Professional Documents
Culture Documents
Ergenekon Davasında Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Hacısalihoğlu Esas Hakkındaki Mütalaası-2018RaporGibi-Indirmek-icin-tiklayiniz
Ergenekon Davasında Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Hacısalihoğlu Esas Hakkındaki Mütalaası-2018RaporGibi-Indirmek-icin-tiklayiniz
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Yukarda bahsi geçen HSK'nun 24.08.2016 tarihli ihraca ilişkin gerekçeli kararında
"ergenekon" terör örgütüne ilişkin sırasıyla;
- "Belli bir duruşu ve yayın ilkesi olmayan örgüt, elindeki mali kaynakları kullanarak
veya aynı amaca hizmet eden medya kuruluşlarıyla ittifak yaparak diğer basın-yayın
kuruluşlarına dilediğini yazdırmakta ve yayınlatmaktadır. Mesela yıllarca bir kanalını
Ergenekon Terör Örgütü adıyla imal ettiği hayali bir örgütün yargılamalarına tahsis ederek
beyin yıkamış ve kamuoyu desteği sağlamış iken, sonradan hükümete karşı kara propaganda için
elindeki bütün basın yayın medya organlarını kullanmıştır.",
- "Anılan örgütün nihai amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye,
emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine
engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personellerin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak
örgüt elemanlarını bu makamlara getirdiği, bu kapsamda örgütün yargı ayağındaki uzantısı
tarafından Hüseyin KURTOĞLU, Askeri Casusluk, Şemdinli, Balyoz, Ergenekon gibi proje
soruşturma ve kovuşturmaların üretildiği,",
- Bir kısım itirafçı eski yargı mensuplarının beyanlarına atfen "2013 yılında Ergenekon
dosyasından tutuklu Mehmet Ali Çelebi’nin polisler tarafından cep telefonuna başka birisinin
rehberinin yüklenmesi olayı ile ilgili olarak görevi kötüye kullanmak suçundan yürütülen
soruşturma dosyası ile ilgili teğmen ve anne-babası yanıma gelip dosyanın dört savcı
10/658
değiştirdiğini söyleyip bir an önce bitirilmesini söylediler. Ben de soruşturma dosyasını ele
aldım. Bazı polisler hakkında ek takipsizlik verdikten sonra birkaç sanık polis hakkında görevi
kötüye kullanmak suçundan iddianame düzenledim. O dönem başsavcı vekilinin izinde olması
nedeni ile yerine görevlendirilen başsavcı vekili … beni yanına çağırdı. Dosyanın kendi
dosyaları ile alakalı olduğunu söyleyip “polis memurları bizim çocuklar bunların zarar
görmesini istemiyorum. Bir şey yapamaz mıyız” dedi. Ben de “siz iddianameyi görevi kötüye
kullanma, ihmal yönünden iade edin, ben tekrar bakayım” dedim.”,
- " Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesi'nin 2016/99 Esas Sayılı
Soruşturma Dosyasında Özetle; Kozmik odaların bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı Ankara
Seferberlik Bölge Başkanlığında görevli personelin, Ergenekon terör örgütü kapsamında
iletişimin denetlenmesi tedbirleri yoluyla teknik takibe alındığı, kamuoyu desteğini almak için
yazılı ve görsel medyada haber konusu olacak ve sansasyon yaratacak bir suçlama olarak
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ'ın, askeri personel tarafından İKK
faaliyetleri kapsamında takip edilen Kurmay Albay Baki KAYA'nın ikâmetinin bulunduğu
Çukurambar semtinde ikâmet etmesi fırsat olarak değerlendirilerek sahte bir ihbarla "Suikast
Girişimi" isnadının ortaya atıldığı, bu isnadı kuvvetlendirmek adına sahte delil yaratıldığı, bazı
belge ve notlara gerçekle bağdaşmayacak şekilde anlamlar yüklenerek soruşturmanın
mecrasından çıkarıldığı ve soruşturmaya dahil eden rütbeli asker sayısının genişletilerek usulsüz
şekilde iletişimin denetlenmesi tedbirlerine başvurulduğu, içeriği sahte ihbar tutanağına
dayanılarak, savunmada ileri sürülen deliller araştırılmadan, objektiflikten uzak ve taraflı
hazırlanan kolluk değerlendirme tutanaklarına itibar edilerek, içerisinde Devlet sırrı niteliğinde
bilgi ve belgeler bulunan 11 ve 16 no.lu kozmik odalarda hukuka aykırı yollarla makul şüphe
bulunmamasına karşın arama ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirildiği ve devlet sırrı
niteliğindeki bazı bilgi ve belgelerin de bulduğu dokümanlar ile elektronik verilerin hukuka
aykırı şekilde ele geçirildiği, söz konusu bilgi, belge ve verilerin soruşturma kapsamında
herhangi bir görev ve yetkisi bulunmayan, FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği
kamuoyunca bilinen “Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Ergenekon ve Oda Tv” gibi
davalarda bilirkişilik yapan ve taraflı bilirkişi raporu hazırlaması nedeniyle TÜBİTAK’dan
uzaklaştırılan Ünal TATAR isimli şahsa soruşturma dosyasında herhangi bir görev ve yetkisi
olmamasına rağmen Adliyede inceletilerek imajının aldırıldığı, bu suretle yetkisiz kişilerin devlet
sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere vakıf olmasının sağlandığı, Ceza Muhakemesi Kanunu
uyarınca, devlet sırrına ilişkin konularda soruşturma aşamasında inceleme dahi mümkün
değilken, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç ve dış güvenliği açısından hayati derecede öneme
haiz olan “Devlet sırrı” niteliğinde bulunan bilgi ve belgelerin, soruşturmada adı geçen
hâkimler ile Cumhuriyet savcıları tarafından hukuka aykırı yollarla siyasal ve askeri casusluk
maksadıyla ele geçirilip ifşa edildiği, soruşturma sürecinde, soruşturma konusu suçla ilgi ve
bağlantısı bulunmayan ve suç niteliği taşımayan “FETÖ/PDY'ye ilişkin düşünce, eleştiri ve
görüş içeren bilgi paylaşımında bulunan kişiler hakkında da hukuka aykırı yollarla iletişimin
tespitine yönelik kararlar ve koruma tedbiri süresinin müteaddit kez uzatımına karar verilmek
suretiyle, koruma tedbirlerinin ölçüsüz bir şekilde kullanıldığı, FETÖ/PDY nedeniyle haklarında
adli soruşturma yürütülen birçok gerçek ve tüzel kişiyle yoğun irtibat ve bağlantı kurularak söz
konusu eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır."
- Yapılan yasadışı dinlemelere örnek olarak, Ergenekon Terör Örgütü kapsamında,
birçok asker, gazeteci ve siyasetçinin takma isimler kullanılarak, yapılan talep üzerine alınan
kararlarla usulsüz dinlemeler yapıldığının belirtildiği,
- "...Hâkim ve Cumhuriyet savcısı sıfatıyla görev yapan örgüt militanlarının "Karar"
kisvesi altına gizledikleri ve "Yargısal takdir yetkisi" olarak nitelendirdikleri iş ve eylemleriyle,
örgütün gayrimeşru amaçlarına hizmet ettikleri, yukarıda değinilen soruşturmalardaki
usulsüzlükler yapılıp örgüt mensubu olmayan yetkili kişi ya da mercilerden gizlenirken
uygulanan stratejilerden birinin de, "Uygun hâkim veya savcı" bulunması faaliyeti olduğu,
FETÖ/PDY Terör Örgüt mensubu kolluk görevlileri, iletişimin denetlenmesi ve teknik takibe
11/658
ilişkin usulsüzlükleri saklamak ve istedikleri kararları almak, bir aksilikle karşılaşmamak için,
örgütün amaç ve çıkarlarına hizmet edeceğini bildikleri ve aynı amaç etrafında kenetlendikleri
hâkim ve Cumhuriyet savcılarını tercih ettikleri, bu suretle, hedeflerine ulaşmak adına yasa dışı
işlemlerini gizlilikle sürdürdükleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosunun 2014/69722 Soruşturma ve 2015/40117 Esas no.lu iddianamesinin
651'inci sayfasında, İstihbarat Şube Müdürlüğünün bilgisayarlarında yapılan aramada İstanbul
İstihbarat Şube Müdürlüğü Tekop Büro Amirliği tarafından Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli
ve Sakarya İstihbarat Şube Müdürlükleri ile paylaşılan; "MAHKEME KARARI İLE İLGİLENEN
ARKADAŞLARIN DİKKATİNEEE!!!
(MUTLAKA OKUSUNLAR, OKUTSUNLAR) Gelecek haftaki nöbetçi 11. ACM Hâkimin
muhtemel vermeyeceği kararlar;
1-Ergenekon
2-Misyonerlik
3-Terör Örgütleri de dahil olmak üzere tüm örgütlerin ilk uzatmaları da dahil bütün
kararları Ancak ilk kez giriş yapılan Terör örgütleri ve içeriği iyi doldurulmuş organize
kararları verebilir. Bu nedenle gelecek hafta almanız gereken kararlarınızı bu hafta içerisinde
almanızı öneriyoruz... Bilgilerinize arz ederim. İstanbul Tekop Büro Amirliği" şeklindeki bilgi
notunun, bunun yazılı delillerinden biri olduğu açıktır",
- "16-) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üçüncü Dairesi'nce Soruşturma İzni
Verilen ve Kamuoyunda "Ergenekon Soruşturması" Olarak Bilinen Dosyada Özetle; 12/06/2007
tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı 156 jandarma imdat telefon hattına yapılan isimsiz
ihbarda, İstanbul Ümraniye’de bulunan evin çatısında elektrik direğinin hemen yanında C-4
patlayıcı ve el bombaları olduğunun belirtilmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, aynı gün
ihbara konu adrese operasyon düzenlendiği ve 27 adet el bombasının ele geçirildiği, ihbarı
yapan kişinin Şevki YİĞİT adlı bir şahıs olduğu, evin de, muhbirin akrabası olan Mehmet
DEMİRTAŞ’a ait olduğunun belirlendiği, ele geçirilen el bombalarının Mehmet DEMİRTAŞ’ın
askerlik yaptığı birlikte komutanı olan emekli Astsubay Oktay YILDIRIM’a ait olduğunun iddia
edilmesi üzerine adı geçenlerin soruşturma kapsamında gözaltına alındığı, soruşturmanın
derinleştirilerek bu kişilerle irtibatlı olanların da gözaltına alınıp tutuklandıkları, ilk
iddianamenin 25/08/2008 tarihinde 2.455 sayfa olarak aralarında emekli Tuğgeneral Veli
KÜÇÜK, emekli Yüzbaşı Muzaffer TEKİN, emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, İşçi
Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal
ALEMDAROĞLU, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan SELÇUK, Sedat
PEKER ve Sami HOŞTAN’ın da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 kişi hakkında Ergenekon
isimli silahlı terör örgütünü yönetmek, üye olmak ve Anayasal düzeni yıkmaya çalışmak
suçlarından düzenlendiği, ikinci Ergenekon iddianamesinin 37’si tutuklu olmak üzere 52 şüpheli
hakkında 25/03/2009 tarihinde, üçüncü Ergenekon iddianamesinin ise 05/08/2009 tarihinde
kabul edildiği, daha sonra İrticayla Mücadele Eylem Plânı, İnternet Andıcı, Şile Kazıları,
Danıştay saldırısıyla ilgili fail Alparslan ARSLAN’a silah temini, soruşturma savcısı Zekeriya
ÖZ’ü tehdit konulu davaların farklı illerde veya farklı mahkemelerde açılmasına karşın
aralarında irtibat bulunduğu gerekçesi ile Ergenekon davası ile birleştirildiği, nihayetinde
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması, Cumhuriyet Gazetesine
molotof kokteyli atılması, Fener Rum Patriği Bartholomeos’a suikast iddiası, Sivas Ermeni
cemaati lideri Minas DURMAZGÜLER’e suikast plânına ilişkin 2 ayrı iddianame, Avukat Yusuf
ERİKEL ve yayıncı Hayri BİLDİK’in aralarında bulunduğu ve kamuoyunda “Kayseri
Ergenekon’u”olarak bilinen davaların da Ergenekon dava dosyasıyla birleştirildiği,
Yargılamaya İkinci Ergenekon dava dosyası üzerinden devam edildiği, Genelkurmay
eski Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ’un, İrticayla Mücadele Eylem Plânı davası kapsamında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ve terör örgütü yöneticisi olmak suçundan tutuklandığı, bu
iddianamenin de Ergenekon davası ile birleştirilmesi üzerine Ergenekon davası sanığı olduğu,
12/658
sonuç olarak dava dosyasında toplam 23 iddianamenin birleştirilerek ‘Ergenekon dava dosyası’
adı altında görülmeye başlandığı, böylece emekli orgeneraller İlker BAŞBUĞ, Mehmet Şener
ERUYGUR, Hurşit TOLON, Tuncer KILINÇ, Kemal YAVUZ, Hasan IĞSIZ, emekli
Tuğgeneraller Veli KÜÇÜK ve Levent ERSÖZ, emekli Albay Arif DOĞAN, Gazeteciler Mustafa
BALBAY, Tuncay ÖZKAN, ATO eski Başkanı Sinan AYGÜN, İstanbul Organize Suçlarla
Mücadele eski şube müdürü Adil Serdar SAÇAN, Anayasa Mahkemesi eski başkanvekili Osman
PAKSÜT’ün eşi Ferda PAKSÜT gibi kamuoyunun yakından tanıdığı birçok ismin, aynı davanın
sanıkları olarak yargılandıkları, yargılama sürecinde, Mustafa BALBAY ve Tuncay ÖZKAN ile
03/11/1975'de Türkiye'deki ilk organ nakli ameliyatını gerçekleştiren ve geçtiğimiz günlerde
Hong-Kong'ta toplanan Dünya Organ Nakli Derneği Kongresi'nde oybirliği ile başkanlığa
seçilerek ülkemiz adına bir gurur yaşatan Mehmet HABERAL’ın milletvekili seçilmelerine
rağmen, yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, bu nedene dayalı tahliye taleplerinin
reddine karar verdiği, mahkeme başkanı Köksal ŞENGÜN’ün karara muhalefet şerhi koyması
nedeniyle dönemin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Bolu iline düz hâkim olarak
sürgün edildiği, tahliye taleplerini reddeden üye hâkimlerin müfettiş Fevzi ALKAN tarafından
verilen "beklenenin üzerinde" derecesindeki sicil notuyla ödüllendirildiği, aynı şekilde HSYK
tarafından üyelerden Hasan Hüseyin ÖZESE'nin mahkeme başkanlığı görevine yükseltildiği,
soruşturma ve kovuşturmaların temelinin gizli tanık ifadelerine dayandırıldığı, gizli tanıklardan
Deniz’in kimliğini açıklayarak gizli kalmak istemediğini söylediği ve Deniz kod adıyla ifadesi
alınan tanığın PKK terör örgütü eski yöneticilerinden Şemdin SAKIK, gizli tanık 9 olarak
ifadesine başvurulan kişinin ise dava sanıklarından Osman YILDIRIM olduğunun tespit edildiği,
Yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, Ergenekon terör örgütünün varlığını kabul ettikten
sonra yargılanan kişilerin önemli bir kısmını isnat edilen suçları işledikleri kanaatiyle sanıkları
uzun süreli hapis ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ile cezalandırdığı, uzun süren
tutukluluk ve yargılama önemli bir sorun haline geldiğinden yapılan kanun değişikliklerine
rağmen FETÖ/PDY üyesi hâkimlerce tutukluluk durumları devam ettirilen kişilerin ancak
bireysel başvuru yolunu kullanarak Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tahliye edilebildikleri,
Ergenekon davası olarak bilinen davalar demeti sonrası verilen hükümlerin Yargıtay 16'ncı Ceza
Dairesince temyizen incelendiği ve 21/04/2016 günü karara bağlandığı, Dairenin bir hukuk
manifestosu niteliğindeki bozma ilâmı ile; Ergenekon Terör Örgütünün liderinin belli olmadığı,
örgütün kim tarafından kimlerle nerede ne zaman kurulduğuna dair bir tespite yer verilmediği,
hiyerarşisinin belirsiz olduğu, bu örgütün işlediği iddia edilen suçların neler olduğunun delilleri
ile birlikte ortaya konulamadığı, delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığı, adil bir yargılama
yapılmadığı, Yüce Divan'da yargılanması gereken Genelkurmay eski Başkanı İlker BAŞBUĞ’un
görevli ve yetkili olmadığı halde ilk derece mahkemesinde yargılanmasının çok açık bir hukuka
aykırılık olduğu, Danıştay’a yapılan baskında meydana gelen ölümler ile Ergenekon terör
örgütünün ilgisinin bulunmadığı, bu davalar arasında herhangi bir irtibat bulunmadığı halde
birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Danıştay saldırısıyla ilgili davanın bu dosya ile
ile birleştirilmesinin Ergenekon terör örgütüne silah unsuru katabilme amacına mâtuf
olduğunun ve birbiri ile ilgisiz 23 farklı davanın tek bir dosyada birleştirilerek mahkûmiyet
kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verildiği anlaşılmıştır." şeklinde tespit
ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında Danıştay saldırısına ilişkin dosya kapsamındaki
sanıklar hakkındaki dosyanın tefrik edildiği, yine Mehmet İlker Başbuğ hakkındaki dosyanın da
tefrik edilerek Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiği, yargılama sürecinde vefat eden bir kısım
sanıklar hakkındaki dosyanın da tefrik edildiği ve bu kişiler yönünden ayrı bir esasa kayden
"Düşme" kararı verildiği, yine bir kısım sanıklar yönünden "beraat" kararı verildiği, buna göre;
• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/64-144 E/K sayılı ilamı ile
sanıklar Arif DOĞAN, Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Emcet OLCAYTU, Fatih DERDİYOK,
Hüseyin GÖRÜM, Mehmet KORAL, Muzaffer TEKİN, Münür Kemal YAVUZ, Oğuz
Alpaslan ABDÜLKADİR, Sami HOŞTAN, Ünal İNANÇ haklarında açılan kamu
13/658
davalarının TCK 64/1 ve CMK 223/8.maddeleri gereğince düşürülmesine, Sanık Ali
YİĞİT'e yüklenen suçun ögeleri itibariyle oluşmadığı sonucuna varıldığından CMK 223/2-a
maddesi anlamındaberaatına, Sanıklar; Adem UZUN, Ayhan ÇELİK, Bahadır BERK, Bekir
ÇELİK, Coşkun ÇALIK, Erdal İRTEN, Eren MUMCU, Fuat ERMİŞ, Garip İrfan TORUN,
Hakan AKDOĞAN, Halis Yavuz IŞIKLAR, İlhami Ümit HANDAN, Kenan TEMUR,
Maruf ŞİNİK, Muhterem BAĞCI, Onur ÖZDEMİR, Önder KOÇ, Recep TAYLAN,
Satılmış BALKAŞ ve Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun yüklenen suçları işledikleri sabit
olmadığından CMK 223/2-e maddesi anlamında beraatlerine karar verildiği,
• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/65-145 E/K sayılı ilamı ile Sanık
Mehmet İlker BAŞBUĞ, Dursun ÇİÇEK, Mustafa BAKICI, Hasan IĞSIZ, Mehmet ERÖZ,
Hüseyin Nusret TAŞDELER, Fuat SELVİ, Ziya İlker GÖKTAŞ, Hulusi GÜLBAHAR,
Cemal GÖKÇEOĞLU, Sedat ÖZÜER, İsmail Hakkı PEKİN, Hıfzı ÇUBUKLU, Mehmet
OTUZBİROĞLU, Alaettin SEVİM, Orhan GÜÇLÜ, Murat USLUKILIÇ, Mehmet Bülent
SARIKAHYA ve Meryem KURŞUN hakkında Görevsizlik kararı verilerek dosyanın Yüce
Divan sıfatıyla yetkili ve görevli Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapan Anayasa Mahkemesi; yalnızca Mehmet İlker Başbuğ
yönünden görevli olduğuna karar vererek diğer sanıklar hakkındaki dosyayı tefrik ederek
Mahkememize gönderdiği ve gelen dosyanın tekrardan işbu dava dosyası ile birleştirildiği,
• İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2017/66-146 E/K sayılı ilamı ile
Cumhuriyet gazetesi'ne el bomnbası atılması ile Danıştay saldırısı olarak bilinen olaya
ilişkin sanıklar Alparslan ASLAN, Aykut Metin ŞÜKRE, Erhan TİMUROĞLU, Erkan
AYYILDIZ, İsmail SAĞIR, Kenan ÖZAY, Mahmut GÜZEL (Terör Örgütü Üyeliği suçu
hariç), Osman YILDIRIM, Salih KURTER, Selçuk ÖZKAN, Süleyman ESEN, Tekin İRŞİ
haklarında açılan kamu davalarına ilişkin Yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Ağır
Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiği,
• Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısına ilişkin
verilen yetkisizlik kararı sonrasında Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen bir
kısım sanıklar hakkındaki dosyaya ilişkin Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018
tarih 2018/7 Esas 2018/4 sayılı kararı ile bir kısım sanıkların suçları yönünden karşı
yetkisizlik kararı verildiği, bir kısım sanıkların suçları yönünden 2017/54 Esas sayılı
dosyası ile yargılamaya devam edildiği, bir kısım sanık ve suçlara ilişkin oluşan olumsuz
yetki uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 25/04/2018
tarih 2018/3936 Esas 2018/3124 Karar sayılı ilamı ile İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu haliyle sanıklar Alparslan ASLAN
(TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2, TCK 151/1 ve
152/1-a maddeleri yönünden), Süleyman ESEN ve Salih KUNTER (TCK 220/5 mad. del.
TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 maddeleri
yönünden), Osman YILDIRIM ( TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 174/1-2
(3 kez), 58/9 maddeleri yönünden),İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU (TCK 314/2,
TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri yönünden),Tekin IRŞİ (TCK 314/2, TCK
309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri yönünden), Aykut Metin ŞÜKRE (TCK 220/7,
58/9 maddeleri yönünden) hakkındaki dava dosyasının işbu dava dosyası ile birleştirildiği
anlaşılmaktadır.
14/658
II. HUKUKA AYKIRI İŞLEMLER ve ELDE EDİLEN DELİLLER
Bu başlık altında, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hukuka aykırılıklar ile yukarda
belirtilen ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma
Bürosu tarafından "Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü" ile ilgili olarak
düzenlenen 06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamede
sıralanmış soruşturma ve kovuşturmalarda tespit edilen hukuka aykırılıklar belirtilmiştir.
3-Tanıklığa ilişkin;
a. Birçok sanığın, tanıkların dinlendiği oturumlardan (16 oturum veya esas hakkındaki
mütalaaya kadar gibi) çıkarıldığından tanıklara soru sorma ve tanık ifadelerine karşı beyanda
bulunma olanağı tanınmayarak, Disiplin cezası veya duruşmanın yönetimi kapsamında
oturumlardan uzaklaştırılan sanıkların veya müdafilerinin oturuma katılımlarından sonra
kendilerine, yokluklarında yapılan işlem ve alınan ifadelerinin okunmayarak CMK'nın 204.
maddesine aykırı davranılmış ve bu suretle savunma haklarının kısıtlanması,
b. Dosyanın kapsamı da dikkate alındığında CMK'nın 181/1. maddesine aykırı olarak
genellikle tanıkların dinleneceği oturumların bir takvime bağlayıp hazırlık yapmalarına olanak
verecek şekilde sanıklara ve müdafilerine bildirilmemesi,
c.Osman Yıldırım'ın ifadelerinin sanık, tanık ve gizli tanık olarak tespit edilip daha
sonra bu beyanların aynı maddi olayla ilgili olarak birbirini destekler nitelikte üç ayrı kanıt
olarak hükme esas alınması,
d. Tanığınbeyanlarının güvenilirliğinin denetlenmesi açısından anlatımlarda geçen tarihi
bilgi ve maddi vakıaların uygunluğunun araştırılıp tespitinden sonra hükme esas alınması
gerekirken tanıkların, sanıkların aleyhine şahsi yorumlar yapmasına müsaade edilerekve bu
yöndeki bir kısım sanıkların itirazları dikkate alınmaksızın hayatın olağan akışıyla uygun
düşmeyentanık beyanlarının hükme esas alınması, tanıkların tarafsızlığının ne şekilde
sağlandığının ve neden ifadesine itibar edildiğinin karar yerinde açıklanmaması,
e. Gizli tanıklar 9 ve Dilovası gibi bazı tanıkların ifadelerinin tespiti sırasında sanıklar
hakaret içeren sözler sarf ederek duruşma disiplinine aykırı davrandıkları halde tanıklar hakkında
disiplin tedbiri uygulanması yerine tepki gösteren sanıklar hakkında oturumdan çıkarılmalarına
veya uzun süreli oturumlardan yasaklanmalarına karar verilerek savunma haklarının
kısıtlanması,
f. Gizli tanık 9'un 14.11.2012 tarihli oturumda ifadesi tespit edilirken, Danıştay saldırısı
17/658
soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet savcıları, yargılamayı yapan mahkeme
başkanı,Danıştay onursal başsavcısı ile bir kısım siyasetçi ve kamu görevlileri hakkında iftira ve
ağır hakaret içeren ve maddi gerçeklere uygun düşmeyen sözler sarf etmesi üzerine, hazır
bulunan sanık ve müdafilerinin anlatımın devam etmemesi yönündeki itirazları reddedilerek,
tanığın benzer şekildeanlatımlarına devam etmesine müsaade edilerek tanığın dinlenmesine
ilişkin usul kurallarına aykırı davranılması,
g. Gizli tanık 9 gibi bazı tanıkların ifade vermeleri sırasında tanığın sadece bildiklerini
ve gördüklerini anlatma prensibine aykırı olarak ellerinde bulunan dokümanları inceleyerek
anlatımda bulunmasına ve soruları yanıtlamasına müsaade edilerek CMK'nın 59/1. maddesine
aykırı davranılması,
h. Gizli tanık Dilovası gibi bir kısım tanıkların beyanlarının gerekçeli karara aynen
yazılarak olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapılmadan hükme esas alınması,
ı. Yerel mahkemenin 11.01.2013 tarihli kararında, dinlenen toplam açık ve gizli tanık
sayısını, bunların %37.7'sinin sanıklar ve müdafilerinin talebi ile dinlendiğini belirttikten sonra,
tanık dinletme isteklerinin doğrudan reddedilmeyip yapılan değerlendirme sonucunda talebin
önemli bir kısmının karşılandığı, karşılamayanların ise “davaya katkı sağlamayacağı, gayri ciddi
olmaları, davanın uzamasına sebep olması ve dinlenen tanıkların niteliği ve niceliği itibariyle
maddi gerçeği vuzuha kavuşturmaya yeterli olduğu bu nedenle dinlenmelerinin davaya
katkısağlamayacağı, aksine davanın yıllarca uzamasına sebep olacağı, adil yargılama ilkesinin
bir unsuru olan 'davanın makul sürede bitirilmesi'ni açık bir şekilde önleyeceği” gerekçesiyle
dinlenen tanıklarla yetinilmesine, başkaca tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilmesi
suretiyle, Tanık dinlenmesi yönündeki ara karardan yetersiz gerekçe ile vazgeçilmesi,
dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumda olup da sanıkların hazır ettiği
tanıkların ve bilirkişinin dinlenmemesi,
j. Kovuşturma başında her sanığın dinlenen tanıklara soru sorulmasına imkan
verilmesine rağmen 2012 yılı Haziran ayından sonra dinlenen tanıklar yönünden ise sadece
tanığın ifadesinde adı geçen sanıklara sözlü olarak soru sormalarına, diğer sanıkların ise
sorularını yazılı olarak Mahkeme Başkanına iletmelerine ve Mahkeme Başkanı tarafından uygun
görüldüğü takdirde sorulmasına şeklinde karar verilerek, sanık veya müdafiinin soru sorulması
sırasında olayla ilgisi yerine tanığın beyanında adı geçmesi gibi yasal olmayan gerekçelerle
engellenmesi,
k. Tanık sıfatıyla soruşturma ve kovuşturma aşamasında ifadesi tespit edilmediği gibi,
bir kısım beyanın da zora dayalı olup yasak delil niteliğinde bulunduğu anlaşılmasına rağmen
Tuncay Güney isimli kişinin ifade görüntülerinin duruşmada izlettirilmesi ve mahkemenin
gerekçeli karardaki ''Ancak ses kaydındaki ifadenin kötü muamele sonucu tespit edildiğine dair
şüphe oluştuğundan'' tespitine rağmen bu beyan ve ifadelerinin hükme esas alınması suretiyle
CMK'nın 206/2-a ve 217/1. maddesine aykırı davranılması,
l. Mahkeme başkanınca, sanık ve müdafilerinin soru sorma haklarınuygun şekilde
yapılmadığı gerekçesiyle engellenmesi nedeniyle, Sorulara itiraz eden sanık ve müdafilerinin
itirazlarının usul ve yasaya uygun gerekçelerle reddedilmesi gerekirken, duruşma görüntüleri ve
tutanak içerikleri ile uyumlu olmayacak biçimde disiplini bozdukları gerekçesiyle reddedilmesi,
bazı sanık veya müdafilerinin soru sorma taleplerinin kabul edilmeyerektanığı sorgulama
hakkının ve dolasıyla savunma hakkının kısıtlanması, sorunun mükerrer olduğu gerekçesiyle
tanığa yöneltilmesine izin verilmemesi ve benzer şekilde başka sanık ve müdafilerinin
sorularının engellenmesi,
m. Kimliğinin gizlenmesine karar verilen tanıkların, kimliklerinin açığa çıkması
engellenecek şekilde kamera kayıtlarının, sanık ve müdafilerine verilmeyerek ifade çözüm
tutanaklarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair sanıklara ve müdafilerine denetim imkanı
sağlanmadan, bu ifadelerin hükmü esas alınarak CMK 217. maddesine aykırı davranılması,
n.Tanık Anıl Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması,
gerekçeli kararın dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin
18/658
dosya arasına alınması,
o. Dosya kapsamında, CMK'nın 58/3. maddesi ve Tanık Koruma Kanunu kapsamındaki
düzenlemeleri göz önüne alındığında tanıkların hazır bulunanların huzurunda dinlenmelerinin ne
şekilde haklarında ağır bir tehlike teşkil ettiği ve bu tehlikenin başka türlü önlenemeyeceği ya da
maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacağının hususlarında sebep
gösterilmeden ve herhangi değerlendirmede bulunmadan tanığın talebi üzerine tanığın kapalı
oturum dinlenilmesine, tanığın duruşma salonu dışında bulunan tanık odasına alınarak orijinal
ses ve görüntüsünün duruşma salonuna aktarılmak veya görüntüsünün değiştirilerek aktarılmak
suretiyle dinlenmesi şeklinde tanık koruma tedbirlerine karar verildiği,
19/658
4- Savunmaya İlişkin
a. Mahkeme tarafından,
- TCK'nın 311, 312, 313 ve 314/1 maddeleri ve diğer maddelerden haklarında kamu
davası açılan sanıkların savunma süresini iki duruşma günü, TCK. 314/2 ve diğer maddelerden
haklarında kamu davası açılmış sanıkların savunma süresini ise bir duruşma günü ile
sınırlandırılması,
- Esas hakkındaki mütalaaya karşı, hakkında silahlı terör örgüt üyeliği suçundan
cezalandırılması istenen sanıklar için sanık ve müdafii/müdafilerine toplam bir saat, hakkında
silahlı terör örgüt üyeliği ile diğer suçlardan cezalandırılması istenen sanıklar için ise, sanık ve
müdafii/müdafiilerine toplam iki saat sözlü olarak beyanda bulunma hakkı tanınması,
- Değişik iş kararıyla duruşma sürecinde, sanıklar ve müdafilerine tahliye ve lehlerine
olan delillerin toplanmasını isteme amacına yönelik talep ve beyanlarının sunmaları için tanınan,
ayrı ayrı yarımşar saat toplamda ise bir saatsürenin, daha sonra bu sürenin ayrı ayrı 15'er
dakikalık süreye indirilmesine şeklindekarar verilmesi,
- Mahkemenin 18.03.2013 tarihli duruşmada sanıklar ve müdafiilere esas hakkındaki
mütalaa, dosyada bulunan tüm bilgi, belge, rapor ve tanık beyanlarına karşı son savunmalarını
hazırlamaları için bir daha ki duruşmaya denilerek 08.04.2013 tarihine kadar süre verilmesi,
b. Bir kısım sanıkların hakkın kötüye kullanması biçiminde bulunmayan kendisini
duruşmalarda birden fazla müdafii ile temsil ettirme taleplerinin yüklenen suçların niceliği ve
niteliği ile dosyanın kapsamı irdelenmeden yetersiz gerekçeyle her bir sanığın en fazla üç müdafi
ile temsil edilmesi şeklinde karar vererek CMK'nın 149/2. ve 189. maddelerine aykırı
davranılmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
c. Sanıklara yüklenen suçların niteliği ve niceliği, dosyanın kapsamı dikkate alındığında
sanıkların okunan belgelerle ya da dinlenen tanık beyanlarıyla ilgili müdafii yardımına ihtiyaç
duyduğunda talepleri doğrultusunda duruşma disiplinini bozmadan bir arada bulunmalarına
müsaade edilmeyerek CMK'nın 154. maddesine aykırı davranılmak suretiyle savunma hakkının
kısıtlanması,
d. Duruşmalar sırasında sanık müdafilerinin mikrofonları verilen süreyi aştıklarından
bahisle kapatılarak hukuki yardım amacıyla oturumda sanıklarla görüşmelerine izin
verilmeyerek, duruşmasırasında ve verilen aralara ilişkin kamera kayıtlarına göre işlem yapılmak
suretiyle sanık müdafiilerinin görevlerinin yerine getirilmesine engel olunarak savunma hakkının
kısıtlanması,
e. Ceza yargılamasının özelliklerinden birisi de sözlülük ilkesi olduğu halde,
mahkemece sanıkların ve müdafilerin sözlü olarak yapmış oldukları usule ilişkin yada eksik
araştırma konularındaki taleplerinin yazılı olarak verilmesi istenerek bu ilkeye aykırı
davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
f. Müdafilik görevinin gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla tanık dinletmek isteyen
bazı sanık müdafilerinin ve sanık müdafisi olarak görev yapmakta iken cezaevinde bulunan
müvekkillerinin görevleri gereği ziyaret eden Kemal Kerinçsiz gibi bir kısım sanıkların bu
eylemlerinin kanunen verilen görevin yerine getirilmesi nedeniyle hukuka uygunluk arz etmesine
rağmen örgütsel ve suça ilişkin faaliyet olarak değerlendirilerek gerekçeye dayanak yapılması,
g. Bazı sanıklara istinat edilen suçlar zorunlu müdafii bulundurulmasını gerekli kılacak
nitelikte bulunmasına rağmen bu sanıkların müdafilerinin bulunmadığı oturumlarda suçlamalarla
ilgili beyanlarının alınması ve sorular sorulması suretiyle müdafiden yararlanma hakkının
bertaraf edilmesi,
h. Mahkemenin yargılama sırasında verdiği gerek ara kararlarını gerekse mahkeme
başkanının oturumun yönetimiyle ilgili kararlarını duruşma disiplinini bozmamak kaydıyla itiraz
ve yeniden gözden geçirilmesini talep etme hakkının bulunmasına rağmen özellikle sanık
müdafilerinin mahkeme başkanını duruşma idaresi kapsamında kalan söz hakkının süresi,
sorulacak soruların belirlenmesi ya da usulü işlemlerle ilgili karar ve uygulamalarına yapmış
oldukları itirazların kanuna aykırı olarak "mahkeme başkanına itiraz edilemeyeceği ve
20/658
kararlarının tartışılamayacağı" gerekçesiyle dinlenmemesi,
ı. Bir kısım sanık ve müdafilerinin, birleşen dava dosyalarının iddianamelerinin
duruşmada yeniden okunması yönündeki taleplerin, birleşme öncesi ile ilgili davalarda okunduğu
gerekçesiyle reddedilmesi,
j. Mahkeme tarafından oturum bitiminde talepler konusunda karar verilmesi yerinecelse
arasında karar verilmesine şeklinde karar verilipdosyanın esasına ilişkin mağdurların ve
tanıkların dinlenilmesi, duruşmadan men kararları, bilirkişi görevlendirilmesi gibi bir çok
işlemin tarafların katılımı olmadan dosya üzerinden değişik iş kararları ile verilmesi,
k. Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk, bilgisayar ve
imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanıklar ile müdafiilere, henüz
soruşturmanın devam ediyor olması, belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin bulunması
gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
l. Ahmet Hurşit Tolon, Kemal Aydın gibi bir kısım sanıklar hakkında bu kurallara
uyulmaksızın ve özellikle, zorunlu gerekçeler de gösterilmeksizin, kesintisiz uzun süreli
geceleyin sağlıksız ve hazırlıksız şekilde ifade ve sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148.
maddelerine aykırı davranılması, keza sanık olan Emin Gürses'in kollukta alınan ifadesi sırasında
ifade içeriği ile uyuşmayan ve kendisine sorulan sorularla ilgili varsayımsal düşüncelerini
yazdığını belirttiği notların herhangi bir araştırma yapılmadan aleyhine kanıt olarak kullanılması,
m. İfadesi şüpheli ya da sanık sıfatı ile tespit edildiği anlaşılamayan ve CMK'nın 45-58.
maddelerinde düzenlenen tanıklığa ilişkin kurallara da uygun şekilde alındığı anlaşılmayan, keza
dosyada kendisine yasak sorgu yöntemleri uygulandığı konusunda kuvvetli şüphe oluşturan ses
kayıtları bulunan Tuncay Güney'in anlatımlarının hükme esas alınarak, Anayasanın 36.
maddesinde düzenlenen adil yargılanma ilkesine aykırı davranıldığı gibi hükmün, ancak hukuka
uygun yöntemlerle elde edilmiş kanıtlara dayandırılabileceğini emreden Anayasanın 38/6.
maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 217. maddelerine aykırı davranılması,
n. Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren ‘şüpheli’
sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak alınacağı CMK’nın
147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın gözaltına alınmasından
sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen yöntemle, yasal hakları
hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı tanınmadan beyanının alınması,
bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe
delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
o. Bir kısım sanıklar yönünden CMK.nun 226 maddesi gereğince ek savunma hakkının
ihlâl edilmesi,
p. Duruşmada hazır bulunan sanık Mehmet Sabuncu'nun mütalaaya karşı beyanı ve son
savunması alınmadan karar verilmesi,
r. Birçok sanık yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı
Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan
sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
s. 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun81/1
maddesine aykırı şekilde, 01.04.2010 tarihinde asker kişi olan Sanık Özkan Kurt’un soruşturma
aşamasındaki ifadesinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü personelince alınması ve ifade
esnasında askeri inzibat bulundurulmaması, 02.04.2010 tarihinde mahkemedeki sorgusu
sırasında, CMK’nın 148. madde hükmü hatırlatılmaksızın, “kolluk ve Cumhuriyet savcılığında
müdafii bulundurulmaksızın alınan ifadelerini kabul edip etmediği”nin sanığa sorulması ve
anılan husustaki bu kabul beyanına istinaden kolluk ve savcılık beyanlarının delil kabul edilmesi;
yine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/118 esas sayılı dosyasının 26.01.2011 tarihli
celsesinde de müdafii olmaksızın alınan kolluk ifadesinin, sanığa okunması suretiyle CMK’nın
148 ve 213. maddelerine muhalefet edilmesi,
t. Sanık Bedirhan Şinal'ın Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak savunmasının
21/658
alınmasından sonra 19.12.2008 tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk tarafından bir kez
daha ifadesinin alınması yoluna gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine muhalefet edilmesi,
5- Delillerin Tartışılmaması
Mahkemece CMK'nın 206. maddesi uyarınca sanıkların sorgusu tamamlandıktan sonra
bir kısım tanıkların dinlendiği devamında ve bazı oturumlarda dosyaya konulan belgelerin
okunduğu ancak içeriklerinin açıkça anlatılmadığı bu aşamadan sonra, Cumhuriyet savcısının
esas hakkındaki mütalaası alınıp sanık ve müdafiilerinin esasa ilişkin savunma yapması
istenilmiş olmakla; CMK'nın 215. maddesi uyarınca dinlenen tanıkların, suç ortaklarının ve
bilirkişilerin dinlenmesinden sonra ve okunmasında yasal engel bulunmayan her bir belgenin
açıkça okunmasından sonra bu beyan ve belgelere karşı sırasıyla katılan veya vekiline,
Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine diyecekleri ile beyan ve belgeler üzerindeki
değerlendirilmeleri sorulduktan ve bu şekilde delillerin maddi olaylara vehukuka uygun olup
olmadıklarının belirlenmesinden sonra sırasıyla katılan ve vekilinin esasa ilişkin beyanları ile
Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaası alınıp devamında yine CMK'nın 216. maddesi
uyarınca sanıklara ve müdafilerine esas hakkındaki savunmaları sorulup akabinde hazır bulunan
sanıklara son sözleri verilmesi gerekirken bu yargılama kurallarına uyulmadan yazılı şekilde
hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 215 ve 216. maddelerine aykırı davranılması tüm sanıklar
yönünden bozma nedeni olarak kabul edildiği,
8- Müzakere Usulü
05.08.2013 tarihli oturumda kürsüde 6 hakim olduğu halde hükmün tefhim edildiği,
gerek kararın tefhime katılan hakimlerin basına yaptıkları açıklamalar gerekse gerekçeli
karardaki anlatımdan müzakereye sadece karara iştirak eden hakimlerin değil, mahkemenin diğer
hakimlerininde katıldığının anlaşılması karşısında CMK.nun 227 maddesine aykırı ve de
CMK.nun 289/1-a maddesi uyarınca kesin hukuka aykırılık nedeni oluşturacak şekilde hüküm
kurulmasıhukuka aykırı bulunmuştur.
Haklarında beraat kararı verilen bir kısım sanıkların hukuki durumlarının
değerlendirilmesi sonucunda, mahkeme heyetinin kanuna uygun teşekkül edip etmediği,
müzakerelerin usule uygun olup olmadığına ilişkin kuralların "sırf sanık yararına vazedilmiş usul
kuralları" olmaması ve dosyanın diğer sanıklarından bir kısmının aynı kararla ilgili mahkeme
heyetinin oluşumu ve müzakerelerin yapılışına ilişkin itirazlarda bulunması da dikkate
alındığında CMUK'nın 309. maddesinin dosyamızda uygulanması mümkün görülmemiş vebu
sanıklar yönünden salt bu nedenle bozma kararı vermek gerekmiştir.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, mahkemece; örgütün amaç suç doğrultusunda araç suçlar
(vehamet arzeden eylemler ve silahlanma faaliyetleri) ve toplumsal eylemler (Cumhuriyet
mitingleri), gizli faaliyetler (İnternet andıcı, İrticayla Mücadele Eylem Planı), darbe planları
(Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Ve Eldiven İsimli Darbe Planları) gerçekleştirdiği belirtilmesi
doğrultusunda, sanıklara ilişkin değerlendirme ve mütalaa kısmında da ilgili sanıklar bakımından
ayrıca ve kısaca değinilen eylemler ve olaylar, mahkemenin değerlendirmesi, Yargıtay ilamı
kapsamındaki değerlendirme ve mütalaamız - değerlendirmemiz açıklanmıştır.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, olayla bölümüne genel giriş yapıldığı kısımda "5 Şubat 2006
tarihinde Trabzon’da Rahip Andrea Santora’nın silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, bu davaya
konu olan 5 Mayıs 2006, 10 Mayıs 2006 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesi
binasına el bombası atılması, 17 Mayıs 2006 tarihinde Ankara’da Danıştay 2.Dairesinin Avukat
Alparslan Arslan tarafından basılıp Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesi, 19
Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni olan Ermeni asıllı Türk
vatandaşı Hrant Dink’in silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya’da
Zirve Yayınevinde Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in misyonerlik
yaptıklarından bahisle öldürülmeleri, 25 Nisan 2007 tarihinde Ankara’da YÖK Başkanı Prof. D
r. Erdoğan Teziç’eyönelik bir saldırı girişimi olarak değerlendirilen Yüksek Öğretim Kurumu
merkez binası önünde, üzerinden Kuvayı Milliye Derneğine ait bir kart çıkan Nurullah İlgün
tarafından silahla ateş edilmesi olayları gerçekleştiği belirtilerek" şeklinde 2006 - 2007
yıllarında meydana gelen ve kamuoyunu ilgilendiren sansosyonel hemen hemen tüm olayların
Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlandırılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Bu olayların sadece bir kısmı iş bu davaya konu edilmiştir. Örneğin Zirve Yayınevi
davası, Rahip Andrea Santora cinayeti, Hrant Dink cinayeti davaları Ergenekon davası ile
gerekçede belirtilerek yetinilmek suretiyle ilişkilendirilse bile sevk maddesi anlamında ayrı
davalara konu edilmiştir. Bir başka deyişle, gerekçede belirtilen tüm eylemler ergenekon terör
örgütü ile doğrudan irtibatlandırılmamış, aşağıda belirtilen eylemler ergenekon terör örgütü ile
28/658
açık şekilde irtibatlandırıldığı görülmüştür. Bu haliyle mahkemece Ergenekon Terör Örgütü ile
irtibatlandırılan olayların ayrtıntısı ile değerlendirilmesi gerekmektedir.
29/658
1.1.2. 10/05/2006 tarihli eylem
10.05.2006 tarihinde saat 23.50 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası
atılmıştır. Atılan bomba patlamamıştır. Yaptırılan inceleme sonucu, TAPA M204 A2 KF-MKE-
173 9-85 ibareli haki yeşil el bombası mandalı üzerinde tespit edilen 1 adet parmak izinin
mukayeseye elverişsiz olduğu tespit edilmiştir. Güvenlik kamerası kayıtları alınarak
incelenmiştir.
Cumhuriyet gazetesi binasına 10.05.2006 tarihinde el bombası atılarak yapılan saldırıda,
MKE imali savunma tipi el bombası kullanılmıştır. Bu nedenle söz konusu el bombalarının hangi
kuruma tahsis edildiği MKE Kurumu nezdinde araştırılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün
12.05.2006 tarihli yazısı üzerine Makine Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
17.05.2006 tarihli yazısı ile 10.05.2006 tarihinde atılan “Tapa M204 A2 kf-MKE 173 9-85”
kafile numaralı el bombası konusunda; “M204 A2 El Bomba Tapası, KF-MKE 1-173 9-85 Kafile
No, 1985/1 Protokol No, 7.540 Miktar (Adet), 1985 Veriliş Tarihi, K.K.K.” bilgisini vermiştir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar
sayılı bozma ilamı, aynen; "Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılmasına ilişkin davada
yargılananSanık Osman Yıldırım'ın Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay eylemleri nedeniyle
yargılandığıAnkara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bozmadan önceki ifadelerindeyer
almayanErgenekon örgütüne ilişkinbeyanlarının, olaydan yaklaşık 2 yıl sonra, anılan davada
13.02.2008 tarihinde mahkumiyet hükmü kurulmasından sonra sanık, tanık ve (gerekçeli kararın
2. Kitap A- 1910 sayfasında yazılı olduğu şekliyle) gizli tanık olarak verdiği ifadeler,
aralarındaki oluşa ilişkinçelişkilergiderilmeden, bu ifadelerin önceki ifadelerine neden üstün
tutulduğu karar yerinde gösterilmeden ve aynı olay nedeniyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından mahkumiyetlerine karar verilen Erhan Timuroğlu, Tekin İrşi, İsmail Sağır, Alparslan
Arslan'ınaşama ifadeleri ve Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kurulan veYargıtay 9.
Ceza Dairesi tarafından esasa girilmeden birleştirmezorunluluğundan bahisle bozulanönceki
mahkumiyet hükmüne neden itibar edilmediği de karar yerinde açıklanmadan,eylemin
Ergenekon örgütü adına işlendiğinin kabul edilmesi veÜmraniye'dekievde ele geçenel bomları
ile Cumhuriyet Gazetesi eyleminde kullanılan el bombaları arasında kesin olarak irtibat
kurmaya elverişli veri bulunmadığı nazara alınmadan, Cumhuriyet Gazetesine atılan el
bombalarından biri ile Ümraniye aramasında ele geçen 27 el bombasından iki adedinin sadece
üretim yılının aynı olduğundan hareketle bombalar ileeylem arasındabağlantı kurulmuştur.
...
Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı ile mahkeme kabulünden eyleminsilahlı
bir örgütün amaç ve talimatı doğrultusunda işlendiğinin kabul edilmesinden veya kabul
edilmemesinden bağımsız olarak araç suçlar bakımından , sanık Alparslan Arslan'ın, sanık
Osman Yıldırım aracılığı ile sanıklar Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi'yi ayarladığı,
sanıkların toplanıp karar almalarından sonra Cumhuriyet Gazetesineyönelik eylemleri
gerçekleştirdikleri, daha sonra Danıştay saldırısı eylemi için sanık Tekin İrşi'yi İstanbul'da
bırakarak Ankara'ya aynı araçla geldikleri, 16.05.2006 tarihinde sanık Alparslan Arslan'ın,
43/658
sanıklar Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte keşif amacıyla Danıştay yakınına geldikleri,
sanık Alparslan Arslan'ın diğer sanıkları Danıştay'ın hemen arkasında bulunan Necatibey
Caddesi'nde araçta bırakarak Danıştay binasına geçtiği, olay mahallini gezdiği, daha sonra
sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman Yıldırım'ın biraraya gelerek
konuyu tartıştıkları, toplantıdan sonra bir arada Ankara'da otelde kaldıkları, ertesi sabah sanık
Alparslan Arslan'ın Danıştay binasında müzakere salonunda heyet halinde çalışan maktul ve
mağdurlara tabanca ile ateş ederek nitelikli öldürme ve öldürmeye teşebbüs eylemi
gerçekleştirdiği, olay yerinden kaçarken yakalandığı, sanık Osman Yıldırım'ın ise sanıklar
Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ı Terminale götürerek otobüsle İstanbul'a gönderdikten sonra
otogardan ayrıldığı, bilahare sanıkların yakalandıkları anlaşılmıştır.
Kabul ve uygulamaya göre,
A-) Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul ettiği
kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar Alparslan
Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet Gazetesine
atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin talimatıyla
gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt üyesi olan
Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte katılan örgüt üyesi
sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte özel bir araçla örgütsel bir
eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için Ankara'ya geldikleri kabul edildiği
halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden
vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek, asli fail olan Alparslan'ın eylemden
vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti göstermelerine rağmen eylemi
engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece tespit edilmiş bir durum bulunmamasına
rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında
bulunarak manevi destek olmak şeklindeki davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak
gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu
oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar
verilmesi;
B-) Danıştay saldırısı eyleminin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer Tekin ve
Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği kabul edildiği halde, sanık Alparslan Arslan ve
Muzaffer Tekin'in bireysel durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde nitelikli öldürme ve
nitelikli öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, Danıştay saldırısı eylemini Ergenekon silahlı
terör örgütü adına örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin'in talimatı ile yerine getirdiği şeklinde
tespit yapılması suretiyle çelişkiye düşülerek karar verilmesi;
C-) Amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacı ile vahamet arz eden eyleme herhangi bir
şekilde iştirak edenlerin, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri faillikniteliğinde olduğu
gözetilmeksizin, olayda tatbiki mümkün olmayan, ancakkoşulları oluştuğu takdirde araç suçlara
uygulama olanağı olan TCK'nın 39. maddesine göre indirim yapılarak sanıklar Erhan
Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın eksik ceza ile cezalandırılması,
Yasaya aykırıdır." şeklindedir.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 13/02/2008 tarihli gerekçeli kararında "terör
örgütlenmesini" şu şekilde aktarmıştır;
"İddianameye konu iki ayrı olay irdelendiğinde Danıştay 2. Daire Hakimlerine yapılan
saldırı bu dairenin bir ana okulu öğretmeninin türban kullanımı ile ilgili, Cumhuriyet gazetesine
yapılan saldırı ise domuza türban giydirilmesi ile ilgili olduğu, sanıklar ile maktül ve mağdurlar
44/658
arasında önceye dayalı tanışıklık ve şahsi herhangi bir husumet bulunmadığı, sanıkların bu iki
eylem için belirtilen şekilde bir araya geldikleri görülmektedir.
Terör, 3713 sayılı yasanın 1. maddesinde baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma,
sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini
siyasi, hukuki, sosyal ve laik ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyte.
bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek,
devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok
etmek, devletin iç ve dış güvenliğim?, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir
örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir şeklinde tanımlanmış,
2. maddesinde de 1. maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin
mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen
veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlere mensup olan kişi terör suçlusudur denilmiştir.
Sanıkların birlikte hareket etmeleri, önce Cumhuriyet Gazetesine birkaç gün sonra da
bir kısmının Ankara'ya gelerek Danıştay hakimlerine saldırı için plan yapmaları örgütlü bir yapı
içerisine girdiklerini göstermekte, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi görüşlerine
göre türban aleyhinde karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdıkları,
sanık Alparslan liderliğindeki bu yapının toplum üzerinde aynı zamanda baskı kurularak ses
getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, sanıklar Süleyman Esen, Osman Yıldırım,
İsmail Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu'nun bu örgüte üye olarak katıldıkları kabul
edilmiştir.
Sanıklardan Aykut Metin Şükre'nin sanık Alparslan'a glock marka tabancalar temin
ettiği ancak tabancaları sanık Alparslan'ın Danıştay saldırısında kullanıp kullanmayacağı
hususunu bildiğinin şüpheli kaldığı, sanık Ayhan Parlak'm ise sanık Alparslan'ı tanımakla
birlikte Danıştay yada Cumhuriyet gazetesine yapılacak saldırıdan haberdar olduğu yada bu
eylemlere yardım ettiği yolunda bilgisinin tespit edilemediği, sanık Salih Kurter'i sanıklar
Alparslan ve Süleyman'ın önceden tanıdığı, evinde dini sohbetlere bu iki sanığın katıldığı, ancak
82 yaşlarında olup Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay'a yapılan saldırılarla ilgili katkısının
olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu değerlendirmelere göre önce Cumhuriyet gazetesine sanıklar Alparslan, Osman,
Erhan, İsmail ve Tekin fikir ve eylem birliği içerisinde 3 kez sonuncusu patlayan el bombası
atmışlar, bu el bombalarını sanık Alparslan sanık Süleyman'dan hangi amaçla ve nerede
kullanılacağını bilerek temin etmiş, 4 gün sonra bu kez de sanık Alparslan'ın sanık Metin Şükre
marifetiyle satın aldığı 2 glock tabanca ile daha önceden bulundurduğu ruhsatsız olan browning
marka tabancayı da aracına alarak eylemden haberleri olan sanıklar Osman, Erhan ve İsmail
olduğu halde Ankara'ya gelmişler ve Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik silahlı
saldırıda bulunmuşlar, bu saldırı sonucu Danıştay 2. Daire üyesi bir hakim öldürülmüş, üç
Danıştay Üyesi ile bir Tetkik hakimi de silahla yaralanmıştır.
Gerek Cumhuriyet gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan saldırı türban örtüsü ile ilgili
her iki eylem özellikle Danıştay'a yapılan saldırı çok ses getirmiş, toplumda büyük infial
uyandırmış, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açmıştır. Sanıkların eylemden önce plan
yapıp bir araya geldikleri eylemlerin türbanla ilgili olduğu, sanık Alparslan'ın sanık Osman'dan
adam bulmasını istediği, sanık Osman'ın da önce sanık Erhan'ı onun vasıtası ile de sanıklar
İsmail ve Tekin'i bulduğu, eylemler için gerekli silah ve bombanın da sanık Süleyman ve sanık
Aykut Metin'den sağlandığı, sanıklar arasında dayanışma, suç işleme hususunda birliktelik ve
devamlılık olduğu gibi uygun araç ve gerecin olduğu, aralarında hiyerarşik yapılanma olduğu,
sanık Alparslan'ın lider vasfıncla sanıkl Osman'ın Alparslan'dan sonra geldiği, bütün bu
anlatılanlar ortada silahlı bji örgütün/oluştuğunu göstermektedir."
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 13/02/2008 tarihli gerekçeli kararında "örgütün
amacını" şu şekilde aktarmıştır;
"Yukarıdaki şekilde oluştuğu kabul edilen silahlı örgütün amacına bakıldığında bu
45/658
örgütün baskı, şiddet ve tehdit metotlarını kullanarak toplumda değişik şekillerde kullanılan
türban örtüsü ile ilgili karikatür yayınlayan bir basın kuruluşuna ve türbanla ilgili Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına göre karar veren yargı mensuplarına karşı silahlı ve
bombalı eylemler yapıldığı, bu eylemlerinin kişisel bir husumetten kaynaklanmadığı, sanıkların
amacının türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara
bağlamayan kurum ve kişilere yönelik olarak cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak
cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda yapılan Danıştay'a saldırı eyleminin ise
mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin
yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek
şeklinde bulunduğu görülmektedir. O halde izah edildiği şekilde kurulan silahlı örgütün amacı
TCK 309. maddesinde belirtilen şekilde kurulan bir terör örgütü olarak kabul etmek gerekir. Bu
konuya örnek teşkil etmesi bakımından kamuoyunda Sivas davası olarak bilinen dava ile ilgili
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.07.1998 gün 1998/9-187 esas 1998/272 karar nolu kararı
örnek verilebilir."
1.8. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarih 2017/54 esas sayılı
hüküm ve gerekçeli kararı
47/658
bizzat yaptığı, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır ise sanık Alparslan’la
birlikte Danıştay’a yapılacak saldırıyı önceden bilerek ve birlikte yapmak amacıyla İstanbul’dan
Ankara’ya geldikleri, sanık Alparslan’ın suçun işlenmesine teşvik ve suçu işleme kararını
kuvvetlendirdikleri, silahlı saldırının nasıl olacağını tartıştıkları, yol gösterdikleri, saldırıdan bir
gün önce Danıştay binası etrafına gelerek plan ve keşif yaptıkları,
...
Sanık Alparslan Arslan'ın, Mustafa Yücel Özbilgin’i tasarlayarak yerine getirdiği kamu
görevi nedeniyle kasten öldürmek suçunu, müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer
Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nu tasarlayarak yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten
öldürmeye teşebbüs suçlarını, mala zarar verme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarını nasıl
işlediğini aşamalarda ayrıntılı olarak anlattığı, Ankara iline Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır,
Osman Yıldırım ile geldiğini, eylemi gerçekleştirmeden bir gün önce Danıştay binasına
sanıklarla birlikte geldiklerini, diğer sanıkların kendisini dışarıda arabada beklediğini, ertesi
gün tekrar olay yerine geldiğini daha önceden temin ettiği glock marka tabanca ile avukatlık
kimliği ile binaya girdiğini ve eylemini gerçekleştirdiğini kabul ettiği,
Sanık ile ilgili olarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 17.08.2006
tarihli sanıkta TCK'nun 32. Maddesi kapsamında herhangi bir hastalığının olmadığına ilişkin
rapor dosya arasına alındığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2006/158 Esas 2008/45
sayılı kararı gibi mahkememizce de belirtilen deliller ışığında sanığın üzerine atılı Mustafa
Yücel Özbilgin’i tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek suçunu,
müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu’nu tasarlayarak
ve yerine getirdikleri kamu görevi sebebiyle kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını işlediğinin
belirtilen nedenlerle kabul edildiği,
Sanık İsmail Sağır kendi kabul ve beyanında; Alparslan ile Erhan vasıtasıyla
tanıştığını, Ankara iline Alparslan, İsmail, ve Osman ile birlikte iş adamını para karşılığı
öldürmek için geldiğini, Necatibey caddesinde aracı Alparslan'ın park ettiğini, Alparslan'ın 2
saat sonra geri döndüğünü, daha sonra otele dönüp konakladıklarını, sabah Alparslan'ın
otelden ayrıldığını beyan ettiği ki bu beyanla dahi sanık İsmail"in olay tarihinde Ankara"ya
saldırı gerçekleştirmek maksadı ile geldiğinin anlaşıldığı, Sanığın Danıştay 2. Dairesi üyelerine
yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya eyleminden gönüllü vazgeçerek, asli fail olan
Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine rağmen eylemi
engelleyemediğine yönelik bir savunması olmadığı gibi buna dair mahkememizce yapılmış bir
tespitin olmadığı, aksine olay öncesi ve sonrası davranışları sanığın gerçekleştirilecek saldırıda
sebat ettiğini gösterdiği,
Sanık Osman Yıldırım kendi kabul ve beyanında; gerek gizli tanık olarak, gerekse
olayın sıcağı sıcağına verdiği ifadeler gözetildiğinde sanık Osman'ın olay tarihinde Ankara'ya
Danıştay saldırısını yapmak amacıyla geldiğinin anlaşıldığı, Sanığın Danıştay 2. Dairesi
üyelerine yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya eyleminden gönüllü vazgeçerek asli
fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine
rağmen eylemi engelleyemediğine dair savunması olmadığı gibi mahkememizce yapılmış bir
tespitin de olmadığı aksine olay öncesi ve sonrası davranışları sanığın gerçekleştirilecek
saldırıda sebat ettiğini gösterdiği,
Sanık Erhan Timuroğlu kendi kabul ve beyanında ; 15.05.2006 tarihinde Ankara'ya
sanıklar Osman veİsmail olduğu halde Alpaslan'a ait araçla yola çıktıklarını, Alpaslan'ın yolda
Ankara'da Danıştay başkanının öldürüleceğini, sebebinin ise başörtüsü ile ilgili karar olduğunu
söylediğini, Ankara’ya geldikten sonra ertesi gün Alpaslan ve İsmail ile otelden çıkıp geyik
heykelinin olduğu bir yerde aracı park ettiklerini, araçta üç silah ile vakit gazetesinin haber
yaptığı işte o üyeler başlıklı gazete küpürünün bulunduğunu, Alpaslan'ın Danıştay'a gidip 1,5
saat sonra gelerek içeriyi gezdiğini, "bu işi nasıl yaparız" deyince "sen bilirsin" dediklerini,
"araçta vuralım" diye konuştuklarını, sanık Osman'a "bu işin sonu ne olacak" diye sorunca,
48/658
"rahat olmalarını bir şey olmayacağını" söylediğini beyan ettiği, bu beyanla dahi sanık
Erhan"ın olay tarihinde Ankara'ya Danıştay saldırısını yapmak amacıyla geldiğinin anlaşıldığı,
sanığın Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılacak saldırı eyleminden vazgeçtiğine veya
eyleminden gönüllü vazgeçtiğine ilişkin bir beyanı olmadığı gibi asli fail olan Alparslan'ın
eylemden vazgeçmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermesine rağmen eylemi
engelleyemediğine dair mahkememizce yapılmış bir tespit bulunmadığı, aksine olay öncesi ve
sonrası davranışları ile sanığın gerçekleştirilecek saldırıda sebat ettiğini gösterdiği,
Sanıklar Erhan, Osman ve İsmail'in sanık Alparslan ile birliktesaldırı amacıyla Ankara
iline birlikte geldikleri, Alparslan'ın arabada dahi Danıştay başkanlığına saldırı yapacağını
ayrıntılarıyla anlattığı, saldırıyı gerçekleştirme amacıyla Danıştay binasında keşif yapıldığı,
neredeyse tüm bu aşamalarda sanıkların birlikte oldukları,
Sanık Osman "eylem yapılacağını öğrenince ayrıldığını, İsmail ile Erhan"a böyle birşey
yapmamalarını söylediğini" beyan etse de Erhan'ın "... sanık Osman'a "bu işin sonu ne olacak"
diye sorunca, "rahat olmalarını bir şey olmayacağını" söylediğine ilişkin beyanı ile tüm dosya
kapsamı gözetildiğinde bu beyanın kendini suçtan kurtarmaya dönük olduğu, TCK'nun 41.
maddesindeki gönüllü vazgeçme düzenlemesi gayet açık olup sanık Osman'ın bu aşamaya kadar
birlikte plan yaptığı bu saldırının önlenmesi hususunda hiçbir gayretinin olmadığı, suçun
önlenmesi için olayı güvenlik birimlerine haber vermediği, kaldı ki sanık Osman'ın diğer
sanıklar Erhan ve İsmaile vazgeçmeleri hususunda herhangi bir söz sarf etmediğinin belirgin
olduğu, diğer sanıkların böyle bir sözün söylendiğini kabul etmedikleri,
Olaydan sonra sanıklardan Osman Nevşehir’de, sanıklar Erhan ve İsmail’de
İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındığı, yani sanıklar Alparslan eylemi gerçekleştirdikten
sonra olay mahallini hızla terk ederek kaçtıkları, sanık İsmail Sağır ifadesinde "otelden
çıkmaları için Osman Yıldırım'ın kendisini aradığını, o sırada Erhan'ın yanında olduğunu"
beyanı da eylemgerçekleştikten sonra dahi sanıkların irtibat halinde oldukları ve hiçbirinin
gerçekleştirilecek olaydan vazgeçmedikleri ve suçta sebat ettiklerinin açıkça anlaşıldığı,
Sanık Alparslan'ın olay yerine aracı ile geldiği, eylemi gerçekleştirdikten sonra tavana
ateş ettiği, merdivenlerde silahı çantasına koyarak sakin bir şekilde tüp geçitten geçerken polis
memuru koluna girdiği ve boğuşma yaşandığı, Alparslan'ın silahını çıkartıp ateş ettiği, olay
yerine gelen ikinci bir polisin yardımıyla yakalandığı, hatta beyanında başkanı bir gün önce
arabada beklediğini arabayla eylem yapmak istediğini dışarıda keşif yaptığını arabasını
öğrenemediğini beyan ettiği, daha sonra aracında bir adet daha glock ve Brownıng marka
tabanca ile birlikte toplam 3 adet silahın ele geçtiği de dikkate alındığında sanık Alparslan'ın
kaçmayı başarması durumunda diğer sanıklara ulaşılamayacağı, olayın aydınlanamayacağının
daanlaşıldığı,
Sanıklar Osman, İsmail ve Erhan'ın, Alparslan'ın saldırıyı gerçekleştirmesinin hemen
akabinde ve gecikmesi üzerine Ankara ilini terkederek kaçmaları yakalanmamak isteğinden
kaynaklandığı, Osman Yıldırım'ın suç işlemek için Erhan ve İsmail'i sanık Alparslan ile
tanıştırdığı, sanıkların İstanbul ilinden Ankara iline birlikte suç işlemek için birlikte geldikleri,
yolda dahi Alparslan'ın Danıştay'a saldırı yapacağını söylemesine rağmen sanıkların hiçbirinin
suç işlemekten vazgeçmediği gibi suçun işlenmesinin önlenmesi için güvenlik birimlerine bilgi
vermediğinin sabit olduğu, bu nedenle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararının aksine
sadece olay gerçekleştikten sonra olay yerinde yakalanmamış olmalarının sanıkları atılı
suçlardan kurtarmayacağının aşikar olduğu, tüm bu nedenlerle sanıkların Ankara’ya
Danıştay’da türban kararı ile ilgili olarak kararı veren hakimlere saldırı yapılacağını bilerek ve
aynı suç işleme irade ve iştirakı kapsamında birlikte Ankara'ya geldikleri hususları belirtilen
deliller ışığında sabit olduğu anlaşılmıştır.
...
... sanık Alparslan ARSLAN'ın Danıştay"daki silahlı saldırıda kullandığı Glock marka
silahı ilk temin eden kişilerin sanıklar Mahmut GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ olduğu, Mahmut'un
49/658
işyerinde Erkan'ın yanında durduğu ancak işleri Erkan'ın takip ettiği,söz konusu silahın sanık
Mahmut GÜZEL ve Erkan AYYILDIZ'dan sanık Kenan ÖZAY'a, ondan sonra sanık Selçuk
ÖZKAN'a, sanık Selçuk ÖZKAN'dan sanık Aykut Metin ŞÜKRE'ye, ondan da aynı gün içerisinde
sanık Alparslan ARSLAN'a ulaştığı, temin edilen Glock marka silahları para karşılığı temin
ettikleri anlaşılan sanıklar Mahmut Güzel ve Erkan Ayyıldız yönünden yayma ve tehlikeyi
genişleterek çoğaltma şeklinde ifade edilen silah ticareti suçunun yasal unsuru ile menfaat
temini unsurunun bulunduğu anlaşıldığı,
... Danıştay 2. Daire Hakimlerine yapılan saldırının bu dairenin bir ana okulu
öğretmeninin türban kullanımı ile ilgili vermiş olduğu bir karara ilişkin olduğu, Cumhuriyet
gazetesine yapılan saldırının ise domuza türban giydirilmesi ile ilgili olduğu, sanıklar ile maktül
ve mağdurlar arasında önceye dayalı tanışıklık ve şahsi herhangi bir husumet bulunmadığı,
sanıkların bu iki eylem için kararda belirtilen şekilde bir araya gelip plan yaptıkları, eylemlerin
örgüt çerçevesinde gerçekleştirildiği iddiaları ve bu yönde verilmiş karar mevcut olduğu, ..."
şeklindedir.
50/658
Süleyman ESEN'in bu sırada eylemden haberdar olduğu, bu el bombalarının iki adetini Alparslan
ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'a verdiği, Osman YILDIRIM'ın yanındaErhan TİMUROĞLU da
varken bu el bombasının birini Tekin IRŞİ'ye diğerini de İsmail SAĞIR'a vermek suretiyle
Cumhuriyet gazetesine attırdığı, bu el bombalarının patlamadığı, son olarak Alparslan
ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'ın bilgisi dahilinde, yanında Erhan TİMUROĞLU ve İsmail
SAĞIR de varken el bombasını attığı ve bombanın patlaması suretiyle TCK 170/1-c veTCK
151/1 - 152/2.a maddesinde yazılı suçların da bu şekilde işlendiği anlaşılmaktadır.
Bu olaylar silsilesi tek başına göstermektedir ki bu olay tek başına planlanmış bir adi
olay değildir, yargılamaya konu bu suçların bir örgütsel faaliyet olduğu, amacın bir Danıştay
üyesi değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu açıktır. Sanıkların maktül ve katılanlar ile
herhangi bir kişisel husumeti olmadığı sabittir. Sanıkların bir araya gelerek meydana getirdikleri
bu örgütlenme, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleri ile “ders vermek” amacı ile
örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç önemli bir unsurdur. Türban örtüsünü
"sözde" korumaya ve dini duyguları istismar ederek ve bir nev'i doğal kalkan olarak kullanmak
suretiyle toplumu "türban" üzerinden ayrıştırmaya yönelik örgütlenmiş bu oluşumda da bu husus
açıkça görülmektedir. Amaç, örgütlenmenin kabul tarzına göre değişik olabilir. Amaç, aynı
zamanda örgütün fikri yapılanmasını da belirler. Örgütlerde fikri yapı, insan ve eylem unsurları
kendini gösterir. O halde burada sanıkların hedef aldığı olgu türban konusu üzerinden toplumun
ayrıştırılması, şiddetin yaygınlaştırılmasıdır. Türban örtüsü ile ilgili Cumhuriyet gazetesinde
yayınlanan karikatür ile Danıştay 2.Dairesince verilen türban kararını esas alan sanıklar bir araya
gelerek böyle bir oluşum meydana getirmişlerdir. Bu oluşum, türban örtüsü ile ilgili baskı, şiddet
ve tehdit içeren TCK 314. maddesi anlamında Silahlı Terör Örgütüdür.
Bu kapsamda, Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı
eylemlerinin gerçekleştirilme tarzları itibariyle profesyonel olmadığı, birçok "acemilik"
barındırdığı, bu haliyle sanıkların ekonomik durumları ve konumu, yaşları, daha önce karıştıkları
suçlar ve tarihleri, sosyal çevreleri, aldıkları eğitim ve suç tarihindeki işleri, tanışıklıklarının
şekli, süresi ve bu anlamda örgütün yapılanma şekli, örgüt üyeleri arasındaki bağın "gevşek"
olması, açık bir hiyerarşinin bulunmayışı dikkate alındığında, eylemlerin isimleri bilinen ve Türk
yargısı ve/veya yürütme organınca kabul edilmiş bir terör örgütü ile bağlantılı şekilde veya bu
örgütlerin talimatıyla yada bilgisi dahilinde işlendiğine dair bir delil yoktur.
Ergenekon terör örgütünün var olup olmadığına ilişkin Yargıtay bozma ilamında yer
verilen tespitler ve yapılan yargılama birlikte değerlendirildiğinde, Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması ve Danıştay saldırısı eylemlerinin bu (iddiaya konu) örgüt ile irtibatını ortaya
51/658
koyan maddi herhangi bir delil bulunmamaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
hazırlanan iddianamede, en önemli delil olarak gösterilen el bombalarından ikisinin üretim yılı
veya seri numarasının iddiaya konu Ümraniye'de ve Eskişehir'de ele geçirilen el bombaları ile
benzerlik arzetmesi hususunun maddi bir delil olarak kabulü mümkün değildir. Çünkü,
dosyadaki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere el bombalarının seri numarası veya üretim
tarihinin bir aidiyet numarası olmadığı açıktır, bunun haricinde yapılan her değerlendirme bir
tahminden ibaret kalmaya mahkumdur. Bir diğer açıdan bakılırsa, var olduğu kesin olarak
saptanamayan bir örgütün, suçun işlenmesinden sorumlututulma olanağı dahukuken ve fiilen
yoktur.
Sanıkların birlikte hareket etmeleri, önce Cumhuriyet gazetesine, birkaç gün sonra da bir
kısmının Ankara'ya gelerek Danıştay üyelerine saldırıyı planlamaları, bu amaçla keşif yapmaları,
bir otelde birlikte kalmaları, gizliliğe riayet etmeleri sanıkların örgütlü bir yapı içerisinde
girdiklerini göstermektedir. Bu yapının türban ile ilgili ve bu konuya özel ilgi göstererek, kendi
görüşlerine göre türban aleyhinde karar veren yada davranan kurumlara kendilerince şiddet
içerikli "ders vermek" amacını güttükleri, sanık Alparslan ARSLAN'ın liderliğindeki örgütün
toplum üzerinde aynı zamanda baskı kurularak, toplumu ayrıştıracak ve ses getirecek eylemler
yapmak için bir araya geldikleri, bu kapsamda sanıklar Süleyman ESEN, Osman YILDIRIM,
Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR, Tekin IRŞİ'nin örgüt üyesi oldukları anlaşılmaktadır.
Sanıkların, gerek Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması, gerekse Danıştay'a yapılan
saldırılarının her ikisi de doğrudan türban konusu ile ilgilidir. Bu saldırılar toplumda büyük infial
yaratmış, korku uyandırmış, halk üzerinde paniğe yol açmıştır. Sanıkların eylemlerinden önce
türban kararları ve karikatürüne tepki olarak bir eylem planı yapmak üzere biraraya geldikleri,
ses getirecek eylem yapmaya karar verdikleri, Alparslan ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'dan
adam bulmasını istediği, Osman'ın önce Erhan TİMUROĞLU'nu bulduğu, Osman'ın devamında
Erhan'ın vasıtasıyla da İsmail SAĞIR ve Tekin IRŞİ'yi bulduğu, eylemler için gerekli bombanın
Süleyman ESEN'den, silahın Aykut Metin ŞÜKRE'den alındığı, sanıklar arasında suç işleme
hususunda birliktelik, devamlılık olduğu gibi bu suçlara uygun elverişli araç gerecin de
bulunduğu, aralarında hiyerarşik yapılanmanın da olduğu, örgüt işleyişi ve suç yoluna
bakıldığında Osman YILDIRIM'ın Alparslan ARSLAN'dan sonra geldiği anlaşılmaktadır.
Neticeten, TCK’nın 309. maddesinde yazılı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir
düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacı doğrultusunda
sanık Alpaslan Arslan'ın Silahlı Örgüt kurduğu ve yönettiği açıktır.Sanıklar Osman Yıldırım,
Erhan TİMUROĞLU, Süleyman Esen, İsmail Sağır, Tekin İrşi de örgütün üyesi olup örgüt adına
faaliyette bulunmuşlardır. Diğer sanık Aykut Metin Şükre'nin sanık Alparslan'a silahı vermesi
eyleminde örgüte yardım saikiyle hareket ettiğini veya örgütün varlığından ve eylemlerinden
haberdar olduğunu ortaya koyan somut delil elde edilemediğinden örgüt üyesi olmadığı
kanaatine varılmıştır. Bir diğer sanık Salih KURTER'in de sanıklar Alparslan ARSLAN ve
Süleyman ESEN ile tanışık olması dışında sanıklar ve eylemleriyle herhangi bir irtibatı tespit
edilememiş, örgüt üyesi olduğuna dair somut delil elde edilememiştir.
Sanıklardan müteşekkil bu örgütün, el bombası ve silah kullanması, ses getirici,
kamuoyunda gündem oluşturacak eylem gerçekleştirmesi, eylemlerin işleniş tarzı, yeri, zamanı
ve kronolojisi, suç işleme kararındaki ısrar, süreklilik, devamlılık ile eylemler sonrası meydana
gelen karmaşa, toplumda oluşan algı ve meydana getirdiği ayrıştırmanın gücü, etkisi ve meydana
getirdiği siyasi, kültürel, psikolojik tahribat, eylemlerin Anayasa'da belirtilen ve güvence altına
alınan "Laik Demokratik Hukuk Devleti" ilkesine ve dolayısıyla mevcut anayasal sistemi
doğrudan hedef almış olması dikkate alındığında, örgütsel eylem niteliğindeki Cumhuriyet
Gazetesi binasına yapılan saldırı ile Danıştay saldırısının amaç suç olan TCK 309 maddesi
anlamında suça elverişli bir eylem olduğu açıktır.
TCK'nın 309. maddesinde Anayasal düzene karşı işlenen suçlar cezalandırılmaktadır.
Hükümet düzeni, devlet kuvvetlerinin şekillenişi, devletin temel ideolojik yapısı, temel insan
52/658
hakları, seçim sistemi, yargı sistemi gibi değerler ise devletin Anayasal düzenini oluşturmaktadır.
Cumhuriyet, egemenliğin bir kişiye veya bir zümreye değil tüm topluma ait bulunduğu
bir devlet şeklini, laiklik ise genel anlamda devlet yönetiminin dini kurallara göre değil, toplum
gereksinimlerinin akılcı ve bilimsel kurallara göre karşılandığı bir yönetim biçimini tanımlar.
TCK'nın 309. maddesi ile Anayasal düzenin hukuka aykırı yöntemlerle ve zorla
değiştirilmesine "teşebbüs" edilmesi suç sayıldığına göre, bu hususa yönelik icra hareketlerinin
cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu suçun oluşumunda, genelde diğer suçlarda olduğu gibi
"neticenin" gerçekleşmesi aranmaz. Zira bu suç tipinde netice gerçekleşmişse, artık o suçu
cezalandırma olanağı ortadan kalkar. Bu nedenle öğretide bu suç; "peşinen tamamlanmış suç",
"neticesi hareketten ayrı suç" olarak da tanımlanmaktadır. Bu nitelikteki suçların özelliği,
teşebbüs aşamasında kalan fillerin de tamamlanmış suç gibi cezalandırılması, ceza uygulaması
açısından "teşebbüs" ile "tamamlanmış suç" ayrımının yapılmamasıdır.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suçun icrasına başlandığına, faile suçun
tamamlanmış halinin cezasının uygulanabilmesi nedeniyle, öğretideki bir görüşe göre bu suç
tipinin "salt tehlike suçu" veya "salt hareket suçu" olarak nitelendirilmesi de yerinde değildir.
Zira tehlike ve salt hareket suçları hukuka aykırı hareketten ayrı olarak, hukuka aykırı neticenin
öngörülmediği suç tipleridir. Oysa TCK'nun 309. maddesinde, hareketten ayrı olarak netice de
belirtildiğine göre bu suç aynı zamanda bir "zarar suçudur".
TCK.nun 309. maddesinde, neticesi hareketten ayrı bir suç tipi tanımlanması, özelliğin,
salt ceza uygulaması yönünden "tamamlanmış suç", "teşebbüs aşamasında kalmış suç" ayrımını
ortadan kaldırmakla sınırlı bulunması nedeniyle, bir fiilin anılan madde uyarınca
cezalandırılabilmesi için o fiilin "icra hareketi" niteliğinde bulunması zorunludur. Diğer bir
deyişle, maddedeki "teşebbüs eden" sözcüğü icra hareketine başlanması gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Bu açıdan da fiilin elverişli vasıtalarla icrasına başlanmış olması aranır. Bir fiilin
309. madde yönünden icra hareketi niteliğinde olup olmadığı hususu ise olayın akışına göre
değişebilir.
TCK.nun 309. maddesinde gösterilen suç, gittikçe ağırlaşan, belirli bir süreçte gelişen,
muhtelif fiillerin nedensellik bağı içinde gerçekleştirilmesini zorunlu kıldığından,
öğretide"gelişimli suç" olarak da tanımlanmakta, dolayısıyla bu suç failleri hakkında önceki suç
aşamalarının cezaları ayrıca uygulanmaktadır. Bu suçun kasten işlenebilen suçlardan
bulunduğuna ise kuşku yoktur. Ancak failin gerçekleştirmek istediği sonucun Anayasa'ya aykırı
olup olmadığını bilmemesi, bu konuda düşeceği yanılgı suç kastına ve dolayısıyla sonuca etkili
değildir.
Yine bu suçun işlenmesi için önceden oluşturulmuş bir örgütün varlığı da zorunlu
değildir. Maddede "teşebbüs edenler" deyiminin kullanılmış olması, suçun işlenmesi bakımından
şahıs itibariyle ayrım yapılmadığını, korunan değeri zorla ihlal eden bir kimsenin konumuna
bakılmaksızın bu suçun faili olabileceğini ortaya koymaktadır.
Her ne kadar, sanıklar Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU'nun
Danıştay eylemi nedeniyle yargılandıkları Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce nitelikli adam
öldürme ve nitelikli adam öldürmeye teşebbüs suçlarına yardım nedeniyle cezalandırılmış iseler
de, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin yukarda ayrıntısı verilen bozma ilamında da belirtildiği üzere,
amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacıDanıştay saldırısı gibi vehamet arzeden
eyleme iştirak etmeleri karşısında, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri faillikniteliğinde
olduğunun kabulünün gerektiği açıktır. Bu nedenle sanıklar Osman YILDIRIM, Erhan
Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın da sanık Alparslan ARSLAN ile birlikte TCK 309. maddesi
kapsamında cezalandırılması talep edilmiştir.
Yukarda ayrıntısı ile belirtildiği üzere, sanıklar Alpaslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan
TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'ın TCK'nun 309. maddesi kapsamında cezalandırılmasına karar
verilmesi gerektiği açıktır. Sanıkların eylemlerinin doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
yönelik olduğuna dair bir delilin bulunmadığı ve ayrıca eylemlerin işleniş tarzı itibariyle
53/658
TCK.nun 312 maddesinde yazılı bu suça elverişli nitelikte bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Sanıkların eylemleri bir bütün olarak TCK.nun 309. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu için
sanık Alparslan ARSLAN hakkında TCK 314/1 maddesinde yazılı "terör örgütü yöneticiliği"
suçundan, diğer sanıklar Osman Yıldırım, Erhan TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR hakkında TCK
314/2 maddesinde yazılı "terör örgütü üyeliği" suçundanayrıca cezalandırılmaları talep
edilmemiştir. Yine tüm sanıklar hakkında açılan diğer kamu davalarına ilişkin sabit olan
suçlardan TCK 309/2 maddesi gereğince ayrıca cezalandırılmaları talep edilmiştir.
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarih 2018/7 Esas 2018/4 sayılı kararı
ile bir kısım sanıkların suçları yönünden verdiği karşı yetkisizlik kararı kapsamında İstanbul 4.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen dosyada belirtilen sevk maddeleri ve suçlara ilişkin
münhasıran değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda, yetkisizlik kararına konu olmayan sanıklar
Veli KÜÇÜK gibi diğer sanıkların eylemleri açısından da kısa bir değerlendirme yapılmıştır.
Bununla birlikte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2006/85 sayılı iddianamesi,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2007/1536 soruşturma sayılı iddianamesi, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Danıştay saldırısında kullanılan silaha esas olmak üzere tanzim
ettiği iddianame, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına konu Ergenekon terör
örgütünün faaliyeti kapsamında Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atıldığı,
bu eylemlere azmettirildiği, örgüt yöneticilerinin bu eylemlerden sorumlu oldukları şeklindeki
değerlendirme ile hazırladıkları iddianameler, verilen mahkeme kararları, yargıtay bozma
ilamları, son olarak Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yukarda ayrıntısı belirtilen 31/08/2018
tarihli kararı dikkate alınarak, sanıklar açısından bireyselleştirme yapılmıştır.
Mahkemenin kabulü:
29.03.2008 tarihinde saat 23.34 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binası bahçesine
molotof kokteyli atılmıştır, burada yangın çıktığı, olayda ölen ve yaralanan bulunmadığı
anlaşılmıştır. Güvenlik kamerası görüntülerine ve tüm dosya kapsamına göre; molotof kokteylini
sanık Bedirhan Şinal’in attığı, haklarında evrak yaş küçüklüğü sebebi ile soruşturma ve
kovuşturma safahatında ayrılan Umut Erdoğan ve Oğuzhan Aslan’ın sanık Bedirhan Şinal’in
yanında bulundukları ve eylemi birlikte gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi ve Shell Akaryakıt İstasyonunun kamera kayıtlarına ilişkin “
Tutanaklar”a göre; Bedirhan Şinal’in olaydan bir gün önce 28.03.2008 tarihinde saat 21.00
sıralarında Cumhuriyet gazetesinin önünde tek başına keşif yapmak amacıyla dolaştığı tespit
edilmiştir. Olay gününde ise saat 23:31:20 sırasında ekranda 3 kişinin görüntüye giriş yaptığı,
etrafı gözledikleri, saat 23.34:12 sırasında da molotof kokteylinin Cumhuriyet gazetesi binasına
atıldığı, yangın meydana geldiği ve etrafı yoğun dumanın kapladığı, bu sırada güvenlik
görevlisinin bina dışına çıktığı ve görüntüdeki şahısların kaçmaya başladıkları belirlenmiştir.
31.03.2008 tarihinde yapılan teşhis işlemi esnasında gözaltındaki Bedirhan Şinal, Oğuzhan Aslan
ve Umut Erdoğan, bu kamera kayıtlarından alınan fotoğrafların kendileri olduğunu teşhis
etmişlerdir. Bu teşhis işlemine göre Bedirhan Şinal’in molotofu attığı, Oğuzhan Aslan ve Umut
Erdoğan’ın Bedirhan Şinal’le birlikte olay yerinde bulunduğu tespit edilmiş, bu husus sanıklarca
da ikrar edilmiştir.
29.03.2008 tarihinde saat 22.02’de Bedirhan Şinal’in elinde bidonla ve yanında Fatih
Derdiyok da bulunduğu halde Shell Akaryakıt istasyonuna geldiği, Bedirhan Şinal’in elinde
bulunan bidona benzin aldıktan sonra saat 22.04’te Fatih Derdiyok’la birlikte Akaryakıt
İstasyonundan ayrıldıkları tespit edilmiş, Bedirhan Şinal ve Fatih Derdiyok bu görüntülerdeki
kişilerin kendileri olduğunu kamera kaydı üzerinden yapılan teşhis işlemiyle doğrulamışlardır.
56/658
Yakalanan kişilerin, molotof kokteyli yapımına sanıklar Murat Aplak ve Fatih
Derdiyok’un da iştirak ettiğine dair ifadeleri üzerine 30.03.2008 tarihinde sanık Murat Aplak,
31.03.2008 tarihinde de sanık Fatih Derdiyok yakalanarak gözaltına alınmışlardır. İfadelere,
benzin istasyonu güvenlik kamerası görüntüsüne ve tüm dosya kapsamına göre bu sanıkların
molotof kokteylinin hazırlanmasına iştirak ettikleri anlaşılmıştır.
Bu eylemin, 12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye’de 27 adet el bombasının ele
geçmesi ile başlayan soruşturmanın devamında 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük, 19.03.2008
tarihinde Sedat Peker ve 21.03.2008 tarihinde İlhan Selçuk hakkında işlem yapılmasından,
soruşturma kapsamında 2006 yılında Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının bu
soruşturma kapsamında Ümraniye ve Eskişehir’de ele geçen el bombaları ile aynı veya benzer
kafileden olduklarının gündeme gelmesinin ardından 29.03.2008 tarihinde gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Eylemin, Cumhuriyet gazetesi veya mensuplarına duyulan şahsi husumetten veya maddi
menfaat elde etme beklentisinden v.b. adi sebeplerden kaynaklanmadığı anlaşılmaktadır. Gerek
müdahil gerekse sanıklar tarafından bunun aksi de iddia edilmemiştir. Eylemin tamamen siyasi
amaçla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Olaydan sonraki tarihte olmakla birlikte, sanık Seyhun Zayim’in bir süre sanık Sedat
Peker ile Cezaevinde aynı koğuşta kaldığı, Sedat Peker’in Avukatı Yusuf Utku Tekayak’ın sanık
Seyhun Zayim’in Cezaevi hesabına değişik seferler para yatırdığı anlaşılmaktadır.
Sanık Boğaç Kaan Murathan ile dosya sanıkları Veli Küçük, Emin Caner Yiğit, Sedat
Peker, Muzaffer Tekin ve Mehmet Fikri Karadağ arasında önceye dayanan örgüt irtibatı
bulunduğu dosya kapsamındaki delillere göre sabit görülmüştür. Sanık Boğaç Kaan Murathan’ın
bunun aksi yönündeki, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile kendisinin de davetli olduğu veya
çevreden duyarak öylesine gittiği “öztürkler.com” gecesinde görüp tanıştığı, bir iki defa
görüşmüş olabilecekleri, Sedat Peker’in kendisinin sevdiği birisi olmakla birlikte fazla samimi
olmadıkları, Emin Caner Yiğit ve Mehmet Fikri Karadağ’ı tanımadığı ve benzeri savunmaları
cezadan kurtulma amacına matuf görülerek itibar edilmemiştir. “öztürkler.com” gecesinin
dosyadaki görüntülerinin bu savunmanın tam aksini gösterdiği, sanık Sedat Peker tarafından
sanık Veli Küçük’ün şoförlüğünü yapması için görevlendirilen sanık Emin Caner Yiğit’in Sedat
Peker tarafından ödenecek maaşını takip ettiğine dair iletişim tespit kayıtlarının bulunduğu,
önceki tarihte yakalanan sanık Emin Caner Yiğit’te kendisinin pasaportunun ve şarjörünün
çıktığı, ayrıca tanımadığını savunduğu sanık Emin Caner Yiğit ile telefon görüşmelerinin tespit
edildiği, sanık Sedat Peker’in talimatı ile sanık Veli Küçük’ün vereceği konferansın kalabalık
gözükmesi için adam topladığı, sanıklar Muzaffer Tekin ve Mehmet Fikri Karadağ ile birlikte
Ertuğrul Yılmaz’ın cenaze merasiminde bulunduğuna dair fotoğrafı bulunduğu, ayrıca sanık
Muzaffer Tekin ile telefon irtibatının olduğu anlaşılmaktadır.
Cumhuriyet gezetesinde 2006 yılında “Domuzun başında türban örtüsü ile resmedildiği”
bir karakitür yayınlanmasına tepki koymak mahiyetinde bu gazeteyi bombaladığı belirtilen
kişilerin yaşam tarzlarının devam eden süreçte ortaya çıkan delillere göre, bu eylemlerin sebebi
olarak gösterilen radikal dini düşünce yapısı ile asla bağdaşmadığının ortaya çıktığı, bu
kişilerden Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi’nin Barda çalıştıkları, İsmail Sağır’ın da onlarla birlikte
olduğu, uyuşturucu kullandıkları, Osman Yıldırım’ın kahvehane/kumarhane işlettiği, bu kişilerin
eylemi para karşılığı yaptıkları açığa çıkmıştır. Bu da Danıştay saldırısı eylemi sonrası
yakalanmaları ile mümkün olmuştur.
Ergenekon Terör Örgütünün bu eylemdeki amacının, Cumhuriyet gazetesinin 2006
yılındaki bombalanma eylemlerinin ve bağlantılı olarak Danıştay saldırısının Ergenekon Terör
Örgütü ile ilgili olamayacağı intibaı uyandırmak ve soruşturma aleyhine kamuoyu oluşturmak
olduğu kanaatine varılmıştır. Ergenekon Terör Örgütü tarafından bu olayda da benzer profildeki
kişilerin istihdam edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
57/658
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan
Şinal’in,örgüt adına yapılacağını bildiği eylemi, maddi menfaat beklentisi içinde gerçekleştirdiği,
bu şekilde Ergenekon Terör Örgütü adına suç işlediği, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu,
-Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair ve Molotof kokteylinin atılması
eylemine iştirakleri bulunduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanıklar Fatih Derdiyok ve Murat
Aplak’ın, söz konusu Molotof kokteylinin yapımına iştirak ettikleri kanaatine varıldığı ifade
edilmiştir.
Yargıtay İlamı:
Sanıklar tarafından Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması olayına ilişkin
bozma ilamında ayrıca değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
Buna karşın, Bedirhan ŞİNAL'a ilişkin olmak üzere, "Sanık Bedirhan Şinal'ın
Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak savunmasının alınmasından sonra 19.12.2008
tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk tarafından bir kez daha ifadesinin alınması yoluna
gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine muhalefet edilmesi" şeklinde değerlendirme yapıldığı
görülmüştür.
Değerlendirme:
29.03.2008 tarihinde saat 23.34 sıralarında Cumhuriyet gazetesi binası bahçesine
molotof kokteyli atılması ve sonrasında yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri, sanıkların
savunmaları, Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde,
Mahkemenin kabulünde temel etkenin aşamalarda sürekli değişen ve cezaevinde tutuklu
bulunduğu süreçte elindeki tüm ilaçları içmesi neticesinde hastaneye kaldırılan ve burada
kendisine "anksiyete bozukluğu" tanısı konduğu ve yine cezaevinde iken kendi kendisini "kesici
aletle" yaraladığı anlaşılan Bedirhan ŞİNAL'ın ifadesine kısmen itibar edildiği, bir bakıma
Bedirhan ŞİNAL'ın ifadesine bölünerek itibar edildiği, Boğaç Kaan Murathan, Bayram Demir,
Bora Ballı ve Seyhun Zayim'e ilişkin Bedirhan ŞİNAL'in soyut beyanı dışında delil bulunmadığı,
Yargıtay ilamı uyarınca da, Bedirhan ŞİNAL'in yasak usullerle alındığı anlaşılan ifadesi
ile yine Bedirhan ŞİNAL'in tanıklıktan çekilme hakkı olan kişilerle telefon görüşmelerinin imha
edilmeksizin kayıt altına alınan tape kayıtlarına yasal olarak itibar edilemeyeceği açıktır.
Bu haliyle gazeteye atılan molotof kokteylini Fatih Derdiyok, Murat Aplak, Bedirhan
Şinal ile haklarındaki dosya yaş küçüklüğü nedeniyle tefrik olunan Oğuzhan ASLAN ve Umut
ERDOĞAN'ın birlikte hazırladıkları, daha sonra bu molotof kokteyllerini Bedirhan ŞİNAL,
Umut ERDOĞAN ve Oğuzhan ASLAN'ın gazete binasına attıkları, olayın asıl failinin de
Bedirhan ŞİNAL olduğu sabittir.
58/658
Olayın basit bir molotof kokteyli atılması olayı olmadığı kabul edilse bile diğer
sanıklarBoğaç Kaan Murathan, Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in olaya iştirak
ettiğini gösterir herhangi bir "maddi" delil bulunamamıştır. Şöyle ki; olay tarihinden sonra
Seyhun Zaim ile Sedat Peker'in aynı cezaevinde kalmış olmaları ve Boğaç Kaan Murathan'ın da
bir kısım (iddia edilen) Ergenekon Terör Örgütü sanıkları ile sosyal ortam veya telefon ile
irtibatlı oluşunun maddi delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Yine olay
tarihinin; Ümraniye'de el bombası ele geçirilmesi ve Sedat Peker ile İlhan Selçuk hakkında adli
işlem yapılması sonrasına denk gelmesinin, maddi bir delil olmadıkça, başka bir olayla veya suç
ile irtibatlandırılmasına yasal olanak yoktur.
Yine Seyhun Zayim ve Bora Ballı tarafından cezaevinden bir cep telefonu üzerinden,
Bedirhan ŞİNAL'ın ve yakınının olaydan yaklaşık 20 gün kadar önce aranması şeklindeki
tespitin şüphe oluşturmakla birlikte sanıklarBoğaç Kaan Murathan, Bayram Demir, Bora Ballı ve
Seyhun Zayim'in suça iştirak ettiklerine dair "maddi delil" teşkil etmediği açıktır.
57. hükümetin Başbakanı ve Demokratik Sol Parti Genel Başkanı olan Bülent Ecevit'in
2002 yılında rahatsızlandığı ve bir süre sanık Mehmet Haberal'ın sahibi olduğu Başkent
Üniveristesi hastanesinde tedavi gördüğü, bu süreçte gazetelerde Bülent Ecevit'in "uzun süre
hastanede tedavi görmesi gerektiği", "düştüğü" gibi haberler çıktığı, Bülent ECEVİT'in vesayet
altına alınması için davalar açıldığı, bu süreçte DSP'den Kemal DERVİŞ, Hüsamettin ÖZKAN
ve İsmail CEM gibi önemli siyasetçilerin ayrılarak YENİ TÜRKİYE PARTİSİ adı altında
oluşuma gittikleri, Kemal DERVİŞ'in daha parti kurulmadan CHP'ye geçtiği, DSP -MHP -
ANAP koalisyon hükümeti ortağı olan MHP genel başkanının erken seçim yapılması söylemi
sonrası seçime gidildiği, 3 Kasım 2002 seçimlerinde DSP, MHP ve ANAP'ın meclis dışında
kaldığı bilinmektedir.
Mahkemenin Kabulü :
Sanıklar Mehmet Haberal ve Sinan Aydın Aygün’ün Başbakan Bülent Ecevit’in
dolayısıyla hükümetin görevini yapmasını kısmen ve tamamen yapmasına engel olmak
eylemlerini gerçekleştirmiş, sanık Tunçer Kılınç’ta Ergenekon Terör örgütünün siyaset ve
siyasetçilere yön verilmesi, yönlendirilmesi kapsamında Demokratik Sol Partiyi şekillendirme
faaliyetlerini yürütmüştür. Bu kapsamda sanık Mehmet HABERAL'ın sahibi olduğu Başkent
Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gördüğü sırada Bülent ECEVİT'e yanlış tedavi uygulandığı
kabul edilmiştir.
Bülent Ecevit’in 2001 yılında bazı çevreler tarafından görevden uzaklaştırılarak, yerine
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı getirmek istedikleri ve durumu Hüsamettin Özkan’ın
kabul etmediği, 2002 Mayıs ayından itibaren Bülent Ecevit’in hastalığına dair haberlerin ve
yorumların ağırlık kazandığı, Emin Ç.’ın 2 Temmuz 2002’de Hürriyette; “Ecevit’in Başbakanlık
yapamayacak durumda olduğu, evinde iyi beslenemediği, hatta yıkanmadığı, derisindeki
lekelerin ve kabarmaların bakımsızlıktan kaynaklandığı” şeklindeki yazısı ile verildiği, birkaç
gün sonra 8 Temmuz 2002 tarihinde Hüsamettin Özkan’ın DSP’den 61 milletvekili ile beraber
istifa ettiği ve İsmail Cem ile birlikte Yeni Türkiye Partisi’ni kurdukları, 4 Mayıs 2002’de
Mehmet Haberal’ın rektörü olduğu Başkent Üniversitesi’ne kaldırılan Bülent Ecevit’e bağırsak
iltihabı teşhisi konulduğu, bir gün sonra hastaneden çıkan Bülent Ecevit’in Oran’daki konutunda
dinlenmeye çekildiği, iki gün sonra ise evde sırtını çarpması sonucu kaburgasının kırıldığı
açıklamasının yapıldığı, 17 Mayıs 2002’de Başbakan’ın doktoru Prof. Turgut Zileli ve Başkent
Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal’ın Başbakanlık konutunda rahmetli Bülent Ecevit’i
muayene ettiği, kapsamlı bir çek-up yapılması için ikna ettikleri, yeniden aynı hastaneye
kaldırıldığı ve burada kaldığı 11 gün sonunda durumunun daha da kötüleştiği, 27 Mayıs 2002’de
11 gün kaldığı Başkent hastanesinden çıkarak evine gittiği ve Başkent Üniversitesi’nden gelen
59/658
doktorları kabul etmeyerek, Demiryolları Hastanesi’nde çalışan Ortopedist Dr. Mücahit Pehlivan
tarafından tedavisine devam ettirildiği, o dönemde, DSP Grup Başkanvekili olan Emrehan Halıcı
tarafından rahmetli Bülent Ecevit’in 11 Temmuz 2002’deki son randevuya gitmemesinin nedeni
olarak “Gitseydi, kendisine çürük veya “iş göremez” raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak
Başbakanlıktan düşürülecekti.” şeklinde beyanlarda bulunduğu, o dönemde, rahmetli Bülent
Ecevit’in koruma amirliğini yapan Recai Birgün tarafından o günlerle ilgili olarak yapılan
açıklamalarda “dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit’ti. Ne
zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlara da 57. Hükümet’e yapılan operasyonun bir
parçası olarak baktık. 57. Hükümet’in iktidardan düşürülmesi için yapılan bir operasyondu.”
şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda Başbakan Bülent Ecevit’in
sağlık durumu ve günlük yaşamı konusunda belli gazete ve yazarlara Başkent Üniversitesi
Hastanesi kaynaklı haberler yaptırılarak Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğuna
kamuoyunun inandırılmaya çalışıldığı, bu durumun hukuki olarak belirlenmesi için de Sanık
Mahir Akkar tarafından 01.07.2008 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması
için dava açıldığı, 05.07.2002 tarihinde de bir başka örgüt üyesi Sinan Aydın Aygün tarafından
aynı mahiyette (Başbakan Bülent Ecevit’in vesayet altına alınması için) bir dava daha açıldığı
böylece Başbakan’ın görev yapamaz halde olduğunun Mahkeme kararı ile tespit ve tescil
edilmeye çalışıldığı, açılan her iki davanın da "hakkın kötüye kullanılması" kapsamında kaldığı
ve menfaat yokluğu nedeniyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit hakkında Adli Tıp Kurumu
1. İhtisas Kurulu'nun 19.01.2011 tarih ve 198 karar sayılı Raporundaki çoğunluk görüşünde;
“Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002 tarihlerinde; tromboflebit, sol 9.
kaburga kırığı, pulmoner tromboemboli, Parkinson hastalığı, Myastenia gravis, blefarit,
osteoporoz, kontrole hipertansiyon tanıları ile yatırıldığı,önerilerle taburcu edildiği, 28/05/2002
tarihinde evde yapılan kontrolde; 7. ve 8. vertebra hizasının ödemli, palpasyonla ağrılı olduğu,
çekilen filmlerde T8 kompresyon kırığı saptandığı, korse ile fiksasyon ve mutlak yatak istirahati
önerildiği, evde kontrollere devam edildiği, 12/06/2002'de gece evde düştüğü belirtildiği,
muayenede omurilik zedelenme bulgusu olmadığı, ısrarla yatak istirahati ve korse gerekliliği
önerildiği, en son 02/07/2002 tarihli ev ziyaretine ait muayene bulguları olduğu, 30/05/2003,
11/06/2002, 28/07/2003 tarihlerinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fakültesi
Eğitim Hastanesi'nde anemi açısından ayaktan takip ve tedavisi yapıldığı, 22/08/2003-
29/08/2003 tarihlerinde aynı hastanede yataktan düşme, kasılma, bilinç kaybı nedeniyle
yatırıldığı, yapılan tetkiklerle epilepsi tanısı konulduğu, en son 01/05/2006 tarihinde
intraventriküler kanama nedeniyle aynı hastaneye yatırıldığı, takip ve tedavisi sürerken
05/11/2006 tarihinde öldüğü bildirilen Bülent Ecevit adına düzenlenen adli ve tıbbi belgelerde
bulunan veriler birlikte değerlendirildiğinde;
Kişinin Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002 tarihleri arasındaki
yatışında; sol 9. kaburga kırığı, tromboflebit, pulmoner tromboemboli yönünden
değerlendirildiği, uygulanan tedavilerin tıbben uygun olduğu, Myastania Gravise de uygun
tedavi verildiği fakat Parkinson hastalığı açısından hastane ve evdeki tıbbi kayıtlar ve takiplerde
tutulan notlarda eksiklikler dikkati çektiği, Parkinson hastalığının düzeyi, komplikasyon
(unutkanlık, hipotansiyon, uyku problemleri) gelişip gelişmediğinin, ilaç kullanımı ile ilgili
sorunların olup olmadığının not edilmediği, bunlardan dolayı hastanın son muayene
bulgularının düzenli olarak değerlendirilmediği ve detaylı olarak bildirilmediğinden hastanın
kliniğine göre dopaminerjik tedavi ve tedavinin dozlarının yeterli olup olmadığı hakkında kesin
bir yorum yapılamamakla birlikte, evdeki takipte düşmelerin ön planda olduğu, iki taraflı
Parkinson hastalığı olan olgunun orta veya ileri evre (Hoehn and Yahr Skorlaması sonucu en az
3) Parkinson hastalarında görülebilen bir durum olduğu, bunu destekler biçimde GATA
60/658
tarafından yapılan takipte ilaç dozunun yükseltilmiş olması ve klinik bulguların daha iyi
olduğunun not düşülmesi düşünüldüğünde dopaminerjik tedavinin yetersiz kaldığının kabulü
gerektiği”, 2 Adli Tıp Uzmanı, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı ile Nöroloji Uzmanı olmak üzere toplam 6 hekim imzası ile çoğunluk görüşü olarak
belirtilmiş;
Buna karşılık Adli Tıp Uzmanı, Beyin Sinir Cer. Uzmanı, Göğüs Kalp Damar Cer.
Uzmanı, İç Hastalıkları Uzmanı, Genel Cerrahi Uzmanı olmak üzere toplam 5 hekim imzalı
muhalefet şerhinde ise; “sırt solunda ağrı, sol bacakta ağrı ve şişlik, ağrı nedeniyle yürüme
güçlüğü yakınmaları ile başvurmuş olduğu ve öyküsünde 12 gün önce duvara sırtını çarptığı
ifade edilen Bülent Ecevit'in, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde 17/05/2002-27/05/2002
tarihleri arasındaki yatışı sırasında yapılan tetkik ve tahlillerin, tetkik ve tahliller neticesi tespit
edilen tromboflebit, pulmoner emboli ve kot kırığına yönelik uygulanan tedaviler ile daha
önceden tanısı konmuş Parkinson ve Myastenia Gravis hastalıklarına, hastaneye müracaatından
önceki süreçte olduğu şekilde aynı dozda tedavi uygulanmasının tıp kurallarına uygun olduğu”
beyan edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 5'e karşı 6 oyla-oyçokluğu ile düzenlediği
raporda, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in diğer rahatsızlıklarının yanında orta veya ileri
evrede parkinsonhastalığının da teşhis ve tedavisine ilişkin kullanılması gereken ilaçlar
konusunda görüş birliği bulunduğu, farklı görüşün Başkent Üniversitesi Hastanesinde bu
rahatsızlığıntedavisi sırasında uygulanan ilaç dozunundan kaynaklandığı, çoğunluk görüşüne
göre dozun yetersiz olup yükseltilmesi gerektiği, muhalefet şerhinde ise uygulanan ilaç
tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğunun beyan edildiğinin anlaşılması karşısında;
rahatsızlığa ilişkin teşhis ve tedavide kullanılacak ilaç konusunda ittifak bulunması, kullanılacak
ilaç dozu konusundaki uzman hekimler arasında 5/6 şeklinde farklı görüş çıkması dikkate
alındığında, farklı görüşlerden herhangi birinin bilimsellikten uzak olduğunun ileri
sürülemeyeceği, uygulamada hekimler arasında tedavideki doz farkı konusunda görüş
farklılıkları bulunmasının doğal olması, kullanılacak doz miktarında tıp literatüründe kesinlik
bulunmaması karşısında, mahkemece rapor içeriğinin yanlış anlamlandırılarak tedavi sürecinin
dolaylı biçimde örgütsel faaliyet olarak kabul edilip dönemin Başbakanı'nı iş göremez hale
getirmek suretiyle hükümete karşı suçun işlendiğine delil kabul edilmesi;
Kabule göre de; Başkent Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı olup teşhis ve tedavi
ekibinde yer almayan sanık Mehmet Haberal'ın, hastanede uygulanan tedavinin ne şekilde
yapılacağı konusunda teşhis ve tedavi sürecinde görev alan hekimleri ve sağlık personellerini
yönlendirdiğine ilişkin somut deliller ortaya konulmadan meydana gelen sonuçtan sorumlu
tutulup yazılı şekildemahkumiyeti yönünde hükmü kurulması" şeklinde değerlendirme
yapılmıştır.
Değerlendirme :
Bülent Ecevit'in mevcut hastalığı ile DSP - MHP - ANAP koalisyon hükümetinin
dağılması süreci arasında o dönemin mevcut siyasi ortamı, ekonomik durum bağlamında ilişki
olduğu kabul edilse bile, 5'e karşı 6 oyla oyçokluğuyla alınan adli tıp raporu doğrultusunda
yanlış tedavi uygulandığının, bu yanlış tedavinin de iddiaya konu ergenekon terör örgütünün
amaçları doğrultusunda yapıldığının kabulüne imkan bulunmamaktadır. Bir kısım sanıkların o
döneme ilişkin basına veya tanık beyanlarına yansıyan "siyasi içerikli" görüşmeleri, notları ve
konuşmalarının iddia konusu ergenekon terör örgütü ve yanlış tedavi süreci ile bağlantısı
bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
01.02.2006 tarihinde İkitelli Organize Sanayi Sitesi Esenler Sanayi Sitesi giriş kapısı
yakınında, yol kenarında bir şahsın ölü olarak bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine
61/658
gidilerek, çene alt kısmında ip izi şeklinde boydan boya morluk bulunan bir erkek cesedi
görüldüğü şeklinde tutanak tutulmuş, daha sonra Küçükçekmece Adli Emanetine aldırılacak olan
olay yerinin fotoğraf ve görüntüleri çekilmiştir. Olay yeri itibari ile Küçükçekmece Cumhuriyet
savcısı aynı tarihte olay yerine gelerek olay yeri inceleme tutanağı tanzim etmiştir. Bu tutanakta
da, cesedin ayaklarının çıplak olduğu, alnının ortasında yüzeysel ekimotik alan bulunduğu,
boğazda boğmaya delalet eden derin telem izi saptandığı, cesedin üzerinde herhangi bir eşya
veya kimliğini belirtir belgeye rastlanmadığı ifade edilerek kolluk görevlilerine cesedin kimlik
tespitinin yapılması talimatı verildiği belirtilmiştir. Yine aynı gün ceset üzerinde adli ölü
muayenesi yapılmış, sistematik otopsi yapılması için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Adli Tıp
Kurumu Morg İhtisas Dairesinin raporunda ölümün “Bağla boğma sonucu meydana gelmiş
olduğu” belirtilmiştir.
06.02.2006 tarihinde, DHKP/C Terör Örgütüne ait www.dhkc.net adlı internet sitesinde
yayınlanan bir bildiri ile Hakan Saraylıoğlu’nun öldürülmesi bu örgüt tarafından üstlenilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 2007/1536 sayısına kayden yürütülen Ergenekon
Terör örgütü soruşturması kapsamında alınan Mahkeme kararına istinaden, 21.03.2008 tarihinde
Beyoğlu adresindeki Ulusal Kanal’daki aramada, üzerinde “Çevre koruma hizmetleri dergisi”
yazılı 2005 yılı ajandası bulunmuştur. Bu ajandanın 19-20 ve 21 Şubat sayfalarına el yazısı ile
Hakan Saraylıoğlu’nun ismi, DHKP/C Terör Örgütünün Hakan Saraylıoğlu cinayetini üstlenme
metninde de yer alan bazı bilgiler ve bu bilgilerden fazlasının yazıldığı görülmüştür. Kriminal
incelemede el yazılarının Serhan Bolluk’a ait olduğunun tespit edilmiştir. Serhan Bolluk’un,
Hakan Saraylıoğlu’nun kimliği henüz belirlenemeyen DHKP/C militanları ile birlikte sorgusuna
katıldığı, sorgu sırasında ajandasına el yazısı notlar aldığı, bu şekilde Hakan Saraylıoğlu’nun
öldürülmesine iştirak ettiği sonuç ve kanaatine varıldığından bahisle TCK 82/1 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, açılan davanın da ergenekon ana
davası ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
Mahkemenin Kabulü :
Sanık Serhan Bolluk’un üzerindeki suç şüphesini ortadan kaldırması için söz konusu
bilgileri nasıl edindiğine dair detaylı ve inandırıcı bir açıklama yapması yeterli gelecek iken bunu
yapmak yerine diğer birçok sanık gibi gazetecilik mesleğini öne çıkartan savunmaları itibar edilir
mahiyette bulunmamıştır. Gazeteciliğin her türlü faaliyeti meşru kılan dokunulmaz bir meslek
kolu olduğunun hukuken kabul edilemezliği açıktır. Serhan Bolluk’un söz konusu bilgiler
konusunda hatırladığı tek şey, kesin olmamakla birlikte bu bilgileri ajandasına 2006 yılı
başlarında yazdığı ifadesiyle anlattığı husustur. Sözlü savunmasında daha eski tarihli olayları
detayları ile Mahkememize anlattığı, bu olayda da söz konusu bilgileri, nasıl edindiğini
hatırlamasını kolaylaştıracak şekilde ajandasına yazdığı görülen, kendi ifadesine göre bir harfi
bile atlamayacak derecede dikkatli bir gazeteci olan Serhan Bolluk’un, üzerinden iki yıl dört ay
kadar bir süre geçtiğinden bahisle olayı hiçbir şekilde hatırlayamadığı mahiyetindeki savunması
hayatın olağan akışına uygun, inandırıcı bir savunma olarak görülmemiştir.
Soruşturma ve kovuşturmada şimdiye kadar elde edilen deliller olayın Ergenekon Terör
Örgütü ile bağlantısına ve sanık Serhan Bolluk hakkında lehe veya aleyhe bir hüküm kurmaya da
elverişli olmadığı, bunun yanı sıra dosya geneline göre olay hakkında halen araştırma imkânı
açık olan birçok husus mevcut olduğundan delillerin toplanmış sayılamayacağı,
Öldürülen Hakan Saraylıoğlu’nun elinden alınan yaşama hakkı ile dava açılarak suç
şüphesi altında sokulan Serhan Bolluk’un yargılamanın makul sürede bitirilmesi hakkı
kıyaslandığında, bu dava ve birleştirildiği ana davanın karmaşıklığına göre yargılamanın makul
süre sınırlarını aşmadığı ve Serhan Bolluk’un tutuksuz yargılandığı dikkate alınıp yaşama
hakkına üstünlük tanınarak olay hakkındaki tüm delillerin toplanması gerektiği, belirtilerek
Serhan BOLLUK hakkında Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesine ilişkin dava evrakının tefrik
edilmesine karar verilmiştir.
62/658
Değerlendirme :
Hakan SARAYLIOĞLU'nun öldürülmesine ilişkin dava süreci devam etmekle birlikte,
bu eylemin Serhan BOLLUK'un yargılandığı işbu dava konusu ergenekon terör örgütü ile dolaylı
olarak irtibatlandırılmasına hukuken olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.
5. SİLAHLANMA EYLEMLERİ
b. Osmangazi ilçesinde muzaffer şenocak'ın arkadaşının evinde ele geçen bomba yapım
malzemeleri (22.06.2007)
Muzaffer TEKİN'de ele geçirilen belgelerde Muzaffer ŞENOCAK'a ait fotoğrafların
bulunduğu CD tespit edilmesi üzerine, Bursa ilinde Muzaffer Şenocak’ın Ayşe Elveren isimli
arkadaşına ait olan işyerinde yapılan aramada, patlayıcı madde niteliğinde veya yapımında
kullanılan TCK 174 maddesi kapsamında malzeme ele geçirildiği,
Yapılan yargılama neticesinde, mahkemece, "Mahkememizin yaptığı keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucu verilen, bilimsel ve hukuki yeterlliğe sahip rapor içeriği dikkate alındığında,
yüklenen suçun kanuni unsurları ile oluşmadığı" belirtilerek sanığın beraatine karar verilmiştir.
f. Sapanca'da Fatma Dönmez'e ait evde, Ankara Zir Vadisinde yapılan aramalarda
bulunan bomba ve diğer patlayıcılar (07.01.2009, 12.01.2009)
64/658
Mustafa DÖNMEZ ile Emin GÜRSES arasında kayda alınan telefon konuşmaları
sonrasında, Mustafa DÖNMEZ'in Ankara'daki askeri lojmanda bulunan ikametinde 07.01.2009
tarihinde yapılan aramada 2 adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah, 3 adet Tabanca, 173 adet
değişik çap ve markalarda fişek ele geçirilmiş, Mustafa DÖNMEZ ile Fatma DÖNMEZ'in
Sapanca'da bulunan adresinde 07.01.2009 tarihinde yapılan aramada el bombası ile el bombası
parçaları ele geçirilmiş, Mustafa DÖNMEZ'in Ankara'daki adresinde ele geçirilen kroki
doğrultusunda Ankara'da Zir Vadisi mezarlığı bitişiğindeki metruk evin bahçesinde 12.01.2009
tarihinde yapılan aramada el bombası ve muhimmat ele geçirildiği,
Mahkeme, olayı "Sanık Mustafa Dönmez’in dosya kapsamındaki resmi evraklara, keşif
ve bilirkişi incelemesine, kriminal raporlara, HTS raporlarına, iletişim tespit tutanaklarına,
dosya kapsamındaki diğer tüm delillere aykırı, esasa müessir olmayan bazı ayrıntıları öne
çıkartarak Devletin Emniyet, Yargı ve ilgili tüm kurumlarını suçlayan, ele geçen suç
malzemelerini kolluk görevlilerinin yerleştirdiği mahiyetindeki, Genelkurmay Başkanlığı Askeri
Mahkemesinde de ileri sürülüp itibar edilmeyen savunmaları, cezadan kurtulma amacına matuf
görülerek itibar edilmemiştir.
Aramalarda ele geçen el bombaları ve diğer malzemelerin Ergenekon Terör Örgütünün
eylemlerinde kullanılmak amacı ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Mustafa Dönmez
tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinden çalındığı ve saklanıldığı" şeklinde kabul ederek TCK
174/1-2 maddeleri gereğince mahkûmiyet kararı verilmiştir.
h. Sanık Arif Doğan (Muzaffer Öztürk), Fikret Emek ve Mustafa Dönmez'e ait silahlar
Polonezköy yolu No.117 adresinde bulunan 3 ayrı odadan oluşan işyerinin en dipte
bulunan 40 metrekare büyüklüğündeki odasında yapılan arama sonucunda Sanık Arif
DOĞAN'aa ait olan 30-35 civarında tahta ve kilitli sandıklar içerisinde silah ve muhimmat ele
geçirilmiş, sanığın 6136 sayılı yasanın 13/2 maddesi gerğeince cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
Fikret EMEK'in Eskişehir'de ele geçen silahlar nedeniyle6136 sayılı yasanın 13/2
maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mustafa DÖNMEZ'in Ankara ve Sapanca'da ele geçen silahlar nedeniyle6136 sayılı
yasanın 13/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
65/658
ı. Değerlendirme
İddiaya konu, ergenekon terör örgütünün silahlanma şeklinde addedilen ve aramalarda
ele geçirilen el bombaları, silahlar ve patlayıcı maddelerin amaç suç olan "darbe" yapılması için
elverişli araç olmadığının açık olduğu, farklı yer, kişi ve olayda ele geçen el bombalarının aynı
kafile ve stok numaralarının olması üzerinden olaylar, suçlar ve kişiler arasında ve özellikle
"örgütsel ilişki" bağlamında doğrudan illiyet bağı kurulmasına yasal olanak bulunmadığı, gerek
kendilerinden silah ve muhimmat ele geçen sanıkların kendi aralarında, gerekse örgütün yönetici
pozisyonundaolduğu iddia edilen kişilerle zayıf irtibatı dikkate alındığında eylemlerin bireysel
suç olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.
6. EYLEM PLANLARI
d. Fehmi Koru, Orhan Pamuk, Osman Baydemir, Sebahat Tuncel, Ahmet Türk'e yönelik
silahlı saldırı hazırlığı
Mehmet Fikri Karadağ, Selim Akkurt, Muhammet Yüce, Ayhan Çelik, Coşkun Çalık
arasında yapılan ve haklarında iletişim tespit kararları bulunan telefon konuşmaları ve bu
konuşmalara ilişkin tapelerden Ergenekon Terör Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneğindeki
yapılanmasının Orhan Pamuk, Fehmi Koru, Ahmet Türk, Osman Baydemir veya Sebahat
Tuncel’in öldürülmesi konusunda plan yaptığı değerlendirmesi yapılmıştır.
ı. Değerlendirme :
Yapılan arama kapsamında ele geçirildiği belirtilen kroki ve belgelerin kaos ortamı
oluşturarak darbeye zemin hazırlamak için Türk - Kürt, Alevi - Sunni çatışması ile kitlesel
eylemler planlandığı şeklinde değerendirilebilmesi için illiyet bağının bulunmadığı, İsmet
REÇBER ile Hüseyin KESKİN'e yönelik iddiaya konu "eylem plan"larının tamamen soyut
nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkemenin Kabulü :
Sanık Mehmet Şener Eruygur’ un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde
yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD, sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen 48 nolu
CD ve sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’ndan ele geçirilen Data Travaler Kingston Marka 2
Gb’lık flash bellek içerisinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu Kuruluş ve Teşkilatı ile Devre
raporlarına ilişkin power point sunumları tespit edilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından
14 Ağustos 2008 tarihli yazısında “CÇG EKİBİ” isimli Word dosyası ile diğer Cumhuriyet
Çalışma grubunun oluşumuna ilişkin belgelerin TSK iç mevzuatına göre düzenlenen gizli/önemli
olmayan bilgi ve belgelerden olduğu resmen kabul edilmiştir. Bu nedenle sanıklar tarafından
Cumhuriyet Çalışma Grubu diye bir grup bulunmadığı kendilerinin ilk defa bu soruşturma ve
69/658
kovuşturma sırası ve nedeniyle duydukları şeklindeki savunmaların doğruyu yansıtmadığı
anlaşılmıştır. Dolayısıyla elde edilen bu bilgilerden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini
Jandarma Genel Komutanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı
bünyesindeki İstihbarat Yönetim Şubesinde gerçekleştirdiği değerlendirilmiştir.
Sanıklar Mustafa Özbek, Mehmet Haberal, Mustafa Ali Balbay, Ahmet Hurşit Tolon,
Mehmet Şener Eruygur, Doğu Perinçek ve arkadaşları ile Sinan Aydın Aygün’ün sözkonusu
mitingleri bizzat organize ettikleri, görev paylaşımı yaptıkları ve faaliyet içinde yer aldıkları
anlaşılmıştır. Sanık Mehmet Şener Eruygur görevde iken Bülent Berkarda başkanlığında
yürütülen faaliyetleri bizzat Cumhuriyet Çalışma Grubu aracılığıyla yönetip yönlendirdiği
emekli olduktan sonra da faaliyetleri bizzat kendisi yürütmek üzere platformun başkanlığına
geçtiği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi eylem planları düzenleyerek diğer sanıklarla birlikte
Cumhuriyet mitingleri adı altında örgütsel eylemler düzenlediği anlaşılmıştır.
Belgelerin incelenmesinde; Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Cumhuriyet
Çalışma Grubu adı altında illegal bir yapı oluşturulduğu ve bu oluşumun bir taraftan “Yıkıcı,
bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede darbe zemini oluşturmak için birçok
legal-illegal faaliyetler planladıkları, yapılan araştırmalarda da bu faaliyetlerin bir kısmının
uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu slaytların tamamı incelendiğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun ülkede
irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık
sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve toplantılar düzenlediği ve bu çerçevede zaman zaman
Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket
ettiği, ayrıca irtica ile mücadele adı altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve birçok kamu
kuruluşlarında görevli bulunan vatandaşlarımızı siyasi, dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre
ayrıştırarak fişleme faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Cumhuriyet ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle
ilişkisininsomut delilleri ile ortaya konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt
dışında hukuki mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa
Komitesinin, kanıtları gösterilmeden örgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir.",
devamla, "Örgüt dokümanıolarak kabul edilenProje-Kitleşim belgeleri ile Cumhuriyet Çalışma
Grubu'na ilişkin belgelerin içinde bulunduğu Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçtiği ileri
sürülen 5 nolu Harddisk ve diğer dijital veriler ile Poyrazköy Davası olarak bilinendava
kapsamında ele geçendijital delillerle ilgili manipülasyon yapıldığına ilişkin hükümden sonra
ortaya çıkan raporlar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde “ İrtica İle Mücadele Eylem Planı
ilebağlantılı Erzincan Davası” olarak bilinen dava da ve Balyoz Davasında yeniden yargılama
üzerine verilen beraat kararı ile sanık Yüksel Dilsiz'in hükümden sonra verdiği28.09.2015
havale tarihlidilekçesi içeriği de gözetildiğinde örgütün varlığına ilişkin yeniden hukuki
değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmalıdır." şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Değerlendirme :
Cumhuriyet Çalışma Grubu adlı oluşumun, iddiaya konu ve dosyadan tefrik edilen
darbe planları ile irtibatının maddi delillerle ilişkilendirilemediği, bu oluşuma ilişkin ele geçen
yazılı belgelerin Yargıtay ilamında hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri ile ele geçirildiğinin
belirtildiği, bu oluşumca düzenlendiği iddia edilen "Cumhuriyet Mitinglerinde" açılan "ordu
göreve" pankartını açan ilgili şahısların dosyamız sanıkları tarafından yönlendirildiğine dair
maddi delil bulunmadığı, bu haliyle sözkonusu faaliyetlerin örgütsel ilişki olarak kabul
edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
İrticayla Mücadele Eylem Planı başlıklı belgenin Proje isimli belgeye nazaran sistematik
bir hale getirilmiş olduğu, yine Proje isimli belgenin oluşturulma tarihinin 02.03.2008 olduğu,
İrticayla Mücadele Eylem Planının ise ilk olarak 04.06.2009 tarihinde yapılan bir aramada ele
geçirildiği, Proje isimli belgenin planın hazırlanmasını isteyenlere sunulmak üzere hazırlandığı
ve Proje isimli belgenin Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planının taslak metin
hali olduğu, Dursun Çiçek ve belgenin hazırlanmasında katkısı olanlarca düzenli bir plan haline
getirildiği kanaati oluşmuştur.
d. Kitleşim
Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada; 5 Nolu hard disk içerisinde D\İKK
isimli sıralı klasörlerde bulunan Kitleşim isimli excel belgesi incelendiğinde, belgenin “Sayfa1,
Üretim_Ekibi, dağıtım_kanalı, Sayfa3” isimli 4 (dört) ayrı çalışma sayfasından oluştuğu, Sayfa1
isimli çalışma sayfasında İnternet ekipleri kurulmalı ibaresinin karşısında Teknik, İçerik
ibarelerinin, Sivil dağıtım ağları geliştirilmeli ibaresinin karşısında mail grupları, siteler
ibarelerinin yer aldığı ve sayfanın en altında mail listeleri toplanmalı, medya iletişim
koordinasyon ibarelerinin yer aldığı, üretim ekibi olarak sınıflandırılan grup içerisinde İrticayla
Mücadele Eylem Planının altında imzası yer alan Dursun Çiçek’in de ismi yer aldığı, Kitleşim
isimli belgenin teknik özellikleri incelendiğinde ikk isimli kullanıcı tarafından 08.04.2003
tarihinde oluşturulduğu, Alaettin Sevim isimli kullanıcı tarafından 04.05.2008 tarihinde son kez
kaydedildiği görülmüştür. İçerisinde sivil şahıslar, emekli ve muvazzaf askerlerin bulunduğu
organize bir grup vasıtası ile internet üzerinden bazı faaliyetlerin planlandığı, bu amaçla üretim
ve dağıtım gruplarının oluşturulduğu, mail ağlarından istifade edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Belgenin oluşturulma tarihinin 2003 ve son kaydetme tarihinin 2008 olduğu dikkate alındığında
ise belgenin içerik itibariyle durağan olmayıp zamanla birtakım güncellemelere tabi tutulmuş
olabileceği kanaatine varılmıştır.
72/658
e. Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında,
- "Örgüt dokümanıolarak kabul edilenProje-Kitleşim belgeleri ile Cumhuriyet Çalışma
Grubu'na ilişkin belgelerin içinde bulunduğu Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçtiği ileri
sürülen 5 nolu Harddisk ve diğer dijital veriler ile Poyrazköy Davası olarak bilinendava
kapsamında ele geçendijital delillerle ilgili manipülasyon yapıldığına ilişkin hükümden sonra
ortaya çıkan raporlar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde “İrtica İle Mücadele Eylem Planı
ilebağlantılı Erzincan Davası” olarak bilinen dava da ve Balyoz Davasında yeniden yargılama
üzerine verilen beraat kararı ile sanık Yüksel Dilsiz'in hükümden sonra verdiği28.09.2015
havale tarihlidilekçesi içeriği de gözetildiğinde örgütün varlığına ilişkin yeniden hukuki
değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmalıdır.",
- "Örgütün varlığına delil kabul edilen Proje-Kitleşim dijital dokümanlarının yer aldığı
06.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü
İstihbarat Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları altında bulunan5 nolu Harddiskinİstanbul
Anadolu 4. AğırCeza Mahkemesi'nin 31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas 2015/143 karar sayılı
kararında 5nolu Harddiskte normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak biçimdealtı ayrı
zamanda, saati güncel olmayan,bir bilgisayardantarih sıralamasına uymaksızınveriler
yüklenmesi vekullanılan yazı fontlarının ilk kullanım tarihleri ve yükleme tarihlerine göre
çelişkiler bulunması nedeniylesahte olarak oluşturduğu yönünde kuvvetli şüphe bulunduğuna
karar verilmiştir." ,
- "“Balyoz Davası” olarak bilinen İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
31.03.2015 tarih ve 2014/188 Esas, 2015/143 Karar sayılıdosyasındaki mahkumiyet hükmüne
esas alınan dijital delilerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve değiştirilme tarihi üst
verileri arasında çelişkiler bulunması, donanma komutanlığında ele geçirilen 5 nolu Harddiske
normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak şekilde 6 ayrı zamanda saati güncel olmayan bir
bilgisayardan tarih sıralamasına uymaksızın veriler yüklenmesi, son olarak 28/07/2009
tarihinden sonra toplu şekilde veri yüklendiğinin anlaşılması, “calibri” ve “cambria” yazı
tiplerinin office open xml referanslarının microsoft office yazılımlarda ilk kullanılma tarihleri
dikkate alındığında belgelerin oluşturulma tarihinde de çelişkiler bulunması, mahkumiyet
hükmüne esas tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kişi yönünden birçok çelişkiler bulunması,
belgelerin oluşturulma tarihlerinden çok sonraki durum ve olayları içermesi dikkate alındığında,
sahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD'1er dışındaki dijital delillerin de
sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluştuğubu nedenle suç duyurusunda
bulunulduğu anlaşılmıştır.",
- " Dosyamızdaörgütünİrtica İle Mücadele Eylem Planının uygulanmaya konulduğu
kabul edilen“Erzincan Davası” olarak bilinenYargıtay 11. Ceza Dairesinin ilk derece
mahkemesi sıfatıyla yaptığı yargılama sonucu verdiği 13.11.2015tarih ve 2012/1E.-2015/4 K.
sayılı kararı ile yargılanansanıklarınberaatine ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları
hakkındasuç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği anlaşılmıştır."
- "Her ne kadar mahkemece, sanığa atılı suçlarıngörev kapsamında kalmadığı ve
eylemlerin görevi ile ilgili bulunmadığı kabul edilerek yargılamaya devamla karar ittihaz
olunmuş ise de; sanığa isnat olunan suçlara ilişkin iddia edilen eylemlerin (İnternet Andıçları ve
Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılama neticesi beraat kararı ile sonuçlanan
dosyada ana belge olarak yer verilen İrticayla Mücadele Eylem Planı çalışmalarının sanığın
bilgisi dahilinde yapıldığı, yürütülmekte olan Ergenekon soruşturmaları ile ilgili olarak
Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde yaptığı basın açıklamaları, ayrıca sanığın bilgisi
haricinde üçüncü kişilerin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, açıklamalar ve
belgelerde sanığın isminin geçmesi nedeniyle bu kişilerleörgütsel bağ içerisinde bulunduğu
yönündeki ve benzeri kabuller) yürütmekte olduğu Genelkurmay Başkanlığı görevinin kendisine
sağladığı kolaylık ve avantajla gerçekleştirildiği, yine, atılı eylemleringörevdeki yetkiyi kötüye
73/658
kullanma yönünden tartışılması gerektiği nazara alındığında, atılı suçlara ilişkin eylemlerin
sanığın doğrudan göreviyle ilgili olduğu anlaşılmıştır. ",
- "Sanık Dursun Çiçek müdafiinin hükümden sonra temyiz aşamasında Dairemize
sunduğu dilekçe ekinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan 3 kişilik adli tıp uzmanı
bilirkişi tarafından tanzim edilen belge inceleme raporunda “irtica ile mücadele eylem planı”
başlıklı dokümandaki “sanık Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın basit tersimli ve taklidinin
nispeten kolay oluşu nedeniyle zayıf ihtimalle Dursun Çiçek'in eli ürünü olabileceği, ancak
bunun kesin olarak belirlenemediği”nin tespiti karşısında ilgili soruşturma evrakı ve bahse konu
rapor mahkemeye celp edilip incelenerek bu konuda alınmış diğer raporlarla birlikte
değerlendirilip belgedeki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edildikten
sonra hukuki durumunun buna göre tayininin gerektiğinin düşünülmemesi" şeklinde
değerlendirmeler yapılmıştır.
f. Değerlendirme :
Yargıtay ilamında geçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan "irticayla
mücadele eylem planına" ilişkin 3 kişilik adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen belge
inceleme raporunun dosyaya getirtildiği, kitleşim, proje ve irtica ile mücadele eylem planı
belgelerinin elde ediliş şekli ve aramaların hukuka aykırı olması itibariyle bu belgelere itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ergenekon soruşturmasında ele
geçirilen, “İrtica İle Mücadele Eylem Planı”nı Erzincan’da uygulamaya koyarak, “terör örgütü
üyesi olmak” suçunu işledikleri iddiasıyla yargılanan, eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner, eski 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve MİT görevlilerinin de aralarında
bulunduğu 14 sanığın beraatine karar vermiştir.
"İrticayla Mücadele Eylem Planı"na ilişkin, Yargıtay bozma ilamına konu bilirkişi
raporlarını düzenleyen ilgili bilirkişi kamu görevlileri hakkında, 2014/116784 sayılı dosyadan
tefrik edilen 2016/157393 soruşturma dosyasından 2016/44086 esas ve 2016/4759 sayılı
iddianame ile FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla TCK 314/2, TCK 276 maddeleri gereğince
cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
D. İNTERNET ANDICI
Mahkemenin Kabulü :
İstanbul Emniyet Müdürlüğü e-mail ihbar hattında gönderilen 29.06.2009 tarih ve 6683
nolu e-mail ihbarıiçeriğinde; “Son günlerde ülkemizin gündemini meşgul eden Dursun Çiçek ismi
etrafında yapılan tartışmalar benim gibi çok sayıda TSK mensubunu rahatsız etmektedir. Size
Dursun Çiçek isimli bu cuntacı şahıs hakkında konuşulan konularla ilgili bilgi vermek
istiyorum…. Dursun Albay hükümet karşıtı yayın yapan turkatak.com ve dini gruplar hakkında
yayın yapan irtica. org sitelerini de yönetiyor. Bu sitelere içerik sağlıyor. Bu sitelerin
genelkurmay tarafından psikolojik maksatlı hazırlandığı gazetelerde de yer almıştı. Özellikle
PKK, Ermeni sorunu ve Ergenekon içerikli yazılar yazıyor. Yazılarını emaille üstlerine ve
tanıdıklarına sunarak ilişkilerini hep sıcak tutmaya çalışıyor." Şeklinde ibareler yer almaktadır.
2006 yılında irtica.org isimli internet sitesinde başlatılan bu yasadışı faaliyetin en temel
76/658
hedefinin 3 Kasım 2002 seçimleri sonrası hükümeti kuran Adalet ve Kalkınma partisinin
istikrarlı durumu ve giderek artma eğilimi gösteren halk desteğinin önüne geçilmesidir. Yine
www.turkatak.gen.tr isimli sitede de benzer minvalde yayınlar ile hükümetin yıpratılmaya
çalışıldığı anlaşılmıştır. www.irtica.org isimli sitede işlenen temaların yazılı olduğu bir belgede;
ülkede çağdaş yaşamdan ve laik Cumhuriyet değerlerinden uzak yaşama özlemi çeken çeşitli
tarikat ve cemaatlerin olduğu, bazı kişi ve kurumların da doğrudan veya dolaylı olarak irticayı
destekledikleri şeklinde hususların yazılı olması, irtica.org isimli sitede ise bu temalara paralel
olarak bir yandan dini istismar eden terör örgütleri ve şeriatla yönetilen ülkelerden birtakım
haberler yayınlanırken diğer taraftan iktidarın faaliyetlerini eleştiren ve bu anlayışla
özdeşleştirmeye çalışan haberlerin bir araya toplanması, hükümetin irtica ile birlikte
algılatılmaya çalışılmasının açık bir göstergesidir.
Kovuşturmaya konu internet sitelerinin bu yöndeki faaliyetleri dosyada yer alan site
yayınlarından açık olarak anlaşılmaktadır. Her ne kadar medyada yer almış olsa da iktidar karşıtı
haber ve köşe yazılarının devletin imkanları ile kurulan ve yine bu imkanlar ile işletilen internet
sitelerinde bir araya toplanması iyi niyetle açıklanamayacak kadar açık bir yasadışı faaliyettir.
Ayrıca bu yönde faaliyetlerin sadece açık kaynaklardan toplanan haberleri siteye eklemekle
sınırlı olmadığı, bizzat bazı sanıklar tarafından hazırlanan aynı doğrultudaki yayınların siteye
eklendiği anlaşılmıştır.
Dava konusu internet sitelerinin içerik bilgilerinin de yer aldığı bilgisayarların silinmesi
sebebiyle site içerik bilgileri birçok internet sitesinin arşiv kaydını tutan www.archive.orgisimli
siteden temin edilerek soruşturma dosyasına konulmuştur. Başlı başına bu içeriklerin silinmesi
sakınılan ve çekinilen içeriklerin olduğunu ortaya koymuştur. Sanıkların bir kısmı da silinmenin
yanlışlığı ile ilgili beyanda bulunmuşlardır. www.archive.org isimli siteden temin edilen içerik
bilgilerinin doğruyu yansıtmadığı ve delil niteliği olmadığı birçok sanık ve müdafileri tarafından
ileri sürülmüştür. Mahkeme naip hakimliğinin 11.2.2013 tarihli rapor ve ekleri incelendiğinde,
site içeriklerine ilişkin www.archive.org isimli siteden temin edilen içeriklerle, iddianame ek
klasörlerinde yer alan ve hükümeti hedef alan yayınların büyük kısmının server bilgisayarlarında
kayıtlı olduğu, sitelere eklenen içeriklerin üst makamların bilgisi dahilinde siteye eklendiği,
hangi yayınların ne zaman eklendiğine dair listelerin tutulduğu, bilgi notları ve istatistik
çalışmalarının güncel olarak hazırlanıp saklandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İlamı :
Yargıtay ilamında, Mehmet İlker Başbuğ'a yönelik görevli yargı merciine ilişkin "Her
ne kadar mahkemece, sanığa atılı suçlarıngörev kapsamında kalmadığı ve eylemlerin görevi ile
ilgili bulunmadığı kabul edilerek yargılamaya devamla karar ittihaz olunmuş ise de; sanığa isnat
olunan suçlara ilişkin iddia edilen eylemlerin (İnternet Andıçları ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi
tarafından yapılan yargılama neticesi beraat kararı ile sonuçlanan dosyada ana belge olarak
yer verilen İrticayla Mücadele Eylem Planı çalışmalarının sanığın bilgisi dahilinde yapıldığı,
yürütülmekte olan Ergenekon soruşturmaları ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanı olduğu
dönemde yaptığı basın açıklamaları, ayrıca sanığın bilgisi haricinde üçüncü kişilerin kendi
aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, açıklamalar ve belgelerde sanığın isminin geçmesi
nedeniyle bu kişilerleörgütsel bağ içerisinde bulunduğu yönündeki ve benzeri kabuller)
yürütmekte olduğu Genelkurmay Başkanlığı görevinin kendisine sağladığı kolaylık ve avantajla
gerçekleştirildiği, yine, atılı eylemleringörevdeki yetkiyi kötüye kullanma yönünden tartışılması
gerektiği nazara alındığında, atılı suçlara ilişkin eylemlerin sanığın doğrudan göreviyle ilgili
olduğu anlaşılmıştır. "şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Değerlendirme:
"İnternet andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne
şekilde oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, bu kapsamda Genelkurmay
Başkanlığı'nın cevabi yazısında belirtildiği üzere bilgi destek daire başkanlığında kullanıldığı
77/658
belirtilen 26 adet bilgisayar ve 5 sunucunun 20.06.2009 tarihinde 35 kez güvenli sil işlemine tabi
tutulması nedeniyle bilgisayar ve sunuculardan delil elde edilemediği, archive.org sitesinden
alındığı belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, "internet
andıcı" olarak bilinen faaliyetin TCK 312 maddesi kapsamında "cebir ve şiddet" içermediği,
sözkonusu faaliyetin atılı suça ilişkin "elverişli eylem" teşkil etmediği değerlendirilmiştir.
Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükler, Nokta Dergisinde 29 Mart ve 6 Nisan
2007 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu bölümde mahkemenin kabulünde yazılı darbe planları ile Yargıtay bozma ilamında
darbe planlarına yönelik hususlar aktarılacaktır.
Azami Sayıda Milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Terk Etmesi İçin;
“Yapılacaklar” başlığı altında;
79/658
01-Milletvekillerinin analiz edilerek gruplandırılması,
02-Gruplarla temas kurularak organize edilmesi, liderlerin belirlenmesi,
03-Milletvekillerinin basın açıklamalarında kullanacağı tema ve argümanların
belirlenmesi,
04-Ayrılan milletvekillerinin dağılmadan yeni bir grup kurmalarının sağlanması,.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Görevini Sürdürmesi İçin; “Yapılacaklar”
başlığı altında;
01-Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet Sezer’in mevcut gelişmelere karşı şahsi
değerlendirmelerinin alınması,
02-Değerlendirmeleri olumlu ise; durumun özet olarak açıklanması ve desteğinin
istenmesi,
03-Değerlendirmeleri olumsuz ise; aydınlar ve danışmanlarından da istifade edilerek
ikna edilmesi,
Yargıtay İlamı :
Yargıtay bozma ilamında "Cumhuriyet ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle
ilişkisininsomut delilleri ile ortaya konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt
dışında hukuki mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa
Komitesinin, kanıtları gösterilmeden örgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir.",
devamla "Ayışığı Darbe Planının, Özden Örnek'in bilgisayar günlüklerine dayanması, bu
planların Alper Görmüş tarafından gündeme getirilmesi, Özden Örnek'in günlük tuttuğunu
ancakdarbe planlarına ilişkin kısımların sonradan eklendiği yönündeki beyanı dikkate alınarak
80/658
İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman hakkındatefrik edildiği anlaşılan soruşturma
dosyasının akıbeti araştırılıp Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde dosya içerisine
alınmadan “darbe günlükleri” olduğukabul edilen günlüklerin, sanık Mustafa Ali Balbay'ın
bilgisayarında CMK' nın 134 maddesi hükümlerine uygun olmayan biçimdeelde edilenbelgelerle
doğrulandığı ve Özden Örnek'e ait olduğu kabul edilip,dolaylı olarak örgütün varlığına delil
kabul edilmiştir." şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Değerlendirme :
Dosyadan tefrik edilen ve yukarda belirtilen darbe planlarının, işbu dosyaya ve iddiaya
konu terör örgütü ile irtibatının maddi delillerle ilişkilendirilemediği değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamında adları sıklıkla geçen ve "örgütsel irtibat"a ilişkin delil kabul edilen
sivil toplum kuruluşları, mahkemenin kabulü doğrultusunda, kısaca aktarılmıştır.
Mahkemece, sivil toplum örgütlerine ilişkin "Dosya kapsamındaki Sivil Toplum
Örgütlerinin gerçekleştirdikleri gösteri, yürüyüş, basın açıklaması ve eylemlere bakıldığında da,
bunların derin devlet/Ergenekon Terör Örgütü’nün güdümünde, yapay ve sıradışı bir biçimde bir
araya gelip, örgütün illegal eylemleriyle oluşan havadan da istifadeyle hedeflenen algıyı
kamuoyunda inşa ederek, ülkede kaos ve buhran ortamı oluşturmak suretiyle Ergenekon Terör
Örgütü’nün amaçları doğrultusunda ülkede darbe zemini oluşturmak için çalıştıkları ve Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya ve/veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ederek, öncelikli olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı
olarak örgütlenen Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçlarına hizmet etme görevini gördükleri
anlaşılmaktadır. Bunun yanında aynı zamanda Ergenekon Terör Örgütü soruşturmaları
başladıktan sonra da soruşturma makamlarını baskı altına alıcı, sanıkları destekleyici ve
toplumda oluşan algıyı lehe çevirici faaliyetlerde bulundukları görülmüştür.
...
Sivil toplum kuruluşlarının arka planda yer alan emekli ve güvenilir subaylar
vasıtasıyla yönetildiği/yönlendirildiği, örgütün dokümanlarında belirtildiği gibi bu kuruluşların
bir kısmına liderlik vasfı olan bir Türk kızının öncülük ettiği, bünyesindeki sivil toplum
kuruluşlarının işleyiş ve yapılanması ile ilgili faaliyetlerin sivil toplum örgütü üyesi olmayan,
sivil köprü elemanlar vasıtasıyla sağlandığı, Örgütün kontrolündeki sivil toplum kuruluşlarının
bu yapılanmalarla örgütlenerek, STK’lar vasıtasıyla örgüte gelir getiren yardım toplama
faaliyetlerinin yürütüldüğü, sivil toplum kuruluşları içinde silahlı eylem gruplarının
oluşturulduğu ve eylem planlarının hazırlandığı, eyleme yönelik istihbarat toplandığı, bu
kapsamda kişisel verilerin kaydedildiği, eylem yapılacak kişilerin listelerinin hazırlandığı ve
ülkenin kolluk kuvvetleri ya da ordunun alternatifi yerine koyarak faaliyet yürüttüğü, milli
duygularını istismar etmek suretiyle, etnik kimliklerinin farklılıkları üzerinden halkı kin ve
düşmanlığa tahrik ettiği ve silahlı eylemlerin gerçekleştirilmesi için gerekli psikolojik ortamı
sağlamaya çalıştığı, örgütün kontrolündeki sivil toplum kuruluşlarınca oluşturulan psikolojik ve
provokatif ortamdan da destek alarak ve halkın şehit cenazeleri gibi toplumun hassasiyetlerini
de istismar ederek hükümet ve hükümet üyelerine karşı toplumu provoke ettiği anlaşılmıştır.
... Ankara, İstanbul ve İzmir’ de yapılan Cumhuriyet Mitingleri ile ilgili kayıtlar
incelendiğinde, Atatürkçü Düşünce Derneği, İşçi Partisi, CUMOK (Cumhuriyet Gazetesi
Okurları), Eğitim-İş, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği), Biz Kaç Kişiyiz Platformu ve
benzer bazı sivil toplum örgütlerinin tüm mitinglere katıldığı, bunların yanı Anadolu Ulusal
Uyanış ve Dayanışma Platformu, Ulusal Birlik Hareketi Platformu, Türkiyem Topluluğu, Kuvayı
Milliye Dernekleri, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Türkiye Gençlik Birliği gibi
Sivil Toplum Örgütlerinin de birçok mitinge katılmış oldukları, diğer taraftan bu mitinglerin
birçoğuna Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay ÖZKAN’ın
81/658
katıldıklarının görüldüğü, ayrıca tüm Cumhuriyet Mitinglerinin o dönemde sanık Tuncay
ÖZKAN’a ait olduğu bilinen KANALTÜRK televizyonundan canlı olarak yayınlanmış olduğu,
İstanbul ve İzmir de düzenlenen mitinglerin sunuculuğunu sanık Selim Utku GÜMRÜKÇÜ’nün
yaptığı görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol'un; Ayasofya Derneğinin başkanı, Noelbaba Barış Konseyi
Derneğinin kurucu üyesi ve daha önceden Milli Güç Platformu olarak başlayıp daha sonra adı
Milli Güç Birliği Derneği'ne ve en son olarak Büyük Güç Birliği'ne dönüşen Derneğin kurucu
üyesi olması ayrıca üyesi olmamasına rağmen Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin
toplantılarına katılması hususu dikkate alındığında anılan örgüt belgelerinde öngörüldüğü
şekilde bu birliğin liderliğini de BİR TÜRK KIZI olarak belli bir dönem sanık Sevgi
ERENEROL’un yaptığı, Türk kızı olarak kabul edilen Sevgi Erenerol’ un bu derneklerin
faaliyetlerini organize ettiği, bu itibarla Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil unsurlarını
düzenleyen 'Lobi' yapılanması içerisinde görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi
olduğu, ...
Yapılan yargılama sonucu;
Sivil Toplum Kuruluşları Birliği(STKB),
Kuva-yı Milliye Derneği 1919,
Kuvva-i Milliye Derneği(Kuvvacılar Derneği),
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği,
Büyük Hukukçular Birliği Derneği,
Büyük Güç Birliği Derneği,
Ayasofya Derneği,
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği,
Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi,
Özel Güvenlik ve İşadamları Birliği Derneği
Atatürkçü Düşünce Derneği,
Ulusal Birlik Hareketi Platformu,
Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu,
Türkiyem Topluluğu,
Çayyolu Platformu,
Ulusal Platformlar Güç Birliği,
Biz Kaç Kişiyiz Platformu,
Talatpaşa Komitesi,
Öncü Gençlik,
Türkiye Gençlik Birliği gibi dernek ve platformların Ergenekon Terör Örgütü tarafından
kurulan, kurdurulan, yönetilen, yönlendirilen ya da kontrol altına alınan oluşumlardan olduğu
sonucuna varılmıştır." şeklinde değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
14.06.2005 günü Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi’nin kurulduğu, derneğin
genelbaşkanlığını Muammer KARABULUT’un yaptığı,
11.11.2005 günü Kuvvayi Milliye Derneği’nin kurulduğu, derneğin genel başkanının
Mehmet Fikri KARADAĞ olduğu,
15.11.2005 günü Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’nin kurulduğu,
kurucularının emekli General Hasan KUNDAKÇI, Taner ÜNAL, Levent GÜRKAN ve diğer
şahısların olduğu, derneğin genel başkanlığını Taner ÜNAL’ın yaptığı, bu derneğin kuruluşunda
Muzaffer TEKİN ve M.Fikri KARADAĞ’ın da bulunduğu,
04.04.2006 günü Büyük Hukukçular Birliği Derneği’nin kurulduğu, derneğin
başkanlığını Kemal KERİNÇSİZ’in yaptığı,
10.10.2006 günü Ayasofya Derneği’nin kurulduğu, kurucularının Sevgi ERENEROL,
Ergun POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT olduğu,
30.10.2006 günü Büyük Güç Birliği Derneği’nin kurulduğu, dernek kurucularının Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM olduğu,
82/658
21.12.2006 günü Ulusal Birlik Hareketi Platformu’nun kurulduğu, platformun genel
başkanlığını Semih Tufan GÜLALTAY’ın yaptığı,
27.12.2006 günü Kuvva-i Milliye Derneği’nin kurulduğu, dernek kurucularının Bekir
ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM olduğu tespit edilmiştir.
6-USİAD
Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD)’ın kurucu başkanı Kemal ÖZDEN'dir.
Ankara şube başkanlığını, 27 Mayıs 1960 ihtilalından sonra “Milli Birlik Komitesi”nde görev
yapan E. Kur. Alb. Şefik Soyuyüce yapmaktadır. USİAD’ ın kurucuları arasında dosya sanığı
İbrahim Benli de bulunmaktadır. Birol Güven ise bu derneğin yönetim kurulundadır. 03.12.2005
tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına Fevzi DURGUN Genel
Başkan, Mustafa KIRALİ Başkan Yrd., (sanık)Birol BAŞARAN Genel Sekreter, Filiz ESEN
Genel Sekreter Yrd., Osman GÜNAY Genel Sayman, Oğuz P.LEKTEMUR Üye., (sanık)İbrahim
BENLİ Üye, Erdoğan ÇEKER Üye, Ufuk SAKA Üye isimli şahısların seçildiği görülmüştür.
USİAD’ın 2002 yılı itibariyle danışma kurulu üyeleri; Cevdet İnci, Doç, Dr. Emin Gürses, Dr.
Necip Hablemitoğlu, Mete Akyol, Murtaza Çelikel, Prof. Dr. Alparslan Işıklı, Prof. Dr. Anıl
Çeçen, Prof. Dr. Eren Omay, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. İ Reşat
Özkan’dan oluşmaktadır.
Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD)’nin merkezi yayın organı olarak
“Bildiren” adlı dergisi bulunmaktadır. Söz konusu derginin dağıtımı için İşçi Partisi Genel
Merkezi sorumluluğunda kurulan “BİLDİREN Yayın-Dağıtım-Pazarlama” şirketi aracılığıyla
yapılmaktadır. Dernek hakkındaki tanıtıcı bilgiler ve derneğin etkinliklerine internet ortamında
da yer verilmektedir
Hükümetlerin dış güç odakları ile ilintileri veya karşılaştıkları baskılar sonucunda, ülke
85/658
çıkarlarına aykırı karar almalarını ve bu kararların uygulamaya konmasını engellemek ve
hükümeti bu karalarından vazgeçirmek için USİAD’ın kurulduğu örgüt belgelerinden
anlaşılmaktadır. Örgüt belgelerinin 1999-2000 yıllarında yazıldığı, “USİAD” isimli örgüt
belgesinin 12 Nisan 2000 tarihinde yazıldığı, USİAD’ın da 2000 yılında kurulduğu dikkate
alındığında,USİAD’ın örgütün amaçları doğrultusunda kurulduğu açıktır.
7-TALATPAŞA KOMİTESİ
Talatpaşa Komitesi’ nin örgüt belgesinde bahsedilen“Cumhuriyet devrimi iktidarı için
mücadeleye önderlik edecek öncü örgütlenme” olduğu ve bu oluşumun bir partiye dönüşmesinin
hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Sanıklarin Talat Paşa Komitesi’nin örgütsel amacını ve İşçi Partisi ile irtibatını
gizlemeye çalıştıkları görülmektedir.
Dosya kapsamına göre, Rıza Ferit Bernay, Doğu Perinçek, Kemal Yalçın Alemdaroğlu,
Mehmet Adnan Akfırat, Ferit İlsever, Erol Manisalı, Serhan Bolluk, Emin Gürses, Turan Çömez,
Mehmet Bozkurt, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Çömez, Mehmet Bora Perinçek, İlyas Çınar,
İbrahim Benli, Adnan Türkkan, Erkan Önsel, Hüseyin Vural Vural, Emcet Olcaytu, Sinan Aygün,
Zafer Şen, Mehmet Sabuncu, Erkan Önsel gibi birçok sanığın Talatpaşa Komitesi’ nin
faaliyetlerine katıldıkları ve/veya destek verdiği anlaşılmaktadır.
Talat Paşa Komitesi, örgüt belgelerinde bahsedilen içte ve dışta geniş halk kitlelerini
arkasına alan bir sivil toplum kuruluşudur. Ergenekon Terör Örgütü, Talatpaşa komitesi
aracılığıyla halkın çok duyarlı olduğu konulardan biri olan ermeni soykırımı iddialarına
86/658
karşısındaki tavrını istismar ederek geniş bir kamuoyu oluşturmayı başarmıştır. Amaç, ermeni
soykırım iddiaları ile mücadele etmek değil, Ergenekon Terör Örgüt’ nün hedeflediği kamuoyu
desteğini bu yolla temin etmektir.
Yargıtay bozma ilamında "Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki
mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin, kanıtları
gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir" şeklinde değerlendirme
yapıldığı görülmektedir.
8-AYASOFYA DERNEĞİ
Derneğin 10.10.2006 tarihinde kuruluş bildirimini verdiği, 18.04.2007 tarihinde yapılan
ilk olağan genel kurul toplantısına ilişkin genel kurul sonuç bildirimine göre dernek organlarına
seçilenlerin sanık Sevgi ERENEROL Dernek Başkanı, Burak GÜNEŞ Başkan Yard.,Ergun
POYRAZ Genel Sekreter,Cancan ERENEROL Yönetim Kurulu Üyesi isimli şahıslar olduğu,
Sanık Sevgi ERENEROL’ un Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba Konseyine üye
olduğu anlaşılmış, bu üç oluşumun da tüzüklerinin benzer oldukları görülmüştür. Sevgi
ERENEROL’ un işyeri aramasında Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer
TEKİN ve Oktay YILDIRIM’ dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK
1999/İSTANBUL İÇİNDEKİLER başlıklı dokümanın ele geçirildiği dikkate alınacak olursa,
derneğin bu haliyle tüzüklerinde belirttikleri amaçlar ile örtüşmediği değerlendirilmektedir.
Türkiyem Topluluğu, Ayasofya Derneği, Hukukçular Birliği Derneği, Hukukçular
Birliği, Uluslararası Noel Baba Vakfı Başkanı, Büyük Hukukçular Birliği, Türk Ortodoks
Kilisesi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Vatansever Güç Birliği, İşçi Partisi, Bağımsız Türkiye
Partisi ve Milli Güç Platformu isimli kuruluşların farklı tarihlerde bir araya gelerek eylem
düzenlediği görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol'un; Ayasofya Derneğinin başkanı, Noelbaba Barış Konseyi
Derneğinin kurucu üyesi ve daha önceden Milli Güç Platformu olarak başlayıp daha sonra adı
Milli Güç Birliği Derneği'ne ve en son olarak Büyük Güç Birliği'ne dönüşen Derneğin kurucu
üyesi olması, ayrıca üyesi olmamasına rağmen Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin
toplantılarına katılması hususu dikkate alındığında anılan örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde
bu birliğin liderliğini de BİR TÜRK KIZI olarak sanık Sevgi ERENEROL’un yaptığı, Türk kızı
olarak kabul edilen Sevgi Erenerol’un bu derneklerin faaliyetlerini organize ettiği, bu itibarla
Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil unsurları olan
'Lobi' yapılanması içerisinde görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi olduğu,
sanıklardan ele geçirilen dijital veriler içerisinde sanığın asker kişilere askeri mahallerde
misyonerlik konusunda konferanslar verdiği ordu içinde etkin ve yetkin olduğu anlaşılmıştır.
14-ÖNCÜ GENÇLİK
Devletin Yeniden Yapılanması Üzerine 25 Kasım 1999” İsimli, Doğu Perinçek
tarafından hazırlanarak Ergenekon Terör Örgütüne sunulan, Örgütün yeniden yapılanması
sürecindeki önerileri ve değerlendirmelerinin yer aldığı örgüt belgesinin “Halkın Örgütlenmesi”
başlıklı bölümünde; Öncü Örgütlenmenin müdafa-i hukuk Cemiyeti’ nin rolünü oynayacak
siyasal iktidar amaçlı kolu ile halka önderlik edecek halk örgütleri kollarından bahsedilmiş, bu
halk örgütleri arasında ise gençliğin içinde etkili ve hızla gelişen bir öncü örgütlenmenin olduğu,
bunun Öncü Gençlik olduğu, ancak bütün gençliği kucaklayacak kitlesel bir örgütlenmenin de
gerekli olduğu belirtilmiştir.
88/658
Öncü Gençliğin en önemli etkinliklerinden birisi, 2003 senesi Ağustos ayında sanık
Mehmet Bora Perinçek’in önderliğindeki İşçi Partisi gençlik grubu olan Öncü Gençlik ile sanık
Levent Temiz önderliğindeki bir grubu, sanık Veli Küçük aracılığıyla bir araya getirildiği
mitingdir.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda gençleri örgütlemek
amacıyla kurulan ve kamuoyunda Kızıl Elma Koalisyonu olarak bilinen Kuvayi Milliye Cephesi
faaliyetleri kapsamında; 28.08.2003 günü saat 13:30’ da Beyoğlu İlçesi’nde, İP Öncü Gençlik
İstanbul İl Başkanı sanık Mehmet Bora Perinçek, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı
Toros Korkmaz ve dönemin İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı sanık Levent Temiz tarafından
“Vatan Savunmasında Birleştik, Parola Ya İstiklal Ya Ölüm” başlıklı basın bildirisinin okunup
dağıtıldığı görülmüştür.
30.08.2003 tarihinde gerçekleşen bu mitinge Levent Temiz ve Mehmet Bora Perinçek
dışında, Ergenekon Terör Örgütü’ nün sivil toplum örgütleri ile ilgili olarak önemli yeri olan
Sevgi Erenerol’ ve Kemal Kerinçsiz’ in de katıldığı, etkinlikle ilgili olarak yapılan haberlerde de
bu birlikteliğin Kuvayi Milliye olarak adlandırıldığı anlaşılmıştır.
Türk Solu dergisi ve yöneticileri olan Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Ali Özsoy ile Doğu
Perinçek ve çevresinin birbirlerine ağır hakaretler edip, kontrgerilla ve CIA ajnlığıyla
suçladıkları ve husumet besledikleri görülmüştür. Oysa Gökçe Fırat ve Ali Özsoy geçmişte İşçi
Partisi Öncü Gençlik örgütlenmesi içerisinde önemli görevler üstlenmiş kişiler olarak
gözükmektedir. Doğu Perinçek bu kişiler hakkında “Türk solu budur. Provokatör grubu. O 2003
yılındaki Ankara da Kemal Gürüz’ ün, Kemal Alemdaroğlu’ nun rahatsız olduğu, o ordu göreve
pankartını açan provokatörler, kim bunlar, bunlar işçi partisi den atılmış kişiler” şeklinde ifade
vermiştir. Fakat aynı zamanda her iki kesiminde, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol ve Kemal
Kerinçsiz ile yakın ilişki içerisinde oldukları da dosya kapsamından anlaşılmıştır. Geçmişte İşçi
Partisi Öncü Gençlik Üyesi olan Ali Özsoy’un 25 Ekim 2003 tarihli bu mitingde “Ordu Göreve”
pankartlarını açan grupları organize ettiği, o tarihte İstanbul Üniveritesinde asistan olarak görevli
olan bu kişiye dönemin Rektörü olan sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu tarafından herhangi bir
idari tahkikatın dahi açılmadığı anlaşılmıştır.
Öztürkler isimli site Sedat Peker tarafından kurulmuştur. Bu site 3 Mayıs 2006 Dünya
Turkluk Günü’ nde Aydınlık gazetesi dahil, gazetelerde tam sayfa ilan vermiştir. Sedat Peker’e
ait www.öztürkler.com isimli internet sitesinin tanıtımı Hilton Oteli’ nde 25.02.2002 tarihinde
yapılmıştır. Veli Küçük’te bu tanıtıma katılmıştır. Ev sahibi sanık Sedat Peker’ dir. Sanık
Muzaffer Tekin ve Boğaç Kaan Murathan da katılanlar arasındadır. Sanık Özkan Kurt, bu açılışta
Sedat Peker’in adamı Şenol Küçük’ün kendisini Veli Küçük, Cemal Temizöz, Bayram isimli
Albay, Ahmet Tekin Baykal, Sami Hoştan, Kurban Yazoğlu ve Kemal Alemdaroğlu ile
tanıştırdığını beyan etmiştir. Sanık Orhan Tunç’ da bu sitede yazıları çıkan kişilerden birisidir.
Burada sanık Veli Küçük ve Susurluk davası hükümlüsü Korkut Eken’ e Türk dünyasına
hizmetlerinden bahisle törenle plaket verilmiştir. Bu geceye ait getirtilen görüntülerde,
toplantının yapıldığı salonda tavana asılı olarak büyük bir kızıl elmanın bulunduğu, bez
afişlerden birinde “Türklüğün 500 yıllık tarihi KIZIL ELMA ideali: TURAN” şeklinde ibarelerin
geçtiği, bir köşede demircilerin demir dövdüğü görülmektedir. Bu toplantıda da Ergenekon Terör
Örgütü’ nün propaganda malzemelerinden birisi olan “Kızıl Elma” ya vurgu yapılmıştır. Örgütün
kontrolünde olan Öncü Gençlik yapılanması, bu kavram içeriği doğrultusunda düzenlediği
mitingle de gündem oluşturmuştur.
17-TÜRKİYEM TOPLULUĞU
Sanık Mustafa Özbek’ten ele geçirilen dokümanlarda, birçok sivil toplum örgütünün bir
araya gelerek Türkiyem Topluluğunu oluşturduğu ve Rauf Denktaş, Ahmet Hurşit Tolon ve
Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 160 kişinin platformun danışma kurulu
üyesi olduğuna dair ibareler olduğu, 07 Nisan 2007 tarihinde düzenlendiği anlaşılan Cumhuriyet
Mitingi hazırlık toplantısına sanık Ahmet Hurşit Tolon’un Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma
Platformu ve Türkiyem Topluluğu danışmanı olarak katıldığı görülmüştür.
Değerlendirme :
İşbu dava kapsamında, haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülen sanıkların; aynı
dernek / parti / platforma üye olma, toplantılarına katılma, aynı tv / gazetede çalışma, yazı
yazma, röportaj verme, aynı siyasi parti veya oluşum içerisinde yer alma gibi ortak noktalarının
olduğu görülmüştür. Örneğin avukat olan sanıkların Lobi isimli belgede geçen "Hukuk
Departmanı"nda yer alması başlı başına "örgütsel irtibat" kabul edilmiştir. Yine örnek olarak,
Yargıtay ilamında da herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği belirtilen, Talatpaşa Komitesi gibi,
uluslararası siyasi bir faaliyet çabası içerisindeki oluşumda yer alan sanıklar arasında "örgütsel
irtibat" var kabul edilmiştir. Bu haliyle, salt aynı sivil toplum kuruluşunda bulunma veya bu
kuruluşların düzenlediği faaliyetlere katılmış olmanın "örgütsel irtibat" olarak kabul
91/658
edilemeyeceği açıktır.
AMAÇ” başlıklı bölümde: Ergenekon belgesinin yazılış amacı “Bu çalışmanın amacı;
… Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un reorganizasyonuna
katkıda bulunabilmektir.” şeklinde açıklanmıştır.
“MERKEZ YÖNETİM” başlıklı bölümde: “Ergenekon Örgütünün, Başkanına doğrudan
bağlı olan 4 Daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan
ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı
olmalıdır.Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal
faaliyetlerin yurt içi ve yurt dışı hukuk platformunda legal gibi gösterilebilmesi
düzenlemelerinde sorumlu olacaklardır.
1-Ergenekon Başkanlığı
2-İstihbarat Dairesi Komutanlığı
3-İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
4-Operasyon Dairesi Komutanlığı
5-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
6-Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı,
7-Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (Sivil)
Belgenin sonraki bölümlerinde örgütün duyarlılığına ilişkin değerlendirme kapsamında;
istihbarat, yöntem, gizlilik prensibi, dünyada istihbarat örgütlerinin yapılanma ve faaliyet
alanları, örgütsel hareketlilik kapsamında genel durum ve sorunlar, terör, yeni yapılanma
organizasyonu, personel analizi, sivil toplum örgütleri, eleman ve organizasyon, köprü personel,
ajan profili, medya, ticaret ve bankacılık, ilaç ve kimya sanayi ve taşımacılık, organizasyon planı
gibi başlıklar altında değerlendirmeler yapılmış, örgütün yaptırım gücünün artırılmasına dair
olarak Terör başlığı altında “Terör gruplarının mutlaka kontrol altında tutulması, gerektiğinde
naylon terör grupları oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi”, Politikalar başlığı altında
“Örgüt ideallerine uygun siyasilerin seçim kampanyalarının organize edilmesi bu şekilde
parlamentoda etkin ve güçlü bir şekilde yer alabilme”, aksi durumda “suikast operasyonlarına
gerek duyulabileceği” hususları vurgulanmış, “İçte ve dışta ortak ve benzer idealler
doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslar arası legal ve illegal örgütler ile işbirliğine
yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk” olduğu ifade edilmiştir.
93/658
IV. ÖRGÜTE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME - SONUÇ
b. Mahkeme kabulü;
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütünün yapısı şu şekilde açıklanmıştır;
"Ele geçirilen örgütsel dokümanlardan, Ergenekon silahlı terör örgütünün, Ergenekon
başkanlığına bağlı olarak, “Yurt içi yapılanması” ve “Yurt Dışı Yapılanması “olmak üzere iki
ana yapılanma şeklinde örgütlendiği, örgütün yurtiçi yapılanmasının da 5 bölümden oluştuğu,
“Askeri yapılanma, devlet kurumlarında yapılanma, sivil yapılanma, mafya yapılanması ve terör
örgütü yapılanması" olduğu, “sivil yapılanma”nın Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı,
Finansman Daire Başkanlığı, Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, Medya ve İletişim
Yapılanması, Özel Güvenlik Şirketleri Askeri yapılanması olarak 5 bölümden oluştuğu, "askeri
yapılanmaé nın da 4 bölümden oluştuğu, bu bölümlerin “İstihbarat Dairesi-Operasyon dairesi-
Analiz ve Değerlendirme dairesi-Örgüt İçi Araştırma Dairesi”olduğu, bu askeri yapılanmanın
amacının, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızarak İstihbarat toplamak, elde edilen İstihbari
bilgileri analiz etmek ve askeriye içerisinde gizli bir şekilde örgütlenmek, Türk Silahlı Kuvvetleri
içerisinde oluşturulan bu yapıyı örgütün amaçları doğrultusunda silahlı mücadeleye
hazırlamak,gerektiğinde bu doğrultuda operasyon yapmak olduğu anlaşılmıştır." şeklindedir.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, avukat olan sanıklara ilişkin "Nitekim Sanık Mustafa Levent
Göktaş’ın dosyadaki birçok sanıkla örgütsel irtibatı vardır ve Avukat olan sanık, diğer
sanıklardan Kemal Kerinçsiz, Mustafa Hüseyin Buzoğlu , Nusret Senem, Serdar Öztürk, Levent
Temiz’de olduğu gibi örgütün hukuk departmanında görevlidir. Sanık Mustafa Levent Göktaş
12.01.2009 tarihinde tutuklanınca sanık Serdar Öztürk de Sanık Mustafa Levent Göktaş ‘ın
müdafiliğini üstlenmiştir. Sanıklardan Mustafa Hüseyin Buzoğlu da sanıklar Ergün Poyraz ve
Tuncer Kılınç gözaltına alınınca onların avukatı olarak müdafiliğini üstlenmiştir. Sanık Kemal
Kerinç’siz de Danıştay baskını olduğunda, olayda adı geçen sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün
müdafiliğini üstlenmiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki; ö rgütün hukuk departmanında Avukat
olarak görevli olan Ergenekon sanıkları, haklarında soruşturma açılan diğer Ergenekon
sanıklarına LOBİ isimli örgütsel belgede belirtildiği gibi hukuki yardımda bulunmakta ve
95/658
örgütsel olarak dayanışma içerisine girmektedirler.Sanık M.Levent Göktaş’ta,avukat olarak
sanık Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle bu sanığın hukuksal kurallardan azamı
ölçüde yararlanılmasını sağlamıştır" şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütünün araçları, stratejisi ve amacı şu
şekilde açıklanmıştır;
"Ergenekon silahlı terör örgütü, ülkemizde illegal olarak kurulup faaliyet gösteren
silahlı bir terör örgütüdür. Ergenekon silahlı terör örgütü, diğer silahlı terör örgütleri gibi nihai
hedefine ulaşmak için, adam öldürme, yaralama, ruhsatsız silah ve mühimmat bulundurma vb.
gibi çok sayıda yasa dışı eylem ve faaliyetlerde bulunmuştur. Ancak diğer terör örgütleri hedefe
ulaşmak için yaptıkları bu eylemleri kamuoyuna duyurup, kendi reklamlarını yaparak eleman
kazanmaya, seslerini ilgililere duyurmaya çalıştıkları, eylemleri yaptıktan sonra bizzat örgüt
mensuplarınca telefonla aranarak bilgi verildiği halde, Ergenekon terör örgütü bu yönden diğer
terör örgütlerinden tamamen ayrılmaktadır. Ergenekon silahlı terör örgütünün illegal
eylemlerinin reklamını yapma ve ismini duyurma kaygısı yoktur. Tam tersine bu örgütün en
büyük prensiplerinden bir tanesi gizliliktir. Bu nedenle isimlerinin ve örgütün isminin
duyulmasını kesinlikle istememektedirler. Ergenekon silahlı terör örgütü yıllardır başta Türk
Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, devletin pek çok kesimine kendi elemanlarını yerleştirmiş, bu
elemanları sayesinde, tam bir gizlilik içerisinde, nihai hedefine ulaşmak için faaliyet
yürütmektedir. Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai hedefi, ne Anayasal düzeni değiştirmek,
ne de ülke topraklarından bir kısmını bölüp ayrı devlet kurmaktır. Bu terör örgütünün hedefi,
mevcut Anayasal düzen içerisinde ülkeyi bizzat yada kendi kontrollerindeki hükümetler
vasıtasıyla idare etmektir. Bunu da Devlet kademelerine yerleşen, hatta devletin en üst
noktalarında bulunan üst düzey bürokrat ve Devlet görevlileri aracılığıyla yapmaktadır. Ancak
Devleti kendi istekleri doğrultusunda idare etmek ve istedikleri şekilde yönlendirmek için, sadece
üst düzey bürokrat ve devlet görevlisi yetmeyeceğinden, aynı örgüt içerisinde, gerektiğinde
kullanılmak üzere, iş adamları, siyasetçiler, Öğretim görevlileri, Rektörler, gazeteciler, mafya
babaları, tetikçiler, işçiler, memurlar, emekliler gibi toplumun her kesiminden eleman
bulunmaktadır. Örgüt belgelerinden de anlaşılacağı gibi Ergenekon silahlı terör örgütünün en
büyük özelliklerinden bir tanesi, farklı bölümlerde faaliyet gösteren örgüt elemanlarının birbirini
kesinlikle tanımaması, bir bölümdeki örgüt üyelerini idare ve organize eden bir örgüt
yöneticisinin, diğer bölümdeki örgüt üyeleri ile kesinlikle görüşmemesi ve kendini deşifre
etmemesidir. Hatta deşifre olan örgüt üyesinin örgüt tarafından infaz edileceği de yine örgüt
belgelerinde anlatılmaktadır." şeklindedir.
Yine aynı ilamda, cebir ve tehdit unsurunun ile tehlike suçu olması özelliği bulunan
TCK 312 maddesine ilişkin "Yöntem: cebir ve şiddet yöntemlerinden her hangi birisinin
kullanılması; Hedef: Türkiye Cumhuriyeti Hükumetinin ortadan kaldırılması veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellenmesi, Fiil: hedeflenen suçu gerçekleştirmeye “elverişli
bir hareket”in icrasına başlanmasıdır. İcra hareketlerinin tamamlanması gerekmez; elverişli bir
hareket ile suçun icrasına başlanması, yani suça teşebbüs edilmesi yeterlidir.Suç bu haliyle bir
tehlike suçudur. Bu bakımdan, kastedilen neticeyi meydana getirme tehlikesi bulunan elverişli
fiiller teşebbüs niteliğini taşır. Kısacası, suçun işlenmesine yönelik icra hareketlerine başlanması
“teşebbüs” için yeterlidir. Teşebbüs ile suç tamamlanmış sayılmaktadır. Aksi düşüncenin kabulü
halinde, bu tür eylemlere kalkışan kimselerin sonucu elde etmesi halinde, hukuk sistemini de
değiştirebilecek güce sahip bulunabileceklerinden, yargılanmaları ve cezalandırılmaları
mümkün olmayacaktır. Suçun manevi unsuru ise, suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir."
şeklindedir.
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamında, iddiaya konu terör örgütü şu şekilde şematize edilmiştir;
96/658
-YURT İÇİ YAPILANMASI
1-ASKERI YAPILANMA
l) istihbarat Dairesi,
2)Operasyon Dairesi,
3)Analiz ve Değerlendirme Dairesi,
4)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sozde Komutanhklan)
2-DEVLET KURUMLARINDA YAPILANMA
1) Yargı yapılanması,
2) Mit yapılanması,
3) Emniyet yapılanması,
4) Üniversite yapılanması,
5) Devlet kurumlan yapılanması,
3-SİVİL YAPILANMA
1) Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı,
2) Finansman Daire Başkanlığı,
3) Sivil Toplum Kuruluşlan Yapılanması,
4) Medya ve İletişim Yapılanması,
5) Özel Güvenlik Şirketleri,
4-MAFYA YAPILANMASI
5-TERÖR (NAYLON) ÖRGÜTÜ YAPILANMASI
-YURT DIŞI YAPILANMASI.
d. Değerlendirme:
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamı incelendiğinde, mahkemece silahlı terör örgütü olarak kabul edilen
oluşuma ve TCK 312 anlamında "Hükümete Karşı Suç"a dair kriterleri, bunlara yönelik
değerlendirmemiz ve delillerin güvenilirliği şu şekilde sıralanabilir;
104/658
1- Toplumda askeri darbe zemini oluşturma amaçlı Cumhuriyet gazetesine el
bombası atılması ve Danıştay saldırısı gibi vahim nitelikteki eylemler ile devam ettirilen
cebir ve şiddet eylemlerinin örgüt tarafından organize edildiği ve toplumda kaos ve kargaşa
ortamı çıkartarak askeri darbeye zemin hazırlamak amaçlı eylemler olduğu yönünde
mahkemece tespit yapıldığı, TCK 312/1 maddesi kapsamındaki suçun cebir ve şiddetle
işlenmesi gerekli olduğu mahkemece kabul edilmesine karşın, "icrasına başlanılan
hareketin mutlaka cebir ve şiddet içermesi zorunlu değildir" denmek suretiyle örgütün cebir
ve şiddet kullanıp kullanmadığı yönünde açık çelişkiye düşüldüğü, hükümeti ortadan
kaldırma veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçuna yönelik başlatılan sivil
gösteri, eylem ve halk hareketlerinin, öncelikle sokak olaylarını, devamında ise devletin
kolluk güçleriyle çatışmayı yani cebir ve şiddeti kaçınılmaz kılacağı öngörülerek,
mahkemece bir nevi "tahminde" bulunularak, bu sivil hareketi tamamlamaya yönelik
biçimde devam edecek olan davranışların cebir ve şiddeti içereceğinin ifade edildiği,işbu
yargılama dosyasına konu cebir ve şiddet içeren ve aynı zamanda "vehamet" arzeden
olaylardan olan Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı gibi
eylemlerin Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere varolduğu iddia edilen ergenekon
terör örgütü ile irtibatının tespit edilemediği,
1- Aynı sosyal ortamda bulunan, aynı dernek/vakıf/parti üyesi olan kişilerin kendi
aralarında yapmış oldukları görüşmelerin, HTS kayıtlarının sayısının, toplantıların, siyasi
içerikli yazışmalar ve notların mahkemece örgütsel faaliyet kabul edildiği, buna karşın
sözkonusu faaliyetlerin sosyal ve siyasi faaliyet olarak değerlendirilmesi gerektiği,
1- Ele geçen isimsiz ihbar maili, ihbar telefonu veya ihbar mektubunu kimin
gönderdiği hususunun araştırılmadığı, bu bilgi ve belgelere yönelik araştırma yapılmaksızın
itibar edildiği, Osman Hilmi Özdil'in henüz soruşturma ve Ümraniye'de ele geçen ilk ihbar
telefonu henüz gelmeden 18/04/2017 tarihinde ABD'de yakalandığında üzerinde bulunan
notlarda dosyamız sanıklarının isimlerinin yazılı olması dikkate alındığında ele geçen
delillerin sorgulanarak değerlendirilmesinde zaruret bulunduğu,
105/658
Bu itibarla;
Var olduğu iddia edilen ve Yargıtay bozmasından önce mahkeme tarafından varlığı
kabul edilen Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, örgüt ana dökümanlarının; Ergenekon Analiz
Yeniden Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi / 29 Ekim 1999, Lobi Aralık 1999/İstanbul,
başlıklı dökümanlar olduğu, yine aramalarda ele geçen çok sayıda belgenin örgüte ait belgeler
olarak kabul edilmek suretiyle ve Emniyet Genel Müdürlüğünün 05/06/2008 tarihli mahkemeye
gönderdiği yazı içeriğine göre; 12/06/2007 tarihinde başlayan soruşturmada elde edilen delillerin
değerlendirilmesi, geçmiş dönemde faaliyetleri görülen terör örgütlerinin yeni ortaya çıkartılan
bir yapısı olduğu, Ergenekon terör örgütü ile bağlantılı olabileceği, Ergenekon örgütünün
amacının devleti yeniden yapılandırırarak, iktidara ulaşmak için, suikast dahil yasal olmayan
yöntemleri uygulamayı planladığı ve devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına
alarak onu yönlendirme hedefi doğrultusunda örgütlü yapının tam olarak oluşturulup hayata
geçirildiği şeklindeki tesbitinin kabulu ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün mevcudiyeti
bozma ilamı öncesinde mahkemece kabul edildiği anlaşılmış ise de;
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih, 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar
sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere; varlığı iddia edilen Ergenekon örgütünün hiyerarşik
yapısının ortaya konulamadığı, departmanlar ya da hücre yapılanmaları arasında irtibatın ne
suretle sağlandığı; astlık - üstlük ilişkisi, emir-talimat verme yetkisinin her bir sanık için ayrı
değerlendirilerek kime bağlı faaliyet yürüttüğü ve varlığı iddia edilen örgüt hiyerarşisi içindeki
yerinin somut delilllerle ortaya konulamadığı, sanıkların örgütün ana belgeleri olarak öne sürülen
dökümanlardaki ibarelere atıflar yapılmak suretiyle örgüte bağlanmakla birlikte, örgütün nerede,
ne zaman, kimler tarafından ne amaçla kurulduğunun somut delillerle tesbit edilemediği gibi, ele
geçirilen bir takım dökümanlarında CMK 134 maddesine aykırı olarak toplanan deliller
niteliğinde bulunduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kurulu olmakla birlikte sivil yapılanmaya
da sahip olduğu ve 1971 yılında da var olduğu iddia edilen örgütten, Milli İstihbarat Teşkilatı,
Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün dahi
haberdar olmamasının olağan kabul edilemeyeceği gibi, bu örgütün diğer terör örgütlerini
yönetip yönlendirdiğine dair delil bulunmadığı; örgütün varlığına esas alınan delillerin yargıtay
ilamında da belirtildiği üzere hukuka aykırı delil niteliği taşıdığı, örgütün varlığına kanıt kabul
deliller ile ilgili olarak mahkemenin hükmünden sonra ortaya çıkan bilirkişi raporları, beraat
kararları ve soruşturma ve kovuşturma aşamasında görevi olan emniyet görevlileri ile yargı
görevlilerinin bu görevleri sırasında görevlerini kötüye kullandıkları hususunda idari yaptırımlar
ile cezalandırılmış bulundukları, bu doğrultuda memuriyet görevinden ihraç edilmiş oldukları
gözönüne alındığında, soruşturmanın resmi olarak başlangıcından (12/06/2007) bugüne kadar
süregelen yargılama safhası, meydana gelen 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsü ve
sonrasındaki gelişmeler birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşmanın zaruri olduğu,
Buna göre de; ayrıntısı izah edilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarih,
2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden 40 gün
önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu
tarafından "Fetullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü" ile ilgili olarak düzenlenen
06/06/2016 tarih, 2014/37666 soruşturma ve 2016/24769 esas sayılı iddianamede, "Usulsüz
Soruşturma ve Davalar," "Darbe Planları," başlıkları altında Ergenekon Davası ile ilgili olarak
"Asrın Davası Ergenekon FETÖ tarafından sözde Devlet içerisindeki derin bir gizli yapının
tasfiyesi amacıyla başlatılmıştır" tespiti ile başlayıp "Ergenekon Davası aynı zamanda cemaat
için geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendisi üzerindeki bütün kuşkuları yok etmek için
kullandığı bir nevi çöp tenekesidir" şeklinde tespite yer verilmiş olması, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenen bu iddianamede ayrıntıları açıklandığı üzere FETÖ'nün Emniyetten
sorumlu imamı kod adı "Kozanlı Ömer" olan Osman Hilmi Özdil'in 18/04/2007 tarihindeki
Amerika seyahatinde Newyork JFK Hava Limanı'nda yapılan rutin kontroller esnasında Osman
Hilmi Özdil ve FETÖ'nün milli istihbarat teşkilatı imamı Murat Karabulut'un birlikte seyahat
ettiklerinin tespit edildiği, Osman Hilmi Özdil'in üst aramasından çıkanlara yönelik olarak
106/658
yapılan tetkikler neticesinde; yazan tarafından kısaltmalar ve harf değişikleri yapılarak bir nevi
sadece kendisinin anlayacağı hale getirildiği ve hatırlatma amaçlı tutulduğu değerlendirilen notta
bulunan isimler kontrol edildiğinde bu kişilerin bir bölümünün 12/06/2007 günü Ümraniye'de bir
gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon Davası sanıkları arasında yer
aldıklarının anlaşıldığı, el bombası ihbarı ile başlayan Ergenekon soruşturması öncesinde bu
şahıslar hakkında henüz bir soruşturma süreci dahi başlamamışken, aylar öncesinde adı geçen
kişilerle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan FETÖ'nün Emniyetten sorumlu imamı Osman
Hilmi Özdil'in 18/04/2007'de ele geçirilen notları arasında isimlerinin yer alması, Ergenekon
Davasının önceden planlanıp kurgulandığı, örgüt lideri Fetullah Gülen ve Örgüt yöneticilerinin
emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik harekatın bir parçası olduğu, talimatın yurt
dışından kurye ile geldiği yönünde kuvvetli şüphelerin mevcut olduğu, ancak o dönemdeFETÖ
imamı Osman Hilmi Özdil'in, 2007 yılında ABD'de FBI tarafından yakalanmasının ardından,
ABD yetkilileri tarafından Dışişleri Bakanlığı aracılıyla gönderilen bilgi ve belgelerin Emniyet
Genel Müdürlüğünde muhtemelen FETÖ'nün emniyette konuşlanan mensupları tarafından imha
edildiği ve hiç bir kayıt bulunmadığı, ancak 2014 yılı Ocak ayı içerisinde FBI'dan EGM
aracılığıyla, Osman Hilmi Özdil'in yakalanmasına dair bilgi ve belgelerin bir kısmının temininin
mümkün olması hususları ve yine 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsü sonrasında
FETÖ mensubu olan yargı mensuplarının ihracına ilişkin düzenlenen HSK'nın 24/08/2016 tarihli
gerekçeli kararında ergenekon yargılamasında yapılan usulsüzlüklere ilişkin ayrıntılı tespitler,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ve HSK ihraç kararlarında
delillendirilen ve iş bu dava ile açık irtibatlı hususlar ve özellikle Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin
21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde;
Cumhuriyet Gazetesine 5-10-11 Mayıs 2006 tarihlerinde el bombası atılması ve
Danıştay saldırısı gerçekleştiren sanıkların eylemleri ve bu sanıklar yönünden mütalaanın ilgili
kısımlarındayapılan değerlendirmeler ayrık tutulmak üzere;
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığının kesin ve inandırıcı deliller ile
kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına
suç işlenmesinin de söz konusu kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle, iş bu dava
kapsamında kovuşturmaya konu edilen, "ergenekon" adlı bir "terör örgütü"nün varlığı ispat
edilememiştir.
Buna göre;
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 314/1 ile 314/2 maddelerinde yazılı
suçlardan haklarında dava açılan sanıklar yönünden ;
Soruşturmanın resmi olarak başlangıcından (12/06/2007) bugüne kadar süregelen
yargılama safhası, meydana gelen darbe teşebbüsü ve sonrasındaki gelişmeler, Yargıtay bozma
ilamı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede delillendirilen ve işbu dava
ile açık irtibatlı hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
varlığının kesin ve inandırıcı deliller ile kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan
örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği
anlaşılmıştır. Bu haliyle, işbu dava kapsamında kovuşturmaya konu 3713 sayılı yasaya göre
varlığı ispatlanmış bir "ergenekon" adlı "terör örgütü" bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,
haklarında TCK 314/1-2 maddeleri uyarınca sevk maddesi bulunan sanıkların bu suçlardan
beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddesi delaletiyle
haklarında dava açılan sanıklar yönünden;
Bir kısım sanıklar yönünden salt TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
üyelerinin işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılması talepli açılan kamu davalarında, bu sanıklar
yönünden iddiaya konu eylemlerde bir talimat verdikleri ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet
alanlarındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör
örgütünün varlığının da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün
107/658
yöneticiliği suçundan TCK 314/1 maddesi gereği haklarında ceza verilemeyecek sanıklar
yönünden örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
üyelerinin işlediği tüm suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı, bu nedenle belirtilen
sevk maddeleri uyarınca haklarında kamu davası açılan tüm sanıkların beraatlerine karar
verilmesi talep edilmiştir.
Ergenekon terör örgütü iddiasıyla TCK 312 maddesinde yazılı suçtan haklarında
dava açılan sanıklar yönünden;
Bir kısım sanıklar yönünden TCK 312/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açıldığı, atılı suçun temel unsurunun kanuni tanımda yazılı olduğu üzere "cebir ve
şiddet" olduğu, dosya kapsamında cebir ve tehdit içeren eylemlerin Danıştay Saldırısı ile
Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılar olduğu, bu eylemlerin de iddiaya konu örgüt ile
ilişkilendirilmesine yetecek maddi delil elde edilemediği, bu hususun Yargıtay bozma ilamında
da ayrıca ve özellikle belirtildiği, dosya kapsamında ele geçen silah ve muhimmatların da kişisel
suç teşkil ettiği ve iddiaya konu örgüt ile ilişkilendirilmesine yetecek maddi delil elde
edilemediği, nitekim sanıklara ilişkin değerlendirmelerde ayrıca belirtildiği üzere gerek silah ve
mühimmatların ele geçirildiği gerekse yazılı dokumanların ele geçirildiği arama ve elkoyma
işlemlerinin büyük bir bölümünün hukuka aykırı olduğunun Yargıtay bozma ilamında da ayrıca
ve özellikle belirtildiği, bunun dışında Cumhuriyet Çalışma Grubu olarak belirtilen oluşuma
ilişkin Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven adlı darbe planlarının bu oluşum tarafından
uygulamaya konduğuna ilişkin Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere yeterli delil elde
edilemediği, yine "internet andıcı" olarak bilinen faaliyetin TCK 312 maddesi kapsamında "cebir
ve şiddet" içermediği, sözkonusu faaliyetin atılı suça ilişkin "elverişli eylem" teşkil etmediği,
bunun dışında "irticayla mücadele eylem planı" olarak bilinen faaliyetin ele geçiriliş şekli ve
aidiyeti bakımından kesin tespit yapılamadığı ve bununla birlikte bu faaliyetlerin de "elverişli
eylem" teşkil etmediği, bu haliyle TCK 312 anlamında "cebir ve şiddet" içeren ve "hukuka
uygun delillerle elde edilmiş elverişli eylem" tespit edilemediğinden,bu suçtan ilgili sanıkların
beraatlerine karar verilmesi talep edilmiştir.
108/658
V. SANIKLAR HAKKINDAKİ İDDİALAR / SUÇLARİLE
DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu bölümde, her bir sanık yönünden İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamı ile verilen hükme esas alınan
iddianame içerikleri ve mahkemenin kabulü kısaca anlatıldıktan sonra Yargıtay 16. Ceza
Dairesi'nin 21/04/2016 tarih 2015/4672 Esas ve 2016/2330 Karar sayılı ilamında her bir sanık
yönünden belirtilen usule ve esasa etkili hukuka aykırılıklar belirtilmiş, son olarak da her bir
sanık yönünden atılı suçlara ilişkin sonuç değerlendirmeler yapılmıştır.
Her bir sanığa ilişkin iddianamedeki sevk maddeleri ile bozma ilamına konu mahkeme
kararında uygulanan sevk maddeleri belirtilmiş, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar sayılı ilamında bir kısım sanık
ve suçlara ilişkin değişen ve dönüşen suç vasfı, geçit suç hükümleri gereği uygulama yapıldığı
görülmüş, mütalaanın kanaat bölümünde ise iddianamedeki sevk maddeleri doğrultusunda
değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda, bir kısım sanıklar hakkında TCK 311/1, 312/1, 313/1,
314/1-2, 319/1 maddeleri gereğince açılan kamu davalarında mahkemece sanığın tek suçtan
cezalandırılmasına karar verildiği görülmekle, aleyhe temyiz bulunmadığı hallerde de 1412 sayılı
CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca verilen sonuç ceza itibariyle kazanılmış hakları saklı
kalmak kaydı ile sevk maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmıştır. Sonuç olarak, yargılamaya
konu terör örgütünün varlığı ispat edilemediğinden, haklarında ceza talep edilen sanıklar
yönünden 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezada artırım talep
edilmemiştir.
a. Yargılamaya konu olayların mahiyeti, iddianame, mütalaa ve birleşen dosyalar ile tüm
dosya kapsamı dikkate alınarak, savunma hakkını kısıtlamayacak şekilde her bir sanığın bireysel
durumları göz önüne alınarak savunmasını yapması için gerekli makul sürenin sağlanması
gerektiği gözetilmeyerek tüm sanıklar yönünden birleşen dosyada savunmayı 1 veya 2 tam
duruşma günü, esas hakkındaki savunmayı 1 veya 2 saat, sözlü talepleriise 15 dakika ile
sınırlandırılmasına kararlar verilerek savunma haklarının kısıtlanması,
b. Mahkemece CMK'nın 206. maddesi uyarınca sanıkların sorgusu tamamlandıktan
sonra bir kısım tanıkların dinlendiği devamında ve bazı oturumlarda dosyaya konulan belgelerin
okunduğu ancak içeriklerinin açıkça anlatılmadığı bu aşamadan sonra, Cumhuriyet savcısının
esas hakkındaki mütalaası alınıp sanık ve müdafiilerinin esasa ilişkin savunma yapması
istenilmiş olmakla; CMK'nın 215. maddesi uyarınca dinlenen tanıkların, suç ortaklarının ve
bilirkişilerin dinlenmesinden sonra ve okunmasında yasal engel bulunmayan her bir belgenin
açıkça okunmasından sonra bu beyan ve belgelere karşı sırasıyla katılan veya vekiline,
Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine diyecekleri ile beyan ve belgeler üzerindeki
değerlendirilmeleri sorulduktan ve bu şekilde delillerin maddi olaylara vehukuka uygun olup
olmadıklarının belirlenmesinden sonra sırasıyla katılan ve vekilinin esasa ilişkin beyanları ile
109/658
Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaası alınıp devamında yine CMK'nın 216. maddesi
uyarınca sanıklara ve müdafilerine esas hakkındaki savunmaları sorulup akabinde hazır bulunan
sanıklara son sözleri verilmesi gerekirken bu yargılama kurallarına uyulmadan yazılı şekilde
hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 215 ve 216. maddelerine aykırı davranılması,
c. Dosyamıza konu davalarının soruşturmasında görev alan ve aynı kişilerden oluşan
kolluk personeli grubunun, Türkiye'nin birçok ilinde yapılan operasyonlarda görev yapması, tüm
dokümanlar ile dijital verilerin bu kişiler tarafından incelenerek tutanağa bağlanması,
Cumhuriyet savcılarının CMK'nın 122. maddesine aykırı olarak düzenlenen bu tutanaklara kuşku
ile yaklaşmadan ve sorgulamadan itibar ederek koruma tedbirlerine ilişkin kararlara,
iddianameye ve mütalaaya konu etmesi, yargılamayı yapan yargıçların da ısrarla yukarıda
belirtildiği üzere yasalara aykırı olarak elde edilen kanıtlara göz yumması ve bu yöndeki ısrarlı
itirazları dikkate almayarak maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik haklı taleplerin ısrarla ve
yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, karardan sonra, soruşturma ve yargılamada esas alınan
önemli delillerin sahteliği konusunda tespitlerin ortaya çıkması karşısında, sahteliği ortaya çıkan
delillerden objektiflikten uzak varsayıma dayalı çıkarımlar yaparak bu varsayımların sübuta esas
alınması, hakimlerin tarafsızlığı konusunda haklı şüphe oluşturacağının gözetilmemesi,
d. 05.08.2013 tarihli oturumda kürsüde 6 hakim olduğu halde hükmün tefhim edildiği,
gerek kararın tefhime katılan hakimlerin basına yaptıkları açıklamalar gerekse gerekçeli
karardaki anlatımdan müzakereye sadece karara iştirak eden hakimlerin değil, mahkemenin diğer
hakimlerininde katıldığının anlaşılması karşısında CMK.nun 227 maddesine aykırı ve de
CMK.nun 289/1-amaddesi uyarınca kesin hukuka aykırılık nedeni oluşturacak şekilde hüküm
kurulması,
Şeklinde, tüm sanıklar açısından hukuka aykırılık unsuru teşkil eden hususlar
belirtilmiştir, bu hususlar sanıklara ilişkin bölümlerde ayrıca belirtilmemiştir.
Her bir sanık hakkında, hukuka aykırı (hukuka aykırı arama - elkoyma, iletişimin
denetlenmesi, inceleme gibi) elde edildiği tespit edilen deliller, sadece ilgili sanık hakkında değil,
diğer birçok sanık hakkında da mahkûmiyet hükmüne esas teşkil ettiği, hal böyleyken "hukuka
aykırı delil sonucu elde edilen diğer dolaylı delillerin de hukuka aykırı olduğu" evrensel kuralı
gereği; hukuka aykırılıkların, adeta "zincirleme" bir etki yaparak, hemen tüm sanıklara sirayet
ettiği anlaşılmıştır. Örneğin, Tuncay Güney isimli kişinin ifade görüntülerinin duruşmada
izlettirilmesi ve mahkemenin gerekçeli karardaki ''Ancak ses kaydındaki ifadenin kötü muamele
sonucu tespit edildiğine dair şüphe oluştuğundan'' tespitine rağmen bu beyan ve ifadeleri birçok
sanık açısından hükme esas alınmıştır. Yine iddia konusu ergenekon terör örgütünün ana
dokümanları olarak geçen "lobi" ve "ergenekon analiz yeni yapılanma yönetim ve geliştirme
projesi" gibi belgeler birçok sanıktan ele geçtiği belirtilmiş, bu belgelerin ele geçirilmesine
ilişkin yapılan arama - elkoyma işlemlerinin tamamının hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir.
Bu belgeler/beyanlar dayanak gösterilerek diğer birçok sanık hakkında işlem yapıldığı,
soruşturmaya dahil edildiği ve örgüte üye olduğu kabul edilerek mahkûmiyet hükmü verildiği
gözönüne alınırsa; hukuka aykırı elde edilen deliller ile sonuca gidildiğinin kabulü gerekecek ki,
bu haliyle "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" evrensel kuralı gereği hukuka aykırı delillerin
sirayet ettiği tüm sanıklar açısından bu belgelerin delil vasfını taşımadığının kabulü
gerekmektedir.
1-ABDULLAH ARAPOĞULLARI
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Abdullah
ARAPOĞULLARI’nın, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların”
kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması
110/658
uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu
yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için
hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi
Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete
geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanma içerisinde Hüseyin GÖRÜM ve
Kahraman ŞAHİN’in emrinde yer aldığı, Kahraman ŞAHİN tarafından ekip kurması ve örgüte
gelir temin etme adına illegal faaliyetlerde bulunması için görevlendirildiği, sanığın da kendisine
verilen görevi benimseyerek bu konuda faaliyette bulunduğu, sanığın kendi konuşmalarında
dernekteki illegal yapılanmayı devletin bazı kurumlarının desteklediğini belirttiği, bu durumu
kullanarak yapacağı illegal işler ile örgüte ve kendisine maddi çıkar elde edebileceğini
düşündüğü, bu amaçla terör örgütüne maddi gelir temin etme adına cebir, şiddet ve tehdit
yöntemlerini de kullanarak tahsilat yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, izinsiz silah
bulundurma gibi eylem veya eylem hazırlıkları içerisinde yer aldığı yönünde deliller bulunduğu
ve sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu iddia edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakkında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan bu sanık hakkında
CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak
iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan
görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
111/658
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Abdullah ARAPOĞULLARI'nın legal bir örgütlenme içerisinde yer almasına özel
bir anlam yüklemek suretiyle soruşturma başlatıldığı, soruşturma safhasında yasaya aykırı
şekilde alınan teknik takip kararı sonrası yapılan ve yine yasaya aykırı olan arama - elkoyma
işlemi sonucunda toplanan delillere göre sanığın mahkumiyetine karar verildiği, bu haliyle tape
kayıtlarının ve arama elkoyma işlemi ile ele geçen materyallerin delil olarak kabul edilmesine
yasal olanak bulunmadığı gibi sanığın iş/sosyal ortamı aynı olan diğer sanıkları tanıyor ve
telefonda görüşüyor olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu örgütün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
2-ABDULMUTTALİP TONÇER
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Abdulmuttalip TONÇER’in,
1990 yılında PKK terör örgütüne katıldığı, yaklaşık 3 yıl örgüt içinde faaliyet gösterdikten sonra
1993 yılında bir çatışmadan sonra güvenlik güçlerine teslim olduğu, daha sonra JİTEM içinde
faaliyet gösterdikten sonra İstanbul’a gelerek yine PKK itirafçısı olan Adil TİMURTAŞ
aracılığıyla Hayrettin ERTEKİN ile tanışıp onun işyerinde çalışmaya başladığı, Ergenekon Terör
Örgütü içerisinde Hayrettin ERTEKİN’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, yapmış olduğu
eylemlerle ilgili olarak Hayrettin ERTEKİN’e rapor sunduğu, askeri ihale alma, tehdit, gasp
(haraç alma), darp eylemlerini gerçekleştirdiği, 1825 Tape no’lu, 25.02.2008 tarihli, Hayrettin
ERTEKİN ile Kaan arasındaki telefon görüşmesine ilişkin, Kaan DUT’un Cumhuriyet
Başsavcılığında verdiği ifadesi de dikkate alındığında, Abdulmuttalip TONÇER’in yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan Hayrettin ERTEKİN ile birlikte hareket ederek onun örgütsel
faaliyet kapsamında illegal olarak yürüttüğü eylemlerin gerçekleştirilmesi yönündeki emir ve
talimatlarını eksiksiz olarak yerine getirdiği, bu cümleden olarak kendi beyanına göre de
Hayrettin ERTEKİN’in talimatı ile Bursa’da bir tahsilat (haraç) işini gerçekleştirdiği, yine
soruşturma kapsamında Hayrettin ERTEKİN’den ele geçirilen GLOCK marka tabanca ve
eklerinin kendisine ait olmadığı halde örgütsel tavır takınarak diğer örgüt mensubunu cezadan
kurtarmak için onun suçunu üstlendiği, faaliyetlerinde gizliliği temin ve deşifre olmamak için
“Cizreli Ali” kod adını kullandığı böylece yasadışı Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu ve Suç
üstlenme suçunu işlediği iddia edilerek TCK 314/2 ve 270 maddeleri uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Hayrettin Ertekin’in emniyet müdürlüğünde gözaltında olduğu
26.02.2008 günü sanıkla birlikte olan avukatı M. Fatih Büyükyurt’un, cep telefonundan
sanığın işyerini aradığı, işyerine ait telefon için verilmiş iletişim tespit kararı kapsamında
kayıt altına alındığı anlaşılan 1824 ve 1825 sayılı iletişim tespit tutanaklarının
incelenmesinde; Avukat M. Fatih Büyükyurt’un iki görüşmeyi de tanık Kaan Dut ile yaptığı
ancak bu esnada yan yana olmalarından dolayı avukat ile sanık Hayrettin Ertekin arasındaki
konuşmaların da kayda alındığı; bu kayıtların sanık Hayrettin Ertekin bakımından TCK’nın
314/2. ve 38/1. maddesi delaletiyle 270/1. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet
hükümlerine ve sanık Abdülmuttalip Tonçer bakımından TCK’nın 270/1 maddesi uyarınca
kurulan mahkumiyet hükmüne delil kabul edildiği anlaşılmakla, CMK’nın 135/3.
maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin
kayda alınması;bu kayıtların derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve
CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
2- Sanık Abdulmuttalip Tonçer hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
31.10.2007 gün ve 2007/1276 teknik takip sayılı kararıyla iletişimin tespitine ve kayda
alınmasına karar verilmiş ise de dosyada bu tarih öncesinde de iletişim tespit tutanaklarının
bulunduğu ve bunların mahkemece delil kabul edildiği, bu tutanaklarda karar numarası
olarak “2007/156” şeklinde belirtilmiş ise de Yargıtay denetimine imkan sağlayacak şekilde
bu kararın dosya içine alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Soruşturma safhasında sanık ile avukatı arasında geçen telefon görüşmesinin yasaya
aykırı şekilde delil olarak kabul edildiği, bu haliyle tape kayıtlarının delil olarak kabul
edilmesine yasal olanak bulunmadığı gibi sanığın diğer sanık Hayrettin ERTEKİN ile arasındaki
ilişkiyeözel anlam yüklenerek suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanık Abdulmuttalip TONÇER'in üzerine atılı "terör
örgütü üyeliği" ve "suç üstlenme" suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
113/658
3- ABDULVAHİT ÖZKAYA
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.12.2010 tarih 2009/1407-2010/668 sayılı
iddianamesiyle Abdulvahit Özkaya’nın, müşteki Saffet Çerçi’nin kimlik bilgileri ile kişisel
verilerini içeren, adli emanetin 2007/314 sırasında kayıtlı notu kendi el yazısı ile yazdığı,
sonrasında terör örgütü mensubu olmaktan yargılanan kişilere vererek mallarına el konulmasını
istediği, bu şekilde Ergenekon Terör Örgütüne yardım ettiği iddia edilerek TCK 314/3 ve 220/7
maddesi delaletiyle 314/2, TCK 136 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Abdulvahit Özkaya hakkında "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçundan
açılmış bir dava bulunmadığı halde mahkûmiyetine karar verilmesi,
2- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş Pendik Sulh Ceza Hakimliği’nin
2006/952 D.İş sayılı önleme araması kararı uyarınca 07.01.2007 günü sanık Murat
Çağlar’ın sevk ve idaresindeki otomobilde yapılan arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir
arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen
114/658
delillerin hükme esas alınması da mümkün değildir. Bu itibarla; hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen delillerin (Kuvayı Milliye 1919 Derneği üye
başvuru formları ve on üç adet not kağıdı) ve buna ilişkin düzenlenen tutanağın sanıklar
Murat Çağlar, Mehmet Fikri Karadağ, Alparslan Arslan ve Abdülvahit Özkaya yönünden
yerel mahkemece hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116ve devamı maddeleriyle217.
maddesine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 135 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
ABDÜLVAHİT ÖZKAYA hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık ABDÜLVAHİT ÖZKAYA hakkında kamu davası açılması
için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanığın legal bir örgütlenme içerisinde yer almasına, dosyadaki diğer sanıklar ile telefon
görüşmesi mevcut olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütüne yardım" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep edilmiştir.
Sanık Abdülvahit ÖZKAYA'nın "S.Ç." isimli şahsa ait kişisel bilgileri hukuka aykırı
olarak verme veya ele geçirme eylemine konu delilin bir diğer sanık Murat ÇAĞLAR'ın
aracından ele geçirildiği, Yargıtay bozma ilamında da 07.01.2007 tarihinde yapılan bu arama
işleminin hukuka aykırı olduğunun belirtildiği, bu haliyle elde edilen suç deliline hukuken itibar
edilemeyeceği, bu cihetle sanığın Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan
( TCK 136/1) delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Adil Serdar SAÇAN’ın, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptığı sırada 16 Mart 2001
tarihli yazıyla İstihbarat Şube Müdürlüğüne DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan alınan
soruşturma izni yazısının gönderilmesine karşın, İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne soruşturma izni
haricinde Tuncay Güney’den elde edilen belgeler ile soruşturmaya konu olan ifadelerini
gönderilmediği, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü arşiv kayıtları tetkik edildiğinde,
2001 yılında Tuncay Güney ile yapılan mülakat kasetlerinin ve çözümlerinin mevcut olmadığının
tespit edildiği, ihbar üzerine, İstanbul 4 nolu DGM’den alınan 2003/586-1532 nolu arama ve el
koyma kararına istinaden adreste yapılan aramada, birçok resmi belge ile birlikte soruşturmaya
konu kasetlerin de ele geçirildiği ve Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetine teslim
edildiği, Sanık Adil Serdar SAÇAN’ın, kanıt niteliğindeki söz konusu kaset ve dokümanları
Emniyet arşivine teslim etmesi gerekirken ortaya çıkmamalarını sağlamak amacıyla yanında
götürdüğü, kaset içeriğindeki araştırılması gerekli birçok somut iddiayı araştırmayarak,
Ergenekon Terör Örgütü’nün o tarihte soruşturulmasına sanık tarafından bilerek engel olunduğu,
Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramalarda, Adil Serdar Saçan hakkında görevi
sırasındaki çıkar ilişkileri ile ilgili istihbari bilgi notlarının ele geçirildiği, projeli çalışma izninin
soruşturmaya dönüştürülmediği ve sonuçlandırılmadan kapatıldığı, Adil Serdar Saçan'ın, Tuncay
Özkan ile sık sık görüştükleri ve Ahmet Tuncay Özkan’a ait depoda ele geçen 1691 numaralı CD
içindeki dökümanların da bu irtibatlarını doğruladığı iddia edilerek TCK 314/2, TCK 336/1
maddeleri gereğince atılı suçlardan cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Adil Serdar
SAÇAN bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Adil Serdar SAÇAN'ın legal bir basın kuruluşunda yazı yazması, yine legal bir
eğitim kuruluşunda ders vermesi, dosyanın diğer sanıkları ile sosyal ilişki içerisinde yer alması
gibi faaliyetlerinin örgütsel bağ olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
Sanık Adil Serdar SAÇAN'ın görevi gereği uhdesinde bulunan tape kayıtları ile gizli
belgeleri bulundurmasına karşın kanuni tanımda yer alan "açıklama" fiilinin ne şekilde
gerçekleştiğinin ispat edilemediği, nitekim yapılan arama işleminin de hukuka aykırı olduğu, bu
nedenle de sanığın atılı "yasaklanan bilgileri açıklama" suçundan delil yetersizliği gerekçesiyle
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
5- ADNAN BULUT
A. Atılı Eylem
116/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün temel
belgelerinden olan “Ergenekon” dökümanında, Ergenekon’un kendi medya kuruluşlarını
oluşturma ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiğinin yöntem olarak
belirtildiği, Örgütün bu yöntemi çok iyi bir şekilde kullandığı ve hatta bu yöntemi hayata
geçirmek için ayrıca örgütsel dökümanlar hazırladığı ve hazırlanan dökümanlar doğrultusunda da
faaliyetlerini gerçekleştirdiği, Bu çerçevede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılacak bir televizyon kanalı kurulması ve satın alınması konularında yoğun
çaba sarf ettiği, bununla ilgili pek çok görüşme yaptığı, başka kişilerin televizyon kurması ve
satın alması konusunda yardımcı olduğu, bir kısmı idari yargıda yargılama konusu olmakla
birlikte, televizyonu ayakta tutabilmek için izah etmekte zorlandığı para ilişkileri içerisine
girdiği, Sanık Adnan Bulut’un Ahmet Tuncay Özkan ile bu konuda birlikte hareket ettiği, onun
emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, anılan örgüt mensuplarının, suçluluk
psikolojisi içersinde, her an telefonlarının dinlendiği ve takip edildikleri endişesi içersinde
yaşadıkları ve bu nedenle telefon dinlemelerine karşı dikkatli ve tedbirli davranışlar
sergiledikleri, sanığa yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında kendisinin de telefonlarının
dinlendiği yönünde endişeler taşıdığı ve dinlemelere karşı tedbirler geliştirdiği, önemli
görüşmelerini yüz yüze gerçekleştirdiği, Savunmalar ve iletişim tespit tutanaklarından Adnan
Bulut’ un, Ahmet Tuncay Özkan’ın yakın çalışma arkadaşı olduğu, Kanaltürk ve Eurotürk
kanallarında, Hüseyin Nazlıkul’a ait Almanya’da bulunan KTN Medya şirketinde müdürlük
yaptığı, televizyon kuruluşlarındaki görevlerinden başka Bizkaçkişiyiz platformunun
yöneticiliğini yaptığı ve bu doğrultuda Ahmet Tuncay Özkan’ın yönlendirdiği sivil toplum
örgütleri ile ilgili faaliyetleri organize ettiğinin anlaşıldığı, 01.05.2008 günü sanık Murat Ağırel
ile yaptığı görüşme de dikkate alındığında Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
faaliyetlerini sürdürdüğü, sanıklardan Gürbüz Çapan ve Adil Serdar Saçan ile de bağlantısının
bulunduğu, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Murat Ağırel, Evrim Baykara ile bağlantılı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu iddia edilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca
cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Adnan Bulut hakkında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle
görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayanbu sanıklar hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına
derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar
alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak
bulundurulması;
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Adnan Bulut da olduğu
gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılması suretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine
muhalefet edilmesi;
117/658
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Adnan Bulut
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Adnan BULUT'un soruşturma safhasında yasaya aykırı şekilde alınan teknik takip
kararı sonrası yapılan ve yine yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda elde edilen
deliller itibariyle, tape kayıtlarının delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı gibi
sanığın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları tanıyor ve telefonda görüşüyor olması, legal
basın yayın kuruluşunda çalışıyor olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
6- ADNAN TÜRKKAN
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-2009/268 sayılı
iddianamesinde özetle; Ergenekon Terör Örgütüne ait örgütsel dokümanlarda, Ergenekon’un
kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, Sivil Toplum Örgütleri aracılığıyla
kamuoyunun etki altına alınarak yönlendirilebileceği, etkinlik ve eylemleri organize ve kontrol
eden güçlü bir mekanizma olarak kalacağı belirtilmektedir. Türk Gençlik Birliği’nin (TGB) de
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün güdümündeki sivil toplum kuruluşlarından
biri olduğu, örgüte bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, bu bağlamda şehit cenazelerinin provoke
edildiği ve TGB’ nin bu eylemlere önderlik eden gruplar içerisinde yer aldığı, terör örgütünün
amaçlarına ulaşabilmek için yaşamsal derecede önem verdiği toplumda kriz, kaos ve kargaşa
çıkarılmasına yönelik faaliyette bulunduğu, bu eylemler sırasında bir yürütme organı üyesinin
linç edilmeye çalışıldığı, bu girişimin TV ekranlarına da yansıdığı, sanık Adnan Türkkan’ ın
TGB’nin üyelerinden olup 2006-2008 tarihleri arasında başkanlığını yürüttüğü, TGB İstanbul İl
Başkanı Tunç Akkoç ile birlikte TGB’ nin provakatif amaçlı eylemlerine katıldığı, Beyoğlu ilçesi
Meşrutiyet Caddesi No:3 sayılı adreste yapılan aramada sanıklar Sevgi Erenerol, Semih Tufan
Gülaltay, Kemal Kerinçsiz ve Kuvayi Milliye Derneği’ne ait kartvizitlerin ele geçirildiği, bazı
televizyon programlarına dezenformasyon maksatlı katılımcı temin ettiği, ÇEV isimli vakıftan
usulsüz bağış alıp kişisel menfaatleri için kullandığı, TGB ile İşçi Partisi arasındaki ilişki ve
bağın açığa çıkmaması için gayret gösterdiği, Tunç Akkoç ile yaptığı 4758 nolu tapedeki
görüşmeden de görüleceği gibi bu bağı gösteren bilgi ve belgeleri aramalarda ele geçmemesi için
temizlediği, başka kişilere ait 18 adet kredi kartı ve bankamatik kartlarının sanığın sorumlusu
olduğu Atilla İlhan Kültür Merkezinden ele geçirildiği, sanığın değişik kişilere ait bu kartların
niçin bu merkezde bulunduğunu izah edemediği, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜnün üyesi olarak sivil toplum kuruluşlarınca düzenleniyormuş görüntüsü altında icra
edilen provakatif eylemlere katıldığı anlaşıldığından müsnet suçu işlediği iddia edilerek TCK
314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talepli kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
Sanık Adnan TÜRKKAN'ın, adının örgütsel amaç taşıdığı belirtilen, "Kırmızı beyaz"
adlı dergide sorumlu yazı işleri müdürü olmasının, yine sanığın legal bir siyasi birlikte görev
almasının, yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda elde edilen belgelerin delil
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
7- AHMET CİNALİ
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.01.2009 Tarih, 2008/539 Soruşturma, 2008/245
Esas ve 2008/135 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Ahmet Cinali’nin, Ergenekon Terör
Örgütünün legal alandaki yapılanmalarından birisi olan VKGBH Derneği ve bu Dernek içindeki
illegal yapılanmada yer aldığı, bu derneğin Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda sivil
toplum eylemi görüntüsü altında gerçekleştirdiği provakatif eylemlerin organizesinde görev
yaptığı, diğer sanıklardan Veli Küçük, Taner Ünal, İsmail Yıldız, Kemal Şahin, Ferudun Refik
Nuhoğlu, Mehmet Murat Yücel ve Hayrettin Ertekin ile arasında örgüt irtibatı bulunduğu, sanık
Veli Küçük’e örgüt irtibatı içinde istihbari not ilettiği, hukuka aykırı olarak kişileri etnik
kökenlerine göre fişlediği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil
olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etttiği iddia edilerek, terör örgütüne
yardım etme suçundan (TCK 314/3, TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2)
cezalandırılması talep edilmiş, duruşma sırasında TCK 314/2'den ek savunma hakkı verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Ahmet Cinali hakkında verilen arama kararı ile yapılan arama sonucu
tutulan tutanağın Yargıtay denetimine imkan vermek üzere dosya kapsamında bulundurulması
gerektiğinin gözetilmemesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2-Sanık Ahmet Cinalihakkında kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı
olarak verme veya ele geçirme suçlarından karar verilmesine yer olmadığına dair karar
verilmesinin, CMK'nın 223. maddesi anlamında hüküm sayılmadığından, temyizi kabil olmayan
bu kararlara yönelik Cumhuriyet savcılarınıntemyiz istemlerinin REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ahmet CİNALI hakkında TCK 135/1-2, 43/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ahmet CİNALİ'nin legal bir örgütlenme içerisinde yer almasının, iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat halinde olmasının suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ahmet Hurşit TOLON’un, gerek görevli olduğu dönemde gerekse
emekli olduktan sonra Ergenekon Terör Örgütü faaliyetlerine katıldığı, görevi döneminde ve
daha sonra emekliliğinde örgüt üyelerinden Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Sinan
Aydın AYGÜN, Mustafa Ali BALBAY, Mehmet Ufuk BÜYÜKÇELEBİ ve Güler KÖMÜRCÜ
ile tanışıp yakın irtibat içinde olduğu, Habip Ümit SAYIN’ın tarafından kendisine hem istihbari
hem de örgütsel anlamda bilgi ve belgelerin gönderildiği, bu konuda birçok msn görüşmesinin
bulunduğu, ayrıca Habip Ümit SAYIN tarafından kendisine gönderilen bazı yazıların da sanıkta
elde edildiği, emekliliği döneminde de Habip Ümit SAYIN’ın ile örgütsel anlamda
görüşmelerine devam ettiği, Görevi zamanında Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından kendisine
verilen görevleri yerine getirdiği, Patalya otelde yapılan belirli kişilerin katıldığı toplantılara
iştirak ettiği, Türkiyem Topluluğu Grubunun danışmanı olduğu, UPEK (Ulusal Platformlar Güç
Birliği)'nin tüm sekreterya işlerini yürüttüğü, Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu
Danışmanı olduğu, Kent Otel'de düzenlenen İlhan Selçuk’un organize ettiği sekreteryasını sanık
Engin Aydın’ın yaptığı ve sadece belirli kişilerin katıldığı gizli toplantılara katıldığı, Türkiye
Gençlik Birliği ve İşçi Partisi ile irtibatlı olduğu, TGB'yi Doğu Perinçek’in bulunmadığı
zamanlar sevk ve idare ettiği, Birçok kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal
bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu işlediği, sanıkta birçok devlete
ait gizli bilgi ve belgenin bulunduğu, bunların bir kısmının görev gereği kendisine verilmiş
121/658
belgeler olmasına rağmen görev yerinde bırakmayıp örgütsel arşivine götürdüğü, Sanığın,
Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu ve sanık Mehmet Şener Eruygur ile birlikte
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarını Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçlarına uygun olarak
gizlice örgütleyip toplumsal eylem ve olayların içinde yönlendirmeye çalıştığı, devlete ait gizli
bilgi ve belgeleri örgütsel amaçlar doğrultusunda kullanmak üzere elinde bulundurduğu, halkı
yürütme organına karşı isyana tahrik ettiği ve 2003- 2006 yılları ve sonrasında yürütme organını
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemlerinin içinde aktif olarak yer aldığı ve yönetici olması
sebebiyle örgüt üyelerinin işlediği diğer suçlardan da sorumlu tutulmasının gerektiği belirtilerek
TCK 314/1, 311/1, 312/1, 313/1, 135/2, 1, 137/1-a, 43/1,2 maddeleri gereğince cezalandırılması
için kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık AHMET HURŞİT
TOLON'un ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve
162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Ahmet Hurşit
Tolon bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Sanık Ahmet Hurşit TOLON'a ilişkin yapılan aramalarda ele geçen evrak ve
kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve
hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle
oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
4- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanık Ahmet
Hurşit Tolon’un askeri mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak
etmesi ve bu şekilde elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve
217. maddesine muhalefet edilmesi,
5- Dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumdasanıklar
Mehmet İlker Başbuğ ve Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin hazır ettiği tanıklar Genelkurmay
Başkanı Işık Koşaner, emekli Oramiral Metin Ataç, emekli Orgeneral Aydoğan Babaoğlu ve
emekli Orgeneral Atilla Işık, sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin hazır ettiği tanık Yaşar
Yazıcıoğlu'nu dinletme taleplerinin reddedilmesi,
123/658
6- Ahmet Hurşit Tolon hakkında, kesintisiz uzun süreligeceleyin sağlıksız ve
hazırlıksız şekilde ifade ve sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148. maddelerine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ahmet Hurşit Tolon hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Ahmet Hurşit Tolon hakkında "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden
Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal
Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK
327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı
Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1)
suçlarından, ayrıca TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt
üyelerinin işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan kamu davalarındanverilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda;
Muhtelif adlar altında dernek ve platformlar kurdurup sivil toplum faaliyeti görünümündeki
eylemleri yönettiği, Ergenekon Terör Örgütü’nün hedefine ulaşmak için kullandığı yöntemlerden
birisinin siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede sanığın, CHP yönetimini ele
geçirmeye çalıştığı, fakat yaptığı tüm çalışmalara rağmen başarılı olamayınca bu kez de yeni bir
siyasi parti kurma çalışmalarına girdiği, Örgüt amaçları doğrultusunda siyaset ve medya
dünyasına yön verme gayreti içerisinde olduğu, örgüt paralelinde düşünmeyen ve hareket
etmeyen siyasilere karşı hukuk dışı yöntemlerle mücadele yolunu seçtiği, Asker ve sivil birçok
kişiyle örgütün gizli ilişkiler ağı içerisinde oluşan bir ilişkisinin Bulunduğu, Örgüt mensupları ile
örgütün amaçları doğrulusunda Ankara’da gerçekleştirilen gizli toplantılara katıldığı, Halkalı’da
bulunan deposunda “çok gizli” ibareli gizlilik dereceli önemli belgelerin ve değişik Bakanlık ve
kamu kuruluşlarına ait “gizli” ibareli gizlilik dereceli evrak ve raporların ele geçirildiği, Devletin
güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçunu işlediği, yine aramalarda “Gizli” ibareli fazla
sayıda resmi belge ele geçirildiği ve yasaklanan bilgileri temin etme suçunu işlediği,
Halkalı’daki depoda bulunan el bombası, el bombası kapsülleri ve mermilerle ilgili olarak 6136
sayılı Yasaya muhalefet suçunu işlediği, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işlediği,
Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçunu işlediği,
İzinsiz tehlikeli madde bulundurmak suçunu işlediği, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu
işlediği, Örgüt mensupları ile irtibatlı olup Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2, 311/1, 312/1, 327/1, 334/1, 174/1-2, 6136 Sayılı Kanun 13/1-3 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Ahmet Tuncay
Özkan bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi;
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
3- Sanık Ahmet Tuncay Özkan yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin
02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme
başkanının duruşma düzenini bozan sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da
tamamına katılmamalarına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması;
4- Sanık Ahmet Tuncay Özkan ve Mustafa Ali Balbay'ın bir kısım görüşmelerinin,
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında kendilerinden habersiz olarak kayıt
altına alındığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, anılan görüşmelerin adı geçen
sanıklar yönünden aleyhlerine delil kabul edilmesi;
5- Sanık Ahmet Tuncay Özkan hakkında "verileri hukuka aykırı olarak verme
veya ele geçirme" suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
127/658
Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN hakkında "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK
174/1) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- İddianameye konu Sanık Ahmet Tuncay Özkan'dan ele geçen gizli belgelerinve
kişisel veri niteliğindeki belgelerin hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması
karşısında, sanığın TCK.nun 135, 327 ve 334 maddeleri uyarınca açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince beraatine,
1- Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın birçok sivil toplum kuruluşuna üye olması,
belli mitingler ve siyasi toplantılar organize edip katılması, aynı dernek veya sivil toplum
kuruluşunda bulunan veya sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, sanığa ait birtakım sözlerin veya
yazıların siyasi eleştiri olarak kabul edilmesi gerekirken bu yazı ve sözlerin hükümete karşı
suç olarak değerlendirilmesinin bir nevi soyut kanaatten ibaret kaldığı, nitekim sanığa
ilişkin yapılan aramaların hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1)
"Hükümete Karşı Suç" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarını
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN'dan ele geçirilen 6136 sayılı yasaya göre memnu
vasfı haiz mermilerin ruhsatsız şekilde bulundurulmasının bizatihi suç teşkil etmesine
karşın, arama - elkoyma işleminin yargıtay ilamı ile hukuka aykırı olduğu
değerlendirildiğiiçin atılı suçtan delil yetersizliğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Kitleşim isimli belgenin oluşturulduğu 2003 yılında sanığın yurt dışında
olduğu şeklinde sanık ve müdafisi beyanlarda bulunmuş olsalar da, söz konusu belgenin son
kaydedeninin Alaettin Sevim isimli kullanıcı olduğu, belgeyi sanığın oluşturduğu ile ilgili bir
iddiada bulunulmadığı, söz konusu belgenin oluşturulma ve son kaydetme tarihleri arasında
güncellenmiş olabileceğini ilişkin değerlendirmelerden söz konusu belgenin sanığa sonradan
ulaştırılmış olduğunu gösterdiği,
Yine Kafes Eylem Planı 2009/969-2010/38-29 nolu iddianame sanıklarından Levent
Bektaş’tan elde edilen gündemlerim 2” isimli belgede; “Aşağıdaki yerler hiç boş bırakılmamalı
her zamanki gibi seri devam etmeli sınır ötesi projeler için çok önemli Gen. Kur. İstihbarat Bşk.
(Ergun M., Soner P., Alaettin Sevim)” şeklinde sanık ile ilgili ibarelerin yer aldığı, sanığın ifadesi
ile belgede adı geçen şahıslar arasında halef selef ilişkisi olduğu, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen
internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize
ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK
312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
128/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Alaettin Sevim’in aşama beyanlarından, Ağustos 2007 – Ağustos 2009 tarihleri
arasında Tuğamiral rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı 1. İstihbarat Analiz Daire
Başkanı olarak görev yaptığı, bu görevdeyken İstihbarat Başkanı sanık İsmail Hakkı Pekin'e
bağlı olarak çalıştığı, sanığın hazırlamış olduğu “Proje” isimli belgenin sanık Dursun Çiçek
tarafından hazırlanmış, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli belgenin taslağı mahiyetinde
olduğu, bu belgedeki bazı bölümlerin sanık Fuat Selvi tarafından hazırlanan 30.8 çalışması uzun
metin isimli belgedeki bazı bölümler ile bire bir aynı olduğu, yine sanığın hazırladığı anlaşılan
“Kitleşim” isimli belgede bulunan üretim ve dağıtım kanallarında sanıklar Dursun Çiçek, Hasan
Ataman Yıldırım, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu, Fatih
Koca, Recai Alkan, Cem Şimşek, Altunay Şahin’in isimlerinin yazılı olduğu anlaşıldığından
sanık Alaettin Sevim ile sanıklar İsmail Hakkı Pekin, Dursun Çiçek, Fuat Selvi, Hasan Ataman
Yıldırım, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu, Fatih Koca,
Recai Alkan, Cem Şimşek ve Altunay Şahin arasında örgütsel irtibatının bulunduğu,
Gölcük Donanma komutanlığında yapılan aramada ele geçirilen, “Proje” ve “Kitleşim”
isimli belgelerin incelenmesinde, sanık Alaettin tarafından hazırlanıp son kez kaydedildiği, sanık
tarafından hazırlanan Kitleşim isimli belgede, üretim ekibi içerisinde sanıklar Hüseyin Vural
Vural, Merdan Yanardağ, Erbay Çolakoğlu ve Dursun Çiçek’in isimlerinin yazılı olduğu, üretim
ekibi içerisinde bulunan sanık Dursun Çiçek’in İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli, AK Parti
ve Hükümet aleyhine hazırlanıp, Erzincan ilinde uygulamaya konulan belgeyi hazırladığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmak yada görevlerini yapmasını engellemek için hazırlanan bu belgenin, sanık
Alaettin Sevim tarafından hazırlanan “Proje” isimli belge ile büyük ölçüde benzer olduğu, gerek
belge özelliklerindeki tarihlerden, gerekse iki belgenin karşılaştırılmasından proje isimli belgenin
daha önce hazırlandığı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli belgenin taslak metni olduğu,
sanık Alaettin Sevim tarafından hazırlandığı anlaşılan Kitleşim isimli belgenin dağıtım kanalları
bölümünde de sanıklar Hüseyin Vural Vural, Hasan Ataman Yıldırım, İlyas Çınar, Fatih Koca,
Recai Alkan, Cem Şimşek, Altunay Şahin’in isimlerinin yazılı olduğu, buradan da, Proje isimli
belgedeki hususların, bu sanıklarca yerine getirileceğinin görüldüğü, dosya kapsamında sanıklar
Fatih Koca, Recai Alkan, Cem Şimşek ve Altunay Şahin’in bu kapsamda sanık Hasan Ataman
Yıldırım’a bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüttüklerinin sabit olduğu, yine dosyamız
sanıklarından olup, sanık Dursun çiçek ile aynı birimde ve onun, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine, Hükümeti
devirmek veya görevlerini yapmasını engellemek için yaptığı çalışmalara benzer çalışmalar
yapan, sanık Fuat Selvi’nin hazırladığı ve yukarıda belirtilen, “30.8 çalışması uzun metin” isimli
belgedeki, “ı. Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sivil sanal ağ siteleri kurularak
çalıştırılmalıdır. internet siteleri "güvenilir kişiler" üzerinden "uygun personel" tarafından
kurulup, çalıştırılacak, kurum riske edilmeyecektir. Gri ve kara tarzda yöntemleri kullanan uygun
nitelikli bazı sanal ağ sitelerine ve gazetelere örtülü ve dolaylı olarak destek verilebilir”
şeklindeki ibarenin, sanık Alaettin Sevim tarafından hazırlanan “Proje” isimli belgenin son
bölümlerindeki “Gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sanal ağ siteleri kurularak
çalıştırılmalıdır. İnternet siteleri "güvenilir kişiler" üzerinden "uygun personel" tarafından
kurulup, çalıştırılarak, kurum riske edilmeyecektir. Gri ve kara tarzda yöntemleri kullanan uygun
nitelikli bazı sanal ağ sitelerine ve gazetelere destek verilebilir.” İbarelerin birebir aynı olduğu
anlaşılmış, sanık Alaettin sevimin bu şekilde, Ergenekon Silahlı terör örgütünün pek çok elemanı
ile örgütsel irtibatının bulunması, Ergenekon silahlı terör örgütünün içerisinde, sanıklar Fuat
Selvi ve Dursun Çiçek ile bağlantılı olarak, sanık Dursun Çiçek’in kontrolünde, örgütün
amaçlarına uygun olarak çalışmalar yaparak örgütsel faaliyet yürüttüğü, Ergenekon silahlı terör
örgütü içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olduğu, bu nedenlerle de Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu
129/658
işlediği kabul edilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
SanıkAlaettin Sevim müdafiinin hazır ettiği uzman kişi Tevfik Koray Peksayar'ı
dinletme taleplerinin reddedilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Alaettin SEVİM hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanığın görev yaptığı dönemde, "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" adlı dokumanın
taslak metni olduğu belirtilen "proje" adlı belgeyi tanzim ettiği, diğer sanıklarla irtibat halinde
olduğu belirtilerek mahkumiyetine karar verildiği, hükümden sonra ortaya çıkan deliller uyarınca
sözkonusu doküman üzerinde değiştirme yapıldığının anlaşıldığı, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü yöneticiliği/üyeliği" ve
"hükümete karşı suç" suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Ali KUTLU’nun, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nde illegal
faaliyetlerde bulunduğu, bu yapılanma hiyerarşisi içerisinde yer aldığı, örgüte eleman
kazandırma, örgüt adına gelir temin etme ve sivil toplum hareketi görüntüsündeki eylemlerde yer
alma faaliyetleri ile görevlendirildiği, gerektiğinde provakatif terör eylemlerinde istihdam
edilmesinin düşünüldüğü, özellikle Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR, Kahraman ŞAHİN ve Recep
Gökhan SİPAHİOĞLU’na bağlı olarak örgüte gelir temin etme, adına yardım toplama, yasadışı
tahsilat yapma faaliyetlerinde görevlendirildiği belirtilerek Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu iddiasıyla TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi
uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan kolluk
personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu haliyle
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ali KUTLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının ve legal bir örgütlenme içerisinde yer almasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ali Oktay Şahbaz’ın, diğer sanık Taylan Özgür Kırmızı
ile yaptığı telefon görüşmesinde, …siz olduktan sonra pis olsunrtam hiç önemli değil, ben..... siz
varsanız ben her yola şeye varım komutanım, şeklindeki beyanları, dikkate alındığında sanığın
teklif edilen görevin yasadışı olduğunu bildiği, S-1 yapılanması ile ilgili konuları telefonda
konuşmamak için gayret sarfettiği, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda illegal olarak oluşturulan S-1 yapılanmasının
içinde yer aldığı, sanığın çalıştığı birimdeki komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan
duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu,
131/658
örgüt tarafından teklif edilen yasal olmayan S-1 adlı bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak
suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğuiddiasıyla TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
D. Kanaat
Yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda ele geçirilen belgelerin delil
olarak kabul edilemeyeceği, yine sanık Ali Oktay ŞAHBAZ'ın diğer sanıklar ile sosyal
ilişkilerinin aleyhe yorumlanmasına yasal olanak bulunmadığı, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanıklar Tuncay GÜNEY ve Veli KÜÇÜK’ten “Birleşik Komün” isimli
örgüt belgesi ele geçirildiği, “Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000-06 Operasyon”
isimli dokümanın içeriğinden; sanık Ali YASAK’ın, Ergenekon Terör Örgütünün içerisinde yer
aldığı ve Ergenekon Terör Örgütüne teklif mahiyetinde projeler ibraz ettiği ve bu projlerin
Ergenekon Terör Örgütü tarafından değerlendirilip kendisine olumlu cevaplar verildiği, ayrıca
Ergenekon Terör Örgütünün sivil yapılanmasını anlatan "Lobi" isimli dökümanının da kendisine
gönderildiği, Sanık, her ne kadar beyanlarında sanık Veli KÜÇÜK ile irtibatlarının
bulunmadığını beyan etmiş isede, Tuncay GÜNEY'in beyanlarını kısmen kabul etmesi, gerek
Tuncay GÜNEY'in beyanları gerekse sanık Sami HOŞTAN’la olan örgütsel irtibatları, zaman
zaman Sami HOŞTAN ile görüşmeleri, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)
belgesine göre mafyanın kontrol altına alınıp tek elden yönetilmesi, Sami HOŞTAN’ın yukarıda
Mafya bölümünde anlatılan lider konumunda olması ve tüm illegal işlerle uğraşan kişilerin sanık
Sami HOŞTAN ile irtibatları, susurluk kazasında cenazeyi almaya gitmesi ve Tuncay güneyin
beyanları göz önüne alındığında, sanık Ali YASAK’ın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
ve mafya yapılanmasında yer aldığı belirtilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık ALİ YASAK
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi;
3- Sanık Ali Yasak’ın silahlı terör örgütü üyeliğine delil olarak kabul edilen ve
Hanefi Avcı’dan ele geçtiği belirtilen ses kasetlerinin hukuka uygun şekilde elde edilip
edilmediği ilişkin bir araştırma yapılmadan hükme esas alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ali YASAK adına yazılı olduğu belirtilen ve sanığın da kabul etmediği ve en
önemlisi yasaya aykırı olan arama - elkoyma işlemi sonucunda ele geçirilen mektuptan hareketle
ve sanığın diğer sanıklar ile sosyal ilişkileri aleyhe yorumlanarak, son olarak da hukuka aykırı
ele geçen ses kasetlerinin delil olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddia olunan
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekat amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Altunay Şahin’in sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu iddiasıyla TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
134/658
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Altunay ŞAHİN'in ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2- Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen
Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte “Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli
word belgeleri içeriğinden dolayı dosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca,
Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğu
kabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıkların beraat ettikleri belirtilerek
hükümden sonra ortaya çıkan delile işaret edilmiştir.
D. Kanaat
Soruşturma safhasında yasaya aykırı şekilde arama - elkoyma işlemi yapıldığı, benzer
iddia ile haklarında dava açılan diğer sanıkların beraat ettiklerinin tespit edildiği, sanığın diğer
sanıkları tanıyor ve telefonda görüşüyor olmasına özel anlam yüklenerek suç delili kabul
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" ve "hükümete karşı suç" suçlarını işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Asim DEMİR’in, ifadesinde
Kemal KERİNÇSİZ’in yanında çalıştığını, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmadığını beyan
etmiş ise de; Aramalar sırasında 1 adet 9765 seri numaralı cal 9 mm KNALL BORA-MK-19
Marka kurusıkıdan bozma 6136 Sayılı Yasa kapsamında kalan ruhsatsız silahın ele geçirilmiş
olması, Büyük Hukukçular Derneğinin binasında yatıp kalkması, örgütün tertip etmiş olduğu
veya örgütsel içerikli olan 07/05/2006, 17/05/2006, 07/06/2006, 12/06/2006, 20/06/2006,
22/06/2006, 19/11/2006, 18/12/2006, 15/06/2007, 04/07/2007 tarihlerinde yapılan toplumsal
eylemlerde diğer Sanıklar Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi
ERENEROL, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSES, Rafet ARSLAN ve Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU ile birlikte bizzat yeralması, telefon görüşmeleri incelendiğinde de
savunmasının aksine İstanbul Adliyesinde görevli zabıt katibi olan Atilla AKSU tarafından temin
135/658
edilen bir kısım belge ve dokümanları Kemal KERİNÇSİZ’e ulaştırdığı örgütünfaaliyetlerini
yürütmek için kurduğu dernek binasında yatıp kalktığı, böylece Ergenekon Terör Örgütü ile
süreklilik ve çeşitlilik arz eden organik bir bağ kurduğu anlaşıldığından, sanığın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve ruhsatsız silah bulundurduğu belirtilerek TCK 314/2
maddesi ve 6136 sayılı kanun 13/3 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Asim DEMİR hakkında TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
Sanıkta 22/01/2008 tarihli aramada ele geçen ve 6136 yasaya göre memnu vasfı haiz
olduğu anlaşılan ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden, hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi ile ele geçirilen tabanca nedeniyle eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi
gereğince cezalandırılmasına, silahın müsaderesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
16-ATİLLA AKSU
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Atilla AKSU’nun, yasadışı
Ergenekon Terör Örgüt’nün özel görevlisi olan Kemal KERİNÇSİZ ile irtibata geçerek,
kardeşinin işe alınmasını temin amacıyla, örgütün amaçları doğrultusunda çalıştığı adliye
içerisinde Kemal KERİNÇSİZ’in istediği veya elde ettiği döküman ve bilgileri Cumhuriyet
Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine
Dair Yönetmelik’in 45. Maddesinde belirtilen normal prosedürü takip etmeksizin memuriyet
görevini suistimal ederek, Kemal KERİNÇSİZ’e bizzat verdiği veya yanında çalışan Asim
DEMİR aracılığı ile gönderdiği, bu şekilde sanığın yasadışı Ergenekon Terör Örgütü içinde
hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu
işlediği belirtilerekTCK 257/1, 314/3 ve 220/7. maddesi yollaması ile TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Atilla AKSU
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanığın legal bir örgütlenmede bulunması ve diğer sanıklarla telefon görüşmesi yapmış
olmasının bizatihi suç teşkil etmediği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, iddiaya konu eylemlerin
varlığının tespiti halinde disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" ve "görevi kötüye kullanma" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Şüpheli Aydın Gergin’in İşçi Partisi üyesi olduğu, 2006 yılı Temmuz
137/658
ayından bu zamana kadar İşçi Partisi Genel başkanı Doğu PERİNÇEK in yanında Şoförlük
yaptığı arama sırasında yatağının altında ele geçirilen COLT marka 45 kalibrelik 2015367 seri
numaralı tabancayı ruhsatsız olarak taşıdığı, kendisini ve genel başkanı Doğu PERİNÇEK’i
korumak için bu tabancayı taşıdığını, beyan etmiş ve Ergenekon terör örgütünün üyesi
olmadığını savunmuş ise de şüphelinin silahlı olarak İşçi Partisi genel başkanı Doğu
PERİNÇEK’i koruması ruhsatsız silahı sürekli kaldığı İşçi Partisinin binasında yattığı yerde
yastık içinde saklaması hususları ve parti merkesinde kalıpta partinin ve yöneticilerinin örgütsel
içerikli faaliyetlerini bilmemesi hususları da göz önüne alındığında sanığın müsnet suçları
işlediği belirtilerek TCK, 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Aydın Gergin hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek
savunma verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
138/658
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde, Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum
açıklanıp gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki
sınırlarının dışında olan Ankara ili için arama kararı verilmesi,
3- İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin Eti Mahallesi
Toros Sokak No:9 Maltepe Ankara adresinde 21/03/2008 günü yapılan aramada,
a) CMK’nın 119. ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 11. maddesinde arama
işlemini yapanların adı, soyadı, sicili ve unvanının arama tutanağına yazılacağının ve imzalarının
alınacağının belirtilmiş olması karşısında; arama mahalline tutanakta imzası bulunanların dışında
ve çok sayıda kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk görevlilerinin bir çok
bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama faaliyetinde bulundukları;
arama tutanağının 3. sayfasında yazılı, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafındaki
masanın etajerinde bulunduğu yazılan materyallerin, avukatların yokluğunda, kollukça
bulunduğu iddiaları karşısındasöz konusu iddiaların arama işlemine katılanların dinlenilmesi ve
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/318 esas sayılı dosyası getirtilip incelenmek
suretiyle araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden
eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi;
b) Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde Cumhuriyet
savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden” klasörü içinde
Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi bulunduğu yerel mahkeme
tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada bulunmadığı, CD içindeki
klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf
Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan belgenin büyütülerek incelenmesinde
13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8 gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-
İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı hususundaki iddialar karşısında, söz konusu
iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma
yapılıp yapılmadığının, kamu davası açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu
dosyanın celbedilerek incelenmesi;
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, yapılan arama - elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, neticeten sanık Aydın GERGİN'in üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
Sanık Aydın GERGİN'de ele geçen ve 6136 yasaya göre memnu vasfı haiz olduğu
anlaşılan ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden tabanca ve dolu fişeklerin hukuka aykırı
arama - elkoyma işlemi sonucu ele geçirildiği, bu nedenle "6136 sayılı yasaya muhalefet" suçu
yönünden sanığın delil yetersizliğinden beraatine, silahın müsaderesine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
139/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Aydın YÜKSEK’inMuzaffer ŞENOCAK’tan aldığı gizli
bilgiler içeren CD’yi Muzaffer TEKİN’e ulaştırması için Mete YALAZANGİL’e verdiği,
içeriğini bilmediğini beyan ettiği CD’ler ile 1 adet ruhsatsız silahı saklayarak Giresun’da
bulunan Arif GEDİK isimli kişinin evine gönderttiği, gönderdiği kişiye bana bir şey olursa çanta
sizde kalsın şeklinde beyanda bulunduğu, ihbar üzerine Arif GEDİK’in evinde yapılan aramada
bir çok CD ve 1 adet ruhsatsız silah bulunduğu, sanık Muzaffer TEKİN’e verilen CD’de ki
bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı CD’lere kaydedildiği, çanta içerisinde sahte pasaport
ve kimlik kartlarının bulunduğu, ayrıca yine aynı çanta içerisinde 2863 Sayılı Kanun kapsamında
tarihi sikkelerin bulunduğu, sanığın Muzaffer TEKİN ve Mete YALAZANGİL ile olan irtibatı
Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra Mete YALAZANGİL’in talimatıyla gelip Savcılığa teslim
olmak istemesi ancak güvenlik görevlilerince elinde Muzaffer TEKİN’de bulunan gizli CD ile
yakalanması, kendisinde bulunan CD, silah ve tarihi eserlerin saklamaları için Giresun’a
göndermesi nedeniyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, devlete ait gizli belgeleri
temin edip, bu belgeleri Muzaffer TEKİN’e vermek suretiyle tahsis amaçları dışında kullandığı,
sahte pasaport ve kimlik düzenlemek suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği, ayrıca
ruhsatsız silah ve tarihi eser bulundurmak suretiyle 6136 Sayılı Kanuna muhalefet ve 2863 Sayılı
Kanuna muhalefet suçlarını işlediği anlaşıldığından, eylemlerine uyan TCK 314/2, 314/3 ve
220/4 yollamasıyla, 326/1, 327/1, 204, 2863 Sayılı Kanunun 73, 6136 Sayılı Kanunun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Soruşturma aşamasında Muzaffer Tekin'in avukatlığını yapan sanık Kemal
Kerinçsiz'in aramalarında elde edilen ve TCK'nın 334. maddesi uyarınca sanık hakkında
verilen mahkumiyet kararına delil olarak kabul edilen belgelerle ilgili olarak; sanık Kemal
Kerinçsiz'in, diğer sanıklardan Aydın Yüksek'in bürosuna hukukiyardım için geldiğinde
yanında getirdiği CD içerisinde bu belgelerin olduğu, müvekkili olan Muzafffer Tekin için
141/658
de delil kabul edilen bu belgelerin çıktısını savunma amacıyla aldığı, belgelerin avukatlık
faaliyet ve savunma hakkı kapsamında kendisinde bulunduğuna yönelik savunması
karşısında, sanık Aydın Yüksek'in bu savunmayı doğrular nitelikteki beyanları da
gözetilerek sanığın savunmasının doğruluğu araştırılmaksızın eksik araştırma ile
mahkumiyet hükmü kurulması;
2- Sanık Aydın Yüksek hakkında TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca karar
verilirken, sahte olduğu kabul edilen belgelere ilişkin yeterli araştırmayapılmaksızın
mahkumiyet hükmü kurulması,
3- Devlet sırrına ilişkin belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesinde eksik
araştırma ve değerlendirme yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanıktan ele geçirilen belgelerin sahteliğine ilişkin, Yargıtay bozma ilamı sonrasında
yeniden yapılan inceleme sonucunda düzenlenen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli
Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 05/12/2017 tarihli raporda inceleme konusu
belgelerin bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla tümden sahte olarak oluşturulmuş olduğu kanaatine
varıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
1- İddianameye konu Sanık Aydın YÜKSEK'ten ele geçen devlet sırrına ilişkin
belgelerin, yasaklanmış belge niteliğinde olmadığı, bu haliyle sanığın TCK.nun 326, 327 ve
334 maddeleri uyarınca açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.a maddesi gereğince
beraatine,
1- Sanık Aydın YÜKSEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü
Üyeliği" (TCK 314/2) suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
1- 22/06/2007 tarihli aramada ele geçirilen silaha ilişkin olmak üzere Sanık Aydın
YÜKSEK'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun
13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
1- 22/06/2007 tarihli aramada ele geçirilen "tarihi esere" ilişkin olmak üzere Sanık
Aydın YÜKSEK'in 2863 sayılı yasa gereği "tarihi eser" vasfında olan eserleri bulundurması
ve atılı suçlamayı kabul etmesi nedeniyle 2863 sayılı yasanın 73/1 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610
142/658
sayılıiddianamesinde özetle; Sanık Aydoğan Aksüngü ile Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden olan Kemal Aydın ve Neriman Aydın arasında geçip usulüne uygun olarak
kayda alınan telefon görüşmelerine göre, sanık Aydoğan Aksüngü’nün bu sanıkların Ergenekon
Terör Örgütü adına yaptıkları örgütsel faaliyetlerden haberi olduğu, sanık Kemal Aydın’ın
talimatı ile kendi bölgesinde bu faaliyetlere katıldığı, istihbarat toplayıp sanık Kemal Aydın’a
ilettiği, Sanık Aydoğan Aksüngü’nün sanıklar Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın Teğmenlerle
irtibatından ve bunun mahiyetinden haberdar olduğu, sanık Neriman Aydın’ın bir görüşmedeki
“Talebimiz şu devletimizi yönetmek en büyüğü bu değil mi bu”, “O günlerde cok yakın tanklar
hazır burdan sana şey olsun”, “Bu da sana müjde” şeklindeki sözlerine göre, Sanık Aydoğan
Aksüngü’ye Ergenekon Terör Örgütünün amacını söyleyecek kadar güvendiği belirtilerek
sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Aydoğan AKSÜNGÜ'nün
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
143/658
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Aydoğan AKSÜNGÜ'nün, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde ve örgütün amacına
ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama
ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim Şahin ile
sanığın aralarında irtibat bulunduğu, İbrahim Şahin’de ele geçen “Tedhiş Planı (Ali Balkız)”
başlıklı suikast planında “5. Eylem hücresi üyelerinin temini” başlığı altında “a. Muhammed
Sarıkaya hücre lideridir” ibaresi bulunmakta olup devamında bbbb ve cccc’yi Oğuzhan
Sarıoğlu’nun dddd ve eeee’yi Ayhan Atabek’in ffff ve gggg’yi Muhammed Sarıkaya’nın
görevlendireceği şeklinde ibareler bulunduğu, söz konusu suikast için doğrudan hazırlık
hareketlerine başlanılmamış olsa bile, sanığın bir terör eyleminin planlanmasında görev almak
suretiyle yasadışı oluşum içerisinde yer aldığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, Sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri Mesrob Mutafyan,
bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşları ve Alevi toplumunun ileri gelenlerinden Ali Balkız ve
Kazım Genç’e yönelik suikast planları, bu suikastları gerçekleştirmek için kadro oluşturma
çabaları, diğer sanıklar ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim
Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen
mühimmat ve patlayıcılar hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık Ayhan Atabek’in yasal
olmayan bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya
koyduğu, adının Ali Balkız’a karşı gerçekleştirilecek tedhiş planında yazılı olduğu, sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı
olan illegal yapılanma içerisinde yer aldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Ayhan ATABEK'in ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ayhan ATABEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesitalep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın, sanık Hasan Atilla UĞUR’un
yanında çalıştığı ve onun illegal işlerini takip ettiği, sanık Hasan Atilla UĞUR’un telefon
görüşmelerinin çoğunu sanık üzerinden yaptığı, sanığın da Hasan Atilla UĞUR’un örgütsel
konumunu bilerek sürekli olarak onun hizmetinde bulunduğu, Atilla UĞUR’un Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü bağlantılarını kullanmak suretiyle örgütün amaçları doğrultusunda gelir
getirici eylemler içinde bulunduğu, sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın da Hasan Atilla
UĞUR’un durumunu bilerek işlerine aracılık yaptığı ve bu eylemlerinin devamlılık arz ettiği
belirtilerek "terör örgütü üyeliği" suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Barbaros Hayrettin
ALTINTAŞ'in ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve
162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
146/658
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay ilamında belirtilmemiş ise de, sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ hakkında
"Kişisel Verilerin Kaydedilmesi" suçundan açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın ilk
hüküm öncesi verilen mütalada bu suçtan mahkumiyet talep edilmesi sonrasında mahkemece
sanığın atılı suçtan CMK.nun 223/2.a maddesi gereğince beraatine karar verildiği, bu kararın
temyiz edilmediği, bu haliyle açılmış bir kamu davası bulunmadığından belirtilen suç ve eylem
iddiasına ilişkin bir karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ'ın, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama-
elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesitalep
ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Bayram Demir’in, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından
verilen talimat üzerine ve Bora Ballı, Seyhun Zayim ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan
Şinal’in bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde
bulunan binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün
amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan cezalandırılması
talebiyle (TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c ) kamu davası
açılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla Sanık Bayram Demir’in, Ergenekon Terör Örgütü
üyesi Boğaç Kaan Murathan’ın örgüt adına verdiğini bildiği eylem talimatını maddi menfaat
vaadi ve beklentisi içinde yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden
sonra da aleyhe ifade vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü
adına suç işlediği sabit görülmüş, TCK 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aynı Kanunun
147/658
314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Bayram Demir’in Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve TCK 170/1-c
maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Bayram Demir hakkındaaçılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın "tehlikeli
maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan mahkumiyet hükmü
verilmesi Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bayram Demir yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Bayram DEMİR'in iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BAYRAM
DEMİR hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi
talep edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Bayram DEMİR'in üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Bayram DEMİR'in üzerine atılı "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçunu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine
Bayram Demir, Seyhun Zayim ve Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık
Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına Oğuzhan Aslan ve 15 yaşından küçük Umut Erdoğan ile birlikte molotof
kokteyli attığı, Molotof kokteylinin hazırlanması esnasında Fatih Derdiyok ve Murat Aplak’ın da
sanık Bedirhan Şinal ile birlikte hareket ettiği, bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan (TCK 314/3 ve 220/6 del.
TCK 314/2, TMK 5, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,TMK 5 maddeleri,TCK 174/1-2,TMK 5
maddeleri ) cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Bedirhan Şinal da olduğu üzere, CMK’nın 135/3. Maddesine aykırı
olarak tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması ve bu
kayıtlar derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi,
2- Sanık Bedirhan Şinal'ın Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli olarak
savunmasının alınmasından sonra 19.12.2008 tarihinde Edirne F Tipi Cezaevinde kolluk
tarafından bir kez daha ifadesinin alınması yoluna gidilerek CMK’nın 148/5. maddesine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bedirhan Şinal yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Bedirhan ŞİNAL'ın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
149/658
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Bedirhan ŞİNAL'in eylemine uyan "6136 sayılı yasaya
muhalefet","tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması" ve "Patlayıcı Madde
Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçlarından
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriye Başsavcılığı'nın 2008/1756 soruşturma 2010/373 esas 2010/264
sayılı iddianamesiyle, Şüpheli Bedrettin Dalan'ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün, iktidarda
bulunan mevcut hükümeti ortadan kaldirmak amacıyla hazırladığı darbe planlarında, medya ve
siyasetin yönlendirilmesi ile bazi üst diizey iş adamlarının bu hususta ikna edilmesi görevini
üstlendigi, bu amaçla medya sahipleri ve is adamlan ile görüşmeler yaptığı, darbe planlannın
hazırlanmasmda aktif rol oynayan Ergenekon teror örgütü üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla
Uğur ve İsmail Yıldız ile görüşerek, askeri müdahalenin bir zorunluluk olduğu yönünde onları
teşvik ederek cesaret verip, bu yondeki motivasyonlarını güçlendirmeye çalıştığı, örgüte finans
desteği sağladığı ve aralarında Adil Serdar Saçan'ın da bulundugu örgüt üyelerine mütevelli
heyeti başkanı olduğu üniversitede görevler verdiği, örgütün stratejisi doğrultusunda Uluslararasi
ilişkileri yürüttüğü, darbe sonrasi kurulacak hiikumette başbakan olma gorevini üstlendiği, tüm
bu eylemleri ile hükumeti cebir ve şiddet yöntemiyle ortadan kaldırma suçuna iştirak ettiği,
yukarıda belirtilen örgüt adına gerçekleştirdiği tüm eylem ve faaliyetlerinin orgiit yöneticiliği
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, belirtilerek Türk Ceza Kanunu 312/1, 314/1, 3713 sayılı
Kanunun 5. maddesi, Turk Ceza Kanunun 53 ve 58/9. maddeleri gereğince cezalandırılması
talepli kamu davası açılmıştır.
Şüpheli Bedrettin DALAN'la alakalı delillerin daha önce açılan davalarda yargılaması
süren sanıklar Şener ERUYGUR, Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ve İsmail YILDIZ'dan
çıktığı, yine Doğu PERİNÇEK grubunda görevli örgüt üyeleri Mehmet Deniz Yıldırım ve Ufuk
AKKAYA'dan elde edilen gizli telefon gorüşmelerinin de aynı şüpheliler tarafından darbe
çalışmaları sırasında yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerinde kullanılmak amaciyla
Ergenekon silahlı terör örgütü adına kurulan özel istihbarat arşivi için donemin jandarma
istihbaratının teknik imkanlarının da kullanılmasiyla oluşturulan özel istihbarat arşivinden
çıkarılıp örgütün talimatları doğrultusunda şüpheliler Mehmet Deniz Yıldırım ve Ufuk AKKAYA
tarafmdan yayınlandığı, şüpheli Dursun ÇİÇEK ve Serdar ÖZTÜRK'ün de Levent GOKTAŞ ile
irtibatları sebebiyle belirtilen şüphelilerle alakalı delillerin aynı dosya çerçevesinde
değerlendirilmesinde zorunluluk görüldüğünden aralarındaki irtibat sebebiyle birleştirilme talep
edilmiştir.
D. Kanaat
Sanık BEDRETTİN DALAN'ın, sahibi olduğu ünüversite bünyesinde dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
151/658
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık BEKİR ÖZTÜRK bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık BEKİR
ÖZTÜRK bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık BEKİR ÖZTÜRK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık BEKİR ÖZTÜRK'ün, legal bir dernekte yönetici olmasının ve sosyal ortamı aynı
olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul
edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Birol BAŞARAN’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
faaliyetleri doğrultusunda birçok dernek ve vakfa aylık düzenli maddi yardımlar yaptığı, önsöz
yazdığı kitapta, “TSK’ nın ya da subayların duruşundan rahatsız oluyorum.” “Komutanların ve
üst düzey subayların, ülkemizde yaşanan olaylara artık sıradan memurlar gibi baktıklarını
hissediyorum” şeklinde beyanda bulunarak TSK’nın aktif olarak siyasi hayata müdahale etmesini
istediği ve darbe çağrısı yaptığı, Sanığın bir dönem ADD Kadıköy şubesi başkanlığı yaptığı,
USİAD ve ADD içinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda yer aldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil toplum kuruluşlarını sevk ve organizesi içinde etkin
görevlerde bulunduğu, ticari şirketi vasıtasıyla Ergenekon tarafından desteklenen gazete ve
derneklere maddi yardımlarda bulunduğu, dosyada mevcut inceleme tutanaklarından anlaşıldığı
üzere örgüte finansal olarak da katkı sağladığı, darbeye teşvik amaçlı olarak ADD tarafından
düzenlenen toplantılarda yürütme organını devirmeye teşebbüs amaçlı eylem ve fiillerde
bulunduğu, iddia edilerek, TCK 314/2, 312/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık BİROL
BAŞARAN bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
2- Aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme yetkisinin CMK’nın 122/1
maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu nazara alınmadan, doğrudan
kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman inceleme tutanaklarının bu
haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Birol BAŞARAN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık BİROL BAŞARAN'ın, legal bir dernekte yönetici olmasının ve sosyal ortamı aynı
olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul
edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-32009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine
Bayram Demir, Seyhun Zayim ve Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık
Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek atılı suçlardan (TCK 314/3 ve 220/6 del.
TCK 314/2, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,maddeleri ) cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
153/658
B.İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
(Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde mahkemenin kabulü ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olan sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör
Örgütü adına Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’e eylem talimatı vererek suça
azmettirdiği, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduklarına dair yeterli delil bulunmayan sanıklar
Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in, Boğaç Kaan Murathan’ın Ergenekon Terör
Örgütü adına verdiğini bildikleri eylem talimatını maddi menfaat vaadi ve beklentisi içinde
yerine getirip, sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirmek, eylemden sonra da aleyhe ifade
vermemesi için kontrol altında tutmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü adına suç işledikleri,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanık Bedirhan Şinal’in,
maddi menfaat beklentisi ile 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine Molotof kokteyli
atılması eylemini gerçekleştirdiği, Sanık Boğaç Kaan Murathan’ın, Ergenekon Terör Örgütünün
mafya yapılanması içinde yeralan sanık Sedat Peker emrinde faaliyet gösteren Örgüt üyesi
olduğu, sanık Sedat Peker tarafından Veli Küçük’e şöför olarak tahsis edilsen sanık Emin Caner
Yiğit’in maaşının ödenmesi için Sedat Peker’in verdiği talimatı yerine getirdiği, çok sayıda
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı olduğu, örgüt adına Bayram Demir, Bora
Ballı ve Seyhun Zayim’e Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması talimatı vererek suça
azmettirdiği, sanıklar Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim’in bu talimatı yerine getirip
sanık Bedirhan Şinal’i eyleme azmettirdikleri, Bedirhan Şinal’in de 29.03.2008 tarihinde
Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması eylemini gerçekleştirdiği sabit görülmüştür.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın örgütle organik bağ kurup,
süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından "terör örgütü üyeliği"
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Boğaç Kaan Murathan'ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
suçuna azmettirdiği sabit olduğundan, TCK 38/1 yollaması ile TCK 174/1 ve TCK 170/1-c
maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararları da bulunmayan sanık Muzaffer Tekin ve Ayhan Parlak arasında geçen 2003 yılına
ait iletişim tespit tutanakları ile sanık Boğaç Kaan Murathan ile Volkan Gezmiş arasındaki
12.03.2004 tarihli, Volkan Gezmiş ile İsmet arasındaki 12.03.2004 tarihli ve sanıklar Sedat
Peker ile Veli Küçük arasındaki 29.02.2004 tarihli iletişim tespit tutanaklarının CMK'nın
138. maddesine aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine delil olarak kullanılması,
2- Sanık Boğaç Kaan Murathan hakkında açılmış bir dava bulunmamasına karşın
"tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan
mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Boğaç Kaan Murathan yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Boğaç Kaan Murathan'ın iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BOĞAÇ
KAAN MURATHAN hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
154/658
verilmesi talep edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Boğaç Kaan Murathan'ın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek"
(TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.01.2009 tarih ve 2008/843 sor.-2009/70 esas
sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Bora Ballı’nın, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından
verilen talimat üzerine ve Bayram Demir, Seyhun Zayim ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan
Şinal’in bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde
bulunan binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün
amaç ve hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia edilerek, atılı suçlardan (TCK 314/3 ve
220/6 del. TCK 314/2, TMK 5, TCK 38/1 del. TCK 170/1.c,TMK 5 maddeleri ) cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Bora BALLI hakkında açılmış bir dava bulunmamasına karşın "tehlikeli
maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan mahkumiyetine karar
verilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Bora Ballı yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin;
1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 174 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Bora Ballı'nın iştiraki bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık BORA BALLI
hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde
ayrıntılı açıklandığı üzere,
1- Sanık Bora Ballı'nın üzerine atılı "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçuna ilişkin, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanığın üzerine atılı "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin
Kasten Tehlikeye Sokulması" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
29-BÜLENT BAŞ
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesiyle Yetkili) 13.04.2012 tarih
ve 2012/544-269-205 sayılı iddianamesinde (özetle); sanığın, Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda örgüt yöneticilerinden olan sanık Doğu Perinçek’in talimatları uyarınca;
Sanıklar Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel’in, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık
Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun yasa dışı kayda alınan telefon görüşmeleri konusunda
birlikte basın açıklaması yaptıkları ve bu kayıtları basın mensuplarına dinlettikleri, sanık Bülent
Baş’ın da söz konusu basın açıklamasını bizzat okuyarak yasa dışı kayda alınan bu telefon
görüşmelerinin yayınlanmasını sağladığı, Sanık Bülent Baş’ın evindeki aramada ele geçen 32
nolu CD içerisinde, basın açıklaması konusu olan telefon görüşmesi kaydı bulunduğunun tespit
edildiği, iddia edilerek, sanığın Ergenekon terör örgütü üyeliği suçundan TCK 314/2 maddesi
uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Bülent BAŞ'ın ev veya iş
yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
157/658
Sanık BÜLENT BAŞ'ın, legal bir siyasi oluşumda bulunmasının, siyasi içerikli basın
açıklaması yapmasının ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma işleminin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesitalep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Bülent Güngördü’nün, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde ara yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak
gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı
doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve
tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan illegal S-1 yapılanmasına, sanık Servet Kaynak
vasıtasıyla dahil olduğu, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri
gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve
tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan
mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni
kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları,
sanık Bülent Güngördü’nün İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1
yapılanması içinde yer almak suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetine karar verilen Bülent
Güngördü'nün eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal
işlem bulunmaması halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul
sürede yargılanma hakkı" dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı
verilmesinde zorunluluk görülmüştür.
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Bülent GÜNGÖRDÜ'nün
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
158/658
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilememesi, Yargıtay bozma ilamı
kapsamında; sanık BÜLENT GÜNGÖRDÜ'nün eylemlerinin suç teşkil etmediğinin belirtilmiş
olması ve yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi
karşısında sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Caner Taşpınar’ın Aydınlık dergisi/gazetesinde çalıştığı, 10.6.2011
tarihli Aydınlık gazetesinde yayınlanan, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında
geçen telefon görüşmesi ile ilgili “Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Zapsu: Komisyon Verir
Bağlarsın-Varan 2” başlıklı haberi sanık İlyas Gümrükçü ile birlikte yaptığı, 11.6.2011 tarihli
Aydınlık gazetesinde Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon
görüşmesi ile ilgili “Yapı Kredi Pazarlığı-Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Varan 3” başlıklı
haberi de kendisinin yaptığı, Sanık Caner Taşpınar’ın Aydınlık dergisi/gazetesindeki odasında
yapılan aramada ele geçen masa üzerindeki bilgisayar içerisinde “Zapsu Fatih Konuşma” isimli
word belgesinde Cüneyt Zapsu ile Fatih Saraç’ın telefon görüşmesinde geçen konuların
dökümünün bulunduğu, Sanığın ikametinde yapılan aramada “M.Ü Nişantaşı Kampüsü
Atatürkçü Düşünce Kulübü Üye Listesi” başlığı altında 40 kişinin ad, soyad, bölümü, sınıfı,
telefonu ve e-posta bilgilerinin olduğu bilgisayar çıktısı belge, “M.Ü İletişim Fakültesi Kurulu
Genel Kurulu” başlıklı, listelenen isimlerin yanlarına el yazısı ile hukuka aykırı olarak kişisel
verilerin kaydedildiği belge bulunduğu, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında
geçen ve Ergenekon Terör Örgütünce kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanmasının
örgütsel bir talimat olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan Doğu Perinçek’in
verdiği bu talimatın sanık Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın çekmecesinden ele geçtiği,
Aydınlık gazetesinin 9,10 ve 11. 6.2011 tarihli sayılarında telefon görüşmesinin yayınlanarak
sanık Doğu Perinçek’in örgütsel talimatının yerine getirildiği, Ergenekon Terör Örgütünün bir
kısım yönetici ve üyeleri ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, örgüt yöneticisi sanık Doğu
Perinçek’in yasa dışı kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanması talimatını cezai
sorumluluğunu göze alarak yerine getirdiği, gazetecilik mesleğinin sağladığı kolaylıktan
yararlanarak bazı kişiler hakkında edindiği bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak
kaydettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate
alındığında Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, belirtilerek TCK 314/2, 135/2-1 maddelerine
göre cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Caner TAŞPINAR hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık CANER TAŞPINAR'ın, legal bir yayın kuruluşunda yayın yapmasının, siyasi
içerikli basın değerlendirme yapmasının ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama- elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekat amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Cem Şimşek’in ise
sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü
160/658
üyesi olduğu iddia edilerek TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve bu
kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye edilmemesi
halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını verdiğinin kabul
edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.10.2015 Tarih ve 2014/155
Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe,
MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında Ergenekon silahlı terör örgütü
üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen
görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını
ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek,
6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar
verildiği;
Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele
geçen flash bellekte“Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden
dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek,
Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile
açılan davada bu sanıklar beraat etmişlerdir.
D. Kanaat
Sanık CEM ŞİMŞEK'in, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, sanık CEM ŞİMŞEK'e ilişkin aynı
iddia ile dava açılan bir kısım sanıkların beraat ettiği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Cemal Gökçeoğlu’nun, söz konusu internet sitelerine sağlanan
teknik destekten sorumlu olduğu, yine bu siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, irticayla mücadele eylem planının ortaya çıkmasından
161/658
sonra Bilgi Destek Daire Başkanlığında gerçekleşen bilgisayarların silinme işleminde görevli ve
bilgili olduğu, yine evrak kırpma işlemlerinden de bilgisi olduğu aynı zamanda bu işlem
esnasında çalıştırılan ve dosyanın tanıklarından olan şahıslara orada gördüklerini kimseye
anlatmamaları yönünde baskı uyguladığı, tüm bilgi ve belgelere göre sanığın; Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla,
belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve
organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu
hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı
devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddia
edilerek; TCK 312, 314/1. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Cemal GÖKÇEOĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Cemal GÖKÇEOĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle; ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ ne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin
hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği
belirtilmektedir.
Ergenekon silahlı terör örgütü nün hedeflerine ulaşma uğrunda TSK bünyesine sızma
konusuna büyük önem verdiği ve örgütün içinde askeri yapılanmanın gerçekleştirilmesinin çok
önemli yeri olduğu, örgüt dokümanlarında yedi gizli birimden beşinin başında asker
bulunduğunun belirtilmesinin de bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda örgütün hayati
162/658
derecede önem verdiği, TSK’ya sızmak amacıyla, “Karargah Evleri” olarak isimlendirdikleri
hücre yapıları oluşturdukları, başında asker kökenli üyelerin bulunduğu, bu yapının öncelikle
askeri lise ve harp okullarına kendilerinin yetiştirdikleri kişileri yerleştirmeye çalıştıkları, bu
şahıslar vasıtası ile harp okulu öğrencilerine ve subaylara ulaştıkları ve onlarla irtibata geçerek,
örgüte sempatizan veya mensup olarak kazandırmaya çalıştıkları tespit edildiği, örgütün TSK’ne
sızma çalışmaları C.Başsavcılığınca Ergenekon silahlı terör örgütü ile ilgili olarak yürütülen
soruşturmada düzenlemiş bulunan 08/03/2009 gün ve 2009/511-188 sayılı ikinci iddianamede de
ayrıntılı olarak açıklandığı, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada ele geçirilen, MİT
Müsteşarlığınca düzenlenmiş “Çok Gizli Kopya” ibareli belgede, İşçi Partisi Karargah Evleri
yapılanmasının şematize edildiği belge içeriği incelendiğinde; Ergenekon silahlı terör örgütü nün
sivil yapılanmasında yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içerisinde görevli
bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu PERİNÇEK’in, bu gizli yapılanmanın metotlarını
ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır. Zira MİT
Müsteşarlığınca yapılan çalışmalar sonucunda gizli olarak hazırlanan ve bilgi için gizli olarak
askeri makamlara gönderilen bu gizli belgenin İşçi Partisi Genel Merkezinde sanık Doğu
PERİNÇEK’in odasında bulunması, örgütün TSK’ne sızma girişimlerinin ulaştığı ürkütücü
boyutu açıkça gösterdiği, Karargah Evleri yapılanmasına benzeyen yapılanmanın da yine
haklarında Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak suçlarından kamu davası
açılan sanıklar Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN tarafından organize edildiği tespit edilmiştir.
Adı geçen sanıkların, Durmuş Ali ÖZOĞLU’na bağlı olarak Hamza DEMİR ve Ercüment
OVALI’nın yardımları ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve harp okullarına sızma, buralarda örgüte
eleman kazandırma faaliyetlerinde bulundukları, muhtemelen harp okullarına önceden
yerleştirdikleri elemanlar vasıtası ile irtibata geçtikleri askeri öğrencileri kendi evlerine veya bu
amaçla kiraladıkları evlere getirdikleri, buraya gelen askeri okul öğrencilerine Ergenekon silahlı
terör örgütü nün fikri ve ideolojik eğitimini verdikleri, bu öğrencilerin değişik zamanlarda
işlemiş oldukları suçları ve disiplin cezalarının kaldırılmasına yönelik her türlü işlemleri takip
ettikleri, bu amaçla oluşturdukları grubun başına teğmen olarak görev yapan sanıklar Mehmet
Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU’nu görevlendirdikleri, bu sanıkların kendi arkadaşlarını
örgüte kazandırmak amacı ile sanıklar Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın yanına getirdikleri,
bu çalışmalar sonucunda sanıklar H. Hüseyin UÇAR, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN ve
Önder KOÇ’u örgüte kazandırdıklarının anlaşıldığı,Sanıklar Neriman AYDIN ve Kemal
AYDIN’ın örgütün özellikle Kara Harp Okulu’na öğrenci yerleştirme ve sızma faaliyetlerinde
bulunan hücre yapılanmasının sorumlusu oldukları, sanık Cengiz Köylü’nün ise örgütün
talimatları doğrultusunda Hava Harp Okulu’na öğrenci yerleştirme ve sızma faaliyetlerini
organize eden hücre yapılanmasının başında olduğu, Özellikle, MİT Müsteşarlığı tarafından
tanzim edilen belgelerden de anlaşılacağı üzere; Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici konumunda bulunan sanık Cengiz Köylü’nün Hava Harp Okulu öğrencilerinden
sorumlu olduğu ve ayrıca Harp Akademilerinde faaliyetlerine devam ettiğinin görüldüğü,
Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında bulunan kişilerin
tamamında olduğu gibi sanık Cengiz Köylü’nün de telefon görüşmelerinde gizliliğe azami
ölçüde özen gösterdiği, özellikle örgüt üyeleri ile telefon görüşmesi yapmaktan kaçındığı,
sanığın telefon görüşmeleri incelendiğinde kendisi ile birlikte hareket eden ekibin, başka bir ekip
tarafından silindiğini ve yok edilmeye çalışıldığını belirttiği, bu ifadelerinden de sanığın
“Karargah Evleri” isimli hücre yapılanmasını kendi ekibi olarak nitelendirdiğinin anlaşıldığı,
sanığın yukarıda açıkça izah edilen eylemlerinin örgütün ara yöneticiliği kapsamında bulunduğu
anlaşıldığından TCK 314/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanık Cengiz
Köylü'nün askeri mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve
bu şekilde elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217.
maddesine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Cengiz KÖYLÜ'ye ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
olduğu, sanığın Harp Akademisi'nde ders vermesinin, sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Cihan Arık’ın kimlik ve görev bilgilerini soruşturma
kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Oğuzhan
Sağıroğlu’na verdiği, Oğuzhan Sağıroğlu’nun da bu özel bilgileri yine İbrahim Şahin’e mesaj
olarak ilettiği, sonrasında da yaptıkları telefon görüşmesinde daha ayrıntılı bilgileri İbrahim
Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı, sanık
Cihan Arık’ın çalıştığı birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan duyurusu ve
165/658
başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu, yasal olmayan
görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle
örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici
olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde ve terörle mücadele
edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı,
böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Haklarında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Kemalettin
Balcı, Bülent Güngördü, Murat Eke ve Cihan Arık gibi bazı sanıkların eylemlerinin suç
oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem bulunmaması halinde verilecek
bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede yargılanma hakkı" dikkate alınarak
dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı verilmesinde zorunluluk görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık Cihan ARIK'ın eylemlerinin suç
166/658
teşkil etmediği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Cihandar HASANHANOĞLU’nun, Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu ve bu örgütün amaçları doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı
bünyesinde gizli olarak oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Gurubu içinde aktif olarak görev aldığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarına ulaşmak için bir vasıta olarak kullanmayı
planladığı darbe çalışmaları çerçevesinde “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” isimli planların
hazırlanmasına iştirak ettiği, sanık Levent ERSÖZ’ün talimatları ile hareket ettiği, diğer sanıklar
Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa KOÇ ile irtibatlı olduğu, aynı dönemde darbe çalışmaları
çerçevesinde Cumhuriyet Çalışma Gurubunun faaliyetleri için 9010 haber alma ödeneğinden
yapılan harcamaların bir kısmında imzasının yer aldığı, bu nedenle Cumhuriyet Çalışma
Gurubunun faaliyetlerinden haberdar olmadığı yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün, cebir ve şiddet kullanarak Yürütme ve Yasama Organını
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemine haklarında müsnet suçtan kamu davası açılan diğer
sanıklar ile birlikte iştirak ettiğinin sanık Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen belge ve dijital
verilerden anlaşıldığı, böylece sanığın TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Cihandar HASANHANOĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "Cumhuriyet
Çalışma Grubu" adlı oluşuma dahil olarak darbe planına iştirak ettiğinin delillendirilemediği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olduğu, Ulusal Kanal
ve Aydınlık Dergisinde resmiyette görünmese de fiili olarak en yetkili kişi konumunda
bulunduğu, yayınlanacak her türlü yayın ve yazıların kendisinin bilgisi ve görüşü alınmaksızın
yayınlanmadığı, Partisine bağlı Öncü Gençlik grubunu da bizzat yönettiği, Resmi koruması
olduğu halde şoförlüğünü ve korumalığını yapan İşçi Partisi üyesi oldukları anlaşılan ve Parti
binasında yatıp kalkan üç sanığın de ruhsatsız tabanca sahibi oldukları, Sanığın sevk ve idare
ettiği İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Medya organlarının bulunduğu binaları ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda kullandıkları ve bu yerleri paravan olarak kullanıp,
örgütsel faaliyetlerini bu şemsiyenin altında gerçekleştirdikleri, Sanık Doğu PERİNÇEK’in
Ergenekon terör örgütü üst düzey yöneticilerinden Sanık Veli KÜÇÜK’le çok sıkı irtibat halinde
168/658
olduğu, Örgütsel içerikli Tuncay GÜNEY’den elde edilen dokümanların tamamı dijital ortamda
CD olarak hem kendisinde hem de kendisine bağlı medya ve parti binaları içinde ele geçirildiği,
soruşturma kapsamında bulunan sanık Tuncay GÜNEY’e ait 119 sayfalık sorgu kasetinin
çözümlerinin kendilerinde olduğu şeklinde görüşmeler yaptıkları ve görüşme içeriğinde geçen K.
Irak’a giden silahlarla alakalı olarak 6 bin mi 12000 mi şeklinde görüştükleri, bu konuyu
önceden bildikleri, kendileriyle alakalı herhangi bir soruşturma bulunmadığı zamanlarda sürekli
Aydınlık Dergisinde Tuncay GÜNEY aleyhinde ve ERGENEKON örgütünün olmadığına devlet
içinde Gladio tipi yapılanma olduğuna ilişkin örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon
amaçlı yayınlar yaptıkları,
Sanık Doğu PERİNÇEK ve grubuna bağlı medya kuruluşlarının; kendilerini Türk
Silahlı Kuvvetleri adına hareket ediyor gibi gösterip kendilerine karşı yapılan her türlü Adli
soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapıldığı şeklinde kamuoyunun yanılttıkları,
ayrıca adil yargılamayı etkileme suçuna teşebbüs ettikleri gibi (bu konuyla alakalı suç
duyurularının dosyada bulunduğu) ülkemizin en değerli kurumlarından olan Türk Silahlı
Kuvvetlerinin adını da kendi örgütsel faaliyetlerine karıştırmak suretiyle kendi faaliyetlerini legal
faaliyetler gibi göstermeye çalıştıkları, kendisine sorulan sorulara cevap verme yerine İşçi Partisi
ve Genel Başkanına karşı psikolojik savaş kampanyaları yürütüldüğünü söyleyerek kolluk
güçlerini itham eder bir tavır takındığı, Vatan Sever Güç Birliği’ne hiçbir destek vermediğini
söyleyerek “General adları verilmesi ta 2001 de tasarlanan fakat çöpe atılan operasyonun Türk
Ordusunu bir suç örgütü gibi gösterme çabalarının kanıtıdır” şeklinde cevaplar vererek,
kendisine yöneltilen sorulara makul izahlar getirmek yerine soruşturmayı yürütenlere isnatlarda
bulunmayı tercih ederek ERGENEKON terör örgütüyle olan irtibatlarını gizlemeye çalıştığı,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in bazı örgütsel faaliyetleriyle alakalı olarak yazdığı yazıları
bilgilendirme amaçlı olarak ERGENEKON terör örgütü üst düzey yöneticilerinden olan sanık
Veli KÜÇÜK’e, bazı yazılarını da kendi beyanına göre, Genelkurmay Başkanına, bütün kuvvet
Komutanlarına ve Ordu Komutanlarına aynı içerik ve ekleri ile birlikte gönderdiği,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in Genel Başkanı olduğu ve aramada ele geçirilen her şeyin
sorumluluğunun kendisine ait olduğunu şifahi olarak beyan ettiği, İşçi partisinde bulunan
dokümanlar arasında; daha önce Ergenekon terör örgütü mensuplarından sanıklar Veli KÜÇÜK,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OĞUZTAN’dan ele geçirilen “OSMANLIDAN
GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ” ve “ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR” isimli
örgütsel içerikli dokümanların ele geçirildiği, sanık Mafyokrasi adlı kitabını yazarken Aydınlık
arşivinde bulunan Mafya ile ilgili birçok kitap ve belgeyi topladığını, yararlandığını, bu belgeyi
de o kapsamda hatırladığını, beyan etmiş ise de; sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK beyanında
kendisinden elde edilen bu örgütsel içerikli belgeyi Ulusal Kanal’da danışmanlık yaparken
aldığını beyan ettiği, aynı dokümanın sanık Veli KÜÇÜK’ten de ele geçirilmiş olması sanıklar
aralarındaki örgütsel irtibatı gösterdiği, İşçi Partisi’nde ele geçirilen dokümanlar arasında;
17.12.1996 tarihli “KİŞİYE ÖZEL” ibareli dönemin Başbakanı’na yazılmış Susurluk kazası ile
ilgili hazırlanmış 39 sayfalık MİT Müsteşarlığı belgesi ile ilgili olarak sorulduğunda;
“Hatırlamadığını, basın yolu ile gelmiş olabileceğini, gelen belgeleri sakladıklarını, beyan ettiği,
Adil Serdar SAÇAN’ın Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olduğu zaman yaptığı
uygulamayı ve sonuçlarını kamu oyuna açıklamasını istediğini, TSK yı dışarıdan ve içeriden
yıpratma çabalarının olduğunu, ERGENEKON soruşturmasının da bütünü ile bu çabalarla
bağlantılı olduğunu, soruşturmayı yürütenlerin, Türk Ordusunu gördükleri yerde suç var anlayışı
ile yüklendiklerini, TSK ile ilgili her belgeyi bir suç bağlantısı olarak değerlendirdiklerini,
generallerle yazışmayı bir suç belgesi olarak gördüklerini, kanunsuz olmanın ötesinde
Türkiye’nin savunma gücünü kırmaya katkıda bulunan bilinçli bilinçsiz çabalar olduğunu, bu
durumda ERGENEKON soruşturmasının düzmece ve uydurma olduğunun ortaya çıkarılmasının
bir vatan görevi olduğunu, 2001 yılında uydurulan ifadelerin hiç bir değer taşımadığını, beyan
etmiş ise de; 2001 tarihinde sanığın yönettiği yayın organlarında yaptıkları yayınlarda; o tarihte
bu konuyu araştıran Adil Serdar SAÇANLAR’ı tarikatçılıkla ve komploculukla suçladığı, konu
169/658
hakkında o dönem soruşturma açılmadığı halde Adil Serdar SAÇANLAR’a “ÇIKSIN
ASLANLAR GİBİ İŞİ GÖĞÜSLESİN, TAKİPSİZLİK VERDİK, BELGELERİ İADE ETTİK
DESİN” şeklinde baskı yaptırıp ERGENEKON soruşturmasını etkilemeye çalıştığı, ayrıca
kendisine yönelecek bir soruşturmayı da amacından saptırıp bertaraf etmeye çalıştığı, sanık
Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile alakalı soruşturmadan rahatsızlık
duyması ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN içerisindeki konumumun ortaya çıkmasından
dolayı olduğunun anlaşıldığı,
Genel merkezde ve kendisine bağlı olarak faaliyetlerde bulunan diğer örgüt üyelerinde
ele geçirilen, YARGITAY binalarının ayrıntılı krokisi, İZMİR NATO komutanlığına ait gizli
belgeler ve sabotaj planlarının bulunması, çok gizli askeri bilgilerin bulunması, göz önüne
alındığında, sanık Doğu PERİNÇEK’in Teori Tasarım Planlama dairesi başkanlığında görevli
yönetici olduğu, sanığın hem sahip olduğu medya kuruluşları, hem de siyasi parti çatısı altında
örgütlenerek, her türlü eylem ve faaliyetini legalmiş gibi göstermek için perdeleme yaptığı,
Örgütün amaç ve faaliyetlerine yöneticisi olduğu tüm organlar ile katılıp Milli kuvvetler olarak
nitelediği ve Milli güç birliği, halk ve ordu işbirliği neticesinde oluşturulacak halk ihtilali ile
Türkiye Cumhuriyeti hükumetine karşı halkı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtmak suçlarını
işlediği, gibi kişisel verileri kaydetme ve devlete ait gizli bilgileri ele geçirmek suçlarını da
işlediği, Örgütün üst düzey yönetiminde olması, örgüt tarafından yapıldığı anlaşılan Danıştay
eylemi ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarndan sonra yine kendisine örgüt tarafından
verilen dezenformasyon ve kamuoyunu yanıltma görevleri gereği her türlü yayını yaptığı
anlaşılmakla müsnet suçları işlediği,
Sanık Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli üst düzey
yapılanması içinde yönetici konumunda olduğu, ERGENEKON terör örgütünün Türk ordusuna
sızma girişimlerini gizlice organize ettiği, kendi hakkında yazılmış ÇOK GİZLİ İBARELİ Genel
Kurmay Başkanlığına gönderilmiş sureti de ele geçirdiği, buradan da sanık Doğu PERİNÇEK’in
sızma süreçleri açıkça ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN belgelerinde anlatılan süreçlere
uygun olarak örgütlendiği, tüm faaliyetlerini Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile birlikte Teori
Tasarım Planlama dairesi başkanı olan İlhan SELÇUK’a bağlı olarak yürüttüğü belirtilerek,
Sanığın;
-TCK 314/1, 312/1, 313/1, TCK 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK 334/1,
135/2-1, 43/2 maddeleri gereğince,
-Ayrıca terör örgütünün yöneticisi konumunda olması nedeniyle, 5237 Sayılı TCK
314/3. maddesi TCK 220/5. maddesi gereği örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan
5237 Sayılı TCK 314/3 maddesi yollaması ile TCK 220/5. maddesi gereğince ERGENEKON
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu tutulmasının yasal
zorunluluk olması nedeniyle;
=>Cumhuriyet Gazetesine 3 kez bomba atılması nedeniyle, ruhsatsız patlayıcı madde
bulundurmak ve taşımak, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanma, mala zarar
vermek suçlarından TCK 174/1-2, 170/1-c (3 kez), 151/1(3 kez),
=>Danıştay saldırısında Türk Milleti adına yargılama görevini yürütmekte iken
görevinin başında katledilen yargı şehidi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in tasarlayarak öldürülmesi,
mağdurlar Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU’nun
tasarlayarak öldürülmeye teşebbüs edilmesi nedeniyle TCK 82/a-g, 82/a-g, 35/2. maddesi (4
kez),
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Muzaffer TEKİN, İsmail
YILDIZ, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK,
Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçundan dolayı TCK 327/1. maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; İsmail YILDIZ, Ergün
POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK’in
170/658
işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya
vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu
nedeniyle: TCK 326/1. maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Gazi GÜDER, Ayşe
Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat
YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU, Ergün POYRAZ, Fikret EMEK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Hikmet ÇİÇEK,
İNÇSİZ, Nusret SENEM, Erkut ERSOY ve Murat ÇAĞLAR’in işlemiş oldukları,
Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (17)
ONYEDİ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Oktay YILDIRIM,
Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamak suçu nedeniyle; TCK 315 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Ayşe Asuman ÖZDEMİR
ve Halil Behiç GÜRCİHAN’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Fikret EMEK, Hayrettin
ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN, Ergün POYRAZ ve
Nusret SENEM’in işlemiş oldukları; Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçu nedeniyle, TCK 334/1 maddesi gereğince (7) YEDİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: İsmail YILDIZ, Bekir
ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı
itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK 319/1. maddesi gereğince (4) DÖRT KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Mehmet Fikri
KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN ve Muhammet YÜCE’nin işlemiş oldukları; Tutuklu,
hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK 284/1 maddesi gereğince (3) ÜÇ
KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın
işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK 174/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri, Sanık Ergün POYRAZ’ın işlemiş olduğu;
Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu nedeniyle TCK 336. maddesi,
=>Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu; Halkı
kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK 216/1. maddesi
gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı
yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna muhalif olarak
ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri gereğince ayrı
ayrı CEZALANDIRILMASI talep edilmiştir.
-Sanığın, İşçi Partisine bağlı Öncü Gençlik Grubunu, bu grup içerisinde çalışan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyeleri vasıtasıyla bizzat yönetmesi
İşçi Partisi’nin gençlik kolları Öncü Gençlik ile bağlantılı olan Türkiye Gençlik Birliği,
(TGB) kaostan beslenmektedir. Ülkede kaos arttıkça TGB’nin genişleyeceği planlanmaktadır. Bu
durum Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçlarına uygundur. Çünkü örgütün nihai tek hedefi,biran evvel ülkede darbe zeminini
oluşturmak, ülkenin karışmasını kaosa sürüklenmesini temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek
ve böylelikle anti demokratik yollarla mevcut hükümeti düşürmek, yerine örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak bu şekilde devlet yönetimini ele geçirmektir.
Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olduğu, Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisinde resmiyette görünmese de fiili olarak en yetkili konumunda bulunduğu, yayınlanacak
her türlü yayın ve yazıların kendisinin bilgisi ve görüşü alınmaksızın yayınlanmadığı tespit
edilmiştir.
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi üyesi olan hem de Aydınlık
Dergisi/gazetesinde görev yapan sanıklar şunlardır: Doğu Perinçek (İşçi Partisi genel başkanı),
Mehmet Bozkurt, Caner Taşpınar, İlyas Gümrükçü, Emcet Olcaytu, Mehmet Deniz Yıldırım (İşçi
172/658
Partisi merkez karar kurulu üyesi), Mehmet Sabuncu, Özlem Usta.
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi hem de Ulusal Kanal’da görev
yapan sanıklar şunlardır: Sanıklar Turhan Özlü (İşçi Partisi genel başkan yardımcısı ve İşçi
Partisi merkez karar kurulu üyesi -Ulusal Kanal genel yayın yönetmeni), İlyas Gümrükçü, Nusret
Senem, Ertuğrul Orta, Ufuk Akkaya, Mahir Çayan Güngör, Yusuf Beşirik, Zafer Şen’in (İşçi
Partisi merkez karar kurulu üyesi ve aynı zamanda ulusal Kanal Trakya temsilcisi)
Gözaltına alındıklarında veya öncesinde Hem İşçi Partisi üyesi olan hem de Aydınlık
Dergisi/gazetesinde ve Ulusal Kanal’da görev yapan sanıklar: Serhan Bolluk (İşçi Partisi merkez
karar kurulu üyesi, Aydınlık Gazetesinin genel yayın yönetmeni ve aynı zamanda Ulusal Kanal
haber dairesi başkanı), Zahide Ruhsar Şenoğlu, Hayati Özcan, Ferit İlsever (İşçi Partisi genel
başkan yardımcısı -Aydınlık gazetesi eski yayın yönetmeni ve Ulusal Kanal eski genel yayın
yönetmeni), Mehmet Adnan Akfırat, Mehmet Bozkurt’un (İşçi Partisi öncü gençlik İstanbul il
eski başkanı ve Aydınlık gazetesi istihbarat şefi) olarak görev yaptıkları beyanlarından ve tüm
dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek bu sanıkları vasıtasıyla örgütün amaçları doğrultusunda Ulusal
Kanal ve Aydınlık Dergisinde/gazetesinde psikolojik harekat faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Psikolojik harekat ise sinsidir varlığı, gerçek amacı geç ve güç anlaşılır, hedefi inşan, silahı kitle
iletişim araçları, mermisi propagandadır. İşçi Partisi İstanbul İl Binasında ve Ankara Genel
Merkez Binasında aynı zamanda Ulusal Kanal TV’nin ve Aydınlık Dergisi/gazetesinin faaliyet
göstermesi, çalışma katları farklı bile olsa, bu sanıkların aynı binadaki İşçi Partisi-Ulusal Kanal
TV ve Aydınlık Dergisinden/gazetesinden bazen ikisinde bazen her üçünde aynı zamanda veya
değişik tarihlerde uzun süre çalışmaları, bu sanıklar arasındaki örgütsel iş birliğinin, örgütün
medya yapılanması içerisinde yer aldıklarını ve örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu
Perinçek’in kontrolü altında ve ona bağlı olarak çalıştıklarını açıkça göstermektedir. Bu itibarla,
kira masrafını düşürmek ve masrafı azaltmak için bu şekilde aynı binada bulundukları
konusundaki savunmalarına itibar edilmemiştir.
İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi/dergisinin İstanbul’da ve Ankara’da aynı
binada faaliyet gösterdikleri, oralarda çalışan ve dosya sanıklarından olan Mehmet Bedri
Gültekin, Mehmet Sabuncu, Mehmet Bozkurt, Erkan Önsel, Turan Özlü, gibi sanıkların
birbirleriyle görüş alışverişi içerisinde bulundukları, ortak hareket ettikleri ve Ergenekon silahlı
terör örgütünün amaçları ve sanık Doğu Perinçek’in talimatları doğrultusunda örgütsel faaliyette
bulundukları anlaşılmaktadır.
Türkiye’deki Gladio’nun, Derin Devletin adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün ana
dokümanlarında İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve ulusal Kanal birlikteliğiyle ilgili olarak; İşçi
Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin birbirinden bağımsız kurumlar olarak
değerlendirilmediği, Ulusal Kanal’ın İşçi Partisi tarafından kurulduğunun belirtildiği, Aydınlık
Dergisinin de İşçi Partisi yayın organı olduğunun belirtildiği, Ulusal Kanal’ın, Ergenekon terör
örgütü tarafından oluşturulması planlanan “Ulusal Medya” yapılanmasının görsel kanadında,
Aydınlık Dergisinin ise “Ulusal Medya” yapılanmasının yazılı basın kanadında yer almasının ön
görüldüğü, Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak Ulusal Kanal’da ve Aydınlık Dergisinde görev
yapan Serhan Bolluk, Ferit İlsever, Turhan Özlü, Mehmet Deniz Yıldırım, Özlem Usta, Zahide
Ruhsar Şenoğlu gibi örgüt üyelerinin milli kuvvetleri birleştirmek ve harekete geçirmek, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, kaos ortamı oluşturarak mevcut hükümeti düşürüp örgütün amacına
uygun hükümet kurmak için bu kurumlarda dezenformasyon-Kara Propaganda yaptıkları, bu
kurumları hem baskı unsuru olarak kullandıkları hem de örgütün amacının propagandasını
yapma suretiyle kullandıkları anlaşılmıştır.
- Sanık Doğu Perinçek’in, Türk Ordusunu askeri müdahaleye zemin hazırlayan sözleri
174/658
ve faaliyetleri
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi partilerin siyasi mücadelesinin demokratik kurallara
hukuka uygun olarak yapılmasını ön görmektedir. Anayasal kurum olan Türk Silahlı
Kuvvetlerinin görev ve yetkilerini aşacak şekilde askeri bir müdahaleyle iktidarın düşürülmesini
demokratik toplum kavramıyla çelişen bir siyasi mücadele olarak kabul etmektedir. Sanık Doğu
Perinçek’in, Milli Kuvvetler arasında saydığı Millet-Ordu işbirliği, ülkede kaos ortamı
oluşturulduktan sonra askeri müdahaleyi ön gören bir siyasi mücadele şekli olduğundan
demokratik hukuk devletiyle bağdaştırılacak bir yöntem değildir. Bu itibarla dosyadaki darbe
“Ayışığı”, “Yakamoz”, “Eldiven” gibi darbe planları Türkiye’deki derin devletin (Gladio’nun)
adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün askeri ve sivil yapılanmalar arasındaki ilişkiler
(Sanık Fuat Selvi’nin Genelkurmay Başkanlığında görev yaptığı sırada davada yargılanan
Sanıklar Doğu Perinçek, Vedat Yenerer, Güler Kömürcü, TGB ve Büyük Hukukçular Birilğinin
desteklenebilir demesi, sivil toplum örgütlerinin kompartmantasyon yöntemiyle kontrol altına
alınmasının ön görülmesi, Sanık Mehmet Şener Eruygur’un ADD’nin genel başkanı olması,
Ahmet Hurşit Tolon’un, birçok derneğin ve platformun bağlı olduğu Anadolu Ulusal Uyanış ve
Dayanışma Platformunun danışmanı olması, Sanık Doğu Perinçek’in de bu sanıklarla irtibatının
bulunması) dikkate alındığında Sanık Doğu Perinçek’in Milli Kuvvetleri birleştirdikten ve
harekete geçirdikten sonra ülkede oluşacak kaos ortamı sonucunda askeri müdahaleyle mevcut
hükümeti düşürmeyi amaçladığı, bunun da Anayasamıza ve Kanunlara uygun bir siyasi
mücadele yöntemi olmadığı sonucuna varılmıştır.
-Sanığın, TİB Kayıtları ve HTS Raporlarına göre Dosyadaki Diğer Bir Kısım Sanıklarla
irtibatı ...
-Ergenekon silahlı terör örgütünün(Derin Devletin=Kontr-gerilla), mensuplarına
dokunulmazlık vermesi
Türkiyedeki derin devletin (Gladyonun ) adı olan Ergenekon silahlı terör örgütü,
mensuplarına illegal dokunulmazlık zırhı vererek yakalanmalarını, örgütün ortaya çıkarılmasını
engellemiştir.
Sonuç olarak :
Sanığın, 1968 yılında FKF (Dev-Genç) genel başkanı olarak Türkiye’nin en büyük
gençlik hareketine önderlik ettiği, 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte
önderlik etmek suçundan tutuklanıp hüküm giydiği, 1974 affı ile serbest kaldığı, 1978 Türkiye
İşçi Köylü Partisi genel başkanı ve Aydınlık Dergisi Başyazarlığını yaptıığı, 1980 12 Eylül askeri
darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığı ve hüküm giydiği, 1985’te serbest
kaldığı, 1987 yılında Cemal Süreyya, Melih Cevdet ANDAY, Necati CUMALI, Hasan YALÇIN
179/658
ve Türkiye’nin seçkin yazar ve gazetecileri ile birlikte 2000’E DOĞRU dergisini yayınladığı,
genel yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını yaptığı, 1991 yılında Sosyalist Parti genel başkanı
olduğu, Sosyalist partinin kapatılmasından sonra 1992’de İşçi Partisi genel başkanlığına seçildiği
ve halen İşçi Partisi genel başkan olarak görev yaptığı, 38 kitabım ve binlerce bilimsel yazım
bulunduğu, “Fabrikatör” isimli şubat 2000 tarihli örgütsel belgenin Sanık Perinçek ve Aydınlık
Grubuyla ilgili olduğu, bu belgede Sanık Doğu Perinçek’in “uzun yürüyüş” olarak tanımlanan
uzun vadeye yayılmış, örtülü stratejik planlamalarının bulunduğunun belirtildiği, sanığın siyasal
kültürel ve ekonomik faaliyetleri için kadro oluşturmasında “uzun yol” prensibinin esas aldığının
belirtildiği, Marksizt ideolojiyi ve MAO Zedung’un yolunu benimseyip savunan Perinçek ve
Grubunun uyguladıkları siyasette çok açık bir biçimde “Kemalizmin sancaktarı” ve kalesi
durumunda görüldüğünün belirtildiği, 29.01.2009 tarihinde Sanık Doğu Perinçek 44. Celsedeki
beyanında; “Mao büyük bir devrimcidir. Mao’yu anlayamayan, Atatürk’ü anlayamaz. Atatürk’ü
anlayamayan, Mao’yu anlayamaz. Buralarda milliyetçilik olmaz. Bizim ülkemizde de, Mao,
Lenin gibi büyük devrimcilerin yaptıkları işler anlaşılmadıkları ve buraya taassupla yaklaşıldığı
için Türkiye bataklıkta çırpınıp duruyor.” şeklinde beyanda bulunarak Mao’nun Büyük bir
devrimci olduğunu vurguladığı ve anlaşılmasının gerektiğini bildirdiği bu şekilde Mao’nun
savunculuğunu yaptığı, Öncü Gençlik ve TGB’nin gençlik kamplarında Mao’nun ve Lenin’in
kitaplarının okutulduğu, (Gladyonun ) adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün “Merkez”,
”Teori ve Senaryo”departmanlarında da görevli olduğu,”Lobi” isimli örgütsel belgenin
“Kapsam”başlıklı bölümünde denildiği gibi,”Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında
analiz ve değerlendirme yaparak, kontra teori ve senaryo üreterek, iletişim ve propaganda
yoluyla kaos ortamı oluşturarak askeri bir müdahale ile mevcut hükümeti düşürek yerine örgütün
amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı,bu durumun Milli Kuvvetlerin hareket
geçirilmesi ve Millet-Ordu işbirliği söylemlerinden bu durumun açıkça anlaşıldığı , söz konusu
belgede belirtildiği gibi örgütlenme,yapılanma ve faaliyetlerinde legal sınırlar içinde kalmaya
çalıştığı,”Lobi” isimli örgütsel belgenin “Merkez” departmanı bölümünde bahsedildiği gibi
Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisini, kendisine bağlı Ergenekon Sanıklarından Ferit ilsever,
Mehmet Adnan Akfırat, Serhan Bolluk, Emcet Olcaytu, Turhan Özlü, Özlem Usta, Zahide
Ruhsar Şenoğlu, Mehmet Bozkurt, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu,
Ufuk Akkaya gibi sanıklar vasıtasıyla yönlendirdiği, aralarındaki ilişkinin sağlıklı, düzenli ve
etkin biçimde işleyişini sağladığı, yine”Lobi”isimli belgenin “Teori ve senaryo”deprtmanındaki
görevine uygun olarak, analiz raporlarından yaralanarak kontra teori ve senaryolar ürettiği,
Uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak
amacıyla,karşılaşabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem almasını sağladığı,Ulusal ve
yerel uluslar arası Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunduğu,örgütün
amaçlarına uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını
yürüttüğü,adı geçen sanıklar vasıtasıyla Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle
kamuoyunu yönlendirdiği ve kamuoyu oluşturduğu, bunun amacının milli kuvvetler olarak
nitelendirdiği Türk Halkını, Gençliğini, Sivil Toplum Örgütlerini ve Türk ordusunu tahrik etmek
suretiyle kaos oluşturarak darbe ortamı hazırladığı, bunun sonucunda da askeri müdahaleyle
mevcut hükümeti indirerek yerine örgütün amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı,
bu durumu çeşitli yöntemlerle teşvik ettiği, bir yandan İşçi Partisinin gençlik kolu olan ve 1994
yılında kurulan öncü gençlik ve 2006 yılında kurulan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) marifetiyle
sokak gösterilerini toplantı ve yürüyüşleri düzenlediği desteklediği, Sanık Tunç Akkoç’ta ele
geçirilen belgelerde belirtildiği gibi, Sanık Doğu Perinçek’in 30 Kasım 2003 tarihinde Aydınlık
Dergisinde “savaş düzenine girmiş bulunuyoruz” başlıklı yazıda örgütün belirtilen amacını
açıkça ortaya çıkarttığı, “Savaş” kelimesini demokratik hukuk toplumlarında yasal bir söylem
olarak nitelendirilemeyeceği, yine Tunç Akkoç’ta ele geçen “Deniz Kel”isimli TGB’nin amacı ve
hedefleri başlıklı belgede “…kaos arttıkça TGB’nin büyümesi ve büyük bir gençlik hareketine
dönüşmesi de kaçınılmaz olacaktır.” Denilmesinden TGB’nin kaos çıkmasını hedeflediği ve bu
180/658
şekilde büyüyebileceğini ön gördüğü, İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında;
“BAŞARILARIMIZ” başlıklı bir belge bulunduğu, “EYLEMCİ HAT” isimli bir alt başlıkta ise
“Öncü Gençlik 5. genel kongresinde Türkiye nin genel gündemine ilişkin örgütlerimizin militan
eylemler yapması kararını almıştık. Bu kararı hayata geçirdik. Böylece Öncü Gençlik tarihinin
en fazla eylem yapılan ve bu açıdan en verimli olan dönemini yaşadık” denilmekle demokratik
hukuk toplumlarında kabul edilemeyecek militan eylemler yapıldığının anlaşıldığı, “militan
eylemler” kelimesinin kullanılmasının Öncü Gençlik’in içerisinde bulunan ve örgüt mensupları
tarafından yönlendirilidiği anlaşılan masum gençlerin örgütün amaçları doğrultusunda
kullanıldığının açık bir itirafı olduğu, 2007 yılında ve değişik tarihlerde Öncü Gençlik kampları
adı altında yapılan eğitim programlarında Mao’nun ve Lenin’in kitaplarının okutulmak suretiyle
bu kamplara masum ideallerle katılan gençlerin Türkiye’deki sistemle barışık olmayan kişiler
haline getirildiği, bu şekilde oluşturulan müzahir kitlenin sokak gösteri ve yürüyüşlerinde
toplantılarında ses getirecek eylemlerde kullanıldığı, nitekim Tunç Akkoç’ta ele geçirilen bir
belgede “TGB olarak Cumhurbaşkanı seçim sürecinde ses getirecek eylemler
gerçekleştireceklerinden bahsedildiği, ancak bunları yaparken “TGB’yle İşçi Partisi arasındaki
ilişkininin kesinlikle belli edilmemesi ve bu bağın ortaya çıkmasına sebebiyet verecek eylem ve
söylemlerden kaçınılması gerektiğinden” bahsedildiği, TGB’nin dosyadaki bir kısım sanıklarla
da irtibatlı olduğu, Nitekim yine Tunç Akkoç’ta ele geçirilen “TGB 28 Nisan” isimli video
dosyası içerisinde Türkiye Gençlik Birliğinin “Çankaya Milletindir” mitingine Sanıklardan
Hurşit Tolon, Nusret Senem, Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol’un da yer aldığı, “Dinamik-
Ulusal Güç Birliği, Kuvayı Milliye Cephesi” isimli örgüt dokümanının yapılan incelemelerinde,
Türk Gençlik Hareketlerinin re/organizasyonu, yeniden yapılandırılması, yönetim ve geliştirme
projesinde; Türk Gençliğinin Kemalist ideoloji ilkeleri çerçevesinde ulusal çıkarlara aykırı her
türden girişime karşı oluşturulacak direniş örgütlerinin merkezi bir yapı tarafından
denetlenmesini sağlamak amacıyla “ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ” adı verilen milli gençlik
platformunun tasarlandığı, “ulusal Güç Birliğinin liderliğini” Kemalist ideolojiye gönül vermiş
ve liderlik yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğünün
belirtildiği, bu birliğin liderliğini yapan Türk Kızının Sanık Sevgi Erenerol olduğunun sanık
Hüseyin Görüm’ün duruşmadaki beyanından, örgütsel belgelerden ve tüm dosya kapsamından
anlaşıldığı, bu sanığın kilisede ve değişik yerlerde düzenlenen toplantılara katıldığı, “tgb 28
nisan” isimli mpg uzantılı video dosyası incelendiğinde Türkiye Gençlik Birilğinin “ÇANKAYA
MİLLETİNDİR” mitinginde operasyon kapsamında gözaltına alınan Hurşit TOLON, Nusret
SENEM, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL’un da yeraldığı, diğer yandan Genelkurmay
Başkanlığından celp edilen dijital verilerin yapılan incelemesinde “Psikolojik harekat
etkinliğinin nasıl artırılacağı” başlıklı 02.04.2008 tarihli Word belgesinde “Kurum ile aynı
paralelde olmayan ancak dönem itibari ile kullanılmaya uygun konumda bulunan sivil toplum
örgütleri dolaylı olarak desteklenerek harekete geçmeleri sağlanabilir. (Türkiye Gençlik Birliği,
Büyük Hukukçular Birliği gibi) “ denildiği, bu belgeden TGB’nin örgütün askeri yapılanma
içerisinde yer alan Ergenekon sanığı /sanıklarınca desteklendiği anlaşılmıştır. Diğer yandan
Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi genel başkanı olmasına rağmen Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisini, kendisine bağlı Ergenekon Sanıklarından Ferit ilsever, Mehmet Adnan Akfırat, Serhan
Bolluk, Emcet Olcaytu, Turhan Özlü, Özlem Usta, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Mehmet Bozkurt,
Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu, Ufuk Akkaya gibi sanıklar vasıtasıyla
yönlendirdiği, bu sanıklar vasıtasıyla Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle
kamuoyunu yönlendirdiği ve kamuoyu oluşturduğu, Sanık Doğu Perinçek’in bu kurumların
yöneticilerini Ergenekon Sanıklarından seçmek suretiyle bu kurumları örgütün amaçları
doğrultusunda yönlendirdiği ve bu kurumların tek merkezden yönetilmesini sağladığı,
yayınlanmasını istediği yazıları yayınlattırdığı, bu şekilde psikolijik harekat ve menfi propaganda
yapılmak suretiyle askeri müdahale için gerekli zeminin hazırlandığı, Sanık Doğu Perinçek’in
askeri müdahale yapılması gerektiği konusundaki kararlılığını “devletin yeniden yapılanması
181/658
üzerine başlıklı 25 Kasım 1999 tarihli örgütsel belgede, 16 Kasım 2003 tarihli “Kuşatma Nasıl
Yarılır? Başlıklı belgede Milli Kuvvetlerin harekete geçirilmesinden ve millet-ordu işbirliğinden
bahsedildiği, Sanık Ufuk Akkaya’da ele geçen Sanık Doğu Perinçek’in son kez kaydettiği,
17.07.2006 tarihli “Halk-Ordu birliği” başlıklı Word dosyasında “Türkiye bugün ancak orduyla
çözebileceği sorunların eşiğindedir…Bir silahlı yaptırım gücüyle caydırılabilir ve etkisiz
kılınabilir.” Denildiği, Sanık Doğu Perinçek’in 30 Kasım 2003 tarihinde Aydınlık Dergisindeki
yazıdan “savaş düzenine girmiş bulunuyoruz” denildiği, “Sanık Doğu Perinçek tarafından,
sanıklar Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel’e hitaben yazıldığı anlaşılan “100208 Bedri
Erkan” isimli 8 Şubat 2010 tarihli belgede, Türk Subayının örgütsüz kaldığından bahsedildiği,
Ön Asya’da Ordunun savaş yeteneğinin yıpratılmasının nelere mal olacağını görüleceğinden
bahsedilerek “Hata hepimizde… önerim emekli subaylar tek tek vaziyet alıp bırakıp toplu tavır
almalılar.” Denilerek emekli ordu mensuplarının örgütlenmek ve Türk Ordusunun tahrik edilmek
istendiği, İşçi Partisi basın bürosunda ele geçen ilk kez 21.01.2003 tarihinde oluşturulan,
13.04.2011 tarihinde son kez kaydedilen “Sn. Komutanım.doc” isimli belgede de; “Türkiye,
buradan Ergenekon’dan çıkar gibi çıkabilir…bu hakikati önce bizler yani Ergenekon, Balyoz,
Kafes, Poyrazköy, Islak imza esirleri kabul etmemiz ve ASİ OLMAMIZ gerekiyor. Anahtar
kavram ASİ OLMAKTIR. Türk Milletini ve Türk ordusunu İstanbul Hükümetine ve Müsliminin
halifesine isyan ettirmek lazım geliyordu. Durum aynen böyledi.” Denildiği, Sanık Caner
Taşpınar’da ele geçen Orduevinde Saklanmak.doc” isimli 04/08/2010 tarihli belgede1543;
“Elbette Türk Ordusu bugün Türkiye için en önemli kurum. Çünkü silahla çözülüyor sorunlar…”
denildiği, bu belgelerden demokratik hukuk toplumuyla bağdaşmaz bir şekilde askeri müdahale
yapılmasının övüldüğü, aynı belgede; “ biz şu iyidir. Bu kötüdür gibi yayını sakın ha
yapmayalım.” Denildiği, Sanık Mehmet Bozkurt’tan elde edilen “080701 değerlendirme”
başlıklı belgede; “Aydınlık ve UK’yı bu konuda uyarınız.” Denildiği, dosyada buna benzer
birçok örneğin bulunduğu dikkate alındığında sanık Doğu Perinçek’in, bu kurumlarda görevli
Ergenekon Sanıkları vasıtasıyla bu kurumları açıkça yönlendirdiği, Sanık Doğu Perinçek’in tek
merkezden yönetmek suretiyle bu kurumları silah gibi kullanarak psikolojik harekat yaparak
örgütün amaçları doğrultusunda yeni bir hükümet kurmayı amaçladığı,
Diğer bir yandan sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün toplumdaki imajını
düzeltmek amacıyla ve örgütün amaçları doğrultusunda yeni bir hükümet kurmak için sivil
toplum örgütlerini yönlendirdiği, bu örgütlerdeki masum vatandaşlardan bazılarını örgütün
amaçları doğrultusunda müzahir bir kitle olarak oluşturduğu, Talat Paşa Komitesinin milli
değerler istismar edilerek bu amaçla kurulduğu, bu durumun İşçi Partisi İstanbul İl merkezinden
elde edilen Samsung Marka hard disk içerisinde “DOC/Kabine. DOC” belgesi1545 içerisinde,
“Milli Hükümet” başlığı altında Başbakan ve Bakan adaylarının isimlerinin yer aldığı, Talat Paşa
yürütme kurulunda yer alan Doğu Perinçek’in Başbakan olarak belirlendiği, Sanık Mehmet
Bedri Gültekin’in İçişleri Bakanı olarak belirlendiği ayrıca Maliye Bakanlığı için belirlenen
şahıslar arasında da yer almasından açıkça anlaşıldığı, Sanık Mustafa Özbek’in Ankara ili
Çankaya ilçesindeki iş yerinden elde edilen 254 nolu CD’nin yapılan incelemesinde; Sanık Doğu
Perinçek’in; “Demek ki o komite hükümet olmaya başlamıştır. Bu bir hükümet çekirdeğidir ve
hükümet olacaktır. Kadroları oluşmaktadır. Yeni bir hükümet Türkiye’de filizlenmektedir.”
Şeklinde beyanlarından da bu durumun görüldüğü,
Sanık Doğu Perinçek’in bir yandan örgütün amaçları doğrultusunda askeri yapılanmaya
önem verdiği, MİT tarafından hazırlanan “İP/Karargah evleri” isimli, hassas kaynaklardan elde
edilerek hazırlanan ve kontrollü kullanılmaması durumunda kaynağın hassasiyetinin
zedeleneceği özellikle belirtilen belgede, İşçi Partisinin dahil olduğu TSK içinde illegal olarak
örgütlenen “Karargah Evleri” adlı çekirdek oluşumdan ayrıntılı olarak bahsedildiği, sanıklardan
Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Bora Perinçek’in aralarında bulunduğu bir
organizasyon tarafından idare edildiği belirtildiği, ayrıca dokümanda İşçi Partisi üyesi olan
Zerrin Öztürk, Ali Doğan, Mevlüt Usta, Hıdır Hokka, Sayit Zorlu ve Abdurrahman Taşçı’nın
isimlerinin şemada yer aldığı, bu belgenin “Devletin yapılanması üzerine” başlıklı 25 Kasım
182/658
1999 tarihli örgütsel belgede belirtilen “Öncü Örgütlenme”, “Sivil ve Askeri öncülerden oluşur”
ibaresine uygun olduğu, ayrıca “Kuşatma Nasıl Yarılır?” başlıklı 16 Kasım 2003 tarihli belgede
bahsedilen Millet Ordu İşbirliği ibaresine de uygun olduğu, Sanık Doğu Perinçek’in, Sanıklar
Mehmet Bora Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek vasıtasıyla hava harp okulunda
öğrenim gören askeri öğrencilerden askeri öğrencilerden oluşan bir grubu örgütün askeri
yapılanması olarak oluşturmaya çalıştığı, bu yapılanmanın hatta Sanık Cengiz Köylü’nün de bu
yapılanmada adının geçtiği, şemanın bölge sorumluları başlıklı bölümde yine İşçi Partisi
üyelerinden Ali Doğan, Mevlüt Usta, Hıdır Hokka, Zerrin Öztürk, Mustafa Ozan, Sait Zorlu,
Abdurrahman Taşçı’nın isimlerinin yer aldığı, Sanığın örgütün “Teori ve Senaryo”
departmanında görevli olduğu, kontra teori ve senaryolar ürettiği, 21 Mart 2010 tarihinde
Aydınlık Dergisinin 1179. Sayısında “Doğan Öz mezarda, Cihaner hapiste Gladyo iktidarda.”, “2
Mart 2008 tarihli Aydınlık Dergisinin 1076. Sayısında “Prof Dr. Emin Gürses- Fethullahçı
Gladyo’ya meydan okudu” başlıklı haber yapıldığı, aynı derginin 16 Mart 2008 tarihli 1078.
Sayısında “Ergenekon’un şifresi geldi. AB’den Tayyip-Gül’e devlet ve orduda temizlik emri.”
Başlıklı, Aydınlık Dergisinin 3 Şubat 2008 tarihli 1072. Sayısında “Ergenekon operasyonundaki
CIA ajanı, Fethullah’ın özel kalemiydi-İşte Gladiyo’nun bir numarası” şeklinde kapak haber
yapıldığı dergi içerisinde Sanık Emcet Olcaytu’nun bu kaçıncı Ergenekon operasyonu” şeklinde
yazı yazdığının görüldüğü, diğer bir Aydınlık Dergisinin 8 Şubat 2009 tarihli 1125. Sayısında “1
numaradan 69 numaraya-İşte MİT’in Ergenekon şeması-Tertibin perdesini kaldırıyoruz.”
Başlıklı haber yapıldığı halde, Sanık Mehmet Bozkurt’tan ele geçirilen “080701 değerlendirme”
isimli 4 sayfadan ibaret Sanık Doğu Perinçek adıyla yazılan belgede; “AKP’nin ve Fetho’nun
ordusu yok! Gücü yok! ABD ne derse onu yapıyor. Zavallı!...”, “4. Bedri Arkadaşın bugün
Ulusal Kanal’da söylediği ABD darbe yapıyor.” Görüşü ÇOK ÇOK YANLIŞ! Neyle darbe
yapacak? ORDUSU YOK! ŞUAN PLANI, kargaşalık, iç çatışmaları derinleştirmek, orduyu
karıştırmak vb. Türkiye devletsizleşiyor. Ordu hariç! 5. Yalçın Büyükdağlı arkadaşın 2 devlet var
görüşü de bugün doğru değil! Milli Devletin kalıntıları var. (Bizim taraf!) KARŞIDA DEVLET
DENEMEYECEK TARİKAT-GLADYO BOZUNTULARI VAR! Durumu özgünlüğüyle
anlamaya çalışalım. “ Şeklinde Sanık Doğu Perinçek’in önceki dezenformasyonun-kara
propagandanın aksi yönde yazı yazdığı, bu tür yayınlarının psikolojik harekat amaçlı
yapıldığının açıkça görüldüğü,
Sanık Veli Küçük ile kabul etmese de örgütsel hiyerarşik yapı içerisinde ilişkilerin
olduğu, Sanık Veli Küçük’ün “Kızıl Elma koalisyonu “ olarak bilinen sanıklar Mehmet Bora
Perinçek ve Levent Temiz’i ve arkasındaki grupları Kuvayi Milliye Cephesi faaliyetleri
kapsamında bir araya getirdiği, 2001 yılında yakalanıp ifade veren Tuncay Güney’in
beyanlarında da bahsedildiği gibi Sanıklar Veli Küçük ve Doğu Perinçek arasında örgütsel
irtibatlrın bulunduğu, bu sanıkların örgütün gizli üst yapılanması içerisinde aktif ve yönetici
olarak görev yaptıkları,
Sanık Doğu Perinçek’in İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi, Öncü Gençlik ve
TGB vasıtasıyla istihbarat topladığı, Sanık Ufuk Akkaya ve Hikmet Çiçek’in ve bu kurumlarda
çalışan Ergenekon sanıklarının istihbari bilgileri analize ederek sanık Doğu Perinçek’e
sundukları, Sanık Doğu Perinçek’in de, örgütün teori tasarım planlama dairesi başkanlığındaki
ve Teori ve Senaryo departmanındaki görevine uygun olarak bu istihbari bilgileri değerlendirip
Kontra Teori ve senaryolar ürettiği, yukarda bahsedilen haberlerin, ve Ergenekon
soruşturmasının bir tertip olduğu, soruşturmanın ve davanın İşçi Partisine ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine yönelik olduğu konusundaki propagandanın, Sanık Doğu Perinçek’in elde edilen
analiz raporlarında yararlanarak ürettiği kontra teori ve senaryolar olduğu, hem sahip olduğu
medya kuruluşları hem de siyasi parti çatısı altında örgütlenerek her türlü eylem ve faaliyelerini
legalmiş gibi göstermek için perdeleme yaptığı,
Sanık Doğu Perinçek’in örgütün tertiplediği gizli toplantıları organize ettiği, Sanıklar
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un katılarak bu toplantılara önderlik ettikleri, 30 Eylül- 1 Ekim
2006 tarihinde düzenlenen/düzenlenecek Ulusal Strateji merkezi genel kurulu, milli hükümet
183/658
programı kurultayında Ahmet Hurşit Tolon, Doğu Perinçek, Ferit İlsever, M. Bedri Gültekin,
Kemal Alemdaroğlu, Ferit Bernay’ın isimlerinin geçtiği, Milli iktidar hareketinin 14 Ocak 2008
Ankara Patalya otelindeki toplantısında Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Haberal, Tuncer
Kılınç, Hurşit Tolon’un isimlerinin geçtiği, “Milli Egemenlik hareketinin 11 Şubat 2008 tarihine
Ankara Patalya Otelinde yapılan toplantısında Sanıklar Şener Eruygur, Doğu Perinçek, Ahmet
Hurşit Tolon’un isimlerinin geçtiği, adı geçen sanıkların bu tür toplantıları paravan olarak
kullanarak milli kuvvetler olarak nitelendirilen kuvvetleri harekete geçirerek örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak istedikleri,
İşçi Partisi genel merkezinde ve Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak faaliyette bulunan
Hayati Özcan’ın İzmir’deki işyeri ve ikametinde ele geçen CD içerisinde İzmir’de bulunan
NATO karargahında çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri, kimlik kartlarının taranmış renkli
suretleri, imzalarının dijital ortamda taranmış hali, NATO binalarının ve NATO üst düzey
komutanlarından bazılarının aile fertlerinin fotoğrafları bulunduğu, aynı CD içerisinde NATO
tesislerinin açık parkı önündeki daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek yazıldığı,
güvenlik kartlarının hangi tür yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağının,
olası bir sabotajdaki patlama sonrası yangın musluklarının nasıl devre dışı bırakılacağının
yazıldığı, plan kroki ve fotoğrafların bulunduğu, fotoğraflar üzerinde birçok işaretlemenin
yapıldığı, ayrıca NATO personelinin başka yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıkları yol
güzergâhının işaretlenip güvenlik zafiyeti olan yerlerin belirtildiği, CD ortamındaki bu belgelerin
2003 yılında oluşturulmakla birlikte üzerlerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylarında değişiklikler
yapıldığının tespit edildiği, Genelkurmay Başkanlığından alınan cevapta İzmir’deki NATO
Karargâhına ilişkin sabotaj ihbarının daha önce Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca
bildirildiğinin, ilgili birimlerin uyarıldığının belirtildiği, Uluslararası statüdeki NATO askeri
birliğine ilişkin bu plan, kroki ve yazıların, uzman bir ekibin karargâh içinden de yardım alarak
hazırlayabileceği sabotaj veya suikast çalışmasından başka bir anlam taşımadığı,
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen ELBA marka bir CD’
de “Yargı-Nusret Senem’den” klasöründe “Yargıtay” isimli PDF belgesi içerisinde Yargıtay
binasının elle çizilmiş krokisi, “Krokinin açılımı” isimli Word belgesi içerisinde de krokinin
açılımının yazılı bulunduğu, krokide binanın bölümlerinin, giriş çıkış noktalarının gösterilerek
işaretleme, çizim ve numaralandırmalar yapıldığı, aynı CD içerisindeki “Yargıtay ile ilgili
notlarım” isimli Word belgesi içinde de Yüksek Yargı dâhil birçok yargı görevlisinin isimlerinin
karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, bazı yargı
mensuplarının aileleri ve özel hayatları, bir kısmının da aileleri ile ilgili araştırma yapılması
içerikli notlar yazıldığı, Ankara Emniyet Müdürlüğünün söz konusu CD içerisindeki krokinin
Yargıtay binasına ait ve kroki açılımıyla ilgili yazıların da binaya uygun bulunduğunu bildirdiği,
bu krokinin ve ilgili belgelerin bir eylem hazırlığına ait olduğunun mütalaa edildiği,
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada elde edilen VERSATİLE marka
411509A102B4 seri numaralı CD’ de “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” klasörü içerisindeki “Koruma
planı” isimli 08 ŞUBAT 2005 tarih ve “Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın
koruma planı” başlıklı yazının, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Org. Yaşar Büyükanıt’
ın İzmir ve Balıkesir’e yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planı olduğu, belirli tarihte ve yine
belirli yerlere olan ziyaretlerindeki koruma planının yetkisiz sivil kişilerin elinde bulunmasının
bir eylem hazırlığı yapıldığını gösterdiği,
Dosyaya getirtilen Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 2000/73-135 sayılı
dosyası kapsamından da, yine İşçi Partisi Genel Merkez Binasında yapılan aramada tabanca ve
yarı otomatik silah olmak üzere 3 adet ruhsatsız silah ve çok sayıda mermi, İşçi Partisi Beyoğlu
Teşkilatında 1 adet ruhsatsız silah, 2 adet ucu zincirli demir ve 9 adet demir sopa, İşçi Partisi
Kadıköy Teşkilatı’nda 1 adet ruhsatsız silah ele geçirildiğinin anlaşıldığı,
Yurt çapında genelde aynı binanın farklı katlarında bulunan İşçi Partisi, Ulusal Kanal,
Aydınlık Dergisi ve ilgili sair kuruluşlara ait binalarda yapılan aramalarda ele geçen illegal
materyallerin, bu kuruluşların örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için faaliyet gösterdiklerini
184/658
ortaya koyduğu,
Soruşturma kapsamında yapılan aramada sanık Doğu Perinçek’in evinden ele geçen
görüntülü kasette Doğu Perinçek’in “1968 öncesi ve sonrası yıllarda sol fraksiyonun durumunu,
legal ve illegal olarak kendisinin ve Aydınlıkçıların yaptıkları çalışmaları, benimsedikleri
fikirleri, çıkardıkları legal ve illegal yayın organlarını tanıttığı ve bu yayın organlarının bazıları
ile ajitasyon yapıldığını, illegal bir toplantıda legal olan Türkiye İşçi ve Köylü Partisini kurma
kararı aldıklarını, kurulan Türkiye İşçi ve Köylü Partisininin legal ve illegal kolları olacağını, tek
merkezden yönetileceğini, legal ve illegal kolların tek programının olacağı” şeklinde konuştuğu,
Doğu Perinçek’in duruşmada bu konuda, bu konuşmada legal bir parti olacağından, illegal
uzantısı ve gizli programı olmayacağından bahsedildiğini ifade ederek bugünkü parti
yapılanmalarında da illegal, gizli bir programları olmadığını savunduğu Ergenekon Terör
Örgütünün 2003-2004 yıllarında Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiğine dair belgeler ele geçtiği, dönemin Jandarma Genel Komutanı sanık Mehmet Şener
Eruygur’un emir ve bizatihi kontrol ve denetimi altında görev yapmak üzere, Cumhuriyet
Çalışma Gurubu adı ile illegal bir yapının oluşturulduğu, askeri darbe çalışmaları çerçevesinde
ülkede askeri darbeye zemin oluşturmak için güvenilir olarak ifade edilen Üniversite Rektörleri
ile irtibata geçilmesinin planlandığı, 19 Eylül 2003 tarihinde sanıklar Fatih Hilmioğlu, Mustafa
Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay ve Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun aralarında bulunduğu
Rektörler ile bir toplantı yapılarak bu planın hayata geçirildiği, 19 Eylül 2003 tarihinde yapılan
bu gizli toplantıda Üniversite gençliğinin sokağa dökülerek askeri müdahaleye zemin
oluşturulması için 25 Ekim 2003 tarihinde “Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü” adı altında bir miting
düzenlenmesinin kararlaştırıldığı, 25 Ekim 2003 tarihinde, Ergenekon Terör Örgütü
mensuplarından olan Başkent Üniversitesi Rektörü sanık Mehmet Haberal, YÖK Başkanı sanık
Kemal Gürüz, İstanbul Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Uludağ
Üniversitesi Rektörü sanık Mustafa Abbas Yurtkuran, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü sanık Rıza
Ferit Bernay ve İnönü Üniversitesi Rektörü sanık Fatih Hilmioğlu’nun bizzat ve Rektörlük
görevinin sağladığı imkanları kullanarak getirttikleri öğrenci ve akademik personel ile birlikte
Cumhuriyete Saygı Yürüyüşüne katıldıkları, Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Özden
Örnek’e ait günlüğün “6 Aralık 2003” tarihli kısmında, “Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık.
Bu nedenle ben MÖ’ı davet edecektim, Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa
dökecektik, Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik, Sokaklar afiş astıracaktık, Dernekler
ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik, Bütün bu olayları yurt çapında
yapacaktık, Yukarıdakiler Sarıkız olarak anılacaktı. Ayrıca bana Alabanda isimli bir proje
verdiler. Bende onun hazırlığını yapacaktım” yazdığı, bu günlük notunun da 25 Ekim 2003
tarihinde yapılan “Cumhuriyete Saygı Mitingi” nin darbeye zemin hazırlamak için öğrencilerin
sokağa dökülmesi amacına matuf yapıldığını gösterdiği, İşçi Partisi Öncü Gençlik Üyesi olan Ali
Özsoy’un 25 Ekim 2003 tarihli bu mitingde “Ordu Göreve” pankartlarını açan grupları organize
ettiği, o tarihte İstanbul Üniveritesinde asistan olarak görevli olan bu kişiye dönemin Rektörü
olan sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu tarafından herhangi bir idari tahkikatın dahi açılmadığı,
sanık Habip Ümit Sayın’ın “Kemal Alemdaroğlu’nun kendisine, 2003 yılında ADKF tarafından
bu pankartların açılmasının aynı organizasyon kapsamında yapıldığını” söylediğini beyan ettiği,
sanık Doğu Perinçek ise Ali Özsoy hakkında “Ali Özsoy MİT’in Amerikancı kanadı tarafından
İşçi Partisine sokulmuş bir provakatördür” şeklinde bir savunma geliştirdiği, bu mitinge katılan
bir kısım sanıkların “Ordu Göreve” pankartları açıldığını fark etmedikleri şeklindeki
savunmalarının, bu pankartların miting alanının hemen her yerinde ve çok sayıda, bazılarının
sanıklarının önünde, yanında, arkasında açılmış olduğunu gösterir fotoğraflara göre doğru
olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek’in hazırladığı 25 Kasım 1999 tarihli “Devletin Yeniden
Yapılanması üzerine” isimli örgütsel belgedeki “Öncü Örgütlenme, sivil ve askeri öncülerden
oluşur.” Şeklindeki ifade, yine sanık Doğu Perinçek’in hazırladığı, Milli Kuvvetlerin harekete
185/658
geçirilmesiyle ilgili kuşatma nasıl yarılır? İsimli belgenin 16 Kasım 2003 tarihli olduğu ve
yukardaki ve dosyadaki deliller dikkate alındığında sanık Doğu Perinçek’in örgütsel
faaliyetlerinin tesadüfi olmadığı, sanığın bir plan ve program dahilinde gizli ve açık bir şekilde
diğer sanıklardan Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Veli Küçük, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz,
Ahmet Tuncay Özkan gibi sanıklarla birlikte örgütsel olarak örgütün amaçları doğrultusunda
ülkede kaos oluşturarak hükümet kurmak amacıyla faaliyet gösterdiğinin değerlendirildiği, kaos
oluştururken de kendisine bağlı Ergenekon sanıkları vasıtasıyla İşçi Partisini, Öncü Gençlik ve
Türkiye Gençlik Birliğini, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisini/gazetesini kullandığı, medya
aracılığıyla psikolojik harekat yaparak örgütün gücünü artırdığı, süreci çabuklaştırdığı kanaatine
varılmıştır.
Sanık Doğu Perinçek’in Türkiye’deki Derin Devletin (Gladyo’nun) adı olan Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün üst yöneticisi olduğu, milli kuvvetler olarak nitelidiği, ve milli güç
Birliği, Halk ve Ordu İşbirliği, neticesinde oluşturulacak kaos ortamı sonucu Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtarak örgütün amaçları
doğrultusunda hükümet kurmak istediği, yine örgütün amaçları doğrultusunda kontra ve
senaryolar ürettiği, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan binada hem İşçi Partisi il örgütünün hem de
Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi/Gazetesi, Öncü Gençlik’in faaliyet göstermesi dikkate
alındığında bu kurumlarda çalışan Ergenekon Sanıkları vasıtasıyla tek merkezden kurumlara ve
sanıkları yönlendirdiği, dezenformasyon ve kamuoyunu yanıltma görevleri gereği her türlü
yayını yaptırdığı, örgütün profiline uygun siyasilerden Ergenekon sanıklarını parti adayı
gösterdiği anlaşıldığından Sanık Doğu Perinçek’in eylemlerin bir bütün halinde TCK 312/1
maddesindeki cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunu oluşturduğu
kanaatine varıldığından bu suçtan dolayı cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde yazılı suçu
oluşturduğundan, bu madde gereğince ceza verilmiş, TCK 311/1, 313/1 ve TCK 314/1
maddesinde yazılı olan suçlardan ayrıca ceza verilmemiştir.
d. Sanık Doğu Perinçek’in yasaklanan gizli bilgileri temin etme suçu yönünden hukuki
durumunun irdelenmesi ve ceza tayini
Ele geçen bu belgelerin mahkeme kararına dayanarak CMK 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılan aramalarda ele geçirilen delillerden olduğu,değişik
kaynaklardan gelen bilgi ve belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanal’da çalışan ve örgütün
“Araştırma ve Bilgi Toplama” ile “Analiz ve Değerlendirme “departmanlarında görevli Hikmet
Çiçek,Ufuk Akkaya gibi Ergenekon sanıkları tarafından ayıklandıktan, analiz edildikten sonra
Türkiye’deki Derin Devletin(Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün “Teori ve
Senaryo” ile “İletişim ve Propaganda “departmanlarında görevli sanık Doğu Perinçek’e
sunulduğu,sanığın bunları inceledikten sonra örgütün “1.Depo” olarak adlandırılan arşivine
koyduğu,sanık Doğu Perinçek’in kolluk ve Savcılıktaki ifadelerindede belirttiği gibi bunları
günün birinde işlerine yarayabileceği düşüncesi ile psikoloik harekat yapmak için sakladığı,
gerektiğinde bunlarla ilgili kontra teori ve senaryo ürettiği dikkate alındığında aksi yöndeki
beyanlara itibar edilmemiş, TCK 334. Maddesindeki suç Sanık açısından sabit görülmüş ve
cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
e. Sanığın Hukuka aykırı olarak kişisel verileri temin etme suçu yönünden faaliyetleri
Ele geçen bu belgelerin mahkeme kararına dayanarak CMK 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılan aramalarda ele geçirilen delillerden olduğu,değişik
kaynaklardan gelen bilgi ve belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanal’da çalışan ve örgütün
“Araştırma ve Bilgi Toplama” ile “Analiz ve Değerlendirme “departmanlarında görevli Hikmet
Çiçek,Ufuk Akkaya gibi Ergenekon sanıkları tarafından ayıklandıktan,analiz edildikten sonra
Türkiye’deki Derin Devletin(Gladyo’nun) adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün “Teori ve
186/658
Senaryo” ile “İletişim ve Propaganda “departmanlarında görevli sanık Doğu Perinçek’e
sunulduğu, sanığın bunları inceledikten sonra örgütün “1.Depo” olarak adlandırılan arşivine
koyduğu, sanık Doğu Perinçek’in kolluk ve Savcılıktaki ifadelerinde de belirttiği gibi bunları
günün birinde işlerine yarayabileceği düşüncesi ile psikoloik harekat yapmak için
sakladığı,gerektiğinde bunlarla ilgili kontra teori ve senaryo ürettiği dikkate alındığında aksi
yöndeki beyanlara itibar edilmemiş, TCK 136. Maddesindeki suç Sanık açısından sabit görülmüş
ve cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanığın TCK 135. Maddesi uyarınca da cezalandırılması talep edilmiş ise de sanığın
kişisel veri mahiyetindeki belgeleri kaydettiği ispat edilmediğinden sanığa bu madde uyarınca
ceza verilmemiş, ancak bu suça ilişkin eylemleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde TCK
136/1 maddesindeki suçu oluşturduğu kanaatine varılarak bu madde uyarınca cezalandırılması
cihetine gidilmiştir.
h. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hikmet Çiçek’in TCK
334/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 tarih ve 2008/421 değişik iş
2007/1536 soruşturma sayılı kararı doğrultusunda Ankara ili İşçi Partisi genel merkezinde
yapılan aramada zaptedilen Princo marka CD içerisinde “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” isimli
klasörün bulunduğu bu klasör içerisinde TCK 334/1 maddesi kapsamına giren belgeler
187/658
bulunduğu tespit edilmiş, dijitallerde ele geçen belgelerin inceleme çizelgesinde CD içerisindeki
bilgilerin, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve
niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiler olduğu ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş ve sanık
Hikmet Çiçek’in bu suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal
Kanal ve Aydınlık Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermeleri, bu kurum
çalışan Sanık Hikmet Çiçek’in örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak
faaliyet göstermesi dikkate alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Hikmet Çiçek’in bu
eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu Perinçek’e TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza
verilmiştir.
ı. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hikmet Çiçek’in TCK
136/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Sanık Hikmet Çiçek’e ait Cooper marka dizüstü bilgisayar içerisindeki Samsung marka
hard disk içerisindeki ekran çıktısı ve yazıda1562 2006 yılına ait dönemin Emniyet Genel Müdür
Yardımcısı Dr. Necati Altıntaş imzalı M. Akdeniz ve İ. Selvi isimli kişilerin parafları olan Sayın
Savcım- bilgi notu ile başlayan sağ üst kısmında “Mutlaka imha ediniz” ibareleri bulunan
dokümanlar, Sanık Hikmet Çiçek’e ait MY marka seri numarası bulunmayan flash bellek
üzerinde yapılan incelemede Gürbüz Çapan isimli bir metin belgesi ve buna benzer kişisel veri
mahiyetinde hukuka aykırı olarak muhafaza edilen belgeler ve dokümanlar bulunmuş ve sanık
Hikmet Çiçek’in TCK 136/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. TCK 314/1
ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de örgütün yöneticisi
olması nedeniyle sorumlu olması, İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatının, Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisinin İstanbul Beyoğlu’nda aynı binada faaliyet göstermeleri, bu kurum çalışan Sanık
Hikmet Çiçek’in örgütün hiyerarşisi içerisinde Sanık Doğu Perinçek’e bağlı olarak faaliyet
göstermesi dikkate alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Hikmet Çiçek’in bu eyleminden de
sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu Perinçek’e TCK 136/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
j. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Nusret Senem’in TCK
334/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Sanığın Ankara Kızılay Semti Meşrutiyet Caddesi Karanfil sokaktaki iş yerinde, 60
sayfa üzerinde gizli-çok gizli- günlüdür kaşesi bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı” Milli
İstihbarat Müsteşarlığı” başlıklı 06.11.1998 tarihli Şenkal Atasagun müsteşar imzasıyla başlayan
“İBDA-C terör örgütünün lideri Salih Mirzabeyoğlu tarafından ölümle tehdit edilmiştir.”
ibaresiyle biten doküman içeriğinde Susurluk kazasının nedenleri ve ortaya çıkarttığı sonuçları
hakkında MİT tarafından hazırlanan çok gizli ibareli Susurluk olayı hakkında MİT raporu olduğu
tespit edilmiş ve sanık Nusret Senem’in TCK 334/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
k. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Nusret Senem’in TCK
136/1 maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Ankara İlinde bulunan İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramalarda elde edilen,
“elba hıgh qualıty cd” yazılı, m4-c524-b-r2-09:40 seri numaralı cd’nin yapılan
188/658
incelemesinde;TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu
eylemden de örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate
alınarak, Sanık Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş,
Sanık Doğu Perinçek’e de TCK 136/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
l. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün yöneticisi olması ve Sanık Hayati Özcan’ın TCK
334/1maddesindeki suçu işlemesinden dolayı Sanık Doğu Perinçek’in aynı suçtan sorumlu
olması ve ceza tayini
Ankara ilinde İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin
bulunduğu binada yapılan aramada ele geçirilen Caretta FP GS33 isimli CD’nin incelenmesinde;
içerisinde, “İzmirden Hayati Özcanın Gönderdiği Belgeler” isimli klasör bulunduğu ve onun
içerisinde de: “Gizli- Hizmete Özel- Askeri- Casusluk- Sabotaj- İstihbarat” gibi konular içeren
dosyalar Olduğu,Bu nedenle Sanık Hayati Özcan’ın TCK 334/1 maddesi uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Nusret Senem’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 334/1 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
m. Sanık Yusuf Tunçer’in 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi gereğince mahkum olması
nedeniyle Sanık Doğu Perinçek’in örgütün yöneticisi olarak bu eylemden de sorumlu tutulması
ve ceza tayini
11.10.2011 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda;Sanık Yusuf Tunçer’e ait,
31374435 numaralı, 9 mm. Çaplı, Parabellum tipi fişek atar, Irak yapısı, Tarıq marka, yarı
otomatik tabanca, 1 adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 8 adet fişeğin incelenmesi sonucu, 6136
Sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu ve vahim nitelikte
olmadıkları belirtilmiştir. Bu nedenle sanık Yusuf Tunçer’in 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Yusuf Tunçer’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.
n. Sanık Mahir Çayan Güngör’de ruhsatsız silah ve mermi ele geçirilmesi örgütün
yöneticisi olması sıfatıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de sorumlu olması ve ceza tayini
Mahkeme kararına dayanarak Ankara İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramaya
ilişkin tutanaktan1571, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün ele geçen tabancanın ruhsatsız olduğuna
ve kendisine ait olduğuna dair beyanından, bilirkişi raporundan;ve tüm dosya kapsamından,,
21.03.2008 tarihinde Ankara İşçi Partisi Genel merkezinde sanıklar Aydın Gergin, Yusuf
Tunçer’le birlikte yatıp kalktığı odada yastığın altında, sanık Mahir Çayan Güngör’e ait T354167
numaralı, 9 mm. çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, yarı otomatik
ruhsatsız tabanca, bir adet şarjörü, aynı çaplı MKE yapısı 1 adedinin üzerinde ateşleme iğnesi
temas izi bulunan toplam 12 adet fişek ele geçirildiği, silah ve mermilerin 6136 sayılı yasa
kapsamına giren silah ve mermilerden olduğu vahim nitelikte olmadıkları anlaşıldığından,
sanığın bu şekilde 6136 sayılı yasa kapsamına giren ruhsatsız silah ve mutad sayıdaki fişekleri
taşıdığı ve bulundurduğu anlaşıldığından sanığın suçu sabit görülmüş ve 6136 sayılı yasanın 13/3
maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
189/658
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.
o. Sanık Aydın Gergin’de ruhsatsız tabanca ve fişek ele geçirilmesi, örgütün yöneticisi
olması nedeniyle Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden sorumlu olması ve ceza tayini
11.10.2011 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda; sanığın yattığı yatağın
yastık altında ele geçirilen colt marka, 45 kalibre, “2015367” seri numaralı tabancanın, mekanik
bir arızasının bulunmadığı, fişekleri yarı otomatik olarak patlattığı, 45 kalibrelik fişeklerin
uygulamalı atışlarında kullanılmaya elverişli olduklarının tespit edildiği, söz konusu tabancanın
ve fişeklerin, 6136 sayılı yasa kapsamına girdiği vahim nitelikte olmadığı belirtilmiştir. Bu
nedenla Sanık Aydın Gergin’e 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla Sanık Doğu Perinçek’in bu eylemden de
örgütün yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olması ve dosya kapsamı dikkate alınarak, Sanık
Doğu Perinçek, Sanık Aydın Gergin’in bu eyleminden de sorumlu tutulmuş, Sanık Doğu
Perinçek’e de TCK 314/1 ve 220/5 maddeleri yollamasıyla 6136 sayılı kanunun 13/3 maddesi
uyarınca ceza verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde,
-Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum açıklanıp
gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki sınırlarının
dışında olan Ankara ili için arama kararı verildiği;
-Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilemediği;
-Kolluk tarafından 21.03.2008 günü saat 04:00 sıralarında, arama yapılacak binaya,
işlem tanıkları olan Eti Mahallesi Muhtarı Oktay Çağlar ve aza Ali Cantürk olduğu halde
gelindiği; bu esnada binada, güvenlik görevlisi Yücel Aydın, iki partili ve genel başkan olan
sanık Doğu Perinçek’in bulunduğu; kolluk ekiplerinin önce binanın dördüncü katındaki genel
başkanlık makamı ve eklerinin bulunduğu yere gittikleri ve aramayaoradan başlandıktan yaklaşık
kırk beş dakika sonra avukatlar Mehmet Cengiz ve Nusret Senem’in aramaya katıldıkları, bu
katılım öncesinde genel başkanlık ve genel sekreterlik bölümlerinde aramanın
tamamlandığınında parti avukatlarınca iddia edildiği; çok sayıda kolluk görevlisinin binanın
katlarına ve odalarına arama faaliyeti için dağıldıkları; bu esnada muhtar ve azanın büyük salon
tabir edilen yerde bekletildikleri ve bağımsız bölümlerde yapılan hiçbir aramanın bu şahısların
huzurunda yapılmadığı; aramalarda elde edildiği iddia edilen özellikle CD/DVD gibi dijital
medyalara seri numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak el konulduğu; aramaya katılan
polislerce, binada ele geçirildiği iddia edilenCD/DVD, disket gibi medyaların tamamının
ilgililerce paraflandığı beyan edilmesine rağmen, özellikle iddianameye ve gerekçeli karara konu
edilen ve suç unsuru içerdiği kabul edilen ve makam katında girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masaya ait etajerin çekmecesinden çıktığı iddia olunan Elba High
Quality, Caretta, Princo ve Versatile marka olmak üzere dört adet CD üzerinde avukatların veya
sair ilgililerin paraflarının olmadığı; ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek’in
saat 07:30-08:30 sıralarında gözaltına alınarak arama mahallinden götürüldüğü, bu nedenle aynı
gün saat 17:45’te sona erdiği anlaşılan arama faaliyetinin genel başkan olan Doğu Perinçek'in
yokluğunda yapıldığı;
-Ayrıca sanıklar ve müdafiileri tarafından, arama mahalline tutanakta imzası
bulunanların dışında ve sayıca çok fazla kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk
190/658
görevlilerinin birçok bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama
faaliyetinde bulundukları iddia edilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususların
dikkate alınmadığı;
-Mezkur arama kararında CMK’nın 134. maddesi uyarınca, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair hiçbir
hüküm olmadığı halde, arama kapsamında tüm dijital medyalara yasaya uygun el koyma
gerekçesi dahi yazılmadan el konulduğu, mahallinde imajlarının alınmadığı ve ilgili avukatların
talebine rağmen kopya verilmediği, tüm dosya kapsamı ile mahkemece celp edilip dosya arasına
örneği konulan Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/318 esas ve 2010/1154 karar sayılı
kararındananlaşılmıştır.
Ayrıca; İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir
mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile arama
yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden olabilecek
sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem (arama) tanıklarının
tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde tutulması; bahse konu
arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde yapılan aramada elde edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri
numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan,
ilgilisinebir kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması
ve bu suretle elde edilen delillerin sanık Doğu Perinçek bakımında suç delili olarak hükme esas
alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi;
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık Doğu Perinçek bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi;
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi;
3- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,
bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanık Doğu Perinçek'e,
henüz soruşturmanın devam ediyor olması,belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
4- Sanık Doğu Perinçek hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Mehmet Adnan Akfırat'ın eylemlerinden dolayı
yasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme,silahlı
terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Hikmet Çiçek ve Nusret Senem'in eylemlerinden dolayı
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla
Yusuf Tunçer, Mahir Çayan Güngör ve Aydın Gergin'in eylemlerinden dolayı 6136 sayılı
Kanun'a muhalefet suçlarından, hüküm kurulması,
5- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
191/658
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar verildiği; Tarık Ayabakan, Burak Düzalan,
Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte“Görevlendirme
ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman
Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile
örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıklar beraat
etmişlerdir.
6- Devlet sırrına ilişkin belgeler bakımından;
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin
belirlenmesi;
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan
Askeri savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda
hüküm kurulması;
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi;
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve
usulüne göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır
vasfını kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin
hukuka uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip
etmediğine yönelik araştırma yapılmaması suretiyle, Sanık Doğu Perinçek'e ilişkin olduğu
gibi eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
1- Sanık Doğu Perinçek’e ait olduğu belirtilen Ergenekon belgesine ilişkin olarak
dinlenilen tanık Aslı Aydıntaşbaş’ın, sanık lehine olan beyanları, dikkate alınmadan ve bu
husus karar yerinde tartışılmadan, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Doğu PERİNÇEK hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
192/658
Sanık Doğu PERİNÇEK hakkında TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
193/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen “Devletin Yeniden Yapılandırılması İçin Öneriler
(Mastır Plan Ön Çalışması)” isimli dökümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin
gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğinin belirtildiği, Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör
Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak
örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı
Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan Sanıklar Neriman Aydın ve Durmuş Ali
Özoğlu’nun sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp
Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu
aşamadan sonra da Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan veya Doğukan gibi askeri okuldan
herhangi bir şekilde ayrılmış olan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda rol
oynadığı, sanık Doğukan’ın bu amaçla samimi olduğu Haydar adlı arkadaşı aracılığıyla bilge bir
kişi olarak gördükleri Kemal Aydın ile tanıştığı, sonrasında da sanık Kemal Aydın’ın
yönlendirmesiyle sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanışmasının sağlandığı, yapılan bu çalışmaların
sonunda adı geçen sanığın örgüte katılmasının sağlandığı, her fırsatta sanık Kemal ile buluşma
temin ettiği, Kemal Aydın’a onun yerine hapse girip yatmayı düşünecek kadar derin bir bağlılık
taşıdığı, örgüte bu şekilde dâhil olan bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri
konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, gizli yapılan bu toplantılarda
başta sanık Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün
propagandasını yaptıkları, sanıklar Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay
Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının
haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da hem subay adayı askeri
öğrencilerle hem de askeri okuldan ayrılmış öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, sanık Doğukan’ın Durmuş Ali, Kemal ve Neriman’a
bağlı faaliyet yürüten Mehmet Ali’nin emir ve talimatlarına uygun hareket ettiği, Mehmet Ali’nin
Doğukan gibi askeri okuldan ayrılan diğer kişilerle Doğukan’ın aracılığı ve yönlendirmesiyle bir
faaliyet yürütmeyi planladığı ve bu amaçla ondan bu isimleri tespit edip haklarında rapor
düzenlemesini istediği, Doğukan’ın bu talimatı da yerine getirdiği, sanıklar Kemal Aydın,
Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu ve Mehmet Ali Çelebi’nin askeri öğrencileri ve okuldan
ayrılan öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı kışkırtarak
yönlendirdikleri, sanık Doğukan’ın örgüte kazandırıldıktan sonra örgütün üniversitedeki etkili ve
arkasında önemli bir güç bulunan bir temsilcisi konumuna gelerek çevresini sanık Kemal Aydın
ve Mehmet Ali Çelebi’nin emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği, askeri okul içinde örgüt
faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt
üyelerinin birbirlerini tanımadığı,
Sanık Mehmet Ali Çelebi’nin, sanıklar Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali
Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda Doğukan Yorulmaz gibi askeri okulda da örgüt üyesi
olarak faaliyet gösterirken askeri okuldan ayrılıp bir üniversiteye girmiş kişileri de takip ederek
onların bulundukları yerlerde örgütsel amaçlara uygun faaliyette bulunmaları için eğitip motive
ettikleri, Mehmet Ali’nin Doğukan’a çektiği “kardeşim nasılsın irtibatı koparmak yok beraber
büyük işlere imza atacağız” yazılı telefon mesajında da olduğu gibi onları önemli örgütsel
amaçlara psikolojik olarak hazırladığı, Bu şekilde, Doğukan Yorulmaz’ın, sanıklar Kemal Aydın,
Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yönlendirme, emir ve talimatlarıyla ile ve Mehmet
Ali Çelebi’nin yönetimi altında Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine ve
toplumun etkili güç odaklarına sızma faaliyetleri kapsamında hücre şeklinde oluşturulmuş
194/658
örgütsel bir yapılanmaya dâhil olduğu ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu
belirtilerek TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Doğukan
Yorulmaz bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
196/658
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Doğukan YORULMAZ'a ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, sanığın sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun, Kuvayı Milliye
Derneğinin kurulmasında etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını
yapmak ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması için medyanın kontrol altına
alınması zorunluluğunun, “Ergenekon” ve “Lobi” belgelerinde sıklıkla tekrar edildiği, Sanığın
sahibi olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi”nin ve internet sitesi vasıtasıyla Ergenekon Terör
Örgütü’nün propagandasını yapmak, örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması ve
medyanın kontrol altına alınması amacı doğrultusunda basın sözcüsü olarak görevlendirildiği, bu
görevi kapsamında da örgüte eleman kazandırdığı, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı
ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil
demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil
toplum hareketlerini organize ettiği veya içerisinde yer aldığı, Sanığın, Ergenekon Terör
Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneği’ndeki yapılanması ve hiyararşisi icerisinde Sanık Fikri
Karadağ’a bağlı olarak Sanık İbrahim ÖZCAN’ın hiyeraşisi altında Ergenekon Terör Örgütü’ne
eleman kazandırmak, sahibi olduğu internet sitesi ve yayınevi vasıtasıyla propagandasını
yapmak, örgüte gelir temin etme adına tahsilât, askeri ihaleleri takip ve örgüte gelir temini,
askeriye ve bürokrasi içerisinde yapılanma, örgütün düzenlediği mitinglerde afiş ve pankart
hazırlanması ve hazırlıklarını organize etme, kamu kurum kuruluşları ile irtibatı sağlama
faaliyetleri yürüttüğü, Kuvayı Milliye Derneği’nin kuruluş aşamasında rol aldığı ve basın
sözcüsü olarak görevlendirildiği, Ayrıca Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile irtibatlı olarak
ordu içerisine sızma girişiminin de yönetici konumunda olduğu, Ergenekon Terör Örgütü
yapılanması içerisinde askeri yapılanmanın önemli bir yeri olduğu, bu örgütün üst yöneticileri
içinde asker kökenli kişilerin bulunduğu ve bu kişilerin ellerindeki imkân ve yetkilerini örgütün
amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandıkları, Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun da TSK
mensupları ile yakın ilişki içerisinde olduğu ve iddianamede ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere bu
ilişkileri örgütün farklı amaç ve hedefleri için kullandığı, Sanığın, “Toplumsal Dönüşüm
Yayınları”nın hissedarı olduğu, bu yayınevinin 2003 yılında Ergün POYRAZ‘ın “Patlak Ampul,
Hilafet Ordusundan Arap Türk Partisine, Misyonerler Arasında Altı Ay” isimli kitaplarını
yayınladığı, sanığın asker kişilerle ilişkileri sayesinde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde birifing
verdiği, kendisini arayan kişilerin “komutanım!” diye hitap ettiği, Sanığın, evinde ve işyerinde
yapılan aramalarda ele geçirilen bilgisayar ve hard disklerde birçok istihbarat belgesinin
bulunduğu, basına da yansıyan ve Tutkun AKBAŞ ve Erkut ERSOY’un ifadelerine göre Kürt
mafyasına karşı joplu motorize ekip kurulacağı, bu sayede istihbarat toplayacakları bu konuda da
Kuvayı Milliye Derneğinde Durmuş Ali Özoğlu’nun vazifelendirildiği, Yine bu sanığın illegal
olarak istihbarat faaliyeti yürüttüğü ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydettiği, Örgüt
197/658
faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği
itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun, Kemal
AYDIN ve Neriman AYDIN ile bağlantılı olarak Harp Okulunda okuyan öğrencileri örgüte
kazandırmak amacıyla faaliyetlerde bulunduğu, Örgütün, kendi amaçları ve görüşlerine
uymayan, Devlet adına yapılan tüm icraatları ihanet olarak algıladığı ve suçladığı, bu amaçla
örgütün üye ve dernekleri kamuoyu oluşturup Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları
doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptığı ve ülke içerisinde kargaşa ortamı yaratıp halkta
panik ve kutuplaşmaya yol açacak eylemleri yapmayı benimsedikleri ve bilfiil organize ettikleri,
Sanık İbrahim ÖZCAN’ın kendisine bağlı olarak çalışan ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun başında
bulunduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınevinde bu tür mitinglerde kullanmak üzere afiş, bayrak,
poster ve pankartlar hazırladıkları, bu pankartlıların hazırlanmasında mali destek sağladıkları,
kullandıkları, toplu gösterileri organize ettikleri, bu hadiseleri telefonda şifreli şekilde
konuştukları ve bu pankart ve afişler mitinglerde esnasında kullandıkları, Örgütün amacı ve
hedefi doğrultusunda kanlı eylemler gerçekleştirmeyi planladıkları, Sanık İbrahim ÖZCAN ile
onunla bağlantılı olarak çalışan D. Ali ÖZOĞLU ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde örgüt
içindeki ikili uygulamaların ve döneklerin bulunduğundan yakınarak çürük elmaların
temizlenmesi gerektiği bu konuda örgüt üyesi yıldız sahibi üst düzey askeri kişilerin öldürülmesi
gerektiği, bu eylemlerin bir kısım kişileri uyandıracağı ve yazı ve konuşma zamanının geçtiğini
ve artık eylem zamanının geldiğini, bu işi Durmuş Ali Özoğlu’nun yapması için talimat verdiği,
Sanığın evinde ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dijital kayıtlardan darbe sonrası
yapılacak işlerin ayrıntısı ile sayıldığı, bu belgelere göre darbe sonrası kurulacak kabinenin
belirlendiği ve ilk yapılacak işlerin tesbit edildiği, böylece darbe sonrası yapılacakların ayrıntılı
bir şekilde belirlendiği ve hazırlıkların tamamlandığı, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine
bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-
örgütsel çalışmasının “Yöntem” alt başlığında yazılı “Lobinin tüm çalışma ve faaliyetlerinde
gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır” prensibine uygun olarak faaliyetlerini gizli yürüttüğü,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün ara yöneticisi olduğu belirtilerek TCK 314/1, 311/1,
312/1, 319/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
200/658
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Durmuş Ali
ÖZOĞLU bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine
muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Durmuş Ali Özoğlu hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın,yasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
suçlarından hüküm kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama - elkoyma işlemi hukuka aykırı olduğundan, sanık hakkında "yasaklanan
bilgileri temin (TCK 334), kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK
136)" suçlarından kamu davası açılması gereği ile suç duyurusunda bulunulması talep
edilmemiştir.
Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU'na ilişkin yapılan arama-elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, sanığın iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2010 tarih ve 2008/1756 – 2010/393 sayılı
iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma
kapsamında 04.06.2009 tarihinde sanık SERDAR ÖZTÜRK’ün avukatlık bürosunda yapılan
aramada el konulan belgeler arasında Dursun Çiçek imzalı “İrticayla Mücadele Eylem Planı”
başlıklı belgenin fotokopisi de bulunduğu, Cumhuriyet Başsavcılığına bilahare bir ihbar mektubu
ekinde Dursun Çiçek imzalı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin aslı
gönderilmiştir. Söz konusu belgenin 4. sayfasında Dursun Çiçek isminin üzerinde yer alan
imzanın sanığa ait olup olmadığı hususunda inceleme yaptırılmış ve İstanbul Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi'nin 19.10.2009 gün ve 250/16. 10.
2009- 57814- 9760/ 8014 sayılı, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarı Dairesi
Başkanlığı'nın 13.11.2009 gün ve 2009/8354 sayılı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik
İhtisas Dairesi'nin 04.02.2010 gün ve 250/26. 01. 2010- 5981- 1029/ 847 sayılı, Jandarma
KriminalLaboratuvarı'nın 16.03.2010 tarih ve 2010/145 sayılı bilirkişi raporlarında, "İrticayla
Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin 4. sayfasında yer alan Dursun Çiçek ibaresinin üzerinde
bulunan imzanın sanık Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğu, 2 Nolu ihbar mektubunda ekinde yer
alan ve “kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla yasa dışı bir şekilde işletilen internet siteleri”
olarak belirtilen sitelerden irtica.org, irtica.net, turkatak.com, turkatak.net isimli sitelerde yer
alan haberlerin içerik itibariyle “İrticayla Mücadele Eylem Planı” nda yer alan hususlarla ilgili
benzerlik gösterdiği, irtica.org isimli internet sitesinde “turkatak” isimli siteye link açıldığı ve
201/658
“irtica.org” ile “irtica.net” isimli internet sitelerinin TR.NET Orta Doğu Yazılım Hizmetleri
tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na yönlendirilen IP numarasıyla yayın yaptığı, sanık
HASAN ATAMAN YILDIRIM'dan ele geçirilen (117) numaralı DVD içerisindeki “Hayhay”
isimli belgede MEHMET SARIKAHYA isimli şahısla ilgili olarak “Yazılım link içerik yardımcı
olunacak” ibarelerinin geçtiği ve adı geçen şahıs ile sanık Dursun Çiçek arasında telefon
irtibatınında bulunduğu gözönüne alındığında, sanık Dursun Çiçek'in 29.06.2009 tarihli ihbar
içeriğinde belirtilen şekilde “irtica.org” ve “turkatak.com” isimli internet sitelerini
yönlendirdiğini ortaya koyduğu, Söz konusu belge incelendiğinde, iktidardaki AKP hükumeti ve
kamuoyunda “Fethullah Gülen Cemaati” olarak isimlendirilen topluluğun hedef alındığı, AKP
hükümetini yıpratmak amacıyla özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğrenim
gören öğrencilerin ibadet görüntülerinin medyaya yansıtılması ve bazı parti mensuplarının lüks
yaşam tarzlarının medya tarafından gündeme getirilmek suretiyle halkta yürütme organına karşı
infial uyandırılması ve yine kara propaganda yolu ile halkın olumsuz yönde etkilemeye
çalışılması, böylece yürütme organının güçsüz ve etkisiz duruma düşürülerek çalışamaz hale
getirilmesinin planlandığının anlaşıldığı,
Ayrıca, kamuoyunda “Fethullah Gülen Cemaati” olarak adlandırılan topluluğa ait ev ve
yurtlara silah yerleştirip, bilahare buralarda yapılacak adli aramalar sonucunda bu grup ve kişiler
hakkında silahlı terör örgütü kapsamında işlem yapılması, böylece bu grubun silahlı bir terör
örgütü olarak ve grubun üyelerinin de silahlı terör örgütü üyesi olarak hukuken tescillenmesinin
sağlanması ve yine bu grubun okul ve yurtlarına PKK terör örgütünün eylemde bulunmadıkları
yönünde propaganda yapılmak suretiyle, anılan grubun sanki PKK terör örgütü ile irtibatı varmış
gibi kamuoyunda kanaat uyandırılmasının hedeflendiği,
Sanık tarafından düzenlenen bu belgedeki ilkeler doğrultusunda ülkemizin değişik
yerlerinde çeşitli faaliyetlerin yürütülmekte olduğu gerek C.Başsavcılığının soruşturmasında
gerekse Erzurum C. Başsavcılığının Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Erzincan yapılanmasına
karşı yürütülen soruşturma sırasında açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu soruşturmada
Erzincan il Jandarma Komutanlığı İstihbarat şubede görevli üsteğmen Ersin Ergut’un
ajandasında Gülen Cemaati olarak bilinen grubun silahlı terör örgütü kapsamına girmesinin
sağlanması yolunda kendi el yazısıyla tuttuğu notlar, "sol terör örgütü faaliyetleri arttırılacak"
seklinde el yazısı not ve soruşturma sonucunda düzenlenen 26.02.2010 gün ve 2010/329-70-66
sayılı iddianamede yapılan “Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü kapsamında devam eden soruşturma kapsamında bulunan Dursun Çiçek
tarafından imzalanmış bulunan Irticayla Mücadele Eylem Planı Erzincan ilinde hayata
geçirilmek istenmiş bu amaçla Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren
sanık Saldıray Berk liderliğindeki yasadışı oluşum faaliyetlerde bulunmuştur. Bu çerçevede
Gülen Cemaatinin Erzincan'daki evlerine ve/veya okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları
ile yasadışı illegal dokümanlar koydurularak sonrasında bu yerlere eş zamanlı olarak
operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen Cemaatinin silahlı terör örgütleri kapsamına
alınmasının sağlanmasının hedeflendiği ortaya çıkmıştır. Dursun Çiçek imzalı bu belgedeki
ifadeler ile Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat şubesinde görevli üsteğmen sanık Ersin
Ergut'un ajandasındaki birbiriyle örtüşen el yazısı ifadeler bunun açık kanıtıdır.” tespitinin
oldukça önemli olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün temel hedeflerinden birinin de,
siyasal iktidarları yönetmek veya yönlendirmek olduğu, bu amaçlar doğrultusunda
yönlendiremedikleri iktidarları, ülkede kaos ortamı oluşturmak ve sonucunda askeri darbeler
veya müdahaleler yoluyla yönetimden uzaklaştırmayı planladıkları bilinmektedir. Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü ile ilgili hazırlanan iddianamelerde de, örgütün askeri müdahaleye zemin
oluşturmak için halkı sokağa dökmek suretiyle kaos ortamı oluşturmayı planladığı detaylı olarak
anlatıldığından, burada ayrıntılı bir anlatıma girilmeyeceği, Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçlarına ulaşabilmek için sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlanan ve TSK imkanları
kullanılarak yaşama geçirilmeye çalışılan “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer
alan planların uygulama alanı olarak, örgütün kamu kurumlarına ve TSK'ya daha yoğun olarak
202/658
sızdığı Erzincan ilinin seçtiği, bu kapsamda bu ilde bulunan bazı şahıslarla görüşmeler yapıldığı,
MİT elemanı olarak çalışan üniversite öğrencisi tanık ERZİNCAN ile irtibata geçilerek bu şahsın
kaldığı cemaat evlerine silah veya örgütsel belge koyması amacıyla baskı yapıldığı, Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan
soruşturmayı sanık hale getirmek ve akamete uğratmak amacıyla, Çatalarmut Barajı'nda bulunan
mühimmatın emniyet görevlileri tarafından konulduğu izlenimi uyandırmak için bu şahsa söz
konusu mühimmatların polis tarafından konulduğu yönünde ifade vermesi hususunda çeşitli
maddi vaatlerle gizli tanık X'e baskı yapılıp yönlendirmeye çalışıldığı, Erzurum Cumhuriyet
Başsavcılığının 2009/976 sayılı dosyasında yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan
sanık ERDAL ZİREK'in ÖMER BAYŞAN isimli şahıs tarafından maddi menfaat karşılığında
ikna edilerek İliç Cumhuriyet Savcısı ile Erzurum Cumhuriyet Savcısı OSMAN ŞANAL
aleyhine gerçek dışı beyanda bulunmalarının sağlandığı tespit edildiği,
Sanık Dursun Çiçek'in örgütün amaçları ve talimatı doğrultusunda hazırlamış olduğu
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer alan planların uygulamaya konulması
aşamasını denetlemek ve bu planları uygulayan şahıslarla görüşerek onları yönlendirmek üzere
Erzincan iline gittiğinin anlaşıldığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarına ulaşabilmek için sanık Dursun Çiçek
tarafından hazırlanan ve TSK imkanları kullanılarak yaşama geçirilmeye çalışılan “İrticayla
Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede yer alan planların uygulama alanı olarak, örgütün kamu
kurumlarına ve TSK'ya daha yoğun olarak sızdığı Erzincan ilinin seçtiği, bu kapsamda bu ilde
bulunan bazı şahıslarla görüşmeler yapıldığı, MİT elemanı olarak çalışan üniversite öğrencisi
tanık ERZİNCAN ile irtibata geçilerek bu şahsın kaldığı cemaat evlerine silah veya örgütsel
belge koyması amacıyla baskı yapıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik olarak
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmayı sanık hale getirmek ve akamete
uğratmak amacıyla, Çatalarmut Barajı'nda bulunan mühimmatın emniyet görevlileri tarafından
konulduğu izlenimi uyandırmak için bu şahsa söz konusu mühimmatların polis tarafından
konulduğu yönünde ifade vermesi hususunda çeşitli maddi vaatlerle gizli tanık X'e baskı yapılıp
yönlendirmeye çalışıldığı, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/976 sayılı dosyasında
yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan sanık ERDAL ZİREK'in ÖMER BAYŞAN
isimli şahıs tarafından maddi menfaat karşılığında ikna edilerek İliç Cumhuriyet Savcısı ile
Erzurum Cumhuriyet Savcısı OSMAN ŞANAL aleyhine gerçek dışı beyanda bulunmalarının
sağlandığı tespit edildiği,
Belge içeriği tüm detayları ile incelendiğinde, örgütün amaçlarına ulaşmak için çok
vahim nitelikte planlar ve eylemler yapabileceğini açıkça ortaya koyduğu, Yukarıda anlatılan
gizli tanık beyanlarından, devletin bazı birimlerine sızmış örgüt üyelerinin, belgede yer alan
eylemleri gerçekleştirmek amacıyla harekete geçtikleri, bu kapsamda kamuoyunda “Fethullah
Gülen Cemaati” olarak bilinen topluluğa mensup kişilere ait ev, okul ve yurtlara silah ve bazı
terör örgütlerine ait belgeler koymaya çalıştıkları, bu amaçla burada kalan kişilerle irtibata
geçtikleri, bu kişilere yapılacak işlerden devletin resmi kurumlarının bilgisi ve talimatı ile olduğu
intibaının verilmeye çalışıldığı, ancak bu şahısların yapılacak işlemlerin yasal olmadığını
düşünerek vazgeçmeleri sonucunda, eylemleri gerçekleştiremedikleri, hatta görevli bir
Cumhuriyet Savcısına yönelik olarak değişik komplolar planlayarak onu suçlu duruma sokmaya
çalıştıklarının anlaşıldığı, Dolayısıyla, sanığın altında imzası bulunan “İrticayla Mücadele Eylem
Planı” başlıklı belgede detaylı olarak belirtilen planların büyük bir kısmının uygulamaya
konulduğunun açıkça görüldüğü,
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
üyesi olduğu, örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlıklı
belgeyi hazırlayıp, bir suretini örgüt üyesi Serdar Öztürk’e teslim ettiği, daha sonra belgede yer
verilen planların ülke genelinde uygulamaya konulduğu, bu kapsamda, Erzincan ilinde bazı
kamu kurumlarında görev yapan örgüt üyelerinin, belgede yer alan eylem planlarının bir kısmı
gerçekleştirmek amacıyla çalışmalar başlattıkları, örgütün talimatı ile sanıknin hazırladığı ve
203/658
uygulamaya konulan bu planlar ile ülkede kaos ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükumetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
edildiği, İddia edilerek, TCK 314/2, 312 maddesi ile cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Dinlenilmesi halinde dosyanın esasını etkileyebilecek konumda olup da sanık
Dursun Çiçek ve müdafiinin hazır ettikleri tanık Yalçın Çakıcı'nın, dinletme taleplerinin
reddedilmesi,
2- Sanık Dursun Çiçek müdafiinin hükümden sonra temyiz aşamasında Dairemize
208/658
sunduğu dilekçe ekinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosu'nun 2014/116784 Soruşturma sayılı dosyasında mevcut bulunan 3
kişilik adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen belge inceleme raporunda “irtica ile
mücadele eylem planı” başlıklı dokümandaki “sanık Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın
basit tersimli ve taklidinin nispeten kolay oluşu nedeniyle zayıf ihtimalle Dursun Çiçek'in
eli ürünü olabileceği, ancak bunun kesin olarak belirlenemediği”nin tespiti karşısında ilgili
soruşturma evrakı ve bahse konu rapor mahkemeye celp edilip incelenerek bu konuda
alınmış diğer raporlarla birlikte değerlendirilip belgedeki imzanın sanığın eli ürünü olup
olmadığı kesin olarak tespit edildikten sonra hukuki durumunun buna göre tayininin
gerektiğinin düşünülmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun
2014/116784 Soruşturma sayılı dosyası kapsamında, yargılamaya konu "İrticayla Mücadele
Eylem Planı" üzerinde Dursun Çiçek'e atfen atılan imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olup
olmadığının net olarak tespit edilemeyeceğine dair bilirkişi raporunun dosyamız arasına alındığı,
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan aramada bulunduğu belirtilen "proje" adlı belgeye
ilişkin sözkonusu belge üzerinde değişiklik yapıldığının yine sonradan tespit edildiği, sanığın iş
ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı
belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Emin Caner YİĞİT’in, organize suç örgütü lideri olan Reis (Kod)
adlı sanık Sedat PEKER’in emrinde iken sanık Veli KÜÇÜK’e şoför olarak görevlendirildiği,
Veli KÜÇÜK’ün bu sanık adına kayıtlı telefonu kullandığı, Sanık Emin Caner YİĞİT’in hem iş
takibi yaptığı hem de Reis (Kod) Sedat PEKER’in kardeşi Vedat PEKER’in adamlarıyla irtibat
kurup onlar adına kuryelik yaptığı, Veli KÜÇÜK’ü arayanların dahi önce bu sanığı aradıkları
sonra Veli KÜÇÜK’ün telefonunu arayanlara verdiği ve Veli KÜÇÜK’ü bu konuda
bilgilendirdiği, sekretarya görevini yerine getirdiği, aynı zamanda ceza evinde olan Reis (Kod)
Sedat PEKER grubuyla Veli KÜÇÜK arasında irtibatları sağladığı, böylece sanık Emin Caner
YİĞİT’in Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, İstanbul İli Kadıköy ilçesi Suadiye Mahallesi
Açelya Sokak Gazi Apartmanı No:5/28 sayılı ikametinde yapılan aramada (1) adet VZOR 70 cal
7.65 ibareli Çekoslovak yapımı ruhsatsız tabanca, tabancaya ait (1) adet şarjör, şarjöre basılı
vaziyette (5) adet MKE yapımı 7.65 çapında fişek, (1) adet boş vaziyette Glock marka tabancaya
ait şarjör ele Geçirildiği, sanığın eylemine uyan TCK 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin "aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama
mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun
gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması" yönünden hukuka aykırı olduğu, sanık Emin
Caner YİĞİT'in iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
Sanık Emin Caner YİĞİT'ten, bizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa
kapsamında memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 22/01/2008 tarihii hukuka uygun arama -
elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen ruhsatsız silaha ilişkin sanığın 6136 sayılı yasaya muhalefet
suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Emin GÜRSES’in, Sevgi ERENEROL’un görev yaptığı Kilisedeki
örgüt toplantılarına 5 yıldır katıldığı, Ergenekon terör örgütü tarafından organize edilen pek çok
toplantı ve protesto eylemine katıldığı, aramalarda ele geçen 63 nolu kasetin incelenmesinde
sanığın konuşmalarında hitap ettiği kişilere şiddet çağrısı yaptığı, insanların silahlanmaları
gerektiğini vurgulayarak muhtemel bir savaş ve iç isyan için hazırlık yapılması gerektiğini telkin
ettiği, Sabancı suikastı ile ilgili olarak kamuoyunu sanık Doğu PERİNÇEK’ten elde edilen sahte
MİT raporu doğrultusunda yanlış yönlendirdiği ve dezenformasyon yaptığı, kendisinin gözaltına
alınması veya tutuklanması halinde “Bizimkiler” dediği örgüt üyeleri tarafından Amerikan ve
İsrail Büyükelçiliklerinin bombalanacağını söylemek suretiyle Ergenekon terör örgütü üyesi
210/658
olduğunu kendi ağzından açıkça ifade ettiği, katılmış olduğu TV programları ile Danıştay
saldırısının başörtüsü meselesi nedeni yapıldığını söyleyerek kamuoyunu yanlış yönlendirmeye
çalıştığı, böylece örgüt amaçları doğrultusunda dezenformasyon yaptığı, Ergenekon terör
örgütünün strateji ve propaganda departmanında görevli olduğu, ayrıca hükümetin düşman eline
geçtiğini ve bu sebeple silahlanılması gerektiği çağrısı yaparak halkı Türkiye Cumhuriyeti
hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek suçunu da işlediği, TCK 314/2, 313/1, 312/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık olan Emin Gürses'in kollukta alınan ifadesi sırasında ifade içeriği ile
uyuşmayanve kendisine sorulan sorularla ilgili varsayımsal düşüncelerini yazdığını
belirttiği notların herhangi bir araştırma yapılmadan aleyhine kanıt olarak kullanılması,
3- Tuncay Güney'ingözaltında verdiği ifadeye göre oluşturulan Ergenekon örgüt
şemasının, örgüt dokümanları olarak kabul edilen dokümanlardan ve mahkemenin örgüte
ilişkinkabulünden farklı olup, Tuncay Güney'inbelirttiği bir çok isim hakkında dava
açılmamış bulunduğu, sanık Kemal Şahin'den ele geçen şemanıngenel hatları ve içeriği
itibariyle Ergenekonörgütü şeması olarak kabulünün mümkün bulunamayacağı nazara
alınmamıştır. Sanık Emin Gürses'in gözaltında kolluğa ifade verdikten sonrasorguya sevki
sırasında oluşturduğu anlaşılan örgüt şemasının örgüt ana belgeleri ve mahkemenin kabul
ettiği örgütlenme şeması ile uyumlu olmadığı gibibu şemayı ne amaçla çizdiği yolundaki
savunması da değerlendirilmiş değildir. İmzasız ihbar mektupları ve ekinde
gönderilenCD'ler ilearşiveyansıyan açık kaynak bilgilerine göre Milli İstihbarat
Teşkilatı'nın oluşturduğu örgütşemasındayer alan bazı isimlerindava sürecindeaçık hale
getirildiği, bir çok isminhala bilinmeyecek biçimde kapalıbulunduğuve bu suretle karar
verildiğianlaşılmıştır.
4- Sanık Emin Gürses'in gözaltındayken nezarethanede yazdığını beyan ettiği
örgütsel şemanın ne şekilde ve ne zaman alındığı hususunda araştırma yapılmaksızın karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Emin GÜRSES hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
211/658
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, yine sanık Emin GÜRSES
tarafından yazıldığı belirtilen notlar ve çizilen şemanın başka delillerle desteklenemediği, sanığın
iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanığın, 2002/2007 yılları arasında Milletvekili olduğu, daha sonra
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek
merkezden yönetilmesi prensiplerinin uygulanması çerçevesinde bulunduğu partiden ayrılıp
farklı bir grup kurma girişimleri içinde olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçları
doğrultusunda TBMM’de soru önergeleri verdiği, Ak Parti’ye kapatma davası açılmadan önceki
süreçte davanın açılmasını temin için gerekli faaliyetlerde bulunduğu, sanıklar İlhan SELÇUK
ve Doğu PERİNÇEK ile diğer sanıkların bu konudaki faaliyetleri göz önüne alındığında sanık
Emin ŞİRİN’in de kapatma davasının açılacağını önceden bildiği, Görüşmelerinde; sürekli
ülkenin çatışma ortamına doğru sürüklendiğini, kapatma davasına mukabil anayasa da
değişikliklerin yapılması halinde darbe olacağını, ayrıca ekonomik krizin çıkacağını ifade ettiği,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğu, Sevgi
ERENEROLun organize ettiği kilisede yapılan gizli örgütsel içerikli toplantıların büyük
birçoğuna iştirak ettiği, tanımadığını söylediği (Zafer kod) Muzaffer TEKİN’le aynıortamda gizli
kilise toplantılarında fotoğraflarının dosyada bulunduğu, sanıklar Hasan Atilla UĞUR, Hakan
ŞANLI, Ergün POYRAZ ve İsmail YILDIZ ile örgütsel gizli görüşmeler yaptığı, örgüt üyeliği
suçunun temadi eden suçlardan olması ve sanığın milletvekilliği sona erdikten sonra da örgütsel
faaliyetlerini sürdürdüğü hususları göz önüne alındığında, sanık Emin ŞİRİN’ in Ergenekon
Terör örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Emin ŞİRİN'in ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Emin ŞİRİN'in iş ve
sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının ve siyasi faaliyette
bulunmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 11.08.2010 tarih ve 2009/303-2010/444 sayılı
iddianamesiyle, Sivas C. Başsavcıhğı'nca yürütülen 2008/12528 numarah soruşturmada;
şüpheliler İbrahim Şahin ve 12 ark.nın Ermeni kökenli vatandaşlarımızdan olup, Sivas ilinde
yaşayan ve Kepenek Caddesi üzerinde faaliyet gösteren Güler Kuyumculuk isimli işyerinin
214/658
sahibi mağdur Minas Durmaz Güler'e süphelilerden Ersin Gönenci tarafından suikast girisiminde
bulunulacağı yönünde istihbari bilgiler edinilmesi üzerine sorusturmaya başlandığı, Şüpheliler
Bekir Çelik ve Emrah Gönenci'nin Sivas Ili Ulkü Ocağı çatısı altındaki eylemleri ve
bağlantılarından ziyade, haklarında kamu davası açılan sanıklar Ibrahim Şahin, Oğuz Bulut ve
Ersin Gönenci ile olan bağlantıları, mağdur Minas'ın adresinin arastırılmasına şüpheli Emrah'ın
katkısı, süpheli Bekir'in hiyerarsik yapıda sanık Ersin'in üzerinde olması ve ona baskanım
diyerek hitap edilmesi, mevcut deliller ve dosya kapsamına göre yapılan inceleme sonucunda;
Şüpheli Emrah Gönenci'nin hakkında kamu davası açılan sanık Ersin Gönencinin
kardeşi olduğu, onun talebi üzerine 01/12/2008 günü Sultan Gönenci adına kayıtlı Ersin
Gönencinin kullandığı 0542 XXX numaralı telefonla Serdar isimli kuyumcuyu arayarak mağdur
Minas'm kimliğini ve adresini tespit etmeye çalıştığı, savunmasında abisi sanık Ersin'in sinirli
yapısı ve korkusu nedeniyle bu şekilde davrandığını ifade ettiği, Şeyh Şamil Mah. 21. Sok.
No.11/3 sayılı adresinde yapılan aramada sanık Ersin Gönenciye ait bilgisayarda çok sayıda
kalesnikov tüfek ve tabancayla çekilmis resminin olduğu, Sanık Ersin Gönenci'ye ait dijital
materyalin incelemesinde süpheli Emrah Gönenci'nin kaleşnikov tüfekle ve sanık İbrahim Şahin
ile birlikte fotoğraflarının bulunduğu, TCK'nın 314/3. maddesinin yollaması ile 220/7. maddesi
uyarınca örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım
ettiği, nitekim sanık Ersin Gönenci'nin 01/12/2008 günü C: Y. ye ait 0545 numaralı cep
telefonundan sanık İbrahim Şahin adına kayıtlı 0532xxx numarah telefona göndermiş olduğu
mesajda " Minas G-ler Kepenek Cad. Tatlı su yanı G-Ler kuyumcu ben Ersin " şeklinde mesaj
attığı, Sanık Ersin Gönenci'nin İbrahim Şahin'in yönlendirmesi ile mağdur Minas Durmazgüler'e
yönelik suikast hazırlığında kardeşi süpheli Emrah Gönenci'yi kullandığı, şüpheli Emrah'ın da bu
bağlamda adresini arastırdığı, süpheli Emrah'ın terör örgütünün varhğını, eylemlerini tam olarak
bilememekle birlikte istenilen bilgilerin hayatın olağan akışı ile uyumlu olmaması, saldırı
olasılığının bulunması ve TCK'nın 220/7. maddesi anlamında terör Örgütünün hiyerarşik
yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunun maddi
unsurunun olustuğu, diğer taraftan suçun manevi unsurunun oluşup olusmadığının, süphelinin
silahlı örgütün kurulus amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek, gönüllü olarak örgüt
hiyerarsisine dahil olmasının, örgüte istirak bilinç ve irade ile hareket edip etmediğinin takdirinin
Mahkemeye ait olacağı, belirtilerek Türk Ceza Kanunu'nun 314/3 ve 220/7 maddelerinin
yollması ile TCK 314/2 gereğince cezalandırılması talepli kamu davası açılmıştır.
B. Kanaat
Sanık Emrah GÖNENCİ hakkındaki dosyanın, savunması alınamadığından 2009/191
esas sayılı dosyadan tefrikine karar verildiği, sanığın işbu yargılama kapsamında savunmasının
alındığı ve suçlamaları kabul etmediği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütüne yardım" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; TSK’nde teğmen olarak görev yapmakta olan sanık Emre
Baltacı’nın kimlik ve görev bilgilerini soruşturma kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Taylan Özgür Kırmızı’ya verdiği, onun da bu özel
bilgileri yine İbrahim Şahin’e mesaj olarak ilettiği, sonrasında da yaptıkları telefon görüşmesinde
daha ayrıntılı bilgileri İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin hem Taylan Özgür Kırmızı’nın
evinde yapılan aramada bir A-4 kağıdında hem de İbrahim Şahin’den elde edilen S-1
dokümanında yer aldığı, Sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri Mesrob
215/658
Mutafyan ve Alevi toplumunun ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım Genç’e yönelik suikast
planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma çabaları, diğer sanıkler ile
yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim Şahin’den elde edilen krokilerden
hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen mühimmat ve patlayıcılar hep birlikte
değerlendirildiğinde, sanık Emre Baltacı’nın çalıştığı birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında,
resmi yollardan duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek
durumda olduğu, yasal olmayan görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve
isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon silahlı terör
örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde
ve terörle mücadele edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-1 yapılanması
içerisinde yer aldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu
belirtilerekTCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Emre BALTACI'nın ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Emre BALTACI'nın iş ve
sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili
kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498–565
sayılıiddianamesinde özetle; Sanığın, Erbay Çolakoğlu’ndan ele geçirilen CD’de yer alan;
“Yıkıcı, Bölücü Unsurların Son Bir Yıllık Döneme İlişkin Değerlendirmesi” ve “Sakıncalı/
Şüpheli Personel Kanaat Raporu” isimli belgelerin, TSK iç mevzuatına göre düzenlenen, halen
gizliliği kalkmamış TCK 334 maddesi kapsamında “gizli belge” olduğu, savunmasında
tanımadığını ve telefonla görüşme yapmadığını beyan ettiği örgüt üyelerinden Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Erol MÜTERCİMLER ve Emin GÜRSES ile telefon irtibatının bulunduğu, sanık
Habip Ümit SAYIN ile sürekli örgütsel görüşmeler yaptığı, Evinde arama yapılmadan önce (2)
adet laptop bilgisayarı ile (1) adet bilgisayar kasasını kaçırmak suretiyle hakkındaki delilleri
sakladığı veya yok ettiği, ayrıca adli aramadan bir gün önce birlik komutanının emriyle yapılan
aramada ele geçirilen şüpheliye ait 166 adet CD, 2 adet video kaset ve bir adet VHS kaset temin
217/658
edilemediğinden bu dijital verilerle alakalı incelemenin yapılamadığı, Çalıştığı kurum veya
üstlendiği vazife gereği temin ettiği TCK 334 maddesi kapsamındaki gizli belgeleri, örgütün
amaçları doğrultusunda kullanmak üzere bulundurduğu, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde
yapılanmaya büyük önem verdiği TSK bünyesinde devamlılık ve farklılık arz eden tüm bu
eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında olduğu ve sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğu, gizli belge bulundurduğu, iddia edilerek TCK 314/2, 334 maddeleri gereğince
cezalandrrılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Erbay ÇOLAKOĞLU'nun
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Erbay
ÇOLAKOĞLU'nun iş ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
218/658
edilemediği, ele geçirildiği belirtilen gizli belgelere ilişkin yapılan arama - elkoyma işlemi
hukuka aykrı olduğundan suç delili olarak itibar edilmesine hukuken olanak bulunmadığı,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih ve 2009/511-268 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ercüment Ovalı’nın soruşturma aşamasında alınan savunmalarında
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden olduğu değerlendirilen sanık
Kemal Aydın ile yakın ilişki içinde olduğunu kabul ettiği, ancak bu ilişkinin hiyerarşik bir ilişki
olmadığını, Kemal Aydın’ın baba dostu olması nedeniyle bir dostluk ilişkisi olduğunu ifade
ettiği, Ancak Kemal Aydın ile yaptığı 6773 - 6774 – 6681tapeno’lu sanığın kendi bölümünde
ayrıntılı olarak yazılı bir kısım iletişim tespit tutanaklarından Ergenekon Terör Örgütünün hücre
yapılanmasının yöneticilerinden olan sanık Kemal Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’yı mesleki ve
sosyal yönden örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği, sanığı Trabzon’nun hatta
Samsun’dan Rize’ye kadar hatta psikolijik savaşın sorumlusu olarak gördüğü, sanığın Kemal
Aydın tarafından verilen talimat ve emirleri yerine getirmek için çaba gösterdiği, yapılan
görüşmelerde sanık Kemal Aydın görüş, öneri ve talimatlarını onayladığı, mesleki ve sosyal
konumuna uygun düşmeyecek şekilde sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda
mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, sanık Kemal Aydın’ın bilgisi dışında davranışlarda
bulunmaktan kaçındığı, özellikle devletin resmi bir kurumu olan MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü
ile yapacak olduğu görüşme öncesinde Kemal Aydın’a bilgi arzetmek zorunda hissettiği, bu
görüşme sırasında sanık Kemal Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’ya neleri söylemesi, neleri
söylememesi gerektiği defalarca vurgulayarak hatırlattığı, sanık tarafından MİT Trabzon Bölge
Müdürlüğü ile yapılan görüşme sonrasında bir kısım bilgilerin sanık tarafından aktarılması
nedeniyle ortaya çıkan durum karşısında sanık Kemal Aydın’ın çok sinirlendiği, dakikalarca
telefonda bir üstün astına, bir amirin memuruna söyleyebileceği sözlerden daha ağır ifadeler
kullanarak Ercüment Ovalı’yı suçlandığı, hatta ihanet içinde olduğunu söylediği, hatasını telafi
etmesini, bunun yolunun da bir takım ziyaretlerde bulunmak için Trabzon’a gelen Bölge
Komutanına durumu anlatıp, nedamet gösterdiğini, hata yaptığını ifade etmek olduğunu
söylediği, Yine Egenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu değerlendirilen sanık Kemal
Aydın’ın sanık Ercüment Ovalı’nın mesleki bir konuda MİT görevlileri ile yapacak olduğu
görüşme öncesinde kendisine emir ve talimatlar verdiği, onlara neler söylemesi gerektiğini
“dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın
mı.” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, konuşmanın bazı bölümlerinde sanık Kemal
Aydın’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının
bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam” demek suretiyle kendisinin söylediği sözlerin legalleştirme
çabası içinde olduğu, sanık Ercüment Ovalı’ya neler yapması gerektiğini örtülü konuşma
teknikleri içinde yasal bir formata uydurmaya çalıştığı, esasen Türk Silahlı Kuvvetleri ile
doğrudan ve dolaylı bağlantısı olmayan sanık Kemal Aydın’ın bu şekilde konuşarak muhtemel
dinlemelere karşı kendisi ve muhataplarını korumaya çalıştığı, Öte yandan sanık Ercüment
Ovalı’nın görüşme yapacağı kişilerin Milli İstihbarat Teşkilatının elemanları olduğu, devletin
özel bir kurumu olan MİT personeli ile yapılacak görüşmede normal şartlarda karşı casusluk
faaliyetine benzer bir faaliyet içerisine girmeye gerek olmadığı halde, “hiçbir sırrınla ilgili bilgi
vermiyorsun” demek suretiyle niyetlerinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
sanık Ercüment Ovalı’nın bilimsel çalışmaları hakkında Milli İstihbarat Teşkilatının ne
düşündüğü öğrenmek olduğu, Sanık Kemal Aydın’ın bu niyetini de TAPE 6774 de “onlarla
konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar.
Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir
219/658
istedikleri anladın mı” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, Yine görüşme içeriklerinden
sanık Ercüment Ovalı’nın kontrolünde, onunla birlikte hareket eden bir grup olduğunun
anlaşıldığı, sanık Kemal Aydın’ın bu grup hakkında da sanık Ercüment’e talimatlar verdiği, ekibi
ile yakından ilgilenmesi ve eleman kaybetmemesi konusunda telkinlerde bulunduğu, “bir de sen
yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen
tuttuğun sürece sen kontrol sende herşey sende sen tutacaksın onları tutacaksın” demek suretiyle
ekibini koruması konusunda taktikler verdiği, grubun bir arada tutulmasına özel önem verdiği,
bu konuda sanık Ercüment Ovalı’nın da hassasiyet göstermesini istediği, yine bu kapsamda
TAPE NO: 6774’de Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı
“Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz” d emek suretiyle grubu bir arada t utmak için
gayret gösterdiğini açıkça ifade ettiği,
Meclis tarafından üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin anayasa
değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği 5.6.2008 günü yapılan bir 6791nolu
görüşmede, sanık Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık
Kemal Aydın’a yaşı, akademik ve sosyal konumu ile bağdaşmayacak şekilde hiyerarşik olarak
bağlantılı olduğu, kendisini Kemal Aydın’ın askeri olarak gördüğü, hatta daha da ileri giderek
Kemal Aydın’ı devlet olarak gördüğü, sanık Kemal Aydın’ın bu duruma herhangi bir itirazı
olmamakla birlikte muhtemel dinlemeye karşı görüşmeyi yasal çerçevede tutmak için “devlet”
ifadesini kullandığı, TAPE NO; 6790’de Ercüment Ovalı’nın yine Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü yöneticilerinden sanık Neriman Aydın ile yaptığı görüşme içeriğinden, görüşmenin sanık
Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda gerçekleştiği, sanık Ercüment’in ticari bir konuda
sanık Neriman Aydın’dan yardım istediği, “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4)
sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde
“Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın
çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP”
konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya
dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya
dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!” En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar
yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor. Geçtiğimiz
günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir
görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu
önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının
bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!”
cümlesiyle biten yazıyı Kemal Aydın’dan alarak, psikolojik yıpratma ve dezenformasyon
faaliyetleri kapsamında Trabzon AKP milletvekili Cevdet Erdöl ile MİT görevlilerine verdiği,
Tüm bu değerlendirmeler ışığında; sanık Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör
Örgütünün sivil hücre yapılanması içinde yönetici olan sanık Kemal Aydın ile hiyerarşik bağlantı
içinde olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere katıldığı, örgüt yöneticisi Kemal
Aydın’dan aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, mesleki ve akademik kariyerini
örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Milli İstihbarat
Teşkilatı Trabzon Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine sanık Kemal
Aydın’ın emir ve talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir
arada tutmak için çaba sarf ettiği, bu konuda örgüt yöneticisi sanık Kemal Aydın’dan talimatlar
aldığı, grubu bir arada tutmak adına örgüt yöneticisi Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde
bulunduğu, sanık Kemal Aydın’ın emrinde olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı
ve yaptığı faaliyetler hakkında Kemal Aydın’a bilgiler verdiği, Her ne kadar Sanık Ercüment
Ovalı, örgüt yöneticisi olduğu değerlendirilen sanık Kemal Aydın’la olan yakın bağlantısını
kabul etmekle birlikte bu ilişkinin Kemal Aydın’ın baba dostu ve dürüst bir insan olmasına
bağlayarak suçlamaları ret etmiş ise de; her iki sanık arasında geçen telefon görüşmelerinden
açıkça görüleceği üzerine, Ercüment Ovalı ile Kemal Aydın arasındaki ilişkinin bir aile dostluğu
ilişkisinden çok ileri seviyede olduğu, görüşmeler sırasında sanık Kemal Aydın’ın sanık
220/658
Ercüment’e kızdığı, kendisine görevler verdiği, özellikle MİT’le yapmış olduğu görüşme
sırasında istediği gibi davranmadığı düşüncesiyle sanık Ercüment Ovalı’ya ağır sözler söylediği,
ihanetle suçladığı, ne şekilde davranması, neler söylemesi gerektiği konusunda defalarda emir
içerikli sözler söylediği, örgütün amaçları doğrultusunda sanık Ercüment’in mesleki ve sosyal
hayatına yön verdiği, bu kapsamda sanık Ercüment Ovalı’nın örgüt yöneticisi sanık Kemal
Aydın’a bilgiler sunmak zorunda hissetmesi birlikte değerlendirildiğinde kendi dalında akademik
kariyer yapmış, profesör olmuş sanık Ercüment Ovalı’nın yaşı, akademik, mesleki ve sosyal
konumu ile bağdaşmayan bu durumun her iki sanık arasındaki bağlantının bir geçmişe dayanan
bir ailevi dostluktan öte bir hiyerarşik yapı içinde yönetici ve eleman ilişkisi olduğu, yönetici
konumunda bulunan sanık Kemal Aydın’ın örgütün bilinen ve bilinmeyen faaliyetleri ile ilgili
olarak ErcümentOvalı’yı yönlendirdiği, bu anlamda her iki sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü yapılanması içinde yer aldıkları, sanık Ercüment’in Kemal Aydın’a bağlı olarak örgütün
amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Sanık Ercüment Ovalı'nın ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, belirtilerek, TCK’nun 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
221/658
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Ercüment OVALI'nın ev
veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Ercüment OVALI'nın iş,
aile ve sosyal ortamı aynı olan dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç
delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Erdal Şahin’in Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde
ve örgütün amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak
görevli sanık İbrahim Şahin’in talimatı üzerine TBMM’ne sözde Ermeni soykırımının tanınması,
Ermeni vatandaşlardan özür dilenmesi yönünde dilekçe veren kişilerin listesini temin etmeye
çalıştığı, sanığın, aynı zamanda akrabası olan sanık İbrahim Şahin’in talimatı ile bazı suikast ve
tedhişlerin yapılması amacıyla oluşturulan S-1 isimli illegal oluşumun içinde yer alan sanık
Taylan Özgür Kırmızı ile de irtibatlı olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen
soruşturma kapsamında bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi, sanığın da telefon
konuşmalarına dikkat etmeleri konusunda muhataplarını uyardığı, sanığın, akrabası olan İbrahim
Şahin ile birlikte olduğu ve onun talimatları doğrultusunda hareket ettiği, sanık İbrahim Şahin’in
kulaklarının ağır işitmesi sebebiyle önemli bir kısım görüşmelerini sanık Erdal Şahin’in yaptığı,
örgüt adına bilgi topladığı, suikast planlarının oluşturulmasına katkı sağladığı, sanık İbrahim
Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan
illegal yapılanmanın içinde yer aldığı, planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına
yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, Alevi toplumunun önde
gelen kişilerinden Kazım Genç ile ilgili hazırlanan tedhiş planındaki bilgilerin de kendisi
tarafından örgütün talimatıyla elde edildiği, planda bu hususun “kaynak Şahinin yiğeni” olarak
yer aldığı, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın
222/658
eylemine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Erdal ŞAHİN'in ev veya
iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işleminin hukuka aykırı olduğu, sanık Erdal ŞAHİN'in dosyanın
diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
223/658
49- ERGÜN POYRAZ
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ergün POYRAZ’ın sanık Halil Behiç GÜRCİHAN’ı
tanımadığını söylediği halde yazmış olduğu “Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet” adlı kitabını
bastırması için bilgisayar ortamında Halil Behiç GÜRCİHAN’a verdiği, bu şekilde aralarında
örgütsel irtibatın bulunduğu, sanık Ergün POYRAZ’da devletin güvenliği, iç ve dış siyasal
yararları bakımından gizli kalması gereken çok gizli belgeler ele geçirildiği, bu belgelerin
Ergenekon Terör Örgütünce kendisine verildiği, sanığa ait koruma notlarına göre Emniyet müdür
yardımcısının tayin işi için bizzat MGK Genel Sekreteri ile görüştüğü, dönemin Jandarma Genel
Komutanı Şener ERUYGUR ile makamında görüştüğü, Yargıtay’da görülen davalar için
Yargıtay üyeleriyle görüştüğüne dair notlar bulunduğu, bu davalara müdahil olduğu
değerlendirildiğinde sıradan bir yazar olarak bunları yapmasının hayatın olağan akışına uygun
olmadığı, sanığın bizzat Ergenekon Terör Örgütü adına bu tür kişilerle görüşüp edindiği bilgi ve
belgeleri kitaplarında yazdığı, bu kitapların dezenformasyon amaçlı kullanıldığı, üst düzey kamu
görevlileri ve asker şahıslara dağıtılıp, üst düzeyde kara propaganda yapıldığı, örgütsel bazda
darbeye zemin hazırlamak için bu kitapların yayınlanıp dağıtıldığı, sanığa ait bazı kitapların
örgüt yöneticileri arasında bulunan Sevgi EREEROL ve Muammer KARABULUT tarafından
yazılıp son şekli verilerek sanki sanık cezaevinde yazmış gibi basım aşamasına getirildiği, bu
hususun telefon kayıtlarıyla sabit olduğu, hem sanık Ergün POYRAZ’ın hem de sanık Muzaffer
TEKİN’in avukatlığını örgüt yöneticilerinden sanık Kemal KERİNÇSİZ’in yaptığı, ayrıca bu iki
kişiyi cezaevinde aileleri dışında ziyaret eden kişinin sanık Sevgi ERENEROL olmasının da
aralarındaki örgütsel bağı gösterdiği, sanığın yazdığı yazılarda ve kitaplarda Başbakanı, Meclis
Başkanını ve Dış İşleri Bakanını Yahudi ve Ermeni olarak göstermek suretiyle de halkı hükümete
karşı isyana tahrik ettiği, sanığın Necip HABLEMİTOĞLU ve İhsan GÜVEN’in öldürülmesiyle
ilgili kitaplarında yazdıkları dışında ve onlardan farklı notların evinde bulunduğu, bu konularda
gerçek bilgisinin farklı olmasına rağmen örgütün talimatları doğrultusunda konuyu güvenlik
güçlerinin zan altında bırakacak şekilde kaleme aldığı, İhsan GÜVEN isimli kişi ile üç buçuk
saat görüşme yapıp bu görüşmeye gizlice kaydederek sanık Hasan Atilla UĞUR’a verdiği, ancak
bu hususu inkar ettiği, bu şekilde sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, devletin
güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri kitaplarında kullanmak suretiyle tahsis oldukları
amaç dışında kullandığı, örgütün talimatları doğrultusunda silahlı kuvvetlere ait gizli bilgi ve
belgeleri elde ettiği, kitaplarında kanunun açıklanmasını yasakladığı bu belgeleri yayınlamak
suretiyle, yasaklanan bilgileri açıklama suçunu işlediği, kişilerin siyasi, felsefi ve dini
görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eylemlerine, cinsel yaşamlarına ve
sendikal bağlantılarına ilişkin kişisel verileri kaydettiği, 6136 Sayılı Yasa kapsamında ruhsatsız
silah bulundurduğu, örgütün amaçları doğrultusunda kaos ortamı oluşturup, darbeye zemin
hazırlanması sürecine hazırladığı kitaplarla katıldığı, kitaplarında devletin üst kademelerindeki
seçilmiş kişileri Yahudi ve Ermeni olmak gibi asılsız isnatlarla halkı gözünde düşman ve hedef
haline getirmeye çalıştığı anlaşıldığından, sanığın eylemlerine uyan TCK 314/2, 313/1, 6136
Sayılı Kanunun 13/1, TCK 326, 327, 334, 336, 135/1-2 ve 43/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıkbakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134
ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık
bakımındanhükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarıncaCumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- 21.06.2013 tarihli oturuma ilişkin tutanağın incelenmesinde, duruşma
tutanağındaki yoklamaya göre duruşma salonunda olması gereken sanık Ergün Poyraz'a son
sözünün sorulmadığı,
5- Sanık Ergün Poyraz hakkında açılan bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine karar
verilmesi,
6- Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde
Cumhuriyet savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden”
klasörü içinde Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi
bulunduğu yerel mahkeme tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada
226/658
bulunmadığı, CD içindeki klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı
belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan
belgenin büyütülerek incelenmesinde 13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8
gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı
hususundaki iddialar karşısında, söz konusu iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili
Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma yapılıp yapılmadığının, kamu davası
açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu dosyanın celbedilerek
incelenmesi,
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
1- Devlet sırrına ilişkin belgelerin değerlendirilmesinde;
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle,
Sanık Ergün Poyraz hakkında eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ergün POYRAZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı
suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda " verileri
hukuka aykırı olarak vermeveya ele geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası
açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep edilmemiştir.
Sanık Ergün POYRAZ hakkında "6136 Sayılı Kanuna Muhalefet" (6136 sk 13/1)
suçuna ilişkin açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-2012/269-2012/205
sayılı iddianamesinde (özetle); Sanık Erkan Önsel’in, 25.10.2009 günü Ulusal Kanal
televizyonunda yayınlanan haber programı içerisinde “Erdoğan-Remzi görüşmesi- telefon
görüşmesinin kayıtlarını İşçi Partisi açıkladı.” Başlığı ile bu telefon görüşmesinin ses kaydının
İşçi Partisi tarafından yayınlandığı ve Aydınlık dergisinde de yer aldığı belirtildikten sonra
yaklaşık 1,5 dakika uzunluğundaki telefon görüşmesinin yayınlandığı, programın devamında İşçi
Partisi genel başkan yardımcısı olan Sanık Erkan Önsel’in, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Remzi
Gür arasında geçen telefon görüşmesi hakkında basın açıklaması yaptığı, akabinde de bahse
konu telefon görüşmesinin hazır bulunan basın mensuplarına dinletildiği, bu ses kayıtlarının
açıklanmasının Sanık Doğu Perinçek’in talimatlarıyla gerçekleştirilen bir örgütsel faaliyet
olduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında İşçi Partisi İstanbul İl örgütünde
yapılan aramada elde edilen “Cumhuriyet mitingi.doc” isimli belge içerisinde “5 Nisan 2007”
başlıklı İşçi Partisi İstanbul İl Başkanlığı amblemli “Haydi 14 NİSAN’DA ANKARA’YA!
HAYDİ CUMHURİYET MİTİNGİ’NE!” başlıklı yazı altında Sanık Erkan Önsel’in il başkanı
şeklinde isminin yer aldığı, sanığın Cumhuriyet mitinglerinin organize edilmesinde ve katılımcı
sayısının yüksek olmasının sağlanmasında aktif olarak faaliyet yürüttüğü, sanığın Talat Paşa
Komitesi yürütme kurulunun içerisinde yer aldığı ve komite içerisinde aktif olarak faaliyet
gösterdiği, sanığın genel başkan yardımcısı olduğu, İşçi Partisinin Beyoğlu’ndaki binasında
“Ulusal Strateji Merkezi” olarak kullanılan odada yapılan aramalarda ele geçen 6 numaralı CD
içerisinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmaların tertip olduğuna
dair yazılar, yargılamaya yönelik dilekçeler bulunduğu, "F Tipi Liste" isimli belge içerisinde
terörle mücadelede görev yapmış emniyet mensuplarının isim ve görev yerleri ile el yazısıyla
kişisel notların alınmış olduğu, "Savcı Öz" isimli klasör bulunduğu, 100 ile numaralandırılmış
CD/DVD içerisinde yer alan "akkan" isimli klasörde çok sayıda "adı - soyadı - doğum yılı -
doğum yeri - telefonu - seçim böl. - okul" sütun başlıklı kişisel bilgilerin yazılı olduğu,
"Belgelerim" isimli klasör içerisinde yer alan "liste" isimli word belgesinde çok sayıda kişinin
isim, soyisim, iş ünvanı, iş, ev, cep telefon numaraları, e-posta adresleri yazılı olduğu, bu
şahısların bir kısmının bazı isim ve soyisimlerinin yanına (+) işareti konmuş olduğu, 120 ile
numaralandırılmış CD/DVD içerisinde "seçmen üye listesi son" isimli excel belgesinde "üye adı,
soyadı, baba adı, doğum yeri-yılı, üye yapan" alt başlıklı belgede 72 kişiye ait bilgilerin yer
aldığı, "listedeki sözler", "seçmen listesi", "secmen (esas)" ve "üye listesi" isimli excel
belgelerinin şifreli olarak düzenlenmiş olduğu, bu dosyalar üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu
şifrenin çözülerek "listedeki sözler" isimli excel belgesinde 191 kişiye ait "adı, soyadı, baba adı,
doğum yeri-yılı" olmak üzere kişisel bilgilerin kayıt edildiğinin tespit edildiği, sanığın hakkında
yapılan teknik takip çalışmalarında Sanık Mehmet Bedri Gültekin, AG, Adnan isimli şahıslarla
suça konu bazı görüşmeler yaptığının tespit edildiği, ayrıca ve bir kısım sanıklarla örgütsel
irtibatının olduğu tespit edildiği iddia edilerek, sanığın TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanık Erkan Önsel yönünden CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012
tarihinde 6352 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının
duruşma düzenini bozan sanık veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına
katılmamalarına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3- Sanık Erkan Önsel hakkında açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, beraatine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Ahmet CİNALI hakkında TCK 135/1-2, 137/1, 43/1-2, TCK 136/1, 137/1,
43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
Sanık ERKAN ÖNSEL'e ilişkin olmak üzere, Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri
sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda " verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele
geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep
edilmemiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Erkut ERSOY’un, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” örgüt dokümanında yazılı Araştırma-Bilgi Toplama
(İstihbarat) biriminin sorumlusu olarak ve yine “Lobi” belgesinde “Amaç” alt başlığında yazılı
“..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile
yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve
değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir, kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler
tasarlayarak uygulamaya koyacak…” hedefine uygun olarak istahbarat ve propaganda
faaliyetleri ile görevlendirdildiği, bu görevi kapsamında daha çok sahibi bulunduğu www.özel-
büro.com internet sitesi aracılığı ile elektronik ortamda internet üzerinden olmak üzere
propaganda yaparak örgüte eleman kazandırdığı, bizzat veya örgüte kazandırdığı elemanlar
aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat toplayıp kişilerin siyasî, felsefî veya dinî
görüşlerine, ırkî kökenlerine ve benzeri özelliklerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel
veri olarak kaydettiği, örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi
askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırma
amacı ile daha çok elektronik ortamda internet üzerinden propaganda yaptığı ve sanığın
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2, TCK 135/2-1, 43/2 maddeleri
uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Dosya arasında bir örneği bulunan ve sanık Erkut Ersoy hakkındaolduğu
anlaşılan Dr. Tandoğan Tokgöz Düzce Devlet Hastanesinin 28/02/2006 gün ve 226 sayılı
sağlık kurulu raporunda, sanığa "paranoid psikoz (tedavi ile çalışma olanağı yok)" teşhisi
konulduğu ve tüm dosyanın tetkikinde sanığın suç tarihinde veya yargılama sırasında cezai
ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda bir rapor aldırılıp aldırılmadığının tespit
edilememesi karşısında, sanığın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine sevkinin yapılarak
cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda rapor aldırılıp sonucuna göre hukuki
durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar
231/658
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamına istinaden, sanık ERKUT ERSOY'un cezai ehliyetinin olup
olmadığına ilişkin Adlı Tıp Kurumu'ndan mütalaa taleo edilmiş, Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp
İhtisas Kurulu'nun 25/05/2018 tarih 2909 sayılı raporu uyarınca sanık Erkut ERSOY'un
22/01/2008 tarihinde cezai ehliyetinin tam olduğu belirtilmiştir.
Sanık Erkut ERSOY'un iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, kişisel verileri kaydetmek suçuna ilişkin iddia olunan belgelerin de
hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması karşısında bu belgelere hukuken itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Soruşturmalarda ele geçen örgütsel içerikli belgeler ve diğer delillere
göre Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacının, rahatça yönlendirebileceği siyasal iktidarlar
oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları
değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı takdirde Yasama ve Yürütme
organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün bir birimi olan sanık Mehmet Şener ERUYGUR
başkanlığındaki Cumhuriyet Çalışma Grubunun, medya yapılanmasından mafya yapılanmasına,
üniversite yapılanmasından, sendika yapılanmasına, sivil toplum kuruluşlarından üniversite
gençlik yapılanmasına kadar aktif olarak örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü, Sanıklardan
Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR’dan Cumhuriyet Çalışma Grubunun eylem
ve faaliyetlerinin anlatıldığı devre raporları ele geçtiği, Cumhuriyet Çalışma Grubunun,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşması doğrultusunda hareket eden illegal bir oluşum
olduğu ve örgütün gerçekleştirdiği darbeye teşebbüs suçunda aktif rolü bulunduğu,
16 Şubat 2004 tarihli “Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu 11” başlıklı belgede,
sanık Erol MANİSA ile yapılan görüşme sonuçlarının detaylı bir şekilde anlatıldığı, aynı raporun
bulunduğu CD içerisinde, Prof. Dr. MANİSALI’nın verdiği referans isimler. PPT isimli bir
sunumda sanık Erol MANİSA’nın “Referans Verdiği Kişiler” başlıklı bir liste bulunduğu, bu
listede sıralanan kişi ve kuruluşlar hakkında sanık Erol MANİSA’nın görüşlerinden ve yapılacak
faaliyetlerden bahsedildiği, Aynı dijital veriler içinde Prof. Dr. Erol Manisa Grş. PPT isimli başka
bir sunum bulunduğu, rapor şeklinde hazırlanmış bu belgenin Özel Bilgi Notu başlığı altındaki
Prof. Dr. Erol MANİSALI ile Yapılan Görüşme Sonuçları isimli bölümünde bir önceki raporda
bahsi geçen kişi ve kuruluşlarla ilgili yapılan faaliyetlerin tekrar gözden geçirildiği ve yeni
değerlendirmelerin yapıldığı,
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçen dijital verilerdeki Ulusal Birlik
Hareketi klasörü içinde bulunan “STK_Platformu_2” isimli word belgesinin Bilgi Notu başlığı
altında, Ö zel İ stihbarat T im K omutanı J .Yzb. E nver ÖZKAL v e T im e lemanı J .Bçvş. Emin
CEYLAN’ın 10-11 Ocak 2004 tarihinde Kadıköy Belediyesinin AB organları ile müşterek
çalışmaları hakkında bilgi toplamak amacıyla J. Gn. K.lığınca İstanbul iline gönderildiklerinden,
burada fikir alışverişinde bulunmak üzere sanık Erol MANİSA ile görüşme yapılacağından
bahsedildiği, Sanık Erol MANİSA’nın bu belgelerin tarih ve içerik olarak doğru olmadığı
232/658
yönündeki savunmasının, belge içerikleri dikkate alındığında doğru kabul edilmediği, 19 Şubat
2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu – 12 belgesinin GF:02 Basınla irtibat ve
Bilgilendirme Çalışması başlığı altında anlatılanlar ve rapor içeriklerine göre, Cumhuriyet
Çalışma Grubunun bu faaliyetlerinin askeri bir çalışma olmadığı, Üniversitelerde görevli strateji
uzmanlarından yardım alınarak darbe stratejisinin temel şartları ve toplumsal olguların
araştırıldığı, sanık Erol MANİSA’nın bu çalışmaları yönlendirdiği, görüştüğü asker kişilere alt
yapı çalışmalarında dikkat edilecek hususları anlattığı, sanık Erol MANİSA’nın bu konuda
anlattıklarının rapor haline getirilip üst komutanlara slayt şeklinde arz edildiği, Sanık Erol
MANİSA’nın evindeki aramada 185 ila 194 arası rakamlar ile numaralandırılan “Cumhuriyet
Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu” belgesi ele geçtiği, sanık Erol MANİSA bu belgenin
kendisine posta ile geldiğini, merak etmediğinden açıp okumadığını ifade ettiği, buna karşılık
yine sanık Erol MANİSA’nın evindeki aramada 210 rakamı ile numaralandırılan bir not ele
geçtiği, Sanık Erol MANİSA’nın yazılarının kendisine ait olduğunu kabul ettiği bu not ile ilgili
olarak, bu notun Cumhuriyet Gazetesinin 1999 yılındaki mali krizi sırasında telefonda kendisine
yazdırılmış olabileceğini ifade ettiği, sanık Erol MANİSA’nın içerikleri birbirine benzer bu iki
belge konusundaki ifadelerinin açıkça birbiriyle çeliştiği, sanık Erol MANİSA’nın evindeki
aramada ele geçen Cumhuriyet Gazetesi’nin Yeniden Yapılandırılması için hazırlanan bu
raporun, ifadesinin aksine sanık Erol MANİSA tarafından yazıldığı, Sanık Erol MANİSA’nın
evinde ele geçen Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu adlı örgütsel belge
içeriğine göre, yeniden yapılanmadaki asıl amacın gazeteyi çıkaran şirketin gerçek anlamda
halka arzı değil, gazeteyi mali yönden güçlendirerek devamını sağlamak olduğu, belgede ulusal
bir radyo ile Cumhuriyet TV nin kurulmasının öncelikle yapılması gereken işler olarak
sıralandığı,
Tüm bu delillerle göre sanık Erol MANİSA’nın Ergenekon Terör Örgütünün Üniversite
ve Medya yapılanması içinde yer aldığı, Ergenekon Terör Örgütünün örgüt belgelerinde
belirlenen amaçlarının teoriden pratiğe dökülmesi, örgüt yöneticileri ve örgütte belirli konumu
bulunan kişilerin fikri ve ideolojik yönden eğitimleri için seminerler verdiği, Sanık Erol
MANİSA’nın görüşleriyle oluşturulduğu anlaşılan CÇG’nin 11 nolu devre raporunun Genel
Konular başlığı altında, Türkiye’deki Ulusal Cephe hareketinin kopuk olduğu, bütün çabanın
bunların birbiri ile ilişkilendirilmesi üzerine yoğunlaştırılması gerektiğinin belirtildiği, sanık Erol
MANİSA’dan ele geçirilen belgede de, Neden bu örgütlenmeler birlikte bu esas mesele niçin bir
araya gelip bir platform oluşturmuyorlar. Birlik Güçtür. Bir araya gelmelerini engelleyen nedir?
ibarelerinin yer aldığı, sanık Erol MANİSA’nın, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda Sivil ToplumKuruluşlarını bir araya getirerek örgüt amaçları doğrultusunda
hareket etmeleri ve bu Sivil Toplum Kuruluşlarının etki alanındaki kişileri de aynı amaç
doğrultusunda yönlendirme, hükümet aleyhine kışkırtma faaliyetlerinde bulunduğu, bu şekilde
de yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, Sanık Erol MANİSA’nın
evindeki aramada ele geçen belgelerin 77 rakamı ile numaralandırılan sayfasında, Sn.
MANİSALI ve Sn. ÇEÇEN sizlerin de içinde bulunduğunuz Ulusal Hareket oluşumunu nasıl
örgütlemeyi düşünüyorsunuz?, 86 rakamı ile numaralandırılan sayfasında da ADD, İşçi Partisi,
ATO, Türk Eğitimden veya EMEK Platformu, Ulusalcı Üniversiteler Birliği, gibi ibareler yer
aldığı, sanık Erol MANİSA’nın, CÇG devre raporlarında belirtildiği gibi Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda ulusalcı yapılanmaları bir araya getirerek tek seslilik
sağlanması ve ortak hareket edilerek olası bir darbe sonrası yürütme organı yerine yeni bir
iktidarın meydana getirilebilmesi için bir iktidar alternatifi ortaya çıkarma faaliyetleri içerisinde
bulunduğu, yine sanık Erol MANİSA’dan ele geçen belgelerin 95. sayfasındaki, mevcut ulusalcı
ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal sınıf örgütlerinin, bu
partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması, ulusal güçler arasında topyekûn
seferberliği başlatacak girişimler ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan bütün kurumların
bir çatı altında harekete geçirilmesi, şeklindeki notların da CÇG devre raporlarında uygulamaya
konan hususlardan olduğu, böylece sanık Erol MANİSA’nın siyasi partilerin Ergenekon Terör
233/658
Örgütünün amaçları doğrultusunda tek merkezden yönetilmesi ve yönlendirilmesi faaliyetlerine
de iştirak ettiğinin anlaşıldığı, Sanık Erol MANİSA’nın, halkın eğitilmesi değil örgütlenmesi
önemli. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm şeklindeki ifadelerinin CÇG
belgesine geçtiği, bu delilin de sanıklar Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR
tarafından yürütülen, sivil toplum kuruluşlarını Ulusal Birlik Platformu altında örgütleyip
eşgüdüm komitesi tarafından yönetilip yönlendirilmesi faaliyetinde görevli bir örgüt üyesi
olduğunu gösterdiği iddia edilerek, TCK 314/2, 311/1, 135/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
234/658
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık EROL MANİSA hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, kişisel verileri kaydetmek
suçuna ilişkin iddia olunan belgelerin de hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilmiş olması
karşısında bu belgelere hukuken itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı, sanık EROL
MANİSA'nın akademik, iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Erol MÜTERCİMLER’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üst
yapılanmasının varlığını bildiği ve bu yapılanma içinde yer alan sanıklardan Veli KÜÇÜK,
Mehmet Şener ERUYGUR, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile diğer Sanıklardan Tuncay
ÖZKAN, Gürbüz ÇAPAN, Hüseyin Vural VURAL, Sinan AYGÜN ile irtibatlarının bulunduğu
gibi örgütün askeri yapılanmasından, medya yapılanmasına kadar, üniversite yapılanmasından
sivil toplum kuruluşları yapılanması içinde yer alan birçok sanık ile irtibatlarının bulunduğu,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün gizli yapılanmasını en iyi bilen ve Türkiye’de bu örgütün
adını deşifre eden kişi olmasına rağmen, beyanlarında özellikle Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü’nün tarihe karıştığını ısrarla vurguladığı, MÜ’nün Ergenekon’u kuran kişilerin
yaşlandığını ve içindeki kişilerin öldüğünü, hiç bir yazılı belgesinin bulunmadığını ve her türlü
şeyin imha edildiğini söylediğini, böylece Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün gerçek vasıflarını
gizlemeye çalıştığı, üstünü örtmeye çalıştığı, Ergenekon hakkındaki açıklamalarının da
açıklamanın yapıldığı dönemin özelliği dikkate alındığında örgütün güçlü olduğu ve her zaman
istediğini yapabileceği şeklinde örgütün propagandasına yönelik olduğu,
Sanık Erol MÜRTERCİMLER’e ait Seagate marka seri numarası 5JX14T3H olan
bilgisayar hard disk içerisinde yapılan incelemede, “İÇİMİZDEKİ ERGENEKON” başlığı
altında “Ergenekon'un teknik olarak faaliyet alanları yurt dışı ve yurt içi olmak üzere ikiye
ayrılıyor. Yurt dışındaki çalışmaları — bazıları tartışmalı bulunsa bile Türkiye devletinin
çıkarları doğrultusunda. Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Irak ve Orta Asya ülkelerindeki birçok
235/658
askeri, siyasi ve ekonomik çalışmanın arkasında dolaylı olarak Ergenekon yapılanması var.”
Şeklinde yazılarında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün hali hazırdaki faaliyetlerini de bilerek
bu konuda kamuoyu oluşturmaya çalıştığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün strateji ve
propaganda bölümünde yer aldığı, Sanıklardan elde edilen “Uluslararası Susurluk Konferansı”
başlıklı yazı içeriğinde bizzat sanığın konferansta söylediği sözler göz önüne alındığında;
Ergenekon Terör Örgütünü her yönüyle bildiği ve akabinde örgütün tehlikeli olduğunu, örgütün
yapısı hakkında çok şey bilenlerin bizzat örgütün tarafından öldürüldüğünü, darbeleri de bizzat
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün yaptığını anlattığı halde soruşturma beyanlarında ısrarla bu
hususları gizlediği,
Böylece sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, örgütün birçok üyesi
ile örgütsel irtibatları bulunduğu, Veli Küçük’ün göz altına alınmasıyla ilgili olarak sanık Emin
GÜRSES'le yaptığı görüşme içerikleri ve örgüt üyeleriyle yoğun irtibatları göz önüne alındığında
aktif olarak Ergenekon yapılanmasında görev aldığı belirtilerek sanığın TCK 314/2 maddesi
gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık EROL
MÜTERCİMLER'in iş ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine, Karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Erol ÖLMEZ’in, Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı “Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve buyapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneği’nin
Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği,
örgütün amaçları doğrultusnda faaliyet gösteren legal görünümlü bu dernekte Hüseyin GÖRÜM
ve Kahraman ŞAHİN’in hiyerarşisinde mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, Kahraman ŞAHİN tarafından kendisine dernekteki yapılanmanın Özel Kuvvetler
Komutanlığı kısmında görevlendirildiği söylenip buna ilişkin dernek kimlik kartı verilerek örgüt
adına istihbarat toplama, yasadışı tahsilat yapma faaliyetlerinde görevlendirildiği, yine bu
kişilerin görevlendirmesi ile örgüt amaçları doğrultusunda Fatih Çarşamba semtindeki bazı
tarikatlarla ilgili istihbarat topladığı, Ergenekon Terör Örgütüne maddi gelir temin etme adına
cebir, şiddet ve tehdit yöntemlerini de kullanarak tahsilat yapma, kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma, izinsiz silah bulundurma, gibi eylem veya eylem hazırlıkları içerisinde yer aldığı,
gerektiğinde de provakatif terör eylemlerinde tetikçi olarak görevlendirilmesinin düşünüldüğü
yönünde deliller bulunduğu ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu belirtilerek TCK 314/2
gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık EROL ÖLMEZ'in iş
ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının veya legal bir siyasi
örgütlenme içerisinde yer almasının hukuken suç delili kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
238/658
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Ersin Gönenci’nin 15.11.2008 tarihinde, sanık İbrahim
Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde, iş içinde hazır başkanım her şey, bekliyoruz
emrinizdeyiz, bi emriniz olursa buralardayız, dediği, verilecek her türlü iş ve emri yerine
getirmeye hazır olduğunu bildirmek suretiyle sanık İbrahim’e bağlı olarak Ergenekon silahlı
terör örgütü içinde yer aldığı, gerek sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD
içerisindeki Ermeni asıllı T.C. vatandaşlarıyla ilgili bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde
edilen suikast ve tedhiş planları, sanık Ersin Gönenci ile İbrahim Şahin arasında yapılan telefon
görüşmeleri ve çekilen mesajlar, hep birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde İbrahim Şahin’e bağlı olarak yer alan sanığın Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik
(Minas Durmazgüler gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti, yer
tespiti gibi altyapı çalışmaları yaptıkları, bu faaliyetlerde sanık Ersin Gönenci’nin de görev
aldığı, aldığı talimatın gereği olarak Minas Durmazgüler’e ait adres bilgilerini araştırıp sanık
İbrahim Şahin’e ilettiği, Ergenekon silahlı terör örgütüne bu şekilde üye olduğu, ayrıca ruhsatsız
silah bulundurduğu anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ersin GÖNENCİ'nin dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç
delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Sanık Ersin GÖNENCİ'den, bizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa
gereği memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 07/01/2009 tarihinde hukuka uygun arama -
elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen tabanca, fişek, muşta ve kamaya ilişkin olmak üzere sanığın
6136 sayılı yasaya aykırı silah bulundurmak suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Eylem yapmak amacıyla Sarıkamış ilçesine giden Sanık Hüseyin
Keskin’den elde edilen Browning marka 33463 seri numaralı tabancanın Sanık Ertaç GİRAY
adına işyerinde bulundurma ruhsatlı olduğu, Sanık Hüseyin KESKİN’in Sarıkamış Polis
Merkezinde verdiği 20.10.2008 tarihli beyanında, “Ertaç GİRAY’ın yanında yakın koruma
olarak işe başladığını, büroda bulunan Ertaç GİRAY adına kayıtlı olan Browning marka silahı
aldığını, Ertaç GİRAY’ı telefonla aradığını, Browning marka silahın kendisinde olduğunu
söylediğini, Ertaç GİRAY’ın ‘tamam silah sende kalsın, onu birara senden alırım’ dediğini, daha
sonra görüşemediklerini, silahın kendisinde kaldığını, Browning marka silahı alarak Sarıkamış
ilçesine geldiğini, Aktütün Karakol baskınından sonra kendisinde vatan hainlerine karşı intikam
duygusu oluştuğunu, Türkiye genelinde vatan hainlerinin izini sürmeye başladığını, karşısına
çıktıkları anda intikamını alacağını” söylediği, Sanık Hüseyin KESKİN’in eylem yapmak üzere
Sarıkamış’a Sanık Ertaç GİRAY’a ait silahla gittiği, Sanığın Sarıkamış Polis Merkezinde verdiği
ifade ile Browning marka silahın kendisinde olduğunu sanık Ertaç GİRAY’ın bildiği, sanık Ertaç
GİRAYIN eylemde kullanılacak silahı sağladığı, Hüseyin KESKİN’in silahlı eylem yapma
teşebbüsüne bu şekilde yardımcı olduğu, Sanığın işyerinde 6136 sayılı kanun kapsamında
tabanca ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında 2 adet bronz
240/658
mıh/çivi, 1 adet bronz ayna sapı, 1 adet bronz kirman çengeli bulundurduğu, sanığın bu şekilde
2863 sayılı kanun kapsamında eser elde ettiği halde ilgili yerlere haber verme zorunluluğuna
uymadığı, İddia edilerek; TCK 314/3 ve 220/7 maddesi yollaması ile TCK 314/2, 6136 sayılı
Kanunun 13/1,2863 Sayılı Kanunun 67. maddesi gereği cezalandırılması talep edilmiştir
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ERTAÇ GİRAY hakkında 6136 sayılı kanuna muhalefet suçundan beraatine
karar verilmesi gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden
olan sanık Doğu Perinçek ve diğer bir kısım sanıklar ile irtibatlı olarak Çorlu bölgesinde Emekli
Askeri Savcı sanık Bahadır Berk ve Emekli Binbaşı sanık Zafer Şen ile irtibatlı olarak
Ergenekon Terör Örgütü adına faaliyette bulunduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
2010/929 sayılı soruşturması kapsamında 21.12.2010 tarihinde ifadesi alınan Gizli Tanığın, sanık
Ertuğrul Orta’nın kendisini DTP’lilerin içine sokacaklarını, bu şekilde bilgi alacaklarını, bu
süreçte kimliğinin ortaya çıkmaması için internet üzerinde irtibata geçeceklerini, kriptolu olarak
haberleşeceklerini söylediğini ve kendisine “samur” adını verdikleri kripto sistemini öğrettiğini,
sanık Ertuğrul Orta’nın bu teklifini kabul ettiğini çünkü bunun bir teklif değil emir olduğunu,
242/658
B.Y.’nin tanıştırmış olduğu Mahmut ve Ferdi isimli DTP’li iki genç ile irtibata geçip bilgi
toplamaya başladığını, sanık Ertuğrul Orta’nın yaptıkları toplantılara katılan gençlere sürekli
olarak ülkede bir darbe yapılması gerektiğini anlattığını, Çorlu ADD’de gençlerle yapılan
konuşmalarda da bu hususun üzerinde durulduğunu, B.Y.’nin sanık Ertuğrul Orta tarafından
ADD’de bu amacı taşıyan gençlerin tespiti için görevlendirildiğini, bu faaliyet sırasında
kullanması için sanık Ertuğrul Orta tarafından kendisine Ayşe ve Ömer oğlu 1988 doğumlu
M.Ç.isimli şahıs adına düzenlenmiş bir nüfus cüzdanı verildiğini, bu nüfus cüzdanında kendi
fotoğrafının bulunduğunu beyan ettiği, Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri kapsamında, milli ve manevi değerlerin istismarı ve Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda kullanılması esasına göre kurulan Talat Paşa Komitesinde de aktif olarak
faaliyette bulunduğu, Sanık Ertuğrul Orta’nın Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım sanıkları ile
örgütsel irtibat halinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Doğu
Perinçek’e bağlı olarak Çorlu bölgesinde örgüt adına faaliyette bulunduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları için kurulan Talat Paşa Komitesinin faaliyetlerine katıldığı, böylece
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2maddelerine göre
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıklar Ertuğrul Orta ve Zafer Şen hakkında gerekçede belirtilen tanık Anıl
Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması, gerekçeli kararın
dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin dosya arasına
alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ertuğrul ORTA'nın siyasi ve sosyal ilişki gereği dosyanın diğer sanıkları ile irtibat
244/658
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işleminin
hukuka aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün ele geçen “
LOBİ ” isimli örgütsel dökümanın, “3). Politika” başlıklı bölümünde ve “Yöntem” başlığı altında
belitilen yöntemleri çerçevesinde, Sanık Evrim Baykara’nın merkezi İzmir’de bulunan
“Bizkaçkişiyiz” isimli derneğin kurucu üyesi ve genel sekreteri olduğu, bir dönem CHP Gençlik
Kolları Genel Başkan Yardımcısı olduğu, iletişim tespit tutanaklarından anlaşılacağı üzere
Bizkaçkişiyiz platformunun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, CHP içerisinde aktif görevli olduğu, partinin üst
yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki içerisinde bulunduğu, partinin kurultay çalışmaları
sırasında parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ı doğrudan
bilgilendirdiği, parti çalışmaları, önemli görevlerle ilgili adaylıklar, oylamalar konusunda,
delegelerin yönlendirilmesi konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
hareket ettiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün hedefine ulaşmak için kullandığı
yöntemlerden birisinin de siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede, kendileri gibi
düşünmeyen ve hareket etmeyen siyasilere suikast ve dez-enformasyon yöntemlerini uygulamayı
kararlaştırdıkları, Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın, farklı siyasi partilere yönelik olarak dez-
enformasyon faaliyetleri yaptığı, hatta CHP yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, iddianamede
ayrıntısı bulunan iletişim tespit tutanaklarından Sanık Evrim Baykara’nın Ahmet Tuncay
Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi
olabilmek amacıyla CHP yönetimine etki etmeye çalıştıkları, yöneticisi olduğu sivil toplum
kuruluşuna mensup insanları kendi amaçları doğrultusunda bir kısım eylemlere yönlendirme
gayreti içerisinde bulundukları, Bu şekilde Sanık Evrim BAYKARA’nın, Ahmet Tuncay Özkan,
Adnan Bulut, Murat Ağırel ile bağlantılı olarak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu,
İddia edilerek; TCK 314/2 maddesi gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık Evrim Baykara'ya ilişkin, haklarında iletişimin tespiti kararı verilen
şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayan sanık Evrim BAYKARA hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca
Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması
gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha
edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık EVRİM BAYKARA'nın
ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Evrim BAYKARA'nın siyasi ve sosyal ilişki gereği dosyanın diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma
işleminin hukuka aykırı olduğu, teknik takip ile elde edilen delilin hukuka aykırı olduğu,iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü
üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fahri Kepek’in Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını
gerçekleştirmek için oluşturulan illegal yapılanma içinde yer aldığı, oluşturulan bu yapılanma
içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim
Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı
çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde,
sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve Alevi toplumunun önde gelen
temsilcilerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanığın da Mesrop Mutafyan’a karşı
hazırlanan tedhiş planında Talat kod ismiyle birlikte görevlendirildiği, sanık Fahri Kepek’in bu
şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın TCK 314/2
maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
246/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Fahri Kepek’in, dosyamızın diğer sanıklarından İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz
ile örgütsel irtibatının bulunduğu, iletişim tespit tutanaklarından, sanığın kendisine ait ve sanık
Fatma Cengiz’e ait ifadelerden, 30.10.2008 tarihli 10176 nolu, 31.10.2008 tarihli 9266 nolu,
02.12.2008 tarihli 9691 nolu tapelerdeki, sanık İbrahim Şahin ile yaptığı görüşmelerde kendisini
Talat Ertan olarak tanıtarak, gerçek kimliğini gizlemek suretiyle, Ergenekon terör örgütünün
temel prensiplerinden olan gizlilik prensibine riayet ettiği, ayrıca örgütsel irtibatlarında “Talat”
kod adını kullandığının anlaşıldığı, sanık İbrahim Şahin’in evinde bulunan, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda gerçekleştirilmesi planlanan tedhiş planları
içerisindeki, “Tedhiş Planı Mutafyan” isimli Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın öldürülmesine
yönelik olarak hazırlanmış eylem planı içerisinde “eeee, ffff, gggg’yi Talat Komutan (kod) Fahri
Kepek’in görevlendirecek” şeklinde yazılmak suretiyle yer aldığı, sanığın bu şekilde Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup, sanıklar İbrahim Şahin ve Fatma
Cengiz’e bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, örgüt içerisinde kod ismi aldığı, bu nedenlerle
Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu sabit kabul edilmiş,TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Kanaat
Sanık FAHRİ KEPEK'in dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fahri Süslü’nün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim ŞAHİN’in talimatları doğrultusunda oluşturulan S-1 isimli
yapılanmanın içine sanık Servet Kaynak’ın çabaları sonucu dahil olduğu, sanığın Ergenekon
silahlı terör örgütü bünyesinde meydana getirilen bu oluşuma katılmak için doğum tarihi, yeri,
kan grubu, T.C kimlik numarası gibi şahsi bilgilerini, sanık Servet Kaynak’a mesajla ilettiği,
sonrasında bizzat sanık İbrahim Şahin ile telefonda konuşarak bu bilgilerin doğruluğunu teyid
ettiği, bu bilgilerin tamamının sanık İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı,
sanığın bu şekilde S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu,
oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve
Alevi toplumunun önde gelen temsilcilerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanık
Fahri Süslü’nün bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu ve evinde izinsiz
olarak bulundurduğu mermiler nedeniyle 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunu da işlediği
anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/4, Ek 5 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Fahri SÜSLÜ'nün ev veya
iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık FAHRİ SÜSLÜ'nün dosyanın diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç
delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı
248/658
olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
Sanık FAHRİ SÜSLÜ'den ele geçirilen, bizatihi bulundurulması suç teşkil eden ve 6136
sayılı yasa gereği memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen fişeklerin hukuka aykırı arama sonucu
ele geçirildiği, bu haliyle atılı suça ilişkin sanığın delil yetersizliğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanığın, Ergenekon silahlı terör örgütünün planladığı askeri müdahaleye
zemin oluşturma kapsamında, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde dönemin Jandarma
Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR’un başkanlığında yapılan ve bir kısmı örgüt üyeleri
olan dönemin üniversite rektörleri Mustafa Abbas Yurtkuran, Ferit BERNAY ve Kemal
ALEMDAROĞLU ile birlikte 19 Eylül 2003 tarihindeki gizli toplantıya katıldığı, dönemin
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün bu durumdan haberdar olmamasından toplantının
TSK’nın bilgisi dışında gizli olarak düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğu, bu toplantıda
özellikle mevcut hükümetin icraatlarının ve irtica ile ilgili konuların görüşüldüğü, toplantıya
katılan bazı rektörlerin “Kubilay olmaya hazır olduklarını” söylediği, burada alınan tüm
kararların ve bu kapsamda rektörlerin beklentilerinin gizli bir toplantı tutanağına bağlandığı ve
bu tutanakların daha sonra Mehmet Şener ERUYGUR’un adresinde yapılan aramalarda ele
geçirildiği,
19 Eylül 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığında yapılan gizli toplantıda alınan
karar uyarınca, askeri müdahaleye zemin oluşturmak ve üniversitelerin sokağa dökülmesini
sağlamak amacıyla, 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu göreve” pankartlarının asıldığı
“Cumhuriyet’e Saygı Mitingi”ne katıldığı,
CÇG tarafından planlanan darbe çalışmaları kapsamında, İnönü Üniversitesi’nde yaptığı
faaliyetler ve karşılaştığı sorunlar ile ilgili düzenli bilgiler verdiği ve bunların CÇG’nin haftalık
ve aylık raporlarına yansıdığı,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun dönem raporlarının, sanık Mustafa Balbay’dan ele
geçirilen günlüklerde yer alan bilgilerle örtüştüğü, Sanığın da güvenilir rektörler arasında
sayıldığı ve darbe çalışmalarının Sanığın da içinde yer aldığı 6 rektöre anlatıldığı ve uygulanan
planlar çerçevesinde kendisine verilen görevleri yerine getirdiği,
Sanığın askeri müdahaleye zemin hazırlamak çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan
SELÇUK’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Kent Otel’de yapılan toplantıya iştirak
ettiği ve burada bir an önce askeri müdahalenin gerçekleştirilmesi, örgütlenmelerin uzun bir yol
olduğunun belirtilerek harekete geçilmesi yönündeki görüş ve kanaatini açıkladığı, bu
sözlerinden de darbe çalışmalarının bizzat aktif olarak içerisinde olduğu, Tanık Kaşif Nevzat
TARHAN’ın beyanına göre sanığın, Emekli Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR
görevdeyken kendisi ile birebir görüşmeler yaptığı, üniversitedeki öğretim üyelerini fişlediği ve
Malatya’ya geldiğinde Şener ERUYGUR’a üniversiteyi gezdirdiği,
Aramalarda ele geçirilen dijital belgelerde yer alan randevu defterinin 2003 Eylül ve
2004 Ocak aylarına ait kısımlarında 2 kez Sanık ile makamında görüşme yaptığı görülmüş,
Sanıkdan ele geçirilen 476 nolu CD’de sanığın rektörlüğünü yaptığı İnönü Üniversitesinde
okuyan öğrenciler hakkında araştırma yaparak, bu kişileri süleymancı, nurcu, tarikatçı, esp ’li,
pkk’lı şeklinde, dini inançlarına ve siyasi düşüncelerine göre kişisel verilerini hukuka aykırı
olarak kaydettiği ve buna ilişkin belgeleri örgütün arşivine konulmak üzere örgütün ilgili
birimlerine aktardığı,
Ergenekon silahlı terör örgütünün, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme
249/658
çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, bu çerçevede Sanığın da diğer
örgüt üyeleri Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay ile derneğin
yönetimine girdiği, bu faaliyetlerini tamamen örgütün talimatları ile gerçekleştirdiği,
Yine, örgütün üniversite yönetimlerini ele geçirme stratejilerine uygun olarak, Sanığın
örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz, Rıza Ferit Bernay, Kemal Alemdaroğlu ve Mustafa Abbas
Yurkuran ile irtibatlı olarak, rektörlük seçimlerine müdahale ettikleri ve örgütün kullanabileceği
kişlerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer rektör adayları hakkında asılsız iddialarla bu
kişileri karalamaya çalıştıkları,
Sanığın, Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas Yurtkuran, Rıza Ferit Bernay, Kemal
Alemdaroğlu, Tuncer Kılınç, Mustafa Balbay ile örgütsel irtibatının bulunduğu, Ayrıca, Sanığın
terör örgütünün talimatı ile o dönemde iktidarda bulunan siyasal partinin %95 oy ile dahi iktidara
gelemeyeceğini, iktidara geldiği takdirde onurluca inmeleri gerektiğini, aksi takdirde onursuzca
iktidardan indirileceklerini kamuoyuna duyurarak, bu siyasi partinin askeri müdahale ile iktidara
gelmesinin engelleneceği intibaı uyandırmaya, böylece ülkede “kaos ortamı” oluşturmaya
çalıştığı,
Sanığın örgüt yöneticisi Mehmet HABERAL’ın talimatıyla rektörlüğünü yaptığı
üniversitede kadrolaşmaya gittiği,
Sanığın yukarıda belirtilen örgütün faaliyeti çerçevesindeki tüm eylemlerinin örgüt
üyeliği kapsamında olduğu, rektörlüğünü yaptığı üniversitede çalışan öğretim görevlileri ile
öğrencileri siyasi düşünceleri ve dini inanışlarına göre kişisel verilerini hukuka aykırı olarak
kaydettiği ve ayrıca “Yürütme organını ve TBMM’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçuna iştirak ettiği, İddia edilerek;
TCK 314/2, 311/1, 312/1, 135/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu anlaşılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
251/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık FATİH HİLMİOĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Fatih HİLMİOĞLU'nun akademik ve sosyal hayatı gereği dosyanın diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama -
elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekât amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Fatih Koca’nın sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu,İddia edilerek; TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
1- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarından beraatlerine karar verildiği, Tarık Ayabakan, Burak Düzalan,
Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele geçen flash bellekte“Görevlendirme
ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman
Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek, Recai AlkanveDoğu Perinçek ile
örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile açılan davada bu sanıklar beraat
etmişlerdir.
D. Kanaat
Sanık Fatih KOCA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine
atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009, Tarihli 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fatma Cengiz’in Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara
yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü
ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda
faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını
253/658
gerçekleştirmek için oluşturulan illegal yapılanma içinde yer aldığı, oluşturulan bu yapılanma
içinde de planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık Fatma
Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızla ilgili
bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, Fatma Cengiz ile
İbrahim Şahin arasında yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen mesajlar, elde edilen krokilerden
hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle
birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına ve Alevi
toplumunun önderlerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti gibi
altyapı çalışmaları yaptıkları, Asena kod Fatma Cengiz’in İbrahim Şahin’e bağlı olarak görev
aldığı, İbrahim Şahin’den elde edilen Mutafyan’a yönelik suikast ve tedhiş planında eylem
hücresi içerisinde isminin yer aldığı, sanık Fatma Cengiz’in bu şekilde Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
254/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Fatma Cengiz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamış olmasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetine
karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık FATMA CENGİZ'e ilişkin olmak üzere, Hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri
sonucu ele geçirilen belgelere istinaden, atılı suça ilişkin yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, Yargıtay ilamı doğrultusunda "verileri hukuka aykırı olarak vermeveya ele
geçirme" (TCK 136) suçundan kamu davası açılmasıgereğiyle ihbarda bulunulması talep
edilmemiştir.
Sanık FATMA CENGİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih, 2009/511soruşturma-2009/268
esas sayılı iddianamesinde özetle; Fatma Sibel Yüksek’in hakkında kamu davası açılan sanık
Halil Behiç Gürcihan’ı uzun süredir tanıdığı, 2007 yılından bu yana nişanlı olduklarının
şüphelinin kendi beyanı ile anlaşıldığı, Fatma Sibel Yüksek’in Halil Behiç Gürcihan’a ait
www.acikistihbarat.com isimli internet sitesinde yine hakkında kamu davası açılan Oktay
Yıldırım, Habip Ümit Sayın, Zekeriya Öztürk ve şüpheli Adil Serdar Saçan ile birlikte yazılar
yazdığı anlaşılmaktadır.Yine hakkında kamu davası açılan sanıklardan Kemal Kerinçsiz’in
Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan savunmasında şüpheli Fatma Sibel Yüksek’in Ufuk Ötesi
dergisinin sahibi olduğunu, Halil Behiç Gürcihan’ın bürosuna gelen kişilerden olduğunu beyan
ettiği görülmektedir. Sanığın 31.03.2008 tarihinde X Bayan şahıs ile yapmış olduğu görüşmede
sarf ettiği sözlerden şiddet ve terör yöntemlerini benimsediğinin anlaşıldığı, Sanığın yukarıda
ayrıntısı yazılan 30.01.2008 tarihli telefon görüşmesinden anlaşılacağı üzere kendisinin de yazarı
olduğu www.acikistihbarat.com isimli internet sitesi hakkında medyada yer alan bir haberi
değiştirtmeye, yayından kaldırmaya çalıştığı saptanmıştır. www.acikistihbarat.com isimli internet
255/658
sitesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülmekte olan kamu davasına ilişkin olarak
yazdığı 07.11.2008 tarihli “Ergenekon savcılarının bittiği gün” başlıklı yazı ile ağır eleştiri
sınırlarını aşar ölçüde, basın özgürlüğü ile açıklanması mümkün olmayan ifadeler ile kamu
davasının ve devam eden soruşturma aleyhine propaganda yaptığı, nişanlısı olduğunu beyan
ettiği sanık Halil Behiç Gürcihan ile bağlantılı olarak Ergenekon Terör Örgütünün propaganda
biriminde görevli olduğu, terör örgütü üyesi olduğu anlaşılmakla, Fatma Sibel Yüksek’in
eylemlerine uyan TCK’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Fatma Sibel GÜRCİHAN'in iş ve aile hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının ve yazdığı köşe yazısı ile bir telefon görüşmesindeki sözlerinin suç delili
olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Ferda PAKSÜT’ün Akşam Gazetesi Ankara haber müdürü Ersin
BAL ile bağlantı kurarak, özellikle bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin şahsı, aileleri ve yaşam
tarzları hakkında gerçek dışı bilgileri aktarıp, bu hususlarda yazılı ve görsel medyada haber
yapılmasını sağlamak için adı geçene baskı yaptığı, Sanık Turhan Çömez ile irtibatlı olduğu,
yargılama sürecini etkilemeye çalıştığı, Ergenekon Terör örgütü yöneticisi sanık İlhan
SELÇUK’un tapelerindeki; Kapatma davasının planlanmış bir yargı operasyonu olduğu,
ekonomik kriz ve birazda karışıklık meydana gelmesi halinde askerlerin müdahale hakkının
doğacağı, kapatılma halinde iktidar partisinin ben milli iradeyim diyerek kendini haklı
göstermeye çalışacağı ve çıkacak kargaşa ortamında da askerlerin hakemliğine başvurulacağı
yönündeki beyanlarından, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün kapatma davasını kaos ortamı
oluşturmak amacıyla kullandığı ve bu nedenle örgütün siyasi yapılanmasında yer alan sanık
Turan ÇÖMEZ’e bu görev verildiği, onun da sanık Ferda PAKSÜT ile irtibata geçtiği, Sanığın,
örgütün kaos ortamı meydana getirilmesi yönündeki amacını ve sanıklar Turan ÇÖMEZ ile
Ahmet Hurşit TOLON’un örgütsel konumlarını bilerek, Anayasa Mahkemesinin gündeminde
bulunan AKP’nin kapatılması davasındaki gizli bilgileri sanıklara verdiği, yine toplumda
kargaşaya neden olmak amacıyla gerçekte olmayan bilgileri basına sızdırdığı, böylece örgütün
amaçlarının gerçekleşmesine bilerek ve isteyerek yardım ettiği, İddia edilerek; TCK 314/3 ve
220/7 yollamasıyla 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
256/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Ferda Paksüt'ün, Dosyamızdaki bir kısım tapelerden (özellikle Ergenekon silahlı
terör örgütü yöneticisi İlhan Selçuk’un tapelerinden) anlaşılacağı üzere, örgütün ülkede
ekonomik kriz çıkarmak ve kaos ortamı meydana getirmek amacıyla AK Partinin kapatılmasını
istediği, açılan kapatma davası üzerine kapatılmanın gerçekleşmesi ve hedeflenen hususların
temini için örgüt üyesi Turhan Çömez’in görevlendirildiği, Turhan Çömez’in örgüt yöneticisi
Ahmet Hurşit Tolon ile 03.04.2008 günü buluştuğu, daha sonra sanık Ferda Paksüt ile irtibata
geçtiği, Hurşit Tolon'dan aldığı bir kısım bilgileri sanığa aktardığı ve yapması gereken
faaliyetleri bildirdiği, Sanığın da bu bilgiler/yönlendirmeler doğrultusunda, AK Parti'nin
kapatılmasına ilişkin davanın Anayasa Mahkemesinde görüşülmesi sürecinde; kapatmama
yönünde karar vereceğini umduğu üyeler hakkında dezenformasyon niteliğinde haberler üretip
Akşam Gazetesi Ankara haber müdürü Ersin Bal ile irtibata geçerek bunların haber yapılmasını
temin etmeye çalıştığı, bu kapsamda; bir Anayasa Mahkemesi üyesinin oğlunun çalıştığı kurum
ile davalı parti arasında ilişki kurarak bunun haber yapılmasını istediği, bir başka konuşmasında
"Niye Belediyeden aldığı ihaleyi, oğlu ne iş yapıyor bunun niye araştırmıyorsunuz, niye oğlunun
ne iş yaptığı belli, belediyeden ihale alıyor, bunu niye araştırmıyorsunuz" diyerek hem sitem
ettiği hem de haber yaptırmaya çalıştığı, yine bir başka üyenin yakın markajda olduğunu, bir
başka üyenin “diğer tarafa kaydığı”nı söyleyip çeşitli haberler yaydığı, hatta oyunun kritik
öneme haiz olduğunu düşündüğü bir üyeye eşi vasıtasıyla “doğru dürüst hareket etmezsen bir
daha başkan olma şansını kaybedersin” dedirtip tehdit ettirdiği, böylece Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü'nün amaçları doğrultusunda Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmını etkilemeye
çalıştığı ve örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği sabit görülmüş, TCK 314/3 ve 220/7
maddeleri yollaması ile TCK 314/2 maddesi uyarıncacezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık Ferda Paksüt hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık FERDA PAKSÜT'ün aile ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; sanık Ferid İlsever’in hem İşçi Partisinde hem de Ulusal Kanal’da üst
düzey görevli olması, ERGENEKON terör örgütünün kararları doğrultusunda kurulduğu
anlaşılan Ulusal Kanalın kurulması ve yine Ulusal Medya 2001 tarihli belge içeriğinde bulunan
Cumhuriyet gazetesinin Reorganizasyonu ile ilgili yapılan Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN,
dönemin ÜSİAD başkanı Kemal ÖZDEN ve kendisinin bulunduğu toplantıya katıldığı, Tuncay
GÜNEY’in beyanlarının bu konuda doğru olduğunun anlaşıldığı,
Ayrıca dosyamızda bulunan inceleme tutanaklarından sanığın PKK kamplarına gittiği,
Bölücübaşı Aptullah ÖCALANLA, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına kuryelik yaptığı,
Gürbüz ÇAPAN’ın aynı toplantıya katılmasıyla alakalı açıklamalarını değiştirmesi için
hem kendisine baskı yaptığı hem de gazetecileri yönlendirdiği, hazırladığı metinleri tüm
257/658
gazetelere gönderip yayınlatmaya çalıştığı, sürekli yapılan soruşturmanın Türk Silahlı
Kuvvetlerine karşı yapıldığını vurgulayıp bu yönde haberler yayınlatarak dezenfermasyon
yaptığı, ERGENEKON terör örgütünün üst düzey fikri yapılanması içinde yer alıp üniversite
rektörlerini organize edip ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda
yazdıkları metinleri imzalattırıp basın açıklaması şeklinde kamuoyuna duyurmaya yönelik
çalışmalar yaptığı, sanık Doğu PERİNÇEK cezaevnide iken onun adına sanık İlhan SELÇUK ile
görüşmeleri bizzat kendisinin sürdürdüğü ve bu görüşmeleri şifreli olarak kaydettiği, İşçi Partisi
içinde hazırlanan bakanlar kurulu listesinde Doğu PERİNÇEK’ten Sonra Başbakan yardımcısı
olarak adının lanse edilmesi, diğer sanıklar Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Mehmet M. Adnan
AKFIRAT, Hikmet ÇİÇEK ve İbrahim BENLİ ile olan irtibatları göz önüne alındığında sanığın
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey yöneticisi konumunda olan sanık Doğu
PERİNÇEK’e bağlı olarak faaliyetlerini yürüttüğü, Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON ve diğer
bazı sanıkların katıldıkları gizli örgütsel toplantılara Doğu PERİNÇEK’in adına katıldığı, yaptığı
yayınlar ve katıldığı organizasyonlar ile suni olarak yaratılacak darbe ve kaos ortamı sonucu
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik etmek suçlarına da iştirak
ettiği, Ergenekon terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arzeden organik bir bağ
kurduğu anlaşıldığından müsnet suçları işlediği, İddia edilerek, TCK 314/2, 313/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
259/658
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi;
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık FERİD İLSEVER hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ferid İLSEVER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, sanık İsmail
YILDIZ’a bağlı olarak faaliyet gösterdiği, sanıklar Kemal ŞAHİN ve Mehmet Murat YÜCEL ile
birlikte Ergenekon Terör Örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlenme ve Türkiye’ye
yayılması için proje üretip faaliyetlerde bulundukları, örgüt adına istihbari bilgi toplayıp bunları
biriktirip rapor şeklinde İsmail YILDIZ’a sunduğu, ayrıca kişisel bilgileri kişisel veri olarak
kaydettiği anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak ve kişisel verileri
hukuka aykırı olarak kaydetmek suçlarından eylemlerine uyan TCK 314/2, 135/1-2 suçlarından
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) suçundan açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Ferudun Refik NUHOĞLU hakkında "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK
174/1) suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı halde, sanık hakkında bu suçtan beraat
kararı verildiği ve beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık FERUDUN REFİK NUHOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği,neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine, Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Fikret EMEK’in örgüte ait çok sayıda silah ve
mühimmatı evinde bulundurduğu, örgütün emir ve talimatları doğrultusunda bunları ileride
kullanılmak üzere evinde sakladığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, sanığın
örgütsel konum olarak operasyon dairesinde görevli olduğu ve diğer yöneticiler tarafından
tanınmadığı, örgüt stratejisi gereği kimseyle irtibat kurmadan verilecek görevleri beklediği,
örgütün amaçları doğrultusunda diğer bazı sanıklar gibi özel güvenlik şirketi kurduğu, görevli
olduğu dönemde elde ettiği gizli belgeleri iade etmediği ve evinde sakladığı, evinde ayrıca örgüte
ait silah ve patlayıcı maddeleri sakladığı, çeşitli zamanlarda görevi gereği elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri Muzaffer ŞENOCAK ve Aydın YÜKSEK vasıtasıyla sanık Muzaffer TEKİN’e
gönderdiği, görevi gereği toplamış olduğu istihbari bilgi notu niteliğindeki bilgileri görevi sona
ermesine rağmen teslim etmeyerek, bunları arşivlediği, evinde ayrıca ruhsatsız vahim Z
fişlemeye ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu, kişilerin siyasi, felsefi ve dini görüşlerine, ırki
kökenlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği anlaşıldığından, sanığın eylemlerine
uyan TCK 314/2, 315, 326, 327, 334, 135 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanığın ev veya iş yerlerinde
arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık bakımından
hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Devlet sırrına ilişkin suçlar bakımından,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin
belirlenmesi;
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması;
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi;
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
263/658
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle, Sanık Fikret Emek'e ilişkin olduğu gibi eksik soruşturma ile
mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamına istinaden, FİKRET EMEK'ten ele geçirilen belgelerin devlet
sırrı olup olmadığı ve gizlilik derecesine ilişkin Genelkurmay Başkanlığı'ndan bilgi talep
edilmiş, Genelkurmay Başkanlığı 14/05/2018 tarihli cevabi yazısı ekinde mevcut inceleme heyeti
raporunda a5 adet toplam 35 sayfa belgenin, Haziran 2007 itibariyle devlet güvenliğine ilişkin
belge olmadığına ve devlet sırrı taşımadığı belirtilmiştir.
1- Her ne kadar sanık FİKRET EMEK hakkında TCK 315 maddesi gereği "örgüte
silah sağlama" suçundan kamu davası açılmış ise de, iddia olunan terör örgütünün
varlığının ispat edilememiş olması karşısında, yapılan arama sonucunda sanıktan ele geçen
ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden patlayıcı madde ve silahlara ilişkin olmak üzere,
yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen eşyaların
suç delili olarak kullanılamayacağı, bu nedenle sanığın TCK 315, 174ve 6136 Sayılı Kanun
13/2 maddeleri gereğince açılan kamu davalarından delil yetersizliği nedeniyle beraatine,
2- Sanık FİKRET EMEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği,neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık FİKRET EMEK'ten ele geçen bilgi ve belgelere ilişkin, yapılan arama -
elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen bilgi ve belgelerin suç
delili olarak kullanılamayacağı, neticeten sanığın üzerine atılı TCK 326, 327, 334, 135
maddelerinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Fuat Selvi’nin, irtica.org isimli siteyi Ocak 2008 tarihinde Dursun
Çiçek’ten devraldıktan sonra Ağustos 2008 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de
yukarıda izah edilen yayınları yaptığı, yine Dursun Çiçek döneminde yayınlanan benzer
içeriklerin de şahsın sorumlu olduğu dönemde sitenin arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce
rahatlıkla ulaşıldığı, bu haliyle Ergenekon Terör Örgütünün bu siteler vasıtasıyla yürüttüğü
psikolojik harekat faaliyetlerine iştirak ettiği, Toplanan ve yukarıda incelenip sunulan tüm bilgi
ve belgelere göre sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek; TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
264/658
talebiyle kamu davası açılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 tarih ve 20087/1536 soruşturma
2008/968 esas sayılı iddianamesinde özetle;Şüpheli Fuat Turgut; Sevgi Erenerol ve Veli Küçük’e
ait telefonlara: “RTE/AB.Dullah G.ve sürekasI eliyle parÇalanma s~recine itilen T.C.'ni
KORUMAKiÇin; milliyetÇi/devrimci ihtilal KACINILMAZDR! Bayramnz/2008'nz kutlu...
Av.FuatT şeklinde mesaj çekmiştir. Yine şüpheli Fuat Turgut, 19/03/2008 tarihli Mustafa ile
yaptığı telefon görüşmesinde “….MENDERES’İN PARTİSİ DE DEVRİLDİĞİNDE 450’Lİ 400
KÜSÜR MİLLETVEKİLİ VARDI..” şeklindeki beyanı ile diğer Ergenekon terör örgütü
mensuplarının da sık sık dile getirdikleri askeri müdahale istemi ve bunun 27 Mayıs 1960 ihtilali
gibi olması söylemi ile birebir örtüştüğü görülmüştür.
Fuat Turgut’un yasadışı Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile fikir ve amaç birliğinde
bulunarak kendisine örgütün tevdi ettiği görevleri yerine getirdiği ve getirmeye hazır olduğu, her
zaman ve zeminde örgütün amacını dile getirmekten geri durmadığı böylece şüphelinin yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ kurarak
örgüt üyesi olmak ve halkı hükumete karşı silahlı isyana tahrik etmek suçlarını işlediği yönünde
kamu davasının açılmasını gerektirecek derecede şüphe teşkil eden yeterli delil elde edildiği
kanaatine varıldığından, şüpheli Fuat Turgut’un üzerine atılı eylemlerine uyan TCK’nun 314/2,
313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
266/658
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Avukat olan Sanık Fuat TURGUT'un belli davalara müdahil olmasının, iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanığın Ergenekon yapılanması içinde sivil unsurların
örgütlenmesi ve istihbarat amaçlı kullanılması ile alakalı olarak bu birimin yöneticisi sanık
Kuddusi OKKIR’a bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, sanık Ayşe Asuman
ÖZDEMİR’i örgüte kazandırdığı, gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR’e çektiği mesajlarda Ayşe
Asuman ÖZDEMİR’in artık karargahta yer alması gerektiğini söylemesi, gerek Ayşe Asuman
ÖZDEMİR ile aralarında bir hukuki ilişki olmadığı halde Ayşe Asuman ÖZDEMİR’in sürekli
değişik şahıslar hakkında topladığı bilgileri e-mail olarak sanığa gönderip sanığın da Milli
Irgat(Kod) Kuddusi OKKIR’ a e-mailleri forward ettiği, Kuddusi OKKIR’ın talimatlarına uygun
olarak hareket ettiği, özgeçmiş raporları aldığı, Ayşe Asuman ÖZDEMİR’e de (Kod) ismi
kullanmasını bildirdiği, Ayşe Asuman ÖZDEMİR’in kendisine gönderdiği değişik şahıslara ait
kişisel verileri bilgisayarından Kuddusi OKKIR’a gönderdiği, tüm bu hususlar göz önüne
alındığında, sanık Gazi GÜDER’in Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu ve örgüte istihbari
olarak bilgi toplayan grupta soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR’a bağlı olarak
faaliyetlerini sürdürdüğü, iddiasıyla, TCK 314/2, TCK 135/2-1maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın kuruluşları gibi
tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar kasası, CD ve DVD
gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin
sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Gazi GÜDER'in yargılama aşamasında, 15/11/2018 tarihinde öldüğü
anlaşılmakla, hakkında açılan kamu davalarının TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi gereğince
düşürülmesine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Güler KÖMÜRCÜ’nün, Sanık Doğu PERİNÇEK’in gizli
toplantılarına da katıldığı, Sanık Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereğince Kuvvai Milliye
Derneğini kuran Bekir ÖZTÜRK’ü yönlendirdiği, Kuvvai Milliye Derneğini kurmak için Bekir
ÖZTÜRK’ün tayinini sanık Sinan Aygün vasıtasıyla Ankara'ya yaptırdığı, yer temininde
yardımcı olduğu, Veli KÜÇÜK’e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünün medya alanında
faaliyet gösterdiği, Veli KÜÇÜK’ün talimatları doğrultusunda yazılar yazıp örgütün amacına
268/658
hizmet ettiği, Veli KÜÇÜK ile İşçi Partisi arasında ve Veli KÜÇÜK ile Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK arasında irtibatı sağladığı, İddia edilerek, eylemlerine uyan TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık GÜLER KÖMÜRCÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından
Cumhuriyet Gazetesi’nin ulusal medyanın merkez üssü olarak seçildiği, örgütün üst düzey
yöneticilerinden İlhan Selçuk ile yakın ilişki içerisinde olmasının da etkisiyle Veli Küçük’le
ENKA tesislerinde yapılan toplantının ardından Sanık Gürbüz Çapan’ın örgütün bu yöndeki
kararlarına uymayı, bu doğrultuda gazetedeki hisselerini karşılıksız olarak devretmeyi, projeye
para yardımında bulunmayı kabul ettiği, Sanıklardan Musttafa Balbay’ın bilgisayarında ele
geçen döküman içeriği, diğer şüphelilerde ele geçen dökümanlar ve Gürbüz Çapan’ın
aşamalardaki beyanları, Emcet Olcaytu’nun ikametinde ele geçen ve 52 sıra numarası verilen
DVD içeriğindeki ses kayıtları, Soruşturma kapsamında ele geçen PRINCO marka CD
içerisindeki “YENİ MEDYA PATRONLARI HÜLYA A.&Gürbüz Çapan.pdf” isimli Msword
dosyasının içeriği, “Ulusal Medya 2001” isimli örgütsel doküman içeriği, Sanıklaradan Mustafa
Balbay’ın bilgisayarından elde edilen “CAP.TXT” isimli metin belgesi, sanıklardan Hikmet
ÇİÇEK’in flash belleğinde bulunan ve 2004 tarihinde oluşturulduğu anlaşılan, “İlhan Selçuk
Ferid” isimli word belgesindeki, İlhan Selçuk ve Ferid İlsever arasında yapılan görüşme notları
269/658
bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Gürbüz Çapan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü
içerisinde yönetici konumda bulunan İlhan Selçuk ile doğrudan irtibatlı bir örgüt üyesi olduğu,
ayrıca evinde ruhsatsız tabanca mermisi bulundurmak suretiyle 6136 sayılı Yasaya muhalefet
suçunu işlediği, İddia edilerek;TCK 314/2, 6136 sayılı Yasanın 13/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Gürbüz Çapan hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme
kapsamında kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm
kurulurken suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin hükmolunan
cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık GÜRBÜZ ÇAPAN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Gürbüz ÇAPAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Sanık Gürbüz ÇAPAN'ınbizatihi bulundurulması suç teşkil edip 6136 sayılı yasa gereği
memnu vasfı haiz olduğu tespit edilen ve 23/09/2008 tarihinde hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi sonucu ele geçirilen mermilere iilişkin 6136 sayılı yasaya aykırı şekilde ruhsatsız mermi
bulundurması eylemi gereğince cezalandırılmasına, karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Habip Ümit SAYIN’ın, Ergenekon terör örgütü içinde üniversite
yapılanması sorumlusu olan Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’na bağlı olarak faaliyette
bulunduğu, talimatları bizzat Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’ndan aldığı, yaptıkları e-mail
270/658
görüşmeleri ve telefon görüşmelerinden de bu durumun açıkça anlaşıldığı, Sanığın, birçok askeri
ve sivil kişiye; memleketin elden gittiğini, devletin yıkıldığını, darbe yapılmasının zorunlu
olduğunu, darbe yapmayan askeri görevlilerin memleketi sattıklarını, elektronik muhtırayla bir
şeylerin olmayacağını, üst düzeyden bir hareketin gelmemesi halinde 60 darbesi gibi alt
kademelerden bu darbenin geleceğini söylediği, çeşitli mesajlar çekip bazı şahıslarla yüz yüze
görüştüğü, Yaptığı çalışmaların düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilmesinin etki ettiği kesim
itibarıyla mümkün bulunmadığı, bazı öğretim görevlilerini fikri ve dini inanışlarına göre
fişlediği, bazı öğretim görevlilerinin illegal olarak dinlenmesi için askeri istihbarat kurumlarına
yazı yazdığı, Ajandasının 8 Haziran tarihli sayfasında; 1) Sivil Örgütlenme, 2) Çalışma Grupları
3) Dernek/Vakıflarla iletişim ve bütünleşme, 4) Adli Tıp Kurumu Kanunu, 5) Kontr espiyonaj /
Bilgi üretimi, 6) Halkı bilinçlendirme ve halkla bütünleşme,7) Askerle Ortak iletişim ve Kuvai
Milliye Hareketi ve yine ajandasının 9 Temmuz tarihli sayfasında; özgeçmiş, Kuvayenin
İçindekiler, Kuvayi milliye amaçları şeklindeki yazılardan Sanığın Ergenekon Terör Örgütü’nün
gizli toplantılarına katıldığı, bu notların gizli bir toplantıdan alınmış notlar olduğu, kendi yazdığı
yazılarda örgütün neden var olması gerektiğini belirttiği, buradan da Sanığın örgütün gizli ve
açık tüm amaçlarını bildiği, demokratik olmayan yöntemlerle halkı ve askeri kuvvetleri Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik edip bu konuda örgütün siyasal amaçlarına
ulaşabilmek için propaganda ve iletişim faaliyetlerinde bulunduğu, Birçok üniversite öğretim
üyesiyle alakalı olarak; Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, hukuka
aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydettiği ve bunları irtibatlı olduğu askeri şahıslara gizil çok gizli
kopyalanamaz şeklindeki ibarelerle gönderdiği, İddia edilerek; TCK 314/2, 313/1, 135/2-1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
271/658
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2- Önceki ifadelerinde örgüt hakkında beyanı bulunmayan ve hakkında TCK'nın
221. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık Habip Ümit
Sayın'ınetkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verdiği sonraki beyanları ve
Erol Ölmez'in yazdığımektuplarınsoruşturmayı akamete uğratmak
içindezenformasyonamacıyla yazıldığı kabul edilmesine rağmensomut deliller ortaya
konulmadanolayın ergenekontarafından kurgulandığı; yine İbrahim Şahin'den ele geçenS-
1dokümanı ile Gölbaşı ilçesinde yapılan aramada ele geçen silah ve mühimmatın somut
deliler gösterilmeden örgütbelgesi ve silahların Ergenekon örgütüfaaliyeti çerçevesinde
yapılacak eylemlerde kullanılmak amacıyla saklandığı kabul edilmiştir. Cumhuriyet
ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle ilişkisininsomut delilleri ile ortaya
konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki mücadelezemininde
meşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin, kanıtları
gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir. Serhan Bolluk
hakkındaHakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan davanıntefrik
edildiğigözetilmeden, yine Hanefi Avcı'nın iş yeri aramasında bulunankasetlerde yer alan
“Ali Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen telefon konuşmasına”ilişkin kayıtların hukuka
uygunluğu tartışılmadan örgütün varlığına delilkabulü hukuka uygun bulunmamıştır.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HABİP ÜMİT SAYIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Habip Ümit SAYIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın www.milligucbirliği.com ve www.tepkimiz.net isimli Web
sitelerinde yazarlık yaptığı; Sanık Ergün POYRAZ’a ait dokümanlar arasında tespit edilen
“MİLLİ GÜÇ SİTESİ YAZARLARI” başlıklı dokümanda, “Tuncer Kılıç, Şener Eruygur, Sevgi
Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Turan Çömez, Muammer Karabulut, Ergün Poyraz, ” gibi bazı örgüt
üyesi şahısların da bulunduğu bir isim listesinin bulunduğu, bu isimler arasında Sanık HAKAN
ARIKAN’ın adının da yazılı olduğu, Sanık Hakan ARIKAN’ın Ergenekon silahlı terör örgütü
yapılanması içinde medya ve internet bölümünde görevli örgüt üyesi olduğu ve bazı konularda
formaliteden internet sitesinde göründüğü, asıl işlerin ve talimatların diğer örgüt üyelerinden
geldiği, Sanığın örgüt üyeleri hakkında düzenlenen iddianameleri yakından takip edip yorumlar
yaptığı ve örgüt üyelerinden Ergun POYRAZ’ ın ceza evinden gönderdiği talimatlara göre
hareket tarzı belirlemeye çalıştığı, Mevcut tüm deliller ve sanığın yazdığı yazılar göz önüne
alındığında Sanık Hakan ARIKAN’ın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde aktif olarak yer
272/658
aldığı, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde medya grubunda yer aldığı ve örgüt içinde bulunan
birçok grup ve kişi ile doğrudan örgütsel irtibat içinde bulunduğu, aşırı Türkçülük yapmak
suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları arasında bulunan halkı birbirine düşürerek
kaos ortamı oluşturulması yönünde yazdığı yazıları değişik kişilere gönderdiği gibi bu yazıları
internet sitesinde de yayınladığı tüm delillerden açıkça anlaşıldığı iddia edilerek; TCK.’nın 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hakan ARIKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının, internet sitesinde yazı yazmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan
arama elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hakan ŞANLI‘nın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün 2003–2004
yıllarında yapmayı planladığı yürütme organını devirmeye yönelik çalışmalar için ihtiyaç
273/658
duyulan illegal dinleme cihazlarını Türkiye’ye ithal ettiği ve kendisine sanık Mehmet Şener
ERUYGUR’a ait banka hesaplarından dolar bazında yüklü miktarda para ödendiği,
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu faaliyetleri çerçevesinde kullanılmak üzere temin ettiği kriptolu
telefonların Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerince kullanıldığı ve faturalarının sanığa ait
şirket üzerinden ödendiği, sanığın eylemleri diğer sanıklarla irtibatları da göz önüne alındığında
eyleminin örgüte yardım boyutunu aşıp, devamlılık arz eden örgüt üyeliği suçu niteliğine
ulaştığı, İddia edilerek; TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
274/658
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hakan ŞANLI'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın sahibi olduğu “acikistihbarat.com” isimli internet
sitesini örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, bu amaçla yazılar yazdığı, yine Ergenekon
Terör Örgütünün faaliyet ve amaçları doğrultusunda dernek kurmaya çalıştığı, sanıklar Ergün
POYRAZ ve İsmail YILDIZ ile diğer örgüt üyeleri arasındaki irtibatı sağladığı, sanık Oktay
YILDIRIM tutuklandıktan sonra bu kişiye iftira atıldığı yönünde yazılar yazdığı, sanık Ergün
POYRAZ’ın kendisine ait içeriğinde devlete ait gizli bilgilerin bulunduğu kitabın bir suretini
word belgesi olarak sanığa verdiği, bu belgenin sanığın bilgisayarında ele geçtiği, ayrıca sanığın
bilgisayarında çok sayıda milletvekiline ait kişisel bilgilerin ele geçirildiği, sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünü üyesi olduğu, örgüt faaliyeti kapsamında yazdığı yazılarla adil
yargılamayı etkileme suçunu işlediği, bilgisayarında bulunan Ergün POYRAZ’a ait kitap
çalışmasını içeriği nedeniyle devlete ait gizli belgeleri bulundurmak suçunu işlediği ve yine
bilgisayarında çıkan milletvekillerine ait bilgiler nedeniyle kişisel verileri hukuka aykırı olarak
kaydedilmesi suçunu işlediği, sanığın eylemlerine uyan TCK 314/2, TCK 288, 334, 135/1-2,
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli Behic Gürcihan hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin,
“şüphelilerin suçla ilgisi olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda
CMK'nın 135. maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
3- Devlet sırrı niteliğindeki belgelere ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık HALİL BEHİC GÜRCİHAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, sanık hakkında CMK 135 gereğince verilen teknik takip kararının hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
1- Sanık Halil Kemal Gürüz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamına istinaden, Kemal GÜRÜZ'den ele geçirilen belgelerin devlet
sırrı olup olmadığı ve gizlilik derecesine ilişkin Dışişleri Bakanlığı'ndan bilgi talep edilmiş,
Dışişleri Bakanlığı Kuzeydoğu Akdeniz Genel Müdür Yardımcılığı'nın 05/06/2018 tarihli cevabi
yazısında, ilgili yazının "gizli" nitelikte olduğu, yetkisiz kişi ve kuruluşların eline geçtiğinde
devletimizin iç ve dış politikasına, idari ve siyasi yapısına ciddi zarar verebilecek nitelikte
olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin, elde
edilen delillerin hukuka aykırı olması nedeniyle, bu suça ilişkin sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ
hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
279/658
Sanık Halil Kemal GÜRÜZ'ün iş, akademik ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan
soruşturmada çeşitli sanıklardan ele geçirilen “Devletin Yeniden Yapılandırılması İçin Öneriler
(Mastır Plan Ön Çalışması)” isimli dökümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin
gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğinin belirtildiği, Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör
Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak
örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde
ulaşarak örgüte kazandırdıkları, alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak
devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan
görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, Bu amaç doğrultusunda bir kısım evlerde gizlice
toplantılar tertip ettikleri ve buralarda kamu görevlilerini ve askeri öğrencileri Türkiye
Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak
yönlendirdikleri,
Bu kapsamda Sanık Hamza Demir’in de Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanması
içerisinde örgütün ara yöneticilerinden olan Kemal Aydın’a bağlı olarak onun emir ve talimatları
doğrultusunda faaliyette bulunduğu, bir kısım TSK mensubu subay ve askeri öğrencilerle çeşitli
yerlerde gizlice buluşmalar tertip ettiği, örgütün ideolojisi doğrultusunda bu kişilerle belirlenmiş
aralıklarla buluşmak suretiyle terör örgütünün hedef ve amaçları doğrultusunda yönlendirme
faaliyetlerine giriştiği, bu konuda kendisine emir ve talimatları Sanık Kemal Aydın’ın verdiği,
kendisine verilen görevlerle ilgili olarak yaptığı örgütsel faaliyetleri Sanık Kemal Aydın’a rapor
şeklinde ilettiği, Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile Sanık Hamza Demir’in çeşitli zamanlarda
örgütsel faaliyetlerin değerlendirilmesi ve yürütülmesi amacıyla bir araya geldikleri, sanığın
Kemal Aydın ile yaptığı 6951 tape no’lu telefon görüşmesinde Ergenekon Terör Örgütü’nün
amaçları doğrultusunda Harbiyeli öğrencileri çeşitli konularda seminer ismi altında
yönlendirdiği, yine 6575 tape no’lu Kemal Aydın-Mehmet Ali Çelebi ile yapılan telefon
görüşmesinin ve diğer tapelerin de bu iddialara delil teşkil ettiği, Sanık Hamza DEMİR’in,
ikametinde yapılan aramada bulunan sanıklar Kemal ve Neriman Aydın, Ercüment Ovalı,
Mehmet Ali Çelebi, Noyan Çalıkuşu ve Mustafa Balbay’a ait telefon numaralarının ele geçtiği,
yine sanığın ikametinde Vatansever Kuvvetler Güçler Birliği Hareketi tüzüğü, Milli Birlik
Hareketi Derneği Ana Tüzüğü ve Ulusal Güçler Birliği Hareketi- Yeniden Kuvvai Milliye
Hareketinin Yapılanması başlıklı 38 sayfadan ibaret tüzüğün elde edildiği, Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü içinde Sanık Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda ve ona bağlı
olarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunarak bir kısım askeri öğrenci ve subaylar
ile sivil unsurları örgütlediği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddia edilerek,
TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
Sanık Hamza DEMİR hakkında TCK 135 ve 136 maddeleri gereği açılmış bir kamu
davası bulunmamasına karşın, bu suçlardan verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Hamza DEMİR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hasan Ataman YILDIRIM’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
üyesi olduğu, örgütün üst düzey yöneticilerinin talimatları ile bazı asker şahıslar hakkında bilgi
toplayıp arşivlediği, bazı örgüt sempatizanları ve üyelerini gizliliğe özen göstermeleri konusunda
uyardığı, örgüt üyelerinin mahkeme safahatlarını takip edip raporlar hazırladığı, irtibatlı olduğu
bazı subaylar vasıtasıyla devlete ait gizli olan ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve
belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli
kalması gereken belgeleri temin edip bulundurduğu, kişileri dini inanışlarına, felsefi ve siyasi
görüşlerine göre sel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği, süreklilik ve farklılık arz eden tüm
bu eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğu İddia edilerek, TCK 314/2, 135/1, 43/2,
327, 334/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın, psikolojik harekât amacıyla yayın
yapan internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda
Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
282/658
harekât yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerin ise halen örgüt
yöneticiliğinden tutuklu bulunan Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirildiği
kanaatine varıldığı, iddia edilerek, TCK 312 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hasan Ataman YILDIRIM'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı
belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HASAN ATİLLA UĞUR hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hasan Atilla UĞUR'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, her ne kadar aramada 6136 sayılı yasa kapsamında ruhsatsız silah ele geçirilmiş
291/658
ise de yapılan arama - elkoyma işleminin hukuka aykırı olması nedeniyle ele geçirilen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle Sanık Hasan Hüseyin UÇAR’ın; Sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme,
emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma
faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı Türk Silahlı Kuvvetler içinde de devam ettirdiği, sanık
Noyan ÇALIKUŞU ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak
Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini
kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı ve Sanık Hasan Hüseyin UÇAR’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek,TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hasan Hüseyin UÇAR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
294/658
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat
faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek, TCK.’nın 312, 314/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Hasan IĞSIZ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Hatice BAHTİYAR’ın, Ergenekon Terör
Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı
“Lobi” adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı
“Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet
şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt dökümanında
gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde
yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin uygulamaya konulması
amacı ile kurulan Kuvayı Milliye Derneğinin kurulmasında etkin rol oynadığı, Sanık Hatice
BAHTİYAR’ın ise ortağı ve editörü olduğu “Toplumsal Dönüşüm Yayınevi” ve sitesi vasıtasıyla
ETÖ’nün propagandasını yapmak ve örgütün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturulması,
medyanın kontrol altına alınması amacı doğrultusunda görevlendirildiği bu görevi kapsamında
örgüte eleman kazandırdığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve
kamuoyu oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği
veya içerisinde yer aldığı,
296/658
Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun sahibi olduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınları’nın
hissedarı olduğu ve bu yayınevinde çalıştığı, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun birçok faaliyetinden
bilgisi bulunduğu, Sanık İbrahim ÖZCAN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU ile beraber hareket edip,
Ankara İlinde Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN’ın TSK’da görevli subay rütbesindeki
şahıslarla toplantılar yaptığını bildiği, birkaç defa Kadıköy’deki merkezine gittiği, derneğin
kuruluş aşamasında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile birlikte yardımcı olduğu ve daha sonrada bu
derneğin basın ve halkla ilişkiler den sorumlu olarak çalıştığı,
Sanık İbrahim ÖZCAN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU hiyerarşisi içerisinde başında
bulunduğu toplumsal dönüşüm yayınevine bahse konu mitinglerde kullanmak üzere afiş, bayrak,
poster ve pankartlar hazırladıkları, bu pankartlıların hazırlanmasında mali destek sağladıkları ve
kullandıkları, Sanık Hatice BAHTİYAR’ın, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun tutuklandığı esnada
avukatının talimatları doğrultusunda ona ait hard diski kolluk kuvvetlerinden saklamaya çalıştığı
ancak kolluk marifetiyle ele geçirildiği bu diskin incelenmesinde ise örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılmak amacıyla çeşitli devlet kurumlarından elde edilmiş belgeler
olduğunun anlaşıldığı, Bu şekilde Durmuş Ali ÖZOĞLU ve İbrahim ÖZCAN ile irtibatlı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Bir kısım sanıklar yönünden haklarında iletişimin tespiti kararı verilen
şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma
bulunmayanbu sanıklar hakkında CMK'nın 138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına
derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar
alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak
bulundurulması,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hatice BAHTİYAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, usulüne uygun mahkeme kararı alınmadan iletişimin dinlenmesi yoluyla kayda
alınan tutanakların delil olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, sanık Hayati Özcan’ın ERGENEKON terör örgütünün tüm amaç ve
faaliyetlerini bilerek ERGENEKON terör örgütünün talimatıyla kurulduğu anlaşılan ULUSAL
Kanal’da görevli olduğu edindiği askeri içerikli gizli bilgi ve belgeleri örgüte ulaştırılmak üzere
parti genel merkezine gönderdiği, böylece devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirdiği örgütün
istihbarat toplama biriminde görevli olduğu, ayrıca mevcut fotoğraflardan yurt dışına
298/658
çıkmadığını beyan etmesine rağmen Abdullah ÖCALAN’la birlikte çekilmiş fotoğraflarından da
illegal olarak yurt dışına çıktığı ve örgüt faaliyeti çerçevesinde PKK ile de irtibatı sağladığı Hem
İşçi Partisinden elde edilen Hayati Özcandan gelen Cd hem de Nato Cd si ile alakalı olorak
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından gelen 06.06.2008 tarihli yazı içeriğinde, Hayati
Özcan – İşçi Partisi karetta ibareli CD içinde bulunan ekli toblada belirtilen 80 nolu C. BAŞBUĞ
BNB. DAN-MY yazılı belgenin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve gizli olduğu 81, 82, 83.
sıradaki dosyaların “kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu” nun belirtildiği, Hayati Özcan’dan elde
edilen NATO’ ya ait plan ve içeriğindeki bazı askeri bilgilerin de TCK 334 kapsamında belirtilen
nitelikteki gizli belgelerden olduğunun belirtildiği, sanık Hayati Özcan'ın ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri İşçi Partisi
genel merkezine göndermek suretiyle örgüte ait istihbarat toplama görevlerini de yürüttüğü,
ayrıca devlete ait gizli bilgi ve belgeleri bulundurduğu dikkate alınrak müsnet suçları işlediği,
İddia edilerek; TCK 314/2, 334/1 ve 326/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
D. Kanaat
Sanık Hayati ÖZCAN hakkında TCK 326/1 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Sanık Hayati ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
300/658
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hayrettin ERTEKİN’in yasadışı
Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile ilişkileri, internette Enternet Strateji grubu kurup yazdığı
yazılarla örgütün amacı doğrultusunda kamuoyu oluşturması, örgütün amacı doğrultusunda
yazdığı yazılar, örgüte verdiği rapor, atv yi satınalma girişimi, business TV’nin yönetimini
oluşturarak medyayı kontrol altına alma çalışmaları, ülkede demokratik seçimle işbaşına gelen
hükumetin silahlı bir güç tarafından görevine son verilmesi için halkın sokağa dökülmesi, etnik
ayrımcılığa dayalı bir kardeş kavgasının çıkması, muhtelif kurum ve kuruluşlar ve kişiler
hakkında istihbarat toplanması faaliyetlerinde bulunarak, bu faaliyetlerinde gizlilik prensibine
azami riayet ederek, bazı örgütsel faaliyetleri sırasında deşifre olmamak için “komutan” ve
“paşa” kod adlarını kullanmak sureti ile Ergenekon Terör Örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve
yoğunluk arz eden organik bir bağ kurduğu ve örgütün iletişim-propaganda bölümünde faaliyet
yürüttüğü, Ele geçirilen belge ve dökümanlardan anlaşılmakla Ergenekon Terör Örgütü’nün
amacı doğrultusunda her türlü istihbari bilgiyi topladığı, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet
yürüttüğü, ayrıca Genelkurmay Başkanlığı’na ait Generallere ilişkin gizli bilgiler içeren kayıtları
bulundurmak sureti ile “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek” suçunu işlediği,
kendisine ait olan silahların ruhsatının olmaması nedeniyle cezadan kurtulmak amacıyla mesaj
çekerek ve telefonda yönlendirerek yanında çalışan gelir düzeyleri düşük olup kendisine muhtaç
olan Kaan DUT ve Abdulmuttalip TONÇER’i kendi suçunu üstlenmeleri için azmettirdiği ve
bulundurulması ve taşınması izne bağlı olan ateşli silah ve mermileri evinde ve işyerinde
bulundurduğu, yine bulundurulması ve taşınması izne bağlı olan 1 adet pala, 2 adet samuray ve 2
adet Zülfikar kılıcı evinde ve işyerinde bulundurduğu, yine aramalarda ele geçirilen 2 adet
muştanın Ekspertiz raporunda 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen yasak nitelikli
muştalardan olduğunun tespit ve rapor edildiği, yine aramada ele geçirilen el telsizlerinin 2813
Sayılı Telsiz Kanununun 13 ve 32/a maddesi kapsamına giren cihazlardan olduğunun
belirlendiği, aynı şekilde aramalarda ele geçirilen malzemelerden 256 adet eserin 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Tasnif ve Tescile tabi, müzelik
değerde yurt içi ve yurt dışında alınıp satılması yasak eserlerden olduğunun raporla tespit
edildiği, yine Hayrettin ERTEKİN’in telefon görüşmelerinde ve internetteki yazılarında sürekli
askerleri hükümete karşı darbe yapmaya çağırdığı bu nedenle halkı hükumete karşı silahlı isyana
tahrik suçunu işlediği, İddia edilerek; TCK 314/2, TCK 216/1, 284/1, 334/1, TCK 38/1. maddesi
yollaması ile TCK 270, 2813 Sayılı Telsiz kanunun 13. maddesi yollaması ile aynı kanunun 32/a,
2863 Sayılı kanunun 26. maddesi yollaması ile aynı kanunun 73., 6136 Sayılı Kanunun 13/1,
14/1, 15/1, 3713 Sayılı TMK 4. maddesi yollaması ile TMK 5.maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle Kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Şüpheli ya da sanık sıfatıyla tespit edildiği anlaşılamadığı gibi CMK'da yer alan
tanıklığa ilişkin kurallara da uygun şekilde alındığı ve yasak sorgu usullerine göre tespit
edilip edilemediği anlaşılamayan Tuncay Güney’in mülakat beyanları doğrultusunda
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 23.10.2007tarihli raporu üzerine
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/816 Teknik Takip nolukararı ile şüpheliler
.Hayrettin Ertekin ile birlikte 21 sanık hakkında (Tuncay Güney’in mülakat beyanlarının
doğruluğuna ilişkin bir inceleme ve araştırma yapılmadan) soyut kuvvetli suç şüphesinin
varlığına dayanılarak iletişimin tespiti kararı verilmesi,
2- Sanık Hayrettin Ertekin’in emniyet müdürlüğünde gözaltında olduğu
26.02.2008 günü sanıkla birlikte olan avukatı M. Fatih Büyükyurt’un, cep telefonundan
sanığın işyerini aradığı, işyerine ait telefon için verilmiş iletişim tespit kararı kapsamında
kayıt altına alındığı anlaşılan 1824 ve 1825 sayılı iletişim tespit tutanaklarının
incelenmesinde; Avukat M. Fatih Büyükyurt’un iki görüşmeyi de tanık Kaan Dut ile yaptığı
ancak bu esnada yan yana olmalarından dolayı avukat ile sanık Hayrettin Ertekin arasındaki
konuşmaların da kayda alındığı; bu kayıtların sanık Hayrettin Ertekin bakımından TCK’nın
303/658
314/2. ve 38/1. maddesi delaletiyle 270/1. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet
hükümlerine ve sanık Abdülmuttalip Tonçer bakımından TCK’nın 270/1 maddesi uyarınca
kurulan mahkumiyet hükmüne delil kabul edildiği anlaşılmakla, CMK’nın 135/3.
maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin
kayda alınması;bu kayıtların derhal imha edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve
CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
5- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
6- Sanık Hayrettin Ertekin hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyetine
karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında TCK 312/1, 284/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin
sanıkhakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu suça
ilişkin sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık HAYRETTİN ERTEKİN hakkında "Halkı Kin Ve Düşmanlığa Alenen Tahrik
Etmek Veya Aşağılamak" (TCK 216/1) ve "2813 Sayılı Kanuna Muhalif Olarak Ruhsatsız Telsiz
Kullanmak" (2813 sk 32/a) suçlarından açılan kamu davasından verilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- Sanık Hayrettin ERTEKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, dijital materyalleri üzerinde
yapılan arama elkoyma inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, sanık ile avukatı
arasındaki telefon görüşmelerine ilişkin elde edilen tape kayıtlarının imha edilmesi yerine
delil olarak kullanılması ve bu suretle TCK 270 maddesi uyarınca delil oluşturulmasına
yasal olanak bulunmadığı, Tuncay Güney vasıtasıyla ve/veya dolayısıyla elde edilen
delillerin hukuka aykırı olduğu, hukuka aykırı arama - elkoyma işlemleri sonucu ele
304/658
geçirilen suç delillerine (tarihi eser ve silah gib) itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
"Suç Üstlenme" (TCK 270/1), "Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme" (TCK
284/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarını işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'den usulüne uygun arama ve elkoyma işlemleri
sonucu 22/02/2008 tarihinde ele geçirilen 256 adet eserin tarihi eser niteliğinde olması
karşısında sanığın eylemine uyan"2863 Sayılı Yasaya Muhalefet" suçundan
cezalandırılmasına,
3- Sanık HAYRETTİN ERTEKİN'den usulüne uygun arama ve elkoyma işlemleri
sonucu 22/02/2008 tarihinde ele geçirilen mermi, kılıç, muşta ve tabancanın ruhsatsız
şekilde bulundurulduğu ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı haiz olması
karşısında eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet" suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2010 tarih ve 2010/2135-610 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Hayri BİLDİK’in, Bildik Basın Yayın İletişim Şirketi ve Toplumsal
Çözüm Yayınları sahibi olduğu, Sanık Hayri BİLDİK’in ve irtibatlı olduğu şahısların, Toplumsal
Dönüşüm Yayınları, www.toplumsalhaber.com, Toplumsal Çözüm gibi çok sayıda yayın
kuruluşunda görev alarak veya bizzat kurarak faaliyette bulundukları, Sanığın çevresindeki
kişilere de yaptığı işlerin gizli olduğunu, bu işlerle alakalı görüşmelerin şifreli yapılması
gerektiğini sürekli anlatması ve örgüt üyelerinden birçoğuyla irtibatlarının bulunması, Sanık
Hayri BİLDİK'in sadece yayıncı olmadığını, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde aktif olarak
faaliyet yürüten görevli örgüt üyesi olduğunu ve örgütün medya yapılanması içinde yer aldığını
açıkça gösterdiği iddia edilerek, TCK.’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
306/658
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hayri BİLDİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle; Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR’ün diğer sanıklar Bülent
kod İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile de irtibat halinde olduğu,
diğer sanıklarla birlikte örgütsel talimatlar doğrultusunda yazılar yazdığı, özellikle çuval olayı,
Ergenekon ve Ultra Türkler başlıklı yazılarının bu kapsamda olduğu, örgütsel içerikli belgeleri
özel kuvvetlerde çalışan şahıslardan aldığı hususları da dikkate alındığında sanığın Ergenekon
Terör Örgütünün üyesi olduğu, sanığın yazılarında Ergenekon Terör Örgütünün legal bir kurum
gibi göstermeye çalışıp propagandasını yaptığı, özel şahıslarca kendisine Ergenekon Terör
Örgütü hakkında brifing verildiği, bunun sonucunda övücü yazılar yazdığı, örgüt ile organik bir
bağ kurduğu, örgütün iletişim ve propaganda bölümünde görevli olduğu,
Sanık İsmail YILDIZ’a bağlı olarak çalıştığı anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Terör
Örgütü olmak suçundan eylemine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR hakkında TCK 312/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR hakkında TCK 135 ve 136 maddeleri gereğince
açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın, bu suçlardan verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet
yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu
düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı
kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla
harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia edilerek; TCK 312, 314/1
308/658
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HIFZI ÇUBUKLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HIFZI ÇUBUKLU'ya atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
309/658
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hikmet Çiçek’in İşçi Partisi üyesi ve partinin basın bürosu
sorumlusu olduğu, soruşturma kapsamında İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada içinde
gizli askeri ve istihbari bilgiler bulunan CD’nin içerisinde “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” isminde
klasörün bulunduğu ve buradan da sanık Hikmet Çiçek’in değişik yollardan temin etmiş olduğu
bilgileri CD ortamında digital olarak hazırlayıp İşçi Partisi Genel Merkezi’ne göndermiş olduğu
kanaatine varıldığı,
Sanık Hikmet Çiçek’in partinin basın bürosu sorumlusu olmasının yanı sıra aramalarda
ele geçirilen “Karargah Evleri” adlı oluşumda görevliler arasındaki kişilerden bulunması
sebebiyle istihbarat ve askeri gizli bilgilerin arşivlenip örgütün amaçları doğrultusunda
kullanılması maksadıyla sanığa geldiği anlaşılmaktadır. Buradan da sanık Hikmet Çiçek’in örgüt
içinde önemli askeri şahıslarla irtibat görevinin bulunduğu anlaşıldığı, İşçi Partisi’nden elde
edilen Hikmet Çiçek yazılı CD’deki bilgilerden 68. noda belirtilen, İMHA EDİLEN ÖNEMLİ
İSTİHBARAT MESAJLARI isimli dosyadaki bilgilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğu ve
gizli olduğu, “M. Adnan AKFIRAT” ibaresi ile başlayan “sevgilerimle” ibaresi ile biten (1)
sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; M. Adnan AKFIRAT’a yayınlayacağı, Oral
ÇELİK ve Yaşar ÖZ hakkında bilgiler içeren yapılması gereken ve görüşülmesi gerek şahısların
belirtildiği Doğan DUYGUR tarafından gönderildiği değerlendirilen yazı olduğu ve yukarıda
dökümü verilen bazı bilgi belge ve istihbarat notlarından sanıknin örgüt adına istihbarat toplama
görevini yürüttüğünün anlaşıldığı, sanık Hikmet Çiçek’in bilgisayar incelemesinde,
ERGENEKON’la alakalı yazdığı yazıyı sanık Halil Behiç GÜRCİHAN’a göndermek suretiyle
internet sitesinde yayınlatmasını istediği, buradan da örgütün tek merkezden yönetildiğinin
anlaşıldığı, dış dünyada farklı görünen Aydınlık Dergisi, Türkeli Dergisi ile
www.acikistihbarat.com adlı internet sitelerinin kendilerine ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
tarafından gönderilen yazıları gecikmeksizin yayınladıkları, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1,
135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık bakımından suç delili olarak hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-
127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- 19.04.2012 tarihli oturumda sanık Hikmet Çiçek'in kendisi ile ilgili beyanda
bulunan gizli tanığa soru sormak istemesi üzerine müsaade edilmemesi, ısrarı üzerine
sanığın oturumdan çıkartılarak tanığın sorgulanmasına devam edilmesi, gibi
uygulamalarlasanıkların savunma hakkı kısıtlanarak adil yargılama haklarının ihlal
edilmesi,
4- Hikmet Çiçek hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hikmet ÇİÇEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
312/658
iddianamesinde özetle, Sanığın, turkatak.gent.tr isimli siteyi Temmuz 2008 tarihinden Şubat
2009 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de yukarıda izah edilen yayınları yaptığı,
yine önceki dönemlerde yayınlanan benzer içeriklerin şahsın sorumlu olduğu dönemde sitenin
arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce rahatlıkla ulaşıldığı, adı geçen siteler aracılığı ile
yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden
yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıcın hazırlanmasında da görev aldığı ve proje
isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve
bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti
satın aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla TCK 314/1, 312 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HULUSİ GÜLBAHAR hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HULUSİ GÜLBAHAR'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
313/658
92- HÜDAYİ ÜNLÜER
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Hüdayi Ünlüer’in Ergenekon silahlı terör örgütünün
içinde ve örgütün amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak
görevli sanık İbrahim Şahin ve Mehmet Koral ile irtibatlı olduğu, kendisine reis şeklinde hitap
edildiği, gerek sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14 numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı
vatandaşlarımızla ilgili bilgiler, gerek sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş
planları, Hüdayi Ünlüer ile İbrahim Şahin arasında yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen
mesajlar, İbrahim Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu
elde edilen mühimmat ve patlayıcılar, hep birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların Ermeni
kökenli T.C.vatandaşlarına (Mesrob Mutafyan, Minas Durmazgüler ve Matilda Sarsaryan gibi)
ve Alevi toplumu önderlerine yönelik eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres
tespiti, yer tespiti gibi altyapı çalışmaları yaptıkları, Reis kod Hüdayi Ünlüer’in bu kapsamda
Matilda Sarsaryan’a ait adres ve telefon numarası bilgilerini araştırıp İbrahim Şahin’e ilettiği,
Ergenekon silahlı terör örgütüne bu şekilde yardım ettiği, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu,
iddiasıyla TCK 314/3, 220/7 yollamasıyla TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
4- Sanık hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme kapsamında
kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm kurulurken
suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin hükmolunan
315/658
cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık HÜDAYİ ÜNLÜER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, hukuka aykırı arama - elkoyma işlemi neticesinde ele geçirilen suç delillerine
hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Gazi OĞUZ’un,
Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı “Sivil Unsurların” kurulması ve örgütlenmesi amacı
ile hazırladığı “Lobi” adı verilen gizliörgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı “Lobi Yapılanmasının” kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum Kuruluşları
alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı “Dinamik” adı verilen örgüt
dokümanında gösterilen “Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür” hedefinin
uygulamaya konulması amacı ile kurulan legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinde, bu
derneğin Pendik Temsilciliğinde faaliyet göstermek ile görevlendirildiği, bu faaliyetleri
kapsamında örgüte eleman kazandırdığı, yanında bulundurduğu Murat ÇAĞLAR isimli
şüphelilerin profillerinden de faydalanıp mafya tarzı yöntemlerle örgüte gelir temin ettiği, bu
eylemlerde kullanması için Murat ÇAĞLAR’a silah verdiği, evinde yapılan aramalarda ele geçen
ele geçirilen ruhsatsız tabanca ve mermileri de Örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurduğu,
İddia edilerek, TCK 314/2, 6136 S.K.13/1, 6136 S.K. 12/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli Hüseyin Gazi Oğuz hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin,
“şüphelilerin suçla ilgisi olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda
CMK'nın 135. maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
317/658
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma
verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ hakkında 6136 sayılı Kanunun 12/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin ve
yapılan teknik takip işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu hukuka aykırı işlemler neticesi ele
geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Keskin’in 18.10.2008 tarihinde İstanbul ilinden Sarıkamış
ilçesine otobüsle gittiği, yanına sanık Ertaç GİRAY’ın avukatlık bürosundan temin ettiği
Browning marka silahı aldığı, askerlik yaptığı yerde komutanı olan Astsubay Kubilay
SEYHAN’ın Sarıkamış’taki ikametinde 2 gün misafir olarak kaldığı, Sarıkamış polis merkezinde
verdiği 20.10.2008 tarihli beyanında; “Aktütün karakol baskınından sonra kendisinde vatan
hainlerine karşı aşırı bir intikam duygusunun oluştuğunu, Türkiye genelinde vatan hainlerinin
izini sürmeye başladığını, karşısına çıktıkları esnada intikamını alacağını” belirttiği, eylemle
hedeflenenin Türk-Kürt çatışması çıkarmak ve ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturmak
olduğu, ancak eylemi gerçekleştiremeden Emniyet güçlerince yakalandığı, böylece sanığın
İstanbul’dan Sarıkamış’a Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına silahlı eylem yapmak amacıyla
gittiği, örgütün tetikçilerinden olduğu, ayrıca ruhsatsız silah bulundurduğu, iddiasıyla TCK 314/3
ve TCK 220/6 maddesi delaletiyle TCK 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
1- Sanık HÜSEYİN KESKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Hüseyin KESKİN'den hukuka uygun arama- elkoyma işlemi neticesinde
20/10/2008 tarihinde ele geçen ve bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 6136 sayılı yasa
uyarınca memnu vasfı haiz ruhsatsız silah ve mermiye ilişkin olmak üzere, sanığın 6136
sayılı yasaya muhalefet suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Nazlıkul’un, Tıp doktoru ve
gazeteci olduğu, sanıklaradan Ahmet Tuncay Özkan ve sanık Bedrettin DALAN ile irtibatlı
olduğu, sanık Tuncay Özkan’ın televizyon yayıncılığı ve diğer faaliyetleri konusunda bu sanığa
yardımcı olduğu, sanığın aynı zamanda yurtdışı bağlantılarının da bulunduğu, Ahmet Tuncay
Özkan’ın kontrolünde bulunan Kanaltürk’ün yayın yapabilmesi için sanık Hüseyin Nazlıkul’un
Almanya’da şirket kurarak uydu kanalı kiralama yolu ile kanalın uydu üzerinden ulusal ve
uluslararası yayın yapmasını sağladığı, örgüt mensubu Ahmet Tuncay Özkan ile Bedrettin
DALAN arasında bağlantı kurulmasına yardımcı olduğu, örgütsel amaçlı olarak bu sanıklar ile
toplantılar yaptığı, aşama beyanlarının aksine 20.08.2008 tarihinde gerçekleşen telefon
görüşmesinde Sanık Hüseyin Nazlıkul’un, Bedrettin DALAN’ı arayarak Tuncay Özkan’ın
görüşmek istediğini beyan ettiği, sanıkların örgütsel amaçlarla gizli toplantı yapmak üzere
randevulaştıkları, sanığın evinde ve iş yerinde ele geçen dökümanların bir Tıp doktorunda
bulunması gerekli olağan belgelerden olmadığı, buna göre sanık Hüseyin Nazlıkul’un sanık
Ahmet Tuncay Özkan ile birlikte Ergenekon Terör Örgütü’nün medya yapılanması içerisinde
faaliyet yürüttüğü ve Ergenekon Terör Örgütü’nün üyesi olduğu, İddiasıyla, TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN NAZLIKUL hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Hüseyin NAZLIKUL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanığın Genelkurmay Harekât Başkanı olduğu 2007-2008 döneminde
soruşturma konusu internet siteleri, Bilgi Destek Daire Başkanlığı aracılığı ile şahsa bağlı olarak
faaliyet yürütmüştür. Yukarıda izah olunan site içerikleri sanığın sorumlu olduğu süreci de
kapsamaktadır. Yine Dursun Çiçek’in, üstlerinin bu sitelerin varlığından haberlerinin
olmamasının imkansız olduğunu, madem bu internet içerikleri sakıncalıysa ve kendisinin
sorumlu olduğu dönemde kurulmuşsa, niçin diğer görevlilerin kendi sorumlulukları döneminde
320/658
bu haberleri kaldırmadıklarını, aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığındaki sistem dahilinde onay
alınmadan bu haberlerin sitelerde yayınlanmasının mümkün olmadığını, yani bu haberlerin
yayınlanmasının hiyerarşik yapı içerisindeki kendi üstündeki komutanların bilgisi ve onayı
içerisinde gerçekleştiğini, bu komutanların bu sitelere girip kontrol ve müdahale etme
yetkilerinin olduğunu ifade eden beyanları sanığın bu siteler aracılığı ile yürütme organına
yönelik uygulanan psikolojik harekat faaliyetlerinden bilgisinin olduğunu, sorumlu bulunduğu
dönemde söz konusu faaliyetlerin sanığın kontrolünde gerçekleştiğini ve sanığın Ergenekon
Terör Örgütünün bu siteler vasıtasıyla yürüttüğü psikolojik harekat faaliyetlerine iştirak ettiği
gerçeğini ortaya çıkardığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat
faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Hüseyin Nusret TAŞDELER'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı"
adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Hüseyin Vural Vural’ın geçmişte TSK ve MİT bünyesinde görev
yaptığı, Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanmasında fikri ve ideolojik olarak örgüt üyelerinin
eğitimi ile görevli olduğu, örgüt üyelerine bu konuda hazırladığı notları “DUYURU” başlıklı
yazılarla internet ortamından gönderdiği, sanığın ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜ’nün tüm STK’ larını tek merkezden yönetme ve toplumsal olaylarda yönlendirme
amacı doğrultusunda görevli üyesi olduğu ve bu amaçla örgütsel faaliyette bulunduğu, sanığın
görevde olmadığı zamanda da devlete ait gizli bilgi ve belgeleri örgütün amaçları doğrultusunda
ele geçirdiği ve bulundurduğu ortaya çıkmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emekli
olan diğer sanıklar Hasan Ataman YILDIRIM ve İlyas ÇINAR ile soruşturma sırasında birçok
emekli asker ve sivil şahısta benzer içerikli gizli bilgi ve belgelerin bulunması, ERGENEKON
SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün bu bilgileri, istihbarat toplama ve bilginin paraya
çevrilebilirliği kapsamında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün özel istihbarat
arşivi adıyla kurdurduğu ve tutuklu sanık Levent ERSÖZ’ün kontrolündeki arşivlere konulmak
amacıyla toplandığının anlaşıldığı, sanığın örgüt adına alınacak tavırları örgüt üyelerinin
bilgisine sunarak stratejik olarak taktikler verip yönlendirmelerde bulunduğu, örgüt amaçları
doğrultusunda toplumu etki altına alabilmek amacıyla Sivil Toplum Kuruluşları içerisinde
faaliyet yürüttüğü, devlete ait gizli olan ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve
belgeler ile devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli
kalması gereken belgeleri temin edip, örgütün arşivine konulmak üzere sakladığı, kişileri özel
hayatları, din inanışları, felsefi düşünceleri ve siyasi görüşlerine göre kişisel verilerini hukuka
aykırı olarak kaydettiği, örgütün faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdiği tüm eylem ve
323/658
faaliyetlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğu, iddiasıyla TCK 314/2, 327, 334/1, 135
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Hüseyin Vural VURAL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
325/658
98- HÜSEYİN YANÇ
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2011 tarih ve 2010/1600 soruşturma
2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C, PKK ve TİKKO silahlı terör örgütü üyesi olan
Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel’in yakalanmalarından sonra cezaevinde
bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları
itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler verdikleri, mahkeme kararlarına
istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da
görevli personelce kendilerine yardım yapılarak yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve
ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan her üç sanığın Sanık Okan İşgör’ün
kurmuş olduğu nakliye şirketinde jandarma görevlilerinin yönlendirmesi sonucu bir araya
geldikleri, 2007 senesinde Ergenekon soruşturmasından ve bir kısmının tutuklanmasından sonra
sanıkların aralarındaki iş ortaklıklarının bittiği, sahip oldukları araçların satıldığı, örgüt çatısı
altında bir araya geldikleri kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak
sağlandığı, örgütün deşifre olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği, her üç sanığın,
haklarında devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi
kişilerle irtibatlı oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu
değerlendirilen silah ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun
ortam bulunup örgütçe karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde
kullanılabileceği her üç sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri,
çevrelerine kendilerini “Derin Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin
ettikleri, sanığa yönelik yapılan aramalarda Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kendisine
verilmiş takdirname belgeleri, el yazısı dokümanlar ve dijital bilgilerin ele geçirildiği, telefon
rehber bilgilerinde yapılan incelemede diğer sanıklarda olduğu gibi çoğunluğu asker olduğu
anlaşılan şahısların telefon numaralarının kayıtlı olduğu, mahkeme kararlarına istinaden yapılan
HTS rapor tespitlerinde daha önce Ergenekon terör örgütü kapsamında hakkında işlem yapılan
Levent Bektaş’a ait telefonda “Hüseyin Ji 5375184918” nolu telefon numarasının kayıtlı olduğu,
bu telefon numarasıyla Levent Bektaş’ın 03.12.2008 günü telefon görüşmesi yaptığı, her üç
sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, Sanık Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen
mühimmatın Sanık Okan İşgör tarafından Sanık Ulaş Özel’e muhafaza edilmesi amacıyla
verildiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın da bundan haberinin olduğu, Sanık Hüseyin Yanç’ın
fotoğrafının bulunduğu sahte kimliğin yakalanan mühimmatlarla birlikte ele geçtiği, silah ve
patlayıcı bulundurmaktan kamu davası açılan Sanık Hüseyin Yanç’ın kendisine yönelik
düzenlenen sahte kimlikten bilgi ve tasarrufunun olduğu iddia edilerek, sanığın Ergenekon terör
örgütünün üyesi olmaktan eylemine uyan TCK 314/2, 174/1-2, 204/1, 6136 sayılı yasanın 13/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık HÜSEYİN YANÇ hakkında TCK 174/1-2, TCK 204/1, 6136 S.K. 13/2,
maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
1- Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Hüseyin YANÇ'ın diğer sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden
ele geçen ve bir diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait silah ve patlayıcıların bulundurulmasına
veya muhafazasına iştirak ettiğine dair maddi delil elde edilemediği, bu nedenle sanığın
TCK 174/1-2 ve 6136 sayılı kanunun 13/2 maddesi kapsamında atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık Hüseyin YANÇ'tan 28/07/2010 tarihinde usulüne uygun arama sonucu
ele geçen ve üzerinde kendisine ait fotoğraf bulunan sahte kimlik belgesine ilişkin olarak
sabit olan ve eylemine uyan resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığa ait Çatalca’da bulunan çiftlikte örgütün üst düzey üyelerinin
katıldığı gizli örgütsel toplantıların yapıldığı, sanığın Ferid İLSEVER ve Kemal Yalçın
328/658
ALEMDAROĞLU ile “Talat Paşa Komitesi” isimli oluşumda birlikte faaliyetlerde bulunduğu,
örgütsel faaliyetler için gerektiğinde talep edilen finansmanın sanık tarafından karşılandığının
anlaşıldığı, Sanığın ERGENEKON terör örgütünün gizli toplantılarına ev sahipliği yapması,
USİAD’daki konumu ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzey sorumluları olan
Doğu PERİNÇEK’in ve Ferid İLSEVER’le irtibatları göz önüne alındığında müsnet suçları
işlediği, iddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
330/658
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık İbrahim BENLİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma, 2009/268
Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık İbrahim Özcan’ın Kuvayı Milliye
Derneği’nin kurulmasında etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı olarak
görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu
oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği veya
içerisinde yer aldığı, Sanığın Ergenekon Terör Örgütü’nün Kuvayı Milliye Derneği yapılanması
hiyerarşisinde bulunduğu ve doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ’a bağlı olarak faaliyet
gösterdiği, bizzat veya örgüt hiyerarşisi içerisinde kendisine bağlı olan örgüt üyeleri Durmuş Ali
Özoğlu, Urfa’da Mehmet, Diyarbakır’da Şahin, Kastamonu’da Yaşar ve Hatice BAHTİYAR ile
örgüte adam kazandırma, örgüte gelir temin etme adına tahsilât, askeri ihaleleri takip ve örgüte
gelir temini, Usulsüz ihaleleri örgüt üyelerine kazandırma, teşkilatlanma ve karargâh kurma,
askeriye ve bürokrasi içerisinde yapılanma, Örgütün düzenlediği mitinglerde afiş ve pankart
hazırlanması ve hazırlıklarını organize etme, kamu kurum ve kuruluşları ile irtibatı sağlama ve
istihbarat toplama faaliyetlerini yürüttüğü, elemanların askeri kişilerle tanıştırılmasına özel önem
verdiği ve örgütün amaçları doğrultusunda kurulup faaliyet gösteren “Toplumsal Dönüşüm”
isimli internet sitesini takip etmelerini tavsiye ettiği,
Sanığın, Kadıköy adresinde yapılan aramalarda, birçok isim hakkında istihbari not
içeren dökümanlar, “Türkiyeyi Yönetenlerin Etnik Kökenleri” başlıklı yazı ve hukuka aykırı
olarak elde edilen kişsel verilerin kayıtlı olduğu dökümanların bulunduğu, Sanık İbrahim
ÖZCAN ile bağlantılı olarak çalışan Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yapmış olduğu telefon
görüşmesinde örgüt içindeki ikili uygulamaların ve döneklerin bulunduğundan yakınarak çürük
elmaların temizlenmesi gerektiği bu konuda yıldız sahibi üst düzey askeri kişilerin öldürülmesi
gerektiği, bu eylemlerin bir kısım kişileri uyandıracağı ve yazı ve konuşma zamanının geçtiğini
ve artık eylem zamanının geldiğini belirterek bu işi Ali’nin yapması için talimat verdiği, D. Ali
ÖZOĞLU telefonların dinlenme ihtimalinin de verdiği rahatsızlık ile bu konunun kendisinin işi
olmadığını, bu işin başka bir birimin işi olduğunu belirterek bu öldürme işine karşı çıkması
üzerine örgüt dışındakileri nasıl uygulama yapılıyorsa örgüt üyelerine de aynı uygulama
yapılması ve bu konunun ülke problemi olduğundan dolayı dışarıdaki kimselere nasıl işlem
331/658
yapıldıysa örgüt içindeki kimselere de aynı uygulamanın yapılması gerektiğinin belirtildiği,
Böylece darbe zemini hazırlanması için birilerinin uyanması amacıyla üst düzey subayların dahi
öldürülmesinden kaçınmayacak kadar gözlerini kararttıkları ve Sanık İbrahim ÖZCAN’ın
örgütün gidişatından memnun olmadığından dolayı eski elemanlarla toplantı yaparak bu işe el
koyduğu, sanığın faaliyetlerini gizli yürüttüğü ve Ergenekon Terör Örgütü’nün ara yöneticisi
olduğu, İddia edilerek, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1, TCK 135/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
332/658
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık İbrahim ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle,
Yapılan aramada ele geçen S-1 başlıklı 4 sayfalık dokümanda; Emniyet görevlisi olan
sanıklar Servet Kaynak, Fahri Süslü, Kemalettin Baki, Bülent Güngördü, Zerrar Atik, Murat
Çavdar, Mehmet Dalagan ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu Sanığın, hakkında kamu davası
açılan sanıklar Mehmet Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, şoför Emin Caner Yiğit dolayısıyla Veli
Küçük ve diğer örgüt mensupları ile irtibatlı olduğu, S-1 isimli yapılanmanın kurucusu,
kendisine bağlı olan örgüt mensupları üzerinde emir ve komutayı haiz olup, Ergenekon silahlı
terör örgütünün yöneticilerinden olduğu kanaatine varıldığı, yalnızca kendi sorumlu olduğu,
oluşumuna katkıda bulunduğu gruptan haberdar olduğu, olan sanıklar Taylan Özgür Kırmızı,
Emre Baltacı, Melih Yüksel, Onur Özdemir, Cihan Arık, İlhan B olayır, M urat E ke ve Ali O
ktay Şahbaz’ın doğum yeri, doğum tarihi, T.C.kimlik numarası, kan grubu, görev yeri, rütbesi ve
sicil numarasından oluşan bilgilerin yer aldığı, S-1 belgesinde yer alan sanıklere ait kişisel
bilgilerin, yine adı geçen sanıkler tarafından bizzat İbrahim Şahin’e iletildiği, bu bilgilerin
İbrahim Şahin tarafından aynı dokümanda liste halinde yazıldığı, Suikast planları incelendiğinde
ismi S-1 belgesinde yer almayan sanıklar Muhammed Sarıkaya, Oğuzhan Sağıroğlu, Kenan
Temur, Fatma Cengiz, Yaşar Oğuz Şahin, Talat komutan(K) Fahri Kepek’in isimlerinin yer
aldığı,
Sanıkta ele geçen suikast planları ve bu planları gerçekleştirme konusunda yeterli ve
elverişli silah ve mühimmatın bulundurulması, suikastleri gerçekleştirecek ekiplerin
oluşturulması eylemlerinin bir bütün halinde değerlendirilmesi ve cebir ve şiddet kullanılarak
yasama ve yürütme organlarını ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs
suçları olarak nitelendirmek gerektiği,
333/658
Sanığın evinde ele geçen NORTECH marka 195 numara ile numaralandırılan CD
içerisinde birden fazla klasör olduğu, bu klasörlerin bir kısmında Genelkurmay Başkanlığı Özel
Kuvvetler Komutanlığına ait boş halde çeşitli sertifika ve kurs belgelerinin ve ÇOK GİZLİ
gizlilik dereceli dokümanların, farklı kurumlara ait ( Tedaş,Oyak,Tema Vakfı,Çekül Vakfı ) boş
kimlik belgeleri, ticari taşıt kullanma belgesi ve yine farklı kurumlara ait mühür örneklerinin
bulunduğu, “Generaller” isimli belgede , bir dönem TSK’da görev yapan toplam 209 Generalin
ad soyad, görev yaptığı kuvvet, sicili, rütbesi, nasp dönemi, eşinin adı, özel, resmi, askeri hat,
telefon numarası gibi bilgilerinin yer aldığı, “Fotoğraflar” isimli klasör içerisinde emekli ve
muvazzaf çok sayıda generalin fotoğraflarının yanında kimlik ve sicil bilgilerinin yer aldığı, Aynı
CD’de yer alan bir kısım klasörler içerisindeki bazı belgelerin ÇOK GİZLİ ,GİZLİ, HİZMETE
ÖZEL gizlilik dereceli belgeler olduğu, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na ait raporun ( Dicle
Kadın Kültür Merkezi isimli belge), Genelkurmay İstihbarat Başkanlığınca terör konusunda
hazırlanan raporlara ait listenin (Dokümanlar Listesi isimli belge), Başbakanlığa, MİT
Müsteşarlığına ait önemli belgelerin ve değişik Bakanlık ve kamu kuruluşlarına ait “GİZLİ”
gizlilik dereceli evrak ve raporların, aynı CD içerisinde “Generaller” isimli belgede bir dönem
TSK’da görev yapan tüm Generallerin ad soyad, görev yaptığı kuvvet, sicili,rütbesi, nasp
dönemi, eşinin adı, özel,resmi, askeri hat telefon numarası gibi bilgilerinin, “Fotoğraflar” isimli
klasör içerisinde emekli ve muvazzaf çok sayıda Generalin fotoğraflarının yanında kimlik ve
sicil bilgilerinin yer aldığı,
Sanık İbrahim Şahin’in evinde ele geçen kroki ve tarife dayanılarak yapılan aramalarda
ele geçen silah ve mühimmat ile ilgili olarak sanığın ruhsatsız olarak nitelikli yasak silah ve
patlayıcı madde bulundurmak suçlarını işlediği,
Sanıkta ele geçen “Azerbaycan’da yürütülen faaliyetler” ile ilgili dokümanın TCK’nın
326 ve 327. maddeleri kapsamında Devletin güvenliğine ilişkin belge niteliğinde olduğunun
Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinin 21.04.2009 tarihli yazısından anlaşıldığı,
“ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli olup 2002 yılında gerçekleşen birden fazla Milli Güvenlik Kurulu
toplantısına sunulmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan sunumlara ait tutanaklara
ait dijital pdf dosyalarının bulunduğu, ayrıca evinde yapılan aramada 02.12.1996 tarihli GİZLİ
kaşeli, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ait PKK faaliyetleri konulu
rapor suretinin ele geçirildiği, birden fazla sayıda bulunan bu evrakları bulundurmak suretiyle
sanığın TCK 327/1 ve 334/1'de yazılı suçları işlediği,
CD’de yer alan “Polis Akademisi” isimli klasörde Polis Akademisi ve Kadroda
Görevlilerin Sol ve Kürtçü Faaliyetleri başlığı altında siyasi görüşü ve mezhep bilgisini de içeren
bir kısım Polis Akademisi öğrencilerinin isim listesi bulunduğu, aynı CD’de Ermeni kökenli
oldukları iddiası ile bir çok kişi hakkında hukuka aykırı olarak derlenmiş bilgileri bulundurmak
suretiyle TCK 135'te yazılı suçu işlediği, iddiasıyla,,
TCK 314/1, TCK 311/1, TCK 312/1, TCK 327/1, TCK 334/1, TCK 135/2,TCK 174/1-2,
6136 sayılı Kanunun 13/2, Ek 5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2011 Tarihli, 2011/350 Esas, 2011/214
numaralı iddianamesinde özetle,Sanık İbrahim Şahin’in sanık Garip İrfan Torun’a örgütsel
faaliyetlerde kullanılmak üzere Glock marka ruhsatsız tabancayı sattığı, bu şekilde 6136 Sayılı
Kanuna muhalefet suçunu işlediği, iddiasıyla, 6136 Sayılı Kanunun 12/1-3 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık İbrahim Şahin'in İstanbul'daki ikametinden ele geçirilen ve örgütün
eylem planları olduğu kabul edilen "tedhiş planı" belgelerinde yer alan eylem planlarının
hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, yazılı olduğu şekilde bir eylemin
gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği hususunda belgelerde geçen yerlerde keşif
yapılmadan, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, eksik araştırma ile mahkumiyet
hükmü verilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
338/658
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Önceki ifadelerinde örgüt hakkında beyanı bulunmayan ve hakkında TCK'nın
221. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümleri uygulanan sanık Habip Ümit
Sayın'ınetkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verdiği sonraki beyanları ve
Erol Ölmez'in yazdığımektuplarınsoruşturmayı akamete uğratmak
içindezenformasyonamacıyla yazıldığı kabul edilmesine rağmensomut deliller ortaya
konulmadanolayın ergenekontarafından kurgulandığı; yine İbrahim Şahin'den ele geçenS-
1dokümanı ile Gölbaşı ilçesinde yapılan aramada ele geçen silah ve mühimmatın somut
deliler gösterilmeden örgütbelgesi ve silahların Ergenekon örgütüfaaliyeti çerçevesinde
yapılacak eylemlerde kullanılmak amacıyla saklandığı kabul edilmiştir. Cumhuriyet
ÇalışmaGrubu'nun vedarbe planlarının örgütle ilişkisininsomut delilleri ile ortaya
konulmaması, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin yurt dışında hukuki
mücadelezeminindemeşru faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Talatpaşa Komitesinin,
kanıtları gösterilmedenörgütün sivil toplum kuruluşu olduğuna karar verilmiştir. Serhan
Bolluk hakkındaHakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan davanıntefrik
edildiğigözetilmeden, yine Hanefi Avcı'nın iş yeri aramasında bulunankasetlerde yer alan
“Ali Yasak ile Tuncay Güney arasında geçen telefon konuşmasına”ilişkin kayıtların hukuka
uygunluğu tartışılmadan örgütün varlığına delil olarak kabulü,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İBRAHİM ŞAHİN hakkında 6136 S.K. 12/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İbrahim Şahin hakkında Adli Tıp Kurumunca verilen 31 Mart 2010 ve 27 Ekim
2011 tarihli raporlarda, sanıkta bulunan organik kişilik bozukluğu nedeniyle, üzerine atılı suçları
işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak boyuttaki, bu akli arızanın etkisi altında olduğu,
bu nedenlerle cezai sorumluluğunun tam olmadığı belirtilmesi karşısında, sanık hakkında TCK
32. Maddesinin uygulanması gerektiğideğerlendirilmiştir.
1- Sanık İbrahim ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, ele geçen tedhiş belgesinin hukuka
uygun delillerle irtibatlandırılmasığı ve delillendirilemediği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı TCK 314/1, TCK 311/1, TCK
312/1 maddelerinde yazılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık İbrahim ŞAHİN'in Garip İrfan TORUN'a silah sattığına ilişkin iddianın
delillendirilemediği ve soyut iddiadan ibaret kaldığı, aynı iddia kapsamında sanık Garip
İrfan TORUN'un da beraatine karar verildiği, bu haliyle sanığın 6136 sayılı kanunun 12/1
maddesi delaletiyle 6136 sk 13/2 maddesi gereğince silah ticareti yaptığına yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
3- Sanık İbrahim ŞAHİN'in pek çok kişi hakkındaki, kişisel verilerin hukuka
aykırı olarak kaydettiği, yine hukuka aykırı olarak kişilerin siyasi, felsefi veya dini
düşüncelerine veya ırki kökenlerine göre kişisel veri olarak kaydettiği, istihbari bilgi
niteliğindeki kişisel verileri fişleme mahiyetinde kaydettiği, bu şekilde kişisel verileri
hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu işlediğinden, TCK 135/1, 43/1-2, 32/2 maddeleri
gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık İbrahim ŞAHİN'den ele geçirilen belgeler arasında bulunan “görev sonuç
339/658
raporu” isimli belge ile gizli ibareli CD içerisindeki bir kısım belgelerin TCK 334 maddesi
kapsamında kaldığı tespit edildiğinden sanığın TCK 334/1, 43/1, 32/2 maddeleri gereğince
cezalandırılmasına,
5- Sanık İbrahim ŞAHİN'den ele geçirilen belgeler arasında bulunan bir kısım
belgelerin TCK 327 maddesi kapsamında kaldığı tespit edildiğinden sanığın TCK 327/1,
43/1, 32/2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
6- Sanık İbrahim ŞAHİN'in ikametinde hukuka uygun şekilde yapılan arama-
elkoyma işlemi neticesinde 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikte, silah, mermi ve
bıçak bulundurduğu anlaşıldığından sanığın 6136 sayılı yasanın 13/2, Ek:5, 32/2 maddeleri
gereğince cezalandırılmasına,
7- Sanık İbrahim ŞAHİN'in ikametinde ele geçen kroki doğrultusunda Ankara'da
yapılan arama neticesinde el bombası ve patlayıcı madde bulunduğu anlaşıldığından sanığın
TCK 174/1-2, 32/2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık İhsan GÖKTAŞ’ın, legal
görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinde istihbarat toplama faaliyeti ile görevlendirildiği, aynı
zamanda örgüt içi istihbarat da yaparak bunları örgütün gizlilik prensibi içerisinde Mehmet Fikri
KARADAĞ’a bildirdiği, örgüt üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
340/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık İhsan Göktaş hakkında TCK'nın 314/2. maddesi uyarınca verilen
mahkumiyet hükmünün incelenmesinde,
29/05/2008 tarihli inceleme değerlendirme raporunda (2 nolu delil) telefon hafıza kartı,
bilgisayar inceleme raporunda ise medion marka pocket pc'den çıkan hafıza kartı olarak kabul
edilen dijital delilin, arama işleminde bulunduğuna dair 24/01/2008 tarihli arama tutanağında
herhangi bir ibare olmadığı; bahse konu inceleme değerlendirme raporunun incelenmesinde,
mezkur hafıza kartında 25/01/2008 günü 06:00-06:04 saatleri arasında oluşturulmuş 8 adet dijital
dosyanın mevcut olduğu tespit edilmiş, arama işleminin ise arama tutanağında belirtildiği üzere
24/01/2008 günü saat 23:00'da tamamlandığı da gözetilerek;
a-Hafıza kartının sanık hakkında yapılan arama işleminden elde edilip edilmediğinin
araştırılması;
b-Hafıza kartında el konulma tarihinden sonra 8 adet dosyanın oluşturulup
oluşturulmadığı hususunda uzman bir heyetten bilirkişi raporu aldırılması, sonucuna göre sanığın
hukuki durumunun belirlenmesi ve delile el konulma tarihinden sonra hukuka aykırı bir
müdahalede bulunulduğu tespit edilmesi halinde, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması
gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık İhsan GÖKTAŞ'dan ele geçen dijital
materyallere ilişkin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazıldığı, gelen cevabi yazı uyarınca,
sanık savunmasının aksine ve sanık aleyhine delil teşkil edecek herhangi bir husus tespit
edilemediği anlaşılmıştır.
Sanık İhsan GÖKTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık İlhan Bulayır’ın, sanık Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı
telefon görüşmesinde, "Komutanım siz nereye isterseniz ben her zaman gelmeye hazırım, yani
şuan deyin ben şuan çıkar gelirim" demesi üzerine, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın, sanıktan
aldığı bu güvenceyle sanık İlhan Bulayır’ın doğum tarihi, yeri, kan grubu, TC kimlik numarası
gibi şahsi bilgilerini temin ederek sanık İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den
elde edilen S-1 dokümanında yer aldığı, Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı görüşmeler dikkate
alındığında, İlhan Bulayır’ın S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya
koyduğu, sanığın böylece Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak görev yapan
ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal barış,
kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren sanık
341/658
İbrahim Şahin’in talimatıyla illegal olarak oluşturulan S-1 adlı yapılanmada yer alan sanık
Taylan Özgür Kırmızı vasıtasıyla bu yapılanmaya katıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütüne
karşı yürütülen soruşturma kapsamında bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da S-1
yapılanması ile ilgili konuları telefonda konuşmamak için kendisine talimat verilmesi ve bu
bağlamda Taylan Özgür Kırmızı’nın kendisine gönderdiği mesajda, bu olaydan eşine bile
bahsetme, diyerek oluşumu eşlerinden dahi gizledikleri, sanık İlhan Bulayır’ın Ergenekon silahlı
terör örgütü bünyesinde ara yönetici olarak görev yapan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak ve
onun talimatıyla illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı, böyle bir
oluşuma ilişkin herhangi bir yazılı emir ve resmi belgenin ve görevlendirmenin bulunmadığı, S-1
yapılanması içerisinde ismi geçenlerin bir kısmının İbrahim Şahin’den ele geçirilen tedhiş
planlarında da yer aldığı, sanık İlhan Bulayır’ın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık İlhan BULAYIR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İlker GÜVEN’in, ADD’nin üyesi ve Danışma Kurulu üyesi
olduğu, sanık Mehmet Şener ERUYGUR’un tüm dernek faaliyetlerini organize ettiği, Mehmet
Şener ERUYGUR ile Tuncay ÖZKAN arasındaki ilişkilerde köprü olarak görev yaptığı,
üniversite yapılanması içindeki Örgütsel faaliyetleri organize ettiği, örgütün birçok miting ve
paneline katıldığı, Birol BAŞARAN tarafından verilen panele katıldığı, ADD’nin Ankara
Tandoğan’da 2008 yılında düzenlediği mitingde Mehmet Şener ERUYGUR ile birlikte yer
343/658
aldığı, Mehmet Şener ERUYGUR ile kendisinden daha alt birimlerde görevli Halis Yavuz
IŞIKLAR arasındaki irtibatları sağladığı, ADD ile alakalı gayri resmi işlerin finansmanında Halis
Yavuz IŞIKLAR’ı kullandıkları ve bu şahsa talimatlar vererek yönlendirdiği, Tuncay ÖZKAN ile
de irtibatları sağladığı, Mehmet Şener ERUYGUR’un talimatlarını Tuncay ÖZKAN a ilettiği
ayrıca devlete ait gizlilik içeren belgeyi elinde bulundurduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık İLKER GÜVEN hakkında TCK 334 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık İlker GÜVEN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
345/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-2009/751 sayılı
iddianamesinde özetle, sanık İlyas Çınar’ın Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde örgüt içi
haberleşmeye ilişkin görevli örgüt üyesi olduğu, notların içeriklerinde örgüt üyelerinden
uyarılması gereken kişileri örgütün talimatları doğrultusunda uyardığı anlaşıldığı,
“Irak’ta Son Durum” konulu “Irak’ta Gelişmeler” başlıklı belgelerin TCK 327. madde
(Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması
gerek belgelerden) olduğunun belirtilmesinden, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü nün
amaçları arasında bulunan istihbarat toplama ve bilginin paraya çevrilebilirliği çerçevesinde
örgütün talimatları doğrultusunda bu belgeleri temin ettiği, TCK’nın 327 ve 334. maddelerinde
belirtilen suçları işlediği,
Sanık kendisi gibi emekli deniz subayı olan Hasan Ataman YILDIRIM, Erol
MÜTERCİMLER, Hüseyin Vural VURAL ile olan irtibatları ve elde edilen örgütsel notlardan
aynı zamanda halen görevde olan deniz subaylarıyla da örgütsel irtibatlarının bulunduğu ve
kendisine verilen örgüt talimatlarını not almak suretiyle muhataplarına ilettiği,
Sanık İlyas Çınar’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’ nün üyesi olduğu, mahiyet
itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal
yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri temin edip bulundurduğu
dosya kapsamındaki tüm delillerden anlaşıldığından müsnet suçları işlediği, İddia edilerek, TCK
314/2, 327, 334/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
D. Kanaat
Sanık İlyas ÇINAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İlyas Gümrükçü'nün Aydınlık dergisi/Gazetesinde çalıştığı,
Aydınlık gazetesinde 9.6.2011 tarihinde yayınlanan Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık
Başdanışmanı Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon görüşmesi ile ilgili “Babacan-Zapsu Telefon
Konuşması” başlıklı haberi yaptığı, yine Aydınlık gazetesinde 10.6.2011 tarihli yayınlanan
Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında geçen telefon görüşmesi ile ilgili
“Babacan Zapsu Telefon Konuşması-Zapsu:Komisyon Verir Bağlarsın-Varan 2” başlıklıhaberi de
diğer sanık Caner Taşpınar ile birlikte yaptığı, Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu
arasında geçen ve Ergenekon Terör Örgütünce kayda alınan telefon görüşmesinin
yayınlanmasının örgütsel bir talimat olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan
sanık Doğu Perinçek’in verdiği bu talimatın sanık Mehmet Bozkurt’un kullandığı masanın
çekmecesinden ele geçtiği, Aydınlık gazetesinin 9,10 ve 11. 6.2011 tarihli sayılarında telefon
görüşmesinin yayınlanarak sanık Doğu Perinçek’in örgütsel talimatının yerine getirildiği, Sanık
İlyas Gümrükçü’nün Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda milli ve manevi
değerlerin örgüt amaçları doğrultusunda istismarı esasına göre kurulan Talat Paşa Komitesinin
faaliyetleri içerisinde yer alan “Büyük Proje 2006” Danışma Kurulu üyeleri arasında yer aldığı
ve Talat Paşa Komitesi Trabzon temsilcisi olduğu,Sanık İlyas Gümrükçü’nün Ergenekon Terör
Örgütünün bir kısım yönetici ve üyeleri ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, örgüt yöneticisi
348/658
sanık Doğu Perinçek’in yasa dışı kayda alınan telefon görüşmesinin yayınlanması talimatını
cezai sorumluluğunu göze alarak yerine getirdiği, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda kurulan Talat Paşa komitesinde aktif olarak faaliyette bulunduğu, böylece
Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu,
İddiasıyla, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
349/658
D. Kanaat
Sanık İlyas GÜMRÜKÇÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık İsmail EKSİK’in Ergenekon Terör Örgütünün
denetiminde bulunan tüm derneklerin kuruluş çalışmalarına katıldığı, ayrıca kilisedeki gizli
toplantılara da katıldığı, Danıştay olayı sonrasında sanık Muzaffer TEKİN’in kendisini ısrarla
yemeğe çağırıp olayın değerlendirmesini yaptıkları, sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’e bağlı
olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
İsmail Eksik hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde
belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık İsmail EKSİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, hukuka aykırı şekilde yapılan iletişimin tespiti sonucu elde edilen tape kayıtlarının
delil olarak kullanılamayacağı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
350/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle; sanığın, adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet
yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu
düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı
kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu işlediği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla
TCK.’nın 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İSMAİL HAKKI PEKİN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İsmail Hakkı PEKİN'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın Ergenekon Silahlı Terör örgütü içerisinde özel görevi
haiz üyelerden olduğu, emekli polisleri Ergenekon Örgütünün MİT yapılanması adı altında
örgütlediği, kendisini çevresine devletin ve Genelkurmayın stratejisini belirleyen kişi olarak
gösterdiği, deşifre olmamak için Bülent (Kod) adını kullandığı, örgütlediği kişilere istihbari
rapor hazırlattığı, bu kişilerden özgeçmiş raporu aldığı, illegal olarak ele geçirdiği gizli belgeleri
örgütün diğer birimleriyle paylaştığı, sanık Ergün POYRAZ’ı tanımadığını beyan etmesine
rağmen, tanıştıklarının anlaşıldığı, bilgisayarında kayıtlı bazı bilgi ve belgelerin Ergün
POYRAZ’ın bilgisayarında da bulunduğunun tespit edildiği, aralarında örgütsel irtibatın
bulunduğu, devlete ait gizli belge ve bilgileri ele geçirip, bunları tahsis amaçları dışında
kullandığı, yazılarında askerleri ve askeri idareye bağlı olanları, kanunlara karşı itaatsizliğe,
disiplinsizliğe ve görevlerini ihmale yönelttiği, ayrıca yazılarında halkı hükümete karşı isyana
tahrik ettiği, belirli partilere mensup bütün milletvekilleriyle ilgili kişisel bilgileri ve kişilerin
siyasal, felsefi ve ırki kökenlerine ait bilgileri topladığı, bu şekilde kişileri fişlediği, ayrıca çeşitli
kişiler ve üst düzey memurlar hakkında istihbari bilgi topladığı, AKP’nin bölünmesiyle ilgili
olarak bu partiye ait milletvekillerini “AKP’den kopabilir, ayrılmaz-menfaatçi, CIA ajanı,
Mossat ajanı, MI6 MİT ajanı” gibi ibarelerle tasnife tabi tuttuğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1,
352/658
319/1, 326, 327 ve 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İSMAİL YILDIZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık İsmail YILDIZ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
355/658
110- İSMET REÇBER
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.07.2010 tarih ve 2010/1351-442 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık İsmet Reçber’in, İstanbul Valiliğine, Türkiye’de 6 tane Papazın
öldürüleceği, Ergenekon sanıklarından Gürbüz Çapan’ın Kars’ta 6 tane tetikçi kiraladığı, ilk
hedefin Fener Rum Patriği olduğu, bu tetikçiler arasında sanık İsmet Reçber’in de bulunduğu
şeklinde bir ihbar yapıldığı, bunun üzerine başlatılan soruşturmada sanık İsmet Reçber’in
gayrimüslim din adamlarına eylem hazırlığı içinde olduğunun, eylem hazırlığı kapsamında dinini
değiştirdiğinin, altın haç satın almak istediğinin, bir Sinagogda iş bulduğunun, 20.6.2010
tarihinde İstanbul’a geldiğinin tespit edildiği, tespit edilen telefon görüşmeleri içeriğine göre
örgütsel gizliliğe riayet ettiği, yapılan aramada kendisinden 11 adet cep telefonu hattı ele
geçirildiği, sanık İsmet Reçber’in Ergenekon Terör Örgütünün tespit edilemeyen mensupları ile
irtibat halinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda gayrimüslim din
adamlarına yönelik eylem hazırlığı yaptığı, örgütsel nitelikteki bu eylemlerine göre Ergenekon
Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre temyiz isteminde bulunmayan sanık İsmet Reçber hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
D. Kanaat
Sanık İsmet REÇBER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
356/658
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle, Sanık Kahraman ŞAHİN’in, başında
Mehmet Fikri KARADAĞ’ın bulunduğu legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinin
yönetilmesine yardımcı olması için teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı olarak
görevlendirildiği, bu görevi kapsamında örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre temyiz isteminde bulunmayan sanık Kahraman Şahin
hakkındaki mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı
CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi olup
olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde belirtilen
kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Kahraman ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan iletişimin tespiti işleminin hukuka
aykırı olduğu ve bu şekilde elde edilen tape kayıtlarına hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve
Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme
amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım
Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Gizli Tanık Kıskaç’ın, Sanık Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında
bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına
rozet taktığı şeklindeki beyanın da sanıkların TSK’ne sızma konusunda ulaştıkları aşamayı
ortaya koyduğu,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirilen Sanıklar Neriman Aydın ve
Durmuş Ali Özoğlu’nun Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket
ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte
kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da sanık Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer
öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu
Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan olmak üzere arkadaşlarını
bilge bir kişi olarak tanıttığı sanık Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da
Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını
sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal ve Neriman’ın evine
getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli
toplantıların sürdüğü, Sanık Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar
358/658
olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl
sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu
aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını
da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu
kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri
hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını
sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal olmak üzere Neriman
ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve
Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan
faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava
oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara
Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu
askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı
altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı
kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda Sanıklar
Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıklarını, Sanık Neriman
Aydın’ın kendisine bağlı olduğu Kemal Aydın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvayı Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik
yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı
halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta
onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör
Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Noyan
Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını
teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla
temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı
içerisine girdiği, yapılan aramada bu sanıkların Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri
dökümanların da Neriman Aydın’ın evinde ele geçirildiği, sanığın, Kara Harp okulunda okuyan
ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde
örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak
üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK
katılan kişileri öncelikle komando olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel
Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda
yönlendirdiği, bunun başarılması için Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst
rütbeli kişilerin yardımını sağladığı, sanığın ağabeyi Kemal Aydın ile birlikte her türlü maddi ve
manevi fedakârlığa katlanarak en iyi şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye
Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında
düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün
nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka bir) ‘DEVLET’e hizmet etme düşüncesini
aşıladıkları,
Sanığın terör örgütünün amaçları doğrultusunda kendisine farklı alanlarda verilen
görevleri yönetici olarak üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da yardımcısı
Neriman Aydın ile birlikte idare ettiği,
Sanık Kemal Aydın’ın, Ergenekon Terör Örgütünde yönetici konumunda görev aldığı,
TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve
talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde
hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı
personelin okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da
TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak
yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun
gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt
359/658
üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı
bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı, askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan
Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler,
emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda
irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama
görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı,
iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Kemal Aydın hakkında kurallara uyulmaksızın ve özellikle, zorunlu gerekçeler
de gösterilmeksizin, kesintisiz uzun süreligeceleyin sağlıksız ve hazırlıksız şekilde ifade ve
sorguların yapılarak CMK'nın 147 ve 148. maddelerine aykırı davranılması,
5- Kemal Aydın hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
6- Sanık Kemal Aydın hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına karşın,
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık KEMAL AYDIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Kemal AYDIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma, ifade almaişlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu suretle elde edilen delillere hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 tarih ve 20087/1536 soruşturma -
361/658
2008/968 esas sayılı iddianamesinde özetle, örgütün amaçları doğrultusunda düzenlenen birçok
provakatif eylemlere birlikte katılarak fikir ve eylem birliği içinde bulundukları, bu şekilde
şüpheli Kemal Kerinçsiz’in örgütün hiyerarşik yapısı içinde yeraldığı, Şüpheli Kemal Kerinçsiz
örgütün amacı doğrultusunda hukuk alanında yapılması gereken faaliyetleri bizzat yürüttüğü, bu
konuda Hukukçular Birliği Derneğinin kurulması, Ermeni Soykırımı ile ilgili Konferansın
iptalinin temini için dava açılması, TCK’nun 301. maddesine aykırılık ve Atatürk’e hakaret gibi
takibi şikayete bağlı olmayan, kamu adına Cumhuriyet Savcılarınca re’sen soruşturulması
gereken davaların açılması ve bu davaların takibi, tazminat davalarının açılması v.s. gibi davaları
örgüt adına takip edip yürüttüğü, yine örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli olan bilgi,
belge ve dokümanları İstanbul Adliyesinde görevli şüpheli Atilla Aksu’nun kardeşine iş bulma
vaadi ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem
Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’ in 45. maddesinde belirtilen normal prosedürü
takip etmeksizin el altından gizlice temin ettiği, Şüpheli Kemal Kerinçsiz’in örgüt adına takip
ettiği davaların duruşmalarının olduğu zamanlarda Adliyelerin önünde gergin ortamların
yaratılmasına sebebiyet verdiği, diğer şüphelilerle organize bir şekilde Adliyelerin önünde
toplanılarak aleyhlerinde dava açtıkları kişilere karşı uygunsuz davranışlarda bulunulduğu,
özellikle bir cinayete kurban giden Hrant Dink ve örgütün kendisine suikast planladığı Orhan
Pamuk’la ilgili davaların duruşmalarını örgüt adına takip ederek, duruşma sırası ve sonrasında
ülkemizde insanları etnik ayrımcılığa sevkedecek, Ermeni-Türk düşmanlığını körükleyecek,
yurtiçi ve yurtdışında ülkemizin imajını zedeleyecek çirkin manzaraların oluşmasına neden
olduğu, bu tür davaları ve değişik tarihlerde farklı anma, kutlama veya basın açıklamalarını
bahane ederek, örgütün amacı doğrultusunda ülkede kaos ortamı yaratarak örgütün amaçlarına
aykırı olarak gördüğü yönetimi ortadan kaldırmaya yönelik darbeye zemin hazırlama yönünde
kışkırtma girişimlerinde bulunduğu, yine örgüt yöneticilerinden Veli Küçük’ün Hrant Dink
aleyhine açılan Türklüğe hakaret davasına katılması şüphelilerin bu davaları örgütün
talimatlarıyla takip edip bu davaları örgütsel eyleme dönüştürdüklerinin bir kanıtı olduğu,
Büyük Hukukçular Birliği’nin Başkanı olan şüpheli Kemal Kerinçsiz’in; örgütün
dokümanlarında geçen “Sızma strajilerine” uygun olarak Baro yönetimini ele geçirme yönünde
faaliyetlerinin olduğu, bu yönde karar alıp çalışma yaptıkları, şüphelinin örgüte ait stratejileri
gerçekleştirmek için birebir çalıştığı,
Kemal Kerinçsiz’in, Ergenekon Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içinde özel görevli
konumunda bulunduğu, örgütün amacına yönelik faaliyet yürüttüğü, Toplum Kuruluşları ve
Derneklerin kurulmasına önayak olduğu, diğer şüphelilerle birlikte Büyük Hukukçular Birliği,
Milli Güç Birliği Platformu/Hareketi (Büyük Güç Birliği Derneği) ve Ayasofya Derneği v.s. gibi
sivil toplum kuruluşlarının kurucusu ve yöneticisi olduğu, bu yapılanmaların etkili eylemlerde
bulunması ve genişlemesi için gayret sarfettiği, özellikle örgütün talimatları doğrultusunda,
kamuoyunu etkilemek ve örgütün propagandasını yapmak amacıyla değişik vesilelerle birçok
eylem ve gösterilere organizatör veya katılımcı olarak iştirak ettiği, bu gösterilerde özellikle
“Türklük, Atatürk, Vatan ve Bayrak Sevgisi” gibi ulus olarak hassas olduğumuz ve olmamız
gereken unsurları öne çıkarıp gerçek amaçlarını gizleyerek ülkemizin çok ihtiyaç duyduğu
istikrar ortamını bozmak, Cumhuriyet tarihimizde fazlaca örnekleri bulunan siyasi düşünceleri,
mezhepçiliği, etnik kökeni veya dini kullanarak; sağ-sol, alevi-sunni, laik-antilaik, Türk-Kürt,
Müslümanhristiyan (misyoner) gibi ayrımcılık yaratarak, kin ve nefret tohumları atarak, mevcut
huzur ve sükun ortamını baltalayarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır
medeniyetler seviyesine çıkmamız için önerdiği hedefe ulaşmamıza ket vuracak, ülkemizin
ekonomik, sosyal ve siyasi olarak gelişmesini önleyecek, insan hak ve özgürlüklerinin
genişlemesi ile demokrasinin yerleşmesine engel olacak, hükumete karşı halkı ve silahlı
kuvvetler içinde resmi hiyerarşiye uymayacağını düşündükleri bir grubu kışkırtarak silahlı bir
darbeye zemin hazırlamak olduğu,
09.03.2006 günü Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Ferhat SARIKAYA’nın
hazırladığı Şemdinli iddianamesini protesto etmek ve dilekçeyi PTT’ den göndermek için;
362/658
Hukukçular Birliği, Türkiye Harp Malullere Gaziler Şehit, Dul ve Yetimler Derneği tarafından
organize edilen etkinliğe şüpheli Kemal Kerinçsiz, Oktay Yıldırım Veli Küçük ve Muzaffer
Tekin’in birlikte katıldıkları,
Kemal Kerinçsiz’den elde edilen; Sayın Kuvvet Komutanının Milli Güvenlik Kurulunda
yaptığı konuşma notları, Yüksek Askeri Şura Konuşma Notu 1 Ağustos 2003, Kara Harp Okulu
2003-2004 Eğitim Yılı Açılış Töreni Konuşma notu Eylül 2003, 4. Türk Silahlı Kuvvetleri
Üzerindeki Politika/Siyaset Yapılması Temmuz 2003, 2003 Katılım Ortaklığı Belgesinde AB’ye
Uyum Çerçevesinde Türkiye’den yapılması istenen hususlar AKP Hükümetinin İcraatları isimli
belgeler” ile Muzaffer Tekin’den elde edilen belgelerin “GİZLİ” ibaresinin çıkarılması dışında
aynı olduğu,
Şüpheli Kemal Kerinçsiz’in nihai amacı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüs ve halkı Türkiye Cumhuriyet hükumetine karşı silahlı isyana tahrik etmek
olan ve bu yönde eylemleri bulunan yasadışı silahlı Ergenekon Terör Örgütünün hukuk birimi
sorumlusu olarak faaliyet yürütmek, örgütün amacına yönelik olarak halkı Türkiye Cumhuriyeti
hükumetine karşı silahlı isyana tahrik etmek, devlete ait niteliği bakımından gizli kalması
gereken bilgileri temin etmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçlarını işlediği,
iddiasıyla; TCK 314/2, 313/1, TCK’nun 327/1, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık yönünden CMK’nın 135/3. maddesine aykırı olarak sanığın, tanıklıktan
364/658
çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınması,bu kayıtların derhal imha
edilmeyerek dosyada muhafaza edilmesi ve CMK’nın 135. maddesinde sayılmayan suç
üstlenme suçu bakımından delil kabul edilmesi,
2- Sanık Kemal Kerinçsiz'e ilişkin aramalarda; elde edilen dijital medya ve basılı
doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair olduğu iddiaları
karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin incelenmeksizin
mühürlenerek hakim önüne götürüldüğü, doküman delilleri hakim tarafından incelenmiş ise
de dijital delillerin, hakim tarafından bilirkişi olarak atanan kolluk personelince incelenmesi
ve hakim tarafından verilen kararın bu incelemeye dayandırılması suretiyleCMK’nın 130,
134 ve 217. maddeleri ileAvukatlık Kanunu’nun 58. maddesine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- 24.01.2012 tarihli oturumda sanık Kemal Kerinçsiz'in maddi tespit yaparak
tanığa soru sorma isteminin ve benzer şekilde bazı sanık veya müdafilerinin aynı şekilde
soru sorma taleplerinin kabul edilmeyerektanığı sorgulama hakkının ve dolasıyla savunma
hakkının kısıtlanması,
5- Müdafilik görevinin gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla tanık dinletmek
isteyen bazı sanık müdafilerinin ve sanık müdafisi olarak görev yapmakta iken cezaevinde
bulunan müvekkillerinin görevleri gereği ziyaret eden Kemal Kerinçsiz gibi bir kısım
sanıkların bu eylemlerinin kanunen verilen görevin yerine getirilmesi nedeniyle hukuka
uygunluk arz etmesine rağmen örgütsel ve suça ilişkin faaliyet olarak değerlendirilerek
gerekçeye dayanak yapılması,
6- Sanık Kemal Kerinçsiz hakkında TCK'nın 327/1. maddesi uyarınca
cezalandırılması için kamu davası açılmış ve esas hakkında mütalaada da aynı maddenin
uygulanması talep edilmiş ise de sanığa ek savunma hakkı verilmeden TCK'nın 334/1.
maddesinden hüküm kurulması,
D. Kanaat
Sanık KEMAL KERİNÇSİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, avukat olan sanığın ofisi ve ikametinde
yapılan yapılan arama elkoyma işlemlerinin CMK 130/2, 122, 134 maddeleri gereğince hukuka
aykırı olduğu, sanık hakkındaki tapelerin de CMK 135 gereği hukuka aykırı olduğu, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
365/658
114- KEMAL ŞAHİN
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Kemal ŞAHİN’in Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, örgüt yöneticilerinden İsmail YILDIZ’a özgeçmiş raporu hazırlayıp verdiği, örgüt adına
istihbari bilgileri toplayıp, üst amiri Bülent kod İsmail YILDIZ’a ilettiği, örgüt faaliyetleri
kapsamında ve örgütün talimatları doğrultusunda kişisel verileri kanuna aykırı olarak kaydettiği,
Canik marka 9 mm çaplı yarı otomatik tabancayı ve 14 adat dolu fişeği ruhsatsız olarak
bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Kemal Şahin’in, sanık İsmail Yıldız’a gönderdiği özgeçmiş raporunun
örgüt belgelerine esas alınmasına rağmen, özgeçmişin doğruluğuna ilişkin bir araştırma
yapılmadan hüküm kurulması,
3- Tuncay Güney'in gözaltında verdiği ifadeye göre oluşturulan Ergenekon örgüt
şemasının, örgüt dokümanları olarak kabul edilen dokümanlardan ve mahkemenin örgüte
ilişkinkabulünden farklı olup, Tuncay Güney'inbelirttiği bir çok isim hakkında dava
açılmamış bulunduğu, sanık Kemal Şahin'den ele geçen şemanıngenel hatları ve içeriği
itibariyle Ergenekonörgütü şeması olarak kabulünün mümkün bulunamayacağı nazara
alınmaması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
366/658
D. Kanaat
Sanık KEMAL ŞAHİN hakkında TCK 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Kemal ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun Ergenekon Terör Örgütünün gizli
yapılanmasındaki Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı bünyesinde İlhan Selçuk ve
sanık Doğu Perinçek ile birlikte faaliyet yürüttüğü, belirli aralıklarla Taksim’de toplantılar
düzenlediği, bunun yanı sıra örgüt tarafından düzenlenen değişik toplantılara katıldığı, Sanık
Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun aynı zamanda örgütün Üniversite yapılanmasında da görevli
olduğu, birçok Üniversitenin üst düzey yöneticileri ile örgüt amacına uygun ortamın
oluşturulması için yapılacak toplumsal eylemler konusunda telefon görüşmeleri bulunduğu, 2003
yılında Ankara’da yapılan, İstanbul Üniversitesinde okuyan bir kısım öğrencilerce “Ordu
Göreve” yazılı pankartların taşındığı mitinge öncülük ettiği,
Üniversitesinde görevli asistan ve öğrenciler ile birlikte bu mitinge katılarak ön saflarda
yer aldığı, görevden ayrıldıktan sonra da bu yapılmadaki faaliyetlerini sürdürdüğü,
Üniversitelerarası Kurul seçimlerinde etkili olduğu, kendi görüşündekileri insanları bu kurula
seçtirmeye çalıştığı, bazı Rektörleri yönlendirip Meclise ve Siyasi Partilere baskı yaptırtma
faaliyetlerinde bulunduğu, Fatih Hilmioğlu’nu bu konularda yönlendirdiği, Ergenekon Terör
Örgütünün Üniversite yapılanmasında yer alan, bu konuda fişleme faaliyetleri bulunan, Askeri
istihbarat görevlisi olduğu anlaşılan bazı subaylarla bu konularda yazışmalar yaptığı, örgüt
kararlarını irtibatlı olduğu emekli olmuş bazı üst düzey askerlere ilettiği tespit edilen sanık Habib
Ümit Sayın’ın, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun talimatları ile hareket ettiği, her iki sanıkta
da aynı tür örgütlenme ve hücre yapılanmasına dair belgeler ele geçtiği, Görevde olduğu
dönemde örgütten aldığı güçle Mahkeme kararlarını hiçe sayıp uygulamayan sanık Kemal Yalçın
Alemdaroğlu’nun tespit edilen telefon görüşmelerine göre, örgütsel dayanışma ile hakkındaki
davalarda yargıyı etkilemeye çalıştığı, kendisini aklamak için yargı mensuplarını siyasi görüşleri
ile sınıflandırarak ayrımcılık yaptığı, aleyhinde karar veren yargı mensupları hakkında örgütün
istihbarat yapılanması bilgi toplamaya çalıştığı,
Ergenekon Terör Örgütü üyelerinden sanık Vedat Yenerer’in sahibi bulunduğu
internetajans.com adlı internet sitesinin 28.12.2004 tarihinde düzenlediği “Yılın Kuvvacısı
Ödülü” törenine katıldığı, burada kendisine “Yılın Kuvvacısı” ödülü verildiği, Sanık Kemal
Yalçın Alemdaroğlu’nun sanıklar Doğu Perinçek ve Ferid İlsever ile birlikte Talat Paşa Komitesi
adlı oluşumda faaliyette bulunduğu,
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun, Ergenekon Terör Örgütünün temel örgüt belgesi
olan “Ergenekon” belgesinde Ergenekon Başkanlığı bünyesinde sivil şahıslarca yönetileceği
belirtilen Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) içinde yönetici konumunda
görevli bir örgüt mensubu olduğu, kendi konumu ve kariyeri ile ulaşıp etkileyebileceği kesimleri
askeri darbe yaptırmaya teşvik ettiği, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı halkı ve Türk
Silahlı Kuvvetlerini isyana tahrik ettiği, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüste bulunduğu,
iddiasıyla, TCK 314/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
367/658
açılmıştır.
Sanığın, örgüt yöneticisi olması sebebiyle, TCK 314/3 220/5 maddeleri delaletiyle TCK
82/1, a, g, - TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, -TCK 135/2, 1, TCK 43/1, 2 (18 Kez) - TCK 151/1 (3
Kez) - TCK 170/1.c, (3 Kez) - TCK 174/1-2 (2 Kez) - TCK 216/1 (2 Kez) - TCK 284/1 (3 Kez) -
TCK 288/1 (2 Kez) - TCK 315/1 (3 Kez) - TCK 319/1 (4 Kez) - TCK 326/1 (6 Kez) - TCK
327/1 (8 Kez), TCK 334/1 (8 Kez) - TCK 336/1 - 2863 S.K. 26 ve 30.Maddeleri delaleti ile 2863
S.K.73 (2 Kez), 2813 S.K. 13.Maddesi delaleti ile 2863 S.K.32/a, 32/a, Son, maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama,
kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare
bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın kuruluşları gibi
tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar kasası, CD ve DVD
gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin
sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine
muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu
hakkındasilahlı terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri
delaletiyle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan
zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
369/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında TCK 312/1 maddesi
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri
delaletiyle örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara
ilişkin açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Sanık KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU hakkında Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atılması eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak
Bulundurulması), TCK 170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
Tehlikeye Sokulması - 3 kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin
temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Sanık Kemalettin Balcı’nın Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde ara yönetici olarak görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak
gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı
doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda oluşturulan S-1
isimli yapılanmanın içine, sanık Servet Kaynak’ın çabaları sonucu dahil olduğu, sanığın
Ergenekon silahlı terör örgütü bünyesinde meydana getirilen bu oluşuma katılmak için doğum
tarihi, yeri, kan grubu, T.C kimlik numarası gibi şahsi bilgilerini sanık Servet KAYNAK’a
mesajla ilettiği, bu bilgilerin tamamının sanık İbrahim Şahin’den elde edilen S-1 dokümanında y
er a ldığı, s anığın b u ş ekilde S -1 adı altındaki illegal oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya
koyduğu, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde sanık İbrahim ŞAHİN’e bağlı olarak
illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yer aldığı, S-1 yapılanması içerisinde ismi
370/658
geçenlerin bir kısmının sanık İbrahim ŞAHİN’den ele geçirilen tedhiş planlarında da yer aldığı,
sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Kemalettin
Balcı'nın eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem
bulunmaması halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede
yargılanma hakkı" dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı
verilmesinde zorunluluk görülmüştür.
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için,
haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle
CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık Kemalettin BALCI'nın eylemlerinin
suç teşkil etmediği,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
371/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Levent Ersöz’ün; Bursa’da istihbarat elemanı olarak kullandığı
Sanık Yüksel Dilsiz’e yaptırdığı illegal işler sebebiyle Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına
atandığı, Mehmet Şener Eruygur’la önceden tanıştıkları ve Ankara’da Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün talimatları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik olarak faaliyete geçen
Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altındaki oluşumu kurdukları, bu oluşumda alınan kararların
uygulanması için emrinde görevli Hasan Atilla Uğur, Mustafa Koç, Cihandar Hasanhanoğlu ve
diğer görevlilerle birlikte koordineli olarak çalıştıkları, sanığın Jandarma Genel Komutanı
Mehmet Şener Eruygur çağırıyor diye birçok medya yöneticisi ve gazeteciyi komutanlığa çağırıp
Hasan Atilla Uğur’la birlikte görüşme yaptıkları bütün görüşmeleri gizli kameraya kaydedip
daha sonra gizli evrak gibi dökümlerini yapıp Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarında
anlattıkları, yapılan çekimlerin illegal olması sebebiyle resmi kayıtlara aktarılmayıp, Cumhuriyet
Çalışma Grubu özel istihbarat adı altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün arşivine
aktardıkları, sanığın emekliliği döneminde de örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, ayrıca
Kent otelde yapılan toplantılara sürekli iştirak ettiği, Mustafa Ali Balbay ile bir kere görüştüğünü
beyan etmiş ise de; kendi bilgisayar notlarında hemen hemen haftada darbe çalışmalarına yönelik
toplantılar yaptıkları toplantılarda haftalık gelişmeleri ve yapılması gereken işleri Mustafa Ali
Balbay’a aktardıkları, buna rağmen aralarındaki örgütsel ilişkiyi gizlemek amacıyla
görüşmelerini ifadeden kaçındığı, Mustafa Ali Balbay’ın da aracılık yapmak suretiyle
sanıklardan aldığı bilgileri İlhan Selçuk ve örgütün diğer üst düzey sorumlularına ilettiği, yapılan
faaliyetlerin Cumhuriyet Çalışma Grubu gizli toplantılarında kararlaştırılıp uygulamaya
geçirildiği, nitekim emeklilikte de devam eden bu irtibatın İlhan Selçuk’un yakalanmasından
sonra sanığın kızı tarafından örgütün yöneticilerinden olan Sanık Mehmet Şener Eruygur’a
telefonda ‘babamı rahat bırakın kalpten gidecek’ şeklindeki ifadesinden de açıkça anlaşıldığı,
sanığın 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan eş zamanlı operasyondan bir şekilde haberdar olup bir
gün önce yurt dışına kaçtığı, uzun süre yurt dışında kalmasına rağmen ameliyat olmak için
Türkiye’ye İvan adına tanzim edilmiş sahte bir pasaportla Zonguldak’tan deniz yoluyla giriş
yaptığı, özel bir hastaneye ameliyat olmaya gittiğinde damadı ile birlikte Mehmet Orhan G.
adına tanzim edilmiş sahte kimlikle yakalandığı, sanığın üst aramalarında şifreli çaldırma ve
görüşme notları ile çok sayıda sim kartın çıktığı, Sanığın istihbaratçı olması nedeniyle kendini
teknik takipten kurtarabilmek amacıyla şifreli görüşmeler yaptığı, iddiasıyla, TCK 314/1, TCK
311/1, TCK 312/1, TCK 313/1, TCK 135/2, 43,137/1-a, TCK 204/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Levent Ersöz hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın;yasaklanan bilgileri temin suçundan mahkumiyetine, verileri hukuka aykırı olarak
verme veya ele geçirme suçundan beraatine karar verilmesi,
4- Sanık Levent Ersöz hakkında TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca karar
verilirken, sahte olduğu kabul edilen belgelere ilişkin yeterli araştırma yapılmaksızın
mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık LEVENT ERSÖZ hakkında TCK 312/1, TCK 135/2-1, 137/1, a, 43/1-2, TCK
136/1, 137/1, 43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde
bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık Levent ERSÖZ'den ele geçirilen Mehmet
Orhan GÜLCÜ adına düzenlenmiş iki adet nüfus cüzdanı ve bir adet sürücü belgesine ilişkin
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen
05/12/2017 tarihli raporda, bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla tümden sahte olarak oluşturulmuş
olduğu belirtilmiştir.
Sanık LEVENT ERSÖZ hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009
tarih ve 2009/511-188 sayılı iddianamesi ile TCK 135/2, 43, 137/1.a maddeleri gerğeince
cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, sanık hakkında TCK 136 maddesi gereğince
beraat kararı verildiği, bu kararın da Cumhuriyet Savcılarınca temyize götürüldüğü, yine sanık
Levent ERSÖZ hakkında TCK 334 gereği açılmış bir kamu davası bulunmadığı, toplanan
deliller, iddianame ve dava kapsamına göre sanık Levent ERSÖZ hakkında TCK 136 ve 334
maddeleri gereğince cezalandırılması talepli kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
1- Sanık Levent ERSÖZ'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, sanık aleyhine TCK 135 maddesi
kapsamındaki belgelerin hukuka aykırı arama sonucu ele geçirildiği ve bu belgelere itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Levent ERSÖZ'den 15/01/2009 tarihinde hukuka uygun arama sonucu
ele geçen 1 adet ehliyet ile nüfus cüzdanının sahte olup iğfal kabiliyetinin bulunduğu, bu
375/658
nedenle sanığın atılı resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Levent Temiz’in provokatif amaçlı protesto gösterilerine katıldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan tutuklu Mehmet Zekeriya Öztürk, Veli
Küçük, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz ve M.Fikri Karadağ’a Danıştay saldırısından 3 gün
önce kullandığı 0532 223 53 48 numaralı hattan mesaj gönderdiği, mesajda açıkça, şiddete çağrı
mahiyetinde “silahlı mücadeleden’ bahsettiği, bu mesajın Zekeriya Öztürk’den elde edilen
bilgisayarın hard diskinin incelenmesi sonucu tespit edildiği, sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği, örgütün hukuk departmanında görevli örgüt
üyesi olduğu, ikametinde ruhsatsız 63 adet mermi bulundurduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 6136
sayılı kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
1- Sanık Levent TEMİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Levent TEMİZ'den usulüne uygun arama sonucunda 18/09/2008
tarihinde ele geçirilen ve ruhsat süresi uzunca süre önce sona erdiği anlaşılan silaha ait
bulundurulması bizatihi suç teşkil eden mutad sayıda mermiye ilişkin olmak üzere sanığın
eylemine uyan 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mahir Akkar’ın Ahmet Tuncay Özkan’a örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılmak üzere bilgi ve doküman temini için faaliyet gösterdiği, temin ettiği
dokümanları Mesut Özcan vasıtası ile Ahmet Tuncay Özkan’a ulaştırdığı, sanığa yönelik yapılan
teknik takip çalışmalarında kendisinin de telefonlarının dinlendiği yönünde endişeler taşıdığı ve
dinlemelere karşı tedbirler geliştirdiği ve çevresini bu konuda uyardığı, irtibatlı olduğu Ahmet
Tuncay Özkan’ın adını telefonda kullanmama konusunda özen gösterdiği, iletişim tespit tutanağı
içeriklerine göre örgütün amaçları doğrultusunda kişileri yasadışı olarak takip ettiği, takip
ettirdiği, Ankara’da bulunan farklı yargı mercilerinde görev yapan Hakim ve Cumhuriyet
savcıları hakkında bilgi verdiği, iş takibi yaptığının tespit edildiği, böylece Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, evinde ruhsatsız olarak tabanca mermisi bulundurduğu, İddia
edilerek, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Mahir Akkar hakkında, iddianamede eyleminin "Mesut Özcan ile
irtibatlı olarak Ahmet Tuncay Özkan’a örgütün amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere
bilgi ve doküman temini için faaliyet gösterdiği, temin ettiği dokümanları Mesut Özcan
378/658
vasıtası ile Ahmet Tuncay Özkan’a ulaştırdığı anlaşılmaktadır." şeklinde tariflendiği ve
TCK'nın 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasının talep edildiği ancak mahkemenin
gerekçeli kararında sanığın eyleminin "Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda hukuki yararı olmamasına rağmen örgütsel amaçla 01.07.2008 tarihinde
Başbakan Bülent Ecevit'in vesayet altına alınması için dava açmak olarak" kabul edilip
sanığın TCK 314/3 ve 220/7. maddeleri yollaması ile 314/2. maddesi uyarınca
mahkumiyetine karar verilmesi,
3- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve
terör örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında
uygulanması mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması,
4- Sanık Mahir Akkar hakkında eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme
kapsamında kaldığı kabul edilmesine karşın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hüküm
kurulurken suçun ne suretle örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği de gösterilmeksizin
hükmolunan cezadan 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MAHİR AKKAR hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mahir AKKAR'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan teknik takip, arama - elkoyma
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu suretle ele geçen deliller ile suç delillerine hukuken
itibar edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mahir Çayan Güngör’ün İşçi Partisi üyesi olduğu, aynı zamanda
İşçi Partisi İstanbul il merkezinde bakım onarım ve şoförlük işlerinde çalıştığı, arama sırasında el
geçirilen Belçika yapımı T 354167 seri numaralı 9 mm çapındaki silah ve 12 adet MKE yapımı
merminin kendisine ait olduğu ve ulusal kanal basın kartından aynı zamanda ulusal kanalda da
görevli olduğu, savunmasında İstanbul il teşkilatında 3 aydır kaldığını beyan ettiği, Ankara ya
geçici olarak geldiğini ve tabancayı bu vesile ile taşıdığını, uzun süredir İşçi Partisi üyesi olması
ve hem İstanbul hem de Ankara daki parti b inalarında kalması ikametinin olmadığını ve İşçi
Partisi çatısı altında ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN silahlı üyelerinden olduğu ve
ruhsatsız silah taşıdığı, İddia edilerek, TCK 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkhakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma
verilmeden TMK 5. maddenin uygulanması,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
arama kararına istinaden İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal Genel Merkezlerinin
Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Maltepe/ANKARA adresindekollukça yürütülen arama
faaliyetinde,
-Arama kararının gecikmesindeki sakıncalı ve zorunluluk gerektiren durum açıklanıp
gösterilmeksizin CMK’nın 250. maddesiyle yetkili mahkeme tarafından, yetki sınırlarının
dışında olan Ankara ili için arama kararı verildiği;
-Arama kararında gece vakti arama yapılmasına izin verilmesini haklı kılacak yasal bir
gerekçe gösterilmediği gibiekindeki soruşturma evrakında da buna dair somut olgu ve kanıtların
tespit edilemediği;
-Kolluk tarafından 21.03.2008 günü saat 04:00 sıralarında, arama yapılacak binaya,
işlem tanıkları olan Eti Mahallesi Muhtarı Oktay Çağlar ve aza Ali Cantürk olduğu halde
gelindiği; bu esnada binada, güvenlik görevlisi Yücel Aydın, iki partili ve genel başkan olan
sanık Doğu Perinçek’in bulunduğu; kolluk ekiplerinin önce binanın dördüncü katındaki genel
başkanlık makamı ve eklerinin bulunduğu yere gittikleri ve aramayaoradan başlandıktan yaklaşık
kırk beş dakika sonra avukatlar Mehmet Cengiz ve Nusret Senem’in aramaya katıldıkları, bu
katılım öncesinde genel başkanlık ve genel sekreterlik bölümlerinde aramanın
tamamlandığınında parti avukatlarınca iddia edildiği; çok sayıda kolluk görevlisinin binanın
katlarına ve odalarına arama faaliyeti için dağıldıkları; bu esnada muhtar ve azanın büyük salon
tabir edilen yerde bekletildikleri ve bağımsız bölümlerde yapılan hiçbir aramanın bu şahısların
380/658
huzurunda yapılmadığı; aramalarda elde edildiği iddia edilen özellikle CD/DVD gibi dijital
medyalara seri numaraları ve ayırt edici özellikleri yazılmayarak el konulduğu; aramaya katılan
polislerce, binada ele geçirildiği iddia edilenCD/DVD, disket gibi medyaların tamamının
ilgililerce paraflandığı beyan edilmesine rağmen, özellikle iddianameye ve gerekçeli karara konu
edilen ve suç unsuru içerdiği kabul edilen ve makam katında girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masaya ait etajerin çekmecesinden çıktığı iddia olunan Elba High
Quality, Caretta, Princo ve Versatile marka olmak üzere dört adet CD üzerinde avukatların veya
sair ilgililerin paraflarının olmadığı; ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek’in
saat 07:30-08:30 sıralarında gözaltına alınarak arama mahallinden götürüldüğü, bu nedenle aynı
gün saat 17:45’te sona erdiği anlaşılan arama faaliyetinin genel başkan olan Doğu Perinçek'in
yokluğunda yapıldığı;
-Ayrıca sanıklar ve müdafiileri tarafından, arama mahalline tutanakta imzası
bulunanların dışında ve sayıca çok fazla kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk
görevlilerinin birçok bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama
faaliyetinde bulundukları iddia edilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususların
dikkate alınmadığı;
-Mezkur arama kararında CMK’nın 134. maddesi uyarınca, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair hiçbir
hüküm olmadığı halde, arama kapsamında tüm dijital medyalara yasaya uygun el koyma
gerekçesi dahi yazılmadan el konulması, mahallinde imajlarının alınmaması ve ilgili avukatların
talebine rağmen kopya verilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mahir Çayan GÜNGÖR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, İşçi Partisi genel merkezinde yapılan
arama- elkoyma işlemlerinin birçok açıdan hukuka ayırı olduğunun tespit edildiği ve bu işlemler
neticesinde ele geçen deliller ile suç delillerine hukuken itibar edilmesine yasal olanak
bulunmadığı, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/248-468 sayılı iddianamesinde özetle, sanık
Alparslan Arslan’ın toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirdiği silahlı
saldırıda kullandığı Glock marka silahı ilk temin eden kişinin sanık Mahmut Güzel olduğu, söz
konusu silahın sanık Mahmut Güzel’den, Kenan Özay’a, ondan Selçuk Özkan’a, Selçuk
Özkan’dan Aykut Metin Şükre’ye, ondan da aynı gün içerisinde sanık Alparslan Arslan’a ulaştığı
ve sonrasında Danıştay saldırısında kullanıldığı anlaşıldığından, sanığın Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün hedeflerine ulaşmasına yönelik yapılan Danıştay saldırısı için silah temin ederek
örgüte yardım ettiği iddia edilerek; TCK 314/3, 220/7 maddeleri delaleti ile TCK 314/2, 6136
sayılı yasa 12/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre hakkındaki mahkumiyet hükmünü, temyizden vazgeçme
sebebiyle inceleme dışı bırakılan Mahmut Güzel yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412
sayılı CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
D. Kanaat
Sanık hakkında 6136 sayılı kanunun 12/1 maddesi gereğince verilen cezaya ilişkin sanık
hakkındaki dosya Yargıtay bozma ilamı sonrası tefrik edilerek Ankara Nöbetçi Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
Sanık MAHMUT GÜZEL hakkında TCK 314/3, 220/7 maddeleri delaleti ile TCK
314/2maddeleri gereğince açılan kamu davasına ilişkin verilen beraat hükmünün temyiz
edilmeksizin kesinleştiği, sanık Mahmut GÜZEL hakkındaki 6136 sayılı yasaya muhalefet suçu
yönünden yetkisizlik kararı verildiği, bu haliyle sanık Mahmut GÜZEL'e ilişkin karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Muzaffer TEKİN’in bıraktığı işi Mahmut ÖZTÜRK’ün devam
ettiği, gizli gizli Mehmet DEMİRTAŞ’ın LPG istasyonunda Oktay YILDIRIM ve Mehmet
DEMİRTAŞ ile örgütsel görüşmeler yaptıkları, sanığın örgütün gizli toplantılarına katılması ve
bazı örgütsel gösterilere de katılması nedeniyle Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Üyesi olduğu,
iddiasıyla TCK’nın 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mahmut Öztürk’ün, sanık Ali Yiğit’in aşama ifadelerine göre sanık Mehmet
Demirtaş’a ait LPG istasyonunda sanık Oktay Yıldırım ile birlikte bir araya gelerek gizli gizli
görüşmeler yaptıkları, sanık Mahmut Öztürk’ün emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleştikten
sonra, uzun süre görüşmediği Muzaffer Tekin ve Kilis’te görev yaptığı dönemde Oktay
Yıldırım’ın bölüğünde askerlik yapan ve yine uzun süredir görüşmediği Mehmet Demirtaş ile
karşılaşıp görüşmeye devam etmelerini tesadüf olarak anlattığı, sanığın yaklaşık 15 yıldır
görüşmediği sanık Muzaffer Tekin ile İstanbul Kadıköy ilçesinde tesadüfen karşılaştığını beyan
etmesine rağmen, kısa sürede samimiyet kurup çok sık görüşmeye başladığı, 2006 yılında
Danıştay saldırısından sonra Muzaffer Tekin’i arandığını bildiği halde evinde sakladığı, sanığın
bu olayın meydana geliş şekline yönelik aşama ifadelerinin çelişkili olması nedeniyle sanığın
beyanlarında samimi olmadığının anlaşıldığı, sanık ilk ifadelerinde Muzaffer Tekin ile olay günü
aynı evde kaldıklarını, sabah kahvaltılık malzeme almak için dışarı çıktığında Muzaffer Tekin’in
intihara teşebbüs ettiğini beyan etmesine karşılık mahkeme ifadesinde Muzaffer Tekin’in olay
günü evde yalnız kaldığını, kendisinin diğer evinde eşiyle birlikte kaldığını, sabah Muzaffer
382/658
Tekin’in kaldığı villaya giderken eşinin telefon etmesi üzerine olayı öğrendiğini beyan etmesi
nedeniyle sanığın ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, sanığın Danıştay saldırısı olayı
sonrası Ankara Cumhuriyet Savcılığınca serbest bırakıldıktan sonra sanık Zeki Yurdakul Çağman
ile yaptığı telefon görüşmesi içeriğinden sanığın Ergenekon Terör Örgütünün içerisinde olduğunu
kabul ettiğinin anlaşıldığı, sanığın dosyamız sanıklarından pek çoğu ile yoğun irtibat halinde
olması, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım ile örgütsel içerikli gizli toplantılar yapması,
Danıştay saldırısı olayı sonrası Muzaffer Tekin’i evinde saklaması karşısında, eylemlerinin
çeşitliliği ve sürekliliği göz önüne alınarak, Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi olmak
suçundan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mahmut ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, dijital materyaller üzerinde yapılan arama
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde özetle, ERGENEKON terör örgütünün kendi amaçlarına ulaşmak ve
propagandasını yapmak amacıyla Cumhuriyet gazetesinin REORGANİZASYONU projesi adı
altında bazı toplantılar yapıldığı ve toplantıların tutanaklarının bu sanık de bulunduğu
gibi toplantıya ait raporun örgütün üst düzey kuruluna sunulduğu aynı raporun hem sanıklar Veli
KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN hem de sanıklar M. Adnan Akfırat ile Tuncay GÜNEY den çıkması
hususları sanığın örgütsel içerikli belge bulundurduğu örgütün üyesi olduğu ve örgüte rapor
hazırlayarak kadar bu işin içinde olduğunu gösterdiği, Ergenekon terör örgütünün amaçlarına
uygun olarak yapıldığı belirtilen örgütsel toplantıdan Sanık M. Adnan Akfırat’ın haberdar
olduğu, Ergenekon örgütünün gizlilik prensipleri ve örgüt üyesi olmayan bir şahsın bu tarz
örgütsel toplantılardan haberdar olamayacağı göz önüne alındığında Sanık M. Adnan Akfırat’ın
ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, bu toplantılara katılarak Ulusal Medya 2001 isimli
dokümanın yazılması işlemine iştirak ettiği, sanıklarin örgüt adına kendilerince hazırlanıp
kamuoyuna Mit raporu şeklinde lanse ettikleri birçok bilgiyi açıklamak suretiyle örgütün
ERGENEKON belgesinde geçen Dezenformasyon başlıklı bölümünde belirtilen eylem ve
faaliyetleri gerçekleştirdikleri,
Sanık M.Adnan Akfırat’ın ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanması içinde yer
aldığı, bizzat örgütsel içerikli belgelerin bir kısmının bu sanıktan ele geçirilmesi ve yine bir
kısmının içeriğinde bulunan metinlerin de bu sanık de çıkması bazı metinlerin bizzat sanık
tarafından yazıldığını teyit ettiği, yine “Ulusal Medya 2001” İsimli dokümanın bu sanıkta
Gürbüz ÇAPAN’la ilgili görüşme notlarına ilişkin konuşmaların modo mot yer alması da yapılan
383/658
görüşmede sanığın de bulunduğu ve görüşmeyi örgüt üst düzey makamlarına iletmek üzere not
aldığı anlaşıldığı, Sanık Adnan Akfırat’ın ERGENEKON terör örgütünün yapılanması içerisinde
örgütün hiyerarşik yapısında görüşülmek üzere raporlar hazırlayıp ERGENEKON terör örgütüne
sunduğu, örgütün talimatlarıyala kurulan Ulusal Kanal’da Yönetim Kurulu Üyesi olduğu ve İşçi
Partisinde MYK üyesi olduğu hususları göz önüne alındığında, Sanık M. Adnan Akfırat’ın
ERGENEKON terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ kurmak
suretiyle silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği, iddia edilerek TCK 314/2 maddesi
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanık Ferid İlsever ve dolaylı olarak birçok sanık bakımından suç delili olarak
hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127, 134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Mehmet Adnan Akfırathakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşınyasaklanan bilgileri temin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya
385/658
ele geçirme suçlarından, mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136/1 ve 334/1 maddelerinde yazılı suçlara
ilişkin sanık Mehmet Adnan AKFIRAT'ın atılı suçları işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka
aykırı arama - elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği değerlendirilerek, bu suçlara ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mehmet Adnan AKFIRAT'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde özetle,Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman
AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini
gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek
için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu
bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri
olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında
tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla
3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizb-ut Tahrir terör örgütüne sanık
Mehmet Ali Çelebi’nin örgütün talimatıyla sızdığı, bunun için kendisini muhasebeci olarak
tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü üyesi olan
Süleyman SOLMAZ ile temas kurduğu, kendisiyle toplantılarına katılmak için telefon
görüşmeleri yaptığı ve çeşitli örgütsel döküman aldığı,
Mehmet Ali Çelebi’nin; Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun
yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine
sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı, TSK içinde de devam ettirdiği, Mehmet Ali Çelebi’nin
diğer askeri okul öğrencisi kişiler üzerinde etkili ve yönlendirici bir konumda bulunduğu, onların
örgütsel anlamda yetiştirilmeleri, eğitilmeleri ve hatta çeşitli sorunlarıyla yakından ilgilenip
örgütsel yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu, diğer sanıklar Noyan Çalıkuşu ile Eren
Mumcu’nun yaptıkları bir konuşmada aralarında geçen “zaten yeminlerimizi de bugünler için
yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi
içerisinde oldukları, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve
Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir darbe ile ortadan
kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, Ergenekon Terör Örgütünün ara
yöneticilerinden olduğu, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini
görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya
sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK 314/1,
135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle belirlenmesinde
kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir şekilde bilgi ve
belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki terimlerin sıralanması
suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET ALİ ÇELEBİ hakkında TCK 314/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Ali ÇELEBİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesind ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-2012/269-2012/205
sayılı iddianamesinde, Sanık Mehmet Bedri Gültekin 17.10.2009 günü İşçi Partisi genel
merkezinde “Tayyip Erdoğan’ın karanlık günleri! Belge ve kayıtlarıyla” konulu bir basın
toplantısı düzenleyerek, Başbakan Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali
Talat arasında geçen telefon görüşmesini açıkladığı ve yazılı olarak dağıttığı, sanığın bu şekilde
yasadışı tespit olunan telefon görüşmeleriyle ilgili olarak basın açıklaması yaptığı ve kayıtları
basın mensuplarına dinlettiği, sanığın diğer telefon görüşmelerinin yayınlanmasında olduğu gibi
Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun telefon
görüşmelerinin, Aydınlık gazetesinin 09-10-11/06.2011 tarihli sayılarında yayınlanmasında
örgütsel talimatlar ile hareket ettiği, sanığın mevcut yönetime karşı askeri darbe yapılması için
Genelkurmay Başkanlığına baskı oluşturmak ve yönlendirmek amacıyla İşçi Partisi il teşkilatı
mensuplarınca Kırıkkale’den ve ülkenin diğer illerinden faks çekilmesi faaliyetini organize
ettiği, bu faks çekme eyleminin Gizli Tanık Kurşun’un beyanlarından anlaşıldığı, sanığın İşçi
Partisi Karargah Evleri yapılanmasıyla alakalı MİT Müsteşarlığınca hazırlanan ve İşçi Partisinde
yapılan aramada elde edilen çok gizli belge içerisinde Karargah Evleri bünyesinde faaliyet
gösteren isimlerinin yer aldığı kısımda “İşçi Partisi (İP)” başlığı altında “organizasyonu Mehmet
Bora Perinçek, Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin idare etmektedir.” Şeklinde sanığın da
isminin yer aldığı bu belgenin Sanık Cengiz Köylü’den de elde edildiği, İşçi Partisinden elde
edildiği, bu belgenin son sayfasında “Çok Gizli” ibareleri “Karargah Evleri” başlıklı şemada yine
Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in isminin yer aldığı, sanığın, Ergenekon silahlı terör örgütünün
amaçlarını olan sivil toplum örgütlerini ele geçirmesi kapsamında Atatürkçü Düşünce Derneğini
ele geçirmesine yönelik faaliyetlerde bulunduğu, Talat Paşa Komitesi bünyesinde aktif olarak
faaliyette bulunduğu, Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılması yönünde yasadışı faaliyetlerde
388/658
bulunduğu, sanığın telefon konuşmalarında gizliliğe azami ölçüde riayet ettiği, bu gizliliğin diğer
örgüt üyelerince de uygulandığı, diğer Ergenekon silahlı terör örgütü sanıkları ile irtibatının
bulunduğu, iddia edilerek sanığın Ergenekon terör örgütünün üyesi olmaktan eylemine uyan
TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
389/658
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Sanık Mehmet Bedri Gültekin hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan
beraatine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET BEDİR GÜLTEKİN hakkında TCK 135/2-1, 137/1, 43/1-2, TCK
136/1, 137/1, 43/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde
bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN'in atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka aykırı
arama - elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mehmet Bedri GÜLTEKİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesind ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, 2003 senesi Ağustos ayında Sanık Mehmet Bora Perinçek’in önderliğindeki İşçi
Partisi Gençlik Grubu olan Öncü Gençlik ve Sanık Levent Temiz’in önderliğindeki bir grubun
Sanık Veli Küçük’ün önderliğinde bir araya getirildiği, sanığın, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda gençleri örgütlemek amacıyla kurulan ve kamuoyunda “Kızıl
Elma Koalisyonu” olarak bilinen Kuvayı Milliye Cephesinin faaliyetlerine katıldığı, Sanık
Levent Temiz’le Sanık Mehmet Bora Perinçek’in ve yine Sanık Levent Temiz’le irtibatlı ŞG
isimli şahısla yaptıkları görüşmelerde buluşacakları mekanın ismini söylemedikleri buluşmak
için takip edilmeyecekleri mekanları seçtikleri, yanlarında telefon bulundurmadıkları, Sanık
Mehmet Bora Perinçek’in Sanık Veli Küçük’e örgütsel dokümanları ilettiği Kızıl Elma
Koalisyonunun Veli Küçük’ün talimatıyla gerçekleştiği, böylelikle Sanık Mehmet Bora
Perinçek’in, Sanı Veli Küçük’ün talimatları doğrultusunda hareket ettiği, İşçi Partisinden elde
edilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yasadışı olarak oluşturulan “Karargah Evleri”
yapılanmasıyla alakalı MİT Müsteşarlığınca hazırlanan
“Çok Gizli” ibareli belge içeriğinde; Karargah Evleri bünyesinde faaliyet gösteren
şahısların isimlerinin yer aldığı, kısımda “İşçi Partisi (İP)” başlığı altında; “Organizasyonu
Mehmet Bora Perinçek, Hikmet Çiçek, Mehmet Bedri Gültekin idare etmektedir.” Şeklindeki
ibarede sanığın isminin yer aldığı, Sanık Cengiz Köylü’den elde edilen belgenin son sayfasında
çok gizli ibareli “Karargah Evleri” başlıklı şemanın yer aldığı, bu şemada “İşçi Partisi” başlığı
altında; “Mehmet Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek” isimli şahıslarla birlikte Sanık Mehmet Bora
Perinçek’in de isminin yer aldığı ve bu sanığın Cengiz Köylü’yle bir adet görüşme kaydının
olduğu, sanığın Talat Paşa Komitesi yürütme kurulu içinde yer aldığı ve komite içerisinde aktif
390/658
olarak faaliyet yürüttüğü, Talat Paşa Komitesinin yürüttüğü faaliyetler içerisinde yer alan
“Büyük Proje 2006 ve Büyük Proje 2007” projelerinin danışma kurulu üyeleri arasında sanığın
da yer aldığı, sanığın bu komitenin Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda
kurulduğunu bildiği ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyet gösterdiği, sanığın teknik takip
çalışmalarından kurtulmak için gerekli tedbirleri aldıkları, sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi
olduğu iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- 21.06.2013 tarihli oturuma ilişkin tutanağın incelenmesinde, yapılan yoklamaya
göre duruşma salonunda olmaması gereken sanık Mehmet Bora Perinçek'e son sözleri
sorularak savunmasının alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mehmet Bora PERİNÇEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme
işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde dijital materyaller üzerinden elde
edilen delillere hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mehmet Bozkurt’un Aydınlık gazetesi sorumlu müdürü ve aynı zamanda
istihbarat şefi olduğu dönemde Aydınlık gazetesinin 09-10-11/06.2011 tarihli sayılarında Devlet
Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt Zapsu arasında gerçekleşen görüşmenin örgütsel talimat
doğrultusunda yayınlandığı, bu görüşmenin yayınlanmasına yönelik talimatın, Sanık Mehmet
Bozkurt’un kullandığı masa çekmecesinden elde edildiği, bu görüşmenin diğer yayınlarda
olduğu gibi örgütsel talimat sonrası gerçekleşen bir faaliyet olduğu, sanığın Aydınlık
gazetesindeki odasında yapılan aramada elde edilen 70 nolu DVD içerisinde, Sanık Mehmet
Deniz Yılıdırım’dan da elde edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait ses kaydı ve
çözümünün elde edildiği, sanığın ikametinde yapılan aramada elde edilen 26 nolu DVD
içerisinde bulunan 12 adet MS Word dosyasının, Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen
ve aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu devlet görevlilerine ait telefon
görüşmelerine ilişkin çözümlerin bulunduğu, yine 57 adet ses ve 2 adet video dosyasının ise,
Sanık Mehmet Deniz Yıldırım’dan elde edilen dijitallerde geçen ve aralarında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu, devlet görevlilerine ait ses kayıtları ile aynı olduğunun tespit
edildiği, Sanık Doğu Perinçek ismiyle yazılmış talimat içeren birçok dijital belge bulunduğu, “1
Aydın Doğan” isimli Word belgesi içinde T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş arasında 17 Mayıs 2004 yapıldığı belirtilen telefon
görüşmesinin çözümü ve bu konuyla ilgili olarak haber amaçlı yorumların yapıldığı belge
bulunduğu, “091015 T. ÖZLÜ FERİT”, “100107 TURHAN ÖZLÜ ÖZEL” ve “100208 BEDRİ
ERKAN” başlıklı belgeler bulunduğu bu dijital belgenin içerisinde diğer sanıkların isimlerinin
392/658
de yer aldığı, içeriklerinde ise Ulusal Kanal, İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisiyle ilgili talimat içerir
yazılar ve siyasi içerikli yazılar bulunduğu, Sanık Ahmet Tuncay Özkan’a ait Küçükçekmece
ilçesinde bulunan depodan elde edilen ajanda da Sanık Kemal Kerinçsiz’in işyerinden ele geçen
“Tel Defteri 1” isimli Word belgesinde isim ve numarasının yazılı olduğu, sanığın, Aydınlık
gazetesinde kullanımında olan masanın çekmecesinde “Zapsu’nun fındık soygunu, telefon
dinlemeleri var. Trabzon Fiskobirlik eski Bşk. dostumuz. Dinletin çok bilgi verir. Telefon
konuşmalarını Trabzon- Giresun’a götürün. Sallar oraları! Hemen harekete geçin. (Bedri)
Trabzon’da açıklar Manşet!” şeklinde el yazması örgütsel belge ele geçtiği, bu örgütsel talimat
sonucunda Sanık Bülent Baş’ın Trabzon ilinde basın açıklaması yaparak telefon görüşmesini
duyurduğu ve ses kaydını basın mensuplarına dağıttığı, Aydınlık gazetesinin 9, 10, 11. 06.2011
tarihli sayılarında Cüneyt Zapsu ve Devlet Bakanı Ali Babacan arasında geçen bu telefon
görüşmelerinin yayınlandığı, 10.06.2011 tarihli sayıda da Fiskobirlik Genel Müdürü C.Ö.’nün
konuyla ilgili bilgisine başvurulduğu ve talimatta yer alan şekilde bunun da haberleştirildiği,
sonuç olarak Mehmet Bedri Gültekin’e talimat verebilecek konumda olduğu anlaşılan bu kişinin
Ergenekon terör örgütünün yöneticilerinden olan Sanık Doğu Perinçek olduğunun anlaşıldığı,
bahse konu örgütsel belgede, telefon kayıtlarının Sanık Mehmet Bedri Gültekin olduğu anlaşılan
kişinin açıklaması yönünde talimat verildiği, ancak görüşmeyi Sanık Mehmet Bedri Gültekin’in
değil de, Sanık Bülent Baş’ın açıkladığı, 19.08.2011 tarihinde İşçi Partisi Genel Merkezinde
genel başkan odasında yapılan aramada yayınlanması talimatı verilen telefon görüşmesinin el
yazısıyla yazılmış toplam 21 sayfalık çözümünün ele geçtiği, Sanık Mehmet Bozkurt’un
Aydınlık gazetesindeki odasında yapılan aramada ele geçen 1807 ile numaralandırılmış belgede,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kimlik bilgilerinin yer aldığı, aynı belgede Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’a ait vergi kimlik numarası, Bilal Erdoğan’a ait kimlik numarası ve Ahmet
Burak Erdoğan’a ait kimlik numarası, vergi numarası ve SSK sicil numaralarının el yazısı ile
yazıldığının tespit edildiği, Aynı yerdeki aramada Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire
başkanlığı tarafından hazırlanmış “Gizli” ibareli, 06.11.2000 tarihli video kaset çözüm raporu
olduğu, bahse konu video kaydının Vedat Ergin ve Nuri Ergin isimli şahısların da içinde
bulunduğu hükümlüler tarafından Uşak Cezaevinde çıkarılan olaylar ile ilgili görüntüler
olduğunun tespit edildiği, “KIRMIZI KİTAP.doc” isimli Milli Güvenlik Strateji Belgesi ve bir
kısmı örgütsel mahiyette birçok belge bulunduğu, Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 334/1, 135/2-1 maddelerigereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
394/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mehmet BOZKURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya’nın, söz konusu internet sitelerine
sağlanan teknik destekten sorumlu olduğu, Bilgi Destek Daire Başkanlığı bilgisayarlarında
gerçekleşen silme işlemlerinde görev aldığı, yine bu birimde meydana gelen evrak imha
işlemlerine de katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri
müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, İddia edilerek, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET BÜLENT SARIKAHYA hakkında TCK 314/3, (2.7.2012 tarih ve
6352 S.K.'nun 85.Md. ile degisik) TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Bülent SARIKAHYA'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet
andıcı" adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde
oluşturulup uygulamaya konduğunun, sanığın ne şekilde teknik destek sağladığının
delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet sitesi içeriklerinin hukuka
uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, CMK
134 gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde özetle, Emniyet teşkilatında polis memuru olarak görev yapan sanık
Mehmet Dalagan’ın doğum tarihi, yeri, kan grubu, T.C. kimlik numarası gibi ayrıntılı şahsi
bilgilerini sanık Servet Kaynak’a mesajla ilettiği, bu bilgilerin İbrahim Şahin’den elde edilen S-1
dokümanında yer aldığı, sanık Mehmet Dalagan’ın S-1 adı altındaki illegal oluşuma katılma
istek ve iradesini ortaya koyduğu, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de planlanan eylemleri
gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve
tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan
mühimmat ve patlayıcılar, tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni
kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları,
sanığın İbrahim Şahin’e bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içinde yer
almak suretiyle Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu Devletin güvenliğine ilişkin gizli
kalması gereken bilgi ve belgelerden olan Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Siyaset Belgesini
temin edip bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 327/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
396/658
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık MEHMET DALAGAN hakkında TCK 327 maddesi gereğince açılan kamu
davası neticesinde verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet DALAGAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde özetle, Sanığın askerden komutanı olan sanık Oktay YILDIRIM ve
onun arkadaşı olarak tanıştığı sanık Mahmut ÖZTÜRK ile kendisine ait olan LPG istasyonunda
zaman zaman bir araya gelerek gizli ve örgütsel toplantılar yaptıkları, sanık Muzaffer TEKİN ile
de irtibatlı olduğu, bu kişilerin güven duydukları sanığa, örgüte ait el bombalarını teslim edip
kendisine ait evde saklattıkları, soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan dosyamız
sanıklarından Ali YİĞİT’in cezaevinde bulunduğu dönemde baskı ve tehdit kullanarak daha önce
vermiş olduğu ifadesini değiştirmesi yönünde baskı yaptığı, bu nedenlerle sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu, Ayrıca Sanığın örgüte ait ve örgütsel amaçla kullanılmak
üzere 27 adet el bombasını muhafaza edip bulundurduğu, bu şekilde silahlı terör örgütüne silah
sağlama suçunu işlediği, iddialarıyla, TCK’nın 314/2, 315 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
1- Sanık Mehmet DEMİRTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,CMK 134 gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Mehmet DEMİRTAŞ'a ait evde 12/06/2006 tarihinde hukuka uygun
arama neticesi ele geçen muhafaza amacıyla elinde bulundurduğu el bombaları nedeniyle
sanığın eylemine uyan TCK 17471 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2010 tarih ve 2008/1756-2010/373 sayılı
iddianamesinde özetle; 2003-2004 yıllarında Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
oluşturulan “Cumhuriyetçi Çalışma Grubu” tarafından yapılan darbe planları, ŞENER
ERUYGUR’dan ele geçirilen dijital veriler arasında yer alan “Şener.txt” isimli dosyada yer alan
bilgiler ve ayrıca ÖZDEN ÖRNEK’e ait olduğu tespit edilen günlüklerdeki notlardan, mevcut
siyasal iktidarın dış politikalarının sonuçsuz bırakmak, halkı sokağa dökmek ve böylece askeri
müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla “Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğe götürülmesi”
stratejisinin bir plan çerçevesinde uygulamaya konulduğunun anlaşıldığı,
Bu kapsamda dönemin Kıbrıs’ın Türkiye büyükelçisi ile ŞENER ERUYGUR’un
Genelkurmay Başkanının bilgisi dışında gizli görüşmeler yaptığı, yine bu amaçla 03 Mart 2004
tarihinde ATO Sosyal Tesislerinde hilafetin ilgasının 80. yıl kutlamalarının düzenlendiği
anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun darbe planları
çerçevesinde, Kıbrıs Sorununun çözümsüzlüğe götürülmesi konusu ile ilgili planlı çalışmalar
yapıldığı görülmüştür. Bu amaçla da, LEVENT ERSÖZ’ün başında bulunduğu ekip tarafından
yasal olmayan dinlemelerin yapılmış olabileceği,
Darbe planları çerçevesinde bir çok siyasi ve üst düzey bürokratın telefonlarının
dinlenerek kayda alındığı ve bu çalışmaların Cumhuriyet Çalışma Gurubu tarafından
gerçekleştirildiği bilinmektedir. Sanık Hasan Atilla Uğur’un Melih Gökçek ve görüştüğü kişiler
hakkında kimsenin elde edemeyeceği bilgilere sahiptir. Görüşmenin yapıldığı dönemde de
400/658
Levent Ersöz ile birlikte çalışmaktadır. Hatta Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur, sanık Şener
Uygur’un talimatları ile görüşme yaptıkları Cem Uzan,Mehmet Karamehmet ile olan tüm
görüşmeleri kayda alarak örgütün arşivine aktardıkları tespit edildiği,
Sanıktan ele geçirilen ses kayıtlarının 2003-2004 yılları arasında darbe çalışmaları
çerçevesinde, LEVENT ERSÖZ ve HASAN ATİLLA UĞUR tarafından yapılan yasal olmayan
dinlemeler olduğu, örgütün arşivinde yer alan bu bilgilerin yine siyasal iktidarda bulunan
Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve onunla birlikte çalışan kişileri yıpratmak amacıyla,
örgüt lehine yayın yapan yayın organında yetkili bulunan sanıkye gönderildiğinin anlaşıldığı,
Başbakanlık Müsteşarlığının 9.11.2009 gün 130/249 sayılı yazılarında sanıktan ele
geçirilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı üst düzey bürokratların ses kayıtlarının,
“devletin içve dış siyasal yararları bakımından gizli ve gizli kalması gereken belgelerden olduğu
belirtildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün suçundan sanık olarak yargılanan DOĞU PERİNÇEK ve
HİKMET ÇİÇEK’in sanıkye yazılı mesajlar göndererek onu yönlendirdikleri,Yalçın Küçük’ün
de aralarında bulunduğu bazı örgüt mensuplarının dergide yazı yazması yönündeki Doğu
Perinçek’in talimatlarını yerine getirdiği ve yine adı geçenlerin emirleri doğrultusunda
yargılamayı etkileyecek mahiyette yayınlar yapılmasını sağladığı, Başbakan Recep Tayyip
ERDOĞAN VE bazı üst düzey kamu görevlilerinin devletin güvenliğine iç ve dış siyasel
yararları bakımından önemli ve gizli olan telefon görüşmelerini ile ayrıca özel hayatın gizliliğini
ihlal edecek şekilde kişiler arasındaki görüşmeleri temin edip yayınladığı, bu eylemleri örgütün
talimatıyla yerine getirdiği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, söz konusu ses kayıtlarının
da bu örgütsel konumu itibariyle kendisine ulaştırıldığı anlaşıldığından müsnet suçları işlediği,
İddia edilerek, TCK 314/2, 326, 327, 136,133-son, 134, maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Mahkeme tarafından, dosya kapsamında bulunan CD, DVD, harddisk,
bilgisayar ve imajları ile belgelerin kendilerine verilmesini isteyen sanığa, henüz
soruşturmanın devam ediyor olması, belgelerin gizli kaşeli olması, kişisel verilerin
bulunması gibi sebeplerle taleplerin reddedilereksavunma hakkının kısıtlanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET DENİZ YILDIRIM hakkında TCK 133/3, 134/1-2 maddeleri
403/658
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Deniz YILDIRIM'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın, adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı, Hasan Iğsız’ın İrticayla Mücadele Eylem Planının ortaya
çıkmasından sonra yeniden açılması planlanan sitelerin tamamen kapatılması emrini sanık
Mehmet Eröz aracılığı ile icra ettiği, yine her ne kadar sanık İrticayla Mücadele Eylem Planının
ortaya çıkmasından sonra Dursun Çiçek’in görevli bulunduğu şubenin bilgisayarların ve internet
arşivlerinin silinmesi emrini vermediğini beyan etse de, diğer sanık ifadelerinden hareketle silme
işleminin sanığın emri ile gerçekleştiği, Mustafa Bakıcı’nın emri ile gerçekleşmiş olabileceğini
ancak kendi bilgisinin olmadığını beyan ettiği evrak imha işlemlerinden, sanığın bulunduğu
konum itibariyle haberinin olmamasının düşünülemeyeceği, ayrıca İrticayla Mücadele Eylem
Planının ortaya çıkması ile birlikte karargahta yaşanan evrak kırpma, bilgisayarların silinmesi ve
internet siteleri arşivlerinin silinmesi hadiseleri arasındaki illiyet bağından hareketle de sanığın
İrticayla Mücadele Eylem Planının hazırlanmasında etkisinin olduğu,sanığın; Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla,
belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve
organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu
hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı
devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet
yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, İddia
edilerek, TCK.’nın 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Mehmet ERÖZ'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ’ın, Kuvayı
Milliye Derneği’nin kurulması ve Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda
yönetilmesini sağlaması ile görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da Kuvayı Milliye
Derneğini kurduğu, Genel Başkanlığını yaptığı, örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı
elemanların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ettiği, örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
topladığı, legal faaliyetleri çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu
oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerini organize ettiği veya
içerisinde yer aldığı, illegal faaliyetleri kapsamında ise yukarıda sayılanlardan ayrı olarak
örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin
sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerleri emir
komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik ettiği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir
müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına
neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri
organize etme teşebbüsünde bulunduğu,
İddia edilerek; TCK 314/1, 312/1, 313/1, TCK 135/2-1, 216/1 ve 284/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
-Ayrıca terör örgütünün yöneticisi konumunda olması nedeniyle, 5237 Sayılı TCK
314/3. maddesi TCK 220/5. maddesi gereği örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan
5237 Sayılı TCK 314/3 maddesi yollaması ile TCK 220/5. maddesi gereğince ERGENEKON
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu tutulmasının yasal
zorunluluk olması nedeniyle,
=>Cumhuriyet Gazetesine 3 kez bomba atılması nedeniyle, ruhsatsız patlayıcı madde
bulundurmak ve taşımak, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanma, mala zarar
vermek suçlarından TCK 174/1-2, 170/1-c (3 kez), 151/1(3 kez),
=>Danıştay saldırısında Türk Milleti adına yargılama görevini yürütmekte iken
görevinin başında katledilen yargı şehidi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN’in tasarlayarak öldürülmesi,
mağdurlar Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU’nun
408/658
tasarlayarak öldürülmeye teşebbüs edilmesi nedeniyle TCK 82/a-g, 82/a-g, 35/2. maddesi (4
kez),
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Muzaffer TEKİN, İsmail
YILDIZ, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK,
Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçundan dolayı TCK 327/1. maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; İsmail YILDIZ, Ergün
POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK’in
işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya
vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu
nedeniyle: TCK 326/1. maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Gazi GÜDER, Ayşe
Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat
YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU, Ergün POYRAZ, Fikret EMEK, Doğu PERİNÇEK,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Habip Ümit SAYIN, Hikmet ÇİÇEK, Kemal
KERİNÇSİZ, Nusret SENEM, Erkut ERSOY ve Murat ÇAĞLAR’in işlemiş oldukları, Kişilerin
siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine,
cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri
olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (18) ONYEDİ KEZ,
=> Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar; Oktay YILDIRIM,
Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamak suçu nedeniyle; TCK 315 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Ayşe Asuman ÖZDEMİR
ve Halil Behiç GÜRCİHAN’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Fikret EMEK, Hayrettin
ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN, Ergün POYRAZ ve
Nusret SENEM’in işlemiş oldukları; Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçu nedeniyle, TCK 334/1 maddesi gereğince (8) YEDİ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: İsmail YILDIZ, Bekir
ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı
itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK 319/1. maddesi gereğince (4) DÖRT KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanıklar: Hayrettin ERTEKİN ve
Muhammet YÜCE’nin işlemiş oldukları; Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu
nedeniyle, TCK 284/1 maddesi gereğince (2) ÜÇ KEZ,
=>Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın
işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK 174/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri, Sanık Ergün POYRAZ’ın işlemiş olduğu;
Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu nedeniyle TCK 336. maddesi,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu; Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik
etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK 216/1. maddesi,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı
yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ,
=>Sanık Hayrettin ERTEKİN’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna muhalif olarak
ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri gereğince ayrı
ayrı CEZALANDIRILMASI talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135.
maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
5- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş önleme araması kararı uyarınca yapılan
arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka
aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle 217. maddesine muhalefet edilmesi,
6- Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren
‘şüpheli’ sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak
alınacağı CMK’nın 147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın
gözaltına alınmasından sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen
yöntemle, yasal hakları hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı
tanınmadan beyanının alınması, bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri
Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
7- Sanık Mehmet Fikri Karadağ hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın; silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Abdulvahit Özkaya'nın
eyleminden dolayı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, silahlı terör örgütü
412/658
yöneticisi sıfatıyla Murat Çağlar,Hüseyin Gazi Oğuz ve Recep Gökhan Sipahioğlu'nun
eylemlerinden dolayı 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından mahkumiyet kararı
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle
örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davaları ile yine sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında TCK 216 ve 284 maddeleri
gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen, sanık Mehmet Fikri KARADAĞ'ın TCK 314/1-
220/5 maddeleri del aletiyle sanık ABDÜLVAHİT ÖZKAYA'nın işlediği iddia edilen TCK 136
maddesinde yazılı suç, Murat Çağlar,Hüseyin Gazi Oğuz ve Recep Gökhan Sipahioğlu'nun
işlediği iddia edilen 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarına ilişkin, sanık Mehmet Fikri
KARADAĞ hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu
suçlara ilişkin sanık MEHMET FİKRİ KARADAĞ hakkında kamu davası açılması için suç
duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
1- Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine
saldırıya ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemleri kendi hakimiyeti alanındaki
örgüt üyeleri tarafından işlendiğine ilişkin açılan kamu davalarına ilişkin; atılı eylemlerde
sanığın bir talimat verdiği ve / veya bu eylemlerin kendi hakimiyet alanındaki örgüt üyeleri
tarafından işlendiğinin tespit edilemediği gibi iddianameye konu terör örgütünün varlığının
da ispat edilemediği, bir başka deyişle varlığı ispat edilemeyen örgütün yöneticiliği
suçundan TCK 314/1 maddesi gereği hakkında ceza verilemeyecek olan sanık yönünden
örgüt yöneticiliği sıfatıyla TCK 314/3 ve TCK 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt üyelerinin
işlediği bu suçlardan cezalandırılmasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak sanığın bu
suçlardan beraatine,
2- Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 127, 134 gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemleri ile CMK 135 gereği iletişimin tespiti
işleminin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden
ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
413/658
134- MEHMET HABERAL
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde,Ergenekon Terör Örgütünün Sarıkız isimli darbe planı kapsamında Jandarma
Genel Komutanlığında dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur
başkanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiğinin, bu toplantıda mevcut hükümetin icraatları
ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğunun, toplantı sırasında 15-20 Rektörün Kubilay olmaya
hazır olduklarını söylediğinin ve 25 Ekim günü Rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabir’e
gitmesinin kararlaştırıldığının anlaşıldığı, 19 Ekim 2003 günü yapıldığı anlaşılan bu toplantıda
alınan karar gereği 25 Ekim 2003 günü “Cumhuriyete Saygı Mitingi” adı altında toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenlendiği, bu yürüyüşe, değişik illerden gelen Rektörler, Üniversite öğretim
üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaşın katılarak Anıtkabir’e yürüdüklerinin tespit edildiği, bu
toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin “Ordu Göreve” pankartları
taşıdığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dosya sanıklarından dönemin İstanbul Üniversitesi
Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu ve YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz’ün de
katıldığı, sanık Mehmet Haberal’ın, soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan birçok
kişinin Cumhuriyeti Koruma adı altında organize ettiği bu mitingleri yayınlaması için kurucusu
olduğu Kanal B TV’yi tahsis ettiği, Başkent Üniversitesi mensup ve öğrencilerinin de bu
mitinglere katıldığı, kendisinin organize ettiği Diyalog Grubu oluşumun da bu mitinglere destek
verdiği, Cumhuriyet Çalışma Grubunca alınan kararlar doğrultusunda bahsi geçen yürüyüşün
yanı sıra bazı Üniversite Rektörlerinin değişik zamanlarda yürütme organı ile ilgili açıklamalar
yapıp kamuoyu oluşturarak, yapılması planlanan darbe zemininin oluşmasını hedefledikleri,
sanık Mehmet Haberal’ın da hem Üniversite Rektörü hem de televizyon kanalı sahibi olarak
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına uygun olarak bu kapsamda faaliyette bulunduğu, örgüt
kararları doğrultusunda yapılması planlanan eylemlere katıldığı, Yürütme ve Yasama organlarını
devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, Ergenekon Terör Örgütü tarafından yürütülen
çalışmalarda aktif rol aldığının anlaşıldığı, Sanık Mehmet Haberal’ın mevcut hükümeti
devirerek, yerine örgüt amaçları doğrultusunda hareket edecek yeni bir hükümet kurma arayışı
içerisinde olduğunun anlaşıldığı, kendi kurduğu Mili Egemenlik Hareketi isimli platformun yeni
bir siyasi parti kurulması değil, akademik kariyer sahibi şahısları bir çatı altında toplayarak
toplumu etki altına alma ve yönlendirme amacına matuf olduğu, Sanık Mehmet Haberal’a ait
ajandanın 24.07.2008 tarihi altındaki notta, Milli Egemenlik Hareketi isimli oluşumun bir partiye
dönüştürüleceğinden bahsedildiği halde, bugüne kadar böyle bir partinin de kurulmadığı, Milli
İktidar Harekâtı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar düzenlendiği
ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığı, “Generaller” başlığı altında , “Org.
Tuncer Kılınç, Tümg. A. K., Org. Hurşit Tolon, Org. Şener Eruygur”, ayrıca Güler Kömürcü,
Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Ahmet Tuncay Özkan şeklinde isimlerin geçtiği,
Ergenekon Terör Örgütünün üst kurullarında, sanık Mehmet Haberal’ın kendisine ait
olduğunu beyan ettiği televizyon kanalı ile adı geçen diğer kanalların İlhan Selçuk tarafından
yönetilmesinin kararlaştırıldığı, bu şekilde ortak yayınlarla kamuoyu oluşturmasının ve toplumun
örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirilmesinin ve manipüle edilmesinin amaçlandığı,
Sanık Mehmet Haberal’ın, Cumhuriyet Çalışma Grubu kararları doğrultusunda diğer
rektörler ile birlikte hareket ettiği, Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından planlanan, Ordu
Göreve pankartlarının açıldığı Cumhuriyete Saygı Mitingine katıldığı, birçok siyasi lideri bir
araya getirip Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı,
telefon konuşmalarında hükümetin devrilmesi gerektiğinden bahsettiği, Mustafa S. İle yaptığı
görüşmede, köprüyü geçene kadar aradaki siyasi kavgaların kaldırılması yönünde talimat
verdiği, Mustafa S. tarafından ”Ben Başbakan olacağım ama benim başbakanım da sizsiniz”
hitap ve övgüsüne mazhar görüldüğü, Ordu Komutanlığı yapmış sanık Ahmet Hurşit Tolon’un
“Emredin gece üçte kapınızdayım” şeklindeki sözlerinin de sanık Mehmet Haberal’ın Ergenekon
414/658
Terör Örgütünün karar mekanizmasında yer alan üst düzey yönetici konumunda bulunduğunu
gösterdiği, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 5'e karşı 6 oyla-oyçokluğu ile
düzenlediği raporda, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in diğer rahatsızlıklarının yanında
orta veya ileri evrede parkinsonhastalığının da teşhis ve tedavisine ilişkin kullanılması
gereken ilaçlar konusunda görüş birliği bulunduğu, farklı görüşün Başkent Üniversitesi
Hastanesinde bu rahatsızlığıntedavisi sırasında uygulanan ilaç dozunundan kaynaklandığı,
çoğunluk görüşüne göre dozun yetersiz olup yükseltilmesi gerektiği, muhalefet şerhinde ise
uygulanan ilaç tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğunun beyan edildiğinin anlaşılması
karşısında; rahatsızlığa ilişkin teşhis ve tedavide kullanılacak ilaç konusunda ittifak
bulunması, kullanılacak ilaç dozu konusundaki uzman hekimler arasında 5/6 şeklinde farklı
görüş çıkması dikkate alındığında, farklı görüşlerden herhangi birinin bilimsellikten uzak
olduğunun ileri sürülemeyeceği, uygulamada hekimler arasında tedavideki doz farkı
konusunda görüş farklılıkları bulunmasının doğal olması, kullanılacak doz miktarında tıp
415/658
literatüründe kesinlik bulunmaması karşısında, mahkemece rapor içeriğinin yanlış
anlamlandırılarak tedavi sürecinin dolaylı biçimde örgütsel faaliyet olarak kabul edilip
dönemin Başbakanı'nı iş göremez hale getirmek suretiyle hükümete karşı suçun işlendiğine
delil kabul edilmesi,
Kabule göre de; Başkent Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı olup teşhis ve tedavi
ekibinde yer almayan sanık Mehmet Haberal'ın, hastanede uygulanan tedavinin ne şekilde
yapılacağı konusunda teşhis ve tedavi sürecinde görev alan hekimleri ve sağlık personellerini
yönlendirdiğine ilişkin somut deliller ortaya konulmadan meydana gelen sonuçtan sorumlu
tutulup yazılı şekildemahkumiyeti yönünde hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET HABERAL hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet HABERAL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 127 ve 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, Adli Tıp Kurumu'ndan aldırılan rapor doğrultusunda
sanığın ile Bülent Ecevit'e yanlış tedavi uyguladığının kabulünün bilimsellikten uzak olduğu,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Mehmet Murat YÜCEL’in Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, örgüt adına istihbari bilgileri toplayıp, üst amiri olan Bülent kod İsmail YILDIZ’a
gönderdiği, İsmail YILDIZ’a bağlı olarak faaliyet gösterdiği, ruhsatsız silah bulundurmak
suretiyle 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği, ayrıca kişisel verileri hukuka aykırı
olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Mehmet Murat YÜCEL hakkında TCK 135 maddesi gereğince cezalandırılma
talepli açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
1- Sanık Mehmet Murat YÜCEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Mehmet Murat YÜCEL'in ikametinden usulüne uygun arama - elkoyma
kararı ile 27/07/2007 tarihinde ele geçen bizatihi bulundurulması suç teşkileden ve 6136
sayılı yasa gereği memnu vasfı haiz silah ve mermilere ilişkin sanığın 6136 sayıılı yasa 13/3
maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde özetle, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı
altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup
ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu işlediği, ara yönetici
sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK.’nın 312,
314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MEHMET OTUZBİROĞLU hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet OTUZBİROĞLU'na atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı"
418/658
adlı Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2012 tarih ve 2012/544-269-205 sayılı
iddianamesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasında gerçekleşen
telefon görüşmesinin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Sanık Doğu Perinçek tarafından verilen
örgütsel talimat sonrası ve talimatta öngörülen şekilde öncesinde dergi, sonrasında günlük gazete
olarak yayınlanan Aydınlık’ta yayınlandığı, bu talimatın verildiği kişiler arasında sanık Mehmet
Sabuncu’nun da bulunduğu,
Aynı şekilde Cüneyt Zapsu ve Devlet Bakanı Ali Babacan arasında gerçekleşen
görüşmenin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Sanık Doğu Perinçek tarafından verilen
örgütsel talimat sonrası ve talimatta öngörülen şekilde Aydınlık Gazetesinde yayınlandığı, sanık
Mehmet Sabuncu’nun söz konusu haberlerin yayınlandığı sayılarda Aydınlık Gazetesi imtiyaz
sahibi olduğu ve örgütün talimatları ve amaçları doğrultusunda hareket ettiği, soruşturma
kapsamında ele geçirilen delillere göre bu eylemin gazetecilik faaliyetleri ile ilgisinin
bulunmadığı,
Örgüt faaliyetleri kapsamında kara propaganda amaçlı sahte e-posta adresleri
oluşturulduğu ve sahte e-mail yazışmaları yapıldığı, bu faaliyetler ile Ergenekon Terör Örgütüne
yönelik soruşturma ve kovuşturmaların itibarsızlaştırılmasının, örgüte yönelik bugüne kadar
yapılan tüm soruşturmaların önceden kurgulanmış bir komplo olduğu izlenimini
uyandırılmasının amaçlandığı, iddiasıyla, TCK. 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
420/658
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Duruşmada hazır bulunan sanık Mehmet Sabuncu'nun mütalaaya karşı beyanı
ve son savunması alınmadan karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mehmet SABUNCU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde,Sanık Mehmet Şener Eruygur, görev yaptığı dönemde, Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, kendi mesleki görev ve yetki alanına girmeyen,
konusu Anayasa ve yasalarla yasaklanmış ve suç teşkil eden fiilleri, sivil şahıslarla iş birliği
içerisinde işleyerek darbe yoluyla halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana
tahrik etmek ve Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya
teşebbüs fiillerinin içinde bulunduğu,
Jandarma Genel Komutanı sıfatıyla görev sırada, görev ve amaçların dışında ve
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, “Cumhuriyet Çalışma Grubu” adı
altında illegal örgütlenmeye gittiği, bu grubun Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısına
uymayacak biçimde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısına uygun olarak
kurulduğu ve yasadışı istihbarat faaliyetleri, fişlemeler, arşivlemeler, medya yönlendirmeleri gibi
faaliyetler yaptığı,
CÇG tarafında darbe için ayrıntılı çalışmaların yapıldığı, gerekli toplum desteğinin
sağlanması yönelik geniş kapsamlı faaliyetler yürütüldüğü, bu faaliyetlerle alakalı yapılan
masraflardan eylemlere kadar kendisine sürekli raporlar ve brifingler verildiği, bu raporların bir
kısmının Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporu ve yıllık çalışma raporları şeklinde kendisine
ve Ergenekon üst düzey yöneticilerine yazılı olarak sunulduğu, Devre raporlarında önceden
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünce alınan kararların uygulanması, yapılması planlanan ve
yapılabilen konularla alakalı olarak değerlendirme toplantılarının sürdürüldüğü,
Örgütün amaçları doğrultusunda ve faaliyetleri kapsamında görüşülen birçok kişinin ses
ve görüntü kayıtlarının gizlice - illegal olarak kaydedilip örgüt arşivine ulaştırıldığı, örgütün bu
özel grubu dışındaki üyelerinin bile haberdar olmadıkları “Özel İstihbarat Arşivi” oluşturduğu,
Ergün Poyraz da bulunan gizli askeri içerikli bilgi ve belgelerin Şener Eruygur
tarafından verildiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi Ergün Poyraz’ın dönemin Jandarma
Genel Komutanı Şener Eruygur, İstihbarat Başkanı Levent Ersöz, MGK Genel Sekreteri Org.
Tuncer Kılınç, Teknik Ve Mali Daire Başkanı Albay Atilla Uğur’la makamlarında birçok defa
görüştüğü, temin ettiği gizli askeri bilgi ve belgeleri kitaplarında kullandığı,
Sanık Hayrullah Mahmut Özgür’ün beyanında bahsettiği ve ultra Türkler olarak
421/658
propagandasını yaptığı yazılarındaki derin devletle alakalı brifingin kendisine Mehmet Şener
ERUYGUR tarafından verildiğini beyan ettiği,
Sanık Engin Aydın‘ın sekreterliğinde ve İlhan Selçuk'un başkanlığında yürütülen
Ankara Kent Oteldeki toplantılara ve Encümeni Daniş toplantılarına katıldığı, Ulusal Birlik
Platformu adı altında birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunun aynı çatı altında örgütleneceği
sivil platform kurma çalışmalarına katıldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları
doğrultusunda bütün sivil toplum kuruluşlarının aynı yerden yönetilmesi amacı kapsamında 2005
yılında Ulusal Birlik Platformunu Ankara'da oluşturduğu, sanık Semih Tufan Gülaltay‘la
İstanbul da gizli toplantılar tertiplediği, Semih Tufan Gülaltay tarafından kendisine birifing
verildiği,
Milli İktidar Harekâtı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar
düzenlendiği ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığı, “Generaller” başlığı
altında ise, “Org. Tuncer Kılınç, Tümg. Armağan Kuloğlu, Org. Hurşit Tolon, Org. Şener
Eruygur” şeklinde isminin geçtiği, ayrıca örgüt üyelerinden Güler Kömürcü, Doğu Perinçek,
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan‘ın da isimlerinin geçtiği,
Ankara'da Kamuran İnan, Ufuk Söylemez ve Mehmet Haberal'ın yönettikleri 1-1,5 aylık
sürelerle devam eden yaklaşık 30 civarında kişinin katıldığı, gizli toplantılara iştirak ettiği, bu
toplantılara Yaşar Okuyan, Doğu Perinçek, Yaşar Nuri Öztürk gibi siyasilerin katılması
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün ana dokümanında yer alan siyasi partilerin yönlendirilmesi
amaçlarına uygun faaliyetlerden olduğu, Mehmet Şener Eruygur’un bir çok defa üniversitelerin
üst düzey görevlileriyle görüşmeler yaptığı, üniversitelere seçilecek adaylara kadar çalışmalar
yürüttüğü, düzenledikleri toplumsal eylemlere üniversitelerin de katılmasının sağlanması için
bazı üniversite rektörleri ve üst düzey görevlileri ile gizli toplantılar yaptıkları,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un daha önce Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde bulunan
üniversite rektörleriyle ADD çatısı altında görüşmelere devam ettiği, bazı rektörlerin Mehmet
Şener Eruygur'un evine gelip özel görüşmeler yaptıkları,Atatürkçü Düşünce Derneği Genel
Başkanı olan Mehmet Şener Eruygur ve etrafındaki yönetim kurulu üyelerinin birçoğunun,
Atatürkçü Düşüncelerin yayılması yerine, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda yapılan tüm çalışma, miting ve diğer eylemlerin organizasyonuna katıldıkları,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey
faaliyetlerden sorumlu yönetici konumunda bulunduğu, görevde olduğu dönemde Cumhuriyet
Çalışma Grubu faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olduğu gibi fiili olarak da bu çalışmaları
organize ettiği, devletin kendisine vermiş olduğu görevle alakalı tüm yetkilerini Ergenekon
Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik
faaliyetlerde kullandığı, birçok kişiyi illegal olarak fişleyip örgütün özel arşivine aktardığı, bu
arşivi emeklilikten sonra da yürütmüş oldukları faaliyetlerine esas olmak üzere yanlarında
götürdükleri, arşivde bulunan bilgileri yeri ve zamanı geldiğinde bazı siyasi partilerle paylaşıp,
başka şekillerde kullanarak yürütme organının devrilmesine yönelik olarak kullandırttığı, Örgüt
adına tüm sivil toplum kuruluşlarını bir çatı altında toplayıp tek merkezden yönetmek için Ahmet
Hurşit Tolon’la birlikte görevdeyken ve emeklilik döneminde aktif olarak faaliyetlerde
bulunduğu, ADD‘nin yönetimini ele geçirerek derneğin amaçları arasında bulunmayan yürütme
organını devirmeye teşebbüs ve yürütme organına karşı halkı silahlı isyana tahrik fiillerinin
içinde bulunduğu, bu konuda birçok miting gösteri panel ve gizli toplantılara katıldığı, derdest
olan davaları etkileme girişiminde bulunduğu, iddia edilerek, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 313/1,
135/2, 43, 137/1-a, 326/1, 327/1, lehine olan 765 sayılı TCK 232 (iki kez) maddeleri gereğince
cezalandırılması, ayrıca TCK 314/3, 220/5 maddeleri yollaması ile diğer bir kısım örgüt
üyelerinin eylemlerine uyan kanun maddelerine göre cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
424/658
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, sanık Mehmet Şener ERUYGUR'un Adli Tıp
Kurumu'na sevkedildiği ve dosya arasına alınan Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun
13/10/2017 tarih 2017/83139 - 4716 sayılı raporunda "fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve
harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan
kaldıracak mahiyet ve derecede olan (demansiyel sendrom) denilen bunama halinin saptandığı,
dava dosyasının tetkikinde de kişinin bu akli arıza nedeniyle menfaatlerini müdrik ve telkinlere
mukavim olamayacağı, kendi hür iradesi istikametinde tek başına serbest olarak eylem ve
işlemlere girişemeyeceği gibi Kurulumuzca kendisinde tespit edilen (Demansiyel Sendrom)
denilen bunama halinin klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri göz önüne alındığında
iyileşmesinin beklenemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre Mehmet Şener
ERUYGUR’un halihazır durumu ile demansiyel sendrom denilen akli arızaya musab olduğu,
iyileşmesinin beklenemeyeceği, mahkemece dinlenmesinde fayda bulunmadığı oy birliği ile
mütalaa olunur. " şeklinde mütalaa verildiği görülmüştür.
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle
örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümleri ile yine sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında
765 sayılı TCK 232 maddeleri (2 KEZ) gereğince cezalandırılması talepli açılan kamu
davasından verilen düşme hükmünün, temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Şener ERUYGUR hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarda ayrıntısı belirtilen Yargıtay bozma ilamı ile bu ilam doğrultusunda aldırılan
Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda sanık Mehmet Şener ERUYGUR'da mevcut akıl
hastalığının iyileşme olanağı bulunmadığı dikkate alınarak hakkında açılan ve derdest olan tüm
kamu davalarının CMK 223/8 maddesi gereğince düşmesine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’ün, örgütün amaçları
doğrultusunda düzenlenen gösteri ve toplantılara katıldığı, Kuvvai Milliye Derneklerinin oluşum
çalışmalarına katıldığı, evinde ele geçen belgelerin diğer sanıklarda ele geçen belgelerle
benzerlik arz ettiği, sanık İsmail PAKER kod isimli İsmail EKSİK ile birlikte Muzaffer TEKİN’e
bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, Ergenekon Terör Örgütünün toplantılarına katılıp notlar
aldığı, Amerikalı bir kişiyle yüz yüze görüşüp kendisine bazı bilgiler ilettiği, sanıkta Lobi-
Ergenekon isimli dokümanın çok eski tarihli bir suretinin bulunduğu, internet yazışmalarında
ZİKOQ ve Meryem AYKUT kod isimlerini kullandığı, örgütün yabancı ülke misyonlarıyla olan
irtibatını sağladığı, örgüte sunulmak üzere örgüt içi raporlar yazdığı, raporun sadece başlık ve
giriş kısmının bulunduğu, diğer bölümlerinin bulunamadığı, Ergenekon Terör Örgütünü özel
426/658
görevli yönetici olduğu, örgütün tetikçi kanadı olan şahıslarla irtibatlarını gizlice devam ettirdiği,
kişilerin özel hayatlarıyla ilgili bilgileri kişisel veri olarak kaydettiği, iddiasıyla, TCK
314/2,135/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile
şüpheli hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi
olup olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135.
maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer
verilipaçıklanmaması,
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı,
CMK 134 maddesi uyarınca elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu değerlendirilerek, bu
suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
427/658
Sanık Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemleri ile CMK 135 maddesi gereği iletişiminin tespiti işleminin hukuka
aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine
hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Melih Yüksel’in kişisel ve görev bilgilerini soruşturma
kapsamında bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren sanık Taylan
Özgür Kırmızı’ya verdiği, onun da bu özel bilgileri yine İbrahim Şahin’e ilettiği, bu bilgilerin
hem Taylan Özgür Kırmızı’nın evinde yapılan aramada bir A-4 kağıdında, hem de İbrahim
Şahin’den elde edilen S-1 dökümanında yer aldığı, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün
bünyesinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren ve örgütün amaçlarına ulaşması uğrunda,
ülkemizdeki sosyal barış ve huzur ortamını bozarak kaos ve güvensizlik ortamının oluşmasını
sağlamak için gerçekleştirmek istediği suikast ve tedhiş eylemlerinin hazırlıklarını yapmakta
olduğu sırada yakalanan İbrahim Şahin tarafından S-1 adı altındaki illegal oluşuma Taylan Özgür
Kırmızı vasıtasıyla katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu, sanık Melih Yüksel’in çalıştığı
birimdeki Komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir
görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu, Taylan Özgür Kırmızı vasıtasıyla
kendisine teklif edilen yasal olmayan görevi bilerek kabul ettiği, yasal olmayan bir oluşuma
bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, Ergenekon
silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak faaliyet gösteren İbrahim Şahin’e bağlı olarak
illegal biçimde ve terörle mücadele edilecek bahanesi ve görüntüsü altında oluşturulan illegal S-
1 yapılanması içerisinde yeraldığı, böylece sanığın Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Melih YÜKSEL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Merdan YANARDAĞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, CMK 138
maddesine aykırı şekilde elde edilen tape kayıtlarına delil olarak hukuken itibar edilmesine yasal
olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde, Sanık Meryem Kurşun’un, 2006 yılından itibaren irtica.org isimli siteyi
yönettiği, konuları itibariyle yukarıda özetlenen içerikleri suç unsuru olup olmayacağını
sorgulamaksızın bu sitede yayınladığı, Sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları
doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri
vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini
baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini
bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak
ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, iddiasıyla, TCK 312, 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
431/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Meryem Kurşun’un, dosyamızda bulunan HTS kayıtlarının karşılaştırılması
sonucunda, sanıklar Ziya İlker Göktaş ve Dursun Çiçek ile, aynı kurumda çalışmaları nedeniyle
de sanıklar, Fuat Selvi, Murat Uslukılıç ve Mehmet Bülent Sarıkahya ile de irtibatlı olduğu, 2006
Ocak ayından 2009 yılına kadar Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda sivil memur
olarak görev yaptığı, görev yaptığı bu dönemde, Bilgi Destek Dairesi bünyesinde sanıklar
tarafından illegal olarak işletilen ve hükümet aleyhine kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan
“İrtica.org” isimli internet sitesini işleterek, önce sanık Dursun Çiçek daha sonra sanıklar Fuat
Selvi ve Ziya İlker Göktaş’ın emir ve talimatları ile yazı ve haberleri koyduğu, kendisinde siteye
haber ve yazı ekleyip çıkarma yetkisi olduğu, kayıtlarda isminin irtica uzmanı olarak geçtiği, bu
kapsamda çok sayıda internet sitesini takip etmekle sorumlu olduğu, Ergenekon silahlı terör
örgütünün amaçları doğrultusunda, illegal olarak ve kara propaganda amacıyla, AK Parti ve
Hükümet aleyhine yapılan yayınlar arasında bulunan ve sanık tarafından eklenen bazı yazıların,
AK Parti kapatma davasında kullanıldığı, sanığın bu tür örgütsel eylemini yıllarca devam
ettirdiği, sanığın bu şekilde örgüt üyeleri ile bağlantıları, sanıklar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi ile
olan örgütsel bağı, bunların emir ve talimatları ile çok sayıda örgütsel faaliyette bulunduğu,
sanığın bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde, örgütün hiyerarşik yapısına dahil
olduğu, sanıklar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi’ye bağlı olarak örgütsel faaliyette bulunduğu,
eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu da dikkate alındığında, Ergenekon silahlı terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak
suçunu işlediği sabit kabul edilmiş, TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Sanığın eylemleri bir bütün halinde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşıldığından,
sanık hakkında ayrıca TCK 312. Maddesi gereğince hüküm kurulmamıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MERYEM KURŞUN hakkındaTCK 314/3, (2.7.2012 tarih ve 6352 S.K.'nun
85.Maddesi ile degisik) TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Meryem KURŞUN'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesind, Sanık Mesut ÖZCAN’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün
temel belgelerinden olan “ERGENEKON” dökümanında, Ergenekon’un kendi medya
kuruluşlarını oluşturma ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiğinin yöntem
olarak belirtildiği, örgütün bu yöntemi çok iyi bir şekilde kullandığı ve hatta bu yöntemi hayata
geçirmek için ayrıca örgütsel dökümanlar hazırladığı ve hazırlanan dökümanlar doğrultusunda da
faaliyetlerini gerçekleştirdiği, Bu çerçevede Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın örgütün amaçları
432/658
doğrultusunda kullanabileceği televizyon kanalının kurulması, satın alınması konularında yoğun
çaba sarf ettiği, yöneticisi olduğu dönemde Kanaltürk Televizyonunun yayın politikasını örgütün
amaçları doğrultusunda yönlendirme gayreti içerisinde bulunduğu, Mesut Özcan’ın bu sanık ile
doğrudan irtibatlı bulunduğu,
Sanığın Emniyet aşamasında alınan savunmasının aksine iddianamede ayrıntısı verilen
27.06.2008 tarihli görüşme içeriğine göre söz konusu televizyon kanalının sahibinin resmiyette
Sanık Mesut Özcan olacağı, gerçekte ise kanalın asıl sahibi ve yöneticisinin Ahmet Tuncay
Özkan olacağının açıkça görüldüğü, “Kanaltürk” televizyonunun satılmasından sonra, yayın
politikasını örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirecekleri bir televizyon kanalı kurulması
konusunda her iki sanığın birlikte hareket ettikleri, sanık Mesut ÖZCAN’ın adli ve idari yargıda
görev yapan kamu görevlileri ile mesleği sebebi ile kurduğu yakınlığı kullanarak televizyon
kanalı kurulması, resmi mercilerdeki işlemlerinin tamamlanması, başka şahıslarca kurulan
televizyonların satın alınması, örgütün amaçları doğrultusunda televizyonda yayınlanacak bir
kısım materyalin temini konularında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde Sanık Ahmet
Tuncay Özkan ve Tanju Güvendiren ile birlikte faaliyet gösterdiği, 30.04.2008 tarihinde Sanık
Ahmet Tuncay Özkan ile yapmış olduğu telefon görüşmesinden de anlaşılacağı üzere Ankara’da
bir kısım toplantılar düzenlediği, bu şekilde sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
433/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mesut ÖZCAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/968 Esas 2008/623 numaralı iddianamesinde,
Sanık Mete YALAZANGİL’in dosyamız sanıklarından Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile tanıştığı,
sanık Muzaffer TEKİN’in tanıştırdığı sanık Semih Tufan GÜLALTAY’ı sanık Muzaffer
TEKİN’in talimatıyla cezaevinde ziyaret ettiği, Muzaffer TEKİN’de ele geçen 16 nolu CD’yi
sanık Aydın YÜKSEK aracılığıyla Muzaffer TEKİN’e getirdiği, Aydın YÜKSEK’e talimat
vererek teslim olmasını sağladığı halde kendisi uzun süre firar edip ihbar üzerine yakalandığı,
sanık Aydın YÜKSEK’in sanık Muzaffer ŞENOCAK’tan aldığını beyan ettiği gizli bilgiler
içeren CD’yi Muzaffer TEKİN’e verdiği, Aydın YÜKSEK’in kendi konusuyla ilgili olarak
yazdığı dilekçeyi şifreli olarak bu CD’ye kaydettiği halde diğer gizli bilgi ve belgeleri Muzaffer
TEKİN’e ulaştırmak amacıyla şifresiz olarak verdiği, Semih Tufan GÜLALTAY ve diğer
sanıklarla irtibatı göz önüne alındığında sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 326/1, 327/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık METE YALAZANGİL hakkında TCK 326/1 ve 327/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talepli açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mete YALAZANGİL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,Sanık
Muammer Karabulut ve Sevgi Erenerol’un ‘Ergenekon’ ve ‘Lobi’ isimli örgüt belgelerine uygun
olarak örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon faaliyetleri içerisinde bulundukları, bu
faaliyetlerinde Türkiye'ye resmi ziyaret için gelen Papa’nın ziyaretini bile “Türkiye
Cumhuriyetinin Kaybedilmesi” noktasında göstererek kaos ortamı oluşturmaya çalıştıkları, yine
sanığın bu amaç doğrultusunda dosyada mevcut yazıları yazdığı, bazı yazılarını Veli KÜÇÜK’e
faksladığı ve görüşünü aldığı, örgütsel konum olarak üstü konumundaki sanıklar Sevgi
ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ’in talimatlarına göre hareket ettiği, Sanığın başkanı olduğu
derneğin tüzüğünde derneğin amaçları olarak: “ülkemizin turizm ve kültürel alanda çıkarları
gözetilerek, bu sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını bu yöne kanalize edip bir konsey çatısı
altında toplamak….” olarak belirtmesine rağmen, yapmış olduğu basın açıklamaları, katılmış
olduğu toplumsal eylemlerde belirtilen amaçların açıkça dışında örgütsel faaliyet yürüttüğü, Yine
bu amaçla Milli Güç Birliği Platformunun sözcülüğünü yaptığı, ayrıca Ayasofya Derneği ile
Milli Güç Birliği Derneği adı altında kurulan ve daha sonra Büyük Güç Birliği derneği olan
dernekle irtibatlı olduğu, Sanıklar Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile yaptığı görüşmelerin ve
faaliyetlerin dernek faaliyeti kapsamında olmadığı, örgütün amaçları doğrultusunda ve örgüt
talimatları ile yapıldığı, sanığın da bu gösteri ve mitinglere katıldığı, Sanığın örgütsel faaliyet
yaparken aynı zamanda halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik ettiği,
iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUAMMER KARABULUT hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Muammer KARABULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
436/658
146- MUHAMMED MURAT AVAR
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511-268 sayılı iddianamesinde, Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar,
polisler ve bazı kamu görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi
doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya
giriştiklerinin tespit edildiği,
Sanık Muhammet Murat Varol’un ve diğer sanıkSiyamiYALÇIN’ın hazırlık
beyanlarında geçtiği üzere sanıkların birlikte Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile
toplantı yapmak üzere geldikleri bir sırada diğer sanık Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk
Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın.” demesi üzerine, sanıkSiyamiYALÇIN’ın
Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı
ihalelerin sanıkSiyami Yalçın tarafından kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal
girişimlerinde bulunduğunun anlaşıldığı,
Sanık Muhammed Murat Avar’ın bilgisayarlarında ve diğer sanık Siyami Yalçın’da ele
geçirilen Kingston marka flash bellekte de bulunan bir çok kişinin özel hayatlarının gizliliğine
ilişkin, fişleme şeklinde bilgi notlarının bulunduğu, bu bilgi notlarının uzman bir istihbaratçının
üstlerine yazdığı bilgi notları şeklinde olması da sanığın hiyerarşik yapıyabilerek dahil olup bu
amaç doğrultusunda talimatlara göre hareket ettiği, Bu şekilde sanığın yasadışı Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK’nun 314/2 ve TCK’nın 135/2-1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Muhammed Murat AVAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı iddianamesinde
özetle; Sanık Muhammet Sarıkaya’nın, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde ve örgütün
amacına ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte
yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim
Şahin ve onun emrindeki illegal S-1 yapılanmasında yer alan Taylan Özgür Kırmızı ile yaptığı
telefon görüşmeleri ve mesaj içerikleri ile diğer deliller göz önüne alındığında, Emniyet teşkilatı
ile ilişkisi kesilmiş emekli bir Emniyet Müdürüne karşı bu derecede sorumlu ve itaatkar
yaklaşımın, mesleğinin özellikleri ve bağlı bulunduğu kurumun gelenekleri ile açıklanmasının
mümkün olmadığı, sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni patriği Mesrob Mutafyan, bazı
Ermeni kökenli T.C. vatandaşı kişiler ile Alevi cemaati ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım
Genç’e yönelik suikast planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma
çabaları, diğer sanıklar ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim
Şahin’den elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen
mühimmat ve patlayıcılar, hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık Muhammet Sarıkaya’nın
Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak bulunan sanık İbrahim Şahin’e bağlı
438/658
olarak illegal biçimde oluşturulan yapılanma içinde yer almak suretiyle Ergenekon silahlı terör
örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK’nın 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle
CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Muhammed SARIKAYA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen suç
delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Muhammet YÜCE’nin legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneğinde istihbarat toplama, mafya tarzı eylemler ile örgüte gelir temin etme ve provakatif
terör eylemleri için adam temin etme faaliyetleri ile görevlendirildiği, bu görevi kapsamında da
örgüte eleman kazandırdığı, örgüte kazandırdığı elemanların profillerinden de yararlanıp mafya
tarzı faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin ettiği, yine örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığı
439/658
ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat topladığı, Ergenekon Terör Örgütünün provakatif bir
terör eylemi olarak Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasına havale ettiği Orhan PAMUK,
Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL’in öldürülmeleri
eylemlerine ilişkin hazırlık hareketleri aşamasında yer aldığı, Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, Ayrıca; Yakalama emri ile arandığını bildiği halde Selim AKKURT isimli kişiyi yetkili
makamlara bildirmediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 284/1gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUHAMMET YÜCE hakkında TCK 284/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Muhammet YÜCE'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, sanığın, Selim Akkurt hakkında tutuklama ya da yakalama kararı olduğunu
bildiğine dair kesin delil elde edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/1498–565 sayılı iddianamesinde, Sanık
Muhittin Erdal ŞENEL’in, Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi sanık İlhan SELÇUK’un
talimatları doğrultusunda, sanık Engin AYDIN ile birlikte örgütün propagandasını yapmak ve
örgütün kamudaki etkinliğini güçlendirmek amacı ile üst düzey kamu görevlileri ve yargı
440/658
mensuplarının da katılımıyla düzenlenen Kent Otel toplantılarını organize ettiği, burada önceden
belirledikleri ve örgüte katmayı düşündükleri şahıslar ile küçük gruplar halinde toplantılar tertip
ettikleri, bu toplantıların bir kısmına “PERŞEMBE”, “EHLİ DİL” ismini verdikleri,
Sanık Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 6 no’lu CD içerisinde yer alan Tuncay
ÖZKAN ile Levent ERSÖZ arasındaki 16 Aralık 2003 tarihli görüşmenin çözüm tutanağının
incelenmesinde; sanığın, sanık Tanju GÜVENDİREN ile birlikte Tuncay ÖZKAN’ın yanına
gittikleri ve ona “Ulusal bir grup bizden yardım istedi, sen Doğan grubundansın, sana bir medya
grubundan teklif gelecek, sen bu teklifi kabul et” şeklinde konuşma yaptıkları, 1 hafta sonra bir
medya grubundan Tuncay ÖZKAN’a teklif geldiği, bunun üzerine sanığın, TUNCAY ÖZKAN’a
“Bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz, sen merak etme” diyerek bu grupta çalışmasını istediği,
böylece örgütün amaçları doğrultusunda medyanın yönlendirilmesine çalıştığı,
Sanıktan ele geçirilen Cd içerisinde TCK 334 maddesi kapsamında gizli belge olduğu,
ikametgahında yapılan aramada ele geçirilen CD’de yer alan “karanlık savaş konsepti-2” isimli
belgenin içeriğinin, Ergenekon silahlı terör örgütünden elde edilen “fabrikatör, gözlem analiz“,
”panzehir” isimli örgütsel dokümanlarla benzerlik gösterdiği, Sanık Muhittin Erdal Şenel’in,
görevi sırasında başladığı Ergenekon silahlı terör örgütünün ara yöneticiliğine emekli olduktan
sonra da devam ettiği, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
441/658
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Muhittin Erdal Şenel hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, yasaklanan bilgileri temin suçundan beraatine kararverilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUHİTTİN ERDAL ŞENEL hakkında TCK 312/1, TCK 334/1, 43/1-2
maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu
anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 334 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Muhittin Erdal ŞENEL'in atılı suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Muhittin Erdal ŞENEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116-122-127 maddesi gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde,Sanık Murat Ağırel’in, Bizkaçkişiyiz Platformunun İstanbul
sorumlusu olduğu, platformun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, başkanlığını yaptığı “Memleket Sevdalıları” isimli
derneğinin çalışmalarını Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda yönlendirme gayreti
içerisinde olduğu, sanığın 01.05.2008 günü Adnan Bulut ile yaptığı görüşmeden de anlaşılacağı
üzere Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda Adnan Bulut ile birlikte bu faaliyetlerini
sürdürdüğü, Sanık Murat Ağırel ve Hüseyin Nazlıkul beyanlarının bu faaliyetleri doğruladığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hedefine ulaşmak için kullandığı yöntemlerden birisinin de
siyaset dünyasına yön verilmesi olduğu ve bu çerçevede, kendileri gibi düşünmeyen ve hareket
etmeyen siyasilere suikast ve dez-enformasyon yöntemlerini uygulamayı kararlaştırdıkları, Sanık
Ahmet Tuncay Özkan’ın, farklı siyasi partilere yönelik olarak dez-enformasyon faaliyetleri
yaptığı, sanık Murat Ağırel’in Ahmet Tuncay Özkan’ın emir ve talimatları doğrultusunda siyaseti
etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla CHP yönetimine kendi çevrelerinden
442/658
insanların girmesini temine çalıştıkları, Gizlilik prensibine uygun davrandıkları, bu nedenle
telefon dinlemelerine karşı dikkatli ve tedbirli davranışlar sergiledikleri, Bu şekilde Sanık Murat
AĞIREL’in, Sanık Ahmet Tuncay Özkan, Adnan Bulut ve Evrim Baykara ile bağlantılı olarak
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
443/658
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Murat AĞIREL'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 122 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/843 sor. 2009/70 esas sayılı iddianamesinde,
Sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen talimat üzerine Bayram Demir, Seyhun Zayim ve
Bora Ballı’nın birlikte suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu
bulunan Bedirhan Şinal’i azmettirmesi sonucunda Sanık Bedirhan Şinal’in 29.03.2008 tarihinde
Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan binasının bahçe kısmına Oğuzhan Aslan
ve 15 yaşından küçük Umut Erdoğan ile birlikte molotof kokteyli attığı, Molotof kokteylinin
hazırlanması esnasında Fatih Derdiyok ve Murat Aplak’ın da sanık Bedirhan Şinal ile birlikte
hareket ettiği, bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda
gerçekleştirildiği, iddiasıyla;TCK 220/6-7, 314/3maddesi delaletiyle TCK 314/2, TCK’nın
170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
444/658
Bozma sebeplerine göre,temyiz isteminde bulunmayan sanık hakkındaki mahkumiyet
hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325. maddesi
gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Murat Aplak yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Sanık Murat APLAK hakkında "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" (TCK
170/1-c) ve "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK 220/6-7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK
314/2) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde ayrıntılı
açıklandığı üzere,
Sanık Murat APLAK hakkında 29/03/2008 tarihli eyleme ilişkin TCK.nun 174 maddesi
gereğince açılmış bir kamu davası bulunmadığı, bu suça sanık Murat APLAK'ın iştirak ettiğinin
anlaşıldığı, bu nedenle sanık Murat APLAK hakkında TCK 174 maddesi gereğince kamu davası
açılması için SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Murat ÇAĞLAR’ın, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneği’nde illegal faaliyetlerde bulunduğu, bu yapılanma hiyerarşisi içerisinde yer aldığı,
örgüte eleman kazandırma, örgüt adına gelir temin etme, örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat
toplama ve sivil toplum hareketi görüntüsündeki eylemlerde yer alma faaliyetleri ile
görevlendirildiği, gerektiğinde provakatif terör eylemlerinde istihdam edilmesinin düşünüldüğü,
örgüt faaliyetleri kapsamında S.Ç. isimli kişi hakkında kapsamlı bir istihbarat çalışması yapıp
kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği, Ayrıca, son yakalandığında ele geçirilen
ruhsatsız silahı da örgüt amaçları doğrultusunda kullanmak üzere bulundurduğu, iddiasıyla, TCK
314/2, 135/2-1 ve 6136 Sayılı Kanunun 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş önleme araması kararı uyarınca yapılan
arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka
aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle
CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle 217. maddesine muhalefet edilmesi,
3- Bir suç şüphesi ile hakkında cezai soruşturma başlatılan ve o andan itibaren
‘şüpheli’ sıfatını taşıyan kişinin savunmasının ne şekilde ve hangi kurallara tabi olarak
alınacağı CMK’nın 147. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sanık Murat Çağlar’ın
gözaltına alınmasından sonra anılan düzenlemelerde yeri olmayan ve ‘mülakat’ adı verilen
yöntemle, yasal hakları hatırlatılmadan ve müdafii yardımından da yararlanma imkanı
tanınmadan beyanının alınması, bu beyanının adı geçen sanıkla birlikte Mehmet Fikri
Karadağ gibi sanıklar hakkında da aleyhe delil kabul edilmesi suretiyle CMK’nın 147 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
446/658
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Murat ÇAĞLAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116- 122- 134 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, yine sanığın
"mülakat" adı altında yasak usulle alınan ifadesine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında
bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da S-1 yapılanması ile ilgili konuları telefonda
konuşmamak hususunda örgütün ara yöneticisi konumundaki sanık İbrahim Şahin’den talimat
aldığı, sanık Murat Çavdar’ın, Ergenekon silahlı terör örgütü nün içinde ve örgütün amacına
ulaşabilmek için bir yöntem olarak benimsediği ülkedeki sosyal barış, kardeşlik, birlikte yaşama
ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda ara yönetici olarak görevli sanık İbrahim Şahin’in
talimatıyla ve ona bağlı olarak illegal biçimde oluşturulan S-1 isimli yapılanmanın içinde yer
aldığı, yaptığı telefon görüşmelerinde gizliliğe riayet ederek kişisel bilgilerini İbrahim Şahin’e
verdiği, yasal olmayan bir oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak suretiyle örgüte üye olma
iradesini ortaya koyduğu ve S-1 oluşumu içerisinde yer aldığı, bu şekilde sanık İbrahim Şahin’e
bağlı olarak Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Murat ÇAVDAR'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 122 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde,Sanık Murat Eke’nin Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda illegal olarak oluşturulan S-1 yapılanması
içinde yer aldığı, sanığın çalıştığı birimdeki komutanlarının bilgisi dışında, resmi yollardan
duyurusu ve başvurusu yapılmayan bir görevin yasal olmadığını bilebilecek durumda olduğu,
örgüt tarafından teklif edilen, yasal olmayan S-1 adlı bu oluşuma bilerek ve isteyerek katılmak
suretiyle örgüte üye olma iradesini ortaya koyduğu, bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Hakkında kanıtlar toplandıktan sonra mahkumiyetlerine karar verilen Murat EKE'nin
eylemlerinin suç oluşturmaması ve bu nedenle de yapılacak başkaca yargısal işlem bulunmaması
halinde verilecek bozma kararı üzerine "aklanma hakkı" ve "makul sürede yargılanma hakkı"
449/658
dikkate alınarak dosyalarının tefrik edilip haklarında beraat kararı verilmesinde zorunluluk
görülmüştür.
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sanık MURAT EKE'nin eylemlerinin suç
teşkil etmediği, yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatinekarar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık
Murat Uslukılıç’ın, söz konusu internet sitelerine sağlanan teknik destekten sorumlu olduğu,
Bilgi Destek Daire Başkanlığı bilgisayarlarında gerçekleşen silme işlemlerinde görev aldığı,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak
amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini
icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği,
İddiasıyla, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında uygulanması
mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MURAT USLUKILIÇ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Murat USLUKILIÇ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde, Sanığın,
Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından alınan karar gereğince, rektörlerin ve öğretim görevlilerin
katılımı ile 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu Göreve” pankartlarının asıldığı
“Cumhuriyet’e Saygı” mitingine katıldığı, Sanığın Üniversite Rektörü olması sebebiyle
Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun kendi görevi ile ilgili faaliyetlerine katıldığı, çalışmalarının
diğer sanıklar ile birlikte Cumhuriyet Çalışma Grubu raporlarına yansıdığı tespit edilmiş, Sanığın
da aralarında bulunduğu rektörler ile askerlerden oluşan Cumhuriyet Çalışma Grubunun her türlü
riski göz önüne aldıkları, birlikte yapacakları ortak çalışma ile halk ve iktidarda bulunan siyasi
partiyi korkutup sindirerek zorla iktidardan uzaklaştırmayı, o tarihte TBMM’deki partilerin üye
sayısı göz önüne alındığında, örgütün TBMM’nin yapısının değiştirilmesini, kaos ortamı gerekçe
gösterilerek ülkenin seçime zorlanmasını, gerçekleştirilen tüm faaliyetler sonucunda kaos ortamı
oluşturularak darbeye zemin oluşturmayı amaçladıklarının anlaşıldığı, ele geçirilen belge ve
dokümanlardan sanığın askeri müdahaleye zemin hazırlamak çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan
Selçuk’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Ankara Kent Otel’de yapılan toplantıya
iştirak ettiği, bir an önce askeri müdahalenin gerçekleştirilmesi, harekete geçilmesi yönündeki
görüş ve kanaatlerin açıkça ortaya konulduğu bu toplantılara katılarak aktif olarak darbe
çalışmalarının içerisinde yer aldığı, örgüt yöneticisi Şener Eruygur ile makamında görüşme
yaptığı, Ergenekon silahlı terör örgütünün, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme
çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, bu çerçevede sanığın Mehmet
Şener Eruygur, Fatih Hilmioğlu, Rıza Ferit Bernay ile derneğin yönetimine girdiği, bu
faaliyetlerini tamamen örgütün talimatları ile gerçekleştirdiği, yine, örgütün üniversite
yönetimlerini ele geçirme stratejilerine uygun olarak, sanığın örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz,
Ferit Bernay, Kemal Alemdaroğlu ve Fatih Hilmioğlu ile irtibatlı olarak, YÖK üyeliği,
Üniversiteler Arası Kurul, rektörlük seçimlerine müdahale ettikleri ve örgütün kullanabileceği
kişilerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer adaylar hakkında asılsız iddialarla bu kişileri
451/658
yıpratmaya çalıştıklarının belirlendiği, sanığın telefon görüşmelerinde sanık Mehmet Şener
Eruygur’a bilgi veren ve ondan izin ve talimat alan kişi konumunda olduğu görülmekle, sanığın
örgütün faaliyeti çerçevesindeki tüm eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında olduğu, iddiasıyla,
TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
454/658
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA ABBAS YURTKURAN hakkında TCK 312/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Abbas YURTKURAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122- 134 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, sanık
Mustafa Ali Balbay’dan ele geçen günlükler ile dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Özden Örnek’in günlüklerinin de darbe planları konusundaki iddiaların doğruluğunu gösterdiği,
Ergenekon Terör Örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeye çalıştığı darbeyi üç
aşamada planladığının anlaşıldığı, birinci ve öncelikli olarak darbeye zemin hazırlanmaya
çalışıldığı, bu faaliyetlerin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak oluşturulan
Cumhuriyet Çalışma Grubu ile yapıldığı, ikinci olarak askeri darbenin önündeki engellerin
kaldırılmaya çalışıldığı, bu çerçevede de Sarıkız, Ay ışığı, Yakamoz kod adlı darbe planlarının
hazırlanıp uygulamaya konduğu, üçüncü olarak da darbe ve darbe sonrası yapılacakların Eldiven
kod adlı darbe planı ile belirlendiği,
Sarıkız kod isimli darbe planının Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek
tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında yer aldığı, bu plan çerçevesinde basının
ele geçirilmesinin, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesinin, sendikalarla birlikte hareket
edilmesinin, sokaklara afiş asılmasının, dernekler ile temasa geçip hükumet aleyhine teşvik
edilmelerinin ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, Sarıkız kod
isimli bu darbe planının Mehmet Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve Halil İbrahim
Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceğinin değerlendirildiği,
Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde rektörlerle temas kurulup öğrencilerin sokağa
dökülmesinin planlandığı, Soruşturma kapsamında elde edilen delillere göre örgütün bu planı da
hayata geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında rektörlerle bir toplantı
düzenlendiği, bu toplantıda hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu,
toplantı sırasında 15-20 Rektörün Kubilay olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü
rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabir’e gitmesinin kararlaştırıldığı, Sarıkız kod adlı darbe
planı çerçevesinde sendikalarla temas kurup sokağa dökülmelerinin planlandığı,
Soruşturma kapsamında elde edilen delillere göre örgütün bu planı da hayata
geçirdiğinin, plan gereği öncelikle Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sendikalar ve
konfederasyonlarla ilgili çok ciddi ve kapsamlı çalışmalar yapıldığının ve bu sendikalarla
455/658
konfederasyonları Hükümet karşıtı, Hükümet yanlısı ve Yönlendirilebilir şeklinde
tasniflediklerinin görüldüğü,
Ayışığı kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan CD’ler içerisinde
power point sunumu olarak ele geçirildiği, bu planın darbenin ilk aşamasını oluşturduğu ve bu
çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale
getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı terk etmesinin
sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevini sürdürmesi için yapılması
gerekenlerin planlandığı,
Ayışığı kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı sanık Mehmet
Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Ele geçen belgelere göre Ayışığı darbe planında, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün
emekliye ayrılması veya etkisiz/yetkisiz hale getirilmesi için; Ayışığı darbe planının
“Yapılacaklar” başlığı altında; Kuvvet Komutanlarının yapacağı açıklamaların metinlerinin
hazırlanması, darbeye katılacakların ve karşı olanların belirlenmesi, katılacaklarla temas
edilmesi, karşı olanların ise saf dışı edilmelerinin planlanması, darbeye karşı olan bazı kişilere
vaatlerde bulunulması, 1.Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ve 2. Ordu Komutanı Fevzi
Türkeri’nin altında sağlam adamlar bulunması ya da oldubitti ile bunların hareketsiz ve yetkisiz
bırakılması, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile irtibat elemanı bulunması, Kuvvet
Komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması, Emekli Generaller, diğer subayların ve
darbe ile koordineli hareket eden sivillerin Başbakan Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanı
Özkök’ü hedef alan açıklamalar yapmaları, TSK içerisindeki Generallerin Genelkurmay
Başkanına açık ve imzalı mektup yazması, TSK içerisindeki alt hiyerarşik yapının da yoğun
mektup, faks ve e-posta ile tepkilerini dile getirmesi, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç
Yalman’ın’ın son anda işin içine çekilmesi, faaliyetlerinin planlandığı,
Sanık Mustafa Ali Balbay’dan ele geçirilen günlüklere göre bu planın adım adım
gerçekleştirildiğinin, sanık Mustafa Ali Balbay ve örgütün yönetici kadrosundaki İlhan
Selçuk’un sık sık Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i hem de randevusuz ziyaret ederek
mevcut gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini aldıklarının görüldüğü,
Ayışığı darbe planında belirtilen bu hususun Yakamoz kod adlı darbe planında hayata
geçirildiği ve darbe yapılmasına karşı olduğu değerlendirilen Kuvvet Komutanlarının kesik
çizgilerle belirtilerek güven vermediklerinin vurgulandığı, bunun yanı sıra 1. Ordu Komutanı
Yaşar Büyükanıt ile 2. Ordu Komutanı Fevzi Türkeri etkisiz hale getirildiğinde onların yerine
atanacak Korgenerallerin belirlendiği,
Bunların yanı sıra dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un,
planlanan darbeyi daha sağlıklı gerçekleştirebilmek için bir taraftan da Kara Kuvvetleri
Komutanı olmayı planladığı, bu nedenle de normal hiyerarşi içerisinde Kara Kuvvetleri
Komutanlığına gelecek olan Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın önünü kesmek için yıpratma ve
sindirmeye yönelik ciddi çalışmalar yaptırdığı,
Yakamoz kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen
CD’ler içerisinde power point sunumu olarak bulunduğu, bu planın planlanan darbenin ikinci
aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede TSK’nın, sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin
yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planları ihtiva
ettiği,
Yakamoz kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener
Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Yakamoz darbe planının bundan sonraki bölümünde, Ayışığı ve Yakamoz darbe
planlarının fayda ve mahzurlarının anlatıldığı, devamında da alternatif hal tarzları ve kırılma
noktalarının belirtildiği, Yakamoz darbe planın uygulamaya konulduğunun anlaşıldığı,
Yakamoz darbe planında TSK’nın yeniden düzenlenmesi gerektiğinin planlandığı, bu
planın ne şekilde hayata geçirileceğinin, darbe sunumları içerisinde açıkça belirtildiği ve darbe
sonrası komuta kademesi ve TSK içerisindeki yapılanmanın açıkça anlatıldığı,
456/658
Eldiven kod isimli darbe planının sanık Mehmet Şener Eruygur’dan CD’ler içerisinde
power point sunumu olarak ele geçirildiği, Eldiven darbe planının, planlanan darbenin son
aşamasını yani genel olarak, Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarının başarılı bir şekilde
gerçekleştirilmesi halinde, darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacakları ihtiva ettiği, bu plan
çerçevesinde yapılacakların “Dâhili Mutabakatın Sağlanması”, “CMB Mutabakatının
Sağlanması”, “Yıpratma”, “Hazırlık ve Geçiş”, “TSK Türk Halkı Projesi” şeklindeki başlıklarla
anlatıldığı,
Eldiven kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener
Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığının değerlendirildiği,
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde
yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD ve sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen 3
nolu CD içerisinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu başlıklı (9) adet power point sunumu bulunduğu,
bu sunumlara göre Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu adı
altında illegal bir yapı oluşturulduğunun ve bu oluşum adı altında, bir taraftan sözde “Yıkıcı,
bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede darbe zemini oluşturmak için birçok
legal-illegal faaliyetler planladığının, bu faaliyetlerin bir kısmının da uygulamaya konulduğunun
anlaşıldığı,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu
oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve
toplantılar düzenlediği, bu çerçevede zaman zaman Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet
gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ettiği, ayrıca sözde irtica ile mücadele adı
altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve birçok kamu kuruluşlarında görevli bulunan
vatandaşlarımızı siyasi dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre ayrıştırarak fişleme
faaliyetlerinde bulunduğu,
İlhan Selçuk’un da içinde yer aldığı 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü öncesinde yaşanan,
iççilerin sokağa dökülmesi, provakatif amaçlı gösteri ve yürüyüşleri gibi, Ergenekon Terör
Örgütünün 2003-2004 yıllarındaki darbeye teşebbüs eyleminde de, üniversite öğrencileri,
sendika ve derneklerin manipülasyonlarla sokağa dökülerek hükumeti protesto etmelerinin
detaylı olarak planlandığı, medya ve kitle iletişim araçları ile propaganda ve psikolojik harekat
teknikleri kullanılarak geniş halk kitlelerini tahrik edici yayınlar yapıldığı, bu yayınlarda ülkenin
her yanının işgal edildiği, vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları uyandırılarak halkın
hükumete karşı ayaklanmasının sağlanmaya çalışıldığı, böylelikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin
müdahalede bulunmaya teşvik edildiği,
Özellikle Aydınlık dergisi ve Cumhuriyet gazetesinin 2003 ve 2004 yıllarındaki
yayınlarında, darbe planları çerçevesinde üst seviyede psikolojik harekât ve propaganda
yapıldığının belirlendiği,
Cumhuriyet Çalışma Grubunun planladığı görev ve faaliyetlerini nasıl ve ne şekilde
uygulamaya koyduğunu aylık olarak hazırladığı devre raporlarında ayrıntılı olarak anlattığı,
dolayısıyla örgütün ülkede darbe zemini oluşturmak için hazırladığı planlarını yürürlüğe
koyduğunun ve bizzat uyguladığının anlaşıldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre
raporlarının yanı sıra, darbe planlarının uygulamaya konduğu, Sanık Mustafa Ali Balbay’ın
günlükleri içerisindeki, darbe konusuna, bu konudaki faaliyetlere ve sanık Mustafa Ali Balbay’ın
bu faaliyetler ile ilgisine ilişkin birçok not bulunduğu,
Sanıklar Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon’un görev yaptıkları dönemde,
mevcut hükumeti silah zoru ile devirip devlet idaresini ele geçirmek için planlar yaptıkları ve bu
planlarını uygulamaya koydukları, fakat Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün demokratik
tutum ve davranışlarından dolayı kendileri için çok ciddi bir engel olduğunu düşündükleri ve
öncelikli plan olarak Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü istifa ettirmeyi daha sonra, Aytaç
Yalman’ı geçici olarak Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi, kısa bir süre sonra Aytaç
Yalman’ın da görevi bırakması sağlanarak Ahmet Hurşit Tolon’u Kara Kuvvetleri
Komutanlığına, Mehmet Şener Eruygur’un ise Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi
457/658
planlandıkları, bu amaçla Hilmi Özkök’ün istifa ettirilmesi için ciddi çalışmalar başlattıkları,
Mehmet Şener Eruygur‘un Komutanlığını yaptığı Jandarma Genel Komutanlığı
bünyesinde darbe çalışmaları için ekip oluşturulduğu, teknik dinlemelerin başına Albay Hasan
Atilla Uğur ile İstihbarat Daire Başkanlığına Levent Ersöz’ün getirildiği, darbe öncesi bilgi
toplama işlemlerini ve özellikle Bakan, Milletvekilleri ve üst düzey bürokrat ve yargı organı
mensupları ile bazı kamu görevlileri ile ilgili kişisel bilgilerin bu örgüt üyeleri vasıtasıyla
toplandığı,
Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon’un, yöneticisi oldukları Ergenekon Terör
Örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda gerçekleştirmeyi planladıkları darbeyi, TSK
bünyesinde emir ve komuta zinciri altında yapabilmek için, öncelikle dönemin Hava Kuvvetleri
Komutanı Halil İbrahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Deniz Kuvvetleri
Komutanı Özden Örnek ile temasa geçtikleri, bu kişilerin hükümete muhtıra verilmesi ve darbe
yapılması yönündeki kendilerine yakın düşüncelerini değerlendirerek ve onları iktidarda bulunan
AKP’nin ülkeyi geriye götürdüğünü, Cumhuriyetin en önemli unsuru olan laikliği ortadan
kaldıracak uygulamalara gittiklerini, bu amaçla kadrolaştıkları yönündeki örgütün belirlediği
söylemleri kullanarak onları ülkede darbe yapılmasından başka çare yok yönündeki düşünceye
ikna ettikleri ve kendilerine engel olacağını bildikleri Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü
istifaya zorlamaya çalıştıkları, bu amaçla bir araya gelerek stratejiler geliştirdikleri, hatta
kendilerinin belirledikleri yöntemleri uygulamaya karşı çıkması halinde Kuvvet Komutanları
olarak istifa edeceklerini ve ülkeyi kaosa sürükleyeceklerini belirterek Hilmi Özkök’e istifa
etmesi yönünde baskı yaptıkları,
Ele geçirilen dijital verilerdeki bilgilere göre sanık Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma
Genel Komutanlığı bünyesinde “Cumhuriyet Çalışma Grubu” ismiyle darbe hazırlıklarını
planlayan ve organize eden muvazzaf askerlerden oluşan bir gurup kurduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün tespit ettiği hedefler doğrultusunda hareket eden bu grubun, darbe öncesi ve darbe
sonrası yapılacaklar için Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod isimli 4 ayrı darbe planı
hazırladıkları,
Sarıkız kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için
yapılması gereken faaliyetleri, Ayışığı ve Yakamoz kod isimli darbe planlarının darbenin bizzat
aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiği yönünde çalışmaları, Eldiven kod isimli darbe
planının ise darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı,
Ergenekon Terör Örgütü tarafından kurulan ve yönlendirilen Cumhuriyet Çalışma
Grubunun hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde; Hilmi Özkök’ün
istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış mektupları, muvazzaf askerler
tarafından hazırlanmış görüntüsü vererek Hilmi Özkök’e göndermek suretiyle onu baskı altına
almaya çalıştıkları, Darbe hazırlıklarına destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup
gönderdikleri, Özden Örnek’ten ele geçirilen günlüklerden anlaşıldığı üzere, ulusal yayın yapan
gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükumet aleyhine ve özellikle askerin
hükumete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı
yapıldığı ve bu yapılan baskılar sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı, Örgüt
yöneticisi İlhan Selçuk’un ve örgüt üyesi sanık Mustafa Ali Balbay’ın talimatları ile Cumhuriyet
gazetesinin örgütün amacı doğrultusunda bu yöndeki haberleri manşetten vermek suretiyle darbe
hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalıştıkları, Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak
amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı Rektörlerle
görüştükleri, ayrıca rektörlerden hükumete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine
harekete geçen bazı rektörlerin hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları, özellikle Ergenekon
Terör Örgütü yöneticileri dönemin YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz ile İstanbul
Üniversitesi Rektörü sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun bu organizasyonları yaptıkları, “Ordu
göreve” yazılı pankartların asıldığı mitinglerde görüntü kayıtlarının bulunduğu, Sendika
yöneticileri ile irtibata geçerek hükumet aleyhinde sert açıklamalar yapılmasını sağladıkları, bu
hususta düzenlenen toplantılara örgüt üyesi Mustafa Özbek’in iştirak ettiği, O dönem iktidarda
458/658
bulunan hükumeti parçalayıp ülkeyi yönetmeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede
çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla, örgüt üyesi sanık İsmail Yıldız’a
milletvekilleri hakkında araştırma yaptırdıkları ve bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek
nitelikteki milletvekillerini tespit ettikleri, bu doğrultuda sanıklar Levent E söz, Hasan Atilla
Uğur ve İsmail Yıldız’ın mecliste yer almayan bazı siyasi parti liderleri ile görüştükleri ve
yapılan bu görüşmeleri kayda aldıkları, Bu amaçla Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey
bürokratların siyasi görüşleri ve yaşam tarzları ilgili kişisel verileri hukuka aykırı olarak
kaydettikleri,
Ayrıca, örgütün stratejileri arasında bulunan “Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe götürmek”
amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye
çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasının olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı
sağlamaya çalıştıkları, sanık Mehmet Şener Eruygur’un Kıbrıs Büyükelçisini makamına
çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı
çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli husustaki bilgileri bizzat kendisine
vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiğinin ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı, Örgüt
üyesi sanık Sinan Aydın Aygün vasıtasıyla sanayi odalarını organize etmeye çalıştıkları, özellikle
Sinan Aydın Aygün’ün teredütte olan Kuvvet Komutanlarını ziyaret ederek, örgütün stratejisi
doğrultusunda TSK’yı göreve davet eden konuşmalar yaptığı ve bu düşüncenin
yönlendirebileceği kitlelerin kanaati olduğu intibaını uyandırmaya çalıştığı, Darbe planları
içerisinde yer alan Kuvvet Komutanlarının, uyguladıkları plana uygun olarak yürütme organı
üzerinde baskı uygulamak amacıyla Harp Okullarının eğitim dönemi açılış ve diploma
törenlerinde sert ve toplumu geren açıklamalar yaptıkları, Sahte kimlikli şahıslar tarafından yurt
dışında hazırlanan “vatansever.info” isimli internet sitesini kurdurarak CÇG tarafından
hazırlanan örgütün amaçları doğrultusundaki haber ve yayınlar yapmak suretiyle kamuoyunu
olumsuz yönde yönlendirmeye çalıştıkları, Ergenekon Terör Örgütü mensupları İlhan Selçuk,
sanıklar Mustafa Ali Balbay, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur’un çoğu kez sanık Mehmet Şener
Eruygur’un makamında gizli toplantılar yaptıkları, burada eylem planını görüştükleri, özellikle
İlhan Selçuk’un içinde yer aldığı 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü ile ilgili tecrübelerini aktararak
dikkat edilmesi gereken hususlarda tavsiyelerde bulunduğu,
İlhan Selçuk’la sanık Mehmet Şener Eruygur ve diğer asker kökenli örgüt üyeleri
arasındaki irtibatı ve haberleşmeyi sanık Mustafa Ali Balbay’ın sağladığı, Bu dönemde “Ulusal
Birlik Hareketi” ni kurdurarak kendilerine yakın sivil toplum kuruluşlarını tek merkezden
yönetmeye çalıştıkları, özellikle ADD ve Çağdaş Eğitim Vakfını Cumhuriyet Çalışma Grubunun
belirlediği strateji doğrultusunda yönlendirdikleri, CÇG’nin planları arasında yer alan
“sendikaların manipüle edilmesi” stratejisine uygun olarak, özellikle örgüt üyesi Mustafa
Özbek’in başkanı olduğu sendika ile kendileri ile birlikte hareket edecekleri yönünde tespitler
yaptıkları bazı sendikaları amaçlarına uygun olarak yönlendirdikleri,
Yapılan planlar, Kuvvet Komutanlarının bu plana uygun hamleleri, Rektörler, sivil
toplum kuruluşları, medya patronları, bazı sendika başkanları ve etkili sanayi odalarının
başkanları ile kurulan koordinasyon, darbe çalışması içinde yer alan kişilerin ifa ettikleri kamu
hizmetinin sonuç elde etmeye elverişli nitelikte olması hususları göz önüne alındığında,
gerçekleştirmesi planlanan darbenin tüm hazırlık hareketlerinin tamamlandığı, eylemsel nitelikte
çalışmaların başladığı, ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün stratejik
yaklaşımları ve ellerinde olmayan nedenlerle neticeyi gerçekleştiremedikleri, asker kökenli
sanıkların emekli olmalarına müteakip özellikle askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla
eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri, bu kapsamda özellikle örgütün ülkede kaos ve
istikrarsızlık ortamı oluşturma amacına matuf olarak sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmek
için daha önce irtibatta oldukları dernek ve platformların yönetimlerinde yer aldıkları ve burada
örgütün belirlediği amaçlara uygun gösteri ve eylemleri organize ettikleri, neticeden asker
kökenli örgüt mensuplarının askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla görevleri sırasında
yaptıkları planları, yakalandıkları tarihe kadar uygulamaya koydukları ve böylece eylemlerinin
459/658
temadi ettiği,
Ergenekon isimli ana örgüt belgesi ve bu belgede belirtilen amaç ve hedefler
doğrultusunda hazırlanan birçok örgüt belgesinde medya yapılanmasından, medyanın
öneminden, işlevi ve toplum üzerindeki etkilerinden bahsedildiği, Ergenekon belgesinde Medya
başlığı altında; Medyanın en yararlı reklam aracı olduğu 20. Yüzyılda güçlü istihbarat
örgütlerinin medyadan sonuna değin yararlandıkları, Ergenekon’un da medya kuruluşlarını
kontrol etme yönündeki faaliyetlerini, kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya
kuruluşlarını kontrol altına alması yöntemi ile yapması gerektiğinin belirtildiği, Lobi isimli örgüt
belgesinde ise Teori ve Senaryo başlıklı bölümde, bu departmanın görevlerinden bahsedilerek
Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunur dendiği, İletişim ve Propaganda
başlıklı bölümde de bu departmanın görevinin “Amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını
bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde
amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını
sürdürür” dendiği,
Soruşturma sırasında ele geçirilen örgüt belgelerine göre örgütün bu amacını
gerçekleştirebilmek için öncelikle kendisine bağlı medya kuruluşlarını oluşturmayı hedeflediği
ve bu çerçevede “Ulusal Medya 2001”, “Televizyon Analiz Yönetim Ve Geliştirme Projesi”,
“Kanal 6 Analiz Yönetim Ve Geliştirme Projesi” ve “Dergi Analiz Proje” isimli belgeleri
hazırlayarak bu doğrultuda gerekli çalışmaları yaptığının tespit edildiği,
İlhan Selçuk’a yönelik soruşturmada; İlhan Selçuk’un sanık Mustafa Ali Balbay ile
14.03.2008 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde, Mustafa Ali Balbay’ın halkın kıpırdamaya ve
eylem yapmaya başladığından bahsettiği, böyle bir eylemin en son 1991 yılında denendiğini
söylediği, aynı konuyu kastederek “Bakalım yani Mustafa Özbek aradı, diyor ki Türk İş
yönetimine de ben hani perde gerisinde de biraz o var zaten sürekli dürtüyor, eylem yapalım şey
yapalım, bu yalancı sözcüğünü yalatacaz ona diyor Başbakan’a” dediği, İlhan Selçuk ile sanık
Mustafa Ali Balbay arasında 15.03.2008 tarihinde geçen telefon görüşmesinde, İlhan Selçuk’un
AK Partiye yönelik kapatma davasından bahsettiği, parti kapatılmazsa harekât başarılı olamazsa
felaket olur dediği, Mustafa Ali Balbay’ın da İlhan Selçuk’u onayladığı, bir takım siyasilerle
görüştüğünden bahsettiği, devamında İlhan Selçuk’un “Bir hukuk operasyonu gibi olacak
zannediyorum, herhalde öyle planladılar”, Mustafa Ali Balbay “Öyle abi” dediği, Sanıklar Güler
Kömürcü ile Ahmet Hurşit Tolon arasında 11.11.2007 tarihinde gerçekleşen telefon
görüşmesinde, Ahmet Hurşit Tolon’un bir bildiri yayınladıklarını, bu bildiriyle alakalı “Ama
özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri Sayın Mustafa Balbay”
dediği,Sanık Emin Gürses ile X Şahıs arasında sanık Veli Küçük’ün gözaltına alındığı
22.01.2008 tarihinde özetle; X Şahsın elindeki bir belgeyle alakalı “Ben bunu şeye yollayayım
mı Çölaşan’a?”, Emin Gürses “Çölaşan’a gönder Mustafa Balbay’a gönder Cumhuriyet’ten
ikisine de gönder” şeklinde bir görüşme geçtiği, sanık Mustafa Ali Balbay’ın soruşturma
kapsamında haklarında işlem yapılan ve teknik takipteki kişiler ile irtibatlarının bulunması
üzerine alınan Mahkeme kararına istinaden 14.04.2008 tarihinden itibaren iletişiminin
dinlenilmesine başlandığı,
Bu kapsamda örgütün Cumhuriyet gazetesi, Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal üzerinde
gerekli reorganizasyon çalışmasını yaparak örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda
yönlendirmeye çalıştığının anlaşıldığı, “Ulusal Medya 2001” isimli belgede bağımsız ulusal
medya kuruluşlarının yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş
adamları arasından seçilecek kişilerden Medya-Finans Konseyinin oluşturulması gerektiği, bu
kapsamda öncelikle Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya oluşumunun merkez
üssü olmasının kararlaştırıldığı, “Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması” başlığı
altında ise; Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz Çapan’la yapılan görüşmenin
aynen yazıldığı, Gürbüz Çapan’ın Cumhuriyet gazetesinin “Ulusal Medyanın Merkez Üssü”
olarak seçilmesini ve hisselerini parasız olarak devir etmeyi kabul ettiğinin belirtildiği, Tuncay
Güney’in Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganize edilmesi için ENKA tesislerinde
460/658
Veli Küçük, Gürbüz Çapan ve Ferit İlsever arasında toplantı yapıldığı şeklindeki anlatımının
doğru olduğunun önceki iddianamede anlatıldığı,
Ergenekon Terör Örgütünün darbe zemini oluşturmak için, üç ayrı yol izlediğinin
görüldüğü, bunlardan birincisinin Danıştay saldırısı gibi toplumda infial uyandıracak mahiyette
gerçekleştirilen eylemler, ikincisinin düzenledikleri toplantı gösteri ve yürüyüşlerinde çıkartılan
olaylar, üçüncüsü de ülkedeki siyasi partilere müdahale ederek yaptığı faaliyetler olduğu, tüm bu
eylem ve faaliyetlerin kamuoyunda yeterince ses getirebilmesi ve gerekli etkiyi oluşturabilmesi
için medya yapılanmasının çok önem arz ettiği, ele geçirilen darbe planlarında en önemli
unsurlardan birisinin medyanın ele geçirilmesi ya da kontrol altına alınması olduğunun
görüldüğü, örnek olarak darbe planları kapsamında sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhuriyet
gazetesinin manşetinde yaptığı “Genç Subaylar Tedirgin” başlıklı haberinin o dönemde ciddi
spekülasyonlara neden olduğu ve birçok basın yayın organında bu haberin kullanıldığının
görüldüğü,
Ergenekon Terör Örgütünün darbe zemini oluşturmak için hemen hemen her ortam ve
platformda vatanın elden gittiği, ülkenin Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü bir durumda
olduğu ve biran evvel kurtarılması gerektiği yönünde propaganda yaptığı, örgütün medya
yapılanmasındaki mensuplarının gazete ve dergilerinde aynı yönde haberler yaparak ve yazılar
yazarak bu propagandayı sürdürdükleri,
Ergenekon Terör Örgütünün 2003-2004 yıllarında planladığı darbeyi
gerçekleştiremeyince bu kez 2006 yılında darbe zemini oluşturmak için faaliyetlerine devam
ettiği, bu kapsamda önce laik-anti laik çatışmasının zeminini oluşturacak haberler yaparak
planladığı eylemin alt yapılarını oluşturduğu ve akabinde Danıştay’a yönelik saldırıyı
gerçekleştirerek ülkede kaos kargaşa ve çatışma çıkarmayı hedeflediği, Cumhuriyet gazetesinin
Danıştay saldırısı öncesindeki “Rejim Tartışması”, “Laik Sistemle Kavga”, “Barolardan
Hükümete Rest”, “Tehlikenin Farkında Mısınız” başlıklı haberleri ile olaydan hemen sonraki
“Yıldıramazlar”, “Saldırı Demokrasiye-Gazetemize 3. Saldırı”, “Dinci Terör Kuşkusu”, “Sivil
Darbeden Silahlı Eyleme”, “Bombalar Geri Adım Attırmayacak”, “Bu Kez De Aynı El”,
“Anadol: İkinci Kubilay Olayı” başlıklı haberlerle haberleri ile kamuoyunda gerginlik, kaos ve
çatışma oluşturmaya çalıştığı, bir süre sonra da “Yargı Ayağa Kalktı”, “Yetkililer
Cesaretlendirdi”, “Hükümetin Aczi Ortaya Çıktı”, “Hükümet Çekilmeli”, “Hükümete Büyük
Öfke”, “Tepkiler Çığ Gibi” başlıklı haberler ile de gerilim oluşturmaya matuf faaliyetlerin devam
ettiği,
Diğer yandan örgütün düzenlediği toplumsal gösteri yürüyüş ve mitinglerin örgütün
medya yapılanması içerisinde görev alan mensuplarınca en etkili ve sert şekillerde yayınlanarak
kamuoyu üzerinde gerekli etki oluşturulmaya çalışıldığı,
Sanık Ahmet Tuncay Özkan’ın Doğan grubunda çalışırken Karamehmet grubuna
geçmesinin örgüt yöneticilerinin talimatı ile olduğu, Karamehmet grubundan işten çıkartılınca
derhal örgüt yöneticilerine giderek patronu Mehmet Emin Karamehmet’e baskı yapılmasını
istediği ve örgüt üyeleri Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’un adı geçeni yanına çağırarak ona
Mehmet Şener Eruygur’un talimatlarını iletip baskı yaptıkları, sanıkların kendi aralarında
yaptıkları görüşmelerde de medyanın öneminden ve kontrol altına alınmasından bahsettikleri ve
bu kapsamda medya patronlarına baskı yapmayı planladıkları, diğer taraftan Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisinde görevli örgütün yönetici kadrosundaki sanıkların Cumhuriyet gazetesinin
tirajını artırmak için askeri birliklerde satılmasını sağlayıp diğer gazetelerin de kaldırılmasına
kadar ciddi faaliyetlerde bulundukları, bunların yanı sıra Ali Müfit Gürtuna’nın elindeki
Televizyon kanalını almak için baskı yapmayı planladıkları,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Ankara Çankaya Ahmet Rasim Sokak No:14 sayılı
adresinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda yapılan aramada ele geçen Mustafa
Balbay yazılı 2005 tarihli siyah ajandanın 4 Mart Cuma Sayfasında: Kenan T…anlattı gene bir
merkez sağ operasyonunun hazırlanması daha kolay AKP ye giden Merkez sağdakiler gelebilir
bu oluşuma bizim kırmızıçizgimiz Misak-ı Milli, 11 Mart Sayfasında: Emre tasmayı geçirmiş
461/658
İlhan Selçuk’a dolaştırıyor fino köpeği gibi, 19 Nisan Sayfasında: Hurşit Paşa ne yapar… 20
Mayıs Sayfasında: Tolon’un Genelkurmay başkanlığı zor adeta tavsiye hareketi çok tedirginlik
var, 4 Ağustos Sayfasında:4 kişinin dini görüşlerine göre kişisel verilerin kaydedildiği, 27 Eylül
Sayfasında: İ S / bugün Tuncay Geldi. Çok Bilgi aktardı. Ona telefon et bahsetti i se 40 kişilik
grup Tayyip’in işi biter şu anda Alev, Ertan ve akın oturuyoruz şeklinde yazıların bulunduğu,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Ankara ili Çankaya ilçesi Karakusunlar Mah. 24. Cad.
No:6/6 sayılı adresinde yapılan aramada ele geçen, üzerinde “Çorum Belediyesi 2006 Ajanda”
yazılı ajandanın 4 Mart sayfasında, Kesinlikle A Gül CB olmayacak, 1 Nisan sayfasında: Ergun
Poyraz… , 25 Nisan Sayfasında: Veli bey… Tutuklandı… , 6 Temmuz sayfasında: Ergun çok
kıyak bir adamdır, 16 Aralık sayfasında: Ergun poyraz… Şeklinde el yazılarının bulunduğu,
Ergenekon Terör Örgütünün gizli yapılanması ve irtibatları sayesinde Devlete ait gizli
belgelerin örgüt mensuplarına geçtiği, soruşturma kapsamında birçok sanıktan gizli belgeler ele
geçirildiği, bu kapsamda sanık Mustafa Ali Balbay’dan da dört yüz otuz altı (436) adet Devletin
güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken, on altı
(16) adet Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasakladığı ve
niteliği bakımından gizli kalması gereken, üç (3) adet Yazışma usul ve esaslarına göre “Gizli”
gizlilik derecesi verilmekle beraber niteliği bakımından gizli kalması bugün itibariyle zorunlu
olmayan belgeler ele geçtiği, ele geçen bu belgelerin Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına
gönderilerek niteliklerinin bildirilmesinin istendiği, verilen cevapta belgelerin niteliklerinin
belirtildiği ve belgelerin sanık Mustafa Ali Balbay’ın eline nasıl geçtiğinin belirlenemediğinin
bildirildiği,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın 2003-2004 yıllarındaki askeri darbe teşebbüsü eyleminin
hazırlık hareketleri içinde aktif olarak yer aldığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu üyelerinden olan
sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile örgütün yönetici kadrosundaki kişilerle gizli
görüşmeler yaptığı, bu görüşmelerde örgütte yönetici konumunda bulunan İlhan Selçuk’un
mesajlarını aktardığı, İlhan Selçuk’un talimatı ile örgütün üst düzey sivil yöneticileri ile üst
düzey askeri yöneticileri arasındaki irtibatı sağladığı, örgütsel toplantı içeriklerinin her iki tarafa
da ulaşmasına aracılık ettiği, yine İlhan Selçuk’un gizli görüşmelerinin sekreteryalığını yaptığı,
Sanık Mustafa Ali Balbay ile sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur arasındaki
görüşme ve çözümüne göre, sanık Mustafa Ali Balbay ile sanıklar Mehmet Şener Eruygur,
Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur arasındaki irtibatın, sıradan bir gazetecilik ilişkisi olmadığı,
birçok kez görüşme yapıldığı halde hiçbirinin sanık Mustafa Ali Balbay tarafından haber konusu
yapılmadığı, bu görüşmelerde kurtuluş savaşı medyasının oluşturulması, medyanın kontrol altına
alınması, Cumhuriyet gazetesinin askeri birliklerde sattırılması gibi konuların konuşulduğu,
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında görevli olan sanıklar Levent Ersöz ve
Hasan Atilla Uğur’un elde ettikleri istihbari bilgileri sanık Mustafa Ali Balbay’a ilettikleri,
Sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Genç Subaylar
Tedirgin” haberinin, Ergenekon Terör Örgütünün Sarıkız ve Ayışığı planlarındaki darbeye zemin
hazırlama planları kapsamında, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetleri çerçevesinde, örgüt
yöneticilerinin talimatı ile gerçekleşen bir psikolojik harekât faaliyeti olduğu, İlhan Selçuk ile
sanık Mustafa Ali Balbay’ın Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaparak Cumhurbaşkanının
gelişmeler konusundaki fikirlerini öğrenip, irtibatlı oldukları asker kişilere ilettikleri,
Cumhurbaşkanının atamalarını kontrol ve takip ettikleri,
Sanık Mustafa Ali Balbay’dan çok sayıda gizli belge ele geçtiği, sanık bunları gazeteci
sıfatı ile bulundurduğunu ifade etmiş ise de, belgelerin içerik ve miktarlarına göre bunları
gazeteci kimliğiyle elde etmesinin mümkün görülmediği, örgütsel faaliyetlerde birlikte hareket
ettiği sanıklardan Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon, Levent Ersöz ve Hasan Atilla
Uğur ile örgütsel çalışmaları gereği irtibat kurduğu kişilerden elde ettiğinin anlaşıldığı, sanık
Mustafa Ali Balbay’dan ele geçen gizli belgelerin diğer sanıklardan Fikret Emek, İsmail Yıldız
ve Ergün Poyraz’dan ele geçen bilgi ve belgelerle de benzer nitelikte bulunduğu, bunun örgüt
içeresinde bilgi ve belgelerin paylaşımını ortaya koyduğu gibi örgüt ünitelerinin farklı nitelikteki
462/658
faaliyetlerinin eşgüdüm içerisinde yürütüldüğünü de gösterdiği, iddiasıyla sanık Mustafa Ali
Balbay’ın, Ergenekon Terör Örgütünün özel vazifeye haiz bir üyesi olduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün yasama ve yürütme organlarına karşı olan eylemlerinin her aşamasında aktif rol
alarak bu eylemlere iştirak ettiği, çok sayıda gizli belge bulundurduğu iddia edilerek, TCK 311/1,
312/1, 313/1, 314/2, 326, 327 ve 334 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
4- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
5- Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan ve Mustafa Ali Balbay'ın bir kısım
465/658
görüşmelerinin, Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında kendilerinden habersiz
olarak kayıt altına alındığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, anılan görüşmelerin
adı geçen sanıklar yönünden aleyhlerine delil kabul edilmesi,
6- Sanık Mustafa Ali Balbay hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamasına
karşın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkumiyetine
karar verilmesi,
7- Ayışığı Darbe Planının, Özden Örnek'in bilgisayar günlüklerine dayanması, bu
planların Alper Görmüş tarafından gündeme getirilmesi, Özden Örnek'in günlük tuttuğunu
ancakdarbe planlarına ilişkin kısımların sonradan eklendiği yönündeki beyanı dikkate
alınarak İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman hakkındatefrik edildiği anlaşılan
soruşturma dosyasının akıbeti araştırılıp Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde dosya
içerisine alınmadan “darbe günlükleri” olduğukabul edilen günlüklerin, sanık Mustafa Ali
Balbay'ın bilgisayarında CMK' nın 134 maddesi hükümlerine uygun olmayan biçimde elde
edilen belgelerle doğrulandığı ve Özden Örnek'e ait olduğu kabul edilip,dolaylı olarak
örgütün varlığına delil kabul edilmesi,
8- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA ALİ BALBAY hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
Mustafa Ali BALBAY hakkında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığı
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Mustafa Ali BALBAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıklar ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122-134 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
466/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesiyle, Sanık
Mustafa BAKICI'nın, 12 Haziran 2009 giinii Irticayla Miicadele Eylem planinin basinda yer
almasindan sonraki hafta Bilgi Destek Daire Baskanlığında rutinin disina cikilarak evrak
imhasinin gerceklestirildigi, hatta bu is icin Cuma günü mesaiden sonra personelin cagrıldigi ve
gece geç saatlere kadar bu islemin devam ettigi, ertesi gun hafta sonu olmasina ragmen de evrak
imha islemlerinin devam ettigi anlasilmistir. İmha isleminin emrini veren Mustafa Bakıcı her ne
kadar rutinin dışına çıkılmadığını ve bu işlemin 19 Haziran'da gece başlamasının tesadüf
oldugunu beyan etse de Cuma günü mesai bitiminden sonra personelin evlerinden cagrıması ve
işlemin Cumartesi gününe uzamasının rutin bir evrak imha işlemi olarak kabul edilmesinin
mümkün olmadığı,
Sanık Mustafa BAKICI'nın Ergenekon Silahli Teror Orgutunun amaçlan doğrultusunda,
askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara
propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettigi, devlet yöneticilerini baskı
altina almak, devlet otoritesini zaafa ugratmak, bu hususta gerektiğinde kamu duzenini bozup
ülkede kaos ve diizensizlik ortami olusturmak, halkı devlet yoneticilerine karşı kışkırtnak ve
anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hukumetin görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yonetici sıfatiyla harekat
faaliyetini yönettiği ve orgüt üyelerini yönlendirdiği anlaşılmakla, TCK 312, 314/1, 3713
Kanunun 5., TCK 53, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır
B. Kanaat
Sanık Mustafa BAKICI hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden İstanbul
(Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar
Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava dosyası ile
tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa BAKICI'ya atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in Ankara ilindeki Askeri Lojmanlarda bulunan
ikametinde yapılan aramada, diğer eşyaların yanı sıra (61) numarası verilen bir ajanda bulunarak
el konulduğu, ajandanın 46 sayfasında değişik konularla ilgili el yazması notların olduğu,
ajandanın kapağında bulunan cep kısmında ise 2 adet A4 kâğıdı üzerine çıktı olarak alınmış, aynı
bölgeyi gösterdiği anlaşılan uzak ve yakın mesafeli şekilde çekilmiş uydu fotoğraflarının olduğu,
bu uydu fotoğraflarının üzerinde yazı ve işaretlemeler bulunduğu,
Söz konusu uydu fotoğraflarında belirtilen adreslerle ilgili yapılan çalışmalarda Resim 1
ve Resim 2’de kırmızı kalemle etrafı çizilenin; Ankara İli Keçiören ilçesinde Kuşadası sokak
üzerinde bir bina olduğunun tespit edildiği, söz konusu bina ve adresle ilgili ayrıntılı çalışma
yapılması için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya alınan cevapta, Kuşadası sokak
üzerinde etrafın kırmızı kalemle işaretlenen binada Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ nın
evinin bulunduğunun anlaşıldığı,
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütünün Başbakan Recep
467/658
Tayyip ERDOĞAN’ a yönelik bir suikast planladığının anlaşıldığı ve bu planın Mustafa
DÖNMEZ’in eli mahsulü olduğunun tespit edildiği,
Aramalarda sanık Mustafa DÖNMEZ’ den diğer malzemelerin yanında (2) adet
Kaleşnikof tüfek,(1) adet Mısır yapımı otomatik tüfek, (4) adet ruhsatsız tabanca ele geçtiği, yine
aramalarda sanık Mustafa DÖNMEZ’ den çok sayıda gizli askeri belge ve kişilerin özel
hayatlarına dair bilgilerin hukuka aykırı şekilde kişisel veri olarak kaydedildiği belgeler ele
geçtiği, Sanık Mustafa DÖNMEZ’ den el konulan gizli içerikli bir kısım belgelerle ilgili
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 06 Mayıs 2009 tarihli raporunun, bunların TCK 334
maddesi kapsamında açıklanması yasaklanan ve niteliği itibariyle gizli kalması gereken
bilgilerdendir şeklinde olduğu,
Sanıklar Mustafa DÖNMEZ ile Emin GÜRSES arasında 28.01.2008 tarihinde, sanık
Emin GÜRSES’ in “Yalnız şeyi unutma eğer imkân varsa ADD Başkanı Şener ERUYGUR
Paşaya haber gönderin”, “Emniyet Teşkilatında onla ilgili dosya hazırlanıyor”, “Bunu telefonda
söylüyorum duysunlar diye” şeklinde konuştuğu bir telefon görüşmesi geçtiği,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in Sakarya’daki adresinde elde edilen el bombalarından bir
kısmının Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanlığı Bomba İmha
Ve İnceleme Şube Müdürlüğünün 12.01.2009 ve 21.01.2009 tarihli Bomba Bilgi Merkezi İrtibat
Raporuna göre,
08.03.2009 tarihinde Mardin İli Nusaybin İlçesi Yenituran Mahallesi Karaçalı Sokak
No: 16 sayılı Hizbullah örgütü mensubu Mehmet KARDAŞ isimli şahsın ikametinden alınan el
bombaları,
26.09.2008 tarihinde İstanbul ili Küçükçekmece İlçesi Halkalı Dereboyu Caddesi No:14
sayılı sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN’ ın eşyalarının bulunduğu depoda yapılan aramada bulunan
3 adet patlayıcıları boşaltılmış el bombası,
18.05.2006 tarihinde İstanbul ili Kadıköy İlçesi Kuşdili Caddesi Ekizoğlu İş Hanında
bulunan sanık Muzaffer TEKİN’ e ait iş yerinde elde edilen iki adet patlayıcıları boşaltılmış el
bombası,
26.06.2007 tarihinde Eskişehir ili Hayriye Mahallesi Dumruloğlu Sokak No:22/5 sayılı
sanık Fikret EMEK’ in annesinin evinde yapılan aramada bulunan el bombaları,
06.07.2007 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada sanık
Ahmet CİNALİ’ den elde edilen el bombaları,
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye İlçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu Caddesi
Güngör Sokak No:2 de elde edilen el bombaları,
03.10.2000 tarihinde Malatya İli Hanım çiftliği beldesi Merkez Mahallesi Gazi çıkmazı
No: 30 yayılı yerde Türkiye İslami Harekât Örgütüne yönelik yapılan operasyonda elde edilen el
bombaları ile benzerlik gösterdiği,
Aramalarda ele geçen el bombalarının 12 ayrı kafileye ait olduğu, söz konusu 12 el
bombası kafilesinden ikisinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunmadığı, kalan 10
ayrı kafile numarasının ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan el bombası
kafileleri ile aynı olduğunun tespit edildiği,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ den ele geçen krokiye benzer içerikli krokilerin sanık
İbrahim ŞAHİN’ den de ele geçmesinin, sanık Mustafa DÖNMEZ’ in telefon görüşmeleri
içeriğinin ve soruşturmada elde edilen diğer delillerin Ergenekon Terör Örgütünün kapsamlı
suikast planları yaptığını gösterdiği, bu planların uygulamaya konulması halinde iki üç yıl içinde
ülkede geri dönülmez olayların meydana geleceği, bu planların amacının askeri darbe yapılması
zeminini oluşturmak olduğu,
Sanık Mustafa DÖNMEZ’ in ele geçen delillere göre Ergenekon Terör Örgütünün
Askeri yapılanması içinde yer alan bir üyesi olduğu, Örgütün Askeri yapılanmasındaki Kontrol
Dairesinde suikast eylemlerinin yapılması için görevli bulunduğu, Örgüt amaçları için silah ve
mühimmat temin edip gerekli operasyonlarda kullanılması için gizlediği, kendisinden ele
geçirilen mühimmatın planlandığı şekilde kullanılması halinde Yasama ve Yürütme organını
468/658
ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemlerini gerçekleştirmeye elverişli nitelikte olduğu,İddia
edilerek, TCK 314/2, TCK 311/1-2, TCK 312/1-2, TCK 135, TCK 334/1, TCK 174/1-2, 6136
SK 12/4, 13/2, Ek -5, 6136 SK 15 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanığın askeri
mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine
muhalefet edilmesi,
4- Sanık Mustafa Dönmez hakkında,
a)Şehit Üsteğmen Hasan Kışlası Lojmanları adresinde yapılan aramada el konulan 61
numaralı ajanda içinde yer aldığı iddia ve kabul edilen krokiveuydu görüntülerinin basılı
olduğu(2) adet A/4 kağıdında yer alan yazıların kendisine ait olmadığı yolundaki savunması
karşısında; anılan kroki ile (2) adet A/4 kağıdında yer alan yazılarınsanığa ait olup olmadığı
hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna
göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik araştırma
sonucukrokiyönündenİstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 22.01.2009 tarihli raporu ile
yetinilerek ve(2) adet A4 kağıdında yer alan yazılar yönünden ise bu hususta hiçbir araştırma
yaptırılmaması,
b)Sanık hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde askeri eşyayı gizleme suçundan
açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, karara çıkmış olması halinde ise kararın onaylı bir
örneğinin bu dosya içerisine alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin
gerekmesi,
c)Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması bakımından,
sanığın aramalarda ele geçen aynı sis kutusunun Gölbaşı'nda, Zir Vadisi'nde ve Poyrazköy'de
yapılan aramalarda ele geçirildiğini savunmasında iddia etmiş olması karşısında,anılan
hususların araştırılarak iddiasının doğru olup olmadığının tespiti gerektiği gözetilmeden,
Poyrazköy aramalarında ele geçirilen malzemelerin başka bir soruşturmanın konusu olmaları ve
mahkemenin görevi kapsamındabulunmadığından incelenmediği belirtilerek yetersiz gerekçe ve
eksik araştırma ile yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
475/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık MUSTAFA DÖNMEZ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa DÖNMEZ hakkında, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının
27.05.2009 tarih 2009/71 esas 2009/154 karar sayılı iddianamesi ile "askeri eşyayı gizlemek"
suçundan Askeri Ceza Kanunu'nun 131/1-2, 50, 30/A maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle açılan kamu davasının 27 Nisan 2017 Tarihli resmi gazetede yayımlanan 6771 sayılı
kanun gereğince Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'nce Ankara 3. Asliye Ceza
Mahkemesi'ne gönderildiği, ilgili mahkemece dosyanın işbu dosya ile birleşitirlmesinin talep
edildiği ve muvafakat verilmesi üzerine dosyanın işbu dosya ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma sonrası devam eden yargılama safahatında, sanık Mustafa DÖNMEZ'in
ibraz ettiği ve ilgili Emniyet Müdürlüğü'nden de ayrıca celbedilen yapılan aramaya ilişkin
görüntü kaydını içerir CD'nin incelenmesinde, sanık Mustafa DÖNMEZ'i de ilgilendiren ve
sanık hakkındaki iddialara dayanak oluşturan arama sırasında kolluk görevlilerince sanık
Mustafa DÖNMEZ aleyhine delil teşkil edebilecek mahiyette usulsüz işlemler
gerçekleştirildiğine dair, sözkonusu elkonulan eşyalar ile materyallerin ele geçiriliş şekline
ilişkin yoğun şüphe oluşturan konuşmaların mevcut olması karşısında, şüpheden yargılanır
evrensel hukuk ilkesi uyarınca bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında, sanık Mustafa DÖNMEZ'den ele geçen 2 adet A4
kadığındaki kroki üzerinde yaptırılan inceleme neticesi Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi
Adli Belge İnceleme Şubesi'nce tanzim edilen 22.11.2017 tarih 2017/69102/6027-5651 sayılı
raporda, krokide mevcut kırmızı kalemle oluşturulmuş çizgi, rakam ve harfin sınırlı sayıda,
teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen, harf, rakam ve çizgilerden ibaret
olması nedeniyle aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere Mustafa DÖNMEZ'in eli ürünü olup
olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği görülmüştür.
Sanık Mustafa DÖNMEZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 119/5 - 122- 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, "askeri eşyayı gizlemek"
suçuna ilişkin yapılan arama ve elkoyma işlemlerinin de hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun, Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi
olduğu, örgütün amaç, strateji ve talimatlarına uygun olarak TSK’da görevli bazı kişilerden
temin ettiği devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgelerle, niteliği
bakımından gizli kalması gereken belgeleri, örgütün arşivine konulmak üzere bulundurduğu,
yine örgütün talimatları ile bazı kişi, kuruluş ve dini guruplar hakkında araştırma yapıp bilgi
topladığı, bu kişileri, siyasi görüşleri, dini inanışları, felsefi düşüncelerine, ahlaki eğilimlerine
göre hukuka aykırı olarak kişisel verilerini kaydettiği, özellikle örgütün talimatı ile bazı üst
düzey kamu görevlileri ve iş adamlarının aile hayatı, ticari faaliyetleri, siyasal düşünceleri ile
ilgili bilgileri toplayıp, kişisel veri olarak kaydettiği ve bilahare bu bilgileri örgütün ilgili
birimlerine aktardığı,
Özellikle, e-mail yoluyla haberleştiği yurtdışında bulunan Gülseven Yaşar ‘a Ergenekon
silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan bazı sanıkların durumu ve yargılama süreci
476/658
ile ilgili bilgiler verdiği ve Gülseven Yaşar ile aralarında özel telefon hattı kullanarak(Gitmeden
nasıl konuşabiliriz. Cep telefonlarıyla mümkün değil. Sana vakıftan bir telefon alsak, yeni bir
numarayla belki konuşabiliriz. Ben cep telefonumu burada bırakacağım. Yeni bir numara
alacağım. G.Y.”) ,örgütsel görüşmelerini bu telefon üzerinden yaptığı,
Sanıktan ele geçirilen belgelerin önemli bir kısmının, Ergenekon silahlı terör örgütü ne
yönelik olarak yürütülen soruşturma nedeniyle gözaltına alınan sanıklardan ele geçirilen
belgelerle aynı mahiyette olması, sanığın söz konusu belgeleri diğer sanıklardan bir kısmından
elde ettiğini veya kendisinin temin ettiği ve bu kişilerle örgütsel irtibatının bulunduğunu açıkça
gösterdiği,
Sanıklar Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Gülseven Yaşar, Kemal
Yavuz, Tuncer Kılıç ile örgütsel irtibatının olduğu, ele geçirilen belgelerin büyük bir kısmının
“Tuncer Paşam” ve “Kemal Yavuz” isimli klasörlerde yer aldığı, temin ettiği gizli belgelerin bir
kısmını incelemesi için Sanık Tuncer Kılıç’a gönderdiği, diğer bir kısım belgelerin ise örgütün
arşivlerine konulmak üzere Sanıklar Tuncer Kılıç ve Kemal Yavuz tarafından kendisine verildiği,
çok sayıda Gizli belgelerin mesleği avukatlık olan sanıkta ele geçirilmesinin hayatın olağan
akışına aykırı olduğu ve söz konusu belgelerin diğer örgüt üyeleri tarafından da sanığa
ulaştırıldığı sonucunu ortaya koyduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, TCK’nın 326, 327, 334, 135/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık hakkında hüküm açıklama tutanağında devletin güvenliğine ilişkin
bilgileri temin etme suçundan TCK'nın 327. maddesinden mahkumiyet hükmü kurulurken
TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği halde, gerekçeli
kararda anılan mahkumiyet yönünden TCK'nın 62. maddesi uyarınca cezada indirim
yapıldığının belirtilmesi suretiyle hükmün karıştırılması,
5- Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
479/658
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mustafa Hüseyin BUZOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu
işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Mustafa KOÇ’un Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi olduğu ve bu
örgütün amaçları doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde gizli olarak
oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde aktif olarak yer aldığı, bu dönemde Jandarma
Genel Komutanlığında İstihbarat Yönetim Şube Müdürü olarak görev yaptığı, darbe çalışmaları
çerçevesinde “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” isimli planların hazırlanmasına iştirak ettiği,
askeri müdahaleye zemin hazırlama kapsamında Mehmet Şener ERUYGUR tarafından emekli
orgenerallere yazılan ve onlar tarafından sözlü olarak verilen cevapları yazılı metin haline
getirerek Mehmet Şener ERUYGUR’a ilettiğine ilişkin gizli ibareli belgenin Şener
ERUYGUR’dan ele geçirildiği, bu nedenle Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerinden
haberdar olmadığı yönündeki savunmasının gerçeği yansıtmadığı, Ergenekon silahlı terör örgütü
içinde sanık Levent ERSÖZ’e bağlı olarak ve onun talimatları ile hareket ettiği, Ergenekon
silahlı terör örgütü’nün, cebir ve şiddet kullanarak Yürütme ve Yasama organını ortadan
kaldırmaya teşebbüs eylemine haklarında kamu davası açılan diğer sanıklar ile birlikte iştirak
ettiği, ele geçirilen belgeler ve elektronik verilerde yer alan bilgilerden anlaşıldığı, iddiasıyla,
TCK 314/2, 311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- İşlem tarihinde askeri mahal olduğu kabul edilen lojman, kışla, birlik gibi
kapalı alanlarda yapılan aramaların Cumhuriyet savcısının istem ve katılımı ile askeri
makamlar tarafından yerine getirileceğine ilişkin kurallara riayet edilmeyip, sanığın askeri
mahalde bulunan aramalarına emniyet mensuplarının da iştirak etmesi ve bu şekilde elde
edilen delillerin hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 119/5 ve 217. maddesine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mustafa KOÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 119/5 - 161 - 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ’ın, Ankara ili'nde bulunan Göktaş
Hukuk Bürosunda Yapılan Aramada: Ele geçirilen 51 Nolu DVD içerisinde yer alan “GİZLİ-
ÇOK GİZLİ” ibareli 68 adet belgenin TSK iç mevzuatına göre düzenlenen TCK 334. maddesi
kapsamında gizliliği kalkmamış belgeler olduğu, 23 adedinin ise TSK iç mevzuatlarına göre
düzenlenen halen gizliliği kalkmamış TCK 326,327 maddeleri kapsamında “Devletin
Güvenliğine veya İç veya Dış Siyaset Yararlarına İlişkin Belgeler” olduğu, Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın 6 Mayıs 2009 gün ve 2009/343 sayılı cevabi yazılarından
anlaşıldığı,
Sanıktan ele geçirilen 51 nolu DVD ‘de yer alan; “Yargıtay” isimli word dosyasında,
bazı Yargı mensupları ile ilgili olarak, kişilerin ırki kökenlerine, dini inançlarına, siyasi
düşüncelerine ve ahlaki eğilimlerine göre kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak kaydedildiği,
“Dinci Kamu Personeli Son” isimli Excel belgesinde; hakim, savcı, kaymakam,
öğretmen ve imam dahil kamunun değişik kesimlerinde çalışan 5763 kamu personeli ile ilgili ırki
kökenlerine, dini inançlarına, siyasi düşüncelerine ve ahlaki eğilimlerine göre kişisel verilerin
hukuka aykırı olarak kaydedildiği, sanığın Sinan AYDIN AYGÜN, Levent BEKTAŞ, Koçero
SALUCİ, Coşkun UMUR ile telefon irtibatının tespit edildiği, iddiasıyla, TCK’nın 314/1,
TCK’nın 326, 327, 334, 135/1, 134/1-2, maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
482/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mustafa Levent Göktaş’ın dosyadaki birçok sanıkla örgütsel irtibatı vardır ve
Avukat olan sanık, diğer sanıklardan Kemal Kerinçsiz, Mustafa Hüseyin Buzoğlu , Nusret
Senem, Serdar Öztürk, Levent Temiz’de olduğu gibi örgütün hukuk departmanında görevlidir.
Sanık Mustafa Levent Göktaş 12.01.2009 tarihinde tutuklanınca sanık Serdar Öztürk de Sanık
Mustafa Levent Göktaş ‘ın müdafiliğini üstlenmiştir. Sanıklardan Mustafa Hüseyin Buzoğlu da
sanıklar Ergün Poyraz ve Tuncer Kılınç gözaltına alınınca onların avukatı olarak müdafiliğini
üstlenmiştir. Sanık Kemal Kerinç’siz de Danıştay baskını olduğunda, olayda adı geçen sanık
Mehmet Zekeriya Öztürk’ün müdafiliğini üstlenmiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki; örgütün
hukuk departmanında Avukat olarak görevli olan Ergenekon sanıkları, haklarında soruşturma
açılan diğer Ergenekon sanıklarına LOBİ isimli örgütsel belgede belirtildiği gibi hukuki
yardımda bulunmakta ve örgütsel olarak dayanışma içerisine girmektedirler. Sanık M.Levent
Göktaş da, avukat olarak sanık Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle bu sanığın
hukuksal kurallardan azamı ölçüde yararlanılmasını sağlamıştır.
Sanık M.Levent Göktaş’ın, . 25 yıl TSK Özel Kuvvetlerde TİM, Tabur ve Alay
komutanlığı yaptığı, 2005 yılında kıdemli albay rütbesinden emekli olduğu, Halen Ankara
Bürosunda kayıtlı avukat olduğu, örgütün hukuk departmanında görev yaptığı, Ergenekon Silahlı
terör örgütü başkanına doğrudan bağlı olan sanık Fikret Emek’i 1995 yılından beri tanıdığı,Fikret
Emek hakkında Askeri malzemeyi gizlemek suçundan dolayı askeri mahkemede dava açılınca
davasına girdiği, 2 temmuz 2008 tarihinde sanık Fikret Emek’in bu sanığa vekaletname
verdiği,sanığın Fikret Emek’in müdafiliğini üstlenmek suretiyle hukuksal kurallardan azamı
ölçüde yararlanılmasını sağladığı, 2005-2006 yıllarında devlet sırrı mahiyetindeki bilgileri
açıklamak ve emre itaatsizlikte ısrar suçlarından yargılanan Özel Kuvvetler Komutanlığında
görevli olan Nuri Gökhan Bozkır’ı müdafi olarak savunduğu, sanık M.L.Göktaş’ın sanık Serdar
Öztürk’le de irtibatlı olduğu,sanık M.L.Göktaş tutuklanınca sanık Serdar Öztürk’ün bu sanığın
avukatlığını yaptığı, sanık Serdar Öztürk’ün aynı zamanda sanıklardan Ergün Poyraz ve Tunçer
Kılınç’ında avukatlığını yaptığı, sanık M.L.Göktaş’ta ele geçirilen 51 nolu DVD içerisinde
TCK.327 ve 334 maddesi kapsamına giren birçok gizli belge ve TCK.136 madde kapsamına
giren kişisel veri mahiyetinde bir belgenin ele geçirildiği, üst düzey bürokrat, yargı mensupları
ile kamu görevlilerinin dini inançları siyasal düşünceleri, yaşam tarzlarıyla ilgili bilgileri örgütün
amaçları doğrultusunda topladığı ve bilahare örgütün ilgili birimlerine aktarılmak ve kullanılmak
üzere sakladığı, “Lobi” isimli örgütsel dokümanda bahsedilen araştırma ve bilgi toplama
departmanında görevli olduğu, sanığın bahsedilen ihbarlara göre muvazzaf subaylar Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, Turan Ecevit, Eren Günay ve Erme Onat’ın içinde bulunduğu örgütün
hücre yapılanmasının sorumlusu olduğunun iddia edildiği, tahliye olmaması halinde
soruşturmayı yürüten savcılara yönelik suikast yapılması talimatını verdiği konusunda deliller
bulunduğu, Sanıklardan Fikret Emek, Levent Ersöz, Serdar Öztürk, Turhan Çömez, Dursun
Çiçek, Hayrettin Ertekin, Hulusi Gülbahar, Hüseyin YAnç, Mustafa Bakıcı, Sinan Aydın Aygün
ve Mustafa Hüseyin Buzoğlu’yla örgütsel irtibatının bulunduğu, Sanık Serdar Öztürk’le
1000’den fazla telefon görüşmesi yaptığı, bu durumun avukat Müvekkil ilişkisiyle izah
edilemeyeceği örgütsel ilişkiyi gösterdiği, nitekim Sanık İlyas Çınar’dan ele geçirilen belgede
“SERDAR(AVKT)-5327727720 (Avukat bize yakın Mustafa Levent’le sıkı irtibatı var.)”
şeklindeki dokümanın sanıklar Mustafa Levent Göktaş ve Serdar Öztürk arasındaki örgütsel
irtibatı gösterdiği, dokümanda “Bize yakın” denmekle örgütsel irtibatın vurgulandığı, sanığın
hukuk bürosunda usulüne uygun yapılan aramadan, sanıkların aşama beyanlarından, HTS
raporlarından, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının gizlilikle ilgili yazı ve raporundan,
inceleme raporlarından ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla sanığın örgütün talimatlarıyla
gerçekleştirdiği belirtilen devamlılık ve çeşitlilik arz eden tüm eylemlerinin TCK 314/2 maddesi
kapsamına giren örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
483/658
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 327 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 334 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu belgeler mahkeme kararına istinaden CMK ‘nın 116 ve devamındaki
maddelere uygun olarak yapılmış bir arama sonucu ele geçirildiğinden, içeriği kısmen sanık
tarafından doğrulandığından sanığın atıl suç işlediği sonucuna varılmış ve TCK 136 maddesi
uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ hakkında TCK 134/1 maddesi gereğince
cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, suçun takibinin şikayete bağlı olduğu ve
mağdurların şikayetçi olmadığı anlaşıldığından, TCK 139 ve CMK 223/8 maddeleri gereğince
şikayet yokluğu nedeniyle açılan kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
D. Kanaat
Sanık Mustafa Levent GÖKTAŞ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 130/2 - 134 -161 - 162
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu
işlemler neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütünü amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu,
başkanı olduğu sendikanın bütün imkanlarını ve parasal kaynaklarını ülkede askeri müdahaleye
zemin oluşturmak için yapılan örgüt faaliyetlerinde seferber ettiği,
Sanık Mustafa ÖZBEK’in faaliyetlerinin çeşitliliği ve yoğunluğu, ele geçirilen gizli
belgeler, telefon görüşmelerinin içerikleri ve irtibatları tüm delillerle bir bütün olarak dikkate
alındığında, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu ve örgütü parasal olarak finanse ettiği,
bunun yanında gizli ibareli belge bulundurduğu, başkanı bulunduğu sendikanın imkânlarını
örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi
felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da
işlediği, İddia edilerek; TCK 314/2, 334/1, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
485/658
B. İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191
Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamındaki Mahkemenin Kabulü
Sanık Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
“Cumhuriyet Çalışma Gurubu” ismiyle darbe hazırlıklarını planlayan ve organize eden muvazzaf
askerlerden oluşan bir grup kurduğu, Ergenekon terör örgütünün tespit ettiği hedefler
doğrultusunda hareket eden bu gurubun, darbe öncesi ve sonrası yapılacaklar için “Sarıkız”,
“Ayışığı”, “Yakamoz ve “Eldiven” kod isimli (4) ayrı darbe planı hazırladıkları anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa Özbek’in Örgüt ile sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu
sağlama, tek çatı aldında toplayarak örgütsel eylemlerde daha etkin bir güç olarak kullanma
maksadına matuf Türkiyem Topluluğu Platformunu kurduğu ve aynı amaca yönelik olarak
Ulusal Platformlar Güçbirliği içinde yer aldığı, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hükümet
üzerinde baskı kurarak hükümetin faaliyetlerini engellemek amacı ile düzenlenen Cumhuriyet
Mitinginin organizesine de iştirak ettiği, sahibi olduğu ve başında oğlu Ahmet Özbek’in
bulunduğu Büyük Avrasya Haber Ajansı Sanayi ve Ticaret A.Ş(ART TV)’yi örgütün medya
alanındaki faaliyetlerine tahsis ettiği, Özbek’in Ergenekon Silahlı Terör örgütü yöneticisi Doğu
Perinçek ile iltisaklı bu oluşumlarda yer aldığı, çok sayıda örgüt yöneticisi ve üyesi ile irtibatlı
olduğu sabit kabul edilmiştir.
Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde; sanığın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü ile organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arzedecek şekilde faaliyet gösterdiği
anlaşıldığından örgüt üyesi olduğu, Sivil toplum kuruluşları ile örgüt arasında koordinasyonu
sağlamakla görevli Örgüt Yöneticisi sanık Hurşit Tolon ve sanık Şener Eruygur’a bağlı olarak ve
onlarla birlikte sivil toplum kuruluşlarını darbe amacına yönelik olarak örgütlemesi,
vakıf/dernek/sendika gibi çok sayıda sivil toplum örgütünden müteşekkil olan “Türkiyem
Topluluğu Platformu”nun kurucularından olması ve “Ulusal Platformlar Güçbirliği Platformu”
içerisinde yer alması ve bu kuruluşların örgütün nihai hedefi olan darbeye zemin hazırlamada
çok önemli bir işlev görmesi ve sanığın da bu önemli birimin başında olan kişilerden birisi
olması nedeni ile faaliyetlerinin “elverişli eylem” niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
Gerek CÇG döneminde gerekse daha sonra mütemadiyen örgütsel faaliyet içerisinde
olmuş, CÇG dönemindeki faaliyetleri örgüt üyeliği kapsamındaki faaliyetler olarak
değerlendirilmiş, ancak 2005 tarihinden sonraki faaliyetleri TCK 312/1 kapsamında “elverişli
eylem” niteliğinde görülmüştür. Sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesinde
yazılı suçu oluşturduğundan, TCK 314/2 maddesinde yazılı olan suçtan ayrıca ceza
verilmemiştir.
Sanığın belirtilen kimseleri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine göre, hukuka aykırı
olarak kendisinin kaydettiği sabit olmadığından TCK 135/1-2 kapsamında cezalandılmamış;
başkaları kaydetse dahi sanığın bu verileri ele geçirdiği ve yapılan aramalarda sanıkta bulunduğu
sabit olduğundan TCK 136/1'de yazılı olan suçun oluştuğu,
Her ne kadar sanık Mustafa Özbek hakkında TCK 334/1. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiş ise de, suça konu belgelerin TCK 334. Maddede öngörülen
unsurları taşımadığı anlaşıldığından CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçtan beraatine
karar verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
486/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Mustafa ÖZBEK hakkında TCK 334/1 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Mustafa ÖZBEK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde, Sanık Muzaffer Öztürk’ün, sanık Arif Doğan’a ait; içerisinde, 2 adet kaleşnikof,
tabancalar, çok sayıda mermi, askeri mühimmat ve uyuşturucu esrar maddesi bulanan sandıkları
bilerek ve isteyerek Polonezköy yolu üzerindeki işyerine ait depoda muhafaza ettiği, sanığın,
sanık Arif Doğan’a ait içinde uzun namlulu silah, tabanca, askeri mühimmat ve uyuşturucu esrar
maddesi olan sandıkları herhangi bir kira sözleşmesi olmadan, mülkiyeti kendisine ait dükkânın
depo kısmında muhafaza ettiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olan Arif Doğan’a yardım
ettiği, örgüt üyesi gibi cezalandırılması gerektiği, ayrıca ruhsatsız nitelikli silah bulundurma ve
uyuşturucu madde muhafaza etme suçlarından da sorumlu tutulması gerektiği, İddia edilerek,
TCK 314/3 ve 220/7 maddesi delaletiyle TCK 314/2, TCK 188/3, 53, 54, 58/9, 63, 6136 sayılı
kanunun 13/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Muzaffer ÖZTÜRK hakkında TCK 188/3 maddesi gereği açılan kamu davasından
verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
1- Sanık Muzaffer ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Muzaffer ÖZTÜRK'ten usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma
işlemi sonucu 14/08/2008 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı
haiz olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 2 adedi vahim nitelikte olmak üzere 4 adet
ateşli silah ele geçirildiği, buna göre sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/2, TCK
53, 63 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Muzaffer ŞENOCAK’ın kendisini çevresine özel kuvvetler
elemanı olarak göstermeye çalıştığı, evinde yapılan aramada pek çok nüfus cüzdanı, pasaport
sureti ve çeşitli belgelerin bulunduğu, özel kuvvetlere ait plaketi özel ilişkilerinde kullandığı,
bazı kişilere ait güvenlik araştırma bilgilerinin bulunduğu, sanık Fikret EMEK ile diğer sanıklar
arasında irtibatı kuran şahıs olduğu, sanık Fikret EMEK’in şirketinde bir süre çalıştığı, belgeler
arasında Musa YARGIN isimli şahısla ilgili özel bilgilerin bulunduğu, kız arkadaşı olan Ayşe
ELVEREN isimli kişiyi Ayşe ŞENOCAK olarak gösteren kimlik düzenleyip, bilgisayarına
kaydettiği, sanık Muzaffer TEKİN’de bulunan 16 nolu CD’yi hazırlayıp Aydın YÜKSEK’e
verdiği, Aydın YÜKSEK’in de bu CD’yi Mete YALAZANGİL vasıtasıyla Muzaffer TEKİN’e
ulaştırdığı, örgütün silahlı kanadını oluşturan Fikret EMEK ve Muzaffer TEKİN ile irtibatını
Mete YALAZANGİL ile sağladığı, sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün üyesi olduğu ve
örgütün yurtdışı faaliyetleri için girişimde bulunduğu, devlete ait gizli belgeleri sanık Fikret
EMEK’ten alıp, bunları tahsis oldukları amaç dışında kullanarak Aydın YÜKSEK vasıtasıyla
örgüt hiyerarşisi içinde Muzaffer TEKİN’e devrettiği, ayrıca patlayıcı madde bulundurduğu,
iddiasıyla, TCK 314/2, 174/1-2, 314/3 ve 220/4 yollamasıyla 326/1, 327/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine ilişkin,
1- Soruşturma aşamasında Devlet sırrına ilişkin belge ve bilgilerin, CMK’nın 125.
maddesi gereğince, mahkeme yerine Cumhuriyet savcılığınca incelenip niteliğinin belirlenmesi,
2- Ele geçen ve Devlet sırrı olduğu şüphesi duyulan belgelerin, ilgili kurumlardan
Devlet sırrı olup olmadığı hususunda görüş alınması yerine konunun uzmanı olmayan Askeri
savcılıklar ve Genelkurmay Adli Müşavirliklerinden alınan görüşler doğrultusunda hüküm
kurulması,
3- Mahkemece, belgelerin ele geçtikleri tarihte halen sır niteliğini taşıyıp
taşımadıklarının araştırılması ve bu araştırma sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının
tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Yasaklanan bilgileri temin etmek suçuna konu belgelerde hukuka uygun ve usulüne
göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye açıklanması yasaklanmış sır vasfını
kazandırmayacağından; suça delil kabul edilen belgelerin yasaklanma biçimlerinin hukuka
uygun olup olmadığına ya da yasaklamanın suç tarihi itibari ile devam edip etmediğine yönelik
araştırma yapılmaması suretiyle eksik soruşturma ile mahkumiyet hükmü kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Muzaffer ŞENOCAK hakkında TCK 174/1 maddesi gereği açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Muzaffer ŞENOCAK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, suça konu belgelerin sanık tarafından bir sanıktan alınarak diğer sanığa
verildiğine dair somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı
suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
489/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanıklar Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve
Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme
amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım
Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları, bu bağlamda Türk
Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde 2002 yılında Milli Mücadele Hareketi olarak
meydana getirilen bu oluşumun liderinin dosyadaki bilgiler ışığında Sanık Kemal Aydın olduğu,
Sanık Neriman Aydın’ın, kendisine farklı alanlarda verilen görevleri ara yönetici olarak
üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da Kemal Aydın ile birlikte ve onun yardımcısı
konumunda idare ettiği,
Ziraat Bankası Ankara Kurumsal bankacılık şubesinde çalışan Sanık Neriman
AYDIN’ın, kendi alanın dışında, birçok farklı meslekteki insanlar ve farklı kurumlarla irtibatlı
olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü mensubu sanıklardan M.Şener ERUYGUR, Ergün
POYRAZ, Sevgi ERENEROL, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Hamza DEMİR, Ercüment OVALI,
Hatice BAHTİYAR, İbrahim ÖZCAN ve bazı askeri personeli tanıdığı, Ergenekon Terör
Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda bu kişilerle sık sık bir araya gelip toplantılar yaptığı,
bu görüşmeleri not alarak katılmamaları halinde Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın’a sunduğu,
yine patrikhane Kıbrıs, ülkenin anayasal kurumları olan Yasama ve Yürütme ile ilgili konularda
yasadışı amaçlarına ulaşmak için görüşmeler düzenlediği,
Gizli Tanık Kıskaç’ın, Sanık Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında
bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına
rozet taktığı şeklindeki beyanın da sanıkların TSK’ne sızma konusunda ulaştıkları aşamayı
ortaya koyduğu,
Sanığın aralarında yürütme ve yasama organı üyelerinin de bulunduğu kişileri bir suç
işleme kararı kapsamında siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine bağlı olarak fişlediği,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından görevlendirilen Sanıklar Neriman Aydın ve
Durmuş Ali Özoğlu’nun Sanık Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket
ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte
kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da sanık Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer
öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu
Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan olmak üzere arkadaşlarını
bilge bir kişi olarak tanıttığı sanık Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da
Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle Sanık Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını
sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını Sanıklar Kemal ve Neriman’ın evine
getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli
toplantıların sürdüğü, Sanık Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar
olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl
sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu
aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını
da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu
kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri
hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını
sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta Sanık Kemal olmak üzere Neriman
ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, Sanıklar Kemal ve
Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan
faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava
oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları
etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara
Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu
490/658
askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı
altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı
kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda Sanıklar
Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıklarını, Sanık Neriman
Aydın’ın kendisine bağlı olduğu Kemal Aydın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün
faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvayı Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik
yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı
halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta
onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör
Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Noyan
Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını
teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla
temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı
içerisine girdiği, yapılan aramada bu sanıkların Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri
dökümanların da Neriman Aydın’ın evinde ele geçirildiği,
Yine sanığın, Kara Harp okulunda okuyan ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine
katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün
amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte
katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK katılan kişileri öncelikle komando
olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve
kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda yönlendirdiği, bunun başarılması için
Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst rütbeli kişilerin yardımını sağladığı,
sanığın ağabeyi Kemal Aydın ile birlikte her türlü maddi ve manevi fedakârlığa katlanarak en iyi
şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri
beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde
tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka
bir) ‘DEVLET’ e hizmet etme düşüncesini aşıladıkları,
Sanık Neriman Aydın’ın Kemal Aydın’a bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünde ara
yönetici konumunda görev aldığı, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini ara
yönetici olarak yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri
içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel
bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı personelin okuldan mezun olduktan sonra
muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel
anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya
yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale
zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama
organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin
silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı,
askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe
teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler, emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren
kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı
halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri
hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı, iddiasıyla, TCK 314/1, 311/1, 312/1, 319/1, 765
Sayılı TCK 232 (5237 Sayılı TCK 288-iki Kere ayrı ayrı ), 135 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık NERİMAN AYDIN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
493/658
Sanık Neriman AYDIN hakkında 765 Sayılı TCK 232 (2 Kez) maddesi gereği açılan
kamu davasından verilen düşme hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Neriman AYDIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Noyan Çalıkuşu’nun; sanıklar Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme,
emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma
faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir
yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir
subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, sanık Eren MUMCU ile
Noyan ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme
organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir
şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi
veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da
işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
495/658
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Noyan ÇALIKUŞU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 -161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, ERGENEKON terör örgütünün amacına ulaşmak için istihbarat toplanması
ilkesine uygun olarak Sanık Nusret Senem’in hukukçu olması da gözönüne alınarak yargıda
görev yapan kişilere ait bilgileri topladığı, ayrıca kişileri siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmiş olduğu, ayrıca bir kısım hakim ve
savcıların telefon numaralarının kayıt edilmiş olduğu Sanık Nusret Senem İşçi Partisinin genel
sekreteri olduğu ve odasının girişinde bulunan odada içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin
bulunduğu CD’lerin ele geçirildiği, böylece sanığın devlete ait gizli belgeleri temin etmek
suçunu da işlediği,
Yapılan aramalar sırasında İşçi Partisi Genel Merkezinde ERGENEKON terör
örgütünün ana belgelerinden olan başta ERGENEKON, Lobi, Kemalist Hareket, Devletin
Yeniden Yapılanması v.s. olmak üzere önemli belgelerinin ele geçirilmiş olması, sanık Nusret
Senem’in örgütün amacına yönelik faaliyetlerinin bulunması, legal olarak İşçi Partisini perde
yaparak aslında illegal ERGENEKON gizli örgütlenmesi içinde yeraldığı göz önüne alındığında
sanık ERGENEKON terör örgütü ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden organik bir bağ
kurmak suretiyle silahlı terör örgütü üyesi olmak, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri temin etmek,
kişisel verileri kaydetmek suçlarını işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2-1,43/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıklar Nusret Senem ve Mustafa Levent Göktaş’ın avukatlık
bürolarındayapılan arama faaliyetinin incelenmesinde; CMK’nın 250. maddesi uyarınca
belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları
gösterilmeden verilen mahkeme kararlarında bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve
497/658
kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nun 134. maddesi
uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde, kollukça sanıkların avukatlık bürolarında yapılan
aramalarda ele geçen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanıklara veya
müdafiilerine bir kopyası verilmeden ve yasaya uygun olmayan gerekçe ile el konulması;
yine dijital ve basılı doküman şeklindeki bir çok delilinavukat-müvekkil ilişkisine dair
olduğu iddiaları karşısında, CMK’nın 130/2. maddesi uyarınca, bu iddiaya konu delillerin
incelenmeksizin mühürlenerek hakim önüne götürülmesi ve hakimin karar vermesinden
sonra sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu hususta bir karar alınmaksızın
delillerin incelenmesi ve bu suretle elde edilen delillerin hükme esas alınması,
2- Sanık Nusret Senem’in evinde yapılan aramaya gelince, Yukarıda belirtilen
dijital delillerin elde edilmesindeki hukuka aykırılıkların yanında, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca, avukatların görevleri sırasında ve görevlerinden dolayı
işledikleri suçlardan dolayı evlerinde ve bürolarında yapılacak aramanın, kararda belirtilen
olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile
yapılacağı düzenlenmiş olup, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararında, sanığın
bizatihi avukatlık mesleği faaliyetlerinin dahi suç unsuru olarak kabul edildiğinin
anlaşılması karşısında, 26.03.2008 günü sanığın evinde Cumhuriyet savcısı ve baro
temsilcisinin yokluğunda arama yapılması,
3- Sanık Nusret Senem'in evinde yapılan aramada elde edildiği belirtilen
Başbakanlık MİT Müsteşarlığının "Çok Gizli" ibareli ve Susurluk Raporu olarak tabir
edilen evrak ile ilgili olarak, sanığın bu belgeyi avukatlık mesleğini yürütmesinden dolayı
vekili olduğu bir dava dosyasından temin ettiğine dair savunmasının araştırılması gerektiği
gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,
4- İşçi Partisi Genel Merkezi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin Eti Mahallesi
Toros Sokak No:9 Maltepe Ankara adresinde 21/03/2008 günü yapılan aramada,
a) CMK’nın 119. ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 11. maddesinde arama
işlemini yapanların adı, soyadı, sicili ve unvanının arama tutanağına yazılacağının ve imzalarının
alınacağının belirtilmiş olması karşısında; arama mahalline tutanakta imzası bulunanların dışında
ve çok sayıda kolluk görevlisinin girerek aramaya katıldığı; kolluk görevlilerinin bir çok
bağımsız bölüme avukatlar ve ilgililerin yokluğunda girerek arama faaliyetinde bulundukları;
arama tutanağının 3. sayfasında yazılı, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafındaki
masanın etajerinde bulunduğu yazılan materyallerin, avukatların yokluğunda, kollukça
bulunduğu iddiaları karşısındasöz konusu iddiaların arama işlemine katılanların dinlenilmesi ve
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/318 esas sayılı dosyası getirtilip incelenmek
suretiyle araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirigerektiği gözetilmeden
eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi;
b) Aramada ele geçtiği iddia edilen Elba High Quality marka CD içerisinde Cumhuriyet
savcılığınca yaptırılan incelemede, CD'de bulunan “Yargı-Nusret Senemden” klasörü içinde
Yargıtay binası krokisi ve bu krokinin açılımına dair bir metin belgesi bulunduğu yerel mahkeme
tarafından kabul edilmiş olup; sanıkların, bu CD’nin aramada bulunmadığı, CD içindeki
klasörlerle bir ilgilerinin olmadığı, kroki ve krokinin açılımı belgesinin 24.03.2008 tarihli Taraf
Gazetesi nüshasında yayınlandığı ve bu yayında yer alan belgenin büyütülerek incelenmesinde
13.03.2008 tarihinde, yani İşçi Partisi aramasından 8 gün önce, Taraf Gazetesi'nin Ankara-
İstanbul büroları arasında fakslandığının anlaşıldığı hususundaki iddialar karşısında, söz konusu
iddiaların araştırılarak, bu iddialar ile ilgili Taraf Gazetesi yetkilileri hakkında bir soruşturma
yapılıp yapılmadığının, kamu davası açılıp açılmadığının tespiti ile kamu davası açılmış ise bu
dosyanın celbedilerek incelenmesi;
Aynı CD içerisinde yer alan ve Nusret Senem tarafından oluşturulduğu mahkemece
kabul edilen "Liman Lokantası Yemeği" belgesinde, yemeğe sanık Ergun Poyraz'ın da katılacağı
yazılı ise de belgenin oluşturulma tarihi olan 02/01/2008 tarihinde sanık Ergün Poyraz'ın
cezaevinde tutuklu olduğu ve bu sebeple söz konusu belgenin de gerçek dışı olduğu hususundaki
498/658
sanık savunmasının araştırılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve
takdirigerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
D. Kanaat
Sanık Nusret SENEM'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 130/2 -134 - 161 - 162
499/658
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu
işlemler neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Oğuz Bulut’un, sanık İbrahim Şahin ve bu sanığın talimatı
altında hareket eden sanıklar Oğuzhan Sağıroğlu ve Ersin Gönenci ile irtibatlı olduğu, emniyet
görevlilerince gerçekleştirilen fiziki takiplerde ismi geçenlerle birlikte görüldüğü, Ergenekon
silahlı terör örgütü içinde ara yöneticilerden olan sanık İbrahim Şahin’in liderliğinde oluşturulan
birimlerin gerçekleştirmeyi düşündüğü suikast ve diğer eylemlerde kullanılmak üzere iki adet el
bombası temin ettiği ve bir akrabasında sakladığı, sanık Fatma Cengiz’den elde edilen 14
numaralı CD içerisindeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızla ilgili bilgiler, yine sanık İbrahim
Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, Ersin Gönenci ile İbrahim Şahin arasında
yapılan telefon görüşmeleri ve çekilen mesajlar, Ersin Gönenci ve Oğuz Bulut arasındaki irtibat
ve birliktelik, Oğuz Bulut’tan elde edilen el bombaları, İbrahim Şahin’den ele geçirilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu elde edilen mühimmat ve patlayıcılar hep
birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon silahlı terör örgütünün içinde yer alan sanıkların örgütün
kendilerine verdiği görev doğrultusunda Ermeni vatandaşlara yönelik (Minas Durmazgüler gibi)
eylem hazırlığı içerisinde oldukları, bu hususta adres tespiti, yer tespiti gibi altyapı çalışmaları
yaptıkları, sanık Oğuz Bulut’un Ersin Gönenci ile birlikte İbrahim Şahin’e bağlı olarak görev
aldığı, Minas Durmazgüler’e yönelik suikast eyleminde kullanılmak üzere el bombalarını temin
edip muhafaza edilmesini sağladığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 174/1-2, 6136 sayılı kanunun 15/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
501/658
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
1- Sanık Oğuz BULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddeleri gereği
yapılan inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyaller üzerinden ele geçirilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte
bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Oğuz BULUT'un usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 07/01/2009 tarihinde ele geçen ve 6136 sayılı yasa kapsamında memnu vasfı haiz
olup bizatihi bulundurulması suç teşkil eden 4 adet kama ve bıçağa ilişkin, sanık hakkında
6136 sayılı Kanunun 15/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Oğuz BULUT'un usulüne ve hukuka uygun arama - elkoyma işlemi
sonucu 07/01/2009 tarihinde ele geçen ve bizatihi izinsiz bulundurulması suç teşkil eden 2
adet el bombasına ilişkin TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 Tarihli, 2009/751 Esas, 2009/565
numaralı iddianamesinde, Sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun sanık İbrahim Şahin ile birlikte ve onun
talimatları doğrultusunda hareket ettiği, bu sanığın kulaklarının ağır işitmesi sebebiyle önemli bir
kısım görüşmelerini sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun gerçekleştirdiği, örgüt adına kendine verilen
görevin bir gereği olarak bilgi topladığı, suikast planlarının oluşturulmasında çalıştığı ve katkıda
bulunduğu, sanık İbrahim Şahin’e Ermeni kökenli vatandaşlarla ilgili bilgileri aktardığı,
soruşturma dosyası kapsamındaki teknik takip çalışmalarından sanık İbrahim Şahin tarafından
Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarının gerçekleştirilmesi için oluşturulan S-1 adı
altındaki illegal yapılanmaya eleman temin ettiği, bu yapılanmada görev almaları konusunda
başarılı olduğu ve bu anlamda örgüte kazandırdığı bu şahıslara ait bilgileri İbrahim Şahin’e
ilettiği, bu kapsamda S-1 örgütlenmesinde görev almak üzere sanıklar Cihan Arık ve Onur
Özdemir’in isimlerini, kişisel bilgilerini İbrahim Şahin’e bildirdiği, S-1 ekibinin oluşturulmasına
önemli derecede katkı sağladığı, sanığın isminin gerçekleştirilmesi düşünülen suikast planlarında
yer aldığı, sanık Oğuzhan Sağıroğlu’nun Ergenekon silahlı terör örgütününüyesi olduğu ve bu
örgütün içinde İbrahim Şahin’e bağlı olarak örgütün amaçlarını gerçekleştirme doğrultusunda
faaliyette bulunduğu, iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu
davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Oğuzhan SAĞIROĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, bu işlemler
neticesinde elde edilen delillerin hukuken itibar edilebilir nitelikte bulunmadığı, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2011 tarih ve 2010/1600 soruşturma
2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C, PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri
503/658
olan Sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş Özel’in yakalanmalarından sonra Cezaevinde
bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları
itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler verdikleri, Mahkeme kararlarına
istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da
görevli personelce kendilerine yardım yapılarak yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve
ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan üç sanığın Okan İşgör'ün kurmuş olduğu
“Göktuğ” isimli nakliye şirketinde bir araya geldikleri, 2007 senesinde başlayan Ergenekon
soruşturmaları ve tutuklanan şahıslardan sonra sanıkların aralarındaki iş ortaklıklarının bittiği,
sahip oldukları araçların satıldığı anlaşılmakla, sanıkların örgüt çatısı altında bir araya geldikleri,
kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak sağlandığı, örgütün deşifre
olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği kanaatine varıldığı,
Gerek kendi kısmi kabulleri, gerek tanık beyanları, gerekse bu yönde elde edilen birçok
delille sanıklar Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın, eski bir örgüt üyesi olarak gayri resmi
işlerle uğraşan ve bu güne kadar haklarında devam eden soruşturmalar bulunan, devletin resmi
organları tarafından kabul edilmeyen JİTEM üyeleri ile irtibatlı oldukları, Sanık Yusuf Ethem
Akbulut’un polis memuru olmasına rağmen üç sanık ve örgütle irtibatının bulunduğu, her üç
sanığın haklarında devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon terör örgütü üyesi
kişilerle irtibatlı oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu
değerlendirilen silah ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun
ortam bulunup, örgütçe karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde
kullanılabileceği, her üç sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri,
çevrelerine kendilerini “Derin Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin
ettiklerinin anlaşıldığı, her üç sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu, Sanık Yusuf Ethem
Akbulut’un diğer sanıklarla irtibatlı olduğu, Sanık Ulaş Özel ile birlikte Müşteki Kazi Erdil
isimli şahsın öldürülmesine yönelik eyleme dönüşmeyen olaya iştirak ettiği, böylelikle sanığın
da Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu kanaatine varıldığı, dosyadaki delillerden anlaşılacağı
üzere Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen mühimmatın Sanık Okan İşgör tarafından Sanık
Ulaş’a muhafaza edilmesi amacıyla verildiği, Sanık Hüseyin Yanç’ın da bundan haberi olduğu,
sanıklardan, Ergenekon soruşturması kapsamında daha önceden haklarında işlem yapılarak dava
açılan bir kısım sanıklarla irtibatlı oldukları, iddiasıyla TCK 314/2, 28.07.2010 ve 19.08.2010
günü yapılan aramalarda ele geçen 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesi kapsamındaki otomatik
silah, kurusıkıdan bozma silah ve fişekler yönünden TCK 44. Maddesi delaletiyle 6136 sayılı
yasanın 13/2 maddesi ve aynı tarihlerde yapılan aramalarda ele geçen patlayıcılar ve roket atar
yönünden TCK 44. Maddeleri delaleti ile TCK 174/1-2 maddeleri ve 6136 Sayılı Kanuna 2478
sayılı kanunla eklenen EK-5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Kanaat
1- Sanık Okan İŞGÖR'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
2- Sanık Okan İŞGÖR'e ait patlayıcıların, 28/07/2010 tarihinde diğer sanık Ulaş
ÖZEL'in üvey babasının ikametinden ele geçtiği, bu şekilde sanık Okan İŞGÖR'ün patlayıcı
madde bulundurulmasına ve muhafazasına iştirak ettiği anlaşıldığından sanık Okan
İŞGÖR'ün patlayıcı madde bulundurmak suçundan eylemine uyan TCK 174/1 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Okan İŞGÖR'e ait6136 sayılı yasa gereğince memnu vasfı haiz olup
vahim nitelikte olduğu tespit edilen silah ve fişeklerin,28/07/2010 tarihinde diğer sanık Ulaş
ÖZEL'in üvey babasının ikametinden ele geçtiği, bu şekilde sanık Okan İŞGÖR'ün 6136
sayılı yasa kapsamında silah ve fişeklerin bulundurulmasına ve muhafazasına iştirak ettiği
anlaşıldığından sanık Okan İŞGÖR'ün eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/2 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanığın Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kurulan
Kuvvai Milliye derneğinin İstanbul İl sorumlusu olduğu, örgüte ait 27 adet el bombası
bulundurduğu, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını temin ettiği, birçok örgüt üyesi ile
sürekli irtibatlı olduğu, soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan dosyamız
506/658
sanıklarından Ali YİĞİT’in cezaevinde bulunduğu dönemde baskı ve tehdit kullanarak daha önce
vermiş olduğu ifadesini değiştirmesi yönünde baskı yaptığı, bu nedenlerle sanığın Ergenekon
Silahlı Terör örgütünün üyesi olduğu,
Ayrıca Sanığın örgüte ait ve örgütsel amaçla kullanılmak üzere 27 adet el bombasını
muhafaza edip bulundurduğu, bu şekilde silahlı terör örgütüne silah sağlama suçunu işlediği,
Örgütsel faaliyetler kapsamında düzenlenen ve amacı ülkede kaos ve iç karışıklığa
sebep olabilecek farklı etnik kökenli kişiler arasındaki düşmanlıklar akabinde çıkacak kargaşa
sonucu halkı hükümete karşı ayaklanmaya tahrik edecek çok sayıda toplantı ve gösterilere
katılarak, hükümete karşı halkı silahlı ayaklanmaya tahrik suçunu işlediği,
Dosyamız Sanıklarından Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM’a Cumhuriyet
Gazetesine atılmak üzere 3 adet el bombası verdiği, bu bombaların atılması sonucu Cumhuriyet
Gazetesinde maddi zarar meydana geldiği bu nedenle sanığın korku ve panik yaratacak şekilde
patlayıcı madde kullanmak ve mala zarar vermek suçlarına iştirak ettiği iddialarıyla, TCK 314/2,
313/1, 315, 39/2-b yollamasıyla 170/1-c, 151/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK'nın 252/1-f maddesinin 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmasına rağmen, mahkeme başkanının duruşma düzenini bozan sanık
veya müdafiinin oturumların bir kısmına ya da tamamına katılmamalarına karar verilmesi
suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Oktay Yıldırım hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmamadığı halde,
tehdit suçundan, mahkûmiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık OKTAY YILDIRIM hakkında TCK 39/1-2 maddesi delaleti ile TCK 312/1,
TCK 39/1-2 Maddeleri delaleti ile TCK 170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği
görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 106 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
OKTAY YILDIRIM'ın atılı suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı değerlendirilerek, bu
suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık
Orhan Güçlü’nün, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale
ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, iddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve terör
örgütüne yardım ettiği kabul edilen sanık hakkında örgüt mensupları hakkında uygulanması
mümkün bulunan TCK'nın 58/9. maddesinin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ORHAN GÜÇLÜ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
SanıkORHAN GÜÇLÜ'ye atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Orhan TUNÇ’un, Sanık Kemal KERİNÇSİZ’e 22.03.2007 tarihinde
gönderdiği emailde “Yaptıklarınızı takdir ediyorum ve sizinle gurur duyuyorum, her zaman
rkanızdayız var olun sağ olun.” şeklinde örgütün yaptığı eylem ve fiilleri desteklediği, Sanık
510/658
Sevgi ERENEROL’un Balıkesir’e gelmesini büyük bir şans olarak nitelediği ve bunu internet
üzerinden grup üyelerine aktardığı, Sanığın örgütün toplantılarına katıldığı, Ergenekon ve Lobi
dokümanında geçen amaçlar doğrultusunda Büyük Türkiye Lobisi isimli oluşumun başkanı
olarak kendisini tanıttığı, Sanık Habip Ümit SAYIN’ın soruşturmadan korktuğu için Sanık Orhan
TUNÇ’un evinde gidip bir müddet saklandığı, lobi faaliyetlerini açıktan sürdürüp toplantılara
katıldığı, örgütün yapısı işleyişi hiyerarşik düzeni kullanılan araçlar ve örgütün amaçları göz
önüne alındığında, sanığın Ergenekon terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu ve böylece Sanık
Orhan TUNÇ’un Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu, Sanık Orhan TUNÇ’un
görüşmelerinde irtibatlı olduğu askeri şahısları açıkça Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı
isyana tahrik ettiği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin devletin yönetimine el koyması hususunda tahrik
edici konuşmalar yaparak Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik
etmek suçunu da işlediği, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
Sanık Orhan TUNÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde, Kuvayi Milliye Derneği’nin kuruculuğunu ve başkanlığını yapan Paşa kod Fikri
Karadağ’ın örgütçe temin edilen tetikçiler ile gizli görüşmeler yapmak için çalıştığının fiziki
takip tutanaklarından anlaşıldığı, dernek çatısı altında silahlı tetikçi grupları örgütlediği, bazı
kişilerin öldürülmesi için organizasyon yaptığı, tetikçilerle yüz yüze görüştüğü, Osman Gürbüz
gibi tetikçileri dernek çatısı altına aldığı, bir kısım dernek üyelerine dernek çatısı altında “bu
uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var” şeklinde şiddet içeren yemin merasimi
düzenlendiği, ayrıca 13500 kişilik hainler listesi hazırladığı, derneğin sivil toplum görüntüsü
altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösteren silahlı eylem gerçekleştirme
kabiliyetine sahip hücre yapılanması içerisinde olduğu, Osman Gürbüz’ün de Fikri Karadağ’a
bağlı olarak faaliyet yürüttüğü, Fikri Karadağ’ın emri altındaki tetikçilerden olduğu, şüphelinin
yasal olmayan faaliyetlerini daha rahat icra edebilmek için sahte polis ve askeri kimlik
kullandığı, 12.03.1995 tarihli Gazi olaylarının ilk kurşunu sıkmak suretiyle başlatıcısı olduğuna
dair DHKP-C terör örgütünün dokümanlarında adının geçtiği, Necip Hablemitoğlu’nun
öldürülmesi eylemini gerçekleştirdiğine dair gizli tanık beyanı bulunduğu, iddiasıyla, TCK 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık OSMAN GÜRBÜZ'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 161 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.04.2010 Tarih, 2010/737 Soruşturma,
2010/385 Esas ve 2010/276 Sayılı iddianamesinde; Olay tarihinde Şanlıurfa İli, Suruç İlçesi, 3.
Hudut Alayı, 2. Hudut Taburu 6. H udut Bölüğü'nde piyade er olarak askerlik görevini yaparken
27.08.2009 günü firar eden Sanık Özkan KURT’un 31.03.2010 günü saat:14.20'de "Sayın Savcı
Zekeriya ÖZ'ün Dikkatine" başlıklı ve "Oflu Enişte" rumuzu ile biten tehdit içerikli faks yazısı
gönderdiği, Sanık Özkan KURT'un Ergenekon terör örgütüne üye olmamakla birlikte açık kimlik
ve adresi tespit edilemeyen bir terör örgüt mensubunun yönlendirmesi ile terör örgütü adına
Ergenekon terör örgütü soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savası Zekeriya ÖZ'ü imzasız faks
yazısı ile ölümle tehdit ettiği böylelikle Ergenekon Terör Örgütü Adına Suç İşlediği, iddiasıyla,
TCK 220/6 ve 314/3 maddesi yollaması ile TCK 314/2, TCK. 106/2.b-d maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
515/658
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun81.
maddesinin 1. fıkrasındaki “Asker kişiler, ifadelerinin alınması veya sorguları için bağlı
bulundukları askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin emri ile getirilirler.”
düzenleme karşısında, 01.04.2010 tarihinde asker kişi olan Sanık Özkan Kurt’un
soruşturma aşamasındaki ifadesinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü personelince
alınması ve ifade esnasında askeri inzibat bulundurulmaması; 02.04.2010 tarihinde
mahkemedeki sorgusu sırasında, CMK’nın 148. madde hükmü hatırlatılmaksızın, “kolluk
ve Cumhuriyet savcılığında müdafii bulundurulmaksızın alınan ifadelerini kabul edip
etmediği”nin sanığa sorulması ve anılan husustaki bu kabul beyanına istinaden kolluk ve
savcılık beyanlarının delil kabul edilmesi; yine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
2010/118 esas sayılı dosyasının 26.01.2011 tarihli celsesinde de müdafii olmaksızın alınan
kolluk ifadesinin, sanığa okunması suretiyle CMK’nın 148 ve 213. maddelerine muhalefet
edilmesi,
4- Sanık Özkan Kurt hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmadığı halde,
hakaret suçundan, beraat kararı verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ÖZKAN KURT hakkında TCK 125/3.a, 125/4 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 125/3.a maddesinde yazılı "Kamu
Görevlisine Hakaret" suçuna ilişkin sanık ÖZKAN KURT'un suça konu faks ile gönderdiği yazı
içeriğinin hakaret suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı değerlendirilerek, bu suça ilişkin
sanık ÖZKAN KURT hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Özkan KURT'un suç tarihi olan 31/03/2010 tarihi itibariyle Cumhuriyet Savcısı
olan Zekeriya ÖZ'e ulaştırmak kastı ile tehdit içerikli faksı gönderdiği, bu eylemin iddiaya konu
terör örgütü tarafından yaptırıldığına ilişkin maddi delil bulunmadığı, sanığın eyleminin TCK
106/2.b maddesi kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir.
1- Sanık ÖZKAN KURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör
örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık ÖZKAN KURT'un suç tarihinde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet
Savcısı'na yönelik tehdit içerikli imzasız yazıyı faks ile göndermek suretiyle işlediği tehdit
suçuna ilişkin eylemine uyan TCK 106/2.b maddesi gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
516/658
177- ÖZLEM USTA
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.04.2012 tarih ve 2012/544-205 sayılı
iddianamesinde özetle; Sanık Özlem Usta’nın Aydınlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü olduğu
dönemde;
Aydınlık Dergisi'nin 18.10.2009 tarihli 1161. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 25.10.2009 tarihli 1162. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 01.11.2009 tarihli 1163. Sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Melih Gökçek arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 15.11.2009 tarihli 1165. sayısında Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında geçen
görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 22.11.2009 tarihli 1166. sayısında Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek ile RTÜK yetkilisi olduğu iddia edilen bir şahıs arasında geçen
görüşmenin yayınlandığının tespit edildiği,
Sanığın eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara alındığında;
sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
517/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Özlem USTA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Rafet ARSLAN’ın son iki yıldır sürekli olarak Muzaffer
TEKİN’in ofisine gelip gittiği, bütün aktivitelerine katıldığı, sanık Muzaffer TEKİN’in ofisine
geldiğinde sürekli olarak kendisine ait bölümde durduğu, VKGB’nin kuruluş toplantılarına
katıldığı, sanık Hüseyin GÖRÜM’ün fabrikasındaki yemeklere katıldığı, kendisini Rafet Albay
olarak tanıttığı, Muzaffer TEKİN’in internetten indirdiği Derin Devlet isimli yazının sanık Rafet
ARSLAN’da da bulunduğu, sanığın Muzaffer TEKİN’e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünde
örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, örgüt talimatları gereğince sanık Muzaffer TEKİN’in ofisinde
görevli olarak bulunduğu, sanığın böylece Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla,
TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/83 Teknik Takip nolukararı ile şüpheli
hakkında verilen iletişimin tespiti kararının gerekçesinin, “şüphelilerin suçla ilgisi olup
olmadıklarının tespiti için” şeklinde olduğu ve bu kapsamda CMK'nın 135. maddesinde belirtilen
kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan olgulara yer verilipaçıklanmaması,
518/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Rafet ARSLAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 135 maddesi gereği yapılan iletişim
tespiti işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen delillere hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Raif GÖRÜM’ün, legal görünümlü
Kuvayı Milliye Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün Sivil Toplum Kuruluşları alanındaki
yapılanması olduğunu bildiği, örgütün amaçları doğrultusnda faaliyet gösteren legal görünümlü
bu dernekte Kahraman ŞAHİN’in ile bağlantılı olarak istihbarat toplama faaliyetlerinde
bulunduğu, kendisinden Kuvayı Milliye İstihbarat Görevlisi kartı elde edildiği ve Ergenekon
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
519/658
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,Usul ve yasaya aykırı
görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Raif GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde özetle; Sanık Rasim GÖRÜM’ün, Ergenekon
Terör Örgütü’nün gerçekleştirdiği 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin İstanbul’daki binasına
el bombaları atılması eylemleri öncesinde, bu eylemlerin planlandığı, İstanbul Ataşehir semtinde
yapılan toplantıya katılarak burada örgüt yöneticilerinden Muzaffer TEKİN’in talimatı ile 3 adet
el bombasını Osman YILDIRIM’a verilmek üzere bir odadan diğerine getirdiği, Örgüt mensubu
sanıklardan Kahraman ŞAHİN, Yusuf GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, İbrahim ÖZCAN, Mehmet
Fikri KARADAĞ ve Muzaffer TEKİN ile örgütsel irtibatının bulunduğu ve Ergenekon Terör
Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre, temyiz isteminde bulunmayan sanık Rasim Görüm hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
D. Kanaat
Sanık Rasim GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde,Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın psikolojik harekât amacıyla yayın yapan
internet siteleri ile fiili irtibatının bulunduğu, ayrıca diğer deliller doğrultusunda Ergenekon Terör
Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yayılma faaliyetleri kapsamında
görevlendirildikleri anlaşılan Recai Alkan, Cem Şimşek, Fatih Koca ve Altunay Şahin’in de
içerisinde bulunduğu örgüt üyelerinden sorumlu olduğu, adı geçen sanıkların Ergenekon Terör
Örgütü’nün Deniz Kuvvetleri içerisinde etkisini artırması ve yayılması yönünde psikolojik
harekat yönü ağır basan mail çalışmalarını yürüttükleri, bu faaliyetlerini ise örgüt yöneticisi
sanık Doğu Perinçek’in emirleri doğrultusunda yerine getirdikleri, Sanık Recai Alkan’ın sanık
Hasan Ataman Yıldırım’ın sorumluluğu altında faaliyet gösteren Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 312, 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
3- Dosyamız sanığı Mustafa Levent Göktaş'ınbaşka dosya sanıklarıile irtibatlı ve
bu kişilerin bağlı olduğu hücre yapılanması sorumlusu olarak faaliyet yürütüp ve tahliye
edilmemesi halinde soruşturma Cumhuriyet savcılarınayönelik suikat yapılması talimatını
verdiğinin kabul edilmesine rağmen; İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
02.10.2015 Tarih ve 2014/155 Esas, 2015/359 Karar sayılı karar sayılı dosyasında; Levent
Bektaş, Ercan Kireçtepe, MustafaTurhan Ecevit, Eren Günay ve Emre Onat haklarında
Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan
kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve
şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık vepatlayıcı madde
bulundurmak suçlarındanberaatlerine karar verildiği,
Tarık Ayabakan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Alperen Erdoğan'ınikametlerinde ele
geçen flash bellekte“Görevlendirme ve Nisan Bülteni” isimli word belgeleri içeriğinden
dolayıdosyamız sanıkları Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Koca, Altunay Şahin, Cem Şimşek,
Recai AlkanveDoğu Perinçek ile örgütsel irtibat kurulduğukabul edilmiş ise de aynı iddia ile
açılan davada bu sanıklar beraat etmişlerdir.
D. Kanaat
Sanık Recai ALKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 - 161 - 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, sanıkla
benzer iddialarla yargılanan başka sanıklar hakkında ilgili dosyalarda beraat kararı verildiği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU’nun,
522/658
legal görünümlü Kuvayı Milliye Derneğinin faaliyetlerinde etkin rol oynadığı, Ergenekon Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetilmesine yardımcı olması için Ar-Ge sorumlusu olarak
görevlendirildiği, örgütün tetikçi kanadında görevli kişilerin profillerinden de yararlanıp mafya
tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, Ergenekon Terör Örgütünün
üyesi olduğu, evinde yapılan aramalarda bu örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurduğu dolu
mermilerin ele geçirildiği ve 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet ettiği, İddia edilerek, TCK’nun
314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/4 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el
koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet savcısının yazılı
emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar olmaksızın yapılan aramada
elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası
verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde
edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve
217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
523/658
D. Kanaat
1- Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134
maddesi gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve
bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken
itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan usulüne ve hukuka uygun arama
kararı ile 23/01/2008 tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasaya göre memnu vasfı haiz
mermilere ilişkin sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2009 tarih ve 2009/1498-565 sayılı
iddianamesinde, Sanık Rıza Ferit Bernay’ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün planladığı askeri
müdahaleye zemin oluşturma kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, dönemin
Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un başkanlığında yapılan ve bir kısmı örgüt
üyeleri olan dönemin üniversite rektörleri Mustafa Abbas Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu ve Kemal
Alemdaroğlu’nun içinde yer aldığı 19 Ekim 2003 tarihindeki gizli toplantıya katıldığı, dönemin
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün bu durumdan haberdar olmamasından, toplantının
TSK’nın bilgisi dışında GİZLİ olarak düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğu, bu toplantıda
özellikle mevcut hükümetin icraatlarının ve irtica konularının görüşüldüğü, toplantıya katılan
bazı rektörlerin “Kubilay olmaya hazır olduklarını” söylediği, burada alınan tüm kararların ve bu
kapsamda rektörlerin beklentilerinin gizli bir toplantı tutanağına bağlandığı ve bu tutanakların
daha sonra Mehmet Şener Eruygur’un adresinde yapılan aramalarda ele geçirildiği,
Yine bu toplantıda C.Ç.G tarafından alınan karar gereğince, rektörlerin ve öğretim
görevlilerin katılımı ile 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen ve “Ordu göreve” pankartlarının
asıldığı “Cumhuriyet’e Saygı Mitingi’ne katıldığı,
Sanığın da aralarında bulunduğu rektörler ile bazı askerlerden oluşan C.Ç.G’nin, her
türlü riski gözönüne aldıkları, birlikte yapacakları ortak çalışma ile halk ve iktidarda bulunan
siyasi partiyi korkutup sindirerek, zorla iktidardan uzaklaştırma hususunda kararlı olduklarını
açıkça ortaya koyduğu, sanık Rıza Ferit Bernay’ın, askeri müdahaleye zemin hazırlamak
çerçevesinde örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’un organizasyonda rektörlere yönelik olarak Kent
Otel’de yapılan toplantıya iştirak ettiği Ergenekon silahlı terör örgütü nün,sivil toplum
kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme çalışmaları kapsamında ADD yönetimini ele geçirmeye
çalıştığı, bu çerçevede sanığın da diğer örgüt üyeleri Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Abbas
Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu ile derneğin yönetimine girdiği, bu faaliyetlerini tamamen örgütün
talimatları ile gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, örgütün üniversite yönetimlerini ele geçirme
stratejilerine uygun olarak, sanığın; örgüt üyeleri Halil Kemal Gürüz, Fatih Hilmioğlu, Kemal
Alemdaroğlu ve Mustafa Abbas Yurtkuran ile irtibatlı olarak, rektörlük seçimlerine müdahale
ettikleri ve örgütün kullanabileceği kişilerin seçilmelerini sağlamak amacıyla diğer rektör
adayları hakkında asılsız iddialarla bu kişileri karalamaya çalıştıkları, basına bilgi sızdırarak
ısmarlama haber ve yorum yaptırdıklarının belirlendiği, şüphelinin örgüt yöneticisi Şener
Eruygur’a bilgi veren ve ondan talimat alan kişi konumunda olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2,
311/1, 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
525/658
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık RIZA FERİT BERNAY hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Rıza Ferit BERNAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122 - 134 - 161 - 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Saipir DEBZLELVİDZE'nin deşifre olmamak için Muharrem (Kod) adını
kullandığı, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN ve Mete
YALAZANGiL'e bagli olarak faaliyet gosterdigi, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN ile arasmda
hiçbir iş ilişkisinin bulunmamasma ragmen ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN'in bu şüpheliyi
nezaretten kurtarmak için Mete YALAZANGİL'e talimat verip yardımcı olmasını soylemesi ve
şüphelinin TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile ilişkileri ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKIN'in
ofisindeki toplantilara katilip emir ve talimatlara uygun hareket ettigi, Zafer (Kod) Muzaffer
TEKIN'in tutuklanmasının ardından yerine bakan şüpheli Mehmet Zekeriya OZTURK ile
irtibatlarını devam ettirdigği, serbest kaldığında telefon edip şüpheli Mehmet Zekeriya
OZTURK'e "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen
yanınızdakileri boyle seni yapanları dikkat böyle" "kandıranlan şey yapanlan dikkat et oturur
konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.DEBZLELVIDZE'nin "senle ozel işlerim var benim"
dedigi, M.Z.OZTURK'iin "tamam anladım ben seni anladım" dedigi, S. DEBZLELVIDZE'nin
"ya bunaldim artik vallahi" dedigi, tüm bunlar göz onüne alındığına; şüphelinin ERGENEKON
teror orgütü üyesi olmak suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK'nun 314/2 ve 3713
Sayılı Kanunun 5. maddeleri geregince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
B. Kanaat
Sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95
Karar Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava
dosyası ile tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık SAİPİR DEBZLELVİDZE hakkında çıkartılan yakalama kararı henüz infaz
edilemediği, buna karşın yargılamanın kapsamı, bozma kararının içeriği, mütalaanın geneli bir
bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın beyanının dosyaya yenilik katmayacağı, dosyanın
yakalamalı olarak tefrik edilmesinin adil yargılanma hakkının ihlâli sonucunu doğurabileceği
anlaşıldığından sanığın savunmasının alınmasından vazgeçilmesine, iş ve sosyal hayatı gereği
diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
526/658
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.07.2011 tarih ve 2011/1438-342 sayılı
iddianamesinde, sanığın; adı geçen siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk
koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanmasında görev aldığı ve Proje isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda
internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı
ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti satın aldığı, sanığın; Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen
internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize
ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta
gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet
yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri
ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara
yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği, iddiasıyla, TCK
312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SEDAT ÖZÜER hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Sedat ÖZÜER'e atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
527/658
iddianamesinde, Sanık Sedat PEKER’in "Reis" kod adını kullandığı, Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile sıkı şekilde
görüştüğü ve irtibat içerisinde olduğu, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile
Beykoz’daki yalısında örgütsel içerikli toplantılar yaptığı, Ergenekon Terör Örgütünün illegal
kişilere ihtiyaç duyduğu, örgüt belgelerinden olan "Mafia" isimli dokümanda; mafyanın
çökertilmesi yerine mafyanın yeniden yapılandırılmasının (reorganizasyonu) kararlaştırıldığı, bu
doğrultuda Sanık Sedat PEKER’in, sanık Veli KÜÇÜK tarafından eğitilip yetiştirildiği, Sanık
Sedat PEKER’in, Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu ve örgütün illegal kişiler bölümünde
tarif edilen "Mafia Yapılanması" içerisinde bulunduğu, bu görev gereği kurmuş olduğu çıkar
amaçlı suç örgütünü de yönettiği, dosyada mevcut telefon görüşmelerinde örgüt adına suç işleyen
kişilere eylem yapılması karşılığında (Orhan PAMUK’un öldürülmesi vs.) Sedat PEKER’in
adamı olacağı ve ceza evinde onun koğuşuna alınacağı vaad edilmek suretiyle güvence verildiği,
iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Dosya arasında iletişim tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin kararları da
bulunmayan sanıklar Sedat Peker ile Veli Küçük arasındaki 29.02.2004 tarihli iletişim tespit
tutanaklarının CMK'nın 138. maddesine aykırı bir şekilde sanıklar aleyhine delil olarak
kullanılması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Reis Sedat PEKER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, sanığın cezaevinde olduğu tarihlerde iddiaya
konu ergenekon terör örgütü ile üyeliğinin devam ettiğine dair maddi delil bulunmadığı, delil
olarak kabul edilen iletişim tespit tutanaklarının ne şekilde elde edildiğinin tespit
edilemediği,iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine
atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.07.2008 Tarih, 2007/1536 Soruşturma,
2008/968 Esas ve 2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Selim AKKURT’un, legal görünümlü
Kuvayı Milliye Derneğinde mafya tarzı eylemler ile örgüte gelir temin etme ve provakatif terör
eylemlerinde tetikçilik yapma faaliyetleri ile görevlendirildiği, Ergenekon Terör Örgütünün
provakatif bir terör eylemi olarak Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasına havale ettiği
Orhan PAMUK, Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL’in
öldürülmeleri eylemlerine ilişkin hazırlık hareketleri aşamasında yer aldığı, Ergenekon Terör
Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık SELİM AKKURT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 Tarih, 2009/511 Soruşturma,
2009/268 Esas ve 2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Selim Utku Gümrükçü’nün;
“Memleket Sevdalıları Derneği’nin Genel Başkanı ve “Bizkaçkişiyiz Platformu”nun İstanbul İl
Başkanı, Bizkaçkişiyiz Derneğinin genel başkanı olarak görev yaptığı, 22.02.2008, 25.02.2008
ve 04.04.2008 tarihlerinde Tuncay Özkan ile yaptığı görüşmeler dikkate alındığında sanığın, sivil
toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi ve yönetimlerinin ele geçirilmesi amacıyla hareket eden
Bizkaçkişiyiz Platformun kurucusu ve lideri olan sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan
irtibatlı olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, İletişim tespit tutanaklarına göre, sanığın CHP
içerisinde aktif görevli olduğu, partinin üst yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki
içerisinde bulunduğu, parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ı
doğrudan bilgilendirdiği, parti çalışmaları konusunda Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları
doğrultusunda hareket ettiği, hareket tarzı konusunda talimat aldığı, yöneticisi olduğu sivil
toplum kuruluşlarına mensup kişileri Ahmet Tuncay Özkan’ın talimatları doğrultusunda
yönlendirdiği, sanıkların siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz sahibi olabilmek amacıyla
CHP yönetimine etki etmeye çalıştıkları, yöneticisi olduğu sivil toplum kuruluşuna mensup
insanları kendi amaçları doğrultusunda bir kısım eylemlere yönlendirme gayreti içerisinde
bulundukları, Bu şekilde Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile bağlantılı olarak Ergenekon Silahlı
Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
D. Kanaat
Sanık SELİM UTKU GÜMRÜKÇÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161 - 162
maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu
işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, CMK 138 maddesine aykırı şekilde elde edilen tape kayıtlarının hukuken delil
vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
531/658
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih ve 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Semih Tufan GÜLALTAY’ın,Muzaffer TEKİN ve Fikri KARADAĞ ile
de irtibatlı olduğu ve onlarla görüştüğü, halen çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten tutuklu
bulunduğu, Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda Ulusal Birlik Platformu (UBP)
çatısı altında birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunu örgütleme çalışmaları yaptığı ve sanık
Şener ERUYGUR ile birlikte hareket ettiği, Danıştay saldırısından sonra Muzaffer TEKİN’in
ismini UBP listelerinden sildirerek deşifre olmamaya çalıştığı, Türk Ortodoks patrikhanesinde
yapılan Ergenekon terör örgütünün gizli toplantılarına katıldığı, böylece Ergenekon terör örgütü
ile organik bir bağ kurduğu, Cezaevinde olduğu dönemde sanık Muzaffer TEKİN’in kendisine
maddi destek sağladığı, Sanık Mete YALAZANGİL’in ceza evinde kendisini ziyaret ettiği, Sanık
Semih Tufan GÜLALTAY’ın çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten yargılandığı, yaptığı
eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında Ergenekon terör örgütünün çıkarları
doğrultusunda yaptığı, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Semih TUFAN GÜLALTAY'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yapılan arama elkoyma işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/1756 Soruşturma, 2010/373 Esas ve
2010/264 Sayılı iddianamesinde, Sanık Serdar Öztürk’ün, Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda hazırlanan “İrticayla
Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgenin bir suretini bürosunda bulundurduğu, bu belge
içeriğinde Ergenekon soruşturma ve davaları aleyhine planlanan faaliyetlere uygun şekilde
hareket ettiği, örgüt faaliyetleri kapsamında diğer örgüt üyeleri tarafından kendisine verilen veya
bizzat kendisinin temin ettiği “Devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından
niteliği itibariyle gizli olan ve gizli kalması gereken belgeler ile kanun ve nizam gereği gizli
kalması gereken” belgeleri örgüt adına bulundurup, örgütün diğer birimlerine ilettiği ve çok
sayıda ruhsatsız mermi bulundurduğu iddiasıyla, TCK 314/2, 326, 327, 334, 6136 Sayılı Yasanın
13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Serdar ÖZTÜRK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116 - 122 - 134 - 161 - 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
534/658
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, yine hukuka aykırı arama - elkoyma işlemi sonucu ele geçirilen ve bizatihi
bulundurulması suç teşkil eden fişeklerin suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarih 2007/1536-2008/623 sayılı
iddianamesinde, Sanık Serhan Bolluk’un Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olduğu ve
İşçi Partisinde MKK üyesi olduğu, Sanık Serhan Bolluk’un gazetecilik mesleği yanında İşçi
Partisinin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçları çerçevesinde alınan kararların
uygulanmasına yönelik olarak verilen tüm talimatları yerine getirdiği, habercilik ve gazetecilik
adı altında ERGENEKON terör örgütünün propagandasını yaptığı gibi örgüt üyeleri hakkında da
yaptıkları yanlı haberlerle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarını işlediği, Aydınlık
Dergisinin ERGENEKON t erör ö rgütüne bağlı ULUSAL MEDYA grubu i çinde yer aldığı,
sanığın Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’nun toplantılarına katılması ve halkı hükümete karşı
isyana tahrik suçlarına iştirak ettiği anlaşıldığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 313/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 gün ve 2008/421 D. İş sayılı
kararında yasal gerekçe ve somut olgu belirtilmeden gece vakti arama yapılmasına izin
verilmesi; mahkemenin, CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki
bir mahal için, haklı gerekçeleri ve dayanakları gösterilmeden verdiği arama kararı ile
arama yapılması; avukatların beklenmesi durumunda aramanın sonuçsuz kalmasına neden
olabilecek sebepler belirtilmeden avukatların yokluğunda aramaya başlanması; işlem
(arama) tanıklarının tüm arama işlemlerine katılımının sağlanmayarak yalnızca bir bölümde
tutulması; bahse konu arama ve el koyma kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar
programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair
CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık bir ibare bulunmadığı halde yapılan aramada elde
edildiği iddia olunan tüm dijital medyalara, seri numaraları ve ayırt edici özellikleri
yazılmayarak ve arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir kopyası verilmeden ve
yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu suretle elde edilen
delillerin sanıklar Doğu Perinçek, Hayati Özcan, Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Mehmet
Adnan Akfırat, Ferid İlsever, İbrahim Benli, Serhan Bolluk, Veli Küçük ve dolaylı olarak
birçok sanık bakımında suç delili olarak hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116-127,
134, 162 ve 217.maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Serhan Bolluk hakkında Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeniyleaçılan
davanıntefrik edildiğigözetilmeden örgütün varlığına delil olarakkabul edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SERHAN BOLLUK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Serhan BOLLUK'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116-127, 134, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
536/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak yer alan sanık İbrahim
Şahin’e bağlı olarak faaliyet yürütmekte olduğu anlaşılan sanık Servet Kaynak’ın, örgütün
amacına ulaşmak için yapılmasını planladığı eylemleri gerçekleştirmek için oluşturulan S-1
isimli yapılanma için eleman temin etme çalışması kapsamında sanıklar Zerrar Atik, Bülent
Güngördü, Fahri Süslü ve Kemalettin Balcı’nın isimlerini tespit ettiği ve bu kişilerin isimlerini
sanık İbrahim Şahin’e bildirdiği, bu kişilerin kendisinin de yer aldığı S-1 adlı illegal
yapılanmada yer almasını sağladığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı terör örgütüne eleman
kazandırdığı, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olma ve örgütün amaçları
doğrultusunda faaliyette bulunma suçunun yanında ayrıca evinde yapılan aramada ele geçen ve
ekspertiz raporunda 6136 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu belirtilen 12,7 mm çaplı mermi
bulundurduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/4 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
537/658
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Server KAYNAK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 162 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, yine hukuka aykırı
arama işlemi neticesinde ele geçirilen 6136 sayılı yasa kapsamındaki suç delillerine itibar
edilmesine yasal olanak bulunmadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği,
neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,Sanık
Sevgi ERENEROL’un, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün belgelerinde öngörüldüğü şekilde
'Milli Güç Birliği'nin başına geçirildiği, sanığın tüm ulusalcı derneklerle irtibatlı olduğu, bu
derneklerin faaliyetlerini organize ettiği, bu faaliyetlere pek çok örgüt üyesi ve yöneticisinin
katıldığı, Sanığın, Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütü'nün
sivil yapılanmasında görevli ve derneklerden sorumlu örgüt yöneticisi olduğu, Sanığın basın
sözcüsü olduğu Türk Ortodoks kilisesinin örgütün gizli toplantılarının yapıldığı yer olduğu, pek
çok örgüt üyesi ve yöneticisinin bu toplantılara katıldığı, Sanığın örgütsel faaliyetlerini
yürütürken aynı zamanda Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı isyana tahrik ettiği ve bu
yöndeki tüm örgütsel eylemlere iştirak ettiği, Sanıkta ele geçirilen CD’de Selçuk Üniversitesi
öğretim üyelerinin ve üst düzey yöneticilerinin dini ve siyasi görüşlerinin yazılıp rapor şekline
getirildiği ve sanık vasıtasıyla örgüte ulaştırıldığı, bu fişlemelerin sanığa gönderilmesinden de
sanığın örgütün üst düzey yönetici konumunda, böylece sanığın kişisel verileri kaydetme suçunu
da işlediği, iddiasıyla, TCK 314/1, 313/1, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır. Ayrıca sanığın TCK 220/5 ve 314/3 maddesi yollamasıyla örgüt
yöneticisi sıfatıyla örgüt üyelerinin işlediği diğer suçlardan da { (TCK 82/a-g, TCK 82/a-g, 35/2
(4 kez), TCK 174/1-2, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 151/1, TCK 327/1 (8 kez), TCK 326/1 (6 kez),
TCK 135/2-1, 43/2 (17 kez), TCK 315 (3 kez), TCK 288 (2 kez), TCK 334/1 (8 kez), TCK 319/1
(4 kez), TCK 284/1 (3 kez), TCK 174/1, TCK 336, TCK 216/1 (2 kez), 2863 sayih kanunun 73.
maddesi (2 kez), 2813 sayih kanunun 32/a maddeleri) } cezalandırılması talep edildiği
anlaşılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- İşçi Partisinde ele geçen “Mütercim” ve “Bozkurt Teşkilatı”; Kuvvai Milliye
Derneği'nin Ankara'daki Genel Merkezinde yapılan aramada bilgisayarda bulunan
“önemlinotlar.doc” isimi word belgesi, Emcet Olcaytu'nun ev aramasındabilgisayarda
bulunan elektronik posta mesajı, Hakan Arıkan'ın ev aramasında bulunan CD içerisindeki
“İşte Gerçek Kurtlar Vadisi: Buyük Klüp” başlıklı yazı,İsmail Yıldız'ın işyeri
aramasındaHarddisk içindeki "Ultra Turk HM- eski.doc Ultra-Türkler02.doc” 03.HMUltra
Turkler.doc, ULTRATURKLERANAMETİN.doc ile Sevgi Erenerol ve İlyasÇınar'daele
geçen“Kurtlar Vadisi Ergenekon”başlıklı dokümanların CMK'nın 134 maddesine aykırı
olarak toplanan kanıtlar niteliğinde bulunduğunun gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
540/658
Yargıtay ilamında,Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Sevgi Erenerol hakkındasilahlı
terör örgütünün yöneticisi olması nedeniyle TCK'nın 314/1 ve 220/5. maddeleri delaletiyle
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemlerinden,doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca reddine karar
verilmiştir.
D. Kanaat
Sanık Sevgi ERENEROL hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması
eylemlerine ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK
170/1-c (Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3
kez) suçlarından açılan kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Sevgi ERENEROL hakkında TCK 314/3, 220/5 maddaleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/843 sor.-32009/70 esas sayılı
iddianamesinde, Sanık Seyhun Zayim’in, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda tutuklu bulunan Bedirhan Şinal’i sanık Boğaç Kaan Murathan tarafından verilen
talimat üzerine ve Bayram Demir, Bora Ballı ile birlikte azmettirdiği, Sanık Bedirhan Şinal’in
bunun üzerine 29.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesinde bulunan
binasının bahçe kısmına molotof kokteyli attığı bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve
541/658
hedefleri doğrultusunda gerçekleştirildiği, İddia edilerek; Terör örgütüne yardım suçu nedeniyle
TCK 220/6-7, 314/3 maddesi delaletiyle TCKn 314/2, TCK’nın 38/1 maddesi delaletiyle 170/1-c
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Bozma sebeplerine göre, temyiz isteminde bulunmayan sanık Seyhun Zayim hakkındaki
mahkumiyet hükümleri yönünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 325.
maddesi gereğince SİRAYETİNE karar verildiği belirtilmiştir.
Yargıtay ilamında, Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber
Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan
davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar
vekilinin, sanık Seyhun Zayim yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz
isteminin; 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
D. Kanaat
Sanık Seyhun ZAYİM hakkında İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamı ile TCK 174 maddesi gereğince
cezalandırılmasına karar verilmiş ise de sanık hakkında bu suçtan usulüne uygun açılmış bir
kamu davası bulunmadığı, sanık Seyhun ZAYİM hakkında TCK.nun 174 maddesinde yazılı suçu
işlediğine dair delil bulunmadığı değerlendirilerek, mevcut delil durumu itibariyle bu suça ilişkin
sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi talep
edilmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin genel değerlendirme
bölümünde eylemin değerlendirilmesi ile sanıklara ilişkin bireyselleştirme yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesine molotof atılmasına ilişkin genel değerlendirme bölümünde ayrıntılı
açıklandığı üzere; Sanık SEYHUN ZAYİM'in, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği dikkate alınarak, olay tarihinde Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması
542/658
eylemine iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde,Sanık Sinan Aydın Aygün’ün evinde yapılan aramada, kendisine ait kasada 2.5
milyon Euro para bulunduğu, şahsi parası olduğu beyanı üzere paraya o an için el konulmadığı,
daha sonra MASAK tarafından yapılan inceleme sonucu; sanığın vermiş olduğu gelir vergileri
mukayese edildiğinde açık bir orantısızlık bulunduğu ve böylesine büyük meblağdaki paranın
kasada bulundurulması ticaret mantığı açısından karlı bir iş olmadığı bu sebeple bu paranın
terörün finansmanında kullanılma şüphesi taşıdığının belirtilmesi üzerine, nöbetçi mahkemenin
paraya elkoyma kararı verdiği, paraya elkonulmasını müteakip yatırıldığı bankaca aylık yaklaşık
10.000 Euro faiz verilmesinden de bu paranın evin kasasında saklanmasının ticaret yapan bir
kişinin mantığıyla izahının mümkün bulunmadığı, örgütün finansmanında kullanılan para
olduğu, Örgütsel faaliyet içindeki derneklere yardım yaptığına ilişkin teşekkür mektuplardan
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün finansmanına yardımcı olduğu, yöneticisi olduğu
ATO tesislerini örgütün propagandası için düzenlenen panel ve konuşmalarda kullandırdığı,
Kuvva-i Milliye Derneği’nin dernek bürosunun tutulması ve dernek başkanı sanık Bekir
ÖZTÜRK’ün tayin işinin yapılması ile ilgilenip referans olduğu, Kuvayı Milliye Derneği
(1919)ne yardım ettiği,
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in 2003-2005 yılları
arasında yazmış olduğu, “anılar” adlı günlük şeklindeki notlardan sanığın “ülkenin her yönüyle
elden gittiğini” söyleyerek açıkça askerin darbe yaparak yönetime el koyması için tahrik ettiği,
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun “ELDİVEN” ve “DEMİR YUMRUK” başlıklı darbe çalışma
slâytlarında hem sanığın isimi hem de ATO‘nun yararlanılabilecek kişi ve kurumlar arasında
sayıldığı,
Sanık Sinan Aydın Aygün’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey
görevlerde faaliyet gösteren örgüt üyesi olduğu, yürütme organını devirmeye teşebbüs
eylemlerine iştirak ettiği, halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği, terör suçlarının işlenmesinde
kullanılmak üzere 2.500.000 Euro fon sağladığı ve evinde bu amaçla sakladığı, 3713 sayılı
kanunun 8/1 mddesi gereğince fon kullanılmamış olsa bile cezalandırılması ve zor alımının
gerektiği, iddiasıyla, TCK 314/2, 311/1, 312/1, 313/1 ve 3713 Sayılı TMK 5 ve 8/1 (2.cümle)
maddeleri, TCK 55/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Sinan Aydın Aygün hakkında, açılmış bir kamu davası bulunmadığı
halde, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan, mahkûmiyetine
karar verilmesi,
5- Sanık Sinan Aydın Aygün hakkında 765 sayılı TCK'nın lehe olduğu kabul
edilerek uygulama yapıldığına göre, anılan Kanun'un bir bütün halinde uygulanması
gerektiği gözetilmeden 5252 sayılı Kanun'un 9. maddesine aykırı olarak müsadere kararı
verilirken 5237 sayılı TCK'nın 55/1. maddesinin uygulanması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SİNAN AYDIN AYGÜN hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen TCK.nun 136 maddesinde yazılı suça ilişkin sanık
SİNAN AYDIN AYGÜN'ün atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı, hukuka aykırı arama -
elkoyma inceleme işlemleri neticesinde elde edilen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği
değerlendirilerek, bu suça ilişkin sanık hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Sinan Aydın AYGÜN'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
545/658
196- SİYAMİ YALÇIN
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08.03.2009 tarih ve 2009/511-268 sayılı
iddianamesinde, Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında Kemal
AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar,
polisler ve bazı kamu görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi
doğrultusunda devlete karşı kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya
giriştiklerinin tespit edildiği,
Sanık Siyami Yalçın’ın Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Muhammet Murat AVAR
ile irtibatlarının bulunduğu sanıkların beyanlarından, kendi aralarında gerçekleştirdikleri telefon
görüşmelerine ilişkin iletişim tespit tutanaklarından ve dijital incelemelerden anlaşıldığı,
Sanık Siyami Yalçın’ın hazırlık beyanlarında geçtiği üzere diğer sanık Muhammet
Murat AVAR ile Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile toplantı yapmak üzere geldikleri
bir sırada diğer sanık Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz
olursa beni arayın.” demesi üzerine, sanık Siyami Yalçın’ın Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle
alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı ihalelerin sanık Siyami Yalçın tarafından
kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal girişimlerinde bulunduğu,
Sanık Siyami Yalçın isimli şahsa ait, Kingston marka flaş bellek üzerinde yapılan
incelemede “murat prtstnaraştırma.doc” isimli dosya içeriği incelendiğinde; Erzurum ve çevre
illerde yapılan misyonerlik faaliyetleri ile ilgili alınan notların bulunduğu görülmüştür. Ayrıca
söz konusu belgenin operasyon kapsamında gözaltına alınan Muhammed Murat AVAR isimli
şahsın incelemeye konu olan bilgisayarında kayıtlı olduğu,
Sanığın ev ve arabasında yapılan aramalarda ruhsatsız silah ve pompalı tüfek ile bunlara
ait mermi ve fişekler ele geçirildiği, sanığın yasadışı Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi
olduğu ve bu örgüt içinde bulunan Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile sürekli toplantılar
yaptıkları ve telefon görüşmeleri ile irtibatlarını devam ettirdikleri, diğer sanıklardan Kemal
AYDIN ve Neriman AYDIN’ın bazı Harp okulu öğrencileri, subaylar, polisler ve bazı kamu
görevlilerine bir takım evlerde gizlice toplanarak örgüt ideolojisi doğrultusunda devlete karşı
kışkırttıkları, toplantılar tertip ettikleri ve illegal bir yapılanmaya giriştikleri, iddiasıyla, TCK
314/2,TCK 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Sanık Siyami Yalçın hakkında, açılmış kamu davası bulunmamasına karşın,
6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan, mahkûmiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık SİYAMİ YALÇIN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen 6136 sayılı yasaya muhalefet suçuna ilişkin sanık
Siyami YALÇIN hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığı gibi İstanbul (Kapatılan) 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar Sayılı İlamında bir
diğer suça ilişkin gerekçede de sanık Muhammed Murat AVAR'ın adının belirtildiği, bu haliyle
gerekçeli karar yazımında ve hükümde maddi hata yapıldığının anlaşıldığı, bu nedenle de sanık
Siyami YALÇIN açısından bu suça ilişkin yapılacak bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sanık Siyami YALÇIN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
547/658
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.01.2009 Tarih, 2009/6 Soruşturma, 2009/1 Esas
ve 2009/1 Sayılı iddianamesinde, Sanık Taner Ünal’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün sivil
toplum örgütleri alanındaki yapılanmalarından birisi olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi Derneğinin genel başkanlığını yaptığı, bu derneği Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
amaçları doğrultusunda yönetip yönlendirdiği ve hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği iddia edilerek; TCK 314/3,
TCK 220/7 Maddeleri delaleti ile TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
8.6.2010 tarihli 150.duruşmada TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5 Maddelerinin
uygulanması ihtimaline binaen CMK 226 Maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanık hakkında verilen arama kararı ile yapılan arama sonucu tutulan tutanağın
Yargıtay denetimine imkan vermek üzeredosya kapsamında bulundurulması gerektiğinin
gözetilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Taner ÜNAL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat
edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
548/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Tanju GÜVENDİREN’in ise, emekli Askeri Yargıtay
üyesi olması, Ankara’da uzun yıllar görev yapması, emekli olduktan sonra ticaret ve siyasetle
ilgilenmiş olması sebebiyle çok geniş çevresi bulunan bir kişi olduğu, Sanıklardan Ahmet
Tuncay Özkan’ın değişik medya gruplarında üst düzey yöneticilik yapmış olması, Ankara’da
bürokrasi ve siyasetin her kesimi ile ilişkili olmasına rağmen, pek çok konuda Tanju
Güvendiren’den destek istediği, ondan fikir alıp, onun yönlendirmesi ile hareket ettiği, Ayrıca bir
medya grubunun başında bulunan Ahmet Tuncay Özkan’a finansal destek verecek düzeyde bu
sanık ile yakın ilişki içerisinde olduğu, Sanık Tanju Güvendiren’in, hakkında soruşturma devam
eden örgütün üst düzey yöneticileri ile yakın ilişki kurduğu ve bu kişilerle gizli toplantılar
yaptığı, iddianamede ayrıntılı olarak açıklanan telefon görüşmeleri, şüpheli beyanları, ele geçen
doküman içeriklerine göre Sanık Tanju Güvendiren’in, Ahmet Tuncay Özkan’ın Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü’nün Ankara’da bulunan yönetici kademesi, asker kökenli mensupları ile
sürekli yakın ilişki kurarak bağlantısını sağladığı, gizli toplantılara katıldığı ve Ahmet Tuncay
Özkan’ı ilgilendiren konularda bu kişiyi toplantılara çağırdığı, tüm telefon görüşmeleri, ele
geçen doküman, belge ve beyanlardan anlaşılmakla sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi
olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Haklarında iletişimin tespiti kararı verilen şüphelilerle görüşmeleri tespit edilen
ve o aşamada haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunmayan sanık hakkında CMK'nın
138/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal bildirimde bulunularak iletişim tespiti
kararıalınması gerekirken usulüne uygun karar alınmadan yapılan görüşmelere ilişkin
tutanakların imha edilmeyip dosyada kanıt olarak bulundurulması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
549/658
edilmesi,
3- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Tanju GÜVENDİREN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delilleri ile CMK 138 maddesine aykırı şekilde
elde edilen tape kayıtlarına hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Tanju OKAN’ın, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneği’nin Mersin Temsilciliğinde faaliyet göstermek üzere görevlendirildiği, Ergenekon Terör
Örgütünün üyesi olduğu, Evinde yapılan aramada ele geçen ruhsatsız silahın da bu örgüt
faaliyetleri kapsamında bulundurulduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 6136 S.K.’nun 13/1 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık TANJU OKAN hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
1- Sanık Tanju OKAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Tanju OKAN'dan usulüne ve hukuka uygun arama kararı ile 22/01/2008
tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasaya göre memnu vasfı haiz silah ve mermilere
ilişkin sanığın eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Sanık Taylan Özgür Kırmızı’dan elde edilen ve A4 kağıdına yazılmış olan bir
dokümanda, Taylan Özgür Kırmızı, Emre Baltacı, Melih Yüksel, Bülent Ağduk, İlhan Bulayır,
Murat Eke ve Ali Oktay Şahbaz’a ait rütbe, doğum yeri, doğum tarihi, kan grupları ve TC kimlik
numaralarının yazılı olduğu, bu doküman içindeki bilgilerle sanık İbrahim Şahin’den ele geçen
S-1 başlıklı belgede yer alan bilgilerin tamamen aynı olduğu, S-1 yapılanması içerisinde yeralan
asker kökenli sanıklerin özel bilgilerinin sanık İbrahim Şahin’e Taylan Özgür Kırmızı tarafından
ulaştırıldığı, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak yer alan İbrahim Şahin’e
bağlı olarak faaliyet yürütmekte olduğu anlaşılan sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın, örgütün
amacına ulaşmak için yapılmasını planladığı eylemleri gerçekleştirmek için oluşturulan S-1
isimli yapılanma için eleman temin etme çalışması kapsamında tespit ettiği asker kişilerin
isimlerini ve bu kişiler hakkındaki ayrıntılı bilgileri sanık İbrahim Şahin’e bildirdiği, bu kişilerin
oluşturulan S-1 adlı illegal yapılanmada yer almasını sağladığı, dolayısıyla Ergenekon silahlı
terör örgütüne eleman kazandırdığı, sanık İbrahim Şahin’den ele geçirilen Ermeni cemaati lideri
Mesrob Mutafyan ve Alevi cemaati ileri gelenlerinden Ali Balkız ve Kazım Genç’e yönelik
suikast planları, S-1 adı verilen yapılanmaya ilişkin belgeler, kadro oluşturma çabaları, diğer
sanıkler ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İbrahim Şahin’den elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ele geçirilen mühimmat ve patlayıcılar hep
551/658
birlikte değerlendirildiğinde, sanık Taylan Özgür Kırmızı’nın Ergenekon silahlı terör örgütü
bünyesinde ara yönetici olarak görev üstlenen sanık İbrahim Şahin’e bağlı olarak talimatları
doğrultusunda, illegal biçimde oluşturulan S-1 yapılanması içerisinde yeraldığı, S-1
yapılanmasının terörle mücadele kisvesi ve görüntüsü altında oluşturulduğu, sanık beyanlarında
belirtilmişse de böyle bir oluşuma ilişkin herhangi bir yazılı emir ve resmi belgenin ve
görevlendirmenin bulunmadığı, oluşumun illegal bir yapılanma olduğu, S-1 yapılanması
içerisinde ismi geçenlerin bir kısmının İbrahim Şahin’den ele geçirilen tedhiş planlarında da
yeraldığı, sanığın İbrahim Şahin’e gönderdiği mesajda S-1’in emrindeyim diyerek illegal
oluşuma katılma istek ve iradesini ortaya koyduğu, sanığın bu şekilde Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün üyesi olduğu ve ruhsatsız silah bulundurduğu anlaşılmakla, eylemlerine uyan TCK
314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
552/658
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI hakkında 6136 Sayılı yasaya muhalefet suçundan
açılan kamu davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas
ve 2013/95 Karar Sayılı ve kesinleşen ilamı doğrultusunda yapılan değerlendirmede, 6136 sayılı
yasaya muhalefet suçu yönünden suç tarihi olan 07/01/2009 tarihinden itibaren 8 yıllık asli
zamanaşımı süresi dolduğu anlaşıldığından Şahin KIRMIZI hakkında suç duyurusunda
bulunulmasına karar verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık Taylan Özgür KIRMIZI'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri
gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler
neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar
edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/968 Esas 2008/623 numaralı iddianamesinde,
Sanık Tuğrul DERME’nin sanıklar Bekir ÖZTÜRK ve Habib Ümit SAYIN ile örgütsel
irtibatının bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün gizli gençlik yapılanmasının organizesi için
çalıştığı, sanık Bekir ÖZTÜRK’e bağlı olarak gençlik kollarını organize ettiği, gençlere karşı
kendisini lider olarak tanıttığı, bilgisayar konusunda uzman gençleri toplayıp örgütün hacker
kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, hazırlamış olduğu sunumun sanığın yaşı ve kültür
seviyesine uygun olmaması nedeniyle, örgüt tarafından verilen yazılı belgeleri power point
olarak düzenleyip gençlere sanki devlet adına çalışıyormuş imajı vermek için kullandığı, Bekir
ÖZTÜRK’e attığı e-mail içeriğinde gizli toplantı yerlerinin olduğu, yeteri kadar genci etrafında
topladığını beyan ettiği, bu surette gençlik organizasyonunu belirli bir aşamaya getirdiğinin
anlaşıldığı, sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu iddiasıyla,TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Tuğrul DERME'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-2009/268 sayılı
iddianamesinde, Türkiye Gençlik Birliği’nin de ERGENEKON SİLAHLI TERÖR
ÖRGÜTÜ’nün güdümündeki sivil toplum kuruluşlarından biri olduğu, örgüte bağlı olarak
faaliyet yürüttüğü, şehit cenazelerinin provoke edildiği eylemlerde TGB’nin bu eylemlere
önderlik eden gruplar içinde yer aldığı, bu eylemlerle toplumda kriz, kaos ve kargaşa
çıkarılmasının amaçlandığı, bu eylemler sırasında TV ekranlarına da yansıdığı gibi yürütme
organı üyelerinin linç edilmeye çalışıldığı, sanık Tunç Akkoç’un TGB’nin kurucularından olduğu
554/658
ve sayılan eylemlere katıldığı, TGB ile İşçi Partisi arasındaki ilişkinin ele geçen delillerden
açıkça anlaşıldığı, bu ilişkinin açığa çıkmaması için sanığın gayret gösterdiğinin anlaşıldığı,
Sanığın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, ülkede kaos ve karışıklık çıkartılması amacına
yönelik ses getirecek eylemlerle, Yüksek Öğretim Kurumu Başkanına kendi ifadesine göre
“militan eylem” yapmayı planladığı, 18 yaşından küçük liseli gençleri TGB bünyesine katıp
provokatif eylemlerde kullandığı, bu eylemlerde ajitasyon ve sloganlarla kitleleri harekete
geçirdiği ve bu kişilerden aidat adı altında para topladığı, Ulusal Kanal’da arama yapılacağı
sırada İşçi Partisi-Ulusal Kanal ve TGB ilişkisinin ve faaliyetlerinin ortaya çıkmaması için
kanaldaki bilgisayarlarda bulunan TGB ile ilgili kayıtları sildirdiği, kişileri böylece
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ üyesi olarak kendisine verilen görev doğrultusunda
faaliyette bulunduğu, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Tunç AKKOÇ'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde, Sanık
Tunçer KILIÇ’ın, Kuva-i Milliye Derneği ve Fikri Karadağ ile örgütsel irtibatının olduğu, Sanık
Ergün POYRAZ’IN koruma notlarına göre Tunçer KILINÇ’la MGK da zaman zaman görüştüğü
belirtildiğinden, sanık Ergün POYRAZ’DA ele geçirilen birçok devlete ait gizli bilgi ve belgenin
sanık tarafından kendisine ulaştırıldığı, yine Sanık Mustafa Hüseyin BUZOĞLU’NDAN ele
geçirilen birçok devlete ait gizli belgenin sanık tarafından verildiği, sanık Sevgi ERENEROL
tarafından kilisede organize edilen örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, yine Kent Otel’de
yapılan örgüt toplantılarına katıldığı, sanık Mustafa BALBAY’IN notlarından anlaşılacağı üzere,
YAŞ ve MGK toplantılarına ilişkin bilgileri bir kısım örgüt mensuplarına ulaştırdığı, Sanığın,
MGK genel sekreteri olduğu dönemde, sanık Mustafa Ali BALBAY ile örgütün talimatları ve
amaçları doğrultusunda görüşmeler yaptığı, örgüt üyelerinden birçoğu ile örgütsel irtibatlarının
bulunduğu, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri sanıklar Mustafa Hüseyin BUZOĞLU ve sanık
Ergun POYRAZ’a verdiği, bu sanığın da verilen belge ve bilgileri kullanarak örgüt amaçları
doğrultusunda kitap yazdığı, yine yapılmak istenen darbeye karşı olan dönemin Genelkurmay
556/658
Başkanı Hilmi ÖZKÖK aleyhine yayınlar yapan sanık Mustafa BALBAY’A ve sanık Tuncay
ÖZKAN’A destek olduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 326, 327, 334/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
557/658
D. Kanaat
Sanık Tunçer KILINÇ'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı
iddianamesinde özetle, Şupheli Turan ÇÖMEZ'in, üye olduğu partideyken bile gizlice ergenekon
sılahlı teror örgütü üyeleriyle görüşmeler yaptığı, örgutün tertiplediği, panel ve toplantilarda
konuşmacı olarak katıldığı, Turan ÇÖMEZ'in bilerek ve isteyerek ergenekon sılahlı teror
örgütünün içinde oldugu, amaçlarma uygun faaliyetlerde bulundugu anlaşilmaktadir. Turhan
ÇÖMEZ'in kaos ortamı oluşturmak ve cebir şiddet kullanmak suretiyle yürütme organını ortadan
kaldırmaya teşebbiis eylemlerine iştirak ettiği, yürütülen soruşturma sırasında yurt dışına firar
ettigi hakkında yakalama kararı çıkarılmasma rağmen halen yakalanamadigi ve orgutsel
faaliyetlerinden ötürü halen firarda oldugu sabit olmakla, eylemleri geregince TCK 314/2, 312/1,
3713 sayılı kanun 5,TCK. 53, 58/9 maddeleri geregince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
B. Kanaat
Sanık TURHAN ÇÖMEZ hakkında yakalama emri infaz edilemediğinden İstanbul
(Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve 2013/95 Karar
Sayılı İlamı ile dosyanın tefrikine karar verildiği, Yargıtay bozması sonrası işbu dava dosyası ile
tekrar birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık TURHAN ÇÖMEZ hakkında çıkartılan yakalama kararının henüz infaz
edilemediği, buna karşın yargılamanın kapsamı, bozma kararının içeriği, mütalaanın geneli bir
bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın beyanının dosyaya yenilik katmayacağı, sanık
hakkındaki dosyanın yakalamalı olarak tefrik edilerek bekletilmesinin adil yargılanma hakkını
ihlâl edebileceği anlaşıldığından sanığın savunmasının alınmasından vazgeçilmesine,iş ve sosyal
hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği,
iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/544-269-205 sayılı iddianamesinde,
Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda Sanık Doğu Perinçek’in talimatları üzerine
Sanıklar Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel’in yasadışı tespit olunan telefon görüşmeleriyle
ilgili olarak birlikte basın açıklaması yaptığı ve basın mensuplarına dinlettiğinin anlaşıldığı, bu
kapsamda Devlet Bakanı Ali Babacan ile Başbakanlık Eski Başdanışmanı Cüneyt Zapsu’nun
telefon görüşmelerinin “Aydınlık gazetesi” de yayınlandığı, keza bahse konu görüşmenin o
tarihte Erkan Önsel’in sorumlu müdürü ve aynı zamanda istihbarat şefi olduğu, Aydınlık
gazetesinde talimata uygun olarak aynen yayınlandığı, yine aynı şekilde bahse konu telefon
görüşmelerinin bu kez sanık Turhan Özlü’nün genel yayın yönetmenliğini yaptığı Ulusal
558/658
Kanal’da bahse konu ses kayıtlarının ve basın açıklamalarının yayınlanmasını sağlayarak
örgütün talimatlarının gerçekleştirilmesinde rol aldığı, sanığın Talat Paşa Komitesinin Ergenekon
terör örgütünün amaçları doğrultusunda kurulduğunu bildiği ve bu amaçlar doğrultusunda
faaliyet gösterdiği, Ergenekon terör örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan Sanık Yalçın
Küçük’ten almış olduğu talimatlar doğrultusunda hareket ederek yayın faaliyetlerinde
bulunduğu, dosyanın bir kısım sanıklarıyla örgütsel irtibatlarının bulunduğu ve yine bir kısım
dosya sanıklarıyla birlikte hareket ederek Ergenekon terör örgütü içerisinde yer aldığı ve bu
örgütün nihai amacına ulaşması için örgütsel faaliyette bulunduğu iddia edilerek, TCK 314/2
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
559/658
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Turhan ÖZLÜ'nün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2010 tarih ve 2008/1756-2010/373 sayılı
iddianamesinde, Aydınlık Dergisinin 18 Ekim 2009 tarih ve Sayı:1161 baskısı incelendiğinde,
kapak kısmında “KKTC devletini bitirme planı yaptılar ERDOĞAN VE TALAT’ IN
KARANLIK TELEFON GÖRÜŞMESİ” ibaresiyle haberin yer aldığı, aynı derginin 4.
sayfasından başlayarak 8. sayfasına kadar kapak kısmındaki haberin ayrıntılarının olduğu 6. ve 7.
sayfalarda Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ve KKTC Başbakanı Mehmet Ali TALAT
arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesinin içeriği yayınlanmıştır. Sanık Ufuk Akkaya her
ne kadar belirtilen ses kayıtlarıyla bir alakasının olmadığını beyan etmiş ise de, sanık Mehmet
Deniz YILDIRIM kendilerine bu ses kayıtlarının bir zarf içerisinde bulunan flashdisk ile
ulaştığını bildiğini beyan etmiştir.
Ufuk Akkaya’ nın kullanmış olduğu ve Aydınlık Dergisine ait olan ve içerisinde ses
kayıtlarının tespit edildiği dizüstü bilgisayarın incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, bilgisayara
yükleme tarihinin 17 Eylül 2009 olduğu, Sanık Ufuk Akkaya’nın savunmasının aksine , flaş disk
ortamında gelen bilgilerin derhal bilgisayarlarına aktarıldığı, sanıkların bu işlemleri örgütün
talimatları doğrultusunda yaptıkları, Ergenekon silahlı terör örgütünce oluşturulan özel istihbarat
arşivine bu bilgilerin aktarıldığı ve örgütün talimatlarıyla arşivden çıkarılıp değişik zamanlarda
yayınlandığı anlaşıldığı,
Sanık Mehmet Deniz YILDIRIM ve Ufuk Akkaya nın bu ses kayıtlarını yayınlamaları
örgüt üyeliği ile birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal ve devlete ait gizli bilgileri bulundurma ve
yayınlamak suçunu oluşturduğu, Sanık Ufuk Akkaya’nın, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde
faaliyet yürüten örgüt üyesi olduğu, örgütün talimatları doğrultusunda örgüt arşivinden çıkarılan
ses kayıtlarını aynı amaçla yayınladığı, iddiasıyla, TCK 314/2, 135/2, 43, 326, 327, 133/son ve
134 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Ssanık hakkında TCK'nın 136. maddeleri uyarınca verilen hapis cezasında,
sanığa ek savunma hakkı tanınmaksızın TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık UFUK AKKAYA hakkında TCK 326/1, 43/1-2, TCK 327/1, 43/1-2, (2.7.2012
tarih ve 6352 S.K.'nun 80.c maddesi ile degistirilmeden onceki) TCK 133/3, (2.7.2012 tarih ve
6352 S.K.'nun 81.a maddesi ile degistirilmeden onceki) TCK 134/1-2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ufuk AKKAYA'nın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122 - 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, TCK 133, 134, 326, 327 maddeleri uyarınca sanıkta
herhangi bir ses kaydı ele geçirilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
561/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, Sanık Ufuk
Mehmet Büyükçelebi’nin, örgüt amaçları doğrultusunda yayın yaptığı, örgüt hiyerarşisine dahil
olduğu, örgütü mensuplarınca “Bir Numara” denilen kişi ile Ahmet Hurşit TOLON’ vasıtasıyla
görüştüğü, ruhsatsız tabanca bulundurduğu, İddiasıyla, TCK 314/2, 6136 sayılı Kanun 13/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
562/658
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
1- Sanık Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ'nin iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134
maddesi gereği dijital materyal üzerinde yapılan arama - elkoyma işlemlerinin hukuka
aykırı olduğu, iddiaya konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın
üzerine atılı "terör örgütü üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ'nin adresinde usulüne uygun yapılan
arama işlemi neticesinde 01/07/2008 tarihinde ele geçirilen ve 6136 sayılı yasa gereğince
memnu vasfı haiz olup vahim nitelikte olmadığı tespit edilen silah ve fişekleri ruhsatsız
şekilde bulundurduğu anlaşıldığından, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi
gereğince cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/165-102 sayılı iddianamesinde, İBDA-C,
PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri olan Okan İşgör, Hüseyin Yanç Ve Ulaş Özel’in
yakalanmalarından sonra Cezaevinde bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık hükümlerinden
yararlandıkları, yapmış oldukları itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine yönelik birçok bilgiler
verdikleri, Mahkeme kararlarına istinaden bu örgütlere yönelik yapılan operasyonlara
katıldıkları, genelde Jandarma İstihbaratta görevli personelce kendilerine yardım yapılarak
yönlendirildikleri, farklı dünya görüşü ve ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir geliri olmayan
üç sanığın Okan İşgör' ün kurmuş olduğu nakliye şirketinde bir araya geldikleri, her üç sanığın
birbirleri ile çelişen beyanları içerisinde tek ortak beyanlarının jandarma görevlilerinin
yönlendirmesi sonucu bir araya gelmeleri yönündeki beyanları olduğu, 2007 senesinde başlayan
Ergenekon soruşturmaları ve tutuklanan şahıslardan sonra sanıkların aralarındaki iş
ortaklıklarının bittiği, sahip oldukları araçların satıldığı anlaşılmakla, sanıkların örgüt çatısı
altında bir araya geldikleri, kendilerine maddi imkan sağlanarak örgüt adına çalışmalarına olanak
sağlandığı, örgütün deşifre olmasından sonra ise işlerin tasfiyesine gidildiği kanaatine varıldığı,
gerek kendi kısmi kabulleri, gerek tanık beyanları, gerekse bu yönde elde edilen birçok delille
Okan İşgör, Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç’ın eski bir örgüt üyesi olarak gayri resmi işlerle uğraşan
ve bu güne kadar haklarında devam eden soruşturmalar bulunan, devletin resmi organları
tarafından kabul edilmeyen JİTEM üyeleri ile irtibatlı oldukları, Yusuf Ethem Akbulut’un polis
memuru olmasına rağmen üç sanık ve örgütle irtibatınınbulunduğu, Her üç sanığın haklarında
devam eden soruşturma ve yargılamalar bulunan Ergenekon terör örgütü üyesi kişilerle irtibatlı
oldukları, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra örgüte ait olduğu değerlendirilen silah
ve patlayıcıların gizlenerek muhafazasına çalışıldığı, muhtemelen uygun ortam bulunup, örgütçe
karar alındıktan sonra bu silah ve patlayıcıların ilerideki eylemlerde kullanılabileceği, her üç
sanığın örgütün genel stratejisine uygun olarak hareket ettikleri, çevrelerine kendilerini “Derin
563/658
Devlet” olarak adlandırılan yapının adamı olduklarını telkin ettiklerinin anlaşıldığı, Her üç
sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu, Yusuf Ethem Akbulut’un diğer sanıklarla irtibatlı
olduğu, Ulaş Özel ile birlikte Kazi Erdil isimli şahsın öldürülmesine yönelik eyleme dönüşmeyen
olaya iştirak ettiği, böylelikle sanığın da Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu kanaatine varıldığı,
dosyadaki delillerden anlaşılacağı üzere Ulaş Özel’e ait adreslerde ele geçen mühimmatın Okan
İşgör tarafından Ulaş’a muhafaza edilmesi amacıyla verildiği, Hüseyin Yanç’ın da bundan haberi
olduğu, sanıklardan, Ergenekon soruşturması kapsamında daha önceden haklarında işlem
yapılarak dava açılan bir kısım sanıklarla irtibatlı oldukları, dosyaya getirtilen TİB ve GSM
Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Ulaş Özel’in kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile
diğer sanıklardan; Okan İşgör, Murat Özkan ve Hüseyin Yanç’ın kullanımlarındaki telefon hatları
arasında irtibat bulunduğu,
28.7.2010 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne
yapılan bir telefon ihbar sonucunda yapılan aramada Ulaş Özel’in üvey babası olan Mustafa
Nemli’nin Başakşehir ilçesindeki ikametinde yapılan aramada; 1 adet kaleşnikof marka silah,
ZASAVAKRACUJEVAC YUGOSLAVİA ibareli seyyar dipçikli, 2 adet birbirine şeffaf bantla
sarılmış dolu şarjör, Şeffaf poşet içerisinde 51 adet kaleş nikof marka silaha ait dolu fişek, 2
litrelik kola içerisinde 3 adet MKE yapımı sağlam el bombası fünye grubu (MKE MOD 45 KF
MKE -3-1-12-00), 3 adet sağlam el bombası gövdesi, 1 adet MKE 1-2 EFAR A1-600 mt elden
fırlatmalı aydınlatma roketi ibareli aydınlatma fişeği ele geçirilmiştir. Daha sonra yakalanan Ulaş
Özelin yer göstermesi sonucunda çeşitli tarihli Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilmiş
takdirnameler, bol miktarda askeri malzeme, 1 adet “BLOW” marka 9 mm M06 model siyah
renkli kurusıkı tabanca ve bu kurusıkı tabancaya ait 1 adet içerisinde 5 adet fişekler bulunan
şarjör, 1 adet el bombası, 12 adet MKE 7,65 fişek, 10 adet kurusıkı fişeği, 2 adet üzerinde 9 mm
RESRICTED LE/GOUT ONLY ibaresi bulunan Glock marka silaha ait şarjör ve içerisinde 23
adet 9 mm MKE yapımı fişek 1 adet USS marka gaz tabancası tüpü, 2 adet JDI-JD-130XE
model telsiz kulaklığı, Beyaz renkli dolap içerisinde 2,5 litrelik Coca Cola ibareli pet şişenin
içerisinde siyah poşete sarılı vaziyette 2 adet üzeri bantla sarılı vaziyette el bombası, Aynı pet
şişede siyah renkli bir başka poşet içerisinde üzeri bantla sarılı vaziyette 1 adet el bombası, Savaş
İmre adına kayıtlı 19949744456 TC kimlik numaralı 2 adet nüfus cüzdanı, Mustafa Kemal
Aydınlı adına kayıtlı 26999509492 TC kimlik numaralı 3 adet nüfus cüzdanı elde edilmiştir. Bu
nüfus cüzdanlarından Mustafa Kemal Aydınlı’ya ait nüfus cüzdanlarında Ulaş Özel’in, Savaş
İmre’ye ait nüfus cüzdanlarından birinin üzerinde ise Hüseyin Yanç’ın fotoğrafının bulunduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca Ulaş Özel’in avukatı vasıtasıyla 22.8.2010 günü görevlilere teslimini
sağladığı çanta içerisinde 1 adet Glock marka tabancaya ait şarjör ve içerisinde (14) adet fişek, 1
adet şarjör ve içerisinde MKE yapımı (14) adet fişek, 1 adet üzerinde “Beratta” diğer tarafında
“Gazelle” yazılı tabanca kılıfının olduğu tespit edilmiştir. Suç eşyaları üzerinde ekspertiz
incelemeleri yapılmış, fişek tabanca ve otomatik silahın 6136 sayılı yasa kapsamında kaldığı,
iddia edilerek, sanığın TCK 314/2, 6136 sayılı yasanın ek 5, TCK 44 maddeleri delaletiyle TCK
174/1-2, 6136 sayılı yasanın 12/4 maddesinde sayılan vahim nitelikteki ateşli silahlarla bunlara
ait mermileri bulundurmaktan eylemine uyan 6136 sayılı yasanın 13/2, örgüt faaliyeti
çerçevesinde 6136 sayılı yasa hükümlerine aykırı olarak teknik özelliklerinde değişiklik yaparak
öldürmeye elverişli silah haline dönüştürülen bir adet kuru sıkı tabanca, mermiler ve vahim
nitelikte ateşli silah bulundurmaktan eylemine uyan TCK 44 maddesi delaletiyle 6136 sayılı
yasanın 13/2 örgüt faaliyeti çerçevesinde birden fazla resmi belgede sahtecilikten eylemine uyan
TCK 43/1 maddesi delaletiyle TCK 204/1, 3 maddelerine göre cezalandırılmasına karar
verilmesi talep edilmiştir.
C. Kanaat
1- SanıkUlaş ÖZEL'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği" suçunu işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden 28/07/2010 tarihinde ele
geçen ve diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait olduğu tespit edilen patlayıcıların bulundurulmasına
ve muhafazasına iştirak ettiği, bu nedenle sanık Ulaş ÖZEL'in patlayıcı madde
bulundurmak suçundan eylemine uyan TCK 174/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Ulaş ÖZEL'in üvey babasının ikametinden28/07/2010 tarihinde ele geçen
ve diğer sanık Okan İŞGÖR'e ait olduğu tespit edilen ve 6136 sayılı yasa gereğince memnu
vasfı haiz olup vahim nitelikte olduğu tespit edilen silah ve fişeklerin bulundurulmasına ve
muhafazasına iştirak ettiği, bu nedenle sanık Ulaş ÖZEL'in eylemine uyan 6136 sayılı
Kanunun 13/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- Sanık Ulaş ÖZEL'den 28/07/2010 tarihinde ele geçen ve iğfal kabiliyeti
bulunduğu tespit edilen sahte kimlik belgesine ilişkin olarak sabit olan ve eylemine uyan
resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
Sanıklar Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL’dan
elde edilen birçok örgütsel içerikli doküman ve örgüt içindeki yazışmalara ilişkin belgelerin
disketlere word olarak yazılmış halinin Ümit OĞUZTAN’da bulunduğu, belgelerinin yazılma
tarihlerinin kayıt tarihleri ile uygunluk gösterdiği, sanığın örgütsel içerikli belgelerin yazımında
bizzat görev aldığı, örgütün strateji bölümünde görevli örgüt üyesi olduğu iddiasıyla TCK’nun
314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Ümit OĞUZTAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde, Sanık
Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’nun arkadaşları ve internet gruplarıyla yaptığı yazışmalarda kendisini
Ergenekon Terör Örgütünün bir üyesi olarak tanıttığı, Ramazan AKYÜREK veya Başbakanın
öldürülmesi için Veli KÜÇÜK’ten emir aldığı, bu konuda gereğinin yapılması için hem istihbari
bilgi toplayıp hem de temiz bir silah temin etmek için girişimlerde bulunduğu, Ergenekon Terör
Örgütünün hücre yapılanması içinde Veli KÜÇÜK’e bağlı eylem grubunda görevli örgüt üyesi
olduğu, Veli KÜÇÜK’ün yakalanması sebebiyle kendisine verilen emir gereği eylem yapmak
için girişimlerde bulunduğu ve kendisini ‘TİT (Türk İntikam Tugayı)’ içerisinde tanıttığı, suikast
için hazırlık yaptığı sırada yakalandığı, böylece sanığın Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu,
sansasyonel eylem ve suikast yaptırmak için örgüt adına hücre yapılanması oluşturmaya çalıştığı
ve suikast yapılması için çalışmalar yaptığı, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri gereğince
568/658
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Vatan BÖLÜKBAŞIOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü
Üyeliği" suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde, Sanık
Vedat Yenerer’in, Ergenekon Terör Örgütünün yapılanması içinde iletişim ve propaganda
biriminde görevli olduğu, Yazacağı haberleri yazmadan önce örgütün üst düzey yöneticisi
569/658
konumunda olan sanık Veli Küçük’ü aradığı ve onun talimatlarına göre haber yaptığı, Veli
Küçük’le yaptığı görüşme içeriklerinde örgütün yapısına uygun liderlerin siyasi partilerin başına
geçirilmesi için faaliyetlerde bulundukları, 34 VF 1985 plakalı otomobilinde yapılan aramada
sanığın PKK terör örgütü kamplarında çektirdiği fotoğraflarının bulunduğu, ‘Panzehir’ isimli
örgüt dokümanı doğrultusunda hareket ettiği, Sanığın evinde ruhsatsız uzun namlulu vahim
nitelikte tüfek bulundurduğu, bu tüfeği Türkiye’ye kaçak olarak Kuzey Irak’tan getirdiği ve
gümrükte beyan etmediği bu sebeple Türkiye’ye silah ithali suçunu işlediği, iddia edilerek; TCK
314/2, 6136 Sayılı Kanunun12/1-4 Maddesi delaleti ile 6136 Sayılı Kanunun 13/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve el koyma yapılabilmesi ancak hakim kararıyla mümkün olduğu halde, Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle veya hiçbir soruşturma makamı tarafından verilen bir karar
olmaksızın yapılan aramada elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanık veya müdafiinebir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
570/658
D. Kanaat
Sanık Vedat YENERER hakkında 6136 Sayılı yasaya muhalefet suçundan açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Vedat YENERER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134 maddeleri gereği yapılan arama
- elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "Terör Örgütü Üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536sor. 2008/968 esas nolu iddianamesinde,
Dosyada mevcut delillere göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve akabinde meydana
gelen Danıştay saldırısı eylemleri öncesi bizzat eylem kararının alındığı toplantıda şüpheli Veli
Küçük’ün ve Muzaffer Tekin’in hazır bulunduğu ve bu eylem için talimatları bizzat Veli
Küçük’ün v erdiği v e b u i ş k arşılığında eylemi y apacak o lan O sman Yıldırım’a 500 bin
ABD doları taahhüt edildiği, yine aynı beyanlarda Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi için Veli
Küçük tarafından Osman Yıldırım’a para teklif edildiği kendisinin kabul etmemesi üzerine bu
eylemi Veli Küçük’ün başka bir örgüt üyesine havale ettiği, tanık beyanlarından anlaşıldığı, Veli
Küçük’ün hem Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan hem de Danıştay eyleminden sorumlu
tutulmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon Terör Örgütünün üst düzey gizli yapılanmasında
yönetici konumunda olduğu, üst yöneticilerden şüpheli Doğu Perinçek’le irtibatlarını sürdürdüğü
gibi, Ergenekon terör örgütünün Lobi yapılanması yöneticilerinden, Sevgi Erenerol ve Kemal
Kerinçsiz’le doğrudan irtibatlı olduğu, aynı yapılanma içinde şüpheli Mehmet Zekeriya
Öztürk’ün de Veli Küçük’ün işlerini perde arkasından takip ettiği, bu ilişkilerini aynı konumda
olan şüpheli Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttükleri, M.Fikri Karadağ’ın da bu işlere yardımcı
olduğu anlaşılmıştır.
Veli Küçük Ergenekon terör örgütünün Lobi yapılanması ile üst gizli yapılanma
arasında köprü eleman vazifesini şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttükleri,
hem mafya temsilcileriyle hem adli, askeri hem de siyasi kesimlerle irtibatlarının bulunması, yurt
dışı faaliyetleri, tanık beyanlarına göre yabancı ülkelerin firmalarına danışmanlık yaparak
stratejik öneme sahip yerlerde fabrika açmaları için önayak olması, örgütün illegal kesimiyle
doğrudan irtibatları ve Ergenekon Terör Örgütüne ait tüm örgütsel içerikli belgelerin
orjinallerinin şüphelinin evinde çıkması, Cumhuriyete atılan bombaların ve Danıştay eyleminin
Ergenekon terör örgütünün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimleri
askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukukdışı yoldan yönetimden uzaklaştırmak
amacına yönelik olarak bu şüphelinin talimatlarıyla yapılması, verdiği talimatlarla eylemlerin
yapılması akabinde Türkiye Cumhuriyeti üst düzey yöneticilerine karşı ciddi bir saldırılar yapılıp
toplum içinde yuhalanarak küçük düşürüldüğü ve ayaklanmaya yönelik eylem ve yürüyüşlerin
yapılması hususları göz önüne alındığında, Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacına ulaşmak
için ülkede oluşturulacak kargaşa ve kaos ortamı sonucu halkın tahrikiyle Ordunun da bu
tahriklere kapılıp Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini cebren ilgaya teşebbüs suçlarını işlediği ve
bu suçlar için elverişli nitelikleti eylem ve kalkışma suçları olarak mahkemece kabul edilen
Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemleri ile Danıştayda Görevli Üyenin şehid edilmesi
bazılarınında yaralanması suçlarının talimatlarını bizzat verdiği,
Yine kendine örgüt silsilesi içinde bağlı örgüt üyelerinin Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları gereğince yeri geldiğinde kullanılmak için saklanmış elbombalara patlayıcı maddeler ve
571/658
suikast silahlarndan ve diğer tüm suçlardanda ayrıca sorumlu tutulmasının zorunlu bulunduğu
anlaşılmakla, Sonuç olarak;
Şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon Terör Örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu,
örgütün kuruluş aşamasından beri içindeki tüm faaliyetlerinde yer aldığı, bu nedenle eylemlerine
uyan TCK’nun 314/1, 312/1, 313/1 maddeleri gereğince,
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların azmittiricisi olduğu
anlaşıldığından; TCK’nun 82/1.a-g, 38/1 - TCK’nun 82/1.a-g, 38/1, 35 ( 4 kez) - TCK’nun
174/1,2 – TCK’nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK’nun 151/1, 38/1,maddeleri gereğince,
Şüpheli Veli Küçük, örgüt yönetiscisi olması nedeniyle TCK’nun 314/3 ve 220/5.
maddesi hükmü gereği, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu
tutulmasının yasal zorunluluk olduğu anlaşıldığından;
1- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Muzaffer Tekin, İsmail
Yıldız, Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Mete Yalazangil, Aydın Yüksek, Muzaffer Şenocak,
Fikret Emek’in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları
bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek suçundan dolayı
TCK’nun 327/1. maddesi gereğince (8) Sekiz Kez,
2- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail Yıldız, Ergün
Poyraz, Mete Yalazangil, Aydın Yüksek, Muzaffer Şenocak Ve Fikret Emek’in işlemiş oldukları
suça ilişkin TCK’nun 326/1. maddesi gereğince, (6) Altı Kez,
4- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Gazi Güder, Ayşe
Asuman Özdemir, Halil Behiç Gürcihan, İsmail Yıldız, Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel,
Feridun Refik Nuhoğlu, Ergün Poyraz, Fikret Emek, Doğu Perinçek, Mehmet Zekeriya Öztürk,
Sevgi Erenerol, Habip Ümit Sayın, Hikmet Çiçek, Kemal Kerinçsiz, Nusret Senem, Erkut Ersoy
ve Murat Çağlar’in işlemiş oldukları suça iliikin TCK’nun 135/2-1, 43/2. maddesi gereğince (18)
Onsekiz Kez,
5- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Oktay Yıldırım,
Mehmet Demirtaş ve Fikret Emek’in işlemiş oldukları, silahlı terör örgütüne ait silahları
depolamaksuçu nedeniyle; TCK’nun 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi
gereğince (3) Üç Kez,
6- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Ayşe Asuman Özdemir
ve Halil Behiç Gürcihan’in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı Etkileme suçu nedeniyle;
TCK’nun 288. maddesi gereğince (2) İki Kez,
7- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Fikret Emek, Hayrettin
Ertekin, Hikmet Çiçek, Halil Behiç Gürcihan, Hayati Özcan, Ergün Poyraz, Nusret Senem ve
Doğu Perinçek’in işlemiş oldukları suç nedeniyle TCK’nun 334/1 maddesi gereğince Sekiz Kez,
8- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: İsmail Yıldız, Bekir
Öztürk, Hüseyin Görüm ve Fuat Ermiş’in işlemiş oldukları; Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe
teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK’nun 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi gereğince (4) Dört Kez,
9- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Mehmet Fikri Karadağ,
Hayrettin Ertekin ve Muhammet Yüce’nin işlemiş oldukları; Tutuklu, hükümlü veya suç
delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK’nun 284/1 maddesi gereğince Üç Kez, 10-Ergenekon
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheli Muzaffer Şenocak’ın işlemiş olduğu; Ruhsatsız
patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle, TCK’nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5/2. maddeleri, Şüpheli Ergün Poyraz’ın işlemiş olduğu; Yasaklanan bilgileri
açıklamak suçu nedeniyle TCK’nun 336. maddesi, Şüpheli Mehmet Fikri Karadağ ve Hayrettin
Ertekin’in işlemiş olduğu; Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu
nedeniyle TCK’nun 216/1. maddesi gereğince İki Kez, Şüpheli Hayrettin Ertekin ve Aydın
Yüksek’in işlemiş olduğu 2863 Sayılı yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı
Kanunun 73. maddesi İki Kez, Şüpheli Hayrettin Ertekin’in işlemiş olduğu 2813 Sayılı Kanuna
muhalif olarak ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri
572/658
gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Veli Küçük hakkında 10.07.2008 tarihli iddianame ile TCK'nın 288. maddesi(2
kez), TCK'nın 315. maddesi(3 kez), TCK'nın 319/1. maddesi (4 kez), TCK'nın 284/1. maddesi(3
kez), TCK'nın 216/1. maddesi(2 kez), 2863 sayılı Kanun'un 73. maddesi(2 kez), 2813 sayılı
Kanun'un 32/A maddesi, TCK'nın 334/1. maddesi(8 kez), TCK'nın 312/2, 313/4,314/3 ve 220/5
maddeleri delaletiyle TCK'nın 336. maddesi, 174/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle
açılan davalarla ilgili hüküm kurulmamış ise de, bu hususta dava zamanaşımı süresi içerisinde
karar verilmesi mümkün görülmüştür.
D. Kanaat
Yargıtay ilamı doğrultusunda, Sanık Veli Küçük hakkında, açılmış bir kamu davası
bulunmamasına karşın silahlı terör örgütü yöneticisi sıfatıyla Sami Hoştan, Emin Caner Yiğit ve
Levent Temiz'in eylemlerinden dolayı 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından
cezalandırılmasına karar verildiğinin belirtildiği, sanık Veli KÜÇÜK hakkında "örgüt
yöneticiliği" suçlamasından beraatine karar verilmesinin talep edildiği ve iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği nazara alındığında, mevcut delil durumu itibariyle sanık
Veli KÜÇÜK'ün emir ve talimatı ile atılı suçların işlendiğine yönelik yeterli şüphe
bulunmadığından, bu suçlara (6136 Sayılı Yasaya Muhalefet - 6136 SK 13/1, 13/3 (2 kez)) ilişkin
577/658
sanık VELİ KÜÇÜK hakkında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar
verilmesi talep edilmemiştir.
Sanık VELİ KÜÇÜK hakkında Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması eylemlerine
ilişkin TCK 174/1-2 (Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması), TCK 170/1-c
(Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması - 3 kez)
suçlarından açılan kamu davaları neticesinde, sanık Veli KÜÇÜK'ün TCK 38/1 yollaması ile
174/1-2 maddesi ile TCK 38/1 maddesi delaletiyle TCK 151, 152/2.a maddesi gereğince bir (1)
kez cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca TCK 170. maddeden hüküm kurulmadığı, özetle
sanık Veli KÜÇÜK hakkında Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombası atılması ve Danıştay
saldırısı nedeniyle açılan kamu davalarının kesinleşmediği anlaşılmıştır.
1- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine saldırıya
ilişkineylemlerde talimat verdiği ve bu eylemlere azmettirmek suretiyle iştirak ettiğine
ilişkin açılan kamu davalarından CMK 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,
2- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında TCK 312/1, 313/1, 314/1 maddeleri gereğince
açılan kamu davalarına ilişkin, Sanık Veli KÜÇÜK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer
sanıkları ile irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 116, 122,
127, 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin
hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital materyallerden ele geçen
suç delillerine ve ayrıca ele geçen maddi delillere hukuken itibar edilemeyeceği, yine CMK
138 maddesi gereğince iletişim tespiti tutanaklarının delil olarak kullanılamayacağı, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine,
3- Yargıtay ilamında bir hüküm kurulmadığı belirtilen; TCK'nın 288. maddesi(2
kez), TCK'nın 315. maddesi(3 kez), TCK'nın 319/1. maddesi(4 kez), TCK'nın 284/1.
maddesi(3 kez), TCK'nın 216/1. maddesi(2 kez), 2863 sayılı Kanun'un 73. maddesi(2 kez),
2813 sayılı Kanun'un 32/A maddesi, TCK'nın 334/1. maddesi(8 kez), TCK'nın 312/2,
313/4,314/3 ve 220/5 maddeleri delaletiyle TCK'nın 336. maddesi, 174/1. maddesi uyarınca
cezalandırılması talebiyle açılan kamu davalarına ilişkin yapılan değerlendirmede,
iddianame anlatımından, sözkonusu kamu davalarının sanık VELİ KÜÇÜK'ün örgüt
yönetiscisi olması nedeniyle TCK’nun 314/3 ve 220/5. maddesi hükmü gereği, örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı sorumlu tutulmasının yasal zorunluluk
olduğu belirtilerek kamu davası açıldığının anlaşıldığı, sanık Veli KÜÇÜK hakkında "örgüt
yöneticiliği" suçlamasından beraatine karar verilmesinin talep edildiği ve iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği nazara alındığında, mevcut delil durumu itibariyle
sanık VELİ KÜÇÜK'ün emir ve talimatı ile atılı suçların işlendiğine, sanığın hiyerarşik
olarak diğer örgüt üyelerinin işlediği suçlara ilişkin talimatlar verdiği ve/veya bu eylemlerin
kendi hâkimiyet alanındaki örgüt üyeleri tarafından işlendiği sabit olmadığından, sanık
VELİ KÜÇÜK'ün atılı suçlardan delil yetersizliğinden beraatine,
4- Sanık Veli KÜÇÜK hakkında TCK 135/1, 327/1 maddeleri gereğince açılan ve
bozma ilamına konu hükümde sanığın cezalandırılmasına karar verilen kamu davalarına
ilişkin, CMK 116, 122, 127, 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine ve ayrıca ele geçen maddi delillere hukuken itibar
edilemeyeceği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
578/658
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/1498-565 sayılı iddianamesinde,
Terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV’nin 06.03.1997 tarihli “yeni
tarihe doğru” programında; muhtemelen Suriye’de bulunan PKK terör örgütü kamplarında
çekilmiş bir görüntünün yayınlandığı, bu görüntülerde; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah
Öcalan ve Yalçın Küçük’ün aynı masada oturduğu, çevrelerinde PKK terör örgütünün üst düzey
yöneticileri oldukları değerlendirilen kalabalık bir gurubun olduğu, kendisinin ve Abdullah
Öcalan’ın bu gruba ders verdiği,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına PKK ile ilişkileri kuran ve iletişimi
sağlayan üst düzey kişilerden biri olduğu, Devletin PKK terör örgütü ile çok ciddi mücadele
verdiği bir dönemde örgütün elebaşısına karşı yapılacak operasyona engel olması ve bunu
kendisine bir devlet görevlisinin söylediğini beyan etmesi bile sanıklardan ele geçirilen Panzehir
isimli örgütsel içerikli dökümandaki bilgilerin doğruluğunu gösterdiği, Yalçın Küçük’ün
Abdullah Öcalan’ın teorisyeni olduğu, ayrıca MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Hikmet
Çiçek’in hocası olduğu,
Örgüt yöneticilerinden İlhan Selçuk ve Mustafa Ali Balbay’ın Cumhurbaşkanı ile olan
ilişkilerinde TBMM tarafından alınmış erken seçim kararının sırf Ergenekon Silahlı Terör
Örgütünün düşündüğü siyasi partinin kazanma ihtimali bulunmaması sebebiyle İlhan Selçuk bu
seçimlerin yapılmasını istemediğini zamanın Cumhurbaşkanına iletmesi bile Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün o dönem itibarıyla ulaştığı gücü gösterdiği,
Ele geçirilen dokümanlardan, dökümanlardan Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör
Örgütü naylon terör örgütü kurmak ve yönetmek eylem ve fiillerinin içinde olduğu, yukarıda
sayılan terör örgütlerinin de soruşturma kapsamında birçok tanık ve gizli tanık beyanlarında
belirtilen terör örgütleri olduğu ve bu örgütlerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile irtibatlarının
bulunduğu, Yalçın Küçük’ün bu örgütleri Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına yönlendirdiği
kanaatine varıldığı,
Sanığın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına Panzehir belgesinde belirtilen tüm
hususların hayata geçirilmesi için görevlendirildiği ve PKK ile ilişkileri yürüttüğü, örgütün
talimatlarını PKK’nın elebaşısı Abdullah Öcalan’a ilettiği, hali hazırda PKK adına taleplerin
avukatlar vasıtasıyla kendisine iletildiği, sürekli Devletçi olduğunu öne sürmesine rağmen
Devleti yıkmaya, kamu düzenini bozmaya yönelik terör eylemlerini büyük sevinçle karşıladığı,
Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içinde üst düzey yapılanmada
yönlendirici ve yönetici konumunda olduğu, Terör örgütü kurup yönetmek şeklindeki Ergenekon
Silahlı Terör Örgütü amaçları içinde yer alan bu konularda terör örgütlerini yönlendirip fikri ve
ideolojik eğitim vererek örgütün amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunmalarını sağlamakla
görevli yöneticisi konumunda olduğu örgütün üst düzey yapılanması içinde terör örgütleriyle
irtibatları sağlayan yönetici konumunda bulunduğu, sürekli soruşturma ile alakalı
dezenformasyon amaçlı yayınlara katıldığı, bu yönde konuşmalar yaptığı, devam eden
soruşturma ve kamu davası ile ilgili yaptığı açıklamalar ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
suçunu da işlediği, alınmış olan örgüt kararlarını fiiliyatta uygulamaya koyduğu,iddiasıyla, TCK
314/1, 311/1, 312/1, 288 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Sanığın, örgüt yöneticisi olması nedeniyle TCK’nın 314/son yollamasıyla, TCK’nın 220/5
gereğince diğer örgüt üyelerinin işledikleri suçlar nedeniyle ayrıca cezalandırılması talep
edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- Yalçın Küçük hakkında temel cezanın alt sınırdan ayrılmak suretiyle
belirlenmesinde kanunda belirtilen ölçütlerin ne şekilde gerçekleştiği denetime uygun bir
580/658
şekilde bilgi ve belgelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmeden kanun maddesindeki
terimlerin sıralanması suretiyle hüküm kurularak TCK'nın 61. maddesine aykırı
davranılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YALÇIN KÜÇÜK hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Yalçın KÜÇÜK hakkında TCK 314/3, 220/5 maddeleri delaletiyle örgüt
yöneticisi sıfatıyla diğer örgüt üyeleri olan sanıkların işlemiş oldukları suçlara ilişkin açılan
kamu davalarından verilen beraat hükümleri ile TCK 288/1. maddesi gereğince açılan kamu
davasından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık Yalçın KÜÇÜK'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 134, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde
elde edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya
konu terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yaşar ARSLANKÖYLÜ’nün legal görünümlü Kuvayı
Milliye Derneği’nin Adana Temsilciliğinde faaliyet göstermek üzere görevlendirildiği,
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, Evinde yapılan aramada ele geçen ruhsatsız sustalı
bıçağın da bu örgüt faaliyetleri kapsamında bulundurulduğu, iddiasıyla, iddia edilerek, TCK
314/2, 6136 S.K.’nun 15/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkhakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçu nedeniyle ek savunma verilmeden
TMK 5. maddenin uygulanması, Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
581/658
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YAŞAR ARSLANKÖYLÜ hakkında TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Ergenekon silahlı terör örgütüne karşı yürütülen soruşturma kapsamında
bulunan kişilerin tamamında olduğu gibi sanığın da örgütsel konuları telefonda konuşmamak için
gayret sarfettiği, sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak görev yapan ve
örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal barış, kardeşlik,
birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren sanık İbrahim
Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için oluşturulan
illegal yapılanmanın içinde yer aldığı, planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler
oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen
krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar tüm
delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına
yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı içerisinde oldukları, sanığın İbrahim Şahin’e
bağlı olarak Mesrob Mutafyan’a yönelik lav silahıyla gerçekleştirilmesi düşünülen suikast ve
tedhiş planını gerçekleştirecek eylem hücresi içerisinde yer aldığı, bu şekilde Ergenekon silahlı
terör örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle
kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
Sanık Yaşar Oğuz ŞAHİN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 138 maddesine aykırı şekilde elde edilen
iletişimin tespiti kayıtlarının delil olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü
şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve
mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/511 Soruşturma, 2009/268 Esas ve
2009/188 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yaşar TOZKOPARAN’ın; Sanıklar Kemal AYDIN,
Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve
talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri
kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma
meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay
olarak görev yapmaya başladığı Türk Silahlı Kuvvetler içinde de devam ettirdiği, sanık Noyan
ÇALIKUŞU ile yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık”
sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli
bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde devamlı olarak
Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde birbirlerini
kışkırttıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği
hususunda sürekli propaganda yaptığı ve Sanık Yaşar TOZKOPARAN’ın Ergenekon Silahlı
Terör Örgütünün üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Yaşar TOZKOPARAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122, 161, 162 maddeleri gereği
yapılan arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
Şüpheli Yusuf Beşirik’in İşçi Partisi Gençlik Örgütüne üye olduğunu, 1999 yılından beri Doğu
PERİNÇEK’in özel şoförlüğünü yaptığı, İşçi Partisi genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK’in
kendine ait bir telefon kullanmamasına ragmen şüpheliye ait telefonu örgütsel içerikli
görüşmelerinde kulandırdığı, uzun süredir Doğu PERİNÇEK’in yanında olması sebebiyle Doğu
PERİNÇEK’in örgütsel içerikli tüm faaliyetlerini bilebilecek durumda olduğu, İşçi Partisi genel
başkınlığı yapan bir şahsın telefonunun bulunmaması hayatın olağan akısına ters düşeceğinden,
şüphelinin bilerek telefonunu Doğu PERİNÇEK’e kullandırdığı,buradaki amacın İşçi Partisi
genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK’in illegal faaliyetlerinden ötürü teknik takibi atlatabilmek
için bu şüpheliye ait telefonu örgütsel işlerde kullandığı anlaşılmış olmakla, aralarandaki
ilişkinin işçi patron ilişkisi olmadığı ve örgütsel konumu gereğince illegal olayları bildiği ve
bilebilecek durumda olması, örgütsel içerikli toplantıların organizesi işlerini talimatlar
doğrultusunda yaptığı, hususları göz önüne alındığında, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
üyesi olmaksızın örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğu, İddia
edilerek; TCK 314/3 ve 220/7 maddeleri yollaması ile TCK’nun 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanık Yusuf Beşirik hakkında TCK'nın 314/3, 220/7. maddeleri delaletiyle
314/2. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmış ve esas hakkında
mütalaada TCK'nın 314/2. maddesi uygulanması talep edilmiş ise de sanığa ek savunma
hakkı verilmeden ve esas hakkında mütalaaya karşı beyanı alınmadan hüküm kurulması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Yusuf BEŞİRİK'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep
ve mütalaa edilmiştir.
586/658
218- YUSUF ERİKEL
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/2135-610 sayılı iddianamesinde,Sanık Yusuf
ERİKEL’in ikametinde ele geçirilen (26) Nolu CD içerisinde “ana hukuk dosyası hukuk” klasörü
içerisinde “selamlama” isimli word belgesinin olduğu, bu word belgesi açıldığında “T.C. 60.
Hükümeti Bakanlar Kurulu Başbakan Yusuf Erikel”ibaresi ile başlayıp, “kanunlar buna bağlı
olarak değişecektir” ibaresi ile biten 4 sayfadan oluşan belge incelendiğinde; Özetle; “Tüm
valiler derhal görevden alınacak. Tüm rektörler ve YÖK başkanı Görevden alınacak. Tüm
Başsavcılar görevden alınsın yerlerine yeni atamalar yapılsın.., ayrıca milli mutabakat
programındaki hususlar derhal sistemli olarak uygulamaya geçecek..” şeklinde cümlelerle devam
edip “..Gerekirse ilk etapta oluşturulan yeni anayasa halk oylamasına sunulacak kalan kanunlar
buna bağlı olarak değişecektir.” şeklinde biten ve ancak bir darbe sonrası yapılacak hukuk dışı
uygulamalardan bahsettiği açıkça anlaşılan Bu belgenin word dosyasının 11.04.2006 tarihinde
oluşturulduğu, Belgenin oluşturulduğu tarih göz önüne alındığında Ergenekon Terör Örgütünün
Danıştay olayından sonra yapılacak darbenin hazırlıklarının da bu eylemden çok önce
yapıldığının açıkça anlaşıldığı,
Sanık Yusuf Erikel’in örgütü başkalarına da anlatıp adam kazandırmaya- örgüte eleman
teminine yönelik faaliyetleri içerisinde olduğu, Sanığın, kendi bilgisayarındaki bilgilerin yok
edilip hard diskinin de saklanmasını diğer örgüt üyesi olan sanık Hatice Bahtiyar’dan istediği,
Sanığın bu talebinin, Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına uygun olarak gerçekleştirilecek
darbe çalışması için hazırladığı bu dokümanların ortaya çıkmasını engellemeye yönelik olduğu,
darbe çalışması faaliyetlerinde bulunduğunun ortaya çıkmaması için sürekli ve sıkı tembihatta
bulunarak bilgisayarındaki bilgilerin silinmesi için talimatlar verdiği görüldüğü iddia edilerek,
TCK 312/1, 313/1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
588/658
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık YUSUF ERİKEL hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Yusuf ERİKEL'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 2010/1600, 2011/165-102 sayılı iddianamesinde,
İBDA-C, PKK ve TİKKO Silahlı Terör örgütleri üyeleri olan Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve Ulaş
Özel’in yakalanmalarından sonra Cezaevinde bulundukları dönemlerde etkin pişmanlık
hükümlerinden yararlandıkları, yapmış oldukları itiraflarla bağlı oldukları eski örgütlerine
yönelik birçok bilgiler verdikleri, Mahkeme kararlarına istinaden bu örgütlere yönelik yapılan
operasyonlara katıldıkları, genelde Jandarma İstihbarat’da görevli personelce kendilerine yardım
yapılarak yönlendirildikleri, Farklı dünya görüşü ve ideolojilere sahip, öncesinde düzenli bir
geliri olmayan üç sanığın Okan İşgör' ün kurmuş olduğu nakliye şirketinde bir araya geldikleri
Sanık Yusuf Ethem Akbulut’un da 2006 yılı içerisinde polis memuru olarak çalıştığı bölgede iş
yeri olan Sanık Okan İşgör’le tanıştığı, 2007 yılında Iğdır Tuzluca’ya gittiği, 2 yıl çalıştıktan
sonra 2009 yılında tekrar İstanbul’a döndüğü ve ekipler büro amirliğinde polis olarak çalışmaya
devam ettiği, Sanık Okan İşgör’le tanıştıktan sonra Sanık Yusuf Ethem’in arada sırada işyerine
uğradığı, samimiyetlerinin arttığı, Sanık Okan’ın işyerine gelip giderken Sanık Ulaş Özel’i
Serkan ismiyle tanıdığını, yine Sanık Hüseyin Yanç’ı tanıdığı, bu iki sanığı uzman çavuş olarak
tanıdığı, Murat Haznedar adına tescilli 34 BM 277 plaka sayılı çalıntı olduğu anlaşılan aracı
Sanık Yusuf Ethem’in olay tarihine yakın bir zaman içerisinde kullandığı, Sanık Yusuf Ethem’in
2007 senesi içerisinde Ulaş Özel’le birlikte müşteki Kazi Erdil’i öldürmek için hareket ettikleri
fakat eylemi gerçekleştirmeden vazgeçtikleri, Sanığın örgütle birlikte hareket etme kastının
bulunduğu, Sanığın Esenyurt İlçesi Sadetdere mahallesi 71. Sokaktaki adresinde yapılan
aramalarda GEOX MOD 635t656154 seri numaralı tabanca, bu tabancaya ait bir adet şarjörün
ruhsatsız olarak ele geçirildiği, bu tabancanın 6136 sayılı kanun kapsamında olduğu iddia
edilerek sanığın Ergenekon terör örgütü üyesi olmaktan eylemine uyan TCK 314/2, 6136 sayılı
yasanın 13/3-5, EK .5 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
1- Sanık Yusuf Ethem AKBULUT'un iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile
irtibat halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Yusuf Ethem AKBULUT'un adresinde usulüne uygun yapılan arama
işlemi neticesinde 2010 yılında ele geçirilen ve 6136 sayılı yasa gereğince memnu vasfı
haiz olup vahim nitelikte olmadığı tespit edilen silah ve fişekleri ruhsatsız şekilde
bulundurduğu anlaşıldığından, eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi gereğince
cezalandırılmasına,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/1536 Soruşturma, 2008/968 Esas ve
2008/623 Sayılı iddianamesinde, Sanık Yusuf GÖRÜM’ün, legal görünümlü Kuvayı Milliye
Derneğinde Hüseyin GÖRÜM ile bağlantılı olarak derneğin illegal faaliyetlerinde bulunduğu,
aynı amaç doğrultusunda kurulan VKGB’nin İstanbul yapılanmasının oluşumu aşamasında
işyerini tahsis ettiği, bunun yanı sıra örgüte gelir temin etme amacı ile mafya tarzı tahsilat işleri
yaptığı ve Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2 maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Yusuf GÖRÜM'ün iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536-2008/623 sayılı iddianamesinde,
sanığın; İşçi Partisinde getir götür işleri yaptığını ve kimseyi tanımadığını söylemesine rağmen
ruhsatsız silah taşıması ve İşçi Partisi genel merkezinde yatıp kalkması ve bu silahından
kimsenin haberinin olmaması hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden ve ruhsatsız silahı
uzun süre çalıştığı yerde çalıştığı kişilerden saklıyamıyacağı hususları göz göz önüne alındığında
sanık Yusuf Tuncer'in diğer sanıklar gibi ergenekon terör örgütünün silahlı milis grubunun
üyeleri oldukları, bulundukları konum itibarıyla ergenekon terör örgütünün amaçlarını
bilebilecek konumda oldukları bu sebaple de ergenekon terör örgütünün amacına hizmet etmek
için işçi partisinde bulundukları, İddia edilerek; TCK’nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
1- Sanık Yusuf TUNÇER'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, iddiaya konu terör örgütünün
varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her
türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine,
2- Sanık Yusuf TUNÇER'in üzerine atılı 6136 sayılı yasaya muhalefet suçuna
ilişkin 2008 yılında İşçi Partisi genel merkezinde yapılan arama sonucu ele geçirilmesi ve
bu arama işleminin diğer sanık Doğu PERİNÇEK ile birkaç diğer sanıklara ilişkin yapılan
değerlendirmelerde de ayrıntısı ile aktarıldığı üzere hukuka aykırı olması karşısında, suça
konu silahın hukuka aykırı işlemle ele geçirilmesi nedeniyle sanık hakkında suç isnadında
bulunulduğu anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan beraatine,
Karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/511-188 sayılı iddianamesinde, sanığın;
Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün faaliyetleri çerçevesinde, Sanığın istihbarat elemanı olarak
görevli olduğu, bu görevinin yasal olarak jandarmaya bilgi toplamak olmadığı, kendisinin birçok
yasa dışı işlerde kullanıldığı, Bakanlardan milletvekillerine kadar birçok kişinin takip edilip
Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri sırasında oluşturulan Özel İstihbarat Arşivi adlı illegal
arşiv için bu bilgi ve gizli kamera çekimleri yapıldığı, Sanığın ayrıca aynı suç işleme kararıyla
tüm milletvekillerinin fişlenmesi ve kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki
kökenlerine, hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal
bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedilmesi suçunu da işlediği iddia edilerek,
TCK 314/2, 135/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Arama sırasında elde edilen belgelerin ve kağıtların incelenmesiyle ilgili
uygulamaların değerlendirilmesinde, aramalarda ele geçen evrak ve kağıtları inceleme
yetkisinin CMK’nın 122/1 maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğu
nazara alınmadan, doğrudan kolluk personelince incelenmesi suretiyle oluşturulan doküman
inceleme tutanaklarının bu haliyle hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 122 ve 217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Hakim kararında, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve el koyma yapılabilmesine dair CMK’nın 134. maddesi uyarınca açık
bir ibare bulunmadığı halde, sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek, siyasi parti, basın
kuruluşları gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan aramalarda hard disk, bilgisayar
kasası, CD ve DVD gibi dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, ilgilisinebir
kopyası verilmeden ve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el konulması ve bu
şekilde elde edilen delillerin sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun
134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Yüksel DİLSİZ'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 122- 134 maddesi gereği yapılan arama -
elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen
dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/544-205 sayılı iddianamesinde, Sanık Zafer
Şen'in Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Ertuğrul Orta ile irtibatlı olarak, Ergenekon Terör
Örgütü'nün darbeye hazırlık çalışması kapsamında; toplumsal kaos çıkarılarak güvensizlik
ortamının oluşturulması ve etnik ve mezhep ayrılığın körüklenerek iç çatışma çıkarılması
yönünde faaliyet gösterdiği,
Soruşturma kapsamında sanığın çalıştığı İşçi Partisi Çorlu İlçe Başkanlığı’nda yapılan
aramada elde edilen üzerinde “Komutandan Alınan CD Belgeler” ibareleri yazılı (13) nolu
CD’nin yapılan incelemesinde; içerisinde çok sayıda “Hizmete Özel”, “Gizli” ibareli resmi
belgeler, bazı askeri kurumlara ait detaylı krokiler ve sabotajlara karşı koruma planları, önceki
yıllara ait Hizmete Özel ibareli, Harp Akademileri sınav soru ve cevaplarının bulunduğunun
593/658
tespit edildiği,
Sanık Zafer Şen her ne kadar bu belgeleri kimseyle paylaşmadığını beyan etse de, bu
belgeleri, çalıştığı askeri kurumlardan çıkarmış olması ve ikametinde bulundurmayıp emekli
olduktan sonra çalışmaya başladığı iş yerine götürmüş olması hususları dikkate alındığında
savunmasının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nın 31.01.2012 tarihli
cevabi yazılarından “Komutandan Alınan CD Belgeler” ibareleri yazılı (13) nolu CD’nin
içerisinde yer alan toplam 38 adet belgenin TCK'nın 334. maddesi kapsamında olduğunu
bildirildiği, Sanığın eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu nazara
alındığında; sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, İddia edilerek, TCK 314/2, 334/1
maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanık hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasına ilişkin
kararların, Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde dosya arasına konulmaması,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
3- Sanıklar Ertuğrul Orta ve Zafer Şen hakkında gerekçede belirtilen tanık Anıl
Osman Çelik'in kolluk ifadesinin dosya kapsamında bulunmaması, gerekçeli kararın
dipnotla bilgi notunda atıf yaptığı, gizli tanığın ifadesinin imzasız örneğinin dosya arasına
alınması,
4- Sanık Zafer Şen hakkındakararın gerekçesinde, silahlı terörörgütü üyesi olma
suçundan TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca alt sınırdan ayrılarak ceza tayin edildiği
belirtilmesine rağmen hüküm kısmında alt sınırdan ceza tayin edilerek çelişki yaratılması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Zafer ŞEN'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde olmasının
suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan arama - elkoyma -
inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde edilen dijital
materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu terör
örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik
her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi
talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/544-205 sayılı iddianamesinde, Sanık
Zahide Ruhsar Şenoğlu’nun Aydınlık Dergisi Sorumlu Müdürü olduğu dönemde;
Aydınlık Dergisi'nin 18.10.2009 tarihli 1161. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 25.10.2009 tarihli 1162. sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 01.11.2009 tarihli 1163. Sayısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Melih Gökçek arasında geçen görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 15.11.2009 tarihli 1165. sayısında Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında geçen
görüşmenin yayınlandığı,
Aydınlık Dergisi'nin 22.11.2009 tarihli 1166. sayısında Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek ile RTÜK yetkilisi olduğu iddia edilen bir şahıs arasında geçen
görüşmenin yayınlandığının tespit edildiği,
595/658
Yapılan Aramada; sanığın kullandığı bilgisayarda Devlet Bakanı Ali Babacan ile Cüneyt
Zapsu arasında geçen telefon görüşmesinin çözümünün yer aldığı, Maltepe ilçesinde bulunan
ikametinde yapılan aramada ise 23 adet CD/DVD ele geçirildiği, 16 ile numaralandırılan DVD
içerisinde yer alan "hasta tayyip" başlıklı klasör içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan'a ait olduğu belirtilen tahlil raporunun yer aldığının görüldüğü, iddiasıyla,
TCK 314/2, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet binalarında yapılan
aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj alınmadan, sanığa veya
müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de tutanağa yazılmadan el
konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar bakımından hükme esas alınması
suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet edilmesi,
596/658
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Zahide Ruhsar ŞENOĞLU'nun iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine
yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar
verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 Tarihli 2008/968 Esas 2008/623
numaralı iddianamesinde, Sanık Zeki Yurdakul ÇAĞMAN’ın sanık Zafer kod Muzaffer TEKİN’i
tanıdığı, sanık Mete YALAZANGİL ile eskiden beri görüştüğü, diğer sanıklar Oktay YILDIRIM,
Mahmut ÖZTÜRK ve Rafet ARSLAN ile irtibatlı olduğu, Danıştay saldırısından sonra yapılan
değerlendirme yemeğine katıldığı, sanık Muzaffer TEKİN’in intihar girişiminden sonra
hastaneye götürmek için gelen grup içinde yer aldığı, Muzaffer TEKİN’in yakalanmasından
sonra sanık Saipir DEBZELVİDZE ve Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile birlikte sanık Mete
YALAZANGİL’e bağlı olarak çalışmalara başladığı, ihbar üzerine yakalandığı, sanığın bu
şekilde Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu, iddiasıyla, TCK 314/2 maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
Sanık Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat
halinde olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134 maddesi gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
597/658
226- ZERRAR ATİK
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/751 Esas, 2009/565 numaralı
iddianamesinde, Sanık Zerrar Atik’in, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde ara yönetici olarak
görev yapan ve örgütün amaçlarına ulaşabilmek için bir yöntem olarak gördüğü ülkedeki sosyal
barış, kardeşlik, birlikte yaşama ve huzur ortamını bozma amacı doğrultusunda faaliyet gösteren
sanık İbrahim Şahin’in talimatları doğrultusunda suikast ve tedhiş planlarını gerçekleştirmek için
oluşturulan illegal S-1 yapılanması içinde yer aldığı, oluşturulan bu S-1 yapılanması içinde de
planlanan eylemleri gerçekleştirmek için hücreler oluşturulduğu, sanık İbrahim Şahin’den elde
edilen suikast ve tedhiş planları, elde edilen krokilerden hareketle yapılan kazı çalışmaları
sonucu ulaşılan mühimmat ve patlayıcılar tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların
bazı Ermeni kökenli T.C. vatandaşlarına yönelik (Mesrob Mutafyan gibi) eylem hazırlığı
içerisinde oldukları, sanık Zerrar Atik’ in bu şekilde Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu,
iddiasıyla TCK 314/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
1- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin bir kısım sanıklar
bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nun 134 ve 217. maddelerine muhalefet
edilmesi,
2- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden ev veya iş yerlerinde arama
yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Sanık Zerrar ATİK'in iş ve sosyal hayatı gereği diğer sanıkları ile irtibat halinde
olmasının suç delili olarak kabul edilemeyeceği, CMK 134, 161, 162 maddeleri gereği yapılan
arama - elkoyma - inceleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ve bu işlemler neticesinde elde
edilen dijital materyallerden ele geçen suç delillerine hukuken itibar edilemeyeceği, iddiaya konu
terör örgütünün varlığının ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı "terör örgütü üyeliği"
suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden
beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa edilmiştir.
A. Atılı Eylem
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1438-342 sayılı iddianamesinde, Sanık Ziya
İlker Göktaş’ın, irtica.org isimli siteyi Ağustos 2008 tarihinde Fuat Selvi’den devraldıktan sonra
Şubat 2009 tarihine kadar yönettiği ve sitenin bu dönemde de yukarıda izah edilen yayınları
yaptığı, yine önceki dönemlerde yayınlanan benzer içeriklerin sanığın sorumlu olduğu dönemde
sitenin arşivinde mevcut bulunup isteyenlerce rahatlıkla ulaşıldığı, adı geçen siteler aracılığı ile
yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden
yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren andıcın hazırlanmasında da görev aldığı ve Proje
isimli belgedeki örgütsel strateji doğrultusunda internet sitesi kurmak üzere görevlendirildiği ve
bu görev doğrultusunda adına kayıtlı kredi kartı ile internet sitesi kurmak için gereken hizmeti
satın aldığı,sanığın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale
ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak,
devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı
oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt
üyelerini yönlendirdiği, İddiasıyla, TCK 312, 314/1 maddeleri gereğince cezalandırılması
talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık ZİYA İLKER GÖKTAŞ hakkında TCK 312/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması gerektiği görüşüyle temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sanık Ziya İlker GÖKTAŞ'a atfedilen eylemlerin ve özellikle "internet andıcı" adlı
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan internet sitelerinin ne şekilde oluşturulup
uygulamaya konduğunun delillendirilemediği, archive.org sitesinden alındığı belirtilen internet
sitesi içeriklerinin hukuka uygun delil vasfını taşımadığı, iddiaya konu terör örgütünün varlığının
ispat edilemediği, neticeten sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik her türlü şüpheden
uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi talep ve mütalaa
edilmiştir.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/1, 82/1-a-g, (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)),
174/1-2, (170/1- c (3 Kez)), 151/1, 152/1-a, TCK 152/2-a ve 3713 Sayılı TMK 5 ile 6136 S.K.
13/1 ve 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal
için, haklı gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve
dayanakları gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Alparslan Arslan ve bir
kısım sanıklar da olduğu gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161
ve 162maddelerine muhalefet edilmesi,
2- Sanıkların ev veya iş yerlerinde ve dernek gibi tüzel kişilerin hizmet
binalarında yapılan aramalarda elde edilen dijital medyalara, arama mahallinde imaj
alınmadan, sanığa veya müdafiine bir kopyası verilmedenve yasaya uygun gerekçesi de
tutanağa yazılmadan el konulması ve bu şekilde elde edilen delillerin sanık Alparslan
602/658
Arslan gibi sanıklar bakımından hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 134 ve217.
maddelerine muhalefet edilmesi,
3- 5271 sayılı CMK'nın 2/e ve 161 maddeleri ile 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6.
maddesi uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğunun derhal
Cumhuriyet savcısına olayı haber verip, onun emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine
başlaması gerekmekte iken usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde
etmek amacıyla olaydan belli bir süre önce verilmiş Pendik Sulh Ceza Hakimliği’nin
2006/952 D.İş sayılı önleme araması kararı uyarınca 07.01.2007 günü sanık Murat
Çağlar’ın sevk ve idaresindeki otomobilde yapılan arama işlemi; usulüne uygun verilmiş bir
arama kararı bulunmadığından açıkça hukuka aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen
delillerin hükme esas alınması da mümkün değildir. Bu itibarla; hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen delillerin (Kuvayı Milliye 1919 Derneği üye
başvuru formları ve on üç adet not kağıdı) ve buna ilişkin düzenlenen tutanağın sanıklar
Murat Çağlar, Mehmet Fikri Karadağ, Alparslan Arslan ve Abdülvahit Özkaya yönünden
yerel mahkemece hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 116 ve devamı maddeleriyle
217. maddesine muhalefet edilmesi,
4- Sanık Süleyman Esen'in müdafisi olarak görev yapan Av. Mehmet Ener ile
sanık Alparslan Arslan'ın müdafiisi olarak görev yapan Av. Ahmet Doğan'ın Avukatlık
Kanunu 36. maddesinde belirtilen usule aykırı şekilde tanık olarak ifadesinin hükme esas
alınması,
5- Mahkeme tarafından, gerekçeli kararın 2. Kitap A bölümünde, ''Alparslan
Arslan'' başlığı altında 2008/209 esas sayılı birleşen dosyanın 19.10.2009 tarihli 116.
oturumunda çapraz sorgusu yapılan sanık Alparslan Arslan bir soruya vermiş olduğu
cevapta sanıklardan birini ve ayrıca kamuoyunca bilinen bir kişiyi sevdiğini beyan etmesine
rağmen sanık Alparslan Arslan'ın ifadesi bölünmek suretiyle bozularak sadece sanığı
sevdiğine ilişkin kısmın örgüt üyeliğine karine olarak kabul edilmesi vehükme esas
alınması,
6- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
7- Danıştay saldırısı eyleminin Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer
Tekin ve Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği kabul edildiği halde, sanık Alparslan
Arslan ve Muzaffer Tekin'in bireysel durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde nitelikli
öldürme ve nitelikli öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, Danıştay saldırısı eylemini
Ergenekon silahlı terör örgütü adına örgüt yöneticilerinden Muzaffer Tekin'in talimatı ile
yerine getirdiği şeklinde tespit yapılması suretiyle çelişkiye düşülerek karar verilmesi,
8- Sanık Alparslan Arslan hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan
603/658
kurulan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarih ve 2006/158 esas, 2008/45
karar sayılı hükmünsanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin
16.12.2008 tarih ve 2008/14884 esas, 2008/13337 karar ilamı ile bozulduğu, aleyhe temyiz
olmadığı, bozulan hükümde 6136 sayılı Kanun muhalefet suçundan 2 yıl hapis ve 450,00-
TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, sanıklar Kenan Özay ve Selçuk Özkan hakkında
Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.07.2007 tarih 2006/820 esas 2007/363 karar
sayılı hükmün, sanık Kenan Özay müdafii ile sanık Selçuk Özkan müdafii tarafından
temyiz edildiği, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 25.12.2008 tarih 2008/8280-14870 sayılı ilamı
ile hükümlerin bozulmasına karar verildiği, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan
sanıklara verilen ''2 yıl hapis ve 450-TL adli para cezası'' şeklindeki sonuç cezanın, aleyhe
temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca cezanın
kazanılmış hak oluşturduğunun gözetilmemesi,
9- Sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Veli Küçük
hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümler yönünden, Hüküm tarihinden sonra
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152.
maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik karşısında, mala zarar verme suçu bakımından
sanıkların hukukî durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Alparslan ARSLAN hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK
220/5 maddesi delaletiyle TCK 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, TCK.nun 82/a-g 35 ( 4
kez), TCK.nun 170/1-c, 174/1-2, (3 kez) 6136 S.K.nun 13/1, TCK.nun 151/l, 152/l-a, 2-a
maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Alparslan
ARSLAN'ın TCK 309/1, TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ); TCK 174/1-2 ; TCK
170/1-c ; TCK 151/1; 6136 SK 13/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Alparslan ARSLAN'ın,
1-Danıştay Saldırısı eylemi nedeniyle TCK 152/1-a, TCK 152/2-a maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasından CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine,
2- TCK 309/1, 314/1 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep
edilmiş ise de, TCK 312/1, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
4- Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na
yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 58/9 (4 KEZ)
maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
5- TCK 174/1-2 (3 kez) maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, tek suç oluştuğu kabul edilerek TCK174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
6- TCK 170/1-c (3 kez) maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde atılan el bombaları patlamadığı
ve 11.05.2006 tarihindeki olay sebebi ile zarar meydana geldiği, bu nedenle TCK 44. maddesi de
dikkate alınarak, 11.05.2006 tarihli eylemin TCK 151/1 maddesindeki suçu oluşturduğu
anlaşıldığından, eylemine uyan 5237 Sayılı TCK 37/1 yollaması ile TCK 151/1, 152/2-a, 58/9
604/658
gereğince cezalandırılmasına,
7- 6136 sk 13/1, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Alparslan
ARSLAN'ın TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ) maddeleri gereğince
cezalandırılmasına, 6136 sk 13/1 maddesi, tcl-k 151/1 ve tck 152/1 maddesi kapsamında açılan
kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Alparslan ARSLAN hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2, TCK 151/1 ve 152/1-aşeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı
verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Alparslan
ARSLAN'ın işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309, 312, 314/1, 174/1-
2, 170/1-c, 151/1, 152/2-a maddeleri olduğu anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarihli 2006/139-48 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla
birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314/3 ve TCK 220/7
Maddeleri delaleti ile TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5. Maddeleri gereğince cezalandırılması
talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
CMK’nın 250. maddesi uyarınca belirlenen yargı çevresi dışındaki bir mahal için, haklı
gerekçeleri (gecikmesinde sakınca bulunan ve zorunluluk gerektiren durum) ve dayanakları
gösterilmeden verilen hakim kararına istinaden sanık Aykut Metin ŞÜKRE ve bir kısım sanıklar
da olduğu gibi ev veya iş yerlerinde arama yapılmasısuretiyle CMK’nın 161 ve 162maddelerine
muhalefet edilmesi,
Usul ve yasaya aykırı göürlmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle,Sanık Aykut Metin Şükre'nin esas hakkındaki mütalaada talep edildigi üzere TCK
315/1 maddesine göre cezalandinlmasina karar verilmesi gerektiği halde, Sanık Aykut Metin
Şükre hakkInda TCK 315/1 maddesine gÖre tayin edilen cezada, 3713 Sayih TMK 5.
Maddesindeki sanIk aleyhine olan degişikliğin suç tarihinden sonra yurürlüğe girdiği
gözetilmeden artırım yapılması, görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, 3713 SK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-
a-g, TCK 40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), TCK 170/1-c ve 3713 Sayılı
TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
2- Amaç suç niteliğinde bulunan TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüssuçunu gerçekleştirmek amacı ile vahamet arz eden eyleme
herhangi bir şekilde iştirak edenlerin, amaç suç bakımından sorumluluk statüleri
faillikniteliğinde olduğu gözetilmeksizin, olayda tatbiki mümkün olmayan, ancakkoşulları
oluştuğu takdirde araç suçlara uygulama olanağı olan TCK'nın 39. maddesine göre indirim
yapılarak sanıklar Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın eksik ceza ile cezalandırılması,
3- Sanıklar Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Veli Küçük
hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümler yönünden, Hüküm tarihinden sonra
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle TCK'nın 152.
maddesinin 2. fıkrasındayapılan değişiklik karşısında, mala zarar verme suçu bakımından
sanıkların hukukî durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
4- Sanık Erhan Timuroğlu hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan açılmış bir kamı davası bulunmmasına
karşın mahkumiyetine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Erhan TİMUROĞLU yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK
312/2, TCK 39/1-2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1-a, g ve 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2 ve
TCK 39/1-2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1-a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine
611/658
gore (4 Kez) cezalandırılmasına karar verilmesi gerektigi halde beraatine karar verilmesi,
görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Erhan Timuroğlu hakkında nitelikli öldürme,
nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar görmediğinden açılan davalara katılma
ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, Danıştay binasına zarar
verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde, bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki
değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE
karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, 3713 SK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-
a-g, TCK 40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), TCK 170/1-c ve 3713 Sayılı
TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık İsmail SAĞIR yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2, TCK
39/1,2 maddeleri delaleti ile TCK 82/1, a, g, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 312/2, TCK 39/1, 2
maddeleri delaleti ile TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine gore (4 Kez)
cezalandırılmasına karar verilmesi gerektigi halde beraatine karar verilmesi, görüşüyle temyiz
talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık İsmail Sağır hakkında nitelikli öldürme, nitelikli
öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar görmediğinden açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme
suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde, bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki
615/658
değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE
karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık İsmail SAĞIR hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
314/2. TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40. TCK:nun 82/a-g 35, 40 (4 kez), TCK.nun 170/1-c
maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık İsmail
SAĞIR'ın TCK 309/1 ; TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ), TCK 174/1-2 ;
TCK 170/1-c maddeleri gereğince cezalandırılmasına,atılı diğer suçlardan beraatine karar
verildiği,
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Maddesi ile Yetkili) 11.07.2006
tarih ve 2006/85 sayılı iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 314/2, TCK 40. Maddesi delaleti ile 82/1-a-g, TCK
40. Maddesi delaleti ile (82/1-a-g, TCK 35/1-2 (4 Kez)), 174/1-2, (170/1-c (3 Kez)), 151/1, 3713
Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
1- Osman Yıldırım'ın ifadelerinin sanık, tanık ve gizli tanık olarak tespit edilip
daha sonra bu beyanların aynı maddi olayla ilgili olarak birbirini destekler nitelikte üç ayrı
kanıt olarak hükme esas alınması,
2- Mahkeme tarafından, Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri olduğunu kabul
ettiği kişilerin İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yapılan bir toplantıda örgüt üyesi sanıklar
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'a verildiği kabul edilen bombaların Cumhuriyet
618/658
Gazetesine atılmasınıörgütsel eylem olarak değerlendirildiği, örgüt yöneticilerinin
talimatıyla gerçekleştirilen Danıştay saldırısında aynı ekibin kullanıldığı, önemli bir örgüt
üyesi olan Alparslan Arslan'ın, sürekli yanında bulunan ve örgütsel toplantılara birlikte
katılan örgüt üyesi sanık Osman Yıldırım ile Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'la birlikte
özel bir araçla örgütsel bir eylem kabul edilen Danıştay saldırısını gerçekleştirmek için
Ankara'ya geldikleri kabul edildiği halde, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır'ın örgütsel eylemden vazgeçtiklerine veya eylemlerinden gönüllü vazgeçerek,
asli fail olan Alparslan'ın eylemden vazgeçmesi için ellerinden gelen bütün gayreti
göstermelerine rağmen eylemi engelleyemediklerine (TCK'nın 41.m.) dair mahkemece
tespit edilmiş bir durum bulunmamasına rağmen, eylem öncesi suç işleme kararını
kuvvetlendirme, suç işleme sırasında yakınında bulunarak manevi destek olmak şeklindeki
davranışların, sanık Alparslan’ın fail olarak gerçekleştirdiği nitelikli öldürme ve nitelikli
öldürmeye teşebbüs fillerine yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, yasal olmayan
gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Osman YILDIRIM yönünden, TCK 312/1, 3713 Sayili TMK 5, TCK 312/2
maddesi delaleti ile TCK 174/1, 2, 3713 Sayih TMK 5, TCK 312/2, TCK 38/1 maddeleri delaleti
ile TCK 170/1, c, 3713 Sayih TMK 5 (2 Kez) maddelerine gore cezalandinlmasina, TCK 40.
Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a, g, 3713 Sayili TMK 5 maddelerine gore cezalandinlmasi talep
edilmis ise de, sanik Osman Yildinm'in bu sugun islenmesinden gonüllü olarak vazgeçtiği
anlaşıldığından TCK 36/1, TCK 41/1 maddelerine gore Ceza Verilmesine Yer Olmadigina, TCK
40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1, a, g, TCK 35/1, 2, 3713 Sayih TMK 5 (4 Kez) maddelerine
gore cezalandinlmasi talep edilmis ise de, sanik Osman Yildinm'in bu suçun islenmesinden
gönüllü olareak vazgeçtiği anlaşıldığından TCK 36/1, TCK 41/1 maddelerine gore Ceza
Verilmesine Yer Olmadigina karar verilmesi gerektigi halde, yazılı şekilde karar verilmesi,
görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanık Osman Yıldırım hakkında Anayasayı ihlal,
hükümete karşı suç, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından, doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Osman YILDIRIM hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
314/2, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40 TCK.nun 82/a-g 40, 35 (4 kez), TCK.nun 170/1-c, (3
kez), TCK.nun 174/1-2 (3 kez) TCK.nun 151/1 maddeleri maddeleri gereğince kamu davası
açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Osman
YILDIIRM'ın TCK 309/1 ; TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ), TCK 174/1-2 ;
TCK 170/1-c ; TCK 151/1 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,atılı diğer suçlardan
BERAATİNE karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
619/658
Sanık Osman YILDIRIM'ın,
1- TCK 309/1 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise
de, sanığın 05.05.2006 ve 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine yönelik eylemlerinin atılı
suçlara elverişli nitelikte olmadığı, bu eylemler yönünden suçların yasal unsurlarının oluşmadığı
anlaşıldığından, CMK 223/2-a maddesi gereğince; 11.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'ne
el bombası atılması sırasında olay yerinde bulunmadığı ve el bombasını atan sanık Alparslan
ARSLAN'a bu yönde bir talimat verdiği konusunda delil elde edilemediği anlaşılmakla, sanığın
atılı suçları işlediği sabit olmadığından, CMK 223/2-e maddesi gereğince bu suçlardan beraatine,
2- Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'e yönelik eylemi nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 39, 40 maddeleri; Mustafa BİRDEN, Ayla GÖNENÇ, Ayfer
ÖZDEMİR ve Ahmet ÇOBANOĞLU'na yönelik eylemleri nedeniyle TCK 312/2 maddesi
yollamasıyla TCK 82/1-a.g, 35, 39, 40 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan kamu davalarından
CMK 223/2-e maddeleri gereğince beraatine,
3- TCK 174/1-2, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
4- TCK 170/1-c maddesi gereğince 3 kez ve TCK 151/1 maddesi gereğince
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, Cumhuriyet Gazetesine 05.05.2006 ve
10.05.2006 tarihinde atılan el bombalarının patlamaması ve 11.05.2006 tarihindeki eyleme
katıldığının sabit olmaması nedeni ile CMK 223/2-a,e maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı ayrı
beraatine,
5- TCK 314/2, TMK 5, TCK 221/4, 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Osman
YILDIRIM'ın TCK 82/1-a-g, 39 ; TCK 82/1-a-g, 35, 39 (4 KEZ) maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık OSMAN YILDIRIM hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c (3 kez), TCK 174/1-
2 (3 kez), 58/9 şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık OSMAN
YILDIRIM'ın işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 309, 314/2, 314/2,
174/1-2, 170/1-c, TCK 151/1 maddeleri olduğu anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma ve 2006/48 sayılı
iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 314/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, TCK
314/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1-a-g, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1- a- g, TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez), TCK
174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez), TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez) maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Salih Kurter'in 02.01.2015 tarihinde hükümden sonra öldüğü anlaşılmakla, bu
sanığın öldüğüne ilişkin kayıtların araştırılarak TCK'nın 64/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223.
maddeleri gereğince hukuki durumlarının tayin ve takdirinde zorunluluk bulunmaktadır.
D. Kanaat
Sanık Salih KURTER hakkında Anayasayı ihlal suçundan verilen beraat kararlarını
temyizde sanıkların hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek sanık Salih Kurter müdafiinin
gerekçeye yönelik olmayan temyiz taleplerinin REDDİNE karar verilmiştir.
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen hakkında
Anayasayı ihlal, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
622/658
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Salih KURTER hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
220/5 maddesi delaletiyle TCK.nun 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g 40, TCK.nun 82/a-g,
35, 40 (4 kez), TCK.nun 170/1-c, 174/1-2 (3 kez) maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Salih
KURTER'in atılı suçlardan delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Salih KURTER'in, TCK 314/1, 314/3 ve 220/5 yollaması ile 309/1, 170/1-c (3 kez),
TCK 40 yollaması ile 82/1-a,g, 82/1-a,g,35, (4 kez), 174/1 (3 kez), maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçların sanık tarafından işlenmediği
sabit olduğundan, CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrıberaatine karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık Salih
KURTER'in hakkında açılan kamu davasının TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi gereğince
DÜŞÜRÜLMESİNE karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Salih KURTER hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Salih
KURTER'in işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 314/2 maddesi olduğu,
TCK 174/1-2, TCK 309/1, TCK 170/1-c maddesi kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'nce verilen beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma ve 2006/48 sayılı
iddianamesinde özetle;
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın TCK 314/3, TCK 220/5 Maddeleri delaleti ile TCK 309/1, TCK
314/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 40. Maddesi delaleti ile TCK 82/1-a-g, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 40 Maddesi delaleti ile TCK 82/1- a- g, TCK 35/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (4 Kez), TCK
174/1-2, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez), TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 (3 Kez) maddeleri
gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
624/658
C. Yargıtay İlamı
Sanık Süleyman Esen'in müdafisi olarak görev yapan Av. Mehmet Ener ile sanık
Alparslan Arslan'ın müdafiisi olarak görev yapan Av. Ahmet Doğan'ın Avukatlık Kanunu 36.
maddesinde belirtilen usule aykırı şekilde tanık olarak ifadesinin hükme esas alınması,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
Katılan Danıştay Başkanlığının, sanıklar Salih Kurter ve Süleyman Esen hakkında
Anayasayı ihlal, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan zarar
görmediğinden açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi
bulunmadığından, Danıştay binasına zarar verme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde,
bu suçtan yeniden kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğundan, katılan vekilinin bu
suçlara yönelik temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Süleyman ESEN hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK.nun
220/5 maddesi yollamasiyla TCK.nun 314/1, TCK.nun 309, TCK.nun 82/a-g, 40, TCK.nun 82/a-
g, 35, 40 (4 Kez), TCK.nun 170/1-c, TCK.nun 174/1-2(3 kez) maddeleri gereğince kamu davası
açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Süleyman
ESEN'in TCK 314/2, TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, diğer suçlardan
beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Süleyman ESEN'in, TCK 314/1, 314/3 ve 220/5 yollaması ile 309/1, 170/1-c (3 kez),
TCK 40 yollaması ile 82/1-a,g, 82/1-a,g,35, (4 kez), 174/1 (3 kez), maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçların sanık tarafından işlenmediği
sabit olduğundan, CMK 223/2-b maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatine karar
verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/08/2018 tarihli kararında sanık
Süleyman ESEN'in TCK 82/1-a-g ; TCK 82/1-a-g, 35 (4 KEZ) maddeleri gereğince açılan
kamu davalarından CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Süleyman ESEN hakkında TCK 220/5 mad. del. TCK 314/1, TCK 309, TCK 170/1-c,
TCK 174/1-2 (3 kez), TCK 58/9 maddeleri yönündenşeklindeki sevk maddeleri gereğince
yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Süleyman
ESEN'in işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK314/1, 174/1-2 maddeleri
olduğu, TCK 309/1 ve 170/1-c maddesi kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
verdiği beraat hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
A. Atılı Eylem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/139 soruşturma, 2006/85 esas, 2006/48
nolu iddianamesinde özetle:
(İddianame yukarda, Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması ve danıştay
saldırısına ilişkin yapılan değerlendirmede ayrıntısı ile aktarılmıştır.)
İddianamede sanığın, TCK 309/1, 3713 Sayılı TMK 5, TCK 314/2, 3713 Sayılı TMK 5,
TCK 170/1-c, 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
C. Yargıtay İlamı
Sanık Tekin İRŞİ hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el
değiştirilmesi suçundan açılmış bir kamı davası bulunmamasına karşın mahkumiyetine karar
verilmesi,
Usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
D. Kanaat
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.08.2013 tarih 2009/191 Esas ve
2013/95 Karar Sayılı İlamına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/16 sayılı temyiz
dilekçesiyle, sanık Tekin IRŞİ yönünden,
Kabule gore; 3713 SK 5. Maddesinde sanık aleyhine yapılan 29.06.2006 tarih ve 5532
SK 4.Madddesi ile yapılan degişikliğin suç tarihinden sonra oldugu, bu nedenle sanık hakkında
TCK 314 ve 174. Maddeleri gereğince tayin edilen cezada 3713 SK 5. maddesi ile yapılan
artırımın 1/2 yi geçmemesi gerektiği gözetilmeden;
Sanık Tekin Irşi hakkında;örgüt adına suç işlemek suçu nedeni ile 5237 sayih TCK
314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aym Kanunun 314/2 maddesi gereğince tayin edilen
cezada, 3713 SK 5. maddesi gereğince 1/2 oranında artırım yapılması,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü faaliyetleri kapsamında tehlikeli maddeleri izinsiz
olarak bulundurma suçu nedeni ile 5237 Sayih TCK 174/1 maddesi geregince tayin edilen
cezada 3713 SK 5/2 ve TCK 174/2 maddesi gereğince, 2/3 oranında artırım yapılması suretiyle,
yazılı şekilde karar verilmesi, görüşüyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi adına Cumhuriyet Vakfı ve Yenigün Haber Ajansı Basın Yayıncılık
A.Ş.'nin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan davalara katılma ve bu
suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, katılanlar vekilinin, sanıklar
Salih Kurter, Süleyman Esen, Tekin İrşi yönünden anılan suçtan kurulan hükümlere yönelik
temyiz isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'ninkararı ve temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın iddianamesi, İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve
temyizinin kapsamı ile bozma ilamı, son olarak da Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin işbu
627/658
mahkeme dosyası ile birleştirilen yetkisizlik kararı ile bir kısım sanıklara ilişkin Danıştay
saldırısında vermiş olduğu ve henüz kesinleşmemiş hükmü birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık Tekin IRŞİ hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TCK 314/2,
TCK.nun 309, TCK.nun 170/1-c maddeleri gereğince kamu davası açıldığı,
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi 13/02/2008 tarihli kararında sanık Tekin
IRŞİ'nin TCK 314/2, TCK 174/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, atılı diğer suçlardan
beraatine karar verildiği,
İstanbul (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/08/2013 tarihli kararında
Sanık Tekin IRŞİ'nin,
1- TCK 314/2 maddesi gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmiş ise de, TCK
314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile aynı Kanunun 314/2, 220/6-1.cümle, TMK 5, TCK 62,
58/9 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
2- TCK 174/1-2, 62, 58/9 maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Sanık Tekin İRŞİ hakkında TCK 309 ve 170/1-c maddeleri gereğince
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış, esas hakkındaki mütalaada TCK 312/1 maddesi
gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanık hakkında bu suçlar nedeni ile Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 tarihli 2006/158 esas ve 2008/45 sayılı kararı ile beraat
kararı verildiği ve bu kararın sanık yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşıldığından
atılı suçlardan ayrıca hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/01/2018 tarihli yetkisizlik kararında ise
sanık Tekin IRŞİ hakkında TCK 314/2, TCK 309, TCK 170/1-c, TCK 58/9 maddeleri
şeklindeki sevk maddeleri gereğince yetkisizlik kararı verildiği,
Buna göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 16/12/2008 tarihli bozma ilamı ile Yargıtay 16.
Ceza Dairesi'nin 21/04/2016 tarihli bozma ilamları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Tekin
IRŞİ'nin işbu dava kapsamında yargılandığı sevk maddelerinin TCK 314/2 maddesi olduğu, TCK
174/1-2 maddelerinden açılmış bir kamu davası bulunmadığı, TCK 170/1-c ve 309 maddeleri
gereğince Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
628/658
VI. SONUÇ
A. SANIKLARA İLİŞKİN TALEPLER
4- Sanık ADİL SERDAR SAÇAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Yasaklanan Bilgileri Açıklamak" (TCK 336/1) suçlarından açılan kamu davasından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
9- Sanık AHMET TUNCAY ÖZKAN hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135/1),"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği
itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1), "Yetkili Makamların
Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı yasaya muhalafet" (6136
SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.emaddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
11- Sanık ALİ KUTLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
12- Sanık ALİ OKTAY ŞAHBAZ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
13- Sanık ALİ YASAK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
15- a. Sanık ASİM DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
630/658
b. Sanık ASİM DEMİR'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
16- Sanık ATİLLA AKSU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Görevi Kötüye Kullanma" (TCK 257/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,
17- Sanık AYDIN GERGİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve"6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
19- Sanık AYDOĞAN AKSÜNGÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
20- Sanık AYHAN ATABEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
22- Sanık BAYRAM DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" ( TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin
Kasten Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
23- a. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ın hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" (TCK
314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince BERAATİNE,
b. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalafet"
suçundan 6136 SK 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak
Bulundurulması" suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
631/658
d. Sanık Bedirhan ŞİNAL'ıneylemine uyan "Patlayıcı Madde Kullanmak
Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" suçundan TCK 170/1.c, 53, 63
maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
24- Sanık BEDRETTİN DALAN'ın hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
ve"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
27- Sanık BOĞAÇ KAAN MURATHAN'in hakkında "Terör Örgütü Adına Suç
İşlemek" (TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel
Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
28- Sanık BORA BALLI'nın hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek" ( TCK 314/3
ve 220/6 del. TCK 314/2) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
29- Sanık BÜLENT BAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
30- Sanık BÜLENT GÜNGÖRDÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
31- Sanık CANER TAŞPINAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
32- Sanık CEM ŞİMŞEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Cebir ve
şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini
Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
34- Sanık CENGİZ KÖYLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
632/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
35- Sanık CİHAN ARIK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
38- Sanık DOĞUKAN YORULMAZ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
39- Sanık DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU'nun hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek"
633/658
(TCK 319/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,
41- a. Sanık EMİN CANER YİĞİT'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık EMİN CANER YİĞİT'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya
muhalafet" suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
42- Sanık EMİN GÜRSES'in hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
43- Sanık EMİN ŞİRİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
45- Sanık EMRE BALTACI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
47- Sanık ERCÜMENT OVALI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
48- Sanık ERDAL ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
50- a. Sanık ERKAN ÖNSEL'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.a maddesi
gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERKAN ÖNSEL'in hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
51- Sanık ERKUT ERSOY'un hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
52- Sanık EROL MANİSA'nın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
53- Sanık EROL MÜTERCİMLER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
54- Sanık EROL ÖLMEZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
55- a. Sanık ERSİN GÖNENCİ'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERSİN GÖNENCİ'nin eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
56- a. Sanık ERTAÇ GİRAY'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ERTAÇ GİRAY'ın eylemine uyan "2863 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 2863 Sayılı yasanın 67/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık ERTAÇ GİRAY'ın eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
57- Sanık ERTUĞRUL ORTA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
58- Sanık EVRİM BAYKARA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
635/658
59- Sanık FAHRİ KEPEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
60- Sanık FAHRİ SÜSLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/4) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
61- Sanık FATİH HİLMİOĞLU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135),"Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),"Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
63- Sanık FATMA CENGİZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
64- Sanık FATMA SİBEL (YÜKSEK) GÜRCİHAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği"
(TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,
65- Sanık FERDA PAKSÜT'ün hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK 314/3
ve 220/7 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceBERAATİNE,
68- Sanık FİKRET EMEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "6136
Sayılı yasaya muhalafet" (6136 SK 13/2), "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1),
"Silahlı Terör Örgütüne Ait Silahları Depolamak" (TCK 315/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına
İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir
Yerde Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları
Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
636/658
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
69- Sanık FUAT SELVİ'nin hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
70- Sanık FUAT TURGUT'un hakkında "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı
Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
72- Sanık GÜLER KÖMÜRCÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
73- a. Sanık GÜRBÜZ ÇAPAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık GÜRBÜZ ÇAPAN'ın eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
74- Sanık HABİP ÜMİT SAYIN'ın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135),"Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
75- Sanık HAKAN ARIKAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
76- Sanık HAKAN ŞANLI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
77- Sanık HALİL BEHİC GÜRCİHAN'ı hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1), suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,
78- Sanık HALİL KEMAL GÜRÜZ'ün hakkında "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) ve"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla,
637/658
Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
79- Sanık HAMZA DEMİR'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
80- Sanık HASAN ATAMAN YILDIRIM'ın hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye
Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
81- Sanık HASAN ATİLLA UĞUR'un hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî
Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
82- Sanık HASAN HÜSEYİN UÇAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
83- Sanık HASAN IĞSIZ'ın hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,
84- Sanık HATİCE BAHTİYAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
85- Sanık HAYATİ ÖZCAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve
Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
87- Sanık HAYRİ BİLDİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
90- Sanık HİKMET ÇİÇEK'in hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine,
Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,
92- Sanık HÜDAYİ ÜNLÜER'in hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK
314/3 ve 220/7 del. TCK 314/2) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrıBERAATİNE,
93- Sanık HÜSEYİN GAZİ OĞUZ'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet (silah
ticareti)" (6136 sk 12/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğinceayrı ayrı BERAATİNE,
94- a. Sanık HÜSEYİN KESKİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık HÜSEYİN KESKİN'in eylemine uyan "6136 Sayılı yasaya muhalafet"
suçundan 6136 Sayılı yasanın 13/1, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
95- Sanık HÜSEYİN NAZLIKUL'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
639/658
96- Sanık HÜSEYİN NUSRET TAŞDELER'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen
Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK
314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
97- Sanık HÜSEYİN VURAL VURAL'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2),"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak
Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına
İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre
Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
98- a. Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk
13/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı
BERAATİNE,
b. Sanık HÜSEYİN YANÇ'ın eylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik"
suçundan TCK 204/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
99- Sanık İBRAHİM BENLİ'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
101- a. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1),"Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/2)suçlarından
açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
b. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" suçundan TCK 135/1, 43/1-2, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" suçundan TCK 334/1, 43/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan"Devletin Güvenliği Veya İç Veya
Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin
640/658
Etmek" suçundan TCK 327/1, 43/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
e. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı yasanın 13/2, Ek:5, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
f. Sanık İBRAHİM ŞAHİN'in eylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 32/2, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
102- Sanık İHSAN GÖKTAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
103- Sanık İLHAN BULAYIR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
104- Sanık İLKER GÜVEN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince BERAATİNE,
105- Sanık İLYAS ÇINAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),"Devletin
Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve Düzenleyici
İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması Gereken
Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
106- Sanık İLYAS GÜMRÜKÇÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
107- Sanık İSMAİL EKSİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
108- Sanık İSMAİL HAKKI PEKİN'in hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
110- Sanık İSMET REÇBER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
641/658
111- Sanık KAHRAMAN ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
112- Sanık KEMAL AYDIN'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) ve "Askerleri Kanunlara Karşı İtaatsizliğe Teşvik Etmek"
(TCK 319/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,
113- Sanık KEMAL KERİNÇSİZ'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135), "Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana
Tahrik Etmek" (TCK 313/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye
Teşebbüs" (TCK 312/1), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "Devletin Güvenliği Veya İç
Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri
Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
114- Sanık KEMAL ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
116- Sanık KEMALETTİN BALCI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
118- a. Sanık LEVENT TEMİZ'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık LEVENT TEMİZ'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
119- Sanık MAHİR AKKAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve "6136
Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
120- Sanık MAHİR ÇAYAN GÜNGÖR'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 SK 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
121- Sanık MAHMUT GÜZEL hakkında derdest bir kamu davası bulunmadığı
anlaşıldığından hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
122- Sanık MAHMUT ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
123- Sanık MEHMET ADNAN AKFIRAT'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
125- Sanık MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) ve "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı
Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
126- Sanık MEHMET BORA PERİNÇEK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
129- Sanık MEHMET DALAGAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
130- a. Sanık MEHMET DEMİRTAŞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MEHMET DEMİRTAŞ'ın eylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı
Bulundurmak" suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
134- Sanık MEHMET HABERAL'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1) "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
644/658
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
135- a. Sanık MEHMET MURAT YÜCEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MEHMET MURAT YÜCEL'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/3, 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
137- Sanık MEHMET SABUNCU'nu hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
140- Sanık MELİH YÜKSEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
141- Sanık MERDAN YANARDAĞ'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
645/658
142- Sanık MERYEM KURŞUN'un hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçlarından açılan kamu davalarıından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
143- Sanık MESUT ÖZCAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
144- Sanık METE YALAZANGİL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
148- Sanık MUHAMMET YÜCE'nin hakkında "Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini
Bildirmeme" (TCK 284/1) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
149- Sanık 'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),"Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını
Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği"
(TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı
ayrı BERAATİNE,
150- Sanık MURAT AĞIREL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
151- Sanık MURAT APLAK hakkında TCK 174 maddesi gereğince kamu davası
açılması için SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA,
153- Sanık MURAT ÇAVDAR'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
646/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
154- Sanık MURAT EKE'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
159- Sanık MUSTAFA DÖNMEZ'in hakkında "1632 sayılı Askeri Ceza Kanununa
Muhalefet - Askeri Eşyayı Gizlemek" (1632 sayılı Kanun 131/1-2), "Kişilerin Siyasî, Felsefî
Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak" (TCK 174/1-2), "Yasama
Organına Karşı Suç"(TCK 311/1-2), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1-2), "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2), "Yetkili
Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği
Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" (6136 sk 12/4, 13/2, Ek:5, 15) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
161- Sanık MUSTAFA KOÇ'un hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
162- Sanık MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ'ın hakkında "Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl"
(TCK 134/1), "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı
Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal
Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek" (TCK 135), "Terör Örgütü
Yöneticiliği" (TCK 314/1), "Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin
Belge Veya Vesikaları Geçici De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde
Kullanmak" (TCK 326/1), "Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından,
Niteliği itibarıyla, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili
Makamların Kanun Ve Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği
Bakımından Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) suçlarından açılan
kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
164- a. Sanık MUZAFFER ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Adına Suç İşlemek"
( TCK 314/3 ve 220/6 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık MUZAFFER ÖZTÜRK'ün eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
165- Sanık MUZAFFER ŞENOCAK'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1) ve
"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
167- Sanık NOYAN ÇALIKUŞU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
169- a. Sanık OĞUZ BULUT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık OĞUZ BULUT'uneylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık OĞUZ BULUT'un eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan6136 sayılı Kanunun 15/1, 53, 54, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
171- a. Sanık OKAN İŞGÖR'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b.Sanık OKAN İŞGÖR'üneylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık OKAN İŞGÖR'ün eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
175- Sanık OSMAN GÜRBÜZ'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
176- a. Sanık ÖZKAN KURT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ÖZKAN KURT'un eylemine uyan "İmzasız Mektupla Tehdit" suçundan
TCK 106/2.b, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
177- Sanık ÖZLEM USTA'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
178- Sanık RAFET ARSLAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
179- Sanık RAİF GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
180- Sanık RASİM GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
183- Sanık RIZA FERİT BERNAY'ın hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
186- Sanık REİS SEDAT PEKER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
187- Sanık SELİM AKKURT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
188- Sanık SELİM UTKU GÜMRÜKÇÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
189- Sanık SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
190- Sanık SERDAR ÖZTÜRK'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK
326/1),"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla,
Gizli Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1), "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1) ve "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
192- Sanık SERVET KAYNAK'ın hakkında "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk
13/4) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
195- Sanık SİNAN AYDIN AYGÜN'ün hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK
311/1), "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1), "Halkı,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı Bir İsyana Tahrik Etmek" (TCK 313/1) ve "Terör
Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
197- Sanık TANER ÜNAL'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
198- Sanık TANJU GÜVENDİREN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
199- a. Sanık TANJU OKAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık TANJU OKAN'ın eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
200- Sanık TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI'nın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
201- Sanık TUĞRUL DERME'nin hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
202- Sanık TUNÇ AKKOÇ'un hakkında"Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî Görüşlerine,
Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına, Sağlık
Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak Kaydetmek"
(TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu davalarından
CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
652/658
203- Sanık TUNÇER KILINÇ'ın hakkında"Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2),
"Devletin Güvenliğine Veya İç Veya Dış Siyasal Yararlarına İlişkin Belge Veya Vesikaları Geçici
De Olsa, Bunları Tahsis Olundukları Yerden Başka Bir Yerde Kullanmak" (TCK 326/1),
"Devletin Güvenliği Veya İç Veya Dış Siyasal Yararları Bakımından, Niteliği itibarıyla, Gizli
Kalması Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 327/1) ve "Yetkili Makamların Kanun Ve
Düzenleyici İşlemlere Göre Açıklanmasını Yasakladığı Ve Niteliği Bakımından Gizli Kalması
Gereken Bilgileri Temin Etmek" (TCK 334/1 suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
205- Sanık TURHAN ÖZLÜ'nün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
208- a. Sanık ULAŞ ÖZEL'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık ULAŞ ÖZEL'ineylemine uyan "Ruhsatsız Patlayıcı Bulundurmak"
suçundan TCK 174/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c.Sanık ULAŞ ÖZEL'in eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya Muhalefet"
suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/2, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
d. Sanık ULAŞ ÖZEL'ineylemine uyan "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan
TCK 204/1, 43/1, 53, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
209- Sanık ÜMİT OĞUZTAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
653/658
210- Sanık VATAN BÖLÜKBAŞIOĞLU'nun hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
211- Sanık VEDAT YENERER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
213- Sanık YALÇIN KÜÇÜK'ün hakkında "Yasama Organına Karşı Suç" (TCK 311/1),
"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya
Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör
Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e
maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
215- Sanık YAŞAR OĞUZ ŞAHİN'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
654/658
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
216- Sanık YAŞAR TOZKOPARAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
217- Sanık YUSUF BEŞİRİK'in hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek" (TCK 314/3
ve 220/7 del. TCK 314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi
gereğince BERAATİNE,
219- a. Sanık YUSUF ETHEM AKBULUT'un hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
b. Sanık YUSUF ETHEM AKBULUT'un eylemine uyan "6136 Sayılı Yasaya
Muhalefet" suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK 53, 63 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
220- Sanık YUSUF GÖRÜM'ün hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2)
suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
221- Sanık YUSUF TUNÇER'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) ve
"6136 Sayılı Yasaya Muhalefet" (6136 sk 13/3) suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun
223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı BERAATİNE,
222- Sanık YÜKSEL DİLSİZ'in hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya Dinî
Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel Yaşamlarına,
Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri Olarak
Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
224- Sanık ZAHİDE RUHSAR ŞENOĞLU'nun hakkında "Kişilerin Siyasî, Felsefî Veya
Dinî Görüşlerine, Irkî Kökenlerine; Hukuka Aykırı Olarak Ahlâkî Eğilimlerine, Cinsel
Yaşamlarına, Sağlık Durumlarına Veya Sendikal Bağlantılarına İlişkin Bilgileri Kişisel Veri
Olarak Kaydetmek" (TCK 135) ve "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçlarından açılan kamu
davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı BERAATİNE,
225- Sanık ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN'ın hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK
314/2) suçundan açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
226- Sanık ZERRAR ATİK'in hakkında "Terör Örgütü Üyeliği" (TCK 314/2) suçundan
açılan kamu davasından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceBERAATİNE,
655/658
227- Sanık ZİYA İLKER GÖKTAŞ'ın hakkında"Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya
Tamamen Engellemeye Teşebbüs" (TCK 312/1) ve "Terör Örgütü Yöneticiliği" (TCK 314/1)
suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğince ayrı ayrı
BERAATİNE,
(Mütalaa hazırlık ve yazım aşamasında ike Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
yetkisizlik kararı doğrultusunda işbu kamu davasına dahil edilen sanıklar sırasıyla aşağıda 228
- 235 aralığında belirtilmiş olup, emek ve zaman israfına sebebiyet verilmemesi, mütalaanın
duruşmaya yetiştirilmesi adına sanık isimlerine göre yeniden sıralama yapılmamıştır)
229- Sanık AYKUT METİN ŞÜKRE'nin hakkında "Terör Örgütüne Yardım Etmek"
(TCK 314/3 ve 220/7 del. TCK 314/2) ve "Silahlı Terör Örgütüne Ait Silahları Sağlamak" (TCK
315/1)suçlarından açılan kamu davalarından CMK.nun 223/2.e maddesi gereğinceayrı ayrı
BERAATİNE,
231- a. Sanık İSMAİL SAĞIR'ın eylemine uyan "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya
Teşebbüs" suçundan TCK.nun 309/1, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık İSMAİL SAĞIR'ın eylemine uyan "patlayıcı madde kullanmak suretiyle mala
zarar verme" suçundan TCK 151/1,152/2-a, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince
CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık İSMAİL SAĞIR hakkında "korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atmak" suçundan TCK 170/1-c maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle açılan kamu
davasının TCK 66 ve CMK 223/8 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle
DÜŞÜRÜLMESİNE,
d. Sanık İSMAİL SAĞIR hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre
TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNULMASINA,
e. Sanık İSMAİL SAĞIR'ın üzerine atılı suçun(TCK madde 309) vasıf ve mahiyeti,
mevcut delil durumu, yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar, atılı suçun alt ve üst sınırı
itibariyle sanığın kaçma şüphesinin ve tutuklama nedeninin varlığı, sanık hakkında uygulanacak
adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gözetilerek CMK 100 maddesi gereğince
TUTUKLANMASINA,
234- a. Sanık SÜLEYMAN ESEN'in eylemine uyan "Terör örgütü üyeliği" suçundan
TCK.nun 314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b.Sanık SÜLEYMAN ESEN'in eylemine uyan "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak
bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan TCK 174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri
gereğince CEZALANDIRILMASINA,
c. Sanık SÜLEYMAN ESEN hakkında"Anayasal düzeni Ortadan Kaldırmaya
Teşebbüs"(TCK 309/1) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten
657/658
Tehlikeye Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından yetkisizlik kararı verilmiş ise de, bu suçlardan
verilen beraat hükümlerinin kesinleştiği anlaşıldığından, bu suçlardan yeniden KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
235- a. Sanık TEKİN IRŞİ'nin eylemine uyan "Terör örgütü üyeliği" suçundan TCK.nun
314/2, 58/9, 63 maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA,
b. Sanık TEKİN IRŞİ hakkında"Anayasal düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs"(TCK
309/1) ve "Patlayıcı Madde Kullanmak Suretiyle Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye
Sokulması" (TCK 170/1.c) suçlarından yetkisizlik kararı verilmiş ise de, bu suçlardan verilen
beraat hükümlerinin kesinleştiği anlaşıldığından, bu suçlardan yeniden KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA,
c. Sanık TEKİN IRŞİ hakkında Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamına göre TCK
174/1-2, TMK 5, TCK 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılması
için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA,
B. DİĞER HUSUSLAR
Soruşturmalar kapsamında el konulan silah, mühimmat vb. üretimi, bulundurulması,
kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyaların ( yargıtay ilamında belirtilen
hukuka aykırılıklar dolayısıyla hakkında beraat talep edilen sanıklardan ele geçirilenler de dahil
olmak üzere ) TCK 54/4 maddesi gereğince MÜSADERESİNE,
Soruşturmalar kapsamında el konulan, suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun
işlenmesine tahsis edilen silah, telefon kartı, içinde suç teşkil eden belge/bilgiler bulunan
harddisk, elektronik malzeme vb. eşyalar ile suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan,
kamu güvenliği, kamu sağlığı açısından tehlikeli olan eşyaların TCK 54/1 maddesi gereğince
MÜSADERESİNE,
Soruşturmalar kapsamında el konulan CD, DVD, flaş bellek vb. dijital veri depolama
aygıtlarından, içlerinde suç delili bulunanların DOSYADA DELİL OLARAK
SAKLANILMASINA,
Sanıklardan alınan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi
örnekler ile parmak izlerinin DOSYADA DELİL OLARAK SAKLANILMASINA,
Soruşturmalar kapsamında el konulan Devlete ait gizli belgeler, silah, mühimmat vb.
malzemelerin İlgili Kurumlarına GÖNDERİLMESİNE, Sayılanlar dışında, el konularak adli
emanete alınan ve suç niteliği bulunmayıp suç delili niteliği de taşımayan eşyaların Karar
Kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
Beraat eden sanıklar yönünden CMK 141/2 maddesi gereğince, hakkında beraat kararı
verilen sanığın tazminat hakları bulunduğunun kendilerine BİLDİRİLMESİNE,
Karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur. 30/11/2018
Abdurrahman HACISALİHOĞLU
İstanbul Cumhuriyet Savcısı119259
e-imzalıdır
658/658