Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

28.01.2019 Barış Terkoğlu / Paralel AKP - stanbulgerceg .

com

Paralel AKP

Tarih: 28.01.2019 Kaynak: Cumhuriyet

Barış Terkoğlu: Davutoğlu’nun yüzüne de “Bu şekilde gitmiyor” diyen


kişilerden biri Ünal. Davutoğlu ile aralarına mesafe giriyor ve görevi
bıraktığından beri de görüşmüyorlar.

İnsanlar çoğu zaman görünmemek için susar. Bazense suskunluk aksine göze batar.
Aydın Ünal’ın “kaçıyorum” diyerek Yeni Şafak’a veda etmesi hak ettiğinden az
konuşulmadı mı sizce de?
Öyle ya, Ünal yalnız bir yazar değil. AKP’nin eski vekili. Erdoğan’ın yaptığı
konuşmaların binlerce sayfalık yazarı. Yani iktidardaki partinin ciğerinin ortasında
yer almış bir siyaset- fikir adamı.
Ne oldu da kendi mahallesindekilere “Kaçışımız düşmandan değil, ‘dost’
görünenden kaçıştır” diyecek kadar yabancılaştı? Neler yaşandı da “kaçışımız
korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil, aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten,
hırstan kaçıştır” satırları yazıldı?
Bu soruların yanıtını kendi gazetesi dahil hiçbir yerde okuma şansımız yok. Zira
yaklaştıkça görünüyor, AKP’nin derin bir “omerta yasası” var. Hangi cinayete tanık
olunursa olsun kulakları sağır eden suskunluk devreye giriyor. Aydın Ünal’da olduğu
gibi, cenaze soğumadan kaldırılıp sırlarıyla birlikte gömülüyor. Kol kırılıyor, yen
içinde kalıyor.
Aydın Ünal neden bıraktı?
İlk soru şu: Yeni Şafak, Ünal’a “bırak” dedi mi? Hayır. Bizzat Ünal “bırakıyorum”
dedi.
http://www. stanbulgerceg .com/gazete-yazarlar /bar s-terkoglu/paralel-akp_188529.html 1/3
28.01.2019 Barış Terkoğlu / Paralel AKP - stanbulgerceg .com

Peki, Ünal’ı bırakmaya kim zorladı?


Yakından tanıyanlar tek bir yanıt veriyor: Pelikan grubu.
Bilmeyenler için söyleyelim. Hepimiz bu yapıyı Ahmet Davutoğlu’nu istifaya
zorlayan bildiriyle tanımıştık. “Pelikan Dosyası” filmine öykünen metne verilen isim
nedeniyle bu adla anılıyorlar. AKP içerisinde 2013’ten beri görünür şekilde etkili
faaliyet yürüten bir örgütlenmeden söz ediyoruz.
Süreç nasıl gelişti?
Şöyle anlatalım, bildirinin 1 Mayıs 2016’da yayımlanmasının hemen ardından Aydın
Ünal, “durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar” diyerek bu grubu açıkça eleştirdi.
İşte o gün Ünal’ın üzeri çiziliyor. Özellikle sosyal medyadaki hesaplar ve medyada
“tetikçi” diye bilinen isimler eliyle hedef alınıyor. “Trol” denilen sahte sosyal
medya hesapları içerisinde Ünal üzerine özel olarak çalışanlar bile var. O gün “hangi
hakaret edilmesi gerekiyorsa” onu yazıyorlar. Bu örgütlü kişilerin kim olduğu belli
değil. Ancak “nereden beslendikleri” belli. Ünal’a “FETÖ’cü” diyecek kadar ileri
gidiyorlar. Tetikçi yazarlar eliyle de süren bu saldırı 3 sene devam ediyor. Sonunda
bunalan Ünal, yazarlığı bırakıyor.
Aydın Ünal Davutoğlucu mu?
Birisi “Çok uzun süre mücadele etti ama yalnızdı. Kaybedeceği çok belliydi. Bunu
bile bile kavga etti. Sonunda da daraldı ve başka mahsurları ortaya çıkmaya başladı.
Nihayetinde bırakmayı seçti” diye anlatıyor Ünal’ın yaşadıklarını.
Sahiden, yazılarını bugünden geriye doğru okuyun. 3 yıldır AKP içindeki gruba çok
ağır eleştiriler getirdiğini göreceksiniz. Bunların medyadaki tetikçilerine verdiği
yanıtları fark edeceksiniz.
İşin ilginci, her yazısının ardından üst seviyelerdeki kişilerden tebrikler aldığı
anlatılıyor. “Biz söyleyemiyorduk kalemine sağlık” diyorlar. Ancak hiçbirisi bu
mekanizmayla çatışmayı göze alamıyor. Kavgaya girmeye cesaret edemiyorlar. Öne
çıkan Ünal görünür bir yalnızlığa itiliyor.
“Aydın Ünal Davutoğlucu mu” diye sorduğunuzu biliyorum.
Hayır. Ahmet Davutoğlu ile gerilimi olduğunu, hatta Davutoğlu’nun başbakanlığı
bırakması için çabaladığını parti içerisindekiler anlatıyor. Davutoğlu’nun yüzüne de
“Bu şekilde gitmiyor” diyen kişilerden biri Ünal. Davutoğlu ile aralarına mesafe
giriyor ve görevi bıraktığından beri de görüşmüyorlar.
“Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki gerilim nedeniyle Davutoğlu’na karşı oluşan
tepkiyi kendilerinde topladılar. Bir süre sonra parti içinde kendilerine karşı olan
herkesi aynı çuvala doldurdular. Hepsine ‘Davutoğlucu’ yaftası satarak bir tarafa
itmeye başladılar” diye anlatıyorlar süreci. “Kendilerine biat etmeyen herkesi
tasfiye etmeye çalışıyorlar” sözleriyle tamamlıyorlar. “En küçük bir eleştiriye
tahammülleri yok. Bunu teşkilatta da herkes biliyor. Ama kimsenin bununla
yüzleşecek, bununla kavga edecek cesareti yok” ifadeleri içerdeki havayı yansıtıyor.
Paralel AKP mi var?
Karşımızda AKP içindeki mevzilerden medyaya uzanan bir yapı var. Bir yazar tabloyu
“televizyonda program yapanlar tesadüfen seçilmiyor. Bu grupla uyumlu politika
izliyorsanız kendinize yer buluyorsunuz” sözleriyle resmediyor.
Şaşıracaksınız ama bu çatışmanın AKP’yi bölebileceği ciddi ciddi konuşuluyor.
http://www. stanbulgerceg .com/gazete-yazarlar /bar s-terkoglu/paralel-akp_188529.html 2/3
28.01.2019 Barış Terkoğlu / Paralel AKP - stanbulgerceg .com

Partide “bu rahatsızlık başka bir şeye evrilmesin, içerde kalsın” diyen bir küskünler
kitlesi var. Buna rağmen “Pelikancılar” diye anılanlar, onları tabiri caizse kapının
önüne koymaya çalışıyor. Parti içerisinden belki de yeni bir hareket çıkaracak
“tatsız bir kopuş” imkânsız görünmüyor. Tepeden aşağıya doğru yayılan “suskun
rahatsızlar” için Aydın Ünal’ın yazmayı bırakması, gelecekte yaşanacakların alameti
gibi.
Bir yazarın kalemini kırmasından başladık nerelere geldik…
Uzun yıllar “paralel devlet”i tartıştık. “Paralel AKP”yi ya da “AKP’leri” de bir gün
konuşur muyuz sizce?

http://www. stanbulgerceg .com/gazete-yazarlar /bar s-terkoglu/paralel-akp_188529.html 3/3

You might also like