Professional Documents
Culture Documents
Kant Felsefesinde Kötülük Ve Özgürlük İlişkisi - Ahmet Şenol-380122
Kant Felsefesinde Kötülük Ve Özgürlük İlişkisi - Ahmet Şenol-380122
AHMET ŞENOL
380122
TRABZON-2018
ABSTRACT
ÖZ
THE RELATION OF FREEDOM AND EVIL IN KANT’S
MORAL PHILOSOPHY
KANT’IN AHLAK FELSEFESİNDE ÖZGÜRLÜK VE KÖTÜLÜK İLİŞKİSİ
Selma Aydın Bayram
Yüksek Lisans, Felsefe Bölümü
Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Halil Ş. Turan
Eylül 2006, 122 Sayfa
Bu çalışmanın amacı özgürlük ve kötülük kavramlarını Kant’ın ahlak felsefesi
açısından incelemek ve aralarındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmaktır. Bu tezde, ilk olarak
Kant’ın özgürlük anlayışını ve bu anlayışın ne gibi sorunlara yol açtığını inceliyorum.
Ayrıca özgürlük kavramı ile “kötülüğe eğilim” şeklinde ifade edilen kötülük kavramını
nasıl uzlaştırabileceğini tartışıyorum. Ek olarak, kötülük kavramının Kant’ın ahlaka
ilişkin düşünceleri açısından önemi göstermeye çalışıyorum.
Kant’a kadar, zihnin tecrübe ettiği nesnelerin bilgisini elde etmeye uygun olduğu
düşünülüyordu. Fakat, Kant’ın “Kopernik Devrimi” ile pasif zihin, tecrübeleri üzerinde
aktif bir role büründü ve Kant objelerin bizim zihnimize uygun olduğunu iddia etti.
Kant’a göre, bildiğimiz nesneler, duyularımız aracılığı ile bilinir. Dış Dünya, diğer bir
deyiş ile duyusal dünya zihnimizin katkısı olmadan bilinemez. Ki onun, biline bilirliğinin
kalitesi, zihin ’in katkısına ihtiyaç duyar. Bu tür bir gerçeklik bize bilgimizin sınırlarını
göstermektedir. Sahiden de, “Critique of Pure Reason(Saf Aklın Eleştirisi)” adlı eserinde
yapmaya çalıştığı şey, aklın sınırlarını aramaktır.
Kant CPR’da emprizm ve rasyonalizm arasında bir köprü kurarken, ayrıca ahlak
felsefesine bir kapı aralamıştır. Kantçı ahlak, hala ilgi uyandıran ve tartışma konusu olan
1
“Kant, Saf Aklın Eleştirisi ’ne yazdığı önsözde, Kopernik devrimini kendi felsefesinin hangi anlamda çığır
açıcı olduğunu göstermek için bir analojide kullanır ve özetle şunu söyler: Bugüne kadar felsefede,
deneyimleme ve bilme süreçlerimizi, kendi bilişsel kapasitelerimizi, algılarımızı, anlama-kavrama
yetilerimizi ve genel olarak bilincimizi hep bilmek istediğimiz şeylere yönelttik. Ama bu felsefi uğraş,
bilmek istediğimiz şeyler hakkında şu ana kadar bize evrensel ve zorunlu yargılar üretmemiz için yeterli
olmadı. O halde, artık şeylerin etrafında dönüp durmayalım, bırakalım tıpkı gezegenler gibi, şeyler bizim
etrafımızda dönsün.”
bir meseledir. Ahlak üzerine bir kitaba baktığımız zaman, Kant’ın ahlak felsefesinden
gerek eleştirsin gerek ise desteklesin bahsettiğinin kolayca farkına varırız. Kant’ın ahlak
felsefesine katkısı göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir.
2
Evrensel nedensellik ilkesi ile ilişkili olan bağımsızlık sorunu (Her şey evrensellik nedensellik ilkesine göre
birbiri ile bağıntılıdır – Hiçbir şey birbiri ile bağıntılı değildir),
Aklın Eleştirisi) ve “The Metaphysics of Morals(Ahlak Metafiziği)” da açıklamıştır. Ben
Kant’ın ahlak teorisini CPR ve Groundwork’de ki düşüncelerine dayanarak inceledim.
İkinci bölümün ilerleyen bölümlerinde, Kant’ın özgürlük kavramından ortaya
çıkan problemlerden bahsettim. Özgürlük Kant felsefesinde merkezi bir yere sahiptir ve
o “asla problemsiz bir hale gelmedi”. Özgürlük çeşitli ve şaşırtıcı anlamlarda kullanılır.
Ayrıca özgürlüğün anlamı Kant’ın çalışmalarının her birinde gelişir ve genişlemektedir.
Örneğin; özgürlük Kant’ın çeşitli çalışmalarında, ahlak yasası, kendiliğindenlik, özerklik
ve pratik akıl anlamlarına işaret eder. Ben de onun felsefesinde özgürlüğün
anlamlarındaki değişime, rollerine ve önemine ışık tutmaya çalıştım.
3
Terim genellikle "Sonlar Krallığı" olarak tercüme edilmekle birlikte, içerdiği anlam itibariyle bu çevirinin
yetersiz kaldığını düşündüğümüzden dolayı bu kavramı, “Maksimler Krallığı” olarak tercüme ettik. Kant,
“ortak yasalar altında farklı rasyonel varlıkların sistematik birliği” şeklinde tanımlamıştır. Kategorik
zorunluluk tarafından kurulan bu ortak yasalar, bir bireyin eylemlerinin değerini değerlendirmek için
kullanılan ölçektir. Bütün krallığın bireyleri kategorik zorunlulukla yaşadığında, her biri kendi bencil
amaçlarına ulaşmak yerine tüm arkadaşlarını kendi başlarına birer amaç olarak ele alır. Bu sistematik bütün,
Maksimler Krallığı’dır.
temsili özerkliğin sonucu olarak kullanmaktadır. Çünkü özgürlüğü bu şekilde
kullanması, ölümsüzlük ve kötü fiillerin ihtimalini neredeyse ortadan kaldırmaktadır.
Fakat, Daha sonra Religion within the Limits of Reason (Religion) da o kötülük
hakkındaki görüşlerini açıklar ve ahlaksızlık ve kötü fiillerin koşullarını açıklamaktadır.
Kant’ın iradeyi Wille ve Wilkür5 olarak ikiye ayırmasını kabul ettiğimizde, pratik
aklın kullanımıyla ortaya çıkan özgürlük problemini ortadan kaldırmaktadır. İnsanlar
kendi özgür iradelerini kullanarak kötü bir şekilde davranabilirler, bu da ahlaksız veya
kötü eylemlerin mümkün olduğunu açıklar. Ben, Kant’ın “Religion” adlı eserinde
kötülük kavramını tanıtmasıyla, Kant’ın ahlak teorisinin eksik kısmının tamamlandığını
düşünüyorum. Ancak, Kant bu anlaşılmaz ve muğlak noktaları açıklamaya çalışırken, bu
yeni kavramların önceki düşünceleriyle olan tutarsızlığı gibi yeni problemler ortaya
çıkmaktadır. Buna ilâveten, Kant “Religion” da ki düşünceleri nedeniyle Hristiyanlığın
4
Ahlak ve yasalara karşı işlenen bir suçtan dolayı genel halkın öfkesine neden olmak.
5
Wille ve Wilkür aslen Almanca kelimelerdir. Her ikisi de İngilizceye “irade” olarak çevrilmiştir. Kant,
Wille: İradenin yasama yönü, Wilkür: İradenin yürütme yönü olarak tanımlamıştır. Wilkür özgürken Wille
özgür değildir.
savunucusu olarak kabul edilir. Çünkü Kant’ın kötülük kavramı, Hristiyan doktrinindeki
“Asli Günah” anlayışını andırmaktadır. Ancak bu Kant’ın çağdaşları tarafından
“kepazelik(scandalous)” olarak kabul edilmiştir.
Son bölümde, ben temel olarak Kant’ın özgürlük tanımlamasının pratik akıl
(ahlak kanunu) ile ilişkisi ve bağıntı antinomisinden dolayı ortaya çıkan problemleri nasıl
çözdüğüne odaklanıyorum. Yani, özgür ve bağımsız bir kişinin ahlaki hukuka tabi olması
gerekliyse, bir kimsenin ahlaksız veya kötü bir eylemde bulunması nasıl mümkün
olabilir? Kant kötülük kavramını “kötülüğe eğilim” biçiminde “doğal kötülük” olarak
tanımladığı için, Kant’ın bu hayret verici “kötülük” kavramının detaylarını verdim.
Ayrıca Kant’ın “kötülüğe eğilim” terimiyle ne kast ettiğini açıklamaya çalıştım. Bu
tezimde asıl hedefim, Kant’ın ahlak teorisinde ki özgürlük ve kötülük arasındaki ilişkiyi
anlamaktır. Bundan dolayı, bu bölümün son kısmında, Kant ahlakında “kötülük”
kavramının yerini ve onun özgürlük ile olan ilişkisini açıklamaya çalıştım. Ben, ahlak ve
özgürlük kavramını daha iyi anlamak için “kötülüğe eğilim”’ kavramının kant felsefesi
açısından rolünü ve önemini incelemek istiyorum.