Professional Documents
Culture Documents
Cilt 1
Cilt 1
Sosyoloji
Sosyoloji
Anthony Giddens
ISBN : 978-975-9169 -41-X
Baskı ve Cilt:
Acar Basım ve Cilt San. Tic. A.Ş.
Beysan Cad. No: 26 Acar Binası
34524 Haramidere - Beylikdüzü /İstanbul
Tel: 0 212 422 18 34 Fax: 0 212 422 18 04
Kırmızı Yayınları
Refik Saydam Cd. Akarca Sk. No: 41
Tepebaşı-Beyoğlu /İstanbul
Tel: 0 212 253 53 25
www.kirmiziyayinlari.com
Yayım a H azırlayan
Cemal Güzel
Yayıncının notu:
Hüseyin Özel;
1 , 2 , 5 , 6 , 1 8 , 1 9 . B ö lü m le r ile S ö z lü k k ıs m ın ı
3 , 4 . B ö lü m le ri Abdülkadir Sönmez;
7, 2 0 , 2 2 . B ö lü m le ri Zeynep Mercan;
8 , 1 1 , 1 2 , 1 6 , 2 1 . B ö lü m le ri İsmail Yılmaz;
9 . B ö lü m ü E ren Rızvanoğlu;
1 0. B ö lü m ü Mehm et Ali San;
1 3 , 1 5. B ö lü m le ri Şebnem Pala Güzel;
1 4 . B ö lü m ü E ren Rızvanoğlu v e Mehmet Ali San;
1 7. B ö lü m ü Muttalip Özcan çev irm iştir.
İçindekiler
1 Sosyoloji Nedir? 36
2 Küreselleşme ve Değişen Dünya 64
3 Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama 106
4 Sosyolojide Kuramsal Düşünme 136
5 Toplumsal Etkileşim ve Günlük Yaşam 164
6 Toplumsallaşma, Yaşam Akışı ve Yaşlanma 198
7 Aileler ye Mahrem İlişkiler 242
8 Sağlık, Hastalık ve Engellilik 292
9 Tabakalaşma ve Sınıf 336
10 Yoksulluk, Toplumsal Dışlanma ve Refah 382
11 Küresel Eşitsizlik 428
12 Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet 478
13 Irk, Etniklik ve G öç 528
14 Modern Toplumda Din 576
15 Medya 628
16 Örgüder ve Ağlar 680
17 Eğitim 728
18 Çalışma ve Ekonom ik Yaşam 788
19 Sapkınlık ve Suç 838
20 Siyasa, Hükümet ve Terörizm 888
21 Şehirler ve Kentsel Alanlar 942
22 Çevre ve Risk 988
Kaynakça 1023
Sözlük
İndeks 1081
Ayrıntılı İçindekiler
1 Sosyoloji Nedir? 36
Sosyolojik bakış açısı 38
Sosyoloji uğraşısı 41
Sosyolojik düşüncenin gelişimi 42
Kuramlar ve kuramsal yaklaşımlar 42
İlk kuramcılar 44
Modern kuramsal yaklaşımlar 55
Sosyolojide kuramsal düşünce 59
Çözümleme düzeyleri: Mikrososyoloji ve Makrososyoloji 60
Sosyoloji yaşamımızda bize nasıl yardımcı olur 61
Ö^et 63
Internet bağlantıları 63
11
3 Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama 106
Sosyolojik sorular 109
Bilimsel yaklaşım 112
Araştırma süreci 113
Nedeni ve sonucu anlamak 116
Nedensellik ve birlikte değişme 116
Araştırma yöntemleri 120
Etnografya 120
Derleme 122
Deneyler 125
Yaşam öyküleri 125
Karşılaştırmalı araştırma 126
Karşılaştırmalı ve tarihsel araştırmayı birleştirmel27
Gerçek dünyada araştırma: yöntemler, sorunlar ve tuzaklar 127
İnsan denekler ve ahlâki sorunlar 128
Sosyoloji sadece aşikar olanın yeniden ifade edilmesi mi? 129
Sosyolojinin etkisi 130
Ö%et 133
Düşünme sorulan 134
E k kaynaklar 134
Internet bağlantıları 135
13
6 T op lu m sallaşm a, Y a şa m Akışı ve Y aşla n m a 198
Kültür, toplum ve çocuğun toplumsallaşması 201
Çocuk gelişimi kavramları 201
Toplumsallaşma eyleyenleri 204
Toplumsal cinsiyetin toplumsallaşması 208
Anne-baba ve yetişkinlerin tepkileri 208
Toplumsal cinsiyetin öğrenilmesi 209
Öykü kitapları ve televizyon 210
Cinsiyet ayrımı yapmadan çocuk yetiştirmenin güçlüğü 211
Sosyolojik tartışma 212
Yaşam akışı boyunca toplumsallaşma 215
Çocukluk 215
Yeni yetme 216
Genç yetişkinlik 217
Olgun yetişkinlik 217
Yaşlılık 218
Yaşlanma 218
Birleşik Krallık toplumunun grileşmesi 220
İnsanlar nasıl yaşlanır? 221
Yaşlanma: rakip sosyolojik açıklamalar 224
Birleşik Krallık'ta yaşlılığın özellikleri 226
Yaşlanmanın siyaseti 233
Dünya nüfusunun grileşmesi 237
Özet 240
Düşünme sorulan 241
E k kaynaklar 241
Internet bağlantıları 241 ■
14
Aile örüntülerinde gelişim ve çeşitlilik 254
Aile içi eşitsizlik 257
Mahrem ilişkide şiddet 260
Eviçi şiddet 261
Boşanma ve ayrılık 263
Aile yaşamıyla ilgili değişen tutumlar 269 .
Yeni eşleşikler ve üvey aileler 271
Evliliğin ve aile yaşamının geleneksel biçimlerinin seçenekleri 274
Aileye ve mahrem ilişkilere kavramsal bakışaçılan 279
İşlevselcilik 279
Feminist yaklaşımlar 280
Yeni bakışaçılan 281
Sonuç: Aile değerleriyle ilgili tartışma 286
Ö^et 289
Düşünme sorulan 290
E k kaynaklar 290
Internet bağlantılan 291
16
Yoksulluğu açıklamak 397
Yoksulluk ve toplumsal hareketlilik 399
Toplumsal dışlanma 402
Toplumsal dışlanma nedir? 402
Toplumsal dışlanma örnekleri 405
Suç ve toplumsal dışlanma 409
Refah Devleti 411
Refah devleti kavramları 411
Birleşik Krallık'ta refah devleti 413
Sonuç: değişen dünyada yoksulluk ve refah 423
Öyet 425
Düşünme Sorulan 426
E k kaynaklar 426
İnternet bağlantıları 426
17
Ö%et 476
Düşünme sorulan A li
E k kaynaklar 477
Internet bağlantıları A li
18
Irkçılığın sosyolojik yorumları 542
Etnik bütünleşme ve çatışma 544
Etnik bütünleşme modelleri 544
Etnik çatışma 546
Birleşik Krallık'ta göç ve etnik farklılık 548
Göç 548
Etnik çeşitlilik 553
Etnik azınlıklar ve emek pazan 555
İskan 560
Ceza hukuku sistemi 563
Kıta Avrupası'nda göçmenlik ve etnik ilişkiler 565
Göç ve Avrupa Birliği 566
Küresel Göç 568
Göç harekederi 569
Küreselleşme ve göç 570
Küresel diasporalar 571
Sonuç 573
Ö^et 574
Düşünme sorulan 574
E k kaynaklar 575
Internet bağlantıları 575
19
Laikleşmenin değerlendirilmesi 615
Köktendincilik 617
Ö%et 626
Düşünme sorulan 627
E k kaynaklar 627
Internet bağlantılan 627
15 M ed ya 629
Geleneksel ve yeni medya 632
Geleneksel medya 632
Yeni medya 638
Medya üzerine kuramsal yaklaşımlar 644
İşlevselcilik 644
Çatışma kuramları 645
Yeni kuramlar 647
Önyargı ve medya: Glasgow Üniversitesi Araştırma Grubu 652
Televizyon Haberleri 652
İzleyiciler ve medyanın etkileri 654
izleyici araştırmaları 654
Medyanın etkileri 656
Medyanın Denetimi 659
Siyasi denetim 659
Küresel medya ve demokrasi 664
Küresel çağda medya 665
Müzik 666
Sinema 668
Medyanın süper şirketleri 669
Medya emperyalizmi mi? 672
Direniş ve küresel medyanın alternatifleri 673
Sonuç 676
ÖZet 677
Düşünme sorulan 678
E k kaynaklar 678
İnternet bağlantılan 678
20
16 Örgüder ve Ağlar 681
Örgütler 683
Birer bürokrasi olarak örgütler 685
Örgütlerin fiziksel düzeni 693
Dünyayı saran örgütler 697
Ekonomik örgütler 701
Büroksarinin ötesi mi? 711
Örgütsel değişim: Japon modeli 711
Yönetimsel dönüşüm 713
Ağ çalışması 716
Örgütler ve ağlar yaşamımızı nasıl etkilerler? 720
Toplumsal sermaye: birbirine bağlayan bağlar 720
Tek başına bowling oynamak: toplumsal sermayenin
çöküşüne örnek olabilir mi? 722
Sonuç 724
Ö%et 725
Düşünme sorulan 121
E k kaynaklar 727
Internet bağlantıları İT İ
17 Eğitim 729
Eğitimin Önemİ 732
Birleşik Krallıkta Eğitim 733
Kökenleri ve Gelişimi 734
Ortaöğretim ve Siyaset 736
Yükseköğretim 744
Britanya eğitim sistemine karşılaştırmalı bir bakış 749
Eşitsizlik ve Eğitim-Öğretim Kuramları 750
Ivan İllich: gizli müfredat 752
Basil Bernstein: dil kodları 756
Pierre Bourdieu: eğitim ve kültürel yeniden-üretim 758
Çalışmak için okumak: Paul Willis'in kültürel yeniden-üretim incelemesi 759
Eğitime postmodern yaklaşımlar 762
Eşitsizlik ve Eğitim 762
Okullarda toplumsal cinsiyet ve başarı 764
Eğitim ve etniklik769
21
IQ ve Eğitim 772
Eğitim ve Yeni İletişim Teknolojisi 778
Sınıfta teknoloji 778
E-üniversitelerin doğuşu mu? 781
Sonuç: eğitimin geleceği 783
Ö%et 785
Düşünme sorulan 786
E k kaynaklar 786
İnternet bağlantıları 786
22
Kontrol kuramı 854
Kuramsal sonuçlar 858
Birleşik Krallık'ta suç örüntüleri 859
Suç ve suç istatistikleri 861
Suçlular ve kurbanları 863
Toplumsal cinsiyet ve suç 864
Gençlik ve suç 870
Beyaz yakalı suçları 872
Örgütlü suç 875
Siber suç 877 '
Hapishaneler: suça çözüm mü? 879
Sonuç: suç, sapkınlık ve toplumsal düzen 882
Ö%et 885
Düşünme sorulan 886
E k kaynaklar 887
Internet bağlantıları 887
23
Gelişmekte olan ülkelerde uluslar ve ulusçuluk 925
Ulusçuluk ve küreselleşme 926
Ulus devlet, ulusal kimlik ve küreselleşme 928
Terörizm 929
Terör ve terörizmin kökenleri 931
Eski ve yeni tarz terörizm 932
Terörizm ve savaş 938
Ö%et 939
Düşünme sorulan 940
E k kaynaklar 940
Internet bağlantılan 941
24
22 Çevre ve Risk 989
Sosyolojik bif konu olarak çevre 991
Ortak çevremiz 992
Büyümenin sınırları var mıdır? 993
Sürdürülebilir kalkınma 994
Tüketim, yoksulluk ve çevre 995
Tehditin kaynakları 997
Risk, teknoloji ve çevre 1005
Küresel ısınma 1006
Genetik olarak değiştirilmiş besinler 1012
Küresel‘risk toplumu’ 1017
İleriye bakarken 1019
Öyet 1021
Düşünme sorulan 1022
E k kaynaklar 1022
İnternet bağlantılan 1022
Kaynakça 1023
Sözlük 1051
İndeks 1081
25
Beşinci baskıya önsöz
27
Teşekkür
29
Bu kitap Hakkında
Bu kitap, sosyolojinin çağcıl entelektüel kültür içinde temel bir rol oynadığı, toplum
bilimleri içinde de merkezi bir yer tuttuğu inancıyla yazıldı. Bu beşinci baskıdaki
amacım, öncekilerde olduğu gibi, bugün sosyologları ilgilendiren bütün temel
konuların bir çözümlemesi ile bir ölçüde orijinalliği birleştiren bir kitap yazmak oldu.
Kitap, aşırı derecede inceltilmiş kavramları ortaya atmaya çalışmıyor; yine de,
disiplinin geldiği en son noktadan düşünceler ve bulgular kitabı yansıtıldı. Bunun
partizan bir değerlendirme olmadığnı umarım; sosyolojideki önemli bakış açılarını
kapsamaya ve çağdaş araştırmaların önemli bulgularının hepsine, tarafsız bir biçimde
olmasa da, yer vermeye çalıştım.
Önemli Temalar
Kitap, hepsi de çalışmaya ayırıcı bir nitelik vermeye yardımcı olan bir dizi temel tema
halinde oluşturuldu. Ana temalardan birisi, değişim içindeki dünya temasıdır.
Sosyoloji, Batının sanayileşiyor olan toplumsal düzeninin, daha önceki toplumlann
yaşam biçimlerinden uzaklaştıran dönüşümlerden doğmuştur. Bu değişmeler
tarafından yaratılan dünya, sosyolojik çözümlemenin birincil ilgi alanıdır. Toplumsal
değişmenin hızı artmayı sürdürdü; bugünlerde, en az onsekizinci ve ondokuzuncu
yüzyıllarda gerçekleşenler kadar önemli olacak dönüşümlerin eşiğinde duruyor
olmamız da olasıdır. Geçmişte ortaya çıkmış olan dönüşümlerin haritasını çıkarmak
ve bugünlerde gerçekleşiyor olan önemli gelişme izleklerini anlayabilmek, sosyolojinin
birincil sorumluluğudur.
Kitabın bir diğer ana teması, toplum yaşamının küreselleşmesidir. Sosyolojiye çok
uzun bir süreden beri, toplumlann bağımsız birimler olarak incelenebileceği görüşü
egemen olmuştur. Ne ki, geçmişte bile, toplumlar hiçbir zaman yalıtılmış bir biçimde
varolmadılar. Son zamanlarda, küresel bütünleşme süreçlerinde açık bir hızlanma
görebiliyoruz. Bu, örneğin, dünya çapındaki uluslararası ticaretin gelişimine
bakıldığında, açıktır. Küreselleşme üzerine vurgu aynı zamanda, bugün sanayileşmiş
ve gelişmekte olan dünyaların birbirine bağımlılığına verilen ağırlıkla yakından
ilişkilidir. Kitabın 1989 yılında yapılan ilk baskısı, o zamanlarda disiplinin ancak daha
teknik alanlarında yeni yeni incelenmeye başlayan küreselleşmenin etkisini tartışarak
bir ilki yarattı. O zamandan beri, küreselleşme tartışmaları devasa boyutlara ulaştı;
küreselleşmenin kendisi de, onunla el ele giden bilgi teknolojilerindeki değişikliklerle
birlikte daha da ilerledi.
Üçüncüsü, kitap güçlü bir karşılaştırmalı bakışı benimsiyor. Sosyolojik çalışma,
yalnızca belirli bir toplumun kurumlannı anlamak yoluyla öğretilemez. Daha çok
Birleşik Krallığa ağırlık veren bir tartışma yürütmüş olsam da, bu tür tartışmalar her
31
zaman öteki kültürlerden alınan zengin bir malzeme çeşitliliği ile dengelenmiştir.
Bunlar arasında, öteki Batı ülkelerinde yürütülen araştırmalar da yer almaktadır; ancak
bugünlerde önemli değişmeler yaşayan Rusya ile Doğu Avrupa toplumlarına da
çoklukla göndermeler yaptım. Kitap aynı zamanda, gelişmekte olan ülkeler üzerine,
şimdiye kadar giriş kitaplarında rastlananlardan çok daha fazla malzemeyi
içermektedir. İlgli alanları büyük ölçüde çakışan sosyoloji ile antropoloji arasındaki
ilişkiyi de güçlü bir biçimde vurguladım. Bugün dünya üzerinde toplumları birbirine
bağlayan yakın bağlantılar ile geleneksel toplumsal sistemlerin neredeyse ortadan
kalkması olguları dikkate alındığında, sosyoloji ile antropoloji giderek artan bir
biçimde birbirinden ayırdedilmez hale gelmektedir.
Dördüncü bir tema, sosyolojiye ilişkin tarihsel bir yaklaşım benimsemenin gerekli
olduğudur. Bu, yalnızca olayların gerçekleştikleri tarihsel bağlamı doldurmaktan daha
fazla bir şeydir. Son birkaç yılda sosyolojideki en önemli gelişmelerden birisi, tarihsel
çözümleme üzerinde giderek artan bir vurgu olmuştur. Bu yalnızca geçmişe
sosyolojik bir bakışı uygulamak biçiminde değil, aynı zamanda da bugünün
kurumlarına ilişkin anlayışımıza katkı yapmanın bir yolu diye anlaşılmalıdır. Tarihsel
sosyoloji üzerine yapılan son dönem çalışmaları, kitabın bütününde tartışılmakta ve
çoğu bölümde önerilen yorumlar için bir çerçeve sağlamaktadır.
Beşinci olarak, metin boyunca, toplumsal cinsiyet sorunlarına özel bir dikkat
gösterilmektedir. Toplumsal cinsiyet çalışmaları genellikle, bir bütün olarak sosyoloji
içindeki özgül bir alan diye görülmektedir bu kitap özel olarak, da konu üzerine
düşünme ve araştırmayı inceleyen bir bölüm (12. Bölüm) içermektedir. Ne ki,
toplumsal cinsiyet ilişkileri hakkındaki sorular, sosyolojik çözümleme için öylesine
önemlidir ki, bunlar yalnızca bir alt bölümlemeye indirgenemez. Bu yüzden, pek çok
bölüm, toplumsal cinsiyet konularıyla ilgilenen kesimler içermektedir.
Altına bir tema, mikro ve makro bağlantısıdır. Kitabın pek çok yerinde, mikro
düzeydeki bağlamlardaki etkileşimlerin daha büyük toplumsal süreçleri etkilediği ve
bu tür makro düzey süreçlerinin bizim gündelik yaşamlarımızı etkilediğini
gösteriyorum. Okuyuculara, bir toplumsal durumun hem mikro hem de makro
düzeylerde çözümlenmesi yoluyla daha iyi anlaşılabileceğini vurguluyorum.
Son bir tema, toplumsal ile kişisel arasındaki ilişki. Sosyolojik düşünme, kişinin
kendisini anlaması için esastır; bu da giderek toplumsal dünyanın daha iyi bir anlayışı
üzerinde odaklanmayı getirir. Sosyolojiyle uğraşmak, özgürleştirici bir deneyim
olmalıdır: alan, bizim sempatilerimizi ve düşgücümüzü genişletir; kendi
davranışımızın kaynakları üzerine yeni bakış açılarım önümüze serer ve
kendimizinkinden farklı kültürel ortamlar hakkındaki farkındalığımızı artırır.
Sosyolojik düşünceler doğmalara meydan okuduğu, kültürel farklılıklara değer
verilmesini öğrettiği ve toplumsal kurumların işleyişine ilişkin görüş sağladığı sürece,
sosyoloji uygulaması, insan özgürlüğü olanaklarım artırır.
32
Kitabın düzeni
Bu kitabın başında, temel sosyoloji kavramlarına ilişkin soyut tartışmalar pek fazla
değil. Kitabın sonundaki kapsamlı sözlük, kullanışlı bir referans noktası sağlamakta ve
daha önceki bölümlerde kullanılan önemli sosyolojik terimleri bir araya getirmektedir.
Metin boyunca, sözlükte bulunan terimler koyu harflerle yazılmıştır. Somut örnekler
aracılığıyla düşünceleri, kavramları ve kuramları anlatmayı denedim. Bunlar genel
olarak sosyolojik araştirmalardan alınmış ise de, açıklama amacıyla, başka
kaynaklardan (gazeteler gibi) gelen malzemeleri de kullandım. Yazım stilinin yalın ve
olabildiğince doğrudan olmasına çalışırken, kitabı canlı ve “sürprizlerle” dolu hale
getirmeye de uğraştım.
Bölümler, sosyolojinin farklı alanları üzerinde giderek ilerleyen bir ustalığa erişmeye
yardımcı olmak üzere tasarlanmış bir diziyi izlemektedir; ancak kitabın esnek bir
biçimde kullanılabileceği ve tekil derslerin gereklerine uyarlanmasının kolay olmasını
sağlamaya da çalıştım. Bölümler, fazla kayıp olmadan atlanabilir ya da farklı bir sırada
işlenebilir. Her bölüm, gerekli durumlarda öteki bölümlere yapılan önemli
göndermelerle birlikte, oldukça kendine yeterli birer birim olarak yazıldı.
Bölümlerin sonunda, internetin insanlar ve sosyoloji hakkında sağladığı bilgi
birikimini araştırmak içinbaşlangıç noktası olabilecek internet bağlantıları
verilmektedir. Kitap aynı zamanda, <http://www.Polity.co.uk/Giddens> adresinden
erişilen kendi web sayfasında verilen büyük miktardaki ek malzemeyle birlikte
kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Hem öğreticiler hem de öğrenciler, eleştirel
düşünceyi özendirmek ve kitapta keşfedilen temalara ilişkin daha fazla bilgiye erişmek
büyük miktarda kaynağa erişebileceklerdir. Bu, Sosyoloji, Beşinci Baskı'ya önemli bir
yeni boyut katmakta ve bu alandaki hem öğreticilere hem de çalışanlara yarar
sağlamayı hedeflemektedir.
33
Sosyoloji
(Gözden geçirilmiş 5. Basım)
İçindekiler
Arkadaşlarla kahve için biraraya gelmek toplumsal bir törenin bir parçasıdır.
bizim gündelik toplumsal etkinlikleri- verici bir maddedir. Pek çok kişi
mizin bir parçası olarak simgesel bir kahveyi, sağladığı “fazladan uyanıklık”
değer taşır. Kahve içmenin törensel için içer. İşyerindeki uzun günler ve
yönü çoğunlukla kahvenin kendisini ders çalışmakla geçen geceler kahve
tüketmekten çok daha önemlidir. Pek molalarıyla daha çekilir hale gelir.
çok Batılı için sabahları içilecek bir Kahve alışkanlık yaratan bir maddedir,
fincan kahve, kişisel rutinin merkezinde ne ki Batı kültüründe, kahve tiryakileri
yer alır. Kahve içmek, güne başlamak bir çok insan tarafından uyarıcı
için gerekli ilk adımdır. Sabah kahve- kullananlar diye görülmezler. Alkol gibi
sinin ardından, gün içerisinde çokluk kahve de toplumun kabul ettiği bir
başkalarıyla kahve içilir -toplumsal bir maddedir, oysa örneğin marihuana
törenin temeli. Kahve içmek için bir böyle kabul görmez. Yine de, mari-
araya gelen iki insan, büyük olasılıkla huana, hatta kokain kullanımını hoş-
gerçekte ne içtiklerinden çok bir araya gören, ancak hem kahve hem de alkole
gelmek ve çene çalmakla ilgilenmekte- soğuk bakan toplumlar da vardır.
dirler. Tüm toplumlarda yeme-içme Sosyologlar, neden böyle karşıtlıklar
aslında, toplumsal etkileşim ve tören- olduğuyla ilgilenirler.
lerin gerçekleştirilmesi için ortamlar
Üçüncüsü, bir fincan kahve içen
yaratmaktadır bunlar da sosyolojik
biri, dünyanın bütününe yayılan karma-
inceleme için zengin bir konu ortaya
şık bir toplumsal ve ekonomik ilişkiler
çıkarmaktadır.
kümesi içerisinde yer almaktadır. Kah-
İkincisi, beyin üzerinde uyarıcı bir ve, gezegenizimiz en zengin ve en
etkisi olan kafein içeren kahve, keyif yoksul bölgelerindeki insanları birbiri-
39
S o s y c lo jl N e d ir ?
40
S o s yo lo ji N e d ir?
41
S o s y o lo ji N e d ir ?
42
S o s y o lo ji N e d ir?
Brueghel'in bu resminde, bir dizi genellikle tuhaf etkinliğe girişmiş çok sayıda insan var. İlk bakışta resim
pek anlam taşımıyor gibi. Ne ki, resmin başlığı, Hollanda Dilindeki Deyimler, resmin anlamını açıklamaya
yardımcı oluyor. Bu resim aslında, yapıldığı onaltıncı yüzyılda yaygın olan yüzden fazla deyimi gösteriyor.
Aynı biçimde, sosyologlar da gözlemlerini anlamlı kılmaya yardımcı olacak bağlamlar olarak kurama
gereksinim duyarlar
43
S o s y o lo ji N e d ir?
44
S o s y o lo ji N e d ir?
45
S o s y o lo ji N e d ir?
46
S o syo lo ji N e d ir ?
dayanmakla birlikte Durkheim, önceli- lumun yalınca tek tek üyelerinin eylem
nin birçok görüşünün çok spekülatif ve ve çıkarlarından daha fazla bir şey
muğlak olduğunu; ayrıca Comte'un olduğuna inanmaktaydı. Durkheim'a
kendi programını sosyolojiyi bilimsel göre, toplumsal olgular, bireylere dışsal
bir temele oturtmak başarıyla yürüte- olan ve tek tek kişilerin yaşamları ile
mediğini düşünüyordu. Durkheim algılamaları dışında kendi gerçeklik-
sosyolojiyi, geleneksel felsefe sorunla- lerine sahip olan davranış, düşünce ya
rını, deneyci bir yolla ele alarak açıklığa da duygu biçimleridir. Toplumsal
kavuşturmada kullanılabilecek olan olguların bir başka özelliği, onların
yeni bir bilim diye görüyordu. Kendin- bireyler üzerinde zorlayıcı bir çiice sahip
den önceki Comte gibi Durkheim da, olmalarıdır. Ne ki toplumsal olguların
toplum yaşamını, doğal dünyayı sınırlandırıcı özellikleri, genellikle
inceleyen bilginlerin sahip olduğu aynı insanlar tarafından zorlayıcı diye
nesnellikle incelememiz gerektiğine görülmezler. Bunun nedeni insanların
inanıyordu. Durkheim'ın sosyolojinin genellikle toplumsal olgulara serbestçe,
birincil ilkesi olan ünlü ilkesi, kendi seçimlerine dayanarak davrandık-
‘‘Toplumsal olguları şeyler olarak larına inanarak boyun eğmelerinden
incele!” idi. O, bununla, toplum yaşamı- kaynaklanmaktadır. Aslında, Durk-
nın doğadaki nesne ya da olaylar kadar heim'a göre, insanlar çokluk yalınca
kesinlikle çözümlenebileceğini kaste- kendi toplumlarının genel kalıplarını
diyordu.
izlemektedir. Toplumsal olgular insan
Durkheim'in pek çok konu eylemini, açıkça cezalandırmaktan
hakkında yazıları vardır. Ele aldığı ana (örneğin bir suçun varlığı durumunda),
temalardan üçü, deneysel bir bilim toplumsal yadsımaya (kabul edilemez
olarak sosyolojinin önemi, bireyin bir davranış durumunda), yalın yanlış
ortaya çıkışı ile yeni bir toplumsal düze- anlamalara (dilin yanlış kullanımı
nin Dİçimlenmesi ve toplumdaki ahlaki durumunda) kadar değişen farklı
yetkenin kaynakları ile niteliğiydi. biçimlerde sınırlandırır.
Durkheim'in görüşleriyle, din, sapkın-
Durkheim toplumsal olguların
lık ile suç ve çalışma ile ekonomik ya-
incelenmesinin zor olduğunu kabul
şam konularını ele alırken yeniden
etmekteydi. Görünmez ve elle tutulur
karşılaşacağız.
olmadıkları için, toplumsal olgular
Durkheim'e kalırsa, sosyolojinin doğrudan gözlenemez. Bunun yerine
esas entelektüel ilgisi, toplumsal bu olguların özellikleri dolaylı olarak,
olcuların incelenmesidir. Ona göre etkilerinin çözümlenmesi ya da onların
sosyologlar, sosyolojik yöntemleri yasalar, dinsel metinler ya da yazılı
bireylerin incelenmesine uygulamak davranış kuralları gibi biçimlerde dile
yerine, toplumsal olguları toplum getirilme çabalarını dikkate alarak
yaşamının, ekonominin durumu ya da ortaya konabilir. Durkheim toplumsal
dinin etkisi gibi bireyler olarak bizim olguları incelerken önyargılar ile
eylemlerimizi biçimlendiren yönleri ideolojinin terk edilmesinin önemini
incelemelidirler. Durkheim toplumla- vurgulamıştır. Bilimsel bir tutum,
rın kendi yaşamları olduğuna yani top- duyuların ortaya koyduğu kanıtlara açık
47
S o syo loji N e d ir ?
olup dışarıdan gelen, önceden edinilmiş biçimlerine karşı çıkan herkesi acıma-
düşüncelerden bağımsız olan bir zihni sızca cezalandırır. Bu yol bireysel karşı
gerektirir. Durkheim bilimsel kavram- oluşa pek az bir yer bırakmaktadır.
ların, ancak bilimsel pratik aracılığıyla Dolayısıyla mekanik dayanışma, oydaş-
ortaya konabileceğini savunuyordu. O maya ve inançların benzerliğine dayanır.
sosyologlara, şeylerin gerçekte olduğu Ne ki sanayileşme ve kentleşmenin
gibi incelenmesi ve toplumsal şeylerin gücü, bu dayanışma biçiminin çözül-
gerçek doğalarını yansıtan yeni kavram- mesine katkıda bulunan bir işbölümü
ların oluşturulması ödevini bırakmıştır. artışını yol açmıştır. Durkheim, gelişmiş
Sosyolojinin öteki kurucuları gibi toplumlarda işlerdeki uzmanlaşma ile
Durkheim da kendi yaşamı boyunca artan toplumsal farklılaşmanın organik
toplumu dönüştüren değişmelerle dayanışmayı öne çıkaran yeni bir
uğraşmıştı. Özellikle toplumsal ve düzene yol açacağını ileri sürmüştür.
ahlaki dayanışmayla, başka deyişle, top- Organik dayanışma ile nitelenen
lumu bir arada tutan ve kaosa düşmesini toplumlar, hem insanların ekonomik
engelleyen şeyin ne olduğuyla ilgilen- bakımdan birbirine bağımlı olmalarıyla
miştir. Dayanışma, bireylerin başarüı bir hem de öteki insanların katkılarının
biçimde toplumsal gruplara içerildikleri önemli olduğunun farkında olunma-
ve bir paylaşılan değer ve gelenekler sıyla birarada tutulur. İşbölümü
kümesi tarafından yönlendirildikleri genişledikçe, insanlar birbirlerine daha
zaman korunmaktadır. İlk büyük yapıtı çok bağımlı hale gelirler çünkü her
olan The Division of Tabour in Society birey, öteki mesleklerdeki insanların
(Toplumda İşbölümü, 1893), adlı sağlayabileceği mal ve hizmetleri gerek-
kitabında Durkheim, sanayi çağının sinmektedir. Toplumsal oydaşmanın
ilerleyişinin yeni bir dayanışma tipinin yaratılmasında, ekonomik
doğuşu anlamına geldiğini ileri süren ile karşılıklı bağımlılık giderek payla-
bir toplumsal değişme çözümlemesi şılan inançların yerini alır.
sunmaktaydı (Durkheim 1984 [1983]).
Yine de modern dünyadaki deği-
Bu düşünceyi ileri sürerken Durkheim
şim süreçleri öylesine hızlı ve yoğundur
iki tip dayanışma biçimini mekanik, ve
ki, bunlar önemli toplumsal sorunları
organik -karsı kaşıya koyuyor ve bunları
ortaya çıkarırlar. Bunlar geleneksel
işbölümü -farklı meslekler arasındaki
yaşam biçimleri, ahlaki ve dinsel
ayrılıkların büyümesi- ile ilişkilen-
inançlar ile gündelik kalıplar üzerinde,
diriyordu.
yeni ve açık değerleri sunmadan, yıkıcı
Durkheim'a göre, düşük bir işbölü- etkilerde bulunurlar. Durkheim bu alt
mü düzeyine sahip olan geleneksel üst edici koşulları modern toplum
kültürler mekanik dayanışma ile nite- yaşamınının yol açtığı amaçsızlık ya da
lenmektedirler. Toplumun üyelerinin umutsuzluk duygusu olan anomiye
çoğunluğu benzer mesleklerde yer bağlamıştır. Eskiden dinin sağladığı
aldığından, birbirlerine ortak yaşantı ve geleneksel ahlaki denedeme ve ölçüler,
paylaşılan inançlar ile bağlanmışlardır. çağcıl toplumsal gelişme tarafından
Bu paylaşılan değerlerin gücü baskıcı büyük ölçüde parçalanmaktadır; bu da
niteliktedir topluluk geleneksel yaşam modern toplumlarda yaşayan birçok
48
S o s y o lo ji N e d ir?
Birey ile toplum arasındaki ilişkiyi inceleyen klasik A nom ik intiha ra, b ir to p lu m s a l d ü ze n le m e n in
sosyolojik çalışmalardan birisi, Em ile Durkheim 'in intihar o lm ad ığ ı d u ru m la r yol açar. D u rk h e im bu
çözüm lem esidir (Durkheim 1953; ilk basılışı 1897). ka vram la, in san ların to p lu m d ak i hızlı d e ğ işm e ya da
İnsanlar kendilerini özgür iradeye sahip olan ve seçim istik rarsızlık y ü zü nd en 'n o rm su z ' kaldıkları anomik
yapabilen bireyler olarak görseler de onların davranışları
to p lu m sa l k oşu llara g ö n d e r m e y apm aktad ır.
genellikle toplumsal olarak biçimlenmiş ve kalıplaşmış
N o rm la r ve iste k le r için sab it b ir re fe ran s
niteliktedir. Durkheim 'in çalışması, intihar gibi son derece
kişisel bir edimin bile toplumsal dünyadan etkilendiğini n o k ta s ın ın o rta d a n k alkm a sı -e k o n o m ik karg aşa ya
göstermektedir. da b o şa n m a g ibi k işisel m ü ca d e le le r sırasın d a
o ld uğ u g ib i- kişin in k o ş u llan ile istek le ri arasınd ak i
Durkheim 'in çalışmasından önce, intihar üzerine
d e ng ey i bo zabilir.
araştırmalar yapılmıştı, ancak Durkheim , intiharın
sosyolojik bir açıklaması üzerinde duran ilk kişiydi. Daha Ö^gecil in tih ar, b ir b ire y in “ aşırı b ü tü n le şm e si”
önceki çalışmalar toplumsal etkenlerin intihar üzerindeki d u ru m u nd a -to p lu m sa l b a ğ la rın ç o k gü çlü o ld u ğ u -
etkilerini kabul etm ekte, ancak bir bireyin intihara
v e to p lu m u k e n d isin d e n d ah a d eğerli tu ttuğ und a
kalkışma olasılığım ırk, iklim ya da zihinsel bozukluk gibi
g e rçe k leş ir. B ö y le b ir d u ru m d a, in tih a r “ d ah a yüce
bileşenlere bakmaktaydılar. N e ki Durkheim'a göre,
b ir iyilik” iç in b ir fed ak arlık h alin e gelir. J a p o n
intihar, yalnızca öteki toplumsal olgular tarafından
açıklanabilecek olan bir toplumsal olgudur. İntihar yalınca k am ik aze p ilo tla rı ya da İs la m cı 'in tihar
bireysel edimlerin bir toplamından daha fazla bir şeydi - k o m a n d o la rı' ö z g e cil in tih ar ö rn e k lerin d e n d ir.
kalıplaşmış özellikler gösteren bir olguydu. D u rk h e im bu n ları, m e k a n ik d ay an ışm an ın g e çerli
old uğ u g e le n e k se l to p lu m la rın nitelikle ri olarak
Fransa'daki resmi intihar istatistiklerini inceleyen
Durkheim , belirli kategorilerdeki insanların intihara g ö rm ü ş tü r.
ötekilerden daha fazla eğilim gösterdiğini buldu. Örneğin,
S o n in tih ar tü rü , kaderci in tihard ır. D u r k h e im bu
kadınlara oranla erkeklerde, K atoliklere oranla
tü rü n çağd a ş dünyad a y e rin in p ek o lm ad ığını
Protestanlarda, yoksullara oranla zenginlerde, evlilere
g ö r m ü ş o ls a da , b ir b ire yin y aşam ın ın to p lu m
oranla bekarlarda intihar daha fazla görülmekteydi.
Durkheim ayrıca, intihar oranlarının savaş dönem lerinde ta ra fın d a n g e re ğ in d e n ç o k d ü ze n le n d iğ in d e ortay a
daha düşük, ekonom ik değişim ya da istikrarsızlık çık a cağ ın a inan m ıştır. B ire y in b as k ı altında
dönemlerinde daha yüksek olduğunu da görmüştü. tu tu lm ası, k ade r ya da to p lu m karşısın d ak i
g ü çsü zlü k d uygusu na yol açm ak tad ır.
B u bulgular Durkheim'i, intihar oranlarını etkileyen,
bireylere dışsal nitelikte olan toplumsal olguların İn tih a r or an ları to p lu m d an to p lu m a farklılık
bulunduğu sonucuna götürdü. Durkheim kendi g ö ste r m e k te d ir a n c ak z am a n içerisin d e to p lu m lar
açıklamasını, toplumsal dayanışma düşüncesi ile toplum
iç in d e d ü ze n li kalıpları o rtay a koym aktad ır.
içerisindeki iki tip bağın -toplumsal bütünleşme ile toplumsal
D u rk h e im b u n u , in tih a r o ra n ların ı e tk ile y e n tutarlı
düzenleme- varlığıyla ilişkilendirmekteydi. Durkheim
to p lu m sa l g ü çle rin v arlığın a k a n ıt diye g ö rm ü ştü r.
toplumsal gruplarla güçlü bir biçimde bütünleşen, istek ve
hedefleri toplumsal norm lar tarafından düzenlenen İn tih a r o r an ların ın in ce le n m e s i, b ire yse l ey lem ler
insanların intihara kalkışma olasılıklarının daha düşük içe risin d e g e n e l to p lu m sa l kalıpların nasıl
olduğuna inanıyordu. Bütünleşm e ile düzenlemenin b u lu n ab ile c eğ in i o rta y a koy acaktır.
görece var olm asına ya da olmamasına bağlı olarak, dört
tür intihan tanımlamıştı:
İntihar (Su icid e) adlı k itab ın ın b asılm a sın d a n b u
yana, çalışm aya p e k ç o k ele ştiri y ö n e ltilm iştir;
Bfıitil intiharlar toplumla düşük biçim de bütünleşm e ile ö ze llik le d e D u rk h e im 'in re sm i istatistikle ri
nitelenir ve bir birey yalıtılmış ya da bir grupla olan bağları
kullan ım b içim in e , in tih a r üz erin d e k i to p lu m sal
zayıflamış ya da kopmuş olduğunda gerçekleşir. Örneğin,
o lm ay an e tk ileri g ö z a rd ı e tm e s in e ve bü tü n in tih ar
Katolikler arasındaki düşük intihar oranlan, onların güçlü
toplumsal cem aatleri ile açıklanabilirken Protestanların türlerin i sın ıfla m a ü ze rind e ayak d ire m e sin e .
kişisel ve ahlaki özgürlükleri onların Tann karşısında “tek B u n u n la b irlik te, b u çalışm a b u g ü n de b ir klasik
başına” olduklan anlamına gelmektedir. Evlilik, bireyi o lm a yı sü rd ü rm e k te d ir; D u rk h e im 'in te m e l savı bu
istikrarlı bir toplumsal ilişkiyle bütünleştirerek intihara gün d e ayaktad ır: G ö rü n ü r d e tü m üyle kişisel bir
karşı korurken bekar insanlar toplum içerisinde daha fazla ed im o la n in tih a r s o sy o lo jik b ir açıklam ayı
yalıtılmış olarak kalırlar. Savaş dönemlerindeki düşük g e re k tirm e k te d ir.
intihar oranlan, Durkheim'a göre, artmış bir toplumsal
bütünleşmenin bir göstergesi diye görülebilir.
49
S o s y a la jl N e d ir?
50
S o s yo lo ji N e d ir ?
51
S o syo lo ji N e d ir ?
52
Soüyolo|! N e d ir ?
53
S o s y o lo ji N e d ir?
54
S o syo lo|l N e d ir ?
M o d e r n k u r a m s a l y a k la ş ı m l a r İşlevselcilik
İlk sosyologlar içinde yaşadıkları İşlevselcilik, toplumun değişik
değişen toplumları anlamlı kılma parçalarının istikrar ve dayanışma
çabalarında birleşiyordu. Ne ki onlar, ortaya çıkarmak üzere birlikte
yalnızca dönemlerinin hızlı olaylarını işledikleri karmaşık bir sistem olduğu
bedmlemek ve yorumlamaktan daha görüşünü benimsemektedir. Bu
fazla şeyler yapmak istiyordu. Daha da yaklaşıma göre, sosyoloji disiplini,
önemlisi, toplumsal dünyanın incelen- toplumun parçalarının birbirleriyle ve
mesinde, genel olarak toplumun işleyişi bir bütün olarak toplumla olan
ile toplumsal değişmenin doğasını ilişkilerini incelemelidir. Örneğin, bir
açıklayabilecek yolları araştırmışlardı. toplumdaki dinsel inanç ve geleneklerin
Yine de daha önce gördüğümüz gibi, çözümlemesini, bunların toplumdaki
Durkheim, Marx ve Weber, toplumsal öteki kurumlarla nasıl ilişkili olduğunu
göstererek yapabiliriz, çünkü bir
dünya üzerine yaptığı kendi inceleme-
toplumun farklı parçaları birbiriyle
lerinde çok farklı yaklaşımları benim-
yakın ilişki içerisinde gelişmektedir.
semişlerdir. Örneğin, Durkheim ile
Marx bireye dışsal olan güçlerin gücü Bir toplumsal pratik ya da kuru-
üzerinde yoğunlaşırlarken Weber kendi mun işlevinin incelenmesi, o pratik ya
çıkış noktası olarak bireylerin dış da kurumun toplumun varlığının
dünyadaki yaratıcı edimde bulunabilme sürmesine yaptığı katkının çözümlen-
yeteneklerini almaktaydı. Marx mesidir. Comte ve Durkheim da dahil
ekonomik sorunların önceliğine işaret olmak üzere işlevselciler, bir toplumun
ederken Weber önemli nitelikteki daha işleyişini canlı bir organizmanın
geniş etkenler dizisini dikkate almak- işleyişiyle karşılaştırmak için çokluk bir
taydı. Yaklaşımdaki bu farklılıklar, organik benzeşim kullanmışlardır.
sosyolojinin tarihi boyunca varlığını İşlevselciler toplumun parçalarının,
sürdürmüştür. Hatta, sosyologlar tıpkı insan bedeninin değişik parçala-
rında olduğu gibi, toplumun bütünü
çözümleme konusu üzerinde anlaşma-
için yararlı olacak biçimde birlikte
ya vardıklarında bile, çokluk bu çözüm-
çalıştıklarını ileri sürmektedirler. Kalp
lemeyi farklı kuramsal bakış açılarından
gibi bir beden organını incelemek için,
yola çıkarak gerçekleştirmektedirler.
o organın bedenin öteki parçalarıyla
Aşağıda incelenen daha yenilerdeki nasıl ilişkili olduğunu göstermek
üç kuramsal bakış açısının işlevselcilik, zorundayız. Kalp, bedenin her yanına
çatışma yaklaşımı ve simgesel etkileşim- kan pompalayarak, organizmanın
cilik sırasıyla Durkheim, Marx ve yaşamının sürmesinde hayati bir rol
Weber'le bağlantıları bulunmaktadır. oynamaktadır. Benzer olarak, bir
Bu kitap boyunca bu kuramsal yakla- toplumsal bileşenin işlevini çözümle-
şımları açıklayan ve onlara dayanan mek de, onun toplumun varlığının ve
düşünce ve savlarla karşılaşacaksınız. sağlığının sürmesinde yüklendiği görevi
anlamak demeye gelir.
4. B ölü m d e, sosyolojideki önem li
kuram sal yaklaşım ları daha ayrıntılı İşlevselcilik ahlaki oydaşmanın
ele alacak ve sosyolojik düşüncedeki toplumdaki düzen ve istikrarın sürdü-
d a h a yen i k u r a m s a l g e liş m e le ri
rülmesindeki önemini vurgular.
inceleyeceğiz.
55
S o s yo loji N e d ir ?
56
S o s y o lo ji N e d ir ?
57
Sosyoloji Nedir?
58
Sosyoloji Nedir?
59
Sosyoloji Nedir?
60
Sosyoloji Nedir?
61
S o s y o lo ji N e d iı?
62
S o syo lo ji N e d ir?
Ö zet
S o s y o lo ji in sa n to p lu m ların ın sistem atik b ir biç im d e , m o d e m , z o rd u r; s o s y o lo jid e de kendi dav ranışım ızı in c e le m e k on usu
sanayile şm iş d ü zen le ri ö z e llik le vurgulayarak in ce le n m esidir. yapm aktan kaynaklanan k a rm aşık so ru n lar y üzünd en ö z el
z o rlu k larla k arşı karşıyayız.
S o s y o lo ji p ratiği, yaratıcı b ir b iç im d e d ü şü n eb ilm ey i v e k işin in
ken disin i to p lu m y aşam ı h akkındaki de v ralın m ış So sy o lo jid ek i te m e l ku ram sal yaklaşım lar, işlev selcilik,
d ü şü n celerd en ayrı tu tm a sın ı g erek tirir. ça tışm acı b ak ış açıları ile sim g e sel etk ile şm cilik tir. B u bak ış
açıların ın a rasınd a, ko n u n u n ik in c i D ü n y a Savaşı so n rası
S o s y o lo ji g e ç m iş iki ya da ü ç yüzyıl b o y u n c a insan
d ö n em d e g ö ste rd iğ i g elişim i bü yü k ö lç ü d e etkileyen k im i
to p lu m la n n d a o rtay a çık a n kapsam lı d eğişm eleri a n lam a
tem el fa rklılık lar bulunm aktadır.
ça b as ı so n u cu d o ğm u ştu r. S ö z k o n u su d e ğ işm eler y aln ızca
büyük ö lçe kli d eğ işm eler d eğ illerd ir; b u n la r aynı zam a n d a S o s y o lo ji, ö n e m li p ratik içe rm ele ri o la n b ir konudur,
in san lan n y aşam larının en ö z e l v e kişisel ö zellik le rin d e de T o p lu m sa l eleştiri ve p ratik top lum sal re fo r m a çeşid i
g e rçek le şe n d eğ işm eleri d e içerirler. yollard an katkıda bulunur. B a şla n g ıç o la ra k , v erilm iş bir
to p lu m duru m ları k ü m esin in d ah a iyi an laşılm ası gen e llik le
S o sy o lo jin in k lasik kuru cu ları arasınd a aşağıdaki d ö rd ü
bize bu d u ru m ları d ah a iyi d e n e tle m e şan sı verir. Aynı
ö z e llikle ö nem lid ir: A u g u ste C o m te , K a ri M a rx , E m ile
zam a n d a , so sy o lo ji b iz im kültürel d uyarlıklanm ızı
D u rk h e im v e M a x W eber. O n d o k u z u n c u yüzyıl o rta la n n d a
a rü rm a n ın , farklı k ültü rel d eğ erlerin varlığının bilin cin d e
yazan C o m te v e M a rx , so s y o lo jin in kim i te m el k on ula rın ı
b e lirlem iş le r ve b u k on u lar daha s on ra D u rk h e im v e W eb er o lan p o litikalar be lirlem e n in bir aracını sağlar. Pratik açıd an ,
belirli p o litik a p ro g ram ların ın be n im se n m es in in so n u çların ı
tarafın d a n geliştirilm iştir. B u k o n u la r s o s y o lo jin in d o ğ ası ile
to p lu m sal d ü n yan ın ça ğ cıllaşm a sın ın getird iğ i d eğ iş m e lerin in celeyeb iliriz. S o n o larak da, belki d e en ö n e m lisi, so sy o lo ji,
g ru p la n n ve bireylerin kendi yaşam koşu lların ı d eğ iştirm e
etkilerini d ik k ate alm aktadır.
fırsatların ı artırarak kend i k end ilerin i aydınlatm a olan ağı
S o s y o lo jid e b ir dîzi farklı ku ram sa l yaklaşım bu lu nm ak ta d ır. sağlar.
K u ram sa l ayrılıkların d oğa b ilim lerin de b ile ç ö zü m le n m e si
İ n t e r n e t B a ğ la n t ıla r ı
Bu kitap hakkında daha fazla bilgi ve destek için: Sosyoloji için Sosyal Bilimler Bilgi Girişi için:
http://www.polity.co.uk/giddens5/ http://www.sosig.ac.uk/sociology/
Polity yayınlarından yeni sosyoloji kitapları için: Britanya Sosyoloji Derneği için:
http://www.polity.co.uk/sociology/ http://www.britsoc.co.uk/
63
İçindekiler
Toplum türleri
Kaybolan dünya: Modernlik öncesi
toplumlar ve kaderleri
Modern dünya: Sanayi toplumları
Küresel gelişme
Toplumsal değişme
Toplumsal değişme üzerindeki etkiler
Modern dönemde değişme
Küreselleşme
Küreselleşmeye katkıda bulunan etkenler
Küreselleşme tartışması
Küreselleşmenin etkileri
Sonuç: Küresel bir yönetim gereksinimi
Düşünme sorulan
E k kaynaklar
Internet bağlantılan
ortaya çıktığı zaman da 11:57 olurdu.
Modern toplumların gelişimi ancak 11 'i
59 dakika 30 saniye geçerken
başlayacaktı! Yine de bu insan gününün
son 30 saniyesinde, belki de o ana kadar
geçen bütün zaman içerisinde gerçekle-
şen kadar değişme gerçekleşmiştir.
Modern dönemde de değişmenin
hızı, eğer teknolojik gelişim oranlarına
bakarsak ortaya çıkar. İktisat tarihçisi
David Landes'in gözlediği gibi,
İnsanlar yaklaşık yarım milyon
M o d e r n te k n o lo ji y alnızca d ah a ç o k ve
yıldan beri dünya üzerinde varlar. Sabit d ah a çab u k ü r e tm e z ; dünün zen aat
yerleşimlerin gerekli temeli olan tarım, y ö n te m le riy le h iç b ir şekild e ü re tile m e -
yalnızca oniki bin yaşında. Uygarlıklar y e ce k o la n n e s n e le ri d e o rtay a çıkarır.
yaklaşık altı bin yıl öncesinden daha Y erlile rin ku lland ığı e n iyi el çık rığ ı h iç b ir
z a m an , e ğ irm e k a tırın ın ü re ttiğ i ip lik
fazlasına gitmez. Eğer insan varoluşu-
kadar güzel ve p ü rü zsü z o la m a z ;
nun bütününe 24 saatlik bir gün diye o n se k iz in ci yüzyıl H ıristiy an lığ ın ın bü tü n
baksaydık, tarımın ortaya çıktığı zaman d ö k ü m h a n e le ri, m o d e rn b ir çe lik fa b rik a -
öğleden sonra 11:56, uygarlıkların sın ın ü re ttiğ i g ib i bü y ü k , d üzg ü n ve
66
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
67
Küreselleşm e ve Değişen Dünya
Tarih öncesi mağara resimleri bize erken avcı-toplayıcıların yaşamlarından birşeyler sunar.
68
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Tarım toplumları O.D.Ö. 12 000’den günümüze. Kentler ya da kasabaların olmadığı, küçük kır
Bugün artık büyük bölümü, daha topluluklarına dayanır,
büyük politik varlıkların parçasıdırlar ve
ayırdedici özelliklerini de artık Yaşamlarını, çokluk avcılık ve toplayıcılıkla
yitirmektedirler. desteklenen tarım yoluyla sürdürürler.
Kır toplumları O.D.Ö. 12 000'den günümüze. Maddi varoluşları için evcilleştirilmiş hayvanların
Bugün artık büyük bölümü, daha yetiştirilmesine bağımlıdırlar.
büyük devletlerin parçalarıdırlar;
geleneksel yaşam biçimleri Sayıları birkaç yüz insandan binlere kadar
aşınmaktadır. değişir.
Geleneksel O.D.Ö. 6000’den 19. Yüzyıla kadar. Kimisi birkaç milyon nüfusa sahip olacak kadar
toplumlar ya da Bütün geleneksel uygarlıklar ortadan (daha büyük sanayi toplumlarına kıyasla küçük
uygarlıklar kalkmışlardır. olsalar da) çok büyüktürler.
* Artık pek çok tarihçi, M .Ö . ile M.S. yerine O.D.Ö (Ortak Dönemden Önce) ve O.D.S.
(Ortak Dönemden Sonra) terimlerini kullanıyor.
69
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
70
K C re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D C n ya
? - p
7 a ?a
T s
J \_y \ _s
71
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ö n y a
K ır ve tarım toplumları
Yaklaşık yirmi bin yıl önce, kimi
avcı ve toplayıcı gruplar ya samlarını
sürdürebilmek için evcilleştirilmiş
hayvanları yetiştirmeye ve belli toprak
parçalarını ekmeye başladılar. Kâr
toplumları. esas oiarak-evGÜ hayvan-
lara dayanırlarken tarım toplumları
tahıl yetiştiren (tarım vapan) toplum-
lardır. Pek çok toplumda, kırsal ve
tarımsal ekonomilerin bir karışımı
görülür.
Kır toplumları, yaşadıkları çevreye
bağlı olarak, sığır, koyun, keçi, deve ya
da at yetiştirirler. Modern dünyada,
özellikle Afrika, Ortadoğu ve Orta
Tanzanya'daki bu Masai savaşçıları, bugün dünyada kalan
Asya'daki bölgelerde yoğunlaşan pek çok az sayıdaki kırda yaşayanlardan bir kaçıdır.
çok kır toplumu bugün de varlığını ■ ı ı ■w ı m r w n ■ ■ m ir a s ı 'ir ııummııımn w c - y p " w
7Z
Küreselleşme ve Değişen Dünya
Rvvanda 90
Uganda 82
Nepal 81
Etiyopya 80
Bangladeş 63
Japonya 5
Avustralya 5
Almanya 2.8
Kanada 3
A.B.D. 0.7
Birleşik Krallık 1
K a y n a k : C IA W o rld F a c tb o o k (2 0 0 4 ).
73
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
74
Küreselleşme ve Değişen Dünya
çok daha hızlı hale geldiğinden dahs dünyanın toplumsal haritasının bi-
bütünleşmiş bir “ulusal” topluluk çimlenişınde merkezi bir ver tutmuştur.
ortaya çıkmıştır. Sömürgecilikten daha önce, bir önceki
bölümde, kahve ticaretinin gelişmesini
Sanayi toplumları, ulus-devlederin
incelerken sözetmiştik (s. 38-41).
ilk örnekleriydi. Ulus-devletler, gele-
Avrupalılar, yalnızca çok az sayıdaki
neksel devlederi birbirinden ayıran
avcı ve toplayıcı toplulukların bulun-
belirsiz sınır bölgeleri yerine birbir-
duğu Kuzey Amerika, Avustralya ve
lerinden açıkça ayrılmış sınırları olan
Yeni Zelanda gibi kimi bölgelerde
politik topluluklardır. Ulus-devlet
nüfusun çoğunluğunu oluşturur hale
hükümetleri, kendi sınırları içerisinde
gelmişlerdir. Buna karşılık Asya, Afrika
yaşayan herkese uygulanan yasaları
ve Güney Amerika'nın büyük bölümü
düzenleyerek vatandaşlarının yaşam-
de içlerinde olmak üzere başka
larının pek çok alanında söz sahibi
bölgelerde yerli nüfus çoğunluk olarak
olurlar. Bugün dünyadaki tüm diğer
kalmıştır.
toplumlar gibi, Britanya da bir ulus-
devlettir. Bu türlerden ilk gruptaki ülkeler,
A.B.D. de içlerinde olmak üzere,
Sanayi teknolojisinin kullanımı, hiç
sanayileşmiş ülkelerdir. İkinci kate-
bir biçimde barışçı ekonomik gelişme
gorideki ülkeler, çoğunlukla çok daha
süreçleriyle sınırlı değildir. Sanayileş-
düşük bir sanayileşme düzeyine
menin ilk aşamalarından bu yana,
sahiptirler ve genellikle az gelişmiş
modern üretim süreçleri askeri kulla-
toplumlar ya da öpüşmekte olun dünua
nıma uygulanmış, bu da silah yapımını
olarak adlandırılır. Bu toplumlar
ve askeri örgütlenme biçimlerini
arasında, Çin, Hindistan-,- Afrika
sanayileşmemiş kültürlerde olduğun-
ülkelerinin çoğu (Nijerya. Gana ve
dan çok daha gelişmiş bir hale getirerek
Cezayir gibi) ve Güney Amerika ülkeleri
savaş biçimlerini kökten bir biçimde
(örneğin, Brezilya, Peru ve Venezuela)
değiş-tirmiştir. Üstün ekonomik güç,
bulunmaktadır. Bu toplumların
siyasal birlik ve askeri üstünlük hep
pekçoğu A.B.D. ve Avrupa'nın
birlikte, geçmiş iki yüzyıl boyunca
güneyinde yeraldıkları için kimi zaman
Batının yaşam biçiminin karşı konula-
hep birlikte, bu sanayileşmiş, daha
maz görünen yayılmasından sorum-
ludur. zengin Kuzey ülkelerine karşıt olarak,
Güney ülkeleri diye adlandırılmakta-
Küresel gelişm e dırlar.
75
Küreselleşme ve Değişen Dünya
76
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
77
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Birinci Dünya 18. Yüzyıldan günümüze Sanayi üretimi ve genellikle serbest girişime
Toplumları dayanırlar.
İnsanların çoğunluğu kasaba ve kentlerde yaşar;
pek azı, kırsal alanda tarımla uğraşır.
Geleneksel devletlerden daha az olsa da, önemli
sınıfsal eşitsizlikler.
Batı, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda da
içlerinde olmak üzere, ayrı politik topluluklar ya
ulus-devletler.
İkinci Dünya Yirminci yüzyılın başından (1917 Rusya Sanayiye dayanırlar, ancak ekonomik sistem
Toplumları Devriminin ardından) 1990’ların merkezi planlamayla yönetilir
başına.
Nüfusun küçük bir bölümü tarımda çalışır;
çoğunluk kent ya da kasabalarda yaşar.
Önemli sınıf eşitsizlikleri varlığını sürdürür.
Ayrı politik topluluklar ya da ulus-devletler.
1989’a kadar, Sovyetler Birliği ile Doğu
Avrupa’dan oluşmaktaydı, ancak toplumsal ve
politik değişimler bu ülkeleri, Birinci Dünya
ülkelerine dönüşecek biçimde serbest girişime
dayalı ekonomik sistemlere dönüştürmeye
başlamıştır.
Yeni Sanayileşen 1970’lerden günümüze Şimdi artık sanayi üretimi ve genel olarak
Ülkeler serbest rekabete dayanan Eski gelişmekte olan
toplumlar.
Nüfus çoğunluğu kasaba ve kentlerde yaşarlar;
pek azı tarımla uğraşır.
Birinci Dünya ülkelerine kıyasla daha göze
çarpan, önemli sınıf eşitsizlikleri.
Kişi başına gelir Birinci Dünya Ülkelerindeki
düzeyden oldukça düşüktür.
Hong Kong, Güney Kore, Singapur, Tayvan,
Brezilya ve Meksika’yı içerir.
78
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
79
Küreselleşme v e Değişen Dünya
80
Küreselleşm e v e Değişen Dünya
81
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
82
Küreselleşme ve Değişen Dünya
alet yalnızca çok daha küçük olmakla karar alma süreci toplumsal değişmeyi
kalmaz, aynı zamanda sadece bir avuç geçmişte olduğundan çok daha fazla
dolusu entegre devre elemanlarını yönlendirmektedir.
gereksinir. Son iki ya da üç yüzyıl içindeki siya-
Bilim ve teknolojinin nasıl yaşa- sal gelişmenin ekonomik değişimi, en
dığımız üzerinde gösterdiği etki, büyük az ekonomik değişimin siyaseti etkile-
ölçüde ekonomik etkenler tarafından diği kadar, etkilediği kesindir. Hükü-
yönlendirilir, ancak bu etki, ekonomik metler artık ekonomik büyüme oranla-
alanın ötesine de geçmektedir. Bilim ve rını yükseltmede (ya da kimi zaman
teknoloji politik ve kültürel etkenleri geriletmede) önemli bir rol oynamak-
hem etkiler hem de onlardan etkilenir. tadır; hükümetin en büyük işveren
Bilimsel ve teknolojik gelişme, örneğin, olduğu bütün sanayi toplumlarında da
radyo, televizyon, cep telefonları ve üretime yapılan hükümet müdahaleleri
internet gibi modern iletişim biçimle- oldukça fazladır.
rinin yaratılmasına yardımcı olmuştur. Askeri güç ile savaş da yaygın
Görmüş olduğumuz gibi, böyle öneme sahip olmuştur. Batı ülkelerinin
elektronik iletişim biçimleri son yıllarda onyedinci yüzyıldan başlayarak sahip
siyasette de değişmelere yol açmıştır. oldukları askeri güç onlara, dünyanın
Televizyon ve internet gibi elektronik bütün bölümlerini etkileme olanağı
araçları kullanımımız, bizim dünya vermiştir -aynı zamanda Batı yaşam
hakkında ne düşündüğümüz ve ne biçimlerinin küresel düzeyde yayılımı-
hissettiğimizi de biçimlendirir hale nın da temelinde yer almıştır. Yirminci
gelmiştir. yüzyılda, iki dünya savaşının etkileri
Siyasal etkenler ciddi boyudarda olmuştur: Pek çok
ülkenin yanıp yıkılması, örneğin ikinci
Modern dönemdeki değişmeyi Dünya Savaşının ardından Almanya ve
etkileyen üçüncü önemli etki türü, Japonya'da olduğu gibi, önemli
siyasal gelişmelerden oluşmaktadır. kurumsal değişmeleri beraberinde
Ülkeler arasındaki güçlerini artırma, getiren yeniden inşa süreçlerine yol
servederini büyütme ve askeri rakip- açmıştır. Zaferi kazanan devleder bile
lerine üstünlük sağlama mücadeleleri
-Birleşik Krallık gibi- savaşın ülke eko-
hep, son iki ya da üç yüzyıl boyunca nomisine etkisinin bir sonucu olarak
değişimin enerjik bir kaynağı olmuştur.
ortaya çıkan önemli iç değişmeler
Geleneksel uygarlıklardaki siyasal yaşamıştır.
değişim olağan olarak seçkinlerle sınırlı
olmuştur. Örneğin nüfusun büyük
bölümü görece değişmeden kalırken bir Küreselleşme
aristokrat aile, yönetimde bir başka Küreselleşme kavramı son birkaç
ailenin yerini alır. Bu durum, siyasal yıldan beri, siyaset, iş dünyası ve
liderler ile hükümet görevlilerinin medyadaki tartışmalarda yoğun bir
etkinliklerinin sürekli olarak geniş biçimde kullanılan bir kavramdır. On yıl
yığınların yaşamlarını etkilediği modern önce, küreselleşme terimi görece az
siyasal düzenler için geçerli değildir. bilinen bir terimdi. Bugün ise herkesin
Hem içsel hem de dışsal olarak, siyasal dilinde. Küreselleşme, bizlerin giderek
83
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
artan bir biçimde tek bir dünya içinde çağdaş toplumda küreselleşmenin
yaşadığımız, öyle ki bireylerin, grupların ortaya çıkışına katkıda bulunan
ve ulusların birbirine bağımlı hale etkenlerlerin bir bölümüne işaret etmek
geldiği olgusuna göndermede bulun- de zor değil: bunlar arasında, bilgi ve
maktadır. iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile
Küreselleşme çokluk yalnızca bir ekonomik ve siyasal faktörler bulunur.
ekonomik olgu olarak betimlenmek-
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki
tedir. Bu olgu, küresel üreüm süreç-
lerini ve uluslararası işbölümünü etki- gelişme
leyen devasa işlemleri, ulusal sınırların Küresel iletişimdeki patlama,
ötesine uzanan ulusötesi şirketlerin teknoloji ile dünyanın telekomüni-
rolüyle açıklanmaktadır. Başkaları, kasyon altyapısındaki bir dizi önemli
küresel finansal piyasaların elektronik ilerleme tarafından kolaylaştırılmıştır,
bütünleşmesine ve küresel sermaye ikinci Dünya Savaşını izleyen dönem-
fonlarının çok büyük hacmine işaret
de, telekomünikasyon akımlarının
etmektedir. Başka kişiler de dünya
kapsam ve yoğunluğunda ciddi bir
ticaretinin, önceden rastlanmayacak
dönüşüm gerçekleşmiştir. Mekanik
kadar çok çeşitte mal ve hizmeti içeren
araçların yardımıyla teller ve kablolar
öncekinden daha geniş olan kapsamı
üzerinden gönderilen analog sinyallere
üzerinde durmaktadırlar.
bağlı olan geleneksel telefon iletişimi
Ekonomik güçler küreselleşmenin yerini, büyük miktarlarda bilginin
aynlmaz bir parçası olsa da, yalnızca sıkıştırıldığı ve sayısal olarak iletildiği
bunların küreselleşmeyi ortaya çıkar- bütünleşmiş sistemlere bıraktı. Kablo
dığını ileri sürmek yanlış olacaktır. teknolojisi daha etkin daha az pahalı
Küreselleşme, siyasal, toplumsal, hale geldi; fiber optik kabloların
kültürel ve ekonomik etkenlerin geliştirilmesi iletilebilen kanalların
biraraya gelmesi ile ortaya çıkmıştır. sayısını çarpıcı bir biçimde yükseltti.
Küreselleşme herşeyden önce, dünya- 1950'lerde döşenen ilk atlantik ötesi
nın her tarafındaki insanlar arasındaki kablolar, 100'den daha az ses bandını
etkileşimin hızını ve kapsamını artıran taşıyabilirken, 1997'de tek bir okyanus
bilgi ve iletişim teknolojilerindeki aşırı kablo yaklaşık 600.000 ses bandını
gelişme tarafından yönlendirilmiştir. iletebiliyordu (Held 1999). 1960'lardan
Bir örnek olarak, futboldaki son Dünya
başlayarak, ileşitim uydularının
Kupasını düşünün. Küresel televizyon
yayılması da, uluslararası iletişimin
bağlantıları sayesinde kimi maçlar artık
artmasında önemli rol oynamıştır.
dünyanın her yanındaki milyarlarca
Bugün 200'den fazla uydudan oluşan
insan tarafından seyrediliyor.
bir ağ, dünya çapındaki bilgi aktarımını
Küreselleşmeye katkıda bulunan kolaylaştırmak için hazırdır.
etkenler
Bu iletişim sistemlerinin etkisi
Küreselleşmenin ortaya çıkışı nasıl birbirini destekleyecek biçimde
açıklanabilir? Görmüş olduğumuz gibi, olmuştur. Çok gelişmiş telekomünikas-
toplumsal değişmenin bütününü yon altyapısı olan ülkelerde, evler ve
açıklamak karmaşık bir iştir; ancak bürolar artık dış dünya ile, telefonlar
84
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Yaygınlaşan internet kafeler, evlerinde internet erişimi olmayan ya da evlerinden uzakta olan
insanlara internet erişimi sunmaktadır. _______________________________ _
85
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Telefonlar
1 000 kişiye düşen telefon anahatları
Latin Amerika
v e Karayipler
Doğu Asya ve Pasifik
Arap Ülkeleri
Güney Asya
0
19 90 1999
Daha çok insan ... Daha çok bilgiye.... Daha düşük maliyetle erişiyor.
İnternet kullanıcıları (milyon) W eb sitesi sayıları Aktarım maliyetleri
X
300 /
10 sırasında /
/ 10
j 19 7 0 te 1 5 0 .0 0 0 Dolar tutan
200
10 veri aktarım maliyeti
/ Hotwired.com adresindeki
/ T ~ İlk reklamlar
100 /
/ 10 / İlk Internet alışveriş siteleri
/ 19 95 sonlarında / 1 99 3 ortalarında 2 0 0 ’den
2 0 milyondan az I q 2j az w eb sitesi
0
1 99 0 199 6 1 99 8 2000 19 9 0 1 9 96 1998 ~ 2 00 0
86
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Cep telefonu sahibi olmaklıktaki dramatik artış, zamanı ve mekanı daha önce hiç olmadığı
kadar kısaltmıştır.
87
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
geçirdiği bir zamanda güçlü bir geri artık durmayan, onları aşan ağlar
dönüş yaşıyor. Örneğin Avrupa'da, yoluyla işlemektedir (Castells 1996).
Iskoçya ve İspanya'daki Bask bölgesin- K üreselleşen koşullarda rekabet
de yaşayanların, kendilerini Britanyalı gücüne sahip olmak için, iş dünyası ve
ya da İspanyol olmak yerine İskoç ya da şirketler kendilerini, daha esnek ve daha
Bask ya da yalınca Avrupalı diye tanım- az hiyerarşik bir yapıya sahip olacak
lamaları olasılığı yüksektir. Bölgesel ya biçimde yeniden yapılandırdılar.
da küresel düzeydeki siyasal kaymalar, Üretim pratikleri ve örgütsel kalıplar
insanların içinde yaşadıkları devledere daha esnek oldu; öteki firmalarla
yönelimini zayıflattığı ölçüde, bir kimlik ortaklık düzenlemeleri yaygınlaşmış ve
kaynağı olarak ulus-devlet pek çok dünya çapındaki dağıtım ağlarına
yerde etkisini yitirmektedir. katılmak, hızla değişen bir küresel
piyasada iş yapmak için zorunlu hale
Ekonomik etkenler
gelmiştir.
Küreselleşme ayrıca, dünya eko- Ulusaşm şirketler
nomisinin bütünleşmesi ile de yönlen-
dirilmektedir. Daha önceki dönemlere Küreselleşmeyi yönlendiren pek
karşıt olarak, küresel ekonominin çok ekonomik etken arasında, ulusaşırı
temeli artık birincil olarak tarım ya da şirketlerin rolü özellikle önemlidir.
sanayi değildir. Bunun yerine, küresel Ulusaşın şirketler birden fazla ülkede
ekonomide giderek ağırlıksız ve somut mal üreten ya da hizmet pazarlayan
olmayan etkinliklerin egemenliği şirketlerdir. Bu şirketler üslendiği ülke
artmaktadır (Quah 1999). Bu ağırlıksın dışında bir ya da iki fabrikası olan
ekonomi, bilgisayar yazılımı, medya ve görece küçük şirketler olabileceği gibi,
eğlence ürünleri ile internete dayalı işlemleri bütün dünyayı kaplayan dev
hizmetler gibi ürünlerin temellerini uluslararası girişimler niteliğinde
bilgiden aldıkları bir ekonomidir. Bu olabilir. En büyük ulusaşırı şirketlerin
yeni ekonomik bağlam, aşağıda 18. kimileri bütün dünyaca bilinir: Coca
Bölümde daha ayrıntılı inceleyeceğimiz Cola, General M otors, Colgate-
gibi, sanayi sonrası toplum, bilgi çağı ve Palmolive, Kodak, Mitsubishi ve daha
jen i ekonomi gibi bir dizi farklı terim pek çok başkaları. Ulusaşırı şirketlerin
kullanılarak betimlenmiştir (s. 818- ulusal bir üssü olduğu durumda bile
822). Bilgi toplumunun ortaya çıkışı, bunlar küresel piyasaların ve küresel
teknolojiden anlayan ve bilgi işlemdeki, karların peşine düşerler.
eğlence sektöründeki ve telekomüni-
Ulusaşırı şirketler ekonomik küre-
kasyondaki yeni gelişmeleri kendi selleşmenin kalbinde yer alırlar. Bu
gündelik yaşamlarıyla bütünleştirmeye
şirketler bütün dünyadaki ticaretin üçte
istekli geniş bir tüketici temelinin
ikisinden sorumludur; dünya üzerinde
gelişimi ile ilişkilendirilmiştir.
yeni teknoloijilerin yayılmasında
Küresel ekonominin kendi işlem- aracılık ederler ve uluslararası finansal
leri, bilgi çağında ortaya çıkan değişme- piyasalardaki büyük oyunculardır. Bir
leri yansıtmaktadır. Ekonominin gözlemcinin dikkat çektiği gibi, bu
pekçok yönü bugün, ulusal sınırlarda şirketler “çağdaş dünya ekonomisinin
88
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
r **r
1990'larda, ulusaşırı şirketler, üç güçlü
bölgesel piyasanın kurulmasıyla çarpıcı
bir biçimde büyüdüler: Avrupa (Tek
| * ' ı'J
Avrupa Pazarı), Asya-Pasifık (Osaka
Deklerasyonu 2010'a kadar serbest ve
i mi
'i f
açık ticareti garantilemişti) ve Kuzey
u ı » T y ı
Amerika (Kuzey Amerika Serbest
['
Ticaret anlaşması). 1990'ların başından
bu yana, dünyanın öteki bölgelerindeki
p v < c in
ülkeler de yabancı yatırım üzerindeki
i>
kısıtlamaları serbestleştirdiler. Yirminci
yüzyılın bitiminde, dünyada ulusaşırı
şirketlerin ellerinin uzanamadığı çok az
ekonomi vardı. Son on yıl boyunca,
sanayileşmiş ülkelerdeki ulusaşırı
şirketler, işlemlerini gelişmekte olan
Coca-Cola, dünyanın her yanında ürünlerini ülkelerle eski Sovyetler Birliği ve Doğu
satan küresel bir girişimdir. Bu resim, Orta-
Avrupa ülkelerine yaymada özellikle
doğu'da, Ürdün'de satılan Diet Coke
kutularını göstermektedir. etkin olmuşlardır.
İmalat sanayiinin giderek artan bir
başım çekerler” (Held 1999). Yaklaşık biçimde küreselleşmesi çoklukla küresel
beşyüz ulusaşırı şirketin 2001'deki yıllık mal zincirleri, yani nihai bir ürünü ortaya
satışı 10 milyar doların üzerindeydi; çıkaran dünya çapındaki işgücü ve
gayrisafı yurtiçi hasılaları bu miktara üretim ağları olarak adlandırılıyor. Bu
erişebilen yalnızca yetmişbeş ülke ağlar, ürünü ortaya çıkarmak için
bulunmaktadır. Başka deyişle, dünyanın gereken hammaddelerden başlayarak
öndegelen ulusaşırı şirketleri ekonomik nihai tüketiciye kadar sıkıca birbirine
bakım dan dünyadaki ülkelerin bağlanmış bir “zincir” oluşturan üretim
çoğundan daha büyüktür (2.4. Şekile etkinliklerinden oluşmaktadır (Gereffı
bakınız). Gerçekte, dünyanın en büyük 1995; Hopkins ve Wallerstein 1996;
beşyüz ulusaşırı şirketinin birleşik Appelbaum ve Christerson 1997).
satışları 14,1 trilyon dolara erişmişti İmalat sanayi, 1990-98 döneminde
bütün dünyada üretilen mal ve dünyadaki toplam ekonomik büyüme-
hizmetlerin değirinin neredeyse yarısı. nin yaklaşık dörtte üçünden sorumlu-
Ulusaşırı şirketler, ikinci Dünya dur. En çarpıcı büyüme, orta gelirli
Savaşını izleyen yıllarda küresel bir olgu ülkelerde olmuştur: İmalat sanayii,
haline geldiler. Savaş sonrası dönemin 1990'da bu ülkelerin ihracatlarının
ilk yıllarındaki genişleme, daha çok ancak % 54'ünü oluştururken, yalnızca
A.B.D.'de üstlenen şirketlerden geliyor- sekiz yıl sonra bu oran % 71'e çıkmıştır.
du; ancak 1970'lere gelindiğinde, Bu eğilimden bir ölçüde de sorumlu
Avrupa ve Japon firmaları giderek artan olan Çin, düşük gelirli ülke kategori-
89
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
İsviçre
Belçika
İsveç
Türkiye
Norveç
Polonya
Suudi Arabistan
Finlandiya
Güney Afrika
Portekiz
İrlanda
Wal Mart
Exxon Mobil
General Motors
Ford Motors
General Electric
Chevron Texaco
Conaco Philips
Citigroup
90
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
91
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
K üresel mal zincirine bir örnek , tarihteki en karlı -dünyanın en büyük lim anlarından birisi- ve daha
oyuncak olan B a rbie bebeklerinin üretim inde sonra Ç in'deki fabrikalara taşınır. B itm iş B arbie'ler aynı
bulunabilir. 40'lı yaşlardaki B arbie b e be k, saniyede iki rotayı izleyerek Ç in'd en ayrılırlar. H o n g K o n g ile
adet satılm akta ve üreticisi olan, L o s A ngeles, A .B.D .'d e güney Çin'deki oyuncak fabrikaları arasında günde
üslenm iş M attel şirketinin yıllık olarak bir m ilyar doların yaklaşık 2 3 .0 0 0 kam yon gidip gelir.
üzerinde bir hasılata sahip olm asını sağlam aktadır.
O halde B arbie gerçek te nereli? için d e “B e n im İlk Çay
B arb ie esas olarak A .B.D ., A vrupa ve Japon ya'da
Partim ” olan karton am balaj ile selofan üzerinde “Çin
satılıyor olsa da, dünya Ü2 erindeki 140 ülkede
M alı” yazsa da, gö rm ü ş olduğumuz gibi, yapımında
bulunabilir. B arb ie gerçekten de bir dünya vatandaşıdır
kullanılan neredeyse h içbir m alzem e, bu ülkeden
(Tem pest 19 96 ). B arb ie yalnızca satışları bakım ından
gelm em ektedir. A .B.D .'d eki perakende satış fiyatı olan
değil, aynı doğum yeri bakım ından da küresel
9 ,9 9 dolar'dan (yaklaşık 6 pound) Ç in'in aldığı pay
niteliktedir. B a rbie h içbir zam an A .B.D .'de
yalnızca, daha ço k iki fabrikada bebekleri birleştiren
yapılm am ıştır; ilk be bek 1959'd a, İkin ci D ünya
1 1 .0 0 0 köylü kadına öd ene n ücretler biçim indeki, 35
Savaşının yaralarını sarm aya çalışan ve ücrederin düşük
senttir. Ö te yanda, A .B.D .'ye döndüğünde M attel
olduğu Ja pon ya'da yapılm ışa. Japon ya'd a ücrede r
yaklaşık olarak 1 dolar kar elde eder.
arttığında, B a rbie, Asyadaki öteki düşük ücretli ülkelere
taşındı. B arbie'nin çoklu kökeni bugün de biz e küresel B arbie 9,9 9 dolara satıldığında elde edilen paranın geri
mal zincirlerinin işleyişi hakkında ço k şey kalanına ne olur? B arbie'nin üretim inde gerek duyulan
söylemektedir. plastik, bez, naylon ve öteki m alzem eler için yalnızca
65 sent gerekir. Paranın büyük bö lüm ü m akine ve
B arbie, pazarlam a ve reklam stratejilerinin geliştirildiği
ekipm an, okyanus aşan gem i taşımacılığı ve yurtiçi
ve karların büyük bölüm ün ün elde edildiği A .B.D .'de
taşım acılık, reklam ve pazarlam a, perakende satış yeri
tasarlanmaktadır. A ncak B arb ie 'n in “A m erikan m alı”
ve kuşkusuz, Toys 'R ' U s ile öteki satış yerlerinin
olan tek fiziksel özelliği, bebeği süslem ek için kullanılan
kârları ödem elerin e gider.
boyalar ve yağlar ile kartondan paketidir.
92
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n DD nya
93
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Yeni olan ne? Küresel bir çağ Ticaret blokları, eski dönem lere Tarihte eşi görülmem iş küresel
kıyasla daha zayıf toprak yönetimi. bağlanmışlık düzeyleri.
Baskın özellikler Küresel kapitalizm Dünya 1 8 9 0 ’larda olduğundan “Kalın” (yoğun ve kapsamlı)
Küresel yönetişim daha az karşılıklı bağımlı. küreselleşme.
Küresel sivil toplum.
Ö zet sav Ulus-devletin sonu. Uluslararasılaşma, hükümetlerin Küreselleşme hükümet gücü İle
uysallığına ve desteğine bağlı. dünya siyasetini dönüştürüyor.
94
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
95
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
kesinlikle, etnik grup ve kültürlerin nin alanı olarak bir kenara bırakarak
birbirinin içine geçmiş bir biçimde ve güvenle görmezden gelebilir miyiz?
yanyana yaşadığı çokkültürlü kentierdir. Kesinlikle hayır. Sanayileşmiş ve
Dönüşümcülere göre küreselleşme, gelişmekte olan toplumlar, birbiriyle
çok yönlü bir biçimde işleyen bağlan- bağlantılı bir biçimde gelişmişlerdir;
tılar ile kültürel akımlarla nitelenen, bugün de eskisine kıyasla çok daha fazla
merkezi olmayan ve kendine dönük bir ilişkilidirler. Sanayileşmiş ülkelerde
süreçtir. Küreselleşme birbiri içine yaşayanlarımız, yaşamımızı sürdürmek
geçmiş sayısız küresel ağın ürünü oldu- için pek çok hammadde ve üretilmiş
ğundan, dünyanın belirli bir bölgesin- ürün bakımından gelişmekte olan
den yönlendiriliyor diye görülemez. ülkelere bağımlıyız. Tersine, gelişmekte
olan ülkelerin büyük bölümünün eko-
Ülkeler, dönüşümcüler tarafından,
nomileri, onları sanayileşmiş ülkelere
aşırı küreselleşmecilerin ileri sürdüğü
bağlayan ticaret ağlarına bağımlıdır.
gibi egemenliği yitiriyor diye görülmek-
Sanayileşmiş düzeni ancak, onları
ten çok, toprak temeline dayanmayan
gelişmekte olan dünya ile -aslında,
yeni ekonomik ve toplumsal örgüt
dünyanın nüfusunun ezici bir bölümü-
biçimlerine (örneğin şirketler, toplum-
nün yaşadığı yer- karşılaştırarak tümüy-
sal harekeder ve uluslararası organlar)
le anlayabilmek olanaklıdır.
yanıt olarak yeniden yapılanıyor diye
görülmektedir. Dönüşümcüler, bizim Bir dahaki sefere yerel bir markete
artık devlet merkezli bir dünyada ya da süpermarkete gittiğinizde sergi-
yaşamadığımızı, hükümetlerin, küresel- lenen ürünlerin sırasına bir bakın.
leşmenin karmaşık koşulları altında Burada Batıda, onları alabilecek kadar
yönetime daha etkin ve dışa dönük bir parası olanların sahip olmayı elde bir
bakış açısı benimsemeye zorlandıklarını diye gördüğü mal çeşitliliği, bütün
ileri sürmektedir (Rosenau 1997). dünyaya yaılan şaşırtıcı derecedeki kar-
maşık ekonomik bağlantılara bağımlı-
Kimin görüşü gerçeğe daha yakın?
dır. Marketlerde satılan ürünler, yüz
Neredeyse kesinlikle dönüşümcülerin.
kadar farklı ülkede yapılıyor ya da
Kuşkucular, dünyanın yaşadığı değiş-
bunlar yapılırken oralardan gelen
meyi küçümsedikleri için hatalıdır; ör-
parçalar kullanılıyor. Bu parçaların
neğin dünya fınans piyasaları, daha
dünyanın her tarafına düzenli olarak
önce hiç olmadığı kadar küresel bir
taşınması gerekir; milyonlarca günlük
düzeyde örgütienmiştir. Öte yandan
işlemin koordinasyonu için de sürekli
aşırı küreselleşmeciler de, küreselleş-
bilgi akışı gereklidir.
meyi fazlasıyla ekonomik ve fazlasıyla
tek yönlü bir süreç diye görmektedirler. Dünya hızla tek bir, birleşik
ekonomiye doğru ilerlerken, giderek
Küreselleşmenin etkileri
artan sayıda şirket ve insanlar, yeni
İlk bölümde, tarihsel olarak piyasalar ve ekonomik fırsatların
sosyolojinin birincil odağının sanayi- peşinde bütün dünyayı dolaşmaktadır.
leşmiş ülkelerin incelenmesi olduğunu Sonuç olarak, dünyanın kültürel haritası
gördük. O zaman sosyologlar olarak, değişmektedir. İnsan ağları ulusal
gelişmekte olan dünyaya antropoloji- sınırların hatta kıtaların ötesine uzan-
96
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
P o p ü le r m ü zik h ak k ın d a bilgili o la n kişiler b ir şarkıyı in an m ay a b aşlam ıştı. S e la siy e'n in ad larınd an birisi,
d in le d ik le rind e , ç o k lu k o n u h an gi ta rz d an “ P re n s R as T a fa ri” idi; o n a ta p m a n B a n H in t
e tk ilen e re k biçim len d irild iğ in i ayırd edebilir. H e r b ir A d alılar da ke n d ile rin i “ R a sta fa ry an la r” diye
m ü z ik tarzı,- e n in d e so n u n d a , ritm , m e lo d i, u yu m ve ad lan dırıy orlard ı. R a sta fa ry a n tarik atı kısa zam a n d a
sö z le rin k e n d in e ö z g ü b ir b içim d e biraray a B u rru la rla k ayn aştı; R a sta fa r y a n m ü zik de B u rru
g e tirilm esid ir. G r u n g e , h ard ro c k , te ch n o ve h ip -h o p davul çalm a ta rz ını, In cil'd e k i bask ı ve ku rtu lu ş
m ü zik a rasınd aki farkları an la m ak için d ahi o lm a k tem alarıyla birleştird i. 1 9 5 0 'le rd e , B a tı H in d i
g e re k m e z k e n , m ü z isy e n le r şarkıların ı b e s te le r k e n m ü z ik çile r R a sta fa r y a n ritm v e şarkı sö zle rin i
ç o k lu k b ir d izi fark lı tarzı birle ştirir. B u A m e rik an c a z ı v e ritm and blues bileşen le riy le
b ile şim le m lerin te k te k p arçaların ı b e lirle m e k z o r ka rış tırm ay a başladı. B u b ile şim le r g id ere k “ sk a ”
o la b ilir. A n c a k k ü ltü r so sy o lo gla rı için bu ço k lu k m üziğ ini or ta y a çık a rd ı; so n ra , 19 6 0 'la rın so n ların d a
girişilm ey e d eğ er b ir çab ad ır. F a rk lı m üz ik tarz la rı, d a, g ö r e c e yavaş d avul ritm i o la n , b ası ö n e çık aran
farklı to p lu m sa l g ru p la rd a n çık m a eğ ilim i g ö s te r ir; v e k e n tse l y o k su llaş m a ile to p lu m sal b ilin cin
ta rz la rın nasıl b irleştirild iği v e b irb irin e k arıştığ ını g ü c ü n d e n s ö z e d e n ö y k ü lere sahip re gg ae'y e
in c e le m e k , g ru p la r arasınd ak i tem a sları iz le m e n in iyi d ö n ü ş tü . B o b M arle y g ib i p e k ç o k re g g a e san a tçısı,
b ir yoludur. ticari b aşarı k azan d ı; 1 9 7 0 'le re g elin d iğ in d e artık
d ü nya nın h e r y a nınd aki in s an lar re g g ae m üziği
K im i kü ltü r so sy o lo g la rı ilgilerini re g g a e m ü ziğ in e
d in liyo rdu . 1 9 8 0 'le r ile 1 9 90 'la r d a , re g g a e m üziği
y ö n e ltm işle rd ir, çü n k ü so sy al g ru p la r arasınd a ki
h ip -h o p (ya d a rap) m üziği ile kayn aşarak, W u -T an g
tem a s lar ın yeni m ü zik b içim le r in in yara tıld ığı sü re cin
C lan ve F u g e e s g ib i g ru p la rın çalışm aların d a
iyi b ir ö rn e ğ id ir. R e g g ae 'n in k ö k le ri B a tı A frik a'y a
ra sd an an yeni tarzlar o rtay a çık ard ı.
kad a r izle n e bilir. O n y e d in c i yüzyıld a, büyük
sayılard aki B a tı A frik alı, İn giliz sö m ü rg e cile r D o la yısıy la re g g a e 'n in tarihi, farklı to p lu m sal
ta ra fın d an k ö le le ştirile re k B a n H in t ad alarınd a ki g ru p la r ya da b u g ru p la rın m üzik leri yoluyla dile
şe k e r kam ışı ta rlala rınd a ç a lıştırm a k üzere g e m iy le g e tird iğ i farklı an lam lar siyasal, tin se l v e kişisel
ge tirilm iştir. İn g iliz le r k ö le le rin g e le n ek se l A frik a k a rşılaşm an ın da tarihid ir. K ü re s e lle ş m e , bu
m üz iğ in i ça lm a la rın ı, b u m üziğ in b a şk ald ırm a k için k a rşıla şm aların y oğ u nluğ u n u artırm ış tır. A rtık ,
insa n la rı y ö n le n d iren b ir ça ğrı o la b ile c e ğ i ko rku su yla ö r n e ğ in İskan d in a vy a'd ak i g e n ç b ir m ü z ik çin in ,
yasaklam aya ça lışm ışlarsa d a, k ö le le r A frik a d avul L o n d ra'd a N o th in g H ill'in b o d ru m la rın d a yapılan
g e le n e ğ in i, k im i z a m a n k ö le s ah ip le rin in e m p o z e m üziği d in leye rek bü yü m esi ve aynı zam an d a,
ettiği A v ru p a m ü zik tarzlarıyla b ü tü n le ş tire re k can lı ö r n e ğ in M e x ic o C ity 'd en uydu aracılığıyla yapılan
tu tm ay ı ba şarm ışla rd ır. Ja m a ik a 'd a , B u rr u la r d e n e n can lı b ir m ariach i k o n se rin d e n de b ü yük ö lçü d e
b ir g ru p k ö le n in d avul çalm a ların a , k ö le sahip leri e tk ile n m e si olasıdır. E ğ e r g ru p la r arasınd aki
ta ra fın d a n ça lışm a te m p o su n u yü k se k tutm aya k arşıla şm alar m üzik sel ev rim in ö n e m li b ir
y ard ım cı old u ğ u için h o ş g ö rü g ö ste riliy o rd u . b e lirle y iciys e, ö n ü m ü zd ek i yıllarda k ü rese lle şm e
S o n u n d a Ja m a ik a 'd a k ö le lik 1 8 3 4 yılınd a k aldırıldı, sü re ci g eliştik çe yeni fazların g e rç e k b ir bo llu ğ u n u n
a n c a k B u r ru d avul g e le n e ğ i, ç o k sayıda B u rr u v aro la c ağ ı ö n g ö rü le b ilir.
ü y e sin in k ırsal ala nlard an K in g s to n 'u n k en ar
m ah a lle le rin e g ö ç m e s in e k a rşın sü rd ürüld ü.
97
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
98
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
99
Küreselleşme v e Değişen Dünya
,
1 000.000
100,000
10,000
1,000
100
• 10
. 1
Internet
<p
100
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
ile kadınlar arasındaki günlük ilişkiler rımız, küreselleşme yüzünden ciddi bir
biçimini benimsiyor olduğu anlamına biçimde değişmektedir.
gelmemektedir. Yeni teknolojilerin
Şu anda, bireylerin kendi yaşam-
sonucu olarak eninde sonunda ortaya
larını biçimlendirmek için, bir zamanlar
çıkacak olan kültür, Amerikan kültürü
sahip olduklarından çok daha fazla
ile aynı değil, kesinlikle Kuveyt kültürü
fırsadarı var. Bir zamanlar, gelenek ve
olacaktır.
töre, insanların yaşam yolları üzerinde
Bireyciliğinyükselişi güçlü etkilerde bulunurdu. Toplumsal
sınıf, toplumsal cinsiyet, etnik durum
Küreselleşme çoklukla büyük ve hatta dinsel bağlantılar, bireyler için
sistemler dünya finansal piyasaları, belirli yolları kaparken başkaları için bu
üretim ve ticaret, telekomünikasyon yolları açardı. Örneğin bir terzinin en
gibi içindeki değişmelerle eşleştiriliyor büyük oğlu olarak doğmuş olmak
olsa da, küreselleşmeni etkisi aynı dere- olasılıkla, genç adamın babasının
cede güçlü bir biçimde kişisel alanda da mesleğini öğrenme ve yaşamı boyunca
hissedilmektedir. Küreselleşme yalnız- bu mesleği yürütmesini garantile-
ca uzakta olan, uzak bir gezegende yecekti. Gelenek, bir kadının doğal
işleyen ve kişisel işleri etkilemeyen bir ortamının evin içi olduğunu söylerdi;
şey değildir. Küreselleşme “burada” kadının yaşamı ve kimliği büyük ölçüde
olan ve bizim kişisel ve mahrem yaşam- kocasının ya da babasının kimliği tara-
larımızı pek çok değişik biçimlerde fından belirlenmekteydi. Geçmiş
etkileyen bir olgudur. Kaçınılmaz zamanlarda, bireylerin kişisel kimlikleri,
olarak, kürüselleşen güçler, kişisel içinde doğdukları topluluk içinde
olmayan kaynakların -medya, internet biçimleniyordu. Bu toplulukta geçerli
ve popüler kültür gibi- yanısıra başka olan değerler, yaşam biçimleri ve etik,
ülke ve kültürlerden gelen bireylerle insanların yaşamlarını onlara göre
girdiğimiz kişisel temas yoluyla da yönlendireceği, görece sabit buyruklar
bizim yerel ortamlarımıza, evlerimize sunmaktaydı.
ve topluluklarımıza girdikçe, bizim
kişisel yaşamlarımız değişmiştir. Bununla birlikte, küreselleşme
koşullarında, insanların kendi kimlikle-
Küreselleşme bizim gündelik rini etken bir biçimde kendilerinin
deneyimlerimizin doğasını kökten bir oluşturdukları yeni bir bireycilik yönün-
biçimde değiştirmektedir. Yaşadığımız de bir harekede karşı karşıyayız. Yerel
toplumlar ciddi dönüşümler geçirirken, topluluklar yeni bir küresel düzenle
bu toplumların altında yatan yerleşik etkileşim içine girdikçe, gelenek ve
kurumlar da konumlarını yitirmiştir. Bu yerleşik değerlerin ağırlığı azalmaktadır.
bizi, aile, toplumsal cinsiyet rolleri, Daha önceleri insanların seçimlerini ve
cinsellik, kişisel kimlik, öteki insanlarla etkinliklerini yöneten toplumsal kodlar,
ve işimizle olan ilişkilerimiz gibi önemli ölçüde zayıfladılar. Örneğin
yaşamımızın kişisel ve mahrem yönle- bugün, bir terzinin en büyük oğlu,
rini yeniden tanımlamaya zorlamak- kendi geleceğini kurarken önündeki
tadır. Kendi hakkımızdaki düşüne birçok yoldan birini seçebilir; kadınlar
biçimimiz ve öteki insanlarla bağlantıla- artık ev içi alanla kısıdanmış değiller;
ıo ı
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
10 2
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
Ö z et
1 M odernlik ö n cesi toplum un birkaç türünü ayırdetmek ortaya çıkışı olan siyasal etkenleri etkiler (ve onlardan
olanaklıdır. Avcı ve toplayın toplumlards. insanlar tahıl etkilenir). K ültürel etkiler arasında, bilim ve
yetiştirm ek ve hayvan beslem ek yerine bitkileri toplam a teknolo jin in bir başka etkisi bulunur: sürekli olarak
ve havyvanları avlama yoluyla yaşamlarını sürdürürler. geleneğe ve kültürel alışkanlıklara karşı çıkan m od ern
Kır toplumları evcilleştirilm iş hayvan yetiştiriciliğinin düşüncenin yenilikçi ve eleştirel niteliği.
ön em li bir geçim aracı olduğu toplumlardır. Tarım
7 K üreselleşm e sık sık ekonom ik bir olgu gibi
toplumları belli toprak parçalarının ekip biçilm esine gösterilir, ne ki bu görüş fazlaca basitleştirilmiştir.
bağımlıdır. D aha büyük, daha gelişmiş nitelikteki kentsel
K üreselleşm e siyasal, ekonom ik, kültürel ve sosya
toplum lar, geleneksel uygarlıkları oluştururlar.
etkenlerin biraraya gelmesiyle ortaya çıkm ıştır.
2 Sanayi toplum lannın gelişim i ile B atının genişlem esi, K üreselleşm e her şeyden ön ce, dünya üzerindeki
dünyanın pek ç o k bölüm ünün ele geçirilm esine yol insanlar arasındaki etkileşim in hızım ve kapsam ını
açm ıştır; sömürgeleştirme süreci de, uzun zam andan beri artıran bilgi ve iletişim teknolojileri tarafından
varlığını sürdüren toplum sal düzen ve kültürlerin kökten yönlendirilir.
bir biçim de değişm esine yol açmıştır.
8 A rtan küreselleşmeye birkaç etken katkıda
3 Sanayi toplum larında, (tekniklerinin aynı zamanda bulunmuştur. İlkin, Soğuk Savaşın bitişi, Sovyet-tipi
yiyecek üretim inde de kullanıldığı) sanayi üretimi kom ünizm in çöküşü ve uluslararası ve bölgesel
ekon om inin ana temelidir. Sanayileşmiş ülkeler arasında, yönetim biçim lerinin gelişm esi dünyadaki ülkeleri
Ba tı ülkeleri, Japon ya, Avustralya ve Y eni Zelanda birbirine yakınlaştırmıştır. İkincisi, bilgi
bulunmaktadır. D ünya nüfusunun büyük bir bölüm ünün teknolojisindeki yayılma, dünya çapında bilgi akışını
yaşadığı gelişmekte olan diinjadaki ülkelerin hem en hepsi kolaşlaştırm ış ve insanları daha küresel bir bakış açısı
eskiden söm ürge olan ülkelerdir. B u ülkelerdeki nüfusun benim sem eye yöneltm iştir. Ü çüncüsü, dünyayı saran ve
büyük bölüm ü, bir bölüm ü dünya piyasalarına bağımlı ekon om ik piyasalan birbirine bağlayan ürerim ve
olan tarımsal üretim de çalışmaktadır. tüketim ağları oluşturan ulusaşırı şirkederin
büyüklükleri ve etkileri artmıştır.
4 Toplumsa! değişme bir toplum un kurum lan ile
kültürünün zaman içerisinde dönüşm esi olarak 9 K üreselleşm e, sıcak tartışm aların olduğu bir konu
tanımlanabilir. M o dern d önem , insanlık tarihinin haline gelm iştir. K uşkucular, küreselleşm e
yalnızca küçük bir bölüm ünü oluşturuyor olsa da, hızla düşüncesinin abartıldığını ve bugünkü karşılıklı
ve önem li değişm eler ortaya çıkarm ıştır; değişim in hızı bağımlılık düzeylerinin daha ö n ce de yaşandığını ileri
da giderek artmaktadır. sürmektedir. B ir bölüm kuşkucu bunun yerine, büyük
fınans ve ticaret gruplarının içerisindeki etkinliğin
5 T oplum sal örgüt ve kurumların, avcı ve toplayıcı
yoğunlaşm asına neden olan bölgeselleşm e süreçleri
toplumlardan tarımsal ve m od ern sanayi toplum lara dek
üzerine odaklanmaktadır. A şın küreselleşm eciler tam
gelişim i, tek bir etkene dayalı bir toplumsal değişme
karşıt bir bakış açısını benim serler ve ulusal
kuram ını tarafından açıklanamayacak kadar çeşitlilik
hükümüderin rolünü bü tün bütün ortadan kaldırma
gösterir. E n azından üç büyük etki kategorisi
tehdidi yaratan gerçek ve güçlü bir olgu olduğunu ilen
ayırdedilebilir. Fiziksel çevre, iklim ya da iletişim
sürmektedirler. Ü çün cü bir grup, dönüşümcüler,
yollannın (ırm aklar, dağlann arasındaki geçider) varlığı
küreselleşm e, bugünkü dünya düzeninin pek ço k
gibi etkenleri içerir; bunlar, özellikle ilk ekonom ik
yönünü ekonom ik, siyasal ve toplum sal ilişkiler de
gelişmeleri etkilediğinden dikkate alınmaları gereken,
içinde dönüştürdüğüne ancak eski kalıpların bugün de
ancak abartılm am ası yerinde olan etkenlerdir. Siyasal
varlığını sürdürdüğüne inanmaktadır. B u görüşe göre,
örgütlen m e (özellikle askeri güç), avcı ve toplayıcı
küreselleşm e, kimi zaman birbirin e karşıt yönde işleyen
topluluklar belki de dışarıda bırakılmak üzere, geleneksel
çokyönlü akımların etkilerini içeren çelişkili bir süreçtir.
ya da m od ern, bütün toplumları, etkiler. Kültürel
etkenler arasında din (değişmeyi engelleyebilir), iletişim 10 K üreselleşm e ulusal sınırları aşan ve varolan siyasal
sistem leri (yazının bulunuşu gibi) ve bireysel liderlik yer yapıların denetim inden kaçan zorluklar yaratmaktadır.
alır. T ek tek hüküm etler bu ulusötesi sorunlarla
başedebilecek donan ım a sahip olmadıklarından, küresel
6 M o dern toplum sal değişm e üzerindeki en önem li
sorunlan küresel bir biçim de ele alabilecek yeni küresel
ekon om ik etki, sürekli yeniliğe ve üretim teknolojisinin
yönetim biçim lerine gereksinim vardır. Hızla değişen
gözd en geçirilm esine bağlı olan ve bunları yaratan sanayi
toplum sal dünya üzerinde kendi irademizi yeniden
kapitalizmidir. Bilim ve tekn o lo ji de, en önem lisi g örece
duyurmak, yirm ibirinci yüzyılın en büyük meydan
etkin yönetim biçim lerine sahip olan m odern devlerin
okuması olabilir.
103
Kflıe T P İlrjrıır ve Değişen Dünya
Düşünme soruıarı
1. Toplumsal değişme süreçlerinde “büyük liderlerin” rolü ne kadar önemlidir?
2. Küreselleşme aynı zamanda nasıl yerel bir olgu olabilir?
3. Küreselleşme aynı zamanda komünizmin çöküşüne yol açtı mı?
4. Artan bireycilik duygusu sözkonusuyken, bizler nasıl bir kişi olmak istediğimizi seçme
özgürlüğüne sahip miyiz, yoksa seçim konusunda şımarıkça mı davranıyoruz?
5. Ulusaşırı şirkeder gerçekten de hükümeüerden daha mı güçlüler?
6 Küreselleşme küresel bir kültüre yol açacak mı?
Ek kaynaklar
Ulrich Beck, W hat is Globali^ation? (Cambridge: Polity, 1999).
R. Cohen ve P. Kennedy, GlobalS ociology (Londra: MacMillan, 2000).
PeterDicken, Global S hift:Transformingthe WorldEconomy (New York: Guilford Press, 1998).
JohnGray, FalseDaıı>n: TheDelusıonsof GlobalCapitalism (Londra: GrantaBooks, 1998).
David Held ve Anthony McGrew (yay), The Globali^ation Reader, ikinci baskı (Cambridge: Polity
2000).
FrankJ. Lechner ve John Boli (yay), The Globalı^ation Reader {Oxford: Blackwell, 2000).
Joseph Stigütz, Globali^atıon and its Discontents (Londra: Ailen Lane, 2002).
J. Timmons Roberts ve Amy Hite (yay), From Moderni^atıon to Globali^ation: Perspectives on
Development andSocial Change (Oxford: Blackwell, 1999).
Sarah Owen Vandersluis ve Paris Yeros (yay), Poverty in World Politics: Whose Global Era?
(Basingstoke: Macmillan, 1999).
10 4
K ü re s e lle ş m e v e D e ğ iş e n D ü n y a
İnternet bağlantıları
Küreselleşme kaynağı:
http://www.Polity.co.uk/global
Ticaretin izlenmesi
http://www.tradewatch.org
105
İçindekiler
Sosyolojik sorular
Bilimsel yaklaşım
Araştırma süreci
Nedeni ve sonucu anlamak
Nedensellik ve birlikte değişme
Araştırma yöntemleri
Etnografya
Derleme
Deneyler
Yaşam tarihleri
Karşılaştırmalı araştırma
Karşılaştırmalı ve tarihsel araştırmayı
birleştirme
Gerçek dünyada araştırma: yöntemler,
sorunlar ve tuzaklar
insan denekler ve ahlâki sorunlar
Sosyoloji sadece aşikar olanın yeniden
ifade edilmesi mi?
Sosyolojinin etkisi
Ö^et
Düşünme sorulan
E k kaynaklar
Internet bağlantılan
Sosyolojik Soru Sorma
ve Cevaplam a
adamlar burada? Ü stelik öteki
tuvaletlerin bulunduğu yer bu tuvaletin
yerinden daha müsait. Bu adamları
böyle bir araya getiren tuvaletlerden
başka ortak bir ilgi mi var?
Bu adamların hiç biri tuvaletleri
kendi resmi inşa amaçları için
kullanmak üzere ziyaret etmiyorlar:
onlar Birleşik Krallıkta 'samanlıkta iş
tutmak' diye bilinen 'şıp şak' cinsel
Bir iş gününün sonuna doğru ilişkide bulunmak için oradalar. Birçok
Amerika B irleşik D evletleri'nin erkek -evli ve bekar, doğru düzgün
Missouri eyaletinin St Louis kentindeki kimlikleri olan ve kendilerini gey olarak
bir parkta bulunan umumi tuvaletler gören- tanımadıkları insanlarla cinsel
aniden beklenenden daha meşgul olur. ilişki kurmanın yolunu aramaktadır.
Bir adam üzerinde gri bir takım elbise Onlar, cinsel heyecan yaşamayı um-
ile; bir diğeri başında basketbol şapkası, makta fakat birine bağlanmaktan
ayağında spor ayakkabısı, şortu ve kaçınmak istemekteler. Onlar, bu kamu
tişörtü ile, bir üçüncüsü bütün gün mekanı içindeki karşılaşmaların ötesine
araba tamir ettiği tamirhaneden çıktığı geçen bir vaat olmasını istememekteler.
iş tulumu ile içeri girer. Ne yapıyor bu
108
S o s y o lo ji k S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
109
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama
umuma açık bir tuvalet nasıl kulla- ada kadınların hayatı nasıl ele alınmalı?
nıldığına bağlı olarak aslında toplumsal Humphreys çalışmasını yaptığı zaman-
olarak inşa edilmiş bir mekandır. da feminist yaklaşım başat değildi, fakat
bugün bir feminist kadınların hayatının
Modern kuramsal yaklaşımların
-belki birlikte yaşadıkları erkeklerin
unsurlarının Humphreys'in çalışması-
faaliyetleri hakkında hiçbir şey bilme-
nın ele aldığı meseleleri anlamamıza
yen kadınların- çay odalarındaki bu gizli
yardımcı olacağına dikkat edilmesi de
faaliyetten nasıl etkilendiğini sorabilir-
önemlidir: Bir etkileşimci şunu
di. izleyen bölümde bu kuramsal
sorabilirdi: etkileşim süreciyle bu
yaklaşımların bazılarına geri döneceğiz.
davranış nasıl gerçekleşiyor? Ne tür
etkileşim meydana geliyor? Hump- Çayodası Ticareti'nin ilk kez
hreys, çay odalarına gidenlerin oraya basılmasının üzerinden neredeyse 40 yıl
giden diğer kişilerden sessiz olmayı geçti ve aradan geçen zamanda toplum
öğrendiklerini tespit etti. Bu, bağlanma gey kimliklerine ve cinsel ilişkilerine
olmaksızın mahremiyeti koruma daha hoşgörülü hale geldi. Kitabının
talebine bir cevaptır. Bir başka tespit basımından sonra Humphreys bu
tuvalete giden ve başlangıçtaki cinsel değişmeyi mümkün kılan siyasal
tekliflere cevap vermeyen erkeklere hareketin -gey hakları hareketinin- bir
artık daha fazla yaklaşamayacağıdır. parçası haline geldi. O, bulgularını,
Cinsel bir ilişki durumunun oluşması mahkemeleri ve polisi, gey cinsel
için her bir taraf işbirliği yapmalıdır. ilişkisine giren erkekler hakkındaki
Işlevselci bir yaklaşım şöyle sorabilirdi: yasal kovuşturmaları gizli cinsel
Çay odası toplumun bir bütün olarak faaliyetin olumsuz yan etkilerini
sürüp gitmesine ne katkı sağlamak- ortadan kaldıracak şekilde yürütmeye
tadır? Cevap, çay odasının cinsel bir ikna etmek için kullandı.
faaliyete çıkış yolu sağladığı ve gizli
Humphreys'in yaptığı gibi, olağan
olarak yapıldığında bu faaliyete
hayatın yüzeysel olarak anlaşılmasının
katılanları ve toplumun diğer üyelerini
ötesine gitmek genelde sosyolojik
şeylerin kabul edilmiş düzenine meydan
araştırmanın işidir. İyi araştırma kendi
okumaksızın günlük hayatlarını
toplumsal hayatımızı yeni bir bakışla
'normal' insanlar olarak sürdürmeye
anlamaya yardımcı olmalıdır. Sorduğu
muktedir kıldığıdır. M arksist bir
sorularla ve ortaya koyduğu bulgularla
yaklaşım şöyle sorabilirdi: Ekonomik
bizi şaşırtmalıdır. Hem kuramsallaş-
sınıf ilişkileri hakkındaki düşünce çay
tırmada hem de araştırmada sosyolog-
odalarında da mevcut mu? Humphreys,
ları ilgilendiren konular çoğu halde
çay odalarındaki gayri-şahsi cinsel
başkaları hakkında kaygı çekenleri
ilişkinin demokratik bir vasıf taşıdığını
ilgilendiren konulara benzer. Fakat
tespit etti. Bütün toplumsal sınıf ve
böyle araştırmaların sonuçları sık sık
ırklardan erkekler cinsel temas için bu
bizim sağduyu yoluyla sahip olduğu-
mekanlarda bir araya gelmektedir. Son
muz inanış ve kanaatlerimize karşı bir
olarak, feminist bir yaklaşım şöyle
gidişat gösterir.
sorabilirdi: Hepsi erkeklerden oluşan
bu inceleme grubu hakkındaki çalışm-
110
S o s y o l o jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
111
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
mız gerekir. Birçok sosyolog esas olarak manın ideal olarak nasıl yapılması
görgül sorular üzerine çalışmaktadır gerektiği ile gerçek-dünya araştırmala-
fakat araştırmalarında biraz olsun rının nasıl yapıldıkları arasında sık sık
kuram bilgisi kılavuzluk etmediği önemli farklılıklar vardır.
müddetçe onların çalışmalarının aydın-
latıcı olması hayli zayıf bir ihtimaldir
(bakınız 3.1. Tablo)
Bilimsel yaklaşım
Durkheim, Marx ve diğer kurucu-
Aynı zamanda, sosyologlar kuram-
ları sosyolojiyi bir bilim olarak
sal bilgiye kendisi için ulaşma çabasında
düşündüler fakat gerçekten insanın
değillerdir. Bu konudaki standart görüş,
toplumsal hayatını bilimsel olarak
değerlerin yanlı sonuçlar doğurmasına
inceleyebilir miyiz? Laud Hump-
izin vermeksizin toplumsal araştırma-
hreys'in 'çay odası ticareti' üzerine
ların gerçek dünya sorunlarıyla ilgili
gözlemleri gerçekten bilimsel mi? Bu
olması yönündedir. Bu bölümde nesnel
soruyu cevaplamak için önce kelimenin
bilgi üretmenin mümkün olup olma-
anlamını anlamalıyız. Bilim nedir?
dığına daha ayrıntılı bakacağız.
Sosyolojik araştırmanın ana aşamalarını Bilim, sistematik görgü inceleme
incelemeden önce sosyolojinin bilimsel yöntemleri kullanmak, veri çözümle-
doğasını vurgulayarak başlıyoruz. mesi yapmak, kuramsal düşünmek ve
Bundan sonra bazı gerçek araştırmaları savları mantıksal olarak değerlendir-
incelerken en yaygın olarak kullanılan mek suretiyle belli bir konu hakkında
bazı araştırma yöntemlerini karşılaştı- bir bilgi bünyesi geliştirmektir. Bu
racağız. Göreceğimiz üzere, bir araştır- tanıma göre sosyoloji bilimsel bir
Karşılaştırma sorusu Bu her yerd e o ldu mu? Bu küresel bir olgu m uydu
yoksa sadece Britanya’da mı
ya da Britanya’nın belli bir
bölgesinde m i oldu?
Kuramsal soru Bu olg unun altında yatan nedir? O kullarda kızlar neden daha
iyi bir perform ans
gösteriyorlar? Bu değişm eyi
açıklamak için hangi etkenlere
bakmalıyız?
11 z
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
1 13
S o sy o lo jik Soru S o rm a v e C evap la m a
1 14
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
115
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
/
Bütün bu tek tek araştırmalar sosyoloji
topluluğu içinde devam eden araştırma
Neden ve sonucu anlama
faaliyederinin bir parçasıdır. Diğer Araştırma yönteminde üstesinden
bilginler Humphreys'in bulguları gelinmesi gereken sorunlardan biri
üzerine yeni araştırmalar inşa ettiler. nedenin ve sonucun çözümlenmesidir.
İki olay ya da durum arasındaki bir
Gerçeklik kendini dayatır! nedensel ilişki bir olay ya da durumun
Yukarıda anlatılanlar fiili bir diğerini üretmesi şeklindeki birlikte-
araştırma sürecinde olanların basideş- liktir. Eğer, yönü tepe aşağı çevrili bir
tirilmiş bir biçimidir (bakınız 3.1 Şekil). arabanın el freni salıverilirse, araba,
Gerçek bir sosyolojik araştırma süre- olağan olarak, eğimden aşağı yuvarla-
cinde bu aşamalar nadiren böyle nacaktır. Freni salıvermek bunu
düzenli ve derli toplu bir şekilde meydana getirdi ve bunun sebepleri
birbirini izler ve hemen her zaman ilgili fiziksel ilkelere atıfla anlaşılabilir.
işlerin bir oranda karmakarışık olması Doğa bilimleri gibi sosyoloji de bütün
söz konusudur. Bu ikisi arasındaki fark olayların sebepleri olduğunu varsayar.
bir yemek kitabındaki tarif ile fiilen Toplumsal yaşam hiçbir mantığı olmak-
yemek hazırlamaya benzemektedir. sızın, tesadüfen meydana gelen olaylar
Deneyimli aşçılar yemek kitabına dizisi değildir. Sosyolojik araştırmanın
bakarak yemek pişirmezler ve fakat yine -kuramsal düşünme ile bir arada- ana
de bakarak pişirenlerden daha iyi yemek görevlerinden birisi sebepleri ve
pişirebilirler. Sabit bir tarifi izlemek sonuçları belirlemektir.
gereksiz derecede kısıdayıcı olabilir; Nedensellik ve birlikte değişme
büyük sosyolojik araştırmaların pek
çoğu katı bir biçimde burada belirtilen Nedensellik doğrudan doğruya
aşamalara sokulamazdı, her ne kadar korelasyon ilişkisinden çıkarılamaz.
aşamaların çoğu araştırma içinde var Birlikte değişme iki olay dizisi ya da
olsa bile. değişken arasında düzenli bir ilişkinin
var olması demektir. Değişken,
bireylerin ya da kümelerin değişme
gösterdikleri herhangi bir boyuttur.
I 16
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
11 7
Sosyolojik Soru Sorma ve C evaplam a
118
S o s y o lo ji k S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
119
S o s y o l o jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
ları içmeyenlere göre daha olasıdır; ağır örgütler veya topluluklar içindeki
içicilerin yakalanmaları da hafif insanların davranışları ve bu insanların
içicilerden. Birlikte değişme ilişkisi kendi davranışlarını nasıl anladıkları
tersine de ifade edilebilir. Akciğer hakkında bilgi sağlar. Bir kez işlerin belli
kanseri olanların yüksek bir oranı, tütün bir grubun içinden nasıl göründüğünü
içenler ya da uzunca süre tütün içmiş gördüğümüzde, sadece o grup hakkın-
olanlardır. Bu birlikte değişme ilişkisini dan değil, inceleme altındaki durumu
teyit eden o kadar çok araştırma aşan toplumsal süreçler hakkında da
yapılmıştır ki, arada nedensel bir ilişki daha iyi bir anlayış geliştirmemiz
olduğu genel kabul görmektedir, fakat olasıdır.
tam olarak nasıl bir nedensel ilişki Geleneksel etnografya çalışmala-
olduğu şimdilik büyük oranda bilin- rında rivayet ve açıklamalar gözlem-
memektedir. cinin kendisi hakkında fazla bir bilgi
Bir konu hakkında ne kadar çok verilmeksizin sunulmaktaydı. Bunun
birlikte değişme çalışması yapılırsa sebebi etnografın incelediği şeylerin bir
yapılsın, olası nedensel bağlantılar resmini nesnel olarak sunabileceğine
hakkında her zaman biraz şüphe kalır. inanılmasıydı. Daha yakın zamanlarda
Birlikte değişmenin başka yorumları da etnograflar gitgide daha çok, kendile-
mümkündür. Örneğin, akciğer kanse- rinden ve inceledikleri insanlarla olan
rine yakalanmaya yatkın kişilerin tütün bağlarının doğasından söz eder oldular.
içmeye de yatkın oldukları yönünde bir Bu, bazen, örneğin, bir etnografın
ırkının, sınıfının ya da toplumsal
açıklama öne sürülmüştür. Bu görüşe
cinsiyetinin çalışmayı nasıl etkilediğini
göre, kansere yol açan tütün içme değil,
ya da gözleyen ile gözlenen arasındaki
fakat hem tütün içmeye hem de kansere
güç farklılıklarının aralarındaki karşılıklı
yol açan biyolojik bir yatkınlıktır.
görüşmeleri nasıl çarpıttığını anlamaya
çalışma meselesi olabilir.
Araştırma yöntemleri
Şimdi sosyologların çalışmalarında
yaygın olarak kullandıkları çeşitli
araştırma yöntemlerine bakalım (sayfa
121 ’deki 3.2. Tabloya bakınız)
Etnografya
Kendisinin ana araştırma yöntemi
olarak Humphreys, etnografyayı (alan
çalışması veya katılarak gözlem ya da
mülakat kullanarak insanların birinci
elden incelenmesi) kullandı. Bu
yöntemde araştırmacı, bir grup, örgüt
veya cemaate katılır veya onlarla birlikte
çalışır, yaşar ve belki de onların
faaliyederine doğrudan katılır. Başarılı "Antroploglaar! AntroDologlaar"
olduğu bir yerde etnografya gruplar, Bu karikatür ken d ile rin in bilin cin de olan den ekle ri İnce le m e nin bazı
tuzaklarını g ö s te rm e k te d ir
120
S o s y o l o jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
Derlem eler Çok sayıda bireyden etkin bir Toplanan m alzeme yüzeysel olabilir; soru
şekilde veri toplam ayı m üm kün kağıdının çok standart old uğ u bir durum da
kılar. cevaplayanların görüşleri arasındaki önem li
farlılıklar kaybedilebilir.
Belgesel araştırma İncelenen belgelerin türüne bağlı Araştırmacı yanlı olabilecek m evcut
olarak, çok sayıda vaka hakkında verilere bağımlıdır.
veri yanında, d e rin liği olan
m alzem e sağlar.
Uzunca bir süre, katılarak gözleme dıkları için araştırmacı sürekli sinirli
dayalı araştırmaların karşılaşılan tehlike veya asabi olabilir; doğrudan soru
veya sorunlardan bahsetmemeleri sormalar bazı durumlarda memnu-
olağandı fakat daha yakın zamanlarda niyetle karşılanırken bazı durumlarda
alan araştırmacılarının yayınlanmış anı da soğuk bir sessizlikle karşılanabilir.
ve güncelerinde bu konuda daha açık Bazı alan araştırmaları fiziksel bakım-
davranılmaktadır. Sık sık yalnızlık dan bile tehlikeli olabilirler; örneğin bir
duygusu ile başa çıkmak gerekir çünkü suç çetesini inceleyen bir araştırmacı
gerçekten ait olmadığınız bir toplumsal polis muhbiri olarak görülebilir veya bir
bağlama ya da topluluğa uymak kolay kastı olmaksızın rakip çetelerle çatış-
değildir. Grup üyeleri kendileri hakkın- maya karışabilir.
da açık ve samimi olarak konuşma-
121
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama
122
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
123
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
124
Sosyolojik Soru Sorm a ve Cevaplam a
meyen kişilerle yeniden temas kurmak uygulanabilir. Bir örnek Philip Zimbar-
veya yedek kişilerle görüşmek için çaba do'nun zekice yaptığı yap-inan hapis-
gösteriliyor olsa bile. Yoklamalara hanesi deneyidir: Deneyde öğren-
cevap vermeyen ya da kendisiyle cilerin bazıları gönüllü olarak gardiyan,
mülakat yapılmasını kabul etmeyen diğerleri de gönüllü olarak mahkum
kişiler hakkında çok az şey bilinmek- rolü oynadılar (Zimbardo 1972). Onun
tedir, fakat yoklama çalışması çoğu kere amacı bu faklı rolleri oynamanın tutum
davetsiz misafir ve zaman alıcı olarak ve davranışlarda ne tür değişikliklere yol
görülmektedir. açtığını görmekti. Sonuçlar araştırma-
cıları sarstı. Gardiyan rolünü oynayanlar
Deneyler
çabucak otoriter bir tavır takındılar ve
Deney, bir araştırmacı tarafından mahkum rolünü oynayanlara karşı
kurulmuş oldukça denetimli şartlar gerçekten husumet göstermeye, onlara
altında bir varsayımı sınama girişimi emir yağdırmaya, kötü muamele
olarak tanımlanabilir. Diğer araştırma yapmaya ve kabadayılık göstermeye
yordamlarının sunduklarına kıyasla başladılar. Mahkumlar ise, bunun
daha büyük avantajlar sağladıklarından aksine, kayıtsızlıkla karışık bir isyankar-
deneyler doğa bilimlerinde sık kullanıl- lık gösterdiler -gerçek hapishanelerde
maktadır. Deneysel bir ortamda yatan mahkumlar arasında sıkça
araştırmacı incelenen durumları doğru- karşılaşılan bir tepki. Etkiler öylesine
dan denetler. Doğa bilimleriyle karşı- belirgin ve gerilim düzeyi öylesine
laştırıldığında, sosyolojide deney yüksekti ki, deney erken bir aşamasında
yapılabilecek saha hayli kısıtlıdır. Sadece iptal edildi. Ancak sonuçlar önemliydi.
çok az sayıda insandan oluşan gruplar Zimbardo hapishanelerde davranışın
laboratuvar ortamına getirilebilir ve burada bulunanların bireysel özellikle-
böyle deneylerde insanlar kendilerinin rinden çok hapishane ortamının
incelendiği bilirler ve doğal davranma- doğasından etkilendiği sonucuna vardı.
yabilirler. Denek davranışındaki bu tür
değişmelere 'Howthorne etkisi' denir.
1930'larda Western Elektrik Şirketi'nin Yaşam öyküleri
Chicago yakınındaki Howthorne Deneylerin aksine, yaşam öykü-
fabrikasında iş verimliliği incelemesi
leri bütünüyle sosyoloji ve diğer sosyal
yapan araştırmacılar deneysel ortam
bilimlere ait bir yöntemdir: onların
düzenlenmesi her ne olursa olsun
doğa bilimlerinde yeri yoktur. Yaşam
(aydınlatma seviyesi, mola verme
tarihleri belli bireyler hakkında
örüntüleri, çalışma ekibinin büyüklüğü
derlenmiş -çoğunlukla bireylerin kendi
gibi) işçilerin verimliliğinin kendilerinin
hatırladıklarından derledikleri- biyogra-
de beklemedikleri bir şekilde yüksel-
fik malzemelerden oluşur. Diğer araş-
meye devam ettiğini tespit ettiler, işçiler
tırma yöntemleri inançların ve tutumla-
kendilerinin inceleme altında oldukla-
rın zaman içinde gelişmesi hakkında,
rının farkındaydılar ve kendi doğal iş
genellikle yaşam-öyküleri yönteminin
süratlerini hızlandırdılar.
ürettiği kadar malzeme üretmezler.
Bununla birlikte, deneysel yöntem Ancak, yaşam tarihleri yöntemi pek
sosyolojide bazen işe yarar bir şekilde nadiren sadece insanların hatıralarına
125
S o s y o lo ji k S o r u S a r m a v e C e v a p la m a
126
S o s y o l o jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
127
S o s y o lo jik S o r u S o r m a v e C e v a p la m a
128
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama
129
S o syoıo |iK i o ı u M i m a v e c e v a p la m a
Sosyolojinin etkisi
Sosyolojik araştırma çok nadiren
sadece sosyologların entelektüel
topluluğunu ilgilendirir. Onun sonuç-
ları çoğu kere toplum içinde yayılmakta-
dır. Vurgulanması gerekir ki, sosyoloji
sadece modern toplumların incelen-
mesi değil, bu toplumların devam eden
yaşamlarındaki önemli bir unsurdur.
Birleşik Krallıkta evlilik, cinsellik ve
ailede meydana gelen değişiklikleri (7.
ve 12. bölümlerde tartışılmaktadır) ele
alalım. Sosyolojik araştırmanın toplu-
ma süzülmesinin bir sonucu olarak
modern toplumda yaşayan çok az insan
bu değişmelerden habersizdir. Bizim
düşünme biçimimiz ve davranışlarımız
karmaşık ve çoğu kere ince yollarla
sosyolojik bilgiden etkilenmekte, bu
surede bu bilgi sosyolojik incelemenin
alanını yeniden şekillendirmektedir.
Sosyolojinin teknik kavramlarını
kullanarak bu olguyu tarif etmenin bir
yolu sosyolojinin davranışları incelenen
insanlarla düşüngüsel bir ilişki içinde
bulunduğunu söylemektir. Düşüngü-
sellik, 4. bölümde göreceğimiz üzere (s.
159-160), sosyolojik araştırma ile insan
130
Sosyolojik Soru Sorma v e Cevaplam a
1 31
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplam a
132
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplam a
3.3. Tablo İkamet eden her 1,000 kişi başına düşen motorlu araç sayısı:
seçilmiş ülkelerin bir karşılaştırması
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002
1Avusturya 527 527 427 478 523 540 547 551 556 564 570 582 589
2 Belçika 462 463 503 515 528 543 495 509 529 544 555 565 537
3 Kanada 432 442 441 454 464 487 494 482 490 500 511 517 520
4 Almanya 842 718 779 725 719 771 783 784 792 798 810 816 807
5 Yunanistan 443 433 453 441 439 428 448 458 474 486 493 516 533
6 Portekiz 600 619 627 595 569 565 565 564 580 566 569 572 581
7 Türkiye 310 370 407 439 438 501 533 569 610 654 698 711 756
8 Birleşik Krallık 57 47 53 61 64 68 97 105 111 116 124 148 148
9 Birleşik Devletler248 246 257 271 283 298 313 328 351 378 406 428 450
Kaynak: OECD bactbook (2005)
133
Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama
Düşünme soruları
1 Eğer çoğu araştırma projesi araştırma sorunlarından başlıyorsa, sorunların neler
olduğuna kim karar veriyor?
2 Desteklenebilecek ya da yanlışlanabilecek belli varsayımları oluşturulması niçin
çok önemlidir?
3 Araştırma sürecinin seyri neden nadiren plana göre ilerler?
4 Araştırmacı hata/yanlılık ihtimalini nasıl en aza indirebilir?
5 Bazı araştırma yöntemleri diğerlerinden daha bilimsel midir?
6 Birlikte değişme ile bir şeye neden olmayı birbirinden ayırt etmek niçin çok
önemlidir?
Ek kaynaklar
Alan Bryman, SocialResearch Methods (Oxford, New York: Oxford University Press,
2001). Joel Best, Dammed Ues and Statistics: Untangling Numbers from the Media,
Politicians, andActivist (Berkeley: University of California Press, 2001).
Ruth Levitas ve Will Guy, lnterpreting Offıcial Statistics (Londra: Routledge, 1996).
Martin Hammersley ve Paul Atkinson, Ethnography: Principles in Practice (Londra:
Routledge, 1995).
Lee Harvey, Morag MacDonald ve Anne Devany, Doing Sociology (Londra:
Macmillan, 1992).
Tim May, Social Research: Issues, Methods and Process, 3. Baskı (Buckingham: Open
University Press, 2001).
134
S o s y o lo jik S o ru S o rm a v e C e v a p la m a
İnternet bağlantıları
Market and Opinion Research International (MORI) (Uluslararası Pazar ve
Kamuoyu Araştırmaları)
http://www.mori.com
135
İçindekiler
138
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
139
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
çalıştı. Zira, önceki çağlar ve kültür- Ehli hizmet olarak bir memuriyette
lerdeki varlıklıların aksine, bu gruplar çalışmadaki başarıyı gösteren maddi
kendi servederini har vurup harman refah, bir kimsenin hakikaten
savurmadılar. Bunun yerine, biriktir- seçilmişlerden olduğunun esas işareti
dikleri serveti başkanlığını yaptıkları haline geldi. Böylece, söz konusu
işletmelerin gelişimini daha da fikirlerden etkilenmiş olan gruplar
ilerletmek için kullandılar. arasında ekonomik başarıya yönelik çok
büyük bir güdülenme yaratıldı. Ancak
Weber'in kuramının özü, kapitaliz-
bu güdülenmeye müminin gösterişsiz
min ruhundaki tutumların dinden
ve tutumlu bir hayat yaşama ihtiyacı
devşirildiğidir. Böyle bir görüşün
eşlik etti. Püritenler sefahatin şer
gelişmesinde Hıristiyanlığın genelde
olduğuna inanmaktaydılar, dolayısıyla
kısmi bir rolü oldu, güdülenmenin esas
servet biriktirme güdüsü kasvetli ve
gücü Protestanlık tarafından sağlandı
gösterişsiz bir hayat tarzı ile birleşti.
-özellikle Protestanlığın bir çeşidi olan
Püritenizm. İlk kapitalistierin çoğu İlk dönem girişimciler kendile-
Püritendiler ve birçoğu Kalvinci rinin toplumda büyük değişikliklerin
görüşleri benimsemişlerdi. Weber, meydana gelişine yardımcı olduklarının
birtakım Kalvinci düsturların kapitalist çok az farkındaydılar; onlar her şeyin
ruhun doğrudan kaynağı olduklarını üstünde dinsel güdüler tarafından
öne sürdü. Bu düsturlardan birisi zorlanmış kişilerdi. Püritenlerin
insanın, Tanrı'nın yeryüzündeki vasıtası münzevi -yani nefsinden feragat eden-
olduğu ve insanın ehli hikmet olarak bir hayat tarzı sonunda çağdaş medeniyetin
memuriyette -Tanrı'ya daha büyük esas bir parçası haline geldi. Weber
hamd-ü sena olması için bir meslekte- şöyle yazdı:
çalışmasının Kadiri Mudak tarafından P ü rite n ehli h iz m e t o lara k b ir m e m u riy ette
gerekli görüldüğü fikriydi. ça lışm a k isted i, b iz ise b ö y le y apm ak
z o run d ayız. Çünkü a sk e tizm , m a n a stır
Kalvinciliğin ikinci önemli bir yönü h ü c re le rin d e n ç ık arılıp g ü n lü k h ay atın
mukadderat fikriydi. Buna göre, sadece için e ta ş ın ın c a v e d ün ye vi ahlak ı kend i
kaderleri öyle takdir edilmiş belli e g e m e n liğ i a ltın a alm ay a b a ş la y ın c a ,
insanlar “seçilmişler” -yani ahirette r o lü n ü , çağd aş e k o n o m ik d ü z e n in
m u a z z a m e v re n in i yaratm ad a o y n ad ı.........
cennete girecekler- arasındaydı. Kal-
A s k e tiz m , dünyayı y e n id e n b iç im le n d ir m e
vin'in öğretisinin özgün biçiminde ifade işin i y ü k le nd iğ in d en v e ke nd i ülk ülerin i
edildiği haliyle, bir insanın dünyada d ü nyada g e r ç e k le ş tirm e k is te d iğ in d e n ,
yapacağı hiçbir şey onun seçilmişlerden m a d di eşyalar in sa n hayatı ü z e rin d e tarihin
biri olup olmamasını değiştiremezdi; bu ön ceki h iç b ir d ö n e m in d e g ö rü lm e m iş
d e re ced e g id e re k a r ta n ve sonund a
Tanrı tarafından önceden takdir ve
a m a ns ız h ale g e le n b ir g ü ç kazan d ı. . . . B ir
tayin edilmişti. Ancak, bu inanç k im s e n in ken d i m e m u riy etin d ek i ö d e v i
Kalvin'in izleyicileri arasında öylesine fik ri, ö lü d in s e l in a n ışların hay ale ti g ibi
bir bunalıma sebep oldu ki, inananların, y aşam larım ız için d e sin si sin si d o laşm a k -
seçilmişliğin alameti sayılabilecek bazı tadır. M e m u riy e tin y e rin e g e tirilm e s i en
y ü k se k m an e v i ve k ü ltü re l d e ğe rle rle
işarederi tanımalarına imkan sağlaması
ilişk ile n d irile m ez o ld uğ u n d a ya d a, d iğ er
için daha sonra biraz değiştirildi. yand a, e k o n o m ik b ir z o ru n lu lu k o larak
h is se d ilm e si g e re k m e d iğ in d e , bire y o n u
140
Sosyolojide Kuramsal Düşünce
141
S o s y o lo ji d e K u r a m s a l D ö ş O n c e
142
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
143
S o s y o lo jid e K u ra m sa l D ü şü n c e
ı— I J . — +11-,*«■ıumr.ıı«m,-n ır/ıtm .nun.'LiL'Km
144
S o s y o lo jid e K u ra m sa l D ü ş ü n c e
145
s o s y o lo jid e K u ra m s a l D ü ş ü n c e
tehlikededir. Durkheim'a göre, aynı şey bütünüyle bir çözüme kavuşması olası
toplum için de söz konusudur. Bir değildir. Yine de, uzlaşma ve çatışma
toplumun zaman içinde sürüp giden bir görüşleri arasındaki farklılık olduğun-
varlığa sahip olabilmesi için onun dan daha büyük görünmektedir. Bu iki
uzmanlaşmış kurumlarının (siyasal görüş bütünüyle uzlaştınlamaz değildir.
sistem, din, aile ve öğretim sistemi gibi) Bütün toplumlarda değerler konusunda
birbirleriyle uyumlu çalışmaları gerekir. olasılıkla genel bir uzlaşma var olmalıdır
Toplumun devamı böylece işbirliğine ve bütün toplumlarda kesin olarak
dayanır ki, bu da onun üyeleri arasında çatışma da vardır.
temel değerler konusunda genel bir
uzlaşma ya da anlaşmayı varsayar. Dahası, sosyolojik çözümlemenin
genel bir kuralı olarak toplumsal sistem
Daha çok çatışma üzerine odakla- içinde uzlaşma ile çatışma arasındaki
şanların çok farklı bir görüşleri vardır.
bağlantıları her zaman incelememiz
Onlara kılavuzluk eden varsayımlar
gerekir. Farklı grupların sahip oldukları
Marx'ın sınıf çatışması hakkındaki
değerler ve bu grupların üyelerinin
görüşleri örnek alınmak suretiyle
peşinden koştukları amaçlar çoğu halde
kolayca ortaya konabilir.
ortak ve muhalif çıkarların bir karışı-
M anc'ın sınıf çatışm ası hakkındaki mını yansıtır. Örneğin, Manc'ın sınıf
a ç ık la m a s ı. 1.B ö lü m , s. 5 0 -5 2 'd e
tartışılm aktadır. çatışmasını resmetmesinde bile, farklı
sınıflar birbirlerine hasım oldukları
Marx'a göre, toplumlar, kaynakları kadar bazı ortak çıkarları da paylaşırlar.
eşit olmayan sınıflara bölünmüş Nitekim, işçiler ücretlerini sağlamak
haldedirler. Böyle belirgin eşitsizler var için kapitalistlere dayandıkları gibi
olduğundan, toplumsal sistemin 'içine kapitalisder de kendi işletmelerinde
inşa edilmiş' çıkar bölünmeleri vardır. çalışmaları için belli bir işgücüne
Bu çıkar çatışmaları bir noktaya
dayanırlar. Bu ortamlarda açık çatışma
gelindiğinde faal değişmeye patlak
sürekli değildir; aksine, bazen her iki
verirler. Bu görüşten etkilenenlerin
tarafın ortak yanları farklılıklarını aşar,
hepsi Manc'ın üzerinde durduğu kadar
bazı durumlarda ise aksi durum söz
sınıf üzerinde durmaz; çatışmayı
ilerletmede öteki bölünmelerin de konusudur.
önemli oldukları kabul edilir -örneğin, Çatışma ve uzlaşma arasındaki
ırk grupları ya da siyasal hizipler karşılıklı ilişkileri çözümlemeye yardım-
arasındaki bölünmeler. Toplum, hangi cı olan işe yarar bir kavram ideolojidir
çatışma gruplarının diğerlerinden daha -daha az güçlü grupların zararına olarak
güçlü oldukları bir yana, esas olarak daha güçlü grupların kendi konumlarını
gerilimle dolu olarak görülmektedir; en
emniyete almaya yardımcı olan değerler
istikrarlı toplumsal sistemler bile
ve inançlar. Güç, ideoloji ve çatışma her
birbirlerinin hasmı olan gruplaşmaların
zaman yakından bağlantılıdır. Birçok
huzursuz bir dengesini temsil eder.
çatışma, getirdiği mükafatlar nedeniyle,
Değerlendirme güç hakkındadır. Gücün fazlasına sahip
olanlar kendi egemenliklerini elde
Yapı ve eylem meselesinde olduğu tutmak için esas olarak ideolojinin
gibi bu kuramsal tartışmanın da etkisine dayanabilirler, fakat gerekli
146
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D f lş ö n c e
147
S o s y o lo jid e K u ra m s a ! D ü ş ü n c e
çok az kişi kabul ederdi fakat daha emin olarak söyleyebiliriz. Erkekler ve
genelleyerek bu görüşü çok daha kabul kadınların farklı deneyimleri olduğun-
edilebilir bir görüş haline getirebiliriz. dan ve dünyayı farklı bakış açılarından
Sınıf, erkekler ve kadınların davranışını gördüklerinden, onlar dünya anlayışla-
etkileyen toplumsal bölünmeleri rını da özdeş şekillerde inşa etmemek-
şekillendiren tek etken değildir. Diğer tedir. Feminisder, sık sık geleneksel
etkenler etnik farklılıklar ve kültürel art sosyolojik kuramı bilginin 'toplumsal
alanı içerir. Örneğin, bir azınlık cinsiyetleştirilmiş' doğasını inkar veya
göz ardı etmekle ve bunun yerine erkek-
grubundaki kadın-ların (diyelim,
egemen toplumsal dünya algıları
Birleşik Devletlerdeki siyahların) aynı
yansıtmakla itham ederler. Onlara göre,
azınlık grubundaki erkekler ile
erkekler geleneksel olarak toplumda
çoğunluk grubundaki kadınlarla (yani
güç ve yetki konumlarını işgal etmi-
beyaz kadınlar) oldu-ğundan daha fazla şlerdir ve kendi imtiyazlı rollerini
ortak yanları olduğu öne sürülebilirdi. sürdürmekte çıkarları bulunmaktadır.
Ya da, belli bir kültürden gelen kadınlar Bu şardar altında, toplumsal cinsiyetleş-
(küçük bir avcı ve toplayıcı toplum tirilmiş bilgi, kurulu toplumsal düzenle-
kültüründen gibi) o kültürden gelen meleri devam ettirmek ve erkek ege-
erkekle ile bir sanayi toplumundaki menliğini meşrulaştırmakta yaşamsal
kadınlarla paylaştıkların-dan daha fazla bir güç haline gelir.
ortak özellikler payla-şıyor olabilirler. Fem in izm yaklaşım ları d aha ayrıntılı
olarak 12. B ölüm de, “ Cinsellik ve
Geçen otuz ila kırk yılda kadın
T oplu m sal C in siyet” , s. 516-24'd e
hareketinin yükselişi sosyoloji ve diğer tartışılm aktadır.
disiplinlerde köktenci değişmeleri
tahrik etti. Feminizm, hem sosyolojik Bazı feminist yazarlar 'erkekler' ya
kuram ve yöntemde hem de sosyoloji- da 'kadınların' kendilerine has çıkar
veya özellikleri olan gruplar olduğunu
nin kendi konusu içinde algılanan erkek
varsaymanın yanlış olduğunu öne
yanlılığına karşı geniş tabanlı bir saldırı
sürmüşlerdir. Bu yazarların birçoğu,
başlattı. Sadece sosyolojideki erkek
Judith Butler (1999) gibi, postmodern
hakimiyetine meydan okunmakla kal- düşünceden -ki aşağıda (bakınız s. 152-
mayıp aynı zamanda disiplinin kendisini 54) daha ayrıntılı olarak tartışılmak-
kapsamlı bir şekilde -hem sosyolojinin tadır- etkilenmişlerdir. Buder'a göre,
özünü oluşturan soruların hem de toplumsal cinsiyet sabit değil, akışkan
bunları kuşatan tartışmaların sunulma bir kategoridir ve insanların oldukları
biçiminin- yeniden inşa edilmesi şeyden çok yaptıkları şeyde sergilenir.
yönünde çağrılar yapıldı. Eğer, Butler'ın iddia ettiği gibi (2004),
toplumsal cinsiyet 'yapılan' bir şey ise, o
Sosyolojideki feminist bakış açısı
zaman bir grup insan onu başka bir
toplumsal dünyayı çözümlemede top-
grup insan üzerinde güç uygulamak için
lumsal cinsiyetin merkeziliğini vurgular.
kullanıldığında, o 'yapmamak' için
Feminist görüş açılarının çeşitliliği
savaşmamamız gereken bir şeydir aynı
genel ifadelerde bulunmayı güçleştir-
zamanda. Judith Butler'ın çalışması ve
mekle birlikte, çoğu feministin bilginin
eşcinsel kuramı üzerindeki etkisi 12.
bütünüyle cinsiyet ve toplumsal cinsi-
Bölüm, s. 504’de daha ayrıntılı olarak
yede ilgili olduğunu kabul ettiklerini
tartışılmaktadır.
148
S o s y o lo jid e K u ra m s a l DG şG nce
149
S o s y o lo jid e K u ra m s a l D ü ş ü n c e
150
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
151
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
Marksist, liberaller ve muhafazakarlar bir şekli olduğu, yani tarihin 'bir yere
ise Weberci görüşleri benimserler. Yine gittiği' ve ilerlemeye götürdüğü
de, bu ikilemin ilgilendiği etkenler, diğer düşüncesinden esinlendiklerini ve bu
ikilemlerin ilgilendiklerinden daha fazla fikrin şimdi artık çökmüş olduğunu ileri
olarak, doğrudan deneysel doğası olan sürmektedirler. Artık bir anlam ifade
etkenlerdir. Modern ve daha az gelişmiş eden “büyük anlatılar” ya da meta-
toplumlann evrimleşme yolları üzerine anlatılar -yani kapsayıcı tarih ve
olgusal incelemeler değişme örüntüle- toplum kavrayışları- yoktur (Lyotard
rinin bu görüşlerden hangisine daha 1985). Savunulabilecek genel bir ilerle-
fazla uyduğunu belirlememize yardımcı me fikri olmadığı gibi tarih diye bir şey
olur. de yoktur. Postmodern dünyanın
istikameti, Marx'ın ümit ettiği gibi,
sosyalist olmak değildir. Aksine,
Yeni sosyoloji kuramları postmodern dünya, üzerinde medyanın
Modern dünyanın nasıl şekillendi- egemen olduğu ve bizi geçmişimizin
rilmiş olduğuna dair yukanda belirtilen 'dışına çıkaran' bir dünyadır. Post-
ikilemler bugün de önemli olmakla modern dünya oldukça çoğulcu ve
birlikte yeni kuramcılar Marx'tan ve çeşitlidir. Sayısız film, video, televizyon
W eber'den daha ileriye gitmeyi programı ve web sitelerinde imajlar
denemişlerdir. Doğu Avrupa'da komü- dünya ölçeğinde dolaşmaktadır. Pek
nizmin çöküşüyle birlikte modern çok fikir ve değer ile ilişki kurmaktayız
dünyayı anlamak bakımından Marx'ın fakat bunların bizim yaşadığımız
fikirleri bazılarının bir zamanlar yerlerin tarihi ya da bizim kişisel
düşündüğünden daha az geçerli tarihlerimizle çok az bağı vardır. Her
görünmektedir, her ne kadar birçok şey hiç durmaksızın akışkan görün-
bilgin modern dünyanın karşısına çıkan mektedir. Bir grup yazar bu durumu
sosyolojik sorularla başa çıkmak için şöyle dile getirmiştir:
ana hatlarıyla Marksist yaklaşımlar B iz i m d ü n y a m ız y e n id e n y a p ılıy o r .
kullanmaya devam ediyor olsalar bile K id e s e l ü re tim , kitle se l tü k e tici, bü yük
(Gamble 1999). şe hir, b a b a d e v let, yayılm ış b a h ç ed e k i ev
v e u lu s-d e v le t d ü şü şte: esn e k lik , çe şitlilik ,
Bazıları eskiden Marksist olan fa rk lılık , h arek e tlilik , ile tişim v e ad em -i
diğer sosyologlar Marx'ı bütünüyle m e rk e z ile ş m e y ük se lişte. B u sü re çte b izim
k en d i k im lik le rim iz, ö z -b e n lik anlayışım ız,
hesaptan düşmektedir. Onlar, Marx'ın
kendi ö z n e lliğ im iz d ö n ü ş tü -rü lm e k te .
tarihin genel örüntülerini bulmaya Y e n i b ir d ö n e m e g e ç m e k te y iz . (H ail ve
kalkışmasının başarısızlığa mahkum bir diğ. 1 9 8 8 )
girişim olduğuna inanmaktalar. Post-
moderni^mle bağlanülı bu düşünürlere Postmodernliğin önemli yazarla-
göre, sosyologlar Marx ve Weber'in rından biri Fransız yazar Jean Baudril-
geliştirmeye çalıştığı türden kuramlar lard'dır (onun çalışması 15. Bölüm,
-yani, toplumsal değişmenin genel bir 'Medya', s. 648-9'da tartışılmaktadır).
yorumu- geliştirmeyi artık bırakmalıdır. Baudrillard, elektronik medyanın bizim
geçmişimizle olan ilişkimizi tahrip
ettiğine ve karma karışık, boş bir dünya
Postmodernizm
yarattığına inanmaktadır. O, yaşamının
P ostm odernizm düşüncesini daha başlarında Marx'tan güçlü bir
savunanlar, klasik düşünürlerin tarihin şekilde etkilenmiş biriydi. Ancak, şimdi,
152
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
Jean Baudrillard
153
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
taya çıkışını inceledi. Bireysel özgürlük cinsellik gibi olgulara yönelik tutum-
hakkındaki Aydınlanma fikirlerinin larını şekillendirir. Güç veya yetki
disiplin ve gözedemeyle ilgili bir “başka sahiplerince tesis edilen uzman söylem-
yönü”nün de olduğunu göstermeyi is- lerine çoğu halde sadece rakip uzman
tedi. Foucault, modern örgütsel sistem- söylemlerince karşı çıkılabilir. Bu yolla,
lerle alakalı olarak güç, ideoloji ve söy- söylemler alternatif düşünme ve
lem arasındaki ilişkiler hakkında önemli konuşma yollarını kısıtlamak için güçlü
fikirler geliştirdi. bir araç olarak kullanılabilirler.
Foucault'nun yazılarında öne çıkan
Gücün, yani bireyler ve grupların temalardan biri güç ve bilginin gözetle-
başkalarına karşı olarak kendi amaçları- me, yaptırım ve disiplin teknolojileri ile
na nasıl ulaştıklarının incelenmesi, nasıl birbirlerine bağlı olduklarıdır.
sosyolojide temel bir önem taşır. Klasik
düşünürler arasında Marx ve Weber güç Foucault'nun toplumsal kurama
konusuna özel bir önem verdiler: köktenci yeni yaklaşımı bilimsel bilginin
Foucault onların öncülüğünü yaptıkları doğası hakkındaki genel uzlaşmaya
bazı düşünceleri sürdürdü. Onun, karşı durmaktadır. Onun eski çalışmala-
toplumda güç ve denetleme hakkındaki rının birçoğunun niteliği olan bu
düşüncelerinde söylemin rolü merkezi yaklaşım, Foucault'nun 'arkeolojisi'
bir yer işgal eder. O, söylem kavramını, olarak bilinir olmuştur. Aşina olunan-
belli bir nesne hakkında ortak sayıltılar lara bakarak aşina olunmayandan bir
tarafından bir araya getirilmiş konuşma anam çıkarmaya çalışan diğer sosyal
ve düşünme yollarına göndermede bilimcilerin aksine Foucault, ters yönde
bulunmak için kullanm aktadır. işe koyuldu: geçmişi kazarak aşina
Foucault, ortaçağlardan günümüze olunandan bir anlam çıkarmak.
gelinceye kadar, örneğin, delilik söyle- Foucault büyük bir gayretle bugüne
minin çarpıcı bir şekilde nasıl değişmiş saldırdı -aşina olundukları için büyük
olduğunu gösterdi. Örneğin, orta- ölçüde görünmez olan kabul görmüş
çağlarda deliler genel olarak zararsız kavramlara, inançlara ve yapılara. O,
olarak düşünülmekteydiler; hatta örneğin, 'cinsellik' kavramının her
bazıları onların Tanrı vergisi bazı özel zaman var olmayıp, toplumsal değişme
algılama 'yetenekleri' olabileceğini süreçleri aracılığıyla yaratılmış olduğu-
düşünmekteydi. Modern toplumlarda nu inceledi. Benzer yorumlar günümü-
ise 'delilik' hastalık ve tedaviyi vurgu- zün normal ve sapkın faaliyet, akıllılık
layan tıbbileştirilmiş bir söylem tarafın- ve delilik gibi anlayışları için de
dan şekillendirilmiştir. Bu tıbbileştiril- yapılabilir. Foucault, bizim şimdiki
miş söylem oldukça gelişmiş ve nüfuzlu inanç ve uygulamalarımızın ardında
bir doktorlar, tıp uzmanları, hastaneler, yatan sayıltıları açık kılmaya ve
meslek elemanları dernekleri ve tıp kendisine geçmişten uzanarak şimdiyi
dergileri ağı tarafından desteklenmekte 'görünür' kılmaya gayret etti. Ancak,
ve sürdürülmektedir. toplum, toplumsal gelişme ve moder-
nlik hakkında genel kuramlara sahip
Foucault'nun çalışması biraz ayrıntılı
olarak 8. Bölüm, 'Sağlık, Hastalık ve olamayız, sadece onların parçalarını
Engellilik', s. 302'de tartışılmaktadır. anlayabiliriz.
154
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
155
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D O ş u n c e
156
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
157
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
158
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
159
S o s y o lo jid e K u ra m s a l D ü ş ü n c e
160
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
Ö ze t
1 . S o s y o lo jid e (v e d iğ er to p lu m b ilim le r in d e ) d ü ş ü n d ü k le r i h e m d e n a s ıl d ü ş ü n d ü k le rin d e
k u ra m s a l y a k la ş ım la r d a b i r ç e ş itlilik v ard ır. B u n u n d e ğ iş ik lik le r m e y d a n a g e tirm iş le r d ir .
n e d e n i a n la ş ılm a z d e ğ ild ir: k u ra m s a l ta rtış m a la rı
5. S o s y o lo jid e s ü rü p g id e n d ö r d ü n c ü b ir t a r tış m a
ç ö z m e k d o ğ a b ilim le rin d e b ile z o r d u r v e k e n d i
k o n u s u m o d e r n to p lu m s a l g e liş m e n in
d a v ra n ışım ız ı in c e le m e k o n u su k ılm a k ta y a şa n a n
ç ö z ü m le m e s iy le ilg ilid ir. M o d e r n d ü n y ad ak i
k a r m a ş ık s o r u n la r d a n ö t ü r ü s o s y o lo jid e ö z e l
d e ğ iş m e sü re ç le r i e s a s o la r a k k a p ita list e k o n o m ik
g ü ç lü k le r le yüz y ü z e g e lm e k te y iz .
g e liş m e ta ra f ın d a n m ı ş e k ille n d ir ilm e k te d ir y o k s a
2 . S o s y o lo jid e g ö r ü ş a ç ıla rın ın ç a tış m a s ı e k o n o m i d ışı e tk e n le r d e d a h il d iğ e r e tk e n le r c e
d ik k a tle r im iz i b ir ç o k te m e l k u ra m s a l ik ile m e m i ş e k ille n d ir ilm e k te d ir? B u ta r tış m a d a a lın a n
ç e k e r. B u n la r ın ö n e m li o la n la r ın d a n b iri in s a n d u ru ş la r b ir o r a n d a fa rk lı s o s y o lo g la rın sa h ip
e y le m in i to p lu m s a l y ap ı ile n a sıl o ld u k la rı siy asal in a n ç la r v e tu tu m la rd a n
iliş k ile n d ir e c e ğ im iz h a k k ın d a d ır. T o p lu m u n e tk ile n m e k te d ir .
y a ra tıcıla rı b iz le r m iy iz , y o k s a b iz i y a ra ta n to p lu m
6 . T o p lu m s a l g e liş m e m e s e le le r in in ü s te s in d e n
m u ? B u s e ç e n e k le r a ra s ın d a b ir te r c ih y a p m a k ilk
g e lm e d e y e n i d ö n e m so s y o lo g la r M a r x v e
g ö r ü n d ü ğ ü k a d a r z o r d e ğ ild ir v e g e r ç e k s o r u n
W e b e r 'in ö te s in e g e ç m e y i d e n e m iş le rd ir.
t o p lu m y a ş a m ın ın b u ik i y ö n ü n ü b irb iriy le n a s ıl
P o s t m o d e r n d ü ş ü n ü rle r ta rih v e y a to p lu m u n
iliş k ile n d ir e c e k o ld u ğ u m u z d u r .
g e n e l k u ra m la rın ı g e liş t ir e b ile c e k o ld u ğ u m u z u
3 . İ k in c i b ir ik ile m to p lu m la n n u y u m lu v e d ü z e n li b ü tü n ü y le re d d e tm e k te d irle r .
o la r a k m ı r e s m e d ilm e s i g e r e k t iğ i, y o k s a o n la n n
7 . D i ğ e r k u r a m c ı la r p o s tm o d e r n iz m i
d e v a m lı b ir ç a tış m a ile d a m g a la n m ış o la r a k m ı
e le ş t ir m e k te v e to p lu m sa l d ü n y a n ın g e n e l
re s m e d ilm e s i g e re k tiğ i ile ilg ilid ir. Y in e , b u iki
k u ra m la rın ı y in e d e g e liş tire b ile c e ğ im iz i v e b u n u n
d ü ş ü n c e d e b ü tü n ü y le b ir b ir le r in e k a rş ı d e ğ ild ir v e
to p lu m s a l d ü n y ay ı d a h a iyi y ö n d e d e ğ iş tirm e k
u z la ş m a ile ç a tış m a n ın b irb ir le ri ile n a s ıl ilgili
iç in b iz i m ü d a h a le e tm e y e m u k te d ir k ıla ca ğ ın ı
o ld u k la rın ı g ö s te r m e m iz g er ek ir.
ö n e sü rm e k te d ir. “ K a m u s a l a la n ” k a v ra m ı ile
4 . Ü ç ü n c ü b ir ik ile m to p lu m s a l cin s iy e tle v e H a b e r m a s 'ı, “ ris k to p lu m u ” k a v r a m ı ile B e c k ,
ö z e ld e to p lu m sa l c in s iy e ti s o s y o lo jik d ü ş ü n c e “ a ğ t o p lu m u ” k a v ra m ı ile C a s te lls v e g e liş tir d iğ i
iç in d e g e n e l b ir k a t e g o r i o la ra k in ş a ed ip to p lu m s a l d ü ş ü n g ü se llik k a v ra m ı ile G id d e n s b u
e tm e m e m iz g e r e k tiğ i ile ilgilid ir. F e m in is t y a z a rla r k u r a m c ıla r d a n b az ıla rıd ır.
h e m s o s y o lo g la rı n t o p lu m s a l c in s iy e t h a k k ın d a n e
161
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
Düşünme soruları
1. Sosyolojide kuramsal düşünme niçin çok önemlidir?
2. Weber'in Protestan ahlakı üzerine çalışması tek bir kuram mı olur yoksa bir dizi
ortaboy kuram mı?
3. Dilin incelenmesi toplumun incelenmesi hakkında bize ne söyler?
4. Toplumsal cinsiyet sorunu mevcut kuramsal bakış açıları içine gerçekten dahil
edilebilir mi?
Ek kaynaklar
Ulrich Beck, WorldRisk Society, (Malden, MA: Polity, 1999).
Judith Buder, Gender Trouble: Feminism and the Supervision o f Identity, (Londra:
Routledge, 1999).
Judith Buder, UndoingGender, (Londra: Roudedge, 2004).
Alex Callinicos, yigaınst Post-Modernism. A. Marksist Critique, (Cambridge: Polity,
1989).
162
S o s y o lo jid e K u r a m s a l D ü ş ü n c e
İnternet bağlantıları
Michel Foucault
http://foucault.info/
Judith Butler
http://www.theory.org.uk/ctr-butl.htm
Jürgen Habermas
http://www.habermasonline.org/
Ulrich Beck
http://www.lse.ac.uk/collections/sociology/whoswho/beck.htm
Manuel Castells
http://sociology.berkeley.edu/faculty/castells/
Anthony Giddens
http://old.Ise.ac.uk/collections/meetthedirector/
163
içindekiler
İnsanların spor salonlarındaki davranışları, uygar kayıtsızlık için genellikle güzel örnekler sunmaktadır.
166
T o p l u m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
IV »i M w* U
M w V «V. »
A- İ k t
Yanıma oturursan başına gelecek var: otobüs yolcuları olarak bizler kişisel uzamımızı korumak
için elimizden geleni yaparız.
16 7
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G O n IC k Y aşam
taraf da, ilgisini vc konuşmada yer saatte kalkmış olmanız olasıdır (tek
aldığını göstermek için, düzenli aralarla başına önemli bir rutin). Her gün
ötekinin gözüne bakar, ancak gözünü yaptığınız gibi, sabahleyin erken bir
dikerek bakmaz. Gözünü ayırmadan saatte yaptığınız yolculuk sonucu okula
bakmak, güvensizlik ya da en azından giderek derse girmişsinizdir. Belki de
ötekinin ne söylediğini anlamama öğle yemeğini bir arkadaşınızla yemiş,
işareti diye yorumlanabilir. Eğer her iki öğleden sonra tekrar derse gitmiş ya da
taraf da birbirlerinin gözüne hiç kendi başınıza çalışmışsınızdır. Daha
bakmıyorlarsa, bunun kaçınmanın, sonra, aynı yollardan eve dönmüş,
güvensizliğin ya da bunlar değilse tuhaf akşam da olasılıkla arkadaşlarınız ile
davranışın işaret diye düşünülmesi dışarıya çıkmışsınızdır.
olasıdır. Kuşkusuz, günbegün izlediğimiz
rutinler aynı olmayacaktır; genellikle
hafta sonları izlediğimiz etkinlik kalıpla-
Gündelik yaşamın incelenmesi
rımız, hafta içinde izlediklerimizden
Toplumsal davranışın böylesine farklıdır. İş bulmak için üniversiteyi
önemsiz görünen yönleriyle neden ilgi- bırakmak gibi, yaşamımızda önemli bir
lenmeliyiz? Sokakta birisiyle karşılaş- değişiklik yaparsak, günlük rutinleri-
mak ya da bir arkadaşla birkaç söz mizde bir değişmenin olması genellikle
etmek önemsiz ve ilginç olmayan kaçınılmazdır; ancak daha sonra yeni ve
etkinlikler, bir gün boyunca sayısız kez daha düzenli bir alışkanlıklar bütünü
üzerinde düşünmeden yaptığımız şeyler oluşturabiliriz.
gibi görünebilir. Gerçkte, böylesine ikinci olarak, günlük yaşamın ince-
önemsiz görünen toplumsal etkile- lenmesi bize, insanların gerçekliği
şim biçimlerinin incelenmesi, sosyolo- değiştirecek biçimde yaratıcı eylemlere
jide büyük önem taşır -bu ilginç nasıl girişeceğini gösterir. Toplumsal
olmamak bir yana, sosyolojik araştır- davranış bir ölçüye kadar roller,
manın en kapsayıcı alanlardan birisidir. normlar ve paylaşılan beklentiler gibi
Bunun üç nedeni vardır. güçler tarafından yönlendirilir ise de,
İlk olarak, bizim gündelik rutin- bireyler gerçekliği, geldikleri kökenlere,
erimiz, ötekilerle neredeyse sürekli çıkarlara ve güdülere göre farklı farklı
Dİarak giriştiğimiz etkileşimleri ile, algılamaktadır. Bireyler, yaratıcı
Dİzim yaptıklarımıza yapı ve biçim eylemde bulunma yeteneğine sahip
«ızandırır. Bunları inceleyerek toplum- olduğundan, aldıkları kararlar ve
;al varlıklar olarak kendimiz ve toplum giriştikleri eylemlerle gerçekliği sürekli
raşamının kendisi hakkında çok şey olarak biçimlendirirler. Başka deyişle,
iğrenebiliriz. Yaşamımız, her gün, her gerçeklik sabit ya da durağan değildir-
ıafta, her ay ve her yıl benzer davranış gerçeklik insanların birbirleriyle etkile-
kalıplarını yineleme yoluyla düzenlen- şimi sonucu yaratılır. Bu, gerçekliğin
nektedir. Örneğin, dün ve ondan toplumsal olarak kurulması anlayıp, 1.
inceki gün neler yaptığınızı bir düşü- Bölümde değinilen simgesel etkileşimci
lün. Eğer bu günler hafta içindeyse, bakış açısının merkezinde yer almakta-
incelikle, her gün hemen hemen aynı dır ve ilerde daha fazla tartışılacaktır (s.
190-92).
16 8
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
I
T o p lu m s a l E t k i le ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
fg k
Paul Ekman'ın çektiği Yeni Gine'de yalıtık bir kabilenin üyelerinden birisinin yüz ifadelerini gösteren bu
fotoğraflar, duyguların temel dile getirilmiş biçimlerinin bütün insanlarda aynı olduğu düşüncesinin
sınanmasına yardımcı oldu. Buradaki fotoğraflar şu öykülerdeki biriys_eniz yüzünüzün nasıl görüneceğini
gösterir. A) Arkadaşınız geldi ve mutlusunuz; B) çocuğunuz öldü; C) kızgınsınız ve kavga etmek üzeresiniz;
D) uzun süre önce ölmüş bir domuz gördünüz.
sava karşı çıkmışlarsa da, Ekman'ın, altı çocuğu, yüz ifadelerinin ne ölçüde
birbirinden çok farklı kültürel ardalan- gören ve duyan insanların belirli
lardan gelen insanlar üzerine yaptığı duygular içerisinde bulunduklarında
incelemeler, bunu destekler gibidir. gösterdikleri yüz ifadeleriyle aynı oldu-
Ekman ve Friesen, Yeni Gine'de, ğunu görmek için incelemiştir (1973).
üyelerinin dışarıyla hemen hemen hiç Eibl-Eibesfelt, çocukların zevk verici
bir bağlantısının olmadığı yalıtılmış bir oldukları ortada olan etkinlikleri ger-
topluluğu incelemişlerdir. Yeni Gineli- çekleştirirken gülümsediklerini, alışık
ler, kendilerine altı duyguyu (muduluk, olmadıkları kokuları olan nesneleri
üzüntü, kızgınlık, tiksinti, korku, koklarken şaşkınlıkla kaşlarını kaldır-
şaşkınlık) yansıtan ifadelerin resimleri dıklarını ve hoşlanmadıkları bir nesne
gösterildiğinde, bu duyguları kolayca kendilerine yinelenen bir biçimde
belirlemişlerdir. sunulduğunda kaşlarını çattıklarını
Ekman'a göre, kendisinin ve görmüştür. Böyle davranan başka
başkalarının benzer çalışmaları, duygu- insanları göremedikleri için, çocukların
ları dile gedren yüz ifadelerinin ve bun- verdikleri tepkiler doğuştan gelen
ların yorumlarının insanlarda doğuştan özellikler tarafından belirleniyor
gelen özellikler olduğu görüşünü görünmektedir. Ekman ve Friesen,
desteklemektedir. Ekman, kendi Y E K S 'i kullanarak yeni doğmuş
verdiği kamdarın bu sonucu kesinlikle bebeklerdeki, yetişkinlerin duygularını
açık bir biçimde ortaya koymadığını ve dile g etirişlerind e de bulunan
yaygın olarak paylaşılan kültürel birbirinden bir dizi ayrı yüz kası
öğrenme süreçlerinin bu sonuçları etki- eylemini belirlemişlerdir. Örneğin,
lediğini kabul etmektedir; yine de bebekler, ekşi tadara karşı, yetişkinlerin
Ekman'ın sonuçları başka türden tiksinti için gösterdiklerine benzer bir
araştırmalarla da desteklenmektedir. I. yüz ifadesi (dudakları büzmek ve kaşları
Eibl-Eibesfelt, doğuştan sağır ve kör çatmak) göstermektedirler.
170
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
171
T o p l u m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
172
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e C û n l û k Y a ş a m
173
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a şa m
sorunun beklediği yanıt türünü, başka diği türden çok kapsamlı bir "araştırma
şeylerin yanında Maria'yı, onun Tom ile işlemi" gelirdi ve etkileşim yalın bir
olağan olarak ne çeşit etkinliklerde biçimde sona ererdi. İlk bakışta önem-
bulunduğunu ve Tom'un haftanın belir- siz bir konuşma uzlaşımı olarak görü-
li bir gününde genellikle neler yaptığını nen şey, dolayısıyla, toplum yaşamının
bilerek anlayabiliriz. kendi örgüsü için temel duruma gel-
mektedir; zaten bu yüzden bu uzlaşım-
Garfinkel’in deneyleri ların bozulması böylesine ciddi so-
nuçlar yaratır.
Olağan karşılıklı konuşmaları
düzenlemekte kullandığımız "artalan Günlük yaşamda insanların, zaman
beklentileri", Harold Garfinkel'in zaman dile getirilmeyen bilgiyi dikkate
gönüllü öğrencilerle yürüttüğü kimi almamış gibi yaptıklarına dikkat
deneyler ile vurgulanmaktadır (1963). edilmelidir. Bunun nedeni, ötekileri
Öğrencilerden bir arkadaş ya da tersleme, utandırma ya da söylenenlerin
akrabaları ile konuşma yapmaları ve bu ikili anlamına dikkat çekme olabilir.
konuşmalardaki sıradan açıklamalar ya Örneğin, bir baba ile çocuğu arasındaki
da genel yorumların anlamlarının şu klasik konuşmaya bakalım:
açıkça belirlenmesi konusunda ısrarlı B : N e re y e g id iyo rsun ?
olmaları istenmiştir. Eğer birisi, "iyi
Ç : D ışa rı.
günler" derse, öğrenci "tam olarak hagi
anlamda iyi?", "günün hangi bölümünü B : N e yap acak sın ?
17 4
T o p lu m s a l E t k i le ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
17 5
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
17 6
T o p l u m s a l E t k ile ş im v e C ö n lü k Y a ş a m
177
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
178
T o p l u m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
Sokak Uyanığı
ÖTTTıasTrtı a ç iK îa y S n cnr CTK inınc, y2L7 a.n o
Sokakta yürürken, arkanızdaki birisi ya da karşıdan gelen
görünüm ünün nasıl ve ne kadar çabuk boşa
birisi tarafından kendinizi tehdit altında hissederek yolun
çıkarılacağını da etkilemektedir. E ğer bir yabancı
öteki tarafına hiç geçtiniz mi? B u türden yalın etkileşimleri denedemeden geçem ez ve “güvenilir” diye
anlamaya çalışan sosyologlardan biri de, Elijah
görülm ezse, bir avcı görüntüsü ortaya çıkabilir
Anderson'dur. A nderson, birbirine komşu iki mahallenin
ve sokaktaki yayalar yabancıyla, bu görüntüyle
sokaklarında gerçekleşen toplumsal etkileşim türlerini
tutarlı bir uzaklığı korumaya çalışırlar.
betim leyerek işe başlamaktadır. A nderson, kitabı Sokak
uyanığı: Bir Kent Topluluğundaki Irk, Sınıf ve Değişme Anderson, denetlemeyi geçm e olasılıkları en yüksek
(Streetwise: Race, Class olanların, yaygın önyargıya
and Change in an Urban göre tehlikeli olduğu
Community -19 90 )'da, düşünülen insanlar
gündelik yaşamın kategorisine girm eyenler
incelenmesinin, toplum olduğunu göstermiştir:
düzeninin sonsuz sayıdaki "Çocuklar hem en, beyaz
mikro düzey kadın ve erkekler daha
etkileşimlerinin yavaş, sırasıyla siyah
oluşturduğu kurucu kadınlar, siyah erkekler ve
parçalar tarafından nasıl siyah genç erkekler
yaratıldığına ışık hepsinden yavaş
tutabileceği sonucuna denedemeyi geçebilirler".
varmaktadır. Anderson Etkileşimdeki gerilimlerin
özellikle, taraflardan en az ırk, sın ıf ve toplumsal
birisinin tehdit edici cinsiyet gibi dışsal
nitelikte görüldüğü statülerden kaynaklandğını
durumlardaki etkinlikle ilgilenmektedir. Anderson gösterm ek için, A nderson mikro etkileşimlerin kendisine
sokaklardaki pek çok siyah ile beyazın birbiriyle giriştiği bakarak durumun tam bir anlayışına ulaşamayacağımızı
pek çok etkileşim biçiminin, kendisi de topluman göstermektedir. Bu, Anderson'un m ikro etkileşimler ile
ekonom ik yapısıyla bağlanalı olan ırksal önyargılarla makro süreçler arasındaki bağlantıyı kurma biçimidir.
yakından ilişkili olduğunu gösterm iştir. Bu yolla o, mikro A nderson insanların şiddet ile suça karşı hissettikleri
etkileşimlerle, toplumun daha büyük makro yapıları duyarlılıkla başedebilmek için "kaçınma sanatı" gibi
arasındaki bağı göstermiştir. becerileri geliştirdiklerinde "sokak uyanığı" olduklarını
Anderson, Erving G offm an 'ın, toplumsal roller ve ileri sürmektedir. Anderson'a göre, sokak bilgini olmayan
statülerin özgül bağlam ya da yerler içinde nasıl ortaya beyazlar, farklı çeşitten siyah erkekler (örneğin, orta sınıf
çıktıkları hakkındaki betim lemesini anımsatarak işe gençlerine karşı çete üyeleri) arasındaki farklılıkları
başlamaktadır. G offm a n (1959) şöyle yazar: ayırdetmemektedir. Bu insanlar ayrıca, "kuşkulu"
insanların arkasında yürüdüklerinde yürüme hızlarını
B ir birey başkalarının olduğu bir yere girdiğinde,
nasıl değiştireceklerini ya da günün değişik zamanlarında
ötekiler yaygın olarak bu gelen birey hakkında
"kötü mahalleler"in etrafından dolaşmayı da
bilgi edinmeye ya da elde bulunan bilgiyi
bilemeyebilir.
kullanmaya çalışırlar... Birey hakkındaki bilgi,
durumu tanımlamaya, ötekilerin önceden gelenin A nderson ile Carol Brooks Gardner'inki (s.l73'de) gibi
onlardan ne isteyeceği ve kendilerinin ondan ne çalışmalar, mikrososyolojinin, m akrososyolojinin içeriğini
isteyebileceklerini bilmeye yardımcı olur. oluşturan geniş kurumsal kalıpları aydınlatmakta ne
Anderson, G offm a n'ın verdiği ipucunu izleyerek, kamu kadar yararlı olduğunu ortaya koymaktadır. Yüzyüze
etkileşimlerinin sözlüğünü hangi davranışsal gösterge ya etkileşimlerin, ne kadar büyük ölçekli olursa olsun bütün
da işaretlerin oluşturduğunu sormaktadır. Vardığı sonuç toplumsal örgütlenme biçim lerinin temelinde yer aldığı
şudur: açıktır. Toplumumuzdaki toplumsal cinsiyet ve ırk
sorunlarının tam bir incelemesini yalnızca bu
insanların derilerinin rengi, toplumsal cinsiyetleri,
çalışmalardan elde edemeyiz; yine de, onlar yoluyla bu
yaşları, yanındakiler, giyinişleri, mücevherleri ve
sorunların daha iyi anlaşılmasına önemli katkılar
taşıdıkları nesneler onları tanımlamaya yardımcı
sağlayabiliriz. D aha sonraki bölümlerde, mikro-
olur; böylece varsayımlar oluşturulur ve iletişim
bağlamlardaki etkileşimlerin daha büyük toplumsal
gerçekleşir. Devinim ler (çabuk ya da yavaş, yanlış
süreçleri nasıl etkilediğini, m akro-sistemlerin de sonuçta
ya da içten, anlaşılabilir ya da anlaşılamaz) bu
toplum yaşamının daha sınırlı ortamlarını nasıl
kamusal iletişimin daha da inceltilmesini sağlar.
etkilediğini göreceğiz.
Günün hangi zamanı olduğu ya da kişinin orada
17 9
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
18 0
T o p l u m s a l E tk i le ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
181
T o p l u m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y a ş a m
I8Z
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Ya şam
183
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Yaşam
184
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
A m erikalı sosyolog Spencer C ahili alışveriş merkeplerinde, Ö rn eğ in yukarıda verilen konu şm a, B ile C yalnızca
kampiislerde, lokanta ve barlardaki genel tuvaletlerde (ya da A 'nın daha ö n ceki eylem lerinin küçültücü
“banyolardaki”) toplumsal etkileşim i inceleyen bir içerm elerinin etkisini hafifle tm e kle kalmıyorlar; B ,
araştırm anlar takım ının başını çekmişti. Burada, Cahili'in aynı zam anda, toplu p erform ansları sahnelem e
çalışmasında, Goffman'ın ön ve arka bölge betimlemelerini konusunda A'yı da eğitiyor. E ğ er, B 'ye g öre A takım ın
nasıl kullandığını ele alıyorup. Cahili, Goffman'ın (1959) ö tek i üyelerinin yönlendirici işaretlerine biraz daha
dikkat etseydi, bu utanç verici durum dan
adlandırmasıyla bütün bir ‘perform ans takım ının” ortak
kurtulabilirdi.
bir performans iyi gitmeyince, utancını gizlem ek için kamu
tuvaletlerine geri çekildiğini bulmuştur. T o plu bir p erfo rm a nsın başarısızlığı so nucun da kamu
tuvalederine geri çek ilm en in yanısıra, pe rfo rm an s
A şağıdaki, üç g en ç kadm arasında geçen kon uşm a, bir
takımları aynı zam anda, bu tür durum ları engelleyecek
üniversite kam püsünün ö ğrenci m erkezinin tuvaletinde
ö nlem leri almak için de tu valetlere çekiliyor. B urad a
kaydedilmiştrir. B u konuşm aya yol aça n olay bilinm iyor
takım , anlaşm a sinyallerini kararlaştırabilir; p lanlanmış
olsa da, bu türd en can sıkıcı bir durum la sonu çlanm ış
perfo rm an slarını prova edebilir ve stratejik bilgiyi
olm ası açık görünüyor.
değiş tokuş edebilir. Ö rn e ğin barlardaki tuvaletlerde,
A : B u ço k utanç vericiydi! B u nu n olduğuna üyelerinin ero tik ham le konusundaki planlanm ış
inanam ıyorum . [Herkes güler] hedefle rini, kendilerine g elen ham leleri, bu tür
ham lelerin kaynaklannı ve olası tepkileri birlikte
B : O ço cu k bizim hepim izin işe yaram az kişiler
tartışabilir. B ir birey, kuşkusuz, p erfo rm an s takım ının
olduğum uzu düşünm üş olmalı.
öteki üyelerine bu tür stratejik bilgiyi sağlamakla,
A: H e rkesin duyacağı kadar yüksek sesle çığlık ötekilerin kendi kişisel projesine karışmasını
attığıma inanam ıyorum . engelleyebilir ya da hatta onları da h e defe ulaşmak
C : O kadar da yüksek değildi. E m in im ço cuk seni için yardım etm eye yönlendirebilir.
p erfo rm an sın ın üzerin den gidebilir; karşılarında hiçbir g e rçekleşen top lum sal etkileşim leri incelem ekte
izleyici yokken, rahatsız edici ifadelerin olup olm adığını kullanışlı mıdır?
k on trol ed ebilir; burad a takım ın p erfo rm an sı za yıf olan 3. Sizin düzenli olarak kullandığınız sahne-arkası
ü y e le ri... eğitilebilir ya da on lar pe rfo rm a n stan alanlarınız nelerdir?
çıkarılabilir” .
185
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
186
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y a şam
187
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y aş am
188
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
ge len sürücülerin dikkatini dağıtacaktır. Y ol kuralları tanıdık bir şeyler yem enin rahatlığından hoşlanırlar.
bizim içim ize öylesine işlem iştir ki, bu kuralların E g z o tik ve tanıdık olanı istem e biçim in deki çelişki,
düzenli biçim d e ihlal edilm esini tuhaf, aykırı ve egzotik turist bakışının tem elinde yer alır.
buluruz. Y in e de, turisd er olarak, bu tuhaflıktan keyif
T u rist bakışı, turisder ile yerliler arasındaki yüzyüze
alırız. B u , bir anlam da, bizim g ö rm e k için para ödem iş
etkileşim leri gerginleştirebilir. T urizm sektörün ün bir
olduğum uz bir şeydir -E m p ire State bin ası ya da E y fe l
parçası olan yerliler, turisderin ziyaret ettikleri yerlere
K ulesiyle birlikte. Farklı b ir ülkeye gittiğiniz halde, sizin
getirdikleri e k on o m ik yararlar yüzünden onlardan
büyüdüğünüzün aynısı bir kent ya da kasabayla
hoşlanıyor olabilir. Ö tek i yerliler turistlerin yukarıdan
karşılaştığınızd a duyacağınız düşkırıklığını bir düşünün.
bakan tavırlarından ya da gö zd e turist uğraklarında
Y in e de turisd erin ço ğu , deneyim lerinin gereğindenfa%la ço klu k olduğu gibi, aşırı gelişm ed en rahatsız olabilir.
egzotik olm asını istem ezler. Ö rn eğ in , Paris'te, özellikle T urisd er yerlileri, gündelik yaşam larının, yiyecek, iş ve
A m erikad an gelen g en ç turistler arasında yaygın olan dinlenm e alışkanlıkları gibi yönleri hakkında sorguya
b ir uğrak yeri, bir M ac D o n ald 's restoranıdır. K im ileri, çekebilirler; bunu ya başka kültürleri daha iyi
Q u e n tin T aran tin o 'n u n film i Pulp Fiction'da ge çen , anlayabilm ek için ya da kendilerinden farklı olanları
Fran sızlar m etrik sistem i kullandıkları için, n e g a tif olarak d eğerlendirebilm ek için yapabilirler.
A m erika'daki adı “ peynirli çeyrek po un d ” olan
K ü reselleşm enin yürüyüşü ile birlikte turizm
ham burgerin ad ının “ peynirle R oyales” olduğu
ilerledikçe, so syologlar turistler ve yerliler arasındaki
biçim in deki repliğin doğruyu söyleyip söylem ediğini
baskın etkileşim kalıplarının ne olduğunu anlam ak ve,
(bu arada, d oğru dur da) m erak ettikleri için gider.
başka şeylerin yanısıra, bu etkileşim lerin arkadaşça mı
Y urtdışına giden Britanyalılar ço kluk, Britanya ve
yoksa d üşm anca m ı olduğunu belirleyebilm ek için
İrlanda tarzı publarda yiyip içm e kte n kendilerini
daha, dikkatli bakm ak zorun da kalacaklar.
alıkoyamazlar. B u tür sapm alar bazan m eraktan
kaynaklanır, ancak ço klu k insanlar, tanıdık ortam lard a
Britanyalılar yurtdışında burger ya da cipsin ya da sıkı bir kahvaltının o bildik tadını ararlar.
189
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Yaşam
190
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a şa m
191
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Ya şam
Suç "so ru n u n un " kurulm asına ilişkin için, öteki sosyolojik yaklaşımların
d a h a fa z la t a r t ış m a y ı , " S u ç ve büyük bölümünden kökten bir biçimde
S a p k ın lık " b aşlık lı 19. B ö lü m d e
farklı olan bir kuramsal yaklaşım sun-
bulacaksınız.
maktadır. Toplumsal kurulumculuk
Toplumsal kurulumculuk eleştiri- gerçekliğin nesnel olarak varolduğunu
lerden uzak değildir. Sosyologlar Steve varsaymak yerine, toplumsal gerçekli-
Woolgar ve Dorothy Pawluch, top- ğin, bu kurulumun kendisinin top-
lumsal kurulumcuların toplumsal ger- lumsal gerçeklik olarak kendi statüsünü
çekliğin öznel bir biçimde yaratıldığını doğrulamasını sağlayacak biçimde
göstermeyi amaçladıklarını, ancak gerçekleşen kurulma süreçlerini kayde-
böyle yaparken seçici bir biçimde, belirli dip çözümlemeye çalışmaktadır.
özellikleri nesnel, ötekileri ise kurulmuş
diye gördüklerini ileri sürmektedir. Siberuzayda toplumsal etkileşim
Örneğin, toplumsal kurulumcular han-
Modern toplumlarda, s. 189-90’da
gi çocukların suçlu diye yaftalandık-
tartışılan ÎKung'lara karşıt bir biçimde
larını inceleyen çözümlemelerde sık sık,
aşağıdaki bölümlerde ele alınacağı gibi
başlangıçta çocuklar için rapor edilen
bizler sürekli olarak hiç görmediğimiz
davranışların birbirinin aynı olduğunu
ya da karşılaşmadığımız kişilerle
ileri sürmektedirler. Dolayısıyla, suçlu
etkileşim içine giriyoruz. Alışveriş
diye yaftalanan çocuklar ile böyle bir yapmak ya da bankada hesap açmak
yaftadan kurtulan çocuklar arasındaki gibi gündelik işlemlerimizin neredeyse
farklılıklar, "suçlu" yaftasının kurulu- tümü, bizi, binlerce kilometre ötede
mundan kaynaklanmalıdır. Bu görüşü yaşayabilen insanlarla temas -ancak
eleştirenler, toplumsal kurulumculuğun dolaylı temas- içerisine sokmaktadır.
tutarsız bir biçimde, başlangıçtaki dav-
ranışları nesnel diye görürken yaftalan- Arük e-posta, anlık iletiler, internet
ma sürecinin öznel olduğunu düşün- toplulukları ve chat odaları sanayileşmiş
düklerini ileri sürmektedir (Woolgar ve ülkelerdeki pek çok kişi için yaşamın
Pawluch 1985). gerçekleri haline gelmişken, bu tür
etkileşimlerin doğası nasıldır ve bun-
Başka sosyologlar toplumsal kuru- ların yaratabileceği karmaşık durumlar
lumculuğu, gözlenebilir toplumsal
nelerdir? Kuşkucular, e-posta ve inter-
sonuçlar üzerinde güçlü etkilerde net yoluyla gerçekleşen dolaylı etkileşi-
bulunan daha geniş toplumsal süreçleri min, yüzyüze toplumsal etkileşimde
kabul etmekteki isteksizlikleri yüzün-
bulunmayan çok fazla sorun çıkardığını
den eleştirmektedir. Örneğin bunlar- ileri sürmektedir. Katz ve diğerlerinin
dan bir bölümü, gerçekliğin sağduyuya
söyledikleri gibi, "klavyeyle yazmak
dayanan inançların sürekliliği yoluyla insani değil; siberuzayda olmak gerçek
kuruluyor olabileceğini, ancak bu
değil; bunların hepsi taklit ve yabancı-
inançların kendilerinin örneğin
laşma; gerçek bir şeyin kötü birer kop-
kapitalizm ya da babaerkillik gibi varo- yası" (2001). Özellikle, bu görüşü des-
lan toplumsal etkenler yüzünden ortaya
tekleyenler, bilgisayara dayanan iletişim
çıkabileceğini ileri sürmektedir.
teknolojisinin, yanlış kimlikler arkasına
Nihai olarak, toplumsal kurulum- saklanan kişileri (kutuya bakınız)
culuk toplumsal gerçekliğin anlaşılması engelleme, gücünün çok sınırlı olduğu-
192
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a şam
A şağıdakiparça, internetin ilk günlerindeyaylan bir çalışan bir n ö ro p sik o lo g olduğunu, sarhoş bir
makaleden alınmıştır; ancak bugün de geçerli olan sorunları sürücünün kullandığı bir araba kazasında ciddi bir
yansıtmakta ve önemli sorular ortaya pkarm aktadır. b içim d e sakatlandığını öğrend im . K aza, erkek
arkadaşını öldürm üştü. Jo a n 'ın kendisi bir yıl
Jo a n ile 19 8 3'ü n baharı so nlarında, kişisel bilgisayarımı
hastanede yatmış, hem konuşm asını, hem de yürüm e
ilk kez bir m od em e bağlayarak intern et iletişim inin
yeteneğini etkilem iş o lan beyin hasarı için tedavi
tu h a f yeni dünyasına girdikten he m en sonra tanıştım .
gö rm ü ştü . Se ssiz, bir tekerlekli sandalyeye çakılı
... O n u n “ kullanıcı adı” , “ K on u şan B ayan” idi. Y en i
kalmış ve sık sık yoğun sırt ve bacak ağrısı çe ke n Jo a n
aracın uzlaşım larına g ö re, insanlar ço k kullanıcının
ilk olarak engelli durum u hakkında o kadar
olduğu “ açık” kanallarda yer aldıklarında bir kod adına
um utsuzdu ki, yaşam ak istem iyordu.
(genellikle yanıltıcı olan) sahipti; ancak iki insan özel
konşum a m od unu seçtiklerind e, genellikle kendileri S o nra, ho cası, J o h n s H op k ins ün iversitesinden eski
hakkındaki ge rçe k bilgileri değiş tokuş ediyorlardı. K ısa b ir p ro fesö rü , o n a şu anda yaptığı şeyi -in tern e t
bir zam an sonra, g erçe k adının Jo a n Sue G re e n e , üzerinden arkadaşlık yapm a- yapabilm esi için bir
olduğunu, yirm ili yaşlarının so nlarında, N e x Y o rk 'ta bilgisayar, bir m od em ve C o m p u Se rve 'e [gerçek
193
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
zam and a ch at sunan ilk inte rn e t hizm eti] b ir yıllık inanm ıştık; A lex'in deneyi hepim ize, tek nolo jinin
abo nelik hediye etti. İlk başta, kod adı, aldatılmaya karşı b ir kalkan olam adığını kanıtlam ıştı.
konuşam am asına atfe n “ Sessiz B ayan” idi. A nca k Jo a n M asum iyetim izi, inan cım ızı olm asa da, yitirm iştik.
klavyeyi kullanabiliyordu en in de sonunda, kişinin
A lex'in, g erçek yaşam da, Jo u n tarafından ona
bilgisayarda “ konuşm asını” sağlayan şey ve fiziksel
tanıştırılan ve bö ylece A lex ile bir ilişki yaşamaya
özelliklerin ö n em taşım adığı bir o rta m d a parlayan canlı,
başlayan b ir kadın da içlerind e olm ak üzere,
parlak, cö m e rt bir kişiliğe sahipti. Jo a n ço k tanınır oldu;
kurbanlarından bir bölü m ü için, bu deney, en s a f ve
yeni kod adı “K o n u şa n B ayan ” onun yeni kendilik
yalın biçim iyle, b ir “zihinsel tecavüz” idi. (B irk aç kişi
duygusunun bir yansım ası idi. İk i yol boyunca, hem
g erçekte, Alex aleyhine, böyle bir durum en yum uşak
ötek i engelli kadınları destekleyen hem de engelli
ifadesiyle daha ö n c e yaşanm asa bile, b ir psikiyatrist
olm ayanlar için klişeleri yıkan ilham verici bir kişilik
olarak dava açm a olasılığını da araştırm ıştı.) Ö te k i
olarak in tern ette varlık gösterdi. Pek ço ğu n yoğun
kurbanlara gö re, A lex bir sahtekar değil, araştırm ası
arkadaşlık ilişkisi (ve kimi durum larda) inte rn e t aşkları
ko ntro lden çıkan bir araştırıcı idi (bunların birkaçı
yoluyla, d ü zinelerce kadının yaşam ını değiştirdi.
A lex ile arkadaşlığı sürdürm eye çalıştı bir kadının
B u yüzden bu yılın başın da, bir dizi karm aşık olayın dediği gibi, “ ruhla ilişkili olm ak, kişinin cinsiyeti ile
son ucunda, Jo a n 'ın engelli olm adığı ortaya çıktığın da, değil. R uh, eskisiyle aynı.”) H e r iki durum da da bu, en
büyük b ir şok yaşandı. D aha sı, Jo a n g e rçe k te kadın da yeni tekno lo jileri, top lum sal cinsiyet rolleri hakkındaki
değildi. G e rç e k te, adına A lex diyeceğim iz bir erkekti en eski varsayımları sınam ak için kullanan bir adam
ellili yaşlarının başında olan ve kadın olm an ın ve kadın hakkındaki özgül olarak çağcıl b ir öykü.
arkadaşlığının m ahrem iyetinin nasıl olacağı konusunda
Kaynak: G elder (1996)
tuh af, zorlayıcı bir deneye katılan, N e w Y o rk'u n
ön degelen psikiyatristlerinden birisiydi.
Sorular
1. Y ü z yüze karşılaşmalara kıyasla, siberuzaydaki
Jo a n 'u ç o k az bilen kişiler bile, A lex'in aldatm ası
karşısında kend ilerini küçültülmüş ve bir ölçüde ih a nete toplum sal etkileşim lerde ön em li farklılıklar var m ı?
uğramış hissettiler. İn te rn ette k i pek ço ğum uz, 2. Y ü z yüze karşılaşm alara kıyasla, in ternet
geleceğin ütopyacı topluluğu içind e olduğum uza etkileşim inin avantajları ve dezavantajları neler?
Şu andaki en büyük ve en eski (Eylül 199 5 'te başladldı) B u num ara, kişinin eB ay piyasasındaki ününün bir
kişiden kişiye m üzayede evi, eBay'dir. 2 0 0 5 'e kadar, ölçü sü. K ayıtlı kullanıcılar, alışveriş için de oldukları
eBay, dünya çapında eB ay w ebsiteleri üzerinden mal kullanıcılar hakkında po zitif, n e g a tif ve yansız
alıp satan 1 0 0 m ilyondan fazla kişinin oluşturduğu bir yorum larda bulunuyor. H er p o z itif yorum + 1 , her
sistem di. Ç arpıcı olan, eB ay'in müzayedeye kon an n e g a tif yorum -1 n o tu alıyor; yansız yorum lar da
malların hiçbirisi için bir garanti sunm am asıdır eBay'in kullanıcının pu anını etkilem iyor. B elirli düzeylerde,
yalnız bir hizm et ajansı olarak etkinlikte bu lunduğu piyasa katılım cıları ayrıca, elde ettikleri n et p o z itif
sistem de, alıcı ve satıcılar işlem lerin bü tün risklerini yorum ların sayısını g ö ste re n ren kli bir yıldız ile
yüklenm ektedir. Piyasanın büyük ölçekli sah tekarlık ve ödüllendiriliyor.
aldatm aca için yeterin ce olgunlaşm ış olduğu
K işi ile, adının üzeri tıklanarak, e-p osta yoluyla
düşünülebilir, ancak eB ay yoluyla g erçekleşen
iletişim kuruluyor; kişi adını izleyen num ara üzerine
alışverişin yarattığı soru nlar dikkat çek ecek ölçü de az.
tıklandığında, o nu n geribildirim p ro filinin tüm üne
H em eB ay hem de piyasada yer alan kanlım cılar,
erişilebiliyor. B u pro fild e, bütün yorum lar, e -p o sta
başarılı alışverişlerin yüksek orand a olm a sın ı, sitede
bağlantıları ve d eğerlend irm e yapan herkes için
kurum laşan -G e ribild irim Fo rum u diye bilinen - bir ün
sıralama num araları da yer alıyor (dolayısıyla, hem
sistem ine bağlıyor.
değerlendirenin he m de d eğerlendirilenin ününü
H er satıcının ya da fiyat artıran kişinin adının bilm ek olanaklı). T ip ik bir p o z itif yorum şöyle: “iyi
arkasında, parantez içindeki bir num ara yer alıyor. paketlenm iş, hızlı teslim . Y ü k s ek d ereced e tavsiye
Satıcı için sergilen en bilgi şöyle: edilir. B ir + ...” .
Satıcı adı (2 6 5 *)
194
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y aşam
İnternetten kuşku duyanlar ayrıca, taraflı bir telefon ağı yoluyla işlerini çok
dolaylı nitelikteki internet iletişiminin daha yalın, çok daha etkin bir biçimde
yalıtıl-mışlığı özendirdiği ve gerçek yürütmek varken, kimi zaman dünya-
arkadaşlıkların kurulmasını engelledi- nın yarı yolunu katederek iş toplantıları-
ğini de ileri sürmüşlerdir, ancak bu na katılmayı sürdürürler. Aile üyeleri
gerçeği yansıtır gözükmemektedir. elektronik "gerçek zamanlı" iletişimi
1995 ile 2000 arasında internet kullanarak "sanal" birleşmeler ya da tatil
kullanıcıları arasında yapılan bir anket, toplantıları düzenleyebilirler, ancak
toplumsal yalıtılmışlığı artırmak bir hepimiz, yüz yüze kudamaların sıcaklık
yana, internet kullanımının internet ve mahremiyetinden yoksun olacakla-
üzerinden ya da dışındaki toplumsal rını biliriz.
etkileşimleri önemli derecede artırdığı Bu olgunun açıklanması, yakınlık
sonucunu vermiştir. Anket ayrıca, %orlanımı dedikleri şeyi, yani bireylerin
internet kullanıcıları diğerleriyle, başka birbirleriyle, birarada bulunma ya da yüz
araçları özellikle de telefonu kullanıcı yüze etkileşim durumlarında karşı-
olmayanlardan daha fazla kullanarak laşma gereksinimini inceleyen Deidre
iletişim kurma eğiliminde oldukları ve Boden ve Harvey Molotch'un çalışma-
genel olarak ötekilerle daha fazla sında bulunmaktadır. Boden ve
iletişim kurdukları sonucunu vermiştir Molotch, insanların toplantılara bizzat
(Katz ve diğerleri). katılacaklarını, çünkü, birarada bulun-
ma durumlarının, Goffman'ın etkileşim
Sonuç: yakınlık zorlanımı mı? üzerine çalışmalarında dökümü yapılan
Bununla birlikte, dolaylı iletişim- nedenler yüzünden, öbür insanların ne
deki artışa karşın, insanların yine düşündükleri ya da ne hissettikleri ve
doğrudan temasa değer verdikleri onların ne kadar içten oldukları hak-
görülüyor. Örneğin, çalışma yaşamın- kında, bütün elektronik iletişim biçim-
daki insanlar bir bilgisayar ya da çok lerinin sağlayabileceğinden daha fazla
195
T o p lu m s a l E t k ile ş im v e G ü n lü k Y a şam
Ö zet
1. G ü n d e lik d a v ranışım ızın g ö rü n ü rd e ön e m s iz B ir b irin d e n ayrı karşılaşm alara ya da etk ile şim d ilim lerine
nite lik te k i p e k ç o k yö n ü, yakınd an bak ıld ık ta ayrılab ilen odaklanmış etkileşim , iki ya da d ah a ç o k bire yin
toplumsal etkileşim n h e m k arm aşık h e m de d o ğ ru d an ö tek i ya da öte k ile rin sö yled ikleri ya da
ö n em li y ö n le ri o larak ortay a çıkar. B u ba kışın yaptıkların a katıld ığı d u ru m lard a o rtay a çıkar.
b ir ö rn e ğ i, in sa n ın g ö z ü n ü ba şk asın a d ikm esidir.
6. T o p lu m sa l e tk ileşim ç o k lu k la , d a ram atu rjik m o d el
E tk ile ş im le rin ço ğ u n d a, g ö z le rin k arşılaşm a sı
-to p lu m sa l e tk ileşim i, iç in d e y er alanları sanki b ir seti ve
o ld u k ça ge çicid ir. B ir b aşk a sın a g öz ü n ü d ikm e k,
d e k o ru o la n b ir sa h n e d e k i o y u n cu larm ış gibi d ü şü n ere k
b ir d ü şm a n lık ya da, k im i d uru m lard a aşk
in ce le m e k - kullan ılarak ayd ın latıcı b ir b içim d e
be lirtisi diye gö rü le b ilir. T op lu m sal e tk ileşim in
inc e le n e bilir. T ıp k ı b ir tiyatro d aki g ib i, to p lu m y aşam ının
in c e le n m e s i so sy o lo jid e , to p lu m y aşam ın ın p ek
d e ğişik bağlam larınd a d a, ön bölgeler (sa h n en in kendisi) ile,
ç o k y ö nü ne ış ık tu tan te m el b ir alandır.
o y u n cu ların k end ilerini g ö ste r iy e hazırlad ıkları ve
2 . F a rk lı farklı ifad eler in sa n yüzü ile aktarılır. g ö s te r in in ard ınd an g e vşed ik leri arka bölgeler arasınd a açık
D u y g u la rın yüz ile d ile g etirilm e sin in te m e l ayrım lar vardır.
yö n le rin in d o ğ u ş ta n g eld iği yaygın o larak kabu l
7. B ü tü n to p lu m sa l e tk ile şim ler, zam an ve u zam d a
ed ilm e k te d ir. K ü ltü rlerarası nitelikteki
yerleşiktir. G ü n lü k y aşam ım ızın za m an v e u zam ın içind e
çalışm a la r, farklı kü ltü rle rd e n g e le n le rin h e m
nasıl "d ilim le re ayrıldığı"ru, etk in lik le rin belirli
yüz ifa d e le rin d e , h e m de in san yüzü nde dile
d ö n e m le rd e, uzam sal d ev in im i d e içe riy o r o larak nasıl
g e tirilen du ygu ların y o ru m ların d a ç o k yakın
g e rçe k le ş tik le rin e b ak arak ince le y eb iliriz.
b e n z e rlik le r ortay a koym aktad ır.
8. K im i to p lu m sal e tk ile şim m e k an izm aları, e v re nse l
3. Sırad an k o n u ş m a v e karşılıklı k o n u şm a n ın
o lab ilir; an c ak p e k ç o ğ u bö y le değildir. Ö rn e ğ in G ü n e y
in ce le n m e s i, ilk kez H aro ld G a rfın k e l tarafın d a n
A frik ad ak i IK u ng'lar, ö z e l alanın ç o k az old uğ u, b u
kullan ılan b ir te rim o la n etnometodoloji ola rak
yü zd en de ö n v e arka b ö lg e le ri y aratm a o lan ak ların ın az
ad lan dırılm aktad ır. E tn o m e to d o lo ji, g en ellikle
o ld uğu , k ü çü k hare k e tli g ru p lar için d e yaşarlar.
e ld e b ir diye g ö r e c e k b içim d e g e rçe k le şse de
ba şk a ların ın söyled ik leri ya da yaptıkları şeylere 9. M o d e r n to p lu m lar bü yü k ö lç ü d e , aynı and a o ra d a
e tk in b ir b iç im d e b ir anlam v e rm e y o lların ın b u lu n m an ın sö zk o n u su olm ad ığ ı dolaylı k işilerarası d eğiş
çö z ü m le n m e sid ir . to k u ş (ban kad a h esap a çtırm a k gibi) ile ayırdedilirler. B u ,
yakm lığn şorlam ası o lara k adland ırılan, o lan ak lı old u ğu h e r
4 T e p k i haykırışları (ün le m le r) ince le y e re k,
d u ru m d a k işin in kend isiyle biraraya g e lin m e eğilim ine yol
k o n u ş m a n ın d oğ ası ha kk ın d a p ek ç o k şey
açar, çü n k ü bu b elk i d e ö te k ile rin n e d üşünd üğü v e n e
ö ğ re n eb iliriz .
hisse tiğ in e ilişkin bilg in in to p la n m a sın ı ve izlenim yönetimini
5. Odaklanmam ış etkileşim, kalabalık g e rçe k le ştirm e y i kolay laştırm aktad ır.
b irlik telikle rd e b u lu n an b ire y lerin karşılıklı
o la ra k , birb irleriy le d o ğ ru d a n k o n u şm ad ık ları
z a m a n , b irb irle rin in fark ın d a o lm alarıd ır.
196
T o p lu m s a l E tk ile ş im v e G ü n lü k Y a şa m
Düşünme soruları
1 Toplum yaşamı, bir toplumun üyeleri arasındaki paylaşılan artalan varsayımları olmadan
olanaklı mıdır?
2 Bir turist sizin kendi kasabanız ya da kentinizi sizden ne kadar farklı görebilir?
3 Sınıf içinde “etkileşimsel yıkıcılığı” yürütmek ne kadar kolaydır?
4 Nasıl “kendine güvenli görünürsünüz”?
5 Bar ya da kafelerde tek başına oturan kadınlar yalnız bırakılmak istediklerini göstermek için
ne gibi stratejiler kullanırlar?
6 Elektronik iletişim yüz yüze etkileşimin yerini alabilir mi?
Ek kaynaklar
Peter Berger ve Thomas Luckmann, The Social Construction o f Reality:A Treatise in the Sociology of
Knowledge (Garden City, N.Y.: Doubleday, 1966).
Stanley Cohen ve Laurie Taylor, Escape Attempts: The Theory and Practice o f Kesistance to Everyday
Life (2. Baskı, Londra: Routiedge, 1995).
ErvingGoffman, Behaviourin PublicPlaces(New York: Free Press, 1963).
ErvingGoffman, ThePresentation o f Self in Everyday U fe (Harmondsworth: Penguin,
1969).
Phil Manning, Erving Goffman andModern Sociology (Cambridge: Polity Press, 1992).
İnternet bağlantıları
Sözel Olmayan İletişim Sayfaları
http://www.natcom.org/ ctronlin e/noverb.htm
197
İçindekiler
Kültür, toplum ve çocuğun toplumsallaşması
Çocuk gelişimi kavramları
Toplumsallaşma eyleyenleri
Toplumsal cinsiyetin toplumsallaşması
Anne-baba ve yetişkinlerin tepkileri
Toplumsal cinsiyetin öğrenilmesi
Öykü kitapları ve televizyon
Cinsiyet ayrımı yapmadan çocuk yetiştirmenin
güçlüğü
Sosyolojik tartışma
Yaşam akışı boyunca toplumsallaşma
Çocukluk
Yeni yetme
Genç yetişkinlik
Olgun yetişkinlik
Yaşlılık
Yaşlanma
Birleşik Krallık toplumunun grileşmesi
insanlar nasıl yaşlanır?
Yaşlanma: rakip sosyolojik açıklamalar
Birleşik Krallık'ta yaşlılığın özellikleri
Yaşlanmanın siyaseti
Dünya nüfusunun grileşmesi
Özet
Düşünme sorulan
E k kaynaklar
Internet bağlantılan
Toplumsallaşma, Yaşam
Akışı ve Yaşlanma
yürümeden ve konuşmadan önce ünlü
yapmak yeter. Anımsayamayacağı bir
şey için ünlü yapmak. Hazır olduğunda
bu ünü elde edebileceği zamana kadar
bütün bunlardan uzakta büyümesinin
onun için daha iyi olacağını göremiyor
musun?” (Rowling 1998)
Herbiri Harry'nin tek bir okul yılım
anlatan Harry Potter romanları, büyü-
mekten daha büyük bir serüvenin
J. K. Rowling'in ilk Harry Potter olmadığı ilkesine dayanmaktadır. Harry,
serüveni, Harry Potter ve Felsefe Tap Hogwarts Büyücülük ve Sihir Okuluna
(Harry Potter and the Philosopher's devam ediyor olsa da, burası yalnızca
Stone) kitabının başında, güçlü büyücü bir okul, çünkü herkes, sınırsız bir güce
Albus Dumbledore, yeni öksüz kalan sahip genç bir büyücü bile, bir değerler
bebek Harry'yi, büyücü olmayan (ya da kümesini oluştururken yardıma gerek
“Bulanık”) amcası ile yengesinin evleri- duyar. Hepimiz önemli yaşam aşamala-
nin kapısına bırakır. Harry zaten, kendi- rından geçeriz: çocukluktan ergenliğe,
sinde eşsiz güçler olduğunu göster- sonra da yetişkinliğe. Dolayısıyla, örne-
mişti, ancak Dumbledore, eğer büyücü ğin, Harry Potter romanları ilerledikçe,
dünyasına bırakılırsa Harry'nin sağlıklı Harry cinsel isteklerin uyanışını hisse-
bir biçimde büyüyemeyeceğini düşünü- decek ve buna bütünüyle bildik bir
yordu. “Her çocuğun başını döndür- tuhaflıkta tepki gösterecektir. Pek çok
mek için” diyordu Dumbledore, “onu çocuk için spor, arkadaşlık ve hırsı
200
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşa m A k ış ı v e Y a şla n m a
öğrenmek için önemli bir alan olduğu yaşamlarını değiştirir -bunların kendile-
için Harry de büyücü oyunu Quidditch ri de yeni öğrenme deneyimlerini yaşar-
oynayacaktır. Rowling, günlük yaşamın lar. Anne babalık, genellikle yetişkinle-
esaslarının gerisindeki büyüleyici kar- rin etkinliklerini çocuklara bağlar ve bu
maşıkları görmemize yardımcı olmak her iki tarafın yaşamlarının geri kalan
için normal ötesini kullanmaya bayılı- bölümünde sürer. Kuşkusuz, yaşlı
yor. Rowling'in evreninde, baykuşlar insanlar büyük anne - büyük baba ol-
hiç yanılmadan mektup getirmektedir; duklarında da anne baba olmayı sürdü-
bu gerçekten de posta sistemi ya da e- rürler; bu da farklı kuşakları birbirine
postadan daha mı tuhaftır? İster bir bağlayan bir başka ilişkiler kümesi
masal içinde, isterse de bizim kendi ortaya çıkarır. Kültürel öğrenme süreci
dünyamızda ya da -Harry Potter bebeklik ve çocuklukta, sonrasına
romanlarının getirdiği yenilik gibi- her kıyasla çok daha yoğun olsa da, öğren-
ikisinde birden geçsin, bütün klasik me ve uyumlanma bütün bir yaşam
çocuk öykülerinin işlevi, büyüme süre- çevrimi boyunca sürer.
cinin daha anlaşılır olmasını sağla-
Aşağıdaki kesimlerde, sosyoloji-
maktır.
deki yaygın bir tartışma olan “doğadan”
Toplumsallaşma, yardıma gerek- mı yoksa “yetiştirilmeden” mi temasını
sinimi olan bebeğin, yavaş yavaş ele alacağız. İlk olarak, çocukların nasıl
içerisinde doğduğu kültür için geçerli ve neden geliştiklerine ilişkin farklı
olan becerileri edinerek kendi bilin- yazarların ortaya attığı, toplumsal
cinde olan, bilgili bir kişi haline gelmesi cinsiyet kimliklerimizi nasıl geliştirdiği-
sürecidir. Gençler arasındaki toplum- mizi açıklayan kuramlar da içlerinde
sallaşma, daha genel bir olgu olan olmak üzere, değişik kuramsal yorum-
yeniden üretime -toplumların zaman ları ele alacağız. Daha sonra, bireylerin
içerisinde yapısal sürekliliğe sahip olma çocukluktan ileri yaşlara kadar yaşam-
süreçleri- olanak sağlamaktadır. ları boyunca yer aldıkları toplumsal-
Toplumsallaşma sırasında, özellikle laşmayı etkileyen toplumsal bağlamlar
yaşamın ilk yıllarında, çocuklar yaşlıları- ile ana grupları tartışacağız. En sonun-
nın davranış biçimlerini öğrenirler; bu da da, yaşlılık konusunu çevreleyen en
yolla da onların değerlerini, normlarını önemli sosyolojik sorunların en önem-
ve toplumsal pratiklerini sürdürürler. lilerine bakacağız.
Bütün toplumlar, uzun zaman dilimleri
boyunca, üyeleri ölüm ve doğum yoluy- Kültür, toplum ve çocuğun
la değişse bile varlığını sürdüren özellik-
toplumsallaşması
lere sahiptir. Örneğin Britanya toplu-
mu, kuşaklar boyunca kalıcı olan pek Çocuk gelişimi kuramları
çok ayırdedici özelliğe sahiptir -örne-
ğin, İngilizce, konuşulan esas dildir. Öteki hayvanlara bakarak insanla-
rın en ayırdedici özelliklerinden birisi,
Bu bölümde göreceğimiz gibi, insanların kendilik bilincine sahip
toplumsallaşma farklı kuşakları birbi- olmalarıdır. Bir kendilik duygusunun
rine bağlar. Bir çocuğun doğuşu, onun -bireyin öteki insanlardan farklı bir
yetişmesinden sorumlu olanların kim-liğinin olduğunun farkına varması-
201
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşam A k ış ı v e Y a ş la n m a
ortaya çıkışını nasıl anlamalıyız? Yaşa- için, bir benlik duygusunun ortaya
mının ilk aylarında, bebek, çevresindeki çıkışına özel bir önem veren bir yorum
insanlarla maddi nesneler arasındaki da sağlamaktadır.
farkları çok az anlar ya da hiç anlamaz;
Mead'e göre, bebekler ve küçük
kendi kendisinin de farkında değildir.
çocuklar toplumsal varlıklar olarak
Çocuklar, iki yaşından önce “ben”,
gelişimlerini, öncelikle çevrelerinde-
“beni” ve “sen” gibi kavramları kullan-
kilerin eylemlerine öykünerek gerçek-
mazlar. Ancak yavaş yavaş, başka insan-
leştirirler. Bunun gerçekleşme yolların-
ların da kendilerinkinden ayrı kimlik-
dan birisi, oyundur. Oyun sırasında,
lere, bilince ve gereksinimlere sahip
yukarıda belirtildiği gibi, küçük çocuk-
olduğunu anlamaya başlarlar.
lar genellikle yetişkinlerin yaptıklarına
Kendiliğin ortaya çıkış sorunu çok öykünürler. Küçük bir çocuk, bir yetiş-
fazla tartışılmış bir sorundur ve birbi- kinin yemek pişirmesini gördüğünde
rine karşıt kuramsal bakış açıları tarafın- çamurdan kek yapacak ya da birisini
dan oldukça farklı biçimlerde görül- bahçe ile uğraşırken gördüğünde bir
mektedir. Bir dereceye kadar bunun kaşıkla toprağı kazacaktır. Çocukların
nedeni, çocuk gelişimindeki en önemli oyunları, yalın öykünmeden dört ya da
kuramların toplumsallaşmanın farklı beş yaşındaki bir çocuğun yetişkin rolü-
yönlerini vurguluyor almalarıdır. Ame- nü oynadığı daha karmaşık oyunlara
rikan felfecisi ve sosyologu George doğru ilerleyecektir. Mead buna,
Herbert Mead esas olarak çocukların “başkasının rolünü alma” -bir başka
“ben” ve “beni/bana” kavramlarını insanın yerinde olmanın nasıl bir şey
kullanmayı nasıl öğrendikleri üzerinde olduğunu öğrenme- demektedir.
dururken, İsviçreli çocuk davranış araş- Çocuklar, yalnızca bu aşamada gelişmiş
tırmacısı olan Jean Piaget çocuk geli- bir kendilik duygusu edinebilirler.
şiminin pek çok yönü üzerinde çalışma- Çocuklar, kendilerini başkalarının
lar yapmıştır; ancak onun en iyi bilinen gözünden görerek, kendilerinin ayrı
yazıları bilişsellik -çocuklann kendileri eyleyenler oldukları -bir “ben”
ve çevreleri hakkında düşünme biçimle- oldukları- kavrayışına ulaşırlar.
ri- üzerine yazılmış olanlardır.
Mead'e göre bizler, “beni/bana”yı
G. H . M ead ve benliğingelişimi “ben”den ayırdetmeyi öğrendiğimizde
kendi kendimizin farkına varabiliriz.
Mead'in düşünceleri, genel bir “Ben”, toplumsallaşmamış bir bebek,
kuramsal düşünce geleneği olan bir kendiliğinden istek ve arzular yuma-
sim g e sel etk ileşim ciliğ in ana ğıdır. “Beni/bana”, Mead'in terimi
temelini oluşturduklarından, sosyoloji kullandığı biçim de, to p lu m sa l
üzerinde oldukça yaygın bir etkide benliktir. Mead'in savına göre bireyler,
bulunmuştur. Simgesel etkileşimcilik, kendilerini başkalarının onları gördük-
insanlar arasındaki etkileşimin simgeler leri gibi görmeye başlama yoluyla
ve anlamların yorumları yoluyla kendilik bilincini geliştirirler. Çocu-
gerçekleştiğini vurgular (bakınız 1. ğun gelişimindeki daha ileri bir aşama,
Bölüm). Ancak Mead'in çalışmaları Mead'e göre, çocuk yaklaşık sekiz ya da
ayrıca çocuk gelişiminin ana aşamaları dokuz yaşlarındayken gerçekleşir. Bu
202
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A k ış ı v e Y a şla n m a
203
T o p lu m s a lla ş m a , Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
204
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a şla n m a
şir ve kültürel öğrenmenin en yoğun çok küçük bebekler söz konusu olsa
dönemidir. Bu dönem, çocukların daha bile çocuk bakım işleriyle uğraşırlar.
sonraki öğrenmeleri için temel oluştu- Yine, Britanya toplumunda da aile
racak olan dil ile temel davranış kalıp- bağlamlarının yapısında pek çok
larını öğrendikleri dönemdir. Aile, bu farklılık bulunur. Kimi çocuklar, bir tek
aşamadaki esas toplumsallaşma eyleye- anne ya da babanın olduğu evlerde
nidir. ikincil toplumsallaşma, çocuklu- büyürler; kimi çocuklar annelik ve
ğun sonraki dönemi ile olgunluk babalık yapan iki eyleyen (boşanmış
döneminde gerçekleşir. Bu aşamada, anne-babalar ya da üvey anne-babalar)
toplumsallaşmanın öteki eyleyenleri, tarafından büyütülür. Ailedeki kadınla-
sorumluluğun bir bölümünü aileden rın büyük bir bölümü arük evin dışında
devralır. Okullar, akran grupları, çalışmaktadır ve çocuklarının doğu-
örgütler, medya ve giderek işyeri, birey- mundan fazla süre geçmeden işlerine
ler için toplumsallaşma güçleri haline geri dönerler. Bu farklılıklara karşın, aile
gelir. Bu bağlamlardaki toplumsal olağan olarak bebeklikten ergenlik ve
etkileşimler insanlara, kendi kültürleri- ötesine süren toplumsallaşmanın
nin kalıplarını oluşturan değerler, önemli bir eyleyenidir.
normlar ve inançları öğrenmede yar- Ailelere ilişkin sorunlara daha ayrıntılı
dımcı olur. olarak, “Aileler ve M ah rem İlişkiler”
başlıklı 7. Bölüm de bakacağız.
A ile
Aileler, bir toplumun genel kurum-
Aile sistemleri büyük değişiklikler lan içerisinde değişen “yerler”e sahipdr.
gösterdiği için, bebeğin yaşadığı aile Geleneksel toplumların büyük bölü-
temasları farklı kültürlerde başka münde, bir kişinin içine doğduğu aile
başkadır. Heryerde anne, olağan olarak büyük ölçüde, bireyin yaşamının geri
çocuğun yaşamının ilk yıllarındaki en kalanında yer alacağı toplumsal konu-
önemli kişidir, ancak anneler ile mu belirlemektedir. Modern toplumlar-
çocukları arasındaki yerleşik ilişkiler, da, toplumsal konum böyle doğumla
onlar arasındaki bağlanünın biçimi ve birlikte devralınmaz, ancak yine de
düzenliliği tarafından etkilenir. Bu da bireyin doğduğu ailenin bölgesi ile
giderek, aile kurumlan ile bunların toplumsal sınıfı, toplumsallaşma kalıp-
toplumdaki öteki gruplar arasındaki larını oldukça kesin bir biçimde etkiler.
ilişkilerine bağlıdır. Çocuklar, anne babalarının ya da
Modern toplumlarda, en erken yaşadıkları mahalle ya da topluluk için-
toplumsallaşma, küçük ölçekli aile deki öteki kişilerin ayırdedici özelliği
bağlamında gerçekleşir. Britanyalı olan davranış biçimlerini kaparlar.
çocukların büyük bölümü, kendi ilk Sınıf konularını “T abakalaşm a ve
yıllarını anne, baba ve belki de bir ya da Sınıf” başlıklı 9. Bölüm de derinlem e-
sine ele alacağız.
iki başka çocuğun olduğu ev ortam-
larında geçirmektedir. Buna karşın, Büyük ölçekli toplumların değişik
başka pek çok kültürde teyzeler, kesimlerinde, değişen çocuk büyütme
amcalar ve büyükanne-büyükbabalar, ve disiplin kalıpları ile birbirine karşıt
genellikle tek bir haneni içindedirler ve değerler ve beklentiler bulunmaktadır.
205
T o p lu m s a lla ş m a . Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
206
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşa m A k ış ı v e Y a şla n m a
gibi Thorne da, çocukların erkek ve dişi d a b u d e ğ işm e leri istiyor. N e ki, e ğ e r
p o p ü le r o lan lar sü ty en giym eyip ... ad et
olmanın ne anlama geldiğini nasıl
g ö r m e z le rs e , o z a m an b u g e liş m e le r d ah a
öğrendiklerini anlamaya çalışıyordu az is te n ir diye g ö rü lm e k ted ir.
(toplumsal cinsiyet toplumsallaşmasına
ilişkin üç klasik öyküyü, bu bölümde s. Thorne'un araştırması, çocukların
tendi toplumsal dünyalarını yaratan ve
212-5'de bulacaksınız). Çocukları,
kendi toplumsallaşmalarını etkileyen
edilgen bir biçimde toplumsal cinsiyeti
toplumsal eyleyenler olduklarının güçlü
ana babaları ya da öğretmenlerinden
bir biçimde anımsatmaktadır. Yine de,
öğreniyor diye görmek yerie, Thorne
çocukların izledikleri etkinlikler ve
çocukların etken bir biçimde, birbir-
benimsedikleri değerler, kendi aileleri
leriyle etkileşimlerinde toplumsal cinsi-
yetin anlamını nasıl yarattıklarını ve ile medya gibi etkiler tarafından
belirlendiklerinden, toplumsal ve
yeniden oluşturduklarını incelemiştir.
kültürel etkenlerin etkileri büyüktür.
Okul çocuklarının birlikte yaptıkları
toplumsal etkileşimler, toplumsallaş- Akran ilişkilerinin çocukluk ve
maları için en az öteki eyleyenler kadar ergenliğin ötesinde de önemli etkileri-
önemli olabilir. nin olması olasılığı yüksektir. Benzer
yaşlardaki insanların işte ve öteki
Thorne iki yılını, Michigan ve
California'daki iki okuldaki dördüncü ortamlarda oluşturduğu biçimsel
olmayan gruplar genellikle bireylerin
ve beşinci sınıf öğrencilerini, sınıfta
tutum ve davranışlarını biçimlendirme-
onlarla birlikte oturarak ve sınıf dışın-
daki etkinliklerini gözleyerek geçirmiş- de kalıcı bir öneme sahiptir.
tir. Thorne, çocukların sınıfta ve okul Kitle iletişim araçları
bahçesinde toplumsal cinsiyet anlamla-
rını nasıl oluşturduklarını ve yaşadıkla- Batıda, 1800'lerin başından itiba-
rını görebilmek için, “kovala ve öp” ren gazetelerin, haftalık ve aylık
-Birleşik Krallıkta “öp-yakala”- gibi dergilerin sayısında önemli bir artış olsa
adlarla bilinir oyunları izledi. da bunların okuyucu sayıysı oldukça
azdı. Böyle basılı malzemenin milyon-
Thorne, akran gruplarının, özellik- larca insanın günlük yaşamının bir
le çocuklar kendi aralarında çok heye- paprçası olması, onların tutum ve
can yaratan bir konu olan bedenlerin- düşüncelerini etkilemesi için bir yüzyıl
deki değişmeler hakkındaki konuşma- daha geçmesi gerekti. Basılı belgelerin
larının toplumsal cinsiyet toplumsal- yer aldığı kitle iletişim araçlarının
laşması üzerinde büyük bir etkiye sahip yayılmasına, elektronik iletişimin
olduğunu bulmuştur. Bu çocukların -radyo, televizyon, kayıt ve videolar-
yarattığı toplumsal bağlam, bir çocuğun eşlik etmesi için çok zaman geçmesi
bedenindeki değişmelerin utançla mı gerekmedi. Yakın dönemlerde yapılan
yoksa gururla mı taşınacağını belirle- derlemeler, Birleşik Krallık'ta yaşayan
mektedir. Thorne'un (1993) gözlediği erkek ve kadınların her gün ortalama
gibi, olarak sırasıyla 2,41 ve 2,17 saaderini
E ğ e r en p o p ü le r k ad ın lar a d et g ö r m e y e ya televizyon, video ya da DVD izleyerek
d a sü ty en tak m ay a (g e re k sin im du ym a- geçirdiklerini göstermiştir (Ulusal
207
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A k ış ı v e Y a ş la n m a
208
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A k ış ı v e Y a şla n m a
209
T o p lu m s a lla ş m a , Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
210
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
21 I
T o p lu m s a lla n m a , Y a ş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
213
T o p lu m s a lla ş m a , Y a ş am A k ış ı v e Y a ş la rım a
214
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a şla n m a
216
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A kış ı v e Y a ş la n m a
218
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
19DI ■ «*
1931
1951 BS.
Fauja Singh doksanlarında hala maraton koşuyordu 1961
ian M M H M M
981 ■ ■ ■ ■ ■
torunu ve beş torununun çocuğu bulu- '991
219
T o p lu m s a lla ş m a , Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
Projeksiyonlar
Kctdın
o ------------------------------------------------------------------------:---------------
1901 1921 1941 1961 1981 2001 2021
220
T o p lu m s a lla ş m a . Y a şam A kış ı v e Y a ş la n m a
ten 84,0'ü bir yaşına varmadan Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde doğan
ölüyordu; 2002'ye gelindiğinde bu oran Britanyalılar için, bulunabilen işlerin
canlı doğan her 1.000 bebek için 4,8'e büyük bölümü için orta öğretim bile
inm işti (H M SO 20 0 4 ). 2 00 3'e fazla sayılıyordu; çoğu insan da ellili
gelindiğinde, ortalama yaşam beklentisi yıllarının ötesinde yaşayacaklarını
80,5'e çıkmıştı (HMSO 2005). Bu beklemiyordu -beklese de ancak bir dizi
eğilimler, Britanya toplumunun gelece- engellilikten çekerek yaşayacaklarını
ği bakımından çok büyük bir önem bekliyordu. Bugün, aynı insanlar
taşımaktadır. kendilerini yetmişli ve seksenli yaşla-
rında buldular; pek çoğu göreli olarak
İnsanlar nasıl yaşlanır? sağlıklı, işten ve toplumsal yaşamdan
kopmaya istekli değiller; daha önce
Yaşlılığın doğasını incelerken, yaş-
yeterli olduğunu düşleyemeyecekleri
lanmanın toplumsal yönlerini incele-
kadar okula gereksinim duyuyorlar.
mekle uğraşan toplumsal gerontoloji
çalışmalarına bakacağız. Yaşlanmayı Yaşlanmak ne demektir? Yaşlan-
incelemek biraz, hareketli bir hedefi ma sosyolojik olarak, insanları yaşlan-
incelemeye benzer, insanlar yaşlan- dıkça etkileyen biyolojik, ruhsal ve
dıkça, hem toplumun kendisi hem de toplumsal süreçlerin birleşimi olarak
“yaşlı” olmanın anlamı aynı zamanda tanımlanabilir (Abeles ve Riley 1987;
değişir (Riley ve diğerleri 1988). Atchley 2000). Bu süreçler üç farklı,
ancak birbiriyle ilişkili, gelişim
“saatleri”nin varlığını düşündürmek-
tedir: (1) fiziksel bedene göndermede
bulunan biyolojik bir saat; (2) zihin ve
zihinsel yeteneklere göndermede
bulunan ruhsal bir saat; ve (3) yaşla
ilişkili olan kültürel normlar, değerler ve
rol beklentilerine göndermede bulunan
bir toplumsal saat. Bu süreçlerin üçü de,
aşağıda gösterildiği gibi, çok fazla
değişiklikler göstermektedir. Yaşın
anlamına ilişkin kavrayışımız, hem son
zamanlardaki araştırmalar yaşlanmayla
ilgili pek çok miti geçersiz kıldığı için
hem de beslenme ve sağlıktaki gelişme-
ler pek çok insanın daha önceye kıyasla
daha uzun, daha sağlıklı yaşamalarına
olanak verdiği için hızla değişmektedir.
Biyolojikyaşlanm a
Yaşlanmanın iyi bilinen biyolojik
Eninde sonunda, biyolojik yaşlanmanın etkisi etkileri vardır; bunların tam olarak
kaçınılmazdır. hangi kronolojik yaşta ortaya çıktıkları,
221
T o p lu m s a lla ş m a . Y a şa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
ZZZ
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşam A k ış ı v e Y a ş la n m a
223
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A k ış ı v e Y a ş la n m a
224
T o p lu m s a lla n m a . Y aşa m A k ış ı v e Y a d la n m a
225
T o p lu m s a lla ş m a . Ya şam A k ış ı v e Y a ş la n m a
2Z6
T o p lu m s a lla ş m a . Y a şam A k ış ı v e Y a ş la n m a
karşıya kaldığı bir başka önemli geçiş, heteroseksüel olanlar kadar gay ve
eşin yitirilmesidir. Dulluk, kırk ya da elli lezbiyen olanları da vardır. Dahası,
yıllık bir ortağın, birlikteliğin ve Britanya'daki öteki insanlar gibi,
desteğin esas kaynağı olan kişinin sağlıkları arasında da farklar vardır. Bu
kaybını temsil eder. Hollywood filmi farklılıklar yaşlı insanların kendi
Schmidt H akkında (About Schmidt - özerklikleri ile refahlarını koruyabilme
2002), başrolünde oynayan Jack yeteneklerini de etkilemektedir.
Nicholson'un kendi yaşamıyla yüzleş-
Yaşlı insanların yukarıda değinilen
mek zorunda kalan birisini anlat-
farklılıklarının yanısıra, artık “geç yaş”
maktadır.
şimdi geniş ve giderek artan bir yaş
Yaşlı nüfus, Birleşik Krallık grubunu kapsamaktadır. Genellikle
toplumunun bu kitap boyunca tartışılan yaşamın üçüncü ve dördüncü çağları
çeşitliliğini yansıtmaktadır. Yaşlı arasında bir ayrım yapılmaktadır.
insanlar zengindir; yoksuldur; ve Üçüncü çağ, insanların etken, bağımsız
aradadır; onlar her etnik gruptan bir yaşam sürdürdükleri, giderek artan
gelirler; yalnız ve değişik biçimlerdeki bir biçimde anne babalığa ve işgücü
aileleriyle yaşarlar; siyasal değer ve piyasasına ilişkin sorumluluklarından
tercihleri bakımından farklıdırlar; kurtuldukları, elli ile yetmiş dört yaş
İrlanda | _ -----—
------------
r— — — _] Yoksulluk oranı
----------
Yunanistan ■i cıı "III
------------
Portekiz -------
Danimarka
Avusturya ______
-----------
Belçika -----------■ ----------- ------------ .... 1
:-----------
Birleşik Krallık ■----------- ------------
Fransa ______ :______
--------- -- =
Finlandiya *--------- = rz^
______ ==m m ______ 1
İspanya T ™ 1” 1" 1---------- — ~ -------- “
— w 1
İtalya ,c“ “ — -
------------
Almanya ----------- —
------------ - ------- ------------
İsveç
r ~ ------------
Lüksemburg
------------ — — ™ >™
Hollanda fa
m
AB ortalaması
--------- ------------ ------------ ------------ ------------
10 20 30 40 50 60 70 80 90 100
6.3. Şekil 65 yaş ve üzeri insanlar arasındaki yoksulluk oranıa ve göreli gelirb:
AB karşılaştırması, 1998.
a Ulusal nüfusun eşitlenmiş medyan gelirinin % 60 altındaki gelire sahip olanların yüzdesi.
b 65 yaş ve üstü kişilerin, 0-64 yaş arası nüfusun bir oranı olarak eşitlenmiş medyan geliri.
Kaynak: SodaI Trends 34 (2004), s. 7.
227
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
Kimileri için yaşlılık çarpıcı bir yoksulluk, kötü sağlık, depresyon ve yalnızlık zamanıdır.
228
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şam A k ış ı v e Y a ş la n m a
İngiltere ve Galler
Her 100 erkek başına kadın sayısı
229
T o p lu m s a lla n m a . Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
Evlilik Durumu
Evli/birlikte yaşayan 74 28 94 34 37
Bekar 52 61 65 70 108
Dul 70 56 61 46 75
Boşanmış/ayrılmış 57 36 78 48 62
Sosyo-ekonomik durum
Profesyonel/yönetici 90 64 172 95 55
Ara kategori 60 51 84 43 51
Rutin ve kol işçisi 62 34 50 28 56
Hepsi 71 43 83 44 53
6.5. Şekil 6 5 yaş ve üstü kişilerin elde ettiği özel emeklilik fonu gelirleri*:
evlilik durumu ve sosyo-ekonomik grubab göre, 2001/2
“ m esleki y a d a kişisel fonlar, h ay a tta kalanlar için olanlar dahil.
b kendi m esleklerin e g ö r e v e Ulusal İstatistik S osyo-eko n om ik Sınıflama (NS-SeC) sistem in e
g ö re sınıflanan. Bakınız: A p p en d ix, Part 1: NS SeC. Veriler ağırlıklandırılm amıştır.
Kaynak: S ocla l Trends 3 4 (2 0 0 4 ), s. 11
230
T o p lu m s a lla ş m a , Y a ş am A k ış ı v e Y a şla n m a
231
T o p lu m s a lla ş m a , Y aş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
232
Toplumsallaşma. Yaşam Akışı ve Yaşlanma
yaşlanmayla elele giden hastalıklara çareler öyküsü böylelikle, insanların bedenin sınırlamalarına
bulunduğunda ve tekleyen ve çalışmayan beden nasıl ayak uydurduklarıyla değil, bilim kurgunun nasıl
parçalarının yerine yeneileri konabildiğinde, yaşlanma gerçek olduğunu anlatacak. B eden bir makinadır;
insanın gündem inden kaybolacak. yaşlanm anın anlamı da, bir kaygı kaynağı olmaktan
çıkabilir.
İnsanlar için yaşlanm a sürecini altetm enin bir yolu,
siborglara dön üşm ek ya da kısmen biyolojik, kısmen de Kaynak: H epw orth (2 0 0 0 ), s. 124-5.
teknolojik varlıkların “insan-sonrası” bedenlerine sahip
S o ru la r
olm aktır (Featherstone 199 5). [Drew Leder'in varlığını
ağrı, hastalık ve çalışm am a olarak duyuran “kaybolan 1. Ebedi gençlik isteği, yaş ayrımcısı bir toplum un
beden” (1 9 9 0 ) düşüncesinin tersine], geleceğin bu sonucu mudur?
görüşü, kaybolan bedenin kelimesi kelimesine
2. Yaşlanm anın etkilerini ortadan kaldırırsak,
kaybolduğu bir görüş. İçsel bedenin yaşamın ilerleyen
yaşlanm aktan sözetm ek artık anlamlı olacak mıdır?
bölümünde sorun yaratan herhangi bir parçası,
ayrılacak ve yerine genetik olarak üretilmiş ya da hasat 3. K im i sosyologlann, yaşsız bir geleceğe doğru
edilmiş bir p arça ile değiştirilecektir. Yaşlanan bedenin bakabiliriz savıyla aynı düşüncede misiniz?
Z33
T o p lu m s a lla ş m a , Y a ş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
234
T o p lu m s a lla ş m a . Y a şa m A kış ı v e Y a ş la n m a
235
T o p lu m s a lla ş m a , Y a şa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
236
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
237
T o p lu m s a lla ş m a , Y a ş a m A k ış ı v e Y a ş la n m a
üstüne çıkacaktır; 1990'a kıyasla nere- sonra da emekli olmadan önce çalıştığı
deyse üç kat artış (6.8. Şekile bakınız). şirkette çalışmasını çokluk destekle-
Tıbbi ve hizmet gereksinimleri en fazla mektedir. Japonya'daki bir dizi ulusal
olan çok yaşlıların (seksen beşin üzerin- yasa, yaşlı işçilerin istihdam ve eğitimini
dekiler) Kuzey Amerika'daki sayısı desteklemektedir; özel şirketler de
yüzde elli oranında artarken Çin'de iki yeniden eğitimi destekliyorlar.
katına çıkacak, Batı Afrika'da ise
Grileşme ve küreselleşmeni birleşi-
neredeyse bir buçuk kat artacaktır
mi, dünyadaki yaşlı insanların yaşam-
(Sokolovsky 1 99 0).(Yaşlanan bir
larını bu yüzyıl boyunca biçimlendire-
nüfusun Çin için yaratacağı sorunlar s.
cektir. Aileye dayalı ekonomiler yerleri-
'da tartışılmaktadır.) Bu artış, zaten
ni, çiftliklerdeki işgücüne ve küresel iş
kendi nüfuslarını yeterince besleyeme-
aleminin fabrikalarına bıraktıkça,
yecek kadar yoksul olan pek çok
geleneksel aile bakım kalıpları zorlukla
ülkenin kaynakları üzerinde artan
karşılaşacaktır (Batıda aile kalıpları, 7.
yükler getirecektir.
Bölümde, s. 274'deki “sırık aile”
Bu patiamanın sosyal politika bakı- tartışmasında gördüğümüz gibi, zaten
mından içermeleri oldukça büyüktür. değişmektedir). Yirm inci yüzyılın
Şu anda 150'den fazla ülke, yaşlı ya da başındaki sanayi ülkeleri gibi, bütün
engelli olan kişiler öldüklerinde arka- toplumlar yaşlanan vatandaşları için
larında bıraktıkları için kamu yardımı yeni roller bulma zorluğuyla karşı
sağlamaktadır. Yaşlı insanlar özellikle karşıyadır. Bu zorluklar arasında,
maliyetli sağlık hizmetlerini gereksinir. çokluk hükümet programlarıyla finanse
Bu kişilerin sayısının hızla artması, yaşlı edilen ekonomik desteğin yeni biçim-
insanlara sağlık hizmeti vermenin lerinin belirlenmesi de yer alacaktır.
maliyetinin hükümet bütçelerini çok Zorluklar aynı zamanda yaşlı insanları
zorlamasının olası olduğu pek çok yalıtmak yerine, onların sahip olduğu
sanayileşmiş ülkenin sağlık sistemleri deneyim ve yetenek birikimlerinine
üzerinde baskı tehdidi yaratmaktadır. dayanarak içermenin yollarının bulun-
masını da gerektirmektedir.
Ülkelerin, yaşlı insanların sayısın-
daki arüşla başetmek için yaptıkları
şeyler büyük farklılıklar göstermekte-
dir. Birleşik Krallık yaşlı insanların
30
,- r 0 2000
25 9------------------------------------------------------------------------------- ■ 2050
fınansal ve sağlık gereksinimlerini
20
karşılayacak bir güvenlik ağı yaratmak
15
için birincil olarak devlet fonlarına ve
10
Ulusal Sağlık Sistemine dayanmaktadır.
5
Öteki sanayileşmiş ülkeler, çok daha
0
geniş bir hizmetler dizisi sağlamaktadır.
Örneğin Japonya'da, erkekler ve kadın-
lar ileri yaşlara kadar etken olmayı
sürdürmektedir çünkü Japon kültürü 6 .8 Şekil. 6 5 y a ş v e üstü nüfusun b ö lg elere
bu etkinliği desteklemekte; iş dünya- g ö r e oranı, 2 0 0 0 v e 2 0 5 0 (projeksiyon)
Kaynak: UNFPA (20 04). ______________
sının politikaları da kişinin emeklilikten
238
T o p lu m s a lla ş m a . Y a şa m A kış ı v e Y a ş la n m a
Kaynak: B B C (1 E y lü l 2 0 0 0 )
239
T o p lu m s a lla ş m a , Y a ş am A k ış ı v e Y a ş la n m a
Ö ze t
1. Toplumsallaşma, ö te k i ins an larla b ağ la n tı yoluyla 9. D ü ş ü k ö lü m v e d o ğ u rg an lık o ra n la n y ü zü nd e n,
yard ım a m u h ta ç b e b e ğ in yavaş yavaş k e n d i k e n d inin B a tı to p lum la rı hızla g rile ş m e k te ya da
fa rk ına vard ığı, bilg ili b ir in sa n a d ö n ü ştü ğ ü , v erili yaşlan m a ktad ır. Y aşlı n ü fu s, e k o n o m ik , to p lu m sa l
kü ltü r v e çe v re y e uygun b e c er ile ri kaz and ığ ı sü reçtir. v e siyasal o lara k s o n d e re c e fark lılaşan bü yük ve
hızla artan b ir k ate g o riy i o lu ştu rm a k ta d ır. B u n u n la
2. G . H . M e a d 'e g ö r e , ç o c u k ayrı b ir ey ley en old uğ u
b irlik te "g e n ç -y a ş lı" v e "y aşlı-y aşlı" diye ü ç ü n c ü ve
kav ra yışın a, k en d isin e karşı d ü ze nli d av ra nışları o lan
d ö rd ü n cü b ö lü m le m e y ap m ak da o lan aklıd ır.
ba şk ala rın ı g ö r e re k erişir. Ç o c u k d ah a so n ra k i b ir
aşam a d a, o rg a n ize oy unlara g ire re k oy u nu n kuralların ı 10. Y aşlan m aya ilişkin işle v selci ku ram lar
ö ğ r e n m e y oluyla, “genelleşmiş ö te k i’nı g e n e l d e ğ e rle r ile b a şla n g ıçta yaşlı ins an ların to p lu m d a n
k ültü rel ku ra lları an lam aya başlar. u zak la ştır ılm a ların ın iste n ir oldu ğu nu ileri
sü rü yord u. U faklaştırm a kuram ı, yaşlıların
3 . Je a n P ia g e t, ço cu ğ u n dünyayı an la m la n d ıra b ilm e
g e le n e k s e l to p lu m s al ro lle rin d e n u zaklaştırılıp
y e te n eğ in d e k i g e liş m e d e b irk a ç an a aşam ayı
y erle rin in g e n ç le r tarafın d a n d o ld u ru lm ası
a yırd etm e kte d ir. H e r aşam a yeni b ilişse l b e c er ile rin
g e re k tiğ in i ileri sü rm e k te y d i. Ö te y and an e tk in lik
e d in ilm e sin i iç e r ir v e b ir ö n c e k i a şa m a n ın b aşarıyla
k uram ı, ç o k g e ç m e d e n b ir y aşam kaynağı o lara
g e çilm e sin i g erek tirir. P iag e t'y e g ö r e , b ilişse l g e lişim in
içe rilm e n in v e m e şg u l o lm a n ın ö n e m in i
b u aşa m a la rı, to p lu m sa lla şm a n ın e v re n s e l
vu rg ulam aya b aşlad ı. Y a ş la n m a n ın ç a tışm a
ö zellik lerid ir.
k u ra m la rı, to p lu m sal k u ru m la rın ru tin işle m le rin in
4. Toplumsallaşma eyleyenleri ö n e m li to p lu m salla şm a yaşlı in s an lar arasın d a n asıl d eğişik e şitsizlik
sü re çle rin in g e rç e k le ştiğ i yap ılaşm ış g ru p la r ya d a b içim le ri yarattığı ü ze rin d e d urm ak tad ır. E n yeni
bağlam la rdır. B ü tü n k ü ltürlerde, aile, ç o c u ğ u n k uram lar yaşlı in san la rı k en d i yaşam larını k o n tr o l
b e b e k liğ i sıra sınd aki bir in cil to p lu m salla şm a e tm e v e siy a set ile e k o n o m id e e tk in b ir ro l
eyleyenidir. Ö te k i e tk ile r a ra sın d a ak ra n g ru p ları, oy n ay abilm e y e te n e ğ in e sah ip le r diye g ö rm e k te d ir.
o k u lla r v e kitle iletişim araçları y er alır.
11. Y a şlı ins an la rın , ö tek i g ru p lar a kıyasla m add i
5. K it le ile tişim in d ek i g e lişm e le r, to p lu m sa lla şm a b a k ım d an d aha d e za v an ta jlı o lm a olasılıkları
e y le y en lerin in k ap sam ın ı g en işle tm iş tir. B a s ılı k id e yük sektir. Y a şlı k ad ın ların d a e rk ek e şd eğ e rlerin e
ile tişim ara çla rın ın y ayılm asın a d ah a so n ra e le k tro n ik kıyasla yo k su llu ğ a d aha faz la uğ ram aları o las ıd ır;
ile tişim e şlik etm iştir. H e r g ü n , b ü tü n ya ştak i in sa nlara e tn ik az ın lık ların yaşlı üyeleri d e yo ksu llu ktan ,
e riş e n tele v iz y o n ö ze llik le g ü çlü b ir e tk id e b u lu n u r bey az eş d e ğ e rle rin e g ö r e d ah a fazla çe k erler. Y a şlı
k ad ın ların sayısı, yaşlı erk e k lerin sayısınd an ç o k
6 . Toplumsal cinsiyetin toplumsallaşması, b e b e k d o ğ a r
d aha fazla d ır; h e r n e kad ar b u d en g e sizlik b ir
d o ğ m a z b a şla m ak tad ır. Ç o c u k la rın ı eş it o la rak
ö lçü d e az alıyor o ls a da.
d e ğ e rlen d ird ik le rin e in a n a n an n e b a b a la r bile e rk e k
ço c u k la rı ile kız ço cu k la rın a fark lı te p k ile r 12. N ü fu su n g rile şm e si, d ah a büyük b ir “ b ağ ım lılık
g ö s te rm e k te d ir le r. B u farklılık lar b a ş k a p e k ço k o r a n ı” y aratm ıştır. B u , yaşlı in s an la ra sun u lan
k ü ltüre l e tk i ta rafınd an d aha d a artırılm ak ta d ır. h iz m e tle rin fin a n s e ed ilm esi ko n u s u n d a y eni
tartışm ala ra yol açm ıştır.
7 . T o p lu m s a lla şm a y aşam d ö n g ü sü b o y u n ca sürer.
Y a ş a m ın ayrı h e r aşa m a sın d a , y ap ılm ası g e re k e n 13. K ü re se lle ş m e , p e k ç o k to p lu m d a yaşlı
g e çiş le r ya da ü s te sin d e n g e lin m e si g e re k e n krizle r ins an la rın g e le n e k s e l r o lle rin i te h d it e tm ekted ir.
bulunur. B u , fizik sel varlığ ın so n a e rm e s i ola rak D ü n y a ü ze rind e ki yaşlı in san la rın ro lleri, h ızlı b ir
ö lü m le yü zleşm ey i d e içerir. d e ğişim sü reci için d ed ir.
240
T o p lu m s a lla ş m a , Y aşa m A k ış ı v e Y a ş la n m a
Düşünme soruları
1Toplumsallaşma aşılama ya da beyin yıkamadan hangi bakımlardan farklılık gösterir?
2 Kendilik kimliği ile bizim toplumsal kimliklerimiz arasındaki ilişkiler nelerdir?
3 Karmaşık ve hızla değişen toplumlarda, birincil toplumsallaşma ne kadar önemlidir?
\ Bir kişinin yaşlanması toplumsal etkenler tarafından nasıl biçimlendirilir?
5 Fiziksel özellikler bir yana, oğlanlar ile kızlar doğal olarak farklı mıdırlar?
5 Bir “küresel yaşlanma krizi” var mı?
7 Kendi günlük yaşamlarınızda hiç yaş ayrımcılığına tanık oldunuz mu?
Ek kaynaklar
Simon Biggs, UnderstandingAgeing (Buckhingham: Open University Press, 1993).
R. Blackburn,BankingonDeath, orlnvestinginUfe(Londra: Verso,2002).
11Bytheway,^4gfö>w(Buckhinghapı: Open University Press, 1999).
Chris Gilleard ve Paul Higgs, Contexts o f Ageing Class, Cohort and Community (Cambridge: Polity,
2005).
Phil Mullan, The Imaginary Time Bomb: Why an Ageing Population is N ot a SocialProblem (Londra: A.
H. Taurus, 2000).
P. Laslett, The ThirdAge (Londra: Weidenfeld & Nicholson, 1989).
Peter G. Peterson, Gray Dawn: Hou>the CorningAge Wavi wıll Transform America and the World (New
York: RandomHouse, 1999).
)ohn Vincent, OldAge (Londra: Roudedge, 2003).
Internet bağlantıları
Yaşlanma Polidkası Merkezi:
lıttp://www.cpa.org.uk/ageinfo/ageinfo.html
C)ECD Yaşlanma üzerine uluslararası çalışma
lıttp://www.oecd.org/ tohic/0,2686,en_2649_37435_l_l_l_l_37457,00.html
Birleşmiş Milleder Yaşlılık Programı
http://www.un.org/ esa/socdev/ageing/
Dünya Sağlık Örgütü Yaşlanma ve Yaşam akışı
http://www.who.int/ageing/en/
241
İçindekiler
Temel kavramlar
Tarihte aile
Aile yaşamının gelişimi
Hiç olmadığımız biçim: geleneksel aileyle ilgili
söylenler
Dünya çapında aile örüntülerindeki
değişimler
Birleşik Krallık’ta aileler ve m ahrem ilişkiler
Topluca ıralayıcılar
Aile örüntülerinde gelişim ve çeşitlilik
Aile içi eşitsizlik
Mahrem ilişkide şiddet
Eviçi şiddet
Boşanma ve ayrılık
Aile yaşamıyla ilgili değişen tutumlar
Yeni eşleşikler ve üvey aileler
Evliliğin ve aile yaşamının geleneksel
biçimlerinin seçenekleri
Aileye ve m ahrem ilişkilere kavramsal bakışaçıları
İşlevselcilik
Feminist yaklaşımlar
Yeni bakışaçıları
Sonuç: Aile değerleriyle ilgili
tartışm a
Ö&t
Düşünme sorulan
E k kaynaklar
Internet bağlantıları
A ileler ve M ahrem
İlişkiler
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
244
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
245
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
Jane Austen'ın Gurur ve Önyargı adlı romanının BBC yapımı, romantik aşkın talihsizliğe
karşı savaşım vermesiyle ilgili klasik bir övkü anlatır.
mez. Son olarak, iyi bir ilişki keyfi güç- bir şeyler bilirsek olanaklıdır. Bu
ten, zorlamadan ya da şiddetten özgür nedenle bu bölümde evliliğin ve ailenin
olandır (Giddens 1993). tarihsel gelişimine bakıyoruz. Bunun
ardından, bugün Britanya'daki aileleri
Bu kitabın pek çok yerinde izlek
ve mahrem ilişkileri inceliyoruz. Bölü-
toplumsal değişim oldu. Bugün biz
mün son kısmında aileyi ve mahrem
çalkantılı, güç ve tanıdık olmayan bir
ilişkileri açıklama girişiminde bulunan
dünyada yaşıyoruz. Hoşumuza gitsin
kuramsal bakışaçılarından kimilerine
gitmesin, tümümüz onun sunduğu
bakıyor ve 'aile değerleriyle' ilgili şimdi-
fırsat ve tehlike karışımıyla uzlaşmalı-
ki tartışmaya dönerek sonuca varı-
yız. Romantik aşkla ilgili yukarıdaki
yoruz.
tartışma, bu gözlemin hiçbir yerde
kişisel ve duygusal yaşam alanında
olduğundan daha doğru olmadığını Temel kavramlar
gösterir.
Her şeyden önce, kimi temel
Bu değişimlerin doğasını ve onların kavramları, özellikle aile, hısımlık ve
yaşamlarımız üzerindeki etkisini nasıl evlilik kavramlarını tanımlamamız
anlamaya başlarız? Bugün mahrem gerekiyor. Aile akraba bağlantılarıyla
ilişkilerimizde ve toplumsal bir kurum doğrudan doğruya bağlanan, yetişkin
olarak ailede nelerin sürüp gittiğini üyelerin çocuklara bakma sorumlulu-
anlamak, ancak geçmişte insanların ğunu üstlendiği bir insanlar topluluğu-
nasıl yaşadığıyla ve başka toplumlarda dur. Akrabalık bağları bireyler arasında
şimdi insanların nasıl yaşadığıyla ilgili evlilik yoluyla ya da kan bağlarını
246
A ile le r v e M a h re m İlişk iler
Utahlı çokeşli Tom Green'i beş karısıyla ve yirmi dokuz çocuğundan kimileriyle gösteren
olağandışı bir aile fotoğrafı.
247
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
248
A ile le r v e M a h re m İlişkiler
250
A ile le r v e M a h re m İliş k ile r
ettiği üzere, geçmişin bir altın çağıyla En kısa zaman önceki anımız bizi
ilgili görümlerde olduğu gibi, şeylerin ideal ailenin zamanı olarak 1950'lere
gerçekten nasıl olduğunu görmek için götürür. Bu, kadınların yalnızca evde
önceki zamanlara dönüp baktığımızda çalışırken, erkeklerin ailenin geçimini
'geleneksel ailenin' üzerine dökülen gül sağlamaktan sorumlu olduğu bir
renkli ışık yok olur. dönemdi. Ancak, çok sayıda kadın
aslında salt evsel bir role geri çekilmeyi
Pek çokları, Victoria dönemi
istemiyor ve bunun içinde kendini mut-
ailesinin görünürdeki sıkıdüzenine ve
suz ve kıstırılmış hissediyordu. İkinci
istikrarına hayranlık duyar. Bununla
Dünya Savaşı sırasında pek çok kadın
birlikte, o zamandaki aileler özellikle
savaş çabasının bir parçası olarak ücretli
yüksek ölüm oranlarına kadandığı için
işlerde çalışmıştı. Erkekler yuvaya
evliliklerin ortalama uzunluğu on iki
dönünce, onlar bu işleri yitirdiler.
yıldan azdı ve tüm çocukların yarısın-
Dahası, erkekler yine duygusal olarak
dan fazlası, yirmi bir yaşına gelmeden
karılarından uzaktılar ve kendileri için
en azından bir anababanın ölümüne
cinsel serüvenler ararken karılarına katı
tanık oluyordu. Victoria dönemi
kurallar koyarak sıklıkla güçlü bir cinsel
ailesinin hayranlık duyulan sıkıdüzeni-
çifte standart gözetiyorlardı.
nin kökü, anababaların çocukları
üzerindeki katı yetkesindeydi. Bu Amerikalı yazar Betty Friedan, ilk kez
yetkenin uygulanma biçimi bugünün 1963'te çıkmış olmakla birlikte araş-
standartlarına göre aşırı ölçüde sert tırması 1950'lere gönderme yapan Dişil
sayılırdı. Gi^em (The Feminine Mystique) adında
çok satan bir kitap yazdı. Friedan, 'adı
1850'lerin Victoria dönemi ailesini
düşünecek olursak, ideal aile yine olmayan sorundan' söz ettiğinde,
binlerce kadının yüreklerinde bir teli
bizden kaçar. Bu dönemde kadınlar, az
titretmiş oldu: Çocuk bakımıyla, yorucu
çok zorla, yuvayla sınırlandırılmıştı.
ev işleriyle ve yalnızca arada sırada boy
Victoria ahlakına göre kadınların katı
gösteren ve kendisiyle pek az duygusal
bir biçimde erdemli olması beklenirken,
iletişimin olanaklı olduğu bir kocayla
erkekler cinsel olarak uçarıydı: Pek
kuşatılmış olan bir ev yaşamının
çokları fahişeleri ziyaret ediyor ve
bunaltıcı doğası. Pek çok kadının
genelevlere düzenli ziyarederde bulu-
katlandığı bunaltıcı yuva yaşamından
nuyordu. Aslında, yalnızca çocukları
bile daha ciddi olarak, toplumun bu
aracılığıyla iletişim kurduklarından,
meselelerle yüzleşmeye tam olarak
sıklıkla karılarla kocaların birbirleriyle
hazır olmadığı bir zamanda pek çok
yapacakları pek az şey bulunuyordu.
ailenin içerisinde katlanılan alkol
Dahası, evsellik bu dönemin daha yok-
bağımlılığı ve şiddet vardı.
sul toplulukları için bir seçenek bile
değildi. Fabrikalarda ve atölyelerde
aileler yuva yaşamı için pek az zamanları
Dünya çapında aile
kalacak biçimde uzun saader boyunca
örûntûlerindeki değişimler
çalışıyorlardı. Bu topluluklarda çocuk Bugün dünyanın her yanındaki
işçiliği de çok yaygındı. farklı toplumlarda aile biçimlerinde bir
çeşidenme vardır. Asya'nın, Afrika'nın
251
A ile le r v e M a h re m İliş k ile r
252
A ile le r v e M a h re m İlişk iler
253
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
254
A ile le r v e M a h re m İ liş k ile r
255
A ile le r v e M a h re m İlişkiler
256
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
- H a n e d e g ö n d e r m e y a p ıla n k iş in in e t n i k t o p l u l u ğ u
KAynak: S o c ia l T r e n d s 3 4 ( 2 0 0 4 ) , s . 2 8
257
A ile l e r v e M a h r e m İ liş k ile r
girişi de içinde olmak üzere devrimsel 'ilk vardiya' sırasında ve sonra yine 'ikinci
değişimler olduysa da, bir iş alanı çok vardiya' sırasında. Bu bağımlılık modeli
geride kalmışor: Ev işi. işgücünde evli ev işinin toplumsal cinsiyetle ilgili
kadınlann sayısındaki artıştan ve bunun yanlanna değgin anlayışımıza katkıda
sonucunda onların durumundaki deği- bulunmakla birlikte, kadının kocasından
şimden ötürü, erkeklerin ev işine daha daha fazla kazandığı durumlara
fazla katkıda bulunacağı sanılıyordu. Her uygulandığında çöker. Ö rneğin,
şey göz önünde bulundurulduğunda, Hochschild'ın incelediği karılarından
durum böyle olmamıştır. Her ne denli daha az kazanan kocalardan hiçbiri ev
şimdi erkekler otuz yıl önce yaptıkla- işini paylaşmıyordu.
rından daha fazla ev işi yapıyorlarsa da ve
kadınlar birazcık daha az yapıyorlarsa da, Kim i sosyologlar, ev işinin
denge yine de eşit değildir. Birleşik yapılmasının ya da yapılmamasının
Krallık'ta son yoklamalar, erkeklerin 2 toplum tarafından yaratılan toplumsal
saat 17 dakikasına karşılık bu etkinliklere cinsiyet rolleriyle nasıl ilişkili olduğunu
günde ortalama 4 saat 3 dakika harcayan sorarak, soruna simgesel etkileşimci bir
kadınlann yine ev işinin ve çocuk bakışaçısından yaklaşırlar. Örneğin,
bakımının çoğunu yapağını bulmuştur görüşmeler ve katılımlı gözlemler
(HMSO 2005). Kimi sosyologlar, aracılığıyla Hochschild ev işlerinin
kadınlann ücredi sektörde zaten çalışıyor dağıtımının açıkça toplumsal cinsiyede
olduğu durumlarda bu fazladan işin, ilgili doğrultular izlediğini buldu. Koca-
özce, 'ikinci vardiyaya' denk olduğunu lar çimleri biçme ya da ev onarımlarını
ileri sürmüşlerdir (Hochschild 1989; yapma gibi daha seyrek yapılan görevleri
Shelton 1992). 1980'lerin sonlannda üstlenme eğilimindeyken, kadınlar
bunun gibi bulgular Arlie Hochschild'ın, yemek pişirme ve düzenli temizlik gibi
kadınlarla erkeklerin arasındaki ilişkilerin gündelik işlerin çoğunu yapar. Bu iki
durumunu bir 'ertelenmiş devrim' görev tipinin arasındaki en önemli fark,
dsahipadlandırmasına yol açtı. Neden ev bireyin işi ne zaman yaptığının
işi kadınlann işi olarak kalmaktadır? Bu üzerindeki denetiminin miktandır. Evde
soru son yıllarda çok sayıda araştırmanın kadınlar tarafından yapılan işler onları
odağı olmuştur. saptanık bir çizelgeye bağlı kılma
eğilimindeyken, erkeklerin ev görevleri
Kimi sosyologlar bu olgunun daha az düzenli olarak yapılmaktadır ve
ekonomik güçlerin bir sonucu olarak daha seçimseldir.
açıklanmasının en iyi açıklama olduğunu
öne sürmüşlerdir: Ev işi, ekonomik Aileyi Beslemek (Feeding the Family
destekle değiştokuş edilir. Erkeklerden -1991) başlıklı kitabında Sosyolog
daha az kazandıklanndan, kadınlann Marjorie Devault bir hane içerisindeki
ekonomik olarak kocalanna bağımlı bakım etkinliklerinin nasıl toplumsal
kalmalan ve bundan ötürü ev işinin olarak kadın işi olarak yapılandınldığına
büyük bölümünü yapmaları daha bakıyordu. O, ev işinin büyük bölümünü
olasıdır. Kazanç uçurumu daraltılana kadınların yaptığını, çünkü ailenin,
dek, kadınlann bağımlı konumunda 'bakım etkinliği ile kadının hane içindeki
kalmalan olasıdır. Hochschild, kadın- konumu arasında güçlü ve görece kalıcı
lann böylelikle erkekler tarafından iki kat bir ilişiklendirimi içerdiğini' ileri sürer.
bunaltıldıklannı öne sürmüştür: Bir kez Yemek pişirmeyle ilgili sorumluluk
bölüşümünü gözlemleyen Devault,
259
A ile le r v e M a h f e m İ liş k ile r
260
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
Her ne denli daha belli olan değiş- değildir. Bu ulamlardaki insanlann ço-
kelerinde onun doğası yalın olsa da, cukken cinsel istismara uğramış olduk-
alabildiği pek çok biçimden ötürü, lannı tanıtlamak, böyle bir istismann
çocukların cinsel istismarının tam onların daha sonraki davranışının
ölçüsü-nün hesaplanması olanaksız üzerinde nedensel bir etkisinin olduğunu
değilse de güçtür. Gerek araştırmacılar göstermez. Olasılıkla, aile çaüşımlan,
tarafından gerekse mahkemelerde, genel anababanın savsaklaması ve fiziksel
olarak çocukların istismarının, özel şiddet gibi bir etkenler dizisi söz
olaraksa çocuklann cinsel istismannın konusudur.
tam olarak üzerinde anlaşılmış tanım-
lanna henüz erişilmemiştir. 1989 Çocuk E v içi ş i d d e t
Yasası'nın bir bölümünde, usa uygun
bakımın yokluğunun neden olduğu Eviçi şiddeti, ailenin bir üyesi
'önemli zarardan' söz edilir ama neyin tarafından başka bir üyeye ya da üyelere
'önemli' olduğu oldukça bulanık bırakılır. yöneltilmiş fiziksel istismar diye
Çocukları Acımasızlıktan Koruma tanımlayabiliriz. İncelemeler, fiziksel
Yaranna Ulusal Dernek (ÇAKYUD), istismann başlıca hedeflerinin çocuklar,
istismarın dört ulamını tanımlar: 'Sav- özellikle küçük çocuklar olduğunu
saklama', 'fiziksel istismar', 'duygusal gösterir. Victoria Climbie adındaki sekiz
istismar' ve 'cinsel istismar'. Cinsel yaşındaki bir kızın 2000 Şubat'ında
istismar, 'erişkinin cinsel doyumu korkunç biçimde öldürülmesi çocuklara
amacıyla bir çocuk ile erişkinin yönelik eviçi şiddetin aşın biçimlerini
arasındaki cinsel temas' diye tanımlanır halkın dikkatine sundu. Avrupa'ya Batı
(Lyon ve de Cruz 1993). Afrika'dan gelmiş olan Victoria,
savsaklamayla ve büyük halası Marie
Şiddet tehdidi ya da güç, pek çok Therese Kouao ile erkek arkadaşı Cari
ensest örneğinin bir parçasıdır. Kimi Manning tarafından yapılan işkenceyle
durumlarda çocuklar az çok istekli geçen aylardan sonra hipotermiden
katılımcılardır, ama öyle görünüyor ki, öldü. Onu istismar edenler 2000
bu oldukça enderdir. Çocuklar cinsel Kasım'ında ömür boyu hapse mahkum
varlıklardır elbette, ve oldukça sıklıkla oldular. Mahkemeleri sırasında, polis ve
birbirleriyle ılımlı cinsel oyunlara ya da sağlık hizmetleri ve toplumsal hizmet-
keşiflere girişirler. Ama erişkin aile lerin tümü, kızı kurtarma firsatlannı
üyeleriyle cinsel temasta bulunan kaçırdıkları için eleştirildiler. Devlet
çocuklann çoğu bu deneyimi tiksindirici, yönetimi, Lord Laming'in başkanlığında,
utanç verici ya da rahatsız edici bulur. bu meslekleri yapanların rolünü
Artık, çocuklann cinsel istismarının inceleyen ve devlet yönetimine böyle bir
buna uğrayanlann yaşamlannda uzun trajedinin bir kez daha olmasının nasıl
süreli sonuçlannın olabildiğini işaret engelleneceğiyle ilgili salıklar veren bir
eden dikkate değer veriler vardır. soruşturma başlattı (Laming 2003).
Fahişelerle, genç saldırganlarla, evden
kaçmış ergenlerle ve uyuşturucu Erkekler tarafından eşleşikleri olan
kullananlarla ilgili incelemeler bunlann kadınlara uygulanan şiddetse eviçi
yüksek bir oranının tarihçelerinde şiddetin en sık rastlanan ikinci tipidir.
çocuklann cinsel istismarının olduğunu Birleşik Krallık'ta her hafta iki kadın,
gösterir. Elbette, bağlılaşım nedensellik eşleşikleri tarafından öldürülmektedir.
261
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
262
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
bilir. Başka kadınların davranışındaki yapmasından iki kat daha olası olduğunu
ayrıksılıklara karşı hoşgörülü olan bir buldu.
adam, karısı bir akşam yemeği
toplantısında çok fazla konuşunca ya da
Boşanma ve ayrılık
onun gizli tutmayı istediği mahremiyeti Boşanmanınyükselişi
ortaya dökülünce öfkelenebilir.
Batı'da yüzyıllar boyunca, evliliğe
ikinci bir etki, aile içerisinde bol neredeyse çözülemez gözüyle bakıldı.
miktarda şiddetin aslında hoşgörülmesi, Boşanmalara yalnızca, evliliğin cinsel
ve hatta onaylanması olgusudur. Her ne ilişkiyle tamamlanmayışı gibi çok sınırlı
denli toplumsal olarak onaylanan aile içi durumlarda izin veriliyordu. Endüst-
şiddet doğası bakımından görece sınır- rileşmiş ülkelerden bir ikisi bugün de
lıysa da, saldmnın daha sert biçimlerine boşanmayı tanımamaktadır. Çoğu ülke,
kolayca dönüşebilir. Britanya'da pek çok hızla, boşanmayı daha kolayca gerçek-
çocuğa, yalnızca önemsiz bir biçimde de leştirilebilir kılmaya yönelmektedir.
olsa, anababalanndan biri tarafından Eskiden, karşıtlık dizgesi olarak bilinen
zamanın birinde tokat atılmış ya da dizge endüstrileşmiş ülkelerin neredeyse
vurulmuştur. Böyle eylemler başkaları tümünün ıralayıcısıydı. Bir boşanmaya
tarafından oldukça sıklıkla genel onayla izin verilmesi için, eşlerden birinin
karşılanır, ve büyük olasılıkla 'şiddet' ötekine karşı suçlamalar (örneğin, acı-
olarak düşünülmez bile -bununla masızlık, terk etme ya da aldatma) getir-
birlikte, Birleşik Krallık'ın, çocuklann mesi bekleniyordu. 'Kusurun olmadığı'
fiziksel olarak cezalandırılmasını yasadışı ilk boşanma yasalan kimi ülkelerde
kılan yasaları olan öteki pek çok Avrupa 1960'ların ortalarında çıkarıldı. O
ülkesinin izinden gitmesi için kimi zamandan bu yana, her ne denli ayrın-
topluluklar gitgide artan biçimde baskı tılar çeşitlilik gösterse de, Batı'da pek çok
yapmaktadır. devlet buna uymuştur. Birleşik Krallık'ta,
çiftlerin boşanmasını kolaylaştıran ve
Toplumsalsmıf
'kusurun olmadığına' değgin koşullar
Hiçbir toplumsal sınıf eşin kötüye içeren Boşanmanın Yeniden Biçimlend-
kullanımına bağışık olmamakla birlikte, rilmesi Yasası 1969'da geçirildi ve
birkaç inceleme düşük gelirli çifderin 1971'de yürürlüğe girdi. 'Kusurun
arasında buna daha sık rastlandığını olmaması' ilkesi 1996'da geçirilen yeni
işaret eder (Cherlin 1999). Otuz yıldan bir yasa tasarısıyla daha da sağlam-
uzun bir süre önce, William Goode laştırıldı.
(1971), kanlarını denetlemek için daha
1960 ile 1970 arasında Britan-
yüksek bir gelir ya da eğitim düzeyi gibi
ya'da boşanma oranı her yıl istikrarlı
başka pek az araçlan olduğundan, düşük
biçimde yüzde 9'luk artış göstererek o
gelirli erkeklerin şiddete daha yatkın
onyılın içerisinde iki katına ulaştı.
olabildiğini öne sürdü. Buna ek olarak,
1972'ye gelindiğinde, birparça, uzun
yoksulluğun ve işsizliğin neden olduğu
zamandır ölü olan evliliklerin içindeki
yüksek gerginlik düzeyleri ailelerin
pek çok kimsenin boşanmasını
içerisinde daha fazla şiddete yol açabilir.
kolaylaştıran 1969 Yasası'nın bir sonucu
Bu iddialara destek olarak, Gelles ve
olarak, bir kez daha ikiye katlanmıştı.
Cornell (1990), işsiz erkeklerin kanlanna
1980'den bu yana boşanma oranı bir
saldırmalannın işi olan erkeklerin bunu
dereceye dek istikrar kazanmıştır ama
263
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
daha önceki herhangi bir dönemle Boşanmaya neden daha sık rastlanır
karşılaştırıldığında çok yüksek bir olmuştur? Daha geniş toplumsal
düzeyde kalmayı sürdürmektedir. Şimdi değişimlerle ilgili olan birkaç etken söz
Birleşik Krallık'taki tüm evliliklerin konusudur. Zengin insanlann oluştur-
yaklaşık olarak beşte ikisi boşanmayla duğu çok küçük bir oranın dışında,
sonlanmaktadır. Her yıl evliliklerin sayı- bugün evliliğin, mülkü ve konumu
sındaki düşüş ve boşanmalann sayısın- kuşaktan kuşağa geçirme arzusuyla artık
daki yükseliş 7.1. Şekilde gösterilmiştir. pek fazla bağlantısı yoktur. Kadınlar
ekonomik olarak daha bağımsızlaştı-
Boşanma oranlan belli ki evlilikteki ğından, evlilik eskiden olduğundan daha
mutsuzluğun doğrudan bir göstergesi az zorunlu bir ekonomik eşleşikliktir.
değildir. Bir kere, boşanma oranlan, Genel olarak daha fazla gönenç, evlilikte
ayrılmış olup yasal olarak boşanmamış duygulanımsal soğukluk olduğunda ayn
olan insanlan içine almaz. Dahası, mut- bir hane kurmanın eskiden olduğundan
suz bir biçimde evli olan insanlar daha kolay olduğu anlamına gelir. Şimdi
birarada kalmayı seçebilirler evliliğin boşanmanın pek az utanma duygusuna
kutsallığına inandıklanndan ya da ayrıl- neden olması olgusu birparça bu
manın parasal ve duygusal sonuçların- gelişimlerin sonucudur ama onlara hız
dan endişe ettiklerinden ya da çocuk- da eklemektedir. Önemli başka bir
lanna bir 'aile' yuvası vermek için etken, evliliği, sunduğu kişisel doyum
birbirleriyle kalmayı dilediklerinden.
264
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
D i a n e V a u g h a n ’d a n ’ ç i f t b a ğ ı n ı k o p a r m a ’ ü z e r i n e : a y r ı l m a d e n e y i m i
Y ü k s e k b o ş a n m a d ü zey le rin in to p lu m s a l 'b ö lg e ' y aratır. B u n d a n b ir sü re ö n c e , b aşlatıcı,
av an ta jla rın ın v e b ed ellerin in b ir d en g esin i eşleşiğin i d eğ iş tirm e y e, o n u n d a h a kabu l edilir
çık a r m a k aşırı ö lç ü d e g ü ç tü r. D a h a h o ş g ö r ü lü b içim lerd e d a v ran m as ın ı sağ la m ay a , p aylaşılan
tu tu m la r, çiftle rin , ö d ü lle n d irici o lm a y a n b ir ilişkiyi çık a rları b e slem ey e v.b. çalışıp b aşarısız o lm u ş
to p lu m s al d ışlam a cılığ a u ğ ra m a k sızın olab ilir. B ir n o k ta d a , b aşla tıcı, g irişim in
so n la n d ıra b ilm e si a n la m ın a gelir. Ö t e y an d a n , b ir b aşarısızlığ a uğrad ığ ın ı v e ilişkinin te m e ld e k u surlu
evliliğin p a rça la n m a sı n e re d e y se h e r z a m a n g e re k o ld u ğ u n u h issed er. O z a m a n d a n b aşlayarak ,
çift için g e re k se ço cu k la rı için d u yg usal o larak ilişkinin y a d a eşle şiğin k usu rlu o ld u ğ u k on u larla
ge rgin lik d o lu d u r v e ta ra f lar d a n b iri ya d a h e r ikisi u ğ ra şm a y a b aşlar. V au g h an b u n u n , b ir bireyin
için p a ra sa l g ü çlü k ler yaratab ilir. (A şa ğ ıd a s. 2 7 0 - ö te k in in çek ici ö zellik lerin e o d ak la n a ra k d a h a az
2 7 1 'd e k i k u tu d a, C a r o l S m a rt'la B r e n N ea le 'in k abu l edilir o lab ilecek o lan ların ı y ok saydığı bir
b o şa n m a d a n s o n ra b ir aile o lu ş tu r m a d en eyim iyle sü re ç o la n 'aşık o lm a ' sü recin in k arşıtı old u ğu n u
ilgili ça lışm a la rın a b a k ıy oru z .) ö n e sü rer.
Ç ift Bağım Koparma: M ahrem İlişkilerde Dönüm A yrılığı cid d i o la ra k d ü şü n m e k te o lan b aşlatıcılar,
N oktalan (U n co u p lin g : T h e T u r n in g P o in ts in d ik k a te d e ğ e r b içim d e , ilişkilerini b aşk alarıyla
Intdm ate R ela tio n sh ip - 1 9 9 0 ) başlık lı k itab ın d a g e n işlem e s in e tartış a ra k 'an d ırılan karşılaştırırlar'.
D ia n e V a u g h a n ayrılm an ın ya d a b o ş a n m a n ın akışı B u n u y ap m a kla, ayrılm an ın bedellerin i ve
sırasın d a eşle şik lerin arasın d ak i ilişkileri y ararların ı ta rtarlar. T ek b aşım a sa ğ kalabilir
çö z ü m le m iştir. V a u g h an , birlik te y a şa m a d an ayrı m iy im ? A r k a d a ş la r v e a n a b a b a la r nasıl tepk i
y a şam a y a g eç işi çiz elg e le m e k için , kısa z a m a n ö n c e v e r e c e k ? Ç o cu k la r acı ç e k e ce k m i? P ara sal o larak
ayrılm ış ya d a b o ş a n m ış o la n (b aşlıca o la r ak o r t a b o r ç s u z o lac a k m ıy ım ? B u n lar la v e b aşka
sınıftan ) y ü z d e n fazla kişiyle b ir dizi g ö r ü ş m e so ru n la r la ilgili o lara k d ü şü n d ü k te n s o n ra , kim ileri
g e rç ek le ştird i. Ç ift b ağını k o p a r m a k a v ram ı, u zu n ilişkiyi y ü r ü tm e k için y en id en d e n e m e y e k a ra r
süreli b ir içtenlik li ilişkinin p a rça la n m a sın a v erirler. B ir ayrılığa g ir işen le r için b u tü r
g ö n d e r m e yap ar. V a u g h a n , ö rn e k le rin p ek ço ğ u n d a , h e sa p la şm a la r v e s o ru ş tu r m a l a r o n ların d o ğ r u şeyi
fiziksel ay rılm ad an ö n c e b ir top lu m s a l ay rılm an ın y ap tık ların a d eğg in g ü v e n y ap ılan d ırarak ayrılığı
o lm u ş o ld u ğ u n u b u ld u -eşle şik le rd e n e n az biri d a h a az ü rk ü tü cü kılm aya y ard ım ed er.
yeni arayışlarla ilgilen m ey e b aşla yarak v e ö te k in in B aşlatıcıların ç o ğ u , kendi ö z-g elişim leriy le ilgili b ir
için d e b u lu n m a d ığı b ağ lam la rd a yeni a rk ad a şlar so ru m lu lu ğ u n , ö te k in e ad anm ışlığın k arşısın d a
e d in erek ye ni b ir y a şa m ö r ü n t ü s ü geliştirdi. B u ö n c eliğ in in b u lu n d u ğ u n a in a n m ay a başlar.
ç o ğ u k e z ö te k in d e n sırlar sak lam ak a n la m ın a ge ld i
E lb e tt e , ç ift bağın ı k o p a rm a y a h e r za m a n
özellikle, e lb e tte , b ir sevgiliyle b ir ilişki sö z k o n u su
b ü tü n ü y le b ir tek b irey ta r af ın d a n ö nd erlik
old u ğ u n d a .
e d ilm ez. Ö te k i eşleşik d e ilişkinin
V a u g h a n'ın a ra ştırm a sın a g ö r e , çif t bağın ı k o p a r m a , k u rta rılam ay acağ ın a k a ra r v e rm iş olabilir. K im i
b aş la n g ıçta sıklıkla, niy ed en ilm e k sizin gerçek le şir. d u r u m la rd a , rollerin ap a n sız b ir te rsin e d ö n ü şü
B ir b irey ki o, b u n a b a şlatıcı d e r ilişkiden ö te k in e g erçe k le şir. D a h a ö n c e ilişkiyi k u rtar m a y ı istiyo r
g ö r e d ah a az d o y u m b u lm a y a b aş la r v e çifd n o la n kişi o n u b itir m e y e kararlı o lu rk e n , ilk b aşlatıcı
birlikte u ğraştığ ı etk in lik lerd en b a ğım sız o la n b ir ilişkiyi sü rd ü rm e y i diler.
265
A ile le r v e M a h re m İliş k ile r
yüzde 4'ten, 2003'te yüzde 12'ye çıktı birlikte, eşleşik ölmeden önce bir süre
(7.2. Tabloya bakınız). Tek anababalığın hastanede kaldıysa kişi pratik bakımdan
çok daha büyük ölçüde dişil bir ulam tek başına yaşamış olabilir. Bununla
olduğuna dikkat çekmek önemlidir. birlikte, bugün tek anababalı hanelerin
Ortalama olarak, onlar çağdaş toplum- yaklaşık olarak yüzde 60'ı ayrılmayla ya
daki en yoksul toplulukların arasındadır. da boşanmayla ortaya çıkmıştır.
Tek anababalann pek çoğu, ister hiç
Birleşik Krallık'taki tek anababalı
evlenmemiş isterse evlenmiş olsunlar,
ailelerin arasında en hızlı büyüyen ulam
ekonomik güvenliksizliğin yanı sıra
bekar, hiç evlenmemiş annelerinkidir.
toplumsal onaylamazlıkla karşı karşıya
1990'lann sonlanna gelindiğinde bunlar
gelmektedir. Bununla birlikte, 'terk
anababaya bağımlı çocukları olan
edilmiş kadınlar', 'babasız aileler' ve
ailelerin toplam sayısının yüzde 9'unu
'parçalanmış yuvalar' gibi daha eski ve
oluşturuyorlardı (7.3. Tabloya bakınız).
daha yargılayıcı terimler ortadan yitme
Bunların arasından kaçının tek başına
eğilimindedir.
çocuk yetiştirmeyi bile bile seçtiğini
Tek anababalı hane ulamı içsel bilmek güçtür. Çoğu insan tek anababa
olarak çeşitli bir ulamdır. Örneğin, dul olmayı dilemez. Bu yüzyılın ilk birkaç
annelerin yarısından fazlası oturduğu yılında doğmuş olan çocuklann yaşam-
evin sahibidir, ama hiç evlenmemiş tek larını izleyen ve bugün de sürmekte olan
annelerin büyük çoğunluğu kirada Binyıl Alttopluluk incelemesi, daha genç
oturmaktadır. Tek anababalık değişmek- kadınlann tek anne olmalannın daha
te olan bir durum olma eğilimindedir, olası olduğunu ve kadın ne denli eğitimli
sınırlan da oldukça bulanıktır: Tek olursa onun evlilik-içi bir bebeğinin
anababalığa giden ve ondan çıkan çoklu olmasının o denli olası olduğunu
yollar vardır. Eşi ölen bir insanın duru- bulmuştur. Araştırma, birarada yaşayan
munda, ayrılık elbette kesindir -bununla çiftlerin yüzde 52'sine ve evli kadınlann
7 . 2 . T a b lo B ir le ş i k K r a llık ’t a h a n e l e r : h a n e v e a ile n in t i p i n e g ö r e ,
1 9 7 1 - 2 0 0 3 (% )
1971 1981 1991 200 r 2003
* Baharda. Bu kestirimler mevsim lere uyarlanmış değildir v e 2001 nüfus sayımının sonuçlarını dikkate alacak
biçimde uyarlanmamıştır
b Anababaya bağımlı olmayan çocukları da içine alabilir
c 1 9 7 1 'den 1991 ’e dek olan veriler nüfus sayımına g ö re sıralanmıştır. 2001 v e 2 0 0 2 ile ilgili veriler yıl ortası kestirimleridir
Kaynak: Sod aI Trends 3 4 ( 2 0 0 4 ) , s. 31
266
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
yüzde 18'ine karşılık, tek annelerin yüzde ğunda kadınlar ücretli işgücünde
85'inin gebeliklerinin tasarlanmamış değillerdi ve çocuklara bakmak için evde
olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Evli kalıyorlardı. Baba, ekmek kazanan
olmayan ya da hiç evlenmemiş annelerin başlıca kişiydi ve bunun sonucunda
çoğunluğu için, evlilik-dışı doğumların bütün gün dışarıda, işteydi; çocuklarını
oranı ile yoksulluk ve toplumsal yalnızca akşamlan ve hafta sonlamda
yoksunluk göstergelerinin arasında görüyordu.
yüksek bir ilişki de vardır. Daha önce
gördüğümüz üzere, Birleşik Krallık'taki Son yıllarda yükselen boşanma
Batı Hintli artalanı olan ailelerin arasında oranlanyla ve tek anababalı hanelerin
tek anababalı hanelerin yüksek oranda artan sayısıyla birlikte, olmayan baba
olmasının açıklanmasında bu etkiler çok izleği farklı bir anlama gelir oldu.
önemlidir. Bununla birlikte, kadınların Ayrılmanın ya da boşanmanın bir
artmakta olan bir azınlığı şimdi bir eşin sonucu olarak çocuklarıyla yalnızca
ya da eşleşiğin desteği olmaksızın çocuk ender olarak teması olan ya da onlarla
ya da çocuklar yapmayı seçmektedir. teması hepten yitiren babalara gön-
'Kendi seçimiyle bekar anne olanlar', derme yapmaya başladı. Dünyada
olağan olarak, tek-anababalı bir haneyi boşanma oranlannın en yüksek olduğu
tatminkar biçimde yönetmek için yeterli ülkeler arasında olan Birleşik Krallık'ta
kaynaklara sahip olan kimi tek ana- ve Birleşik Devletler'de bu durum yoğun
babalann yerinde bir tanımıdır. tartışmalara yol açmıştır. Kimileri
'babanın ölümünü' duyurmuştur.
Crow ve Hardey (1992), tek
anababalı ailelere giden ve onlardan Karşıt bakışaçılarından yazan sos-
çıkan 'yolların' büyük çeşitliliğinin, tek yologlar ve yorumcular, yükselen suç
anababalann bir bütün olarak tekbiçimli oranlarından, çocuk desteği için refah
ya da bağlı bir topluluk olmadığı bedellerinin hızla artmasına dek toplum-
anlamına geldiğini ileri sürer. Her ne sal sorunlann bütün bir çeşitliliğinin
denli tek anababalı aileler ortak olan açkısı olarak, babasız ailelerin gitgide
belirli kimi maddi ve toplumsal artan çoğunluğuna tutunmuşlardır.
dezavantajları paylaşsalar da, bunların Kimilen, yakın çevrelerindeki erişkin-
pek az toplu kimliği vardır. Yolların lerin arasındaki çözüm görüşmelerinin,
çoğulluğu, toplumsal siyasanın amaçlan işbirliğinin ve uzlaşımın sürekli örnek-
bakımından, tek anababa olmanın leriyle karşılaşmadıkça, çocukların hiçbir
sınırlannın tanımlanmasının ve gereksi- zaman bir toplumsal topluluğun etkili
nimlerinin hedef alınmasının güç üyeleri olamayacağını savlamıştır
olduğu anlamına gelir. (Dennis ve Erdos 1992). Böyle savlara
göre, babasız büyüyen oğlanlar, kendileri
'Olmayan baba' başarılı birer baba olmak için savaşım
vereceklerdir.
1930'lann sonlanndan 1970'lere dek
olan zaman kimi kez 'olmayan baba' Tartışmada göze çarpan biçimde
dönemi dsahipadlandınlır. İkinci Dünya boy göstermiş olan Amerikalı yazarlann,
Savaşı sırasında pek çok baba, savaş meselenin Birleşik Krallık'taki tartışma-
hizmeti nedeniyle, çocuklarını ender ları üzerinde büyük etkisi olmuştur.
olarak görüyordu. Savaşı izleyen Babası^ Amerika (Fatherless America -
dönemde, ailelerin büyük bir çoğunlu- 1995) başlıklı kitabında David Blanken-
267
A lle le ı v e M a h r e m İ liş k ile r
268
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
Bunun gibi göze çarpan gösteriler, ailede, mahkemelerde ve hükümet politikalarında babaların çizgidışı
bırakılmıştık hislerine dikkat çekmektedir
269
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
270
A ileler ve M a hrem İlişkiler
b ilm e d iğ in i h is s e d iy o r u m , ü ç y ıld ır ç o c u k la r ı h iç tam için yine on u n la yapıcı b içim d e çalışm a girişim inde
z a m a n lı o la r a k a lm a d ın , g e r ç e k t e n d e s e n in b ir a z c ık bulunuyordu.
b u n u n d ış ın d a o ld u ğ u n u h is s e d iy o ru m . B e n c e o n la r ı
o la ğ a n b ir g ü n d e lik d ü z e n iç e r is in d e a lm a n iyi o lu r, S m a rt ve N e a le, b oşan m an ın koşullarda en der
o n la r ı o k u la g ö tü r e r e k , o k u ld a n a la ra k , o n la r iç in olarak b ir k ered e ve so n su za dek 'yoluna
y e m e k p iş ir e r e k , te m iz lik y a p a ra k , ç a m a ş ır y ık a y a rak koyulabilen' d eğişim leri salıverdiği so n u cu n a
v e ü tü y a p a ra k , ev ö d e v le r in d e o n la r a y a rd ım e d e r e k , vardılar. B aşarılı b içim d e b oşan m a-so n rası
h a s ta o ld u k la rın d a o n la r a b a k a ra k . V e s o n r a d u ru m u
an ababalık e tm e , sürekli ç ö z ü m g ö rü şm eleri ve
y e n id e n ta rtış ıp , y e n id e n d e ğ e rle n d irir iz .'
iletişim istem leri. 1 9 8 9 Ç o cu k Y asası çağd aş
(S m a r t v e N e a le 1 9 9 9 )
b o ş an m a -so n rası anababalık e tm e d üzen lem elerin e
B u ra d a , an n e, ço k lu etkenleri d en gelerk en , 'yapılacak z o ru n lu esnekliği eklem iş olm akla birlikte, onu n
d o ğ ru şeyi' b elirlem eye çalışıyordu. E s k i eşiyle gü ç ço cu ğ u n refah ına yaptığı vu rg u , b oşan m ış
b ir ilişkinin v e kendi öz-g elişim in d e gerçek leştirm iş a nabab aların arasındaki ilişkinin niteliği tarafın dan
oldu ğu ilerlem eyi sav u n m aya duyduğu gereksinim in oyn an an can alıcı rolü g ö z d e n kaçırabilm ektedir.
olu ştu rd u ğu b ağlam ın için de, ço cu k ların çıkarları
271
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
Prens Charles'm Camilla Parker-Bovvles'la evliliği, Birleşik Krallık toplumunda evliliğin kalıcı
öneminin kanıtıdır. Onlar bugün Britanya'daki belki de en ünlü üvey anababalardır.
272
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
273
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
Sırık a ilele r
Ju lia B r a n n e n ( 2 0 0 3 ) şim d i B ir le ş ik K r a llık 'ta b iz le rin 'sırık d ü ş tü k ç e v e in s a n la r d a h a az ç o c u k y a p tık ç a , k u ş a k la n n
a ile 1 ç a ğ ın d a y a ş a m a k ta o ld u ğ u m u z u sa v u n u r. B r a n n e n , a r a s ın d a k i 'y atay ' b a ğ la n tıla r z a y ıfla m a k ta d ır. D o la y ıs ıy la ,
h a n e h a lk ın ın , g itg id e a rt a n b iç im d e b ir k a ç k u ş a k ta n B r a n n e n ç a ğ d a ş a ile le ri u z u n v e in c e 's ın k g ib i
o lu ş a n a k ra b a iliş k ile ri a ğ ın ın y a ln ız c a b ir p a r ç a s ı o ld u ğ u n u y a p ıla n ım la r' d iye n ite le r (7 .2 . Ş e k le b a k ın ız ).
ile ri sü rer. B u n u n n e d e n i b ü y ü k ö lç ü d e , in s a n la rın d a h a
B r a n n e n , b ü y ü k a n a b a b a la r ın g itg id e a rta n b iç im d e
u z u n y a şa m a sıd ır. B r a n n e n , B ir le ş ik K r a llık n ü fu s u n u n
k u şa k la ra ra s ı h iz m e d e r, ö z e llik le to r u n la r ı iç in re s m i
b e ş t e ü ç ü n ü n elli y a ş ın d a y k e n h âlâ a n a b a b a la rın d a n e n az
o lm a y a n ç o c u k b a k ım ı s a ğ la d ık la rın ı b u ld u . K u ş a k la ra r a s ı
b ir in in sa ğ o ld u ğ u n a v e ü ç te b ir in d e n b ir a z fa z la s ın ın
d e s te ğ e o la n is t e m , d a h a y aşlı k u şa k la rın g e r e k s in im
b ü y ü k a n a b a b a la r o ld u ğ u n a d ik k a t ç e k e r. D ö r t k u ş a k lı
z a m a n la rın d a , ö r n e ğ in b o ş a n m a s ıra s ın d a , d u y g u sa l
a ile le rin b ü y ü k b ü y ü k t o r u n la r ı iç in e a la n a ile le rin
d e s te k d e s ağ lay a b ild iğ i te k a n a b a b a lı a ilele rin a ra s ın d a
sa y ısın d a d a b ir a rtış v ard ır.
ö z e llik le y ü k s ek tir. B u n u n k a rş ılığ ın d a , e s k i v e y en i
A ile n in k u ş a k la n m n a ra s ın d a k i 'd ik ey ' b a ğ la n tıla r g itg id e k u ş a k la n n a ra s ın d a s a n d v iç o la n 'e k s e n k u şa k'
a r ta n y a ş a m b e k le n t is i t a r a fın d a n g ü ç le n d irü m e k le b ir lik te , (y a ş la n d ık ça ) s ık lık la k e n d i a n a b a b a la rın ın , ç o c u k la n m n
b o ş a n m a o ra n la r ı y ü k s e ld ik ç e , d o ğ u r g a n lık o r a n la n v e h a t ta b e lk i d e to r u n la n n ın b a k ıc ıs ı o la c a k la rd ır.
274
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
ayıp gözüyle bakılıyordu. Britanya'daki tadır ve gitgide daha fazla çift, evliliğe
hane örüntüleriyle ilgili başlıca veri bir seçenek olarak bunu seçmektedir.
kaynağı olan Genel Hanehalkı Yokla- Genç insanlar sıklıkla, hesaplanmış
ması, birarada yaşamayla ilgili bir soru- tasarlamadan çok, bunun içine sürük-
yu ancak 1979'da içine aldı. Bununla lenmek yoluyla kendilerini birlikte
birlikte, Britanya'da ve Avrupa'nın yaşarken bulmaktadır. Çoktandır cinsel
başka yerlerinde genç insanların bir ilişkileri olan bir çift, birlikte gitgide
birarada yaşamaya ilişkin tutumları daha fazla zaman geçirerek, sonunda
değişmektedir. 'Bir çifdn evlenmeye kendi evlerinden birinden ya da öte-
niyetlenmeksizin birlikte yaşaması kinden vazgeçmektedir. Birarada yaşa-
uygundur' tümcesine şimdi on sekizle yan genç insanlar neredeyse her zaman,
yirmi dört yaşlan arasındaki insanların bir gün evlenmeyi ummaktadır ama
yüzde 88'i katılırken, altmışbeş yaş ve bunun şimdiki eşleşikleriyle olması
üzerindekilerin yalnızca yüzde 40'ı zorunlu değildir. Böyle çiftlerin yalnız-
katılıyordu (HMSO 2004). Geçtiğimiz ca çok azı paralarını ortaklaşa kullan-
yirmi otuz yılda bir haneyi paylaşan evli maktadır.
olmayan erkeklerle kadınların sayısı
1999'da Nottingham Üniversite-
keskin biçimde yükselmiştir. 1920'lerde
si'nde araştırmacılar tarafından gerçek-
doğmuş olan kadınların yalnızca yüzde
leştirilen bir incelemede, sosyologlar,
4'ü, 1940'lı yıllarda doğmuş olanlarınsa
onbir yaşında ya da daha küçük
yüzde 19'u birarada yaşıyordu. Ama
çocukları olan evli ve birlikte yaşayan
1960'larda doğmuş olan kadınların ara-
çiftlerin bir örnekleminin yanı sıra,
sında bu yüzde neredeyse yarı yarıyadır.
onların hâlâ evli olan anababalarının bir
2001 /2002'ye gelindiğinde, altmış yaşın
örneklemiyle görüştüler. Daha yaşlı evli
altındaki birarada yaşayan evli olmayan
insanlarla daha genç kuşaktan çifderin
kadınların oranı yüzde 28'di; erkekler
arasındaki adanmışlık bakımından
içinse bu rakam yüzde 25'ti (HMSO
farklılıklarla ilgileniyorlardı. Araştırma-
2004). Birlikte yaşamanın yaygınlığı,
cılar, daha genç evli ve birarada yaşayan
yirmibeş ile yirmidokuz yaşları
çiflerin birbirleriyle ortak noktalarının,
arasındaki kadınlar ve otuz ile otuz dört
anababalarıyla olan ortak noktalarından
yaşlan arasındaki erkekler için en yük-
daha fazla olduğunu buldular. Daha
sekti ( 7.3. Şekle bakınız). Her ne denli
yaşlı kuşak, evliliği yükümlülüklerle ve
birlikte yaşama gitgide popüler duruma
ödevlerle ilgisinde görürken, daha genç
gelmişse de, araştırmalar evliliğin yine
kuşak özgürce adanmışlıkları vurgulu-
de daha istikrarlı olduğunu öne sürer.
yordu. Daha genç yanıtçıların arasın-
Birlikte yaşayan evli olmayan çifderin
daki başlıca fark, bunlardan kimilerinin,
ayrılması, evli olanlarınkinden üç ya da
adanmışlıklarını evlilik yoluyla topluma
dört kat daha olasıdır.
kabul ettirmeyi yeğlemesiydi (Dyer
Öyle görünüyor ki, bugün Britan- 1999).
ya'da birlikte yaşama çoğunlukla
evlilikten önceki deneysel bir aşamadır; Gay ve le^btyen eşleşiklikler
bununla birlikte, evlilikten önce birlikte Pek çok eşcinsel erkek ve kadın
yaşamanın uzunluğu gitgide artmak-
275
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
1 6-1 9 2 0 -2 4 2 5 -2 9 3 0 -3 4 3 5 -3 9 4 0 -4 4 4 5 -4 9 5 0 -5 4 5 5 -5 9
7.3. Şekil Birarada yaşayan evli olmayan insanlar: Büyük Britanya, cinse ve yaşa göre, 2001/2002* (%)
' 16-59 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar. Kendilerini ayrılmış diye tanımlayan yamtçıları içine alır
Kaynak: S oda! Trends 3 4 ( 2 0 0 4 ] , s . 3 3
276
A ile le r v e M a h re m İliş k ile r
277
A ile le r v e M a h re m İliş k ile r
278
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
anababa evinin dışına giden, gitgide sık 1956). Birincil toplum sallaşm a,
rasdanır olan bir yol olmakla birlikte, çocukların, içinde doğmuş oldukları
çoğu insan sonunda evlenir. toplumun kültürel normlarını öğren-
dikleri süreçtir. Bu, çocukluğun ilk
Aileye ve mahrem ilişkilere yıllarında gerçekleştiğinden, aile insan
kuramsal bakışaçıları kişiliğinin gelişimi için en önemli are-
nadır. Kişiliğin istikrar kazanması,
Ailenin ve aile yaşamının incelen-
erişkin aile üyelerine duygusal olarak
mesi, birbirine karşıt kanaatları olan
yardımcı olmada ailenin oynadığı role
sosyologlar tarafından farklı biçimde
gönderme yapar. Erişkin erkeklerle
ele alınmıştır. Yirmi otuz yıl önce
kadınların arasındaki evlilik, erişkin
benimsenmiş olan bakışaçılarının pek
kişiliklerin onun aracılığıyla destek-
çoğu şimdi yeni araşürmaların ve
lendiği ve sağlıklı kalmasının sağlandığı
toplumsal dünyadaki önemli değişim-
düzenlemedir. Endüstri toplumunda
lerin ışığında çok daha az inandırıcı
ailenin erişkin kişiliklerini dengeleme-
görünür. Yine de, ailenin incelen-
deki rolünün canalıcı olduğu söylenir.
mesinde çağdaş yaklaşımlara dönme-
Bunun nedeni çekirdek ailenin genel-
den önce sosyolojik düşünmenin
likle akrabalardan uzak olması ve
evriminin kısaca izini sürmek değerli
endüstrileşmeden önce ailelerin yapa-
olacaktır.
bildiği gibi daha büyük akrabalık
İşlevselcilik bağlarından yararlanmayı başara-
İşlevselci bakışaçısına göre, top- mamasıdır.
lum, sürekliliği ve kanı birliğini güven- Parsons, çekirdek aileye endüstri
ceye bağlamak için özgül işlevleri toplumunun istemlerini ele almak için
başaran bir toplumsal kurumlar en iyi donanmış birim gözüyle bakı-
kümesidir. Bu bakışaçısına göre, aile, yordu. 'Geleneksel ailede', bir erişkin
toplumun temel gereksinimlerine yuvanın dışında çalışırken ikinci erişkin
katkıda bulunan ve toplumsal düzeni yuvayla ve çocuklarla ilgilenebilir.
sürdürmeye yardım eden önemli Pratik bakımdan, çekirdek ailenin
görevler başarır. İşlevselci gelenekte içerisinde rollerin bu uzmanlaşması,
çalışan sosyologlar, çekirdek ailenin babanın ekmek kazanan kişi olarak
modern toplumlarda belirli kimi 'araçsal' rolü benimsemesini, karısının-
uzmanlaşmış rolleri yerine getirdiğini sa ev ortamında 'duygulanımsal', duy-
düşünmüşlerdir. Endüstrileşmenin gusal rolü üstlenmesini içeriyordu.
ortaya çıkışıyla birlikte, aile bir
Şimdiki dönemde, Parsons'ın aile
ekonomik üretim birimi olarak daha az
hakkındaki görüşü yetersiz ve günü
önemli duruma geldi ve üremeye, ço-
geçmiş olarak karşımıza çıkar. Aileyle
cuk yetiştirmeye ve toplumsallaşıma
ilgili işlevselci kuramlar, erkeklerle
daha çok odaklandı.
kadınların arasındaki evsel iş bölüşü-
Amerikalı sosyolog Talcott Par- münü doğal ve sorunsuz olarak haklı
sons'a göre, ailenin başlıca iki işlevi gösterdikleri için ağır eleştirilerle
birincil toplumsallaşma ve kişiliğin karşılaşmışlardır. Ancak, kendi tarihsel
dengelenmesidir (Parsons ve Bales bağlamlarında gözden
279
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
280
A ile le r v e M a h re m İ liş k ile r
geçerliliğini soruş tur muş-lardır. bir zaman boyunca bakmaya dek çeşitli
Bulgular, daha önce hiç olmadığı denli süreçleri içine alan geniş bir alemdir.
çok kadının yuvanın dışarısında ücretli Kimi zaman, bakım, yalınca başka
işlerde çalışıyor olmasına karşın birinin psikolojik olarak iyi oluşuna
kadınların evdeki görevlerin başlıca göre ayarlanma anlamına gelir -birkaç
sorumluluğunu taşımayı sürdürdük- feminist yazar, ilişkilerin içerisindeki
lerini ve erkeklerden daha az boş 'duygu işiyle' ilgilenmiştir. Kadınlar,
zamanlarının olduğunu göstermiştir temizlik ve çocuk bakımı gibi somut
(Hochschild 1989; Gershuny 1994; görevleri omuzlama eğiliminde olmakla
Sullivan 1997). Bununla ilişkili bir izleği kalmayıp kişisel ilişkilerin korunmasına
sürdüren kimi sosyologlar, kadınların büyük miktarlarda duygusal emek
ücretsiz olarak yaptığı ev işinin genel yatırımında bulunurlar (Duncombe ve
olarak ekonomiye katkısının üzerine Marsden 1993). Bakım etkinlikleri
odaklanarak, ücretli ve ücretsiz işlerin sevgiye ve derin duygulara dayandırıl-
karşıt alemlerini incelem işlerdir makla birlikte, bunlar ayrıca, dinleme,
(Oakley 1974). Başkaları, kaynakların algılama, çözüm görüşmeleri yapma ve
aile üyeleri arasında dağıtılış biçimini ve yaratıcı biçimde eyleme becerisi isteyen
hane gelirine erişimin ve onlar üzerinde birer iş biçimidir.
denetimin örüntülerini soruşturmuştur
(Pahl 1989). Yeni bakışaçıları
ikinci olarak, feministler pek çok Son yirmi otuz yıl içinde feminist
ailenin içerisinde var olan eşit olmayangüç bir bakışaçısından yürütülmüş olan
ilişkilerine dikkat çekmişlerdir. Bunun kuramsal ve deneysel incelemeler,
bir sonucu olarak gitgide artan biçimde gerek yükseköğretimcilerin gerekse
göze çarpan bir konu, eviçi şiddet genel nüfusun arasında, aileye ve
görüngüsüdür. Feministlerin, aile mahrem ilişkilere yönelik artan bir ilgi
yaşamının şiddet içeren ve kötüye
yaratmışlardır. 'İkinci vardiya' -kadınla-
kullanımla ilgili yanlarının gerek
rın işteki ve yuvadaki ikili rollerine
yükseköğretimsel bağlamlarda gerekse
gönderme yapar- gibi terimler gündelik
yasa ve politika çevrelerinde uzun
sözcük dağarcığımıza girmiştir. Ama
zamandır yok sayılmış olduğuna ilişkin
iddialarının bir sonucu olarak, “karısını sıklıkla ev içerisindeki özgül meseleler
hırpalama”, evlilik içi tecavüz, ensest ve üzerine odaklandıklarından, aileyle ilgili
çocukların cinsel istismarı halkın daha feminist incelemeler yuvanın dışarısın-
fazla dikkatini çekmiştir (s. 260-3'e da gerçekleşmekte olan daha büyük
bakınız). Feminist sosyologlar, ailenin, eğilimleri ve etkileri her zaman
toplumsal cinsiyet bunaltımının ve yansıtmıyordu.
hatta fiziksel istismarın bir arenası
Geçtiğimiz onyılda aileyle ilgili
olarak nasıl hizmet ettiğini anlamaya
sosyolojik literatürü varlığında, femi-
çalışmışlardır.
nist bakışaçılarından yararlanan, ama
Feministlerin önemli katkılarda katı biçimde onlardan esinlenmiş
bulunmuş oldukları üçüncü bir alan, olmayan önemli bir derleme ortaya
bakım etkinliklerinin incelenmesidir. Bu, çıkmıştır. Aile biçimlerinde gerçekleş-
hasta olan bir aile üyesiyle ilgilen- mekte olan daha büyük dönüşümler
mekten, yaşça büyük bir akrabaya uzun ailelerin ve hanelerin oluşumu ve
281
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
28Z
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
283
A ile le r v e M a h re m İ liş k ile r
284
A ile le r v e M a h re m İ liş k ile r
pişman olma ve yeniden denemenin makta olan dünyamızda, o, yeni bir inan
bitimsiz bir döngüsüne girerler. Bir kaynağı durumuna gelmiştir. Eleştir-
yandan, erkeklerle kadınların arasındaki menler, cinslerin arasındaki savaşın
gerilimler yüksek olmakla birlikte, 'zamanımızın merkezi tiyatro oyunu'
hakiki aşkı ve doygunluğu bulmanın olduğunu savunan Beck ve Beck-
olanaklılığına ilişkin derin bir umut ve Gernsheim'ın dışlayıcı biçimde karşı-
inan varlığını sürdürmektedir. cinsellik üzerine odaklanmasına sal-
dırmışlardır ve bunun eşcinsel ilişkileri
'Aşkın', şimdiki çağımızın kar-
çizgidışı bıraktığını ileri sürmüşlerdir
maşıklıklarına verilen fazlaca yalınlaştı-
(SmartveNeale 1999).
rıcı bir yanıt olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama Beck ve Beck-Gernsheim, bunun Zygmunt Banman: Akışkan Sevgi
nedeninin tamı tamına, dünyamızın,
aşkın gitgide artan biçimde önemli A kışkan Sevgi (Liquid Love -2003)
olmaya başlayacağı denli ezici, başlıklı kitabında sosyolog Zygmunt
kişisellik-tanımaz, soyut ve hızla değiş- Bauman bugünlerde ilişkilerin 'kentin
mekte olması olduğunu savunurlar. en güncel konuşma konusu olduğunu
Yazarlara göre, aşk, insanların kendile- ve kötü ünü olan tehlikelerine karşın
rini hakiki biçimde bulabildikleri ve görünüşte oynamaya değer tek oyun
başkalarıyla bağlantı kurabildikleri tek olduğunu' savunur. Onun kitabı, 'insan
yerdir. Yazdıklarına göre, bizim belir- bağlarının dayanıksızlığıyla', bu daya-
sizlik ve tehlikeli dünyamızda, aşk nıksızlığın neden olduğu güvenliksizlik
gerçektir: hissiyle ve bizim buna verdiğimiz
karşılıklarla ilgilidir.
A şk , bir kendini arayıştır, b enim le ve
se n in le g e r ç e k te n te m a sa geçm ey e Bauman, kitabının kahramanının
duyulan b ir arzu du r, b eden leri paylaşm a,
(örneğin, aile, sınıf, din ya da evlilikle
d ü şü n c e le ri p a y la şm a d ır, d iz g in le n e n
h iç b ir şey o lm a k s ız ın b irb iriy le
ilgili) 'bağları olmayan adam' ya da en
k arşılaşm ad ır, itira fla rd a b u lu n m a ve azından saptanık, koparılamaz bağları
bağışlan m adır, olm uş v e o lm a k ta olanı olmayan adam olduğunu yazar.
a n lam a, d o ğ ru lam a ve d estek le m ed ir, Bauman'ın kahramanının sahipolduğu
m o d e rn yaşam ın yarattığı kuşkuları ve
bağlar, koşullar değişirse pek az
en dişeleri etk isizleştirm e k için b ir yuvaya
ve gü ven e duyulan bir öz le m dir. E ğ e r
gecikmeyle yeniden salıverilebilecekleri
h iç b ir şey k e s in ya da g ü v e n li biçimde gevşekçe örülmüştür. Bau-
g ö rü n m ü y o rsa , eğer k ir le t ilm iş b ir man'a göre, koşullar sıklıkla değişecek-
d ün yada solu k alm ak bile tehlikeliyse, o tir o, sürekli değişimle ve kalıcı bağla-
zam an i n s a n la r a şk a ilişkin y an lışa
rın yokluğuyla ıralandığını düşündüğü
sürükleyici rüyaların peşin e d üşerler, ta ki
o n lar ansızın karab asanla ra d ön ü şen e dek.
modern toplumu betimlemek için
( 1 9 9 5 :1 7 5 - 1 7 6 ) 'akışkan' eğretilemesini kullanır.
Onlar, aşkın aynı anda hem Bauman bir şaha kalkmış 'bireysel-
umutsuz hem de yatıştırıcı olduğunu leşme' dünyasında, ilişkilerin karışık bir
savlarlar. O, 'kendi kurallarına uyan ve kutsama olduğunu savunur; onlar, kişiyi
iletilerini insanların beklentilerine, farklı yönlere çeken, çatışan arzularla
endişelerine ve davranış örüntülerine doludurlar. Bir yanda, özgürlüğe, kaç-
kazıyan güçlü bir kuvvettir'. Dalgalan- mayı seçersek kaçabileceğimiz gevşek
285
A ile le r v e M a h r e m İliş k ile r
286
A ile le r v e M a h r e m İ llş k jle r
287
A ileler v e M a h re m İ liş k ile r
Hangi yan haklıdır? Olasılıkla, her zamanda kimi insanlar için derin
iki görüşe de eleşürel yaklaşmamız iyi endişeler yarattığından kuşku duyula-
olur. Geleneksel aileye dönüş, bir ola- maz.
nak değildir. Bunun nedeni yalnızca, Aile biçimlerinde bugün var olan
yukarıda gördüğümüz üzere (s. 250- büyük çeşitliliğini, bizi geçmişin
251), çoğu kez düşünüldüğü biçimiyle sınırlamalarından ve acı çekmelerinden
geleneksel ailenin hiçbir zaman var özgürleştirdiği için hoş karşılanmasının
olmamış olması ya da geçmişte ailele- gerektiğini savunanlar elbette bir miktar
rin, bugün için bir model olamaya- haklıdırlar. Erkekler ve kadınlar, bir
cakları denli çok sayıda bunaltıcı zamanlar bekar ya da hatta kızku-rusu
yanlarının olması değildir. Bunun olmaktan gelen toplumsal onay-
nedeni ayrıca, evliliğin ve ailenin daha lamazlıkla karşı karşıya kalmak zorunda
önceki biçimlerini dönüştürmüş olan olmaksızın, dilerlerse bekar kalabilirler.
toplumsal değişmelerin çoğunlukla Birlikte yaşama ilişkileri içindeki çiftler
tersine çevrilemez olmasıdır. Kadınlar, artık daha 'saygıdeğer' evli arkadaşla-
acı verici biçimde içinden kurtulmayı rının toplumsal reddedişiyle karşı
başarmış oldukları evde kideler halinde karşıya gelmemektedir. Gay çiftler,
dönmeyeceklerdir. Bugün cinsel geçmişte karşı karşıya gelecekleri aynı
eşleşikükler ve evlilik, iyi günde ve kötü düşmanlık düzeyiyle karşı karşıya
günde, eskiden oldukları gibi olamazlar. gelmeksizin birlikte ev kurabilir ve
Duygusal iletişim -daha tam olarak çocuklar yetiştirebilirler.
söylendikte, ilişkilerin etkin biçimde
Bunlar söylendikten sonra, bir yol
yaratımı ve korunması- kişisel alanda ve
ayrımında durduğumuz sonucuna di-
aile alanında yaşamlarımızda merkezi
renmek güçtür. Gelecek, uzun süreli
duruma gelmiştir.
evliliklerde ya da eşleşikliklerde daha
Sonuç ne olacaktır? Boşanma oranı fazla çürüme mi ortaya çıkaracakür?
önceki keskin artışından daha düz bir Gitgide artan biçimde, acılığın ve şidde-
çizgiye geçmiş olabilir ama düşmemek- tin yara izlerini taşıyan bir duygusal ve
tedir. Boşanmayla ilgili tüm ölçüler bir cinsel alanda mı barınacağız? Kimse
ölçüde kestirimlerdir ama geçmiş kesin olarak söyleyemez. Ama evliliğe
eğilimlere dayanarak, şimdi yapılan tüm ve aileye ilişkin az önce sonuca bağ-
evlilik sözleşmelerinin yaklaşık olarak lamış olduğumuz gibi bir sosyolojik çö-
yüzde 60'ının on yıl içerisinde boşan- zümleme, sorunlarımızı geçmişe bak-
mayla sona erebileceğini kestirebiliriz. mak yoluyla çözüme ulaştırmayaca-
Görmüş olduğumuz üzere, boşan- ğımızı güçlü biçimde anıştırır. Kişisel
ma her zaman mutsuzluğun bir yan- yaşamlarımızda çoğumuzun değer
sıması değildir. Eski zamanlarda mut- vermeye başlamış olduğumuz bireysel
suz evliliklerde kalmak zorunda oldu- özgürlükleri, başka insanlarla istikrarlı
ğunu hissetmiş olabilen insanlar taze bir ve kalıcı ilişkiler oluşturma gereksini-
başlangıç yapabilirler. Ama cinselliği, miyle uzlaştırmaya çalışmalıyız.
evliliği ve aileyi etkileyen eğilimlerin,
başkaları için yeni doyum ve öz-
doygunluk olanakları yaratırken, aynı
288
A ile le r v e M a h r e m İ liş k ile r
Ö zet
1 A krabalık, aile ve evlilik, sosyolojik ve insanbilim 7 Y en id en evlilik oran ları old u k ça yüksektir.
için kilit ö n em i olan , birbiriyle yakından ilişkili Y en id en evlilik, b ir yeniden kurulmuş ailenin
terim lerdir. A krabalık, ya genetik b ağla rd an ya da erişkin lerden en az birinin ö n c eki bir evlilikten ya
evlilikle b aşlatılm ış bağlard an oluşur. A ile, çocu kların d a ilişkiden çocu k ların ın o ld u ğu bir aile
yetiştirilm esiyle ilgili so rum lu lu ğu olan bir ak rab a olu şu m u n a yol açabilir. 'O lm ay an b ab a1 terim i,
topluluğudur. E vlilik, top lu m sal o la rak on ay la nan bir b ir ayrılığın ya d a b oşan m an ın ardından
cin sel ilişki için d e birlikte yaşayan iki insanın çocu klarıyla en d er olarak tem ası olan (ya d a hiç
arasındaki b ir bağdır. tem ası olm ayan) babalara g ö n d e rm e yapar.
2 Çekirdek aile, evli b ir çiftin (ya da bekar bir 8 Evlilik, a rtık iki insanın arasındaki bir
an ab ab am n ) kendi çocu klarıyla ya d a edinilmiş b irleşim in tanım layıcı tem eli değildir, birlikte
çocu klarıyla birlikte yaşadığı bir hanedir. E vli bir yaşama (bir çiftin evlilik d ışınd a cinsel bir ilişki
çiftte n ve ço cu k la rd an b aşk a akrabaların aynı h an ed e içinde birlikte yaşam ası) endü stri ülkelerinin pek
yaşadığı ya d a yakın ve sürekli ilişkilerin p arçası ço ğ u n d a d aha yaygın d u ru m a gelm iştir. G ay
oldukları ye rd e , b ir geniş ailenin varlığın dan söz erk ek ler ve lezbiyenler, eşcinsellikle ilgili tu tum lar
ed eriz. g e vşe m ey e başladığından, çiftler o larak birlikte
yaşam ayı gitgide artan b içim d e b aşarab ilm ek te-
3 B a tı top lum la rın d a evlilik, ve dolayısıyla aile,
lerdir. K im i örn ek lerd e, eşcin sel çiftler b ir aile
tekeşlilikle (bir kadınla b ir erkeğin arasın da, kültürel
olarak tanım lanm aya yasal hak elde etm işlerdir.
olarak o naylanan cinsel b ir ilişki) ilişiklendirilir. Ö tek i
kültürlerin pek ço ğ u , bir bireyin aynı z a m an d a iki ya 9 A ile yaşam ı h içb ir şekilde h er zam an bir uyum
d a d ah a fazla eşle evli olabildiği çokeşliliğe h o ş g ö r ü ve m utluluk resm i değildir; kimi za m an on u n
g ö ste rir ya d a o n u yüreklendirir. içerisinde cinsel istism ar ve eviçi şiddet
gerçek leşir. Ç o cu k ların cinsel istism arının v e eviçi
4 Y irm in ci yüzyılda, end üstrileşm iş top lum ların
şiddetin ço ğ u erk ekler tarafın dan gerçekleştirilir
ço ğ u n d a ge len ek sel çek irdek ailenin yaygınlığı
ve öyle g ö rü n ü y o r ki, b u n lar kimi erkeklerin
istikrarlı b içim d e aşınm ıştır. Şim di, aile b içim lerin de
ilişkili oldukları şid det içeren başka davranış
büyük bir çeşitlilik vardır.
tipleriyle bağlantılıdır.
5 E tn ik azınlık topluluklarının arasın d a aile
1 0 E vlilik, h er iki cins için de, düzenli cinsel
b içim lerind e dikkate d e ğer çeşitlilik vardır.
deneyim in koşulu o lm ak tan çıkm ıştır; o artık
B ritan ya 'd a , G ü n e y A sya ve A frik a-K a ra y ip kökenli
ek on om ik etkinliğin tem eli de değildir. Ö yle
aileler b aşa t aile tiplerinde farklılık gösterirler.
g ö rü n ü y o r ki, top lum sal v e cinsel ilişkilerin çeşitli
6 S a vaş-son rası yıllarda b o ş an m a o ranları yükselm iş biçim lerin in d ah a da gelişip büyüyeceği kesindir.
ve ilk evliliklerin sayısı azalm ıştır. B u n u n b ir so n u cu Evlilik ve aile sıkı sıkıya yerleşm iş k u rum lar
olara k, n ü fu su n gitgide artm ak ta olan b ir oran ı tek olarak kalm akta, an cak ö n em li gerginlikler ve
an ababalı h an e le rd e yaşam aktadır. gerilim ler yaşam aktadır.
289
A i le l e r v e M a h r e m İ lİ ş k jle r
Düşünme Soruları
1 Çağdaş toplumlarda tüm aile biçimleri eşit ölçüde kabul edilebilir midir?
2 Yükselmekte olan boşanma oranlan, evlilik ilişkisinin daha az değil, daha çok
önemli duruma gelmiş olduğunu nasıl işaret edebilir?
3 Ekmek kazanan erkek rolünün gerilemesiyle birlikte, ailelerin içerisinde erkekler
için hangi yeni roller vardır?
4 Aile kurumunu güvencelemek için sevgi yeterli midir?
5 Aile değerleri gerileyiş içinde midir? Ve bunun önemi var mıdır?
Ek Kaynaklar
G. Allan ve G. Crow, Families, Households and Society (New York: Palgrave, 2001).
Linda Hantrais ve Marlene Lohkamp-Himminghofen (yay. haz.), Changing Family
Forms, 1m w andPolicy (Loughborough: Cross-Natıonal Research Group, European
Research Centre, Loughborough University, 1999).
Gordon Hughes ve Ross Ferguson (yay. haz.), Ordering Lives: Family, Work and
Welfare (Londra: Routledge, 2000).
Richard M. Lerner ve Domini R. Castellino (yay. haz.), Adolescenis and their Families:
Structure, Function andParent-Youth Relationships (New York: Garland, 1999).
Jane Lewis, End o f Marriage: lndividualism and Intimate Relations (Cheltenham: E.
Elgar, 2001).
D. Newman ve E. Grauerholz, Sociology o f Families, 2. baskı (Londra: Sage, 2002).
E. B. Silva ve C. Smart (yay. haz.), The 'Nem'Family (Londra: Sage, 1999).
L. Steel ve W. Kidd, The Family (Palgrave Macmillan, 2001).
Helen Wilkinson (yay. haz.), Family Business (Londra: Demos, 2000).
A ile le r v e M a h re m İ liş k ile r
İnternet bağlantıları
Siyaset İncelemeler Merkezi (Centre for Policy Studies) ailenin, girişimin,
bireyciliğin ve özgürlüğün gelişimini desteklemek için yaratılmış olan bir düşünce
kuruluşu
http://www.cps.org.uk
Civitas
http://www.civitas.org.uk/
Demos -toplumsal dışlama, aile ve yoksulluk üzerine araştırma yapan bir düşünce
kuruluşu
http://www.demos.co.uk
291