üst köşesinde bir bölümü mevcut olmayan ve
fotoğrafı kısmen deforme olmuş vaziyetteki, Baran Kayral adına düzenlenmiş (B) sınıfı, S-
874752 seri numaralı sürücü belgesi, hakiki olduğu belirtilmiştir.
Böylece, sanığın sahte resmi belgeleri kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik
suçunu işlediği sabit olduğundan, eylemine uyan TCK 204/1 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanıktan ele geçen belgelerin yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu bilgileri temin ettiği
anlaşıldığından TCK 334/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Suça konu fişleme belgelerinin Ergenekon silahlı terör örgütünün CÇG faaliyeti
kapsamında yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmış; ancak bu fişlemeleri bizzat sanığın yaptığı,
yani sanığın kaydettiği tespit edilememiştir. TCK 135. Maddesinde yazılı suçun unsurlarından
birisi de kişilerin kişisel verilerini veya siyasi, felsefi, dini görüşleri ve ırki kökenlerine ilişkin
bilgileri kişisel veri olarak “kaydetmek”tir. Sanığın kişisel verileri kendisinin bizzat kaydettiği
sabit olmadığından atılı suçun bu unsurunun oluşmadığı anlaşılmakla CMK 223/2-a maddesi
gereğince beraatine karar vermek gerekmiştir.
Keza, aramada ele geçen delillerden suça konu bilgi ve belgelerin sanığın
kullanımındaki yerlerden veya üzerinden çıkmadığı anlaşılmakla kişisel verileri ele geçirdiği,
verdiği ya da yaydığı da sabit görülmemiştir. Bu nedenle TCK 136/1 maddesinde yazılı olan
kişisel verileri ele geçirme suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla bu suçtan da
374/658
CMK 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Levent Ersöz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın;yasaklanan bilgileri temin suçundan mahkumiyetine, verileri hukuka aykırı olarak
verme veya ele geçirme suçundan beraatine karar verilmesi,
4- Sanık Levent Ersöz hakkında TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca karar
verilirken, sahte olduğu kabul edilen belgelere ilişkin yeterli araştırma yapılmaksızın
mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık LEVENT ERSÖZ hakkında TCK 312/1, TCK 135/2-1, 137/1, a, 43/1-2, TCK
136/1, 137/1, 43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde
bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık Levent ERSÖZ'den ele geçirilen Mehmet
Orhan GÜLCÜ adına düzenlenmiş iki adet nüfus cüzdanı ve bir adet sürücü belgesine ilişkin
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen
05/12/2017 tarihli raporda, bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla tümden sahte olarak oluşturulmuş
olduğu belirtilmiştir.
Sanık LEVENT ERSÖZ hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009
tarih ve 2009/511-188 sayılı iddianamesi ile TCK 135/2, 43, 137/1.a maddeleri gerğeince
cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, sanık hakkında TCK 136 maddesi gereğince
beraat kararı verildiği, bu kararın da Cumhuriyet Savcılarınca temyize götürüldüğü, yine sanık
Levent ERSÖZ hakkında TCK 334 gereği açılmış bir kamu davası bulunmadığı, toplanan
deliller, iddianame ve dava kapsamına göre sanık Levent ERSÖZ hakkında TCK 136 ve 334
maddeleri gereğince cezalandırılması talepli kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
1- Sanık Levent ERSÖZ'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, sanık aleyhine TCK 135 maddesi
kapsamındaki belgelerin hukuka aykırı arama sonucu ele geçirildiği ve bu belgelere itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Levent ERSÖZ'den 15/01/2009 tarihinde hukuka uygun arama sonucu
ele geçen 1 adet ehliyet ile nüfus cüzdanının sahte olup iğfal kabiliyetinin bulunduğu, bu
375/658
nedenle sanığın atılı resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

118- LEVENT TEMİZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Levent Temiz’in provokatif amaçlı protesto gösterilerine katıldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan tutuklu Mehmet Zekeriya Öztürk, Veli
Küçük, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz ve M.Fikri Karadağ’a Danıştay saldırısından 3 gün
önce kullandığı 0532 223 53 48 numaralı hattan mesaj gönderdiği, mesajda açıkça, şiddete çağrı
mahiyetinde “silahlı mücadeleden’ bahsettiği, bu mesajın Zekeriya Öztürk’den elde edilen
bilgisayarın hard diskinin incelenmesi sonucu tespit edildiği, sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği, örgütün hukuk departmanında görevli örgüt
üyesi olduğu, ikametinde ruhsatsız 63 adet mermi bulundurduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 6136
sayılı kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Levent Temiz’in, gerek İstanbul Hukuk Fakültesinde okuduğu dönemde gerekse
mezun olduktan sonra Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyet
gösterdiği, örgütün oldukça aktif bir üyesi olduğu, çok sayıda örgüt yöneticisi ve üyesi ile irtibat
içerisinde olduğu, üniversitede okuduğu yıllarda Veli Küçük’ten aldığı talimatlar ile ve örgüt
mensupları Kemal Alemdaroğlu ve Mehmet Bora Perinçek ile danışıklı ve koordineli şekilde
İstanbul üniversitesindeki bir kısım öğrenci olaylarını organize ettiği, örgüt amaçları
doğrultusunda kaos ve kargaşa ortamı oluşturmaya çalıştığı, mezun olduktan sonra da örgüt
üyesi Kemal Kerinçsiz ile birlikte örgütün avukatları içerisindeki yapılanması olan Büyük
Hukukçular Birliği Derneği isimli dernek çatısı altında örgütsel faaliyetlerini devam ettirdiği, bu
derneğin ve Büyük Güç Birliği Derneği’nin kurucu üyesi olduğu, yine örgüt tarafından
kurdurulan/örgütün kontrol veya yönlendirmesi altında bulunan çok sayıda dernekten müteşekkil
Milli Güç Birliği Platformu isimli platform içerisinde yer aldığı ve yine örgütün bir başka
platformu olan Türkiyem topluluğu içerisinde teşkilatlanma ve sivil toplum kuruluşlarıyla
ilişkiler alanında faaliyet gösterdiği, yine üyesi olduğu dernek vasıtası ile örgütün bir başka
platformu olan Ulusal Birlik Hareketi Platformu içerisinde yer aldığı, gerek öğrencilik
döneminde şahsen ve gerekse daha sonra Büyük Hukukçular Birliği Derneğindeki üye sıfatı ile
çok sayıda gösteri, miting, basın açıklaması yada protesto şeklindeki ülkede kaos ve kargaşa
çıkarmaya ve özellikle ülkedeki azınlıklara baskı oluşturmak suretiyle hükümeti uluslararası
kamuoyunda zor durumda bırakmaya yönelik örgüt amaçlarına hizmet eden eylem ve faaliyetler
içerisinde bulunduğu anlaşıldığından sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmadığı
yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri
değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde
faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu
kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Levent Temiz’in evinde 63 adet 9 mm çaplı mermi ele geçirilmiştir. Kriminal
Polis Laboratuarının 20.09.2008 tarihli “Ekspertiz Raporu”na göre fişeklerin 6136 Sayılı Kanun
kapsamında yasak niteliğe haiz oldukları rapor edilmiştir.
Sanık savunmasında; Suça konu 63 adet 9 mm çaplı merminin kendisine ait olduğunu
kabul etmiş, ancak “Bu mermiler benim üzerime kayıtlı ruhsatı bulunan ve halen Fatih
Cumhuriyet Başsavcılığı Adli emanetinin 1998/1656 sırasında kayıtlı olarak tutulan ve Fatih 2.
Sulh Ceza Mahkemesinin 02.04.2007 tarih, 2001/1064 esas, 2001/1222 müteferrik sayılı kararı
ile iadesine karar verilmiş olan silaha aittir. Ben henüz gidip silahımı alamadım. Bu konu ile
376/658
ilgili mahkeme karar suretinin fotokopisini ibraz ediyorum” demiştir. Fatih 2. Sulh Ceza
Mahkemesinin 02.04.2007 tarih, 2001/1064 esas, 2001/1222 müteferrik sayılı kararı 4667
incelendiğinde; ruhsatlı silahın iadesine, ancak ruhsat tarihinin 26.5.2003 tarihinde sona erdiği
belirtilerek “Ruhsatın silahın ve eklentilerinin Fatih Emniyet Müdürlüğü Ruhsat Şubesine
gönderilerek gerekli iade ve yenileme işlemlerini bu kurumca yapılmasına..” şeklinde karar
verildiği anlaşılmıştır.
Fatih Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 10.02.2009 tarihli yazısında Levent
Temiz’in silahına ait ruhsatın yenilenmesi için tebligat yapıldığı, ancak 6 ay içerisinde
yeniletmediğinden Valilik makamının 11.11.2004 tarihli oluru ile ruhsatın iptal edildiğinin
bildirildiği görülmüştür. Dolayısıyla suç tarihinde sanığın silahının ruhsatının olmadığı
anlaşılmıştır. Sanık Leven Temiz’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler
Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak mutad sayıda mermiyi ruhsatsız olarak evde
bulundurduğu sabit olduğundan, 6136 Sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
1- Sanık Levent TEMİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Levent TEMİZ'den usulüne uygun arama sonucunda 18/09/2008
tarihinde ele geçirilen ve ruhsat süresi uzunca süre önce sona erdiği anlaşılan silaha ait
bulundurulması bizatihi suç teşkil eden mutad sayıda mermiye ilişkin olmak üzere sanığın
eylemine uyan 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

119- MAHİR AKKAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mahir Akkar’ın Ahmet Tuncay Özkan’a örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılmak üzere bilgi ve doküman temini için faaliyet gösterdiği, temin ettiği
dokümanları Mesut Özcan vasıtası ile Ahmet Tuncay Özkan’a ulaştırdığı, sanığa yönelik yapılan
teknik takip çalışmalarında kendisinin de telefonlarının dinlendiği yönünde endişeler taşıdığı ve
dinlemelere karşı tedbirler geliştirdiği ve çevresini bu konuda uyardığı, irtibatlı olduğu Ahmet
Tuncay Özkan’ın adını telefonda kullanmama konusunda özen gösterdiği, iletişim tespit tutanağı
içeriklerine göre örgütün amaçları doğrultusunda kişileri yasadışı olarak takip ettiği, takip
ettirdiği, Ankara’da bulunan farklı yargı mercilerinde görev yapan Hakim ve Cumhuriyet
savcıları hakkında bilgi verdiği, iş takibi yaptığının tespit edildiği, böylece Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, evinde ruhsatsız olarak tabanca mermisi bulundurduğu, İddia
edilerek, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda Başbakan Bülent Ecevit’in
sağlık durumu ve günlük yaşamı konusunda belli gazete ve yazarlara Başkent Üniversitesi
Hastanesi kaynaklı haberler yaptırılarak Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğuna
kamuoyunun inandırılmaya çalışıldığı, bu durumun hukuki olarak belirlenmesi için de Sanık
Mahir Akkar tarafından 01.07.2008 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması
377/658
için dava açıldığı, 05.07.2002 tarihinde de bir başka örgüt üyesi Sinan Aydın Aygün tarafından
aynı mahiyette (Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması için) bir dava daha açıldığı
böylece Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğunun Mahkeme kararı ile tespit ve tescil
edilmeye çalışıldığı, sanık Mahir Akkar’ın dava açmakta hukuki yararı olmamasına rağmen
örgütsel amaçla dava açtığı ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi sanıklar Ahmet Tuncay
Özkan, Sinan Aydın Aygün, Mesut Özcan, Mustafa Ali Balbay ile irtibatlı olduğu sabit kabul
edilmiştir. Diğer iddialar sabit görülmemiştir. Ancak, sanığın eylem ve faaliyetinde süreklilik ve
çeşitlilik olmadığından eyleminin silahlı terör örgütüne yardım etmek kapsamında kaldığı
anlaşılmakla bu suçtan cezalandırılmıştır.
Dosya bütüncül nazarla incelendiğinde, sanığın açtığı davanın o sırada Ergenekon terör
örgütünün Ecevit hükümetini ortadan kaldırmak ve/veya kısmen ya da tamamen iş yapamaz hale
getirmek için yürüttüğü faaliyetlerden bağımsız olmadığı, nitekim aynı mahiyette bir başka örgüt
üyesi olan Sinan Aydın Aygün’ün de vesayet davası açtığı ve aynı gerekçelerle her iki davanın da
reddedildiği,
Tüm bu hususlar sanık Mahir Akkar’ın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarla
birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin bireysel bir hakkın (dava açma hakkının)
kullanılması niteliğinde olmadığı, yukarıda kısmen izah edilen örgütsel faaliyetlerin bir devamı
ve sürecin hukuksal olarak tamamlayıcısı mahiyetinde olduğu ve bu nedenle örgüt amaçları
doğrultusunda yapıldığı ve örgütsel faaliyet olduğu anlaşıldığından sanığın “dava açma hakkımı
kullandım” şeklindeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Böylece, Sanık Mahir Akkar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’ne bilerek ve isteyerek
yardım etmek suçunu işlediği sabit olduğundan, eylemine uyan 5237 sayılı TCK 314/3 ve 220/7
maddeleri yollaması ile aynı Kanunun 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
23.08.2008 tarihli “ev arama ve elkoyma tutanağı”nda yazıldığı üzere; aramada (168)
adet MKE yapımı 7.65 mm çapında fişek (kutu içerisinde) bulunmuştur. Bulunan bu fişeklerin
tetkikine ilişkin düzenlenen 24.09.2008 tarihli “Ekspertiz Raporu”na göre; (168) adet fişeğin
6136 sayılı Yasa kapsamında olduğu rapor edilmiştir.
Sanık savunmalarında; “Evimde ele geçen 7,65 mm çaplı tabanca mermileri daha
önceden taşıma ruhsatlı olan ancak sonradan ruhsat süresi yenilenmeyen tabancama aittir.
Tabancayı silah taşıma ruhsatım yenilenmeyince Ankara Bahçelievler Polis karakoluna teslim
ettim. Tabancayı teslim ederken mermi benden talep edilmediği için mermiler bende kaldı.”
demiştir
Sanık Mahir Akkar’ın, 6136 Sayılı Kanun hükümlerine aykırı olarak mutad sayıda
mermiyi ruhsatsız olarak evde bulundurduğu sabit olduğundan, 6136 Sayılı Kanunun 13/3
maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,

1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Mahir Akkar hakkında, iddianamede eyleminin "Mesut Özcan ile
irtibatlı olarak Ahmet Tuncay Özkan’a örgütün amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere
bilgi ve doküman temini için faaliyet gösterdiği, temin ettiği dokümanları Mesut Özcan
378/658
vasıtası ile Ahmet Tuncay Özkan’a ulaştırdığı anlaşılmaktadır." şeklinde tariflendiği ve
TCK'nın 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasının talep edildiği ancak mahkemenin
gerekçeli kararında sanığın eyleminin "Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda hukuki yararı olmamasına rağmen örgütsel amaçla 01.07.2008 tarihinde
Başbakan Bülent Ecevit'in vesayet altına alınması için dava açmak olarak" kabul edilip
sanığın TCK 314/3 ve 220/7. maddeleri yollaması ile 314/2. maddesi uyarınca
mahkumiyetine karar verilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
4- Sanık Mahir Akkar hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme
kapsamında kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm
kurulurken suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin
hükmolunan cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MAHİR AKKAR hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

Sanık Mahir AKKAR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan teknik takip, arama - elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu suretle ele geçen deliller ile suç delillerine hukuken
itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

120- MAHİR ÇAYAN GÜNGÖR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün İşçi Partisi üyesi olduğu, aynı zamanda
İşçi Partisi İstanbul il merkezinde bakım onarım ve şoförlük işlerinde çalıştığı, arama sırasında el
geçirilen Belçika yapımı T 354167 seri numaralı 9 mm çapındaki silah ve 12 adet MKE yapımı
merminin kendisine ait olduğu ve ulusal kanal basın kartından aynı zamanda ulusal kanalda da
görevli olduğu, savunmasında İstanbul il teşkilatında 3 aydır kaldığını beyan ettiği, Ankara ya
geçici olarak geldiğini ve tabancayı bu vesile ile taşıdığını, uzun süredir İşçi Partisi üyesi olması
ve hem İstanbul hem de Ankara daki parti b inalarında kalması ikametinin olmadığını ve İşçi
Partisi çatısı altında ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN silahlı üyelerinden olduğu ve
ruhsatsız silah taşıdığı, İddia edilerek, TCK 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanıklar Mahir Çayan Güngör’ün, Aydın Gergin ve Yusuf Tunçer’in aşamalardaki
beyanlarından, Sanık Doğu Perinçek’in belirtilen duruşmadaki beyanından, bilirkişi
raporlarından, arama tutanaklarından Sanık Mahir Çayan Güngör’ün, 2002 seçim arifesinde işçi
Partisi üyesi o lduğu, 2004 y ılına k adar İ şçi P artisi İ stanbul İ l merkezinde o narım ve
379/658
şoförlük işlerinde çalıştığı, bir ara partide başka işlerle uğraştığı, ancak daha sonra 2005 yılında
İşçi Partisi İstanbul il Başkanlığında çalışmaya başladığı, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet
Adnan Akfırat, Ferit İlsever, Serhan Bolluk, Yusuf Beşirik, Yusuf Tunçer, Aydın Gergin, Erkan
Önsel, Tunç Akkoç, Ufuk Akkaya’yı tanıdığı ve telefonla irtibat halinde bulunduğu bazılarıyla
bizzat görüştüğü, ikametinin olmaması nedeniyle İstanbul İşçi Partisi Parti il misafirhanesinde 3
ay kaldığı, Sanık Aydın Gergin’in Ankara’ya davet etmesi üzerine
Ankara’daki İşçi Partisi genel merkezinde kalmaya başladığı, 21.03.2008 tarihinde
burada yakalandığı, yakalanmadan önceki hafta Ankara’ya geldiği, bir haftadır Ankara İşçi
Partisi genel merkezinde kaldığı, İstanbul’daki ve Ankara’daki İşçi Partisi binalarına gelip
giderken aramada yakalanan ruhsatsız silahını taşıdığı, Ankara’ya da Sanık Doğu Perinçek’i
korumak amacıyla geldiği, Sanık Doğu Perinçek’le 844 defa telefonla görüştüğü dikkate
alındığında ona bağlı olarak çalıştığı, Sanık Aydın Gergin’le 196 defa, Sanık Yusuf Beşirik’le
329 defa telefonla irtibatının bulunduğu, ruhsatsız silah taşımak suretiyle örgüt adına ve yararına
suç işlediği, örgütsel faaliyetlerin sürekli olduğu anlaşıldığından, Sanığın Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararına dayanarak Ankara İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramaya
ilişkin tutanaktan4734, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün ele geçen tabancanın ruhsatsız olduğuna
ve kendisine ait olduğuna dair beyanından, bilirkişi raporundan;ve tüm dosya kapsamından,
21.03.2008 tarihinde Ankara İşçi Partisi Genel merkezinde sanıklar Aydın Gergin, Yusuf
Tunçer’le birlikte yatıp kalktığı odada yastığın altında , sanık Mahir Çayan Güngör’e ait
T354167 numaralı, 9 mm. çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, yarı
otomatik ruhsatsız tabanca, bir adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 1 adedinin üzerinde ateşleme
iğnesi temas izi bulunan toplam 12 adet fişek ele geçirildiği, silah ve mermilerin 6136 sayılı yasa
kapsamına giren silah ve mermilerden olduğu vahim nitelikte olmadıkları anlaşıldığından,
sanığın bu şekilde 6136 sayılı yasa kapsamına giren ruhsatsız silah ve mutad sayıdaki fişekleri
taşıdığı ve bulundurduğu anlaşıldığından sanığın suçu sabit görülmüş ve 6136 sayılı yasanın 13/3
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkhakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma
verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde,
-Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum açıklanıp
gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki sınırlarının
dışında olan Ankara ili için arama kararı verildiği;
-Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilemediği;
-Kolluk tarafından 21.03.2008 günü saat 04:00 sıralarında, arama yapılacak binaya,
işlem tanıkları olan Eti Mahallesi Muhtarı Oktay Çağlar ve aza Ali Cantürk olduğu halde
gelindiği; bu esnada binada, güvenlik görevlisi Yücel Aydın, iki partili ve genel başkan olan
sanık Doğu Perinçek’in bulunduğu; kolluk ekiplerinin önce binanın dördüncü katındaki genel
başkanlık makamı ve eklerinin bulunduğu yere gittikleri ve aramayaoradan başlandıktan yaklaşık
kırk beş dakika sonra avukatlar Mehmet Cengiz ve Nusret Senem’in aramaya katıldıkları, bu
katılım öncesinde genel başkanlık ve genel sekreterlik bölümlerinde aramanın
tamamlandığınında parti avukatlarınca iddia edildiği; çok sayıda kolluk görevlisinin binanın
katlarına ve odalarına arama faaliyeti için dağıldıkları; bu esnada muhtar ve azanın büyük salon
tabir edilen yerde bekletildikleri ve bağımsız bölümlerde yapılan hiçbir aramanın bu şahısların
380/658
huzurunda yapılmadığı; aramalarda elde edildiği iddia edilen özellikle CD/DVD gibi dijital
medyalara seri numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak el konulduğu; aramaya katılan
polislerce, binada ele geçirildiği iddia edilenCD/DVD, disket gibi medyaların tamamının
ilgililerce paraflandığı beyan edilmesine rağmen, özellikle iddianameye ve gerekçeli karara konu
edilen ve suç unsuru içerdiği kabul edilen ve makam katında girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masaya ait etajerin çekmecesinden çıktığı iddia olunan Elba High
Quality, Caretta, Princo ve Versatile marka olmak üzere dört adet CD üzerinde avukatların veya
sair ilgililerin paraflarının olmadığı; ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek’in
saat 07:30-08:30 sıralarında gözaltına alınarak arama mahallinden götürüldüğü, bu nedenle aynı
gün saat 17:45’te sona erdiği anlaşılan arama faaliyetinin genel başkan olan Doğu Perinçek'in
yokluğunda yapıldığı;
-Ayrıca sanıklar ve müdafiileri tarafından, arama mahalline tutanakta imzası
bulunanların dışında ve sayıca çok fazla kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk
görevlilerinin birçok bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama
faaliyetinde bulundukları iddia edilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususların
dikkate alınmadığı;
-Mezkur arama kararında CMK’nın 134. maddesi uyarınca, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair hiçbir
hüküm olmadığı halde, arama kapsamında tüm dijital medyalara yasaya uygun el koyma
gerekçesi dahi yazılmadan el konulması, mahallinde imajlarının alınmaması ve ilgili avukatların
talebine rağmen kopya verilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mahir Çayan GÜNGÖR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, İşçi Partisi genel merkezinde yapılan
arama- elkoyma işlemlerinin birçok açıdan hukuka ayırı olduğunun tespit edildiği ve bu işlemler
neticesinde ele geçen deliller ile suç delillerine hukuken itibar edilmesine yasal olanak
bulunmadığı, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

121- MAHMUT GÜZEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/248-468 sayılı iddianamesinde özetle, sanık
Alparslan Arslan’ın toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirdiği silahlı
saldırıda kullandığı Glock marka silahı ilk temin eden kişinin sanık Mahmut Güzel olduğu, söz
konusu silahın sanık Mahmut Güzel’den, Kenan Özay’a, ondan Selçuk Özkan’a, Selçuk
Özkan’dan Aykut Metin Şükre’ye, ondan da aynı gün içerisinde sanık Alparslan Arslan’a ulaştığı
ve sonrasında Danıştay saldırısında kullanıldığı anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün hedeflerine ulaşmasına yönelik yapılan Danıştay saldırısı için silah temin ederek
örgüte yardım ettiği iddia edilerek; TCK 314/3, 220/7 maddeleri delaleti ile TCK 314/2, 6136
sayılı yasa 12/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer aldığına dair ve
örgütü bildiğine dair delil bulunmamaktadır. Sanık sadece Selçuk Özkan’ı, Kenan Özay’ı ve
Erkan Ayyıldız’ı tanımaktadır. Sattığı silahların Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne verileceğini
381/658
bilmemektedir. Böyle bir örgütün varlığını bildiğine dair de hakkında herhangi bir delil
bulunmamaktadır. Ayrıca örgüt üyeliği için gerekli olan süreklilik ve çeşitlilik unsuru da
bulunmamaktadır. Bu itibarla Sanık Mahmut Güzel’in TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talep edilmiş ise de örgüt üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak
mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle örgüt üyeliği suçu
sabit olmadığından CMK 223/2-e maddesi gereğince bu suçtan beraatına karar vermek
gerekmiştir.
Sanık Mahmut GÜZEL'in 6136 sayılı Kanuna muhalefet etmek suçunu işlediği sabit
olduğundan, eylemine uyan 6136 Sayılı Kanunun 12/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre hakkındaki mahkumiyet hükmünü, temyizden vazgeçme
sebebiyle inceleme dışı bırakılan Mahmut Güzel yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412
sayılı CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.

D. Kanaat
Sanık hakkında 6136 sayılı kanunun 12/1 maddesi gereğince verilen cezaya ilişkin sanık
hakkındaki dosya Yargıtay bozma ilamı sonrası tefrik edilerek Ankara Nöbetçi Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
Sanık MAHMUT GÜZEL hakkında TCK 314/3, 220/7 maddeleri delaleti ile TCK
314/2maddeleri gereğince açılan kamu davasına ilişkin verilen beraat hükmünün temyiz
edilmeksizin kesinleştiği, sanık Mahmut GÜZEL hakkındaki 6136 sayılı yasaya muhalefet suçu
yönünden yetkisizlik kararı verildiği, bu haliyle sanık Mahmut GÜZEL'e ilişkin karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

122- MAHMUT ÖZTÜRK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Muzaffer TEKİN’in bıraktığı işi Mahmut ÖZTÜRK’ün devam
ettiği, gizli gizli Mehmet DEMİRTAŞ’ın LPG istasyonunda Oktay YILDIRIM ve Mehmet
DEMİRTAŞ ile örgütsel görüşmeler yaptıkları, sanığın örgütün gizli toplantılarına katılması ve
bazı örgütsel gösterilere de katılması nedeniyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Üyesi olduğu,
iddiasıyla TCK’nın 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mahmut Öztürk’ün, sanık Ali Yiğit’in aşama ifadelerine göre sanık Mehmet
Demirtaş’a ait LPG istasyonunda sanık Oktay Yıldırım ile birlikte bir araya gelerek gizli gizli
görüşmeler yaptıkları, sanık Mahmut Öztürk’ün emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleştikten
sonra, uzun süre görüşmediği Muzaffer Tekin ve Kilis’te görev yaptığı dönemde Oktay
Yıldırım’ın bölüğünde askerlik yapan ve yine uzun süredir görüşmediği Mehmet Demirtaş ile
karşılaşıp görüşmeye devam etmelerini tesadüf olarak anlattığı, sanığın yaklaşık 15 yıldır
görüşmediği sanık Muzaffer Tekin ile İstanbul Kadıköy ilçesinde tesadüfen karşılaştığını beyan
etmesine rağmen, kısa sürede samimiyet kurup çok sık görüşmeye başladığı, 2006 yılında
Danıştay saldırısından sonra Muzaffer Tekin’i arandığını bildiği halde evinde sakladığı, sanığın
bu olayın meydana geliş şekline yönelik aşama ifadelerinin çelişkili olması nedeniyle sanığın
beyanlarında samimi olmadığının anlaşıldığı, sanık ilk ifadelerinde Muzaffer Tekin ile olay günü
aynı evde kaldıklarını, sabah kahvaltılık malzeme almak için dışarı çıktığında Muzaffer Tekin’in
intihara teşebbüs ettiğini beyan etmesine karşılık mahkeme ifadesinde Muzaffer Tekin’in olay
günü evde yalnız kaldığını, kendisinin diğer evinde eşiyle birlikte kaldığını, sabah Muzaffer
382/658
Tekin’in kaldığı villaya giderken eşinin telefon etmesi üzerine olayı öğrendiğini beyan etmesi
nedeniyle sanığın ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, sanığın Danıştay saldırısı olayı
sonrası Ankara Cumhuriyet Savcılığınca serbest bırakıldıktan sonra sanık Zeki Yurdakul Çağman
ile yaptığı telefon görüşmesi içeriğinden sanığın Ergenekon Terör Örgütünün içerisinde olduğunu
kabul ettiğinin anlaşıldığı, sanığın dosyamız sanıklarından pek çoğu ile yoğun irtibat halinde
olması, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım ile örgütsel içerikli gizli toplantılar yapması,
Danıştay saldırısı olayı sonrası Muzaffer Tekin’i evinde saklaması karşısında, eylemlerinin
çeşitliliği ve sürekliliği göz önüne alınarak, Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi olmak
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mahmut ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, dijital materyaller üzerinde yapılan arama
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

123- MEHMET ADNAN AKFIRAT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, ERGENEKON terör örgütünün kendi amaçlarına ulaşmak ve
propagandasını yapmak amacıyla Cumhuriyet gazetesinin REORGANİZASYONU projesi adı
altında bazı toplantılar yapıldığı ve toplantıların tutanaklarının bu sanık de bulunduğu
gibi toplantıya ait raporun örgütün üst düzey kuruluna sunulduğu aynı raporun hem sanıklar Veli
KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN hem de sanıklar M. Adnan Akfırat ile Tuncay GÜNEY den çıkması
hususları sanığın örgütsel içerikli belge bulundurduğu örgütün üyesi olduğu ve örgüte rapor
hazırlayarak kadar bu işin içinde olduğunu gösterdiği, Ergenekon terör örgütünün amaçlarına
uygun olarak yapıldığı belirtilen örgütsel toplantıdan Sanık M. Adnan Akfırat’ın haberdar
olduğu, Ergenekon örgütünün gizlilik prensipleri ve örgüt üyesi olmayan bir şahsın bu tarz
örgütsel toplantılardan haberdar olamayacağı göz önüne alındığında Sanık M. Adnan Akfırat’ın
ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, bu toplantılara katılarak Ulusal Medya 2001 isimli
dokümanın yazılması işlemine iştirak ettiği, sanıklarin örgüt adına kendilerince hazırlanıp
kamuoyuna Mit raporu şeklinde lanse ettikleri birçok bilgiyi açıklamak suretiyle örgütün
ERGENEKON belgesinde geçen Dezenformasyon başlıklı bölümünde belirtilen eylem ve
faaliyetleri gerçekleştirdikleri,
Sanık M.Adnan Akfırat’ın ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanması içinde yer
aldığı, bizzat örgütsel içerikli belgelerin bir kısmının bu sanıktan ele geçirilmesi ve yine bir
kısmının içeriğinde bulunan metinlerin de bu sanık de çıkması bazı metinlerin bizzat sanık
tarafından yazıldığını teyit ettiği, yine “Ulusal Medya 2001” İsimli dokümanın bu sanıkta
Gürbüz ÇAPAN’la ilgili görüşme notlarına ilişkin konuşmaların modo mot yer alması da yapılan
383/658
görüşmede sanığın de bulunduğu ve görüşmeyi örgüt üst düzey makamlarına iletmek üzere not
aldığı anlaşıldığı, Sanık Adnan Akfırat’ın ERGENEKON terör örgütünün yapılanması içerisinde
örgütün hiyerarşik yapısında görüşülmek üzere raporlar hazırlayıp ERGENEKON terör örgütüne
sunduğu, örgütün talimatlarıyala kurulan Ulusal Kanal’da Yönetim Kurulu Üyesi olduğu ve İşçi
Partisinde MYK üyesi olduğu hususları göz önüne alındığında, Sanık M. Adnan Akfırat’ın
ERGENEKON terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ kurmak
suretiyle silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği, iddia edilerek TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
“Sanık Adnan Akfırat’ın Ulusal Kanal’a, Serhan Bolluk’un Aydınlık Dergisine
önerilmesiyle ilgili ibareler ve aynı belgede Aydınlık ekibinin Ulusal Kanal’a bizzat haber
yapması gerek… Aydınlık ve Ulusal Kanal’da siyasal kadro eksiğimiz var…” Şeklinde ibarelerin
bulunması, başka suçtan 2001 yılında yakalanan Tuncay Güney’in “ Sanık Veli Küçük’ün
talimatıyla Sanık Doğu Perinçek ile ilişki kurduğunu, Sanıklar Adnan Akfırat ve Ferit
İlsever’den, Aydınlık Gazetesinden tüm bilgileri aldığını, Akşam Gazetesinde yayınlamadan
önce Veli Küçük’e gönderip haberleri onaylattığını, hücre yapılanması olduğu için haber
kaynaklarını bilmediğini bu konuda tek yetkilinin Adnan Akfırat- Ferit İlsever olduğunu” beyan
etmesi, 16 Şubat 2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporunda “Erol Manisalı’nın
konuşma içeriğinden Aydınlık’tan Adnan Bey’i kullanabilirsiniz. Aydınlık bir defa yazınca
birçok köşe yazarı oradan alıntı yapıyor.” Şeklindeki ibarelerden Ergenekon silahlı terör
örgütünün askeri yapılanması içerisinde yer alan sanıkların Aydınlık Dergisine/gazetesine bilgi
belge aktardığının ve Aydınlık Dergisinde/gazetesinde yayınlattığının anlaşılması, Sanık Mehmet
Adnan Akfırat’ın ikametinde Türkiye’deki Gladio’nun (Derin Devletin) adı olan Ergenekon
silahlı terör örgütü lehine yararlı olacak düzeyde kara propaganda ve dezenformasyon amacına
yönelik kitap doküman bilgi ve belgelerin bulunması, örgütün psikolojik harp yöntemlerinin
kullanılması yoluyla dezenformasyon faaliyetleri içerisinde bulunması, sanığın Cumhuriyet
Gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganizasyonu kapsamında USİAD Sanıklar Veli Küçük,
Gürbüz Çapan ile görüşme yapması, Sanık Gürbüz Çapan’ın hisselerini devretmesi konusunda
faaliyetlerde bulunması, sanığın ikametinde yapılan aramalarda TCK 334/1 maddesi kapsamına
girecek gizli belgelerin ele geçirilmesi, ayrıca TCK 136 maddesi kapsamına girecek mahiyette
kişisel verilere ilişkin belgelerin ele geçirilmesi, , Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’ın ikametinde
ele geçen 28.09.2009 tarihli Sanık Doğu Perinçek tarafından yazılmış doküman, aynı ikamette
elde edilen 283 ile numaralandırılmış 18.08.2009 tarihli olup Sanık Doğu Perinçek tarafından
yazıldığı anlaşılan dokümanda “Aydınlık Partiyi ateşler, bizim bu açıdan Ulusal Kanal’dan daha
önemli bir aracımızdır.” Şeklinde ibarelerin bulunması, Sanık Mehmet Bozkurt’tan elde edilen
Samsung marka hard disk içerisindeki belgede “Ferit, Bedri, Basri, Turan, Fikret, Serhan, Adnan
herkes Aydınlık’a yardımcı olmalı” şeklinde ibarelerin yer alması, dikkate alındığında, Sanık
Doğu Perinçek’in Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisini Milli Kuvvetleri birleştirmek ve harekete
geçirmek suretiyle Milli Hükümet kurmak maksadıyla tek merkezden yönetmek istemesi, buna
ilişkin örgütsel faaliyetlerde bulunması, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı bir birim
olan “Milli Kuvvetler” içerisinde Ulusal Kanal’ın da sayılması Sanık Adnan Akfırat’ın da Ulusal
Kanal’da yönetim kurulu üyesi olması dikkate alındığında Sanık M. Adnan Akfırat’ın Ergenekon
silahlı terör örgütü ile hiyerarşi içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir
bağ kurmak suretiyle bu örgütün üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Ele geçen belgeler üzerinde “Gizli” ibaresinin bulunması, yazı içeriklerinin devletin
uluslararası ilişkileri ilgilendiren yazılar olması, yazıların bir kısmında Başbakanlık
Başmüşavirliğinin imzalarının bulunması, ele geçen belgelerden birinin “Çok gizli” ibareli
TBMM Tutanak Müdürlüğünün “Susurluk komisyonu tutanakları “olması dikkate alındığında
384/658
sanığın belgelerin gizli olmadığı konusundaki savunmasına itibar edilmemiş, sanığın TCK 334/1
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İddianamede sanığın yasaklanan bilgileri temin etme suçu yönünden herhangi bir sevk
maddesi bulunmamakta ise de; iddianamede suçla ilgili iddiaların bulunması ve delillerinin
gösterilmesi, Esas Hakkında Mütalaada atılı suçtan dolayı sanığın TCK 326 maddesi uyarınca
cezalandırmasının talep edilmesi, sanığa atılı suç için Esas Hakkındaki Mütalaadan sonra
savunma hakkı verilmesi ve sanığın 10.06.2013 tarihli duruşmada esas hakkında savunmasını
yapması dikkate alındığında mütalaanın iddianame yerine geçtiği sonucuna varılarak sanığın atılı
suçtan da cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar Esas Hakkında Mütalaada,
sanığın atılı suçtan dolayı TCK 326 maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de;
Sanıkta ele geçen belgelerin niteliği bakımından gizli kalması gereken ve kanun ve düzenleyici
işlemlere göre yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı belgelerden olduğu sonucuna
varıldığından, sanığın TCK 334/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın kişisel verileri kaydettiğine dair herhangi bir delil elde edilmediğinden, sanığın
kişisel verilere ilişkin belgeleri bulundurduğu, ele geçirdiği tespit edildiğinden, sanığın bu
eylemleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde TCK 136/1 maddesindeki suçu oluşturduğu
anlaşıldığından bu madde uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Mehmet Adnan Akfırathakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşınyasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya
385/658
ele geçirme suçlarından, mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136/1 ve 334/1 maddelerinde yazılı suçlara
ilişkin sanık Mehmet Adnan AKFIRAT'ın atılı suçları işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka
aykırı arama - elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği değerlendirilerek, bu suçlara ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mehmet Adnan AKFIRAT'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

124- MEHMET ALİ ÇELEBİ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle,Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman
AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini
gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek
için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu
bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri
olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında
tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla
3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizb-ut Tahrir terör örgütüne sanık
Mehmet Ali Çelebi’nin örgütün talimatıyla sızdığı, bunun için kendisini muhasebeci olarak
tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü üyesi olan
Süleyman SOLMAZ ile temas kurduğu, kendisiyle toplantılarına katılmak için telefon
görüşmeleri yaptığı ve çeşitli örgütsel döküman aldığı,
Mehmet Ali Çelebi’nin; Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun
yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine
sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı, TSK içinde de devam ettirdiği, Mehmet Ali Çelebi’nin
diğer askeri okul öğrencisi kişiler üzerinde etkili ve yönlendirici bir konumda bulunduğu, onların
örgütsel anlamda yetiştirilmeleri, eğitilmeleri ve hatta çeşitli sorunlarıyla yakından ilgilenip
örgütsel yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu, diğer sanıklar Noyan Çalıkuşu ile Eren
Mumcu’nun yaptıkları bir konuşmada aralarında geçen “zaten yeminlerimizi de bugünler için
yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi
içerisinde oldukları, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve
Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir darbe ile ortadan
kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, Ergenekon Terör Örgütünün ara
yöneticilerinden olduğu, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini
görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya
sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK 314/1,
135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


386/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu,
Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları
doğrultusunda onlarla birlikte hareket ettiği, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma
faaliyetlerini yürüttüğü, örgütün talimatıyla Hizb-ut Tahrir terör örgütüne sızdığı, elde ettiği
bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Silahlı Terör Örgütün’de Sanık Neriman Aydın başta olmak
üzere diğer üyelerine verdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara
Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel yapıya dâhil olduğu, bu yapılanma
hiyerarşisinde Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile birlikte bu faaliyetlerini TSK
içerisinde de devam ettirdiği, örgüt faaliyetleri kapsamında örgüt hiyerarşisinde kendisinin
altında yer alan sanıklara hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaparak askeri darbe için gerekli olan zemini yaratmaya çalıştığı,
irtibat halinde olduğu örgüt mensubu sanıklarla birlikte örgüt faaliyetleri kapsamında istihbarat
topladığı, hukuka aykırı olarak kişisel verileri ele geçirdiği, sabit görülmüştür.
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün çok sayıda mensubu
ile örgütsel irtibat halinde olduğu, ESTÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve yayılma amacı
kapsamında Harp Okulu Öğrencilerini örgüte kazandırma amaçlı bir hücresinin sorumlularından
olduğu, Askeri öğrencileri toplantılar tertip ederek, örgüt amaçları doğrultusundaki yayınları
okumaya yönlendirerek ve örgüt propagandası yaparak örgüte kazandırdığı, Askeri öğrenciler ile
irtibatını muvazzaf görevlerinde de devam ettirdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan bu
kişilere devamlı olarak Yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
şeklindeki örgüt propagandası yaptığı, sivil alanda da irtibatlı olduğu kişilerle yaptığı
görüşmelerle, Anadolunun değişik illerinde katıldığı toplantılardaki konuşmaları ile halkı ve
askerleri mevcut yönetime(hükümete) karşı tahrik ettiği, ülkede askeri darbe zemini oluşturma
faaliyetlerinde bulunduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları doğrultusunda örgüt
mensupları aracılığı ile istihbarat topladığı, bazı kişiler hakkındaki bilgileri hukuka aykırı olarak
kişisel veri olarak kaydettiği, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında ESTÖ üyesi olduğu anlaşılmış,TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
Bakanların kısa özgeçmişlerinin yer aldığı, hangi tarikat, dergah ya da cemaat mensubu
oldukları yönünde kişisel verilerinin hukuka aykırı şekilde kaydedildiği görülmüştür. Sanık tüm
aşamalardaki savunmasında; Kendisne komplo ve tezgâh kurulduğunu, kumpas yapıldığı
belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.
Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin kayıtlı olduğu fişleme notları sanıkta ele
geçirilmiştir. Sanığın yukarıda belirtilen kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki
kökenlerine göre, hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2
kapsamında cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep
edildiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak
TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle belirlenmesinde
kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir şekilde bilgi ve
belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki terimlerin sıralanması
suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet


387/658
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET ALİ ÇELEBİ hakkında TCK 314/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Ali ÇELEBİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesind ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

125- MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-2012/269-2012/205
sayılı iddianamesinde, Sanık Mehmet Bedri Gültekin 17.10.2009 günü İşçi Partisi genel
merkezinde “Tayyip Erdoğan’ın karanlık günleri! Belge ve kayıtlarıyla” konulu bir basın
toplantısı düzenleyerek, Başbakan Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali
Talat arasında geçen telefon görüşmesini açıkladığı ve yazılı olarak dağıttığı, sanığın bu şekilde
yasadışı tespit olunan telefon görüşmeleriyle ilgili olarak basın açıklaması yaptığı ve kayıtları
basın mensuplarına dinlettiği, sanığın diğer telefon görüşmelerinin yayınlanmasında olduğu gibi
Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun telefon
görüşmelerinin, Aydınlık gazetesinin 09-10-11/06.2011 tarihli sayılarında yayınlanmasında
örgütsel talimatlar ile hareket ettiği, sanığın mevcut yönetime karşı askeri darbe yapılması için
Genelkurmay Başkanlığına baskı oluşturmak ve yönlendirmek amacıyla İşçi Partisi il teşkilatı
mensuplarınca Kırıkkale’den ve ülkenin diğer illerinden faks çekilmesi faaliyetini organize
ettiği, bu faks çekme eyleminin Gizli Tanık Kurşun’un beyanlarından anlaşıldığı, sanığın İşçi
Partisi Karargah Evleri yapılanmasıyla alakalı MİT Müsteşarlığınca hazırlanan ve İşçi Partisinde
yapılan aramada elde edilen çok gizli belge içerisinde Karargah Evleri bünyesinde faaliyet
gösteren isimlerinin yer aldığı kısımda “İşçi Partisi (İP)” başlığı altında “organizasyonu Mehmet
Bora Perinçek, Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin idare etmektedir.” Şeklinde sanığın da
isminin yer aldığı bu belgenin Sanık Cengiz Köylü’den de elde edildiği, İşçi Partisinden elde
edildiği, bu belgenin son sayfasında “Çok Gizli” ibareleri “Karargah Evleri” başlıklı şemada yine
Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in isminin yer aldığı, sanığın, Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçlarını olan sivil toplum örgütlerini ele geçirmesi kapsamında Atatürkçü Düşünce Derneğini
ele geçirmesine yönelik faaliyetlerde bulunduğu, Talat Paşa Komitesi bünyesinde aktif olarak
faaliyette bulunduğu, Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılması yönünde yasadışı faaliyetlerde
388/658
bulunduğu, sanığın telefon konuşmalarında gizliliğe azami ölçüde riayet ettiği, bu gizliliğin diğer
örgüt üyelerince de uygulandığı, diğer Ergenekon silahlı terör örgütü sanıkları ile irtibatının
bulunduğu, iddia edilerek sanığın Ergenekon terör örgütünün üyesi olmaktan eylemine uyan
TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in, MİT tarafından hazırlanan İşçi Partisi genel
merkezinde yapılan aramada elde edilen “Karargah Evleri” yapılanmasıyla ilgili belgede ve
Sanık Cengiz Köylü isimli şahıstan elde edilen “Karargah Evleri”yle ilgili MİT tarafından
düzenlenmiş şemada isminin geçtiği, “Ergenekon” isimli örgütsel belgenin “Sivil Toplum
Örgütleri” başlığı altında; “Ergenekon’un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır.
Ergenekon Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu
bir zorunluluktur.” Şeklindeki talimatlara uygun olarak Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in ADD’yi
ele geçirmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu, Milli ve manevi değerler sahiplenilerek
“Ergenekon” isminin kamuoyunda olumlu bir imaj oluşturması ve Ergenekon terör örgütünün
amaçları doğrultusunda kullanılması esasına göre “Milli Hükümet” oluşturmak için kurulan Talat
Paşa Komitesi Yürütme kurulunda sanığın aktif olarak faaliyet gösterdiği, bu kurulda yer alan
birçok şahsın “Milli Hükümet” başlıklı listede bakan olarak isimlerinin bulunduğu, Sanık
Mehmet Bedri Gültekin’in de içişleri bakanı olarak belirlendiği ayrıca Maliye Bakanlığı için
belirlenen şahıslar arasında da yer aldığı, AK Parti kapatma davası sürecinde faaliyetlerde
bulunduğu, İşçi Partisi il ve ilçe yönetimlerinin verdiği talimatta Genelkurmay Eski Başkanı
Hilmi Özkök’e hitaben ordunun yönetime el koymasını talep eden yazılar göndermelerini
istediği, bununla Genelkurmay Başkanlığına baskı oluşturmayı, yönlendirmeyi amaçladığı,
dosyamızdaki birçok sanıkla örgütsel toplantılara katıldığı, Sanıklar Hikmet Çiçek, Mehmet
Zekeriya Öztürk’ün örgütsel belgelerin kendilerinde bulunma sebebini izah eden beyanlarından,
yapılan aramalarda ele geçen delillerden Gizli Tanık Kurşun’un beyanlarından, Ankara İşçi
Partisi genel merkezinde ve Sanık Cengiz Köylü’nün Kayseri’deki askeri lojmanlarında ele
geçen “Karargah Evleri” isimli belgeden, Sanık Mehmet Bedri Gültekin’le ilgili HTS ve telefon
irtibat raporlarından ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın örgütsel faaliyetlerinin
çeşitliliği, sürekliliği, Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak hiyerarşi içerisinde faaliyet göstermesi
dikkate alındığında Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu sabit görülmüş ve
TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemlerinin TCK 136. Maddesinde ön görülen verileri hukuka aykırı olarak ele
geçirme suçunu oluşturuyor ise de bu suç sanığa isnat edilen ve mahkum olduğu Ergenekon
silahlı terör örgütü suçunun unsuru olarak kabul edildiğinden, sanığa bu suçtan dolayı ayrıca
ceza verilmesine gerek görülmemiştir. (Hükümde: "Her ne kadar sanık Mehmet Bedri
GÜLTEKİN hakkında TCK 135 ve 136. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmış ise de, atılı suçların yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a maddesi
gereğince müsnet suçlardan BERAATİNE" şeklinde yazılıdır.)

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
389/658
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Sanık Mehmet Bedri Gültekin hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan
beraatine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET BEDİR GÜLTEKİN hakkında TCK 135/2-1, 137/1, 43/1-2, TCK
136/1, 137/1, 43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde
bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN'in atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka aykırı
arama - elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mehmet Bedri GÜLTEKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesind ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

126- MEHMET BORA PERİNÇEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, 2003 senesi Ağustos ayında Sanık Mehmet Bora Perinçek’in önderliğindeki İşçi
Partisi Gençlik Grubu olan Öncü Gençlik ve Sanık Levent Temiz’in önderliğindeki bir grubun
Sanık Veli Küçük’ün önderliğinde bir araya getirildiği, sanığın, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda gençleri örgütlemek amacıyla kurulan ve kamuoyunda “Kızıl
Elma Koalisyonu” olarak bilinen Kuvayı Milliye Cephesinin faaliyetlerine katıldığı, Sanık
Levent Temiz’le Sanık Mehmet Bora Perinçek’in ve yine Sanık Levent Temiz’le irtibatlı ŞG
isimli şahısla yaptıkları görüşmelerde buluşacakları mekanın ismini söylemedikleri buluşmak
için takip edilmeyecekleri mekanları seçtikleri, yanlarında telefon bulundurmadıkları, Sanık
Mehmet Bora Perinçek’in Sanık Veli Küçük’e örgütsel dokümanları ilettiği Kızıl Elma
Koalisyonunun Veli Küçük’ün talimatıyla gerçekleştiği, böylelikle Sanık Mehmet Bora
Perinçek’in, Sanı Veli Küçük’ün talimatları doğrultusunda hareket ettiği, İşçi Partisinden elde
edilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yasadışı olarak oluşturulan “Karargah Evleri”
yapılanmasıyla alakalı MİT Müsteşarlığınca hazırlanan
“Çok Gizli” ibareli belge içeriğinde; Karargah Evleri bünyesinde faaliyet gösteren
şahısların isimlerinin yer aldığı, kısımda “İşçi Partisi (İP)” başlığı altında; “Organizasyonu
Mehmet Bora Perinçek, Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin idare etmektedir.” Şeklindeki
ibarede sanığın isminin yer aldığı, Sanık Cengiz Köylü’den elde edilen belgenin son sayfasında
çok gizli ibareli “Karargah Evleri” başlıklı şemanın yer aldığı, bu şemada “İşçi Partisi” başlığı
altında; “Mehmet Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek” isimli şahıslarla birlikte Sanık Mehmet Bora
Perinçek’in de isminin yer aldığı ve bu sanığın Cengiz Köylü’yle bir adet görüşme kaydının
olduğu, sanığın Talat Paşa Komitesi yürütme kurulu içinde yer aldığı ve komite içerisinde aktif
390/658
olarak faaliyet yürüttüğü, Talat Paşa Komitesinin yürüttüğü faaliyetler içerisinde yer alan
“Büyük Proje 2006 ve Büyük Proje 2007” projelerinin danışma kurulu üyeleri arasında sanığın
da yer aldığı, sanığın bu komitenin Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda
kurulduğunu bildiği ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyet gösterdiği, sanığın teknik takip
çalışmalarından kurtulmak için gerekli tedbirleri aldıkları, sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi
olduğu iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada ele geçen “çok gizli” nitelikli bu
belgenin, belge içeriğinde TSK içinde örgütlendiği belirtilen İşçi Partisinde ele geçmesinin tek
başına Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün TSK içinde ne kadar etkin bir şekilde örgütlendiğini,
İşçi Partisinin çok gizli nitelikli bu belgeye ulaşma ve elde etme kanallarına sahip olduğunu
göstermesi, MİT tarafından oluşturulan “Karargah Evleri” şemasının güvenlik tedbirleriyle sıkı
bir şekilde korunan Kayseri’deki Askeri Lojmanlarında sanık Cengiz Köylü’nün ikametinde ele
geçmesi, şemada bu sanığın Askeri kesimin başında gösterilmesi, “Türkiyem Topluluğu”ndan
İlhan Yaşar Hacısalihoğlu, Alevi kesim, İşçi Partisi, Harp Akademisi ve Hava Harp Okulu
birimleriyle ilişkilendirilmesi,
Sanık Mehmet Bora Perinçek’in Ergenekon Terör Örgütünün faaliyetleri kapsamında,
milli ve manevi değerlerin istismarı ve Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
kullanılması esasına göre kurulan Talat Paşa Komitesi Yürütme Kurulunda yer alarak aktif
faaliyet göstermesi, Talat Paşa Komitesi Yürütme Kurulu, yine Talat Paşa Komitesinin yürüttüğü
faaliyetler içerisinde yer alan Büyük Proje 2006 ve Büyük Proje 2007 projelerinin danışma
kurulu üyeleri arasında yer alması, Sanığın dijitallerinde Sanıklar Veli Küçük, Levent Temiz,
Adnan Akfırat Habip Ümit Sayın’ın isminin ve telefon numaralarının bulunması, Sanık Hikmet
Çiçek’e ait flash bellekte de ele geçen “Ecevit’in olduru” isimli “Ecevit’in öldürülme kararı ve
Raunt table toplantıları ile ilgili telefon görüşmesini içeren belgenin Sanık Habip Ümit Sayın
tarafından Sanıklar Doğu Perinçek ve Mehmet Bora Perinçek’e 14 Haziran 2004 yılında
gönderilmiş olması, Sanıkta ”Lozan’a davet2.doc” isimli Talat Paşa Komitesiyle ilgili belgeler
bulunması, “20-25 lazim. Wmv” isimli video dosyasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
işadamı Remzi Gür arasında geçen telefon görüşmesiyle birlikte ekranda bahse konu şahısların
telefonlarının yer aldığı görüntü dosyası olması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Remzi
Gür’ün görüşmesinin aynı zamanda Sanıklardan Mehmet Deniz Yıldırım’da ele geçmesi, dikkate
alındığında Sanık Mehmet Bora Perinçek’in faaliyetlerinin siyasi parti ve dernek faaliyeti
olmadığı, Sanıklar Doğu Perinçek ve Veli Küçük’ün talimatlarıyla hareket ettiği, örgütün sivil
yapılanmasında yer aldığı, “Kuvayı Milliye Cephesi” olarak adlandırılan cephenin faaliyetleri
kapsamında “KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ---DİNAMİK-ULUSAL
GÜÇ BİRLİĞİ & KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ” isimli ve “29 EKİM 2000”, “Ergenekon”
“Lobi”, “Devletin yeniden yapılanması”, isimli örgütsel belgelerde belirtilen şekilde faaliyet
gösterdiği, Ergenekon silahlı terör örgütünün bünyesinde kurulan sivil toplum örgütlerinden olan
“Kuvayı Milliye”nin ve Öncü Gençlik’in ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda belirtildiği
gibi istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme amaçlı olarak kullanıldığı,
nitekim “AVSEQ01.DAT” isimli tamamı 1 saat 09 dakika 58 saniyeden ibaret video dosyasından
da anlaşılacağı üzere , ÖNCÜ GENÇLİK’in çeşitli illerde yapmış olduğu yürüyüşler, basın
açıklamaları sırasında Mehmet Bora PERİNÇEK’in güvenlik güçlerine direndiği, ayrıca
“Karargah Evleri” isimli örgütsel belgede belirtildiği gibi askeri yapılanma içerisinde yer
alabilecek çekirdek kadroların oluşması için faaliyette bulunduğu, bu faaliyetleriyle sivil ve
asker öncülerden oluşan öncü örgütlenmeyi sağlamayı amaçladığı, ordumuzun silahlı yaptırım
gücünü kullanmak suretiyle mevcut hükümeti iktidardan düşürmek ve örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak için faaliyet gösterdiği, bu sanıkların sayısının çokluğu
391/658
bazılarıyla çok fazla telefon görüşmesi yapması dikkate alındığında, bu sanıklarla örgütsel ilişki
içerisinde olduğunun açık bir şekilde görüldüğü, göz önünde tutularak, sanığın hiyerarşi
içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren faaliyetler nedeniyle, Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- 21.06.2013 tarihli oturuma ilişkin tutanağın incelenmesinde, yapılan yoklamaya
göre duruşma salonunda olmaması gereken sanık Mehmet Bora Perinçek'e son sözleri
sorularak savunmasının alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mehmet Bora PERİNÇEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde dijital materyaller üzerinden elde
edilen delillere hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

127- MEHMET BOZKURT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mehmet Bozkurt’un Aydınlık gazetesi sorumlu müdürü ve aynı zamanda
istihbarat şefi olduğu dönemde Aydınlık gazetesinin 09-10-11/06.2011 tarihli sayılarında Devlet
Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında gerçekleşen görüşmenin örgütsel talimat
doğrultusunda yayınlandığı, bu görüşmenin yayınlanmasına yönelik talimatın, Sanık Mehmet
Bozkurt’un kullandığı masa çekmecesinden elde edildiği, bu görüşmenin diğer yayınlarda
olduğu gibi örgütsel talimat sonrası gerçekleşen bir faaliyet olduğu, sanığın Aydınlık
gazetesindeki odasında yapılan aramada elde edilen 70 nolu DVD içerisinde, Sanık Mehmet
Deniz Yılıdırım’dan da elde edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait ses kaydı ve
çözümünün elde edildiği, sanığın ikametinde yapılan aramada elde edilen 26 nolu DVD
içerisinde bulunan 12 adet MS Word dosyasının, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen
ve aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu devlet görevlilerine ait telefon
görüşmelerine ilişkin çözümlerin bulunduğu, yine 57 adet ses ve 2 adet video dosyasının ise,
Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen dijitallerde geçen ve aralarında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu, devlet görevlilerine ait ses kayıtları ile aynı olduğunun tespit
edildiği, Sanık Doğu Perinçek ismiyle yazılmış talimat içeren birçok dijital belge bulunduğu, “1
Aydın Doğan” isimli Word belgesi içinde T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş arasında 17 Mayıs 2004 yapıldığı belirtilen telefon
görüşmesinin çözümü ve bu konuyla ilgili olarak haber amaçlı yorumların yapıldığı belge
bulunduğu, “091015 T. ÖZLÜ FERİT”, “100107 TURHAN ÖZLÜ ÖZEL” ve “100208 BEDRİ
ERKAN” başlıklı belgeler bulunduğu bu dijital belgenin içerisinde diğer sanıkların isimlerinin
392/658
de yer aldığı, içeriklerinde ise Ulusal Kanal, İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisiyle ilgili talimat içerir
yazılar ve siyasi içerikli yazılar bulunduğu, Sanık Ahmet Tuncay Özkan’a ait Küçükçekmece
ilçesinde bulunan depodan elde edilen ajanda da Sanık Kemal Kerinçsiz’in işyerinden ele geçen
“Tel Defteri 1” isimli Word belgesinde isim ve numarasının yazılı olduğu, sanığın, Aydınlık
gazetesinde kullanımında olan masanın çekmecesinde “Zapsu’nun fındık soygunu, telefon
dinlemeleri var. Trabzon Fiskobirlik eski Bşk. dostumuz. Dinletin çok bilgi verir. Telefon
konuşmalarını Trabzon- Giresun’a götürün. Sallar oraları! Hemen harekete geçin. (Bedri)
Trabzon’da açıklar Manşet!” şeklinde el yazması örgütsel belge ele geçtiği, bu örgütsel talimat
sonucunda Sanık Bülent Baş’ın Trabzon ilinde basın açıklaması yaparak telefon görüşmesini
duyurduğu ve ses kaydını basın mensuplarına dağıttığı, Aydınlık gazetesinin 9, 10, 11. 06.2011
tarihli sayılarında Cüneyt Zapsu ve Devlet Bakanı Ali Babacan arasında geçen bu telefon
görüşmelerinin yayınlandığı, 10.06.2011 tarihli sayıda da Fiskobirlik Genel Müdürü C.Ö.’nün
konuyla ilgili bilgisine başvurulduğu ve talimatta yer alan şekilde bunun da haberleştirildiği,
sonuç olarak Mehmet Bedri Gültekin’e talimat verebilecek konumda olduğu anlaşılan bu kişinin
Ergenekon terör örgütünün yöneticilerinden olan Sanık Doğu Perinçek olduğunun anlaşıldığı,
bahse konu örgütsel belgede, telefon kayıtlarının Sanık Mehmet Bedri Gültekin olduğu anlaşılan
kişinin açıklaması yönünde talimat verildiği, ancak görüşmeyi Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in
değil de, Sanık Bülent Baş’ın açıkladığı, 19.08.2011 tarihinde İşçi Partisi Genel Merkezinde
genel başkan odasında yapılan aramada yayınlanması talimatı verilen telefon görüşmesinin el
yazısıyla yazılmış toplam 21 sayfalık çözümünün ele geçtiği, Sanık Mehmet Bozkurt’un
Aydınlık gazetesindeki odasında yapılan aramada ele geçen 1807 ile numaralandırılmış belgede,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kimlik bilgilerinin yer aldığı, aynı belgede Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’a ait vergi kimlik numarası, Bilal Erdoğan’a ait kimlik numarası ve Ahmet
Burak Erdoğan’a ait kimlik numarası, vergi numarası ve SSK sicil numaralarının el yazısı ile
yazıldığının tespit edildiği, Aynı yerdeki aramada Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire
başkanlığı tarafından hazırlanmış “Gizli” ibareli, 06.11.2000 tarihli video kaset çözüm raporu
olduğu, bahse konu video kaydının Vedat Ergin ve Nuri Ergin isimli şahısların da içinde
bulunduğu hükümlüler tarafından Uşak Cezaevinde çıkarılan olaylar ile ilgili görüntüler
olduğunun tespit edildiği, “KIRMIZI KİTAP.doc” isimli Milli Güvenlik Strateji Belgesi ve bir
kısmı örgütsel mahiyette birçok belge bulunduğu, Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 334/1, 135/2-1 maddelerigereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında gerçekleşen görüşmenin
yayınlanmasına yönelik talimatın Sanığın kullandığı masanın çekmecesinden elde edildiği, bu
talimatta geçen hususların tamamen yerine getirildiği, Aydınlık Gazetesinin 09-10-11/06/2011
tarihli sayılarında bahse konu görüşmenin talimatta geçen şekilde yayınlandığı, söz konusu
haberlerin yayınlandığı zamanda sanığın Aydınlık gazetesi sorumlu müdürü, aynı zamanda
İstihbarat şefi olduğu, sanığın ikametinde yapılan aramada elde edilen 26 nolu DVD içerisinde
bulunan 12 adet Word dosyasının Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen ve aralarında
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu devlet görevlilerine ait telefon görüşmelerine ait
çözümler olduğu, Sanığın aydınlık gazetesindeki odasında 1807 ile numaralandırılmış
dokümanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kimlik bilgilerinin yer aldığı bilgisayar çıktısı
olduğu, aynı belgede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait vergi kimlik numarası, Bilal
Erdoğan’a ait kimlik numarası ve Ahmet Faruk Erdoğan’a ait kimlik numarası vergi numarası ve
SSK Sicil numarasının el yazısı ile yazıldığı, yine Aydınlık Gazetesindeki odada 1781’den
1790’a kadar numaralandırılmış dokümanların içerisinde “Ufuk Uras notlar.doc” isimli belgede
Ufuk Uras ve babası Hasip Uras hakkında kişisel bilgilerin yer aldığı ve başka dokümanların ele
geçirildiği, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen görüşmenin 2003-2004
393/658
yıllarında kurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında 2004 yılında Sanıklar
Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur tarafından yasadışı dinlemeler sonucunda kaydedildiği,
dönemin Jandarma Genel Komutanı olan Sanık Mehmet Şener Eruygur’a diğer ses kayıtlarıyla
birlikte tevdi edildiği, bilahare bu sanığın Atatürkçü Düşünce Derneğinin genel başkanlık
odasında söz konusu ses kayıtlarını diğer ses kayıtları ve dokümanlarla birlikte sakladığı,
bilahare ADD Genel Merkezinde yapılan aramada bunların ele geçirildiği, ayrıca söz konusu ses
kayıtlarının örgütün arşivine muhafaza edilmek üzere konulduğu, bilahare 2009 yılında Aydınlık
Dergisine yayınlatmak üzere servis edildiği, Sanık Doğu Perinçek’in 28.09.2009 tarihli ve Sanık
Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın çekmecesinden elde edilen talimatlar üzerine 09-10-
11/06/2011 tarihli Aydınlık gazetesinde Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasındaki
görüşmenin talimatta geçen şekilde yayınlandığı, yayınlama tarihinde Sanık Mehmet Bozkurt’un
Aydınlık gazetesi sorumlu müdürü ve aynı zamanda istihbarat şefi olduğu, Sanığın Doğu
Perinçek, Mehmet Bora Perinçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Özlem Usta, Zahide Ruhsar Şenoğlu,
Adnan Türkkan, Ahmet Tuncay Özkan, Arif Doğan, Ayşe Asuman Özdemir, Erkan Önsel, Erol
Manisa, Ertuğrul Orta, Ferit İlsever, Nusret Senem, Serhan Bolluk, Tuncer Kılınç, Tunç Akkoç,
Turhan Özlü, Hayati Özcan ve Mehmet Sabuncu ile örgütsel irtibatları dikkate alındığında, Sanık
Mehmet Bozkurt’un, Sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda Aydınlık Dergisinde
(gazetesinde) söz konusu ses kayıtlarını yayınladığı, adil yargılamayı etkileyecek şekilde
Aydınlık Dergisinde (gazetesinde) yayınlar yaptığı, örgütsel olarak kişisel verileri temin ettiği ve
söz konusu ses kaydını muhafaza ettiği, göz önünde tutularak sanığın Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kimlik bilgilerinin yer aldığı bilgisayar çıktısı
doküman olduğu, söz konusu sorgulamanın İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü’nün internet sitesi üzerinden yapıldığı ve belgenin en alt sağ köşesinde yazdırılma
tarihi olduğu değerlendirilen 12/27/2010 22:46 ibarelerinin yer aldığı, aynı zamanda Recep
Tayyip Erdoğan’a ait vergi kimlik numarası ile oğulları N. Bilal Erdoğan (Necmettin)’in kimlik
numarası ile Ahmet Burak Erdoğan’ın kimlik numarası, vergi numarası ve SSK sicil
numaralarının el yazması şekilde yer aldığı görülmüştür.
“Ergenekon” ve “Lobi” isimli bu örgütsel ve diğer örgütsel dokümanlar, dosya kapsamı
dikkate alındığında, Sanık Mehmet Bozkurt’un Aydınlık gazetesinde sorumlu müdür ve
istihbarat şefi olarak örgütün amacı doğrultusunda kişisel bilgi topladığı ve muhafaza ettiği,
sonucuna varılmış, sanığın TCK 136. Maddesindeki suçu işlediği sabit görülmüştür.
Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün medya yapılanması içerisinde yer aldığı,
2004 yılında Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında yasadışı olarak Sanıklar Levent
Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’un kaydettiği dinlemelere ilişkin çözüm tutanaklarını örgütün
amaçları doğrultusunda bulundurduğu, bu ses kayıtları çözümlerinin Sanık Mehmet Deniz
Yıldırım’dan elde edilen ve aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu, devlet
görevlilerine ait ses kayıtlarıyla aynı olduğu dikkate alındığında, Sanığın bu konudaki
savunmasına itibar edilmemiş, Sanığın yasaklanan bilgileri temin etmek suçu sabit görülmüş ve
TCK 334 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
394/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mehmet BOZKURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

128- MEHMET BÜLENT SARIKAHYA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya’nın, söz konusu internet sitelerine
sağlanan teknik destekten sorumlu olduğu, Bilgi Destek Daire Başkanlığı bilgisayarlarında
gerçekleşen silme işlemlerinde görev aldığı, yine bu birimde meydana gelen evrak imha
işlemlerine de katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, İddia edilerek, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya’nın, dosyamızda bulunan HTS kayıtlarının
karşılaştırılması sonucunda, sanıklar Murat Uslukılıç, Sedat Özüer, Cemal Gökçeoğlu ve Dursun
Çiçek ile, aynı kurumda çalışmaları nedeniyle de sanıklar, Fuat Selvi, Meryem Kurşun ve Ziya
İlker Göktaş ile de irtibatlı olduğu, 2001-2009 Eylül ayına kadar Genelkurmay Bilgi Destek
Daire Başkanlığı'nda istatistikçi olarak görev yaptığı, sanık Hasan Ataman Yıldırımdan elde
edilen belgeden de sanık Hasan Ataman Yıldırım ile de irtibatlı olduğu ve sitelerle ilgili olarak
kendisinden yardım aldığı, görev yaptığı dönemde, Bilgi Destek Dairesi bünyesinde sanıklar
tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan,
başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak üzere, tüm sitelerin yayınlarına teknik destek
verdiği, yine bu dönemde sanık Dursun Çiçek’e bağlı olarak örgütsel faaliyetlerde bulunduğu,
sanık Dursun Çiçek tarafından Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, illegal
olarak ve kara propaganda amacıyla, okuyucu mektubu adı altında hazırladığı pek çok yazıyı,
onun örgütsel emir ve talimatı gereği, gazetelerin köşe yazarlarına ve yazı işleri müdürlerine
sahte isimle internet kafelerden gönderdiği, bu eylemini yıllarca devam ettirdiği, sanığın bu
şekilde örgüt üyeleri ile bağlantıları, sanık Dursun Çiçek ile olan örgütsel bağı, onun emir ve
talimatları ile çok sayıda örgütsel faaliyette bulunduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör
örgütü içerisinde, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sanık Dursun Çiçek’e bağlı olarak
faaliyette bulunduğu, eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve
yoğunluğu da dikkate alındığında, Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, TCK 314/2. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri
bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK
395/658
312. Maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,

1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET BÜLENT SARIKAHYA hakkında TCK 314/3, (2.7.2012 tarih ve
6352 S.K.'nun 85.Md. ile degisik) TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Bülent SARIKAHYA'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun, sanığın ne şekilde teknik destek sağladığının
delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka
uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, CMK
134 gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

129- MEHMET DALAGAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Emniyet teşkilatında polis memuru olarak görev yapan sanık
Mehmet Dalagan’ın doğum tarihi, yeri, kan grubu, T.C. kimlik numarası gibi ayrıntılı şahsi
bilgilerini sanık Servet Kaynak’a mesajla ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den elde edilen S-1
dokümanında yer aldığı, sanık Mehmet Dalagan’ın S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma
istek ve iradesini ortaya koyduğu, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri
gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve
tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan
mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni
kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları,
sanığın İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içinde yer
almak suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu Devletin güvenliğine ilişkin gizli
kalması gereken bilgi ve belgelerden olan Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Siyaset Belgesini
temin edip bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 327/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
396/658
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Dalagan’ın, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanakları, 07.07.2009
tarihli irtibat tespit tutanağı, telefon ve sim kart çözüm tutanağı ile Mahkememiz dosyasında
bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından ve ilgili GSM şirketlerinden temin edilen
HTS dökümlerinin karşılaştırma sonucuna göre, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak
suçundan yargılanıp ceza alan diğer sanıklardan, Servet Kaynak, Bülent Güngördü, Kemalettin
Balcı ve Zerrar Atik ile örgütsel irtibatının bulunduğu, iletişim tespit tutanaklarına göre,
21.11.2008 tarihli 10616 nolu tapede, sanık Mehmet Dalagan’ın sanık Servet Kaynak ile yaptığı
telefon görüşmesinde, sanık Mehmet Dalagan’ın “Amirim Emriniz”, sanık Servet Kaynak’ın
“Dalagan, adın soyadın kan grubun, doğum yerin ve tarihin hemen bana mesaj at”, Mehmet
Dalagan’ın “Tamam anlaşıldı”, 21.11.2008 tarihli 10621 nolu tapede, sanık Mehmet Dalagan’ın
sanık Servet Kaynak’a gönderdiği mesajda, “Mehmet Dalagan B(+) Ankara- 17/02/1975
sicil:222130”, 21.11.2008 tarihli 10623 nolu tapede, sanık Servet Kaynak’ın sanık İbrahim
Şahin’e gönderdiği mesajda, “Mehmet Dalagan B(+) Ankara- 17/02/1975 sicil:222130”,
15.12.2008 tarihli 10581 nolu tapede, Mehmet Dalagan’ın Servet Kaynak ile yaptığı telefon
görüşmesinde, Mehmet Dalagan’ın “efendim amirim”, Servet Kaynak’ın “Dalagan T.C kimlik
numaranı acele mesaj çek bana”, Mehmet Dalagan’ın “Anlaşıldı”, şeklindeki görüşme
içeriklerinden, sanık Mehmet Dalagan’ın sanık Servet Kaynak’ın kendisinden istediği mesleki ve
kişisel bilgilerini, hiç tereddüt etmeden, sebebini sorgulamadan ve bu bilgilerin sanık İbrahim
Şahin’e iletileceğini bilerek, bu bilgileri hemen göndermesi nedeniyle, Ergenekon silahlı terör
örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan, örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere
illegal bir ekip kuran sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip içerisinde kendi istek ve iradesiyle
yer aldığı, sanığın isminin ve diğer isimlerin, sanık İbrahim Şahin’in Ankara’daki evinde ele
geçen belgeler arasında bulunan S-1 isimli belgede bulunduğu, 21.11.2008 tarihli 10624 nolu
tapede, sanık Mehmet Dalagan’ın sanık Servet Kaynak ile yaptığı telefon görüşmesinde, Mehmet
Dalagan’ın “Amirim ulaştı mı”, Servet Kaynak’ın “Geldi geldi sağolasın, emir böyle o yüzden
şey yapıyorum”, Mehmet Dalagan’ın “Emir anlaşıldı var mı bir emriniz, Allaha emanet
görüşürüz”, sözlerinden sanık Mehmet Dalagan’ın oluşturulan gizli ve illegal yapılanmadan
haberdar olduğu ve Servet Kaynakın emriyle hareket ettiği, bu şekilde sanık Mehmet Dalagan’ın
Ergenekon Silahlı terör örgütü içerisinde, sanıklar Servet Kaynak ve İbrahim Şahin’e bağlı
olarak ve onların emir ve talimatları doğrultusunda eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, Örgütün
hiyerarşik yapısına dahil olduğu, telefon görüşmelerinde, Ergenekon silahlı terör örgütünün
temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, 25.06.2009 tarihli inceleme ve
değerlendirme raporuna göre, evinde yapılan aramada ele geçen hard disk içerisinde çok sayıda
“GİZLİ” ibareli belge bulunduğu, sanığın pek çok örgüt mensubu gibi, evinde gizli belge
bulundurduğu, bu şekilde sanık Mehmet Dalagan’ın Ergenekon Silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu anlaşıldığından, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Mehmet Dalagan’ın evinde usulüne uygun olarak yapılan aramalar sonucunda
elde edilen bilgisayarın Samsung marka SO8EJ1UA151602 seri numaralı hard diski içinde
yapılan incelemede “kırmızı kitap.doc” isimli word dosyası içinde Bakanlar Kurulunun 2001
tarihli kararı ile onaylanan 32 sayfadan oluşan Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin bulunduğu,
sanığın bu şekilde Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri
bulundurmak suretiyle TCK 327. Maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, söz
konusu belge hakkında, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliğinin
08.02.2012 tarihli yazıları ile İçişleri Bakanlığının 07.03.2012 tarihli yazı ve eklerinden, sanıkta
ele geçen kırmızı kitap isimli belgenin Milli Güvenlik Siyaset belgesi ile birebir uyumlu
olmadığının belirtildiği, bu nedenle sanığa atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı
397/658
anlaşıldığından, müsnet suçtan CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık MEHMET DALAGAN hakkında TCK 327 maddesi gereğince açılan kamu
davası neticesinde verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet DALAGAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

130- MEHMET DEMİRTAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın askerden komutanı olan sanık Oktay YILDIRIM ve
onun arkadaşı olarak tanıştığı sanık Mahmut ÖZTÜRK ile kendisine ait olan LPG istasyonunda
zaman zaman bir araya gelerek gizli ve örgütsel toplantılar yaptıkları, sanık Muzaffer TEKİN ile
de irtibatlı olduğu, bu kişilerin güven duydukları sanığa, örgüte ait el bombalarını teslim edip
kendisine ait evde saklattıkları, soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan dosyamız
sanıklarından Ali YİĞİT’in cezaevinde bulunduğu dönemde baskı ve tehdit kullanarak daha önce
vermiş olduğu ifadesini değiştirmesi yönünde baskı yaptığı, bu nedenlerle sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu, Ayrıca Sanığın örgüte ait ve örgütsel amaçla kullanılmak
üzere 27 adet el bombasını muhafaza edip bulundurduğu, bu şekilde silahlı terör örgütüne silah
sağlama suçunu işlediği, iddialarıyla, TCK’nın 314/2, 315 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
12.06.2007 tarihinde Trabzon İl jandarma komutanlığına yapılan ihbarda, İstanbul
Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekondunun çatı katında el bombalarının bulunduğu, bu
bombaların Mehmet Demirtaş ve bir astsubaya ait olduğunun bildirildiği, aynı gün İstanbul
Emniyet Müdürlüğüne konunun intikal etmesi üzerine belirtilen yerde yapılan aramada
12.06.2007 tarihli olay tutanağında belirtilen 1 adet askeri sandık içerisinde toplam 27 adet el
bombasının bulunduğu, bulunan bombaların üzerlerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen
parmak izinin 14.06.2007 tarihli rapor uyarınca, Sanık Oktay Yıldırım’a ait olduğunun
398/658
anlaşıldığı, sanık Ali Yiğit aşama ifadelerinde, ihbarı yapan kişinin babası olduğunu, olaydan 3-
4 ay önce babasının kendisine ziyarete geldiği bir sırada kaldığı evin çatı katında bir sandık
içinde bombaları gördüğünü kendisine söylediğini, ancak korktukları için kimseye
söyleyemediklerini, dayısı olan sanık Mehmet Demirtaş’a sorduğunda bombaların Oktay
Yıldırım’a ait olduğunu söylediğini beyan ettiği, ayrıca Ali Yiğit’in babası olan Şevki Yiğit
ifadesinde, ihbarı kendisinin yaptığını belirterek benzer beyanlarda bulunduğu, Sanık Ali Yiğit’in
dayısına ait LPG istasyonunda çalıştığı dönemde ve manav dükkanında çalıştığı dönemlerde
Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk’ün sık sık dayısı Mehmet Demirtaş ile bir araya gelerek gizli
gizli konuştuklarını beyan ettiği, bu şekilde sanık Mehmet Demirtaş ile sanık Oktay Yıldırımın
sıkı irtibatının bulunduğu, ayrıca ele geçirilen 27 adet el bombasının sanık Oktay Yıldırım’a ait
olduğu ve sanık Mehmet Demirtaş’ın da bu bombaları kendisine ait evde sakladığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar sanık savunmalarında bombalardan haberinin olmadığı, yeğeni Ali Yiğit’in
babası olan Şevki Yiğit ile aralarının bozuk olması nedeniyle kendisine iftira attığını, kendisine
komplo kurulduğunu, beyan ederek suçlamaları reddetmiş ise de, bombaların bulunduğu evin
kendisine ait olması, cezaevindeyken Ali Yiğit’e ifadelerini değiştirmesi konusunda baskı
yapması, hatta bununla ilgili bir metin hazırlayıp Ali Yiğit’e ezberlemesi için vermesi gibi
hususlar da göz önüne alındığında, sanığın bu yöndeki, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik
inkar mahiyetli savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanık Mehmet Demirtaş’ın dosyadaki iletişim tespit tutanağına ve kendisi ile diğer
sanıkların beyanlarına göre sanıklar Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk ile yoğun ve örgütsel
bağlamda irtibatının bulunduğu, her ne kadar Sanık aşama ifadelerinde ele geçirilen bombaların
kendisine ait olmadığını ve bombaların bulunduğu evin de kendisine ait olmadığını beyan etmiş
ise de, gerek ihbar tutanağı içeriği, gerek Ali Yiğit’in aşama beyanları ve dosyada bulunan rapor
ve tutanaklar doğrultusunda sanığın ifadelerine itibar edilmeyip, bulunan el bombalarıyla
irtibatının sabit olduğu, ayrıca sanığın cezaevinde kaldıkları dönemde yeğeni olan sanık Ali
Yiğit’e önceki beyanlarını değiştirip, ele geçen el bombalarının babasına ait olduğu ve babasının
dayısına iftira attığı yönünde beyanları içerir yazılı ifadeyi ezberlemesi için Ali Yiğit’e verdiği,
söz konusu ifadenin sanık Mehmet Demirtaş’ın eli ürünü olduğunun 23.06.2007 tarihli ekspertiz
raporuna göre sabit olduğu, sanık her ne kadar yakalanan el bombalarıyla bir ilgisinin olmadığını
beyan etmesine rağmen, bu bombaların Ali Yiğit’in babasına ait olduğu şeklindeki ifadeyi baskı
ve tehditle Ali Yiğit’e söyletmeye çalıştığı, ayrıca bu yazılı ifadede bombaların bulunduğu yerin
ayrıntılı olarak anlatılması karşısında, sanık Mehmet Demirtaş’ın bombalarla irtibatının
bulunduğunun sabit olduğu ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün açığa çıkmaması için yine
örgütün talimatları doğrultusunda Ali Yiğit’in beyanlarını değiştirtmeye çalıştığı, sanığın bu
şekilde dosyamız sanıklarından pek çoğuyla irtibat halinde bulunan ve Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda pek çok eyleme katılan sanık Oktay Yıldırım ile olan ilişkisi,
örgüte ait 27 adet el bombasını evinde saklaması, Ergenekon silahlı terör örgütü ile ilgili
soruşturmaların başlamasına sebep olan Ali Yigit’e yoğun baskı yapması ve soruşturmanın
sonuçsuz kalması yönündeki yoğun çabaları gibi hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık
Mehmet Demirtaş’ın eylemlerinin çeşitliliği ve sürekliliği göz önüne alınarak Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sanık Oktay Yıldırımın
kontrolünde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör
örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilerek TCK 314/2maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bir ihbar üzerine İstanbul Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekondu da yapılan
arama sonucunda 12.06.2007 tarihli olay tutanağına göre 27 adet el bombası ele geçirilmesi, el
bombalarının bulunduğu evin sanığın kullanımında olması, Şevki Yiğit ve sanık Ali Yiğit’in
aşama beyanlarında bu evin sanık Mehmet Demirtaş’a ait olduğunu beyan etmeleri, söz konusu
el bombalarının sağlam ve çalışır durumda olduğunun 25.06.2007 tarihli inceleme tutanağından
anlaşılması karşısında sanık Mehmet Demirtaş’ın patlayıcı maddeleri izinsiz bulundurmak
suretiyle TCK 174. maddedeki suçu işlediği sabit kabul edilmiştir.
399/658
C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
1- Sanık Mehmet DEMİRTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,CMK 134 gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Mehmet DEMİRTAŞ'a ait evde 12/06/2006 tarihinde hukuka uygun
arama neticesi ele geçen muhafaza amacıyla elinde bulundurduğu el bombaları nedeniyle
sanığın eylemine uyan TCK 17471 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

131- MEHMET DENİZ YILDIRIM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2010 tarih ve 2008/1756-2010/373 sayılı
iddianamesinde özetle; 2003-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
oluşturulan “Cumhuriyetçi Çalışma Grubu” tarafından yapılan darbe planları, ŞENER
ERUYGUR’dan ele geçirilen dijital veriler arasında yer alan “Şener.txt” isimli dosyada yer alan
bilgiler ve ayrıca ÖZDEN ÖRNEK’e ait olduğu tespit edilen günlüklerdeki notlardan, mevcut
siyasal iktidarın dış politikalarının sonuçsuz bırakmak, halkı sokağa dökmek ve böylece askeri
müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla “Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğe götürülmesi”
stratejisinin bir plan çerçevesinde uygulamaya konulduğunun anlaşıldığı,
Bu kapsamda dönemin Kıbrıs’ın Türkiye büyükelçisi ile ŞENER ERUYGUR’un
Genelkurmay Başkanının bilgisi dışında gizli görüşmeler yaptığı, yine bu amaçla 03 Mart 2004
tarihinde ATO Sosyal Tesislerinde hilafetin ilgasının 80. yıl kutlamalarının düzenlendiği
anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun darbe planları
çerçevesinde, Kıbrıs Sorununun çözümsüzlüğe götürülmesi konusu ile ilgili planlı çalışmalar
yapıldığı görülmüştür. Bu amaçla da, LEVENT ERSÖZ’ün başında bulunduğu ekip tarafından
yasal olmayan dinlemelerin yapılmış olabileceği,
Darbe planları çerçevesinde bir çok siyasi ve üst düzey bürokratın telefonlarının
dinlenerek kayda alındığı ve bu çalışmaların Cumhuriyet Çalışma Gurubu tarafından
gerçekleştirildiği bilinmektedir. Sanık Hasan Atilla Uğur’un Melih Gökçek ve görüştüğü kişiler
hakkında kimsenin elde edemeyeceği bilgilere sahiptir. Görüşmenin yapıldığı dönemde de
400/658
Levent Ersöz ile birlikte çalışmaktadır. Hatta Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur, sanık Şener
Uygur’un talimatları ile görüşme yaptıkları Cem Uzan,Mehmet Karamehmet ile olan tüm
görüşmeleri kayda alarak örgütün arşivine aktardıkları tespit edildiği,
Sanıktan ele geçirilen ses kayıtlarının 2003-2004 yılları arasında darbe çalışmaları
çerçevesinde, LEVENT ERSÖZ ve HASAN ATİLLA UĞUR tarafından yapılan yasal olmayan
dinlemeler olduğu, örgütün arşivinde yer alan bu bilgilerin yine siyasal iktidarda bulunan
Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve onunla birlikte çalışan kişileri yıpratmak amacıyla,
örgüt lehine yayın yapan yayın organında yetkili bulunan sanıkye gönderildiğinin anlaşıldığı,
Başbakanlık Müsteşarlığının 9.11.2009 gün 130/249 sayılı yazılarında sanıktan ele
geçirilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı üst düzey bürokratların ses kayıtlarının,
“devletin içve dış siyasal yararları bakımından gizli ve gizli kalması gereken belgelerden olduğu
belirtildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün suçundan sanık olarak yargılanan DOĞU PERİNÇEK ve
HİKMET ÇİÇEK’in sanıkye yazılı mesajlar göndererek onu yönlendirdikleri,Yalçın Küçük’ün
de aralarında bulunduğu bazı örgüt mensuplarının dergide yazı yazması yönündeki Doğu
Perinçek’in talimatlarını yerine getirdiği ve yine adı geçenlerin emirleri doğrultusunda
yargılamayı etkileyecek mahiyette yayınlar yapılmasını sağladığı, Başbakan Recep Tayyip
ERDOĞAN VE bazı üst düzey kamu görevlilerinin devletin güvenliğine iç ve dış siyasel
yararları bakımından önemli ve gizli olan telefon görüşmelerini ile ayrıca özel hayatın gizliliğini
ihlal edecek şekilde kişiler arasındaki görüşmeleri temin edip yayınladığı, bu eylemleri örgütün
talimatıyla yerine getirdiği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, söz konusu ses kayıtlarının
da bu örgütsel konumu itibariyle kendisine ulaştırıldığı anlaşıldığından müsnet suçları işlediği,
İddia edilerek, TCK 314/2, 326, 327, 136,133-son, 134, maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
18.10.2009 tarihli ihbarın içeriği, bu ihbarın doğru çıkması ve Sanık Mehmet Deniz
Yıldırım’da ihbarda belirtilen ses kayıtlarının ele geçirilmesi, Sanık Doğu Perinçek’in
28.09.2009 tarihli el yazılı doküman içerisindeki talimatları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat arasında geçen telefon görüşmelerine ilişkin olarak yapılan
basın açıklamaları, Aydınlık Dergisinde yapılan yayınlar, bu yayınların ve basın açıklamasının
Sanık Doğu Perinçek’in 28.09.2009 tarihli talimatının hemen akabinde başlaması, basın
açıklaması ile yayınlar arasındaki sürelerin kısalığı, söz konusu telefon görüşmesiyle bazı üst
düzey yöneticilerin ve iş adamlarının telefon görüşmelerinin yoğun bir şekilde aynı tarihlerde
gündeme getirilmesi, dikkate alındığında Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’ın faaliyetlerinin
gazetecilik faaliyetleri olarak açıklanamayacağı, sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını yerine
getirecek şekilde örgütsel faaliyette bulunduğu, Sanık Levent Ersöz’ün arşivinde bulunan ses
kayıtlarının Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’a intikal ettirildiği, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’ın
da örgütsel faaliyetler kapsamında bu ses kayıtlarını içeriklerini Aydınlık Dergisinde değişik
tarihlerde yayınlamak suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettiği kanaatine
varılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün yasal sınırlar içerisinde kalmak suretiyle örgütün
kamuoyundaki imajını düzeltmeye çalıştığı, örgüt mensuplarını legal alanlarda çalıştırdığı
anlaşılmıştır. Sanık Mehmet Deniz Yıldırım da Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri
kapsamında Sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve Mehmet Şener Eruygur’un 2003-2004
yıllarında illegal olarak temin ettiği ses kayıtları, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’a intikal
ettirilmiş, bu sanıkta örgütsel faaliyetler kapsamında Sanık Doğu Perinçek’in talimatları
doğrultusunda bu ses kayıtlarını genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık gazetesi/dergisinde
yayınlamıştır. Sanıklar Mehmet Bedri Gültekin Mehmet Deniz Yıldırım ve Erkan Önsel,
28.09.2009 tarihli olup Sanık Doğu Perinçek’in el yazılı dokümanında verdiği talimat üzerine
401/658
harekete geçmişler ve belirtilen açıklama ve yayınları yapmışlardır.
01.07.2008 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneğinin genel merkezinde ve genel başkan
olan Sanık Mehmet Şener Eruygur’un odasında arama yapıldığı, 02.07.2008 tarihinde
kardanadam111@gmail.com isimli e-mail kullanıcısının göndermiş olduğu ihbarda özetle;”
Levent Ersöz’ün bilgisi dahilinde hükümet üyelerinin telefonlarının yasadışı dinlenmesini işini
Kürşat Kod isimli Hasan Atilla Uğur’un yaptırdığını ve elde edilen bilgileri Şener Eruygur ve
Levent Ersöz’e aktardığının” bildirildiği, , 2003-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanlığı
bünyesinde oluşturulan “Cumhuriyetçi Çalışma Grubu” tarafından yapılan darbe planları,
ŞENER ERUYGUR’dan ele geçirilen dijital veriler arasında yer alan “Şener.txt” i simli dosyada
yer alan bilgiler ve ayrıca ÖZDEN ÖRNEK’e ait olduğu tespit edilen günlüklerdeki notlardan,
mevcut siyasal iktidarın dış politikalarının sonuçsuz bırakmak, halkı sokağa dökmek ve böylece
askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla “Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğe götürülmesi”
stratejisinin bir plan çerçevesinde uygulamaya konulduğu, Darbe planları çerçevesinde bir çok
siyasi ve üst düzey bürokratın telefonlarının dinlenerek kayda alındığı ve bu çalışmaların
Cumhuriyet Çalışma Gurubu tarafından gerçekleştirildiğinin bilindiği, görüşme metni tam olarak
incelendiğinde görüleceği üzere, sanık Hasan Atilla Uğur’un Melih Gökçek ve görüştüğü kişiler
hakkında kimsenin elde edemeyeceği bilgilere sahip olduğu, görüşmenin yapıldığı dönemde de
Levent Ersöz ile birlikte çalıştıkları, hatta Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur, sanık Şener
Uygur’un talimatları ile görüşme yaptıkları Cem Uzan, Mehmet Karamehmet ile olan tüm
görüşmeleri kayda alarak örgütün arşivine aktardıkları, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan ele
geçirilen ses kayıtlarının isim ve içerik olarak sanık Mehmet Şener Eruygur’da ele geçtiği,bu
kayıtların oluşturulma tarihinin sanıklar LEVENT ERSÖZ ve HASAN ATİLLA UĞUR’un
Jandarma Genel Komutanlığında görevde oldukları 2004 yılı olduğu,örgütün arşivinde yer alan
bu bilgilerin yine siyasal iktidarda bulunan Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve onunla
birlikte çalışan kişileri yıpratmak amacıyla, örgüt lehine yayın yapan yayın organında yetkili
bulunan bu sanığa gönderildiği, Sanıklar DOĞU PERİNÇEK ve HİKMET ÇİÇEK’in sanık
Mehmet Deniz Yıldırım’a yazılı mesajlar göndererek onu yönlendirdikleri, Sanık Yalçın
Küçük’ün de aralarında bulunduğu bazı örgüt mensuplarının dergide yazı yazması yönündeki
Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını yerine getirdiği ve yine adı geçenlerin emirleri
doğrultusunda yargılamayı etkileyecek mahiyette yayınlar yapılmasını sağladığı, Başbakan recep
Tayyip ERDOĞAN ve bazı üst düzey kamu görevlilerinin devletin güvenliğine iç ve dış siyasal
yararları bakımından önemli ve gizli olan telefon görüşmelerini ile ayrıca özel hayatın gizliliğini
ihlal edecek şekilde kişiler arasındaki görüşmeleri temin edip yayınladığı, bu eylemleri örgütün
talimatıyla yerine getirdiği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, söz konusu ses kayıtlarının
da bu örgütsel konumu itibariyle kendisine ulaştırıldığı, sanığın örgütsel eylemlerinin bir
hiyerarşi içerisinde, süreklilik ,çeşitlilik arz ettiği anlaşıldığından sanığın, Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak suçundan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İddianamede ve mütalaada sanığın TCK 326/1, 327/1 maddeleri uyarınca
cezalandırılması talep edilmişse de; sanığın söz konusu ses kayıtlarını tahsis oldukları yerden
bizzat kendisinin aldığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Sanık Mehmet Deniz
Yıldırım’ın başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat
arasında telefon görüşmesine ilişkin ses kaydının hile ile aldığını veya çaldığını gösterir herhangi
bir delil bulunmadığından ancak sanığın ikametinde söz konusu ses kaydı elde edildiğinden, T.C
Başbakanlık Müsteşarlığının 09.11.2009 tarihli yazısından, yukarda izah edilen delillerden ve
tüm dosya kapsamından sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü kapsamında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasındaki telefon
görüşmesinin genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık Dergisinde yayınladığı anlaşıldığından,
sanığın gizli kalması gereken bilgileri temin eden kişi durumunda olduğu anlaşıldığından sadece
TCK 327/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanıktan ele geçirilen ses kayıtlarının 2003- 2004 yılları arasında darbe çalışmaları
çerçevesinde, LEVENT ERSÖZ ve HASAN ATİLLA UĞUR tarafından yapılan yasal olmayan
402/658
dinlemeler olduğu, örgütün arşivinde yer alan bu bilgilerin yine siyasal iktidarda bulunan
Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve onunla birlikte çalışan kişileri yıpratmak amacıyla,
örgüt lehine yayın yapan yayın organında yetkili bulunan sanık Mehmet Deniz Yıldırım’a
gönderildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar Sanık Mehmet Deniz Yıldırım savunmasında, söz
konusu ses kayıtlarının bir flash diskte zarf içerisinde gönderildiğini beyan etmiş ise de,
kamuoyunda büyük etki uyandıracak bu niteliklere sahip ses kayıtlarının göndericinin tanımadığı
ve güvenmediği bir kişiye ulaştırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunda tereddüt
bulunmamaktadır. Her ne kadar Sanık Mehmet Deniz Yıldırım hakkında TCK 135. Maddesi
uyarınca kamu davası açılmışsa da Sanığın bahsedilen kişisel verileri kaydettiğine dair inandırıcı
ve kesin delil bulunmadığından hatta kişisel veri kapsamında kalan ses kayıtlarının Cumhuriyet
Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında darbe planları çerçevesinde kaydedildiği kanaatine
varıldığından sanığa TCK 135. Maddesi uyarınca ceza verilmemiştir. Sanığın eyleminin verileri
hukuka aykırı olarak yayma ve ele geçirme suçunu oluşturduğu kanaatine varıldığından TCK
136 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’da ele geçen ve aleni olmayan ayrıca konuşanların rızası
olmaksızın kaydedildiği anlaşılan ses kayıtlarının sanık Mehmet Deniz Yıldırım’ın bir aletle
dinlediği veya bir ses alma cihazıyla kaydettiği konusunda delil yok ise de bu ses k ayıtlarını
temin eden kişi durumundadır. Sanık ayrıca genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık Dergisinde
ikametinde ele geçen bu ses kayıtlarını yayınlamıştır. Sanığın bu eylemleri TCK 133 ve 134
maddelerindeki suçu oluşturuyor ise de bu eyleminin Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
ve Sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda yaptığından örgüt üyeliğinin bir unsuru
olarak kabul edilmiş, sanığına bu suçlar nedeniyle ayrıca ceza verilmemiştir. (Hüküm: "Sanık
Mehmet Deniz YILDIRIM'ın TCK 133 ve 134 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmış ise de, atılı suçların yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a
maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı BERAATİNE" şeklindedir)

C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,
bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanığa, henüz
soruşturmanın devam ediyor olması, belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET DENİZ YILDIRIM hakkında TCK 133/3, 134/1-2 maddeleri
403/658
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Deniz YILDIRIM'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

132- MEHMET ERÖZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın, adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, Hasan Iğsız’ın İrticayla Mücadele Eylem Planının ortaya
çıkmasından sonra yeniden açılması planlanan sitelerin tamamen kapatılması emrini sanık
Mehmet Eröz aracılığı ile icra ettiği, yine her ne kadar sanık İrticayla Mücadele Eylem Planının
ortaya çıkmasından sonra Dursun Çiçek’in görevli bulunduğu şubenin bilgisayarların ve internet
arşivlerinin silinmesi emrini vermediğini beyan etse de, diğer sanık ifadelerinden hareketle silme
işleminin sanığın emri ile gerçekleştiği, Mustafa Bakıcı’nın emri ile gerçekleşmiş olabileceğini
ancak kendi bilgisinin olmadığını beyan ettiği evrak imha işlemlerinden, sanığın bulunduğu
konum itibariyle haberinin olmamasının düşünülemeyeceği, ayrıca İrticayla Mücadele Eylem
Planının ortaya çıkması ile birlikte karargahta yaşanan evrak kırpma, bilgisayarların silinmesi ve
internet siteleri arşivlerinin silinmesi hadiseleri arasındaki illiyet bağından hareketle de sanığın
İrticayla Mücadele Eylem Planının hazırlanmasında etkisinin olduğu,sanığın; Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla,
belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve
organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu
hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı
devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia
edilerek, TCK.’nın 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Eröz’ün 2008 Ağustos ayında Genelkurmay Harekat Başkanı olarak
göreve başladığı, başta sanık Dursun Çiçek ve diğer sanıklar tarafından, Genelkurmay
bünyesinde ancak illegal olarak işletilen, AK Parti, bazı Bakanlıklar ve Hükümet aleyhine, çok
yoğun bir şekilde, kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan, “irtica.org” isimli internet sitesi ve
diğer internet sitelerinin, Şubat 2009 tarihine kadar yayınlarına devam ettiği, bu sitelerin faaliyet
gösterdiği Bilgi Destek Şubesinin Harekat Başkanlığına bağlı olduğu anlaşılmış, sanık
savunmalarında bu sitelerden ve içeriklerinden haberdar olmadığını beyan etmiş ise de, bu
sitelerle ilgili bir gazetede haber çıkması üzerine, sanık Hasan Iğsız’ın talimatı üzerine sanık
Mehmet Eröz’ün emriyle derhal sitelerin yayınlarının durdurulduğu ve hemen bu sitelerin tekrar
yayına başlayabilmesi için çalışma yapılması konusunda emir ve talimat verdiği, halbuki illegal
olarak işletilen bu sitelerden haberdar olmayan kişinin, heberdar olur olmaz kendisine bağlı bir
şubede illegal olarak faaliyet gösteren bu siteleri işletenler hakkında derhal işlem başlatması
gerektiği, halbuki sanığın bu sitelerin yeniden faaliyete geçebilmesi için hazırlanan Andıç’a
404/658
destek verdiği anlaşılmış, bu nedenle sanığın suçtan kurtulmaya dönük bu tür beyanlarına itibar
edilmemiştir.
Genelkurmay Harekat Başkanı olarak sanık Mehmet Eröz’e bağlı olan, Bilgi Destek
Dairesi bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara
propaganda mahiyetli yayınlar yapan, başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak üzere, tüm
sitelerin yayınlarının bir gazetede haber yapılması nedeniyle durdurulduğu, ancak site
içeriklerinin silinmediği, bu sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle yayın yapabilmesi için,
sanığın bilgisi dahilinde ve sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, “İnternet Andıçı” isimli çalışma
yapıldığı, İnternet yayınlarına nasıl devam edileceği ve ekinde, ne şekilde kara propaganda
içerikli yayın yapılacağı yazılı olan Andıç’ın, sanık Mehmet Eröz ve diğer sanıklarca paraflanıp,
sanık İlker Başbuğ’dan onay alınarak uygulamaya konulduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon
silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli
yayın yapan internet sitelerinin, aynı amaçla tekrar yayına başlayabilmesi için, Harekat başkanı
olarak içinde bulunduğu konumu da kullanarak, aynı kurumda bulunan ve kendi altında faaliyet
yürüten örgüt üyelerine bu doğrultuda çalışmalar yaptırdığı anlaşılmıştır.
Dosyamızda bulunan ihbar mektuplarından ve bu mektupları doğrulayan diğer
delillerden, sanık Mehmet Eröz’ün, sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlanan, Ergenekon silahlı
terör örgütünün amaçları doğrultusunda, ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, darbeye zemin
oluşturmak için hazırlandığı anlaşılan, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli plandan haberdar
olduğu, hatta bu planın hazırlanması konusunda, kendisine bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüten
sanık Dursun Çiçek’e talimat verdiği, tanık Cüneyt Alkan ve bir kısım sanıkların beyanlarından,
söz konusu planın basına yansıması üzerine, özellikle sanığa bağlı olarak faaliyet gösteren ve
illegal olarak internet sitelerini işleten Bilgi Destek Dairesi olmak üzere, karargahta çok yoğun
bir şekilde, geceli gündüzlü olmak üzere günlerce evrak kırpma işlemi yapıldığı, söz konusu plan
ve çalışmaları doğrulayacak ve destekleyecek mahiyette, illegal olarak hazırlanmış ne kadar
belge ve doküman varsa tamamının kırpılıp yok edildiği, yine dosyamızda bulunan ihbar
mektupları, bu mektupları doğrulayan 27.03.2010 tarihli tespit tutanağı, sanıklar Bülent
Sarıkahya, Murat Uslukılıç ve diğer sanıkların aşama beyanları ile dosyada bulunan diğer
delillerden, söz konusu planın basına yansımasından sonra, Bilgi Destek Şubesindeki tüm
bilgisayarların 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silindiği, ayrıca daha önce yayını durdurulan
ancak yeni isimlerle ve aynı içerikle yayına başlayan internet sitelerinin de birden bire kapatılıp,
ana Server’lar dahil tüm içeriğinin geri getirilemeyecek şekilde 35 kez silindiği, bu şekilde sanık
Mehmet Eröz’ün Genelkurmay Harekat Başkanı ve Bilgi Destek Şubenin amiri konumunda biri
olarak, başta Dursun Çiçek olmak üzere, diğer tüm sanıkları korumak için, Ergenekon silahlı
terör örgütü amaçları doğrultusunda illegal olarak hazırlanan bilgi ve belgelerin ele geçmesini
engellemek için, bu tür evrak kırpma, imha etme ve bilgisayar silme işlemlerine izin verdiği ve
delillere ulaşılmasını büyük ölçüde engellediği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Eröz ve diğer sanıklar, internet siteleri Andıçının yasal ve suç unsuru
içermeyen bir çalışma olduğunu beyan etmiş iseler de, İrticayla mücadele eylem planı isimli
belgenin basında çıkması üzerine, söz konusu Andıç ile kurulan internet sitelerinin alel acele
kapatılması, daha önce Şubat 2009’da yayını durdurulduğu halde silinmeyen site içeriklerinin,
ana servis sağlayıcılar dahil 35 kez geri getirilemez şekilde silinmesi, ayrıca Andıç isimli
çalışmanın kendisinin, yasal süre beklenmeden imha edilmesi gibi hususlar ile Andıç’ın ekinde
bulunan kara propaganda yapılacağına ilişkin bilgiler de dikkate alındığında, söz konusu Andıç
isimli çalışmanın, yasal bir Karargah çalışması olmayıp, sanıklar tarafından illegal olarak
hazırlanmış bir örgüt çalışması olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak sanık Mehmet Eröz’ün, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
doğrultusunda, içinde bulunduğu kurumun imkanlarını da kullanarak, özellikle 2008 ve 2010
yıllarında Genelkurmay Harekat Başkanı olduğu dönemde çok sayıda örgütsel faaliyette
bulunduğu, kendisine bağlı olan Bilgi Destek Şubede, sanıklar tarafından illegal olarak kurulup
işletilen, AK Parti, bazı Bakanlıklar ve Hükümet aleyhine, çok yoğun bir şekilde kara
405/658
propaganda mahiyetli yayınlar yapan internet sitelerinin yayınlarına Şubat 2009 yılına kadar izin
verdiği, sitelerin bir gazetede haber yapılması üzerine, sitelerin kapatılması talimatını sanık
Hasan Iğsız ile birlikte verdiği, ancak hemen sonrasında, bu sitelerin farklı isimle ancak aynı
içerikle yayın yapabilmesi için, aynı kurumda kendisine bağlı olarak faaliyet yürüten örgüt
mensuplarına emir ve talimat vererek Andıç isimli çalışmayı hazırlattığı, sitelerin yeniden yayına
başlayabilmesi için, ekinde bulunan ek güvenlik tedbirlerinde, kara propagandaya devam
edileceği ve bunun nasıl yapılacağı yazılı olan Andıç’ı paraflayıp, o dönem Genelkurmay
Başkanı olan sanık İlker Başbuğ’dan onay alınarak uygulanmasını sağladığı, kendisine bağlı
olarak faaliyet yürüten sanık Dursun Çiçek’e talimat vererek, Ülkede kaos ve kargaşa ortamı
yaratıp, darbeye zemin hazırlamak için hazırlanan ve Erzincan ilinde uygulamaya konulan
İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli planı hazırlattığı, bu planın basına yansıması üzerine,
karargahta meydana gelen evrak kırpma işlemine ve bilgisayarların silinmesine izin verdiği,
sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup, örgütün
yöneticisi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütü yöneticisi olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Kamuoyu oluşturmak ve Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda kara
propaganda mahiyetli yayın yapmak üzere, dosyamız sanıkları tarafından çok sayıda internet
sitesi kurulup işletilmiştir.Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde illegal olarak kurulup, dosyamız
sanıklarınca işletilen internet sitelerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesine ait bilgisayarların imajları üzerinde Naip
Hakimlikçe yapılan inceleme sonucunda düzenlenen inceleme tutanağında bulunan, 04.05.2007
Tarihli Etkinlik 4.5 isimli Belgedeki, “Örtülü desteklemede haber ajansları çok etkili olarak
kullanılabilir, ajans üzerinden çok sayıda abone ve diğer ajanslara kısa bir süre içinde ulaşılabilir,
haber ajansı, ajansın çıkardığı kitap, dergilerin satın alınması ve benzeri yöntemleriyle
desteklenebilir, gri ve kara haber üretilmesini sağlayacak bilgi ve belgelerin ajansa dolaylı olarak
aktarılması suretiyle, gri ve kara tarz haberler hem ürettirilebilir hem de kamuoyuna
dağıttırılabilir, Örtülü olarak desteklenen medya organlarında gri ve kara çalışmalar
yayınlatılabilir, Kontrol edilen STÖ yönlendirilerek güvenilir kişiler üzerinden yeni STÖ’ler
kurularak, boşluk bulunan alanlar kapsanabilir, kamuoyuna etki edebilecek federasyon,
konfederasyon yapılanmaları oluşturulabilir, kurum ile aynı paralelde olmayan ancak dönem
itibariyle kullanılmaya uygun bir yapıdaki STÖ’ler dolaylı olarak desteklenebilir (Büyük
Hukukçular Birliği gibi)” şeklinde yazılardan, 30.08.2007 Tarihli 30.8çalışması kısa İsimli
Belgedeki, “Sivil Toplum Örgütlerinin kamuoyu yaratma ve kamuoyunu etkileme gücünden
yararlanılmalıdır, tam kontrollü STÖ’ler oluşturulmak yerine, dolaylı ve örtülü olarak irtibat
(İrtibat güvenilir kişiler üzerinden tesis edilecek, kurum riske edilmeyecektir) tesis edilmiş
uygun nitelikli STÖ’ler, uygun faaliyetlerde kullanılabilir, Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek
nitelikte sivil sanal ağ siteleri kurularak çalıştırılabilir.” Şeklindeki yazılardan, 02.04.2008 Tarihli
PH Etkinliğinin Nasıl Arttırılacağı 11.5.doc İsimli Belgedeki, “ gri ve kara haber üretilmesini
sağlayacak bilgi ve haberlerin ajansa dolaylı olarak aktarılması suretiyle, bu tarz haberler hem
ürettirilebilir hem de kamuoyuna dağıttırılabilir, ajansın içerisinde uygun nitelikli güvenilir
kişilerin yerleştirilmesine ve bu kişilerin ücretlerinin karşılanmasına ihtiyaç gösterir, Kurumla
aynı düzlemde bulunmayan ancak mevcut uygulamaları nedeniyle desteklenmesinin uygun
olacağı değerlendirilen yayın organları da desteklenmelidir, örneğin, Aydınlık Dergisi ve bu
grubun yayınladığı diğer dergi ve kitaplar satın alınabilir, Örtülü olarak desteklenen medya
organlarında gri ve kara çalışmalar yayınlattırılabilir, STÖ’ler dolaylı olarak desteklenerek
harekete geçmeleri sağlanabilir, (Türkiye Gençlik Birliği, Büyük Hukukçular Birliği gibi),
STÖ’lerin yapmayı planladığı faaliyetler kompartmantasyon usulüyle bu güvenilir kişiler
üzerinden desteklenebilir, (örneğin, laiklik mitingine bir iş adamı, gönüllü bir vatandaş görüntüsü
üzerinden, bayrak, flama ve benzeri destekler verilebilir, iş adamı mitingin bazı harcamalarını
karşılayabilir, kendisi veya arkadaşları adına bağışta bulunabilir, ve benzeri.), Medyada
kullanılan yöntemler, internet için de kullanılabilir, bu kapsamda güvenilir kişilerce yönlendirme
406/658
amaçlı, sansasyon amaçlı, ideolojik yaklaşımlı görünüme sahip internet siteleri kurulup
işletilebilir, ihtiyaç duyulan maddi destek düşüktür, resmi veya resmi görünümlü internet
sitelerinden yalnızca beyaz çalışmalar yapılabilmesine rağmen, bu tip internet sitelerinde gri ve
kara çalışmalar kolayca yapılabilir,” şeklindeki yazılardan, 30.08.2007 Tarihli 30.8 Çalışması
Uzun Metin.doc İsimli Belgedeki, “ Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sivil sanal ağ
siteleri kurularak çalıştırılmalıdır, internet siteleri güvenilir kişiler üzerinden, uygun personel
tarafından kurulup çalıştırılacak, kurum riske edilmeyecektir, gri ve kara tarzda yöntemleri
kullanana uygun nitelikli bazı sanal ağ sitelerine ve gazetelere örtülü ve dolaylı olarak destek
verilebilir, Tam kontrollü olmayan gri ve kara yöntemleri de kullanabilecek nitelikte bir haber
ajansı kurulabilir, haber ajansı üzerinden ulusal ve uluslararası kamuoyuna erişim imkanı
sağlanabilir, (kuruluş ve işletim maliyeti düşüktür, kurumu riske etmeyecek yöntemler
uygulanmalıdır) haber ajansı, sanal ağ üzerinde de çalışabilir, böylece medyada yer alamayan gri,
kara nitelikli haberler hedef kitlelere ulaştırılabilir,” şeklindeki yazılardan, sanıkların içinde
bulundukların kurumun imkanlarını kullanarak, ancak kurumdan bağımsız olarak ve görevleriyle
bir ilgisi olmayan, mensubu bulundukları Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
doğrultusunda kurulan Sivil Toplum Örgütlerine örtülü olarak, illegal bir şekilde destek vermek
için çalışmalar yaptıkları, bu çalışmalardan Türk Silahlı kuvvetlerinde görevli olan sanıkların,
sanık Kemal Kerinçsiz tarafından örgütün amaçları doğrultusunda kurulan “Büyük Hukukçular
Birliği”ne, örgütün yöneticilerinden sanık Doğu perinçek’e bağlı olarak kurulup faaliyet gösteren
“Türkiye Gençlik Birliği” ve Aydınlık dergisine destek verilmeye çalışıldığı, ayrıca kara
propaganda faaliyetlerini sürdürmek için sanal ağ siteleri kurma çalışmaları yaptıkları, Bilgi
Destek Şubesi bünyesinde, sanıklar tarafından illegal olarak kurulup işletilen sitelerin de bu
kapsamda kara propaganda yapabilmek için kurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, dosyamıza yansıyan nihai hedefinin, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, silahlı bir askeri müdahale ile ortadan kaldırmak, görevlerini
yapmasını kısmen yada tamamen engellemek olduğu, bunun için ülkede kaos ve kargaşa ortamı
oluşturup, darbeye zemin hazırlayarak, ülkenin ve halkın askeri müdahaleye hazır hale
getirilmesi için örgüt elemanlarınca çok çeşitli eylem ve faaliyetlerde bulunulduğu, bir taraftan
ülkede ses getirecek, kargaşa ve kaos çıkaracak, halkı sokaklara dökecek suikast planları
hazırlanıp, bazılarının uygulamaya konulduğu, diğer taraftan Ergenekon terör örgütünce
kurdurulan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde, ülkede irtica ve terör tehdidi ile yine bu örgüt
tarafından gerçekleştirilen bazı suikastlar gerekçe gösterilerek düzenlenen miting ve gösterilerle,
halkın sokağa dökülmeye, Devlet otoritesinin zaafa uğratılmaya ve Hükümetin görevlerini
yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı, bunlarla eş zamanlı olarak sanık Dursun Çiçek tarafından,
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal olarak kurulduğu anlaşılan internet
sitelerinde, aynı amaç doğrultusunda, yukarıda belirtildiği şekilde çok yoğun olarak, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti ve dini cemaatler aleyhine, kara propaganda mahiyetli yayınlar
yapıldığı, bu sitelerin basında yer alması nedeniyle, yayınların geçici olarak durdurulması
üzerine, sanık Mehmet Eröz’ün de emir ve talimatı ile sitelerin farklı isimle ancak aynı içerikle
kara propaganda faaliyetlerine devam edebilmesi için çalışma yapıldığı, ekinde bulunan ek
güvenlik tedbirleri bölümünde, AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine kara
propaganda içerikli daha önce yapılan yayınlara, hangi yol ve yöntemlerle devam edileceği yazılı
olan Andıç isimli çalışmayı paraflayıp, onaylanarak uygulamaya konmasını sağladığı, yine
Harekat Başkanı olan sanık Mehmet Eröz’e bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüten sanık Dursun
Çiçek tarafından, sanığın da emir ve talimatı ile “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli planı
hazırlandığı, bu çalışma ile, ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, ülkede bir irtica tehdidi
olduğu, laikliğin tehlikede olduğu, Gülen Cemaati olarak bilinen gurup başta olmak üzere pek
çok irticai grubun silahlı örgüt kurduğu, AK Parti ve Hükümetin de buna olanak sağladığı
yönünde planlarla, halkı AK Parti ve Hükümet aleyhine kışkırtıp sokaklara dökerek, darbe
zemini oluşturmanın amaçlandığı, hazırlanan irticayla mücadele eylem planının Erzincan ilinde
uygulamaya konulduğu, sanığın böylece ülkede askeri müdahale zemininin oluşması yönünde,
407/658
gerekli olan kaos ve kargaşanın çıkması için, halkın sokağa dökülmesi için, devlet otoritesinin
zaafa uğraması için, darbeye zemin hazırlamak için ve Hükümetin askeri bir müdahale ile
ortadan kalkması yada görevlerini yerine getirmesinin engellenmesi için, elverişli araçlarla icra
hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini silahlı müdahale
ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına tamamen veya kısmen
engel olmaya teşebbüs ettiği anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit kabul
edilmiş, TCK 312. maddesi gereğince cezalandırılması yönünde karar verilmiştir. Sanığın
eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğundan, TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçtan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Kanaat
Sanık Mehmet ERÖZ'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

133- MEHMET FİKRİ KARADAĞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ’ın, Kuvayı
Milliye Derneği’nin kurulması ve Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
yönetilmesini sağlaması ile görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da Kuvayı Milliye
Derneğini kurduğu, Genel Başkanlığını yaptığı, örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu
oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği veya
içerisinde yer aldığı, illegal faaliyetleri kapsamında ise yukarıda sayılanlardan ayrı olarak
örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin
sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerleri emir
komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik ettiği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir
müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına
neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri
organize etme teşebbüsünde bulunduğu,
İddia edilerek; TCK 314/1, 312/1, 313/1, TCK 135/2-1, 216/1 ve 284/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
-Ayrıca terör örgütünün yöneticisi konumunda olması nedeniyle, 5237 Sayılı TCK
314/3. maddesi TCK 220/5. maddesi gereği örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan
5237 Sayılı TCK 314/3 maddesi yollaması ile TCK 220/5. maddesi gereğince ERGENEKON
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu tutulmasının yasal
zorunluluk olması nedeniyle,
=>Cumhuriyet Gazetesine 3 kez bomba atılması nedeniyle, ruhsatsız patlayıcı madde
bulundurmak ve taşımak, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanma, mala zarar
vermek suçlarından TCK 174/1-2, 170/1-c (3 kez), 151/1(3 kez),
=>Danıştay saldırısında Türk Milleti adına yargılama görevini yürütmekte iken
görevinin başında katledilen yargı şehidi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in tasarlayarak öldürülmesi,
mağdurlar Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU’nun
408/658
tasarlayarak öldürülmeye teşebbüs edilmesi nedeniyle TCK 82/a-g, 82/a-g, 35/2. maddesi (4
kez),
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Muzaffer TEKİN, İsmail
YILDIZ, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK,
Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçundan dolayı TCK 327/1. maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; İsmail YILDIZ, Ergün
POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK’in
işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya
vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu
nedeniyle: TCK 326/1. maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Gazi GÜDER, Ayşe
Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat
YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU, Ergün POYRAZ, Fikret EMEK, Doğu PERİNÇEK,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Hikmet ÇİÇEK, Kemal
KERİNÇSİZ, Nusret SENEM, Erkut ERSOY ve Murat ÇAĞLAR’in işlemiş oldukları, Kişilerin
siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine,
cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri
olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (18) ONYEDİ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Oktay YILDIRIM,
Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamak suçu nedeniyle; TCK 315 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Ayşe Asuman ÖZDEMİR
ve Halil Behiç GÜRCİHAN’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Fikret EMEK, Hayrettin
ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN, Ergün POYRAZ ve
Nusret SENEM’in işlemiş oldukları; Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçu nedeniyle, TCK 334/1 maddesi gereğince (8) YEDİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: İsmail YILDIZ, Bekir
ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı
itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK 319/1. maddesi gereğince (4) DÖRT KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Hayrettin ERTEKİN ve
Muhammet YÜCE’nin işlemiş oldukları; Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu
nedeniyle, TCK 284/1 maddesi gereğince (2) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın
işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK 174/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri, Sanık Ergün POYRAZ’ın işlemiş olduğu;
Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu nedeniyle TCK 336. maddesi,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu; Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik
etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK 216/1. maddesi,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı
yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna muhalif olarak
ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri gereğince ayrı
ayrı CEZALANDIRILMASI talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
409/658
Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yöneticilerinden olduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı
“Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı
“Lobi Yapılanmasının” kararı ile Kuvayı Milliye Derneğinin kurulması ve Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetilmesini sağlaması ile görevlendirildiği, bu görevi
kapsamında Kuvayı Milliye Derneğini kurduğu, Genel Başkanlığını yaptığı, örgüt mensubu
olarak sanıklar Hüseyin Görüm, Yusuf Görüm, Raif Görüm, Erol Ölmez, Selim Akkurt, İhsan
Göktaş, Ali Kutlu, Kahraman Şahin, Erkut Ersoy, Hüseyin Gazi Oğuz, Murat Çağlar, Muhammet
Yüce gibi Kuvayı Milliye grubunda bulunan sanıkların birçoğuna doğrudan emir ve talimat
vermesi nedeniyle hiyerarşik olarak “üst” konumunda olduğu, bu itibarla örgüt yöneticisi olduğu,
kendisinin de üst düzey örgüt yöneticisi olan Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’le irtibatlı olarak
faaliyet yürüttüğü, bizzat veya azmettirmesi ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat toplayıp
kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine ve benzeri özelliklerine ilişkin
bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak kaydettiği, örgütün amaç ve ilkelerine aykırı
davrandıklarını düşündükleri mevcut yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip
hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırma, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin
haklılığı temin amacı ile de ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden
olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri organize
etme teşebbüsünde bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın, örgüt amaçları doğrultusunda kurulan ve başında
bulunduğu Kuvayı Milliye Derneği’nin 14.10.2006 tarihinde Mersin’de düzenlediği yemekli
toplantı sonrası yeni üyelere ölmek, öldürmek ve öldürülmek üzerine Kuvayı Milliye yemini
ettirdiği, 28 no’lu CD çözümünün yaptırılarak yemin töreni video görüntüsü ve yemin tapelerinin
23.01.2008 Tarihli Tespit Tutanağı ile dosyamız arasına alındığı, yukarıda yemin tapesi detaylı
olarak verilen sözlerden de açıkça anlaşıldığı üzere; Bu yeminde özetle; “Bu uğurda ölmeyi,
öldürülmeyi ve öldürmeyi de göze almaları gerektiği, bunu göze almayanların şimdiden
ayrılması gerektiği” Sanık Mehmet Fikri Karadağ tarafından ikaz edilip sonrasında KURAN,
BAYRAK VE SİLAH üzerine “Kuvayı Milliye Yemini” olarak tabir ettikleri yeminin ettirildiği
görülmüştür. Söz konusu yemin metni ve görüntüleri Sanıklar Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy,
Oğuz Alpaslan Abdülkadir vs birçok sanıkta ele geçirildiği gibi görsel olarak kamuoyuna da
yansımıştır.
Örgüt amaçları doğrultusunda legal görünümlü Kuvayı Milliye Dereneği bünyesinde
planlanan provakatif eylemleri kapsamında; Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın başında bulunduğu
Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün legal görünümlü illegal sivil
toplum örgütlerinden olduğu ve örgüt belgeleri doğrultusunda örgütsel amacı gerçekleştirmek
için kurulduklarının kararımızın genel kısmında ayrıntılı şekilde izah ve ispat edildiği ve sanığın
da bu birimin yöneticisi olduğu, hiyerarşik olarak altında bulunan örgüt mensubu Muhammet
Yüce’ye verdiği emir ve talimatlar doğrultusunda bahse konu suikast eylem plan hazırlıklarının
yapıldığı ve diğer örgüt mensubu Selim Akkurt’un tetikçi olarak görev aldığı bu suikast eylem
planı hazırlığı aşamasında suikasta ramak kala Sanık Selim Akkurt’un yakalanması neticesinde
suikastın önlendiği, gerçekleşmesi halinde meydana gelecek toplumsal olayların boyutu ve
suikast eylem planı hazırlığının vahameti birlikte gözetildiğinde örgütün nihai hedefi olan
Hükûmeti ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye
matuf “elverişli eylem” niteliğinde olduğu tartışmasız sabittir.
Örgüt faaliyeti kapsamında; kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği, çok geniş
yelpazedeki örgüt üyeleri ile irtibat içerisinde olduğu, Mersin Kuvayı Milliye Derneği’nin açılış
toplantısında silah, Kur’an ve bayrak üzerine yaptırdığı “Ölmek, öldürmek, öldürülmek”li
Kuvayı Milliye Yemini, TV kanallarında yaptığı “vatan hainlerinin 13500 den fazlasının isim
listesi bizim elimizdedir. Oyunu biz kuracaz daima ve de diyoruz ki Kuvayı milliye asla, asla
unutmaz ne ihaneti, ne hizmeti, ne fedakârlığı ve de Asla affetmez zaman aşımı yoktur. kuvayı
milliye mazlumun ahını asla kıyamete ve de ahırete bırakmaz. zamanaşımı yok!” ..vs şeklindeki
410/658
açıklamaları ile örgütün propagandasını yaptığı sabit görülmüştür.
Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği, sanıklar Hüseyin Görüm, Yusuf Görüm, Raif Görüm, Erol Ölmez, Selim Akkurt,
İhsan Göktaş, Ali Kutlu, Kahraman Şahin, Erkut Ersoy, Hüseyin Gazi Oğuz, Murat Çağlar,
Muhammet Yüce’ye emir ve talimat verme yetkisine sahip olduğundan hiyerarşik olarak örgüt
yöneticisi konumunda olduğu anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgütü yöneticisi olmak
suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün Kuvayı Milliye Derneği gibi legal görünümlü illegal
sivil toplum örgütünden sorumlu örgüt yöneticisi olması, bu Derneğin örgütün nihai hedefi olan
darbeye zemin hazırlamada çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu önemli birimin
başında olan birisi olması nedeni ile detaylı olarak yukarıda sayılan faaliyetlerinin (Orhan
Pamuk’a yönelik suikast planı hazırlığı, komuoyuna yansıyan ve Kuvayı Milliye YEMİNİ olarak
tabir edilen yeminin töreninin Kur’an, Bayrak ve Silah üzerine “ölmek, öldürmek ve
öldürülmek” li yapılması, … vs) hedef suça yönelik “elverişli eylem” niteliğinde olduğu yani
amaca yönelik tehlike oluşturmaya uygun ve elverişli eylemler olduğu anlaşılmış ve TCK 312/1
maddesindeki suçun da oluştuğu kanaatine varılmıştır. Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK
312/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğundan, TCK 313/1 ve TCK 314/1 maddesinde yazılı
olan suçlardan ayrıca cezalandırılmamıştır.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın ikametgâhında usulüne uygun olarak yapılan aramada
bir kısmı el yazılı olan birçok fişleme niteliğindeki kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine,
ırki kökenlerine ilişkin bilgilerin kişisel veri olarak kaydedildiği birçok belge ele
geçirilmiştirSanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki
kökenlerine göre, hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2
kapsamında cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep
edildiğinden, aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak
TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır. Zira, başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit olduğundan
TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm
eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası ile cezalandırılması talep edilmiş ise de,
sadece kendi birimindeki emir ve talimat verebilme yetkisine haiz olduğu üyelerin örgüt faaliyeti
kapsamında işlemiş oldukları suçlardan sorumlu tutulabileceğinden Sanıklar Erkut Ersoy, Murat
Çağlar, Hüseyin Gazi Oğuz ve Recep Gökhan Sipahioğlu’nun bu kapsamdaki suçlarından da
sorumlu tutularak cezalandırılmıştır. Aynı şekilde Abdülvahit Özkaya ve Murat Çağlar’ın TCK
Madde 135-136 anlamındaki ortak eylemlerinden de sorumlu tutularak cezalandırılmıştır.
Her ne kadar sanık Mehmet Fikri Karadağ hakkında TCK 216/1 maddesi gereğince
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından,
CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ hakkında TCK 284/1. maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, kendi birimindeki emir ve talimat verebilme yetkisine haiz
olduğu üyelerden Sanık Muhammet Yüce’nin Selim Akkurt hakkında yakalama kararı olup
olmadığını ya da bu şahsın hükümlü olup olmadığını bildiğine dair kesin delil olmadığından
sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli, kesin ve
inandırıcı delil elde edilememesi nedeni ile sanığın atılı suçu işlediği sabit olmadığından, CMK
223/2-e maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.
Sanığın Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinde bir
talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hâkimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından
işlendiği tespit edilememiştir. Bu nedenle bu suçlamadan CMK 223/2-e maddesi gereğince
beraatine karar verilmiştir.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi olması
nedeni ile TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollaması ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
411/658
üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm eylemlerinden sorumlu tutulması
gerektiği iddiası ile cezalandırılması talep edilmiş ise de, yukarıdaki aynı gerekçe ile sanığın
hiyerarşik olarak kendi altı haricindeki diğer örgüt üyelerine işlediği suçlara ilişkin talimatlar
verdiği ve/veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit
olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135.
maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
5- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş önleme araması kararı uyarınca yapılan
arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka
aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle 217. maddesine muhalefet edilmesi,
6- Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren
‘şüpheli’ sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak
alınacağı CMK’nın 147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın
gözaltına alınmasından sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen
yöntemle, yasal hakları hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı
tanınmadan beyanının alınması, bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri
Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
7- Sanık Mehmet Fikri Karadağ hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın; silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Abdulvahit Özkaya'nın
eyleminden dolayı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, silahlı terör örgütü
412/658
yöneticisi sıfatıyla Murat Çağlar,Hüseyin Gazi Oğuz ve Recep Gökhan Sipahioğlu'nun
eylemlerinden dolayı 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından mahkumiyet kararı
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Mehmet Fikri Karadağ


hakkındasilahlı terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri
delaletiyle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan
zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle
örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davaları ile yine sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında TCK 216 ve 284 maddeleri
gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen, sanık Mehmet Fikri KARADAĞ'ın TCK 314/1-
220/5 maddeleri del aletiyle sanık ABDÜLVAHİT ÖZKAYA'nın işlediği iddia edilen TCK 136
maddesinde yazılı suç, Murat Çağlar,Hüseyin Gazi Oğuz ve Recep Gökhan Sipahioğlu'nun
işlediği iddia edilen 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarına ilişkin, sanık Mehmet Fikri
KARADAĞ hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu
suçlara ilişkin sanık MEHMET FİKRİ KARADAĞ hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
1- Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine
saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı eylemlerde
sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri
tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör örgütünün varlığının
da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün yöneticiliği
suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek olan sanık yönünden
örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt üyelerinin
işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak sanığın bu
suçlardan beraatine,
2- Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 127, 134 gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemleri ile CMK 135 gereği iletişimin tespiti
işleminin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden
ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

413/658
134- MEHMET HABERAL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde,Ergenekon Terör Örgütünün Sarıkız isimli darbe planı kapsamında Jandarma
Genel Komutanlığında dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur
başkanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiğinin, bu toplantıda mevcut hükümetin icraatları
ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğunun, toplantı sırasında 15-20 Rektörün Kubilay olmaya
hazır olduklarını söylediğinin ve 25 Ekim günü Rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabir’e
gitmesinin kararlaştırıldığının anlaşıldığı, 19 Ekim 2003 günü yapıldığı anlaşılan bu toplantıda
alınan karar gereği 25 Ekim 2003 günü “Cumhuriyete Saygı Mitingi” adı altında toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenlendiği, bu yürüyüşe, değişik illerden gelen Rektörler, Üniversite öğretim
üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaşın katılarak Anıtkabir’e yürüdüklerinin tespit edildiği, bu
toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin “Ordu Göreve” pankartları
taşıdığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dosya sanıklarından dönemin İstanbul Üniversitesi
Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu ve YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz’ün de
katıldığı, sanık Mehmet Haberal’ın, soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan birçok
kişinin Cumhuriyeti Koruma adı altında organize ettiği bu mitingleri yayınlaması için kurucusu
olduğu Kanal B TV’yi tahsis ettiği, Başkent Üniversitesi mensup ve öğrencilerinin de bu
mitinglere katıldığı, kendisinin organize ettiği Diyalog Grubu oluşumun da bu mitinglere destek
verdiği, Cumhuriyet Çalışma Grubunca alınan kararlar doğrultusunda bahsi geçen yürüyüşün
yanı sıra bazı Üniversite Rektörlerinin değişik zamanlarda yürütme organı ile ilgili açıklamalar
yapıp kamuoyu oluşturarak, yapılması planlanan darbe zemininin oluşmasını hedefledikleri,
sanık Mehmet Haberal’ın da hem Üniversite Rektörü hem de televizyon kanalı sahibi olarak
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına uygun olarak bu kapsamda faaliyette bulunduğu, örgüt
kararları doğrultusunda yapılması planlanan eylemlere katıldığı, Yürütme ve Yasama organlarını
devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, Ergenekon Terör Örgütü tarafından yürütülen
çalışmalarda aktif rol aldığının anlaşıldığı, Sanık Mehmet Haberal’ın mevcut hükümeti
devirerek, yerine örgüt amaçları doğrultusunda hareket edecek yeni bir hükümet kurma arayışı
içerisinde olduğunun anlaşıldığı, kendi kurduğu Mili Egemenlik Hareketi isimli platformun yeni
bir siyasi parti kurulması değil, akademik kariyer sahibi şahısları bir çatı altında toplayarak
toplumu etki altına alma ve yönlendirme amacına matuf olduğu, Sanık Mehmet Haberal’a ait
ajandanın 24.07.2008 tarihi altındaki notta, Milli Egemenlik Hareketi isimli oluşumun bir partiye
dönüştürüleceğinden bahsedildiği halde, bugüne kadar böyle bir partinin de kurulmadığı, Milli
İktidar Harekâtı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar düzenlendiği
ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığı, “Generaller” başlığı altında , “Org.
Tuncer Kılınç, Tümg. A. K., Org. Hurşit Tolon, Org. Şener Eruygur”, ayrıca Güler Kömürcü,
Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Ahmet Tuncay Özkan şeklinde isimlerin geçtiği,
Ergenekon Terör Örgütünün üst kurullarında, sanık Mehmet Haberal’ın kendisine ait
olduğunu beyan ettiği televizyon kanalı ile adı geçen diğer kanalların İlhan Selçuk tarafından
yönetilmesinin kararlaştırıldığı, bu şekilde ortak yayınlarla kamuoyu oluşturmasının ve toplumun
örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirilmesinin ve manipüle edilmesinin amaçlandığı,
Sanık Mehmet Haberal’ın, Cumhuriyet Çalışma Grubu kararları doğrultusunda diğer
rektörler ile birlikte hareket ettiği, Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından planlanan, Ordu
Göreve pankartlarının açıldığı Cumhuriyete Saygı Mitingine katıldığı, birçok siyasi lideri bir
araya getirip Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı,
telefon konuşmalarında hükümetin devrilmesi gerektiğinden bahsettiği, Mustafa S. İle yaptığı
görüşmede, köprüyü geçene kadar aradaki siyasi kavgaların kaldırılması yönünde talimat
verdiği, Mustafa S. tarafından ”Ben Başbakan olacağım ama benim başbakanım da sizsiniz”
hitap ve övgüsüne mazhar görüldüğü, Ordu Komutanlığı yapmış sanık Ahmet Hurşit Tolon’un
“Emredin gece üçte kapınızdayım” şeklindeki sözlerinin de sanık Mehmet Haberal’ın Ergenekon
414/658
Terör Örgütünün karar mekanizmasında yer alan üst düzey yönetici konumunda bulunduğunu
gösterdiği, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Bülent Ecevit'e Başkent Üniversitesi hastanesinde uygulanan tedaviye ilişkin, İstanbul
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 19.01.2011 tarih, 4118 sayı ve 198 karar numaralı
raporda "dopaminerjik tedavinin yetersiz kaldığının kabulü gerektiği " şeklinde oyçokluğuyla
mütalaa verildiği, Sanık Mehmet Haberal’ın, Ergenekon Terör Örgütünün birçok mensubu ile
örgütsel irtibat halinde bulunduğu, eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütü'nün Lobi yapılanması içerisinde görevli olduğu,
örgüt faaliyetlerinin düzenlenmesinde ve örgüt kararlarının alınmasında ve uygulanmasında emir
ventalimat verme yetkisine sahip olması nedeni ile Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi olduğu,
yukarıda ayrıntısı ile anlatıldığı şekilde Ergenekon Terör örgütünün faaliyeti kapsamında
Merhum Başbakan Ecevit’e bir takım tıbbi müdahalelerde bulunmak sureti ile görevini kısmen
de olsa engellemeye teşebbüs ettiği sabit kabul edilmiştir.
Başbakanın görevini yapmasının engellenmesi “elverişli eylem” olarak kabul edilmiş;
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehe olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş; TCK 311/1 ve TCK 314/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 5'e karşı 6 oyla-oyçokluğu ile
düzenlediği raporda, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in diğer rahatsızlıklarının yanında
orta veya ileri evrede parkinsonhastalığının da teşhis ve tedavisine ilişkin kullanılması
gereken ilaçlar konusunda görüş birliği bulunduğu, farklı görüşün Başkent Üniversitesi
Hastanesinde bu rahatsızlığıntedavisi sırasında uygulanan ilaç dozunundan kaynaklandığı,
çoğunluk görüşüne göre dozun yetersiz olup yükseltilmesi gerektiği, muhalefet şerhinde ise
uygulanan ilaç tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğunun beyan edildiğinin anlaşılması
karşısında; rahatsızlığa ilişkin teşhis ve tedavide kullanılacak ilaç konusunda ittifak
bulunması, kullanılacak ilaç dozu konusundaki uzman hekimler arasında 5/6 şeklinde farklı
görüş çıkması dikkate alındığında, farklı görüşlerden herhangi birinin bilimsellikten uzak
olduğunun ileri sürülemeyeceği, uygulamada hekimler arasında tedavideki doz farkı
konusunda görüş farklılıkları bulunmasının doğal olması, kullanılacak doz miktarında tıp
415/658
literatüründe kesinlik bulunmaması karşısında, mahkemece rapor içeriğinin yanlış
anlamlandırılarak tedavi sürecinin dolaylı biçimde örgütsel faaliyet olarak kabul edilip
dönemin Başbakanı'nı iş göremez hale getirmek suretiyle hükümete karşı suçun işlendiğine
delil kabul edilmesi,
Kabule göre de; Başkent Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı olup teşhis ve tedavi
ekibinde yer almayan sanık Mehmet Haberal'ın, hastanede uygulanan tedavinin ne şekilde
yapılacağı konusunda teşhis ve tedavi sürecinde görev alan hekimleri ve sağlık personellerini
yönlendirdiğine ilişkin somut deliller ortaya konulmadan meydana gelen sonuçtan sorumlu
tutulup yazılı şekildemahkumiyeti yönünde hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET HABERAL hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet HABERAL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 127 ve 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, Adli Tıp Kurumu'ndan aldırılan rapor doğrultusunda
sanığın ile Bülent Ecevit'e yanlış tedavi uyguladığının kabulünün bilimsellikten uzak olduğu,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

135- MEHMET MURAT YÜCEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Mehmet Murat YÜCEL’in Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, örgüt adına istihbari bilgileri toplayıp, üst amiri olan Bülent kod İsmail YILDIZ’a
gönderdiği, İsmail YILDIZ’a bağlı olarak faaliyet gösterdiği, ruhsatsız silah bulundurmak
suretiyle 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği, ayrıca kişisel verileri hukuka aykırı
olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Murat Yücel’in, Ergenekon terör örgütü üyesi olan sanıklar Bülent (K)
İsmail Yıldız, Kemal Şahin ve Ferudun Refik Nuhoğlu ile örgütsel irtibatının bulunduğu, örgüt
adına istihbarat toplayıp sanık İsmail Yıldız’a verdiği anlaşıldığından, örgütsel nitelikteki
faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün üyesi olmak suçunda TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Sanığın ikametinde yapılan aramada, 1 adet üzerinde Fabrique National herbtal
bellgique Brownings Patent Depose yazılı, 245p*04225 seri numaralı 9 mm çaplı ruhsatsız silah,
bu tabancaya ait 3 adet şarjör ve 38 adet MKE yapımı dolu fişek ele geçirildiği, Kriminal
inceleme sonucunda ele geçen silah ve fişeklerin; 6136 Sayılı Yasaya göre yasak niteliği haiz
ateşli silah ve fişeklerden olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, sanığın 6136 sayılı Kanuna
13/3 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Mehmet Murat YÜCEL hakkında TCK 135. maddesi gereğince cezalandırılması
416/658
talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a
maddesi gereğince müsnet suçtan BERAATİNE karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Mehmet Murat YÜCEL hakkında TCK 135 maddesi gereğince cezalandırılma
talepli açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
1- Sanık Mehmet Murat YÜCEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Mehmet Murat YÜCEL'in ikametinden usulüne uygun arama - elkoyma
kararı ile 27/07/2007 tarihinde ele geçen bizatihi bulundurulması suç teşkileden ve 6136
sayılı yasa gereği memnu vasfı haiz silah ve mermilere ilişkin sanığın 6136 sayıılı yasa 13/3
maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

136- MEHMET OTUZBİROĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu işlediği, ara yönetici
sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK.’nın 312,
314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu’nun, Genelkurmay MEBS Başkanı olarak görev yaptığı
dönemde, Bilgi Destek Dairesi bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet
aleyhine kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan, başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak
üzere, tüm sitelerin yayınlarının bir gazetede haber yapılması nedeniyle durdurulduğu, ancak site
içeriklerinin silinmediği, bu sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle yayın yapabilmesi için
sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, “İnternet Andıçı” isimli çalışma yapıldığı, İnternet
yayınlarına nasıl devam edileceği ve ekinde, ne şekilde kara propaganda içerikli yayınlar
yapılacağı yazılı olan Andıç’ın, sanık Mehmet Otuzbiroğlu ve diğer sanıklarca paraflanıp, sanık
İlker Başbuğ’dan onay alınarak uygulamaya konulduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı
terör örgütünün amaçları doğrultusunda, hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli yayın
yapan internet sitelerinin, aynı amaçla tekrar yayına başlayabilmesi için, İstihbarat Başkanı
olarak içinde bulunduğu konumu da kullanarak, aynı kurumda bulunan ve örgütsel faaliyet
yürüten örgüt üyelerine bu doğrultuda çalışmalar yapmaları için hukuki imkan sağladığı, sanık
Dursun Çiçek tarafından, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda hazırlanan
İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli belgenin basında çıkması üzerine, örgüt faaliyetleri
kapsamında sanık Mehmet Eröz’ün talimatı ile, internet sitelerinin içeriklerinin muhafaza
edildiği ana bilgisayarlar dahil tüm bilgisayarların 35 kez geri getirilemeyecek şekilde
417/658
silinmesine nezaret ederek, suç konusu çok sayıda bilgi ve belgeye erişimini engellediği,
anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu aşama ifadelerinde internet sitelerinin kendisine bağlı olarak
çalışmadığını, evrak kırpma ve imha işlemleri konusunda bilgisinin olmadığını, bilgisayarlarla
ilgili herhangi bir silme emri vermediğini, kimseden bu konuda emir almadığını, bilgisayarların
silinmesi konusunda bilgisinin olmadığını, bu konudaki aleyhine olan beyanları kabul
etmediğini, andıç önüne gelene kadar internet sitelerinden haberinin olmadığını, andıçtaki
imzanın kendisine ait olduğunu, ancak içeriğini tam olarak hatırlamadığını, eklerinin de ne
olduğunu tam olarak bilmediğini beyan etmiş ise de, sanığın sanıklar tarafından illegal olarak
kurulup işletilen internet sitelerinin içeriklerinin de bulunduğu bilgisayarların silinmesi işlemini
yapması, sanıklar Murat Uslukılıç ve Bülent Sarıkahya’nın bu konudaki beyanları, Genelkurmay
MEBS Başkanı olarak, Genelkurmay bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak kurulup
işletilen internet sitelerinden ve bu sitelerin yayınlarından haberdar olmamasının mümkün
olmaması, Genelkurmay Başkanlığınca gönderilen Andıç belgesinin ekinde gri ve kara
propaganda yapılacağına ilişkin ibarelerin bulunması, Andıç belgesinin sanık tarafından
paraflanmış olması hususları, sanığın kendi beyanı ile diğer sanık ve tanık beyanları dikkate
alındığında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli bu yöndeki savunmalarına itibar
edilmemiştir.
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu ve diğer sanıklar, internet siteleri Andıçının yasal ve suç
unsuru içermeyen bir çalışma olduğunu beyan etmiş iseler de, İrticayla mücadele eylem planı
isimli belgenin basında çıkması üzerine, söz konusu Andıç ile kurulan internet sitelerinin alel
acele kapatılması, daha önce Şubat 2009’da yayını durdurulduğu halde silinmeyen site
içeriklerinin, ana servis sağlayıcılar dahil 35 kez geri getirilemez şekilde silinmesi, ayrıca Andıç
isimli çalışmanın kendisinin, yasal süre beklenmeden imha edilmesi gibi hususlar ile Andıç’ın
ekinde bulunan kara propaganda yapılacağına ilişkin bilgiler de dikkate alındığında, söz konusu
Andıç isimli çalışmanın, yasal bir Karargah çalışması olmayıp, sanıklar tarafından illegal olarak
hazırlanmış bir örgüt çalışması olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu’nun pek çok örgüt üyesi ile örgütsel irtibatının bulunduğu,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, dosyamız sanıklarınca kurulup
işletilen, AK Parti ve Hükümet Aleyhine, çok yoğun bir şekilde kara propaganda mahiyetli
yayınlar yapan internet sitelerinin geçici olarak durdurulması üzerine, söz konusu sitelerin farklı
isimle ancak aynı içerikle tekrar yayına başlaması için hazırlanan ve ekinde kara propaganda
yapılacağı açıkça yazılı olan Andıç isimli belgeyi paraflayarak uygulamaya konulmasını
sağladığı, İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli belgenin basında çıkması üzerine, sanık
Mehmet Eröz’ün talimatı ile, internet sitelerinin içeriklerinin muhafaza edildiği ana bilgisayarlar
dahil tüm bilgisayarların 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmesine nezaret ederek, suç
konusu çok sayıda bilgi ve belgeye erişimini engellediği, sanığın bu şekilde, Ergenekon silahlı
terör örgütünün amaçları doğrultusunda, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup, sanıklar Mehmet
Eröz, Hasan Iğsız ve İlker Başbuğ’a bağlı olarak Örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, bu nedenlerle
Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör
örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2. Maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 314/1 ve 312. Maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET OTUZBİROĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet OTUZBİROĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı"
418/658
adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

137- MEHMET SABUNCU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasında gerçekleşen
telefon görüşmesinin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Sanık Doğu Perinçek tarafından verilen
örgütsel talimat sonrası ve talimatta öngörülen şekilde öncesinde dergi, sonrasında günlük gazete
olarak yayınlanan Aydınlık’ta yayınlandığı, bu talimatın verildiği kişiler arasında sanık Mehmet
Sabuncu’nun da bulunduğu,
Aynı şekilde Cüneyt Zapsu ve Devlet Bakanı Ali Babacan arasında gerçekleşen
görüşmenin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Sanık Doğu Perinçek tarafından verilen
örgütsel talimat sonrası ve talimatta öngörülen şekilde Aydınlık Gazetesinde yayınlandığı, sanık
Mehmet Sabuncu’nun söz konusu haberlerin yayınlandığı sayılarda Aydınlık Gazetesi imtiyaz
sahibi olduğu ve örgütün talimatları ve amaçları doğrultusunda hareket ettiği, soruşturma
kapsamında ele geçirilen delillere göre bu eylemin gazetecilik faaliyetleri ile ilgisinin
bulunmadığı,
Örgüt faaliyetleri kapsamında kara propaganda amaçlı sahte e-posta adresleri
oluşturulduğu ve sahte e-mail yazışmaları yapıldığı, bu faaliyetler ile Ergenekon Terör Örgütüne
yönelik soruşturma ve kovuşturmaların itibarsızlaştırılmasının, örgüte yönelik bugüne kadar
yapılan tüm soruşturmaların önceden kurgulanmış bir komplo olduğu izlenimini
uyandırılmasının amaçlandığı, iddiasıyla, TCK. 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
27.09.2009 tarihinde Aydınlık Dergisinin 1158. Sayısının kapağında “Tayyip Erdoğan-
Mehmet Ali Talat, KKTC’nin bitirilmesi için anlaştı” başlığıyla adı geçenlerin telefon
görüşmeleriyle ilgili haber yapıldığı, Sanık Doğu Perinçek’in bu başlığı görmesi üzerine haberin
yapılış şeklini beğenmediği,sıradan bir haber haline getirildiğinden dolayı şikayet ettiği, bunun
üzerine 28.09.2009 tarihinde talimatlarını içeren el yazılı dokümanı hazırladığı ve bu dokümanda
bir gün önceki yani 27.09.2009 tarihinde Aydınlık Dergisinde yapılan haberi kastederek sanıklar
Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu, Ferit ilsever ve Turhan Özlü’yü eleştirdiği, o
sıralarda basın toplantısı yapmaya hazırlanan Sanık Mehmet Bedri Gültekin’e haber verilmesini
ve basın toplantısını bir iki hafta ertelemesini istediği, hatta tekrar Aydınlık Dergisinde aynı
konunun kapak yapılmasını istediği, Sanık Doğu Perinçek’in bu talimatı üzerine yaklaşık iki
hafta sonra 17.10.2009 tarihinde Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in İşçi Partisi genel merkezinde
“Tayyip Erdoğan’ın karanlık görüşmeleri! Belge ve kayıtlarıyla” konulu bir basın toplantısı
düzenlediği, ertesi gün 18.10.2009 tarihinde Aydınlık Dergisinin 1161. Sayısında bahse konu
telefon görüşmesinin kapaktan verildiği ve görüşmenin metin haline getirilip yayınlandığı,
19.10.2009 tarihinde de Ulusal Kanal’da bu konuyla ve Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in yapmış
olduğu basın toplantısıyla ilgili haber yapıldığı, 25.10.2009 tarihinde Ulusal Kanal’da “Erdoğan-
Remzi Gür görüşmesi-telefon görüşmesinin kayıtlarını İşçi Partisi açıkladı” başlığıyla Başbakan
Tayyip Erdoğan ile Remiz gür arasında geçen telefon görüşmesinin ses kaydının İşçi Partisi
tarafından yayınlandığı ve Aydınlık Dergisinde de yer aldığı belirtildikten sonra da söz konusu
419/658
telefon görüşmesinin yayınlandığı, Sanık Erkan Önsel’in de bu telefon görüşmesi hakkında basın
açıklaması yaptığı anlaşılmıştır.27.09.2009 tarihli Aydınlık gazetesinin “KKTC Devleti bitirme
planı yaptılar, Erdoğan ve Talat’ın karanlık telefon görüşmesi” başlıklı haberi, 28.09.2009 tarihli
Sanık Doğu Perinçek’in el yazılı talimatı, 17.10.2009 tarihli Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in
basın açıklaması, 18.10.2009 tarihli Aydınlık Dergisindeki, 19.10.2009 tarihli Ulusal Kanal
televizyonundaki aynı telefon görüşmesiyle ilgili yapılan yayınlar, 25.10.2009 tarihli Ulusal
Kanal’da Sanık Erkan Önsel’in “Erdoğan-Remzi Gür telefon görüşmesiyle ilgili basın
açıklaması”, 01.11.2009-15.11.2009- 22.11.2009 tarihli Aydınlık Dergisinin Sanık Mehmet
Deniz Yıldırım’dan elde edilen ses kayıtlarıyla ilgili yayınları, yine 09.06.2011-10.06.2011-
11.06.2011 tarihlerinde Aydınlık Dergisinde yayın yapıldığı dikkate alındığında ses kayıtlarının
yayınlanmasının basın faaliyeti olarak değil, Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmaktan
yargılanan ve mahkum olan Sanık Doğu Perinçek’in, 28.09.2009 tarihli el yazılı dokümandaki
talimatları ile gerçekleştirilen örgütsel bir faaliyet olduğu, sonucuna varılmıştır.
Sanık Mehmet Sabuncu’nun bu e-postaları görür görmez sahte olduğunu anladığını ve
yayın değeri görmediğini, kimseyle paylaşmadığını beyan etmesine rağmen evinden iş yerine
götürmesi, bu e-postaları başka şahıslarla değerlendirdiğini belirtmişse de, “Ergenekon”, “Lobi”,
“Fabrikatör”, isimli örgütsel belgeler , Sanık Ufuk Akkaya’da elde edilmiş olup Sanık Doğu
Perinçek’in hazırladığı “Örgütlenme” isimli belge içeriği, 12 Nisan 2011 ile 17 Nisan 2011
arasındaki tarihlerde İzmir ilinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Cumhuriyet Savcısı Cihan
Kansız ve gazeteci Yasemin Çongar’ın isimleri kullanılarak çekilmiş e-posta içerikleri , sanığın ,
7-8 ay gibi bir süre söz konusu e-postaların imhasına dönük hiçbir irade göstermeyerek
çekmecesinde saklaması, dikkate alındığında sanığın örgütün iletişim ve propaganda bölümünde
görevli olduğu, bu e-postaları uygun bir zamanda kullanmak üzere kara propaganda ve dez-
enformasyon yapmak amacıyla soruşturmayı ve davayı sulandırmak, itibarsızlaştırmak, bu
şekilde kamuoyu oluşturmak ve kamuoyunun desteğini sağlamakamacıyla beklettiği, ancak
soruşturma kapsamında 19.08.2011 tarihinde Aydınlık gazetesindeki odasında söz konusu e-
postaların ele geçirilmesinden ötürü bu amacının sonuçsuz kaldığı sonucuna varılmıştır.
Sanık Mehmet Sabuncu’nun, Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak onun talimatlarını
yerine getirdiği, 09.06.2011-10.06.2011-11.06.2011 tarihlerinde Devlet Bakanı Ali Babacan ile
Cüneyt Zapsu’nun arasındaki telefon görüşmelerinin yayınlandığı, Aydınlık Gazetesinin imtiyaz
sahibi olduğu, bu telefon görüşmelerinin 2004 yılında Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri
kapsamında Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak kaydedildiği,
2009 yılında yayınlatılmak üzere örgütün arşivinden bu telefon görüşmelerinin Aydınlık
Dergisine servis edildiği, bu görüşmelerin içerisinde bulunduğu, 57 adet telefon görüşmesinin
Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’da 2009 yılında ele geçirildiği, Sanığın kara propaganda ve dez-
enformasyon amaçlı olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan- Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız
ve Gazeteci Yasemin Çongar arasındaki sahte e-postaları, 230 ile numaralandırılan
“ERGENEKON Tertibi, FETHULLAHÇI GLADYO” İbareli DVD, 4 adet video dosyasında,
kamuoyunda Ergenekon Davası olarak bilinen soruşturmanın bir tertip olduğu ve ABD’ nin
yönlendirmeleriyle bu operasyonların gerçekleştirildiği yönünde ifadelere yer verilen, Erol
BİLBİLİK, Hikmet ÇETİNKAYA, M. Bedri GÜLTEKİN, Av. Ceyhan MUMCU, Av. Emcet
OLCAYTU, Doğu PERİNÇEK, Adil Serdar SAÇAN, Erdal SARIZEYBEK ve Vural SAVAŞ’ ın
konuşmalarıyla birlikte hazırlanmış görüntüler bulundurduğu, Sanıklar Özlem Usta, Recai
Alkan, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Doğu Perinçek, Tuncer Kılınç, Emcet Olcaytu, Aydın Gergin,
Erkan Önsel, Ferit İlsever, Hayati Özcan, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Bora Perinçek,
Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Bozkurt, Nusret Senem, Serhan Bolluk, Tunç Akkoç, Turhan
Özlü, Ufuk Akkaya, Caner Taşpınar, Ertuğrul Orta, Yusuf Beşirik ve Yusuf Tunçer ile örgütsel
bağlılıkları dikkate alındığında sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu sabit
görülmüş ve sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
420/658
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Duruşmada hazır bulunan sanık Mehmet Sabuncu'nun mütalaaya karşı beyanı
ve son savunması alınmadan karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mehmet SABUNCU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

138- MEHMET ŞENER ERUYGUR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde,Sanık Mehmet Şener Eruygur, görev yaptığı dönemde, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, kendi mesleki görev ve yetki alanına girmeyen,
konusu Anayasa ve yasalarla yasaklanmış ve suç teşkil eden fiilleri, sivil şahıslarla iş birliği
içerisinde işleyerek darbe yoluyla halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana
tahrik etmek ve Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
teşebbüs fiillerinin içinde bulunduğu,
Jandarma Genel Komutanı sıfatıyla görev sırada, görev ve amaçların dışında ve
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, “Cumhuriyet Çalışma Grubu” adı
altında illegal örgütlenmeye gittiği, bu grubun Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısına
uymayacak biçimde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına uygun olarak
kurulduğu ve yasadışı istihbarat faaliyetleri, fişlemeler, arşivlemeler, medya yönlendirmeleri gibi
faaliyetler yaptığı,
CÇG tarafında darbe için ayrıntılı çalışmaların yapıldığı, gerekli toplum desteğinin
sağlanması yönelik geniş kapsamlı faaliyetler yürütüldüğü, bu faaliyetlerle alakalı yapılan
masraflardan eylemlere kadar kendisine sürekli raporlar ve brifingler verildiği, bu raporların bir
kısmının Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporu ve yıllık çalışma raporları şeklinde kendisine
ve Ergenekon üst düzey yöneticilerine yazılı olarak sunulduğu, Devre raporlarında önceden
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünce alınan kararların uygulanması, yapılması planlanan ve
yapılabilen konularla alakalı olarak değerlendirme toplantılarının sürdürüldüğü,
Örgütün amaçları doğrultusunda ve faaliyetleri kapsamında görüşülen birçok kişinin ses
ve görüntü kayıtlarının gizlice - illegal olarak kaydedilip örgüt arşivine ulaştırıldığı, örgütün bu
özel grubu dışındaki üyelerinin bile haberdar olmadıkları “Özel İstihbarat Arşivi” oluşturduğu,
Ergün Poyraz da bulunan gizli askeri içerikli bilgi ve belgelerin Şener Eruygur
tarafından verildiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi Ergün Poyraz’ın dönemin Jandarma
Genel Komutanı Şener Eruygur, İstihbarat Başkanı Levent Ersöz, MGK Genel Sekreteri Org.
Tuncer Kılınç, Teknik Ve Mali Daire Başkanı Albay Atilla Uğur’la makamlarında birçok defa
görüştüğü, temin ettiği gizli askeri bilgi ve belgeleri kitaplarında kullandığı,
Sanık Hayrullah Mahmut Özgür’ün beyanında bahsettiği ve ultra Türkler olarak
421/658
propagandasını yaptığı yazılarındaki derin devletle alakalı brifingin kendisine Mehmet Şener
ERUYGUR tarafından verildiğini beyan ettiği,
Sanık Engin Aydın‘ın sekreterliğinde ve İlhan Selçuk'un başkanlığında yürütülen
Ankara Kent Oteldeki toplantılara ve Encümeni Daniş toplantılarına katıldığı, Ulusal Birlik
Platformu adı altında birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunun aynı çatı altında örgütleneceği
sivil platform kurma çalışmalarına katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları
doğrultusunda bütün sivil toplum kuruluşlarının aynı yerden yönetilmesi amacı kapsamında 2005
yılında Ulusal Birlik Platformunu Ankara'da oluşturduğu, sanık Semih Tufan Gülaltay‘la
İstanbul da gizli toplantılar tertiplediği, Semih Tufan Gülaltay tarafından kendisine birifing
verildiği,
Milli İktidar Harekâtı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar
düzenlendiği ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığı, “Generaller” başlığı
altında ise, “Org. Tuncer Kılınç, Tümg. Armağan Kuloğlu, Org. Hurşit Tolon, Org. Şener
Eruygur” şeklinde isminin geçtiği, ayrıca örgüt üyelerinden Güler Kömürcü, Doğu Perinçek,
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan‘ın da isimlerinin geçtiği,
Ankara'da Kamuran İnan, Ufuk Söylemez ve Mehmet Haberal'ın yönettikleri 1-1,5 aylık
sürelerle devam eden yaklaşık 30 civarında kişinin katıldığı, gizli toplantılara iştirak ettiği, bu
toplantılara Yaşar Okuyan, Doğu Perinçek, Yaşar Nuri Öztürk gibi siyasilerin katılması
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün ana dokümanında yer alan siyasi partilerin yönlendirilmesi
amaçlarına uygun faaliyetlerden olduğu, Mehmet Şener Eruygur’un bir çok defa üniversitelerin
üst düzey görevlileriyle görüşmeler yaptığı, üniversitelere seçilecek adaylara kadar çalışmalar
yürüttüğü, düzenledikleri toplumsal eylemlere üniversitelerin de katılmasının sağlanması için
bazı üniversite rektörleri ve üst düzey görevlileri ile gizli toplantılar yaptıkları,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un daha önce Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde bulunan
üniversite rektörleriyle ADD çatısı altında görüşmelere devam ettiği, bazı rektörlerin Mehmet
Şener Eruygur'un evine gelip özel görüşmeler yaptıkları,Atatürkçü Düşünce Derneği Genel
Başkanı olan Mehmet Şener Eruygur ve etrafındaki yönetim kurulu üyelerinin birçoğunun,
Atatürkçü Düşüncelerin yayılması yerine, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yapılan tüm çalışma, miting ve diğer eylemlerin organizasyonuna katıldıkları,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey
faaliyetlerden sorumlu yönetici konumunda bulunduğu, görevde olduğu dönemde Cumhuriyet
Çalışma Grubu faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olduğu gibi fiili olarak da bu çalışmaları
organize ettiği, devletin kendisine vermiş olduğu görevle alakalı tüm yetkilerini Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik
faaliyetlerde kullandığı, birçok kişiyi illegal olarak fişleyip örgütün özel arşivine aktardığı, bu
arşivi emeklilikten sonra da yürütmüş oldukları faaliyetlerine esas olmak üzere yanlarında
götürdükleri, arşivde bulunan bilgileri yeri ve zamanı geldiğinde bazı siyasi partilerle paylaşıp,
başka şekillerde kullanarak yürütme organının devrilmesine yönelik olarak kullandırttığı, Örgüt
adına tüm sivil toplum kuruluşlarını bir çatı altında toplayıp tek merkezden yönetmek için Ahmet
Hurşit Tolon’la birlikte görevdeyken ve emeklilik döneminde aktif olarak faaliyetlerde
bulunduğu, ADD‘nin yönetimini ele geçirerek derneğin amaçları arasında bulunmayan yürütme
organını devirmeye teşebbüs ve yürütme organına karşı halkı silahlı isyana tahrik fiillerinin
içinde bulunduğu, bu konuda birçok miting gösteri panel ve gizli toplantılara katıldığı, derdest
olan davaları etkileme girişiminde bulunduğu, iddia edilerek, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 313/1,
135/2, 43, 137/1-a, 326/1, 327/1, lehine olan 765 sayılı TCK 232 (iki kez) maddeleri gereğince
cezalandırılması, ayrıca TCK 314/3, 220/5 maddeleri yollaması ile diğer bir kısım örgüt
üyelerinin eylemlerine uyan kanun maddelerine göre cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
422/658
Şener Eruygur, 2004 yılı Ağustos ayında emekli olduktan sonra örgütsel faaliyetlerine
devam ettiği, yine örgütün gerçekleştirmeyi planladığı darbeye zemin hazırlamak amacına matuf
olarak, Hurşit Tolon ile birlikte sivil toplum kuruluşlarını örgütleme vazifesi ile görevlendirildiği,
Hurşit Tolon kadın ağırlıklı derneklerden oluşan Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma
Platformunu, sanık Şener Eruygur ise Ulusal Birlik Hareketi Platformunu oluşturduğu ve Şener
Eruygur’un Ulusal Birlik Hareketi Platformunun başkanlığını yaptığı, daha sonra yine aynı
amaca yönelik olarak ADD’nin başına geçtiği ve faaliyetlerini burada devam ettirdiği
anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde darbe
çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde "Cumhuriyet Çalışma Grubu"
(CÇG) adlı illegal yapılanma oluşturduğu ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirdiği, bu
yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğlu
ve Mustafa Koç ile bir kısım personel, sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları
doğrultusunda 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını
hazırladıkları,
3 Aralık 2003 tarihinde Genelkurmay Başkanı başkanlığında, üst düzey komutanların
katılımı ile yapılan toplantıda büyük bir kısmının hükümetin uyarılması ve muhtıra verilmesi
yönündeki konuşmalarından sonra, sanık Mehmet Şener Eruygur’un “Söylenecekler
söylendi. ..Her sey elden gidiyor.” şeklinde muhtıra verilmesi düşüncesine destek verdiği,
Jandarma Genel Komutanlığı yaptığı dönemde, örgütün medya yapılanmasında görev yapan
sanıklar İlhan Selçuk, Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Ali Balbay ve Vedat Yenerer ile, üniversite
yapılanmasında görev yapan sanıklar Mustafa Abbas Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu, Rıza Ferit
Bernay ve Kemal Yalçın Alemdaroğlu ile irtibat halinde olduğu, hükümete karşı hazırlanan darbe
planlarının uygulanması kapsamında birlikte faaliyet yürüttüğü, Emekli olduktan sonraki
dönemde de örgüt yöneticileri sanık İlhan Selçuk ve Mehmet Haberal’ın koordinasyonundaki
gizli örgütsel toplantılara iştirak ettiği, örgütün stratejisine uygun birçok dernek ve platformların
yönetimine girerek, bu oluşumları örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı,
Örgütün “sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme” stratejisine uygun olarak emekli
olması sonrası önce ÇEV’de yönetici, sonra ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği)’nin genel
başkanlığı ve Ulusal Birlik Hareketi Platformu isimli çok sayıda sivil toplum örgütünden oluşan
platformun başkanlığını yaptığı, bu çalışmaları sırasında örgüt yöneticileri ve birçok örgüt üyesi
ile irtibat içerisinde bulunduğu, toplumu hükümete karşı kışkırtmak amaçlı miting ve toplantılar
düzenlenmesi faaliyetlerinde koordinasyonu sağladığı, askeri müdahaleye zemin oluşturma
faaliyetlerini bizzat yürüttüğü Mahkememizce sabit kabul edilmiştir.
Gerek muvazzaf iken bizzat başında olduğu CÇG merkezli darbe çalışmalarında,
gerekse emekli olduktan sonra sivil toplum örgütlerini darbe şartlarını oluşturmaya matuf
yönlendirme çalışmalarında darbe için gerekli olan pek çok eylemin yapıldığı, yani suçun
icrasına başlanıldığı, ancak bir takım iç ve dış koşullar nedeni ile amaca ulaşılamadığı, bu
nedenle icrasına başlanıp tamamlanamdığından suçun teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmıştır.
Ve bu suç teşebbüs edilmesi halinde tamamlanan suçlardan olduğundan, suçun
oluştuğu/tamamlandığı anlaşılmıştır. Birden fazla elverişli hareket olduğunda ne olacaktır? Tek
suç kabul edilip, en son elverişli hareketin yapıldığı zaman yürürlükte olan kanun
uygulanacaktır. Bu açıdan bakıldığında, sanık muvazzaf iken bizzat başında olduğu CÇG
merkezli darbe çalışmalarının “elverişli eylem” niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Aynı şekilde,
emekli olduktan sonra sanık Ahmet Hurşit Tolon ile birlikte sivil toplum kuruluşlarını darbe
zemin hazırlamak için örgütlemeleri ve örgütlemeleri yürüten örgüt yöneticissi olmaları da
“elverişli eylem” niteliğindedir. Bir başka anlatımla, sanığın vakıf/dernek/sendika gibi çok
sayıda sivil toplum örgütünden müteşekkil olan Ulusal Birlik Hareketi Platformunun ve
ADD’nin başkanı olması, ÇEV’de yönetici olması, örgütün sivil toplum örgütleri alanındaki
yapılanmasından sorumlu örgüt yöneticisi olması, bu kuruluşların örgütün nihai hedefi olan
darbeye zemin hazırlamada çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu önemli birimin
423/658
başında olan kişilerden birisi olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem” niteliğinde
olduğu değerlendirilmiş; sanığın son elverişli eylemi esas alınarak hakkında TCK 312/1 maddesi
uygulanmıştır.Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Belgelerin yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli
kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu bilgileri temin ettiği ve TCK'nın 326, 327 ve
334. maddeleri gereğince cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın
eyleminin bir bütün halinde TCK 334. maddedeki suçu oluşturduğu anlaşıldığından TCK 334/1
maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 28.12.2012 tarih ve
5012 sayılı raporunda; “Her ne kadar travma sonrası gelişen organisiteye bağlı hafif bilişsel
yetersizlik denilen akli arıza saptanmış ise de dava dosyasında mevcut tıbbi belgelerin tetkikinde
kişide halihazırda tespit edilen tablonun 17.09.2008 tarihinde düşmesi sonrası gelişen bir tablo
olduğu, kişinin mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu
fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli
arıza içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu
duruma göre Mehmet Şener Eruygur’un 01.07.2008 tarihinde sanığı bulunduğu suçuna karşı
ceza sorumluluğunun tam olduğu oy çokluğu ile mütalaa olunur.”Sanık Şener Eruygur’un
mahkememizce sabit kabul edilen fiilleri işlediği sırada isnat yeteneğinin ve ceza ehliyetinin tam
olduğu, sonradan meydana gelen arazların ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı ve ceza
sorumluluğu bakımından bir etki yapmadığı ve ceza ehliyetinin suç tarihine göre belirleneceği
anlaşıldığından sanık işlediği suçlardan sorumlu tutulmuştur.
Sanık Neriman Aydın, İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişi olan C.E. isimli bir
kişinin aldığı disiplin cezasının iptal ve Zonguldak Vali Yardımcılığına yapılan tayininin
durdurulması için Ankara 10. ve 11. İdare Mahkemelerinde açılan davaların lehlerine
sonuçlanması amacıyla sanık M.Şener Eruygur’a ve onun talimatıyla bu işle ilgilenmesi için
görevlendirildiği anlaşılan J.Alb. Cengiz Y.’a mektuplar yazmıştır. Bu mektuplarda, sanık
Mehmet Şener Eruygur’un vereceği talimatla Adli Müşavirler tarafından mahkeme hâkimlerinin
aranarak baskı yapılması istenmektedir. sanığın üzerine atılı suçu iki kez işlediğinin sabit olduğu
ancak, suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan ve sanığın lehine olan 765 sayılı TCK 102/4 ve
104/2 maddesi gereğince, dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşıldığından, CMK
223/8 maddesi gereğince bu davaların düşmesine karar verilmiştir.
Sanığın Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinde bir
talimat verdiği ve/veya bu eylemlerin kendi hâkimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından
işlendiği tespit edilemediğinden, bu suçlamadan CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
424/658
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili


uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanığın askeri
mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine
muhalefet edilmesi,
3- Mahkeme tarafından, bir kısım sanıkların Atatürkçü Düşünce Derneği'nin
yönetimini ele geçirildiğinin kabul edilmesi karşısında, sanık Mehmet Şener Eruygur'dan
önce dernek başkanlığını yapan Ertuğrul Kazancı'nın tanık sıfatıyla dinlenilmesinin
gerektiğini gözetilmemesi,
4- Sanık Mehmet Şener Eruygur'a atılı tüm suçları yönünden savunması
alınmadan ve ayrıca TCK'nın 135. maddesinden cezalandırılması için kamu davası açılmış
ise de sanığa ek savunma hakkı verilmeden ve esas hakkında mütalaaya karşı beyanı da
alınmadan TCK'nın 136. maddesinden hüküm kurulması,
5- Soruşturmanın veya kovuşturmanın başlatılması ya da yürütülmesi; şikayet
şartının gerçekleşmesi, sanığın gaip (kaçak) olması, yasama dokunulmazlığının bulunması,
suç işleme tarihinden sonra sanığın akıl hastalığına yakalanmasıgibi belli koşulların
gerçekleşmesine veya engellerin bulunmamasına bağlı kılınmış olabilir. Yargılama şartları
denilen ve yargılama yapılabilmesi için bulunması gereken bu şartların kovuşturma
evresinde ortaya çıkması halinde; şartın gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığının
anlaşılması halinde davanın düşmesine, buna karşılık şartın henüz gerçekleşmediği ancak
gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunun anlaşılması halinde ise şartın gerçekleşmesini
beklemek üzere kovuşturmanın durması kararı verilir. Bu bağlamda isnat edilen suç
tarihinden sonra ve kovuşturma aşamasında dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas
Kurulunun 20.07.2012 tarihli raporuna göre; suç tarihinde herhangi bir akli arıza içinde
olduğuna delalet edecek tıbbi bulgu ve belgeye rastlanılmadığı, ancak; organik beyin
sendromu (travmaya bağlı) teşhisinden dolayı akıl hastalığının bulunduğu anlaşılması
karşısında; bu rahatsızlığın “duruşma ve sorgu yapılmasını imkansız kılacak, yani sanığın
kendini makul şekilde müdafaa edemeyecek derecede olması”(Kunter-Yenisey- Nuhoğlu,
CMK s.696) halindesanık Mehmet Şener Eruygur’un iyileşme olanağının bulunup
bulunmadığı hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre iyileşme imkanı bulunmadığı
takdirde CMK'nın 223. maddesi 8. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca davanın düşmesine,
iyileşme olanağı devam etmesi halinde ise; CMK'nın 223 maddesi 8. fıkrasının 2.
cümlesiuyarınca kovuşturmanın durmasına, sanığın konusunda uzman bir hastanede gözlem
altına alınarak koruma ve tedaviye karar verilmeli, amaca uygun aralıklarla yargılanmaya
imkan sağlayacak derecede salaha ulaşıp ulaşmadığı sorulmalı,iyileştiğinde yargılanmasına
başlanmalı ve sonucuna göre hukuki durumunun saptanması gerekirken, suç tarihi itibarı ile
ceza ehliyeti araştıran yetersiz rapora dayalı olarak savunma hakkını kısıtlayıcı şekilde
karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Mehmet Şener Eruygur
hakkındasilahlı terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri
425/658
delaletiyle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan
zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık Mehmet Şener ERUYGUR'un Adli Tıp
Kurumu'na sevkedildiği ve dosya arasına alınan Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun
13/10/2017 tarih 2017/83139 - 4716 sayılı raporunda "fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve
harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan
kaldıracak mahiyet ve derecede olan (demansiyel sendrom) denilen bunama halinin saptandığı,
dava dosyasının tetkikinde de kişinin bu akli arıza nedeniyle menfaatlerini müdrik ve telkinlere
mukavim olamayacağı, kendi hür iradesi istikametinde tek başına serbest olarak eylem ve
işlemlere girişemeyeceği gibi Kurulumuzca kendisinde tespit edilen (Demansiyel Sendrom)
denilen bunama halinin klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri göz önüne alındığında
iyileşmesinin beklenemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre Mehmet Şener
ERUYGUR’un halihazır durumu ile demansiyel sendrom denilen akli arızaya musab olduğu,
iyileşmesinin beklenemeyeceği, mahkemece dinlenmesinde fayda bulunmadığı oy birliği ile
mütalaa olunur. " şeklinde mütalaa verildiği görülmüştür.
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle
örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümleri ile yine sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında
765 sayılı TCK 232 maddeleri (2 KEZ) gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu
davasından verilen düşme hükmünün, temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarda ayrıntısı belirtilen Yargıtay bozma ilamı ile bu ilam doğrultusunda aldırılan
Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda sanık Mehmet Şener ERUYGUR'da mevcut akıl
hastalığının iyileşme olanağı bulunmadığı dikkate alınarak hakkında açılan ve derdest olan tüm
kamu davalarının CMK 223/8 maddesi gereğince düşmesine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

139- MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’ün, örgütün amaçları
doğrultusunda düzenlenen gösteri ve toplantılara katıldığı, Kuvvai Milliye Derneklerinin oluşum
çalışmalarına katıldığı, evinde ele geçen belgelerin diğer sanıklarda ele geçen belgelerle
benzerlik arz ettiği, sanık İsmail PAKER kod isimli İsmail EKSİK ile birlikte Muzaffer TEKİN’e
bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, Ergenekon Terör Örgütünün toplantılarına katılıp notlar
aldığı, Amerikalı bir kişiyle yüz yüze görüşüp kendisine bazı bilgiler ilettiği, sanıkta Lobi-
Ergenekon isimli dokümanın çok eski tarihli bir suretinin bulunduğu, internet yazışmalarında
ZİKOQ ve Meryem AYKUT kod isimlerini kullandığı, örgütün yabancı ülke misyonlarıyla olan
irtibatını sağladığı, örgüte sunulmak üzere örgüt içi raporlar yazdığı, raporun sadece başlık ve
giriş kısmının bulunduğu, diğer bölümlerinin bulunamadığı, Ergenekon Terör Örgütünü özel
426/658
görevli yönetici olduğu, örgütün tetikçi kanadı olan şahıslarla irtibatlarını gizlice devam ettirdiği,
kişilerin özel hayatlarıyla ilgili bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK
314/2,135/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon Terör Örgütünün birçok mensubu ile örgütsel irtibat halinde
bulunduğu, yapılan aramalarda sanıktan Lobi, Mafia, Osmanlıdan Günümüze Masonik
Bilderberg Çetesi, Şirket ve Köstebekler, Devletin Yeniden Yapılanması İçin Öneriler (Master
Plan Ön Çalışması) isimli Ergenekon Terör Örgütü belgeleri ele geçtiği, yine kişiler hakkındaki
bilgilerin hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak kaydedildiği belge bulundurduğu, Danıştay
saldırısından sonra polis tarafından aranan sanık Muzaffer Tekin’i sakladığı, Ergenekon Terör
Örgütünün Sivil Toplum Örgütleri alanındaki yapılanmalarından birisi olan VKGBH Derneğinin
kuruluş aşamasındaki faaliyetlere katıldığı, Ergenekon Terör Örgütünün basın yayın alanındaki
yapılanmalarından birisi olan sanık Halil Behiç Gürcihan’a ait acıkistihbarat.com sitesinde örgüt
amaçları doğrultusunda yazarlık yaptığı, Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlı Sivil Toplum
Örgütlerinin legal görünüşlü faaliyetlerine iştirak ettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin
sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
kanaatine varılmıştır. TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ten ele geçirilen ve belirtilen belge içeriklerinden pek
çok kişi hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedildiği, yine hukuka aykırı olarak
kişilerin siyasi, felsefi veya dini düşüncelerine veya ırki kökenlerine göre kişisel veri olarak
kaydedildiği, bu şekilde sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, istihbari bilgi niteliğindeki kişisel verileri
fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek ve
kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği sabit kabul
edilmiştir. TCK 135 ve 136 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135.
maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,

1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet


binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanık hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın, verileri
hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan,mahkûmiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı,
CMK 134 maddesi uyarınca elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu değerlendirilerek, bu
suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
427/658
Sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemleri ile CMK 135 maddesi gereği iletişiminin tespiti işleminin hukuka
aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine
hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

140- MELİH YÜKSEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Melih Yüksel’in kişisel ve görev bilgilerini soruşturma
kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Taylan
Özgür Kırmızı’ya verdiği, onun da bu özel bilgileri yine İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin
hem Taylan Özgür Kırmızı’nın evinde yapılan aramada bir A-4 kağıdında, hem de İbrahim
Şahin’den elde edilen S-1 dökümanında yer aldığı, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün
bünyesinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren ve örgütün amaçlarına ulaşması uğrunda,
ülkemizdeki sosyal barış ve huzur ortamını bozarak kaos ve güvensizlik ortamının oluşmasını
sağlamak için gerçekleştirmek istediği suikast ve tedhiş eylemlerinin hazırlıklarını yapmakta
olduğu sırada yakalanan İbrahim Şahin tarafından S-1 adı altındaki illegal oluşuma Taylan Özgür
Kırmızı vasıtasıyla katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu, sanık Melih Yüksel’in çalıştığı
birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir
görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu, Taylan Özgür Kırmızı vasıtasıyla
kendisine teklif edilen yasal olmayan görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma
bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon
silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak
illegal biçimde ve terörle mücadele edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-
1 yapılanması içerisinde yeraldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza alan,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip içerisinde yer
aldığı, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, sanığın 24.01.2009 tarihli Savcılık
ifadesindeki, “yaklaşık 3 ay önce Taylan Özgür Kırmızı bana Genelkurmay bünyesinde ve
Genelkurmay’ın emriyle ona bağlı bir birlik kurulacağını, bu birliğin terörle mücadele edeceğini,
böyle bir oluşum içinde yer almak isteyip istemediğimi sordu, ben de öteden beri Özel
Kuvvetlerde görev almak istiyordum, bu sebeple teklif cazip geldi, bu oluşum Genelkurmay
emriyle olacaksa, emir gelecekse yer alabileceğimi söyledim, Taylan Özgür Kırmızı’nın istemesi
üzerine de doğum yerimi, doğum tarihimi, kan grubumu, T.C. kimlik numaramı verdim”
şeklindeki beyanı ve 13.11.2008 tarihli 8306-8307-8308 nolu tapelerde, Taylan Özgür
Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Teğmen Melih Yüksel Şırnak jandarma özel
harekat taburu”, 22.11.2008 tarihli 9869-9870-9871-9872- 9873 nolu tapelerde, Taylan Özgür
Kırmızı’nın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Tğm. Melih Yüksel Bursa 10/02/1983 0 rh +
tc:31540231470”, şeklindeki yazılardan, sanık Melih Yüksel’in sanık İbrahim Şahin tarafından
oluşturulan illegal ekip içerisine, sanık Taylan Özgür Kırmızı aracılığıyla ve kendi istek ve
iradesiyle dahil olduğunun anlaşıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden
428/658
olan gizlilik prensibine uyması konusunda sanık Taylan Özgür Kırmızı tarafından uyarıldığı,
kendisinin de bu prensibi bildiğini telefonda ifade ettiği, sanığın kurulacak ekibin gizli ve illegal
olduğunu bildiğinin de bu görüşmelerden anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara
ilindeki evinde yapılan aramada ele geçen belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının,
belgelere ilişkin 09.01.2009 tarihli ön inceleme tutanağından anlaşıldığı, ayrıca sanık Taylan
Özgür Kırmızı’ya ait Uşak ilindeki evinde bulunan dokümanlarla ilgili 09.01.2009 tarihli
doküman inceleme tutanağına göre de, sanığın isminin bu belgeler arasındaki liste içerisinde de
yer aldığı, yine yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarındaki, 04.11.2008 tarihli 9276 nolu
tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim
Şahin’in “Şimdi bak telefonda konuşamıyorum, senden istediğim şey şu üç tane devre arkadaşın
yüzde yüz sağlam ve sana sırtını dönebileceğin adam olacak, 13.11.2008 tarihli 8273 nolu
tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim
Şahin’in “aşırı derecede güvendiğin adamlar istiyorum, 18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede,
Taylan Özgür Kırmızı’nın Oğuzhan Sağıroğlu’na ait telefondan, İbrahim Şahin ile yaptıkları
telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Özgür ben İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinle
de sadece sen de kalacak kimseye açıklanmıyor, sen buna göre adam bulacaksın yani çok sağlam
olacak yüzde yüz türk olacak tek istediğimiz bu”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim
verdiğim beş ismin beşi de yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözleri üzerine, sanık İbrahim
Şahin’in bu örgütsel talimatları doğrultusunda, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık Melih
Yüksel’i yüzde yüz sağlam, aşırı derecede güvendiği ve yüzde yüz Türk olarak ismini sanık
İbrahim Şahin’e vermesinden de sanık Melih Yüksel’in Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı
olduğunun anlaşıldığı, sanık Melih Yüksel’in bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçları doğrultusunda, örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kurulan illegal ekip
içerisinde yer alıp, sanıklar İbrahim Şahin ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak faaliyet
yürüttüğü, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Melih YÜKSEL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.

141- MERDAN YANARDAĞ


429/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün temel belgelerinden olan
“Ergenekon” dökümanında, Ergenekon’un kendi medya kuruluşlarını oluşturma ve diğer medya
kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiğinin yöntem olarak belirtildiği, Örgütün bu yöntemi
çok iyi bir şekilde kullandığı ve hatta bu yöntemi hayata geçirmek için ayrıca örgütsel
dökümanlar hazırladığı ve hazırlanan dökümanlar doğrultusunda da faaliyetlerini
gerçekleştirdiği, Bu çerçevede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları doğrultusunda
kullanılacak bir televizyon kanalı kurulması ve satın alınması konularında yoğun çaba sarf ettiği,
yöneticisi olduğu dönemde Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün amaçları
doğrultusunda yönlendirme gayreti içerisinde bulunduğu, Sanık Merdan Yanardağ’ın da bu kişi
(Ahmet Tucay Özkan) ile doğrudan irtibatlı bulunduğu, İddianamede ayrıntısı verilen
14.03.2008, 27.03.2008 tarihli iletişim tespit tutanaklarından da anlaşılacağı üzere Kanaltürk
Televizyonunun yayın politikasını örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirme konusunda her
iki sanığın birlikte hareket ettikleri,
Sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ’ın başkanı olduğu Kuvayı Milliye Derneği’nde
yapılan aramada ele geçen 4 nolu CD içerisinde Kuvayi Milliye Dernekleri Başkanı Hüseyin
Görüm’ün konferans salonunda bir gurupla sohbet ettiği ve “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi’nin yapılanması, amacı ve kurumlar ve teşkilatlar içerisine nasıl nüfuz edilmesi
gerektiğinin” anlatıldığı sohbet toplantısına, dinleyici olarak katılanların içerisinde hakkında
kamu davası açılan sanıklar Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ ve sanık Merdan Yanardağ’ın da
bulunduğu, İddianamede ayrıntısı verilen 28.05.2008 tarihli iletişim tespit tutanaklarından
anlaşılacağı üzere sanık Merdan Yanardağ’ ın, Kanaltürk Televizyonuna usülsüz olarak para
aktarılması ile ilgili soruşturmada sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
gerçeğe aykırı bilgiler derleyerek ilgililere ulaştırdığı, hakkında kamu davası açılan sanıklardan
Ferit İlsever’in yönlendirmesi ile televizyon programını örgütün amaçları doğrultusunda
hazırladığı, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Merdan Yanardağ’ın Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün
amaçları doğrultusunda yönlendirme konusunda sanık Ahmet Tuncay Özkan ile irtibatlı olarak
hareket ettiği, Kanaltürk Televizyonuna usülsüz para aktarılması ile ilgili soruşturma kapsamında
sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğunun
tespit edildiği,
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ ın örgütün amaçları doğrultusunda kullanabileceği
televizyon kanalı kurulması, satın alınması konularında yoğun çaba sarf ettiği, yöneticisi olduğu
dönemde Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün amaçları doğrultusunda
yönlendirme gayreti içerisinde bulunduğu, sanık Merdan Yanardağ’ın da bu sanık ile doğrudan
irtibatlı bulunduğu, Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün amaçları doğrultusunda
yönlendirme konusunda her iki sanığın birlikte hareket ettikleri değerlendirilmiş, Sanık Merdan
Yanadağ'ın, Ergenekon Terör Örgütü’nün amaç ve hedefleri doğrultusunda legal görünümlü
olarak kurulan ve örgüt için Şemsiye görevi gören bu derneğin örgütsel faaliyetlerine katıldığı,
Aynı şekilde; iddianamede yazılı ve ayrıntısı dosyada mevcut iletişim tespit tutanaklarından da
anlaşılacağı üzere sanık Merdan Yanardağ’ın, Kanaltürk Televizyonuna usülsüz para aktarılması
ile ilgili soruşturmada sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda gerçeğe aykırı
bilgiler hazırlayıp görevlilere ulaştırdığı ve sanıklardan Ferid İlsever’in yönlendirmesi ile
televizyon programını örgütün amaçları doğrultusunda hazırladığı kabul edildiğinden, örgütsel
nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği,çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör
430/658
Örgütünün üyesi olduğu kabul edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Merdan YANARDAĞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, CMK 138
maddesine aykırı şekilde elde edilen tape kayıtlarına delil olarak hukuken itibar edilmesine yasal
olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

142- MERYEM KURŞUN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde, Sanık Meryem Kurşun’un, 2006 yılından itibaren irtica.org isimli siteyi
yönettiği, konuları itibariyle yukarıda özetlenen içerikleri suç unsuru olup olmayacağını
sorgulamaksızın bu sitede yayınladığı, Sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini
baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini
bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak
ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, iddiasıyla, TCK 312, 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
431/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Meryem Kurşun’un, dosyamızda bulunan HTS kayıtlarının karşılaştırılması
sonucunda, sanıklar Ziya İlker Göktaş ve Dursun Çiçek ile, aynı kurumda çalışmaları nedeniyle
de sanıklar, Fuat Selvi, Murat Uslukılıç ve Mehmet Bülent Sarıkahya ile de irtibatlı olduğu, 2006
Ocak ayından 2009 yılına kadar Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda sivil memur
olarak görev yaptığı, görev yaptığı bu dönemde, Bilgi Destek Dairesi bünyesinde sanıklar
tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan
“İrtica.org” isimli internet sitesini işleterek, önce sanık Dursun Çiçek daha sonra sanıklar Fuat
Selvi ve Ziya İlker Göktaş’ın emir ve talimatları ile yazı ve haberleri koyduğu, kendisinde siteye
haber ve yazı ekleyip çıkarma yetkisi olduğu, kayıtlarda isminin irtica uzmanı olarak geçtiği, bu
kapsamda çok sayıda internet sitesini takip etmekle sorumlu olduğu, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, illegal olarak ve kara propaganda amacıyla, AK Parti ve
Hükümet aleyhine yapılan yayınlar arasında bulunan ve sanık tarafından eklenen bazı yazıların,
AK Parti kapatma davasında kullanıldığı, sanığın bu tür örgütsel eylemini yıllarca devam
ettirdiği, sanığın bu şekilde örgüt üyeleri ile bağlantıları, sanıklar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi ile
olan örgütsel bağı, bunların emir ve talimatları ile çok sayıda örgütsel faaliyette bulunduğu,
sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde, örgütün hiyerarşik yapısına dahil
olduğu, sanıklar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi’ye bağlı olarak örgütsel faaliyette bulunduğu,
eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında, Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312. Maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MERYEM KURŞUN hakkındaTCK 314/3, (2.7.2012 tarih ve 6352 S.K.'nun
85.Maddesi ile degisik) TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Meryem KURŞUN'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

143- MESUT ÖZCAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesind, Sanık Mesut ÖZCAN’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
temel belgelerinden olan “ERGENEKON” dökümanında, Ergenekon’un kendi medya
kuruluşlarını oluşturma ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiğinin yöntem
olarak belirtildiği, örgütün bu yöntemi çok iyi bir şekilde kullandığı ve hatta bu yöntemi hayata
geçirmek için ayrıca örgütsel dökümanlar hazırladığı ve hazırlanan dökümanlar doğrultusunda da
faaliyetlerini gerçekleştirdiği, Bu çerçevede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları
432/658
doğrultusunda kullanabileceği televizyon kanalının kurulması, satın alınması konularında yoğun
çaba sarf ettiği, yöneticisi olduğu dönemde Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün
amaçları doğrultusunda yönlendirme gayreti içerisinde bulunduğu, Mesut Özcan’ın bu sanık ile
doğrudan irtibatlı bulunduğu,
Sanığın Emniyet aşamasında alınan savunmasının aksine iddianamede ayrıntısı verilen
27.06.2008 tarihli görüşme içeriğine göre söz konusu televizyon kanalının sahibinin resmiyette
Sanık Mesut Özcan olacağı, gerçekte ise kanalın asıl sahibi ve yöneticisinin Ahmet Tuncay
Özkan olacağının açıkça görüldüğü, “Kanaltürk” televizyonunun satılmasından sonra, yayın
politikasını örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirecekleri bir televizyon kanalı kurulması
konusunda her iki sanığın birlikte hareket ettikleri, sanık Mesut ÖZCAN’ın adli ve idari yargıda
görev yapan kamu görevlileri ile mesleği sebebi ile kurduğu yakınlığı kullanarak televizyon
kanalı kurulması, resmi mercilerdeki işlemlerinin tamamlanması, başka şahıslarca kurulan
televizyonların satın alınması, örgütün amaçları doğrultusunda televizyonda yayınlanacak bir
kısım materyalin temini konularında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde Sanık Ahmet
Tuncay Özkan ve Tanju Güvendiren ile birlikte faaliyet gösterdiği, 30.04.2008 tarihinde Sanık
Ahmet Tuncay Özkan ile yapmış olduğu telefon görüşmesinden de anlaşılacağı üzere Ankara’da
bir kısım toplantılar düzenlediği, bu şekilde sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mesut Özcan’ın sanıklardan Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları
doğrultusunda kullanabileceği televizyon kanalının kurulması, satın alınması konularında yoğun
çaba sarf ettiği, yöneticisi olduğu dönemde Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün
amaçları doğrultusunda yönlendirme gayreti içerisinde bulunduğu, sanık Mesut Özcan’ın da
Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda bu sanık ile birlikte hareket ettiği ve doğrudan irtibat
halinde olduğu, sanığın, örgütün amaçları doğrultusunda medikal bir televizyon kurma düşüncesi
olduğu ve bu konuda sanıklardan Hüseyin Nazlıkul ve Ahmet Tuncay Özkan’ın kendisine
yardımcı oldukları, söz konusu televizyon kanalının sahibinin resmiyette sanık Mesut Özcan
olacağı, gerçekte ise kanalın asıl sahibi ve yöneticisinin Ahmet Tuncay Özkan olacağı ve yayın
faaliyetlerinin bu şekilde yürütüleceğinin kararlaştırıldığı, aynı şekilde; Kanaltürk
televizyonunun satılmasından sonra, yayın politikasını örgütün amaçları doğrultusunda
yönlendirecekleri bir televizyon kanalı kurulması konusunda her iki sanığın birlikte hareket
ettikleri, sanığın adli ve idari yargıda görev yapan kamu görevlileri ile mesleği sebebi ile
kurduğu yakınlığı kullanarak televizyon kanalı kurulması, resmi mercilerdeki işlemlerinin
tamamlanması, başka şahıslarca kurulan televizyonların satın alınması, örgütün amaçları
doğrultusunda televizyonda yayınlanacak bir kısım materyalin temini konularında, Ergenekon
Terör Örgütü içerisinde sanıklar Ahmet Tuncay Özkan ve Tanju Güvendiren ile birlikte faaliyet
gösterdiği,30.04.2008 tarihinde Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile yapmış olduğu telefon
görüşmesinden de anlaşıldığı üzere Ankara’da örgütsel amaçlı bir kısım toplantılar düzenlediği
mahkemece kabul edilmiş, sanığın, örgütsel nitelikteki belirlenen faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu kabul
edilerek silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
433/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mesut ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

144- METE YALAZANGİL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/968 Esas 2008/623 numaralı iddianamesinde,
Sanık Mete YALAZANGİL’in dosyamız sanıklarından Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile tanıştığı,
sanık Muzaffer TEKİN’in tanıştırdığı sanık Semih Tufan GÜLALTAY’ı sanık Muzaffer
TEKİN’in talimatıyla cezaevinde ziyaret ettiği, Muzaffer TEKİN’de ele geçen 16 nolu CD’yi
sanık Aydın YÜKSEK aracılığıyla Muzaffer TEKİN’e getirdiği, Aydın YÜKSEK’e talimat
vererek teslim olmasını sağladığı halde kendisi uzun süre firar edip ihbar üzerine yakalandığı,
sanık Aydın YÜKSEK’in sanık Muzaffer ŞENOCAK’tan aldığını beyan ettiği gizli bilgiler
içeren CD’yi Muzaffer TEKİN’e verdiği, Aydın YÜKSEK’in kendi konusuyla ilgili olarak
yazdığı dilekçeyi şifreli olarak bu CD’ye kaydettiği halde diğer gizli bilgi ve belgeleri Muzaffer
TEKİN’e ulaştırmak amacıyla şifresiz olarak verdiği, Semih Tufan GÜLALTAY ve diğer
sanıklarla irtibatı göz önüne alındığında sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 326/1, 327/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Aydın Yüksek ile birlikte Muzaffer Tekin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen TİT (Türk İntikam
Tugayı) kurucusu olmaktan hükümlü olan Semih Tufan Gülaltay’ı sanık Muzaffer Tekin’in
talimatıyla cezaevinde ziyaret ettiği, Muzaffer Tekin’de ele geçirilen ve içerisinde Milli Güvenlik
Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlarının kendi aralarında yapmış oldukları gizli ibareli toplantılara
ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren birçok belgenin de bulunduğu tespit edilen 16 No’lu
CD’yi Aydın Yüksek’in sanığa verdiği, diğer sanıklar ile irtibatları da göz önüne alındığında
sanık savunmasına itibar edilmemiş, deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın
434/658
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu kabul edilmişTCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın devletin güvenliğine ait gizli belgeleri bulundurmak suçlarından TCK 326 ve
327. Maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de, atılı suçların unsurları itibariyle
oluşmadığı anlaşıldığından, bu suçlardan CMK 223/2-a maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatine
karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık METE YALAZANGİL hakkında TCK 326/1 ve 327/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mete YALAZANGİL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

145- MUAMMER KARABULUT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,Sanık
Muammer Karabulut ve Sevgi Erenerol’un ‘Ergenekon’ ve ‘Lobi’ isimli örgüt belgelerine uygun
olarak örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon faaliyetleri içerisinde bulundukları, bu
faaliyetlerinde Türkiye'ye resmi ziyaret için gelen Papa’nın ziyaretini bile “Türkiye
Cumhuriyetinin Kaybedilmesi” noktasında göstererek kaos ortamı oluşturmaya çalıştıkları, yine
sanığın bu amaç doğrultusunda dosyada mevcut yazıları yazdığı, bazı yazılarını Veli KÜÇÜK’e
faksladığı ve görüşünü aldığı, örgütsel konum olarak üstü konumundaki sanıklar Sevgi
ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ’in talimatlarına göre hareket ettiği, Sanığın başkanı olduğu
derneğin tüzüğünde derneğin amaçları olarak: “ülkemizin turizm ve kültürel alanda çıkarları
gözetilerek, bu sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını bu yöne kanalize edip bir konsey çatısı
altında toplamak….” olarak belirtmesine rağmen, yapmış olduğu basın açıklamaları, katılmış
olduğu toplumsal eylemlerde belirtilen amaçların açıkça dışında örgütsel faaliyet yürüttüğü, Yine
bu amaçla Milli Güç Birliği Platformunun sözcülüğünü yaptığı, ayrıca Ayasofya Derneği ile
Milli Güç Birliği Derneği adı altında kurulan ve daha sonra Büyük Güç Birliği derneği olan
dernekle irtibatlı olduğu, Sanıklar Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile yaptığı görüşmelerin ve
faaliyetlerin dernek faaliyeti kapsamında olmadığı, örgütün amaçları doğrultusunda ve örgüt
talimatları ile yapıldığı, sanığın da bu gösteri ve mitinglere katıldığı, Sanığın örgütsel faaliyet
yaparken aynı zamanda halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik ettiği,
iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Muammer Karabulut’un, başkanı olduğu Noel Baba Vakfı’nı -vakfın kuruluş
senedinde belirtilen amaçlarına aykırı olarak- örgütsel eylemlerde kullandığı, “Ergenekon”,
“Lobi” ve “Kemalist Model & Dinamik” isimli örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde örgütün
dernekleşme hedefini gerçekleştirmek için Örgüt Yöneticisi Sevgi Erenerol ile birlikte
14.06.2005 tarihinde Noel Baba Barış Konseyi Derneğini kurdukları, bu tarihten kısa bir süre
sonra 10.10.2006 tarihinde Ayasofya Derneği'ni Sevgi Erenerol ve Ergenekon üyesi sanıklar
Kemal Kerinçsiz ve Ergun Poyraz ile birlikte kurdukları, daha sonra ise 30.12.2006 tarihinde
Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile birlikte Büyük Güç Birliği Derneği'ni kurdukları, legal
435/658
görünümlü örgüt derneklerini kurmak ve/veya üye olmak sureti ile örgüt amacını benimsediği,
bu sanıklar ile eylem ve amaç birliği içerisinde hareket ettiği, örgütsel amaca yönelik
toplantı/basın açıklaması/protesto vb. faaliyetlerde bulunmak suretiyle onlarla ortak hareket
ettiği, böylece örgütün legal görünümlü ve fakat örgütsel işlev gören sivil toplum
kuruluşlarından sorumlu örgüt yöneticisi sanık Sevgi Erenerol'a bağlı olarak faaliyet gösterdiği
Mahkememizce sabit görülmüştür.
Sanığın örgüt ile organik ilişki içerisinde bulunduğu, örgütün amaçları doğrultusunda ve
örgüt faaliyeti kapsamında legal görünümlü sivil toplum kuruluşları kurmak ve/veya üye olmak
sureti ile örgüt amacını benimsediği, bir kısım sanıklar ile eylem ve amaç birliği içerisinde
hareket ettiği, örgütsel amaca yönelik toplantı/basın açıklaması/protesto vb. faaliyetlerde
bulunmak suretiyle onlarla ortak hareket ettiği, böylece örgütün legal görünümlü ve fakat
örgütsel işlev gören sivil toplum kuruluşlarından sorumlu örgüt yöneticisi sanık Sevgi Erenerol'a
bağlı olarak faaliyet gösterdiği, bir kısım sanıklar tarafından işletilen internet sitelerinde
yazılarının yayınlandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik soruşturma yapıldığı sırada
soruşturmayı itibarsızlaştırmak, gözaltına alınan örgüt üyelerini kamuoyu nezdinde aklamak ve
kamuoyunu yönlendirmeye matuf yazılar yazdığı, basın açıklaması yaptığı bu şekilde örgütsel
irtibatını ortaya koyduğu, Fener Rum Patrikhanesine yönelik çok sayıda protesto eylemi basın
açıklaması yaptığı, yazılar yazdığı, mailler çektiği, suç duyurusunda bulunduğu, imza
kampanyası düzenlediği, kitap yazdığı görülmekle burada da yine örgütün amaçları ile uyumlu
hareket ettiği, yine örgütsel amaca yönelik olarak internet sitesi işlettiği ve örgütsel faaliyetlerine
ilişkin belgeleri örgüt yöneticileri Veli Küçük ve Sevgi Erenerol’a gönderdiği, nitekim yapılan
aramalarda bu belgelerin bu sanıklarda bulunduğu anlaşılmış; bu itibarla sanığın örgütsel
hiyerarşiye dahil olarak faaliyet yürüttüğü kanaatine varılarak savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle organik bağ kurup,
süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı
örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312, 313/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUAMMER KARABULUT hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Muammer KARABULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

436/658
146- MUHAMMED MURAT AVAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511-268 sayılı iddianamesinde, Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar,
polisler ve bazı kamu görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi
doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya
giriştiklerinin tespit edildiği,
Sanık Muhammet Murat Varol’un ve diğer sanıkSiyamiYALÇIN’ın hazırlık
beyanlarında geçtiği üzere sanıkların birlikte Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile
toplantı yapmak üzere geldikleri bir sırada diğer sanık Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk
Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın.” demesi üzerine, sanıkSiyamiYALÇIN’ın
Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı
ihalelerin sanıkSiyami Yalçın tarafından kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal
girişimlerinde bulunduğunun anlaşıldığı,
Sanık Muhammed Murat Avar’ın bilgisayarlarında ve diğer sanık Siyami Yalçın’da ele
geçirilen Kingston marka flash bellekte de bulunan bir çok kişinin özel hayatlarının gizliliğine
ilişkin, fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunduğu, bu bilgi notlarının uzman bir istihbaratçının
üstlerine yazdığı bilgi notları şeklinde olması da sanığın hiyerarşik yapıyabilerek dahil olup bu
amaç doğrultusunda talimatlara göre hareket ettiği, Bu şekilde sanığın yasadışı Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK’nun 314/2 ve TCK’nın 135/2-1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Savunmasında; Yerel gazetede muhabirlik yaptığını, kanser hastası olan babasının
tedavisi amacıyla Doktor Ercüment Ovalı’ya ulaşmak için onu tanıyan kişiler olarak sanıklar
Kemal Aydın ve Neriman Aydın’a ulaştığını ve onlar vasıtasıyla sanık Ercüment Ovalı’yı
tanıdığını, sanık Siyami Yalçın ile de tanıştıklarını, suçlama konusu telefon görüşmelerinin bir
kısmının gazetecilik faaliyeti kapsamında kalan konuşmalar olduğunu beyan ederek suçlamaları
kabul etmemiştir.
Sanık Muhammed Murat Avar’ın, hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü mensubu sanıklardan Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile örgütsel amaçlı
toplantılar yaptıkları ve telefon görüşmeleri ile irtibatlarını devam ettirdikleri, bu telefon
görüşmelerinden de anlaşılacağı üzere; belli haberleri kamuoyu oluşturma amacıyla
yayınladıkları ve sakıncası olacak haberleri yayınlamadıkları, çalıştığı medya aracını darbe
yapılacağının bilgisiyle kullandığı, gündem oluşturmaya çalıştığı ve bu şekilde Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün hedefine ulaşmak amacı ile kullandığı metotlardan olan “Medya kuruluşlarının
kontrol altına alınması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması” ile “Medya kuruluşları
aracılığı ile faaliyetler ve amaçlar doğrultusunda kamuoyu oluşturulması” yönünde faaliyetlerde
bulunduğu, “ERZURUM RAPOR.DOC” isimli word belgesinde, Rotary Ve Leons Üyeleri,
Bahailer, PKK’ya Destek Veren Kişi Ve Kurumlar, Cemaatler, Vali, Belediye Başkanı Başlıkları
Altında istihbari bilgileri ve kişiler hakkındaki bilgileri hukuka aykırı şekilde kişisel veri olarak
ele geçirdiği, örgüt adına suç işlediği kabul edilmiştir.
Sanık Muhammed Murat Avar’ın bilgisayarlarında ve diğer Sanık Siyami Yalçın’da ele
geçirilen Kingston marka flash bellekte de bulunan birçok kişinin özel hayatlarının gizliliğine
ilişkin, fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunması ve bu bilgi notlarının uzman bir
istihbaratçının üstlerine yazdığı bilgi notları şeklinde olması da dikkat çekici görülmüştür.
Sanığın örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dâhil olmadığı ancak örgüt adına yukarıda detayı
verilen belgelerdeki kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği anlaşılmıştır. Sanık
Muhammet Murat Avar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü hiyerarşisine dâhil olmamakla birlikte
437/658
örgüt adına suç işlediği sabit görülmüştür. Sanığın örgüt adına suç işleme eylemine uyan 5237
sayılı TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aynı Kanunun 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, fişleme niteliğindeki bu
istihbari verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve bu şekilde kişisel verileri hukuka aykırı
olarak ele geçirme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. Sanık hakkında atılı eylemleri nedeniyle
TCK 135. Maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın suça konu belgeyi
kendi yazdığına dair herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle, eylemin TCK 136. Maddesindeki
kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve sanığın
TCK 136. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Muhammed Murat AVAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

147- MUHAMMED SARIKAYA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı iddianamesinde
özetle; Sanık Muhammet Sarıkaya’nın, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde ve örgütün
amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte
yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim
Şahin ve onun emrindeki illegal S-1 yapılanmasında yer alan Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı
telefon görüşmeleri ve mesaj içerikleri ile diğer deliller göz önüne alındığında, Emniyet teşkilatı
ile ilişkisi kesilmiş emekli bir Emniyet Müdürüne karşı bu derecede sorumlu ve itaatkar
yaklaşımın, mesleğinin özellikleri ve bağlı bulunduğu kurumun gelenekleri ile açıklanmasının
mümkün olmadığı, sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni patriği Mesrob Mutafyan, bazı
Ermeni kökenli T.C. vatandaşı kişiler ile Alevi cemaati ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım
Genç’e yönelik suikast planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma
çabaları, diğer sanıklar ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim
Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen
mühimmat ve patlayıcılar, hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık Muhammet Sarıkaya’nın
Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı
438/658
olarak illegal biçimde oluşturulan yapılanma içinde yer almak suretiyle Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK’nın 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi veya yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza
alan dosyamız sanıklarından Taylan Özgür Kırmızı ve İbrahim Şahin ile Örgütsel irtibatının
bulunduğu, sanık İbrahim Şahin’in İstanbul’daki evinde bulunup eşi tarafından arama sırasında
paraflanan ve 148 numarası verilen delille ilgili olarak yapılan 148 numaralı delilin ön inceleme
tutanağı başlıklı tutanağa göre, Alevi Bektaşi federasyonu genel başkanı Ali Balkız’a yönelik
olarak hazırlanan bombalı eylem (tedhiş) planı içerisinde, “Başkan” ve “Hücre Lideri” olarak yer
aldığı, ayrıca eylem için ffff ve gggg'yi Mumammed SARIKAYA'nın görevlendireceğinin yazılı
olduğu, iletişim tespit tutanaklarındaki,görüşme içeriklerinden, sanık Muhammed Sarıkaya’nın
sanık İbrahim Şahin tarafından kurulan ekipten haberdar olduğu, kurulan ekibe sanık Taylan
Özgür Kırmızı vasıtasıyla ve kendi istek ve iradesiyle dahil olduğu, kurulan ekibin illegal ve
gizli bir ekip olduğunu bildiği, sanık İbrahim Şahin’in kamuoyunda Susurluk davası olarak
bilinen davadan ceza aldığını bildiği halde onun talimatı üzerine iznini yarıda kesip Eskişehir
ilinden Ankara’ya geldiğinin anlaşıldığı, sanık Muhammed Sarıkaya’nın bu şekilde, Ergenekon
silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak
üzere sanık İbrahim Şahin tarafından kurulan illegal oluşum içerisinde kendi istek ve iradesiyle
yer aldığı, örgüt içerisinde sanıklar İbrahim Şahin ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak
faaliyet yürüttüğü, aralarındaki örgütsel astlık üstlük nedeniyle örgütün hiyerarşik yapısına dahil
olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet
ettiği, tüm bu nedenlerle sanık Muhammed Sarıkaya’nın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
olduğu anlaşılmakla, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle
CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Muhammed SARIKAYA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

148- MUHAMMET YÜCE

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Muhammet YÜCE’nin legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneğinde istihbarat toplama, mafya tarzı eylemler ile örgüte gelir temin etme ve provakatif
terör eylemleri için adam temin etme faaliyetleri ile görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da
örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı elemanların profillerinden de yararlanıp mafya
tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı
439/658
ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, Ergenekon Terör Örgütünün provakatif bir
terör eylemi olarak Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasına havale ettiği Orhan PAMUK,
Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL’in öldürülmeleri
eylemlerine ilişkin hazırlık hareketleri aşamasında yer aldığı, Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, Ayrıca; Yakalama emri ile arandığını bildiği halde Selim AKKURT isimli kişiyi yetkili
makamlara bildirmediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 284/1gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma
hiyerarşisinde doğrudan Mehmet Fikri Karadağ’ın emir ve talimatları ile hareket ettiği,
provokatif terör eylemleri için örgüte eleman kazandırma, örgüte gelir temin etme ve istihbari
bilgiler sağlamaya yönelik örgütsel faaliyetlerde bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık Muhammet Yüce’nin, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu illegal
yapılanma hiyerarşisinde doğrudan Mehmet Fikri Karadağ’dan emir ve talimat aldığı, provokatif
terör eylemleri için örgüte eleman kazandırma, örgüte gelir temin etme ve istihbari bilgiler
sağlamaya yönelik örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, örgüt içerisinde “Cuni-Coni” Kod adını
kullandığı, HTS raporlarında görüşme sayıları ayrıntılı olarak belirtildiği üzere örgüt mensubu
sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ, Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Kahraman Şahin, İhsan Göktaş
ve Selim Akkurt ile sürekli olarak irtibat halinde olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüştür. Sanığın örgüt üyeliği eylemine uyan 5237
sayılı TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Muhammet Yüce hakkında TCK 284/1. maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, sanığın, Selim Akkurt hakkında tutuklama ya da yakalama
kararı olduğunu bildiğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli, kesin ve
inandırıcı delil elde edilememiştir. Sanığın atılı suçu işlediği sabit olmadığından CMK 223/2-e
maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUHAMMET YÜCE hakkında TCK 284/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Muhammet YÜCE'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, sanığın, Selim Akkurt hakkında tutuklama ya da yakalama kararı olduğunu
bildiğine dair kesin delil elde edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

149- MUHİTTİN ERDAL ŞENEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/1498–565 sayılı iddianamesinde, Sanık
Muhittin Erdal ŞENEL’in, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi sanık İlhan SELÇUK’un
talimatları doğrultusunda, sanık Engin AYDIN ile birlikte örgütün propagandasını yapmak ve
örgütün kamudaki etkinliğini güçlendirmek amacı ile üst düzey kamu görevlileri ve yargı
440/658
mensuplarının da katılımıyla düzenlenen Kent Otel toplantılarını organize ettiği, burada önceden
belirledikleri ve örgüte katmayı düşündükleri şahıslar ile küçük gruplar halinde toplantılar tertip
ettikleri, bu toplantıların bir kısmına “PERŞEMBE”, “EHLİ DİL” ismini verdikleri,
Sanık Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 6 no’lu CD içerisinde yer alan Tuncay
ÖZKAN ile Levent ERSÖZ arasındaki 16 Aralık 2003 tarihli görüşmenin çözüm tutanağının
incelenmesinde; sanığın, sanık Tanju GÜVENDİREN ile birlikte Tuncay ÖZKAN’ın yanına
gittikleri ve ona “Ulusal bir grup bizden yardım istedi, sen Doğan grubundansın, sana bir medya
grubundan teklif gelecek, sen bu teklifi kabul et” şeklinde konuşma yaptıkları, 1 hafta sonra bir
medya grubundan Tuncay ÖZKAN’a teklif geldiği, bunun üzerine sanığın, TUNCAY ÖZKAN’a
“Bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz, sen merak etme” diyerek bu grupta çalışmasını istediği,
böylece örgütün amaçları doğrultusunda medyanın yönlendirilmesine çalıştığı,
Sanıktan ele geçirilen Cd içerisinde TCK 334 maddesi kapsamında gizli belge olduğu,
ikametgahında yapılan aramada ele geçirilen CD’de yer alan “karanlık savaş konsepti-2” isimli
belgenin içeriğinin, Ergenekon silahlı terör örgütünden elde edilen “fabrikatör, gözlem analiz“,
”panzehir” isimli örgütsel dokümanlarla benzerlik gösterdiği, Sanık Muhittin Erdal Şenel’in,
görevi sırasında başladığı Ergenekon silahlı terör örgütünün ara yöneticiliğine emekli olduktan
sonra da devam ettiği, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Muhittin Erdal Şenel’in örgüt yöneticisi sanık İlhan Selçuk’un talimatları üzerine
sanık Engin Aydın ile birlikte örgütün propagandasını yapmak ve örgütün kamudaki etkinliğini
güçlendirmek amacı ile üst düzey kamu görevlileri ve yargı mensuplarının da katılımıyla
düzenlenen Kent Otel toplantılarını organize ettiği, burada önceden belirledikleri ve örgüte
katmayı düşündükleri şahıslar ile küçük gruplar halinde toplantılar tertip ettikleri, bu
toplantıların bir kısmına “Perşembe”, “Ehli Dil” ismini verdikleri, sanığın da bu toplantılara
katıldığı gibi faaliyetlerinin düzenlenmesinde de görev aldığı anlaşılmıştır.
Sanık Muhittin Erdal Şenel'in çok sayıda Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi ve
üyesi ile irtibatlı olduğu, sanık İlhan Selçuk’un talimatları üzerine sanık Engin Aydın ile birlikte
örgütün propagandasını yapmak ve örgütün kamudaki etkinliğini güçlendirmek amacı ile üst
düzey kamu görevlileri ve yargı mensuplarının da katılımıyla düzenlenen Kent Otel toplantılarını
organize ettiği, burada önceden belirledikleri ve örgüte katmayı düşündükleri şahıslar ile küçük
gruplar halinde toplantılar tertip ettikleri, bu toplantıların bir kısmına “Perşembe”, “Ehli Dil”
ismini verdikleri, sanığın da bu toplantılara katıldığı gibi faaliyetlerinin düzenlenmesinde de
görev aldığı sabit görülmüştür.
İddianamede ve mütalaada sanığın örgüt yöneticisi olduğu iddia edilmiş ise de
dosyadaki mevcut delillere göre örgüt yöneticisi olduğunun tespit edilemediği ve yine TCK
312/1 maddesi kapsamında cezalandırılması talep edilmiş ise de sabit kabul edilen eyleminin
TCK 312/1 maddesi anlamında “elverişli eylem” niteliğinde olmadığı, sanığın eylemlerinin bir
bütün halinde örgüt üyeliği kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanık hakkında ayrıca TCK 312/1, 311/1, 314/1 maddeleri
gereğince hüküm kurulmamıştır.
Her ne kadar sanık Muhittin Erdal Şenel hakkında esas hakkındaki mütalaada TCK
334/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın atılı suçu işlediğine dair
her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi
nedeni ile CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.

441/658
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Muhittin Erdal Şenel hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, yasaklanan bilgileri temin suçundan beraatine kararverilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUHİTTİN ERDAL ŞENEL hakkında TCK 312/1, TCK 334/1, 43/1-2
maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 334 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Muhittin Erdal ŞENEL'in atılı suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Muhittin Erdal ŞENEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116-122-127 maddesi gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

150- MURAT AĞIREL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde,Sanık Murat Ağırel’in, Bizkaçkişiyiz Platformunun İstanbul
sorumlusu olduğu, platformun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, başkanlığını yaptığı “Memleket Sevdalıları” isimli
derneğinin çalışmalarını Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda yönlendirme gayreti
içerisinde olduğu, sanığın 01.05.2008 günü Adnan Bulut ile yaptığı görüşmeden de anlaşılacağı
üzere Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda Adnan Bulut ile birlikte bu faaliyetlerini
sürdürdüğü, Sanık Murat Ağırel ve Hüseyin Nazlıkul beyanlarının bu faaliyetleri doğruladığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hedefine ulaşmak için kullandığı yöntemlerden birisinin de
siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede, kendileri gibi düşünmeyen ve hareket
etmeyen siyasilere suikast ve dez-enformasyon yöntemlerini uygulamayı kararlaştırdıkları, Sanık
Ahmet Tuncay Özkan’ın, farklı siyasi partilere yönelik olarak dez-enformasyon faaliyetleri
yaptığı, sanık Murat Ağırel’in Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda siyaseti
etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla CHP yönetimine kendi çevrelerinden
442/658
insanların girmesini temine çalıştıkları, Gizlilik prensibine uygun davrandıkları, bu nedenle
telefon dinlemelerine karşı dikkatli ve tedbirli davranışlar sergiledikleri, Bu şekilde Sanık Murat
AĞIREL’in, Sanık Ahmet Tuncay Özkan, Adnan Bulut ve Evrim Baykara ile bağlantılı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Murat Ağırel’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgüt
hiyerarşisine dahil olarak Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, örgütün amaçları doğrultusunda kurulan “Bizkaçkişiyiz” Platformunun İstanbul
sorumlusu olarak faaliyetlerini yürüttüğü, sanığın sivil toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi,
yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden Bizkaçkişiyiz Platformun kurucusu ve
lideri olan Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan irtibatlı olduğu ve tüm sivil toplum faaliyeti
görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği sabit
görülmüştür.
Sanık Murat Ağırel’in Ergenekon Siahlı Terör Örgütü’nün amaç ve hedefleri
doğrultusunda Siyaset dünyasına yön verme çalışmalarına katıldığı, “Memleket Sevdalıları”
isimli derneğinin çalışmalarını Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda yönlendirme
gayreti içerisinde olduğu, “Bizkaçkişiyiz Platformu”nun İstanbul sorumlusu olduğu, bu
platformun kurucusu ve lideri olan ve aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi,
yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, aynı şekilde, sanığın yöneticisi olduğu
“Bizkaçkişiyiz” platform üyelerinin CHP’nin mevcut yönetiminden hoşnut olmadıklarını,
yönetimin değişmesi için Ahmet Tuncay Özkan’ın CHP’ye adaylığını desteklemek amacıyla
platform üyesi 150–200 kişi ile birlikte CHP’nin kongresine giderek Ahmet Tuncay Özkan
lehine slogan attıkları, parti çalışmaları konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları
doğrultusunda hareket ettiği, yine sanığın, Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları
doğrultusunda siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla CHP
yönetimine kendi çevrelerinden insanların girmesini temine çalıştığı, “Ataevleri Projesi” isimli
örgüt belgesini elinde bulundurduğu, örgütsel nitelikteki bu faaliyetlerinin sürekliliği ve
çeşitliliği dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit
görülmüştür. Sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
443/658
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Murat AĞIREL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 122 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

151- MURAT APLAK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/843 sor. 2009/70 esas sayılı iddianamesinde,
Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine Bayram Demir, Seyhun Zayim ve
Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu
bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde
Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan binasının bahçe kısmına Oğuzhan Aslan
ve 15 yaşından küçük Umut Erdoğan ile birlikte molotof kokteyli attığı, Molotof kokteylinin
hazırlanması esnasında Fatih Derdiyok ve Murat Aplak’ın da sanık Bedirhan Şinal ile birlikte
hareket ettiği, bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda
gerçekleştirildiği, iddiasıyla;TCK 220/6-7, 314/3maddesi delaletiyle TCK 314/2, TCK’nın
170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç
işledikleri,Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan
Şinal’in, maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof
kokteyli atılması eylemini gerçekleştirdiği,
Sanık Murat Aplak’ın ise, söz konusu molotof kokteylinin yapımına iştirak ettiği, ancak
molotof kokteylinin atılması eylemine iştirakinin olduğuna ilişkin yeterli delil olmadığı
anlaşılmıştır. Bu nedenle üzerine atılı “örgüt adına suç işlemek” suçundan CMK 223/2-e maddesi
gereğince beraatine karar verilmiştir.
Sanık Murat Aplak’ın, molotof kokteylinin atılması eylemine iştirakinin olduğuna
ilişkin yeterli delil olmadığı anlaşıldığından üzerine atılı “Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye
Sokmak” suçundan CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.
Sanık Murat Aplak’ın, suça konu molotof kokteylinin yapımına iştirak ettiği
anlaşıldığından, “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçu”nu işlediği sabit
olduğundan, eylemine uyan 5237 Sayılı TCK 174/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
444/658
Bozma sebeplerine göre,temyiz isteminde bulunmayan sanık hakkındaki mahkumiyet
hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325. maddesi
gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Murat Aplak yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Murat APLAK hakkında "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" (TCK
170/1-c) ve "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK 220/6-7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK
314/2) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde ayrıntılı
açıklandığı üzere,
Sanık Murat APLAK hakkında 29/03/2008 tarihli eyleme ilişkin TCK.nun 174 maddesi
gereğince açılmış bir kamu davası bulunmadığı, bu suça sanık Murat APLAK'ın iştirak ettiğinin
anlaşıldığı, bu nedenle sanık Murat APLAK hakkında TCK 174 maddesi gereğince kamu davası
açılması için SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

152- MURAT ÇAĞLAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Murat ÇAĞLAR’ın, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneği’nde illegal faaliyetlerde bulunduğu, bu yapılanma hiyerarşisi içerisinde yer aldığı,
örgüte eleman kazandırma, örgüt adına gelir temin etme, örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
toplama ve sivil toplum hareketi görüntüsündeki eylemlerde yer alma faaliyetleri ile
görevlendirildiği, gerektiğinde provakatif terör eylemlerinde istihdam edilmesinin düşünüldüğü,
örgüt faaliyetleri kapsamında S.Ç. isimli kişi hakkında kapsamlı bir istihbarat çalışması yapıp
kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği, Ayrıca, son yakalandığında ele geçirilen
ruhsatsız silahı da örgüt amaçları doğrultusunda kullanmak üzere bulundurduğu, iddiasıyla, TCK
314/2, 135/2-1 ve 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanmada
Hüseyin Görüm ve Hüseyin Gazi Oğuz hiyerarşisinde bu sanıkların emir ve talimatları ile
hareket ettiği, örgüte eleman kazandırma, gelir temin etme ve istihbarat toplama faaliyetlerinde
bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık Murat Çağlar’ın,Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, aşama beyanları ve mülakat
beyanlarının bunu doğruladığı, bu illegal yapılanma hiyerarşisinde doğrudan Hüseyin Görüm ve
Hüseyin Gazi Oğuz’dan emir ve talimat aldığı, örgüte gelir temin etmeye yönelik örgütsel
faaliyetlerde bulunduğu, aramalarda ele geçirilen senet, makbuz vs belgelerin de bunu
445/658
doğruladığı, örgüte gelir temin etmek amacıyla yapılan tahsilat vs faaliyetleri sırasında mafya
tarzı yöntemleri kullandığı, aramalarda ele geçirilen ve yukarıda detayı verilen doküman
içeriklerinden de anlaşıldığı üzere istihbari nitelikte belgelerin ele geçirildiği, örgütün gizlilik
prensibine uygun olarak telefon görüşmeleri yaptığı, adreslerinde örgütsel nitelikte çok sayıda
doküman ele geçirildiği, Hüseyin Görüm ve Hüseyin Gazi Oğuz ile sürekli olarak irtibat halinde
olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu anlaşılmış, TCK 314/2maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Murat Çağlar’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda ve
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, fişleme niteliğindeki bu istihbari verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve bu şekilde kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık hakkında atılı eylemleri nedeniyle TCK 135. Maddesi gereğince cezalandırılması
talep edilmiş ise de, sanığın suça konu belgeyi kendi yazdığına dair herhangi bir delil
bulunmaması nedeniyle, eylemin TCK 136. Maddesindeki kişisel verilerin hukuka aykırı olarak
ele geçirilmesi suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve sanığın TCK 136. Maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı
2008/7827 sayı 5.06.2008 Tarihli Ekspertiz Raporunda; söz konusu tabanca ve fişeklerin; 6136
Sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu belirtilmiştir. Sanığın,
belirtilen adresinde ele geçirilen ruhsatsız tabanca ve mermileri örgüt faaliyetlerinde kullanmak
üzere bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit görülere 6136 sayılı
Kanunun 13/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş önleme araması kararı uyarınca yapılan
arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka
aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle 217. maddesine muhalefet edilmesi,
3- Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren
‘şüpheli’ sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak
alınacağı CMK’nın 147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın
gözaltına alınmasından sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen
yöntemle, yasal hakları hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı
tanınmadan beyanının alınması, bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri
Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
446/658
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Murat ÇAĞLAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116- 122- 134 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, yine sanığın
"mülakat" adı altında yasak usulle alınan ifadesine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

153- MURAT ÇAVDAR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında
bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da S-1 yapılanması ile ilgili konuları telefonda
konuşmamak hususunda örgütün ara yöneticisi konumundaki sanık İbrahim Şahin’den talimat
aldığı, sanık Murat Çavdar’ın, Ergenekon silahlı terör örgütü nün içinde ve örgütün amacına
ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama
ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim Şahin’in
talimatıyla ve ona bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1 isimli yapılanmanın içinde yer
aldığı, yaptığı telefon görüşmelerinde gizliliğe riayet ederek kişisel bilgilerini İbrahim Şahin’e
verdiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma
iradesini ortaya koyduğu ve S-1 oluşumu içerisinde yer aldığı, bu şekilde sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, sanıklar Yaşar Oğuz Şahin ve İbrahim Şahin ile aralarında örgütsel irtibatın
bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza alan,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in, 15.12.2008 tarihli 9956 nolu
tapede, “Ben İbrahim Şahin, yalnız mısın”, “Milletten uzaklaş beni ara, sakin bir yerde beni ara,
bir sürü soru soracağım sana” şeklindeki talimatı üzerine, 15.12.2008 tarihli 9980 nolu tapeden
de anlaşılacağı üzere, hemen sakin bir yere geçip İbrahim Şahin’i aradığı, İbrahim Şahin’in isteği
üzerine, hiç tereddüt etmeden ve nedenini sorgulamadan, kimlik ve mesleki bilgilerini verdiği,
aynı telefon görüşmesinde sanık İbrahim Şahin’in “Tamam şimdi söyleyeceklerimi iyi dikkat et,
bu Bambucuya herhangi bir bilgi verme herhangi bir şey, bu o ağzı çok gevşek, o gün beni iyice
sinirlendirdi her tarafa yaydı maydı bi sürü şey oldu, sakın onla herhangi bi şey konuşma,
benimle konuştuğunu da söyleme” diyerek Ergenekon silahlı terör örgütünün temel
prensiplerinden olan gizliliğe riayet etmesi konusunda uyarıldığı, sanık Murat Çavdar’a ait
Mesleki ve kimlik bilgilerinin 09.01.2009 tarihli ön inceleme tutanağına göre sanık İbrahim
Şahin’in evinden çıktığının anlaşıldığı, sanık Murat Çavdar’ın bu şekilde, Ergenekon silahlı terör
örgütünün yöneticilerinden sanık İbrahim Şahin’in kurduğu illegal ekip içerisine kendi istek ve
447/658
iradesiyle yer alması, sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak örgütsel faaliyetlerde bulunmak
suretiyle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olması nedeniyle, Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu anlaşılmakla TCK 314/2maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Murat ÇAVDAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 122 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

154- MURAT EKE

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde,Sanık Murat Eke’nin Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda illegal olarak oluşturulan S-1 yapılanması
içinde yer aldığı, sanığın çalıştığı birimdeki komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan
duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu,
örgüt tarafından teklif edilen, yasal olmayan S-1 adlı bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak
suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza alan,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip içerisinde yer
aldığı, yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, 18.11.2008 tarihli 8313 nolu tapede,
sanık Murat Eke’nin sanık Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Taylan Özgür
Kırmızı’nın “tam lafımın üstüne bunları söyledin, Murat tekrar benim emrimde çalışmak ister
misin, özel Kuvvetlerde, şimdi hani bir haberlerde çıkmıştı ya hani böyle şeyler üstü birlikler
448/658
üstü bi birim kurulacak Özel Birlik hem istihbarat toplayacak hem kendisi operasyon yapacak
falan filan diye, Genelkurmaya bağlı bir şeydi birim diye”, Murat Eke’nin “Sizle olursa çalışırım
komutanım”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “arazide de nokta operasyona gidebiliriz tamam mı şehir
içinde de operasyon yapabiliriz tamam mı, Bağlı olduğumuz birim direk genelkurmaya bağlı bir
birim ve aramızda şeyde olacak birim kurulan birim içinde MİT’çilerde olacak tamam”, Murat
Eke’nin “Ben çalışırım komutanım sizinle, Tamam komutanım ben varım yani sizin olduğunuz
şeyde”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “çok kısa zamanda başlayacağız tamam mı sen kimseye
söyleme bunu bu aramızda tamam mı, Tayinin çıkacak yani Ankara’ya tayinin çıkacak tamam”,
22.11.2008 tarihli 8322 nolu tapede,
Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık Murat Eke ile yaptığı telefon görüşmesinde, Taylan
Özgür Kırmızı’nın “Murat doğum tarihini söylesene”, Murat Eke’nin “23.04.1977 komutanım, B
Rh pozitif”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “T.C kimlik numaranı da söyle”, Murat Eke’nin “557 086
125 98”, 22.11.2008 tarihli 9875-9876-9877 nolu tapelerde, Taylan Özgür Kırmızı’nın İbrahim
Şahin’e gönderdiği mesajda, “Çvş. Murat Eke Aksaray 23/04/1977 B rh + tc:55708612598,
Üçvş. Ali Oktay Şahbaz Tekirdağ 30/01/1980 O rh + tc:27796922194, Bülent başçavuş
Çakırsöğüt ikinci tabur da komando tim komutanı”, şeklindeki söz ve yazılardan, sanık Murat
Eke’nin sanık İbrahim Şahin tarafından oluşturulan illegal ekip içerisine sanık Taylan Özgür
Kırmızı aracılığıyla, kendi istek ve iradesiyle dahil olduğunun anlaşıldığı, Ergenekon silahlı terör
örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine uyması konusunda sanık Taylan Özgür
Kırmızı tarafından uyarıldığı, sanığın kurulacak ekibin gizli ve illegal bir ekip olduğunu
bildiğinin de bu görüşmelerden anlaşıldığı, sanığın isminin İbrahim Şahin’in Ankara ilindeki
evinde yapılan aramada ele geçen belgeler arasındaki S-1 isimli listede yer aldığının, belgelere
ilişkin 09.01.2009 tarihli ön inceleme tutanağından anlaşıldığı, Ayrıca sanık Taylan Özgür
Kırmızı’ya ait Uşak ilindeki evinde bulunan dokümanlarla ilgili 09.01.2009 tarihli doküman
inceleme tutanağına göre de, sanığın isminin bu belgeler arasındaki liste içerisinde de yer aldığı,
diğer pek çok örgüt üyesi gibi sanığın bilgisayarında da 12.10.2009 tarihli inceleme ve
değerlendirme raporuna göre, “gizli” ibareli çok sayıda belge bulunduğu, yine yukarıda belirtilen
iletişim tespit tutanaklarındaki, 04.11.2008 tarihli 9276 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın
İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “Şimdi bak telefonda
konuşamıyorum, senden istediğim şey şu üç tane devre arkadaşın yüzde yüz sağlam ve sana
sırtını dönebileceğin adam olacak, 13.11.2008 tarihli 8273 nolu tapede, Taylan Özgür
Kırmızı’nın İbrahim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, İbrahim Şahin’in “aşırı derecede
güvendiğin adamlar istiyorum, 18.11.2008 tarihli 8312 nolu tapede, Taylan Özgür Kırmızı’nın
Oğuzhan Sağıroğlu’na ait telefondan, İbrahim Şahin ile yaptıkları telefon görüşmesinde, İbrahim
Şahin’in “Özgür ben İbrahim, bak şimdi söylediklerim iyi dinle de sadece sen de kalacak
kimseye açıklanmıyor, sen buna göre adam bulacaksın yani çok sağlam olacak yüzde yüz türk
olacak tek istediğimiz bu”, Taylan Özgür Kırmızı’nın “Abi benim verdiğim beş ismin beşi de
yani ben dahil yüzde yüz Türk” sözlerinden sonra, sanık İbrahim Şahin’in örgütsel talimatı
üzerine, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın sanık Murat Eke’yi yüzde yüz sağlam, aşırı derecede
güvendiği ve yüzde yüz Türk olarak ismini sanık İbrahim Şahin’e vermesinden de sanık Murat
Eke’nin Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduğunun anlaşıldığı, sanık Murat Eke’nin bu
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere kurulan illegal ekip içerisinde yer alıp, sanıklar İbrahim Şahin
ve Taylan Özgür Kırmızı’ya bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgütün hiyerarşik yapısına dahil
olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla TCK
314/2maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Murat EKE'nin
eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem bulunmaması
halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede yargılanma hakkı"
449/658
dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı verilmesinde zorunluluk
görülmüştür.
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık MURAT EKE'nin eylemlerinin suç
teşkil etmediği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.

155- MURAT USLUKILIÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık
Murat Uslukılıç’ın, söz konusu internet sitelerine sağlanan teknik destekten sorumlu olduğu,
Bilgi Destek Daire Başkanlığı bilgisayarlarında gerçekleşen silme işlemlerinde görev aldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak
amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini
icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği,
İddiasıyla, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Murat Uslukılıç’ın, 2003-2009 yılları arasında Genelkurmay Bilgi Destek Daire
Başkanlığı'nda OBİ Subayı olarak görev yaptığı, görev yaptığı dönemde, Bilgi Destek Dairesi
bünyesinde sanıklar tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara propaganda
mahiyetli yayınlar yapan, başta “İrtica.org” isimli internet sitesi olmak üzere, tüm sitelerin
yayınlarına teknik destek verdiği, İnternet sitelerinin bir gazetede haber çıkması nedeniyle
kapatılması üzerine, yeniden kurulmaları için sanık Dursun Çiçek tarafından taslağı hazırlanan
Andıç isimli belgeyi, sanık Dursun Çiçek’in emri ile, proje subayı olarak hazırladığı, yine sanık
Dursun Çiçek tarafından hazırlanan İrticala Mücadele Eylem Planı isimli belgenin basında yer
alması üzerine, sanık Mehmet Eröz’ün emri ile Bilgi Destek Dairesinde bulunan bütün
bilgisayarların 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmesi işleminde bulunduğu, sanığın bu
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmadan,
sanıklar Dursun Çiçek ve Mehmet Eröz’ün talimatı ile yaptığı eylemlerin Ergenekon silahlı terör
örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek olarak değerlendirildiği, sanığın üzerine atılı silahlı
450/658
terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu işlediği
sabit kabul edilmiş, TCK 314/3 ve 220/7. Maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında uygulanması
mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MURAT USLUKILIÇ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Murat USLUKILIÇ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

156- MUSTAFA ABBAS YURTKURAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde, Sanığın,
Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından alınan karar gereğince, rektörlerin ve öğretim görevlilerin
katılımı ile 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu Göreve” pankartlarının asıldığı
“Cumhuriyet’e Saygı” mitingine katıldığı, Sanığın Üniversite Rektörü olması sebebiyle
Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun kendi görevi ile ilgili faaliyetlerine katıldığı, çalışmalarının
diğer sanıklar ile birlikte Cumhuriyet Çalışma Grubu raporlarına yansıdığı tespit edilmiş, Sanığın
da aralarında bulunduğu rektörler ile askerlerden oluşan Cumhuriyet Çalışma Grubunun her türlü
riski göz önüne aldıkları, birlikte yapacakları ortak çalışma ile halk ve iktidarda bulunan siyasi
partiyi korkutup sindirerek zorla iktidardan uzaklaştırmayı, o tarihte TBMM’deki partilerin üye
sayısı göz önüne alındığında, örgütün TBMM’nin yapısının değiştirilmesini, kaos ortamı gerekçe
gösterilerek ülkenin seçime zorlanmasını, gerçekleştirilen tüm faaliyetler sonucunda kaos ortamı
oluşturularak darbeye zemin oluşturmayı amaçladıklarının anlaşıldığı, ele geçirilen belge ve
dokümanlardan sanığın askeri müdahaleye zemin hazırlamak çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan
Selçuk’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Ankara Kent Otel’de yapılan toplantıya
iştirak ettiği, bir an önce askeri müdahalenin gerçekleştirilmesi, harekete geçilmesi yönündeki
görüş ve kanaatlerin açıkça ortaya konulduğu bu toplantılara katılarak aktif olarak darbe
çalışmalarının içerisinde yer aldığı, örgüt yöneticisi Şener Eruygur ile makamında görüşme
yaptığı, Ergenekon silahlı terör örgütünün, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme
çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, bu çerçevede sanığın Mehmet
Şener Eruygur, Fatih Hilmioğlu, Rıza Ferit Bernay ile derneğin yönetimine girdiği, bu
faaliyetlerini tamamen örgütün talimatları ile gerçekleştirdiği, yine, örgütün üniversite
yönetimlerini ele geçirme stratejilerine uygun olarak, sanığın örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz,
Ferit Bernay, Kemal Alemdaroğlu ve Fatih Hilmioğlu ile irtibatlı olarak, YÖK üyeliği,
Üniversiteler Arası Kurul, rektörlük seçimlerine müdahale ettikleri ve örgütün kullanabileceği
kişilerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer adaylar hakkında asılsız iddialarla bu kişileri
451/658
yıpratmaya çalıştıklarının belirlendiği, sanığın telefon görüşmelerinde sanık Mehmet Şener
Eruygur’a bilgi veren ve ondan izin ve talimat alan kişi konumunda olduğu görülmekle, sanığın
örgütün faaliyeti çerçevesindeki tüm eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında olduğu, iddiasıyla,
TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçen CD’ler ve Gölcükteki
aramada bulunan 11 nolu CD içerisinde Cumhuriyet Çalışma Grubu Kuruluş ve Teşkilatı ile
Devre raporlarına ilişkin belgeler ve power point sunumlar bulunmuştur.
Sözü edilen sunumlar ve devre raporları incelendiğinde; Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven
darbe hazırlık çalışmaları çerçevesinde devre raporunda “güvenilir” olarak ifade edilen
Üniversite Rektörleri ile irtibata geçilmesinin planlandığı,6167 bu planlama doğrultusunda 19
Eylül 2003 tarihinde sanıklar Fatih Hilmioğlu, Rıza Ferit Bernay ve Kemal Yalçın
Alemdaroğlu’nun aralarında bulunduğu bir kısım Rektörler ile bir toplantı yapıldığı, sanık
Mehmet Şener Eruygur’un da hazır bulunduğu bu toplantıda Rektörlere CÇG faaliyetleri
konusunda brifing verildiği, atılacak adımların tespit edildiği ve bir takım kararların alındığı
görülmüştür. Bu toplantıda özetle, “Üniversiteler ve Ordu gibi zinde ve Atatürkçü kurum ve
kuruluşlar bir araya gelmeli ve ciddi bir çalışma programı yaparak birleşmeli ve planlı
faaliyetleri uygulamalıyız”, “3 Kuvvet Komutanı, Jandarma ve Genelkurmay Başkanı büyük bir
güç. Atatürkçü Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı”, “Biz
Atatürkçü devrimci rektörler olarak mücadeleye hazırız. Bu mücadelede herkesin ışığı önemli.
Eğer idari yapı bu şekilde devam ederse sonumuz kötü.”, “Bizim gözümüz kara. Ordu bir güç.
Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP’yi ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz.
Türkiye’nin geleceğini beraber çizmeli ve müttefiklerimizin adedini arttırmalıyız. Basın CHP’yi
duyurmuyor. Onlar ne yapsın”,“25 Ekimde Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabire geleceğiz.
Bizlerle beraber, bize destek veren kurumlar da gelmeli. TSK ile beraber olalım” şeklinde
onuşmalar yapılıp kararlar alınmıştır. 19 Eylül 2003 tarihinde yapılan bu gizli toplantıda 25 Ekim
2003 tarihinde “Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” adı altında bir miting düzenlenmesi
kararlaştırılmıştır. 25 Ekim 2003 tarihinde, Ergenekon Terör Örgütü mensuplarından olan
Başkent Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı sanık Kemal Gürüz, İstanbul
Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Uludağ Üniversitesi Rektörü sanık
Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza Ferit Bernay ve İnönü
Üniversitesi Rektörü sanık Fatih Hilmioğlu’nun mitinge bizzat katıldıkları ve hatta bir kısım
rektörlerin Rektörlük görevinin sağladığı imkânları kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik
personel ile birlikte Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne katıldıkları, sanık Fatih Hilmioğlu’nun ise
İnönü Üniversitesinden otobüsler kaldırarak öğrenci ve akademik personeli CÇG faaliyeti
kapsamında yapılan bu mitinge taşıdığı, bu yürüyüşte İstanbul Üniversitesinin bir kısım
öğrencilerinin “Ordu Göreve” pankartları açtığı anlaşılmıştır.
CÇG üyeleri, bir taraftan bu çalışmaları yaparken bir tarftan da diğer kuvvet
komutanlarının desteğini almak ve yapılan çalışmalardan haberdar etmek için ziyaretlerine gidip
birifing verdikleri, bu kapsamda sanık Levent Ersöz’ün Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı
olan Özden Örnek’i ziyaret ettiği, Örnek günlüğünde bu ziyareti anlatıktan sonra “yapılan
çalışmaları hayranlıkla dinledim her şeyi düşünmüşler” şeklinde darbe çalışması için yapılan
faaliyetlerden sitayişle bahsettiği görülmüştür.
Özden Örnek’e ait günlüğün “6 Aralık 2003” tarihli kısmında sözü edilen darbe
çalışmaları şöyle anlatılmıştır: “Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ’ı
davet edecektim, Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik, Sendikalar ile
aynı şekilde hareket edecektik, Sokaklar afiş astıracaktık, Dernekler ile temas edip onları da
hükümet aleyhine teşvik edecektik, Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık, Yukarıdakiler
Sarıkız olarak anılacaktı. Ayrıca bana Alabanda isimli bir proje verdiler. Bende onun hazırlığını
452/658
yapacaktım” yazdığı görülmüştür. Buradan hareketle, sanık Mustafa Abbas Yurtkuran’ın katıldığı
25 Ekim 2003 tarihinde yapılan “Cumhuriyete Saygı Mitingi” nin darbeye zemin hazırlamak için
öğrencilerin sokağa dökülmesi amacına matuf yapılan bir planlı CÇG faaliyeti olduğu
anlaşılmıştır.
Aramalarda Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden olan sanık Mehmet Şener
Eruygur, Hasan Atilla Uğur ve Ahmet Hurşit Tolon’dan, ayrıca Gölcük Donanma Komutanlığı
İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları
altında özel olarak yapılmış gizli bir bölmeden Cumhuriyet Çalışma Grubuna ilişkin bilgi ve
belgeler ele geçirilmiştir. Bu belgelerde, (CÇG) eylem ve faaliyetlerinin anlatıldığı devre
raporlarının olduğu ve CÇG’nin çalışma sistemi, planlanan faaliyetlerin ne olduğu ve hangi
personelin hangi faaliyetleri yapacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
(S1) kod adlı hücre liderine “RTE'nin ve Siyasilerin Takibi”, “Rektörlerle İrtibat”,
“Akademisyenlerle irtibat” ve ATO'da Düzenlenen "Hilafetinin İlgasının Yıldönümü” Kutlaması
görevinin verildiği, yine devre raporlarında ATO’da yapılan faaliyetin anlatıldığı görülmekle,
ATO tesislerinde yapılan “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80.yılı ve günümüz
Türkiye’si” konulu panelin planlı bir CÇG faaliyeti olduğu anlaşılmıştır.
Planlı bir CÇG faaliyeti olan ve darbenin en önemli kilometre taşlarından bir olarak
kabul edilen ve hatta sanık Mustafa Balbay’ın tabiri ile “Amasya tamimi gibi” olarak
nitelendirilen ve ATO tesislerinde 3 Mart 2004 tarihinde düzenlenen “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i
Tedrisat kanununun 80. Yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panele sanık Mustafa Abbas
Yurtkuran’ın da katıldığı ve hatta bu panelin panelistlerinden olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın günlüklerinde 03 Mart 2004 tarihli Panel öncesi hazırlıklar
ve panelin yapıldığı günlerdeki yaşanan olaylar hakkında yazdıklarına bakacak olursak CÇG
üyelerinin panele yükledikleri anlam daha iyi anlaşılacaktır:
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın bilgisayarından çıkan “SENER.TXT” isimli dosya
içerisindeki “25.2.0 çarşamb” başlıklı not6169 incelendiğinde; (25 Şubat 2004) “Levent ve
Kürşat abi (Hasan Atilla Uğur) ile görüşme... Heyecanlılar. Ciddi bir kararı almış olmanın
rahatlığı içindeler. Atacağımız adım çok önemli. Bunu bir anlamda Amasya tamimi gibi düşünün.
O kadar kesin bir başlangıç... Ama aynı gün Denktaş’ın da olması ciddi bir durum. Denktaş’ın
öne geçmemesi gerekiyor MB- öyle diyorsunuz ama, Denktaş zaten gündemde o öne geçer..
-Biz asıl bu toplantının öne çıkmasını istiyoruz” şeklinde, Ayrıca, “27.2.0 cum saat
17.30'da” başlıklı notta “27 Şubat 2004” tarihi olduğu anlaşılmış ve “Saat 17.30'da Levent ve
Kürşatla görüşme... Hazırlıklar tamam. Davetiyeyi basmışlar. Asıl hedef olan dörtlüyü anlattılar.
Ama bunu kimsenin bilmemesi gerekiyor. Bir bildiri okunacak. Ertuğrul beye güven var.. Siz
kazanan olacaksınız hiç şüpheniz olmasın. Kazanan siz olacaksınız kesinlikle Denktaş’ın öne
geçmemesi gerekiyor. Bunun yolunu bulmamız lazım” şeklindeki notlardan, ATO tesislerinde 3
Mart 2004 tarihinde, “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80. Yılı ve günümüz
Türkiye’si” konulu panelin düzenleyicilerinin kimler olduğu konusu da açıklığa kavuşmuştur.
Notlarda ismi geçen Levent’in dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz,
Kürşat’ın da Jandarma Teknik Daire Başkanı Albay Hasan Atilla Uğur olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Ali Balbay 3 Mart 2004 tarihinden önce hem Jandarma Genel Komutanı
sanık Mehmet Şener Eruygur ile 13.02.2004 tarihinde bir kez, hem de sanıklar Levent Ersöz ve
Hasan Atilla Uğur ile 25.02.2004 ve 27.02.2004 tarihlerinde olmak üzere iki kez görüşerek
günlük notlarını aldığı anlaşılmıştır. Hernekadar sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur
savunmalarında Cumhuriyet Çalışma Grubunun varlığını ve faaliyetlerini, darbe çalışmalarında
önemli bir yere sahip olan 3 Mart 2004 tarihli Panelin düzenlenmesinde yeralmadıklarını beyan
etmiş iseler de; dönemin Deniz kuvvetleri komutanı olan Özden Örnek ve bir gazeteci olan sanık
Mustafa Ali Balbay’ın birbirinden ayrı olarak tutmuş oldukları herbirinin yekdiğerini teyit eden
günlük notlarından anlaşılmıştır.
Sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon ve Hasan Atilla Uğur’dan
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında CÇG Kapsamında Yapılan Görüşmelere
453/658
İlişkin Ses ve Görüntü Çözümleri ele geçirilmiştir. Bu kayıtlar ve çözümleri incelendiğinde;
Sanık Levent Ersöz ile sanık Hasan Atilla Uğur'un CÇG faaliyeti kapsamında rektör, iş adamı,
medya yöneticisi, siyasi parti başkanı ve gazeteciyi genel komutanlığa çağırıp görüştükleri;
görüşmelerde: AKP'nin dağıtılması ve/veya iktidardan düşürülmesi için uygulanacakstratejiler ve
yapılması gereken çalışmaların müzakere edildiği, bu kapsamda; siyasi / ekonomik kriz
çıkarılması, hükümete olan AB ve ABD desteğinin kırılması, gerekirse milletvekili transferi ile
partinin bölünmesi ve parti içindeki 'sivil unsurlar'ın harekete geçirilmesi, ulusal medyanın
kurulması hususlarının gerekliliği; "iktidara vurulacak darbe" için medyanın önemi ve ele
geçirilmesinin zorunlu olduğu, bu kapsamda Ali Müfit Gürtuna'nın sahibi olduğu TV kanalının
ele geçirilmesinin gerekliliği, Ergün Poyraz'ın üslendiği rolün önemi ve kendisine yapılan
ödemelerin devam etmesinin gerekliliği, AKP'nin tabanını uzaklaştırmak için başbakan ve önde
gelen kimselerin gayri milli ve gayri islami oldukları tezini işlemenin ve bu algıyı oluşturmanın
gerekliliğinin konuşulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener Eruygur, emekli olduktan sonra 'Ergenekon' ile sivil toplum
kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak ve darbeye zemin hazırlamak için ADD yönetimini
ele geçirerek derneği örgüt amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Terör Örgütü lobi
yapılanması içerisindeki "sivil unsur" halinde dönüştürdüğü, bir başka anlatımla örgütün sivil
yapılanmalarından birisi haline getirdiği, bu kapsamda; şahsen ve dernek olarak diğer Ergenekon
Terör Örgütü sivil toplum örgütleri ile birlikte birçok miting, gösteri, panel ve gizli toplantılara
katıldığı anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Abbas Yurtkuran'ın da ADD Genel Merkezinde Yönetim Kurulu üyesi
olduğu, ADD bünyesinde Mehmet Şener Eruygur ve diğer Yönetim Kurulu Üyesi sanıklar Rıza
Ferit Bernay ve Fatih Hilmioğlu ile birlikte yukarıda açıklanan amaçlara yönelik örgütsel faaliyet
yürüttüğü anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Doğu Perinçek ve İşçi Partisinde yapılan aramalarda
bulunan belgelerde; sanık Mustafa Abbas Yurtkuran'ın Ulusal Birlik Hareketinin yürütme organı
olan Ulusal Birlik Konseyinde, Milli Cepheye Çağrılanlar isimli belgede ve Milli Cephe
Toplantısı Katılımcıları isimli belgede adının yazılı olduğunun görülmekle sanığın mütemadiyen
örgütsel faaliyetler içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Abbas Yurtkuran'ın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde,
Cumhuriyet Çalışma Gurubundaki eylemlerinin etkinliği ve belirleyiciliği dikkate
alındığında eylemlerinin 765 sayılı TCK 147 anlamında “elverişli eylem” niteliğinde olduğu
Mahkememizce kabul edilmemiş; örgüt üyeliği kapsamında faaliyet olduğu kabul edilmiştir.
Böylece sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine
varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri
bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK
311/1, 312/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,

454/658
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA ABBAS YURTKURAN hakkında TCK 312/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Abbas YURTKURAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122- 134 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

157- MUSTAFA ALİ BALBAY

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, sanık
Mustafa Ali Balbay’dan ele geçen günlükler ile dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Özden Örnek’in günlüklerinin de darbe planları konusundaki iddiaların doğruluğunu gösterdiği,
Ergenekon Terör Örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeye çalıştığı darbeyi üç
aşamada planladığının anlaşıldığı, birinci ve öncelikli olarak darbeye zemin hazırlanmaya
çalışıldığı, bu faaliyetlerin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak oluşturulan
Cumhuriyet Çalışma Grubu ile yapıldığı, ikinci olarak askeri darbenin önündeki engellerin
kaldırılmaya çalışıldığı, bu çerçevede de Sarıkız, Ay ışığı, Yakamoz kod adlı darbe planlarının
hazırlanıp uygulamaya konduğu, üçüncü olarak da darbe ve darbe sonrası yapılacakların Eldiven
kod adlı darbe planı ile belirlendiği,
Sarıkız kod isimli darbe planının Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek
tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında yer aldığı, bu plan çerçevesinde basının
ele geçirilmesinin, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesinin, sendikalarla birlikte hareket
edilmesinin, sokaklara afiş asılmasının, dernekler ile temasa geçip hükumet aleyhine teşvik
edilmelerinin ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, Sarıkız kod
isimli bu darbe planının Mehmet Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve Halil İbrahim
Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceğinin değerlendirildiği,
Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde rektörlerle temas kurulup öğrencilerin sokağa
dökülmesinin planlandığı, Soruşturma kapsamında elde edilen delillere göre örgütün bu planı da
hayata geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında rektörlerle bir toplantı
düzenlendiği, bu toplantıda hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu,
toplantı sırasında 15-20 Rektörün Kubilay olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü
rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabir’e gitmesinin kararlaştırıldığı, Sarıkız kod adlı darbe
planı çerçevesinde sendikalarla temas kurup sokağa dökülmelerinin planlandığı,
Soruşturma kapsamında elde edilen delillere göre örgütün bu planı da hayata
geçirdiğinin, plan gereği öncelikle Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sendikalar ve
konfederasyonlarla ilgili çok ciddi ve kapsamlı çalışmalar yapıldığının ve bu sendikalarla
455/658
konfederasyonları Hükümet karşıtı, Hükümet yanlısı ve Yönlendirilebilir şeklinde
tasniflediklerinin görüldüğü,
Ayışığı kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan CD’ler içerisinde
power point sunumu olarak ele geçirildiği, bu planın darbenin ilk aşamasını oluşturduğu ve bu
çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale
getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı terk etmesinin
sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevini sürdürmesi için yapılması
gerekenlerin planlandığı,
Ayışığı kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı sanık Mehmet
Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Ele geçen belgelere göre Ayışığı darbe planında, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün
emekliye ayrılması veya etkisiz/yetkisiz hale getirilmesi için; Ayışığı darbe planının
“Yapılacaklar” başlığı altında; Kuvvet Komutanlarının yapacağı açıklamaların metinlerinin
hazırlanması, darbeye katılacakların ve karşı olanların belirlenmesi, katılacaklarla temas
edilmesi, karşı olanların ise saf dışı edilmelerinin planlanması, darbeye karşı olan bazı kişilere
vaatlerde bulunulması, 1.Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ve 2. Ordu Komutanı Fevzi
Türkeri’nin altında sağlam adamlar bulunması ya da oldubitti ile bunların hareketsiz ve yetkisiz
bırakılması, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile irtibat elemanı bulunması, Kuvvet
Komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması, Emekli Generaller, diğer subayların ve
darbe ile koordineli hareket eden sivillerin Başbakan Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanı
Özkök’ü hedef alan açıklamalar yapmaları, TSK içerisindeki Generallerin Genelkurmay
Başkanına açık ve imzalı mektup yazması, TSK içerisindeki alt hiyerarşik yapının da yoğun
mektup, faks ve e-posta ile tepkilerini dile getirmesi, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç
Yalman’ın’ın son anda işin içine çekilmesi, faaliyetlerinin planlandığı,
Sanık Mustafa Ali Balbay’dan ele geçirilen günlüklere göre bu planın adım adım
gerçekleştirildiğinin, sanık Mustafa Ali Balbay ve örgütün yönetici kadrosundaki İlhan
Selçuk’un sık sık Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i hem de randevusuz ziyaret ederek
mevcut gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini aldıklarının görüldüğü,
Ayışığı darbe planında belirtilen bu hususun Yakamoz kod adlı darbe planında hayata
geçirildiği ve darbe yapılmasına karşı olduğu değerlendirilen Kuvvet Komutanlarının kesik
çizgilerle belirtilerek güven vermediklerinin vurgulandığı, bunun yanı sıra 1. Ordu Komutanı
Yaşar Büyükanıt ile 2. Ordu Komutanı Fevzi Türkeri etkisiz hale getirildiğinde onların yerine
atanacak Korgenerallerin belirlendiği,
Bunların yanı sıra dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un,
planlanan darbeyi daha sağlıklı gerçekleştirebilmek için bir taraftan da Kara Kuvvetleri
Komutanı olmayı planladığı, bu nedenle de normal hiyerarşi içerisinde Kara Kuvvetleri
Komutanlığına gelecek olan Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın önünü kesmek için yıpratma ve
sindirmeye yönelik ciddi çalışmalar yaptırdığı,
Yakamoz kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen
CD’ler içerisinde power point sunumu olarak bulunduğu, bu planın planlanan darbenin ikinci
aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede TSK’nın, sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin
yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planları ihtiva
ettiği,
Yakamoz kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener
Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Yakamoz darbe planının bundan sonraki bölümünde, Ayışığı ve Yakamoz darbe
planlarının fayda ve mahzurlarının anlatıldığı, devamında da alternatif hal tarzları ve kırılma
noktalarının belirtildiği, Yakamoz darbe planın uygulamaya konulduğunun anlaşıldığı,
Yakamoz darbe planında TSK’nın yeniden düzenlenmesi gerektiğinin planlandığı, bu
planın ne şekilde hayata geçirileceğinin, darbe sunumları içerisinde açıkça belirtildiği ve darbe
sonrası komuta kademesi ve TSK içerisindeki yapılanmanın açıkça anlatıldığı,
456/658
Eldiven kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan CD’ler içerisinde
power point sunumu olarak ele geçirildiği, Eldiven darbe planının, planlanan darbenin son
aşamasını yani genel olarak, Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarının başarılı bir şekilde
gerçekleştirilmesi halinde, darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacakları ihtiva ettiği, bu plan
çerçevesinde yapılacakların “Dâhili Mutabakatın Sağlanması”, “CMB Mutabakatının
Sağlanması”, “Yıpratma”, “Hazırlık ve Geçiş”, “TSK Türk Halkı Projesi” şeklindeki başlıklarla
anlatıldığı,
Eldiven kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener
Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde
yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD ve sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen 3
nolu CD içerisinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu başlıklı (9) adet power point sunumu bulunduğu,
bu sunumlara göre Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu adı
altında illegal bir yapı oluşturulduğunun ve bu oluşum adı altında, bir taraftan sözde “Yıkıcı,
bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede darbe zemini oluşturmak için birçok
legal-illegal faaliyetler planladığının, bu faaliyetlerin bir kısmının da uygulamaya konulduğunun
anlaşıldığı,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu
oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve
toplantılar düzenlediği, bu çerçevede zaman zaman Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet
gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ettiği, ayrıca sözde irtica ile mücadele adı
altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve birçok kamu kuruluşlarında görevli bulunan
vatandaşlarımızı siyasi dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre ayrıştırarak fişleme
faaliyetlerinde bulunduğu,
İlhan Selçuk’un da içinde yer aldığı 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü öncesinde yaşanan,
iççilerin sokağa dökülmesi, provakatif amaçlı gösteri ve yürüyüşleri gibi, Ergenekon Terör
Örgütünün 2003-2004 yıllarındaki darbeye teşebbüs eyleminde de, üniversite öğrencileri,
sendika ve derneklerin manipülasyonlarla sokağa dökülerek hükumeti protesto etmelerinin
detaylı olarak planlandığı, medya ve kitle iletişim araçları ile propaganda ve psikolojik harekat
teknikleri kullanılarak geniş halk kitlelerini tahrik edici yayınlar yapıldığı, bu yayınlarda ülkenin
her yanının işgal edildiği, vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları uyandırılarak halkın
hükumete karşı ayaklanmasının sağlanmaya çalışıldığı, böylelikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin
müdahalede bulunmaya teşvik edildiği,
Özellikle Aydınlık dergisi ve Cumhuriyet gazetesinin 2003 ve 2004 yıllarındaki
yayınlarında, darbe planları çerçevesinde üst seviyede psikolojik harekât ve propaganda
yapıldığının belirlendiği,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun planladığı görev ve faaliyetlerini nasıl ve ne şekilde
uygulamaya koyduğunu aylık olarak hazırladığı devre raporlarında ayrıntılı olarak anlattığı,
dolayısıyla örgütün ülkede darbe zemini oluşturmak için hazırladığı planlarını yürürlüğe
koyduğunun ve bizzat uyguladığının anlaşıldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre
raporlarının yanı sıra, darbe planlarının uygulamaya konduğu, Sanık Mustafa Ali Balbay’ın
günlükleri içerisindeki, darbe konusuna, bu konudaki faaliyetlere ve sanık Mustafa Ali Balbay’ın
bu faaliyetler ile ilgisine ilişkin birçok not bulunduğu,
Sanıklar Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon’un görev yaptıkları dönemde,
mevcut hükumeti silah zoru ile devirip devlet idaresini ele geçirmek için planlar yaptıkları ve bu
planlarını uygulamaya koydukları, fakat Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün demokratik
tutum ve davranışlarından dolayı kendileri için çok ciddi bir engel olduğunu düşündükleri ve
öncelikli plan olarak Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü istifa ettirmeyi daha sonra, Aytaç
Yalman’ı geçici olarak Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi, kısa bir süre sonra Aytaç
Yalman’ın da görevi bırakması sağlanarak Ahmet Hurşit Tolon’u Kara Kuvvetleri
Komutanlığına, Mehmet Şener Eruygur’un ise Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi
457/658
planlandıkları, bu amaçla Hilmi Özkök’ün istifa ettirilmesi için ciddi çalışmalar başlattıkları,
Mehmet Şener Eruygur‘un Komutanlığını yaptığı Jandarma Genel Komutanlığı
bünyesinde darbe çalışmaları için ekip oluşturulduğu, teknik dinlemelerin başına Albay Hasan
Atilla Uğur ile İstihbarat Daire Başkanlığına Levent Ersöz’ün getirildiği, darbe öncesi bilgi
toplama işlemlerini ve özellikle Bakan, Milletvekilleri ve üst düzey bürokrat ve yargı organı
mensupları ile bazı kamu görevlileri ile ilgili kişisel bilgilerin bu örgüt üyeleri vasıtasıyla
toplandığı,
Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon’un, yöneticisi oldukları Ergenekon Terör
Örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda gerçekleştirmeyi planladıkları darbeyi, TSK
bünyesinde emir ve komuta zinciri altında yapabilmek için, öncelikle dönemin Hava Kuvvetleri
Komutanı Halil İbrahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Deniz Kuvvetleri
Komutanı Özden Örnek ile temasa geçtikleri, bu kişilerin hükümete muhtıra verilmesi ve darbe
yapılması yönündeki kendilerine yakın düşüncelerini değerlendirerek ve onları iktidarda bulunan
AKP’nin ülkeyi geriye götürdüğünü, Cumhuriyetin en önemli unsuru olan laikliği ortadan
kaldıracak uygulamalara gittiklerini, bu amaçla kadrolaştıkları yönündeki örgütün belirlediği
söylemleri kullanarak onları ülkede darbe yapılmasından başka çare yok yönündeki düşünceye
ikna ettikleri ve kendilerine engel olacağını bildikleri Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü
istifaya zorlamaya çalıştıkları, bu amaçla bir araya gelerek stratejiler geliştirdikleri, hatta
kendilerinin belirledikleri yöntemleri uygulamaya karşı çıkması halinde Kuvvet Komutanları
olarak istifa edeceklerini ve ülkeyi kaosa sürükleyeceklerini belirterek Hilmi Özkök’e istifa
etmesi yönünde baskı yaptıkları,
Ele geçirilen dijital verilerdeki bilgilere göre sanık Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma
Genel Komutanlığı bünyesinde “Cumhuriyet Çalışma Grubu” ismiyle darbe hazırlıklarını
planlayan ve organize eden muvazzaf askerlerden oluşan bir gurup kurduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün tespit ettiği hedefler doğrultusunda hareket eden bu grubun, darbe öncesi ve darbe
sonrası yapılacaklar için Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod isimli 4 ayrı darbe planı
hazırladıkları,
Sarıkız kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için
yapılması gereken faaliyetleri, Ayışığı ve Yakamoz kod isimli darbe planlarının darbenin bizzat
aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiği yönünde çalışmaları, Eldiven kod isimli darbe
planının ise darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı,
Ergenekon Terör Örgütü tarafından kurulan ve yönlendirilen Cumhuriyet Çalışma
Grubunun hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde; Hilmi Özkök’ün
istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış mektupları, muvazzaf askerler
tarafından hazırlanmış görüntüsü vererek Hilmi Özkök’e göndermek suretiyle onu baskı altına
almaya çalıştıkları, Darbe hazırlıklarına destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup
gönderdikleri, Özden Örnek’ten ele geçirilen günlüklerden anlaşıldığı üzere, ulusal yayın yapan
gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükumet aleyhine ve özellikle askerin
hükumete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı
yapıldığı ve bu yapılan baskılar sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı, Örgüt
yöneticisi İlhan Selçuk’un ve örgüt üyesi sanık Mustafa Ali Balbay’ın talimatları ile Cumhuriyet
gazetesinin örgütün amacı doğrultusunda bu yöndeki haberleri manşetten vermek suretiyle darbe
hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalıştıkları, Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak
amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı Rektörlerle
görüştükleri, ayrıca rektörlerden hükumete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine
harekete geçen bazı rektörlerin hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları, özellikle Ergenekon
Terör Örgütü yöneticileri dönemin YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz ile İstanbul
Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun bu organizasyonları yaptıkları, “Ordu
göreve” yazılı pankartların asıldığı mitinglerde görüntü kayıtlarının bulunduğu, Sendika
yöneticileri ile irtibata geçerek hükumet aleyhinde sert açıklamalar yapılmasını sağladıkları, bu
hususta düzenlenen toplantılara örgüt üyesi Mustafa Özbek’in iştirak ettiği, O dönem iktidarda
458/658
bulunan hükumeti parçalayıp ülkeyi yönetmeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede
çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla, örgüt üyesi sanık İsmail Yıldız’a
milletvekilleri hakkında araştırma yaptırdıkları ve bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek
nitelikteki milletvekillerini tespit ettikleri, bu doğrultuda sanıklar Levent E söz, Hasan Atilla
Uğur ve İsmail Yıldız’ın mecliste yer almayan bazı siyasi parti liderleri ile görüştükleri ve
yapılan bu görüşmeleri kayda aldıkları, Bu amaçla Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey
bürokratların siyasi görüşleri ve yaşam tarzları ilgili kişisel verileri hukuka aykırı olarak
kaydettikleri,
Ayrıca, örgütün stratejileri arasında bulunan “Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe götürmek”
amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye
çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasının olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı
sağlamaya çalıştıkları, sanık Mehmet Şener Eruygur’un Kıbrıs Büyükelçisini makamına
çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı
çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli husustaki bilgileri bizzat kendisine
vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiğinin ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı, Örgüt
üyesi sanık Sinan Aydın Aygün vasıtasıyla sanayi odalarını organize etmeye çalıştıkları, özellikle
Sinan Aydın Aygün’ün teredütte olan Kuvvet Komutanlarını ziyaret ederek, örgütün stratejisi
doğrultusunda TSK’yı göreve davet eden konuşmalar yaptığı ve bu düşüncenin
yönlendirebileceği kitlelerin kanaati olduğu intibaını uyandırmaya çalıştığı, Darbe planları
içerisinde yer alan Kuvvet Komutanlarının, uyguladıkları plana uygun olarak yürütme organı
üzerinde baskı uygulamak amacıyla Harp Okullarının eğitim dönemi açılış ve diploma
törenlerinde sert ve toplumu geren açıklamalar yaptıkları, Sahte kimlikli şahıslar tarafından yurt
dışında hazırlanan “vatansever.info” isimli internet sitesini kurdurarak CÇG tarafından
hazırlanan örgütün amaçları doğrultusundaki haber ve yayınlar yapmak suretiyle kamuoyunu
olumsuz yönde yönlendirmeye çalıştıkları, Ergenekon Terör Örgütü mensupları İlhan Selçuk,
sanıklar Mustafa Ali Balbay, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur’un çoğu kez sanık Mehmet Şener
Eruygur’un makamında gizli toplantılar yaptıkları, burada eylem planını görüştükleri, özellikle
İlhan Selçuk’un içinde yer aldığı 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü ile ilgili tecrübelerini aktararak
dikkat edilmesi gereken hususlarda tavsiyelerde bulunduğu,
İlhan Selçuk’la sanık Mehmet Şener Eruygur ve diğer asker kökenli örgüt üyeleri
arasındaki irtibatı ve haberleşmeyi sanık Mustafa Ali Balbay’ın sağladığı, Bu dönemde “Ulusal
Birlik Hareketi” ni kurdurarak kendilerine yakın sivil toplum kuruluşlarını tek merkezden
yönetmeye çalıştıkları, özellikle ADD ve Çağdaş Eğitim Vakfını Cumhuriyet Çalışma Grubunun
belirlediği strateji doğrultusunda yönlendirdikleri, CÇG’nin planları arasında yer alan
“sendikaların manipüle edilmesi” stratejisine uygun olarak, özellikle örgüt üyesi Mustafa
Özbek’in başkanı olduğu sendika ile kendileri ile birlikte hareket edecekleri yönünde tespitler
yaptıkları bazı sendikaları amaçlarına uygun olarak yönlendirdikleri,
Yapılan planlar, Kuvvet Komutanlarının bu plana uygun hamleleri, Rektörler, sivil
toplum kuruluşları, medya patronları, bazı sendika başkanları ve etkili sanayi odalarının
başkanları ile kurulan koordinasyon, darbe çalışması içinde yer alan kişilerin ifa ettikleri kamu
hizmetinin sonuç elde etmeye elverişli nitelikte olması hususları göz önüne alındığında,
gerçekleştirmesi planlanan darbenin tüm hazırlık hareketlerinin tamamlandığı, eylemsel nitelikte
çalışmaların başladığı, ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün stratejik
yaklaşımları ve ellerinde olmayan nedenlerle neticeyi gerçekleştiremedikleri, asker kökenli
sanıkların emekli olmalarına müteakip özellikle askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla
eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri, bu kapsamda özellikle örgütün ülkede kaos ve
istikrarsızlık ortamı oluşturma amacına matuf olarak sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmek
için daha önce irtibatta oldukları dernek ve platformların yönetimlerinde yer aldıkları ve burada
örgütün belirlediği amaçlara uygun gösteri ve eylemleri organize ettikleri, neticeden asker
kökenli örgüt mensuplarının askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla görevleri sırasında
yaptıkları planları, yakalandıkları tarihe kadar uygulamaya koydukları ve böylece eylemlerinin
459/658
temadi ettiği,
Ergenekon isimli ana örgüt belgesi ve bu belgede belirtilen amaç ve hedefler
doğrultusunda hazırlanan birçok örgüt belgesinde medya yapılanmasından, medyanın
öneminden, işlevi ve toplum üzerindeki etkilerinden bahsedildiği, Ergenekon belgesinde Medya
başlığı altında; Medyanın en yararlı reklam aracı olduğu 20. Yüzyılda güçlü istihbarat
örgütlerinin medyadan sonuna değin yararlandıkları, Ergenekon’un da medya kuruluşlarını
kontrol etme yönündeki faaliyetlerini, kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya
kuruluşlarını kontrol altına alması yöntemi ile yapması gerektiğinin belirtildiği, Lobi isimli örgüt
belgesinde ise Teori ve Senaryo başlıklı bölümde, bu departmanın görevlerinden bahsedilerek
Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunur dendiği, İletişim ve Propaganda
başlıklı bölümde de bu departmanın görevinin “Amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını
bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde
amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını
sürdürür” dendiği,
Soruşturma sırasında ele geçirilen örgüt belgelerine göre örgütün bu amacını
gerçekleştirebilmek için öncelikle kendisine bağlı medya kuruluşlarını oluşturmayı hedeflediği
ve bu çerçevede “Ulusal Medya 2001”, “Televizyon Analiz Yönetim Ve Geliştirme Projesi”,
“Kanal 6 Analiz Yönetim Ve Geliştirme Projesi” ve “Dergi Analiz Proje” isimli belgeleri
hazırlayarak bu doğrultuda gerekli çalışmaları yaptığının tespit edildiği,
İlhan Selçuk’a yönelik soruşturmada; İlhan Selçuk’un sanık Mustafa Ali Balbay ile
14.03.2008 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde, Mustafa Ali Balbay’ın halkın kıpırdamaya ve
eylem yapmaya başladığından bahsettiği, böyle bir eylemin en son 1991 yılında denendiğini
söylediği, aynı konuyu kastederek “Bakalım yani Mustafa Özbek aradı, diyor ki Türk İş
yönetimine de ben hani perde gerisinde de biraz o var zaten sürekli dürtüyor, eylem yapalım şey
yapalım, bu yalancı sözcüğünü yalatacaz ona diyor Başbakan’a” dediği, İlhan Selçuk ile sanık
Mustafa Ali Balbay arasında 15.03.2008 tarihinde geçen telefon görüşmesinde, İlhan Selçuk’un
AK Partiye yönelik kapatma davasından bahsettiği, parti kapatılmazsa harekât başarılı olamazsa
felaket olur dediği, Mustafa Ali Balbay’ın da İlhan Selçuk’u onayladığı, bir takım siyasilerle
görüştüğünden bahsettiği, devamında İlhan Selçuk’un “Bir hukuk operasyonu gibi olacak
zannediyorum, herhalde öyle planladılar”, Mustafa Ali Balbay “Öyle abi” dediği, Sanıklar Güler
Kömürcü ile Ahmet Hurşit Tolon arasında 11.11.2007 tarihinde gerçekleşen telefon
görüşmesinde, Ahmet Hurşit Tolon’un bir bildiri yayınladıklarını, bu bildiriyle alakalı “Ama
özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri Sayın Mustafa Balbay”
dediği,Sanık Emin Gürses ile X Şahıs arasında sanık Veli Küçük’ün gözaltına alındığı
22.01.2008 tarihinde özetle; X Şahsın elindeki bir belgeyle alakalı “Ben bunu şeye yollayayım
mı Çölaşan’a?”, Emin Gürses “Çölaşan’a gönder Mustafa Balbay’a gönder Cumhuriyet’ten
ikisine de gönder” şeklinde bir görüşme geçtiği, sanık Mustafa Ali Balbay’ın soruşturma
kapsamında haklarında işlem yapılan ve teknik takipteki kişiler ile irtibatlarının bulunması
üzerine alınan Mahkeme kararına istinaden 14.04.2008 tarihinden itibaren iletişiminin
dinlenilmesine başlandığı,
Bu kapsamda örgütün Cumhuriyet gazetesi, Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal üzerinde
gerekli reorganizasyon çalışmasını yaparak örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda
yönlendirmeye çalıştığının anlaşıldığı, “Ulusal Medya 2001” isimli belgede bağımsız ulusal
medya kuruluşlarının yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş
adamları arasından seçilecek kişilerden Medya-Finans Konseyinin oluşturulması gerektiği, bu
kapsamda öncelikle Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya oluşumunun merkez
üssü olmasının kararlaştırıldığı, “Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması” başlığı
altında ise; Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz Çapan’la yapılan görüşmenin
aynen yazıldığı, Gürbüz Çapan’ın Cumhuriyet gazetesinin “Ulusal Medyanın Merkez Üssü”
olarak seçilmesini ve hisselerini parasız olarak devir etmeyi kabul ettiğinin belirtildiği, Tuncay
Güney’in Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganize edilmesi için ENKA tesislerinde
460/658
Veli Küçük, Gürbüz Çapan ve Ferit İlsever arasında toplantı yapıldığı şeklindeki anlatımının
doğru olduğunun önceki iddianamede anlatıldığı,
Ergenekon Terör Örgütünün darbe zemini oluşturmak için, üç ayrı yol izlediğinin
görüldüğü, bunlardan birincisinin Danıştay saldırısı gibi toplumda infial uyandıracak mahiyette
gerçekleştirilen eylemler, ikincisinin düzenledikleri toplantı gösteri ve yürüyüşlerinde çıkartılan
olaylar, üçüncüsü de ülkedeki siyasi partilere müdahale ederek yaptığı faaliyetler olduğu, tüm bu
eylem ve faaliyetlerin kamuoyunda yeterince ses getirebilmesi ve gerekli etkiyi oluşturabilmesi
için medya yapılanmasının çok önem arz ettiği, ele geçirilen darbe planlarında en önemli
unsurlardan birisinin medyanın ele geçirilmesi ya da kontrol altına alınması olduğunun
görüldüğü, örnek olarak darbe planları kapsamında sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhuriyet
gazetesinin manşetinde yaptığı “Genç Subaylar Tedirgin” başlıklı haberinin o dönemde ciddi
spekülasyonlara neden olduğu ve birçok basın yayın organında bu haberin kullanıldığının
görüldüğü,
Ergenekon Terör Örgütünün darbe zemini oluşturmak için hemen hemen her ortam ve
platformda vatanın elden gittiği, ülkenin Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü bir durumda
olduğu ve biran evvel kurtarılması gerektiği yönünde propaganda yaptığı, örgütün medya
yapılanmasındaki mensuplarının gazete ve dergilerinde aynı yönde haberler yaparak ve yazılar
yazarak bu propagandayı sürdürdükleri,
Ergenekon Terör Örgütünün 2003-2004 yıllarında planladığı darbeyi
gerçekleştiremeyince bu kez 2006 yılında darbe zemini oluşturmak için faaliyetlerine devam
ettiği, bu kapsamda önce laik-anti laik çatışmasının zeminini oluşturacak haberler yaparak
planladığı eylemin alt yapılarını oluşturduğu ve akabinde Danıştay’a yönelik saldırıyı
gerçekleştirerek ülkede kaos kargaşa ve çatışma çıkarmayı hedeflediği, Cumhuriyet gazetesinin
Danıştay saldırısı öncesindeki “Rejim Tartışması”, “Laik Sistemle Kavga”, “Barolardan
Hükümete Rest”, “Tehlikenin Farkında Mısınız” başlıklı haberleri ile olaydan hemen sonraki
“Yıldıramazlar”, “Saldırı Demokrasiye-Gazetemize 3. Saldırı”, “Dinci Terör Kuşkusu”, “Sivil
Darbeden Silahlı Eyleme”, “Bombalar Geri Adım Attırmayacak”, “Bu Kez De Aynı El”,
“Anadol: İkinci Kubilay Olayı” başlıklı haberlerle haberleri ile kamuoyunda gerginlik, kaos ve
çatışma oluşturmaya çalıştığı, bir süre sonra da “Yargı Ayağa Kalktı”, “Yetkililer
Cesaretlendirdi”, “Hükümetin Aczi Ortaya Çıktı”, “Hükümet Çekilmeli”, “Hükümete Büyük
Öfke”, “Tepkiler Çığ Gibi” başlıklı haberler ile de gerilim oluşturmaya matuf faaliyetlerin devam
ettiği,
Diğer yandan örgütün düzenlediği toplumsal gösteri yürüyüş ve mitinglerin örgütün
medya yapılanması içerisinde görev alan mensuplarınca en etkili ve sert şekillerde yayınlanarak
kamuoyu üzerinde gerekli etki oluşturulmaya çalışıldığı,
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın Doğan grubunda çalışırken Karamehmet grubuna
geçmesinin örgüt yöneticilerinin talimatı ile olduğu, Karamehmet grubundan işten çıkartılınca
derhal örgüt yöneticilerine giderek patronu Mehmet Emin Karamehmet’e baskı yapılmasını
istediği ve örgüt üyeleri Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’un adı geçeni yanına çağırarak ona
Mehmet Şener Eruygur’un talimatlarını iletip baskı yaptıkları, sanıkların kendi aralarında
yaptıkları görüşmelerde de medyanın öneminden ve kontrol altına alınmasından bahsettikleri ve
bu kapsamda medya patronlarına baskı yapmayı planladıkları, diğer taraftan Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisinde görevli örgütün yönetici kadrosundaki sanıkların Cumhuriyet gazetesinin
tirajını artırmak için askeri birliklerde satılmasını sağlayıp diğer gazetelerin de kaldırılmasına
kadar ciddi faaliyetlerde bulundukları, bunların yanı sıra Ali Müfit Gürtuna’nın elindeki
Televizyon kanalını almak için baskı yapmayı planladıkları,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Ankara Çankaya Ahmet Rasim Sokak No:14 sayılı
adresinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda yapılan aramada ele geçen Mustafa
Balbay yazılı 2005 tarihli siyah ajandanın 4 Mart Cuma Sayfasında: Kenan T…anlattı gene bir
merkez sağ operasyonunun hazırlanması daha kolay AKP ye giden Merkez sağdakiler gelebilir
bu oluşuma bizim kırmızıçizgimiz Misak-ı Milli, 11 Mart Sayfasında: Emre tasmayı geçirmiş
461/658
İlhan Selçuk’a dolaştırıyor fino köpeği gibi, 19 Nisan Sayfasında: Hurşit Paşa ne yapar… 20
Mayıs Sayfasında: Tolon’un Genelkurmay başkanlığı zor adeta tavsiye hareketi çok tedirginlik
var, 4 Ağustos Sayfasında:4 kişinin dini görüşlerine göre kişisel verilerin kaydedildiği, 27 Eylül
Sayfasında: İ S / bugün Tuncay Geldi. Çok Bilgi aktardı. Ona telefon et bahsetti i se 40 kişilik
grup Tayyip’in işi biter şu anda Alev, Ertan ve akın oturuyoruz şeklinde yazıların bulunduğu,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Ankara ili Çankaya ilçesi Karakusunlar Mah. 24. Cad.
No:6/6 sayılı adresinde yapılan aramada ele geçen, üzerinde “Çorum Belediyesi 2006 Ajanda”
yazılı ajandanın 4 Mart sayfasında, Kesinlikle A Gül CB olmayacak, 1 Nisan sayfasında: Ergun
Poyraz… , 25 Nisan Sayfasında: Veli bey… Tutuklandı… , 6 Temmuz sayfasında: Ergun çok
kıyak bir adamdır, 16 Aralık sayfasında: Ergun poyraz… Şeklinde el yazılarının bulunduğu,
Ergenekon Terör Örgütünün gizli yapılanması ve irtibatları sayesinde Devlete ait gizli
belgelerin örgüt mensuplarına geçtiği, soruşturma kapsamında birçok sanıktan gizli belgeler ele
geçirildiği, bu kapsamda sanık Mustafa Ali Balbay’dan da dört yüz otuz altı (436) adet Devletin
güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken, on altı
(16) adet Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasakladığı ve
niteliği bakımından gizli kalması gereken, üç (3) adet Yazışma usul ve esaslarına göre “Gizli”
gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalması bugün itibariyle zorunlu
olmayan belgeler ele geçtiği, ele geçen bu belgelerin Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına
gönderilerek niteliklerinin bildirilmesinin istendiği, verilen cevapta belgelerin niteliklerinin
belirtildiği ve belgelerin sanık Mustafa Ali Balbay’ın eline nasıl geçtiğinin belirlenemediğinin
bildirildiği,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın 2003-2004 yıllarındaki askeri darbe teşebbüsü eyleminin
hazırlık hareketleri içinde aktif olarak yer aldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu üyelerinden olan
sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile örgütün yönetici kadrosundaki kişilerle gizli
görüşmeler yaptığı, bu görüşmelerde örgütte yönetici konumunda bulunan İlhan Selçuk’un
mesajlarını aktardığı, İlhan Selçuk’un talimatı ile örgütün üst düzey sivil yöneticileri ile üst
düzey askeri yöneticileri arasındaki irtibatı sağladığı, örgütsel toplantı içeriklerinin her iki tarafa
da ulaşmasına aracılık ettiği, yine İlhan Selçuk’un gizli görüşmelerinin sekreteryalığını yaptığı,
Sanık Mustafa Ali Balbay ile sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur arasındaki
görüşme ve çözümüne göre, sanık Mustafa Ali Balbay ile sanıklar Mehmet Şener Eruygur,
Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur arasındaki irtibatın, sıradan bir gazetecilik ilişkisi olmadığı,
birçok kez görüşme yapıldığı halde hiçbirinin sanık Mustafa Ali Balbay tarafından haber konusu
yapılmadığı, bu görüşmelerde kurtuluş savaşı medyasının oluşturulması, medyanın kontrol altına
alınması, Cumhuriyet gazetesinin askeri birliklerde sattırılması gibi konuların konuşulduğu,
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında görevli olan sanıklar Levent Ersöz ve
Hasan Atilla Uğur’un elde ettikleri istihbari bilgileri sanık Mustafa Ali Balbay’a ilettikleri,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Genç Subaylar
Tedirgin” haberinin, Ergenekon Terör Örgütünün Sarıkız ve Ayışığı planlarındaki darbeye zemin
hazırlama planları kapsamında, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetleri çerçevesinde, örgüt
yöneticilerinin talimatı ile gerçekleşen bir psikolojik harekât faaliyeti olduğu, İlhan Selçuk ile
sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaparak Cumhurbaşkanının
gelişmeler konusundaki fikirlerini öğrenip, irtibatlı oldukları asker kişilere ilettikleri,
Cumhurbaşkanının atamalarını kontrol ve takip ettikleri,
Sanık Mustafa Ali Balbay’dan çok sayıda gizli belge ele geçtiği, sanık bunları gazeteci
sıfatı ile bulundurduğunu ifade etmiş ise de, belgelerin içerik ve miktarlarına göre bunları
gazeteci kimliğiyle elde etmesinin mümkün görülmediği, örgütsel faaliyetlerde birlikte hareket
ettiği sanıklardan Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon, Levent Ersöz ve Hasan Atilla
Uğur ile örgütsel çalışmaları gereği irtibat kurduğu kişilerden elde ettiğinin anlaşıldığı, sanık
Mustafa Ali Balbay’dan ele geçen gizli belgelerin diğer sanıklardan Fikret Emek, İsmail Yıldız
ve Ergün Poyraz’dan ele geçen bilgi ve belgelerle de benzer nitelikte bulunduğu, bunun örgüt
içeresinde bilgi ve belgelerin paylaşımını ortaya koyduğu gibi örgüt ünitelerinin farklı nitelikteki
462/658
faaliyetlerinin eşgüdüm içerisinde yürütüldüğünü de gösterdiği, iddiasıyla sanık Mustafa Ali
Balbay’ın, Ergenekon Terör Örgütünün özel vazifeye haiz bir üyesi olduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün yasama ve yürütme organlarına karşı olan eylemlerinin her aşamasında aktif rol
alarak bu eylemlere iştirak ettiği, çok sayıda gizli belge bulundurduğu iddia edilerek, TCK 311/1,
312/1, 313/1, 314/2, 326, 327 ve 334 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mustafa Ali Balbay, 3 Kasım 2002 seçimleri hemen sonrasında dönemin Kara
Kuvvetleri Komutanı ile yaptığı görüşmede komutandan hükümete yönelik “en azından bir
mesaj” verilmesini talep ettiği, örgüt yöneticileri sanıklar İlhan Selçuk ve Mehmet Şener
Eruygur’un darbe planlarının uygulanması aşamasında yaptıkları çok sayıda örgütsel toplantılara
katıldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu ekibiyle Cumhurbaşkanı arasında köprü görevi gördüğü,
örgüt yöneticisi sanık İlhan Selçuk ile dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile
dönemsel görüşmelere katıldığı, hükümetin atama ve yasama faaliyetlerinin engellenmesi için
yapılan görüşmelerde bulunduğu, öğrendiklerini sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile
paylaştığı ve bunlarla örgütsel toplantılar yaptığı, konuşmasında: “...birisinde emekli vatandaş
arıyor, tabi ben diyor 1960 ı gördüm, 1970 i gördüm, 1980 i gördüm. Şu ülkemizde şu birkaç
ayına bakıyorum, fakat en geçerli darbe bu dönemki darbe diyor, insan olabilirde bu sistem
içerisinde nasıl olabilir, bütün tartıştığımız konu burada...” demek suretiyle üçüncü bir kişinin
darbe tecrübelerinden yararlanarak ve onun ağzından en geçerli darbe koşullarının şimdi
olduğunu söyleyip CÇG üyelerinin kararını takviye ettiği, nitekim TİB, GSM kayıtları ve HTS
raporu ile CÇG’nin beyin takımı sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz ve Hasan Atilla
Uğur ile irtibatlarının tespit edildiği, günlüklerine de bu sanıklarla görüştüğünü yazdığı, CÇG
üyesi bu sanıklardan devletin güvenliğine ilişkin bilgileri/belgeleri aldığı, nitekim yapılan
aramada sanığın bilgisayarında dijital olarak “Devletin güvenliği, iç veya dıs siyasal yararları
bakımından, niteliği itabarı ile gizli kalması gereken” bilgileri içeren 435 adet belge bulunduğu,
14 adet de gizli belge bulunduğu, ev ve işyerinde yapılan aramada da basılı şekilde başta Milli
güvenlik Siyaset Belgesi olmak üzere çok sayıda yukarıda belirtilen nitelikte belge ele
geçirildiği, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 02 Nisan 2009 tarihli cevabi yazısı ile
de bu belgelerin “Devletin güvenliği, iç veya dıs siyasal yararları bakımından, niteliği itabarı ile
gizli kalması gereken” belge niteliğinde olduğunun belirtildiği,
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi ve gazeteden amiri konumunda olan İlhan Selçuk
tarafından verilen ve bizatihi iletilmesi gereken talimatları / mesajları diğer örgüt üyelerine
ulaştırdığı, onların mesajlarını da İlhan Selçuk ve diğer örgüt yöneticilerine ilettiği, pek çok
örgüt yöneticisi ve üyesi ile olan irtibatının ve kendi yazdığı günlüklerin bu durumu teyit ettiği,
darbe çalışmaları kapsamında CÇG ile sivil toplum örgütleri arasında koordinasyonu sağlama ve
bunları tek merkezde toplayarak kitlesel eylemlerde etkin bir güç olarak kullanmaamacı ile 3
Mart 2004 tarihinde kurulan ve 225 STÖ’nün temsil edildiği Ulusal Birlik Hareketi toplantılarına
katıldığı ve görev aldığı, Türkiye’de darbeler tarihinde önemli yere sahip olan ve Başbakanın
idamı ile sonuçlanan 27 Mayıs darbesinin sembolü olan “Genç Subaylar Tedirgin” şeklinde
manşetlere imza attığı, dolayısıyla CÇG faaliyeti kapsamında planlanan "Yakamoz", "Ayışığı",
"Eldiven" adı verilen darbe yoluyla hükümeti devirmeye teşebbüs faaliyeti içinde aktif olarak yer
aldığı, ancak gerek darbeye karşı olan dönemin Genelkurmay Başkanının aşılamaması gerekse
dış desteğin sağlanamaması nedeni ile darbe çalışmalarının amacına ulaşmadığı ve CÇG ekibinin
dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından 2004 yılı yaz ayında dağıtıldığı, CÇG
devre raporlarında darbe çalışması kapsamında yapılan faaliyetlerin ayrıntılı olarak yazıldığı,
buradan anlaşıldığı üzere CÇG dağıtılıncaya darbe planlarının hayata geçirildiği ve çok sayıda
icra hareketinin yapıldığı, CÇG’nin dağıtılmasından sonra, sanığın örgütün medya ve sivil
toplum örgütleri alanındaki faaliyetlerine devam ettiği, ilgisinin olmadığını söylediği Vatansever
463/658
Kuvvetler Güç Birliği’nin onursal üyesi olduğu, Türkiyem Topluluğu’nda görev aldığı, Sanık
Mustafa Özbek’in kontrolünde bulunan ART’de mevcut hükümeti yıpratıcı, menfi propaganda
faaliyetlerine katıldığı, Danıştay cinayeti sonrası “Er er Ergenekon, Gel Her yere kon” türü
yazılar kaleme alarak kamuoyunda böyle bir gizli örgütün olmadığı algısını oluşturmaya
çalıştığı, 2008 yılında örgüte yönelik başlatılan soruşturma sürecinde aynı söylemi yayarak
soruşturmayı sulandırmaya çalıştığı, örgüt mensuplarına slogan ürettiği, Ergenekon Terör
örgütünün kontrolü altında bulunan sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine katıldığı, kısaca
gözaltına alınıncaya kadar örgütün medya ve sivil toplum örgütlerileri alanındaki faaliyetlerine
devam ettiği anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Ali Balbay, 3 Kasım 2002 seçimleri hemen sonrasında dönemin Kara
Kuvvetleri Komutanı ile yaptığı görüşmede komutandan hükümete yönelik “en azından bir
mesaj” verilmesini talep ettiği, sanıklar İlhan Selçuk (kovuşturma aşamasında öldü) ve Mehmet
Şener Eruygur’un darbe planlarının uygulanması aşamasında yaptıkları çok sayıda örgütsel
toplantılara katıldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu ekibiyle Cumhurbaşkanı arasında köprü görevi
gördüğü, örgüt yöneticisi sanık İlhan Selçuk ile dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
ile dönemsel görüşmelere katıldığı, hükümetin atama ve yasama faaliyetlerinin engellenmesi için
yapılan görüşmelerde bulunduğu, öğrendiklerini sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile
paylaştığı ve bunlarla örgütsel toplantılar yaptığı, konuşmasında: “...birisinde emekli vatandaş
arıyor, tabi ben diyor 1960 ı gördüm, 1970 i gördüm, 1980 i gördüm. Şu ülkemizde şu birkaç
ayına bakıyorum, fakat en geçerli darbe bu dönemki darbe diyor, insan olabilirde bu sistem
içerisinde nasıl olabilir, bütün tartıştığımız konu burada...” demek suretiyle üçüncü bir kişinin
darbe tecrübelerinden yararlanarak onun ağzından en geçerli darbe koşullarının şimdi olduğunu
söyleyip CÇG üyelerinin kararını takviye ettiği, CÇG’nin beyin takımı sanıklar Mehmet Şener
Eruygur, Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile irtibatlarının tespit edildiği, CÇG üyesi bu
sanıklardan devletin güvenliğine ilişkin bilgileri/belgeleri ve gizli belge niteliğinde çok sayıda
belge aldığı, nitekim yapılan aramada sanığın bilgisayarında “Devletin güvenliği, iç veya dıs
siyasal yararları bakımından, niteliği itabarı ile gizli kalması gereken” bilgileri içeren 435 adet
belge ve 14 adet gizli belge bulunduğu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 02 Nisan
2009 tarihli cevabi yazısı ile de bu belgelerin bu kapsamda olduğunun belirtildiği, doküman
şeklinde de başta Milli Güvenlik Siyaset Belgesi olmak üzere çok sayıda gizli belge bulunduğu,
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi ve gazeteden amiri konumunda olan İlhan Selçuk tarafından
verilen ve bizatihi iletilmesi gereken talimatları / mesajları diğer örgüt üyelerine ulaştırdığı,
onların mesajlarını da İlhan Selçuk ve diğer örgüt yöneticilerine ilettiği, pek çok örgüt yöneticisi
ve üyesi ile olan irtibatının ve kendi yazdığı günlüklerin bu durumu teyit ettiği, darbe çalışmaları
kapsamında CÇG ile sivil toplum örgütleri arasında koordinasyonu sağlama ve bunları tek
merkezde toplayarak kitlesel eylemlerde etkin bir güç olarak kullanma amacı ile 3 Mart 2004
tarihinde kurulan ve 225 STÖ’nün temsil edildiği Ulusal Birlik Hareketi toplantılarına katıldığı
ve görev aldığı, Türkiye’de darbeler tarihinde önemli yere sahip olan ve Başbakanın idamı ile
sonuçlanan 27 Mayıs darbesinin sembolü olan “Genç Subaylar Tedirgin” şeklinde manşetlere
imza attığı, dolayısıyla CÇG faaliyeti kapsamında planlanan "Yakamoz", "Ayışığı", "Eldiven"
adı verilen darbe yoluyla hükümeti devirmeye teşebbüs faaliyeti içinde aktif olarak yer aldığı,
ancak gerek darbeye karşı olan dönemin Genelkurmay Başkanının aşılamaması gerekse dış
desteğin sağlanamaması nedeni ile darbe çalışmalarının amacına ulaşmadığı ve CÇG ekibinin
dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından 2004 yılı Ağustos ayında dağıtıldığı,
CÇG’nin dağıtılmasından sonra, sanığın örgütün medya ve sivil toplum örgütleri alanındaki
faaliyetlerine devam ettiği, ilgisinin olmadığını söylediği Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’nin
onursal üyesi olduğu, Türkiyem Topluluğu’nda görev aldığı, Sanık Mustafa Özbek’in
kontrolünde bulunan ART’de mevcut hükümeti yıpratıcı, menfi propaganda faaliyetlerine
katıldığı, Danıştay cinayeti sonrası “Er er Ergenekon, Gel Her yere kon” türü yazılar kaleme
alarak kamuoyunda böyle bir gizli örgütün olmadığı algısını oluşturmaya çalıştığı, 2008 yılında
örgüte yönelik başlatılan soruşturma sürecinde aynı söylemi yayarak soruşturmayı sulandırmaya
464/658
çalıştığı, örgüt mensuplarına slogan ürettiği, Ergenekon Terör örgütünün kontrolü altında
bulunan sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine katıldığı anlaşılmıştır. "Cumhuriyet Çalışma
Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos
ayında Şener Eruygur’un emekli olduğu zamana kadar da faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu nedenle
sanığın yukarıda sayılan elverişli eylemin yapıldığı tarih 1 Haziran 2005 yılından öncedir.
Yukarıda anlatılan devre raporlarından sayıldığı üzere, 2003-2004 yılları arasında uygulamaya
konulan Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları çerçevesinde pek çok eylemin
hayata geçirildiği, yani suçun icrasına başlandığı, ancak gerek iç, gerekse dış koşullar nedeni ile
sonuçlandırılamadığı anlaşılmıştır. İcra hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suçun eksik
teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmiştir, sanığın lehine olan 765 sayılı TCK 147. Maddesi
uygulanmıştır. Sanığın eylemleri bir bütün halinde 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş; TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/2
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır. İddianamede olay
anlatılmakla birlikte TCK 136. maddesinden sevk olmayıp, Mütalaada TCK
136/1 maddesinden cezalandırılma talep edildiğinden sanığın esasa karşı son savunması
alınarak TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır.
Söz konusu belgeler incelendiğinde; bu belgelerin devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri ihtiva ettiği, sanığın da bu bilgileri
temin ettiği anlaşıldığından TCK 327/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kanaatine
varılmıştır.
Söz konusu belgeler incelendiğinde; bu belgelerin yetkili makamların açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu
bilgileri temin ettiği anlaşıldığından TCK 334/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu
kanaatine varılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
4- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
5- Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan ve Mustafa Ali Balbay'ın bir kısım
465/658
görüşmelerinin, Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında kendilerinden habersiz
olarak kayıt altına alındığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, anılan görüşmelerin
adı geçen sanıklar yönünden aleyhlerine delil kabul edilmesi,
6- Sanık Mustafa Ali Balbay hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine
karar verilmesi,
7- Ayışığı Darbe Planının, Özden Örnek'in bilgisayar günlüklerine dayanması, bu
planların Alper Görmüş tarafından gündeme getirilmesi, Özden Örnek'in günlük tuttuğunu
ancakdarbe planlarına ilişkin kısımların sonradan eklendiği yönündeki beyanı dikkate
alınarak İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman hakkındatefrik edildiği anlaşılan
soruşturma dosyasının akıbeti araştırılıp Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde dosya
içerisine alınmadan “darbe günlükleri” olduğukabul edilen günlüklerin, sanık Mustafa Ali
Balbay'ın bilgisayarında CMK' nın 134 maddesi hükümlerine uygun olmayan biçimde elde
edilen belgelerle doğrulandığı ve Özden Örnek'e ait olduğu kabul edilip,dolaylı olarak
örgütün varlığına delil kabul edilmesi,
8- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA ALİ BALBAY hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Mustafa Ali BALBAY hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mustafa Ali BALBAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122-134 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

158- MUSTAFA BAKICI

466/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesiyle, Sanık
Mustafa BAKICI'nın, 12 Haziran 2009 giinii Irticayla Miicadele Eylem planinin basinda yer
almasindan sonraki hafta Bilgi Destek Daire Baskanlığında rutinin disina cikilarak evrak
imhasinin gerceklestirildigi, hatta bu is icin Cuma günü mesaiden sonra personelin cagrıldigi ve
gece geç saatlere kadar bu islemin devam ettigi, ertesi gun hafta sonu olmasina ragmen de evrak
imha islemlerinin devam ettigi anlasilmistir. İmha isleminin emrini veren Mustafa Bakıcı her ne
kadar rutinin dışına çıkılmadığını ve bu işlemin 19 Haziran'da gece başlamasının tesadüf
oldugunu beyan etse de Cuma günü mesai bitiminden sonra personelin evlerinden cagrıması ve
işlemin Cumartesi gününe uzamasının rutin bir evrak imha işlemi olarak kabul edilmesinin
mümkün olmadığı,
Sanık Mustafa BAKICI'nın Ergenekon Silahli Teror Orgutunun amaçlan doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettigi, devlet yöneticilerini baskı
altina almak, devlet otoritesini zaafa ugratmak, bu hususta gerektiğinde kamu duzenini bozup
ülkede kaos ve diizensizlik ortami olusturmak, halkı devlet yoneticilerine karşı kışkırtnak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hukumetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yonetici sıfatiyla harekat
faaliyetini yönettiği ve orgüt üyelerini yönlendirdiği anlaşılmakla, TCK 312, 314/1, 3713
Kanunun 5., TCK 53, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır

B. Kanaat
Sanık Mustafa BAKICI hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden İstanbul
(Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar
Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava dosyası ile
tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa BAKICI'ya atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

159- MUSTAFA DÖNMEZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in Ankara ilindeki Askeri Lojmanlarda bulunan
ikametinde yapılan aramada, diğer eşyaların yanı sıra (61) numarası verilen bir ajanda bulunarak
el konulduğu, ajandanın 46 sayfasında değişik konularla ilgili el yazması notların olduğu,
ajandanın kapağında bulunan cep kısmında ise 2 adet A4 kâğıdı üzerine çıktı olarak alınmış, aynı
bölgeyi gösterdiği anlaşılan uzak ve yakın mesafeli şekilde çekilmiş uydu fotoğraflarının olduğu,
bu uydu fotoğraflarının üzerinde yazı ve işaretlemeler bulunduğu,
Söz konusu uydu fotoğraflarında belirtilen adreslerle ilgili yapılan çalışmalarda Resim 1
ve Resim 2’de kırmızı kalemle etrafı çizilenin; Ankara İli Keçiören ilçesinde Kuşadası sokak
üzerinde bir bina olduğunun tespit edildiği, söz konusu bina ve adresle ilgili ayrıntılı çalışma
yapılması için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya alınan cevapta, Kuşadası sokak
üzerinde etrafın kırmızı kalemle işaretlenen binada Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ nın
evinin bulunduğunun anlaşıldığı,
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütünün Başbakan Recep
467/658
Tayyip ERDOĞAN’ a yönelik bir suikast planladığının anlaşıldığı ve bu planın Mustafa
DÖNMEZ’in eli mahsulü olduğunun tespit edildiği,
Aramalarda sanık Mustafa DÖNMEZ’ den diğer malzemelerin yanında (2) adet
Kaleşnikof tüfek,(1) adet Mısır yapımı otomatik tüfek, (4) adet ruhsatsız tabanca ele geçtiği, yine
aramalarda sanık Mustafa DÖNMEZ’ den çok sayıda gizli askeri belge ve kişilerin özel
hayatlarına dair bilgilerin hukuka aykırı şekilde kişisel veri olarak kaydedildiği belgeler ele
geçtiği, Sanık Mustafa DÖNMEZ’ den el konulan gizli içerikli bir kısım belgelerle ilgili
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 06 Mayıs 2009 tarihli raporunun, bunların TCK 334
maddesi kapsamında açıklanması yasaklanan ve niteliği itibariyle gizli kalması gereken
bilgilerdendir şeklinde olduğu,
Sanıklar Mustafa DÖNMEZ ile Emin GÜRSES arasında 28.01.2008 tarihinde, sanık
Emin GÜRSES’ in “Yalnız şeyi unutma eğer imkân varsa ADD Başkanı Şener ERUYGUR
Paşaya haber gönderin”, “Emniyet Teşkilatında onla ilgili dosya hazırlanıyor”, “Bunu telefonda
söylüyorum duysunlar diye” şeklinde konuştuğu bir telefon görüşmesi geçtiği,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in Sakarya’daki adresinde elde edilen el bombalarından bir
kısmının Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanlığı Bomba İmha
Ve İnceleme Şube Müdürlüğünün 12.01.2009 ve 21.01.2009 tarihli Bomba Bilgi Merkezi İrtibat
Raporuna göre,
08.03.2009 tarihinde Mardin İli Nusaybin İlçesi Yenituran Mahallesi Karaçalı Sokak
No: 16 sayılı Hizbullah örgütü mensubu Mehmet KARDAŞ isimli şahsın ikametinden alınan el
bombaları,
26.09.2008 tarihinde İstanbul ili Küçükçekmece İlçesi Halkalı Dereboyu Caddesi No:14
sayılı sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN’ ın eşyalarının bulunduğu depoda yapılan aramada bulunan
3 adet patlayıcıları boşaltılmış el bombası,
18.05.2006 tarihinde İstanbul ili Kadıköy İlçesi Kuşdili Caddesi Ekizoğlu İş Hanında
bulunan sanık Muzaffer TEKİN’ e ait iş yerinde elde edilen iki adet patlayıcıları boşaltılmış el
bombası,
26.06.2007 tarihinde Eskişehir ili Hayriye Mahallesi Dumruloğlu Sokak No:22/5 sayılı
sanık Fikret EMEK’ in annesinin evinde yapılan aramada bulunan el bombaları,
06.07.2007 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada sanık
Ahmet CİNALİ’ den elde edilen el bombaları,
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye İlçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu Caddesi
Güngör Sokak No:2 de elde edilen el bombaları,
03.10.2000 tarihinde Malatya İli Hanım çiftliği beldesi Merkez Mahallesi Gazi çıkmazı
No: 30 yayılı yerde Türkiye İslami Harekât Örgütüne yönelik yapılan operasyonda elde edilen el
bombaları ile benzerlik gösterdiği,
Aramalarda ele geçen el bombalarının 12 ayrı kafileye ait olduğu, söz konusu 12 el
bombası kafilesinden ikisinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunmadığı, kalan 10
ayrı kafile numarasının ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan el bombası
kafileleri ile aynı olduğunun tespit edildiği,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ den ele geçen krokiye benzer içerikli krokilerin sanık
İbrahim ŞAHİN’ den de ele geçmesinin, sanık Mustafa DÖNMEZ’ in telefon görüşmeleri
içeriğinin ve soruşturmada elde edilen diğer delillerin Ergenekon Terör Örgütünün kapsamlı
suikast planları yaptığını gösterdiği, bu planların uygulamaya konulması halinde iki üç yıl içinde
ülkede geri dönülmez olayların meydana geleceği, bu planların amacının askeri darbe yapılması
zeminini oluşturmak olduğu,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in ele geçen delillere göre Ergenekon Terör Örgütünün
Askeri yapılanması içinde yer alan bir üyesi olduğu, Örgütün Askeri yapılanmasındaki Kontrol
Dairesinde suikast eylemlerinin yapılması için görevli bulunduğu, Örgüt amaçları için silah ve
mühimmat temin edip gerekli operasyonlarda kullanılması için gizlediği, kendisinden ele
geçirilen mühimmatın planlandığı şekilde kullanılması halinde Yasama ve Yürütme organını
468/658
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemlerini gerçekleştirmeye elverişli nitelikte olduğu,İddia
edilerek, TCK 314/2, TCK 311/1-2, TCK 312/1-2, TCK 135, TCK 334/1, TCK 174/1-2, 6136
SK 12/4, 13/2, Ek -5, 6136 SK 15 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Mustafa Dönmez’in Ankara Yenikent Askeri Lojmanlarında bulunan ikametinde
7.1.2009 tarihinde Ankara Cumhuriyet savcısı, Askeri savcı ve Askeri yetkililerin de katılımı ile
yapılan aramada, 2 adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah, 3 adet Tabanca, 173 adet değişik
çap ve markalarda mermi ele geçirilmiştir.
İstanbul 9.ACM’nin 6.1.2009 tarih ve 2900/118 teknik takip, 2008/1756 Soruşturma No
sayılı kararına istinaden 7.1.2009 tarihinde Mustafa Dönmez ve Fatma Dönmez’in ikameti olan
Sakarya ili Sapanca İlçesi Güldibi Mahallesi Dilekli Mevkii Bahçe Sokak No:5 sayılı adreste
yapılan aramada; 12Adet MKE imali Savunma Tipi sağlam el bombası gövdeleri, 8 Adet MKE
imali taarruz tipi sağlam el bombası gövdeleri, 1 Adet D M41 Model savunma tipi sağlam el
bombası, 1 Adet M26 Model savunma tipi sağlam el bombası, 20 Adet el bombası fünye
grupları, 2 A det e l b ombası f ünye g ruplarının s aklama k utusu, ü zerinde U S y azı ibaresi
bulunan haki renkli bez çanta ele geçirilmiştir.
Mustafa Dönmez’in Ankara ilindeki Askeri Lojmanlarda bulunan ikametinde yapılan
aramada, diğer verilerin yanı sıra (61) numarası verilen bir ajanda bulunarak el konulduğu,
ajandanın 46 sayfasında değişik konularla ilgili el yazması notların olduğu, ajandanın kapağında
bulunan cep kısmında ise 2 adet A4 kağıdı üzerine çıktı olarak alınmış, aynı bölgeyi gösterdiği
anlaşılan uzak ve yakın mesafeli şekilde çekilmiş uydu fotoğraflarının olduğu, bu uydu
fotoğraflarından “Resim 1” olarak belirtilen fotoğrafın üzerinde bir binanın çevresinin kırmızı
kalemle çizildiği, işaretlenen binadan çizgi şeklinde ok çıkartıldığı, kırmızı kalemle çizilen
binadan çıkartılan ok işaretinin üzerine “220m” ibaresinin yazıldığı ve okun sonunun yeşil
alanda bittiği, yine aynı r esimde “Kuşadası Sk., G ölbaşı Sk ve Yürüyüş yolu” şeklinde yol ve
sokak adlarının yazılı olduğu, “Resim 2” olarak belirtilen fotoğrafta ise bir önceki uydu
fotoğrafında işaretlenen binanın çevresinin kırmızı kalemle çizildiği, Vadi Sk üzerinde bir
noktanın işaretlenerek Yürüyüş yolu üzerine kesik çizgi şeklinde yön oklarının çizilerek; Resim
1’de çevresi kırmızı kalemle çizilen binaya, 220 m olarak belirtilen yerin gösterildiği, yerin
bitimine ve bu bitim yeri olarak gösterilen yerden; üzerinde ismi belirtilmeyen yola kadar kesik
çizgili okların devam ettiği, kırmızı kesik çizgilerin ismi belirtilmeyen yol üzerinde son
bulduğu,yine Resim 2’de cadde ve sokak isimlerinin ayrıntılı bir şekilde yazıldığı, “20.Sk, 24.Sk,
23.Sk, 22.Sk, Yürüyüş yolu, Vadi Sk., Gölbaşı Sk., Kuş adası Sk., Ş.Mehmet….” şeklinde yol ve
sokak isimlerinin yazılı olduğu görülmüştür.
Söz konusu uydu fotoğraflarında belirtilen adreslerle ilgili yapılan çalışmalarda Resim 1
ve Resim 2’de kırmızı kalemle etrafı çizilen binanın; Ankara İli Keçiören ilçesinde Kuşadası
sokak üzerinde bir bina olduğunun tespit edildiği, söz konusu bina ve adresle ilgili ayrıntılı
çalışma yapılması için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazı sonucunda alınan cevapta,
Kuşadası sokak üzerinde etrafın kırmızı kalemle işaretlenen binada Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’nın evinin bulunduğu bildirilmiştir.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütünün Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’a yönelik bir suikast planladığı ve bu planın Mustafa Dönmez’ in eli mahsulü
olduğunun tespit edilmiştir.
Aramalarda Mustafa Dönmez’den diğer malzemelerin yanında (2) adet kaleşnikof tüfek,
(1) adet Mısır yapımı otomatik tüfek, (4) adetruhsatsız tabanca ele geçtiği, Yine aramalarda
Mustafa Dönmez’den çok sayıda gizli askeri belge ele geçtiği, Mustafa Dönmez’in Emin Gürses,
Kemal Kerinçsiz ve Erol Manisa ile telefon irtibatı bulunduğu, İşçi Partisinin Karargâh Evleri
yapılanmasında ismi geçen İ.Y.H ile irtibatlı olduğu, Mustafa Dönmez ile Emin Gürses arasında,
469/658
iletişim tespit tutanakları içeriğine ve Mustafa Dönmez’in Sapanca ilçesindeki evinde ele geçen
ajandada yazılı Emin Gürses hakkındaki notlara göre örgüt irtibatının bulunduğu, Mustafa
Dönmez ile Emin Gürses arasında 28.1.2008 tarihinde, Emin Gürses’in “Yalnız şeyi unutma eğer
imkân varsa ADD Başkanı Şener Eruygur Paşaya haber gönderin.” “Emniyet Teşkilatında onla
ilgili dosya hazırlanıyor” “bunu telefonda söylüyorum duysunlar diye” şeklinde konuştuğu bir
telefon görüşmesi geçtiği, Mustafa Dönmez ile Emin Gürses arasında 18.2.2008 tarihinde,
Mustafa Dönmez’in“Yalnız yeni bir oluşumda bunlar. Bunu yapanlar hakikaten ağır ödemeli
yani ve öder de. Yani çok acı ve bundan sonra da belki de dünyanın en derin devleti türkiye’de
olabilir ha” şeklinde konuştuğu bir telefon görüşmesi geçtiği, Mustafa Dönmez ile Emin Gürses
arasında 23.1.2008 tarihinde Emin Gürses’in “…Şimdi ben komutanlara Harp akademisinde
söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest, ister g… açın ister a… açın başınızı ne
ederseniz edin serbest. Ondan sonra derim ki ekiplere, kardeşim kavgayı başlatın. Millet
birbirlerini yesinler bir bunu yaparım. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksın birbirini yesin millet”
şeklinde konuştuğu bir telefon görüşmesi geçtiği,
Aramalarda ele geçen el bombalarının 12 ayrı kafileye ait olduğu, söz konusu 12 el
bombası kafilesinden ikisinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunmadığı, kalan 10
ayrı kafile numarasının ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan el bombası
kafileleri ile aynı olduğunun tespit edilmiştir.
Mustafa Dönmez ile Emin Gürses arasında 23.1.2008 tarihinde geçen, Ergenekon
soruşturmasının konuşulduğu telefon görüşmesinde Mustafa Dönmez’in “Bir de şey demiş savcı
Cumhuriyet Gazetesindeki olayda da bağlantı araştırılacak” şeklindeki ifadesinden, kendi
sakladığı bombaların soruşturma konuları ile irtibatının kurulması endişesi taşıdığı anlaşılmıştır.
Mustafa Dönmez’in soruşturma safahatında susma hakkını kullanarak ifade vermediği,
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca Mustafa Dönmez hakkında askeri eşyayı gizleme
suçundan 27.5.2009 tarihli iddianame düzenlendiği, Genelkurmay Askeri Savcılığında ve
tutuklama talebiyle sevk edildiği Genelkurmay Askeri Mahkemesinde de susma hakkını
kullandığı, daha sonra 14.1.2009 tarihinde müdafii huzurunda verdiği ifadesinde özetle; eşi ve
kendisi adına Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde kayıtlı olan tabancalar ile müteveffa
babasına ait av tüfekleri dışında aramalarda ele geçirilen silah, mühimmat ve diğer malzemelerin
kendisine ait olmadığını, bunlarla bir ilgisi ve malzemelerin bulundukları yerlerde olduklarına
dair bir bilgisi olmadığını, Zir Vadisinde yapılan aramaya konu krokinin kendisi tarafından
çizilmediğini, krokideki yazıların kendisine ait olmadığını, herhangi bir örgüt ile ilgisi
olmadığını, Eşinin rahatsızlığı nedeniyle son üç aydır erkek kardeşinin evinde birlikte
kaldıklarını, Sakarya’daki eve son üç aydır gitmediklerini, Yenikent’deki lojmana da son üç ayda
bir veya iki kez malzeme almak için gittiğini, Sapanca’daki evde Haziran - Temmuz 2008
tarihine kadar Salih Külünk isimli bir şahsın bekçi olarak kaldığını, bu tarihten sonra bu şahsın
birden ortadan kaybolduğunu savunmuştur.
Buna karşılık usulüne uygun olarak alınan Mahkeme kararına istinaden yapılan
iletişiminin tespitine göre, Sapanca’daki evine gitmediğini söylediği son üç ay içerisinde de
hemen hemen her hafta sonu ve tatillerde gittiği, son olarak burada yapılan aramadan önceki
hafta sonu da Sapanca’daki evde kaldığı, Yenikent lojmanındaki telefondan son üç ayda değişik
tarihlerde görüşmeler yapıldığı ve ortadan kaybolduğunu söylediği Salih Külünk ile de
görüşmeler yaptığı tespit edilmiş; bu nedenle savunmasının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla
itibar edilmemiştir.
Kendisinden ele geçen notların içeriğinin, soruşturma kapsamında daha önce haklarında
işlem yapılan birçok kişide elde edilen örgütsel içerikli belgelere benzediği görülmüştür.
Mustafa D önmez i le Emin G ürses a rasında g eçen, Emin G ürses “ …Ama kimse bir
şey demedi onlara demeyince bak yine operasyon geliyor profesörlere yapacaklarmış bazı
akademisyenlere operasyon” “Bak diyorlar ki Veli Paşalara yapıldı bir şey olmuyor arkadan
başka operasyon gelecek dün Tayyip Erdoğan kendi ağzından kaçırdı devam edecek diyor
operasyonlar”, Mustafa Dönmez “Ama ama bak onun ipi çekildi bu lafımı unutma”,“Onun ipi
470/658
çekildi bu vuruşarak çekiliyor” şeklindeki görüşme içeriği, aramalarda Mustafa Dönmez’den ele
geçen silah ve mühimmat ile Başbakan’a ait evin krokisi ile birlikte değerlendirildiğinde,
Ergenekon Terör Örgütü tarafından kendisine bu konuda bir görev verildiği anlaşılmıştır. Sanık
Mustafa Dönmez’den ele geçen krokiye benzer içerikli krokilerin Ergenekon Terör Örgütü
yöneticisi sanık İbrahim Şahin’den de ele geçmesinin, Mustafa Dönmez’in telefon görüşmeleri
içeriğinin ve soruşturmada elde edilen diğer delillerin Ergenekon Terör Örgütünün kapsamlı
suikast planları yaptığı ve bu planların darbeye zemin hazırlama kapsamında uygulamaya
konulmak istendiği tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Dönmez’in Ergenekon Terör Örgütünün Askeri yapılanması içinde yer
alan üyesi olduğu, Örgütün Askeri yapılanmasındaki Kontrol Dairesinde suikast eylemlerinin
yapılması ile görevli olduğu ve Örgüt amaçları için silah ve mühimmat temin edip gerekli
operasyonlarda kullanılması için gizlediği sabit görülmüştür. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri
değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde
faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu
kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 311/1, 312/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.
Kriminal Polis Laboratuarı Daire Başkanlığı’nın 09-10.01.2009 tarih ve 2009/315,
2009/316 ve 2009/173 sayılı “Ekspertiz Raporları”na göre;
2009/315 sayılı ekspertiz raporuna göre;
1) “T0620-05E22482” numaralı Zigana (Tisaş) marka T model yarı otomatik tabanca ve
10 adet Parabellum tipi fişeklerin 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan
olduğu, ancak aynı yasanın 12/4 kapsamında vahim nitelikte silahlardan olmadığı,
2) “C59950” numaralı Ceska Marka, 50 model sürgüsü sağ yüzeyinde “T.C. ORDUSU
SUBAYLARINA MAHSUS” ibareleri bulunan yarı otomatik tabanca ve 6 adet Browning tipi
fişeklerin 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu, ancak aynı
yasanın 12/4 kapsamında vahim nitelikte silahlardan olmadığı,
3) “T1102-04R025093” Sarsılmaz Marka, Kılınç 2000 Ligt model yarı otomatik
tabancanın ateşleme tertibatında yer alan ve kovan üzerinde izler bırakan parçaların mikroskopta
yapılan incelemelerinde inceleme konusu silahın kovan üzerinde karakteristik ateşleme izleri
bırakan ve Balistik öneme haiz ateşleme iğnesi uç kısmı üzerinde işlem ya da işlemler yapıldığı,
yapılan bu işlemler sebebiyle ateşleme iğnesi izinin değiştirilmiş olduğunun tespit edildiği ve
tabanca ile birlikte gönderilen 9 adet Parabellum tipi fişeklerin 6136 sayılı Yasa kapsamında
yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu, ancak aynı yasanın 12/4 kapsamında vahim nitelikte
silahlardan olmadığı,
4) 1 adedinin üzerinde “Öztay” ibaresi bulunan toplam 2 adet şarjörün 6136 sayılı
yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlara ait oldukları,
5) 5 adet Parabellum fişeğin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden
olduğu,
6) 81 adet Browning fişeğin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden
olduğu,
7) Gövdesi sağ yüzeyinde “D25889” numarası ile üst kapağı sağ yüzeyinde “?4754”
numarası okunabilen mekanizma iç kısmında “57387” numarası bulunan Yugoslavya yapısı,
Zastava marka üzerinde “Tabuk” ibareleri bulunan mandal marifeti ile tek tek ve seri olarak atış
yapabilen sabit dipçikli otomatik tüfeğin, 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli
silahlardan olduğu, aynı yasanın 12/4 kapsamındaki vahim nitelikte silahlardan olduğu,
8) Gövdesi sol yüzeyinde “562B021216” numarası ve üst kapak sol yüzeyinde “36522”
numarası bulunan Çin yapısı Kalashnikov marka mandal marifeti ile tek tek ve seri olarak atış
yapabilen, seyyar dipçikli otomatik tüfeğin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli
silahlardan olduğu, aynı yasanın 12/4 kapsamındaki vahim nitelikte silahlardan olduğu,
9) 3 adet Kalashnikov marka şarjör 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli
471/658
silahlara ait olduğu,
10) 59 adet fişeğin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
11) Üzerinde “E-4441” ibaresi yazılı gece görüş dürbününün 6136 sayılı yasa
kapsamına girmediği,
2009/316 sayılı ekspertiz raporuna göre;
1-a) “1958-33513” numaralı MKE yapısı, Kırıkkale marka yarı otomatik tabancanın
6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu, ancak aynı yasanın 12/4
kapsamında vahim nitelikte silahlardan olmadığı,
2-a) “55662-662” numaralı yerli el yapısı, fişek yatağı dahil 11 cm. namlu uzunluğunda,
üzerinde “Made In Franca Mab Mabdezz No Cal 7.65 No K No Madeın Man No Cap 7.65”
ibareleri okunabilen yarı otomatik tabancanın 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz
silahlardan olduğunun mütalaa edilemeyeceği, aynı yasanın 12/4 kapsamında vahim nitelikte
silahlardan olmadığı,
3-a) Üzerinde arapça rakamlarla yazılmış “207777” numarası bulunan Mısırm yapısı
Port Said marka seyyar dipçikli ayarlı gezli tam otomatik tüfeğin 6136 sayılı Yasaya göre yasak
niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu, aynı yasanın 12/4 kapsamındaki vahim nitelikte
silahlardan olduğu,
4-a) “2222” numaralı yerli el yapısı fişek yatağı dahil 12cm namlu uzunluğunda
üzerinde “XXX Astaa XXX Astaa Falcon Cal 9MM” ibareleri okunabilen sağ kabza kapağı kırık
namlu yüzüğü demonte yarı otomatik tabancanın, 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe
haiz silahlardan olduğunun mütalaa edilemeyeceği, aynı yasanın 12/4 kapsamında vahim
nitelikte silahlardan olmadığı,
5-a) “E139854” numaralı İspanya yapısı Francisco Arizmendi marka yedili toplu
tabancanın 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu, ancak aynı
yasanın 12/4 kapsamında vahim nitelikte silahlardan olmadığı,
6) Almanya yapısı Walther marka P38 model yarı otomatik tabancanın 6136 sayılı yasa
kapsamına girmediği,
7) Mekanizma iç kısmında “2464” numarası bulunan yerli yapım üzerinde “16/70 BDN
SOK ? 16 TEKSAN TS 870” ibareleri bulunan el kundaklı namlusu yiv-set ihtiva etmeyen av
tüfeğinin 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğunun mütalaa
edilemeyeceği, ancak ilgili tüfeğin taşınması ve bulundurulmasının 2521 sayılı yasaya göre
düzenlendiği,
8) Numarasız üzerinde “16” ibaresi ve işlemeler bulunan ağaç kundak ve el kundaklı
namluları yiv-set ihtiva etmeyen yan yana iki namlulu kırma av tüfeğinin 6136 sayılı Yasa
kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğunun mütalaa edilemeyeceği, ancak ilgili
tüfeğin taşınması ve bulundurulmasının 2521 sayılı yasaya göre düzenlendiği,
9) Üzerlerinde herhangi bir ibare bulunmayan 8 adet şarjörün 6136 sayılı yasaya göre
yasak niteliğini haiz ateşli silahlara ait olduğu,
10) Üzerlerinde herhangi bir ibare bulunmayan 2 adet şarjörün 6136 sayılı yasaya göre
yasak niteliğini haiz ateşli silahlara ait olduğu,
11) Üzerlerinde herhangi bir ibare bulunmayan 1 adedinin kapağı bulunmayan toplam 2
adet şarjörün 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlara ait olduğu,
12) 1 adet alev gizleyen ve 1 adet mayon parçasının 6136 sayılı yasa kapsamına
girmediği,
13-a) Kapsülü sağlam 1 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
14) 1 adet Nagant tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden
olduğu,
15) 2 adet mermi çekirdeğinin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklere ait
olduğu,
16) 2100 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
472/658
17) 135 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
18) 570 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
19) 136 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
20) 472 adet Browning tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
21) 450 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
22) 560 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
23) 236 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
24) 430 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
25) 25 adet 12 numara av fişeği ile 6 adet 16 numara av fişeğinin 6136 sayılı yasaya
göre yasak olarak mütalaa edilemeyeceği,
26) 75 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
27) 93 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
28) 25 adet Browning tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
29) 29 adet 16 numara av fişeğinin 6136 sayılı yasaya göre yasak olarak mütalaa
edilemeyeceği,
30) 390 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
31) 6 adet 16 numara av fişeğinin 6136 sayılı yasaya göre yasak olarak mütalaa
edilemeyeceği,
32) 428 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
33) 50 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
34) 50 adet Parabellum tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeklerden olduğu,
35) 56 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
36) 3 adet fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu,
37) 3 adet Auto tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden
olduğu,
38) 1 adet Browning tipi kovanın 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeğe ait
olduğu,
39) 113 adet Parabellum tipi kovanın 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz
fişeğe ait oldukları,
40) 10 adet Special tipi fişeğin 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden
olduğu,
41) Haki renkli metalden mamul üzerinde “391” numarası ve derece rakamları bulunan
dürbünün 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
42) “12203” seri numaralı teleskopun 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
43) “12067” seri numaralı teleskopun 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
44) Üzerinde “M873A 608886 9646” ibareleri bulunan mercek ve iki adet kabın 6136
sayılı yasa kapsamına girmediği,
45) “5205” seri numaralı dürbünün 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
46) “118704” seri numaralı dürbünün 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
47)”7578343” seri numaralı dürbünün 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
48) “T06008” numaralı dürbünün 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
49) 6 adet bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz
473/658
bıçaklardan olmadığı,
50) “BL080” numaralı kasaturanın 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde belirtilen yasak
niteliğini haiz kasaturalardan olduğu, accak 6136 sayılı yasanın 15/2 maddesine göre vahim
bıçaklardan olmadığı,
51) 25.5cm uzunluklarında iki adet ağaç sopanın 22.5cm uzunluğunda zincirle birbirine
monte edilmesi ile oluşturulan aletin 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde yasak olarak belirtilen
boğma zinciri benzerlerinden olarak mütalaa edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, ancak 6136
sayılı yasanın 15/2 maddesine göre vahim aletlerden olmadığı,
52) Sustalı muştalı çakının kabzasına monteli muştası bakımından 6136 sayılı yasanın
4. Maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz muştalardan, namlusun taşığıdı özellikleri
bakımından aynı yasanın 4. Maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu
bıçaklandan olduğu, açan 6136 sayılı yasanın 15/2 maddesine göre vahim bıçaklardan olduğunun
mütalaa edilmesi gerektiğinin,
53) 14 cm uzunluğunda metal kabzalı bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde
belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu bıçaklardan olduğunun mütlaa edilmesi
gerektiği ancak aynı yasanın 15/2. Maddesine göre vahim bıçaklardan olmadığı, 12.5 cm plastik
kaplama kabzalı bıçak ve 16.5 cm plastik kabzasının dip kısmında pusulabulanan bıçağın 6136
sayılı yasanın 4. Maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu bıçaklardan
olduğu, ancak yanı yasanın 15/2. Maddesine göre bıçaklardan olmadığı,
54) 14.5 cm plastik kaplama kabzalı bıçak, 14 cm ağaç kaplama kabzalı bıçak, 12.5 cm
plastik kabzalı bıçak, 9.5 cm kemik kaplama kabzalı bıçak, 12 cm plastik kaplama kabzalı bıçak
ve 13 cm plastik kabzalı bıçağın 6136 sayılı yasanın 4 maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz
bıçaklardan olmadıkları,
55) 11.5 cm kilitleme mandalı mevcut bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde
belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu bıçaklardan olduğu, ancak aynı yasanın 15/2.
Maddesine göre vahim bıçaklardan olmadığı,
56) 8 cm plastik kaplama kabzalı bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. Maddesinde belirtilen
yasak niteliğini haiz bıçaklardan olmadığı,
57) Siyah renkli “KBGD T.C.” ibareli pusulanın 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
58) Üzerinde “SomteL TAŞIT TESİSAT kabloları” ibareleri bulunan tesisat kablosunun
6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
59) 31 cm madeni telin 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
60) İki kapaklı haki renkli metal kutunun 6136 sayılı yasa kapsamına girmediği,
2009/173 sayılı ekspertiz raporuna göre;
“06 FDA 97” ibareli 2 adet tescil plakası üzerindeki trafiğe ait soğuk mühür izlerinin,
“34 DZR 68” ibareli 2 adet tescil plakası üzerindeki trafiğe ait soğuk mühür izlerinin,
arşivimizde mevcut örnek basım izlerine kıyasla hakiki oldukları, aralalarında görülen uygunluk
ve benzerliklerden belirlendiği rapor edilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün aramalarda elde edilen bombalara ilişkin “İnceleme
Raporları”na göre; “Söz konusu mühimmatların TCK’nın 174’üncü maddesi ile 6136 sayılı
yasaya 2478 sayılı kanunla eklenen Ek-5 maddesi kapsamında mütalaa edileceği kanaatindeyiz.”
Şeklinde rapor edildiği görülmüştür.
Sanık Mustafa Dönmez'in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurduğu sabit olduğundan, eylemine uyan 5237 Sayılı
TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Mustafa Dönmez hakkında 6136 sayılı Kanunun 13/2, 15/1 maddeleri gereğince
ayrı ayrı cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, eylemleri bir bütün halinde 6136
sayılı Kanunun 13/2 maddesi kapsamında kaldığından, eylemine uyan 6136 Sayılı Kanunun 13/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanıktan ele geçen belgelerin yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu bilgileri temin ettiği
474/658
anlaşıldığından TCK 334/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kabul edilmiştir.
Belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı olarak
kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış; başkaları
kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit
olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır. İddianamede olay
anlatılmakla birlikte TCK 136. maddesinden sevk olmayıp, Mütalaada TCK 136/1 maddesinden
cezalandırılma talep edildiğinden, -aynı zamanda ek savunma mahiyetinde olan- sanığın esasa
karşı son savunması alınarak TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanığın askeri
mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine
muhalefet edilmesi,
4- Sanık Mustafa Dönmez hakkında,
a)Şehit Üsteğmen Hasan Kışlası Lojmanları adresinde yapılan aramada el konulan 61
numaralı ajanda içinde yer aldığı iddia ve kabul edilen krokiveuydu görüntülerinin basılı
olduğu(2) adet A/4 kağıdında yer alan yazıların kendisine ait olmadığı yolundaki savunması
karşısında; anılan kroki ile (2) adet A/4 kağıdında yer alan yazılarınsanığa ait olup olmadığı
hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna
göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik araştırma
sonucukrokiyönündenİstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 22.01.2009 tarihli raporu ile
yetinilerek ve(2) adet A4 kağıdında yer alan yazılar yönünden ise bu hususta hiçbir araştırma
yaptırılmaması,
b)Sanık hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde askeri eşyayı gizleme suçundan
açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, karara çıkmış olması halinde ise kararın onaylı bir
örneğinin bu dosya içerisine alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin
gerekmesi,
c)Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması bakımından,
sanığın aramalarda ele geçen aynı sis kutusunun Gölbaşı'nda, Zir Vadisi'nde ve Poyrazköy'de
yapılan aramalarda ele geçirildiğini savunmasında iddia etmiş olması karşısında,anılan
hususların araştırılarak iddiasının doğru olup olmadığının tespiti gerektiği gözetilmeden,
Poyrazköy aramalarında ele geçirilen malzemelerin başka bir soruşturmanın konusu olmaları ve
mahkemenin görevi kapsamındabulunmadığından incelenmediği belirtilerek yetersiz gerekçe ve
eksik araştırma ile yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
475/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA DÖNMEZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa DÖNMEZ hakkında, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının
27.05.2009 tarih 2009/71 esas 2009/154 karar sayılı iddianamesi ile "askeri eşyayı gizlemek"
suçundan Askeri Ceza Kanunu'nun 131/1-2, 50, 30/A maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasının 27 Nisan 2017 Tarihli resmi gazetede yayımlanan 6771 sayılı
kanun gereğince Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'nce Ankara 3. Asliye Ceza
Mahkemesi'ne gönderildiği, ilgili mahkemece dosyanın işbu dosya ile birleşitirlmesinin talep
edildiği ve muvafakat verilmesi üzerine dosyanın işbu dosya ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma sonrası devam eden yargılama safahatında, sanık Mustafa DÖNMEZ'in
ibraz ettiği ve ilgili Emniyet Müdürlüğü'nden de ayrıca celbedilen yapılan aramaya ilişkin
görüntü kaydını içerir CD'nin incelenmesinde, sanık Mustafa DÖNMEZ'i de ilgilendiren ve
sanık hakkındaki iddialara dayanak oluşturan arama sırasında kolluk görevlilerince sanık
Mustafa DÖNMEZ aleyhine delil teşkil edebilecek mahiyette usulsüz işlemler
gerçekleştirildiğine dair, sözkonusu elkonulan eşyalar ile materyallerin ele geçiriliş şekline
ilişkin yoğun şüphe oluşturan konuşmaların mevcut olması karşısında, şüpheden yargılanır
evrensel hukuk ilkesi uyarınca bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında, sanık Mustafa DÖNMEZ'den ele geçen 2 adet A4
kadığındaki kroki üzerinde yaptırılan inceleme neticesi Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi
Adli Belge İnceleme Şubesi'nce tanzim edilen 22.11.2017 tarih 2017/69102/6027-5651 sayılı
raporda, krokide mevcut kırmızı kalemle oluşturulmuş çizgi, rakam ve harfin sınırlı sayıda,
teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen, harf, rakam ve çizgilerden ibaret
olması nedeniyle aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere Mustafa DÖNMEZ'in eli ürünü olup
olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği görülmüştür.
Sanık Mustafa DÖNMEZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 119/5 - 122- 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, "askeri eşyayı gizlemek"
suçuna ilişkin yapılan arama ve elkoyma işlemlerinin de hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

160- MUSTAFA HÜSEYİN BUZOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun, Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu, örgütün amaç, strateji ve talimatlarına uygun olarak TSK’da görevli bazı kişilerden
temin ettiği devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgelerle, niteliği
bakımından gizli kalması gereken belgeleri, örgütün arşivine konulmak üzere bulundurduğu,
yine örgütün talimatları ile bazı kişi, kuruluş ve dini guruplar hakkında araştırma yapıp bilgi
topladığı, bu kişileri, siyasi görüşleri, dini inanışları, felsefi düşüncelerine, ahlaki eğilimlerine
göre hukuka aykırı olarak kişisel verilerini kaydettiği, özellikle örgütün talimatı ile bazı üst
düzey kamu görevlileri ve iş adamlarının aile hayatı, ticari faaliyetleri, siyasal düşünceleri ile
ilgili bilgileri toplayıp, kişisel veri olarak kaydettiği ve bilahare bu bilgileri örgütün ilgili
birimlerine aktardığı,
Özellikle, e-mail yoluyla haberleştiği yurtdışında bulunan Gülseven Yaşar ‘a Ergenekon
silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan bazı sanıkların durumu ve yargılama süreci
476/658
ile ilgili bilgiler verdiği ve Gülseven Yaşar ile aralarında özel telefon hattı kullanarak(Gitmeden
nasıl konuşabiliriz. Cep telefonlarıyla mümkün değil. Sana vakıftan bir telefon alsak, yeni bir
numarayla belki konuşabiliriz. Ben cep telefonumu burada bırakacağım. Yeni bir numara
alacağım. G.Y.”) ,örgütsel görüşmelerini bu telefon üzerinden yaptığı,
Sanıktan ele geçirilen belgelerin önemli bir kısmının, Ergenekon silahlı terör örgütü ne
yönelik olarak yürütülen soruşturma nedeniyle gözaltına alınan sanıklardan ele geçirilen
belgelerle aynı mahiyette olması, sanığın söz konusu belgeleri diğer sanıklardan bir kısmından
elde ettiğini veya kendisinin temin ettiği ve bu kişilerle örgütsel irtibatının bulunduğunu açıkça
gösterdiği,
Sanıklar Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Gülseven Yaşar, Kemal
Yavuz, Tuncer Kılıç ile örgütsel irtibatının olduğu, ele geçirilen belgelerin büyük bir kısmının
“Tuncer Paşam” ve “Kemal Yavuz” isimli klasörlerde yer aldığı, temin ettiği gizli belgelerin bir
kısmını incelemesi için Sanık Tuncer Kılıç’a gönderdiği, diğer bir kısım belgelerin ise örgütün
arşivlerine konulmak üzere Sanıklar Tuncer Kılıç ve Kemal Yavuz tarafından kendisine verildiği,
çok sayıda Gizli belgelerin mesleği avukatlık olan sanıkta ele geçirilmesinin hayatın olağan
akışına aykırı olduğu ve söz konusu belgelerin diğer örgüt üyeleri tarafından da sanığa
ulaştırıldığı sonucunu ortaya koyduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, TCK’nın 326, 327, 334, 135/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Serbest avukat olarak görev yapan Sanık M.Hüseyin Buzoğlu’nun , örgütün iletişim ve
propaganda departmanında görevli olduğu, Gizli Tanık Mart’ın Ergün Poyraz’ın yazmış olduğu
kitapların Ankara’da Hüseyin Buzoğlu tarafından temin edilerek getirilip verildiğine şahit
oldum.”şeklindeki beyanı dikkate alındığında Sanık Ergün Poyraz’ın hükümetin düşürülmesi,
devlet otoritesinin zaafa uğratılması , kamu güvenliğinin sarsılması için psikolojik harekat
amaçlı olarak yazdığı kitapların bizzat Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından sanık Ergün
Poyraza gönderildiği, Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun onay vermesi üzerine bu kitapların
yayınlandığı, sanığın ayrıca Necip Hablemitoğlunun kitapların aynı amaç doğrultusunda
yayınlattığı, bu şekilde “Ergenekon”isimli örgütsel belgede bahsedildiği gibi sanığın
Dezenformasyon yaparak kamuoyunu hükümet aleyhine yönlendirmeye ve bu kamuoyu
oluşturmaya çalıştığı, Örgütün hukuk depertmanında görev alan Kemal Kerinçsiz, Levent Temiz
gibi sanığında aynı şekilde hukuk departmanında görevli olduğu , Ergenekon sanıklarından
hukuki destek verdiği , davaya konu soruşturma nedeniyle 27 Temmuz 2007 tarihinde gözaltına
alınan, sanık Ergun Poyraz’ın müdafiliğini yaptığı,daha sonra da sanık Tuncer Kılınç’ın
avukatlığını yaptığı,15 Temmuz 2008 tarihinde Tarık Özdemir isimli kişi tarafından ihbarda,
sanığın Çağdaş Eğitim Vakfının avukatı ve danışma olduğunun belirtilmesi,bunun sanık ile ÇEV
başkanı Gülseren Yaşer arasında yapılan 17.12.2008 tarihli 5323 tape nolu telefon görüşmesinde
doğrulanması,bu görüşmede ,Gülseren Yaşer’in ,Türkiye Gençlik Birliği’nin(TGB) üyelerine
öğrenim bursu versek ,böyle bir sistem bize ters düşer mi? sorusuna,sanığın “Yok,
düşmez”diyerek hukuk danışmanı olarak onay vermesi, Gülseren Yaşer’in, TGB’li öğrencilerin
kalmaları için “Cumhuriyet Evleri”adıyla ev kiralamak istemesi, sanık M.H.Buzoğlu’nun
öğrencilerin kendilerinin kiralamasının gerektiğini bildirdiği, G.Yaşer’in yanındaki TGB başkanı
Adnan Türkkan’a bu durumu aktardığı, Sanıkla ilgili olarak yapılan aramalarda birçok istihbari
bilgi elde edilmesi, sözgelimi Genelkurmay Başkanlığı Genel Plan ve Prensipler Başkanlığı
tarafından hazırlanan
“Kodernizasyon Projelerinin Son Durumu” başlıklı GİZLİ ibareli belge, Dönemin MGK
Genel Sekreteri TUNCER KILIÇ’a gönderildiği anlaşılan “Andıç” başlıklı, GİZLİ ibareli belge,
K.K. Komutanlığı tarafından hazırlanan “28 Şubat 1997 Öncesindeki Durum ile Günümüzdeki
Durumun Karşılaştırılması” başlıklı gizli belge, K.K.K. Askeri Müşavirliği ibareli, Diyarbakır
Dicle Üniversitesindeki “İrticai ve Bölücü Faaliyetler başlıklı gizli belge,“Gonca T……“ isimli
477/658
bir şahsın banka hesap hareketleri ile ilgili bilgilerin yer verildiği belge, Zeynel Abidin ….isimli
iş adamının, aile hayatı, siyasi düşünceleri ve ticari faaliyetleri ile ilgili bilgilerin yer aldığı
belge, Şişli Belediye Başkanı Mustafa SARIGÜL hakkındaki bazı iddiaları içeren belgeler,
“AKP Cuntasının Şemdinli Operasyonu” başlıklı, Şemdinli Olayları ile ilgili
değerlendirilmelerin yer aldığı belge, Genelkurmay Başkanlığı Genel Plan ve Prensipler
Başkanlığı tarafından hazırlanan “Kodernizasyon Projelerinin Son Durumu” başlıklı GİZLİ
ibareli belge, Dönemin MGK Genel Sekreteri TUNCER KILIÇ’a gönderildiği anlaşılan “Andıç”
başlıklı, GİZLİ ibareli belge, K.K. Komutanlığı tarafından hazırlanan “28 Şubat 1997
Öncesindeki Durum ile Günümüzdeki Durumun Karşılaştırılması” başlıklı gizli belge, K.K.K.
Askeri Müşavirliği ibareli, Diyarbakır Dicle Üniversitesindeki “İrticai ve Bölücü Faaliyetler
başlıklı gizli belge ve bunlara benzer mahiyetteki birçok istihbari belge dikkate alındığında
sanığın örgütün amaçları doğrultusunda istihbarat ve bilgi toplama faaliyetlerinde
bulunduğu,bunları arşivinde muhafaza ettiği, Ayrıca “Polatlı” başlıklı, dört üst düzey kamu
personeli hakkında “Fethullahçı, Kürtçü, Tarikatçı” şeklinde değerlendirmeler ile kişisel verilerin
kaydedildiği evrak, “ Tuncer Paşam \ K.Yavuza Giden “isimli klasördeki; “batı çalışma grubu
yurt geneli imam hatiplerle, siyasi partlerle, tarikatlarla ilgili çalışmalar.pdf” isimli pdf dosya
içerisindeki; belgenin 22 nci sayfasında, ‘yargıtay ve danıştay’a seçilen üyeler hakkında’ konulu,
Yargıtay ve Danıştay’a seçilen üyelerin siyasi düşünceleri ile ilgili bir bilgi notu ve buna benzer
belgelerin yer aldığı,dikkate alındığında sanığın örgütün amaçları doğrultusunda kişisel verileri
topladığı muhafaza ettiği ,
Yine Sanıkla ilgili olarak yapılan aramalarda ele geçen Flash bellek içerisinde;”Yabancı
Ataşeler”,”Hizbullah Terör Örgütü”,”K.K.K.’lığı İsth.Bşk.’lığı Günlük İç İsth.Raporu
özeti”,”İrandbsk Takdim230500Son”,”İran Değerlendirme 0208”,”İran Terörist İfade
Hizbullah2””KKTCPTÖFAALİYETLERİ”,”BATIÇALIŞMA GRUBUEYLEM PLANI”,”
BATIÇALIŞMA GRUBU HAREKAT KONSEPTİ”,”KIBRIS BİLGİ NOTU” gibi daha bir çok
belge dikkate alındığında Devlete ait gizli ve devlet sırrı mahiyetindeki belgeleri Ergenekon
silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda örgütün arşivinde muhafaza ettiği, 24.02.2009
tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne “Ergenekon” konulu e-posta ihbarında; belirtildiği
üzere sanığın, Hakan Şanlı vasıtasıyla İsrail’den getirtilen kriptolu sagem marka beyaz
telefonların sanıklar Levent Ersöz,M.Şener Eruygur,Hasan Atilla Uğur,Tuncer Kılınç ‘a
verildiği,Rektör,avukat,sanatçı gibi daha birçok kişiye aralarında kriptolu görüşme yapmaları
için verildiği,bu arada sanık M.Hüseyin Buzoğlu’na da 0 533 ... nolu kriptolu telefonun verildiği,
sanığın diğer örgüt üyeleri ile örgütsel gizli görüşmeler yaptığı, muhbirin bilgileri vakıf olma
sebebini hayatın olağan akışına uygun olarak izah ettiği,ihbarda isimlerin yanısıra telefon
numaralarına kadar verilmesinin ihbarın doğru olduğunu gösterdiği, sanığın gizlilik içerisinde
örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, ayrıca tape 3066 da kayıtlı olup 12.12.2007 tarihinde sanık M.
Hüseyin BUZOĞLU ile Kemal KERİNÇSİZ ‘in telefon görüşmesinde Kemal
KERİNÇSİZ’in ,”… bunuda telefonda konuşmayayım. Çünkü bu namuzssuzlar saniyesinde
önüne koyuyorlar…” şeklindeki beyanda bulunduğu , sanık M. Hüseyin Buzoğlu ile Yurtseven
Yaşar arasında geçen görüşmede “ …gitmeden nasıl konuşabiliriz. Cep telefonları ile mümkün
değil. Sana vakıftan bir telefon alsak, yeni bir numara ile belki konuşabiliriz…” şeklindeki
görüşmeden sanığın örgütsel ilişki içerisinde gizliliğe riayet ettiği,
Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun, Münir Kemal Yavuz ve Tuncer Kılınç ile
örgüstsel irtibatının olduğu ele geçirilen belgelerin büyük bir kısmının “ Tuncer paşam” ve
Kemal Yavuz isimli klasörlerde yer aldığı temin ettiği gizli belgelerin bir kısmını incelemesi için
Tuncer Kılınç’a gönderdiği , diğer bir kısım belgeleri ise örgütün arşivlerine konulmak üzere
sanıklar Tuncer Kılınç ve Kemal Yavuz tarafından kendisine verildiği, çok sayıda gizli belgelerin
mesleği Avukatlık olan sanıkta ele geçirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve söz
konusu belgelerin diğer örgüt üyeleri tarafından sanığa ulaştırıldığı ev ve iş yeri arama
tutanağından , HTS raporlarından , ele geçen kişisel verilere ilişkin ve gizli, devlet sırrı
mahiyetinde belgelerden , Sanık Hayri Bildik’in beyanından ve tüm dosya kapsamından
478/658
anlaşıldığından bu deliller dikkate alındığında sanığın örgütün hiyerarşisi içerisinde yoğunbir
şekilde çeşitlilik, süreklilik arz eden faaliyetleri dikkate alındığında Türkiye’deki derin
devletin(Gladyonun)adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla TCK
314/2 uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın devlet sırrı mahiyetindeki bu tür belgeleri örgütün amaçları doğrultusunda
temin etmek ve bulundurmak suretiyle atılı suçu işlediği kanaatine varılmış sanığın TCK 327.
Maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TC. Genelkurmay başkanlığı askeri savcılığının 06 Mayıs 2011 tarihli yazısında ve
ekindeki raporda, ele geçen bu belgelerin TCK 334 maddesi kapsamına giren belgeler olduğu
TSK iç mevzuatına göre düzenlenen gizli belgelerden olduğu ve gizliliğinin kalkmadığı
belirtilmiştir. Bu belgeler usulüne uygun ve mahkeme kararı doğrultusunda yapılan aramada ele
geçirildiğinden sanığın savunmasına itibar edilmeyerek sanığın yasaklanan Gizli belgeleri
örgütün amaçları doğrultusunda temin etmek ve bulundurmak suretiyle atılı suçu işlediği
Kanaatine varılmış sanığın TCK 334. Maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Hüseyin Buzoğlu’nun, Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu, örgütün
amaç,strateji ve talimatlarına uygun olarak bazı kişi,kuruluş ve dini guruplar hakkında araştırma
yapıp bilgi topladığı,bu kişileri ,siyasi görüşleri,dini inanışları, felsefi düşüncelerine,ahlaki
eğilimlerine göre hukuka aykırı olarak kişisel verilerini kaydettiği, özellikle örgütün talimatı ile
bazı üst düzey kamu görevlileri ve iş adamlarının aile hayatı, ticari faaliyetleri, siyasal
düşünceleri ile ilgili bilgileri toplayıp, kişisel veri olarak kaydettiği ve bilahare bu bilgileri
örgütün ilgili birimlerine aktardığı, yapılan aramalarda bu tür belgelerin ele geçirilmiş olması
dikkate alınarak sanığın TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık hakkında hüküm açıklama tutanağında devletin güvenliğine ilişkin
bilgileri temin etme suçundan TCK'nın 327. maddesinden mahkumiyet hükmü kurulurken
TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği halde, gerekçeli
kararda anılan mahkumiyet yönünden TCK'nın 62. maddesi uyarınca cezada indirim
yapıldığının belirtilmesi suretiyle hükmün karıştırılması,
5- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
479/658
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mustafa Hüseyin BUZOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu
işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

161- MUSTAFA KOÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa KOÇ’un Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu ve bu
örgütün amaçları doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde gizli olarak
oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde aktif olarak yer aldığı, bu dönemde Jandarma
Genel Komutanlığında İstihbarat Yönetim Şube Müdürü olarak görev yaptığı, darbe çalışmaları
çerçevesinde “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” isimli planların hazırlanmasına iştirak ettiği,
askeri müdahaleye zemin hazırlama kapsamında Mehmet Şener ERUYGUR tarafından emekli
orgenerallere yazılan ve onlar tarafından sözlü olarak verilen cevapları yazılı metin haline
getirerek Mehmet Şener ERUYGUR’a ilettiğine ilişkin gizli ibareli belgenin Şener
ERUYGUR’dan ele geçirildiği, bu nedenle Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerinden
haberdar olmadığı yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığı, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde sanık Levent ERSÖZ’e bağlı olarak ve onun talimatları ile hareket ettiği, Ergenekon
silahlı terör örgütü’nün, cebir ve şiddet kullanarak Yürütme ve Yasama organını ortadan
kaldırmaya teşebbüs eylemine haklarında kamu davası açılan diğer sanıklar ile birlikte iştirak
ettiği, ele geçirilen belgeler ve elektronik verilerde yer alan bilgilerden anlaşıldığı, iddiasıyla,
TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde darbe
çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde "Cumhuriyet Çalışma Grubu"
(CÇG) adlı illegal yapılanma oluşturduğu ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirdiği, bu
yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar
Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç ile bir kısım personel, sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve
talimatları doğrultusunda 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe
planlarını hazırladıkları,
Bahse konu darbe planları çerçevesinde; istihbarat sağlama, fişleme, arşivleme ve
medyayı kontrol ve yönlendirme çalışmaları yapıldığı, Üniversite öğretim görevlilerinden, sivil
480/658
toplum kurumu yöneticilerine kadar birçok kişiden sağlanan dosyalar ve şahıslara ilişkin özel
bilgilerin rapor haline getirildiği, darbeye taraftar olmayan ve Ergenekon Terör Örgütü'nün
amaçları doğrultusunda hareket etmeyen dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü
istifaya zorlamak için uygulanacak strateji, darbede görev alacak ve darbe sonrası
görevlendirilecek kişiler ile darbe sonrası hapsedilecek insanların tutulacakları yerlerin tespit
edildiği, ABD'nin, AB’nin yapılacak darbeye karşı muhtemel tepkileri nazara alınarak alınacak
tedbirler konusunda ayrıntılı planlar hazırlandığı ve stratejiler geliştirildiği, darbenin bir başka
olmazsa olmazı olan gençlik hareketlerini meydana getirmek ve üniversiteleri darbe zemininin
hazırlanmasında kullanmak için bir kısım rektörlerle görüşüldüğü, ayrıca darbenin bir başka
olmazsa olmazı olan “Halk Desteği”ni temin için örgütün sivil unsurları ile temasa geçilip
koordineli hareket edildiği dolayısı ile darbenin pek çok icra hareketinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Teşkilat yapısı olarak; en başta sanık Şener Eruygur'un yer aldığı, ona bağlı olarak
“İstihbarat Başkanı” sıfatı ile sanık Levent Ersöz; ona bağlı olarak “Planlama Koordinasyon ve
Güvenlik Daire Başkanı” sıfatı ile sanık Cihandar Hasanhanoğlu; ona bağı olarak da “İstihbarat
Yönetim Şube Müdürü” sıfatı ile sanık Mustafa Koç’un yer aldığı, işte “Cumhuriyet Çalışma
Gurubu” adı illegal yapının sanık Mustafa Koç’un müdürü olduğu İstihbarat Yönetim Şube
Müdürlüğünde oluşturulduğu, Sanık Hasan Atilla Uğur ise Levent Ersöz’e bağlı bir başka daire
olan Mali ve Teknik Daire Başkanı olduğu ve teknik istihbaratı yaptığı ve yasadışı dinlemelerden
sorumlu olduğu,
Sanık Mustafa Koç’un, CÇG'nin yapılandırıldığı İstihbarat Yönetim Şubesi'nin Müdürü
olarak görev yaptığı ve adı geçen sanıklara bağlı olarak emrindeki diğer personel ile birlikte bu
yapı içerisinde sistemli ve organize şekilde faaliyet gösterdiği, yürütme organını askeri müdahale
ile ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasına engel olmak için emir-komuta zinciri içinde ve
ekip çalışması şeklinde planlı ve oldukça kapsamlı çalışmalar yaptıkları, Ayışığı, Yakamoz ve
Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırladıkları, planlarda Ergenekon Terör Örgütü tarafından
önemli bir ilke olan "gizlilik" prensibine özel bir önem verdikler, gönderilecek mektup ve
sms’lerin kaynağının gizleneceği, yine televizyon, gazete ve panolarda yapılacak
propagandaların gizlenmiş güvenilir elemanlar veya kendilerinin belirledikleri sivil toplum
kuruluşlarınca yapılmasını öngördükleri anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Koç’un Ergenekon Silahlı Terör Örgtü üyesi olduğu ve Cumhuriyet
Çalışma Grubu içerisinde yer aldığı, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un emir ve talimatları
doğrultusunda, Sanık Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğlu ile birlikte örgüt
faaliyeti kapsamında darbe planlayıp uygulamaya koydukları, başbakan milletvekilleri ve bir
takım belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon
görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin
kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları,
siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici
toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, Hükümette bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının
katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri, bir kısmının fotoğraflarını
çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları, dolayısıyla eylemli işbölümü ve son
derece organize şekilde, emir-komuta zinciri içinde ve disiplinli şekilde hep birlikte darbe
çalışması yaptıkları anlaşılmıştır.
"Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) kayıtlara göre 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete
geçirilmiş ve 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur’un emekli olacağı zamana kadar da
faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu yapılanma içerisinde yer alan sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç bu süre zarfında, örgüt faaliyeti kapsamında
organize şekilde ve emir-komuta içerisinde, 2003-2004 yılları arasında Ayışığı, Yakamoz ve
Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamışlar ve uygulamaya koymuşlardır. CÇG faaliyeti
kapsamında pek çok plan hayata geçirilmiş, yani suçun icrasına başlanmış, ancak gerek iç,
gerekse dış koşullar nedeni ile sonuçlandırılamamıştır. Bir başka deyişle suçun icrasına
481/658
başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. İcra
hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suç eksik teşebbüs aşamasında kaldığı kabul
edilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde lehine olan 765 sayılı TCK 147 maddesinde yazılı
suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş; TCK 311/1 ve TCK 314/2 maddesinde
yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanığın askeri
mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mustafa KOÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 119/5 - 161 - 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

162- MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ’ın, Ankara ili'nde bulunan Göktaş
Hukuk Bürosunda Yapılan Aramada: Ele geçirilen 51 Nolu DVD içerisinde yer alan “GİZLİ-
ÇOK GİZLİ” ibareli 68 adet belgenin TSK iç mevzuatına göre düzenlenen TCK 334. maddesi
kapsamında gizliliği kalkmamış belgeler olduğu, 23 adedinin ise TSK iç mevzuatlarına göre
düzenlenen halen gizliliği kalkmamış TCK 326,327 maddeleri kapsamında “Devletin
Güvenliğine veya İç veya Dış Siyaset Yararlarına İlişkin Belgeler” olduğu, Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın 6 Mayıs 2009 gün ve 2009/343 sayılı cevabi yazılarından
anlaşıldığı,
Sanıktan ele geçirilen 51 nolu DVD ‘de yer alan; “Yargıtay” isimli word dosyasında,
bazı Yargı mensupları ile ilgili olarak, kişilerin ırki kökenlerine, dini inançlarına, siyasi
düşüncelerine ve ahlaki eğilimlerine göre kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak kaydedildiği,
“Dinci Kamu Personeli Son” isimli Excel belgesinde; hakim, savcı, kaymakam,
öğretmen ve imam dahil kamunun değişik kesimlerinde çalışan 5763 kamu personeli ile ilgili ırki
kökenlerine, dini inançlarına, siyasi düşüncelerine ve ahlaki eğilimlerine göre kişisel verilerin
hukuka aykırı olarak kaydedildiği, sanığın Sinan AYDIN AYGÜN, Levent BEKTAŞ, Koçero
SALUCİ, Coşkun UMUR ile telefon irtibatının tespit edildiği, iddiasıyla, TCK’nın 314/1,
TCK’nın 326, 327, 334, 135/1, 134/1-2, maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

482/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mustafa Levent Göktaş’ın dosyadaki birçok sanıkla örgütsel irtibatı vardır ve
Avukat olan sanık, diğer sanıklardan Kemal Kerinçsiz, Mustafa Hüseyin Buzoğlu , Nusret
Senem, Serdar Öztürk, Levent Temiz’de olduğu gibi örgütün hukuk departmanında görevlidir.
Sanık Mustafa Levent Göktaş 12.01.2009 tarihinde tutuklanınca sanık Serdar Öztürk de Sanık
Mustafa Levent Göktaş ‘ın müdafiliğini üstlenmiştir. Sanıklardan Mustafa Hüseyin Buzoğlu da
sanıklar Ergün Poyraz ve Tuncer Kılınç gözaltına alınınca onların avukatı olarak müdafiliğini
üstlenmiştir. Sanık Kemal Kerinç’siz de Danıştay baskını olduğunda, olayda adı geçen sanık
Mehmet Zekeriya Öztürk’ün müdafiliğini üstlenmiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki; örgütün
hukuk departmanında Avukat olarak görevli olan Ergenekon sanıkları, haklarında soruşturma
açılan diğer Ergenekon sanıklarına LOBİ isimli örgütsel belgede belirtildiği gibi hukuki
yardımda bulunmakta ve örgütsel olarak dayanışma içerisine girmektedirler. Sanık M.Levent
Göktaş da, avukat olarak sanık Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle bu sanığın
hukuksal kurallardan azamı ölçüde yararlanılmasını sağlamıştır.
Sanık M.Levent Göktaş’ın, . 25 yıl TSK Özel Kuvvetlerde TİM, Tabur ve Alay
komutanlığı yaptığı, 2005 yılında kıdemli albay rütbesinden emekli olduğu, Halen Ankara
Bürosunda kayıtlı avukat olduğu, örgütün hukuk departmanında görev yaptığı, Ergenekon Silahlı
terör örgütü başkanına doğrudan bağlı olan sanık Fikret Emek’i 1995 yılından beri tanıdığı,Fikret
Emek hakkında Askeri malzemeyi gizlemek suçundan dolayı askeri mahkemede dava açılınca
davasına girdiği, 2 temmuz 2008 tarihinde sanık Fikret Emek’in bu sanığa vekaletname
verdiği,sanığın Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle hukuksal kurallardan azamı
ölçüde yararlanılmasını sağladığı, 2005-2006 yıllarında devlet sırrı mahiyetindeki bilgileri
açıklamak ve emre itaatsizlikte ısrar suçlarından yargılanan Özel Kuvvetler Komutanlığında
görevli olan Nuri Gökhan Bozkır’ı müdafi olarak savunduğu, sanık M.L.Göktaş’ın sanık Serdar
Öztürk’le de irtibatlı olduğu,sanık M.L.Göktaş tutuklanınca sanık Serdar Öztürk’ün bu sanığın
avukatlığını yaptığı, sanık Serdar Öztürk’ün aynı zamanda sanıklardan Ergün Poyraz ve Tunçer
Kılınç’ında avukatlığını yaptığı, sanık M.L.Göktaş’ta ele geçirilen 51 nolu DVD içerisinde
TCK.327 ve 334 maddesi kapsamına giren birçok gizli belge ve TCK.136 madde kapsamına
giren kişisel veri mahiyetinde bir belgenin ele geçirildiği, üst düzey bürokrat, yargı mensupları
ile kamu görevlilerinin dini inançları siyasal düşünceleri, yaşam tarzlarıyla ilgili bilgileri örgütün
amaçları doğrultusunda topladığı ve bilahare örgütün ilgili birimlerine aktarılmak ve kullanılmak
üzere sakladığı, “Lobi” isimli örgütsel dokümanda bahsedilen araştırma ve bilgi toplama
departmanında görevli olduğu, sanığın bahsedilen ihbarlara göre muvazzaf subaylar Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, Turan Ecevit, Eren Günay ve Erme Onat’ın içinde bulunduğu örgütün
hücre yapılanmasının sorumlusu olduğunun iddia edildiği, tahliye olmaması halinde
soruşturmayı yürüten savcılara yönelik suikast yapılması talimatını verdiği konusunda deliller
bulunduğu, Sanıklardan Fikret Emek, Levent Ersöz, Serdar Öztürk, Turhan Çömez, Dursun
Çiçek, Hayrettin Ertekin, Hulusi Gülbahar, Hüseyin YAnç, Mustafa Bakıcı, Sinan Aydın Aygün
ve Mustafa Hüseyin Buzoğlu’yla örgütsel irtibatının bulunduğu, Sanık Serdar Öztürk’le
1000’den fazla telefon görüşmesi yaptığı, bu durumun avukat Müvekkil ilişkisiyle izah
edilemeyeceği örgütsel ilişkiyi gösterdiği, nitekim Sanık İlyas Çınar’dan ele geçirilen belgede
“SERDAR(AVKT)-5327727720 (Avukat bize yakın Mustafa Levent’le sıkı irtibatı var.)”
şeklindeki dokümanın sanıklar Mustafa Levent Göktaş ve Serdar Öztürk arasındaki örgütsel
irtibatı gösterdiği, dokümanda “Bize yakın” denmekle örgütsel irtibatın vurgulandığı, sanığın
hukuk bürosunda usulüne uygun yapılan aramadan, sanıkların aşama beyanlarından, HTS
raporlarından, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının gizlilikle ilgili yazı ve raporundan,
inceleme raporlarından ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla sanığın örgütün talimatlarıyla
gerçekleştirdiği belirtilen devamlılık ve çeşitlilik arz eden tüm eylemlerinin TCK 314/2 maddesi
kapsamına giren örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
483/658
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 327 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 334 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 136 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ hakkında TCK 134/1 maddesi gereğince
cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, suçun takibinin şikayete bağlı olduğu ve
mağdurların şikayetçi olmadığı anlaşıldığından, TCK 139 ve CMK 223/8 maddeleri gereğince
şikayet yokluğu nedeniyle açılan kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,


bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanığa, henüz
soruşturmanın devam ediyor olması, belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
2- Sanıklar Nusret Senem ve Mustafa Levent Göktaş’ın avukatlık
bürolarındayapılan arama faaliyetinin incelenmesinde; CMK’nın 250. maddesi uyarınca
belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları
gösterilmeden verilen mahkeme kararlarında bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve
kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nun 134. maddesi
uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde, kollukça sanıkların avukatlık bürolarında yapılan
aramalarda ele geçen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanıklara veya
müdafiilerine bir kopyası verilmeden ve yasaya uygun olmayan gerekçe ile el konulması;
yine dijital ve basılı doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair
olduğu iddiaları karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin
incelenmeksizin mühürlenerek hakim önüne götürülmesi ve hakimin karar vermesinden
sonra sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu hususta bir karar alınmaksızın
delillerin incelenmesi ve bu suretle elde edilen delillerin hükme esas alınması,
3- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarına yönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
484/658
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar verilmiş olması,
4- Sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle belirlenmesinde
kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir şekilde bilgi ve
belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki terimlerin sıralanması
suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,
5- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 130/2 - 134 -161 - 162
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu
işlemler neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

163- MUSTAFA ÖZBEK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütünü amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu,
başkanı olduğu sendikanın bütün imkanlarını ve parasal kaynaklarını ülkede askeri müdahaleye
zemin oluşturmak için yapılan örgüt faaliyetlerinde seferber ettiği,
Sanık Mustafa ÖZBEK’in faaliyetlerinin çeşitliliği ve yoğunluğu, ele geçirilen gizli
belgeler, telefon görüşmelerinin içerikleri ve irtibatları tüm delillerle bir bütün olarak dikkate
alındığında, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu ve örgütü parasal olarak finanse ettiği,
bunun yanında gizli ibareli belge bulundurduğu, başkanı bulunduğu sendikanın imkânlarını
örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi
felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da
işlediği, İddia edilerek; TCK 314/2, 334/1, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
485/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
“Cumhuriyet Çalışma Gurubu” ismiyle darbe hazırlıklarını planlayan ve organize eden muvazzaf
askerlerden oluşan bir grup kurduğu, Ergenekon terör örgütünün tespit ettiği hedefler
doğrultusunda hareket eden bu gurubun, darbe öncesi ve sonrası yapılacaklar için “Sarıkız”,
“Ayışığı”, “Yakamoz ve “Eldiven” kod isimli (4) ayrı darbe planı hazırladıkları anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Özbek’in Örgüt ile sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu
sağlama, tek çatı aldında toplayarak örgütsel eylemlerde daha etkin bir güç olarak kullanma
maksadına matuf Türkiyem Topluluğu Platformunu kurduğu ve aynı amaca yönelik olarak
Ulusal Platformlar Güçbirliği içinde yer aldığı, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hükümet
üzerinde baskı kurarak hükümetin faaliyetlerini engellemek amacı ile düzenlenen Cumhuriyet
Mitinginin organizesine de iştirak ettiği, sahibi olduğu ve başında oğlu Ahmet Özbek’in
bulunduğu Büyük Avrasya Haber Ajansı Sanayi ve Ticaret A.Ş(ART TV)’yi örgütün medya
alanındaki faaliyetlerine tahsis ettiği, Özbek’in Ergenekon Silahlı Terör örgütü yöneticisi Doğu
Perinçek ile iltisaklı bu oluşumlarda yer aldığı, çok sayıda örgüt yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı
olduğu sabit kabul edilmiştir.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü ile organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği
anlaşıldığından örgüt üyesi olduğu, Sivil toplum kuruluşları ile örgüt arasında koordinasyonu
sağlamakla görevli Örgüt Yöneticisi sanık Hurşit Tolon ve sanık Şener Eruygur’a bağlı olarak ve
onlarla birlikte sivil toplum kuruluşlarını darbe amacına yönelik olarak örgütlemesi,
vakıf/dernek/sendika gibi çok sayıda sivil toplum örgütünden müteşekkil olan “Türkiyem
Topluluğu Platformu”nun kurucularından olması ve “Ulusal Platformlar Güçbirliği Platformu”
içerisinde yer alması ve bu kuruluşların örgütün nihai hedefi olan darbeye zemin hazırlamada
çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu önemli birimin başında olan kişilerden birisi
olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem” niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
Gerek CÇG döneminde gerekse daha sonra mütemadiyen örgütsel faaliyet içerisinde
olmuş, CÇG dönemindeki faaliyetleri örgüt üyeliği kapsamındaki faaliyetler olarak
değerlendirilmiş, ancak 2005 tarihinden sonraki faaliyetleri TCK 312/1 kapsamında “elverişli
eylem” niteliğinde görülmüştür. Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde
yazılı suçu oluşturduğundan, TCK 314/2 maddesinde yazılı olan suçtan ayrıca ceza
verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu,
Her ne kadar sanık Mustafa Özbek hakkında TCK 334/1. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de, suça konu belgelerin TCK 334. Maddede öngörülen
unsurları taşımadığı anlaşıldığından CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine
karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
486/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Mustafa ÖZBEK hakkında TCK 334/1 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa ÖZBEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

164- MUZAFFER ÖZTÜRK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde, Sanık Muzaffer Öztürk’ün, sanık Arif Doğan’a ait; içerisinde, 2 adet kaleşnikof,
tabancalar, çok sayıda mermi, askeri mühimmat ve uyuşturucu esrar maddesi bulanan sandıkları
bilerek ve isteyerek Polonezköy yolu üzerindeki işyerine ait depoda muhafaza ettiği, sanığın,
sanık Arif Doğan’a ait içinde uzun namlulu silah, tabanca, askeri mühimmat ve uyuşturucu esrar
maddesi olan sandıkları herhangi bir kira sözleşmesi olmadan, mülkiyeti kendisine ait dükkânın
depo kısmında muhafaza ettiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olan Arif Doğan’a yardım
ettiği, örgüt üyesi gibi cezalandırılması gerektiği, ayrıca ruhsatsız nitelikli silah bulundurma ve
uyuşturucu madde muhafaza etme suçlarından da sorumlu tutulması gerektiği, İddia edilerek,
TCK 314/3 ve 220/7 maddesi delaletiyle TCK 314/2, TCK 188/3, 53, 54, 58/9, 63, 6136 sayılı
kanunun 13/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Muzaffer Öztürk’ün depoda bulunan sandıklar içerisinde silah olduğunu ve sanık
Arif Doğan’ı “Jitemci Albay” olarak bilmesine rağmen 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırı
olarak deposunda silah saklanmasına müsaade ettiği, bu şekilde örgüt hiyerarşisine dahil
olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği sabit görülmüştür. Böylece, Sanık Muzaffer
Öztürk'ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüt adına suç
işlediği sabit olduğundan, eylemine uyan 5237 sayılı TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması
ile aynı Kanunun 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Kriminal Polis Laboratuarı Daire Başkanlığı’nın 22.08.2008 tarih ve 2008/10511 sayılı
“Ekspertiz Raporu”na göre; L 59393-59393 numaralı Belçika yapısı Browning silahın 6136
sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu,üzerinde T893 numarası bulunan
Smith Wesson marka silahın 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan
olduğu,1980WT40559 numaralı Kaleşnikof marka silahın otomatik tüfek olduğu, 6136 sayılı
487/658
yasanın 12/4 maddesi kapsamında vahim silahlardan olduğu; 1952-4291-3367 numaralı
kaleşnikof marka silahın otomatik tüfek olduğu, 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesi kapsamında
vahim silahlardan olduğu; 3345, 7618, 129441 numaralı tüfeklerin av tüfeği oldukları, 6136
sayılı yasa kapsamında bulunmadıkları rapor edilmiştir.
Sanık Muzaffer Öztürk’ün, 6136 Sayılı Kanun hükümlerine aykırı olarak vahim
nitelikte silah ve vahim miktarda mermiyi deposunda bulundurduğu sabit olduğundan, 6136
Sayılı Kanunun 13/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Muzaffer ÖZTÜRK hakkında TCK 188/3. maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, suç kastı bulunmadığından, CMK 223/2-c maddesi
gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Muzaffer ÖZTÜRK hakkında TCK 188/3 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- Sanık Muzaffer ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Muzaffer ÖZTÜRK'ten usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi sonucu 14/08/2008 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı
haiz olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 2 adedi vahim nitelikte olmak üzere 4 adet
ateşli silah ele geçirildiği, buna göre sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/2, TCK
53, 63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

165- MUZAFFER ŞENOCAK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın kendisini çevresine özel kuvvetler
elemanı olarak göstermeye çalıştığı, evinde yapılan aramada pek çok nüfus cüzdanı, pasaport
sureti ve çeşitli belgelerin bulunduğu, özel kuvvetlere ait plaketi özel ilişkilerinde kullandığı,
bazı kişilere ait güvenlik araştırma bilgilerinin bulunduğu, sanık Fikret EMEK ile diğer sanıklar
arasında irtibatı kuran şahıs olduğu, sanık Fikret EMEK’in şirketinde bir süre çalıştığı, belgeler
arasında Musa YARGIN isimli şahısla ilgili özel bilgilerin bulunduğu, kız arkadaşı olan Ayşe
ELVEREN isimli kişiyi Ayşe ŞENOCAK olarak gösteren kimlik düzenleyip, bilgisayarına
kaydettiği, sanık Muzaffer TEKİN’de bulunan 16 nolu CD’yi hazırlayıp Aydın YÜKSEK’e
verdiği, Aydın YÜKSEK’in de bu CD’yi Mete YALAZANGİL vasıtasıyla Muzaffer TEKİN’e
ulaştırdığı, örgütün silahlı kanadını oluşturan Fikret EMEK ve Muzaffer TEKİN ile irtibatını
Mete YALAZANGİL ile sağladığı, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu ve
örgütün yurtdışı faaliyetleri için girişimde bulunduğu, devlete ait gizli belgeleri sanık Fikret
EMEK’ten alıp, bunları tahsis oldukları amaç dışında kullanarak Aydın YÜKSEK vasıtasıyla
örgüt hiyerarşisi içinde Muzaffer TEKİN’e devrettiği, ayrıca patlayıcı madde bulundurduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 174/1-2, 314/3 ve 220/4 yollamasıyla 326/1, 327/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım mensubu ile örgütsel irtibat halinde
bulunduğu, kendisini çevresine Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli Subay
488/658
olarak tanıttığı, soruşturma kapsamında ifadesi alınan sanık Muzaffer Şenocak’ın kız arkadaşı
Ayşe Elveren’in Muzaffer Şenocak’ın kendisini Askeriyede Yüzbaşı olarak tanıttığını, sanık
Muzaffer Şenecok’ın eşi Nezahat Şenocak’ın da sanık Muzaffer Şenocak’ın Özel Kuvvetlere
girdiğini söylediğini beyan ettikleri, soruşturma kapsamında Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden olan sanık Muzaffer Tekin’den ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Aydın
Yüksek’ten ele geçen CD içerisindeki gizli belgeleri sanık Muzaffer Şenocak’ın sanık Fikret
Emek’ten temin ederek aracılar vasıtası ile sanık Muzaffer Tekin’e ulaştırdığı, soruşturma
kapsamındaki aramada sanık Muzaffer Şenocak’ın 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra
katıldığı arama kurtarma çalışmalarında enkazdan bulduğunu, o günden itibaren sakladığını
savunduğu dinamit lokumu parçası gibi tehlikeli maddeler, bazı kişilere ait güvenlik araştırma
bilgileri, Özel Kuvvetler Komutanlığına ait plaket ele geçtiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin
sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
kanaatine varılmış, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Muzaffer Şenocak’ın, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri Fikret Emek’ten alıp
amacı dışında kullanarak, Aydın Yüksek vasıtası ile Muzaffer Tekin’e örgüt hiyerarşisi içerisinde
devrettiği ve bu şekilde sanığın TCK 334. Maddesinde belirtilen yasaklanan bilgileri temin etme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Muzaffer ŞENOCAK hakkında TCK 174 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a
maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Muzaffer ŞENOCAK hakkında TCK 174/1 maddesi gereği açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Muzaffer ŞENOCAK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, suça konu belgelerin sanık tarafından bir sanıktan alınarak diğer sanığa
verildiğine dair somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

166- NERİMAN AYDIN

489/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve
Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme
amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım
Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde 2002 yılında Milli Mücadele Hareketi olarak
meydana getirilen bu oluşumun liderinin dosyadaki bilgiler ışığında Sanık Kemal Aydın olduğu,
Sanık Neriman Aydın’ın, kendisine farklı alanlarda verilen görevleri ara yönetici olarak
üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da Kemal Aydın ile birlikte ve onun yardımcısı
konumunda idare ettiği,
Ziraat Bankası Ankara Kurumsal bankacılık şubesinde çalışan Sanık Neriman
AYDIN’ın, kendi alanın dışında, birçok farklı meslekteki insanlar ve farklı kurumlarla irtibatlı
olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü mensubu sanıklardan M.Şener ERUYGUR, Ergün
POYRAZ, Sevgi ERENEROL, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Hamza DEMİR, Ercüment OVALI,
Hatice BAHTİYAR, İbrahim ÖZCAN ve bazı askeri personeli tanıdığı, Ergenekon Terör
Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda bu kişilerle sık sık bir araya gelip toplantılar yaptığı,
bu görüşmeleri not alarak katılmamaları halinde Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın’a sunduğu,
yine patrikhane Kıbrıs, ülkenin anayasal kurumları olan Yasama ve Yürütme ile ilgili konularda
yasadışı amaçlarına ulaşmak için görüşmeler düzenlediği,
Gizli Tanık Kıskaç’ın, Sanık Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında
bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına
rozet taktığı şeklindeki beyanın da sanıkların TSK’ne sızma konusunda ulaştıkları aşamayı
ortaya koyduğu,
Sanığın aralarında yürütme ve yasama organı üyelerinin de bulunduğu kişileri bir suç
işleme kararı kapsamında siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine bağlı olarak fişlediği,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirilen Sanıklar Neriman Aydın ve
Durmuş Ali Özoğlu’nun Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket
ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte
kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da sanık Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer
öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu
Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan olmak üzere arkadaşlarını
bilge bir kişi olarak tanıttığı sanık Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da
Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını
sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal ve Neriman’ın evine
getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli
toplantıların sürdüğü, Sanık Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar
olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl
sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu
aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını
da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu
kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri
hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını
sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal olmak üzere Neriman
ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve
Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan
faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava
oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara
Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu
490/658
askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı
altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı
kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda Sanıklar
Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıklarını, Sanık Neriman
Aydın’ın kendisine bağlı olduğu Kemal Aydın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvayı Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik
yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı
halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta
onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör
Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Noyan
Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını
teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla
temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı
içerisine girdiği, yapılan aramada bu sanıkların Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri
dökümanların da Neriman Aydın’ın evinde ele geçirildiği,
Yine sanığın, Kara Harp okulunda okuyan ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine
katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün
amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte
katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK katılan kişileri öncelikle komando
olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve
kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda yönlendirdiği, bunun başarılması için
Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst rütbeli kişilerin yardımını sağladığı,
sanığın ağabeyi Kemal Aydın ile birlikte her türlü maddi ve manevi fedakârlığa katlanarak en iyi
şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri
beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde
tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka
bir) ‘DEVLET’ e hizmet etme düşüncesini aşıladıkları,
Sanık Neriman Aydın’ın Kemal Aydın’a bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünde ara
yönetici konumunda görev aldığı, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini ara
yönetici olarak yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri
içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel
bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı personelin okuldan mezun olduktan sonra
muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel
anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya
yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale
zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama
organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin
silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı,
askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe
teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler, emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren
kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı
halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri
hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1, 765
Sayılı TCK 232 (5237 Sayılı TCK 288-iki Kere ayrı ayrı ), 135 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Neriman Aydın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, Örgüt
yöneticisi olan Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda onunla birlikte hareket
ettiği, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini yürüttüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri
491/658
içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel
yapıya dahil olduğu ve bu yapılanma hiyerarşisinde Sanık Kemal Aydın’la birlikte bu
faaliyetlerini TSK içerisinde de devam ettirdiği, cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını
ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğu, bu kapsamda örgüt hiyerarşisinde
kendisinin altında yer alan örgüt mensubu sanıklara hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan
kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaparak ve askerleri itaatsizliğe teşvik
ederek, askeri darbe için gerekli olan zemini yaratmaya çalıştığı, irtibat halinde olduğu örgüt
mensubu sanıklarla birlikte örgüt faaliyetleri kapsamında istihbarat topladığı, hukuka aykırı
olarak kişisel verileri ele geçirdiği, sabit görülmüştür.
Sanık Kemal Aydın’ın, ESTÖ nün amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren Toplumsal
Dönüşüm Yayınlarında ve “Toplumsal haber.com” internet sitesinde medyada etkili olan
insanları kullanarak yazılar yazılmasını istediği, bunu söylerken de “başkomutanın emri”
olduğunu ilgililere ihtar ettiği tape içeriklerinden açıkça anlaşıldığı, Sanık Nerima Aydın’ın da bu
emir ve talimatlar doğrultusunda bahse konu sitede örgütsel amaçlı yazılar yazdığı, bu yazılardan
bir kısmının dosyada e-mail şeklinde delil olarak bulunduğu sabittir.
Sanık Kemal Aydın’ın, diğer sanıklar Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile birlikte
Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine
sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaştığı, askeri öğrenciler ile
mutad toplantılar yaparak Ergenekon Terör Örgütünün propagandasını yaptığı, Ergenekon Terör
Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun sahibi olduğu, sanık Kemal
Aydın tarafından “Esas Devlete ait” şeklinde ifade edilen, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yayın yapan “toplumsalhaber.com” sitesini takip etmeleri için yönlendirdiği,
askeri öğrencilerden bazılarının kendi aralarında geçen telefon görüşmelerinde bizzat ifade
ettikleri gibi Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda onları eğitip yetiştirdiği ve Ergenekon
Terör Örgütüne kazandırdığı, askeri öğrenciler vasıtası ile Harp Okulu ve Türk Silahlı Kuvvetleri
içinden istihbarat topladığı, aynı şekilde Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda Sanık
Mehmet Ali Çelebi’yi Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda Hizbüttahrir Terör
Örgütüne sızması için yönlendirdiği anlaşılmıştır.
Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden Sanık Neriman
Aydın’ın askerlere hitaben yazdığı çok sayıda mektup içerikleri dikkate alındığında askerlerin
itaatsizliğe teşviki yönünde ifadelerin bulunduğu, ancak TCK Madde 319/1 anlamındaki suçun
oluşumuna yeterli olmasa da bu minvaldeki sanık eyleminin örgüt faaliyetleri kapsamında
olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın, Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile birlikte
Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için
bir kısım Harp Okulu öğrencilerine ulaşarak örgüte kazandırdıkları açıkça anlaşılmaktadır. Gizli
Tanık Kıskaç’ın, Sanıklar Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün
Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet taktığı
şeklindeki beyanı, sanıkların TSK’ya sızma konusundaki faaliyetlerinin boyutunu gözler önüne
sermektedir.
Sanık Kemal Aydın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün çok sayıda mensubu ile
örgütsel irtibat halinde olduğu, ESTÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve yayılma amacı
kapsamında Harp Okulu Öğrencilerini örgüte kazandırma amaçlı bir hücresinin sorumlularından
olduğu, Askeri öğrencileri toplantılar tertip ederek, örgüt amaçları doğrultusundaki yayınları
okumaya yönlendirerek ve örgüt propagandası yaparak örgüte kazandırdığı, Askeri öğrenciler ile
irtibatını muvazzaf görevlerinde de devam ettirdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan bu
kişilere devamlı olarak Yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
şeklindeki örgüt propagandası yaptığı, sivil alanda da irtibatlı olduğu kişilerle yaptığı
görüşmelerle, Anadolunun değişik illerinde katıldığı toplantılardaki konuşmaları ile halkı ve
askerleri mevcut yönetime(hükümete) karşı tahrik ettiği, ülkede askeri darbe zemini oluşturma
faaliyetlerinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda örgüt mensupları
492/658
aracılığı ile istihbarat topladığı, bazı kişiler hakkındaki bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri
olarak kaydettiği, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
ESTÖ üyesi olduğu anlaşılmıştır.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 314/2 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 312/1, 313/1, 319/1 ve TCK
314/1 maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki kökenlerine
göre,hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında
cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep edildiğinden, aynı
zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak TCK 136/1 maddesi
gereğince cezalandırılmıştır. Zira, başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri hukuka aykırı
olarak ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit olduğundan TCK 136/1'de
yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
Sanık Neriman Aydın hakkında 765 sayılı TCK 232. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de, suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan ve lehine olan 765
sayılı TCK 102/4 ve 104/2 maddesi gereğince, dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu
anlaşıldığından, CMK 223/8 maddesi gereğince davanın düşmesine karar verilmiştir.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün, İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişi olan
C.E. isimli bir kişinin aldığı disiplin cezasının iptal ve Zonguldak Vali Yardımcılığına yapılan
tayininin durdurulması için Ankara 10. ve 11. İdare Mahkemeleri’nde açılan davaların lehlerine
sonuçlanması amacıyla Sanık M.Şener Eruygur’a ve onun talimatıyla J.Alb. Cengiz Y.’a
mektuplar yazarak mahkeme hakimlerinin, M.Şener Eruygur’un vereceği talimatla Adli
Müşavirler tarafından aranarak baskı yapılması ve adil yargılamanın etkilenmesi sağladığı iddia
olunmuş ise de eylem tarihinin 17.08.2004 olup eski 765 Sayılı TCK döneminde gerçekleştiği ve
dava zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmakla CMK 223/8 maddesi gereğince davanın
düşmesine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık NERİMAN AYDIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
493/658
Sanık Neriman AYDIN hakkında 765 Sayılı TCK 232 (2 Kez) maddesi gereği açılan
kamu davasından verilen düşme hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Neriman AYDIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

167- NOYAN ÇALIKUŞU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Noyan Çalıkuşu’nun; sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme,
emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma
faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, sanık Eren MUMCU ile
Noyan ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme
organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir
şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi
veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da
işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Noyan Çalıkuşu’nun, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, Sanıklar
Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin
yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri
içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel
bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf
bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, Sanık Noyan
ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme
organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir
şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı, örgüt faaliyetleri kapsamında hukuka aykırı olarak
kaydedilen kişisel verileri ele geçirdiği sabit görülmüştür.
Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu isimli şahısların
Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine
sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine ulaşarak örgüte kazandırdıkları, Sanık Noyan
Çalıkuşu’nun Kara Harp Okulunda Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde meydana getirilen hücre
yapılanmasında Mehmet Ali Çelebi’den sonra yer aldığı ve bu sanığın yardımcısı konumunda
494/658
bulunduğu, sonrasında da sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle sanık Durmuş
Ali Özoğlu ile tanıştırılmasının sağlandığı, böylece Sanık Noyan Çalıkuşu’nun, hafta sonlarında
ve her fırsatta arkadaşlarını sanıklar Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda
buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta sanık Kemal Aydın olmak üzere
Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını
yaptıkları, böylece, subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve
güvenlerini kazanmaya çalışarak sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte
katılmalarını sağladığı açıkça anlaşılmıştır. Sanık Noyan Çalıkuşu’nun, Sanık Mehmet Ali Çelebi
tarafından örgüte kazandırılmasını müteakip sanığın diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün
amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, Harp Okulu içindeki hücre
yapılanmasını örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumundaki Mehmet Ali Çelebi’nin
Noyan Çalıkuşu’nun da yardımıyla ve sanıklar Kemal Aydın ile Neriman Aydın’ın emir ve
talimatları doğrultusunda yönettiği sabit görülmüştür. Sanığın, örgütsel faaliyetlerinin deşifre
olmaması için diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, Kemal ve Neriman Aydın’a
okudukları okul ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, diğer sanıklar
Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt
üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel
Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarf
ettiği, Tape içerikleri, doküman içeikleri ve beyanlarla doğrulanmıştır. Aynı şekilde Sanığın,
diğer sanıklarla aralarında geçen konuşmalarda; Ergenekon Siahlı Terör Örgütünün
hedeflerinden olan Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi
konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve
düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli
konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş hükümeti ve faaliyetlerini sürekli tahkir
edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem
ve yasadışı girişim arayışında olduğu net olarak anlaşılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden
biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında
tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, ESTÖ nün talimatı
doğrultusunda Sanık Noyan Çalıkuşu’nun yardımlarıyla Mehmet Ali Çelebi’nin Hizbuttahrir
terör örgütüne sızması sağlanmıştır. Bu şekilde Sanık Noyan Çalıkuşu’nun Mehmet Ali Çelebi
ile birlikte katıldığı bir Hizbuttahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği,
böylece sanık Mehmet Ali Çelebi’nin Süleyman Solmaz vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne
sızmasına katkı sağladığı ve elde ettikleri bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünde Sanık Neriman Aydın başta olmak üzere diğer örgüt üyelerine verdiği sabit
görülmüştür. Sanığın örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında ESTÖ üyesi olduğu anlaşılmış, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
Sanığın belirtilen kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırki kökenlerine
göre,hukuka aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında
cezalandılmamış; mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep edildiğinden, aynı
zamanda ek savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak TCK 136/1 addesi
gereğince cezalandırılmıştır. Zira, başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri hukuka aykırı
olarak ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu sabit olduğundan TCK 136/1'de
yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
495/658
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Noyan ÇALIKUŞU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

168- NUSRET SENEM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, ERGENEKON terör örgütünün amacına ulaşmak için istihbarat toplanması
ilkesine uygun olarak Sanık Nusret Senem’in hukukçu olması da gözönüne alınarak yargıda
görev yapan kişilere ait bilgileri topladığı, ayrıca kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmiş olduğu, ayrıca bir kısım hakim ve
savcıların telefon numaralarının kayıt edilmiş olduğu Sanık Nusret Senem İşçi Partisinin genel
sekreteri olduğu ve odasının girişinde bulunan odada içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin
bulunduğu CD’lerin ele geçirildiği, böylece sanığın devlete ait gizli belgeleri temin etmek
suçunu da işlediği,
Yapılan aramalar sırasında İşçi Partisi Genel Merkezinde ERGENEKON terör
örgütünün ana belgelerinden olan başta ERGENEKON, Lobi, Kemalist Hareket, Devletin
Yeniden Yapılanması v.s. olmak üzere önemli belgelerinin ele geçirilmiş olması, sanık Nusret
Senem’in örgütün amacına yönelik faaliyetlerinin bulunması, legal olarak İşçi Partisini perde
yaparak aslında illegal ERGENEKON gizli örgütlenmesi içinde yeraldığı göz önüne alındığında
sanık ERGENEKON terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ
kurmak suretiyle silahlı terör örgütü üyesi olmak, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri temin etmek,
kişisel verileri kaydetmek suçlarını işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2-1,43/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, örgütün amacına ulaşmak için istihbarat toplanması ilkesine uygun olarak
hukukçu (avukat) olmasının da sağladığı kolaylıktan yararlanarak yargıda görev yapan kişilere
ait bilgileri topladığı, ayrıca kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine ırkı kökenlerine ilişkin
bilgileri kişisel veri olarak kaydetmiş olduğu, ayrıca bir kısım hakım ve savcıların telefon
numaralarının kayıt edilmiş olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon ve kara
propaganda faaliyetleri içerisinde olduğu, Ergenekon soruşturmasını itibarsızlaştırmaya çalıştığı,
bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerine soru önergesi verdirmek istediği
anlaşılmıştır.
Sanık Nusret Senem’de, “yeniden yapılanma” isimli örgütsel belgenin ele geçirilmiş
olması, Yargıtay binası veya yüksek yargı görevlilerine karşı eylemde kullanılmak üzere Yargıtay
496/658
binasının elle çizilmiş krokisinin ele geçirilmiş olması, Sanık Nusret Senem’in, “Lobi” isimli
örgüt belgesinde belirtildiği şekilde örgütün hukuk departmanında avukat olarak görev yapması,
İşçi Partisi yöneticiliği dışında Atatürkçü Düşünce Derneğinin 15 yıldır üyesi olması bu vesileyle
sanıklardan Şener Eruygur, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Abbas Yurtkuran, ve Ferit Bernay gibi
kişilerle tanışması, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olan Sanık Doğu Perinçek ve
üyeleri olan Sanıklar Turhan Özlü, Serhan Bolluk, Ufuk Akkaya gibi sanıkların kontrol ve
yönetiminde olan ve “Milli Kuvvetler” arasında sayılan Ulusal Kanal’ın avukatlığını yapıyor
olması, bu kanalın sorunlarını çözmesi, Türkiye’deki Derin Devletin adı olan Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü soruşturmasını engellemek, kamuoyunda, basında ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde milletvekilleri nezdinde Ergenekon silahlı Terör Örgütü hakkında oluşan olumsuz
kanaatleri ortadan kaldırmak, bu örgüte yönelik Ergenekon soruşturması olarak bilenen
soruşturmayı itibarsızlaştırmak, önemsizleştirmek, örtbas etmek için faaliyetlerde bulunması,
soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcısını HSYK’ya şikayet etmek suretiyle üzerinde baskı
oluşturmak istemesi, Ulusal Birlik Konseyi ve ADD üyesi olmak suretiyle siyasi partileri ve Sivil
Toplum Örgütleri’ni yönlendirerek örgüte moral destek sağlamak gibi bir çok faaliyet içinde
etkin olarak bulunması, örgütün amacına ulaşmak için istihbarat toplaması ilkesine uygun olarak
sanık Nusret Senem’in avukat olması da gözönüne alınarak yargıda görev yapan kişilere ait
bilgileri toplaması, ayrıca kişileri siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine ilişkin
bilgileri kişisel veri olarak kaydetmiş olması, örgütsel amaçlı yüksek yargıda görev yapan
kişilere ait özel ve istihbari bilgilerin bulunması, sanığın İşçi Partisinin genel sekreteri olarak
çalıştığı odasının girişinde bulunan oda içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu
CD’lerin ele geçirilmesi, bir kısım hakim ve savcıların telefon numaralarının kaydedilmiş
olması, izah edilen deliller, İş yeri arama ve el koyma tutanağı, ev arama ve el koyma tutanağı ve
tüm dosya kapsamı dikkate alındığında Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütüyle süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ kurmak suretiyle bu örgütün üyesi olduğu gizli
bilgi ve belgeleri temin ettiği, kişisel verileri kaydettiği anlaşıldığından TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 tarihli kararına istinaden söz konusu
aramanın usulüne uygun yapıldığı, aramanın kanunen bulunması gerekenler huzurunda, Sanık
müdafi Av. Mehmet Cengiz, Sanıklar Nusret Senem, Doğu Perinçek, Yusuf Tunçer, Mahir Çayan
Güngör huzurunda yapılmış olması, kendisinin CD’nin bulunduğu yerde çalışıyor olması, CD
içerisindeki klasörde sanığın ad ve soyadının bulunması, ayrıca avukatlık yapması ve CD
içerisinde yüksek yargıda görev yapan kişilere ait özel ve istihbarı bilgilerin bulunması dikkate
alındığında sanığın savunmasına itibar edilmemiş, davayla ilgili soruşturmada ele geçen bilgi
belge ve eşyaların delil mahiyetinde olup olmadığı, konusunda karar verme görev ve yetkisinin
mahkememize ait olduğu anlaşıldığından CD’ler konusunda açılan soruşturma araştırılmamış ve
sonucu beklenmemiş, izah edilen şekilde sanığın gizli belgelerin, hukuka aykırı olacak kişisel
verilerin bulundurduğu sonucuna varılmıştır. Sanığın eylemi sübut bulduğundan TCK 334/1
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın hukuka aykırı olarak kişisel verileri bulundurduğu, temin ettiği anlaşılmıştır.
Sanık hakkında TCK 135. Maddesi uyarınca kamu davası açılmış ise de sanığın kişisel verilere
ilişkin bilgi ve belgeleri hukuka aykırı olarak kaydettiğine dair deliller elde edilemediğinden bu
maddedeki suçun oluşmadığı kanaatine varılmış ancak toplanan deliller dikkate alındığında
sanığın kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği anlaşıldığından TCK 136/1 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıklar Nusret Senem ve Mustafa Levent Göktaş’ın avukatlık
bürolarındayapılan arama faaliyetinin incelenmesinde; CMK’nın 250. maddesi uyarınca
belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları
gösterilmeden verilen mahkeme kararlarında bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve
497/658
kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nun 134. maddesi
uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde, kollukça sanıkların avukatlık bürolarında yapılan
aramalarda ele geçen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanıklara veya
müdafiilerine bir kopyası verilmeden ve yasaya uygun olmayan gerekçe ile el konulması;
yine dijital ve basılı doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair
olduğu iddiaları karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin
incelenmeksizin mühürlenerek hakim önüne götürülmesi ve hakimin karar vermesinden
sonra sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu hususta bir karar alınmaksızın
delillerin incelenmesi ve bu suretle elde edilen delillerin hükme esas alınması,
2- Sanık Nusret Senem’in evinde yapılan aramaya gelince, Yukarıda belirtilen
dijital delillerin elde edilmesindeki hukuka aykırılıkların yanında, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca, avukatların görevleri sırasında ve görevlerinden dolayı
işledikleri suçlardan dolayı evlerinde ve bürolarında yapılacak aramanın, kararda belirtilen
olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile
yapılacağı düzenlenmiş olup, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararında, sanığın
bizatihi avukatlık mesleği faaliyetlerinin dahi suç unsuru olarak kabul edildiğinin
anlaşılması karşısında, 26.03.2008 günü sanığın evinde Cumhuriyet savcısı ve baro
temsilcisinin yokluğunda arama yapılması,
3- Sanık Nusret Senem'in evinde yapılan aramada elde edildiği belirtilen
Başbakanlık MİT Müsteşarlığının "Çok Gizli" ibareli ve Susurluk Raporu olarak tabir
edilen evrak ile ilgili olarak, sanığın bu belgeyi avukatlık mesleğini yürütmesinden dolayı
vekili olduğu bir dava dosyasından temin ettiğine dair savunmasının araştırılması gerektiği
gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,
4- İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin Eti Mahallesi
Toros Sokak No:9 Maltepe Ankara adresinde 21/03/2008 günü yapılan aramada,
a) CMK’nın 119. ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 11. maddesinde arama
işlemini yapanların adı, soyadı, sicili ve unvanının arama tutanağına yazılacağının ve imzalarının
alınacağının belirtilmiş olması karşısında; arama mahalline tutanakta imzası bulunanların dışında
ve çok sayıda kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk görevlilerinin bir çok
bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama faaliyetinde bulundukları;
arama tutanağının 3. sayfasında yazılı, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafındaki
masanın etajerinde bulunduğu yazılan materyallerin, avukatların yokluğunda, kollukça
bulunduğu iddiaları karşısındasöz konusu iddiaların arama işlemine katılanların dinlenilmesi ve
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/318 esas sayılı dosyası getirtilip incelenmek
suretiyle araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden
eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi;
b) Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde Cumhuriyet
savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden” klasörü içinde
Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi bulunduğu yerel mahkeme
tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada bulunmadığı, CD içindeki
klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf
Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan belgenin büyütülerek incelenmesinde
13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8 gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-
İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı hususundaki iddialar karşısında, söz konusu
iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma
yapılıp yapılmadığının, kamu davası açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu
dosyanın celbedilerek incelenmesi;
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
498/658
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı


arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde,
-Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum açıklanıp
gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki sınırlarının
dışında olan Ankara ili için arama kararı verildiği;
-Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilemediği;
-Kolluk tarafından 21.03.2008 günü saat 04:00 sıralarında, arama yapılacak binaya,
işlem tanıkları olan Eti Mahallesi Muhtarı Oktay Çağlar ve aza Ali Cantürk olduğu halde
gelindiği; bu esnada binada, güvenlik görevlisi Yücel Aydın, iki partili ve genel başkan olan
sanık Doğu Perinçek’in bulunduğu; kolluk ekiplerinin önce binanın dördüncü katındaki genel
başkanlık makamı ve eklerinin bulunduğu yere gittikleri ve aramayaoradan başlandıktan yaklaşık
kırk beş dakika sonra avukatlar Mehmet Cengiz ve Nusret Senem’in aramaya katıldıkları, bu
katılım öncesinde genel başkanlık ve genel sekreterlik bölümlerinde aramanın
tamamlandığınında parti avukatlarınca iddia edildiği; çok sayıda kolluk görevlisinin binanın
katlarına ve odalarına arama faaliyeti için dağıldıkları; bu esnada muhtar ve azanın büyük salon
tabir edilen yerde bekletildikleri ve bağımsız bölümlerde yapılan hiçbir aramanın bu şahısların
huzurunda yapılmadığı; aramalarda elde edildiği iddia edilen özellikle CD/DVD gibi dijital
medyalara seri numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak el konulduğu; aramaya katılan
polislerce, binada ele geçirildiği iddia edilenCD/DVD, disket gibi medyaların tamamının
ilgililerce paraflandığı beyan edilmesine rağmen, özellikle iddianameye ve gerekçeli karara konu
edilen ve suç unsuru içerdiği kabul edilen ve makam katında girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masaya ait etajerin çekmecesinden çıktığı iddia olunan Elba High
Quality, Caretta, Princo ve Versatile marka olmak üzere dört adet CD üzerinde avukatların veya
sair ilgililerin paraflarının olmadığı; ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek’in
saat 07:30-08:30 sıralarında gözaltına alınarak arama mahallinden götürüldüğü, bu nedenle aynı
gün saat 17:45’te sona erdiği anlaşılan arama faaliyetinin genel başkan olan Doğu Perinçek'in
yokluğunda yapıldığı;
-Ayrıca sanıklar ve müdafiileri tarafından, arama mahalline tutanakta imzası
bulunanların dışında ve sayıca çok fazla kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk
görevlilerinin birçok bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama
faaliyetinde bulundukları iddia edilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususların
dikkate alınmaması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Sanık NUSRET SENEM'e ilişkin soruşturmadaki mezkur arama kararında CMK’nın
134. maddesi uyarınca, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair hiçbir hüküm olmadığı halde, arama kapsamında
tüm dijital medyalara yasaya uygun el koyma gerekçesi dahi yazılmadan el konulduğu,
mahallinde imajlarının alınmadığı ve ilgili avukatların talebine rağmen kopya verilmediği, tüm
dosya kapsamı ile mahkemece celp edilip dosya arasına örneği konulan Ankara 24. Asliye Ceza
Mahkemesi’nin 2010/318 esas ve 2010/1154 karar sayılı kararındananlaşılmıştır.

D. Kanaat
Sanık Nusret SENEM'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 130/2 -134 - 161 - 162
499/658
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu
işlemler neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

169- OĞUZ BULUT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Oğuz Bulut’un, sanık İbrahim Şahin ve bu sanığın talimatı
altında hareket eden sanıklar Oğuzhan Sağıroğlu ve Ersin Gönenci ile irtibatlı olduğu, emniyet
görevlilerince gerçekleştirilen fiziki takiplerde ismi geçenlerle birlikte görüldüğü, Ergenekon
silahlı terör örgütü içinde ara yöneticilerden olan sanık İbrahim Şahin’in liderliğinde oluşturulan
birimlerin gerçekleştirmeyi düşündüğü suikast ve diğer eylemlerde kullanılmak üzere iki adet el
bombası temin ettiği ve bir akrabasında sakladığı, sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14
numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızla ilgili bilgiler, yine sanık İbrahim
Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, Ersin Gönenci ile İbrahim Şahin arasında
yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen mesajlar, Ersin Gönenci ve Oğuz Bulut arasındaki irtibat
ve birliktelik, Oğuz Bulut’tan elde edilen el bombaları, İbrahim Şahin’den ele geçirilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu elde edilen mühimmat ve patlayıcılar hep
birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde yer alan sanıkların örgütün
kendilerine verdiği görev doğrultusunda Ermeni vatandaşlara yönelik (Minas Durmazgüler gibi)
eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti, yer tespiti gibi altyapı çalışmaları
yaptıkları, sanık Oğuz Bulut’un Ersin Gönenci ile birlikte İbrahim Şahin’e bağlı olarak görev
aldığı, Minas Durmazgüler’e yönelik suikast eyleminde kullanılmak üzere el bombalarını temin
edip muhafaza edilmesini sağladığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 174/1-2, 6136 sayılı kanunun 15/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Oğuz Bulut’un, dosyamızın diğer sanıklarından Bekir Çelik, Ersin Gönenci,
İbrahim Şahin, Erdal Şahin ve Muzaffer Tekin ile örgütsel irtibatının bulunduğu, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde
kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık İbrahim Şahin ile Sivas ilinde buluşup görüştüğü,
sanık İbrahim Şahin’in yukarıda belirtilen iletişim tespit tutanaklarından, 01.12.2008 tarihli 9674
nolu tapede, sanık Ersin Gönenci’ye hitaben “şu Kayseri’ye giden kuyumcu Ermeni vardı ya,
onun adı soyadı ve adresini bana bir mesaj olarak çeker misin hemen” sözü ile Sivas ilinde
bulunan Ermeni cemaati lideri Minas Durmaz Güler hakkında bilgi istediği, bunun üzerine, sanık
Ersin Gönenci’nin bu kişinin isim ve adresini tespit ederek, 01.12.2008 tarihli 9687 nolu tapede,
“Minas Güler kepenek cad t atlı s u y anı G üler k uyumcu b en E rsin” şeklinde mesaj yazmak
suretiyle, sanık İbrahim Şahin’den aldığı örgütsel talimatı yerine getirdiği, sanık İbrahim
Şahin’in Ermeni asıllı vatandaşlara karşı eylem hazırlığında olduğu ve bu kişiler hakkında bilgi
topladığının evinde çıkan tedhiş planlarından ve diğer belgelerden anlaşıldığı, sanık Oğuz
Bulut’un da Ergenekon silahlı terör örgütünün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, bir
akrabasına ait evde iki adet el bombası ve çok sayıda yasak bıçak bulundurduğunun, 07.01.2009
tarihli ev arama, yakalama, el koyma tutanağından anlaşıldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon
silahlı terör örgütünün içerisinde, sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere yasak nitelikte bıçak ve el bombaları bulundurduğu, bu
nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı
500/658
silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık her ne kadar savunmalarında, Minas Durmaz Güler isimli kişiyi tanımadığını, bu
kişiye karşı yapılacak silahlı eylem hakkında bilgisinin olmadığını, Ersin Gönenci’yi Sivas ülkü
ocaklarından tanıdığını, Ersin Gönenci’nin bu eylem konusunda kendisine herhangi bir şey
söylemediğini, el bombalarını 4-5 y ıl önce süs tavuğu almak için gittiği Çingenelerden satın
aldığını, almasındaki amacının sadece merak olduğunu, İbrahim Şahin ile 2003 yılında
tanıştığını, Sivas’a gelip gittiğinde görüştüklerini, 2006 yılında İbrahim Şahin ile birlikte iken
İbrahim Şahin’in bir yüzbaşı arkadaşım var kendisi gözaltına alınmış geçmiş olsun diyeyim
diyerek bir kişiyi aradığını, konuştuktan sonra telefonu kendisine verdiğini, kendisinin de
nezaketen komutanım geçmiş olsun Sivas’a buyurun gelin diyerek kendisini tanıttığını, İbrahim
Şahin’in konuştukları kişinin Muzaffer Tekin olduğunu söylediğini, kendisinin İbrahim Şahin’in
Ergenekon Terör Örgütü ile ilişkisi konusunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, beyan etmiş ise
de, sanığın İbrahim Şahin ile olan yoğun irtibatı, aralarında hiçbir bağ bulunmayan ve örgütün
yöneticilerinden olan sanık Muzaffer Tekin ile İbrahim Şahin tarafından tanıştırılması, sanık
İbrahim Şahin’in sanık Muzaffer Tekin’i Danıştay saldırısındaki konumunu bildiğinin ve
Muzaffer Tekin’i lideri olarak gördüğünün, 23 Temmuz 2006 tarihinde Muzaffer Tekin’e
gönderdiği “Danıştay olayları böyle bitmez komutanım, bu şarkı böyle bitmez, yeni sloganımız
(Bu da bizim türkümüz, Muzaffer Tekin gerçek liderimizdir) saygılar komutanım” şeklindeki
mesajdan anlaşılması, sanık Oğuz Bulut’un da sanık Muzaffer Tekin’e Danıştay saldırısı sonrası
geçmiş olsun dileğinde bulunup, irtibatını daha sonra da devam ettirmesi, sanık Oğuz Bulut’un
bu irtibatları ve bu kişilerle olan samimiyeti nedeniyle, sanıklar Muzaffer Tekin ve İbrahim
Şahin’in Ergenekon silahlı terör örgütü içindeki konumlarını bilebilecek durumda olması,
aralarında irtibat bulunan sanık Ersin Gönenci’nin de sanık İbrahim Şahin ile örgütsel irtibatının
bulunması, kendisinde ele geçen el bombalarının süs tavuğu almak için gittiği ve konar göçer
olarak tabir ettiği Çingenelerden alınmasının, askeri amaçlar için üretilen ve bulundurulması ağır
cezayı gerektirdiği herkesçe bilinen el bombalarının, bu kişilerce, tanımadıkları ve ilk kez
gördükleri, ayrıca süs tavuğu almak için gelen bir kişiye satmalarının, hayatın olağan akışına
uygun olmaması, sanığın bu bombaları nasıl elde ettiğini izah edememesi gibi hususlar ve tüm
dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli bu
yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanıkta ele geçen el bombaları üzerinde yapılan inceleme sonucunda bomba uzmanınca
düzenlenen ve üzerinde inceleme tarihi bulunmayan, inceleme raporunda, incelenen el
bombalarının, Makine ve Kimya Endüstrisi Genel Müdürlüğünün 13.01.2009 tarihli yazısından
askeri amaçlı üretilmiş olduğunun kesinlik kazandığı, elde edilen 2 adet el bombasının, askeri
amaçlar için üretilip kullanılan bir tür savaş silahı olup, alımı, satımı, kullanımı, bulundurulması
ve naklinin izne tabi olduğu, söz konusu el bombalarının, canlılar üzerinde öldürücü ve
yaralayıcı, cansızlar üzerinde yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici özelliklere haiz olduğundan, TCK 174.
maddesi ve 6136 Sayılı Kanunun EK-5. maddesi kapsamında olduğu belirtilmiş, Sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütünün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere ve örgütün
amaçları doğrultusunda, iki adet el bombasını izinsiz olarak bulundurmak suretiyle, izinsiz
olarak patlayıcı madde bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 174/1-2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanıkta ele geçen bıçaklar ve fişeklerle ilgili olarak hazırlanmış 10.01.2009 tarihli
ekspertiz raporunda, söz konusu bıçakların 6136 Sayılı Kanunun 4. Maddesinde belirtilen yasak
niteliğe sahip bıçaklardan olduğu belirtilmiş, Sanık Oğuz Bulut’un bu şekilde, 4 adet kama ve
bıçağı ruhsatsız olarak bulundurmak suretiyle 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği
kabul edilmiş, 6136 sayılı kanın 15/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
501/658
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
1- Sanık Oğuz BULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddeleri gereği
yapılan inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyaller üzerinden ele geçirilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte
bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Oğuz BULUT'un usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 07/01/2009 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı haiz
olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 4 adet kama ve bıçağa ilişkin, sanık hakkında
6136 sayılı Kanunun 15/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Oğuz BULUT'un usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 07/01/2009 tarihinde ele geçen ve bizatihi izinsiz bulundurulması suç teşkil eden 2
adet el bombasına ilişkin TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir

170- OĞUZHAN SAĞIROĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun sanık İbrahim Şahin ile birlikte ve onun
talimatları doğrultusunda hareket ettiği, bu sanığın kulaklarının ağır işitmesi sebebiyle önemli bir
kısım görüşmelerini sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun gerçekleştirdiği, örgüt adına kendine verilen
görevin bir gereği olarak bilgi topladığı, suikast planlarının oluşturulmasında çalıştığı ve katkıda
bulunduğu, sanık İbrahim Şahin’e Ermeni kökenli vatandaşlarla ilgili bilgileri aktardığı,
soruşturma dosyası kapsamındaki teknik takip çalışmalarından sanık İbrahim Şahin tarafından
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarının gerçekleştirilmesi için oluşturulan S-1 adı
altındaki illegal yapılanmaya eleman temin ettiği, bu yapılanmada görev almaları konusunda
başarılı olduğu ve bu anlamda örgüte kazandırdığı bu şahıslara ait bilgileri İbrahim Şahin’e
ilettiği, bu kapsamda S-1 örgütlenmesinde görev almak üzere sanıklar Cihan Arık ve Onur
Özdemir’in isimlerini, kişisel bilgilerini İbrahim Şahin’e bildirdiği, S-1 ekibinin oluşturulmasına
önemli derecede katkı sağladığı, sanığın isminin gerçekleştirilmesi düşünülen suikast planlarında
yer aldığı, sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun Ergenekon silahlı terör örgütününüyesi olduğu ve bu
örgütün içinde İbrahim Şahin’e bağlı olarak örgütün amaçlarını gerçekleştirme doğrultusunda
faaliyette bulunduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun,Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak
suçundan ceza alan ve örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran
sanık İbrahim Şahin ile örgütsel içerikli telefon görüşmeleri yaptığının iletişim tespit
502/658
tutanaklarından anlaşıldığı, yine bu iletişim tespit tutanaklarından, 21.11.2008 tarihli 9861 nolu,
21.11.2008 tarihli 9862 nolu, 21.11.2008 tarihli 9863 nolu tapelerden ve sanık Cihan Arık’ın
ifadesinden, sanığın sanık İbrahim Şahin’in örgütsel talimatları doğrultusunda, örgüte eleman
kazandırma faaliyetlerinde bulunduğunun anlaşıldığı, ayrıca 29.02.2008 tarihli 9763 nolu tapede,
İbrahim Şahin’e gönderdiği “Matilda sasaryan Türk ismi serpil” şeklindeki mesajdan, diğer bazı
sanıklarla aynı kişi hakkında, örgüt adına istihbari bilgi topladığının anlaşıldığı, sanık İbrahim
Şahin’e ait Ankara ilindeki evinde yapılan aramada ele geçen belgelerle ilgili olarak hazırlanan
09.01.2009 tarihli ön inceleme tutanağına göre, sanık Oğuzhan Sağıroğlu tarafından sanık
İbrahim Şahin’e bildirilen Onur Özdemir ve Cihan Arık’ın isim ve kimlik bilgilerinin, sanık
İbrahim Şahin’de ele geçen S-1 isimli listede bulunduğunun anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’in
Tokat ilinde bulunan evinde oturduğu ve sanık İbrahim Şahin Tokat iline geldiğinde birlikte
kalacak derecede samimi oldukları, 18.11.2008 tarihli 8312 nolu tape içeriğinden, sanık İbrahim
Şahin’in bir takım örgütsel görüşmelerini sanık Oğuzhan Sağıroğlu’na ait telefondan yaptığının
anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’in evinde bulunan, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda gerçekleştirilmesi planlanan tedhiş planları içerisindeki, "Tedhiş Planı (Ali
Balkız)" başlığı altında, Alevi Bektaşi federasyonu genel başkanı Ali Balkız'a karşı yapılması
planlanan tedhiş planı içerisinde, bbbb ve cccc'yi Oğuzhan SARlOĞLU görevlendirilecek”
şeklinde yazılmak suretiyle yer aldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
içerisinde, sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, onun talimatı ile örgüte adam
kazandırdığı, örgüt adına istihbari bilgi topladığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik
yapısına dahil olduğu, bu nedenlerle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Oğuzhan SAĞIROĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir

171- OKAN İŞGÖR

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2011 tarih ve 2010/1600 soruşturma
2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C, PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri
503/658
olan Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel’in yakalanmalarından sonra Cezaevinde
bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları
itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler verdikleri, Mahkeme kararlarına
istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da
görevli personelce kendilerine yardım yapılarak yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve
ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan üç sanığın Okan İşgör'ün kurmuş olduğu
“Göktuğ” isimli nakliye şirketinde bir araya geldikleri, 2007 senesinde başlayan Ergenekon
soruşturmaları ve tutuklanan şahıslardan sonra sanıkların aralarındaki iş ortaklıklarının bittiği,
sahip oldukları araçların satıldığı anlaşılmakla, sanıkların örgüt çatısı altında bir araya geldikleri,
kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak sağlandığı, örgütün deşifre
olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği kanaatine varıldığı,
Gerek kendi kısmi kabulleri, gerek tanık beyanları, gerekse bu yönde elde edilen birçok
delille sanıklar Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın, eski bir örgüt üyesi olarak gayri resmi
işlerle uğraşan ve bu güne kadar haklarında devam eden soruşturmalar bulunan, devletin resmi
organları tarafından kabul edilmeyen JİTEM üyeleri ile irtibatlı oldukları, Sanık Yusuf Ethem
Akbulut’un polis memuru olmasına rağmen üç sanık ve örgütle irtibatının bulunduğu, her üç
sanığın haklarında devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon terör örgütü üyesi
kişilerle irtibatlı oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu
değerlendirilen silah ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun
ortam bulunup, örgütçe karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde
kullanılabileceği, her üç sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri,
çevrelerine kendilerini “Derin Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin
ettiklerinin anlaşıldığı, her üç sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu, Sanık Yusuf Ethem
Akbulut’un diğer sanıklarla irtibatlı olduğu, Sanık Ulaş Özel ile birlikte Müşteki Kazi Erdil
isimli şahsın öldürülmesine yönelik eyleme dönüşmeyen olaya iştirak ettiği, böylelikle sanığın
da Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu kanaatine varıldığı, dosyadaki delillerden anlaşılacağı
üzere Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen mühimmatın Sanık Okan İşgör tarafından Sanık
Ulaş’a muhafaza edilmesi amacıyla verildiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın da bundan haberi olduğu,
sanıklardan, Ergenekon soruşturması kapsamında daha önceden haklarında işlem yapılarak dava
açılan bir kısım sanıklarla irtibatlı oldukları, iddiasıyla TCK 314/2, 28.07.2010 ve 19.08.2010
günü yapılan aramalarda ele geçen 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesi kapsamındaki otomatik
silah, kurusıkıdan bozma silah ve fişekler yönünden TCK 44. Maddesi delaletiyle 6136 sayılı
yasanın 13/2 maddesi ve aynı tarihlerde yapılan aramalarda ele geçen patlayıcılar ve roket atar
yönünden TCK 44. Maddeleri delaleti ile TCK 174/1-2 maddeleri ve 6136 Sayılı Kanuna 2478
sayılı kanunla eklenen EK-5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketi kurduğu, bu arada İstanbul’daki jandarma
istihbarata hayali ihracatlar, naylon faturalar vesaire konularda bilgiler verdiği, Sanık Hüseyin
Yanç’ın ve Ulaş Özel’in Tunceli Jandarma Özel Harekatta eski bir itirafçı olarak çalıştıkları,
Sanık Hüseyin Yanç’ın oradaki jandarma görevlilerinin yönlendirmesi üzerine İstanbul’a gelip
Sanık Okan İşgör’ün sahibi olduğu Göktuğ isimli şirkette çalışmaya başladığı, Sanık Ulaş
Özel’in de daha sonra yanı şirkette çalıştığı, 2007 yılında Okan İşgör’ün “Altay Lojistik”
firmasını Ulaş Özel’e devrettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın Sahte kimlik üzerine şirket kurarak
buradan gelir elde edip, borçlarımı kapatmak istediği, Sanık Okan İşgör’ün bu konuda şirket
kurmayı teklif ettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın teklifi kabul ettiği, Ulaş Özel ,Tarkan Erdöl ve
İsmail Doğanay limanda bilmediğim bir yerde iki adet sahte kimlik yaptırdıkları,Sanık Hüseyin
YAnç’ın Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte kimlikle Beylikdüzü’nde Migros’un karşısında
bulunan Noter’e gittiği, ancak kimlikte soy ismimin yanlış olması nedeni ile işlem
504/658
gerçekleşmediği, Sanık Hüseyin Yanç’ın kimliğini noterde bıraktığı anlaşılmıştır. bu beyan ve
örgütsel belgelerden Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel örgüte gelir sağlamak
amacıyla “Naylon Şirket” kurmak istedikleri hatta Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketinin
bu amaçla kurulduğu, daha sonra Ergenekon soruşturmaları başlayınca Sanık Okan İşgör’ün
Göktuğ isimli şirketi Sanık Ulaş Özel’e devrettiği sonucuna varılmıştır.
Sanık Okan İşgör’ün, bir dönem İBDA-C isimli yasadışı örgüt içerisinde faaliyet
gösterdiği ve JİTEM üyesi olduğu, Sanık Ulaş Özel’in yasadışı TİKKO isimli silahlı terör örgütü
içerisinde faaliyet gösterdiği yine Sanık Hüseyin Yanç’ın eski bir PKK terör örgütü üyesi olduğu,
her üçünün de daha sonra etkin pişmanlık göstererek eski örgütleri hakkında itiraflarda
bulundukları ve eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler verdikleri, mahkeme kararlarına istinaden
bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara katıldıkları, genelde jandarma istihbaratta görevli
personelce yönlendirildikleri, bilahare sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketi kurduğu, bu
arada İstanbul’daki jandarma istihbarata hayali ihracatlar, naylon faturalar vesaire konularda
bilgiler verdiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın ve Ulaş Özel’in Tunceli Jandarma Özel Harekatta eski
bir itirafçı olarak çalıştıkları, Sanık Hüseyin Yanç’ın oradaki jandarma görevlilerinin
yönlendirmesi üzerine İstanbul’a gelip Sanık Okan İşgör’ün sahibi olduğu Göktuğ isimli şirkette
çalışmaya başladığı, daha sonra da Sanık ulaş Özel’in yine Tunceli’deki jandarma görevlilerinin
yönlendirmesi üzerine İstanbul’daki Sanık Hüseyin Yanç’la irtibat kurarak Sanık Okan İşgör’ün
şirketine girip çalışmaya başladığı, Sanık Okan İşgör’ün, başka bir dosya sanığı Levent Bektaş
ile irtibatlı olduğu, 2005 yılında sanık Okan’ın yanında dosyamız sanıkları, Muzaffer Tekin ve
Oktay Yıldırım’ın bulunduğu, Sanık Muzaffer Tekin’in Ömer Rıdvan Altınok isimli yarbayın
tanıştırdığı, Sanık Muzaffer Tekin’in emekli yüzbaşı olmasına rağmen yanına gelen emekli
paşalar ve albayların kendisine saygı gösterdikleri ve Sanık Muzaffer Tekin’e “Komutanım”diye
hitap ettikleri, Sanık Oktay yıldırım’ın, Sanık Muzaffer T ekin’in hem koruması hem de şoförü
gibi olduğu, bir cenaze merasimi sonrasında Sanık Muzaffer Tekin’in, İstanbul
Büyükçekmece’de bulunan Saklıbahçe isimli çay bahçesindeki bir toplantıda, “Bu hükümetin
askere karşı yıpratma politikası uyguladığı, Cumhuriyet rejimini tehdit altına aldıkları ve bunlara
karşı kendilerinin önlem alması gerektiği” şeklinde bir konuşma yaptığı, isim vererek kendilerine
destek vermeyen komutanlara karşı mücadele edilmesi gerektiğinden” bahsettiği, Sanık Okan
İşgör’ün, Muzaffer Tekin’in ve çevresindeki kişilerin o dönemde yapılmakta olan Cumhuriyet
mitinglerine katıldıkları Sanık Okan İşgör’ün, Sanık Kemal Kerinçsiz’le telefonla ve
yazıhanesinde yüz yüze görüştükleri, 2007 yılında Sanık Okan İşgör’ün şirketlerinde problem
olduğunu söylediği “Altay Lojistik Firmasını” Sanık Ulaş Özel’e devrettiği resmi olarak Sanık
Ulaş Özel’in ve tabip yüzbaşı Serdar Sözüneer’in üzerine yapıldığı, “Altay Lojistik Firması”nda
iki tane firma adına tır, 3 tane Levent Bektaş’tan 2008 model yeni araba alındığı, 2008 yılında
Göktuğ firması kapatıldığında buradaki mühimmatın bulunduğu yerden alınarak Sanıklar Okan
işgör Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel’le birlikte Sanık Ulaş Özel’in annesinin evine getirildiği, Sanık
Ulaş’ın bunların devlete ait olduğunu düşünerek annesinin evinde sakladığı, Sanık Okan’ın,
Korkut Eken, Ali Ergülmez ve Sanık Veli Küçük’le irtibatlı ve çok aktif bir kişi olduğu, Ali Barış
Sevindik Yüzbaşının bu malzemeleri alacağı söylendiği halde almadığı, bilahare bu mühimmatı
Levent Bektaş’ın alacağının söylendiği ancak almadığı, 28.07.2010 günü yapılan ihbar ve aynı
gün yapılan arama üzerine mühimmatın bir kısmının ele geçirildiği, bilahare Sanık Ulaş Özel’in
yakalanması ve yer göstermesi üzerine ele geçirilemeyen diğer mühimmatın da elde edildiği,
farklı dünya görüş ve ideolojilerine sahip öncesinde düzenli bir geliri olmayan ve geçmişte
sistemle bir takım problemler yaşayan ve yargılanan Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş
Özel’in yasadışı Ergenekon silahlı terör örgütüne finans sağlamak, Sanık Okan İşgör’ün de
ayrıca istihbarat sağlamak amacıyla Sanık Okan İşgör’ün şirketinde bir araya geldikleri,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda işlenecek bir suçta kullanılmak üzere
Sanık Ulaş Özel’de ele geçen mühimmatı sakladıkları, 2007 yılında Ergenekonsoruşturmaları
başlaması ve birtakım sanıkların tutuklanması nedeni ile aralarındaki iş ortaklığının bittiği, Sanık
Okan İşgör’ün örgütün deşifre olmasından sonra işlerinin tasfiyesine gittiği, Sanık Okan
505/658
İşgör’ün, Sanık Veli Küçük’ün sahibi ve ortağı olduğu güvenlik şirketinde hisse devralmak ve
ortak olmak istediği kanaatine varılmış, Sanığın, bir hiyerarşi içerisinde çeşitlilik ve süreklilik
arz eden faaliyetlerin atılı suç için yeterli görülerek sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması cihetine gidilmiştir.
Sanık Okan İşgör, Sanık Ulaş Özel’de ele geçen mühimmatı kendisinin vermediğini
beyan etmiş ise de, yapılan ihbarın içeriği, ihbarın doğru çıkarak Sanık Ulaş Özel’de
mühimmatın ele geçirilmesi, Sanık Ulaş Özel’in aşamalardaki ikrara yönelik beyanları,
MKE’nin ele geçen mühimmatın T.C. Jandarma Genel Komutanlığına ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığına teslim edildiğine dair yazısı, Tanık Seleha Nemli’nin beyanı ve dosyadaki tüm
deliller dikkate alındığında Sanık Okan’ın savunmasına itibar edilmemiş, Sanık Ulaş Özel’de ele
geçen mühimmatı Sanık Okan İşgör’ün teslim ettiği, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları
doğrultusunda işlenecek suçta kullanılmak üzere Sanık Ulaş Özel’in saklaması için teslim ettiği
kanaatine varılmış, sanığın TCK 174/1-2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık inkar etmişse de, Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçu
yönünden sanıkla ilgili olarak belirtilen deliller dikkate alındığında Sanık Okan İşgör’ün
saklanması amacıyla Sanık Ulaş Özel’e verdiği mühimmatların içerisinde “38111” seri numaralı
Kaleshnikov (Zastava) marka otomatik tüfek ile 110 adet 7.62x39 mm çap ve tipindeki fişekleri
de verdiği kanaatine varılmıştır.
31.07.2010 tarihli İstanbul Kriminal Polis laboratuvarı Müdürlüğünün“38111” nolu
otomatik tüfek ve 110 adet fişekle ilgili olarak verdiği raporda 6136 sayılı yasa kapsamına giren
tüfek ve fişeklerden olduğunu, otomatik tüfeğin ise 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesinde
belirtilen vahim silahlardan olduğunun bildirildiği görülmüştür. Bu itibarla sanığın 6136 sayılı
kanunun 13/2maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
1- Sanık Okan İŞGÖR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Okan İŞGÖR'e ait patlayıcıların, 28/07/2010 tarihinde diğer sanık Ulaş
ÖZEL'in üvey babasının ikametinden ele geçtiği, bu şekilde sanık Okan İŞGÖR'ün patlayıcı
madde bulundurulmasına ve muhafazasına iştirak ettiği anlaşıldığından sanık Okan
İŞGÖR'ün patlayıcı madde bulundurmak suçundan eylemine uyan TCK 174/1 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Okan İŞGÖR'e ait6136 sayılı yasa gereğince memnu vasfı haiz olup
vahim nitelikte olduğu tespit edilen silah ve fişeklerin,28/07/2010 tarihinde diğer sanık Ulaş
ÖZEL'in üvey babasının ikametinden ele geçtiği, bu şekilde sanık Okan İŞGÖR'ün 6136
sayılı yasa kapsamında silah ve fişeklerin bulundurulmasına ve muhafazasına iştirak ettiği
anlaşıldığından sanık Okan İŞGÖR'ün eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir

172- OKTAY YILDIRIM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanığın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kurulan
Kuvvai Milliye derneğinin İstanbul İl sorumlusu olduğu, örgüte ait 27 adet el bombası
bulundurduğu, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını temin ettiği, birçok örgüt üyesi ile
sürekli irtibatlı olduğu, soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan dosyamız
506/658
sanıklarından Ali YİĞİT’in cezaevinde bulunduğu dönemde baskı ve tehdit kullanarak daha önce
vermiş olduğu ifadesini değiştirmesi yönünde baskı yaptığı, bu nedenlerle sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu,
Ayrıca Sanığın örgüte ait ve örgütsel amaçla kullanılmak üzere 27 adet el bombasını
muhafaza edip bulundurduğu, bu şekilde silahlı terör örgütüne silah sağlama suçunu işlediği,
Örgütsel faaliyetler kapsamında düzenlenen ve amacı ülkede kaos ve iç karışıklığa
sebep olabilecek farklı etnik kökenli kişiler arasındaki düşmanlıklar akabinde çıkacak kargaşa
sonucu halkı hükümete karşı ayaklanmaya tahrik edecek çok sayıda toplantı ve gösterilere
katılarak, hükümete karşı halkı silahlı ayaklanmaya tahrik suçunu işlediği,
Dosyamız Sanıklarından Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM’a Cumhuriyet
Gazetesine atılmak üzere 3 adet el bombası verdiği, bu bombaların atılması sonucu Cumhuriyet
Gazetesinde maddi zarar meydana geldiği bu nedenle sanığın korku ve panik yaratacak şekilde
patlayıcı madde kullanmak ve mala zarar vermek suçlarına iştirak ettiği iddialarıyla, TCK 314/2,
313/1, 315, 39/2-b yollamasıyla 170/1-c, 151/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
12.06.2007 tarihinde Trabzon İl jandarma komutanlığına yapılan ihbarda, İstanbul
Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekondunun çatı katında el bombalarının bulunduğu, bu
bombaların Mehmet Demirtaş ve bir astsubaya ait olduğunun bildirildiği, aynı gün İstanbul
Emniyet Müdürlüğüne konunun intikal etmesi üzerine belirtilen yerde yapılan aramada
12.06.2007 tarihli olay tutanağında belirtilen 1 adet askeri sandık içerisinde toplam 27 adet el
bombasının bulunduğu, bulunan bombaların üzerlerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen
parmak izinin 14.06.2007 tarihli rapor uyarınca, Sanık Oktay Yıldırım’a ait olduğunun
anlaşıldığı, sanık Ali Yiğit aşama ifadelerinde, ihbarı yapan kişinin babası olduğunu söyleyerek,
bulunan el bombalarının Oktay Yıldırım’a ait olduğu yönünde beyanlarda bulunduğu, Ali
Yiğit’in babası Şevki Yiğit’in de ifadelerine ihbarı kendisinin yaptığını, ihbar içeriğinin doğru
olduğunu beyan ettiği, bu şekilde ele geçirilen 27 adet el bombasının sanık Oktay Yıldırım’a ait
olduğu anlaşılmıştır.
Sanık savunmalarında bombaların kendisine ait olmadığı, kendisine komplo kurulduğu,
parmak izlerinin Emniyette ifadesi alınması sırasında çay içerken çay bardağına geçen parmak
izinin oradan alınarak bombalar üzerine yapıştırılmış olabileceğini beyan ederek suçlamayı
reddetmiş ise de, yukarıda belirtilen deliller ve beyanlar dikkate alındığında, sanığın bu suça
yönelik inkar mahiyetli savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanığın örgütün üst düzey üyelerinden ve yöneticilerinden olan sanıklar Kemal
Kerinçsiz, Sevgi Erenerol ve Muzaffer Tekin ile yoğun irtibat halinde olduğu, sanığın bu kişilerle
birlikte örgütün amaçları kapsamında düzenlenen pek çok gösteri ve mitinge katıldığı
anlaşılmıştır. Sanık savunmalarında her ne kadar bu kişilerle olan irtibatlarını makul olarak
beyan etmiş ve gösteri ve mitinglere katılmanın demokratik hakkı olduğunu söylemiş ise de, söz
konusu gösteri ve mitinglerin örgütün amaçları doğrultusunda ve örgüt üyeleri tarafından
organize edildiğinin anlaşılması karşısında sanığın savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanık Oktay Yıldırım’ın Ergenekon Terör Örgütüne ait 27 adet el bombasını saklayıp
muhafaza etmesi, çok sayıda örgüt üyesi ile irtibat halinde bulunması, yine çok sayıda Ergenekon
Terör Örgütü üyesi ve yöneticileriyle çok sıkı irtibatının bulunması, bu kişilerle birlikte eylem ve
faaliyetlere katılması, Danıştay olayıyla ilişkilendirilen ve hakkında soruşturma yapılan örgüt
yöneticilerinden Muzaffer Tekin’i kamuoyunda aklama girişiminde bulunup, bu konularda yazı
ve sunumlar hazırlaması, sanık Oktay Yıldırım gözaltına alındığında soruşturmanın
itibarsızlaştırılması ve sanığın haksız yere yakalandığına dair başta Muzaffer Tekin olmak üzere
diğer bir kısım örgüt üyelerince basına açıklama yapılıp, bu hususta yazılar yazılması, sanığın
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları kapsamında kurulup, faaliyet yürüttüğü kabul edilen
507/658
derneklerden olan Kuvvai Milliye derneğinde İstanbul İl Başkanı olarak yönetici sıfatıyla görev
alması ve bu derneklerle bağlantılı kuvvaimilliye.net, açıkistihbarat.com gibi internet siteleri ve
başka internet sitelerinde örgütün amaçları doğrultusunda yazılar yazması, yakalanıp cezaevine
konulduğunda soruşturmaların başlamasına neden olan ve aynı zamanda örgütün deşifresine
yardımcı olan Ali Yiğit’e önceki beyanlarını değiştirmesi, kendilerini aklaması ve babasına suç
isnadında bulunması için tehdit ve baskı yapması, bilgisayarında ve flash belleğinde örgüte ait
dokümanlar bulundurması, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçlarına ulaşmak için
düzenlenen Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması eyleminde olayda kullanılan el
bombalarının, sanık Muzaffer Tekin’in talimatıyla Oktay Yıldırım tarafından Osman Yıldırım’a
ve Alparslan Arslan’a verilmesi hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu kabul edilmiş TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında iddianamede katıldığı gösteri ve yürüyüşler ile yazmış olduğu yazılar
nedeniyle halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik suçundan TCK 313/1. maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle dava açılmış ve esas hakkında mütalaada da sanığın TCK 312.
maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt
üyeliği suçunu oluşturduğu kabul edilerek, ayrıca TCK 313/1 ve 312 maddelerden ceza tayini
yoluna gidilmemiştir.
İstanbul Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekondu da yapılan arama sonucunda
12.06.2007 tarihli olay tutanağına göre 27 adet el bombası ele geçirilmesi, bu ele geçen el
bombalarının üzerinde yapılan inceleme sonucu 14.06.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre el
bombaları üzerinde sanığa ait parmak izinin tespit edilmesi, Şevki Yiğit ve Sanık Ali Yiğit’in
aşama beyanlarında bu bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu beyan etmeleri, söz konusu el
bombalarının sağlam ve çalışır durumda olduğunun 25.06.2007 tarihli inceleme tutanağından
anlaşılması karşısında sanık Oktay Yıldırım’ın patlayıcı maddeleri izinsiz bulundurmak suretiyle
TCK 174/1-2 maddedeki suçu işlediği kabul edilmiştir.
Sanığın soruşturma kapsamında gözaltına alınması sonucu evinde yapılan aramada,
13.06.2007 tarihli ev arama ve el koyma tutanağına göre 6 adet bıçak ve kasatura ele geçirilmesi,
bu eşyalar üzerinde yapılan inceleme sonucu 14.06.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre aramada
ele geçen 2 adet kasatura, 1 adet bıçak ve 1 adet sustalı çakının 6136 Sayılı Kanunu 4. Maddesi
kapsamında yasak nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın 6136 Sayılı Kanununa
muhalefet (6136 sk 15/1) suçunu işlediği kabul edilmiştir.
Sanık Ali Yiğit’in cezaevinde aynı karantinada kaldıkları dönemde, sanık Oktay
Yıldırım tarafından ifadelerini değiştirmesi hususunda kendisini tehdit etiğine dair aşama
ifadeleri, Ali Yiğit tarafından o dönemde cezaevi müdürüne verilen ve içeriğinde Ali Yiğit’in
önceki ifadelerinin aksi yönde ve söz konusu el bombalarının babasına ait olduğu yönünde
beyanlar içerir, el yazısı doküman üzerinde yapılan incelemede 23.06.2007 tarihli ekspertiz
raporuna göre belgedeki yazıların Mehmet Demirtaş’ın eli ürünü olduğunun anlaşılması
karşısında, sanığın Ali Yiğit’e yönelik tehdit (TCK 106/2-d)suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.
Sanık Oktay Yıldırım hakkında TCK 315. maddesinde düzenlenen silahlı örgüte silah
sağlama suçundan dava açılmış ise de, Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğunun
kabul edilmesi karşısında ayrıca TCK 315. Maddesi uyarınca cezalandırılamayacağının ve
eylemin anılan yasanın 174. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin anlaşılması
karşısında, ayrıca örgüte silah sağlama suçundan ceza verilmemiştir
Sanık hakkında esas hakkında mütalaada kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettiği
iddiası ile TCK 135 ve 136. Maddelerden cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanıkta ele geçen
belgelerin incelenmesinde bulunan listelerin sanığın yöneticisi olduğu Kuvvai Milliye derneğine
üye olan kişilere ait olduğu ve atılı suçun unsurları oluşmadığı anlaşıldığından, bu
suçlardanCMK 223/2-a maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatine karar vermek gerekmiştir.
Sanık hakkında Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombaları nedeni ile TCK 170/1-c ve
151/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın bu bombaları teslim
508/658
etmesinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilmesi, ayrıca bu konuda talimat verdiği ve
azmettirdiği yönünde delil bulunmaması, bu suçlar yönünden suç kastı olmaması nedeniyle, atılı
suçların unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından müsnet suçlardan CMK 223/2-c maddesi
uyarınca ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Oktay Yıldırım hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamadığı halde,
tehdit suçundan, mahkûmiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık OKTAY YILDIRIM hakkında TCK 39/1-2 maddesi delaleti ile TCK 312/1,
TCK 39/1-2 Maddeleri delaleti ile TCK 170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği
görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 106 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
OKTAY YILDIRIM'ın atılı suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu
suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.

1- Sanık Oktay YILDIRIM hakkında Cumhuriyet Gazetesine saldırıya


ilişkineylemlere iştirak ettiğine dair TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması
talepli açılan kamu davasının 12 yıllık ilave zamanaşımı süresi dolduğundan, zamanaşımı
nedeniyle TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
2- Sanık Oktay YILDIRIM'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği dijital
materyal yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık Oktay YILDIRIM'ın usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 12/06/2006 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı haiz
olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 2 adet bıçak, 1 adet kasatura ve 1 adet sustalı
çakıya ilişkin, suça ilişkin 12 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, kamu
davasının düşürülmesine,
4- Sanık Oktay YILDIRIM'ın usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 12/06/2006 tarihinde ele geçen ve bizatihi izinsiz bulundurulması suç teşkil eden 27
adet el bombasına ilişkin TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
509/658
173- ORHAN GÜÇLÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık
Orhan Güçlü’nün, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale
ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, iddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Orhan Güçlü'nün eylemlerinin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluğu nazara
alındığında Ergenekon Terör Örgütüne üye olduğu yönünde tam bir vicdani kanaate varılmamış
ise de, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak
amacıyla işletilen internet sitelerinin illegal faaliyetlerine hukuk koruması sağlamak amacıyla
hazırlanan andıça paraf atarak örgütün faaliyetlerini kolaylaştırdığı anlaşıldığından sanığın silahlı
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilerek TCK 314/3-220/7 del TCK 314/2, 220/7-2.cümle
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüte tardım etmek suçunu oluşturduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında uygulanması
mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ORHAN GÜÇLÜ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
SanıkORHAN GÜÇLÜ'ye atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

174- ORHAN TUNÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Orhan TUNÇ’un, Sanık Kemal KERİNÇSİZ’e 22.03.2007 tarihinde
gönderdiği emailde “Yaptıklarınızı takdir ediyorum ve sizinle gurur duyuyorum, her zaman
rkanızdayız var olun sağ olun.” şeklinde örgütün yaptığı eylem ve fiilleri desteklediği, Sanık
510/658
Sevgi ERENEROL’un Balıkesir’e gelmesini büyük bir şans olarak nitelediği ve bunu internet
üzerinden grup üyelerine aktardığı, Sanığın örgütün toplantılarına katıldığı, Ergenekon ve Lobi
dokümanında geçen amaçlar doğrultusunda Büyük Türkiye Lobisi isimli oluşumun başkanı
olarak kendisini tanıttığı, Sanık Habip Ümit SAYIN’ın soruşturmadan korktuğu için Sanık Orhan
TUNÇ’un evinde gidip bir müddet saklandığı, lobi faaliyetlerini açıktan sürdürüp toplantılara
katıldığı, örgütün yapısı işleyişi hiyerarşik düzeni kullanılan araçlar ve örgütün amaçları göz
önüne alındığında, sanığın Ergenekon terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu ve böylece Sanık
Orhan TUNÇ’un Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, Sanık Orhan TUNÇ’un
görüşmelerinde irtibatlı olduğu askeri şahısları açıkça Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı
isyana tahrik ettiği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin devletin yönetimine el koyması hususunda tahrik
edici konuşmalar yaparak Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik
etmek suçunu da işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, örgütün medya ve propaganda
biriminde yer aldığı, bu kapsamda örgüt amaçları doğrultusunda internet sitesi işlettiği, işlettiği
internet sitesinin “Kuvvai Milliye”, “Açık İstihbarat”, “Toplumsal Haber” ve “İnternet Ajans”
gibi dosyamız sanıkları tarafından örgütsel amaçlar doğrultusunda işletilen sitelere link verdiği,
bilgisayarının harddiskinin silinmiş alanında örgütün ana belgelerinden ‘Lobi’ isimli belgenin bir
kısmının ele geçirildiği mahkememizce sabit görülmüştür.
Sanığın evinde ele geçirilen dizüstü bilgisayarın Harddiski içerisindeki “Lobi
Ergenekon ve Özel Kuvvetler.doc” isimli belgenin kurtarılabilen kısmının, Ergenekon silahlı
terör örgütünün ana belgelerinden olan ve örgütün sivil yapılanmasının esas ve usullerinin
anlatıldığı “Lobi” isimli örgüt belgesi ile aynı olması; yine aynı Harddisk içerisindeki “Önce
Vatan” rumuzu ile yaptığı MSN görüşmesinde kendisinin Ankara’ya gittiğini söylemesi üzerine
muhatabının sanığa “Ergenekon işleri mi?” diyerek ilk anda örgütsel bir faaliyet olabileceğini
düşünmesi ve sanığın verdiği bir internet adresini muhatabının yine hemen Ergenekon ile
ilişkilendirmesi; internet sitesi inceleme tutanağında belirtildiği üzere, sanığın işlettiği internet
sitesinin “Kuvvai Milliye”, “Açık İstihbarat”, “Toplumsal Haber” ve “İnternet Ajans” gibi
dosyamız sanıkları tarafından örgütsel amaçlar doğrultusunda işletilen sitelere link vermiş
olması; yine e-mail inceleme tutanağında belirtildiği üzere sanığın göndermiş olduğu mesajlar
bölümünde “Ergenekonun Çocukları Bölünmez Bağlarla Birbirine Bağlıdır” içerikli mailin yer
almış olması; 3483 nolu tapede 21 Ocak 2008 tarihinde gerçekleşen ve kamuoyunda 3. Dalga
olarak adlandırılan sanıklar Veli Küçük, Fikri Karadağ, Mehmet Zekeriya Öztürk, Güler
Kömürcü, Sami Hoştan, Ali Yasak, Sevgi Erenerol’un da içerisinde olduğu çok sayıda kişinin
gözaltına alınmalarını müteakiben “Öztürkler.com ve Gençtürkler.com” adlı internet sitelerinin
kendi sitesine çıkarılmasını isteyerek, örgütsel irtibatlarını gizleme çabası içerisine girmiş
olması; 3479, 3480, 3494, 3497, 3500, 3501 ve 3509 numaralı tapelerde örgütün gizlilik
prensibine riayet ederek konuşmaya ve örgütsel motivasyonu canlı tutmaya çalışması; Sanıklar
Sinan aydın Aygün, Habip Ümit Sayın, Bekir Öztürk ve Ufuk Akkaya ile irtibatlarının
bulunması; örgüt üyesi ve Kuvva-i Milliye Derneği isimli örgüt amaçları doğrultusunda faaliyet
gösteren derneğin başkanı ve kurucusu sanık Bekir Öztürk’ün kendisini arayarakdernek
müracaatlarını almasını istemesi hususları hep birlikte değerlendirilerek sanığın örgüt üyesi
olmadığına ilişkin savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine
varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 313/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.
511/658
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Orhan TUNÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

175- OSMAN GÜRBÜZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde, Kuvayi Milliye Derneği’nin kuruculuğunu ve başkanlığını yapan Paşa kod Fikri
Karadağ’ın örgütçe temin edilen tetikçiler ile gizli görüşmeler yapmak için çalıştığının fiziki
takip tutanaklarından anlaşıldığı, dernek çatısı altında silahlı tetikçi grupları örgütlediği, bazı
kişilerin öldürülmesi için organizasyon yaptığı, tetikçilerle yüz yüze görüştüğü, Osman Gürbüz
gibi tetikçileri dernek çatısı altına aldığı, bir kısım dernek üyelerine dernek çatısı altında “bu
uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var” şeklinde şiddet içeren yemin merasimi
düzenlendiği, ayrıca 13500 kişilik hainler listesi hazırladığı, derneğin sivil toplum görüntüsü
altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösteren silahlı eylem gerçekleştirme
kabiliyetine sahip hücre yapılanması içerisinde olduğu, Osman Gürbüz’ün de Fikri Karadağ’a
bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, Fikri Karadağ’ın emri altındaki tetikçilerden olduğu, şüphelinin
yasal olmayan faaliyetlerini daha rahat icra edebilmek için sahte polis ve askeri kimlik
kullandığı, 12.03.1995 tarihli Gazi olaylarının ilk kurşunu sıkmak suretiyle başlatıcısı olduğuna
dair DHKP-C terör örgütünün dokümanlarında adının geçtiği, Necip Hablemitoğlu’nun
öldürülmesi eylemini gerçekleştirdiğine dair gizli tanık beyanı bulunduğu, iddiasıyla, TCK 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütünün şok suikastler gerçekleştirmek ve provakatif terör
eyleri gerçekleştirmek üzere tetikçileri bünyesine toplayan Kuvayi Milliye Derneği’nin üyesi
olduğu, bu derneğin başkanı olan ve silah üzerine ölme ve öldürme yeminleri yaptıran
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi Mehmet Fikri Karadağ ile örgütsel irtibat ve hiyerarşik
ilişki içerisinde olduğu, bu dernek kurulmadan önce de örgüt adına tetikçilik yaptığı, bir dönem
örgüt üyesi Hasan Atilla Uğur’un yanında, daha sonra Veli Küçük ile irtibatlı olarak provakatif
amaçlı örgütsel eylemlere yaptığı/katıldığı sabit görülmüştür. Sanığın TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mehmet Fikri Karadağ ve örgüt üyesi Osman Yıldırım ile telefon irtibatlarının tespit
edilmiş olması; ayrıca bu sanıklar dışında örgüt yöneticisi Veli Küçük ve Hasan Atilla Uğur ile
de irtibatlarının olduğunun anlaşılması; bir dönem Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı görevini
512/658
yapmış olan tanık Bülent Orakoğlu’nun mahkememizdeki yeminli beyanında sanık Osman
Gürbüz ile ilgili olarak özetle, kendisinin İstanbul İstihbarat Müdürlüğünden Giresun İl Emniyet
Müdürlüğüne tayin edildiği sırada sanık Osman Gürbüz’e yönelik yaptıkları operasyonda 7-8
kişiyi çevirmelerine karşılık ciddi anlamda operasyonu zora soktuğuna ve özel harbin sivil
unsurlarından (Beyaz Kuvvetlerinden) olan, çok iyi eğitim almış bir elemanı olduğuna ilişkin
beyanı; Gizli Tanık Aydos’un gerek emniyette gerekse mahkememizdeki, 1994-1996 yılları
arasında sanık Osman Gürbüz’ün sivil giyimli ve silahlıolarak sürekli Hasan Atilla Uğur’un
yanında bulunduğuna ve Hasan Atilla Uğur’a hediye edilen Kalaşnikof marka otomatik tüfeği
taşıdığına, belki 50 kere Osman Gürbüz ve Hasan Atilla Uğur’u Kızıltepe ilçe Jandarmada
gördüğüne ve Hasan Atilla Uğur’un Osman Gürbüz’ü Yeşil olarak yanında gezdirdiğine ilişkin
beyanı ve 27.10.2008 tarihli fotoğraf teşhis tutanağında Hasan Atilla Uğur ve sanık Osman G
ürbüz’ü tam ve kesin olarak teşhis ettiğine ilişkin tutanaktaki beyanı; gizli tanık kıskaç’ın gerek
emniyet gerekse mahkememizdeki beyanında sanık Osman Gürbüz ile ilgili olarak; sanık Osman
Gürbüz’ün Veli Küçük’ün adamı olduğuna, “Hacı” kod adını kullandığına, Nurettin Elibol sahte
kimliğini kullandığına, Veli Küçük ile yakın dostlukları bulunan Emekli Tuğgeneral Habil Küçük
ile Taksim Sıraselviler’de ortak bir büro açtıklarına ve bu büroya bir kısım Ergenekon terör
örgütü üyelerinin ve bunların içerisinde Veli Küçük ve Sedat Peker’in gelip gittiğine ilişkin
beyanı; Keza, Osman Gürbüz cezaevinden çıktıktan sonra bir general tarafından Antalya’ya
gönderildiğine ve Veli Küçük tarafından Antalya JİTEM ile tanıştırıldığına ilişkin beyanı; ve
ayrıca Osman Gürbüz ile aralarındaki bir husumet nedeniyle Veli Küçük’ün devreye girdiğine ve
Veli Küçük ile görüştüklerine, Veli Küçük’ün kendisine “Osman Gürbüz vatanseverdir, bizim
adamımızdır davandan vaz geçeceksin yoksa senin için iyi olmaz” şeklindeki beyanı; yine, Şerife
Gürbüz ile konuştuğuna ve Şerife Gürbüz’ün kendisine bir sürü itirafta bulunduğu ve bunlardan
birisinin de Necip Hablemitoğlu cinayetini Osman Gürbüz’ün yaptığına ilişkin itiraf olduğuna
ilişkin beyanı; Osman Yıldırım’ın Cumhuriyet Savcılığında tanık olarak vermiş olduğu
12.03.2008 tarihli beyanında sanıkla ilgili olarak, Osman Gürbüz’ün kendisinin eski suç ortağı
olduğuna, Beyoğlu Sıraselviler’de bulunan yazıhanesini Habil Küçük’e tahsis ettiğine, 2002 yılı
Aralık ayının başında Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Esen Türkyılmaz ve İbrahim Genç’in de
olduğu sırada Osman Gürbüz’ün kendisine Necip Hablemitoğlu’nu öldürüp öldüremeyeceğini
sorduğu ve bunun karşılığında 1 milyon dolar teklif ettikleri, kendisinin kabul etmediği, bu sefer
Veli Küçük’ün Osman Gürbüz’e dönerek “Osman bu iş yine sana düştü” dediği, daha sonra
basından Necip Hablemitoğlu’nun öldürüldüğünü duyduğu ancak kimin öldürdüğünü bilmediği,
olaydan yaklaşık 6-7 ay sonra Nargile Yakup isimli klüpte Osman Gürbüz ile karşılaştığı ve
Osman Gürbüz’ün kendisine “Hablemitoğlu’nun parasını masalarda bitirdik” dediğine ilişkin
beyanı; düzenli bir geliri olmamasına rağmen bu cinayetten bir süre sonra, 10.12.2002 tarihinde
Antalya Kemer Çamyuva Köyü Böğürtlenözü Mevkiinde bulunan Hazineye ait 1903 numaralı
parseli 200 milyar bedelle satın aldığı ve adına tapuya tescil edildiğine ilişkin Kemer
Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğünün 08.07.2008 tarih ve 1231 sayılı yazısı; Sanık Ahmet
Tuncay Özkan’a ait depoda 25.09.2008 günü aramada bulunan 1 adet yeşil-kahve renkli 20 sayısı
ile numaralandırılmış ajandanın içerisindeki 1 adet A4 kâğıdına el yazısı ile yazılan notlarda
“Osman Gürbüz’e gittim. Yeşil Gebze Emn.telefon etmiş, Korkut Eken’in arkadaşı, esrar içiyor.
Polisle çatışma olmuş, bir el çantası çamura saplanmış. Araç 2-14’lük Browning, 30-35 mermi,
3,5 milyarlık hamiline çek, jandarma komando elbise polis, telsizi 13…...lambası, bir takım ipek
kanlı elbise. Mehmet Apo’dan izin istedim. GebzeEmn.Md.gittim. Malzemeleri gördüm.
Trakya’da bir kişinin çeki, yeşil, Osman Gürbüz, adam kaçmış, bulmak için gittim” şeklindeki
ibarelerden sanığın örgüt adına eylemlere katıldığı ve tetikçilik yaptığı mealindeki tanık
beyanlarını teyit etmesi, yine benzer şekilde DHKP\C terör örgütünün üst düzey mensuplarının
da bulunduğu hücre evine yönelik yapılan operasyonda ele geçen dokümanlarda, Gazi
Mahallesindeki mezhep çatışması çıkarma amaçlı provakatif kahve tarama eyleminde Osman
Gürbüz’ün ilk kurşunu sıktığı ve eylemi yapanlar içerisinde olduğuna ilişkin örgütsel içerikli
notun sanığın örgüt adına eylemlere katıldığı ve tetikçilik yaptığı yönündeki tanık beyanlarını
513/658
teyit etmesi olgusu hep birlikte değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon üyesi olmadığı şeklindeki
suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık OSMAN GÜRBÜZ'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 161 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

176- ÖZKAN KURT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.04.2010 Tarih, 2010/737 Soruşturma,
2010/385 Esas ve 2010/276 Sayılı iddianamesinde; Olay tarihinde Şanlıurfa İli, Suruç İlçesi, 3.
Hudut Alayı, 2. Hudut Taburu 6. H udut Bölüğü'nde piyade er olarak askerlik görevini yaparken
27.08.2009 günü firar eden Sanık Özkan KURT’un 31.03.2010 günü saat:14.20'de "Sayın Savcı
Zekeriya ÖZ'ün Dikkatine" başlıklı ve "Oflu Enişte" rumuzu ile biten tehdit içerikli faks yazısı
gönderdiği, Sanık Özkan KURT'un Ergenekon terör örgütüne üye olmamakla birlikte açık kimlik
ve adresi tespit edilemeyen bir terör örgüt mensubunun yönlendirmesi ile terör örgütü adına
Ergenekon terör örgütü soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savası Zekeriya ÖZ'ü imzasız faks
yazısı ile ölümle tehdit ettiği böylelikle Ergenekon Terör Örgütü Adına Suç İşlediği, iddiasıyla,
TCK 220/6 ve 314/3 maddesi yollaması ile TCK 314/2, TCK. 106/2.b-d maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve örgüt faaliyetleri kapsamında
bu davanın soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ü tehdit ettiği sabit
görülmüştür. Sanığın temel eylemini bu davanın soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet
Savcısı Zekeriya Öz’e hitaben yazdığı tehdit mektubu oluşturmaktadır. Bu Tehdit mektubunun
kaleme alınış şekli ve içeriği gözetildiğinde bireysel bir eylem olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Özkan Kurt’ta ele geçirilen ve detayı yukaruda verilen belge içerikleri dikkate alındığında
başka sanıklardan ele geçen diğer örgüt belgeleri ile kıyaslandığında ve nitekim ihbar içerikleri
de birlikte gözetildiğinde bu dökümanların, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün bir hücresi
tarafından hazırlanan örgüt belgeleri niteliğinde olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır.
514/658
Sanık Özkan Kurt’un, muteber olan önceki aşama ifadelerine göre açık kimliği belirlenemeyen
bir örgüt mensubu tarafından verilen emir ve talimat gereği, kendisine el yazısı notlar şeklinde
verilen bu belgelerin bilgisayarda yazımının yapılıp çıktısı aldıktan sonra ilgilisine teslim
edildiği anlaşılmaktadır. Sanıkta ele geçirilen belge içeriklerinden de açıkça anlaşıldığı üzere
sanığın dijital verisi içinde fotoğrafı yerleştirilmiş sahte bir polis kimliği ele geçirilmiştir. Sanık
Özkan Kurt’un kendisine dikte ettirilen bahse konu tehdit metnini bilgisayarda imzasız mektup
şeklinde düzenleyip, kendisine verilen talimat gereği Cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz’e
gönderdiği açıkça anlaşılmaktadır. Mektubun kaleme alınış şekli ve muhtevası da bunu
doğrulamaktadır. Tehdit metninin güvenlik kameraları bulunan bir ortamdan ve tespiti kolaylıkla
mümkün olacak şekilde faks cihazından gönderilmesi, Sanık Özkan Kurt’un kendisine
Ergenekon Silahı Terör Örgütü tarafından verilen emir ve talimatı yerine getirmek için her türlü
cezayı göze alacak derecede örgüt hiyerarşisi içinde hareket ettiğini göstermektedir.
Sanığın, bahse konu tehdit mektubunu göndermesinden sonra adresinde yapılan
aramalar sırasında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bir hücresi tarafından hazırlanan örgüt
belgeleri mahiyetinde belgeler ele geçirilmiştir. Yukarıda detayı verilen bu belgelerde belirtildiği
üzere Sanık Özkan Kurt’un dijital veri içinde fotoğrafı yerleştirilmiş sahte bir polis kimliğinin
bulunması da sanığın legal olmayan işler yaptığını kanıtlaması bakımından dikkat çekici
görülmüştür.
Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bir hücresi tarafından açık kimliği
belirlenemeyen bir örgüt mensubunun emir ve talimatı ile bu davanın soruşturmasını yürüten
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ü mektupla tehdit ettiği sabit görülmüştür. Hücre sisteminin
geçerli olduğu ve gizlilik prensibinin uygulandığı Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün mensubu
olan Sanık Özkan Kurt’un bizzat bu davanın soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’ü hedef
alması ve tehdit mektubu içeriği dikkate alındığında İsimleri zikredilen Abdi İpçekçi, Uğur
Mumcu, Savcı Öz örneklerinin yakın geçmiş tarihimizde siyasi amaçlarla işlenmiş faili meçhul
cinayetlerden olması ve bu eylemler sonrasında toplumda ciddi ayrışmalar ve kamplaşmaların
yaşanmasına neden olan sokak olaylarının başlaması, sanıkta ele geçirilen doküman içeriklerinin
de sanığın tehdit eylemi ile uyumlu olması ve doğrudan bu davanın soruşturmasını akim
bırakmaya matuf olması eylemin yoğunluğunu göstermektedir. Yine bu durum bahse konu tehdit
eyleminin bireysel olmadığını aksine illegal bir yapılanma olan Ergenekon Silahlı Terör
Örgü’nün bir hücresi tarafından hiyerarşik yapıya uygun olarak emir ve talimat verilerek
yaptırıldığını göstermektedir. Bu bağlamda sanığın örgütsel eyleminin yoğunluğu ve örgütsel
irtibatının sürekliliği dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu sabit
görülmüş, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Özkan Kurt’un Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün oluşturduğu korkutucu
güçten yararlanılarak hazırlanan ölüm tehdidi içeren imzasız bir metni, görevinden dolayı
Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e göndermesi ve bu faksın
muhatabının eline geçmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın TCK 106/2-b ve d maddeleri
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Özkan Kurt hakkında esas hakkındaki mütalaada TCK 125/3-a maddesi gereğince
hakaret suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de, eylemin tehdit kapsamında kaldığı ve
atılı hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, 5271 Sayılı CMK 223/2-a
maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
515/658
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun81.
maddesinin 1. fıkrasındaki “Asker kişiler, ifadelerinin alınması veya sorguları için bağlı
bulundukları askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin emri ile getirilirler.”
düzenleme karşısında, 01.04.2010 tarihinde asker kişi olan Sanık Özkan Kurt’un
soruşturma aşamasındaki ifadesinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü personelince
alınması ve ifade esnasında askeri inzibat bulundurulmaması; 02.04.2010 tarihinde
mahkemedeki sorgusu sırasında, CMK’nın 148. madde hükmü hatırlatılmaksızın, “kolluk
ve Cumhuriyet savcılığında müdafii bulundurulmaksızın alınan ifadelerini kabul edip
etmediği”nin sanığa sorulması ve anılan husustaki bu kabul beyanına istinaden kolluk ve
savcılık beyanlarının delil kabul edilmesi; yine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
2010/118 esas sayılı dosyasının 26.01.2011 tarihli celsesinde de müdafii olmaksızın alınan
kolluk ifadesinin, sanığa okunması suretiyle CMK’nın 148 ve 213. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Sanık Özkan Kurt hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmadığı halde,
hakaret suçundan, beraat kararı verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ÖZKAN KURT hakkında TCK 125/3.a, 125/4 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 125/3.a maddesinde yazılı "Kamu
Görevlisine Hakaret" suçuna ilişkin sanık ÖZKAN KURT'un suça konu faks ile gönderdiği yazı
içeriğinin hakaret suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin
sanık ÖZKAN KURT hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Özkan KURT'un suç tarihi olan 31/03/2010 tarihi itibariyle Cumhuriyet Savcısı
olan Zekeriya ÖZ'e ulaştırmak kastı ile tehdit içerikli faksı gönderdiği, bu eylemin iddiaya konu
terör örgütü tarafından yaptırıldığına ilişkin maddi delil bulunmadığı, sanığın eyleminin TCK
106/2.b maddesi kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir.

1- Sanık ÖZKAN KURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör
örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık ÖZKAN KURT'un suç tarihinde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet
Savcısı'na yönelik tehdit içerikli imzasız yazıyı faks ile göndermek suretiyle işlediği tehdit
suçuna ilişkin eylemine uyan TCK 106/2.b maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
516/658
177- ÖZLEM USTA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Özlem Usta’nın Aydınlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü olduğu
dönemde;
Aydınlık Dergisi'nin 18.10.2009 tarihli 1161. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 25.10.2009 tarihli 1162. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 01.11.2009 tarihli 1163. Sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Melih Gökçek arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 15.11.2009 tarihli 1165. sayısında Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında geçen
görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 22.11.2009 tarihli 1166. sayısında Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek ile RTÜK yetkilisi olduğu iddia edilen bir şahıs arasında geçen
görüşmenin yayınlandığının tespit edildiği,
Sanığın eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara alındığında;
sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sonuç olarak örgütsel dokümanların içeriği, sanık Doğu Perincek’in 28.09.2009 tarihli
el yazılı dokümandaki talimatları, cumhuriyet çalışma grubunun faaliyetleri kapsamında 2004
yılında sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğurun yasa dışı olarak kaydettikleri ve daha
sonra dönemin jandarma genel komutanı olan sanık Mehmet Şener Eruygur’a aktarılan (bu ses
kayıtları Atatürkçü düşünce derneğinin genel başkan odasında da ele geçirilmiştir.) ses
kayıtlarının örgütsel amaçla ve kamu oyuna açıklatılmak üzere Aydınlık Dergisine 2009 yılında
gönderildiği, sanık Mehmet Deniz Yıldırım ve Aydınlık dergisinde çalışan bir kısım sanıkların
ses kayıtları yayınlanırsa ceza takibatı başlatıla bilir uyarılarına rağmen önce sanık Mehmet
Bedri Gültekin 17.10.2009 tarihinde” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC
Başkanı Mehmet Ali Talat arasındaki telefon görüşmesinin” bir bölümünün basın açıklamasıyla
kamuoyuna duyurulduğu, daha sonra 18.10.2009 tarihinde ve sonraki tarihlerde Aydınlık
Dergisinde, Ulusal kanal TV de söz konusu telefon görüşmesinin, “Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile iş adamı Remzi Gür arasındaki telefon görüşmesinin “ ve sanık Mehmet Deniz
Yıldırım da ele geçirilen telefon görüşmelerinden bazılarının yayınlandığı, dikkate alındığında o
tarihlerde Aydınlık Dergisinde yazı işleri Müdürü olan sanık Özlem Usta’nın ceza takibatına
uğrayabileceğini bilmesine rağmen sanık Doğu Perincek’in talimatına uygun olarak örgütsel
amaçlı söz konusu telefon görüşmelerini yayınlamak suretiyle örgütsel faaliyette bulunduğu,
sanığın eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu göz önünde bulundurularak sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmış olmakla; Sanığın TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
517/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Özlem USTA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.

178- RAFET ARSLAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Rafet ARSLAN’ın son iki yıldır sürekli olarak Muzaffer
TEKİN’in ofisine gelip gittiği, bütün aktivitelerine katıldığı, sanık Muzaffer TEKİN’in ofisine
geldiğinde sürekli olarak kendisine ait bölümde durduğu, VKGB’nin kuruluş toplantılarına
katıldığı, sanık Hüseyin GÖRÜM’ün fabrikasındaki yemeklere katıldığı, kendisini Rafet Albay
olarak tanıttığı, Muzaffer TEKİN’in internetten indirdiği Derin Devlet isimli yazının sanık Rafet
ARSLAN’da da bulunduğu, sanığın Muzaffer TEKİN’e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünde
örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, örgüt talimatları gereğince sanık Muzaffer TEKİN’in ofisinde
görevli olarak bulunduğu, sanığın böylece Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla,
TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Rafet Arslan’ın ordudan malülen emekli olduğu, sanığın kendi ve diğer sanıklar
Mete Yalazangil, Mehmet Zekeriya Öztürk, Halil Behiç Gürcühan, Zeki Yurdakul Çağman ve
Hüseyin Görüm'ün ifadelerinden anlaşılacağı üzere sanığın Muzaffer Tekin'e ait ofise haftada 3-4
gün gittiği, sürekli irtibat halinde olup toplantı ve aktivitelere katıldığı, sanığın Muzaffer
Tekin’in ofisinde kendine ait bölümde sürekli durduğu ve bu şekilde aralarında sıkı bir irtibat
bulunduğu, sanığın örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin’e bağlı olarak faaliyette bulunduğu,
aynı örgüt üyeliği kapsamında yargılanan diğer sanıklarla yoğun irtibat halinde olduğu, Danıştay
olayı sonrasında düzenlenen Muzaffer Tekin’in de bulunduğu ordu evindeki yemeğe katıldığı,
sanık Muzaffer Tekin’in Danıştay eyleminden sonra kaçması ve saklanmasına yardım ettiği, bu
şekilde örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmış, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi olup
olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde belirtilen
kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,
518/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Rafet ARSLAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 135 maddesi gereği yapılan iletişim
tespiti işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen delillere hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

179- RAİF GÖRÜM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Raif GÖRÜM’ün, legal görünümlü
Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki
yapılanması olduğunu bildiği, örgütün amaçları doğrultusnda faaliyet gösteren legal görünümlü
bu dernekte Kahraman ŞAHİN’in ile bağlantılı olarak istihbarat toplama faaliyetlerinde
bulunduğu, kendisinden Kuvayı Milliye İstihbarat Görevlisi kartı elde edildiği ve Ergenekon
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma içerisinde Mehmet Fikri
Karadağ ve Hüseyin Görüm hiyerarşisinde yer alıp Kahraman Şahin’in emrine verildiği, Kuvayı
Milliye Derneği’nde Kahraman Şahin’e bağlı olarak örgütün amaçları doğrultusunda istihbarat
toplama görevi verildiği ve sanığın da bu görevi kabul ederek istihbari faaliyetlerde bulunduğu
sabit görülmüştür.
Sanığın içinde bulunduğu Kuvayı Milliye Derneği bünyesinde Sanık Kahraman Şahin
ile sürekli irtibat halinde olduğu, onun emir ve talimatları doğrultusunda örgüt için istihbarat
topladığı, kendisine Kahraman Şahin tarafından verilen “istihbarat araştırma” görev kartını da
üzerinde taşıyarak örgütsel amaçlı istihbarat toplama faaliyetlerinde bu kartın kolaylıklarından
yararlandığı, 368 Tape no’lu görüşmesinde “bizim istihbarat hattan konuşuruz.” şeklindeki
beyanıyla da istihbari faaliyetlerinin varlığını açıkça ortaya koyduğu tartışmasız sabit
görülmüştür.
Sanık Raif Görüm’ün, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nde Kahraman Şahin
ile irtibatlı olarak onun emrinde istihbarat toplama faaliyetlerinde bulunduğu, örgütün amaçları
doğrultusunda kurulan ve başında Mehmet Fikri Karadağ’ın bulunduğu legal görünümlü Kuvayı
Milliye Derneği yapılanmasında Mehmet Fikri Karadağ-Hüseyin Görüm hiyerarşisine dâhil
olduğu, doğrudan bu sanıklardan da emir ve talimat aldığı, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen
Tape:361’de "İyi tamam fazla konuşmayalım", Tape 368’de “Anladım tamam ya bizim istihbarat
hattan konuşuruz o zaman” “İkinci kanala geçelim”, Tape:3421’de “…bunu oturuz sonra yüz
yüze konuşuruz bazı şeyleri ben sana bazı şeyler anlatacam” “Telefonda olmaz telefonda olmaz”,
Tape 3432’de”Telefonlarımızı dinliyorlar vatandaşlar galiba” vs tapelerden de anlaşıldığı üzere
örgütün gizlilik prensibine uygun görüşmeler yaptığı,faaliyetlerinin sürekliliği de dikkate
alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş,TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

519/658
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Raif GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

180- RASİM GÖRÜM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Rasim GÖRÜM’ün, Ergenekon
Terör Örgütü’nün gerçekleştirdiği 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin İstanbul’daki binasına
el bombaları atılması eylemleri öncesinde, bu eylemlerin planlandığı, İstanbul Ataşehir semtinde
yapılan toplantıya katılarak burada örgüt yöneticilerinden Muzaffer TEKİN’in talimatı ile 3 adet
el bombasını Osman YILDIRIM’a verilmek üzere bir odadan diğerine getirdiği, Örgüt mensubu
sanıklardan Kahraman ŞAHİN, Yusuf GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, İbrahim ÖZCAN, Mehmet
Fikri KARADAĞ ve Muzaffer TEKİN ile örgütsel irtibatının bulunduğu ve Ergenekon Terör
Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin ve Vatansever Kuvvetler
Güçbirliği Hareketi’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki
yapılanması olduğunu bildiği, doğrudan Muzaffer Tekin’in emir ve talimatları ile hareket ettiği,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün gerçekleştirdiği 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin
İstanbul’daki binasına provokatif amaçlı el bombaları atılması eylemleri öncesinde, bu
eylemlerin planlandığı İstanbul Ataşehir semtinde yapılan toplantıya katılarak burada Muzaffer
Tekin’in talimatı ile 3 adet el bombasını Osman Yıldırım’a verilmek üzere bir odadan diğerine
getirmek suretiyle örgütsel faaliyette bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanık Rasim Görüm’ün, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün kendisine bağlı “Sivil
Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel
çalışması uyarınca kurulan “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı
verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında
kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür”
hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu
durumun yukarıda izahı yapılan Tape, HTS raporları, tanık ve sanık ifadelerinden anlaşıldığı,
ESTÖ’de doğrudan Muzaffer Tekin’den emir ve talimat aldığı, Ergenekon Silahlı Terör
520/658
Örgütünün gerçekleştirdiği 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin İstanbul’daki binasına
provokatif amaçlı el bombaları atılması eylemleri öncesinde, bu eylemlerin planlandığı İstanbul
Ataşehir semtinde yapılan toplantıya katılarak burada Muzaffer Tekin’in talimatı ile 3 adet el
bombasını Osman Yıldırım’a verilmek üzere bir odadan diğerine getirdiği, Tape 4020 vs
görüşmelerinde belirtildiği üzere örgütün gizlilik prensibine uygun olarak telefon görüşmeleri
yaptığı, HTS raporlarında görüşme sayıları ayrıntılı olarak belirtildiği üzere örgüt mensubu
sanıklardan Hüseyin Görüm, İbrahim Özcan, Yusuf Görüm, Kahraman Şahin ile sürekli olarak
irtibat halinde olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasınakarar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre, temyiz isteminde bulunmayan sanık Rasim Görüm hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Rasim GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

181- RECAİ ALKAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde,Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekât amacıyla yayın yapan
internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda Ergenekon Terör
Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Recai Alkan’ın sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Recai Alkan’ın, HTS dökümleri ve tüm dosya kapsamına göre Ergenekon terör
örgütü üyesi olan sanıklar Altunay Şahin, Fatih Koca, Ferid İlsever, Serhan Bolluk, Mehmet
Sabuncu ve Yusuf Tunçer ile örgütsel irtibatının bulunduğu, ev aramasında ele geçen, bakanlar
ve milletvekilleri hakkında dini görüş, ırk, soy ve kökenlerine göre fişlemelerinin yapıldığı
belgenin yazar kısmında isminin yer aldığı, psikolojik harekat amacıyla yayın yapan internet
siteleri ile fiili irtibatı bulunan sanık Hasan Ataman Yıldırım ile irtibatlı olarak faaliyet
yürüttüğü, Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri
kapsamında diğer sanıklar Fatih Koca, Altunay Şahin ve Cem Şimşek ile birlikte
521/658
görevlendirildikleri, adı geçen sanıklarla birlikte örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik harekat yönü ağır basan mail
çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetleri sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine
getirdikleri, bu suretle sanığın, örgütün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğu anlaşıldığından,
TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
3- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar verildiği,
Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele
geçen flash bellekte“Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden
dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek,
Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile
açılan davada bu sanıklar beraat etmişlerdir.

D. Kanaat
Sanık Recai ALKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 161 - 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, sanıkla
benzer iddialarla yargılanan başka sanıklar hakkında ilgili dosyalarda beraat kararı verildiği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

182- RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU’nun,
522/658
legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinin faaliyetlerinde etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için Ar-Ge sorumlusu olarak
görevlendirildiği, örgütün tetikçi kanadında görevli kişilerin profillerinden de yararlanıp mafya
tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, Ergenekon Terör Örgütünün
üyesi olduğu, evinde yapılan aramalarda bu örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurduğu dolu
mermilerin ele geçirildiği ve 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet ettiği, İddia edilerek, TCK’nun
314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/4 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma
hiyerarşisinde Mehmet Fikri Karadağ’ın emir ve talimatları ile hareket ettiği, örgütün
yönetilmesine yardımcı olması için anılan derneğin ARGE sorumlusu olarak görevlendirildiği,
mafya tarzı yöntemleri kullanarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği sabit görülmüştür.
Sanık Recep Gökhan Sipahioğlu’nun, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu
yapılanma hiyerarşisinde doğrudan Mehmet Fikri Karadağ’dan emir ve talimat aldığı, ESTÖ
amaçları doğrultusunda kurulan Kuvayı Milliye Derneğinin faaliyetlerinde etkin rol oynadığı ve
örgütün yönetilmesine yardımcı olması için anılan derneğin internet web sayfasının hazırlanması
için Ar-Ge sorumlusu olarak görevlendirildiği, Tape 764 ve 3456 ‘da bahsi geçen olaylar da
dikkate alındığı üzere mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği,
örgütün gizlilik prensibine uygun olarak telefon görüşmeleri yaptığı, örgütsel faaliyetlerinin
sürekliliği ve çeşitliliği dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu
sabit görülmüş TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasınakarar verilmiştir.
Sanığın ikametinde yapılan 23.01.2008 tarihli aramalar sırasında;7355 (2) adet 7.62mm
dolu fişek, (1) adet 5.56mm dolu fişek, (44) adet 7.65mm dolu fişek, (8) adet 9mm dolu fişek ile
(1) adet 7.65mm çaplı boş kovan olmak üzere Toplam (56) adet mermi ele geçirilmiştir. Sanık
duruşmada “hatıra olarak sakladığım mermiler.” Şeklindeki beyanı ile bu mermilerin kendisine
ait olduğunu kabul etmiştir.
Suça konu mermiler hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı’nın 24.01.2008
tarih, BLS.2008/1138 No’lu Ekspertiz raporuna göre; bu mermilerin 6136 Sayılı yasaya göre
yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu belirtilmiştir.
Suça konu mermilerin 6136 Sayılı Kanunun 12. Maddesinin 4. Fıkrasında sayılanlar
dışında mutat sayıda olması ve sanığın ikametinde (evinde) bulundurması, duruşmada kendi
beyanıyla “hatıra olarak sakladığım mermiler.” Diyerek evinde bulundurduğu olgusunu ikrar
etmesi karşısında sanığın eyleminin 6136 Sayılı Kanun Madde 13/3 kapsamında kaldığı sabit
görülmüş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

523/658
D. Kanaat
1- Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134
maddesi gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve
bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan usulüne ve hukuka uygun arama
kararı ile 23/01/2008 tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasaya göre memnu vasfı haiz
mermilere ilişkin sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

183- RIZA FERİT BERNAY

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Rıza Ferit Bernay’ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün planladığı askeri
müdahaleye zemin oluşturma kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, dönemin
Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un başkanlığında yapılan ve bir kısmı örgüt
üyeleri olan dönemin üniversite rektörleri Mustafa Abbas Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu ve Kemal
Alemdaroğlu’nun içinde yer aldığı 19 Ekim 2003 tarihindeki gizli toplantıya katıldığı, dönemin
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün bu durumdan haberdar olmamasından, toplantının
TSK’nın bilgisi dışında GİZLİ olarak düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğu, bu toplantıda
özellikle mevcut hükümetin icraatlarının ve irtica konularının görüşüldüğü, toplantıya katılan
bazı rektörlerin “Kubilay olmaya hazır olduklarını” söylediği, burada alınan tüm kararların ve bu
kapsamda rektörlerin beklentilerinin gizli bir toplantı tutanağına bağlandığı ve bu tutanakların
daha sonra Mehmet Şener Eruygur’un adresinde yapılan aramalarda ele geçirildiği,
Yine bu toplantıda C.Ç.G tarafından alınan karar gereğince, rektörlerin ve öğretim
görevlilerin katılımı ile 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu göreve” pankartlarının
asıldığı “Cumhuriyet’e Saygı Mitingi’ne katıldığı,
Sanığın da aralarında bulunduğu rektörler ile bazı askerlerden oluşan C.Ç.G’nin, her
türlü riski gözönüne aldıkları, birlikte yapacakları ortak çalışma ile halk ve iktidarda bulunan
siyasi partiyi korkutup sindirerek, zorla iktidardan uzaklaştırma hususunda kararlı olduklarını
açıkça ortaya koyduğu, sanık Rıza Ferit Bernay’ın, askeri müdahaleye zemin hazırlamak
çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Kent
Otel’de yapılan toplantıya iştirak ettiği Ergenekon silahlı terör örgütü nün,sivil toplum
kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye
çalıştığı, bu çerçevede sanığın da diğer örgüt üyeleri Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas
Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu ile derneğin yönetimine girdiği, bu faaliyetlerini tamamen örgütün
talimatları ile gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, örgütün üniversite yönetimlerini ele geçirme
stratejilerine uygun olarak, sanığın; örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz, Fatih Hilmioğlu, Kemal
Alemdaroğlu ve Mustafa Abbas Yurtkuran ile irtibatlı olarak, rektörlük seçimlerine müdahale
ettikleri ve örgütün kullanabileceği kişilerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer rektör
adayları hakkında asılsız iddialarla bu kişileri karalamaya çalıştıkları, basına bilgi sızdırarak
ısmarlama haber ve yorum yaptırdıklarının belirlendiği, şüphelinin örgüt yöneticisi Şener
Eruygur’a bilgi veren ve ondan talimat alan kişi konumunda olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2,
311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


524/658
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde Cumhuriyet
Çalışma Gurubu adı ile illegal yapı oluşturarak bir kısmı dava sanığı olan emrindeki kişilerle
birlikte emir-komuta zinciri içinde, ekip çalışması şeklinde planlı ve oldukça kapsamlı çalışmalar
yaptığı gibi emekli olduktan sonra da 'Ergenekon' ile sivil toplum kuruluşları arasında
koordinasyonu sağlamak ve darbeye zemin hazırlamak için ADD yönetimini ele geçirerek
derneği örgüt amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Terör Örgütü lobi yapılanması
içerisindeki "sivil unsur" halinde dönüştürdüğü, bir başka anlatımla örgütün sivil
yapılanmalarından birisi haline getirdiği, bu kapsamda; şahsen ve dernek olarak diğerErgenekon
Terör Örgütü sivil toplum örgütleri ile birlikte birçok miting, gösteri, panel ve gizli toplantılara
katıldığı, sanık Rıza Ferit Bernay'ın da ADD Genel Merkezinde Yönetim Kurulu üyesi olduğu,
ADD bünyesinde Mehmet Şener Eruygur ve diğer Yönetim Kurulu Üyesi sanıklar Mustafa
Abbas Yurtkuran ve Fatih Hilmioğlu ile birlikte yukarıda açıklanan amaçlara yönelik örgütsel
faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi sanık Doğu Perinçek'te elde edilen belgelerde; Sanık
Rıza Ferit Bernay'ın, Talat Paşa Hareketi Danışma Kurulu içerinde, Ulusal Birlik Hareketinin
yürütme organı olan Ulusal Birlik Konseyinde, ADD'nin Kırklar Meclisi'nde adının yazılı
olduğu, Milli Güç Birliğine Çağrılacak Şahsiyetler içinde, pek çok sanıkta ele geçen
“ulusalcılar” isimli belgede ve İşçi Partisi'nin Öncüleri Partileştirme Hareketinde adının yazılı
olduğunun görüldüğü, keza Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi İlhan Selçuk başkanlığında
düzenlenen Kent Otel darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı deliller kısmında gösterilen
belgelerden anlaşılmıştır.
Sanık Rıza Ferit Bernay'ın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde,
Cumhuriyet Çalışma Gurubundaki eylemlerinin etkinliği ve belirleyiciliği dikkate alınarak,
Mahkememizce 765 sayılı TCK 147 anlamında “elverişli eylem” niteliğinde kabul edilmemiş;
örgüt üyeliği kapsamında faaliyet olduğu kabul edilmiştir. Böylece sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 311/1, 312/1 maddeleri gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

525/658
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık RIZA FERİT BERNAY hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Rıza Ferit BERNAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122 - 134 - 161 - 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

184- SAİPİR DEBZLELVİDZE

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Saipir DEBZLELVİDZE'nin deşifre olmamak için Muharrem (Kod) adını
kullandığı, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN ve Mete
YALAZANGiL'e bagli olarak faaliyet gosterdigi, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN ile arasmda
hiçbir iş ilişkisinin bulunmamasma ragmen ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN'in bu şüpheliyi
nezaretten kurtarmak için Mete YALAZANGİL'e talimat verip yardımcı olmasını soylemesi ve
şüphelinin TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile ilişkileri ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN'in
ofisindeki toplantilara katilip emir ve talimatlara uygun hareket ettigi, Zafer (Kod) Muzaffer
TEKIN'in tutuklanmasının ardından yerine bakan şüpheli Mehmet Zekeriya OZTURK ile
irtibatlarını devam ettirdigği, serbest kaldığında telefon edip şüpheli Mehmet Zekeriya
OZTURK'e "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen
yanınızdakileri boyle seni yapanları dikkat böyle" "kandıranlan şey yapanlan dikkat et oturur
konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.DEBZLELVIDZE'nin "senle ozel işlerim var benim"
dedigi, M.Z.OZTURK'iin "tamam anladım ben seni anladım" dedigi, S. DEBZLELVIDZE'nin
"ya bunaldim artik vallahi" dedigi, tüm bunlar göz onüne alındığına; şüphelinin ERGENEKON
teror orgütü üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK'nun 314/2 ve 3713
Sayılı Kanunun 5. maddeleri geregince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. Kanaat
Sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95
Karar Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava
dosyası ile tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE hakkında çıkartılan yakalama kararı henüz infaz
edilemediği, buna karşın yargılamanın kapsamı, bozma kararının içeriği, mütalaanın geneli bir
bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın beyanının dosyaya yenilik katmayacağı, dosyanın
yakalamalı olarak tefrik edilmesinin adil yargılanma hakkının ihlâli sonucunu doğurabileceği
anlaşıldığından sanığın savunmasının alınmasından vazgeçilmesine, iş ve sosyal hayatı gereği
diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

185- SEDAT ÖZÜER

526/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde, sanığın; adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı ve Proje isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda
internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı
ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti satın aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen
internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize
ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK
312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Sedat Özüer’in iddianamede belirtildiği şekilde Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, adı geçen
siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin
yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıçın hazırlanmasında görev aldığı ve
Proje isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere
görevlendirildiği ve bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak
için gereken hizmeti satın aldığı, Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yürütülen
soruşturmada bilgisayarların incelenmesi esnasında sanığın hazır bulunduğu, incelemenin
yapıldığı süre ve yöntem de dikkate alındığında sanığın bilirkişiler üzerinde baskı oluşturmak
amacıyla görevlendirilmiş olduğu mahkemece kabul edilen sanığın eylemlerinin konumu ve
faaliyetlerinin niteliği nazara alınarak örgüt üyeliği kapsamnında değerlendirilmesi gerektiği
değerlendirilerek sanığın Ergenekon Terör Örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmasına
karar vermek gerekmiştir.Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312, 314/1 maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SEDAT ÖZÜER hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Sedat ÖZÜER'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

186- (REİS) SEDAT PEKER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
527/658
iddianamesinde, Sanık Sedat PEKER’in "Reis" kod adını kullandığı, Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile sıkı şekilde
görüştüğü ve irtibat içerisinde olduğu, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile
Beykoz’daki yalısında örgütsel içerikli toplantılar yaptığı, Ergenekon Terör Örgütünün illegal
kişilere ihtiyaç duyduğu, örgüt belgelerinden olan "Mafia" isimli dokümanda; mafyanın
çökertilmesi yerine mafyanın yeniden yapılandırılmasının (reorganizasyonu) kararlaştırıldığı, bu
doğrultuda Sanık Sedat PEKER’in, sanık Veli KÜÇÜK tarafından eğitilip yetiştirildiği, Sanık
Sedat PEKER’in, Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu ve örgütün illegal kişiler bölümünde
tarif edilen "Mafia Yapılanması" içerisinde bulunduğu, bu görev gereği kurmuş olduğu çıkar
amaçlı suç örgütünü de yönettiği, dosyada mevcut telefon görüşmelerinde örgüt adına suç işleyen
kişilere eylem yapılması karşılığında (Orhan PAMUK’un öldürülmesi vs.) Sedat PEKER’in
adamı olacağı ve ceza evinde onun koğuşuna alınacağı vaad edilmek suretiyle güvence verildiği,
iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Sedat Peker’in; tanık Mehmet Eymür’ün sanığın Veli Küçük’e bir şoför ve
Mercedes tahsis ettiğine ve zaman zaman bir araya gelip görüştüklerine ilişkin beyanı, Tuncay
Güney’in, Veli Küçük’ün sanık Sedat Peker’i bir sokak kabadayısıyken alıp yetiştirdiği ve
örgütün mafya yapılanmasında ilk sıraya koyduğuna ve Sedat Peker’in laftan çıkmayıp söz
dinleyen, Veli Paşa’nın bir dediğini iki yapmayan kişi olduğuna ilişkin beyanı; tanık Ahmet
İhtiyaroğlu’nun sanığın Veli Küçük’e bağlı olarak çalıştığına ve onun tarafından korunup
kollandığını duyduklarına ilişkin beyanı; tanık Emrah Özdemir’in, sanığın Veli Küçük’e eylem
ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere 400 bin dolar gönderdiğine ve Veli Küçük, Muzaffer Tekin,
Kemal Kerinçsiz ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğine ilişkin beyanı; tanık Zahit
Engin’in Veli Küçük’ün sanığın da içerisinde olduğu bir kısım organize suç örgütü liderleriyle
bir araya geldiğine ilişkin beyanı; tanık Semih Genç’in sanığın “Derin Devlet” ve “JİTEM”
içerisinde yer adlığına ve irtibatlarına ilişkin beyanı; tanık Serhat İnce’nin sanığın, öğrenciyken
burs verip maddi destek sağladığı ve kendisinin vekaletli avukatı olan Hakkı Kurtuluş’a ait
Yeditepe Hukuk Bürosunda Danıştay saldırısını gerçekleştiren sanık Alparslan Arslan’ın staj
yaptığına ilişkin beyanı; Gizli Tanık Kıskaç’ın sanığın sanık Osman Gürbüz ile ilişkileri
konusundaki beyanı; tanık Turğut Büyükdağ sanığın Veli Küçük tarafından kendisi üzerine
tahsilata gönderildiğine ilişkin beyanı; Gizli Tanık Poyraz’ın sanık ile birlikte devamlı İzmit Alay
Komutanlığında sanık Veli Küçük ile görüştüklerine ve yüklü miktarda para götürdüklerine,
sanık Sedat Peker’in Veli Küçük tarafından korunup kollandığı ve organize suç örgütleri
içerisinde en etkin konuma gelmesi için lazım gelen herşeyi yaptığına ilişkin beyanı ve tüm
dosya kapsamı hep birliktedeğerlendirildiğinde; Sanık Sedat Peker’in başta Veli Küçük olmak
üzere pek çok sanık ile irtibatlı o lduğu, Ergenekon terör örgütünün Mafia yapılanması içerisinde
yer aldığı, Ergenekon terör örgütü yöneticisi Veli Küçük tarafından korunup kollandığı, önce
organize suç örgütü liderliğine, daha sonra da organize suç örgütleri içerisinde en etkin konuma
getirildiği, bunun karşılığında da Veli Küçük şahsında örgüte finansal destek sağladığı, sanık
Emin Caner Yiğit’i sanık Veli Küçük’e şoför olarak tahsis ettiği ve maaşını ödediği, eylemlerde
kullanılacak tetikçileri emrindeki kişiler aracılığı ile temin ettiği ve cezaevine girmeleri halinde
kendi koğuşunda kalacağı ve korunup kollanacağı güvencesini vererek sanıkları cesaretlendirdiği
mahkememizce sabit kabul edilmiştir.
Sanık her he kadar bir başka suçtan ceza evinde bulunsa da, ceza evinden de örgüt
üyeliği suçunu oluşturacak eylemlerini devam ve temadi ettirebilir. Bu durumda örgüt üyeliği
suçundan hakkında işlem yapıldığı tarih suç tarihi olur. Somut olayda sanık Sedat Peker, örgüt
üyeliğine ilişkin eylem ve faaliyetlerinin bir kısmını kelebek operasyonu kapsamında yakalanıp
tutuklanmadan önce gerçekleştirmekle birlikte, bu suçtan tutuklu ve daha sonra cezası infaz
edilmekte iken örgütsel faaliyetlerini devam ettirdiği, bu kapsamda; Orhan Pamuk’a yönelik
528/658
suikast düzenlenmesi konusuyla ilgili olarak, eylem yapacak sanıkların Sedat Peker’in
arkalarında olduğuna, eylem sonrasında Sedat Peker’in kendilerine cezaevinde sahip
çıkacaklarına ve Sedat Peker’in emrini beklediklerine ilişkin beyanları dikkate alındığında sanık
Sedat Peker’in örgüt üyeliği kapsamında eylem ve faaliyetlerini temadi ettirdiği anlaşılmıştır. Bu
eylemlerinin tarihinin de 2005 yılından sonra olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında 5237 sayılı
Kanun hükümleri uygulanmıştır. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde;
sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği
anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak
TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin kararları da
bulunmayan sanıklar Sedat Peker ile Veli Küçük arasındaki 29.02.2004 tarihli iletişim tespit
tutanaklarının CMK'nın 138. maddesine aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine delil olarak
kullanılması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Reis Sedat PEKER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, sanığın cezaevinde olduğu tarihlerde iddiaya
konu ergenekon terör örgütü ile üyeliğinin devam ettiğine dair maddi delil bulunmadığı, delil
olarak kabul edilen iletişim tespit tutanaklarının ne şekilde elde edildiğinin tespit
edilemediği,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine
atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

187- SELİM AKKURT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Selim AKKURT’un, legal görünümlü
Kuvayı Milliye Derneğinde mafya tarzı eylemler ile örgüte gelir temin etme ve provakatif terör
eylemlerinde tetikçilik yapma faaliyetleri ile görevlendirildiği, Ergenekon Terör Örgütünün
provakatif bir terör eylemi olarak Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasına havale ettiği
Orhan PAMUK, Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL’in
öldürülmeleri eylemlerine ilişkin hazırlık hareketleri aşamasında yer aldığı, Ergenekon Terör
Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu illegal
yapılanmada Mehmet Fikri Karadağ ve Muhammet Yüce hiyerarşisinde yer alıp doğrudan
Muhammet Yüce’nin emir ve talimatları ile hareket ettiği, örgütsel faaliyetlerinde mafya tarzı
yöntemleri kullandığı, provokatif terör eylemlerinde tetikçilik yapması için Mehmet Fikri
Karadağ’ın teşvikiyle Muhammet Yüce tarafından görevlendirildiği, Orhan Pamuk, Fehmi Koru,
Ahmet Türk, Osman Baydemir-Sebahat Tuncel’e yönelik suikast eylem planlarının hazırlık
hareketleri aşamasında yer aldığı sabit görülmüştür.
Sanık Selim Akkurt’un, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu illegal
yapılanmada Mehmet Fikri Karadağ- Muhammet Yüce hiyerarşisinde yer aldığı ve doğrudan
529/658
Muhammet Yüce’den emir ve talimat aldığı, provokatif terör eylemleri için suikast eylem planı
hazırlıklarında bulunduğu, örgütün gizlilik prensibine uygun olarak telefon görüşmeleri yaptığı,
Örgüt içerisinde “Halil” Kod adını aldığı ve daha ziyade örgütün gizlilik prensibi gözetilerek
telefon görüşmelerinde kullandığı, HTS raporlarında görüşme sayıları ayrıntılı olarak belirtildiği
üzere örgüt mensubu sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ ve Muhammet Yüce ile sürekli olarak
irtibat halinde olduğu, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık SELİM AKKURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

188- SELİM UTKU GÜMRÜKÇÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Selim Utku Gümrükçü’nün;
“Memleket Sevdalıları Derneği’nin Genel Başkanı ve “Bizkaçkişiyiz Platformu”nun İstanbul İl
Başkanı, Bizkaçkişiyiz Derneğinin genel başkanı olarak görev yaptığı, 22.02.2008, 25.02.2008
ve 04.04.2008 tarihlerinde Tuncay Özkan ile yaptığı görüşmeler dikkate alındığında sanığın, sivil
toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi ve yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden
Bizkaçkişiyiz Platformun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, İletişim tespit tutanaklarına göre, sanığın CHP
içerisinde aktif görevli olduğu, partinin üst yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki
içerisinde bulunduğu, parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ı
doğrudan bilgilendirdiği, parti çalışmaları konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları
doğrultusunda hareket ettiği, hareket tarzı konusunda talimat aldığı, yöneticisi olduğu sivil
toplum kuruluşlarına mensup kişileri Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
yönlendirdiği, sanıkların siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla
CHP yönetimine etki etmeye çalıştıkları, yöneticisi olduğu sivil toplum kuruluşuna mensup
insanları kendi amaçları doğrultusunda bir kısım eylemlere yönlendirme gayreti içerisinde
bulundukları, Bu şekilde Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile bağlantılı olarak Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Selim Utku Gümrükçü’nün, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu,
örgüt hiyerarşisine dahil olarak Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, örgütün amaçları doğrultusunda kurulan “Memleket Sevdalılar Derneğinin” Genel
Başkanı, Bizkaçkişiyiz Platformunun İstanbul İl Başkanı ve Bizkaçkişiyiz Derneğinin genel
başkanı olarak faaliyetlerini yürüttüğü, sanığın sivil toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi,
yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden Bizkaçkişiyiz Platformun kurucusu ve
lideri olan Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan irtibatlı olduğu ve bütün sivil toplum
faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve talimatları doğrultusunda
gerçekleştirdiği sabit görülmüştür.
530/658
Sanık Selim Utku Gümrükçü’nün Ergenekon Siahlı Terör Örgütü’nün amaç ve hedefleri
doğrultusunda Siyaset dünyasına yön verme çalışmalarına katıldığı, “Memleket Sevdalıları”
isimli derneğin Genel başkanlığını yaptığı, “Bizkaçkişiyiz Platformu”nun İzmir sorumlusu
olduğu, bu platformun kurucusu ve lideri olan ve aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının
yönlendirilmesi, yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden Sanık Ahmet Tuncay
Özkan ile doğrudan irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini
sanığın emir ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, yine, sanığın CHP içerisinde aktif
görevli olduğu, partinin üst yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki içerisinde ulunduğu,
parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ı doğrudan
bilgilendirdiği, parti çalışmaları konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, hareket tarzı konusunda talimat aldığı, yöneticisi olduğu sivil toplum kuruluşlarına
mensup kişileri Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda yönlendirdiği, Sanık Tuncay
Özkan ile birlikte siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla CHP
yönetimine etki etmeye çalıştıkları, “Yeni Milis” isimli örgüt belgesi üzerinde çalışmalar yaparak
bu belgeyi güncellediği, örgütsel nitelikteki bu faaliyetlerinin sürekliliği ve çeşitliliği dikkate
alındığında Ergenekon Sialhlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,

1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili


uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık SELİM UTKU GÜMRÜKÇÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161 - 162
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu
işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, CMK 138 maddesine aykırı şekilde elde edilen tape kayıtlarının hukuken delil
vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
531/658
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

189- SEMİH TUFAN GÜLALTAY

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Semih Tufan GÜLALTAY’ın,Muzaffer TEKİN ve Fikri KARADAĞ ile
de irtibatlı olduğu ve onlarla görüştüğü, halen çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten tutuklu
bulunduğu, Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda Ulusal Birlik Platformu (UBP)
çatısı altında birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunu örgütleme çalışmaları yaptığı ve sanık
Şener ERUYGUR ile birlikte hareket ettiği, Danıştay saldırısından sonra Muzaffer TEKİN’in
ismini UBP listelerinden sildirerek deşifre olmamaya çalıştığı, Türk Ortodoks patrikhanesinde
yapılan Ergenekon terör örgütünün gizli toplantılarına katıldığı, böylece Ergenekon terör örgütü
ile organik bir bağ kurduğu, Cezaevinde olduğu dönemde sanık Muzaffer TEKİN’in kendisine
maddi destek sağladığı, Sanık Mete YALAZANGİL’in ceza evinde kendisini ziyaret ettiği, Sanık
Semih Tufan GÜLALTAY’ın çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten yargılandığı, yaptığı
eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında Ergenekon terör örgütünün çıkarları
doğrultusunda yaptığı, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
TİT isimli terör örgütünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün bir alt hücresi / tetikçi
çetesi olduğu, sanığın da Ankara 1. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 1998/115 Esas ve 1999/208
sayılı kesinleşmiş ilamı ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal'ı öldürmeye
azmetmek ve "TİT isimli silahlı teşekkül mensubu" olmaktan hakkında kesinleşmiş ve infaz
edilmiş mahkûmiyet kararının olduğu, daha sonra da anılan örgütün Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin
2008/14571 Esas ve 2009/1376 Karar sayılı ilamı 7746 ile "terör örgütü" olarak kabul edildiği,
böylece sanığın TİT üyesi olmaktan mahkumiyetinin bulunduğu ve TİT isimli terör örgütünün de
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün bir alt hücresi / tetikçi çetesi olduğu hususu dikkate
alındığında, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün mafya yapılanması içerisinde yer alan
örgüt üyesi olduğu anlaşılmıştır.
TİT terör örgütü adına suç işleyen sanığın bu cezası infaz edilirken örgüt yöneticisi
Muzaffer Tekin'in defaatle kendisini ziyarete gittiği, daha sonra da Muzaffer Tekin'in talimatı ile
örgüt üyesi Mete Yalazangil'in kendisini ziyaret etmeye devam ettiği, Muzaffer Tekin'in İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığındaki “...Semih Tufan Gülaltay isimli şahsı cezaevine girdiği zaman
takip ettim, ailesi ile biraz ilgilendim..." şeklindeki ikrarından anlaşılacağı üzere, sanık
cezaevinde iken, sanık ve ailesi ile ilgilendiği, cezaevinden çıktıktan sonra da bu ilişkilerinin
devam ettiği ve sanığın ofisine belli aralıklarla geldiği, yine Danıştay saldırısından iki gün nce
4-5 kişilik bir grup ile gelip Semih Tufan Gülaltay’ın ofisine gelip saatlerce toplantı
aptıkları, saldırıdan sonra sanığın talimatı ile Muzaffer Tekin, Alparslan Aslan ve bir kaç kişinin
adının www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden silinerek aralarındaki irtibatın gizlenmeye ve
sanık örgütsel ilişkinin izlerinin kaybettirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır.
Sanık cezaevinde iken, örgüt yöneticisi Veli Küçük, Tuncay Güney’i sanığın bulunduğu
cezaevine göndererek ziyaret ettirdiği, Tuncay Güney de sanığın cezaevinde bir savcı ile yaşadığı
sorunuları gelip Veli Küçük’e aktardığı, daha sonra Veli Küçük’ün devreye girip sorunu çözdüğü,
yani sanığın Veli Küçük tarafından da korunup kollandığı, karşılaştığı sorunlarının çözüldüğü ve
ihtiyaçlarının karşılandığı tespit olunmuştur.
Cezaevinden çıktıktan sonra –organize suç örgütleri içerisinde artan şöhreti ile-
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün emir ve talimatlarını yerine getirmek için bir kısım
tetikçileri yanında barındırmaya devam ettiği, bu kapsamda tehdit, şantaj yöntemleri ile menfaat
532/658
temin ettiği, nitekim bu kapsamdaki suçlardan 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/367 esas
..karar sayılı ilamı ile … hapis cezasına mahkum olduğu ve bu kararın temyiz aşamasında olduğu
anlaşılmıştır.
Örgütsel faaliyetlerini yürüttüğü ofisini, örgüt yöneticilerin kullanımına ve örgütsel
görüşmelerin yapılmasına tahsis ettiği, ayrıca örüt yöneticisi Şener Eruygur ile örgütün hedef ve
ilkeleri doğrultusunda çok sayıda derneği bir araya getirerek Ulusal Birlik Platformu adı altında
bir platform çatısı altında birleştirip, örgütsel gösteriler aracılığı ile hükumet üzerinde daha etkin
bir baskı oluşturma çabası içerisinde oldukları, buna paralel olarak örgüt güdümündeki diğer
platform ve derneklerle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri kanaatine varılmıştır.
Tuncay Güney beyanında; sanık Semih Tufan Gülaltay’ı cezaevinde olduğu sırada
ziyaret ettiği, cezaevinde yaşadığı sıkıntıları gelip Veli Küçük’e anlattığı, Veli Küçük’ün de
devreye girerek sanığın sorunlarını çözdüğü, ayrıca sanığın kardeşi Emre Gülaltay’ın Korkmaz
Yiğit’i tehdit etmesi üzerine Veli Küçük’ün Emre Gülaltay’a emir göndererek bundan
vazgeçmesini istemesi üzerine onun da derhal bundan vageçtiğini beyan etmesi karşısında, bu
beyan da yukarıda anlatılan delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgütün mafia
yapılanması içerisinde yer aldığı ve hiyerarşik olarak Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’e bağlı
olduğu anlaşılmıştır.
Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine
varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Semih TUFAN GÜLALTAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

190- SERDAR ÖZTÜRK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/1756 Soruşturma, 2010/373 Esas ve
2010/264 Sayılı iddianamesinde, Sanık Serdar Öztürk’ün, Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda hazırlanan “İrticayla
Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgenin bir suretini bürosunda bulundurduğu, bu belge
içeriğinde Ergenekon soruşturma ve davaları aleyhine planlanan faaliyetlere uygun şekilde
hareket ettiği, örgüt faaliyetleri kapsamında diğer örgüt üyeleri tarafından kendisine verilen veya
bizzat kendisinin temin ettiği “Devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından
niteliği itibariyle gizli olan ve gizli kalması gereken belgeler ile kanun ve nizam gereği gizli
kalması gereken” belgeleri örgüt adına bulundurup, örgütün diğer birimlerine ilettiği ve çok
sayıda ruhsatsız mermi bulundurduğu iddiasıyla, TCK 314/2, 326, 327, 334, 6136 Sayılı Yasanın
13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Serdar Öztürk'ün eylemlerinin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluğu, gizlilik
kurallarına uygun hareket tarzı, terör örgütü ile organik ve hiyerarşik bağını ortaya koyan
faaliyetleri nazara alındığında sanık Serdar Öztürk'ün Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
kabul edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanık Serdar Öztürk'ün işyerinde yapılan aramada GİZLİ, ÇOK GİZLİ, HİZMETE
ÖZEL ve KİŞİYE ÖZEL ibareleri bulunan, Emekli Genel Kurmay Başkanlarının görevde
533/658
bulunduğu zamanda yapmış olduğu yurt dışı resmi ziyaretler ile Ülkemizi ziyaret eden Diğer
Ülke Başkanları, Dış İşleri Bakanları, Genel Kurmay Başkanları, Askeri erkan ve Yabancı Devlet
Elçileri ile yapılan resmi görüşme tutanakları ile Azerbaycan, ordusunun yapılanması ve eğitimi
ile ilgili Azerbaycan, Türkiye arasındaki GİZLİ, ÇOK GİZLİ, HİZMETE ÖZEL ve KİŞİYE
ÖZEL askeri yazışma belgeleri el geçirilmiştir.
Sanığın her ne kadar TCK'nın 326. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu
davası açılmış ise de; yapılan aramada ele geçen GİZLİ, ÇOK GİZLİ, HİZMETE ÖZEL ve
KİŞİYE ÖZEL belgelerin sanığın avukat oluşu, TSK da her hangi bir görev üstlenmeyişi (TSK'
da görevi bulunduğu kabul edilse dahi bu belgelerin bulunduğu karargahtan çıkarılmasının
mümkün bulunmaması) nazara alındığında söz konusu bilgi ve belgelerin Devletin güvenliği
veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgi ve
belgeleri temin ettiği kabul edilerek TCK'nın 327. maddesinde tarif edilen temin suçunu işlediği
kabul edilmiş ve bu suçtan cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın işyerinde ele geçen belgelerden bir kısmı Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından gizli bilgi ve belge olarak kabul edilmemiştir. Bu kapsamda kanun
ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması
gereken diğer belgeler nedeniyle sanığın TCK'nın 334. maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna
gidilmiştir.
Sanık Serdar Öztürk’ün ofisinde yapılan aramada bulunan 50 adet fişeğin yapılan
incelemesinde; 22 kalibre Long Rifle tipi olup, kalibre ve tiplerine uygun ateşli silahlarda
kullanılmak üzere imal edildikleri, fişeklerin patladığının görüldüğü, Bu itibarla söz konusu
fişekler; 6136 sayılı kanuna göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu, 250 adet fişeğin
yapılan incelemesinde; 32 kalibre Smith&Wesson Long tipi olup, kalibre ve tiplerine uygun
ateşli silahlarda kullanılmak üzere imal edildikleri, fişeklerin patladığının görüldüğü tespit edilen
fişeklerin 6136 sayılı kanuna göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olduğu anlaşıldığından sanık
Serdar Öztürk'ün 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan (6136 SK 13/3 maddesi)
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Serdar ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
534/658
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, yine hukuka aykırı arama - elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen ve bizatihi
bulundurulması suç teşkil eden fişeklerin suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

191- SERHAN BOLLUK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Serhan Bolluk’un Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olduğu ve
İşçi Partisinde MKK üyesi olduğu, Sanık Serhan Bolluk’un gazetecilik mesleği yanında İşçi
Partisinin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçları çerçevesinde alınan kararların
uygulanmasına yönelik olarak verilen tüm talimatları yerine getirdiği, habercilik ve gazetecilik
adı altında ERGENEKON terör örgütünün propagandasını yaptığı gibi örgüt üyeleri hakkında da
yaptıkları yanlı haberlerle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarını işlediği, Aydınlık
Dergisinin ERGENEKON t erör ö rgütüne bağlı ULUSAL MEDYA grubu i çinde yer aldığı,
sanığın Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’nun toplantılarına katılması ve halkı hükümete karşı
isyana tahrik suçlarına iştirak ettiği anlaşıldığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün medya ve iletişim yapılanması içerisinde yer
aldığı, Sanık Doğu Perinçek’in “milli kuvvetler” olarak nitelediği kuvvetler arasında yer alan
Ulusal Medya içerisinde bulunan Aydınlık Dergisinde yakalandığı 21.03.2008 tarihi itibari ile
genel yayın yönetmeni olarak görev yaptığı, bu göreve 2007 yılı başlarında geldiği, 1994 yılında
da haftalık olan Aydınlık Dergisin çıkartmaya başladığı, 2000-2007 yılları arasında da yine Milli
Kuvvetler arasında gösterilen Ulusal Medya içerisinde yer alan Ulusal Kanal’da çalıştığı, Sanık
yönetiminde bulunduğu Aydınlık Dergisini, örgütün amaç ve hedeflerine uygun olarak Sanık
Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle kamuoyu
oluşturmak dezenformasyon için kullandığı anlaşılmıştır.
Sanığın 1987 yılında İstanbul’da 2000’e doğru Dergisinde gazeteciliğe başladığı,
Aydınlık ismi ile günlük gazete çıkardığı, 1994 yılında haftalık olarak Aydınlık Dergisi ismiyle
dergi çıkartmaya başladığı, 2000 yılında Ulusal Kanal televizyonunda çalışmaya başladığı, 2007
yılı başlarında tekrar Aydınlık Dergisinde genel yayın yönetmenliği görevini aldığı aynı zamanda
İşçi Partisinin MKK üyesi olduğu, sanıklardan Kemal Alemdaroğlu, Ferit İLsever, Turhan Özlü,
Yusuf Beşirik, Erkan Önsel’in yaptığı gizli örgütsel toplantılara katıldığı, İşçi Partisi Aydınlık
Gazetesi ve Ulusal Kanal’da Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak yöneticilik yaptığı, örgütün
hiyerarşisi içerisinde faaliyet yürüttüğü, Sanık Doğu Perinçek tarafından yazıldığı anlaşılan
“Kuşatma Nasıl Yarılır” isimli belgede “Milli Kuvvetler” tabiri içinde yer alan Ulusal Medya
olarak nitelendirilen Aydınlık Dergisinde sanığın genel yayın yönetmeni olarak görev yaptığı,
psikolojik harekat faaliyetleri içerisinde bulunduğu, Aydınlık Dergisinde görev yaptığı dönemde
“Kara Propaganda ve dezenformasyon” amaçlı olarak faaliyetlerde bulunduğu, Ergenekon
soruşturmasıyla ilgili yaptığı yanlı haberlerle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs faaliyetleri
içerisinde bulunduğu, Sanıklar Erkan Önsel, Ferit İlsever, Turhan Özlü, Yusuf Beşirik ve Kemal
Yalçın ALEMDAROĞLU’nun yaptığı gizli toplantılara katıldığı, örgütün askeri yapılanması
içerisinde yer alan Sanık Levent Ersöz’le örgütsel iş birliği içerisinde olduğu göz önünde
bulundurularak bu şekilde örgütsel nitelikteki faaliyetlerin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
gözetilerek sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu sonucuna varılmış, TCK 314/2
535/658
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt
üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312/1, 313/1 maddesi
gereğince hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanıklar Doğu Perinçek, Hayati Özcan, Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Mehmet
Adnan Akfırat, Ferid İlsever, İbrahim Benli, Serhan Bolluk, Veli Küçük ve dolaylı olarak
birçok sanık bakımında suç delili olarak hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127,
134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Serhan Bolluk hakkında Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan
davanıntefrik edildiğigözetilmeden örgütün varlığına delil olarakkabul edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SERHAN BOLLUK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

Sanık Serhan BOLLUK'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116-127, 134, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

192- SERVET KAYNAK

A. Atılı Eylem
536/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak yer alan sanık İbrahim
Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürütmekte olduğu anlaşılan sanık Servet Kaynak’ın, örgütün
amacına ulaşmak için yapılmasını planladığı eylemleri gerçekleştirmek için oluşturulan S-1
isimli yapılanma için eleman temin etme çalışması kapsamında sanıklar Zerrar Atik, Bülent
Güngördü, Fahri Süslü ve Kemalettin Balcı’nın isimlerini tespit ettiği ve bu kişilerin isimlerini
sanık İbrahim Şahin’e bildirdiği, bu kişilerin kendisinin de yer aldığı S-1 adlı illegal
yapılanmada yer almasını sağladığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı terör örgütüne eleman
kazandırdığı, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olma ve örgütün amaçları
doğrultusunda faaliyette bulunma suçunun yanında ayrıca evinde yapılan aramada ele geçen ve
ekspertiz raporunda 6136 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu belirtilen 12,7 mm çaplı mermi
bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/4 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Servet KAYNAK'ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan
ceza alan, örgütün amaç ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kendisine illegal bir ekip oluşturan
sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına
eylem ve faaliyetlerde bulunmak üzere kurulacak ekibe, sanık İbrahim Şahin’in talimatları
doğrultusunda eleman kazandırdığı, sanık İbrahim Şahin’de ele geçirilen S-1 isimli doküman
içeriğinden, S-1 isimli illegal yapılanma içerisinde kendi istek ve iradesiyle yer aldığının
anlaşıldığı, sanığın, Susurluk davası olarak bilinen davada yargılanıp ceza alan, kamu
hizmetlerinden müebbeten yasaklanan ve bu hukuki durumunu bilebilecek durumda olduğu, eski
bir Emniyet Müdürü olan sanık İbrahim Şahin’e “Başkanım, Emrinizdeyim” gibi sözlerle
örgütsel olarak bağlı olduğunu bildirdiği, sanık İbrahim Şahin ile aralarında örgütsel olarak astlık
üstlük ilişkisi içerisinde bulunduğu ve örgütün hiyerarşisi içine dahil olduğu, daha önce ve halen
birlikte çalıştığı emniyet personeli olan diğer sanıkları bu illegal oluşuma dahil etmek suretiyle,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne eleman kazandırdığı, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu anlaşılmakla, silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit
kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Servet Kaynak’ın evinde yapılan arama sonucunda tutulan 22.01.2009 tarihli
tutanağa göre, 2 adet bıçak, 1 adet kılıç, 3 adet uçaksavar mermisi bulunduğu, bulunan eşyalar
üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen İstanbul Kriminal Polis Laboratuarının
09.02.2009 tarihli raporuna göre, 1 adet 20.5 cm uzunluğundaki üzeri kösele kaplama kabzalı
bıçak ile, 1 adet 41.5 cm uzunluğunda iki ağızlı, sivri uçlu, metal üzeri kemik kaplama kabzalı
kamanın 6136 Sayılı Kanunun 4. Maddesinde belirtilen yasak bıçaklardan oldukları, Yine aynı
rapora göre, sanıkta ele geçen 1 adet 12.7x99 mm çap ve tipindeki fişeğin, görünümü itibariyle
istimal vasfın koruduğu, bu itibarla 6136 Sayılı Kanunun Ek-5. maddesinde belirtilen fişeklerden
olduğu belirtilmiş, sanığın bu şekilde 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit kabul
edilmiştir. 6136 Sayılı Kanunun 13/4, Ek: 5 maddesi gereğince cezalandırılmasınakarar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
537/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Server KAYNAK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 162 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, yine hukuka aykırı
arama işlemi neticesinde ele geçirilen 6136 sayılı yasa kapsamındaki suç delillerine itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

193- SEVGİ ERENEROL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,Sanık
Sevgi ERENEROL’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün belgelerinde öngörüldüğü şekilde
'Milli Güç Birliği'nin başına geçirildiği, sanığın tüm ulusalcı derneklerle irtibatlı olduğu, bu
derneklerin faaliyetlerini organize ettiği, bu faaliyetlere pek çok örgüt üyesi ve yöneticisinin
katıldığı, Sanığın, Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütü'nün
sivil yapılanmasında görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi olduğu, Sanığın basın
sözcüsü olduğu Türk Ortodoks kilisesinin örgütün gizli toplantılarının yapıldığı yer olduğu, pek
çok örgüt üyesi ve yöneticisinin bu toplantılara katıldığı, Sanığın örgütsel faaliyetlerini
yürütürken aynı zamanda Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı isyana tahrik ettiği ve bu
yöndeki tüm örgütsel eylemlere iştirak ettiği, Sanıkta ele geçirilen CD’de Selçuk Üniversitesi
öğretim üyelerinin ve üst düzey yöneticilerinin dini ve siyasi görüşlerinin yazılıp rapor şekline
getirildiği ve sanık vasıtasıyla örgüte ulaştırıldığı, bu fişlemelerin sanığa gönderilmesinden de
sanığın örgütün üst düzey yönetici konumunda, böylece sanığın kişisel verileri kaydetme suçunu
da işlediği, iddiasıyla, TCK 314/1, 313/1, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır. Ayrıca sanığın TCK 220/5 ve 314/3 maddesi yollamasıyla örgüt
yöneticisi sıfatıyla örgüt üyelerinin işlediği diğer suçlardan da { (TCK 82/a-g, TCK 82/a-g, 35/2
(4 kez), TCK 174/1-2, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 151/1, TCK 327/1 (8 kez), TCK 326/1 (6 kez),
TCK 135/2-1, 43/2 (17 kez), TCK 315 (3 kez), TCK 288 (2 kez), TCK 334/1 (8 kez), TCK 319/1
(4 kez), TCK 284/1 (3 kez), TCK 174/1, TCK 336, TCK 216/1 (2 kez), 2863 sayih kanunun 73.
maddesi (2 kez), 2813 sayih kanunun 32/a maddeleri) } cezalandırılması talep edildiği
anlaşılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Ergenekon silahlı terör örgütünün vakıf/dernek/platform gibi legal görünümlü
illegal sivil toplum örgütlerinin bir kısmından sorumlu örgüt mensubu olduğu, sanıklar
Muammer Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Ergün Poyraz’a emir ve talimat verme yetkisine sahip
olduğundan hiyerarşik olarak “üst” konumunda olduğu, bu itibarla örgüt yöneticisi olduğu,
kendisinin de hiyerarşik olarak daha üst düzeydeki örgüt yöneticisi olan Veli Küçük ve Muzaffer
Tekin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü,
Örgüt amaçları doğrultusunda sivil toplum örgütü kurma faaliyeti kapsamında;
Ayasofya Derneğini Başkanı ve kurucu üyesi, Noelbaba Barış Konseyi Derneği’nin ve Milli Güç
Platformu / Milli Güç Birliği Derneği / Büyük Güç Birliği Derneğinin kurucu üyesi, Noel Baba
538/658
Vakfının ise üyesi olduğu ve bu vakıf/platform/derneklerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün
legal görünümlü illegal sivil toplum örgütlerinden olduğu ve örgüt belgeleri doğrultusunda
örgütsel amacı gerçekleştirmek için kurulduklarının kararımızın genel kısmında ayrıntılı şekilde
izah ve ispat edildiği ve sanığın da bu birimin yöneticisi olduğu için sanığın faaliyetlerinin
örgütün nihai hedefi olan Hükûmeti ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye matuf “elverişli eylem” niteliğinde olduğu, ayrıca, örgüt faaliyeti
kapsamında; kişisel verileri temin ettiği, örgütsel toplantılara ev sahipliği yaptığı, çok geniş
yelpazedeki örgüt üyeleri ile irtibat içerisinde olduğu, yazıları ve konferansları ile örgütün
propagandasını yaptığı sabit görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol’ün Ergenekon silahlı terör örgütünün kurdurmuş olduğu
derneklerden Ayasofya Derneğinin Başkanı ve kurucu üyesi, Noelbaba Barış Konseyi
Derneği’nin ve Milli Güç Platformu / Milli Güç Birliği Derneği / Büyük Güç Birliği Derneğinin
kurucu üyesi olması; hukukçu olmamasına rağmen sanık Kemal Kerinçsiz’in başkanı ve sanık
Levent Temiz’in de üyesi olduğu Büyük Hukukçular Birliği Derneğinin toplantılarına katılması;
ajandasında Ulusal Güvenlik Derneği isimli bir başka derneğin yönetim kurulu listesinin
bulunması; yine ajandasındaki notlarda sanık Kemal Kerinçsiz ile birlikte bir kısım derneklerin
yapmış oldukları toplantılara katılan kişilerin listelerinin çıkmış olması; aynı şekilde sanığın ev
ve iş yerinde yapılan aramalarda çok sayıda derneksel faaliyetleri ilgilendiren dokümanlar
örneğin, bir kısım derneklerin tüzükleri ve örgütün derneklerinin bir kısım faaliyetlerini gösteren
basın açıklamaları, dernek yöneticilerinin çeşitli yerlerde yazmış oldukları yazılar, bu derneklerin
veya vakıfların çeşitli resmi kurumlara yapmış oldukları başvurulara ilişkin dilekçeler, benzer
mahiyette çok sayıda e mail, propaganda amaçlı yazılar, çok sayıda derneklerin isimlerinin yazılı
olduğu listelerin ele geçirilmiş olması, pek çok örgüt yöneticisi ve örgüt üyesiyle irtibatlarının
bulunması; Ergenekon silahlı terör örgütünün kurdurmuş olduğu derneklerden olan VKGB
(Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi) derneği başkanı Taner Ünal’ın, bir kısım yapılacak
haberlerde sanığı referans göstermesine dair tanık anlatımı; sanığın üyesi olmadığı halde yine
Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından bir başka örgüt mensubu önderliğinde kurdurmuş
olduğu Büyük Hukukçular Birliği Derneği’nin bir kısım toplantılarına katıldığına ilişkin tanık ve
sanık beyanları ve bu derneğin bir kısım üyeleri ile çok yoğun irtibatlarının bulunması; sanık
Sevgi Erenerol’un Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile birlikte Ergenekon’un sivil yapılanması ile
asker içerisindeki yapılanma arasında irtibatı sağladıklarına ve kilisede örgüt toplantılarının
yapıldığına ilişkin sanık Habip Ümit Sayın’ın beyanı; yine tanık Mustafa Ersen Erkal’ın Veli
Küçük’ün katıldığı Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı toplantılarına bazen Sevgi Erenerol’un da
katıldığına ilişkin beyanı, Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen 11 nolu CD
içerisindeki sanık Hasan Atilla Uğur ile ilgili değerlendirme yazısında “tam bir beyin sivile
geçmesi iyi oldu, şu anda çok aktif, eskiden beri Sevgi ile diyaloğu sağlıyor, gizlenmeyi çok iyi
biliyor” şeklindeki beyanı Ergenekon ve Lobi isimli örgüt belgeleri perspektifinde
değerlendirildiğinde; sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün vakıf, dernek yada
platformlarının bir kısmından sorumlu örgüt yöneticisi olduğu, sanıklar Muammer Karabulut,
Kemal Kerinçsiz, Ergün Poyraz’a emir ve talimat verme konumunda olduğu, kendisinin de
hiyerarşik olarak daha üst düzeydeki örgüt yöneticisi olan Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’e bağlı
olarak faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.
Sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet
gösterdiği, sanıklar Muammer Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Ergün Poyraz’a emir ve talimat
verme yetkisine sahip olduğundan hiyerarşik olarak örgüt yöneticisi konumunda olduğu
anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgütü yöneticisi olmak suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün vakıf/dernek/platform gibi legal görünümlü illegal
sivil toplum örgütlerinin bir kısmından sorumlu örgüt yöneticisi olması, bu kuruluşların örgütün
nihai hedefi olan darbeye zemin hazırlamada çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu
önemli birimin başında olan birisi olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem” niteliğinde
olduğu anlaşılmış ve TCK 312/1 maddesindeki suçun da oluştuğu kanaatine varılmıştır. Sanığın
539/658
eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğundan, bu madde
gereğince ceza verilmiş, TCK 313/1 ve TCK 314/1 maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza
verilmemiştir.
Sanığınbelirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
mütalaada TCK 136/1 maddesinden cezalandırılılması talep edildiğinden, aynı zamanda ek
savunma mahiyetinde olan esasa karşı son savunması alınarak TCK 136/1 maddesi gereğince
cezalandırılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm
eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası ile cezalandırılması talep edilmiş ise de,
sadece kendi birimindeki emir ve talimat verebilme yetkisine haiz olduğu üyelerin örgüt faaliyeti
kapsamında işlemiş oldukları suçlardan sorumlu tutulabileceğinden sanık Kemal Kerinçsiz’in bu
kapsamdaki suçlarından da sorumlu tutularak cezalandırılmıştır. Sanık Sevgi ERENEROL'un
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu anlaşıldığından, Sanık Kemal
KERİNÇSİZ'in eyleminden de sorumlu olmasından dolayı, TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri
yollaması ile TCK 334/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinde bir
talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından
işlendiği tespit edilememiştir. Bu nedenle bu suçlamadan CMK 223/2-e maddesi gereğince
beraatine karar verilmiştir.
Sanık Sevgi Erenerol'un Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi olması nedeni
ile TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollaması ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin
tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası
ile cezalandırılması talep edilmiş ise de, yukarıdaki aynı gerekçe ile sanığın hiyerarşik olarak
kendi altı haricindeki diğer örgüt üyelerine işlediği suçlara ilişkin talimatlar verdiği ve / veya bu
eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından,
CMK 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçlardan beraatine, karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşçi Partisinde ele geçen “Mütercim” ve “Bozkurt Teşkilatı”; Kuvvai Milliye
Derneği'nin Ankara'daki Genel Merkezinde yapılan aramada bilgisayarda bulunan
“önemlinotlar.doc” isimi word belgesi, Emcet Olcaytu'nun ev aramasındabilgisayarda
bulunan elektronik posta mesajı, Hakan Arıkan'ın ev aramasında bulunan CD içerisindeki
“İşte Gerçek Kurtlar Vadisi: Buyük Klüp” başlıklı yazı,İsmail Yıldız'ın işyeri
aramasındaHarddisk içindeki "Ultra Turk HM- eski.doc Ultra-Türkler02.doc” 03.HMUltra
Turkler.doc, ULTRATURKLERANAMETİN.doc ile Sevgi Erenerol ve İlyasÇınar'daele
geçen“Kurtlar Vadisi Ergenekon”başlıklı dokümanların CMK'nın 134 maddesine aykırı
olarak toplanan kanıtlar niteliğinde bulunduğunun gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
540/658
Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Sevgi Erenerol hakkındasilahlı
terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri delaletiyle
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Sevgi ERENEROL hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Sevgi ERENEROL hakkında TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

1- Sanık Sevgi ERENEROL hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı eylemlerde
sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri
tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör örgütünün varlığının
da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün yöneticiliği
suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek olan sanık yönünden
örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt üyelerinin
işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak sanığın bu
suçlardan beraatine,
2- Sanık Sevgi ERENEROL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği ve bu haliyle
sanık Sevgi ERENEROL'un diğer sanık Kemal KERİNÇSİZ'e emir - talimat vermek
suretiyle atılı suçları işlediğine dair maddi delil bulunmadığı, Kemal KERİNÇSİZ'in de atılı
suçlardan beraatine karar verilmesinin talep edildiği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

194- SEYHUN ZAYİM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/843 sor.-32009/70 esas sayılı
iddianamesinde, Sanık Seyhun Zayim’in, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen
talimat üzerine ve Bayram Demir, Bora Ballı ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan Şinal’in
bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
541/658
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği, İddia edilerek; Terör örgütüne yardım suçu nedeniyle
TCK 220/6-7, 314/3 maddesi delaletiyle TCKn 314/2, TCK’nın 38/1 maddesi delaletiyle 170/1-c
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla Sanık Seyhun Zayim'in, Ergenekon Terör Örgütü
üyesi Boğaç Kaan Murathan’ın örgüt adına verdiğini bildiği eylem talimatını maddi menfaat
vaadi ve beklentisi içinde yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden
sonra da aleyhe ifade vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü
adına suç işlediği sabit görülerek TCK 314/3 ve TCK 220/6 maddeleri yollaması ile TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Seyhun Zayim’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve 170/1-c maddeleri
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre, temyiz isteminde bulunmayan sanık Seyhun Zayim hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Seyhun Zayim yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

D. Kanaat
Sanık Seyhun ZAYİM hakkında İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamı ile TCK 174 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiş ise de sanık hakkında bu suçtan usulüne uygun açılmış bir
kamu davası bulunmadığı, sanık Seyhun ZAYİM hakkında TCK.nun 174 maddesinde yazılı suçu
işlediğine dair delil bulunmadığı değerlendirilerek, mevcut delil durumu itibariyle bu suça ilişkin
sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde ayrıntılı
açıklandığı üzere; Sanık SEYHUN ZAYİM'in, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği dikkate alınarak, olay tarihinde Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması
542/658
eylemine iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

194- SİNAN AYDIN AYGÜN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde,Sanık Sinan Aydın Aygün’ün evinde yapılan aramada, kendisine ait kasada 2.5
milyon Euro para bulunduğu, şahsi parası olduğu beyanı üzere paraya o an için el konulmadığı,
daha sonra MASAK tarafından yapılan inceleme sonucu; sanığın vermiş olduğu gelir vergileri
mukayese edildiğinde açık bir orantısızlık bulunduğu ve böylesine büyük meblağdaki paranın
kasada bulundurulması ticaret mantığı açısından karlı bir iş olmadığı bu sebeple bu paranın
terörün finansmanında kullanılma şüphesi taşıdığının belirtilmesi üzerine, nöbetçi mahkemenin
paraya elkoyma kararı verdiği, paraya elkonulmasını müteakip yatırıldığı bankaca aylık yaklaşık
10.000 Euro faiz verilmesinden de bu paranın evin kasasında saklanmasının ticaret yapan bir
kişinin mantığıyla izahının mümkün bulunmadığı, örgütün finansmanında kullanılan para
olduğu, Örgütsel faaliyet içindeki derneklere yardım yaptığına ilişkin teşekkür mektuplardan
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün finansmanına yardımcı olduğu, yöneticisi olduğu
ATO tesislerini örgütün propagandası için düzenlenen panel ve konuşmalarda kullandırdığı,
Kuvva-i Milliye Derneği’nin dernek bürosunun tutulması ve dernek başkanı sanık Bekir
ÖZTÜRK’ün tayin işinin yapılması ile ilgilenip referans olduğu, Kuvayı Milliye Derneği
(1919)ne yardım ettiği,
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in 2003-2005 yılları
arasında yazmış olduğu, “anılar” adlı günlük şeklindeki notlardan sanığın “ülkenin her yönüyle
elden gittiğini” söyleyerek açıkça askerin darbe yaparak yönetime el koyması için tahrik ettiği,
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun “ELDİVEN” ve “DEMİR YUMRUK” başlıklı darbe çalışma
slâytlarında hem sanığın isimi hem de ATO‘nun yararlanılabilecek kişi ve kurumlar arasında
sayıldığı,
Sanık Sinan Aydın Aygün’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey
görevlerde faaliyet gösteren örgüt üyesi olduğu, yürütme organını devirmeye teşebbüs
eylemlerine iştirak ettiği, halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği, terör suçlarının işlenmesinde
kullanılmak üzere 2.500.000 Euro fon sağladığı ve evinde bu amaçla sakladığı, 3713 sayılı
kanunun 8/1 mddesi gereğince fon kullanılmamış olsa bile cezalandırılması ve zor alımının
gerektiği, iddiasıyla, TCK 314/2, 311/1, 312/1, 313/1 ve 3713 Sayılı TMK 5 ve 8/1 (2.cümle)
maddeleri, TCK 55/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
2002-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanı olan Sanık Mehmet Şener Eruygur, Ak
Parti Hükümetinin 2002 Kasım ayında iktidara gelmesi ile birlikte, Ergenekon terör örgütünün
amaçları doğrultusunda darbe çalışması yapmak için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
dönemin Genelkurmay Başkanından gizli olarak "Cumhuriyet Çalışma Grubu" (CÇG) adlı
illegal yapılanma oluşturduğu ve 07 Ekim 2003 tarihinde faaliyete geçirdiği, bu yapılanma
içerisinde: sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğulu ve Mustafa Koç
ile Sanık Sinan Aydın Aygün’ün de içinde olduğu Ergenekon terör örgütünün bir kısım sivil
unsurlarının yer aldığı,
Cumhuriyet Çalışma Grubu kuruluş ve teşkilatına ilişkin power point sunumlar ve devre
raporları incelendiğinde; CÇG'nin, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un emirleri
doğrultusunda, bizatihi kontrol ve denetimleri altında görev yapmak üzere kurulduğu ve 07 Ekim
2003 tarihinde faaliyete geçirildiği, “istihbarat yönetim şubesi” olarak kamufle
edildiği/yapılandırıldığı, ancak yukarıda ifade edildiği gibi esas amacının Ergenekon terör
543/658
örgütünün amaçları doğrultusunda darbe çalışması yapmak olduğu,
CÇG üyeleri, yürütme organını askeri müdahale ile ortadan kaldırmak veya görevlerini
yapmasına engel olmak için emir-komuta zinciri içinde ve ekip çalışması şeklinde planlı ve
oldukça kapsamlı çalışmalar yaptıkları, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını
hazırladıkları, planlarda Ergenekon Terör Örgütü tarafından önemli bir ilke olan "gizlilik"
prensibine özel bir önem verdikler, gönderilecek mektup ve sms’lerin kaynağının gizleneceği,
yine televizyon, gazete ve panolarda yapılacak propagandaların gizlenmiş güvenilir elemanlar
veya kendilerinin belirledikleri sivil toplum kuruluşlarınca yapılmasını öngördükleri
anlaşılmıştır.
Sözü edilen darbe planları çerçevesinde; istihbarat sağlama, fişleme, arşivleme ve
medyayı kontrol ve yönlendirme çalışmaları yapıldığı, Üniversite öğretim görevlilerinden, sivil
toplum kurumu yöneticilerine kadar birçok kişiden sağlanan dosyalar ve şahıslara ilişkin özel
bilgilerin rapor haline getirildiği,
Sanık Sinan Aydın Aygün vasıtasıyla, sanayi odalarını organize etmeye çalıştıkları,
özellikle Sinan Aygün’ün tereddütte olan Kuvvet Komutanlarını ziyaret ederek, örgütün stratejisi
doğrultusunda TSK’yı göreve davet eden konuşmalar yaptığı ve bu düşüncenin
yönlendirebileceği kitlelerin kanaati olduğu intıbaını uyandırmaya çalıştığı,
Darbe planları içerisinde yer alan Kuvvet Komutanlarının, uyguladıkları plana uygun
olarak, yürütme organı üzerinde baskı uygulamak amacıyla Harp Okullarının eğitim dönemi
açılış ve diploma törenlerinde sert ve toplumu geren açıklamalar yaptıkları, Sahte kimlikli
şahıslar tarafından yurt dışında hazırlanan “vatansever.info” isimli internet sitesini kurdurarak,
Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan örgütün amaçları doğrultusundaki haber ve
yayınlar yapmak suretiyle, kamuoyunu hükümet aleyhinde yönlendirmeye çalıştıkları, dolayısı
ile darbe planlarının hayata geçirildiği ve icra hareketlerinden pek çoğunun yapıldığı
anlaşılmıştır.
Sanık Sinan Aydın Aygün, 2002 yılında merhum Başbakan Bülent Ecevit’in işgöremez
ve görevinin gereğini yerine getiremez durumda olduğunu ileri sürerek vesayet altına alınmasını
istediği, Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2002/1022 Esas ve 2002/848 sayılı kararı ile bu
girişiminin hakkın köteye kullanılması olduğunun tespit edildiği, bu gişiminin bir yasal hakkın
kullanımı olmayıp bir başka Ergenekon Terör örgütü üyesi Mahir Akkar’ın da aynı şekilde
girişimde bulunduğu ve örgütün Ecevit Hükümetine yaptığı eylemlerin anlatıldığı gölümde
ayrıntılı olarak açıklandığı üzere örgütsel bir eylem olduğu, dolayısıyla başbakan Bülent Ecevit
hakkında yargı kararı çıkartarak ülkeyi yönetemeyecek halde olduğu vesayet altına alınması
çalışmalarına katıldığı, Ak Parti hükümetinin kurulmasına müteakip sık sık komutanlarla
görüşmeler yaparak mevcut hükümete yönelik biran önce harekete geçilmesi için onların
kararlarını güçlendirdiği, Cumhuriyet Çalışma Gurubunun darbe çalışması kapsamında ATO
tesislerinde yapılan ve örgüt için milat addedilecek toplantıya ev sahipliği yaptığı ve CÇG
üyeleri ile birlikte organizesinde yer aldığı, bu toplantıya tesadüfen geçerken uğradığı şeklindeki
savunmasının doğru olmadığı, 9 Eylül üniversitesi rektörünün beyanına göre o toplantıya
kendisini ATO’nun davet ettiği, örgütün sivil toplum örgütlerine yönelik başlattığı 2001 yılında
Ulusal Güç birliği yeniden Kuvayı Milliye örgütlenmelerinde görev aldığı, örgüt faaliyetlerini
gerçekleştirmek için kurulan merkezi Ankara’da bulunan Kuvvai Milliye Derneği kuruluşuna ve
genel başkanı Bekir Öztürk’e destek olduğu ve örgütün tertip ettiği etkinliklere malzeme tedarik
ettiği ve finansman sağladığı sabit görülmüştür.
CÇG kapsamında planlanan darbe çalışmaları kapsamındaki Sanığın elverişli eylemin
yapıldığı tarih 1 Haziran 2005 tarihinden önce olduğundan suç tarinde yürürlükte olan 765 sayılı
Kanun ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun maddelerinin bir bütün olarak
karşılaştırılması sonucu, sanığın eylemleri bir bütün halinde 765 sayılı TCK 147 maddesinde
yazılı suçu oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş; TCK 311/1, 313/1 ve TCK
314/2 maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
Sanıktan ele geçirilen ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bir kısım eylem ve
544/658
faaliyetlerinin finansmanı için bulundurduğu 2.500.000 Euro paranın TCK 55/1 maddesi
gereğince MÜSADERESİNE karar verilmiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Sinan Aydın Aygün hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmadığı
halde, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkûmiyetine
karar verilmesi,
5- Sanık Sinan Aydın Aygün hakkında 765 sayılı TCK'nın lehe olduğu kabul
edilerek uygulama yapıldığına göre, anılan Kanun'un bir bütün halinde uygulanması
gerektiği gözetilmeden 5252 sayılı Kanun'un 9. maddesine aykırı olarak müsadere kararı
verilirken 5237 sayılı TCK'nın 55/1. maddesinin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SİNAN AYDIN AYGÜN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
SİNAN AYDIN AYGÜN'ün atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka aykırı arama -
elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Sinan Aydın AYGÜN'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

545/658
196- SİYAMİ YALÇIN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih ve 2009/511-268 sayılı
iddianamesinde, Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar,
polisler ve bazı kamu görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi
doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya
giriştiklerinin tespit edildiği,
Sanık Siyami Yalçın’ın Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Muhammet Murat AVAR
ile irtibatlarının bulunduğu sanıkların beyanlarından, kendi aralarında gerçekleştirdikleri telefon
görüşmelerine ilişkin iletişim tespit tutanaklarından ve dijital incelemelerden anlaşıldığı,
Sanık Siyami Yalçın’ın hazırlık beyanlarında geçtiği üzere diğer sanık Muhammet
Murat AVAR ile Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile toplantı yapmak üzere geldikleri
bir sırada diğer sanık Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz
olursa beni arayın.” demesi üzerine, sanık Siyami Yalçın’ın Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle
alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı ihalelerin sanık Siyami Yalçın tarafından
kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal girişimlerinde bulunduğu,
Sanık Siyami Yalçın isimli şahsa ait, Kingston marka flaş bellek üzerinde yapılan
incelemede “murat prtstnaraştırma.doc” isimli dosya içeriği incelendiğinde; Erzurum ve çevre
illerde yapılan misyonerlik faaliyetleri ile ilgili alınan notların bulunduğu görülmüştür. Ayrıca
söz konusu belgenin operasyon kapsamında gözaltına alınan Muhammed Murat AVAR isimli
şahsın incelemeye konu olan bilgisayarında kayıtlı olduğu,
Sanığın ev ve arabasında yapılan aramalarda ruhsatsız silah ve pompalı tüfek ile bunlara
ait mermi ve fişekler ele geçirildiği, sanığın yasadışı Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğu ve bu örgüt içinde bulunan Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile sürekli toplantılar
yaptıkları ve telefon görüşmeleri ile irtibatlarını devam ettirdikleri, diğer sanıklardan Kemal
AYDIN ve Neriman AYDIN’ın bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar, polisler ve bazı kamu
görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi doğrultusunda devlete karşı
kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya giriştikleri, iddiasıyla, TCK
314/2,TCK 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Siyami Yalçın’ın, hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü mensubu sanıklarından Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile sürekli toplantılar
yaptığı ve yukarıda detayı verilen telefon görüşmelerini yaparak irtibatlarını devam ettirdikleri,
Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar ve bazı kamu
görevlilerini hücre sistemiyle faaliyet gösterdikleri evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi
doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya
giriştikleri, sanığın da bu minvalde Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile irtibatlı olarak yukarıda
detayı verilen doküman içeriklerinde belirtildiği üzere örgüt adına kişisel verileri hukuka aykırı
olarak ele geçirdiği, yine örgüt adına 6136 sayılı yasa kapsamındaki yasak silah ve mermileri
bulundurmak suretiyle örgüt adına suç işlediği sabit görülmüştür.
Sanık Muhammet Murat Avar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü hiyerarşisine dâhil
olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği sabit görülmüştür. Sanığın örgüt adına suç işleme
eylemine uyan 5237 sayılı TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Siyami Yalçın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda ve
örgütün eylem ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere, fişleme niteliğindeki bu istihbari verileri
546/658
hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve bu şekilde kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. Sanık her ne kadar sözkonusu kişisel verilerin kayıtlı
olduğu dökümanı gazeteci arkadaşı Muhammed Murat Avar’ın bilgisayarından indirip kendisine
ait flash belleğe kaydettiğini, internetten herkes tarafından temin edilebilecek bilgiler olduğunu
ve silinmesi unutulduğu için orada kalmış olduğunu, suç işleme kastı bulunmadığını belirtmiş ise
de yukarıda detayı verilen tape içerikleri, beyanlar ve birbiriyle uyumlu doküman içerikleri
dikkate alındığında gerçeğin böyle olmadığı, savunmanın aksine bahse konu kişisel verilerin
örgüt faaliyetleri kapsamında istihbari amaçlı olarak ele geçiridiği kanaatine varılmıştır. Sanığın
suçtan kurtulmak ve örgütsel irtibatını gizlemek amacıyla böyle bir savunma geliştirdiği
anlaşılmakla bu minvaldeki savunmasına itibar edilmemiştir. Sanık hakkında atılı eylemleri
nedeniyle TCK 135. Maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın suça konu
belgeyi kendi yazdığına dair herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle, eylemin TCK 136.
Maddesindeki kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu oluşturduğu kabul
edilmiş ve sanığın TCK 136. Maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın, belirtilen adresinde ele geçirilen 1 adet ruhsatsız tabanca ve mutad sayıdaki
mermileri örgüt faaliyetlerinde kullanmak üzere bulundurduğu ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet
suçunu işlediği sabit görülmüştür. Sanığın eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Siyami Yalçın hakkında, açılmış kamu davası bulunmamasına karşın,
6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan, mahkûmiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SİYAMİ YALÇIN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen 6136 sayılı yasaya muhalefet suçuna ilişkin sanık
Siyami YALÇIN hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığı gibi İstanbul (Kapatılan) 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamında bir
diğer suça ilişkin gerekçede de sanık Muhammed Murat AVAR'ın adının belirtildiği, bu haliyle
gerekçeli karar yazımında ve hükümde maddi hata yapıldığının anlaşıldığı, bu nedenle de sanık
Siyami YALÇIN açısından bu suça ilişkin yapılacak bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sanık Siyami YALÇIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
547/658
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

197- TANER ÜNAL

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.01.2009 Tarih, 2009/6 Soruşturma, 2009/1 Esas
ve 2009/1 Sayılı iddianamesinde, Sanık Taner Ünal’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil
toplum örgütleri alanındaki yapılanmalarından birisi olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi Derneğinin genel başkanlığını yaptığı, bu derneği Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda yönetip yönlendirdiği ve hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği iddia edilerek; TCK 314/3,
TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
8.6.2010 tarihli 150.duruşmada TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5 Maddelerinin
uygulanması ihtimaline binaen CMK 226 Maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın gerekçelik kararın genel bölümünde etraflıca anlatılan Vatansever Kuvvetler
Güç Birliği hareketinin kurucuları arasında bulunduğu ve suç tarihi itibariyle genel başkanlığını
yaptığı, bu hareketin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından legal görünümlü sivil toplum
kuruluşu olarak faaliyete geçirildiği, nitekim, Sevgi Erenerol'un basın sözcüsü olduğu kilisenin
ergenekon terör örgütünün gizli toplantılarının yapıldığı yerde Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Derneğinin de ilk kuruluş aşamasında derneğe ait broşürlerin kilisede getirilip dağıtıldığı, sanığın
diğer sanıklardan; Mehmet Fikri Karadağ, Ahmet Cinali ve Hakan Arıkan ile örgütsel irtibatının
bulunduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün sivil toplum örgütleri alanındaki
yapılanmalarından birisi olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneğinin genel
başkanlığını yapan ve bu derneği Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetip
yönlendiren sanığın, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşılan sanığın eylemine
uyan TCK’nın 314/2maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanık hakkında verilen arama kararı ile yapılan arama sonucu tutulan tutanağın
Yargıtay denetimine imkan vermek üzeredosya kapsamında bulundurulması gerektiğinin
gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Taner ÜNAL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

198- TANJU GÜVENDİREN

A. Atılı Eylem
548/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Tanju GÜVENDİREN’in ise, emekli Askeri Yargıtay
üyesi olması, Ankara’da uzun yıllar görev yapması, emekli olduktan sonra ticaret ve siyasetle
ilgilenmiş olması sebebiyle çok geniş çevresi bulunan bir kişi olduğu, Sanıklardan Ahmet
Tuncay Özkan’ın değişik medya gruplarında üst düzey yöneticilik yapmış olması, Ankara’da
bürokrasi ve siyasetin her kesimi ile ilişkili olmasına rağmen, pek çok konuda Tanju
Güvendiren’den destek istediği, ondan fikir alıp, onun yönlendirmesi ile hareket ettiği, Ayrıca bir
medya grubunun başında bulunan Ahmet Tuncay Özkan’a finansal destek verecek düzeyde bu
sanık ile yakın ilişki içerisinde olduğu, Sanık Tanju Güvendiren’in, hakkında soruşturma devam
eden örgütün üst düzey yöneticileri ile yakın ilişki kurduğu ve bu kişilerle gizli toplantılar
yaptığı, iddianamede ayrıntılı olarak açıklanan telefon görüşmeleri, şüpheli beyanları, ele geçen
doküman içeriklerine göre Sanık Tanju Güvendiren’in, Ahmet Tuncay Özkan’ın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü’nün Ankara’da bulunan yönetici kademesi, asker kökenli mensupları ile
sürekli yakın ilişki kurarak bağlantısını sağladığı, gizli toplantılara katıldığı ve Ahmet Tuncay
Özkan’ı ilgilendiren konularda bu kişiyi toplantılara çağırdığı, tüm telefon görüşmeleri, ele
geçen doküman, belge ve beyanlardan anlaşılmakla sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Tanju Güvendiren’in diğer sanıklardan Ahmet Tuncay Özkan ile yaptığı
görüşmelerden; Ahmet Tuncay Özkan’ın değişik medya gruplarında üst düzey yöneticilik yapmış
olması ve Ankara’da bürokrasi ve siyasetin her kesimi ile ilişkili olmasına rağmen, pek çok
konuda Sanık Tanju Güvendiren’den destek istediği, ondan fikir aldığı ve onun yönlendirmesi ile
hareket ettiğinin anlaşıldığı, dosyadaki diğer delil ve beyanların bunu doğruladığının
belirlendiği, TSK'dan emekli olan Sanık Tanju Güvendiren’in bir medya grubunun başında
bulunan Ahmet Tuncay Özkan’a finansal destek verecek düzeyde yakın ilişki içerisinde olduğu
sanıkların bulundukları yer ve konum da gözetildiğinde bu ilişkilerinin sıradan bir ilişki olmayıp
ancak örgütsel irtibatla izah edilebileceği,
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın Ergenekon Terör Örgütü’nün Ankara’da bulunan
yönetici kademesi ve asker kökenli mensupları ile sürekli yakın ilişki kurarak bağlantısını
sağladığı, gizli toplantılara katıldığı ve Ahmet Tuncay Özkan’ı ilgilendiren konularda bu sanığı
toplantılara çağırdığı, Sanık Tanju Güvendiren’in irtibatlı olduğu sanıklarla birlikte hareket
ederek, Ergenekon Terör Örgütü içerisinde yer aldığı ve Ergenekon Terör Örgütü’nün belirtilen
nihai amacına ulaşması için örgütsel faaliyetlerde bulunduğu mahkemece kabul edilen sanık
Tanju Güvendiren'in örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşılmış, TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
549/658
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Tanju GÜVENDİREN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delilleri ile CMK 138 maddesine aykırı şekilde
elde edilen tape kayıtlarına hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.

199- TANJU OKAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Tanju OKAN’ın, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneği’nin Mersin Temsilciliğinde faaliyet göstermek üzere görevlendirildiği, Ergenekon Terör
Örgütünün üyesi olduğu, Evinde yapılan aramada ele geçen ruhsatsız silahın da bu örgüt
faaliyetleri kapsamında bulundurulduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 6136 S.K.’nun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık hakkında 5237 Sayılı TCK 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmış ise de, sanık hakkında ortaya konan tüm delil ve beyanlar ile yukarıda
belirtilen HTS Raporları ve iletişim Tespit Tutanaklarında geçen irtibatların nitelik ve niceliği de
dikkate alındığında bu irtibatlarının örgütsel nitelik boyutunda olmadığı, telefon tapelerinde ve
HTS raporlarında gözüken irtibatların örgütsel irtibatı kuracak düzeyde ve nitelikte olmadığı,
sanığın Mersin Şubesi başkanı olarak verilen görevi kabul ettiği ancak bu görevin örgütsel
amaçlı bir görev olduğunu farkedemediği, dernek bünyesindeki faaliyetlerini örgütsel amaçlı
yaptığına dair telefon tapeleri dışında kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından,
sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli, kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden, atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından,
delil yetersizliği nedeniyle 5271 Sayılı CMK 223/2-e maddesi gereğince Beraatine karar
verilmiştir.
Sanık, Ele geçirilen silah konusunda Kolluk ve Savcılık Beyanlarında; evinde bulunan
ruhsatsız silahı güvenlik amacı ile bulundurduğunu savunmuştur. Duruşmada ise; Hakan isimli
cezaevinden yeni tahliye olan bir akrabasına ait olduğunu ve başına bir iş gelmesin diye iyi
niyetli olarak bu kişiden bu silahı alıp evine getirdiğini, bunun dışında daha önce silahla bir işi
olmadığını, Mersinde Meyhane türü bir balık lokantaları bulunduğunu ve komşularıyla rekabette
oldukları için geç vakitlere kadar iş yerinde bulunmaları ve yüklü para taşımaları nedeniyle
güvenlik gerekçesiyle daha önceleri silah bulundurduğunu ancak ele geçirilen ve evinde
bulundurduğu bu silahın kendisine ait olmadığını belirterek tüm suçlamaları kabul etmemiştir.
24.01.2008 Tarihli Ekspertiz Raporu İncelendiğinde;Sanığın evinde yapılan aramada ele
geçirilen (1) Adet S-1 332507 seri nolu 7.65 mm çapında Star Marka Tabanca ile (1) Adet şarjör,
550/658
(8) Adet 7.65 mm. çapında dolu fişeklerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis
Laboratuarı Müdürlüğü’nden aldırılan 24.01.2008 gün ve BLS-2008/1105 sayılı ekspertiz
raporunda; "332507" numaralı bu silahın; 7.65 mm. Çaplı Browning tipi fişek atar, İspanya
yapısı, Star marka, yarı otomatik bir tabanca olduğu, yapılan muayenesinde; ateş etmesine mani
mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, Laboratuvarda yapılan tatbiki atışlarda, çap ve
tipine uygun fişekleri patlattığı, Birlikte gönderilen sekiz (8) adet fişeğin 7.65 mm. çaplı
Browning tipi olup, çap ve tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, Bu
fişeklerin birlikte gönderilen tabanca ile deneme ve mukayese atışında kullanıldığını ve
fişeklerin patladığının görüldüğünü, Bu itibarla söz konusu tabanca ve fişeklerin; 6136 sayılı
Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, Ancak inceleme konusu
tabanca, 6136 sayılı yasanın 12/4. Maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığı
belirtilmiştir. Sanığın bir adet tabanca ve mutad sayıda mermiyi evinde bulundurduğu sabit
olduğundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık TANJU OKAN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

1- Sanık Tanju OKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Tanju OKAN'dan usulüne ve hukuka uygun arama kararı ile 22/01/2008
tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasaya göre memnu vasfı haiz silah ve mermilere
ilişkin sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

200- TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Sanık Taylan Özgür Kırmızı’dan elde edilen ve A4 kağıdına yazılmış olan bir
dokümanda, Taylan Özgür Kırmızı, Emre Baltacı, Melih Yüksel, Bülent Ağduk, İlhan Bulayır,
Murat Eke ve Ali Oktay Şahbaz’a ait rütbe, doğum yeri, doğum tarihi, kan grupları ve TC kimlik
numaralarının yazılı olduğu, bu doküman içindeki bilgilerle sanık İbrahim Şahin’den ele geçen
S-1 başlıklı belgede yer alan bilgilerin tamamen aynı olduğu, S-1 yapılanması içerisinde yeralan
asker kökenli sanıklerin özel bilgilerinin sanık İbrahim Şahin’e Taylan Özgür Kırmızı tarafından
ulaştırıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak yer alan İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyet yürütmekte olduğu anlaşılan sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın, örgütün
amacına ulaşmak için yapılmasını planladığı eylemleri gerçekleştirmek için oluşturulan S-1
isimli yapılanma için eleman temin etme çalışması kapsamında tespit ettiği asker kişilerin
isimlerini ve bu kişiler hakkındaki ayrıntılı bilgileri sanık İbrahim Şahin’e bildirdiği, bu kişilerin
oluşturulan S-1 adlı illegal yapılanmada yer almasını sağladığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı
terör örgütüne eleman kazandırdığı, sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri
Mesrob Mutafyan ve Alevi cemaati ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım Genç’e yönelik
suikast planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma çabaları, diğer
sanıkler ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim Şahin’den elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen mühimmat ve patlayıcılar hep
551/658
birlikte değerlendirildiğinde, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın Ergenekon silahlı terör örgütü
bünyesinde ara yönetici olarak görev üstlenen sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak talimatları
doğrultusunda, illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yeraldığı, S-1
yapılanmasının terörle mücadele kisvesi ve görüntüsü altında oluşturulduğu, sanık beyanlarında
belirtilmişse de böyle bir oluşuma ilişkin herhangi bir yazılı emir ve resmi belgenin ve
görevlendirmenin bulunmadığı, oluşumun illegal bir yapılanma olduğu, S-1 yapılanması
içerisinde ismi geçenlerin bir kısmının İbrahim Şahin’den ele geçirilen tedhiş planlarında da
yeraldığı, sanığın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda S-1’in emrindeyim diyerek illegal
oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün üyesi olduğu ve ruhsatsız silah bulundurduğu anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK
314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan, örgütün
amaç ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere kendisine illegal bir ekip oluşturan sanık İbrahim
Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına eylem ve
faaliyetlerde bulunmak üzere kurulacak ekibe, sanık İbrahim Şahin’in emir ve talimatları
doğrultusunda eleman kazandırdığı, sanığın ve diğer kişilerin mesleki ve kişisel bilgilerinin sanık
İbrahim Şahin’de ele geçen S-1 isimli belgede yazılı olduğu, aynı bilgilerin sanık Taylan Özgür
Kırmızı’nın babasına ait Uşak ilindeki evinde bulunan A4 kağıdında da yazılı olduğunun
09.01.2009 tarihli doküman inceleme tutanağından da anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’de ele
geçirilen S-1 isimli doküman içeriği ile iletişim tespit tutanakları içeriğinden, sanık Taylan Özgür
Kırmızı’nın S-1 isimli illegal yapılanma içerisinde kendi istek ve iradesiyle yer aldığının
anlaşıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütünün temel prensiplerinden olan gizlik prensibine riayet
ettiği, sanığın, kamuoyunda Susurluk davası olarak bilinen davada yargılanıp ceza alan, kamu
hizmetlerinden müebbeten yasaklanan sanık İbrahim Şahin’in bu hukuki durumunu bilebilecek
durumda ve konumda olduğu, eski bir Emniyet Müdürü olan sanık İbrahim Şahin’e
“Komutanım, Emredin, Emrinizdeyim” gibi sözlerle örgütsel olarak bağlı olduğunu bildirdiği,
sanık İbrahim Şahin ile aralarında örgütsel olarak astlık üstlük ilişkisi içerisinde bulunduğu ve
örgütün hiyerarşisi içine dahil olduğu, daha önce ve halen birlikte çalıştığı askeri personel olan
diğer sanıkları, bu illegal oluşuma dahil etmek suretiyle, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne
eleman kazandırdığı, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu
anlaşılmala, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Suça konu silahın Sanık Taylan Özgür Kırmızıya ait olmadığı, babası Şahin Kırmızı’ya
ait olduğunun anlaşılması nedeniyle, sanığın üzerine atılı 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçunu
işlediği sabit olmadığından, müsnet suçtan BERAATİNE, Uşak ili Atatürk mahallesi Şehit Ali
Demirağ Caddesi Yasemin apt. 3/7 adresinde 07.01.2009 tarihinde sanığın babası Şahin
KIRMIZI'nın evinde yapılan aramada sanığın babası Şahin KIRMIZI'nın yatak odasında bulunan
tabancanın sanığın babasına ait olduğu hususundaki beyanlar ve tüm dosya kapsamı dikkate
alınarak, karar kesinleştiğinde, Şahin KIRMIZI hakkında Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına SUÇ
DUYURUSUNDA BULUNULMASINA, karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
552/658
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI hakkında 6136 Sayılı yasaya muhalefet suçundan
açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas
ve 2013/95 Karar Sayılı ve kesinleşen ilamı doğrultusunda yapılan değerlendirmede, 6136 sayılı
yasaya muhalefet suçu yönünden suç tarihi olan 07/01/2009 tarihinden itibaren 8 yıllık asli
zamanaşımı süresi dolduğu anlaşıldığından Şahin KIRMIZI hakkında suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Taylan Özgür KIRMIZI'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

201- TUĞRUL DERME

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/968 Esas 2008/623 numaralı iddianamesinde,
Sanık Tuğrul DERME’nin sanıklar Bekir ÖZTÜRK ve Habib Ümit SAYIN ile örgütsel
irtibatının bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün gizli gençlik yapılanmasının organizesi için
çalıştığı, sanık Bekir ÖZTÜRK’e bağlı olarak gençlik kollarını organize ettiği, gençlere karşı
kendisini lider olarak tanıttığı, bilgisayar konusunda uzman gençleri toplayıp örgütün hacker
kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, hazırlamış olduğu sunumun sanığın yaşı ve kültür
seviyesine uygun olmaması nedeniyle, örgüt tarafından verilen yazılı belgeleri power point
olarak düzenleyip gençlere sanki devlet adına çalışıyormuş imajı vermek için kullandığı, Bekir
ÖZTÜRK’e attığı e-mail içeriğinde gizli toplantı yerlerinin olduğu, yeteri kadar genci etrafında
topladığını beyan ettiği, bu surette gençlik organizasyonunu belirli bir aşamaya getirdiğinin
anlaşıldığı, sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu iddiasıyla,TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Tuğrul Derme’nin, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanıklar Bekir Öztürk ve
Habip Ümit Sayın ile irtibatının bulunduğu, Ergenekon terör örgütünün gizli gençlik
yapılanmasının organizesi için çalışmalar yaptığı, sanık Bekir Öztürk’e bağlı olarak örgütün
gençlik kollarını organize ettiği ve etrafına topladığı gençlere de kendisini gizli lider olarak
tanıttığı, milli amaçlara hizmet etme duygularıyla da bilgisayar konusunda uzman gençleri
553/658
etrafına toplayıp örgütün HACKER kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, sanıkta ele geçirilen
askeri fotoğraflar ve belgeler sanıkların yapmış olduğu işi illegal olarak değil legal olarak
yaptıkları havasını verdiği, yapmış olduğu sunumunda emir komuta zincirinde ve Ergenekon
belgelerindeki tez-analiz raporları gibi arz ettiği, her ne kadar sanık bu belgeleri kendisinin
yazdığını beyan etmiş ise de; gerek yaşı gerekse kültür seviyesi gözönüne alındığında 18 yaşında
olan sanığın belirtilen belgeleri kendisinin yazamayacağı, örgütün kendisine verdiği yazılı
belgeleri powerpoint olarak düzenleyip örgüte taban sağlamaya çalışıp gizli örgütlenme adı
altında gençleri sanki devlete ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet ediyormuş gibi bir hava
oluşturup etrafına toplayıp daha sonra da devlet için denilmek suretiyle, gençleri eylem ve
faaliyetlere yönlendirdiği ve vatan-millet sevgisi duygularını kullanıp kabiliyetli gençleri örgütün
HACKER’lar kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, bu konuda attığı e-mail içeriğine
bakıldığında gizli toplantı yerlerinin bulunduğu ve bu konuyu sağlayacak kadar genci etrafına
topladığını beyan ettiği ve bu surette gençlik organizasyonunu belirli bir aşamaya getirdiği
anlaşıldığından deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü üyesi olduğu kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Tuğrul DERME'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

202- TUNÇ AKKOÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-2009/268 sayılı
iddianamesinde, Türkiye Gençlik Birliği’nin de ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜ’nün güdümündeki sivil toplum kuruluşlarından biri olduğu, örgüte bağlı olarak
faaliyet yürüttüğü, şehit cenazelerinin provoke edildiği eylemlerde TGB’nin bu eylemlere
önderlik eden gruplar içinde yer aldığı, bu eylemlerle toplumda kriz, kaos ve kargaşa
çıkarılmasının amaçlandığı, bu eylemler sırasında TV ekranlarına da yansıdığı gibi yürütme
organı üyelerinin linç edilmeye çalışıldığı, sanık Tunç Akkoç’un TGB’nin kurucularından olduğu
554/658
ve sayılan eylemlere katıldığı, TGB ile İşçi Partisi arasındaki ilişkinin ele geçen delillerden
açıkça anlaşıldığı, bu ilişkinin açığa çıkmaması için sanığın gayret gösterdiğinin anlaşıldığı,
Sanığın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, ülkede kaos ve karışıklık çıkartılması amacına
yönelik ses getirecek eylemlerle, Yüksek Öğretim Kurumu Başkanına kendi ifadesine göre
“militan eylem” yapmayı planladığı, 18 yaşından küçük liseli gençleri TGB bünyesine katıp
provokatif eylemlerde kullandığı, bu eylemlerde ajitasyon ve sloganlarla kitleleri harekete
geçirdiği ve bu kişilerden aidat adı altında para topladığı, Ulusal Kanal’da arama yapılacağı
sırada İşçi Partisi-Ulusal Kanal ve TGB ilişkisinin ve faaliyetlerinin ortaya çıkmaması için
kanaldaki bilgisayarlarda bulunan TGB ile ilgili kayıtları sildirdiği, kişileri böylece
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ üyesi olarak kendisine verilen görev doğrultusunda
faaliyette bulunduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Tunç Akkoç’ta 18 yaşından beri İşçi Partisi üyesi Öncü Gençlik’in İstanbul il
başkanı ayrıca Türkiye Gençlik Birliğinin kurucu üyesidir. Sanık, Lobi belgesinde bahsedilen
şekilde örgütün üniversite ve sivil yapılanması içerisinde örgütsel faaliyete bulunmaktadır.
Türkiye Gençlik Birliğinin söylemlerinin Atatürk’e de dayandırıldığı, En geniş kesimi
birleştirme hedefi olan TGB’nin amacına ulaşmak için Atatürk figürünün hiç kimsenin açık
şekilde muhalefet edemeyeceği bir figür olarak belirlediği, bu şekilde Türkiye Gençlik Birliğine
geniş bir kesimin katılmasını sağlayarak üye listesinden örgütün amaçlarına yakın kişileri
belirlediği, militan kadroyu oluşturmaya çalıştığı, toplantı ve gösterilerde ses getirecek eylemleri
yapacak, kişilerin belirlenmeye çalışıldığı, bunun için Öncü Gençlik ve TGB üyeleri için gençlik
kampları kurulduğu ve kamplarda bu gençlerin örgütün amaçları doğrultusunda eğitildiği,
oluşturulan militan kadro sayesinde ülkede kaos ve karışıklık çıkartılması amacına yönelik ses
getirecek eylemlerin planlandığı ve gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.
Sanık Tunç Akkoç’un, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda
üniversite ve sivil toplum kuruluşları yapılanması içerisinde yer aldığı tüm dosya kapsamından
anlaşılmaktadır. Sanık Tunç Akkoç’un kurucusu olduğu Türkiye Gençlik Birliği’nin merkezi
olarak kullandığı Atilla İlhan Kültür Merkezi’nin, dosya sanıklarından Mustafa Hüseyin Buzoğlu
ile yoğun örgütsel irtibatı olan Gülseven Yaşer’e periyodik olarak burs dağıtımı için kullanmak
üzere tahsis edildiği ve bu bursların bir kısmının ÇEV tarafından TGB’ye aktarıldığı, Türkiye
Gençlik Birliği’nin de ergenekon silahlı terör örgütü’nün güdümündeki sivil toplum
kuruluşlarından biri olduğu, örgüte bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, şehit cenazelerinin provoke
edildiği eylemlerde TGB’nin bu eylemlere önderlik eden gruplar içinde yer aldığı, bu eylemlerle
toplumda kriz, kaos ve kargaşa çıkarılmasının amaçlandığı, bu eylemler sırasında TV ekranlarına
da yansıdığı gibi yürütme organı üyelerinin linç edilmeye çalışıldığı, Sanık Tunç Akkoç’un
TGB’nin kurucularından olduğu ve sayılan eylemlere katıldığı, TGB ile İşçi Partisi arasındaki
ilişkinin ele geçen delillerden açıkça anlaşıldığı, bu ilişkinin açığa çıkmaması için sanığın gayret
gösterdiği, Sanık Tunç Akkoç’ta ele geçen belgelerde, “Militan eylemlerden”, “Militan Kadrolar
oluşturmaktan”,” TGB’nin “daha militan bir örgüt haline gelmesinden” bahsedilmesi TGB’nin
yasal bir dernek statüsünde olmadığı, örgütsel eylemler yapmak üzere kurulduğu, Sanık Tunç
Akkoç’un örgütün üniversite yapılanmasında ve sivil yapılanmasında görevli olduğu
üniversitedeki eylemlerin organizasyonunu yaptığı gibi TGB üyelerinden örgütün amacına yakın
olanları tespit ederek kaos oluşturacak eylem, toplantı ve gösterilerde kullanılmak üzere militan
kadroyu Öncü Gençlik kamplarında yetiştirmeye çalıştığı, demokratik düzeni, mevcut AK Parti
Hükümetini hedef alarak kriz ve kaos ortamı oluşturmak için üniversite gençliğini yönlendirdiği,
örgütsel belgelerde belirtildiği gibi sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda asker-sivil
iş birliğini sağlamaya çalıştığı, TGB’nin, ADD gibi diğer sivil toplum örgütleriyle örgütsel
belgelerde belirtilen amaçlar doğrultusunda toplantı, gösteri ve mitinglere katıldığı, Sanık Tunç
555/658
Akkoç’un kurucu üyesi olduğu ve bazı faaliyetlerine katıldığını beyan ettiği TGB’nin katıldığı
toplantı ve gösterilerde Ergenekon soruşturması ve davası aleyhine slogan atılmak suretiyle
soruşturma ve davanın sulandırılmaya itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı, bu şekilde dosya
sanıklarına destek verildiği anlaşıldığından, Sanığın hiyerarşi içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve
yoğunluk içeren örgütsel faaliyetleri dikkate alınarak, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Tunç AKKOÇ hakkında TCK 135. maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile
kamu davası açılmış ise de, sanığın eyleminin TCK 136. maddedeki suçu oluşturduğu
anlaşılmakla; eylemine uyan TCK 136/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Tunç AKKOÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

203- TUNÇER KILINÇ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde, Sanık
Tunçer KILIÇ’ın, Kuva-i Milliye Derneği ve Fikri Karadağ ile örgütsel irtibatının olduğu, Sanık
Ergün POYRAZ’IN koruma notlarına göre Tunçer KILINÇ’la MGK da zaman zaman görüştüğü
belirtildiğinden, sanık Ergün POYRAZ’DA ele geçirilen birçok devlete ait gizli bilgi ve belgenin
sanık tarafından kendisine ulaştırıldığı, yine Sanık Mustafa Hüseyin BUZOĞLU’NDAN ele
geçirilen birçok devlete ait gizli belgenin sanık tarafından verildiği, sanık Sevgi ERENEROL
tarafından kilisede organize edilen örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, yine Kent Otel’de
yapılan örgüt toplantılarına katıldığı, sanık Mustafa BALBAY’IN notlarından anlaşılacağı üzere,
YAŞ ve MGK toplantılarına ilişkin bilgileri bir kısım örgüt mensuplarına ulaştırdığı, Sanığın,
MGK genel sekreteri olduğu dönemde, sanık Mustafa Ali BALBAY ile örgütün talimatları ve
amaçları doğrultusunda görüşmeler yaptığı, örgüt üyelerinden birçoğu ile örgütsel irtibatlarının
bulunduğu, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri sanıklar Mustafa Hüseyin BUZOĞLU ve sanık
Ergun POYRAZ’a verdiği, bu sanığın da verilen belge ve bilgileri kullanarak örgüt amaçları
doğrultusunda kitap yazdığı, yine yapılmak istenen darbeye karşı olan dönemin Genelkurmay
556/658
Başkanı Hilmi ÖZKÖK aleyhine yayınlar yapan sanık Mustafa BALBAY’A ve sanık Tuncay
ÖZKAN’A destek olduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 326, 327, 334/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Tunçer Kılınç'ın, hem Ergenekon Terör Örgütü STK'larından olan Kuvayi Milliye
Derneği ile hem de onun başkanı Fikri Karadağ ile örgütsel irtibat içinde bulunduğu, Ergenekon
Terör Örgütü yöneticisi Sevgi Erenerol tarafından organize edilen Türk Ortodoks Kilisesi'ndeki
Ergenekon Terör Örgütü toplantılarına katıldığı, Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Mustafa Ali
Balbay'ın günlüklerinde görüleceği üzere, Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçlarına uygun olarak
ve örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde, siyasi partileri yönlendirme ve tek merkezden
yönetme hedefi doğrultusunda faaliyet gösterdiği,
Aramalarda Ergün Poyraz’da bulunan ve korumaları tarafından elle yazıldığı anlaşılan
günlük notlarında: Ergün Poyraz’ın dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur,
İstihbarat Başkanı Levent Ersöz ve MGK Genel Sekreteri Org. Tunçer Kılınç ve Teknik Mali
Daire Başkanı Albay Hasan Atilla Uğur’la ile bizzat makamlarında birçok defa görüştüğünün,
temin ettiği gizli askeri bilgi ve belgeleri kitaplarında kullandığının ve yazdığı kitapları büyük
çoğunluyla askeri görevli şahıslara vererek sattırdığının yazılı olduğu belirtildiğinden, sanık
Ergün Poyraz’da ele geçirilen devlete ait gizli bilgi ve belgenin bir kısmının Tuncer Kılıç
tarafından kendisine verildiğinin anlaşıldığı,
Tunçer Kılınç’ın daha MGK genel sekreteri olduğu dönemde bile sanık Mustafa Ali
Balbay’la örgütün talimatları ve amaçları doğrultusunda görüşmeler yaptığı, örgüt üyelerinden
birçoğu ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, başbakan Bülent Ecevit ve Demokratik Sol Partiye
karşı yürütülen faaliyetlerde aktif rol aldığı, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri örgüt mensupları
sanıklar Mustafa Hüseyin Buzoğlu ve Ergun Poyraz’a verdiği sabit kabul edilmiştir. Sanığın
sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve
çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi
olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
Sanıktan ele geçen belgelerin devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları
bakımından gizli kalması gereken bilgileri ihtiva ettiği, sanığın da bu bilgileri temin ettiği
anlaşıldığından TCK 327/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kabul edilmiştir.
Söz konusu belgeler incelendiğinde; bu gelgelerin yetkili makamların açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu
bilgileri temin ettiği anlaşıldığından TCK 334/1 maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kabul
edilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

557/658
D. Kanaat
Sanık Tunçer KILINÇ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

204- TURHAN ÇÖMEZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Şupheli Turan ÇÖMEZ'in, üye olduğu partideyken bile gizlice ergenekon
sılahlı teror örgütü üyeleriyle görüşmeler yaptığı, örgutün tertiplediği, panel ve toplantilarda
konuşmacı olarak katıldığı, Turan ÇÖMEZ'in bilerek ve isteyerek ergenekon sılahlı teror
örgütünün içinde oldugu, amaçlarma uygun faaliyetlerde bulundugu anlaşilmaktadir. Turhan
ÇÖMEZ'in kaos ortamı oluşturmak ve cebir şiddet kullanmak suretiyle yürütme organını ortadan
kaldırmaya teşebbiis eylemlerine iştirak ettiği, yürütülen soruşturma sırasında yurt dışına firar
ettigi hakkında yakalama kararı çıkarılmasma rağmen halen yakalanamadigi ve orgutsel
faaliyetlerinden ötürü halen firarda oldugu sabit olmakla, eylemleri geregince TCK 314/2, 312/1,
3713 sayılı kanun 5,TCK. 53, 58/9 maddeleri geregince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. Kanaat
Sanık TURHAN ÇÖMEZ hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden İstanbul
(Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar
Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava dosyası ile
tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık TURHAN ÇÖMEZ hakkında çıkartılan yakalama kararının henüz infaz
edilemediği, buna karşın yargılamanın kapsamı, bozma kararının içeriği, mütalaanın geneli bir
bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın beyanının dosyaya yenilik katmayacağı, sanık
hakkındaki dosyanın yakalamalı olarak tefrik edilerek bekletilmesinin adil yargılanma hakkını
ihlâl edebileceği anlaşıldığından sanığın savunmasının alınmasından vazgeçilmesine,iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

205- TURHAN ÖZLÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/544-269-205 sayılı iddianamesinde,
Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda Sanık Doğu Perinçek’in talimatları üzerine
Sanıklar Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel’in yasadışı tespit olunan telefon görüşmeleriyle
ilgili olarak birlikte basın açıklaması yaptığı ve basın mensuplarına dinlettiğinin anlaşıldığı, bu
kapsamda Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun
telefon görüşmelerinin “Aydınlık gazetesi” de yayınlandığı, keza bahse konu görüşmenin o
tarihte Erkan Önsel’in sorumlu müdürü ve aynı zamanda istihbarat şefi olduğu, Aydınlık
gazetesinde talimata uygun olarak aynen yayınlandığı, yine aynı şekilde bahse konu telefon
görüşmelerinin bu kez sanık Turhan Özlü’nün genel yayın yönetmenliğini yaptığı Ulusal
558/658
Kanal’da bahse konu ses kayıtlarının ve basın açıklamalarının yayınlanmasını sağlayarak
örgütün talimatlarının gerçekleştirilmesinde rol aldığı, sanığın Talat Paşa Komitesinin Ergenekon
terör örgütünün amaçları doğrultusunda kurulduğunu bildiği ve bu amaçlar doğrultusunda
faaliyet gösterdiği, Ergenekon terör örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan Sanık Yalçın
Küçük’ten almış olduğu talimatlar doğrultusunda hareket ederek yayın faaliyetlerinde
bulunduğu, dosyanın bir kısım sanıklarıyla örgütsel irtibatlarının bulunduğu ve yine bir kısım
dosya sanıklarıyla birlikte hareket ederek Ergenekon terör örgütü içerisinde yer aldığı ve bu
örgütün nihai amacına ulaşması için örgütsel faaliyette bulunduğu iddia edilerek, TCK 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat arasında
yapılan ve Yasadışı tespit olunan telefon görüşmesinin gerek ses kayıtlarının gerekse konuyla
ilgili basın açıklamalarının Ulusal Kanal TV’de yayınlanması: Sanık Ufuk Akkaya’da Ulusal
Kanal televizyonunda istihbarat şefi olarak görev yapmakta olup Sanık Turhan Özlü’de aynı
kanalda 3 yıldan beri genel yayın yönetmeni olarak çalışmaktadır. Ayrıca Sanık Turhan Özlü İşçi
Partisi genel başkan yardımcısıdır.
Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen telefon kayıtlarının, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü üyelerinden olan Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak
kaydedildiği, daha sonra dönemin Jandarma Genel Komutanı olan Sanık Mehmet Şener
Eruygur’a verildiği, ADD genel merkezindeki genel başkan odasında yapılan aramada elde
edilen ses kayıtları ile aynı olan bu ses kayıtlarının örgütün uygun gördüğü zamanda kullanmak
amacıyla örgütün arşivine aktarıldığı ve uygun görülen zamanda İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve
Ulusal Kanal isimli kurumlarda çalışan örgüt üyelerine servis edildiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, tanık Veysel Şahin’in savcılık ve mahkemedeki ifadeleri, “Ergenekon”,
“Lobi”, “Ulusal Medya 2001”, gibi örgütsel belgelerde belirlenen prensipler, 28.09.2009 tarihli
Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını içeren belge içeriği bu talimatın hemen akabinde talimat
doğrultusunda Ulusal Kanal TV’de ve Aydınlık Dergisinde yapılan ve Sanık Mehmet Deniz
Yıldırım’dan elde edilen ses kayıtlarından olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin
KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile işadamı Remzi Gür
arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yayınların yapılması, bu ses kayıtlarının aynılarının 2004
yılında Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında Sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur’un yasadışı dinlemeler neticesi elde ettikleri ses kayıtları olması, bu sanıkların dönemin
Jandarma Genel Komutanı olan Mehmet Şener Eruygur’a söz konusu ses kayıtlarını tevdi
etmeleri daha sonra, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un emekli olduktan sonra genel başkanı
olduğu Atatürkçü Düşünce Derneğindeki odasında ele geçirilmiş olması, Sanık Turhan Özlü’nün
Talat Paşa Komitesine üye olması ve faaliyetlerinde bulunması, Talat Paşa Komitesinin, Milli bir
mesele olan sözde Ermeni soykırımı iddialarına cevap vermek ve kamuoyu oluşturmak amacıyla
değil bu milli meseleye gönül veren kitleleri kontrol altında tutmak ve yönlendirmek suretiyle
milli bir hükümet kurmak amacıyla Sanık Doğu Perinçek organizatörlüğünde kurulduğu, Sanığın
örgütsel faaliyetlerinin çeşitliliği, sürekliliği, örgütsel irtibatların yoğunluğu, Sanık Doğu
Perinçek’in yakınında ve güvendiği biri olması, onun talimatlarını yerine getirmesi göz önünde
bulundurularak sanığın Türkiye’deki ladio’nun, Derin Devletin adı olan Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
559/658
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Turhan ÖZLÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

206- UFUK AKKAYA

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2010 tarih ve 2008/1756-2010/373 sayılı
iddianamesinde, Aydınlık Dergisinin 18 Ekim 2009 tarih ve Sayı:1161 baskısı incelendiğinde,
kapak kısmında “KKTC devletini bitirme planı yaptılar ERDOĞAN VE TALAT’ IN
KARANLIK TELEFON GÖRÜŞMESİ” ibaresiyle haberin yer aldığı, aynı derginin 4.
sayfasından başlayarak 8. sayfasına kadar kapak kısmındaki haberin ayrıntılarının olduğu 6. ve 7.
sayfalarda Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ve KKTC Başbakanı Mehmet Ali TALAT
arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesinin içeriği yayınlanmıştır. Sanık Ufuk Akkaya her
ne kadar belirtilen ses kayıtlarıyla bir alakasının olmadığını beyan etmiş ise de, sanık Mehmet
Deniz YILDIRIM kendilerine bu ses kayıtlarının bir zarf içerisinde bulunan flashdisk ile
ulaştığını bildiğini beyan etmiştir.
Ufuk Akkaya’ nın kullanmış olduğu ve Aydınlık Dergisine ait olan ve içerisinde ses
kayıtlarının tespit edildiği dizüstü bilgisayarın incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, bilgisayara
yükleme tarihinin 17 Eylül 2009 olduğu, Sanık Ufuk Akkaya’nın savunmasının aksine , flaş disk
ortamında gelen bilgilerin derhal bilgisayarlarına aktarıldığı, sanıkların bu işlemleri örgütün
talimatları doğrultusunda yaptıkları, Ergenekon silahlı terör örgütünce oluşturulan özel istihbarat
arşivine bu bilgilerin aktarıldığı ve örgütün talimatlarıyla arşivden çıkarılıp değişik zamanlarda
yayınlandığı anlaşıldığı,
Sanık Mehmet Deniz YILDIRIM ve Ufuk Akkaya nın bu ses kayıtlarını yayınlamaları
örgüt üyeliği ile birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal ve devlete ait gizli bilgileri bulundurma ve
yayınlamak suçunu oluşturduğu, Sanık Ufuk Akkaya’nın, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde
faaliyet yürüten örgüt üyesi olduğu, örgütün talimatları doğrultusunda örgüt arşivinden çıkarılan
ses kayıtlarını aynı amaçla yayınladığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2, 43, 326, 327, 133/son ve
134 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ufuk Akkaya’nın evinde ve iş yerinde kullanımında olan yerlerde yapılan
aramalarda yasadışı dinlemelere ilişkin herhangi bir ses kaydı ele geçirilememiştir. Bu durumda
sanığın TCK 133, 134 ve TCK 326, 327. Maddelerdeki suçları işlediğine dair kesin ve inandırıcı
delil işlediğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde
edilememesi nedeniyle sanığın atılı suçlardan CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatına karar
verilmiştir.
Sanık Ufuk Akkaya’da Ulusal Kanal televizyonunda istihbarat şefi olarak görev
yapmakta olup Sanık Turhan Özlü’de aynı kanalda 3 yıldan beri genel yayın yönetmeni olarak
çalışmaktadır.
560/658
Sanık Ufuk Akkaya’nın, ”Araştırma ve bilgi toplama”,”Analiz ve
Değerlendirme”,”İletişim ve Propaganda “departmanlarında görevlerini yerine getirdiği, hukuka
aykırı olarak Kişisel verileri bulundurduğu, bu tür örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği ve
çeşitliliği, Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak hiyerarşi içerisinde faaliyet göstermesi dikkate
alındığında Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu sabit görülmüş ve TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın örgütsel faaliyetler kapsamında ve örgütün amacı doğrultusunda hareket ederek
kişilerin kişisel bilgilerini hukuka aykırı olarak ele geçirdiği anlaşılmıştır. Sanık hakkında TCK
135. Maddesine giren kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu işlemekten dolayı kamu davası
açılmış ise de sanığın kişisel verileri kaydettiğine dair kesin inandırıcı şüpheden uzak delil elde
edilememiştir. Ancak sanığın ev ve iş yerinde yapılan aramalara ilişkin tutanaklara göre TCK
136. Maddesinde ifade edilen kişisel verileri ele geçirdiği ve bulundurduğu anlaşılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Ssanık hakkında TCK'nın 136. maddeleri uyarınca verilen hapis cezasında,
sanığa ek savunma hakkı tanınmaksızın TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık UFUK AKKAYA hakkında TCK 326/1, 43/1-2, TCK 327/1, 43/1-2, (2.7.2012
tarih ve 6352 S.K.'nun 80.c maddesi ile degistirilmeden onceki) TCK 133/3, (2.7.2012 tarih ve
6352 S.K.'nun 81.a maddesi ile degistirilmeden onceki) TCK 134/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ufuk AKKAYA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122 - 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, TCK 133, 134, 326, 327 maddeleri uyarınca sanıkta
herhangi bir ses kaydı ele geçirilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

207- UFUK MEHMET BÜYÜKÇELEBİ

A. Atılı Eylem
561/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, Sanık Ufuk
Mehmet Büyükçelebi’nin, örgüt amaçları doğrultusunda yayın yaptığı, örgüt hiyerarşisine dahil
olduğu, örgütü mensuplarınca “Bir Numara” denilen kişi ile Ahmet Hurşit TOLON’ vasıtasıyla
görüştüğü, ruhsatsız tabanca bulundurduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ufuk Mehmet Büyükçelebi’nin, Ergenekon silahlı terör örgütünün medya,
iletişim ve propaganda biriminde yer aldığı, örgüt amaçları doğrultusunda genel yayın yönetmeni
olduğu gazetede manşetler atıp haber yaptığı, bu haber ve manşetlerle ilgili örgüt yöneticisi
Ahmet Hurşit Tolon’u bilgilendirdiği sabit görülmüştür.
Sanığın konumu ve faaliyetleri bu açıdan ele alındığında; çok sayıda örgüt mensubu ile
ilişki ve irtibat içerisinde olması, özellikle örgüt yöneticisi Ahmet Hurşit Tolon ile yoğun irtibat
içinde olması; Sanıktan ele geçirilen dijitallere ilişkin inceleme ve değerlendirme raporuna göre,
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi sanık Şener Eruygur’un bir mitingde yaptığı konuşmayı
sanığıa gönderdiği görülmekle örgüt yöneticisi Şener Eruygur ile de irtibatının tespit edilmesi;
örgüt yöneticisi ve mensupları tarafından yazılmış örgütsel propaganda mahiyetinde çok sayıda
yazının sanığa gönderilmiş olması ve bunların sanığın bilgisayarında ele geçirilmiş olması; örgüt
yöneticisi sanık Ahmet Huşit Tolon ile örgüt amaçlarına uygun şekilde yapılacak haberi/yapılan
haberi değerlendirdiklerinin görülmüş olması; Hurşit Tolon’un örgütün üst düzey bir
yöneticisinin beyanını aktarırken: “…onların bağlı olduğu amcayı davet ettim buraya, onlar için
konuştum…” demek suret ile sanığın bağlı olduğu yöneticiyi çağırdığını ifade etmiş olması, yani
örgütsel jargonda “amca” denilen sanığın bağlı olduğu örgüt yöneticisinin çağrıldığını örgütsel
gizliliğe riayet içerisinde şifreli olarak beyan etmiş olması, dolayısıyla buradan sanığın diğer
örgütsel irtibatları da dikkate alındığında örgüt hiyerarşisine dahil olduğunun anlaşılması
hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın örgüt üyesi olduğu anlaşılmış ve savunmasına
itibar edilmemiştir. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle
organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından,
eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.06.2008 tarih ve Teknik Takip No: 2008/1005
sayılı kararına istinaden, İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi Esenyurt-Yenikent Mahallesi
Bahçekent Sitesi Villa No: 37 D: 1 sayılı sanığın ikamet adresinde yapılan aramada bulunan
delillere ilişkin 01.07.2008 tarihli “ev arama, yakalama ve elkoyma tutanağı”nda yazıldığı üzere;
sanığın ikametinde (8) Adet dip kısmında iğne izi olan kovan, (7) Adet 7 mm çaplı MKE yapımı
mermi, (45) Adet 9 mm çaplı MKE yapımı mermi, (1) Adet 5789 seri numaralı 9 mm çaplı
Browning marka ruhsatsız tabanca ve şarjör bulunmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığı
tarafından tanzim edilen 02.07.2008 tarihli Ekspertiz raporuna göre; söz konusu tabanca ve
fişeklerin 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, Ancak
inceleme konusu tabancanın 6136 sayılı yasanın 12/4. Maddesinde belirtilen vahim nitelikli
silahlardan olmadığı rapor edilmiştir. Sanığın bir adet silah ve mutad sayıda mermiyi evinde
bulundurduğu sabit olduğundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
562/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
1- Sanık Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134
maddesi gereği dijital materyal üzerinde yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ'nin adresinde usulüne uygun yapılan
arama işlemi neticesinde 01/07/2008 tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasa gereğince
memnu vasfı haiz olup vahim nitelikte olmadığı tespit edilen silah ve fişekleri ruhsatsız
şekilde bulundurduğu anlaşıldığından, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

208- ULAŞ ÖZEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C,
PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri olan Okan İşgör, Hüseyin Yanç Ve Ulaş Özel’in
yakalanmalarından sonra Cezaevinde bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden
yararlandıkları, yapmış oldukları itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler
verdikleri, Mahkeme kararlarına istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara
katıldıkları, genelde Jandarma İstihbaratta görevli personelce kendilerine yardım yapılarak
yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan
üç sanığın Okan İşgör' ün kurmuş olduğu nakliye şirketinde bir araya geldikleri, her üç sanığın
birbirleri ile çelişen beyanları içerisinde tek ortak beyanlarının jandarma görevlilerinin
yönlendirmesi sonucu bir araya gelmeleri yönündeki beyanları olduğu, 2007 senesinde başlayan
Ergenekon soruşturmaları ve tutuklanan şahıslardan sonra sanıkların aralarındaki iş
ortaklıklarının bittiği, sahip oldukları araçların satıldığı anlaşılmakla, sanıkların örgüt çatısı
altında bir araya geldikleri, kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak
sağlandığı, örgütün deşifre olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği kanaatine varıldığı,
gerek kendi kısmi kabulleri, gerek tanık beyanları, gerekse bu yönde elde edilen birçok delille
Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın eski bir örgüt üyesi olarak gayri resmi işlerle uğraşan
ve bu güne kadar haklarında devam eden soruşturmalar bulunan, devletin resmi organları
tarafından kabul edilmeyen JİTEM üyeleri ile irtibatlı oldukları, Yusuf Ethem Akbulut’un polis
memuru olmasına rağmen üç sanık ve örgütle irtibatınınbulunduğu, Her üç sanığın haklarında
devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon terör örgütü üyesi kişilerle irtibatlı
oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu değerlendirilen silah
ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun ortam bulunup, örgütçe
karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde kullanılabileceği, her üç
sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri, çevrelerine kendilerini “Derin
563/658
Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin ettiklerinin anlaşıldığı, Her üç
sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu, Yusuf Ethem Akbulut’un diğer sanıklarla irtibatlı
olduğu, Ulaş Özel ile birlikte Kazi Erdil isimli şahsın öldürülmesine yönelik eyleme dönüşmeyen
olaya iştirak ettiği, böylelikle sanığın da Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu kanaatine varıldığı,
dosyadaki delillerden anlaşılacağı üzere Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen mühimmatın Okan
İşgör tarafından Ulaş’a muhafaza edilmesi amacıyla verildiği, Hüseyin Yanç’ın da bundan haberi
olduğu, sanıklardan, Ergenekon soruşturması kapsamında daha önceden haklarında işlem
yapılarak dava açılan bir kısım sanıklarla irtibatlı oldukları, dosyaya getirtilen TİB ve GSM
Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Ulaş Özel’in kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile
diğer sanıklardan; Okan İşgör, Murat Özkan ve Hüseyin Yanç’ın kullanımlarındaki telefon hatları
arasında irtibat bulunduğu,
28.7.2010 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne
yapılan bir telefon ihbar sonucunda yapılan aramada Ulaş Özel’in üvey babası olan Mustafa
Nemli’nin Başakşehir ilçesindeki ikametinde yapılan aramada; 1 adet kaleşnikof marka silah,
ZASAVAKRACUJEVAC YUGOSLAVİA ibareli seyyar dipçikli, 2 adet birbirine şeffaf bantla
sarılmış dolu şarjör, Şeffaf poşet içerisinde 51 adet kaleş nikof marka silaha ait dolu fişek, 2
litrelik kola içerisinde 3 adet MKE yapımı sağlam el bombası fünye grubu (MKE MOD 45 KF
MKE -3-1-12-00), 3 adet sağlam el bombası gövdesi, 1 adet MKE 1-2 EFAR A1-600 mt elden
fırlatmalı aydınlatma roketi ibareli aydınlatma fişeği ele geçirilmiştir. Daha sonra yakalanan Ulaş
Özelin yer göstermesi sonucunda çeşitli tarihli Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilmiş
takdirnameler, bol miktarda askeri malzeme, 1 adet “BLOW” marka 9 mm M06 model siyah
renkli kurusıkı tabanca ve bu kurusıkı tabancaya ait 1 adet içerisinde 5 adet fişekler bulunan
şarjör, 1 adet el bombası, 12 adet MKE 7,65 fişek, 10 adet kurusıkı fişeği, 2 adet üzerinde 9 mm
RESRICTED LE/GOUT ONLY ibaresi bulunan Glock marka silaha ait şarjör ve içerisinde 23
adet 9 mm MKE yapımı fişek 1 adet USS marka gaz tabancası tüpü, 2 adet JDI-JD-130XE
model telsiz kulaklığı, Beyaz renkli dolap içerisinde 2,5 litrelik Coca Cola ibareli pet şişenin
içerisinde siyah poşete sarılı vaziyette 2 adet üzeri bantla sarılı vaziyette el bombası, Aynı pet
şişede siyah renkli bir başka poşet içerisinde üzeri bantla sarılı vaziyette 1 adet el bombası, Savaş
İmre adına kayıtlı 19949744456 TC kimlik numaralı 2 adet nüfus cüzdanı, Mustafa Kemal
Aydınlı adına kayıtlı 26999509492 TC kimlik numaralı 3 adet nüfus cüzdanı elde edilmiştir. Bu
nüfus cüzdanlarından Mustafa Kemal Aydınlı’ya ait nüfus cüzdanlarında Ulaş Özel’in, Savaş
İmre’ye ait nüfus cüzdanlarından birinin üzerinde ise Hüseyin Yanç’ın fotoğrafının bulunduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca Ulaş Özel’in avukatı vasıtasıyla 22.8.2010 günü görevlilere teslimini
sağladığı çanta içerisinde 1 adet Glock marka tabancaya ait şarjör ve içerisinde (14) adet fişek, 1
adet şarjör ve içerisinde MKE yapımı (14) adet fişek, 1 adet üzerinde “Beratta” diğer tarafında
“Gazelle” yazılı tabanca kılıfının olduğu tespit edilmiştir. Suç eşyaları üzerinde ekspertiz
incelemeleri yapılmış, fişek tabanca ve otomatik silahın 6136 sayılı yasa kapsamında kaldığı,
iddia edilerek, sanığın TCK 314/2, 6136 sayılı yasanın ek 5, TCK 44 maddeleri delaletiyle TCK
174/1-2, 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesinde sayılan vahim nitelikteki ateşli silahlarla bunlara
ait mermileri bulundurmaktan eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/2, örgüt faaliyeti
çerçevesinde 6136 sayılı yasa hükümlerine aykırı olarak teknik özelliklerinde değişiklik yaparak
öldürmeye elverişli silah haline dönüştürülen bir adet kuru sıkı tabanca, mermiler ve vahim
nitelikte ateşli silah bulundurmaktan eylemine uyan TCK 44 maddesi delaletiyle 6136 sayılı
yasanın 13/2 örgüt faaliyeti çerçevesinde birden fazla resmi belgede sahtecilikten eylemine uyan
TCK 43/1 maddesi delaletiyle TCK 204/1, 3 maddelerine göre cezalandırılmasına karar
verilmesi talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ulaş Özel’in 1993 yılı Mayıs veya Haziran ayında TKP/ML-TİKKO içerisinde
faaliyet gösterdiği, sanık Hüseyin Yanç’ın yasadışı PKK terör örgütünün eski bir üyesi olduğu,
564/658
Sanık Okan İşgör’ün de yasadışı İBDA-C isimli terör örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği ve
yargılandığı, daha sonra bu kişilerin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, yapmış
oldukları itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik bilgiler verdikleri, sanıklar Ulaş Özel
ve Hüseyin Yanç’ın Tunceli Jandarma Özel Harekat’ta birlikte askerlik yaptıkları, daha sonra
jandarmadaki bir kısım görevlilerin yönlendirmesi üzerine önce Sanık Hüseyin Yanç’ın
İstanbul’a gelerek Sanık Okan İşgör’ün “Göktuğ” isimli şirketinde çalışmaya başladığı, daha
sonra da Ulaş Özel’in İstanbul’a gelerek aynı şirkette çalışmaya başladığı, farklı dünya görüşü ve
ideolojilerine sahip, öncesinde düzenli bir gelirleri olmayan üç sanığın jandarma görevlilerinin
yönlendirmesi sonucu bir araya geldikleri, “Ergenekon”, “Lobi” gibi örgütsel belgelerde
bahsedildiği gibi örgüte finans sağlamak amacıyla sanık Okan İşgör’ün şirketinde ticari faaliyette
bulundukları ve çalıştıkları, Sanık Okan İşgör’ün, istihbari faaliyetlerde bulunduğu ve
Jandarma’ya bilgi verdiği, 2007 senesinde Ergenekon soruşturmalarında bazı şahısların
tutuklanmasından sonra sanıklar Okan işgör, Ulaş Özel, Hüseyin Yanç arasındaki iş ortaklığının
bittiği, örgütün bu şekilde deşifre olmasından sonra işlerin tasfiyesine gidildiği,
Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik olarak operasyonlar yapılmasına başlandıktan
sonra Sanık Okan İşgör’ün örgütsel belgelerde bahsedildiği gibi 2007 yılında sahip olduğu
“Altay Lojistik” isimli şirketi sanık Ulaş Özel’e devrettiği, resmi olarak Sanık Ulaş Özel’in ve
Tabip Yüzbaşı Serdar Sözüneer’in üzerine yapıldığı, 2008 yılında “Göktuğ” firması
kapatıldığında buradaki silah ve mühimmatların Sanık Ulaş Özel’in annesi Selaha Nemli’nin
evine götürüldüğü, mühimmatı sanıklar Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın birlikte
götürdükleri, Sanık Ulaş Özel’in mühimmatı annesinin evinde saklamaya başladığı, 28.07.2007
tarihinde İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne ihbar yapılması üzerine Sanık Ulaş
Özel’in İstanbul Başakşehir Lalezar Sok. No: 37’deki ikametinde 28.07.2010 günü arama
yapıldığı bir adet Kaleşnikof marka silah ile diğer mühimmat ve eşyaların ele geçirildiği, Sanık
Ulaş Özel’in ise 18.08.2010 günü Balıkesir’de yakalandığı onun beyanı üzerine yine aynı adreste
19.08.2010 günü arama yapıldığı daha önce ele geçirilemeyen 1 adet kuru sıkı tabanca, 1 adet el
bombası ile diğer mühimmat ve eşyaların ele geçirildiği, yine Sanık Ulaş Özel’in beyanları
dikkate alınarak Sanıklar Okan İşgör, Yusuf Ethem Akbulut ve Hüseyin Yanç’ın 21.08.2010 günü
yakalandıkları,
Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketi kurduğu, bu arada İstanbul’daki jandarma
istihbarata hayali ihracatlar, naylon faturalar vesaire konularda bilgiler verdiği, Sanık Hüseyin
Yanç’ın ve Ulaş Özel’in Tunceli Jandarma Özel Harekatta eski bir itirafçı olarak çalıştıkları,
Sanık Hüseyin Yanç’ın oradaki jandarma görevlilerinin yönlendirmesi üzerine İstanbul’a gelip
Sanık Okan İşgör’ün sahibi olduğu Göktuğ isimli şirkette çalışmaya başladığı, Sanık Ulaş
Özel’in de daha sonra yanı şirkette çalıştığı, 2007 yılında Okan İşgör’ün “Altay Lojistik”
firmasını Ulaş Özel’e devrettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın Sahte kimlik üzerine şirket kurarak
buradan gelir elde edip, borçlarımı kapatmak istediği, Sanık Okan İşgör’ün bu konuda şirket
kurmayı teklif ettiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın teklifi kabul ettiği, Ulaş Özel ,Tarkan Erdöl ve
İsmail Doğanay limanda bilmediğim bir yerde iki adet sahte kimlik yaptırdıkları,Sanık Hüseyin
YAnç’ın Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte kimlikle Beylikdüzü’nde Migros’un karşısında
bulunan Noter’e gittiği, ancak kimlikte soy ismimin yanlış olması nedeni ile işlem
gerçekleşmediği, Sanık Hüseyin Yanç’ın kimliğini noterde bıraktığı anlaşılmıştır. bu beyan ve
örgütsel belgelerden Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel örgüte gelir sağlamak
amacıyla “Naylon Şirket” kurmak istedikleri hatta Sanık Okan İşgör’ün Göktuğ isimli şirketinin
bu amaçla kurulduğu, daha sonra Ergenekon soruşturmaları başlayınca Sanık Okan İşgör’ün
Göktuğ isimli şirketi Sanık Ulaş Özel’e devrettiği sonucuna varılmıştır.
Sanıklar Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın eski bir örgüt üyesi olarak
gayrimeşru işlerle uğraşan ve bugüne kadar haklarında devam eden soruşturmalar bulunan,
devletin resmi organları tarafından kabul edilmeyen JİTEM üyeleriyle irtibatlı oldukları, Sanık
Yusuf Ethem Akbulut’un polis memuru olmasına rağmen diğer 3 sanıkla ve örgütle irtibatının
bulunduğu, sanıklar Okan İşgör, diğer sanıklardan Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım
565/658
ve Kemal Kerinçsiz’le örgütsel irtibat içerisinde bulunduğu, yine Sanık Okan İşgör’ün, Levent
Bektaş’la ilişkisinin olduğu, Levent Bektaş’ın da dosya sanıklarından Mustafa Levent Göktaş’la
tanıştığı ve irtibatlı olduğu anlaşılmış ve Sanık Ulaş Özel’in Ergenekon silahlı terör örgütüne üye
olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
28.07.2007 tarihinde İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne ihbar yapılması
üzerine aynı gün ULAŞ ÖZEL' in üvey babası olan MUSTAFA NEMLİ isimli şahsın Başakşehir
ilçesi Şahintepe Mahallesi Muratdere Caddesi Lalezar Sokak No:37 sayılı yerde yapılan aramada
bir kısım mühimmat ele geçmiş, daha sonra Sanık Ulaş Özel’in yakalanması ve beyanı üzerine
daha sonra diğer mühimmatlarda bulunmuştur. Ele geçirilen mühimmatlar içerisinde askeri
kamuflaj elbiselerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) genel Müdürlüğünün 17.09.2010 mühimmat
bilgi tablosunda; Kafile numarası KF MKE 3-1 olan MKE Mod 45 El Bomba Tapasının
(Müstakil) 16.02.2001 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına (OHAL), Kafile numarası KF
MKE 1-61 olan MKE Mod 44 Savunma el bombasının 2001 yılında Jandarma Genel
Komutanlığına, KF MKE 1-61 olan MKE Mod 44 Savunma el bombasının 24.04.2002 tarihinde
Jandarma Genel Komutanlığına, Kafile numarası KF MKE 1-54 olan MKE Mod 44 savunma el
bombasının 25.10.1999 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına, KF MKE 167 3-85 nolu M204
A2 el bomba tapasının 24.04.1985 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına verildiğinin
bildirildiği,1 adet Kaleşnikof marka 38111 seri numaralı Zastava- Kragujevac Yugoslavya ibareli
uzun namlulu silahın MKE üretimi olmadığı için aidiyetine ilişkin bilgi verilemediğinin
bildirildiği görülmüştür.
Sanık Ulaş Özel müdafisi huzurundaki kolluktaki beyanında özetle: “Okan İşgör’ün
poşet içerisinde el çantasıyla getirdiği malzemelerin annemin evine konulmasına müsaade ettim.
Okan ile ailem biliyordu. Bir de Hüseyin Yanç biliyordu kendisine ben söylemişti. Okan İşgör
JİTEM üyesidir 2005 yılından sonra tanıdım öncesini bilmiyorum. Kendisi Veli Küçük, Korkut
Eken, Ali Ergülmez, Susurlukçular, Hacı Albay (İsth. Alay Kom.) ile çalışmış çok aktif bir kişi.
Gürpınar Ekşioğlu sitesinde oturuyor kendisiyle halen aktif görevde bulunan askerler
görüşüyorlar ve birlikte hareket ediyorlardı. Ali Barış Sevindik Yüzbaşının bu malzemeleri
alacağını söyledi. Devlete ait olduğunu bildiğimden malzemelerin annemin evine getirilmesini
kabul ettim.” Şeklinde beyanda bulunmuştur. MKE’nin 17.09.2010 tarihli yazısı, Sanık Ulaş
Özel’in, beyanını doğrulamaktadır.
31.07.2010 tarihli İstanbul Kriminal Polis laboratuvarı Müdürlüğünün“38111” nolu
otomatik tüfek ve 110 adet fişekle ilgili olarak verdiği raporda 6136 sayılı yasa kapsamına giren
tüfek ve fişeklerden olduğunu, otomatik tüfeğin 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesinde belirtilen
vahim silahlardan olduğunun bildirildiği görülmüştür.
İzah edilen bu delillerden, sanık Ulaş Özel’in aşamalardaki beyanlarından, 28.07.2010-
19.08.2010 tarihli Ev Arama El Koyma Tutanaklarından, El bombalarına ilişkin Kriminal
Ekspertiz Raporundan,sanığa ait telefon inceleme tutanağından,HTS raporundan,tanıklar Selaha
Nemli,Mustafa Nemli, Arama ve El Koyma Tutanaklarından sanığın atılı suçları işlediği sabit
olmuştur.
Sanık Ulaş Özel’in, devlete ait olduğu söylenen, Kaleshnikof marka tüfek, şarjör ve
fişekleri ile kurusıkı tabanca ve şarjörleri saklamak maksadıyla annesinin evinde muhafaza ettiği
anlaşıldığından Sanığın suçu sabit bulunmuş ve 6136 sayılı yasa uyarınca cezalandırılması
cihetine gidilmiştir. Sanığın örgüt faaliyeti çerçevesinde tehlikeli maddeleri izinsiz olarak
bulundurmaktan dolayı eylemine uyan TCK 174/1-2 Maddesi ile 6136 sayılı kanunun 13/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
18.08.2010 tarihinde Balıkesir ili Altınoluk beldesinde sanık yakalandığında üzerinde
kendi fotoğrafının yapışık olduğu Ali Cengiz Özel adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı elde
edilmiştir. Sanık bu konuyla ilgili olarak 22.08.2010 tarihli kolluktaki beyanında: “İstanbul’a ilk
geldiğim sene yeni bir kimlik ile dolaşmam gerektiğini ve bu konuda ailemden birinin nüfus
bilgilerini Nisan Başçavuş istedi ben de istediği bilgilerle beraber bir adet fotoğrafımı verdim ve
566/658
bana bu kimliği verdiler. Söz konusu kimliği hiçbir yerde kullanmadım. Yakalandığımda da
gerçek ismimi söyledim. Ben terör örgütlerinin hedefi olduğum için, paşalardan talebimiz vardı
can güvenliğimiz tehlikede olduğu için yasal hakkımız olan kimlik değişikliği kapsamında
tarafıma verilen kimlik olduğu düşüncesiyle taşıyordum.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık Ulaş Özel’in yakalandığında üzerinde Ali Cengiz Özel adına kayıtlı sahte kimlik
ve 19.08.2010 günü yapılan aramalarda sahte kimlikler ele geçtiği, ele geçen bu sahte kimliklerin
iğfal kabiliyetinin bulunduğu, sahte olduğu tüm dosya kapsamından anlaşıldığından TCK 204/1
maddesi uyarınca ceza tayin edilmiştir.

C. Kanaat
1- SanıkUlaş ÖZEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden 28/07/2010 tarihinde ele
geçen ve diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait olduğu tespit edilen patlayıcıların bulundurulmasına
ve muhafazasına iştirak ettiği, bu nedenle sanık Ulaş ÖZEL'in patlayıcı madde
bulundurmak suçundan eylemine uyan TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden28/07/2010 tarihinde ele geçen
ve diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait olduğu tespit edilen ve 6136 sayılı yasa gereğince memnu
vasfı haiz olup vahim nitelikte olduğu tespit edilen silah ve fişeklerin bulundurulmasına ve
muhafazasına iştirak ettiği, bu nedenle sanık Ulaş ÖZEL'in eylemine uyan 6136 sayılı
Kanunun 13/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık Ulaş ÖZEL'den 28/07/2010 tarihinde ele geçen ve iğfal kabiliyeti
bulunduğu tespit edilen sahte kimlik belgesine ilişkin olarak sabit olan ve eylemine uyan
resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

209- ÜMİT OĞUZTAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
Sanıklar Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL’dan
elde edilen birçok örgütsel içerikli doküman ve örgüt içindeki yazışmalara ilişkin belgelerin
disketlere word olarak yazılmış halinin Ümit OĞUZTAN’da bulunduğu, belgelerinin yazılma
tarihlerinin kayıt tarihleri ile uygunluk gösterdiği, sanığın örgütsel içerikli belgelerin yazımında
bizzat görev aldığı, örgütün strateji bölümünde görevli örgüt üyesi olduğu iddiasıyla TCK’nun
314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ümit Oğuztan’ın Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri Veli Küçük ve Doğu
Perinçek ile örgüt üyesi sanıklar Adil Serdar Saçan, Erol mütercimler, Hikmet Çiçek, Kemal
Kerinçsiz ve Vedat Yenerer ile irtibatlı olduğu, Veli Küçük ve Doğu Perinçek'ten gönderilen
örgüt belgelerini redakte ettiği, böylece örgüt belgelerinin oluşmasına katkı sağladığı, nitekim
ikametinde yapılan aramada ele geçirilen 26 adet bilgisayar disketinde, aralarında örgütün temel
belgeleri de olmak üzere çok sayıda örgüt belgesinin ele geçirildiği, belgeler üzerinde yapılan
incelemede bu belgelerin örgüt belgelerinden olduğunun tespit edildiği, sanıkta ele geçirilen
disketlerde örgüt belgeleri dışında pek çok örgütsel dokümanın da bulunduğu sabit kabul
edilmiştir.
Sanık aşamalardaki savunmasında, evinde ele geçen disketlerin kendisine ait
567/658
olmadığını, Tuncay Güney’e ait olduğunu, Tuncay Güney ile birlikte yargılandıkları
mahkemeden kendi eşyaları verilirken bu disketlerin de verildiğini savunmuş ise de; disketleri
1999-2000 yıllarında kendisine redakte için verilen örgüt belgelerini kaydetmek sureti ile
oluşturduğu, 2001 yılında başka bir suç (çenç oto/dolandırıcılık suçu) için sanık gözaltına alınıp
bürosundo arama yapılınca sözkonusu disketlerin de ele geçirildiği, sanığın da zaten o suç nedeni
ile emniyette verdiği ifadesinde disketlerin kendisine ait olduğunu ve içerisindeki belgelerinde
kendi çalışması olduğunu ikrar ettiği, Tuncay Güney’in yazı hane olarak kullandığı yerde yapılan
aramada her hangi bir disket ele geçirilmediği, o sırada Ergenekon Terör Örgütü üyeliğine ilişkin
her hangi bir suçlama da sözkonusu olmadığından disketlerdeki belgeler suç unsuru olarak
değerlendirilmeyip yargılama sonunda sanığa iade edildiği ve nitekim bu dava/örgüt üyeliği
kapsamında yapılan aramada da ele suç konu disketlerin sanığın ikametinde ele geçirildiği,
Dolayısıyla, disketlerin sanığa ait olduğu, Veli Küçük ve Doğu Perinçek’ten gelen örgüt belgerini
redakte ettikten sonra diskete kaydetmek sureti ile disketleri oluşturduğu ve muhafaza ettiği,
disketlerdeki bir kısım belgelerin de Tuncay Güney’in Veli Küçük’ten çalıp sanığa getirdiği
belgelerden olduğu anlaşılmıştır.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin
silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Ümit OĞUZTAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

210- VATAN BÖLÜKBAŞIOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde, Sanık
Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’nun arkadaşları ve internet gruplarıyla yaptığı yazışmalarda kendisini
Ergenekon Terör Örgütünün bir üyesi olarak tanıttığı, Ramazan AKYÜREK veya Başbakanın
öldürülmesi için Veli KÜÇÜK’ten emir aldığı, bu konuda gereğinin yapılması için hem istihbari
bilgi toplayıp hem de temiz bir silah temin etmek için girişimlerde bulunduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün hücre yapılanması içinde Veli KÜÇÜK’e bağlı eylem grubunda görevli örgüt üyesi
olduğu, Veli KÜÇÜK’ün yakalanması sebebiyle kendisine verilen emir gereği eylem yapmak
için girişimlerde bulunduğu ve kendisini ‘TİT (Türk İntikam Tugayı)’ içerisinde tanıttığı, suikast
için hazırlık yaptığı sırada yakalandığı, böylece sanığın Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu,
sansasyonel eylem ve suikast yaptırmak için örgüt adına hücre yapılanması oluşturmaya çalıştığı
ve suikast yapılması için çalışmalar yaptığı, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince
568/658
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Vatan Bölükbaşoğlu’nun arkadaşları ve beraber suç işlemeye iknaya çalıştığı
kişilerle yaptığı yazışmalarda kendisini Ergenekon Terör Örgütünün bir üyesi olarak tanıttığı,
dönemin Emniyet İsthbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek veya Başbakanın öldürülmesi
için Veli Küçük’ten emir aldığını ifade ettiği, bu konuda gereğinin yapılması için hem istihbari
bilgi toplayıp hem de suçta kullanacağı silahı temin etmeye çalıştığı, Veli KÜÇÜK’ün
yakalanması sebebiyle kendisine verilen emir gereği eylem yapmak için girişimlerde bulunduğu
ve kendisini 'TİT' (Türk İntikam Tugayı) içerisinde tanıttığı, Ankara 1. Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nin 1998/115 Esas ve 1999/208 sayılı kesinleşmiş ilamı ile TİT (Türk İntikam
Tugayı) isimli örgütün "silahlı örgüt" olduğunun kabul edildiği ve kararın kesinleştiği,8536 daha
sonra başka bir dava nedeniyle Yargıtay tarafından "silahlı terör örgütü" olarak kabul edildiği,
TİT isimli terör örgütünün şok suikastlar işlemek ve etnik ayrılığı körükleyerek ülkede iç çatışma
çıkarmak için ETÖ tarafından kurdurulmuş bir alt terör örgütü / bir alt hücresi olduğu, sanığın da
Veli Küçük'ün tutuklanması nedeniyle yine ondan aldığı emirle Ramazan AKYÜREK veya
Başbakan'a suikast için hazırlık yaptığı sırada yakalandığı hususları yapılan yargılama
sonucunda sabit kabul edilmiş, sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Vatan BÖLÜKBAŞIOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü
Üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

211- VEDAT YENERER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde, Sanık
Vedat Yenerer’in, Ergenekon Terör Örgütünün yapılanması içinde iletişim ve propaganda
biriminde görevli olduğu, Yazacağı haberleri yazmadan önce örgütün üst düzey yöneticisi
569/658
konumunda olan sanık Veli Küçük’ü aradığı ve onun talimatlarına göre haber yaptığı, Veli
Küçük’le yaptığı görüşme içeriklerinde örgütün yapısına uygun liderlerin siyasi partilerin başına
geçirilmesi için faaliyetlerde bulundukları, 34 VF 1985 plakalı otomobilinde yapılan aramada
sanığın PKK terör örgütü kamplarında çektirdiği fotoğraflarının bulunduğu, ‘Panzehir’ isimli
örgüt dokümanı doğrultusunda hareket ettiği, Sanığın evinde ruhsatsız uzun namlulu vahim
nitelikte tüfek bulundurduğu, bu tüfeği Türkiye’ye kaçak olarak Kuzey Irak’tan getirdiği ve
gümrükte beyan etmediği bu sebeple Türkiye’ye silah ithali suçunu işlediği, iddia edilerek; TCK
314/2, 6136 Sayılı Kanunun12/1-4 Maddesi delaleti ile 6136 Sayılı Kanunun 13/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın örgüt belgelerinde öngörülen ilkelere uygun şekilde ve örgütün amaçları
doğrultusunda dezenformasyon amaçlı yazılar yazdığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
tarafından organize şekilde yürütülen darbeye haklı gerekçeler oluşturma faaliyeti kapsamında
propaganda yaparak örgüt faaliyetlerine katkı sağladığı, sahibi olduğu internetajans.com aracılığı
ile pek çok Ergenekon terör örgütü yönetici ve üyesine yılın kuvvacısı ödülü verdiği, bir
gazetenin Ankara temsilcisinin uygunsuz görüntülerini içeren kaseti örgütün amaçları
doğrultusunda şantaj amaçlı kullanmak üzere muhafaza ettiği, yukarıda irtibatlarının incelendiği
bölümde isimleri yazılı olan çok sayıda örgüt yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı olduğu sabit
görülmüş, sanığın TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Vedat YENERER hakkında 6136 sayılı Kanunun 12/1, 4 maddesi delaleti ile aynı
Kanunun 13/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı
suçun yasal unsurları oluşmadığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince beraatine, Sanığın
eyleminin 2521 sayılı Kanuna muhalefet suçuna dönüştüğü, Kabahatler Kanunu’nun 24/ 1.
fıkrasındaki düzenleme uyarınca soruşturma zamanaşımı süresi dolduğundan Kabahatler
Kanunun 20/1 ve CMK 223/8 maddeleri gereğince davanın düşmesine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

570/658
D. Kanaat
Sanık Vedat YENERER hakkında 6136 Sayılı yasaya muhalefet suçundan açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Vedat YENERER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

212- VELİ KÜÇÜK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536sor. 2008/968 esas nolu iddianamesinde,
Dosyada mevcut delillere göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve akabinde meydana
gelen Danıştay saldırısı eylemleri öncesi bizzat eylem kararının alındığı toplantıda şüpheli Veli
Küçük’ün ve Muzaffer Tekin’in hazır bulunduğu ve bu eylem için talimatları bizzat Veli
Küçük’ün v erdiği v e b u i ş k arşılığında eylemi y apacak o lan O sman Yıldırım’a 500 bin
ABD doları taahhüt edildiği, yine aynı beyanlarda Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi için Veli
Küçük tarafından Osman Yıldırım’a para teklif edildiği kendisinin kabul etmemesi üzerine bu
eylemi Veli Küçük’ün başka bir örgüt üyesine havale ettiği, tanık beyanlarından anlaşıldığı, Veli
Küçük’ün hem Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan hem de Danıştay eyleminden sorumlu
tutulmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon Terör Örgütünün üst düzey gizli yapılanmasında
yönetici konumunda olduğu, üst yöneticilerden şüpheli Doğu Perinçek’le irtibatlarını sürdürdüğü
gibi, Ergenekon terör örgütünün Lobi yapılanması yöneticilerinden, Sevgi Erenerol ve Kemal
Kerinçsiz’le doğrudan irtibatlı olduğu, aynı yapılanma içinde şüpheli Mehmet Zekeriya
Öztürk’ün de Veli Küçük’ün işlerini perde arkasından takip ettiği, bu ilişkilerini aynı konumda
olan şüpheli Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttükleri, M.Fikri Karadağ’ın da bu işlere yardımcı
olduğu anlaşılmıştır.
Veli Küçük Ergenekon terör örgütünün Lobi yapılanması ile üst gizli yapılanma
arasında köprü eleman vazifesini şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttükleri,
hem mafya temsilcileriyle hem adli, askeri hem de siyasi kesimlerle irtibatlarının bulunması, yurt
dışı faaliyetleri, tanık beyanlarına göre yabancı ülkelerin firmalarına danışmanlık yaparak
stratejik öneme sahip yerlerde fabrika açmaları için önayak olması, örgütün illegal kesimiyle
doğrudan irtibatları ve Ergenekon Terör Örgütüne ait tüm örgütsel içerikli belgelerin
orjinallerinin şüphelinin evinde çıkması, Cumhuriyete atılan bombaların ve Danıştay eyleminin
Ergenekon terör örgütünün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimleri
askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukukdışı yoldan yönetimden uzaklaştırmak
amacına yönelik olarak bu şüphelinin talimatlarıyla yapılması, verdiği talimatlarla eylemlerin
yapılması akabinde Türkiye Cumhuriyeti üst düzey yöneticilerine karşı ciddi bir saldırılar yapılıp
toplum içinde yuhalanarak küçük düşürüldüğü ve ayaklanmaya yönelik eylem ve yürüyüşlerin
yapılması hususları göz önüne alındığında, Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacına ulaşmak
için ülkede oluşturulacak kargaşa ve kaos ortamı sonucu halkın tahrikiyle Ordunun da bu
tahriklere kapılıp Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini cebren ilgaya teşebbüs suçlarını işlediği ve
bu suçlar için elverişli nitelikleti eylem ve kalkışma suçları olarak mahkemece kabul edilen
Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemleri ile Danıştayda Görevli Üyenin şehid edilmesi
bazılarınında yaralanması suçlarının talimatlarını bizzat verdiği,
Yine kendine örgüt silsilesi içinde bağlı örgüt üyelerinin Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları gereğince yeri geldiğinde kullanılmak için saklanmış elbombalara patlayıcı maddeler ve
571/658
suikast silahlarndan ve diğer tüm suçlardanda ayrıca sorumlu tutulmasının zorunlu bulunduğu
anlaşılmakla, Sonuç olarak;
Şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon Terör Örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu,
örgütün kuruluş aşamasından beri içindeki tüm faaliyetlerinde yer aldığı, bu nedenle eylemlerine
uyan TCK’nun 314/1, 312/1, 313/1 maddeleri gereğince,
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların azmittiricisi olduğu
anlaşıldığından; TCK’nun 82/1.a-g, 38/1 - TCK’nun 82/1.a-g, 38/1, 35 ( 4 kez) - TCK’nun
174/1,2 – TCK’nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK’nun 151/1, 38/1,maddeleri gereğince,
Şüpheli Veli Küçük, örgüt yönetiscisi olması nedeniyle TCK’nun 314/3 ve 220/5.
maddesi hükmü gereği, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu
tutulmasının yasal zorunluluk olduğu anlaşıldığından;
1- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Muzaffer Tekin, İsmail
Yıldız, Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Mete Yalazangil, Aydın Yüksek, Muzaffer Şenocak,
Fikret Emek’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları
bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek suçundan dolayı
TCK’nun 327/1. maddesi gereğince (8) Sekiz Kez,
2- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail Yıldız, Ergün
Poyraz, Mete Yalazangil, Aydın Yüksek, Muzaffer Şenocak Ve Fikret Emek’in işlemiş oldukları
suça ilişkin TCK’nun 326/1. maddesi gereğince, (6) Altı Kez,
4- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Gazi Güder, Ayşe
Asuman Özdemir, Halil Behiç Gürcihan, İsmail Yıldız, Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel,
Feridun Refik Nuhoğlu, Ergün Poyraz, Fikret Emek, Doğu Perinçek, Mehmet Zekeriya Öztürk,
Sevgi Erenerol, Habip Ümit Sayın, Hikmet Çiçek, Kemal Kerinçsiz, Nusret Senem, Erkut Ersoy
ve Murat Çağlar’in işlemiş oldukları suça iliikin TCK’nun 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (18)
Onsekiz Kez,
5- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Oktay Yıldırım,
Mehmet Demirtaş ve Fikret Emek’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamaksuçu nedeniyle; TCK’nun 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi
gereğince (3) Üç Kez,
6- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Ayşe Asuman Özdemir
ve Halil Behiç Gürcihan’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK’nun 288. maddesi gereğince (2) İki Kez,
7- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Fikret Emek, Hayrettin
Ertekin, Hikmet Çiçek, Halil Behiç Gürcihan, Hayati Özcan, Ergün Poyraz, Nusret Senem ve
Doğu Perinçek’in işlemiş oldukları suç nedeniyle TCK’nun 334/1 maddesi gereğince Sekiz Kez,
8- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: İsmail Yıldız, Bekir
Öztürk, Hüseyin Görüm ve Fuat Ermiş’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe
teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK’nun 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi gereğince (4) Dört Kez,
9- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Mehmet Fikri Karadağ,
Hayrettin Ertekin ve Muhammet Yüce’nin işlemiş oldukları; Tutuklu, hükümlü veya suç
delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK’nun 284/1 maddesi gereğince Üç Kez, 10-Ergenekon
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheli Muzaffer Şenocak’ın işlemiş olduğu; Ruhsatsız
patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK’nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5/2. maddeleri, Şüpheli Ergün Poyraz’ın işlemiş olduğu; Yasaklanan bilgileri
açıklamak suçu nedeniyle TCK’nun 336. maddesi, Şüpheli Mehmet Fikri Karadağ ve Hayrettin
Ertekin’in işlemiş olduğu; Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu
nedeniyle TCK’nun 216/1. maddesi gereğince İki Kez, Şüpheli Hayrettin Ertekin ve Aydın
Yüksek’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı
Kanunun 73. maddesi İki Kez, Şüpheli Hayrettin Ertekin’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna
muhalif olarak ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri
572/658
gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçu ve TCK 312 maddesi yönünden:
Sanığın ev ve işyerinde yapılan aramalarda Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne ait çok
sayıda bilgi, belge ve doküman bulunmuş, örgüte üye ve hatta yönetici konumdaki bir çok
sanığın dahi sanık Veli Küçük ile ilgili ancak bir suç örgütü bağlılığı içinde değerlendirilebilecek
bir bağlılık ve saygıyla davrandığı, sözlerini talimat olarak yerine getirip kendisine adeta askeri
hiyerarşi içindeki bir emir tekrarı gibi geri bilgi dönüşleri yaptıkları, sanığın suç oluşturan tüm
talimatlarının tartışmasız ve kesin bir biçimde yerine getirildiği, tüm bunların sanığın örgüt
içindeki konumunun hem tartışmasız hem de üst konumlarda olduğunu gösterdiği, hiyerarşik
biçimde ast üst ilişkilerine uygun davranan sanıkların pek çok başka suç örgütü liderinin
imrenerek bakacağı bir şöhrete, örgütsel ve kriminal saygınlığa sahip olan sanık Veli Küçük’e ve
otoritesine bağlılıklarının yargılamanın bir çok aşamasından ve dosya kapsamından açıkça ortaya
çıktığı anlaşılmakla, bu nedenlerle sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün etkin bir
yöneticisi olduğu ve sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçunu işlediği
hukuki ve vicdani delillerle sabit kabul edilmiştir.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün dosyamıza yansıyan ve davaya konu olan amacı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak, görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemektir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün dosyamız kapsamında
bu doğrultuda gerçekleştirdiği pek çok eylem bulunmaktadır. Bu eylemlerden en önemlilerden
bir tanesi Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ve Danıştay’a yapılan silahlı saldırı
eylemleridir. Dosyamız kapsamında ifadeleri olan sanıklar Ali Yiğit, Mahmut Öztürk, Mehmet Z
ekeriya Öztürk, tanıklar Teoman Ekşioğlu, Esra Feride Gökçimen ve hem sanık hem de tanık
olarak ifadesi alınan Osman Yıldırım’ın beyanları ile sanığın kendi beyanları, sanık Veli Küçük,
Muzaffer Tekin ile sanık Alpaslan Arslan arasındaki irtibat ve ilişkiyi gösteren belge ve
tutanaklar sanığın örgütsel liderlik konumunu doğrulayan veriler olarak karşımıza çıkmıştır.
Sanık Veli Küçük’ün, örgütsel suç kapsamındaki ilişkilerini kendisiyle aynı konumda
olan sanık Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttüğü, örgütün nihai amacı olan hükümetin cebren
ilgasına zemin hazırlamak, ülkede kargaşa ve kaos ortamı oluşturmak için işlenen Cumhuriyet
gazetesine bomba atılması ve Danıştay’da görevli üyelere hakimlere yönelik saldırı sonucu bir
kişinin ölmesi ve dört kişinin yaralanması eylemlerinin talimatlarını verdiğinin yapılan
yargılamada toplanan delillerden kuşkuya yer bırakmayan biçimde anlaşıldığı, sonuç itibarıyla
genel bölümde yapılan açıklamalar ve ortaya konulan delilleriyle varlığı kanıtlanan ülkenin
bugüne kadarki en karmaşık suç örgütü olarak nitelendirilebilecek türdeki Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını
engellemek için, el bombası atılması, adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçlarına
azmettirdiği, bu şekilde suçun oluşması yönünde elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı
anlaşılmış, sanığın açıklanan şekilde, üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve
şiddetle ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek suçunu
işlediği sabit kabul edilmiş, kanıtlanan eyleminin gerektirdiği TCK 312. maddesi gereğince ceza
tayin edilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK TCK 314/1 maddesinde yazılı olan
suçtan ayrıca ceza verilmemiştir.

Maktül Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesine azmettirme suçu yönünden;


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde,17.05.2006 tarihinde sanık Alpaslan Arslan tarafından, Danıştay 2.
Dairesine silahlı saldırı düzenlendiği, saldırıda maktul Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü
573/658
anlaşılmış, sanıklar Ali Yiğit, Mahmut Öztürk, Mehmet Zekeriya Öztürk, tanıklar Teoman
Ekşioğlu, Esra Feride Gökçimen ve hem sanık hem de tanık olarak ifadesi alınan Osman
Yıldırım’ın beyanları ile sanığın kendi beyanları, sanıkla irtibatlı olan sanık Muzaffer Tekin ile
sanık Alpaslan Arslan arasındaki irtibat ve ilişkiyi gösteren belge ve tutanaklar, sanık Alpaslan
Arslan’ın ilk ifadelerinde söz etmemesine rağmen, sanık Veli Küçük’ün çok iyi tanıdığı sanık
Muzaffer Tekin hakkında “Ben onu Süleyman olarak tanıyordum” sözü üzerine, bombaları ve
saldırı talimatını Süleyman Esen’den aldım diyerek hedef saptırmak suretiyle, sanık Muzaffer
Tekin’i suçtan kurtarmaya çalışması, yine örgütün yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek’in
olayın hemen akabinde yayınladığı yazılarıyla sanık Veli Küçük’ün çok yoğun bağlantılı olduğu
sanık Muzaffer Tekin’i aklama çabaları ve tüm dosya kapsamından, sanık Alparslan Arslan’ın bu
eylemini, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına, örgüt yöneticilerinden sanıklar Veli Küçük ve
Muzaffer Tekin’in talimatı ile yerine getirdiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın
üzerine atılı adam öldürmeye azmettirmek suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 38/1 ve
312/2 maddesi yollaması ile TCK 82/1-a,g maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Mağdurlar Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’na


yönelik Adam Öldürmeye Teşebbüs suçuna azmettirme suçları yönünden,
Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde,17.05.2006 tarihinde sanık Alpaslan Arslan tarafından, Danıştay 2.
Dairesine silahlı saldırı düzenlendiği, saldırıda mağdurlar Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer
Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nun yaralandığı anlaşılmış, sanıklar Ali Yiğit, Mahmut Öztürk,
Mehmet Zekeriya Öztürk, tanıklar Teoman Ekşioğlu, Esra Feride Gökçimen ve hem sanık hem
de tanık olarak ifadesi alınan Osman Yıldırım’ın beyanları ile sanığın kendi beyanları, sanığın
bağlantılı olduğu Muzaffer Tekin ile sanık Alpaslan Arslan arasındaki irtibat ve ilişkiyi gösteren
belge ve tutanaklar, sanık Alpaslan Arslan’ın ilk ifadelerinde söz etmemesine rağmen, sanık Veli
Küçük’ün çok iyi tanıdığı sanık Muzaffer Tekin hakkında “Ben onu Süleyman olarak
tanıyordum” sözü üzerine, bombaları ve saldırı talimatını Süleyman Esen’den aldım diyerek
hedef saptırmak suretiyle, sanık Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’i suçtan kurtarmaya çalışması,
yine örgütün yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek’in olayın hemen akabinde yayınladığı
yazılarıyla örgütün kimi yöneticilerini aklama çabaları, tüm dosya kapsamından, sanık Alparslan
Arslan’ın bu silahlı eylemini, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına, örgüt yöneticilerinden Veli
Küçük ve Muzaffer Tekin’in talimatı ile yerine getirdiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından,
sanık Veli Küçük’ün üzerine atılı adam öldürmeye teşebbüs suçuna azmettirme suçunu işlediği
sabit kabul edilmiş, her bir mağdur için ayrı ayrı dört (4) kez TCK 38/1 ve 312/2 maddesi
yollaması ile TCK 82/1-a,g, 35 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

İzinsiz patlayıcı madde bulundurma suçuna azmettirme suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı anlaşılmış,
sanıklar Ali Yiğit, Mahmut Öztürk, Mehmet Zekeriya Öztürk, tanıklar Teoman Ekşioğlu, Esra
Feride Gökçimen ve hem sanık hem de tanık olarak ifadesi alınan Osman Yıldırım’ın beyanları
ile sanığın kendi beyanları, sanık Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile sanık Alpaslan Arslan
arasındaki irtibat ve ilişkiyi gösteren belge ve tutanaklar, Alpaslan Arslan’ın ilk ifadelerinde söz
etmemesine rağmen, sanık Veli Küçük’ün çok iyi tanıdığı sanık Muzaffer Tekin hakkında “Ben
onu Süleyman olarak tanıyordum” sözü üzerine, bombaları ve saldırı talimatını Süleyman
Esen’den aldım diyerek hedef saptırmak suretiyle, sanık Muzaffer Tekin’i suçtan kurtarmaya
çalışması, yine örgütün yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek’in olayın hemen akabinde
yayınladığı yazılarıyla sanıkları aklama çabaları ve tüm dosya kapsamından, atılan el
bombalarının sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan’a sanık Veli Küçük ve sanık Muzaffer
574/658
Tekin’in talimatı ile sanık Oktay Yıldırım tarafından verildiği, ayrıca bu sanıklara söz konusu el
bombalarının Cumhuriyet gazetesine atılması talimatının da Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
adına, örgüt yöneticisi olan sanık Veli Küçük talimatıyla sanık Muzaffer Tekin tarafından
verildiği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurmak
suçuna azmettirmek suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, sanık hakkında aynı suçtan üç (3) kez
ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın eylemleri bütün halinde tek suç
oluşturduğu anlaşıldığından, tek bir ceza tayini yoluna gidilmiş, TCK 38/1 yollaması ile 174/1
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Mala zarar verme suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, atılan el bombalarından 11.05.2006 tarihli
3. el bombasının patladığı, bu olay sırasında Cumhuriyet Gazetesinin binasında zarar meydana
geldiği, 3. el bombasının sanıklar Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır tarafından
atıldığı anlaşılmış, sanık Alpaslan Arslan’ın sanıklar Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in
azmettirmeleri üzerine söz konusu el bombasını attığı anlaşılmakla, sanık Veli Küçük’ün üzerine
atılı mala zarar verme suçuna azmettirme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık hakkında TCK 170. maddesi gereğince atılan her üç el bombası için üç (3) kez
ayrı ayrı cezalandırılması talebiyle dava açılmış ise de, atılan el bombalarından sadece 3. el
bombasının patlamış olması ve bu olay nedeniyle zarar meydana geldiğinin anlaşılması
karşısında TCK 44. maddesi de dikkate alınarak sadece 3. el bombası atılması eyleminden TCK
38/1 maddesi delaletiyle TCK 151, 152/2.a maddesi gereğince bir (1) kez cezalandırılması
gerekmiş, ayrıca TCK 170. maddeden hüküm kurulmamıştır.

Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri Temin Etme suçu yönünden:


Sanıkla ilgili yapılan aramalarda; 1 adet Şeffaf dosya içerisinde “T.C., İstanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi” başlıklı, “Çok Gizli” ile son bulan 5’e kadar numaralandırılan doküman,
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından 16.03.2001 tarih ve
Hazırlık No: 1997/894 nolu Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne yazmış olduğu ve
Çok Gizli ibaresi bulunan 2 sayfadan oluşan talimat yazısı, 15.03.2001 tarih ve 2001/Adli 202
sayılı Dr. Adil Serdar Saçan (organize suçlarla mücadele şube müdürü) tarafından DGM C.
Başsavcılığına yazılan “Çok Gizli” ibaresi bulunan 3 sayfadan oluşan üst yazı, Adil Serdar Saçan
tarafından DGM Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan çok gizli ibareli ve Tuncay Güney isimli
şahıs ile ilgili, dosyada kalması gereken paraflı sureti, 1 adet siyah plastik dosya içerisinde “Gizli
Çok Acele” ibareli, “Beylikdüzü Trabzon” ile son bulan doküman, 01-Trabzon Valiliğine 1997
yılında müsteşarın yollamış olduğu “Gizli, Çok Acele” ibareli ve Fener Rum Patriğinin Trabzon,
İstanbul limanını ziyaret edeceğini bildiren resmi yazı, Trabzon Valiliğine gönderilen ve 1997
yılında Dışişleri Bakanlığının “Gizli” ibareli Fener Rum Patriğinin Trabzon, İstanbul limanını
ziyaret edeceğini bildiren resmi yazısı, Dışişleri Bakanlığının 1997 yıl ve 662- 9786 sayılı gizli
ibareli Trabzon Valiliğine hitaben yazılmış Karadeniz Çevre Sempozyumu Eşgüdüm
Toplantısında alınan kararların belirtildiği resmi yazının ele geçirildiği, sanığın Devlete ait gizli
belgeleri bulundurduğu anlaşılmıştır. Kanıtlanan eylemleri nedeniyle sanık Veli Küçük’ün
üzerine atılı TCK 327. maddesinde belirtilen devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, sanık hakkında söz konusu bilgi ve belgeleri temin etmesi
nedeniyle TCK 327/1. maddesi nedeniyle hüküm kurulmuştur.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu yönünden:


Sanığın TCK 135. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, suça konu
belgenin sanık tarafından hazırlanmaması ve bu nedenle eylemin TCK 136. maddedeki suçu
oluşturduğunun anlaşılması nedeniyle sanığın TCK 136/1. maddesi gereğince cezalandırılması
575/658
yönünde karar verilmiştir.

6136 Sayılı Kanuna Muhalefet suçu yönünden:


Sanığın silahlı terör örgütü yöneticisi olması nedeniyle yasa gereği örgüt üyelerinin suç
teşkil eden eylemlerinden sorumlu olacağı tartışmasızdır. Bu nedenle etkinlik alanı içindeki örgüt
üyesi sanıklar Sami Hoştan, Emin Caner Yiğit ve Levent Temiz’in işledikleri sabit olan 6136
sayılı Kanuna muhalefet suçlarından TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollaması ile 6136 sayılı
kanun 13/1, 13/3 (2 kez) maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Veli Küçük hakkında 10.07.2008 tarihli iddianame ile TCK'nın 288. maddesi(2
kez), TCK'nın 315. maddesi(3 kez), TCK'nın 319/1. maddesi (4 kez), TCK'nın 284/1. maddesi(3
kez), TCK'nın 216/1. maddesi(2 kez), 2863 sayılı Kanun'un 73. maddesi(2 kez), 2813 sayılı
Kanun'un 32/A maddesi, TCK'nın 334/1. maddesi(8 kez), TCK'nın 312/2, 313/4,314/3 ve 220/5
maddeleri delaletiyle TCK'nın 336. maddesi, 174/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle
açılan davalarla ilgili hüküm kurulmamış ise de, bu hususta dava zamanaşımı süresi içerisinde
karar verilmesi mümkün görülmüştür.

1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet


binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Şüpheli ya da sanık sıfatıyla tespit edildiği anlaşılamadığı gibi CMK'da yer
alan tanıklığa ilişkin kurallara da uygun şekilde alındığı ve yasak sorgu usullerine göre
tespit edilip edilemediği anlaşılamayan Tuncay Güney’in mülakat beyanları doğrultusunda
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 23.10.2007tarihli raporu üzerine
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/816 Teknik Takip nolukararı ile şüpheliler Veli
Küçük, Hayrettin Ertekin, Ayhan Parlak, Atilla Yıldırım ile birlikte 21 sanık hakkında
(Tuncay Güney’in mülakat beyanlarının doğruluğuna ilişkin bir inceleme ve araştırma
yapılmadan) soyut kuvvetli suç şüphesinin varlığına dayanılarak iletişimin tespiti kararı
verilmesi,
5- Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararları da bulunmayan sanıklar Sedat Peker ile Veli Küçük arasındaki 29.02.2004 tarihli
iletişim tespit tutanaklarının CMK'nın 138. maddesine aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine
delil olarak kullanılması,
6- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
576/658
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Veli KÜÇÜK ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
7- Tanık Doğan Karlıbel'in ifadesinde geçen gazete nüshasının yayınlanıp
yayınlanmadığı, 2003 yılında sanık Veli Küçük'ün Almanya'ya gidip gitmediğine yönelik
hususlar ilegizli tanık Kıskaç'ın 22.04.2007'de İstanbul'da toplantı yaptıklarını söylemesine
rağmen Veli Küçük'ün koruma kayıtlarının araştırılıp araştırılmadığı, bu gibi hususların
karar yerinde tartışılmaması,
8- Sanık Veli Küçük hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın
silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Sami Hoştan, Emin Caner Yiğit ve Levent Temiz'in
eylemlerinden dolayı 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından, mahkûmiyet kararı
verilmesi,
9- Danıştay saldırısı eyleminin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer
Tekin ve Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği kabul edildiği halde, sanık Alparslan
Arslan ve Muzaffer Tekin'in bireysel durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde nitelikli
öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, Danıştay saldırısı eylemini
Ergenekon silahlı terör örgütü adına örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin'in talimatı ile
yerine getirdiği şeklinde tespit yapılması suretiyle çelişkiye düşülerek karar verilmesi,
10- Sanık Veli Küçük müdafiinin; sanığın Ataşehir’de yapıldığı iddia edilen
toplantıya katılmadığını savunması, toplantı tarihinde sanığın cep telefonu baz istasyonu
kayıtlarının getirtilerek incelenmesini talep etmesi ve HTS kayıtlarındaki görüşme
sayılarına itiraz etmesi karşısında, bu hususlardaaraştırma yapılmaksızın; Sanık Veli
Küçük'ten ele geçirilen belgelerle ilgili alınan kriminal raporlarına itiraz edilmesi ve Adli
Tıp Kurumundan rapor aldırılması talebi bulunmasına rağmen, bu yöndeki talebin hangi
sebeple yerinde görülmediği, polis kriminal raporu ile neden yetinildiği tatmin edici bir
şekilde ortaya konulmaksızın karar verilmesi,
11- Sanık Veli Küçük hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümler
yönünden, Hüküm tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı
Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152. maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik
karşısında, mala zarar verme suçu bakımından sanıkların hukukî durumunun yeniden takdir
ve tayininde zorunluluk bulunması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Yargıtay ilamı doğrultusunda, Sanık Veli Küçük hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Sami Hoştan, Emin Caner Yiğit ve
Levent Temiz'in eylemlerinden dolayı 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından
cezalandırılmasına karar verildiğinin belirtildiği, sanık Veli KÜÇÜK hakkında "örgüt
yöneticiliği" suçlamasından beraatine karar verilmesinin talep edildiği ve iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği nazara alındığında, mevcut delil durumu itibariyle sanık
Veli KÜÇÜK'ün emir ve talimatı ile atılı suçların işlendiğine yönelik yeterli şüphe
bulunmadığından, bu suçlara (6136 Sayılı Yasaya Muhalefet - 6136 SK 13/1, 13/3 (2 kez)) ilişkin
577/658
sanık VELİ KÜÇÜK hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık VELİ KÜÇÜK hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması eylemlerine
ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK 170/1-c
(Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3 kez)
suçlarından açılan kamu davaları neticesinde, sanık Veli KÜÇÜK'ün TCK 38/1 yollaması ile
174/1-2 maddesi ile TCK 38/1 maddesi delaletiyle TCK 151, 152/2.a maddesi gereğince bir (1)
kez cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca TCK 170. maddeden hüküm kurulmadığı, özetle
sanık Veli KÜÇÜK hakkında Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombası atılması ve Danıştay
saldırısı nedeniyle açılan kamu davalarının kesinleşmediği anlaşılmıştır.
1- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine saldırıya
ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemlere azmettirmek suretiyle iştirak ettiğine
ilişkin açılan kamu davalarından CMK 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,
2- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında TCK 312/1, 313/1, 314/1 maddeleri gereğince
açılan kamu davalarına ilişkin, Sanık Veli KÜÇÜK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 122,
127, 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen
suç delillerine ve ayrıca ele geçen maddi delillere hukuken itibar edilemeyeceği, yine CMK
138 maddesi gereğince iletişim tespiti tutanaklarının delil olarak kullanılamayacağı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
3- Yargıtay ilamında bir hüküm kurulmadığı belirtilen; TCK'nın 288. maddesi(2
kez), TCK'nın 315. maddesi(3 kez), TCK'nın 319/1. maddesi(4 kez), TCK'nın 284/1.
maddesi(3 kez), TCK'nın 216/1. maddesi(2 kez), 2863 sayılı Kanun'un 73. maddesi(2 kez),
2813 sayılı Kanun'un 32/A maddesi, TCK'nın 334/1. maddesi(8 kez), TCK'nın 312/2,
313/4,314/3 ve 220/5 maddeleri delaletiyle TCK'nın 336. maddesi, 174/1. maddesi uyarınca
cezalandırılması talebiyle açılan kamu davalarına ilişkin yapılan değerlendirmede,
iddianame anlatımından, sözkonusu kamu davalarının sanık VELİ KÜÇÜK'ün örgüt
yönetiscisi olması nedeniyle TCK’nun 314/3 ve 220/5. maddesi hükmü gereği, örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu tutulmasının yasal zorunluluk
olduğu belirtilerek kamu davası açıldığının anlaşıldığı, sanık Veli KÜÇÜK hakkında "örgüt
yöneticiliği" suçlamasından beraatine karar verilmesinin talep edildiği ve iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği nazara alındığında, mevcut delil durumu itibariyle
sanık VELİ KÜÇÜK'ün emir ve talimatı ile atılı suçların işlendiğine, sanığın hiyerarşik
olarak diğer örgüt üyelerinin işlediği suçlara ilişkin talimatlar verdiği ve/veya bu eylemlerin
kendi hâkimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından, sanık
VELİ KÜÇÜK'ün atılı suçlardan delil yetersizliğinden beraatine,
4- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında TCK 135/1, 327/1 maddeleri gereğince açılan ve
bozma ilamına konu hükümde sanığın cezalandırılmasına karar verilen kamu davalarına
ilişkin, CMK 116, 122, 127, 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine ve ayrıca ele geçen maddi delillere hukuken itibar
edilemeyeceği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

213- YALÇIN KÜÇÜK

A. Atılı Eylem
578/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde,
Terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV’nin 06.03.1997 tarihli “yeni
tarihe doğru” programında; muhtemelen Suriye’de bulunan PKK terör örgütü kamplarında
çekilmiş bir görüntünün yayınlandığı, bu görüntülerde; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah
Öcalan ve Yalçın Küçük’ün aynı masada oturduğu, çevrelerinde PKK terör örgütünün üst düzey
yöneticileri oldukları değerlendirilen kalabalık bir gurubun olduğu, kendisinin ve Abdullah
Öcalan’ın bu gruba ders verdiği,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına PKK ile ilişkileri kuran ve iletişimi
sağlayan üst düzey kişilerden biri olduğu, Devletin PKK terör örgütü ile çok ciddi mücadele
verdiği bir dönemde örgütün elebaşısına karşı yapılacak operasyona engel olması ve bunu
kendisine bir devlet görevlisinin söylediğini beyan etmesi bile sanıklardan ele geçirilen Panzehir
isimli örgütsel içerikli dökümandaki bilgilerin doğruluğunu gösterdiği, Yalçın Küçük’ün
Abdullah Öcalan’ın teorisyeni olduğu, ayrıca MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Hikmet
Çiçek’in hocası olduğu,
Örgüt yöneticilerinden İlhan Selçuk ve Mustafa Ali Balbay’ın Cumhurbaşkanı ile olan
ilişkilerinde TBMM tarafından alınmış erken seçim kararının sırf Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün düşündüğü siyasi partinin kazanma ihtimali bulunmaması sebebiyle İlhan Selçuk bu
seçimlerin yapılmasını istemediğini zamanın Cumhurbaşkanına iletmesi bile Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün o dönem itibarıyla ulaştığı gücü gösterdiği,
Ele geçirilen dokümanlardan, dökümanlardan Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü naylon terör örgütü kurmak ve yönetmek eylem ve fiillerinin içinde olduğu, yukarıda
sayılan terör örgütlerinin de soruşturma kapsamında birçok tanık ve gizli tanık beyanlarında
belirtilen terör örgütleri olduğu ve bu örgütlerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile irtibatlarının
bulunduğu, Yalçın Küçük’ün bu örgütleri Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına yönlendirdiği
kanaatine varıldığı,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Panzehir belgesinde belirtilen tüm
hususların hayata geçirilmesi için görevlendirildiği ve PKK ile ilişkileri yürüttüğü, örgütün
talimatlarını PKK’nın elebaşısı Abdullah Öcalan’a ilettiği, hali hazırda PKK adına taleplerin
avukatlar vasıtasıyla kendisine iletildiği, sürekli Devletçi olduğunu öne sürmesine rağmen
Devleti yıkmaya, kamu düzenini bozmaya yönelik terör eylemlerini büyük sevinçle karşıladığı,
Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey yapılanmada
yönlendirici ve yönetici konumunda olduğu, Terör örgütü kurup yönetmek şeklindeki Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü amaçları içinde yer alan bu konularda terör örgütlerini yönlendirip fikri ve
ideolojik eğitim vererek örgütün amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunmalarını sağlamakla
görevli yöneticisi konumunda olduğu örgütün üst düzey yapılanması içinde terör örgütleriyle
irtibatları sağlayan yönetici konumunda bulunduğu, sürekli soruşturma ile alakalı
dezenformasyon amaçlı yayınlara katıldığı, bu yönde konuşmalar yaptığı, devam eden
soruşturma ve kamu davası ile ilgili yaptığı açıklamalar ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
suçunu da işlediği, alınmış olan örgüt kararlarını fiiliyatta uygulamaya koyduğu,iddiasıyla, TCK
314/1, 311/1, 312/1, 288 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Sanığın, örgüt yöneticisi olması nedeniyle TCK’nın 314/son yollamasıyla, TCK’nın 220/5
gereğince diğer örgüt üyelerinin işledikleri suçlar nedeniyle ayrıca cezalandırılması talep
edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Yalçın Küçük’ün"Ergenekon" ve "Panzehir" isimli örgüt belgelerinde
öngörüldüğü şekilde terör örgütlerini ve örgüt liderlerini yönlendirme, onlara ideolojik eğitim
vererek örgütün amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunmalarını sağlamakla görevli Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü mensubu olduğu; PKK terör örgütü militanlarına açıkça eğitim verdiği,
verdiği eğitimlerde; Türkiye Cumhuriyetinin “devlet” olmanın asgari koşullarını belli yerlerde
579/658
sağlayamadığını, bu nedenle meşruiyetini kaybettiğini, “asker alma ve vergi toplama” gibi
koşulların yerine getirmesi halinde PKK'nın o yerde meşru bir otorite hatta "devlet" olacağını ve
o yerlerin sahibi olacağını söylediği, böylece terör eylemlerini haklı, PKK terör örgütünü meşru,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de aciz göstermeye çalıştığı; keza, örgüte ne yapması gerektiğini
de işaret edip, örgütün terör eylemleri yaptığı bölgelerde “asker alması ve vergi toplaması”
gerektiği, bu şekilde o bölgelere hükmedebileceğini yani “devlet” olacağını söylediği, PKK terör
örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a zaman zaman danışmanlık yaparak nasıl yol izlemesi
gerektiğini anlattığı, örgütü yönlendirdiği, örgütün faaliyetlerini sürdürmesi için fikri ve ideolojik
eğitim verdiği, Ergenekon Terör örgütü içindeki faaliyetleri noktasında Doğu Perinçek ile birlikte
örgütün reorganizesinde görev aldığı, örgütün faaliyetlerinin düzenlenmesinde ve örgüt
kararlarının alınmasında ve uygulanmasında emir ve talimat verme yetkisine sahip olması nedeni
ile “Örgüt Yöneticisi” konumunda bulunduğu sabit görülmüştür.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ
kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği ve örgüt faaliyetlerinin
düzenlenmesinde ve örgüt kararlarının alınmasında ve uygulanmasında emir ve talimat verme
yetkisine sahip olması nedeni ile “Örgüt Yöneticisi” konumunda bulunduğu anlaşıldığından,
eylemlerinin silahlı örgüt yöneticisi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/1
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş; anığın eylemleri bir bütün halinde
TCK 314/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğundan, TCK 311/1 ve TCK 312/1 maddesinde
yazılı olan suçlardan ceza verilmemiştir.
Her ne kadar sanık Yalçın Küçük hakkında TCK 288/1. maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından,
CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine karar verilmiştir.
Sanık Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi olması nedeni ile
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollaması ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin
tamamının örgüt faaliyeti kapsamındaki tüm eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası
ile cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın hiyerarşik olarak kendi altı haricindeki diğer
örgüt üyelerinin işlediği suçlara ilişkin talimatlar verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hâkimiyet
alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından, CMK 223/2-e maddesi
gereğince müsnet suçlardan beraatine karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,

1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Yalçın Küçük hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
580/658
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YALÇIN KÜÇÜK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Yalçın KÜÇÜK hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümleri ile TCK 288/1. maddesi gereğince açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Yalçın KÜÇÜK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

214- YAŞAR ARSLANKÖYLÜ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yaşar ARSLANKÖYLÜ’nün legal görünümlü Kuvayı
Milliye Derneği’nin Adana Temsilciliğinde faaliyet göstermek üzere görevlendirildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, Evinde yapılan aramada ele geçen ruhsatsız sustalı
bıçağın da bu örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurulduğu, iddiasıyla, iddia edilerek, TCK
314/2, 6136 S.K.’nun 15/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık hakkında 5237 Sayılı TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmış ise de, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak,
mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, atılı suçun sanık
tarafından işlendiği sabit olmadığından, delil yetersizliği nedeniyle CMK 223/2-e maddesi
gereğince Beraatine karar verilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis laboratuarı Müdürlüğünden aldırılan
24.01.2008 gün ve BLS-2008/1139 sayılı Ekspertiz Raporunda; bıçağın 6136 Sayılı Yasanın
4.maddesinde belirtilen yasak sustalı çakılardan olduğu ve 6136 Sayılı Yasa Kapsamına girdiği
belirtilmiştir. Sanığın, 6136 S.K. 15/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkhakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma verilmeden
TMK 5. maddenin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
581/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YAŞAR ARSLANKÖYLÜ hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

1- Sanık Yaşar ARSLANKÖYLÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile


irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Yaşar ARSLANKÖYLÜ'nün,usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi sonucu 22/01/2008 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı
haiz olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 1 adet sustalı çakıya ilişkin, sanık
hakkında 6136 sayılı Kanunun 15/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

215- YAŞAR OĞUZ ŞAHİN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında
bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da örgütsel konuları telefonda konuşmamak için
gayret sarfettiği, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak görev yapan ve
örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik,
birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim
Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan
illegal yapılanmanın içinde yer aldığı, planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına
yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanığın İbrahim Şahin’e
bağlı olarak Mesrob Mutafyan’a yönelik lav silahıyla gerçekleştirilmesi düşünülen suikast ve
tedhiş planını gerçekleştirecek eylem hücresi içerisinde yer aldığı, bu şekilde Ergenekon silahlı
terör örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan ve örgütün eylem
ve faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran sanık İbrahim Şahin ile örgütsel
içerikli telefon görüşmeleri yaptığının iletişim tespit tutanaklarından anlaşıldığı, yine bu iletişim
tespit tutanaklarından, sanığın telefon görüşmelerinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün temel
prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, sanık Murat Çavdar’ın ifadesinden, sanığın
örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğunun anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’e ait
Tokat ilinde bulunan evin anahtarının kendisinde bulunacak derecede sanık İbrahim Şahin ile
samimi oldukları, sanık İbrahim Şahin’in evinde bulunan, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda gerçekleştirilmesi planlanan tedhiş planları içerisindeki, “Tedhiş Planı
Mutafyan” isimli Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın öldürülmesine yönelik olarak hazırlanmış
eylem planı içerisinde “cccc’yi Yaşar Oğuz Şahin görevlendirilecek” şeklinde yazılmak suretiyle
yer aldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup,
sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı
terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
582/658
C. Yargıtay İlamı
Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen ve o
aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan bu sanıklar hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması, Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Yaşar Oğuz ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 138 maddesine aykırı şekilde elde edilen
iletişimin tespiti kayıtlarının delil olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.

216- YAŞAR TOZKOPARAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yaşar TOZKOPARAN’ın; Sanıklar Kemal AYDIN,
Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve
talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri
kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma
meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay
olarak görev yapmaya başladığı Türk Silahlı Kuvvetler içinde de devam ettirdiği, sanık Noyan
ÇALIKUŞU ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak
Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini
kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı ve Sanık Yaşar TOZKOPARAN’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, “devletin yeniden yapılandırılması için öneriler (mastır plan ön çalışması)”
isimli örgüt dokümanında belirtilen “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri
içerisinde yapılanma” hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Sanık Mehmet Ali Çelebi ve
Noyan Çalıkuşu’nun emir ve talimatlarına göre hareket ettiği, Kara Harp Okulu öğrencisi iken
diğer askeri öğrencileri örgüte kazandırmak için faaliyette bulunduğu, askeri okul içinde
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Yürütme organı aleyhine örgüt propagandası yaptığı, sabit
görülmüştür.
Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine muhtelif şekillerde
ulaşarak örgüte kazandırdıkları tespit edilmiştir. Bu sanıkların terör örgütlerinin kullandığı
yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin
bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk
583/658
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirildikleri anlaşılan Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman
Aydın’ın örgüt yöneticisi konumunda olan Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun emir ve talimatları
doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları Sanık
Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da Sanık Mehmet Ali’nin harp
okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu
amaçla samimi olduğu başta Sanık Noyan Çalıkuşu olmak üzere Sanık Yaşar Tozkoparan ve
diğer sanıklar Eren Mumcu, Önder Koç ve Hasan Hüseyin Uçar’a bilge bir kişi olarak tanıttığı
Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, Sanık Yaşar Tozkoparan ın Kara Harp Okulunda
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü bünyesinde meydana getirilen ve başında Mehmet Ali Çelebi’nin
bulunduğu hücre yapılanmasında yeraldığı, sonrasında da sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın
yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her
fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine getirdiği, bazen de
dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal olmak üzere
Neriman ve Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün propagandasını
yaptıkları, Sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak
hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu
konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından
ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı
geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dâhil
olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda
seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme
organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali Çelebi ve
Noyan Çalıkuşu’nun çalışmaları sonucu örgüte kazandırılan Sanık Yaşar Tozkoparan’ın bundan
sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette
bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu tarafından örgüte kazandırılan Sanık
Yaşar Tozkoparan’ın bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları
doğrultusunda faaliyette bulunduğu, Sanık Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu’nun sanık
Yaşar Tozkoparan’ın üst devreleri olmaları dolayısıyla sahip oldukları avantajı kullanarak Yaşar’ı
örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları, kendileri mezun olduktan sonra da örgüte askeri
okul içinden eleman kazandırma görevini verdikleri anlaşılmaktadır. Sanık Yaşar Tozkoparan’ın,
Kemal ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait disiplin notuna varıncaya
kadar çeşitli İSTİHBARİ nitelikte bilgi temin ettiği anlaşılmıştır.
Sanık Yaşar Tozkoparan’ın; Sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali
Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde
hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı
okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK
içinde de devam ettirdiği, Sanık Eren Mumcu ile Noyan Çalıkuşu’nun yaptıkları bir konuşmada
“zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu
hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüte
katılan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda
seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak
Yürütme organına, Başbakana ve Anayasanın 104. maddesi gereği Başkomutanları olan
Cumhurbaşkanına karşı bilinçli olarak kışkırtıp ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile
ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptıkları, Mehmet Ali Çelebi’nin
hiyerarşisine dâhil olup ondan emir ve talimat aldığı ve örgütün gizlilik prensibine uygun olarak
görüşmeler yaptığı, örgüt mensubu sanıklardanKemal Aydın, Neriman Aydın, Mehmet Ali Çelebi
ve Noyan Çalıkuşu ile sürekli irtibat halinde olduğu, faaliyetlerinin sürekliliği de dikkate
584/658
alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Yaşar TOZKOPARAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

217- YUSUF BEŞİRİK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
Şüpheli Yusuf Beşirik’in İşçi Partisi Gençlik Örgütüne üye olduğunu, 1999 yılından beri Doğu
PERİNÇEK’in özel şoförlüğünü yaptığı, İşçi Partisi genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK’in
kendine ait bir telefon kullanmamasına ragmen şüpheliye ait telefonu örgütsel içerikli
görüşmelerinde kulandırdığı, uzun süredir Doğu PERİNÇEK’in yanında olması sebebiyle Doğu
PERİNÇEK’in örgütsel içerikli tüm faaliyetlerini bilebilecek durumda olduğu, İşçi Partisi genel
başkınlığı yapan bir şahsın telefonunun bulunmaması hayatın olağan akısına ters düşeceğinden,
şüphelinin bilerek telefonunu Doğu PERİNÇEK’e kullandırdığı,buradaki amacın İşçi Partisi
genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK’in illegal faaliyetlerinden ötürü teknik takibi atlatabilmek
için bu şüpheliye ait telefonu örgütsel işlerde kullandığı anlaşılmış olmakla, aralarandaki
ilişkinin işçi patron ilişkisi olmadığı ve örgütsel konumu gereğince illegal olayları bildiği ve
bilebilecek durumda olması, örgütsel içerikli toplantıların organizesi işlerini talimatlar
doğrultusunda yaptığı, hususları göz önüne alındığında, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
üyesi olmaksızın örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğu, İddia
edilerek; TCK 314/3 ve 220/7 maddeleri yollaması ile TCK’nun 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mahir Çayan Güngör İşçi Partisinin İstanbul İl teşkilatında ve Ankara Genel
Merkezinde yatıp kalkan ve İşçi Partisinde çalışan biridir. Sanık Aydın Gergin’de 2006 yılı
Temmuz ayından beri Sanık Doğu Perinçek’in yanında şoförlük yapmaktadır. Sanık Yusuf
Tunçer de İşçi Partisi’nde büro görevlisi olarak çalışan ve orada kalan biridir. Her üç sanıkta da
21.03.2008 tarihinde Ankara İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada yattıkları yerde üç
585/658
adet kendilerine ait ruhsatsız silah ele geçirilmiştir. Sanık Yusuf Beşirik’te uzun süredir Sanık
Doğu Perinçek’in yanında çalışmakta ve şoförlüğünü yapmakta olup bu sanıkları tanımaktadır.
Ayrıca uzun süredir Doğu Perinçek’in yanında çalışması dikkate alındığında bu sanıklarda
ruhsatsız silah olduğunu bilebilecek durumdadır. Sanık Yusuf Beşirik’in ruhsatsız silah
taşıdıklarını bilmesine rağmen suç oluşturan bu durumu yetkili mercilere bildirmemesi
aralarındaki gizli örgütsel ilişkiyi göstermektedir.
Sanık Doğu Perinçek İşçi Partisi Genel Başkanı olmasına rağmen telefonu
bulunmamaktadır. Bu durum hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanık Doğu Perinçek’in, şoförü
olan Sanık Yusuf Beşirik’in 0535 ... nolu cep telefonunu kullanması gizli ilişkiler içerisinde
olduğunu, illegal faaliyetlerinden ötürü teknik takibi atlatabilmeyi amaçladığı ve bu telefonu
örgütsel işlerde kullandığını göstermektedir.
Sanık Yusuf Beşirik’in İşçi Partisi gençlik örgütüne üye olduğu 1999 ile 2001 yılları
arasında Sanık Doğu Perinçek’in özel şoförü olarak çalıştığı 2003 Mayıs Ayında askerden
geldikten sonra eski işine devam ettiği ve yakalandığı tarih olan 21.03.2008 tarihine kadar aynı
görevi sürdürdüğü, kendi adına kayıtlı 0535 ... nolu telefonunu, Sanık Doğu Perinçek’e örgütsel
içerikli görüşmelerinde kullandırdığı, Sanık Doğu Perinçek’i aramak isteyenlerin bu telefonu
arayarak irtibat kurdukları, Sanık Yusuf Beşirik’in, Sanık Doğu Perinçek’in randevularını
ayarladığı onun verdiği talimatlar doğrultusunda örgütsel içerikli toplantılarını ayarladığı ve
günlük işlerinin yürütülmesinde ona yardımcı olduğu, uzun süredir Sanık Doğu Perinçek’in
yanında olması sebebi ile onun örgütsel içerikli tüm faaliyetlerini bilebilecek durumda olduğu,
aralarındaki ilişkinin İşçi-Patron ilişkisi olmadığı, Sanık Doğu Perinçek’in uzun süredir yanında
olması ve güvenilir bir elemanı olması nedeni ile örgütsel faaliyetlerini bildiği Sanıklar Aydın
Gergin, Doğu Perinçek’in beyanlarından Sanık Yusuf Beşirik’in aşamalardaki beyanlarından,
mahkeme kararına istinaden dinlenen telefon görüşmelerinden,izah edilen delillerden ve tüm
dosya kapsamından anlaşıldığından, Sanık Yusuf Beşirik’in Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
olmak suçundan dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Yusuf Beşirik hakkında TCK'nın 314/3, 220/7. maddeleri delaletiyle
314/2. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış ve esas hakkında
mütalaada TCK'nın 314/2. maddesi uygulanması talep edilmiş ise de sanığa ek savunma
hakkı verilmeden ve esas hakkında mütalaaya karşı beyanı alınmadan hüküm kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Yusuf BEŞİRİK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.

586/658
218- YUSUF ERİKEL

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/2135-610 sayılı iddianamesinde,Sanık Yusuf
ERİKEL’in ikametinde ele geçirilen (26) Nolu CD içerisinde “ana hukuk dosyası hukuk” klasörü
içerisinde “selamlama” isimli word belgesinin olduğu, bu word belgesi açıldığında “T.C. 60.
Hükümeti Bakanlar Kurulu Başbakan Yusuf Erikel”ibaresi ile başlayıp, “kanunlar buna bağlı
olarak değişecektir” ibaresi ile biten 4 sayfadan oluşan belge incelendiğinde; Özetle; “Tüm
valiler derhal görevden alınacak. Tüm rektörler ve YÖK başkanı Görevden alınacak. Tüm
Başsavcılar görevden alınsın yerlerine yeni atamalar yapılsın.., ayrıca milli mutabakat
programındaki hususlar derhal sistemli olarak uygulamaya geçecek..” şeklinde cümlelerle devam
edip “..Gerekirse ilk etapta oluşturulan yeni anayasa halk oylamasına sunulacak kalan kanunlar
buna bağlı olarak değişecektir.” şeklinde biten ve ancak bir darbe sonrası yapılacak hukuk dışı
uygulamalardan bahsettiği açıkça anlaşılan Bu belgenin word dosyasının 11.04.2006 tarihinde
oluşturulduğu, Belgenin oluşturulduğu tarih göz önüne alındığında Ergenekon Terör Örgütünün
Danıştay olayından sonra yapılacak darbenin hazırlıklarının da bu eylemden çok önce
yapıldığının açıkça anlaşıldığı,
Sanık Yusuf Erikel’in örgütü başkalarına da anlatıp adam kazandırmaya- örgüte eleman
teminine yönelik faaliyetleri içerisinde olduğu, Sanığın, kendi bilgisayarındaki bilgilerin yok
edilip hard diskinin de saklanmasını diğer örgüt üyesi olan sanık Hatice Bahtiyar’dan istediği,
Sanığın bu talebinin, Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına uygun olarak gerçekleştirilecek
darbe çalışması için hazırladığı bu dokümanların ortaya çıkmasını engellemeye yönelik olduğu,
darbe çalışması faaliyetlerinde bulunduğunun ortaya çıkmaması için sürekli ve sıkı tembihatta
bulunarak bilgisayarındaki bilgilerin silinmesi için talimatlar verdiği görüldüğü iddia edilerek,
TCK 312/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Yusuf Erikel’in 2004 yılında Milli Demokrat Halkın Partisi'ni kurduğu, bu
partinin 2005 yılında Büyük Birlik Partisi ile birleşmek için anlaştığı, sanığın Büyük Birlik
Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü olduğu, daha sonra yasal sebeplerle
birleşme olmadığı, sanığın tekrar eski partisindeki görevine devam ettiği, halen Milli Demokrat
Halkın Partisi'nin sosyal adaletçi çizgide fikri olan Yeni Demokrat Halkın Partisi'nin Genel
Başkanı olarak görev yaptığı, 2006 yılında Sanık Durmuş Ali Özoğlu’yla tanıştığı, İstanbul
Sirkeci’deki Kardak Yayınevi ve Toplumsal Dönüşüm Yayınevinin, o tarihlerde yayınevi
sahiplerinin borçları olduğu,sanığın icra işlemlerine yardımcı olduğu, ancak sanığın resmi olarak
yayınevinin avukatı olmadığı, sanığın bu yayınevlerini” Genelkurmay’ın yayınevi” olarak
bildiği, parti başkanı olması nedeniyle Sanığa Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tahsis
edilen 34 VB 7722 plakalı aracını Durmuş Ali Özoğlu’na tahsis ederek resmi yerlere kitap
götürmesi için kullandırdığı,sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun Meclis aracı kullanmanın sağladığı
avantajlardan yararlandığı, bir ara aracının Kuvayı Milliye derneğinin önünde olduğunu
öğrenince sorduğunda, Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun, ben Kuvayi Milliye’nin basın
müşaviriyim. Senin arabanla bazen oraya gidiyorum.” Dediği, bu derneğin Motorize ekip
kuracağına ilişkin haberler çıktığında tekzip için sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun Sanık Yusuf
Erikel’in yanına geldiği, Sanığın telefonla her aradığında Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun sınırda
olduğunu söylediği, Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun gazeteci olması ve silahlı kuvvetlere yakın
olmasından dolayı böyle şeyler söylediği, paşalarla samimi olduğu,sanık Yusuf Erikel’in ,sanık
D.Ali Özoğlu’nun örgütsel konumunu bildiği, Sanıklardan Kemal Aydın ve Neriman Aydın’larla
yaklaşık 3 seneden beri tanıştığı, Kemal Aydın’ın evine gittiğinde Sanıklardan Mehmet Ali
Çelebi, Noyan Çalıkuşu, Eren Mumcu, Hasan Hüseyin Uçar, Önder Koç ve Yaşar Tozkoparan
ismindeki teğmenlerin de Kemal Aydın’ın evinde olduklarını gördüğü,sanığın,”karargah
587/658
Evleri”yapılanmasına benzer bir yapı olan bu sanıklar arasındaki yapılanmayı bildiği, bu
şahıslarla sohbet ettiği, sorduğunda Kemal Aydın’ın bu kişilerin kendi yeğenleri olduğunu
söylediği, kendisinin dini sohbet yaptığı onları da kasete çektiği, niye çekiyorsunuz diye
sorduğunda yasak olmadığını söyledikleri, daha sonra bu kişilerin sanık Yusuf Erikel’i avukat
olarak tuttukları, Sanık Hatice Bahtiyar’ı Sanık Durmuş Ali Özoğlu’yla tanıştığı dönemden
tanıdığı müvekkili olduğu, Sanık Hatice Bahtiyar’ın bilgisayarında bulunan Durmuş ali Özoğlu
ve karşısında hazırolda bekleyen asker görüntüsünün olduğu fotoğraf Vakit Gazetesinde çıkınca
cezaevine gidip Durmuş Ali Özoğlu’nu sorduğunda Kıbrıs’ta barış gücüne gittiğinde orada
muvazzaf subayları karşılama töreninde yapmış olduğu selam olduğunu kendisine söylediği,
bunun üzerine sanık Yusuf Erikel’in tekzip yayınladığı, sanığın, Kemal Aydın ve Neriman
Aydın’ın teğmenlerle yaptığı gizli görüşmelerden haberdar olduğu, Tape 12911’de kayıtlı
31.12.2008 günü Sanık Noyan Çalıkuşu’yla yaptığı telefon görüşmesinde sanığın o tarihte
Genelkurmay 2. Başkanı olan Sanık Hasan Iğsız’la görüşme yapacağını söylediği, ancak
görüşme yapmadığı, Sanıklardan İbrahim Özcan,Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin
Uçan, Yaşar Tozkoparan ve Ercüment Ovalı’yı müvekkili olması sebebiyle tanıdığı bazılarını
Kemal Aydın’ın evinde gördüğü, İbrahim Özcan’ın Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun yanında
çalıştığını bildiği, sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasında bu sanıkların müdafii olarak
avukatlığını yaptığı, Sanık Hayri Bildik’i tanımadığını beyan etmesine rağmen kullandığı
telefonlarla Sanık Hayri Bildik’le yüz defadan fazla görüşme yaptıkları, örgüte gelir sağlama
amacıyla uluslar arası bankalar nezdinde faaliyetlerde bulunduğu, sanık Yusuf ERİKEL’in
ikametinde ele geçirilen (26) Nolu CD içerisinde “ana hukuk dosyası hukuk” klasörü içerisinde
“selamlama” isimli word belgesinin olduğu, bu word belgesi açıldığında “T.C. 60. Hükümeti
Bakanlar Kurulu Başbakan Yusuf Erikel”ibaresi ile başlayıp, “kanunlar buna bağlı olarak
değişecektir” ibaresi ile biten 4 sayfadan oluşan belge incelendiğinde; Özetle; “Tüm valiler
derhal görevden alınacak. Tüm rektörler ve YÖK başkanı Görevden alınacak. Tüm Başsavcılar
görevden alınsın yerlerine yeni atamalar yapılsın.., ayrıca milli mutabakat programındaki
hususlar derhal sistemli olarak uygulamaya geçecek..” şeklinde cümlelerle devam edip
“..Gerekirse ilk etapta oluşturulan yeni anayasa halk oylamasına sunulacak kalan kanunlar buna
bağlı olarak değişecektir.” şeklinde biten ve ancak bir darbe sonrası yapılacak hukuk dışı
uygulamalardan bahsettiği açıkça anlaşılan Bu belgenin word dosyasının 11.04.2006 tarihinde
oluşturulduğu, Belgenin oluşturulduğu tarih göz önüne alındığında Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün Danıştay olayından sonra yapılacak darbenin hazırlıklarının da bu eylemden çok önce
yapıldığı, buna benzer belgelerin Sanık Durmuş Ali Özoğlu’ndan el konulan dijital verilerde
çıktığı, bu durumun Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun da, Sanık Yusuf Erikel’in yapmış olduğu
darbe sonrası yapılacak hukuk dışı uygulamalara ilişkin planlarından haberdar olduğu, sanığın
örgütün yapısını bildiği ve örgüte eleman kazandırmaya çalıştığı, örgütün hukuk departmanında
görevli olduğu, örgüte ve sanıklarına hukuki yardımlarda bulunduğu, bilgisayardaki örgütsel
bilgileri silmesi için Sanık Hatice Bahtiyar’a talimat verdiği, Hatice Bahtiyar’ın da bu talimatı
kısmen yerine getirdiği, Sanığın örgütün talimatlarına uygun olarak siyasi faaliyetlerde
bulunduğu, yapılacak darbe çalışmaları sonucu oluşturulacak hükümette başbakan olacağı
taahhüdünü alması nedeniyle darbe sonrasında yapılacak tüm eylemler için hazırlık yaptığı, ve
bunun hayata geçirileceğine dair bu konuları Tanık Hacı Ali Hamurcu’ya, Ayşe Berrin
Koyunsağan’a söylediği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerini, yoğun, sürekli ve çeşitlilik arz eden
bir şekilde sürdürdüğü dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu
anlaşıldığından sanığın eylemine uyan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması cihetine
gidilmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 314/2 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 312/1, 313/1 maddesinde yazılı olan
suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.

C. Yargıtay İlamı
588/658
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YUSUF ERİKEL hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Yusuf ERİKEL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

219- YUSUF ETHEM AKBULUT

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 2010/1600, 2011/165-102 sayılı iddianamesinde,
İBDA-C, PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri olan Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş
Özel’in yakalanmalarından sonra Cezaevinde bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık
hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine
yönelik birçok bilgiler verdikleri, Mahkeme kararlarına istinaden bu örgütlere yönelik yapılan
operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da görevli personelce kendilerine yardım
yapılarak yönlendirildikleri, Farklı dünya görüşü ve ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir
geliri olmayan üç sanığın Okan İşgör' ün kurmuş olduğu nakliye şirketinde bir araya geldikleri
Sanık Yusuf Ethem Akbulut’un da 2006 yılı içerisinde polis memuru olarak çalıştığı bölgede iş
yeri olan Sanık Okan İşgör’le tanıştığı, 2007 yılında Iğdır Tuzluca’ya gittiği, 2 yıl çalıştıktan
sonra 2009 yılında tekrar İstanbul’a döndüğü ve ekipler büro amirliğinde polis olarak çalışmaya
devam ettiği, Sanık Okan İşgör’le tanıştıktan sonra Sanık Yusuf Ethem’in arada sırada işyerine
uğradığı, samimiyetlerinin arttığı, Sanık Okan’ın işyerine gelip giderken Sanık Ulaş Özel’i
Serkan ismiyle tanıdığını, yine Sanık Hüseyin Yanç’ı tanıdığı, bu iki sanığı uzman çavuş olarak
tanıdığı, Murat Haznedar adına tescilli 34 BM 277 plaka sayılı çalıntı olduğu anlaşılan aracı
Sanık Yusuf Ethem’in olay tarihine yakın bir zaman içerisinde kullandığı, Sanık Yusuf Ethem’in
2007 senesi içerisinde Ulaş Özel’le birlikte müşteki Kazi Erdil’i öldürmek için hareket ettikleri
fakat eylemi gerçekleştirmeden vazgeçtikleri, Sanığın örgütle birlikte hareket etme kastının
bulunduğu, Sanığın Esenyurt İlçesi Sadetdere mahallesi 71. Sokaktaki adresinde yapılan
aramalarda GEOX MOD 635t656154 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait bir adet şarjörün
ruhsatsız olarak ele geçirildiği, bu tabancanın 6136 sayılı kanun kapsamında olduğu iddia
edilerek sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olmaktan eylemine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı
yasanın 13/3-5, EK .5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Yusuf Ethem Akbulut’ta beylik tabancasının yanında 6136 sayılı yasa kapsamına
giren ruhsatsız gaz tabancası ele geçirilmiştir. Ayrıca sanıkta, 34 BM 277 plaka sayılı Toyota
589/658
marka çalıntı araç yakalanmış ve bununla ilgili şüpheli sıfatıyla soruşturma başlatılmıştır. Bu
durum polis memuru olan Sanık Yusuf Ethem Akbulut için normal ve hayatın olağan akışına
uygun bir davranış olarak kabul edilemez. Sanık Yusuf Ethem Akbulut’un adı geçen sanıklarla
örgütsel ilişkinin sürekliliği, eyleme dönüşmeyen suikast girişimine iştirak etmesi, ruhsatsız gaz
tabancası taşıması, çalıntı araç kullanması, dikkate alındığında Ergenekon silahlı terör örgütü
amaçları doğrultusunda bu sanıkların arasında bir hücre yapılanmasının olduğu, Sanık Okan
İşgör’ün bu yapılanma içerisinde lider konumunda olduğu, Sanıklar Ulaş Özel, Hüseyin Yanç ve
Yusuf Ethem Akbulut’un ise Sanık Okan İşgör’e bağlı olarak faaliyet gösterdikleri kanaatine
varılmış, sanık Yusuf Ethem Akbulut’un Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan
dolayı TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanığın ikametinde usule uygun olarak yapılan arama sonucunda T656154" numaralı,
8mm. çaplı ses ve gaz fişeği istimal eden, Geox marka, 635 model, yarı otomatik tabanca ve bir
(1) adet şarjörü ele geçirilmiştir. Kriminal inceleme ekspertiz raporunda;el yapımı çekirdekli
(metal bilyeli) fişekleri de atabileceği görülen tabancanın; 6136 sayılı Yasaya göre yasak
niteliğini haiz ateşli silahlardan olarak mütalaa edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Sanığın
ikametinde suç konusu tabanca ve şarjörün ele geçmesi, bilirkişi raporuna göre bunların 6136
sayılı yasa kapsamına girmesi vahim nitelikteki silahların olmaması dikkate alınarak sanığın
savunmasına itibar edilmemiş, sanığı atılı suçu işlediği kanaatine varılarak 6136 sayılı yasanın
13/3 maddesi uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
1- Sanık Yusuf Ethem AKBULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Yusuf Ethem AKBULUT'un adresinde usulüne uygun yapılan arama
işlemi neticesinde 2010 yılında ele geçirilen ve 6136 sayılı yasa gereğince memnu vasfı
haiz olup vahim nitelikte olmadığı tespit edilen silah ve fişekleri ruhsatsız şekilde
bulundurduğu anlaşıldığından, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

220- YUSUF GÖRÜM

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yusuf GÖRÜM’ün, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneğinde Hüseyin GÖRÜM ile bağlantılı olarak derneğin illegal faaliyetlerinde bulunduğu,
aynı amaç doğrultusunda kurulan VKGB’nin İstanbul yapılanmasının oluşumu aşamasında
işyerini tahsis ettiği, bunun yanı sıra örgüte gelir temin etme amacı ile mafya tarzı tahsilat işleri
yaptığı ve Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın, Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu kardeşi Hüseyin Görüm nedeniyle bildiği, bu
yapılanma içerisinde Mehmet Fikri Karadağ ve Hüseyin Görüm hiyerarşisinde yer aldığı,
Maltepe’de faaliyet gösteren kendisine ait Deterjan imalathanesinin (bürosunu) örgüte tahsis
etmek suretiyle örgüt amaçları için kurulan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’nin ilk
oluşum aşamasında da bizzat yer aldığı, örgüte gelir temin etmek amacı ile mafya tarzı
590/658
yöntemlerle tahsilat işleri yaptığı, Örgüt amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Maltepe’deki -kendi aralarında- “Karargâh” diye
adlandırılan Konteynırda yapılan gizli toplantılara katıldığı, sabit görülmüştür
Sanık Yusuf Görüm’ün, legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nde Hüseyin Görüm
ile irtibatlı olarak yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere onun emrinde örgüte gelir temin
etmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu, örgütün amaçları doğrultusunda kurulan ve başında
Mehmet Fikri Karadağ’ın bulunduğu legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği yapılanmasında
Mehmet Fikri Karadağ- Hüseyin Görüm hiyerarşisine dâhil olduğu, doğrudan bu sanıklardan
emir ve talimat aldığı, tape içeriklerinden de anlaşıldığı üzere örgütün gizlilik prensibine uygun
görüşmeler yaptığı, örgüt mensubu sanıkların birçoğu ile ile sürekli irtibat halinde olduğu,
faaliyetlerinin sürekliliği de dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu sabit görülmüş, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Yusuf GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

221- YUSUF TUNÇER

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
sanığın; İşçi Partisinde getir götür işleri yaptığını ve kimseyi tanımadığını söylemesine rağmen
ruhsatsız silah taşıması ve İşçi Partisi genel merkezinde yatıp kalkması ve bu silahından
kimsenin haberinin olmaması hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden ve ruhsatsız silahı
uzun süre çalıştığı yerde çalıştığı kişilerden saklıyamıyacağı hususları göz göz önüne alındığında
sanık Yusuf Tuncer'in diğer sanıklar gibi ergenekon terör örgütünün silahlı milis grubunun
üyeleri oldukları, bulundukları konum itibarıyla ergenekon terör örgütünün amaçlarını
bilebilecek konumda oldukları bu sebaple de ergenekon terör örgütünün amacına hizmet etmek
için işçi partisinde bulundukları, İddia edilerek; TCK’nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Doğu Perinçek Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi konumundadır. 4 ay
süreyle büro görevlisi olarak yanında çalışan Sanık Yusuf Tunçer’in ruhsatsız silah taşıdığını
bilmektedir. Nitekim Sanık Doğu Perinçek, Sanık Yusuf Tunçer’e sorulan “ Niçin ruhsat
almadınız?” sorusuyla ilgili verdiği beyanında, devletin kendisini koruyamadığı için ve ruhsat
almak zor olduğu için Sanık Yusuf Tunçer’in ruhsatsız silah taşıdığını izah etmeye çalışmıştır.
591/658
Bu durum parti lideri olan sanık Doğu Perinçek’in, Sanıklar Aydın Gergin, Mahir Çayan
Güngör’ün ve Yusuf Tunçer’in ruhsatsız silah taşıdıklarını bildiğini göstermektedir. Yetkili
makamların ruhsatsız silahlardan haberdar edilmemesi bu sanıklar arasındaki gizli ve örgütsel
ilişkiyi göstermektedir. Sanığın örgütsel nitelikteki faaliyetlerin sürekliliği, çeşitliliği, yoğunluğu
ve bir kısım dosya sanıklarıyla irtibatı dikkate alındığında Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
olduğu kanaatine varılmış ve TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
11.10.2011 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda;Sanık Yusuf Tunçer’e ait,
31374435 numaralı, 9 mm. Çaplı, Parabellum tipi fişek atar, Irak yapısı, Tarıq marka, yarı
otomatik tabanca, 1 adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 8 adet fişeğin incelenmesi sonucu, 6136
Sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu ve vahim nitelikte
olmadıkları belirtilmiştir.
Sanık Yusuf Tunçer aşamalardaki beyanlarında, suça konu tabancanın kendisine ait ve
dede yadigarı olduğunu, tabancanın ruhsatsız olduğunu beyan etmiştir. Sanığın ikrarından, arama
yakalama ve el koyma tutanağından, aldırılan bilirkişi raporlarından sanığın ruhsatsız silah ve
mutad sayıdaki mermileri yattığı odada bulundurduğu anlaşıldığından suçu sabit görülmüş 6136
sayılı yasanın 13/3 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Kanaat
1- Sanık Yusuf TUNÇER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Yusuf TUNÇER'in üzerine atılı 6136 sayılı yasaya muhalefet suçuna
ilişkin 2008 yılında İşçi Partisi genel merkezinde yapılan arama sonucu ele geçirilmesi ve
bu arama işleminin diğer sanık Doğu PERİNÇEK ile birkaç diğer sanıklara ilişkin yapılan
değerlendirmelerde de ayrıntısı ile aktarıldığı üzere hukuka aykırı olması karşısında, suça
konu silahın hukuka aykırı işlemle ele geçirilmesi nedeniyle sanık hakkında suç isnadında
bulunulduğu anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

222- YÜKSEL DİLSİZ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, sanığın;
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün faaliyetleri çerçevesinde, Sanığın istihbarat elemanı olarak
görevli olduğu, bu görevinin yasal olarak jandarmaya bilgi toplamak olmadığı, kendisinin birçok
yasa dışı işlerde kullanıldığı, Bakanlardan milletvekillerine kadar birçok kişinin takip edilip
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri sırasında oluşturulan Özel İstihbarat Arşivi adlı illegal
arşiv için bu bilgi ve gizli kamera çekimleri yapıldığı, Sanığın ayrıca aynı suç işleme kararıyla
tüm milletvekillerinin fişlenmesi ve kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki
kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal
bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedilmesi suçunu da işlediği iddia edilerek,
TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi Levent Ersöz’ün emrinde Cumhuriyet
Çalışma gurubunun yapmayı planladığı darbeye hazırlık çalışması kapsamında dönemin bir
kısım Bakan, Milletvekili ve bir kısım dini gurupları hakkında illegal takip, izleme, kayda alma
ve bilgi toplama faaliyeti yürüttüğü sabit görülmüştür. sanığın, savcılıkta, sorguda ve
mahkememizdeki bir biri ile uyumlu ve tutarlı beyanlarının doğru olduğu, sanık ikrarının tanık
592/658
beyanı, resmi kayıtlar, bilirkişi raporu, gelen müzekkere cevapları ile teyit edildiği ve tüm dosya
kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla sanığın beyanına itibar edilmiş, diğer sanıkların suçtan
kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmemiştir.
Böylece, sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle
organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından,
eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılmıştır.
Sanığın yukarıda belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka
aykırı olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında
cezalandılmamış; başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda
sanıkta bulunduğu sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır

C. Yargıtay İlamı
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Yüksel DİLSİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122- 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

223- ZAFER ŞEN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/544-205 sayılı iddianamesinde, Sanık Zafer
Şen'in Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Ertuğrul Orta ile irtibatlı olarak, Ergenekon Terör
Örgütü'nün darbeye hazırlık çalışması kapsamında; toplumsal kaos çıkarılarak güvensizlik
ortamının oluşturulması ve etnik ve mezhep ayrılığın körüklenerek iç çatışma çıkarılması
yönünde faaliyet gösterdiği,
Soruşturma kapsamında sanığın çalıştığı İşçi Partisi Çorlu İlçe Başkanlığı’nda yapılan
aramada elde edilen üzerinde “Komutandan Alınan CD Belgeler” ibareleri yazılı (13) nolu
CD’nin yapılan incelemesinde; içerisinde çok sayıda “Hizmete Özel”, “Gizli” ibareli resmi
belgeler, bazı askeri kurumlara ait detaylı krokiler ve sabotajlara karşı koruma planları, önceki
yıllara ait Hizmete Özel ibareli, Harp Akademileri sınav soru ve cevaplarının bulunduğunun
593/658
tespit edildiği,
Sanık Zafer Şen her ne kadar bu belgeleri kimseyle paylaşmadığını beyan etse de, bu
belgeleri, çalıştığı askeri kurumlardan çıkarmış olması ve ikametinde bulundurmayıp emekli
olduktan sonra çalışmaya başladığı iş yerine götürmüş olması hususları dikkate alındığında
savunmasının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nın 31.01.2012 tarihli
cevabi yazılarından “Komutandan Alınan CD Belgeler” ibareleri yazılı (13) nolu CD’nin
içerisinde yer alan toplam 38 adet belgenin TCK'nın 334. maddesi kapsamında olduğunu
bildirildiği, Sanığın eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara
alındığında; sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanıkla ilgili yapılan aramalarda ele geçirilen dijital verilerden ve dökümanlardan
Ulusal kanal ile başlayan “Yer aldılar” ile biten sayfada “Savaş düzeninden”
bahsedilmesi,”Sorgulardaki hedef” ile başlayan 650 ile biten sayfada “Sorgularda hedef işçi
partisi faaliyetlerinden ve Talat Paşa Komitesinden - Militan mücadeleci tepki verildiğinden “
bahsedilmesi, “Carved [98304].doc”isimli dosyada; sanık Doğu Perinçek tarafından emekli
binbaşı sanık Zafer Şen’e hitaben yazılan belgede “Türkiye’ye orta çağı dayatanlar , devrimi
dayatmıştır. Okyanusun ötesindekilerde duysun, deliğe süpürülecekler de: Karşı devrimin cevabı
devrimdir! Herkes bilsin ! bilmeyene hergün Ulusal kanal ve Aydınlık gazetesi bildirecektir! En
sonunda ,Ulusal kanal ekranlarından ve Aydınlık sayfalarından şu tarihi haberi alacağız devrim
oldu !”ibareleri dikkate alındığında sanığın faaliyeti siyasi parti faaliyeti değil yasa dışı yollardan
Ak parti hükümetini yıkmaya yönelik darbeyi ve devrimi amaçlayan faaliyetler olduğu , sanığın ,
Doğu Perinçek ‘in talimatlarıyla hareket ettiği , mevcut iktidarı seçimle değil yasa dışı yollardan
devrimle iş başından uzaklaştırmayı amaçladığı, Yine sanıkta ele geçen dijitallerden “ fotoğraflar
“isimli dosya , “sunu 1”isimli belge, “Yürüyüş planı “isimli belge , dikkate alındığında sanığın ,
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan yargılanan ve mahkum olan sanık
Doğu Perinçek’e ve diğer dosya sanıklarına destek olmak için faaliyette bulunduğu, protosto
eylemlerine katıldığı, sanığa ait dijitaller içerisindeki “OFFİCE” isimli klasördeki “LAN1” isimli
belge içeriği , “aramadaki hukuksuzluklar” isimli belge içeriği , “Ergenekon davasında 6 ayın
bilançosu isimli belge içeriğinde;” davaya dayanak gösterilen delillerin çürüdüğünden
bahsedilmesi” , “Toprağıma dokunma “isimli belgenin içerisinde;” Ergenekon denen saçmalık”
ibarelerinin kullanılması , “ Zafer Şen per bnb mrk şb md “ibareli kırmızı renkli ajandanın “ 4
Şubat “ibareli sayfada “iddianame kapsamında , Deliller kapsamında suçlu yoktur- yargılama
değil tiyatro var –bu davalar bitmemek üzere kurgulanmıştır. Büyük bir taşı kaldırmışlardır. Bu
taş ayaklarına düşecektir. “şeklinde ibarelerin bulunması dikkate alındığında sanığın Ergenekon
silahlı terör örgütü soruşturmasını ve kovuşturmasını itibarsızlaştırmaya, önemsizleştirmeye ve
yargılamayı etkilemeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu, sanığın dijitallerinden “KVK” isimli
videodaki sanık Zafer Şen ve Yalçın Küçük’ün yapmış olduğu konferans görüntüleri , “Carved
[10392][260248].jpeg” isimli resim dosyasında içerisinde ; Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)
faaliyetleri olduğu anlaşılan bir paneldeki sanıklar Zafer Şen ve Yalçın Küçük’ün fotoğrafları
dikkate alındığında, sanık Zafer Şen’in örgütün amaçları doğrultusunda mevcut hükümeti yaşa
dışı yollarla (darbeyle) uzaklaştırarak Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda
hizmet edecek yeni bir hükümetin kurulması için sanık Ertuğrul Orta ile birlikte çaba sarfettiği ,
ülkenin darbeyle kurtulabileceği konusunda söylemlerde b ulunduğu a yrıca sanıktan elde edilen
13 nolu CD içerisindeki TCK 334/1 maddesi kapsamına giren gizli ibareli resmi belgelerin ele
geçirilmiş olması dikkate alındığında sanığın Doğu Perinçek’e bağlı olarak süreklilik ve çeşitlilik
arz eden örgütsel faaliyetlerde bulunduğu,sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün askeri
yapılanmasında istihbarat toplama görevi olduğu anlaşıldığından sanığın Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK.314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
594/658
vermek gerekmiştir.
Sanık Zafer Şen her ne kadar bu belgeleri kimseyle paylaşmadığını beyan etse de, bu
belgeleri, çalıştığı askeri kurumlardan çıkarmış olması ve ikametinde bulundurmayıp emekli
olduktan sonra çalışmaya başladığı iş yerine götürmüş olması hususları dikkate alındığında
savunmasının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmış, sanığın TCK 334 kapsamına giren suçu işlediği
sabit görülmüştür.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Sanıklar Ertuğrul Orta ve Zafer Şen hakkında gerekçede belirtilen tanık Anıl
Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması, gerekçeli kararın
dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin dosya arasına
alınması,
4- Sanık Zafer Şen hakkındakararın gerekçesinde, silahlı terörörgütü üyesi olma
suçundan TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca alt sınırdan ayrılarak ceza tayin edildiği
belirtilmesine rağmen hüküm kısmında alt sınırdan ceza tayin edilerek çelişki yaratılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Zafer ŞEN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının
suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.

224- ZAHİDE RUHSAR ŞENOĞLU

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/544-205 sayılı iddianamesinde, Sanık
Zahide Ruhsar Şenoğlu’nun Aydınlık Dergisi Sorumlu Müdürü olduğu dönemde;
Aydınlık Dergisi'nin 18.10.2009 tarihli 1161. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 25.10.2009 tarihli 1162. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 01.11.2009 tarihli 1163. Sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Melih Gökçek arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 15.11.2009 tarihli 1165. sayısında Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında geçen
görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 22.11.2009 tarihli 1166. sayısında Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek ile RTÜK yetkilisi olduğu iddia edilen bir şahıs arasında geçen
görüşmenin yayınlandığının tespit edildiği,
595/658
Yapılan Aramada; sanığın kullandığı bilgisayarda Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt
Zapsu arasında geçen telefon görüşmesinin çözümünün yer aldığı, Maltepe ilçesinde bulunan
ikametinde yapılan aramada ise 23 adet CD/DVD ele geçirildiği, 16 ile numaralandırılan DVD
içerisinde yer alan "hasta tayyip" başlıklı klasör içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan'a ait olduğu belirtilen tahlil raporunun yer aldığının görüldüğü, iddiasıyla,
TCK 314/2, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
28.09.2009 tarihli Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarını içerir el yazılı doküman, Sanık
Mehmet Deniz Yıldırım’da ele geçen 57 adet ses kaydı, Sanık Zahide Ruhsar Şenoğlu’nda
“Devlet Bakanı Ali BABACAN ile Cüneyt ZAPSU” arasında geçen telefon görüşmelerine ilişkin
görüşme metinleri, 17.10.2009 tarihinde Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in İşçi Partisi genel
merkezinde “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karanlık görüşmeleri! Belge ve kayıtlarıyla”
konulu yapmış olduğu basın toplantısı 18.10.2009 tarihli Aydınlık Dergisinin 1161. Sayısında
bahse konu görüşmenin metin haline getirilip yayınlanması, 19.10.2009 günü Ulusal Kanal
Televizyonunda yayınlanan 13. Saat programında Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in basın
toplantısının ve metin halinde açıklanan telefon görüşmesinin ses kaydının yayınlanması,
25.10.2009 günü Ulusal Kanal Televizyonunda “Erdoğan-Remzi görüşmesi telefon görüşmesinin
kayıtlarını İşçi Partisi açıkladı” başlığı ile anılan telefon görüşmesinin ses kaydının
yayınlanması, programın devamında Sanık Erkan Önsel’in söz konusu telefon görüşmesi
hakkında basın açıklaması yapması, 01.11.2009 tarihli, 15.11.2009 tarihli, 22.11.2009 tarihli
Aydınlık Dergilerinde ele geçen ses kayıtlarından bazılarının metin haline getirilerek
yayınlanması dikkate alındığında, Sanık Doğu Perinçek’in talimatı üzerine, Sanıklar Mehmet
Bedri Gültekin, Mehmet Deniz Yıldırım, Erkan Önsel, Özlem Usta, Zahide Rusan Şenoğlu’nun
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında Sanıklar Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur’un 2004 yılında yasadışı olarak kaydettikleri ve daha sonra dönemin Jandarma Genel
Komutanı olan Sanık Mehmet Şener Eruygur’a tevdi ettikleri ses kayıtlarının 2009 yılında
Aydınlık Dergisine servis edildiği, bu ses kayıtlarından bazıları olan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın, dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Remzi Gür, Kadir Topbaş arasında,
Melih Gökçek ile Burhan Kuzu, RTÜK yetkilisi olduğu iddia edilen şahıs arasında geçen telefon
görüşmelerinin peş peşe ve kısa aralıklarla yoğun bir şekilde örgütsel faaliyet kapsamında
yayınlandığı, bu sanıklar arasında iş birliği yapıldığı anlaşılmış, Sanık Zahide Ruhsar
Şenoğlu’nun eylemlerinin çeşitliliği, sürekliliği, hiyerarşi içerisinde örgütsel faaliyette bulunması
dikkate alınarak, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK 314/2
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Zahide Ruhsar ŞENOĞLU nun, söz konusu ses kayıtlarının Aydınlık dergisine
gönderilmek suretiyle ele geçirdiği bu ses kayıtlarından Cüneyt Zapsu ya ait bazı telefon
görüşmelerinin dökümlerinin sanığın dijitallerinde ele geçirildiği , sanığın bu şekilde hukuka
aykırı olarak kaydedilen kişisel verileri ele geçirdiği ve sorunlu müdür olarak çalıştığı, Aydınlık
dergisinde bir kısmını yayınlamak suretiyle bu kişisel verileri yaydığı, Ayşe Önal isimli kişiyi
felsefi ve dini görüşlerine göre fişlediği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık durumuna
ilişkin kişisel veriyi de hukuka aykırı olarak ele geçirdiği anlaşıldığından sanığın TCK 136
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir

C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
596/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Zahide Ruhsar ŞENOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

225- ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Zeki Yurdakul ÇAĞMAN’ın sanık Zafer kod Muzaffer TEKİN’i
tanıdığı, sanık Mete YALAZANGİL ile eskiden beri görüştüğü, diğer sanıklar Oktay YILDIRIM,
Mahmut ÖZTÜRK ve Rafet ARSLAN ile irtibatlı olduğu, Danıştay saldırısından sonra yapılan
değerlendirme yemeğine katıldığı, sanık Muzaffer TEKİN’in intihar girişiminden sonra
hastaneye götürmek için gelen grup içinde yer aldığı, Muzaffer TEKİN’in yakalanmasından
sonra sanık Saipir DEBZELVİDZE ve Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile birlikte sanık Mete
YALAZANGİL’e bağlı olarak çalışmalara başladığı, ihbar üzerine yakalandığı, sanığın bu
şekilde Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi veya yöneticisi olmak suçundan yargılanıp ceza
alan dosyamız sanıklarından Muzaffer Tekin, Mete Yalazangil, Mehmet Zekeriya Öztürk, Oktay
Yıldırım, Mahmut Öztürk ve Rafet Arslan ile irtibat halinde olduğu, Danıştay saldırısı sonrası
düzenlenen Muzaffer Tekin’in de bulunduğu ordu evindeki yemeğe katıldığı, olaydan birkaç gün
sonra Muzaffer Tekin’i saklanması için Mahmut Öztürk’ün villasına götürdüğü, yine
MuzafferTekin’in yaralandığı gün hastaneye götüren grup içerisinde yer aldığı, ayrıca İstihbarat
Şube Müdürlüğünce, devlet büyüklerine ve üst düzey bürokratlara yönelik suikast türü silahlı
eylem gerçekleştirmeyi planlayan çıkar amaçlı yasa dışı bir teşekkülün oluşturulduğu ve bu
oluşumda Zeki Yurdakul Çağman, Tuncay Hacıbektaşoğlu ve Saipir Debzlelvidze isimli kişilerin
yer aldığı yönünde bilgiler elde edildiğine dair değerlendirme raporu da gözetildiğinde sanığın,
Ergenekon terör Örgütünün amaç ve hedeflerine ulaşmak için görevler üstlendiğ, sanığın eylem
ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara alındığında; Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü üyesi olduğu anlaşılmış, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.

C. Kanaat
Sanık Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

597/658
226- ZERRAR ATİK

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Sanık Zerrar Atik’in, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için
oluşturulan illegal S-1 yapılanması içinde yer aldığı, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de
planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde
edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları
sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların
bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı
içerisinde oldukları, sanık Zerrar Atik’ in bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan ceza alan, örgütün eylem ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere illegal bir ekip kuran, sanık İbrahim Şahin’in kurduğu bu ekip
içerisinde kendi istek ve iradesiyle yer aldığı, iletişim tespit tutanaklarından, 06.11.2008 tarihli
10551 nolu tapede, sanık İbrahim Şahin’in sanık Servet Kaynak’a gönderdiği mesajda, “Sırtını
dayayabileceğin çok güvendiğin 4 adam tespit et ” yazdığı, 21.11.2008 tarihli 10614 nolu tapede,
sanık Servet Kaynak’ın sanık Zerrar Atik ile yaptığı telefon görüşmesinde, sanık Servet
Kaynak’ın “Zerrar kan, adın, soyadın, kan grubun, doğum yerin ve doğum tarihini hemen bana
mesaj at, ad soyad doğum yeri tarihi kan grubu tamam” dediği, 21.11.2008 tarihli 10620 nolu
tapede, sanık Zerrar Atik’in sanık Servet Kaynak’a gönderdiği mesajda, “Zerrar Atik 24.05.1977
Erzurum A rh +” yazdığı, 21.11.2008 tarihli 10625 nolu tapede, sanık Servet Kaynak’ın sanık
İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda, “Zerrar Atik 24.05.1977 Erzurum A rh +” yazdığı,
21.11.2008 tarihli 10618-10556-10557-10558- 10559-10560 nolu tapelerde, Servet Kaynak’ın
sanık İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda; “Fahri süslü B rh + Elazığ 01.05.1969”, “Bülent
güngördü.05.08.1977.nizip.g.antep.0Rh pozıtıf”, “Servet Kaynak B rh pozitif
erzurum.01.01.1973”, “Mehmet Dalagan B(+) Ankara- 17/02/1975 sicil:222130”, “Zerrar Atık
24 05 1977 Erzurum A rh +”, “Kemalettin Balcı.10.08.1975 Kars(Merkez).ARh+” yazdığı,
15.12.2008 tarihli 9981 nolu tapede sanık Zerrar Atik’in sanık İbrahim Şahin’le yaptığı telefon
görüşmesinde, sanık Zerrar Atik’in “İyi günler başkanım Kahramanmaraş’tan polis memuru
Zerrar Atik” dediği, sanık İbrahim Şahin’in “He Zerrar bu T.C. kimlik numaranı versene bana
dediği”, Zerrar Atik’in “26890657834” diyerek T.C. kimlik numarasını verdiği, ayrıca aynı
görüşmede İbrahim Şahin’in “Doğum yeri Erzurum, doğum tarihi 24.05.1977, kan grubu A rh
pozitif” dediği, sanık Zerrar Atik’in de bu bilgileri doğruladığı, sanığın isminin ve kimlik
bilgilerinin diğer sanıkların isim ve kimlik bilgileri ile birlikte, sanık İbrahim Şahin’in
Ankara’daki evinde yapılan aramada bulunan S-1 isimli belge içerisinde yer aldığı, bu şekilde
sanık Zerrar Atik’in sanık İbrahim Şahin tarafından kurulan S-1 isimli illegal yapılanma içerisine
kendi istek ve iradesiyle girdiği, Servet Kaynak ile aralarındaki görüşmeye ilişkin 15.12.2008
tarihli 10579 nolu tapede, Servet Kaynak’ın “İbrahim Şahin ile konuşurken yanında başkası
olmasın”, sözleriyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün temel prensiplerinden olan gizlilik
prensibine uyması konusunda uyardığı, sanık Zerrar Atik’in de “tamam amirim” sözleriyle
gizliliğe riayet edeceğini beyan ettiği, sanık Zerrar Atik’in Ergenekon Silahlı terör örgütü
içerisinde, sanıklar İbrahim Şahin ve Servet Kaynak’a bağlı ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil
598/658
olarak faaliyet yürüttüğü, sanık Zerrar Atik’in bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu anlaşıldığından, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Sanık Zerrar ATİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

227- ZİYA İLKER GÖKTAŞ

A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık Ziya
İlker Göktaş’ın, irtica.org isimli siteyi Ağustos 2008 tarihinde Fuat Selvi’den devraldıktan sonra
Şubat 2009 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de yukarıda izah edilen yayınları
yaptığı, yine önceki dönemlerde yayınlanan benzer içeriklerin sanığın sorumlu olduğu dönemde
sitenin arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce rahatlıkla ulaşıldığı, adı geçen siteler aracılığı ile
yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden
yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıcın hazırlanmasında da görev aldığı ve Proje
isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve
bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti
satın aldığı,sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale
ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanığın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı
oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon
599/658
faaliyetlerini icra ve organize ettiği, bir dönem irtica.org isimli siteyi yönettiği, adı geçen siteler
aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden
yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıçın hazırlanmasında görev aldığı, örgütsel
strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve bu görev doğrultusunda
adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti satın aldığı kabul edilmiş,
faaliyetlerinin niteliği ile konumu nazara alındığında sanığın örgüt üyesi olduğu kanaatine
varılarak sanığın Ergenekon Terör Örgütüne üye olmak suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği
suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 312maddesi gereğince hüküm
kurulmamıştır.

C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ZİYA İLKER GÖKTAŞ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ziya İlker GÖKTAŞ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.

(MÜTALAA HAZIRLIK VE YAZIM AŞAMASINDA İKEN ANKARA 23. AĞIR


CEZA MAHKEMESİ'NİN YETKİSİZLİK KARARI DOĞRULTUSUNDA İŞ BU KAMU
DAVASINA DAHİL EDİLEN SANIKLAR SIRASIYLA AŞAĞIDA 228 - 235 ARALIĞINDA
BELİRTİLMİŞ OLUP, EMEK VE ZAMAN İSRAFINA SEBEBİYET VERİLMEMESİ,
MÜTALAANIN DURUŞMAYA YETİŞTİRİLMESİ ADINA SANIK İSİMLERİNE GÖRE
YENİDEN SIRALAMA YAPILMAMIŞTIR)

228- ALPARSLAN ARSLAN

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/1, 82/1-a-g, (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)),
174/1-2, (170/1- c (3 Kez)), 151/1, 152/1-a, TCK 152/2-a ve 3713 Sayılı TMK 5 ile 6136 S.K.
13/1 ve 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu yönünden
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, sanık Muzaffer
Tekin’in emir ve talimatları üzerine sanık Oktay Yıldırım tarafından kendilerine verilen el
bombalarını Cumhuriyet Gazetesine attığı, ayrıca yine bu talimatlar kapsamında ve örgütün
amaçları doğrultusunda ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturmak amacıyla, Danıştay 2’nci
Dairesine silahlı saldırı düzenleyip, Danıştay 2’nci Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in
600/658
ölümüne, Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nun yaralanmasına
neden olduğu, sanığın bu eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
ve örgüt yöneticilerinden sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatları ile yerine
getirdiği, sanık Alpaslan Arslan’ın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde,
hiyerarşik yapıya dahil olarak, sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’e bağlı olarak örgütsel
faaliyet yürüttüğü, sanık Alpaslan Arslan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünü üyesi olduğu
anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit
kabul edilmiştir.
Her ne kadar sanık Alpaslan Arslan hakkında silahlı terör örgütü yöneticisi olmak
suçundan dava açılmış ise de, sanığın eylemlerinin bir bütün halinde Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü üyesi olmak suçunu oluşturduğu, bu nedenle TCK 314/2 maddesi gereğince ceza tertip
edilmesi gerekmekte ise de, sanığın eylemlerinin ayrıca TCK 312. Maddesindeki suçu
oluşturması, Yargıtay İçtihatlarına göre TCK 302 ve 309. Maddelerinden ceza verilen kişiler
hakkında, bu suçların geçitli suçlar olması nedeniyle, ayrıca TCK 314. maddesi gereğince ceza
verilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, TCK 302 ve 309. Maddeleri ile aynı mahiyette olan
TCK 312. Maddesi gereğince cezalandırılan sanık hakkında da ayrıca TCK 314. Maddesi
gereğince hüküm kurulmamıştır.

TCK 312. maddedeki suç yönünden:


Ergenekon Silahlı terör örgütünün dosyamıza yansıyan ve davaya konu olan amacı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak, görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemektir. Ergenekon silahlı terör örgütünün dosyamız kapsamında
bu doğrultuda gerçekleştirdiği pek çok eylem bulunmaktadır. Bu eylemlerden en önemlilerden
bir tanesi Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ve Danıştay’a yapılan silahlı saldırı
eylemleridir.
Dosyamız kapsamında ifadesi bulunan, sanıklar Ali Yiğit, Mahmut Öztürk, Mehmet
Zekeriya Öztürk, Muzaffer Tekin, tanıklar Teoman Ekşioğlu, Esra Feride Gökçimen ve hem
sanık hem de tanık olarak ifadesi alınan Osman Yıldırım’ın beyanları ile sanığın kendi beyanları,
sanık Muzaffer Tekin ile sanık Alpaslan Arslan arasındaki irtibat ve ilişkiyi gösteren belge ve
tutanaklar, Danıştay saldırısının hemen akabinde aynı gün sanık Muzaffer Tekin hakkında
tahkikat yapılması, sanığın olayı öğle saatlerinde bürosunda iken, yanında sanık Mehmet
Zekeriya Öztürk ve kontrat için gelen iki bayan olduğu halde basından öğrenmesi ve sanık
Alpaslan Arslan’ın yakalanması üzerine telaşlanıp, evine gitmeyerek bazı sanıklarla orduevinde
toplantı yapması, akşam saatlerinde evine polislerin geldiğini haber alması üzerine, yine merak
edip eve gitmek yerine suçluluk psikolojisi ile günlerce arkadaşları tarafından saklanması, en son
gün evinde kalıp intihara kalkıştığı sanık Mahmut Öztürk’ün olayla ilgili çelişkili beyanlarda
bulunması, intihar olayı üzerini hemen Ambulans çağırması gerekirken diğer sanıklara haber
verip saatlerce bekledikten sonra özel araçla ve dolaştırılarak hastaneye götürülmesi, sanık
Muzaffer Tekin’in sanık Alpaslan Arslan ile iyi tanışmasına rağmen, yakalandığında ilk beyanları
sırasında bu durumu gizlemeye çalışması, sanık Alpaslan Arslan ile yoğun irtibatı olduğu halde
son altı ay, yani sanık Alpaslan Arslan’ın sanık Salih Kunter ile görüşmeye başladığı zamanlarda
telefon irtibatını tamamen kesmesi (bu durum olayın çok önceden planlandığını göstermektedir),
sanığın ilk ifadelerinde söz etmemesine rağmen, sanık Veli Küçük’ün çok iyi tanıdığı sanık
Muzaffer Tekin hakkında “Ben onu Süleyman olarak tanıyordum” sözü üzerine, bombaları ve
saldırı talimatını Süleyman Esen’den aldım diyerek hedef saptırmak suretiyle, sanık Muzaffer
Tekin’i suçtan kurtarmaya çalışması, yine Örgüt Yöneticilerinden sanık Doğu Perinçek’in olayın
hemen akabinde yayınladığı yazılarıyla sanık Muzaffer Tekin’i aklama çabaları, yine olay
sonrası sanık Muzaffer Tekin’i aklamak için bir Power Point sunusu hazırlayan sanık Oktay
Yıldırımdan örgüte ait 27 adet el bombası ele geçirilmesi hususları ve tüm dosya kapsamından,
sanık Muzaffer Tekin’in örgütsel talimatı üzerine, sanıklar Osman Yıldırım, Alpaslan Arslan,
Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından Cumhuriyet Gazetesine 3 adet el bombası
601/658
atıldığı ve sanık Alpaslan Arslan tarafından Danıştay 2. dairesine silahlı saldırı düzenlenerek,
Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü, Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet
Çobanoğlu’nun yaralandığı anlaşılmıştır.
Sanık Alpaslan Arslan’ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle
ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını engellemek için, Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması, Danıştay 2. Dairesine silahlı saldırı düzenleyerek, 1 kişiyi öldürme ve 4 kişiyi
öldürmeye teşebbüs suçlarını işlediği, bu şekilde suçun oluşması yönünde elverişli araçlarla icra
hareketlerine başladığı anlaşılmış, sanığın bu şekilde, üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemek suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312. Maddesi gereğince ceza
tayin edilmiştir.
Her ne kadar sanık Alpaslan Arslan hakkında TCK 309 maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de sanığın eylemleri bir bütün olarak TCK 312. Maddedeki
suçu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 309. Maddeden hüküm
kurulmamıştır.
İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçu yönünden:
Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı, sanık Alpaslan
Arslan’ın iki adet bombayı diğer sanıklara vererek atmaları konusunda azmettirdiği, 11.05.2006
tarihinde atılan el bombasını da bizzat kendisinin attığı anlaşılmış, bu şekilde sanığın üzerine
atılı patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, sanık
hakkında aynı suçtan üç (3) kez ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanığın eylemleri
bütün halinde tek suç oluşturduğu anlaşıldığından, tek bir ceza tayini yoluna gidilmiştir.

Mala zarar verme suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, sanık Alpaslan Arslan tarafından atılan
11.05.2006 tarihli 3. El bombasının patladığı, bu olay sırasında Cumhuriyet Gazetesinin
binasında zarar meydana geldiği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı mala zarar verme suçunu
işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık hakkında TCK 170. Maddesi gereğince atılan her üç el bombası için üç (3) kez
ayrı ayrı cezalandırılması talebiyle dava açılmış ise de, atılan el bombalarından sadece 3. El
bombasının patlamış olması ve bu olay nedeniyle zarar meydana geldiğinin anlaşılması
karşısında TCK 44. Maddesi de dikkate alınarak sadece 3. El bombası atılması eyleminden TCK
151. Maddesi gereğince bir (1) kez cezalandırılması gerekmiş, ayrıca TCK 170. Maddeden
hüküm kurulmamıştır.

C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Alparslan Arslan ve bir
kısım sanıklar da olduğu gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161
ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Alparslan
602/658
Arslan gibi sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş Pendik Sulh Ceza Hakimliği’nin
2006/952 D.İş sayılı önleme araması kararı uyarınca 07.01.2007 günü sanık Murat
Çağlar’ın sevk ve idaresindeki otomobilde yapılan arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir
arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen
delillerin hükme esas alınması da mümkün değildir. Bu itibarla; hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen delillerin (Kuvayı Milliye 1919 Derneği üye
başvuru formları ve on üç adet not kağıdı) ve buna ilişkin düzenlenen tutanağın sanıklar
Murat Çağlar, Mehmet Fikri Karadağ, Alparslan Arslan ve Abdülvahit Özkaya yönünden
yerel mahkemece hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle
217. maddesine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Süleyman Esen'in müdafisi olarak görev yapan Av. Mehmet Ener ile
sanık Alparslan Arslan'ın müdafiisi olarak görev yapan Av. Ahmet Doğan'ın Avukatlık
Kanunu 36. maddesinde belirtilen usule aykırı şekilde tanık olarak ifadesinin hükme esas
alınması,
5- Mahkeme tarafından, gerekçeli kararın 2. Kitap A bölümünde, ''Alparslan
Arslan'' başlığı altında 2008/209 esas sayılı birleşen dosyanın 19.10.2009 tarihli 116.
oturumunda çapraz sorgusu yapılan sanık Alparslan Arslan bir soruya vermiş olduğu
cevapta sanıklardan birini ve ayrıca kamuoyunca bilinen bir kişiyi sevdiğini beyan etmesine
rağmen sanık Alparslan Arslan'ın ifadesi bölünmek suretiyle bozularak sadece sanığı
sevdiğine ilişkin kısmın örgüt üyeliğine karine olarak kabul edilmesi vehükme esas
alınması,
6- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
7- Danıştay saldırısı eyleminin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer
Tekin ve Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği kabul edildiği halde, sanık Alparslan
Arslan ve Muzaffer Tekin'in bireysel durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde nitelikli
öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, Danıştay saldırısı eylemini
Ergenekon silahlı terör örgütü adına örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin'in talimatı ile
yerine getirdiği şeklinde tespit yapılması suretiyle çelişkiye düşülerek karar verilmesi,
8- Sanık Alparslan Arslan hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan
603/658
kurulan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarih ve 2006/158 esas, 2008/45
karar sayılı hükmünsanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin
16.12.2008 tarih ve 2008/14884 esas, 2008/13337 karar ilamı ile bozulduğu, aleyhe temyiz
olmadığı, bozulan hükümde 6136 sayılı Kanun muhalefet suçundan 2 yıl hapis ve 450,00-
TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, sanıklar Kenan Özay ve Selçuk Özkan hakkında
Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.07.2007 tarih 2006/820 esas 2007/363 karar
sayılı hükmün, sanık Kenan Özay müdafii ile sanık Selçuk Özkan müdafii tarafından
temyiz edildiği, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 25.12.2008 tarih 2008/8280-14870 sayılı ilamı
ile hükümlerin bozulmasına karar verildiği, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan
sanıklara verilen ''2 yıl hapis ve 450-TL adli para cezası'' şeklindeki sonuç cezanın, aleyhe
temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca cezanın
kazanılmış hak oluşturduğunun gözetilmemesi,
9- Sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Veli Küçük
hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümler yönünden, Hüküm tarihinden sonra
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152.
maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik karşısında, mala zarar verme suçu bakımından
sanıkların hukukî durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Alparslan ARSLAN hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK
220/5 maddesi delaletiyle TCK 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, TCK.nun 82/a-g 35 ( 4
kez), TCK.nun 170/1-c, 174/1-2, (3 kez) 6136 S.K.nun 13/1, TCK.nun 151/l, 152/l-a, 2-a
maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Alparslan
ARSLAN'ın TCK 309/1, TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ); TCK 174/1-2 ; TCK
170/1-c ; TCK 151/1; 6136 SK 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Alparslan ARSLAN'ın,
1-Danıştay Saldırısı eylemi nedeniyle TCK 152/1-a, TCK 152/2-a maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasından CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine,
2- TCK 309/1, 314/1 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep
edilmiş ise de, TCK 312/1, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
4- Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na
yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 58/9 (4 KEZ)
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
5- TCK 174/1-2 (3 kez) maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, tek suç oluştuğu kabul edilerek TCK174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
6- TCK 170/1-c (3 kez) maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde atılan el bombaları patlamadığı
ve 11.05.2006 tarihindeki olay sebebi ile zarar meydana geldiği, bu nedenle TCK 44. maddesi de
dikkate alınarak, 11.05.2006 tarihli eylemin TCK 151/1 maddesindeki suçu oluşturduğu
anlaşıldığından, eylemine uyan 5237 Sayılı TCK 37/1 yollaması ile TCK 151/1, 152/2-a, 58/9
604/658
gereğince cezalandırılmasına,
7- 6136 sk 13/1, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Alparslan
ARSLAN'ın TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ) maddeleri gereğince
cezalandırılmasına, 6136 sk 13/1 maddesi, tcl-k 151/1 ve tck 152/1 maddesi kapsamında açılan
kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Alparslan ARSLAN hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2, TCK 151/1 ve 152/1-aşeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı
verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Alparslan
ARSLAN'ın işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309, 312, 314/1, 174/1-
2, 170/1-c, 151/1, 152/2-a maddeleri olduğu anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
1- Sanık Alparslan ARSLAN'ın Cumhuriyet gazetesi binasına 3 kez el bombası
atılması eylemlerini planlaması ve bizzat eyleme iştirak etmesi, Danıştay saldırısını
planlayarak bizzat gerçekleştirmesi şeklindeki araç suçların amaç suç olarak TCK.nun 309
maddesine ilişkin elverişli eylem olduğu kabul edilerek, sanık Alparslan ASLAN'ın
eylemlerine uyan TCK'nun 309, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Sanık Alparslan ARSLAN'ın Cumhuriyet gazetesi binasına atılan el
bombalarını temin ettiği, kulllandığı sabit olduğundan eylemine uyan TCK.nun 174/1-2,
TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Alparslan ARSLAN'ın Cumhuriyet Gazetesi'ne iki kez el bombası
atılmasına azmettirmesi ve bir kez de bizzat atması nedeniyle son eylemde maddi zarar
oluştuğu gözetilerek eylemine uyan "patlayıcı madde atmak suretiyle mala zarar verme"
suçundan TCK 151/1, 152/2.a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık Alparslan ARSLAN'ın korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atmak suçundan TCK 170/1-c, TMK 5 maddesi kapsamında cezalandırılması talebiyle
açılan kamu davasının 12 yıllık ilave zamanaşımı süresi dolduğundan TCK 66 ve CMK
223/8 maddeleri gereğince düşürülmesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

229- AYKUT METİN ŞÜKRE

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarihli 2006/139-48 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla
birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314/3 ve TCK 220/7
Maddeleri delaleti ile TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5. Maddeleri gereğince cezalandırılması
talep edilmiştir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (TMK 10. Maddesi ile Yetkili) 05.12.2012


tarih ve 2012/2429-714-533 sayılı iddianamesinde özetle;
Sanık Alparslan Arslan’ın Danıştay saldırısı öncesinde bu saldırıda kullanacağı silahları
605/658
temin etmek üzere sanık Aykut Metin Şükre’ye başvurduğu, sanık Aykut Metin Şükre’nin
silahları temin etmesini sanık Selçuk Özkan’dan istediği, sanık Selçuk Özkan’ın arkadaşı sanık
Kenan Özay’dan silah temin etmesini talep ettiği, sanık Kenan Özay’ın da silahları Beyazıt’ta iş
yeri bulunan Mahmut Güzel'den temin ederek Selçuk Özkan’a getirdiği ve neticede silahların
Selçuk Özkan’dan Aykut Metin Şükre’ye, ondan da aynı gün içerisinde sanık Alparslan Arslan’a
ulaştığının tespit edildiği,
Alparslan Arslan'ın 2 adet tabanca için Aykut Metin Şükre'ye 6.800 TL. para verdiği,
Mahmut Güzel'inde 6.800 TL. karşılığında 2 adet silah sattığı, Sanıkların hayatın olağan akışına
ters bir şekilde herhangi bir menfaat temin etmeksizin Alparslan Arslan'a silah temin etmek için
çaba gösterdikleri, bu konuda vakit ayırdıkları, Mahmut Güzel'e ulaşarak silah temin etmek
suretiyle örgüte yardım ettikleri, bunu yaparken de herhangi bir gelir elde etmedikleri, Sanıkların
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün faaliyetlerinde kullanmak üzere Alparslan Arslan'ın
amaçlarını bilerek silah temin ettiklerinin anlaşıldığı,
Sanıkların Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Üyesi olmadıkları, TCK.'nın 220/6. maddesi
kapsamında terör örgütüne yardım ettikleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24.02.2009 tarih ve
2008/78-2009/39 sayılı kararında, silahlı terör örgütlerine TCK.'nın 220/6-7. maddesi
kapsamında yardım ederek, silah temin eden sanıkların TCK.'nın 315. maddesinde belirtilen suçu
işledikleri belirtildiği, bu nedenle sanıkların Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Danıştay
saldırısında kullanılmak üzere 2 adet Glock marka silah temin edilmesine yardımcı oldukları,
bunun ise 6136 sayılı yasanın 12/1. maddesine ek olarak, TCK.'nın 315, 3713 sayılı yasanın 5.
maddesine göre cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
TCK 315/1 Kapsamında “Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne Silah Sağlamak” Suçu
Yönünden Ankara CMK 250. Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet başsavcılığı vekilliğinin
11.07.2006 tarihli 2006/85 sayılı iddianamesiyle Sanık Alparslan Arslan Osman Yıldırım ve
Arkadaşları hakkında 05-10-11 Mayıs 2006 tarihinde İstanbul’daki Cumhuriyet Gazetesine
bomba atılması ve 17.05.2006 tarihinde meydana gelen Danıştay baskını olayı nedeniyle
haklarında bu arada Sanık Aykut Metin Şükre hakkında örgüte yardım etmek suçundan dolayı
TCK 220/7 maddesi yollamasıyla TCK 314/2 maddesi uyarınca Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesinde kamu davası açılmış, yukarda anlatıldığı şekilde daha sonra bu dosya adı geçen
mahkemenin 18.05.2009 tarihli 2009/5 esas 2009/164 karar sayılı kararıyla mahkememizin
2008/209 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmiştir. 2008/209 sayılı dosyası da bilahare 2009/191
esas sayılı dosyasıyla birleştirilmiş diğer dosyalarla birlikte yargılaması yapılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan ve arkadaşları hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki
dava sürerken Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2006 tarihli 2006/15167 soruşturma
sayılı iddianamesiyle Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/820 esas sayılı dosyasında
Danıştay olayında kullanılan ve suç tarihi 15 Mayıs 2006 olan Glock marka tabancayla ilgili
6136 sayılı yasaya aykırılıktan dolayı kamu davası açılmış Sanık Erkan Ayyıldız’ın 6136 sayılı
yasanın 12/1 diğer sanıklar Kenan Özay, Selçuk Özkan ve Aykut Metin Şükre’nin 6136 sayılı
yasanın 13/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş, bilahare Üsküdar Asliye Ceza
Mahkemesinin söz konusu dosyası yukarda anlatıldığı şekilde mahkememize intikal etmiş ve
yargılaması yapılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 5.12.2012 tarih ve 2012/2429-714-533 sayılı
iddianamesi ile Terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını
bilerek silah sağlamak eylemine uyan TCK 315 – (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre
cezalandırılması istemi ile İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/115 esas sayılı dosyasında
kamu davası açıldığı mahkememizin muvafakat vermesi üzerine söz konusu dosyanın adı geçen
mahkemenin 07.12.2012 tarihli 2012/39 sayılı kararıyla, mahkememizin 2009/191 esas sayılı
dosyasıyla birleştirildiği anlaşılmıştır.
606/658
17.05.2006 tarihinde Danıştay binasındaki silahlı saldırı eylemini gerçekleştiren sanık
Alparslan Arslan, Danıştay binası içerisinde görevli polislerce yakalanmıştır. Olay yerinde sanık
Alparslan Arslan’dan 1 adet, “GNF 823” numaralı, 9 mm. çapında Parabellum tipi fişek atan,
Avusturya yapısı, Model 19, Glock marka yarı otomatik tabanca ve 3 adet şarjörü ile 9 mm.
çapında Parabellum tipi, MKE marka 4 adet fişek ele geçirilmiştir. Sanık Alparslan Arslan’ın 34
BE 0126 plakalı aracında saldırıdan sonra, usule uygun olarak yapılan aramada 1 adet GFM 737
numaralı, 9 mm. çapında Parabellum tipi fişek atan, Avusturya yapısı, Model 19, Glock marka, y
arı o tomatik t abanca ve b ir a det ş arjörü, 1 adet, “ 42031” numaralı, 9 mm. çapında, el yapısı,
yarı otomatik tabanca ve bir adet şarjörü ile 9 mm. çapında Parabellum tipi, MKE marka 2 adet
fişek ele geçirilmiştir.
Suç eşyası üzerinde Ankara Kriminal Polis Laboratuvarının yapmış olduğu inceleme
sonucunda tanzim edilen BLS:2006/2748 sayılı Ekspertiz raporunda 830 ; ele geçen bu tabanca
ve mermilerin 6136 sayılı yasa kapsamında ateşli silah olduğu, vahim nitelikte olmayıp sağlam
olduğu tespit edilmiştir.
Sanıklar Alparslan Arslan, Aykut Metin Şükre, Selçuk Özkan, Kenan Özay ve Mahmut
Güzel’in aşamalardaki savunmalarında, Sanık Necat Uysal’ın yeminli ifadelerinden, Ankara
Kriminal Polis Laboratuvar müdürlüğünün BLS:2006/2748 sayılı Ekspertiz raporundan ve tüm
dosya kapsamından, Sanık Aykut Metin Şükre’nin 1997 yılından beri Ülkü Ocaklarından, Sanık
Alparslan Arslan’la tanıştığı, Üsküdar’daki çay bahçesinde zaman zaman görüştükleri, sohbet
ettikleri, Danıştay Saldırısından bir ay kadar önce Sanık Alparslan Arslan’ın, Sanık Aykut Metin
Şükre’yi aradığı kiralık bir araba istediği, daha sonra da ruhsatsız bir silah varsa alırım dediği,
Sanık Aykut Metin Şükre’nin daha sonra mahalleden tanıdığı Sanık Selçuk Özkan’a bir avukat
arkadaş var silah istiyor, silahın var mı diye sorduğu, Sanık Selçuk Özkan’ın kendisinde silah
olmadığını ancak Sanık Kenan Özay’ın Avrupa Yakasında tanıdıklarının olduğunu, ondan silah
temin edebileceğini söylediği, Sanık Alparslan Arslan’ın silah parasını Sanık Selçuk Özkan’a
verdiği, bilahare Sanıklar Selçuk Özkan ve Kenan Özay’ın İstanbul Beyazıt Mercan yokuşunda
bulunan Sanık Erkan Ayyıldız’ın tamirci dükkanına gittikleri, Sanık Kenan Özay’ın silah olarak
Beyazıt’ta iş yeri bulunan Sanık Mahmut Güzel’den temin ederek Sanık Selçuk Özkan’a
getirdiği ve neticede silahların Selçuk Özkan’dan Sanık Aykut Metin Şükre’ye verildiği, ondan
da aynı gün içerisinde Sanık Alparslan Arslan’a verildiği, Sanık Alparslan Arslan’ın da almış
olduğu tabancalardan birini 17 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleşen Danıştay baskını olayında
kullanıldığı bilahare olaydan hemen sonra yakalanan Alparslan Arslan’ın üzerinde ve 34 BE
0126 plakalı aracında bu tabancaların yakalandığı anlaşılmıştır.
Sanık Aykut Metin Şükre’nin kullanmış olduğu 0546 413 23 44 nolu telefonlar ile ,
Sanık Kenan Özay’ın kullanmış olduğu 0535 327 61 87 nolu cep telefonu ile 15.05.2006
tarihinde 4 defa görüştüğü, yine Sanık Aykut Metin Şükre’nin Alparslan Arslan’la telefon
irtibatlarının bulunduğu HTS raporundan anlaşılmıştır.
İzah edilen bu delillerden Sanık Aykut Metin Şükre’nin, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün eylemlerinden olan Danıştay baskını olayında Sanık Alparslan’ın kullandığı
tabancayı Sanık Alparslan Arslan’a bilerek verdiği, satın alınmasında aracı olduğu, tabancanın bu
şekilde örgüt faaliyetinde kullanıldığı anlaşıldığından sanığın TCK 315 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar Sanık Aykut Metin Şükre’nin, TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talep edilmiş ise de Sanığın 9 yıl gibi uzun bir süre sanık Alparslan Arslan’ı
tanıyor olması dikkate alındığında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığından haberdar
olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak örgütün hiyerarşisi içerisinde yer almamaktadır. Sadece
Sanık Alparslan Arslan’ı tanımaktadır. Örgüt üyeliği için gerekli olan süreklilik ve çeşitlilik
unsurları sanık Aykut Metin Şükre açısından bulunmamaktadır. Ancak Sanık Aykut Metin Şükre,
1997 senesinde Ülkü Ocakları Üsküdar Dergi Temsilciliğine ait olan Çay bahçesinde Alparslan
Arslan ile tanışmış olup onun Öğrenci arkadaşlarını ve çevresini tanımaktadır. O tarihten beri
görüşmüşlerdir. Bu nedenle örgütten haberi vardır. Ayrıca Sanık Alparslan Arslan, Sanık Aykut
607/658
Metin Şükre’den silah istediği sırada Aykut Metin Şükre onun silahın olduğunu bilmektedir.
Sanık Aykut Metin Şükre’nin bunu bilmesine rağmen iki adet daha Glock marka silahın Sanık
Alparslan Arslan tarafından satın alınmasını sağlamıştır. Sanık Aykut Metin Şükre Ergenekon
Silahlı Terör Örgütüne bilerek silah temin etmiştir. Bu itibarla sanığın 315 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yine Sanığın 6136 sayılı yasanın 13/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş
ise de; sanığın ruhsatsız silah temin etmek satın alınmasına aracı olmak suçu TCK 315. Maddesi
içerisinde eridiğinden sanığın 6136 sayılı yasanın 13/1 maddesinin uygulanmasına gerek
görülmemiştir.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarihli 2006/158 esas 2008/45 karar
sayılı kararında Sanık Aykut Metin Şükre’nin silahlı suç örgütüne yardım etmek suretiyle üye
olmak suçundan beraatına karar verilmiş ise de sanık hakkındaki bu karar Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 19.02.2008 tarihinde sanığın aleyhine olmak üzere temyiz edildiğinden söz
konusu karar sanık lehine usuli kazanılmış bir hak teşkil etmemiştir. Bu nedenle TCK 315.
Maddesi uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Aykut Metin ŞÜKRE ve bir kısım sanıklar
da olduğu gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı göürlmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle,Sanık Aykut Metin Şükre'nin esas hakkındaki mütalaada talep edildigi üzere TCK
315/1 maddesine göre cezalandinlmasina karar verilmesi gerektiği halde, Sanık Aykut Metin
Şükre hakkInda TCK 315/1 maddesine gÖre tayin edilen cezada, 3713 Sayih TMK 5.
Maddesindeki sanIk aleyhine olan degişikliğin suç tarihinden sonra yurürlüğe girdiği
gözetilmeden artırım yapılması, görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza


Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Aykut Metin ŞÜKRE hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK
220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddesi gereğince kamu davası açıldığı,
Sanık Aykut Metin ŞÜKRE hakkında İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı'nın
05/12/2012 tarihli iddianamesi ile TCK 315/1 ve 3713 Sayılı TMK 5 maddesi gereğince kamu
davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Aykut Metin
ŞÜKRE'Nİn atılı suçtan beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Aykut Metin ŞÜKRE'nin TCK 315/1, TMK 5, TCK 62, 58/9 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Aykut
Metin ŞÜKRE hakkında 6136 sk 13/1 maddesi kapsamında açılan kamu davasının zamanaşımı
608/658
nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Aykut Metin ŞÜKRE hakkında TCK 220/7, 58/9 maddeleri şeklindeki sevk maddesi
gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık AYKUT
METİN ŞÜKRE'nin işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 220/7, TCK
315/1 maddeleri olduğu anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
Sanık Aykut Metin ŞÜKRE'nin Danıştay saldırısında kullanılan silahı ve sanık
Alparslan ARSLAN'ın aracından ele geçen silahı temin ederek Alparslan ARSLAN'a vermek
şeklindeki eyleminde, örgütün varlığını bilerek ve isteyerek yardım ettiğine ve silah temin
ettiğine dair delil elde edilemediğindan,TCK 314/3 ve 220/7 maddeleri yollaması ile TCK 314/2
maddesi ile TCK 315/1 maddesi gereğince gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davalarından CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

230- ERHAN TİMUROĞLU

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, 3713 SK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-
a-g, TCK 40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), TCK 170/1-c ve 3713 Sayılı
TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu yönünden:
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, sanıklar Osman
Yıldırım ve Alpaslan Arslan ile birlikte Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması eylemine
katıldığı, yine bu kişilerle birlikte Danıştay saldırı eylemi sırasında Ankara’ya gittiği, sanığın bu
eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgüt yöneticilerinden
sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatları ile yerine getirdiklerini bildiği, sanıklar
Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan’ın talimatları ile bu eylemlere katıldığı, bu şekilde
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde, hiyerarşik yapıya dahil olmadan, sanıklar Osman
Yıldırım ve Alpaslan Arslan’a bağlı olarak hareket ettiği, bu nedenle sanığın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği anlaşıldığından, sanığın üzerine
atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçunu işlediği sabit
kabul edilmiştir.
Her ne kadar sanık Erhan Timuroğlu hakkında silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan
dava açılmış ise de, sanığın örgüt üyesi olmadığının anlaşılması, sanığın eylemlerinin bir bütün
halinde TCK 312. Maddesindeki suçu oluşturması, Yargıtay İçtihatlarına göre TCK 302 ve 309.
Maddelerinden ceza verilen kişiler hakkında, bu suçların geçitli suçlar olması nedeniyle, ayrıca
TCK 314. maddesi gereğince ceza verilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, TCK 302 ve 309.
Maddeleri ile aynı mahiyette olan TCK 312. Maddesi gereğince cezalandırılan sanık hakkında da
ayrıca TCK 314. Maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.
609/658
TCK 312. maddedeki suç yönünden:
Ergenekon Silahlı terör örgütünün dosyamıza yansıyan ve davaya konu olan amacı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak, görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemektir. Ergenekon silahlı terör örgütünün dosyamız kapsamında
bu doğrultuda gerçekleştirdiği pek çok eylem bulunmaktadır. Bu eylemlerden en önemlilerden
bir tanesi Cumhuriyet Gazetesini bomba atılması ve Danıştay’a yapılan silahlı saldırı
eylemleridir.
Sanık Erhan Timuroğlu’nun Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda,
ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle
ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını engellemek için, örgüt yöneticilerinden sanıklar
Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatı ile sanık Alpaslan Arslan tarafından Cumhuriyet
Gazetesine el bombası atılması eylemine katıldığı, eylemde bombanın insanların bulunduğu bir
ortama atılarak kişilerin hayati tehlikeye düşürülmesine sebep olduğu, sanık bizzat bombayı
atmamış olsa da, asıl bombayı atan Alpaslan Arslan’ın yanında bulunup suçun işlenmesini
kolaylaştırarak suça iştirak ettiği, bu nedenlerle de asli fail gibi olmasa da suçun işlenişine
yardım eden olarak cezalandırılması gerektiği, bu şekilde suçun oluşması yönünde elverişli
araçlarla icra hareketlerine başladığı anlaşılmış, sanığın bu şekilde, üzerine atılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen
veya tamamen engellemek suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312.Maddesi gereğince ceza
tayin edilmiştir.
Her ne kadar sanık Erhan Timuroğlu hakkında TCK 309. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de sanığın eylemleri bir bütün olarak TCK 312. Maddedeki
suçu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 309. Maddeden hüküm
kurulmamıştır.
Sanığın bizzat suçu işleyen yada asli fail konumunda olmayıp suçun işlenişine yardım
eden konumunda olması nedeniyle, sanık hakkında TCK’nın 39. Maddesi gereğince indirim
yapılmıştır.

İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı, sanık Alpaslan
Arslan’ın 11.05.2006 tarihinde atılan el bombasını da bizzat kendisinin attığı, sanık Erhan
Timuroğlu’nun bu el bombasının atılması sırasında sanık Alpaslan Arslan’ın yanında bulunup
birlikte hareket ettikleri anlaşılmış, bu şekilde sanığın üzerine atılı patlayıcı maddeleri izinsiz
olarak bulundurmak suçunu birlikte işleyen olarak işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Erhan Timuroğlu hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 61.
Maddedeki hususlar da dikkate alınarak, olayda kullanılan el bombasının niteliği, sanığın bu
bombaları atılmasına iştirak etmek şeklindeki amaç ve saiki gibi hususlar dikkate alınarak, sanık
hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan ceza tayini yoluna gidilmiştir.

Mala zarar verme suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, sanık Alpaslan Arslan tarafından atılan ve
sanık Erhan Timuroğlu’nun iştirak ettiği 11.05.2006 tarihli 3. El bombasının patladığı, bu olay
sırasında Cumhuriyet Gazetesinin binasında zarar meydana geldiği anlaşılmakla, sanığın asıl
failin yanında bulunmak ve suçun işlenişini kolaylaştırmak suretiyle, üzerine atılı mala zarar
verme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
610/658
Sanık hakkında TCK 170. Maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle dava açılmış ise
de, atılan 3. El bombasının patlamış olması ve bu olay nedeniyle zarar meydana geldiğinin
anlaşılması karşısında TCK 44. Maddesi de dikkate alınarak sadece TCK 151. Maddesi
gereğince cezalandırılması gerekmiş, ayrıca TCK 170. Maddeden hüküm kurulmamıştır.
Sanık Erhan Timuroğlu hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 61.
Maddedeki hususlar da dikkate alınarak, olayda kullanılan el bombasının niteliği, kullanılması
nedeniyle toplumda meydana gelen tehlikenin ağırlığı, sanığın amaç ve saiki gibi hususlar
dikkate alınarak, sanık hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan ayrılmak suretiyle ceza
tayini yoluna gidilmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
2- Amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacı ile vahamet arz eden eyleme
herhangi bir şekilde iştirak edenlerin, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri
faillikniteliğinde olduğu gözetilmeksizin, olayda tatbiki mümkün olmayan, ancakkoşulları
oluştuğu takdirde araç suçlara uygulama olanağı olan TCK'nın 39. maddesine göre indirim
yapılarak sanıklar Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın eksik ceza ile cezalandırılması,
3- Sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Veli Küçük
hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümler yönünden, Hüküm tarihinden sonra
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152.
maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik karşısında, mala zarar verme suçu bakımından
sanıkların hukukî durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
4- Sanık Erhan Timuroğlu hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan açılmış bir kamı davası bulunmmasına
karşın mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Erhan TİMUROĞLU yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK
312/2, TCK 39/1-2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1-a, g ve 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2 ve
TCK 39/1-2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1-a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine
611/658
gore (4 Kez) cezalandırılmasına karar verilmesi gerektigi halde beraatine karar verilmesi,
görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Erhan Timuroğlu hakkında nitelikli öldürme,
nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar görmediğinden açılan davalara katılma
ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, Danıştay binasına zarar
verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde, bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki
değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE
karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,

Sanık Erhan TİMUROĞLU hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca


TCK.nun 314/2, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40, TCK.nun 82/a-g 35, 40 (4 kez), TCK.nun
170/1-cmaddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Erhan
TİMUROĞLU'nun TCK 309/1 ; TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ), TCK
174/1-2 ; TCK 170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılmasına,atılı diğer suçlardan beraatine,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Erhan TİMUROĞLU'nun,
1- TCK 309/1, 314/2 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep
edilmiş ise de, TCK 312/1, 39/1-2-a.c, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 39, 40 maddeleri; Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer
ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 39, 40 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan kamu davalarından
CMK 223/2-e maddeleri gereğince beraatine,
3- TCK 174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- TCK 170/1-c maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de,
Cumhuriyet Gazetesine atılan 11 Mayıs 2006 tarihli bombalama eylemine katılması nedeni ile
TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, olay sebebi ile zarar
meydana geldiğinden, TCK 44. maddesi dikkate alınarak, eylemin TCK 151/1 maddesindeki
suçu oluşturduğu anlaşıldığından, TCK 37/1 yollaması ile TCK 151/1, 152/2-a, 58/9 gereğince
cezalandırılmasına karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Erhan
TİMUROĞLU'nun TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ) maddeleri gereğince
cezalandırılmasına karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Erhan TİMUROĞLU hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9
şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Erhan
TİMUROĞLU'nun işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309,314/2,
170/1-c, 151/1 - 152/2.a maddeleri olduğu, TCK 174/1-2 maddeleri kapsamında açılmış bir
kamu davası bulunmadığı anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
612/658
1- Sanık Erhan TİMUROĞLU'nun Cumhuriyet gazetesi binasına 3 kez el bombası
atılması eylemlerine iştirak etmesi, Danıştay saldırısı eyleminde asli faile yardım etmesi
şeklindeki araç suçların amaç suç olarak TCK.nun 309 maddesine ilişkin elverişli eylem
olduğu kabul edilerek, sanık Erhan TİMUROĞLU'nun eylemlerine uyan TCK'nun 309,
58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Sanık Erhan TİMUROĞLU'nun Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması
suretiyle mala zarar verilmesi eyleminin faili sanık Alparslan ARSLAN'a el bombalarını
temin etmek suretiyle asli fail olarak iştirak etmesi nedeniyle eylemine uyan "patlayıcı
madde atmak suretiyle mala zarar verme" suçundan TCK 151/1, 152/2.a, TMK 5, TCK 58/9
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Erhan TİMUROĞLU'nun korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı
madde atmak suçundan TCK 170/1-c, TMK 5 maddesi kapsamında cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasının 12 yıllık ilave zamanaşımı süresi dolduğundan TCK 66 ve
CMK 223/8 maddeleri gereğince düşürülmesine,
4- Sanık Erhan TİMUROĞLU hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya
kapsamına göre TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda
bulunulmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

231- İSMAİL SAĞIR

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, 3713 SK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-
a-g, TCK 40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), TCK 170/1-c ve 3713 Sayılı
TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu yönünden:
Sanık İsmail Sağır’ın, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan ile birlikte Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması eylemine katıldığı, yine bu kişilerle birlikte Danıştay saldırı eylemi sırasında
Ankara’ya gittiği, sanığın bu eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda ve örgüt yöneticilerinden sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatları ile
yerine getirdiklerini bildiği, sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan’ın talimatları ile bu
eylemlere katıldığı, bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde, hiyerarşik yapıya dahil
olmadan, sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan’a bağlı olarak hareket ettiği, bu nedenle
sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği
anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına
suç işlemek suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Her ne kadar sanık İsmail Sağır hakkında silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan
dava açılmış ise de, sanığın örgüt üyesi olmadığının anlaşılması, sanığın eylemlerinin bir bütün
halinde TCK 312. Maddesindeki suçu oluşturması, Yargıtay İçtihatlarına göre TCK 302 ve 309.
Maddelerinden ceza verilen kişiler hakkında, bu suçların geçitli suçlar olması nedeniyle, ayrıca
TCK 314. maddesi gereğince ceza verilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, TCK 302 ve 309.
Maddeleri ile aynı mahiyette olan TCK 312. Maddesi gereğince cezalandırılan sanık hakkında da
613/658
ayrıca TCK 314. Maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.

TCK 312. maddedeki suç yönünden:


Ergenekon Silahlı terör örgütünün dosyamıza yansıyan ve davaya konu olan amacı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak, görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemektir. Ergenekon silahlı terör örgütünün dosyamız kapsamında
bu doğrultuda gerçekleştirdiği pek çok eylem bulunmaktadır. Bu eylemlerden en önemlilerden
bir tanesi Cumhuriyet Gazetesini bomba atılması ve Danıştay’a yapılan silahlı saldırı
eylemleridir.
Sanık İsmail Sağır’ın Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, ülkede
kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan
kaldırmak veya görevlerini yapmasını engellemek için, örgüt yöneticilerinden sanıklar Muzaffer
Tekin ve Veli Küçük’ün talimatı ile sanık Alpaslan Arslan tarafından Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması eylemine katıldığı, eylemde bombanın insanların bulunduğu bir ortama atılarak
kişilerin hayati tehlikeye düşürülmesine sebep olduğu, sanık bizzat bombayı atmamış olsa da,
asıl bombayı atan Alpaslan Arslan’ın yanında bulunup suçun işlenmesini kolaylaştırarak suça
iştirak ettiği, bu nedenlerle de asli fail gibi olmasa da suçun işlenişine yardım eden olarak
cezalandırılması gerektiği, bu şekilde suçun oluşması yönünde elverişli araçlarla icra
hareketlerine başladığı anlaşılmış, sanığın bu şekilde, üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemek suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 312. Maddesi gereğince ceza
tayin edilmiştir.
Her ne kadar sanık İsmail Sağır hakkında TCK 309. maddesi gereğince cezalandırılması
talep edilmiş ise de sanığın eylemleri bir bütün olarak TCK 312. Maddedeki suçu oluşturduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında ayrıca TCK 309. Maddeden hüküm kurulmamıştır.
Sanığın bizzat suçu işleyen yada asli fail konumunda olmayıp suçun işlenişine yardım
eden konumunda olması nedeniyle, sanık hakkında TCK’nın 39. Maddesi gereğince indirim
yapılmıştır.

İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı, sanık Alpaslan
Arslan’ın 11.05.2006 tarihinde atılan el bombasını da bizzat kendisinin attığı, sanık İsmail
Sağır’ın bu el bombasının atılması sırasında sanık Alpaslan Arslan’ın yanında bulunup birlikte
hareket ettikleri anlaşılmış, bu şekilde sanığın üzerine atılı patlayıcı maddeleri izinsiz olarak
bulundurmak suçunu birlikte işleyen olarak işlediği sabit kabul edilmiştir.

Mala zarar verme suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, sanık Alpaslan Arslan tarafından atılan ve
sanık İsmail Sağır’ın iştirak ettiği 11.05.2006 tarihli 3. El bombasının patladığı, bu olay sırasında
Cumhuriyet Gazetesinin binasında zarar meydana geldiği anlaşılmakla, sanığın asıl failin
yanında bulunmak ve suçun işlenişini kolaylaştırmak suretiyle, üzerine atılı mala zarar verme
suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık hakkında TCK 170. Maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle dava açılmış ise
de, atılan 3. El bombasının patlamış olması ve bu olay nedeniyle zarar meydana geldiğinin
anlaşılması karşısında TCK 44. Maddesi de dikkate alınarak sadece TCK 151. Maddesi
gereğince cezalandırılması gerekmiş, ayrıca TCK 170. Maddeden hüküm kurulmamıştır.
614/658
C. Yargıtay İlamı
1- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
2- Amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacı ile vahamet arz eden eyleme
herhangi bir şekilde iştirak edenlerin, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri
faillikniteliğinde olduğu gözetilmeksizin, olayda tatbiki mümkün olmayan, ancakkoşulları
oluştuğu takdirde araç suçlara uygulama olanağı olan TCK'nın 39. maddesine göre indirim
yapılarak sanıklar Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın eksik ceza ile cezalandırılması,
3- Sanık İsmail Sağır hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hüküm
yönünden, Hüküm tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı
Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152. maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik
karşısında, mala zarar verme suçu bakımından sanığın hukukî durumunun yeniden takdir ve
tayininde zorunluluk bulunması,
4- Sanık İsmail SAĞIR hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan açılmış bir kamı davası bulunmamasına
karşın mahkumiyetine karar verilmesi,
5- Sanık İsmail Sağır gibi sanıklarda olduğu üzere, CMK’nın 135/3. Maddesine
aykırı olarak tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması ve
bu kayıtlar derhal imha edilmeyerek dosyadamuhafaza edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İsmail SAĞIR yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2, TCK
39/1,2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1, a, g, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2, TCK 39/1, 2
maddeleri delaleti ile TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine gore (4 Kez)
cezalandırılmasına karar verilmesi gerektigi halde beraatine karar verilmesi, görüşüyle temyiz
talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık İsmail Sağır hakkında nitelikli öldürme, nitelikli
öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme
suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde, bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki
615/658
değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE
karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık İsmail SAĞIR hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
314/2. TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40. TCK:nun 82/a-g 35, 40 (4 kez), TCK.nun 170/1-c
maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık İsmail
SAĞIR'ın TCK 309/1 ; TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ), TCK 174/1-2 ;
TCK 170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılmasına,atılı diğer suçlardan beraatine karar
verildiği,

İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında


Sanık İsmail SAĞIR'ın,
1- TCK 309/1, 314/2 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep
edilmiş ise de, TCK 312/1, 39/1-2-a.c maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 39, 40 maddeleri; Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer
ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 39, 40 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan kamu davalarından
CMK 223/2-e maddeleri gereğince beraatine,
3- TCK 174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- TCK 170/1-c maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de,
Cumhuriyet Gazetesine atılan 11 Mayıs 2006 tarihli bombalama eylemine katılması nedeni ile
TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, olay sebebi ile zarar
meydana geldiğinden, TCK 44. maddesi dikkate alınarak, eylemin TCK 151/1 maddesindeki
suçu oluşturduğu anlaşıldığından, TCK 37/1 yollaması ile TCK 151/1, 152/2-a, 58/9 gereğince
cezalandırılmasına karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık İsmail
SAĞIR'ın TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ) maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık İsmail SAĞIR hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri
yönündenşeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık İsmail
SAĞIR'ın işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309, 314/2, 170/1-c, 151/1
- 152/2.a maddeleri olduğu, TCK 174/1-2 maddeleri kapsamında açılmıuş bir kamu davası
bulunmadığı anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
1- Sanık İsmail SAĞIR'ın Cumhuriyet gazetesi binasına 3 kez el bombası atılması
eylemlerine iştirak etmesi, Danıştay saldırısı eyleminde asli faile yardım etmesi şeklindeki
araç suçların amaç suç olarak TCK.nun 309 maddesine ilişkin elverişli eylem olduğu kabul
edilerek, sanık İsmail SAĞIR'ın eylemlerine uyan TCK'nun 309, 58/9, 63 maddeleri
616/658
gereğince cezalandırılmasına,
2- Sanık İsmail SAĞIR'ın Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması suretiyle
mala zarar verilmesi eyleminin faili sanık Alparslan ARSLAN'ın bizzat yanında bulunmak
suretiyle asli fail olarak iştirak etmesi nedeniyle eylemine uyan "patlayıcı madde atmak
suretiyle mala zarar verme" suçundan TCK 151/1, 152/2.a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık İsmail SAĞIR'ın korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmak
suçundan TCK 170/1-c, TMK 5 maddesi kapsamında cezalandırılması talebiyle açılan
kamu davasının 12 yıllık ilave zamanaşımı süresi dolduğundan TCK 66 ve CMK 223/8
maddeleri gereğince düşürülmesine,
4- Sanık İsmail SAĞIR hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre
TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

232- OSMAN YILDIRIM

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-a-g, TCK
40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), 174/1-2, (170/1-c (3 Kez)), 151/1, 3713
Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu yönünden:
Sanık Osman Yıldırım’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
sanıklar Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in emir ve talimatları üzerine sanık Oktay Yıldırım
tarafından kendilerine verilen el bombalarını Cumhuriyet Gazetesine attığı ve diğer sanıklara
attırdığı, sanığın bu eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda ve
örgüt yöneticilerinden sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün talimatları ile yerine getirdiği,
sanık Oktay Yıldırım’ın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde, hiyerarşik yapıya
dahil olup, sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’e bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüttüğü, bu
nedenle sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünü üyesi olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine
atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanık Osman Yıldırım hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 61.
Maddedeki hususlar da dikkate alınarak, sanığın örgüt içindeki konumu, örgüt adına
gerçekleştirdiği eylemlerin vahameti ve niteliği, meydana gelen tehlikenin ağırlığı, sanığın amaç
ve saiki gibi hususlar dikkate alınarak, sanık hakkında temel ceza belirlenirken üst sınırdan ceza
tayini yoluna gidilmiştir.
Sanık Osman Yıldırım yakalandıktan sonra, yargılama sırasında sanık olarak, önce gizli
tanık daha sonra da açık tanık olarak vermiş olduğu ifadeler ile, Ergenekon silahlı terör
örgütünün açığa çıkmasına yardımcı olduğu, sanığın beyanları üzerine pek çok sanık hakkında
işlem yapıldığı, sanığın verdiği bilgilerin örgüt içindeki konumu ile uyumlu olduğu
anlaşıldığından, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak, sanığa verilen cezadan
617/658
TCK 221. Maddesi gereğince indirim yapılmıştır.
Sanığın duruşmalardaki tutum ve davranışları, duruşma düzenini pek çok kez bozması,
bu nedenle duruşmalardan men cezası alması hususları göz önüne alınarak, sanık hakkında
takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verilmiştir.

İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı, sanık Osman
Yıldırım’ın iki adet bombayı diğer sanıklara vererek atmaları konusunda azmettirdiği, ancak
11.05.2006 tarihinde atılan el bombasının atılmasına iştirak etmediği anlaşılmış, bu şekilde
sanığın üzerine atılı patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiş, sanık hakkında aynı suçtan üç (3) kez ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de,
sanığın eylemleri bütün halinde tek suç oluşturduğu anlaşıldığından, TCK 174. Maddesi
gereğince tek bir ceza tayini yoluna gidilmiştir.
Her ne kadar sanık Osman Yıldırım hakkında TCK 170/1-c maddesi gereğince 3 kez ve
TCK 151/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın
kendi beyanı ve diğer sanıkların beyanlarından, olayla ilgili eylem evrakları ve tutulan
tutanaklardan, sanığın azmettirmesi üzerine ve onun talimatıyla sanıklar Tekin Irşi ve İsmail
Sağır tarafından Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde atılan el
bombalarının patlamaması nedeniyle herhangi bir tehlikenin oluşmaması, 11.05.2006 tarihinde
ise el bombasının sanıklar Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır tarafından atıldığı,
bombayı asıl atan kişinin Alpaslan Arslan olduğu, diğer iki sanığın Alpaslan Arslan’ın yanında
bulunduğu, sanık Osman Yıldırım’ın örgütsel konum itibariyle sanık Alpaslan Arslan’a talimat
verecek konumda olmadığı ve azmettirdiği yönünde de bir delil bulunmadığı, bu nedenlerle
sanık Osman Yıldırım’ın 11.05.2006 tarihli el bombası atılması eylemine katıldığının sabit
olmaması, sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair, mahkumiyetine yetecek derecede, her türlü
şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle, sanığın CMK 223/2-a,e
maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı ayrı BERAATİNE karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle, sanık Osman Yıldırım hakkında iddianamede TCK 309/1.
maddesi ve esas hakkında mütalaada ise TCK 312/1. maddesi gereğince cezalandırılması talep
edilmiş ise de, sanığın azmettirmesi üzerine 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet
Gazetesine atılan el bombalarının patlamaması ve atılan yerde kimsenin olmaması nedeniyle,
eylemlerinin atılı suçlara elverişli nitelikte olmadığı, bu eylemler yönünden suçların yasal
unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince, 11.05.2006 tarihinde
Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması sırasında, sanığın diğer sanıklara emir ve talimat
verdiği veya onları bu konuda azmettirdiğine dair delil bulunmaması, sanığın eylem sırasında
olay yerinde bulunmadığının anlaşılması ve el bombasını atan sanık Alparslan Arslan'a bu yönde
bir talimat verdiği konusunda delil elde edilemediği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine dair, mahkumiyetine yetecek derecede, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı
delil elde edilememesi nedeniyle, sanığın CMK 223/2-a,e maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı
ayrı BERAATİNE karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
1- Osman Yıldırım'ın ifadelerinin sanık, tanık ve gizli tanık olarak tespit edilip
daha sonra bu beyanların aynı maddi olayla ilgili olarak birbirini destekler nitelikte üç ayrı
kanıt olarak hükme esas alınması,
2- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
618/658
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Osman YILDIRIM yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayili TMK 5, TCK 312/2
maddesi delaleti ile TCK 174/1, 2, 3713 Sayih TMK 5, TCK 312/2, TCK 38/1 maddeleri delaleti
ile TCK 170/1, c, 3713 Sayih TMK 5 (2 Kez) maddelerine gore cezalandinlmasina, TCK 40.
Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a, g, 3713 Sayili TMK 5 maddelerine gore cezalandinlmasi talep
edilmis ise de, sanik Osman Yildinm'in bu sugun islenmesinden gonüllü olarak vazgeçtiği
anlaşıldığından TCK 36/1, TCK 41/1 maddelerine gore Ceza Verilmesine Yer Olmadigina, TCK
40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayih TMK 5 (4 Kez) maddelerine
gore cezalandinlmasi talep edilmis ise de, sanik Osman Yildinm'in bu suçun islenmesinden
gönüllü olareak vazgeçtiği anlaşıldığından TCK 36/1, TCK 41/1 maddelerine gore Ceza
Verilmesine Yer Olmadigina karar verilmesi gerektigi halde, yazılı şekilde karar verilmesi,
görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Osman Yıldırım hakkında Anayasayı ihlal,
hükümete karşı suç, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından, doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Osman YILDIRIM hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
314/2, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40 TCK.nun 82/a-g 40, 35 (4 kez), TCK.nun 170/1-c, (3
kez), TCK.nun 174/1-2 (3 kez) TCK.nun 151/1 maddeleri maddeleri gereğince kamu davası
açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Osman
YILDIIRM'ın TCK 309/1 ; TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ), TCK 174/1-2 ;
TCK 170/1-c ; TCK 151/1 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,atılı diğer suçlardan
BERAATİNE karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
619/658
Sanık Osman YILDIRIM'ın,
1- TCK 309/1 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, sanığın 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine yönelik eylemlerinin atılı
suçlara elverişli nitelikte olmadığı, bu eylemler yönünden suçların yasal unsurlarının oluşmadığı
anlaşıldığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince; 11.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'ne
el bombası atılması sırasında olay yerinde bulunmadığı ve el bombasını atan sanık Alparslan
ARSLAN'a bu yönde bir talimat verdiği konusunda delil elde edilemediği anlaşılmakla, sanığın
atılı suçları işlediği sabit olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince bu suçlardan beraatine,
2- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 39, 40 maddeleri; Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer
ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 39, 40 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan kamu davalarından
CMK 223/2-e maddeleri gereğince beraatine,
3- TCK 174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- TCK 170/1-c maddesi gereğince 3 kez ve TCK 151/1 maddesi gereğince
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006 ve
10.05.2006 tarihinde atılan el bombalarının patlamaması ve 11.05.2006 tarihindeki eyleme
katıldığının sabit olmaması nedeni ile CMK 223/2-a,e maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı ayrı
beraatine,
5- TCK 314/2, TMK 5, TCK 221/4, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Osman
YILDIRIM'ın TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ) maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık OSMAN YILDIRIM hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 174/1-
2 (3 kez), 58/9 şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık OSMAN
YILDIRIM'ın işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309, 314/2, 314/2,
174/1-2, 170/1-c, TCK 151/1 maddeleri olduğu anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
1- Sanık Osman YILDIRIM'ın Cumhuriyet gazetesi binasına 3 kez el bombası
atılması eylemlerine iştirak etmesi, Danıştay saldırısı eyleminde asli faile yardım etmesi
şeklindeki araç suçların amaç suç olarak TCK.nun 309 maddesine ilişkin elverişli eylem
olduğu kabul edilerek, sanık Osman YILDIRIM'ın eylemlerine uyan TCK'nun 309, 58/9, 63
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Sanık Osman YILDIRIM'ın Cumhuriyet gazetesi binasına atılan el bombalarını
bulundurduğu, kulllandığı sabit olduğundan eylemine uyan TCK.nun 174/1-2, TCK 58/9
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Osman YILDIRIM'ın Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılarak
patlatılması şeklindek Alparslan ARSLAN'ın eylemine asli fail olarak iştirak ettiği
anlaşıldığından patlayıcı madde kullanmak suretiyle mala zarar verme suçundan eylemine
uyan TCK 151/1, 152/2-a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık Osman YILDIRIM'ın korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atmak suçundan TCK 170/1-c, TMK 5 maddesi kapsamında cezalandırılması talebiyle
açılan kamu davasının 12 yıllık ilave zamanaşımı süresi dolduğundan TCK 66 ve CMK
223/8 maddeleri gereğince düşürülmesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
620/658
233- SALİH KURTER

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma ve 2006/48 sayılı
iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 314/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, TCK
314/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1-a-g, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1- a- g, TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez), TCK
174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez), TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez) maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İddianamede; Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu, bu örgütün
faaliyetleri kapsamında; cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs ettiği, Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle
Danıştay 2. Dairesi üye hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin’i tasarlayarak kasten öldürme eylemine
iştirak ettiği, aynı şekilde yerine getirdikleri kamu görevi nedeniyle Daire Başkanı Mustafa
Birden, daire üyeleri Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ile tektik hâkimi Ahmet Çobanoğlu’nu
tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs etmek eylemine iştirak ettiği, tehlikeli maddeleri izinsiz
olarak bulundurduğu, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak
biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda patlayıcı madde kullandığı
iddiasıyla;
TCK 314/1, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 313/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, 3713 Sayılı TMK 5
TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a), g), 3713 Sayılı TMK 5
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a), g), TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez)
TCK 174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez)
TCK 314/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3
Kez) olmak üzere; maddelerine göre cezalandırılması talep olunmuştur.
Mütalaada ise; Dosya kapsamındaki delillere göre, Sanık Salih Kurter'in eylemlere
iştirakinin olmadığı ve Ergenekon Terör Örgütü ile her hangi bir ilgisinin bulunmadığı
anaşıldığından sanığın, CMK 223/2-b maddesi gereğince atılı suçların her birinden ayrı ayrı
beraatine,
Sanık Savunmasında; çeşitli insanlara sohbet ve dini konularda ders verdiğini, Alparslan
Arslan’ın da kendisine 2 yıl önce geldiğini, aralıklarla gelip gitmeye devam ettiğini, son olarak
Danıştay olayından birkaç gün önce yanına geldiğini, Ankara’ya gideceğini söylediğini, ne için
gideceğini sorduğunda Alpaslan Arslan’ın cevap vermediğini, daha sonra Danıştay olayını
Basından ve Alpsalan’ın arkadaşlarından duyduğunu, bu olayla ilgili başka bilgisinin olmadığını,
aynı şekilde Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atması eylemini de sonradan öğrendiğini, Süleyman
Esen’i de Avukat olarak işlerini yapan kişiler sayesinde tanıdığını, yanına gelip gittiğini,
kendisine refakat ettiğini, Alpaslan Arslan’ın beyanlarını kabul etmediğini belirterek suçlamaları
kabul etmemiştir.
Sanık Alparslan Arslan’ ın Danıştay saldırısından hemen sonra alınan ifadelerinde
sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen aleyhinde herhangi bir beyanda bulunmamış olmasına
rağmen, olayın üzerinden yaklaşık kırk gün geçtikten kendi isteğiyle 26.06.2006 tarihinde
Cumhuriyet Savcısı’na müracaat ederek bu sanıkları suçlayıcı beyanda bulunmasının örgütün
621/658
yönlendirmesiyle olduğu açıktır. Hatta sanık Alparslan Arslan savcıya verdiği bu ifadeden
sonraki bir tarihte, İstanbul Barosu’nun kendisi hakkında uygulayacağı disiplin işlemi ile alakalı
olarak Sincan Savcılığı’ na verdiği ifadesinde de, hiçbir şekilde Salih Kurter ve Süleyman Esen’
den bahsetmemekte ve bu olayların kendisine hatırlamadığı kişiler tarafından yaptırıldığını ifade
etmektedir. Sanık Alparslan Arslan, daha sonra yargılama aşamasında bu konuda yalan söylediği
ve bu insanları suçladığı için vicdan azabı çektiğini beyan etmiştir.
Öncelikle sanık Alparslan Arslan, daha sonra yargılama aşamasında bu konuda yalan
söylediği ve bu insanları suçladığı için vicdan azabı çektiğini beyan etmiştir.
Sanık Salih Kurter 70 yaşın üzerinde, yatalak hastalıklı bir insan olup, Danıştay
Saldırısı gibi kameraların karatılmasına varıncaya kadar planlanmış komplike bir eylemi
organize etmesinin hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı ortadadır.
Gizli tanık Aydın 1, Danıştay saldırısının olduğu gün (17 Mayıs 2006) sarhoş imamlar
kahvehanesine gelen sanık Emin Gürses’ in, Alparslan’ ın bu eylemi Salih Kurter denen kişinin
talimatıyla yaptığını ifade etmesi, daha sonra 24 Mayıs 2006 günü o tarihte sanık Tuncay Özkan’
a ait olan Kanaltürk televizyonu’ na çıkarak bu içerikte beyanlarına uyumlu olacak şekilde
“Maslak’taki şeyhe neden bakmıyorlar ” deyip sanık Salih Kurter’ i işaret etmesi, yine Veli
Küçük’ ün Alparslan’ ın savcıya ifade vermesinden kısa bir süre önce Saygı Öztürk’ e verdiği
ifadesinde Alparslan’ ı yönlendirici beyanda bulunması gibi örgütsel bir çalışma olmuştur.
Ergenekon Terör Örgütü, bu eylemi Sanık Alparslan Arslan’ ın eylemden kısa bir süre önce
kasıtlı olarak oluşturduğu yeni çevresi 7474 ile ilişkilendirerek olası gelişmelere karşı tedbir
almak istemiştir.
Tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; Sanık Salih Kurter’in
savunmalarının oluşa uygun ve dosya kapsamıyla da uyumlu olduğu, Sanık Alparslan Arslan’ın
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği bu eylemlerinde
hedef şaşırtmak ve örgütsel irtibatlarının ortaya çıkmasını gizlemek için Sanık Salih Kurter’i
hedef gösterdiği, Sanık Salih Kurter’in gerek Danıştay olayında gerekse Cumhuriyet Gazetesi’ne
atılan molotoflu saldırı eylemleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığı sonuç ve vicdani kanaatine
varılmıştır. Bu itibarla atılı suçların Sanık Salih Kurter tarafından işlenmediği tam olarak sabit
olduğundan 5271 Sayılı CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı Beraatine,
karar vermek gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Salih Kurter'in 02.01.2015 tarihinde hükümden sonra öldüğü anlaşılmakla, bu
sanığın öldüğüne ilişkin kayıtların araştırılarak TCK'nın 64/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223.
maddeleri gereğince hukuki durumlarının tayin ve takdirinde zorunluluk bulunmaktadır.

D. Kanaat
Sanık Salih KURTER hakkında Anayasayı ihlal suçundan verilen beraat kararlarını
temyizde sanıkların hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek sanık Salih Kurter müdafiinin
gerekçeye yönelik olmayan temyiz taleplerinin REDDİNE karar verilmiştir.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen hakkında
Anayasayı ihlal, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
622/658
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Salih KURTER hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
220/5 maddesi delaletiyle TCK.nun 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g 40, TCK.nun 82/a-g,
35, 40 (4 kez), TCK.nun 170/1-c, 174/1-2 (3 kez) maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Salih
KURTER'in atılı suçlardan delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Salih KURTER'in, TCK 314/1, 314/3 ve 220/5 yollaması ile 309/1, 170/1-c (3 kez),
TCK 40 yollaması ile 82/1-a,g, 82/1-a,g,35, (4 kez), 174/1 (3 kez), maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçların sanık tarafından işlenmediği
sabit olduğundan, CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrıberaatine karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Salih
KURTER'in hakkında açılan kamu davasının TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi gereğince
DÜŞÜRÜLMESİNE karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Salih KURTER hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Salih
KURTER'in işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 314/2 maddesi olduğu,
TCK 174/1-2, TCK 309/1, TCK 170/1-c maddesi kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'nce verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
Sanık Salih KURTER'in 02.01.2015 tarihinde öldüğü anlaşılmakla sanık hakkında TCK
314/2 maddesi gereğince açılan kamu davasının tck'nın 64/1 ve CMK'nun 223/8 maddeleri
gereğince düşürülmesine, karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

234- SÜLEYMAN ESEN

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma ve 2006/48 sayılı
iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın TCK 314/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, TCK
314/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1-a-g, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1- a- g, TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez), TCK
174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez), TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez) maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
İddianamede; Sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu, bu örgütün
623/658
faaliyetleri kapsamında; cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs ettiği, Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle
Danıştay 2. Dairesi üye hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin’i tasarlayarak kasten öldürme eylemine
iştirak ettiği, aynı şekilde yerine getirdikleri kamu görevi nedeniyle Daire Başkanı Mustafa
Birden, daire üyeleri Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ile tektik hâkimi Ahmet Çobanoğlu’nu
tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs etmek eylemine iştirak ettiği, tehlikeli maddeleri izinsiz
olarak bulundurduğu, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak
biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda patlayıcı madde kullandığı
iddiasıyla;
TCK 314/1, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 313/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, 3713 Sayılı TMK 5
TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a), g), 3713 Sayılı TMK 5
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a), g), TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez)
TCK 174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez)
TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez) olmak üzere; maddelerine göre
cezalandırılması talep olunmuştur.
Mütalaada ise; Dosya kapsamındaki delillere göre, Sanık Süleyman Esen’in eylemlere
iştirakinin olmadığı ve Ergenekon Terör Örgütü ile her hangi bir ilgisinin bulunmadığı
anlaşıldığından CMK 223/2-b maddesi gereğince atılı suçların her birinden ayrı ayrı beraatine,
karar verilmesi mütalaa olunmuştur.
Sanık Savunmasında; Danıştay saldırısı Olaylarından 45 gün sonra Alpaslan Arslan
isimli şahsın yalan ifadeleriyle ve iftirasıyla dosyaya dâhil edildiğini, Süleyman Esen ve
Alpaslan Arslan’a bomba vermediğini, Danıştay saldırısında ve cumhuriyet gazetesi
saldırısından da haberi olmadığını, Hayatı boyunca hiçbir yasa dışı örgüte üye olmadığını ve
hiçbir yasa dışı faaliyette bulunmadığını, Alpaslan Arslan dışında diğer şahıslardan hiç birisini de
tanımadığını belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.
Sanık Alparslan Arslan’ ın Danıştay saldırısından hemen sonra alınan ifadelerinde
sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen aleyhinde herhangi bir beyanda bulunmamış olmasına
rağmen, olayın üzerinden yaklaşık kırk gün geçtikten kendi isteğiyle 26.06.2006 tarihinde
Cumhuriyet Savcısı’ na müracaat ederek bu sanıkları suçlayıcı beyanda bulunmasının örgütün
yönlendirmesiyle olduğu açıktır. Hatta sanık Alparslan Arslan savcıya verdiği bu ifadeden
sonraki bir tarihte, İstanbul Barosu’ nun kendisi hakkında uygulayacağı disiplin işlemi ile alakalı
olarak Sincan Savcılığı’ na verdiği ifadesinde de, hiçbir şekilde Salih Kurter ve Süleyman Esen’
den bahsetmemekte ve bu olayların kendisine hatırlamadığı kişiler tarafından yaptırıldığını ifade
etmektedir. Sanık Alparslan Arslan, daha sonra yargılama aşamasında bu konuda yalan söylediği
ve bu insanları suçladığı için vicdan azabı çektiğini beyan etmiştir.
Sanık Alparslan Arslan’ ın Süleyman Esen’ e hem liderim deyip, hem de bana getirdiği
silahları parayla O’ ndan satın aldım demesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Her iki sanığı
da tanıyan dinlenilen hemen hemen tüm tanıklar, sanık Süleyman Arslan’ ın sanık Alparslan
Arslan üzerinde bir liderliğinin olmadığını ifade etmişlerdir.
Tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; Sanık Süleyman Esen’in
savunmalarının oluşa uygun ve dosya kapsamıyla da uyumlu olduğu, Sanık Alparslan Arslan’ın
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği bu eylemlerinde
hedef şaşırtmak ve örgütsel irtibatlarının ortaya çıkmasını gizlemek için Sanık Süleyman Esen’i
hedef gösterdiği, sanık Süleyman Esen’in gerek Danıştay olayında gerekse Cumhuriyet
Gazetesi’ne atılan molotoflu saldırı eylemleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığı sonuç ve vicdani
kanaatine varılmıştır. Bu itibarla atılı suçların Sanık Süleyman Esen tarafından işlenmediği tam
olarak sabit olduğundan 5271 Sayılı CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı
Beraatine, karar vermek gerekmiştir.

624/658
C. Yargıtay İlamı
Sanık Süleyman Esen'in müdafisi olarak görev yapan Av. Mehmet Ener ile sanık
Alparslan Arslan'ın müdafiisi olarak görev yapan Av. Ahmet Doğan'ın Avukatlık Kanunu 36.
maddesinde belirtilen usule aykırı şekilde tanık olarak ifadesinin hükme esas alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen hakkında
Anayasayı ihlal, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Süleyman ESEN hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
220/5 maddesi yollamasiyla TCK.nun 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40, TCK.nun 82/a-
g, 35, 40 (4 Kez), TCK.nun 170/1-c, TCK.nun 174/1-2(3 kez) maddeleri gereğince kamu davası
açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Süleyman
ESEN'in TCK 314/2, TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, diğer suçlardan
beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Süleyman ESEN'in, TCK 314/1, 314/3 ve 220/5 yollaması ile 309/1, 170/1-c (3 kez),
TCK 40 yollaması ile 82/1-a,g, 82/1-a,g,35, (4 kez), 174/1 (3 kez), maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçların sanık tarafından işlenmediği
sabit olduğundan, CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatine karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık
Süleyman ESEN'in TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan
kamu davalarından CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Süleyman ESEN hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 maddeleri yönündenşeklindeki sevk maddeleri gereğince
yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Süleyman
ESEN'in işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK314/1, 174/1-2 maddeleri
olduğu, TCK 309/1 ve 170/1-c maddesi kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
verdiği beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


625/658
altında aktarıldığı üzere;
1- Sanık Süleyman ESEN'ın Cumhuriyet gazetesi atılan el bombalarını temin
etmesi şeklindeki eylemi, sanık Alparslan ARSLAN ile olan ilişkisi gözetildiğinde
örgüthiyerarşisı içerisinde yer aldığı kabul edilerek, sanık Süleyman ESEN'in eylemlerine
uyan TCK'nun 314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- Sanık Süleyman ESEN'in Cumhuriyet gazetesi binasına atılan el bombalarını
temin ettiği sabit olduğundan eylemine uyan TCK.nun 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Süleyman ESEN'in korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atmak suçundan TCK 170/1-c, TMK 5 maddesi kapsamında ve Anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs suçundan TCK 309/1 maddesi kapsamında cezalandırılması talebiyle
açılan kamu davalarına ilişkin yetkisizlik kararı verilmiş ise de, bu suçlardan verilen beraat
hükmünün kesinleştiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK 170/1-c ve TCK 309/1 maddeleri
kapsamında karar verilmesine yer olmadığına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

235- TEKİN IRŞİ

A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma, 2006/85 esas, 2006/48
nolu iddianamesinde özetle:
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.

B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191


Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu yönünden:
Sanık Tekin Irşi’nin, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan ile birlikte Cumhuriyet Gazetesine el bombası
atılması eylemine katıldığı, sanığın 05.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine el bombasını
pimini çekmeden bizzat kendisinin attığı, sanığın bu eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgüt yöneticilerinden sanıklar Muzaffer Tekin ve Veli
Küçük’ün talimatları ile yerine getirdiklerini bildiği, sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan
Arslan’ın talimatları ile bu eylemlere katıldığı, bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
içerisinde, hiyerarşik yapıya dahil olmadan, sanıklar Osman Yıldırım ve Alpaslan Arslan’a bağlı
olarak hareket ettiği, bu nedenle sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmamakla
birlikte, el bombası taşımak ve atmak suretiyle örgüt adına suç işlediği anlaşıldığından, sanığın
üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçunu
işlediği sabit kabul edilmiştir.
Sanığın eylemine uyan, TCK 220/6. maddesinin suç tarihinden sonra değişmiş olması
nedeniyle, yargılama aşamasında yürürlüğe giren ve sanığın lehine olan, 6352 sayılı kanunun 85.
maddesi ile TCK 220/6. maddesine 02.07.2012 tarihinde eklenen 1. cümlesi dikkate alınarak,
sanığın eyleminin niteliği, olayda el bombası kullanılmış olması, ancak pimi çekilmeden atılması
gibi hususlar da göz önüne alınarak sanık hakkında verilen temel cezadan 1/3 oranında indirim
yapılmıştır.

İzinsiz patlayıcı madde bulundurmak suçu yönünden:


Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde Cumhuriyet
626/658
gazetesine el bombası atılması olayının gerçekleştiği, el bombalarının sanıklar Osman Yıldırım,
Alpaslan Arslan, Erhan Timuroğlu, Tekin Irşi ve İsmail Sağır tarafından atıldığı, sanık Tekin
Irşi’nin 05.05.2006 tarihinde atılan el bombasını da bizzat kendisinin attığı anlaşılmış, bu şekilde
sanığın üzerine atılı patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurmak suçunu işlediği sabit kabul
edilmiştir.
Sanık Tekin Irşi hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 61. Maddedeki
hususlar da dikkate alınarak, olayda kullanılan el bombasının niteliği, sanığın bu bombasını
pimini çekmeden atmak şeklindeki amaç ve saiki gibi hususlar dikkate alınarak, sanık hakkında
temel ceza belirlenirken alt sınırdan ceza tayini yoluna gidilmiştir.
Dosyamız ile birleştirilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/5 esas sayılı
dosyasının incelenmesinde, her ne kadar sanık Tekin İRŞİ hakkında TCK 309 ve 170/1-c
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış, esas hakkındaki mütalaada
da TCK 312/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesinin 13.02.2008 tarihli kararı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ve
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilamı dikkate alındığında, sanık hakkında bu suçlar nedeni ile
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarihli 2006/158 esas ve 2008/45 sayılı kararı
ile beraat kararı verildiği ve bu kararın sanık yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği
anlaşıldığından atılı suçlardan ayrıca hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA karar vermek
gerekmiştir.

C. Yargıtay İlamı
Sanık Tekin İRŞİ hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el
değiştirilmesi suçundan açılmış bir kamı davası bulunmamasına karşın mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Tekin IRŞİ yönünden,
Kabule gore; 3713 SK 5. Maddesinde sanık aleyhine yapılan 29.06.2006 tarih ve 5532
SK 4.Madddesi ile yapılan degişikliğin suç tarihinden sonra oldugu, bu nedenle sanık hakkında
TCK 314 ve 174. Maddeleri gereğince tayin edilen cezada 3713 SK 5. maddesi ile yapılan
artırımın 1/2 yi geçmemesi gerektiği gözetilmeden;
Sanık Tekin Irşi hakkında;örgüt adına suç işlemek suçu nedeni ile 5237 sayih TCK
314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aym Kanunun 314/2 maddesi gereğince tayin edilen
cezada, 3713 SK 5. maddesi gereğince 1/2 oranında artırım yapılması,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında tehlikeli maddeleri izinsiz
olarak bulundurma suçu nedeni ile 5237 Sayih TCK 174/1 maddesi geregince tayin edilen
cezada 3713 SK 5/2 ve TCK 174/2 maddesi gereğince, 2/3 oranında artırım yapılması suretiyle,
yazılı şekilde karar verilmesi, görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
627/658
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Tekin IRŞİ hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK 314/2,
TCK.nun 309, TCK.nun 170/1-c maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Tekin
IRŞİ'nin TCK 314/2, TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, atılı diğer suçlardan
beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Tekin IRŞİ'nin,
1- TCK 314/2 maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de, TCK
314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aynı Kanunun 314/2, 220/6-1.cümle, TMK 5, TCK 62,
58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- TCK 174/1-2, 62, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Tekin İRŞİ hakkında TCK 309 ve 170/1-c maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış, esas hakkındaki mütalaada TCK 312/1 maddesi
gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanık hakkında bu suçlar nedeni ile Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarihli 2006/158 esas ve 2008/45 sayılı kararı ile beraat
kararı verildiği ve bu kararın sanık yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşıldığından
atılı suçlardan ayrıca hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Tekin IRŞİ hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri
şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Tekin
IRŞİ'nin işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 314/2 maddesi olduğu, TCK
174/1-2 maddelerinden açılmış bir kamu davası bulunmadığı, TCK 170/1-c ve 309 maddeleri
gereğince Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.

Ayrıntısı, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olayı başlığı


altında aktarıldığı üzere;
1- Sanık Tekin IRŞİ'nin Cumhuriyet gazetesine el bombasını atması, sonraki
eylemde bizzat lay yerinde yer alması, el bombası atılması eylemleri akabinde diğer
sanıklar ile bir araya gelmiş olması şeklindeki eylemi, sanık Alparslan ARSLAN ile olan
ilişkisi gözetildiğinde örgüthiyerarşisı içerisinde yer aldığı kabul edilerek, sanık Tekşn
IRŞİ'nin eylemlerine uyan TCK'nun 314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına,
2- Sanık Tekin IRŞİ hakkında TCK 309 ve TCK 170/1-c maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle yetkisizlik kararı verilmiş ise de bu suça ilişkin verilen beraat
kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakla, bu suça ilişkin sanık hakkında
karar verilmesine yer olmadığına,
3- Sanık Tekin IRŞİ hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre
TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.

628/658
VI. SONUÇ
A. SANIKLARA İLİŞKİN TALEPLER

1- Sanık ABDULLAH ARAPOĞULLARI'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

2- Sanık ABDULMUTTALİP TONÇER'in hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) ve "Suç Üstlenme" (TCK 270/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

3-Sanık ABDULVAHİT ÖZKAYA'nın hakkında"Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK


314/3 ve 220/7 del. TCK 314/2) ve "Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK
136/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

4- Sanık ADİL SERDAR SAÇAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Yasaklanan Bilgileri Açıklamak" (TCK 336/1) suçlarından açılan kamu davasından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

5- Sanık ADNAN BULUT'un hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan


açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

6- Sanık ADNAN TÜRKKAN'ın hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)


suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

7- Sanık AHMET CİNALİ'nin hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan


açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

8- a. Sanık Ahmet Hurşit TOLON hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki örgüt
üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5
629/658
maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam Öldürme), 82/a-g,
35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih Terorle Mucadele
Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-11.05.2006
tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.emaddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık AHMET HURŞİT TOLON hakkında "Yasama Organına Karşı Suç"
(TCK 311/1) "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya
Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan" (TCK 313/1), "Terör Örgütü
Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine;
Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya
Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.emaddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

9- Sanık AHMET TUNCAY ÖZKAN hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135/1),"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği
itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1), "Yetkili Makamların
Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı yasaya muhalafet" (6136
SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.emaddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

10- Sanık ALAETTİN SEVİM'in hakkında"Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)


ve"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

11- Sanık ALİ KUTLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

12- Sanık ALİ OKTAY ŞAHBAZ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

13- Sanık ALİ YASAK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

14- Sanık ALTUNAY ŞAHİN'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

15- a. Sanık ASİM DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
630/658
b. Sanık ASİM DEMİR'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

16- Sanık ATİLLA AKSU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Görevi Kötüye Kullanma" (TCK 257/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,

17- Sanık AYDIN GERGİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve"6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

18- a. Sanık Aydın YÜKSEK'ineylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"


suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 54, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık AYDIN YÜKSEK'in hakkında "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış
Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları
Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış
Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek"
(TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını
Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
c. Sanık Aydın YÜKSEK'in eylemine uyan "2863 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 2863 Sayılı yasanın 73/3, TCK 53, 54, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık Aydın YÜKSEK'in eylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan
TCK 204/1, 53, 54,63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

19- Sanık AYDOĞAN AKSÜNGÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

20- Sanık AYHAN ATABEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

21- Sanık BARBAROS HAYRETTİN ALTINTAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince
BERAATİNE,

22- Sanık BAYRAM DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" ( TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin
Kasten Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

23- a. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ın hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince BERAATİNE,
b. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalafet"
suçundan 6136 SK 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak
Bulundurulması" suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
631/658
d. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "Patlayıcı Madde Kullanmak
Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçundan TCK 170/1.c, 53, 63
maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

24- Sanık BEDRETTİN DALAN'ın hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
ve"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

25- Sanık BEKİR ÖZTÜRK'ün hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı


Silahlı İsyan" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Askerleri Kanunlara Karşı
İtaatsizliğe Teşvik Etmek" (TCK 319/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

26- Sanık BİROL BAŞARAN hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı İsyan" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.emaddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

27- Sanık BOĞAÇ KAAN MURATHAN'in hakkında "Terör Örgütü Adına Suç
İşlemek" (TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel
Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

28- Sanık BORA BALLI'nın hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" ( TCK 314/3
ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

29- Sanık BÜLENT BAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

30- Sanık BÜLENT GÜNGÖRDÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

31- Sanık CANER TAŞPINAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

32- Sanık CEM ŞİMŞEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Cebir ve
şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini
Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

33- Sanık CEMAL GÖKÇEOĞLU'nun hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK


314/1) ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya
Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK
312/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

34- Sanık CENGİZ KÖYLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
632/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

35- Sanık CİHAN ARIK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

36- Sanık CİHANDAR HASANOĞLU'nun hakkında "Yasama Organına Karşı Suç"


(TCK 311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya
Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve
"Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

37- a. Sanık Doğu PERİNÇEK'in hakkında, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki örgüt
üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5
maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam Öldürme), 82/a-g,
35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih Terorle Mucadele
Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-11.05.2006
tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık DOĞU PERİNÇEK'in hakkında, örgüt yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK
314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde dosya
kapsamındaki sanıklar; Hikmet ÇİÇEK, Nusret SENEM veMehmet Adnan AKFIRAT'ın işlediği
"Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1, 3 kez) ve "Yetkili Makamların
Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1, 3 kez), Hayati Özcan'ın işlediği "Kişisel
Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
c. Sanık DOĞU PERİNÇEK'in hakkında, örgüt yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK
314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde dosya
kapsamındaki sanıklar AYDIN GERGİN, MAHİR ÇAYAN GÜNGÖR ve YUSUF TUNÇER'in
işledikleri iddia olunan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3, 3 kez)suçundan açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
d. Sanık DOĞU PERİNÇEK'in hakkında, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1),
"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî
Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin
Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek"(TCK 334) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

38- Sanık DOĞUKAN YORULMAZ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

39- Sanık DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU'nun hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek"
633/658
(TCK 319/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,

40- Sanık DURSUN ÇİÇEK'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

41- a. Sanık EMİN CANER YİĞİT'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık EMİN CANER YİĞİT'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya
muhalafet" suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

42- Sanık EMİN GÜRSES'in hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

43- Sanık EMİN ŞİRİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

44-Sanık EMRAH GÖNENCİ'nin hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK


314/3 ve 220/7 maddelerinin yollması ile TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

45- Sanık EMRE BALTACI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

46- Sanık ERBAY ÇOLAKOĞLU'nun hakkında"Yetkili Makamların Kanun Ve


Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

47- Sanık ERCÜMENT OVALI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

48- Sanık ERDAL ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

49- Sanık ERGÜN POYRAZ'ın hakkında"Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine


Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Devletin Güvenliğine Veya İç
Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis
Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1),"Devletin Güvenliği Veya İç
Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri
Temin Etmek" (TCK 327/1), "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
634/658
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) ve "Yasaklanan Bilgileri Açıklamak" (TCK 336/1) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

50- a. Sanık ERKAN ÖNSEL'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.a maddesi
gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERKAN ÖNSEL'in hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

51- Sanık ERKUT ERSOY'un hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

52- Sanık EROL MANİSA'nın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

53- Sanık EROL MÜTERCİMLER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

54- Sanık EROL ÖLMEZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

55- a. Sanık ERSİN GÖNENCİ'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERSİN GÖNENCİ'nin eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

56- a. Sanık ERTAÇ GİRAY'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERTAÇ GİRAY'ın eylemine uyan "2863 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 2863 Sayılı yasanın 67/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık ERTAÇ GİRAY'ın eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

57- Sanık ERTUĞRUL ORTA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

58- Sanık EVRİM BAYKARA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

635/658
59- Sanık FAHRİ KEPEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

60- Sanık FAHRİ SÜSLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/4) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

61- Sanık FATİH HİLMİOĞLU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135),"Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),"Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

62- Sanık FATİH KOCA'nın hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti


Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

63- Sanık FATMA CENGİZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

64- Sanık FATMA SİBEL (YÜKSEK) GÜRCİHAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"
(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,

65- Sanık FERDA PAKSÜT'ün hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK 314/3
ve 220/7 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,

66- Sanık FERİD İLSEVER'in hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine


Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

67- Sanık FERUDUN REFİK NUHOĞLU'nun hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

68- Sanık FİKRET EMEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/2), "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1),
"Silahlı Terör Örgütüne Ait Silahları Depolamak" (TCK 315/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına
İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir
Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları
Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
636/658
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

69- Sanık FUAT SELVİ'nin hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

70- Sanık FUAT TURGUT'un hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

71- Sanık GAZİ GÜDER'in yargılama aşamasında 15/11/2018 tarihinde öldüğü


anlşaılmakla, hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine;
Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya
Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarının TCK 64 ve CMK.nun 223/8
maddesi gereğince ayrı ayrı DÜŞÜRÜLMESİNE,

72- Sanık GÜLER KÖMÜRCÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

73- a. Sanık GÜRBÜZ ÇAPAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık GÜRBÜZ ÇAPAN'ın eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

74- Sanık HABİP ÜMİT SAYIN'ın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135),"Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

75- Sanık HAKAN ARIKAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

76- Sanık HAKAN ŞANLI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

77- Sanık HALİL BEHİC GÜRCİHAN'ı hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1), suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,

78- Sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ'ün hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) ve"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla,
637/658
Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

79- Sanık HAMZA DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

80- Sanık HASAN ATAMAN YILDIRIM'ın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye
Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

81- Sanık HASAN ATİLLA UĞUR'un hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

82- Sanık HASAN HÜSEYİN UÇAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

83- Sanık HASAN IĞSIZ'ın hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,

84- Sanık HATİCE BAHTİYAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

85- Sanık HAYATİ ÖZCAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

86- a. Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'in hakkında "Suç Üstlenme" (TCK 270/1),


"Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme" (TCK 284/1), "Terör Örgütü Üyeliği"
(TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını
Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
b. Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'in eylemine uyan"2863 Sayılı Yasaya
638/658
Muhalefet" suçundan 2863 Sayılı yasanın 73/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya
muhalafet" suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

87- Sanık HAYRİ BİLDİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

88- Sanık HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,

89- Sanık HIFZI ÇUBUKLU'nun hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

90- Sanık HİKMET ÇİÇEK'in hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine,
Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,

91- Sanık HULUSİ GÜLBAHAR'ın hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

92- Sanık HÜDAYİ ÜNLÜER'in hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK
314/3 ve 220/7 del. TCK 314/2) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,

93- Sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet (silah
ticareti)" (6136 sk 12/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceayrı ayrı BERAATİNE,

94- a. Sanık HÜSEYİN KESKİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık HÜSEYİN KESKİN'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

95- Sanık HÜSEYİN NAZLIKUL'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

639/658
96- Sanık HÜSEYİN NUSRET TAŞDELER'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

97- Sanık HÜSEYİN VURAL VURAL'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

98- a. Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk
13/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı
BERAATİNE,
b. Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın eylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik"
suçundan TCK 204/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

99- Sanık İBRAHİM BENLİ'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

100- Sanık İBRAHİM ÖZCAN'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1), "Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek" (TCK 319/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

101- a. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/2)suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" suçundan TCK 135/1, 43/1-2, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" suçundan TCK 334/1, 43/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan"Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
640/658
Etmek" suçundan TCK 327/1, 43/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
e. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı yasanın 13/2, Ek:5, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
f. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

102- Sanık İHSAN GÖKTAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

103- Sanık İLHAN BULAYIR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

104- Sanık İLKER GÜVEN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,

105- Sanık İLYAS ÇINAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),"Devletin
Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

106- Sanık İLYAS GÜMRÜKÇÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

107- Sanık İSMAİL EKSİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

108- Sanık İSMAİL HAKKI PEKİN'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

109- Sanık İSMAİL YILDIZ'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Askerleri Kanunlara Karşı
İtaatsizliğe Teşvik Etmek" (TCK 319/1), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden
Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1) ve "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK
327/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

110- Sanık İSMET REÇBER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

641/658
111- Sanık KAHRAMAN ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

112- Sanık KEMAL AYDIN'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek"
(TCK 319/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,

113- Sanık KEMAL KERİNÇSİZ'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye
Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Devletin Güvenliği Veya İç
Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri
Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

114- Sanık KEMAL ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

115- a. Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında Danıştay ve Cumhuriyet


Gazetesine saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti
alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK
314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam
Öldürme), 82/a-g, 35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-
11.05.2006 tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez),
3713 Sayih Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU'nun hakkında "Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği"
(TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,
c. Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında Habip Ümit SAYIN'ın
işlediği suça ilişkin TCK 314/1-220/5 maddeleri delaletiyle TCK 136/1 maddesi uyarınca
"Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" suçundan cezalandırılması talebiyle açılan
kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

116- Sanık KEMALETTİN BALCI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

117- a. Sanık LEVENT ERSÖZ'ün hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1), "Cebir ve şiddet
642/658
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Halkı, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği"
(TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı
ayrı BERAATİNE,
b. Sanık LEVENT ERSÖZ'ün eylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik"
suçundan TCK 204/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

118- a. Sanık LEVENT TEMİZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık LEVENT TEMİZ'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

119- Sanık MAHİR AKKAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "6136
Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

120- Sanık MAHİR ÇAYAN GÜNGÖR'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

121- Sanık MAHMUT GÜZEL hakkında derdest bir kamu davası bulunmadığı
anlaşıldığından hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

122- Sanık MAHMUT ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

123- Sanık MEHMET ADNAN AKFIRAT'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

124- Sanık MEHMET ALİ ÇELEBİ'nin hakkında"Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK


314/1) ve "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı
Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

125- Sanık MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) ve "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı
Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

126- Sanık MEHMET BORA PERİNÇEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

127- Sanık MEHMET BOZKURT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
643/658
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

128- Sanık MEHMET BÜLENT SARIKAYHA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) ve"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK
312/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

129- Sanık MEHMET DALAGAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

130- a. Sanık MEHMET DEMİRTAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MEHMET DEMİRTAŞ'ın eylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı
Bulundurmak" suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

131- Sanık MEHMET DENİZ YILDIRIM'ın hakkında "Kişiler Arasındaki


Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması" (TCK 133/1), "Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl"
(TCK 134/1) "Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1) "Terör Örgütü
Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından,
Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

132- Sanık MEHMET ERÖZ'ün hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

133- a. Sanık MEHMET FİKRİ KARADAĞ hakkında Danıştay ve Cumhuriyet


Gazetesine saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti
alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK
314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam
Öldürme), 82/a-g, 35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-
11.05.2006 tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez),
3713 Sayih Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b.Sanık MEHMET FİKRİ KARADAĞ'ın hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
ve"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

134- Sanık MEHMET HABERAL'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1) "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
644/658
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

135- a. Sanık MEHMET MURAT YÜCEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MEHMET MURAT YÜCEL'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

136- Sanık MEHMET OTUZBİROĞLU'nun hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak


Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

137- Sanık MEHMET SABUNCU'nu hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

138- Sanık MEHMET ŞENER ERUYGUR hakkında Danıştay ve Cumhuriyet


Gazetesine saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti
alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK
314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam
Öldürme), 82/a-g, 35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-
11.05.2006 tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez),
3713 Sayih Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan
açılan kamu davaları ile "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine;
Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya
Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135/2), "Kişisel
Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" (TCK 136/1), "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına
İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir
Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları
Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
açılan kamu davalarının CMK.nun 223/8 maddesi gereğince ayrı ayrı DÜŞMESİNE,

139- Sanık MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) ve"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka
Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

140- Sanık MELİH YÜKSEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

141- Sanık MERDAN YANARDAĞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
645/658
142- Sanık MERYEM KURŞUN'un hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarıından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

143- Sanık MESUT ÖZCAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

144- Sanık METE YALAZANGİL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

145- Sanık MUAMMER KARABULUT'un hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti


Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği"
(TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı
ayrı BERAATİNE,

146- Sanık MUHAMMED MURAT AVAR'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya


Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

147- Sanık MUHAMMED SARIKAYA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

148- Sanık MUHAMMET YÜCE'nin hakkında "Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini
Bildirmeme" (TCK 284/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

149- Sanık 'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),"Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği"
(TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,

150- Sanık MURAT AĞIREL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

151- Sanık MURAT APLAK hakkında TCK 174 maddesi gereğince kamu davası
açılması için SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA,

152- Sanık MURAT ÇAĞLAR'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" (6136 sk 13/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

153- Sanık MURAT ÇAVDAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
646/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

154- Sanık MURAT EKE'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

155- Sanık MURAT USLUKILIÇ'ın hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

156- Sanık MUSTAFA ABBAS YURTKURAN'ın hakkında "Yasama Organına Karşı


Suç"(TCK 311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK
312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

157- Sanık MUSTAFA ALİ BALBAY'ın hakkında"Yasama Organına Karşı Suç"(TCK


311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına
İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir
Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları
Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

158- Sanık MUSTAFA BAKICI hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

159- Sanık MUSTAFA DÖNMEZ'in hakkında "1632 sayılı Askeri Ceza Kanununa
Muhalefet - Askeri Eşyayı Gizlemek" (1632 sayılı Kanun 131/1-2), "Kişilerin Siyasî, Felsefî
Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1-2), "Yasama
Organına Karşı Suç"(TCK 311/1-2), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1-2), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Yetkili
Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği
Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" (6136 sk 12/4, 13/2, Ek:5, 15) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

160- Sanık MUSTAFA HÜSEYİN BUZOĞLU'nun hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî


Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
647/658
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Devletin Güvenliğine
Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları
Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya
İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri
Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

161- Sanık MUSTAFA KOÇ'un hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

162- Sanık MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ'ın hakkında "Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl"
(TCK 134/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı
Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü
Yöneticiliği" (TCK 314/1), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin
Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde
Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından,
Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili
Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği
Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

163- Sanık MUSTAFA ÖZBEK'in hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

164- a. Sanık MUZAFFER ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek"
( TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MUZAFFER ÖZTÜRK'ün eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

165- Sanık MUZAFFER ŞENOCAK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1) ve
"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

166- Sanık NERİMAN AYDIN'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1), "Cebir ve şiddet
648/658
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek" (TCK 319/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

167- Sanık NOYAN ÇALIKUŞU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

168- Sanık NUSRET SENEM'in hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

169- a. Sanık OĞUZ BULUT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık OĞUZ BULUT'uneylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık OĞUZ BULUT'un eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan6136 sayılı Kanunun 15/1, 53, 54, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

170- Sanık OĞUZHAN SAĞIROĞLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

171- a. Sanık OKAN İŞGÖR'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b.Sanık OKAN İŞGÖR'üneylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık OKAN İŞGÖR'ün eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

172- a. Sanık OKTAY YILDIRIM hakkında Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması


eylemine ilişkin "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmak" suçundan TCK
170/1-c maddesi gereğince ve 12/06/2006 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen suç eşyalarına
ilişkin 6136 sayılı kanunun 15/1 maddesi gereğincecezalandırılması talebiyle açılan kamu
davalarının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı
DÜŞÜRÜLMESİNE,
b. Sanık OKTAY YILDIRIM'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
c. Sanık OKTAY YILDIRIM'ın eylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı
Bulundurmak" suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

173- Sanık ORHAN GÜÇLÜ'nün hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
649/658
314/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

174- Sanık ORHAN TUNÇ'un hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine


Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

175- Sanık OSMAN GÜRBÜZ'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

176- a. Sanık ÖZKAN KURT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ÖZKAN KURT'un eylemine uyan "İmzasız Mektupla Tehdit" suçundan
TCK 106/2.b, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

177- Sanık ÖZLEM USTA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

178- Sanık RAFET ARSLAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

179- Sanık RAİF GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

180- Sanık RASİM GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

181- Sanık RECAİ ALKAN'ın hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

182- a. Sanık RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU'nun eylemine uyan "6136 Sayılı
Yasaya Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

183- Sanık RIZA FERİT BERNAY'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

184- Sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
Verilen beraat kararının niteliği gözetilerek sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE hakkında
çıkartılan yakalama emrinin KALDIRILMASINA,
650/658
185- Sanık SEDAT ÖZÜER'in hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

186- Sanık REİS SEDAT PEKER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

187- Sanık SELİM AKKURT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

188- Sanık SELİM UTKU GÜMRÜKÇÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

189- Sanık SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

190- Sanık SERDAR ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK
326/1),"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla,
Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1), "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

191- Sanık SERHAN BOLLUK'un hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine


Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

192- Sanık SERVET KAYNAK'ın hakkında "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk
13/4) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

193- a. Sanık SEVGİ ERENEROL hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine


saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki örgüt
üyeleri tarafından işlendiğine ilişkinterör örgütü yöneticisi sıfatı nedeniyle TCK 314/3, 220/5
maddaleri delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam Öldürme), 82/a-g,
35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih Terorle Mucadele
Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-11.05.2006
tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez), 3713 Sayih
Terorle Mucadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık SEVGİ ERENEROL hakkında Kemal KERİNÇSİZ'in işlediği suça
ilişkin TCK 314/1-220/5 maddeleri delaletiyle TCK 136/1 maddesi uyarınca "Kişisel Verileri
Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme" ve TCK 334/1 maddesi uyarınca "Yetkili Makamların
Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli
651/658
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından cezalandırılması talebiyle
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
c. Sanık SEVGİ ERENEROL'un hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

194- Sanık SEYHUN ZAYİM'in hakkında"Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK


174/1) ve "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" ( TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2)suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

195- Sanık SİNAN AYDIN AYGÜN'ün hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

196- a. Sanık SİYAMİ YALÇIN'ın hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî


Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık SİYAMİ YALÇIN'ın hakkında "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk
13/3) suçu açısından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

197- Sanık TANER ÜNAL'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

198- Sanık TANJU GÜVENDİREN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

199- a. Sanık TANJU OKAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık TANJU OKAN'ın eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

200- Sanık TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

201- Sanık TUĞRUL DERME'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

202- Sanık TUNÇ AKKOÇ'un hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine,
Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
652/658
203- Sanık TUNÇER KILINÇ'ın hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1),
"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1 suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

204- Sanık TURHAN ÇÖMEZ'in"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti


Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

Verilen beraat kararının niteliği gözetilerek sanık TURHAN ÇÖMEZ hakkında


çıkartılan yakalama emrinin KALDIRILMASINA,

205- Sanık TURHAN ÖZLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

206- Sanık UFUK AKKAYA'nın hakkında "Kişiler Arasındaki Konuşmaların


Dinlenmesi ve Kayda Alınması" (TCK 133/1), "Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl" (TCK
134/1),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları
Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1)
ve "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

207- a. Sanık UFUK MEHMET BÜYÜKÇELEBİ'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"


(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık UFUK MEHMET BÜYÜKÇELEBİ'nin eylemine uyan "6136 Sayılı
Yasaya Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

208- a. Sanık ULAŞ ÖZEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ULAŞ ÖZEL'ineylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık ULAŞ ÖZEL'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık ULAŞ ÖZEL'ineylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan
TCK 204/1, 43/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,

209- Sanık ÜMİT OĞUZTAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
653/658
210- Sanık VATAN BÖLÜKBAŞIOĞLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

211- Sanık VEDAT YENERER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

212- a. Sanık VELİ KÜÇÜK hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine saldırıya


ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemlere azmettirmek suretiyle iştirak ettiğine ilişkin
TCK 38 maddesi delaletiyle Danıştay saldırısına ilişkin TCK 82/a-g (Nitelikli Adam Öldürme),
82/a-g, 35/2. maddesi (Nitelikli Adam Öldürmeye Teşebbüs - 4 kez), 3713 Sayih Terorle
Mucadele Kanunun 5. maddeleri ve Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006-10.05.2006-11.05.2006
tarihlerinde bomba atılması eylemiyle ilgili TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak
Bulundurulması), TCK 170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
Tehlikeye Sokulması - 3 kez), 151/1 (Mala Zarar Verme - 3 kez), 3713 Sayih Terorle Mucadele
Kanunun 5. maddelerii gereğince cezalandırılması talebiyle açılan açılan kamu davalarından
CMK 223/2-e maddesi gereğince AYRI AYRI BERAATİNE,
b. Sanık VELİ KÜÇÜK hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
c. Sanık VELİ KÜÇÜK'ün hakkında TCK’nun 314/3 ve 220/5. maddesi hükmü
gereği, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu tutulmasının yasal
zorunluluk olduğu belirtilerek, TCK'nın 288. maddesi(2 kez), TCK'nın 315. maddesi(3 kez),
TCK'nın 319/1. maddesi(4 kez), TCK'nın 284/1. maddesi(3 kez), TCK'nın 216/1. maddesi(2
kez), 2863 sayılı Kanun'un 73. maddesi(2 kez), 2813 sayılı Kanun'un 32/A maddesi, TCK'nın
334/1. maddesi(8 kez), TCK'nın 312/2, 313/4,314/3 ve 220/5 maddeleri delaletiyle TCK'nın 336.
maddesi, 174/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
d. Sanık VELİ KÜÇÜK hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından,
Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

213- Sanık YALÇIN KÜÇÜK'ün hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

214- a. Sanık YAŞAR ARSLANKÖYLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK


314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık YAŞAR ARSLANKÖYLÜ'nün eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan6136 sayılı Kanunun 15/1, 53, 54, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

215- Sanık YAŞAR OĞUZ ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
654/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

216- Sanık YAŞAR TOZKOPARAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

217- Sanık YUSUF BEŞİRİK'in hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK 314/3
ve 220/7 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince BERAATİNE,

218- Sanık YUSUF ERİKEL'in hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye


Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

219- a. Sanık YUSUF ETHEM AKBULUT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık YUSUF ETHEM AKBULUT'un eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,

220- Sanık YUSUF GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

221- Sanık YUSUF TUNÇER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı BERAATİNE,

222- Sanık YÜKSEL DİLSİZ'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

223- Sanık ZAFER ŞEN'in hakkında "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici


İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

224- Sanık ZAHİDE RUHSAR ŞENOĞLU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,

225- Sanık ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

226- Sanık ZERRAR ATİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,

655/658
227- Sanık ZİYA İLKER GÖKTAŞ'ın hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,

(Mütalaa hazırlık ve yazım aşamasında ike Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
yetkisizlik kararı doğrultusunda işbu kamu davasına dahil edilen sanıklar sırasıyla aşağıda 228
- 235 aralığında belirtilmiş olup, emek ve zaman israfına sebebiyet verilmemesi, mütalaanın
duruşmaya yetiştirilmesi adına sanık isimlerine göre yeniden sıralama yapılmamıştır)

228- a. Sanık ALPARSLAN ARSLAN'ın eylemine uyan "Anayasal Düzeni Ortadan


Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan TCK.nun 309/1, 58/9, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
b. Sanık ALPARSLAN ARSLAN'ın eylemine uyan "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık ALPARSLAN ARSLAN'ın eylemine uyan "mala zarar verme" suçundan TCK
151/1, TCK 152/2.a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık ALPARSLAN ARSLAN hakkında "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı
madde atmak" suçundan TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davasının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle
DÜŞÜRÜLMESİNE,
e. Sanık ALPARSLAN ARSLAN'ın üzerine atılı suçun (TCK madde 309) vasıf ve
mahiyeti, mevcut delil durumu, yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar, atılı suçun alt ve üst
sınırı itibariyle sanığın kaçma şüphesinin ve tutuklama nedeninin varlığı gözetilerek HÜKMEN
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,

229- Sanık AYKUT METİN ŞÜKRE'nin hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek"
(TCK 314/3 ve 220/7 del. TCK 314/2) ve "Silahlı Terör Örgütüne Ait Silahları Sağlamak" (TCK
315/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı
BERAATİNE,

230- a. Sanık ERHAN TİMUROĞLU'nun eylemine uyan "Anayasal Düzeni Ortadan


Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan TCK.nun 309/1, 58/9, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık ERHAN TİMUROĞLU'nun eylemine uyan "patlayıcı madde kullanmak
suretiyle mala zarar verme" suçundan TCK 151/1,152/2-a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık ERHAN TİMUROĞLU hakkında "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı
madde atmak" suçundan TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davasının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle
DÜŞÜRÜLMESİNE,
d. Sanık ERHAN TİMUROĞLU hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına
göre TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNULMASINA,
e. Sanık ERHAN TİMUROĞLU'nun üzerine atılı suçun (TCK madde 309) vasıf ve
mahiyeti, mevcut delil durumu, yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar, atılı suçun alt ve üst
sınırı itibariyle sanığın kaçma şüphesinin ve tutuklama nedeninin varlığı, sanık hakkında
uygulanacak adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gözetilerek CMK 100 maddesi gereğince
656/658
TUTUKLANMASINA,

231- a. Sanık İSMAİL SAĞIR'ın eylemine uyan "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya
Teşebbüs" suçundan TCK.nun 309/1, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık İSMAİL SAĞIR'ın eylemine uyan "patlayıcı madde kullanmak suretiyle mala
zarar verme" suçundan TCK 151/1,152/2-a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık İSMAİL SAĞIR hakkında "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atmak" suçundan TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davasının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle
DÜŞÜRÜLMESİNE,
d. Sanık İSMAİL SAĞIR hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre
TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNULMASINA,
e. Sanık İSMAİL SAĞIR'ın üzerine atılı suçun(TCK madde 309) vasıf ve mahiyeti,
mevcut delil durumu, yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar, atılı suçun alt ve üst sınırı
itibariyle sanığın kaçma şüphesinin ve tutuklama nedeninin varlığı, sanık hakkında uygulanacak
adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gözetilerek CMK 100 maddesi gereğince
TUTUKLANMASINA,

232- a. Sanık OSMAN YILDIRIM'ın eylemine uyan "Anayasal Düzeni Ortadan


Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan TCK.nun 309/1, 58/9, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
b. Sanık OSMAN YILDIRIM'ın eylemine uyan "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık OSMAN YILDIRIM'ın eylemine uyan "patlayıcı madde kullanmak suretiyle
mala zarar verme" suçundan TCK 151/1,152/2-a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık OSMAN YILDIRIM hakkında "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı
madde atmak" suçundan TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davasının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle
DÜŞÜRÜLMESİNE,
e. Sanık OSMAN YILDIRIM'ın üzerine atılı suçun (TCK madde 309) vasıf ve mahiyeti,
mevcut delil durumu, yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar, atılı suçun alt ve üst sınırı
itibariyle sanığın kaçma şüphesinin ve tutuklama nedeninin varlığı, sanık hakkında uygulanacak
adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gözetilerek CMK 100 maddesi gereğince
TUTUKLANMASINA,

233- Sanık SALİH KURTER'in 02.01.2015 tarihinde öldüğü anlaşılmakla sanık


hakkında TCK 314/2 maddesi gereğince "Terör Örgütü Üyeliği" suçundan açılan kamu davasının
TCK'nın 64/1 ve CMK'nun 223/8 maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,

234- a. Sanık SÜLEYMAN ESEN'in eylemine uyan "Terör örgütü üyeliği" suçundan
TCK.nun 314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık SÜLEYMAN ESEN'in eylemine uyan "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık SÜLEYMAN ESEN hakkında"Anayasal düzeni Ortadan Kaldırmaya
Teşebbüs"(TCK 309/1) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
657/658
Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından yetkisizlik kararı verilmiş ise de, bu suçlardan
verilen beraat hükümlerinin kesinleştiği anlaşıldığından, bu suçlardan yeniden KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

235- a. Sanık TEKİN IRŞİ'nin eylemine uyan "Terör örgütü üyeliği" suçundan TCK.nun
314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b. Sanık TEKİN IRŞİ hakkında"Anayasal düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs"(TCK
309/1) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye
Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından yetkisizlik kararı verilmiş ise de, bu suçlardan verilen
beraat hükümlerinin kesinleştiği anlaşıldığından, bu suçlardan yeniden KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA,
c. Sanık TEKİN IRŞİ hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre TCK
174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılması
için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA,

B. DİĞER HUSUSLAR
Soruşturmalar kapsamında el konulan silah, mühimmat vb. üretimi, bulundurulması,
kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyaların ( yargıtay ilamında belirtilen
hukuka aykırılıklar dolayısıyla hakkında beraat talep edilen sanıklardan ele geçirilenler de dahil
olmak üzere ) TCK 54/4 maddesi gereğince MÜSADERESİNE,
Soruşturmalar kapsamında el konulan, suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun
işlenmesine tahsis edilen silah, telefon kartı, içinde suç teşkil eden belge/bilgiler bulunan
harddisk, elektronik malzeme vb. eşyalar ile suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan,
kamu güvenliği, kamu sağlığı açısından tehlikeli olan eşyaların TCK 54/1 maddesi gereğince
MÜSADERESİNE,
Soruşturmalar kapsamında el konulan CD, DVD, flaş bellek vb. dijital veri depolama
aygıtlarından, içlerinde suç delili bulunanların DOSYADA DELİL OLARAK
SAKLANILMASINA,
Sanıklardan alınan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi
örnekler ile parmak izlerinin DOSYADA DELİL OLARAK SAKLANILMASINA,
Soruşturmalar kapsamında el konulan Devlete ait gizli belgeler, silah, mühimmat vb.
malzemelerin İlgili Kurumlarına GÖNDERİLMESİNE, Sayılanlar dışında, el konularak adli
emanete alınan ve suç niteliği bulunmayıp suç delili niteliği de taşımayan eşyaların Karar
Kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
Beraat eden sanıklar yönünden CMK 141/2 maddesi gereğince, hakkında beraat kararı
verilen sanığın tazminat hakları bulunduğunun kendilerine BİLDİRİLMESİNE,
Karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur. 30/11/2018

Abdurrahman HACISALİHOĞLU
İstanbul Cumhuriyet Savcısı119259
e-imzalıdır

658/658

You might also like