Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 69

Koca Mustafa Paşa

Vakıfları ve Külliyesi
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

GİRİŞ Külliyesi ve Vakıfları üzerindeki çalışmaları ve

B
Yağmur Say'ın Seyyit Battal Gazi Külliyesi ve
ugüne l<adar vakıflar üzerinde kalem
Vakıfları üzerindeki çalışmaları devam etmekte­
oynatanlar veya araştırma yapanlar, ya
dir. Eş zamanlı olarak aynı mahiyette başka
Fuat Köprülü ve Ömer Lütfi Barkan gibi bu
çalışmaların yapılmış veya yapılıyor olması da
müessese eliyle gerçekleştirilen uygulamaların
muhtemeldir.
sonuçlarına bakarak, genelde bir şeyler yazıp
söylediler; veya bir ya da birden fazla vakfiyeyi Tek vakıf etrafında yoğunlaşma olarak bu
ele alarak onların tahlilini yaptılar. Bir başka araştırmalara benzeyen fakat amaçları ve
ifade ile ya genel mahiyette ya da ele alınan vakıf sonuçları itibariyle değişik unsurlar taşıyan bir
veya vakfiyeler üzerinde kuruluş anında verilen çalışma da biz yapmak istiyoruz. Bizim
bilgileri esas alarak vakıf sektörünün işleyişi ve yapacağımız bu çalışma, özel bir arşivde' bulu­
mahiyeti hakkında fikirler ileriye sürdüler. nan belgeler ile Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv
belgelerine dayalı ve bir makale boyutu ile sınırlı
Bu tarzda yapılan çalışmalar vakıflar
olacaktır. Bir vakfın yaklaşık 500 yıllık macerasını
hakkında pırıltılar taşımakla birlikte, kısa bir
yakalamaya yönelik olan bu çalışmamızda; Koca
zaman dilimi arasında kalmış sınırlı bilgilere
Mustafa Paşa Vakfı'nın bu zaman içerisinde
dayandığı için, asırlardır varlığını devam ettiren
karşılaştığı olayları, bu olayların Osmanlı
vakıf sektörünün hizmet faaliyetlerini gerçek ma­
Devleti'nin ekonomik, sosyal ve siyasî politikaları
nada anlatmaya yetmedi.
ile olan ilgisi; devletin yükselme, duraklama ve
Hiç şüphesiz vakıflar konusunda düşünmeye gerileme dönemlerinde yürürlüğe koyduğu uygu­
başladığız ilk yıllarda bu tür çalışmalara da lamaların vakıflar üzerinde yaptığı etkileri; bu ve
ihtiyaç vardı. Fakat üretimden çok tasarım ve pro­ benzeri sebeplerle anılan vakfın içine düştüğü
jenin önem kazandığı, fikir üretiminin uygula­ ekonomik krizleri ve bu durumun hizmete olan
manın önüne geçtiği günümüzde, artık teferruat yansımaları gibi hususlar üzerinde durulacaktır.
ve detayların ihmal edilmemesi gerekiyor. İnsanlık
Bu arada araştırmaya kapalı özel bir
bilgi çağına doğru koşuyor. Dünyanın her
arşivdeki belgelerden bazıları, orijinal
yerinde, ilim adamı, düşünür ve araştırmacılar,
metinleriyle neşredilerek, ilgililerin istifadesine
ilim öğrenmenin ötesinde bilgi üretmenin yollarını
sunulmuş olmakla, öbür taraftan Vakıflar Genel
arıyor. Bilgi üretimine ulaşmayan ilmî çabalar
Müdürlüğü Arşivi'ne de altı yeni vakfiye
boşa gitmemekle birlikte, hedefin yakalanmasına
kazandırılmaktadır.
da yetmiyor.
Diğer yandan Osmanlı Devleti ile birlikte,
Genelde söylediğimiz bu hususları özele
esas vakıfta yaşanan çözülmelere karşılık, sistemi
indirgeyecek olursak artık vakıflar hakkında
işler vaziyette ayakta tutabilmek için toplumun
yapılacak çalışmaların detaylara inilerek
gösterdiği direnç ve bu direncin sebep ve saikleri,
yapılmasının zamanının geldiğini ifade etmemiz
bu hususların tespit edilen orijinal belgeleri ile bir­
gerekiyor. Nitekim son zamanlarda, bu anlayışla
likte yansıtılması, bu çalışmayı benzerlerinden
bir vakıf etrafında derinlemesine çalışmalar
ayıran bir başka özellik olacaktır.
başlatılmıştır. Bahaeddin Yediyildız'ın "Vakıf
incelemelerinde Metod Araştırmaları" (II. Vakıf Bu özel arşiv II. B a y e z i d ( 1 4 8 1 - 1 5 1 2 ) döneminden tekke ve

Haftası Kitabı, Ankara 1985) adlı çalışmasında zaviyelerin kapanış tarihi olan 1 9 2 5 yılına k a d a r geçen 5 0 0
yıllık z a m a n içerisinde K o c a Mustafa Paşa Vakfiyesi ve aynı
belirttiği üzere, külliyeleri uzun süreli zaman
bünyede yer a l a n Halvetilik'in bir kolu olan Sümbüliyye
içinde derinliğine tahlil etmeyi esas alan "üçüncü H â n i g â h ı ile ilgili belgeler kapsamaktadır. Sayıları 300'ü
yaklaşım tarzı" istikâmetinde. Vakıf külliyeler bulan bu belgeler; vakfiyeler, fermanlar, irâde-i seniyyeler,
üzerinde derinliğine ve bütüncü bir yaklaşımla ilk fevcihnameler, hizmet ve ekonomik faaliyetle ilgili her türlü

araştırmayı Fahri Unon, Fatih Külliyesi üzerinde yazışma ve arşiv vesikalarından oluşmaktadır. B a n a bu bel­
geleri tetkik etme ve y a y ı n l a m a fırsatını veren, Sümbülliye
denemiştir. İkincisini Bursa Yıldırım Külliyesi
Hânigâhı son şeyhinin oğlu Yüksek Maden ve Petrol
üzerinde Mustafa Asım Yediyildız tamamlamıştır. Mühendisi Kutbettin Yücesümbül Beyefendi'ye şükranlarımı
Halen Congüzeli Zülfikar'ın Aziz Mahmut Hüdâyi sunuyorum.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

I. KOCA MUSTAFA PAŞA Bugüne kadar vakfiyenin tam metin halinde


orijinal veya istinsah edilmiş suretlerinin
VAKFIYESİ'NİN MUHTEVA TAHLİLLERİ
tarafımızdan görülememiş olması. Koca Mustafa
1. Koca Mustafa Paşa Vakfiyesi Paşa tarafından böyle bir vakıf kurulmadığı
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde, Koca anlamına gelmemektedir. Aksine vakfiyenin
Mustafa Paşa'nın^ mevkufatına ait müstakil bir varlığına dair birden fazla padişah fermanı
(Kutbi/ Belge (II. Bayezid) 915:62); (Yavuz Selim)
defter bulunmaktadır. Defterde, toplam 71 adet
919:98, 922:59; (Kanuni 970:103, II. Selim,
Koca Mustafo Paşa mevkufotına ait mübaya'a
977:95), vakıf tahrir defterleri (Barkan- Ayverdi
hücceti mevcuttur. Defterin 45-360. sayfaları
1970:366-369; Kutbi/ Belge 1283: 37 / 1 - 5 ),
arasında yer alan ve dili Arapça olan mübaya'a
hizmet personeli ile ilgili tevcihnameler (VGMA
hücetlerinden 38 adedi mütercim Rahmetli Osman
1289: (Esas İst. Def. 133/20) 2493; V G M A
Keskioğlu tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. 1309: (Esas İst. Def. 135/22) 575) ve yüzlerce
Çeviriler 2133 numaralı defterdedir. vakıf belgesi bulunmaktadır.
Koca Mustafa Paşa'nın Mevkufat Defteri,
Padişah, sultan ve paşaların tasarruf hakkına
meşin ciltli, gömme şemseli, miklebli iken, son­ sahip oldukları Mirî Hazine'ye ait temizlik arazi­
radan miklebli kısmı tamir görmüştür. Bütün say­ leri vakıflaştırıldıkları iddialarının aksine; üzerine
falar altın yaldızla çerçevelidir. Mübaya'a hüc­ Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nin oturduğu, İstan­
cetlerinin başlıkları kırmızı mürekkeple, normal bul Sulumanastır'daki arsalar hariç. Koca
metinler siyah mürekkeple yazılmıştır. Aharlı kağıt Mustafa Paşa, vakfettiği diğer taşınmazların
kullanılmıştır. Defter ortaboy kitap ölçülerini tamamını rayiç bedellerle satın almıştır. (VGMA
taşımaktadır. Defter, kendi cildinde olduğu gibi, 886-910: (Def. No) 654:1 - 378 ; Örnek
kenarları çift zemberekli meşin bir kutu içerisinde mübaya'a hücceti, Belge-1)
muhafaza edilmektedir.
Padişah II. Bayezid (1481-1512)'in imza­
Defterin bütün sayfaları, üzerinde "vakf el- ladığı 18, 19 ve 20 numaralı "mülkname"lerde
merhum Mustafa Paşa el-atik taleben li-merzâti'l- şunlar yazılıdır:
kerim-el-medreseti fi Kostantiniyyeti'l mahmiyyeti-
' K o c a Mustafa Paşa (Muslihüddin) II. B a y e z i d d ö n e m i n d e
1033" ifadesi ve tarihi bulunan bir mühürle mühür­ yetişmiştir. Frenk v e y a Rum asıllıdır. Kapıcıbaşılık görevi ile
lenmiştir. Mührün orijinal şekli şöyledir. (Mûhür-1) (VGMA 895:654/119) E n d e r u n d a n çıkmıştır. Fransa'dan
R o m a ' y a nakil o l a n C e m Sultan için P a p a ' y a gönderilmiştir.
K o c a Mustafa Paşa a d ı n a 887/148Tde Hazinedarbaşı, 892/1487'de Kapıcılar
kazınmış ve üzerinde "vakf Kethüdası, 894/1489'da Kapıcıbaşı, 901/1495'de
el-merhum Mustafa Paşa el-
Aviunya, 9 0 3 / 1 4 9 7 ' d e Gelibolu Sancakbeyi, 904/1488'
atik taleben li-merzâti'l-
de Rumeli Beylerbeyi ve 9 8 0 / 1 5 0 1 ' d e V e z i r olmuştur.
kerim, el-medreseti fi
917/1511'de Hersek-zâde Ahmet Paşa'nın üçüncü defa
Kostantiniyyeti'l - mahmiyyeti
i 033" ibaresi yazılı Sadaretten ayrılması üzerine "Vezir-i A z a m " l ı ğ a getirilmiş
mühürdür (VGMA (Koca ve z a m a n ı n d a saltanat değişikliği m e y d a n a gelmiş, Y a v u z
Mustafa Paşa Mevkufatı Sultan Selim ( 1 5 1 2 - 1 5 2 0 ) hükümdar olmuştur (Uzunçarşılı
M ü b a y a ' a Hücceti Defteri) 1983:539-540). Saltanat değişikliğinde yerinde
886-910:654/1-378). bırakılmışsa d a , bir rivayete g ö r e , C e m Sultan'ın z e h i r l e n ­
mesine adının karışması (Hulvi 1993: 447; Çolıkoğlu
Defterin başından bir kısmı eksiktir. Bu eksik­ 1968:18); bir başka rivayete göre ise Koca Mustafa

lik, cilt ve kapak sayfası arasının sonradan Paşa'nın Ş e h z a d e Ahmet'le gizli m u h a b e r e d e bulunması v e
II. B a y e z i d ' i n hallinden evvel Ş e h z a d e Ahmet'i karşılamak
yapıştırılmış olmasından ve birinci sayfanın
üzere Üsküdar'da atlar hazırlatması sebebiyle; Padişah
"şuhud-u hal" ile başlamasından açıkça belli Y a v u z Sultan Selim ile birlikte O s m a n l ı H a n e d a n m e n s u p ­
olmaktadır. Deftere sonradan sayfa numarası ve­ larının m e z a r ı n ı z i y a r e t maksadıyla B u r s a ' d a bulundukları
rilmiştir. Defter mevcut haliyle 378 sayfadır. sırada idam edilmiştir ( 9 1 8 / 1 5 1 2 ) . Kabri, Pınarbaşı'nda
Bursa Mevlevihanesi karşısındaki umumi mezarlıktadır.
Aslında bu tür defterlerde, başta vakfiye, Y a n ı n d a oğlu müderris Mehmet Efendi y a t m a k t a d ı r . Mezar
arkasından da vakfedilen taşınmazların mübaya'a taşında "Sahibü'l hayrât eş-şehid Koca Mustafa Paşa"
hüccetleri veya mülknameler yer alır. Bu defterin yazılıdır (Baykal 1 9 9 3 : 7 3 ) . Demir p a r m a k l ı k l a r l a çevrili o l a n

baş kısmının eksik olması, bugüne kadar Koca mezarını 1 9 9 3 ' t e z i y a r e t ettiğimde, b a k ı m s ı z , sarmaşık v e
incir a ğ a ç l a r ı y l a kaplanmış olduğunu gördüm. Bir ehl-i
Mustafa Paşa'nın orijinal vakfiyesinin bulunama­
insaftan himmet beklemektedir. K o c a M u s t a f a Paşa d e ğ e r l i
ması, vakfiyenin buradan kopartılarak alınmış bir vezir ise d e "Vezir'i A z a m " l ı ğ ı karışık bir d ö n e m e tesadüf
olması ihtimalini düşündürmektedir. Fakat şu ettiğinden, idamla hayatını kaybetmiştir (Uzunçarşılı
aşamada kesin bir şey söylemek mümkün değildir. 1983:540).
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

"Kapıcılanmbaşı Hacı Mustafa b. şekilde belirtmek mümkündür. 953 tarihli defterde


Muslihüddin, Istanbul-lsa Kapusu Sulumanostır'da 5 olan devirhan ücreti 1283 tarihli defterde
iznimle bir cami-î şerif bina etmişti. Bu cami 16'ya, Yenice Karasu imaretinin yıllık gideri
çevresinde imaret... çifte hamam meşrutahane... 100.000 akçeden 111.000 akçeye, İstanbul Koca
ve gelir sağlayacak dükkânlar yaptırmak üzere; Mustafa Paşa Külliyesi İmareti'nde tüketilen
İstanbul Subaşı tezkiresi ile benden izin istedi. pestil miktarı 3 vakiyyeden 9 vakıyyeye yükseltil­
Tezkire mucibince, ben dahi icazeti layik gördüm. miştir.
Mülkümden Hassa bostanlık yerlerini sadaka
Barkan-Ayverdi'nin neşrettiği İstanbul
ettim ve büyürdüm ki bu yerlere malik ve
Vakıfları Tahrir Defteri 9 5 3 / 1 5 4 6 ; Şeyh M. Rıza
mutasarrıf ola. Dilerse sata, dilerse bağışlaya ve
Efendi'nin metrukâtı arasında bulunan defter ise
dilerse vakf ede" (VGMA 895,898: (Def No.)
1283/1866 tarihini taşımaktadır. Bütün tahrir
654:119-129 Temlikname, Belge 2).
defterleri gibi metrukât arasında bulunan defter
Tescil tarihini tespit edemediğimiz Koca de siyakat türü yazı ile düzenlenmiştir. Defterin
Mustafa Paşa Vakfiyesini,^ Balıkesirli Kadı-asker sonunda yer alan divanî kırması sitili ile yazılan
Mehmed b. Hacı Hasan (ölm. 9 1 1 / 1 5 0 5 ) tastik "suret-î defter-î evkaf, idare-î mezbur budur ki ba
etmiştir (Barkan-Ayverdi 1970:366; Kutbi/Belge ferman-î âli naki olundu. Tahriren fi şehr-î Şevval
1 2 8 3 : 3 7 / 1 ; Uzunçarşılı 1983:540) sene selase ve semanin mi'eteyn ve elf" ibaresi,
bize göre defterin tanzim tarihini değil, ibareden
Çok kesin olmamakla birlikte, mübayo'a hüc­
de anlaşılacağı gibi tasdik tarihini göstermektedir.
cetlerinin 8 8 6 / 1 4 8 1 - 9 1 0 / 1 5 0 4 tarihleri
Aksi halde iki defter arasında geçen 330 yıllık
arasında düzenlenmiş olması (VGMA 886-
zamana rağmen, gelir-gider durumu ve diğer
910:654) ve Paşa'nın ölüm tarihinin 9 1 8 / 1 5 1 2 '
hususların bu kadar birbirine yakın olmasını izah
de vuku bulması (Uzunçarşılı 1983:540),
etmek mümkün değildir.
Vakfiyenin Kadı-asker Mehmet b. Hacı Hasan'
tarafından tasdik edilmesi ve ayrıca vakıf tesisinde Orijinal vakfiyenin bugüne kadar göreme­
en son yapılan şeyin vakfiyenin düzenlenmesi ve diğimizi söylediğimiz Koca Mustafa Paşa
tescili olması gibi hususlar birlikte değerlendiril­ vakıflarını, bu iki defterde bulunan bilgiler
diğinde. Koca Mustafa Paşa Vakfiyesi'nin ışığında tahlile tabi tutacağız.
9 1 0 / 1 5 0 4 - 9 1 1 / 1 5 0 5 tarihleri orasında tescil
edilmiş olduğunu söylemek mümkündür. • Tahrir defteHerinin başında K o c a Mustafa Paşa Vakfı'nın
"müessesât-ı hayriye" bölümü şu ifadelerle anlahimaktadır:
Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın hayrâtı ve diğer
"Vokfü'l merfıûmü'l mağfurun leh es-sa'idü'ş-şehid Mustafa
mal varlığını, iki ayrı "vakıf tahrir defteri"nden Paşa bin Abdulmuin o l a r a k ; berây-ı cami-i şerif ve imaret ve
takip edebilmekteyiz. medrese ve h â n i g â h ve mektebhane der mahruse-i istanbul

Bunlardan birisi, istinsah metnini okuyucu­ der kurbi-i Sulu Manastır. V e cami-i şerifi â h a r der kurbi-i
Bâb-ı Hazret-i Ebâ Eyyub Ensâri' aleyhi rahmetlü'l-bari der
lara sunduğumuz Sümbüli Hânigâhı Şeyhlerinin
mahrüse-i mezbure. V e imaret-i diğer der Yenice-i K a r a s u .
metrukâtı arasında bulunan Koca Mustafa Paşa
V e cami-i şerif-i diğer ve mektebhane-i a h a r der Kasaba-ı
Vakfı Tahrir Defteri (Kutbi/Belge 1283:37/1-5,
Nevrekob tâbi'i Vilayet-i Rumeli der mucib-i vakfiye bâ
Belge-3) diğeri ise, Ö.L Barkan ve E.H Ayverdi'nin imza'i'l-merhum Mehmed ibnü'l-Hac Hasanü'l-Kâdi bi'l-
müştereken yayımladığı " 9 5 3 / 1 5 4 6 tarihli İstan­ asakiri'l-mansure" (Barkan-Ayverdi 1 9 7 0 : 3 6 6 ; K u t b i / B e l g e
bul Vakıfları Tahrir Defteri"dir. (Barkan-Ayverdi 1 2 8 3 : 3 7 / 1 , b u r a d a n naklen Yüksel 1983:273).
1970:366-369).
' Kadı-asker Mehmet Efendi Balıkesirlidir. Hacı H a s a n oğlu

Bu tür tahrir defterlerinde sıkça rastlanan Mustafa'nın oğludur. M o l l a Y e ğ a n ' d a n ders görüp Sahn

rakam hataları dikkâte alınmadığında, Müderrisi, sonra Gelibolu ve Bursa Kadısı oldu. Bir a r a
tekrar Sahn Müderrisliğine seçildi, ardından İstanbul
9 5 3 / 1 5 4 6 tarihli defter ile 1283/1866 tarihli
Kadılığına atandı. 886/1481'de Anadolu Kadı-askeri,
defter arasında sadece 1500 akçelik gelir artışı
8 9 2 / 1 4 8 7 ' d e Rumeli Kadı-askeri oldu. 18 sene bu hizmette
gözlenmektedir.
kaldıktan sonra 90 yaşlarında 911/1595'de vefat etti.
Masraf cetvellerinde ise iki defter arasındaki Şerhleri haşiyeleri ve şiirleri vardır (M. Süreyya, sicill-i

fark, sadece üç kalemden ibarettir. Bu farkları şu O s m a n i 1 9 9 6 , C . l l , s. 3 8 4 ) .


DR. NAZİF OZTURK

Vakfiyede geçen ismiyle "es sa'idü'ş -şehid Siroz, Nevrekop, Ustrumca İnebohtı kozaları ile
Mustafa Paşa b. Abdulmu'in'in^hayratı şunlardır: Avlony Livası ve Mahrüse-Î Selanik'tir.

İstanbul Kocamustafapaşa (Sulu manastır) da Defterlerde bildirildiğine göre, geniş bir


cami, medrese, mektep, hânigâh, imaret, Istan- olana dağılmış bulunan vakıf akarlardan toplam
bul-Eyüp'te Ayvansaray Atik Mustafa Paşa'da 558.041 akçe gelir elde edilmektedir. Bu gelirin
kiliseden dönme cami; Rumeli Yenice-i Karasu'da 176.101 akçesi İstanbul'daki taşınmazlardan
imaret, Kasaba-i Nevrekob'da cami ve mektepir sağlanmaktadır. Bu miktarın toplam gelir içerisin­
(Barkan-Ayverdi 1970:366; Kutbi/Belge deki oranı % 3 1 . 55'tir. Demek ki, hem hayrat,
1283.37/1) hem akar olarak Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın
ağırlığı İstanbul'dadır.
Bu durumda Koca Mustafa Paşa "müessesat-ı
hayriye" olarak 3 cami, 2 imaret, 2 mektep, 1 Elde edilen gelirlerle "müessesât-ı hayriye"
hângâh ve 1 medrese vakfetmiş olmaktadır. nin giderleri karşılanmaktadır. Yenice-Î Karasu'da
bulunan imarete yıllık maktu bir para tahsis
Buralarda görev yapacak hizmet persone­
edilirken, İstanbul Koca Mustafa Paşa İmoreti'ne
line. Koca Mustafa Paşa Külliyesi bitişiğinde, her
önceden tespit edilmiş bir bedel ayırma yerine,
biri bahçeler içerisinde ahırı ve diğer müştemilatı
pişirilecek erzakîn miktarını ve cinsini belirtmekle
bulunan lojmanlar yaptırılmıştır.İstanbul'daki
yetinilmiştir. İstanbul'daki imaretin mutfak ve
Külliyeye dahil olan çifte hamam'* olmak üzere,
fırınında; günde yarım ton odun, 1000 ekmek,
Eyüp'te, Tatarpazarı'nda, Balkanlarda Yenice-Î
6.5 kg. et, kişi başına 150 gr. bal tüketilmektedir.
Karasu'da, Nevrekob'da Ustrumca'da ve Drac'da Diğer gıda maddeleri teker teker sayılmaktadır.
birer hamam yaptırılmıştır. Bu durumda Koca Verilen rakamlardan imarette görevli personel,
Mustafa Paşa'nın yaptırdığı vakıf hamam sayısı talebe, müridân ve misafir olarak külliyenin
7'ye ulaşmaktadır. mutfağında hergün yaklaşık 500 kişinin yemek
Hoyratının bulundğu yerleşim merkezlerinde, yediği anlaşılmaktadır. Bedel yerine erzakın gra­
vakfiyede öngördüğü hizmetin devamlılığı için majının belirtilmesi, asırlar boyu imarette pişirilen
gerekli olan gelirleri sağlamak üzere; Koca yemeğin miktarı ve kalitesinin muhafazasına
Mustafa Paşa yüzlerce dükkân, işhanı ve evler yönelik olmalıdır. Başta camiler olmak üzere,
inşa ettirmiş; bugün millî sınırlarımız dışında hizmet birimlerinin her türlü cari giderleri, ısınma,
kalan Balkanlarda, ticarî binaların yanında pek aydınlatma, temizlik, bakım-onarım masrafları,
çok köy ve mezra'yı vakfetmiştir. vakfın gelirlerinden karşılanmakta bunlara
ilaveten Medine'deki Mescid-i Nebevi ve
Vakıf malları, İstanbul'da Kocamustafapaşa,
Peygamberimizin (s.o) türbe-î saadetlerinde vazi­
Aksaray, Bayezid, Eyüp, Edirnekapı semtlerinde
feli bulunanlar için, her yıl 300 "sikke-î eşrefiyye"
bulunmaktadır.
gönderilmektedir.
İstanbul'daki taşınmazlar arasında bugün
yerlerinde göremediğimiz Bayezıd'deki Darb- ^ Koca Mustafa Paşa Frenk v e y a Rum asıllı olduğu için
hane-i amire bitişiğinde olması gereken, biri iki ( V G M A 8 9 5 : 6 5 4 / 1 1 9 ) babasının adı b a z e n "Muslihüddin"

katlı, 47 odalı, diğeri 22 hücreli iki iş hanı boşta ( V G M A 8 9 5 : 6 5 4 1 1 9 - 1 2 9 ) b u r a d a olduğu gibi b o z a n d a


"Abdülmu'in" o l a r a k geçmektedir. Bu k o n u d a geniş bilgi
gelmektedir. (Barkan-Ayverdi 1270:366).
a l m a k isteyenler bakabilirler.
Bugünkü milli sınırlar içerisinde kalan toprak­ ' Bu çifte h a m a m vakıf tahrir defterinde, " h a m a m - ı büzürk-i

lardan İstanbul ve Bolu vilayetleri ile Trakya'da, çifte, der kurbi-i vâkıf-ı mezbur" şeklinde tarif edilmektedir.
953 tarihli defterde geliri 6 5 . 0 0 0 akçe (Barkan-Ayverdi
vakfın malları dağılmış vaziyettedir. İstanbul'dan
1970:366), 1 2 8 3 tasdik tarihli defterde ise 8 5 . 0 0 0 a k ç e
sonra en geniş ve en yaygın vakıf akarları
(Kutbi/Belge 1283:37/1). olarak gösterilmektedir. Bu
Balkonlardadır. Ancak biz burada bunları teker hamam bugün de ayaktadır, ancak Vakıflar İdaresi
teker soyma yerine, vakıf mallarının bulunduğu tarafından satılmış v e özel şahısların mülkiyetine geçmiştir.
vilayet ve kazaların isimlerini zikretmekle ' Sözünü ettiğimiz her iki vakıf defterinde d e K o c a M u s t a f a
yetineceğiz'. Paşa'nın vakfına ait bütün vakıf t a ş ı n m a z l a n , köy ve hatta
m e z r a ' a y a k a d a r : cinsleri, s a y ı l a n , sağladıkları yıllık gelir
Balkanlardaki bu yerleşim birimleri şunlardır: miktarlarıyla birlikte teker teker sayılmaktadır (Barkan-
Rumeli vilayeti, Dimetoka, Yanboli, Filibe, Ayverdi 1 9 7 0 : 3 6 6 - 3 6 9 ; K u t b i / B e l g e 1 2 8 3 : 3 7 / 1 ) . Bu konu­
Niğbolu'ya bağlı Lofça, Yenice-i Karasu, Drama, d a geniş bilgi a l m a k isteyenler bu deftere bakabilirler.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFU\RI VE KÜLLİYESİ

Müessesât-Î Hayriye'de vazife yapan hizmet "Vakıf binaların bakım ve onarımlarının


personeline yıllık 156.800 akçe maaş ödenmekte­ yapılması, personel ücretlerinin ödenmesine
dir. Demek ki toplam gelirin % 28.09'u hizmet takdim edilsin. Yani vakıf bütçesinden öncelikle
personeli ücretne ayrılmaktadır. (Barkan-Ayverdi binaların bakım ve onarım giderleri karşılansın,
1970:368-369). pesonel aylıklarının ödenmesi daha sonra
yapılsın. Eğer birden fazla onarım ihtiyacı mey­
idarî personel dahil edildiğinde, İstanbul'da­
dana gelirse, su kanalları ve çeşmelerin tamirine
ki imaret ve diğer birimlerin carî harcamaları
öncelik verilsin."
hariç, yönetim ve işletme gideri olarak yapılan
sarfiyatın miktarı artmaktadır. Personel ücreti "Hânigâha bir "şeyh-î salih" tayin edilsin.
olarak ayrılan yıllık paranın 28.080 akçesi Hânigâha gelip intisap eden sulehâyı, irşad ve
müderris, kapıcı ve talebelere, 40.680 akçesi terbiye etsin. Tekkede kalan şeyh ve müridlerin
cami ve mektep görevlilerine, 16.740 akçesi yemek bedelleri olarak her gün vakfın gelirinden
imaret mensuplarına, 20 akçesi Nevrekob'daki 20 akçe verilsin. Medresenin müderrisine günlük
cami hizmetlilerine, 144.640 akçesi idari perso­ 40 akçe ödensin. Eğer ilmî kudreti yüksek bir
nel ve bazı yönetim giderlerine sarfedilmiştir. kimse müderris olursa, o takdirde yev.niyesi 50
Ayrıca personel ücreti dahil, Yenice-î Karasu'daki akçeye çıkartılsın'.
imaretin erzak ve diğer işletme giderlerine ayrılan "Bütün masraflar yapıldıktan sonra geriye
paranın miktarı ise yıllık 100.000 akçedir. Bu gelir fazlası kalırsa, bu gelirlerden bir bölümü
durumda, erzakın bedeli belirtilmemiş olan İstan­ beklenmedik bir anda meydana gelebilecek
bul'daki imaretin giderleri dışında, vakıf hizmet­ onarım ihtiyaçlarına sarfedilmek üzere yedek
leri için harcanan paranın toplam miktarı akçe olarak ayrılsın, bakiyesi ile vakfa faydalı
330.160 akçeye ulaşmaktadır. Bu miktarın genel taşınmazlar alınarak, vakıf malına ilave edilsin".
gelire oranı %59.16'dır. "Kendi ahfâdım veya kölelerim ya da kölele­
Görülüyor ki defterin tasdik tarihi itibariyle rimin çocukları arasında gerek idarî ve gerekse
330 sene sonra da, görevli ücretlerine ayrılan hizmet personeli için istenilen vasıf ve liyakatta
paranın toplam gelir içerisindeki oranı aynen kimselerin bulunması durumunda, kadrolara bun­
muhafaza edilmektedir. (Kutbi/Belge 1 2 8 3 / lar atansın. Bu kimseler arasında arzu edilen
3 7 / 5 ) . Bu durumda vakfın ilk kuruldğu ve iyi vasıfta şahısların mevcut olmaması halinde ise,
yönetildiği dönemlerde, akarlardan elde edilen dışardan ehil kimssler göreve getirilsin".
gelirin belirli oranda fazla verdiği anlaşılmak­ "Her ne sebeple olursa olsun, uzun bir
tadır. zaman sonra vakıf binalar harap olur vaya vakfın
Tetkike çalıştığımız bu vakıf defterlerinin işleyişinde bir bozulma meydana gelirse, ikinci,
sonunda vakfiyenin özeti verilmektedir. "Şart-Î üçüncü, dördüncü defo, hatta mümkün olduğu
vâkıf oldur ki...." diye başlayan bu kısımda şunlar sürece, yeniden ihya edilsin. Eğer birgün vakfın
yazılıdır: yeniden işler hale getirilmesi mümkün olmaz ise,
o takdirde vakıf gelirleri yoksullara ve miskinlere
"Toplam vakıf gelirlerinden öncelikle "Ravza-ı
dağıtılsın" (Barkan-Ayverdi 1970:369; Kutbi/
mutahhare" hademelerine ve Medine-Î münevvere
Belge 1283:37/5)
sülehâsma sarfolunmak üzere her yıl Medine'ye
300 sikke-i eşrefiyye gönderile. Vakfın mütevellilik Bu şekilde hizmet alanları, mal varlığı ve bu
görevi, başlangıçtan itibaren kendi çocuklarımın malların nerelerde bulunduğu anlatılan Koca
ve torunlarımın salih ve dürüstlerine verile. Kadın Mustafa Paşa Vakıflarına; vakıf müessesesine
erkek ayrımı yapılmadan, soyum münkariz olun­ verilen önem sebebiyle yükselme dönemi
caya kadar vakıf yönetimi nesilden nesile intikal padişahları çok büyük saygı ve itina
göstermişlerdir.
ettirile. Kendi neslimin sona ermesi halinde,
mütevellilik vazifesi kölelerime ve bunların çocuk­ ' Vakfiye özetinde böyle denilmekle birlikte, her iki vakıf def­
larına geçe. Kölelerimin zürriyetinin de ortadan lerinde de müderrise ödenen ücret, 5 0 akçe olarak göste­
kalkması durumunda vakfa mütevelli tayin etme rilmektedir (Barkan-Ayverdi 1970:368; Kutbi/Belge
1283:37/4). Bu d u r u m d a başlangıçtan itibaren Koca
yetkisi, devlet başkanına ait ola. Kime dilerse ona
Mustafa Paşa Medresesi'nin ellilik medrese olduğu
vere."
anlaşılmaktadır.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Okuyucuların, günümüz devlet adamlarının hayrâtı olan Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nin
vakıflara olan yaklaşımı ile tarihte sergilenen yıkılmasını emrettiğine dair menkabevi
uygulamaları ve her iki dönemde yaşanan hak ve hikayelerin (Hulvi 1993:447-448; Yazıcı
adalet anlayışını mukayese etmeleri için. Koca 1956:101, Çalıkoğlu 1968: 18-19; Tezkire-i
Mustafa Paşa vakıflarıyla alakalı XVI. Yüzyıla ait Halvetiyye: 19-20 ) doğru olmadığını da ortaya
5 adet padişah fermanının orijinal metinleri ile koymaktadır. Bir köydeki vakfa ait ziraî mahsul­
birlikte özetlerini vermek istiyorum'. Bu fermanlar­ lerin bile, başka şahıslarca zoptedilmesine razı
dan ilki. Vezir Koca Mustafa Paşa'nın başvurusu olmayan bir padişahın, cami, mektep, medrese,
üzerine. Padişah II. Bayezid (1481-1512) imaret, hânigâh ve bu hayrâtın tamamlayıcı
tarafından Malkara Kadısı'na gönderilmiştir unsurlarından meydana gelen vakıf bir külliyenin
(Belge-4). yıkılması için emir vermesini, hatta kendi eliyle
yıkmaya kalkışmasını ve bu amaç için saraydan
Bu fermandan öğrendiğimize göre,
kalkıp Koca Mustafa Paşa Külliyesi'ne gelmesini
Malkara'ya bağlı Kırıkali Köyü Koca Mustafa
doğru kabul etmek; fermanların aksine, söylenilen
Paşa Vakfı'na mukataalıdır. Bu köyde yaşayan
bu menkabevî hususları doğrulayıcı yeni belgeler
Osman ismindeki reayaya mensup şahıs ölmüş,
bulunmakdıkça ilmî veriler içerisinde mümkün
geriye kalan bir miktar koyunu satılmış, satılan değildir.
koyun bedellerinden "ayak bacı" parası hak
sahibi olan Koca Mustafa Paşa Vakfı görevlileri Cemaziyelûlâ 919/1513 tarihli fermanda
tarafından tahsil edilmiştir. Daha sonra o havalin­ (Belge-5) Çakırcıbaşı Koçi Bey, Koca Mustafa
Paşa Vakfı'ndan Kodinalı'° adındaki köyün,
in "ayak bacı mukataası"nı tutan âmil (miri hazi­
babasından kalma mülkü olduğunu iddia ederek,
nenin tahsildarı) tekrar o köye giderek koyunların
köyün gelirlerine el koymuştur. Vakıf mütevel­
"ayak bacı" yani otlakiye bedellerini yeniden iste­
lisinin "dergâh-ı mualla"ya müracaatı üzerine
miş ve ödemeleri için müteveffa Osman'ın varis­
yapılan tetkik ve araştırma sonunda, bu yerlerin
lerini sıkıştırmıştır.
Koca Mustafa Paşa Vakfi'na ait olduğu ve haksız
Bu gelişmeler anlatıldıktan sonra fermanın olarak Çakırcıbaşı Koçi Bey tarafindan müdahale
karar bölümünde şöyle denilmektedir: edildiği anlaşılmıştır.
"İmdi büyürdüm ki... Osman dahi ol vezirim­ ' Geçtiğimiz son 10 yıl içinde İmar Affı ve Geceicondu kanun­
in Kırıkali nam vakıf karyesinde raiyyet olup, vaki ları ile dönemin hükümetleri tarafından kendi partilerine

olan ayak bacı resmi, ol canipten zabt mensup belediye başkanlıklarına a r s a fıaline gelmiş binlerce
dönüm vakıf a r a z i , liazırlanan protokollerle devredilmiştir.
olunmuştur. Kafan âmile dahi ve niza' ittirmeyub,
Bu devirlerden ilki 1 9 8 6 - 1 9 8 7 yıllanna istanbul Zeytinbumu
'hilâf-ı şer' ve kanun nesne oldırmayasız. Haksız Belediyesi'ne yapılmıştır. İkincisi m2'si 10.0CX) T L Bedelle
yere müdahale ittirmeyesiz. Men'edesiz. Hiç bir 2 9 a d a 231 parselden oluşan 6 0 . 0 0 0 d ö n ü m M u r a t Paşa
mazbut vakıflarına ait yerler, Antalya Belediyesine
şekilde tereddüt etmeyub, emri şerifimi ircâ ede-
devredilmek suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bunları A n t a l y a ilçe
siz. Alâmet-i şerife i'timat kılasız. Tahriren fi soni belediyelerine y a p ı l a n devirler takip etmiştir. Söylediğimiz
işrin bi şehri şaban'il muazzam sene hamse aşere konularda ilgili her türlü bilgi ve d o k ü m a n V a k ı f l a r G e n e l
Müdürlüğünün alakalı birimlerinde mevcuttur. Bu uygula­
ve tis'a mi'e (22 Şubat 915/1509). Bi makamı
m a l a r ı n , a r s a ve a r a z i n i n çok kıymetli olduğu iki sahil
Edirne" (Kutbi/Belge 915:62). şehrimizde yapılmış olması ne k a d a r düşündürücüdür, işin
manevi yönü bir yana bu uygulamalardan vakıfların
Koca Mustafa Paşa'nın katlini onaylayan uğrodığı maddi zararın miktarı trilyonyonların çok
Yavuz Sultan Selim'in (1512-1520) bu idam üzerindedir. Bir y a n d a vakfın hakkını korumak için 1

olayından sonra, Paşa'nın kurdğu vakıf hukukunu kuruşun l / 4 0 ' i y a n i 0 , 0 2 5 kuruş eden 3 akçe için k a d ı y a
ferman gönderen adalet anlayışı, öbür tarafta trilyonlar
korumak üzere Dırama Kadısı ve Rumeli Kadı-
değerindeki vakıf mallarını gözünü k ı r p m a d a n kendi parti­
askeri'ne gönderdiği fermanlar, suçun şahsiliği sine mensup belediyelere aktarma duyarsızlığı. İşte iki
prensibine güzel bir örnek teşkil etmektedir. Aynı dönem arasındaki hak v e adalet anlayışı.
'"Kodinalı veya kudetyani olarak okunabilin bu kelime
zamanda bu fermanlar, Sümbül Sinan'ın hayatını
^V_>_^ siyakatta, ve ^>j^ "tarzında
anlatan tasavvufla alakalı kitaplarda; Yavuz yazılmaktadır. Bu y e r bugün Yunanistan sınırları içerisinde
Sultan Selim'in, Paşa'nın idamından sonra. kalan D r a m a ' y a bağlı bir köy adıdır.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

"Fil-vâki" karye-i mezkureden Çakırcıbaşı şayet müstecir veya mutassarnftan tahsil edilme-
canibinden niza olunup isbat olunmadan, âdem­ mişse, o takdirde de kiracı olan ahaliden alınması
leri (tarafmdan) hâsılâtı zabt eyiemeleriyle gerekir" tarzındaki hukukun genel prensibi ortaya
(etmelerini) men' ve def' edüb, müdahale konulmuştur. Daha sonra fermanın "...imdi büyür­
ettirmeyesiz. Ve anlar canibinden zabt olunan düm ki..." diye başlayan bölümünde, şu talimat
hasılı (hasılâtı) vakficun bî kusûr alıveresiz. verilmektedir:
Temerrüd ideni, seğırub inad edeni (haksız bir "Hükmi şerifim vardıkta, mültezim-i mezbur-
şekilde müdahale etmek istiyeni) yazub bildiresiz. dan yalnız varislerin getürüb, muceb-ı muhasebe
"alâmet-i şerife" itimat kılasız. Tahriren fi evahir kayd olunan mal-ı vakıf, kendü zimmetlerinde ise,
evvelü'l-cemaziyye sene tis'a aşr ve tis'a mi'e bir tasavvur (malın nereden geldiği düşünülme­
(Cemaziyelewel sonu 9 1 9 / 1 5 1 3 ) . Bi makamı den) şer, ile vârislerine intikal eden
Konstantiniyye (Kutbi/ Belge 919:98). muhallefatında tahsil itdurülüb , ol vefa itmeyesiz.
Bu belgeden 3 yıl sonraki 9 2 2 / 1 5 1 6 tarihini Kezâlik akçeyi kefil-ı bi'l-mallarmdan tahsil
taşıyan, yine Yavuz Sultan Selim'e ait bir başka itdürüb, zimem-ı nâsta baki kalmış ise ki, bi
fermanda da (Belge-6), haksız bir iddia reddedi­ hesabı'ş-şer' sabit ve zahir ola. Şer, ile mütevccih
lerek. Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın hakkı teslim olanlardan tahsil ittürüb, evkâf-ı mezbur mütevel­
edilmektedir. lisine alıverüb vakıf içün zabt itdiresiz. Şer' ile
zahir olan mal-ı vakıftan kimesnede bir akçe ve
Fermanda belirtildiğine göre; Rumeli'de bir habbe bâki kodurmayasız. Şöyle bilesiz.
Kadı-asker olan Mevlâna Abdurrahman'ın vazife­ "alâmet-ı şerife"ye itimat kılasız (Kutbi/Belge
li bulunduğu bir dönemde Sokullu Sancak Beyi 970:103).
olan Ali adındaki şahıs Avrothisarı denen yerdeki
bazı taşınmazlarla ilgili, Kutlî Kadısı imzasıyla Koca Mustafa Paşa Vakfı'na devredilen
tastik edilmiş bir vakfiye; Koca Mustafa Paşa Akçekilise Köyü üzerinde bir sibahinin "benim
Vakfı'nın mütevellisi olan şahıs da, bir hüccet timarımdır" diyerek hak iddia etmesi üzerine, il.
Selim (1566-1574)'in Lofça Kadısı'na görderdiği
ibraz etmiştir. İddia sahipleri "dergâh-ı
ferman (Belge-8)dan da şunları öğreniyoruz:
mualla"da bir araya getirilerek, konu müzakere
edilmiştir. Yapılan müzakere sonunda Sancak Bu iddia karşısında Koca Mustafa Paşa
Beyi'nin ibraz ettiği vakfiyenin tarihi, hüccetin ta­ Vakfı'nın Ali ismindeki Câbisi, "dergâh-ı mualla"
rihinden eski olmakla beraber, vakfiyenin sahte ya gelerek şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyet
olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine, niza konusu doğrultusunda yapılan araştırmada; Niğbolu
edilen Avrathisarı'ndaki yerlerin Koca Mustafa Sancağı Lofça Nahiyesi'ne bağlı İbrahim Paşa
Paşa Vakfı'na ait olduğu kararlaştırılmış ve Kulesi çevresinde bulunan Koca Mustafa Paşa
Sancak Beyi'nin iddiası reddedilmiştir. Ferman Vakfı'na ait evlerin yarısının günlük 15 akçe
Edirne'den gönderilmiştir (Kutbi/Belge 922:59) mukatoo bedeli karşılığında Mîrî Hazine'nin
tasarrufuna bırakıldığı, bu yerler üzerine devlet
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566)'a ait
tarafından ilave evler ve dükkânlar yaptırıldığı,
fermandan (Belge-7) öğrendiğimize göre,
yaptırılan bu evlerin Piyale Paşa'nın oturduğu eve
Selanik, Karaferya ve Avrothisarı kazalarına
bitişik olduğu, ayrıca bu yerler için vakfa öden­
bağlı köylerde Koca Mustafa Paşa Vakfı'na ait, 1
mesi gereken mukataa bedeline karşılık aynı
Muharrem 9 7 0 / 1 562 tarihinden itibaren bir yıllık
çevrede bulunan ve vilayet kâtibinin kadısına göre
gelir, mültezimler tarafından tahsil edilmiş ve yıllık 4509 akçe gelir getiren "(hazine-i) hassa"
vakfın hakkı vakfa verilmemiştir. Bu gelişme üze­ yo ait olan Akçekilise köyünün vakfa verildiği,
rine Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın mütevellisi, daha sonra bu yörelerin timor sahibi olan
vakfa ait olan gelirin iadesi için padişahın katına Mehmet adındaki sibahinin "benim timarımdır"
çıkarak başvurmuştur. diyerek müdahale edip, Beylerbeyi'nden berat
Yapılan değerlendirmede ilk olarak, ibraz ettiği, karye-i mezburun vakıf tarafından
eğer vakfın hakkı tahsil edilmiş de, mültezimin zabtedilmesine mani olduğu ve bu sebeple de
zimmetinde ise, mültezimden veya kefilinden; vakfa ziyade kadr edildiği anlaşılmıştır.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Fermanın hüküm kısmı ise aynen şöyledir: "... Bu bakış açısı ile diğer arşivlerde bulunan
imdi zikr olan evler ve odalar müteveffa vezir belgeler tetkik edilmeden, genelde bir karara var­
müşârun ileyh (Koca Mustafa Paşa Vakfı)'na tem­ mak doğru ve isabetli olmamakla beraber;
lik olunmuştur. Bu yerler için vakfa takdir olunan Osmanlı Devleti'nde duraklama ve gerileme
günlük 15 akçe mukataa bedeli karşılığında, ihti­ döneminin başlangıcı olan bu yıllardan sonra; hiç
laf konusu olan Akçekilise Köyü'nün vakfa değilse. Koca Mustafa Paşa Vakıfları için, ilk
devredilmesi için "hükm-ü hümâyûn" verilmiştir. dönemlerdeki hassasiyetin gösterilmediğini söyle­
Bu sebeple büyürdüm ki, söz konusu köyün vakfa mek ve devlet hayatında yaşanan duraklama ile
devrine dair verilen "hükm-ü şerif" mucibince, birlikte devleti ayakta tutan hak, adalet ve sosyal
kemakân vakfa zabt ve tasarruf itdirub "emr-i konulara ilgi ve saygı gibi toplumun iç dinamik­
şerifi"me ve fermân-ı münif"ime aykırı olarak hiç lerinde de gevşemelerin başladığını düşünmek,
kimseye müdahale ettirmeyesiz. Şimdiye kadar pek de yanlış olmasa gerektir.
haksız olarak yapılan müdahale sonunda vakfa
ait olan ne miktar hisse olmuş ise, hepsini tespit
ettirmek suretiyle noksansız olarak alıveresiz. 2.Vakıf Gelirlerinde Yaşanan
Şöyle bilesiz. "Alâmet-i şerif"e itimat kılasız. Gerileme ve Çöküş:
Tahriren fi evâsıt-ı Muharremü'l haram sene seb'a Kurulduğu yıllarda gelir fazlasına sahip olan
ve seb'in tis'a mi'e (Muharrem ayı ortası ve yükselme döneminde padişah fermanlarıyla
977/1569). Bi makamı Kostantiniyyeti'l -mah- korunan Koca Mustafa Paşa Vakfı, birçok benzer­
miyye" (Kutbi/Belge 977/95). leri gibi zaman içerisinde nakit sıkıntısına düşmüş.
XVIII. yüzyıldan itibaren geliri giderini karşılaya­
Osmanlı Devleti'nin en ihtişamlı döneminde
maz hale gelmiştir.
ait dört padişahın, vakfın haklarını korumak ve
mutlak adaleti sağlamak için ilgililere yazışmalar Zaman içerisinde nakit sıkıntısı o derece
göndermelerine karşılık; daha sonraki dönem­ artmış ki, 1229/1813'lere gelindiğinde parasızlık
lerde benzer uygulamaların varlığını gösterir bel­ yüzünden imaret kapatılmış, külliyede yemek
gelerin metrükat arasında görülmeyişi bizde, çıkmaz olmuştur. İşin perde arkasını bilemeyen
beraaberinde bir takım ihtimaller düşündüren vakıf görevlileri bu durumun sorumlusu olarak,
bazı çağrışımlara sebep olmaktadır. mütevelliyi görmüş ve şikâyette bulunmuşlardır.
Bu çağrışımları şu şekilde seslendirmek Başta Şeyh Seyyid M.Haşim, cami imamları,
mümkündür: türbedar, katip câbi... olmak üzere. Koca Mustafa
Bu tarihlerden sonra Koca Mustafa Paşa Paşa Vakfı mürtezikosı; mütevelli bulunan Ömer
Vakıflarına ya hiç müdahale olmamıştır veya oğlu el-Hac Hüseyin Ağa'nın, vakfı idare ve
olmuştur da, hem vakıf yöneticileri hem de rü'yete muktedir olamadığını, vakfı "düyûn-u
padişahlar gereken hassasiyeti göstermemişlerdir. kesîre" ye girftar ettiğini, bu defa da imâretini
Veyahut da üçüncü bir şık olarak, aynı mahiyette kapatarak, gerek hânigâhtaki "fukarâ-ı
olan belgeler metrükât arasında muhafaza dervişân"ın ve gerekse medresede okuyan tale­
edilmemiştir. belerin yemeklerini kestiğini belirterek; mevcut
mütevellinin yerine, vakıf işlerini düzene koyacak
Koca Mustafa Paşa Vakıfları Sümbülî bir kaimmakam tayin edilmesini istemektedirler.
Hânigâhı ve Külliyenin diğer birimlerinde görev
almış hizmet ve idarî personelle ilgili, hiç bir bel­ Yapılan bu başvuru üzerine, mütevelli ve
genin ihmal edilmeden metrukât arasında aynen şikâyetçi olan mürtezikalar divan odasında
muhafaza edildiği hususunu dikkâte aldığımızda toplanmış, her iki tarafın rızası ile Merhum
en uzak ihtimalin üçüncü şık olduğunu görüyoruz. Numan Efendi'nin oğlu Lütfullah Efendi, kaim­
Bu durumda geriye iki ihtimâl kalmaktadır. Ya II. makam tayin edilmiştir.
Selim (1566-1574) döneminden sonra Koca Yapılan araştırma ve hesaplamalar sonunda,
Mustafa Paşa Vakıflarına müdahale ve tecavüz gerek buğday esnafına gerekse sarraf Yahudi
olmamıştır veya olmuştur da, eski hassasiyet ve İsak'a 1229/1813 senesi Mart başından Şubat
adalet anlayışı gösterilmemiştir. sonuna kadar bir yıllık toplam 43.088 kuruş borç
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

biriktiği anlaşılmıştır. Kaimmakamın hazırladığı Giderin toplam miktarı 13.269.900 akçe,


rapor doğrultusunda, bir takım engeller sebebiyle 110.582.5 kuruşu bulmaktadır. Bu giderlerin en
vakfa intikal ettirilmeyen Tatarpazarı ve Drama büyük kalemini, tahsilatı yapılamayan İstanbul'­
mukatao ve çeltik gelirlerinden borcun daki 551.040 akçelik kira olacağı ile Sarraf
kapatılması kararlaştırılmıştır (Belge-9). Nokos Zimmi'nin 1236/1820 yılından
Aynı zamanda Valide Sultan'ın 1.605.120 akçe, geçmiş yıllardan da 2.526.720
kapuçukadarı ve saray-ı atik baltacısı da olan el- akçe olmak üzere toplam 4.131.840 akçe ve
34.432 kuruşluk alacağı ile bu yılllarda ödenen
Hac Hüseyin Halife, Valide Sultan'ın mektubu
876.840 akçelik borç miktarı teşkil etmektedir
üzerine 30 akçelik vakfın mütevelliliğine, İstanbul
(Belge-10).
kadısı Muhyizâde es-Seyyid Es'ad Efendi'nin
kararına dayalı irâde-i seniyye" ile 2 Ödenenlerle birlikte toplam borcun miktarı
Cemaziyelevvel 1229 tarihinde yeniden tayin 41.739 kuruşa ulaşmaktadır. Böylece gelir-gider
edilmiştir (Kutbi/Belge 1229:127). arasındaki aleyhte oluşan farkın miktarı
2.251.920 akçeyi bulmaktadır. Bu miktarın kuruş
Daha sonraki gelişmeler, biriken borcun
olarak değeri 18.766'dır. Bu durumda borç mik­
kapatılması ve biraz da kayırmaya dayalı olarak
tarı toplam gelirin % 45,45'ini, açığın ise 2,22
aynı kişinin tekrar mütevelliliğe getirilmesi. Koca
katını bulmaktadır (Kutbi/Belge 1 2 3 8 / 4 0 ) .
Mustafa Paşa Vakfı'ndo başlayan çözülmenin Demek ki, XIX yüzyılın çeyreğinde. Koca Mustafa
önlenemediğini açıkça göstermektedir. Paşa Vakfı yakasını iki gayrimüslim tüccara
Birinci belgeden yaklaşık 10 yıl sonraya ait kaptırmış ve borç batağı içerisinde yüzmektedir.
muhasebe defterinden, vakfın borç miktarının Vakfın gelirlerinde meydana gelen düşüşe
giderek arttığını öğreniyoruz. paralel olarak, hizmet personeli aylıklarının
Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın Gurre-i toplam gelir içerisindeki oranları %28.09'dan
Muharrem 1238/1822'den Gaye-i Ramazan (Barkan-Ayverdi 1970:360; Kutbi/Belge
1240/1 824 tarihleri orasında geçen 3 yıllık süre­ 1238:37/5) % 6.90'a (Kutbi/Belge 1238:40)
deki gelir-gider durumu borç ve alacakları, gerilemiştir.
görülen hesap sonunda meydana gelen açık mik­ Bu dönemde hem vakfın gelirlerinde, hem
tarı şöyledir: personele ödenen ücretin miktarında hem de per­
sonel sayısında korkunç derecede bir düşüş hali
Vakfın 3 yıllık gelirleri, önceki yıllardan kalan
yaşanmaktadır.
alacaklar (mal-i muhassal-ı bekâyâ), mukataa ve
kira bedellerinden meydana gelmektedir. Vakfın kuruluşundan 265 yıl sonraya ait
Muhasebe defteri üzerindeki kayıtlara göre, bu muhasebe kayıtlarına göre, 1 2 1 8 / 1 8 0 3 - 1 2 2 0 /
kalemlerden oluşan toplam gelir 11.017.980 1805 tarihleri orasında Kocamustofopaşa
akçedir. Bu da 1 kuruş 120 akçe hesabıyla Camii'nde teşbih çeken görevlilere günlük 1 akçe
91.816,6 kuruş yapmaktadır ". (Kutbi/Belge 1220:46); imaretin mutfağında
çalışanlara ise, ailenin nüfus sayısı esas alınarak
Buna karşılık vakfın yine 3 yıllık gideri ise, şu 1 ile 3 çift fodla ve 3'er akçe (Kutbi/Belge
harcama kalemlerinden oluşmaktadır: 1229:15) para ödenmektedir.
Hizmet personeli aylıkları her yıl Rovza-ı
K o c a Mustafa P a j a vokfiyede, kendisi ve kölelerinin soyu
Mudahhare hademelerine ödenmek üzere, Surre
kesildiğinde, vakfa mütevelli, tayin etme yetkisinin devlet
Alayı ile Medine'ye gönderilen para; imarette başkanına ait olocağını söylemektedir. Bu belgede mütevelli
pişirilen yemeklerin erzak, odun ve nakliye bedel­ Padişafı'ın irâde-i seniyyesi ile tayin edildiğine g ö r e , XIX.

leri; külliyenin ısınma ve su yollarının tamir gider­ Asrın başlarında. Koca Mustafo Paşa'nın sülalesinin
münkariz olduğunu düşünmek, pek yanlış o l m a s a gerektir
leri; mütevelli, nâzır... gibi idarî personel ücret­
"Bu tür belgelerde çok sık rastlanan ufak tefek işlem fıataları
leri; kırtasiye, aydınlatma... ve benzeri carî har­
b u r a d a d a mevcuttur. A n c a k genel a n l a m d a sonucu etkileyi­
camalar ile borçlar ve yapılamayan tahsilattan ci mahiyette olmadığı için, m u h a s e b e defteri kayıtlan esas
oluşmaktadır. alınniıştır.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Vakıf tahrir defterlerinde bildirildiğine göre, (Barkan-Ayverdi 1970:366) bu tarihlerden önce


vakfın ilk kuruluş yıllarında toplam gelirin % yangın ve benzeri bir sebeple kaybedildiği
31.55'i olan 1467.5 kuruşu İstanbul'dan elde veyahut da o dönemde bir çok benzer vakıflarda
edilirken (Barkan-Ayverdi 1970:366-367; Kutbi/ olduğu gibi, vakfın imkân ve potansiyelinin başka
Belge 1283: 3 7 / 1 - 2 ) ; aynı ilden 1255/1839'da vakıf veya kuruluşlara aktarılmış olabileceği
380 kuruş 8 para, 1257/1841'de 271 kuruş 20 hususları akla gelmektedir.
para ancak gelir sağlanabilmiştir (Kutbi/Belge
Vakfın ilk kurulduğu yıllarda genelde 140,
1255:12; Kutbi/Belge 1257:15). Bu durumda
sadece İstanbul'da 108 personel çalışmaktadır
vakfın kuruluşundan yaklaşık 400 yıl sonra; İstan­
(Barkan-Ayverdi 1970:368; Kutbi/Belge
bul'da bulunan akarlardan sağlanan vakıf gelir­
1283:37/4). 1255/1839'lara gelindiğinde kül­
lerinde %72'lik bir azalma meydana gelmiştir.
liyede görev yapan hizmet personelinin sayısı 35
Bu dönemde yaşanan Mora İsyanı (12 Şubat kişiye düşmüştür (Kutbi/Belge 1255:16,17).
1821) sebebiyle, akarlarının çoğu Balkanlarda Tanzimatın ilânı yıllarında İstanbul'dan sağlanan
bulunan vakfın genel manada bir gelir kaybını 3 yıllık gelir ortalaması 330 kuruş, külliyede görev
anlamak mümkün olsa bile, İstanbul'da gözlenen yapan 35 hizmet pesoneline ödenen yıllık ortala­
gelir kaybının dikkat çekici boyutlara ulaşmış ma ücret tutarı ise 1077 kuruştur (Kutbi/Belge
olması, o dönemde Osmanlı Devleti'nin ekonomik 1255:16,17). Bu durumda vakfın kira gelirlerinin,
durumunun fevkalâde bozuk olduğunu carî giderlerinin tamamını karşılaması şöyle dur­
çağırıştıran başka sebeplerin varlığını do ortaya sun, sadece hizmet pesoneli ücretlerinin bile
koymaktadır. ancak 1/3'ini karşılayabilmektedir.

Gerçi "zimmet pusulalarından takip edebil­ Bu küçülme ve çöküş hali sürekli bir şekilde
diğimiz kadarıyla 1271/1854-1291/1874 devam etmiştir. 2 Eylül 1341/1925 tarihinde
yılları arasında, gelirlerde cüz'î bir artış gözlen­ tekkeler kapatıldığında (Öztürk 1995:404-411)
mektedir. Fakat bu artış, devletin gerilemesine Koca Mustafa Paşa Vakfı'nda hizmet personeli
Doralel olarak yaşanan ekonomik çöküşü durdur­ olarak sadece 15 kişi görev yapmakta idi.
maya yetecek nitelikte değildir. Caminin teşrifi, aydınlatılması, su yollarının
bakımı dahil, işletme masrafı olarak ayrılan
Sözü edilen tarihler arasını kapsayan 30
paranın miktarı ise 805 kuruştur (Kutbi/Belge
yıllık dönemde. Koca Mustafa Paşa vakıflarının,
1341:128). Tekkelerin kapatılma tarihinden
.-^^tanbul'da bulunan taşınmazlarından elde edilen
yaklaşık iki ay kadar önce 7 Temmuz 1341 / l 925
ortalama yıllık gelir 1547 kuruştur (Kutbi/Belge
tarihli erzak tevzi cetvelinde ise. Sümbül Efendi
1271-1291: 5 1 / a , b, c, d, e, f, g).
Dergâhı'na 8 kg. zeytin yağı, 6 kg. sade yağ, 15
1271/1854'de 1546 kuruş 4 akçe olan yıllık
kg. pirinç, ve 5 kg. şeker tahsis edilmiştir
gelir (Kutbi/Belge 1271:39), bundan tam 20 yıl (Kutbi/Belge 1341:145).
sonra 1291 / l 874'te 1540 kuruş 4 akçeye gerile­
miştir (Kutbi/Belge 1291:51/o). Halbuki bu
dönemlerde Osmanlı ülkesinde enflasyon ve zuyûf 3. V a k f a Dışarıdan Sağlanan
akçe olayları yaşanıyordu. Belki de bu duruma; Destekler
ülkede yaşanan ekonomik durgunluk ve halkın
Vakfın gelirlerinde XIX. yüzyılın başından
yoksullaşması sebep olmuştur.
itibaren yaşanan erozyon sebebiyle artık vakıf
Başka sebepler üzerinde durmak da dışarıdan sağlanan desteklerle ayakta durmaya
mümkündür. Özellikle Tanzimat'ın ilân edildiği çalışmaktadır. Aslında hizmet personeli olan bazı
yıllarda yaşanan düşüş çok dikkat çekicidir. görevliler, ücret karşılığı idrî personel olarak da
Bu durumda, ya 1255-1257 yıllarını kap­ çalışmaktadır.
sayan elimizdeki kira defteri eksiktir veya Barkan Koca Mustafa Paşa Hânigâhı mutfağında
ve Ayverdi'nin bugün yerlerinde olmadığını söyle­ (imaret) yoksullar için pişirilmekte olan yemeklerin
diği Bayezid Darbhane-i Amire yakınındaki, biri pirinç ihtiyacını karşılamak üzere, II. Mahmud
altlı üstlü 47, diğeri 22 odalı iki işhanının (1808-1839)'un çıkardığı bir fermanla, 8
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFU^RI VE KÜLLİYESİ

Cemaziyebhir 1228/1813 tarihind en itibaren, - Maliye Hazinesi'nden ödenmesi, "irâde-i


Matbâh-ı Amire (Saray Mutfağı) ambarında her seniyye" ile kararlaştırılmıştır (Kutbi/Belge
yıl 300 keyl'^ pirinç ihsan edilmiştir (Kutbi/Belge 1275:43). Böylece bu yardıma süreklilik
1228/101 Belge-11). kazandırılmıştır.

II. Mahmud'un yerine oğlu 11. Abdülmecid 4. Vakfın İşletme Biçimi ve


(1839-1861 )'in tahta geçmesi üzerine, 9 Gerçekleştirilen İlave Hizmetler
Muharrem 1 2 5 6 / 1 8 4 0 senesinden itibaren, eski­ Koca Mustafa Paşa Vakfı, gayrımenkule
den olduğu gibi "hânigâh-ı mezbur fukara ve dayalı sahih bir vakıftır. Bu tür vakıflarda olduğu
dervişân taamiyeleri için muhassas bulunan gibi, kazançları mukataa ve mezari, hâsılâtı ile
senevi 300 kile pirincin, her sene Matbâh-ı Amire kira gelirlerine dayanmaktadır. Balkanların
ambarından verilmesine devam edilmesi"ne dair kaybedilmesiyle bütün geliri İstanbul'da bulunan
"irade-i seniyye" yenilenmiştir (Kutbi/Belge kira tahsilatından ibaret kalmıştır.
1256:35). Eski hukukumuza dayalı olarak kurulan diğer
Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bütün vakıflar gibi Koca Mustafa Paşa Vakfiarı
rastladığımız 15 Recep 1236/1820 tarihli bir da, II. Mahmud (1808-1839) dönemine kadar,
başka belgeden de, Sümbüli Hânigâhı Şeyhi el- her türlü bürokrasiden uzak, demokratik hür bir
Hac "Hafız Mehmed Efendi'nin başvurusu üze­ teşebbüs olarak, serbest ekonomi kuralları ve
rine, bedeli olan 1875 kuruşun vakıf tarafından yerinden yönetim esaslarına göre, vakfiyede
ödenmesi kaydıyla Tersâne-i Amire ambarından öngörülen hükümler doğrultusunda tayin edilen
Mütevelliler eliyle yönetilmiş, vâkıf'ın arzusu
500 kile ekmeklik Akdeniz buğdayının Koca
doğrultusunda belirlenen mokam tarafından nâzır
Mustafa Paşa Imareti'ne verildiğini öğreniyoruz
sıfatıyla denetlenmiştir.
(BOA/Cevdet 1236:7570; Belge-12).
Bu dönemlerde merkezi yönetimin görevi,
Gıda maddesi olarak sağlanan bu destek
devletin nihai hedefler ve âlî menfaatleri doğrul­ 19
yeterli olmamış ki, 4 Şevval 1273/1856 tarihli
tusunda vakfı yönlendirmekten ve fermanların
"irâde-i seniyye" ile'' Koca Mustafa Paşa tahlili yapılırken de açıkça belirtildiği gibi, sistemi
Hânigâhı dervişleri yemek bedellerini karşılamak bozmaya yönelik dışarıdan yapılan müdahaleleri
üzere. Maliye Hazinesi'nden her ay 100 kuruş ortadan kaldırmaktan ibarettir.
verilmesi kararlaştırılmış; 10 yıl sonra bu karar 15
Bir başka ifade ile hükümetler, kâra yönelik
Şevval 1 2 8 3 / 1 8 6 6 tarihinde yenilenmiştir.
olmayan vakıf sektörü eliyle gelir sağlama ve
(Kutbi/Belge 1283:54).
hizmet üretme teşebbüsünün önüne çıkacak
Sondan bir önceki şeyh olan Muhammed engelleri ortadan kaldırmak suretiyle hür
Kutbeddin Efendi'nin posta oturması vesilesiyle teşebbüse fırsat eşitliği sağlamışlardır.
düzenlenen resmi senetten öğrendiğimize göre
Ancak batılılaşma döneminde durum
Maliye Hazinesi'nden yapılan bu yardım, değişmiş. Koca Mustafa Paşa Vakfı, önce il.
1273'lerden sonra hiç kesilmeden ve yıldan yıla Mahmud'un kurduğu, Mahmudiye Vakıfları'na
artırılarak ödenmeye devam etmiştir. Şeyh dahil edilmiş; arkasından da idaresi devletleştiri-
Muhammed Kutbeddin adına 27 Ağustos lerek, "zapt u rabt" altına alınmış manasında,
1317/1901 tarihinde düzenlenen senette, aydan mezbutiyet kararıyla bir daha geriye dönüşü
aya yemek bedeli olarak Maliyeden ödenen mümkün olmayacak tarzda, kabinenin bir üyesi
yardımın miktarı, 2000 kuruş olarak belirtilmekte­
' K e y l v e y a kile b i r h u b u b o l ö l ç ü s ü d ü r . Y ö r e l e r e ve z a m a n o
dir (Kutbi/Belge 1317:50).
göre değişmekle b i r l i k t e , yaklaşık 26 kilograma tekabül
İstanbul Zahire rüsumu kul kıyağı e d e n b i r ölçü b i r i m i d i r [Ana Brltannica. İst. 1 9 8 9 , C.XIII s.
306-307).
hâsılâtından. Koca Mustafa Paşa Külliyesi
Sümbülî Hânigâhı şeyhine her ay ödenmekte olan ' B u " i r â d e - i s e n i y y e " ; C e r r a h p a ş a Medresesi sakinlerinden
iken vefat e d e n M ü n z e v i i b r a h i m ' d e n b o ş a l a n 1 0 0 kuruşluk
15 kuruşluk taomiye bedelinin 19 Zilhicce
m o a ş b e d e l i n i n 4 Şevval 1 2 7 3 t a r i h i n d e n i t i b a r e n M a l i y e
1 2 7 5 / 1 8 5 8 tarihinden itibaren; sözü edilen Hazinesince Koca Muslofa Paşo Hânigâhı dervişlerinin
Hânigâhta kim şeyh olursa olsun, yine aydan aya y e m e k bedeli o l a r a k ö d e n m e s i için sadır olmuştur.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

olan Efkâr-ı Hümâyûn Nezareti'ne bağlanmıştır. ile yadetmesi için müezzinbaşına oyriyeten 12,
Bugün de, Koca Mustafa Paşa Val<fı'ndan Merkez Efendi Şeyhi'ne 15 ve pîşkademe de 10
günümüze kadar ulaşabilmiş taşınmazlar, aynı kuruş olmak üzere toplam 242 kuruşun hizmet
merkeziyetçi anlayışla Nezâret'in yerine kaim personeline ödenmei kararlaştırılmış ve ilgililere
olan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından dağıtılmak üzere söz konusu para, şeyh M. Razı
doğrudan yönetilmektedir. Efendi'ye teslim edilmiştir (Kutbi/Belge 1237:147
Belge-13).
Koca Mustafa Paşa vakıfları ilk kurulduğu
zaman diğer emsalleri gibi yönetiliyor, akarları Bu belgeden ayrı olarak, yine Seyyid M.
dönemin teamüllerine göre işletiliyordu. Verimli Bedreddin'in mevlud vakfı gelirlerinden; "ashâb-ı
Balkan topraklarına dağılmış bulunan arazileri hayrâtı anarken kendi adını da hayırla yad
ekilip biçiliyor, bu yerlerden yörenin özelliğine etmesi" için Muharrem 1237/1831 tarihinden
göre mahsul alınıyor, vakfa ait köy ve itibaren her yıl Koca Mustafa Paşa Camii baş
mezraaların mukataa bedelleri (Kutbi/Belge müezzinine 25, diğer müezzinlerden her birine
970:103) ve otlâkiye paraları (Kutbi/Belge de 15'er kuruş para verilmesi kararlaştırılmıştır.
915:62) câbiler tarafından tahsil ediliyordu. Han, Sürekli bir şekilde bu hizmetin yapılması ve tayin
hamam, "icâre-i vahide" ile yani günün rayiç edilen ücretin ilgililere ödenmesi için kayda geçi­
bedelleri üzerinden bir yıllık sürelerle kiraya ve­ rilen metin, vakfın mütevellisi el-Hac Ahmet
riliyor, kira müddeti sonunda ya eski kiracısı veya tarafından imzalanıp mühürlendikten sonra
yeni taliplileri ile yeniden kira mukavelesi imza­ Başmüezzin'e teslim edilmiştir (Kutbi/Belge
lanıyordu (Barkan-Ayverdi 953:336-369; 1237:26).
Kutbi/Belge 128:37) Mali konularda yaşanan hususlara paralel
Tarih içerisinde, vakfın işletme biçimini gös­ olarak bir gelişme de vakfın idarî şeklinde mey­
terir belgelerin tetkikinden öğrendiğimize göre, dana gelmiştir. Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nin
gayrimenkul işletmeciliğinde çok sağlam bir usul bir parçası olan imaret bitişiğinde bulunan vakıf
olan bu yoldan zamanla uzaklaşılmıştır. (Oztürk bir dükkânın, Tahir b. Ahmet üzerine devrine
1995:252). dair, 25 Zilhicce 1249/1833 tarihli belgede
geçen "sâdır olan fermân-ı âlî"lerine imtisalen
İlk ortaya çıktığı zamanlarda iyi niyetlerle cennet mekan Sultan Mahmud Han-ı Sani Evkâf-ı
uygulamaya konulmuş olsa bile (Oztürk mülhâkatından mahmiyye-i İstanbul'da, Zincirli
1995:252), önceleri vakıf taşınmazlarda tasarruf Servi nezdinde vaki, Vezir-i Azam Esbok Merhum
hakkının, sonraları da mülkiyet hakkının üçüncü Koca Mustafa Paşa nam sohibü'l-hoyrin camii-i
şahıslara geçmesine sebep olan icareteyn, şerifi, hânifgâh-ı latifi ve imâret-i âmiresi evkâf-
mukataa ve gedik usulü (Öztürk 1995:251-267) 1 . . . " (Kutbi/Belge 1261:81) ibaresinden Koca
Koca Mustafa Paşa vakıflarında da tatbikata Mustafa Paşa Vakfı yönetiminin, Evkâf-ı
konulmuştur. Hümâyûn Nezâreti kurulmadan önce II.
Koca Mustafa Paşa Vakfı'na Matbâh-ı Mahmud'un oluşturduğu Mahmudiye Vakıfları
Amire ve Tersane ambarlarından devlet eliyle topluluğuna dahil edildiğini anlıyoruz'^. Evkâf-ı
yapılan erzak desteğinin ve Maliye Hazinesinden
nakit olarak ödenen taamiye bedelinin yanında, " M a h m u d i y e V a k ı f l a r ı , "evkâf-ı s e l a s e " d e n biridir. V a k j f l a n n

bu dönemde bazı vakıflardan da destek gelmiştir. idaresi için hususi bir d a i r e inşa ettirenlerden biri Laleli

V a k ı f l a n ' n ı n kurucusu olan İli. Mustafa'dır ( 1 5 5 7 - 1 7 7 4 ) B k z .


Aziz Mahmut Hüdâi Vakfı mülhâkatından
B. Yediyildız, "XVIII. Asırda Türk V a k ı f Teşkilatı" Tarih
olan Şehid es-Seyyid Mehmet Bedreddin
Enstitüsü Dergisi ( 1 9 8 1 - 8 2 , Sayı: 1 2 , s . 1 7 9 - 1 8 0 ) . Laleli
Vakfı'ndan Recep 1237/1821 - Cemaziyelahir
Vakıflan'nın idaresi 1 2 0 3 / 1 7 8 8 ' d e I.Abdülhamid'in ( 1 7 7 4 -
1238/1822 tarihleri arasında. Sümbül Sinan'ın
1789) kurduğu Hamidiye V a k ı f l a n ile birleşmiştir. Daha
türbesi başında her gün ismini üç kez anması için sonra II. M a h m u d , M a h m u d i y e Vakıfları diye anılan kendi
Cami imamına 50, cuma günü dua etmesi için vakıflarını, 1224/1809'da bu vakıflara ilhak etmiştir.
hatibe 20, dervişân ve aşıkânın yemek bedeli Böylece "Efkâr-ı Hamidiye v e Mülhakatı idaresi" doğmuştur.
olarak 40, hânigâh şeyhine 30, kayyım başına Bu a r a d a bu vakfılar idaresi topluluğuna b a ğ l a n a n vakıfların
15, yardımcısına 10 müezzinbaşına 15, diğer sayısı 5 0 ' y i aşmıştır (Öztürk 1 9 9 5 : 6 7 - 6 8 ) . Bu 5 0 vakıftan
müezzinlere 25, ayrıca ismini Cuma günü fatiha birinin de K o c a Mustafa Paşa Vakfı olduğu anlaşılmaktadır.
Hümâyûn Nezâreti'nin 1 2 4 2 / 1 8 2 6 tarihinde Koca Mustafa Paşa vakıflarıyla ilgili
kurulmasından sonra diğer vakıflarla birlikte 1254/1838 tarihli bir kiralama defterinden, bu
sayıları 50'yi aşan Evkâf-ı Homidiye ve vakfa ait taşınmazların bir bölümünün,
Mülâhakâtı İdaresi'ne bağlı olan vakıflar da mukataaya bağlanmış olduğu anlaşılmaktadır
Nezâret'e bağlanmış, fakat gelir-gider, borç-ala- (Kutbi/Belge 1254:47). Yaklaşık bu tarihten 30
cak ve benzeri hususlarda vakıflar tüzel kişilikleri­ yıl sonraya ait bir devir muamelesinden. Koca
ni muhafaza etmeye devam etmişlerdir. Bu Mustafa Paşa Vokfı'ndan Hamam Sok. 45 kapı
çerçevede, idaresi Evkâf Nezâreti'ne bağlan­ numaralı simitçi ve çörekçi fırınlarının 60 akçe
masına rağmen 1 2 8 6 / 1 8 6 9 tarihine kadar Koca mukotoo ile Nono Veled-i Koca'nın
Mustafa Paşa vakıfları, II. Mahmud Vakıfları mül­
tasarruflarında iken, "Şurây-ı Evkâf"ın 29 Zilhicce
hakatından sayılmış (Kutbi/Belge 1286:51/e)
1 2 8 5 / 1 8 6 8 tarihli kararıyla yıllık 15 akçe
1 2 8 7 / 1 8 7 0 o tarihinden itibaren "Evkâf-ı
mukatoa bedeli ve aylık 9,5 akçe kira ile oğlu
Hümâyûn Hazinesi'nden mazbut Koca Mustafa
Dimitri ve kızı Perişkovi'ye intikal ettirildiğini
Paşa Vakfı" ifadesi bütün kayıtlarda yer almıştır.
öğreniyoruz (Kutbi/Belge 1286:66 Belge -14).
Kayıtlarda geçen bu ifadelerden anlıyoruz ki bu
tarihten sonra, binlerce benzerleri gibi Koca Vakıf taşınmazlar, önceleri eski vakıf hukuku
Mustafa Paşa Vakfı da artık mazbut bir vakıf içerisinde yer alan icoreteyn, mukatoa ve gedik
olmuştur. usulüne göre üçüncü şahıslara intikal ettiriliyordu.
Doha sonra Batılılaşma döneminde kabul edilen
Bizim, vakıflarda "bozulma" ve "çözülme"
ve gayrimüslimlere Osmanlı ülkesinde taşınmaz
olarak nitelediğimiz bu tatbikat, ilk boşta sadece
mal edinme imkanı sağlayan intikal kanunları
mutasarrıfına "kayd-ı hayat" şartıyla kullanım
devreye girmiştir. Şeyhlerin metrukâtı arasında
hakkı verirken, zamanın ilerlemesiyle sırf mülk
rastladığımız belgeler öbür vakıflar gibi. Koca
mal gibi varislerine intikal etmeye başlamıştır
Mustafa Paşa vakıflarının do intikal kanunları
(Öztürk 1995:254-256).
esaslarına göre gayrimüslimlerin elinde
Elimizdeki bir belgede verilen bilgilerden. dolaştığını göstermektedir.
Koca Mustafa Paşa Camii çevresinde bulunan
Ayasofyo vakıfları ile Koca Mustafa Paşa
vakıf iki kahvehanenin önce icareteyne
vakıflarının müştereken sahip olduğu Nişancıpaşa
bağlandığını, daha sonra da mutasarrıf Murtazo
Mohallesi'nde bulunan bir ev, tülbentçi
Efendi ibni Ahmet Bey'in ölümü üzerine oğlu
esnafından Karanko adındaki bir gayrimüslimin
İbrahim ve kızı Emine'ye, İbrahim'in vefatı üzerine
tasarrufunda iken, İntikal Kanunu esaslarına göre
de kızları Nesibe ve Hatice'ye intikal ettiğini
varislerine intikal ettirilmiştir (Kutbi/Belge
öğreniyoruz (Kutbi/Belge 1238:92). Bir başka
1 287:60).
belgede de, yine aynı vakıftan Mercan Çarşısı,
Kuşakcı Han sırasında bulunan, yıllık 25 akçe Aynı metrukât arasında bulunan bazı belge­
"icâre-i müeccele"li kazzoz ve duhancı dükkân­ ler, bu çözülme ve gerilemenin yanında, "gelir
larının, mutasarrıf el- Hac Mustafa Efendi'nin fazlası meydana gelmesi halinde, taşınmazlar
ölümü üzerine, önce Ömer Efendi'ye, daha sonra satın alınarak, vakıf mallarına ilave edilmesi ve su
da, el-Hoc İbrahim'in kızı, Abdülkerimzâde yollarının tamirine öncelik tanınmasına..."
Seyyid Ahmet Efendi'nin annesi Fatma Hanıma (Barkon-Ayverdi 1970:369; Kutbi/Belge 1283:
devredildiği anlatılmaktadır (Kutbi/Belge 3 7 / 5 ) ilişkin vakfiye hükümlerine göre işlem
1241:68). yapıldığını göstermektedir.

Koca Mustafa Paşa Külliyesi karşısındaki bir Bu çerçevede, İstanbul, Somatya Sancaktar
evin altında yer olan vokıf dükkan 400.000 kuruş Hayrettin Mahallesinde bulunan Hasna Hanım'o
muaccel (peşin para), günlük 2 akçe müeccel (her ait hisseli bir ev, bilirkişilerin belirlediği 3125
gün ödenecek para) bedellerle beraber dükkânı kuruş bedel üzerinden, "Teftiş-i Evkâf"tan uygun
olarak kullanılmak üzere, Seyyid el-Hoc Abdullah görüş alınmak suretiyle mazbut Koca Mustafa
bin Hasan adına "gedik"e bağlanmıştır Paşa Vakfı tarafından satın alınmıştır (Kutbi/Belge
(Kutbi/Belge 1 250:99/a-b). 1283:23)
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Aynı şekilde Koca Mustafa Paşa Camii ve üzerine bu tahsisatına. Koca Mustafa Paşa
İmareti çeşmelerine akan su kanalları tıkanmış, Dergâhı'na ait 196 kuruşluk Kırım muhassası da
çevre fıalkıyla birlikte, külliyede su sıkıntısı çekil­ ilave edilmiştir. Böylece Dürriye Hanım'a 14
meye başlanmıştır. Bunun üzerine, tıkanan su Zilkade 1278/1861 tarihinden itibaren toplam
kanallarının tamiri için Evkâf-ı Hümâyûn 446 kuruş taamiye (yemek) bedeli maaş
Nezâreti'ne başvurulmuş, teknik elemanlarca bağlanmıştır (Kutbi/Belge 1278:17).
toplam 23.450 kuruş 20 para tutarında keşif Yoksullara sağlanan yardımlar arasında en
hazırlanmıştır (Kutbi/Belge 1249:29). anlamlısı, Balkan ve I. Cihan Savaşı (1914-1918)
Temizlik insanî bir haslettir. Kişinin sosyal yıllarında kız çocuklarının dergâhta
boyutu ve inançları, temizliğin niteliği üzerinde barındırılmasıdır.
birinci derecede önem arz etmektedir. Yaratılışın
Karşılıklı imza altına alınan 19 Mart
gayesi olan ibadeti ancak bedenen ve ruhen te­
1 3 3 0 / 1 9 1 4 tarihli tutanaktan öğrendiğimize
mizlenmiş olarak kimseler yapabilir. Su olmadan
göre; I. Cihan Savaşı yıllarında Edirne Karaağaç-
temizlenmenin ve temiz olmanın imkânı yoktur. Bu
Çerkeşköy'den Abdullah Kızı Gülfiraz, muhacir
bakımdan İslâm dininin bir gereği olarak temiz­
olarak. Koca Mustafa Paşa Dergâhı'na
liğe ve dolayısıyla suya büyük önem verilmiştir.
sığınmıştır. Köyünün işgali sona erinceye kadar,
Osmanlının yıkılış yıllarında bile yazışmalarda
dergâhta misafir edilmiştir. Ağabeyi Eşref'in
sudan ve su ile ilgili belgelerden bahsedilmektedir.
gelmesi üzerine, Gülfiraz Eşref'e teslim edilmiştir.
Bu belgede, tekkelerin sularıyla ilgili şeyhleri­ Gülfiraz'ın kendi rızası ile dergâhtan ayrıldığına
ni elinde bulunan belgelerin kayıt edilmesi, dair bir senet düzenlenmiştir (Kutbi/Belge
"Meclis-i Meşâyıh"a getirilmesi istenmektedir 1330:122, Belge-15).
(Kutbi/Belge 1339:166). ,
Yoksullara götürülen hizmetin boyutu ferdî
Hiç şüphesiz bu belge ve bilgiler, suya ve su bir uygulama mıdır, yoksa ihtiyaç durumuna göre
yollarına verilen önemin bir işaretidir. yaygın olarak verilmiş midir? Şimdilik bunu
Koca Mustafa Paşa Vakfı, temelde din bilemiyoruz. Ancak, İstiklal Savaşı yıllarında,
hizmetleri ve eğitim ağırlıklı bir vakıftır. tekkelerin yüklendiği misyonu hatırlayacak olur­
Öngörülen bu hizmetin herhangi bir sebeple yeri­ sak, "kıvançta-tosada bir bütün" olan bu miletin,
ne getirilmesi imkansız hale gelirse, vakfın dar günlerinde neler yapabileceğini tahmin etmek
meşrutunlehsiz (vakıftan yararlanan kimseler) zor olmasa gerektir.
kalmaması için, usul haline getirilen vakfiyenin
sonundaki "fukarâya sarfoluna..." ibaresine
II. KOCA MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ
dayanılarak. Koca Mustafa Paşa Vakfı'nda nor­
İLE İLGİLİ KURULAN İLAVE VAKIFLAR
mal hizmetlerin yanında yoksulun görüp-
gözetilmesi ilkesi de yerine getirilmiştir.
Bu çerçevede önce Şerife Vahide sonra da 1. El-Hac Şucâ' Bin Süleyman
Fatma binti Ayşe'ye vakıftan hergün bir çift fodla Vakfiyesi
verilmiştir. (Kutbi/Belge 1214:48). Vakfiyenin dili Arapçadır. Vakfiyeyi safer
"Kısmet-i Askeriye" tarafından günlük 24 965/] 557 tarihinde İstanbul Kadısı Ömer Bin
akçeye mutasarnf olan Hâce Feraset Hanım ölmüş Haydaru'l-Müvella tasdik etmiştir. Şahit olarak
ve tahsisatı kesilmiştir. Geride kalan cariyelerin vakfiyenin altına, 4 imam, 2 zakir, 1 müezzin, 1
muhtaç olduğunun bildirilmesi üzerine, dilekçe debbağ ile birlikte mütevelli Hüseyin Çelebi
sahibi cariyelerden Şerife Hanım'a, bu kadrodan Haydar ve Yusuf Çelebi bin eş-Şeyh Yakup Efendi
aydan aya ödenmek kaydıyla günlük 4 akçe aylık imza koymuşlardır. Yusuf Çelebi, Şeyh Yakup
bağlanmıştır (Kutbi/Belge 1240:88). Efendi'nin (ölm. 9 7 9 / 1 5 7 1 ) oğlu Yusuf
Sinaneddin'dir (ölm. 987/1581)
Maliye Hazinesinden aylık 250 kuruş tah­
sisatı bulunan Cabbarzâde Abbaspaşa Kerimesi Vakıf Hacı Süleyman oğlu el-Hac Şucâ' Bey,
Dürriye Hanım'ın geçinemediğinin anlaşılması İstanbul Ali Fakıh Mahallesinde, etrafı avlu duvarı
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

ile çevrili, bahçe içerisinde kuyusu, ağaçları, göl­ Vakfı'nda Balad kuyusu dahilinde ve Şehzâde
gelikleri ve tuvaleti bulunan, gösterişten uzak iki Mehmet Camii çevresinde bulunan evlerin. Çinili
evini vakfetmiştir (Belge -16). Handa oturan Sarraf Ohannis'e satışıyla ilgili 10
Hayatta olduğu sürece, vâkıfın kendisi, Rebiyullahır 1245 (1829 tarihli belgede. Şeyh
ölümünden sonra çocukları ve torunları mütevelli Muhammed Razı Efendi'nin (ölm. 1268/1851)
olacaktır. Soyunun münkariz olması (sülalesinden vakfın mütevellisi olduğu açıkça belirtilmektedir
kimsenin hayatta kalmaması) halinde mütevellilik (Kutbi/Belge 1245:22; Belge-18).
görevi Koca Mustafa Paşa Hânigâhı şeyhlerine
geçecektir.
3. İsmihan Hatun İbneti Muhammed
Söz konusu evleri. Şeyh Yakup Efendi'nin Vakfiyesi
oturması için vakfetmiştir. Yakub-ı Germiyoni'den
Vakfiyenin dili Osmanlıcadır. Vakfiyeyi 14
sonra da bu evde. Koca Mustafa Paşa
Şaban 1071/1660'da Davudpaşa Mahkemesi
Zaviyesi'nde şeyh olanlar oturacaktır (Kutbi/
Kadısı Mehmed bin Mahmud tasdik etmiştir.
Belge 965:76).
Hayırsever İsmihan Hatun, Koca Mustafa
Koca Mustafa Paşa, müderris, cami imamı ve
Paşa Mahallesi'nde, maliki bulunduğu bahçe
zaviye şeyhine görev tahsisli, diğer hizmetlilere
içerisinde, çevresinde ağaçları su kuyusu, altında
genel olarak külliye çevresinde, müteaddit odaları,
kasap dükkanı ve sofası bulunan evini vakfetmiştir
bahçesi, ahırı ve çeşmesi bulunan lojmanlar
(Belge-19).
yaptırdığı halde (Barkan-Ayverdi 1970:367;
Kutbi/Belge 1283:37/2), yaklaşık 50 yıl sonra Hayatta olduğu sürece kendisi, ölümünden
şeyhlerin oturması için Şucâ' Bey'in yeniden ev sonra hizmetçisi Gülistan ve çocukları bu ailenin
vakfetmesinin sebebi anlaşılamamaktadır. soyunun tükenmesi halinde, Abdullah ve çocukları
bu evde oturacaktır. Abdullah'ın ailesinin de
münkariz olmasından sonra, evin tasarruf hakkı
2 . Hafsa Hatun İbneti Kasım
Koca Mustafa Paşa Camii imamına ait olacaktır.
Vakfiyesi
Dilerse bu evde oturacak, dilerse başkalarına
Vakfiye'nin dili Arapçodır. Şahitler huzurun­ kiraya verebilecektir. Evin tamire ihtiyaç göster­
da kurulan vakfı, fi Evâsıt-ı Zilhicce 9 9 2 / 1 5 8 4 mesi halinde, içinde oturan kimse bu tamiri
tarihinde Davudpaşa Mahkemesi Kadısı Ali bin yaptıracaktır.
Mustafa tastik etmiştir.
Cami imamına sağlanan bu tasarruf hakkına
Kasım kızı Hafsa Hatun, Istanbu-Arabacı karşılık, hergün 3 ihlas, 1 fatiha okuyarak vâkıfe
Boyezid Mahallesinde bulunan evini vakfetmiştir. İsmihan Honım'ın ruhuna hediye edecektir
Hayatta olduğu sürece bu evde kardeşi, ölümün­ (Kutbi/Belge 1071:89).
den sonra da Piyole bin Abdullah oturacak, her
gün bir yasin, bir mülk ve üç ihlas-ı şerif okuyacak
ve hasıl olan sevabı evvela Peygamberimizin (sa) 4. Ayşe Hanım İbneti Abdurrahman
evlâdı ve ezvâc-ı güzinin, sonra Hafsa Hatun'un Vakfiyesi
beyinin ruhuna bağışlayacaktır (Belge-17).
Koca Mustafa Paşa Zaviyesi'nde daha önce
Vakfın nâzın. Koca Mustafa Paşa Hânigâhı post-nişin olan ve cami avlusundaki türbede mef­
şehleri olacaktır (Kutbi/Belge 992:71). Bu vakfın tun bulunan es-Seyyid eş-Şeyh Yusuf
Koca Mustafa Paşa vakıflarıyla ilgisi hânigâh Kubbeddin'in (ölm. 1170/1756 ) eşi, Ayasofya-
şeyhlerinin nâzır olarak görevlendirilmesinden Hüseyin Ağa Mahallesi'nde oturan Abdullah'ın
ibarettir. oğlu Abdurrahman kızı Ayşe Hanım 17 Safer
Bir satış kakarından öğrendiğimize göre, 1 2 1 4 / 1 7 9 9 tarihinde bir vakıf kurmuştur.
şehler, bu ve benzeri vakıfların nazârlık vaz­ Vakfiyeyi, Davut Paşa Mahkemesi Kadısı es-
ifelerinin yanında, bazı vakıfların mütevellilik Seyyid Abdulkerim tasdik etmiş, hazır bulunan 16
görevlerini de üstlenmektedir. Zahide Hanım şahit imzalamıştır (Belge -20).
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Ayşe Hanım Koca Mustafa Paşa Camii hinde Küçük Evkâfa kayd olan vakfiyesinde,
çevresinde Ali Fakih Mahallesi'nde bulunan evi ile 12.000 kuruş para vakfının gelirinden Koca
birlikte, 130 zira arsa üzerine inşa edilen bir­ Mustafa Paşa Külliyesinde görev yapacak vazife
birine bitişik yorgancı, iplikçi berber dükkânları sahiplerine verilecek ücretler sayılmaktadır.
ile bir kahvehaneyi Allah rızası için vakfetmiştir.
Vakfın nukuddan başka taşınmaz mallan da
Vakfın nâzırlık görevi. Koca Mustafa Paşa bulunmaktadır. Taşınır ve taşınmaz vakıf
Külliyesi Sümbülî Hânigâhı'nda şeyh olanlara ve­ mallanndan elde edilen gelirlerden. Koca
rilmektedir. Nâzır olan şeyhler, mütevelli ile birlik­
Mustafa Paşa Camii'nde Peygamberimizin (sa)
te dükkânları aydan aya kiraya verecekler ve
doğum günü olan 12 Rebiyulevvel'de okunacak
vakfın yıllık hesabını mürtezikanın huzurunda
mevlide tahsisat ayrılmaktadır.
göreceklerdi. Buna karşılık hergün 1 akçeden,
yıllık 360 akçe ücret alacaklardır. Vakıf gelirlerinden mevlit okuyanlara
Tekkede hücre-nişin olan Ahmed Dede yevmiye 10 akçe verilecek, cemaata 40 kıyye
cüzhon olacaktır. Bu şahıs hergün öğle şerbet, 30 kıyye şeker dağıtılacaktır. Şekeri koy­
namazından önce vakıfe Ayşe Hanım'ın, eşi Şeyh mak için 5 kuruşluk kağıt, 10 kuruşluk güllab ve
Kuddeddin Efendi'nin türbesine koyduğu Kuron-ı öd alınacaktır. Hânigâhta şeyh olan zata, günlük
Kerim'den, türbede bir cüz okuyacak, her 30 10 akçe nezâret vazifesi verilecek, o gün fukarâ
günde bir hatim yapacaktır. Bu okuduğu hatim­ ve dervişane ziyafet için yine Şeyh Efendi'ye 1 20
den hasıl olan sevabı Peygamberimizin(sa), kuruş takdim edilecektir. Pişkadem ve Zakirbaşı
ashabın, eizze-i kirâmın, mü'min ve mü'minatın olanlara yevmiye 5'er akçe, şerbet dağıtıcısına 4 ,
ruhlarına hediye edecek ve yaptığı bu hizmete
kayyımlığa bakana yine 4, müzezzinlerden her
karşılık günde 4 akçe ücret alacaktır. Ahmed
birine 3'er akçe dağıtılacaktır. Ayrıca davetçiye
Dede'nin ölmümünden sonra yerine, hücre-nişin
de günlük 4 akçe verilecektir.
dedelerden uygun olan birisi seçilecektir.
Vakfedilen 12.000 kuruş, İmameciler
Başta Şeyh Kutbetddin Efendi olmak üzere,
cami bahçesinde meftun bulunan diğer şehlerin çarşısında. Lonca odasında "esnâf-ı mezkur"
sandukaları üzerine konulan taçlan ihtiyaç kethüdası, kâtibi ve yiğitbaşısı huzurunda
oldukça boyamak üzere bir iki boyacı tayin edile­ "ma'rifet-i şer" ile ıstırbah olunacaktır. Lonca
cek ve yevmiye olarak 1 akçe alacaktır. odasından başka yerde ve kefili olmayan kimseye
hiçbir şekilde kredi ve borç para verilmeyecektir.
Ayşe Hanım hayatta olduğu müddetçe, ken­
disi mütevelli olacak ve günde 1 akçeye Yaptıkları bu nezâret hizmetine karşılık, kethü­
mutasarrıf olacaktır. Ölümünden sonra müte- daya, kâtibe ve yiğitbaşıya günlük 5'er akçe
vellilik görevi oğlu Mustafa'ya intikal edecektir. ödenecektir.
Mustafa'dan sonra ailenin büyük evlâdı mütevelli Yine vakfın gelirlerinden Hz. Halid'in(ra)
olacak, sülalenin sona ermesi halinde, dedelerden
türbesinde dua eden Eyub Camii'nin 3
birisi mütevelli olacak ve bu seçimi nâzır olan
imamından her birine 4'er akçe, Medine-i
tekkenin şeyhi yapacaktır. Hizmetten artan para
Münevverede Mescid-i Nebevi'de müezzin olan­
%10 nisbetinde sağlam kefille ıstırbah edilecek ve
bu yoldan kâr ile nâzır yeni akarlar satın alarak, lara 30, Mekke-i Mükerreme'de Harem-i Şerif
vakfın mal varlığına ilave edecektir. müezzinlerine 30, bu paralan her yıl oralara
götürerek dağıtan ağaya 3 akçe verilecektir.
Bir gün bu şartların yerine getirilmesi
Aynca vakfın kâtibi, her yıl Harem Camii'nin
imkansız hale gelirse, o takdirde vakfın gayesi
aydınlatılmasında kullanılmak üzere 10 kıyye bal­
"mutlaka fukorây-ı ehli iman" olacaktır
(Kutbi/Belge 1214:21). mumu alacaktır.

Vakfın mütevellisine günlük 40, kâtibine 15


ve câbisine 15 akçe yevmiye ödenecektir. Vakfın
5.El-Hac Ahmet Efendizâde
nâzın, Bostancıbaşı Ağa olacaktır. Vakfın yıllık
Muhammed Said Vakfiyesi
muhasebesi, Hazine-i Hassa Müfettişi huzurunda
Eski kadılardan el-Hac Ahmet Efendizâde görülecektir. Harc-ı imza olarak günlük 6 akçe,
Muhammed Said Efendi'nin Receb 1235 tari­ muhasebe katibine yevmiye 5 akçe ödenecektir.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFU\RI VE KÜLLİYESİ

Vakfın mütevelliği evvelâ vâkıfa, sonra evlâdının Hatim okunurken caminin iç mekânını
ekberine, daha sonra eşi Hatice Hanım'a ait ola­ aydınlatmak üzere, her biri yarımışar kıyyelik 8
caktır. Ailenin münkariz olması halinde müte- adet balmumu alınarak. Koca Mustafa Paşa Vakfı
vellilik, Lonca'da esnaf kethüdası olanlara intikal mütevellisine teslim edilecektir. Şamdanları vak­
edecektir. tinde yakması ve mumları muhafaza edip
Vakfiyede öngörülen hizmetlerin tamamlan­ söndürmesi karşılığında. Meydancı Dede
masından sonra, gelir fazlası meydana gelmesi Efendi'ye yılda 100 kuruş ödenecektir.
halinde, bu fazlalık vakfedilen 12.000 kuruşa Kayyımbaşı'ya 4 0 , diğer 2 kayyıma 30'ar
ilave edilecektir. kuruştan caminin temizliğini yapan kayyımlara da
100 kuruş verilecektir.
Vâkıf bu şekilde vakfiyeyi tamamladıktan
sonra, son cümle olarak "rızâen li'l-bari cümlenin Ayrıca, Kuran-ı Kerim'i muhafaza eden,
nezâretleri rica olunur" demektedir (Kutbi/Belge hatim okuyan, hafıza getirip götüren kişiye de
1235:121; Belge-21). hatim sonunda 50 kuruş ödenecektir.

Vakıf kurucusu bu cümleyi yazmakla, Senette verilen bilgilere göre bu ücretlerin


kamuya hizmet götüren vakıfların, vakfiye toplamı olan 1000 kuruş, 1276/1859 senesi
esaslarına göre hizmetin sürekliliğini sağlamak Ramazan'ından itibaren vakfın mütevellisi
için, hizmetten yararlananlara, denetim hakkı tarafından, gereği yapılmak üzere. Şeyh
tanımaktadır. Halk için hizmet etmekle yükümlü Efendi'ye teslim edilecektir.
olan görevlilerin, millet tarafından denetlenmesi, Senedin son cümlesi şöyledir.
demokrasinin gereği, hatta kaçınılmaz bir sonu­
"İş bu sened, bu amaçla tarafımdan tanzim
cudur. Henüz, ülkemizde göremediğimiz ve
edilmiştir. Şeyh bulunan efendilerin de muhafaza
demokrasiyi içine sindirmiş ileri ülkelerde
etmeleri için bir sureti kendilerine verilmiştir.
seslendirilmeye çalışılan bu hususun, bir vakfiyede
Daima düsturu'l-amel tutulması temenni olunur".
günümüzden 1 80 yıl önce uygulanmaya konul­
muş olması demokrasi adına ne kadar ibret verici Muhammed Arif Efendi, Muhammed Sıddik
değil midir? " İbni el-Merhum Şeyhü'l-İslâm, Sadr-ı Anadolu,
Afa anhu (Kutbi/Belge 1276:24).

ö.Şeyhü'i İslâm Muhammed İbni


Sıddik Vakfiyesi Z.Mustafa İzzet Efendi Vakfiyesi
Elimizdeki belge, Şeyhü'l İslâm merhum Merhum Binbaşı Rüstem Efendi'nin oğlu
Muhammed Arif Efendi'nin oğlu Sıddik Bey'in Mustafa izzet Efendi, Kocamustafapaşo semtinde
vakfiyeye dayalı olarak, Koca Mustafa Paşa bulunan Ramazan Efendi Dergâhı'nda, Koca
Külliyesi'nde yapılmasını istediği hizmetleri Mustafa Paşa Camii I. imamı ve dergâh şeyhi es-
gösteren 1276/1859 tarihli senettir (Belge-22). Seyyid Hafız Muhammed Efendi'yi geçici müte­
Bu senette verilen bilgilerden öğrendiğimize velli tayin etmek suretiyle 15 Muharrem 1328/
göre, kurulan vakıf bir nukut vakfıdır. Vakfedilen 1 910 tarihinde bir vakıf kurmuştur (Belge-23).
paranın işletilmesinden elde edilen gelirin bir " Kamu hizmetini g ö r m e k üzere kurulan vakıfların işleyiş
şeklini ve b u söktürde g ö r e v y a p a n personelin çalışma
bölümü ayrılarak Koca Mustafa Paşa
tarzını; hizmetten yararlanma hakkına sahip olan
Külliyesi'nde hatim okutulması ve camideki " m e ş r u h j n l e h ' i n nasıl denetlemesi g e r e k t i ğ i n i ; b u denetim
kandillerin yaktırılması istenmektedir. h a k k ı n ı n d a y a n d ı ğ ı hukukî deliller ve bu k o n u d a fikir ser-
deden islâm hukukçularının görüşlerinin neler olduğu
Bir hafız camide her Ramazan imsak vaktin­ k o n u s u n d a , Elmalılı M . H a m d i , v a k ı f l a r l a ilgili k i t a p l a r ı n d a
den itibaren günde bir cüz okuyarak hatim indi­ çok kıymetli b i l g i l e r v e r m e k t e d i r . K a m u eliyle y a p ı l a c a k
recek ve yılda 500 kuruş alacaktır. Şeyh Efendi d e n e t i m i n s a d e c e hukukî d e ğ i l , siyasî ve sosyal b o y u t u n a
d a d i k k a t çekerek, â d e t a b u meselenin felsefesini y a p m a k ­
hatmin okunuşuna nezâret edecek ve yılda 150
t a d ı r . Bu k o n u d a geniş bilgi a l m a k isteyenler, "Elmalılı
kuruş, Piş-kadem Efendi ise hatmin duasını M.Hamdi Yazır Gözüyle Vakıflar" kitabına b a ş v u r a b i l i r l e r
yapacak ve bu da yılda 100 kuruş alacaktır. (Özturk 1995: 1 82-1 8 7 ; 2 0 9 - 2 U ) .
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Vakfiyeyi, Davutpaşa Mahkemesi Nâibi, 210 kuruşluk şeker, buhur ve güllab satın
Müftizâde es-Seyyid Abdullah Hilmi Efendi tescil alınarak merasimde hazır bulunanlara
etmiş; 29 Cemaziyelevvel 1 3 2 8 / 1 9 1 0 tarihli dağıtılacaktır. Yine her sene Ramazan ayında
"irâde-i seniyye" ile merkez kütüklerine kaydedil­ camide, mütevellinin uygun göreceği 5 vakit
miştir (VGMA 1328:574-16/39-40). namazdan birinde, hatim okutulup dua edilecek ve
sevabı yukarıda sayılan zevâtın ruhlarına hediye
Mustafa İzzet Efendi, 10.000 kuruş
edilecektir. Bu göreve karşılık, cüzleri okuyan
kıymetinde Biga Sancağı Ayvalık Kazası'na tâbi
hafıza 250, cüzleri getirip-götüren ve muhafaza
Nusretli Karyesi'nde Sinanyeri adıyla bilinen
eden şahsa 30, dua yapana 20 kuruş verilecektir.
çeşme önündeki 2 parça zeytinliği aynı kazaya
bağlı İsaklı Köyü Burgazcık adındaki mevkide ve Ayrıca Torikat-ı Halvetiyye'den Ramazan
deniz kıyısındaki zeytinliği, aynı kaza Adatepe'de Mahyi Hânigâhı'na her yıl Ramazan ayında 5 0 0
bir başka zeytinliği ki, toplam 5 parça ve 50 kuruş taamiye bedeli ödenecektir. Yine Bâb-ı âli
dönüm yapmaktadır. Bu zeytin bahçelerinin civarında Nakşibendiyye-i Holidiyye meşâyıh-ı
tamamını, şahitler huzurunda, Allah rızası için izamından Gümüşhanevî Merhum el-Hac Ahmed
vakfetmiş ve mütevelliye teslim etmiştir. Ziyaeddin (ks)'in Dergâhında 500 kuruşla aşure
pişirilip dağıtılacaktır.
Bu zeytinlikler, günün rayicine uygun olarak
mütevelli eliyle taliplilerine "icâre-i vahide" ile Yukarıda sayılanlardan ayrı olarak, hayatta
kiraya verilecektir. olduğu sürece selametine dua etmeleri, ölümün­
den sonra ruhuna fatiha okumaları için Koca
Vakfiyede hayır şartı olarak. Koca Mustafa Mustafa Paşa Camii görevlilerine 250'şer kuruşun
Paşa Camii avlusunda metfun bulunan Cenâbı Pir dağıtılması; küçük oğlu Yahya Burhaneddin'e
Yusuf Sümbül Sinan, mahbub-u rabbu'i metfun 500, mütevelliye 1000 kuruş verilmesi; her
Efendimiz Hazretlerinin dergah-ı şeriflerinde, her Ramazan 500 kuruşluk erzâk alınarak
yıl Peygamberimizin(sa) doğum yıldönümü olan Kocamustafapaşa semti, Alifakih Mahallesi fakir­
Rebiyülevvel ayında, hatim, mevlit ve aşr-ı şerif lerine dağıtılması istenmektedir.
kıraat edilmesi ve merasimin, şeyhin duası ile
Zeytinliklerden elde edilen yağlardan. Koca
tamamlanması istenmektedir.
Mustafa Paşa ve Ramazan Efendi Dergâhları
Okunacak "Kur'ân-ı Kerim" ve "mevlid-i şeyhleri ile mütevelliye 25'er kıyye zeytinyağı ve­
şerif"ten hasıl olan sevap, Peygamberimizin(sa), rilecektir.
"ashâb-ı kiram", ezvâcı cîhânı yâr-ı güzin, has­
saten "pîr-i pişiva-i tarikat", "rehây-ı râh-ı Gelir fazlasının %20'si meşrutunleh ve
hakikat" olan müşarünileyh Cenâb-ı Pir Yusuf mürtezikaya, geri kalan paranın %20'si
Sümbül Sinan (ks) Dergâhı avlusunda meftun Donanma-ı Osmoniyye'nin imar ve ihyasında kul­
bulunan sair sultanân efendilerimiz merkad-ı lanılmak üzere Bahriye Nezâreti'ne verilecektir.
münevverelerine, daha sonra civarda defnedilmiş Geri kalan %20 kuruş mütevelli yanında hıfz
bulunan bütün şeyh efendilerine mü'min ve olunup, 5000 kuruşa ulaştığında, mezkur
mü'minâtın ebeveynlerinin ruhlarına bağışlan­ Ramazan Efendi Tekkesi bahçesine bir sarnıç inşa
ması şart edilmektedir. Ayrıca şart koşulan istekler edildikten sora, ileride muhtemel bir kazaya karşı
arasında, hayatta olduğu sürece vâkfın iki cihan­ dördüncü %20 kuruş mütevellinin nezdinde tutul­
da selameti için, ölümünden sonra da hasıl olan maya devam edilecektir. Toplanan bu paralar,
sevabın kendi ruhuna bağışlanması arzusu da sağlam kefil ile ıstırbah edilecek ve bu yoldan
bulunmaktadır. sağlanacak gelirle Ramazan Efendi Dergâhı
bahçesinde inşa edilecek sarnıçtan su çekecek
Gelirden her yıl 100 kuruş şeyhe, 60 kuruş şahsa 60 kuruş verilecektir. Geriye kalan paranın
mevlidhâna, 60 kuruş tevşihata (mevlid bahirleri miktarı 1000 kuruşa ulaştığında vakfın ana
arasında dînî ve tasavvuf! mahiyette kaside ve parasına ilave edilecek, bu para 10000 kuruşa
ilahi okuyan kimse) 20 kuruş zakirbaşıya, 30 baliğ olduğunda emlak satın alınacaktır. Diğer
kuruş duaguya, 30 kuruş alesseviye 3 kayyıma, %20 kuruş dahi çocuklarımın ve torunlarımın
20 kuruş sertarik efendiye, 60'ar kuruş dervişlere, "sulehây-ı muhtacîn'ine eşit bir şekilde
20 kuruş türbedara verilecektir. dağıtılacaktır.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

Bu hayır şartlarını sıraladıktan sora vakfın yaşanan erozyonlara karşı "müessesât-ı hayriye'
yönetimi konusunda da şunları söylemektedir: nin ancak bu ve benzeri desteklerle hayatiyetleri­
Vakfın mütevelliği, ben hayatta olduğum ni devam ettirebildiklerini gördük. Demek ki, her
sürece bana, ölümümden sonra. Koca Mustafa olayı kendi dönemi içerisinde değerlendirmek
Paşa Camii birinci imamına ait olacaktır. Aynı gerekiyor.
külliye içerisinde bulunan Sümbüliyye Hânigâhı Esasen vakıflar, kamu hizmetini amaçlayan
şeyhleri ise vakfın nâzın olacaklardır. Şayet demokratik sivil toplum örgütleridir. Böyle çalıştığı
günün birinde mütevellinin "su'-i hal'i (kötü hali) dönemlerde, onun kurucusu ve kullanıcısı halkın
görülürse hemen görevden azledilecek ve kendisi olduğu gibi, ekonomik açıdan en sıkıntılı
Kocamustafapaşa Mahallesi'nde ikâmet eden dönemlerde bile kıt imkanlarını bir oraya geti­
saygın ve dürüst kimseler nâzır olan Şeyh rerek, onun koruyucusu da bu mimlletin kendisi
Efendi'nin başkanlığında toplanarak, namuslu ve olmuştur. Ne zaman ki, sistemi ve yöntemini halk­
istikamet sahibi bir kişiyi, hakimden de karar tan kopararak vakıfları devletleştirdik, tarihten
almak suretiyle mütevelliliğe tayin edeceklerdir. bize intikal eden bu müesseselere olan millet
Vakfiyenin bundan sonraki bölümü desteği de kesildi. Fazla yoruma gerek yok,
kılişeleşmiş malum ifadelerle tamamlanmaktadır bugün ülkemizdeki vakıfların durumu ortadadır.
(Kutbi/Belge 1328:126). Tek vakıf etrafında yaptığımız bu kısa
Burada tahlilini yapmaya çalıştığımız ve çalışma, sistemi destekler mahiyette kurulan bu
Sümbüli şeyhleri metrukâtı arasında bulunan 8 küçük çaplı vakıfların, bir de bu yönüyle
vakfiyeden sadece Mustafa İzzet Efendi'ye ait değerlendirilmesinin gerekliliğini ortaya koydu.
olan zeytinlik vakfiyesinin istinsah edilmiş sureti
(VGMA 1 3 2 8 : 5 7 4 - 1 6 / 3 9 - 4 0 ) , yeni harflere
III. KOCA MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ
çevrilmiş tercümesi (VGMA 1328:2225-
VE ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
9 4 / 2 1 6 ) ; Şeyh Kudbeddin Efendi'nin eşi Ayşe
Hanım'ın ev ve dükkân vakfının ise sadece 1. Koca Mustafa Paşa Külliyesi
şahsiyet kaydı (VGMA 1214 (Küçük Evkaf, Külliye; cami, medrese, mektep , kütüphane,
Havatm):7/23) Vakıflar Genel Müdürlüğü imaret (aşevi), hânigâh, türbe, çarşı, han, su
Arşivi'nde mevcuttur. Yaptığımız ısrarlı tesisâtı, hamam, tuvalet, meşruta binaları,
araştırmalara rağmen bu arşivde diğer 6 vak­ muvakkithane gibi, mahalle veya semt için ihtiyaç
fiyenin hiçbir kaydına rastlayamodık. Tamamı duyulan, günümüz sosyal devlet onlaşınının bir
İstanbul'da kurulmuş olan bu vakıfların Vakıflar gereği olarak, devlet tarafından yapılması
Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunmaması, gereken sosyal ve fizikî altyapıdan oluşmaktadır.
yaklaşık 29.000 vakfiyen in muhafaza edildiği bu Böylece iskâna elverişli hale gelen bu yapılar
arşivin. Cumhuriyet Dönemi öncesinde kurulmuş topluluğunun etrafına şahısların yerleşmesiyle
olan vakıfların tamamını göstermekten uzak şehirler kurulmakta, meskun sahalar ise imar ve
olduğu tahminimizi (Öztürk 1995:24,549) tama­ ihya edilmiş olmaktadır (Öztürk 1983:21).
men doğrulamaktadır. Bu külliyeleri eskiden hep hayır sahipleri
Diğer bir konu da şudur: Biz doktora yapar, idarelerini temin eder ve mamuriyetlerini
çalışmamızda, XiX. yüzyılda yeni müesseseler sağlamak için çevrelerinde vaya başka yerlerde
kurma yerine, yapılaşmaya ihtiyaç göstermeyen birçok gelir getirici akarlar inşa ettirerek, hem
ve mevcut bir vakıf kurumunun bünyesinde, uhrevî kendi külliyelerine varidat bulurlar, hem de şehir
mükafat ümidiyle -buruda olduğu gibi- küçük ve kasabaların imarına hizmet ederlerdi.
çaplı vakıflar kurulmasını, sistemde bir yozlaşma Batılıların "city islamic", bizim kültürümüzde kül­
ve çözülme olarak nitelemiştik (Öztürk liye veya imaret siteleri olarak adlandırılan
1995:46,549). Bu tespit temelde doğru olmakla binalar topluluğu, vakıf müessesesi eliyle kurul­
birlikte, tek vakıf etrafında, yaklaşık 500 yıllık bir duğu gibi vakıf sistemiyle idare ediliyordu. Bu
dönemi kapsayacak tarzda yaptığımız bu çalışma tesislerin inşa, imar ve yaşatılması, hatta işletilme­
sonunda, çok çeşitli sebeplerle esas vakıfta si için devlet bütçesinden herhangi bir harcama
DR. NAZİF ÖZTÜRK

yapılmıyordu. Halk, imaretin bütün ünitelerinin 2. Külliye İçerisinde Bulunan


her türlü hizmet ve yardımından karşılıksız olarak Eserlerin Değerlendirilmesi
istifade ederlerdi (Ergin 1939:19,57). a) Koca Mustafa Paşa Camii
Genel manada anlatmaya çalıştığımız bu Bugünkü Koca Mustafa Paşa Camii'^, VI.
özelliklerin tamamına sahip olan ve bulunduğu asra kadar uzanan ve 1284'te Bizans İmparatoru
semte adını veren Koca Mustafa Paşa Külliyesi, şu Mikhailos'un (1261-1282) yeğeni tarafından
yapı topluluklarından meydana gelmektedir: yeniden restore edilen Hagios Andreas
İlk tesisi sırasında Koca Mustafa Paşa Manastırı'nın Türk ve İslâm mimarisine
Külliyesi; cami, medrese, mektep, imaret, zaviye, dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır. Semavi
çifte hamam ve bu ünitelerin mütemmim cüz­ Eyice'nin isabetle işaret ettiği gibi, cami cephesi
lerinden meydana gelmektedir (Barkan-Ayverdi itibariyle eski manastırdan hemen hiç bir iz
1970:366: Kutbi/Belge 1282:37/1). Daha sonra taşımamaktadır (Eyice 1953:162). Cami ve çevre­
çeşitli hayırseverlerce, bu hizmet birimlerine ilave si, sokak ve mahalle o kadar Türklüğü ve İslâmı
yapılar eklenmiştir. temsil etmektedir ki, bugün bile bu karakterini
Bu ilave yapılar Ekmekcizâde Ahmet muhafaza edebilen pek az semtten biri olma
Paşa'nın camii genişletmek üzere yaptırdığı ek vasfını taşımaktadır (Yüksel 1983:273).
bina'^ Veliyüdin Efendi'nin eseri olan Caminin sağ kapısı üzerindeki Şeyhu'l İslam
muvakkithone, içinde birçok tanınmış şahsiyet ve Efdolzâde Hamidüddin'in 4 beyitlik 8 9 1 / 1 4 6 8
hattatın gömülü bulunduğu geniş bir hozire tarihli Arapça ve sol kapısı üzerindeki Defter­
(Köseoğlu 1953:11-17), şeyhlerin türbeleri; avlu­ dar İdris-i Bitlisî'nin" 6 beyitlik 8 9 6 / 1 4 9 0 tarihli
da Hacı Beşir Ağa'nın sütun halinde 1150/1737
tarihli çeşmesi (Tanışık 1943:156), Sadrazam
" K o c a Mustafa Paşa C a m i i ' n i genişletmek üzere XVIII. y ü z y ı l
Rıfat Paşa'nın 1271/1854 tarihli sebili
başlarında Ekmekçizâde Ahmet Paşa t a r a f ı n d a n y a p t ı r ı l a n
(Kumbaracılar 1938:55), Karasi mutasarrıfı ek binadan bugün hiçbir iz mevcut değildir (Yüksel
Behçet Paşa'nın kız kardeşi Hacı Emine Hanım'ın 1983:277).

tarihsiz başka bir sebili (Kumbaracılar 1938:67), " İ l m î ağırlıklı o l m a y a n ve son d ö n e m d e kaleme a l ı n a n b a z ı
kitaplarda. K o c a Mustafa Paşa'nın vakfiyesini ve 5 0 0 yıllık
kuzey cihetindeki avlu kapısı karşısında kitabesiz
uygulamaya yönelik yüzlerce şahsiyet kaydını, m u h a s e b e v e
güzel bir çeşme; yine avlu dışında 1119/1707'de tahrir defterlerini, hatta görevli tayinlerine ait tevcihnameleri
ölen Hekim Başı Giridli Nuh Efendi'nin, tekke bu konudaki fermanlan g ö z a r d ı ederek, bir semte a d ı n ı
yeren K o c a Mustafa Paşa C a m i i ' n e "Sümbülî Tarikafı'nı
olduktan sonra yıktırılan medresesi (Unver İstanbul'a getiren C e m a l Halveti'nin vefatı üzerine O'nun
1939:421 -425) ve içinde Nuh Efendi'nin de med- yerine geçen ve Halvetilik'in Sümbülivye kolunun piri o l a n
Sümbül S i n a n Hazretlerine, -cami Külliyesi bu tabir de
fun bulundğu sofadır. (Eyice 1953: 159/21).
yanlıştır, cami külliyesi o l m a z , z i r a külliye; c a m i d a h i l , d i ğ e r
Külliyeyi tamamlayıcı mahiyette meydana yapılarla birlikte, eserler topluluğuna verilen a d d ı r - tahsis
edilmiş olmasına bağlanmaktadır (Fatih Camileri
getirilen bu ünitelere. Safiye Sultan ve Rıza Paşa 1991:207). Oysa cami, mektep, medrese, hamam gibi
türbelerini; menkabevî hikayeleriyle halkın ilgisini hânigâh binası d a , K o c a Mustafa Paşa Külliyesi'ni m e y d a n a
getiren yapılardan sadece bir tanedir. Sümbül Sinan
çeken zincirli selviyi, çifte sultanlar türbesini ve bu
Hazretleri'nin adıyla şöhret bulan bu bölüm hânigâh
türbenin önünde bulunan sütun halindeki kuş kısmıdır. Halk arasında "Sümbülivye Hânigâhı" olarak
çeşmesini de ilave etmek gerekiyor (Köseoğlu anılmakla birlikte, inşa edilişi ve mülkiyeti itibariyle bu b i n a
d a yine K o c a Mustafa Paşa V a k f ı ' n a aittir.
1953:15).
" D i ğ e r kaynakların aksine, 1. A y d ı n Yüksel, K o c a Mustafa
Son kadastro çalışmaları sırasında 1177 Paşa Camii'nin son cemaat durvanndaki kapının sağ ve sol
adadan ibaret olan Koca Mustafa Paşa Külliyesi; üstünde bulunan kitabelerin hangi hattata ait o l d u ğ u n a hiç
değinmeden, satırların bölüm ve bitim süslerinin aynı t a r z d a
cami, dergâh, medrese ve medrese avlusu olmak
olduğunu ve sadece tarihlerinin değiştiğini belirtmektedir. Bu
üzere dört parsele ayrılmıştır (İst. Dosya ifadeden sonra, metin içerisinde gösterilen k a y n a k l a n y o k
9/185,186,187,188). Külliyenin toplam s a y a r a k , sadece "Evliya Çelebi {Seyahatname, C . l s . 3 0 6 ) ve
Hadika'nın ( A w a n s a r a y i 1281:1 C . s . 1 6 2 ) İdris-i Bitlisî'nin
yüzölçümü 12608 m2 dir (Evci 1989:5). Verilen olduğunu söyledikleri tarih kitabesi ise c a m i d e mevcut
bu bilgiler, külliye vaziyet plânı üzerinde gösteril­ değildir. H a d i k a , bu levhanın yeri tam a n l a ş ı l m a y a n bir

miştir (Plân-I). Şimdi sıra ile bu yapıları tanımaya "başka kapı"da olduğunu söylemektedir" (Yüksel 1 9 8 3 : 2 7 5 -
2 7 6 ) demektedir. O y s a kesin belge k o y m a d a n , bu görüşe
çalışalım. katılmak mümkün değildir.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

Arapça-Türl<çe sülüs kitabelerine göre Hagios Koca Mustafa Paşa Cami günümüze kadar
Andreas Manastırı 8 9 V l 4 8 6 ' d a (Ayvansarayı birçok tamirat geçirmiştir.
1281: Hadika Cl, s. 162, Yüksel 1983:275;
Cami, Koca Mustafa Paşa Mazbut Vakfı
Köseoğlu 1953:16, Fatih Camileri 1991:206)
adına 1177 ada 338 pafta 51 parsel numaralı
Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrilmiştir.
6567 m2 olarak tapuludur (İstanbul Dosya No: H:
Eski binanın camiye çevrilmesi sırasında; son
9/188).
cemaat yeri, minare, bina dışına giydirilen taş
kaplama, içerdeki mihrap ve minber, iki yarım
kubbe ve orta kubbe Türk unusuru olarak ilave b) Koca Mustafa Paşa Medresesi
edilmiştir (Yüksel 1983:273).
Medrese, camiinin güneybatısında 9.45 x
Camiye katılan Türk unsurlar ve büyük çapta 9.15 = 86.47 m2 bir saha üzerine oturmaktadır.
gerçekleştirilen değişiklik ve tadilatlar sebebiyle Dış kenarları 45 derece kırık bir dershanenin iki
Koca Mustafa Paşa Camii, diğer kiliseden yanında 8'er oda mevcuttur. Odaların hepsi
çevrilme camilerle kıyas edilemeyecek derecede kubbelidir. Sağ koldakilerin kubbesi yıkılmış ve
ferah aydınlık ve İslam'ın ibadet anlayışına uygun üzerlerine boydan boya bir tonoz örtü atılmıştır.
bir zemin ve atmosfer kazanmıştır (Eyice Bütün odalarda ocak bulunmakta ve her odada
1953:172). bir alt ve bir üst pencere aydınlık vermektedir
(Yüksel 1983:278).
Minare, manastırın eski giriş kapısının solun­
da bulunmaktadır. Sekiz kenarlı bir kaideye Üzerinde kitabesi olmadığı için, inşa tarihi
sahiptir. Sekizinci kenarıyla binaya yapışmış ve bilinememektedir. Ancak cami ile aynı tarihte
buradan da minareye kapı açılmıştır. Gövde, yapıldığını söylemek mümkündür. Avlunun
şerefe ve korkuluk zaman zaman tamir görmekle ortasında bir de kuyusu bulunmaktadır.
beraber eskidir. Şerefe yapraklı, sarkıtmalı, Vakfiyede "şart-ı vâkıf" olarak müderrise 40
korkuluk taştan şebekelidir (Yüksel 1983:275). akçe verilmesi öngörülmekte, ancak "âli kadir
kimesne" müderris olursa 50 akçe ödenmesi isten­
İki yarım kubbe ile desteklenen bir ana
mektedir. Tahrir defterinin düzenlendiği
kubbeli sistem ilk defo olarak Koca Mustafa Paşa
9 5 3 / 1 5 4 6 tarihinde müderrise 50 akçe ödendiği
Camii'nde tatbik edilmiştir. Koca Mustafa Paşa
(Barkan-Ayverdi (1970:368-369), daha sonra da
Camii, bu haliyle İstanbul Bayezid Külliyesi
aynı şekilde uygulama yapıldığı anlaşılmaktadır
minarelerinin tipik birer numunelerinden başka
(Kutbi/Belge 1283: 37/4-5). Hatta öneminden
bir şey değildir. Bu durumda, Türk mimarisindeki
dolayı Koca Mustafa Paşa Medresesi'ne Mûsile-i
bu yeni tipin öncüsü doğrudan doğruya Koca
Süleymaniye itibar edilmiştir (Baltacı 1 976:282).
Mustafa Paşa Camii ve minaresi olmaktadır (Eyice Vakfiyede talebeye 26 akçe verilmesi istendiğine
1953:172,174). göre (Barkan- Ayverdi 1970:368), muhtemelen
Bir başka ifade ile Edime ve İstanbul'da bulu­ medresede 13 öğrenci eğitim görmekte idi. Geri
nan II. Bayezid Külliyelerini yapan mimar, bu kolan 2 oda müderris ve yardımcısına (muid) ait
büyük abidelerin ilk tatbiki projelerini Koca olmalıdır.
Mustafa Paşa Camii'nde tecrübe etmiş gibidir. Bu Başta kubbe kurşunları olmak üzere bir takım
tespitleri yaptıktan sonra Semavi Eyice, bu üç eksikliklerine rağmen medrese ayakta ve sağlam
eserin yapıldığı yıllarda bu çevrede çalışmış olan durumdadır; tahsis kararı olmaksızın Fatih
Mimar Hayreddin'i kasdederek; acaba Koca Müftülüğü tarafından Erkek Öğrenci Kur'an Kursu
Mustafa Paşa Camii mimarı da Mimar Hayreddin olarak kullanılmaktadır.
olamaz mı? diye sormaktadır (Eyice 1953:174).
Medrese dışarıdan bakıldığında oriiinal
Bu soruyu doğrulayacak tarzda, henüz eli­ durumunu muhafaza etmektedir. Fakat içeriye gi­
mizde kesin bir bilgi ve belge bulunmamakla bir­ rildiğinde, yeni kullanım durumuna uydurulmak
likte, akla en yakın ihtimalin bu olduğunu söyle­ amacıyla bazı tadilatların yapıldığı görülmekte­
mek mümkündür. dir. Bu amaçla sol taraftaki revak kapatılarak mut-
DR. NAZİF ÖZTÜRK

fak haline getirilmiştir. Zeminler ile duvarlar 1.50 Sümbül Sinan'a ait olduğu bildirilen çilehane de
m. yüksekliğe kadar fayansla kaplanmış, revak- bu kuzey koridorunda bulunmaktadır. Kur'an
larm arası demir doğrama ile kapatılmıştır. Bu Kursu yetkilileri burasını yağlı boya ile
gelişme, medresenin iç yapısının orijinalliğini boyamışlar, toplayabildikleri bazı eşya ve tablo­
bozmuştur. ları burada sergilemektedirler. Ancak üzülerek
Medresenin kullanımında özgün yapısına belirtelim ki, Hüseyin Vassaf'ın "Sümbül Sinan"ın
zarar vermemeli ve yapının korunmasına dikkat tac vesair emaneti astânede mahfuz ve
edilmelidir. Bu bakımdan başlatılan tahsis işlemi muhafazo-i ihtiramdır. Arife günleri ziyaret olun­
bitirilmeden önce, medresenin restorasyon projesi mak adettir" (Vassaf 1341:256) dediği tebrrükât
talep edilmeli ve alınacak kurul kararı doğrul­ eşyasından hiçbiri, sergilenen bu eserler arasında
tusunda, onarımın yapılması sağlanmalıdır. maalesef mevcut değildir. Öyle anlaşılıyor ki,
1924'te tekke ve zaviyelerin kapatılmasından
Son kadastro çalışmaları sırasında, medrese
sonra toparlanan müzelik tekke eşyaları, birçok
ve avlusu olarak ikiye ayrılmış ve Koca Mustafa
benzerleri gibi çürütülmüş ve yok edilmiştir.
Paşa Mazbut Vakfı adına 1177 oda 338 pafta 50
Girişte, sağda bulunan ve tekkenin hizmete açık
ve 51 parselde toplam 2957 m2 olarak tapuya
olduğu dönemlerde, şeyh tarafından kullanılan
tescil edilmiştir (İst. Dosya No: H9/185,186).
tavanı yaldızlı taş oda (Vassaf 1341:342), misafir
ve ziyaretçi odası olarak kullanılmaktadır.
c) Koca Mustafa Paşa Sümbül Efendi Tekkelerin kapatılmasından sonra, odalar­
Hânigâhı dan bir kısmı yıkılmış, bir kısmı do bir dönem
Koca Mustafa Paşa Külliyesini meydana yoksullar tarafından ev olarak kullanılmıştır
getiren yapılardan birisi de Sümbül Efendi (Köseoğlu 1953:13).
Hânigâhı'dır. Külliyeye kitabeli doğu kapısından
Gerek bu dönemde yapılan tahribat ve
girildiğinde, sağdan cadde kenarında ahşap üç
gerekse yatılı Kız Kur'an Kursu haline getirmek
katlı konak, şeyhin meşruta binasıdır. İki tarafı
için, eski eser özelliği dikkate alınmadan yapılan
hazire olan dar geçitten ilerlediğimizde, bugün
tadilatlarla, bugün hânigâh tanınomayocak hale
kız Kur'an Kursu olarak kulalanılan kısım, kül­
getirilmiştir. Eski esere fonksiyon vennek güzel bir
liyenin Zaviye bölümüdür. Vakfın içine düştüğü
şey olmakla birlikte, onu tonmamayacok hale
ekonomik kriz sebebiyle imaret kapandıktan
getirmek ızdırap vericidir. Kurul kararları doğrul­
sonra (Kutbi/Belge 1229:127) hânigâh
tusunda hazırlanacak restorasyon projelerine
mutfağında pişirilen yemeğe bakarak, burasının
göre yapılacak bir onarımla bir on önce
imaret oldğunu söyleyenler çıkmıştır (Baltacı
zaviyenin özgün yapısına kavuşturulması en
1982:10; Yüksel 1983:279). Fakat bu doğru
büyük dileğimizdir.
değildir.
Vakıf tahrir defterinde, imam ve hatiple eşit
Evliya Çelebi (Demircanlı 1989:287)
bir şekilde meşihat postuna oturan şeyhe, günde 5
Hadika'dan (Ayvansarayı 1281:162-163)
akçe, hânigâhta kalan sOfilerin nafakaları için ise,
yaptığı aktarmada, zaviyenin 40 hücreli
20 akçe ödendiği belirtilmektedir (Barkan-
olduğunu yazmaktadır, ancak bugün burada 40
Ayverdi 1970:368; Kutbi/Belge 1283:37/4). Bu
oda bulunmamaktadır. Yerinde yaptğıımız tetkik­
durumda, zaviyede kendisine hücre tahsis edilen
te, konak avlu duvarına ve Kocamustafapaşa
en azından 20 dervişin mevcut olduğu
Caddesi'nde yer alan dükkânlara sırtını dayamış
anlaşılmaktadır.
"L" şeklinde çilehane ve odalardan oluşan 22
bölümün variğını tespit ettik. "L" planının Haremlik olarak kullanılan şeyh konağı
ortasında kalan açık alanın hazire olduğu söylen­ dahil, hânigâhın oturduğu saha 1422 m2 dir. Bu
mektedir. Geçiş koridorlarının üzeri kapatılarak, saha üzerindeki yapılarla birlikte Koca Mustafa
kuzeyde çilehanelerin önünde ve batısında kalan Paşa Mazbut Vakfı adına tapunun 1177 ada,
kısım yatakhane, doğuda kalan kısım ise mutfak 337 pofta, 77 parselinde kayıtlıdır (İst. Dosya
ve yemekhane olarak kullanılmaktadır. Şeyh No:H9/187;Evci 1989:108).
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

d) Koca Mustafa Paşa Mektebi anlayışıyla külliye bir bütün olarak ele
Melctep binası, külliyenin doğu giriş kapısının alındığında, hiç şüphesiz imaretin de özgün
solunda, ana cadde üzerinde yer almaktadır. Tek yapısını yakalamak mümkün olacaktır.
hacimden ibarettir ve 78 m2 bir sahaya oturmak­
tadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında vakıf mektepler
f) Türbeler ve Hazirede Meftun Bazı
Maarife devredildiğinden,bu tür yerlerin 7044
Önemli Şahsiyetler
sayılı kanun uyarınca tekrar vakfa intikalinde,
vakfı adına değil de. Vakıflar Genel Müdürlüğü Koca Mustafa Paşa Külliyesi içerisinde
adına tapulanması öngörülmüştür. Bu sebeple Sümbüliyye şeyhlerinin yanında, hattat ve askerî
Koca Mustafa Paşa mektebi de, kendi vakfı yerine sınıfa mensup birçok önemli şahsiyetlerin türbeleri
1177 ada 335 pafta 92 parsel numarası ile ve kabirleri de bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapulanmıştır Külliyeye, doğuda bulunan birinci kapıdan
(Evci 1989:23). içeriye girildiğinde, iki tarafta caminin ve
Vakfiyede adı "muallimhane" olarak tekkkenin haziresi başlar. Genel manada
geçmekte ve burada yapılacak eğitime günlük 4 mezarlar temiz ve bakımlıdır.
akçe para ayrılmaktadır (Barkan- Ayverdi Bu mezarlar arasında ilk gözümüze çarpan
1970:368; Kutbi/Belge 1283:37/4). Bu durum, Romipaşaoğlu Defterdar Mustafa Bey'in
mektep binasının külliyenin tüçük bir parçası mezarıdır. Babası eski sadrazamlardan Mehmet
olduğunu göstermektedir.
Ram Poşo'dır Şayhü'l İslâm Pîrizâde Mehmed
Mektep binası sağlam bir vaziyettedir. Sahip Efedi kayınpederidir. Sülüs ve nesih
Halen, Türk Medeni Kanunu'na göre yeni kurulan yazılarını çok iyi yazardı. Meşhur hattatlardan
Sümbül Efendi İlim ve Hizmet Vakfı tarafından Ebulkasım Mehmed Rasım Efendi'den meşketmiş
tahsissiz, kütüphane ve çoyocağı olarak ve sonra icazet almıştır. 1175/1761 tarihinde
kullanılmaktadır. vefat etmiş ve bu hazirede bulunan Şeyh
Nureddin Efendi'nin yanına türbe kapısının dışına
defnedilmiştir.
e) Koca Mustafa Paşa İmareti
Şu beyit vefatına tarihtir:
Külliyenin kuzey giriş kapısının sağında
Zakirbaşı odasının arkasında bulunuyordu. Nişanî Ramizâde Mustafa Bey.
Mimar Nilgün Olgun'un çizdiği Koca Mustafa Ola Mevlaya nail ya ilahî (1175)
Paşa Külliyesi vaziyet planında, burası yanlışlıkla
Üstat hattatlardan Hafız Osman Efendi'nin
hânigâh, esas hânigâh yeri ise imaret olarak gös­
mezarı da geçiş koridorunun sağında cami
terilmiştir. Bu tespit yanlıştır. Çünkü, vakfiyede
haziresindedir.
hamamın yeri tarif edilirken "hamam-ı büzürk-i
çifte der kurbi imaret-i vâkıf-ı mezbur" denilmek­ Babası Cerrahpaşa civarında bulunan
tedir (Barkan-Ayverdi 1970:366; Kutbi/Belge Haseki Sultan Camii'nin müezzini Ali Efendi'dir.
1 2 8 3 : 3 7 / 1 ) . Yine vakfiyeye göre imaret Köprülü Fazıl Mustafa Paşa dairesinde tahsile
bitişiğinde, ahırı bulunan bahçe içerisinde bir de başlamış, sülüs ve nesih yazılarını burada
evin mevcut olduğu anlaşılmaktadır (Barkan- öğrenmiştir. Hattat Derviş Ali merhumdan meşke
Ayverdi 1970:367). Esas vakfye elimizde başlamış, Suyolcuzâde Mustafa Efendi'de devam
olmadığı için sözü edilen ahırın, imarete gelen etmiştir. 18 yaşında iken, 1070/1659 tarihinde
misafirlerin otlarına mı, yoksa imaret görevlilerine hocası ölünce, Nefeszâde Hattat İsmail Efendi'den
ait lojmanda oturan hizmet personelinin binek icazat almıştır.
hayvanlarına mı ait oldğunu kestiremiyoruz. Aynı zamanda Sümbülî Tarikatına mensup
Çevreye yapılan muhtes binalar ve olan Hafız Osman, Şeyh Seyyid Alaeddin'in
gelişigüzel tadilatlarla, diğer yapılar gibi imaret elinde "seyr-i sülûk"unu tamamlayarak, tarikatta
binasının da orijinal şeklini tespit etmek bugün zakirbaşılığa kadar yükselmiştir. Güzel sese ve
için mümkün olamamaktadır. Uzmanlık musikî bilgisine sahipti. Cerrahpaşa semtinde
DR. NAZİF ÖZTÜRK

bulunan evinden her cuma günü Koca Mustafa Kemal'e aittir. Türbenin dış yan duvarında çini
Paşo'ya gelerek, Sümbülî Hânigâhı'nda zakir- üzerine yazılmıştır. Son dört mısrası şöyledir:
başılık görevini ifa etmiştir (Vassaf 1341:297- "Yer göklerde kamu ins ü melek
298).
Cem olup kıldı namazın bî teob
Kabakulak İbrahim Paşa da bu hazirede
Hatif-i gaybı dedi terihini
gömülüdür. 1144/1731 tarihinde Sadrazam
olmuş, 1155/1742'de ölmüştür. Aynı zamanda Nur ola Sümbül Sinan'ın kabri hep" 936
hattat da olan İbrahim Paşa, sülüs ve nesih Sümbül Sinan Türbesi'nin iç içe iki kapısı
yazılarında büyük bir maharete sahipti (Köseoğlu vardır. İlk kapıdan girilince iki mermer mezar ile
1953:13). güzel bir mermer tulumba görülür. Serasker Rıza
Aynı koridordan camiye doğru Paşa'nın mermer sandukalı kabri de buradadır.
ilerlediğimizde, solda cenaze namazının kılındığı Tulumba yanındaki mezar, Hekimoğlu Ali
bölümde, kârgir, klâsik tipte kubbeli ve tümeli bir Paşa'ınn büyük biraderi Hattat ve Müderris Ömer
türbe görürüz. Bu Safiye Hatun'un türbesidir. Efendi'nindir. Talik yazısındaki üstadı. Siyahi
Rivayete göre. Koca Mustafa Paşa bu türbeyi ken­ Ahmet ile Durmuşzade Ahmet Efendilerdir. 20
disi için yaptırmış, fakat Bursa'da idam edilip yaşında 1111/1669 tarihinde ölmüştür. Şair
orada defnedilmesi sebebiyle kızı Safiye Hatun Nihadi ölümüne şu tarihi yazmıştır.
buraya gömülmüştür. Türbedeki Safiye Hatun'un,
"Vefatına dedi tarih hatif-i gaybi Ömer
Çelebi Halife'nin kızı ve Sümbül Sinan'ın eşi
Efendi'ye cay ola Cennetü'l me'va" 1111
Safiye Hanım olduğuna dair bir rivayet varsa do
(Yüksel 1983:281), bu doğru değildir. Aynı Halvetilik Tarikatının ll.Boyezid (1481-1512)
konuda doğrulanamayan bir başka rivayet de; döneminde İstanbul'a gelişinden, 1924 tarihinde
camiye son cemaat mekanını ilave ettiren Şeyhü'l- tekkelerin kapatılmasına kadar geçen sürede,
Islâm Veliyuddin Efendi'nin bu türbeyi kendisi için Sümbüli Hânigâhı'nda şeyhlik yapmış olanların
yaptırdığı, fakat türbede kızı Safiye Hatun'un büyük ekseriyeti burada yatmaktadır.
yattığıdır (Baltacı 1982: 7-8). Girdiğimiz avlu Bu söylediğimiz hususun istisnasını şu şeyhler
kapısından camiye doğru yürüdüğümüzde, sağda oluşturmaktadır.
Sümbül Sinan Hazretleri'nin türbesiyle
Halvetilik'i İstanbul'a getiren Aksaraylı
karşılaşırız. Türbenin altında ve yanında Rıza
Muhammed Cemaleddin (Çelebi Halife), Merkez
Paşa ve Hekimoğlu Ali Paşa'nın büyük biraderi
Efendi, oğlu Şeyh Ahmed, Yakub-ı Germiyanî'nin
talik üstadı Ömer Efertdi'nin mezarı mevcuttur.
oğlu Yusuf Sinaneddin, Şeyh Necmettin Eyyubî,
Mevcut türbe, 1179/1765 yılında meydana Şeyh Kenzi Hasan Efendi ve son Şeyh Razı
gelen zelzeleden sonra, 1181/1767 tarihinde Efendilerin naaşları külliye haziresinde değildir.
yeniden yapılan mimarî şekildir. Türbenin Hatta bir kısmının mezarı İstanbul dışındadır^.
yeniden yapılması üzerine, Müstakimzâde Caminin avlusunda Sümbül Efendi Türbesi
Süleyman Efendi şu tarih beytini söylemiştir: yanında Şeyh Yakup Efendi Türbesi, şadırvan ve
"Bu emced kâbe-i uşşak-ı sümbül oldu hep şekerciler kapısına doğru giderken sağda Şeyh
mamur. Adlî Hasan Efendi, yanında Şeyh Seyyid M.
Nureddin, onun yanında Şeyh El-Hac Seyyid M.
Bulur Sûfi safa el-hak makam-ı evliyadır bu
Haşim türbeleri bulunmaktadır. Bu hazirede met­
1181"
fun bulunan diğer şeyhler bu türbelere ve çevre­
(Köseoğlu 1953:13)
sine defnedilmişlerdir.
Sümbül Sinan 9 3 6 / 1 5 2 9 tarihinde vefat
etmiştir. Müstakimzâde Süleyman Efendi, vefatına ^"Halvefilik'in Bir Kolu olan Sümbüliyye Tarikatı ve Koca
şu tarih mısrasını söylemiştir. Mustah Paşa Külliyesi" adlı kitabımızın beşinci bölümünde
Sümbüliyye Hânigâhı şeyhlerinin ne z a m a n vefat ettikleri v e
"Canına Sümbül Sinan'ın Fatiha" 936
nerelerde meftun bulundukları fıususlarında geniş bilgi veril­
Diğer bir tarih kitabesi, Şeyhul-İslam İbni miştir.
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

Sümbül Efendi ve Şeyh Yakup Efendi tür­ Şekerciler kapısına bitişik son türbe el-Hac
beleri arkasında, bugünkü kız Kur'an Kursu Seyyid M.Haşim türbesidir. Üç Haşim olarak bili­
avlusunda sandukası kaldırılmış, çevre duvarları nen şeyh efendiler burada yatmaktadırlar. Şeyh
tahrip olmuş ve ahşaptan gayet müzeyyen tavanı Yıldız Dede, tekkenin diğer şeyhleri olan Seyyid
duran türbenin, dergâhın ilk şeyhi olan M. Razı Efendi ve oğlu Şeyh Rızaeddin ile torunu
Muhammed Cemaleddin Halveti'nin kızı ve Şeyh Kutbeddin de bu türbeye defnedilmişlerdir.
Sümbül Sinan'ın hanımı Safiye Hatun'a ait olduğu Aynı sülaleden gelen ve tekkenin son şeyhi olan
tahmin edilmektedir (Baltacı 1982:10). Ancak bu M. Razı Efendi, türbede yer kalmadığı, yer bulun­
sadece bir tahmindir. Zira "Sefinetü'l-Evliya" nın sa bile defin için Bakanlar Kurulundan karar
yazarı Hüseyin Vassaf, "harem-i alileri Safiye alınması gerektiği için, Kozlu mezarlığına
Hatun'un nerede ve ne zaman irtihal eylediklerini kaldırılmıştır.
bilen yoktur. Nereye defnedildiği de malum Külliye içerisinde, halkın çok ziyaret ettiği ve
değildir" demektedir (Vassaf 1341:241). hakkında birden fazla rivayet bulunan Çifte
Hüseyin Vassaf, hânigâh avlusu içerisinde Sultanlar Türbesi ve Zincirli Servi de üzerinde
durulması gereken birimlerdir.
bir başka mezardan bahsetmektedir. Verilen bil­
giye göre, hânigâh avlusu ortasında, demir par­ Çifte Sultanların mezarı üzerindeki pirinçten
maklıklarla ayrılmış bir kabir bulunmaktadır. Bir memul kafes şeklindeki açık türbeyi Sultan II.
rivayete göre burada ashâb-ı kiramdan iki zat, Mahmud yaptırmış, Abdulmecid döneminde
diğer bir rivayete göre ise, Hz. Cabir'in (ra) tezhip olunmuştur. Kafesin üzerinde, talik hatt ile
harem-i muhteremleri meftundur. Bu duygularla üstad Yasarizâde Mustafa İzzet'inin eseri olan 8
ziyaret edilmektedir (Vassaf 1341:241). beyitlik bir kitabesi vardır. Bu yazılar 1228/1813
tarihlidir (Köseoğlu 1953:16).
Sümbül Efendi türbesinin sağında bulunan
Şiir halindeki kitabenin bazı mısraları
Şeyh Yakub Efendi Türbesini Kanuni Sultan şöyledir:
Sûleyman(l 520-1566) inşa ettirmiştir. "Bu meşhed hikm ziyatergah-ı erbab-ı
"Idicek tarih fevtinden sûal muhabbettir.

Didi hetif, gitti kutbi rüzgâr" 979 İki sultan meftun olduğu bunda rivayettir.

Mısra'ı ile Yakub-i Germiyani'nîn ölümüne Bu çâye ihtiramı Gazi Han Mahmud Adli'nin
tarih düşülmüştür. Türbenin kitabesi yoktur. Şeyh Deliliymiş ve tevfık-ı saadettir, keramettir."
Seyyid Keramüddin Efendi, Yakub Efendi'nin Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nde bir başka
türbesine defnedilmiştir ilgi odağı da. Çifte Sultanların mezarı başına di­
Yakub-i Germiyani'nin Türbesinde şu beyitler kildiği rivayet edilen kurumuş servi ağacıdır.
bulunmaktadır: Rivayete göre ağaç kuruduktan sonra dalları
kırılıp birinin başına düşmesin diye bir tedbir
Bu iki merkad-ı mümtaz pür ü envâr feyz-i
olarak üzerine zincir dolanmıştır. Bu sebepten
ekin
dolayı halk arasında "zincirli servi" diye şöhret
Biri Yakub Efendi'dir, biri Seyyid bulmuştur. Şimdi bu zincir İstanbul İnkılap
Keramüddin (Vassaf 1 341:282,287) Müzesi'ndedir (Baltacı 1982:9). Zincirli servinin
Şeyh Hasan Adli Efendi'nin müstakil türbesi geriye kalan kısmı, bugün payandalarla ayakta
vardır. Bu türbede Şeyh Seyyid M. Alaeddin de tutulmaya çalışılmaktadır. Beden kısmının aşağı
yatmaktadır. Şeyh Hasan Adlî Türbesi'nin bölümü oda şeklinde örülmüş duvarlarla korun­
bitişiğinde Şeyh Seyyid Nureddin'in kubbeli bir maktadır.
türbesi mevcuttur. Oğlu Şeyh Kubbedin ve iki Etrafı ahşap pencerelerle çevrilmiş bu odanın
torunu Şihabüddin ve Keramüddin bu türbeye her penceresi üzerinde. Hafız Ahmet Sümbül^nin
defnedilmişlerdir. Daha sonra aynı türbe içerisine. hattı ile yazılmış, zincirli serviye atfedilen manevî
Şeyh Alaeddin Efendi ve Şeyh Muhammed havayı anlatan 16 beyitlik bir manzume vardır.
Vahyuddin Efendiler gömülmüştür. Yazı türü taliktir.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Bu şiirden iki beyt şöyledir: Onun bizatihi kendisinde meydana gelen her
türlü değişiklik, kurumlarına da aynen sirayet
"Bu servinin zıllî Sünfibül, Sarây-ı cennetten
etmektedir. Devletin yükselme döneminde kurulan
ibarettir
Koca Mustafa Paşa Vakfı, devletle birlikte yük­
Bu servin saye endaz oldğu yer bağ-ı cen­ selme, duraklama ve çöküş dönemlerini
nettir. yaşamıştır.
Bu servi sal-hurde çile çekmiş pîr-i fanidir. Bu gelişmelere paralel olarak başlangıçta
Kıyamen vcdile zikr-i hüda kendiye adettir." çok geniş ekonomik imkânlarla kurulan ve o
yıllarda gelir fazlasına sahip olan Koca Mustafa
Bu şiirin aslı 1218/1803 tarihlidir. Son tamir
Paşa Vakfı, XIX asrın başından itibaren
tarihi ise 1292/1875'dir (Köseoğlu 1953:16).
mallarından bir bölümünü kaybetmiş, Osmanlı
Devleti gibi gayrimüslim tüccarların elinde borç
g) Koca Mustafa Paşa Hamamı batağına saplanmış ve âdeta iflas etmiştir.
Doğrudan kamuya hizmet götürmeye yönelik 2. Devletin kurumlarıyla birlikte çöküşüne bir
"müessesât-ı hayriye"den olmamakla birlikte, başka örnek de, vakfın hak ve hukukunun korun­
hamamlar da, külliyeyi tamamlayan unsurlar­ masında yaşanmıştır. Yükselme döneminde gös­
dandır. Bütünlüğü sağlamak açısından kısaca terilen hassasiyetin, daha sonraki dönemlerde
hamamdan da bahsetmek gerekmektedir. gösterilememiş olması, adalet kavramında da
Vakfiye ile ilgili tahrir defterinde. Koca bazı gevşemelerin olduğunu düşündürmektedir.
Mustafa Paşa Hamamı; "hamm-ı büzürk-i çifte, Nitekim, tetkik imkânı bulduğumuz yükselme
der kurbi imâret-i vâkıf-ı mezbur" olarak dönemine mevcut belgeler, vakfa yapılan en ufak
vasıflandırılmaktadır. Verilen bu bilgiden müdahale ve tecavüz karşısında II. Bayezid,
hamamın kadın ve erkeklere ait iki bölümlü büyük Yavuz, Kanunî ve il. Selim tarafından ilgililere fer­
bir hamam olduğunu ve imaret yakınında manlar gönderilmesine karşılık, daha sonraki
bulunudğunu öğreniyoruz. Gerçekten de hamam, dönemlerde aynı duyarlılığın gösterilemediğini
avlu duvarlarıyla çevrili hizmet binalarının bulun­ ortaya koymaktadır.
duğu esas mekânın dışında ve imaret bölümünün Adalet konusunda dikkâtimizi çeken bir
kuzey batısında yer almaktadır. Defterin başka husus da, yükselme döneminde suçun
devamında, hamamın yıllık gelirinin büyüklüğüne şahsiliği prensibine tam olarak uyulmuş olmasıdır.
uygun olarak 65.000 akçe olduğunu (Barkan- Koca Mustafa Paşa suçlu bulunarak, Yavuz Sultan
Ayverdi 1970:366), ilerleyen zamanda 85.000 Selim tarafından idam ettirilmesine karşılık; aynı
akçeye yükeldiğini görüyoruz (Kutbi/Belge padişah tarafından iki fennan çıkarılarak, aynı
1283:37/1). şahsın kurduğu vakfın vakfiye hükümlerine aynen
Hamam 1 1 . 1 0 x 1 1 . 1 0 ebadında kare planlı uyulmasının sağlanması, adalet ve hak kavramı
ve kitabelidir. Kültür hayatımızda özel bir yere adına gerçekten üzerinde durulması gereken bir
sahip olan Koca Mustafa Paşa Hamamı da, başka ayrıntıdır.
birçok benzerleri gibi maalesef Vakıflar İdaresi 3. Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı dönem­
tarafından satılmıştır. Özel şahısların mülkiyetine lerinde kurulan vakıflarla ilgili vakfiyeler başta
geçmiş olan hamam sağlam ve hizmete açıktır. olmak üzere, diğer belgelerin muhafaza edildiği
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, bu dönemlerde
kurulan vakıflara ait arşiv malzemelerinin
SONUÇ
tamamını kapsamaktan uzaktır. Koca Mustafa
Koca Mustafa Paşa Vakfı'nın beş asırlık Paşa Külliyesi'nde yürütülen hizmetlere katkı ve
dönemini kapsayan yaşam öyküsünün tetkiki, çok destek sağlamak üzere İstanbul'da kurulan ve ori­
çarpıcı sonuçlarını ortaya çıkmasını sağladı. Bu jinal metinlerini yayınladığımız sekiz vakfiyeden
sonuçları şu şekilde sıralamak mümkündür: sadece birisinin istinsah edilmiş sureti, bir
1. Devlet bütün kurumlarıyla bir bütündür. diğerinin de şahsiyet kaydı Genel Müdürlük
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

Arşivi'nde kayıtlıdır. Israrlı araştırmalarımıza akarlarının kaybedilmiş olmasına rağmen; mües-


rağmen geriye kalan altı vakfiye ile ilgili bu sesât-ı hayriyenin ayakta kalması, milletin yardım
arşivde lıiç kayda rastioyamadık. ve desteği sayesinde mümkün olmuştur. Yönetimin
Bilindiği gibi başlangıçta, vakıflar için merkezileştirilmesinden sonra maalesef, mazbut
merkezi bir yönetim olmadığı gibi merkezî bir vakıflara karşı milletin eski ilgisi ve katkısı
kayıt ve tescil sistemi de yoktu. Vakfın tesciline
kalmamıştır. Batılılaşma döneminden itibaren
karar veren mahkeme vakfiyenin bir suretini
şer'iyye siciline kaydettirmiyor, orijinalini tasdik vakıflar üzerinde yapılan bir takım uygulamalar
ederek, vakfın kurucusuna iade ediyordu. ve merkeziyetçi anlayış; halkı, herşeyi devletten
1826'da Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti'nin kurul­ bekleme tembelliğine itmiştir.
masından sonra, bu Nezâret bünyesinde bir de
merkezî kayıt sistemi ve vakıflar arşivi oluşturuldu. 5. İstanbul'da bir semte adını veren ve Yahya
Genel Müdürlük Arşivi, bu tarihten sonra topor- Kemal Beyatlı'ya İlham kaynağı olan Koca
lanabilen vakıf belge ve dokümanlarından mey­ Mustafa Paşa Külliyesi, cami ve türbelerden bir
dana gelmektedir. Bu arşivde, yaklaşık 29.000 bölümü hariç, perişan bir vaziyettedir. Tescilli bi­
vakfiye bulunmaktadır. Bizim tahminlerimize
rinci sınıf eski eser binalara yapılan yanlış müda­
göre, bu topraklar üzerinde kurulan vakıfların
haleler, ilave inşaatlar ve sürdürülen ilç;' izlik
sayısı 35.000'in üzerindedir. Bir tek vakıf külliye
etrafında, İstanbul'da kurulan 8 vakfın 6'sının sebebiyle külliye orijinal bütünlüğünü kcn/- nek
vakfiyesinin bu arşivde mevcut olmaması, üzeredir. Külliye ile birlikte burada bir tanr /ok
yaptığımız tahminin doğruluğunu ortaya koymak­ olmaktadır. Mümkün olan en kısa sürede ve bir
tadır. bütünlük içerisinde külliyenin restorasyonuna
4. Külliye meydana getiren esas vakıfta başlanılması gerekmektedir. Unutmayalım, yarın
yaşanan ekonomik çöküşe ve gelir getiren bütün çok geç olabilir.
. \

\ •

i/-

e v -

Belge-1: Rumeli ViloyeH M a l k a r a Kasabası Kırıkali Köyü'nde bir taşınmazın! / 5 hissesinin, V i z e kasobası kadısına n i y a b e t e n
M e v l o n â Mehmet bin Mustafa'nın başkanlığında toplanan şer'i mecliste, Evâil-i Safer 9 1 0 / 1 5 0 4 tarihinde K o c a M u s t a f a Paşa
tarafından sofin alındığını gösteren örnek m ü b o y a ' o hücceti { V G M A {Koca Mustafa Paşa Mevkufatı M ü b a y a ' a Hücceti İDefteri)
910:654/93-97).
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

37
DR. NAZİF ÖZTÜRK
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

39
DR. NAZİF ÖZTÜRK

i •
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

r • U s

41

Belge-2: istanbul Suboşısı H a s a n tezkiresi üzerine, Sulumanostırda K o c a Mustafa Paşa tarafından inşa edilen C a m i i
çevresinde bulunan tülü 2 4 1 , orzı 1 8 0 z i r a ' olan taşınmazın; dilerse satmak , dilerse fx}ğışlamak ve dilerse vakıf y a p m a k üzere,
II. B o y e z i d t a r a f ı n d a n Evafiir-i Rebiyulahir 8 9 5 / 1 4 8 9 tarihinde temlik edildiğine dair "mülkname sureti"dir ( V G M A K o c a Mustafa
Posa Mevkufah M ü b o y a ' a Hücceti Defteri) 8 9 5 : 6 5 4 / 1 2 1 - 1 2 3 )
DR. NAZİF ÖZTÜRK

*
KOCA MUSTAFA PASA VAKİFLARİ VE KÜLLİYESİ

43

6? ı/j
DR. NAZİF ÖZTÜRK

V a k ı f l a r G e n e l Müdürlüğü Arşivindeki 6 5 4 Nolu

Koca Mustafa Paşa Mevkufat-ı Mübayaa Hücceti

Defterinin 137-143 sayfalarında bulunan "İstanbul

Şehrinde Münirbey Mahallesi (Münirbey Mahalle

Mescidij'nde bulunan meyveli ağaçlarla çevrili evin

t a m a m ı ile 1 fırın ve 3 dükkanın 10 bin gümüş p a r a y l a

satın alındığına d a i r H. 9 0 0 tarihli m ü b a y a a hücceti.

fiCUtt 1 / . . NX'.
S. 137

t a

s. 139 S. 138
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

45

.1 ••w,.

f-;
V
uTw
s. 140
s. u ı
DR. NAZİF ÖZTÜRK

7". ';*«i4S5fx.

s. 143 s. 142
KOCA MUSTAFA PAŞA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

— U 1 ,J

^ r :

1, V. . t

^ — -

3> ^

• _ / ;

I. J

A • •

^ ' T- r

J ^ J

-—\i

^ ^ ^ ^ •• ^-^fJ-İS^

^^..'

Beİ9e-3: K o c a Mustafo P a j a V a k f ı ' n a olt 1 2 8 6 / 1 8 6 6 torihli T a h r i r Defteri |Kutbi/Belge 1286:37/1-5).


DR. NAZİF ÖZTÜRK

—rr>J * \h • T - - ^

. j J .. -fi,,-i .,je>-i • ' 1 . -

.O - V . ı .-,1 .

VTvv

r - v j j ; ' ! J - - > S j j Z h •^ÎS


- î Ş L i i - v / . i U , ! •.\/-İ4İ=:^u-:£il_.^K_-'<vŞ

\ ^ _ • -yV j \ , i '.'j uı. ft / 1 1 y ı l Si»'

4 l * l > ^ / . . 5 J ^ . 1 . OJy M.J

4^1

TC

<v ,. ..
-^^^-^^^ III . I " w

> V
Aw n
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYFRİ

-vı-

rr

; - >. . ^

^* .

y V/

V .

5&
DR. NAZİF ÖZTÜRK

— •'•İZ v" u

>

, ^
%3 M ^ ^
: u Vi.

rcnr:
-T13-

r ^Ji

jTTTjTÎSSlI: A _ ---
^> j.-v

i l -i J .1
r-'
jV.

1 'î^ İ l ü » * -i^^-d
-\-V-V
by

e r - '

<^ <\

era
51
DaNAZİFÖZTÜRK

9 • ' V *

Belge-5: QA\r\ Koca Mustafa Paşa Vakfı'na ait olan Kodinalı Köyü özerine hak \6İL\(X eden Koçi ^'m, bu iddiasının geçer­

siz olduğuna ve vakfın hakkının teslim edilmesi gerektiğine dair Yavuz Sultan Selim'in Cemoziyelevvel 91 ^I^SSZ tarihinde İstan­

bul'dan gönderdiği ferman (Kutbi/Belge


KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

53

B e l g e - 6 ; A v r o t h i s a n denilen yerdeki b a z ı taşınmazların kendi vakfına ait olduğunu iddia eden Sokullu S a n c a k Beyi A l i ' n i n ,

vakfiye diye ileriye sürdüğü belgenin sahte olduğu ve bu yederin K o c a Mustafa Paşa V a k f ı ' n a ait bulunduğuna d a i r , Y a v u z Sultan

Sdim'in 9 2 2 / 1 5 1 6 tarihinde E d i r n e ' d e n g ö n d e r d i ğ i ll.ferman (Kutbi/Belge 9 2 2 : 5 9 ) .


nenesinde mültezimler toro^ndon h o b

(Kutbi/Belge 9 7 0 : 1 0 3 ) .
55.

m f

^ • ' ^ • ' ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^

Belge-S- (^<;^^\^^ KöyO'nde vakfa yılhk ASO^ akçe gdir getiren arazilerin kendi Hmar, olduğunu eden Mehmet

oAM. sipahinin hob.z bulunduğuno ve bu y^A^r. vakfa ait M^u^ dair I I . Seiim'in Muharrem 977^569 tarihinde İstan­

bul'dan gönderdiği fenmon (Kutbi/Belge 977.95).


DR. NAZİF ÖZTÜRK

fibfİ^'j'Jt'j. ^ tıifi

Belge-9- Birçok benzeri gibi K o c a Mustafa Paşa Vakfı d a XVII. yûzyıidar, itibarer, nakit s.kmhsma düşmüştür. 1229/1813'lere

gelindiğinde paras,zl,k yüzünden imaret kapahlm,ş, külliyede yemek ç.kmoz olmuştur. Vak.f görevlilerinin ş i k ^ e h ü z e n n e y c p . b n

L ş t , r m a l o r s o n u n d a , gerek b u ğ d a y esnafina ve gerekse Yahudi Isak^a 1 2 2 9 / 1 8 1 3 senesi Mart b o . n - Şubat s o n u n a k a d a r

y.ll,k toplam 4 3 . 0 8 8 kuruş borç biriktiği anlaşılmıştır. Belge bu durumu göstermektedir (Kutbı/Belge 1 2 2 9 - . 1 2 / 1 .
B e l g e - 1 0 : 1 2 3 8 / 1 8 2 2 ' y e gelindiğinde K o c a Mustafa Paşa V a k f ı , kira gelirlerini t o p l a y a m a z olmuş; 2 . 5 2 6 . 7 2 0 akçesi geçen
yılkjrdon, 1 . 6 0 5 . 1 2 0 akçesi d e 1 2 3 6 / 1 8 2 0 yılından olmak Özere, V a k f ı n Sarraf N a k o s Zımmi'ye olan borcu 4 . 1 3 1 . 8 4 0 akçeye
yûkselmisHr. Bu gelişmeler ü z e r i n e , gelir-gider arasındaki aleyfıte oluşan faricın miktan 2 . 2 5 1 . 9 2 0 akçeyi bulmuştur. Bu durumda
borç miktarı, toplam gelirin '^.45.45'ine, oçığın ise 2 , 2 2 katına ulaşmıştır (Kutbi/Belge 1 2 3 8 : 4 0 ) .

9 ve 1 0 . belgeler, 1 9 . yüzyılın ilk çeyreğinde. K o c a Mustafa Paşa Vakfı'nın yakasını iki gayrimüslim tüccara kaptırdığını ve
borç botoğı içerisinde yüzmekte olduğunu oçıkça göstermektedir.
DR. NAZİF ÖZTÜRK

Belge-11: Sümbülî Hânigâhı mutfağında yoksullar ve dervişân için pişirilmekte olan yemeklerin pirinç ifıtiyacının, 8

Cemâziyelahir 1 2 2 8 / 1 8 1 3 tarihinden itibaren, Matbâh-ı Amire A m b a n ' n d a n karşılanması için II. M a h m u d t a r a f ı n d a n ç ı k a r t ı l a n

ferman sureti (Kutbi/Belge 1 2 2 8 : 1 0 1 ) . Abdülmecid, tahta ç ı b k d a n sonra, 9 Muharrem 1 2 5 6 / 1 8 4 0 tarihinden itibaren, e s k i d e n

olduğu gibi sözü edilen 3 0 0 kile pirincin dergâha aynen verilmesi konusunda bir ferman çıkartmıştır. ( K u t b i / B e l g e 1256:35).
KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

t, •
9

»• » •

^^^^^P^ğj •^•c3 ı^.'iç, .^iv/t -^-JîIS'^


İP

-'âr-V'-^ eı;*;.!^., --^^u^V'

- ,A
t .T .'

verildiğini gösteren belge ( B O A / C e v d e t Tasnifi 1 2 3 6 : 7 5 7 0 ) .


DR. NAZİF ÖZTÜRK

& r ^ < ^ ^

^ - ^ ^ ^y^"^/^-^

i. A^t-

"or

B e l g e - 1 3 : A z i z Mahmut Hüdayî Vakfı mOlhakâlından es-Seyyid Mehmet Bedreddin V a k f ı ' n d a n Receb 1237/1821-

C e m â z i y e l a h i r 1 2 3 8 / 1 8 2 2 tarihleri orasında, Koca Mustafa Pasa Külliyesi hizmet personeline dağıtılmok üzere 2 4 2 kuruş, o

d ö n e m d e Sümbütî Hânigâhı Şeyhi olan M. Razı Efendi'ye teslim edilmiştir (Kutbi/Belge 1 2 3 7 : 1 4 7 ) .


KOCA MUSTAFA PAŞA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

J i j -o

61

6^"

Betge-14- Bu belgeden ö ğ r e n d i ğ i m i z e g ö r e . K o c a Mustafa Paşa V a k h ' n d a n , H a m a m Sokak 4 5 k a p , numaral, sımıtç, ve

çörekçi h n n l a n 6 0 akçe mukatoa ile N o n o V e l e d - i K o c a ' n m tasarrufunda iken "Şurây-, Evköf'ın 2 9 Zilhicce 1 2 8 5 / 1 8 6 8 tanhl,

k a r a n y l a y.ll.k 1 5 akçe mukotoa bedeli ve ay!,k 9 , 5 akçe kira ile oğlu Dimitri ve k.z, Perişkovi'ye devredilmiştir (Kutb,/Belge

1286-66) Bu belge hem vak,f hukuku a ç ı s ı n d a n , hem d e O s m a n l ı dönemi zimmi hukuku açısından çok şey anlatmaktodır.
DR. NAZİF Ö Z T l iRt^

- . 1

B e l g e - 1 5 : Balkan ve I. C i h a n Savaşı yıllarında işgal altında kalan topraklardan kaçan muhaciHer, Sümbilî Hânigâhı'nda

barındırılmıştır. Belgede a d ı geçen Karaağaç/Çerkezköy'den Abdullah kızı Gülfiraz d a bunlardan birisidir (Kutbi/Belge

1330:122).
KOCA MUSTAFA PAŞA VAKİFLARİ VE KÜLLİYESİ

63

Belge- 1 6 : 4 Safer 9 6 5 / 1 5 5 7 tarihli e l - H a c Şüca' bin Süleyman Vakfiyesi (Kutbi/Belge 9 6 5 : 7 6 ) .


DR. NAZİF ÖZTÜRk_

Belge- 17: Evâsıt-ı Zilhicce 9 9 2 / 1 5 8 4 tarihli Hafsa Hatun İbneH Kasım Vakfiyesi (Kutbi/Belge 9 9 2 : 7 1 ) .
ı^nr.A MUSTAFA PAŞA VAKIFLAPI VE KÜLLİYESİ

1>'
DR. N A Z İ F ÖZTI:JRI<

Belge- 1 8 : Balat kuyusu dahilinde ve Şehza'de Mehmet Camii çevresinde bulunan evlerin, Çinili H a n ' d a o t u r a n Sarraf

O h a n n i s ' e satışıyla ilgili 1 0 Rebi'öl-ahir 1 2 4 5 / 1 8 2 9 torihli belge; Sümbûlî Hânigâhı Şeyhi M. Rıza E f e n d i ' n i n , Z a h i d e H o n ı m ' ı n

kurduğu vakfın mütevellisi olduğunu göstermektedir (Kulbi/Belge 1245:22).


67

l^y'. /X./-,,, . . .

.J, \f
DR. NAZİF ÖZTÜRK

t^>X.^^\^\iİ . N > \ i : » v y ^ ' ^ ^ ^ ' - ' ^ ^

Belge- 1 9 : Ş a b a n 1 0 7 1 / 1 6 6 0 tarihli Ismihan Hatun Ibneti Muhammed Vakfiyesi (Kulbi/Belge 1 0 7 1 : 8 9 ) .


j£nr.A MUSTAFA PA?^A VAKİFLARİ VE KÜLÜYESj

69

.15

/T

r
v7
emmimi
r n r r fv r T ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ VAKIFLARI VE K Ü L Ü Y E S I .

Ğrt-

A;

4 »
DR. NAZİF ÖZTÜRK

^11

"A
Yi

M'

2 0 : 1 7 Safer 1 2 U / 1 7 9 9 tarihli Ayşe Han.m ibneH Abdurrohman Vakfiyesi IKutbi/Belge 1 2 1 4 : 2 1 ) .


nR. NAZİF Ö2TÜRK

Belge-21: R . e b 1235/1819 torihli el- H o c A h . e , Efendizade M u h a n , . e d S o i d Vckfiyesi'nden bir b a l ü . ( K u r t . i / B e l g e

1235:121).
t^nr.A MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

73

L İU • ^.M.V Vokfiyesi ile a l a k o l , bir senet (Kulfai/Belge 1 2 7 6 : 2 4 ) .


Belge- 2 2 : 1 2 7 6 / 1 8 5 9 tarihli Şeyhu'l i s l o , . Muhan^med ibn-, S,dd.k V o k h y e s ,
DR. NAZİF ÖZTÜRK

- • •

Belge- 2 3 : 1 5 Muharrem 1 3 2 8 / 1 9 1 0 tarihli Mustafa izzet Efendi Vakfiyesi (Kutbi/Belge 1 3 2 8 : 1 2 6 ) .


KOCA MUSTAFA PASA VAKIFLARI VE KÜLLİYESİ

U>WıîVUvj t r > t i jCp^i^c^jJU* w- M- < r/jy* ^ i T - y f ^ V t^\-'-'^\^^

- y * > ^ > < / ^ - ^ ^ I C : ^ ' ^ J l f f X ^ ' -M^'r> rİİ^'l^^V.^'iy


DR. NAZİF ÖZTI lRt^

5 M

Î2 -3
t- Q îr •5 s
o «->
W u. U. > . <
5 5 .s < (D ^
Î2 * 0 UJ f=
J
z s '3 n _ < l/l

3 UJ
"Si < t l/l 31 5

u l u C . İ ± : . £ < => <


u X SOT O: S «rt-t» t/VCA- tA (/^ t/M-^N t/>> X X a X
i I I t I I ı I I f O * w -o I I I I I t I
1*1 pf\ in
o p P ;*

76

.t

4tl 35

Plan - 1 : K o c a Mustafa Paşa Külliyesi V a z i y e t Planı.

You might also like