Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 584

TEFSlR-I KEBlR

TE'VlLAT

§eyh'ul Ekber
Muhyiddin ibn. Arabi

Terciime
Vahdettin ince

1. CiLT

KiTSAN

Kitsan Yaymlan

Tasavvuf Serisi: 23

TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT (1 . Cilt)

Yazan: Muhyiddin ibn. Arabi (k.s.)


Qeviren: Vahdettin ince
Editor: Sukran Eser Goknar
Sayfa Uygulama: A. Onur Senyurt
Kapak Duzeni: Sabahattin Kanas

Bu eserin orjinali Istanbul / Fatih - Atif Efendi Kutuphanesi, Kadir Bey


Bolumu, Mustafa el-Bab'i 0.100 de bulunan Muhyiddin Arabi (r.a.) Tefsir-i
Kebir'inin Tercumesidir.

KiTSAN KiTAP

Basin Yayin Dagitim San. ve Tic. Ltd. Sti.


Ticarethane Sokak No: 41/3-4 Sultanahmet - iSTANBUL
Tel. 0212 513 67 69 Faks: 0212 511 51 44
www.kitsan.com

Meryem oglu isa: "Allahim!.. RabbimizL Bizim uzerimize sema'dan


bir maide / sofra inzal et de bizim igin, hem evvelimiz ve hem ahirimiz
i<?in bir bayram ve senden bir ayet olsun... Riziklandir bizi; sen
nziklandiranlarin en hayirlisism", dedi.

Maide Suresi 114

"Yuce Allah, varlik aleminde yazili olan her §eyi kalplere ilham
yoluyla yazdinr. Qunku alem, yazilmi§ ilahi bir kitaptir. "

Bir sevgilimiz var, tertemiz. Adini veremem.. O, otelerin hayran


kaldiklari sevgilidir. Isimler geldiginde en ba§ta "Allah" Zikirle O'nu
tazim
etve "O Allah'dir" de.

Allah, hakki soyler ve O, dogru yola eri§dirir.

Muhyiddin Ibn. Arabi

Cevirmen: Vahdettin ince

1961 yilinda Van ilinin Ercis ilgesine'ne bagli Dinlence (Pertek) koyunde
dogdu.
ilkogretimini koyunde tamamladi. ilkokula devam ederken bir yandan da koyun
medresisinin muderrisi Molla Salih Kozi'den Sarf, Nahiv derslerini aid i.
Sonra Ergis
ilgesinin ortaokulunu okudu. Ardmdan Mus imam Hatip Lisesine devam etti. Bu
arada
islami ilimlerdeki tahsiline de devam etti. Molla Abdurrahman Soskuni'den
Hadis
derslerini tahsil etti. 1981 yilinda girdigi Ataturk Universitesi Fen-
Edebiyat Fakultesi
Dogu Dilleri Arap Fars ve Edebiyatlan Bolumunden 1985 tarihinde mezun oldu.
Bugune
kadar gesitli dergilerde yayimlanmis makaleleri ve kirkin uzerinde tercume
eseri
mevcuttur. islami ilimlerin hemen her alanmda tercume eserler vermistir.
Yayimlanmis
olan tercume eserlerinden bazilan sunlardir:

Fi Zilal'il Kur'an 10 Cild, El Mizan FT Tefsiri'l Kur'an 20 Cild, Et-


Tefsiru'l Hadis
7 Cild, Hz. Muhammed'in Hayati 2 Cild, Ehl-i Beyt Ahlaki, Usul-u Kafi 3
Cild,
Mutezile ve insanin Ozgurlugu Sorunu, islam Dusuncesinde Degisim..

Ayrica Yayinevimiz Kitsan'dan M.ibn Arabi Hazretlerinin kulliyatindan bazi


eserlerinin de tercumeleri yayimlanmistir. Bunlar sirasiyla sunlardir:

Ruh'ul Kuds,

Ustun Ahlak (Mekarimu'l Ahlak/ Rasulullah (s.a.v.)in 6vulmu§ ahlaki),

Nurlar Menbai (Miskat'ul- Envar),


Hirka (Nesebu'l Hirka / Tasavvuf Hirkasi ),

Kur'an Muhru / Hatmu'l Kur'an (M. ibn Arabi'nin Kendi Kaleminden Kapsamh
Hayati)

M. ibn Arabi'nin 29 Risalesinin Tercumesi 3 Cild.

Bu risaleler sirasiyla sunlardir:

1- Kitabu'l Fena Fi'l Mu§ahede / "YOK" olma Kitabi,

2- Kitabu'l Celal ve'l Kemal,

3- Kitabu'l Elif "Ahadiye",

4- Kitabu'l Celalet "Kelimetullah",

5- Kitabu Eyyami'§e'n / 1; ve Durum Gunleri Kitabi,

6- Kitabu'l Kurbe,

7- Kitabu'l A'lam Bi i§arati Ehl'l ilham,

8- Kitabu'l Mim ve'l Vav ve'n Nun,

9- Risaletu'l Kasemi'l ilahi,

10- Kitabu'l Ya,

11- Kitabu'l Ezel,

12- Risaletu'l Envar,

13- Kitabu'l isra Ma Makami'l Esra,

14- Risaletun Fi Suali Ismail B. Sevdekin,

15- Risaletun ila'l imam Er'Razi,

16- Risaletun La Yaulu Aleyha,

17- Kitabu's §ahid,

18- Kitabu't Teracim,

19- Kitabu'l Menzili'l Kutbi ve Mekalihi ve Halihi,

20- Risaletu'l Intisar,

21- Kitabu'l Kutub,

22- Kitabu'l Mesail,

23- Kitabu't Tecelliyat,

24- Kitabu'l isfar an Netaici'l Esfar,

25- Kitabu'l Vesaya,

26- Kitabu Hilyeti'l EbdaL


27- Kitabu Naksi'l Fiisus,

28- El Vasiye,

29- Kitabu Istilahi's Sufiyye.

igiNDEKiLER.5

igiNDEKiLER

Giris 9

Muhyiddin ibn. Arabi (k.s.) hakkmda bilgi 1 1

Kur'an'a Baslama Duasi 21

BismillahirrahmanirrahTm 23

Fatiha Suresi 27

Bakara Suresi 33

Al-i imran Suresi 173

Nisa Suresi 245

Maide Suresi 293

En'am Suresi 337

A'raf Suresi 397

Enfal Suresi 437

Tevbe Suresi 455

Yunus Suresi 483

Hud Suresi 511

Yusuf Suresi 547

Ra'd Suresi 583

ibrahim Suresi 599

Hicr Suresi 61 1

Nahl Suresi 621

isra Suresi 651

Kehf Suresi 683

Meryem Suresi 721


Ta - Ha Suresi 745

2. CiLT

Enbiya Suresi 783

Hac Suresi 807

Mii'minun Suresi 827

Nur Suresi 841

Furkan Suresi 857

Suara Suresi 875

Neml Suresi 895

Kasas Suresi 917

Ankebut Suresi 941

Rum Suresi 953

Lokman Suresi 963

Secde Suresi 969

6 • TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Ahzab Suresi 975

Sebe' Suresi 991

Fatir Suresi 1001

Ya'sin Suresi 1009

Saffat Suresi 1021

Sad Suresi 1033

Ziimer Suresi 1055

Mii'min Suresi 1073

Fussilet Suresi 1087

Sura Suresi 1103

Zuhruf Suresi 1 117

Duhan Suresi 1133

Casiye Suresi 1 145


Ahkaf Suresi 1155

Muhammed Suresi 1167

Fetih Suresi 1175

Hucurat Suresi 1183

Kaf Suresi 1191

Zariyat Suresi 1203

Tur Suresi 1211

Necm Suresi 1217

Kamer Suresi 1225

Rahman Suresi 1233

Vakia Suresi 1247

Hadid Suresi 1259

Mucadele Suresi 1271

Hasr Suresi 1279

Mumtehine Suresi 1287

Saff Suresi 1291

Cum'a Suresi 1295

Munafikun Suresi 1299

Tegabun Suresi 1305

Talak Suresi 1311

Tahrim Suresi 1315

Mulk Suresi 1321

Kalem Suresi 1329

Hakka Suresi 1335

Mearic Suresi 1343

Nuh Suresi 1349

Cin Suresi 1355

Muzzemmil Suresi 1365

Muddessir Suresi 1369

igiNDEKiLER.7
Kiyamet Suresi 1377

insan Suresi 1383

Murselat Suresi 1393

Nebe' Suresi 1399

Naziat Suresi 1405

Abese Suresi 141 1

Tekvir Suresi 1415

infitar Suresi 1419

Mutaffifin Suresi 1421

insikak Suresi 1427

Buruc Suresi 1431

Tank Suresi 1437

A la Suresi 1439

Gasiye Suresi 1443

Fecr Suresi 1447

Beled Suresi 1451

Sems Suresi 1455

Leyl Suresi 1457

Duha Suresi 1461

insirah Suresi 1463

Tin Suresi 1465

Alak Suresi 1467

Kadir Suresi 1471

Beyyine Suresi 1473

Zilzal Suresi 1477

Adiyat Suresi 1479

Karia Suresi 1481

Tekasur Suresi 1483

Asr Suresi 1487


Humeze Suresi 1489

Fil Suresi 1491

Kureys Suresi 1493

Maun Suresi 1495

Kevser Suresi 1497

Kafirun Suresi 1499

Nasr Suresi 1501

Tebbet Suresi 1503

ihlas Suresi 1505

Felak Suresi 1509

Nas Suresi 151 1

Son Dua 1513

TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

GiRi§.9

Giri§

Ahadiyetiyle, velayet sirnyla, rabhk vasfiyla, Allah ismiyle Kun


emriyle ilminde evren igre evrenleri halkedene kuvveti ve kudreti sonsuz
olana sonsuz hamdolsun. Evvel olan, ahir olan, zahir olan, batm olan
"0"dur. Hersey Ondandir, Onadir. Allahuekber.

Allah Rasulu, Habibi, Ahmed ismiyle biricik kildigi, Muhammed,


ismiyle alemlere ovdugu Mustafa ismiyle pak, tertemiz eyledigi efendiler
efendisi Efendimize yarattigi manalar igre manalardaki zerreler
adedince, binlerce ve binlerce salatu selam olsun.

O'nun pak tertemiz kihnan soyuna, aline, ashabina ve o guzeller


guzeli Tuba agacmm yapraklan olan Ehli beytine ve O'nun kandilleri
olan velilerine O'nun imametinde Mirac'da O'na tabi olan butun
Nebiylere, Resullere ve ummetine selam olsun. Canlar Ona feda olsun.
O'nun emri basustune sevgisi canlara sifadir.. Ya Rab, Ona layik olmayi
O'na yakin olmayi O'na hizmet etmeyi O'nun tarafmdan sevilmeyi,
sevdigin ve razi oldugun Selam'a mazhar olan kul olabilmeyi Firdevs
cennetine dahil olmayi okurlanmiza bizlere ve ummet-i Muhammed'e
nasib eyle. Amin.

islamiyet butun dinlerin hakikatlerinin ozudur. Bu dini iftihar taci


olarak basmda tasiyabilmek igin insanm son derece itina gostermesi
gereklidir. Bunun da bas sarti Allah Rasulu (s.a.v.) Efendimize iman
etmektir. Yani Ona inzal olan sani yiice Kur'an'a iman etmesi, Ona
uymasi Kur'an ile ahlaklanmasi lazimdir. Zira Kur'an iki alemdede
kurtulusumuzun sebebi ve mutlulugumuzun sermayesidir. Dolayisiyla
her islam'a inanan musluman ve O'na iman eden mumin igin Kur'ani
okumak, anlamak ve yasamak gok onemlidir.

10. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

§uphesiz ki her ilmin ihtisas sahibi ehlini aramak o ilmi bilmek ve


ilimden istifade etmek igin en onemli ilk adimdir. Allah'in tukenmez bir
hazinesi olan Kur'an-i Kerim'den geregince istifade temin etmek de,
onde gelen din buyuklerinin ve ilim sahiblerinin ozellikle Kur'an'i yani
Kun! Ol! ilahi emri ile kurulan kainati OKUmak kendisine nasip olmus
yani Kur'an'i hakikatinden OKUmus olan alimlerin eserlerini derinligine
inceleyerek tahkik derecesine ulasmaya ve bilhassa ozel bilgiye
dayanan bu husustaki gahsmalara baghdir. Ancak bunlardan en
onemliside nasipkar olmak, yanisira da Kur'an'dan maddi ve manevi
feyz almak arzusunda bulunmak ve gerekli gayreti gostermek lazimdir.

iste bu eser boyle alimlerden birisi olan Muhyiddin ibn. Arabi


Hazretlerine aittir. Zul'celal-ve'l- ikram sahibi olan Rabbimizin lutfuyla
"Muhyiddin Arabi'nin (k.s.) Tefsir-i Kebir / Te'vilat kitabmm guzel
Turkgemize yapilan gevirisidir. Eserin orjinali: Atif Efendi Kutuphanesi -
Mustafa el-Babi Bolumunde, 0.100 Numarah "Muhyiddin Arabi (r.a.)
Tefsir-i Kebir" adiyla bulunmaktadir. Arapgadir. Tek cilttir. Eser, daha
sonralan birgok kereler Beyrutta tipki basim olarak iki cilt olarak
basilmistir. Biz tercumemizde yaymevimizin kutuphanesinde bulunan
bu tipki basimi esas alarak tercumemizi yaptirdik. Cenab-i Hakka
sonsuz sukurler olsun. Okurlan bol olsun. Okurlanna faydah olsun.
Bizlerinde bu gibi alimlerin eserlerine hizmetimiz daim olsun.

Beseriyetimiz icabi olarak gerek tercume asamasinda gerek dizgi


esnasmda veya baski sirasmda elimizde olmayan nedenlerle olusan
hatalanmizin affmi oncelikle Muhyiddin ibn. Arabi hazretlerinden
ardmdan da siz okurlanmizdan dileriz. Hatalanmizi gorurseniz lutfen
bizlere bildiriniz. Her turlu gorus ve onerilerinize agigiz. Cenabi Hakk
daim yardimcimz ve yoldasmiz olsun.

Kitsan

MUHYiDDiN iBN. ARABi (K.S.) HAKKINDA BiLGi . 1 1

Muhyiddin ibn. Arabi (k.s.)


Hakkinda Bilgi

Cenab-i §eyh'ul Ekber Muhyiddin ibn. Arabi (ks.) Dost'un dostu


olma serefine nail olmus Kur'an'i okumus, Kur'an ahlakiyla ahlaklanmis
ozgun Kur'ani-Muhammedi hakikati agiklama serefiyle sereflenen ender
mutasavviflardandir. H. 560-638 / M. 1166-1240 yillan arasmda
yasamistir. Arifler arasmda "Nimet Giinii" olarak adlandinlan Ramazan
aymm 17sinde Endulus'un Mursiya'da dunyaya tesrif etmistir. H. 638
yilmda da §am-i §erifde (Suriye'nin Baskenti) Hakka yurumustur.
Turbesi §am'da Kasiyun dagmm eteklerinde Salihiyye semtinde
bulunmaktadir. Kendisi Sahabe-i Kiram'm comertligiyle meshur Adiy
b.Hatem- i TaT'nin kardesi Abdullah b. Hatem et-Tai'nin nesline
mensuptur.
§eyh-i Ekber, kendi ifadesine gore; gocuk yaslanndan itibaren gok
degerli alimlerden islami ilimlerde egitim gordu ve Kur'an'i ezberledi.
Bulug gagmda ise ilahi fetihle ansizm karsilasmca, "Biz o kitapta higbir
seyi eksik birakmadik." (Enam, 38) ayetinin hakikatinin zevkine vardi..
Mutlulugun tamamm, velayetin tamamm ve ilmin tamamm, Kur'an'la
amel etmekle gergeklesecegini anladi.. Butun varhgmi, hatta nefeslerini,
zahir ve batm dusuncelerini Kur'an'dan istimdat etmeye, medet ummaya
tahsis etti. §eyh'e gore Kur'an, yalnizca telaffuz edilen kelimelerden
veya uzerinde dusunulen anlamlardan ibaret degildir. Bilakis butun
ayetleri, kelimeleri ve harfleri smirsiz tecelli doguslanndan, sirlann ve
ilimlerin musahedesinden ve buyuk mazharlardan ibarettir.

§eyhin butun hayati, Kur'an menzillerine ve inis mekanlanna


yukselmekten baska bir sey degildir. Yasammda da ogrendigi ilimlerle
amil olmus yaklasik besyuze yakm kiymetli eser'de miras birakmistir.
Kisacasi alimlerden, salihlerden ve sultanlardan olusan gagdaslannin
ve kendisinden sonra gelen bu sahanm buyuklerinin tanikhgiyla seyhin
hayati, Kur'ani bir yasantmm eksiksiz birornegini olusturmaktadir.

12. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

§eyh, Kur'ani fiil ve ruh olarak yasamak, kalp ve kahp olarak

baglanmak, Muhammedi sunnetin somut bir ornegi olmak igin Ona

askla baglanmisti. Kendisinin yakm gevresine giren-aile fertleri, seyhler,

alimler, sohbetinde bulundugu veliler, kendisine eslik eden ogrenciler,

muritler, masnkta ve magripte kendisine danisan hakimler ve sultanlar

gibi kisilerin buyuk gogunlugunu Kur'an'la tahakkuk etme ve

Muhammedi sifatlarla ahlaklanma esasma gore egitmistir. Bu egitimin

etkisiyle sozunu ettigimiz kisilerin iginde bir hal meydana gelmis ve

Resulullah'm (s.a.v) kendileri hakkmda: "Kur'an ehli, Allah'in ehli ve

has adamlaridir" dedigi kimseler zumresine girmislerdir.

Not: Muhyiddin ibn. Arabi (k.s.) hazretlerinin kendi kaleminden yani


ge§itli
eserlerinde anlatmi§ oldugu hayatinin, ilmi goru§lerinin derlemesiyle
hazirlanan
biyografisi, Yaymevimiz tarafindan basilan " Hatmu'l Kur'an / Kur'an Muhru
" adli
eserde mevcuttur.

§eyhu'l Ekber'in
Futuhat'i Mekkiyye adli eserinden
Kur'an-i iman ile ilgili sozlerinden bazilan:

- "Allah' a ve Resulune, Result) nun getirdiklerine, mucmel ve


mufassal olarak, bize ulassm, ulasmasm kesin bir sekilde iman ettik. Bu
akideyi taklidi olarak anne ve babamdan aldim. Caizlik, helallik ve
vaciplik ile ilgili olarak akli dusuncenin hukmu nedir, bilemezdim o
zamanlar. Ben, buna dair imanima dayali olarak amel ettim. Ta ki
nereden ve neden iman ettigimi bilinceye kadar. Allah gozlerimi,
basiretimi ve hayalimi agti. Bu yuzden mesele benim igin dogrudan
musahede duzeyine ula§ti. Taklide dayali olarak tahayyul edilen ve
vehmedilen hukum de mevcuttu. Derken tab! oldugumun, yani Hz.
Muhammed'in (s.a.v) degerini bildim. Butun Nebileri mu§ahede ettim.
icmali olarak iman ettiklerimin tumune muttali oldum. Nitekim gorup
bizzat mu§ahede etmemden elde ettigim Him onceki imanimla
gati§madi. Bu yuzden ne soyluyor ve ne yapiyorsam Nebfnin (s.a.v)
sozune dayanarak soyluyorum, yapiyorum, kendi ilmime, bizzat
gozlemime ve musahedeme dayanarak degil. Iman ile gozlem arasmda
bir denge kurdum. i§te tabi olma baglammda gok degerli bir tutumdur
bu."

MUHYiDDiN iBN. ARABi (K.S.) HAKKINDA BiLGi • 13

- "Soyledigim her seyle ilgili olarak izledigim yol §udur: Baskasini


degil de bir lafzi bizzat kullaniyorsam, bunun nedeni delalet ettigi
anlamdir. Bu yuzden benim maksadim itibariyle sozlerimde fazlalik,
gereksiz soz yoktur. Biri sozlerimde fazlalik, gereksiz soz goruyorsa, bu
benim kastimdan degil, onun yanli§ algismdan kaynaklanmaktadir. "

- "Yazdigim higbir kitapta muelliflerin ve telifin gayesini gutmedim.


Bilakis, Hak tealadan oyle ilhamlar gelirdi ki bazen beni yakacak kadar
etkili olurlardi. Ben de onlardan mumkun oldugu kadarmi kayit altma
almakla me§gul olurdum. Bu yuzden istemeyerek telifin maksadmin da
di§mi giktigim oluyor. Yazdiklanmdan bazismi ruyada veya ke§ifte
Hakkm emretmesi uzerine kaleme aldim. ilahi ilka, rabbani ve ruhani
ilham son erdi. "

- "Yuce Allah, varlik aleminde yazili olan her seyi kalplere ilham
yoluyla yazdinr. Qunku alem, yazilmis ilahi bir kitaptir. "

- Allah' a yemin ederim ki, burada igime atilan ilahi imla, rabbani ilka
veya ruhani ufleme olmayan tek bir harf dahi yazmi§ degilim. i§
tamamen bundan ibarettir. Bununla beraber biz, seriat koyan Resuller
olmadigimiz gibi teklif getiren Nebflerde degiliz.

- Her ki§inin Kur'an'da bir suresi vardir Allah' in kitabmda bana ait
olan sure ise tenzil' (Zumer)dir. Qunku nuzul olunan seyi yani ilahi kitab
olan alemin surelerini, ayetlerini OKUmak bana nasib oldu. Ben de her
ayete ili§kin agiklamalari ug makam §eklinde tertip ettim: Birincisi, Celal
makami, sonra Cemal makami, sonra Itidal makami. Bu, kamil
Muhammedi varis agisindan berzah hukmundedir ki burasi Kemal
makamidir. Ayeti celal ve heybet makaminda ele aliyor, hakkinda
konu§uyorum, ta ki en latif i§aretlerle ve en guzel ibarelerle bu makama
ula§mcaya kadar... Sonra ayni ayeti bu sefer cemal makaminda ele
aliyor ve uzerinde konu§uyorum. Burasi birinci makamm karsisindadir.
Nihayet ozellikle bu makam igin nazil olmus gibi surduruyorum
agiklamalari. Sonra ayni ayeti kemal makaminda, ilk iki veghe
benzemeyen bir sozle ele aliyorum. Bu makamda harflerin, kelimelerin,
harake ve sukunlardan ibaret olan kuguk harflerin sirlari hakkinda
konusuyorum. Eger bunlarda boyle sirlar varsa onlari ele aliyorum,
yoksa nispetleri, izafeleri ve isaret gibi unsurlan ele aliyorum. Bu i§lemi
tamamlayinca, yanindaki ayeti ele aliyorum. Bu ayetlerden birinde
bulunup da asil olma ozelligine sahip kelimeyi §ahit olarak
degerlendiririm, ancak bunun da brnekleri azdir. "

14. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT


-"Meclislerimde ve tasniflerimde konustugumuz her sey, Kur'an'm
huzurundan ve hazinelerinden gelir. Bana Kur'an'i anlamanm ve
Kur'an'dan yardim almanm anahtarlari verilmi§tir. Butun bunlar,
Kur'an'm disma gikmadigimiz surece gegerlidir. Ku§kusuz bu, bagislarm
en yucesidir. Ancak zevkine varan, menzilini nefsinden bir hat olarak
musahede eden ve Hakkm, sirnnda kendisiyle konustugu kimse bunun
degerini bilir. Qunku Hak, vasitalari kaldirmak suretiyle, sirnnda kuluyla
konustugu zaman, onun seninle konusmasma, senin sozlerini anlaman
da e§lik eder. Onun seninle konu§masi, senin onu anlamanm ayni olur
ve ondan geri kalmaz. Eger senin anlaman, onun seninle
konusmasmdan geri kalirsa, bu, Allah 'in kelami olmaz. Bunu kendi
iginde hissetmeyen kimse, Allah'm kullariyla konusmasma dair ilimden
nasipsizdir. "

- "Her okuyan Kur'an'm nuzulunu hissetmez. Qunku ruhu kendi


tabiatiyla me§guldur. Kur'an, bu kimseye tabiat perdesinin gerisinde
iner. Bu yuzden ondan lezzet almak suretiyle etkilenmez. Nitekim
Resulullah (s.a.v) Kur'an okuyan bazi topluluklar hakkmda soyle
buyurmustur: "Onlar, Kur'an okurlar, ama Kur'an girtlaklarmdan asagiya
inmez." Bu Kur'an dillere inmektedir, kalplere degil. Yuce Allah,
Kur'an'dan zevk almakla ilgili olarak §6yle buyurmustur: "Onu Ruhu'l-
emin (Cebrail) senin kalbine indirmi§tir." (§uara, 193) Iste, Kur'an'm
kendisine inmesinden dolayi, degeri olgulemez, her turlu zevkin ustunde
bir haz alan kimse budur. Kisi bu tadi, bu hazzi almca, yen! ve eskimez
Kur'an'm uzerine indigi kimse olur. Iki ini§ arasmda fark vardir. Kur'an,
bir ki§inin kalbine indigi zaman, anlamiyla iner. Ki§i okudugunu bilir,
kendisinin dilinden olmasa da. Kur'an dismda bu lafizlarm anlamlarmi,
kendi dilinden olmadigi igin bilmese de, okudugunun anlammi bilir. Bir
kimse Kur'an'i tilavet ederken, Kur'an onun kalbine inerse, tilavet
ettiginin anlammi bilir. Kur'an'm makami ve menzili, yukanda
soyledigimiz gibi olursa, istedigi her varligi orada bulur. Murid, istedigi
her seyi Kur'an' da bulmadikga murid olamaz."

- "Kur'an He insan-i kamil kardestirler. Insan-i kamil ise, Kur'an'm


butun cihetleri ve nispetleriyle indigi ki§iden ba§kasi degildir. Kur'an'm
varislerinden olup insan-i kamil olmayan kimselere gelince, Kur'an,
onun omuzlarmm arasma iner, gaipten gogsune yerle§ir. Ku§kusuz bu,
eksiksiz bir verasettir. Kur'an olmasi hasebiyle Kur'an'la beraber olan
kimse, cem birligini ifade eden bir goze sahip olur. Ama cem edilmi§

MUHYiDDiN iBN. ARABi (K.S.) HAKKINDA BiLGi . 15

olmasi hasebiyle Kur'an'la beraber olan kimse igin, Kur'an Furkan'a


donusur. Boylece agigi gizliyi, haddi ve baslangici musahede eder. Biz,
bu Furkanf inisi tattigimiz igin, §u helaldir, §u haramdir, §u mubahtir
dedik. Mesrepler ge§itlendi, mertebeler birbirinden ayrildi ve ilahi
isimlerle kevni eserler zahir oldu.

Allah'm kelammi sadece bir anlamla smirlandirmak dogru degildir.


Bilakis yuce Allah, Kur'an'mdan nice latif sirlan kullarmin haline ve
makamma uygun olarak velilerine agar. Allah ehline gore onemli olan,
Kur'an'da yer alan kissalarin, orneklerin, hikmetlerin ve hukumlerin
insan nefsine yonelik olarak anlasilmasidir. Qunku di§ alemde (afakta)
zuhur eden her seyin bir benzeri ig alemde (nefiste) de vardir. Ornegin
Adem ve iblis veya Musa ve Firavun kissasini bilmenin ne faydasi var,
butun bunlardan kaynaklanan bir ibret senin nefsinde mu§ahede
edilmezse?
Bu Him dalmda butun yazdiklanmm gayesi, evrende zuhur eden
§eylerin bilinmesi degildir. Bilakis, asil gayem, gafillerin dikkatini
insani
ayn'da, ademi sahista mevcut olanlara gekmektir. Qunku bir sekilde
senin kurtulusunla bir ilintisi yoksa zatmm disindaki §eyleri bilmenin
sana bir faydasi olmaz.. . "

- "Allah ehline gore i§aretler, uzagi gosterir veya gayrin hazir


oldugunu bildirirler... Allah ehli agismdan §ekil ulemasmdan daha zor,
daha me§akkatli bir mahluk yoktur. Allah ehli, O'nun hizmetine hastirlar,
ilahi bagis yoluyla O'nu bilirler. Allah, onlara sirlarmi bahsetmis,
Kitabmin anlamlarmi ve hitabmin i§aretlerini anlatmistir. Bu yuzden
§ekil ulemasi, Allah ehli agismdan, Resullerin karsismdaki firavun lar
gibidirler. Varlik aleminde is, zikrettigimiz gibi ezeli bilgi gergevesinde
gergeklestigine gore, bizim ashabimiz i§aretleri kullanmayi
yeglemi§lerdir. Tipki Meryem'in (a.s) iftiracilara, inkarcilara kar§i
i§aretlere ba§vurmasi gibi. Bu yuzden Allah ehli mutasavviflarm,
onunden ve arkasmdan batilm bulasmasma imkan bulunmayan Allah'm
kitabina iliskin degerlendirmeleri i§aretler seklindedir. Aslmda bu
isaretler hakikatten, Allah kelammm anlamlarma iliskin faydali tefsirden
ibarettir. Onlar butun bunlarm yam sira butun degerlendirmeleri, dil
ehlinin bildigi gibi, genelligini ikrar etmekle, nuzul sebebiyle irtibatini
vurgulamakla birlikte kendi nefislerine dondururler. Qunku Kitap onlarm

16. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

(dil ehlinin) lisanfyle inmi§tir. Bu yuzden onlara gore yuce Allah,


kitabmda her iki boyutu da ku§atmi§tir: "Insanlara ufuklarda ve kendi
nefislerinde ayetlerimizi gosterecegiz." (Fussilet, 53) Yani di§ Heme
(afaka ve ig aleme (enfuse/kendi nefislerine) inert ayetleri gosterecegiz.
Cunku inen her ayetin iki yuzu vardir. Bin' yuzunu kendi nefislerinde
gorurler, bir yuzunu de kendilerinin di§mda gorurler. Kendi nefislerinde
gorduklerini i§aret olarak isimlendirirler. "

Bunlar Kur'an'in butun sureleridir

Arzu ettigim igin isimlerini topladim

Allah 'in kitabmdaki her surede benim igin bir pay vardir.

Ama hayrin buyuk kismi Asr suresine aittir.

Hig ku§kusuz olguler tanzim edilmi§ tartilardir


Golgeler ustunde kat kat golgeler getirir onlan
Bulutlardan ve bulutlarm di§mdan.

Gorulur... ini§ sirasmda diplerinde durum.

Her manayi ihtiva eder, ama izhar edemez

Hitabet, §iir ve darb-i meselden ba§kasi onu.

Bunun bir kismi ovulendir ve yuksektir


Bir kismi yerilendir ve algaktir

Biri, agzimdan gikanlardan dolayi geki§irse benimle,

Bilsin ki, butun insanlar bilmediklerine du§mandir.

Ruyada Hak bana soyledi.

Bu benim sozum de degildir.

Bir vakit kullarim iginde sana seslenirim

Bir vakit makamimda sana munacat ederim

Her iki halde de sen yanimdasm

Koruma himayesinde ve zimmet iginde.

MUHYiDDiN iBN. ARABi (K.S.) HAKKINDA BiLGi • 17

Bir sevgilimiz var, tertemiz. Adim veremem


O, otelerin hayran kaldiklan sevgilidir.
isimler geldiginde en ba§ta "Allah"
Zikirle O'nu tazim et ve "O Allah'dir" de.

- "Avamm akidesi saglamdir. Onlar, led On ilmini mutalaa etmemi§


olmalarina ragmen muslumandirlar. Cunku saglam fitrat uzere
kalmislardir. Bu da Allah'm varligini bilmek, O'nu tanimak, Kur'an'm
zahirinde yer aldigi §ekliyle O'nu tenzih etme ilmidir. Bu halleriyle
onlar,
tevile ba§vurmadiklan surece dogru yoldadirlar. Ama iglerinden bin
tevile yonelirse artik avamlik hukmunden gikar, nazar ve tevil ehlinden
bir gruba dahil olur. Bu durumda ya isabet etmis olur ya da seriatm
getirdiginin zahiriyle gelistigi oranda hata etmis olur. Kur'an'da akil
sahibi igin zengin bir bilgi kaynagi vardir, ba§kasma ihtiyaci olmaz.
Muzmin hastalar igin Hag ve §ifa vardir. Kur'an, kurtulu§ yolunda
yurumeye kararli olan, yuksek derecelere gikmaya ragbet eden, §uphe
kaynagi olan §eylerden yuz geviren kimseler igin ikna edicidir.

- Resulullah (s.a.v), Allah'm zati hakkmda du§unmeyi nehyetmi§tir.


Insanlar bu olguden gafildirler. Bu yuzden Allah'm zati hakkmda
du§unmeyen, du§unce yoluyla O'nun zatma dair hukumler vermeyen
kimse yok gibidir. Bu hususta edepli bir tavir sergileyen kimse
gormedim. Allah ehli olan kuguk bir azmlik mustesna mutlaka bu
meseleye dalmi§lardir. Ama Allah ehli olanlar, Resulun (s.a.v) bu
hususta getirdigini dinlemislerdir ve Allah'm kendisini vasfettigi sekli
oldugu gibi benimsemi§lerdir ve bunun bilgisini O'na birakmi§lardir. Zat'i
tevile yeltenmemi§lerdir. Ta ki yuce Allah, baska bir bildirme yoluyla
buna dair bilgiyi kalplerine indirip anlamalanni saglaymcaya kadar.
Mesele Allah kaynaklidir, agiklamasi da O'na aittir. Bu yuzden O'nu
O'nunla 6grenmi§lerdir, kendi goru§leriyle degil."

- Hak tealayi, O'nun kendisini isimlendirdiginden ba§ka §ekilde


isimlendirmek dogru degildir. Sadece O'nun verdigi isimleri esas almak
gerekir, tenzih ve tesbihi adeta cem eder bigimde arttirmaya da, tevile
de yeltenmemek gerekir. Yuce Allah "O'nun benzeri higbir §ey yoktur. O
i§itendir, gorendir." (§ura, 11) ayetinde buna i§aret etmektedir.
- "Yuce Allah §6yle buyurmu§tur: "Eger yerde ve gokte Allah'tan
ba§ka ilahlar bulunsaydi, yer ve gbk, (bunlarin nizami) kesinlikle
bozulup gitmi§ti. " (Enbiya, 22) Bundan anla§iliyor ki, ortada salah
vardir,

18. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

bu ise alemin bekasi ve varligidir. Bu da gosteriyor ki, eger alemi var


eden Bir olmasaydi, alemin varligi gergeklesmezdi. Bu, Hakkm
(ahadiyetinin) tekliginin evrendeki delilidir ve akli delil de buna uygun
du§mektedir. Eger bundan ba§ka deliller bulunsaydi ve bunlar ilahi
tekligi daha etkili bigimde kanitlar mahiyette olsalardi, Allah onlara
yonelir ve varliga getirirdi. Biz de evren delilini bilemedigimiz gibi
bundan hareketle Hakka delil gosterme yolunu da bilemezdik.

- "Yuce Allah' in "Bil ki, Allah'tan ba§ka Hah yoktur." (Muhammed,


19) ayetinde bize emrettigi tevhidden maksat uluhiyet tevhididir. Yine
§6yle buyurmu§tur: "O'nun benzeri higbir §ey yoktur." (§ura, 11)

Akilli kimse, nefsini kendisi igin gerekli olan §eylerle ugra§tinr,


otesine gegmez. Qunku insanm omur suresi kisa ve nefesleri de
sayilidir. Gegen zaman bir daha geri gelmez. Bil ki, Allah, Tek Ilahtir.
O'ndan ba§ka Hah yoktur. Bundan sonra da O'nun mahiyetine,
kemiyetine ve keyfiyetine dalmaya kalkma. iman yolundan aynlma.
Allah'in sana farz kildigi §eylerle amel et. Sabah ak§am Rabbini, O'nun
senin igin belirledigi zikirlerle an. Allah'tan korkup sakin. Eger Hak
teala,
kendisini bilmeyi sana bah§ederse, bu, yararli nurdur ki, kalbin onunla
hayat bulur, onun sayesinde fikirlerin urettigi suphe ve kararsizlik
karanliklanndan kurtulursun. Butun Resuller ve Nebiler, Resullerin
takipgileri muttaki ke§if ehli zatlar Allah He ilgili ilimleri hususunda
ihtilaf
etmemi§lerdir. Qunku ayni kaynaktan gelen nurlardir. "Eger o, Allah'tan
baskasi tarafindan gelmis olsaydi onda birgok tutarsizlik bulurlardi."
(Nisa, 82)... Akilli olan kimse, §eriat kar§ismda boynu bukuk durur, ona
hizmet etmeye amade olur. §eriatm Rabbiyle ilgili olarak O'ndan haber
verdigi her §eyi kabul eder.

Yuce Allah'in kendisi He ilgili olarak haber verdigi ozellikler arasmda


eza gormek, ofkelenmek, kulunun tevbe etmesiyle sevinmek, geng
adamm kadmlara meftun olmamasma sasirmak, gulmek, gulumsemek,
kullarmin kufre sapmasmdan rahatsiz olmak, §ukretmelerinden ve
imanlarindan dolayi memnun olmak veya arsa istiva etmek ve dunya
semasina inmek gibi. . . vasiflar yer alir. Her muslumanm bunlara iman
etmesi gerekir. Bu noktada akil, nasil? ve nigin? . . .diye ortaya
atilamaz.
Aklm bu baglamda gorevi ; teslim olmak, kabul etmek ve tasdik etmektir.
Nasili, nigini bir noktadan sonra birakmaktir. Bu meseleleri tevil etmeye
kalkan akillarm fuzuli bir i§le ugrastiklarmi idrak etmektir. Biz onlari
kendi halleriyle ba§ba§a birakiyoruz ve bu tevillerde onlara katilmiyoruz.

MUHYiDDiN iBN. ARABi (K.S.) HAKKINDA BiLGi . 19

Qunku bu, Allah'in muradi midir, dolayisiyla bunlara dayanmamiz mi


gerekir? Yoksa Allah'in muradi bu degil midir ve reddetmemiz mi
gerekir? Bilmiyoruz. Bu yuzden biz teslim olma yolunu tuttuk. Bize bu
hususta bir soru soruldugu zaman "Biz Allah indinden gelenlere Allah'in
murat ettigi §ekliyle iman ediyoruz. Biz, Resullerden gelenlere Resullerin
murat ettigi §ekliyle inaniyoruz. Biz, bu hususlarm tumuyle ilgili ilmi
Allah' a birakiyoruz ve Resullere birakiyoruz." §eklinde cevap veririz. Bu
selefin yoludur. Allah, bizi onlara gergek halefler kilsin.

- Ey akidemi soran adam! Allah o kimsenin zannmi guzel kilsin.. Ki


bilmektedir. Allah'in kendisinden ba§ka Hah olmadigma §ahitlik ettigini.
Allah, adaleti ayakta tutarak §u hususu agiklamistir ki, kendisinden
baska Hah yoktur. Melekler ve Him sahipleri de §ahiddir.

- "Ke§if ehli kimseler, butun mezheplere, dinlere, milletlere ve Allah


hakkmda ileri surulen goru§lere genel anlamda muttali olurlar ve
bunlara ait higbir §ey onlarm bilgilerinden gizli kalmaz. "

- "All ah' i bilen kamil alim, Allah katmda kendisinin aleyhine herhangi
bir huccetin olusmasindan sakman kimsedir. Bu tehlikeli sonugtan
kurtulmak isteyen kimse, §eriatin igerdigi emir ve yasaklara riayet
etmeli, otesine gegmemelidir. Olumu her zaman aklmda bulundurmali,
ozellikle Kur'an'in igerdigi zikirler araciligiyla Allah' i anmak haricinde
her
zaman suskunlugu yeglemelidir. Boyle yapan kimse, bulunmadik hayir
birakmadigi gibi, kaginmadik §er de birakmami§ olur ve nefsini
tehlikelerden beri kilar. Ortada seriata muhalif bir hakikat yoktur. Qunku
seriat, hakikatlerden biridir. Dolayisiyla hakikat seriattir. "

Muhyiddin ibn. Arabi

20. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

KUR'AN'A BA§LAMA DUASI . 21

TEFSlR-i KEBlR
TE'VILAT TERCUMESI

Kur'an'a Ba§lama Duasi

Euzubillahimine§§eytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym
Neveytu kiraeten kur'an liridairrahman ve tenvirikuburi ehlil iman ve
ruhi §emsi seyyidi'l enbiyai ve kameri'l murseliyn seyyidina
muhammedin aleyhisalevaturrahman ve tardisseytan ve iskatizzunubi
ve kabulittevbeti ve refidderecati ven'nnecati minennirani ve bekail-
imani ve likairrahman birahmetike ya erhamerrahfmiyn velhamdullahi
rabbilalemiyn.

Allahumme bilhakki enzeltehu ve bilhakki nezele. Allahumme azzim


ragbeti ffhi vecalhu nuren libasari ve §ifaen lisadrf, Allahumme zeyyin
bihf lisanf ve cemil bihf vechf ve kavi bihf cesedf verzuknf tilavetehu ala
taatike anaelleyli ve etrafennehar'i vah§urnf meannebiyyi sallallahu ve
selleme ve alihi'l ahyar.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve Alihi ve sahbihi ve


sellim. Biadedi ma fi cemili Kur'ani harfen harfen ve biadedi kulli harfen
elfen elfen.

El Fatiha Amin.

Not: Muslimde rivayet olunduguna gore Rasullah (s.a.v.) efendimiz


buyurmu§tur ki.
Kur'an okumaya ba§larken bu dua okundugu taktirde Allahu teala okunan bir
harfe
kar§ilik ellibin hasene (sevap) verir.

22 . TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

BiSMiLLAHiRRAHMANi RRAHIM . 23

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM

Kelammin nazmim sifatlarmin mazharlan, sifatlarmm belirtilerini


zatmm nurunun doguslan kilan,

Asfiyasimn kalplerinin algilama yollarmi; duymanm gergekle§mesi


igin arindiran,

Muttali olusun kesin olarak tahakkuk etmesi igin, evliyasinin idrak


merkezlerinin hissetme kaynaklarini berraklastiran,

Sevgi i§igini her tarafmi aydmlatacak sekilde yansitmak suretiyle


sirlarmi incelten, §effafla§tiran,

Ruhlanni, vechinin cemalini mu§ahede edip, onda fena olma


arzusuyla tutu§turan, sonra...

Kelammi onlara ilka edip, sabah ak§am onda sukunet bulmalanni


saglayan, bununla onlan kendine yakla§tirip, katmda kurtulu§a
ermelerini temin eden,

Kelammin zahiriyle; nefislerini tezkiye eden, §anl §anl akan bir su


gibi yapan,

Kelammin batmiyla; kalblerine hakikat pinarmdan kana kana igirip,


dalgalari ustu uste binmi§, engin bir deniz haline getiren Allah' a
hamdolsun.

Dalgiglar, sirlarmin incilerini gikarmak igin bu deryaya dalmak


istediklerinde, su birden ta§ip onlan igine alir, suyun girdaplarmda
batarlar.

Amma... Anlayi§, kavrayi§ vadilerinde, dereler Onun feyzinden


nasib olunan kapasiteye uygun kadanyla aktilar, akil cetvelleri, nehrinin
sizmtisiyla tasti. Boylece vadiler, parlak cevherler ve incilerle
sahillerde
belirginle§tiler. Dereler, goz alici gigekler ve meyveler bitirdiler
kiyilarda... Kalpler, akis sirasmda kapasiteleri oraninda ihtiyaglarmi
kar§iladilar. Akillar ve etekler, simrlarmi ta§madan doldular. Nefisler,
meyveleri ve nurlan dev§irmeye koyuldu, onlan bulmamn §ukrunu eda
ederek ihtiyaglarmi giderdi.

24. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Sirlara gelince... Ayet gagrilari kulaklanna galmmca, doguverdiler.


Oradan sifat belirtilerine muttali oldular, onlari gorunce guzellikleri
kar§ismda hayrete donduler. Tecellileri zamanmda; §a§ip kaldilar,
deh§ete kapildilar

. Dagildilar, derken oradan ruh yukseldi. Onun ardmdan bir Cemal


dogdu, Baki vechinin dogu§u gibi.

Bu mu§ahede, onlar hakkmda varligm nefyi hukmunu verdi, ikran


zorunlu kildi. Kendisinden ba§ka ilah olmayan, Tek ve kahredici guce
sahip olan munezzehtir. Celalinin ve Cemalinin sifatlarinin susleriyle,
kelammda kullarma zatmm ve kemalinin goz aliciliginm suretinde tecelli
eden munezzehtir.

Bu kelam He konu§turdugu, Onu, kaynagi, men§ei kildigi, Ondan,


Onun igin ve Ona donu§unu sagladigi "mubarek agaci" Rasuluna,
ilminin ve aziz kitabinm mahzeni kildigi Ehli beytinin ve din igin saglam
bir korunak eyledigi Ashabinm uzerine sonsuz salat ve selam olsun.

Imdi... Hayli uzun zamandan beri Kur'an okumayi ve ayetlerin


anlamlari uzerinde iman kuvvetleriyle du§unmeyi ali§kanlik haline
getirmi§tim. Ayrica virdleri de ara vermeden okumaktaydim.. Ancak
gogsum daraliyor, kalbimi tarifsiz bir sikmti basiyordu. Butun bu
okumalanma, tefekkurlerime ragmen bir turlu kalbim agilmiyordu!..
Rabbim bu daralmayi ve sikmtiyi benden uzakla§tirmiyordu...

Derken... Kur'an'la unsiyet kurdum, Ona ismdim, kasesinin tadma


vardim, igtim. Birden nefsimin §ad oldugunu, gogsumun agildigini,
aklimm geni§ledigini, kalbimin ferahlayip enginle§tigini, sirrimm ugsuz
bucaksiz hale geldigini, vaktimin ve halimin guzelle§tigini ve ruhumun
bu agilimlarla, fetihlerle seving iginde oldugunu fark ettim. Ruhum,
ak§am ve sabah §arabmi (§araben tahura) daima igmenin keyfi iginde
idi.. Artik her ayetin altmdan onume oyle anlamlar agiliyordu ki dilimin
bu anlamlari vasf edecek mecali yok. Bunlan zaptedip, kaydedecek
kudret bulunmaz ben de! Sonra, bunlan ne§redip yaymaya dayanacak
kuvvet nerede?..!

Derken, maksatlarm ve temennilerin otesindeki anlamlarla beni


besleyen haberi getirenin duyurusunu hatirladim. Dogru sozlu ummi
Nebi'nin - susan ve konu§an her varligin en iistiin salavatlan uzerine
olsun -
sozunu du§undum . . .

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM . 25

"Kur'an'dan inzal olan her ayetin bir zahiri bir de batini anlami
vardir. Her harfinin bir sin in ve her sinirin bir baslangici vardir."

O zaman anladim ki zahiri anlam tefsir, batini anlam da tevildir.


Sinir ise; anlayism, sozun manasi He ilgili olarak ula§abildigi son
noktadir. Ba§langig ise; bu anlamlarla ilgili olarak yukselip muttali
olunan, her §eyi bilen, Melikin mu§ahedesidir. Nitekim oncu muhakkik
Imam Cafer b. Muhammed es-Sadik'tan (a.s) §6yle rivayet edilir:
"Kuskusuz Allah, kelammda kullarina tecelli eder. Fakat siz Onu
goremezsiniz." Rivayet edilir ki, imam Sadik (a.s) bir gun namaz
kilarken bayilir, ayildiktan sonra kendisine bunun sebebi sorulunca der
ki: "Ayeti durmadan tekrarliyordum, sonunda onu bizzat
konusandan dinledim. "

Bunun uzerine ben, bazi vakitlerde bana bah§edilen batini


hakikatlerin sirlarmi, dogu§larm parildayi§larmin nurlarim
degerlendirmeye, yorumlamaya karar verdim. Zahirle ve smirlarla ilgili
kisimlari degil. Qunku bunlar igin belli bir sinir gizilmi§tir. Nitekim bu
konuyla ilgili olarak "Kur'ani kisisel gorusu dogrultusunda tefsir
eden kisi kiifre girer. Tevile gelince; onu terk etmek, birakmak
dogru olmaz. Qunku tevil, dinleyenin siiluk mertebelerinde zuhur
eden hallerine ve vakitlerine ve derecelerinin farkliligma gore
degisir. Kisi siiluk makamlarmda yiikseldikge, online yeni bir kapi
acilir, yogun, kesif bir anlama dair ince, latif acilima muttali olur."
denilmi§tir.

Bunun uzerine bu sayfalari karalamaya basladim... Zihnimin el


verdigi kadar, uyum gergekle§tigi oranda... Tefsir alanma girmeden,
ifadenin kapasitesini asan isaretlerin engin denizinin karanliklarma
dalmadan. Kur'amn nazmim ve tertibini gozettim. Tekrarlanan veya
ifade tarzlan benze§en ayetleri her defasmda yeniden ele almadim.
Bana gore tevil kabul etmeyen veya tevile ihtiyaci olmayan ayetleri
yorumlamadim. Ele aldigim ayetler baglammda yorumun, tevilin son
noktasma vardigimi iddia etmiyorum. Qunku, anlam boyutlari, benim
anladiklanmla sinirli degildir. Allah' in ilmi de benim bildiklerimle
kayitlandirilamaz. Bununla beraber anlattigim seyler hususunda benim
agimdan tarn bir anlamanm gergekle§tigini soyleyemem. Aksine, kimi
zaman ayetlerin anlam boyutlariyla ilgili yazilanlardan algiladigim bir

26. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gok §eyin mahiyeti kar§isinda §a§irip kaldim. Bunlari, zahirlerini kast


ederek zahir hukumlerle tevil etmek mumkun degildir. Bu yuzden gok
azmi tevil ettim. Ki; bunlari anlamanm imkani oldugu bilinsin ve
zahirlerini a§abilen biri giktigi zaman benzerleri igin bunlari delil
olarak
algilasm. Qunku, bu gibi ayetlerin tevilinde bir takim zorluklarla
kar§ila§mak kagmilmazdir. Zorlama yorumlari terk etmek bir erdem
gostergesidir. Benden ba§ka biri daha guzel boyutlarla kar§ila§abilir ve
gonullu olarak takip edilebilir. Qunku, bu kullar arasmda kendisi igin
kolaylik ongorulen kimselere kolay gelir. Allah' in her kelimesinin altmda
nice kelimeleri gizlidir. Denizler tukenir de bunlar tukenmez. Boyle iken
bunlari smirlandirmaya, saymaya imkan var midir? Ama biz zevk ve
vecd ehline brnekler sunuyoruz ki Kur'an okuduklan zaman bunlara
gore tavir alsinlar. O zaman Allah' in gizli ilminden hazir olduklan
hususlar onlerine agiliverir, gaybmm sakli hususlari, donanimlari
elverdigi oranda kendilerine tecelli eder.

Allah, ke§if ve mu§ahede yolunda cehd edenlerin, zevk


kaynaklarma ozlem duyanlarm yol gostericisidir. Hakikatin kaynagi
O'dur ve ba§ari O'nun elindedir.

Vallahu yekulu'l hakka ve huve yehdi'ssebile.


Allah, hakki soyler ve O, dogru yola eri§dirir.

Abdullah Muhammed Muhyiddin Ibn-i Arabi

FATiHASURESi .27

"B I S M I LLAH I RRAH M AN I RRAH I M"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

Fatiha Suresi, Mekke'de inzal olmustur. 7 ayettir.

Bir seyin ismi, o seyin bilinmesinin, taninmasimn aracidir. Allah'm


isimleri'de (Esmau'l Husna) ozellikleri itibariyle delalet eden nev'i
suretlerdir. Allah'm sifatlarma ve zatma delalet etmek iizere kullanihrlar.
Varhklanyla Allah'm vechine, taayyun edisleriyle de Allah'm birligine
delalet ederler. Cunku isimler (esmalar), Allah'm taninmasma,
bilinmesine aracihk eden zahir isaretlerdir.

"Allah" lafzi, mutlak olarak ve oldugu gibi ilahi zatm ismidir. Ki bu


da zatm sifatlarla muttasif olmasi veya muttasif olmamasi itibariyle
degildir.

"Rahman", herkese hikmetin gerektirdigi sekilde varhk ve kemal


bahseden demektir. Varliklann varoluslarimn basmda sahip olduklan
kabiliyetler de bu ismin kapsamma girer.

"RahTm" ise, son itibariyle insan turune ozgu manevi kemali


bahseden anlamma gelir. Bu yuzden "Ey dunya ve ahiret Rahman'i!" ve
"Ey ahiret Rahim'i!" denilmistir. Buna gore "Besmele"nin anlami
soyledir: ilahi zatm ve butun sifatlarla birlikte azamet sahibi Hakk'm
mazhan, genel ve ozel rahmeti kapsayan kamil insaniyet suretiyle
bashyorum, okuyorum. Besmele; ism-i Azam'dir/ en buyuk isimdir.

Nitekim, Allah Rasulu (s.a.v) bu anlama soyle isaret etmistir:

- "Bana butun sozleri, anlamlan kapsayan verildi ve ben ustun


ahlaki tamamlamak uzere gonderildim."

Kelimeler, varliklann hakikati ve ozudur. Mevcudat Allah'm


kelimeleridir. Hepsi Kun! / 01! hukmunun eseridir. Nitekim, Hz. isa'ya
(a.s)da "Kelimullah / O'nun (Allah'm) Kelimesi" ismi verilmistir.
Kur'an'da: "Meryemoglu Isa yalniz Rasuldur ve kelimullah 'dir (O'nun
kelimesidir). Buyrulmustur.

28. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Ustun ahlak ise, varliklann fiillerinin kaynagi olan hallerinden ve


ozelliklerinden ibarettirve bu da kapsayici insani olusla sinirhdir.

Burada ince bir husus uzerinde durmak istiyoruz. §6yle ki: Nebiyler
(a.s) hece harflerini varhk mertebelerine karsilik olarak kullanmislardir.
isa (a.s) ve Emiru'lmumTnin AN (keremallahu vechehu) zamanmda,
aynca bazi Sahabeler devrinde boyle bir kullanima isaret eden metinler
bulunmustur. Bu yuzden "Varliklar "Bismillah"m "ba" smdan zuhur
etmistir " denilmistir. Cunku "Ba", Allah'm zatma isaret etmek
maksadiyla konulan " Elif " harfinden sonraki harftir, dolayisiyla "ilk
akla"
delalet eder. ilk akil ise, Allah'm yarattigi ilk varhktir ve ona soyle
hitap
etmistir: "Bana senden daha sevimli, benim katimda senden daha
saygm bir varhk yaratmis degilim. Seninle verir, seninle ahnm. Seninle
odullendirir ve seninle cezalandinnm."

Telaffuz edilirken "Besmele" yirmi sekiz harften ibarettir. Yazihrken


yirmi dokuz harften olusur. Kelimelere bolundugu zaman, yirmi iki harfe
bolunur. On sekiz harf, on sekiz bin alem olarak ifade edilen varhklara
isarettir. Cunku "Elif", geri kalan turn sayi mertebelerini kapsayan tarn
sayidir. Dolayisiyla ustunde baska sayi bulunmayan ana mertebedir.
Ceberut alemi, Melekut alemi, Ars, Kursu, Yedi gok, Dort unsur ve her
biri kendi iginde cuzlere bolunen ug mevalid gibi ana alemler onunla
ifade edilir. On dokuz ile de bu alemlerle birlikte insanhk alemine isaret
edilir. Qunku insan, hayvanlar alemine dahil olsa da serefi, her seyi
kapsayici olmasi, varhgi smirlandirmasi itibariyle kendine has ozellikleri
bulunan baska bir alem ve bash basma bir turdur. Kendisi itibariyle bir
burhandir, tipki melekler iginde Cebrail'in ozel bir konuma sahip olmasi
gibi. Nitekim, yuce Allah "Melekleri ve... Cebrail..." (Bakara, 98)
buyurarak onun bu farkh konumuna isaret etmistir.

"Besmele" kelimelere bolundugu zaman ortaya gikan ortulu ug elifle


birlikte harf sayisi yirmi ikiye tamamlanir. Bunlar da zat, sifatlar ve
fiiller
itibariyle ilahi Hak alemine isaret ederler. Ki bunlar, aynsma sirasmda
ug alem, hakikatte ise Tek alemdir. Ug elifin yazida yer almasi. Bu
alemlerin buyuk insani mazhara zuhur edislerine ve ilahi alemin ortulu
olusuna isarettir.

FATiHASURESi .29

Resulullah'a (s.a.v) "Besmele"nin "ba" simn "elif'i nereye gitti? diye


sorulmus o da "§eytan galdi" cevabmi vermistir ve "Besmele"nin
"ba"smm "elifine bedel olarak "ba"nm uzatilmasmi emretmistir. Bu, ilahi
uluhiyetin yaygm rahmet suretinde gizlendigine ve ancak ehlinin bilecegi
sekilde insani surette zuhur ettigine yonelik bir isarettir. Bu yiizden
kullanimda "nekre"dir.

Hadiste, yuce Allah'm Adem'i kendi suretinde yarattigi belirtilir.


Cunku zat, sifatlarla, sifatlar fiillerle, fiiller olus ve eserlerle
ortuludur.
Oluslann kalkmasiyla fiillerin tecellisine mazhar olan tevekkul eder. Fiil
perdesinin kalkmasiyla sifatlann tecellisine mazhar olan razi olur,
teslimiyet gosterir. Sifat perdelerinin agilmasiyla zatm tecellisine mazhar
olan da vahdette fena bulur. Artik ne yaparsa yapsm, ne okursa okusun
mutlak muvahhit olur.

"Rahman Rahim olan Allah'm adiyla..." O halde fiiller tevhidi


sifatlar tevhidinden oncedir. O da zat tevhidinden once gelir. Rasulullah
(s.a.v) secdede soyledigi su dua ile bu ug tevhid mertebesine isaret
etmistir:

- "Azabmdan affma siginmm. Gazabmdan nzana sigininm. Senden


sana sigininm."

Kur'an sirlarmi bilen Ariflere gore, her surenin basmdaki Besmele, o


surenin butun sirlarmi banndinr. Bir anlam da o Besmele basmda
bulundugu surenin yani ev'in (beyt'in) kapisi hukmundedir. Zira anlamlar
Besmele ile agilmaktadir. Qunku Fatihanm ilk ayeti Besmele'dir.
Fatihanm anlami: Agis yapan, agan manasma gelmektedir. Bu beyt
herkese (ev) agilmaz. Bana agildi ve igine girdim. iginde olanlan
ogrendim. Bu beyt, bu kitabm kapsadigi bu menzillerin tumunun iginde
bulunan hazinelerin butun anahtarlarmi banndinr. Qok yuce ilimler ihtiva
etmektedir. Bunu bilen Arif, kainatm Ondan mevcut oldugunu tahakkuk
eder. Allah ile konusan Arif igin Besmele, Hak teala igin "Kun = 01" sozii
mesabesindedir.

"ihlas" suresi evinin kapismm olmayisma, igine girilmedigine


gelince, gunku bu sure sadece tenzih "zat" isimlerini ihtiva eder. Bu
isimlerle ahlaklanmamn da imkani yoktur. Besmele sutununu
meshetmekse, Rahim ismiyle ahlaklanmadan ibarettir.

2- Hamd, alemlerin rabbi Allah' a mahsustur.

3- O, Rahmandir ve Rahimdir.

30. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

4- Din gununun sahibidir.

"Hamd....mahsustur." Fiil ve sozle hamd; kemalatm zuhuru ve


esyamn gayelerinin hasil olmasi demektir. Cunku hamd; giris
mahiyetinde bir senadir ve esyamn mevlasmin hakkettigi parlak bir
ovgudur. Cunku butun varhklar ozellikleri ve hasletleriyle, varolus
gayelerine yonelik oluslanyla, kemalatmi kuvveden fiile gikanslanyla
Allah'i tesbih etmekte, O'na hamdetmektedirler. Nitekim yuce Allah
soyle buyurmustur: "O'nu ovgu He tesbih etmeyen higbir §ey yoktur."
(isra, 44) Varhklann Allah'i tesbih etmeleri; O'nu ortaklardan, noksan
sifatlardan ve acizlikten tenzih etmeleri ve kendi varhklanni sirf O'na
isnat etmeleri, O'nun birligine ve kudretine delalet etmeleri seklindedir.

"Alemlerin rabbi Allah'a..." Varhklann Allah'i hamd etmeleri ise;


varoluslarma terettup eden kemalati gostermeleri, celal ve cemal
sifatlanna mazhar olmalan seklindedir. Burada ovgu, Allah'm zatma
ozgu kilmmistir, gunku O'nun zati her seyin baslangicidir, her sey
uzerinde koruyucu ve tedbir edici konumundadir. Bu da alemlerin Rabbi
olmanm anlamidir. Yani Allah'm bilinmesini saglayan her alemin
Rabbidir. Tipki muhriin muhur sahibini, kahbm da kahp sahibini
tanitmasi, bilinmesini saglamasi gibi.

"Alemin" kelimesi cem-i salimdir. Zira ilim anlamim da igermektedir.


Ya da gogunluk itibariyle bu kahp esas almmistir. Genel ve ozel hayn,
yani saghk ve nzik gibi zahiri nimetleri, irfan ve ilim gibi batmi
nimetleri
bahsetmesine karsihk; Din Gunii butun esyaya malik olmasi anlaminda
ve gergek Mabud'dan baska ceza verecek kimsenin bulunmamasi
hakikatinden dolayi her seyin nihayeti, dolayisiyla ceza vakti butun
mulkun O'nda son bulmasi; kisi zuht aracihgiyla fani nimetlerden
soyutlandigi, kendi fiillerinden siynhp ilahi fiillerin tecellisine mazhar
oldugu, mahv zamani kendi sifatlarmin yerine O'nun sifatlarmi koydugu,
O'nun zatiyla beka buldugu ve fena bulmasi nedeniyle gergek varhk
bagisma muhatap oldugu zaman, fani nimetlere karsihk baki nimetleri
sevap (ceza / mukafat) olarak vermesi itibariyle mutlak hamd,
mahiyetiyle birlikte, ezeli ve ebedi olarak, bizzat hakketmesi nedeniyle
Allah'a hastir. Basta ve sonda, bu iki kavram arasmda, cem makammda
ve tafsil dillerinde butun hamd O'na ozgudur. O, tafsili olarak da cem
olarak da hamdedendir, hamdedilendir. Baslangig ve son olarak abiddir,
mabuddur.

FATiHASURESi .31

Kelammda kullanna sifatlanyla tecelli ettigi igin, kullar O'nu azameti


ve parlakhgiyla, kudretinin ve celalinin kemaliyle musahede ettiler.
ibadeti sirf O'na ozgu kilmak, yardimi yalnizca O'ndan dilemek suretiyle
soz ve fiil olarak O'na hitap ettiler. Cunku O'ndan baska Mabud
gormediler ve gunku O'nun dismda hig kimse bir yerden gug ve kudret
edinemez. Eger kendilerinin daima ilahi huzurda olduklannin bilincinde
olurlarsa, butun hareketleri ve duruslan O'nunla O'nun igin ibadet
mahiyetine burunur. Her yonde her yuzde O'nun cemalini musahede
ettikleri igin daima salat'da (namazda) ve sevgi lisaniyla dua halinde
olurlar.

5- Ancak sana kulluk ederiz ve yalniz senden yardim dileriz.

6- Bize dogru yolu goster.

7- Kendilerine lutuf ve ikramda bulundugun kimselerin yolunu;


gazaba ugramislarm ve sapmi§larin yolunu degil!

"Ancak sana kulluk ederiz ve yalniz senden yardim dileriz." Hidayet


uzere sebat ver bize. Bizi birlik yolunda istikamette kalici kil. Bu yol,
rahmet kapsammdaki ozel nimete, yani irfan ve sevgiye, zati ve
hakkaniyet hidayetine mazhar olmus NebTlerin, §ehitlerin, siddiklann ve
evliyanm yoludur. Onlar, Allah'i ilk, son, zahir ve batm "Huve'l evvelu
ve'l ahuru ve'z-zahiru ve'l-batm" olarak musahede ettiler ve baki vechin
fani golgenin varhgma bir kerelik dogusu esnasmda suhud iginde
kayboldular.

"Gazaba ugramislarm yolunu degil." Varhgm zahirine takihp kalan,


rahmani nimet, cismani bagis ve maddi zevkle perdelendikleri igin
ruhani hakikatleri, kalbi nimetleri ve akli zevkten yoksun birakilan
yahudiler gibi topluluklann yolunu degil. Onlar, zahiri nimetlere,
cennetlere, hurilere ve cennet kosklerine davet ettikleri igin gazaba
ugradilar. Gazap kovulmayi ve uzakhgi gerektirir. Kuskusuz, zahiri
nimetlere takihp kalmaktan ibaret zulmani perde, uzakhgm en son
noktasidir.

"Sapmi§larm dalalette bulunanlarm" yolunu degil." Nurani


perdelerden ibaret batmi nimetlere takihp kalan, dolayisiyla rahimi
nimetlerle perdelenip rahmani hikmetlerden yoksun olan, Hakk'm
zahirliginden gafil bulunan, bu yuzden dogru yolu yitiren ve bunun
neticesinde sevgilinin cemalini her seyde musahede etmekten mahrum
olan Hiristiyanlar gibi topluluklann yolunu degil. Cunku onlar batma,
kutsi alemlerin nurlarma gagirdilar.
32. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Buna kar§ihk muvahhid Muhammedilerin gagnsi butune, zatm


cemalinin muhabbeti ile sifatlann guzelligini cem etmeye yoneliktir.
Nitekim, birgok ayette §6yle buyrulmu§tur:

Rabbinizin bagisma takva sahipleri igin hazirlanmis cennete kosun.


(Al-i imran, 133)

Allah'dan korkun ve Rasulu'na inanm ki 0, size rahmetinden iki kat


versin ve size i§igmda yuruyeceginiz bir nur lutfetsin. (Hadid, 28)

Allah'a ibadet edin ve O'na higbir §eyi ortak ko§maym. (Nisa, 36)...

Boylece MuhammedT muvahhidler, bu uc gagnya da icabet


etmi§lerdir. Nitekim, onlar hakkmda §6yle denilmi§tir:

O'nun rahmetini umarlar ve azabindan korkarlar. (isra, 57)

Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim igin tamamla. (Tahrim, 8)

Rabbimiz Allah'dir, deyip sonra da dosdogru yasayaniar. .." (Ahkaf 1 3)

Yuce Allah'in haber verdigine gore butun bunlara kar§ilik olarak


sevaplanni almi§lardir:

"Onlann rableri katmdaki mukafatlan, adn cennetleridir." (Beyine,8)

"Onlann mukafatlan ve nurlan vardir." (Hadid, 19)

Nereye donerseniz Allah'in vechi oradadir. (Bakara, 1 1 5)

Guzel davrananlara daha guzel kar§ilik, bir de fazlasi vardir.


(Yunus, 26)

"Her §eyin hazineleri yalniz bizim yanimizdadir. Biz onu ancak belli
bir olguyle indiririz. " (Hicr, 21)

Vallahu yekulu'l hakka ve huve yehdi'ssebile.

Allah, hakki soyler ve O, dogru yola eri§dirir.

BAKARA SURESi . 33

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Mfm.

2- OKitab...
Bakara suresi, Medine'de inzal olmustur. Sadece 281. ayeti
Mekke'de Veda haccmda inzal olmustur. 286 ayettir.

"Elif. Lam. Mfm." Surenin basmdaki bu ug harf He butun olarak


varhga isaret ediliyor. Qunku "Elif", daha once degindigimiz gibi ilk varhk
olan zata isarettir. "Lam", Cebrail olarak adlandinlan faal akla isarettir.
Faal akil, ara varhktir; varhgm basmdan feyiz ah r, varhgm sonuna feyiz
verir. "MTm" ise, varhgm sonunu temsil eden Hz. Muhammed'e isaret
eder. "O Kitab..." Daire onunla tamamlanir ve basi ile birlesir. Bu
yuzden Hz. Muhammed (s.a.v.), Hatemdir, muhurdur, sondur. Nitekim
Hz. Muhammed (s.a.v) soyle buyurmustur: "Zaman dondu dola§ti, yuce
Allah'm semalari ve arzi yarattigi ilkgune ula§ti."

Selef alimlerinden birinin soyle dedigi rivayet edilir: "Lam" harfi, iki
"Eliften murekkeptir." Yani "Lam", ilim sifati ile birlikte zat'm karsihgi
olarak vazedilmistir. ilim sifati ve zat, daha once isaret ettigimiz ug
ilahi
alemin ikisini temsil ederler. Dolayisiyla Allah'm isimlerinden biridir.
Qunku her isim herhangi bir sifatla birlikte zattan ibarettir.

"MTm" ise, butun sifatlarla ve fiillerle birlikte zata isarettir. Fiiller


aracihgiyla zat, ism-i azam olan Muhammedi surette kendini perdeler ve
ancak bilenler bunu anlayabilirler. Zatm sureti olan "mTm"de nasil
gizlendigini gormuyor musunuz? Qunku "MTm" harfinin yapismda "Miym"
"ya" harfi vardir; "ya" harfinde ise "elif" bulunur.

34. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Hece harflerinin vazedilmesinin altmdaki sir ise, her harfin iginde


mutlaka "elif" harfinin bulunmasidir. Asagidaki degerlendirmeyi
yapanlann bu yaklasimi bizim agiklamamiza yakin bir mahiyettedir.
Diyorlar ki: "Bunun anlami: her seyi bilen ve hikmet sahibi olan Allah'a
yemindir. Qunku Cebrail, ilim sifatinin mazhandir, dolayisiyla "Alim"
ismidir. Muhammed ise hikmetin mazhandir ve Allah'in "Hakim" ismidir."
Buradan hareketle "Allah'in isimlerinden her birinin altinda O'nun
sonsuz isimleri vardir." diyenlerin bu sozlerini daha agik bir sekilde
anlayabiliyoruz. ilim, sebepler ve musebbepler alemi olan hikmet
aleminde fiile eslik etmedigi, dolayisiyla hikmete donusmedigi surece
tamamlanmaz, kemale ermez. Bu yuzden islam da sirf "La ilahe
illallah" (Allah'dan baska ilah yoktur) demekle hasil olmaz; islam'in
hasil olmasi igin " La ilahe illallah"in "Muhammedur'rasulullah "
(Muhammed Allah'in rasulu'dur) ifadesiyle birlikte olmasi sarttir. Buna
gore ayetin anlami soyledir: Eliyf. Lam. Miym. O vaat edilen Kitab...
Yani "Kitabu'l cifr" (Cifir kitabi) ve "Kitabu'l camia" (her seyi kapsayan)
ve ahir zamanda Mehdi'nin yanmda olacagi vaat edilen o kitabi, Ondan
baskasi hakiki anlamda okuyamaz. Cifir, Akl-i kul denilen Kaza levhidir.
El-Camia ise, Nefs-i kul denilen Kader levhidir. Dolayisiyla Cifir ve
Camia Kitabmm anlami, olani ve olacaklan ihtiva eden iki kitab'dir.
Bakara suresi ve Neml suresi demek gibi.

"Onda as/a §uphe yoktur. O, muttakiler igin bir yol gostericidir."


Hakikatte O'nun Hak oldugunda suphe yoktur. Ya da ifadenin orijinalinin
basmda "soyleme/kavl" fiilini takdir ettigimizde, Onun Hak ile beraber
oldugunda suphe yoktur, anlamim elde ederiz. Hak da butun olarak turn
varhktir. Qunku O, nebilerin, resullerin lisanmda vaat edilen ve
Kitaplannda gelecegi yazilan O Kitabm agiklayicisidir. Nitekim isa (a.s)
soyle demistir: "Biz size tenzili (indirilmis vahyi) getiriyoruz, tevili
ise ahir
zamanda Mehdi getirecektir."

"O Kitab..." ifadesi delalet ettigi igin, yeminin cevabi hazfedilmistir.


Kur'an'm bir gok yerinde yeminin cevabmm hazfedildiginin ornekleri
vardir. " Gune§e andolsun..." (§ems, 1) "Sdkup gikaranlara andolsun."
(Naziat, 1) ayetlerinde oldugu gibi. Yani, Tevrat ve incil'de
Muhammed'le beraber olacagi vaat edilen Kitabi biz indiriyoruz. Bu
ifade hazfedilmistir, gunkii "O Kitab.." ifadesi buna delalet etmektedir.
Yani onceki ilmin kapsammda bilinen ve Tevrat ve incil'de vaat edilen O
Kitab, igine suphenin kansmasina imkan olmayacak sekilde Hakk'dir.

BAKARA SURESi . 35

"Muttakiler igin bir yol gostericidir." Rezilliklerden, algakhklardan,


igindeki hakki kabul etmeye engel olan perdelerden sakinanlar igin bir
yol gostericidir.

Bil ki, insanlar akibet agisindan yedi gruba aynlirlar. Qunku insanlar
ya "said" mutludurlar ya da "saki" bedbaht. Yuce Allah soyle
buyurmustur: "Onlardan kimi bedbahttir, kimi mutlu." (Hud, 105)
Bedbahtlar sol ehlidir (ashab-i simal), mutlular ise sag ehlidir (ashab-i
yemin). Ya da one gegen mukarrebler (yakinlastinlmislar)dir. Yuce Allah
soyle buyuruyor: "Ve sizlerug sinif oldugunuz zaman. "(Vakia, 7)

Sol ehli (ashab-i simal) olanlar, ya kendileri hakkmda azap sozii hak
olan zulmet ve kulli hicap ehli ezelden beri kalpleri muhurlenmis
kimselerdir, ki yuce Allah onlar hakkmda soyle buyurmustur: "Andolsun,
biz cinler ve insanlardan birgogunu cehennem igin yaratmi§izdir. " (Araf ,
179) Bir kutsi hadiste de soyle buyurmustur: "Onlan cehennem igin
yarattim ve buna aldirmam." Ya da munafiklardir. Ashnda munafiklar,
fitrat ve yaratihslan itibariyle nurlanmaya elverislidirler. Ancak,
rezillikler
edinmekten, gunahlar islemekten, hayvani ve yirtici fiilleri
gergeklestirmekten, seytani hileler pesinde kosmaktan kaynaklanan kir
ve tortularla kalpleri perdelenmistir. Bunun neticesinde de fasikhk
karakteri ve zulmani melekeler nefislerinde kok salmistir. Ters yuz
olmuslardir. Bu yuzden en siddetli azap onlar igindir ve ilk gruba gore
halleri gok daha kotii olur. Qunku, yaratihstan kaynaklanan
kapasitelerinin kalmtisi ile pratikteki halleri birbiriyle gelismektedir.

Diger iki grup ise, dunya ehli ve sag ehlidir (ashab-i yemin). iman
edip cennet igin salih amel isleyen, cenneti uman ve ona razi olan
fazilet ve sevap ehline gelince, derecelerine gore yaptiklarmi
karsilannda hazir bulurlar. Bunlann her birinin, amellerine gore
belirginlesen dereceleri vardir. Bunlardan kimisi rahmet ehlidir;
nefislerinin selameti ve kalplerinin safhgi uzere kahrlar ve rablerinin bir
lutfu olarak kapasitelerine gore cennetteki derecelere kavusurlar. Bu
kavusma amellerinin mirasi olan kemallerine gore degildir. Yani
amellerinin karsihgi olarak degildir ilahi lutuftur.

36. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Bir salih, bir de kotu amel isleyen, durumlan kansik olan afv ehline
gelince, onlar da iki kisma aynhrlar: Bunlann bir kismi, daha bastan
itibaren afvedilirler; inanglan kuvvetli ve az kotuluk islemelerinden
dolayi
kotuluk karakteri nefislerine yerlesmedigi igin ya da isledikleri
kotuluklerden tevbe ettikleri igin. Yiice Allah, bunlann kotuluklerini
iyiliklere gevirir. Bir kismi ise, bir muddet azap gorurler. Bu azap da
gunahlann onlann iginde koklesmisligi oranmda belirlenir. Nihayet,
isledikleri gunahlann kir ve tortulanndan annip kurtuluncaya kadar azap
devam eder. Bunlara adalet ve ceza ehli de denir. Bunlardan
zulmedenlere, isledikleri kotuluklerin cezasi isabet edecektir, ancak
sonunda, rahmet onlan kapsar.

Uguncu grup ise, ahiret ehlidir. Onde olanlar (sabikun) da, ya


sevendirler ya da sevilen. Sevenler, Allah yolunda hakkiyla cihad
ettikleri, O'na igtenlikle, gonulden dondukleri igin, Allah'm, kendi yoluna
ilettigi kimselerdir. Sevilenler ise, ezeli inayete, ilgiye mazhar
olanlardir.
Allah, onlan segmis ve dosdogru yola (sirat-i mustakim) iletmistir. Her iki
grup da Allah ehlidir.

O halde Kur'an, ilk grubu olusturan bedbahtlar igin yol gosterici


degildir; gunku istidatlan olmadigi igin Kur'an'm yol gostericiligini kabul
edecek durumda degildirler.

ikinci grup (munafiklar) igin de yol gosterici degildir; onlar da


istidatlanni yok ettikleri, sildikleri, bozuk akideleriyle butunuyle
bastirdiklan igin. iste bu gruplar cehennemde ebedi kalacak kimselerdir.
Ancak Allah'm diledikleri baska. Dolayisiyla, Kur'an'm hidayeti, yol
gostericiligi son bes grup igin gegerlidir.

Muttakilerin niteligi bunlann tumunu igine ahr. Sevilen, Allah igin


siiluk etmesinin sonucu gergeklesen cezb ve vusul halinden sonra
Kitab'm yol gostericiligine muhtagtir. Qunku yuce Allah (c.c.) Habibine
soyle diyor: "Biz onu senin kalbine iyice yerle§tirmek igin boyle yaptik."
(Furkan, 32) Seven ise, Allah'a ve Allah igin siiluk ettiginden hem cezb
ve vusul'dan once hem de sonra Kitab'm yol gostericiligine muhtagtir.
Buna gore muttakiler sunlardir: istidat sahibi olup orijinal fitratlan
uzere
kalan, kalpleri berrak, nefisleri an ve fitri nurlan baki oldugu ve Allah'a
verdikleri sozu bozmadiklan igin sirk ve suphe kirinden ve tortusundan
uzak kalan kimselerdir. Takvanm bu tiiru imandan once gelir. insallah
ileride deginecegimiz gibi, takvanm imandan sonra gelen turleri de
vardir.

BAKARA SURESi . 37

3- Onlar gayba inanirlar, salat ederler.

"Onlar gayba inanirlar, salat ederler. " Yani kendileri agismdan gayp
olana taklidi ya da ilme dayah tahkiki iman seklinde inanirlar. Cunku
iman, taklidi ve tahkiki olmak uzere iki kisma aynhr. Tahkiki iman da iki
kisma aynhr: Delile dayanan ve kesfe dayanan. Her ikisi de ya ilmin ve
gaybm sinirma baghdir ya da degildir. Birincisi, "ilmel yakin" denilen
kesin kani olustur. ikincisi ise, ya aynidir, yani "ayne'l yakin" denilen
musahededir. Ya da Hak'tandir. Bu ise "hakka'l yakin" denilen zati
suhuttur. Son iki kisim, gayba imanm kapsamma girmez. Gayba iman;
tezkiye, yani kalbi, kahci mutluluklara nail olmaktan ahkoyan bedensel
harici mutluluklara meyletmekten anndirmak gibi kalbi ameller gerektirir.
Cunku mutluluk ug kisimdir: Kalbi mutluluk, bedensel mutluluk ve
bedeni harigten gevreleyen mutluluk. Kalbi mutluluk; irfan, hikmet, ilmi,
ameli ve ahlaki kemalattan ibarettir. Bedensel mutluluk; saglik, gug,
cismani lezzetler ve tabii sehvetlerdir. Bedeni harigten gevreleyen
mutluluk ise, mal ve maddi sebeplerdir. Nitekim Emirulmuminin (a.s)
soyle buyurmustur: "Haberiniz olsun; malm goklugu da bir nimettir.
Malm goklugundan daha iyi olani ise kalbi guglendiren beden
sagligidir." istenen, matlub mutluluga nail olmak igin ziihd ve ibadetle
ilk
ikisinden sakmmak gerekir. Salat etmek yani namaz kilmak ise, bedenin
rahatmi terk etmek, vucuttaki organlan yormak demektir. Bu yuzden
namaz, ibadetlerin anasidir. O var oldu mu kisi diger ibadetlerden geri
kalmaz. Cunku "salat / namaz, hayasizliktan ve kotulukten alikoyar."
(Ankebut, 45) Namaz, beden ve nefis igin bir yuktur. Her ikisine de agir
bir mesakkat gibi gelir. Mal infak etmek de, nefse hos gelen harici
mutluluktan yuz gevirmektir ve buna zuht denir. infak, kimi zaman insan
nefsine canmi vermekten daha agir gelir. Cunku cimrilik nefsin aynlmaz
bir ozelligidir. Bu yuzden yuce Allah, mal dagitmak hususunda zorunlu
olan (zekat gibi) miktarla yetinmeyip soyle buyurmustur: "Kendilerine
verdigimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. "

4- Yine onlar, sana indirilene ve senden once indirilene iman


ederler; ahiret gunune de kesinkes inanirlar.

5- i§te onlar, Rablerinden gelen bir hidayet uzeredirler ve kurtulusa


erenler de ancak onlardir.

38. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Kendilerine verdigimiz mallardan infak ederler." Kalpleri comertlik


ve eli agikhk yoluyla ihtiyag fazlasi mallan terk etmeyi ahskanhk haline
getirsin diye. ihtiyag fazlasi mallann harcanmasi da zorunlulugu
olmayan yemek yedirme, hibe etme ve sadaka verme seklinde olur.
Boylece nefsin cimriliginden kurtulmus olurlar. ihtiyag fazlasi malm infak
edilmesi, ifadenin orijinalinde butunden parga (baziyet) anlamini igeren
"min" harfi cerrinin kullanilmasi suretiyle "bir kisim" olmakla
kayitlandmlmistir. Bu da mal harcanirken savurganhgin veya zaruri
ihtiyaglar igin gerekli olan kismin dusuncesizce dagitilmasi durumuna
dusulmesini engellemek igindir. Boylece comertligin olgusuz ve asin
olani haram kilmiyor ki, bu Allah'in ahlakiyla ahlaklanma kapsamma
giren bir uyandir.

"Yine onlar, sana indirilene ve senden once indirilene iman ederler. "
Burada kastedilen iman, tahkiki imandir ki, kalbi amelleri gerektiren ug
kisim imam da kapsar. Bu kalbin bezenmesidir. Yani ilahi kitaplarda
indirilen hukum ve irfani, yeniden dirilis hallerine ve ahiret hadiselerin
taalluk eden bilgileri, kutsi ilim hakikatlerini ozumsemesidir. Bu yuzden
"ahiret gunune de kesinkes inanirlar." Ahiret ehli, tezkiye sininni
asmadiklan igin henuz onun bir sonucu ve mirasi konumunda olan
bezenme makamma ulasmayan kimselerdir. Cunku Allah Rasulu (s.a.v)
soyle buyurmustur: "Kim bildigiyle amel ederse, Allah onu bilmedigi
ilimleri bilmeye varis kilar." Allah ehli olanlar ise, kesin inanca
sahiptirler
ve bu ozelliklerin tumii onlarda toplanmistir. Bu yuzden Rablerinden bir
hidayet uzeredirler. Rablerinin bu hidayeti onlan ya kendisine ya da
yurduna, yani Dam's selama (cennet), fazilete, sevap ve liitfa iletir.
Onlar baska degil, sadece kurtulus ehlidirler; bir cezadan veya bir
perdeden dolayi. Bu yuzden "iste onlar.." seklinde bir ifade
kullamlmistir. Yani annma ve bezenme gibi sozu edilen sifatlara sahip
olanlar "Rablerinden gelen bir hidayet uzeredirler ve kurtulu§a erenler
de ancak onlardir." Kurtulusa ermeleri, Rablerinden gelen bir hidayet
uzere olmalanndan kaynaklaniyor. Buna gore ilk "iman edenler" ifadesi
gramatik agidan mupteda, ikinci "iman edenler" ifadesi ona matuf, "i§te
onlar.." ifadesi de muptedamn haberidir. Eger "muttakiler" ifadesinin
sifati kabul edilse, bu takdirde onlardan maksat, hidayetten sonra
takvada kemale eren kimseler olur. Dolayisiyla, bir seyin onunde
sonunda varacagi bir halle onceden isimlendirilmesi anlammda mecaz
sayihr.

BAKARA SURESi . 39

6- Gergek §u ki, kafir olanlan korkutsan da korkutmasan da onlar


igin birdir; iman etmezler.

7- Allah onlarin kalplerini ve kulaklarmi muhurlemistir. Onlarm


gozlerine de bir ge§it perde gerilmistir ve onlar igin buyuk bir azap
vardir.

8- insanlardan bazilan da vardir ki, inanmadiklan halde "Allah' a ve


ahiret gunune inandik" derler.

9- Onlar guy a Allah' \ ve muminleri aldatirlar. Halbuki onlar ancak


kendilerini aldatirlar ve bunun farkinda degillerdir.

"Gergek §u ki, kafirler... buyuk bir azap..." Burada kastedilen


kafirler, ilahi kahra muhatap olmus bedbahtlann ilk zumresidir ki uyan,
bunlar uzerinde bir etki meydana getirmez. Onlarin cehennem
atesinden kurtulmalarimn biryolu da yoktur. Rabbinin onlarla ilgili "iman
etmezler" seklindeki hiikmu gergeklesmistir. Ayni sekilde rabbinin kafir
olanlarla ilgili "onlar cehennem ehlidir" seklindeki hukmu de
gergeklesmistir. Yollan kapanmistir. Kapilar uzerlerine kilitlenmistir.
Cunku kalp, ilham mahalli olan bir ilahi §iardir, ama Allah kalbi
muhurleyerek bu ilhamdan onlan perdelemi§tir. i§itme ve duyma
organlan ise insani §iarlardir. Yani anlama ve degerlendirme araci olan
iki olgudur. Onlarin algiladigi anlamin kalbe ula§masma engel olundugu
igin, bu ikisi de gorevlerini, i§levlerini yerine getirmekten yoksun
birakilmi§lardir. Boylece onlarin ig alemde, batmda zevk mahiyetli, ke§if
men§eli ilme ula§malanna imkan yoktur. Bunun yanmda ogrenmeyle
elde edilen kesbi zahir ilme ula§malarimn yolu da kapahdir. Karanhklar
zindanlannda hapsedilmi§lerdir. Ugradiklan azap ne buyuktur.

"insanlardan bazilan vardir... inandik, derler." Burada kastedilenler


de bedbahtlar grubunun ikinci zumresidir. "Allah'a inandik." diyerek
iman iddiasmda bulunmalanna ragmen iman olgusu onlardan
olumsuzlanmistir. Qunku imanm mahalli kalptir, dil degildir. Nitekim bir
ayette soyle buyurulmustur: "Bedeviler "inandik" dediler. De ki: Siz iman
etmediniz, ama "boyun egdik" (islam olduk) deyin. Henuz iman
kalplerinize yerle§medi." (Hucurat, 14) "Allah'a ve ahiret gunune
inandik" seklindeki sozleri, tevhid ve ahiretle ilgili bir iddiadan
ibarettir.
Tevhid ve ahiret inanci ise dinin ash ve esasidir. Yani demek istiyorlar
ki, biz, Hakk'a karsi perdelenmis musriklerden ve dine ve ahirete
inanmayan ehli kitaptan degiliz. Cunkii ehli kitabm ahiret ile ilgili
inanglan gergege, hakka uygun degildir.
40. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Bil ki, kufur, "ortunme ve perde" demektir. Bu da ya musriklerde


oldugu gibi Hakk'a karsi ortunme, ya da ehli kitapta oldugu gibi dine
karsi ortunme seklinde olur. Hak'tan perdelenen, dinden de perdelenmis
demektir. Cunku dine varmanm zorunlu yolu Hak'tir. Fakat, dine karsi
perdelenmis kimse, Hak'ka karsi perdelenmemis olabilir. Uzerinde
durdugumuz ayette isaret edilen ziimre ise, her iki perdenin de kendileri
agismdan kalktigmi iddia etmektedirler. Ama iman gergegini kendi
ozlerinden olumsuzlamak suretiyle yalan soyluyorlar. Yani, onlar boyle
kaldiklan surece iman etmis olmazlar. "El-Muhadaa" kelimesi, iki
yonden hileye bas vurmak demektir. Bu da iyi gorunup ig alemde kotu
olmak seklindedir. Allah'i aldatmaktan maksat, Rasul'u aldatmaktir.
Cunku yuce Allah "Rasul'e itaat eden, Allah'a itaat etmi§tir." (Nisa, 80)
buyurmustur. Bir diger ayette de soyle buyurulmustur: "Attigin zaman
sen atmadm, fakat Allah onu atti." (Enfal, 17) Qunku Rasul, Allah'm
habibidir.

Bir kutsi hadiste §6yle deniyor; "Kul daima nafile ibadetleri yerine
getirerek bana yaklasmaya galisir. Derken, onu severim. Onu sevdigim
zaman, isiten kulagi, goren gozu, konusan dili, tutan eli ve yuruyen
ayagi olurum." O halde, ayette sozii edilen zumrenin Allah'i ve
muminleri aldatmalan; iman ve sevgi izhar edip iglerinde kufur ve
du§manhk duygusunu saklamalan §eklindedir. Allah ve muminlerin
onlan aldatmalan ise, onlarla bans iginde olmalan, kanm
dokunulmazhgi, mallann korunmasi gibi islam? hukumleri onlar
hakkmda icra etmeleri, buna karsihk, Allah'm onlar hakkmda elem verici
bir azap hazirlamasi, vahim bir akibeti bekletmesi, kotu bir sonuca
dugar kilmasi ve dunyada kendileri hakkmda, durumlarim agikga gozler
onune seren haberler vermek ve vahiy indirmek suretiyle onlan rezil
etmesi seklinde olur. Ama iki aldatma arasmda buyuk fark vardir.
Onlarm aldatmalarimn bir tek sonucu var, o da kendi nefislerini helak
etmeleri, hasretle yakmalan, zulmeti, kufru, nifaki her gun biraz daha
arttirarak, helak, rahmetten uzakhk ve bedbahthk sebeplerini gun be
gun katmerlestirerek vebal ve giinah yukunun altma sokmalandir.
Allah'i aldatmalan onlar uzerinde korkung bir etki birakir. Dehset verici
bir helake maruz birakir. Nitekim yuce Allah soyle buyurmustur: "Tuzak
kurdular; Allah da onlarm tuzaklarmi bozdu (onlara tuzak kurdu). Allah,
tuzak kuranlarm hayirlisidir." (Al-i imran, 54) Onlar derin bir cehaletin
girdabmda olduklan igin bu apagik gergegi hesaba katmiyorlar.

BAKARA SURESi . 41

10- Onlann kalplerinde bir hastalik vardir. Allah da onlarm


hastaligmi gogaltmi§tir. Soylemekte olduklan yalanlar sebebiyle de
onlar igin elim bir azap vardir.

11- Onlara: Yeryuzunde fesat gikarmaym, denildigi zaman, "Biz


ancak islah edicileriz" derler.

"Onlarm kalplerinde bir hastalik vardir." Kalplerinde suphe ve nifak


vardir. Ayetin akisi iginde "hastalik" kelimesinin orijinalinin
nekre/belirsiz
olarak yer almasi ve cumlenin zarf cumlesi olarak sunulmasi, hastahgm
kalplerine anz olduktan sonra yerlesip koklestigine yonelik bir isarettir.
Nitekim, benzeri bir durumun yeminde de soz konusu olduguna daha
once isaret etmistik. Aksi takdirde "kalpleri hastadir..." veya "oludur..."
seklinde bir ifade kullanihrdi." Allah da onlarm hastaligmi gogaltmistir."
Kalplerine kin, kiskanghk ve gizli dusmanhk gibi baska bir hastalik
eklemistir. Bunu da dinin mesajini en yuksege gikartarak, Resulune ve
muminlere yardim edip zafer bahsederek saglamistir. Butun algak
huylar, davranislar kalpler igin hastahktir. Bunlar kalplerin
zayiflamasma, ozel faaliyetlerinde musibete dugar olmalarma, sonunda
da helak olmalarma sebep olur. Munafiklann elem verici azaplan ile
kafirlerin buyuk azabi arasmda fark vardir. Qunku ezelde rahmet
dergahmdan kovulanlann azabi buyuk olur ve bunlar azabm acismm
siddetini hissetmezler. Bunun nedeni de kalplerinin kavrayismm
safiyetinin olmayisidir. Tipki cansiz veya felg olmus ve bir hastahktan
dolayi yumru haline gelmis bir organ gibi. Boyle bir organi kessen veya
daglasan hissetmedigi gibi, baska acilan da duymaz. Munafiklara
gelince, onlar ashnda istidat sahibidirler ve kavrayislan da hayatiyetini
korumaktadir, bu yuzden azabm acismi hissederler. Ozellikle yalan ve
sonuglan gibi kendilerine anz olduktan sonra muzminlesen
hastahklarmdan dolayi azaplan daha da elem verici olur.

Bunlar, yeryuzunde fesat gikarmaktan nehyedildikleri zaman, yani


sufli cihetten bozgun yapmaktan menedildiklerinde, nefisleri giinah
kirleriyle kaplamak, fitne ve savaslar gikarmak, insanlar arasmda kin ve
dusmanhk duygulanni kiskirtmak gibi nefisleri ve onlara taalluk eden
maslahatlan ifsat etmemeleri yonunde bir gagnya muhatap
olduklannda, bunu inkar ederler, ustelik nefislerinin islah ediciligini
kanitlamak igin bin bir yola bas vururlar. Qunku onlar islah ediciligi, iyi

42. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

bir gegim temin etmek, turlu gegim yollarmi bulup kolaylastirmak, dunya
islerini ozellikle kendi nefislerinin lehine duzenlemek seklinde
algilarlar.
Bunun sebebi, dunyaya sevgiyle baglanmalan, bedeni lezzetlere
gomulmeleri, cuzi, basit menfaatleri asamamalan, onlann perdesinin
arkasmda ga kill kalmalan, maddi hislerin lezzetine kapihp kulli genel
maslahatlan, akli lezzetleri gorememeleri, algilayamamahdir. Onlar bu
sekilde maksatlanna kolayhkla eristiklerini, amaglanni suhuletle
gergeklestirdiklerini dusunurler, ama duyularla algilanan ifsat
ediciliklerinin farkmda olmazlar. Miisliiman fakirlerin, gariblerin, baldin
giplak zavallilann inandigi gibi gergek imana davet edildikleri zaman, bu
gibi insanlan, gergek zuhtlerinden dolayi dunya kmntilarini terk ettikleri,
dunya metamdan, lezzetlerinden ve guzelliklerinden yuz gevirdikleri igin
beyinsizlikle, ahmakhkla suglarlar. Qunku kalplerinde hastahk olan bu
insanlarm en buyuk hedefleri, heva ve heves bagmm tutsagi, vehmin
hakimiyeti altmda ve kendilerini algakhga dogru surukleyen akillannin
en uzak gayesi, en yiice maksadi i§te bu lezzetlerdir. Sadece dunya
hayatimn zahirini bilirler ve onlann ahiretten haberleri yoktur. En buyuk
beyinsizligin, adi faniligi §erefli bekaya tercih etmek oldugunu bilmezler.
Biling ve bilgiden yoksun olduklan igin bu iki olgu arasmdaki farki
algilayamazlar. Qunkii kendilerini aldatmalanmn ve yeryuzunde fesat
gikarmalarmin etkisi somut bir gergeklik kadar agiktir. Buna kar§ihk
beyinsizlikle hikmetlilik arasmdaki farki bilmeyi gerektiren ahiret
nimetlerini dunya nimetlerine tercih etmekse salt akli istidlalle bilinecek
bir olgudur.

12- §unu bilin ki, onlar bozguncularm ta kendileridir, lakin


anlamazlar.
13- Onlara "insanlarm iman ettigi gibi siz de iman edin, denildigi
vakit "biz hig, sefihlerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler.
Biliniz
ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler.

14- Muminlerle karsilastiklari vakit "iman ettik" derler. §eytanlari He


ba§ ba§a kaldiklarmda ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay
ediyoruz, derler.

BAKARA SURESi . 43

"Muminlerle kar§ila§tiklan vakit/'Bu ifade ile onlann, iki ayn istidada


sahip olmalanni gerektiren munafikhklan hikaye ediliyor. iglerinde
nifaktan dolayi olusan iki istidattan biri, fitri ve nuranidir, ama zayif
ve
magluptur, sonmeye yuz tutmustur ve bununla kendilerini muminlere
nispet ederler. Digeri ise gahsilarak elde edilen karanhk istidattir ve bu,
gugludur, galiptir, baskm gelendir. Bu ozellikleriyle kafirlerle
kaynasirlar.
Eger onlann iginde az da olsa nur olmasaydi, muminlerle ic ice
olamazlardi, onlarla arkadashk etmeye katlanamazlardi, baska kafirler
gibi busbutun aynhrlardi. Cunku nur ve karanhk her agidan birbiriyle
gelisirlerve birbirini iterler.

"§eytan" kelimesi, uzakhk anlamma gelen "es-§etun" kelimesinin


"fey'al" kahbma uyarlanmis seklidir. Onlann seytanlarmdan maksat,
(Hak'tan) uzakhkta derinlesmis, kovulmuslardir, nifakta ileri gidenlerin
liderleridir. Muminlerle alay etmeleri, iglerindeki nurcihetinin
zayifhginm,
buna karsihk karanhk cihetin guglulugunun delilidir. Qunku bir §eyi
kugumseyen, alay eden kimse, onu kendi iginde hafif, agirhgi az ve
degeri du§uk gorur. Beraberlerindeki nur hafif oldugu igin nuranileri
kiigumserler, hafifserler. Ancak nur ile nurun degeri bilinebilir.
iglerinde
karanhk agir bastigi igindir ki kafirlere meyleder, onlarla kayna§irlar.

15- Muhakkak, Allah onlarla istihza eder de azgmliklannda onlara


firsat verir, bu yuzden onlar bir muddet ba§ibo§ dola§irlar.

16- i§te onlar, hidayete kar§ilik dalaleti satin alanlardir. Ancak


onlann bu ticareti kazangli olmami§ ve kendileri de dogru yola
gelmemi§lerdir.

"Muhakkak, Allah onlarla istihza eder." Allah onlan hafif gorur,


gunku kendilerini ilahi huzura nispet etmenin gerekgesi olarak ileri
surdukleri boyutlan hafif ve zayiftir. Onlann iglerindeki ilahi boyut yok
oldugu oranda nefislerinin saffmda sabitlesmis olurlar. Nitekim,
muminlerin de iglerindeki nefsani eyniyet (mekan) yok oldugu oranda
Allah katmda varhk kazanirlar. Bu iki mertebe arasmda da buyuk birfark
vardir. Onlara, hayvani, vahsi karanhklannda muhlet verir. Bunlar da
seytani ve nefsani niteliklerdir. Ki bu sifatlann ozunii ve sebeplerini
kendileri hazirlamislardir. §ehevi arzulan, lezzetleri, mallan ve heva ve
hevesleriyle segtikleri diinya hayati iginde bulunduklan bu durumun ana
malzemeleridir ve onlar bu hallerinde saskm saskm kalakahrlar.
44. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Azgmliklarmda onlara firsat verir, bu yuzden onlar bir muddet


ba§ibo§ dola§irlar." Ayetin orijinalinde gegen "el-ameh" kelimesi, kalbi
saskmhk, korluk anlammda kullamlmistir. Azginhklan derken de,
berisinde durmakla yukumlu olduklan sinirlanni asmalan kastediliyor.
Bu smir da (sadr'dir) gogustur. Yani, kalbin nefse bakan tarafidir.
Nitekim fuad (vicdan) da kalbin ruha bakan tarafidir. Qunku kalp, nefis
ile ruh arasmda yer ahr ve her birine bakan ayn ayn yuzleri vardir. Bu
smin asmadan durmak demek, Allah'm emir ve yasaklan gergevesinde
O'na kulluk sunmak, O'na yonelmek demektir. Bu yonelisin gayesi de
nurlanma istegidir. Nurlanma gergeklesince, nefis de onunla birlikte
aydmlanir. Obur smirda durmaksa, irfani, ilimleri, hakikatleri, hikmet ve
ilahi seriatlan gogse naksetmek ve gogsu suslemek maksadiyla almak
demektir. O halde azgmlik (tugyan); nefsin hayvani, vahsi ve seytani
sifatlanna dalmak, bunlann kalbi istila etmesi, dolayisiyla karartip
korlestirmesi ve neticede ruhun bulanmasi demektir.

"Iste onlar, hidayete karsilik dalaleti satin alanlardir." Dinin kendisi


olan Hakk'm yoluna veya Hakk'a karsilik, karanhgi ve perdelenmeyi
satin alan kimselerdir. Qunku dalalet, sapikhk varolustan kaynaklanan
istidat nurunun hidayetine gore kisimlara aynhr. "Onlann bu ticareti
kazangli olmami§tir." Qunku sermayeleri nur ve beka alemindendir. Bu
sermaye, onu gahstirarak ilim, amel, hikmet, irfan, ahlak ve faziletli
melekeler aracihgiyla feyiz ve kemal nurunu kazanmalan igin
kendilerine verilmistir. Bunu gergeklestirdikleri vakit, gergek zenginler
olurlar, ilahi yakmhgi ve kerametleri, Allah katmda buyukluk ve gozdeligi
hakkederler. Ama onlar bu ticarette kazangli gikmamislardir. Varolustan
gelen istidatlanni yok etmek, kalplerini de perdelenmeyi ve ebedi
yoksunlugu gerektiren kir ve pisliklerle bulandirmak suretiyle ticaret mail
ve sermaye konumundaki asli hidayetlerini de zayi ettiler. Boylece,
ebedi bir husrana ugramakla ticaretlerinde zarar ettiler. Allah bizi boyle
birhusrandan korusun.

1 7- Onlann durumu, bir ates yakan kimse misalidir. O ate§ yanip da


etrafmi aydmlattigi anda Allah, hemen onlann aydinligmi giderir ve
onlan karanliklar iginde birakir; goremezler.

18- Onlar sagirlar, dilsizler ve korlerdir. Bu sebeple onlar geri


dbnemezler.

BAKARA SURESi . 45

"Onlann durumu. .." munafikhklari, etrafmi aydmlatmak igin bir ates


yakan kimsenin durumuna benzer. Bu ates, etrafmda ve yakmmda
bulunan varhklan aydmlattiktan sonra sonuverir. Oylece saskm
vaziyette kalakahr, nereye gidecegini bilemez. Qunku munafiklann
iglerindeki istidat nuru, tutusturulmus bir ates ve bu atesin etrafmi
gegici
bir sure igin aydinlatmasi gibidir. Bu istidat nuru, onlann maisetlerine
dair yakm maslahatlan aydmlatip kendilerine gostermeye yarar.
Kendilerine nispeten uzak olan uhrevi maslahatlan aydmlatip
gostermeye yaramaz. Bu aydinlanma muminlerle arkadashk etmeleri ve
zahiren onlara uymalarindan ibarettir. Qabucak sonmesi ise,
istidatlanndan kaynaklanan nurun sonmesi ve dunyahk olarak
yararlandiklan seylerin yok olmasi, her zaman igin tukenme egiliminde
olmasidir. "Allah, hemen onlann aydmligmi giderir." Azginhklan igin de
muhlet vermek suretiyle varolussal kapasitelerinden kaynaklanan
nurlanni ortadan kaldinr. Nefsin niteliklerinin karanhklanna uyum
gostermelerinden dolayi onlan perdelenmis olarak yapayalniz birakir.
Artik, kalp gozuyle gikis yolunu goremedikleri gibi kendilerine yararh
olan irfani da algilayamazlar. Tipki karanhk bir gecede ugsuz bucaksiz
bir golde ugrasanlar ve getrefilli yollann ortasmda atesi sonuveren
kimse gibi. "Sagirlar, dilsizler ve korlerdir." Kalpleri akhn nuruna karsi
perdelendigi igin gergek anlamda sagir, dilsiz ve kordurler. Zira, akhn
nuru aracihgiyla Hakk'i isitmek, Hakk'i soylemek ve Hakk'i gormek
mumkundur. Zahiri anlamda da sagir, dilsiz ve kordurler, gunku
vicdanlanni yitirmislerdir, arada bir perde oldugu igin soz konusu
duyulann kalbe giden yollan tikanmistir. Vicdanlanndan yararlanmak
igin kalbin nuruna ihtiyaglan vardir, o da soz konusu duyulara ulasmaz.
Anlamak ve gerekli ibret derslerini gikarmak igin soz konusu duyulann
algiladiklan kalbe ulasma imkanim bulamaz. "Onlar geri donemezler."
Kalplerinin onune konulmus iki setten dolayi artik Allah'a donemezler.
Yuce Allah, bu iki setten soyle soz etmektedir: "Onlerinden bir set ve
arkalarmdan bir set gektik." (Yasin, 9) Bu benzetmede soyut bir olgu
somut bir olgu suretinde tasvir edilmistir. Bunun amaci da insanlann
genelinin zihinlerinde canlanmasim, somutlasmasim saglamaktir.
Ardmdan yuce Allah, onlan iginde karanhklar, gok gurlemesi, simsek
bulunan bir saganak yagmura tutulmus bir topluluga benzetiyor.

46. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Yagmur; ilahi vahyin inisi, muminlere arkadashk etmelerinin bereketiyle,


iglerindeki istidadm kalmtisi, dolayisiyla kalplerinde hala varhgmi
surduren azicik bir yumusakhk sayesinde rahmetin kendilerine
ulasmasi, zahiren muminlere uyum gostermeleri nedeniyle kendileri
agisindan zahiri nimetlerin gergeklesmesi anlammdadir.

19- Yahut, gokten saganak halinde bo§anan, iginde yogun


karanliklar, gurultu ve yildinmlar bulunan yagmur gibidir. O munafiklar
yildinmlardan gelecek olum korkusuyla parmaklarmi kulaklarma tikarlar.
Halbuki Allah, kafirleri gepegevre ku§atmistir.

20- §imsek sanki gozlerini gikaracakmis gibi gakar, onlar igin etrafi
aydmlatinca orada birazcik yururler, karanlik uzerlerine gokunce de
olduklari yerde kalirlar. Allah dileseydi elbette onlarin kulaklarmi sagir,
gozlerini kor ederdi. Allah, §uphesiz her §eye kadirdir. "

Karanhklardan maksat, nefsani nitelikler, hayal ve vehim uriinu


§upheler ve §eytan men§eli vesveseler gibi onlan §a§kma geviren ve
yalnizlik deh§etine du§uren §eylerdir. Gok gurultusunden maksat,
Kur'an'da yer alan, ayetlerde, isitsel ve gorsel metinlerde dile getirilen
ilahi tehdit ve kahredici uyandir. Bunlar da onlan korkutmakta ve azgm
kalplerinde az da olsa bir kinlma ve dikbash nefislerinde bir gokus
duygusu meydana getirmektedir. §imsekten maksat da vaatleri
dinlerken, nimet ve bagislara dair ifadelere kulak verirken panldayiveren
nurani kivilcimlar ve ruhani uyanislardir. Bu da onlan beklenti igine
sokar, umutlandinr. Onlarda az da olsa icabet etmeye yonelik bir sevk
ve egilim igine sokar. "Yildinmlardan gelecek olum korkusuyla
parmaklarmi kulaklarma tikarlar." ifadesinin anlami sudur: Tehdit
ayetlerini anlamamak igin kendilerini eglenceye verirler, bu ayetleri
duymamak igin oyuna dalarlar. Ki bu ayetler yureklerinin derinliklerine
etki etmesin de ahirete yoneltip dogal lezzetlerden koparmasm. Qunku
maddi lezzetlerden kopmalan onlar igin olum demektir. Allah'in onlara
giicu yeter, onlan dogal oliimle ahsageldikleri bu lezzetlerden kopanr.
Bu oyle bir kudrettir ki her seyi kusatir ve higbir sey bu kudretin
etkinlik
alanmm disma gikamaz. Bu yuzden korkunun, sakinmamn onlara bir
yaran yoktur. "§imsek sanki..." Yani nurun kivilcimi sanki onlarin
gozlerini gikaracakmis. Bundan maksat da gafletten dolayi hidayet ve
kesif nuruna karsi perdelenmis, uzeri ortuk akillandir. Qunku akil, kalbin
gozudur. Bu simsek etraflanni aydmlatinca, onun isigmda bir miktar

BAKARA SURESi . 47

yururler. Yani Hakk'i kabul etme, Hakk'a ve hidayete yaklasma


hususunda belli oranda ilerleme kaydederler. Ama isik yok olunca orta
yerde kalakahrlar. Karanhklan iginde saskm halleriyle duruverirler. "Allah
dileseydi elbette onlann kulaklanni sagir, gdzlerini kor ederdi." Anlama
yeteneklerini ve akillanni siler, ilk zumrede oldugu gibi varolussal
kapasitelerinin nurunu yok ederdi. Dolayisiyla higbir sekilde vahyi
dinlemekten etkilenmezlerdi. "Allah, §uphesiz her §eye kadirdir." "§ey";
vacip ve mumkun nitelikli zihin disi, objektif, mumkun ve muhal nitelikli
zihin igi varhk demektir. Qunku sey olmayan, salt yoktur, ne zihinde ne
objeler dunyasmda vardir. Ancak, kudretin ona taalluk etmesi onu
mumkunluk niteligine ozgu kilmistir ve akli delille vaciplik ve imkansizhk
niteliklerini ondan uzaklastirmistir.

Bu, sozunu ettigimiz yedi grupla ilgili agiklamanm sonunu


olusturuyor. Dikkat edilirse, iki bedbaht ziimre birbirinden aynhyor, ilk
zumre hakkmda kisa bir agiklama yapildiktan sonra onlardan yuz
gevriliyor. Qunku onlar hakkmda konusmamn bir anlami yoktur. Ama,
ikinci zumreden uzun uzadiya soz ediliyor, en etkili ifadelerle
yerilmelerine, kinanmalanna, durumlannin girkinliginin gozler onune
serilmesine onem veriliyor. Agir tehditlere ve azap uyanlanna muhatap
birakihyorlar. Hayat tarzlan ve aliskanhklan sert bigimde elestiriliyor.
Qunku hidayeti kabul etmelerinin, sonradan anz olan hastaliklannin yok
olmasinin ve de ilahi tevfikin yardimiyla karakterlerinin, ig alemlerinin
aydinlanmasinin imkani vardir. Bakarsin sert elestiri ve kinama,
sikayetlerinin dayanaklanni pargalar, azarlama, rezilliklerinin ana
kaynaklanni sokup atar, boylece ig alemleri annir, kalpleri irade nuruyla
aydmlanir. Derken, Hak yolu izlemeye baslarlar. Kimbilir, belki
muminlerin onlarla bansi esas alan bir iliski iginde olmalan, onlara nazik
davranmalan, onlarla oturup kalkmalan, tabiatlanni Hakk'a meylettirir,
iglerinde Hakk'a karsi bir sevgi uyandinr, bir sevk duygusu olusturur da
kalpleri yumusayip Allah'i zikretmeye egilim gosterir, nefisleri Allah'in
emrine boyun eger, sonunda tevbe edip durumlarim duzeltirler. Nitekim,
yiice Allah soyle buyurmustur: "§uphe yok ki munafiklar cehennemin en
alt katmdadirlar. Artik onlara asla yardimci bulamazsm. Ancak, tevbe
edip hallerini duzeltenler, Allah'a simsiki sanlip dinlerini yalniz onun
igin
yapanlar ba§kadir. I§te bunlar muminlerle beraberdirler ve Allah
muminlere yakinda buyuk mukafat verecektir." (Nisa, 145-146)

48. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

21- Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize kulluk


ediniz. Umulur ki, boylece korunmu§ olursunuz.

22- O Rab ki, arz'i sizin igin bir do§ek, sema'yi da (gogu de) bir
tavan yapti. Semadan su indirerek onunla, size besin olsun diye gesitli
nzik gikardi. Artik bunu bile bile Allah'a sirk ko§mayin.

"Ey insanlar..." Buraya kadar mutlularla bedbahtlann durumu


anlatildiktan sonra, butun insanlar tevhide davet ediliyorlar. Tevhidin ilk
mertebesi de fiil tevhididir. Bu yuzden kulluk kavrami Rabhkla
irtibatlandirihyor. Amag, nimeti gormeye, gozlemlemeye ahsarak Allah'i
sevmeye baslamalandir. Nitekim, kutsi bir hadiste soyle deniyor:
"Mahlukati yarattim ve nimetler araciligiyla kendimi onlara sevdirdim."
Boylece, nimetlere yani nziklara karsihk, bu nimetleri kendilerine veren
Allah'a sukretsinler. Cunku kulluk sukurdur. §ukur de ancak nimete
karsihk olur. Ayette Allah'in rabhgi sirf onlara ozgu olarak zikredilmistir
ki, onlarda kullugu sirf O'na ozgu kilsmlar.

Fiil tecellisi agiklanarak fiil, sifat ve zat seklindeki ug hicaptan


ilkinin
kaldinlmasi amaglanmistir. Qunku mahlukat, mutlak oluslan itibariyle bu
ug perde nedeniyle Hak'tan gizlenmislerdir. Boylece yuce Allah, onlann
yaratihslanni, var olmalanm saglayan babalarve annelergibi oncullerin,
sebeplerin ve kosullann var edilisini, yerlesim alanlan ve meskenleri
olsun diye yerin onlar igin dosek kilmmasmi, onlan golgelesin diye
gogun tavan gibi bina edilmesini, kendilerin nzik olacak bitkiler yerden
yesersin diye sema'dan (gokten) su indirmesini kendine nispet etmistir
ki, bu fiili Allah'tan baskasma nispetten sakmsmlar, butun bunlarm
kaynagmm Allah oldugunu gordukten sonra fiiller bazmda sirkten
annsmlar. Bu yuzden ayetin akisi iginde bu agiklamalann tumunun
sonucu (sebebiyet bildiren) "fa" edatiyla bashyor: "artik bile bile Allah'a
§irk ko§maym. "

Buraya kadar sundugumuz bu on anlatimlar suna benziyor: Bu


fiilleri yapan O'dur. Bu yuzden Ondan baskasi kulluk sunulmayi
hakketmez. Kullugun Ondan baskasma sunulmasi uygun degildir. O
halde, bile bile fiili baskasma nispet ederek, bu baskasmi kulluk
sunulmaya layik gorerek tapmaya baslamak suretiyle O'na es
kosmaym. Onlann ibadetleri ancak var ediciye yonelik olur. Varedici de

BAKARA SURESi . 49

var ettiginin suretinde tecelli eder. Qunku her ibadet eden ancak
bildigine ibadet eder. Allah da, uluhiyetinin oraninda bilinir. insanlar da
O'nu istedigini yapan birfail olarak bilmislerdir ve Ona kulluk
etmislerdir.
Boyle bir ibadetin amaci cennete kavusmaktir. Bu ise fiiller aleminin
kemali demektir. Allah onlara nefislerinin arzmi dosek kilmis, ruhlannin
semasini da uzerlerine bir tavan olarak bina etmistir. Bu semadan fiil
tevhidi bilgisi mahiyetinde bir su indirmistir. Bu su aracihgiyla nefis
arzinda teslimiyet, ameller, itaatler ve guzel ahlak bitkisini
yesertmistir.
Ki kalpleri onlann yakin meyvesinden, sabir, sukur ve tevekkul gibi hal
ve makamlanndan beslensin. Tevhid kanitlandiktan sonra, Nubuvvetin
ispatinin delili olarak kullamlmistir ki, islam sahih olsun. Qunku islam
ancak iki sehadet cumlesinin ikrar edilmesiyle sahih olur. Salt tevhid,
cem ve icmale takihp aynntidan, tafsilattan perdelenme demektir. Bu
anlayis ise zindikhga ve her seyi miibah goren ibahiye dusuncesine
goturen sirf cebirden ibarettir. Fiil ve sozii sirf Resule isnat etmek ise,
aynnti ve tafsilata takihp cem ve icmalden perdelenme demektir ki, bu
da salt kaderciliktir. Bu anlayis insani Mecusilige ve sanevilige (dualizm/
iki tannya inanma) sapikhgma surukler. islam ise, "Allah'tan ba§ka Hah
yoktur" dememizle "Muhammed Allah'in resuludur" dememizi cem eden,
yukandaki iki anlayis arasmda bir orta yoldur. ilahi fiillerin mahlukatta
zuhur ettigini esas alan bir inang sistemidir. Qunku mahlukatin fiilleri
ile
Hakk'm fiillerinin iliskisi beden ile ruh iliskisine benzer. Fiilin kaynagi
ruh
olmakla birlikte bedensiz de gergeklesmez. Bunun gibi fiilin kaynagi
Hak'tir ve ancak mahlukat ile ortaya gikabilir. Bu yuzden risaletin olmasi
bir zorunluluktur. Zira mahlukat, Hakk'a karsi perdeli ve uzaktir; irfani,
bilgiyi dogrudan rablerinden almalanna imkan yoktur. Bu yuzden Hakk'i
musahede eden ruhuyla ilahi huzura uyumlu ve mahlukata kansmis
nefsiyle de beseri mertebeye uyumlu bir aracmm olmasi zorunludur. Bu
aracmm kalbi, ruhundan ilahi kelimeleri kutsi nefsine ilka eder, mahlukat
da aradaki hemcinslik bagi sayesinde bunlan ondan ahr. Bu yuzden
yiice Allah soyle buyuruyor:

23- Eger kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir §upheye


du§uyorsamz, haydi onun benzeri bir sure getirin, eger iddianizda dogru
iseniz Allah'tan gayri §ahitlerinizi de gagirm.

50. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Eger kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir §upheye


dusuyorsaniz." Muhammed'e (s.a.v) vahiy indirdigimizden kusku
duyuyorsaniz, Rasullugunun Hakk oldugundan supheleniyorsamz,
biitun beseri gucunuzu toplaym, kiyasta deneyim kazanmis ve fakat
hidayet nurundan perdelenmis akillannizi, soz terkibinden, anlamlann
nazmedilmesinden iyi anlayan fikirlerinizi seferber edin, siz, sizin
hemcinsleriniz olan diger insanlan da yardima gagirarak, bakahm, bir
sure, yani bizim indirdigimiz Kitabin bir bolumune benzer bir bolum
getirmeye gug yetirebilecek misiniz? Eger bu Kitabin Muhammed'in
kendisi tarafindan yazildigi seklindeki iddianizda dogru iseniz, siz de
onun gibisini yazsaniza!

24- Bunu yapamazsmiz-ki elbette yapamayacaksmiz-yakiti, insan


ve ta§ olan cehennem ate§inden sakmin. Qunku o ate§ kafirler igin
hazirlanmi§tir.

Eger yapamazsaniz, bu takdirde kabul edin, boyun egin. hanm ve


sizi cehennem atesine dogru surukleyen bu inadmizi birakm. Ayette,
cumlenin akisi geregi zikredilmesi gereken iman etme ve islam'a
girmeye iliskin ifade hazfedilmis (saklanmis), onun yerine gerektirdigi
sonug zikredilmistir. Yani cehennem atesinden sakmma onun yerine
ifade edilmistir. Boyle bir tercihin yapilmasimn nedeni, bu ifadenin,
inkarciliklannin kendilerinin atese girmelerini ve azaba dugar olmalarim
gerektirdigini daha iyi vurgulamasi, daha net kanitlamasidir. "Elbette
yapamayacaksiniz." ifadesi ise, bir ara cumledir. Gelecekten haber
verme mahiyetindedir. Qunku perdelenmis akillarm Kur'an gibisini
ortaya koymalannin imkansiz oldugu bilinmektedir. Cehennem
atesinden maksat da, atesin, nefislerinin azgmligmdan, kutsi ruhani
ruhtan, rahmani zevk melteminden gevrilmis, yakin esenliginin
lezzetinden, kalici yurdun selametinden yoksun birakilmis tabiatlannin
kotulugunden dolayi onlan yakmasidir. Zira onlarm tabiatlan maddi
aliskanliklara kapilmistir, sufli islere baglanma karakteri ve toprak
menseli bedenlerin sevgisi iginde koklesmistir. Bunlar da o tabiatlan
yakacak atesin tutusup alevlenmesine sebep olurlar. Bu yuzden "yakiti,
insan ve ta§ olan. " denilmistir. Yani onlarm sevgiyle baglandiklan kati,
sufli ve cansiz varhklardir. Bunlann suretleri onlarm nefislerinde yer
etmis, nefisleri de bunlara meyletmenin zindanma dusmustur. Nitekim

BAKARA SURESi . 51

Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Ki§i sevdigiyle birlikte ha§redilir.


Oyle ki sizden biri bir ta§ pargasmi sevse, onunla birlikte ha§redilir."
Nasil olmasm ki, ona karsi besledigi sevgi sebebiyle onun sureti
nefsinde merkezi bir noktaya oturmustur ve kalbi de onun seklini
almistir.

Bil ki atesin sicakhgi, varlik turu olarak onun suretine tabidir. Varlik
turu ise ruhaniligi ve melekutiligidir. Yoksa sair cisimler de ozellikleri
itibariyle ona esit olurlardi. Bu ruhaniyet, atesten kivilcimlardan
ibarettir.
Allah, onu indirdikten sonra maneviyati birgok mertebede kahrma
mazhar birakir. Nefis mertebesinde gazap suretinde indirmesi gibi.
Qunku ofke kabarmasi, ahlaki oyle bir yakar ki ates, odunu bu kadar
yakamaz. Bundan da anlasihyor ki, her isman seyin sicak olmasi
zorunlu degildir. Cismani ates, ruhani atesin bir eseri olduguna gore,
ruhani atesin verdigi acmm bu ate§in verdigi acidan daha §iddetli ve
daha devamh olmasi zorunludur. Nasil olmasm ki, her cismani kuvvet
ve enerjinin sonu varken, ruhani kuvvetin sonu yoktur. Bu anlamdan
dolayi soyle denilmistir: "Cehennem atesi yetmis su ile yikandiktan
sonra, dunyaya indirilmistir, ki insanlar ondan istifade edebilsinler."
"Qunku o ates; kafirler igin hazirlanmistir." Yani kendilerini tamamen
tutkulu arzulanna kaptinp dine karsi perdelenmis inkarcilar igin
hazirlanmistir.

25- Iman edip iyi davrani§larda bulunanlara, iginden irmaklar akan


cennetler oldugunu mujdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine
nzik olarak yedirildikge: "bundan once dunyada bize verilenlerdendir bu"
derler. Bu nziklar onlara benzer olarak verilmi§tir. Onlar igin cennette
tertemiz e§ler de vardir. Ve onlar orada ebedi kalicilardir.

26- §uphesiz, Allah sivrisinek ve onun da otesinde bir varligi misal


getirmekten gekinmez. iman etmi§lere gelince, onlar boyle misallerin
Rablerinden gelen hak ve gergek oldugunu bilirler. Kafir olanlara
gelince: "Allah boyle misal vermekle ne murat eder?" derler. Allah
onunla birgok kimseyi saptinr, birgoklarmi da dogru yola yoneltir. Verdigi
misallerle Allah ancak fasiklari saptinr.

52. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"iman edenleri mujdele!" Yaraticiya iman edip fiiller tevhidi


dogrultusunda isledikleri ve kendilerini cennete elverisli kilan iyi
davramslan sergileyenleri mujdele! Onlara arzu ettikleri ve canlarimn
gektigi her sey verilecektir. Bahsedilecek nimetler, tasavvurlarmin ve
temennilerinin otesindedir. Cennetler kelimesinin orijinalinin
nekre/belirsiz kullamlmasi da bu nimetlerin tasavvur otesi oldugunu
vurgulamaya yoneliktir. Aynca, altlanndan irmaklar akan cennetler,
sahip olunacak makamlann en goz ahcisi, en guzelidir. Dunya ehlinin
umabilecekleri tatlarm en lezzetlisi ve en tathsidir. Bu cennetler, onlann
nefisleri agismdan dunya bahgeleri turundendir, ama onlardan daha
berrak. Daha sonra hak oldugunu vurgulayacagimiz gibi bu cennetlerin
bu ozellikleri cismani hasir baglammda sunulmustur. O cennetlerin
meyvelerinden biri onlara nzik olarak verildiginde "Bundan once
dunyada bize verilenlerdendir bu" derler. Qunku tanidik gelir onlara ve
buna ahsmislardir. Bu nziklar onlara benzer olarak verilmistir. Bu
cennetler ayni zamanda kalplerine yonelik nimetler de igermektedir. Bu
nimetler de tevekkul gibi kalbi makamlanna tekabul eder. Bir de kutsi
alemin bahgeleri vardir. Bunlann her bir mertebesinden saliklerin
yararlandiklan ilim nehirleri akar. Susuzlann, i§tiyak nanna yananlann
derdine deva niteligindedir bunlar. Bu kutsi alemin bahgelerinin
meyveleri de hikmet ve irfandir. "Bundan once bize verilenlerdendir bu."
sozii, bu ilim ve hikmetlerin, hacri katkilardan annmasi durumunda
kalplerde sabit olduklarma isarettir. Fakat kalpler tabii seylere
baglanarak alabildigine daldiklan igin bunlara karsi perdelenmis,
dolayisiyla onlan unutmalan saglanmistir. Sonra bir daha bu katkilardan
armmca hatirlamislardir. Nitekim, Hz. Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Hikmet, muminin yitik mahdir." Ayette sozu edilen eslere
gelince; bunlar nefisleri agismdan, cinsel iliskiye girmemis, girkin
hayasizhklardan beri, tertemiz hurilerdir. Kalpleri iginse, tabiatlar
kirinden, unsurlar tortusundan annmis kutsi nefislerdir. Fakat ruhlannin
musahededen perdelenmesinden dolayi ruhlan igin bircennet yoktur.

"§uphesiz Allah gekinmez..." utanan biri gibi gekinmez. Sivrisinek


veya onun otesinde bir varhgi ornek vermekten gekinmez. Qunku
hadiste de isaret edildigi gibi O'nun katmda kafir, sivrisinekten, dunya
da sivrisinegin kanadmdan daha hakirdir. "Rablerinden gelen hak..."

BAKARA SURESi . 53

gunku verilen ornekle, hakkmda ornek verilen sey arasmda tarn bir
munasebet vardir. "Verdigi misallerle Allah, ancak fasiklan saptirir."
Kalp makammdan aynhp nefis makamma yerlesenleri, Rahman'a itaat
etmekten uzaklasip seytana itaat etmeye baslayanlan saptirir. Burada
kastedilenler bedbahtlann ilk grubu degil, ikinci grubudur. Qunku
bedbahtlann ilk grubu her halukarda bu isten sapmislardir.
Sapmalannin sebebi ne bu ornektir, ne de baska bir seydir. Sozunu
ettigimiz ikinci bedbahtlar zumresinin bununla sapmasi, gergekte
fasikhklannin bir neticesidir. Qunku, onlara iliskin hukmun niteliklerinden
sonra zikredilmis olmasi, sebep sonug iliskisini hatirlatmaktadir. Bu ise
Kur'an'm varit olmasiyla inatlannin, inkarlannin ve kinlerinin daha da
artmasidir, nefislerine ait niteliklerin kalplerine ait niteliklere baskin
gikmasidir. Kur'an gelince, uzakhklanna uzakhk, zulmetlerine zulmet
eklenir.

27- Onlar ki, Allah' a kesin soz verdikten sonra sozlerinden donerler.
Allah'm birlestirilmesini emrettigi seyi aymrlar ve yeryuzunde fitne ve
fesat gikarirlar. I§te onlar gergekten zarara ugrayanlardir.

"Onlar ki, Allah' a kesin soz verdikten sonra sozlerinden donerler."


Burada asagidaki ayette agiklanan olaya isaret ediliyor: "Rabbin Adem
ogullarmdan, onlann bellerinden zurriyetlerini gikardi, onlan kendilerine
§ahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz degil miyim?, evet, §ahit olduk,
dediler. " (Araf, 172) Hadiste bu olay soyle ayrintilandirihr: " Allah,
eliyle
Adem'in belini sivazladi, zurriyetini oradan toz zerrecikleri gibi
gikardi."
Allah'in eli kutsal akil ve ilk ruhtur. Bu da Rahman'in sag eli adi verilen
alemin ruhudur. Adem'den maksat, alemin kalbi konumunda olan kulli
konusan (natik) nefistir. Belinin sivazlanmasi, akhn onun uzerinde etki
birakmasi, ruhani butunlesme yoluyla onu nuruyla aydmlatmasidir.
Zurriyetinin oradan gikanlmasi, orada bil kuvve bulunan ciizi kisisel
nefisler icat edip fiil alemine gikarmasidir. Yuce Allah'm "Ben sizin
rabbiniz degil miyim?" seklinde onlardan soz almasi, onlann ozunde
tevhid ilmini meydana getirmesi anlamindadir. Bu sozun bir misak
haline getirilmesi ise, tevhide iliskin kanitlarm akillanna
yerlestirilmesi,
bu bilginin onlann aynlmaz hususiyetleri haline getirilmesi, bu bilginin
onlar igin 6z niteliklerden biri kilmmasidir. Oyle ki nefsani
niteliklerden,
cismani kabuklardan soyutlandiklan zaman bu aynlmaz 6z bilgi apagik

54. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

belirginlesir, en zahir ve en agik sey olarak onlerine agihr. iste, kendi


aleyhlerine sahit tutulmalan bu demektir. Cunku bu bilgi o takdirde
zorunlu olur. "Evet, sahit olduk." seklinde cevap vermeleri, tevhidi, 6z
olarak kabul etmeleri demektir. Bu sozden donmeleri ise, bedeni
lezzetlerin, tabii kabuk nitelikli zevklerin pesine dusmeleri, heva ve
heveslerine, tutkulu arzularma kulluk etmeleri, boylece Allah'm
birliginden ve O'na ibadet etme amelinden uzaklasmalan demektir.
Allah'm birlestirmesini emrettigi seyi ayirmalan ise; ruhu'l kudusle, yuce
mebdelerle, mele-i ala ve ilahi huzur sakinleri dedigimiz, zatlan ve
sifatlan itibariyle hem cinsleri, gergek akrabalan ve gercek anlamda
iliski iginde olmalan emredilen ceberut ve melekut ehlinden olusan
semavi ruhlarla butunlesmekten yuz gevirip sufli aleme yonelmeleri,
fasik ve karanhk cevherlere sevgi beslemeleri, fani ve bayagi seylere
asik olup tutkuyla baglanmalan demektir. Bu yuzden Hz. Resulullah
(s.a.v) soyle buyurmustur: "Yuce Allah yuce ve serefli seyleri sever,
asagi ve adi seylere de bugzeder." Qunku nefsin hedefi bayagilastikga
seref aleminden uzakhgi da artar.

Insan gruplari tiirlu turlu a§iklardir.

En hainleri ise diyar diyar dolasmaktan dolayi en qok mesakkat qekenidir.

Yeryuzunde fesat gikarma ifadesini daha once agiklamis ve bunun,


karanhk fani ugruna baki nurani cevheri zayi etmek anlaminda husrana
ugramak oldugunu belirtmistik.

28- Siz 610 iken sizi dirilten Allah'i nasil inkar edersiniz? Sonra sizi
oldurecek, tekrarsizi diriltecek ve sonunda O'na donduruleceksiniz.

29- O, yerde ne (arz'da) varsa hepsini sizin igin yaratti. Sonra


semaya yoneldi, onu yedi sema olarak yaratip duzenledi. O, her §eyi
hakkiyla bilendir.

"Allah'i nasil inkar edersiniz? neye dayanarak kendinizi O'na karsi


perdeliyorsunuz, ortunuyorsunuz? Halbuki siz, babalarinizm sulbunde
cansiz nutfelerdiniz de O sizi diriltti. Nigin yaratilmislan, Yaraticmm
varligmin delili olarak almiyorsunuz " demek isteniyor. Sonra sizin
canmizi dogal olumle alacaktir, ardmdan kiyamet gunii yeniden dirilisle
sizi canlandiracaktir. Birinci canlanma bizzat gozlemlebilmektedir.
ikincisi ise, birinci yaratihs kaniti olarak kullamlmak suretiyle

BAKARA SURESi . 55
bilinmektedir. "Ve sonunda O'na donduruleceksiniz." Yapip ettiklerinizin
karsihgim gormeniz igin. Ya da iradi olum aracihgiyla sizi nefislerinizde
oldurecek, ki bu vahdette yok olma demektir, sonra sizi gergek hayatla
yeniden diriltecektir. Bu da bahsedilen gergek varlik sayesinde fenadan
sonra beka bulmak anlammdadir. Sonra Ona donduruleceksiniz; eger
sahip oldugunuz vahdet sifat vahdetiyse, musahede igin, sayet zat
vahdetiyse suhut igin... "O, yerde ne varsa hepsini sizin igin yaratti."
Yani, butun unsurlan igeren alem dedigimiz sufli ciheti (asagi tarafi)
sizin igin yaratti. Qunku yaratilismizm ana maddeleri bu unsurlar
alemindendir. Varligmizm ve varligmizi surdurmenizin ana kaynaklan
bu alemdedir. "Sonra yoneldi... " Yiice cihete, yukan tarafa yonelerek
oraya kastetti. Ayette yer verilen "summe=sonra" edati, iki zaman
arasmda oncelik ve sonralik seklinde bir tertip bulundugunu ifade etmek
igin degil, iki cihet, biri ibdai, biri tekvini olmak uzere iki var edis
arasmdaki farki vurgulamak igindir. Yani goklerin, (semanm) yerin
(arz'm) yaratilismdan sonra yaratildigi gibi bir anlam kastedilmiyor.
"Onlari yedi gok (semavat) olarak yaratip duzenledi." Burada genel
olarak insanlann anlayisi (goriisu) baz ahnmistir. Qunku sekizinci ve
dokuzuncu gok ise zahir olan kursu ve arstir. Gergekte sufli cihet (asagi
taraf), beden ve organlan gibi cismani alemdir. Qunku bu alem, gok
olarak ifade edilen ulvi cihet (yukan taraf) dedigimiz ruhani aleme
nispetle daha asagi bir mertebeye sahiptir. Buradaki "summe=sonra"
edati da yaratma ve emir arasmdaki farka isaret etmeye yoneliktir. "Onu
yedi gok olarak yaratip duzenledi. "ifadesi ruhaniyetler aleminin
mertebelerine yonelik bir isarettir. Bu mertebelerin ilki arza ait melekut
alemi, nefsani kuvvetler ve cinlerdir. ikincisi nefis alemidir, uguncusu,
kalp alemidir. Dorduncusu akil alemidir. Besincisi sir alemidir. Altmcisi
ruh alemidir. Yedincisi, kalbi sirdan ayn ruhi sir dedigimiz gizlenme
alemidir. Bu aleme Emirulmuminin AN (a.s) soyle isaret etmistir: "Bana
semanm yollarmi sorun, gunku ben semanm yollarmi arzm yollanndan
daha iyi bilirim." Semanm yollanndan maksat; ziiht, tevekkul ve nza gibi
hal ve makamlardir. Bil ki: Felsefe terminolojisinde akil dedigimiz sey,
tasavvuf ehli terminolojisinde ruhtur. Tasavvuf terminolojisinde akil diye
adlandirdigimiz sey de filozoflara gore nefs-i natika olan akil gucudur.
Bu yuzden mutasavviflar "Akil, kalpte ruh nuruyla aydmlanan parlak bir
yerdir." demislerdir. Kalp, nefs-i natikadir. Bu detayi akhndan gikarma,
ta ki istilah farkhligmdan dolayi anlayism kansmasm.

56. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

30- Hatirla ki Rabbin meleklere: Ben yeryuzunde bir halife


yaratacagim, dedi. Onlar: "Biz hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip
dururken, yeryuzunde fesat gikaracak, orada kan dokecek insani mi
halife kiliyorsun?" dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceginizi
herhalde ben bilirim, dedi.

"Hatirla ki Rabbin meleklere... .dedi." ifadenin orijinalinin basmdaki


"iz" edati, ezelden ebede uzanan sonsuzluga yonelik bir isarettir.
Buradaki "soyleme", Allah'in dilemesinin Adem'i yaratmaya taalluk
etmesinin anlamimn kutsi ceberruti zatlara ilka edilmesi anlamindadir.
Bu ceberruti zatlardan maksat da yakmlastirilmis (mukarrebun) melekler
ve soyut ruhlar ile semavi nefislerden ibaret melekuti zatlardir. Qunku
kevn (olus) aleminde meydana gelen her seyin, varolustan once ruh
aleminde, onceligi bulunan feza aleminde, sonra levh-i mahfuz adi
verilen ve alemin kalbi konumunda olan kalp aleminde, sonra nefis
aleminde, yani Kur'an'da "diinya semasi" adi verilen mahv ve ispat
(silme ve yerinde birakma) levhi dedigimiz nefis aleminde bir sureti
vardir. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "Her §eyin hazineleri
yalniz bizim yanimizdadir. Biz onu ancak belli bir olguyle indiririz."
(Hicr,
21) iste "ben yeryuzunde bir halife yaratacagim." sozunun anlami
budur. §imdi sen kendini dusun, nefsini ibretle gozlemle. Qiinku senin
kevn ve sehadet alemin olan organlanndan sadir olan soz ve fiillerin her
birinin, senin gaybinin gaybi otesindeki ruhunda, sonra gaybetinin
gaybmda, sonra en yakm gaybetin ve dunya seman olan nefsinde bir
varhgi vardir. Ardmdan bunlar senin organlannda zuhur ederler. Ayette
gegen "ceale" (kildi, yapti) fiili, ayni anlama gelen ibda' ve tekvin
kelimelerinden daha genel bir anlama sahiptir. Bu baglamda yuce Allah,
"inni halikun" (ben halk edecegim) dememistir. Qunku insan, iki alemin
birlesimidir. Benim ahlakimla ahlaklanan, Benim vasiflanmla nitelenen,
Benim emrimi uygulayan, Benim mahlukatimi yoneten, onlarm islerini
duzenleyen, onlarm duzenini koruyan, onlan Bana itaat etmeye gagiran;
Halifedir.

Meleklerin "yeryuzunde fesat gikaracak, orada kan dokecek insani


mi halife kiliyorsun?" seklindeki olumsuzlayici tavirlanna ve "Bizler
hamdinle seni tesbih edip dururken" diyerek itiraz etmelerine ve
kendilerinin bu goreve daha layik olduklanni soylemelerine gelince; bu,

BAKARA SURESi . 57

ilahhk anlamimn ve rabhk sifatlannin insanda zuhur ettigini


goremeyecek sekilde perdelenmis olduklarimn gostergesidir. Bu anlam
ve vasiflar ise igtimai heyetin, iki alemi kapsayan ve iki kevni igeren
terkibin ozellikleridir. Ote yandan meleklerin behimi fiillerin, yani
yeryuzunde fesat gikarmamn ve kan dokmek olarak ifade edilen yirtici,
vahsi, yikici davranislarm, yani sehvet ve gazap gucunun ozellikleri olan
bu tavirlann insandan sudur edecegini bilmelerine gelince; bunu, ruhun
bedene taalluk etmesiyle sehvet ve gazap guglerinin zorunlu olarak var
olmasmdan ve kendi zatlannin bundan munezzeh ve nefislerinin
bundan beri olmasmdan dolayi biliyorlar. Qunku kutsal meleklerin her
bir tabakasi kendisinden asagida ve kendi iginde olanlara muttali olur,
ama kendisinden yukan seylere muttali olamaz. Melekler, ulvi, nurani
ruhun sufli zulmani beden taalluk etmesi durumunda, bir yonuyle ruhla,
bir yonuyle de bedenle uyumlu bir vasitanm, yani nefsin olmasimn
kagimlmaz oldugunu, nefsin de her turlu kotulugun barmagi ve her
fesadm kaynagi oldugunu bilirler. Ama ilahi nuru celbeden insani
butunlugu bilemezler. Bu onlar igin bir sirdir.

"Sizin bilemeyeceginizi herhalde ben bilirim." Tesbih ve takdis


kavramlan arasmda anlam bakimindan fark vardir. Tesbih; ortaktan,
acizlikten ve eksiklikten tenzih etmek, takdis ise; mekana taalluk
etmekten, etkilenmekten, mumkun niteligine sahip olma ihtimalinden,
zati ve fiilleri itibariyle birden gok olmaktan, olusunun kemalinin bir
pargasi olmasmdan tenzih etmek demektir. Bu bakimdan takdis kavrami
daha ozeldir. Qunku her takdis eden ayni zamanda tesbih de eder; ama
her tesbih eden takdis etmez. Dolayisiyla soyut ruhlar olan mukarreb
(yakinlastinlmis) melekler, soyut olmalan, rablerinin nurundan
perdelenmemeleri, kendilerinden alt olanlara nurlarmi yansitmalan ve
baskalan uzerinde tesir birakmalan suretiyle onlar kahredici guce sahip
olmalan ve butun kemalatmin bilfiil olmasi nedeniyle takdis edenlerdir.
Ama onlann dismda gokte ve yerde olan melekler, zatlannin
yalinhgiyla, fiillerinin ve kemalatmin ozellikleriyle tesbih edenlerdir.
31- Allah Adem'e butun isimleri ogretti. Sonra onlan once meleklere
arz edip: Eger siz sozunuzde sadik iseniz, §unlarm isimlerini bana
bildirin, dedi.

58. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

32- Melekler: Ya Rab! Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz, senin


bize ogrettiklerinden ba§ka bizim bilgimiz yoktur. Suphesiz Alim ve
Hakim olan ancak sensin, dediler.

33- Ey Adem! E§yanin isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onlarin


isimlerini onlara anlatmca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda
gorulmeyenleri bilirim. Bundan da 6te, gizli ve agik yapmakta
olduklannizi da bilirim, dememi§ miydim? dedi.

"Allah Adem'e butun isimleri ogretti." Adem'in kalbine esyamn


ozelliklerini ilka etti, ki varhklann tanmmasi, yararh ve zararh yonlerinin
bilinmesi bu ozellikler aracihgiyla mumkundur. "Sonra onlari...arz etti."
Bu isimlerin musemmalarim "meleklere..." arz etti. Bunu da insani
bunyeyi musahede etmeleri ve cennetten yeryuzune inis surecinde
Adem'e eslik etmeleri seklinde gergekle§tirdi. "Egersiz sozunuzde sadik
iseniz, §unlarm isimlerini bana bildirin." ifadesiyle, yuce Allah'in
onlardan insanm terkibi, duyularimn algilan ve bunlardan elde ettigi
turlu bilgilerin, terkibinin ozelligi olarak iginde meydana gelen
hadiselerin
ve sosyal yapilarmin bazisini ifade etmelerini, daha once kendilerinde
olmayan bu bilgileri ozlerinde ikame etmelerini istedigi anla§ihyor.
Qunku meleklerin bilgileri O'nun bilgisine tabidir. i§te meleklerin cevap
vermekte acizlik iginde olmalarimn ve Allah'in iradesinin bu sonuca
taalluk etmesinin anlami budur. Yine buna dayanarak Adem'e,
varhklann isimlerini haber vermesini emretmistir. Qunku butun insani
gugler ve huzurundaki melekler, baska yerde ikame olamayacaklan
sekilde o anda ikame olmuslardi. Adem'in onlara varhklann isimlerini
haber vermesinin anlami da budur.

"Melekler: Ya Rab! Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz, senin bize


ogrettiklerinden ba§ka bizim bilgimiz yoktur. Suphesiz Alim ve Hakim
olan ancak sensin, dediler." Bu, varhklannin, delille ve lisan-i hal ile
insani kemalattan eksik olduklanna, bu yansta insandan geri
kaldiklanna yonelik tanikhklandir. Bu baglamda yuce Allah'i, genel
olarak fesat igeren bir isi yapmaktan tenzih ediyorlar, ilim kazanmak
suretiyle su anda sahip olduklan mertebelere yukselmelerinin imkansiz
oldugunu itiraf ediyorlar. Qunku kemalatlan varhklanyla es zamanhdir.
Allah'in ilmi ise onlarin ilimlerinin ustundedir. Allah, mutlak alimdir,
hikmet sahibidir, ancak uygun olani yapar, her yaptigi yerindedir. Bu

BAKARA SURESi . 59

yuzden "Ey Adem! ...meleklere anlat." buyurmustur da "onlara ogret"


dememistir. Qunku ilerlemeyi, yukselmeyi gerektiren ve gahsmakla elde
edilen bilgi, insani toplamin, terkibin bir ozelligidir. Bu terkibin her
bir
unsuru da ancak dogasi geregi kendi algilama kapasitesinin kapsamma
giren seyleri algilar, baskasim degil. Ornegin, gozun gordugu seylerin
goklugu bilgi ve mertebesini arttirmaz. Goz, ancak gorunme ozelligine
sahip seyleri gorur, yanmda bu ozellikte olmayan seyler ne kadar
bulunursa bulunsun, goz tarafmdan gorulmezler. Butun batmi guglerin
durumu da bundan ibarettir. "Ben size . . .dememi§ miydim?" ifadesinin
meleklerin ig alemlerindeki agilimi soyledir: Allah, onlann bilmedigi
goklerdeki ve yerdeki gaybi bilir. Bu gayb da insanm igine yerlestirilmis
irfan ve sevgi sirndir. Allah, bu sirnn bilgisini sirf insana tahsis
etmi§tir.
Sizin agiga vurduklannizi bilirim, insanm bozgunculuguna dair sizin
bildiginiz seyi bilirim, sizin gizlediginizi de bilirim. Munezzeh ve kutsi
olmasmdan dolayi kendi ozlerinizi insandan ustun gordugunuzu de
bilirim.

34- Hani biz meleklere Adem'e secde edin, demi§tik. Iblis harig
hepsi secde ettiler. O yuz gevirdi ve buyukluk tasladi, boylece
kafirlerden oldu.

"Hani biz meleklere Adem'e secde edin, demi§tik." Adem'e secde


etmeleri; liderligini kabul etmeleri, ona boyun egmeleri, itaat etmeleri ve
hizmetine girmeleri demektir. "Iblis harig hepsi secde etti. O yuz gevirdi,
buyukluk tasladi." iblis, vehmi bir gugtur, giinkii sirf arz meleklerinden
biri degildir. Bu yuzden suretleri idrak etmek aracihgiyla anlamlan idrak
etmekten, dolayisiyla bil kuvve Allah'm emrine boyun egmekten
perdelenmistir. Semavi akli bir melek de degildir, bu yuzden Adem'in
serefini, ustunlugunu idrak edemez ve sevgiyle benimseyip Allah'm
nzasmi umarak boyun egemez. "O cinlerdendi." Yani sufli melekutun
ve arza ait guglerin bir pargasiydi. Ciizi anlamlan idrak ettigi ve akli
ufuklara yukseldigi igin semavi melekler arasmda buyumus, egitilmisti.
Bu yuzden dilsiz, akilsiz hayvanlar arasmda insanm akli konumundaydi.
Yuz gevirmesi; akhn onderligini benimsememesi ve hukmunu kabul
etmemesi demektir. Buyukluk taslamasi ise; maddi seylerle ilgili cuzi
anlamlan kendi haddi gergevesinde idrak etmesi seklindeki duzeyi asip
kendinin otesindeki akli anlamlan ve ku Mi hukumleri kavrama duzeyine

60. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

ulasamadigi igin balgik menseli insanla gok ve arz meleklerinden


kendini ustun saymasi anlamindadir. "Boylece kufredenlerden oldu." O
ezelden, vahdet nurundan perdelendigi gibi akli ve ikili (semavi ve arzi)
nurlardan da perdelenmisti.

35- Biz: Ey Adem! Sen ve e§in beraberce cennete yerlesin; orada


kolaylikla istediginiz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin;
sadece §u agaca yakla§mayin. Eger bu agagtan yerseniz her ikiniz de
kendine kotuluk eden zalimlerden olursunuz, dedik.

"Biz: Ey Adem! Sen ve esin beraberce cennete yerlesin... dedik."


Esinden maksat, nefistir. Havva olarak isimlendirilmesinin nedeni,
zulmani cisimle beraber olmasi, ondan aynlmamasidir. Qunku "hayat",
siyah tonun baskm giktigi renktir. Nitekim kalbe de "adem" denilmistir,
giinku cisimle ilintilidir ve tamamen yapismak suretiyle bir aynlmazligi
yoktur. Bilindigi gibi "el-edeme" kelimesi, esmer yani siyaha galan renk
demektir. Eger kalbin bu sekilde cisimle ilintisi olmasaydi "adem" olarak
isimlendirilmezdi. ikisinin (Adem ve Havva'nin) aynlmamalan emredilen
cennet; ruh alemi semasidir. Burasi kutsiyet bahgesidir. Demek
isteniyor ki: Ruh semasmdan aynlmayin. "Orada kolaylikla istediginiz
zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin." En genis sekilde ve en
yaygm haliyle anlamlarim, irfanmi ve hikmetlerini aim. Bunlar kalbi
gidalar, ruhi meyvelerdir. Her bakimdan sonsuz bir genisliktir bu,
istediginiz yonden, istediginiz mertebede, hal ve makamda dilediginiz
gibi istifade edin. Qunkii bu cennet devamhdir, kesilmesi, yasaklanmasi
soz konusu degildir. "Ikiniz de kendine kotuluk eden zalimlerden
olursunuz." Nuru karanhgm yerine koyanlardan olursunuz. Oysa nurun
yeri orasi degildir. istidadmizm nurunu ve nur aleminden paymiza
duseni eksiltirsiniz. Qunku zalim, istilahta bir seyi ait olmadigi yere
koyan, lugatte ise hakta ve zorunlu payda eksiklik yapan kimse
anlamina gelir.

36- Seytan onlann ayaklarmi kaydirip haddi tecavuz ettirdi ve iginde


bulunduklari cennetten onlari gikardi. Bunun uzerine: Bir kisminiz
digerine dusman olarak ininiz, sizin igin yeryuzunde barmak ve belli bir
zamana dek yasamak vardir, dedik.

BAKARA SURESi . 61

37- Bu durum devam ederken Adem, Rabbinden birtakim ilhamlar


aldi ve derhal tevbe etti. Qunku Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti
bol olandir.

"§eytan onlarm ayaklarmi kaydirip oradan gikardi." §eytan,


cennetteki makamlarmdan onlarm ayaklarmi kaydirarak tabiatin heva
ve heves esash kaygan zeminine indirdi. Cismani lezzetleri onlara suslu
gostermek ve bu aldatma girisimini surekli yapmak suretiyle
gergeklestirdi bunu. Boylece, onlan iginde bulunduklan nimetlerden ve
surekli ruh aleminden gikardi. Bazilan soyle anlatmislardir: Adem ve
Havva genis cennette istedikleri gibi dolasirlarken, Tavus kusu onlan
gizlice izliyordu. Derken Tavus kusu cennettin surlannin uzerinde onlara
gorundu. Havva ona yaklasti, Adem de Havva'yi izledi. §eytan da
duvann arkasmda onlara vesvese verdi. Bazilan da sunlan
anlatmislardir: §eytan, cennetin surlarma tirmanmaya gahsan biryilani
araci olarak kullanmistir. Yilanm kuyrugundan tutup onu cennete
gikarmistir. Birinci anlatimda, seytanm cennetin dismda sehvet
unsurunu kullanmasina isaret ediyorken, ikincisi seytanm ofke unsurunu
araci olarak kullanmasina isaret etmektedir. Yilanm cennetin surlanni
tirmanmasi, ofke unsurunun, ruhani ufuklara ve kalbi hayra sehvet
unsurundan daha yakm olduguna yonelik bir isarettir. "Ininiz...dedik."
Sufli cihete, yani cismani aleme inisi onlarm aynlmaz halleri haline
getirdik "bir kismmiz digerine du§man olarak." Bu, inis esnasmdaki
halleridir ve inisle kayith bir durumdur. Qunku cihet dedigimiz dunyaya
inis, dunyevi isteklerin maddenin dar kapsammda smirh ve baskasmm
ortakligma tahammul edilemeyecek kadar cuzi olmasmi gerektirir. Bu
dunyevi nimetlerden biri yararlandi mi mutlaka bir baskasi mahrum kahr,
onu engellemis olur. Boylece aralannda zorunlu olarak dusmanhk ve kin
meydana gelir. Ama genel istek ve temennilerde durum farkhdir. Ayette
gogul bir hitap kullamlmistir, gunku Adem ve Havva'ya yonelik hitap,
insan turune yoneliktir. Bilindigi gibi kok, dah da kapsar. " Sizin igin
yeryuzunde . . .vardir." Bu cihette yerlesme, karar kilma ve belli bir sure
nimetlerden yararlanma vardir. Bu sure, iradi olumle soyutlanmcaya ve
dogal olumle dunyevi paylan kesilinceye kadardir. Yani iki kiyametten
biri kopuncaya kadardir. Buyuk veya kuguk kiyamet... "Bu durum
devam ederken Adem, Rabbinden birtakim ilhamlar aldi." Rabbinin

62. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

cihetinden nurlar ve tavirlar algiladi. Melekut ve ceberut alemlerinden


mertebeler ve mucerret ruhlar edindi. Cunku her mucerret bir kelimedir,
bunun nedeni de emir aleminden gelmesidir. Nitekim, Hz. isa (a.s) da
kelime olarak isimlendirilmistir. Ya da ondan marifetler, ilimler ve
hakikatler aldi. "Ve derhal tevbe etti." Tabii giysilerden soyutlanmasi,
melekuti nurlar kervanina katilmasi, kutsi kemalatla nitelenmesi ve
gergek ilimlerle tecelli etmesi suretiyle rabbine donusu kabul edildi.
"Tabe aleyhi" (tevbe etti) ifadesinin asil anlami, donusunu ona yonelik
kildi, onu donen biri yapti seklindedir. Omrume andolsun, bu makbul bir
tevbedir, kendisinden kaynaklanan bir donus degildir. "Qunku Allah
tevbeleri kabul edendir." Kullannin tovbelerini gokga kabul eder.
Rahimdir, rahmeti gazabinin onune gegmistir. Kuluna gazap ederken
dahi merhamet etmektedir. Nitekim, Adem'e yonelik gazabmi da onun
kemale ermesinin, kendisine donmesinin sebebi kilmis, uzakhgmi da
kendisine yakm olmaya galismasimn araci haline getirmistir.

38- Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eger benden size bir hidayet
gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar igin herhangi bir korku
yoktur ve onlar uzuntu gekmezler.

39- inkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar


cehennemliktir, onlar orada ebedi kalirlar.

40- Ey Israilogullan! Size verdigim nimetlerimi hatirlaym, bana


verdiginiz sozu yerine getirin ki, ben de size vaat ettiklerimi vereyim.
Yalnizca benden korkun.

"Dedik ki: Hepiniz cennetten inin!" Cennetten inmeye ili§kin emir


tekrarlaniyor ki, bunu isteyenin yuce Allah oldugu anla§ilsm. Eger Allah
bunu irade etmeseydi, iblis onlan yoldan gikanp aldatamazdi. Bu
yiizden yuce Allah, indirmeyi kendine nispet ediyor ve ikisinin cennetten
gikanlmasini §eytana nispet ettikten sonra bu inisi sebeple
irtibatlandirmiyor. Bu bakimdan, uzerinde durdugumuz ayet, yuce
Allah'm nebisine (s.a.v) hitaben buyurdugu su ifadeye yakm bir anlam
igermektedir: "Attigin zaman sen atmadm, fakat Allah atti. " (Enfal, 17)
Bundan kaza ve kaderinin sirnni anlamak gerekir. Sonra yuce Allah
indirmenin hikmetini su degerlendirme cumlesiyle agikhyor: "Eger
benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar igin

BAKARA SURESi . 63

herhangi bir korku yoktur ve onlar uzuntu gekmezler." ifadenin


orijinalinin "fa" harfiyle baslamasi nedensellik anlamma yonelik bir
isarettir. Buna gore eger cennetten inis olmasaydi, onlarin hidayete tabi
olmalan mumkun olmazdi, mutlu olanla bedbaht olan birbirinden ayirt
edilemezdi. Sevap ve cezayi hakketme durumu gergeklesmezdi.
Dolayisiyla cennet ve cehennemden olusan ceza (amellerin karsiligimn
verildigi) yurdu gegersiz olurdu, daha dogrusu var olmazdi. Hidayetten
maksat, seriattir. §eriata tabi olan kimse, kotu akibetten, olumsuz
cezadan emin olur. Basma kotu bir akibetin gelmesinden veya yok
olmaktan, gergek zevk ve lezzetlerden soyutlanmaktan korkmaz. Dunya
guzelliklerinin kinntilarindan ve nimet kalintilarmdan yoksun oldugu
veya bunlan elinden kagirdigi igin de uzuntu gekmez. Qiinku gozleri
hidayete tabi olma nuruyla aydmlanmis ve oyle bir seye tabi olmustur ki,
dunyevi lezzetlerle mukayese edilemez. Ruhani zevklere, sir fetihlerine,
kalbi musahedelere, akli ilimlere ve nefsi vecdlere kavusmustur.

"Inkar edenler..." Yani dinden perdelenmis olanlar. ifade, hidayete


tabi olmanm karsiti olarak yer aldigi, onun hemen ardmdan zikredildigi
igin bu anlama gelmektedir. "Ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince,
onlar cehennemliktir." Mahrumiyet atesine gireceklerdir. "Onlar orada
ebedi kalirlar. "

"Ey Israilogullan! Size verdigim nimetleri hatirlaym, bana verdiginiz


sozu yerine getirin ki, ben de size vaat ettiklerimi vereyim, yalnizca
benden korkun." israilogullan, ilahi lutfa mazhar olmus, hidayet ve
nubuvvet nimetine nail kihnmis bir topluluktur. Yiice Allah, gayet latif ve
nazik bir uslupla onlan gaginyor, eski nimetleri hatirlatiyor, ezeli
ahitten
sonra Tevratta onlardan alman fiil tevhidine iliskin gegmis sozu
ammsatiyor. Cefa goren sevenler gegmis hatiralan birbirlerine
hatirlatirlar.

Aramizda akrabalik ve vuslat yok muydu?

Yok muydu aramizda sevgi ve karde§lik?

Bu gagn, sifat tevhidine ozgudurve ikinci perdenin kaldinlmasindan


ibarettir. Dolayisiyla dini nimeti, ahdi, Allah'm nimet veren ve veli
sifatiyla tecelli etmesini hatirlatmaya iliskindir. Bu davete icabet etmeme
durumunda da korku tehdidi yoneltilmektedir. Ki korku anlaminda

64. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

kullanilan "er-Rehbe" kelimesi ayni anlama gelen "el-Havf" kelimesinden


daha ozeldir. Cunku havf olarak korku, cezaya iliskindir, er-rehbe ise
ofkeye, kahra, yuz gevirmeye ve perdelenmeye yoneliktir. Ayni anlama
gelen hasyet ise bundan da ozeldir. Hasyet, zatin perdelenmesine
duyulan korku anlammdadir. Yuce Allah soyle buyuruyor: "Rablerinden
sakman ve kotu hesaptan korkan kimselerdir." (Rad, 21) Ayni durum, bu
kelimelerin anlamdasi "el-Heybe" igin de gegerlidir. Cunku zatin
azametiyle birlikte zikredilmektedir.

41- Elinizdekini tasdik edici olarak indirdigime iman edin. Sakm onu
inkar edenlerin ilki olmaym! Ayetlerimi az bir kar§ilik ile satmaym, yalniz
benden korkun.

42- Bilerek hakki batil He kari§tirmaym, hakki gizlemeyin.

43- Namazi tarn kilin, zekati hakkiyla verin, ruku edenlerle beraber
ruku edin.

"indirdigime iman edin." Elinizdeki Tevrat'm igerdigi fiil tevhidini


tasdik niteliginde Sifat tevhidi baglaminda habibime indirdigim Kur'an'a
inanm. "Sakm onu inkar edenlerin ilki olmaym." Kendi itikadmizla
ortunerek ondan perdelenenlerin ilki olmaym. "Satmaym." ihlas suresi
ve ayetelkursu gibi zatimin ve sifatlanmin tecellisine delalet eden
ayetlerimi "az bir kar§iliga" degistirmeyin. Maddi lezzetlere ve fiil
tevhidi
sevabma ahstigmiz igin, ayetlerimi nefsi cennetinizle degistirmeyin.
Eger sirkten sakmiyorsaniz, benim kahnmin, celalimin ve hicabimin
dehsetinden de nzami arzu ederek sakmm. Benden baskasi igin
herhangi bir sifat ispat etmeyin.

"Hakki batil He kari§tirmayin." Yuce Allah'm ilim, kudret ve irade gibi


sifatlanni batil ile, yani Hakk'm sifatlannin zuhur ettikleri araglar olan
nefsinizin sifatlan ile kanstirmayin, nefsinize ait sifatlann gagirdigi
hususlar ve zihninizde uyandirdigi dusunceler ile Hakk'm gagirdigi
hususlar ve canlandirdigi dusunceleri ayirt etmezlik etmeyin. Hakk'm
sifatlanni nefsin sifatlanyla perdelemek, zuhur ettiklerinde nefsin
sifatlanni onlann uzerine sermek suretiyle gizlemeyin. "Bildiginiz halde."
Fiil tevhidini bilmeniz hasebiyle fiillerin kaynagmm sifat oldugunu bilmek
durumundasimz. Dolayisiyla fiili O'ndan baskasma isnat etmediginiz
gibi sifati da O'ndan baskasi igin ispat etmeyin.

BAKARA SURESi . 65

"Namazi tarn kilin, zekati hakkiyla verin." Sevabimi umabilmeniz ve


rizami talep etmeniz igin. Bunun agihmi da su ifadedir: "Ruku edenlerle
beraber ruku edin." Ruku, Allah'in yaptiklanna boyun egmek ve kabul
etmektir. Rizamn da isaretidir. Zaten bu da sifatlar tecellisinin mirasi ve
gayesidir. Demek isteniyor ki: Sifatlanmi mutalaa ederken benim kaza
ve kaderime nza gosterin, namaz maksadiyla kiyam esnasmda
gergeklestirilen teveccuh sevap ve ecir talebinin gostergesidir. Qunku
nefis burada kendi sifatlanyla bagimsiz olarak belirginlesir. Boyun
egmenin en somut en son noktasi olan secde ise, zatm tecellisi
esnasmda vahdette fena bulmamn alametidir.

44- Sizler Kitabi okudugunuz halde, insanlara iyiligi emredip


kendinizi unutuyor musunuz? Aklmizi kullanmiyor musunuz?

45- Sabir ve namaz He Allah'tan yardim isteyin. Suphesiz o, Allah'a


saygidan kalbi urperenler di§inda herkese zorve agirgelen birgorevdir.

46- Onlar, kesinlikle Rablerine kavu§acaklanm ve O'na


doneceklerini du§unen ve bunu kabullenen kimselerdir.

47- Ey Israilogullan! Size verdigim nimetimi ve sizi cumle ale me


ustun kildigimi hatirlaym.

48- Oyle ise bir gunden korkun ki, o gunde hig kimse baskasi igin
herhangi bir odemede bulunamaz; hig kimseden sefaat kabul olunmaz,
fidye almmaz; onlara asla yardim da yapilmaz.

"Insanlara iyiligi emrediyorsunuz" ifadenin orijinalinde gegen "birr"


kelimesi kalbin saflasmasim ve nefsin annmasini gerektiren ve
aydmlaticihk ozelligiyle kalbe ve nefse eklemlenen guzel fiil
anlammdadir. "Kendinizi unutuyor musunuz?" Fiil tecellisinden sifat
tecellisi makamma sizi yukseltecek fiilleri islesenize! Halbuki siz, size
Muhammed'in dinine uymanizi emreden fitratmiz kitabmi da
okuyorsunuz. Ki o sizi tevhid yolunda yurutmektedir. "Aklmizi
kullanmiyor musunuz?" Bu ifade sert bir azarlama niteliginde olup
hamiyet duygularmi kamgilamayi amaglamaktadir.

"Yardim isteyin." Yardim ve destek isteyin kudret sahibi olandan.


Qunku sizin kendi fiillerinizi yerine getirecek gucunuz yoktur. "Sabir
He..." size karsi yapilan, sizin aracihgmizla gergeklestirilen, size
yukumluluk olarak sunulan ve de sizin niyetlendiginiz bu arada

66. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

agirhklarmdan dolayi hoslanmadigimz seylere karsi sabrederek yardim


isteyin. Ki soz konusu fiilleri isleyerek nza makamma ulasasimz. " Ve
namaz He..." yardim isteyin. Namaz, kalbin sifat tecellisine hazir
olmasidir. Kuskusuz namaz, dolayisiyla kalbin her turlu huzuru, buyuk
ve agir bir olaydir. Tasmmasi gug bir mesakkattir. Sadece latif tecelliler
nurunu kabul ettikleri ve kahredici tecelliler egemenligi altma girdikleri
igin yumusamis, kinlmis uperti duyan kalplere agir gelmez.

Onlar Rablerinin huzurunda olduklanna kesin olarak inanirlar. Yani


sifatlar huzurunda olduklanni bilirler. Cunku onunla bulusma halinde
Rab sifati buna delalet eder. "Ona doneceklerini" kesin olarak bilirler.
Sifatlarm fena bulmasi ve Onun sifatlannin iginde silinmesi suretiyle
Ona doneceklerini kabul ederler. Ayni hitap bir kez daha tekrarlaniyor.
Bununla gudulen amag, ilk olarak kendilerine hidayet veren, lutfeden,
kendilerini ayni donemde yasayan, ama hidayete karsi perdelenen diger
topluluklardan, ilk perdeyi kaldirmak suretiyle ustiin kilan zatm, ikinci
kez hidayet verenin aynisi oldugunu ifade etmektir. O ilk hidayette
kendileri igin kotuluk dilemedigi gibi bu ikinci hidayette de hayirdan
baska birsey dilememektedir.

"Oyle birgunden korkun ki...bir odemede bulunmaz. " Kahir sifatmm


tecelli ettigi durumda, higbir fayda vermez. "Kimse bir ba§kasi igin
herhangi bir odemede bulunmaz." Ciinku kimsenin boyle bir karsihk ve
bedel odemeye gucu yetmez. §efaat ve yardim imkam da olmadigi igin
kimsenin sefaati kabul edilmez. Qunku hepsinin sifatlan ve fiilleri
ortadan kalkmistir. "Bir aymm orada in edindigini goremezsin."
deyiminde oldugu gibi. "fidye almmaz." Orada hig kimsenin mail mulkii
olmadigi igin fidye de almmaz. "Onlara asla yardim da yapilmaz." Orada
yiice Allah'tan baska birinin gucunun olmasi, dolayisiyla yardim
yapabilmesi mumkun degildir.

49- Hatirlayin ki, sizi, Firavun taraftarlanndan kurtardik. Qunku onlar


size azabm en kotusunu reva goruyorlar, yeni dogan erkek gocuklannizi
kesiyorlar, kizlarmizi hayatta birakiyorlardi. Aslmda, o size reva
gorulenlerde Rabbinizden buyuk bir imtihan vardi.

50- Bir zamanlar biz sizin igin denizi yardik, sizi kurtardik,
Firavun 'un taraftarlarmi da, siz bakip dururken denizde bogduk.

BAKARA SURESi . 67

"Hatirlayin ki, sizi, Firavun taraftarlanndan kurtardik." Ayetin zahiri


ve tefsiri, ilk bakista anlasilacagi gibi, kadim sevgiyi uyandirma amacma
yonelik olarak nimeti hatirlatma mahiyetindedir. Batmi ve tevili ise
soyledir: "Hatirlayin ki, sizi, Firavun taraftarlanndan kurtardik." Sizi,
durmadan kotulugu emreden, enaniyetiyle perdelenen ve varlik
mulkune kurulan nefisten kurtardik. Misir ise beden sehridir ve vehim,
hayal, tahayyul, gazap ve sehvet gibi kuvvetleriyle nefis bu sehri ve
Safvetullah olan ruh Yakub'unun gocuklan olan ruhani kuvvetleri ve
zahiri duyulardan olusan bedenin tabii kuvvetleri ve bitkisel kuvvetleri
kolelestirmisti.

"Onlar size azabm en kotusunu reva goruyorlardi." Dunyaya hirsla


sanlan kimselerin buyuk zahmetler gekerek yaptiklan gibi size agir
yukumlulukler, mal toplamak, hirs ve arzuyla biriken mail depolamak
gibi mesakkatli emekleri omuzlanniza bindirip sizi zorlu gahsmalara
yoneltmislerdi. Bunlan dusunmek, bunlara onem vermek ve korumak
suretiyle sizi kolelestirmislerdi, bu arada kendileri bunlardan lezzet
ahrken bu sizin igin bir azap konumundaydi, giinku sizin de bunlardan
lezzet almamza engel oluyorlardi. "Yeni dogan erkek gocuklannizi
kesiyorlardi." Kalbin iki gozii -nazari olani sag, ameli olani sol gozu-
konumundaki nazari akil ve ameli akil, kalbin kulagi olan isitme, kalbin
kalbi olan sir, fikir ve zikir gibi ruhani kuvvetleri olduruyorlardi.
"Kizlannizi hayatta birakiyorlardi." Sozu edilen tabii kuvvetleri hayatta
birakiyorlardi. Bunu da ilk gruba giren kuvvetlerin ozel faaliyetlerini
baski ve hakimiyetleriyle engelliyorlardi. Ruhun nuru ve desteginden
kaynaklanan hayattan ahkoyuyorlardi. ikinci gruba giren kuvvetleri ise
giiglendirerek faaliyet imkani taniyor, etkin ve kahci olmalarim
saghyorlardi. Kuskusuz bu sekilde kurtanlmis olmanizda rabbinizden
buyuk bir nimet vardir. Bu, celal ve cemal sifatlanni dusunme nimetidir.
Ya da onlann size bu sekilde azap etmesi, rabbinizden size yonelik
buyuk bir nimettir. Ki bu azap perdelenme, yoksun birakilma ve
uzaklastinlma gazabidir. Qunku smav anlamina gelen bela olgusu bu iki
sekilde gergeklesir. Nitekim yiice Allah soyle buyurmustur: "Onlan iyilik
ve kotuluklerle imtihan ettik. " (Araf , 168)

68. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Bir zamanlar sizin igin denizi yardik." Suyu aci siyah denizi yardik.
Ki bundan maksat da cismani maddedir. Yer yanhp ondan bitki giktigi
gibi sizin varhginizi da yanp bu cismani maddeyi gikardik. "Sizi
kurtardik." Ondan soyutlamak suretiyle sizi kurtardik. "Firavun'un
taraftarlarmi da denizde bogduk." Yani nefsani kuvvetleri bu cismani
madde iginde bogduk. Ondan aynlmamalan, onda helak olup ifsat
olmalan suretiyle yok ettik. Siz de buna sahit idiniz. Buradan hareketle
ilk hitapta gegen "israilogullan" ifadesini ruhani kuvvetler, onlara
bahsedilen nimeti de ruh aleminden uzerlerine indirilen nurlan kabul
etmeye, marifet ve hikmetleri algilamaya yoneltilme, verdikleri sozde
durmalan, ilk istidatlan kapasitesine gore iglerine yerlestirilen tevhidi
kanitlan ve gizli kulli anlamlan annma ve ozel fiiller aracihgiyla surekli
isleme suretiyle sergilemeleri seklinde tevil etmek mumkundur. Yuce
Allah'in onlara verdigi sozu yerine getirmesi ise, annma ve sahip
olduklan anlamlar dogrultusunda amel etme suretiyle hakkmi ifa
etmeleri durumunda, uzerlerine kemal nurunu indirmesi anlamindadir.

Eger bir seyden korkacaksaniz, istidatlarinizm ortadan kalkmasi


neticesinde nurlanmdan perdelenmekten korkun. iman edin, yani
istidatlanniz kapsammdaki fitri nuru tasdik eder mahiyette uzerinize
indirdigim nurani israki ve gaybi ilhamlan kabul edin. Sufli cihete
yonelmek suretiyle onu kabul etmekten perdelenmenin ilk mertebesinde
yer almayin. Onu nefsani lezzetlerle ve bu lezzetlerin nesnel
karsihklanyla degistirmeyin. Ruhani marifet hakkmi ve kutsi nurlan
maddi talepler batih ve nefsani sifatlar ile karistirmaym. Maddi talepler
ve nefsani sifatlar uzerinizde zuhur ettirmek suretiyle bu hakki ve nurlan
gizlemeyin.

Ruhun huzuruna yonelisi ikame edin ve bunu surekli yapm,


emirlerini eksiksiz yerine getirin. Bilgilerinizin zekatmi verin. Cunkii
onlan armdirip terkip etmek suretiyle mallarimz olmasmi sagladmiz. Ki
bilgilerinizin sonug ve ayrilmazlari seklindeki sevabma nail olasmiz. Bu
bilgileri sizin huzurunuzda olan dogal bedensel kuvvetlerden olusan
fakirlerinize infak ediniz ki onlarla yasamlarmi surdursunler, erdemli
ahlaklar edinsinler, guzel melekeler kazansmlar. Cinsinizin gocuklarma
bunlari ogretin ki kemale ersinler. Rukua gidin, akli emirleri, ruhsal
nurlan ve kalbi amelleri kabule hazir sekilde boyun egin.
BAKARA SURESi . 69

Yoksa siz insanlara iyilik etmeyi emrediyor da kendinizi unutuyor


musunuz?! Sizden daha asagi mertebede olan ve sizin hakimiyetiniz
altmda olanlara onderlik ediyor, guzel ibadetlerle, iyi huylarla ornek
oluyor, onlan sizin makammiza yukselmeye ve sizin adabmizla
edeplenmeye tesvik ediyorsunuz da, Allah'm huzurunda ruhanilerin
adabiyla edeplenme, surekli murakebe etme, musahede makammda
ruhun nurlanyla aydinlanma ve vahdette fena esnasmda onun
makamma yukselme hususunda kendinizi unutuyor musunuz?! Halbuki
siz Ruh rabbinden akil melegi vasitasiyla kalp nebisine inen makuller
kitabmi okuyorsunuz. Heva ve vehim saibelerinden armmis mucerret
akil ile dusunmez misiniz?

Size zuhur eden, ruh sultani nurlan saltanatmdan ve


hukumlerinden, azamet tecellilerinin ve hak ile huzurda olmanm
kahnndan size varit olan seylere karsi sabirla yardim isteyin. Hig
kuskusuz, bu yardim isteme, igleri urperen, nza gosteren, kalbin ve
ruhun emirlerine uymayi kabul eden, onun huzurunda ve onun
karsismda bulunduklanndan en kuguk bir kusku duymayan, nurlarmi
kabul etmek suretiyle ona doneceklerine kesin olarak inanan
kimselerden baskasma agir ve mesakkatli gelir. Alemlerden ustun
kilinmalan, insanda bulunan butun kuvvetlerden daha serefli kilmmis
olmalan anlammdadir.

51- Musa'ya kirk gece soz vermi§tik. Sonra haksizlik ederek


buzagiyi tanri edindiniz.

52- O davrani§larmizdan sonra sukredersiniz diye sizi affettik.

53- Dogru yolu bulasmiz diye Musa'ya kitabi ve hak ile batili ayiran
hukumleri verdik,

54- Musa kavmine demi§ti ki: Ey Kavmim! §uphesiz siz, buzagiyi


tanri edinmekle kendinize kotuluk ettiniz. Onun igin Yaradammza tevbe
edin de nefislerinizi oldurun. Oyle yapmaniz Yaraticmizm katmda sizin
igin daha iyidir. Boylece Allah tevbenizi kabul etmi§ olur. Cunku aciyip
tevbeleri kabul eden ancak O'dur.

"Musa'ya soz vermi§tik..." Firavun hanedanma karsi mukavemet


edip onlan helak ettikten sonra "kirk gece..." soz veristik. Bu kirk
gecede her seyden elini gekerek tamamen bize yonelecekti. Boylece,
bu sure iginde tabii perdelerden siynhp yukselecekti. Qunku bu
perdeler, kalbinin nur madeninden istifade etmesine engel oluyorlardi.

70. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Bu armma kirk gecede olacakti. Kirk gece, bedeninin cenin olarak


varolus ve yaratihs suretiyle fitrattan perdelenis surecine tekabul
etmektedir. Nitekim hadiste soyle buyrulmustur: "Allah Adem'in
hamurunu kirk sabah eliyle yogurdu." Bu surede kalbinin vechindeki
perde de kaldinldi ve Tevrat'm hikmeti kalbinden diline zuhur etti. Ama
siz onun bir kenara gekilmesinin ve bir sureligine ortadan kaybolusunun
ardindan eksik hayvani nefis buzagini tann edindiniz. "Haksizlik
ederek." ibadeti olmasi gereken yerden baska yere koymak suretiyle
zulmettiniz. Asil ibadet edilecek zati birakarak baskasina kulluk etme
haksizhgini islediniz.

Bu igreng fiilden ve girkin zulumden sonra, Musa'nin yaniniza


donmesiyle birlikte tevbe etmeniz uzerine sizi affettik ki benim affimda
somutlasan nimetime sukredesiniz, bu nimetin munim'den (nimet
verenden) oldugunu tasavvur edesiniz. Boylece, munimin sifatinin
tecellisini kabul etme donanimina hazir olasiniz. Ayetin ikinci tevili ise
soyledir: Bedene taalluk ettigi, dolayisiyla ruhani kuvvetlerden olusan
kavminden perdelendigi zaman kalp Musa'sina kirk gece soz vermistik.
Bu sure, beden bunyesinin yaratildigi suredir. Sonra siz, onun
kaybolmasmdan ve gocukluk halinde gizlenmesinden dolayi buzagiyi
tann edindiniz. Ama bu tapinmamn ardindan gergege ulastigmiz, annip
soyutlanmak suretiyle kalp nuru zuhur ettigi igin sizi affettik ki, bu
armma
surecinde sizi muvaffak kilma, sifatlanmin yolunu izleterek kemalinizin
sebeplerini hazirlama nimetime sukredesiniz.

Kalp Musa'si, hidayetinin nuruyla yolunu bulasmiz diye makuller


kitabmi, hikmet ve irfani, hak ile batih birbirinden ayiran hukmii
getirince-birinci tevile gore ifadenin agiklamaya ihtiyaci yoktur-,
nefsinize
zulmettiniz, haklarim ve sevapla, sozu edilen tecellilerle ilgili paylarmi
kistmiz, eksilttiniz. O halde birinci perdeyi kaldirmak suretiyle
Yaraticmiza tevbe edin. Qunkii Yaraticidan soz edilmesi birinci perdeye
delalet etmektedir. Riyazet kihciyla nefsinizi oldurun, paylarma engel
olun, bagimsiz olarak isledigi ozel fiillerine mani olun. Hayat kaynagi
ruhu mesabesindeki hevasmi ezin. ikinci tevile gore, kalp kuvvetlerine
ilham etti ki, siz nefse tapmak suretiyle haklanmzi eksilttiniz, kistmiz.
Oyleyse, onun hidayet nuruyla yaraticmiza donun, tevbe edin. Riyazetle
ahsageldiginiz seyleri nefislerinizden ahkoyun. Hevanm galip gelmesi
sonucu ona anz olan hayatma son vererek oldurun onu. Ta ki asil
hayatimzla yasayasmiz ve tevbeniz kabul edilsin.

BAKARA SURESi . 71

55- Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah 7 agikga gormedikge asla sana
inanmayiz, demi§tiniz de bakip durur oldugunuz halde hemen sizi
yildirim garpmi§ti.

56- Sonra olumunuzun ardmdan sizi dirilttik ki §ukredesiniz.

57- Ve sizi bulutla golgeledik, size kudret helvasi ve bildircm


gonderdik ve "verdigimiz guzel nimetlerden yeyiniz"dedik. Hakikatte
onlar bize degil sadece kendilerine kotuluk ediyorlardi.

Bir zamanlar: Ey Musa! Biz senin hidayetine gergek imanla


inanmayiz, sen musahede ve bizzat gozlemleme makamma
erismedikge. Bunun uzerine sizi olum yildinmi garpmisti. Bu olumden
maksat, zati tecellide fena bulmaktir. Siz bunu bekliyordunuz veya
bizzat bakip duruyordunuz.

Sonra biz, fena bulmamn ardmdan sizi gergek hayatla dirilttik ki


tevhid nimetine ve Allah'ta suluk mertebesine kavusma bagisma
sukredesiniz. Uzerinize sifat tecellisinden olusan bulutlan gondererek
sizi golgeledik. Sifat bulutlan, butunuyle yakici olan zat gunesinin
oniinde duran perdeler konumundadir. Uzerinize tevekkul, nza, hikmet
ve irfan bildircmi ve hakiki ilimler gibi haller, zevk makamlan indirdik
ki,
bunlar zevkin tadmi ve nefsin kdtii ahlaklarimn bertaraf edilmesini
birlikte kapsiyorlardi. Bunlan, iginde suluk ettiginiz sifat golunde rahmet
ruzgarlan ve ilahi nefhalar size dogru getiriyordu. Yiyin, bu guzellikleri
aim. Ama onlar nefeslerinin sifatlan ile perdelenmek suretiyle bize
zulmetmediler, bizim haklanmizi ve sifatlanmizi eksiltmediler, aksine,
nefislerini mahrum birakmak ve husrana ugratmak suretiyle kendi
haklanm eksilttiler. Bu agiklama iki tevil agismdan gegerlidir. Hitap genel
olmakla beraber, israilogullannin iginden segilen yetmis kisiye ozgudur.

58- Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediginiz §ekilde bol


bol yeyin, kapisindan egilerek girin, "hitta!"(Ya rabbi bizi affet) deyin
ki,
sizin hatalarmizi bagislayalim; zira biz, iyi davrananlara fazlasiyla
verecegiz, demi§tik.

"Bu kasabaya girin... demi§tik." Musahede makami olan kutsal ruh


bahgesine girin. Rizadan ibaret olan kapidan girin. Nitekim bir hadiste
soyle buyurulmustur: "Kaza ve kadere nza gostermek, Allah'in en buyuk
kapisidir." Secde ederek girin. iki bukliim olarak ve boyun egerek girin.

72. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Qunku size vasfi, fiili ve tahmili tecelliler varit olacaktir. "hitta!


deyin."
Allah'tan, sifatlannizin, ahlakinizm ve fiillerinizin gunahlanni dokmesini,
dusurmesini talep edin. Ki sizin gunahlanmzi, turlu hatalannizi ve
hallerinizin gunahlanni bagislayahm. Biz ihsan sahiplerine fazlasiyla
verecegiz. Yani musahede edenlere. Ayette gegen "Muhsin" kelimesiyle
musahede edenlerin kastedildigini Resulullah'm (s.a.v) su hadisinden
anliyoruz: "ihsan, Allah'a onu goruyormussun gibi ibadet etmendir."
ihsanlannin sevabi, zatm ortaya gikmasidir. Ya da Allah'ta suluk
etmeleridir ihsan.

59- Fakat zalimler, kendilerine soylenenleri baska sozlerle


degistirdiler. Bunun uzerine biz, yapmakta olduklari kotulukler sebebiyle
zalimlerin uzerine gokten aci bir azap indirdik.

"Fakat zalimler, kendilerine soylenenleri ba§ka sozlerle


degi§tirdiler." Ruhsal hazlar arzusuyla Allah'm sifatlanyla sifatlanmayi
isteme dismda, nefsin hazlarmdan yararlanma arzusuyla onun
sifatlanyla sifatlanmayi istediler. Nitekim onlann, kendilerine soylenen
soz yerine "hinten simkasen" dedikleri rivayet edilir. Yani nefsin gidasmi
istiyoruz. Bunun uzerine biz de ozellikle zalimler uzerine ceza, azap,
sikmti, darhk ve nefis zindanmda karanhk, arzular ipine baglanma
tutsakhgi, heva kaydmda tutulma perdelenmisligi, sufli maddeye sevgi
beslemenin yoksunlugu ve zilletini, ruh semasi cihetinden degisip
zevale erme sonucunu, fasikhklan yuzunden lutuf ve ruhtan ahkonmayi,
yani kalbe itaat etmekten nefse itaat etme haline intikal etmeyi indirdik.
Buna gok yakm oldugu igin ikinci tevile gerek duymadik.

60- Musa, kavmi igin su istemisti biz de ona: "Degneginle ta§a vur! "
demistik. Derhal on iki kaynak fi§kirdi. Her boluk, igecegi kaynagi bildi.
Allah' in nzkmdan yeyin, igin, sakm yeryuzunde bozgunculuk etmeyin,
dedik.

"Musa, kavmi igin su istemi§ti." Ruh semasi ndan ilim, hikmet ve


anlam yagmurlarimn yagmasim istemisti. Bedene taalluku esnasmda
dayandigi, fikirle bir yerde sebat bulmasim sagladigi nefis asasiyla
beyin tasma vurmasmi emrettik. Beyin tasi akhn menseidir. Ondan bes
zahir ve bes batm duyu, nazari akil ve ameli akildan olusan insani
duygular sayismca ilim sulanndan on iki kaynak fiskirdi. Nitekim, Hz.

BAKARA SURESi . 73

Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Kim bir duyusunu yitirirse bir ilim
yitirmis olur." Her grup igecegi kaynagi bildi. Her bilgi erbabi bu ilimden
igecegi kaynagi bildi. Ornegin, sanat ehli ve bildikleriyle amel eden
alimler ilmi akil kaynaklanni, hekim ve arifler nazari akil kaynaklanni,
boyacilar gorulen renkler kaynagini, musiki ehli olanlar sesler ilmi
kaynagini bildiler, ondan istifade ettiler. ikinci tevili esas ahrsak bu
sefer
karsimiza soyle bir anlam gikar: Kalp Musa'sina nefis asasini beyin
tasma vurmasini emrettik. Ondan on iki kaynak fiskirdi. Bu kaynaklar
yukanda sozunu ettigimiz duygulardir ki bunlann her biri yine yukanda
sozii edilen on iki kuvvetten birine ozgudur. Bu on iki kuvvet de ruh
Yakub'unun torunlandir. Her biri igecegi kaynagi bilmistir. Allah'm
verdigi nziktan yeyin, igin. Yani yuce Allah'm size nzik olarak verdigi
ilimden, amelden ve hal ve makamdan yararlanm. Yeryuzunde
bozgunculuk gikarmaym, cahillik edip fesatta ileri gitmeyin.

61 -Hani siz: Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim igin


Rabbine dua et de yerin bitirdigi seylerden; sebzesinden, hiyarmdan,
sarimsagindan, mercimeginden, soganindan bize gikarsin, dediniz.
Musa ise: Daha iyiyi daha kotu He degi§tirmek mi istiyorsunuz? O halde
§ehre inin. Zira istedikleriniz sizin igin orada var, dedi. i§te uzerlerine
a§agilik ve yoksulluk damgasi vuruldu. Allah'm gazabina ugradilar. Bu
musibetler, Allah'm ayetlerini inkara devam etmeleri, haksiz olarak
Nebileri oldurmeleri sebebiyle geldi. Bunlann hepsi, sadece isyanlari ve
taskmliklan sebebiyledir.

"Bir tek yemekle yetinemeyiz..." ilim, marifet ve hikmet gibi ruhani


gida ile yetinemeyiz. Bizim igin Rabbine dua et, Rabbinden bizim igin
iste, gidalanmizi gogaltsm, bollastinp gida edinmeyi kolaylastirsm.
Nefislerimiz topragmda biten habis sehvetlerden, adi lezzetlerden,
soguk meyvelerden, kisacasi nefsin payi ve azabi niteligindeki her
seyden versin. §ehre inin. Beden sehrine. Orada istediginiz seyler var.
Boylece sehvetlerin pesine dustukleri, kabuk ve dis gorunus hirsma
sahip olduklan igin uzerlerine zillet ve yoksulluk damgasi vuruldu. Yani
muhtaghklari surekli oldu. Ve sufli cihette ikame etmeleri sureklilik
kazandi. Uzakhk ve kovulma gazabina mustahak oldular. Bu azap
onlara Allah'tan geldi. Ciinku Allah'm ayetlerinden ve tecellilerinden
perdelendiler. Ayetin geri kalan kismi, aynca bir agiklamayi

74. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gerektirmeyecek kadar agiktir. ikinci tevil agismdan ayeti ele ahrsak bu


durumda soyle bir anlam elde etmis oluruz: Kendilerine yonelik sabit bir
emir, kendilerini tesvik edici bir buyruk olmadan, bilakis sirf batil
duygulanna uyarak kalp nebilerini oldurmeleri, kalp ve akil emirlerine
isyan etmeleri, bunlann zahirine dayanarak azginlik etmeleri nedeniyle
uzerlerine asagihk ve yoksulluk damgasi vuruldu ve Allah'in gazabina
ugradilar.
62- Suphesiz iman edenler, Yahudiler, Hiristiyanlar ve sabilerden
Allah'a ve ahiret gunune hakkiyla inanip Salih amel i§leyenler igin
Rableri katinda mukafatlar vardir. Onlar igin herhangi bir korku yoktur.
Onlar uzuntu gekmeyeceklerdir.

"Suphesiz iman edenler..." taklidi iman ile inananlar, zahiri imana


sahip olanlar ve Batmi imana sahip olanlar ile makulattan
perdelendikleri igin akil meleklerine ve vehmi ve hayali olgularla
perdelendikleri igin nefsani kuvvetlerin yildizlanna tapanlar, bunlardan
her kirn gergek anlamda Allah'a ve ahiret gunune iman ederse, tevhid
ve kiyamet ilmine kesinkes kani olursa, Allah'in huzuruna gikarken
kendisi igin yararh olani, ahirette mutluluk saglayacak seyi bilirse, iste
bu gibi kimseler igin rableri katinda fiil ve sifat cennetlerinden olusan
ruhani baki sevaplar vardir. Fiillerinin akibetlerinden dolayi korkmazlar
ve sifatlar tecellilerini kagirmaktan dolayi da uzulmezler. Bu ayet,
israilogullanna yonelik hitabm ortasmda yer almis bir ara agiklama
niteligindedir.

63- Sizden saglam bir soz almi§, Tur Dag in in altmda, size
verdigimizi kuvvetle tutun, onda bulunanlari daima hatirlaym, umulur ki,
korunursunuz, demi§tik.

64- Ondan sonra sozunuzden donmustunuz. Eger sizin uzerinizde


Allah'in ihsani ve rahmeti olmasaydi, muhakkak zarara ugrayanlardan
olurdunuz.

"Sizden saglam bir soz almi§tik..." Burada ya ezeli onceki soz, ya


da evrat kapsammda sonraki soz, yahut akh deliller aracihgiyla fiil ve
sifat tevhidi uzerine onlardan alman soz kastediliyor. Uzerinize beyin
Tur'unu kaldirdik ki, manalan anlama ve kabul etmeniz mumkun olsun.

BAKARA SURESi . 75

"Dedik ki: Tutun", yani size verdigimiz Tevrat'i veya hak ile batih
ayirma ozelligine sahip akil kitabmi ciddiyetle kabul edin, igindeki
hikmetleri, marifetleri, ilim ve seri hukumleri anlayin, ki sirkten,
cehaletten ve fisktan sakinasiniz.

Sonra sufli cihete yonelmek suretiyle bundan yuz gevirdiniz. Eger


Allah'm size yonelik akil hidayeti seklindeki lutfu ve basiret ve seriat
nuru seklindeki rahmeti olmasaydi husrana ugrayanlardan olurdunuz.

65- iginizden cumartesi gunu azginlik edip de, bu yuzden


kendilerine: A§agilik maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.

66- Biz bunu hadiseyi bizzat gorenlere ve sonradan gelenlere bir


ibret dersi, muttakiler igin de bir ogut vesilesi kildik.

" ...Azginlik edenleri elbette bildiniz..." Bil ki: insanlar ihmal edilir,
kendi hallerine birakilir, tabiatlanyla bas basa kalacak sekilde
saliverilirlerse, azarlar, cismani lezzetlere dalar, zulmani bulutlann
iginde kaybolurlar. Qunku bu hususta aliskanlik kazanma ozellikleri
vardir. ilk gocukluktan, kuguk yaslardan itibaren bu yondeki egilimleri
gelismistir. Derken istidatlan yok olur, insanhk mertebesinden asagi
duser, baska asagihk varhklara donusurler. Nitekim, yiice Allah soyle
buyurmustur: "Allah'm lanetledigi ve gazap ettigi, aralarindan
maymunlar, domuzlar gikardigi..." (Maide, 60). Buna karsihk insanlar
muhafaza edilir, seri ve akli siyasetle gozetilirlerse, hikmet, adap,
tehdit
ve vaat esash ogutlerle terbiye edilirlerse yukselirler, nurlanirlar. §air
soyle der:

Bu nefistir, eger ihmal edilirse algakligi yol edinir


Ama erdemlere dogru yoneltirsen, panldar.

Bu nedenle ibadetler ongorulmus ve insanlarm bu ibadetleri belli


vakitlerde tekrar etmeleri farz kilmmistir. Ta ki gaflet vakitlerinde
biriken
tabiat tortulan, lezzet alma ve sehevi arzulan tatmin etme vakitlerinde
anz olan mesguliyet karanhklan dagilsm, huzurda olma nurunun
etkisiyle igleri aydmlansm, nefis ugurumuna yuvarlanmaktan,
tokezlenmekten kurtulup Hakk'a yonelme ile kalpleri hayat bulsun,
ruhun ruhu ve vahdet sevgisi ile rahata kavusup heva yalnizhgmdan ve
kesret girdabmdan kurtulsunlar. Nitekim Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Bir namazdan sonra kilman namaz, kisi eger buyuk

76. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gunahlardan kagmmissa, o arada islenen kuguk gunahlarm kefaretidir."


Gormez misiniz ki, buyuk hadesetten ve cinsel birlesmeden sonra
gusul, kuguk hadesetten sonra da abdest almak suretiyle temizlenme
emredilmistir?! Dolayisiyla gece ve gunduz saatlerinde dunyevi islerle
mesguliyetten siynlma amaciyla bes vakit namaz emredilmistir. Bu bes
vakit namaz bes duyudan kaynaklanan kir ve tortulan giderir. Ki bunlar
nefiste ilgili olduklan duyulara uygun olumsuz etkiler birakirlar. Bu
nedenle bir haftalik aynhga, turlu is ve kazang yollanyla mesgul olma
yalnizligimn, bedensel giysilerin ve nefsani arzularm karanligma karsilik
ibadete tahsis edilmis bir gunde toplanma ongorulmustur ki, toplanma
sicakligi ve unsiyet ile aynlik yalnizligi ortadan kalksm, aralannda sevgi
ve kaynasma meydana gelsin, ibadet nurunun, Hakk'a yonelisin
etkisiyle dunyevi islerle mesgul olup Hakk'i bir kenara birakma karanhgi
dagilsm, ig alemleri aydmlansm. Dolayisiyla Yahudiler igin haftanm ilk
gunu toplanma gunu olarak tahsis edilmistir. Qunku onlar baslangig ve
zahir ehlidirler. Hiristiyanlara da ondan sonraki gun tahsis edilmistir,
bunun nedeni onlann ahiret, ruhaniyet ve batm ehli olmalan ve bize
oranla baslangig ve zahirden geri kalmalandir. Muslumanlara da
haftanm son gunu tahsis edilmistir. Yani Cuma gunu. Ciinku
Muslumanlar son Nubuvvet ehli olup ahir zamanda gelmislerdir. Kulli ve
toplu birlik ehlidirler. Bu degerlendirme cumartesi gununun rivayette
belirtildigi haftanm son gunu kabul edilirse, cumartesi yedinci gun olarak
belirginlesir.

Dolayisiyla bu tanzim Hak Teala agismdan soz konusu olur. Cunku


Yahudilerin gagrismin esasmi olusturan his alemi, alemlerin
sonuncusudur. Hiristiyanlann gagrilannin temeli olan akil alemi ise
alemlerin ilkidir. Cuma gunu de toplanma ve bitim gunudur. Bu sistemi
ve denetimi gozetmeyen kimsenin istidat nuru ortadan kalkar,
Cumartesi yasagmi gigneyenler gibi baska bir mahluka donusturulur.
Cumartesi ehli denilen bu kimseler, o gun avlanmaktan, Cumartesi gunu
nefsani hazlan derlemekten ve bunlara burunmekten menedilmislerdi.
Fakat onlar bu yasagi gignemek igin bir hileye basvurdular; denizin
sahilinde havuzlar yapip baliklarm oralarda toplanmasim saglayarak
pazar gunu avladilar.
BAKARA SURESi . 77

Diger bir ifadeyle haftamn sair gunlerinde heyuli curum denizinin ve


maddi curumlerin sularmi evlerinin havuzlarma doldurdular, onunla turlu
yiyecekler, igecekler, lezzetler ve eglenceler cemettiler. Boylece
cumartesi gunu onlar igin butun nefsani hazlar, paylar, haftamn diger
gunlerinde kendilerine yetecek kadar birikti. Ki o gunlerde kazangla,
sanat ve meslekle ilgilenecek zaman bulabilsinler. Nitekim, bugun de
Yahudiler ve gesitli Musluman gruplar boyle davranmaktadirlar.
Fasikliklarmin buyuk kismi bu hususta gergeklesmektedir. iste bu
cumartesi gunu, gelenek haline getirdikleri bir yontemdir. Bu da
gosteriyor ki, huzurda olduklan butun vakitlerde ilgileri dunyaya, nefis ve
hevanm hazlanm talep etmeye yoneliktir. Nitekim, bugun nice
Musluman vardir ki bedeni mescitte, namazda oldugu halde kalbi
pazarda ahsveristedir. Hatta boyle Muslumanlardan biri soyle demistir:
"Ben butun hesap listemi namazda gikannm." Yani, dunya ile mesgul
olmaya ara verip namaza durdugum zaman kalbim, ticaretimin
bilangosunu, alacaklanmin, borglanmin listesini gikarmaya baslar. iste
bu tavir, yuksek insani alemden asagi hayvani aleme yuvarlanmayi
kagimlmaz kilar. "Kendilerine: a§agilik maymunlar olun, dedik."
ifadesinin anlami budur. Yani, gorunurde insana benzerler, ama insan
degildirler. Asagihktirlar, uzaklastinlmis ve kovulmuslardir.

insanlarm dunya ve ahirette baska varhklara donusmeleri inkan


mumkun olmayan bir haktir. Bu hususu dile getiren ayetler ve hadisler
vardir. Bir ayette "Aralarmdan maymunlar ve domuzlar gikardi..."
(Maide, 60) buyurulmustur. Resulullah efendimiz (s.a.v) de soyle
buyurmustur: "Bazi insanlar kiyamet gunu oyle bir kahp ve suret iginde
hasredilirler ki, maymun ve domuz onlarm yanmda guzel kahr."

Yine Resulullah'tan (s.a.v) soyle rivayet edilmistir: "On ug turlu


mesh vardir." Sonra bu meshedilislerin her birinin sayismi, bunu
gerektiren amelleri, gunahlan ve meshedilis gerekgelerini agiklamistir.

Kisacasi bir kimseye hayvanlara ozgu herhangi bir nitelik galip gelir,
istidadmi yok edecek sekilde koklesir, karakterinde, tabiatmda kahci bir
yer edinerek artik ozel sureti haline gelirse-tipki kaynagi kibrit madeni
olan su gibi-, bu kimsenin karakteri, tabiati, seciyesi o hayvanm
karakteri, tabiati ve seciyesi olur, nefsi soz konusu hayvanm nefsine
donusur. Olumden sonra ruhu bedenden aynlmca ahiret aleminde
karakterine uygun bir sifata burunur ve bu sifat onun sureti olur. Allah
bu gergegi herkesten daha iyi bilir.

78. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

67- Musa kavmine: Allah bir sigir kesmenizi emrediyor, demi§ti de:
Bizimle alay mi ediyorsun? demi§lerdi. O da: Cahillerden olmaktan
Allah'a sigmirim, demi§ti.

68- Bizim adimiza Rabbine dua et, bize onun ne oldugunu


agiklasm, dediler. Musa: Allah diyor ki: O, ne yasli ne korpe; ikisi
arasmda birinek. Size emredileni hemen yapin dedi.

69- Bu defa: Bizim igin Rabbine dua et, bize onun rengini agiklasm,
dediler. "O diyor ki: San renkli, parlak tuylu, bakanlarm igini agan bir
inektir" dedi.
70- Ey Musa! Bizim igin, Rabbine dua et de onun nasil bir sigir
oldugunu bize agiklasm, nasil bir inek kesecegimizi anlayamadik. Biz,
insallah emredileni yapma yolunu buluruz, dediler.

71- Musa dedi ki: Allah soyle buyuruyor: O, henuz boyunduruk


altma alinmayan, yer surmeyen ekin sulamayan, serbest dolasan,
renginde hig alacasi bulunmayan bir inektir. "I§te simdi gergegi anlattm"
dediler ve bunun uzerine kestiler, ama az kalsin kesmeyeceklerdi.

"Musa kavmine: Allah bir sigir kesmenizi emrediyor, demi§ti."


Sigirdan maksat, hayvani nefistir. Bu hayvani nefsin bogazlanmasi ise,
hevasimn, tutkulu arzularimn ezilmesidir. Qunku heva ve heves nefsin
hayatidir. Yani riyazet bigagmm agziyla nefsi kesmek, diger bir ifadeyle
onu kendine ozgu fiillerini ifa etmekten ahkoymaktir. "Sen bizimle alay
mi ediyorsun?" dediler. "Sana itaat edelim ve sana boyun egelim diye
bizi hafife mi ahyorsun?" Nitekim, Firavun ile ilgili olarak, onun kavmini
hafife ahp alay ettigi, onlann da ona itaat ettigi belirtilmistir. Bunun
uzerine dedi ki: "Cahillerden olmaktan Allah'a sigmirim." Baskalanni
kugiimseyip alaya almaktan Allah'a sigmirim. Liderlik istemek cahillerin
davranisidir.

"Bizim adimiza Rabbine dua et, bize onun ne oldugunu agiklasm,


dediler." Rabbine bizim adimiza, onun ne oldugunu sor. O yasli degildir,
yani istidadmi yitirmis bir yasa gelmemistir. hams ve aliskanliklann kok
saldiklan kadar yasamamistir. Nitekim "Kirkmdan sonra sofu soguk
olur." denilmistir. "Ne de kbrpedir." Kendisinden isteneni yerine
getiremeyecek ve riyazete tahammul edemeyecek kadar istidadi eksik
de degildir. Qunku, tabii kuvvetler ona galiptir ve gug yetirecek

BAKARA SURESi . 79

kapasitededir. "ikisinin arasmda bir inek." Yukanda anlatilanlann


arasmda bir inektir. "Sari renkli..." Cisimde nuranilik kesinlikle
bulunmadigi igin rengi siyahtir. Nefsin rengi ise bitkiseldir, yani
yesildir.
Qunku nuranilik onda zuhur eder. Siyahhgin ona galip gelmesi nuru
idrak etmemesinden kaynaklanir. Cisme taalluk edisinin karasidir nefse
yansiyan. Qunku kirmizi, beyaz renk ile siyah renk arasmda, ikisinin
kansimindan ibaret bir renktir, ama siyah ton daha agirhkhdir. Ama
insanda sari renklidir nefis. Bunun nedeni de kalbin yam basmda, onun
komsusu oldugunu idrak edisinin nuraniliginin galip gelmesidir. Qunku
sari renk, uzerine beyaz renk baskm gelmis kirmizi renkten ibarettir.
"Parlak tuyludur." istidadmm safhgmdan, kalbin nurunun parildayismin
uzerine yansimasmdan dolayi rengi goz ahci parlakhga sahiptir.
"Bakanlarm igini agar." istidat nurunun gucunden ve panldayismdan
dolayi bakanlarm igini agar. "Bakanlar" derken, istidatlara muttali olan
kamiller kastedilir. Qunku kamil insanlar, istidat ve basiret sahiplerini
severler, onlann huzurunda olmaktan zevk duyarlar. "Nasil bir inek
kesecegimizi anlayamadik." Qunku, bu niteliklere sahip gok inek vardir.
istidat sahibi gok kimse vardir, ama her istidat sahibi talip degildir.
Nitekim soyle denmistir: "Her tabiat, kabiliyet sahibi degildir. Her
kabiliyet sahibi talip degildir. Her talip sabirh degildir ve her sabreden
de
bulmaz." "Biz, in§allah emredileni yapma yolunu buluruz." Bu inegi
kesmenin bir yolunu buluruz.
"In§allah..." demeleri istidat sahibi olduklannin delilidir. Qunkii
olaylarm Allah'm dilemesine bagh oldugunu, O'nun muvaffak kilmasiyla
kolaylastiklarmi biliyorlardi. Bu yuzden Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Eger (insallah diyerek) istisna etmeselerdi, emredileni
zaman durdukga gergeklestiremezlerdi."

"Henuz boyunduruk altina almmami§tir." §eriatm emrine boyun egip


uymamistir. Salih ameller ve ibadetlerle istidat yerini surmemistir. iginde
bil kuvve bulunan irfan ve hikmet ekinini sulamamistir. Kesbi ilimler ve
nufuz edici fikirleri suyunu sunmamistir. Qunku bu tur sigirlann
bogazlanmaya ihtiyaci olmaz. "serbest dola§ir (salmadir)" Sahibi
meraya serbestge otlasm diye salmistir. Kurallar, gelenekler, kanunlar
ve adaplarla idare edilmemektedir.

80. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Renginde hig alaca yoktur." Herhangi bir itikad ve mezhep onda


koklesmemistir. Qunku bogazlanmaya elverisli degildir. "I§te §imdi
gergegi anlattm." Kemale hazir, istiyak duyan ve arzu eden kimsenin
agiklamasi gibi sabit gergegi soyledin. "Bunun uzerine kestiler, ama az
kalsm kesmeyeceklerdi." Qok soru sormalanndan, meselede gereksiz
abartmaya yeltenmelerinden, konuyu alabildigine derinlestirmelerinden,
kesilmesi istenen siginn durumunu enine boyuna kurcalamalanndan,
konuya dair agiklama ile ilgili fuzuli soz soylemlerinden dolayi az kalsm
kesmeyeceklerdi. Qunku bu tavirlan nefsin hizli davranma egiliminde
olmadigim, riyazetten yiiz gevirdigini, fuzuli davranislann ona galip
geldigini, onlarm da kendilerinden isteneni yapmakta zorlandiklanni,
geciktirdiklerini gosteriyordu. Nitekim Resulullah (s.a.v) oyle
buyurmustur: " Eger ilk basta bulabildikleri herhangi birsigin kesselerdi,
bu yeterli olacakti. Ama onlar zorlastirdilar, Allah da buna bagh olarak
yukumluluklerini agirlastirdi." Yani fuzuli bir arastirmaya kalkmasalardi,
gereksiz sorular sormasalardi, kendilerinden istenen gorev bu kadar
agirlasmayacakti. Hemen gorevi yerine getirmeye yeltenmeleri
kabiliyetlerinin ve iradelerinin gucunu ortaya koyacakti. Kolay idare
edilir, rahat yonetilir olduklanni ifade etmis olacaklardi.

Resulullah (s.a.v) "Sizden oncekiler gok soru sorduklan igin helak


oldular." buyurarak gereksiz ve gok soru sormayi nehyetmistir. Yiice
Allah bir ayette soyle buyuruyor: "Agiklanirsa ho§unuza gitmeyecek olan
§eyleri sormaym. " (Maide, 101)

Bu olayla ilgili olarak soyle bir kissa anlatihr: israilogullanndan yash


bir adamm bu evsafta bir buzagisi dunyaya geldi. Yash adamm kuguk
bir oglu vardi. Buzagiyi ahp gocugun yash anasmm yanma goturdu ve
"buzagi su gocugundur. Onu meraya sal. Bakarsm gocuk bulug gagma
erince, isine yarar." dedi. Bu olay meydana gelip israilogullan kirk sene
boyunca bu evsafta bir sigir aramak durumunda kahnca, kadm
gelismeleri haber aldi ve ogluna babasmm tavsiyesini hatirlatti. Qocuk
artik buyumus, gelismisti. Qocuk meraya giderek sigin bulup getirdi.
israilogullan, sigin satin almak igin onunla pazarhk ettiler. Yash kadm
sigin satmasma engel oldu. Sonunda birtulum dolusu altmla sigin satin
aldilar." Yash adam ruhtur. Koca kan cismani tabiattir. Yash adamm
kuguk oglu, ruhun urunii olan akildir. Oldurulmus geng kalptir. Ruh

BAKARA SURESi . 81
yashsi nefis buzagini tabiat kocakansma, buyuyunceye kadar tabii
lezzetler merasmda otlasin diye teslim etti. Ki akil gocugu, makul
niteliklerini somut ozelliklerinden gekip gikarmak, akli ilimleri
kazanmasmi saglayan guglerden biri olup meradan edindigi fikirgucunu
kullanmak suretiyle bulug gagma erisince ondan istifade etsin.
israilogullarimn kirk sene ugrasmalan, gergek bulug gagma kadar
amellerle, adapla ve ahlaki meziyetleri bezenme ile Allah'a yonelik seyri
gergeklestirmeye ve kalbin annmasina isarettir. Nitekim, yuce Allah bir
ayette "Guglu gagma erip kirk ya§ma varmca." (Ah kaf, 15) buyurmustur.
israilogullarimn sigin satin almak igin pazarhk etmeleri seri hidayet ve
irade nuruyla aydinlanmis ruhani kuvvetleri talep etmeye, bunlan vehme
bulasmis akildan gekip alma istegine isarettir. Akhn kiyasi makulelerle
vehme kul olmasma, fikri olgularla akhn boyun egdirilmesine, akli
kiyaslarla seri hidayet nurundan perdelenmesine ve seri hukumlere
burunmemesine son verme isteginin bir gostergesidir. Nitekim,
durmadan soru sorup isi yokusa surmelerinin, agirdan almalannin ve
emri yerine getirme hususunda ayak surtmelerinin sebebi budur.
Kocakannin sigin satmasma engel olmasi, tabiatm seriata uymaya
engel olmasma ve akhn da bu hususta tabiata destek olmasma isarettir.
Qunkii akil, dunya hayatmm maslahati ve gegim duzeyinin yukseltilip
refaha kavusturulmasi, hayatm bol ve genis imkanh olmasi hususunda
seriattan gok tabiatm tarafmi gozetir. Kocakannin sigin, tulumu dolusu
altm karsihgmda satmasi, bogazlanip derisinin yuzulmesinden sonra
yararh seri, akli ve ahlaki ilimlerle, dinin feri hukumleriyle suslenmesine
ve suretinin akil ve tabiata uygun sekilde bunlan kapsamasma, akil ve
tabiati hayatm maslahatim ve tabiatm arzulanni elde etmek igin
kullanmak suretiyle onlardan yararlanmasina, sonra seriatm izniyle helal
yonden akli ameli istekleri karsilamasina, mubah baglammda tasarrufta
bulunmasina, kemalin elde edilmesinden ve sulukun
tamamlanmasmdan sonra bolluk ve yararlanmalarin her turlusunden
istifade edilmesine isarettir.

72- Hani siz bir adam 6ldurmu§tunuz de onun hakkmda birbirinizle


ati§mi§tmiz. Halbuki Allah gizlemekte oldugunuzu ortaya gikaracaktir.

82. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Hani siz bir adam 6ldurmu§tunuz de onun hakkinda birbirinizle


ati§mi§tmiz." Burada, bir sigin kesmelerinin emredilmesinin sebebine
isaret ediliyor. §6yle ki: israilogullanndan zengin bir adam vardi. Bu
adamin geng bir oglu vardi. Amcasinin iki oglu veya amcasinin ogullan
bu gocugu oldurduler, ki babasinin mirasina konsunlar. Cocugun
cesedini israilogullannin boylan arasindaki yolun uzerine biraktilar.
Bunun uzerine israilogullan gocugun oldurulmesi hususunda birbirlerini
suglayip atismaya basladilar. Derken, bir siginn bogazlanmasina,
bogazlanan siginn etinden bir parganin gocugun cesedine surulmesine,
dolayisiyla dirilip katilinin kim oldugunu soylemesine iliskin emir varit
oldu. Bu geng, irfan ve hikmet mallanna sahip zengin ruhun oglu
konumundaki kalptir. Onun oldurulmesi, gergek hayatmi surdurmesine
engel olunmasi, hayatimn kaynagi olan gergek askm iginden sokulup
almmasi ve sehvet ve gazap kuvvetlerinin ona egemen kihnmasi
anlammdadir. Qunku sehvet ve gazap kalbin amcasi olan hayvani
nefsin ogullandir. Veya nefsin butun kuvvetlerinin kalbe hakim kihnmasi
kastedilmistir. Ruh ve nefis, bir babadan, yani ruhu'l kuds adi verilen
faal akildan kaynaklanmalan, ondan dogmalan hasebiyle kardestirler.
Nitekim, bir hadiste bu baglamda soyle buyurulmustur: "Halaniz hurma
agacma ikramda bulunun. Cunku o Adem'in yaratildigi balgigm
kalmtismdan yaratilmistir." Kamil bitkisel nefis, insani nefsin halasi ise
hayvani nefis de halasidir. Bu kuvvetler kalbi oldurduler ki babasinin
mirasi olan akli anlamlan ve hikmetleri arzulan, kemalleri ve lezzetleri
igin turlu hilelerle, tuzaklarla ve fikir kurnazhklanyla kullanabilsinler.
Sonra onu tutup ruhani ve tabii kuvvetlerin arasma attilar. Bu kuvvetlerin
onun oldurulmesi hususunda birbirleriyle atismasi, bu kuvvetlerden her
birinin, bozgunculuk ve gunahkarhgi diger kuvvetin uzerine yikmaya
gahsmasi, yapicihk ve sugsuzlugu ise kendine ozgu kilmasi
anlammdadir. Qunku bu kuvvetler, faaliyetleri ve lezzetleri hususunda
birbirleriyle gekisir, atisirlar ve her biri kendine uygun, kendisiyle
ortusen
olgular aracihgiyla otekisine uygun, otekisiyle ortusen olgulardan
perdelenir. Dolayisiyla yapicihgi, salahi kendinde, yikicihgi,
bozgunculugu da baskasmda gorur. "Halbuki Allah gizlemekte
oldugunuzu ortaya gikaracaktir." Sizin istila etmeniz suretiyle uzerini
orttugunuz kalbin nurunu ve hayatmi ortaya gikaracaktir.

BAKARA SURESi . 83

73- Haydi, §imdi oldurulen adama, kesilen inegin bir pargasiyla


vurun, dedik. Boylece Allah oluleri diriltir ve du§unesiniz diye size
ayetlerini gosterir.

"Haydi, §imdi oldurulen adama, kesilen inegin bir pargasiyla vurun,


dedik." inegin kuyrugunu veya-kissada anlatildigi uzere-dilini oldurulen
adama vurun ki dirilip size katilinin kim oldugunu soylesin. Kuyrugun
(oldurulen adama) vurulmasi, nefsin oldurulup en zayif kuvvetinin geride
birakilmasina isarettir. Kuyruk nefsin sonudur ki, ondan sonra bitkisel
nefis gelir. Aynca, dokunma duyusu gibi onunla bitkisel nefis ve diger
zahiri duyulan arasmdaki baglantiyi saglar. Qunku zahiri duyular nefsin
kuyrugu hukmundedir. Buna karsihk kesilen siginn dilinin oldurulen
adama vurulmasi, ahlakimn ve guglerinin iptal edilerek dili olan fikrinin
geride birakilmasina isarettir. Bunlar iki ayn yoldur. Biri riyazet (gazap
ve sehvetin oldurulmesi) yoludur ki, tasavvufun izledigi yol budur ve bu
yol guglu, suglu, mustevli ve azgm nefisler igin daha elverislidir. Digeri
ise tahsil etme ve ahlaki iptal etme yoludur. Alimler ve hukema bu yolu
izler ve bu yol zayif, saf, uysal ve yumusak nefislere daha uygundur.
Siginn bir pargasiyla "adama... vurun." Bunun uzerine adam, sah
damarmdan kanlar akar halde kalkti ve katilinin kim oldugunu soyledi.
Yani gergek hayata kavusmus olarak dirildi. Ama uzerinde oldurulmenin
belirtileri vardi, gunkii bedenle ilintiliydi ve zorunlu olarak bedenin
taleplerine bulasmisti. Boylece bedensel kuvvetlerin kendisini idrak
etmesine engel oldugunu ve nurundan perdelediklerini bildi. "Boylece
Allah oluleri diriltir." iste bu buyuk diriltme olayi gibi Allah oluleri
gergek
ameli hayat bahsederek cehalet olumunden diriltir. Dusunesiniz diye
delillerini ve sifatlannin alametlerini size gosterir.

74- Bunlardan sonra yine kalpleriniz katila§ti. Artik kalpleriniz ta§


gibi yahut daha da katidir. Qunku ta§lardan oylesi vardir ki, iginden
irmaklar kaynar. Oylesi de var ki, gatlar da ondan su fiskirir. Taslardan
bir kismi da Allah korkusuyla yukardan asagi yuvarlanir. Allah yapmakta
olduklannizdan gafil degildir.

"Bunlardan sonra yine kalpleriniz katilasti." Bu olaym uzerinden


uzun zaman gegtikten, ara donem uzadiktan, toplumunuzda
gesitlenmeler birbirini izledikten ve gekismeler art arda patlak verdikten
sonra olaylara gokga karismamn, bedensel lezzetlerle hasir nesir
84. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

olmanm, nefsani sifatlara iyice burunmenin sonucu kalpleriniz katilasti.


"Artik kalpleriniz ta§ gibidir." ilmi nakistan etkilenmedigi igin tas
gibidir.
Veya tastan "daha kati" demir vs. gibi bir seydir.

Ardmdan yuce Allah, taslann onlann kalplerinden daha yumusak


oldugunu agikhyor ve bu baglamda taslarla ilgili ug duruma isaret
ediyor. Bundan anlasihyor ki dort turlu kalp vardir: Bir tur kalp vardir ki
ilahi nurla aydinlanmis, ona gomulmustur. ilim denizine dalmis,
batmistir. Bu tur bir kalpten ilim nehirleri fiskmr. Ondan igen, ebedi
hayata kavusur. One gegen Allah ehlinin kalpleri gibi. Bu tur kalplere su
ifadeyle isaret edilmistir: "Taslardan oylesi var ki, iginden irmaklar
kaynar. "

Bir tur kalp de vardir ki , ilmi kana kana igmis, ezberleyip anlamistir.
insanlar da ondan yararlanir. ilimde derinlesen alimlerin kalpleri gibi. Bu
tur bir kalbe de su ifadeyle isaret edilmistir: "Oylesi de var ki, gatlar
da
ondan su fi§kinr. "

Bir tur kalp de var ki, urperir, boyun eger, teslim olur ve itaat eder.
Musluman abidlerin ve zahidlerin kalpleri gibi. Bu tur kalplere de su
ifadeyle isaret edilmistir: "Taslardan bir kismi da Allah korkusuyla
yukardan asagi yuvarlanir." Bu tur kalplerin en basit hali, Allah
korkusuyla yukandan asagiya yuvarlanmaktir. Yani Allah'm emrettigine
boyun egmek, merkeze gayet akici bir sekilde meyletme ozelligine
sahip olmaktir.

Geride ilimden asla etkilenmeyen, korku karsismda yumusamayan,


hidayetten yuz geviren, buyuklenerek hevanm buyruklanna uyan, inatla
karsi gikan bir kalp kahyor. Madenler iginde boyle bir kalbe benzetilecek
bir sey bulunmaz. Cunku, butun madenler Allah'm kendilerine yonelttigi
emri derhal kabul ederler. Ornegin demiri ele alalim; gok sert olmasma
ragmen istendigi zaman yumusayiverir. Hz. Resulullah (s.a.v) §6yle
buyurmustur: "Allah'm benim aracigimla gonderdigi hidayet ve ilim, bir
arazinin uzerine yagan bol yagmura benzer. Bu arazinin bir kismi
elverislidir, suyu kabul eder, bol gayir ve yesil ot yesertir. Bir kismi
gukur
oldugu igin suyu tutar. Boylece Allah insanlan bundan yararlandinr.
Ondan igerler, hayvanlanni ve ekinlerini sularlar, onunla tarlalanni
ekerler. Diger bir kismi ise egilimli oldugu igin suyu tutmaz, dolayisiyla
boyle yerde gayir bitmez. iste dinde derin kavrayisa sahip olan, ilim

BAKARA SURESi . 85

ogrenen ve ogreten kimse ile buna basim kaldinp bakmayan ve benimle


gonderilen Allah'm hidayetini kabul etmeyen kimselerin durumu buna
benzer." Resulullah (s.a.v) bu hadisinde son ug kalbi anlatti.
Dorduncusu ise Muhammedi kalptir.

"Allah yapmakta olduklarmizdan gafil degildir." Bu ifade, kalpleri


katilasmis kimselere yonelik bir tehdit igermektedir. Yani Allah onlardan
haberdardir, onlan nurundan mahrum ederek kendi karanhklan iginde
birakir. Bundan sonraki ayetlerin anlami agiktir ve oncekilerin tevili
mahiyetindedir.

75- §imdi onlarm size inanacaklarmi mi umuyorsunuz? Oysa ki,


onlardan bir zumre, Allah'm kelammi i§itirler de iyice anladiktan sonra,
bile bile onu tahrif ederlerdi.

76- inananlarla kar§ila§tiklarmda "iman ettik" derler. Birbirleriyle ba§


basa kaldiklari vakit ise: "Allah'm size agtiklarmi, Rabbiniz katmda sizin
aleyhinize huccet getirmeleri igin mi onlara anlatiyorsunuz; bunlan
du§unemiyor musunuz?" derler.

77- Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de agikga yaptiklanni da


Allah bilmektedir.

78- iglerinde birtakim ummiler vardir ki, Kitabi bilmezler. Butun


bildikleri kulaktan dolma §eylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde
bulunuyorlar.

"Umuyor musunuz?" ki sizin yol gostermenizle sifat tevhidini


benimsesinler?! Oysa onlardan bir zumre Allah'm sifatlanni kabul
ederlerdi, sonra bunlan kendi nefislerine nispet ederek tahrif yonune
giderlerdi. "iyice anladiktan sonra. "Sifat tevhidini bildikten sonra.
Bizzat
gozlemleyerek degil. "Bile bile..." Bunlarm Allah'm sifatlan oldugunu
biliyorlardi. Fakat tevhidleri meleke ve hal duzeyinde olmadigi, bilakis
bilgi duzeyinde oldugu igin, akhn kalbe egemen olmaktan gafil oldugu
bir durumda nefisleri, ortakhk iddiasiyla bu sifatlan kendilerine nispet
ederler.

79- Elleriyle bir kitap yazip sonra onu az bir bedel kar§iligmda
satmak igin "Bu Allah katindandir" diyenlere yaziklar olsun! Elleriyle
yazdiklarmdan oturu vay haline onlarm! Ve kazandiklarmdan oturu vay
haline onlarm!

86. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Elleriyle bir kitap yazanlara yaziklar olsun!" Kendisinde nefsin


sifatlan geride kaldigi halde bunun farkmda olmayana yaziklar olsun!
Veya farkmda oldugu halde hile yapan, ya da bunlan agiga vurmayan,
nefsiyle ve nefsinin sifatlan yapip eden ve konusan, sonra da nefsin
hazlanndan bir haz edinmek igin bunlann Allah katmdan oldugunu iddia
edene yaziklar olsun! Daha dogrusu bu soz ve fiilin kendisi ve de
Allah'a nispet edilisi nefis igin tarn bir haz ve daha guglusu olmayan bir
gunahtir.

Yukanda ele aldigimiz ilk ug ayeti uyarlama esasma dayanan


ikinci tevil yontemiyle yorumlamak mumkundur. §6yle ki: Ey ruhani
kuvvetler! §u nefsani kuvvetlerin, sizin hidayetiniz ve boyun egmeniz
nedeniyle iman etmelerini umuyor musunuz? Oysa vehim ve hayal gibi
onlardan bir ziimre Allah'm sozunu isitirler. Allah'tan kalbe varit olan
manalan algilarlar, bunlan iyice anladiktan sonra tecrubelilikten ve
intikal goklugundan dolayi tahrif ederek cuzlere boler ve onlarla ilgili
cuzi
hukumler verirler, tipki uykuda veya gergek hayatta bazi olaylarla ilgili
olarak yaptiklan gibi. Yani bunlan olduklan gibi idrak ederler. Ama
bunlan tahrif etmeyi, bazi sonuglara, benzerlere ve zitlara intikalini de
bilirler. Sizinle karsilasip yuz yuze geldiklerinde, sizin huzurunuzda
idrak
ettiklerinizi algiladiklannda, onlann sizin igin tesyi edildiklerini,
yukseltildiklerini gorduklerinde benimser ve tasdik ederler.

Gaflet vakitlerinde bas basa kaldiklannda ise, Allah'm kendilerine


agtigi maddi, hayali ve mevhum idrakleri telkin etme hususunda
birbirlerine engel olurlar ki bunlan huccet olarak kullansmlar ve rableri
katmda ruhaniyet huzurunda bunlan delil kilsmlar. "Onlar bilmezler mi
ki, gizlediklerini Allah bilmektedir." Kendileri idrak edip de sizden
gizledikleri seyleri. "Agikga yaptiklarmi" da bilmektedir. Sizi bunlara
muttali kilar ve onlara karsi size yardim eder.

"Iglerinde..." Tabii kuvvetlerden idrak edilemeyen zahir duyular


vardir ki, bunlar akli anlamlar kitabmi bilmezler. Sadece lezzetlerine ve
sehvetlerine dair beklentiler iginde olurlar. Kemal yolunda bunlann kotii
akibetlerine ve zararlanna kani olmazlar. Aksine faydali ve iyi seyler
olduklanni sanirlar.

BAKARA SURESi . 87

80- israilogullari: Sayili birkag gun mustesna, bize ates


dokunmayacaktir, dediler. De ki: Siz Allah katmdan bir soz mu aldmiz-ki
Allah sozunden caymaz-, yoksa Allah hakkmda bilmediginiz seyleri mi
soyluyorsunuz?

81- Hayir! Kim bir kotuluk eder de kotulugu kendisini gepegevre


ku§atirsa i§te o kimseler cehennemliktir. Onlarorada devamli kalirlar.

82- iman edip yararli i§ yapanlara gelince onlar da cennetliktirler.


Onlarorada devamli kalirlar.

"Bize ate§ dokunmayacaktir." Ceza suresinin gunahi isleme


suresine esit olduguna inandilar. Gunahm nefiste yerlesik, degismez bir
bozuk inams, orada kok salmi§ bir karakter, nefsin zati niteliklerinden bir
meleke haline gelmesi durumunda azabin ebediliginin sebebi olacagini
bilmiyorlar. "Kotulugu kendisini gepegevre kusatirsa" ifadesinin anlami
da budur. Yani kotuluk onu istila eder, butunuyle kapsarsa. Giysiyi
butunuyle kaplayan siyah bir renk gibi. Eger boyle olmasaydi itaat
etmek de sevabin ebediligine sebep olmazdi.

83- Vaktiyle biz, israilogullarmdan: Yalnizca Allah' a kulluk


edeceksiniz, ana-babaya, yakm akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik
edeceksiniz diye soz almi§ ve "insanlara guzel soz soyleyin, namazi
kilin, zekati verin" diye de emretmi§tik. Sonunda azmiz mustesna, yuz
gevirerek donup gittiniz.

"Vaktiyle biz, Israilogullarmdan... soz almistik." Onlardan, tevhide


bagli kalacaklanna, tevhidin geregi olan davrani§lan sergileyeceklerine,
rububiyet huzurunda bulunduklanni surekli goz onunde
bulunduracaklanna, rububiyetin zahiri niteliklerinde tecelli edi§lerini
mu§ahede edeceklerine ve bu mu§ahedenin hakkini vasiflannin
zuhuruna uygun §ekilde eda edeceklerine dair soz almistik.

Rabhk sifatlan ve sonuglan zahirde ve gorunur alemde ilk olarak


anne ve baba uzerinde zuhur eder. Bu, aradaki munasebetten, terbiye
unsurundan ve duygusal baghliktan kaynaklanir. Bunlar da rahmet
sahibi Rabbin anne ve babada evlada karsi uyandirdigi duygulardir. Bu
nedenle anne ve babaya iyilik etmek, Allah'a bidatten hemen sonra
gelmelidir. Qunku rububiyet, anne ve babada zuhur etmistir. Ardmdan,
yakm akrabalar gelir. Bunun nedeni de ilahi baghhk ve rahmet

88. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

unsurunun kisiye nispetle onlarda zuhur etmis olmasidir. Arkasmdan,


yetimler gelir. Qunku yuce Allah, velayetini ozel olarak onlara yoneltmis
ve onlan diger insanlardan daha ust duzeyde korumayi ustune almistir.
Allah velisi, dostu olmayanm velisidir, dostudur. Ardmdan, yoksullar
gelir, ki yuce Allah baskasimn vasitahgma bas vurmadan onlarin
velayetini, gozetimini ve riziklarmi uzerine almistir. Bundan sonra butun
insanlar gelir.

Qunku onlar arasinda genel bir rahmet duygusu vardir ve bu da


rahmaniyetin golgesidir. §u halde, dereceleri, ustunlukleri mertebeler
halinde emredilen iyilik, Allah'm sifatlanni mazharlannda gozetmek,
tecellilerinin hukukunu ve ahkamini riayet etmek suretiyle kullugu sirf
O'na yonelik yerine getirmek anlamindadir.

84- Birbirinizin kanmi dokmeyeceginize, birbirinizi yurtlanmzdan


gikarmayacagmiza dair sizden soz almi§tik. Her §eyi gorerek sonunda
bunlan kabul etmi§tiniz.

"Birbirinizin kanmi dokmeyeceginize dair sizden soz almi§tik."


Nefsin ihtiyaglanni ve lezzetlerini elde etmek igin gergek hayatinizi ve
ozel fiillerinizi terk ederek nefsin ozelliklerini ve sifatlanni arzu etmek
ve
nefsin hevasma ve karakterine meyletmek suretiyle kan
dokmeyeceginize dair sizden soz almistik. "Birbirlerinizi yurtlanmzdan
gikarmayacagmiza" dair sizden soz almistik. Yani ozlerinizi, kendinizi.
Qunku nefis "zat / 6z" olarak da ifade edilir. "Yurtlanmzdan..." ruhani
karargahlarmizdan ve kutsi bahgelerinizden gikarmayacagmiza dair
sizden soz almistik. "Kabul etmi§tiniz." Bu sozii ikrar ederek sonuglarmi
kabul etmistiniz. "Her seyi gorerek..." bunlan yerine getirmenizi mumkun
kilan ilk istidadinizm ve fitri akhnizin kapasitesine tanikhk etmistiniz.

85- Bu misaki kabul eden sizler, birbirinizi olduruyor, aramzdan bir


zumreyi yurtlarmdan gikanyor, kotuluk ve du§manlikta onlara kar§i
birle§iyorsunuz. Onlan yurtlarmdan gikarmak size haram oldugu halde
size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onlan kurtanyorsunuz. Yoksa
siz Kitabm bir kismma inanip bir kismim inkar mi ediyorsunuz? Sizden
oyle davrananlarm cezasi dunya hayatmda ancak rusvalik; kiyamet
gununde ise en §iddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta
olduklanmzdan as/a gafil degildir.

BAKARA SURESi . 89

86- i§te onlar, ahirete kar§ilik dunya hayatmi satin alan kimselerdir.
Bu yuzden ne azaplari hafifletilecek ne de kendilerine yardim
edilecektir.

"Bu misaki kabul eden sizler..." Fitrattan kopan, asli istidat


nurundan perdelenen sizler, azdigimz, heva ve hevesinize uydugunuz
igin birbirinizi olduruyorsunuz. iginizden bir zumreyi saptirarak, yanhsa
yonlendirerek, gunah islemeye ve hevanm pesinden kosturmaya tesvik
ederek kadim, asli yurtlanndan gikanyor, onlara karsi birbirinize yardim
ediyor, onlar aleyhine gunahta birbirine destek oluyorsunuz. Cirkin
hayasizhklar ve gunahlar isliyorsunuz ki, onlar sizi gorsunler de size
uysunlar. Onlara karsi dusmanhk ediyorsunuz, insanlara zorbahkla
muamele ediyorsunuz ki, zulmunuz onlara kadar ulassm. Dolayisiyla,
behimi ve yirtici gucun rezilliklerini onlara dayatiyorsunuz. Onlan bu tur
algakhklan islemeye tesvik ediyorsunuz, bu tur rezaletleri onlara suslii
gosteriyorsunuz. Nitekim tevhid ehli olduklanni iddia eden ve her seyi
mubah goren (ibahiye) bazi Musluman gruplann yontemi de buna
benzemektedir.

"Size esirler olarak geldiklerinde..." isledikleri gunahlann kaydi ile


baglanmis, girkin fiillerinin kabahati ile size geldiklerinde pismanhk
duyarsmiz. Onlan ve benzerlerinin akillanni gelmenizden dolayi pisman
olursunuz. Yasadiklan utanci ve rezaleti gorup acirsmiz ve "fidye verip
kurtarirsiniz." Hikmetli sozlerle, ogutlerle, akli ve ruhi lezzetlerin en
yiice
oldugunu, hevaya, nefse ve seytana tabi olmanm sonunun vahim
oldugunu, fiilleri itibariyle hayvanlara, haserelere es, vahsiliklerine
ortak
olmalannin yerilmeyi hakkeden, bir algakhk oldugunu gosteren ogutlerle
onlan kurtarirsiniz. Onlar da bu ogutlerin etkisiyle uyanirlar, kendilerine
gelirler, o anda hevanm kaydmdan kurtulurlar. Benzeri bir durumu
tevhid, irfan ve hikmet iddiasmda bulunan kafir bir zumrenin ve zumreye
tabi olanlann durumlannda gozlemledigimiz gibi.

"Yoksa siz kitabm bir kismina mi inaniyorsunuz?" Akil ve seriat


kitabmm soz ve ikrar olarak sadece bir kismina mi inaniyorsunuz? Bu
kismi ikrar edip tasdik mi ediyorsunuz? Bu bir kisim, hevaya uymak,
yerilmeyi gerektirir, buyuk bir vebah, helak ve husrani icap eder,
demektedir. "Bir kismmi da inkar mi ediyorsunuz?" Soz ve ikrar olarak
tasdik ettiginiz kismi fiil ve davranis olarak inkar mi ediyorsunuz?

90. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Kitabm sizi nehyettigi seylerden vazgegmiyor musunuz? Kitabm


nehyettigi, onlann haram ve yasaklan mubah ve helal saymalandir.
"Sizden oyle davrananlarm cezasi dunya hayatmda rusvayliktir." Dunya
hayatmda ve kiyamet gununde utang verici duruma dusmek, zelil
olmak, algalmaktir. Yani dunyadan aynldiginizda, ki bu kuguk
kiyamettir, en siddetli azaba dugar olacaksmiz. Bu elem verici azap,
onlann, nefislerinde kok salmis karanlik, zulmet bigimleriyle
cezalandinlmalan, bu kotuluk ve zulmetlerin atesiyle yakilmalan veya
suretlerinin, bigimlerinin butunuyle ters yuz edilmesinden, dolayisiyla
musibetin kat be kat arttinlmasmdan ibarettir. "Allah sizin yapmakta
olduklarmizdan asla gafil degildir." Butun yapip ettiklerinizi kaydetmis,
nefislerinize yerlestirmis ve sizin aleyhinize olmak uzere yazmistir.
Nitekim, yuce Allah bir ayette soyle buyurmustur: "O gun Allah onlann
hepsini diriltecek ve yaptiklanni kendilerine haber verecektir."
(Mucadele, 6) Butun yapip ettiklerini Allah kaydeder, ama onlar
unuturlar.

87- Andolsun biz Musa'ya kitabi verdik. Ondan sonra ardi ardina
Rasuller gonderdik. Meryem oglu Isa'ya da mucizeler verdik. Ve onu,
Ruhu'l-Kudus He destekledik. Gonlunuzun arzulamadigi §eyleri
soyleyen bir resul geldikge, ona kar§i buyukluk tasladmiz. Rasullerden
bir kismmi yalanladiniz, bir kismmi da oldurdunuz.
88- "Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayir; kufur ve isyanlan
sebebiyle Allah onlara lanet etmi§tir. O yuzden gok az inanirlar.

89- Daha once kafirlere kar§i zafer isterlerken kendilerine Allah


katmdan, ellerindeki Tevrat'i dogrulayan bir Kitab gelip de bilip
ogrendikleri gergekler kar§ilarma dikilince onu inkar ettiler. I§te Allah'
in
laneti boyle inkarcilaradir.

90- Allah'in kullarmdan diledigine lutfuyla (kitab) ihsan etmesini


kiskandiklan igin Allah'in indirdigini inkar ederek kendilerini harcamalari
ne kotu bir §eydir! Boylece onlar, gazap ustune gazaba ugradilar.
Ayrica kafirler igin algaltici bir azap vardir.

91- Kendilerine: Allah'in indirdigine iman edin, denilince: "Biz


sadece bize indirilene inaniriz" derler ve ondan ba§kasmi inkar ederler.
Halbuki o Kur'an, kendi ellerinde bulunan Tevrat'i dogrulayici olarak
gelmi§ hak kitaptir. Onlara: §ayet siz gergekten inamyor idiyseniz daha
once Allah'in Nebiylerini neden olduruyordunuz? deyiver.

BAKARA SURESi . 91

92- Andolsun, Musa size apagik mucizeler getirmi§ti. Sonra onun


ardmdan, zalimler olarak buzagiyi tann edindiniz.

93- Hatirlayin ki,Tur Daginin altinda sizden soz almi§: Size


verdiklerimizi kuvvetlice tutun, soylenenleri anlaym, demi§tik. Onlar:
isittik ve isyan ettik, dediler. Inkarlari sebebiyle kalplerine buzagi
sevgisi
dolduruldu. De ki: Eger inaniyorsamz, imaniniz size ne kotu §eyler
emrediyor!

94- Sayet ahiret yurdu Allah katinda diger insanlara degil de


yalnizca size aitse ve bu iddianizda dogru iseniz haydi olumu temenni
edin, de.

95- Onlar, kendi elleriyle onceden yaptiklari isler sebebiyle higbir


zaman olumu temenni etmeyeceklerdir. Allah, zalimleri iyi bilir.

96- Yemin olsun ki, sen onlari yasamaya karsi insanlarin en


duskunu olarak bulursun. Putperestlerden her biri de arzular ki, bin sene
ya§asm. Oysa ya§atilmasi hig kimseyi azaptan uzaklastirmaz. Allah
onlarm yapmakta olduklanni eksiksiz gorur.

97- De ki: Cebrail'e kirn du§man ise §unu iyi bilsin ki Allah 'in izniyle
Kur'an'i senin kalbine bir hidayet rehberi, once gelen kitaplan
dogrulayici ve muminler igin de mujdeci olarak o indirmi§tir.

98- Kim, Allah' a, meleklerine, Rasullerine, Cebrail'e ve Mikail'e


dusman olursa bilsin ki Allah da inkarci kafirlerin dusmanidir.

99- Andolsun ki sana apagik ayetler indirdik. Onlari ancak fasiklar


inkar eder.

100- Ne zaman onlar bir antlasma yaptilarsa, yine kendilerinden bir


grup onu bozmadi mi? Zaten onlarm gogu iman etmez.
101- Allah tarafmdan kendilerine, yanlarmda bulunani tasdik edici
bir elgi gelince ehli kitaptan bir grup, sanki Allah' in kitabmi
bilmiyormu§
gibi onu arkalarma atip terk ettiler.

"- Andolsun biz Musa'ya kitabi verdik.." ifadesiyle ba§layan ve


"bilmiyormu§ gibi..." ifadesiyle son bulan bu ayetler grubunun anlami
agik ve malumdur. Bundan onceki agiklamalar bu ayetler grubunun
anlamim belirginlestirmektedir. Ayetlerde sozu edilen Cebrail'in faal akil,
Mikail'in ise altmci felegin ruhu ve akh oldugu agiktir, kulli bitkisel
nefsi

92. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

bahseden ve kullann nziklanyla gorevli olan da odur. israfil ise


dorduncu felegin ruhu ve akhdir, kulli hayvani nefsi bahsedendir ve
onlarm idaresiyle gorevlidir. Azrail, yedinci felegin ruhudur ve butun
insanlarm ruhlanyla gorevlidir; ruhlan ya bizzat ya da yardimcilan
aracihgiyla kabzeder ve yuce Allah'a teslim eder.

102- Suleyman'in hukumranligi hakkinda onlar, §eytanlarm uydurup


soylediklerine tabi oldular. Halbuki Suleyman buyu yapip kafir olmadi.
Lakin seytanlar kafir oldular. Cunku insanlara sihri ve Babil'de Harut ve
Marut isimli iki melege indirileni ogretiyorlardi. Halbuki o iki melek,
herkese: Biz ancak imtihan igin gonderildik, sakm yanli§ inanip da kafir
olmayasmiz, demeden hig kimseye ogretmezlerdi. Onlar, o iki melekten,
kan He koca arasmi agacak §eyleri ogreniyorlardi. Oysa buyuculer,
Allah 'in izni olmadan hig kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine
fayda vereni degil de zarar vereni ogrenirler. Sihri satin alanlarm
ahiretten nasibi olmadigmi gok iyi bilmektedirler. Karsiligmda kendilerini
sattiklan §ey ne kotudur! Ke§ke bunu anlasalardi!

"Tabi oldular..." Yahudiler ve ruhani kuvvetler, Suleyman'in


hukumranligi veya ruh Suleyman'i hakkinda gunahkar inatgilardan ve
guglu §erlerden olu§an insan kokenli §eytanlann, vehim ve hayallerden,
ruhun nurundan perdelenmi§, akhn emrine ba§kaldiran, kalbe itaat
etmemekte direten tahayyullerden ibaret cin kokenli §eytanlann sihir
kitaplan ve ilimleriyle ilgili soylediklerine uydular. Bunlar soz konusu
sihirlerin Suleyman'in ilmi oldugunu, Suleyman'in bununla tahti ele
gegirdigini, cinleri, insanlan, kuslan bununla emri altma aldigmi iddia
ediyorlardi, bu baglamda hilebazhk, goz bagcihk, vehimler, hayaller ve
safsata esash bilgiler ogretiyorlardi. Oysa Suleyman bunlann etkisini
Allah'tan baskasma isnat etmedigi igin kufre sapmadi. Qunku sihir
kufurdur, etkiyi Allah'tan baskasma isnat etmek suretiyle Allah'm
etkinliginden perdelenmedir.

"Lakin seytanlar kafir oldular." Perdelendiler. Allah'tan baska


muessir olmadigim bilmediler. insanlara sihri ve iki melege, yani nefse
meyilleri olan nazari akla ve ameli akla indirilenleri ogretiyorlardi.
Bunlar
tabiat kuyusundan ters yuz olmuslardi, gunku nefis onlan gogus
Babil'inde kendine gekmisti. Her iki tevile gore madde buharlan ve hile
kapsamma giren ilim ve amellerden, goz bagcihk ve tilsimlardan olusan

BAKARA SURESi . 93
§ehvet ate§inin dumanlan arasmda ve dar bir mekanda azap
goruyorlardi. Ama bunlar, iglerinde nur kuvveti ve melekutiligin kalmtisi
bulundugu igin hig kimseye : Biz bir smama araciyiz. Allah tarafmdan
yoneltilen bela ve imtihaniz, demeden bir §ey ogretmezlerdi. Akli nurla
durumlanna dikkatleri gekiyorlardi. Sakin kufre sapmayin, diyorlardi.
Yani bu ilimleri fesat ve haramlarda kullanmayin. Etkiyi ilmin kendisine
isnat etmeyin. Ama insanlar onlardan, kalp ile nefsi, ruh ile nefsi
birbirinden ayiran kalbi gunaha bulandiran §eyler ogreniyorlardi.

"Oysa buyuculer, Allah' in izni olmadan hig kimseye zarar


veremezler." Ancak Allah zarar vermesini irade ettigi zaman, yapmak
istedigini yapabilir. Ama bu da buyucu igin sinavin oraninin artmasi
anlamina gelir. Ki bu, onun kufrunu surdurmesine donuk bir muhlet
vermedir de. G6ru§unun perdelenmesi anlamina gelir. Bu yuzden
sihrinin tesirinin gergek kaynagmi bilemez.

"Onlar kendilerine zarar vereni ogrenirler." Perdelenmeyi arttirmak,


sapma egilimini ve hevaperestligin oranmi guglendirmek suretiyle
kendilerine zarar verenleri ogrenirler. Perdenin kalkmasi, dolayisiyla
bunun Allah'tan bir imtihan oldugunu gorecek §ekilde perdenin
kaldinlmasi §eklinde yararlanmazlar, sihrin §errinden kendilerini
kurtarmasi igin Allah'a sigmmazlar.

"Sihri satin alanlarm ahiretten nasibi olmadigmi gok iyi


bilmektedirler." Bunlann ahiretten bir paylan olmaz. Qunkii kendilerini
butunuyle nefse ve hevaya vermi§lerdir. Sihri dunyahk kirintilan ve
nimetleri elde etmek ugruna kullaniyorlar.

103- Eger iman edip kendilerini kotulukten korusalardi, suphesiz,


Allah tarafmdan verilecek sevap daha hayirli olacakti. Keske bunlari
anlasalardi.

104- Ey iman edenler! "Raina" demeyin, "Unzurna" deyin. Dinleyin.


Kafirler igin elem verici bir azap vardir.

105- Ehli kitab'dan kafirler ve putperestler de Rabbinizden size


hayir indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini diledigine verir.
Allah buyuk lutuf sahibidir.

94. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Eger iman etselerdi . . ." Allah'tan kaynaklanan fiilleri gorerek iman


etselerdi "kendilerini...korusalardi." tesiri baskasma nispet etmekten
ibaret sirkten sakmsalardi. "Ver/'/ece/c sevap..." daimi ve kahci bir sevap
"Allah tarafmdan..." ruhani nurlardan, futuhi bagislardan, kalbi
hallerden, ilahi marifetlerden olusan sevap daha hayirhdir, keske bunu
anlasalardi.

106- Biz, bir ayetin hukmunu yururlukten kaldinr veya onu


unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki
Allah her seye kadirdir.

107- Bilmez misin, goklerin ve yerin mulkiyet ve hukumranligi


yalnizca Allah'mdir? Sizin igin Allah'tan ba§ka ne bir dost ne de bir
yardimci vardir.

"Biz, bir ayetin hukmunu yururlukten kaldinrsak..." Bir ayetin igerdigi


hukmu yururlukten kaldinr ve lafzmi yerinde birakirsak veya recm (zina
edenlerin taslanarak oldurulmesi) ayeti gibi igerdigi hukmu degil sadece
lafzmi yururlukten kaldinrsak "mutlaka daha iyisini getiririz." Yani bu
konuda ondan daha elverisli veya hayir ve iyilikte ona denk birini
mutlaka getiririz.

Bil ki levh-i mahfuzdaki sabit/degismez hukumler ya ozel ya da


genel niteliklidir. Ozel nitelikli olanlan ya sahislara ya da zamanlara
ozgudur. Resulun (s.a.v) kalbine sahislara ozgii bir hukum nazil olunca,
sahislar durdukga hukmu baki kahr. Zamanlara ozgu olanlar ise, soz
konusu zamanlann sona ermesiyle nesholur, ortadan kalkar. Bu zaman
da Kur'an'daki nesihler gibi ister kisa olsun ya da onceki seriatlann
igerdigi hukumler gibi uzun olsun. Ama bu durum, soz konusu
hukumlerin levhi mahfuzda sabit/degismez oluslanyla gelismez. Qunkii
levh-i mahfuzdaki sabitlikleri/degismezlikleri bu niteliktedir. Genel
nitelikli
olanlan ise zaman durdukga dururlar. insanm konusmasi ve dik
durmasi gibi.

"Bilmez misin, goklerin ve yerin mulkiyet ve hukumranligi yalnizca


Allah'mdir.?" Ruhlar alemi sekavitinin ve beden arzmm mulkiyet ve
hukumranligi O'na aittir. O, kudret eliyle buralarda diledigi gibi
tasarrufta
bulunur. Daha dogrusu goklerin ve yerin tumii O'nun zahiri ve batmidir.
Dolayisiyla size yardim edecek, sizi edinecek O'ndan baska kimse
yoktur.

BAKARA SURESi . 95

108- Yoksa siz de daha once Musa'ya soruldugu gibi Rasulunuze


sorular sormak mi istiyorsunuz? Kim imam kufre degi§irse, §uphesiz
dosdogru yoldan sapmi§ olur.

109- Ehl-i Kitaptan gogu, hakikat kendilerine apagik belli olduktan


sonra, sirf iglerindeki kiskangliktan oturu, sizi imanmizdan vazgegirip
kufre dondurmek istediler. Vine de siz, Allah onlar hakkmdaki emrini
getirinceye kadar affedip bagi§laym. Suphesiz Allah her §eye kadirdir.

110- Namazi kilm, zekati verin, onceden kendiniz igin yaptigmiz her
iyiligi Allah 'in katmda bulacaksimz. Suphesiz Allah, yapmakta
olduklarimzi noksansiz gorur.

111- Yahudiler yahut Hiristiyanlar harig, hig kimse cennete


giremeyecek, dediler. Bu onlarm kuruntusudur. Sen de onlara: Eger
sahiden dogru soyluyorsaniz delilinizi getirin, de.

112- Bilakis, kim muhsin olarak yuzunu Allah' a dondururse onun


ecri Rabbi katmdadir. Oyleleri igin ne bir korku vardir, ne de uzuntu
gekerler.

"Yoksa Rasulunuze sorular sormak mi istiyorsunuz?" Yoksa siz de,


daha once Musa'ya (a.s) soruldugu gibi Rasulunuze maddi lezzetler,
asagihk nefsani sehvetlerle ilgili sorular mi sormak istiyorsunuz? Kim
nuru karanhkla degisirse, dosdogru yoldan sapmis olur.

" Yahudiler yahut Hiristiyanlar harig, hig kimse cennete giremeyecek,


dediler." Yahudiler: kendilerince kabul edilen cennete, yani zahir
cennete ve fiiller ve nefis cennetinden ibaret olan mulk alemine
Yahudilerden baskasi giremeyecek, dediler. Hiristiyanlar da,
kendilerince kabul edilen cennete, yani batm cennetine ve sifat cenneti
ve kalp cenneti demek olan melekut alemine Hiristiyanlardan baskasi
giremeyecek, dediler. Bu yuzden isa (a.s) onlan cennetlerine davet
ederken soyle demistir: "iki defa dogurulmayan kimse, goklerin
melekutuna giremez." isa (a.s)'nm daveti semavataydi, yani ruhaniyet
semasma yonelikti.

"Bu onlarm kuruntusudur." Smirinda dump perdelendikleri igin


otesine gegemedikleri isteklerinin en son noktasi budur. "Delilinizi
getirin, de." Eger bu iddianizda dogru iseniz, sizden baska kimsenin
sizin cennetinize giremeyecegine iliskin delilinizi getirin. Aksine, delil
sizi

96. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gurutmektedir. Qunku yuzunu, yani mevcut zatmi butun aynlmaz


ozellikleri ve arazlanyla zati tevhit seklinde Allah'a teslim eden, butun
olarak mahv mertebesine erisen, Allah'in zatmda fena bulan, bu arada
Muhsin niteligine haiz olan, yani fenadan sonra beka ile hallerinde
istikamet uzere olan, amellerinde rabbini musahede eden, zati suhud
makammdan sifati ihsan makamma donen-ki boyle bir kimse istikamet
ve ibadet nedeniyle hakkani varlikla musahede eder, nefsani varlikla
degil- kimsenin ecri rabbinin katmdadir. Sozunu ettiginiz cennet, daha
saf ve daha lezzetli olarak onun igin ecir olarak belirlenmistir. Qunkii bu
cennet, Allah indinde olus makamma ozgudur. Yani sizin
perdelendiginiz musahede vasfma haizdir.

"Oyleleri igin ne korku vardir, ne de uzuntu gekerler." Yani sizin


cennetlerinize ek olarak onlara bir ecir daha verilir ki, bu ecir, onlann
zatm perdelenmesinden ve baki varhklanndan aynlmaz nefsin
bekasmdan korkmamalan, fiil ve sifat cennetler perdesinin otesine
gegmemek gibi durumla karsilasmadiklan igin bir seyler kagirmis
olmaktan dolayi uzulmemeleridir, bunlardan lezzet almalan,
dinlenmeleri, surekli kalmalan ve zatm cemalini musahede etmeleridir.
Onlar zatm tecellisinden dolayi bunlan terk etmis olsalar da bunlan da
elde etmis olurlar. En asagi makamlan zat cennetinin altmdadir.

113- Hepsi de kitabi okumakta oldugu halde Yahudiler: Hiristiyanlar


dogru yolda degillerdir, dediler. Hiristiyanlar da: Yahudiler dogru yolda
degillerdir, dediler. Kitabi bilmeyenler de birbirleri hakkinda tipki
onlann
soylediklerini soylediler. Allah, ihtilafa dustukleri hususlarda kiyamet
gunu onlar hakkinda hukmunu verecektir.

114- Allah'in mescidlerinde O'nun admin anilmasma engel olan ve


onlann harap olmasma gali§andan daha zalim kirn vardir! Aslmda
bunlarm oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Bunlar igin dunyada
rezillik, ahirette de buyuk azap vardir.

"Yahudiler: Hiristiyanlar dogru yolda degillerdir, dediler." Bunu


soylemelerinin nedeni, kendi dinlerinin, onlann dinlerine karsi bir perde
olusturmasiydi. Hiristiyanlar da Yahudiler dogru yolda degillerdir,
dediler. Qunku onlar da batmdan dolayi zahire karsi perdelenmislerdir.
Nitekim, Yahudiler de zahirden dolayi batma karsi perdelenmislerdir.
Bugun islam bunyesinde ortaya gikan mezheplerin durumu da buna
BAKARA SURESi . 97

benzer. Ustelik, bunlar kitabi da okuyorlar. Ve kitapta onlerindeki


perdeyi nasil kaldiracaklanna, her din ve mezhepteki hak unsurunu
nasil goreceklerine dair yol gosterici bilgiler bulunuyorken! Bu din ve
mezheplerin mensuplan, resmi inang sistemleriyle kayitli olduklan igin,
dinlerinin bunyesinde banndirdigi hak unsuru batil olmaz. Bu dar
goruslulukte onlarla bilgi ve kitaplan olmayan musrikler arasmda
herhangi bir fark yoktur. Cunku musrikler de bu kitaplilann dediklerini
diyorlar. Hatta musrikler daha mazur bile sayilabilirler. Cunku
aleyhlerindeki tek kanit akildir. Bunlarm aleyhine ise hem akli hem de
seri delil vardir. Allah, buyuk kiyamet koptugu, Mehdi'nin (a.s) zuhuru
zamanmda zati vahdet ortaya giktigi zaman onlann ihtilaf ettigi
hususlarla ilgili olarak aralannda hukmedecektir. Bir hadiste soyle
buyurulmustur: "Allah, kullanna inandiklan gibi tecelli edince Onu
tanirlar. Sonra baska bir surette tecelli edince, Onu tammazlar. O
zaman hepsi sapar, Allah'm diledikleri harig perdelenirler. Bu
sapmayanlar, resmi inanciyla kayitlanmayan muvahhidlerdir.

"Daha zalim kim vardir?" Allah'm bilindigi ve zati fena iginde secde
edildigi mekanlar olan Allah'm mescidlerinde veya Allah'a secde edilen
mekanlar olan kalplerde Allah'm ozel ismi olan ismi azamimn
anilmasma engel olan kimseden hak bakimindan daha noksan, nasip
bakimindan daha eksik kim vardir? Cunku Allah ismi azamiyla ancak
kalpte tecelli eder. Bu tecelli butun sifatlarla birlikte zatm tecellisidir
veya
ozel isminin butun hususiyetleriyle tecelli etmesidir. Yani iktiza ettigi
ve
kendine yarasir kemaliyle tecelli eder. "Ve onlann harap olmasina
gali§andan " soguk taassuplarla oralan kirleten, temennilerin galip gelip
istila etmesine neden olan kimseden daha zalimi var midir? Kavga
gurultu gikararak, hercumerce neden olarak, nefsani kuvvetler, seytani
etkenler ve vehimler arasmda gekismelerin meydana gelmesine yol
agan fitneler gikarmak suretiyle istidat sahibi ehlini oralardan gikaran
kimseden daha zalim var mi? "Aslmda bunlarm oralara ancak korkarak
girmeleri gerekir." Oralara korku iginde varmahdirlar, boynu biikiik bir
vaziyette Hakk'm oradaki tecellisi karsismda urpermeleri gerekir.
"Bunlar igin dunyada rezillik vardir." Dinlerinin ve inanglannin batil
oldugunun, feshedildiginin hak dinle anlasilmasi suretiyle rezil ve zelil
olmak vardir onlar igin. Ezilmek, hasret iginde yanip tutusmak ve
yenilmektir akibetleri. "Ahirette de buyuk azap vardir." Bu da batil
dinleriyle Hak'tan perdelenmeleridir.

98. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

115- Dogu da Allah' indir bati da. Nereye donerseniz Allah' in yuzu
(vechi) oradadir. §uphesiz Allah 'in rahmeti genistir, O her seyi bilendir.

"Dogu Allah'mdir..." Nur ve zuhur alemi, diger bir ifadeyle


Hiristiyanlann cenneti ve kiblesi -ki hakikatte batmidir-, Allah'mdir.
"Bati
da..." Zulmet ve gizlenme alemi, diger bir ifadeyle Yahudilerin cenneti
ve kiblesi-hakikatte zahiridir-, Allah'mdir.
"Nereye donerseniz..." zahir veya batm hangi yone donerseniz
donun, Allah'm yuzu (vechi), yani butun sifatlan ile tecelli eden Allah'm
zati oradadir. Veya musahede ve fena halinizde cemal sifatiyla
kalplerinize zuhur etmek, onlara tecelli etmek suretiyle dogus (israk)
Allah'mdir. Fenadan sonra beka bulmamz halinde celal sifatiyla
ortunmek, kalplerinizin sifat ve zatlanyla perdelenmek seklinde batis
(gurup) Allah'mdir. Bu durumda nereye donerseniz, Allah'm yuzu
(vechi) oradadir. Sadece O'ndan baska higbir sey yoktur.

"§uphesiz Allah'm rahmeti geni§tir." Butun varhgi kusatmistir, butun


cihetleri ve varoluslan kapsamistir. Her bilgi ve malumu bilir.

116- "Allah gocuk edindi" dediler. Ha§a! O, bundan munezzehtir.


Goklerde ve yerde olanlarm hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun egmi§tir.

117- 0, gdklerin ve arzm essiz yaraticisidir. Bir seyi dilediginde ona


sadece "OI!"der, o da hemen oluverir.

"Allah gocuk edindi, dediler." Yani, Allah, kendisi dismda, ozel,


bizzat var olan bagimsiz bir varhk meydana getirdi, dediler. O'ndan
baskasmm O'nun gibi ve turdasi olmasi soyle dursun, O'ndan
baskasmm "sey" olmasmdan dahi O'nu tenzih ederiz. Bilakis, goklerde
ve yerde olanlarm hepsi O'nundur. Yani ruhlar ve bedenler alemi
O'nundur. Ki bunlar, O'nun batmi ve zahiridirler. Nitekim, O'nun zati,
yuzu, sifatlan vs. vardir, deriz.

"Hepsi O'na boyun egmi§tir." O'nun varhgi ile var olmuslardir,


O'nun fiiliyle yapip etmektedirler. Zatlan itibariyle yokturlar. iste
itaatin,
kullugun, O'nun hakkmi eda etmenin son noktasi budur. Ciinku mutlak
varhk O'dur. O'nun dismda higbir sey olamaz. Muayyen varhklar O'nun
sifatlan ve isimleridir. Bunlar taayyun edisleriyle belirginlesip temayuz
etmislerdir. Zaten bunlar mumkun nitelikli, yoksal olgulardir. Akli
degerlendirme agismdan O'nun ayni degildirler. Akli degerlendirme,

BAKARA SURESi . 99

bunlan varhklara ve mahiyetlere boler. Mahiyet ise varhk olmadan


objeler dunyasmda bir "sey" degildir. Ancak akil ve akli tasavvurlar
baglammda O'nun batinidir. §u halde, O'ndan baskasi degildir. Yani
O'ndan baskasi mevcut degildir ki, gocugu, malulu, mahluku... ya da
diledigin adi koy, olabilsin.

"O, goklerin ve arzmin e§siz yaraticisidir." Goklerinin ve arzmin


yoktan varedicisidir. Oncesinde ornek alacagi bir madde veya bir
muddet olmaksizin meydana getirmistir. Bilakis, butun bunlar O'nun
zatmm golgeleri, alimliginin menseidirler. Onun nurani ismiyle
nurlanmislardir. O'nun harici varhgiyla mevcutturlar. Eger yakinilik
agisindan imkan cihetleri ve akil itibarlan olmasaydi, bunlann varhgi
kesinlikle tasavvur edilmezdi. Cunku O'nsuz, higbir seydirler. Dolayisiyla
yakm ve es olarak Onunla beraber bir varhk yoktur. Aksine, butun
varhklar O'nun varhgiyla gergekten varolmuslardir. Tasavvur olarak
O'ndan baskasi olamaz. Boyle bir tasavvur sadece akli itibar agisindan
soz konusu olabilir. Bunlar taayyun edisleri itibariyle mahluk, hakikatleri
itibariyle haktirlar.

"Bir §eyi dilediginde..." var olmasma hukmettiginde ona sadece "ol!"


der, o da hemen oluverir. Yani O'nun iradesi taalluk etmedikge higbir
sey olamaz. Araya zaman arahgi girmeden, bir seyin tavassutu soz
konusu olmadan oluverir, iradesi taalluk edince bir seye. Bilakis ayni
anda oluverir. Bu irade O'nun sozudur. Yoksa ortada ne bir soz olurdu
ne de bir ses.

118- Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konu§mali ya da bize bir


ayet gelmeli degil miydi? Onlardan oncekiler de i§te tipki onlann
dediklerini demi§lerdi. Kalpleri nasil da birbirine benzedi? Gergekleri
iyice bilmek isteyenlere ayetleri apagik gosterdik.

119- Dogrusu biz seni Hak He mujdeleyici ve uyanci olarak


gonderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu degilsin.

120- Dinlerine uymadikga Yahudiler de Hiristiyanlar da asla senden


razi olmayacaklardir. De ki: Dogru yol, ancak Allah 'in yoludur. Sana
gelen ilimden sonra onlann arzularma uyacak olursan, andolsun ki,
Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yard imci vardir.

100. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

121- Kendilerine kitap verdigimiz kimseler onu, hakkini gozeterek


okurlar. Cunku onlar, O'na iman ederler. Onu inkar edenlere gelince,
i§te gergekten zarara ugrayanlar onlardir.

122- Ey Israilogullari! Size verdigim nimetimi ve sizi cumle aleme


ustun kilmis oldugumu hatirlayin.

123- Ve bir gunden sakinm ki, o gunde hig kimse baskasi namma
bir sey odeyemez, hig kimseden fidye kabul edilmez, hig kimseye §efaat
fayda vermez. Onlar higbir yardim da gbrmezler.

124- Bir zamanlar Rabbi Ibrahim'i birtakim kelimelerle smami§,


onlan tarn olarak yerine getirince: Ben seni insanlara onder yapacagim,
demi§ti. "Soyumdan da"dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez buyurdu.

"Bilmeyenler dediler ki..." Tevhid ilmini bilmeyen musrikler "Allah


bizimle konusmah veya bize bir ayet (mucize) indirmeli degil miydi?
dediler. Tevhid ilmini, Allah'in kelamini ve ayetlerini bilmeme hususunda
kalpleri birbirine benzedi. Qunku Allah'in kelamini ve ayetlerini bilmek
tevhidi bilmenin bir pargasidir.

Daha once tevhidin delillerini ve yakin ehli ile konu§manm


keyfiyetini agiklami§tik. "Sen cehennemliklerden sorumlu degilsin."
Onlann perdelenmi§ olmalanndan sen sorumlu tutulmazsin. Onlan
cehennemin karanhklanndan kurtarmak senin gorevin degildir. Senin
gorevin, mujde ve uyan ile onlan Hakk'a davet etmendir.

"De ki: Dogru yol, ancak Allah'in yoludur." Yo\, Hakk'a ozgii vahdet
yoludur, baskasi degil. Nitekim, Hz. Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur:" Sag ve sol karanhktir. Agik olani orta yoldur." "Sana
gelen ilimden sonra onlann arzularma uyacak olursan." Sana gelen
tevhid ve irfan ilminden sonra onlann arzularma uyarsan "Allah'tan sana
ne bir dost ne de bir yardimci vardir." Bu baglamda O'ndan baskasmm
olmasi imkansizdir.

"Bir zaman Rabbi ibrahim'i birtakim kelimelerle smadi." Kalp, sir,


ruh, hafa (gizlenme), vahdet, haller ve makamlardan olusan ruhani
mertebelerle ve bu mertebelerde tammlanan teslim, tevekkul, nza ve
bunlara dair ilimlerle onu smadi. ibrahim, Allah'a ve Allah iginde suluk
edip fena bulmak suretiyle bu smavi tamamladi.

BAKARA SURESi • 101

"Ben seni insanlara onder yapacagim, demi§ti." Fenadan baki


kilarak ve Hak'tan halka dondurmek suretiyle. Onlara imamhk edecek,
yollanmi izlemeyi onlara gostereceksin. Onlar da sana uyarak dogruyu
bulacaklar. "Soyumdan da, dedi." Benim zurriyetimin bir kismini da
imam yap, dedi. Allah: iglerinden zalimler de gikar "Ahdim zalimlere
ermez." Onlar benim halifelerim olamazlar. Zalimleri imam yapacagima
dair ahit vermem.

125- Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli ve guvenli bir yer kildik.
Siz de Ibrahim'in makamindan bir namaz yeri edinin. Ibrahim ve
Ismail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, ruku ve secde edenler igin
Evim'i temiz tutun, diye emretmistik.

"Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli kildik." insanlar igin donup


bannma yeri, "guvenli yer..." guvenli bir mekan kildik. Ya da insanlar
igin guvenlik ve selamet sebebi kildik. Oraya varmak ve orada durmak
suretiyle giiven bulurlar. Nefsin sifatlarmin verdigi gailelerin sirrmdan,
tabii kuvvetlerin azdinci bastan gikanciligmdan ve ifsadmdan, vehim ve
hayal seytanlarmin telkin ettikleri asilsiz kuruntulardan,
saptirmalanndan ve hilelerinden emin olurlar. "ibrahim'in
makaminda... edinin." ibrahim'in ruh ve dostluk makammda "bir namaz
yeri" edinin. Hakiki namaz igin bir yer tutun. Hakiki namaz, ilahi
musahede, vuslat ve zevki dostluk makami demektir.

"Ibrahim ve ismail'e... emretmi§tik." Onlara kalp evini, nefsani


sozlerin kirlerinden, pisliklerden, seytanlann vesveselerinden, heva ve
heves etkenlerinin tortulanndan, kuvvetlerin sifatlarmin pisliklerinden
temizleyip tavaf edenler, yani kalbin etrafmda donen ozlem igindeki
salikler, fiiller tevhidi dedigimiz tevekkul ile kalbin makamma kavusanlar
olarak tammlanan kendilerini ibadete verenler, nefsin turlii tavirlarmdan
ve telkinlerinden annmis olarak orada ikamet edenlere, ruku edenlere,
yani boyun egen, sifat tecellileri makamma ve nza mertebesi kemaline
ulasan, vahdette fena bulan secde edenler igin hazirlaym.

126- i bra him de demi§ti ki: Ey Rabbi m! Burayi emin bir §ehir yap,
halkmdan Allah'a ve ahiret gunune inananlari gesitli meyvelerle besle.
Allah buyurdu ki: Kim inkar ederse onu az bir sure faydalandmr, sonra
onu cehennem azabma suruklerim. Ne kotu varilacak yerdir orasi!

102. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

'Ibrahim demi§ti ki: Ey Rabbim! Burayi...yap." Kalbin haremi olan


gogsu, nefsin sifatlannin istilasma, lanetli dusmamn gafil avlamasma
karsi emin bir sehir yap. Halkini bedensel kuvvetler cinlerinin kapip
goturmelerine karsi koru. " Halkm i riziklandir." Ruh irfanimn meyveleriyle
veya ruhun hukum ve nurlanyla riziklandir. "Onlardan Allah'a ve ahiret
gunune inananlan..." Onlardan Allah'i birleyen ve ahirete iman
edenleri. "Allah buyurdu ki: Inkar eden..." Gogus sehrinde yasayip da
perdelenen, kahbi gogus olan ilimle ortuldukleri igin sinirlanni asip ayn
makamma ulasamayanlan da "az bir sure faydalandinnm." Akli
anlamlardan, yasayacaklan kadar ruh aleminden uzerlerine inen kulli
malumatlardan yararlandinnm.

"Sonra onu cehennem azabina suruklerim." Yoksunluk ve


perdelenmislik atesine suruklerim. "Ne kotu vanlacak yerdir orasi!"
Noksanhklan nedeniyle azaba dugar olmalan, yoksun birakildiklan igin
elem gekmeleri ne kotu bir akibettir.

127- Bir zamanlar Ibrahim, Ismail He beraber Beytullah'm


temellerini yukseltiyor, (soyle diyorlardi:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu
kabul buyur; suphesiz sen isitensin, bilensin.

128- Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun egenlerden kil, neslimizden de


sana itaat eden bir ummet gikar, bize ibadet usullerimizi goster,
tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri gokga kabul eden, gok merhametli
olan ancak sensin.

129- Ey Rabbimiz! Onlara, iglerinden senin ayetlerini kendilerine


okuyacak, onlara kitap ve hikmeti ogretecek, onlari temizleyecek bir
Rasul gonder. Qunku ustun gelen, her seyi yerli yerince yapan yalniz
sensin.

130- Ibrahim 'in dininden kendini bilmezlerden baska kim yuz


gevirir? Andolsun ki, biz onu dunyada segtik, suphesiz o ahirette de
iyilerdendir.

131 - Qunku Rabbi ona: Musi Oman ol, demi§, o da: Alemlerin
Rabbine boyun egdim, demi§ti.

132- Bunu i bra him de kendi ogullarma vasiyet etti, Yakub da:
Ogullanm! Allah sizin igin bu dini segti. O halde sadece Muslumanlar
olarak olunuz, dedi.

BAKARA SURESi • 103

133- Yoksa Yakub'a olum geldigi zaman siz orada mi idiniz? O


zaman Yakub ogullarma: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?
demisti. Onlar: Senin ve atalarin Ibrahim, Ismail ve Ishak'm ilahi olan tek
Allah' a kulluk edecegiz; biz ancak Ona teslim olmu§uzdur, dediler.

"Bir zamanlar Ibrahim... Beytullah'm temellerini yukseltiyordu" Bir


goruse gore Kabe, Adem (a.s) zamanmda gokten indirildi. O zaman biri
doguya biri batiya bakan iki kapisi vardi. Adem (a.s), Hindistan'dan
Kabe'ye hac ziyaretinde bulunmak uzere geldi, melekler onu kirk fersah
yiiriiyerek karsiladilar. Adem (a.s) Kabeyi tavaf ederek igine girdi. Sonra
Kabe, Nuh (a.s) tufani sirasmda goge kaldinldi. Ardmdan ibrahim (a.s)
zamanmda bir kez daha indirildi. ibrahim, Kabe'yi ziyaret etti, temellerini
yukseltti, iki kapismdan birini kapatarak geriye tek kapi birakti. Bazilan
soyle anlatmislardir: Sonra Mekke yakmlarmda bulunan Ebu Kubeys
Dagi sarsihp yanldi ve iginden Haceru'l Esved gikti. Haveru'l esved,
cennet yakutlanndan beyaz renkli bir yakuttu. Cebrail onu indirmisti ve
Tufan gunlerinden ibrahim (a.s) zamanma kadar Ebu Kubeys Dagmda
sakh kalmisti. ibrahim, bu tasi Kabe'deki yerine koydu. Sonra
gunahkarlann (hayizh kadinlann) el surmelerinden dolayi karardi.

Agiklamasi: Haceru'l Esved'in Adem (a.s) zamanmda inmis olmasi,


Adem'in var olmasiyla birlikte kalbin onun zamanmda ortaya gikmasina
isarettir. Biri doguya biri batiya bakan iki kapismm olmasi mebde ve
mead (yaratihs ve ahiret) ilminin, nur alemi ve zulmet alemi marifetinin-
tevhid ilmi degil- onun zamanmda zuhur etmesine isarettir. Hind
topraklanndan onu ziyarete gelmesi, cismani karanhk tabiat aleminden
kalbin makamma, diger bir ifadeyle tekvin ve itidale yonelmesi
anlamindadir. Meleklerin onu karsilamalan hayvani ve bitkisel
kuvvetlerin bedene taalluk etmesine, kalbin etkilerinden once bu
kuvvetlerin etkilerinin bedende, bunyesinin olustugu, balgigmm
yogruldugu kirk gunde zuhur etmesine isarettir. Ya da seyr ve suluk ile
zulmani nefis aleminden kalbin makamma yonelmesine isarettir.
Meleklerin onu karsilamasi nefsani ve bedensel kuvvetlerin onu, guzel
ahlaki, erdemli melekeleri kabul edip benimsemelerine, bu faziletlerde
yogrulmasma, kalp makamma erismeden once makamlan asmasma
yonelik bir isaret mahiyetindedir. Beyt'i tavaf etmesi, gesitlenme ile
birlikte kalp makamma ermesine isaret etmektedir. Oraya girmesi, oraya

104. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

yerlesmesine ve dogrulmasma isarettir. Kabe'nin tufan vakti semaya


yukseltilmesi, Nuh (a.s) zamanmda hevanm ve cehalet tufanmin baskm
gelmesinden dolayi insanlann kalp makammdan perdelenmelerine
isarettir. Kabe'nin dorduncu semada, yani alemin kalbi konumundaki
Beytu'l Ma'mur'da kalmasi ve ibrahim (a.s) zamanmda bir kez daha
yeryuzune inmesi, ibrahim (a.s) zamanmda onun yol gostericiligiyle
insanlann kalp makamma hidayet edilmis olmalanna isarettir. ibrahim'in
(a.s) Kabe'nin temellerini yukseltmesi ve diger kapiyi kapatip geriye bir
tek kapi birakmasi, kalbin, ibrahim'in (a.s) kalp makammdan ruh
makamma, yani sir makamma siiluk etmesini algilamasi, mertebelerinin
yukselmesi ve tevhid makamma ulasmasi anlammdadir. Qunku ibrahim
(a.s), uzerinde zati tevhid zuhur eden ilk kimsedir. Nitekim soyle
demistir: "Sen hanif olarak, yuzumu gokleri ve yen yoktan yaratan
Allah'a gevirdim ve ben mu§riklerden degilim. " (Enam, 79)

Haceru'l Esved (karatas), ruha isarettir. Ebu Kubeys Dagmm


sarsihp yanlmasi ve Haceru'l Esved'in bunun neticesinde ortaya
gikmasi, ruhun riyazet ile zuhur etmesine, ruhun zuhur etmesi igin
beden organlannin tefekkur ve ibadetle hareket ettirilmesine isarettir. Bu
yuzden "orada sakh kaldi" denilmistir. Yani ruh bedenle ortuldu, demek
isteniyor. Hayizh kadinlann dokunmasi sonucu Haceru'l Esved'in
kararmasi, nefsani kuvvetlerin kalbe galip gelip istila etmesi ve kalbin
ruh cihetindeki nurani yuzunu karartmasi neticesinde gizlenip
bulanmasina isarettir.

ismail (a.s) da cumle iginde Kabe'nin temellerinin yukseltilmesi


baglaminda ibrahim'e (a.s) atfedildigi igin bir muvahiddi.

"Rabbimiz! Bizi sana boyun egenlerden kil." (Sana teslim olmus


Muslumanlardan eyle.) Bizi nefislerimizle bas basa birakma. Ki
nefsimize teslim olmayalim. Aksine, seninle ve senin kilmanla sana
teslim olan Muslumanlardan olalim. "Rabbimiz! Onlara, iglerinden bir
Resul gonder." Muhammed'i (s.a.v) gonder. Bu yuzden Resulullah
(s.a.v) soyle buyurmustur: "Ben ibrahim'in duasi, isa'nm mujdesi ve
annemin ruyasiyim. Annem ruyasmda kendisinden bir nurun giktigmi ve
bu nurun Sam saraylanni aydmlattigmi gormustu." "Ibrahim'in dininden
kirn yuz gevirir?" Tevhid dininden "kendini bilmezlerden ba§ka" kirn yuz
gevirir? Akil nuruna karsi butunuyle perdelenen, nefsinin zulmet
BAKARA SURESi • 105

makammda kalan kimseden baska ibrahim'in dininden kim yuz gevirir?


Kendi iginde temyiz yetenegini yitirmis ve nefsinde algaltici unsurlardan
siynhp yukselemeyen kimseden baskasi ibrahim'in (a.s) tevhid dininden
yuz gevirmez.

"Andolsun ki, biz onu segtik." Ezeli oncelikte onu sevilen ve irade
edilenlerden kildik. Tevhide fena halinde onu segtik. "§uphesiz o
ahirette de..." fena sonrasi beka halinde de nizami yurutme ve turu
tekmil etmeye elverisli istikamet ehli kimselerdendir.

"Rabbi ona: Musluman ol, demi§ti." Allah'i birle, zatmi Allah'a teslim
et. Yani onu ezelde, teslim olmus, birlemis, alemlerin rabbine boyun
egmis, onda fani olmus ilk saftakilerden kildi. "Bunu vasiyet etti." Tevhid
sozunu "Ibrahim ogullarma... Yakub ogullarma... 'Yakub da ibrahim'i
ornek alarak ogullarma soyle vasiyet etti: "Ogullanm! Allah sizin igin bu
dini segti." Muvahhid'in uydugu dinini sizin igin segti. Onun bundan
baska dini olmadigi gibi baska zat da yoktur. Dini Allah'm dini, zati da
Allah'm zatidir. "Olunuz... " ancak bu dine bagh kimseler olarak olunuz.
Cehalet olumu olan tabii olumle olmeyin. Aksine, nefsinizle olun ve
Allah ile ebedi dirilin. Bedensel olum size bu hal uzere iken gelsin.

134- Onlar bir ummetti, gelip gegti. Onlarm kazandiklari kendilerinin,


sizin kazandiklarmiz sizindir. Siz onlarm yaptiklarmdan sorguya
gekilmezsiniz.

"Onlar bir ummetti, gelip gegti." Taklitgi olmaym! Dinde sirf taklitle
yetinmeyin! Qunku, sirf nakle guvenilmez. Bir kisi igin kazandigi ilim ve
amelden, inang ve hayat tarzmdan baska bir sey yoktur. Kimse bir
baskasmm inanciyla veya ameliyle cezalandinlmaz. Basiret sahibi olun,
kesin inanca ulasmaya gahsm ve bu kesin inanca dayah olarak amel
edin.

135- Yahudi ya da Hiristiyan olun ki, dogru yolu bulasmiz, dediler.


De ki: Hayir! Biz, hanif olan ibrahim'in dinine uyanz. O, mu§riklerden
degildi.

136- "Biz, Allah'a ve bize indirilene; i bra him, Ismail, ishak, Yakub ve
esbata indirilene, Musa ve isa'ya verilenlere Rableri tarafmdan diger
Nebilere verilenlere, onlardan higbiri arasmda fark gozetmeksizin
inandik ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin.

106. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

137- Eger onlar da sizin inandiginiz gibi inanirlarsa dogru yolu


bulmu§ olurlar; donerlerse mutlaka anlasmazlik igine du§mu§ olurlar.
Onlara kar§i Allah sana yeter. O i§itendir, bilendir.

138- Allah 'in rengiyle boyandik. Allah 'tan daha guzel rengi kim
verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz.

139- De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz oldugu


halde, O'nun hakkmda bizimle tartismaya mi giri§iyorsunuz? Bizim
yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklarmiz size aittir. Biz O'na gonulden
baglananlariz.
140- Yoksa siz, Ibrahim, Ismail, Ishak, Yakub ve esbatm Yahudi,
yahut Huristiyan olduklarim mi soyluyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi
bilirsiniz, yoksa Allah mi? Allah tarafindan kendisine bir §ahitligi
gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptiklarmizdan gafil degildir.

141- Onlar bir ummetti; gelip gegti. Onlarm kazandiklari kendilerine,


sizin kazandiklarmiz da size aittir. Siz onlarm yaptiklarmdan sorguya
gekilmezsiniz.

"Yahudi ya da Hiristiyan olun." Kendi diniyle perdelenen herkes,


baskasmm degil sadece kendi dininin hak oldugunu sanir. "De ki: Hayir!
Ibrahim'in dini..." Qunku mutlak hidayet butun dinleri kapsayan ve her
turlu perdeyi kaldiran tevhiddir. Nitekim bu anlami vurgulamak
maksadiyla hemen sonrasmda "Biz, Allah'a...iman ettik, deyin."
buyrulmu§tur. "Onlardan higbiri arasinda fark gozetmeyiz..." Bazisimn
dinini olumsuzlayip iptal ederken, bazisimn dinini ispat edip hakikat
oldugunu soylemeyiz. Aksine hepsinin hak uzere birle§tiklerini, tevhidde
ittifak ettiklerini soyluyoruz . Tiimunu igeren tevhide iman etmek
suretiyle hepsinin dinini kabul ediyoruz.

"Eger onlar da sizin inandiginiz gibi inanirlarsa..." Her dini ve


mezhebi kapsayan tevhide iman ederlerse "dogru yolu bulmu§ olurlar."
mutlak olarak hidayete ermis olurlar. Yani butunuyle dogru yola girerler.
"Donerlerse mutlaka..." dinin sadece bir kismi uzere olurlar, hidayetin
bir pargasmi benimserler, dolayisiyla dinde sizden aynhrlar.

"Allah'm verdigi renk..." Allah'a iman ettik ve bu rengi Allah bize


verdi. Qunku her inang ve mezhebin mensubunun igi inancmm, dininin
ve mezhebinin rengiyle boyanmistir. Degisik dinlere gore ibadet edenler
niyetleriyle boyanmislardir, imamlannin ve onderlerinin boyasiyla
sekillenmis olarak mezheplerini surdururler. Filozoflar akillannin rengiyle

BAKARA SURESi • 107

boyanmislardir. Hevalarmin pesinden gidenler, bidatgilar hevalanna ve


nefislerinin arzularma gore bolunmuslerdir. Muvahhidler ise ozellikle ve
sadece Allah'm rengiyle boyanmislardir. Bundan daha guzel bir renk
olmadigi gibi ondan baskasi da olamaz.

Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Yuce Allah


mahlukati bir karanhkta yaratti, sonra uzerlerine nurunu serpti. Bu nur
kime isabet ettiyse hidayete erdi, kime isabet etmediyse sapti." iste bu
nur, ayette sozii edilen renktir.

142- Insanlardan bazi beyinsizler: "Yonelmekte olduklari


kiblelerinden onlan geviren nedir?" diyecekler. De ki: Dogu da bati da
Allah'mdir. O diledigini dogru yola iletir.

"insanlardan bazi beyinsizler... diyecekler." Bu gibi insanlar, akillan


islam dininin hakikatini idrak etmeye yetmedigi igin "beyinsizler" ve
"hafif
akilhlar" olarak isimlendirilmislerdir. Akillan islam'in izledigi yolun hak
oldugunu idrak edecek ve bununla mutmain olacak duzeyde degildir. Bu
yuzden, tevhid hususunda birlesseler de ve Muslumanlar sirf ihlasi
temsil etseler de bunlar, Allah hakkmda muslumanlarla
tartismaktadirlar. Eger Hakki idrak edebilselerdi, Muslumanlann ihlas
esash tevhid inanglanni da idrak edeceklerdi, dolayisiyla artik
Muslumanlarla tartismayacaklardi. Eger akil kapasiteleri genis ve yetkin
olsaydi, ayetlerin igerdikleri delilleri algilar, her din ve her mezhepteki
hak unsurunu kavrarlardi. O takdirde bir bakima ruh konumundaki soz
konusu hak din ile o dinin mensuplarimn dinin igine kanstirdiklan batih
birbirinden ayinrlardi. Ozellikle, islam dininin ayncaligmi fark ederlerdi.
Qunku islam'in tamami haktir, daha dogrusu haklann hakkidir. Bu
yuzden Muslumanlar vasat ummet kihnmislardir. Degisik ummetler
arasmda adil, erdemli, onlara ornek ummet kihnmislardir.

"Yonelmekte olduklari kiblelerinden onlan geviren nedir?" bu


beyinsizler, hafif akilhlar boyle diyorlar, gunku kendileri bir cihetle
kayithdirlar ve kayith olandan baskasmi da algilayamazlar. Butun
cihetlere yeten, kusatici tevhidi anlayamazlar.

"De ki: Dogu da bati da Allah'mdir." Yukanda isaret ettigimiz iki


anlam esasmda dogu da bati da Allah'mdir. "O diledigini dogru yola
iletir." Yani birlik yoluna iletir ki, butun cihetler ona karsi esit
konumdadirlar. Cunku bu yola yonelik hak belli bir cihette degildir ve
butun cihetler onda, onunla ve onun igindir. Nitekim soyle buyurmustur:
"Nereye donerseniz Allah'm yuzii oradadir. " (Bakara, 11 5)

108. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

143- l§te boylece sizin insanliga sahitler olmaniz, Resul'un de size


sahit olmasi igin sizi mutedil bir millet kildik. Senin yoneldigin kibleyi
biz
ancak Resule uyani, okgeleri uzerinde geri donenden ayirt etmemiz igin
kible yaptik. Bu, Allah 'in hidayet verdigi kimselerden ba§kasina elbette
agir gelir. Allah sizin imanmizi asla zayi edecek degildir. Zira, Allah
insanlara kar§i §efkatli ve merhametlidir.

hsanlara sahitler olmalarimn ve Resul'un de onlara sahit olmasimn


anlami, tevhid nuruyla dinlerin haklanna muttali olmalan, her dinin
mensuplarimn hakkmi ve her din sahibinin dinindeki haklilik oranini
bilmeleri, ayni zamanda hak olmadigi, bilakis nefislerinin ve
temennilerinin uydurmasi olan batillanni, yalan haberlerini,
yakistirmalarim, kendi dinlerinin dar gergevesinin otesine
gegmemelerini, onun dismdaki dinleri batil saymalanm, dinlerinin
zahiriyle perdelenip kayitlanarak batmma ve kokiine dogru
derinlesmemelerini ve de islam dininin hak oldugunu bilmemelerini da
bilirler. Cunku Hakk'm yolu birdir. §ahit olan bu Muslumanlar diger
dinlerin, ozellikle en biiyiik ve en zahir hak olan islam'in hakkmi
kugumsemezler. Resul de diniyle hidayete erenlerin dinindeki
mertebesini, dini gergevesinde uzerinde bulundugu hakikatin oranini ve
dininde kemale ermesini perdeleyen ortusunu bilir. Resul onlann
gunahlanni, imanlarmin sinirmi, amellerini, iyiliklerini, kotuluklerini,
ihlaslanni, munafikhklanni vs. Hak nuru aracihgiyla bilir. Onun ummeti
de diger ummetlerin bu durumlanni Resul'un nuru sayesinde bilir.

"Senin yoneldigin kibleyi... ancak... ayirt etmek igin... yaptik."


Malumun vuku bulmasina bagh aynntih ilimle bilmek igin. Butun varhgm
evvelindeki ezeli ilimle degil. Cunku bu durum, soz konusu ilim
baglaminda varhktan once de O'nun malumudur. ilmin tumu O'nundur.
O'ndan baska kimsenin ilmi yoktur. Bizim zahirimizde belirginlesen ve
esyayi bilme aracimiz olan ilmimiz O'nun ilminden kaynaklanir. Bu ayni
zamanda O'nun tafsili, aynntih ilmidir. Yani, varliklann ayrintilanndaki
ilmidir. O, bizde zuhur eden bu tafsili ilim aracihgiyla esyayi varhgmdan
once bilir. Tipki evveli ilimle esyanm varhgmdan once cem ayn'mda
bilmesi gibi.
BAKARA SURESi • 109

"Resule uyam..." tevh id inanci agisindan Resulu izleyeni " okgeleri


uzerinde geri donenden." Kendi dininin dar gergevesiyle kayith oldugu
igin perdelenen kimselerden ayirt etmek igin. "Bu...elbette agir gelir."Bu
kible degisikligi hig kuskusuz agir gelen, mesakkatli buyuk bir olaydir.
" ...Kimselerden ba§ka." Allah'in tevhide ilettigi, kayitlarla
perdelenmekten kurtardigi kimselerden baskasma agir gelir.

"Allah, sizin imanmizi asla zayi edecek degildir." Allah, Beytu'l


Makdis'e donerek kildiginiz namazlannizi zayi edecek degildir. Namaz,
O'nun igin olduktan sonra nereye donerek kilsaniz kabul eder. Omrume
andolsun ki, bu buyuk hadise su iki zumreye agir gelir: Hak ile halktan
perdelenenler ve halk ile Hak'tan perdelenenler. ilk zumre, Kabe'den
Beytu'l Makdis'e dogru yapilan ilk kible degisikliginin kalp ve sir
makammdan yani mukasefe ve mukaleme makammdan ruh ve
gizlenme yani musahede ve aynen gozlemleme makamma yukselis
suretinde oldugunu biliyorlardi. Bu yuzden kalp makamma donus
suretindeki ikinci kible degisikligini davet ve nubuvvet igin istikamet ve
yerlesme hali, tafsil ayn'mda cem'i ve cem ayn'mda tafsili musahede
sandilar. Qunku Hak ile halktan perdelenme ve halk ile Hak'tan
perdelenme bu baglamda soz konusu olmaz. Bu, yukselisten sonra inis
ve yakmhktan sonra uzaklasma mahiyetindedir. Dolayisiyla en serefli
makama yonelik gabanm zayi oldugunu, vuslattan sonra ayriligm
gergeklestigini ve rutbeden sonra dusus yasandigmi sandilar. Bu da
onlara agir geldi.

ikinci zumreye gelince; bunlar ahsageldikleri ibadet sekillerine ve


oteden beri yaptiklan amelleriyle kayitlanmislar, degisikligin hikmetini
anlayamazlar. Bu yuzden ilk kibleye yonelik ibadetlerin degil, ikinci
kibleye yonelik ibadetlerin sahih ve gegerli oldugunu sandilar.
Vehmettikleri bu zayi olus ve bu iptal olus onlara agir geldi. Dolayisiyla
ayetten anlasildigi uzere onlarm vehimlerinin aksini gostermis olduk.
"Z/'ra Allah insanlara karsi sefkatlidir." ilk zumre baglaminda, gogsu
agmak ve fenadan sonra beka halinde perdeyi kaldirmak, ikinci zumre
agisindan ne yaptiklarmi bilmeseler de samimiyetle isledikleri amelleri
kabul etmek suretiyle insanlara karsi sefkatlidir. "Merhametlidir..." ilk
zumre agisindan Hakkani varhkla, ikinci zumre agisindan amellere
sevap vermek ve gergek hidayete eristirmek, iginde bulunduklan hal ve
makamdan yakin makamma yukselmelerini muvaffak kilmak suretiyle
merhamet eder.

110. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Biz senin yuzunun goge dogru gevrilmekte oldugunu goruyoruz."


Vahdete gark olma ve Hak ile halktan perdelenme esnasmda, cem
makammda, nubuvvet yuku ve davet makami sana agir geldiginden,
gokluga iltifat etmediginden, fena sonrasi beka halinin basmda ve halin
yerlesmesinden once Hakk'a yonelisinin gucunden dolayi Hakk'a donus
sana zor geldiginden ruh semasi cihetine yuzunun gevrildigini
goruyoruz.

144- Biz vechinin Sema'da takallub ettigini gormekteyiz... Artik seni,


razi olacagm bir Kible'ye elbette dondurecegiz... O halde vechini
hemen Mescid-i Haram tarafma dondur... Ve nerede olsaniz
vechlerinizi O'nun tarafma geviriniz... Muhakkak ki kendilerine Kitab
verilenler elbette bilirler ki o, Rablerinden bir Hak'dir... Allah onlarm
amallerinden gafil degildir.

"Iste simdi, seni memnun olacagm bir kibleye donduruyoruz."


Kalbini agmak suretiyle senin yuzunun kalp kiblesine donuk olmasmi
saglayacagiz. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "Biz senin
gogsunu agip geni§letmedik mi? Belini buken yukunu senden alip
atmadik mi?" (hsirah, 1-3) Bu senin memnun olacagm bir kibledir.
Qunku burada cem tafsil suretindedir ve vahdet goklukla perdelenmez.
Sen, vahdet suhudu baki kalmak suretiyle halki Hakk'a davet edecegin
igin bu kibleden memnun olacaksin.

"Artik yuzunu Mescid-i Haram tarafma gevir." Agihp genisletilmis,


nefis sifatlannin, heva ve seytan ayartmalannin ulasmasina karsi
korunup dokunulmaz kihnmis gogus tarafma don. "Siz de nerede
olursaniz olun" ey muhakkik Muslumanlar! ister ruh masnkinda, ister
nefis magribinde olun "yuzlerinizi gevirin" O'nun cihetine. Ki birinci
tevile
gore marufu emretmek ve munkeri nehyetmek sizin igin kolay olsun. Ya
da ikinci tevile gore, sark cihetine yuzunuzu gevirmeniz, halinizde ve
makaminizda yukselmeniz ve seytanm ayartmalanyla perdelenmekten
korunmaniz kolay olsun.

"§uphe yok ki, ehli kitap..." Tevrat ve incil ehli ve de (egri ile
dogruyu birbirinden ayirma ozelligine sahip) furkani akil kitabmm yani
yararlanilan akil erbabi onun rablerinden gelen hak oldugunu bilirler.
Ciinku kitaplannda mevcut bulunan fiil ve sifat tevhidi aracihgiyla ve zati
Muhammedi tevhide delalet etmeleriyle bu gergege iletilmislerdir. Veya
seriat nuruyla aydmlanmis, fikri kiyasla perdelenmemis akil nuruyla bu
gergegin farkmdadirlar.

BAKARA SURESi . 111

145- Yemin olsun ki sen ehli kitaba her turlu ayeti getirsen yine de
onlar senin kiblene donmezler. Sen de onlarm kiblesine donecek
degilsin. Onlar da birbirlerinin kiblesine donmezler. Sana gelen ilimden
sonra eger onlarm arzularina uyacak olursan, iste o zaman sen Hakk'i
gigneyenlerden olursun.

"Sen ehli kitaba her turlu ayeti getirsen de..." Nubuvvetinin


dogruluguna ve kiblenin hak olduguna iliskin her turlu delili, onlarm
kendi kitaplanndan veya kesin akli bir kaynaktan getirsen de "onlar
senin kiblene donmezler." Qiinku kendi dinleriyle ve akillarmin
kapasitesiyle perdelenmis, kayitlanmislar. "Sen de onlarm kiblesine
donecek degilsin." Qunku sen onlarm dinlerinin mertebesinden yukan,
makamlannin ustundesin. "Onlar da birbirlerinin kiblesine donmezler."
Qunku her biri kendi diniyle perdelenmistir. Oz dogalannda kok salmis
duygu ve egilim zitliklarmin bir sonucu olarak zit taraflara
bakmaktadirlar.

"Eger onlarm arzularina uyacak olursan." her biri bir tarafa egilimli
heva ve heveslerine, tutkulu arzularina uyarsan "sana gelen ilimden
sonra" senin igin kusatici ve kapsamh ozelligine sahip tevhid ilmi sana
geldikten sonra, onlarm arzularina uyacak olursan "iste o zaman sen
Hakk'i gigneyenlerden olursun" kendi hakkmi ve makammm hakkmi
eksiltip gigneyenlerden olursun.

146- Kendilerine kitab verdiklerimiz onu, bz ogullarmi tamdiklan gibi


tanirlar. Buna ragmen onlardan bir grup bile bile gergegi gizler.

147- Gergek olan, Rabbinden gelendir. O halde ku§kulananlardan


olma!

148- Herkesin yoneldigi bir kiblesi vardir. Siz hayir i§lerinde yarism.
Nerede olursaniz olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir.
Suphesiz, Allah her §eye kadirdir.

"Kendilerine kitap verdiklerimiz." Kitabi anlayip idrak ettirdiklerimiz


"onu, bz ogullarmi tamdiklan gibi tanirlar." Maddi, somut, yakm her
zaman algilanan biri kadar tanirlar. Qunku hakikatte ona gok yakmdirlar
ve o kendileri tarafmdan tanmsm diye apagik delillerle bezenmis,
isaretlenmistir.

112. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

"Herkesin yoneldigi bir kiblesi vardir." Sizden her birinizin bir gayesi
ve ilk, varolussal kapasitesi oranmda bir kemal derecesi vardir. Allah
onun yuzunu bu gayeye ve kemale yoneltmistir veya kendileri buna
yonelirler. Kimlikleri ve istidatlan oraninda Allah'in izniyle bu cihete
bakarlar.

"S/'z hayir i§lerinde yan§m." Sizi kemal derecenize ve varolus


gayenize yaklastiracak islerde yansm ki, Allah, sizi bunun igin yaratmis
ve sizi buna tesvik etmistir. "Nerede olursaniz olun." Onun dismda veya
hangi hal ve makamda olursaniz olun veya ona karsit olmasi nedeniyle
onun muhalifi hangi durumda bulunursaniz bulunun.

"Sonunda Allah hepinizi bir araya getirir." ister uzakta ister yakmda
olun, Allah sizi bu gaye uzerinde bulusturur. Bu, yakinligm ve
yarismamn bir geregidir. "§uphesiz, Allah her §eye kadirdir."

149- Nereden yola gikarsan gik yuzunu Mescid-i Haram tarafma


gevir. Bu emir, Rabbinden sana gelen gergektir. Allah yaptiklarmizdan
habersiz degildir.

150- Nereden yola gikarsan gik, yuzunu Mescid-i Haram'a dogru


gevir. Nerede olursaniz olunuz, yuzunuzu o yana gevirin ki, aralanndan
haksizlik edenler mustesna, insanlarm aleyhinize bir delili bulunmasin.
Sakm onlardan korkmaym! Yalniz benden korkun. Boylece size olan
nimetimi tamamlayayim da dogru yolu bulasiniz.

"Nereden yola gikarsan gik..." duyularmin ve nasiplerine olan


meylinin yollarmdan hangisinden, kendi maslahatma ve Muslumanlann
maslahatma yonelik hangi yoneliminde olursa olsun "yuzunu Mescid-i
Haram tarafma gevir." Kalbinde Hak igin hazir ve gogsune yonelmis ol.
Ondaki sahneleri seyret, onun tarafmi gozet ki, esyada nefsinle degil
Allah ile beraber olasm.

Siz de ey muminler! "Nerede olursaniz olun, yuzunuzu ona gevirin."


Gogus tarafma yonelin ki, oradaki sahnelerinizi seyredebilesiniz, onu
gozetebilesiniz ve ondan yuz gevirmeyesiniz. Dolayisiyla "insanlarm
aleyhinize bir delili bulunmasin." insanlar gozlerinize ilistiklerinde
sizin
uzerinizde bir egemenlikleri olmasm. Hak'tan gaip oldugunuz
durumlarda onlara ustunluk atfetmeyesiniz, onlan kendinizden yuksekte
gormeyesiniz. Ya da o sirada Hak ile oldugunuz igin onlar soz veya fiille

BAKARA SURESi . 113

maksatlanniza ve amaglanniza galip gelmesinler. Bilakis, size boyun


egsinler, size tabi olsunlar. Qunku galip gelecek olan, Allah'm hizbidir.
"Aralarmda haksizlik edenler mustesna. " Yani dergahtan geri gevrilmis
ve Hak'tan mutlak olarak perdelenmis kafirler mustesna. Onlar size
karsi ustunluk taslarlar. Size boyun egmez, tabi olmazlar. Qunku higbir
suretle Hak'tan etkilenmezler. Ayette, kafi rlerin kanit diye ileri
surdukleri
supheleri ve Muslumanlara itirazlan soz ve fiil; kendi iglerinde
Muslumanlara karsi ustunluk taslamalan mecazi olarak kanit diye
isimlendirilmis olmasi, uyan amacma yoneliktir. Haksizlik eden bu
zalimlerle ilgili ifade yeni biragiklama baslangici konumundadir.

"Onlardan korkmaym", gunku size galip gelemezler, size zarar


veremezler. "Yalniz benden korkun." Benim azametimin tecelli
etmesinden dolayi her zaman heybetimden urperin, ki insanlar
kalplerinizde ve gozlerinizde buyumesinler. Goguslerinizi egmesinler. O
zaman onlan gorkemli ve heybetli goreceginiz igin onlarla uyusmaya
gidersiniz. Qunku o takdirde gaybette ve nefisle birlikte olursunuz.
Nitekim, Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "Senin Yaraticiyi
azamet sahibi, ulu bilmen, mahlukati gozunde kugultur." Ki ben, size
yonelik kemal nimetimi tamamlayayim. Sizin hidayete ermenizi irade
ettigim igin de size daima huzurda olmayi ve murakabeyi emrettim.

151- Nitekim, kendi iginizden size ayetlerimizi okuyan, sizi


kotuluklerden anndiran, size Kitab'i ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi
size ogreten bir Resul gonderdik.

152- Oyle ise siz beni anin ki ben de sizi anayim. Bana sukredin;
sakin bana nankorluk etmeyin!

153- Ey iman edenler! Sabir ve namaz He Allah'tan yardim isteyin.


Qunku, Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.

154- Allah yolunda oldurulenlere "oluler" demeyin. Bilakis onlar


diridirler, lakin siz anlayamazsimz.

"Nitekim... gonderdik..." algilayip ogrenmenizin mumkiin olmasi,


aranizdaki turdeslikten ve beseri rabitadan dolayi ondan hidayeti kabul
etmenizin gergeklesmesi igin iginizden bir resul gondermek suretiyle
size hatirlatmada bulunduk. "Oyle ise beni anm..." gagnma icabet
ederek, emir ve yasaklanma itaat edip irademe uymak suretiyle beni

114. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

anm ki ben de sizi daha gok anayim, sulukla ilgili direktifleri art arda
gondereyim, yakin nurunu size bahsedeyim. "Bana sukredin..." Resul
gondermek ve dogru yola iletmek seklinde somutlasan nimetime sevgi
ayagiyla dosdogru yolu izlemek suretiyle bana sukredin ki size daha gok
irfan bahsedeyim, size yonelik sevgimi arttirayim.
"Sakin bana nankorluk etmeyin." Fetretle, dini perde ederek
nimetleri bahsedenden perdelenmeyin. Qunku nimeti bahsedene karsi
dinle perdelenmek nankorluktur, daha dogrusu kufurdur. "Ey iman
edenler!..." hakikati bizzat gozlemlemeye dayali olarak iman edenler.
"Sabir... ile Allah'tan yardim isteyin." Azametimin ve ululugumun
tecellilerinin heybeti karsismda sabredin. "Ve namaz /7e..."beni hakiki
olarak musahede etme ile yardim isteyin. "Qunku Allah, muhakkak
sabredenlerle beraberdir." Nurlarmin tecellilerine takat getirenlerle
beraberdir.

"Allah yolunda oldurulenlere..." Hz. Resulullah'm (s.a.v) "olmeden


once olunuz" buyurdugu gibi Tevhid suluku yolunda nefsini maktul ve
fani kilan, hevasmdan olerek uzaklasan kimselere "oluler, demeyin"
"Aciz miskinler" demeyin. "B/Va/c/'s..."onlar "diridirler..." Rableri
katmda
gergek bir hayatla, Allah'm sonsuz, ebedi hayatiyla, zati huzurda Allah'i
musahede etmekte ve buna gug yetirmektedirler.

"Lakin, siz anlayamazsmiz." Qunku, basiretiniz kor olmus, kalplerin


kutsi alemin ayn'lanni ve ruhlann hakikatlerini gormesini saglayan
nurdan mahrum kalmissmiz.

155- And ol sun ki sizi biraz korku ve aglik; mallard an, can lard an ve
urunlerden biraz azalma ile deneriz. Sabredenleri mujdele!

"Andolsun ki sizi biraz korku... .He deneriz." Nefsin kinlmasina ve


bozgun yasamasina neden olan korku "aglik..." bedenin takatsiz kahp
guglerinin zayiflamasina yol agan aglik ile, heva perdesini kaldinp
seytanm kalbe giden yolunu tikamak ile deneriz.

"Mallardan... biraz azaltma ile." Nefsi guglendiren ve azginligmin


daha da artmasim saglayan sehvetin maddelerini olusturan mallardan
"canlardan..." sifatlanyla kalpleri istila eden ve zati itibariyle kendini
mustagni goren nefisleri azaltip kalbin artismi ve guglenmesini
saglamak suretiyle sizi deneriz. Ya da ayette gegen "enfus" kelimesi
akraba ve arkadaslar (canlar) anlammdadir. Ki siz onlara sigmirsmiz,
arkanizi onlara yaslarsmiz. Evet, bunlarda da azaltma yapanz ki
kendinizi sadece bana adayasmiz ve smavi hakkiyla veresiniz.

BAKARA SURESi . 115

"Ve urunlerden biraz azaltma He..." nefsani lezzet ve zevklerden


biraz azaltinz ki, iginiz armdigi, bu nefsani lezzet ve zevklerden
kesildigi, basiretleriniz ve kalpleriniz riyazet atesiyle ve nefislerinizin
sifatlanndan olusan tortulardan annma smavmi vermek suretiyle
saflastigi zaman kalbi kesif ve irfanlardan, ruhi musahedelerden lezzet
alabilesiniz. "Sabredenleri mujdele!" Benim sevgimin lezzetiyle ve
irademin kuvvetiyle kendi aliskanliklarmi terk etmeye karsi sabirh
davrananlan mujdele.

156- O sabredenler, kendilerine bir bela geldigi zaman: Biz Allah' in


kullariyiz ve biz O'na donecegiz, derler.

157- Iste Rablerinden bagislamalar ve rahmet hep onlaradir. Ve


dogru yolu bulanlar da onlardir.

158- Suphe yok ki, Safa He Merve, Allah' in koydugu ni§anlardandir.


Her kirn Beytullah'i ziyaret eder veya umre yaparsa onlari tavaf
etmesinde kendisine bir gunah yoktur. Her kim gonullu olarak bir iyilik
yaparsa suphesiz Allah kabul eder ve hakkiyla bilir.

"Kendilerine bir bela geldigi zaman..." iglerinde daima


gergeklestirdigim tasarruflanmin bir pargasi olarak baslarma bir musibet
geldigi zaman, kudretimin etkilerini, daha dogrusu sifatimin tecellilerinin
nurlanni musahede ederler ve "Biz Allah'in kullariyiz... derler." Teslim
olurlar, benim mulkum olduklanna ve benim kendileri uzerinde
tasarrufta bulunduguma kesin olarak inanirlar ve "Biz O'na
donuculeriz... derler" Bende fena bulurlar, Benimle Bende yok oluslanni
musahede ederler.

"Iste Rablerinden bagi§lamalar...hep onlaradir." Fenadan sonra


sifatlanmla mevsuf, nurlanmla aydinlanmis varhk onlara bahsedilir. " ve
rahmet..." nur ve hidayet bahsedilir onlara ve bununla mahlukati bana
iletirler. "Ve dogru yolu bulanlar da onlardir." Benim hidayetimle dogru
yolu bulanlar onlardir. Nitekim, bir duada soyle varit olmustur: " Bizi
hidayete ermis yol gostericiler kil. Sapmis ve baskalanni da
saptiranlardan kilma."

"§uphe yok ki Safa He Merve..." §uphesiz kalbin varhgi olan Safa


ile nefsin varhgi olan Merve "Allah'in koydugu ni§anlardandir." Yakin,
nza, ihlas ve tevekkul gibi kalbi ibadetlerden olup dininin isaretlerinden
ve namaz, orug gibi bedeni ibadetlerden olusan kahplardandir. "Her kim

116. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Beytullah'i ziyaret ederse . . ." zati vahdet makamma ulasir, kulli zati
fena
ile ilahi huzura girerse "veya umre yaparsa" sifat tevhidiyle ve cemal ve
celal tecellileri nurlan iginde fena bulmakla huzur nanna kastederse,
ziyaret ederse....

"Kendisine bir gunah yoktur. .." bu sirada "onlan tavaf etmesinde.."


bir sakinca yoktur. Onlarm makamlanna donmesinin ve ikisinin arasinda
gidip gelmesinin bir sakincasi yoktur. Ama onlarm tekvini varliklan ile
degil, gunku bu takdirde gunah ve sakmcali olur. Aksine, fenadan sonra
temkin sirasmda bahsedilmis varliklanni tavaf etmesi gerekir. Bu
yiizden sakmcalilik durumu nefyedilmistir. Qunku bu varlikta oncekinin
aksine genislik vardir.

"Her kirn gonullu olarak bir iyilik yaparsa..." sulukun kemalinden


sonra, fena sonrasi bekanm ardmdan kalbin varligi ile ogretme,
mahlukata sefkat gosterme, ogut verme, hayir ve salah ehline sevgi
besleme turunden, ya da nefsin varligi ile ahlak, iyilik ve takva ornekleri
sergileme, zayiflara ve duskunlere yardim etme, onlara ve kendi
ailesine merhamet etme, sefkat gosterme turunden gonullu olarak bir
iyilik islerse, kuskusuz Allah sukru kabul edendir. Onun bu ameline
ziyadesiyle sevap vermek suretiyle sukrunu kabul eder. Kuskusuz bu,
esya uzerinde tekvin, smama ve fetret mahiyetinde degil, Allah ile
tasarrufta bulunma kapsamma giren bir davranistir.

159- Indirdigimiz agik delilleri ve kitapta insanlara apagik


gosterdigimiz hidayet yolunu gizleyenlere, hem Allah hem de butun
lanet ediciler lanet eder.

160- Ancak tevbe edip durumlarmi duzeltenler ve gergegi agikga


ortaya koyanlar ba§kadir. Zira Ben onlarm tevbelerini kabul ederim. Ben
tevbeyi gokga kabul eden ve gok esirgeyenim.

"Indirdigimiz agik delilleri ve hidayet yolunu gizleyenlere.." irfan


nurlan agiklamalan, fiil ve sifat tecellileri ilimleri, hal ve makam
hidayetleri ya da ilmel yakin yoluyla ilettigimiz zati tevhid hidayetini-
gunku apagik ayni bir olgu nefsin gesitlendirmesiyle gizlenmez- veya
kalbi kesiflerin, sir yarenliginin ve ruh musahedelerinin hidayetini
gizlerse, biz onlan "insanlara apagik gosterdikten sonra..." Sohbetin
bereketiyle kalplerin ve ruhlann nurlannin eserlerini idrak etmenin ve
tabi olmanm nuruyla aydinlanmis akillannin kitabmda apagik gozler
online serdikten sonra gizlerse...

BAKARA SURESi . 117

Gizleyenlere "Allah lanet eder..." Onlan reddeder, kovar. Yuceler


alemindeki "lanet ediciler" lanet eder. Onlan yalniz birakirlar. Kudret ve
nur aleminden kaynaklanan yardim ve destegi sunmayi terk ederler.
Onlara yardim etmeye hazir, onlara kar§i i§tiyak duyan yuceler
alemindeki varhklar da onlara lanet ederler. Qunku daha once onlann
kalplerinin nuruna ismmi§lardi, dogruluklannin gucuyle onlardan nur
edinmi§lerdi, onlarla sohbet etmenin ve onlarla beraber olmanm
huzurunu tatmi§lardi. Hallerinin anlamlarmin panldayi§i esnasmda
onlarla ve onlann nefesleriyle bereketlenirlerdi. i§te bunlar onlan terk
ederler, sohbetlerini keserler. Arkalanni donup onlardan yuz gevirirler.
Qunku yukanda saydigimiz ozelliklerini yitirdiklerini fark ederler,
safliklannin gidip yerine bulanik bir ig alemin yerle§tigini hissederler.

"Ancak tevbe edenler... ba§kadir." Hallerinin gunahlarmdan donen


ve bunun Allah'in bir smamasi oldugunu bilen "durumlarmi
duzeltenler...", pi§manhk ve riyazetle hallerini islah edenler "agikga
ortaya koyanlar" Allah ile muamelenin samimiyeti ve ihlasla
kendilerinden gizlenenleri ke§fedenler, izhar edenler ba§kadir. Zira
"Onlann. .." tevbelerini kabul ederim ve tevbe etme duygusunu onlara
bah§ederim. "Ben tevbeyi gokga kabul eden ve gokga esirgeyenim."

161- inkar etmi§ ve kafir olarak 6lmu§lere gelince, i§te Allah'in,


meleklerin ve turn insanlarm laneti onlann uzerinedir.

"inkar etmi§ olanlar..." Dinden veya Hak'tan perdelenmi§ olanlar


"kafir olarak 6lmu§ler..." Perdelenmi§lik halleri uzere devam eden,
sonunda istidatlanni kaybeden, hicap mahiyetini goren dinleri yuzunden
fitrat nurlan sonen, olum perdesini kaldirmalarim mumkun kilacak
sebeplerle baglan kesilenlere gelince...

"I§te Allah'in, meleklerin ve turn insanlarm laneti onlann uzerinedir."


Bunlar uzakhgi, yoksunlugu ve Hak'tan, melekut aleminden ve insani
fitrattan busbutun kovulmayi hakkederler. Buna silinme, hayra yonelik
meziyetlerin bastinlmasi da denir.

162- Onlar ebediyen lanet iginde kalirlar. Artik ne azaplan hafifletilir


ne de onlann yuzlerine bakilir.

163- ilahimz bir tek Allah'tir. O'ndan ba§ka ilah yoktur. O,


Rahmandir, Rahimdir.
118. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

164- §uphesiz, gdklerin (semalarm) ve yerin (arzm) yaratilmasmda,


gece He gunduzun birbiri pe§inden gelmesinde, insanlara fayda veren
seylerle yuklu olarak denizde yuzup giden gemilerde, Allah' in gokten
indirip de old haldeki topragi canlandirdigi suda, yeryuzunde her ge§it
canliyi yaymasmda, ruzgarlari ve yer He gok arasmda emre hazir
bekleyen bulutlari yonlendirmesinde du§unen bir toplum igin birgok
deliller vardir.

"Ebediyen lanet iginde kalirlar." istidatlan silinip ortadan kalktigi ve


fitrat nurlan sondugu igin. "Azaplan hafifletilmez." Azap verici
karakterleri nefislerinin ozune kok saldigi igin. " Onlann yuzlerine
bakilmaz." Bu karanlik karakterler onlann aynlmaz bir pargasi haline
geldigi igin.

"Ilahiniz bir tek Allah'tir..." Ey muvahhidler! Sirf kendisine kulluk


sundugunuz mabudunuz bir tek Allah'tir. O bizzat tek mabuddur. Mutlak
birdir, varhkta O'ndan baskasi yoktur. O'ndan baska kulluk sunulacak
bir mevcut yoktur. O'ndan baskasi salt yokluk iken O'na ortak kosmamz
nasil mumkun olabilir ki? §irk, ancak O'nu bilmemekten kaynaklanir. O
Rahmandir; rahmeti butun varhklan kapsar. Rahimdir; hidayet rahmetini
muvahhid muminlere ozgu kilar. Bu, mertebe bakimmdan ilk tevhid
ayetidir. Yani bizim agimizdan degil, ama Hak agismdan en ondeki
tevhiddir. Qunku, bizim agimizdan ilk tevhid, fiiller tevhididir. Bu ise
zat
tevhididir. Fakat zat tevhidi, insanlann anlama kapasitelerinden uzak
oldugu igin, fiil tevhidi duzeyine indirilerek anlatilmistir ki, fiil
tevhidi zat
tevhidinin delili olsun. Bu yuzden soyle buyurulmustur: "§uphesiz
gdklerin (semavatm) ve yerin (arzm) yaratilmasmda..." Ruh, kalp ve akil
semalarimn ve nefis arzmm var edilmesinde, bunlar arasmda nur ve
zulmetin "birbiri pe§inden gelmesinde...", insanlann kemallerini
kazanmalan hususunda yararh olan seylerle yuklu olarak mutlak cisim
denizinde yuzen beden "gemilerinde..." "Allah'm gokten indirdigi
suda..." ilim suyundan indirdigi ve cehaletle olen nefis arzmi onunla
dirilttigi ruhta, "yeryuzunde her gesit canliyi yaymasmda" kalbin
hayatiyla hayat bulan hayvani kuvvetleri yaymasmda,
"Yonlendirmesinde..." hakkani fiillerin ziyadelesmesi ruzgarlanni,
rabbani sifatlann tecellisinin bulutlanni yonlendirmesinde "emre hazir..."
ruh semasi ile nefis arzi arasmda emre hazir bulutlarda "deliller vardir."
Kanitlar vardir, "dusunen bir toplum igin..." vehim saibelerinden
soyutlanmis, seriat nuruyla aydinlanmis, akilla dusunen toplum igin
kanitlar vardir.

BAKARA SURESi . 119

165- insanlardan bazilari, Allah'tan baskasmi Allah' a denk tannlar


edinir de onlan Allah'i sever gibi severler. Iman edenlerin Allah'a olan
sevgileri ise gok daha fazladir. Keske zalimler azabi gordukleri zaman
butun kuvvetin Allah'a ait oldugunu ve Allah' in azabinm gok §iddetli
oldugunu onceden anlayabilselerdi.

"Insanlardan bazilari Allah'tan ba§kasmi Allah'a denk tannlar edinir


de onlan Allah'i sever gibi severler." Allah'm dismda bazi seylere
tapanlar. Ya esler, gocuklar, babalar, atalar, kardesler, sevgililer,
baskanlar ve krallar gibi kendi hemcinslerini, ya da hayvanlar, cansiz
varliklar gibi mallanni Allah'i sever gibi seveler. Onlara yonelirler,
onlara
taraf meylederler, onlan gozetirler, korurlar, onlara ve hallerine onem
gosterirler, onlar hakkmda surekli dusunurler, Allah'i sever gibi severler.
Yani Allah'm sevilmesi gerektigi gibi onlan severler. Bu durumda soz
konusu varliklar onlar agismdan sevgi hususunda Allah'a esit konuma
gelirler. Boylece onlar agismdan Allah'm denkleri ve ortaklan olurlar. Ya
da sadece bu varhklan severler, yalnizca bunlan mabud edinirler.

iste Allah mahlukatin ilahi oldugu gibi, bu varliklar da bu bazi


insanlann ilahlandirlar. Bu kimseler sair mahlukatin ilahi, turn alemlerin
ilahi olan Allah'a denk olacak sekilde kendileri igin o varhklan kendileri
igin tann edinirler.

"iman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise gok daha fazladir."


Baskalanna yonelik sevgiden gok daha fazla Allah'i severler. Qunku
onlar Allah'tan baskasmi sevmezler. Ona yonelik sevgilerine, baskasma
yonelik sevgiyi karistirmazlar ve bu sevgiyi degistirmezler. Esyayi Allah
sevgisiyle severler. Esyada ilahi ciheti bulduklan oranda onlan Allah igin
severler. Nitekim, bazilari soyle demislerdir: "Hak bizim sevgilimizdir.
Halk bizim sevgilimizdir. Bunlar ihtilaf ettiklerinde Hakk'i daha gok
severiz." Yani halkta, Hakk'a muhalefetten dolayi ilahi cihet kalmayinca
bizim de onlara yonelik sevgimiz kalmaz. Ya da ayette kastedilen anlam
sudur: iman edenlerin Allah'a yonelik sevgisi, onlann bu duzmece
tannlara yonelik sevgisinden gok daha fazladir. Qunku onlar esyayi
nefisleri igin, nefisleri ile severler. Dolayisiyla helak olma korkusu ya
da
nefsin onlardan dolayi zarar gormesi ihtimali karsismda nefsin
arzulannin degismesiyle sevgilerinin de degismesi kagimlmazdir.
Muminler ise Allah'i ruhlan ve kalpleriyle severler. Daha dogrusu, Allah

120. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

ile Allah igin severler. Bu sevgi herhangi bir amaca mebni olmadigi igin
de muminlerin sevgisinde degisme olmaz. Ruhlanni ve nefislerini O'nun
igin ve O'nun nzasi igin feda ederler. O'nun istegi ugruna butun
isteklerini terk ederler. O'nun fiillerini, kendi hevalanna uymasa da
severler. Bu muminlerden biri soyle demistir:

Ben ona kavusmayi isterim, o benden ayrilmayi

Ben de onun istegi igin terk ederim kendi istegimi

"Ke§ke zalimler... anlayabilselerdi." Baska tannlan sevmekle es


kosanlar, tannlanyla perdelenmenin azabmi gorduklerinde "butun
kuvvetin Allah'a ait oldugunu"... Yani butun kuvvetin sadece Allah'a ait
oldugunu, ilahlarimn gug ve kuvvet namma bir seye sahip olmadiklarmi,
ilahlanna yakinhklariyla gergeklesen ilahi azabm siddetli oldugunu, o
duzmece ilahlara yonelik sevgilerinden kaynaklanan atesten zincirlerle
yoksunluk atesinde bu kelimelerle ifade edilemeyecek dehsetli azabi
gekeceklerini onceden bilselerdi. Evet, bu azap kelimelerle ifade
edilemedigi igindir ki ayetin orijinalinde "lev=keske" edatmm cevabi
hazfedilmistir.

166- Iste o zaman kendilerine uyulup arkalarmdan gidilenler,


uyanlardan hizla uzaklasirlar ve azabi gormus, nihayet aralarmdaki
baglar kopup pargalanmi§tir.

167- Uyanlar §6yle derler: Ah, keske bir daha dunyaya geri
gitmemiz mumkun olsaydi da, §imdi onlarm bizden uzakla§tiklan gibi biz
de onlardan uzakla§saydik! Boylece Allah onlara, i§lerini, pi§manlik ve
uzuntu kaynagi olarak gosterir ve onlar artik ate§ten gikmazlar.

168- Ey insanlar! Yeryuzunde bulunanlann helal ve temiz


olanlarmdan yeyin, §eytanm pe§ine du§meyin; zira §eytan sizin agik bir
du§manmizdir.

"I§te o zaman .. .uzaklasirlar :. ." bu ifade "keske... azabi gordukleri


zaman..." ifadesinden bedeldir. Yani, azabi gordukleri zaman,
uyulanlarm hizla uzaklastiklan zamandir. Cunku aralarmdaki sevgi
nedeniyle o zaman birbirlerinden aynlmama durumundadirlar. Her biri
otekisiyle azap gormektedir ve her biri otekini kemalinden ve
lezzetinden perdelemektedir. O zaman aralarmdaki sebepler, dunya
hayatmda kendilerine birtakim faydalar ve nimetler saglayan akrabahk,

BAKARA SURESi • 121

yakmhk, sicak iliskiler, anlasmalar, yarar ve lezzet saglayan sair


iliskilerden olusan baglar kopar. Butun bunlar, gerekleri ve aynlmaz
nedenleri koptugu igin kopup pargalanirlar. Ama iyi nitelikli baglar, ruhi
munasebetler ve ezeli tamsmalar esasma dayanan ilahi sevgiler
kesilmez, bunlar ruhun bekasiyla birlikte ebediyen baki kahr. Bedensel
perdenin kalkmasi He birlikte ahiret hayatinda daha da artar. Ahirette
yarar saglayan Allah sevgisi bunu gerektirir. Nitekim, yuce Allah kutsi bir
hadiste soyle buyurmustur: "Benim igin birbirlerini sevenleri sevmem
vacip oldu. "

"Ve azabi gormu§ler... " bu ifadenin orijinalinin basmdaki "vav" harfi


"vav-i haliye"dir. Yani onlar azabi gordukleri anda, onlardan uzaklasirlar
ve aralanndaki baglar kopar. Birbirlerinin yakmi olmalanmn ve
birbirlerine tabi olmalanmn kotulugu, higbir hayrimn ve faydasimn
olmadigi ortaya giktigmda... tipki kopeklerin beraber olmalan, sonra
bunun zaranm ve kotulugunu fark etmeleri amnda birbirlerinden
uzaklasip kagmalan gibi.

"Uyanlar §6yle derler: Ke§ke bir daha...geri gitmemiz mumkun


olsaydi!" keske bir daha dunyaya geri gitme firsatimiz olsaydi. iste yuce
Allah, onlarm amellerini bu sekilde yurek acisi ve hasretler halinde
onlara gosterir. Yani birbirlerini sevmeleri ve buna dayah olarak
gergeklestirdikleri ameller, onlar igin birer hasret ve pismanhk nedenine
donusurler. Lezzet elde etmek ugruna nefsani kuvvetleri onaylayan,
onlara uyan, onlara boyun egen ruhani kuvvetlerin hali iste boyle olur.

"Ey insanlar! Yeryuzunde bulunanlarm . . .yeyin." Siifli cihette, nefis


ve beden aleminde bulunan lezzet ve nimetlerden helal ve temiz bir
sekilde yararlanm. Yani seriatin izni ve akhn dogru bulmasiyla, ihtiyag
ve zaruret oramnda, adalet kanununa uygun olarak istifade edin. Bu
lezzet ve nimetlerin temiz ve faydah olmasimn gergevesi olan itidal
sinirim asip israf sininna tasmayin. Qunku israfa tasmak, seytanm
adimlanni izlemektir. Bu yuzden yuce Allah soyle buyurmustur: "Sag/p
savuranlar, §eytanlarm dostlaridir." (isra, 27) " Z/'ra §eytan, sizin agik
du§manmizdir." Size karsi dusmanhk yaptigi agiktir. Onun amaci, sizi
helak etmek, kotulenmis asinhklar islemenizi saglayarak rabbinizin
gazabma ugramamzi saglamaktir. Qunku Rabbiniz, israf edenleri, asm
gidenleri sevmez. Bil ki, nefis aleminde adalet, kalp alemindeki ulfetin
golgesidir. itidal ise onun beden alemine yansiyan golgesidir. Ulfet, ruh
alemindeki sevginin golgesidir ve o da hakiki vahdetin golgesidir.

122. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

itidal, vahdetin dorduncu dereceden golgesidir. Seytan Hakk'm


golgesinden kagar, ona tahammul edemez. Bu yiizden her zaman bu
golgelerin alanmda israf yonlerine dogru adim atar. Bunda aciz kaldigi
zaman tefrite kagar. Sevgi ve ulfette oldugu gibi. Bu yuzden
Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "Cahil birini ya ifrat ya da
tefrit uzere gorursun. Qunku cahil, seytamn oyuncagidir."

169- O size ancak kotulugu, girkini ve Allah hakkmda bilmediginiz


§eyleri soylemenizi emreder.

170- Onlara: Allah 'in indirdigine uyun, denildigi zaman onlar, "Hayir!
Biz atalarimizi uzerinde buldugumuz yola uyariz" dediler. Ya atalan bir
§ey anlamamis, dogruyu da bulamami§ idiyseler?

171- Kafirlerin durumu, sadece gobanm bagirip gagirmasmi i§iten


hayvanlarm durumuna benzer. Qunku onlar sagirlar, dilsizler ve
korlerdir. Bu sebeple du§unmezler.

1 72- Ey iman edenler! Size verdigimiz nziklarin temiz olanlanndan


yeyin, eger siz yalniz Allah' a kulluk ediyorsaniz O'na §ukredin.

"O size ancak kotulugu... emreder." Size ba§kalanna zarar vermeyi,


eziyet etmeyi emreder ki bu, gazap/ofke melekesinin, gucunun
olgusuzce kullanilmasidir. Ve size "girkini" emreder, yani girkin
hayasizligi. Bu da sehvet melekesinin, gucunun olgusuzce kullamlmasi
anlamina gelir. "Allah, hakkmda bilmediginiz §eyleri soylememenizi
emreder." Bu da mantik gucunun olgusuzce kullanilmasidir. Qunku akil,
vehme bulanmistir. Vehim, bu baglamda akla hukmeden, onu emrine
alan seytan islevini gorur. "Onlara: Allah'in indirdigine uyun, denildigi
zaman..." Her seyde, seriatta emredildigi gibi itidal ve adalet sinirmi
gozetmeleri istendigi zaman "Hayir! Biz atalarimizi uzerinde
buldugumuz yola uyariz, derler." Atalanni taklit ederek cahiliyenin
yerilmis asinliklanni surdururler. Onlara mi uyuyorsunuz? "Ya atalan bir
§ey anlamami§... idiyseler?" dinden ve ilimden bir sey anlamamis
idiyseler "dogruyu da bulamamis idiyseler?" cahil olduklan igin ilmin
ongordugu dogrulan bulamamis idiyseler?... "Kafirlerin durumu..." Yani
donup giden kafirleri gagiran kimsenin durumu, bagirarak hayvanlan
gagiran kimsenin "durumu gibidir." Qunku hayvanlar sadece sesi
duyarlar ve anlamim kavramazlar. iste kafirlerin Hak gagnsi karsismdaki
durumlan da buna benzer.

BAKARA SURESi . 123

"Ey iman edenler!..." eger siz muvahhid iseniz, kullugu sirf Allah'a
sunuyorsaniz, o zaman sadece size nzik olarak verdiklerinden temiz
olanlan yeyin. Yani nziklarda uyulmasi gereken adalet ilkesini gozetin.
"Allah'a sukredin..." Size nzik olarak verilen nimetleri, kullamlmasi
gereken alanlarda, kullamlmasi gerektigi gibi ve olmasi gereken
miktarda kullanm. Qunku tevhid, her seyde itidal ve adaleti gerektirir.
Tipki zatm golgesini ve aynlmaz etkilerini gerektirmesi gibi. Hz.
Resullullah (s.a.v) yuce Allah'tan bize bir kutsi hadiste soyle
bildirmistir:
"Ben ve cinler ile insanlann durumu buyiik bir haberdir; Ben yaratinm,
baskasma kulluk edilir. Ben nzik veririm, baskasma sukredilir."

173- Allah, size ancak oluyu, kani, domuz etini ve Allah'tan baskasi
adina kesileni haram kildi. Her kirn bunlardan yemeye mecbur kalirsa,
ba§kasmin hakkma saldirmadan ve haddi a§madan bir miktar
yemesinde gunah yoktur. §uphe yok ki Allah gokga bagi§layan gokga
esirgeyendir.

174- Allah'm indirdigi kitaptan bir §eyi gizleyip onu az bir paha ile
degisenler yok mu, iste onlarm yeyip de kannlarina doldurduklari,
atesten ba§ka bir §ey degildir. Kiyamet gunu Allah ne kendileriyle
konusur ve ne de onlari temize gikarir. Orada onlar igin can yakici bir
azap vardir.

1 75- Onlar dogru yol karsiligmda sapikligi, magfirete bedel olarak


da azabi satin almi§ kimselerdir. Onlar ate§e kar§i ne kadar
dayaniklidirlar!

176- O azabm sebebi, Allah'm kitabi hak olarak indirmis olmasidir.


Kitapta ayriliga du§enler, elbette derin bir anlasmazligm igine
dusmu§lerdir.

177- iyilik, yuzlerinizi dogu ve bati tarafma gevirmeniz degildir. Asil


iyilik, o kimsenin yaptigidir ki, Allah'a, ahiret gunune, meleklere,
kitaplara, Resullere inanir. Yakmlara, yetimlere, yoksullara, yolda
kalmi§lara, dilenenlere ve kolelere sevdigi maldan ha rear, namaz kilar,
zekat verir. Antlasma yaptigi zaman sozlerini yerine getirir. Sikmti,
hastalik ve sava§ zamanlarmda sabreder. Iste dogru olanlar, bu
vasiflari tasiyanlardir. Muttakiler ancak onlardir.

124. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Size ancak oluyu... haram kildi." igindeki kan dondugu ve


mizacmin sapmasi neticesi itidalden uzaklastigi igin.

"Kani..." haram kildi. Hayat unsurunu, adalet ve nuraniligi kabulden


uzak, pis fazlahklarla kanstigi ve bu uzakhgmdan ve olgunluk agisindan
kusurlu olmasi nedeniyle elverisli olmadigi igin. "Domuz etini..."
yirticilik, oburluk, pislik yemek ve deyyusluk (esini kiskanmama) gibi
hasletler tabiatma galip oldugu ve etini yiyenlerden bu karakterlere
sahip nesiller dunyaya gelecegi igin haram kilmdi. "Ve Allah'tan ba§kasi
adma kesileni haram kildi..." Bogazlamrken uzerinde Allah'tan
baskasmm adi zikredilen, yuksek sesle anilan hayvanm yenmesini de
haram kildi. Yani bogazlanmasmda ve yenmesinde sirk kastedilen
hayvanm eti de haramdir. Qunku sirkin belirtisi ve mesaji niteligindeki
bu hareket, tevhide aykindir. Bu ayetten, yenmesi durumunda yiyene
Allah'tan baskasi igin konusma, mesajmi dillendirme ve sesi yukseltme
giicu veren seylerin de haram oldugu anlasilmaktadir. Yani tevhide
dayanmaksizm yenilen her sey haramdir. "Her kim bunlardan yemeye
mecbur kalirsa..." toplumdan her kim, "ba§kasmm hakkma
saldirmaksizm" bunlardan yemeye mecbur kalan baska birinin hakkma
tecavuz etmeksizin, kendini ona tercih etmeksizin "ve haddi a§madan"
olmeyecek kadar yeme sinirmi asmadan bir miktar yemesinde "gunah
yoktur." ... "Onlarm yeyip karinlarina doldurduklari..." karmlan dolusu
yedikleri yoksunluk atesinin yakitmdan, Hakk'm nurunu perdeleyen
tabiat atesinin tutusmasimn sebeplerinden, kotu ve karanhk
karakterlerle azap vermesinden, kisiyi heyuli cismani cehenneme
surukleyen etkenlerden baska bir sey degildir.

"Allah ne kendileriyle konu§ur ve ne de onlan temize gikanr." Bu


ciimle, Allah'm onlara yonelik gazabmm siddetini, onlardan ne kadar
gok uzak oldugunu vurgulamaktadir. "Iyilik, yuzlerinizi... gevirmeniz
degildir." Ruhlar aleminin dogusuna ve bedenler aleminin batisma
gevirmeniz degildir. Qunku bu kayitlanma ve perdelenme demektir. "Asil
iyilik..." muvahhidlerin iyiligidir. Onlar cem makammda Allah'a ve ahiret
gunune iman ederler. Qunku cem makammda tevhidin aynlmaz ozelligi
ebedi bekadir. Yani gergek meaddir. Muvahhidler, gokluk ayrintilannda
cem'i musahede ederler, cem makami ile, melekler aleminin batini ve
nebiler aleminin zahiri konumunda olan tafsilden perdelenmezler.

BAKARA SURESi . 125

"Kitaplara..." hukum ve marifetle zahiri ceme eden ve dosdogru,


istikamet bilgisini ifade eden kitaplara iman ederler. Ardmdan, sozu
edilen amellerle cem ve tafsil tevhidi tamamladiktan sonra istikamet
bulurlar. Qunku istikamet, butun kuvvetlerin kisinin fenadan sonra beka
makammda Allah ile tahakkuk etmesi esnasmda ruhun nuruyla
aydinlanmalan nedeniyle ilahi emir dogrultusunda kendi smirlan iginde
durmalan anlamindadir. Bu, adalet makamidir. Dolayisiyla, butun
kuvvetler bu makamda Hakk'm golgesinde ve vahdet akisma katilmis
olurlar. "Sevdigi maldan..." Yani mala muhtag olmasma ve mala karsi
cimrilik iginde olmasma ragmen onu harcar. Nitekim, ibni Mesud soyle
demistir: "Bu ayette kastedilen, saglam oldugun, saglam oldugun igin de
yasamayi dusundugun ve fakirlikten korktugun halde mail infak
etmendir. Yoksa can bogaza dayandiktan sonra "falana su kadar",
falana da su kadar verin" demen degildir. Nitekim yiice Allah soyle
buyurmustur: "Kendileri zaruret iginde bulunsalar bile onlari kendilerine
tercih ederler." (Hasr, 9) Ya da tefsirini sundugumuz ayette gegen "ala
hubbihi..." ifadesi, Allah'i sevmelerinden dolayi mail infak ederler ki,
kalpleri Allah'tan baskasiyla mesgul olmasm. Qunku yuce Allah malm
infak edilmesine razi olur. Yani kastedilen anlam, mail infak etmeyi
severek, goniil hosluguyla verirler. Qunku comertlik, sevingle ve gonul
hosluguyla mal vermek demektir.

"Maldan harcar..." ifadesinden "zekat verir..." ifadesine kadarki


boliim, iffet baglaminda sunulmustur. iffet ise, sehvet gucunun kemale
ermesinin ve kendisiyle ilgili alanlarda ongorulen sinirlannin iginde
durmasmin adidir. "Antla§ma yaptigi zaman sozlerini yerine getir."
ifadesi ise hikmeti gerektiren adalet kavramiyla ilgilidir. Bu ise mantik
gucunun kemalini ifade eder. Qunku bir kimse ihanetin, sozunde
durmamanm sorumlulugunu, bunun karsiti olan erdemliligin yararmi
bilmedikge sozunde duramaz.

"Sikmti..." yoksullugun en siddetli zamanlannda "hastalik..." ,


hastahk vakitlerinde ve "sava§ zamanmda sabreder..." savasm
zorluklanna katlanir. Bu cumle de gazap/ofke gucunun kemalini ifade
eden cesaret baglaminda sunulmustur. "i§te onlar..." bu erdemlerin
tumunii nitelik olarak uzerinde tasiyan, istikamet makammda sebat
eden bu kimseler "dogru olanlar... "dir. Filleriyle annmak suretiyle
Allah'a
karsi dogru olanlardir. iste iyilik budur. " Muttakiler ancak onlardir."
Kendi
nefisleri dahil Allah'tan baskasmi sevmekten sakman, hayatm ve
tabiatm perdelerinden soyutlananlar onlardir.

126. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

Ayette gegen malm, kalbin mail olan ilim olarak tevil edilmesi de
mumkundur. Qunku kalp ilimle guglenir ve zenginlesir. Buna gore
kastedilen anlam sudur: Sevilen ilmi akrabalara, yani ilmin yakinlan olan
ruhani kuvvetlere, gergek baba olan ruhun nurundan kesilen nefsani
kuvvetlerin yetimlerine, bedenin sevabi igin daima sakin olan tabiat
kuvvetleri miskinlerine verir. Bunlann ilmi de ahlak ve erdemli siyaset
ilmidir.

Ardmdan irfan, ahlak, adab ve maiset ilimlerine mucmel ve tafsilath


olarak doyup nefsiyle bu baglamda isi kalmayinca bu ilmi yolculara, yani
saliklere ve isteyenlere, diger bir ifadeyle ilim talebelerine bahseder.
Vaaz ve hitabetle dunya ve sehvet kullanni kolelikten kurtarmak igin
harcar. "Namaz kilar..." huzur namazmi eda eder. Musahede ile
namaza devam eder. Nefsini baskasma nazar etmekten armdiran
seyleri verir. Nefiy ve sifatlann mahvi suretiyle dusuncenin baska
taraflara kaymasma engel olur. Ezel ahdine bagh kahr; tevhidden
aynlmamak ve zati fani kilmak suretiyle ezeli sozunu tutar. Daima
Allah'a muhtag olma siddetine, nefsi ki rip hevayi ezme sikmtisma ve
seytana karsi zorlu savasm dehsetine sabredenler. iste onlar verdikleri
soze bagh kalmak suretiyle Allah'a sadik kalan kimselerdir. Suliik akdi
ve kararhhgiyla ahitlerini tutanlardir. §irkten sakman ve geride kalan
varhklardan beri olanlar onlardir.

1 78- Ey iman edenler! Oldurulenler hakkinda size kisas farz kilindi.


Hure hur, koleye kole, kadina kadm. Ancak her kimin cezasi, kardesi
tarafmdan bir miktar bagislanirsa artik hakkaniyete uymali ve ona
guzellikle odemelidir. Bu soylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve
rahmettir. Her kim bundan sonra haddi a§arsa muhakkak onun igin elem
verici bir azap vardir.

1 79- Ey akil sahipleri! Kisasta sizin igin hayat vardir. Umulur ki sug
i§lemekten sakmirsmiz.

180- Birinize olum geldigi zaman, eger bir hayir birakacaksa anaya,
babaya, yakmlara uygun bir bigimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar
uzerine bir borgtur.

181- Her kim bunu i§ittikten ve kabullendikten sonra vasiyeti


degi§tirirse, gunahi onu degi§tirenleredir. §uphesiz, Allah i§itir ve
bilir.

BAKARA SURESi • 127

182- Her kim, vasiyet edenin haksizliga yahut gunaha


meyletmesinden endise eder de aralarini bulursa kendisine gunah
yoktur. Suphesiz Allah gok bagislayan hem de esirgeyendir.

183- Ey iman edenler! Orug sizden once gelip gegmis ummetlere


farz kilmdigi gibi size de farz kilindi. Umulur ki korunursunuz.

184- Sayili gunlerde olmak uzere. Sizden her kim hasta yahut yolcu
olursa diger gunlerde kaza eder. Orug tutmaya gugleri yetmeyenlere bir
fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gonullu olarak
hayir yaparsa, bu kendisi igin daha iyidir. Eger bilirseniz orug tutmaniz
sizin igin daha hayirlidir.

"Kisas..." adalet kanunlanndan biridir ve yirtici, vahsi kuvvetin


ortadan kaldinlmasi igin farz kilmmistir. Bu bakimdan, Allah'in adaletinin
golgelerinden biridir. Yuce Allah kulu uzerinde, onu kendindefani kilmak
seklinde tasarrufta bulundugu zaman, ruhunun hurunun yerine, ondan
daha hayirh hibe edilmis bir ruh, kalbinin kolesinin yerine hibe edilmis
bir kalp, nefsinin disisinin yerine hibe edilmis kamil bir nefis verir.
"Sizin
igin..." Allah'in sizinle ilgili yukanda sozu edildigi §ekilde kisasta
bulunmasinda sizin igin "hayat vardir." buyuk bir hayat vardir. Kunhu
nitelendirilemez bir ulu hayat vardir. "Ey akil sahipleri!" vehim
kabuklanndan, ayni varliklarm ve cisimlerin buruyucu etkisinden annmis
6z akil sahipleri! Boyle bir kisasta sizin igin hayat vardir. Ki bu kisasi
terk etmekten sakmasmiz, onu koruyasmiz.

"Vasiyet etmek..." ve bu vasiyeti titizlikle korumak da bir diger


kanundur. Mulkiyet gucunun, yani mantik gucunun eksikligini ve
hikmetin mal uzerinde tasarrufta bulunmakla ilgili olarak ongordugu
hususlarda eksikligi gidermek, Hakk'm nuru ve seriatm hukmuyle baska
kanunlar uzerinde egemen olmak maksadiyla farz kihnmistir. Aynca,
vasiyetin degistirilmesi suretiyle bu kanuna tecavuz etmek seklinde bu
gucun sapmasi da men edilmistir. Qunku vasiyeti degistirmek bir tur sug
ve ihanettir. Bu kanunun gergeklesmesinin ve titizlikle incelenmesinin
tesviki de hikmet kapsamma girer. Bunun kemali ise, vasiyet eden
kimsenin yanilarak veya bilingli olarak zarar vermesinden endise
edilmesi durumunda hikmet uyannca kendileri hakkmda vasiyette
bulunulanlann arasmi duzeltmektir.

128. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Orug..." da hayvani kuvvetin saldirganhgmi ve tasallutunu ortadan


kaldirmak amaciyla farz kilmmis bir diger kanundur.

Bil ki, hakikat ehlinin kisasi yukanda zikredildi. Onlann vasiyeti ise,
masivayi terk etmek suretiyle ezelde verilen sozu, ahdi tutmak,
muhafaza etmektir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Bunu
Ibrahim de ogullarma vasiyet etti. Yakub da..." (Bakara, 132) Hakikat
ehlinin orucu, Hak ile ve Hak igin olmayan her sozu, her fiili, her
hareketi
ve her durusu terk etmektir.

185- Ramazan ayi, insanlara yol gosterici, dogrunun ve dogruyu


egriden ayirmanin agik delilleri olarak Kur'an'm indirildigi aydir. Oyle
ise
sizden ramazan aymi idrak edenler onda orug tutsun. Kim o anda hasta
veya yolcu olursa baska gunlerde kaza etsin. Allah sizin igin kolaylik
ister, zorluk istemez. Butun bunlar, sayiyi tamamlamaniz ve size dogru
yolu gostermesine kar§ilik, Allah's tazim etmeniz, sukretmeniz igindir.

186- Kullarim sana, beni sordugunda soyle onlara: Ben gok


yakmim. Bana dua ettigi vakit dua edenin dilegine kar§ilik veririm. O
halde, benim davetime uysunlar ve bana inansmlar ki dogru yolu
bulalar.

187- Orug gecesinde kadinlarmiza yaklasmak size helal kilmdi.


Onlar sizin igin birer elbise, siz de onlar igin birer elbisesiniz. Allah
sizin
kendinize kotuluk ettiginizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bagisladi.
Artik onlara yakla§m ve Allah'm sizin igin takdir ettiklerini isteyin.
Sabahm beyaz ipligi, siyah ipliginden ayirt edilinceye kadar yeyin, igin,
sonra aksama kadar orucu tamamlaym. Mescidlerde ibadete gekilmi§
oldugunuz zamanlarda kadmlarla birlesmeyin. Bunlar Allah'm koydugu
sinirlardir. Sakm bu smirlara yaklasmaym. Iste boylece Allah ayetlerini
insanlara agiklar. Umulur ki korunurlar.

"Ramazan ayi..." nefsin Hakk'm nuruyla yanmasi vaktinde


"Kur'an'm", Kur'ani akil adi verilen ve cem makamma ulastiran
kapsayici ve icmali ilmin indigi aydir.

hsanlar igin cem itibariyle vahdete ileten bir hidayettir. "dogrunun


agik delilleri"ri\n, cem ve farktan olusan kesintisiz delillerin, yani
furkani
(dogru ile egriyi birbirinden ayiran) akil adi verilen tafsili ilmin indigi
aydir. Sizden kirn bu vakte erisirse, yani zati musahede etme makamma
ulasirsa "onda orug tutsun..." o vakitte Hakk ile olmayan soz, fiil ve
hareketleri terk etsin, kendini tutsun.

BAKARA SURESi . 129

"Kim o anda hasta olursa..." sozunu ettigimiz musahedeye engel


olan nefsani perdelerden olusan kalp hastahklanna muptela olursa
"veya yolcu olursa..." uzakhk sulukunda bulunup zati suhuda
ulasmamissa, onun kat etmesi gereken baska mertebeler vardir. Ancak
bunlann sonunda bu makama ulasabilir. "Allah sizin igin kolaylik ister..."
tevhid makamma ulasmamzi ve Allah'm kudretinden destek gormenizi
ister. "Sizin igin zorluk istemez..." Zayif ve aciz nefse sorumluluklar
yuklemek suretiyle sizi zora kosmaz. "Sayiyi tamamlamaniz...igindir."
Soz konusu mertebeleri, halleri ve amaca ulastinci makamlan
tamamlamaniz, Allah'i ululamaniz, Onun sizi cem makamma
iletmesindeki azametini ve buyuklugunu bilmeniz ve "sukretmeniz
igindir." islerinizi istikamet uzere yurutmek suretiyle Ona sukretmeniz
igindir.

"Kullanm sana... sordugunda..." Bana ulasmak igin suluk eden,


beni talep eden ve bana yonelen kullanm benim marifetimi sana
sorduklannda "Ben gok yakinim." Zahirim, apagigim. "dilegine kar§ilik
veririm." Halinin ve istidadmm geregini yapmak suretiyle hal ve istidat
diliyle bana dua edenin duasma icabet ederim. "o halde benim davetime
uysunlar. " istidadi zuht ve ibadetle anndirip saflastirmak suretiyle benim
gagnma kossunlar. Qunku ben onlan kendime gaginyorum. Onlara,
bana suluk etmenin keyfiyetini ogret. Ki bu annma ve saflasma
esnasmda beni musahede edebilsinler. Yani istikamet uzere olsunlar,
duzelsinler. "Size helal kilmdi..." size mubah ve serbest kilmdi "orug
gecesinde", huzurda bulundugunuz terk ve imsaki bolen gaflet vaktinde
"kadmlarmiza yaklasmak..." nefislerinizi hazlanna, nasiplerine
yaklastirma makamma inmeniz mubah kilmdi. Qunku siz buna
sabredemezsiniz. Zira aranizdaki zorunlu baglanti nedeniyle siz onlann
giysisi, onlar da sizin igin giysileriniz konumundadir.

"Allah sizin kendinize kotuluk ettiginizi bildi." Soz konusu suluk,


riyazet ve huzur zamanlannda nefsani nasiplerden galmak suretiyle
kendinize kotuluk ettiginizi bildi. "Ve tevbenizi kabul edip sizi
bagisladi."

"Artik..." istikamet ve fenadan sonra beka halinin yerlesmesi


vaktinde " onlara yakla§m." gaflet vakitlerinde. "Allah'm sizin igin takdir
ettiklerini isteyin." Takvayi, istikamet uzere olma hukukunu
genisletmeye dayah olarak nefsani hazlarla temekkun edisi ve kulluk
etmek, duada bulunmak suretiyle Allah'm emirlerini yerine getirmeyi
talep edin.

130. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Yeyin, igin..." nefsinize eslik edin "sabahm beyaz ipligi, siyah


ipliginden ayirt edilinceye kadar. " huzurun agikhk ve panltilan size zahir
oluncaya ve eserleri ve nurlan gafletin karasma ve karanhgma galip
gelinceye kadar.

Ardmdan gaflet zamani gelinceye kadar, Hakk ile beraber huzurda


olmak suretiyle yukanda anlatilan terk ve imsak hali uzere olun. Eger bu
olmasaydi maisetin maslahatini ve yukumluluklerini yerine getirmek
mumkun olmazdi. "Kadmlarla birle§meyin..." siz itikafta iken,
kalplerinizin mescidlerinde huzurda mukim iken nefislerinize eslik
etmeyin. Qiinku nefislerin belirmesiyle vakitleriniz kansir.

188- Mallarmizi aranizda haksiz sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip


dururken, insanlarm mallarmdan bir kismmi haram yollardan yemeniz
igin o mallari hakimlere vermeyin.

189- Sana, hilal §eklinde yeni dogan aylan sorarlar. De ki: Onlar,
insanlar ve ozellikle hac igin vakit olguleridir. iyi davram§, asla evlere
arkalarmdan gelip girmeniz degildir. Lakin iyi davrani§, korunan
kimsenin davrani§idir. Evlere kapilarmdan girin, Allah'tan korkun,
umulur ki kurtulusa erersiniz.

"Mallarmizi... yemeyin." Marifetlerinizi ve bilgilerinizi "aranizda"


nefsin sehvetlerinin ve lezzetlerinin batiliyla; nefsin ihtiyaglanni elde
etmek, maddi ve hayali amaglan gergeklestirmek ugruna kullanmayin.

"O mallari... vermeyin." Israrla kotulugu emreden nefislerin


hakimlerine gondermeyin "insanlarm mallarmdan bir kismmi...yemek
igin." Ruhani kuvvetlerin mallannin bir kismmi "haram yollardan..."
haksizhkla yemek ve nefsani kuvvetlerin lezzetleri igin harcamak uzere
vermeyin. Ostelik "Kendiniz biliyorsunuz... " bu davranism gunah ve bir
seyi ait olmadigi yere koymak oldugunu biliyorsunuz. "Sana, hilal
§eklinde yeni dogan aylan sorarlar..." Ruh nurunun uzerine dogup
parlatmasi sonucu kalbi doguslan sana sorarlar. "De ki: Onlar,
insanlar... igin vakit olguleridir." Allah yolunda amel etmenin, suluk
azimetinin, kalp beytini tavaf etmenin ve marifet makammda vakfeye
durmanm vacip oldugu vakitleri belirleyen olgulerdir.

BAKARA SURESi • 131

"Iyi davranis... gelip girmeniz degildir." kalplerinizin evlerine


"arkalarmdan." Maddi hislerinizin ve bedeni duygulardan kaynaklanan
bilgilerinizin yollanndan kalp evlerine girmeniz iyi davranis degildir.
Cunku kalbin arkasi bedene bakan taraftir. "Lakin iyi davranis..." asil
iyilik " korunan kimsenin davrani§idir." Duyulann ilgi alanlanndan,
hayalin tasavvurlanndan ve nefsin vesveselerinden sakman kimsenin
davramsidir. "Evlere kapilanndan girin." kalplerin ruha bakan batmi
tarafmdan girin. Gergekte kalbin kapisi, Hakk'a agilan yoludur.
"Allah'tan korkun." sizi O'ndan ahkoyacak seylerle mesgul olmaktan
sakmm. "Umulur ki kurtulu§a erersiniz."

190- Size kar§i savas aganlara, siz de Allah yolunda savas agin.
Sakm asm gitmeyin, gunku Allah asinlan sevmez.

191- Onlan yakaladigmiz yerde oldurun. Sizi gikardiklan yerden siz


de onlan gikarm. Fitne, adam oldurmekten daha kotudur. Mescid-i
Haram'da onlar sizinle sava§madikga, siz de onlarla sava§maym. Eger
onlar size kar§i sava§ agarlarsa siz de onlan oldurun. I§te kafirlerin
cezasi boyledir.

192- Eger onlar vazgegerlerse, Allah Gafur ve Rahimdir.

193- Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalniz Allah igin


oluncaya kadar onlarla savasm. Sayet vazgegerlerse zalimlerden
baskasma dusmanlik ve saldin yoktur.

194- Haram ay haram aya kar§iliktir. Hurmetler kar§iliklidir. Kim


size saldmrsa siz de ona misilleme olacak kadar said inn. Allah'tan
korkun ve bilin ki Allah muttakilerle beraberdir.

"Size kar§i sava§ aganlarla, siz de Allah yolunda sava§ agin." Size
savas agan seytana ve kotulukleri israrla emreden nefsin kuvvetlerine
karsi savas agin. "Sakm a§iri gitmeyin." Onlarla savasirken, haklanm
eda etmelerini ve smirlan iginde durmalarim imkansiz kilacak sekilde
oldiirmeyin. Aksi takdirde tefrite, eksiklige ve pargalanmishga dugar
olurlar. "Cunku Allah a§inlan sevmez." Ciinku onlar sevginin ve
adaletten ibaret olan vahdetin golgesinin disma gikmislardir. "Onlan
yakaladigmiz yerde oldurun." Onlan nerede bulursaniz hayatlanna son
verin, ruhlan demek olan hevalanm bulunduklan yerde ezmek suretiyle
fiillerini icra etmelerine engel olun. "Onlan gikarm..." Gogus

132. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Mekke'sinden gikann, onun uzerindeki istilalanna son verin, tipki onlann


sizi oradan gikanp nefis bolgesine indirmeleri, sizi kalbin karargahimn
disma gikarmalan gibi. Nefsin hevasma ve lezzet putuna ibadet etmeleri
seklindeki fitneleri, sizin nefsin hevasmi ezmenizden ve butunuyle
oldurmenizden daha kotudur. Daha agir bir sugtur. Ya da nefsin
kuvvetlerinin gogus Mekke'sini istila etmeleri sonucu gektiginiz sikmtilar
veya basmiza gelen smama amagli musibetler sizin igin oldurulmekten
daha agirdir. Cunku bu fitne, seciyenizin bastinlmasi, tabiatmizin ort
bas edilmesi ve istidadmizm tamamen silinmesi demektir ki, bundaki aci
gok daha fazladir.

"Mescid-i Haram'da onlarla savasmaym." Kalbin makammda, yani


kalbi huzur anmda onlarla savasmaym. Sizin yonelisinize uyduklan
zaman. Bu takdirde suluk esnasmda sizin yardimcilanniz olurlar. "Onlar
sizinle sava§madikga..." kendi isteklerini ileri surup sizinle
gekismedikge, sizi kalp canibinden ve Hak dinden uzaklastmp nefsin
makamma ve buzagiya tapmaktan ibaret olan dinlerine gekmedikge
onlarla savasmaym. Ama bunu yaparlarsa "Fitne tamamen yok
edilinceye . . .kadar onlarla sava§in." Sizinle gekismelerinin, gagnlarmi
seslendirmelerinin ve tapinmalarimn olusturdugu fitne ve kargasa
ortadan kalkmcaya ve "din yalniz Allah igin oluncaya kadar" tumu birden
kutsi canibe yonelinceye kadar, seytanm ve hevanm higbir paymm
bulunmadigi Hakk'a yonelisin altmdaki sirn tesyi edinceye kadar onlarla
savasm.

"§ayet vazgegerlerse . . . saldiri yoktur." onlara saldin olmaz artik.


Sadece saldirganlara, hadlerini asanlara saldin vardir. "Haram ay
haram aya kar§iliktir." Yani, onlann sizi maksadimzdan ve dininizden
ahkoyduklan vakit, ayniyle sizin onlan asiliklerinden ahkoydugunuz
vakittir. Ta ki kendi sinirlannda durmaya razi oluncaya kadar. Onlann
haram ayi kendi haklanni ikame ettikleri vakittir. Sizin haram aymiz,
huzur ve murakabe vaktidir.

195- Allah yolunda harcaym. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye


atmayin. Her turlu hareketinizde durust davranm. Qunku Allah durust
davrananlari sever.

BAKARA SURESi • 133

196- Hacci ve umreyi Allah igin tarn yapin. Eger alikonursaniz


kolayiniza gelen kurbani gonderin. Kurban, yerine varmcaya kadar
baslarmizi tiras etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut basindan
bir rahatsizligi varsa, orug veya sadaka veya kurban olmak uzere fidye
gerekir. Emin oldugunuz vakit, kim hac gunlerine kadar umre He
faydalanmak isterse, kolayma gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban
kesmeyen kimse hac gunlerinde ug, memleketine dondugu zaman yedi
olmak uzere orug tutar ki, hepsi tarn on gundur. Bu soylenenler, ailesi
Mescid-i Haram civarmda oturmayanlar igindir. Allah'tan korkun. Biliniz
ki Allah' in verecegi ceza agirdir.

"Allah yolunda harcaym..." Sizde olan ilmi, amel aracihgiyla


harcaym. Bu ilimleri baska bir zamanda kullanmak uzere saklamaym,
belki o vakte erismezsiniz. Ertelemecilikten daha zararh bir sey yoktur
kisaca. "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayin. " Tefrit, ilimle
amel
etmeyi tehir ve ilmi nefsin maslahati igin kullanma tehlikesine kendinizi
atmayin. Bu davrams mahrumiyeti gerektirir. "Durust davranin..." (ihsan
edin) amellerinizi gergeklestirirken musahede edin. "Qunku Allah
durustleri sever." Amellerini gergeklestirirken rablerini musahede eden
ve bu amelleri sirf O'nun igin ihlasla gergeklestiren kimseleri sever.

" Tarn yapin..." zat tevhidi haccmi ve sifat tevhidi umresini, Allah igin
ve Allah'a dogru suluk suretiyle turn makam ve halleri tamamlayarak
yerine getirin. "Eger alikonursaniz..." Kotulukleri israrla emreden nefis
kafirlerinin sizi hac ve umreden engellemesi durumuyla karsi karsiya
kahrsaniz "kolayiniza gelen kurbani gonderin." Nefis kurbanmi
gondermek ve kalp Kabe'sinin yanmda veya kalbin temenni ettigi
makamm meydanmda bogazlamak suretiyle Allah yolunda cihad edin.
"Kolayiniza gelen..." ifadesi nefislerin istidatlan ve sifatlan itibariyle
birbirlerinden farkh olduklanna yonelik bir isarettir. Nefislerin bir
kismi,
zayif hayvanlann sifatlanyla, bazisi guglu hayvanlann sifatiyla
mevsuftur. Bunlann her biri kolayma geleni kurban eder. Bazisi da
boyun egen, uysal hayvanlann sifatiyla mevsuftur.

Bazisi dik bash, boyun egmez hayvanlann sifatma sahiptir. Bazi


nefislerin ezilebilen sifatlan olmakla birlikte oyle sifatlan da olur ki
bunlan ezmek pek de kolay olmaz. Boyle nefisler ayette sozii edilen
haci gibi ebediyen mahsur kahr. "Baslarinizi tiras etmeyin." Kalbi hos

134. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

tutmayi, zihni kederlerden, butun baglardan, adet ve ibadetlerden


anndirmayi isteyerek Kalenderiye mezhebinde oldugu gibi vaktin sifati
ile yetinmek isteyip tabiatm izlerini ortadan kaldirmaym "varmcaya
kadar." nefis kurbani mahalline, yani yerine, bogazlanacagi, kurban
edilecegi mekana varmcaya kadar. O zaman, kurban hayatta iken
nefsin hevasina gore yaptigi butun ameller haram iken, kurbanm
oldurulmesiyle birlikte helal olur. Qunku bu vakitte heva ile degil, kalp
ile
yerine getirilirler. Hevanin etkisiyle yapilan amellerin kalintilarmdan
emin olun. Aksi takdirde vaktiniz kansir, bunlarm zuhur etmesiyle ve
kalbin bast hali ile birlikte davasmi gutmeye baslamasiyla safligmiz
bulanir. Nitekim, bugun Kalenderiye mensuplannin gogunun durumu
boyledir. "Sizden her kirn hasta olursa..." Sizden her kimin istidadi zayif
olursa, kalbi, 6z yaratihsmda bulunan arazlarla veya gelenekler sonucu
edinilen arazlarla dolu olursa yahut basmda bir rahatsizhgi varsa yahut
kederlerle, gesitli baglarla, rezilliklerle ve suretlerle smanip
engellenmis
olursa ve de suluk ve mucahedeyi geregi gibi yapmasi kolay olmazsa
veya fitrat uzere kalmak, tersine donmemek, yukselmese de
derecesinden asagiya dusmemek igin kalp hoslugu ve vakit safhgi
uzere kalmayi isterse, onun bazi lezzetlerden kendini ahkoymak,
nefsani bazi mesguliyetlerden el gekmek veya bir iyilik yapmak yahut
riyazet ve mucahede ile gatisan bazi kuvvetleri ezmek suretiyle fidye
vermesi gerekir. Bu kimsenin vaktini muhafaza etmesi, bir tiir zuhd ile,
ibadet ya da nefse muhalefet ile safhgmi korumasi gerekir.

"Emin oldugunuz vakit..." sizi muhasara eden dusmamn


kusatmasmdan emin oldugunuz vakit, Zat tecellisi haccma araci olmak
uzere sifat tecellisi zevkinden kim yararlanirsa, durumuna gore
"kolayma gelen bir kurban vermek gerekir. "

"Kurban kesmeyen kimse..." nefsinin zayifhgmdan,

sonuklugunden, baski altmda olmasmdan dolayi bunu yapamayan


kimse "ug gun orug tutar... " Tecelli, cem'e gark olma ve vahdette yok
olma vaktinde giiglii temeller konumunda olan kuvvetlerin fiillerinden
kendini uzaklastirmasi, sakmmasi gerekir. Qunku bunlarm
perdelenmeleri, nefis ve gogus yorungesine gekilmeleri kagmilmazdir.
Bu temel gugler; akil, vehim ve muhayyiledir.

BAKARA SURESi • 135

"Dondugu zaman yedi gun orug tutar. " tafsil ve gokluk makamma
dondugunuz zaman. Bunlar da zahir bes duyu ile gazap ve sehvet
gugleridir. Ki esya iginde Allah ile istikamet uzere olsun. "Hepsi tarn on
gundur." iste sozu edilen bu kuvvet ve duygulann fiillerinden sakmma
durumu, kemal derecesi gergeklestigi sirada hak ile bahsedilen
varligmin giiglerinin fiillerini gerektiren kamil tafsilatm tumudur.
Nitekim,
kutsi hadiste soyle buyurulmustur: "isiten kulagi ve goren gozii
olurum..." "Bu soylenenler..." bu hukum "ailesi Mescid-i Haram
civannda oturmayanlar igindir." vahdet iginde, kalp makammda hazir
bulunan kamil mahbublardan (sevilenlerden) olmayanlar igin gegerlidir.
Bu gibi kimseler (sevilenler) igin vuslat ve Allah'a suluk edisleri
sirasmda
kurban sunmak, cehd etmek veya riyazet etmek gerekmez. Bunlar
muhibler (sevenler) igin gegerlidir.

197- Hac, bilinen aylardadir. Kim o aylarda hacca niyet ederse, hac
esnasmda kadina yakla§mak, gunah say i Ian davrani§lara yonelmek,
kavga etmek yoktur. Ne hayir i§lerseniz Allah onu bilir. Azik edinin. Bilin
ki azigm en hayirlisi takvadir. Ey akil sahipleri! Benden sakmm.

198- Rabbinizden gelecek bir lutfu aramanizda size herhangi bir


gunah yoktur. Arafat'tan ayrilip akin ettiginizde Mes'ar-i Haram'a Allah's
zikredin ve O'nu size gosterdigi §ekilde anm. §uphesiz, siz daha once
yanli§ gidenlerden idiniz.

199- Sonra insanlarm aktigi yerden siz de akin. Allah'tan magfiret


isteyin. Qunku Allah affedici ve esirgeyicidir.

"Hac, bilinen aylardadir." Hac vakti, bilinen zamanlardir. Bulug


gagma ermekle ba§lar, kirk ya§ma kadar devam eder. Nitekim yuce
Allah, "Bakara"yi nitelerken §6yle buyurmu§tur: "O, ne ya§li ne de korpe;
ikisi arasmda..." (Bakara, 68) "Kim o aylarda hacca niyet ederse..."
hacca gitme karan ah p fiilen bu karan uygulamaya koyarsa "kadina
yaklasmak..." §ehevi kuvvetin ta§masi anlaminda hayasizhk; "gunah
sayilan davranislara yonelmek" gunah sebeplerine yonelmek, yani
gazap gucunun kalbin emrinden gikmasi; "kavga etmek..." yani mantik
gucunun §eytanhkla, kurnazhkla sinirmi a§masi " hac esnasmda..."
dogru degildir. Kalp beytine yoneli§ esnasmda bu sayilan davranislara
yer yoktur. "Ne hayir islerseniz... " yukanda sozu edilen ug temel gucun
fiilleri kapsammda seriatm emrine ve akla uygun olarak her ne fazilet
islerseniz-rezillik degil- "Allah onu bilir." bunlardan dolayi size sevap
verir.

136. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Azik edinin..." bu kuvvetlerin algakhklanndan sakinmanm


gerektirdigi erdemlerinden azik edinin "Bilin ki azigin en hayirlisi
takvadir." bu kuvvetlerin rezilliklerinden sakinmadir. "Benden sakinm."
amelleriniz ve niyetlerinizde benden korkun "ey akil sahipleri!" Qunku
vehim saibesinden ve madde kabugundan armmis temiz aklm meselesi
benden sakmmaktir.

"Rabbinizden gelecek bir lutfu aramanizda size herhangi bir giinah


yoktur." Qokluga dondugunuzde seriatm gerektirdigi olgulerde ve
Hakk'm izin verdigi miktarda nefislerinize yumusak davranmayi ve
onlarm nasiplerinden yararlanmayi talep etmenizin bir sakmcasi yoktur.
Qunku o durumda nefsin nasipleri onu kalbin maksatlan ile ilgili olarak
kalbe uygun davranmasi hususunda pekistirir. Hakk'm nuru ile
aydmlandigi igin o sirada azgm bir konumda olmaz.

"Akin ettiginizde..." Hac menasikinin sonu ve anasi sayilan tarn


marifet makammdan kendinizi sahverdiginiz zaman- nitekim Resulullah
(s.a.v) "Hac arafattir" buyurmustur-, "Me§'ar-i Haram'da Allah'i zikredin."
Hafa (gizlilik) olarak adlandinlan ruhsal sir yanmda Allah'in cemalini
musahede edin. Qunku bu makamda zikir musahededir. Mes'ar;
baskasmm ulasmasimn haram oldugu cemalin suuruna varma mahalli
demektir. "O'nu size gosterdigi §ekilde anin." Mertebelerde kendisini
nasil zikretmeniz gerektigini gosterdigi gibi. Qunku yiice Allah once dil
ile zikretmeyi, sonra nefis ile zikretmeyi, sonra kalp ile zikretmeyi
gostermistir. Bu, Allah'in nimetlerinin ve lutuflannin kaynaklandigi
zikirdir. Sonra sir zikrini gostermistir. Bu da fiilleri bizzat gozlemleme
ve
sifat tecellileri ilimleri kesfetmedir. Sonra ruh zikrini gostermistir. Bu
da
zatm nurunu dusunmekle birlikte sifat tecellileri nurlanni musahede
etmektir. Sonra hafi zikri gostermistir. Bu da ikiligin baki kalmasi ile
birlikte zatm cemalini musahede etmektir. Ardmdan zatm zikrini
gostermistir. Bu da gerideki her seyin ortadan kalkmasiyla zati
musahede etmektir.

"§uphesiz, siz daha once... idiniz." marifet arafatma ulasmadan,


orada vakfeye durmadan once "yanli§ gidenlerden idiniz." Bu zikirlerden
sapmistimz. "Sonra insanlarm aktigi yerden siz de akin." Sonra zahiri
ibadetlere ve itaatlere, diger seri gorev ve muamelelere akin, insanlarm
akin ettigi yerden. Yani onlardan biri gibi olun.

BAKARA SURESi • 137

Cuneyd'e (Allah rahmet etsin) soruldu: Son nedir? diye, "basa


donmektir" dedi. "Allah'tan magfiret isteyin." Nefsin hal He zuhur edip
gucunun katlanmasindan ve azmasmdan dolayi Allah'tan bagislanma
dileyin. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Hig suphesiz, kalbimin
uzerini bazen bir perde kaplarda ben gimde yetmis kere Allah'tan
bagislanma dilerim. "Yine bir keresinde "Allah'im! Kalbimi dinin uzere
sabit kil." demistir. Boyle soylemesinin sebebi soruldugunda su cevabi
vermistir: "Nasil emin olabilirim ki, kalp golde ruzgarlarm diledigi tarafa
savurdugu birtiiy gibidir!"

Hz. Resulullah'm (s.a.v) ayaklan sisince Hz. Aise (r.a) "Allah senin
gegmis ve gelecek turn gunahlanm bagislamamis midir?" der. O da su
cevabi verir: Sukreden bir kul olmayayim mi!" Emirulmuminin AN (a.s)
soyle buyurmustur: "Hidayetten sonra sapmaktan Allah'a sigminm."

200- Hac ibadetlerinizi bitirince, babalannizi andigmiz gibi, hatta


ondan daha kuvvetli bir §ekilde Allah'i anm. Insanlardan oyleleri var ki:
Ey Rabbimiz! Bize dunyada ver, derler. Boyle kimselerin ahiretten hig
nasibi yoktur.

201- Onlardan bir kismi da: "Ey Rabbimiz! Bize dunyada da iyilik
ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabindan koru!" derler.

202- l§te onlar igin, kazandiklarmdan buyuk bir nasip vardir. Allah' in
hesabi gok suratlidir.

203- Say ill gunlerde Allah'i an in. Kim iki gun iginde acele edip
donmek isterse, ona gunah yoktur. Bunlar gunahtan sakmanlar igindir.
Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksmiz.

204- insanlardan oyleleri vardir ki, dunya hayati hakkmda


soyledikleri senin ho§una gider. Hatta boylesi kalbinde olana Allah'i
§ahit tutar. Halbuki O, hasimlarin en yamamdir.
205- O, donup gitti mi yeryuzunde ortaligi fesada vermek, ekinleri
tahrip edip nesilleri bozmak igin galisir. Allah bozgunculugu sevmez.

"Hac ibadetlerinizi bitirince..." Haccmizi bitirince "babalannizi


andigmiz gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir sekilde Allah'i anm. "Soylan
ve ovungleri ve sair dunya hallerini zikretmekle mesgul gelenek ehli gibi
olmaym. Qunku bu vaktinizi bulandinr, kalbinizi katilastinr. Tarn tersine,
suluktan once soylann hallerini ve dunya ahvalini andigmiz gibi zikir

138. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

turleriyle ve kardeslerle muzakere etmekle mesgul olun. Ya da


insanlann geleneksel olarak bu halleri andiklan gibi ya da ondan daha
siddetli, daha kuvvetli, ondan daha fazla anm ki safhgmiz kahci olsun ve
insanlar sizin aracihgmizla gergegi gorsun.

"insanlardan oyleleri var ki: Ey Rabbimiz!...derler." Bazi insanlar


dunya metamdan baska bir sey istemezler, bunlan anmaktan baska bir
seyle mesgul olmazlar. Allah'a bu dunya metai igin ibadet ederler.
Boylelerinin ahiretten nasibi yoktur. Qunku en bayagi seye yonelisleri,
en serefli seyi kabullenmelerini engeller. En serefliye yonelik himmet ve
ilgileri yeterince uyanmadigi igin. Bilindigi gibi zulmeti kazanmak nurla
gelisir. insanlardan bazisi ise " Ey Rabbimiz!..bize...ver." derler. Her
iki
cihanm da haynni talep ederler. Zulmetle perdelenmekten, tabiat
atesiyle azap gormekten ve rahmet nurlanndan mahrum olmaktan
kagmirlar.

"I§te onlar igin, kazandiklarmdan buyuk bir nasip vardir."


Hesaplasmamn, bazi iyiliklerin kotuluklerle dusurulmesinin, bunu
takiben duruma gore azap veya affin ardmdan Ahiret paylanndan,
kahcihk yurdunun nurlanndan, Salih amellerle kazanilan baki
lezzetlerden buyuk bir nasip vardir.

"Sayili gunlerde Allah's anm." Hacci bitirdikten sonra sayih


mertebelerde Allah'i zikredin. Ruh mertebesinde, kalp mertebesinde ve
nefis mertebesinde. Qunkii maksada vasil olan, bu mertebelere
dondugunde, bu ug mertebede Allah ile olmasi gerekir. iste bu
mertebelerdeki zikri budur.

"Kim iki gun iginde acele edip donmek isterse, ona gunah yoktur. "
Yani ruh ve kalp mertebelerinde nasiplerine donmek igin acele eden
kimse igin bir gunah yoktur. Qunku ruh ve kalp ve bunlann nasipleri
birbirlerini perdelemedikleri gibi, birbirlerine zarar da vermezler.

"Acele etme" ifadesinin anlami sudur: Bir hareket Allah ile


gergeklestigi zaman daha hizh olur. Allah ile gergeklestirilen harekette
oyalanma ve durma soz konusu olmaz. Bu hareket baglaminda kalp
veya ruh zahir olup on plana gikar ve nurdan bir perde islevini goriir.
Bazi telvin erbabmda oldugu gibi.

BAKARA SURESi • 139

"Kim gecikirse..." uguncu mertebe olan nefis mertebesinde


gecikirse "ona gunah yoktur. Bunlar gunahtan sakmanlar igindir." Yani
bu hukum, nefisle nefsin nasipleriyle beraber olmaktan sakmanlar igin
gegerlidir. Cunku nefis, kisinin kendisinden daha gok nasibine baglidir.
Nefsin nasibi ise kalp ve ruh mertebelerinin nasiplerinin nurundan daha
uzak ve daha kabadir. Kisinin kendisinden ayn olarak nefsin nasibine
baghhgi, gabasi ve hareketi hemen kendini gosterir.

Nefsin nasibi de gogu zaman perdelenir. Perdelendiginde perdesi


kalm ve zulmani olur. Bu yuzden nefis mertebesinde sakmma ve ihtiyatli
davranma daha gerekli ve diger iki mertebeye gore daha evladir. Cunku
diger iki mertebe zuhur ederlerse perdeleri ince ve ortadan kalkmasi da
kolay olur. Yahut bu tercih ug mertebede de sakmanlar igindir.

"Allah'tan korkun..." her ug mertebede de enaniyetin ve


zamansalhgin zuhur etmesinden sakmm ki, bu nasiplerden istifade
esnasmda nefis, kalp ve ruh ile degil O'nunla beraber olasmiz. "Bilin ki
hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksmiz." O'nunla hasrolunursunuz,
bir isimden bir isme toplanirsmiz. Huzurunda hazir olursunuz.
Dolayisiyla siz, diger insanlann aksine biiyiik bir tehlike ile karsi
karsiyasmiz. Nitekim hadiste soyle buyrulmustur: " ihlashlar buyuk bir
tehlike ile karsi karsiyadirlar." Hz. Rasulullah (s.a.v) yuce Allah'tan
aktardigi bir kutsi hadiste soyle buyruluyor: "Gunahkarlara benim
bagislayici oldugumu mujdele. Siddiklan benim gayur oldugumu
belirterek uyar."

"Insanlardan oyleleri vardir ki...ho§una gider." Boyle insanlar sevgi


iddiasmda bulunurlar, fakat hasimlann en yamanidirlar. Cunkii bunlar
nefis makammda duran zmdiklardir. Bu yuzden "dunya hayati hakkmda
soyledikleri..." buyrulmustur. Cunkii boyle kimselerin ahiret hakkmda
kalp ile soyledigi bir soz yoktur.

"O, donup gitti mi yeryuzunde ...gali§ir..." Fesadi miibah gordugu


ve zmdik oldugu igin. Bu ozelligi sevgi ve tevhid iddiasmda bulunan
birgok kiside gorebilirsin. "Allah bozgunculugu sevmez." Yani bu kimse
Allah'i sevdigini iddia eden bir bozguncudur. Sevgi iddiasmda
bulunmasina ragmen nasil boyle davranabilir ki? Seven ancak
sevdiginin sevdigi seyleri yapar. Allah bunun yaptigmi sevmiyor. O
halde iddiasmda dogru degildir.

140. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

§air soyle der:

ilaha isyan ediyorsun, biryandan da onu sevdigini gosteriyorsun

Bu girkin bir davranistir, gariptir

Eger sevgin gerqek olsaydi, ona itaat ederdin

Qunku seven, sevdigine itaat eder

206- Boylesine "Allah'tan kork" denilince benlik ve gurur kendisini


gunaha sevk eder. Ona cehennem yeter. O ne kotu yerdir!

207- Insanlardan oyleleri de var ki, Allah'm nzasini almak igin


kendini ve malmi feda eder. Allah da kullarma sefkatlidir.

208- Ey iman edenler! Hep birden bansa girin. Sakm seytanm


pesinden gitmeyin. Qunku o, apagik dusmanmizdir.
209- Size apagik deliller geldikten sonra, eger baristan saparsaniz,
§unu iyi bilin ki Allah azizdir, hakimdir.

210- Onlar, Hie de buluttan golgeler iginde Allah'm ve meleklerinin


gelmesini mi beklerler? Halbuki i§ bitirilmi§tir. Butun i§ler yalnizca
Allah 'a dondurulur.

211- israilogullarma sor ki kendilerine nice apagik mucizeler verdik.


Kim mucizeler kendisine geldikten sonra Allah'm nimetini degi§tirirse
bilsin ki Allah'm azabi siddetlidir.

212- Kafir olanlar igin dunya hayati cazip kilmdi. Onlar, iman
edenler He alay ederler. Oysa ki, inkardan sakmanlar kiyamet gununde,
onlarm ustundedir. Allah diledigine hesapsiz nzik verir.

"Boylesine "Allah'tan kork" denilince benlik ve gurur kendisini


gunaha sevk eder." Nefsani hamiyeti, cahiliye gururu inatla§tinp onu
gunaha surukler. Qunku nefsi en §erli bigimde zuhur eder ve yaptigi
§eyi, kendisine ogut veren kisiden daha iyi bildigini iddia eder. " Ona
cehennem yeter." Onun sonu koyu bir derinliktir. O, zulmetiyle bu derin
mertebede, gukurda kalir. Qunku cehennem, gok derin ve karanlik gukur
anlamina gelir.

"Allah'm nzasini almak igin kendini... feda eder." Allah'm nzasini


isteyerek nefsini Allah yolunda suluk etmeye feda eder. "Ban§a girin..."
(Silm'e girin). Teslimiyete, yuzleri, ozleri Allah'a teslim etmeye girin.
Qunku varolus kuvvetlerinin birbirlerine dusman olmasi, Allah'm emrine

BAKARA SURESi • 141

teslim olmaya yanasmamasi seytamn pesinden gitmenin delilidir.


Seytan ise, yerilmis asmhklar islemek suretiyle Allah'in kahrmi
hakketmelerini ister. Qunku o 6z yaratihsi ve karakteri itibariyle sizin
dusmanimzdir. Sizin yaratihsiniz ve cibilliyetiniz ile onun yaratihsi ve
cibilliyeti farklidir. O, sizin fitrat nurunuzdan yoksundur. Qunku o
atesten
yaratilmistir. Bu yuzden sizin de kendisi gibi ates ehli olmanizi ister,
nur
ehli olmanizi istemez. O, sizi seviyormus gibi gorunen gergek
dusmanimzdir. "Eger... saparsaniz..." Allah'in emrine teslim olma
makammdan saparsaniz, "size ...geldikten sonra." Fiil ve sifat tecellileri
delilleri geldikten sonra saparsaniz "Bilin ki Allah azizdir..." ustun
iradelidir, sizi kahreder, "hakimdir." Ama ancak hikmetinin gerektirdigi
sekilde kahreder. Hikmet ise, diklesen muhalifi kahretmeyi gerektirir ki
uysal, itaatkar kimse ibret alsm ve daha gok itaat etsin. "Onlar... Hie de
bekliyorlar mi?" Beklenti iginde midirler? "gelmesini... " tecelli etmesini
"Allah'in... golgeler iginde..." sifat tecellileri cumlesinden olmak uzere
huviyet sifatlan iginde... ve semavi kuvvetler olan meleklerin suretlerinin
gelmesini, dolayisiyla levhde yer alan hukum geregi kendilerinin helak
edilmesini mi bekliyorlar? "Butun i§ler yalnizca Allah'a dondurulur." Her
kisi hakkettigi karsihgi gorur veya fena bularak O'na doner.

213- insanlar bir tek ummet idi. Sonra Allah, mujdeleyici ve uyanci
olarak Resulleri gonderdi. Insanlar arasmda, anlasmazliga du§tukleri
hususlarda hukum vermeleri igin, onlarla beraber hak yolu gosteren
kitaplari da gonderdi. Ancak kendilerine Kitab verilenler, apagik deliller
geldikten sonra, aralarindaki kiskangliktan oturu dinde anlasmazliga
du§tuler. Bunun uzerine Allah iman edenlere, uzerinde ihtilafa du§tukleri
gergegi izniyle gosterdi. Allah diledigini dogru yola iletir.

214- Yoksa siz, sizden once gelip gegenlerin ba§ma gelenler size
de gelmeden cennete gireceginizi mi sandmiz? Yoksulluk ve sikmti
onlara oylesine dokunmus ve oyle sarsilmi§lardi ki, nihayet Resul ve
beraberindeki muminler: "Allah'in yardimi ne zaman!" dediler. Bilesiniz
ki Allah'in yardimi yakmdir.

215- Sana ne harcayacaklarmi soruyorlar. De ki: Maldan


harcadigmiz §ey, ebeveyn, yakmlar, yetimler, fakirler ve yolcular igin
olmalidir. Suphesiz, Allah yapacagimz her hayn bilir.

142. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"insanlar bir tek ummet idi." Fitrat ve Hak din uzereydiler. Nitekim,
Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Her gocuk fitrat uzere dogar."
Gergekte ilk fitrat donemi ile ilgili bir ifadedir. Ya da gocukluk zamani
yahut Adem (a.s) zamani kast edilmistir. Bu donemlerde insanlar tek bir
ummet idi. Sonra hayatta, dogalannin farklihgma, nefislerinin sifatlarmin
baskm gikmasina ve hevalannin, arzulannin gesitliligine bagh olarak
birbirlerinden aynhp ihtilaf ettiler. Yasadiklan bolgelerin ve havalann
farkhligmdan dolayi bunyelerinin, aslmin ve bedenlerinin merkezinin zit
olmasi, boyle bir aynhgi gerektirmistir. Aynca, her birinin tabiati, ozel
menfaati celb etmeyi ve ozel zaran defetmeyi gerektirir. Qunku her biri
bedeninin maddesiyle perdelenmistir. ilahi hikmet bunun boyle olmasmi
gerektirmistir. Yasamak ve gelismeye boylesi daha elverisli oldugu igin.
Hayatmm dal budak sahp yayilmasi, gesitliligi ve aynhgi gerektirir.
"Sonra Allah, Resulleri...g6nderdi." Onlan aynhktan uyusmaya
gagirsmlar, gokluktan birlige, dusmanhktan sevgiye davet etsinler diye.
Ama onlar tefrikaya dustuler, birbirlerine karsi gruplastilar, aynstilar.

Tabiatlannda batil sevgisi kok salmis, kalplerini tortu burumus,


kalplerinin uzeri muhurlenmis, basiretleri koreltilmis, hevalannin galip
gelmesi neticesinde istidatlan ortadan kaldinlmis, boylece aynhklari ve
inatgihklan gittikge artmis suflilere (asagi alem mensuplanna) gelince,
sanki Hakk'm zuhurunun ve uzlasmamn sebebi olan Kitabm kendilerine
gelmesinden sonra sirf nefislerinden kaynaklanan kiskanghk,
hevalannin galip gelmesi ve perdelenmislikleri yuzunden ihtilafa
dusmuslerdir.

Orijinal safhklanni ve ilk istidatlan ni koruyan ulvilere (yuce alem


mensuplanna) gelince, Allah onlan, hakkmda ihtilafa dustukleri Hakka
ileterek aynliklanni ortadan kaldirdi, dolayisiyla dosdogru yolu
izlemislerdir. "Yoksa siz... gireceginizi mi sandiniz?" cemal tecellisi
cennetine, "gelmeden" gelip gegen "kimselerin" hali "sizden once" gelip
gegen kimselerin durumu. "Onlara... dokunmu§tu..." terk edilmislik,
tecrid edilmislik, yoksulluk, muhtaghk, sikmti, mucahede, riyazet, nefsi
ibadetler aracihgiyla kirmak gibi zorluklar gekmislerdi.
"Sarsilmi§lardi..."
istidatlannda bil kuvve mevcut olani ortaya gikarmak igin nefislerinin
karargahmda istiyak ve sevgi duygulanyla oylesine sarsildilar ki,
"nihayet Resuller ve beraberindeki muminler: Allah' in yard i mi ne zamani

BAKARA SURESi • 143


dediler." Sonunda perdelenmislik suresinin uzunlugundan, aynhktan
gektikleri cehdin goklugundan, cemal musahedesini ve vuslat zevkini
tatmamaya karsi sabrm tukenmeye baslamasmdan dolayi Allah'm
yardimmi talep ettiler. Nefsin sifatlannin ezilmesi tecellisini istediler.
Oysa bunlann sabirlan son derece guglu, sevgilinin yaptiklanna
tahammulleri guzeldi. Sevgili ise onlan aynhk smaviyla denemek
istiyordu, sevgileri daha da guglensin diye onlara aynhgi tattirmayi irade
ediyordu. Bu ulviler boyle olduktan sonra, baskalanni vann siz dusunun.
Ulvilerin gugleri tukenip takatlari bitince taleplerine icabet edildi ve
soyle
dendi: "Bilesiniz ki Allah'm yardimi yakindir." Perde kaldinldi, cemalin
eserleri ortaya gikti.

216- Ho§unuza gitmedigi halde sava§ size farz kilmdi. Sizin igin
daha hayirli oldugu halde sevmemeniz mumkundur. Sizin igin daha kotu
oldugu halde bir §eyi sevmeniz de mumkundur. Allah bilir, siz
bilmezsiniz.

"Size farz kilmdi..." nefis ve seytanla savasmak. Savas sizin


hosunuza gitmez, ebucehil karpuzundan daha aci gelir size. Aslanm
kapmasmdan daha dehsetli, daha korkung bilirsiniz. Ama siz nefsin
hevasiyla, dunya hayatmm gargabuk elde edilen lezzetlerinin sevgisiyle
perdelendiginiz igin hayirli olan bir seyden hoslanmayabilirsiniz, igerdigi
gok hayn, buyuk ruhani lezzeti goremeyebilirsiniz. Bu kalici hayirlar ve
ebedi lezzetler karsismda kisa surede gegip unutulan acilar gok basit
kalir. Ayni durum tersi igin de gegerlidir.

"Allah bilir..." olaylarm igindeki hayirlan ve kotulukleri, "siz


bilmezsiniz." Gelip gegici dunya ile kalici ahiretten, zahir ile batmdan
perdelendiginiz igin.

217- Sana haram ayi, yani onda sava§mayi soruyorlar. De ki: O


ayda sava§mak buyuk bir gunahtir. Insanlan Allah yolundan gevirmek,
Allah'i inkar etmek, Mescid-i Haram 'in ziyaretine mani olmak ve halkmi
oradan gikarmak ise Allah katmda daha buyuk bir gunahtir. Onlar eger
gugleri yeterse, sizi dininizden dondurunceye kadar size karsi savasa
devam ederler. Sizden kim, dininden doner ve kalir olarak olurse,
onlarin yaptiklari i§ler dunyada da ahirette de bosa gider. Onlar
cehennemliktirler ve orada devamli kalirlar.

144. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

218- iman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var
ya, i§te bunlar, Allah'm rahmetini umabilirler. Allah, gafur ve rahimdir.

219- Sana, §arap ve kumar hakkinda soru sorarlar. De ki: Her


ikisinde de buyuk bir gunah ve insanlar igin birtakim faydalar vardir.
Ancak, her ikisinin de gunahi faydasmdan daha buyuktur. Yine sana
iyilik yolunda ne harcayacaklanni sorarlar. "ihtiyag fazlasmi" de. Allah
size ayetleri boyle agiklar ki du§unesiniz.

220- Dunya ve ahiret hakkinda. Sana yetimler hakkinda soruyorlar.


De ki: Onlari iyi yeti§tirmek daha hayirlidir. Eger onlarla birlikte
yasarsaniz, onlar sizin kardeslerinizdir. Allah, i§leri bozanla duzelteni
bilir. Eger Allah dileseydi, sizi de zahmet ve me§akkate sokardi. Cunku,
Allah Azizdir, Hakimdir.

221- Iman etmedikge putperest kadinlarla evlenmeyin. Begenseniz


bile, putperest bir kadmdan, imanli bir cariye kesinlikle daha iyidir. iman
etmedikge putperest erkekleri de kizlarmizla evlendirmeyin. Begenseniz
bile, putperest bir ki§iden inanmi§ bir kble kesinlikle daha iyidir. Onlar
cehenneme gaginr. Allah ise, izni He cennete ve magfirete gaginr. Allah,
dusunup anlasinlar diye ayetlerini insanlara agiklar.

222- Sana kadinlarm ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsizliktir.


Bu sebeple ay halinde olan kadmlardan uzak durun. Temizleninceye
kadar onlara yaklasmayin. Temizlendikleri vakit, Allah' in size emrettigi
yerden onlara yakla§m. Sunu bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever,
temizlenenleri de sever.

223- Kadinlarimz sizin igin bir tarladir. Tarlamza nasil dilerseniz


oyle varin. Kendiniz igin onceden hazirlik yap in. Allah'tan korkun,
biliniz
ki siz O'na kavu§acaksimz. Muminleri mujdele!

224- Yeminlerinizden dolayi Allah 7, iyilik etmenize, O'ndan


sakmmaniza ve insanlann arasmi duzeltmenize engel kilmaym. Allah
semidir ve aliymdir.

225- Allah sizi kasitsiz yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Lakin kasitli


yaptigimz yeminlerinizden dolayi sizi sorumlu tutar. Allah gafurdur,
halimdir.

BAKARA SURESi • 145

226- Kadinlanna yakla§mamaya yemin edenler dort ay beklerler.


Eger kadinlanna donerlerse, §uphesiz Allah gokga bagislayan ve
esirgeyendir.

227- Eger bosamaya karar verirlerse, biliniz ki, Allah semidir ve


aliymdir.

228- Bo§anmi§ kadmlar, kendi baslarma ug ay hall beklerler. Eger


onlar Allah' a ve ahiret gunune gergekten inanmi§larsa, rahimlerinde
Allah'm yarattigmi gizlemeleri kendilerine helal olmaz. Eger kocalar
bansmak isterlerse, bu durumda bo§adiklan kadmlan geri almaya daha
fazla hak sahibidirler. Erkeklerin kadmlar uzerindeki haklari gibi,
kadmlann da erkekler uzerinde belli haklari vardir. Ancak erkekler,
kadinlara gore bir derece ustunluge sahiptirler. Allah azizdir, hakimdir.

229- Bosama iki defadir. Bundan sonrasi ya iyilikle tutmak ya da


guzellikle salivermektir. Kadinlara verdiklerinizden bir §ey almaniz size
helal olmaz. Ancak, erkek ve kadm Allah'm smirlarmda kalip evlilik
haklarmi tarn tatbik edememekten korkarlarsa bu durum mustesna. Siz
de kari He kocanm, Allah'm sinirlarmi, hakkiyla muhafaza etmelerinden
ku§kuya duserseniz, kadmm fidye vermesinde her iki taraf igin de
sakmca yoktur. Bu soylenenler Allah'm koydugu smirlardir. Sakm onlari
asmaym. Kim Allah'm sinirlarmi asarsa i§te onlar zalimlerdir.

230- Eger erkek kadmi uguncu defa bosarsa, ondan sonra kadm bir
ba§ka erkekle evlenmedikge onu almasi kendisine helal olmaz. Eger bu
ki§i de onu bo§arsa, Allah'm sinirlarmi muhafaza edeceklerine
inandiklari takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah'm
smirlandir. Allah bunlari bilmek, ogrenmek isteyenler igin agiklar.
231- Kadmlan bo§adiginiz ve onlar da bekleme muddetlerini
bitirdikleri vakit ya onlari iyilikle tutun yahut iyilikle birakm. Fakat
haksizlik ederek ve zarar vermek igin onlari nikah altmda tutmaym. Kim
bunu yaparsa muhakkak kendine kotuluk etmi§ olur. Allah'm ayetlerini
eglenceye almaym. Allah'm sizin uzerenizdeki nimetini, size ogut
vermek uzere indirdigi Kitab'i ve hikmeti hatirlaym. Allah'tan korkun.
Bilesiniz ki Allah, her §eyi bilir.

146. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

232- Kadmlan bosadigmiz ve onlar da bekleme muddetlerini


bitirdikleri vakit, aralarmda iyilikle anlastiklan takdirde, onlarm eski
kocalariyla evlenmelerine engel olmaym. I§te bununla iginizden Allah 'a
ve ahiret gunune inanan kimselere ogut verilmektedir. Bu dgudu
tutmamz kendiniz igin en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz
bilmezsiniz.

233- Emzirmeyi tamamlatmak isteyen igin, anneler gocuklanni iki


tarn yil emzirirler. Onlarm orfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba
tarafina aittir. Bir insan ancak gucu yettiginden sorumlu tutulur. Higbir
anne, gocugu sebebiyle, higbir baba da gocugu yuzunden zarara
ugratilmamalidir. Onun benzeri van's uzerine de gerekir. Eger ana ve
baba birbiriyle goruserek ve karsilikli anlasarak gocugu memeden
kesmek isterlerse, kendilerine gunah yoktur. Cocuklannizi emzirtmek
istediginiz takdirde, sut anneye vermekte oldugunuzu iyilikle teslim
etmeniz §artiyla, uzerinize gunah yoktur. Allah'tan korkun. Bilin ki Allah,
yapmakta olduklannizi gorur.

234- Sizden olenlerin, geride biraktiklan e§leri, kendi ba§larma dort


ay on gun beklerler. Bekleme muddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri
hakkinda yaptiklari mesru islerde size bir gunah yoktur. Allah yapmakta
olduklannizi bilir.

235- Kadmlarla evlenme hususundaki du§uncelerinizi ustu kapali


bigimde anlatmanizda veya onu iginizde tutmanizda size gunah yoktur.
Allah bilir ki siz onlan anacaksmiz. Lakin, me§ru sozler soylemeniz
mustesna, sakm onlara gizlice bulusma sozu vermeyin. Farz olan
bekleme muddeti dolmadan, nikah kiymaya kalkismaym. Bilin ki Allah,
gonlunuzdekileri bilir. Bu sebeple Allah'tan sakm in. §unu iyi bilin ki
Allah
gafurdur, halimdir.

236- Nikahtan sonra henuz dokunmadan veya onlar igin belli bir
mehir tayin etmeden kadmlan bosarsaniz bunda size mehir zorunlulugu
yoktur. Bu durumda onlara mut'a verin zengin olan durumuna gore, fakir
de durumuna gore vermelidir. Munasip bin mut'a vermek iyiler igin bir
borgtur.

237- Kendilerine mehir tayin ederek evlendiginiz kadmlan, temas


etmeden bosarsaniz, tayin ettiginiz mehrin yansi onlarm hakkidir.
Ancak kadinlann vazgegmesi veya nikah bagi elinde bulunanm
vazgegmesi hali mustesna, affetmeniz, takvaya daha uygundur.
Aramzda iyilik ve ihsani unutmaym. §uphesiz, Allah yapmakta
olduklannizi hakkiyla gorur.

BAKARA SURESi • 147


238- Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a saygi ve
baglilik iginde namaz kilm.

239- Eger korkarsaniz yuruyerek yahut binmis olarak kilm. Guvene


kavustugunuz zaman, siz bilmezken Allah'm size ogrettigi §ekilde O'nu
an in.

240- Sizden olup de e§ler birakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden


gikanlmadan, bir yila kadar biraktiklan maldan faydalanmalan
hususunda vasiyet etsinler. Eger o kadmlar, gikip giderlerse, kendileri
hakkinda yaptiklan me§ru §eylerden size bir giinah yoktur. Allah azizdir,
hakimdir.

241- Bosanmis kadmlann, hakkaniyet olgulerinde menfaat


saglamak haklaridir; bu, Allah korkusu tasiyanlar uzerine bir borgtur.

242- Allah size iste boylece ayetlerini agiklar ki dusunup hakikati


anlayasmiz.

243- Binlerce olduklari halde, olum korkusundan dolayi yurtlarmdan


gikip gidenleri gormedin mi? Allah onlara "Olun!" dedi. Sonra onlan
diriltti. Suphesiz Allah insanlara kar§i lutufkardir. Lakin insanlarm gogu
§ukretmez.

244- Allah yolunda sava§m ve bilin ki Allah, her §eyi i§itir ve bilir.

245- Verdiginin kat kat fazlasini kendisine odemesi igin Allah'a


guzel bir borg verecek yok mu? Darlik veren de bolluk veren de Allah 'tir.
Sadece O'na donduruleceksiniz.

"Sana haram ayi, yani onda savasmayi soruyorlar..." Sana nefis


ve yardakgilanyla, §eytan ve askerleriyle, Hakk'a yoneli§ ve suluk
vaktinde, iginde sir hareketi bulunan haram (dokunulmaz) batm
cemiyetinde, cihad etmeyi "soruyorlar..." "De ki..." Bu vakitte cihad,
buyuk ve mesakkatli bir olaydir. Yuzunuzun Allah yolundan, sir
makammdan ve huzur mahallinden donmesine sebep teskil eder. Bu da
Hak'tan perdelenme demektir. Ama ruhani kuvvetler dedigimiz kalp
ehlini karargahlanndan gikarmak, Allah katmda daha azim ve daha
buyuk bir gunahtir. Sirk ve kufur fitnesi ile bu ikisinin sizin basmiza
agtigi musibet, sizin onlan riyazet kihciyla oldurmenizden daha
siddetlidir. Nefsani kuvvetler, seytani hevalar durmadan sizinle
savasirlar, sizi dininizden ve maksadmizdan ahkoymaya gahsir, heva

148. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

seytan dinine gaginrlar "eger gugleri yeterse, sizi dininizden


dondurunceye kadar size kar§i sava§a devam ederler." Sizden kim
onlara tabi olmak suretiyle dininden donerse, "onlarm yaptiklan... bosa
gider." teslimiyet ve boyun egme asamasmda isledikleri amelleri
gegersiz olur. "Onlar cehennemliktirler." Perdelenme ve azap atesinin
ehlidirler. Onlar "orada devamli kalirlar."

"iman edenler..." kesin olarak inananlar ve "hicret edenler..." nefis


vatanmi ve hevanm aliskanliklarim terk edenler, "Allah yolunda cihad
edenler..." seytamn ve durmadan kotuluk emreden nefsin askerleriyle
savasanlar "iste bunlar, Allah'm rahmetini umabilirler." Sifat
tecellilerini
ve musahede nurlanni umabilirler.

"Sana... sorarlar..." heva ve dunya sevgisi sarabim ve nefsin


hazzm cezbesine kapihp aldanmasi kumarmi sorarlar. De ki: "ikisinde
de buyuk bir gunah vardir." Perdelenme ve uzakhk vardir. "ve insanlar
igin birtakim faydalar vardir." Gegim, nefsani hazlar elde etme, asagihk
ve bulanik heyetlerden ve huzunlendiren kederlerden gafil olma
neticesinde seving turunden birtakim faydalar vardir. "Yurtlarmdan gikip
gidenleri gormedin mi?" ahstiklan yurtlarmdan, nefislerinin bilinen
karargahlarmdan, makamlanndan, dunyadaki mertebelerinden ve
meyledip yaslandiklan seylerden, hevanm etkisiyle, ustelik kalabahk
olduklan halde, "olum korkusuyla" cehalet olumii korkusuyla, gergek
hayattan koparak, tabiat gukurlanna yuvarlanmak suretiyle gekip
gidenleri gormedin mi?

"Allah onlara 'olun!' dedi." Onlara iradi olumu emretti veya zati tecelli
ile onlan zatlarmdan ayinp oldurdu ve vahdet iginde yok etti. "Sonra
onlan diriltti." ilmi gergek hayatla diriltti. Veya onunla, bahsedilmis
hakkani varhkla, fena sonrasi beka ile diriltti. Burada, Ozeyr kissasma
benzer bir durumun kastedilmis olmasi uzak bir ihtimal degildir. Yani,
onlar dogal olumden kagmak igin yurtlarmdan giktilar. Bunun uzerine
Allah onlarm canmi aldi. "Sonra onlan diriltti." Kemallerini
gergeklestirmeleri igin ruhlanni bedenleriyle ayni turden olan bedenlere
ilk ederek yeniden canlandirdi. "Allah yolunda sava§m..." Birinci, ikinci
ve uguncii tevile gore nefis ve seytanla savasm. Dusmanla karsilasma
hususunda olumden korkmaym. Cunku, dusmandan kagma bir fayda
saglamaz. Nitekim, ayette isaret edilen kimselere de bir fayda
saglamadi. Allah, onlan dirilttigi gibi sizi de diriltir, guzel bir borg
olarak.

BAKARA SURESi • 149

Guzel borgtan maksat, nefsi cihad ugruna feda etmek veya baskalanm
kendine tercih etme esasmda mal harcamak demektir. "Darlik veren de
bolluk veren de Allah 'tir. " Yani darlik ve bollukla ilgili
muamelelerinizde
O, yam basimzdadir. Siz, sifatlannizla O'nun sifatlanni indirir, etkin
hale getirirsiniz. Eger, elinizdeki malda cimrilik ederseniz, o da size
darlik verir, sikar. Eger comertlik ederseniz, O da comertliginiz oraninda
size bolluk verir. Nitekim bir hadiste soyle buyrulmustur: "Yardimlar,
ihtiyaglar oraninda iner."

246- Musa'dan sonra, Bern' Israil'den ileri gelen kimseleri gormedin


mi? Kendilerine gonderilmi§ bir Nebiye: "Bize bir hukumdar gonder ki
Allah yolunda savasalim" demi§lerdi. "Ya size savas yazilir da
savasmazsaniz?" dedi. "Yurtlarimizdan gikarilmis, gocuklarimizdan
uzakla§tinlmi§ oldugumuz halde Allah yolunda neden sava§mayalim?"
dediler. Kendilerine sava§ yazilmca, iglerinden pek azi harig, geri donup
kagtilar. Allah zalimleri iyi bilir.

247- Nebileri onlara: Bilin ki Allah, Talut'u size hukumdar olarak


gonderdi, dedi. Bunun uzerine: Biz, hukumdarliga daha layik oldugumuz
halde, kendisine servet ve zenginlik yonunden geni§ imkanlar
verilmemi§ken o bize nasil hukumdar olur? dediler. "Allah sizin uzerinize
onu segti, ilimde ve bedende ona ustunluk verdi. Allah mulkunu
diledigine verir. Allah her seyi ihata eden ve her seyi bilendir" dedi.
248- Nebileri onlara: Onun hukumdarligmm alameti, Tabut'un size
gelmesidir. Meleklerin tasidigi o Tabut'un iginde Rabbinizden size
ferahlik ve sukunet, Musa ve Harun hanedanlannin biraktiklarmdan bir
kalinti vardir. Eger inanmi§ kimseler iseniz sizin igin bunda §uphesiz bir
alamet vardir, dedi.

"Talut..." soylu bir aileden gelmeyen, mail olmayan yoksul bir


adamdi. Bu yuzden onu kral olarak kabul etmediler. Cunku avama gore
mulku, riyaseti hakketmenin olgusu harici, maddi mutluluktur ve bunun
belirtisi de mal ve soydur. Nebileri ise, kralligm bunlann dismda olan iki
mutlulukla hakkedildigine dikkatlerini gekiyor. Bu iki mutluluktan biri
ruhani olan ilim, digeri ise bedensel olan gucun fazlahgidir, bunyenin ve
bedensel yapmm saglamhgidir. "ilimde ve bedende ona ustunluk verdi."
Allah, hukumdarhgi kimin hakkettigini daha iyi bilir ve onu diledigini
verir. Allah her seyi ihata eden, gok bahsedendir. Hukumranhgi verdigi
gibi mah da verir. "Her seyi bilendir." Bunlan hakkedeni bilir. Guglenmesi
igin ihtiyag duydugu malm miktanni bilir ve bahseder.

150. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Ardmdan, Nebileri, hukumranligm bir diger alametinin de halkin


benimsemesi.oldugunu belirtiyor. Hukumdar olacak kisinin halkin
kalbine etki edecek heybet ve vakara sahip olmasi, kalplerinin ona
ismip huzur bulmasi, onu sevmesi, itaat ve boyun egme esasmda
emrini kabul etmeleri. Farslann kadim atalan Acemler bu ozellige "hora"
derlerdi. Hukumdarlara ozgu olanma da "kiyan-i hora" derlerdi. Sonra
bu ozellige "fer" admi verdiler. Ornegin "Feridun'da hukumranhk feri
vardi." derlerdi. Keykavus'un hukumdarhk feri gitti. Bunun uzerine
kendisinde fer olan birini aramaya koyuldular. Derken mubarek
hukumdarlardan Keyhusrev'i buldular.... Ayette bu ozellige "Tabut" adi
verilmistir. Bu, islerin dondugu sey anlammdadir. Cunku Tabut kelimesi,
donme anlamma gelen "tevb" kelimesinin "fa'lut" kahbina uyarlanmis
seklidir. Yani onun cihetinden size bir ozellik belirecek ve bu da
hukumranhginin sabitlesmesini saglayacak benimseme, itaat, boyun
egme ve sevme gibi ozelliklerle ona baglanmamza yol agacaktir. Yuce
Allah, ona yonelik bu duygulan sizin yureklerinize ilka edecektir.
Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Bana, dusmanlanmin
yuregine bir ayhk yoldan korku salmam seklinde yardim edildi." Ya da
islerin, duygulann donup yogunlastigi nefsani bir hal ve hukumdarligmin
gegerliligine tanikhk eden bir bigim bahsedildi. "O Tabutun iginde
Rabbinizden size birferahlik ve sukunet vardir." Kalplerinizin ona isinip
sukun bulmasmi saglayan bir ozellik vardir. "Musa ve Harun
hanedanlarmm biraktiklarmdan bir kalmti vardir." Onlarm soyunda "fer"
(Karizma) adi verilen bir anlam vardir. Bu, melekuti bir nurdur ki,
nefisleri semavi melekuta baglamak suretiyle aydmlatir. Nefsin bu
sekilde aydinlanmasi kudret alemindendir ve siyaset ilminin, mulkun
yonetiminin gergeklesmesini saglar. Ve bu ilmi susleyen hikmetle birlikte
melekler tasir. Yani bu ozellik size semavi melekler aracihgiyla iner.
Bunun bir sandik olmasi, iginde de orduya yardim maksadiyla
hazirlanan bir tilsimin bulunmasi da muhtemeldir. Nitekim, bunun
hukumdar igin oldugu soylenmistir. Buna gore tilsimin basi insan ve
kedi basma benziyordu. Kuyrugu da kedi kuyruguna benziyordu. Tipki
Feridun zamanmda Drefs-i Gavyan adi verilen tilsim gibi.

BAKARA SURESi • 151


249- Talut askerlerle beraber aynlinca: Biliniz ki Allah sizi bir
irmakla imtihan edecek. Kim ondan igerse benden degildir. Eliyle bir
avug igen mustesna, kim ondan igmezse bendendir, dedi. Iglerinden pek
azi mustesna hepsi irmaktan igtiler. Talut ve iman edenler beraberce
irmagi gegince: Bugun bizim Calut'a ve askerlerine kar§i koyacak
gucumuz yoktur, dediler. Allah' in huzuruna varacaklarma inananlar.
Nice az sayida bir birlik Allah' in izniyle gok sayidaki birligi yenmi§tir.
Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.

250- Calut ve askerleriyle savasa tutustuklarmda: Ey Rabbimiz!


Uzerimize sabir yagdir. Bize cesaret ver ki tutunalim. Kafir kavme kar§i
bize yardim et, dediler.

251- Sonunda, Allah'm izniyle onlan yendiler. Davud da Calut'u


oldurdu. Allah ona hukumdarlik ve hikmet verdi, diledigi ilimlerden ona
ogretti. Eger Allah'm insanlardan bir kismmin kotulugunu digerleriyle
savmasi olmasaydi, elbette yeryuzu altust olurdu. Lakin, Allah butun
insanliga kar§i lutuf ve kerem sahibidir.

252- i§te bunlar Allah'm ayetleridir. Biz onlan sana dogru olarak
anlatiyoruz. §uphesiz sen, Allah tarafindan gonderilmi§ Resullerdensin.

253- O Resullerin bir kismmi digerlerinden ustun kildik. Allah


onlardan bir kismi He konusmus, bazilarini da derece derece
yukseltmistir. Meryem oglu Isa'ya agik mucizeler verdik ve onu Ruhu'l
Kudus He guglendirdik. Allah dileseydi onlardan sonra gelen milletler,
kendilerine agik deliller geldikten sonra birbirleriyle sava§mazlardi.
Fakat, onlar ihtilafa du§tuler de iglerinden kimi iman etti, kimi de inkar
etti. Allah dileseydi onlar sava§mazlardi; lakin Allah diledigini yapar.

254- Ey iman edenler! Kendisinde artik ali§-veri§, dostluk ve


kayirma bulunmayan gun gelmeden once, size verdigimiz nziktan hayir
yolunda harcaym. Gergekleri inkar edenler elbette zalimlerdir.

"Allah sizi bir irmakla imtihan edecektir." Irmak derken cismani


tabiatm kaynagi, membai kastediliyor. "Kim ondan igerse benden
degildir." Ondan a§in bir §ekilde kana kana igmek agzmi daldinrsa...
Ciinkii tabiat ehli ve §ehvet kullan Allah'm mahlukatimn en zelilleri, en
acizleridir. Nefs-i emmare (kotulukleri israrla emreden nefis) Calut'una
kar§i koyacak gugleri olmadigi gibi din du§mani Calut'a da kar§i
koyamazlar, gunku dini hamiyetleri ve sarsilmaz baglihklan yoktur.

152. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Eliyle bir avug igen mustesna..." ihtirasla sanlma ve kendini


kaptirma olmaksizin ihtiyag ve zorunluluk miktanyla yetinenler
mustesna. "... Irmaktan igtiler..." iglerinden pek azi mustesna, hepsi
agizlanni daldinp kana kana igtiler, kendilerini kaptirdilar.

Cunku tabiatm pisliginden annanlar, tabiat giysilerinden beri


kalanlar, onun katkilanndan soyutlananlar, baskalanna nispetle pek
azdirlar. Nitekim yuce Allah soyle buyurmustur: "Bunlarda ne kadaraz!"
(Sad, 24) "Kullarimdan §ukreden azdir!" (Sebe, 13) Bunlar da onunla
birlikte kalan yakin ehli muminlerdir. Onlar yakinlerinin kendilerine
sagladigi nur sayesinde savasta galip gelmenin sayisal gokluga bagh
olmadigim, aksine ilahi yardimla gergeklestigini biliyorlardi. Bu yuzden
yakinlerinin kuvvetiyle karsilastiklan eziyetlere sabrettiler ve zafere
ulastilar. Pek az gorulmustur, istedigi bir seyde kararh olan, bu
kararhligmi sabirla surduren birinin basansiz oldugu.

255- Allah, O'ndan ba§ka Hah yoktur; O, haydir, kayyumdur.


Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Semalarda ve arzdakilerin
hepsi O'nundur. Iznl olmadan O'nun katmda kim sefaat edebilir? O,
kullarmm yaptiklarmi ve yapacaklarmi bilir. O'nun bildirdiklerinin disinda
insanlar O'nun ilminden higbir §eyi tarn olarak bilemezler. O'nun kursusu
gokleri ve yen igine alir, onlan koruyup gozetmek kendisine zor gelmez.
O, Aliydir, Aziymdir.

"Allah, O'ndan ba§ka Hah yoktur... " Varhk aleminde Allah'tan baska
ilah yoktur. Dolayisiyla O'ndan baskasma sunulan kulluk, bu kullugu
sunan kimse bilsin veya bilmesin, O'ndan baskasma yonelik degildir.
Cunku O'ndan baska mabud da mevcut da yoktur. "Haydir." Hayati
zatmm aynisidir. Hayat sahibi olan varliklann tumu O'nun hayatiyla
hayat bulurlar.

"Kayyumdur..." Kendisiyle kaimdir. Kaim olan her sey de O'nunla


kaimdir. Eger O'nun kaimligi olmasaydi, varhkta higbir sey kaim
olamazdi. "Kendisine ...uyuklama gelmez." Hafif uyku veya uyuklama
tutmaz O'nu. Canlilann iradeleri disinda zaman zaman uyuklamalan
gibi. Bu, hayati araz olan varliklann ozelligidir. Bu tur varhklara tabiat,
zati bir halle galip gelir, onlarda dinlenme ve istirahat istegi uyanir.
Uyanikken harcanan gucun yeniden toplanmasi arzusu dogar. Hayati

BAKARA SURESi • 153

zatimn aynisi olan varhk igin ise boyle bir sey mumkun degildir. O'nun
hayatmin araz olmadigi da "ve uyku tutmaz..." ifadesiyle agiklaniyor.
Cunku uyku, hayatm zati olmasiyla gelisen bir durumdur. Bunun nedeni
de uykunun bir sekilde olume benzemesidir. Bu yuzden uyku olumun
kardesidir, denilmistir. Hayati zatimn gaynsi olmadigi igin zatindan
dolayi uykusu olmayanin uyuklamasi da olmaz, gunku uyuklama
uykunun oncusu ve sonucudur. Tipki "gulmesi ve hayret etmesi yoktur."
denildigi gibi. "Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama... " ifadesi
kayyumlugunun agiklamasi niteligindedir.

"Semalarda ve arzdakilerin hepsi O'nundur." Hepsinin pergemi


O'nun elindedir. Onlara diledigini yapar. "Izni olmadan O'nun katmda
kirn §efaat edebilir?" Cunku hepsi O'nundur, konusan O'nunla ve O'nun
kelamiyla konusur. Boyle iken O'nun izni ve iradesi olmadan konusabilir
mi? " ...Aliymdir..." bilir, oncelerini de bilir, sonralarmi da. Boyle iken
onlan ve durumlarim mi bilmeyecek?! Yani O'nun ilmi butun zamanlan,
sahislan ve turn halleri kapsar. Dolayisiyla kimin sefaati hakkettigini,
kimin buna mustahak olmadigmi bilir.

"O'nun bildirdiklerinin di§mda insanlar O'nun ilminden higbir §eyi


tarn olarak bilemezler." insanlar, Onun iradesinin bilmelerini gerektirdigi
kadanni bilirler. Dolayisiyla her ilim sahibinin ilmi, O'nun ilminden bir
pargadir ki bu bilende zuhur etmistir. Nitekim, melekler soyle
demislerdir: "Senin bize ogrettiklerinden ba§ka bir bilgimiz yoktur."
(Bakara, 32)... "O'nun kursusu semalari ve arzi igine alir." Yani O'nun
ilmi. Cunku kiirsii, ilmin mekam olan kalptir. Nitekim, Bayezid-i Bestami
(r.a) soyle demistir: "Arifin kalbi o kadar genistir ki, butun alem
igindekilerle birlikte bir milyon kere bir kosesine girse, yine de bunu
fark
etmez." Bu yuzden el-Hasan: "Allah'm kursusu arsidir" demistir. El-
Hasan, Hz. Rasulullah (s.a.v) "Muminin kalbi Allah'm arsidir" hadisinden
hareketle bu sonuca varmistir. Sozlukte kursu, oturanm makadmi
tasmayacak sekilde kuguk ars, oturak demektir. Kalp de manevi
buyuklugii ve genisligi itibariyle bir tasvir ve tahyil tarzmda arsa
benzetilmistir.

154. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Ulu ve en buyuk ars ise, ilk ruhtur. Goklerin ve yerin suretleri ve


misalleri ise en buyuk felek olan sekizinci felegin sahid alemindedir ki,
yedi gogu igindekilerle birlikte kusatmistir. "Kendisine zor gelmez..."
Agir gelmez Ona "onlari koruyup gdzetmek." Cunku onlar, O olmadan
var olamadiklan igin, onlari tasimak da O'na agir gelmez. Bilakis,
manevi alemin tamami O'nun batmi, suret aleminin tamami da O'nun
zahiridir. Batmm da zahirin de O olmadan varhgi soz konusu olamaz ve
O'ndan baskasi da degildirler. O "Aliydir." O'nun sani yucedir. O'ndan
yuce higbir sey yoktur. O her seyin ustundedir. Her seyi yok ederek
kahreder. "Azimdir..." Azametinin kunhu tasavvur edilemez. Herhangi
bir sey igin tasavvur edilen butun buyuklukler, Onun azametinden bir
sizmtidir. Her buyuk, O'nun buyuklugunden bir nasiple buyuktur. O'nun
bahsettigi bir hisseyle azimdir. Mutlak azamet sadece O'nundur,
baskasmm degil. Daha dogrusu butun azamet sadece O'nundur,
baskasmm azamette bir nasibi yoktur. Bu ayet, anlamimn, delaletinin
buyuklugunden dolayi Kur'an'm en buyuk ayetidir.

256- Dinde zorlama yoktur. Artik dogrulukla egrilik birbirinden


ayrilmi§tir. O halde, kim tagutu reddedip Allah' a inanirsa, kopmayan,
saglam kulpa yapi§mi§tir. Allah semidir ve aliymdir.

257- Allah, inananlarm dostudur, onlari karanliklardan aydinliga


gikanr. inkar edenlere gelince, onlarm dostlan da taguttur, onlari
aydmliktan alip karanliga goturur. i§te bunlar cehennemliklerdir. Onlar,
orada devamli kalirlar.

258- Allah kendisine mulk verdigi igin simararak Rabbi hakkmda


Ibrahim He tartismaya gireni gormedin mi! I§te o zaman Ibrahim: Rabbim
hayat veren ve oldurendir, demi§ti. O da: Hayat veren ve olduren benim,
demi§ti. Ibrahim: Allah gune§i dogudan getirmektedir; haydi sen de onu
batidan getir, dedi. Bunun uzerine kafir api§ip kaldi. Allah zalim
kimseleri hidayete erdirmez.

"Dinde zorlama yoktur." Cunku din hakikatte, insani fitrattan


aynlmayan ve yakini imam gerektiren kalbi nurdan kaynaklanan bir
hidayettir. Nitekim, yuce Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Sen
yuzunu hanif olarak dine, Allah insanlari hangi fitrat uzere yaratmi§ ise
ona gevir. Allah'in yaratismda degisme yoktur. Iste dosdogru din budur."

BAKARA SURESi • 155

(Rum, 30) iste dinin zahiri olan islam bu fitrata dayanir. Bu ise
zorlamamn etkili olmasma imkan vermeyen bir olgudur. Dinin zahirinin
ve suretinin islam olmasi gibi batinmin ve hakikatinin de iman
oldugunun delili bu ayetten sonra yer alan ayettir.

" ...Aynlmi§tir..." belli olmustur, temayuz etmistir "dogrulukla egrilik."


Akil ve basiret sahiplerine sunulan apagik delillerle birbirinden
aynlmistir. "Goren gozleri olanlar igin sabahm aydmhgi belirdi." sozunde
oldugu gibi. "Kim tagutu reddederse . . ." Allah'tan baskasmi reddeder,
varhgmi ve tesirini olumsuzlarsa ve "Allah'a inanirsa..." siihuda
dayanan gergek bir imanla inanirsa "kopmayan saglam kulpa
yapismistir." Kopmazhgi, saglamhgi kendinden olan zati vahdete
sanlmistir. O'ndan daha saglam bir sey olmaz. Cunku, her saglamin
saglamhgi O'ndan gelir. Daha dogrusu her varhk O'nunla vardir, ama
kendisiyle yoktur. O'ndan baskasi igin varhk tasavvur edildiginde, kendi
iginde kopmasi da tasavvur edilir. Cunku mumkun nitelikli varhgm
saglamhgi da varhgi da vacip nitelikli varhktandir. Vacip varhk goz ardi
edildigi zaman, mumkun nitelikli varhgm varhgi da kesilir. Kendi iginde
bir sey olamaz. O'nun zatmm aynmdan kopmasi mumkun degildir.
Qunku O'nun varhgi igin bolunme ve ikilik soz konusu degildir. Ayetin
orijinalinde "infisam" kelimesinin kullanilmasmda bir incelik vardir. Bu
kelime, kopmadan kinlma anlamina gelir.

Higbir mumkun nitelikli varhk Allah'm zatmdan aynlamadigi gibi ,


O'nun haricine de gikamaz. Cunku ya O'nun fiilidir ya da sifatidir.
Dolayisiyla kesin bir kopma soz konusu degildir. Bilakis, akil mumkun
nitelikli varhgi kendi basma tasavvur ettigi zaman, kopmus.varhgi
aynlmis olarak gorur ve varhgi da Allah'm varhgiyla baglantih olur.
"Allah Semidir..." her din sahibinin sozunii isitir. "...Aliymdir..."
onlann
niyetlerini ve imanlarim bilir. "Allah, inananlarm dostudur..." Allah iman
edenlerin islerini ustlenir ve sevgilerinin sahibidir. "Onlari...
gikarir..."
onlan nefsin sifatlarmin karanhklanndan, hayal ve vehim suphelerinden
yakin ve hidayet nuruna, ruh aleminin fezasma gikarir. "Inkar edenlere
gelince, onlann dostlan da taguttur." Onlann dostlan, Allah'tan baska
taptiklan, kulluk sunduklan seylerdir. "Onlan... gotururler..." istidat ve
fitri hidayet nurundan nefis sifatlarmin karanhklarma, suphelere ve
kuskulara gotururler.

156. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

259- Yahut gormedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarlan gatilari


uzerine gdkmus bir kasabaya ugradi; "olumunden sonra Allah bunlari
nasil diriltir acaba!" dedi. bunun uzerine Allah onu oldurup yuz sene
birakti; sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldm? dedi. "Bir gun yahut daha
az" dedi. Allah ona: Hayir, yuz sene kaldm. Yiyecegine ve igecegine
bak, henuz bozulmamistir. E§egine de bak. Seni insanlara bir ibret
kilalim diye. Simdi sen kemiklere bak, onlari nasil duzenliyor, sonra ona
nasil et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlasilinca, §imdi iyice
biliyorum ki, Allah her §eye kadirdir, dedi.

"Yahut... o kimseyi ki...bir kasabaya ugradi..." Halki tumuyle yok


edilmis, evlerinin gatilari gokmus ve goken gatilarmin uzerine duvarlan
yikilmis bir kasabaya ugrayan kimse gibisini gormedin mi? Bu kimse
kasabayi bu halde gorunce, halki tekrar nasil diriltilecek diye hayretini
belli etmisti. Cunku henuz yakin makamma ulasmamis suluk ehli bir
talipti. Muhyi (dirilten) isminin tecellisi nurunu kabul edecek kapasiteye
ulasmamisti. Bu kimsenin Uzeyir oldugu yonunde yaygm bir kanaat var.

"Allah onu oldurdu..." Cehalet olumu uzere birakti. Nitekim, yiice


Allah soyle buyurmustur: "Bizi iki defa oldurdun. " (Mumin, 11) Birgoruse
gore burada gegen olumden maksat, cehalet olumudur. Bir diger ayette
de soyle buyurmustur: "S/'z 610 iken sizi diriltti." (Bakara, 28) Burada da
olum kelimesi cehalet anlamina gelmektedir. "Yuz sene..." O donemde
sene, aym hareketi esas almarak tespit ediliyor olabilir. Dolayisiyla yuz
sene derken, sekiz sene dort ay kast edilmis olabilir. Ya da senenin
mevsimleri sene olarak nitelendirilmistir. Bu durumda da yirmi bes sene
bekletilmis olur. Aynca o donemlerde insanlann omurleri gok daha uzun
olabilir. "Sonra tekrar diriltti..." onu gergek hayatla yeniden diriltti.
Ondan, bekledigi sureyi kavramasim, bilmesini talep etti. Ama o, bir gun
veya bir gunun bir miktan kadar bekledigini saniyordu. Cehalet
olumunde bekledigi sureyi kugumser sekilde boyle konusuyor. Cunku
ebedi hayat karsismda gegici bir suredir bu. Tipki zamandan ve
gegisinden haber olmayan uykudaki adam gibi boyle bir kimse de
muddetin gegisinden haberdar olmaz.

Sonra bu kisi dusunmeye baslaymca, yuce Allah, cehalet suresinin


ve gaflet olumunun uzunlugunu bilmesini sagladi, bunun yuz sene
oldugunu gosterdi. Ya da onu zikredilen muddetlerin birinde iradi olumle
oldurdu. Bu durumda aradan gegen sure, riyazetinin, sulukunun ve

BAKARA SURESi • 157

Allah yolunda cehd edisinin suresi olarak belirginlesir. Yahut kendi


eceliyle dogal olum suretinde oldu, sonra ruhu ya bir sure sonra ya da
hemen o anda kemalini kazanmak uzere kendi cinsinden baska bir
bedene girdi. Derken, uzerinden zikredilen iig muddetten biri gegti. O
hala bu sure igindeki halinin farkmda degildir. Baslangicmi ve sonunu
bilmemektedir ve oludur. Sonra gergek hayatla diriltildi. ilim nuruyla
halini gordu, basmi ve sonunu ogrendi.

"Bir gun yahut daha az kaldim..." ifadesi asagidaki ayetlerin igerdigi


anlami gagnstirmaktadir: "Allah onlari, sanki gunun ancak bir saati
kadar kaldiklarmi zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacagi gun..."
(Yunus, 45) "Kiyamet gununu gorduklerinde sadece bir ak§am vakti ya
da ku§luk zamani kadar kaldiklarmi samrlar." (Naziat, 46) "Kiyamet
koptugu gun, gunahkarlar, ancak pek kisa bir sure kaldiklarma yemin
ederler." (Rum, 55) Bunun nedeni, zamanm gegip gittiginden gafil
olmalandir. Nitekim kardesinden, arkadasmdan veya baska bir seyden
bir sure ayn kalan kimse , aradan gegen uzun aynhk zamanmdan sonra
kavusunca, o surenin sanki hig olmadigmi sanir. Qunku bu sure bittikten
sonra artik onu hissetmez olur, kavusmadan once bu sureyi turn
acilanyla hissetmesine ragmen. "Yiyecegine ve igecegine bak, henuz
bozulmamistir." Bazilannin soyledigine gore, yiyecegi incir ve iizum,
igecegi de sarap ve suttu. incir, kulli olarak idrak edilen seylere
isarettir.
Qunku incir, butunuyle ozlerden (gekirdeklerden) meydana gelir. Kulli
olarak idrak edilen seyler iginde cuzilerin bil kuvve var olmasi incirdeki
zara benzer. Oziim ise, cuzilere isarettir. idrak esnasmda posa ve
gekirdek gibi maddi ekler onunla beraber baki kaldiklan igin. Sut, seriat
ilimleri gibi faydah ilimlere isarettir. Sarap, ask ve iradeye, irfani
ilimlere
ve hakikatlere isarettir. "Henuz bozulmamistir." Fitrat geregi ezelde
senin igine konulan ozden aynhp degismemistir. Qunku her nefiste,
istidadi oranmda ilimler gizlenmistir. Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "insanlar altm ve gumus madenleri gibi madenlerdir.
Qesitli maddelerle perdelenip bir miiddet berzahta ve karanhklannda
intikal edip dursalar da bu ozelliklerini yitirmezler. Halinde bir
degisiklik
olmaz. Kalbin saflasmasiyla birlikte perde kalkmca, oldugu gibi ortaya
gikar." Bu yuzden Resulullah (s.a.v) "Hikmet muminin yitik mahdir."
buyurmustur.

158. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"E§egine de bak..." Birinci ve ikinci tevili esas ahrsak, bedeninin


haline bak, uguncu tevili esas alirsak, kemiklerinin nasil guruyup
dagildigma bak, seklinde bir anlam elde etmis oluruz.

"Seni insanlara bir ibret kilalim..." Seni, olumden sonra dirilisin bir
delili olarak insanlara sunmak iizere dirilttik. "Simdi sen kemiklere bak,
onlan nasil duzenliyoruz." Nasil kaldinyoruz bak. "sonra ona nasil et
giydiriyoruz." Her iki tevil agismdan da ifadenin anlami agiktir. Bu kimse
dirilip halini, bedenin soyutlandigmi ogrenince, bedeninin, kemiklerin
kaldinhp birlestirilmeleri, sonra uzerlerine et giydirilmesi seklinde
olustugunu da ogrenmistir. "Durum kendisince anla§ilmca..." dirilip
yeniden ayaga kalkma hadisesini anlaymca soyle dedi: "Simdi iyice
biliyorum ki, Allah her §eye kadirdir. "

260- Ibrahim Rabbine: Ey Rabbim! Oluyu nasil dirilttigini bana


goster, demi§ti. Rabbi ona: Yoksa inanmadin mi? dedi. Ibrahim: Hayir!
Inandim, fakat kalbimin mutmain olmasi igin, dedi. Bunun uzerine Allah:
Oyleyse dort tane ku§ yakala, onlan yanma al, sonra, her dagm basma
onlardan bir parga koy. Sonra da onlan kendine gagir; kosarak sana
gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.

"Ibrahim Rabbine: Ey Rabbim! Oluyu nasil dirilttigini bana goster,


demisti." Beni, yakini ilim makammdan bizzat gozlemleme makamma
ulastir. Bu yuzden yiice Allah, takrir istifham "hemze"siyle imanma iliskin
soruyu soruyor ve "Yoksa inanmadin mi?" Sen bunu yakinen bilmiyor
musun? ibrahim (a.s) da bu soruya soyle cevap veriyor: "Hayir! Inandim
fakat kalbimin mutmain olmasi igin gormek istedim." Kalbim sukuna
ersin, bizzat gozlemleme sonucu mutmain olsun diye. Qunku ancak
ayne'l yakin mutmainligi gerektirir. Ki daha iyi bileyim. Buyurdu ki:
"Oyleyse dort tane ku§ yakala..." Yani, onu bizzat gozlemleme ve
gergek hayat musahedesinden ahkoyan dort kuvveti tut. Bazilan, bu
dort kusun tavus kusu, horoz, karga ve guvercin ( bir rivayete gore kaz)
oldugunu soylemislerdir. Tavus kusu, kendini begenmislige isarettir.
Horoz sehvete, karga ihtirasa ve guvercin de evcillesebilmesi, insana
ahsmasi ve suslii gorunumuyle dunya sevgisine isarettir. Ancak
dorduncu kusun kaz olma ihtimali daha belirgindir. Bu takdirde asin
ihtirasa yonelik bir isaret olur.

BAKARA SURESi • 159

"Onlan yanina al..." Bu kuvvetleri yanmda tut, ahkoy, lezzetlerini


aramaya gikmalanna, ahskanhklari igin aynhp gitmelerine engel ol.
Bazilanna, bu kuslan bogazlamasi, tuylerini yolmasi, etlerini ve
kanlanni havanda dovup kanstirmasi, baslanm ise yanmda tutmasi
emredildi. Yani, bu kuvvetleri faaliyetlerinden ahkoyup bigimlerini
nefisten izale etmesi, isteklerini, tabiatlanni ve adetlerini riyazetle
ezmesi, ama temellerinin iginde kalmasi istenmistir.

"Sonra her dagm basma onlardan bir parga koy." Sende hazir olan
daglann basma koy. Bu daglar da dort unsur dedigimiz bedenin dort
ruknudur. Yani, geride sadece senin varligmda koklu bir yere sahip
asillan, sende bulunan unsurlann tabiatlannda hazirlanmis maddeleri
kalmcaya kadar ez onlan, oldur.

Daglar yedi taneydi. Bu da bedenin cuzleri olan yedi organa


isarettir. "Sonra da onlan kendine gagir." Eger sen bu kuvvetlerin
hayatiyla yasiyorsan, onlar sana itaat etmez, seni istila ederler. Vahsi
olup senin emrini kabul etmekten kagmirlar. Ama onlan oldurursen, fena
ve mahvdan sonra bahsedilen gergek hayatla yasarsm. Onlar da nefis
hayati dedigimiz kendi hayatlanyla degil senin hayatmla yasarlar.
Dolayisiyla sana itaat ederler, onlan gagirdigm zaman emrine boyun
egerler. "Ko§arak sana gelirler..."

"Bit ki Allah azizdir." Nefisleri kahredecek ustun irade sahibidir.


"Hakimdir. " Ama nefisleri ancak hikmete gore kahreder. Ayette anlatilan
hususu vahsi hayvanlann ve kuslann hasri, toplanmasi seklinde
yorumlamak da mumkundur. Bu takdirde kuslann pargalannin daglann
basma konulmasi, cismin onlarla beslenmesi anlammdadir. Onlar
gagirmasi, ardmdan kosarak kendisine gelmeleri ise, dagildiktan sonra
insana yonelmesi demektir.

261- Allah yolunda mallarmi harcayanlarm ornegi, yedi ba§ak bitiren


bir dane gibidir ki, her ba§akta yuz dane vardir. Allah diledigine kat kat
fazlasini verir. Allah'm lutfu geni§tir, O her §eyi bilir.

262- Mallarmi Allah yolunda harcayip da arkasindan ba§a


kakmayan, fakirlerin gonlunu kirmayan kimseler var ya, onlarm Allah
katmda has mukafatlari vardir. Onlar igin korku yoktur, uzuntu de
gekmeye ceklerdir.

160. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Allah yolunda mallarmi harcayanlarm ornegi... " Yuce Allah ug turlu


mal harcamadan soz ediyor. Bunlann iginde karsihk olarak en faziletlisi ,
en basta zikredilen, mail Allah yolunda harcamaktir. Mulk aleminde fiiller
tecellisinden infak etmektir bu. Kisi, Allah'm kendisine sevap vermesi
igin malmi harcar. Allah da verdiginin yedi yuz katmi vererek onu
odullendirir. Sonra bu odulu diledigi gibi sonsuza kadar katlandinr.
Qunku Allah'm eli, malmi harcayanm elinden smirsiz sekilde genis ve
uzundur.

"Allah'm lutfu geni§tir." Bagisi goktur Allah'm. O'nun bagisi bizim


bagislanmizla olgulemez. Bagista bulunanlann niyetlerini ve inanglarmi
bilir. Bunun Allah'm lutfu oldugunu bildikleri igin de olan buna gore
odullendirir. ikinci harcama ise, ileride deginecegimiz gibi sifat
musahedesi makammdan infak etmektir. Bu, Allah'm nzasmi kazanmak
maksadiyla yapilan infaktir. Tipki onceki, Allah'm bagisim elde etmek
maksadiyla yapilan bir infak olmasi gibi. Uguncusu ise, Allah ile infak
etmektir. Bu infak da zati suhud makammdan yapilan harcamadir.

"Arkasmdan ba§a kakmayan, fakirlerin gonlunu kirmayan... " Burada


basa kakmanm ve bagista bulunulan kisiyi inciterek gonlunu kirmamn
infaki bosa gikardigma dikkat gekiliyor. Qunku bir infak, hayir amagh
harcama ug husustan dolayi ovguye deger olur: Allah agismdan emre
uygun olmasi. infak eden kisinin nefsi agismdan cimrilik rezilligini
giderici olmasi. infak edilmeyi hakkeden kisi agismdan yararh ve
rahatlatici olmasi. Kisi infak ederken infakta bulundugu kisinin basma
kakarsa Allah'm emrine karsi gikmis olur. Qunku basa kakmak yasaktir.
Nefsini ustunluk taslama, nimetle boburlenme, kendini begenme ve
nefsinin fiilleriyle perdelenip nimeti Allah'tan degil nefisten bilme
durumuna duser. Butun bunlar cimrilikten gok daha algak rezilliklerdir.
Kisi bu rezillikler iginde sadece nefsini faziletli gorse bile infak
amelinin
bosa gikmasi igin yeterlidir.

infak almayi hakkeden kisiyle ilgili uguncu husus ise, rahatlatma ve


yararh olma durumuyla gelisen incitici davranmadir. Bu da ameli bosa
gikanr. Qunku buyuklenmeyi, kendini gostermeyi, riyakarhgi ve onun
uzerinde bir hak iddia etmeyi, onu kendisine borglu gormeyi gerektirir.

BAKARA SURESi • 161

263- Guzel soz ve bagi§lama, arkasindan incitme gelen sadakadan


daha iyidir. Allah Ganidir, Haliymdir.

264- Ey iman edenler! Allah' a ve ahiret gunune inanmadigi halde


malini gosteris igin harcayan kimse gibi, ba§a kakmak ve incitmek
suretiyle, yaptigmiz hayirlarmizi bosa gikarmaym. Boylesinin durumu,
uzerinde biraz toprak bulunan duz kayaya benzer ki, saganak bir
yagmur isabet etmi§ de onu giplak puruzsuz kaya haline getirivermi§tir.
Bunlar kazandiklanndan higbir §eye sahip olamazlar. Allah, kafirleri
dogru yola iletmez.

265- Allah' in nzasmi kazanmak ve ruhlarmdaki comertligi


kuvvetlendirmek igin mallarmi hayra sarf edenlerin durumu, bir tepede
kurulmus guzel bir bahgeye benzer ki, uzerine bol yagmur yagmis da iki
kat urun vermi§tir. Bol yagmur yagmasa bile bir gisinti du§er. Allah,
yaptiklarmizi gormektedir.

Yukandaki agiklamalardan sonra soyle buyuruyor: "Guzel soz ve


bagi§lama, arkasindan incitme gelen sadakadan daha iyidir." Qunku,
infak istegini geri gevirmekle birlikte bile olsa guzel soz, istekte
bulunan
kimsenin kalbini ferahlatir, ruhunu oksar. Sadaka sadece bedene
yararhdir. Ancak sonucu ve menfaat tasavvuru neticesinde kalbi
sevindirir.

Bedene yararh olanla ruhu inciten sey bir araya geldigi zaman,
yarar bulanir, sikmtih olur. Kesinlikle guzel sozun kalbe verdigi sevinci
karsilayamaz. Ashnda sikmti verici bir sekilde verilmis olmasa da.
Qunku ruhani olgular daha serefli ve daha guzeldir. Nefisler uzerinde
daha etkili olurlar. "Allah Ganidir..." Eziyetle, incitici bir tutumla
verilen
sadakalara ihtiyaci yoktur giinku yegane zengin; Ganidir. O, sadakaya
mustahak olana gaybmm hazinelerinden verir. "Haliymdir" Acelesi de
yoktur. Bir an once cezalandirayim diye acele etmez.

"Allah'm nzasmi kazanmak ...igin mallarmi hayra sarf edenlerin


durumu..." Burada ikinci tur infaktan soz ediliyor. Yiice Allah, bu tur
infaki bahge ile orneklendirerek birinci tur infaktan daha ustun ve
faziletli
oldugunu vurguluyor. Cunku bahge meyvelerini vermekle birlikte yerinde
kahr. Dane ise oyle degildir. Boylece bunun zati bir sifat gibi kendilerine
ait bir mulk olduguna isaret ediliyor. Bu yuzden "ruhlarmdaki comertligi
162. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

kuvvetlendirmek igin..." buyurmustur. Nefislerini rabbani sifatlardan biri


olan comertlik uzere kahcilastirmak igin. "Bir tepede..." ifadesi, bu
ikinci
tur infakm mertebesinin yuksekligine ve birinci tur infakm derecesinden
daha yiice olduguna yonelik bir isarettir.

"Uzerine bol yagmur yagmistir.." Rahmani rahmet sifatindan bol bir


nasip, comertliginin feyzinden genis bir yardim gelmistir. Cunku infakta
bulunan kimse sahip oldugu bu sifat munasebetiyle, kabul istidadi
nedeniyle ve onunla nitelenmesi gerekgesiyle Allah ile munasebet
melekesine gore hareket etmektedir. "Bol yagmur yagmasa bile..."
Buyiik bir nasip gelmese bile, az bir nasip isabet eder. "Allah,
yaptiklarmizi gormektedir." Amellerinizin hangi turden ameller
olduklanni gormektedir.

266- Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve uzum agaglanyla dolu,
arasmdan sular akan ve kendisi igin orada her ge§it meyveden bulunan
bir bahgesi olsun da, bakima muhtag goluk gocugu varken kendisine
ihtiyarlik gelip gatsin. Bahgeye de iginde ate§ bulunan bir kasirga isabet
ederek yakip kul etsin! Iste dusunup anlayasmiz diye Allah size ayetleri
agiklar.

267- Ey iman edenler! Kazandiklarinizin iyilerinden ve nzik olarak


yerden size gikardiklarimizdan hayra harcaym. Size verilse, gozunuzu
yummadan alamayacagmiz kotu mail, hayir diye vermeye kalkismaym.
Biliniz ki Allah Ganiydir, Hamiddir.

"Sizden biriniz arzu eder mi?" Burada, Allah'a yakmlasmak ve


yukanda isaret edilen infak turunde oldugu gibi Allah'in nzasmi elde
etmek maksadiyla infak veya baska sekilde Salih bir amel isleyen,
sonra nefsi on plana gikip harekete gegen kimsenin durumu bir ornekle
canlandinhyor. Nefsin bu amel baglaminda sergiledigi hareketler, ruhun
hareketlerine ve gerekgelerine muhalif olur, kalbin gerekgelerine zit ve
karsit olur. iste onun bu durumu kasirgaya benzetiliyor. §eytan nefsin
bu hareketini firsat bilir ve vesvese vermek igin bir alan olarak kullanir.
Onun igine amelini gosterme veya riyakarhk etme duygusunu ufler. Bu
ufleme, gok da ihtiyag duydugu bu amelini yakan bir ates olur. Nitekim,
Emirulmuminin (a.s) soyle buyurmustur: "Allah'im! Sana yakmlasmak
igin isledigim, sonra kalbimin muhalefet ettigi amelden dolayi beni

BAKARA SURESi • 163

bagisla." "Kazandiklannizm iyilerinden... hayra harcaym." Uguncu tur


infak baglammda kazandiklannizm iyilerinden infak etmeye dair bir
emir. Cunku Allah ile segilen kimse, bu munasebetle her seyin en
sereflisini seger. Nitekim Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur:
"Allah guzeldir, guzeli sever." infaki nefsiyle olan kimse, nefsin
pintiliginden ve mala duskunlugunden dolayi en serefli, en ustun olan
seyi infak edemez, nefis en serefli seyi Allah'a ozgu kilmaktansa
kendine ayinr. Nefisle olan infak asla iyilik olmaz. Cunku yuce Allah
soyle buyurmustur: "Sevdiginiz seylerden harcamadikga "birre / iyi"ye
eremezsiniz." (Al-i imran, 92) "Kotu mail, hayir diye vermeye
kalki§maym. " Nefis ve tabiatla infak eden kimselerin adeti oldugu uzere
kotu seyleri infak igin ayirmaya kalkismaym. Ki siz gozlerinizi
kapatmadan bu gibi kotu seyleri almazsimz. Cunku, siz malm en iyisini
kendiniz igin seversiniz. Ve gunku sizin sevginiz bizzat mala yoneliktir.

Bu yuzden mal hususunda Allah'i nefsinize tercih etmezsiniz. §u


halde malm en guzelini Allah igin infak edin. "Biliniz ki Allah Ganidir"
zengindir, siz de O'nun mustagniligiyle sifatlanin ve mal cimriliginden
kurtulup O'ndan ve O'nun sevgisinden feyiz aim. "Hamiddir" Ovguye
layiktir. Ancak ovguye deger isler yapar. O halde siz de O'nu ornek aim.

268- "§eytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriligi telkin eder."


Cirkin haslet olan cimriligi telkin eder. Onun kotulugunden bu tur
telkinlerinden Allah'a siginm. Cunku Allah size katmdan magfiret vaat
eder. Nefislerinizin sifatlarmi nuruyla ortmek ister. Sifatlarmm
bagislarmdan ve tecellilerinden bir bagi§ ve bir lutuf bahsetmeyi vaat
eder. Mutlak zenginlik gibi. Bundan sonra sizin iginizde fakirlik korkusu
kalmaz. "Allah her §eyi ihata edendir." Zatlarmizi, sifatlannizi ve
bagi§larmizi ihata eder. Bagi§lamakla comertliginin kaynagmda
daralma olmaz. Bagi§lan da tukenmez. "Her §eyi bilendir." Tecelli
edecegi yerleri, bu yerlerin kapasitelerini ve hakkedi§lerini bilir.

269- Allah hikmeti diledigine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek
gok hayir verilmi§ demektir. Ancak akil sahipleri du§unup ibret alirlar.

270- Yaptigmiz her harcamayi ve adadigmiz her adagi muhakkak


Allah bilir. Zalimler igin hig yardimci yoktur.

164. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

271- Eger sadakalari agiktan verirseniz ne ala! Eger onu fakirlere


gizlice verirseniz, i§te bu sizin igin daha hayirlidir. Allah da bu sebeple
sizin gunahlarinizi orter. Allah, yapmakta olduklarmizi bilir.

272- Onlari dogru yola iletmek sana ait degildir. Lakin, Allah
diledigini dogru yola iletir. Hayir olarak harcadiklarmiz kendi iyiliginiz
igindir. Yapacagimz hayirlan ancak Allah' in nzasmi kazanmak igin
yapmalismiz. Hayir olarak verdiginiz ne varsa; kar§iligi size tarn olarak
verilir ve asla haksizliga ugratilmazsmiz.

"Allah hikmeti diledigine verir." infak ederken ihlash davrandigi,


infak ederken Allah ile beraber oldugu igin bu kimseye infak hikmetini
verir ki ilahi hikmetten infak etsin. Qunku bu kimse O'nun sifatlanyla
sifatlanmistir. "Kime hikmet verilirse, ona pek gok hayir verilmi§
demektir." Qunkii hikmet, Allah'm en has sifatlarmdan biridir. "Dusunijp
ibret alirlar... " hikmetin en serefli haslet ve en has sifatlardan
oldugunu
ancak "akil sahipleri '. . ." dusunup ibret alirlar. Bunlar da yiice
Allah'm
akillanni hidayet nuruyla aydmlattigi, vehim saibelerinden, sekil ve adet
kabuklanndan, yani nefisten anndirdigi kimselerdir.

Buna gore, birinci tur infakm odulu, karsiligmin katlanarak verilmesi,


ikinci tur infakm odulu, urununu kat be kat veren sifat cenneti, uguncu
tur infakm odulu ise varhgm ve hibe edilmis varhgm aynlmaz pargasi
olan hikmettir. Bunlar arasmda ne buyiik farklar olduguna bak!
"Yaptigmiz her harcamayi ve adadigimz her adagi muhakkak Allah
bilir." Bu infakmizm hangi tur kabulden ileri geldigini bilir ve ona gore
karsihgmi verir. "Zalimler igin . . .yoktur." hsanlara karsi riyakarhk
yapmak igin infak eden, dolayisiyla infaki ait olmadigi yere koyan
munafiklar igin ya da infaklarmi gostermek veya basa kakma ve eziyetle
birlikte infak etmek yahut malm kotusunu infak etmek suretiyle haklanni
eksiltenler igin "hig yardimci yoktur." Onlari Allah'm siddetli azabmdan
koruyacak kimse olmaz. "i§te bu sizin igin daha hayirlidir..." Riyadan
uzak ve ihlasa daha yakm oldugu igin.

"Onlari dogru yola iletmek sana ait degildir." Basa kakma, eziyet
etme, riya, gostererek yapma ve malm kotusunden olma gibi olumsuz
unsurlardan beri ug infak turune onlari yoneltmek, iletmek sana ait
degildir. Senin, onlari hidayete erenler yapman gibi bir gorevin yoktur.

BAKARA SURESi • 165

Senin sorumlulugun sadece teblig etmektir. Hidayete erdirmek ise


Allah'a aittir. O "diledigini dogru yola iletir. Hayir olarak
harcadiklarmiz
kendi iyiliginiz igindir." Boyle iken nigin infak ederken insanlann basma
kakiyor, onlara eziyet ediyorsunuz, gonullerini kinyorsunuz?
"Yapacagmiz hayirlan ancak Allah'in nzasmi kazanmak igin
yapmalismiz." O halde size ne oluyor, nigin infaklannizi insanlara
ustunluk araci olarak kullaniyorsunuz, nigin gosteris yapiyorsunuz?
"Hayir olarak yaptigmiz ne varsa; karsiligi size tarn olarak verilir."
Sizden baskasmm onda payi yoktur. Gergekte kendinize infak
ediyorsunuz, baskasma degil. infak ettiginiz igin sizden bir sey eksilmez.
O halde neden infak etmek igin malm kotusune yoneliyorsunuz?
Yukandaki ug ayet, zikredilen ug infak turunu agiklamaya yoneliktir.
Amag bunlann akibetlerini gozler onune sermek suretiyle, bu akibetleri
gegersiz kilacak olumsuzluklardan, afetlerden sakmdirmaktir.

273- Yapacagmiz hayirlar, kendilerini Allah yoluna adami§, bu


sebeple yeryuzunde kazang igin dolasamayan fakirler igin olsun.
Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayi onlari zengin zanneder. Sen
onlari simalarmdan tanirsm. Qunku onlar yuzsuzluk ederek istemezler.
Yaptigmiz her hayn muhakkak Allah bilir.

274- Mallarmi gece ve gunduz, gizli ve agik hayra sarf edenler var
ya, onlarm mukafatlari Allah katmdadir. Onlara korku yoktur, uzuntu de
gekmezler.

275- Faiz yiyenler, §eytan garpmis kimselerin cinnet nobetinden


kalktigi gibi kalkarlar. Bu hal onlarm "alim-satim tipki faiz gibidir"
demeleri yuzundendir. Halbuki Allah, alim-satimi helal, faizi haram
kilmi§tir. Bundan sona kimse Rabbinden bir ogut gelir de faizden
vazgegerse, gegmi§te olan kendisinindir ve artik onun i§i Allah'a
kalmi§tir. Kim tekrar faize donerse, i§te onlar cehennemliktir, orada
devamli kalirlar.

"Fakirler igin..." Sadakalarmizi fakirlere verin. "Onlar ki..." Allah


yolunda cihad etmekle mesgul olduklan igin yeryuzunde dolasip nzik
kazanmaya zaman bulamazlar.

166. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Allah He mesgul, hallere dalmis, vakitlerini ibadetle gegirmekte


olduklan igin ticaret ve kazang elde etmek ugruna yeryuzunde
dolasacak imkana sahip degildirler. "Bilmeyenler, iffetlerinden dolayi
onlari zengin zanneder." insanlardan istemedikleri ve mustagni
davrandiklan igin zengin zannederler. "Sen onlari simalarmdan
tanirsm." Yuzlerinin sarihgmdan, alinlannin nurundan ve renklerinin
soluk seklinden tanirsm. Bu ozelliklerden hareketle onlarm Allah ehli
fakir arifler olduklanni bilirsin. Onlari Allah'tan baska kimse tanimaz.
Onlardan biri "yuzsuzluk edip istemezler... " israrla istemez, onursuzluk
etmezler. Ayetten, insanlardan istemenin kulli olarak olumsuzlandigi
anlasilmaktadir. "Belki de sevgililer onun atesiyle yollanni bulurlar."
sozunde oldugu gibi. Burada hem ates hem de yol bulmak
olumsuzlanmistir. Ya da israrla isteme olumsuzlanmis ve istemede
duygusalhk, sefkatlilik olumlanmistir.

"Yaptigmiz her hayri..." Zengin ya da fakir olsun kime infak


yaptiysaniz "muhakkak Allah bilir." Bu infakm kendisi igin mi baskasi igin
mi oldugunu kesinlikle bilir, buna gore karsihgmi verir. "Mallarmi...
hayra sarf edenler..." Vakte ve duruma gore yapilan birinci ve ikinci
infak turunu igeren genel bir ifadedir. Bu ifadenin amaci, ne tur olursa
olsun, higbir infakm Allah'm bilgisinin disma gikmayacagim
vurgulamaktir. Bir de infaki farkh kilanm vakit ve durum degil, niyet ve
amag oldugunu vurgulamaktir.

"Faiz yiyenler... kalkmazlar..." Faiz yiyen kisi, diger turn buyuk


gunahlan isleyen facirlerden gok daha zor durumdadir. Cunkii her
gahsip kazanan kisi, kazanci ile ilgili olarak az veya gok tevekkul eder.
Tuccar, ziraatgi ve zanaatkar gibi. Onlar nziklanni, kazanglarmi
akillanni belirlemezler. Kazanmaktan once kazanglannin ne olacagi
belli olmaz. Gergekte kazanglannin ne olacagmi bilmezler. Nitekim,
Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Allah mumini onun hesap
etmedigi yerden nziklandirmayi ister." Faiz yiyen kimse ise, kendisinden
borg alan kimseden kazanacagmi, nzkmi onceden tayin eder, borg alan
kimse ister kar etsin ister zarar etsin. Boylece faiz yiyen kimse, bu
muamelede nefsini kendisi ile rabbi arasma sokar, nefsiyle rabbinden
perdelenir. Kazancmi onceden belirlemekle de nzkmdan perdelenir.
Onun muamelesinde tevekkule hig yer yoktur. Bunun uzerine Allah onu

BAKARA SURESi • 167

nefsi ve akhyla bas basa birakir, korumasmdan ve vekaletinden gikanr.


Boylece cinler onu kaparlar, garparlar. Kiyamet gunu kalktigmda ise
onunla Allah arasinda bir rabita olmaz. Oysa sair insanlar, tevekkul
aracihgiyla kendileriyle Allah arasinda bir bag kurarlar. Faiz yiyen kimse
bu yuzden seytan garpmis sarah gibi olur. §eytan onu garptigi igin de
herhangi biramaca ulasamaz. "Bu hal onlarm... demeleri yuzundendir."
Bu hal, onlarm kiyaslanyla perdelenmeleri yuzundendir. ilk kiyas yapan
da iblis'tir. Bu yuzden onun gibi kovulan adamlanndan biri olurlar.

276- Allah faizi tuketir, sadakalan ise bereketlendirir. Allah kufurde


ve gunahta israr eden hig kimseyi sevmez.

277- Iman edip iyi i§ler yapan, namaz kilan ve zekat verenler varya,
onlarm mukafatlari Rableri katmdadir. Onlara korku yoktur, onlar uzuntu
de gekmezler.

278- Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eger gergekten


inaniyorsaniz mevcut faiz alacaklarmizi terk edin.

279- §ayet yapmazsamz, Allah ve resulu tarafmdan agilan sava§tan


haberiniz olsun. Eger tevbe edip vazgegerseniz, sermayeniz sizindir; ne
haksizlik etmi§ ne de haksizliga ugrami§ olursunuz.

280- Eger borglu darlik iginde ise, eli genisleyinceye kadar ona
muhlet vermek gerekir. Eger anlarsaniz bunu sadakaya saymak sizin
igin daha hayirlidir.

281- Allah'a donduruleceginiz, sonra da herkese hak ettiginin


eksiksiz verilecegi ve kimsenin haksizliga ugratilmayacagi bir gunden
sakmin.

282- Ey iman edenler! Belirlenmi§ bir sure igin birbirinize


borglandigmiz vakit onu yazm. Bir katip onu aranizda adaletle yazsm.
Higbir katip Allah'm kendisine ogrettigi gibi yazmaktan geri durmasin;
yazsm. Ozerinde hak olan kimse de yazdirsm, Rabbinden korksun ve
borcunu asla eksik yazdirmasin. §ayet borglu sefih veya akli zayif veya
kendisi soyleyip yazdiramayacak durumda ise velisi adaletle yazdirsm.
Erkeklerinizden iki de §ahit bulundurun. Eger iki erkek bulunamazsa nza
gostereceginiz §ahitlerden bir erkek He -biri yamlirsa digerinin ona
hatirlatmasi igin- iki kadm olsun. Qaginldiklan vakit §ahitler gelmezlik
etmesin. Buyuk veya kuguk, vadesine kadar higbir §eyi yazmaktan

168. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

sakm usenmeyin. Boyle yapmaniz Allah nezdinde daha adaletli,


sehadet igin daha saglam, §upheye du§memeniz igin daha uygundur.
Ancak, aranizda yapip bitirdiginiz pesin bir ticaret olursa, bu durum
farklidir. Bu durumda onu yazmamanizda sizin igin bir sakmca yoktur.
Ali§veri§ yaptigmizda §ahit tutun. Ne yazan, ne de §ahit zarara
ugratilsm. Eger bunu yaparsaniz, §uphe yok ki bu, sizin yoldan
gikmaniz demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olani ogretiyor.
Allah Ally m' dir.

"Allah faizi tuketir..." Artis olarak gorunse de. "Sadakalari ise


bereketlendirir." Gorunurde maldan eksilme olsa da. Cunku artis ve
eksilme sonug ve dunya ve ahiret yaran itibariyle belirginlesir. Faizle
elde edilen malm bereketi yoktur. Cunku Hakk'a muhalefetle elde
edilmistir. Bu yuzden akibeti vahim olur. Faizci diger buyuk gunahlan da
isler. Cunku her yiyecek yendiginde kendi cinsinden fiillere sevk eder
insani. Eger yiyecek haram ise haram fiillere, mekruh ise mekruh fiillere,
mubah ise mubah fiillere sevk eder. Eger ihtiyag fazlasi yiyeceklerden
ise insani mendup amellere yoneltir. Bu kimse fiillerinde fazilet ve iyilik
orneklerini sergiler. Egervacip haklar miktan kadarolsa, kisinin fiilleri
de
vacip ve zaruri fiiller turunden olur.

Fazlahk ve haz verici turden ise bu yiyecek kisinin fiilleri de bu


turden olur. Buna gore faiz yiyen kimse hem faizin gunahmi, hem de
faiz yemekten kaynaklanan haram fiillerin gunahmi ustlenir. Nitekim, bir
hadiste soyle buyrulmustur: "Bir gunahtan sonraki gunah, onceki
gunahm bir sonucudur. Boylece ki§inin cezasi ve gunahi ebediyete
kadar artar durur. Dunyada sahip oldugu mallar telef olur. Kendisinden
sonra evladi ve soyu ondan yararlanmaz. Boylece, dunya ve ahirette
husrana ugrayanlardan olur. " Kuskusuz, bu tamamen helak olmanm ta
kendisidir.

Sadaka veren kimseye gelince, mail temizlenmis oldugu igin, yuce


Allah malimn aslmi korumakla birlikte urunune bereket verir. Boyle bir
mail yiyen kimse fiillerinde Allah'a itaat eden biri olur. Mali soyuna ve
gocuklarma da kahr; ondan yararlanirlar. iste gergek artis budur.
Allah'a itaat ugruna sarf edilmis olmak bile artis olarak yeterlidir. Allah
katmda baki kalandan daha iyi bir artis olabilir mi? Faizin de Allah'a
muhalefet etmenin bir uriinu, O'nun yasagmi gignemenin bir sonugu

BAKARA SURESi • 169

olmaktan baska bir noksanhgi olmasa dahi, bu ozelligi noksanhk olarak


yeter. Kisinin Hak'tan perdelenmesine, azaba ugramasma, Allah
katmdaki nasibinin eksilmesine sebep olan noksanhktan daha korkung
bir eksilme dusunulebilir mi?!

"Allah kufurde ve gunahta israr eden hig kimseyi sevmez." Buna


gore, faiz yiyen kimse, bu fiiliyle kufurde ve gunahta israr eden biridir.
Allah da boyle kimseleri sevmez.

283- Eger yolculukta bulunup katip bulamazsaniz rehin alinsm.


Eger birbirinize emin iseniz kendisine emniyet olunan borglu borcunu
odesin. Rabbi olan Allah'tan da sakmsm. Sehadeti saklamaym. Herkim
sehadeti saklarsa onun kalbi gunahkar olur. Allah yaptiklarmizi
tamamiyle bilir. (Aliym)dir.

284- Goklerde (semavatta) ve yerdekilerin (arzdakiler) hepsi


Allah'indir. iginizdekileri agiga vursaniz da gizleseniz de Allah ondan
dolayi sizi hesaba gekecektir, sonra diledigini affeder, diledigine de
azap eder. Allah her §eye kadirdir.

"Goklerdekilerin... (azdakiler) hepsi Allah'indir." Ruhani


alemdekilerin hepsi O'nun batmi, sifatlan, gaiplerinin perdeleri ve
varligmin hazineleridir. "Ve yerdekilerin..." Cismani alemdekilerin hepsi
O'nun zahiri ve isimleridir. Allah her iki alemde de musahede edilir. O
her seyi gorur. "Iginizdekileri agiga vursaniz...", onlan isimleri ve
zahiriyle musahede eder, bilir ve buna gore sizi hesaba geker.
"Gizleseniz..." sifatlan ve batmiyla musahede eder, bilir ve buna gore
sizi hesaba geker. "Sonra diledigini affeder." Tevhide bagh, guglu bir
yakine sahip, gunahlan anzi ve zatmda koklesmeyen kimselerden
diledigini affeder. Cunku O'nun dilemesi hikmetine dayanir. "Diledigine
de azap eder..." inanci bozuk, iginde supheler banndiran ya da
gunahlan nefsinde kok salan kimselerden diledigine azap eder. "Allah
her §eye kadirdir." hem affetmeye hem azap etmeye gug yetirir.

285- Rasul, Rabbi tarafmdan kendisine indirilene iman etti,


muminler de. Her biri Allah' a, meleklerine, kitaplarma, Resullerine iman
ettiler. "Allah'm Resullerinden higbiri arasmda ay mm yapmayiz. isittik,
itaat ettik. Ey Rabbimiz, affina sigmdik! D6nu§ sanadir" dediler.

170. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

286- Allah her §ahsi, ancak gucunun yettigi olgude mukellef kilar.
Herkesin kazandigi kendine, yapacagi §er de kendinedir. Rabbimiz!
Unutursak veya hataya du§ersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz!
Bizden oncekilere yukledigin gibi bize de agir yuk yukleme. Ey
Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmedigi i§ler de yukleme! Bizi affet! Bizi
bagi§la! Bize aci! Sen bizim Mevlamizsm. Kafirler topluluguna kar§i bize
yardim et!
"Rasul, Rabbi tarafmdan kendisine indirilene iman etti." Rasulullah
(s.a.v.), kendisine indirilenleri kabul etmek ve onlarla ahlaklanmak
suretiyle tasdik etti. Nitekim Hz. Aise (r.a) soyle demistir:
"Rasulullah'in
ahlaki Kur'an'di."... Rasulullah Aleyhisselam, Kur'an'm anlamlanni
ozumseyerek yukseldi ve tahkik makamma yuceldi. "Muminler de. Her
biri Allah'a... iman ettiler..." Butun muminler, bir ve ortaksiz olan
Allah'a
iman ettiler. "Meleklerine, kitablarma, Resullerine..." inandilar. Yalniz
O'nun meleklerine, kitaplarma ve Resullerine iman ettiler. istikamet
uzere tafsili olarak inandilar. Bu gokluk suretinde O'nun birligini
musahede ettiler. Mazharlanndan ve hukumlerinden her birine yonelik
tecellilerinin her birine itaat ettiler.

"... Aymm yapmayiz..." bazismi reddetmek, bazismi da kabul etmek


suretiyle Resuller arasmda ayinm yapmayiz. Onlann Hak ile hakk uzere
olduklanndan kusku duymayiz. Qunku onlarda tevhidi ve hakki Hak ile
musahede ederler. "I§ittik...dediler." Kitaplan, Resulleri ve meleklerinin
inisi hususunda Rabbimize icabet ettik. ig dunyamizda, sirnmizda
istikamet uzere dogrulduk. "Ey Rabbimiz! Amna sigmdik." Varhklanmizi
ve sifatlanmizi ort, varhgmla ve varligmin sifatlanyla sil onlan. "D6nu§
sanadir..." Sen de fena bulmak suretiyle sana donulecektir. "Allah her
§ahsi, ancak gucunun yettigi olgude mukellef kilar." Bir kimseye ancak
kaldirabilecegi yukii yukler. Takatini daraltmaz, istidadmi asan
tecellileri
gergeklestirmez. Qunku herkes igin kesif ve tecelli nasibi en kutsal feyiz
kapsammda ezelde bahsedilmis kapasitesi oranmdadir ve kapasitesi
bundan daralmaz. Bunlar onun kapasitesinin disma tasmazlar,
daralmazlar.

BAKARA SURESi • 171

"Herkesin kazandigi kendinedir..." Herkesin kazandigi hayir ve


ilimler, kemalat ve kesifler hangi vecd uzere olursa olsun, ister
kastederek, ister kastetmeyerek olsun, nur alemindendir.

Qunku butun hayirlar zatidirler, faydalan kendisine donuk olur.


Cehalet, rezillik, giinah ve noksanhklar gibi kotulukler oyle degil. Bunlar
zulmani olgulardir, cevherine yabancidir. Dolayisiyla ona zarar vermez,
sonuglan da ona katilmaz. Ancak, onlara kapilmis olmasi, bilingli olarak
yonelmesi ve kazanmak uzere ise koyulmus olmasi baska. Nitekim, bir
hadiste soyle buyurulmustur: "Sag ehlinin i§ledigi butun iyilikler
kendisinden sadir oldugu anda yazilir. Sol ehlinin i§ledigi kotulukler ise
islenmesinin uzerinden alti saat gegmeden yazilmaz. Eger bagislanma
dilese, tevbe etse veya pi§man olsa yazilmaz. Israr ederse aleyhine
yazilir. "

Burada nefisten maksat zattir. Aksi takdirde, degerlendirme farkh


olacakti. Bu durumda, nefse ancak kapasitesi oranmda yukumluluk
yuklenir, ameller onun igin kolaylastinhr, cehd ve takatmm altmda
olacak sekilde mukellef kilmir, seklinde bir anlam kast edilmis olurdu.
Hayirdan soz edilirken "kesb" (kazang) ifadesi kullamlmistir. Qunku nefis
hayra pek itina gostermez, onun igin gaba sarf etmez. Buna karsihk, ser
baglammda "iktisab" fiili kullanilmistir. Qunku nefis serrin gekiciligine
kapihr, bilerek ve kasten onun igin gahsir.gunku nefis kotuluklerin
bannagidir.
"Rabbimiz! Unutursak...bizi sorumlu tutma... " sana verdigimiz sozu
unutursak " veya hataya dusersek..." senden baskasma yonelik olarak
amel islemek gibi bir hataya dusersek, senden aynlmaya yaklasirsak,
senden perdelenirsek bizi sorumlu tutma. Qunku bizler uzak diismus
garipleriz, sana verdigimiz soziin uzerinden uzun zaman gegti. Senden
uzak diyarlara sefere giktik. Turlu belalar iginde karanhklarda
smavlardan gegmekteyiz. Senin huzurunda bir degerimiz ya da
miktanmiz yoktur ki bizi gunahlanmizdan dolayi sorumlu tutasm.

"Ey Rabbimiz! ...bize agir yuk yukleme." Zatimiz, sifatlanmiz ve


fiillerimiz ile ilgili olarak bize agir yuk yukleyip bizi yerimizde
hapsetme,
senden uzaklarda birakma. Qiinku bundan daha agir bir sey olmaz.
"Bizden oncekilere yukledigin gibi..." Fiil zahirleriyle veya sifat

172. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

batinlanyla perdelenenlere yukledigin gibi bize de agir yuk yukleme. "Ey


Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmedigi i§ler de yukleme. " Aynhk agirhgi,
vuslatmdan yoksunluk, celalin perdesiyle cemalinin musahedesinden
mahrumluk gibi kaldiramayacagimiz yukler de omuzlanmiza bindirme.
"Bizi affet." Fiillerimizin ve sifatlanmizm kotuluklerini affet. Cunku,
bunlann tumu bizi senden perdeleyen kotuluklerdir. Affmm ve
hosnutlugunun lezzetinin geri gevrilmesi suretiyle bizim mahrum
kalmamiza neden olmuslardir. "Bizi bagi§la..." varliklarimizm
gunahlanni bagi§la. Qunku, bu buyuk gunahlann en buyugudur. Nitekim
§6yle denmi§tir:

"Gunahim ne?" dedigim zaman, cevap vererek dedi ki "Varligin oyle


bir gunah ki, ba§ka higbir gunahla mukayese edilmez. "

"Bize aci..." fena sonrasi bah§edilmi§ varlik vererek bize aci. "Sen
bizim Mevlamizsm." yardimcimizsin, i§lerimizin idaresi senin elindedir.
"Bize yardim et." Qunku, i§lerinin idaresini ustlenen velinin, velayet
ettigine yardim etmesi bir haktir. Ya da sen bizim efendimizsin. Bir
efendinin kolesine yardim etmesi haktir. "Kafirler topluluguna kar§i..."
surekli kotulukleri emreden nefislerimizin kuvvetlerinden, seytanlann
askerleri konumundaki vehimlerimizden ve hayallerimizden olusan ve
senden perdelendikleri igin bizi de kufurleri ve zulumleriyle senden
perdeleyen guglere karsi bize yardim et.

AL-i iMRAN SURESi. 173

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Mim.

2- Hayy ve Kayyum olan Allah'tan ba§ka Hah yoktur.

3- O, sana Kitabi hak ve onceki kitaplan tasdik edici olarak tedricen


indirmi§; Tevrat ve Incil'i de indirmi§tir.

4- Daha once, insanlara dogru yolu gostermek igin. Ve Furkan'i


indirmi§tir. Bilinmeli ki, Allah' in ayetlerini inkar edenler igin §iddetli
bir
azap vardir. Allah, suglunun hakkmdan gelen mutlak gug sahibidir.

5- §uphesiz ki ne yerde ne de gokte higbir §ey Allah' a gizli kalmaz.

6- Rahimlerde sizi diledigi gibi §ekillendiren O'dur. O'ndan baska


Hah yoktur. O mutlak gug ve hikmet sahibidir.

"Elif. Lam. Mim. Hayy ve Kayyum olan Allah'tan ba§ka Hah yoktur."
Bu cumlenin teviline daha once yer vermi§tik. "O, sana Kitabi hak olarak
indirmi§tir." Sana Kitabi peyderpey, tedricen indirmek suretiyle seni,
Kur'ani akil adi verilen cem makami itibariyle haktan ibaret olan tevhid
ilmine mertebe mertebe, derece derece yukseltti. "Onceki kitaplan
tasdik edici olarak..." ilk sozle§me kapsammda bilinen ve istidat
gaybmda sakh onceki ezeli tevhidi tasdik edici olarak indirmistir. "Daha
once ...Tevrat ve incil'i indirmi§tir." Tevrat ve incil'i de bu nitelikte
indirmistir. Sonra "Furkan'i indirmi§tir..." istikametin mensei ve davetin
kaynagi olan ve Furkani akil olarak isimlendirilen fark makami itibariyle
haktan ibaret tafsili tevhidi indirmistir... yani inzal ederek oz'den goze
birbaska ifade ile manadan maddeye nuziil ettirmistir.

"... inkar edenler..." Zahiri olgularla ve gergekte tevhidin


isaretlerinden ibaret olan varhklarla soz konusu bu iki tevhidden
perdelenenler "igin §iddetli bir azap vardir." ^Onlar uzakhk ve mahrumiyet
iginde agir bir azap gekeceklerdir. "Allah mutlak gug sahibidir." Karsi

174. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

konulmaz guce sahiptir. "Suglunun hakkmdan gelir." Onun vasfmi takdir


etmek ve kunhune varmak mumkun degildir. Onun bu gucunun
benzerine hig kimse ulasamaz, gug yetiremez. intikam ahcidir,
suglulann cezasmi verir. "Higbir §ey Allah'a gizli kalmaz." Alemlerde
olup biten higbir sey O'na gizli kalmaz. Bu yuzden intikam alacagi yerleri
bilir.

7- Sana Kitabi indiren O'dur. Onun bazi ayetleri muhkemdir ki,


bunlar Kitabm esasidir. Digerleri de mute§abihtir. Kalplerinde egrilik
olanlar, fitne gikarmak ve onu tevil etmek igin ondaki mutesabih
ayetlerin pesine duserler. Halbuki, onun tevilini ancak Allah bilir. Ilimde
yuksek pay eye eri§enler ise: O'na inandik; hepsi Rabbimiz
tarafmdandir, derler. Ancak akliselim sahipleri du§unup anlar.

8- Rabbimiz! Bizi dogru yola ilettikten sonra kalplerimizi egriltme.


Bize tarafmdan rahmet bagi§la. Lutfu en bol olan sensin.

9- Rabbimiz! Gelmesinde §uphe edilmeyen bir gunde, insanlan


mutlaka toplayacak olan sensin. Allah asla sozunden dbnmez.

10- Bilinmelidir ki inkar edenlerin ne mallan ne de evlatlan Allah


huzurunda kendilerine bir fayda saglayacaktir. i§te onlar cehennemin
yakitidir.

11- Firavun hanedanmm ve onlardan oncekilerin tuttugu yola


benzer. Onlar bizim ayetlerimizi yalanladilar, Allah da kendilerini
gunahlan yuzunden yakalayiverdi. Allah' in cezasi gok §iddetlidir.
12- Inkar edenlere de ki: Yakmda maglup olacaksiniz ve
cehenneme suruleceksiniz. Orasi kalinacak ne kotu biryerdir!

"Onun bazi ayetleri muhkemdir." Sana indirilen kitabm bazi ayetleri


ihtimal ve kan§ikhk banndirmaktan yucedir. Tek bir anlamdan otesine
ihtimal yoktur. "Bunlar Kitabm esasidir..." Kitabm aslmi olu§tururlar.
"Digerleri de mute§abihtir." iki ve daha yukan anlamlara gelebilme
ozelligine sahiptirler. Bu ayetlerin igerigi baglaminda hak ile batil
birbirine kan§iktir. Soyle ki: Hak Teala'nin bir vechi vardir. Bu,
mahlukatin fena bulmasindan sonra baki kalan mutlak vechidir. Bu
vechi gokluk ve sayisalhk ihtimalini banndirmaz. Bir de mazharlann
gorunumlerine bagh olarak gok sayida, izafi vecihleri vardir.

AL-i iMRAN SURESi. 175

Bu da her mazharda o biricik vechinin zahir olan vecheleridir. iste


bu biricik veche turlu mazharlarda zahir olan degisik vecheleri
baglaminda hak ile batil kansir. Vahiy, bu mutesabih ayetleri istidatlann
vechelerine dondurmek igin nazil olur. Boylece her veche kendisine
uygun olana taalluk eder. Deneme ve sinama olgusu belirginlesir. Hangi
surette ve ne sekilde olursa olsun, baki vechi bilen muhakkik ariflere
gelince, onlar, mutesabih ayetlerin igerdikleri vecheler iginde Hakk'in
biricik vechini bilirler, tanirlar. Bu mutesabihleri muhkem ayetlere
dondurerek anlamlandinrlar. Tipki sairin su sozunde oldugu gibi:

Vecih birden ba§ka degildir; ne var ki

Senin meziyetlerin arttikga vechelerin de artar.

"Kalplerinde egrilik olan..." Hak'tan sapan perdelenmislere gelince


"ondaki mute§abih ayetlerin pe§ine du§erler... " Cunku kesretten dolayi
vahdetten perdelenmi§lerdir. Muhakkikler ise muhkem ayetlere tabi
olurlar ve mute§abih ayetleri de muhkem ayetlere uydururlar. Boylece
mute§abih ayetlerin igerdigi vechelerden dinlerine ve mezheplerine
uygun olanlanni segerler.

"Fitne gikarmak igin..." Sapma ve kendilerinin yolunda olanlan


saptirma arzusuyla mute§abih ayetlerin pe§ine du§erler. "Onu tevil
etmek igin..." Durumlanna ve yollanna uygun bigimde tevil etmek igin.
"Bigak egri olunca, kmi da egri olmah..." Onlar vecheler iginde baki
vechi bilmedikleri igin anlamlar iginde Hakk'in anlamim da bilmemeleri
kagimlmazdir. Boylece, perdeleri hem artar hem de kalmla§ir. Ki azabi
hakketsinler. "Halbuki onun tevilini ancak Allah bilir. Ilimde yuksek
payeye eri§enler..." Alimler, Allah'm ilmiyle bilirler. Yani, onlan cem ve
tafsil olarak ancak Allah bilir.

"Ona inand ik... derler." Allah'm onlan bildigini tasdik ederler. Cunku
onlar iman nuruyla bilirler ki "hepsi Rabbimiz tarafmdandir." Onlar
nezdinde hepsi degismeyen bir tek anlamdir. "Ancak... du§unup
anlar... " goklu mutesabih tafsilati igindeki bu tek ve ayinci ilmi ancak
hidayet nuruyla akillan arman, heva ve ahskanhk kabugundan siynlan
kimseler anlar.

176. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT


"Rabbimiz! ...kalplerimizi egriltme..." senin tarafma yonelmekten,
seninle bulusmak igin gahsmaktan, senin kapmda durmaktan, dunya
sevgisiyle smamak, hevanm galebesiyle denemek, nefse ve sifatlanna
meyletme duygusuna kapilmak, nefsin nasip ve lezzetlerinin yam
basmda beklemek suretiyle kalplerimizi egriltme. "Bizi dogru yola
ilettikten sonra..." Nurunla bizi mustakim yoluna ve dosdogru yoluna,
vechinin isaretleriyle kerim cemaline ilettikten sonra. "Bize tarafindan
rahmet bagisla." Bir rahimiyet bahset; sifatmla sifatlanmizi, nurlarmla
karanhklanmizi sil. "Lutfu en bol olan sensin."

"Rabbimiz! Gelmesinde §uphe edilmeyen bir gunde, insanlari


mutlaka toplayacak olan sensin." Allah insanlari cem gununde toplar.
Bu, butun mahlukati, oncekileri ve sonrakileri toplayan vahdet
makamma vasil olmaktir. Artik bu sahneyi musahede etmelerinden
dolayi iglerinde en kuguk bir suphe kalmaz.

"Ne mallan ne de evlatlan Allah huzurunda kendilerine bir fayda


saglayacaktir." Bilakis, bunlar onlann perdelenmelerinin, Allah'tan
uzakliklannin ve Onun azabiyla azap gekmelerinin sebebidir. Qunku
bunlara gok baghdirlar ve onlara yonelik sevgileri gok gugludur.

13- Karsi kar§iya gelen §u iki grubun halinde sizin igin buyuk bir
ibret vardir. Biri Allah yolunda garpisan bir grup, digeri ise bunlari
apagik kendilerinin iki misli goren kafir bir grup. Allah diledigini
yardimi
He destekler. Elbette bunda basiret sahipleri igin buyuk bir ibret vardir.

14- Nefsani arzulara, kadmlara, ogullara, yigm yigm biriktirilmi§ altm


ve gumuse, salma atlara, sagmal hayvanlara ve ekinlere karsi
duskunluk insanlara gekici kilmdi. Bunlar, dunya hayatmm gegici
menfaatleridir. Halbuki, varilacak guzel yer, Allah' in katmdadir.

"Sizin igin buyuk bir ibret vardir." Ey salikler toplulugu! Kemalinize,


tevhide ulasmamza delalet eden buyuk bir ibret vardir "karsi karsiya
gelen iki grubun halinde." Gruplardan biri, Allah ehli ve askerlerinden
olusan ruhani kuvvetlerden ibarettir. "Allah yolunda garpi§an bir grup.
Digeri ise" nefsin askerlerinden ve seytanm yardakgilanndan olusan ve
Hak'tan perdelenmis birgruptur.

AL-i iMRAN SURESi. 177

Bu digerleri, beden savasmda karsi karsiya geldikleri ilk grubu,


sayilarimn azhgma ragmen kendilerinin iki kati kadar gorurler. Qunku,
ilk grup Allah'm nuru ve tevfikiyle desteklenmektedir. ikinci grup ise
ilahi
yardimdan yoksun, yuzustu birakilmis, zelil, aciz ve zayif konumdadir.
Destek ve kudret aleminden kopmuslardir. Bu yuzden ilk grup, Allah'm
destegi ve yardimiyla ikinci grubu yener, ezer. ilk grup, kavrayislarmdan
ve bilgilerinden olusan mallanni Allah'i bilme ve tevhid ugruna sarf eder.

"Allah diledigini yardimiyla destekler." Kendisiyle bulusmaya


hazirlanan inayet ehlini yardimiyla destekler. "Elbette bunda... bir ibret
vardir." Basiret gozlerini agan, ilmi yakin nuruyla gozlerini surmelemis
tarik ehlinden basiret sahipleri igin bir itibar ya da hakikate ulasma
hususunda ibret almacak bir husus vardir ve nihayette hallerini bununla
degerlendirirler.
"Nefsani arzulara . . .du§kunluk insanlara gekici kilmdi." Qunku insan,
yuceler (ulvi) alemin ve asagi (sufli) alemin birlesiminden ibarettir.
Ortaya gikismdan ve dogumundan dolayi fitrati perdelenmis, seciye
atesi sonmiis, tabiat tortularmdan, bedensel ortulerden, maddi
lezzetlerin aci sulanndan, hayvani sehvetlerin kasip kavuran
ruzgarlarmdan dolayi basiret nuru sonuvermistir. Bu yuzden, gurbet
diyarlannda ve karanhk yurtlarda Hak'tan ayn kalakalmistir. Turlu
zorluklar ve mesakkatlerle smanip durmaktadir. Birden ayinci nurdan bir
panldayis ve akil aleminden gakan bir simsegin isigmi hisseder. Yam
sira heva ve seytan adma davetgiler gikar karsisma. Ona uyar ve temiz
bir menzil, goz ahci bir bahge gorur. Burada nefisleri cezbeden, gozlere
lezzet veren goz ahci nimetler vardir. Hemen orayi yurt edinir.
Qabasmm karsihgmi gordugunu dusunerek meskeninden memnun olur.
§air soyle der:

Gece boyunca yiiriiyen topluluk sabah olunca hamdetti.

Davet edilen igin de ziyafet hazirlanmi§

iste bu nefsani arzulara duskunluktur (sehveti sevmektir). Yani sozii


edilen gekici seylere ve suslerine duskunluk, meyilli olmaktir. Bu bir
yararlanmadir ki sufli aleme ve sufli alem kemaline dair unsurlar tasidigi
oranda, ulvi aleme dair unsurlan tasimasi hasebiyle ahiret hayati
nimetinden ve kemalinden perdeleyici ozellige de sahiptir. insan ulvi

178. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

alemin unsurlan ile ulasilan ahiret aleminin nimetlerinin daha goz ahci,
daha lezzetli ve daha berrak, ustelik de sonsuza kadar surdugunu idrak
edemez. "Halbuki varilacak guzel yer, Allah'm katmdadir." sozunun
anlami budur.

15- De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri
igin Rableri yanmda, iginden irmaklar akan, ebediyen kalacaklan
cennetler, tertemiz e§ler ve Allah'm ho§nutlugu vardir. Allah kullanm
gok iyi gorur.

Kisiye ilahi tevfik ve gizli uyan yetisir, nebevi haber verme de "De
ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi?" ifadesinde oldugu gibi
buna eslik ederse, ulvi hareketin varligimn merkezine yonelmesinden
dolayi iginde bir sevk ve ask uyanir, sonmus bulunan atesi yeniden
alevlenir, ilahi nurlann panltilan pes pese ona yansir, kutsi doguslar
aydinligimn savki vurur uzerine, sonen basiret nuru yeniden aydmlanir,
fitratmi karargahmi ve bannagmi aramaktan alikoyan, igindeki hayati
sikan, kalbini bulandiran, dunya hayati olarak berraklastirdigi seyleri
yeniden karartan, karanliga gomen perdeler incelir, ruhani cuzun
cismani cuze galip gelmesiyle heva sureti nefiste durgunla§ir. Gergek
hayatm tatli sulanni iger, tuzlu ve aci sulara artik katlanamaz. Kalbi
yakin du§uncelerle kar§ila§maya ba§lar, berrak kaynak suyundan
yudumlar igtigi igin. Yerin izbelerinde gizlendigini bilir. Yildizlann
i§igi
onun gecesini aydmlattigi igin gunduz zanneder. Di§an gikar ki kendini
igilemeyecek kadar aci sulan bulunan bir golde bulur. Etraf dikenli
otlarla dolu oldugu halde onlan reyhan ve meyve sanir. Kar§ila§tigi bu
manzara ile gune§in ziyasmdan ve tiirlu guzellikler ve yemi§lerden
yoksun kaldigmi fark eder. Derhal geri donmeye karar verir. Gurbet
yalnizhgmi iginde hisseder. Guzel ve tatli buldugu §eylerden sakmir
olur. Derken yurur ve uzakla§ir. Sabah aydmhgi aynel yakin parlayinca,
vahdet gune§inin dogu§ vakti gelince, bir bahge gorur ki, gozleri
hayretle seyreder, akh bu bahgeyi vasfetmekten aciz, oylece donakahr.
Ne istersen var bu bahgede; higbir goziin gormedigi, higbir kulagm
i§itmedigi ve higbir be§er akhnin tasavvur etmedigi her guzellik. Kendine
geldiginde, gune§ dogmu§tur artik. Etrafmda sicak dostlar ve ahbaplar
bulur. Buranm kendisinin bannagi ve donu§ yeri oldugunu anlar.
Yeniden unsiyet duygusunu hissetmeye ba§lar. Karar yurdunda, gok
bagi§layan hukumdann yanmda kutsi mahalle konar. Kerim yuzunun
panldayislan yuzunu aydmlatir. Engin hosnutluk ruhu kalbine kurulur.

AL-i iMRAN SURESi. 179

i§te "Takva sahipleri igin Rableri yanmda, iginden irmaklar


akan . . .cennetler vardir.... "Allah kullarini gok iyi gorur." ifadesinin
anlami budur. Cennetlerden maksat, fiil cennetleridir. E§lerden maksat ,
kutsi alemin ruhani varhk siniflandir. Ho§nutluk (ndvan) ise sifat
cennetleri anlamindadir.

1 6- Ey Rabbimiz! iman ettik; bizim gunahlanmizi bagi§la, bizi ate§


azabmdan koru, diyen;

17- Sabreden, durust olan, huzurda boyun buken, hayra harcayan


ve seher vaktinde Allah'tan bagi§ dileyenler.

18- Allah, adaleti ayakta tutarak §u hususu agiklami§tir ki,


kendisinden baska Hah yoktur. Melekler ve Him sahipleri de. Mutlak gug
ve hikmet sahibi Allah'tan baska Hah yoktur.

19- Allah nezdinde hak din Islam'dir. Kitap verilenler, kendilerine


Him geldikten sonradir ki, aralarmdaki kiskanglik yuzunden ayriliga
du§tuler. Allah 'in ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah 'in
hesabi
gok gabuktur.

20- Eger seninle tarti§maya girerlerse de ki: Bana uyanlarla birlikte


ben kendimi Allah'a teslim ettim. Ehli-i kitaba ve ummilere de: "Siz de
Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eger teslim oldularsa dogru yolu
buldular demektir. Yok eger yuz gevirdilerse sana du§en, yalnizca
duyurmaktir. Allah kullarini gok iyi gormektedir.

21- Allah'm ayetlerini inkar edenler, haksiz yere Nebiylerin canlarma


kiyanlar ve adaleti emreden insanlari oldurenler, onlara aci bir azabi
haber ver!

22- i§te bunlar dunyada da ahirette de gabalari bo§a giden


kimselerdir. Onlarm higbir yardimcisi da yoktur.

23- Kendilerine kitabdan bir pay verilenleri gbrmez misin ki,


aralarmda hukmetmesi igin Allah'm kitabina gagnliyorlar da, sonra
iglerinde bir grup cayarak geri donuyor.

24- Onlarm bu tutumlari: Bize ates, sadece sayili gunlerde


dokunacaktir, demelerinin bir sonucudur. Onlarm vaktiyle uydurduklari
seyler de dinleri hakkmda kendilerini yaniltmi§tir.
180. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

25- Fakat, onlari gelmesinde §uphe edilmeyen bir gun igin


topladigimiz ve higbir haksizliga ugramaksizm herkese kazandigi seyler
tastamam odendigi zaman halleri nice olur?

"Ey Rabbimiz! Iman eff//(.. "fiillerinin ve sifatlarimn nurlanna. "bizim


gunahlarimizi bagi§la." zatinla varhklanmizin gunahlanm bagisla, 6rt.
"bizi ate§ azabmdan koru." aynhk ve kahnti varhgm atesinden koru.

"Sabredenler..." Mucahede ve riyazet sikintilarma sabredenler,


"duriist olanlar... " sevgi ve iradelerinde samimi olanlar, "huzurda boyun
bukenler... " O'na yonelik ve O'nun iginde suluk ederken boyun bukerek
emre amade olanlar, "hayra harcayanlar..." Hakk'm di§mda
mallanndan, fiillerinden, sifatlanndan, nefislerinden ve zatlanndan
harcayanlar, "bagi§ d/'/eyen/er..."ge§itlenmelerinin ve varhk kalintilarmin
gunahlanndan "seher vaktinde..." nur tecellileri gunlerinde, nurlann on
i§iklannm dogu§u anlannda, en buyuk kiyamet gununun sabahmm
mujdecilerinin en yuce ufukta belirmesi vaktinde bagi§lanma
dileyenler... varliklannin magribinde zat gune§inin dogu§u vaktinde,
artik magrib diye bir §ey kalmadigi anda §u sozuyle onlara cevap verir:
"Allah, §u hususu agiklami§tir ki, kendisinden ba§ka Hah yoktur." Baki
yuz dogdu. Cem makammda bizzat vahdaniyetine §ahitlik etti. Qunku bu
makamda O'ndan ba§ka §ahit de meyhud da yoktur.

Sonra tafsil makamma dondii ve ba§kasiyla birlikte nefsiyle


vahdaniyetine, bu sahnede §ahitlik etti ve buyurdu ki: "Melekler ve
adaleti ayakta tutan Him sahipleri de..."zuhur ettigi yerlerin tafsilinde
ve
kesretinin suretlerinde adaleti ikame edenler. Ki kesret suretleri, cem
makami di§mda vahdetin golgeleridir. Adaleti ikame etmeleri, her hak
sahibine hakkmi istidadi ve hakkedi§i ve kapasitesinin geni§ligine gore
tecellilere mazhar olu§u oraninda varhk ve kemalden paymi
vermeleridir. "Allah'tan ba§ka Hah yoktur." Her iki mu§ahede de tek ilah
O'dur. "Mutlak gug sahibidir..." Cem itibariyle her §eyi kahreden kar§i
konulmaz gug O'nundur. Hig kimse O'nun gucunun duzeyine ula§amaz.
"Hikmet sahibidir." Her §eyi hikmetine gore idare eder, tafsil itibariyle
her
seye layik oldugunu verir.

AL-i iMRAN SURESi. 181

"Allah nezdinde din..." bizzat kendisiyle ikrar ettigi bu tevhiddir.


Onun dini yuzlerin teslim edilmesidir. Nitekim, bir ayette ibrahim'in (a.s)
soyle dedigi belirtilmistir: "Ben yuzumu (vechimi) Allah'a teslim ettim."
Yani nefsimi, butun varhgimi Allah'a teslim ettim. Benligimden siynldim,
Onda fena buldum. Yuce Allah ayetlerin akismda nebisine (s.a.v) soyle
emretmektedir: "Eger seninle tarti§maya girerlerse de ki: Bana uyanlarla
birlikte ben kendimi (yuzumu) Allah'a teslim ettim."

"Allah'm ayetlerini inkar edenler..." dinden perdelenenler; "haksiz


yere Nebiylerin canlarma kiyanlar..." dinleriyle perdelendikleri igin
uzerinde bulunduklan kayitlanmishk ve taklitgilikten baska bir seyi kabul
etmezler. Nebiler de onlan tevhide davet ettiklerinde, onlan bu
kayitlanmishktan ahkoymaya gahstiklarmda onlan oldururler.

"Ve adaleti emreden insanlari oldurenler..." Nebilerin takipgilerinden


adaleti emredenleri oldurenler. Cunku adalet tevhidin golgesidir. Tevhidi
kamil olmayanm adil olmasi mumkun degildir. Onlar dinleriyle
kayitlanmalan nedeniyle perdelendikleri gibi zulumleriyle de adaletten
perdelenmislerdir. Bu yuzden adaleti emreden insanlara karsi gikmis ve
onlan oldurmuslerdir. "Iste bunlar... gabalari bo§a giden kimselerdir."
Kendilerini kayitlandiran dinlerine uyarak gergeklestirdikleri amelleri
bosa gider. Qunku onlar Nebilerini taklit etselerdi, bu sekilde tabu
oluslan nedeniyle kurtulmus olacaklardi. Nebiyleri de kendileriyle Allah
arasmda vasita olmalan hasebiyle sefaatgileri olacaklardi. Ama onlar
Nebileri ve onlann adil izleyicilerini inkar ettikleri zaman, nebilerine
muhalefet etmis oldular. Qunku butun Nebiyler, gergekte tek din
uzeredirler. Bu da tevhid dinidir. Biz, Nebilerin Hak uzere oluslan
noktasmda aralarmda herhangi bir ayinm yapmayiz. Bu yuzden bir
Nebiye muhalefet eden butun Nebiylere muhalefet etmis olur. Ayni
sekilde Nebilerin izleyicileri adalet ehline muhalefet eden de zulmetmis
olur. Zulmeden kimse, isledigi zulum nedeniyle nebilere tabi olma
konumunun disma gikar. Ote yandan (Nebilerin) izleyicilerini inkar eden,
izlenenleri (Nebileri) inkar etmistir. Golgeyi inkar edenin zati inkar
etmis
olmasi ve nurunun disma gikmis olmasi gibi.

Nebilerine karsi geldikleri zaman, kendileriyle Nebileri arasmda,


Onun nurundan istifade etmelerini saglayan bir munasebet kalmaz;
Onun nurundan perdelenmis olurlar. Nitekim, karsi gikistan once
amelleri, tabi oluslan nedeniyle Nebilerinin nuruyla aydinlanmisti. Yoksa

182. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

amellerinin, yakinden sadir olmadiklan surece, kendilerinden


kaynaklanan bir nurlan yoktur. Nebilerinden perdelenmeleri suretiyle
amellerinin bu anzi nuru zail olunca, amelleri karanhga gomuldu, surekli
kotulukleri emreden nefsin sifati olan sair kotulukler gibi oldular. Nefsin
israrla emrettigi kotulukler arasmda, bundan once defalarca
vurguladigimiz gibi, nefs-i emmarenin kafir kuvvetlerinin, ruhani
kuvvetlerden adaleti emreden kalbin nebilerini oldurmeleri de
bulunmaktadir.

26- De ki: Mulkun gergek sahibi olan Allah' im! Sen mulku diledigine
verirsin ve mulku dilediginden geri alirsin. Diledigini yuceltir,
diledigini
de algaltirsin. Her turlu iyilik senin elindedir. Gergekten sen her §eye
kadirsin.

"De ki: Mulkun gergek sahibi olan Allah'im!" Cisimler alemi


mulkunun mutlak maliki sensin. Onun uzerinde diledigin gibi tasarruf
edersin. Senden baska malik, senden baska tasarruf sahibi ve senden
baska muessir gug yoktur. "Sen mulku diledigine verirsin." Diledigini bu
mulku bir kismi uzerinde tasarruf sahibi kilarsm. "Ve mulku dilediginden
geri alirsin." Tasarruf yetkisini baskasmm eline verirsin. Ashnda, ortada
bir baskasi yoktur. Sadece, tasarruf yetkisini bir elden bir baska ele
intikal ettirirsin. Dolayisiyla, her halukarda, degisik gorunumlerle de
olsa
onun uzerinde tasarrufta bulunan sensin. "Diledigini yuceltirsin."
izzetinin nurlanndan biri nuru ona bahsetmek suretiyle yuceltirsin.
Qunku butun izzet Allah'mdir. "Diledigini de algaltirsin. .."uzerindeki
izzetinin giysisini gikarmak suretiyle algaltirsin, boylece ortada zelil
olarak kalakahr.

"Her turlu iyilik senin elindedir..." Butun hayir sadece senin


elindedir. Sen mutlak kudret sahibisin. iraden dogrultusunda verirsin.
Bazen bazi gorunumlere izzet ve Kibriya sifatmla tecelli edersin, bu
gorunume izzet ve gorkem giysisini giydirirsin. Bazen kahir ve zelil kilma
sifatmla tecelli eder, bu gorunume asagihk ve kugukluk giysisini
giydirirsin, bazen aziz kilan sifatmla tecelli edersin, zelil kilarsm,
bazen
zelil kilan sifatmla tecelli edersin, aziz kilarsm. Bazen gani sifatmla
tecelli edersin, mal verirsin. Zengin kilan sifatmla tecelli edersin, fakir
kilarsm. Yani onu maldan mustagni, higbirseye ihtiyaci olmayan bir fakir
kilarsm.

AL-i iMRAN SURESi. 183

27- Geceyi gunduze katar, gunduzu de geceye katarsin. Oluden


diriyi gikarir, diriden de oluyu gikanrsin. Diledigine de sayisiz nzik
verirsin.

28- Muminler, muminleri birakip da kafirleri dost edinmesin. Kim


bunu yaparsa, artik onun Allah nezdinde higbir degeri yoktur. Ancak
kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakmmaniz ba§kadir. Allah,
kendisine kar§i gelmekten sizi sakindinyor. D6nu§ yalmz Allah'adir.

29- De ki: iginizdekileri gizleseniz de agiga vursaniz da Allah onu


bilir. Goklerde ve yerde olanlan da bilir. Allah, her §eye kadirdir.

"Geceyi gunduze katar, gunduzu de geceye katarsin." Nefsin


karanhgini kalbin nurunun igine katar, karartirsm. Kalbin nurunu nefsin
karanligmin igine katar, ikisini birbirine kanstirmak suretiyle ve
aralanndaki munasebetin uzakligma ragmen, aydmlatirsm. "...Diriyi
gikanrsin..." kalbin dirisini "oluden..." nefsin olusunden gikanrsin.
Nefsin olusunu de kalbin dirisinden gikanrsin. Daha dogrusu ilim ve
marifet dirisini cehalet olusunden, cehalet olusunu de ilmin dirisinden,
nurdan perdeleyerek gikanrsin. Bel'am b. Baur'da oldugu gibi.
"Diledigine... nzik verirsin." Hem zahir hem de batm nziklardan veya
bunlardan sadece birinden smirsiz bir sekilde verirsin.

"Muminler, muminleri birakip da kafirleri dost edinmesin..." Qunkii


hakikat agismdan aralannda higbir munasebet yoktur. Dostluk, ancak
turdeslikten ve munasebetten dogar. Aksi takdirde, aralannda zati bir
sevginin olmasi mumkun degildir, aksine yapmacik, sun'i, riyakarhk ve
nifak menseli bir sevgi gorunumu soz konusu olabilir. Bunlar ise Hak'tan
uzak hasletlerdir. Qunku bunlann tumu zulmani perdelerdir. Eger
iglerinde kafirlerin haliyle munasebet kuracak kadar zulmet olmasaydi,
onlarla kansik yasamaya, onlara arkadashk etmeye tahammul
edemezlerdi.

"Kim bunu yaparsa, artik onun Allah nezdinde higbir degeri yoktur. "
Kafirleri dost edinenler, Allah'm dostluguyla ilgili olarak higbir sey
uzere
olamazlar. Qunku onlar da ilahi huzurda bulunmaya elverisli olmalarim
saglayacak nurani safhk olmaz. "Ancak kafirlerden gelebilecek bir
tehlikeden sakmmaniz baska." Onlardan kaynaklanan ve sakimlmasi
gereken bir durumdan korkmaniz, dolayisiyla kalplerinizde onlara sevgi
beslemeksizin zahiren onlan dost edinmis gibi gorunmeniz baska. Ki bu
184. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

da ancak yakinin zayifhgindan kaynaklanir. Cunku kalpleri dogrudan


yakini imanla yuzlesmis olsaydi Allah'tan baskasmdan korkmazlardi ve
su ayetin anlamini musahede ederlerdi: "Eger Allah seni bir zarara
ugratirsa, onu kendisinden ba§ka giderecek yoktur. Ve eger sana bir
hayir verirse, §uphesiz O her §eye kadirdir." (Enam, 17) Dolayisiyla,
Allah'tan baskasmdan korkmaz, O'ndan baskasma umut baglamazlardi.
Bu yuzden hemen arkasmdan su cumleye yer verilmistir: "Allah
kendisine kar§i gelmekten sizi sakmdinyor." Allah sizi, bizzat
gozlemlenen tevhide gagmyor ki, O'ndan baskasmdan degil, yalnizca
O'ndan korkup sakmasmiz. "D6nu§ yalniz Allah'adir." O halde, O'ndan
baskasmdan sakinmayin. O sizin gizlinizi de agigmizi da bilir. O'nun
dusmanlarim dost edinmeniz veya onlan gizli agik dost edinmeniz
durumunda sizi cezalandirma gucune sahiptir.

30- Herkesin, iyilik olarak yaptiklarmi da kotuluk olarak yaptiklarmi


da kar§ismda hazir buldugu gunde insan isteyecek ki kotulukleri He
kendisi arasmda uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karsi
gelmekten sizi sakmdinyor. Allah kullanna gok sefkatlidir.

"Herkesin... hazir buldugu gun..." insanm her yaptigmdan veya her


soylediginden nefsinde bir iz kahr, nefsi bununla sekillenir. Bu davranis
ve soz tekrarlandikga bu sekil ve iz koklu bir melekeye donusur. Ayni
sekilde semavi nefislerin sayfalanna da isler. Ama insan maddi
mesgaleler, vehmi ve hayali idrakler aracihgiyla nefsinin sekilleri ve
nakislanyla o kadar mesguldur ki bunlan dusunecek vakit bulamaz.
Nefsi bedeninden aynlmca, nefsinin sekil ve nakislanndan kendisini
ahkoyacak bir mesgalesi kalmaymca isledigi hayir ve ser cinsinden her
seyi karsismda hazir bulur. Yapip ettiklerinin ser oldugunu gorunce,
kendisiyle bu gun veya isledikleri bu ameller arasmda uzakhk olmasmi
temenni eder, giinku bu amellerle azap gorur. Bu §ekil ve nakislar
koklesmislerse nefsinin sureti haline gelir. Degilse, miktarlan ve
tekrarlanislan oranmda azap gorur.

"Allah kendisine kar§i gelmekten sizi sakmdinyor." Bir onceki


uyanyi pekistirmek maksadiyla tekrarlaniyor ki Allah'm azabmi
hakkedecekleri ameller islemesinler. "Allah kullanna kar§i gok
sefkatlidir." Bu yuzden, onlan kotuluklerden sakmdinyor. Tipki sefkatli
bir babanm, evladmi ceremesini, cezasmi gekecegi seylerden
sakmdirmasi gibi.

AL-i iMRAN SURESi. 185

31- De ki: Eger Allah'i seviyorsamz bana uyunuz ki Allah da sizi


sevsin ve gunahlarmizi bagislasm. Allah son derece bagi§layici ve
esirgeyicidir.

"De ki: Eger Allah'i seviyorsamz bana uyunuz ki Allah da sizi


sevsin." Cunku Hz. Rasulullah (s.a.v) O'nun habibidir. Allah'i sevdigini
iddia eden birinin bu yuzden Hz. Rasulullah (s.a.v) tabi olmasi
zorunludur. Cunku sevgilinin sevdigi de sevilir. Su halde, Hz. Rasulullah
(s.a.v) sevmek bir zorunluluktur. Onu sevmek de, Onu izlemek, soz,
amel, ahlak, hal, gidis ve inang olarak Onun yolunu izlemekle olur.
Sevgi iddiasi bundan baska yurumez. Cunku O sevgi kutbudur.
Sevginin mazhandir. Sevgi tilsimimn yoludur. Onun yolundan nasip
almayanlar, sevgiden de nasip almayanlardir.
Kisi, Hz. Rasulullah (s.a.v) gergek anlamda tabi olunca, igi, sirn,
kalbi ve nefsi onun igine, sirnna, kalbine ve nefsine uyunca, Hz.
Rasulullah (s.a.v) sevgi mazhan olmasi hasebiyle, bu uygunluk
sayesinde Rasulullah (s.a.v.) izlemenin Allah sevgisinden bir paymm
olmasi kagimlmazdir. Kuskusuz, bu pay izlemenin oranma gore
belirginlesir. Allah, bu kimseye sevgisini yoneltir. Nebinin (s.a.v)
ruhunun batmma bu sevginin nuru sirayet eder. Boylece kisi Allah
tarafmdan sevilen, O'nu seven biri olur. Eger Rasulullah (s.a.v.) tabi
olmazsa igi igine muhalif olur. Dolayisiyla sevilmislik vasfmdan
uzaklasir. Sevgi, olabilecek en hizh surette onun kalbinden zail olur.
Ciinku Allah onu sevmeyince, o da Allah'i sevemez.

"Ve gunahlarmizi bagi§lasm..." habibinin gunahlarmi bagisladigi


gibi. Nitekim, soyle buyurmustur: "Boylece Allah senin gegmi§ ve
gelecek gunahlarmi bagislasm. " (Fetih, 2) gegmis gunahi, zati; gelecek
gunahi da sifatidir. Ona tabi olanlann gunahlan da bu sekilde
bagislanir. Nitekim, yuce Allah bir kutsi hadiste "Kul, durmadan bana
yakm olmaya gali§ir..." buyurmustur.

"Allah son derece bagi§layicidir..." sifatlannizin ve zatlannizin


gunahlarmi bagislar. "Ve esirgeyicidir..." size bir varhk ve Hakkani
sifatlar bagislar ki oncekinden daha hayirhdir.

186. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Sonra bu makamdan inzal buyuruyor. Qunku kibrit-i ahmerden daha


degerlidir ve onlan sevgi makammdan daha genel olan irade makamma
davet ediyor ve buyuruyor ki:

32- De ki: Allah' a ve Resulune itaat edin. Eger yuz gevirirlerse


bilsinler ki Allah kafirleri sevmez.

33- Allah Adem'i, Nuh'u, Ibrahim ailesi He imran ailesini segip


alemlerden ustun kildi.

34- Onlar birbirinden gelme bir nesildir. Allah i§iten ve bilendir.

"De ki: Allah'a ve Resulune itaat edin." Eger sevmiyorsaniz ve bu


yuzden habibimi sevgi baglaminda takip edemiyorsaniz, hig olmazsa
size emrettigimi isteyen (miirit) itaatkarlar olun. Qiinku isteyen kimse
(murit) 'nin emre uymasi, emredileni yerine getirmesi zorunludur.

"Eger yuz gevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez." Eger


bundan da yuz gevirirlerse, bu kafir olduklan, perdelenmis munkirler
olduklan anlamma gelir. Allah da kafirleri sevmez. Qunku itaati terk
etmekle kufur meydana gelir, ama tabi olmayi terk etmekle degil. Qunku
tabiligi terk eden kimsenin emre uymak suretiyle muti olmasi
mumkundur.

Allah'a ve Resule itaat etmek, Allah'm resulune uymak demektir.


Qunku yuce Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Kim Resule itaat
ederse Allah'a itaat etmi§ olur. "(Nisa, 80)

"Allah Adem'i, Nuh'u... segti..." Segmek, sevgi ve dostluktan daha


geneldir. Dolayisiyla segilmislik niteligi butun Resulleri kapsar. Qunku,
onlar Allah'm tercih edip segkin kildiklandir. Ama bu baglamda
mertebeleri farkhhk arz eder. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "O
Resullerin bir kismmi digerlerinden ustun kildik." (Bakara, 253) Nebilere
bahsedilen mertebelerin en ozeli sevgi (muhabbet) mertebesidir. Yuce
Allah buna soyle isaret etmistir: "Bazilanni da derece derece
yukseltmistir..." (Bakara, 253) Bu yuzden Nebilerin en ustunu Allah'm
habibi Hz. Muhammed'dir (s.a.v).

Bundan sonra dostluk (hillet) mertebesi gelir. Bu da Hz. ibrahim'in


(a.s) sifatidir. Mertebelerin en geneli de segkinliktir ve bu da Adem'in
(a.s) sifatidir.

AL-i iMRAN SURESi. 187

"Birbirlerinden gelme bir nesil olarak." Din ve hakikatte birbirlerinden


gelme bir nesildir onlar. Qunku biri maddi, biri de manevi olmak uzere iki
veladet (dogum) vardir. Bir Nebi tevhid ve irfanda, dinin usulu
baglaminda batmla ilintili hususlarda bir diger Nebiye tabi olursa, onun
evladi sayilir. Zamanimizdaki seyhlerin evlatlan gibi. Nitekim, soyle
denmistir: Ug baba vardir: Biri seni dunyaya getiren baba, biri seni
terbiye eden baba, biri de sana ilim ogreten baba. Maddi dogumda
bedenin varligi babasinin nutfesinden annesinin rahminde meydana
geldigi gibi gergek dogumda kalbin varligi da nefsin istidat rahminde
seyhin ve muallimin nefhasmdan dogar. Bu doguma isa (a.s) soyle
isaret etmistir: "iki kere dogmayan kimse goklerin melekutuna
yukselemez."

Bil ki, manevi dogumun gogu ureme seklindeki maddi dogumu izler.
Bu yuzden nebiler zahiren de bir nesilden gelmi§lerdir. Bir agacm
meyveleridirler. Qunku imran b. Yashur, Musa ve Harun'un babasidir
ve Lavi b.Yakub b. ishak b. ibrahim'in torunlanndandir. isa'nm annesi
Meryem'in babasi imran b. Masan ise Yehud b. Yakub'un
torunlanndandir.

Hz. Muhammed'in (s.a.v) ibrahim (a.s) oglu ismail'in (a.s) soyundan


geldigi meshurdur. Yine Hz. ibrahim (a.s) de Nuh'un (a.s) soyundan
gelir. Bunun sebebi sudur: Varolus vaktinde ruh, saf veya bulanik
olmasma bagh olarak mizacm mutedil olusuna veya olmayisina uyum
saglar. Her mizacm kendine uygun ve kendine ozgii bir ruhu vardir.
Dolayisiyla feyiz, ruhlarm ezelde belirlenmis yakmhk ve uzakhk ile ilgili
smiflan ve mertebeleri itibariyle uyumlu veya uyumsuz olmasma bagh
olarak ulasir. Mizaglann farkhhgi da ebediyen ruhlarla
butunlesmelerinden kaynaklanmaktadir.

Tenasul yoluyla birbirlerinden tureyen bedenler, mizag itibariyle


gogunlukla birbirlerine benzerler, ancak tevafuken gelisen anzi durumlar
baska. Ayni sekilde bu bedenlerle butunlesmis ruhlar da mertebe
bakimmdan birbirine yakm ve sifat olarak da birbirleriyle uyumludurlar.
Bu da Mehdi'nin (a.s) Hz. Muhammed'in (s.a.v) soyundan olduguna
iliskin guglu bir kanittir.

188. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

35- imran'm karisi §6yle demi§ti: Rabbim! Karnimdakini azatli birkul


olarak sirf sana adadim. Adagimi kabul buyur. Muhakkak hakkiyla i§iten
ve bilen sensin.

36- Onu dogurunca, Allah, ne dogurdugunu bilip dururken: Rabbim!


Ben onu kiz dogurdum. Oysa erkek, kiz gibi degildir. Ona Meryem adini
verdim. Kovulmus seytana kar§i onu ve soyunu senin korumani
diliyorum, dedi.

37- Rabbi Meryem'e husnu kabul gosterdi; onu guzel bir bitki gibi
yetistirdi. Zekeriyya'yi da onun bakimi He gorevlendirdi. Zekeriyya, onun
yanina, mabede her giri§inde orada bir nzik bulur ve Ey Meryem, bu
sana nereden geliyor? der; o da: Bu, Allah tarafmdandir. Allah,
diledigine sayisiz nzik verir, derdi.

"Allah i§itendir..." imran'm karisi, "niyetiyle bilensin..." dediginde ve


"sen isitensin, bilensin." sozuyle de bu niyetine sahitlik ettiginde Allah
onu isitiyordu.

Bil ki, annenin aldigi gidalar karnmdaki gocugun bedeninde etkili


oldugu gibi niyeti ve nefsinin halleri de gocuk uzerinde etkili olur. Kimin
besini helal ve temiz ise, nefsinin halleri nurani ise, niyetleri sadik ve
hakkaniyete uygun ise gocugu mumin bir siddik, veli yahut nebi olarak
dogar.

Kimin aldigi gida haram ise, nefsinin halleri zulmani ve habis ise,
niyetleri fasit ve adi ise gocugu fasik veya habis bir kafir olarak dogar.
Qunkii gocugun olusumunun ana maddesi olan nutfe bu gidadan olusur,
bu nefisle yetisir, dolayisiyla nefse uyumlu olur. Bu yuzden Resulullah
(s.a.v) "Qocuk babasmm sirndir." buyurmustur. Meryem'in dogrulugu ve
isa'nin (a.s) Nebiyligi de Meryem'in babasmm dogrulugunun bereketiyle
gergeklesmistir.

"Onun yanmda hazir bir nzik bulur..." Bu cumlede gegen "nzik"


kelimesiyle Allah tarafmdan ona feyiz olarak bahsedilen irfan, hakikat,
ilim ve hikmet gibi ruhani nzkin kastedilmis olmasi mumkundur. Qunku
bu nziklan onun yanmda /indinde (indiyet) oldugunun ozellikle
vurgulanmasi bunlann ledunni nziklar olduguna delalet eder.

38- Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana tarafmdan


hayirli birnesil bagi§la. §uphesiz sen duayi hakkiyla i§itensin" dedi.

AL-i iMRAN SURESi. 189

39- Zekeriyya mabede durmu§ namaz kilarken melekler ona §6yle


nida ettiler: "Allah sana, kendisi tarafmdan gelen bir kelimeyi tasdik
edici, efendi, iffetli ve Salihlerden bir Nebiy olan Yahya'yi mujdeler."

40- Zekeriyya: "Rabbim!" dedi, " bana ihtiyarlik gelip gattigma, ustelik
karim da kisir olduguna gore benim nasil oglum olabilir?" Allah soyle
buyurdu: "i§te boyledir; Allah diledigini yapar. "

41- Zekeriyya: "Rabbim! Bana bir alamet goster" dedi. Allah


buyurdu ki: "Senin igin alamet, insanlara, ug gun, i§aretten ba§ka soz
soylememendir. Aynca Rabbini gok an, sabah ak§am tesbih et. "

"Orada Zekeriyya... dua etti." Zekeriyya yasi ilerlemis bir ihtiyardi.


insanlann onderi ve imamiydi. Rabbinden, yerine gegip insanlan
egitecek, dogru yolu gosterecek gergek bir evlat istedi. Nitekim "Kehf
Suresi"nde buna isaret edilmistir. Bunun uzerine yuce Allah, ug gun
itikafa girmesini emrettikten ve o da bu emri yerine getirdikten sonra
kudretiyle ona sulbunden Yahya'yi bahsetti. Bu ayeti, daha once
ogrenmis oldugun uzere, kendi hallerine ve varligmin aynntilarina tatbik
ederek tevil edebilirsin. §6yle ki: cismani tabiat, diger bir ifadeyle
bedeni
kuvvet, ruh imran'imn kansidir. Kuvveti igindeki mutmain nefsi Allah'a
adadi. Hakk'm emrine boyun egme ve ona itaat etme sozunu verdi.
Derken, nefsin di§isini (nefis kizmi) dogurdu. Allah, tertemiz ve kutsal
olan bu adagi kabul ettikten sonra onun yetistirilmesi ve bakimi ile fikir
Zekeriyya'smi gorevlendirdi.

Fikir Zekeriyya'si beyin mihrabmda onun yanma her girdiginde onun


yanmda sezgisel anlamlardan bir nzik bulurdu. Bu nziklar olanca
safiyetleriyle ona agilmislardi. Ancak, fikir bunlan ayirt edemezdi.
Burada fikir Zekeriyya'si bu anlamlann terkibi igin dua etti. Allah'tan
tabiat kirinden annmis temiz bir ogul bahsetmesini istedi. Allah onun
duasmi isitti, yani kabul etti. O beyin mihrabmda rabbine nurlan
indirmesi igin yalvararak, kutsi aleme yonelmek suretiyle O'na
yakinlasma gabasi iginde olarak bu anlamlann terkibini yapmakla
mesgul iken ruhani kuvvetler melekler ona seslendiler.

"Allah sana... Yahya'yi mujdeler..." bilfiil akh mujdeler. Kalp isa'smi


"tasdik edici..." dir, ona inanir. Kalp isa'si cisimler aleminden ve maddi
unsurlardan dogma hallerinden beri oldugu igin Allah'tan bir kelimedir.

190. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

Butun kuvvet turlerinin efendisidir. Nefsini cismani tabiatlarla beraber


olmaktan, bedensel kuvvetlerin tabiatlarma kansmaktan ahkoymustur.
"bir Nebiy"d\r. Hakk'm emriyle kulli marifet ve hakikatlerden haber verir,
guzel ahlaki ogretir, dogru tedbirler ahr. O "Salihlerden"d\r.

Fiil olarak islemeye elverisli oldugu aynsma ve soyutlanmalar


arasmda, fikir Tur'unun son noktasi olan buyukluge eristikten ve henuz
kutsi hakikatleri ve kulli marifetleri idrak etmenin nihayetine
varmamisken Allah'm huzuruna yakinlastmlmislardan olmasidir.

Fikrin tasarruf mahalli olan nefsani ruh tabiati olan kansi soyut nur
He kisirdir. Bunun alameti, yani soyut nurun ve annmis nefisten
zuhurunun alameti, bedensel kuvvetlerin isteklerini ve ihtiyaglanm elde
etme, ihtiyag fazlasi lezzetlerinin ve sehevi arzulannin tatmini
hususunda ug gun boyunca onlarla konusmamasi, onlara
kansmamasidir. Her bir gun, omrunun onar senelik donemlerine tekabul
eden tarn bir akittir. Bu sure iginde sadece gizli isaretlerle onlara imada
bulunabilir, onlara her birinin ozel tesbihlerini yerine getirmelerini
emredebilir. Ama maksatlan hususunda onlara kesinlikle yaklasamaz.

Bu ug gunde ki, temyiz yasi olan ilk on seneden itibaren otuz


senelik bir sureyi kapsar, beyin mihrabmda Rabbini zikretmekle ve
kendine ozgii tesbihiyle daimi olarak mesgul olur.

42- Hani Melekler demi§lerdi: Ey Meryem! Allah seni segti; seni


tertemiz yaratti ve seni butun dunya kadmlanna tercih etti.

43- Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, O'nun


huzurunda egilenlerle beraber sen de eg/7.

44- Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte oldugumuz gayb


haberlerindendir. iglerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye
kur'a gekmek uzere kalemlerini atarlarken sen onlarm yanmda degildin;
onlar geki§irken de yanlarmda degildin.
45- Melekler demislerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir
Kelime'yi mujdeliyor. Adi Meryem oglu Isa'dir. Mesih'tir; dunyada da,
ahirette de itibarli ve Allah'm kendisine yakm kildiklarmdandir.

46- O, Salihlerden olarak be§ikte iken ve yeti§kinlik halinde


insanlara konu§acak.

AL-i iMRAN SURESi. 191

Ruhani kuvvetler melekleri temiz ve annmis nefis Meryem'ine soyle


dediler: "Allah seni segti..." sehvetlerden armdirmak, asagihk huylardan
ve yerilmis sifatlardan temizlemek igin. "Seni butun dunya kadinlarma
tercih etti." Yerilmis fiillerle ve algak melekelerle gesitlenmis sehvani
nefislere tercih etti.

"Ey Meryem!..." itaat ve ibadet yukumluluklerini yerine getirmek


suretiyle Rabbine boyun eg. "Secdeye kapan..." kinlma, zelil olma,
muhtaglik, acizlik ve bagislanma dileme makammda secdeye kapan.
"Egil..." boyun egme, igten urperme makammda rukua egilenlerle
beraber sen de egil.

"Bunlar... gayb haberlerindendir..." Varligmm gaybinin


hallerindendir ki "vahiy yoluyla bildirmekteyiz..." ey ruh nebisi!...

"Sen onlarm yanmda degildin..." Ruhani ve nefsani kuvvetlerin


yanmda degildin. Yani onlarm mertebesinde ve makammda
bulunmuyordun. "Iglerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye
kur'a gekmek uzere kalemlerini atarlarken . . ." oklanyla yansirlarken,
paylanni belirleme gabasi igine girmislerken, hangisi gorusu ve tabiati
dogrultusunda nefis Meryem'ini idare edecek, himaye edecek, onun
reisi olacak, maslahatina uygun oldugunu dusundugu seyleri ona
emredecek diye yansirlarken sen onlarm yanmda degildin.

"Yanlannda degildin..." Ruhani ve nefsani kuvvetlerin gekisme


mahalli olan sudur makammda degildin. Yine onlarm gekisme makami
olan sadir/gogus makammda da degildin "onlar geki§irken..."
birbirleriyle mucadele ederken. Riyazet oncesi zuhur ederken ve kendi
halinde ruhani kuvvetler melekleri riyazet sonra Hakk'm tevfikiyle galip
gelirken riyaset talebiyle birbirlerini gekip durduklan sirada sen onlarm
yanmda degildin.

Nefis Meryem'ine dediler ki: "Allah sana...bir kelimeyi mujdeliyor..."


bagislanmis kalp kelimesini... "Kendisinden... adi ...Mesih'tir." giinkii
nur ile meshedilmistir. "Dunyada... itibarlidir... " cuzi olgulan idrak
ettigi
igin. En soylu, en saf ve olabilecek en isabetli maiset maslahatim tedbir
edebildigi igin. Bu yuzden, zahiri kuvvetler insanlan ve batmi kuvvetler
cinleri ona itaat eder, emrini kabul eder, ihtisamina boyun egip ona
saygi gosterir. "Ahirette de itibarlidir..." kulli manalari, kutsi
marifetleri
idrak ettigi, ahireti ve Hakk'a hidayet etme islerini tedbir ettigi igin.
Bu
yuzden ona ruh semasi melekutunu verirve ona ikramda bulunuruz.
192. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

O, Hakk'm huzuruna yakinla§tinlmi§lardan biridir. Hakk'm


tecellilerini ve muka§efelerini kabul edecek kapasitededir. " ...Insanlara
konusacak..." beden be§iginde \ken..."Yetiskinlik halinde iken..." ruh
ya§hsi Tur'una yakinla§mi§, nurunun beyazlan uzerine galip gelmi§ken.
"Salihlerden olarak..." marifet makamma eri§mi§ Salihlerden biri
olarak...

47- Meryem: "Rabbi m!" dedi, "bana bir erkek eli degmedigi halde
nasil gocugum olur?" Allah §6yle buyurdu:" i§te boyledir, Allah diledigini
yaratir. Bir i§e hukmedince ona sadece "OI!"der; o da oluverir. "

48- Allah ona yazmayi, hikmeti, Tevrat'i, incil'i ogretecek.

49- O, israilogullarma bir Resul olacak ve onlara soyle diyecek: Size


Rabbinizden bir mucize getirdim: Size gamurdan bir kus sureti yapar,
ona uflerim ve Allah' in izni He koru ve alacaliyi iyilestirir, oluleri
diriltirim.
Aynca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiginizi size haber veririm. Eger
inanan kimseler iseniz, bunda sizin igin bir ibret vardir.

50- Benden once gelen Tevrat'i dogrulayici olarak ve size haram


kilman bazi §eyleri de helal kilmam igin gonderildim. Size Rabbinizden
bir mucize getirdim. O halde, Allah'tan korkun, bana da itaat edin.

51- Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Oyle ise O'na


kulluk edin. Iste bu dogru yoldur.

"Rabbim! dedi...nasil gocugum olur?" Nefis, kendisine bir be§er eli


degmemi§ken, yani bir §eyhin terbiyesinden gegmemi§ken, be§eri bir
muallim tarafindan egitilmemi§ken-bakire olmasinin anlami budur-
hamile kalip gocuk doguracak olmasina hayret ediyor.

"Allah §6yle buyurdu: l§te boyledir, Allah diledigini yaratir." Cezb ve


ke§if ile diledigini seger, terbiye ve talim olmaksizin ona kalp makammi
bah§eder. Nitekim (Allah tarafindan) sevilenlerin ve bazi (Allah'i)
sevenlerin durumu boyledir. Rabbani ogretimle ona akli ilimler kitabmi
ve Tevrat ve incil'den olu§an ilahi kitaplann igerdigi §eriat hukumlerini
ve marifetleri, diger bir ifadeyle zahiri ve batmi marifetleri ogretir.
"Bir
Resul olacak..." Ruh Yakub'unun torunlanndan ruhani istidat
sahiplerinden olacak.

AL-i iMRAN SURESi. 193

"Size Rabbinizden bir mucize getirdim" Bu mucize, O'nun tarafindan


size Resul olarak gonderildigime delalet eder. "Size... yaparim" terbiye
ve tezkiye ile, ameli hikmet ile istidath ve nakis nefisler gamurundan,
istiyakm siddetiyle kutsi canibe dogru ugan kuslar yaratinm. "Ona
uflerim..." ilahi ilim uflemesinden ve hakiki hayat nefesinden. Sohbet ve
terbiyenin tesiriyle uflerim. "Ku§ oluverir." istiyak ve himmet kanatlanyla
Hakk'm tarafma ugan canli bir nefis olur. "Koru... iyile§tiririm." Hakk'in
nurundan perdelenmis, basiret gozu hig agilmamis, Hakk'in yuzunun
gunesini ve nuru hig gormemis, hidayet nuru surmesiyle Hak ehlini
tanimamis koru iyilestiririm. "alacaliyi... iyilestiririm..." rezillik,
fasit
inanglar ve dunya sevgisi hastaliklanyla, sehevi arzular kirleriyle nefsi
ayipli kimseyi de nefisler tibbiyla ilislestiririm.

" ...Diriltirim..." cehalet olulerini ilim hayatiyla. "Allah'm izniyle...


yediklerinizi... size haber veririm." sehevi arzular ve lezzetleri tatmin
etmek baglaminda yediklerinizi size bildiririm. "Evlerinizde...
biriktirdiginizi..." Gaybmizm evlerinde biriktirdiginiz arzu ve
niyetlerinizi
bilirim.

"Eger inanan kimseler iseniz, bunda sizin igin bir ibret vardir.
Benden once gelen Tevrat'i dogrulayici olarak..." Yani zahir ilimler
Tevrat'mi dogrulayici olarak. "Ve size haram kilinan bazi §eyleri de
helal kilmam igin gonderildim." Batm nurlanndan size haram kilinan
bazi seyleri helal kilmam igin Resul olarak size gonderildim.

"Size... bir mucize getirdim..." bir delil "Rabbinizden..." Bu delil


tevhiddir. Bu hususta higbir nebi bana muhalefet etmez. "O halde
Allah'tan korkun...." buna muhalefet etme hususunda Allah'tan korkun.
Qunku ben Hak uzereyim. "Bana itaat edin. " sizi tevhide gagirdigimda
gagnma olumlu karsihk verin.

52- Isa, onlardaki inkarciligi sezince: "Allah yolunda bana yardimci


olacaklar kimlerdir?" dedi. Havariler: "Biz, Allah yolunun yardimcilanyiz;
Allah'a inandik, §ahit ol ki bizler muslumanlanz" cevabmi verdiler.

53- "Rabbimiz! indirdigine inandik ve Rasule uyduk. Simdi bizi


§ahitlerden yaz" dediler.

54- Tuzak kurdular; Allah da onlarm tuzaklarmi bozdu. Allah, tuzak


kuranlarm hayirlisidir.

194. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

55- Allah buyurmustu ki: Ey Isa! Seni vefat ettirecegim, seni


nezdime yukseltecegim, seni inkar edenlerden armdiracagim ve sana
uyanlari kiyamete kadar kafirlerden ustun kilacagim. Sonra donu§unuz
bana olacak. Iste o zaman ayriliga dustugunuz seyler hakkmda
aramzda ben hukmedecegim.

"isa... sezince..." Kalp isa'si, nefsani kuvvetlerden "inkarciligi..."


perdelenmisligi, inkan ve muhalefeti sezince "Allah yolunda bana
yardimci olacaklar kimlerdir? dedi." Yani, ruhani kuvvetlerden, Allah'a
yonelis hususunda, inkarcilara karsi yardimlarim gerektirdi.

"Havariler...cevap verdiler..." sozu edilen ruhanilerden safveti ve


halis yardimcilan dediler: "Biz, Allah yolunun yardimcilariyiz. Allah'a
inandik." Delille ve run nuruyla nurlanma ile. "Sahit ol ki bizler
Muslumanlanz. " kabul eden, boyun egenleriz.

"Rabbimiz! indirdigine inandik." Tevhid ilmi ve nur feyzi olarak


indirdigine iman ettik. "Ve Resule uyduk. §imdi bizi §ahitlerden yaz."
Senin huzurunda olan, emrini gozetleyenlerden yaz veya senin birligine
sahitlik edenlerden yaz.

"Tuzak kurdular..." vehimler ve hayaller, gesitli igfal ve aldatma


yontemleriyle kalbi yoldan gikarmak ve helak etmek igin tuzak kurdular.
"Allah da onlarin tuzaklarmi bozdu..." akli delilleri ve kesin burhanlan
onlarm hayallerine ve kusku uyandirma amagh girisimlerine galip
getirmek, kalp isa'smi ruh semasma yukseltmek ve tuzaklanna
dussunler diye ona dair supheleri nefsin igine atmak suretiyle onlarin
tuzaklarmi baslarma gegirdi. "Allah, tuzak kuranlarm hayirlisidir. "tuzagi
galip geldiginde.

isa'ya soyle dedi: "Seni vefat ettirecegim." Onlarin arasmdan ah p


katima kabzedecegim. "Seni nezdime yukseltecegim." Civanma, ruh
semasma yukseltecegim. "Seni armdiracagim..." kafirlerin yanmda
olmanm kirinden temizleyecegim "inkar edenlerden..." Habis
kuvvetlerden, tuzaklarmdan ve onlarla beraber olma pisliginden
armdiracagim. "Sana uyanlari... kilacagim." ruhani kuvvetlerden sana
tabi olanlan "kafirlerden..." nefsani kuvvetlerden kiyamet giinune,
vahdet makamma vanlmcaya kadar ustun kilacagim. Sonra o gun
"donusunuz bana olacak. Iste o zaman ayriliga dustugunuz seyler
hakkmda aramzda ben hukmedecegim." Vahdetten once, kuvvetler

AL-i iMRAN SURESi. 195

arasmda cereyan eden gekisme ve itisme hakkmdaki hukmu ben


verecegim. Her bir kuvveti orada ait oldugu yere koyacagim. Katimda
layik oldugu karsihgi verecegim. Boylece ihtilaf ve gekisme ortadan
kalkar.

56- inkar edenler var ya, onlan dunya ve ahirette §iddetli bir azaba
garptiracagim; onlarm hig yardimcilan da olmayacaktir.

57- iman edip iyi davram§larda bulunanlara gelince, Allah onlarm


mukafatlarim eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.

58- Bu soylenenleri biz sana ayetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan


okuyoruz.

"inkar edenler var ya onlan ...§iddetli bir azaba garptiracagim."


Onlan kalp makamindan mahrum birakmak ve amellerinin halleriyle
perdelemek seklinde siddetli bir azaba ugratacagim. "Iman edenlere...
gelince. .." ruhanilerden iman edip, tezkiye, bezenme ve annip saflasma
gibi nefse karsi kalbe yardim etmek ve kalbin Hakk'a yonelisini izlemek
seklinde Salih ameller isleyenlere gelince, onlarm kutsi nurlardan olu§an
ecirlerini eksiksiz veririz ve ruhi panldayislarla onlan aydmlatinz. Allah,
haklarla ilgili ecirleri eksiltenleri sevmez.

Bu ayeti nefse uyarlamaksizin tevil edersek soyle deriz: Onlar,


isa'yi (a.s) hainlikle oldurecek birini gondermek suretiyle bir tuzak
hazirladilar. Onlara bedeni bir suret gorundu ki Allah'm ruhu isa'nm
(a.s) mazhanydi. Bu suret isa'nm hakikatine benziyordu. Onun isa
oldugunu sandilar, oldurup garmiha gerdiler. Yuce Allah da isa'yi
dordiincii semaya kaldirdi. Qunku isa (a.s) Allah'm ruhuydu ve gunesin
ruhaniyetinin bir feyziydi. Ama onlar cehaletleri yuzunden Allah'm
ruhunu oldurmenin mumkun olmadigmi bilemediler.

Goge yukseltilmeden durumunun kesin olduguna kani olunca


ashabma soyle dedi: "Sizin ve benim semavi babama gidiyorum" Pislik
aleminden temizlenip, suretler bahseden, ruhlan ve kemalati gonderen,
nefha ve ruh ile insanlan egiten tertemiz kutsi aleme kavusuyorum.
Onun feyzinden size yardim edecegim. O bunlan soyledigi sirada
davetini kimse kabul etmiyor, pesinden giden olmuyordu. Havarilere,
kendisinden sonra dunyanm gesitli ulkelerine dagilmalanni ve Hakk'a
davet etmelerini emretti.

196. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Havariler dediler ki: Sen aramizda degilken bu nasil olacak? Sen


aramizda iken bile kimse bizim davetimize icabet etmiyor?! Dedi ki: Size
yardim edecegimin alameti, benden sonra halkin sizin davetinizi kabul
etmesidir." isa (a.s) goge yukseltilince, ashabi kimi davet ettiyse icabet
etti. Halk arasmda buyuk bir kabule mazhar oldular. Sozleri yuceldi.
Dinleri yeryuzunun dort bir yanma yayildi. isa'nm (a.s), Hz.
Muhammed'in (s.a.v) yukseltildigi ve sidretu'l munteha olarak ifade
edilen, diger bir ifadeyle kemalde son nokta sayilan makam olan yedinci
semaya ulasmadigi ve de muhabbet derecesine nail olmadigi igin, bu
dereceye nail olmak uzere bir kez daha cismani surette inmesi ve
Muhammedi dine tabi olmasi kagmilmazdir. Olaylann hakikatini Allah
herkesten daha iyi bilir.

59- Allah nezdinde isa'nm durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah


topraktan yaratti. Sonra ona "01!" dedi ve oluverdi.

60- Gergek, Rabbinden gelendir. Oyle ise §uphecilerden olma.

"isa'nm durumu..." isa'nm Allah katmdaki sifati, yani kudret


aracihgiyla babasiz var edilmesi, Adem'in anasiz ve babasiz var
edilmesine benzer.

Bil ki, ilahi kudretin akil almaz, hayret verici eserleri bitmez
tukenmezdir. Bu hususta kiyasa da yer yoktur. Kaldi ki insanm anasiz
ve babasiz olusmasina iliskin hikmet aleminde birgok benzer vardir.
Qunkii eksik ve yaratihsta garip birgok hayvan vardir ki, bir anda
oluverir, sonra tenasul ve dogum yoluyla uremeye devam eder. Ayni
sekilde insanm da herhangi bir devirde var edilmesi, ardmdan tenasul
ve dogumla uremeye devam etmesi, ayni sekilde babasiz dogmasi
mumkundur. Qunku, erkegin menisi kadmm menisinden gok daha
sicaktir. Tipki mayanm peynirin olusumu uzerindeki akdedici etkisi gibi
guglu bir mayalama, akdetme ozelligine sahiptir. Kadmm menisi ise,
tipki sutte oldugu gibi guglu bir mayalanma ozelligine sahiptir. Bu iki
meni kanstigi zaman mayalama ve mayalanma gergeklesir. Cenin
olusur. Ote yandan erkeklik mizacma uygun guglu bir disilik mizaci
olabilir. Nitekim, birgok kadmda erkeklik ozelligine uygun karakter
gormek mumkundur.

AL-i iMRAN SURESi. 197

Dolayisiyla bu ozellikte bir kadmin sag bobreginden cigerin


yakmmda oldugu igin erkek menisi duzeyinde bir meni ureyebilir,
ozellikle cigerinin mizaci saglam ve guglu olan kadmlarda. Boyle bir
kadmin sol bobreginden ise kadm menisi ozelliginde meni ureyebilir.
Boyle bir kadm, ruhu kutsal ruh veya baska bir melekle butunlestigi ve
hayali bu yonde devreye soktugu igin uykuda veya uyanikken erkeklik
ozelligi baskm gelmesinden dolayi ihtilam olursa-nitekim "o kendisine
tastamam bir insan seklinde gorundu." (Meryem, 17) buyrulmustur-, iki
meni iki taraftan rahme akar. Sag taraftan akan menide mayalama gucii
daha yiiksek, sol taraftan akan menide ise mayalanma giicu daha
yuksek olur. Boylece cenin olusur ve ona ruh uflenir.
"01, dedi ve oluverdi." Burada ruh uflenmesine ve emir alemine
mensup olmasma isaret ediliyor. Yani bedenin yaratilmasi gibi
varolusunun oncesinde madde ve muddet soz konusu degildir.
Dolayisiyla, Adem ve isa arasmda zikredildigi gibi olaganustulukteki
ortakhklan nedeniyle uyum ve benzerlik vardir.Yine ikisinin de bedeninin
oncesinde madde ve muddet olacak sekilde unsurlar topragmdan
yaratilmis olmasi bakimindan aralannda uyum ve benzerlik vardir.
ikisinin de ruhu, oncesinde madde ve muddet olmayacak sekilde emir
aleminden var edilmistir.

61- Sana bu Him geldikten sonra seninle bu konuda geki§enlere de


ki: "Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak uzere,siz kendi gocuklarmizi
biz de kendi gocuklanmizi, siz kendi kadinlarmizi, biz de kendi
kadmlarimizi gagiralim, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancilarin
uzerine lanet dileyelim. "

62- Suphesiz bu, dogru haberlerdir. Allah'tan ba§ka Hah yoktur.


Muhakkak ki Allah, evet O, mutlak gug ve hikmet sahibidir.

63- Eger yine yuz gevirirlerse, §uphesiz Allah, bozgunculari hakkiyla


bilendir.

"Seninle bu konuda geki§enler..." isa hakkmda seninle tartisanlar...


Hig kuskusuz Nebilerin lanet okumalarimn biiyiik bir etkisi vardir. Qunkii
Nebiler, Ruhu'l Kudus ile temas halindedirler ve Allah onlan Ruhu'l
Kudus ile desteklemektedir. Ruhu'l Kudus, Allah'm izniyle unsurlar alemi
uzerinde muessirdir. Bizim bedenimizin kendisine varit olan ofke, huzun,

198. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

masukun halleri uzerinde dusunmek gibi irade ve azimet meydana


geldiginde olusan organik hareketlenmeler seklinde ruhumuzdan
etkilenmesi gibi, unsurlar alemi de Ruhu'l Kudus'ten etkilenir, infial
gosterir. Beseri nefislerin Ruhu'l Kudus'ten etkilenmesi de bizim
duyulanmizm ve sair kuvvetlerimizin ruhlanmizdan etkilenmesine
benzer. Kutsi nefis, insan nefsiyle veya bazi semavi cisimler ve melekuti
nefislerle temasa gegtigi zaman tesiri alemde kendini gosterir, ozellikle
butunlesme mahiyetli yonelis esnasmda temas kurdugu sey uzerinde
kendini gosterir. Boylece unsurlann cisimleri ve eksik insani nefisler
istedigi oranda ondan etkilenirler. Hiristiyanlann Hz. Rasulullah (s.a.v)m
nefsinden nasil etkilendiklerini, korkuya kapildiklanni, lanetlesmekten
kagmip uzlasma istediklerini ve sonunda cizye vermeyi kabul ettiklerini
gormuyor musunuz?!

"Allah'tan ba§ka Hah yoktur.. ." Yani isa'nm ilahhkla bir ilgisi yoktur.
Sirf zati mucerrettir diye ibadet edilmeye layik olmaz. Qunku melekut ve
ceberut aleminin tumu mucerrettir.

64- De ki: Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramizda mu§terek olan bir
soze geliniz: Allah'tan ba§kasma tapmayalim; O'na higbir §eyi e§
tutmayalim ve Allah 7 birakip da kimimiz kimimizi ilahla§tirmasm. Eger
onlar yine yuz gevirirlerse, i§te o zaman: "§ahit olun ki biz
Muslumanlanz!" deyiniz.

65- Ey Ehl-i Kitap! Ibrahim hakkmda nigin geki§irsiniz? Halbuki


Tevrat ve incil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hig du§unmez
misiniz?
66- l§te siz boyle kimselersiniz! Hadi hakkmda bilgi sahibi
oldugunuz konuda tarti§tmiz; fakat bilgi sahibi olmadigmiz konuda nigin
tartisiyorsunuz! Oysa ki Allah, her §eyi bilir, siz ise bilmezsiniz.

67- Ibrahim, ne Yahudi, ne de Hiristiyan idi; fakat o, Allah'i bir


taniyan dosdogru bir Musluman idi; mu§riklerden de degildi.

68- insanlarm Ibrahim'e en yakm olani, ona uyanlar, §u Nebiy ve


iman edenlerdir. Allah muminlerin dostudur.

69- Ehl-i Kitaptan bir kismi istediler ki, ne yapip edip sizi
saptirabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptinrlar da farkma bile
varmazlar.

AL-i iMRAN SURESi. 199

70- Ey Ehl-i Kitap! Gorup bildiginiz halde nigin Allah'in ayetlerini


inkar edersiniz?

71- Ey Ehl-i Kitap! Neden dogruyu egriye kanstinyor ve bile bile


gergegi gizliyorsunuz?

72- Ehl-i Kitaptan bir grup §6yle dedi: Muminlere indirilmis olana
sabahleyin inanip ak§amleyin inkar edin. Belki onlar donerler.

73- Sizin dininize uyanlardan baska higbir kimseye inanmayin. De


ki: Dogru yol ancak Allah'in yoludur. Vine onlar §6yle dediler: Size
verilenin benzerinin ba§ka herhangi bir kimseye verildigine, yahut
Rabbinizin huzurunda onlarm size kar§i deliller getireceklerine de
inanmayin. De ki: Lutuf ve ihsan Allah'in elindedir. Onu diledigine verir.
Allah'in rahmeti genistir ve O her seyi hakkiyla bilir.

74- Rahmetini diledigine ayirir. Allah ustun lutuf sahibidir.

75- Ehl-i Kitaptan oylesi vardir ki, ona yuklerle mal emanet
biraksan, onu sana noksansiz iade eder. Fakat onlardan oylesi de
vardir ki, ona bir dinar emanet biraksan, tepesine dikilip durmazsan onu
sana iade etmez. Bu da onlarm, "ummilere kar§i yaptiklanmizdan dolayi
bize vebal yoktur" demelerindendir. Allah adma bile bile yalan
soyluyorlar.

76- Hayir! Her kirn sozunu yerine getirir ve kotulukten sakmirsa,


bilsin ki Allah sakmanlan sever.

77- Allah'a karsi verdikleri sozu ve yeminlerini az bir bedelle


degi§tirenlere gelince, iste bunlarm ahirette bir payi yoktur. Kiyamet
gunu Allah onlarla konu§mayacak, onlara bakmayacak ve onlari temize
gikarmayacaktir. Onlar igin aci bir azap vardir.

78- Ehl-i Kitaptan bir grup, okuduklarmi kitaptan sanasmiz diye


kitabi okurken dillerini egip bukerler. Halbuki okuduklari Kitaptan
degildir. Soyledikleri Allah katmdan olmadigi halde: Bu Allah
katmdandir, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.

79- Higbir insanm, Allah'in kendisine kitab, hikmet ve Nubuvvet


vermesinden sonra insanlara: "Allah 7 birakip bana kul olun!" demesi
mumkun degildir. Bilakis: "Okumakta ve ogretmekte oldugunuz Kitab
uyarmca Rabbe halis kullar olun" (der.)

200. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

80- Ve size: Melekleri ve Nebiyleri ilahlar edinin, diye de emretmez.


Siz Musluman olduktan sonra hig size kafirligi emreder mi?

"Sizinle bizim aramizda mu§terek olan... " Yani higbir Nebi ve Kitab
arasmda kesinlikle tevhidle ilgili ihtilaf olmaz. "Higbir insan, Allah'm
kendisine . . .vermesinden sonra..." Nubu wet beklentisi ancak velayet ve
tevhidle fena bulma mertebesinden sonra soz konusu olabilir. Higbir
insan, Allah onun beseriyetini nefsinden uzaklastinp yok ettikten, fenaya
erdirmek suretiyle sildikten, sevap olarak ona ilahi kitap ve hikmete
elverisli gergek nurani bir varhk bahsettikten sonra insanlan kendine
tapmaya gagiramaz. Qunku insanlan nefsine gagiran nefisle
perdelenmistir. Firavun ve benzerleri gibi. Bunlar tevhidi bilirlerdi, ama
onu hal ve zevk olarak elde etmemislerdi, ayn mertebesine
ulasmamislardi. Qunku nefisleri bakiydi ve fena bulmanm tadma
varmamislardi. Bu yuzden nefisleriyle perdelendiler. Dolayisiyla
insanlan nefislerine gagirdilar. Bunlar Resulullah'm (s.a.v) kendileri
hakkmda "insanlann en kotusu kiyamet koptugu sirada sag olan
kimsedir." buyurdugu kisilerdir. Nubuvvet mertebesine ermis biri bunu
soylemez, ama "Rabbe halis kullar olun..." Rabbe mensup olun, der.
Qunku rububiyet onlan burumus, beseriyetleri bastirilmis olur. Onlar
alimlerdir, ilimleriyle amel edenlerdir, bildiklerini baskalanna
ogretenlerdir ve Allah'm kitaplanni okuyanlardir. Yani ilim ve amele razi
olan abidler, kullar olun, ibadete devam edin. Boylece nurun zulmete
galip gelmesi ile rabbe halis kullar olursunuz.

Bir nebi size muayyen bir tapma suretini ve kayitlanma seklini


emretmez. Qunku bu perde ve kufurdur. Siz varhgmizi Allah'a teslim
ettikten sonra higbir nebiy size perdelenmeyi emretmez.

81- Hani Allah, Nebiylerden: "Ben size Kitab ve hikmet verdikten


sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir Resul geldiginde ona mutlaka
inanip yardim edeceksiniz" diye soz almi§, "kabul ettiniz ve ahdimi
yuklendiniz mi?" dediginde "Kabul ettik" cevabmi vermi§ler, bunun
uzerine Allah: O halde sahit olun; ben de sizinle birlikte §ahitlik
edenlerdenim, buyurmu§tu.

AL-i iMRAN SURESi.201

"Hani Allah, nebiylerden . . .soz almi§ti... " Nebiyler arasmda ezeli bir
tamsma vardir. Qunku nebiyler ilk safta yer ahrlar ve Allah'i bilen
ariflerdir. Her arif de diger ariflerin makamini bilir. Allah'm tevhid
uzere
onlardan soz almasi da daha once soylendigi gibi butun Ademogullanni
igine alan genel bir sozdiir. Nebiylerin ahdi ise onlara ve tabi olus
itibariyle onlan bilen ariflere ozgudur.

Allah, nebiylerden iki ahit almistir. Biri "Rabbin


Ademogullarmdan . . ..sahit tuttu. " (Araf , 172) ayetinde isaret edilen
genel
ahittir. Oburu ise "Hani biz nebiylerden soz almistik; senden, Nuh'tan,
Ibrahim 'den, Musa'dan ve Meryem oglu Isa'dan da. Biz onlardan pek
saglam bir soz aldik." (Ahzab, 7) ayetinde isaret edilen Nebiylere ozgii
ahittir. Bu ahit, nebilerin aralannda bilisip tamsmalan, dini ikame
etmeleri, dinde tefrikaya gitmemeleri ve birbirlerini tasdik etmeleri
esasma gore ahnmistir.

Bu ahit geregi Nebiler halki tevhide davet eder, kullugu da sirf


Allah'a sunmayi emrederler. Nebiye itaat etmeyi, birbirlerini,
birbirlerinin
hususiyetlerini ummetlerine tanitmalarmi ongoren bir ahittir. Qunku
Allah'i tafsilatlar suretinde, sifat perdeleri gerisinde ve mazharlann
goklugunda bilip tanimak, onu cem aynmda bilip tanimaktan daha ince
ve daha gizlidir. Onlar tabu olus hakkiyla nziklanmislardir ve bununla
birlikte sifat tecellileri hukumlerini de bilirler. Yani baskalanna degil,
sirf
kendilerine ozgii seriatlan da bilirler.

82- Artik bundan sonra her kirn donerse i§te onlar yoldan
gikmi§larm ta kendileridir.

83- Goklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim oldugu halde


onlar, Allah'm dininden baskasmi mi ariyorlar? Halbuki O'na
donduruleceklerdir.

84- De ki: Biz, Allah'a, bize indirilene, Ibrahim, Ismail, Ishak, Yakub
ve Yakub ogullarma indirilenlere, Musa, isa ve Nebiylere Rableri
tarafindan verilenlere iman ettik. Onlan birbirinden ayirt etmeyiz. Biz
ancak O'na teslim oluruz.

"Artik, bundan sonra her kim donerse..." Allah'm nebilerle yaptigi


sozlesmeyi bildikten ve nebiler, Allah'a verdikleri sozu kendisine teblig
ettikten sonra donerse. "Iste onlar..." Allah'm dininin disma gikmislardir.
Gergekte Allah'm dininde baska uyulan baska bir din yoktur, gerisi

202. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

vehimden ibarettir. "Allah'in dininden ba§kasini mi anyorlar?" Halbuki


goklerde ve yerde olan her sey "isteyerek..." insan ve seytan dismda,
Allah'in dinine uyar. Veya insan ve seytan gibi "istemeyerek..." Allah'in
dinine uyar. Cunku kufur insan ve seytan ismda higbir varhgi kapsamaz.
Dolayisiyla turn varhklar, Allah tarafmdan kendilerine emredileni yerine
getirirler, itaat ederler. insan ise, iradesiyle perdelendigi, Allah'a
verdigi
sozu unuttugu, nefsani zulmetle munasebeti oldugundan seytanm
gagnsim kabul ettigi igin ancak istemeyerek kabul eder, boyun eger.
Allah'in korudugu ve segtigi kimseler harig. §eytan ise "ben ondan daha
ustunum." (Araf, 12) ayetinde isaret edilen kendini begenmisligi ve
benligiyle perdelendigi, yuz gevirdigi ve buyukluk tasladigi igin kafir
olmustur. Bununla beraber, gunahkarhgini bilir ve istemeyerek inanir.
Bundan da anlasihyor ki, onun kafirligi Allah'in iradesiyle olmustur. Bu
da imanm kendisidir. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "Tipki
§eytanm durumu gibidir. Qunku §eytan insana: inkar et, der. Insan
inkar edince de: Ben senden uzagim, qunku ben alemlerin Rabbi olan
Allah'tan korkarim, der." (Hasr, 12) Bir diger ayette de soyle
buyrulmustur: "Hani §eytan onlara yaptiklarmi guzel gosterdi de: Bu gun
insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, §uphesiz ben de sizin
yardimcmizim, dedi. Fakat iki ordu birbirini gorunce ardma dondu ve:
Ben sizden uzagim, ben sizin gormediklerinizi goruyorum, Ben Allah'tan
korkuyorum; Allah'in azabi §iddetlidir, dedi." (Enfal, 48) Bir baska yerde
de soyle buyruluyor: "l§ bitirilince, seytan diyecek ki: §uphesiz Allah
size
gergek olani vaat etti, ben de size vaat ettim ama, size yalanci giktim.
Zaten, benim size kar§i bir gucum yoktu. Ben, sadece sizi gagirdim, siz
de benim davetime hemen ko§tunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi
yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz!
Kuskusuz daha once ben, beni ortak kosmanizi reddettim." (ibrahim,
22) Bu ayetler §eytanm iman ettigine delalet etmektedir; ancak imanm
ise yaramadigi bir sirada iman etmektedir. "Halbuki O'na
donduruleceklerdir." sonunda her sey O'na donecektir. Allah'in dininden
baska din kalmayacaktir. Bilakis, herkes ve her sey bu donus esnasmda
O'nun dinine uymaktadir. Ashnda, farkmda olurlarsa her sey ve herkes
Hak dine uymaktadir, ister istemez. Hakk'm dismda higbir din mesru
degildir.

AL-i iMRAN SURESi . 203

85- Kim, Islam'dan baska bir din ararsa, bilsin ki kendisinden asla
kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktir.

86- iman etmelerinden, Resulun hak olduguna §ehadet


getirmelerinden ve kendilerine apagik deliller gelmesinden sonra
inkarciliga sapan bir kavme Allah nasi I hidayet nasip eder? Allah
zalimler toplulugunu dogru yola iletmez.

87- i§te onlarm cezasi, Allah'm, meleklerin ve butun insanligin


lanetine ugramalandir.

88- Bu lanete ebedi gomulup gidecekler. Onlarm azaplan


hafifletilmez; yuzlerine de bakilmaz.

89- Ancak, bundan tevbe edip yola gelenler ba§ka. Cunku Allah gok
bagi§layici ve merhametlidir.

90- Inandiktan sonra kafirlige sapip sonra inkarcilikta daha da ileri


gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve i§te onlar, sapiklarm
ta kendisidirler.

"Kim islam'dan ba§ka bir din ararsa..." Burada islam'dan maksat,


Allah'm dini olan tevhiddir. Buna su ayette isaret edilmistir: "Ben kendimi
(yuzumu) Allah'a teslim ettim." (Al-i imran, 20) Bundan onceki ve
sonraki ayette de zikredilmistir ve butun dinleri kapsar sekilde
vasfedilmistir. Bundan dolayi Allah'm dini olan tevhide eksiksiz ve
gonullu olarak baglanmak gerekmektedir. Nitekim, bundan onceki ayetin
son kisminda gonullu boyun egise soyle isaret edilmistir: "Biz ancak
O'na teslim oluruz." islam'dan baska din arayan kimsenin dini kabul
edilmez. Qunku arada perde olmasmdan dolayi bu dinin Hakk'a
ulasmasi mumkun degildir.

"Ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktir..." Hakk'i verip nefislerini


ve Hak'tan perdelenmelerini gerektiren seyleri satin almalanndan dolayi
husrana ugrayacaklardir. "...Sapan bir kavme Allah nasil hidayet nasip
eder?...." Bu ayette, Allah'm, basta istidat nuruyla imana ilettigi,
ardmdan iman nuruyla Resulun hak olusunu bizzat gozlemlemelerini
sagladigi, boylece higbir supheye yer kalmayacak sekilde yakine
ulastirdigi, sonra apagik belgeler niteligindeki akli delillerle
pekistirdigi,
buna ragmen sapan kimseleri hidayete erdirmeyecegi vurgulaniyor.

204. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Bu sahitlerin, belgelerin tumunden sonra nefisleri inat ve dik


bashhkla zahir oldu, kalplerinin ve akillannin nurunu ve ruhlanni
perdeledi. Halbuki, bu ugu Hak ile Hakk'a sahitlik etmektedirler. Butun
bunlann nedeni zulumlerinin koyulugu, nefs-i emmarelerinin
uzerlerindeki hakimiyetinin guglulugudur. Nefsi emmarenin galibiyeti ise
zulmun en son noktasidir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Allah
zalimler toplulugunu dogru yola iletmez." (Al-i imran, 86) Bunun nedeni
zalimlerin perdelerinin kahnhgi, Hak'tan ve nuru kabullenmekten
uzakliklannin derinligidir. Bunlar iki kisimdir: Bir kismmda nefs-i
emmarenin kalplerini hakimiyetleri altma almasi durumu koklesmis ve
kahcilasmistir. Bunlar, sapikhk ve Hakk'i verip karsihgmda azgmhgi
alma hususunda en son noktaya varmislardir. Uzakhk ve inatta iyice ileri
gitmislerdir. Artik, bu durum onlar igin ortadan kalkmasi mumkun
olmayan bir meleke haline gelmistir. Bir kismmda ise uzakhk
koklesmemis, kalpleri uzerinde kahci bir din haline gelmemistir. Nefisleri
perdesinin gerisinde istidat nurlarmdan bir koku kalmistir. Bunlan
Allah'tan bir rahmetin ve tevfikin kavramasi umulur. O zaman belki
pisman olurlar, akil melekesinin hukmuyle yeniden dirilirler. "/man
etmelerinden .. .sonra .. ." ifadesiyle birinci kisma, "Ancak bundan sonra
tevbe edip yola gelenler ba§ka..." ifadesiyle de ikinci kisma isaret
edilmistir. Bu ikinci kisimdakilerin tevbe ettikten sonra yola gelmeleri,
amellere devam etmek, riyazeti surdurmek suretiyle daha once
bozduklan seyleri islah etmeleri seklinde olur.

91- Gergekten, inkar edip kafir olarak olenler var ya, onlarm
higbirinden-fidye olarak dunya dolusu altm verecek olsa dahi-kabul
edilmeyecektir. Onlar igin aci bir azap vardir; hig yardimcilan da yoktur.

92- Sevdiginiz §eylerden harcamadikga "birre / iyi"ye eremezsiniz.


Her ne harcarsaniz, Allah onu hakkiyla bilir.

93- Tevrat'm indirilmesinden once, israil'in kendisine haram


kildiklari dismda, yiyecegin her turlusu israilogullarma helal idi. De ki:
Eger dogru sozlu iseniz, o zaman Tevrat'i getirip onu okuyun.

94- Artik, bundan sonra her kim Allah' a karsi yalan uydurursa, iste
bunlar, zalimlerin ta kendisidirler.

AL-i iMRAN SURESi . 205

95- De ki: Allah dogruyu soylemi§tir. Oyle ise, Hakk'a yonelmi§


olarak Ibrahim'in dinine uyunuz. O, mu§riklerden degildi.

"Onlarm higbirinden-fidye olarak dunya dolusu altm verecek olsa


dahi-kabul edilmeyecektir." Qunku orada kahci nurani seylerden
baskasi kabul edilmez. Bunun nedeni ahiretin nur ve kahcihk alemi
olmasidir. Zulmani ve fani seylerin orada yeri yoktur. Kufurlerinin ve
perdelenmelerinin sebebi, bu gegici fasikhklan sevmelerinden baska bir
sey midir ki? Bunlar, onlarm kurtuluslarimn, yakinliklannin, kabul
edilmelerinin ve segkinliklerinin sebebi olabilir mi? Ki bizzat helak
olmalannin, uzakliklannin, husrana ugramalannin ve mahrum
kalmalannin sebepleridir!

" ...lyi'ye eremezsiniz... "Kisiyi Allah'a yakinlastiran her fiil "birr"


(iyi)dir. Allah'a yakm olmak igin de O'ndan baskasindan teberri etmek
bir zorunluluktur. Kim bir seyi severse, o seyle Allah'tan perdelenmis
olur ve gizli sirk seklinde ortak kosmus olur. Qunku sevgisi Allah'tan
baskasma yonelmistir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur:
"Insanlardan bazilan Allah'tan ba§kasini Allah'a denk tannlar edinir de
onlari Allah'i sever gibi severler." (Bakara, 165) Bunlar sevdikleri
seylerden dolayi nefislerini Allah'a tercih ederler. Bu gibi kimseler iig
agidan Allah'tan uzaklasmis olur: Hak'tan baskasini sevmek. §irk
kosmak ve nefsini Hakk'a tercih etmek. Eger Allah'i nefsine tercih
ederse, sadaka verip sevdigi seyi elinden gikanrsa uzakhk ortadan
kalkar ve yakmhk gergeklesir. Aksi takdirde perdelenmis olarak kalmaya
devam eder. Eger sevdigi seyin dismdaki seylerden kat kat infak etse
bile "iyi"ye eremez. Qunku Allah ne infak ettigini, onun baskasini araya
koymak suretiyle kendisinden perdelendigini bilir.

"Yiyecegin herturlusu israilogullarma helal /'d/'."Yani asil hukmunce


akil sahiplerine yiyecegin her turlusu helal idi. Qunku akil, varliklann
mutlak olarak kullarm yaranna yaratildiklanna hukmeder. Dolayisiyla,
bu varhklar iginde yiyecek konumunda olanlar da yenmek igin
yaratilmislardir. "lsraH'in...haram kildiklari mustesna." Ruh israil'inin
"kendisine..." deney, kiyas yoluyla ayrmtih bir sekilde zararmi ve
yaranni bildikten ve icmali olarak helal olduguna hukmettikten sonra akli
fikir yurutmeyle kendisine haram kildiklari mustesna. Qunku akil zararh
ve oldurucu olan seylerin haram olduguna hukmeder.

206. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Tevrat'm indirilmesinden once..." Tevrat ve diger ilahi kitaplar


aracihgiyla seri hukum inmeden once. Soyle ki: insanlar, daha once
vurguladigimiz gibi Hak din uzere tek bir iimmet iken ihtilaf ettiler.
Allah,
onlan dogru yola iletmek, dunya ve ahiret hallerini islah etmek, onlan
Hakk'a ve birlige dondurmek igin nebiler gonderdi. Bozulmus halleri,
kalplerinin tahrif olmus tabiatlan ve hasta nefisleri uyannca ilahi
hikmetin gerektirdigi bigimde, ahsageldikleri seylerden, Hak'tan
uzaklastmci, Allah ile aralanna perde gibi giren, heva ve sehevi
duygulan galeyana getiren, diger bozgunculuklan deprestiren,
kendilerini kemallerinden ve hidayetlerinden ahkoyan fitneleri kiskirtan
seyleri haram kildi.

96- §uphesiz, alemlere bereket ve hidayet kaynagi olarak insanlar


igin kurulan ilk ev, Mekke'deki Kabe'dir.

97- Orada apagik ni§aneler, Ibrahim'in makami vardir. Oraya giren,


emniyette olur. Yoluna gucu yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'm
insanlar uzerinde bir hakkidir. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah butun
alemlerden mustagnidir.

"^uphesiz... insanlar igin kurulan ilk ei/..."S6ylendigine gore, burada


goklerin ve yerin yaratilmasi sirasmda su uzerinde beliren ilk ev
kastedilmi§tir. Allah, bu evi yerin yaratilmasindan bin yil once
yaratmi§tir. Bu ev, su uzerinde beyaz bir kopukten ibaretti. Yer bu
kopukten evin altma dosendi. O halde ev, hakiki kalbe isarettir. Su
uzerinde belirip ortaya gikmasi hayvani ruh semasimn ve beden arzmm
yanmda nutfeye taalluk etmesi anlamindadir. Yerden once yaratilmasi
ise kadim olusuna, buna karsihk bedenin hadis (sonradan olma)
olusuna isarettir. Bin yil once belirip zuhur etmesi, bedene gore iki
tavirla oncelikli olmasi anlamindadir: Biri nefsin tavn, digeri de kalbin
tavn. Bu oncelik mertebe baglamindaki bir onceliktir. Qunku daha once
de deginildigi gibi "bin" sayisi tarn bir mertebe ifade eder. Bu evin beyaz
kopukten olmasi cevherinin safligma; yerin onun altmda dosenmesi
bedenin bir etkiyle olusmasina, bedenin sekil ve gizgilerinin,
organlannin bigimlerinin heyetlerine tabi olduguna isarettir. iste
hikayenin tevili budur.

AL-i iMRAN SURESi . 207

Bil ki, ruhun bedene taalluk ettigi, hakiki kalbin ilk olarak bedenle
butunlestigi mahal sekli-maddi kalptir. Bedenin organlan iginde ilk
olusan budur. ilk hareket eden ve en son duran organdir. Dolayisiyla
insanlar igin kurulan ilk evdir, "Mekke'de..." sekil gogsunde... Ya da
manevi gogus Mekke'sinde insanlar igin kurulan ilk mabed ve ilk
mesciddir. Bu gogus nefisten ustun en serefli makamdir. Kendisine
yonelen kuvvetlerin yogunlastiklan, sikistiklan yerdir. "Bereket kaynagi
o/ara/c..."ilahi bir berekete sahiptir. Butun varhga ondan birfeyiz, kuvvet
ve hayat yansir.

Cunku butun organlardaki kuvvetler, once ondan baslayarak diger


organlara sirayet ederler. "Alemlere hidayet kaynagi olarak..." Hidayet
sebebidir ve insanlan Allah'a ileten bir nurdur. "Orada apagik
ni§aneler. . .vardir." ilim, irfan, hikmet ve hakikat nisaneleri vardir.
Aynca
"Ibrahim'in makami vardir." Yani ruh ibrahim'inin ayak bastigi yer olan
akil vardir. Diger bir ifadeyle nurunun kalbe ulastigi mahal. "Oraya
giren..." saliklerden, cehalet gollerinde saskm saskm dolasanlardan kim
oraya girerse "emniyette olur..." ayartici gulyabanilerin bastan
gikarmasmdan, saptirmasindan, nefsin sozlerinden dogan ifritlerin,
cinlerin vesveselerinden, vehim seytanlannin garpmasmdan, hayal
cinlerinin tesirinden, nefsani kuvvet ve sifatlar yirticilarmin yakalayip
pargalamasmdan emin olur.

O "evi haccetmesi," ve tavaf etmesi " Allah'in insanlar uzerindeki


hakkidir...Yoluna gucu yetenler" igin bir gorevdir. Yani hazirhkh
saliklerin, iradelerinde sadik olanlann, takva azigma gug yetirebilenlerin,
karar ve azimet gucuyle yola koyulabilenlerin yerine getirmekle yukumlu
olduklan bir farzdir. Onlann dismda istidatlan zayif, zayifhk ve
hastahktan ve diger ahlaki engellerden yahut nefsani ve bedensel
arazlardan dolayi yerlerinde oturanlar igin degil. "Kim inkar ederse..."
Gucu yettigi halde istidadmi perdelerse veya nefsinin hevasma uyarak
ondan yuz gevirirse, " Allah... mustagnidir." ondan ve "butun
alemlerden..." Uzaklastinldigi, perde golgesinde rahmetini kabul
edecek durumda olmadigi igin ona iltifat etmez. Cunku rahmetten
yoksunluk yuz ustu birakilma ve geri gevrilme anlamma gelir.

98- De ki: Ey Ehl-i Kitap! Allah yaptiklarmizi gorup dururken nigin


Allah'in ayetlerini inkar edersiniz?

208. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


99- De ki: Ey Ehl-i Kitap! Gbrup bildiginiz halde nigin Allah' in yolunu
egri gostermeye yeltenerek muminleri Allah yolundan gevirmeye
kalki§iyorsunuz? Allah yaptiklarmizdan habersiz degildir.

100- Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba


uyarsaniz imanmizdan sonra sizi yeniden inkarciliga sevk ederler.

101- Size Allah' in ayetleri okunurken, ustelik Allah Resulu de


aramzda iken nasil inkara saparsmiz? Her kirn Allah'a baglamrsa
kesinlikle dogru yola iletilmi§tir.

102- Ey iman edenler! All ah 'tan, O'na yara§ir §ekilde korkun ve


ancak Muslumanlar olarak can verin.

"Kim Allah'a baglamrsa..." O'ndan baskasiyla turn baglarmi


koparmak, gergek tevhide sanlmak suretiyle Allah'a baglamrsa
"kesinlikle dogru yola iletilmistir." Kim tevhide fena bulmak suretiyle
tamamen kendini Allah'a adar, her seyle bagini keserse, onun yolu
Allah'in yoludur.

"Allah'tan, O'na yarasir sekilde korkun..." Varliginizm geride kalan


kahntilari iginde Allah'tan geregi gibi korkup sakinm. Cunku Allah'tan,
O'na yarasir sekilde sakmmak, gerektigi ve hakkettigi gibi korkmak
demektir. Bu da O'nda fena bulmaktir. Yani zatlarinizm ve sifatlannizin
kalintilarmdan kagmma hususunda Allah'i koruyucunuz kilm. Cunkii
Allah gegip giden her seyin yerini alan bakidir. "Olmeyin... " yuzlerinizi,
zatlanmzi O'na teslim etme hali dismda baska bir sekilde olmeyin. Yani
olumunuz tevhidde fena bulma seklinde olsun.

103- Hep birlikte Allah'in ipine simsiki yapism; pargalanmayin.


Allah'in size olan nimetini hatirlaym: Hani siz birbirinize du§man ki§iler
idiniz de O, gonullerinizi birle§tirmi§ti ve O'nun nimeti sayesinde karde§
kimseler olmustunuz. Yani siz bir ates gukurunun tarn kenarmda iken
oradan da sizi O kurtarmi§ti. i§te Allah size ayetlerini boyle agiklar ki
dogru yolu bulasmiz.

104- Sizden, hayra gagiran, iyiligi emredip kotulugu men eden bir
topluluk bulunsun. i§te onlar kurtulu§a erenlerdir.

105- Kendilerine apagik deliller geldikten sonra pargalanip aynliga


du§enler gibi olmayin. i§te bunlar igin buyuk bir azap vardir.

AL-i iMRAN SURESi . 209

"Hep birlikte Allah'in ipine simsiki yapi§in..." Yani tevhid uzere


birleserek "Ben sizin Rabbiniz degil miyim?..." ayetinde isaret edilen
ahdine yapism. "Pargalanmaym... " hevalarm aynhgi ile pargalanmaym.
Qunku Hak'tan aynlmak ancak tabiatlann ihtilafi, hevaya uyma,
kuvvetlerin itisip kakismasi ile olur. Muvahhid ise tefrikadan uzaktir.
Qunku kalbi Hak nuruyla aydmlanmis ve nefsi de kalbin feyziyle
nurlanmistir. Dolayisiyla, kuvvetleri de birbirleriyle bansik ve uyumlu
olur.

"Allah'in size olan nimetini hatirlaym..." Kalplerde sevgiyi doguran


tevhid nimetine sizi iletmesini hatirlaym. "Hani siz birbirinize dusman
kisiler idiniz..." nefsani hicaplarla perdelenmis, tabii ortulerle
gizlenmis,
zulmet gukuruna dusmekle ortakhgi kabul eden nurdan ve kiilli
maksatlardan uzaklasmis kimseler idiniz. "O, gonullerinizi
birle§tirmi§ti..." Gonullerinizin Allah igin birbirlerini sevmelerini
saglami§ti, gunku onlan kendi nuruyla aydinlatmi§ti. "O'nun nimeti
sayesinde karde§ kimseler olmustunuz..." dinde karde§, Allah yolunda
dost olmustunuz.

"Vine siz bir ates gukurunun tarn kenarmda idiniz..." yoldan gikanci
tabiat gukurunun, yoksunluk ve azap mahallinin tarn kenarmda idiniz.
"Oradan sizi O kurtarmi§ti..." Ruh makami sidresine dogru sizi
birbirinize baglamisti da zat cenneti ruhuna ulasmanizi saglamisti. "i§te
Allah size ayetlerini boyle agiklar..." latif sifat tecellileriyle ve nur
panldayislanyla size ayetlerini agiklar. "Ki dogru yolu bulasmiz..."
cemaline ve zatmm tecellisine ulasasmiz.

"Sizden, hayra gagiran... birtopluluk bulunsun." Yani sizin iginizde,


tarikat seyhleri gibi alim, ilmiyle amel eden, arif ve dinde istikamet
sahibi
bir topluluk bulunsun. "Hayra gagiran..." Arif olun, gunku Allah'i
bilmeyen, hayn bilemez. Mutlak hayir mutlak kemaldir. Bu da insan igin
bir tur Hakk'i bilme ve ona ulasma ile mumkundur. izafi hayir ise mutlak
hayra ulasmamn aracidir. Ya da ozel istidatlarm gerektirdigi sekilde
herkesin kendine ozgii kemale ulasmasi kast edilmistir. Qunku gagnlan
hayir ya Hak Teala'dir ya da Hakk'a ulasma yoludur.

210. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Maruf (iyilik), dinde vacip veya mendup olup Allah'a yakmlastirma


araci olan her seydir. Munker (kotuluk) ise, dinde haram veya mekruh
olan, insani Allah'tan uzaklastiran, failini gunahkar veya yerilmeyi
hakkeden bir kusurlu kilan davramstir. Tevhid ve istikameti olmayanm
davet makami olmadigi gibi marufu emretme ve munkeri nehyetme
makami da olmaz. Cunku muvahhid olmayan biri Allah'tan baskasma
itaat etmeye gagirabilir. Dinde istikamet sahibi olmayan biri de
muvahhid olsa bile ozunde munker oldugu halde, kendince maruf
saydigi bir seye davet edebilir. Ya da oziinde maruf oldugu halde
kendince munker kabul ettigi bir seyden de men edebilir. Cem
makamma ulastigi halde, halk nedeniyle Hak'tan perdelenmis kimse
gibi. Boyle kimseler gogu zaman bazi tabiatlan sebebiyle, insanlann
mallan uzerinde onlan izni olmadan tasarrufta bulunma gibi kimi
haramlan helal sayabiliyorlar ya da halka karsi mutevazi olma, iyilige
mukafat verme gibi bazi helalleri hatta menduplan da haram
sayabiliyorlar.

"I§te onlar... " kurtulusa ozgu kilmmis kimselerdir. Cunku onlar igin
herhangi bir perde soz konusu degildir. Onlar Allah'm, arzmdaki
halifeleridir.

"...Olmayin..." tabiatlanniz geregi, bir imama tabi olmayan, bir


kelime etrafmda birlesmeyen, biryol uzerinde sizi birlestiren bir onderin
pesinden gitmeyen kimseler olmayin. " ...Pargalanip aynliga du§enler
g/'/b/..."heva ve heveslerine ve bidatlara uyup dagilanlar gibi olmayin.
"Kendilerine... geldikten sonra...ayriliga du§enler gibi..." hedef ve soz
birligini gerektiren akli ve seri deliller geldikten sonra ihtilafa
dusenlere
benzemeyin. Ciinku insanlann degisik tabiat ve seciyeleri, farkh
hevalan, turlu adet ve hayat tarzlan vardir ve bunlann kaynagi da
mizaglan ve arzulandir. Bundan da ayn ayn anlayislar, zit huylar dogar.
§ayet bir onderleri, inanglanni, hayat tarzlarmi ve goruslerini kendisine
tabi olmalan suretiyle birlestiren, sozlerini ve adetlerini uzlastiran,
sevgisi ve itaatiyle arzularmi ayni noktada birlestiren bir imamlan
yoksa... basibos, darmadagm olurlar. §eytana av olmaktan
kurtulamazlar. Suruden aynlan koyunu kurdun kapmasi gibi. Nitekim,
Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "insanlann iyi veya kotu bir
imamlannin olmasi kagmilmazdir."

AL-i iMRAN SURESi.211

Resulullah (s.a.v) bir is igin iki veya daha fazla kisiyi gorevli olarak
gonderdigi zaman mutlaka birini emir olarak tayin eder, oburlerine de
ona itaat etmelerini, tabi olmalanni emrederdi. Ta ki is ahenkle yurusun,
duzene girsin. Aksi takdirde isler hercumerg olur, din ve dunya hayati
karmakansik hale gelir. Dunya ve ahiret duzeni bozulur.

Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Cemaatten bir kans


uzaklasan kimse cennetin kokusunu alamaz." "Allah cemaatle
beraberdir." Gormuyor musunuz, insanhk, kalbin baskanhgmda akla
itaat etmedigi durumlarda, duzeni nasil bozulur, fesada dogru
suruklenir, dunya ve ahiret husranma neden olan bir tefrikanm
pengesine duser? "§uphesiz bu, benim dosdogru yolumdur. Buna
uyun. Ba§ka yollara uymaym. Zira o yollar sizi Allah'm yolundan ayinr."
(Enam, 153) ayeti nazil olunca Resulullah (s.a.v) dogru bir gizgi gizdi ve
"bu dogru yoldur." dedi. sonra bu gizginin sagmda ve solunda birkag
gizgi gizdi ve "bunlar da her bir seytanm insanlan gagirdiklan yollardir."
buyurdu.

106- Nice yuzlerin agardigi, nice yuzlerin de karardigi gunu


du§unun. imdi, yuzleri kararanlara : "inanmanizdan sonra kafir mi
oldunuz? Oyle ise inkaretmi§ olmaniz yuzunden tadm azabi!" denilir.

107- Yuzleri agaranlara gelince, onlar Allah'm rahmeti igindedirler;


orada ebedi kalacaklardir.

108- i§te bunlar, Allah'm, sana hakk olarak okudugumuz ayetleridir.


Allah higbir kimseye haksizlik etmek istemez.

109- Goklerde ve yerde ne varsa Allah 'mdir. i§ler, donup dola§ip


Allah 'a varir.

"Nice yuzlerin agardigi, nice yuzlerin de karardigi gun..." Yuzun


agarmasi kalbin Hakk'a yonelmesinden ve karanhk nefsani sufli cihetten
yuz gevirmesinden dolayi Hakk'm nuruyla aydmlanmasmdan ibarettir.
Bu da ancak tevhidle, tevhide istikamet uzere olmakla ve nefsin de
kalbin nuruyla aydinlanmasiyla mumkundur. Dolayisiyla tumii Allah'm
nuruyla nurlanmis olur. Yuzun kararmasi ise, kalbin yuzunun, hazlannin
pesinde olan nefse yonelmesinden ve nurani Hak cihetinden yuz
gevirmesinden, nefsi onaylamasindan ve lezzetlerini elde etme
hususunda hevanm arkasmdan gitmesinden dolayi zulmete gark olmasi
demektir. Bu da ancak seytanlann turlu turlu yollanna uymakla olur.

212. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

"Yuzleri kararanlara..." soyle denir: "Inanmanizdan sonra kafir mi


oldunuz?" Zulmani nefsin sifatiyla Hakk'm nurundan perdelenip
hidayetinizden, istidat nuruyla, fitrat safhgiyla ve akhn yol
gostericiligiyle
dogru yolu bulmanizdan sonra onun karanhgmda mi kaldmiz?
"Oyleyse...tadm..." Hak'tan perdelenmenizden kaynaklanan yoksunluk
azabmi tadm.

"Yuzleri agaranlara gelince, onlar Allah'm rahmeti igindedirler..."


Kavusma ruhu, kutsi nur ve cemal musahedesi igindedirler. "Orada
ebedi kalacaklardir. "

110- Siz, insanlarm iyiligi igin ortaya gikarilmis en hayirli


ummetsiniz; iyiligi emreder, kotulukten men eder ve Allah'a inanirsmiz.
Ehl-i Kitap da inansaydi, elbet bu, kendileri igin daha iyi olurdu. Gergi
iglerinde iman edenler var; fakat gogu yoldan gikmi§lardir.

111- Onlar size, incitmekten ba§ka bir zarar veremezler. Sizinle


sava§a girecek olsalar, size arkalarmi donup kagarlar. Sonra kendilerine
yardim da edilmez.

"Siz... en hayirli ummetsiniz..." Qunku muvahhidsiniz, ve tevhidin


golgesi olan adaleti egemen kiliyorsunuz. "Iyiligi emreder, kotulukten
men edersiniz." Buna da marufu bilen adil muvahhidden baskasi gug
yetiremez.

Munkere gelince, "Iste boylece . . .sizi mutedil bir millet kildik."


(Bakara, 143) ayetini ele ahrken agikladigimiz gibi onu da ancak
muvahhidler bilir. Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "Biz orta
yastik gibiyiz, geride kalanlar bize katihr, asin gidenler bize doner."

Dolayisiyla muvahhidler, eksigi olanlara tevhid makamma ulastinci


marufu emreder, cem ile tafsilden ve vahdet ile kesretten perdelenen
asinlan da munkerden nehyederler.

"Ve Allah'a inanirsmiz..." Vasat yol olan tevhid makammda sebat


edersiniz. Ayni sebat her turlii tefrit ve ifrattan kagis ve ahlakta da
itidal
uzere olma igin gegerlidir.

"Ehl-i Kitap inansaydi..." sizin gibi olurlardi. "Onlar, size, incitmekten


ba§ka bir zarar veremezler..." Qunku kuvvet ve kudret kaynagmdan
kopukturlar. Nefisleriyle esya iginde bulunurlar. Nefis ise acizlik ve
kotuluk mahallidir. Siz ise Allah'a sanlmissiniz. Esya iginde Hak ile

AL-i iMRAN SURESi.213

varsmiz. Hak da kahnn kaynagidir. Dolayisiyla onlann gucu dil ile


incitmekten, pislik atmak ve eziyet etmekten oteye gegmez. Bu, nefsin
kudretinin sinin ve son noktasidir. Sizin gucunuz ise kahir ve koklerini
kurutma seklinde her turlu gucun ustundedir. Qunku siz Allah'in
sifatlanyla sifatlanmissmiz. Sizinle savasa tutustuklan zaman
yenilmeleri kaginilmazdir, onlar hig kimseden yardim gormezler.

112- Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'in ahdine ve


insanlarm himayesine sigmmadikga kendilerine zillet vurulmustur;
Allah'in h ism ma ugrami§lar ve miskinlige mahkum edilmi§lerdir. Cunku
onlar, Allah'in ayetlerini inkar ediyorlar ve haksiz yere Nebiyleri
olduruyorlardi. Bu da, onlann isyan etmis ve haddi a§mi§
bulunmalarmdandir.

"Kendilerine zillet vurulmu§tur." Qiinku izzet ve ustunluk butunuyle


Allah'indir. Resul (s.a.v.) ve Allah'in izzetinin mazharlan konumunda
olan muminler gibi beseri sifatlardan siynhp silinerek O'nun sifatlanyla
ahlaklananlann dismda hig kimsenin izzet ve ustunlukte nasibi yoktur.
Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Asil ustunluk, seref ancak
Allah'in, Rasulunun ve muminlerindir. " (Munafikun, 8) Bu yuzden onlara
muhalefet eden, onlann sifatlannin da ziddma sahiptir. Ustunlerden,
izzet sahibi sereflilerden uzaktir. Zillet, onun aynlmaz ozelligidir. Her
durumda zillet ve algakhk onu kusatir. Ancak onunla izzet sahipleri
arasmda bir bagm olmasi durumu mustesna.

"Allah'in ahdine ve insanlarm himayesine sigmmadikga..." Bir


zimmete ve ahite sigmmadikga. Bu da ash olmayan anzi bir sey olur.
Yapay bir bag olarak belirginlesir. Kendilerinden aynlmayan zati
sifatlannin karsihgi olarak belirginlesmez. Qunku onlar Allah'tan kopup
nefislerine baglanmislar. Yuce Allah da onlan nefisleriyle bas basa
birakmistir.

113- Hepsi bir degildir; ehl-i kitap iginde istikamet sahibi bir topluluk
vardirki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'in ayetlerini okurlar.

114- Onlar, Allah' a ve ahiret gunune inanirlar; iyiligi emreder,


kotulukten men ederler; hayirli i§lere ko§u§urlar. I§te bunlar iyi
insanlardir.

214. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

115- Onlarm yaptiklan higbir hayir kar§iliksiz birakilmayacaktir.


Allah, takva sahiplerini gok iyi bilir.

116- Inkar edenler var ya, onlarm mallari da evlatlan da Allah' a


kar§i kendilerine higbir fayda saglamayacaktir. I§te onlar,
cehennemliklerdir; onlar orada ebedi kalacaklardir.

117- Onlarm, bu dunya hayatinda yapmakta olduklari harcamalarm


durumu, kendilerine zulmetmi§ olan bir kavmin ekinlerini vurup da
mahveden kavurucu bir ruzgarm durumu gibidir. Onlara Allah
zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar.

"Hepsi bir degildir; ehl-i kitap iginde istikamet sahibi bir topluluk
vardir..." Onlarm iginde Allah ile kaim bir topluluk bulunmaktadir.
Ardmdaki ayette, bunlar, istikamet sahibi kimselerin nitelikleriyle
vasfediliyorlar. Yani onlarm iginde tevhide bagh istikamet sahibi
kimseler vardir. "Onlarm yaptiklan higbir hayir kar§iliksiz
birakilmayacaktir." Sizden, sizi Allah'a yaklastinci nitelikte sadir olan
her
seyin karsihgi size ulastmlacaktir. Onlarla ilgili higbir odulden yoksun
birakilmayacaksimz. Yuce Allah, kutsi bir hadiste soyle buyurmaktadir:
"Bana bir kans yaklasana bir zira yaklasinm. Bana bir zira yaklasana bir
kulag yaklasinm. Bana yuruyerek gelene kosarak gelirim."

"Beni zikredenin meclis arkadasiyim. Bana sukredenin samimi


yoldasiyim. Bana itaat edenin mutiiyim." Yani siz, istidadmizi anndirmak
ve O'na yonelmek suretiyle O'na itaat ettiginiz gibi O da bu davranismiz
oranmda uzerinize feyzini gondermek ve size yonelmek suretiyle size
itaat eder. "Allah... gok iyi bilir..." kendilerini Allah'tan perdeleyecek
seylerden kagmanlan bilir ve onlarm perdelerini aralamalan oranmda
onlara tecelli eder.

"Onlarm, bu dunya hayatinda yapmakta olduklari harcamalarm


durumu..." fani dunya hayati, gargabuk gegen lezzetleri ve sehevi
arzulann tatmini ya da riya, gosteris ve ovunme igin, insanlar nezdinde
ovguye mazhar olmak ugruna yaptiklan harcamalarla Allah'm nzasmi
istemezler. Bu tur harcamalar kavurucu ruzgarm mahvettigi ekinin
durumuna benzer. Ki bu ruzgar nefsin hevasmdan kaynaklanir ve ifsat
edici niyetlerinizi ve riya gibi batil amaglarimzi iginde banndinr.

AL-i iMRAN SURESi.215

"Kendilerine zulmetmi§ olan bir kavmin ekinlerini vurup mahveden


kavurucu bir ruzgarm durumu gibidir." Sirk islemek ve kufre girmek
suretiyle kendilerine zulmeden bir kavmin durumu gibidir. "Ekinlerini
vurup mahveder..." bu, zulumlerine ka r§ 1 1 1 k Allah'in verdigi cezadir.
"
Onlara Allah zulmetmedi..." ekinlerini mahvetmekle. "Fakat onlar
kendilerine zulmediyorlar." Qiinku bu ceza kendilerine karsi isledikleri
zulmun sonucudur. Nitekim, soyle denmistir: Yavas ol; ellerin doldu ve
agzm nefes almakta...

118- Ey iman edenler! Kendi dismizdakileri sirdas edinmeyin.


Cunku onlar size fenalik etmekten asla geri durmazlar, hep sikmtiya
dusmenizi isterler. Gergekten, kin ve du§manliklari agizlarindan belli
olmaktadir. Kalplerinde sakladiklan ise daha buyuktur. Eger du§unup
anliyorsaniz, ayetlerimizi size agiklami§ bulunuyoruz.

"Kendi di§mizdakileri sirda§ edinmeyin." Bir adamm sirdasi, gizlice


sirlanna muttali kildigi samimi ve halis dostu demektir. Boyle bir dost da
ancak amaglann, din ve sifatlann uyusmasi, amag igin Allah ugruna
birbirlerini sevmeleri ile mumkundur. Nitekim, sirdas ve yakm dostlar igin
soyle denmistir: "ayn bedenlerde bir can." iman ehli olmayan birinin
samimi dost olmasi bir yana dusmanhk yapmasi daha yakm bir
ihtimaldir.

Ardmdan ayette, iman ehli olmayan kimsenin iki yuzlulugu ve iginde


dusmanhk gizlemesi soyle agiklaniyor: "Onlar size fenalik etmekten asla
geri durmazlar..." Qunku gergek ve halis sevgi ancak muvahhitler
arasmda olabilir. Bunun nedeni sevginin vahdetin golgesi olmasidir.
Sevgi, zithklar ve zulmet aleminde bulunan perdelenmisler arasmda
gergeklesemez.

Perdelenmisler aleminde safhk ve uyum olabilir mi?! Olsa olsa


genel insanhk hemcinsliginden kaynaklanan yakmhk, ayni turden olus,
ortak menfaat ve lezzetler, bunlann elde edilmesinde birbirlerinin
yardimlanna muhtag olus gibi durumlar onlan birbirlerine bir olgude
yaklastirabilir. Ama menfaat ve lezzet baglamindaki amaglan
gergeklesmedigi zaman, derhal birbirleri ile bogusmaya, kizmaya
baslarlar. Aralarmdaki yakmhk ortadan kalkar. Qunkij bu yakmhk
degisken birdurumun neticesiydi. Nefsin surekli degisimlerin menseidir.

216. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Dunyevi menfaatler ayni halde kalmazlar. Nefsani lezzetler 50k


gabuk tukenirler ve bunlara dayah sevgi de devam etmez. Ama basta
belirttigimiz iman kaynakh sevgi boyle degildir. O, kesinlikle degismeyen
bir temele dayanmaktadir. Yukanda sozunu ettigimiz bu gegici sevgi
kendi aralannda bile boyle iken, asil ve sifat bakimindan kendilerinden
tamamen ayn olanlara karsi sevgi beslemeleri mumkun mudur? Nur ile
karanhk uyusabilir mi? Yucelik ve asagihk nasil uzlassm?! Ki aralannda
gergek bir dusmanhk vardir. Bu, oze iliskin bir aynhktir ve sonuglan da
kesinlikle gizli kalmaz. Nitekim yuce Allah bu hususa ayetin devammda
soyle isaret etmistir: "Gergekten, kin ve dusmanliklari agizlanndan belli
olmu§tur." Cunku oze iliskin bir vasfi gizlemenin imkam yoktur.
Resulullah Efendimiz (s.a.v) soyle buyurmustur: "Bir kimse iginde ne
saklarsa saklasm mutlaka yuce Allah onu dilinin kivrimlarindan,
yuzunun aldigi sekillerden agiga gikarir. Kalplerinde sakladiklari ise
daha buyuktur... " Qunku kalplerinde sakladiklari ates, agiga vurduklan
ise kivilcimdir. O kok, bu ise daldir. "Ayetlerimizi size agiklamis
bulunuyoruz..." sevgi ve dusmanhk belirtilerini ve sebeplerini size
agikladik. "Eger du§unup anliyorsaniz... " sozlerin ozunu, derin anlammi
kavnyorsaniz.

119- l§te siz oyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz
onlari seversiniz. Siz, butun kitaplara inanirsiniz; onlar ise, sizinle
karsilastiklarmda "inandik" derler; kendi ba§lanna kaldiklannda da, size
olan kinlerinden dolayi parmaklannm uglarmi isirirlar. De ki: Kininizden
olun! Suphesiz, Allah kalplerin igindekini hakkiyla bilmektedir.

"I§te siz oyle kimselersiniz ki... onlari seviyorsunuz..." tevhid geregi


onlari seversiniz. Qunkii muvahhid butun insanlan Hakk ile Hak igin
sever. Onlari kendi nefsiyle butunlesmis gorur; sicak dostlann ve
akrabalann, daha dogrusu bir butunun pargalannin butunlesmesi gibi.

Onlara ilahi rahmet, rabbani sefkat gozuyle bakar. Aciyarak onlara


sefkat gosterir. Onlari batilla ugrasan, kader tarafmdan smanan rahmet
ehli olarak gorur. "Onlar sizi sevmezler..." Cunku onlar
perdelenmislerdir ve nefis karanhgmda ve tabiat zithklan iginde
kalakalmislardir.

AL-i iMRAN SURESi.217

"Butun Kitaplara inamrsiniz..." Semavi Kitaplann tamamma.


"butun..." kitaplara. Cunku siz kapsamh tevhid ilmine sahipsiniz. Ama
onlar, dinleriyle kayitlandiklan ve uzerinde bulunduklan hayat tarziyla
perdelendikleri igin semavi kitaplann tiimune inanmazlar.

"Sizinle kar§ila§tiklarmda 'inandik' derler." Gegici amaglanmn


gerektirdigi iki yuzlulukleriyle boyle derler. "Kendi ba§larma kaldiklannda
de, size olan kinlerinden dolayi parmaklarmm uglarmi isirirlar."
ozlerindeki yerlesik kinden, derin ofkeden dolayi. Ayetin geri kalan
kismimn anlami agiktir.

120- Size bir iyilik dokunsa, bu onlan tasalandinr; ba§miza bir


musibet gelse, buna da sevinirler. Eger sabreder ve korunursaniz,
onlarm hilesi size higbir zarar vermez. Suphesiz Allah, onlarm
yaptiklarmi gepegevre kusatmistir.

121- Hani sen, sabah erkenden muminleri savas mevzilerine


yerle§tirmek igin ailenden aynlmi§tm... Allah, hakkiyla i§iten ve bilendir.
122- O zaman iginizden iki boluk bozulmaya yuz tutmu§tu. Halbuki,
Allah onlarm yardimcisi idi. Muminler, yalniz Allah' a day amp
guvensinler.

123- And olsun, sizler gugsuz oldugunuz halde Allah, Bedir'de de


size yardim etmi§ti. Oyle ise, Allah'tan sakmm ki O'na §ukretmi§
olasmiz.

124- O zaman sen, muminlere §6yle diyordun: indirilen ug bin


melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin igin yeterli degil midir?

125- Evet, siz sabir gosterir ve Allah'tan sakmirsaniz, onlar hemen


§u anda uzerinize gelseler, Rabbiniz, ni§anli be§ bin melekle sizi takviye
eder.

"Eger sabrederseniz..." Allah'in, sizi smamak maksadiyla karsmiza


gikardigi zorluklara, sikmti ve musibetlere sabrederseniz, tevhid ve
kullugun geregi uzere sebat gosterirseniz, "korunursaniz... " yonetim ve
islerinizde onlardan yardim istemekten, onlarm dostluklarma
siginmaktan sakmirsaniz "onlarm hilesi size higbir zarar vermez."
Qunku Allah'a guvenip dayanan, Allah'in smama amagh musibetlerine
sabreden, baskasmdan degil O'ndan yardim isteyen kimse istegini elde
eder, hasmma galip gelir, rabbine guzellikle guvenip dayanmasiyla
koruma altmda olur. O'ndan baskasmdan yardim isteyen yuz iistu
yardimsiz kahr, kendi nefsiyle bas basa birakihr, Rabbinin yardimindan
mahrum kahr. §air soyle der:

218. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Bir arzuya kavu§mak igin Allah'tan ba§kasmdan yardim isteyenin


Yardimcisi acizlik ve yuzustu birakilmaktir.

"§uphesiz, Allah onlarm yaptiklarini..." "kurduklan tuzaklan


gepegevre ku§atmi§tir..." Bu tuzagi bosa gikanr, hilelerini baslarma
gegirir. Denilmistir ki: "Eger seni kiskanan kimseyi algaltmak istersen
nefsinin erdemlerini arttir." Sabir ve takva ise erdemlerin en
guzelleridir.
Bunlan aynlmaz ozellikleriniz haline getirirseniz dusmanlarmizi yenilgiye
ugratirsiniz. "Evet, siz sabir gosterir ve... uzerinize gelseler..." Allah
nzasini elde etmek igin cihadm zorluklanna ve Allah'a itaat hususunda
can fedakarhgmda bulunmaya sabretmek ve zorluklara katlanmak,
ancak takva ile, Allah'm destegi ile, yakin nuruyla aydmlanma ile olur.
Bunun kahci ve sabit olmasi da sekine ve guven duygusunun indirilmesi
ile mumkundur. Bunun yanmda Hakk'm emrine muhalefet etmekten,
maddi menfaat ve ganimete egilim gostermekten sakmmak gerekir.
Nefsin telef olmasmdan endise etmekten kurtulma da ancak nefsin kalp
ve ruhun hakimiyeti altmda kinlmasiyla gergeklesebilir. Cunku sebat ve
vakar ruhun vasfidir. Telas ve kararsizhk ise nefsin sifatidir. Ruh, kalbi
hakimiyeti altma almca, ona hukumran olunca, onu nefsin sifatlarmin
istilasmdan ve askerlerinin saldinsmdan korur. Bu yuzden kalp ona asik
olur ve sukunet bulur. Cunku ozu itibariyle sevilendir ve nuranidir. Kalp
ruhtan aid ig i gugle nefis ve kuvvetlerine karsi baskm hale gelir. Nefsi
yener ve kirar. Galibiyetini ve zulmetini uzerinden atar. Onu zelil ve
itaatkar hale getirir. Boylece nefsin de kararsizhgi ortadan kalkar, kalbin
nuruyla aydmlanir. O zaman rahmet iner. Kalp de nuraniligiyle sema
melekutuyla uyumlu hale gelir. Altmdaki guglere boyun egdirir.
Ostundeki guglere de sevgi ve istiyakla yonelir. Bu uyumla sema
melekutuyla temas kurar. Fiillerinde onun guglerinin ve sifatlarmin
inmesini saglar. Ozellikle sufli alemden uzaklasmasi ve siynlmasi, yakin
kuvvetiyle kendini tamamen o alemden koparmasi ve ulvi cihete
tevekkul etmesi sirasmda. Bu kuvvetlerden destek alarak ofkelendigi
gugleri ezer. iste meleklerin inmesinin anlami budur.

Lakin tarn tersi olarak davranirsa yani telasa kapihp urkerse,


degisime ugrayip korkarsa veya dunyaya egilim gosterirse, nefis ona
galip gelir, baski altma ahr. Onu istila ederek sifatmm karanhgiyla
nurdan perdeler. Artik sozunu ettigimiz uyumdan eser kalmaz. Yardim
kesilir. Melekler inmez olur.

AL-i iMRAN SURESi.219

126- Allah, bunu size sirf bir mujde olsun ve kalpleriniz bu sayede
rahatlasm diye yapti. Zafer, yalnizca mutlak gug ve hikmet sahibi Allah
katmdandir.

127- Allah, kafirlerden bir kisminm kokunu kessin ve onlari perisan


etsin, boylece bozulmus bir halde donup gitsinler diye (boyle yapti.)

128- Ki bu iste senin yapacagm bir §ey yoktur. Yahut tevbelerini


kabul etsin ya da onlara azap etsin diye. Qunku onlar zalimdirler.

129- Goklerde ve yerde ne varsa Allah 'mdir. Diledigini bagi§lar,


diledigine azap eder. Allah, gok bagi§layici ve gok merhametlidir.

130- Ey iman edenler! Kat kat arttinlmi§ olarak faiz yemeyin.


Allah'tan sakmm ki kurtulu§a eresiniz.

131- Kafirlerigin hazirlanmi§ bulunan ate§ten sakmm!

132- Allah'a ve Resulune itaat edin ki rahmete kavu§turulasiniz.

"Allah, bunu size sirf bir mujde olsun... diye yapti." Sizi meleklerle
desteklemeyi sirf size mujde olsun diye yapti. Ki kalbinizin gucu,
cesaretiniz, kahramanhginiz, Hakka yonelisteki aktifliginiz ve suluk
esnasmda mucerretliginiz artsm. "Ve kalpleriniz bu sayede rahatlasm..."
boylece annmaniz oranmda ilahi feyiz gergeklessin, terk ettiklerinizin
yeri dolsun. "Zafer, yalnizca... Allah katmdandir..." Meleklerden veya
baskalanndan degildir. Qokluga dahp vahdetten, halka kansip Hak'tan
perdelenmeyin. Qunku bunlar gergeklikleri olmayan goruntulerdir,
bunlann etkileri de yoktur. "Mutlak gug sahibi..." kahrediciligiyle galip
gelen smirsiz gug sahibi ve "Hikmet sahibi..." Hikmeti uyannca kahnni
ve yardimim meleklerin suretinde gizleyen yalnizca Allah'tir.

"Kafirlerden bir kisminm kokunu kessin..." Muminleri guglendirme


amacma yonelik olarak kafirlerin bir kismini oldursun. "Veya onlari
peri§an etsin..." muminleri ustun ve aziz kilmak maksadiyla onlari
hezimete ugratip rezil etsin, algaltsm. "Yahut tevbelerini kabul etsin..."
muminlerin sayismi gogaltmak maksadiyla Musluman olup tevbe
etmelerini saglasm. "Ya da onlara azap etsin." Muslumanlan
sevindirmek maksadiyla, onlara, zulumleri, kufurde israr etmeleri
sebebiyle azap etsin diye, sizi meleklerle destekledi.

220. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


Ayetlerin akisi iginde matuf ve mutafun aleyh arasmda "ki bu i§te
senin yapacagin bir §ey yoktur" ara cumlesine yer veriliyor. Ta ki
Resulullah (s.a.v) bir an igin gaflete girip bu islerin bazismda kendisinin
etkin oldugunu dusunmesin, boylece tevhidden perdelenmesin, bu
kisimlann tumu ile ilgili olarak musahedesi ortadan kalkmasm, degisime
ugramasm. Yani, onlann durumu ne olursa olsun, bunda senin higbir
etkin yoktur. Sen, uyarmakla gorevlendirilmis mulk alemindeki gorevin
geregi bir beserden baska bir sey degilsin. Senin gorevin sadece teblig
etmektir. Onlann isleri Allah'a baghdir.

"Ey iman edenler! ... faiz yemeyin." Rizik arama hususunda Allah'a
guvenip dayanm, faiz yoluyla rizik kazanmaya galismaym. Fetih talebi
ve dusmanla cihad esnasmda, Allah'in korumasi ve muhafazasi
sayesinde korkuya kapilmamaniz igin, sirf Allah'a guvenip dayanmaniz,
tevekkul etmeniz zorunlu oldugu gibi rizik talep ederken de sirf O'na
guvenip dayanmaniz, yalnizca O'na tevekkul etmeniz zorunludur.

Biliniz ki, faizcinin cezasi kafire verilen cezanm aynisidir. O halde


faizden sakmm. Cunku faizci, Allah'in fiillerine karsi perdelenmistir.
Tipki kafir, Allah'in sifatlanndan ve zatmdan perdelendigi gibi. Rahmet
ne kadar genis olsa da perdelenmis kimseye ulasmaz. O halde Allah'a
itaat etmek suretiyle perdeleri kaldinn, ki Allah'in rahmeti size yetissin.
" ...Ko§un..." Sizin Hakk'i musahede etmenizin onunde perde islevini
goren fiillerinizi Allah'in fiilleriyle ortmeye kosun.

Sizin tevekkulden ve fiiller tecellisinden ibaret olan mulk alemi


cennetinden mahrum olmanizm nedeni kendi fiillerinizi gormenizdir. O
halde, fiillerinizi O'nun fiilleriyle ortmenizi gerektiren fiil tevhidine
ve
"cennete.." itaatten ibaret fiil cennetine kosun. Nitekim hadiste
"Azabmdan affma sigininm." buyrulmustur. Qunku burada sozu edilen
cennetten maksat, fiiller cennetidir. Bu cennetin genisligi de goklerin ve
yerin genisligi seklinde vasfedilmistir. Qunku fiiller tevhidi mulk alemi
tevhididir. Dolayisiyla, fiiller tevhidinin miktan mulk aleminin miktan
kadardir. Fiiller zinciri genislik olarak belirlenir. O da her fiilin baska
bir
fiile bagh olmasi olarak belirginlesir ve insanlann takdir edip
olgebildikleri mulk alemiyle smirhdir. Uzunluga gelince, ne
sinirlandi n labilir ne de olgulebilir. Cunku fiil, sifatm mazhandir. Sifat
ise
zatm mazhandir. Zatm ise ne sonu vardir, ne sinin. Dolayisiyla, zattan
ve sifatlardan perdelenenler sadece bu cennetin genisligini gorebilirler.

AL-i iMRAN SURESi.221

Karsi konulmaz guce sahip Allah'm huzurunda olanlara gelince, onlann


cennetlerinin genisligi uzunlugunun aynisidir ve uzunlugunun da bir
sinin yoktur. Dolayisiyla uzunlugu ve genisligi takdir edilip olgulemez.

133- Rabbi nizin bagisina ve takva sahipleri igin hazirlanmis olup


geni§ligi gokler ve yer kadar olan cennete ko§un!

134- O takva sahipleri ki, bollukta da darlikta da Allah igin harcarlar;


ofkelerini yutarlar ve insanlan affederler. Allah da guzel davrani§ta
bulunanlari sever.

"Takva sahipleri igin hazirlanmis..." fiillerinin perdelerinden ve fiilleri


Allah'tan baskasma nispet etme sirkinden sakmanlar igin hazirlanmistir.
"Onlar, bollukta da darlikta da Allah igin harcarlar..." Birbirine zit
nailer
onlan infakta bulunmalanna engel olmaz. Cunku butun fiilleri Allah'tan
gormek suretiyle O'na sahih bir sekilde tevekkul ederler. "Ofkelerini
yutarlar..." Bu yuzden kendilerine kar§i i§lenen bir sugu Allah'm fiili
olarak gorurler ve buna itiraz etmezler.

Eger ofkelenmezlerse nza ve sifat cennetleri makammda olurlar.


"Ve insanlan affederler..." az once degindigimiz gerekgeden dolayi
insanlan affederler. Qunku Allah'm azabmdan O'nun affma sigmirlar.
"Allah da guzel davranista bulunanlari sever." Allah'm fiillerinin
tecellilerini musahede ederler.

135- Vine onlar ki, bir kotuluk yaptiklarmda, ya da kendilerine


zulmettiklerinde Allah' i hatirlayip gunahlarmdan dolayi hemen istigfar
ederler. Zaten gunahlari Allah'tan ba§ka kim bagislayabilir ki! Bir de
onlar, isledikleri kotuluklerde, bile bile israr etmezler.

136- Iste onlann mukafati, Rableri tarafmdan bagislanma ve


altlarmdan irmaklar akan, iginde ebedi kalacaklari cennetlerdir. Boyle
amel edenlerin mukafati ne guzeldir!

"Onlar ki, bir kotuluk yaptiklarmda..." isledikleri fiillerin kendi


kudretlerinden kaynaklandigmi gormeleri nedeniyle buyuk gunahlardan
birini isledikleri "ya da kendilerine zulmettiklerinde..." kuguk gunahlar
islemek ve de bu esnada nefislerini on plana gikarmak suretiyle
nefislerinin haklannda eksilmeye gittiklerinde "Allah'i hatirlarlar..."
fiillerinin suduru ile ilgili olarak Allah'i hatirlarlar ve bu fiillerin
O'nun
kudretiyle gergeklestiklerini dusunurler. Bu fiillerin O'nun tarafmdan
kendilerine yoneltilmis bir smav oldugunu dusunup bu fiillerden teberri
ederek O'na yonelirler.

222. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Hemen istigfar eater/er..." Kendilerini gug ve kuvvetten soyutlayarak


fiilleriyle isledikleri gunahlardan ibaret olan fiillerini ortmesini
isterler.
"Zaten gunahlari... kim bagislayabilir ki..." gunahlarm varhklanni
"Allah'tan baska..." kim ortebilir ki! Yani Allah'tan baska gunahlari
bagislayacak kimsenin olmadigmi bilirler. "I§ledikleri kotuluklerde ...
israr etmezler..." gaflet halinde veya nefislerinin zuhuru esnasmda
isledikleri kotuluklerde israr etmezler. Bilakis tevbe ederler ve fiilleri
itibariyle Allah'a donerler.

"Bile Me..."Onlar, fiillerin ancak Allah'a ait olduklanni bilirler. "Boyle


amel edenlerin mukafati ne guzeldir!" fiiller tevhidi geregince amel
edenlere ne guzel bir odiil vardir.

137- Sizden once nice ilahi kanunlar gelip gegmistir. Onun igin,
yeryuzunde gezin dola§m da yalan sayanlann akibeti ne olmu§, gorun!

138- Bu, butun insanliga bir agiklamadir; takva sahipleri igin de bir
hidayet ve bir oguttur.

139- Gev§eklik gostermeyin, uzuntuye kapilmaym. Eger


inanmi§samz, ustun gelecek olan sizsiniz.
140- Eger siz bir aciya ugradinizsa, o kavim de benzer bir aciya
ugrami§tir. O gunleri biz insanlar arasinda dondurur dururuz. Ta ki
Allah, iman edenleri ortaya gikarsm ve aranizdan §ahitler edinsin. Allah
zalimleri sevmez.

141- Bir de, Allah, iman edenleri gunahlardan temize gikarmak,


kafirleri de helak etmek ister.

142- Yoksa Allah iginizden cihad edenleri belli etmeden,


sabredenleri ortaya gikarmadan cennete gireceginizi mi sandiniz?

"Sizden once... gelip gegmi§tir." Sizden oncekiler fiil tevhidi


hususunda Nebiyleri yalanladiklan igin onlann ba§ma, Allah'm fiilleri
kapsammda koydugu birer yasa olarak nice vakialar ve 6g amagh
musibetler gelip gegmi§tir. "Onun igin, yeryuzunde gezin dola§m da...
gorun..." onlann geride biraktiklan kalmtilar arasinda dolasm, akibetleri
nasil olmus, gorun. Bu anlatilanlar "butun insanliga bir agiklamadir..."
fiiller tevhidine ve yakini iman ayrmtisma iliskin bir beyandir. insanlar
da
bu hususta yakini inanca ulasmislar, gesitlilik arz eden davranislanyla
tevbe edenler, gunahta israr edip perdelenenler, yalanlayanlar seklinde

AL-i iMRAN SURESi . 223

gesitli gruplara aynhrlar. "Hidayet"\ artirma, bizzat gozlem seklinde agiga


gikarma, inanci saglamlastirma, fiillerini gormelerini saglayarak takva
sahiplerine ogut verme olarak belirginlesir. Ya da onlara sifat ve zat
tevhidine giden yolu gosterir.

"Gev§eklik gostermeyin..." cihad esnasmda kafirlerin yogun


saldinlan, istilalan karsismda gevseklik gostermeyin. "Uzuntuye
kapilmaym..." Kagirdigimz fetihten, yaralanan veya sehit dusen
kardeslerinizden dolayi uzulmeyin. "Ustun gelecek olan sizsiniz..."
Allah'a yakinligmizdan ve Allah'in ehli olusunuzun bir neticesi olarak
derecenizin yuksekliginden dolayi en yiiksek mertebeye ulasacak
olanlar sizlersiniz, eger muvahhid iseniz. Qunku muvahhit, basma
gelenlerin Allah'in smama amagh musibetleri oldugunu bilir. Bu yuzden
sayet nza derecesine ulasmamissa bile, en alt derecesi sabirdir ve
bundan gug ahr, uzulmez ve gevseklik gostermez. "O gunler..." Bu
olaylarm, meydana gelen buyuk hadiselerin "gun ve gunler" olarak
isimlendirilmesi bir gelenektir. Nitekim yiice Allah soyle buyurmustur:
"Onlara Allah'in gunlerini hatirlat." (ibrahim, 5) Daha once "Allah ortaya
gikarsm..." ifadesinin tefsiri baglaminda bunun malumun meydana
gelisine bagh olarak ayrmtih bilginin ortaya gikmasi anlaminda oldugunu
soylemistik.

"Ve aranizdan §ahitler edinsin..." Hakk'i gozlemleyen ve kendi


nefislerini goz ardi eden Hak sahitleri edinsin. Yani bizim olaylan
insanlar arasmda dondurup durmamizin gesitli amaglan vardir. Burada
zikredilmeyen birgok hukme tabidir bu husus. istidatlannda potansiyel
olarak bulunan sabir ve dayanikhhk gibi erdemleri pratige gikarmak,
yakin gucunu belirginlestirmek, cana ve nefse fazla onem vermemek,
kalbin nefsi istila edip ezmesine imkan saglamak gibi degisik sonuglan
vardir.

Yukanda anlatilan iki nedenden dolayi ve de -sayet onlann


aleyhine ise-muminleri, onlan Allah'tan uzaklastiran gunah ve
ortulerden ceza ve musibetlerle kurtarmak, bir de -sayet onlann
aleyhine ise- kafirleri ezmek, kahretmek, koklerini kurutmak gibi
gayelere matuf olarak bu olaylan insanlar arasmda dondurup durur.

224. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Bu illet cumleleri arasmda "Allah zalimleri sevmez..." ifadesine yer


veriliyor. Bunun nedeni de, iman ve sahitlik sifatma, yakinin kemalinden
dolayi sebat gucune sahip olmayan, bilakis ganimet elde etmek veya
baska bir sey igin savasa katilan kimsenin zalimlerden oldugunun ve
Allah'm da zalimleri sevmediginin bilinmesini saglamaktir.

143- And olsun ki siz, olumle yuz yuze gelmeden once onu temenni
ederdiniz. i§te §imdi onu kar§mizda gordunuz.

144- Muhammed, ancak bir Rasuldur. Ondan once de Resuller


gelip gegmi§tir. §imdi o olur ya da oldurulurse, gerisin geriye mi
doneceksiniz? Kim geri donerse, Allah'a higbir §ekilde zarar vermi§
olmayacaktir. Allah, sukredenleri mukafatlandiracaktir.

"And olsun ki siz, olumle yuz yuze gelmeden once onu temenni
ederdiniz." Yakin sahibi bir kimsenin bu ozelligi meleke haline
gelmemisse, bilakis zaman zaman zihinde parlayan dusunceler
duzeyinde ise, bu kimse bazi hallerinde bazi seyler temenni eder veya
nefsinin durumuna gore her zaman birtakim iddialarda bulunur. Ayni
durum yakin sahibi olmayan kimseler igin de gegerlidir. Boyle bir kimse,
bu hale sahip oldugu surece kalbi yonelis esnasmda bu temenniyi
rahathkla dile getirebilir. Ama bu halin dismda, ozellikle soz konusu hale
arkasmi donup gitmesi esnasmda bundan bir iz kalmaz. Ayni sekilde bir
hale sahit olmayan, onu uygulamah olarak yasamayan biri de onu
nefsinde tasavvur ettigi igin temenni edebilir, nasilsa salt tasavvur
esnasmda kendisine bir zarar gelmez. Fakat, bu halin meydana gelmesi
ve bu halle smanmasi durumunda halin zorluklanna katlanamaz.
Anlatildigma gore Semnun el-Muhib (Allah rahmet etsin) bir beytinde
"Beni istedigin gibi imtihan et..." demis. Derken bir sure sonra esir
dusmiis, ama esaretin zorluklanna tahammul edememis. Yolda
suursuzca gidip geliyor ve gocuklara oynamalan igin ceviz gibi seyler
atar ve "yalanci amcaniza beddua edin." dermis. §air soyle der:

Bir korkak biryerde yalniz kalmca

Cenkte dovu§up vuru§mayi arzular

Makama donusmedikge bir hale iltifat etmemek gerekir. Bir makam


da uygun bir zeminde imtihan edilmedikge ona itibar etmemek lazimdir.
Eger bu imtihandan gikarsa bu makam sahihtir.

AL-i iMRAN SURESi . 225

iste buyuk olaylarm yasadigi gunlerin, insanlar arasmda


dolastmlmasinin olumlu sonuglarmdan biri budur. Ki olum fikrine
ahssmlar, yakini inanglan guglensin, genis bir sabir kapasitesine sahip
olsunlar, makamlan musahede ve gozlem ile gergeklessin. Nitekim,
ayetin devammda bu hususa soyle isaret edilmistir: "l§te §imdi onu
kar§mizda gordunuz..." kardeslerinizin gozlerinizin onunde
oldurulmesine tanik oldunuz "ve siz..." buna sahitlik ediyordunuz.
Burada onlara yonelik bir elestiri soz konusudur. Cunku yakini inanglan
hal duzeyindeydi, makam duzeyinde degildi; bu yiizden smama
meydanmda yenildiler.

"Muhammed, ancak bir Rasuldur..." O, mujdeleyen bir Rasuldur ve


ileride olecek veya oldurulecektir, tipki kendisinden onceki diger
Resuller gibi. Dini ile ilgili olarak yakini inanca, rabbi hakkmda basiret
esash bir anlayi§a sahip bir kimse, Resulun olmesinden veya
oldurulmesinden dolayi dininden donmez, uzerinde bulundugu hayat
sisteminden vazgegmez. Qunku o, Rabbi igin cihad eder, Resul igin
degil tipki onceki Resullerin ashabi gibi. Nitekim Enes b. Malik'in amcasi
Enes, Uhud gunii, Resulullah'in olduruldugune dair haberle sarsilmca,
bu haber yayihp Muslumanlar hezimete ugraymca ve bu haber
kendisine de ulasip bazilan "Keske falanca bizim igin Ebu Sufyan'dan
eman alsaydi." Munafiklar da "Eger Resulullah olsaydi, oldurulmezdi."
demeye baslaymca, soyle demistir: "Ey topluluk! Eger Muhammed
oldurulmusse, Muhammed'in Rabbi daima diridir ve olumsuzdur. Siz,
Resulullah'tan sonra yasayip da ne yapacaksmiz! Onun savastigi dava
ugruna siz de savasm. Onun ugruna oldugu din igin siz de oliin."
Ardmdan sunu soylemistir: "Allah'im! Bunlann soylediklerinden beri
oldugumu sana belirtmek isterim. Bunlann getirdigi haberden uzaklasip
sana siginiyorum." Sonra kihcmi kavradigi gibi savas meydanma atildi
ve oldurulunceye kadar savasti.

"Kim geri donerse, Allah'a higbir §ekilde zarar vermi§ olmayacaktir."


O, munafikhgiyla ve inancmda yakini ozelligin zayifhgiyla kendisine
zarar verir. "Allah, §ukredenleri mukafatlandiracaktir." Enes b. Nadr ve
benzeri yakini inanca sahip olup islam nimetine karsihk sukurlerini eda
edenleri odullendirecektir.

226. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

145- Higbir kimse yok ki, olumu Allah' in iznine bagli olmasin. Olum,
belli bir sureye gore yazilmistir. Her kim, dunya nimetini isterse,
kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabmi isterse, ona da bundan
veririz. Biz §ukredenleri mukafatlandiracagiz.

146- Nice Nebiyler vardi ki, beraberinde birgok Allah eri bulundugu
halde sava§tilar da, bunlar, Allah yolunda ba§larma gelenlerden dolayi
gevseklik ve zaaf gostermediler, boyun egmediler. Allah sabredenleri
sever.

147- Onlarm sozleri, sadece soyle demekten ibaretti: "Ey Rabbimiz!


Gunahlanmizi ve i§imizdeki ta§kmligimizi bagi§la; ayaklanmizi sabit kil;
kafirler topluluguna kar§i bizi muzaffer kil!"

148- Allah da onlara dunya nimetini ve ahiret sevabmm guzelligini


verdi. Allah, iyi davrananlari sever.

149- Ey iman edenler! Eger kafirlere uyarsaniz, gerisin geriye


dondururler de, husrana ugrayanlarm durumuna du§ersiniz.

150- Oysa sizin Mevlaniz Allah'tir ve O, yardimcilann en hayirlisidir.

151- Allah' in, hakkinda higbir delil indirmedigi §eyleri O'na ortak
kosmalari sebebiyle, kafirlerin kalplerine yakinda korku salacagiz.
Gidecekleri yer de cehennemdir. Zalimlerin varacagi yer ne kotudur!
"Higbir kimse yok ki, olumu Allah' in iznine bagli olmasin. Olum, belli
bir sureye gore yazilmistir." Yakini inanca sahip olup bu anlami bizzat
mu§ahede eden kimse, insanlann en cesuru olur. Hatem b. Esem,
§akik el-Belhi ile beraber Horasan bolgesinde gergeklestirilen bazi
savaslara kati Id ig in i belirterek sunlan anlatiyor: §akik bana dedi ki:
Kalbini nasil buluyorsun ey Hatem? Dedim ki: Tipki zifaf gecesi gibi iki
hal arasindaymis gibi buluyorum. Bunun uzerine silahmi indirdi ve: Ben
de kalbimi soyle buluyorum, dedi. Basmi kalkanmm uzerine koydu ve
savasm orta yerinde uyudu. O uyurken ben onun horlamasim
duyuyordum." iste kalbin Allah'a guvenmesinin, O'na dayanip sukuna
ermesinin son noktasi budur. Bu yakinin gucunun bir gostergesidir.

"Kafirlerin kalplerine yakinda korku salacagiz." Kafirlerin kalplerine


korku salinmasimn sebebi, Allah'a ortak kosmalandir. Ciinku cesaret ve
diger erdemler nefis guglerinden yansiyan dengeli davranislardir ve bu
da vahdetin golgesinin nefis uzerine vurmasmdan, vahdet nuruyla
aydmlanan kalbin nuruyla nurlanmasindan kaynaklanmaktadir. Bu da
ancak tevhidinde yakin derecesine ulasmis muvahhidden baskasi igin
gergek anlamda tamamlanmayan bir durumdur.

AL-i iMRAN SURESi . 227

Mu§rike gelince, o, kuvvet kudret menbamdan perdelenmistir.


Qunku, yoklukla malul bir varhgi Allah'a ortak kosmustur. Ve gunku
yoklukla malul varhk, mumkun niteliklidir, varhgi gizli ve siliktir,
zayiftir.
Nefsi itibariyle bir gucu, varhgi ve gergek bir zati yoktur. Allah, onun
varhgina dair bir kaniti kesinlikle indirmemistir. Devlete konsa da savlete
veya heybete sahip olsa da mabudundan daha guglu olamaz. O ash,
kahcihgi ve bekasi olmayan bir seydir. Musriklerin devleti, hakimiyeti
saman alevi gibidir.

152- Siz Allah' in izni He dusmanlarmizi oldururken, Allah, size olan


vaadini yerine getirmi§tir. Nihayet, oyle bir an geldi ki, Allah
arzuladiginizi size gosterdikten sonra zaafa dustunuz; emir konusunda
tartismaya kalkistmiz ve asi oldunuz. Dunyayi isteyeniniz de vardi,
ahireti isteyeniniz de vardi. Sonra Allah, denemek igin sizi onlardan
alikoydu. Ve and olsun sizi bagi§ladi. Zaten Allah, muminlere kar§i gok
lutufkardir.

153- O zaman Rasul arkanizdan sizi gagirdigi halde siz, durmadan


uzaklasiyor, hig kimseye donup bakmiyordunuz. Allah size keder ustune
keder verdi ki, bundan dolayi gerek elinizden gidene, gerekse basmiza
gelenlere uzulmeyesiniz. Allah yaptiklarmizdan haberdardir.

"Allah, size olan vaadini yerine getirmi§tir." Yani sabir gosterip


takvayi korudugunuz surece size zafer vaat etmistir. Cihada guglu bir
sabirla devam ettiginiz, yardim ve sebata karsi yakin duzeyinde
sarsilmaz bir guven beslediginiz, Hakk'a yonelirken amag ve mesaj
birligi iginde oldugunuz, Rasule muhalefet etmekten, nefsin dunya
suslerine yonelik meylinden sakindiginiz, Hak'tan yuz gevirmekten
korundugunuz, dunya igin degil, Allah igin cihad ettiginiz surece, Allah
yardimiyla ve size yonelik vaadini yerine getirmesiyle yanmizdadir. O
zaman Allah'm izniyle kafirleri oldurur, onlan hezimete ugratirsmiz.

"Nihayet... zaafa du§tunuz..." Yakini inancmiza zaaf sirayet


etmesinden, Hakk'm kendisine karsi inancmizm fesada ugramasindan,
ganimet edinmeye cevaz vermesini yanhs yorumlayip mal duskunlugu
sergilemenizden dolayi iginize korku dustii. "Tartismaya kalki§tiniz..."
ittifak ettikten ve dunya nimetlerine karsi sabir gosterdikten sonra savas
hususunda birbirinizle tartismaya basladmiz, merkezden aynlmamakla

228. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ilgili olarak size yonelttigi emri terk etmek suretiyle Rasule karsi
geldiniz
ve dunyamn gekici suslerine meylettiniz. "Arzuladigmizi size
gosterdikten sonra..." zafer ve ganimeti size gosterdikten sonra. Butun
bunlan size gosterdiginde, Allah'a sukretmenizin, O'na buyuk bir arzuyla
yonelmenizin zamani gelmisti. Ama siz bunu goz ardi ettiniz. Sizin en
sereflileriniz ahireti arzu edenlerinizdi. Geride kalanlar da dunyayi
istiyorlardi. iginizde sirf Allah'i isteyen kalmamisti. Bu yuzden Allah
zaferinizi engelledi. "Sonra Allah, denemek igin sizi onlardan
alikoydu..." Yaptiklannizla sizi denemek igin. Bu deneme size yonelik
bir liituf ve ikramdi. "Zaten Allah, muminlere kar§i gok lutufkardir."
Butun hallerde onlara lutuflarda bulunur, ikram eder; ya zafer
bahsederek ya da imtihan ederek. Cunku imtihan gizli bir fazilet ve
lutuftur. Bunun amaci da kullann yasadiklan hallerin, Hakk'm sifatlarmin
zuhur etmesini celbeden olgular olduklarmi ogrenmeleridir. Su halde
kullar kendileri igin ne hazirlamislarsa, o, Allah katmda kendilerine
bahsedilir. Nitekim "Bana itaat edene muti olurum" Kutsi hadisini ele
ahrken bu konuya deginmistik. Onlar nasil Allah ile beraber olurlarsa
Allah da o sekilde onlarla beraber olur. izlenmeyen hallere
yonelmemeleri, zorluklara karsi sabirh olmaya ahsmalan, zorlu
zeminlerde sebat etmeleri, yakini kalicilastirmalan, onu bir meleke ve
makam haline getirmeleri ve "bir kavim kendi durumunu degistirmedikge
Allah onlann durumunu degistirmez." gergegini bizzat yasamalan,
dunyaya ve goz ahci suslerine meyletmemeleri, Hak'tan gafil
olmamalan, Hakk'i dunya ve ahiret karsihgmda satmamalan igin boyle
bir siireg gereklidir. Bir diger amag da bazi kimselere gegici bir ceza
vererek gunahlanndan annmalannin ve de sehadet mertebesine
yukselmelerinin, yani onlerindeki perdelerin, ozellikle nefis sevgisi
perdesinin kaldinlmasinin saglanmasidir. Boylece tertemiz olarak
Allah'm huzuruna giksmlar. Bu yuzden "Ve and olsun sizi bagisladi."
buyurmustur; giinkii imtihan af sebebidir.

"Allah size keder ustune keder verdi..." Sizi onlara galip gelmekten
alikoydu. Sizi kederle cezalandirdi. Bunun sebebi, Rasule karsi
gelmeniz, zaafa dusup birbirinizle tartisarak onu uzmenizdi. Veya size
keder ustune keder verdi. Yani sizi kat be kat uzuntuye dusurdu ki,
zorluklara karsi sabretmeyi, zorluklarda sebat etmeyi ahskanhk haline

AL-i iMRAN SURESi . 229

getiresiniz, galibiyet, zafer, ganimet ve her seyin Allah'tan oldugunu,


kendinizden kaynaklanmadigmi bilmeyi bir refleks haline getiresiniz. Bir
de "elinizden gidene. .."kagirdigimz hazlara ve menfaatlere ve "ba§iniza
gelenlere. .."ugradiginiz uzuntu ve zararlara "uzulmeyesiniz..."

154- Sonra o kederin arkasindan Allah size bir guven indirdi ki,
uyuklama hali bir kismmizi kapliyordu. Kendi canlarmin kaygisma
du§mu§ bir grup da, Allah' a kar§i haksiz yere cahiliye devrindekine
benzer du§uncelere kapiliyorlar, "bu i§ten bize ne!" diyorlardi. De ki: i§
tamamen Allah' a aittir. Onlar, sana agiklayamadiklarmi iglerinde
gizliyorlar. "Bu isten bize bir §ey olsaydi, burada dldurulmezdik"
diyorlar.
Soyle de: Evlerinizde kalmis olsaydmiz bile, dldurulmesi takdir edilmis
olanlar, oldurulup du§ecekleri yerlere kendiliklerinden gikip giderlerdi.
Allah, iginizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek igin boyle
yapti. Allah iginizde ne varsa hepsini bilir.

"Sonra..." Kederin yerini guven duygusu aldi. Allah "bir kismmizi..."


uyuttu. Samimi ve niyetlerinde sadik olanlan uyuklama hali aldi,
munafiklan degil. Onlar "kendi canlarmin kaygisma dusmuslerdi..."
Rasulun ve affedilmenin somut alameti gibi savas meydanmda
direnenlerin canmm derdine dusmemislerdi. "Oldurulmesi takdir edilmis
olanlar, oldurulup du§ecekleri yerlere kendiliklerinden gikip gelirlerdi."
Nitekim baska bir ayette bu hususa soyle deginilmistir: "Yeryuzunde
vuku bulan ve sizin basmiza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz
onu yaratmadan once, bir kitapta yazilmis olmasm. " (Hadid, 22)

"Allah, iginizdekileri yoklamak igin..." istidadmiz kapsammda var


olan dogruluk, ihlas, yakin, sabir, tevekkul, annip soyutlanma, her turlu
ahlaki erdem ve makamlan smamak, onlan kuvveden fiile gikarmak "ve
kalplerinizdekileri temizlemek", gogsiin derinliklerinden kalbin
mahzenlerine yansiyan seytan vesveselerinden, hallerin
algakhklarmdan ve nefsin olumsuz dusuncelerinden olusan
tokezlemeleri ayiklamak igin boyle yapti. Cunkii bela, Allah'm
kirbaglanndan biridir ki, onunla kullanna kendine dogru sevk eder;
nefislerinin sifatlanndan anndirarak, iglerindeki kemalleri disanya
gikararak, bu esnada onlan halktan ve nefisten kopanp Hakk'a
baglayarak kendine yoneltir. Bu yuzden yuce Allah, once Nebileri, sonra
velileri ... smama amagh belalara ugratir. Nitekim Rasulullah (s.a.v)

230. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

kendi ustunlugunu belirtmek amaciyla soyle buyurmustur: "Higbir Resul


benim gektigim kadar eziyet gekmemistir." Bir bakima soyle demek
istemistir: " Higbir Rasul benim gibi armmamistir." §air ne guzel
soylemis:

iyi ki musibetler var; onlar

Algaklar igin pas, ozgur §ahsiyetler igin parlatan ciladir.

Qunku musibetler esnasinda her insan ancak istidadinda gizli kalan


karakterlerini disanya yansitir. Nitekim "imtihan ile kisi ya sayginlik
kazanir ya da algalir."

155- iki ordu kar§ila§tigi gun, sizi birakip gidenleri, sirf i§ledikleri
bazi hatalar yuzunden §eytan kaydirmi§ti. Vine de Allah onlan affetti.
Qunku Allah Gafur'dur (gok bagi§layicidir), Halimdir.

"Kaydirmisti..." kaydirmak istemisti. Yani onlan dogru gizgiden


sapip kaymaya gagirmisti. Burada kastedilen, arkasmi donup gitmek
seklinde belirginlesen ameli kaymadir. "I§ledikleri bazi hatalar
yuzunden..." bazi gunahlan yuzunden. Qunku seytanm giicu ancak
insanlara vesvese vermeye ve imkan bulursa emirlerini onlara
uygulatmaya yeter. Bu da kalpte meydana gelen en basit bir zulmetten
ve nefisteki kugucuk bir hareketten kaynaklanir. Nitekim, "Bir gunahtan
sonra islenen diger gunah, onceki gunahm cezasidir." denilmistir. "Yine
de Allah onlan affetti. "Oziir dileyip pisman olduklan igin onlan affetti.

156- Ey iman edenler! Sizler, inkar edenler ve yeryuzunde sefere


gikan veya sava§an karde§leri hakkmda "eger bizim yanimizda
kalsalardi olmezler, oldurulmezlerdi." diyenler gibi olmaym. Allah bu
kanaati onlann kalplerine bir hasret olarak koydu. Cam veren de alan da
Allah'tir. Allah, yaptiklarmizi hakkiyla gorur.

157- Eger Allah yolunda oldurulur ya da olurseniz, §unu bilin ki,


Allah 'in magfireti ve rahmeti onlann topladiklan butun §eylerden daha
hayirlidir.

158- And olsun, olseniz de oldurulseniz de Allah'm huzurunda


toplanacaksmiz.

AL-i iMRAN SURESi.231

159- O vakit, Allah'tan bir rahmet He onlara yumu§ak davrandin!


§ayet sen kaba, kati yurekli olsaydin, hig §uphesiz, etrafmdan dagilip
giderlerdi. §u halde onlari affet; bagi§lanmalari igin dua et; is hakkmda
onlara dan is. Kararmi verdigin zaman da artik Allah'a guven. Qunku
Allah, kendisine dayanip guvenenleri sever.

160- Allah size yardim ederse, artik size ustun gelecek kimse
yoktur. Eger sizi birakiverirse, ondan sonra size kirn yardim eder?
Muminler ancak Allah'a guvenip dayanmalidirlar.

"Allah bu kanaati onlarm kalplerine bir hasret olarak koydu." Bu


sozu, bu inanci onlarm kalplerine bir darhk, bir sikmti ve bir keder olarak
koydu. Qunku onlar oldurulmeyi ve olumu kisinin fiilinin sebep oldugu bir
sonug olarak gorurler. Eger yakin sahibi muvahhidler olsalardi, onu
Allah'tan bilirlerdi ve gogusleri huzurlu bir agikhk iginde olurdu. "Can/
veren Allah'tir. "Allah, seferde, cihatta ve baska yerlerde diledigini canh
birakir, yasatir ve "can/ a/an da Allah'tir..." diledigini de hazarda ve
baska yerlerde oldurur. "Allah'm magfireti ve rahmeti..." Allah'm size
bahsedecegi fiil ve sifat cenneti gibi uhrevi nimetler sizin igin dunyevi
nimetlerden daha iyidir. Qunku siz ahiret igin amel ediyorsunuz. "Allah'm
huzurunda toplanacaksmiz." gunkii siz tevhide inaniyorsunuz.
Dolayisiyla, olumden sonraki haliniz, olumden onceki halinizden daha
iyidir.

"Allah'tan bir rahmet He..." rahimi rahmet ile vasiflandigm, yani tarn,
kamil ve engin rahmet sifatma sahip oldugun igin... Ki rahmet Allah'm
sifatlanndan biridir ve bu sifat bahsedilmis ilahi varhgma tabidir, beseri
varhga degil.

"Onlara yumusak davrandin. §ayet sen kaba davransaydin..."


Nefsin kabahk ve kati kalplilik gibi sifatlarma sahip olsaydin, "hig
§uphesiz, etrafmdan dagilip giderlerdi." Onlarm seni sevmelerini
gerektiren ilahi rahmet onlari bir araya getirmektedir.

"§u halde onlari affet." Sana karsi isledikleri, seninle ilgili suglarmi
bagisla. Qunku sen tevhid nazanyla bu davranislan Allah'tan bilirsin.
Aynca sen, beserin fiiliyle incinmekten, yapip ettiklerinden dolayi
ofkelenmekten, onlardan intikam almak suretiyle hmcmi ahp ofkeni
dindirmekten yuce bir makama sahipsin. "Bagislanmalari igin dua et."
232. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Gafletlerinden dolayi Allah hakkm bir sug i§ledikten sonra pi§manhk


duyup ozur diliyorlarsa onlar igin bagi§lanma dile. "Onlara dani§..."
sava§la ve diger i§lerle ilgili olarak, onlara deger verdiginin,
goru§lerini
onemsediginin, onlara saygi gosterdiginin bir ifadesi olarak onlarla
isti§are et. Ama bir i§e de karar verdin mi, Allah'a guvenip dayanarak,
tevekkul ederek, butun fiilleri, fetih ve zaferi, akibetlerin en dogrusunu
ve en iyisini bilmeyi kendine veya isti§are ettigin kimselere degil,
Allah'a
ait bil.

Ardmdan tevekkul ve fiillerde tevhid gibi kavramlann anlamlarmi


"Allah size yardim ederse... "ifadesinde dile getirildigi gibi
gergekle§tir.

161- Bir Nebiyye, emanete hiyanet yara§maz. Kim emanete hiyanet


ederse, kiyamet gunu, hainlik ettigi seyin gunahi boynuna asili olarak
gelir. Sonra herkese-asla haksizliga ugratilmaksizm- kazandigi
tastamam verilir.

162- Allah'm ho§nutlugunu gozetenle Allah 'in hi§mma ugrayan bir


olur mu hig? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kotu bir
van§ yeridir.

163- Onlar, Allah katmda derece derecedirler. Allah onlarm


yaptiklarmi gormektedir.

164- And olsun ki iglerinden, kendilerine Allah'm ayetlerini okuyan,


kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti ogreten bir Resul
gondermekle Allah, muminlere buyuk bir lutufta bulunmustur. Halbuki,
daha once onlar apagik bir sapiklik iginde idiler.

165- Iki katmi du§manmizm ba§ma getirdiginiz bir musibet, kendi


ba§miza geldigi igin mi "bu nasil oluyor!" dediniz? De ki: O, kendi
kusurunuzdandir. Suphesiz, Allah'm her §eye gucu yeter.

166- iki birligin kar§ila§tigi gun sizin ba§miza gelenler, ancak


Allah'm dilemesiyle olmu§tur ki, bu da muminleri ayirt etmesi igin idi.

167- Ve munafiklari otaya gikarmasi igin idi. Bunlara "Gelin, Allah


yolunda garpism; ya da savunma yapm" denildigi zaman, "harb etmeyi
bilseydik, elbette sizin pe§inizden gelirdik" dediler. Onlar o gun,
imandan gok, kafirlige yakm idiler. Agizlanyla, kalplerinde olmayani
soyluyorlardi. Halbuki Allah, onlarm iglerinde gizlediklerini daha iyi
bilir.

AL-i iMRAN SURESi . 233

168- Evlerinde oturup karde§leri hakkmda "Bize uysalardi


oldurulmezlerdi" diyenlere, "Eger dogru sozlu insanlari iseniz,
canlarmizi olumden kurtarm bakalim!" de.

169- Allah yolunda oldurulenleri sakm 610 sanmaym. Bilakis onlar


diridirler; Rableri yanmda nziklara mazhar olmaktadirlar.

"Bir Resule, emanete hiyanet yara§maz..." Cunku Resulluk


makami her turlu rezillikten, algak huylardan uzaktir, Resuller de
masumdurlar; bu tur davranislarm onlardan sadir olmasma imkan
yoktur. Onlar beseri sifatlardan siynlmis, nefsin ve seytamn etkilerinden
korunmuslardir. Allah ile kaim ve O'nun sifatlanyla sifatlanmislardir.
"Kim emanete hiyanet ederse..." Hiyanetinin suretinde zuhur eder, ettigi
hiyanetin aynisiyla belirir.

"Allah'm ho§nutlugunu gozeten... bir olur mu?" Allah'in sifatlanyla


sifatlandigi igin sifat cenneti olan Ridvan makaminda bulunan
Resullerle, nefsinin sifatlanyla perdelendigi igin Allah'm hismma ugrama
makaminda bulunan hain kimse bir olur mu hig? "Berikinin yen..."
karanhk nefsin en asagi gukurudur. §imdi bu ikisi arasmda bir benzerlik
var midir?

"Onlar... derece derecedirler..." Hosnutluk ehli olanlar da hisma


ugrayanlar da farkh derecelere sahiptirler. Ya da derecelerinin
farkhligma bagh olarak birbirlerinden farkhdirlar. "De ki: O, kendi
kusurunuzdandir." Cunkii, biitiin davranislardaki fail sebep Hak
Teala'dir, ama edilgen/elverisli sebep de onlann nefisleridir. Fail, ancak
istidadm layik oldugunu, gerektirdigini icra eder. Dolayisiyla bir
davranis, fail itibariyle Allah'tan, kabul eden/elverisli olan etken
itibariyle
de kendi nefislerindendir. Nefislerin istidadi da ya aslidir ya da anzidir.
Asli istidat, Allah'm dilemesinin gerektirdigi kutsal feyzindendir. Anzi
istidat ise, Allah'm kaderinin geregi olarak belirginlesir. Meselenin bu
tarafi da Allah'a dayanir. Bir baska agidan da onlann nefislerinden
olmaz, Allah'tan olur, tevhid gozuyle baktigimizda. Cunku ortada
Allah'tan baskasi yoktur.

"Muminleri ayirt etmesi igin... Munafiklari ortaya gikarmasi igin..."


Yani tafsili ilim kapsammda muminlerle munafiklari birbirlerinden
ayirmasi igin.

234. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Allah yolunda oldurulenleri... sanmaym..." ister, Allah'm rizasmi


elde etmek maksadiyla kuguk cihatta canlanni feda etmek suretiyle
oldurulsunler, ister buyuk cihatta nefsi kirmak ve nyazet yoluyla hevayi
ezmek suretiyle oldurulsunler, onlan "610 sanmaym... bilakis onlar
diridirler; Rableri yanmda..." gergek hayatla yasamaktadirlar; tabiatin
kirlerinden annmislardir, kutsal huzura yakinlastinlmislardir. "Riziklara
mazhar olmaktadirlar..." manevi riziklara nail olmaktadirlar. Yani
marifetlerle, hakikatlerle besleniyor, nurlarm isigmda aydmlaniyor ve
tipki diger canhlar gibi maddi cennetlerde nziklaniyorlar. Cunku
cennetler degisik mertebelere sahiptirler; kimisi manevi kimisi de
maddidir. Gerek manevi, gerekse maddi cennetlerin her birinin amellere
gore belirginlesen dereceleri vardir. Manevi olani zat ve sifat cennetidir.
Bu cennetlerin derecelerinin ustunlugu, ceberut ve melekut ehlinin
derecelerinin ustunlugune bagh olarak sekillenir. Maddi olani ise fiil
cennetidir. Bu cennetin derecelerinin farkhhgi da yuce semalardan ve
dunya cennetlerinden olusan mulk aleminin derecelerinin farkhligma
gore belirginlesir. Hz. Resulullah'dan (s.a.v) soyle rivayet edilmistir: "
Kardesleriniz Uhud'da sehit dusunce, Allah onlarm ruhlanni yesil
kuslann bedenlerine yerlestirdi; bunlar cennet nehirleri uzerinde uguyor,
cennetin meyvelerinden yiyorlar. Arsm golgesine asilmis altmdan
kandillerin dibine sigmiyorlar." Yesil kuslar semavi cisimlere, kandiller
ise yildizlara isarettir. Yani nezih oluslarmdan dolayi semavi cisimlerden
olusan isik kaynaklarma asihrlar.

Cennet irmaklan ilim kaynaklarma ve ilim yollarma isarettir.


Meyveleri ise haller ve irfanlar anlammdadir. Nehirler ve meyveler,
manevi ve maddi cennetlerine gore belirginlesmek uzere maddidirler.
Cunkii dunyada mevcut olan yiyecekler, igecekler, cinsel birlesmeler,
giysiler ve diger lezzetler ve sehevi arzular ahirette ve semanm
tabakalannda dunyadakinden daha lezzetli ve daha berrak olmak uzere
mevcutturlar.

170- Allah'm lutuf ve kereminden kendilerine verdikleri He sevinirler.


Arkalarmdan gelecek ve henuz kendilerine katilmamis olan sehit
karde§lerine de higbir keder ve korku bulunmadigi mujdesinin sevincini
duymaktadirlar.

AL-i iMRAN SURESi . 235

171- Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'in, muminlerin


ecrini zayi etmeyecegi mujdesinin sevinci igindedirler.

172- Yara aldiktan sonra yine Allah'in ve Resulunun gagnsma


uyanlar, bunlarm iglerinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar igin
pek buyuk bir mukafat vardir.

"Allah'in lutuf ve kereminden kendilerine verdikleri He sevinirler."


Kendilerine bahsedilen saygmhktan, sunulan nimetlerden ve Allah'a
yakm olmaktan dolayi sevinirler. "Henuz kendilerine katilmami§ bulunan
sehit kardeslerinin...", henuz kavustuklan derecelere ulasamamis
kardeslerinin kavusacaklan derecelerden dolayi mutluluk
duymaktadirlar. Qunku en kisa zamanda kendilerinin hallerine ulasma
ve dolayisiyla kendilerine katilma istidadma sahiptirler. "Higbir keder ve
korku bulunmadigi mujdesinin sevincini duymaktadirlar." Onlarm
guvende olmalarmdan, kendileri igin higbir korku ve uzuntunun
olmayacagmdan dolayi sevinmektedirler.

" Onlar. . .nimet .. .sevinci igindedirler..." Kunhunu bilemedikleri buyuk


bir nimet onlarm turn endiselerini gidermistir. Bu da Ridvan makamma
kavusmamn karsihgi olan sifat cennetidir. Ki hemen arkasmdan onlar
igin bu odulun hazirlandigi zikredilmektedir. "ve keremin... sevinci
igindedirler..." buna ek olarak zat cennetinin de kendilerine verileceginin
mutlulugunu yasamaktadirlar. Zat cenneti, varhk kalintilanndan tumuyle
emin olmak demektir ki, bu da onlarm Allah'in kamil sahitleri olduklannin
ifadesidir. Bunun yanmda, yiice Allah, imanlarmin, fiil cenneti seklinde
belirginlesen ecrini, amellerinin sevabmi da zayi etmez. "Allah'in
gagnsma... uyanlar..." zati vahdet iginde fena bularak Allah'in ve
"Resulun..." dosdogru olmanm hakkmi eda etmek suretiyle Resulullahm
gagnsma uyanlar, "Yara aldiktan sonra..." nefislerini kirdiktan sonra...
"bunlarm iglerinden iyilik yapanlar..." musahede makammda sebat
edenler... "ve takva sahibi olanlar" varliklannin kalintilanndan
sakmanlar igin "buyuk bir mukafat vardir..." imanlarmin karsihgi olarak
buyuk bir odiil vardir ve bu da ruhun musahedesidir.

173- Bir kisim insanlar, muminlere: "Du§manlarmiz olan insanlar,


size kar§i asker topladilar; aman sakmm onlardan!" dediklerinde bu,
onlarm imanlarmi bir kat daha arttirdi ve "Allah bize yeter, o ne guzel
vekildir!" dediler.
236. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

174- Bunun uzerine, kendilerine higbir fenalik dokunmadan, Allah' in


nimet ve keremiyle geri geldiler. Boylece Allah' in nzasma uymu§
oldular. Allah buyuk kerem sahibidir.

1 75- Iste o seytan, ancak kendi dostlarmi korkutur. §u halde, eger


iman etmi§ kimseler iseniz onlardan korkmayin, benden korkun.

176- Inkarda yansanlar sana kaygi vermesin. Cunku onlar, Allah' a


higbir zarar veremezler. Allah onlara, ahiretten yana bir nasip vermemek
istiyor. Onlar igin gok buyuk bir a zap vardir.

177- §urasi muhakkak ki, imam verip inkan alanlar, Allah' a higbir
zarar veremezler. Onlar igin elim bir azap vardir.

178- Inkar edenler sanmasinlar ki, kendilerine muhlet vermemiz


onlar igin daha hayirlidir. Onlara ancak gunahlarini arttirmalari igin
firsat
veriyoruz. Onlar igin algaltici bir azap vardir.

"Bir kisim insanlar, muminlere.... dediler..." mu§ahede makamma


eri§meden once "du§manlarmiz olan insanlar, size karsi asker
topladilar; aman sakmm onlardan!" varhgmiza itibar ettiler, sizi dikkate
aldilar; siz de onlann varhgma itibar edin.

"Bu... arttirdi." Bu soz, onlann "imanlarmi. .." yakinlerini, tevhidlerini


arttirdi. Yani Allah'tan gaynsmi nefyederek, ona itibar etmeyerek,
Allah'tan ba§kasmi nefyetmeyi, Allah'i ispat etmenin vesilesi kildilar:
"Allah bize yeter..." dediler. Allah'i mu§ahede ettiler, sonra istikamet
uzere olmak suretiyle sifatlann detaylarma geri donduler ve dediler ki:
"O ne guzel vekildir..." Hz. ibrahim (a.s) ate§e atihrken bu sozu
soylemi§ti de ate§ ona kar§i soguk ve selametli olmu§tu.

"Allah'm nimet ve keremiyle geri geldiler." Az once degindigimiz gibi


sifat ve zat cennetinde hakiki varhkla geri donduler. "Kendilerine higbir
fenalik dokunmadan..." varhk kalmtisi ve ba§kasmi vargorme kotulugu
kendilerine isabet etmeden geri donduler.

Onlar "Allah'm nzasma uymu§ oldular..." suluklan halinde


kar§ilannda belirginle§en sifat cennetidir bu. O sirada gozleri aydmlatan
turden kendileri igin neler saklandigmi bilmiyorlardi. Ki bu da zat
cennetidir. Buna da §u ifadeyle i§aret edilmi§tir: "Allah buyuk kerem
sahibidir ..." ^ Qunku fazlu kerem ho§nutluga ek olarak verilen bir
lutuftur.

AL-i iMRAN SURESi . 237

"Ancak kendi dostlanni korkutur..." §eytan, kendisi gibi nefsiyle


perdelenen insanlan korkutur. Veya sizi dostlanyla korkutur. "Onlardan
korkmayin . . ." onlann varhklanyla donanmayin. "Benden korkun . . .eger "
muvahhid iseniz. Yani benden baskasmdan korkmayin, gunku ayni ve
eseri yoktur onun.
"Inkarda yan§anlar sana kaygi vermesin." Varolussal
perdelenmislikleri ve zati karanhklan seni, bana zarar verebilirler,
seklinde bir endiseye suruklemesin. "Onlar, Allah'a higbir zarar
veremezler..." Kafirlere sure verilmesi ve hayatlarimn uzun olmasi,
azaplannin daha da siddetlenmesinin, iyice asagilanmalannin ve
kugulmelerinin sebebidir. Qunku uzun yasadikga perde uzerine perde
koyarlar, boylece uzaklastikga uzaklasirlar. izzet ve serefin kaynagi
olan Hak'tan uzaklastikga da algakhklan artar.

179- Allah, muminleri bulundugunuz durumda birakacak degildir;


sonunda murdari temizden ayiracaktir. Bununla beraber Allah, size
gaybi da bildirecek degildir. Fakat Allah, resullerinden diledigini ayirt
eder. O halde Allah'a ve resullerine iman edin. Eger iman eder, takva
sahibi olursaniz sizin igin de gok buyuk bir ecir vardir.

180- Allah' in, kereminden kendi lerine verdiklerini infakta cimrilik


gosterenler, sanmasmlar ki o, kendileri igin hayirlidir; tersine bu onlar
igin pek fenadir. Cimrilik ettikleri §ey de kiyamet gununde boyunlarma
dolanacaktir. Goklerin ve yerin mirasi Allah'mdir. Allah butun
yaptiklarmizdan haberdardir.

"Allah, muminleri bulundugunuz durumda birakacak degildir."


islam'in zahirini sergilemekten ve dil ile tasdik etmekten ibaret simdiki
halde birakacak degildir. "Murdari... ayiracaktir." Nefsin sifatlarmi,
vehmin kuskularmi, seytanm paymi, hevanm durtulerini, ihlas ve yakin
gibi kalbin sifatlanndan, ruhun kesif ve musahedelerinden, sir
sohbetlerinden ve yarenliklerinden, irfanm safhgmdan ve Allah igin
sevmekten, sizi smama amagh fitnelere ve musibetlere dugar etmek
suretiyle ayiracaktir.

"Bununla beraber Allah, size gaybi da bildirecek degildir." iginizde


gizli bulunan hakikatlerden ve hallerden ibaret varliginizm gaybma da,
arada resul olmaksizin sizi muttali kilmaz. Qunku sizinle onun arasmda
bir uzakhk vardir, siz buna uygun degilsiniz ve bunlan algilayacak
kapasiteniz de yoktur.

238. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Fakat Allah, resullerinden diledigini ayirt eder." Onu sirlarma,


hakikatlerine kesifle muttali kilar. Ki sizi, sizin agimzdan gayb olan
varliginizm hazinelerine ve sirlarma iletsin. Qunku sizinle onun arasinda
nefsani turdeslik vardir. Bu da ona, sizi dogruya iletme imkanini
vermektedir.

"O halde Allah'a ve resullerine iman edin." Kalben ve kendi


iradenizle tasdik edin, seriata sarilm. Ancak o zaman onlardan mesaji
algilayabilir, kabul edebilirsiniz. "Eger iman ederseniz..." bundan sonra
hakiki imanla inanirsaniz, yakine ulasmak amaciyla suluk ederseniz,
tarikat, yolu izlerseniz, "ve takva sahibi olursaniz..." nefsani
perdelerden
ve suluk engellerinden sakmirsaniz "sizin igin gok buyuk bir ecir vardir."
hakikati kesfetmek gibi buyuk bir odule kavusursunuz.

"Allah'm kendilerine kereminden verdigi..." mail, ilmi, gucii ve nefsi


Allah yolunda, hakkedenler, istidat sahibi olanlar, nebiler ve dogrulara
harcamayan, onlar igin fedakarhk etmeyenler veya Allah'ta fena
bulmayanlar, bilsinler ki:

"Cimrilik ettikleri §ey, kiyamet gunu boyunlanna dolanacaktir."


Boyunlanna zincir olarak gegirilecektir, sevgi duyup baglandiklari bu
seyler, onlann baglanmalarimn, kayitlanmalarmin, Allah'm ruhundan ve
rahmetinden mahrum olmalanmn sebebi, asagilanmalarimn ve Allah'm
cemalinin nurundan perdelenmelerinin gerekgesi olacaktir. "Goklerin ve
yerin mirasi Allah'mdir..." nefisler ve sifatlan, kuvvetler ve kudretler,
ilimler ve mallar... adma varhk dedikleri her sey Allah'mdir. O halde, ne
diye Allah'm malim Allah'a vermeyip cimrilik ediyorlar.

181- "Gergekten Allah fakir, biz ise zenginiz" diyenlerin sozunu and
olsun ki Allah isitmistir. Onlann dediklerini, haksiz yere Nebiyleri
oldurmeleri He birlikte yazacagiz ve diyecegiz ki: Tadm o yakici azabi!

182- Bu, dunyada iken kendi ellerinizle yapmis oldugunuzun


kar§iligidir. Yoksa Allah kullarma zulmetmez.

183- "Dogrusu Allah bize, ate§in yiyecegi bir kurban getirmedikge


higbir resule inanmamamizi emretti" diyenlere §6yle de: Size, benden
once mucizelerle, dediginiz He nice resuller geldi. Eger dogru insanlar
iseniz, ya onlan nigin oldurdunuz?

AL-i iMRAN SURESi . 239

184- Eger seni yalancilikla itham ettilerse; gergekten, senden once


apagik mucizeler, sahifeler ve aydmlatici kitap getiren nice resuller de
yalancilikla itham edildi.

185- Her canli olumu tadacaktir. Ve ancak kiyamet gunu


yaptiklarinizm karsiligi size tastamam verilecektir. Kim cehennemden
uzaklastmlip cennete konursa o, gergekten kurtulusa ermi§tir. Bu dunya
hayati ise aldatma metamdan ba§ka bir §ey degildir.

186- And olsun ki, mallarmiz ve canlanmz konusunda imtihana


gekileceksiniz; sizden once kendilerine kitab verilenlerden ve
musriklerden birgok uzucu sozler i§iteceksiniz. Eger sabreder ve takva
gosterirseniz. Muhakkak ki bu, i§lerin en degerlisidir.

187- Allah, kendilerine kitab verilenlerden, "onu mutlaka insanlara


agiklayacaksmiz, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek soz almi§ti. Onlar ise
bunu kulak ardi ettiler, onu az bir dunyaliga degi§tirdiler. Yaptiklan
ali§-
veri§ ne kotu!

"Gergekten Allah .. .i§itmi§tir. . .eger dogru insanlar iseniz..." Rivayet


edilir ki: israilogullarma gonderilen Nebiylerin, Nebiyliklerini kanitlamak
maksadiyla bir kurban getirirlerdi. Sonra Allah'a dua ederlerdi. Derken
gokten bir ates gelir bu kurbani yerdi. Bunun tevili; nefislerini getirip
Allah'a kurban olarak sunmalan, zuhd ve ibadetle Allah'a dua etmeleri,
sonra ruh semasmdan ask atesinin gelip onu yemesi, vahdette yok
etmesidir. Ancak bundan sonra Nebiylikleri sahih olur, zuhur ederdi.
israilogullannin avami da bu hadiseyi duyduklannda ona zahiri sekliyle
inandilar. Gergi kudret aleminde bunun zahirinin olmasi da mumkundur.
Bu yuzden israilogullan her Nebiyden bu mucizeyi gostermesini
istediler. israilogullan bu olayi zahiriyle ele almak suretiyle yanhshk
yaptiklan gibi, Allah'a borg vermeyi de zahiren algilayip yanhs
anlamislardi. Cunkii Allah'a borg vermek; sevap kazanmak, Hakk'm
sifat ve fiillerine sahip olmak igin sulukta mahv olmak suretiyle fiil ve
sifatlan feda etmek, boylece abdallann makammi elde etmek igin infak
seklinde Allah yolunda mal harcamaktir. Ama onlar Allah'a borg vermeyi
bu sekilde anlamadilar. Bilakis Hakk'm fakir, kendilerinin ise zenginligi
seklinde anladilar. Ya da her iki hadise baglaminda da meseleyi
anladiklan halde Nebiylere karsi buyukluk tasladilar.

240. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

188- Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadiklari He ovulmek


isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardir. Onlarigin elem
verici bir azap vardir.

189- Goklerin ve yerin hukumranligi Allah' mdir. Allah' in her seye


gucu yeter.

190- Goklerin ve yerin yaratili§mda, gece He gunduzun birbiri


ardmca gelip gidisinde akliselim sahipleri igin gergekten agik ibretler
vardir.

191- Onlar, ayakta dururken, otururken, yanlan uzerine yatarken


Allah'i anarlar, goklerin ve yerin yaratili§i hakkmda derin derin
dusunurler ve soyle derler: Rabbimiz! Sen bunu bo§una yaratmadm.
Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabmdan koru!

Ettiklerine sevinenler..." gergeklestirdikleri ibadetleri,


baskalanm kendilerine tercih etme amelini ve yaptiklan her turlu iyiligi
begenen, onemseyen, boylece onlan birer deger olarak gordukleri igin
perdelenen "ovulmek isteyenler...", bunlardan dolayi insanlann
kendilerini ovmelerini isteyenler, boylece ovgu ve senayi insanlardan
bekledikleri igin perdelenen ya da ayni zamanda Allah katmda ovulmeyi
isteyenler, diger bir ifadeyle "yapmadiklari He..." ovulmek isteyenler,
evet, onlann kurtulacaklanni sanma. Bilakis o fiilleri Allah, onlann
aracihgiyla yapmistir. Qunku Allah'tan baska kimsenin fiili yoktur. Allah
sizi de yaptiklannizi da yaratmistir. Sanma ki onlar yoksunluk
azabmdan "kurtulacaklardir..." Bilakis "Onlar igin elem verici bir azap
vardir..." istidatlan oldugu halde ondaki guzelliklerden perdelendikleri
igin elem verici azaba ugrayacaklardir. Oysa onlardan beklenen erdemi,
guzel fiili Allah'a nisbet etmeleri, kendi gug ve kudretlerinden siynhp
O'na dayanmalan, fiili kendilerinden bilmek suretiyle perdelenmemeleri
ve bu fiillere karsihk ovgu ve sena beklentisi iginde olmamalanydi.

"Goklerin ve yerin hukumranligi Allah'mdir." Hig kimse bunlarda


higbir seye sahip degildir ki, baskasma bir sey verdiginde , bu bagisiyla
ovunsun, sevinsin. "Allah'm her §eye gucu yeter." O'ndan baskasi
herhangi bir fiile gug yetiremez ki, bu fiili deger olarak gorup onunla
ovunsun; kendini begenerek ovguyle fiiline baksm!

AL-i iMRAN SURESi.241

"Onlar... Allah'i anarlar..." butun hallerde, butun durus ve bigimlerde


"ayakta dururken..." ruh makammda musahede anmda, "otururken..."
kalp mahallinde mukasefe esnasmda, "yanlari uzerine yatarken... " nefis
mekanmda mucahede edip oteye beriye gidip gelirken Allah'i
zikrederler. "Derin derin du§unurler..." 6z akillanyla, yani vehmin turn
katkilanndan armmis akillanyla "yaratili§i hakkmda..." ruhlar ve
bedenler aleminin yaratihsi hakkmda dusunurler ve musahede
sirasmda soyle derler: "Rabbimiz! Sen bunu bosuna yaratmadm."
Senden gayri bir sey olarak yaratmadm. Cunku Hak'tan gayrisi batildir.
Bilakis, bunlan isimlerin ve sifatlarinin mazharlan kildm. "Sen/ tesbih
ederiz..." seni, senden baskasmm varhgmdan tenzih ederiz. Herhangi
bir seyin senin tekligine es olmasmdan veya tekligini gift kilmasmdan
berisin. "Bizi cehennem azabindan koru..." Kevnlerle senin fiillerinden,
fiillerle de sifatlanndan, sifatlarla da zatmdan perdelenme atesinden
koru. Mutlak, tarn ve yeterli bir koruma istiyoruz.

192- Ey Rabbimiz! Dogrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artik


onu rusvay etmi§sindir. Zalimlerin hig yardimcilan yoktur.

193- Ey Rabbimiz! Gergek §u ki biz, "Rabbinize inanm!" diye imana


gagiran bir davetgiyi i§ittik, hemen iman ettik. Artik, bizim gunahlanmizi
bagi§la, kotuluklerimizi ort, ruhumuzu iyilerle beraber at, ey Rabbimiz!

194- Rabbimiz! Bize, Resullerin vasitasiyla vaat ettiklerini de ikram


et ve kiyamet gununde bizi rezil-rusvay etme; suphesiz sen vadinden
caymazsin!

195- Bunun uzerine Rableri, onlarm dualarmi kabul etti. Ben, erkek
olsun kadm olsun- ki hep birbirinizdensiniz- iginizden, gali§an higbir
kimsenin yaptigmi bo§a gikarmayacagim. Onlar ki, hicret ettiler,
yurtlarmdan gikarildilar, benim yolumda eziyete ugradilar, garpistilar ve
oldurulduler; and olsun, ben de onlarm kotuluklerini ortecegim ve onlari
altlarmdan irmaklar akan cennetlere koyacagim. Bu mukafat, Allah
tarafmdandir. Allah; kar§iligm guzeli O'nun katindadir.

"Ey Rabbimiz! Dogrusu sen, kimi cehenneme koyarsan..."


yoksunluk atesine koyarsan, " artik onu rusvay etmi§sindir." varhk
kalmtilariyla onu rezil etmissindir. Qunku varhk tumuyle zillet, utang ve
rezilliktir. "Zalimlerin... yoktur." Gayriyi mutlak veya kahnti olarak bir
deger gibi gorenlerin "hig yardimcilan yoktur."

242. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Ey Rabbimiz! Gergek §u ki biz...i§ittik." kalp kulagimizla "bir


davetgiyi.." ruh vadisinin kenan olan sirlanmizdan ayni imana "gagiran"
davetgiyi isittik. "Rabbinize inanm. " diyordu. Rabbinizi musahede edin,
diyordu, biz de musahede ettik. "Ey Rabbimiz!... bagi§la." sifatlanmizin
gunahlanm kendi sifatlannla bagisla. "...6rt..." fiillerini gostermek
suretiyle bizim fiillerimizin kotuluklerini ort. " Ruhumuzu al..."
abdallardan olusan iyilerle beraber ruhlanmizi zatlanmizdan al. Ki sen
onlan kendi zatmla, zatlanndan vefat ettirdin. Butunuyle vefat
etmeksizin sifat mahvi makammda kendi halleriyle basbasa kalan
iyilerle beraber degil. "Rabbimiz! Bize... vaat ettiklerini ikram et."
Resullerin..." pesinden gitmenin karsihgi olarak. Veya Resullerinin
aracihgiyla vaat ettigin, fenadan sonra bekayi, tevhidden sonra
bahsedilmis varhkla istikamet bulma vaadini gergeklestir.

"Kiyamet gununde bizi rezil-rusvay etme." buyuk kiyametin koptugu


gun, butun mahlukatin tek ve karsi konulmaz gucun sahibi Allah'm
huzurunda toplandigi vakit, vahdet nedeniyle kesretten, cem nedeniyle
tafsilden perdelenmek seklinde bizi rezil etme. "§uphesiz sen vaadinden
caymazsm." Aksi takdirde, onumuzde ulasamadigimiz bir makam kahr.

"Bunun uzerine Rableri, onlarm dualarmi kabul etti. Ben erkek


olsun...iginizden, gali§an higbir kimsenin yaptigini bo§a
gikarmayacagim." Kalp erkegi olarak ihlas, yakin ve kesif gibi kalbi
amelleri isleyen veya "kadm olsun..." nefis kadmi olarak ibadet,
mucahede ve riyazet gibi kahpsal amelleri gergeklestiren hig kimsenin
amelini zayi etmeyecegim. "Ki hep birbirinizdensiniz..." sizi tek bir asil,
tek bir hakikat, yani insanhk ruhu birlestirmektedir. Yani bazmiz
bazmizm menseisiniz. Bu yuzden bazmiza sevap verilirken diger
bazmiz mahrum birakilmayacaksimz.

"Onlar ki, hicret ettiler..." nefsin aliskanhklan yurtlanndan.


"gikarildilar..." nefsin sifatlan diyarmdan. Veya lezzet aldiklan
hallerinden hicret ettiler, banndiklan makamlanndan gikarildilar. " Benim
yolumda eziyete ugradilar..." Fiillerimi suluk etme yolunda musibetlerle
smandilar, mihnetlere ugradilar, zorluklan ve fitneleri astilar, ki sabirla
aynssmlar, sifatlanmin suluku yolunda tevekkulle basanya ulassmlar,
celal, azamet ve buyukluk satvetleriyle kurtulusa ersinler. Ve nzaya
kavussunlar. "Qarpi§tilar..." benim ugruma cihad ederek varhk

AL-i iMRAN SURESi . 243

kahntilanyla garpistilar. "Oldurulduler..." tumuyle fena buldular. "And


olsun, ben de onlarin kotuluklerini ortecegim..." buyuk kuguk butun
kotuluklerinin uzerini ortecegim. Yani varliklarimn kalintilannin
kotuluklerini. "onlan... koyacagim..." onceden zikredilen ug cennete
koyacagim. "bu mukafat." onlardan aldigim ug varligm karsihgidir.
"Allah; karsiligin guzeli O'nun katmdadir..." O'nun katmda mutlak
sevaptan baskasi olmaz ve ondan baska da kimse kalmaz. Bu yuzden "
Allah..." denilmistir. Qunku " Allah" ismi butun sifatlan cami isimdir. Bu
baglamda " Rahman" denmesi ya da zat ismi dismdaki baska bir ismin
kullamlmasi yerinde olmazdi.

196- Inkarcilann diyar diyar dola§masi, sakin seni aldatmasm!

197- Azicik bir menfaattir o. Sonra onlarin varacaklan yer


cehennemdir. O ne kotu van§ yeridir!

198- Fakat Rablerine kar§i gelmekten sakmanlar igin, Allah


tarafindan bir ikram olarak, altlarindan irmaklar akan, ebedi olarak
kalacaklari cennetler vardir. Iyi ki§iler igin Allah katmdaki daha
hayirlidir.

199- Ehl-i Kitaptan oyleleri var ki, Allah' a, hem size indirilene, hem
de kendilerine indirilene tarn bir samimiyetle ve Allah' a boyun egerek
iman ederler. Allah 'in ayetlerini az bir paraya satmazlar. i§te onlar igin
Rableri katmda ecirleri vardir. §uphesiz Allah, hesabi gabuk olandir.

200- Ey iman edenler! Sabredin; sebat gosterin; hazirlikli ve uyanik


bulunun ve Allah'tan korkun ki ba§ariya erisebilesiniz.

"inkarcilann... dolasmasi, sakin seni aldatmasm." Hak din olan


tevhidden perdelenmislerin makamlarda ve hallerde dolasip durmasi
seni yamltmasin. "Azicik bir menfaattir o." Makamlarla perdelenme ve
makamlar arasmda dolasip durma azicik bir yararlanmadir. "Sonra
onlarin varacaklan yer cehennemdir..." yoksunluk cehennemine
varacaklardir. "O ne kotu vans yeridir!... Fakat Rablerine karsi
gelmekten sakman..." muminler igin, yani ug varhk turunden
soyutlananlar igin ug cennet "bir ikram olarak..." hazirlanmistir " Allah
tarafindan..."
"Ehl-i Kitaptan oyleleri var ki..." tevhidden perdelenmis ve haller ve
makamlar arasmda donup dolasmakla nitelenmis kimselerden oyleleri
var ki, bunlar "Allah'a ...iman ederler..." zati tevhidi gergeklestirirler.
"Size indirilene..." tevhid ilmine ve istikamete, " kendilerine
indirilene..."

244. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yaratihs ve ahiret ilmine inanirlar. " Allah'a boyun egerler..." Zatm


tecellisine elverislidirler. "Allah'm ayetlerini . . .satmazlar." Sifatimn
tecellilerini, azhkla nitelenen varhk kalmtilari pahasma satmazlar. " l§te
onlar igin Rableri katmda ecirleri vardir." onlar igin yukanda isaret
edilen cennetler vardir. " §uphesiz Allah, hesabi gabuk olandir." Onlan
sorgular ve yapip ettiklerinin karsihgini verir. Kendilerinde varhk
kahntisindan bir sey bulunanlan cezalandinr veya ug yerdeki
derecelerine gore varhk kahntilarini nefyederek onlan odullendirir.

"Ey iman edenler! Sabredin..." Allah igin; " sebat gosterin..." Allah
ile beraber: "Rabita kurun..." Allah ile... Nefis makammda mucahede
ile sabredin, kalp makammda mukasefe ile celal sifatimn tecellilerinin
zorlu gucuyle beraber sebat edin ve ruh makammda zatlannizi
musahedeye baglaym, rabita kurun, ki gesitlenme ile fetret, gaflet veya
gaybet hali size galip gelmesin. "Allah'tan korkun..." sabir makammda
muhalefet etmekten ve riyakarhktan; sebat makammda itiraz ve dolup
tasmaktan; rabita/baglanma makammda ise varhk kahntilarmdan ve
cefadan sakmm ki,-insallah- otesinde baska kurtulus bulunmayan hakiki
ve ebedi kurtulusla felaha eresiniz.

NiSASURESi.245

NiSASURESi

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla

1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da e§ini


yaratan ve ikisinden birgok erkekler ve kadmlar uretip yayan
Rabbinizden sakinm. Adim kullanarak birbirinizden dilekte
bulundugunuz Allah'tan ve akrabalik haklarma riayetsizlikten de sakinm.
Suphesiz Allah sizin uzerinizde gozetleyicidir.

"Ey insanlar!... Rabbinizden sakinm." Sizden hayirlar sudur ettigi


sirada Allah'm sifatiyla sifatlamn ve sizden sudur eden hayirlann
suduru esnasmda o sifati kendiniz igin bir koruyucu olarak kabul ediniz
ve "bu hayir mutlak kadir olandan sudur etti" deyiniz. O "sizi bir tek
nefisten yaratti." Kulli nefs-i natika'dan yaratti. Kulli nefs-i natika,
alemin kalbi ve gergek Adem'dir. "Ondan da esini yaratti." Ondan
dogan hayvani nefsi yaratti. Rivayete gore, hayvani nefis, kevn alemin
asagismdaki cihet olan sol kaburga kemiginden yaratilmistir. Cunku bu
cihet Hakk'm altmda bulunan cihetten daha zayiftir. Eger esi olmasaydi
dunyaya indirilmeyecekti. Nitekim, meshur hikayedir: iblis once esini
yoldan gikanr, onu aldatarak Adem'i aldatmak igin bir araci olarak
kullanir. Hig kuskusuz, bedensel taalluk ancak esi aracihgiyla
gergeklesebilir: "Ikisinden birgok erkekler... yaydi." Babalarma geken
kalp sahiplerini ve "kadmlar yaydi." annelerine geken nefis ve tabiat
sahiplerini uretip yaydi. "Allah'tan... sakinm..." O'nun zatmda kendi
varhgmizi ispat etmekten kagmm. Sizden varhk kalmtilan zuhur ettigi
sirada, tevhidde fena bulmak suretiyle O'nu kendiniz igin bir koruma
kill n. Ta ki fenayi gormekle perdelenmeyesiniz. "Admi kullanarak
birbirinizden dilekte bulunuyorsunuz." Kendi admizi kullanarak degil.
"Akrabalik haklarma riayetsizlikten de sakinm." Gergek akrabalardan
da sakinm. Yuksek ilkelerle bagi koparmaktan, Nebilerin ve velilerin

246. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ruhlanyla sevgi bagini kesmekten sakinm. Mutlulugunuzun ve


kemalinizin gergekle§mesi igin onlan kendiniz igin bir koruma kilmiz.
Qunku sevgiyi yitirmek suretiyle akrabahk baglarmi kesmek, insani
butunle§me ve vahdetten gevirip aynlik ve kesrete yoneltir. i§te bu
gergek bir gazap, Hak Teala'dan kulli bir uzakliktir. Bu yuzden Hz.
Rasulullah (s.a.v) §6yle buyurmu§tur: " Akrabahk baglarmi gozetmek
omru uzatir." Bekanin devamini gerektirir.

Bil ki, zahiri akrabahk, batini gergek butunlugun bir suretidir.


Tevhitte zahirin hiikmu batinin hukmii gibidir. Zahiri akrabaligi
gozetemeyen kimse, ba§kalanna gore, batini akrabaligi gozetememeye
gok daha yakindir. "§uphesiz Allah sizin uzerinizde gozetleyicidir." Sizi
gozetler ki, herhangi bir sifatinizin veya varlik kalintilannizdan bir
kalintinin zuhur etmesiyle O'ndan perdelenmeyesiniz, dolayisiyla azaba
dugar olmayasmiz.

2- Yetimlere mallarmi verin, temizi pis olanla degi§meyin, onlarm


mallarmi kendi mallarmiza katarak yemeyin; gunku bu, buyuk bir
gunahtir.

3- Eger yetimlerin haklarma riayet edememekten korkarsaniz


begendiginiz kadmlardan iki§er, tiger, dorder aim; yahut da sahip
oldugunuz He yetinin. Bu, adaletten ayrilmamaniz igin en uygun olanidir

4- Kadmlara mehirlerini gonul nzasi He verin; eger gonul hoslugu He


o mehrin bir kismmi size bagi§larlarsa onu da afiyetle yeyin.

5- Allah' in gegiminize dayanak kildigi mallarmizi akli ermezlere


vermeyin; o mallarla onlan besleyin, giydirin ve onlara guzel soz
soyleyin.

6- Evlilik gagma gelinceye kadar yetimleri deneyin, eger onlarda


akilca bir olgunlasma gorurseniz hemen mallarmi kendilerine verin.
Buyuyecekler diye o mallari israf He tez elden yemeyin. Zengin olan,
iffetli olmaya gali§sm, yoksul olan da uygun olarak yesin. Mallarmi
kendilerine verdiginiz zaman yanlarmda §ahit bulundurun. Hesap
sorucu olarak da Allah yeter.

7- Ana-babamn ve yakmlarm biraktiklarmdan erkeklere bir pay


vardir; ana-babanm ve yakmlarm biraktiklarmdan kadmlara da bir pay
vardir. Gerek azmdan, gerek gogundan belli bir hisse ayrilmistir.
NiSASURESi.247

8- Yakinlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazir bulunursa


bundan, onlari da riziklandirm ve onlara guzel soz soyleyin.

9- Geriye eli ermez, gucu yetmez gocuklar biraktiklari takdirde


halleri nice olur diye korkacak olanlar korkup titresinler; Allah'tan
sakmsinlar ve dogru soz soylesinler.

10- Haksizlikla yetimlerin mallanm yiyenler §uphesiz kannlarma


ancak ates tikmmis olurlar; zaten onlar alevlenmis atese gireceklerdir.

11- Allah size, gocuklarmiz hakkmda, erkege, kadmin pay in in iki


misli emreder. Ikiden fazla kadin iseler, olunun biraktiginin ugte ikisi
onlarmdir. Eger yalmz bir kadinsa yansi onundur. Olenin gocugu varsa,
ana-babasindan her birinin mirastan altida bir hissesi vardir. Eger
gocugu yok da ana-babasi ona varis olmu§ ise, anasina ugte bir du§er.
Eger olenin kardesleri varsa, anasina altida bir duser. Butun bu paylar
olenin yapacagi vasiyetten ve borgtan sonradir. Babalarmiz ve
ogullarimzdan hangisinin size, fayda bakimmdan daha yakm oldugunu
bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafmdan konmu§ farzlardir. §uphesiz Allah
Him ve hikmet sahibidir.

12- Yapacaklari vasiyetten ve borgtan sonra eslerinizin, eger


gocuklari yoksa, biraktiklannm yansi sizindir. Qocuklari varsa
biraktiklarmin dortte bin sizindir. Qocugunuz yoksa, sizin de,
yapacagmiz vasiyetten ve borgtan sonra, biraktigmizm dortte biri
onlarmdir. Qocugunuz varsa, biraktigmizm sekizde biri onlarmdir. Eger
bir erkek ve kadmin, ana babasi ve gocuklari bulunmadigi halde, mail
mirasgilara kalir ve bir erkek yahut bir kiz karde§i varsa, her birine
altida
bir du§er. Bundan fazla iseler ugte hire ortaktirlar. Bu taksim yapilacak
vasiyetten ve borgtan sonra, kimse zarara ugramaksizm yapilacaktir.
Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her §eyi hakkiyla bilendir,
halimdir.

13- Bunlar, Allah 'in smirlandir. Kim Allah 'a ve Rasulune itaat ederse
Allah onu, zemininden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada
devamli kalicidirlar; i§te buyuk kurtulu§ budur.

14- Kim Allah' a ve Rasulune kar§i isyan eder ve smirlarmi a§arsa


Allah onu, devamli kalacagi bir ate§e sokar ve onun igin algaltici bir
azap vardir.

15- Kadmlarmizdan fuhus yapanlara karsi aranizdan dort §ahit


getirin. Eger §ahitlik ederlerse, o kadinlari olum alip goturunceye kadar
evlerde hapsedin.

248. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

16- iginizden fuhus yapan her iki tarafa ceza verin; eger tevbe eder,
uslanirlarsa artik onlara ceza verip eziyet etmekten vazgegin; gunku
Allah tevbeleri gok kabul eden ve gok esirgeyendir.

17- Allah' in kabul edecegi tevbe, ancak bilmeden kotuluk edip de


sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; i§te Allah bunlarm tevbesini
kabul eder; Allah her §eyi bilendir, hikmet sahibidir.

18- Yoksa kotulukleri yapip yapip da iglerinden birine olum gelip


gatmca "Ben §imdi tevbe ettim" diyenler He kafir olarak olenler igin
tevbe yoktur. Onlar igin aci bir azap hazirlamisizdir.

19- Ey iman edenler! Kadmlara zorla van's olmaniz size helal


degildir. Apagik bir edepsizlik yapmadikga, onlara verdiginizin bir
kismmi ele gegirmeniz igin de kadinlan sikistirmaym. Onlarla iyi geginin.
Eger onlardan hoslanmazsaniz biliniz ki Allah' in hakkmizda gok hayirli
kilacagi bir §eyden de ho§lanmami§ olabilirsiniz.

20- Eger bir e§i birakip da yerine ba§ka bir e§ almak isterseniz,
onlardan birine yuklerle mehir vermi§ olsamz dahi ondan higbir §eyi geri
almaym. Siz iftira ederek ve apagik gunah i§leyerek onu geri alir
mismiz?

21- Vaktiyle siz birbirinizle ha§ir-ne§ir oldugunuz ve onlar sizden


saglam bir teminat almis oldugu halde onu nasil geri alirsmiz!

22- Gegmi§te olanlar bir yana, babalarmizm evlendigi kadmlarla


evlenmeyin; gunku bu bir hayasizliktir, igreng bir §eydir ve kotu bir
yoldur.

23- Analarmiz, kizlarmiz, kiz karde§leriniz, halalarmiz, teyzeleriniz,


kardes kizlari, kiz karde§ kizlari, sizi emziren analarmiz, sut bacilanniz,
eslerinizin analan, kendileriyle birlestiginiz eslerinizden olup
evlerinizde
bulunan uvey kizlarmiz size haram kilindi. Eger onlarla henuz
birle§memi§seniz kizlarini almanizda size bir mahzur yoktur. Kendi
sulbunuzden olan ogullarmizm e§leri ve iki kiz kardesi birden almak da
size haram kilindi; ancak gegen gegmistir. Allah gok bagislayici ve
esirgeyicidir.

24- Sahip oldugunuz cariyeler mustesna, evli kadmlar da size


haram kilindi. Allah' in size emri budur. Bunlardan ba§kasini, namuslu
olmak ve zina etmemek uzere mallarimzla istemeniz size helal kilindi.
Onlardan faydalanmaniza kar§ilik kararla§tirilmi§ olan mehirlerini verin.
Mehir kesiminden sonra kar§ilikli anla§mamzda size gunah yoktur.
§uphesiz, Allah Him ve hikmet sahibidir.

NiSASURESi.249

25- Iginizden, imanli hur kadmlarla evlenmeye gucu yetmeyen


kimse, ellerinizin altmda bulunan imanli geng (kizlardan)
cariyelerinizden alsm. Allah sizin imaninizi daha iyi bilmektedir. Hep
aym koktensiniz. Oyle ise iffetli ya§amalan, zina etmemeleri ve gizli dost
da tutmamalan §arti ve sahiplerinin izni He onlan nikahlayip aim,
mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhu§
yaparlarsa onlara, hur kadmlarm cezasinm yansi uygulanir. Bu,
iginizden gunaha dusmekten korkanlar igindir. Sabretmeniz ise sizin igin
daha hayirlidir. Allah gok bagi§layici ve esirgeyicidir.

26- Allah size agiklamak ve sizi, sizden oncekilerin yollanna iletmek


ve sizin gunahlarmizi bagi§lamak istiyor. Allah hakkiyla bilicidir, yegane
hikmet sahibidir.
27- Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; §ehvetlerine uyanlar ise
busbutun yoldan gikmanizi isterler.

28- Allah sizden hafifletmek ister; gunku insan zayif yaratilmi§tir.

29- Ey iman edenler! Kar§ilikli nzaya dayanan ticaret olmasi hall


mustesna, mallarmizi, batil He aranizda yemeyin. Ve kendinizi
oldurmeyin. §uphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.

30- Kim dusmanlik ve haksizlik He bunu yaparsa bilsin ki onu ate§e


koyacagiz; bu ise Allah' a gok kolaydir.

"Yetimlere... verin..." babalan konumundaki kutsi ruhun


terbiyesinden kopmu§ ruhani kuvvetlerinize "mallarini..." bilgilerini ve
kemallerini verin, onlan bunlarla terbiye edin.

"Pis olanla degi§meyin..." maddi, hayali olgularla, vesveselerle,


vehmin durtuleriyle ve nefsin aym zamanda mail konumunda olan sair
kuvvetleriyle degi§meyin " temiz olani..." Temiz olan mallarini,
yukanda saydigimiz pis seylerle degismeyin.

"Onlann mallarini kendi mallarmiza katarak yemeyin." Onlan n


mallarini kendi mallarmiza karistirmayin. Hakki batila benzetmeyin ve
maddi lezzetlerinizi ve nefsani kemalatimzi temin etmek igin
kullanmayin. Degersiz dunyevi istekleriniz hususunda onlardan
yararlanmayin, onlan nefislerinizin gidasi haline getirmeyin. " Qunku bu,
buyuk bir gunahtir..." perdelenmedir bu, yoksunluktur.

250. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

31- Eger yasaklandiginiz buyuk gunahlardan kagmirsaniz, sizin


kuguk gunahlarmizi orteriz ve sizi §erefli bir yere sokariz.

32- Allah' in sizi, birbirinizden ustun kildigi §eyleri hasretle arzu


etmeyin. Erkeklerin de kazandiklarmdan nasipleri var, kadmlarin da
kazandiklarmdan nasipleri var. Allah'tan lutfunu isteyin; §uphesiz Allah
her §eyi bilmektedir.

33- Her biri igin, ana baba ve akrabanm biraktigmdan varisler kildik.
Yeminlerinizin bagladigi kimselere de paylarini verin. Qunku Allah her
§eyi gormektedir.

34- Allah' in insanlardan bir kismini digerlerine ustun kilmasi


sebebiyle ve mallarindan harcama yaptiklan igin erkekler kadmlarin
yoneticisi ve koruyucusudur. Onun igin saliha kadmlar itaatkardir.
Allah' in kendilerini korumasma kar§ilik, gizliyi koruyucudurlar. Ba§
kaldirmasindan endi§e ettiginiz kadinlara ogut verin, onlan yataklarda
yalmz birakm ve dovun. Eger size itaat ederlerse artik onlarm aleyhine
ba§ka biryol aramaym; gunku Allah yucedir, buyuktur.

35- Eger kan-kocanm aralarmin agilmasindan korkarsaniz, erkegin


ailesinden bir hakem ve kadmm ailesinden bir hakem gonderin. Bunlar
banstirmak isterlerse Allah aralarini bulur; §uphesiz Allah her §eyi bilen,
her §eyden haberdar olandir.

36- Allah'a ibadet edin ve O'na higbir §eyi ortak ko§maym. Ana-
babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakm kom§uya, uzak
komsuya, yakm arkadasa, yolcuya, ellerinizin altmda bulunanlara iyi
davranm; Allah kendini begenen ve daima boburlenip duran kimseyi
sevmez.

"Eger yasaklandiginiz buyuk gunahlardan kagmirsaniz..." Varhkta


Allah'tan gayriyi ispat etmek §eklindeki Zat, sifat ve fiil baglammdaki
§irkten kagmirsaniz... Qunku buyuk gunahlann en buyugu Allah'in
varligmdan baska varhk ispatlamaktir. Nitekim soyle denmistir: " Varhgm
oyle bir gunah ki baska gunahla mukayese edilmez." Ardmdan, zata
ziyade niteliginde sifatlar ispat etmek seklinde zatta ikilik ispat etme
gunahi gelir. Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "ihlas; O'ndan
sifatlan nefyetmek demektir." "Sizin kuguk gunahlarmizi orteriz..."
Nefsin ve kalbin zaman zaman kendine ozgii herhangi bir sifatla zuhur
etmesi seklindeki gunahlarmizi orteriz. Qunku tevhid nurunun zuhur
etmesinden sonra bunlar artik ispat olunmazlar. " Ve sizi §erefli bir yere
sokariz." Cem ayni huzuruna sokariz ki, seref ancak oradadir.

NiSASURESi.251

"Allah'in sizi, birbirinizden ustun kildigi §eyleri hasretle arzu


etmeyin." ilk varolussal istidatlara gore duzenlenen kemalatlar
baglaminda sizden ustun olanlarm konumlanni hasretle arzu etmeyin.
Qunku her istidat, huviyetiyle ezelden itibaren bir kemal ve kendine
uygun bir mutluluk gerektirir ve bu ozel kemalin baskasi tarafmdan elde
edilmesi imkansizdir. Bu yuzden "temenni" kelimesi kullamlmistir.
Cunku temenni; sebebinin imkansizhgi nedeniyle isteyen igin hasil
olmasi imkansiz olan seyin istenmesi anlammdadir. "Erkeklerin..." vasil
olmus fertlerin asli istidatlannin nuru aracihgiyla kazandiklarmdan bir
paylan var. "Kadmlarm..." yani eksiklerin, vuslatta yetersiz kalanlann
da "kazandiklarmdan nasipleri var..." bu nasip istidatlan olgusune gore
belirginlesir. "Allah'tan lutfunu isteyin." Tezkiye ve annma aracihgiyla
yuce Allah'tan istidadmizm gerektirdigi kemali size lutfetmesini isteyin
ki,
bu, sizinle Allah arasma girip de perdelenmenize ve O'ndan yoksunluk
atesiyle azap gormenize neden olmasm. "§uphesiz Allah her §eyi..."
size gizli olan, istidadmiz kapsammda bilkuvve bulunan her seyi
"bilmektedir..." ve size layik olan sekilde icabet etmektedir. Nitekim,
soyle buyurmustur: "O size istediginiz her §eyi verdi..." (ibrahim, 34)
istidadmiz lisani ile istediginiz her seyi verdi. istidat dili ile isteyen
herkese istedigi mutlaka verilir.

Nitekim, bir diger ayette de soyle buyurmustur: "Bana dua edin,


kabul edeyim." (Miimin, 60) "Allah'a ibadet edin..." Sirf O'na yonelin
ve boyun egip zelil olmanm son noktasi olarak O'nda fena bulun. "O'na
higbir §eyi ortak ko§mayin..." herhangi bir seyde varhk ispat ederek
O'na ortak kosmayin. "Ana-babaya . . .iyi davranm . . ." Kalbi doguran ruha
ve nefse iyi davranm; o sizin hakikatinizdir; siz ondan baskasi degilsiniz.
Dolayisiyla ruhun ve nefsin haklanni eksiksiz yerine getirin, onlan en
uygun sekilde gozetin. Birincisinden (ruhtan) feyiz aim, ona yonelin,
teslim olup saygi gosterin; ikincisini (nefsi) anndirin, dunya sevgisi
kirlerinden koruyun.

Hirs ve ag gozluluk gibi olumsuz nitelikler sebebiyle algalmaktan,


seytanm serrinden ve dusmanligmdan muhafaza edin. §efkat ve
hamiyetle ona yardim edin, haklanni en genis sekliyle verin; ama
arzulanna yonelik paylanni engelleyin. "Akrabaya..." asli istidat
bakimindan size yakm ve ruhani agidan size benzeyen, dolayisiyla
hakikatte sizinle uyumlu olanlara, "yetimlere..." istidat sahibi olup da
gergek baba konumundaki kutsal ruhtan perdelenmek suretiyle

252. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kopanlara, "yoksullara..." amel ettikleri halde mallan, yani ilimden,


irfandan ve hakikatlerden nasibi olmadigi igin yerlerinde durakalan,
yerlerinden aynhp yurumeye mecal bulamayan, ama akibetleri fiil
cenneti oldugu igin mutlu ve Salih olan kimselere, "yakm kom§uya..."
suluk makamlan iginde senin makamma yakm bir makamda bulunan
kimselere, "uzak kom§uya... "senin makammdan uzak olan makammda
olan kimselere, "yakm arkadasa..." senin makamimn aynismda
bulunan, seyirde sana eslik eden yoldasa," yolcuya..." Hak yolunda
suluk eden, nefis bannagmdan uzak gurbete giren ve de henuz Allah
ehli kimselerin makamlanndan birine ulasamayan kimseye, "ellerinizin
altmda bulunanlara..." iradenize bagh, sevginizin ehli olup koleleriniz
konumunda olan kimselere... her birine konumuna uygun sekilde
davranm; layik oldugu iyilik turunii sergileyin.

istersen "akraba" yi, insanm yuce melekuta ulasmasina aracihk


eden armdinci duygu ve ameller, "yetimler" i, daha once de
vurgulandigi gibi ruhani kuvvetler, "yoksullar" i, zahiri duyular gibi
seylerden olusan nefsani kuvvetler, "yakm komsu" yu, akil, "uzak
komsu" yu vehim, "yakm arkadas" i sevk ve irade, " yolcu" yu fikir, "
ellerin altmda bulunan" Ian, guzel fiillerin urunu olarak kazamlmis
melekeler olarak da tevil edebilirsin. "Allah kendini begenen... kimseyi
sevmez." suluk sirasmda Allah igin degil, nefsi igin gaba sarf eden,
amelleriyle perdelenen "boburlenip duran...", halleriyle boburlenen,
makamlan ve kemalleriyle sevinen, onlan gormekle perdelenen
kimseleri sevmez. Onlan gormesi , onlan sifat olarak uzerinde tasimasi
anlammdadir.

37- Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriligi tavsiye eden,


Allah'm kendilerine lutfundan verdigini gizleyen kimselerdir. Biz, kafirler
igin algaltici bir azap hazirladik.

38- Allah'a ve ahiret gunune inanmadiklari halde mallarmi,


insanlara gosteri§ igin sarf edenler de. §eytan bir kimseye arkada§
olursa, ne kotu bir arkada§tir o!

39- Allah'a ve ahiret gunune iman edip de Allah'm kendilerine


verdiginden harcasalardi ne olurdu sanki! Allah onlarm durumunu
hakkiyla bilmektedir.

NiSASURESi.253

40- §uphe yok ki Allah zerre kadar haksizlik etmez. Iyilik olursa onu
katlar, kendinden de buyuk bir mukafat verir.

41- Her bir ummetten bir sahit getirdigimiz ve seni de onlara §ahit
olarak gosterdigimiz zaman halleri nice olacak!

"Bunlar cimrilik eden...kimselerdir." Once, karakterlerinin


derinliklerinde ve 6z yaratilislarimn kivnmlannda gizli bulunan
kemallerinde ve ilimlerinde cimrilik ederler, vaktinde amel etmek
seklinde izhar etmezler, sonra kendileri uzerinde haklan bulunan hak
sahiplerine ulasmasim engellerler. Sifatlanni ve zatlarmi gok sevdikleri
igin Allah'ta fena bulmak seklinde harcamazlar. ilim, ahlak ve kemalat
gibi mallarmi sozunu ettigimiz hak sahiplerine infak etmezler.

"Ve insanlara da cimriligi tavsiye eden... kimselerdir." insanlan


kendi hallerine benzemeye zorlarlar. "Allah'm kendilerine lutfundan
verdigini gizleyen kimselerdir." Tevhid, irfan, ahlak ve hakikati istidadm
gizliliginde, kuvvenin karanhklannda hig yokmus gibi saklarlar. "Biz,
kafirler igin...hazirladik..." Hak'tan perdelenenler igin " algaltici bir
azap..." ozlerinin algakhgmda ve sifatlarmin igrengliginde somutlasan
asagilayici bir azap hazirladik.

"...Mallarmi, insanlara gosteris igin sarf edenler..." yoklugun


gizliliklerindeki kemallerini sergileyen, onlan fiil duzeyine gikaran,
onlan
nefislerine ait ozellikler olarak gorup perdelenen ve insanlara da bunlar
bize aittir diye gosteris yapan "Allah'a inanmayan..." gergek imanla
inanmayan, kemalin mutlak olarak O'na ait oldugunu bilmeyen-baskasi
igin gergek bir varhk yok ki, kemal olsun!-, kemali nefislerine ait gorme
perdesinden kurtulmayan, dolayisiyla kendini begenmislik azabmdan
halas olmayan, "ahiret gunune inanmayan..." Allah'ta fena bulmayan,
tek ve kahredici giice sahip Allah'm huzuruna gikmayan, boylece sirk
gunahmdan armmayan kimselerin bu durumlarmin sebebi, vehim
seytanmm onlara yoldas olmasidir. " §eytan bir kimseye arkada§
olursa, ne kotu bir arkada§tir o!" Qunku seytan onu hidayetten saptinr
ve Hak'tan perdeler.

"Allah'a ... iman etselerdi ne olurdu sanki!" Tevhid ve O'nda fena


bulmakla Allah'i tasdik etselerdi, Allah'm kendilerine nzik olarak verdigi
kemalati Allah'a izafe etmek suretiyle mahvetselerdi ne olurdu sanki!
"Allah onlarm durumunu hakkiyla bilmektedir." Fenadan sonra baki
kilmakla odullendirecektir onlan. Bu sifat ve kemalatla beraber
olmalanna ragmen onlar nefisleriyle degil, Allah ile beraberdirler.

254. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"§uphe yok ki Allah... haksizlik etmez..." kendinde fena


bulunmasiyla bu kemalati " zerre kadar..." eksiltmez, bilakis Hak
destegiyle kat be kat arttinr. "iyilik olursa onu katlar..." Bir sey ancak
O'nun igin oldugu zaman iyilik olur. " Kendinden de buyuk bir mukafat
verir..." Onlar igin bir goz aydmligi olarak sakladigi buyuk bir odiil
bahseder. Yani zati suhudu bahseder ki, burada sifatlann tafsilini
engelleyen bir perde soz konusu olmaz.

"Her bir ummetten bir §ahit getirdigimiz... zaman halleri nice


olacak!" ..." es-§ehid" ve " es-§ahid" kelimeleri, herkese irfan olarak
ulastigi ve kendisine galip olan derecesini hatirlatan kimse demektir.
Yani sahit konumundaki kimse, sahitlik ettiginin halini, amelini, gabasmi,
galismasmin makam veya Hakk'm herhangi bir sifati ya da zat olarak
ulastigi duzeyi kesfeder. Buna gore her bir ummetin, Resullerinin
kendilerini davet ettigi ve tanittigi irfan hususunda bir sahidi vardir.
Zaten Resul, ancak irfan olarak ulastigi makama onlan gaginr.

Bir Resul ancak ummetinin istidadmm alabilecegi seylerle gonderilir.


Dolayisiyla ummet, istidatlannin nuruyla Allah'i, resullerinin kemal
suretinde bilirler. Nitekim bir hadiste soyle buyrulmustur: "Allah,
kullara,
onlarm inanglan suretinde tecelli eder." Boylece her din ve mezhep
mensubu onu tanir, bilir. Sonra Allah, bu suretten ayn bir surette zuhur
eder. Bu sefer, her kapidan teklik huzuruna dahil olan muvahhitlerden
baskasi O'nu tanimaz. Her ummetin bir sahidi oldugu gibi her mezhebin
de bir sahidi vardir. Hatta her sahsm da bir sahidi vardir; onun
musahede edilen halini kesfeder, ortaya gikanr.

Muhammedilere gelince, onlarm sahidi, butun sifatlarla mavsuf,


mahbub (sevilen) Allah'tir. Qunku onlarm Rasulleri Kamildir, Habibdir,
butun sozleri kapsayan Kitab kendine verilmistir, guzel ahlaki
tamamlamak uzere gonderilmistir. Bu yuzden, Muhammediler, her
surette meydana gelen turn degisikliklerde Allah'i tanirlar. Qunkii
Nebiylerine hakkiyla tabi olmuslardir. Tipki Rasulleri gibi sevilen
ahadiyetgilerdir.

42- Kufur yoluna sapip Resulu dinlemeyenler o gun yerin dibine


batinlmayi temenni ederler ve Allah'tan higbir haberi gizleyemezler.

NiSASURESi.255

43- Ey iman edenler! Siz sarho§ iken-ne soylediginizi bilinceye


kadar- cunup iken de-yolcu olan mustesna- gusul edinceye kadar
namaza yaklasmaym. Eger hasta olur veya bir yolculuk uzerinde
bulunursaniz, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut
kadinlara dokunup da su bulamami§samz o zaman temiz bir toprakla
teyemmum edin: Yuzlerinize ve ellerinize surun. Suphesiz Allah gok
affedici ve bagi§layicidir.

"Kufur yoluna sapanlar... o gun...temenni ederler..." Hak'tan


perdelenmek suretiyle kufre sapanlar ve "Resulu dinlemeyenler..."
dinden perdelendigi igin Resule asi olanlar "yerin dibine batinlmayi..."
temenni ederler. istidat arzinm kendilerini yutmasini, nefislerinin
bastinlmasmi veya iginde fasit inanglardan ve azabi gerektiren
rezilliklerden higbir nakis bulunmayan yalin bir levha olmasini arzu
ederler. "Allah'tan higbir haberi gizleyemezler..." istidatlanna
naksedilen higbir haberi gizleyemezler ve onlardan dolayi azaba
ugramaktan kurtulamazlar. "Ey iman edenler!..." ey ameli imanla
inananlar! Qunku ayni imanla inanan bir miiminin namazmda gafil
olmasi dusunulemez. "Namaza yakla§mayin..." Huzur ve Allah'a
munacat makamma yaklasmayin, "siz sarhos iken..." gaflet uykusundan
veya heva saraplanndan ya da dunya sevgisinden dolayi sarhos iken
namaza yaklasmayin. "Ne soylediginizi bilinceye kadar..." munacat
ederken ne soylediginizi bilinceye kadar. Ki kalpleriniz dunya
mesgaleleriyle ve dunyevi vesveselerle ilgilenmesin. Aksi takdirde
namazdan gafil olursunuz. Nefse siddetli bir sekilde meyletmek, nefsin
lezzetlerini tatmak, sehevi arzulanni tatmin etmek, paylanni almak ve
nefse yaslanmak suretiyle Hak'tan uzak oldugunuz zaman namaza
yaklasmayin. "Yolcu olan mustesna..." Yol uzerinde yuruyen, zaruret
ve maslahat miktan yararlanma yollanndan birinde suluk eden
mustesna. Olmemek ve gucii korumak igin, yemek ve igmek suretiyle
beslenme yolunu yuruyen, sicaktan ve soguktan korunmak ve avret
mahallini ortmek igin giyinme yolunu yuruyen, nesli korumak igin cinsel
iliski yolunu yuruyen, ama sirf heva ugruna bunlara busbutun
kapilmayan, heva ve tutkulu arzularm pesinden gitmeyi, yok olmayan
veya yok olmasi zorlasan temel karakteri haline getirmeyen kimse
mustesna.
256. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Gusul edinceye kadar..." Sufli cihetin cezbesine kapilmaktan


meydana gelen heyet ve karakterden tevbe ve istigfar suyuyla, siynlma
ve teberi pmanyla temizleninceye kadar.

"Eger hasta olursaniz..." Eger kalpleriniz hasta olursa, fasit akidevi


hastahklarla ve olumcul rezilliklerle saghgini yitirmisse "veya biryolculuk
uzerinde bulunursamz." nefsin talebi, pislik maddesi nedeniyle hirsla
cehalet ve saskmhk gollerinde yolculuga gikmis iseniz, "yahut sizden
biriniz...gelirse..." mal kiriyle mesgul olmaktan, maddi kirmtilar
kazanmaktan dolayi dunyevi sevgi ve egilimle kirlenmis, bu hal iginde
koklu bir karakter haline gelmis olarak gelirse "yahut kadinlara
dokunursaniz..." nefislere eslik etmisseniz, lezzetlerini tatmis,
sehvetlerini edinmisseniz "ve su da bulamamissaniz." sizi bundan
uzaklastiracak, sizi ondan arindinp temizleyecek bir ilim
bulamamissaniz, "o zaman temiz bir toprakla teyemmum edin." O
zaman istidadinizin temiz topragma yonelin, ona kastedin, fitri istidadin
aslina donun, "... surun... " fitri istidadinizin nurundan surun
"yuzlerinize
ve ellerinize..." mevcut zatlanniza ve sifatlarmiza onlann duzeyine
inmek suretiyle surun. Bunlara taalluk etmekten kaynaklanan heyet ve
karakterleri, onlann etkisiyle tasarruf etme durumunu silin. Qunku bu
toprak onlann etkilerini silecektir ve onceki gibi berrak ve saf hale
getirecektir. "§uphesiz, Allah gok affedicidir..." bu karanhk heyet ve
karakterleri perdeleyici bu melekelerin koklesmisligini affeder, onlan
gormezlikten gelir, terk eder; butunuyle ortadan kaldinr. Boylece
istidadmiz annir, bunun sonucunda Allah ile bulusmaya ve O'na
munacat etmeye hazir hale gelirsiniz. "Ve bagi§layicidir... " Sifatlan ve
zatiyla sizin sifatlannizi ve zatlannizi orter.

44- Kendilerine Kitab'dan nasip verilenlere baksana! Sapikligi satin


aliyorlar ve sizin de yoldan gikmanizi istiyorlar!

45- Allah dusmanlarmizi sizden daha iyi bilk. Gergek bir dost olarak
Allah yeter, bir yard imci olarak da Allah kafidir.

46- Yahudilerden bir kismi kelimeleri yerlerinden degi§tirirler,


dillerini egerek, bukerek ve dine saldirarak "isittik ve karsi geldik" ,
"dinle, dinlemez olasi" , " raina" derler. Eger onlar "i§ittik, itaat
ettik,
dinle ve bizi gozet" deselerdi §uphesiz kendileri igin daha hayirli ve
daha dogru olacakti; fakat kufurleri sebebiyle Allah onlan lanetlemi§tir.
Artik pek az inanirlar.

NiSASURESi.257

"Kendilerine Kitab'dan nasip verilenlere baksana!" Kendilerine


kitabm bir kismi verilenlere baksana! Bundan maksat Hakk'i kabul
etmelerine ragmen dinden perdelenmis olmalandir.

"Sapikligi satin aliyorlar..." istidatlannin hidayet nurunun gosterdigi


hak yol olan dinin yerine sapikligi satin aliyorlar ve sizin de boyle
olmanizi istiyorlar. Onlar sizin dusmanlarimzdirlar. Allah onlann size
dusmanliklarim bilmektedir. "Gergek dost olarak Allah yeter..." tevhid
yoluna girmeyi muvaffak kilmak seklinde sizin islerinizi idare eder.
"Yardimci olarak da Allah kafidir." Dusmanlarmizi ezmek suretiyle
onlara karsi size yardim eder.

47- Ey ehl-i kitap! Biz, birtakim yuzleri silip dumduz ederek


arkalarma gevirmeden, yahut onlari, cumartesi adamlari gibi
lanetlemeden once, size gelenleri dogrulamak uzere indirdigimize iman
edin; Allah 'in emri mutlaka yerine gelecektir.

"Ey ehl-i kitap!..." Ey istidat kitabi ehli! "iman edin..." ayni ve hakiki
bir imanla inanm. istidatlanniz kitabmda yer alan zat tevhidini fiiliyata
gikann, "Biz, birtakim yuzleri dumduz etmeden once..." istidatlarmi
giderip silmeden, "arkalarma gevirmeden..." bundan maksat heralemin
arkasi kabul edilen cisim aleminin asagilarmin asagisidir. "Yahut onlari,
lanetlemeden ..." cumartesi adamlarim meshedip ters yuz ettigimiz gibi
varoluslanni ters yuz etmek suretiyle azaba ugratmadan once. "Allah'm
emri mutlaka yerine gelecektir..." Allah'm emri ebediyen gegerlidir; hig
kimse onu degistiremez, tersini yapamaz.

48- Allah, kendisine ortak kosulmasini asla bagi§lamaz; bundan


baskasini, diledigi kimse igin bagislar. Allah' a ortak kosan kimse buyuk
bir gunah He iftira etmi§ olur.

49- Kendilerini temize gikaranlara ne dersin! Hayir, Allah diledigini


temize gikarir ve hig kimse kil payi kadar haksizlik gormez.

50- Bak, nasil da Allah uzerine yalan uyduruyorlar; apagik bir gunah
olarak bu yeter.

51- Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri gormedin mi? Putlara ve


batila iman ediyorlar, sonra da kafirler igin: "Bunlar, Allah' a iman
edenlerden daha dogru yoldadir" diyorlar!

258. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

52- Bunlar, Allah'm lanetledigi kimselerdir; Allah'm rahmetinden


uzakla§tirdigi kimseye gergek biryardimci bulamazsm.

53- Yoksa onlarm mulkten bir nasipleri mi var? Oyle olsaydi


insanlara gekirdek filizi vermezlerdi.

54- Yoksa onlar, Allah'm lutfundan verdigi §eyler igin insanlara


haset mi ediyorlar? Oysa Ibrahim soy una Kitab'i ve hikmeti verdik ve
onlara buyuk bir hukumranlik bah§ettik.

55- Onlardan bir kismi Ibrahim 'e inandi, kimi de ondan yuz gevirdi;
onlara kavurucu bir ate§ olarak cehennem yeter.

"Allah, kendisine ortak kosulmasmi asla bagislamaz..." Burada,


ilmi, itikadi bedbahthgm sonsuz olduguna, ebediyen yok olmadigma,
ameli bedbahthk gibi telafi edilebilir olmadigma isaret ediliyor. Yani
yiice
Allah, varhkta gayriyi ispat edenin varhgini varhgiyla ortmez, zatiyle fani
kilmaz. Nasil olsun ki, bu kimse varhgini Allah'm varhgma alternatif
olarak ispat ediyor?! "Kendilerini temize gikaranlara ne dersin!"
Nefislerinin sifatlanni yine kendi sifatlanyla ortadan kaldirmaya
gahsiyorlar. Bu ise, mumkun degildir. Tipki herhangi birimizin kendi
nefsini tasimasimn mumkun olmamasi gibi. Cunku sifatlar nefisten
aynlmazlar, onunla birlikte kahcidirlar. Bu yuzden yuce Allah soyle
buyurmustur: "Kim nefsinin cimriliginden korunursa..." (Tegabun, 16)
Qunku nefis asagi, algak niteliklerle yogrulmustur; nefis durdukga onlar
da duracaklardir. Hz. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "insanlarm
en kotusu, hayatta iken basma kiyamet kopan kimsedir." Yani tevhid
ilmine vakif oldugu halde nefsi, Allah ile hayat bulmak igin fena ile
olmeyen kimse.... Qunku bu kimse o durumda esyada smirsiz
serbestligi savunan bir zmdik konumunda olur. "Hayir, Allah diledigini
temize gikarir." sifatlanni, kendi sifatlanyla silerek, izale ederek temize
gikanr. "Hig kimse kil payi kadar haksizlik gormez." sifatlanndan ve
haklanndan basit bir sey dahi eksiltilmez. Qunku zayifhklarma ve tukenir
olmalanna ragmen, yuce Allah onlardan bir sey aldigmda mutlaka
onlarm yerine guglii ve devamh sifatlanni koyar. "Bak, nasil da Allah
uzerine yalan uyduruyorlar..." nefislerini kendi sifatlanndan
temizlediklerini iddia etmeleriyle. Oysa nefisleri bu sekilde temize
gikmaz. Ya da nefislerinin varhgi devam ettigi halde Allah'm sifatlanni
kendi nefislerine yakistmyorlar.

NiSASURESi.259

"... Gbrmedin mi?" ... "Putlara ve batila iman ediyorlar..." Gayrin in


varhgini ispat ediyorlar. Bu, tevhid yolu olan dinden sapmalandir.
Hak'tan perdelenmis olan kimseler igin de "Bunlar... " muvahhidlerden "
daha dogru yoldadirlar..." Cunku sirk hususunda aralannda uyum var.
Ama muminlerle aralannda boyle bir uyum yoktur. Muminlerle yol ve
amag bakimmdan benzesmiyorlar. Cunku tevhidi kabul eden kimseler
yollanni yitirdikleri zaman kabul ettikleri maksada ulasamazlar. Onlann
aynlmaz ozellikleri gizli sirk olur ve bu halleriyle Hak'tan perdelenen,
agiktan sirk kosan kimselere daha yakm olurlar; onlan uygun gorurler,
dogrularlar; onlann muvahhidlerden daha dogru yolda olduklanni iddia
ederler. Bunu zahiren kendilerini islam'a nispet eden bazi kimselerde
rahathkla gorebiliriz. "Bunlar, Allah'm lanetledigi kimselerdir.
"istidatlanni
ters yuz etmistir. Allah, kimi bu sekilde rahmetinden kovarsa, artik kimse
dogru yolu gostermek suretiyle ona yardim edemez, onu
yakmlastiramaz, kurtaramaz.

56- §uphesiz ayetlerimizi inkar edenleri gun gelecek bir ate§e


sokacagiz; onlann derileri pi§ip aci duymaz hale geldikge, derilerini
ba§ka derilerle degi§tiririz ki aciyi duysunlar! Allah daima ustun ve
hakimdir.

57- inanip, iyi i§ler yaparlan da, iginde ebediyen kalmak uzere
girecekleri, zemininden irmaklar akan cennetlere sokacagiz. Orada
onlar igin tertemiz e§ler vardir ve onlan koyu bir golgeye koyanz.

58- Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve


insanlar arasmda hukmettiginiz zaman adaletle hukmetmenizi emreder.
Allah size ne kadar guzel ogutler veriyor! §uphesiz, Allah her §eyi
i§itici,
her seyi gorucudur.

"§uphesiz ayetlerimizi inkar edenler..." sifatlarimizin ve fiillerimizin


tecellilerinden perdelenenler. Cunku ayetin basi, ibrahim hanedanma
verilen ilim, hikmet ve mulk ile ilgili oldugunu agikga gostermektedir.
"Gun gelecek bir atese sokacagiz..." kemal istiyaki atesine sokacagiz.
Cunku perde iyice koklesmis ve onlardan aynlmaz bir hal almis
olmasma ragmen, istidatlan itibariyle karakterleri ve tabiatlan bunu
gerektirmektedir. Yahut hallerine uygun olarak onlan kahir sifati
tecellisinin kahir atesine, ya da nefsin hirsi ve istiyakmm keskinligi ve
yoksun olmasma ragmen, nefsin sifatlannin kemal ve sehvetleri olarak

260. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ahstigi seyleri ihtirasla talep etmesi atesine koyacagiz. "Onlarm derileri


pisip aci duymaz hale geldikge..." derilerinin soyulmasi neticesinde
cismani perdeleri kalktikga "derilerini baska derilerle degistiririz..."
bunlardan baska, yeni perdelerle degistiririz, "ki aciyi duysunlar..."
yoksunluk atesinin verdigi azabi tatsinlar. "Allah daima ustundur..."
gugludur, onlan kahreder, nefislerinin sifatlanni zelil kilmak suretiyle
onlan algaltir. Ebedi yoksunluklanyla beraber kemallerine tutkuyla
yonelme atesiyle yakar onlan. "Hakimdir..." ofke veya sehvet gibi
gugleriyle ve cismani lezzetleri egilimli oluslariyla kendi nefisleri igin
segtikleri, dolayisiyla kendilerine uygun olan azapla onlan cezalandmr.
Bu yuzden, karanhk perdeleri baska karanhk perdelerle degistirilir.

Hig kuskusuz "inananlar..." sifat tevhidine iman edenler, "


...yapanlar..." tecellileri elverisli oldugu igin kendileri igin olumlu ve
yapici olan Salih ameller isleyenler, " ...cennetlere sokacagiz..." on
larla
nitelenme ve makamlanna sokacagiz. " zemininden irmaklar akan..."
kalbin ilimlerinin tecellileri konumundaki ilim nehirleri. Ayette gegen "
esler" den maksat, kutsal ruhlardir, ki bedensel sekillerle zuhur eden
tertemiz ilahi sifatlardir. "Onlan koyu bir golgeye koyanz..." beseri
sifatlan silmek suretiyle onlan esenligi daimi olan ilahi sifatlar
golgesine
koyanz.

"Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi. . . emreder. "


Her hak sahibinin hakkmi vermenizi ona vermenizi emretmektedir. Once
istidadm hakkmi eksiksiz vermenizi, sonra butiin kuvvetlerin gerektirdigi
kemalat olarak turn haklanm eksiksiz vermenizi, sonra Allah'in hakkmi,
sifatlan O'na eda etmek, ardmdan varhgi O'na eda etmek suretiyle
vermenizi, boylece tevhidde fena bulmamzi emreder.

Fenadan sonra beka bulmus olarak geri dondugunuz ve insanlar


arasmda hukmettiginiz zaman, esyada Allah ile kaim olur ve adaleti
ikame edersiniz. Allah'in adaletiyle nitelenirsiniz. Artik zulmun sizden
sadir olmasma imkan yoktur. Adaletin en kuguk derecesi sifatlarda
silinmektir. Qunku nefisle kaim olan biri, higbir zaman adaletli olmaya
gug yetiremez.

"§uphesiz, Allah her seyi isiticidir..." insanlar arasmda


gergeklestirdiginiz muhakemelerde soylediginiz sozleri isitir; hak ile
soylenmis dogru sozler mi, yoksa nefisle soylenmis fasit sozler mi
oldugunu bilir. "Her §eyi gorucudur..." amellerinizi gorur; nefislerinizin
sifatlarmdan mi, yoksa Hakk'm sifatlanndan mi kaynaklandigmi bilir.

NiSASURESi.261

59- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Resule ve sizden olan


ulu'lemre de itaat edin. Eger bir hususta anlasmazliga du§erseniz. -
Allah'a ve ahirete gergekten inaniyorsaniz-onu Allah'a ve Resule
goturun; bu hem hayirli, hem de netice bakimindan daha guzeldir.
60- Sana indirilene ve senden once indirilenlere inandiklarmi ileri
surenleri gormedin mi? Tagut'a inanmamalan kendilerine emrolundugu
halde, Tagut'un onunde muhakemele§mek istiyorlar. Halbuki, §eytan
onlan busbutun saptirmak istiyor.

61- Onlara: Allah'm indirdigine ve Resule gelin, denildigi zaman,


munafiklarm senden iyice uzakla§tiklarmi gorursun.

62- Elleriyle yaptiklan yuzunden baslarma bir felaket gelince


hemen, biz yalnizca iyilik etmek ve arayi bulmak istedik, diye yemin
ederek sana nasil gelirler!

63- Onlan Allah' in, kalplerindekini bildigi kimselerdir; onlara aldirma,


kendilerine ogut ver ve onlara, kendileri hakkmda tesirli soz soyle.

"Ey iman edenler!..." sifat tevhidine inananlar. "Allah'a itaat edin..."


zat tevhidine inanarak ve cemde fena bularak. "Resule itaat edin..."
cem aynmda tafsil haklanna riayet ederek, zatta fena bulmaktan sonra
sifatlann tertibini goz onunde bulundurarak. "ve sizden olan ulu'lemre..."
Talut hikayesinde deginildigi gibi velayeti ve riyaseti hakkeden
kimselere itaat edin.

" ...Gormedin mi?..." Hayret et! "Sana indirilene inandiklarmi ileri


surenler..." sana indirilen tevhid ilmine inandiklarmi iddia edenlere
hayret et. "Senden once indirilenlere..." yaratilis (diinya) ve yeniden
dirilis (ahiret) ilmine inandiklarmi iddia edenlere hayret et. "Tagut'un
onunde muhakemele§mek istiyorlar." Bu ise, iddialanyla gelisen bir
durumdur. Qunku imanlan sahih olsaydi, Allah'tan gaynsi igin hukum
yetkisini tanimak soyle dursun, varhk olarak bile ispat etmezlerdi. Qunku
onlar, gergek imanm hiikmu uyannca gaynyi inkar etmekle
yukumludurler. Kim kendi sifatlanndan ve fiillerinden siynlmazsa, zatmi
yiice Allah'ta silip yok etmezse, o gayndir. Gaynya yonelen de seytana
itaat etmis olur. §eytan ise onlan koyu bir sapikhkla saptirmak ister. Bu
da sirk kosmak suretiyle Hak'tan sapmadir. Qunku dinden baska tarafa
meyletmek, apagik sapikhktir.

262. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

64- Biz her Resulu- Allah'm izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi
igin gonderdik. Eger onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler
de Allah'tan bagislanmayi dileseler, Resul de onlar igin istigfar etseydi
Allah'i ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardi.

65- Hayir, Rabbine and olsun ki aralarmda gikan anlasmazUk


hususunda seni hakem kilip sonra da verdigin hukumden iglerinde
higbir sikmti duymaksizm tarn manasiyla kabullenmedikge iman etmi§
olmazlar.

"Biz her Resulu -Allah'm izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi igin
gonderdik." Resul ile Nebi arasmdaki fark; risaletin hukumlerin teblig
edilmesiyle ilintili olmasidir. "Ey Resul! ...teblig et." (Maide, 67)
Nubuvvet ise, sifat ve fiil aynntilanna taalluk eden marifet ve
hakikatlerden haber verilmesiyle ilintilidir. Qiinku Nubuvvet, cem aynma
dalmaktan ve zatta fena bulmaktan ibaret olan velayetin zahiridir.
Velayetin ilmi, zatm tevhidi, fiil ve sifatlann mahvi ilmidir. Dolayisiyla
her
Resul Nebidir ve her Nebi de velidir; ama her veli Nebi olmadigi gibi her
Nebi de Resul degildir. Bununla beraber velayet mertebesi nubuvvetten,
nubuvvet mertebesi de risaletten ustundur. Nitekim sair soyle demistir:
Nubuvvet makami bir berzahtadir;

Veliden birazcik asagida, resulun ise ustunde.

Resul, ancak kendisine itaat edilsin diye gonderilir. Qunku onun


hukmu, teblig itibariyle Allah'm hukmudur; bu yuzden ona itaat edilmesi
gerekir. Bununla beraber Resule ancak Allah'm izniyle itaat edilir.
Dolayisiyla, temelden kafir ve gergek bedbaht olan kimseler gibi
istidatlan yetersiz oldugu igin perdelenen kimseler ile munafiklar gibi
istidatlan tortularla kapanan ve silinen kimselere, gergek anlamda
Resule itaat etmelerine izin verilmemistir.

"Eger onlari kendilerine zulmettikleri zaman..." iginde bil kuvve var


olan sabit kemalatindan ibaret haklanni engellemek, maddi lezzetler ve
fani arzular istemeye yonelmek suretiyle istidadi bulandirmak suretiyle
nefislerine haksizhk ettikleri zaman "sana gelseler..." istidatlannin
geregi olan iradeleriyle sana gelseler, "Allah'tan bagi§lanmayi
dileseler..." Allah'tan, sifatlarmin nuruyla, istidatlannda olani
perdeleyen
soz konusu fiillerin kaynagi olan nefislerinin sifatlanni ortmesini

NiSASURESi.263

isteseler, "Resul de onlar igin istigfar etseydi..." Allah'm sifatlanndan


ibaret olan sifatlannin nuruyla onlara yardim etseydi. Resul onlara boyle
bir yardim yapabilirdi, gunku kendileriyle resul arasinda ayni cinsten
olma bagi vardir. Aynca irade ve sevgi onlann Resule yakin olmalanni
ve onunla kaynasmalanni gerektirir. "Allah'i ziyadesiyle affedici...
bulurlardi." Nuruyla istidatlanni temizleyici ve anndinci bulurlardi.
Qunku tevbenin kabul edilmesi, onlann uzerine sifat nurunun
yoneltilmesi, nurdan bir ig heyetle, karakterle iglerinin aydinlatilmasi,
fiillerin igerdigi hatalardan korunmasi anlamma gelir. Bunun nedeni de
nurun karanhktan uzak olmasidir. "Esirgeyici bulurlardi..." kendilerine
yarasan kemal rahmetini, yani ilmi veya ayni ya da hakiki yakini
bahsederdi.

"Hayir, Rabbine and olsun ki...iman etmi§ olmazlar..." hakiki -


tevhidi imana sahip olamazlar "...seni hakem kilmadikga..." Qunku
senin hukmun Allah'm hukmudur. Sadece zat sifatlarla, sifatlar da
fiillerle perdelenmistir. Anlasmazhga dustukleri zaman, sifatlannin
otesine gegemedikleri, Hakk'm sifatlanndan perdelendikleri veya kendi
fiillerinin asip Hakk'm fiillerine varamadiklari zaman, gergek anlamda
iman etmis olamazlar. Senin hukmune basvurduklan zaman, fiillerinden
siynhrlar. Senin verdigin hukme karsi nefislerinde higbir sikmti
duymadiklari zaman, iradelerinden siynlarak nza makamma vanrlar.
ilimlerinden ve kudretlerinden siynldiklannda, teslim makamma
ulasirlar. Artik kendi sifatlanndan kaynaklanan herhangi bir perdeleri
kalmaz. Hakkm sifatlanyla sifatlanirlar. Hak sifatlar suretinde
kendilerine agihr. O zaman senin, kendinle degil, O'nunla kaim
oldugunu, O'nun adaletiyle hakikaten adil oldugunu anlarlar, dolayisiyla
Allah'a iman etmeleri de tahakkuk etmis olur.

66- Eger onlara, kendinizi oldurun yahut yurtlannizdan gikm, diye


emretmi§ olsaydik, iglerinden pek azi mustesna, bunu yapmazlardi.
Eger kendilerine verilen ogudu yerine getirselerdi, onlar igin hem daha
hayirli hem de daha peki§tirici olurdu.
67- O zaman elbette kendilerine nezdimizden buyuk mukafat
verirdik.

68- Ve onlan dosdogru bir yola iletirdik.

264. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

69- Kim Allah' a ve Resule itaat ederse iste onlar, Allah' in


kendilerine lutuflarda bulundugu Nebiyler, siddiklar, sahitler ve salih
ki§ilerle beraberdir. Bunlar ne guzel arkadastir.

70- Bu lutufAllah'dandir. Aliym (bilen olarak) Allah yeter.

71- Ey iman edenler! Tedbirinizi aim; boluk boluk savasa gikin,


yahut topyekun savasm.

72- Iginizden bazilari vardir ki pek agirdan alirlar. Eger size bir
felaket eri§irse: "Allah sana lutfetti de onlarla beraber bulunmadim"
der.

73- Eger Allah'tan size bir lutuf eri§irse-sanki sizinle onun arasinda
bir dostluk yokmu§ gibi- "ke§ke onlarla beraber olsaydim da ben de
buyuk bir ba§an kazansaydim" der.

74- O halde, dunya hayatmi ahiret kar§iligmda satanlar, Allah


yolunda savassmlar. Kim Allah yolunda savasir da oldurulur veya galip
gelirse biz ona yakinda buyuk bir mukafat verecegiz.

75- Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halki zalim


olan bu §ehirden gikar, bize tarafmdan bir sahip gonder, bize katindan
bir yardimci yolla!" diyen zavalli erkekler, kadinlar ve gocuklar ugrunda
savasmiyorsunuz!

76- iman edenler Allah yolunda sava§irlar, inanmayanlar ise tagut


yolunda savasirlar. O halde seytanm dostlarma karsi savasm; suphe
yok ki seytanm kurdugu duzen zayiftir.

77- Kendilerine, ellerinizi savastan gekin, namazi kilm ve zekati


verin, den Hen kimseleri gormedin mi? Sonra onlara savas farz kilmmca,
iglerinden bir grup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir
korku He insanlardan korkmaya ba§ladilar da "Rabbimiz! Sava§i bize
nigin yazdm! Bizi yakm bir sureye kadar ertelesen olmaz miydi?"
dediler. Onlara de ki: "Dunya menfaati onemsizdir, Allah'tan korkanlar
igin ahiret daha hayirlidir ve size kil payi kadar haksizlik edilmez. "

78- Nerede olursaniz olun olum size ulasir; sarp ve saglam


kalelerde olsaniz bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan"
derler; baslarma bir kotuluk gelince de "bu senden" derler. "Hepsi
Allah'tandir" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir turlu laf anlamiyorlar!

NiSASURESi.265

79- Sana gelen iyilik Allah'tandir. Ba§ina gelen kotuluk ise


nefsindendir. Seni insanlara Resul gonderdik; §ahit olarak da Allah
yeter.

80- Kim Resul'e itaat ederse Allah' a itaat etmi§ olur. Yuz gevirene
gelince, seni onlarm basma bekgi gondermedik!

81- "Ba§ ustune" derler, ama yanindan ayrilmca onlardan bir kismi,
senin dediginden ba§kasmi kurar. Allah da onlarm gizlice kurduklanni
yazar. Sen onlara aldirma ve Allah' a day an; sana vekil olarak Allah
yeter.

82- Hala Kur'an uzerinde geregi gibi du§unmeyecekler mi? Eger o,


Allah'tan ba§kasi tarafmdan gelmi§ olsaydi onda birgok tutarsizlik
bulurlardi.

83- Onlara guven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu
yayarlar; halbuki onu, Resule veya aralarinda yetki sahibi kimselere
goturselerdi, onlarm arasmdan i§in ig yuzunu anlayanlar, onun ne
oldugunu bilirlerdi. Allah' in size lutuf ve rahmeti olmasaydi, pek azmiz
mustesna, §eytana uyup giderdiniz

84- Artik, Allah yolunda sava§. Sen, kendinden ba§kasi sebebiyle


sorumlu tutulmazsm. Muminleri de tesvik et. Umulur ki Allah kafirlerin
gucunu kirar. Allah' in gucu daha getin ve cezasi daha §iddetlidir.

85- Kim iyi bir i§e aracilik ederse onun da o i§ten bir nasibi olur. Kim
kotu bir i§e aracilik ederse onun da ondan bir payi olur. Allah her §eyin
kar§iligini vericidir.

86- Bir selam He selamlandigmiz zaman siz de ondan daha guzeli


He selamlaym; yahut ayni He kar§ilik verin. Suphesiz Allah, her §eyin
hesabini arayandir.

87- Allah- ki 'O' ndan ba§ka higbir Hah yoktur- elbette sizi kiyamet
gunu toplayacaktir, bunda asla §uphe yoktur. Soz bakimmdan Allah'tan
daha dogru kirn vardir!

88- Size ne oldu da munafiklar hakkmda iki gruba ayrildmiz?


Halbuki, Allah onlari kendi ettikleri yuzunden ba§ asagi etmistir. Allah'
in
saptirdigini dogru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'm saptirdigi
kimse igin asla yol bulamazsin!

266. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

89- Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla esit


olasmiz. O halde Allah yolunda gog edinceye kadar onlardan higbirini
dost edinmeyin. Eger yuz gevirirlerse onlari yakalaym, buldugunuz
yerde oldurun ve higbirini dost edinmeyin.

90- Ancak kendileriyle aranizda antlasma bulunan bir topluma


sigmanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlanyla sava§mak
istemediklerinden yurekleri sikilarak size gelenler mustesna. Allah
dileseydi onlari basmiza bela ederdi de sizinle savasirlardi. Artik onlar
sizi birakip bir tarafa gekilir de sizinle savasmazlar ve size ban§ teklif
ederlerse bu durumda Allah size, onlarm aleyhinde bir yola girme hakki
vermemi§tir.

91- Hem sizden hem de kendi toplumlarmdan emin olmak isteyen


ba§kalarmi da bulacaksmiz. Bunlar her ne zaman fitneye goturulseler
ona ba§ asagi dalarlar. Eger sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve
ellerini gekmezlerse onlari yakalaym, rastladigmiz yerde oldurun. Iste
onlar uzerine sizin igin apagik yetki verdik.

92- Yanlislikla olmasi dismda bir muminin bir mumini oldurmeye


hakki olmaz. Yanli§likla bir mumini olduren kimsenin, mumin bir kble
azat etmesi ve olenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi
gereklidir. Meger ki olunun ailesi bu diyeti bagi§lami§ ola. Eger
oldurulen mumin oldugu halde, size du§man olan bir toplumdan ise
mumin bir kole azat etmek lazimdir. Eger kendileriyle aranizda antlasma
bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mumin
koleyi azat etmek gerekir. Bunlari bulamayan kimsenin, Allah tarafmdan
tevbesinin kabulu igin iki ay pe§ pe§e orug tutmasi lazimdir. Allah her
§eyi bilendir, hikmet sahibidir.

93- Kim bir mumini kasten oldururse cezasi, iginde ebediyen


kalacagi cehennemdir. Allah ona gazap etmis, onu lanetlemi§ ve onun
igin buyuk bir azap hazirlamistir.

94- Ey iman edenler! Allah yolunda sava§a giktigmiz zaman iyi


anlayip dinleyin. Size selam verene, dunya hayatmin gegici menfaatine
goz dikerek "Sen mumin degilsin" demeyin. Qunku Allah' in nezdinde
sayisiz ganimetler vardir. Onceden siz de boyle iken Allah size lutfetti; o
halde iyi anlayip dinleyin. Suphesiz Allah butun yaptiklarmizdan
haberdardir.

NiSASURESi.267

95- Muminlerden-ozur sahibi olanlar di§inda- oturanlarla mallan ve


canlariyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, mallan ve
canlari He cihad edenleri, derece bakimmdan oturanlardan ustun kildi.
Gergi Allah hepsine guzellik vaat etmi§tir; ama mucahidleri,
oturanlardan gok buyuk bir ecirle ustun kilmi§tir.

96- Kendinden dereceler, bagi§lama ve rahmet vermi§tir. Allah gok


bagi§layici ve esirgeyicidir.

"Eger onlara...emretmi§ olsaydik." Farz kilsaydik "kendinizi


oldurun." Nefsin hayati demek olan heva ve hevesinizi ezin, sifatlanni
yok edin, "yahut yurtlannizdan gikm." Tevhidi perdeleme islevini goren
sabir, tevekkul ve nza gibi makamlannizdan ayrilm. Nitekim Huseyin b.
Mansur (k.r), ibrahim b. Edhem'e (r.a) halini sormus o da: "Qollerde
dolasiyor, susuz, agagsiz, bahgesiz ve yagmursuz karalarda donup
duruyorum; bu halim tevekkule uygun mu degil mi?" deyince, ona soyle
demis: "Omrunu karninm umramnda tukettigine gore nerede kaldi
tevhidde fena bulmak?"

"iglerinden pek azi mustesna, bunu yapmazlardi." Onlar, Allah He


bulu§mayi seven ve ona hazirlanan kimselerdir. Sayica az olmalanna
ragmen degerce gokturlar. Nitekim yuce Allah soyle buyurmustur:
"Bunlar da ne kadar az." (Sad, 24) "Onlar igin daha hayirli olurdu..."
Hakk'm sifatlanyla sifatlanmalan ya da cem aynma ulasmalari
neticesinde nefis sifatlanndan olusan perdelerin kalkmasi ile
gergeklesen kemalleri agismdan daha iyi olurdu. "Daha pekistirici
olurdu." Fenadan sonra beka esnasmda dinde istikamet uzere oluslan
gergeklesirdi. "O zaman elbette kendilerine nezdimizden buyuk mukafat
verirdik." Nefsin oldurulmesi esnasmda sifat tecellilerinden olusan
buyuk bir odul bahsederdik. "Ve onlan dosdogru bir yola iletirdik."
Yurtlardan gikis yani nefsin menzillerinden ve makamlanndan gikis
esnasmda onlan vahdet ve tevhidde istikamet yoluna iletirdik.

"Kim Allah'a itaat ederse..." tevhid ve cem yolunda suluk ederse "
ve Resule itaat ederse" aynntilan, tafsilati goz onunde bulundurursa "
Iste onlar, Allah' in kendilerine lutuflarda bulundugu . . .kisilerle
beraberdir. " hidayet bahsetmek suretiyle ikramda bulundugu kimselerle
beraberdir. "Nebiyler, siddiklar..." fiilleri ve sifatlan Allah'a nispet
etmekle, kendi sifatlanndan siynhp O'nun sifatlanyla sifatlanmakla

268. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

sadikhklanni, dogruluklanm ortaya koyan kimseler. Eger kendi


nefislerinin sifatlanyla zuhur etselerdi yalan soylemis olurlardi.
"§ehidler..." huzur ehli olanlar. "Ve Salih ki§iler..." dinde istikamet
sahibi kisilerle beraber olurlardi. "Bu lutuf..." kemali tahsil etmelerini
saglayan, nebiler ve onlarla beraber olan diger kimseler arasina
girmelerini, onlarm arkadaslan sayilmalanni temin eden ilahi bir lutuftur
bu. "Bilen olarak..." Allah onlarm istidatlannda gizli bulunan kemali bilir
ve onun onlarm uzerinde zuhur etmesini saglar.

" Tedbirinizi aim..." seytan in telkinleri, vesveseleri, yoldan gikarmak


suretiyle sizi helake suruklemesi, nefislerinizin sifatlarmin zuhur edip
size hakim olmalan gibi sakmdigmiz seylere karsi onlemlerinizi aim.
Qunku bunlar, sizin en amansiz dusmanlarimzdir. "Boluk boluk sava§a
gikm..." Allah'm yolunda, her grup kamil ve alim bir seyhin tarikatmda
olmak uzere suluk edin. "Yahut topyekun sava§m." Nebiye tabi olmak
uzere tevhid ve islam yolunda suluk edin. "Kendilerine bir iyilik dokunsa
"Bu Allah'tan" derler." Bu ayet ortaya koyuyor ki, bu kimseler
kaderiyecidirler; iyilikleri Allah'a , kotulukleri de insanlara nispet
ediyorlar; varhkta iki bagimsiz muessir ispat etmekle Mecusilere
benziyorlar. Bu arada kotulugu kendi nefislerine degil de Resule izafe
etmelerine gelince, bu, kendilerince kotuluk olarak niteledikleri duruma,
onun etkisi ve tesvikiyle girmelerinden kaynaklanmaktadir. Yuce Allah,
resule onlan fiil tevhidini kabul etmeye, baskalannin etkinligini
olumsuzlamaya, Allah'm haynn da serrin de faili oldugunu ikrar etmeye
davet etmesini vermiyor. "Hepsi Allah'tandir, de. Bu adamlara ne oluyor
ki bir turlu laf anlamiyorlar!" Qunku onlar nefislerin sifatlanyla
perdelenmisler, isitip anlamamn kapilan konumundaki kalp kulaklan
tikanmistir. Ardmdan lutuf ve adaletin Allah'a ait oldugu agiklaniyor.

O halde, butun hayirlar ve kemalat Allah'm lutfundan, kotulukler de


O'nun adaletinden kaynaklanmaktadir. Yani bunlan bizim igin bir
yukumluluk olarak takdir eder, bizim aracihgimizla yapar, gunku bizde
buna yatkm bir istidat ve hakkedis vardir ve bu yetenek de bunu
gerektirir. Bu hakkedis, nefsin sifatlanyla zuhur etmesi, gunahlan irtikap
etmesi, cezayi gerektiren suglan islemesi ile gergeklesir, baskasmm
fiiliyle degil. Yani onlarm kotulugu resule nispet etmeleri dogru degildir.
Qunku hakkedis, istidadm bir neticesidir. Bir baskasmm istidadmm

NiSASURESi.269
gerektirdigi bir sonug ba§ka birine ili§mez. Nitekim, yuce Allah §6yle
buyurmu§tur: "Higbir gunahkar ba§kasmm gunahini yuklenmez." (Fatir,
18) Boylece yuce Allah, hayir ve §errin faili sebebinin lutuf ve adaleti
uyannca yalnizca Allah oldugunu agiklayarak onlan yalanhyor ve
kaderiyeciliklerinin yanh§ oldugunu belirtiyor. Hayra ve §erre yatkmhk
failligine gelince, bu da gergekte Allah'tan olmakla beraber, asli istidadm
bir yansimasi olan hayra yatkmhk en kutsi feyizden gelir ve fiillerimizin
ve tercihimizin bu noktada bir etkinligi soz konusu olmaz. §erre yatkmhk
ise, sonradan olma istidattan kaynaklanir. O da nefsin kalbi perdeleyen,
cevherini bulandiran sifat ve fiilleriyle zuhur etmesinin urunudur.
Neticede kalp, afetlerle, musibetlerle, smama amagh belalarla ve
felaketlerle parlatilmaya, anndinlmaya muhtag olmu§tur. Bunlann resul
ya da bir ba§kasiyla ilgisi yoktur.

97- Kendilerine yazik eden kimselere melekler, canlarmi alirken:


"Ne i§te idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryuzunde garesizdik." diye cevap
verdiler. Melekler de: "Allah' in yen geni§ degil miydi? Hicret etseydiniz
ya!" dediler. I§te onlann barmagi cehennemdir; orasi ne kotu bir gidi§
yeridir.

98- Erkekler, kadinlar ve gocuklardan aciz olup higbir gareye gucu


yetmeyenler, higbir yol bulamayanlar mustesnadir.

99- l§te bunlan, umulur ki Allah affeder; Allah gok affedicidir,


bagi§layicidir.

" ...Melekler canlarmi alirken..." ... et-Tavaffa, ruhun kabzedilmek


suretiyle bedenden gikanlmasi demektir. Bu da ug §ekilde olur:
Meleklerin ruhu almalan. Olum meleginin ruhu almasi. Allah'm ruhu
almasi. Melekler nefis sahiplerinin ruhlarmi ahrlar. Nefis sahipleri de
hayir ehli, ovguye deger sifatlara ve guzel ahlaka sahip Salih
muttakilerden ibaret mutlulardir ve tertemiz melekler onlann canlarmi
alirken onlara §6yle derler: "Size selam olsun. Yapmi§ oldugunuz iyi
i§lere kar§ilik cennete girin." (Nahl, 32) Bunlann sonu fiil cennetine
varmaktir.

270. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Kotuluk ehli, adi sifatlara ve kotu ahlaka sahip bedbahtlara gelince,


onlarin ruhlanni ancak melekuti kuvvetler ahrlar. Bunlar alem igin,
onlarm kuvvetleri mesabesindedirler. Ki bu makamda bulunurlarken
nefsin sifatlanyla, hayali, vehmi, vahsi ve hayvani kuvvetlerin
lezzetleriyle perdelenmis kafirlerden olusurlar ve onlar nefislerine
zulmederlerken melekler onlarin canlarmi ahrlar. Onlarin varacaklan
son, cehennemdir.

Olum melegi tarafmdan ruhlan almanlar ise, nefis perdesinden


siynhp kalp makammda gorunen ve fitrata donup onun nuruyla
aydmlanan kalp erbabidir. Ki bunlann ruhlanni kulli nefsi natika
dedigimiz alemin kalbi, onlarla butunlesmek suretiyle kabzeder. Bu,
olum meleginin onlarin ruhlanni bizzat almasi durumunda gegerlidir.
Ancak, olum melegi yardimcilan ve onlarin kuvvetleri aracihgiyla
ruhlanni kabzederse, bu durumda onlar birinci gruptan olurlar. Kimi
zaman bizzat kabzettigi, sonra isledikleri bazi rezilliklerden hesaba
gekilip cezalandinlmalan, dolayisiyla annip kurtulmalan igin azap
melekutuna terk eder. Bu, ilmi kemal ve ilmi noksanhk igin gegerlidir.
Nitekim, bu sekilde annanlar cehalet ve sirkten kurtulur, ilim ve tevhidle
tecelli eder. Ama kotu ameller ve yerilmis ahlaklar nedeniyle kalplerinin
uzerinde karanhk heyetler, asagi melekeler birikir. Tevhidi bilmenin yam
sira ahireti bilmeme hususu bir tortu olarak kalbinin uzerine goreklenir.
Ahiretteki cezayi inkar eden muvahhid gibi. Bu kimse bu inkanndan
dolayi gunahlara daldikga dalar. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur:
"De ki: Size vekil kilman olum melegi camnizi alacaktir." (Secde, 11)

Yiice Allah'm dolaysiz olarak ruhlan kabzetmesi durumu ise, kalbe


ait makamlardan suhud mahalline yukselen, rableri ile aralannda
herhangi bir perde kalmayan muvahhidler igin gegerlidir. Onlarin
ruhlanni Allah bizzat kabzeder ve onlan kendisine hasreder: " Takva
sahiplerini heyet halinde gok merhametli olan Allah'm huzurunda
topladigimiz gun." (Meryem, 85) "Allah, olenin olum zamani gelince,
canini alir." (Zumer, 42)

"Kendilerine yazik eden kimseler..." nefislerinin, haklanni


engelleyerek, istidatlannin gerektirdigi ve iglerine potansiyel olarak
konulan kemalati kullanmasina mani olarak ona zulmeden kimseler...
"/ve i§te idiniz!" gunku gug yetirebildiginiz amelleri islemede kusur
ettiniz, Allah igin amel etmekte tefrit ettiniz. Sizin igin hazirlanan ve

NiSASURESi.271

tesvik edildiginiz kemale erme noktasmda eksik kaldmiz. "Bunlar: Biz


yeryuzunde garesizdik, diye cevap verdiler..." cibilliyetimizin
sekillendigi
istidat arzmda garesiz mustazaflardik. Qunku durmadan kotulugu
emreden nefis, istidat arzimizi istila etti, heva sultani vehim seytaniyla
birlikte bize galip geldiler, bizi kayda vurup esir aldilar. Bizi dinlerine
uymaya zorladilar, bizi inkarlarma katilmak zorunda biraktilar.

"Allah'm arzi geni§ degil miydi?...dediler." istidadiniz genis degil


miydi? Fitratinizin kaynagmdan kuguk adimlar atarak onda hicret
edemez miydiniz? Bu sekilde adimlar atmaya baslasaydmiz,
onunuzdeki bazi perdeler kalkar, kuvvetlerin esaretinden kurtulur, heva
kayitlanndan azat olurdunuz. Ruhani kuvvetlerden olusan
yardimcilannizla guglenirdiniz. Kalp nurlanndan yardim gorurdunuz.
Boylece halki zalim olan beldeden, yani nefis sehrinden gikar tertemiz
kalp sehrine giderdiniz. O zaman gok bagislayici olan rabbinizin rahmeti
size yetisirdi.

"I§te onlarm barmagi cehennemdir..." Onlann bannaklan nefis


cehennemidir ki, bir yoksunlukla beraber gok siddetli bir istiyak duyar. "
Orasi ne kotu bir gidi§ yeridir. Erkekler... aciz olan...mustesna."
istidatlan itibariyle guglu olanlar. Ki bunlann istidat kuvvetleriyle
birlikte
gazap ve sehvet kuvvetleri guglenmistir. Ancak Hak yolda suluk etmek
hususunda bunlan ezmeye giig yetirememislerdir. Vehmi ve hayali
kuvvetlerini giderememislerdir. Bu yuzden, bozuk inanglarla istidatlarmi
iptal etmislerdir. istidatlan ilim nuruyla aydmlandigi halde bedensel
kuvvetlerinin tutsagi olduklan igin kayitlan kopanp suluk etmeye gug
yetirememislerdir. "Kadmlar..." ilmi kemale ulasma ve hakikat yolunda
suluk etme hususunda istidatlan yetersiz, gugleri ve dusleri yetersiz
kimseler. Ki onlar hakkmda "cennetliklerin gogu eblehlerdir." denilmistir.
"Ve gocuklar..." nefis sifatlanndan kaynaklanan bir gayret kendilerine
bulastigi igin kemal derecesine ulasma hususunda yetersiz kalan nakis
kimseler.

"Higbir gareye gucu yetmeyenler..." Qunku nefsin sifatlanni


kirmaya ve riyazetle hevanm gucunii ezmeye gugleri yetmemektedir,
aciz kalmaktadirlar. "Higbir yol bulamayanlar..." Qunku sulukun
keyfiyeti hakkmda bilgi sahibi degildirler. §eri hidayet nurundan da
yoksun kalmislardir. "i§te bunlan, umulur ki Allah affeder..." akideleri

272. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

saglam ve bu karanhk heyetler de iglerinde koklesmedigi igin bunlan


silmek suretiyle Allah'm onlan affetmesi umulur. "Allah gok affedicidir."
fitrat degismedigi siirece gunahlan affeder. "Bagislayicidir. " sifatlannin
nuruyla onlarm sifatlanni orter.

100- Allah yolunda hicret eden kimse yeryuzunde gidecek birgok


guzel yer ve bolluk bulur. Kim Allah ve Resulu ugrunda hicret ederek
evinden gikar da sonra kendisine 610m yetisirse artik onun mukafati
Allah'a duser. Allah da gok bagi§layici ve esirgeyicidir.

"...Hicret eden kimse..." Hak yolunda buyuk bir kararhhkla nefsin


ahsilmis karargahindan hicret eden kimse. "...Bulur..." istidat arzmda
hicret edilecek yerler, meskenler ve birgok menzil bulur. Bunun yanmda
nefsinin vehmi, hayali, hayvani ve vahsi kuvvetlerinin burnu surter, zelil
olur. "Bolluk..." nefsin sifatlannin darhgmdan ve hevanm esaretinden
kurtuldugu anda gogsunde genislik bulur.

"Kim... gikarsa..." cibilliyetinin esasmi olusturan istidadmm


karargahindan veya nefsinin menzillerinden birinden ya da kalbinin
makamlanndan birinden aynhp " Allah ugrunda hicret ederse..." zat
tevhidine yonelirse " ve Resulunun ugrunda..." sil 'at tevhidinde istikamet
bulma talebine yonelirse, "sonra kendisine olum yetisirse..." vuslattan
once yolculugu kesilirse, "artikonun mukafati Allah'a du§er..." yoneldigi
seye gore ona mukafat verir. Qiinkii suluka yonelen kimseye ulastigi
menzilin ecri verilir. Yani ulasabilseydi kendisi igin hasil olacak kemal
mertebesi bahsedilir. Diger bir ifadeyle, goz diktigi ve amagladigi
makamm ecrine nail olur. Qunku bu kemal, mulk ve adim atma
agismdan gergeklesmis olmasa da niyet ve bakis olarak ona ozlem
duymustur. Umulur ki, perde kalktiktan sonra ilahi tevfik ulasmayi
gergeklestirmek suretiyle onu teyid eder. "Allah gok bagislayicidir." Onu
amacmdan ahkoyan engellerin konumundan dolayi bagislar. "Ve
esirgeyicidir.." yoneldigi ve gozlerini diktigi kemali ona bahsetmek
suretiyle merhamet eder.

101- Yeryuzunde sefere giktiginiz zaman kafirlerin size kotuluk


etmelerinden endise ederseniz, namazi kisaltmanizda size bir gunah
yoktur. §uphesiz kafirler, sizin apagik dusmanlannizdir.

102- Sen de iglerinde bulunup onlara namaz kildirdigin zaman,


onlardan bir kismi seninle beraber namaza dursunlar, silahlarmi
alsinlar, boylece secde ettiklerinde arkanizda olsunlar. Sonra henuz
namazmi kilmami§ olan diger grup gelip seninle beraber namazlanni

NiSASURESi.273

kilsinlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlanm alsinlar. O


kafirler
arzu ederler ki siz silahlarmizdan ve esyanizdan gafil olasiniz da
ustunuze birden baskm yapsinlar. Eger size yagmurdan bir eziyet olur
yahut hasta bulunursaniz silahlarmizi birakmanizda size gunah yoktur.
Vine de tedbirinizi aim. §uphesiz Allah, kafirler igin algaltici bir azap
hazirlamistir.

103- Namazi bitirince de ayakta, otururken ve yanmiz uzerinde


yatarken Allah'i anm. Huzura kavu§unca da namazi dosdogru kilin;
gunku namaz muminler uzerine vakitleri belli bir farzdir.

104- O toplulugu takip etmekte gevseklik gostermeyin. Eger siz aci


gekiyorsaniz onlar da, sizin gektiginiz gibi aci gekmektedirler. Ustelik
siz,
Allah'tan, onlarm umit etmedikleri §eyleri umuyorsunuz. Allah Him ve
hikmet sahibidir.

Yakine ula§mak igin ilim yoluyla istidat arzmda yolculuga giktiginiz


zaman " ...kisaltmanizda size bir gunah yoktur..." bedensel amellerde,
§ukur ve huzur gibi kulluk haklanni eda etmede kismaya gitmenizde bir
sakmca yoktur. Qunku Hz. Resulullah (s.a.v) §6yle buyurmu§tur: "Kim
yakinden nasip almi§sa, onun namazindaki, orucundaki eksikliklere
itibar edilmez." "...Kotuluk etmelerinden endi§e ederseniz..." sizi
saptirmalarmdan, yoldan gikarmalanndan korkarsaniz, " kafirlerin..." ,
vehim ve hayal kuvvetlerinden, sapan ve saptiran insan kokenli
§eytanlardan olu§an perdelenmi§lerin §errinden endi§e ederseniz...
Qunkii Hz. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Tek bir fakih, seytana
bin abidden daha zorlu gelir."

105- Allah' in sana gosterdigi §ekilde insanlar arasinda hukmedesin


diye sana Kitab'i hakile indirdik; hainlerden tarafolma!

106- Ve Allah'tan magfiret iste, gunku Allah, gok yarligayici,


ziyadesiyle esirgeyicidir.

107- Kendilerine hiyanet edenleri savunma; gunku Allah hainligi


meslek edinmi§ gunahkarlan sevmez.

108- insanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler. Halbuki geceleyin,


O'nun razi olmadigi sozu duzup kurarken O, onlarla beraber idi. Allah
yaptiklarmi kusaticidir.

274. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"...Sana Kitabi...indirdik..." sifat tafsilati ve tecellileri ilmini "hak


He..." adalet ve dogruluk igerikli olarak indirdik. Veya seninle degil, Hak
ile kaim olarak, halk arasmda hukmedesin diye indirdik. "Allah'm sana
gosterdigi §ekilde..." adaletinden sana gosterdigi gibi.. "Hainler...
olma..." Allah'm ezelde kendilerine biraktigi emanetin hakkmi eda
etmeyen, O'nu eksiksiz sekilde bilmeyi mumkun kilan yeteneklerini
kullanmayan, boylece hem kendilerine hem de baskalanna hainlik eden,
baskalannin haklarmi gasp edip amacimn dismda sarf eden hainlerden
"taraf olma." Allah, eziyet gorsunler diye halki onlara musallat kildigi
zaman azaplarmi savmaya kalkma. Onlann lehine baskalanna karsi
delil getirme veya "Allah nigin onlan yuz ustu birakti, nigin onlan
kahretti?" diyerek Allah'a itiraz etme. Cunku onlar zalimdirler. Onlann
lehine higbir delil yoktur. Bilakis, butun deliller onlann aleyhinedir. "Ve
Allah'tan magfiret iste..." itiraz etmeyi, onlann lehine delil sunmayi
birakarak kendin igin bagislanma iste. Ki kalbinin ve sifatlannin
varhgiyla sende zuhureden gesitlenmeni bagislayahm.
" ...Savunma..." Bu ayetin tevili su ayetten anlasihyor: "Insanlardan
gizlerler..." rezilliklerini, nefislerinin sifatlanni ve turlu ayiplanni
insanlardan gizlerler.. "Allah'tan gizlemezler..." bunlan yok etmeye,
iglerinden sokiip atmaya kalkmazlar. Oysa Allah onlan gormektedir, ig
dunyalannda neler olup bittigini bilmektedir. "Geceleyin...kurarken..."
nefis ve tabiat karanhgi aleminde " O'nun razi olmadigi sozu..."
vehimleri, bozguncu hayalleri, ki bunlan, dunya nimetinin kinntilarini ve
lezzetlerini elde etmeye yonelik arzulanni tatmin etmek amaciyla
kuruyorlardi. "Allah yaptiklanni ku§aticidir..." sifatlanni ve amellerini
esas alarak onlan cezalandmr.

109- Haydi siz dunya hayatinda onlara taraf gikip savundunuz, ya


kiyamet gunu Allah'a kar§i onlan kirn savunacak yahut onlara kirn vekil
olacak?

110- Kim bir kotuluk yapar yahut nefsine zulmeder de sonra


Allah'tan magfiret dilerse, Allah's gok yarligayici ve esirgeyici
bulacaktir.

111- Kim bir gunah kazanirsa onu ancak kendi aleyhine kazanmi§
olur. Allah her §eyi bilicidir, buyuk hikmet sahibidir.

NiSASURESi.275

112- Kim kasitli veya kasitsiz bir gunah kazanir da sonra onu bir
sugsuzun uzerine atarsa, muhakkak ki, buyuk bir iftira ve apagik bir
gunah yuklenmi§ olur.

"Haydi siz..." ifadesiyle baslayan ayetin anlami onceki ayetlerin


akismdan gikiyor. "Kim bir kotuluk yaparsa..." nefsinin sifatlanndan
birinin zuhur etmesi suretiyle bir kotuluk ederse, "yahut nefsine
zulmederse..." istidadimn geregi olan kemalatini eksik birakir, onda
kusur ederse, istidadimn geregiyle gelisen birfiil islerse, sonra Allah'tan
bu sifatm, kemalini orten bu heyetin ortulmesini isteyerek O'na
yonelirse, gunahtan uzaklasirsa "Allah'i gok yarligayici . . .bulur." bu
kotulugu, bu karanlik heyeti sifatmm nuruyla ortucu ve "esirgeyici..."
istidadimn gerektirdigini bahsedici bulur. "Kim bir gunah kazanirsa..."
nefsinin zuhur etmesi seklinde veya istidadim silmek, kemaliyle gelisen
bir heyet edinmesi suretiyle kazanirsa, "sonra onu bir sugsuzun uzerine
atarsa..." bahaneler ileri surerek gerekge uretmekte mahir kimselerin
yaptigi gibi, "beni bu gunahi kazanmaya falan adam zorladi, falan adam
benim hakki aramami engelledi, dolayisiyla kazandigim bu sug falana
aittir" diyerek sugu bir baskasimn uzerine atarsa "muhakkak ki, buyuk
bir iftira... yuklenmis olur." Kendi fiilini baskasma nispet etmek
suretiyle
baskasma iftira atmis olur. Eger nefsinde, kemaliyle gelisen duruma
karsi bir egilim bulunmasaydi, uyum gosterdigi ve itaat ettigi kimseyle
uyusma istegi olmasaydi, onun bu onerisini kabul etmezdi. Dolayisiyla,
ne olmussa nefsinden kaynaklanmistir. Nitekim, seytan bu gibi
kimselere soyle diyecektir: "§uphesiz, Allah size gergek olani vaat etti,
ben de size vaat ettim ama, size yalanci giktim. Zaten, benim size kar§i
bir gucum yoktu. Ben, sadece sizi gagirdim, siz de benim davetime
hemen kostunuz. O halde, beni yermeyin, kendinizi yerin." (ibrahim, 22)
§u halde, nefislerinin kendi kazanci olan bir karanlik iglerinde
bulunmasaydi ve de nefislerinin sifatlan uzerlerinde zuhur etmeseydi,
iglerinde seytamn vesvesesine yer olmayacak, gagnsim kabul etme
yatkmhgi bulunmayacakti. "Apagik bir gunah yuklenmis olur..." zahir ve
katlanmis bir gunah yuklenirler. Bu gunahm katlanmasi da gunah
heyetinin, gunahi itiraf etmekten kaginmamn ve de kusuru baskasma
yuklemenin birlesiminden ibarettir. Eger bunun tersini yapsalardi
kuskusuz nefisleri zayiflayacak, kalbi istila etmeye ve onu kemalden
perdelemeye gug yetiremeyecekti.

276. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

113- Allah' in sana lutfu ve esirgemesi olmasaydi, onlardan bir guru h


seni saptirmaya yeltenmi§ti. Onlar, yalnizca kendilerini saptmrlar, sana
higbir zarar veremezler. Allah, sana kitabi ve hikmeti indirmis ve sana
bilmedigini ogretmistir. Allah' in lutfu sana gergekten buyuk olmustur.

1 14- Onlarm fisilda§malarmm birgogunda hayir yoktur. Ancak, bir


sadaka yahut bir iyilik yahut da insanlarin arasini duzeltmeyi isteyen
mustesna. Kim Allah' in rizasmi elde etmek igin bunu yaparsa, biz ona
yakmda buyuk bir mukafat verecegiz.

115- Kendisi igin dogru yol belli olduktan sonra, kim Resule karsi
gikar ve muminlerin yolundan ba§ka bir yola giderse, onu o yonde
birakiriz ve cehenneme sokariz; o ne kotu bir yerdir.

116- Allah, kendisine ortak ko§ulmasmi asla bagi§lamaz; ondan


ba§ka gunahlan diledigi kimse igin bagi§lar. Kim Allah' a ortak ko§arsa
busbutun sapitmi§tir.

"Allah'in sana lutfu... olmasaydi..." Allah'm seni yolunu izlemeye


muvaffak kilmasi, bu hususta sana yardim etmesi, yani kemalini fiile
gikarmasi, iginde gizli olan ilmi ortaya koymasi "ve esirgemesi..."
ezelde igine koydugu bu mutlak kemali-ki ondan daha buyuk bir rahmet
yoktur- bahsetmesi olmasaydi...

"Onlar yalnizca kendilerini saptmrlar..." Cunku sapma onlarm


istidatlarmin aslmdan kaynaklanmaktadir. Bunun nedeni de onlarm
ezelde bedbahthk cibilliyetine sahip olarak yaratilmis olmalandir.
Onlarm ig karakterleriyle yogrulmus bulunan bu sapma nasil
baskalanyla ilintili olabilir ki? "Allah sana kitabi... indirmi§tir..."
bahsedilmis varhga sahip kildiktan sonra eksiksiz tafsili ilmi "ve
hikmeti..." , tafsilatm hukiimlerine, sifat tecellilerine dair ilmi,
onlarla
amel etme keyfiyeti ile birlikte indirmistir. "Ve sana bilmedigini
6gretmi§tir..." Cunkii bu, Allah'm ilmidir, O'ndan baskasi bunu bilemez.
O'nun iginde fena bulman suretiyle zatmi sana agmca, sonra seni
Hakkani varhkla baki kilmca, kalbin var oldu. Seni bu kalbin perdesiyle
perdeledi. Artik senin ilmin Allah'm ilmidir. Cunku sifat zata tabidir.
"Allah'in lutfu..." Seni ulasman gereken yere ulastiran ameli islemeye
muvaffak kilmak seklinde somutlasan kemalinin agiga gikmasi suretinde
bu lutuf " buyuk..." olmustur. "Onlarm fisilda§malarinm birgogunda
hayir yoktur..." Cunku onlarm fisildasmalan fuzulidir. Salik'in de fuzuli

NiSASURESi.277

ve gereksiz seyleri terk etmesi gerekir. Nitekim, Hz. Resulullah (s.a.v)


soyle buyurmustur: "Kisinin kendisini ilgilendirmeyen, kendisine yaran
olmayan seyleri terk etmesi Muslumanligimn guzelliginin
gostergelerinden biridir."

"Ancak... isteyen mustesna..." Yani " sadaka..." vermeyi isteyen,


iffet kapsamma giren comertlik erdemine sahip olunmasini "yahut bir
iyilik..." , ilim ve hikmet gibi hikmet erdeminin kapsamma giren sozlu
iyilik veya zora dusmuse destek olmak, zulme ugrayana yardim etmek
gibi cesaret kapsamma giren fiili iyilik yapmak isteyen "yahut da
insanlann arasini duzeltmeyi..." adalet kapsamma giren islah edicilik
gorevini yapmak isteyen kimsenin fisildasmasi mustesnadir. "Kim bunu
yaparsa..." yani sozii edilen bu kemalati uzerinde toplarsa... "Allah'm
nzasmi elde etmek igin..." ovulmek veya gosteris yapmak, un salmak
i<?in degil. Aksi takdirde bu duygu ve dusunceler neticesinde erdem,
fazilet rezalete donusur. "Biz ona yakmda buyuk bir mukafat
verecegiz..." sifat cennetlerinden buyuk birodul bahsedecegiz.

11 7- Onlar O'nu birakip yalnizca birtakim di§ilerden istiyorlar, ancak


inatgi §eytandan dilekte bulunuyorlar.

118- Allah onu lanetlemi§; o da: "Yemin ederim ki, kullarindan belli
bir pay edinecegim" demi§tir.

119- "Onlari mutlaka saptiracagim, muhakkak onlari bo§


kuruntulara bogacagim, kesinlikle onlara emredecegimde hayvanlann
kulaklarmi yaracaklar, §uphesiz, onlara emredecegim de Allah'm
yarattigmi degi§tirecekler" dedi. Kim Allah' \ birakir da §eytani dost
edinirse elbette apagik bir ziyana du§mu§tur.

120- §eytan onlara soz verir ve onlari umitlendirir; halbuki, seytanin


onlara soz vermesi aldatmacadan baska bir §ey degildir.

121- Iste onlarin yeri cehennemdir; ondan kagip kurtulacak bir yer
de bulamayacaklardir.

122- iman eden ve iyi isler yapanlari, iginde ebedi kalmak uzere,
zemininden irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Allah, hak bir soz
olarak vaat etti. Soz verme ve onu tutmak bakimmdan kirn Allah'tan
daha dogru olabilir?

278. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

123- Ne sizin kuruntularmiz ne de ehl-i kitabin kuruntulari: Kim bir


kotuluk yaparsa onun cezasini gorur ve kendisi igin Allah'tan baska dost
da yardimci da bulamaz.

124- Erkek olsun, kadin olsun, her kim de mumin olarak iyi isler
yaparsa, iste onlar cennete girerler ve zerre kadar haksizliga
ugratilmazlar.

125- l§lerinde dogru olarak kendini Allah 'a veren ve ibrahim'in


Allah' \ bir tamyan dinine tabi olan kimseden dince daha guzel kim
vardir? Allah Ibrahim'! dost edinmi§tir.

126- Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah' mdir ve Allah her §eyi
ku§atmi§tir.

127- Senden kadmlar hakkmda fetva istiyorlar. De ki, onlara ait


hukmu size Allah agikliyor: Kitapta, kendileri igin yazilmisi vermeyip
nikahlamak istediginiz yetim kadmlar, garesiz gocuklar ve yetimlere
karsi adil davranmaniz hakkmda size okunan ayetler... Hayirdan ne
yaparsaniz §uphesiz Allah onu bilmektedir.

128- Eger bir kadm, kocasmin gegimsizliginden yahut kendisinden


yuz gevirmesinden endi§e ederse, aralarmda bir sulh yapmalarmda
onlara gunah yoktur. Sulh hayirlidir. Zaten, nefisler kiskangliga hazirdir.
Eger iyi geginir ve Allah'tan korkarsaniz suphesiz Allah yaptiklarinizdan
haberdardir.

129- Uzerine du§up ugra§saniz da kadmlar arasmda adil


davranmaya gug yetiremezsiniz; ban birisine tamamen kapilip da
digerini askiya almmis gibi birakmaym. Eger arayi duzeltir, gunahtan
sakmirsaniz Allah §uphesiz gok bagi§layici ve esirgeyicidir.

130- Eger e§ler birbirinden aynlirsa Allah, bol nimetinden her birini
zenginle§tirir; Allah'm lutfu geni§, hikmeti buyuktur.

131- Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah 'mdir. Sizden once


kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik.
Eger inkar ederseniz biliniz ki goklerde ve yerde ne varsa hepsi
Allah 'mdir. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle ovguye layiktir.

132- Goklerde ve yerde olanlar Allah 'mdir. Vekil olarak Allah yeter.

NiSASURESi.279

133- Ey insanlar! Allah dilerse sizi yokluga gonderip ba§kalanm


getirir; Allah buna kadirdir.

"Onlar O'nu birakip yalnizca birtakim di§ilerden istiyorlar..." Yani


nefislerden istiyorlar. Qunku Allah'a ortak kosan her kisi, hevasina itaat
etmek suretiyle nefsine, saptirmasini kabul etmek ve itaat etmek
suretiyle de seytana tapmaktadir. Ya da Allah'tan baskasma kulluk eden
kimselerin kulluk ettikleri varhklar mumkun nitelikli olduklan igin
baskasindan etkilenme ozelligine sahiptirler, onlardan etkilenirler, onlara
muhtagtirlar. Bu da disilerin ozelligidir. "...Belli bir pay..." yani
saptiracagim bu kimseler, dini tevhidle halis hale getiren muhlislerden
baskalan olacaklardir. "Kesinlikle onlara emredecegim..." fasit
ibadetleri, asagihk arzulan, akla ve seriata aykin igreng fiilleri yapmayi
onlara emredecegim.

"iman edenler..." bunlar, musriklerin karsitlan olarak zikredildikleri


igin tevhide hakiki anlamda iman eden kimselerdir. "///' i§ler yaparlar..."
cem makamma ulasmalan igin uygun olan amelleri yerine getirenler
veya butun insanlar igin fenadan sonra beka hasil olunca Allah'ta Allah
ile istikamet uzere olmaya elverisli ameller yapanlar... " ...koyacagiz..."
onceden zikredilen ug cennete koyacagiz.

Vaat edilen bu sonucun gergeklesmesi "ne sizin kuruntularmiz ne


de ehl-i kitabm kuruntulan... "y\a olur. Siz nefislerinizle, nefislerinizin
sifatlan ve fiilleriyle beraber kaldigmiz surece, istemeniz bir temenniden
oteye gegmez. Temenni ise, normalde gergeklesmesi mumkun olmayan
bir seyi istemek anlamina gelir. "Dince daha guzel kirn vardir?..."
izledigi yol bakimindan, "kendini... veren . . .kimseden . . ." varhgmi
"Allah'a..." veren, zatmi salt fena ile benlik ve ikilik saibesinden
anndiran kimseden daha iyi kirn vardir. "I§lerinde dogru olarak..." tafsil
aynmda cemi musahede eden, sifat tecellilerini ve hukumlerini gozeten,
amellerde istikamet ederek ihsan yolunu izleyen "Ibrahim'in... dinine
tabi olan..." tevhid esasma dayah olarak ve "Allah'i bir taniyan..."
zatmda, sifatlannda ve fiillerinde her turlu sirkten ve her turlu batil
dinden, yani baskasi igin fiil, sifat veya zat ispat etmeye goturen her
yoldan uzaklasan kimseden dince daha guzel kirn vardir? Bu kimsenin

280. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

dini Hak dindir. Yani bu durumda onun seyri Allah'a yoneliktir. Bu, sifat
yollanni izleyerek Allah'ta seyir degildir. Ya da kalbin konaklannda
nefsin sifatlarmi kat etmek suretiyle Allah'a seyretmek de degildir. iste
bu kimsenin dininden daha guzel din olmaz. "Allah ibrahim'i dost
edinmi§tir." Onu dost edinmistir, yani zatmm ve sifatlannin arahklarma
mudahale etmistir, oyle ki ondan geriye bir kahnti birakmamistir. Ya da
bosluklanm, arahklarmi doldurmus, tekamulu ve kendisine muhtaghgi
sirasmda ondan fena bulan seylere bedel olmustur. Bu nedenle Halil
(dost), safi (halis adam)dan daha yukan bir mertebe ise de Habib
(sevgili)den daha asagidir. Qunku Halil (dost) sevendir; onda baskahk
kalintismin olmasi muhtemeldir. Habib (sevgili) ise mahbubdur
(sevilendir); onda boyle bir kalintmin bulunmasi tasavvur edilemez. Bu
nedenle habib (sevgili) degil, Halil (dost) ask atesine atilmistir. "Kim
dunya mukafatmi isterse..." nefsin hevasmm yanmda durmak suretiyle
dunya nimetlerini talep eden kimse, ne diye en degersiz seyleri ister?
Nigin en asagi mertebede durur?

134- Kim dunya mukafatmi isterse dunyasinm da ahiretinin de


mukafati Allah katmdadir. Allah her §eyi i§iten ve her seyi gorendir.

135- Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-


babaniz ve akrabaniz aleyhinde de olsa Allah igin §ahitlik eden kimseler
olun. Zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara daha yakmdir.
Hislerinize uyup adaletten sapmaym, eger, buker, yahut §ahitlik
etmekten kagmirsaniz, Allah yaptiklarmizdan haberdardir.

136- Ey iman edenler! Allah'a, Resulune, Resulune indirdigi Kitaba


ve daha once indirdigi kitaba iman ediniz. Kim Allah' \, meleklerini,
Kitaplarmi, Resullerini ve kiyamet gununu inkar ederse tarn manasiyla
sapitmi§tir.

137- iman edip sonra inkar edenleri, sonra yine iman edip tekrar
inkar edenleri, sonra da inkarlanni arttiranlan Allah ne bagi§layacak, ne
de onlan dogru yola iletecektir.

138- Munafiklara, kendileri igin aci birazap oldugunu mujdele!

NiSASURESi.281

139- Muminleri birakip da kafirleri dost edinenler, onlann yaninda


izzet mi anyorlar? Bilsinler ki butun izzet yalmzca Allah'a aittir.

140- O, kitapta size soyle indirmi§tir ki: Allah'm ayetlerinin inkar


edildigini yahut onlarla alay edildigini isittiginiz zaman, onlar bundan
baska bir soze dalmcaya kadar kafirlerle beraber oturmaym; yoksa siz
de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, munafiklari ve kafirleri
cehennemde bir araya getirecektir.
141- Sizi gozetleyip duranlar, eger size Allah'tan bir zafer nasip
olursa, " Sizinle beraber degil miydik?" derler. Kafirlerin bir nasipleri
olursa, "sizi yenip oldurebilecegimiz halde oldurmeyip muminlerden
korumadik ki?" derler. Artik, Allah kiyamet gununde aranizda
hukmedecektir ve kafirler igin muminler aleyhine asla bir yol
vermeyecektir.

142- §uphesiz, munafiklar Allah'a oyun etmeye kalkisiyorlar;


halbuki Allah onlann oyunlarma ba§larma gevirmektedir. Onlar namaza
kalktiklan zaman u§enerek kalkarlar, insanlara gosteri§ yaparlar, Allah' \
da pek az hatira getirirler.

143- Bunlarm arasmda bocalayip durmaktalar; ne onlara


baglaniyorlar ne bunlara. Allah'm §a§irttigi kimseye asla bir gikar yol
bulamazsin.

"...Mukafati Allah katmdad ir... " iki cihanin da... Eger kendinde fena
etmek suretiyle bunu irade ederse. Qunku O, her §eyi ihata eden
varhktir; higbir §ey O'nun di§inda degildir. "Allah her seyi isitendir..."
nefislerinizin sozlerini i§itir. "Her §eyi gorendir..." niyetlerinizi,
amellerinizle ne istediginizi goriir.

"Ey iman edenler!..." iki cihan mukafatini isteyerek ilmi tevhide


iman edenler! "Olun... " erdemlerin en §ereflisi olan adalet makammda
sebat edin "ayakta tutan... " adaletin gereklerini, haklanm ayakta tutan
olun ki, iginizde koklu meleke haline gelsin; artik sizden zulmun sadir
olmasma, herhangi bir §eyde haksizhga meyletmenize, dunyevi bir
menfaat elde etmek veya bir zaran savmak hususunda hevaya uymak
suretiyle nefsin sifatmm uzerinizde zuhur etmesine imkan kalmasm.

282. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Ey iman edenler!..." taklidi imanla inananlar! Hakiki imanla veya


ilmi imanla ya da ayni imanla iman edin... "Iman edip sonra inkar
edenler..." ...iglerindeki nifakm siddetinden, bazen fitrat nurunun, bazen
de nefis karanligmin ve hevasimn galip gelmesinden, yani nurani ve
zulmani hallerin esit duzeyde uzerlerinde etkili olmasmdan dolayi yuce
rububiyet cihetiyle sufli cihet arasmda tereddutle gidip gelen, saskmhk
iginde kalanlar. Derken, iglerindeki karanhk heyetler saglamlasir,
perdeler gogalmaya baslar, fasit inanglar, yikici melekeler nefsin
sifatlannin istilasi ve mutlak ustunluk kurmasi sonucu koklesirler ve
kalplerinin uzerini tumuyle tortulanyla kapatirlar. "Allah ne onlan
bagi§layacak..." perdeleyici tortular yuzunden, kalbin ozunun bozulmasi
ve istidadm ortadan kalkmasi nedeniyle onlan bagislamayacaktir. " Ne
de onlan dogru yola iletecektir..." Allah onlan hakka, kemale ve asil
fitrata iletmeyecektir. Qunku onlar hidayeti kabul edecek durumda
degildirler. Bu arada, asil istidatlannin konumundan oturu onlara
yoneltilecek azap "elem verici" olarak nitelendirilmistir.

"... Kafirleri dost edinenler..." aralannda perdelenmislik bakimmdan


munasebet oldugu igin munafiklar "muminleri birakip..." kafirleri dost
edinirler. Qunku munafiklarla muminler arasmda bir uyum, turdeslik
yoktur. "Izzet mi anyorlar?" yoksa dunyada kafirlerin sayesinde ustun,
onlarm mallan ve makamlan sayesinde de guglenmek mi istiyorlar? Bu
isteklerinin gergeklesmesine imkan yoktur. Boyle bir amaglan varsa,
kesinlikle yanihyorlar. Qunku izzet ve ustunluk, tamamen Allah'in
sifatlanndan biridir. Allah'in gucu asilmazdir, kudreti karsi konulmazdir.
Kahredici gug sadece O'nundur. Yalniz galip gelen O'dur. Dolayisiyla,
O'na yakmhk, nurunu ve kuvvetini kabul edebilirlik, O'nun sifatlanyla
sifatlanmishk oranmda izzet ve ustunluk elde edilir. Bu da iman ehline
yakm bir durumdur. Perdelenmis kufur ehline yarasan da zillettir.
"Usenerek kalkarlar..." gunku huzurda durmayi istiyakla istemezler.
Huzurdan kagarlar. Qunku istidatlan hevanm istilasi neticesinde
karanhga gomulmustur.

144- Ey iman edenler! Muminleri birakip da kafirleri dost edinmeyin;


Allah'a, aleyhinizde apagik bir delil mi vermek istiyorsunuz?

145- §uphe yok ki munafiklar cehennemin en alt katmdadirlar. Artik,


onlara asla biryardimci bulamazsin.

NiSASURESi.283

146- Ancak tevbe edip hallerini duzeltenler, Allah' a simsiki sanlip


dinlerini yalniz onun igin yapanlar baskadir. Iste bunlar, muminlerle
beraberdirler ve Allah muminlere yakin buyuk mukafat verecektir.

147- Eger siz iman eder ve §ukrederseniz, Allah size neden azap
etsin! Allah sukre karsilik veren ve her seyi bilendir.

148- Allah kotu sozun agikga soylenmesini sevmez; ancak


haksizliga ugrayan ba§ka. Allah her seyi isitici ve bilicidir.

149- Bir iyiligi agiklar yahut gizlerseniz veya bir kotulugu


affederseniz, §uphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir.

150- Allah' i ve Resullerini inkar edenler ve Allah He Resullerini


birbirinden ayirmak isteyip "bir kismma iman ederiz, ama bir kismma
inanmayiz" diyenler ve bunlar arasmda bir yol tutmak istey enter yok
mu;

151- Iste gergekten kafirler bunlardir. Ve biz kafirlere algaltici bir


azap hazirlamisizdir.

"Kafirleri dost edinmeyin..." ki onlarla beraber olmanin, bir arada


kan§mi§ halde ya§amamn neticesinde kufurleri size gegmesin. Qunku
arkadashktan, beraberlikten daha guglii etkisi olan baska bir sey yoktur.
Onlan dost edinme egiliminde, onlarla uyumlu bir karaktere sahip olma
ihtimali gugludur. Qunku iglerinde gizli bir heva vardir. Onlan kapsayan
algak gelenege karsi bir sempati soz konusudur. Heva ve nefsin galip
oldugu bir topluluk olduklan igin de kafirlerle beraber olanlarm kufre
dusmesinden emin olunamaz. "Apagik bir delil..." onlarla arkadashk
etme ve birlikte oturma seklinde onlan dost edinmeye egilim
gostermenizin kaynagi olan karakterin koklesmesi neticesinde
cezalandmlmanizi gerektiren agik bir huccet mi vermek istiyorsunuz?
"En alt kati..." Azabmm da gok fazla, elem vericiligi ve yakicihgi gok
etkili olmasi itibariyle en alt kat olarak nitelendirilmistir. Yoksa
mertebe
olarak en alt katta olmasi kastedilmemistir. Cunku atesin munafiklar
uzerindeki etkisi gok fazla ve gok elem verici olur. Bunun nedeni de
iginde hala istidat kalintilannin bulunmasidir.

Asil kafire gelince, istidadi hig olmadigi igin, durumu munafiktan


daha kotu , azabi daha buyuk ve daha asagilayici olsa da onun gibi
azaptan elem duymaz. "Bir yardimci..." Allah'm azabma karsi

284. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kendilerine yardim edecek birini bulamazlar. Qunku aralanndaki bag


kesilmis ve Allah ehline karsi duyulan sevgi ortadan kalkmistir. "Ancak
tevbe edenler..." iglerindeki istidat kahntisinin nuruyla ve tevfik
yardimmi kabul etme kabiliyetiyle Allah'a donenler "ve hallerini
duzeltenler..." hevalanni ezerek, nefislerinin sifatlanni kirarak, ziihd ve
riyazetle kuvvetler perdesini kaldirarak, bozduklan istidatlanni yeniden
duzeltenler, "Allah'a simsiki sanlanlar... " O'na yonelmek suretiyle irade
ve azimet gucu ipine yapisanlar, "dinlerini yalniz Allah igin yapanlar..."
nefsin sifatlanndan olusan suluk engellerini yok edenler, sirkin
gizliligini
ortadan kaldiranlar, seyirde gaynsma bakmayi terk edenler
mustesnadir. "i§te bunlar, muminlerle beraberdirler. "yakini imana sahip
kimselerle beraberdirler. " Buyuk mukafat... " sifat tecellilerini musahede
etme ve fiiller cennetine girme odulune kavusacaklardir.

"Inkar edenler..." Hak'tan ve dinden cemden ve tafsilden


perdelenenler "Allah He Resullerini birbirinden ayirmak isteyenler..."
Hak'tan degil dinden, cemden degil tafsilden perdelenenler. Bunlar
Resulleri inkar ederler, gunku bunu kesretle gelisen bir vahdet ve tafsille
gelisen bir cem olarak vehmederler. iste bazisma inanip bazismi inkar
etmeleri bundan ibarettir. "...Tutmak isterler..." tumune cem ve tafsil
olarak iman etmek ile tumunii inkar etmek arasmda bir yol edinmek
isterler. "I§te... kafirler bunlardir..." perdelenmislerdir "gergek..."
zatlan
ve sifatlanyla gergek kafirlerdir. Qunku marifetleri vehim ve yanilgi,
tevhidleri zmdikhktir. Din ve hak agismdan herhangi bir seye
dayanmazlar. "Algaltici..." perdenin varhgi nedeniyle onlan algaltan,
nefsi ve sifatlanni zelil kilan bir azap hazirlamisizdir.

152- Allah'a ve Resullerine iman eden ve onlardan higbirini


digerlerinden ayirmayanlara gelince i§te Allah onlara bir gun
mukafatlanni verecektir. Allah gok bagi§layici ve esirgeyicidir.

153- Ehl-i Kitap senden, kendilerine gokten bir kitap indirmeni


istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha buyugunu istemi§ler de, "Bize
Allah's apagik goster" demi§lerdi. Zulumleri sebebiyle hemen onlan
yildirim garpti. Bilahare, kendilerine agik deliller geldikten sonra
buzagiyi tann edindiler. Biz bunu affettik. Ve Musa'ya apagik delil
verdik.

NiSASURESi.285

154- Soz vermeleri igin Tur'u ba§larma diktik de onlara, "Ba§ egerek
kapidan girin" dedik, "Cumartesi gunu smiri asmayin" dedik.
Kendilerinden saglam soz aldik.

155- Sozlerinden donmeleri, Allah'in ayetlerini inkar etmeleri, haksiz


yere Resulleri oldurmeleri ve "kalplerimiz kiliflanmistir" demeleri
sebebiyle... Tarn aksine kufurleri sebebiyle Allah, o kalpler uzerine
muhur vurmu§tur; pek azi mustesna artik iman etmezler.
156- Bir de inkar etmelerinden ve Meryem'in uzerine buyuk bir iftira
atmalanndan;

157- Ve "Allah Resulu Meryem oglu isa'yi oldurduk" demeleri


yuzunden. Halbuki onu ne oldurduler, ne de astilar; fakat onlara Isa gibi
gosterildi. Onun hakkinda ihtilafa dusenler bundan dolayi tarn bir
kararsizlik igindedirler; bu hususta zanna uymak di§mda higbir saglam
bilgileri yoktur ve kesin olarak onu oldurmediler.

158- Bilakis, Allah onu kendi nezdine kaldirmi§tir. Allah, izzet ve


hikmet sahibidir.

159- Ehl-i Kitaptan her bin, olumunden once ona muhakkak iman
edecektir. Kiyamet gununde de o, onlara §ahit olacaktir.

"Allah'a ve Resullerine iman edenler..." cem ve tafsili olarak iman


edenlerin " ... mukafatlari... " ug cennetten mukafatlan verilecektir.
"Allah
gok bagislayicidir..." gunahlan ve perdeleri konumundaki zatlanni ve
sifatlanni kendi zati ve sifatlanyla orter. "Ve esirgeyicidir..." ug
cennetten bah§edilmi§ hakiki varliktan ve sonsuz bekadan
yararlandirmak suretiyle onlara merhamet eder. "Gokten bir kitap..."
ruh semasmdan muka§efe suretiyle yakini bir ilim istiyorlar. "Bundan
daha buyugunu..." giinkii musahede, mukasefeden daha buyuk ve
daha yucedir.

"Zulumleri sebebiyle..." zatlan yerinde durdugu halde musahede


talebinde bulunmalan sebebiyle... Qunku, musahede esnasmda varhk
kalintismin mevcudiyeti, bir seyi ait olmadigi yere koymaktir.
Dolayisiyla, varhk kalintismin mevcudiyetine ragmen musahede
talebinde bulunmak nefsin, sifat kemalatim kendisine ait gormesinden
kaynaklanan bir tugyandir, azgmhktir. Bu da zulumdur. "Apagik delil..."
ayikip kendilerine gelmeleri saglandiktan sonra aleyhlerine olan delille
uzerlerinde tasallut kurduk.

286. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Bilakis, Allah onu kendi nezdine kaldirmi§tir (...) ona muhakkak


inanacaktir." isa'mn (a.s) semaya kaldinldigma, sufli alemden aynldigi
esnada ruhunun ulvi alemle butunlestigine kesinlikle inanacaktir. isa'mn
(a.s) dorduncu semada bulunmasi, ruhundan yansiyan feyzin
kaynagmm gunes feleginin ruhaniyeti olduguna yonelik bir isarettir. Ki
bu felek, alemin kalbi mesabesindedir, alemin donusu ona yoneliktir. Bu
ruhaniyet, bu felegi masuklugu itibariyle hareket ettirir. Isigmm onun
nefsini dogrudan aydmlatmasi da hareket ettirmesinden dolayidir.
isa'mn donusu asli karargahma yonelik oldugu, buna karsilik hakiki
kemale de ulasmadigi igin, ahir zamanda yeni bir bedene taalluk ederek
donmesi zorunlu olmustur. indigi zaman herkes onu tanir ve Kitab ehli
de ona inanir. Yani yaratilisi ve ahireti bilen ilim ehli, bastan sona
kadar,
isa'mn Allah'ta fena bulmasindan once ona inanir. Ona iman ettiklerinde
kiyamet kopar. Yani cismani perdelerden siynhp agiga gikislan, gaflet
hallerinden kurtuluslan ve su anda bulunduklan uyku halinden
uyamslan gergeklesir. "§ahit olacaktir..." onlan musahede edecektir.
Daha once isaret edildigi gibi Hak onun suretinde onlara tecelli
edecektir.

160- Yahudilerin zulumleri sebebiyle, kendilerine helal kilinmi§


bulunan temiz ve iyi §eyleri onlara haram kildik
161- Bir de gok kimseyi Allah yolundan gevirmeleri, men edildikleri
halde faizi almalari ve haksiz yollar He insanlarm mallarmi yemeleri
yuzunden. Ve iglerinden inkara sapanlara aci bir azap hazirladik.

162- Fakat iglerinden ilimde derinle§mi§ olanlar ve muminler, sana


indirilene ve senden once indirilene iman edenler, namazi kilanlar,
zekati verenler, Allah' a ve ahiret gunune inananlar var ya; i§te onlara
pek yakmda buyuk mukafat verecegiz.

163- Biz Nuh'a ve ondan sonraki Nebiylere vahyettigimiz gibi sana


da vahyettik. Ve ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, esbata, Isa'ya,
Eyyub'e, Yunus'a, Harun'a ve Suleyman'a vahyettik. Davud'a da
Zebur'u verdik.

164- Bir kisim Resulleri sana daha once anlattik, bir kismmi ise
sana anlatmadik. Ve Allah Musa He gergekten konu§tu.

165- Mujdeleyici ve sakmdinci olarak Resuller gonderdik ki


insanlarm Resullerden sonra Allah' a kar§i bir bahaneleri olmasin! Allah
izzet ve hikmet sahibidir.

NiSASURESi.287

"Zulmu sebebiyle..." buyuk zulumleri nedeniyle "Yahudilerin..."


isledikleri buyuk zulum nedeniyle. Yani buzagiyi tann edinmeleri, ruh
huzuru olan beldeye girmekten kaginmalan, cumartesi gunu seriata
muhalefet etmek suretiyle haddi asmalan, fiil tevhidini kesfetmekten
perdelenmeleri, Allah'a verdikleri sozii bozmalan, Allah'm ayetlerini
inkar etmeleri anlamina gelen sifat tecellilerine karsi inkarci bir tutum
takmmalan, Resulleri oldurmek, "kalplerimiz kihflanmistir" (yani
yaratihstan gelen bir perdeyle ortulmustur, bu perdeyi agmanm yolu
yoktur) demek suretiyle Allah'a iftira etmek gibi algakga davranislara
dalmalan... Meryem'e iftira atmalan, isa'yi (a.s) oldurduklerini iddia
etmeleri gibi tumii de tasavvur edilemeyecek kadar agir zulumler
islemeleri nedeniyle...

"Temiz ve iyi §eyleri onlara haram kildik.." fiil ve sifat tecellileri,


zatm musahedesi gibi tasavvur edilemez guzelliklerden olusan
nimetlerin bulunduklan cennetleri onlara haram kildik. "Onlara helal
kilinmi§ti..." Eger bu engeller olmasaydi, istidatlarmin kabiliyeti
itibariyle bu cennetler kendilerine helal kihnmisti. "Birgok kimseyi ...
gevirmeleri . . ." arkadashk ederek, yoldas olarak, sapikhga davet ederek
insanlan Allah yolundan gevirmeleri veya ruhani kuvvetlerini "Allah
yolundan..." alikoymalan... kendilerine nehyedilen ihtilaf, cedel,
bedensel lezzetler ve hazlar gibi ilmin fazlahklarmi faiz olarak almalan...
"Haksiz yollar He insanlarm mallarmi almalan..." hirs ile rezil bir
karakter ile rusvet almalan, bilgileri garpitip dogru yanhs karmasik
seyler soyleyerek bunun ucretini almalan veya yiyecek ve igecek temin
etmek, dunya nimetleri kirintilan kazanmak, lezzetler, maddi sehvetler
tatmin etmek, vahsi ve hayvani karakterlerini tatmin etmek amaciyla
ruhani kuvvetlerini fikir, nazari ve ameli akil alanmda kullanmalari,
kendileri igin elem verici bir azap olmustur. Qunku istidatlan bunlardan
elem duyacak duzeyde henuz mevcuttur.

"Fakat... ilimde derinle§mi§ olanlar... " aralanndaki muhakkikler "ve


muminler...." Sabit imana uygun taklidi imanla inananlar... "Sana
indirilene... iman edenler..." kotu niteliklerden annma ve iyi huylan
bezenme ozelligine sahip olanlar... ayni tevhide iman eden muvahhid
muminler... "Ahiret gunune inananlar..." Ahiret hallerini oldugu gibi
gozlemleyenler var ya; iste onlara "... buyuk bir mukafat...", sifat
tecellilerinden ve cennetlerinden nasipler bahsedecegiz.

288. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

" Mujdeleyici... Resuller..." lutuf sifatmin tecellilerini mujdeleyen "ve


sakmdinci..." kahir sifatmin tecellilerinden sakindiran Resuller
gonderdik ki "insanlarm ...Allah'a karsi bir bahaneleri olmasin!"
Resullerin aracihgiyla kaldinhp silindikten sonra herhangi bir sifatla
zuhur edisleri veya egemenlikleri soz konusu olmasin. "Allah izzet...
sahibidir..." ustun guce sahiptir; sifatlanni silmek ve zatlanni yok etmek
suretiyle onlan kahreder. "hikmet sahibidir..." butun bunlan, onlan
kendi sifatiyla sifatlama ve kendi zatiyla yok etme hikmeti uyannca
yapar.

166- Fakat Allah sana indirdigine §ahitlik eder; onu kendi ilmi He
indirdi. Melekler de buna §ahitlik ederler. Ve §ahit olarak Allah kafidir.

167- inkar eden ve Allah yolundan alikoyanlar §uphesiz, dogru


yoldan gok uzakla§mi§lardir.

1 68- inkar edip zulmedenleri Allah asla bagi§layacak degildir. Onlan


bir yola ilecek de degildir.

169- Ancak, orada ebedi kalmak uzere cehennem onlan yoluna


iletecektir. Bu da Allah'a gok kolaydir.

1 70- Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gergegi getirdi, §u halde


kendi iyiliginiz olarak ona iman edin. Eger inkar ederseniz, goklerde ve
yerde ne varsa §uphesiz hepsi Allah'indir. Allah geni§ Him ve hikmet
sahibidir.

"Fakat, Allah sana indirdigine §ahitlik eder..." Cunku sen cem


makamindasin; onlar ise perdelenmislerdir, bunu ikrar etmezler. Bilakis,
Allah sahitlik eder ki "onu kendi ilmiyle indirdi." ilim igerikli olarak
indirdi
veya kendisi bilerek, ilmiyle indirdi. Yani bu indirilen O'nun has ilmidir,
senin ilmin degildir. Ya da O'ndan gayri ve senin dismdaki birinin de ilmi
degildir.

"Melekler de buna sahitlik ederler..." Melekler de senin cem


dismda tafsili gozettigine sahitlik ederler. Dolayisiyla Allah, zatiyla,
isimleriyle ve sifatlanyla sahitlik eder. Zaten "sahit olarak Allah
kafidir."
Zatm sifatlarla birlikte sahitligi kafidir. Qunku O'ndan baskasi yoktur.
"inkar edenler..." koyu sapikhklan yuzunden Hak'tan perdelenenler...
"inkar edenleri..." dinden perdelenenler "zulmedenleri..." rezillikler
islemek, nefislerinin sifatlanni kalplerine musallat kilmak suretiyle
istidatlarmin kemal haklanni edinmesini engelleyenleri...

NiSASURESi.289
"Allah asla bagi§layacak degildir." Cunku algak karakterler onlann
iglerinde kok salmistir ve istidatlan islevsiz hale gelmistir. "Onlari bir
yola iletecek de degildir." Ust uste birikmis murekkep cehaletleri, bozuk
akideleri, kemal yollanndan herhangi birini bilmemeleri yuzunden onlari
dogru yola iletmeyecektir. "Ancak cehennem onlari yoluna iletecektir."
Her zaman yoksun kalmalan kosuluyla nefislerinin lezzetlerine karsi
ozlem duyma atesinin yoluna iletecektir. "Bu da..." Allah'a gok kolaydir.
Cunku onlar dogal olarak ona kapilacaklardir.

171- Ey Ehl-i Kitap! Dininizde a§iri gitmeyin ve Allah hakkmda,


gergekten ba§kasmi soylemeyin. Meryem oglu Isa Mesih, ancak Allah 'in
Resuludur, Allah'm, Meryem'e ula§tirdigi " kun: ol" kelimesidir, O'ndan
bir ruhtur. §tv halde, Allah'a ve Resullerine iman edin. " Tann ugtur"
demeyin, sizin igin hayirli olmak uzere bundan vazgegin. Allah ancak bir
tek Allah'tir. O, gocugu olmaktan munezzehtir. Goklerde ve yerde ne
varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

172- Ne Mesih ve ne de Allah'a yakm melekler, Allah'm kulu


olmaktan geri dururlar. O'na kulluktan geri durup buyuklenen kimselerin
hepsini yakmda huzuruna toplayacaktir.

1 73- iman edip iyi isler yapanlara ecirlerini tarn olarak verecek ve
onlara lutfundan daha fazlasmi da ihsan edecektir. Kullugundan yuz
geviren ve kibirlenenlere gelince onlara aci bir §ekilde azap edecektir.
Onlar, kendileri igin Allah'tan ba§ka ne bir dost ve ne de bir yardimci
bulurlar.

"Ey Ehl-i Kitap! Dininizde a§in gitmeyin." Yahudilerin dinlerinde


a§inya gitmeleri, zahirde, kabukta derinle§ip batini olumsuzlamalan,
dolayisiyla isa'yi Nebiylik derecesinden ve rububiyet sifatlanyla
sifatlanmi§hk makamindan indirmeleri §eklindeydi. Hiristiyanlann
dinlerinde a§in gitmeleri ise, batmda derinle§ip zahiri olumsuzlamalan,
buna bagh olarak isa'yi ilahhk makamma yukseltmeleri seklindeydi.
"Allah hakkmda, gergekten ba§kasmi soylemeyin." Zahir ile batini
birlikte benimseyin. Cem ve tafsili birlikte kabul edin. Muhammedi
tevhidde oldugu gibi. isa'nm ilahi sifatlann mazharlanndan biri, O'nun
hayatiyla hayat sahibi, sifatlar tevhidi makamma gagiran bir davetgi,
O'nun "kelimesi" ve mucerret bir nefis olarak Allah'm kelimelerinden bir
kelime, yani ruhani hakikatlerden bir hakikat, ruhlardan bir ruh oldugunu

290. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

soyleyin. "Allah'a ve Resullerine iman edin..." cem ve tafsile inanm.


"Tann ugtur, demeyin..." Hayat ve ilim sifatlanni zata eklemlenmis
fazlahklar oldugunu ileri surmeyin. Bu takdirde ilah ug ayn sey olur. O
zaman isa da nefha ile O'nun hayatinin bir cuzu olarak kabul edilir.
Veya Hakkm zati ile nur alemini ve zulmet alemini ayirmayin. Bu
takdirde isa O'nun nurundan dogmus kabul edilir. Bilakis, kulle, kull
olarak iman edin. O zaman ilim ve hayat zattan olurlar, nur ve zulmet
alemleri de. O zaman isa, O'nda fena bulmus, O'nun varhgiyla mevcut
olmus, O'nun hayatiyla hayat sahibi, O'nun ilmiyle ilim sahibi olarak
belirginlesir. iste bu zati birliktir ki, bu gergek soyle dile
getirilmistir:
"Allah ancak bir tek Allah'tir. 0...munezzehtir." Kendisinden baska bir
mevcudun olmasmdan ve bu baska mevcudun kendisinden dogmus
olmasmdan, kendisinden aynlmasindan ve kendisi gibi bir mevcut
olarak kendisinin hem cinsi, dengi olmasmdan munezzehtir. Bilakis O,
varhk olmasi itibariyle vardir. "G6klerde...ne varsa..." ruhlar gogunde
"ve yerde..." beden arzmda ne varsa hepsi O'nundur. Cunku her ikisi
O'nun isimleri, zahiri ve batmidir. "Vekil olarak..." mahlukat tevhidde
fena bulduklannda Allah, fiilleri, sifatlan ve zatlan itibariyle onlann
yerine geger. Nitekim Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur:
"Halkm fena bulmasmdan sonra Allah'tan baska ilah yoktur."

"Mesih... Allah 'in kulu olmaktan geri durmaz..." tafsil makammda


Allah'a kulluk etmekten kagmmaz. Cunku, cem itibariyle ne Mesih'in ne
de bir baskasmm varhgi soz konusu degildir. Cem makami itibariyle
higbir seyin olmasi kesinlikle mumkun degildir. Tafsil agismdan, ayn
olarak belirginlesen her sey mumkundur. Mumkun nitelikli bir varhgm
ise, kendisinden baskasmm olmasi soyle dursun, kendisinden
kaynaklanan bir varhgi da yoktur. Dolayisiyla muhtag bir kul, zelil ve
yoksundur. Kulluk zilletinden kagmamaz. Ama salt tecerrut, tabiatlann
kirinden armma yoluyla cisimlere taalluk etmekten mustagni olabilir.
Yakinlastinlmis melekler gibi. Onlar soyut ruhlardir, korunmus nurlardir.
"O'na kulluktan geri duran..." benligiyle zuhur eden, "ve buyuklenen..."
sifatlanyla zuhur etmek suretiyle azgmlasan kimselerin "hepsini Allah
yakmda huzuruna toplayacaktir..." vechinin nurunu zuhur etmek,
kahredici sifatiyla tecelli etmek suretiyle hepsini cem aynmda butunuyle
yok edecektir. Nitekim, bir ayette soyle buyurmustur: "Bugun

NiSASURESi.291

hukumranlik kimindir? Kahhar olan tek Allah'mdir." (Miimin, 16)


Resulullah (s.a.v) da soyle buyurmustur: "Allah'm nurdan ve zulmetten
yetmis bin perdesi vardir. Eger bu perdeleri kaldinrsa, yuzunun aydmhgi
gozunun ulastigi turn mahlukatini yakar."

"iman edenlere..." sifatlan silmek ve zati bastirmak suretiyle cem


aynmda fena bulanlar, "///' i§ler yapanlar..." amellerde istikamet uzere
olan, sifat tafsilatmi ve tecellilerini gozetenlere " ecirlerini tarn
olarak
verecektir..." sifatlannin cennetlerinden sifatlarmi verecektir. "...Geri
duranlara. .." benlikleriyle zuhur edenlere... " buyuklenenlere... "
sifatlann
tecellileri ve nurlanyla nurlanmalan sirasmda azgmlasan, bunlarla on
plana gikip, tipki "Sen sizin yuce rabbinizim." (Naziat, 24) diyen kimse
(Firavun) gibi bunlan kendi nefislerine nispet edenlere gelince, "onlara
aci bir §ekilde azap edecektir." Zatlarmin kalintilanyla ve sifatlanyla
onlan perdelemek ve cem makammdan yoksun birakmak suretiyle elem
verici bir azap uygulayacaktir. Allah'm azabmdan kendilerini kurtaracak
Allah'tan baska "bir dost..." " ...Bulamazlar..." Ayni sekilde "bir
dost..."
da bulamazlar. Burhani sifat perdelerinin kaldinlmasini saglayacak bir
yardimci bulamazlar. Ki bu zati tevhid ve apagik nurdur. Diger bir
ifadeyle cem aynmda tafsildir. Yani cem ilmi olan Kur'an ve tafsil ilmi
olan Furkan'dir.

1 74- Ey insanlar! §uphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve


size apagik bir nur indirdik.

175- Allah'a iman edip O'na simsiki sanlanlara gelince, Allah onlan
kendinden bir rahmet ve lutuf igine daldiracak ve onlan kendine dogru
bir yola goturecektir.

176- Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babasi ve gocugu olmayan


kimsenin mirasi hakkindaki hukmu soyle agikliyor: Eger gocugu
olmayan bir kimse olur de onun kiz kardesi bulunursa, biraktigmin yansi
bunundur. Kiz karde§ olup gocugu olmazsa erkek karde§ de ona van's
olur. Kiz karde§ler iki tane olursa biraktigmin ugte ikisi onlanndir. Eger
erkekli kadmli daha fazla kardes mevcut ise erkegin hakki, iki kadm
payi kadardir. §asirmamaniz igin Allah size agiklama yapiyor. Allah her
§eyi bilmektedir.

292. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"...Iman edenler..." zat tevhidine inananlar, "O'na simsiki


sarilanlar..." sifatlarm goklugu ve farkhhgi iginde O'na siki sikiya
sanlanlar, tafsilatta cemi gozetenlere gelince, "onlari...bir rahmete...
daldiracaktir... " ucu bucagi olmayan sifat cennetlerine " ve lutuf
igine..."
, zat cennetlerine koyacaktir. " Ve onlan kendine dogru giden bir yola
goturecektir..." gokluk tafsilatmda vahdet sinirma dogru istikamet uzere
goturecektir. Veya fiil cennetlerinden bir rahmet ve sifat cennetlerinden
bir lutuf igine daldiracaktir, onlan sifat tafsilatmdan baslayip zatta fena
bulmakla son bulan kendine dogru giden dosdogru bir yola iletecektir.

Ashnda birinci yorum, baglama daha uygundur. Bu yorumu kendi


varhgmin ve hallerinin ayrintilanna kendi iginde uyarlayabilirsin. Diger
bir ifadeyle Al-i imran suresinde izah edilen temel kaideyi esas almak
suretiyle ayni yorum bu sure igin de mumkundur. Dogrusunu, Allah
herkesten daha iyi bilir.

MAiDE SURESi .293

MAiDE SURESi

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla

1- Ey iman edenler! Akitlerin geregini yerine getiriniz. Ihramli iken


avlanmayi helal saymamak uzere size okunacaklar di§mda kalan
hayvanlar sizin igin helal kilmdi. Allah diledigine hukmeder.

2- Ey iman edenler! Allah 'in i§aretlerine, haram ay a, kurbana,


gerdanliklara, Rablerinin lutuf ve rizasmi arayarak Beyt-i Haram' a
yonelmis kimselere saygisizlik etmeyin, ihramdan gikmca
avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram' a girmenizi onledikleri igin bir topluma
karsi beslediginiz kin sizi tecavuze sevk etmesin! Iyilik ve sakmma
uzerinde yardimla§m, gunah ve du§manlik uzerine yardimla§mayin.
Allah 'tan korkun; gunku Allah' in cezasi getindir.

"Ey iman edenler!..." ilmi imanla inananlar! "Akitlerin geregini yerine


getirin." Suluk esnasmda saglamlastirdigimz azimetlerin geregini
yerine getirin. Burada ahit ile akit arasmda fark vardir. Ahit; daha once
vurgulandigi gibi tevhidin ezelde onlann iglerine yerlestirilmesi olayidir.
Akit ise, uzerlerindeki yukumluluk azimetlerinin muhkemle§tirilmesidir ki,
ahit olarak ezelde soz verdikleri hususlan geregi gibi yerine getirmeleri
saglanmi§ olsun. Buna gore ahit once, akit ise sonra gelir. §u halde,
herhangi bir ise yonelik azimet, istidat kapsammda bilkuvve bulunan
seylerin fiile gegmesini gerektirir, dolayisiyla Allah ile kisi arasmda
yerine getirilmesi zorunlu, asm gitmek ya da eksiltmek suretiyle
bozulmasi yasak bir akittir.

" ...Sizin igin helal kilmdi..." yirticihk ve hirs gibi niteliklerin galip
gelmedigi saglam nefislerle her turlu nimet ve hazlardan yararlanmak
size helal kilmdi. Buna karsihk, ug hayvan turunun tabiatma (yirticihk,
hirs ve sehvet) sahip nefislerin yararlanma tarzi helal kilinmamistir.
"Size okunacaklar dismda..." erdem ve adalete aykin yararlanmalar

294. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

dismda. Bu tur yararlanmalar yasaktir. Qunku, insani kisisel ve tursel


kemalden perdeleyici ozellikleri vardir. "Ihramli iken avlanmayi helal
saymamak uzere... " suluk igin soyutlandigimz, vuslat talebiyle Allah'a
seyretmek uzere riyazete basladigimz zaman, hazlardan
yararlanmamaniz kosuluyla. Qunku bu takdirde, haklan kisma durumu
zorunlu olarak belirginlesir. Qunku zahirdeki ihram, vuslat Kabesine
suluk edenlerin, ilahi hareme, celal ve kemal gardaklanna girmeye
niyetlenenlerin hakiki ihramlarimn bir suretidir. "Allah diledigine
hukmeder..." dostlanndan ne istiyorsa onu hukmeder.

"Allah'm i§aretlerine... saygisizlik etmeyin." Allah'in isaretleri


konumunda olan ve salikin suluk esnasmdaki halinin bilinmesini
saglayan sukur, tevekkul, nza gibi makamlara ve hallere saygisizlik
etmeyin. Yani hal gunahlanni islemeyin, makamlann hukmunun disma
gikmaym. Qunku bunlar Allah'in 6z dininin siarlandir. Nitekim, malum
yerler, iglerinde yapilan islerle isaretlenirler. Tavaf yerinin tavafla,
say
yerinin sayle ve kurban yerinin kurbanla isaretli olmasi gibi.

Hac'da bilinen fiiller, hac etmekte olan kimsenin bilinmesini


saglayan siarlardir. Dolayisiyla, bu makamlar, mertebeler ve haller de
salikin halinin bilinmesini saglayan siarlardir. Zahiri seriatta bu
siarlann
yerlerinin degistirilmesi, bunlann hukumlerinin disma gikilmasi caiz
olmadigi gibi sevenlerin seriatmda da boyle bir davranis caiz degildir.
Nitekim, bu makamlarda olan biriyle ilgili olarak soyle anlatilmistir:
Bunlardan biri, bir gun sabir hakkmda konusuyordu. Bu sirada
bacagmda bir akrebin hareket ettigi ve isirmaya basladigi goruldu. O ise
istifini bozmadan konusmasim surdurdu. Bunun sebebi soruldugunda
soyle dedi: Bir makamla ilgili konusurken ona aykin bir davranista
bulunmaktan utandim.

"...Haram aya.. .saygisizlik etmeyin." Hakiki hac igin ihrama girme


vaktine saygisizlik etmeyin. Bundan kasit suluk ve vuslat vaktidir ki, bu
vaktin hukmunun disma gikmak, onunla gelisen, amacmdan baska yone
geviren, kisiyi seyrinde agirlastiran seylerle mesgul olmak saygisizhktir.

" ...Kurbana... saygisizlik etmeyin." ilahi huzurda fena bulmaya vasil


olma esnasmda kurban olmaya amade ve kurban edilmeye hazirlanmis
nefse yukanda isaret edildigi gibi saygisizlik etmeyin, onu yolundan
ahkoyacak veya zayiflatacak seylerde kullanmaym yahut
kaldiracagmdan fazla riyazet yukumlulugu yuklemeyin. Aksi takdirde,
mahalline varmadan yolda kesiliverir.

MAiDE SURESi .295

" ...Gerdanliklara... saygisizlik etmeyin." Nefislerin boynuna


gerdanhk olarak takilan suluk ve sunnet ehlinin siarlarma ve zahiri
amellere, onlan terk etmek ve yerinden baska yerlerde kullanmak
suretiyle saygisizlik etmeyin.

"...Beyt-i Haram'a ydnelmi§ kimselere... saygisizlik etmeyin."


Suluku amaglayan, sulukta ciddiyetle gaba sarf eden, cehd eden
kimselere, onlan degistirmek, onlan riyazetten ahkoymak, avama
karismak suretiyle azimetlerini gevsetmek, galismalarim azaltmak,
bunlara ihtiyaglannin olmadigi vehmini telkin etmek, onlan kendilerini
engelleyecek veya tembellestirecek seylerle ugrastirmak suretiyle,
saygisizlik etmeyin.

" ...ihramdan gikmca..." fenadan sonra beka ve istikamet bulmak


suretiyle ihramdan giktigmiz zaman " avlanabilirsiniz..." Lezzetlerden
yararlanmanizm bir sakmcasi yoktur. Hatta nefsi lezzetlerden
yararlandirmak, musahedesinde, ustunlugunu, serefini kesfedisinde,
temizlenmesinde ve iyice saflasmasmda kendisi igin bir yardim islevini
de gorebilir. " ...Bir topluma beslediginiz kin sizi tecavuze sevk
etmesin."
... Sizi sulukunuzdan ahkoyan bazi nefsani kuvvetlerin bu tavn, sizi,
onlan busbutun ezmenize, baski altmda tutmaniza, haklarindan men
etmenize, boylece onlan busbutun iptal edip gegersiz kilmamza sevk
etmesin. Veya onlann menfaatlerinden istifade etme, muhtag olduklan
fiilleri yerine getirme guglerini, sirf sizi engelledikleri igin,
zayiflatmaniza
neden olmasm. Bunun vebali size aittir. Ya da sizin ailenizden,
akrabalannizdan ve arkadaslannizdan sizi annma ve sulukta riyazetten
alikoyanlann dusmanhgi sizi onlara saygisizlik etmeye sevk etmesin. "
...Tecavuze..." suruklemesin. Onlara zarar verm eye, cezalandirmaya,
onlar igin kotuluk istemeye yoneltmesin. Qunku bu, sulukunuz
agismdan, onlann sizi engellemelerinden daha zararhdir. "Iyilik ve
sakmma uzerinde yardimla§m..." bu kuvvetleri idare edip guzellikle
kullanm, haklanni vererek ihsanda bulunun, oyalayici hazlanna engel
olun. Veya aile mensuplarim, akrabalan ve arkadaslan, -sizi yolunuzdan
ahkoyma girisimlerine muhalefet etmekle ve onlann tavrmi
benimsemekten kaginmakla beraber- gozetin, eksiklerini giderin, onlara
iyilik edin, haklanna maruf olgulerinde riayet edin. Nitekim, yiice Allah
soyle buyurmustur: " ...Onlara itaat etme. Onlarla dunyada iyi gegin..."

296. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

(Lokman, 15) "Allah'tan korkun..." bu islerde Allah'i kendiniz igin


koruyucu kihn, bu gibi islerin aksine hareket etmekten sakimn. "Qunku
Allah'm cezasi getindir." Sizi engellemek ve yoksun birakmakla
cezalandinr.

3- Les, kan, domuz eti, Allah'tan baskasi adma bogazlanmi§,


bogulmu§, vurulup 6ldurulmu§, yukandan yuvarlanip 6lmu§,
boynuzlanip 6lmu§ hayvanlar He canavarlarm yedigi hayvanlar-
olmeden yetisip kestikleriniz mustesna- dikili taslar uzerine bogazlanmi§
hayvanlar ve fal oklariyla kismet aramaniz size haram kilmdi. Bunlar
yoldan gikmaktir. Bugun kafirler, sizin dininizden Omit kesmi§lerdir. Artik
onlardan korkmaym, Benden korkun. Bugun size dininizi ikmal ettim,
uzerinize nimetimi tamamladim ve sizin igin din olarak islam'i begendim.
Kim, gonulden gunaha yonelmi§ olmamak uzere aglik halinde dara
du§erse (haram etlerden yiyebilir). Qunku Allah gok bagi§layici ve
esirgeyicidir.

"Les...size haram kilmdi..." burada helal yararlanma sayilan


hususlann di§mda tutulan haramlar siralaniyor. Bunlardan biri, le§tir.
Le§ten maksat, §ehvetin tamamen sonmesidir. Bu ise iffete aykin
a§agilayici bir tefrittir. Hunsahk (gift cinsiyetlilik), hunsalann,
kadinlarla
oyna§anlann ya da nimet iginde ya§amayi terk edenlerin, dogu§tan
§ehevi duygulara kar§i ilgisiz olan kimselerin, istidatlan eksik oldugunda
sulukta yetersiz kalanlann durumunda oldugu gibi §ehevi gug itibariyle
denge yitirildigi igin zorunlu yararlanma miktanni gergekle§tirmekten
acizlik bu kapsama girer. "...Kan..." Yani amellerde nefsin hevasmdan
yararlanma haram kilmdi. Qunku heva ve heves amellere kan§ir,
bulandinrsa ameli butunuyle bozar. " ...Domuz eti..." hirs ve ag
gozlulukle gergekle§tirilen turn yararlanma ge§itleri haram kihnmi§tir.
Qunku insanm sahip oldugu kuvvetlerin en igreng olani, kemal ve
kurtulu§ yolunu en gok tikayani hirs kuvvetidir. "Allah'tan baskasi adma
bogazlanmi§..." riya ile gergekle§tirilen riyazet ve ameller, aynca
Allah'tan ba§kasi igin yapilan butun i§ler haram kihnmi§tir. Qunku nefsin
kinlmasi, ezilmesi, nefse muhalefet, ancak Allah igin oldugu zaman
guzel ve erdemli, sulukta yardimci birfiil olabilir. Fakat Allah'tan
baskasi
igin olunca, bu davrams sirk olur. §irk ise buyuk gunahlann en
buyugudur. " ...Bogulmu§..." nefsi, faziletler elde etmek ve guzel fiiller

MAiDE SURESi .297

islemekle rezilliklerinden hapsetmek ve girkinliklerinden iginde heva


olacak sekilde sureten men etmek de haram kilmdi. Qunku nefsani
fiiller, Allah igin ezildigi, bastinldigi ve nefsin gucu olan heva
gikanldigi,
nefsin heva He yasamasi ve kalbin iradesiyle kaim oldugu zaman guzel
olur. Tipki hayvanm, kuvveti ve hayati olan kanm Allah igin
bogazlanmasi suretiyle disan akitilmasi gibi. "Vurulup 6ldurulmu§..."
istemedigi ve bir anlamda zorlandigi halde nefisten faziletlerin sudur
etmesi de haram kihnmistir. "Yukaridan yuvarlanip 6lmu§..." tefrit ve
noksanhkla ilgili, asagi cihete egilimli, nefsin yuksek himmetlerden,
gugluluk derecesinden yuvarlanmasi haram kihnmistir. "Boynuzlamp
6lmu§...." Kendisine benzer birinin korkusu ve baskisiyla sadir olmus
fiiller de haramdir. Bekginin korkusuyla veya rezil olmak endisesiyle
hasil olmus iffetlilik gibi. "Canavarlarm yedigi..." gazap gucunun
siddetiyle hasil olmus gurur, hamiyet ve gazabm istilasi gibi iffet
kapsamma giren erdemler haram kihnmistir. Qunku gazap istila ettigi
zaman siddeti fonksiyonundan ahkoyar. Ya da kral ve emir gibi birinin
baskisiyla. "Olmeden yeti§ip kestikleriniz mustesna..." Baskasmdan
gelen baskidan sonra ahstigmiz ve adet haline getirdiginiz seyler
mustesnadir. Artik hevanm kansmasi soz konusu olmaksizm kalbin
iradesiyle faziletler bunlardan sadir olur. "Dikili ta§lar uzerine
bogazlanmi§..." akli ve seri bir amag olmasi hali mustesna, kaldinlmasi
gereken adetlere dayah olarak islenen fiiller de haram kihnmistir. "Ve fat
oklanyla kismet aramamz..." Allah'in kaza ve kaderine guvenerek,
talebinizi elde etmek igin gahsmayi ve gaba gostermeyi terk ederek,
kemalat ve mutlulugu torenlerden ve talihlerden beklemeniz, bunu
eksikliginizin gerekgesi olarak ileri surerek "Bunda bizim igin bir nasip
yok mudur? Eger bir nasibimiz olsa mutlaka gergeklesir..." demeniz
haram kihnmistir. Bu sozler, sirf gerekge ve bahane uretmekten
ibarettir. Qunku kader kapsammda kisinin kemali gahsmasiyla baglantih
kihnmis olabilir. Neticede kaderde ne yazildigmi goremez.

"Bunlar yoldan gikmaktir..." Bunlar Hak yol olan dinin disma


gikmaktir. "Bugun..." nefsin iyice faziletlere ahstinlmasi ve azimetlerde
sabitlestirilmesi neticesinde gergeklesen kemal vaktinde "kafirler... Omit
kesmislerdir..." nefislerinizin perdelenmis kuvvetleri veya sizin
hemcinsleriniz, turdesleriniz olan tabiatperestler (naturalistler) ve
zmdiklar "sizin dininizden..." sizi Hak yolundan ahkoymaktan umitlerini

298. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kesmislerdir. "Artik onlardan korkmayin . . ." Onlarm sizi istila


etmelerinden korkmayin. "Benden korkun..." Sifatlanmdan birinin
tecellisinin yanmda durmaym, fena makamma ulasmak igin zatimm
azametinden korkun. " Bugun size dininizi ikmal ettim..." siarlan ve
sulukun keyfiyetini agikladim. " Uzerinize nimetimi tamamladim..." sizi
kendi yoluma ilettim. "Sizin igin... begendim..." fiil ve sifat tecellileri
esnasmda silinmeyi, boyun egmeyi ve teslimiyeti sizin igin begendim.
Ya da zatm tecellisi sirasmda fena bulmak suretiyle zatmizi teslim
etmenizi sizin igin begendim. "Din olarak... Kim... dara duserse..."
saydigimiz haram seylerden biriyle ilgili olarak dara duserse, "aglik
halinde..." nefsin siddetinin heyecana geldigi, sifatlanndan birinin
zuhuru neticesinde galebe galdigi sirada "gonulden gunaha ydnelmi§
olmamak uzere..." dinden sapmamak, niyet ve azimeti engelleyici
sekilde rezilliklere yonelmemek sartiyla... "Allah gok bagi§layicidir..."
sifatlanndan birinin nuruyla kulunun bu durumunu orter ve buna karsilik
" esirgeyicidir..." kemali ortaya gikarmak ve kemalin onundeki engelleri
kaldirmak suretiyle tevfik yardimini sunarak merhamet eder.

4- Kendileri igin nelerin helal kilmdigmi sana soruyorlar; de ki: Butun


iyi ve temiz §eyler size helal kilmmi§tir. Allah'in size ogrettiginden
ogretip avci hale getirdiginiz hayvanlarm sizin igin yakaladiklarmdan da
yiyin ve uzerine Allah'in admi an in. Allah'tan korkun. Allah'in hesabi pek
gabuktur.

5- Bugun size temiz ve iyi seyler helal kilmmistir. Kendilerine Kitab


verilenlerin yiyecegi size helaldir, sizin yiyeceginiz de onlara helaldir.
Mumin kadmlardan iffetli olanlar He daha once kendilerine Kitab
verilenlerden iffetli kadmlar da, mehirlerini vermeniz sartiyla, namuslu
olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak uzere size helaldir. Kim
inanmayi kabul etmezse onun ameli bo§a gitmi§tir. O, ahirette de ziyana
ugrayanlardandir.

"...De ki: iyi ve temiz §eyler size helal kilmmistir..." hakikatler,


gergek marifetler, akillanniz, kalpleriniz ve ruhlannizla elde ettiginiz
ilmi
faziletler size helal kilmmistir.

"...Ogretip avci hale getirdiginiz hayvanlarm..." Tesvik ettiginiz


organlannizin, zahiri ve batmi duyulannizin, sair kuvvetlerinizin,
bedensel aletlerinizin elde ettikleri fazilet ve edepler... "Allah'in size
MAiDE SURESi .299

ogrettiginden ogrettiginiz..." ahlak ve §eriat ilimleri ki nasiplerden


adalet olgulerine gore yararlanmanm yolunu agiklamaktadirlar. Evet
onlarm "Sizin igin yakaladiklarmdan yeyin." Sizin egitmeniz sonucu,
heyecana kapihp kendilerini yitirmeksizin, saldirganla§maksizm, lezzet
ve §ehvetlerini tatmin etme hirsma kapihp kendilerine mal etmeksizin
sirf sizin igin elde ettiklerini, kalbi niyet ve iradenin gerektirdigi
§ekilde ve
sahih bir amaca mebni olarak, kisisel veya tursel olgunluga ula§tiracak
tarzda yiyin.

"Uzerine Allah'in admi anm..." Kalplerinizle huzurda olarak onlarm


kamil insani suret igin amaglandiklanm, istendiklerini du§unun, ba§ka bir
amag igin degil. Bunlann fiilleri ile ilgili olarak Allah'i kendiniz igin
bir
koruyucu sigmak gorun ki, soz konusu fiiller iyi ve guzel niteligine sahip
olsunlar. "Allah'in hesabi pek gabuktur..." Zamana yayarak degil,
anmda sizi hesaba geker. islenen fiillerin heyet ve bigimlerinin
islendikleri anda iginizde husule gelmesi gibi.

6- Ey iman edenler! Namaz kilmaya kalktigmiz zaman yuzlerinizi ve


dirseklere kadar ellerinizi yikaym. Baslarmizi meshedin ve topuklara
kadar ayaklanmzi. Eger cuniip oldunuz ise, boy abdesti aim. Hasta,
yahut yolculuk halinde olunursaniz, yahut biriniz tuvaletten gelirse,
yahut da kadmlara dokunmu§saniz ve bu hallerde su bulamami§saniz
temiz toprakla teyemmum edin de yuzunuzu ve ellerinizi onunla
meshedin. Allah size herhangi bir gugluk gikarmak istemez; fakat sizi
tertemiz kilmak ve size nimetini tamamlamak ister; umulur ki
§ukredersiniz.

1- Allah'm size olan nimetini, "duyduk ve kabul ettik" dediginiz


zaman sizi bununla bagladigi sozu hatirlayin ve Allah'tan korkun.
§uphesiz Allah, kalplerin igindekini bilmektedir.

8- Ey iman edenler! Allah igin Hakki ayakta tutan, adaletle §ahitlik


eden kimseler olun. Bir topluluga duydugunuz kin, sizi adil
davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha gok
yakisan bir davrani§tir. Allah'a isyandan sakmm. Allah yaptiklarmiz
hakkiyla bilmektedir.

9- Allah, iman eden ve iyi i§ler yapanlara soz vermi§tir; onlara


bagi§lama ve buyuk mukafat vardir.

300. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

10- inkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar


cehennemliklerdir.

11- Ey iman edenler! Allah' in size olan nimetini unutmaym; hani bir
topluluk size el uzatmaya yeltenmi§ti de Allah, onlarm ellerini sizden
gekmi§ti. Allah'tan korkun ve muminler yalnizca Allah' a guvensinler.

"Ey iman edenler!..." ey ameli imanla inananlar... "...Kalktigmiz


zaman..." gaflet uykusundan uyanip huzur "namaz" ma , hakiki
munacata ve Hakk'a yonelmeye niyet ettiginiz zaman
"yuzlerinizi . . .yikaym." Kalplerinizin yuzlerini faydah, temiz ve
temizleyici
ilim suyuyla, seriat ve ahlak ilimleriyle , nefsin sifatlarimn kirinden
olusan engelleri bertaraf eden muamelelerle yikaym. "Ve... ellerinizi..."
kudretlerinizi sehvetleri tatmin etme ve pislik maddelerinde tasarrufta
bulunma kirinden temizleyin. " ...Dirseklere kadar..." haklar ve
menfaatler sininna kadar yikayip temizleyin. "Ba§larmizi meshedin..."
ruhlannizin cihetlerini kalbin bulanmasi tortusundan, sufli aleme
yonelmesi ve diinya sevgisi nedeniyle degisime ugramasi tozundan
hidayet nuruyla silin. Qunku ruh, bir seye taalluk etmekle bulanmaz.
Bilakis, ruh'un nuru kalpten perdelenir. Bunun neticesinde kalp karanr,
karanliga gomulur. Ruh'un nurunun yayilmasi igin kalbin kendisine
bakan yukan yuzunun parlatilmasi yeterlidir. Qunku kalbin iki yuzii
vardir: Bunlardan biri ruha bakar. Ayette gegen "bas" kelimesiyle buna
isaret edilir. ikincisi ise nefse ve kuvvetlerine bakar. Buna da "ayak" la
isaret edilmesi daha uygundur.

" ... Ayaklarinizi..." bedensel tabi kuvvetlerinizin cihetlerinin


uzerindeki §ehvetlere dalma, lezzetlerde ifrata kagma tozunu siliniz
"topuklara kadar..." bedenin ayakta durmasmi saglayan itidal sininna
kadar. Buna gore §ehvetlere dalan ve lezzet almada ifrata kagan
kimsenin bunlan ahlak ve riyazet ilmi sulanyla yikamasi gerekir ki kalbin
huzur ve munacata hazir olmasmi saglayan berrak haline geri
donebilsin. Ama sehvet ve lezzetlere dahslan itidal gizgisine yakm
olanlann silmesi yeterlidir. Bu yuzden kimileri abdest ahrken ayaklanni
mesheder, kimileri de yikar. "Eger cunup oldunuz ise..." sufli cihete
kapilmak, ulvi cihetten yuz gevirmek ve butunuyle nefse meyletmek
suretiyle Hak'tan uzaklasmissamz "boy abdesti aliniz..." butun
varhgmizla uzakhk ve perdelenme sebebi olan bu karanhk heyetten ve

MAiDE SURESi .301

pis sifattan temizleniniz. "...Hasta ...bulunursaniz." Bu hususlar daha


once tekrarlandigi igin aynca bir tevil yapmaya gerek yoktur. "Allah size
herhangi bir gugluk gikarmak istemez." Sizi sikmtiya sokmak istemez,
yogun gabalar ve mucahedeler ongorerek size zorluk gikarmak istemez.
"Fakat... ister..." sizi karanhk heyetlerden ve pis sifatlardan
temizlemek ister. "Ve size nimetini tamamlamak ister..." sizi kemale
ulastirarak size yonelik nimetini tamamlamak ister. "Umulur ki
§ukredersiniz..." istikamet uzere hareket etmek, fena sonrasi beka
esnasmda adaletin hakkmi yerine getirmek suretiyle kemal nimetine
sukredersiniz. "Allah'm size olan nimeti..." sizi vuslat yoluna iletme
nimetini ve "sizi bagladigi sozunu... " yukanda anlatilan azimetlere dair
akitleri hatirlayin. Ki siz bu akitleri fitratmizm safligi ve berrakligiyla
nubuvvet madeninden kabul etmistiniz.

"Bu, Allah korkusuna daha yakmdir..." Akil, nefis sifatlanni birgiysi


gibi uzerinden siyinp atmaya ve bir koruma olarak Allah'm sifatlanna
burunmeye daha yakmdir. Qunku akil, faziletlerin en sereflisidir; akil
elde edildigi zaman, butun erdemlere sahip olunur. "Allah'a isyandan
sakmm..." Sizden adaletin sudur etmesi esnasmda Allah korkusunu
kendiniz igin bir koruma kilm. Qunku kemalatin ve erdemlerin kaynagi
yiice Allah'm zatidir. "Allah, yaptiklarmizi hakkiyla bilmektedir." Yapip
ettiklerinizin kendi nefislerinizin sifatlanndan mi, yoksa kendisinden mi
sadir olduklarmi eksiksiz bir sekilde bilmektedir. "Allah, iman edenlere...
soz vermi§tir..." sizden ilmi tevhidle inananlara "///' §eyler
yapanlara..."
kendilerini ayni tevhide ulastiran, kendilerini ayni tevhide hazirlayan
amelleri isleyenlere "onlara bagislama...vardir." sifatlardan bagislanma
vardir. "Ve buyuk mukafat vardir." Allah'm sifatlannin tecellilerinden
olusan buyuk bir odul vardir. "Hani bir topluluk...yeltenmi§ti..."
perdelenmis nefsinizin kuvvetlerinden ve sifatlanndan bir topluluk "size
el uzatmaya. .." ihtiyaglarmi gidermek, lezzetlerini elde etmek igin
istila,
ezme ve ustunluk saglama amaciyla harekete gegmisti. Allah, sizin
annma ve temizlenme yoluna girdiginizi gordugu igin bu toplulugun sizi
istila etmesini engellemisti. "Allah'tan korkun..." bu toplulugun sizi
ezmesinden korunmak ve onlann istilasmi engellemek igin Allah'i
sigmak yapm. "Ve muminler yalnizca Allah'a guvensinler..." butun
fiillerin O'ndan oldugunu bilerek sadece O'na guvenip dayansmlar.

302. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

12- And olsun ki Allah, israilogullarindan soz almi§ti. Iglerinden on


iki de ba§kan gondermi§tik. Allah onlara soyle demi§ti: Ben sizinle
beraberim. Eger namazi dosdogru kilar, zekati verir, Resullerime inanir,
onlari desteklerseniz ve Allah'a guzel borg verirseniz and olsun ki sizin
gunahlarmizi orterim ve sizi, zemininden irmaklar akan cennetlere
sokanm. Bundan sonra sizden kirn inkar yolunu tutarsa dogru yoldan
sapmi§ olur.

13- Sozlerini bozmalari sebebiyle onlari lanetledik ve kalplerini


katilastirdik. Onlar, kelimelerin yerlerini degi§tirirler. Kendilerine
ogretilen ahkamm onemli bir bolumunu de unuturlar. iglerinden pek azi
harig, onlardan daima bir hainlik gorursun. Vine de sen onlari affet ve
aldin§ etme. §uphesiz Allah iyilik edenleri sever.

"israilogullarindan soz almi§ti..." israilogullarindan alman sozden


maksat, yukanda zikredilen ahittir. On iki baskandan maksat da, bes
zahiri duyu ve bes batmi duyu ile nazari akil gucu ile ameli akil gucudur.
"Allah onlara soyle demisti: Ben sizinle beraberim..." yani bunu
izleyecek akit baglaminda sizi muvaffak kilar, size yardim ederim. Eger
ibadet ederek bedensel mutluluklardan yuz gevirmek, zuhde sanlarak
harici mutluluklan terk etmek suretiyle tezkiye ve annmanin haklanm
gozetir, uguncu yolu, yani akhn resullerine, isabetli ilham ve fikirlere
ruhtan ve kalpten gelen dogru dusuncelere, melekuti yardimlara inanma
yolunu tercih eder, onlara saygi gosterirseniz, yani vehim seytanlarma
egemen kihp guglendirmek suretiyle onlari yuceltirseniz, vehim
seytanlarmin vesveselerine, vehim ve hayalleri ve nefsani dusunceleri
ilham etmelerine engel olursaniz, "Allah'a guzel borg verirseniz..." gug,
kuvvet, ilim ve kudretten butunuyle teberri edip fiil ve sifatlann tumunu
Allah'a atfederseniz...

Sonra silinme ve fena yoluyla zattan teberri edip onu Allah'a teslim
ederseniz "And olsun ki sizin gunahlarmizi orterim..." yani bu uglunun
(zat, sifat, fiil) varhklanni orterim. Ciinku bunlar, sizin perdeleriniz ve
sizden kaynaklanan engellerinizdir. "Ve sizi... cennetlere sokanm."
Fiillerimden, sifatlanmdan ve zatimdan olusan cennetlere sokanm.
"Zemininden irmaklar akan..." altlarmdan tevekkul, nza, teslim ve
tevhid ilimleri, kisacasi fiil, sifat ve zat tecellileri ilimleri akan
cennetlere
sokanm. Bu ahidden ve sizden baskanlann segilmesinden sonra kirn

MAiDE SURESi .303


perdelenirse "dogru yoldan sapmi§ olur..." hakikatle dosdogru olan
yoldan sapar. " ...Katila§tirdik..." nefsin sifatlannin istilasma ugradigi,
kuru, sert arza ait seylere meylettigi igin kalpleri katilasti. Melekut ve
ceberut nurlanndan perdelendi. Ki bu nurlar Allah'in kelimeleridir.
Nefislerinin kuvvetlerini bunlarla degistirdiler, vehim menseli
dusuncelerini kullandilar, marifet ve hakikatlerden olusan akli manalar
yerine bunlan esas aldilar. Ya da bu akli marifetlerle vehim ve hayalleri
kanstirdilar. iste kelimeleri konulduklan yerlerden tahrif etmenin anlami
budur. "...Bir bolumunu unuttular..." istidatlannda bilkuvve var olup
onceki (eski) ahid kapsammda kendilerine verilen kemalatin genis bir
kismmi unuttular. Bu unuttuklan seyler sonraki (yeni) ahid kapsammda
kendilerine yeniden hatirlatildi. "Onlardan daima bir hainlik gorursun..."
Her zaman ahdi gignediklerini, emaneti yerine iade etmediklerini
gorursun. Qiinku, nefsin sifatlan ve seytan, onlan egemenlikleri altma
almis ve kalpleri katilasmistir. "Iyilik edenler..." yiice Allah'in
kendilerini
smama amagh musibetlere ugrattigmi musahede edip buna intikam ve
ceza vermekle karsihk vermeyenleri, hosgoru ve affetmekle
mukabelede bulunanlan sever.

14- "Biz Hiristiyanlariz" diyenlerden de kesin sozlerini almi§tik, ama


onlar da kendilerine zikredilen Kitab'm onemli bir bdlumunu unuttular.
Bu sebeple kiyamete kadar aralarma du§manlik ve kin saldik. Yakmda
Allah onlara yaptiklarmi haber verecektir.

15- Ey Ehl-i Kitab! Resulumuz size Kitab'dan gizlemekte oldugunuz


birgok seyi agiklamak uzere geldi; birgok kusurunuzu da affediyor.
Gergekten size Allah'tan bir nur, apagik bir kitab geldi.

16- Rizasmi arayani Allah onunla kurtulu§ yollarma goturur ve


onlan iradesiyle karanliklardan aydmliga gikanr, dosdogru biryola iletir.

17- "§uphesiz Allah, Meryem oglu Mesih'tir" diyenler and olsun ki


kafir olmu§lardir. De ki: Oyleyse Allah, Meryem oglu Mesih'i, anasini ve
yeryuzundekilerin hepsini imha etmek isterse Allah' a kim bir §ey
yapabilecektir! Goklerde, yerde ve ikisi arasinda ne varsa hepsinin
mulkiyeti Allah' a aittir. O, diledigini yaratir ve Allah her §eye tarn
manasiyla kadirdir.

304. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

18- Yahudiler ve Hiristiyanlar "Biz Allah'in ogullari ve sevgilileriyiz"


dediler. De ki: Oyleyse gunahlarmizdan dolayi size nigin azap ediyor?
Dogrusu, siz de O'nun yarattigi insanlardansmiz. O, diledigini bagislar
ve diledigine azap eder, gdklerde, yerde ve ikisinin arasmda ne varsa
mulkiyeti Allah'a aittir. Sonunda donu§ de ancak O'nadir.

19- Ey Ehl-i Kitab! Resullerin arasi kesildigi bir sirada size Rasul
geldi. Gergekleri size agikliyor ki : "Bize bir 'Be§ir' mujdeleyici ve
'Nezir'
uyarici gelmedi" demeyesiniz. i§te size mujdeleyici ve uyanci gelmi§tir.
Allah, her §eye hakkiyla kadirdir.

20- Bir zamanlar Musa, kavmine §6yle demisti: Ey Kavmim! Allah'in


size nimetini hatirlaym; zira O, iginizden Resuller gikardi ve sizi
hukumdarlar kildi. Alemlerde higbir kimseye vermedigini size verdi.
21- Ey Kavmim! Allah'in size yazdigi mukaddes topraga girin ve
arkamza donmeyin, yoksa kaybederek donmu§ olursunuz.

22- Onlar §u cevabi verdiler: Ya Musa! Orada zorba bir toplum var;
onlar oradan gikmadikga biz oraya asla girmeyecegiz. Eger oradan
gikarlarsa biz de hemen gireriz.

"Bu sebeple... aralarma dusmanlik ve kin saldik." Yirtici, hayvani


ve §eytani kuvvetlerinden kaynaklanan etkenlerin muhalefeti, zitla§ma
ve inatla§ma sebebi olan sufli cihette meyilleri, tevhid nurundan
perdelenmeleri, geki§me ve inatla§ma gerektirmeyen kulli maksatlan
igeren kutsi alemden uzakhklan yuzunden bu du§manhk ve kini onlann
aynlmaz ozellikleri kildik ve bu durum ruhun nurunun zuhurundan ibaret
olan kendi kiyametleri ve tevhid nurunun zuhurundan ibaret olan buyuk
kiyametin kopacagi vakte kadardevam edecektir.

"Allah onlara . . .haber verecektir." Oldukleri, iglerinde kokle§mi§


girkin ve eziyet veren heyetlerin zuhuru neticesinde yoksunluklannin ve
ziyana ugrami§liklarimn ortaya giktigi vakit yaptiklannin cezasmi haber
verecektir. "§uphesiz Allah, Meryem oglu Mesih'tir, diyenler and olsun ki
kafir olmuslardir." Uluhiyeti onunla smirlandirdiklan ve ilahi onun somut
varhgiyla kayitlandirdiklan igin. " ...Meryem oglu Mesih'i...hepsini imha
etmek isterse..." Tevhid'de fena buldurur, cem'in gaynnda sildirirse...
Nitekim, bir ayette §6yle buyurmu§tur: "O'nun zatmdan baska her §ey
yok olacaktir..." (Kasas, 88)

MAiDE SURESl .305

"Semalann I Gdklerin... mulkiyeti Allah'a aittir." Ruhlan aleminin "


arzm / yerin..." bedenler aleminin " ve ikisi arasmda ne varsa
hepsinin... " suret ve arazlann, zahir, batm her seyin mulkiyeti O'na
aittir.
Hepsi O'nun isimleri, sifatlan ve fiilleridir. " ...Mukaddes topraga
girin..."
Sifat tecellilerinin makami olan kalbin huzuruna girin. Burasi ruh semasi
karsisinda arz konumundadir. "Allah'm size yazdigi..." Ezeli hukmu
kapsammda sizin igin tayin etmis; istidadmiza ona vasil olmayi, onda
ikamet etmeyi yerlestirmistir. "Arkaniza donmeyin..." beden sehrine
meyletmeyin, bedenin ihtiyaglanm ve lezzetlerini gidermek, onun
muvafakatmi istemek, heyetlerini suslemek uzere ona yonelmek
suretiyle geri donmeyin. Cunku, beden makammizdan geri bir makam,
mertebenizden asagi bir mertebedir. "Yoksa kaybederek ddnmu§
olursunuz..." kalbin nurlarma karsihk bedenin karanhklanni, kalbin
guzelliklerine karsihk bedenin girkinliklerini almak suretiyle buyuk bir
husrana ugrayip donmus olursunuz.

"Orada zorba birtoplum var..." vehim sultanmdan, heva. Gazap ve


sehvet umerasmdan, Firavun karakterli nefsin sair sifatlarmdan olusan
bir topluluk vardir. Orayi zorbahk ve siddetle almislar, istila etmisler,
her
biri hevasi dogrultusunda zorbahk ederek ustunluk kurmustur. Biz
onlara yaklasamayiz. Onlara karsi koymaya gucumuz yetmez. Bunu
soylemelerinin sebebi, tabii lezzetlere ve cismani sehvetlere ahsmalan,
hevanm egemenligi altma girmis olmalandir. Bu yiizden riyazete, hevayi
ezmeye, mucahede ederek nefsin sifatlanni kirmaya gug yetiremezlerdi.
"Onlar oradan gikmadikga biz oraya asla girmeyecegiz..." Yani, bizim
riyazet yapmamiza ve mucahede etmemize gerek kalmadan Allah
onlan oradan gikarsm veya imkansiz olmasma ragmen dogal olarak
oradan giksmlar veya o takdirde oraya girmeleri imkansiz olmasma
ragmen, yashhkta oldugu gibi orayi istila edemeyecekleri kadar
zayiflamalan durumunda oraya gireriz.

23- Korkanlarm iginden Allah'm kendilerine lutufta bulundugu iki ki§i


§6yle dedi: Onlann uzerine kapidan girin; oraya bir girdiniz mi artik siz
zaferi kazanmi§smizdir. Eger muminler iseniz ancak Allah'a guvenin.

24- Ey Musa! Onlar orada bulunduklari muddetge biz oraya asla


girmeyiz; §u halde sen ve Rabbin gidin savasm; biz burada oturacagiz,
dediler.

306. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

25- Musa: Rabbim! Ben kendimden ve karde§imden baskasma


hakim olamiyorum; bizimle, bu yoldan gikmis toplumun arasmi ayir,
dedi.

26- Allah, " Oyleyse orasi onlara kirk yil yasaklanmistir; yeryuzunde
§a§km saskm dolasacaklar. Artik sen, yoldan gikmis toplum igin
uzulme" dedi.

"Korkanlar iginde... iki ki§i... dedi..." Bu iki kisiden maksat, on iki


baskan iginde yer alan nazari akil ve ameli akildir. "Korkanlar..." cisimle
beraberligin kotii akibetinden, cismin karanlik heyetinin cezasmm
vebalinden korkanlar, "Allah'in kendilerine lutufta bulundugu..."
dosdogru yola ve dogru dine iletme nimetini bahsettigi iki kisi (nazari
akil ve ameli akil) soyle dedi: "Onlarm uzerine kapidan girin..." kalp
beldesinin kapismdan girin. Bu da fiil tecellileriyle tevekkul etmekten
ibarettir. Nitekim ruh beldesinin kapisi da nzadir. Beldenin kapisi olan
tevekkul makamma "girdiniz mi.." ... " artik siz zaferi kazanmissmizdir. "
Fiillerinizden ve hallerinizden disan gikmis ve Allah ile fiil islemis
kimseler olarak galip gelirsiniz. Gug ve kudret Allah'tan oldugu zaman
vehim seytani, tahayyul, heva ve gazap sizden kagar ve siz onlara galip
gelirsiniz.

Ayette gegen "kapi" dan maksadm tevekkul oldugunun delili: "Eger


muminler iseniz ancak Allah'a tevekkul ediniz..." ifadesidir. Yani eger
hakikaten iman etmisseniz, Allah'a guvenip dayanmiz. Qunku O'na
giyaben iman edenin imam, fiil tecellileri huzurunun en diisiik
derecesidir. "Ey Musa!... dediler." emirlere uymaktan kagmma,
girmekten imtina etme seklindeki tavirlanni israrla surdurduler. "Sen ve
Rabbin gidin..." Eger Resulsen, nefsinin gucuyle onlan bizden
uzaklastir, hevayi ve bizim igimizdeki bu kuvvetleri, bizim riyazet
yapmamiza ve mucahede etmemize gerek kalmadan ez!.. Onlan bizden
savmasmi Rabbinden iste!.. Tipki bazi utanmaz ve rezil kimselere ogiit
vermek, onlan gunahtan ahkoymak ve isledikleri algakliklann akibetiyle
tehdit etmek istediginde sana, alay ederek, inat ederek ya da ciddi ve
inanarak "bu bedbahtligi bizden sen uzaklastir" demeleri gibi. "Biz
burada oturacagiz." Nefis makammdaki yerimizden ayrilmayacagiz,
nefislerimizin hevasma ve bedenlerimizin lezzetlerine kendimizi
kaptiracagiz. Tipki "Hittan samkasa" dedikleri gibi. Bunun uzerine yiice

MAiDE SURESl .307


Allah soyle buyurdu: "Oyleyse orasi onlara kirk yil yasaklanmi§tir;
yeryuzunde §a§km §a§kin dola§acaklar..." tabiat golunde kaldilar. Kalp
beldesinden yoksun kirk sene saskm saskm dolastilar. Cunku nefis
sifatlannin zorbalannin istilasiyla birlikte kalp makamma girmek
haramdir, imkansizdir. Bu yuzden "guglu gagma erince..." (Ahkaf, 15)
buyrulmustur. Guglu gagma ermesi, kirk yasma girmesi anlammdadir.
Cunku kirk yas, gergek bulug vaktidir. israilogullannin gol macerasi ile
ilgili olarak soyle anlatilmistir: Butun gun boyunca var gugleriyle alti
fersahhk bir alan iginde yuruyorlardi. Aksam olunca, yurumeye
basladiklan noktaya geri geldiklerini fark ediyorlardi... yani onlann
gabalan cismani olarak kurtulacaklan yerleri bulmakla ve alti cihetle
sinirh bedensel azginhklan tatmin etmekle ilgiliydi. Tecerrut ederek bu
cihetlerin disma gikmiyorlardi. Bedensel heyetlerden ve nefsani
sifatlardan tecerrut etme ve annma talebiyle kalp yonune yonelmedikleri
igin ilk makamda duruyorlardi. israilogullan, golde bu sekilde saskm
saskm dolastiklan sirada geceleri gokten bir ates sutunu iniyordu. Onlar
da bu atesin isigmda yuruyor, ondan yararlaniyorlardi. Yani ruh
semasmdan gegim akhnin nuru iniyordu uzerlerine, bu nurun isigmda
maslahatlarma ulasabiliyorlardi. Bazilanna gore, bu isik atesten
geliyordu, gunku vehimle kansik bir akildi, salt akil degildi. Aksi
takdirde
bununla kalp yolunu bulabilirlerdi." Uzerlerini golgeleyen bulut, yemeleri
igin indirilen kudret helvasi ve bildircm etine gelince, bunlann
agiklamasma ve teviline daha once yer vermistik. Anlatildigma gore "o
sirada golde dogan her gocuk, uzerinde boyuna uygun bir elbiseyle
doguyordu, boyu uzadikga bu elbise de uzuyordu." Bununla beden
elbisesini kastediyorlar. Dogrusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

Eger bu kissayi kendi haline uyarlamak istersen, Musa'yi kalp,


Harun'u da ruh olarak tevil edersin. Cunku Harun, Musa'nm buyuk
kardesiydi. Bu yuzden "Onun dili benimkinden daha duzgundur."
(Kasas, 34) israilogullarmi ruhani kuvvetler ve kutsal topraklari da
mutmain nefis olarak tevil edebilirsin. Ve boylece kissayi sonuna kadar
mutmain nefsin haline uyarlayabilirsin. " ...Clzulme..." Onlann
hidayetleriyle ilgilenme, ugrayacaklan azaptan dolayi kederlenme.
Cunku onlar yoldan giktilar, hevalanna uyduklan ve azdiklan igin kalbin
yolundan aynldilar.

308. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

27- Onlara, Adem'in iki oglunun haberini gergek olarak anlat: Hani
hirer kurban takdim etmi§lerdi de birisinden kabul edilmi§, digerinden ise
kabul edilmemi§ti. And olsun seni oldurecegim, dedi. Digeri de, Allah
ancak takva sahiplerinden kabul eder, dedi.

" Onlara, Adem'in iki oglunun haberini... anlat..." Kalp Adem'inin iki
oglunun, Kalp Habil'inin ve Vehim Kabil'inin haberini anlat. Her birinin
birer ikiz kiz kardesi vardi. Akhn ikizi, dunya ve ahiret islerini salih
amelleri gerektiren yapici goruslerle, ustun ahlakla yuruten, tiirlii sanat
ve siyasetler iireten ilmi akildir.

Vehmin ikizi ise, maddi seyler uzerinde tasarrufta bulunan, seytani


gorusler edinmek amaciyla cuzi anlamlar uzerinde yogunlasan hayal
gucudur. Kalp Ademi, vehm'in, akhn ikizi olan ilmi aki Ilia ile evlenmesini
emretti ki, delile dayanan akli kiyaslarla ona egemen olsun, ozumsetici,
boyun egdirici riyazetle onu egitsin ve akhn emrine soksun. Boylece
kalp babasma itaat etsin, ona iyi davransm, turlu gergek umutlarla ona
iyi davransm, salih amellerde ona yardimci olsun. §eytanm fasit
vesveseleri ve suslemeleri ile nefsin yoldan gikmis heyetler ve kotii
fiillerle yoldan gikarmasi sonucu, kalp babasma asi olmasmi engellesin.
Kalp Ademi, akhn da vehmin ikiziyle evlenmesini emretti, ki onu salih
yapsm, yikici tahayyullerin sehvetlerinden, nefsin yalanci sozlerinden
etkilenip heyecana kapilmasina engel olsun. Boylece babasi ondan
yana rahata kavussun ve onu manevi ve maddi alanlarda, kiilli ve cuzi
anlamlarda kullansm. Dusunen, ilim tahsil etmek igin ugrasan ve
babasma yararh olan biri olsun. Vehim Kabil'i Akil Habil'ini kiskandi.
Qunku ona gore kendi ikizi daha guzel ve daha sevimliydi ve giinku
aralannda uyum vardi. Bunun uzerine babalan Kalp, her birinin bir
kurban sunmasmi emretti. Yani sonucu Allah'a havale etmek, kiyas
suretini yok etmek ve isin ozuyle uyumlu kulli ve manevi sureti kabul
etmek uzere birer ibadet takdim etmelerini istedi. Bu ibadet de Allah'a
yakinlasma vesilesi olan kurbandi. Vehm'in, mugalata sureti veya cuzi
mevhum suret olan kurbanmm kabul edilmemesi, sonucun Allah'a
havale edilmesi hususunda akhn onunla butunlesmesinin imkansizhgi
anlamindadir. Qunkii bunun bir neticesi yoktur. Ya da vehmi suretin
kabulunun imkansizhgi anlamina gelir. Qunku nefiste olanla yapilan is
arasmda uyum yoktu. Boylece kiskanghgi daha da artti.

MAiDE SURESi .309

"And olsun seni oldurecegim, dedi." Akil, Allah'a biraz daha


yaklasmca, kavrayis ve tasarruflannda vehimden gittikge uzaklasmca,
vehim, onun amelini iptal etme ve fiillerini islemesine engel olma
hususunda buyuk bir hirsa kapihr. Bunu vehmin kusku
uyandirmalannda, akhn derin, kapsamh nazari talepleri elde etme
girisimlerine muhalefet etmesinde gozlemleyebiliriz. Vehmin onu
oldurmesi, fiillerine engel olup ruhtan gelen yardimlan ve akhn hayat
kaynagi olan hidayet nurunu kesmesi anlamindadir. " ...Takva
sahiplerinden..." Kendilerinden hayirlann sudur etmesi hususunda
Allah'a kendileri igin koruyucu sigmak yapanlar veya bedensel karanhk
heyetlerin, batil yalanlann, saptinci dalaletlerin, algaltici hevalann ve
olumcul vesveselerin gunahlanndan sakmirlar.

28- And olsun ki sen, oldurmek igin bana elini uzatsan ben sana,
oldurmek igin el uzatacak degilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan
korkanm.

29- Ben istiyorum ki, sen, hem benim gunahimi hem de kendi
gunahmi yuklenip ate§e atilacaklardan olasm; zalimlerin cezasi i§te
budur.

30- Nihayet nefsi onu, kardesini oldurmeye itti ve onu oldurdu; bu


yuzden de kaybedenlerden oldu.

31- Derken Allah, karde§inin cesedini nasi I gomecegini ona


gostermek igin yen e§eleyen bir karga gonderdi. "Yaziklar olsun bana!
§u karga kadar da olamadim mi ki, karde§imin cesedini gomeyim" dedi
ve ettigine yananlardan oldu.

" ...Ben sana, oldurmek igin el uzatacak degilim..." Senin, madde


alanmda son derece siddetli olan amellerini iptal etmem, nefsin ve
hevanm destek kaynagi olan hayatma son vermem, sana ozgu fiillerini
islemene engel olmam. Qiinku akil, ciizi maslahatlann, maddi
hukumlerin, buna taalluk eden cuzi anlamlann ve hayat sebeplerinin
tumunun ancak vehimle elde edildigini, kolaylastigmi bilir. Eger
vehimden kaynaklanan umut, temennilerin gergeklesmesi ve emeller
olmasa, hig kimse hayatmi surdurmesini saglayan seyleri kolayhkla elde
edemez. "Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkanm." Qunku ben
O'nu biliyorum. Yiice Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Kullari iginde
ancak alimler, Allah'tan korkar." (Fatir, 28) O'nun seni, bir amag igin
yarattigmi, bir hikmete dayah olarak var ettigini biliyorum. Bu hususta
O'na karsi gikamam.

310. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

"Ben istiyorum ki, sen...yuklenesin." Beni oldurmenin ve kendini


oldurmenin gunahi olan batil gorusleri, kurbanmin kabul edilmemesinin
sebebi olan fasit tasavvurlan yuklenesin... "ate§e atilacaklardan
olasm..." perdelenme ve yoksunluk atesinin ehli olasm. "Zalimlerin
cezasi i§te budur..." Senin maddi hukumleri manevi alanlara uyarlaman
gibi varhklan ait olmadiklan yerlere koyanlann cezasi iste budur.
"Derken... itti.." nefsi ona kolay gosterdi, gekici kildi, "kardesini
oldurmeye itti ve onu oldurdu..." kendine has fiillerini islemesine engel
oldu, hidayet nurundan perdeledi. "Bu yuzden de kaybedenlerden
oldu..." Akh istila etmesi, sapikhgmi akhn hidayetine ve dogruluguna
tercih etmesi nedeniyle zarar gordu. Qunku vehim, akhn yardimmdan
yoksun kalirsa, nefsi, turlu telkinlerle ve gekici gosterme yontemleriyle,
bazi fiilleri islemeye zorlar ki, bunlardan hem nefis zarar gorur, hem de
butun beden. Hayvani lezzetler kapsammda, mal ve makama yonelik
siddetli hirs gibi yerilmis islere sevk eder, asin gitmesine neden olur.
Bunun neticesinde vehmin kendisi de zayiflar veya tamamen iptal olur,
is goremez hale gelir. "Derken Allah... gonderdi..." hirs kargasmi...
" ...e§eleyen..." nefis yerini... "karde§inin cesedini nasil gomecegini ona
gostermek igin..." yani vehme gostermesi igin. Qunku akil, hidayet
nurundan koptugu, kemal elde etmek, son mutluluga kavusmak igin
yuceler aleminde gergeklestirdigi seyrinden ahkondugu zaman, ne
yapacagmi bilemeyen birsaskma doner. Bunun igin hirs gonderildi, ona
dalalet golunde yolunu gosterdi ve ayibmi, yani vehmin sirtma yukledigi,
bu yuzden kokmaya baslayan maktulun cesedini nasil ortecegini, nasil
gomecegini gosterdi. Boylece dunya akh arzm topragma girdi. Dunya
akh, ruhun hayatmdan kopuk, vehim ve heva ile bulanmis akhn bir
suretidir. Artik, kendi aleminden perdelenmis, nefis yerinin karanhklanna
gomulmustur. Tabiat kuvvetleri kurtlan, kendi lezzetlerini ve isteklerini
elde etmek ugrunda kullanmak suretiyle onu yemektedirler. "§u karga
kadar da olamadim mi?" yavrusunu, yani varolus sebebini ya da
kemalini nefis topragma gomen, elde ettigi seyleri yok edip iginde
gizleyen su karga kadar da mi olamadim? "Karde§imin cesedini
gomeyim..." nefsin karanhklanna gomup ondan yararlanayim. "Ettigine
yananlardan oldu..." husran gergeklesince, mahrum oldugunu
anlaymca derin bir pismanhk duydu.

MAiDE SURESi .311

32- iste bu yuzdendir ki Israilogullarina §6yle yazmi§tik: Kim, bir


cana veya yeryuzunde bozgunculuk gikarmaya karsilik olmaksizm bir
cana kiyarsa butun insanlari oldurmus gibi olur. Her kim bir cam
kurtarirsa butun insanlari kurtarmi§ gibi olur. Resullerimiz onlara apagik
deliller getirdiler, ama bundan sonra da onlardan gogu yine yeryuzunde
a§in gitmektedirler.
33- Allah ve Resulune kar§i sava§anlarm ve yeryuzunde duzeni
bozmaya galisanlarm cezasi ancak ya oldurulmeleri, ya asilmalari,
yahut el ve ayaklarmin gaprazlama kesilmesi, yahut da bulunduklari
yerden surulmeleridir. Bu onlarm dunyadaki rusvaligidir. Onlar igin
ahirette de buyuk a zap vardir.

34- Ancak,siz kendilerini yenip ele gegirmeden once tevbe edenler


mustesna; biliniz ki Allah gok bagi§layici ve esirgeyicidir.

35- Ey iman edenler! Allah 'tan korkun. O'na yaklasmaya yol araym
ve yoluna cihad edin ki kurtulu§a eresiniz.

36- §uphe yok ki kafir olanlar, yeryuzundeki her §ey ve bunun


yaninda da bir o kadan kendilerinin olsa da kiyamet gununun
azabmdan kurtulmak igin onu fidye verseler onlardan asla kabul
edilmez; onlar igin aci bir azap vardir.

37- Atesten gikmak isterler, fakat onlar oradan gikacak degillerdir.


Onlar igin devamli bir azap vardir.

38- Hirsizlik eden erkek ve kadmin, yaptiklarma kar§ilik bir ceza ve


Allah'tan bir ibret olmak uzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet
sahibidir.

39- Kim haksiz davrani§indan sonra tevbe eder ve durumunu


duzeltirse suphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah gok
bagislayici ve esirgeyicidir.

40- Bilmez misin ki, goklerde ve yerde ne varsa hepsinin mulkiyeti


Allah'a aittir; diledigine azap eder ve diledigini bagislar. Allah her §eye
hakkiyla kadirdir.

41- Ey Rasul! Kalpleri iman etmedigi halde agizlariyla "inandik"


diyen kimselerden ve Yahudilerden kufur iginde ko§anlar seni uzmesin.
Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen kimselere
kulak verirler, kelimeleri yerlerinden kaydirip degi§tirirler. "Eger size
§u

312. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

verilse hemen aim, o verilmezse sakinm!" derler. Allah bir kimseyi


§a§kinliga dusurmek isterse, sen Allah' a karsi, onun lehine higbir §ey
yapamazsm. Onlar, Allah' in kalplerini temizlemek istemedigi kimselerdir.
Onlar igin dunyada rezillik vardir ve ahirette onlara mahsus buyuk bir
azap vardir.

42- Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse,
ister aralarmda hukum ver, ister onlardan yuz gevir. Eger onlardan yuz
gevirirsen sana higbir zarar veremezler. Ve eger hukum verirsen,
aralarmda adaletle hukmet. Allah adil olanlari sever.

43- iginde Allah'm hukmu bulunan Tevrat yanlarinda oldugu halde


nasil seni hakem kiliyorlar da sonra, bunun arkasindan yuz gevirip
gidiyorlar? Onlar inanmi§ kimseler degildir.

44- Biz, iginde dogruya rehberlik ve nur oldugu halde Tevrat'i


indirdik. Kendilerini Allah'a vermis Nebiyler, onunla Yahudilere
hukmederlerdi. Allah'm Kitabmi korumalari kendilerinden istendigi igin
Rablerine teslim olmu§ zahidler ve bilginler de. Su halde insanlardan
korkmaym, Benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel kar§iligmda
satmaym. Kim Allah'm indirdigi He hukmetmezse i§te onlar kafirlerin ta
kendileridir.

45- Tevrat'ta onlara §6yle yazdik: Cana can, goze gbz, buruna
burun, kulaga kulak, dise dis. Yaralar da kisastir. Kim bunu bagislarsa
kendisi igin o kefaret olur. Kim Allah'm indirdigi He hukmetmezse i§te
onlar zalimlerdir.

46- Kendinden once gelen Tevrat'i dogrulayici olarak Nebiylerin


izleri uzerine, Meryem oglu Isa'yi arkalarmda gonderdik. Ve ona, iginde
dogruya rehberlik ve nur bulunmak, onundeki Tevrat'i tasdik etmek,
sakmanlara bir hidayet ve ogut olmak uzere Incil'i verdik.

41- hcil'e inananlar, Allah'm onda indirdigi He hukmetsinler. Kim


Allah'm indirdigi He hukmetmezse i§te onlar fasiklardir.

48- Sana da, daha onceki Kitabi dogrulamak ve Onu korumak uzere
Hakk olarak Kitabi gonderdik. Artik aralarmda Allah'm indirdigi He
hukmet; sana gelen gergegi birakip da onlarin arzularma uyma. Her
birinize bir §eriat ve yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ummet
yapardi; fakat size verdiginde sizi denemek igin. Oyleyse iyi i§lerde
birbirinizle yan§m. Hepinizin donu§u Allah' adir. Artik size, uzerinde
aynliga du§tugunuz §eyleri O haber verecektir.

MAiDE SURESi .313

49- Aralannda Allah' in indirdigi He hukmet ve onlann arzulanna


uyma. Allah'm sana indirdigi hukumlerin bir kismmdan seni
saptirmamalarma dikkat et. Eger yuz gevirirlerse bil ki Allah ancak,
gunahlarmm bir kismmi onlann ba§ina bela etmek ister. Insanlarin
birgogu da zaten yoldan gikmi§lardir.

" ...Butun insanlan 6ldurmu§ gibi olur..." Qunku her sahis, insan
turunun turn fertlerinin kapsadigi seylerin tumunu kapsar ve tu r de
bireye dayanir. Ayni sekilde birey de harici varlik sahasmda butun
sayesinde var olabilir. Bu bakimdan sayiya itibar edilmez. Qunku tur,
hakikatte bireylerin sayilarimn artmasiyla artmaz ve bireye munhasir
kilmmakla da eksilmez.

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun..." tezkiye yoluyla Allah'tan


sakinm. "O'na yakla§maya yol araym." Bezenme yoluyla O'na vesileler
arayin. "Ve yolunda cihad edin..." sifatlannizi silerek, zatta yok olarak
mucahede edin, " ki kurtulusa eresiniz." Sifat ve zat kalintilarmin zuhur
etmesinden kurtulasmiz. " ...Yeryuzundeki her §ey..." asagi, sufli
cihetteki her §ey. Qunku bunlar perdenin ve uzakhgm artmasmin
sebepleridir. Dolayisiyla o gun (kiyamet gunu) ulvi cihete ait marifetler
ve nurani hakikatlerden ba§kasi bir yarar saglamaz. "Sana da...kitabi
gonderdik." Furkan ilmini ( Hakk ile batih ayiran ilmi), yani kemalinin
aynntilarinin zuhurunu indirdik, "...hakk olarak. ..daha onceki kitabi
dogrulamak...uzere" Yani Kur'an ilmini indirdik. Kur'an ilmi, senin
istidadmda sabit olan icmali ilimdir. Agiga gikarmak suretiyle kendinden
onceki kitabi korur. Ya da zaman olarak daha once gelen Nebiylere
indirilmi§ ilimleri izhar eder, korur. Qunku Musa, bah§edilmi§ varhkla
fena bulup bekaya donunce ona galip olan hal, nefis kuvveti ve
egemenligiydi. Bu yuzden, karde§ini ofkeyle yakaladi. Nitekim, yuce
Allah §6yle buyurmu§tur: "Karde§inin ba§ini tutup kendine dogru
gekmeye ba§ladi..." (Araf, 150) Yine Hz. Musa tecelli talebinde
bulunurken "...Bana kendini goster; seni goreyim..." (Araf, 143)
demistir.

Bu yuzden Tevrat'm igerdigi hukumlerin gogu, nefsin halleriyle,


onun anndinlmasiyla ilgiliydi, daveti de zahire yonelikti. isa'ya ise
kalbin
kuvveti ve nuru galipti. Bu yuzden, dunyadan soyutlandi ve baghlarma
da ruhbanhgi emretti. Adamlanndan birine soyle demistir: "Biri sag

314. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

yanagma bir tokat vurursa sol yanagmi da gevir." Bu yuzden incil'in


igeriginin biiyiik kismi, sifat tecellilerinden, ahlaktan, vaazlardan,
kalbin
hallerine, armmasma, nurlanmasma yonelik ilimden olusmaktadir.
incil'in daveti de batma yoneliktir.

Hz. Muhammed'e (s.a.v) ise ruh'un egemenligi ve nur'u galipti. Bu


yuzden guzel ahlaki uzerinde toplayan ve tamamlayandir. Hukumde adil
ve orta yolun takipgisidir. Kur'an da onceki iki Kitabm igerdigi ilimleri,
hukumleri ve marifetleri kapsar, onlan dogrular ve korur. Buna ek olarak
tevhid ve sevgide ziyadesini igerir. Daveti de tevhide yoneliktir.

"Artik aralarmda Allah'm indirdigi ile hukmet..." sana agilan


vahdetin golgesi olan adaletle hukmet. " ...onlarm arzularma uyma."
Zahir ya da batm taraflanndan birini galip ve baskm yapacak sekilde
onlarm isteklerine uyma. "...sana gelen gergegi birakarak..." sana
gelen tevhidi, sevgiyi ve adaleti birakip onlarm arzulannin pesine
takilma. Qunku tevhid sevgiyi, sevgi de adaleti gerektirir ve tevhidin
golgesi ruh semasmdan kalbin uzerine sevgi ile nefis uzerine de adalet
ile duser. "Her birinize bir §eriat ve yol verdik." Nefsin, kalbin ve ruhun
varit olacagi yer gibi bir varit olunacak sistem ve bir yol verdik. Ahkam
ve muamelat ilmi gibi. Ki bunlar kalbe taalluk ederler. Sifat cennetlerine
ulastiran batm yolunun izlenmesini ongorduk. Ruha taalluk eden tevhid
ve musahede ilmini verdik. Zat cennetine ulastiran fena yolunun
izlenmesini ongorduk.

"Allah dileseydi sizleri bir tek ummet yapardi..." ilk fitrat uzerinde
birlesen, tek din etrafmda butunlesen bir ummet yapardi. " ...Fakat..."
size verilenlerin, her birinizin kabulu oranmda istidatlarmiza gore
uzerinizde zahir olmasi, dolayisiyla kemallerin gesitlenmesi igin "iyi
islerde birbirinizle yan§m..." sizin igin takdir edilen kemalinize
ulastiracak seylerde yansm. Ki bu isler sizi kemale yaklastinci
istidadmiz kapasitesinde ve onun fiile donusmesi oranmda
belirginlesecektir. "Hepinizin donu§u Allah' ad ir..." mertebelere gore
varhk cemi aynmda Allah'a doneceksiniz, zat cemi aynmda degil.
"...Size, uzerinde aynliga du§tugunuz §eyleri O haber verecektir."
Uzerinde ihtilaf ettiginiz seyleri, istidatlannizin farkhligma gore
uzerinizde sergileyecektir, ug cennetten birini istemek ve ona ulasmak
ya da istidadmizda olan kemalden sizi perdeleyen engeller nedeniyle

MAiDE SURESl .315


bunlardan yoksun kalmak gibi. " ...gunahlannin bir kismini..."
Yahudilerin giinahi, fiil perdeleridir. Hiristiyanlann gunahi ise sifat
perdeleridir. Dolayisiyla Yahudilerin fasikligi, nefsin kendi fiillerini
gormesiyle ilahi fiillerin tecellilerinin hukmunun disma gikmalandir.
Hiristiyanlann fasikligi ise, nefsin sifatlanni gormesi ve onlarla
perdelenmesi neticesinde Hak sifatlarmin tecellilerinin hukmunun disma
gikmalandir. Nitekim, Muhammedilerin fasikligi da kendi zatlanna
yonelmeleri ve zati birligin hukmunun disma gikmalandir.

50- Yoksa onlar cahiliye idaresini mi ariyorlar? Iyi anlayan bir


topluma gore, hukumranligi Allah'tan daha guzel kim vardir?

51- Ey iman edenler! Yahudileri ve Hiristiyanlari dost edinmeyin.


Zira onlar, birbirlerinin dostudurlar. Iginizden onlan dost tutanlar,
onlardandir. §uphesiz Allah, zalimler topluluguna yol gostermez.

52- Kalplerinde hastalik bulunanlarm: "Ba§imiza bir felaketin


gelmesinden korkuyoruz" diyerek onlarm arasma ko§tuklarmi gorursun.
Umulur ki Allah bir fetih, yahut katmdan bir emir getirecek de onlar,
iglerinde gizledikleri §eyden dolayi pisman olacaklardir.

53- "Bunlar midir sizinle beraber olduklarma butun gugleriyle yemin


edenler?" diyeceklerdir. Onlarm butun yaptiklan bosa gitmistir de
kaybedenlerden olmu§lardir.

54- Ey iman edenler! Sizden kim dininden donerse Allah, sevdigi ve


kendisini seven muminlere kar§i algak gonullu, kafirlere kar§i onurlu ve
zorlu bir toplum getirecektir. Allah yolunda cihad ederler ve higbir
kmayanin kinamasmdan korkmazlar. Bu, Allah' in, diledigine verdigi
lutuftur. Allah'm lutfu ve ilmi genistir.

"Yoksa onlar cahiliye idaresini mi istiyorlar?" Yani cehaletleri


yuzunden ancak nefis makammdan cehaletle sadir olan bir hukum
istiyorlar, ilahi ilimden sadir olan bir hukum istemiyorlar. " ...Kim
donerse..." Kim, Hak yoldan doner ve hangisi olursa olsun daha once
uzaklastigi bir perdeye tekrar donerse, o geri gevrilenlerdendir, sevgi
ehlinden degildir. Onun donmesiyle Hak dinde herhangi bir gedik
agilmadigi gibi gurutulmus, nakzedilmis de olmaz. Qunku yiice Allah, ilk
inayet itibariyle sevdigi bir kavim getirecektir. Ki Allah'm onlan sevmesi
herhangi bir nedene dayah degil, onlarm zatlanna dayahdir. Onlar da
Allah'i, latif olmasi, rahim olmasi veya nimet bahseden olmasi gibi

316. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

herhangi bir igin degil, zati igin severler . Qunku sifat sevgisi,
sifatlann
tecellilerinin degismesiyle degisir. Latifi seven kimsenin sevgisi, kahir
sifatimn tecelli etmesiyle biter. Mun'im'i (nimet veren) seven kimsenin
sevgisi, Allah'in muntakim (intikam alan/cezalandiran) sifatiyla tecelli
etmesiyle birlikte silinir. Ama zat sevgisi bakidir, tecellilerin
degismesiyle
degismez. Zati seven kimse, kahir sirasmda kahhan sevdigi gibi lutuf
sirasmda latifi, intikam halinde muntakim'i ve nimet bahsedilisi
esnasmda mun'im'i sever. Rizanm olmasi veya olmamasi arasmda bir
fark yoktur. Zati sevenin sevgisi, hallerine gore degismez. Zati seven
kimse nimet sirasmda sukrettigi gibi bela sirasmda da sukreder.

Munimi seven kimse, bela sirasmda sukretmez, sabreder. iste boyle


bir sevgi (zat sevgisi) , hig kuskusuz ilk (ezeli ) sevgiyi gerektirir. Bu
da
Allah'in velilerine yonelik sevgisidir. Allah'in velileri Allah'i, O'nun
kendilerini sevmesiyle severler. Aksi takdirde Allah'i nasil seveceklerdi.
Ozu toprak olan varhk nere, Rabler Rabbi ALLAH nere?!

" ...Muminlere kar§i algak gonullu..." Muminlere karsi yumusak


davranir, onlara acirlar. Onlara karsi tevazu iginde, sefkatli davranirlar.
Qunku aralannda zati aynilik ve ezeli sevgi rabitasi vardir. Fitri olarak
birbirleriyle uyumludurlar. " ...Onurlu..." zikredilen bu hususlara zit
olan
perdelenmislere karsi siddetli ve sert davranirlar. "Allah yolunda cihad
ederler..." kendi sifatlarmi silmek ve musahedelerine perde olan
zatlanni yok etmek suretiyle Allah yolunda cehd ederler. "Higbir
kinayanm kmamasmdan korkmazlar..." Onlan ibahecilikle, zmdikhkla
ve kafirlikle suglayanlann, dunya ve lezzetlerini, hatta ahiret ve
nimetlerini terk edip uzlete gekilmelerini elestirenlerin bu tavirlarma
aldins etmezler. Nitekim, Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur:
"Allah'a nimet arzusu ya da azap korkusuna dayah olarak kulluk
etmeyin." Onlar, kendileri hakkmda soyle denen yigitlerdir:

Yigit insan, kendi nefsinde dogruluk gorunce artik uzletinden dolayi


kendisine yoneltilen kmamalari onemsemez.

55- Sizin dostunuz ancak Allah'tir, Resuludur, iman edenlerdir; onlar


ki Allah'in emirlerine boyun egerek namazi kilar, zekati vender.

56- Kim Allah'i, Resulunu ve iman edenleri dost edinirse bilsin ki


ustun gelecek olanlar §uphesiz, Allah'in tarafmi tutanlardir.

MAiDE SURESi .317

57- Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitab verilenlerden


dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kafirleri dost edinmeyin.
Allah'tan korkun; eger muminler iseniz.

58- Salata gagirdigmiz zaman onu alay ve eglence konusu


yaparlar. Bu davranis, onlarm dusunmeyen bir toplum olmalarmdandir.

59- §6yle de: Ey Kitab ehli! Yalnizca Allah'a, bize indirilene ve daha
once indirilene inandigimiz igin mi bizden ho§lanmiyorsunuz? Oysa
gogunuz yoldan gikmi§ kimselersiniz.

60- De ki: Allah katmda yeri bundan daha kotu olani size haber
vereyim mi? Allah' in lanetledigi ve gazap ettigi, aralarindan maymunlar,
domuzlar ve taguta tapanlar gikardigi kimseler. . . i§te bunlar, yeri daha
kotu olan ve dogru yolda daha ziyade sapmis bulunanlardir.

61- Yanmiza inkarla girip yine inkarla giktiklari halde size


geldiklerinde "inandik" derler. Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir.

62- Onlardan birgogunun gunah, dusmanlik ve haram yemede


yan§tiklarmi gorursun. Yaptiklan ne kadar kotudur!

63- Din adamlan ve alimler onlan, gunah olan sozleri soylemekten


ve haram yemekten menetselerdi ya! i§ledikleri ne kotudur!
64- Yahudiler, Allah' in eli baglidir, dediler. Hay dedikleri yuzunden
elleri baglanasi ve lanet olasilar! Bilakis, Allah' in elleri agiktir,
diledigi
gibi verir. And olsun ki sana Rabbinden indirilenler, onlardan gogunun
azgmligini ve kufrunu arttinr. Aralarma, kiyamete kadar dusmanlik ve
kin soktuk. Ne zaman sava§ igin bir ate§ yakmi§larsa Allah onu
s6ndurmu§tur. Onlar yeryuzunde bozgunculuga ko§arlar; Allah ise
bozgunculari sevmez.

"Sizin dostunuz, ancak Allah'tir, Resuludur..." iman edenlerdir;


onlar degildirler, giinkii sizinle onlar arasmda gergek bir uyu§mazhk
vardir. Yani Allah, Resulii ve muminler sizi dost edinir. Diger bir
ifadeyle
Allah'i ve resul ve muminlerden olusan dostlanni, perdelenmisler dost
edinmezler, gunku aralannda gergek bir tezat vardir. Allah'i, Resulunu
ve iman edenleri ancak siz dost edinirsiniz. Burada once cem
baglaminda Allah'a yonelik mutlak velayetleri zikredilmistir.

318. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Sonra, zahir agisindan tafsil baglammdaki velayet zikredilmis,


"Resuludur, iman edenlerdir..." buyrulmustur. Tipki " Allah... kendisinden
baska Hah olmadigina sahitlik eder..." (Al-i imran, 18) ayetinde oldugu
gibi. "...iman edenler..." suhud namazmi kilarlar, zati huzura dururlar.
" ...Verirler..." varhk kalintilannin zekatmi verirler. "...Boyun
egerler..."
Kemallerini ve sifatlarmi Allah'a nispet etmek suretiyle varhk
kalmtilarinda Allah He boyun egerler. Tipki, hakkinda bu ayetler nazil
olan Emirulmuminin AN (a.s) gibi. Ki o (a.s): "halkin fena bulmasinda
sonra Allah'tan baska ilah yoktur." buyurmustur. Onlar, azgmhk
makammda dikilmezler ve onu nefislerine nispet ederler.

"Kim Allah' \, Resulunu ve iman edenleri dost edinirse..." o, Allah


ehlidir. Allah ehli olanlar, "ustun gelecek olanlar ...§uphesiz...
onlardir."
Allah ile ustun gelirler.

"Onlardan birgogunun . . ..yan§tiklarmi gorursun..." onlar, buyuk bir


hizla rezilliklere yonelirler. Cunku algakhgi ahskanhk haline getirmisler,
rezillikte itiyat edinmisler. Rezillik, onlann nefislerinin bir melekesi
haline
gelmistir. Gunah, konusma gucunun rezilligidir, gunku yalandir.
"Du§manlik..." da sehvet gucunun rezilligidir.

65- Eger Ehl-i Kitab iman edip sakmsalardi, herhalde kotuluklerini


drier ve onlan nimeti bol Nairn cennetlerine sokardik.

66- Eger onlar Tevrat'i ve incil'i ve Rablerinden onlara indirileni


dogru durust uygulasalardi, suphesiz hem ustlerinden, hem de
ayaklarmin altindan yerlerdi. Onlardan a§iriliga kagmayan bir zumre
vardir; fakat gogunun yaptiklari ne kotudur!

67- Ey Resul! Rabbi nden sana indirileni teblig et. Eger bunu
yapmazsan O'nun risaletini yapmamis olursun. Allah seni insanlardan
koruyacaktir. Dogrusu Allah, kafirler topluluguna rehberlik etmez.

68- "Ey Kitab ehli! Siz, Tevrat'i, incil'i ve Rabbinizden size indirileni
hakkiyla uygulamadikga, bir §ey uzerinde degilsinizdir" de. Rabbinden
sana indirilen, onlardan gogunun kufur ve azginligmi elbette
arttiracaktir. Kafirler topluluguna uzulme.

69- iman edenler ile Yahudiler, sabiler ve Hiristiyanlardan Allah'a ve


ahiret gunune inanip iyi amel i§leyenler uzerine as/a korku yoktur; onlar
uzulecek de degillerdir.

MAiDE SURESi .319

70- And olsun ki israilogullarmin saglam sozunu aldik ve onlara


Resuller gonderdik. Ne zaman bir Resul onlara nefislerinin arzu
etmedigini getirdi ise Resullerin bir kismmi yalanladilar, bir kismmi da
bldurduler

71- Bir beta olmayacak zannettiler de kbr ve sagir kesildiler. Sonra


Allah, tevbelerini kabul etti. Sonra iglerinden gogu yine kbr ve sagiroldu.
Allah, onlarm yaptiklanni gormektedir.

"Eger Ehl-i Kitab iman etseydi..." hakiki tevhide imanla inansaydi.


"sakmsalardi..." fiillerinin, sifatlannin ve zatlannin sirkinden
sakmsalardi, "herhalde kbtuluklerini orterdik..." varhk kalintilarmi
orterdik. "ve onlan... sokardik..." ug cennete... "Eger onlar Tevrat'i...
dogru durust uygulasalardi." Zahir ilimlerini tahakkuk ettirmek, fiil
tecellilerinin haklanna riayet etmek, muamelelerde onun hukumlerini
yerine getirmek suretiyle uygulasalardi, "... incil'i..." batm kavrammi
tahakkuk etmek, sifat tecellilerinin haklanna riayet etmek, hukumlerini
muhafaza etmek ve isimler alemi olan rububiyet aleminden kaynaklanan
yaratihs ve ahiret ilmi ile mulk ve melekut tevhidi olarak kendilerine
indirilene uymak suretiyle incil'i uygulasalardi, "§uphesiz...
ustlerinden . . .yerlerdi." ruhani ulvi alemden ilahi ilimlerden, yakini,
akli
hakikatlerden, hak irfanmdan nziklanir ve bunlarla Allah marifetine,
melekut ve ceberut marifetine ulasirlardi. "Hem de ayaklarmin
altmdan..." cismani siifli alemden kaynaklanan tabii ilimlerden, maddi
idraklerden nziklanir ve bunlarla mulk alemi marifetine ulasirlardi.
Boylece Allah'i hem zahir ismiyle hem de batm ismiyle bilirlerdi. Daha
dogrusu, butun isim ve sifatlanyla bilirlerdi. Ve de zikredilen iki tevhid
makamma da ulasirlardi.

"Onlardan a§iriliga kagmayan bir zumre vardir..." adil bir topluluk


vardir iglerinde. Bunlar isimler ve sifatlar tevhidine ulasmislardir.
"Fakat
gogu..." birakm sifat tevhidini, henuz fiil tevhidine dahi ulasamamistir.
Bu yuzden amelleri kotudur. Qunku bu ameller nefislerinin sifatlarmdan
kaynaklanir. Bu ise en kahn perdelerden biridir. "...Onlara Resuller
gonderdik..." mertebelerine gore Resuller gonderdik. Onlar her agidan
perdelenmis olduklan igin, fiiller perdesini kaldirmak ve mulk tevhidine
davet etmek uzere Musa'yi gonderdik. Ama nefisleri bundan
hoslanmadi. Cunku Musa'nm daveti nefislerinin hevasma uymuyordu.

320. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

Nefisleri yapip ettiklerinden memnundu. Onlarla cem olmustu. Lezzet ve


sehvetiyle butunlesmisti. Bu yuzden, Musa'yi yalanladilar ve nefis
buzagisma taptilar, cumartesi yasagini gignediler, daha bir sum kotuluk
ettiler. Derken, iglerinden bazisi Musa'ya iman etti ve fiil perdesinden
kurtuldu ve bunu mutlak kemal zannetti. Bunun uzerine, sifat perdelerini
kaldirmak ve batm tevhidine, yani melekut tevhidine davet etmek uzere
isa'yi gonderdik. Ama nefisleri bundan hoslanmadi. Qunku onun daveti,
kemal baglammda nefislerin hevasma aykinydi. Bunun uzerine onu
yalanladilar ve bir suru kotuluk ettiler. Derken, bazilan ona iman etti de
sifat perdesinden kurtuldu ve nefsi igin mutlak kemal olarak algiladigi bu
hali uzere kaldi. Bunun uzerine sifat perdelerini agmak ve zati tevhide
davet etmek uzere Hz. Muhammed'i (s.a.v) gonderdik. Ama nefisleri
bundan hoslanmadi ve onu yalanladilar. "Bir bela olmayacak
zannettiler..." fiil tevhidinin ve isevi davetin zuhuruyla birlikte sirk
fitnesinin olmayacagim sandilar. Boylece "kdr...kesildiler..." sifatlan
gorme tecellilerine karsi kor kesildiler. "Ve sagir kesildiler..." Bunlarm
ilimlerini duymayan sagirlar oldular. "Sonra Allah tevbelerini kabul etti."
kalplerinin kulaklanni ve gozlerini agti. Bunun uzerine tevbe ettiler. O da
tevbelerini kabul etti. "Sonra... kor ve sagir oldu..." Muhammedi davet
esnasmda baki vechin musahede edilmesi ve mutlak cem tevhidine dair
ilmin duyulmasi karsismda kor ve sagir oldular. "Allah ...gormektedir..."
her ug makamda da yapip ettiklerini, davetleri reddedislerini ve Nebileri
inkar etmelerini gormektedir ve durumlanna gore onlan
cezalandiracaktir.

72- And olsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oglu Mesih'tir" diyenler


kafir olmu§lardir. Halbuki Mesih "Ey Israilogullari! Rabbim ve Rabbiniz
olan Allah' a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah 'a ortak ko§arsa muhakkak
Allah ona cenneti haram kilar; artik onun yeri ate§tir ve zalimler igin
yardimcilar yoktur" demi§ti.

"Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz..." kullugunuzu


mutlak varhk olana turn sifat ve isimlerle mesvuf zata ozgu kilm. Bu
baglamda herhangi bir isim ve sifati belirginlestirmeyin. Qunku rabhk
nispeti tumiine esit duzeydedir. Uluhiyeti bir suretle smirlandiran, onu
belli bir isme, belli bir kelimeye ve belli bir sifata ozgu kilan kimse,
baskasmi zorunlu olarak ispat etmis, onun dismda isimler, suretler ve

MAiDE SURESi .321

sifatlar kabul etmi§ olur. Ba§kasini ispat eden, O'na ortak ko§mu§ olur.
O'na ortak ko§ana da " Allah... haram kilar... " zatmi, sifatlanni ve
fiillerini
mu§ahede etme cennetini haram kilar. Yani mutlak ve §amil cenneti.
Diger bir ifadeyle onu mutlak olarak perdeler. "Onun yen'..." yoksunluk
ate§idir. Qunku §irk i§lemekle zulme sapmi§tir. "Zalimler igin yardimci
yoktur..." onlara yardim edecek ve azaptan kurtaracak kimse yoktur.

73- And olsun o kimseler kafir oldu... muhakkak "Allah ugun


uguncusudur" diyenler de. Halbuki Bir Tek ilahdan baska Hah yoktur.
Eger diyegeldiklerinden vazgegmezlerse, iglerinden kafir olanlara aci bir
azap isabet edecektir.

74- Hala Allah'a tevbe edip O'ndan bagislanmayi dilemeyecekler


mi? Allah gok yarligayici, gok esirgeyicidir.

75- Meryem oglu Mesih ancak bir Resuldur. Ondan once de


Resuller gelip gegmi§tir. Anasi da gok dogru bir kadmdir. Her ikisi de
yemek yerlerdi. Bak, onlara ayetleri nasil agikliyoruz, sonra bak nasil
yuz geviriyorlar.
76- De ki: Allah 7 birakip da sizin igin fay da ve zarara gucu
yetmeyen §eylere mi tapiyorsunuz? Hakkiyla i§iten ve bilen yalniz
Allah'tir.

77- De ki: Ey Kitab ehli! Dininizde haksiz yere haddi a§maym. Daha
onceden sapan, birgoklarmi saptiran ve yolun dogrusundan uzakla§an
bir topluma uymaym.

78- israilogullanndan kafir olanlar, Davud ve Meryem oglu Isa diliyle


lanetlenmi§lerdir. Bunun sebebi, soz dinlememeleri ve smin a§malandir.

79- Onlar, i§ledikleri kotulukten, birbirini vazgegirmeye


gali§mazlardi. And olsun yaptiklari ne kotudur!

80- Onlardan gogunun, inkar edenlerle dostluk ettiklerini gorursun.


Nefislerinin onlar igin onceden hazirladigi §ey ne kotudur; Allah onlara
gazap etmi§tir ve onlar azap iginde devamli kalicidirlar!

81- Eger onlar Allah'a, Nebiyye ve O'na indirilene iman etmi§


olsalardi onlan dost edinmezlerdi; fakat onlann gogu yoldan
gikmi§lardir.

322. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"And olsun...kafir olmu§lardir..." perdelenmislerdir "Allah, ugun


uguncusudur, diyenler..." ug seyden olusan toplamm biridir: Mulk
aleminin ahiri olan fiil... melekut aleminin batmi olan sifat. Sifatin kaim
oldugu ve fiilin kaynaklandigi zat...Qunku Allah, vehmettikleri o biri
degildir. Bilakis, fiil ve sifat, hakikatte zatm aynisidir. Aradaki fark
izafidir. Allah, mutlak birden baskasi degildir. Aksi takdirde, her bir
ismi
itibariyle ayn bir ilah olacakti. Boylece, birden gok ilah soz konusu
olacakti. Allah, zalimlerin dediklerinden munezzehtir, yucedir, uludur.
"Eger diyegeldiklerinden vazgegmezlerse . . ." sifat ve fiili zatm gaynsi
olarak kabul etmekten vazgegmezlerse "...isabet edecektir..."
perdelenmislere "aci bir azap..." gunku istidatlan oldugu halde irfanda
kusur islemislerdir. "Hala Allah'a tevbe etmeyecekler midir?" mutlak
cemin ayni olan Allah'ta sayisal gokluk ispat etmekten donmeyecekler
mi, kendi varhklanni ve kendilerinden baskalarmin varhklanni gorme
gunahmdan bagislanma dilemeyecekler midir? "Allah gok
yarligayicidir... " zatiyla orter. "gok esirgeyicidir." irfan ve tevhid
kemalini
gergeklestirmek suretiyle onlara merhamet eder. "Sizin igin fayda ve
zarara gucu yetmeyen §eyler..." Bunlann fiilleri yoktur ki zarar veya
fayda dokundurabilsin. Daha dogrusu, fiillerinin olmasi soyle dursun,
varhklan bile yoktur. Kastedilen " isa" oldugu halde, akil sahibi varhklar
igin kullanilan " men" edati yerine cansiz varhklar igin kullanilan "ma"
edati kullanilarak "ma la yemliku" (gug yetiremeyen sey..) denilmistir.
Bununla, isa'nm taayyun edisi itibariyle deger gordugune dikkat gekmek
amaglanmistir. Yoksa, hakiki anlamda bir varhgi yoktur. " ...Sapan..."
sifat nurlanndan perdelenerek sapan "birgoklarmi saptiran ve
uzakla§an" su anda " yolun dogrusundan..." Allah'a dogru istikamet
uzere olmak anlamma gelen zati vahdet yolundan uzaklasan topluluga
uymaym.

82- Insanlar igerisinde iman edenlere du§manlik bakimmdan en


§iddetli olarak Yahudiler He §irk ko§anlan bulacaksm. Onlar iginde iman
edenlere sevgi bakimmdan en yakm olarak da "Biz Hiristiyanlariz"
diyenleri bulacaksm. Qunku, onlarm iginde kesisler ve rahipler vardir ve
onlar buyukluk taslamazlar.

MAiDE SURESi .323

83- Resule indirileni duyduklan zaman, tam§ giktiklan gergekten


dolayi gozlerinden ya§lar bo§andigini gorursun. Derler ki: "Rabbimiz!
Iman ettik, bizi §ahit olanlarla beraber yaz."

84- Rabbimizin bizi iyiler arasma katmasini umup dururken nigin


Allah'a ve bize gelen gergege iman etmeyelim?

85- Soyledikleri sozden dolayi Allah onlara, iginde devamli kalmak


uzere, zemininde irmaklar akan cennetleri mukafat olarak verdi. lyi
hareket edenlerin mukafati i§te budur.

86- inkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince i§te onlar


cehennemliklerdir.

" ...Bulacaksm..." dostluk ve dusmanhk uyum ve aykinhk esasmda


belirginlesen olgulardir. Birini dost edinen kimsenin bu durumu, ikisinin
arasmdaki hemcinslige delalet eder. Birine dusman olanm bu durumu
da ikisi arasmdaki uyumsuzluga ve zithga delalet eder.

Yahudiler, zattan ve sifatlardan perdelendikleri ve sadece fiil


tevhidine sahip olduklan igin, mutlak musrik olarak perdelenmis
gruplarla munasebetleri, mutlak muvahhit muminlerle olan
munasebetlerinden daha gugludur. Hiristiyanlar, sifat perdesinden
kurtulduklan ve onlerinde sadece zat perdesi oldugu igin muminlerle
olan munasebetleri daha gugludur. Bu yuzden baskalanndansa
muminleri sevmeleri daha yakm bir ihtimaldir. Musriklerin ve Yahudilerin
muminlere karsi besledikleri dusmanhk ise daha siddetlidir, gunku
perdeleri gugludur. Ayette Hiristiyanlarm muminleri sevmeye yakm
oluslannin bilgileriyle, ibadet etmeleriyle ve buyuklenmemeleriyle
gerekgelendirildigini gormuyor musunuz? Qiinku ibadet insani fiil
cennetine, ilim de sifat cennetine ulastinr. Bunlarla nefislerinin
cennetinden annirlar ve kalp makamma ulasirlar. Kalp makami ise
mukasefe mahalli ve ilahi ilmi kabul yeridir. Buyuklenmemeleri de,
onlarm nefislerini ilim ve ibadet sifatma sahip gormediklerine, ilimlerini
ve amellerini nefislerine nispet etmediklerine delalet eder. Bilakis,
bunlan Allah'a nispet ederler. Buyuklenip kendini begenmislik
sergilemezler.

324. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

" ...Gozlerinden yaslar bosandigini gorursun..." ogrendikleri zat


tevhidine karsi besledikleri ozlem ve istiyaktan dolayi gozyasi dokerler.
Qunku, riyazet ve zevk ehlidirler. Vahyi duyduklan anda nefisleri
heyecanlanir, hemen vahdeti hatirlarlar. "Tanis giktiklari gergekten
dolayi..." Hakk'i sifatlanyla tanidiklan igin. Ya da Hak'tan kelamini
duyduklan igin istiyaktan aglarlar. Tipki sairin dedigi gibi:

Uzakla§salar, aglarlar; onlan bzledikleri igin

Aynlik korkusu yakla§sa yine aglarlar.


"...iman ettik..." zati tevhide ayni imanla inandik. Bizi "sahit
olanlarla beraber yaz." Huzurda olanlardan eyle. Makamlan zati
musahede ve hakiki yakin olup ilmi ve yakini imanla inanmislardan kil.
Bizi bizzat gorenlerden eyle. "...Nigin ...iman etmeyelim..." nigin zatma
ve bize gelen kelamina hakiki anlamda iman etmeyelim? Veya cem
makammda Allah'a nigin iman etmeyelim? "bize gelen gergege.." tafsil
makammda iman etmeyelim? "Iyiler arasma katmasi..." beka ile
istikamet bulanlara katmasmi nigin ummayalim? "Zemininde irmakla
akan cennetler..." ug tecelli ve bunlara dair ilimlerden olusan imaklar.
"iyi hareket edenlerin mukafati iste budur." Allah'ta istikamet bularak
kesret iginde vahdeti bulan musahede erbabmm odulu budur.
" . . .edenlere . . .gelince . . ." zattan perdelenen " ...ve
yalanlayan..." s if at
ayetlerini yalanlayanlara gelince "i§te onlar..." nefis sifatlan
cehenneminde kulli mahrumiyet ehlidirler.

87- Ey iman edenler! Allah' in size helal kildigi iyi ve temiz olarak
verdigi §eyleri haram kilmaym ve smiri a§maym. Allah siniri a§anlan
sevmez.

88- Allah' in size helal ve temiz olarak verdigi riziklardan yiyin ve


kendisine iman etmi§ oldugunuz Allah'tan korkun.

89- Allah, kasitsiz olarak agzmizdan gikiveren yeminlerinizden


dolayi sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptiginiz yeminlerden dolayi
sizi sorumlu Mar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiginiz yemegin orta
hallisinden on fakire yedirmek, yahut onlan giydirmek, yahut da bir kble
azat etmektir. Bunlari bulamayan ug gun orug tutmalidir. Yemin ettiginiz
takdirde yeminlerinizin kefareti i§te budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah
size ayetlerini agikliyor; umulur ki §ukredersiniz!

MAiDE SURESl .325

90- Ey iman edenler! §arap, kumar, dikili ta§lar, fal ve §ans oklan
hirer seytan i§i pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtulusa eresiniz.

91- §eytan, igki ve kumar yoluyla ancak araniza dusmanlik ve kin


sokmak; sizi, Allah's anmaktan ve salattan alikoymak ister. Artik
vazgegtiniz degil mi?

92- Allah'a itaat edin, Resule de itaat edin ve sakinm. Eger yuz
gevirirseniz bilin ki Resulumuzun vazifesi apagik duyurmak ve
bildirmektir.

93- iman eden ve iyi i§ler yapanlara, hakkiyla sakmip iman ettikleri
ve iyi i§ler yaptiklan, sonra yine hakkiyla sakmip iman ettikleri, sonra da
hakkiyla sakmip yaptiklarmi, ellerinden geldigince guzel yaptiklan
takdirde, tattiklarindan dolayi gunah yoktur. Allah iyi ve guzel yapanlari
sever.

"Ey iman edenler!..." ilmi imanla inananlar! "Allah'm size helal


kildigi iyi ve temiz §eyleri haram kilmaym..." hallerin mukasefesi ve
sifat tecellileri olarak size verdigi nziklan sulukta kusur isleyerek
kendinize haram kilmaym. "ve smiri a§maym..." nefsin azmasi ve
sifatlanyla zuhur etmesi seklinde asm gitmeyin. Yuce Allah'in tecellilerin
ilimleri ve hal ve makamlann bagislan olarak sizi nziklandirdigi seyleri
kalpleriniz igin iyi ve temiz nziklar kilin. Bu kemalatin gergeklesmesi
hususunda Allah'i kendiniz igin koruyucu siginak eyleyin; bunlan
O'ndan ve O'nun igin olan seyler olarak goriin, kendinizden ve kendiniz
igin olan seyler olarak degil. Aksi takdirde azarsmiz. "iman etmi§
oldugunuz..." muvahhit olarak inandigmiz "Allah'a itaat edin..." O'nda
fena bularak sizde gergeklestirdigi seylere bir olu uysalhgiyla uyun.
"Resule de itaat edin..." fenadan sonra beka bularak, onda istikamet
uzere olun, tafsili gozetin ve O'nun hayatiyla hayat bulun. " ...Sakinm..."
istikamet halinde varhk kalintilarmin zuhurundan sakinm. "Eger yuz
gevirirseniz bilin ki..." kusur sizden kaynaklanmaktadir. Resule dusen
sadece teblig etmektir, mecbur etmek degildir. "iman edenlere... gunah
yoktur." Gaybi imanla fiil tevhidine inananlara, "iyi i§ler yapanlara..."
imanlarimn geregi olarak kendilerini fiil perdesinden gikanp Hakk'm
fiillerini gormeye elverisli hale getiren ameller isleyenlere, fiillerinin
kalintilarmdan sakmdiklan ve fiillerin kendilerinden sadir olmamasi igin

326. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Allah'i bir koruyucu sigmak edindikleri surece, turlu hazlardan


yararlanmalannda bir sikinti ve darhk yoktur. "...Iman ettikleri . . ."
sifat
tevhidine inandiklan "guzel... yaptiklari." kendilerini sifat perdelerinden
gikaracak, ilahi tecellilerde silinip onlan musahedeye elverisli hale
getirecek ameller isledikleri, "sonra... sakmdiklan..." sifatlannin
kalintilarmdan sakmdiklan ve Allah'i, sifatlannin uzerlerinde sadir
olmasi hususunda koruyucu kildiklari "iman ettikleri..." zat tevhidine
inandiklan, "...sonra sakmdiklan..." zatlarmin kalintilarmdan
sakmdiklan ve sirf fena ile varhklarmdan ve zatm aynmda tukenisle
Allah'i koruyucu kildiklari, "...guzel yaptiklan..." tafsili cem aynmda
musahede ettikleri, fenadan sonra bekada istikamet bulduklari surece...
"Allah iyi ve guzel yapanlan sever..." vahdeti kesret aynmda musahede
edenleri, tafsil haklarmi cem aynmda hakiki varhkla gozetenleri sever.

94- Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mizraklannizin


erisecegi bir avlanma ile dener ki gizlide kendisinden kimin korktugu
ortaya giksm. Kim bundan sonra sinin a§arsa onun igin aci bir azap
vardir.

"Ey iman edenler!" gaybe inananlar! "Allah sizi... dener..."


sulukunuz halinde, vuslat Kabesini ziyaret igin ihrama girmeniz
durumunda bazi hazlarla sizi dener, boylece sizin igin kolaylastinr ve
ulasmamzi saglayan gucii hazirlar ki " ...bilsin..." olaya terettup eden
ve karsihgm belirginlesmesine dayanak olusturan tafsili bilgiyle bilsin
"kimin korktugunu..." gizlide kendisinden korktugunu. Qunku korku,
ancak gizlide inananlar igin soz konusudur. Bunun nedeni, fiiller babma
giren hitapla alakah olmasidir.

Huzur halinde ise, rububiyetin ve azametin tecellisiyle hasyet, zatm


tecellisiyle de heybet gergeklesir. Korku (havf) nefsin sifati, hasyet
kalbin sifati, heybet ise ruhun sifatidir. "Kim bundan sonra smin
a§arsa..." smama amagh beladan sonra hazlari irtikap ederse "onun
igin... azap vardir." Fiiliyle sevkten perdelendigi igin elem verici bir
azaba ugrayacaktir.

MAiDE SURESi .327


95- Ey iman edenler! ihramli iken avi oldurmeyin. Iginizden kim onu
kasten oldururse oldurdugu hayvanm dengi ona ceza vardir. Kabe'ye
varacak bir kurban olmak uzere iginizden adalet sahibi iki kisi
hukmeder. Yahut, fakirleri doyurmaktan ibaret bir kefarettir. Ta ki i§inin
cezasini tatmis olsun. Allah gegmisi affetmistir. Kim bu sugu tekrar
i§lerse Allah da ondan kar§iligmi alir. Allah daima galiptir, 6g alandir.

96- Hem size hem de yolculara faydali olmak uzere deniz avi
yapmak ve onu yemek size helal kilmdi. Ihramli oldugunuz muddetge
kara avi size haram kilmdi. Huzuruna toplanacagmiz Allah'tan korkun.

"... Avi oldurmeyin..." Hakiki ihram halinde nefsani hazlar irtikap


etmeyin. Kim bilerek ve niyet ederek, nefsin kuvvetine meyledip
kapilmak suretiyle-tesadufen veya bir misafirin ya da arkadasm hatirmi
gozetmek olmaksizin-irtikap ederse... "cezadir..." Hikmet uyannca,
nefsani hazzi irtikap etmekte araci olarak kullandigi hayvani nefsin
kuvvetini bu hazza denk olacak bir seyle ezmesi gerekir. "Adalet sahibi
iki ki§i hukmeder..." Nazari ve ameli akil hukmeder. "iginizden..."
nefsinizden veya yaslilannizdan veya one gegmis, ileri gelen, keyfiyetini
ve kemiyetini bilen arkadaslannizdan... "Kabe'ye varacak bir kurban..."
hakikate varacak bir kurban... Yani bu hayvani kuvvet Allah iginde yok
edilmek uzere kurban edilir, eger sahibi guglu, dolu ve muktedir ise.
"Yahut ...kefarettir..." veya bir sadaka ile veya orug ile ortulur ve bu
meyil izale edilir. Boylece, nefsinin bu heyetini orter. Yahut bu kuvvetin
hakkmi verir ve sadece bununla yetinir, haz almaz. Qunku bu kuvvet
miskin konumdadir. Ya da bu kuvvet soz konusu haz oranmda
fiillerinden ahkonur ki bu meyil ondan zail olsun. "Ta ki i§inin cezasini
tatmi§ olsun..." Kim bundan vazgegerse Allah, perdelemek ve yoksun
birakmak suretiyle ondan intikam alir. "Allah daima galiptir..." nefsin
sifatlanndan olusan bulanikhk var oldugu surece izzet cennetlerine
ulasmak mumkun degildir. "Og alandir..." karanhk heyetle, sifatm zuhur
etmesiyle ve varhk kalintilarmin mevcudiyetiyle perdeler. Nitekim, yuce
Allah Resulu Hz. Muhammed'e (s.a.v) soyle hitap etmistir: "Dogrulari,
Benim Gayyur oldugumu belirterek uyar. "

" ...Av yapmak... size helal kilmdi." ilahi huzur ihrammda oldugunuz
sirada ruhani alem denizinden marifetleri, makulati ve ilmi hazlan
avlamamz size helal kilmdi. " onu yemek de..." yararh ilimden olusan

328. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yiyecegi de size helal kilmdi. Muamelelerde ve ahlakta ogrenilmesi ve


yararlanilmasi zorunlu olan; Bir Hakdir. "size..." ey Hak yolunun
salikleri!" ve yolculara..." baki nimetler kazanmak uzere ahiret
yolculuguna gikanlar igin faydahdir.

"...Avi size haram kilmdi..." cismani alem karasmin avi size haram
kill nd i . Cismani alem karasmdan maddi seyler ve nefsani hazlar size
haram kilmdi. Seyrinizde Allah'i kendiniz igin koruyucu bir sigmak kilm
ki O'na varabilesiniz. Men edilmis kotuluklerin ondan sadir olmamasi
igin de Allah'i nefislerinizin koruyucusu eyleyin. Kesin olarak bilin ki
"huzuruna toplanacaksmiz..." zatta fena bularak O'nun huzurunda
toplanacaksmiz. O halde sulukta cehd edin ve engellerin yanmda
perdelerin arkasmda durmaym.

97- Allah, Kabe'yi, o saygiya layik evi, haram ayi, hac kurbanim ve
gerdanliklan insanlarm belini dogrultmaya sebep kildi. Bu da Allah 'in,
goklerde ve yerde ne varsa hepsini bildigini ve Allah' in her §eyi bilici
oldugunu bilmeniz igindir.
98- Biliniz ki Allah'i n cezalandirmasi getindir ve yine Allah'i n
bagislamasi ve esirgemesi sinirsizdir.

99- Resule dusen, ancak duyurmadir. Allah agikladigmizi da


gizlediginizi de bilir.

"Allah... kildi... " cem huzuru Kabe'sini "o...beyti..." baskasmm igine


girmesi yasaklanmis, saygm dokunulmaz evi... Nitekim, bazilan soyle
demislerdir: Cenabi Hak herkesin varacagi bir su kaynagi olmaktan
yucedir... "...insanlarm belini dogrultmaya sebep kildi..." hakiki
olumlerinden kalkislannin sebebi kilmistir. Onunla yeniden nesv u nema
bulurlar. Onun hayati, kudreti ve sair sifatlanyla yeniden hayat bulurlar.
"Haram ayi..." yani vuslat zamanim.. ki gergek hac zamamdir. Bu
zamanda nefsin sifatlannin zuhur etmesi haramdir. "Hac kurbanim..."
bu Kabe'de yok olmaya kapilmis nefsi, " gerdanliklan..." ozellikle guglu,
serefli, itaatkar ve boyun egen nefsi... gunku bu nefisle kendini kurban
olarak adamak daha faziletlidir. Beka esnasmda, ikinci varhkla kiyam
etme vaktinde ve gergek hayatla dirilme anmda bu nefsin sani daha
yucedir. "Bu..." yani bu huzuru sizin igin kiyam, belinizi dogrultmamzin
sebebi kilmistir. "bilmeniz igindir..." O'nunla kaim olusunuz esnasmda

MAiDE SURESi .329

O'nun ilmiyle bilmeniz igindir, ki " Allah... bilir..." gayb ve §ehadet


alemindeki e§yanm hakikatini bilir ve O'nun ilmi her §eyi ku§atmi§tir...
Cunku, sizin ilminizin O'nun ilmini ku§atmasi mumkun degildir. "Biliniz ki
Allah'm cezalandirmasi getindir..." vuslat halinde sifatiyla veya varlik
kalmtisiyla veya bir tur hazla zuhur eden veya suluk halinden ba§ka bir
§eyle me§gul olup hurmetlerinden birini gigneyen kimseleri §iddetle
cezalandinr. " .. .Bagislamasi. . .smirsizdir.. ." ge§itlenmeleri ve
kopu§lan
bagi§lar. "Esirgemesi smirsizdir..." kemal heyetleri ve mutluluk
suretleriyle merhamet eder ki bunlarm degerini O'ndan ba§kasi bilemez.
"Resule dusen, ancak duyurmadir." Ancak teblig etmektir O'nun gorevi,
ula§tirmak degildir. "Allah... bilir..." gizlinizi de agigmizi da.
"agikladigimz... " amellerinizi ve ahlakmizi, "gizlediginizi..."
niyetlerinizi,
ilimlerinizi ve hallerinizi bilir. Bunlarm kendisine yakmla§maniza
elveri§li
olup olmadiklanni, bunlarla O'nunla bulu§maya hazirlanip
hazirlanmadigmizi bilir.

100- De ki: Pis ve kotu He temiz ve iyi bir degildir; pis ve kotunun
goklugu hosuna gitse de. Oyleyse ey akil sahipleri! Allah'tan korkunuz ki
kurtulusa eresiniz.

101- Ey iman edenler! Agiklanirsa hosunuza gitmeyecek olan


§eyleri sormaym. Eger Kur'an indirilirken onlan sorarsaniz size
agiklanir. Allah gok bagi§layicidir, aceleci degildir.

102- Sizden once de bir topi urn onlan sormu§, sonra da bunlan
inkar eder olmu§tu.

103- Allah bahira, saiba, vasila ve ham diye bir sey ki Imam i stir.
Fakat kafirler, yalan yere Allah' a iftira etmektedirler ve onlann gogunun
da kafalari gali§maz.
104- Onlara, "Allah'm indirdigine ve Resul'e gelin" denildigi vakit,
"Babalarimizi uzerinde buldugumuz bize yeter" derler. Atalari higbir sey
bilmiyor ve dogru yol uzerinde bulunmuyor iseler de mi?!...

105- Ey iman edenler! Siz kendinize bakin! Siz dogru yolda olunca
sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin donu§u Allah' adir. Artik O,
size yaptiklarmizi bildirecektir.

330. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

106- Ey iman edenler! Biriniz olum gelip gatmca vasiyet esnasmda


iginizden iki adalet sahibi ki§i aranizda sahitlik etsin. Yahut seferde
iken
basmiza olum musibeti gelmisse sizden olmayan, ba§ka iki ki§i §ahit
olsun. Eger supheye duserseniz, o iki §ahidi namazdan sonra alikor,
"Bu vasiyet karsiligmda higbir seyi satin almayacagiz, akraba da olsa;
Allah igin yaptigimiz §ahitligi gizlemeyecegiz, bu takdirde biz elbette
gunahkarlardan oluruz" diye Allah uzerine yemin ettirirsiniz.

107- Bu §ahitlerin bir gunah kazandiklari anlasilirsa, haklarma


tecavuz ettigi oluye daha yakm olan iki kisi onlarm yerini alir ve "And
olsun ki bizim sahitligimiz onlarm sahitliginden daha gergektir ve biz
tecavuz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye
Allah' a yemin ederler.

108- Bu, §ahitligi gerektigi §ekilde yapmaya, yahut yeminlerinden


sonra, yeminlerin reddedilmesinden korkmalarma daha uygundur.
Allah'tan korkun ve dinleyin. Allah, yoldan gikmi§lar topluluguna
rehberlik etmez.

"De ki: Pis ve kotu... bir degildir." Nefislerden, amellerden, ahlaktan


ve mallardan pis ve kotu ile "temiz ve iyi..." bunlardan temiz ve iyi
olanlar Allah katmda bir degildir. Qunku iyi ve temiz olan kabul gorur,
yakinhk ve vuslati gerektirir. Pis ve kotu ise reddedilir, uzakhk, kovulma
ve yoksunluk gerektirir. "Ho§una gitse de..."pis ve kotu goklugundan ve
yayginligmdan, aynca nefse uymasindan ve nefsin sifatlanyla
ortusmesinden dolayi hosuna gitse de... o halde, pis ve kotu olandan
sakinmak, temiz ve iyi olani tercih etmek hususunda Allah'i kendiniz igin
koruyucu sigmak kilm. Temiz akil, yani vehim saibesinden ve nefsin
hevasimn kansimindan annmis halis akil sahipleri iyi ve temiz olani yer.
"Ki kurtulu§a eresiniz." Nefislerinizden, nefislerinizin sifatlanndan ve
pisliklerinden kurtularak, Allah'ta fena bulmak suretiyle O'na kavusarak
kurtulusa eresiniz.

109- Allah'i n Resulleri toplayip da "Size ne cevap verildi" dedigi


gun, "Bizim higbir bilgimiz yok, §uphesiz, gizlilikleri hakkiyla bilen
ancak
sensin" diyeceklerdir.

MAiDE SURESi .331

110- Allah o zaman soyle diyecek: Ey Meryem oglu isa! Sana ve


annene nimetimi hatirla! Hani seni mukaddes run He desteklemi§tim;
sen besikte iken de yetiskin gaginda da insanlarla konusuyordun. Sana
Kitabi, hikmeti, Tevrat ve Incil'i 6gretmi§tim. Benim iznimle gamurdan,
ku§ seklinde bir §ey yapiyordun da ona ufluyordun, hemen Benim
iznimle o bir ku§ oluyordu. Vine Benim iznimle anadan dogma kbru ve
alacaliyi iyile§tiriyordun. Oluleri benim iznimle gikariyordun. Hani
Israilogullarmi engellemi§tim; kendilerine apagik deliller getirdigin
zaman iglerinden inkar edenler, "Bu, apagik bir sihirden ba§ka bir §ey
degildir.

111- Hani havarilere, "Bana ve Resullerime iman edin" diye ilham


etmi§tim. Onlar da "iman ettik, bizim Allah' a teslim olmu§ kimseler
oldugumuza sen de §ahit ol" demi§lerdir.

" ...Resulleri toplayacagi... gun. "mutlak cem aynmda veya zat cemi
aynmda toplayacagi gun " der ki: ne..." cevap verdi ummetler, sizin
onlan bana gagirmamza? Yani, size tabi olmak suretiyle yoneldikleri
kemal mertebelerine muttali oldunuz mu? "Bizim bir bilgimiz
yok...diyecekler." cem ve tafsili olarak butun ilim senindir. Sifatlanmizin
senin sifatlannda yok olusu ilmi senden baskasmda yoktur. "Suphesiz,
gizlilikleri hakkiyla bilen ancak Sensin." Bizim batinlanmizin ve onlann
batinlannin gaybmm tumu Senin ilmindir. "Sana... nimetimi..." ozel
hidayetle, Nubuvvet ve Velayet makammi bahsetmekle sana yonelttigim
"ve annene..." verdigim nimetimi, onu temizleyisimi, arindinp segisimi
hatirla. "Sen be§ikte iken... .konusuyordun." beden besiginde iken
"yetiskin gaginda iken..." bedenden ve bedenin giysilerinden siynlmak
suretiyle kemal yetiskinligi nuruna ulasmisken insanlarla konusuyordun.

"Sana . . .6gretmi§tim . . ." hakikat kitabmi, levh-i mahfuzdaki


degismez marifetleri ogretmis, Ruhu'l Kudus ile desteklemis, aynca
ahlak ve halleri, makamlan, soyutlanmayi, yalnizhgi tahsil etmekle
Allah'ta suluketmenin hikmetini, zahiri ilimler Tevrat'mi, fiillere, nefsin
ve
hal ve sifatlanna taalluk eden hukumleri, Batmi ilimler incil'ini, sifat
tecellileri ilimlerini, hukiimlerini, kalbin hallerinin, sifatlannin ve
amellerinin hukumlerini ogretmistim.

332. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"... Yapiyordun..." heyulani akil gamurundan yaratiyordun. Ki bu salt


istidattir. Terbiye ve ilmi hikmet eliyle "ku§ §eklinde bir §ey..."
yapiyordun. Kalplerin kuslan seklinde bir sey yapiyordun. Aleminden ve
kemalinden soyutlandigi igin kutsal huzura uguyordu. "Benim iznimle..."
Benim bilgim ve kudretimle, hayat, ilim ve kudret sifatlanmm tecellileri
sirasmda kolaylastirmam ve senin insafmla ve de sana haber vermemle
yaratiyordun. "Ona ufluyordun..." tekmil ve izafe yoluyla hakiki ilim
hayatimn kemali ruhundan ufluyordun. "Hemen ...bir ku§ oluyordu."
Ask kanadiyla kutsal cihete dogru ugan mucerret ve kamil bir kus
oluyordu. "...Anadan dogma koru . . .iyile§tiriyordun." Hakk'm nurundan
perdelenmisi "ve alacaliyi..." dunya sevgisi ve hevanm galibiyeti
hastahgiyla ayiph olani iyilestiriyordun.

" ...Qikanyordun..." cehalet olusunu beden kabrinden veya nefis


arzmdan benim iznimle gikanyordun.

"Hani israilogullarmi engellemi§tim..." sifat tecellileri nurundan


perdelenmis, cahil ve sana karsi gikan kimseleri engellemistim. Qunku
senin halini ve makammi bilmiyorlardi. " Kendilerine apagik ayetler
getirdigin zaman..." agik kanitlar ve deliller sundugun zaman. "...inkar
edenler. . .demi§lerdi." iglerinden Hak dinden perdelenmisler "bu, apagik
bir sihirden ba§ka bir §ey degildir" gunku bunun karsismda hayretler
iginde kalmislardi.

"Hani havarilere... ilham etmi§tim..." nurani kalplerine ilham


etmistim. Qunku nefislerini menfaatler suyuyla ve anndinci amellerle
temizlemislerdi. Boylece nefisleri saf oldugu igin senin davetini kabul
etmislerdi. Fitrat nuru ve istidatm berrakhgi sayesinde seninle uyumlu
olduklan igin tarn bir iradeyle seni sevmislerdi. "Bana...iman edin."
hakiki bir imanla sifat tevhidine iman edin, sifatlarmizi silin, 'Ve
Resulume..." tecellilerinin haklanna tafsilath olarak riayet edin. "iman
ettik...§ahit ol, demi§lerdi"... ey ilahimiz! Kapsamh, her seyi kusatan
ilminle, sana boyun egdigimize, sifatlanmizin varhklarmi sana teslim
ettigimize sahit ol.

112- Hani havariler "Ey Meryem oglu Isa, Rabbin bize gokten,
donatilmi§ bir sofra indirebilir mi?" demi§lerdi. O, " iman etmi§ kimseler
iseniz Allah'tan korkun" cevabmi vermi§ti.

MAiDE SURESl .333

113- Onlar "ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize dogru


soyledigini bilelim ve ona gozleriyle gormus sahitler olalim istiyoruz"
demi§lerdi.

114- Meryem oglu Isa §6yle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gokten bir
sofra indir ki, bizim igin, gegmi§ ve geleceklerimiz igin bayram ve
benden bir ayet olsun. Bizi nziklandir, zaten Sen, nzik verenlerin en
hayirlisism.

115- Allah da §6yle buyurdu: Ben onu size §uphesiz indirecegim;


ama bundan sonra iginizden kirn inkar ederse, kainatta higbir kimseye
etmedigim azabi ona edecegim!

"Hani havariler...demi§lerdi." Ashabin sana onermis ve soyle


demislerdi: "Rabbin. ..indirebilir mi?" yani rububiyet aleminden sahidin.
Qunku her kisinin Rabbi, onu terbiye eden, tekamul ettiren isimdir. Her
kisi, ancak rububiyet aleminde tanidigma ibadet eder. Bir kimse de
uluhiyette ula§tigi mertebeyi tanir. Oradan ilimler edinir, oradan uzerine
bereketler iner, oradan ruhani yardimlar alir. Bu yuzden ikrar etmelerine
ve teslim olmalanna ragmen "Rabbin..." demi§ler de " bizim
Rabbimiz..." dememi§lerdir. Qunku onlann Rabbi yapamazdi. "gokten,
donatilmis bir sofra indirebilir mi?" ruh alemi semasmdan ilim turlerini
hikmetleri, marifetleri ve hukumleri igeren, kalpler igin gida, nefisler
igin
gug, hayat ve zevk kaynagi olan bir §eriat indirebilir mi? "O...AIIah'tan
korkun, cevabmi vermi§ti." Nefislerinizin sifatlannin zuhuru hususunda
O'ndan sakmm, sizden sadir olan ahlak ve fiiller noktasmda O'nu
kendiniz igin koruyucu sigmak yapm. Boylece bunlann sonuglanndan
kurtulur, ba§anr ve imanimzin hakikile§mesi hususunda felaha
erersiniz. Sizin yeni bir seriata ihtiyacmiz yoktur. "Onlar. . .istiyoruz.
. .ki"
istifade edelim "ondan" , onunla amel edelim, onunla guglenelim,
"kalplerimiz mutmain olsun." Qunku ilim kalbin gidasi ve gucudur. "
...Bilelim..." Rabbinden verdigin haberler itibariyle sadik oldugunu,
nubuvvetinin ve velayetinin onunla ve onda gergek oldugunu bilelim.
"Ona gozleriyle gormu§ sahitler olalim." Hazir olan ilim ehlinden olalim
ve onu bizim disimizda hazir bulunmayanlara haber verelim, onlara
ogretelim, onunla, burada hazir bulunmayanlan Allah'a davet edelim.
"Bizim igin, gegmi§ ve geleceklerimiz igin bayram olsun." Bir emir, bir
serial ve bir din olsun ki, bizim zamanimizdaki dindaslanmiz ve

334. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

gelecekte ortaya gikacak Hiristiyanlar ona donsunler. "senden bir ayet


olsun..." onunla bilinip kulluk sunuldugun senden bir alamet, bir isaret
olsun. "Bizi nziklandir..." bu seriatla, bu yararli ilimle ve bu hidayetle
nziklandir. "Zaten sen, nzik verenlerin en hayirlisisin." Ancak bize
yararli olan, bizim maslahatimiza uygun olan seyleri nzik olarak verirsin.
"...Kim inkar ederse..." indirilisinden ve agiklamsmdan sonra kim bu
dinden perdelenirse "kainatta higbir kimseye etmedigim azabi ona
edecegim." Qunku, istidatlan yerinde oldugu gibi yol agiklanmis, din
izah edilmis ve delil ortaya konmustur. Artik, inatgilardan baskasi bunu
inkar edemez. ilimle birlikte azap, cehaletle birlikte azaptan daha
siddetlidir. Qiinku perdelenmisin bilingli olmasi acismm daha da siddetli
olmasmi gerektirir.

116- Allah: Ey Meryem oglu isa! Insanlara, "Beni ve anami,


Allah'tan ba§ka iki ilah bilin" diye sen mi dedin, buyurdugu zaman o, "
Hasa! Seni tenzih ederim; hakkim olmayan §eyi soylemek bana
yakismaz. Hem ben soyleseydim sen onu suphesiz bilirdin. Sen benim
igimdekini bilirsin, halbuki ben Senin zatmda olani bilmem. Gizlilikleri
eksiksiz bilen yalnizca Sensin.

117- Ben onlara, ancak bana emrettigini soyledim: Benim de


Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah' a kulluk edin, dedim. iglerinde
bulundugum muddetge onlar uzerine kontrolcu idim. Beni vefat ettirince
artik onlar uzerine gozetleyici yalniz sen oldun. Sen her §eyi hakkiyla
gorensin.

118- Eger kendilerine azap edersen suphesiz, onlar senin


kullarmdir. Eger onlari bagi§larsan suphesiz sen izzet ve hikmet
sahibisin" dedi.

119- Allah §6yle buyuracaktir: Bu, dogrulara, dogruluklannin fayda


verecegi gundur. Onlara, iginde ebedi kalacaklan, zemininden irmaklar
akan cennetler vardir. Allah onlardan razi olmu§tur, onlar da O'ndan
razi olmu§lardir. i§te en buyuk kurtulu§ ve kazang budur.

120- Goklerin, yerin ve iglerindeki her §eyin mulkiyeti Allah'mdir, O,


her §eye hakkiyla kadirdir.

MAiDE SURESl .335

"...Sen mi?..." insanlan kendine ve annene, ya da kalbine ve


nefsine davet ettin? Cunku iginde benlik varhgi, nefis ve heva kahntisi
kalan veya iginde kalbin varligi ve sifatinin zuhuru seklinde gesitlilik
bulunan kimse halki ya nefsinin makamma veya kalbinin makamma
gaginr, Hakk'a degil. "Ha§a! Seni tenzih ederim...dedi." Burada Hz. isa,
yuce Allah'i sirkten tenzih ediyor, kendisinin de varlik kalmtilanndan beri
oldugunu vurguluyor. "Hakkim olmayan seyi soylemek bana yakismaz."
gunku benim hakiki anlamda varhgim yoktur. Bu yuzden gergekte bana
ait olmayan bir sozu soylemem yakismadigi gibi dogru da olmaz. Cunku
soz, fiil, sifat ve varlik ...tumu de sana aittir. "Hem ben soyleseydim sen
onu §uphesiz bilirdin..." eger benden bir soz sadir olsaydi, bu Senin
ilminden kaynaklanirdi. Senin bilmedigin bir sey yoktur. Senin ilminle
var olan, vardir. "Sen benim igimdekini bilirsin." Cunku Sen her seyi
kusatmissin. Dolayisiyla, benim ilmim Senin ilminin bir zerresidir.
"Halbuki, ben Senin zatmda olani bilmem." Senin zatmi bilmem, gunku
ben her seyi kusatamam.

"Ben onlara, ancak...dedim." Onlara beni soylemekle yukumlu


kildigm ve mecbur tuttugun seyi soyledim. Yani dedim ki: "Benim de
Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." Ben onlan, ancak
tafsil suretinde ceme davet ettim. O da rububiyeti esit duzeyde butune
nispet etmektir. Ama onlar yanlis yaptilar; rububiyeti tafsilatm bir
pargasmda gorduler, kavrayislan dar, anlayislan kit oldugu igin. "Onlar
uzerine kontrolcu idim..." onlan denetliyordum, uzerlerinde hazirdim ve
onlan gozetiyordum. Onlara ogretiyordum "iglerinde bulundugum
muddetge..." bende varlik kahntisi bulundugu surece. "Beni vefat
ettirince . . ." beni butun olarak kendinde yok edince, "artik onlar
uzerinde
gozetleyici yalniz sen oldun." Ciinku, ben sende yok oldum. "Sen her
§eyi hakkiyla gorensin." Hazir olan her sey uzerinde sahitsin ve onlar
Seninle varolurlar. Aksi takdirde var olamazlar.

"Eger kendilerine azap edersen..." perdenin devam etmesini


saglamakla azap edersen "suphesiz, onlar Senin kullarmdir."
Perdelenmeyi ve yoksun olmayi hakketmislerdir. Sen onlar igin onlardan
daha evlasm, onlara diledigini yaparsm. "Eger onlan bagi§larsan..."
perdeyi kaldirmak suretiyle onlan bagislarsan "§uphesiz sen
izzet...sahibisin." Buna gucun yeter. Onlan yakinlastirmakla, perdelerini

336. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

kaldirmakla izzetin zail olmaz. "Hikmet sahibisin..." perdelendirmek


suretiyle azap etmeyi, yoksun birakmayi, lutfederek yakmlastinp
bagislamayi ustun hikmetin uyannca yaparsm. "Bu...gundur." senin
dogrulugunun sana ve her dogrunun dogrulugunun kendisine fayda
sagladigi gundur. Qunku dogruluk kemalatm hamuru ve melekutun
ozelligidir. "Onlar igin...cennetler vardir." Sifat cennetleri vardir.
Bunun
delili de Ridvan/hosnutluk semeresidir. Qunku nza, ancak iradenin yok
edilmesiyle elde edilir. Onlann iradeleri de ancak Allah'in iradesinin
kendilerine galip iradelerini yok etmesiyle fena bulur. Bu yiizden Allah'in
onlardan razi olusu, onlann Allah'tan razi oluslarmdan once
zikredilmistir. Yani yuce Allah, ezelde onlann kendi iradesinin mazhan,
nzasinin mahalli olmalanni irade ettigi, onlann nzasinin mahalli ve ehli
olmalanna razi oldugu igin, iradelerini kaldirarak kendi iradesini yerine
koymus, iradelerini kendi iradesiyle degistirmistir. Boylece, onlardan razi
olmustur ve onlan da kendisinden razi kilmistir. "I§te buyuk kurtulu§ ve
kazang budur." Budur buyuk ve degerli felah. Eger zatm fenasi soz
konusu olsaydi, en buyuk kurtulus, en ulu felah olurdu. Ulvi ve sufli
alemlerde olan batm ve zahir her sey O'nundur. "Ve iglerindeki..." her
sey, O'nun isimleri, sifatlan ve fiilleridir. "O, her §eye hakkiyla
kadirdir."
dilerse zatmm zuhur etmesiyle onlan yok eder. Dilerse isimleri ve
sifatlan ile ortmek suretiyle var eder.
EN'AM SURESi • 337

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Hamd, gdkleri (semevati) ve yeri (am) yaratan, karanliklan ve


aydmligi var eden Allah' a mahsustur. Sonra kafir olanlar (hala putlan)
rableri He denk tutuyorlar.

2- Sizi bir gamurdan yaratan, sonra olum zamanmi takdir eden


ancak O'dur. Bir de O'nun katmda muayyen bir ecel vardir. Siz hala
§uphe ediyorsunuz.

3- O, semada ve arzda tek Allah'tir. Gizlinizi, agigmizi bilir. Ne


kazanacaginizi da bilir.

4- Rablerinin ayetlerinden onlara bir ayet gelmeyedursun, o


ayetlerden Hie de yuz gevirirler.

5- Gergekten onlar, kendilerine Hakk geldiginde onu


yalanlami§lardi. Fakat yakinda onlara alay ettikleri §eyin haberleri
gelecektir.

6- Gormediler mi ki, onlardan once yeryuzunde size vermedigimiz


butun imkanlari kendilerine verdigimiz, gokten uzerlerine bol bol
yagmurlar indirip evlerinin altmdan irmaklar akittigimiz nice nesilleri
helak ettik. Biz onlan, gunahlari sebebiyle helak ettik ve onlarm
ardmdan ba§ka nesilleryarattik.

7- Eger sana kagit uzerine yazilmi§ bir kitab indirseydik de onlar


elleriyle onu tutmu§ olsalardi, yine de inkar ediciler: Bu, apagik buyuden
ba§ka bir §ey degildir, derlerdi.

8- "Muhammed'e bir melek indirilseydi ya!" dediler. Eger biz oyle bir
melek indirseydik elbette i§ bitirilmi§ olur, artik kendilerine gbz bile
agtinlmazdi.

338. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Hamd, gdkleri ve yeri yaratan...Allah'a mahsustur." Kemalatin


zuhuru, cemal ve celal sifatlarimn butun mevcudatm aynntilarinin
mazharlannda gorunmesi anlamma gelen kulli kemal, mutlak hamd,
ilahi zata mahsustur ki ilahi zat butun sifatlanni ve isimlerini camidir.
Baslangig itibariyle, ruhlar alemi semasmi ve cisim alemi arzmi var
etmistir. Cisim aleminde, onun mertebeleri olarak karanhklan yaratmistir
ve bunlar zatma iliskin zulmani perdelerdir. Ruhlar aleminde de ilim ve
idrak nurunu var etmistir. "Sonra..." bu ayetlerin zuhurundan sonra...
"kafir olanlar..." mutlak olarak perdelenmis bulunanlar, "Rableri He denk
tutuyorlar... " O'ndan baskasmi O'na denk tutuyorlar, varhkta Onunla es
mevcutlar ispat ediyorlar.

"Sizi bir gamurdan yaratan... O'dur." heyulani maddenin


gamurundan yaratan O'dur. "Sonra olum zamani takdir eden O'dur."
mutlak olarak, bir vakit ve bigimle kayith olmaksizin tayin eden O'dur.
Cunku "ana kitab" dedigimiz sabit kazanm hukumleri kullidirler,
zamandan munezzehtirler, sahislardan askmdirlar. Bunlarm mahalli ilk
ruhtur ve bu da bir mahalle taalluk etmekten beridir. Dolayisiyla, burada
istidadm kimligine gore dogal olarak gerektirdigi eceldirve buna, bu ozel
mizacm, mahsus terkibin nefsi dikkate almarak tabii ecel adi verilmistir.
Ki zamana bagh herhangi bir araz bu noktada dikkate ahnmamistir. "Bir
de ...muayyen bir ecel var." Adi konulmus. "O'nun katinda..." bu,
zamanla olgulen, zamana gore takdir edilen eceldir. Bu ecelin
gergeklesmesi sartlann olusmasina ve engellerin ortadan kalkmasma
baghdir ve feleki nefis kitabmda sabittir. Bunun bir diger adi da kader
levhidir. Belli bir zamanla birliktedir, Ondan ayn tasavvur edilemez.
Nitekim, yiice Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Ecelleri gelince ne bir
an geri kalirlar ne de bir an ileri gidebilirler. " (Araf, 34)

"S/'z hala..." sizi ilk kez yaratma, ardmdan yok etme gucune sahip
oldugunu, ilminin sizi kusattigmi bildikten sonra O'nun ve kudreti
hakkmda suphe ediyorsunuz, O'ndan baskasi igin etki ve gug ispat
ediyorsunuz. "O...AIIah'tir." Kull suretinde Allah'tir ve ilahhgi, ulvi ve
sufli aleme esit duzeyde ilintilidir. "Gizlinizi... bilir." gayb alemi olan
ruhlar
alemindeki sirrmizi ve "agigmizi..." sehadet alemi dedigimiz cisimler
alemindeki agigmizi bilir. "Ne kazanacagmizi da bilir." Her iki alemde
kazanacagmiz ilimleri, akideleri, halleri, hareketleri, duruslan,
islediginiz
amellerin sahihini, fasidini, dogrusunu, yanhsmi, haynni, serrini bilir ve
buna gore sizin hakkettiginiz karsihgi verir.

EN'AM SURESi • 339

9- Eger Resulu bir melek kilsaydik muhakkak ki onu insan suretine


sokar, onlari yine dusmekte olduklari kuskuya dusururduk.

10- Senden onceki Resullerle de alay edilmi§, bu yuzden onlarla


alay edenleri alay ettikleri §ey (azap) ku§ativermi§ti.

11- De ki: Arz'da (yeryuzunde) dolasm, sonra (Resulleri)


yalanlayanlarin sonunun nasil olduguna bakm!

12- (Onlara) Semavat'da ve arz'da olanlar kimindir? diye sor.


"Allah'indir" de. O, merhamet etmeyi kendi zatma farz kildi. Sizi,
varligmda §uphe olmayan kiyamet gununde elbette toplayacaktir.
Kendilerini ziyana sokanlar var ya i§te onlar inanmazlar.

13- Gecede ve gunduzde barman her §ey O'nundur. O her §eyi


i§itendir, bilendir.

14- De ki: Semayi ve arz'i yoktan var eden, yedirdigi halde


yedirilmeyen Allah'dan ba§kasmi mi dost edinecegim! De ki: Bana
Musluman olanlarm ilki olmam emredildi ve sakm musriklerden olma!
(denildi).

15- De ki: Ben, Rabbim'e isyan edersem gergekten buyuk birgunun


(kiyametin) azabmdan korkanm.

16- O gun kirn azaptan kurtanlirsa, gergekten Allah onu


esirgemi§tir. i§te apagik kurtulu§ budur.

11- Eger Allah seni bir zarara ugratirsa, onu kendisinden ba§ka
giderecek yoktur. Ve eger sana bir hayir verirse, (bunu da geri alacak
yoktur). §uphesiz O her §eye kadirdir.

"Eger . . .kilsaydik. . . " Resulu, "bir melek. . .muhakkak ki onu bir


insan
suretine sokardik." Onu insan bedenine burundururduk. Cunku melek
nurdur; gozle gorulmez. insanlar ise zahiri varhklardirlar; ancak maddi
varhklan gorebilirler. Her maddi sey de cisimdir veya cismanidir. Hakki
soyleyen Melek'in burunup gorunmesine elverisli tek suret insan
suretidir. Bu da ya insanm bu sureti gerektiren nefs-i natika olmasmdan
ya da ayni cinsten olmanm gerekliliginden kaynaklanmaktadir. Cunku
ayni cinsten olmasalar, insanlann onu dinleyip sozlerini almalan
mumkun olmayacaktir.

340. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"O, merhamet etmeyi kendi zatma fan kildi..." yani zati merhamet
etmeyi gerektirmistir. Ki merhamet, istidat ve kabiliyetlere gore hayir ve
kemal bahsetmekten ibarettir. Dolayisiyla rahmeti, comertligi veya
kemali hakkeden her seye, bu hakkedisi gergeklestigi zaman, mutlak
bahsetmistir. "Sizi...kiyamet gununde elbette toplayacaktir." Kuguk
kiyamet ve yeniden dirilis gununde veya buyuk kiyamet ve mutlak cem
ayninde toplayacaktir. "varligmda suphe..." yoktur. Her iki cemin
varhgmda isin ozu ve hakikat itibariyle suphe yoktur, perdelenmisler
bunun farkmda olmasalar da. Onlar "kendilerini ziyana sokanlar..." dir.
Nefislerini sehvetlerde, fani, gegici lezzetlerde, dunya kinntilarindan
gabucak tukenen nimetlerin sevgisinde helak edenlerdir. Bir seyi seven
kimse o seyde hasrolur. Bunlar da soz konusu seylere yonelik sevgileri
ve bunlarla perdelenmeleri nedeniyle baki nurani hakikatlere karsi
kordurler. Bu yuzden onlann yerine fani zulmani maddi seyleri tercih
ederler. "I§te onlar inanmazlar..."

"De ki: Bana Musluman olanlann ilki olmam emredildi." Yuce Allah,
bu emri veriyor ve bunun yanmda da soyle buyurmustur: " Sonra da
sana: Dogru yola yonelerek Ibrahim'in dinine uy!...diye vahyettik."
(Nahl, 123) Yine Hz. Musa'nm (a.s) soyle dedigi de Kur'an'da bize
aktanlmaktadir: "Seni noksan sifatlardan tenzih ederim, sana tevbe
ettim. Ben inananlarm ilkiyim." (Araf, 143) Bunlann izahi sudur:
Ruhlarm, ilahi huviyete yakmhk ve uzakhk mertebeleri farkhdir. Uzak
olanm imam mertebe olarak kendisinden once olan kimse
aracihgiyladir. Vahdet ehlinin tamami size ilahi mertebede ilk safta yer
ahrlar. imam vasitasiz olan her kisi, iman edenlerin ilkidir, zaman olarak
sonradan var olsa bile. Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur:
"Biz sonradan gelenler, ondekileriz." Dolayisiyla, onde olmasiyla
birlikte ibrahim milletine tabi olusu bir geliski olarak gorulemez. Qunku,
tabi olmamn anlami, tevhid yolunu izlemektir, tipki onun daha onceki bir
zamanda bu yolu izlemesi gibi. Once olusunun anlami ise, ondekilerle
birlikte ilk safta olmasidir.

18- O, kullarmin ustunde her turlu tasarrufa sahibdir. O, hukum ve


hikmet sahibidir, her §eyden haberdardir.

EN'AM SURESi • 341


19- De ki: Hangi §ey §ahadetge ekberdir? De ki: (Hakk olduguma
dair) benimle sizin aranizda Allah §ahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle
sizi ve ula§tigi herkesi uyarmam igin vahyolundu. Yoksa siz, Allah He
beraber bir ba§ka Hah olduguna sahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben
buna §ahitlik etmem." "O ancak bir tek Allah'tir, ben sizin ortak
ko§tugunuz §eylerden kesinlikle uzagim" de.

20- Kendilerine Kitab verdiklerimiz onu (Resulullah'i) kendi


ogullanni tamdiklan gibi tanirlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, i§te
onlar inanmazlar.

21- Yalan sozlerle Allah' a iftira edenden veya O'nun ayetlerini


yalanlayandan daha zalim kimdir! §uphe yok ki, zalimler kurtulusa
ermezler!

"O, kullan ustunde her turlu tasarrufa sahiptir." Onlan, kendi zati,
sifatlan ve fiilleriyle zat, sifat ve fiil olarak yok etme gucune,
yetkisine
sahiptir. Dolayisiyla O'nun kahn, lutfunun aynisidir. Nitekim onlan var
etmekle, imkan sahibi kilmakla, turlu nimetlerden yararlanma gucune
sahip kilmakla onlara lutufta bulunmus, onlar igin istedikleri nimet
turlerini ve sehvetleri hazirlamis, ama onlar bunlarla O'ndan
perdelenmislerdir. Boylece lutuf olan bu durum, kahrimn aynisi olarak
belirginlesmistir. Azabmm siddeti iginde dostlarma yonelik rahmeti
genis, rahmetinin genisligi iginde dusmanlanna yonelik azabi getin olan
Allah noksan sifatlardan munezzehtir.

"O, Hakiym (hukum ve hikmet sahibijdir." Genis lutfunu igeren zahir


kahn veya kamil kahnni igeren zahir lutfu olarak ne yaparsa, hikmetle
yapar. "Her §eyden haberdardir." Hallerinin gizliliklerine muttalidir ve
hallerinin lutuf mu yoksa kahir mi hakkettigini bilir. "Yalan sozlerle
Allah'a iftira edenden... daha zalim kimdir!" O'ndan baskasi igin varhk
ongormek suretiyle Allah'a iftira atandan "veya ...yalanlayandan..."
kendi nefsinin sifatlanni agiga vurmak suretiyle O'nun sifatlanni
yalanlayan, boylece O'na sirk kosan kimseden daha zalim kirn vardir.
Zulmun en son noktasi Allah'a ortak kosmaktir. "§uphe yok ki, zalimler
kurtulusa ermezler." Allah'm zatmin ve sifatlarmin yerine koyduklan
seyle perdelendikleri igin kurtulusa ermezler.

342. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

22- Unutma o gunu ki- onlari hep birden toplayacagiz; sonra da,
Allah' a ortak kosanlara: Nerede bos yere davasini guttugunuz
ortaklarmiz? diyecegiz.

23- Sonra onlarm mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakki igin biz ortak
kosanlar olmadik!" demekten baska bir §ey olmadi.

24- G6r ki, kendi aleyhlerine nasil yalan soylediler ve (ilah diye)
uydurduklan §eyler kendilerinden nasil kaybolup gitti!

25- Onlardan seni (okudugun Kur'an'i) dinleyenler de vardir. Fakat


onu anlamalanna engel olmak igin kalplerinin ustune perdeler,
kulaklarma da agirlik verdik. Onlar her turlu mucizeyi gorseler bile yine
de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an
eskilerin masallarmdan baska bir sey degildir" diyerek seninle tartisirlar.
26- Onlar, hem insanlari ondan (Resule) yaklasmaktan
vazgegirmeye galisirlar, hem de kendileri ondan uzaklasirlar. Oysa onlar
farkmda olmadan ancak nefislerini helak ederler.

27- Onlarm atesin karsismda durdurulup "Ah, ke§ke dunyaya geri


gonderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve
inananlardan olsak!" dediklerini bir gorsen !..

28- Hayir! Daha once gizlemekte olduklan §eyler (gunahlar)


kendileri ne gorundu. Eger (dunyaya) geri gonderilseler yine kendileri ne
yasak edilen §eylere doneceklerdir. Zira onlar gergekten yalancidirlar.

29- Onlar, hayat ancak bu dunyadaki hayatimizdan ibarettir; biz, bir


daha da diriltilecek degiliz, demi§lerdi.

"Unutma o gunu ki onlari hep birden toplayacagiz..." zat cemi


aynmda toplayacagiz. "Sonra da Allah'a ortak ko§an mu§riklere..."
O'ndan ba§ka varhk ispat etmek suretiyle ortak ko§anlara "Nerede bo§
yere davasini guttugunuz ortaklarmiz?" diyecegiz. gunku tumu zati
tecellide fena bulmu§lardir. "Sonra... olmadi..." halin tecellisi ve
tumunun kar§i konulmaz guce sahip hukumdann huzurunda durduklan
sirada §irklerinin sonunu ve akibetini gorduklerinde "Rabbimiz Allah
hakki igin biz ortak ko§anlar olmadik! demekten ba§ka bir §ey olmadi. "
demekten ba§ka bir §ey gelmedi ellerinden. Qunku Allah'a ortak
ko§acagimiz herhangi bir §eyin var olmasi imkansizdir. "G6r ki, kendi
aleyhlerine nasil yalan soylediler." Allah'tan ba§ka varhgin oldugu

EN'AM SURESi • 343

yalanmi uydurmakla ve bu varhga da sifatlar yakistirmakla kendi


aleyhlerine yalan soylediler. Yitip gitti, "uydurduklari seyler
kendilerinden
nasil kaybolup gitti!" Onlan bir varhk olarak karsilannda bulmadilar;
bilakis uydurulmus, iftira olarak ortaya atilmis higbir sey olmadiklanni
gorduler. Ya da nefislerinden sirk niteligini olumsuzlamakla kendilerine
karsi yalan soylediler. Qunku, bu inang nefislerinde kok salmistir.

"Onlarm... kar§ismda durdurulduklarmi...bir gorsen!" yoksunluk


atesinin karsisinda durdurulduklanni, karanhk nefislerinin heyetleriyle
azap gorduklerini, azap iginde kendilerine karsi iftira olarak uydurduklari
seylerin kendilerini istila ettiklerini bir gorsen... "Ah, ke§ke diinyaya
geri
gonderilsek de bir daha rabbimizin ayetlerini yalanlamasak" sifatlarmin
tecellilerinden olusan ayetlerini yalan saymasak " ve inananlardan
olsak! dediklerini" bir gorsen. Muvahhitlerden olsak!... dediklerini
gorseydin, bunun anlatilamayacak dehsetli bir durum oldugunu
anlardm. "Hayir!... gorundu..." zahir oldu, "kendilerine... daha once
gizlemekte olduklan..." bozuk akideler, helak edici sifatlar, karanhk
heyetler, Allah'in huzurunda durdurulmalanyla birlikte kendilerine
gorundu. iglerindekiler disanya gikanlmis ve bununla azap
gormektedirler. "Eger geri gonderilseler yine kendilerine yasak edilen
§eylere doneceklerdir." Qiinku, bu inanglar ve melekeler iglerinde kok
salmislardir. "Z/'ra onlar gergekten yalancilardir." Dunyada da ahirette
de yalancidirlar. Qunku, yalan onlarm iginde kok salmis bir melekedir.

30- Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onlan bir gorsen!


Allah: "Bu, hakk degil miymis?" diyecek. Onlar da "Rabbimize and olsun
ki evet!" diyecekler. Allah da, "oyle ise inkar ettiginizden dolayi azabi
tadm!" diyecek.

"Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onlan bir gorsen!"


buyuk kiyametin koptugu gun. Burada onlarm perdelenmislik ve uzakhk
halleri tasvir ediliyor. Yoksa o gun soz soylemeleri veya cevap vermeleri
soz konusu degildir. Qunku onlar, mutlak cem aynmda olsalar da huzur
ve musahededen mahrumdurlar.

Bil ki, bir seyin karsisinda durmak, onunla beraber durmaktan


ayndir. Qunku bir seyle beraber durmak isteyerek ve gonullu olur. Bir
seyin karsisinda durmak ise ancak zorla ve istemeyerek olabilir. Tevhid
suretinde Allah ile beraber duran kimse "hava senin oldugun yerde
durdu; yoksa ondan benim igin ne gegip giden ne de geride kalan bir

344. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

sey var." sozunde ifade edildigi gibi, hesap igin durmaz. Bilakis o, buyuk
kurtulus ehlidir, ki onlar hakkmda soyle buyrulmustur: "Sabah ak§am
Rablerine, O'nun nzasini dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat
et." (Kehf, 28) "Onlann hesabindan sana bir sorumluluk yoktur."
(Enam, 52) Bu kimse butun cennetlerde turlu nimetlerle odullendirilir.
Kim, sirk isleyerek Allah'tan baskasi ile beraber durursa, Rabbe karsi
durmus olur. Dolayisiyla, atesin turn mertebelerinde her turlu azap ile
cezalandinhr. Cunku, onun perdesi en kahn ve kiifrii en buyuktur. Kim
lezzet ve sehvet sevgisiyle nasutta durur, eserler perdesinin gerisinde
beklerse, melekuta karsi durmus olur. Dolayisiyla murattan yoksunluk
atesiyle azap gorur, karanhk hayatlar zebanileri ona musallat olur, azgm
hevalann seytanlan ona arkadas olur. Kim fiillerle beraber durur, eserler
perdesinden gikarsa, ceberuta karsi durmus olur. Bu yuzden beklenti ve
umut atesiyle azap gorur, melekut makamma dondurulur.

Kim sifatlarla beraber dump fiiller perdesinden gikarsa, zata karsi


durmus olur; aynhkta ozlem atesiyle azap gorur, nza ehli olsa da... Bu
durus, Rabbe karsi durus degildir. Cunku zata karsi durdurulan kimse
Rabbini Rahim, Rauf ve Kerim gibi lutuf sifatlanyla bilir. Ama Rabbe
karsi durdurulan kimse boyle degildir. Bu, benlik perdesidir. Nitekim,
fillerle beraber duran kimse sifat perdeleri gerisindedir. Nasut ile
beraber duran kimse, eserler cumlesinden olan fiillerinin perdesinin
gerisindedir. §u halde, musrik dort konumda durdurulur: Birincisi; Rabbe
karsi durdurulur; bu, uzakhgi ve kovulmayi gerektirir. Nitekim yuce Allah
soyle buyurmustur: "Algaldikga algalm orada! Bana kar§i konu§maym
artik!" (Muminun, 108) "Inkar ettiginizden dolayi azabi tadin." (Enam,
30) ... ikincisi; Ceberuta karsi durdurulur; bundan dolayi ofke ve kahra
maruz kahr. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Kiyamet gunu
Allah ne kendileriyle konu§ur ve ne de onlan temize gikanr." (Bakara,
174) ...Uguncusu; melekuta karsi durdurulur; gazap ve lanetle eziyet
gorur. §u ayette buyuruldugu gibi: "Cehennemin kapilarmdan girin..."
(Zumer, 72) ... Dorduncusu; atese karsi durdurulur; ebediyen turlu
ateslerle azap gorur. Nitekim, bir ayette azap Melegi Malik'ten soyle
hikaye edilir: "S/'z boyle kalacaksmiz!" (Zuhruf, 77) Buna gore musrik
insanm atese karsi durdurulmasi Rabbe karsi durdurulmasindan sonra
ve onun bir sonucu olarak belirginlesiyor. Nitekim, soyle buyurulmustur:
"...Sonra donu§leri bizedir; sonra da inkar etmekte olduklari seylerden
oturu onlara §iddetli azabi tattinnz." (Yunus, 70)

EN'AM SURESi • 345


Nasutla beraber duran kimse, hesap igin melekuta karsi durur,
sonra atese karsi durdurulur; ofke olmadigi igin atesten uzaklastmlabilir
de, ofke oldugu igin uzaklastinlmayabilir de. Fiillerle beraber duran
kimse, asla atese karsi durmaz; bilakis hesap verir ve cennete girer.

Sifatlarla beraber duran kimse, Allah'in kendilerinden razi oldugu,


kendilerinin de Allah'tan razi olduklan kimselerdendir. Olaylann
hakikatini Allah herkesten daha iyi bilir.

31- Allah'in huzuruna gikmayi yalanlayanlar gergekten ziyana


ugramistir. Nihayet, onlara Kiyamet vakti ansizm gelip gatmca, onlar,
gunahlarmi sirtlarma yuklenerek diyecekler ki: "Dunyada iyi amelleri terk
etmemizden dolayi vah bize!" Dikkat edin, yuklendikleri §ey ne kotudur!

32- Dunya hayati bir oyun ve eglenceden baska bir sey degildir.
Muttakf olanlar igin ahiret yurdu muhakkak ki daha hayirlidir. Hala akil
erdiremiyor musunuz?

33- Onlarm soylediklerinin hakikaten seni uzmekte oldugunu


biliyoruz. Aslmda onlar seni yalanlamiyorlar, fakat o zalimler agikga
Allah'in ayetlerini inkar ediyorlar.

"...Gergekten ziyana ugrami§tir..." perdelenmisler, Hakk'm


huzuruna gikmayi yalanlayanlar. Nihayet kuguk kiyamet baslarma
koptugu zaman, kagirdiklan firsatlardan dolayi pisman olacaklar.
"gunahlarmi... yuklenerek..." gesitli varhklara baglanmamn yukunu,
cismani sevgiden kaynaklanan fiilleri, kotuluklerin vebalini, maddi
heyetlerin vebalini "sirtlarma..." yukleneceklerdir. Yani bu gunahlar
onlara binecek, onlan istila edecektir. Qunku, nefislerinde kok salmis,
onlan perdelemislerdir. Bunlar onlar igin azaba donuseceklerdir.
isteklerinden ahkoyacaktir. "Dunya hayati..." Maddi hayat... Qunkii
maddi varhk manevi varhktan daha asagidir. "bir oyundur..." ash ve
hakikati olmayan, gabucak tukenen, hemen yok olan bir seydir. "Ahiret
yurdu..." ruhaniler alemi ise " ...olanlar igin... daha hayirlidir..."
beseri
sifatlar giysilerinden ve bedensel lezzetlerden soyutlananlar igin daha
iyidir. "Hala akil erdiremiyor musunuz?" ki en serefli ve en temiz olani
en adi, en asagi ve fani olana tercih edesiniz? " ...Seni uzmekte
oldugunu biliyoruz..." Burada Resule (s.a.v) yonelik bir hitab var.
Qunku nefsiyle ve huzun sifatiyla belirginlesiyor. " ...Onlar seni

346. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yalanlamiyorlar..." Yani onlann inkan, seni yalanlamak anlamina


gelmez. Cunku sen bu daveti gergeklestirirken nefsinle kaim degilsin, bu
kelam da senin sifatm degildir. Bilakis, sen onlan Allah He ve sifatlan ile
davet ediyorsun. Dolayisiyla, bu inkar ve yalanlama oteden beri devam
eden kadim bir gelenektir.

34- And olsun ki senden onceki Rasuller de yalanlanmi§ti. Onlar,


yalanlanmalarma ve eziyet edilmelerine ragmen sabrettiler, sonunda
yardimimiz onlara yeti§ti. Allah'm kelimelerini (kanunlarmi)
degi§tirebilecek higbir kimse yoktur. Muhakkak ki Mursellerin
haberlerinden bazisi sana da geldi.

35- Eger onlann yuz gevirmesi sana agir geldi ise, yapabilirsen
yerin igine inebilecegin bir tunel ya da goge gikabilecegin bir merdiven
ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onlan hidayet
uzerinde toplayip birle§tirirdi, o halde sakin cahillerden olma!

36- Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Olulere


gelince, Allah onlan diriltecek, sonra da O'na dondurulecekler.

37- "O'na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! " dediler. De ki:
"§uphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir. Fakat onlann gogu
bilmezler. "

38- Yeryuzunde yuruyen hayvanlar ve (gokyuzunde) iki kanadiyla


ugan ku§lardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardir. Biz o
Kitab'da higbir §eyi eksik birakmadik. Nihayet (hepsi) toplanip
Rablerinin huzuruna getirilecekler.

"And olsun ki senden onceki Murseller'de (gonderilen Resullerde)


yalanlanmi§ti... sabrettiler." Allah ile sabrettiler. Bundan onceki
ayetlerde, gesitlilik iginde kalmasin, onlardan dolayi uzulmesin,
dolayisiyla kalbi sikismasin diye nebisini itab etmisti. §imdi de Allah ile
teselli ediyor ki kalbi mutmain olsun. Bu yuzden teselli amagh ifadenin
hemen ardmdan soyle buyuruyor: "Allah'm kelimelerini degi§tirebilecek
higbir kimse yoktur." Allah'm kullanna tecelli ettigi sifatlan degismezler,
inkarcilarm inkarlarm dolayi farkhlasmazlar. Onlann bunlan
degistirmelerine imkan yoktur. Bu arada nebisinden kudreti nefyederek
acizligini soyle dile getiriyor: "Eger onlann yuz gevirmesi sana agir geldi
ise, yapabilirsen..." ... Boyle buyuruyor ki, Resul nefsini sifatlanyla on

EN'AM SURESi • 347

plana gikarmasm. "O halde sakin cahillerden olma!" istidatlann


farkliligmin farkmda olmayan, bu yiizden perdelenen kimselerin
perdelenmelerinden dolayi uzulen cahillerden olma. Qunku ilahi dileme,
bazilannin hidayetini, bazilannin da hidayetten yoksun olmalanni
ongormustur. Hikmet, bunu gerektirmistir ki duzen belli bir sistem
dahilinde devam etsin, gizli ve agik kemalat ortaya giksm. Bu yuzden,
ancak yuce Allah'm asli hidayetle kalbinin kulagmi agtigi, kendisine
istidat sifatlan ve fitrat nuruyla hakiki hayat bahsettigi kimse davete
icabet eder. Cehalet oluleri degil. Onlann 6z dogalan cehli murekkeple
olmustur. Ya da cibilliyet perdeleriyle olmustur. Yahut fitrat itibariyle
zaten istidatlan yoktu. Boyle kimselerin isitmesine imkan yoktur. Bilakis
"Allah onlan diriltecektir..." ahiret hayatmda onlan yeniden diriltecektir
"Sonra da O'na dondurulecekler." Mutlak cem aynmda, ya ceza igin ya
da perdelenmisliklerine ragmen mukafat igin onlan dondurecektir.
Ahirette bu ikinci grubun perdelerinin kalkmasi mumkundur, ama
baskalannin degil. "Fakat onlann gogu bilmezler... " ayetlerin nuzulunu
bilmezler. Qunku Allah'm her bir sifatinin varhklardan olusan her bir
mazhara zuhur edisi, O'nu gosteren bir ayet konumundadir. Ancak bunu
ancak ilim ehli bilebilir.

"Yeryuzunde yuruyen hayvanlar..." Bu ayeti mesh esasmda


yorumlamak mumkundur. Yani, onlar da perdelenme, haddi asma,
rezillikler isleme hususunda sizin gibi ummetlerdir. Tipki cumartesi
yasagmi gignedikleri igin maymuna ve domuza donusturulen kimseler
gibi. "Biz...eksik birakmadik..." isledikleri amellerinin suretleri bulunan
kimselerin kitaplannda higbir seyi eksik birakmadik. Bundan maksat
feleki nefsin sahifesidir. Ya da iginde amellerinin suretleri bulunan
niyetlerinin sahifesidir. "Nihayet hepsi toplanip Rablerinin huzuruna
getirileceklerdir." Yaptiklarmin karsihgmi gormek igin, perdelenmisler,
mutlak cem aynmda toplanacaklardir. Ayetin zahiri, bunlar da sizin gibi
ummetlerdir, anlamim ifade etmektedir. Hayatlanni surdurmeleri igin
muhtag olduklan seyleri elde etmek uzere yaratihp egitilmislerdir.
Allah'm takdir ve hikmeti gergevesinde ihtiyaglan gorulmektedir. Levhi
mahfuz kitabmda onlann yaranna olan higbir seyi eksik birakmadik.
Bilakis onlann nziklanni, ecellerini, amellerini ve ihtiyag duyduklan her
seyi oraya kaydettik. "Nihayet toplanip Rablerinin huzuruna
getirileceklerdir..." amellerinin karsihgmi gormek uzere. Nitekim hadiste

348. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

vah§i hayvanlann da ha§redilecekleri ve birbirlerine kar§i i§ledikleri


amellerin kar§iliginm (kisas olarak) almacagi belirtilmi§tir. Bunlann her
biri "sizin igin hirer ayettir..." i§arettir; onlar aracihgiyla
hallerinizi,
nziklannizi, ecellerinizi ve amellerinizi ogrenir, bilirsiniz. Oyleyse
onlardan ibret aim. Biitiin ilginizi ve gabanizi nzik talebi uzerinde
yogunla§tirmayin, dunya hayatmin geli§mesi noktasma odaklanmaym.
Aksi takdirde, kendinizi ziyana ugratirsiniz, nefsinize zarar verirsiniz.
Ahirette de bedbaht olursunuz.

39- Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklar iginde kalmis sagir ve


dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu §a§irtir, diledigi kimseyi de dogru
yola
iletir.

40- De ki: Ne dersiniz; size Allah'm azabi gelse veya o kiyamet


gelip gativerse size, Allah'tan baskasma mi yalvarirsmiz? Dogru sozlu
iseniz (soyleyin bakalim)!

41- Bilakis, yalniz Allah'a yalvarirsmiz. O da (kaldirilmasi igin)


kendisine yalvardigimz belayi dilerse kaldinr; ve siz ortak ko§tugunuz
§eyleri unutursunuz.

42- And olsun ki, senden onceki ummetlere de Resuller gonderdik.


Ardmdan boyun egsinler diye onlari darlik ve hastaliklara ugrattik.

43- Hig olmazsa, onlara bu sekilde azabimiz geldigi zaman boyun


egselerdi! Fakat kalpleri iyice katilasti ve seytan da onlara yaptiklarmi
cazip gosterdi.

44- Kendilerine yapilan uyanlan unuttuklarmda, (indirmi§


oldugumuz sikmti ve musibetleri kaldinp) uzerlerine her §eyin kapilarim
agtik. Nihayet kendilerine verilenler yuzunden §imardiklan zaman onlari
ansizm yakaladik, birdenbire onlar butun umitlerini yitirdiler.

45- Boylece, zulmeden toplumun koku kesildi. Hamd, alemlerin


Rabbi Allah'a mahsustur.

(Allah'm verdigi nimete §ukredecekleri yerde nankorluk ettiler,


boylece kendilerine zulmettiler. Yuce Allah da yeryuzunu onlann zulum
ve kufurlerinden temizlemek igin onlari helak etti.)

46- De ki: Ne dersiniz; eger Allah kulaklarimzi sagir, gbzlerinizi kbr


eder, kalplerinizi de muhurlerse bunlari size Allah'tan baska hangi ilah
geri verebilir! Bak, delilleri nasi! agikliyoruz. Onlar hala yuz
geviriyorlar!
EN'AM SURESi • 349

47- De ki: Soyler misiniz; size Allah'm azabi ansizin veya agikga
gelirse, zalim toplumdan baskasi mi helak olur?

48- Biz, Murselleri (gonderilen Resulleri) ancak mujdeleyiciler ve


uyaricilar olarak gondeririz. Kim iman eder ve kendini duzeltirse onlara
korku yoktur. Onlar uzuntu de gekmeyecekler.

49- Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan gikmalarmdan dolayi


onlar azap gekeceklerdir.

50- De ki: Ben size, Allah'm hazineleri benim yanimdadir,


demiyorum. Ben gaybi da bilmem. Size, ben bir melegim de demiyorum.
Ben, sadece bana vahyolunana uyanm. De ki: K6r He goren hig bir olur
mu? Hig du§unmez misiniz?

"...Yalanlayanlar..." nefislerinin sifatlannin ortuleriyle perdelendikleri


igin sifatlanmizin tecellilerini yalanlayanlar "sagirdirlar..." kalplerinin
kulaklan sagirdir; Hakk'm sozunu isitemezler. " ...Dilsizlerdir..."
dilleri,
yani aki Man itibariyle laldirlar. Nefislerinin sifatlanndan olusan
karanliklann, bedenlerinin ortulerinin ve tabiatlannin perdelerinin iginde
hakki soyleyemezler. Tipki hayvanlar gibidirler. Boyle iken seni nasil
tasdik etsinler? Yiice Allah onlan hidayete iletip muvaffak kilmamistir.
"Allah kimi dilerse onu sasirtir..." Celalinin perdesini indirmek suretiyle
sasirtir. "Diledigi kimseyi de dogru yola iletir..." yuzunun nurunu
panldatarak, cemalinin isigmi yansitarak dogru yolu gosterir. "De ki: Ne
dersiniz!..." butun musrikler azaba atildigi veya olumle yiiz yuze kaldigi
zaman!...

Ayette gegen "es-saeh" (kiyamet) kelimesini kuguk kiyamet veya


hakiki tevhide yonelik Hakk hidayeti aracihgiyla perdelerin kaldinlmasi
seklinde agikladik. Eger bu kelimeyi "buyuk kiyamet" olarak agiklasak,
bu takdirde musrikin Allah'a ve kuvvetine ortak kostugu sey gugten
teberri eder. O zaman anlasihr ki, Allah'dan baska gug ve kudret sahibi
yoktur. Dolayisiyla, sadece Allah'i gaginr, daha once sanldigi, Allah'a
ortak kostugu her vesileyi unutur. Bu yuzden, soyle denilmistir: "Bela
Allah'm kirbaglanndan biridir; onunla kullanni sevk eder."
Gormuyormusunuz; yuce Allah, sozlerini, Resulleri gondermesi ile darhk
ve hastahklara ugratmayi birlikte zikretmek suretiyle surdurmektedir.
Qunku Mursellerin (Peygamberlerin) onderlik etmeleri seklindeki lutuf

350. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

olgusu biraz daha guglenir. Azabm uzerlerine sevk edilmesi onlan


nefislerinin karargahlarindan sokup atar, nefsin etkisini kirar,
caydinciliginin siddetini azaltir. Dolayisiyla itaat ederler, perdelerden
siynhrlar. Kahir sifatimn tecelli etmesi ve uzerlerinde etkisini gostermesi
ile birlikte yalvararak boyun egerler. Ardmdan yuce Allah, perdelerin
yogunlugu, heva ortusunun, dunya sevgisinin ve cismani lezzetlere
meylin galip gelmesi nedeniyle yalvarmadiklanni, tazarru etmediklerini
agikhyor.
51- Rablerinin huzurunda toplanacaklarmdan korkanlan onunla
(Kur'an ile) uyar. Onlar igin Rablerinden ba§ka ne bir dost, ne de bir
araci vardir; belki sakmirlar.

52- Rablerinin nzasmi isteyerek sabah aksam O'na yalvaranlari


kovma! Onlarm hesabmdan sana bir sorumluluk; senin hesabmdan da
onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onlan kovup da zalimlerden
olasm!

53- "Aramizdan Allah 'in kendilerine lutuf ve ihsanda bulundugu


kimseler de bunlar mi!" demeleri igin onlarm bir kismmi digerleri ile i§te
boyle imtihan ettik. Allah sukredenleri daha iyi bilmez mi?

"...Korkanlan onunla uyar..." sana vahyedilen Kur'an ile, istidatlan


musait olan korku ve Limit ehli olanlan uyar; kalpleri katilasanlardan ise
yuz gevir. Qiinku, bu uyannin onlara bir faydasi olmazi. Nitekim,
Kur'an'm basmda, onun "muttakiler igin yol gosterici . . ." (Bakara, 2)
oldugu vurgulanmistir.

" ...Rablerinin huzurunda toplanacaklarmdan... Onlar igin


Rablerinden baska ne bir dost, ne de bir araci vardir..." Berrak
istidatlan aracihgiyla Allah'a donusun kagimlmaz oldugunu bilirler. Bu
yuzden sifatlannin ve fiillerinin perdeleriyle perdelenmis olarak O'nun
huzurunda toplanacaklarmdan korkarlar. Allah'tan baska kendilerine
yardim edecek, kendilerini uzakhk zilletinden ve yoksunluk azabmdan
kurtaracak bir dostlan, kendileri igin aracihk edecek, kendilerini Allah'a
yakmlastiracak, zatlannin fena bulmasiyla saygmhk kazanmalanni
saglayacak bir sefaatgileri yoktur. O gun gug ve kudret tumuyle
Allah'tadir ve onlan kahnyla egemenligi altma almistir. Nitekim, yuce
Allah soyle buyurmustur: "O gun onlar meydana gikarlar. Onlarm higbir

EN'AM SURESi • 351

§eyi Allah' a gizli kalmaz. Bugun hukumranlik kimindir? Kahhar olan


Allah'mdir. " (Mumin, 16) Duyduklan bu ayetlerden ogut ahrlar. Bu,
onlarm iginde bir umut uyandinr; sulukta buyuk bir sevkle cehd etmeye
baslarlar. "Belki sakinirlar..." Ta ki fiillerinin, sifatlarmin ve
zatlannin
perdelerinden sakmir, Allah'ta mahvolma, fena bulma suretiyle tecerrut
ederler. Ayette gegen "dost" un kalp, "araci" nm da "ruh" olmasi da
muhtemeldir. Yani nefsin dostu olan kalp makamma ulasamazlar ki,
kalp onu azaptan kurtarsin, yoksunluga karsi ona yardim etsin. Ayni
sekilde ruh makamma da ulasamazlar ki ruh onlar igin sefaatgilik etsin,
yakmhk yardimlanyla, Allah'tan yardim istemesiyle onlara destek olsun,
onlarla Allah arasmda aracihk etsin.

" ...Yalvaranlan kovma..." uyanyla onlan rahatsiz etme. Onlar


eksiksiz vahdet ehlidirler ve vasil olmuslardir. Cunku uyan, kalpleri
katilasmis kimselere fayda vermedigi gibi, kalpleri Allah'ta kendini
yitirmis, darmadagm olmus kimseler de yarar saglamaz. " ...Rablerine
sabah aksam..." dua edip yalvaranlan kovma. Daima kalp huzuru, ruh
musahedesi ve sir yonelisi ile ibadet edip O'na boyun egerler.
ibadetlerinin tek maksadi, ezeli sevgiyle O'nun zatidir. ibadetlerini,
cennet nimetlerine kavusmak ya da azap ve gazaptan kurtulmak gibi bir
amagla hastahkh hale getirmek istemezler. ibadeti, sifatlara yonelik
sevgilerinden dolayi da istemezler. Aksi takdirde iradeleri, sifatlann
tecellilerinin degismesiyle degisir. O'nun zatmi, bir maksadm veya
istegin aracisi yapmayi helal saymazlar. Bilakis, vasitalann ve
vesilelerin O'nda fena bulduklanni musahede ederler. Kendi zatlan
dahil, musahedelerinde nazarlarmin isabet ettigi higbir sey kalmaz.
"Onlarm hesabmdan sana bir sorumluluk yoktur." Sen onlarm yapip
ettiklerinden sorumlu degilsin... "herhangi..." bir sorumlulugun olmaz.
Yani onlarla Rableri arasmda melek ya da Nebi gibi herhangi bir vasita
yoktur. Onlan itaate, cihada veya baska bir seye gagirmak gibi bir
yukumlulugun yoktur. Onlarm hesabi Allah'a aittir. Cunku amelleri ancak
Allah ile ve Allah'tadir.

"Senin hesabmdan da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur."


Senin davetinle ilgili islere dalmazlar; islam'a yardim etmek, kufru
puskurtup ezmek gibi islere kansmazlar. Qunku, tamamen Allah ile
mesguldurler ve baskasmi gormezler, daima huzurdadirlar. Nitekim,

352. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yuce Allah soyle buyurmustur: "Ve onlar ki, salatlarma (namazlarma)


devam ederler." (Muminun, 9) Senin isinle, Nebiliginle ilgili bir mesele
onlan ilgilendirmez ki "onlari kovasm..." iginde bulunduklan daimi
huzurdan kovasm, dini islere daldirasm veya bir maslahata yoneltesin,
yahut vakitlerini ve topluluklanni dagitasm." ...zalimlerden olasm. ...
i§te
boyle imtihan ettik." Yani bu fitne ve bu buyuk smama amagh musibet
gibi imtihan ettik onlan. "Bir kismmi... imtihan ettik." perdelenmisleri
digeri bir kismiyla imtihan ettik. Cunku perdelenmisler sadece onlann
dis suretlerini, zahiren kotii gorunen hallerini, fakirliklerini ve
miskinliklerini gorurler; degerlerini, mertebelerini, ig alemdeki iyi
hallerini
goremezler. Bu yuzden, onlan kugumserler, onlara asagilayici gozlerle
bakarlar. Kendilerinin sahip olduklan mail, makami ve nimetleri ustun
birer deger gibi gorup onlann dusuk duzeyli hayat standartlanni tahkir
ederler ve onlar hakkmda soyle derler: "Aramizdan Allah'm kendilerine
lutuf ve ihsanda bulundugu kimseler de bunlar mi!" Allah bunlan mi
hidayet lutfuna layik gordu! Bunu onlan kugumsemek maksadiyla
soylerler. Oysa, Allah'a and olsun ki onlann hayatlan Allah katmda ve
onlan bilenler katmda en temiz bir hayattir, hal ve menzil olarak daha
yuksektedirler. Degerleri ve mertebeleri daha buyuktur. Nitekim, Nuh
(a.s) soyle demistir: "Sizin gozlerinizin hor gordugu kimseler igin, "Allah
onlara asla bir hayir vermeyecektir" diyemem." (Hud, 31) Bilakis, hayir,
daha dogrusu haynn tamami Allah'm onlara verdiginden ibarettir.

"Allah §ukredenleri daha iyi bilmez mi?" kendisine hakikaten


sukredenleri; varhklan, sifatlan, organlan, varhklanni surdurmelerine
dayanak olan nziklan ve gegimlikleri gibi nimetleri Allah'a itaat yolunda
kullanirlar, boylece O'na §ukretmis olurlar. Disandan gelen nimete
karsihk ibadet etmek ve o nimeti mun'imden (nimet verenden) bilmek
suretiyle, bedenlerinin organlannda somutlasan nimete karsihk da onlan
ibadette, yolunu izlemekte, marifetini ve sifatlannin marifetini elde
etmekte kullanmak suretiyle sukrederler. Sifat nimetlerine karsihk, eda
ettikleri sukur, onlan Allah'ta mahvetmektir. O'nu hakkiyla tanimaktan,
O'na hakkiyla ibadet etmekten aciz olduklanni itiraf etmektir. Varhk
nimetinin sukur olarak karsihgi, onu musahede aynmda yok etmeleridir.
O zaman Allah sukurlerine, bahsedilmis hakiki varhkla karsihk verir,
sukreden sakirin kendi nefsi igin ve kendi nefsiyle oldugunu ogretir.

EN'AM SURESi • 353


Zaten O'ndan baska kimse O'na sukretmeye gug yetiremez. Nihayet
derler ki: "Seni tenzih ederiz; seni hakkiyla bilemedik... Seni tenzih
ederiz; sana hakkiyla kulluk edemedik." iste onlann sukrunu bilmesi ve
bu sukurden dolayi onlara verdigi karsihk bundan ibarettir.

54- Ayetlerimize inananlar sana geldiginde onlara de ki: Selam size!


Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdi. Gergek §u ki: Sizden kirn,
bilmeyerek bir kotuluk yapar, sonra ardindan tevbe edip de kendini islah
ederse, bilsin ki Allah gok bagi§layan, gok esirgeyendir.

55- Boylece suglularm yolu belli olsun diye ayetleri iyice agikliyoruz.

56- De ki: Allah'dan baska taptiginiz seylere kulluk etmek bana


yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularmiza uymam, aksi halde sapitirim
da hidayete erenlerden olmam.

57- De ki: Suphesiz, ben Rabbimden gelen apagik bir delile


dayaniyorum. Siz ise onu yalanladiniz. Cabucak gelmesini istediginiz
(azap) benim yanimda degildir. Hukum ancak Allah 'mdir. O Hakk'i
anlatir ve O, dogru hukum verenlerin en hayirlisidir.

58- De ki : Acele istediginiz §ey benim elimde olsaydi, elbette


benimle sizin aranizda is bitirilmi§ti. Allah zalimleri daha iyi bilir.

"Ayetlerimize inananlar sana geldiginde..." kendi sifatlarmi silerek


ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman "onlara de ki: Selam
size!" sifatlannizin ayiplanndan anndiginiz igin, sifat giysilerini
uzerinizden gikardigmiz igin. "Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine
yazdi." Size yonelik rahmetinin bir gostergesi olarak, sifatlannizi kendi
sifatlanyla degistirmeyi zati igin bir zorunluluk kildi. Qunku Allah'ta,
gegip giden, elden kaginlan her seyin yerini tutacak bir sey vardir.
"Gergek §u ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kotuluk yapar..." ise yani
gaybet ve gaflet suretiyle gesitlenme anmda sifatlarmdan biri zuhur
ederse, sonra bu sifatm zuhurunun ardindan bu gesitlenmeden doner,
huzura vanp onu taniyip Allah'a donmek suretiyle nefsini ezerse ve
Allah'm huzurunda tazarru edip riyazeti gergeklestirirse " , bilsin ki
Allah
gok bagislayan" dir. O zuhuru orter. " gok esirgeyendir..." ilahi sifatlann
kahcihgi ve istikamet nimetini bahsetmekle ona merhamet eder.
"Boylece .. .ayetleri iyice agiklanz." bu muminlere agikladigimiz gibi
sifatlanmizi sana agikliyoruz. "...Yolu belli olsun diye..." sifatlanyla
perdelenmislerin, yapip ettiklerini sifatlanyla yapanlann yolu belli olsun
diye. Suglan budur onlann.

354. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"De ki: . . .tapmak bana yasak edildi..." Allah dismda, hevaniza


uyarak kulluk sundugunuz mal, nefis, sehvet, bedensel lezzet gibi
seylere tapmaktan men edildim. Bu yuzden "ben sizin arzularmiza
uymam." Onlara tapmak suretiyle sizin arzularmiza uygun hareket
etmem. Aksi takdirde, onlarla perdelenmek suretiyle sapanm. Tevhide
ulasamam. Ayetin orijinalinde mazi fiil kullamlmis olmasi, bu takdirde
sapmamm muhakkak olacagmi vurgulamaya yoneliktir. Boyle bir
durumda hidayetten higbir sey uzere olamam, demek istiyor.

59- Gaybm anahtarlan Allah'm yanmdadir; onlan O'ndan baskasi


bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dismda bir
yaprak bile dusmez. O yerin karanliklari igindeki tek bir taneyi dahi
bilir.
Ya§ ve kuru ne varsa hepsi apagik bir kitaptadir.

60- Geceleyin sizi olduren (oldurur gibi uyutan), gunduzun de ne


i§lediginizi bilen; sonra belirlenmi§ ecel tamamlansin diye gunduzun sizi
dirilten (uyandiran) O'dur. Sonra donu§unuz yine O'nadir. Sonunda O,
yaptiklarmizi size haber verecektir.

"Gaybm anahtarlan Allah'm yanmdadir..." ... Biliniz ki; gayp birkag


mertebeden olusur: Birincisi, gaipler gaybi. Bu, ilk inayet adi verilen
Allah ilmidir. ikincisi, ruhlar alemi gaybi. ilk akli alemde ezelden ebede
kadar olan ve olacak olan her seyin suretinin naksedilmesidir. Bu da
kiilli surette "ana kitab" adi verilen alemin ruhudur ve bu on yargidir.
Uguncusu, kalpler alemi gaybi. Bu da ayni hukumlerin ilmi olarak
tafsilatlanmis, kulli ve cuzi birsekilde kulli nefis alemine
naksedilmesidir.
Ki burasi levh-i mahfuz adi verilen kalp alemidir. Dorduncusu, hayal
alemi gaybi. Bu da varliklann tumuyle, feleki cuzi, cisimlerine intiba
ettirilmis, muayyen ve musahhas kihnmis, vakitleriyle es zamanh ve
ayniyle vaki olacak sekilde nefislere naksedilmesidir. Bu aleme, seriatta
dunya semasi (ya da en yakm sema) adi verilir. Qunku musahede
edilen maddi aleme, Allah'm hukumlerinin tafsilatmm yer aldigi ilahi
kader levhine, butunu ihata etmesinden, zatmm aynisi olan bu alemlerin
tumunde zatmm hazir olmasmdan ibaret olan ilk inayet dedigimiz Allah
ilmine en yakm gayb mertebesi budur. Allah zatiyla hazir oldugu igin de
bu suretlerin tumunu aynleriyle yer aldiklan olgularla birlikte bilir, zait
suretlerle degil. Dolayisiyla, bunlar O'nun ilminin aynisidir. Bu yuzden
goklerde ve yerde zerre agirhgmca higbir sey O'ndan kaybolmaz.

EN'AM SURESi • 355

Dolayisiyla, ayette gegen "mefatih" kelimesi, mahzen anlamina gelen


meftah kelimesinin gogulu olarak kullamlmis ise, belirginlesen anlam
sudur: Butun gaipleri kapsayan bu hazinelerin tumu, zatmin onlarda
hazir olmasiyla, O'nun katmdadir.

"...Onlari O'ndan baskasi bilmez." Eger soz konusu kelime


(mefatih) anahtar anlamina gelen miftah kelimesinin gogulu olarak
kullamlmis ise, kastedilen anlam ya " bunlann kapilan kilitlidir ve
anahtarlan da O'nun elindedir. O'ndan baska kimse orada ne oldugunu
bilemez." seklindedir. Ya da "bunlann izhar edilmesinin ve gozlemlenen
aleme gikanhp mahlukata gosterilmesinin sebepleri, O'nun kudret
elindedir, bunlar uzerindeki tasarruf yetkisi O'nun muhafazasmda ve
tekelindedir. O'ndan baska hig kimse onlari oradan gikaramaz,
dolayisiyla orada neler olduguna muttali olamaz. Bunlar, Allah'in
isimleridir. Apagik kitaptan maksat, dunya semasidir (en yakm sema).
Cunku bu ciizi varhklar, sayilan ve ayn sahislanyla orada
belirginlesirler. "...Sizi dirilten O'dur." amellerinizin isabetliligindeki
eksikliklerinizi ve kazanglarmizi gorup karsihgmizi almaniz igin sizi
diriltir. "Belirlenmi§ ecel tamamlansm diye..." yeniden dirilis ve
canlanma igin belirlenmis vakit tamamlansm diye. Sonra, mutlak cem
aynmda Rabbinize doneceksiniz. O, amellerinizin suretlerini size
gostererek ve cezalarmizi vererek neler yapip ettiklerinizi size
bildirecektir.
61- 0, kullarmin ustunde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size
koruyucular gonderir. Nihayet, birinize olum geldi mi elgilerimiz (gorevli
melekler) onun canini alirlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

62- Sonra, insanlar gergek sahipleri olan Allah'a dondurulurler.


Bilesiniz ki hukum yalniz O'nundur ve O hesap gorenlerin en
gabugudur.

"O, kullarmin ustunde yegane kudret ve tasarruf sahibidir..." Onlar


uzerinde diledigi tasarrufta bulunur. Onlari mutlak cem aynmda yok
eder. Cunku, O'nun iginde kahredilmemis, egemenlik altma alinmamis
higbir sey yoktur. "Size koruyucular gonderir..." Koruyuculardan
maksat, onlann varolustan sahip olduklan kuvvetleridir; her hal
koklulugu veya koklu olmayisi itibariyle onlarda bir intiba birakir.
Bedenden siynldiklan zaman da bu halin kendilerine gorunur. islenisine
uygun bir surette belirginlesir. Ya latif bir ruhani surette olur ki onu
ruha

356. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ve sevaba ulastinr. Ya da karanhk cismani bir suret olur ki, onu azaba
ulastinr. Hatta bu suretler onun bedeninin organlanna zuhur eder,
onlann sekline gore sekil ahr, bu organlann isledikleri amelleri hal
lisanlanyla ve yukanda isaret ettigimiz semavi kuvvetlerle anlatmalanni
saglar. Onlara naksedilen butun cuzi hadiseleri dile getirirler. Bedenden
aynldiklan zaman bunlar topyekun uzerlerinde zuhur ederler; biiyuk
kuguk onlara anlatilmayan, sayihp dokulmeyen higbir sey kalmaz.
Bunlar aynleri itibariyle olum anmda canlanni alan elgilerdir. Ote
yandan, geri gevrilme de mutlak cem aynmda olur. Cimku bu da ceza
mahiyetindedir. "O hesap gorenlerin en gabugudur." gun ku hesaplan en
kisa zaman dilim olan an iginde gorulur. Bu, onlann canlannin
almmasmdan ibarettir.

63- De ki: Karanin ve denizin karanliklarmdan (tehlikelerinden) sizi


kirn kurtanr ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eger bizi bundan
kurtanrsan and olsun §ukredenlerden olacagiz" diye dua edersiniz.

64- De ki: Ondan ve butun sikmtilardan sizi Allah kurtanr. Sonra siz
yine O'na ortak kosarsmiz.

65- De ki: "Allah'm size ustunuzden (gokten) veya ayaklannizm


altmdan (yerden) bir azap gondermege ya da birbirinize du§urup
kiminize kiminizin hmcmi tattirmaya gucu yeter. " Bak, anlasmlar diye
ayetlerimizi nasil agikliyoruz!

"De ki: Karanin... karanliklarmdan sizi kirn kurtanr?..." bedensel


ortulerin ve nefsani sifatlann olu§turdugu perdelerden ve "denizin..."
karanliklarmdan, kalplerin sifatlarmdan ve akillarm fikirlerinden olu§an
perdelerden sizi kirn kurtanr? "Ona...dua edersiniz..." bu perdeleri agsm
diye. "yalvararak... " nefislerinizde O'na yalvanrsmiz, " gizli gizli..."
gizli
aleminizde ona yalvanrsmiz ki "eger bizi bundan kurtanrsan..." bu
perdelerden " ...and olsun... oluruz." Kurtulma nimetine istikamet ve
yerlesiklik uzere olmak suretiyle sukredenlerden oluruz. "De ki:
Ondan. ..sizi Allah kurtanr..." sifatlannin tecellilerinin nurlanyla bu
perdeleri agmak suretiyle sizi kurtanr. "ve butun sikmtilardan..."
istidadmizda bil kuvve bulunan kemalatimzi agiga gikarmakla. Oyle ki
varhgmizdan bir kahnti kahrsa, bu sizin igin keder nedeni olur. Cimku
siz fena bulmaya ve butunuyle ondan kurtulmaya yatkm bir istidada
EN'AM SURESi • 357

sahipsiniz. Bunun nedeni de istidadinizin gucu ve kemale yonelik


sevkinizin etkinligidir. Bu yuzden, Allah sizi bu sikintilardan kurtanr.
"Sonra siz..." bu serefli makami ogrendikten, sizin igin hazirlanan
nimetlerden haberdar olduktan sonra " Ona ortak kosarsmiz..."
nefislerinizi ve hevalarmizi O'na ortak kosar, onlara taparsiniz.

"De ki: Allah' in size ustunuzden... bir azap gondermege . . .gucu


yeter." Sizi dusuncelerle ve ruhani ortulerle perdelemek suretiyle
cezalandirmaya "veya ayaklarmizin altmdan..." sizi tabi ortulerle
perdelemeye "ya da sizi bir birinize du§urmeye..." sizi, ayn gruplar
haline getirip birbirinize dusurmeye, her grubu varolus kuvvetlerinizden
birinin dini iizere belirginlestirmeye ve diger bir grubun karsisina
dikilmesini saglamaya, boylece aranizda kargasa ve savas gikmasina
neden olmaya muktedirdir. Ya da sizi farkh gruplar haline getirmeye, her
bir grubun ayn bir deccalin veya insan ya da cin kokenli bir seytanm dini
uzere olmasim, bu seytani imam edinip pesinden gitmelerini saglamaya
kadirdir. Ya da nefislerinizi pargalamaya, farkh yonelimlere sevk etmeye,
yani kuvvetlerinizden her birini kendine ozgu lezzetini tatmin etmek
maksadiyla ayn ayn kalbi istila etmelerini saglamaya, bir kuvvetin kalbi
gazaba, oburunun sehvete, bir baskasmm hirsa dogru gekistirmesine
yol agmaya, boylece kalbin, her biri farkh bir yone geken bu kuvvetler
arasmda aciz, bitap dusup bogulmasina, onlarm avuglannda tutsak
olmasma, su kuvvetin lezzetini tatmin etmeye yeltendiginde oburunun
engeline takilmasina, boylece kuvvetler arasmda kargasa gikip
varliginizm hercumerg olmasma yol agmaya gucu yeter. Qunku,
kuvvetler tek bir lidere boyun egmeye razi olmadigi zaman kargasa
gikar. Gug kimde ise, onun baskisma boyun egerler, tek yanh emirlerle
onlan idare eder, sonra onlarm her birini olmalan gereken yerlerine
dondurur, boyun egen, emre amade olan giigler olmasim saglar.
Derken, varhk ulkesi istikrara kavusur, kalp sultani yonetiminde istikrar
saglar.

Bu tevile gore kuvvetlerin her biri, degisik dinlere baglanmis bir


veya birden gok firka konumuna gelir, bir sahis gibi belirginlesmezler.

66- Kur'an hakk oldugu halde, kavmin onu yalanladi. De ki: Ben size
vekil (kefil) degilim.

358. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

67- Her haberin gergekle§ecegi bir zaman vardir. Yakmda siz de


gergegi bileceksiniz.

68- Ayetlerimiz hakkmda ileri geri konu§maya dalanlari gordugunde,


onlar baska bir soze geginceye kadar onlardan uzak dur. Eger seytan
sana unutturursa, hatirladiktan sonra artik o zalimler toplulugu He
oturma.

69- Takva sahiblerine, inanmayanlann hesabindan herhangi bir


sorumluluk yoktur. Fakat, belki korunurlar diye hatirlatmak gerekir.

70- Dinlerini bir oyuncak ve bir eglence edinen ve dunya hayatmm


aldattigi kimseleri (bir tarafa) birak! Kazandiklan sebebiyle higbir nefsin
felakete dugar olmamasi igin Kur'an He nasihat et. O nefis igin Allah'tan
baska ne dost vardir, ne de sefaatgi. O, butun varini fidye olarak verse,
yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandiklan (gunahlar) yuzunden
helake suruklenmi§ kimselerdir. Inkar ettiklerinden dolayi onlar igin
kaynar sudan ibaret bir igecek ve elem verici bir azap vardir.

"...Onu yalanladi . . ." yani bu azabi. "Hak oldugu halde (senin)


kavmin..." uzerlerine inen sabit, degi§mez bir azap oldugu halde onu
yalanladi. "De ki: Ben size vekil degilim." Sizi koruyacak ve bu azabm
size ilismesini engelleyecek vekiliniz degilim. "Her birinin..." haber
verilen her bir olaym gergeklesecegi bir mahalli ve kahci olacagi bir yeri
vardir. "Yakm siz de... bileceksiniz." sizin uzerinizdeki beden ortuleri
kalktigi zaman, bu azabm acisi, nefislerinizin gerektirdigi, hakkettigi
sekilde uzerinizde zuhur edecektir. "Ayetlerimiz hakkmda ileri geri
konusmaya dalanlari gordugunde..." kendi nefislerinin sifatlanni izhar
etmek, onlar igin bilgi ve gug ispat etmek suretiyle bizim sifatlanmiz
hakkmda yerli yersiz konusmaya dalanlari gordugun zaman "...onlardan
uzak dur." giinkii onlar, perdelenmis musriklerdir. "Eger §eytan sana
unutturursa..." bazi batil ve hurafeleri sana telkin ederek nefsine
vesveseler uflese, boylece senin nefsinin bazi sifatlanyla zuhur
etmesine neden olur da onlara benzemeni, dolayisiyla onlarla
arkadashk etmeye meyletmeni saglarsa " ...artik... oturma..." sana
hatirlatmamizdan sonra hatirladigm gergekler muvacehesinde artik
onlarla oturma. " O topluluk..." ile oturma. Nefislerine zulmeden, yani
kendi sifatlanni benim sifatlanmin yerine koyan, boylece kendi

EN'AM SURESi • 359

sifatlanyla perdelenen zalimlerle beraber olma. Cunku onlarla beraber


olmak insan uzerinde etki birakir. Boyle bir durumda, onlann
beraberliklerinin ugursuzlugu neticesinde gesitlenme seklinde senin de
bir perdenin gerisine dusmenden korkulur.

"...Yoktur" sifatlanndan olusan giysilerini gikaran, sifatlannin


heyetlerinden uzak duran muvahhitler igin, su perdelenmislerin
hesabmdan "herhangi bir sorumluluk..." Onlarla ig ige kansik vaziyette
yasamalarmdan dolayi perdelenmezler, onlarla esit hale gelmezler.
Fakat biz onlara bir hatirlatmada bulunduk ki, onlarla arkadashk
etmekten sakmsmlar. Cunku bu beraberlikten dolayi gesitlenme haline
girebilirler. Ya da soyle bir anlam kastedilmistir: onlann vebalinden,
durumlanndan ve hesaplarmdan onlara bir sey dusmez, ki onlarla
arkadashk etsinler. Ama, gok kisa sureli beraberliklerle onlan zaman
zaman uyarsmlar. Belki sirklerinden ve perdelenmisliklerinden
sakmirlar, muvahhitlerin sohbetinin bereketiyle kurtulurlar. Ya da
kastedilen anlam sudur: Onlann hesap gorecekleri amellerinden ve bu
amellerin veballerinden onlara bir sorumluluk dusmez. Fakat, eziyet ya
da yasaklama ile onlara hatirlatmada bulunsunlar, belki bunlardan
sakmirlar.

" ...Kimseleri birak!" dinleri ve gelenekleri heva ve eglenceden


ibaret olanlan terk et. Onlar baslanni bundan yukan kaldiramazlar.
Cunku bu inang onlann iginde kok salmistir. Onlar maddi hayata
aldanmislardir. Onlardan yuz gevirve Kur'an ile uyar. Ta ki nefis, maddi
hayattan edindigi kazammlarla perdelenmesin. Yani dini ve gelenegi bu
olmasm, bu inang onda koklesmesin. Fakat, tabii meyil nedeniyle
onlann fiillerine benzer fiiller islersen, bunlar nedeniyle perdelenirsin.
Cunkii nefis bunlardan etkilenir, ortunur ve tukenir. Uyar ki, onlar gibi
olmasm. Yoksa onlann amelleriyle hidayetten ahkonur. O zaman ondan
birfidyede kabul edilmez. Ciinku kazanglariyla perdelenmis olur.

"...Kaynar sudan ibaret bir igecek..." Bu, istidadmm gucunden


kaynaklanan kemal mertebesine yonelik istiyakmm siddetine yonelik bir
isarettir. Elem verici azap ise, amelleri ve amellerinin heyetleriyle bu
kemalden yoksun kalmasi anlamindadir.

360. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

71- De ki: Allah's birakip da bize fayda veya zarar veremeyecek olan
§eylere mi tapalim? Allah bizi dogru yola ilettikten sonra §eytanlarm
saptinp §a§km olarak gole du§urmek istedikleri, arkada§larmm ise:
"Bize gel! " diye dogru yola gagirdiklari saskm kimse gibi gerisin geri
(inkarciliga) mi dondurulecegiz? De ki: Allah'm hidayeti dogru yolun ta
kendisidir. Bize alemlerin Rabbine teslim olmamiz emredilmi§tir.

72- "Salati (namazi) dosdogru ikame edin ve Allah'tan korkun". O,


huzuruna vanp toplanacagimz Allah'tir.

73- O, semayi ve arzi hakk olarak yaratandir. "01!" dedigi gun her
§ey oluverir. O'nun sozu hak'dir. Sur'a uflendigi gun de hukumranlik
O'nundur. Gizliyi ve agigi bilendir ve O, hikmet sahibidir, her §eyden
haberdardir.

"De ki: Allah'i birakip da ...seylere mi tapalim?" Kudreti ve hakiki


bir varhgi olmayan, dolayisiyla fayda ve zarar vermek gibi bir gucu
bulunmayan §eylere mi tapalim? " ...geri mi dondurulecegiz?" §irke geri
mi donecegiz? " Allah bizi dogru yola ilettikten sonra... gerisin geri
mi?..."
Allah bizi hakiki hidayete ula§tirdiktan sonra sirke mi dondurulecegiz?!
"...kimse gibi..." vehim ve tahayyul seytanmm ahp goturdugu, nefis
arzmda "saskm olarak..." dolastirdigi, dolayisiyla nereye gidecegini, yol
olmadigi igin ne yapacagmi bilmeyen, hedefi olmayan kimse gibi mi
olahm? "Arkadaslarinin..." fikirden, ameli ve nazari akildan olusan
arkadaslannin "dogru yola gagirdiklari..." ve " bize gel!" yol burada,
dedikleri, ama kalbinin kulagi heva ile dolup agirlastigi igin onlan
duyamayan kimse gibi mi olahm?! "De ki..." Allah'm hidayeti, tevhid
yoludur. " dogru yolun ta kendisidir..." baska degil. "Bize alemlerin
Rabbine teslim olmamiz emredilmistir." Ki sifatlanmizi, rububiyet
sifatmm tecelligahmda silmek ve ona teslim etmek suretiyle rububiyet
sifatma uyahm, kalbi huzur namazmi kilahm, O'ndan korkup sakinahm,
O'nu kendimiz igin sifatlardan koruyucu sigmak kilalim. Ki sifatlarla
mevsuf olan sadece O olsun. Biz de O'nunla varhklarimizdan kurtulahm.
Onda fena buldugumuz zaman zati ile huzurunda toplanilan O olsun.

EN'AM SURESi • 361

"O . . .Halik(yaratan)dir. . ." ruhlar semalanni ve cisim arzmi, zatimn


geregi olan adaleti ayakta tutarak yaratan O'dur. "01! dedigi gun her §ey
oluverir." Ezel dedigimiz sonsuzluk vaktinde, zatimn ezeliyetinde
esyamn zuhurunu izale eder. O'nun zatimn ezeliyeti mutlak ezeliyettir.
Bundan maksat da kadim iradesinin zatimn taayyununda zuhur etmeye
taalluk etme vaktidir. Bu da "Kun / 01" emir sozuyle ifade edilir. Bu ise,
zaman olarak soz konusu ezeliyetten geride kaldigi igin akil itibariyle
ezelin ezeliyetinden sonradir. Dana dogrusu, Allah'in zatmda itibari akil
tertibince boyledir. Cunku taayyun edisler, hem aklen hem de hakikaten
salt huviyet mutlakmdan geridedirler. Bunlann zuhur edisleri ise "kun /
ol, der, hemen oluverir" seklinde isimlendirilen irade ile arasiz ve
gecikmesiz gergeklesir. Bu da "hemen oluverir" seklinde ifade edilmistir.
Cunku ezelde olmamistir. Dolayisiyla "O'nun sozu gergektir..." yani bu
vakitte. Ozellikle ebedi iradesi. Ki yaratilanlann olduklan sekilde ve
halleri uzere sabit olarak, degismeden var olmalanni gerektirmistir.
Onun sonsuz iradesi her neyi gerektirmisse, onun en guzel bir duzen ve
tertip iginde, en dengeli bigim ve terkipte olmasim gerektirmistir.

"Sur'a uflendigi gun..." sura ufledigi vakit. Yani varhklara ruhlanm


geri vermekle onlan dirilttigi zaman, mulk sadece O'nundur. Qunku
varhklar kendi nefisleri itibariyle, birakm mulk sahibi olmalanni,
oludurler, varhklan ve hayatlan yoktur. "Gizliyi ...bilendir..." yani
melekutu olan ruhlar aleminin hakikatlerini bilir. "Ve agigi bilendir..."
yani mulku olan cisimler aleminin suretlerini bilir. "O, hikmet sahibidir."
Onlan var etmis ve hikmetiyle onlan belli bir tertibe gore duzenlemistir.
Her surete kendisine uygun olan ruhu bahsetmistir. "Her §eyden
haberdardir..." her seyin gizlisini, agigmi, ozelliklerini, fiillerini ve
bu
fiillerin sonuglarmi bilir. O, ruhlan ve cisimleri, kadim (oncesiz), ezeli
ve
degismez iradesiyle mutlak olarak bilir. Ve iradesi higbir zaman
degismez. Her seyi, zatimn gerektirdigi adalet ve hikmet uzere en guzel
sekilde var eder. Varhklan, mulk aleminde var edendir. Ki mulk aleminin
tek maliki O'dur. Diledigi gibi var eder varhklan. Varhklann olmasi
gereken hali bilir, onlan saglam bir temele dayandirma hikmetine
sahiptir. Duzenlerini ve tertiplerini hikmete gore belirginlestirir. Bu
varhklarda iradesi uyannca meydana gelen halleri zati ile bilir. Bunlann
tumunde tektir, ortaksizdir.

362. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

74- Ibrahim, babasi Azer'e: Birtakim putlan tannlar mi ediniyorsun?


Dogrusu ben seni de kavmini de apagik bir sapiklik iginde goruyorum,
demi§ti.

75- Boylece biz, kesin iman edenlerden olmasi igin Ibrahim'e


goklerin ve yerin melekutunu gosteriyorduk.

"Ibrahim, babasma...demisti." O zamani hatirla ki, ibrahim,


gostermemis ve hidayete erdirmemiz sayesinde tevhid yoluna girmis,
suluka baslamisti, kavminin sirk islediginin, miilk alemini on gikarmakla
melekut aleminin hakikatlerinden ve Allah'm isimleriyle esya uzerinde
rabhk yetkisine sahip oldugu gergeginden perdelendiklerini, cisimlerin
ve varliklann bagimsiz etkinlige sahip olduklarma inandiklarmi, bununla
asil var ediciden gafil olduklanni gormustu de bu inanislanndan dolayi
onlan ayiplamis ve ileri gelenleri, en buyukleri konumundaki babasma
soyle demisti: "Birtakim putlan tannlar mi ediniyorsunuz?" onlarm
alemde etki sahibi olduklarma mi inaniyorsunuz? " Dogrusu ben seni de
kavmini de apagik bir sapiklik iginde goruyorum." Sapikhgmiz o kadar
agiktir ki, duyularla dahi fark edilebilir, aynca delile gerek yoktur. iste
bu
gosterme, genel ve kamil tarifle ibrahim'e ogretiyor, gosteriyorduk, "
...goklerin ve yerin melekutunu..." yani yiice Allah'm goklerin ve yerin
duzenini yuruttugu ruhani kuvvetleri gosteriyorduk. Qunku her §eyin,
onu Allah'm izniyle koruyan, islerini duzen iginde yuruten bir melekuti
gucu vardir. "...Kesin iman edenlerden olmasi igin..." bunlan yaptik.
Yani bunlan ona gosterdik ki, Allah'tan baskasmm tesirinin olmadigim,
varhklan zatmm aynisi olan isimleri ve her bir isimle beraber olan
birtakim sifatlanyla idare ettigini, bu yuzden varhklar perdesinin
gerisinde fiillerin gokluk arz ettigini bilsin, anlasm. Varhk ile
perdelenmis, maddenin yanmda dump onu asamayan kimse, bu fiillerin
varhklardan kaynaklandigmi dusunur. Maddeyi asan ve varhk perdesini
yirtan, ama akhn yanmda dump kendini onunla smirlandiran kimse de
bu fiilleri melekuttan bilir. Buna karsihk, ilahi hidayet nuruyla dogru
yolu
bulan, basiret gozu agik olan kimse, yiice Allah'm zatma gore
melekutun, melekuta gore mulk mesabesinde oldugunu gorur. Bu
yuzden varhklar igin bir etki tasavvur etmedigi gibi varliklann melekutu
igin de tasavvur etmez, bilakis varliklann maliki ve var edicisi igin
tasavvur eder ve soyle der: Gergekten Allah'tan baska ilah yoktur.

EN'AM SURESi • 363

76- Gecenin karanligi onu kaplayinca bir yildiz gordu, Rabbim


budur, dedi. Yildiz batmca, batanlari sevmem, dedi.

77- Ay'i dogarken gorunce, Rabbim budur, dedi. O da batmca,


Rabbim bana dogru yolu gostermezse elbette yoldan sapan
topluluklardan olurum, dedi.

78- Gune§i dogarken gorunce de, Rabbim budur, zira bu daha


buyuk, dedi. O da batmca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak
ko§tugunuz §eylerden uzagim.

79- Ben hanff olarak, yuzumu semayi ve arzi yokdan var eden
Allah'a gevirdim ve ben mu§riklerden degilim.

"Gecenin karanligi onu kaplayinca..." gocukluk zamanmda ve ilk


genglik gagmda cismani tabiat aleminin gecesinin karanligi uzerine
gokunce "...gordu..." run ve ruhaniyet adi verilen nefis dedigimiz insani
heykel melekutunun yildizmi gordu, feyzinin, hayatimn ve rububiyetinin
ondan oldugunu dusundu. Qunku o sirada yuce Allah onu hayat veren
(el-Muhyi) ismiyle goruyordu. Hal diliyle soyle dedi: "Rabbim
budur. ..yildiz batmca" nefis makammi asip kalp nuru uzerine dogunca,
riisd ve akletme etkileriyle onu aydmlatmca, nefsin mumkun nitelikli
oldugunu ve cisme intiba etmesinin zorunlulugunu ona ogretince
"batanlari sevmem, dedi." cisim magribinde batan, onunla perdelenen,
imkan karanligi ile ve baskasma muhtag olma ile ortunenleri sevmem.

"...Gorunce..." kalp makamma ulastigi igin kalp aymm dogdugunu,


nefis ufkundan yukselip zuhur ettigini gorunce hakikatleri kesfeden
feyzin, ilmin ve rububiyetin ondan oldugunu dusundu. Qunku o sirada
yuce Allah onu alim ve hakim ismiyle goruyordu. "Rabbim budur, dedi.
O da batmca..." kendisinden perdelenmesi, alanmm disma gikmasi
sonucu battigmi, aynca nurunun ruh gunesinden kaynaklandigmi,
nefsin ve sifatlannin karanhgmda battigmi, onunla perdelendigini,
dolayisiyla kendine ait bir nurunun olmadigim anlaymca, onun
makammdan yuz gevirdi ve soyle diyerek ruh tecellisi yoluna girdi,
suluka basladi: "Rabbim bana dogru yolu gostermezse..." yuzunun
nuruna ulastiran yola iletmezse "elbette yoldan sapan topluluklardan
olurum." Batmi seylerle perdelenenlerden olurum. Nurani perdelerin
otesine gegemeyen Hiristiyanlar gibi.
364. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Gune§i . . .gorunce" ruh gune§ini "dogarken..." uzerine tecelli


ettigini, nuruyla zuhur ettigini gorunce, feyzinin, mu§ahedesinin ve
rububiyetinin ondan oldugunu du§undu. Cunku o sirada yiice Allah onu
goren (§ahid), ali (yuce) ve azim (ulu) ismiyle goruyordu. "Rabbim
budur, zira bu daha buyuk, dedi." Buyuklugu ve ruhaniliginin
§iddetinden dolayi bu kanaate vardi. "O da batmca..." Hakk'm
tecellisinin nurlannin etrafi kaplamasi, baki vechin panltilan her §eyi
aydmlatmasi, vahdet makamma eri§tigi igin zatin onundeki perdelerin
agilmasi sonucu ruha ve kendi varhgma bakmanm §irk oldugunu
du§undu ve §6yle dedi: "Ey kavmim! Ben sizin Allah'a ortak ko§tugunuz
§eylerden uzagim." Ne olursa olsun, hepsinden beriyim. Cunku O'ndan
ba§kasinm varhgi soz konusu degildir. "Ben...yuzumu
(vechimi)...gevirdim." zatimi ve varhgimi ruhlar semalanni ve nefis
arzmi " ...yaratan" a gevirdim, O'ndan ba§ka her §eyden uzakla§tim,
hatta, O'nda fena bulmak suretiyle kendi varhgimdan bile teberri ettim.
"Sen mu§riklerden degilim..." bende §irk adma bir §ey yoktur; varhk
kalintilarmin bulunmasi ve zuhur etmesi gibi bir §irk bende olmaz.

80- Kavmi onunla tarti§maya giri§ti. Onlara dedi ki: Beni dogru yola
iletmi§ken, Allah hakkmda benimle tarti§iyor musunuz? Ben sizin O'na
ortak ko§tugunuz §eylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir §ey
dilemesi harig. Rabbimin ilmi her §eyi ku§atmi§tir. Hala ibret almiyor
musunuz?

81- Siz, Allah'm size haklarmda higbir hukum indirmedigi §eyleri


O'na ortak kosmaktan korkmazken, ben sizin ortak kostugunuz
seylerden nasil korkanm! §imdi biliyorsaniz (soyleyin), iki guruptan
hangisi guvende olmaya daha layiktir?"

82- Inanip da imanlanna herhangi bir haksizlik bula§tirmayanlar var


ya, i§te guven onlarmdir ve onlar dogru yolu bulanlardir.

83- iste bu, kavmine kar§i Ibrahim'e verdigimiz delillerimizdir. Biz


diledigimiz kimselerin derecelerini yukseltiriz. §uphesiz ki senin Rabbin
hikmet sahibidir, hakkiyle bilendir.

84- Biz O'na ishak ve (ishak'm oglu) Yakub'u da armagan ettik;


hepsini de dogru yola ilettik. Daha once de Nuh'u ve O'nun soyundan
Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u dogru yola
iletmistik; Biz iyi davrananlari iste boyle mukafatlandinnz.

EN'AM SURESi • 365

85- Zekeriyya, Yahya, Isa ve Ilyas'i da (dogru (Hak) yola iletmi§tik).


Hepsi de iyilerden idi.

86- Ismail, Elyesa', Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini


alemlere ustun kildik.

87- Onlarm babalanndan, gocuklarmdan ve karde§lerinden


bazilanna da. Onlan segkin kildik ve dogru yola ilettik.
88- i§te bu, Allah' in hidayetidir, kullarmdan diledigini ona iletir. Eger
onlar da Allah' a ortak ko§salardi yapmakta olduklan amelleri elbette
bo§a giderdi.

89- Iste onlar, kendilerine kitab, hikmet ve Nubuvvet verdigimiz


kimselerdir. Eger onlar (kafirler) bunlan inkar ederse §uphesiz yerlerine
bunlan inkar etmeyecek bir toplum getiririz.

90- Iste bunlar Allah' in hidayete eristirdigi kimselerdir. Sen de


onlarm yoluna uy. De ki: Ben bu gorevime kar§ilik sizden bir ucret
istemiyorum. Bu (Kur'an) alemler igin ancak bir oguttur.

91- (Yahudiler) Allah' i geregi gibi tanimadilar. Qunku " Allah higbir
be§ere bir §ey indirmedi" dediler. De ki: Oyle ise Musa'nm insanlara bir
nur ve hidayet olarak getirdigi Kitab'i kim indirdi? Siz onu kagitlara
yazip
(istediginizi) agikliyor, gogunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarinizm da
bilemedigi seyler (Kur'an'da) size ogretilmistir. (Resulum) sen " Allah"
de, sonra onlan birak, daldiklari bataklikta oynaya dursunlar!

92- Bu (Kur'an), Ummu'l-kura / §ehirlerin anasi (Mekke) ve


gevresindekileri uyarman igin sana indirdigimiz ve kendinden oncekileri
dogrulayici mubarek bir Kitab'dir. Ahirete inananlar buna da inamrlar ve
onlar namazlarmi hakkiyla kilmaya devam ederler.

"Kavmi onunla tartismaya g/'r/'§f/... "cisimlerden ve varhklardan etkiyi


nefyetme, Allah'tan ba§ka tapilanlan terk etme hususunda onunla
tarti§tilar. "...Dec// ki: Beni dogru yola iletmisken, Allah hakkmda
benimle
tarti§iyor musunuz?" O beni tevhide iletmi§tir. "Ben sizin O'na ortak
ko§tugunuz §eylerden korkmam." Varhklar uzerinde bagimsiz etkiye
sahip olduklarmi soylediginiz §eylerden asla korkmam; "ancak...
Rabbimin bir sey dilemesi harig." o vakit korkanm. Rabbimin, onlar
tarafmdan bana istemedigim bir §eyin ili§mesini veya onlar tarafmdan
bana bir zararm dokundurulmasini dilemesi baska. Bu da Ondan ve
O'nun bilgisinden kaynaklanir, onlardan degil. "Rabbimin ilmi her seyi

366. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ku§atmi§tir." Benim halimi ve benim yaranma olan seyi bilir. Eger onlar
aracihgiyla bana zarar ilismesinin benim igin iyi oldugunu bilirse, yapar.
"Hala ibret almiyor musunuz?" aciz ile her seye Kadir olani birbirinden
ayiramiyor musunuz?

"inananlar..." zati tevhide iman edenler "...bula§tirmayanlar..."


imanlanna, nefsin kalpte zuhur etmesi ve varhk kalmtisi gibi zulumlerle
kanstirmayanlar... gunku varhk kalintismin olmasi gizli sirktir. "i§te
guven onlarindir." Beraberinde korku olmayan gergek guven onlar
igindir. "ve onlar dogru yolu bulanlardir..." hakikat aracihgiyla Hakk'a
giden yolu bulmuslardir.

"I§te bu...delillerimizdir..." ibrahim'in kavmine karsi ortaya koydugu


tevhid bizim delilimizdir. "Hepsi de iyilerden idi." Alemin salahi,
duzeninin korunmasi ve tedbirinin surmesi igin gabahyorlardi. Cunku,
beseri varhgm fena bulmasindan sonra bahsedilmis hakiki varhk ile
istikamet bulmuslardi. "Hepsini . . .ustun kildik..." kendi zamanlanndaki
aleme ustun kildik. "Allah'i geregi gibi tanimadilar." Cunku "Allah higbir
besere bir §ey indirmedi." dediler. Yani, Allah'i olmasi gerektigi gibi
tanimadilar. Qunku tenzihte o kadar ileri gittiler ki O'nu kullanndan
uzaklastirdilar. O kadar ki ilminden ve kelamindan onlara bir seyin
zuhur etmesi mumkun gorulmedi. Eger O'nu geregi gibi tanisalardi,
kullannin ve diger her seyin varhginm ancak O'nunla oldugunu, her
seyin O'nun varhgiyla var oldugunu, ancak O'nun varhginm oldugunu,
butun gorunur alemin O'nun zahiri, gaybi aleminin de O'nun batmi
oldugunu ve her seyin bir zahirinin bir de batinmin oldugunu bilirlerdi.
§u halde, O'nun bazi sifatlannin beseri bir varhkta zuhur etmesinin ne
sakmcasi vardir. Hatta kamil insandan baska batm ilminin ve hikmetinin
kemalinin bir mazhan da yoktur. O halde Nebi, suret bakimindan O'nun
zahiri ve mana bakimindan O'nun batmidir. O'nun ilmi Nebinin kalbine
iner, onun lisanmda zuhur eder. Onun aracihgiyla kullanni zatma
gaginr. Ashnda ikilik yoktur, sadece sifatlannin tafsili agismdan soz
konusu olabilir. Cem itibariyle Ondan baska mevcut yoktur, ne Nebi ne
de bir baskasi. O'nun sifatlannin ve isimlerinin tafsilatmi esas aldigimiz
zaman Nebi bazi sifatlanyla , O'nun zatma ozel bir tarzda tabidir.
Dolayisiyla, O'nun isimlerinden biri olur. Nebi, nubuvvetinde kamil
olunca, en buyuk (a'zam) olur, ki gaybmm, varhginm ve hikmetinin
hazinelerinin kapilan ancak onunla agihr. Nitekim, daha once bunu

EN'AM SURESi • 367

duymustun. O halde, hayret etsen de, onu anlamaktan mahrum kalmis,


dolayisiyla apisip kalsan da inkar etme. Bakarsm, Allah basiret gozunu
agar da higbir gozun goremedigini gorursun. Ya da kalbinin kulagini
agar da higbir kulagin duyamadigmi duyarsm. Yahut kalbini nurlandinr
da higbir beserin akhnda gegiremedigini kavrarsm.

93- Allah'a kar§i yalan uydurandan yahut kendisine higbir §ey


vahyedilmemi§ken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah' in
indirdigi ayetlerin benzerini indirecegim" diyenden daha zalim kim
vardir! O zalimler, olumun (bogucu) dalgalari iginde, melekler de
pengelerini uzatmi§, onlara: "Haydi canlarmizi kurtarm! Allah'a kar§i
gergek olmayani soylemenizden ve O'nun ayetlerine kar§i kibirlilik
taslami§ olmanizdan oturu, bugun algaklik azabi He
cezalandinlacaksmiz!" derken onlarm halini bir gorsen!

94- And olsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi teker teker bize
geleceksiniz ve (dunyada) size verdigimiz §eyleri arkanizda
birakacaksmiz. Yaratili§inizda ortaklanmiz sandigmiz §efaatgilerinizi de
yaninizda goremeyecegiz. And olsun, araniz agilmi§ ve (Hah) sandigmiz
§eyler sizden kaybolup gitmi§tir.

"Allah'a karsi yalan uydurandan... daha zalim kim vardir!" Kemale


erdigini, tevhide ula§tigini, sifat goklugundan ve yogunlugundan
kurtuldugunu iddia ettigi halde, sifatlar iginde kalan, sozleri ve fiilleri
itibariyle nefsiyle oldugu halde bunlan Allah ile gergekle§tirdigini ileri
suren "kendisine higbir §ey vahyedilmemi§ken "bana vahyolundu" diyen"
vehminin ve hayalinin uydurdugu, akhnin ve fikrinin urettigi du§unceleri
Allah'tan gelen vahiy, kutsal ruhtan inen feyiz olarak nitelendiren ve
Nebiylik iddiasinda bulunan kimseden daha zalim kim vardir!

"Ben de Allah' in indirdigi ayetlerin benzerini indirecegim, diyenden


daha zalim kim vardir!" benligin varhgiyla firavunla§an, ilmi tevhidin ayni
tevhid oldugunu vehmederek ilahhk iddiasinda bulunan kimseden daha
zalim kim vardir!
"O zalimler... bir gorsen!" kemal iddiasinda bulunan perdelenmisleri
zalimleri, fiilleri nefsani olduklan halde ilahi olduklarmi ileri suren,
nebilik
taslayip firavunlasanlan " olumun bogucu dalgalari arasinda..." olumun
siddeti ve sarhoslugu iginde, iddialanni kaybetmis, nefislerine siddetle
bagh ve dunyaya guglu bir sevgiyle sanldiklan, hevanm arzulan
iglerinde kok saldigi halde nefislerinden fena bulduklanni sanmalarimn

368. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

bir yanilgi oldugunu anladiklan am bir gorsen! Qunku, onlar iradi olumle
olmediler, sehvetlerden ve bedeni lezzetlerden siynlmadilar. Nefislerinin
sifatlanndan ve iddialarmdan fena bulmadilar. Ta ki tabii olumle yuz
yuze kalmcaya kadar.

" ...Melekler..." onlann nefsani kuvvetlerine destek veren yildiz ve


felek nefislerinden alemin kuvvetleri ve -daha once isaret ettigimiz gibi-
annmak suretiyle kurtulduklanni iddia ettikleri halde, hayatlannda
kendilerini istila eden tesirlerinden olusan alemin kuvvetleri "pengelerini
uzatmislardir..." onlar uzerindeki tesirleri guglu, kuvvetlerinin tesiri ve
nufuzu derinliklerine ulasmistir. "Haydi canlarmizi kurtarin!" yani onlara
siddetle muamele ederler, duskunluklerinin siddetinden, hasretlerinin
goklugundan ve bedenlerden aynlmak kendilerine agir geldiginden
onlara baski uygularlar. "Bugun algaklik azabi He cezalandinlacaksimz!"
nefislerinizin sifatlannin varhgmdan, eziyet edici karanhk heyetlerin
mevcudiyetinden, benliginizin, firavunlasmanizm perdelerinden dolayi
asagilanma azabmi goreceksiniz. Nitekim, sifatlanyla "onlari
cezalandiracagmi..." buyurmu§tur. "Allah'a kar§i gergek olmayani
soylemenizden... dolayi." Nefislerinizin sifatlanndan ve hevalanndan
sadir olan amellerinizi ve sozlerinizi Allah'a isnat etmenizden 'Ve O'nun
ayetlerine kar§i kibirlilik taslami§ olmanizdan" , benliginizle perdelenmis
olmanizdan, firavunlasip sifatlanniza hayran olmanizdan, bizim
sifatlanmiz igin onlari silmeyi kabul etmemenizden, kendi sifatlannizin
varhgmdan dolayi bizim sifatlarimizdan perdelenmis olmanizdan ve
onlara karsi buyukluk taslamanizdan dolayi algaklik azabiyla
cezalandinlacaksimz.

"And olsun . . .teker teker bize geleceksiniz...." sifatlardan,


iliskilerden, ailelerden, akrabalardan ve varhktan soyutlanmis, zat cemi
aynma dalmis olarak bize geleceksiniz, " sizi ilk defa yarattigimiz
gibi..."
misak almmasi sirasmda ezelde huviyetlerinizin zerrelerini insa
ederken... "Size verdigimiz §eyleri arkanizda birakacaksiniz..."
vesileleri, ilimleri ve faziletleri "arkanizda birakacaksiniz.... Yanmizda
goremeyecegiz." vesilelerinizi, sebeplerinizi, hevaniza uyarak tercih
ettiklerinizi, kuvvetle baglandigmiz sevgililerinizi, taptigmiz duzmece
ilahlannizi "yaratilismizda ortaklarimiz sandiginiz §efaatgilerinizi"
sevgiyle baglanip taptiklannizi, tesir gucune sahip olduklanni

EN'AM SURESi • 369

sandigmiz, onlarla itibar kazandigmizi, saygmhga kavustugunuzu


sandigmiz seyleri geride birakacaksmiz. Artik durumlar degistigi igin
araniza aynhk dusmustur. Suretler ve sekiller degismistir. "Hah
sandigmiz §eyler sizden kaybolup gitmi§tir." Kendi musahedenizle
mevcut saydigmiz seyler kaybolup gitmistir.

95- Muhakkak Allah, tohumu ve gekirdegi gatlatandir, oluden diriyi


gikaran, diriden de oluyu gikarandir. i§te Allah budur. O halde (Hak'tan)
nasil donersiniz!

96- O, sabahi aydmlatandir. O, geceyi dinlenme zamani, gunes ve


ay i (vakitlerin tayini igin) birer hesap olgusu kilmistir. i§te bu, Aziz
olan
(ve her §eyi pek iyi bilen ) Aliym Allah' in takdiridir.

97- O, kara ve denizin karanliklarmda kendileri He yol bulasiniz diye


sizin igin yildizlan yaratandir. Gergekten biz, bilen bir toplum igin
ayetleri
genis genis agikladik.

98- O, sizi bir tek nefisten (Adem'den) yaratandir. (Sizin igin) bir
kalma yeri, bir de emanet olarak konulacagimz yer vardir. Anlayan bir
toplum igin ayetleri ayrmtili bir §ekilde agikladik.

"Muhakkak, Allah... gatlatandir" kalp tanesini, ruh nuruyla gatlatip


ilim ve marifetleri ortaya gikanr. Nefis gekirdegini de kalp nuruyla yanp
ahlak ve erdemleri gozler onune serer. "Cikarandir..." bazen ruh
nurunun istila etmesini saglayarak kalp dirisini nefis olusunden
"gikarandir..." Bazen hevanm ve nefsin sifatlannin istilasma ugramasim
saglayarak nefis olusunu de kalp dirisinden gikanr. Onda baki kilar. "I§te
Allah budur..." hallerinizi degistirmeye ve sizi tavirlanniz iginde
dondurup size galip gelmeye kadirdir. "O halde nasil..." O'ndan yuz
gevirip baska taraflara donersiniz!

"O, sabahi aydmlatandir..." Ruh gunesinin aydinhgmi ortaya


gikanp etrafi aydinlatmasim saglayarak nefis sifatlannin karanhgmi
kalpten uzaklastinr. "...Kilmi§tir..." kalbin karanhgmi kalp igin sukunet
araci kilmistir. Kalp, arkadashk, bazen dinlenmek igin onda sukunet
bulur. Ya da bedensel kuvvetlerin iskan ettikleri, kansikhklardan
kurtulup istikrar bulduklan bir mesken kilmistir. Ruh gunesi ve kalp ayi,
serefli ve baki varhklardan sayihrlar. Ya da hallere ve vakitlere gore ilmi
agidan bu ikisi esas almir. "I§te bu, Aziz olan... Allah'm takdiridir."

370. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Allah'in bu takdiri gergeklestirmeye gucu yeter. "Pek iyi bilen..." ortaya


gikip inkisaf etme, ya da onlarla ortunup perdelenme hallerini bilir.
Bazen ikisiyle ve ikisinden perdelenmek suretiyle celalinin perdeleri
gerisinde azizdir. Bazen tecelli edip ikisini kahretmesi ve yok etmesiyle
azizdir. Hikmeti uyannca yaptigini bilir.

" O... sizin igin yildizlan yaratandir." Duyu yildizlanni yaratandir


" ...karanliklarda kendileri He yol bulasmiz diye..." beden karalannda
gegim maslahatlanna ve kalp denizlerinde de ilimlere ulasmak suretiyle.
"Gergekten biz... ayetleri geni§ geni§ agikladik." Ruh, kalp ve duyulan
"bilen bir toplum igin" agikladik. Qunku "O, sizi bir tek nefisten
yaratandir." kiilli nefisten. " Bir kalma yeri..." zuhur halinde beden
arzmda bir kalma yeri, " bir de emanet olarak konulacagmiz yer vardir."
fena halinde zat cemi aynmda... "...Aynntili bir §ekilde agikladik."
Nefsin zuhuru, kalmasi ve emanet edilmesi ayetlerini "anlayan bir
toplum igin" kalplerini aydinlatmak ve anlayislanni berraklastirmak
suretiyle agikladik.

99- O, sema'dan (gokten) su indirendir. i§te biz her ge§it bitkiyi


onunla bitirdik. O bitkiden de kendisinde ust uste binmi§ taneler
bitirecegimiz bir ye§illik; hurmanm tomurcugundan sarkan salkimlar;
uzum baglan; bir kismi birbirine benzeyen, bir kismi da benzemeyen
zeytin ve nar bahgeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve
olgunla§tigi zaman her birinin meyvesine bakm! Ku§kusuz butun
bunlarda inanan bir toplum igin ibretler vardir.

100- Cinleri Allah'a ortak ko§tular. Oysa ki onlari da Allah yaratmi§ti.


Bilgisizce O'na ogullar ve kizlar yaki§tirdilar. Ha§a! O, onlarm ileri
surdugu vasiflardan uzak ve yucedir.

101- O, semavat'm (goklerin) ve arz'm (yerin) e§siz yaraticisidir.


O'nun e§i olmadigi halde nasil gocugu olabilir! Onun e§i yoktur. Her §eyi
O yaratmi§tir ve her §eyi hakkiyla bilen Aliym O'dur.

"O... indirendir..." ruh semasmdan ilim suyunu... " Her ge§it bitkiyi
onunla bitirdik..." her ahlak turunu ve her erdemi onunla ortaya
gikardik. "...Meydana getirdik..." ilim ve ahlak aracihgiyla nefis
yesilligi
heyetini, guzel ve alimh sus gibi bitkiler var ettik. " ...Cikannz..." bu
heyetten ve bu taze ve parlak nefisten birbirine terettup eden serefli,

EN'AM SURESi • 371

memnun birakan ameller, dogru niyetler gikannz; bunlar kalbin gug


kaynaklandir. Akil hurmahgindan ve taalluklannin goz ahciligmdan
marifetler ve hakikatler meydana getiririz ki bunlar elini uzattigmda
yakalayiverecegin yakmhktadir. Qunku ruh nuruyla aydmlanip zuhur
etmislerdir. Sanki apagik bedihi gergeklerdirler. "Uzum baglan..." haller,
zevkler, ozellikle kalbi muhabbet turleri yesertiriz ki, sirasi ve halis
suyu
sarhos edicidir. Tefekkur zeytini ve dogru tevehhum nanni yetistiririz ki
bunlardan maksat serefli himmetler ve guzel, hayranlik uyandinci
azimetlerdir. "...Benzeyen..." bunlann bir kismi birbirlerine benzerler.
Akletmeler, tefekkurler, marifetler, hakikatler, ameller, niyetler ve zat
ve
sifat sevgisi gibi. " ...Benzemeyen..." bir kismi da birbirlerine
benzemezler. Ameller esligindeki sevgi turleri gibi. Veya mertebeleri,
gugleri, zaaflan, belirginlikleri veya gizlilikleri bakimmdan birbirlerine
benzerler yahut bunlann tumunde birbirlerine benzemezler. "Meyve
verirken . . .her birinin meyvesine bakm!" Suluk sirasmda ve halin
baslangicmda denetleyerek gozetin ve gozetmeniz, bu meyvelere
bakarken lezzet aldigmiz gibi lezzet ahci olsun. "Ve olgunla§tigi
zaman..." huzura vasil oldugu zaman kemalini gozetleyin. "Ku§kusuz,
butun bunlarda inanan bir toplum igin ibretler vardir." Ameli imanla
inanan, bu ayetleri ve saydigimiz halleri kesin ve puruzsuz bir inangla
benimseyen kimseler igin ibret dersleri vardir.

"Cinleri Allah'a ortak ko§tular..." Vehim ve hayal cinlerini Allah'a


ortak ko§tular; onlara itaat ettiler, emirlerine boyun egdiler. Halbuki,
onlan yaratanm Allah oldugunu biliyorlar. §u halde nasil Allah'tan
ba§kasma ibadet ediyorlar? "0'na...yaki§tirdilar..." tamamen iftira
olarak uydurdular "ogullar..." akillardan ogullar isnat ettiler ve
"kizlar..."
nefislerden kizlar yaki§tirdilar; onlann tipki O'nun gibi muessir ve
mucerret olduklanna, O'ndan dogduklanna inandilar "bilgisizce..."
onlann Allah'm isimleri ve sifatlan olduklanni, ancak O'nunla muessir
olabildiklerini bilmeden... "Ha§a!...0, yucedir..." Allah, mucerret, ozel
bir taayyunle belirginlesmis mahsus ve taayyun etmis varhklardan biri
olmaktan, kendisinden mucerret akillardan ve nefislerden olusan
varliklann kendisinden sadir olmasmdan munezzehtir, uludur "onlann
ileri surdugu vasiflardan..." buyuktur, yucedir.

372. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"O, goklerin (semanm) ve yerin (arzm e§siz yaraticisidir..." ruhlar


alemi semasmda ve bedenler alemi arzmda esi ve benzeri yoktur.
" O'nun... gocugu nasil olabilir?" bir sey nasil O'na benzeyebilir? "esi
olmadigi halde..." ...Cunku es, ancak turdeslikten, benzerlikten
kaynaklanir. O, higbir seyin turdesi, hemcinsi degildir. Higbir seyin
turdesi, hemcinsi olmadigma gore, higbir sey O'na benzemez.
Dolayisiyla, kendisinden dogan bir benzeri de olamaz. "her §eyi O
yaratmistir." Zatmda taayyun edecek sekilde tahsis etmesi ve kendi
varligiyla var kilmasi suretiyle yaratmistir her seyi. Yoksa higbir sey
O'nun gibi var degildir. "O, her seyi hakkiyla bilendir..." ilmi akillan,
nefisleri ve baska seyleri ihata eder, tipki varligi her seyi ihata ettigi
gibi.
Her sey, O'nun tarafmdan ihata edilmistir. Higbir sey O'nun ilmini ihata
edemez. Ancak O'nun ilmiyle bilinir, anca O'nun varligiyla var olunur.
Higbir sey O'na benzemez. Cunku varhklar kendi nefisleri itibariyle
yokturlar. Yok olan bir sey mutlak varhga nasil benzesin?!

102- i§te Rabbiniz Allah O'dur. O'ndan ba§ka Hah yoktur. O, her
§eyin yaraticisidir. Oyle ise O'na kulluk edin, O her §eye vekildir
(guvenilip dayanilacak tek varlik O'dur).

103- Gozler O'nu goremez; halbuki O, gozleri gorur. O, e§yayi pek


iyi bilen, her §eyden haberdar olandir.

104- (Dogrusu) size Rabbiniz tarafmdan basiretler (idrak kabiliyeti)


verilmi§tir. Artik, kirn hakki gorurse faydasi kendisine, kim de kor olursa
zaran kendinedir. Ben uzerinize bekgi degilim.

105- Boylece biz ayetleri genis genis agikliyoruz ki, " Sen ders
aim i §s in" desinler de biz de anlayan toplum igin Kur'an'i iyice
agiklayalim.

106- Rabbinden sana vahyolunana uy. O'ndan ba§ka Hah yoktur.


Musriklerden yuz gevir.

107- Allah dileseydi, onlar ortak kosmazlardi. Biz seni onlarm


uzerine bir bekgi kilmadik. Sen onlarm vekili de degilsin.

108- Allah'dan ba§kasina tapanlara (ve putlarma) sovmeyin; sonra


onlar da bilmeyerek Allah' a soverler. Boylece, biz her ummete kendi
i§lerini cazip gosterdik. Sonunda donu§leri Rablerinedir. Artik O ne
yaptiklarmi kendilerine bildirecektir.

EN'AM SURESi • 373


"l§te..." essiz yaratici, benzersiz ve bu sifatlann tumune sahip
"Rabbiniz Allah O'dur... Ba§ka Hah yoktur" varhkta, ancak " O ..."
vardir. Yani cem itibariyle O'ndan baska mevcut yoktur. "O, her §eyin
yaraticisidir." Sifatlarimn tafsilati itibariyle. Oyleyse ibadeti sirf O'na
has
kill n. Yani butun sifatlarla mevsuf varligi O'na tahsis edin. Ki Allah
O'dur, Ondan baskasi dep. "O her §eye vekildir." Yani kulluk
sunulmayi, her seyi yaratip varhgmi baslatandan baskasi hakketmez.
Bunun yanmda O, her seyin vekilidir, her seyi korur, yonetir, nziklarma
ve muhtag olduklan seylere iletir, ta ki kendilerine sonradan eklemlenen
kemal derecesine ulasmcaya kadar. "Gozler O'nu goremez..." gozler
O'nu ihata edemez. Cunku O, latiftir, gozlerin idrakinden yucedir. Gozler
kendilerini goremezken O'nu nasil gorsunler? Kaldi ki gozlerin isigi da
O'ndandir. "Halbuki O, gbzleri gorur." Cunku O her seyi kusatmistir ve
gormesi latiftir.

"Size Rabbiniz tarafmdan basiretler verilmi§tir." apagik ayetler


verilmistir. Bundan maksat da sifatlarimn tecellilerinin suretleridir, ki
kalplerin basiretlerinin nurlandir bunlar.

Basiret, kalbin gormesini saglayan bir nurdur. Tipki basar, gozun


gormesini saglayan isik oldugu gibi. "Artik kim . . .gorurse . . ." yani bu
basiret aracihgiyla goren biri olursa gormesinin ve hidayetinin faydasi
kendi nefsinedir. Kim de bundan perdelenirse, perdelenmesinin neden
oldugu zarar baskasma gegmez, sadece kendisine yonelir. "Ben
uzerinize bekgi degilim..." size kontrol eden, sapikhktan koruyan bir
denetgi degilim. Bilakis, koruyucu olan Allah'tir, sizi ve amellerinizi
koruyan O'dur.

"Allah dileseydi, onlar ortak ko§mazlardi." Yani, meydana gelen bir


sey, ancak Allah'm dilemesiyle meydana gelir. Hig kuskusuz, sirke
girmelerine on ayak istidatlan, babalarm egitimi ve gelenekler gibi sirke
surukleyen sebepler de Allah'm iradesiyle meydana gelirler, aksi
takdirde boyle bir sey olmazdi. Eger buna inanirlarsa, bu, Allah'm
hidayet etmesiyledir, yok eger inanmazlarsa, o zaman sen bu durumu
nefsine agirhk yapma. "Biz seni onlarm uzerine bir bekgi kilmadik." sen,
onlan sapikhktan koruyan bir bekgi degilsin. "Sen...degilsin." Sen,
onlarm iman etmeleri igin baslarma dikilmis bir bekgi de degilsin. Bu
durum, az sonra onlan elestirmek maksadiyla dile getirilen gergeklerle

374. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

de gelismez: "Putperestler diyecekler ki: Allah dileseydi ortak


ko§mazdik." (Enam, 148)... Qunku bu sozu inat olsun diye soyluyorlar.
Bunu gerekge yaparak iman etme onerisini savmak istiyorlar, inanarak
degil. Dolayisiyla, onlarm bu sozu, ozu itibariyle dogru da olsa, onlar bu
baglamda yalancidirlar, Resulu yalanlayanlardirlar.

Eger dogru sozlu olsalardi, muminlerin tevhidinin, ayni sekilde


butun dinlerin de Allah'm iradesiyle oldugunu bilirlerdi, inat etmezlerdi,
higbir mumine dusmanhk etmezlerdi. Eger, meydana gelen her seyin
Allah'in iradesiyle meydana geldigini bilselerdi, musrik olarak kalmaz,
muvahhit olurlardi. Ama onlar, yalanlama ve inatgihk etme maksadiyla
bu sozu sdylemislerdir. Maksatlan, sirkten vazgegmelerinin mumkun
olmadigim ispat etmektir. Bu yuzden yuce Allah bu sozlerinden dolayi
onlan ayiphyor, gunku ozu itibariyle boyle degildir ve onlar Allah'm
dilemesinin nasil oldugunu da bilmiyorlar. Yani Allah'm iradesinin,
gegmiste sirk kosmalan, simdi de iman etmemeleri yonunde oldugunu
bilmiyorlar. Qunku iglerindeki herkesin kalbi muhurlenmis degildir.
Bunun kaniti da iglerinde bazi kimselerin iman etmis olmasidir. O halde,
bazilannin imana ve tevhide yatkm olduklan halde geleneklerle,
atalanndan gordukleri uygulamalarla perdelenip sirk kosmus olmalan
pekala mumkundur.

Bunlar uyanyi duyduklan, tevhid ayetlerini gordukleri zaman Hakk'a


sevkle yonelebilir, perdeleri kalkabilir ve tevhide inanabilirler. Bu
yuzden, yuce Allah, soyledikleri o sozden dolayi onlan kmiyor ve
Allah'm daimi surette kendilerinden bunu istedigine iliskin delil ortaya
koymalarim istiyor. Bu arada kendilerinden onceki topluluklarm
akibetlerine dikkat gekerek onlan uyanyor. Ki iginde en kuguk bir istidat
kirmtisi kalan biri varsa iglerinde, delili gurutuldugu, ortaya surecegi
delil
olmadigi, kendinden onceki inkarcilarm korkung akibetlerine dikkat
geken uyanyi duydugu zaman perdesi kalksm, kalbi yumusasm ve iman
etsin. Bu da kuskusuz, Allah'm muvaffak kilmasi, lutfetmesidir. Qunku,
hikmet alemi sebeplere dayanir. Ama reddedilmis, kalplerinin uzerine
muhur vurulmus bedbahtlardan olan kimse, ta bastan itibaren bu
gagnya basmi kaldinp bakmaz, kulak vermez.

109- Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarma dair


kuvvetli bir §ekilde Allah' a and igtiler. De ki: Mucizeler ancak Allah
katmdandir. Ama mucize geldiginde de inanmayacaklannin farkmda
misimz?

EN'AM SURESi • 375

110- Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onlarm


gonullerini ve gozlerini ters geviririz. Ve on Ian saskm olarak azgmliklan
igerisinde birakinz.

111- Eger biz onlara melekleri indirseydik, oluler de onlarla


konussaydi ve her seyi toplayip karsilanna getirseydik, Allah
dilemedikge yine de inanacak degillerdi; fakat goklan bunu bilmezler.

"Kendilerine bir mucize gelirse....kuvvetli bir §ekilde Allah'a and


(yemin) igtiler." ... Mucize istediler ve apagik delillere arkalanni
donduler. Qunku duyularla ve maddi degerlerle perdelenmislerdi.
Dolayisiyla, hikmet esash davet, davayi delillerle ispat etme yontemi,
akh basmda olan istidat sahibi kimseler uzerinde etkili ve basanh oldugu
gibi, onlar uzerinde etkili ve basanh olmadi. "De ki: Mucizeler..."
gergeklesmesini istedikleri mucizeler, kudret aleminden gelir, ancak
O'nun katindan kaynaklanir. "farkinda mismiz?" mucizeler geldiginde
de inanmayacaklarim biliyor musunuz?! Yani, ben onlan sizden daha iyi
bilirim; onlar mucizelere de inanmazlar. Ya da, mucize geldiginde
onlarm iman edeceklerini nereden biliyorsunuz? Belki de mucizeler
geldiginde onlara inanmazlar! Allah bir kimsenin inanmasmi irade
etmedigi zaman, istedigi mucize geldiginde, onun kalbini ve gozunu ters
yuz eder. Boyle bir kimse, mucize inmesi durumunda inanacagmi ileri
siirdiigu halde, mucize geldiginde "bu buyudur" der ve iman etmez.
Tipki mucizenin gelmesinden once iman etmedigi gibi. Yiice Allah onu
nefsinin sifatlanyla zuhur etmesi hali iginde, onlarla perdelenmis olarak
birakir. Bu yuzden, ikinci ayetin sonunda "Allah dilemedikge yine de
iman edecek degillerdir." Yani iman etme istidadma sahip kimse,
makul olani anlar, delili kavrar, Allah'm hidayetinden kaynaklanan en
basit bir nur ile basiret agihr ve en kuguk bir sebeple iman eder. Fakat
iman etme istidadma sahip olmayan ve kendisinde boyle bir istidat
yaratilmayan kimse olaganustu ya da olagan turn ayetleri gorse de,
bunlann onun uzerinde en kuguk bir etkisi olmaz.

"Fakat goklan bunu bilmezler..." iman etmenin Allah'm dilemesiyle


oldugunu, mucizelerle olmadigim bilmezler. Ashnda mucize gormekten
kaynaklanan bir imanm degeri de olmaz. Boyle bir iman salt maddi bir
olguyu kabul etmekten, dil ile ikrar etmekten ibaret olabilir. Kalpte buna
dair en kuguk bir anlam kirmtisi yer edinmeyebilir. Tipki Samiri'nin

376. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

adamlannin inanmasi gibi. iman ise ancak kalp ile olan bir seydir.
Nitekim, yiice Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Bedeviler "inandik"
dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama " boyun egdik" deyin. Henuz
iman kalplerinize yerle§medi." (Hucurat, 14)

112- Boylece biz, her Nebiyye insan ve cin seytanlarmi du§man


kildik. (Bunlar), aldatmak igin birbirlerine yaldizli sozler fisildarlar.
Rabbin dileseydi onu da yapamazlardi. Artik onlan uydurduklan §eylerle
ba§ ba§a birak.

113- Ahirete inanmayanlarm kalpleri ona (yaldizli soze) kansin,


ondan ho§lansmlar ve i§ledikleri sugu i§lemeye devam etsinler diye
(boyle yaparlar).

114- (De ki): Allah'tan baska bir hakem mi arayacagim? Halbuki


size Kitab'i agik olarak indiren O'dur. Kendilerine Kitap verdigimiz
kimseler, Kur'an'm gergekten Rabbin tarafmdan indirilmi§ oldugunu
bilirler. Sakin §upheye du§enlerden olma!

"Boylece biz, her Nebiye . . .du§man kildik." ...Ruhlann


mertebelerinin tertip duzeni, en berrak ve en nurlu istidatlann karsismda
en bulanik, en karanhk ve en uzak istidatlann olmasmi gerektirmektedir.
Bu da her Nebiynin bir dusmanimn olmasmi kagimlmaz kilmistir. Qunku
aralannda hakiki anlamda bir zithk vardir. Nebiynin karsismda bir
dusmanm olmasmm yaran sudur: Nebiy igin istidadi itibariyle takdir
edilen kemal, ancak yardim isteme sevgisi gucuyle uzerinde zuhur
edebilir. Dusmanm Nebiye yonelik kahn da, onun aracihgiyla nefsinin
kinlmasi, asagilanmasi ve kugumsenmesi igindir. Nebiy, dusmanimn
karsithgi sayesinde bu makamda sebat eder, nefisten ve lezzetlerinden
yuz gevirme hususunda ustun bir direnis sergiler. Dusmanla ugrastigi
igin nefsinin farkmda bile olmaz. Bu da hamiyetin yuksekliginden ve
fazilete yonelik hirsm gucunden ileri gelir. Ki dusmam bununla kahreder,
bununla hayvani ve seytani giysilerden kagmir. Kendisini makammdan
ve munasebetinden uzaklastirmasindan sakmir. Boylece tan
edilmesine, tahkir edilmesine ve asagilanmasina firsat vermez. Nitekim
Hz. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Higbir nebiy benim gektigim
eziyeti gekmemi§tir." Qunku hig kimsenin kemali onun kemalinin
duzeyinde degildir. Dolayisiyla, bu kemalin fiiliyat gikanlmasina iliskin
sebeplerin de daha guglu olmasi gerekir. Qunku Hz. Resulullah (s.a.v.)

EN'AM SURESi • 377


nefsin sifatlanndan ve adetlerinden son derece uzaktir. "Ahirete
inanmayanlarm kalpleri ona kansm." Baglantilan ve munasebetleriyle
perdelenmis olanlar ona meyletsinler diye. "Ondan hoslansmlar..." ona
karsi sevgi besledikleri igin ondan razi olsunlar diye. Boylece
azginhklan daha da guglenir ve birbirlerine yardim ederler. iglerindeki
kotulukler fiiliyata geger, azginhklan ve Resulullaha yonelik saldinlan
daha da artar. Dolayisiyla, Resulullah'm kemali guglenir ve bunun
sebebiyle de muminlerin duygulan ve etkenleri de harekete geger.
Cunku onlann Resulullahla munasebetleri vardir. Bu yuzden hamiyetleri
kabanr, Resulullaha yonelik sevgileri artar, Ona daha fazla yardim
etmeye baslarlar. Bunun neticesinde onlann da kemalleri disanya
yansir. Resulullah da onlardan gug bulur. Nitekim soyle denmistir:
"§eyhlerin sohretinin ve muritlerinin goklugunun sebebi, munkirlerin
onlara yonelik said in landi r."

115- Rabbinin sozu, dogruluk ve adalet bakimindan


tamamlanmi§tir. O'nun sozlerini degi§tirecek kimse yoktur. O i§itendir,
bilendir.

116- Arz'da (yeryuzunde) bulunanlarm goguna uyacak olursan, seni


Allah'm yolundan saptinrlar. Onlar zandan ba§ka bir §eye tabi olmaz,
yalandan ba§ka soz de soylemezler.

117- Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapani en


iyi bilendir. O, dogru yolda gidenleri de iyi bilendir.

118- Allah' in ayetlerine inaniyorsaniz, uzerine O'nun adi anilarak


kesilenlerden yeyin.

119- Uzerine Allah'm adi anilip kesilenden yememenize sebep ne?


Oysa Allah, garesiz yemek zorunda kaldiginiz di§mda, haram kildigi
§eyleri size agiklami§tir. Dogrusu birgoklari bilgisizce kendi kotu
arzularma uyarak saptiriyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi asanlari gok
iyi bilir.

120- Gunahm agigini da gizlisini de birakm! Cunku gunah


i§leyenler, yaptiklarmin cezasmi mutlaka gekeceklerdir.

121- Uzerine Allah'm adi amlmadan kesilen hayvanlardan yemeyin.


Ku§kusuz bu buyuk gunahtir. Gergekten §eytanlar dostlarma, sizinle
mucadele etmeleri igin telkinde bulunurlar. Eger onlara uyarsaniz
§uphesiz siz de Allah' a ortak kosanlar olursunuz.

378. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

122- Olu iken dirilttigimiz ve kendisine insanlar arasmda


yuruyebilecegi bir i§ik verdigimiz kimse, karanliklar iginde kalip ondan
hig gikamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! Iste kafirlere yaptiklari
boyle suslu gosterilmi§tir.

"Rabbinin sozu, dogruluk ve adalet bakimmdan tamamlanmi§tir."


Ezelde, Musluman olanm Musluman olmasi, kafir olanm kafir olmasi,
birini sevenin sevmesi ve birine dusmanhk edenin dusmanhk etmesi
seklinde hukme baglayip takdir ettigi yargisi kesin bir yargi, dogru bir
hukum, realiteye uygun, her soz ve her kemal munasebetiyle adil bir
hukumdur. Soz ve kemalin sadir oldugu kimsenin haline uygundur ve bu
halin gerektirdigi bir durumdur. " ...Degi§tirecek kimse yoktur." ezeli
hukumlerini kimse degistiremez. "O i§itendir..." izhar ettikleri takdir
edilmis soz ve fiilleri isitir. "Bilendir..." gizlediklerini bilir.
"Yeryuzunde
bulunanlarm goguna..." dunyaya, nefis alemine ve tabiata meyletmek
suretiyle sufli cihette bulunanlarm goguna uyacak olursan "seni Allah 'in
yolundan saptinrlar." Suslerini sana gekici gostermek, iginde
bulunduklan hayat tarzma seni davet etmek isterler. "Onlar zandan
baska bir §eye tabi olmaz." Qunku nefis makammda, vehimlerle ve
hayallerle yakini inangtan (imandan) perdelenmislerdir. "Onlar ancak..."
suretlerden hareketle anlamlar, dunyadan hareketle ahiret hakkmda
tahmin yuruturler; ahiret hallerini, Hakk'm zatmi ve sifatlanni dunya
halleri, kendi zatlan ve sifatlan gibi degerlendirirler, bu yuzden de sirke
duserler. Bunun neticesinde de bazi haramlan helal sayarlar. "
...Yiyin..." bu ifadeyle baslayan ayetin anlami, Maide suresinde yer
alan ilgili ayetin anlamina benzedigi igin okuyucu tarafmdan
bilinmektedir. Burada ayni konunun yeniden gundeme getirilmesinin
nedeni sapiklara itaat etmenin, onlara tabi olmanm nehyedilmesidir.
"...Gunahm agigim..." bedenin organlannda zuhur eden kotu amelleri
ve sozleri, "gizlisini..." bozuk inanglan ve batil kararlan birakin! "Olu
iken..." cehaletle olu iken. Bundan maksat, nefis ve nefsin sifatlanyla
perdelenmesi halidir. "Dirilttigimiz..." ilimle ve Hak sevgisiyle ya da
sifatlanmizm tecellileriyle sifatlanndan olusan perdeleri agmakla
dirilttigimiz, "bir i§ik verdigimiz..." hidayetimizden ve ilmimizden bir
nur
bahsettigimiz ya da sifatlanmizdan bir nur verdigimiz yahut da
mertebesine gore bizim zatimizla kaim olusu itibariyle kendimizden bir
nur verdigimiz kimse, sifati su sozde agiklanan kimse gibi midir? Yani

EN'AM SURESi • 379

nefsinden ve nefsinin sifatlanndan ve de fiillerinden olusan karanhklar


iginde olup oradan gikamayan kimse gibi midir? "iste... boyle suslu
gosterilmistir." perdelenmislere amelleri boyle suslu gosterilmis ve bu
yuzden amelleriyle perdelenmislerdir.

123- Boylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmalan


igin, gunahkarlarmi liderler yaptik. Onlar yalniz kendilerini aldatirlar,
ama farkmda olmazlar.

124- Onlara bir ayet geldiginde, Allah'm resullerine verilenin benzeri


bize de verilmedikge kesinlikle inanmayiz, dediler. Allah, risaletini kime
verecegini daha iyi bilir. Sug i§leyenlere, yapmakta olduklari hilelere
kar§ilik Allah tarafmdan a§agilik ve getin bir azap eri§ecektir.

125- Allah kimi dogru yola iletmek isterse onun kalbini islam'a agar;
kimi de saptirmak isterse goge gikiyormu§ gibi kalbini iyice daraltir.
Allah inanmayanlarm ustune i§te boyle murdarlik verir.

"Boylece biz, her kasabada... yaptik." Nebiylerin yuceltilmesi ile ilgili


olarak zikredilen hikmetten dolayi her kasabada, ayni sekilde bedenden
ibaret olan insanm varhk memleketinde "gunahkarlarmi liderler"
kotulukleri israrla emreden nefsin kuvvetlerinden gunahkarlan liderler
yaptik. "oralarda bozgunculuk yapmalan igin..." kalbi saptirmak, fitneye
dusurmek ve azdirmak suretiyle bozgunculuk yapsinlar diye. "Onlar
ancak kendilerini aldatirlar." Ancak kendilerine tuzak kurarlar. Cunku
tuzaklannin sonu kendi aleyhlerine doner. §6yle ki: Aletlerin ve
sebeplerin yitip gitmesi atesiyle heva cehenneminde, lezzetlerden ve
sehvetlerden yoksunluk atesinde yanarlar. Aynca beden harap olup,
ahiret yurdunda yeniden dirilis gergeklesince kaybettikleri cismani
aletleri en girkin surette ve en kotu halde yeniden karsilanna gikar.

"Onlara bir ayet geldiginde..." kalbi bir sifattan bir ayet, yaratihs
melekesi heyetinden bir nurun panldayisi veya bir ilim ve hikmet yahut
ruhtan bir feyiz geldiginde , yuz gevirmek suretiyle onu inkar ederler,
vehim ve hayalden akhn ve fikrin idraklerine benzer idrakler, tahayyuli
terkipler ve vehmi mugalatalar temenni ederek bunlar aracihgiyla hak
burhanlardan yuz gevirirler ki bunlara iman edip benimsesinler. "Allah,
risaletini kime verecegini daha iyi bilir." Onu ancak heyulani
maddelerden soyutlanmis ruhani kuvvetlerden layik olan yere tevdi
eder. "Sug isleyenlere... eri§ecektir." Perdelenmislikleri ve tuzak

380. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

kurmalan, hidayete kabiliyetleri olanlan saptirmalan veya saf kalpleriyle


iman edenleri yoldan gikarmalan nedeniyle "Allah tarafmdan a§agilik"
ilisecektir. Kudretleri tukenecek ve bedenin harap olmasiyla kiskivrak
yakalanacaklardir. "Qetin birazap" erisecektir. Yani varoluslarma uygun
olan seylerden yoksun kalacaklardir. Cismani ahirette kendilerine uygun
olmayan seylere ulasacaklardir. Butun bunlarm sebebi hileler kurarak
bozgunculuk yapmalandir.

"Allah kimi dogru yola iletmek isterse..." bu kuvvetlerden kimi akla


uymaya iletirse "onun kalbini . . .agar." Yani onun igin kolaylastmr ve
kalbe doniik yuzunu genisletir, enginlestirir ki nurunu kabul edebilsin,
O'na teslim olmaya elverisli olsun. " Kimi de saptirmak
isterse... kalbini..." ona da hidayeti zorlastmr, bu amaca ulasmasim
imkansiz kilacak sekilde acizlestirir. "iyice daraltir." karanhk, eksik
istidath, nuru kabul etmede yetersiz yapar. Sanki kalbin nuruyla
aydinlanma istegini sonugsuz birakan, feyiz talebini engelleyen bir mani
varmis gibi. Daha once zikrettigimiz tevili esas aldigimizda anlam bu
sekilde belirginlesir. Ama onceki ayetin zahiri anlammi goz onunde
bulundurursak §u sonuca ula§inz: Allah kimi tevhide iletmek isterse
onun kalbini, Hakk'm nurunu kabul edecek, varhgmi Allah'a teslim
edecek sekilde agar. Yani nefsinin sifatlanndan olusan perdeleri,
kalbinin nefse bakan yuzunun uzerinden kaldinr, boylece Hakk'm
nurunu kabul edecek kadar bir alan agihr. Kimi de saptirmak isterse
onun kalbini iyice daraltir, sikistinr, nefsinin sifatlanni kalbine
musallat
kilar, onun uzerinde baski kurmalarim saglar. "...gikiyormus gibi..." bu
bedensel heyetlerle ruh semasma yukseliyormus gibi. Oysa bedensel
heyetlerle ruh semasma yukselmek mumkun degildir. "Allah... i§te
boyle . . .verir." maddi baghhklarla kirlenme pisligini veya bedensel
heyetlerle azap gorme murdarhgini "inanmayanlann ustune" iste boyle
atar.

126- Bu (din), Rabbinin dosdogru yoludur. Biz, ogut alacak bir


kavim igin ayetleri ayrmtili olarak agikladik.

127- Rableri katinda onlara esenlik yurdu (cennet) vardir.Ve


yapmakta olduklari (guzel) i§ler sebebiyle Allah onlarin dostudur.

EN'AM SURESi • 381


128- Allah, on Ian n hepsini bir araya topladigi gun, "Ey cinler
(seytanlar) toplulugu! Siz insanlarla gok ugra§tiniz" der. Onlarin,
insanlardan olan dostlari ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden
yararlandik ve bize verdigin surenin sonuna ula§tik" derler. Allah da
buyurur ki: Allah'm diledigi harig, iginde ebedf kalacagmiz yer atestir.
Suphesiz, Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

"Bu..." tevhid yolu ve vechi (yuzu) Allah'a teslim etme, "Rabbinin


dosdogru yoludur." Bu yolda higbir sekilde egrilik yoktur. Suret veya
anlam tarafina ya da Allah'dan baskasma nazar etmeye, dolayisiyla
O'na ortak kosmaya meyletmez. "Biz, ogut alacak bir kavim igin ayetleri
ayrmtili olarak agikladik." istidatlanna yerlesmis marifetleri ve
hakikatleri agikladik: onunla dogru yolu bulurlar. " ...Onlara esenlik
yurdu vardir." her turlu eksiklikten ve felaketten, herhangi bir sifatin
zuhur etmesi ve varhk kahntisinin bulunmasi korkusundan yana
selamette olma vardir. "Rableri katmda..." sifatlannin veya zatinin
huzurunda. Suluklan esnasinda gergeklestirdikleri kalbi ve bedensel
amelleri sonucu hadisliklerin (sonradan olus hallerinin) fena
bulmasindan sonra ebedi beka ile onlan guvende kilar.

"...Bir araya topladigi gun." Mutlak cem ayni gununde "hepsini..."


topladigi zaman soyle deriz: "Ey cinler toplulugu!" nefsani kuvvetler
cinleri! "Siz insanlarla gok ugrastmiz..." zahiri duyu ve azalarla veya
insani suretlerle ugra§tiniz; onlan size tabi kilmaya, size itaat
etmelerini
saglamaya gahstmiz. Telkinlerde bulundunuz, dunyevi nimet
kirintilanni, cismani lezzetleri onlara suslu gosterdiniz. Kulaklanna
gunahlan fisildadiniz. "Onlarin insanlardan olan dostlari... derler..."
cinleri dost edinen insanlar " Ey Rabbimiz! Biz birbirimizden
yararlandik." Cem suretinde oburunden istifade etti. "ve bize verdigin
surenin sonuna ula§tik." Olume veya cismani olarak en girkin surette
ve en kotu biryasayisla ahirete vardik. "Allah buyurur ki:...ate§tir."
s\z\n
yeriniz lezzetler mahrum olma ve elem duyma atesidir. "iginde ebedi

kalacagmiz yer " ancak "Allah'm diledigi" vakit "harig..." azabmizm

hafiflemesini dilemesi harig. Ya da iginizde azabmm sebebi inancmda


koklesmis sirk olmayan kimsenin kurtulmasi harig. " Suphesiz Rabbin
hikmet sahibidir." Hikmet uyannca, ancak sizin kazandigmiz
nefislerinizin heyetleriyle size azap eder. " Bilendir..." inancmdan dolayi
azap gormesi ve dolayisiyla azabmm devam etmesi gerekenleri bilir
veya amellerinin kotu heyetlerini bilir ve buna gore ona azap eder, sonra
da bu azaptan kurtanr.

382. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

129- i§te boylece i§ledikleri gunahlardan oturu zalimlerin bir kismmi


diger bir kismmin pesine takariz.

130- Ey cin ve insan toplulugu! Iginizden size ayetlerimi anlatan ve


bu gunle karsilasacagmiza dair sizi uyaran Resuller gelmedi mi! Derler
ki: "Kendi aleyhimize §ahitlik ederiz." Dunya hayati onlan aldatti ve kafir
olduklanna dair kendi aleyhlerine §ahitlik ettiler.

131- Hakikat §udur ki: Halki habersizken, Rabbin haksizlik He


ulkeleri helak edici degildir.

132- Herkesin yaptiklari i§lere gore dereceleri vardir. Rabbin onlarm


yaptiklarmdan habersiz degildir.

133- Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. Dilerse sizi yok eder ve sizi
ba§ka bir kavmin zurriyetinden yarattigi gibi sizden sonra yerinize
diledigi bir kavmi yaratir.

134- Size vaat edilen mutlaka gelecektir; siz bunu onleyemezsiniz.

135- De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapm! Ben de yapacagim!


Yurdun (dunyanm) sonunun kimin lehine oldugunu yakinda bileceksiniz.
Gergek §u ki, zalimler iflah olmazlar.

136- Allah'm yarattigi ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayinp


zanlarmca, bu Allah'a, bu da ortaklarimiza (putlarimiza) dediler.
Ortaklari igin ayrilan Allah'a ulasmiyor, fakat Allah igin ayrilan
ortaklarma ula§iyor! Ne kotu hukum veriyorlar?

137- Bunun gibi ortaklari, mu§riklerden goguna gocuklarmi


(kizlarmi) oldurmeyi ho§ gosterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem
de dinlerini kanstinp bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardi.
Oyle ise onlan uydurduklari He ba§ basa birak!

138- Onlar sagma dusuncelerine gore dediler ki: "Bu (tanrilar igin
ayrilan) hayvanlarla ekinler haramdir. Bunlan bizim diledigimizden
ba§kasi yiyemez. Bunlar da binilmesi yasaklanmi§ hayvanlardir."
Birtakim hayvanlar da vardir ki, (Allah boyle emrediyor diye) O'na iftira
ederek uzerlerine Allah' in adini anmazlar. Yapmakta olduklari iftiralari
yuzunden Allah onlan cezalandiracaktir.

139- Dediler ki: "Su hayvanlarm kannlarmda olanlar yalniz


erkeklerimize aittir, kadmlanmiza ise haram kilmmi§tir. Sayet (yavru)
610 dogarsa, o zaman (kadin erkek) hepsi onda ortaktir." Allah bu
degerlendirmelerinin cezasmi verecektir. Suphesiz ki O hikmet sahibidir,
hakkiyla bilendir.

EN'AM SURESi • 383

140- Bilgisizlikleri yuzunden beyinsizce gocuklanni oldurenler ve


Allah'in kendilerine verdigi rizki, Allah'a iftira ederek (kadmlara) haram
kilanlar, muhakkak ki ziyana ugrami§lardir. Onlar gergekten
sapmi§lardir ve dogru yolu bulacak da degillerdir.

141- Cardakli ve gardaksiz (uzum) bahgeleri, urunleri gesit gesit


hurmalan, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez bigimde zeytin ve
narlan yaratan O'dur. Her bin' meyve verdigi zaman meyvesinden yeyin.
Devsirilip toplandigi gun de hakkmi (zekat ve sadakasini) verin, fakat
israf etmeyin; gunku Allah israf edenleri sevmez.

142- Hayvanlardan yuk ta§iyani ve tuyunden dosek yap i Ian Ian


yaratan O'dur. Allah'in size verdigi riziktan yeyin, seytanm ardina
dusmeyin; suphesiz o sizin igin apagik bir dusmandir.

143- (Disi ve erkek olarak) sekiz e§ yaratti: Koyundan iki, kegiden


iki... De ki: O, bunlarin erkeklerini mi, di§ilerini mi, yoksa bu iki
di§inin
rahimlerinde bulunan yavrulan mi haram etti? Eger dogru iseniz bana
ilimle soyleyin.
144- Deveden de iki, sigirdan da iki (yaratti.) De ki: O bunlarin
erkeklerini mi, disilerini mi, yoksa bu iki di§inin rahimlerinde bulunan
yavrulan mi haram kildi? Yoksa Allah'in size boyle vasiyet ettigine sahit
mi oldunuz? Bilgisizce insanlari saptirmak igin Allah'a kar§i yalan
uydurandan kim daha zalimdir! §uphesiz Allah o zalimler toplulugunu
dogru yola iletmez.

145- De ki: Bana vahyolunanda, le§ veya akitilmis kan yahut domuz
eti -ki pisligin kendisidir- ya da gunah i§lenerek Allah'tan ba§kasi adina
kesilmi§ bir hayvandan ba§ka, yiyecek kimseye haram kilmmi§ bir §ey
bulamiyorum. Baskasina zarar vermemek ve smin asmamak uzere kim
(bunlardan) yemek zorunda kalirsa bilsin ki Rabbin bagi§layan ve
esirgeyendir.

146- Yahudilere butun tirnakli hayvanlari haram kildik. Sirtlarmda


yahut bagirsaklarmda ta§idiklan ya da kemige kari§an yaglar harig
olmak uzere sigir ve koyunun ig yaglarmi da onlara haram kildik. Bu,
zulumleri yuzunden onlara verdigimiz cezadir. Biz elbette dogru
soyleyeniz.

384. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

147- Eger seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz genis bir rahmet


sahibidir. Bununla beraber O'nun azabi, suglular toplulugundan
uzaklastinlamaz.

148- §irk kosanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak


ko§ardik ne de atalanmiz. Higbir §eyi de haram kilmazdik. " Onlardan
oncekiler de aym §ekilde (Resulleri) yalanladilar ve sonunda azabimizi
tattilar. De ki: Yanmizda bize agiklayacagmiz bir bilgi var mi? Siz
zandan ba§ka bir seye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan
soyluyorsunuz.

149- De ki: Kesin delil "burhan", ancak Allah'indir. Allah dileseydi


elbette hepinizi dogru yola iletirdi.

150- De ki: Allah §unu yasak etti, diye §ehadet edecek §ahitlerinizi
getirin! Eger onlar sahitlik ederlerse, sen onlarla beraber §ahitlik etme;
ayetlerimizi yalanlayanlarm ve ahiret gunune inanmayanlarm arzularma
uyma. Onlar, Rablerine e§ tutuyorlar.

"I§te boylece . . .zalimlerin bir kismmi diger bir kismmm pe§ine


takanz." Yani bu korkung ve dehsetli tarzda zalimlerin bir kismmi diger
bir kismmm dostu yapanz da kazanglan birbirine uygun ve munasip
olur. Kazang uyumu nedeniyle birbirlerinin siki dostlan olurlar ve birlikte
azapta toplanirlar, yukanda zikrettigimiz cinler ve insanlar gibi. Ya da
bir
kismmi diger bir kismina kazanimlanyla ate§te azap etmekle
gorevlendiririz. " Iginizden . . .Resuller. . ." sizin hemcinsleriniz olan
be§er
resuller gondermedik mi ki? Ya da oteden beri anlattigimiz tevili esas
ahrsak: sizin turunuzden kuvvetler olan akillannizdan resuller
gondermedik mi? Bu sorular, cevaplar ve sahitlikler...tumu de hal diliyle
ve vasiflann izhar edilmesiyle gergeklesir. Tipki sairin dedigi gibi:

Duvar kaziga sormu§: Nigin beni yanyorsun?

Kazik, bana degil gakana sor, demi§.


Aym sekilde ellerin ve ayaklann, fiillerinin heyetlerine uygun
suretlerle sahitlik etmeleri ve bunlarla azap gormeleri de buna ornek
olusturmaktadir. "...§u ki..." buradaki zamir Resullerin gonderilmesine,
ayetlerin agiklanmasina, uyan ve tehditle pekistirilmis kanitm susturucu
ozellikte ortaya konulmasina isarettir. Yani durum bundan ibarettir;
gunku rabbin, haksiz yere, beldelerin haberi olmadan onlan helak
edecek degildir. Bu hikmete uygun olmaz.

EN'AM SURESi • 385

"Herkesin . . .dereceleri vardir." isledikleri amellerden dolayi yakmhk


ve uzakhk olarak belirginlesen farkh dereceleri vardir. "Dilerse sizi yok
eder..." sizin ozunuzu yok eder ve sizin yerinize, rahmetinin bir
gostergesi olarak kendisine itaat eden kimseleri getirir. "Bu..." , yani
temiz olan seylerin onlara haram kihnmasi, isledikleri zulumlere karsihk
onlara verdigimiz bir cezaydi. "Biz elbette dogru soyleyeniz." isledikleri
zulumlerden dolayi kendilerini cezalandirmakla tehdit ederken dogruyu
soyluyorduk.

"Eger seni yalanlarlarsa..." Eger, rabbimizin magfireti genistir,


isledigimiz zulumlerden dolayi bize azap etmez, diye seni yalanlarlarsa
"de ki: Rabbiniz genis bir rahmet sahibidir." , ama gok siddetli bir kahn
da vardir; rahmeti, gazabmi geri gevirmez, "suglular toplulugundan."
Rahmeti, suglular toplulugundan azabi uzaklastirmaz. Bilakis, kimi
zaman kahnni lutuf suretinde, lutfunu da kahir suretinde gonderir.
"Onlardan oncekiler de ayni sekilde yalanladilar..." Onlardan once de
inkarcilar, tamamen bir inat ve azgmhk eseri olarak inkarlanni Allah'in
dilemesiyle irtibatlandirarak Resulleri yalanladilar da inkarlanndan
dolayi azaba dugar oldular. "De ki: Yanmizda bize agiklayacagmiz bir
bilgi var mi?" Eger bu konuyla ilgili bir bilgiye sahipseniz, elinizde bir
kanit varsa agiklaym. Burada onlann "Allah dileseydi biz ortak
ko§mazdik" seklindeki sozlerine isaret ediliyor. Qunkii bu sozii bir
bilgiye dayanarak soylemis olsalardi, muvahhitlerin imam dahil olmak
uzere her seyin ancak Allah'in iradesiyle gergeklestigini bilirlerdi,
inatlasip inkara sapmazlardi. Tarn tersine muminleri dost edinirlerdi. Bir
daha onlarla muminler arasmda aynhk olmazdi.

Omrume and olsun, onlar, bunu bir bilgiye dayah olarak soylemis
olsalardi, miisrik olmazlardi, tarn tersine muvahhid olurlardi. Fakat onlar
bu hususta zanna uydular, goruslerini indi degerlendirme ve tahminlere
dayandirdilar. Sirf yalanlamak ve inatgihk etmek igin. Resullerden
duyduklan seyleri yalanlamak ve Resullerden sakinmadiklarim
ispatlamak igin boyle davraniyorlardi. Qunku onlar nefis makammda
perdelenmis kimselerdir. Onlar nere yakini iman nere? Allah'in
iradesinden nasil haberdar olacaklar? "De ki: Kesin delil, ancak
Allah'mdir." Eger sirkinizi Allah'in iradesiyle irtibatlandirmak seklindeki
zannmiz dogru olsa, bu takdirde muminlere ve sizden baska diger din
mensuplanna karsi elinizde bir delil olmaz. Ciinku bu takdirde her din,
Allah'in dilemesine bagh olarak belirginlesmis olur. Dolayisiyla onlarla

386. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

uzlasmamz ve onlan tasdik etmeniz gerekir. Oysa sizin aleyhinize olan


kesin delil onlan tasdik etmenizin zorunlulugunu ortaya koymaktadir.
Her seyin iradesiyle gergeklestigi Allah'a, iradelerinin higbir etkinligi
olmayan varhklan ortak kostugunuzu ikrar etmeniz gerekir. O halde siz,
ezelde bedbahtlar olarak ongorulmussunuz. Uzakligi ve cezayi
hakkettiginiz. "Allah dileseydi elbette hepinizi dogru yola iletirdi."
Evet,
dogru soyluyorsunuz; lakin Allah sizin kufrunuzu diledigi gibi, dileseydi
hepinizi hidayete de erdirirdi. O halde sizin hidayete ermenizi
dilemedigini nereden biliyorsunuz ki, kufurde israr ediyorsunuz? Bu soz,
iglerinde istidat sahibi olan kimseleri uyandirmaya yonelik tesvik amagh,
heyecanlandinci bir mesajdir ki, onlar uzerinde bakarsm etkili olur da
hidayete ermeleri mumkiin olur, sirkten donup mumin olurlar.

151- De ki: Gelin Rabbin izin size neleri haram kildigmi okuyayim:
O'na higbir seyi ortak kosmayin, ana-babaya iyilik edin, fakirlik
korkusuyla gocuklarmizi oldurmeyin -sizin de onlarm da nzkmi biz
veririz-; kotuluklerin agigma da gizlisine de yakla§maym ve Allah 'in
yasakladigi cana haksiz yere kiymayin! Iste bunlar Allah' in size
emrettikleridir. Umulur ki du§unup anlarsimz.

"De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kildigmi okuyayim..."


Musriklerin, bir seyi haram ya da helal sayarken hevalanna tabi
olduklan sabittir. Qunkii sirk ozu itibariyle hevaya ve seytana kulluk
etmekten ibarettir. Musrikler nefsin sifatlanyla Hakk'm sifatlarmdan
perdelendikleri igin hevayi baslarma onder yapip ona ibadet ettiler, bir
seyi haram ya da helal saymada onun emir ve yasaklanna uydular.
Dolayisiyla burada bir seyi haram ya da helal sayma hususunda Allah'm
emirlerine, nelerin haram ve nelerin helal olduguna iliskin direktiflerine
uyulmasi gerektigi agiklaniyor.

Musriklere yonelik bu agiklama, onlarm temiz seyleri haram


saymalanyla ilgili oldugu igin, burada (gergek) haram sayihyor ki,
(gergek) helal olan seylerin kanitlan olarak algilansmlar. Boylece rezillik
turleri yasaklanmak suretiyle butun erdem turleri belirginlestiriliyor. Bu
baglamda once kuvvetlerin en sereflisi olan kuvve-i nutkiye (akil giicu)
alanmda islenen rezillik nehyediliyor. Qunku akil gucu alanmda islenen
rezillik butun buyuk gunahlann en buyugudur ve diger turn rezillikleri
dogurur. Ama onunla ayni kategoride bulunan hayvani ve yirtici guglerin

EN'AM SURESi • 387

alanmda islenen rezillikler agismdan ayni durum soz konusu degildir.


"O'na higbir §eyi ortak ko§mayin." buyuruyor. Cunku sirk, akil gucunun
gozlemde yanilmasmdan, akh kullanma ve delilleri kavrama hususunda
eksik kalinmasmdan kaynaklanmaktadir. Bunun ardmdan anne-babaya
iyilik hususuna yer veriliyor. Cunku, anne -babanm haklanni bilmek, var
etme ve rububiyet baglaminda Allah'in haklanndan hemen sonra gelir.
Anne-baba, varhk ve terbiye alanmda en yakm iki sebep konumundadir.
Bu baglamda iki vasitadirlar ki yiice Allah, onlan varedicilik ve rabhk
sifatlannin mazhan kilmistir. Bu yuzden "Anne-babaya itaat eden, Allah
ve Resulune itaat etmis olur." buyrulmustur. Anne babaya asi olmak,
sirk gunahmdan hemen sonra gelir. Bir kimse ancak Allah'in haklanni
bilmedigi, O'nun sifatlanni tammadigi zaman anne-babanm haklanni
bilmez. Ardmdan, fakirlik korkusuyla gocuklan oldurmek nehyediliyor.
Cunku fakirlik korkusuyla gocuklan oldurmek, ancak yuce Allah'in her
mahlukun rizkmin sebeplerini yarattigmi, kullann riziklannin O'nun
elinde oldugunu, dilediginin rizkmi genislettigini, dilediginin rizkmi
kistigmi bilmemekten, onulmaz bir korlukten, kader sirnndan
perdelenmis olmaktan ileri gelir. Boyle bir kimse, riziklann, tipki
ecellerin
(yasama surelerinin) takdir edilmesi gibi omurlere gore takdir edildigini
bilmemektedir. Ayette nehyedilen bu rezilliklerin ilki, ancak Allah'in
zatmi bilme hususunda yamlmaktan kaynaklanir. ikincisi, Allah'in
sifatlari hususunda yanilgiya dusmekten, uguncusu O'nun fiilleri
hakkmda yamlmaktan ileri gelir. Bu ug rezilligi, Allah'in zati, sifatlari
ve
fiilleri karsismda ters yuz olmus, onlardan perdelenmis birinden baskasi
islemez. Bu perdelerde rezilliklerin anasi ve esasi konumundadir.

Ardmdan yuce Allah, hayvani giiciin rezilligini agikhyor. Cunku bu


gucun rezilligi daha agik ve daha onceliklidir. Buyuruyor ki:
"Kotuluklere... yakla§maym." Akhn girkin ve igreng gordugu amellere
yaklasmaym. "Agigina da..." umumhanelerde zina etmek,
meyhanelerde igki igmek ve faiz yemek gibi agikga islenen girkin
hayasizhklardan "gizlisine de..." yaklasmaym. Bu girkin hayasizhklan
islemeye yeltenmek, niyet etmek, fiilen girisimde bulunmak ve bunu
gizlemek gibi. Hirsizhk ve diger haramlari gizlice islemek buna ornektir.
Ardmdan yuce Allah vahsi gucun rezilliklerine isaret ediyor: "Allah'in
yasakladigi cana haksiz yere kiymaym." Yani bir cana karsihk (kisas)

388. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ya da kufre girme gibi bir sebep olmaksizin haksiz yere adam


oldurmeyin. ifadenin sonunda "iste bunlar..." zamiri yer ahyor. Yani
nefislerin bu ug rezillik turunden sakmmak "Allah'm size emrettikleridir.
Umulur ki dusunup anlarsiniz." Qunku bunlardan ancak akil sahipleri
sakmir. Bunlan isleyenin akh yok demektir.

152- Rust gagina erisinceye kadar, yetimin malina, sadece en iyi


tutumla yakla§m; olgu ve tartiyi adaletle yapin. Biz herkese ancak
gucunun yettigi kadarmi yukleriz. S6z soylediginiz zaman, yakinlarmiz
dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiginiz sozu tutun. I§te Allah size,
iyice
dusunesiniz diye bunlan emretti.

153- §uphesiz bu, benim dosdogru yolumdur. Buna uyun. (Baska)


yollara uymaym. Zira o yollar sizi Allah' in yolundan ayinr. Iste
sakmmaniz igin Allah size bunlan emretti.

Ardmdan yuce Allah, bu ug rezilligin butun olarak zulum rezilligini


gerektirdiklerini agikhyor ki zulum bu rezilliklerin en buyugu ve
kapsamhsidir. Nitekim, bu kuvvetlerin erdemi ise adaleti gerektirir.
Adalet de bunlann kemal mertebesi ve en kapsamh duzeyidir.
Buyuruyor ki: "Yetimin malina... yaklasmaym." higbir surette yetimin
malina el uzatmaym. "sadece en iyi tutumla yakla§m." Onu korumak ve
uretken hale getirmek gibi en iyi hasletle yakla§m. "Ru§t gagina
eri§inceye kadar..." kendi mahndan yararlanabilecegi olgunluga
eri§inceye kadar. Sakm yetimin malina, yemek ya da kendi ihtiyaglanniz
igin harcamak ve tuketmek maksadiyla yakla§mayin. Bu gok girkin bir
davrani§tir.

Buraya kadar dort rezillik turii butun olarak ve aynntih bigimde


agiklandi. §imdi de dort erdeme uymanm gerekliligi icmali olarak
vurgulaniyor. Qunku rezillikler aynntih olarak agiklandigi zaman,
bunlann ziddi olan erdemlerin aynntih §ekilde agiklanmasina gerek
kalmaz. Bu erdemler butun olarak adalet kavramimn kapsamma
girerler. Dolayisiyla bu erdemler butun yonlerden fiil ve soz olarak
emrediliyor. Buyuruyor ki: "Olgu ve tartiyi adaletle yapin..." yani hem
kendi aranizda hem de halk arasmda mutlak olarak adalet ilkesini
gozetip koruyun. "Soz soylediginiz zaman... adaletli olun." Yani Hak'tan
ba§ka bir §ey soylemeyin. " ...dahi olsa..." hakkmda soz soylediginiz

EN'AM SURESi • 389

kimseler "yakinlanniz..." dahi olsa, onun lehine veya aleyhine soz


soylemeye, arttirma ya da eksiltme yonune gitmeyin. "Allah'a verdiginiz
sozu tutun." Tevhid ve ibadetle sozunuzu yerine getirin. Aynca, ezeli
ahit ve onu izleyen akit gergevesinde Allah He sizin aranizdaki butun
hususlara eksiksiz riayet edin.

Vahdet ve Hakk'a yonelme yolu olan erdemler yolunu izlemek,


suluk etmek, bazilannin "kildan ince kihgtan keskin" seklinde tarif
ettikleri gibi zor ve mesakkatlidir, ozellikle fiiller agismdan son derece
zordur. Bu baglamda ifrat ve tefrite meyletmeden orta gizgiyi tutturmak
gok getindir. Bu yuzden "olgu ve tartiyi adaletle yapm..." denildikten
sonra "biz herkese ancak gucunun yettigi kadarini yukleriz." buyruluyor.
Boylece, bu direktifin bu makamda, butun rezillikleri nehyetme He biitun
erdemleri emretmeyi birlikte igerdigi agiklamyor. Oyle ki konunun cuzi
niteliklerinden higbiri disanda birakilmamis oluyor. Bu yuzden ibni
Abbas (r.a.) soyle demistir: "Bu ayetler muhkemdirler ve semavi
Kitaplann higbirinde bu ayetlerden herhangi biri neshedilmis degildir."
Gerek ehli kitap gerekse diger din ve milletlerin mensuplan ibni
Abbas'm bu gorusunu paylasmislardir. Ornegin Ka'b el-Ahbar soyle
demistir: "Ka'b'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu ayetler
Tevrat'ta yer alan ilk hukumlerdir." "...I§te..." zikredilen bu
rezilliklerin
tumunden sakinmanm ve soz konusu edilen erdemlerin tumuyle
bezenmenin gerekliligini "Allah size emretti..." butun Kitaplarda ve butun
Resullerin dilinden size tavsiye etti. "lyi du§unesiniz diye..." Allah'm
size bahsettigi kemali ve ezelde sizin iginize yerlestirdigi istidadi
duydugunuz zaman iyice dusunup anlayasmiz diye.

"§uphesiz bu..." yani erdemler yolu... Ciinku, erdemin kaynagi


vahdettir. Vahdetin, ifrat ve tefrit uglan arasmda orta gizgi ve denge
noktasi oldugunu gormuyor musunuz?! Hakikatle taayyun etmek
suretiyle bu gizgiyi izlemek, suluk etmek ancak Allah'a yonelik olarak
O'nun dininde istikamet uzere olan kimseler igin mumkundur. Boyle bir
kimseyi yiice Allah, Hakk yolda suluk etmeye muvaffak kilmistir. Ta ki
once sifatlanndan, sonra zatmdan fena bulma asamasina gelip, fena
sonrasi beka halinde Allah'm sifatlanyla sifatlanmcaya kadar. O zaman
Allah ile kaim olur, O'nda ve O'nunla istikamet bulur. Bu asamada yolu
Hakk'm yolu, seyri Allah'm seyri olur. "Benim dosdogru yolumdur..."
Benim yolumu, ancak Benimle kaim olan, dosdogru, baska biramag igin

390. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

saga sola meyletmeyen kimseden baskasi izleyemez. "Buna uyun.


Yollara uymaym." Degisik mezheplere, turlu dinlere uymaym. Bunlar,
geleneklerle, hevalarla perdelenmis kimselerin sistemlerdir. Diger bir
ifadeyle, perdelenmis kimselerin karanhklan, inatlan ve saskinhklan
daha artmasin diye konulmuslardir bu yollar.
ibni Mesud (r.a) rivayet eder: Resulullah (s.a.v) yere bir gizgi gizdi
ve "bu dogru yoldur" dedi. Sonra bu gizginin sagma ve soluna birkag
gizgi daha gizdi ve "bunlar da baska yollardir; her birinin basmda bir
seytan duruyor ve insanlan onu izlemeye gaginyor" dedi, sonra bu
ayeti okudu... "Z/'ra o yollar sizi Allah'm yolundan ayirir." vahdet ve
erdem yolunda suluk etmekten uzaklastmr. "i§te sakmmaniz igin Allah
size bunlari emretti." Hevalann gereklerinden ve nefislerin durtulerinden
uzak durmak suretiyle degisik yollardan sakmmaniz ve erdemlerden
aynlmama, rezilliklerden uzak durma hususunda Allah'i koruyucu
sigmak kilmamz igin bunlari size tavsiye etti.

154- Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her §eyi


agiklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadiyla Musa'ya da
Kitab'i (Tevrat'i) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarma
iman ederler.

155- Iste bu (Kur'an), bizim indirdigimiz mubarek bir Kitabdir. Buna


uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.

156- "Kitab, yalniz bizden onceki iki topluluga (Hiristiyanlara ve


Yahudilere) indirildi, biz ise onlarm okumasmdan gergekten habersizdik"
demeyesiniz diye;

157- Yahut " Bize de kitab indirilseydi, biz onlardan daha gok dogru
yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'i indirdik). I§te size de
Rabbinizden agik bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah' in
ayetlerini yalanlayip onlardan yuz gevirenden daha zalimdir!
Ayetlerimizden yuz gevirenleri, yuz gevirmelerinden oturu azabm en
kotusuyle cezalandiracagiz.

"Sonra... .Musa'ya Kitabi verdik." Kadim zamanda size erdem


yolunda suluk etmeyi tavsiye ettikten sonra, Musa'ya Kitabi verdik. "Iyilik
edenlere nimetimizi tamamlamak..." igin. Velayet onurunu ve Nubuvvet
nimetini butunleyici ve Musa'nm guzel bir sekilde gergeklestirdigi kemal
yolunda suluk etmeye bir katki, Allah ile kelam etme makamma

EN'AM SURESi • 391

ula§tinci, vahdette fena bulma sonrasmda bah§edilmi§ varhk ile


yakmhga eri§mesini saglayici bir nimet olarak Kitabi verdik. Nitekim,
yiice Allah §6yle buyurmu§tur: "Ayilmca dedi ki: Seni noksan sifatlardan
tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananlarm ilkiyim." (Araf, 143)
Kitabi butun bu nimetleri kemale erdirmek ve halki Hakk'a davet etmek
igin Musa'ya verdik. Ona verdigimiz Kitab, halkin ahiretle ilgili olarak
ihtiyag duydugu her §eyi aynntih olarak igeriyordu. "Hidayete
erdirmek..." onlan Rablerinin yoluna, O'nun yolunda suluk etmeye
yonelten bir rehber ve "rahmet..." kendilerine rahmet etmek, Musa ve
Kitabi aracihgiyla rahmetini onlann uzerine indirmek uzere gonderdik bu
Kitabi. "Umulur ki, rablerinin huzuruna varacaklarma inanirlar." ilmi ya
da bizzat gormeye dayah ayni imanla inanirlar.

"iste bu, bizim indirdigimiz mubarek bir Kitaptir." Salt tevhide iletme
ve dosdogru yola yoneltme ek ozelligiyle bereketli bir kitabdir. En kisa
yoldan en yuksek kemal derecesine ula§tinr. "Buna uyun ve Allah'tan
korkun..." Allah'tan ba§ka her §eyden, hatta kendi zatlannizdan ve
sifatlannizdan sakmm. "Ki size merhamet edilsin." Bah§edilmi§ varhkla
Allah ile ve Allah'ta istikamet rahmetine kavu§asimz. "Yahut "bize kitab
indirilseydi, biz onlardan daha gok dogru yolda olurduk" demeyesiniz
diye." Bizim istidadimiz daha guglu ve zihinlerimiz daha berrak oldugu
igin onlardan daha dogru yolda olurduk, dememeniz igin. Eger dogru
soyluyorsaniz "l§te size Rabbinizden agik bir delil...geldi." sulukunuzun
keyfiyetini gosteren bir agiklama "hidayet..." amacmiza ula§tiran bir
rehber "ve rahmet..." yolunuzu kolayla§tirmasi, kemal derecelerinin en
ustunune ula§tirmasi ile rahmet ozelligine sahip bir kitab geldi.

158- Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin in


gelmesini yahut Rabbinin bazi alametlerinin gelmesini bekliyorlar.
Rabbinin bazi alametleri geldigi gun, onceden inanmami§ ya da
imanmda bir hayir kazanmami§ olan kimseye artik imam bir fayda
saglamaz. De ki: Bekleyin, §uphesiz biz de beklemekteyiz!

"Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini .. .bekliyorlar." gelip


canlarmi almasim bekliyorlar. "veya Rabbinin gelmesini bekliyorlar."
Butun sifatlarda tecelli etmesini bekliyorlar. Daha once, kiyamet gunii
suretin degi§mesinden dolayi kamil muvahhidlerden ba§ka kimsenin
O'nu tammayacagina i§aret etmi§tik. Degi§ik mezhep ve dinlerin
mensuplan ise O'nu ancak kendi inanglannin ongordugu surette

392. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

gordukleri zaman tanirlar. "Yahut Rabbinin bazi alametlerinin gelmesini


bekliyorlar." Yahut daha once onlar aracihgiyla tanimadiklan bazi
sifatlannin tecellisini mi bekliyorlar? "Rabbinin bazi alametleri geldigi
gun..." alismadiklan veya bilmedikleri bazi sifatlanyla tecelli ettigi gun,
"onceden inanmami§... olan kimseye artik imam fayda saglamaz."
Cunku insanlar ya mutlak olarak perdelenmislerdir ya da
perdelenmemislerdir. Dolayisiyla, bazi insanlar, bir kisim sifatlan ya da
butun sifatlan taniyip bildikleri igin mumindirler. Onu butun sifatlanyla
bilen muminler de ya zati sevenlerdir ya da sifatlan sevenlerdir. Hak
Teala bazi sifatlanyla tecelli ettigi zaman, mutlak olarak
perdelenmislerin ve O'nu bu tecelliden once bu sifatla bilmeyen
muminlerin imam fayda vermez. Cunku iman, degismez, koklii, kalp
tarafmdan temsil edilen, nefsi nurlandiran, ruhun musahedesine aracihk
eden ozellikte oldugu zaman fayda verir. Zorunluluk karsismda
beklenmedik sekilde gergeklesen iman degil. "Ya da imanmda bir hayir
kazanmamis olan kimse..." sifatlan seven ariflerin imam gibi. Bunlar
O'na iman etseler de, butun sifatlarla tecellisini bilseler de henuz zati
sevgiyi ve mutlak kemali kazanmadiklari, mun'im (nimet veren), latif
(lutfeden) veya rahim (merhamet eden) gibi sifatlan aracihgiyla Onu
sevdikleri igin, muntakim (6g alan), kahhar (kahreden) veya mubli (bela
verip smayan) gibi sifatlanyla tecelli ettigi zaman, imanlan kendilerine
bir fayda vermez. Cunku daha once O'na bu sifat aracihgiyla itaat
etmemislerdir, bu sifatm tecellisine ahsmamislardir. Zati sevmedikleri
igin de hangi sifatla tecelli ederse etsin musahede lezzetine varamazlar.

159- Dinlerini parga parga edip gruplara ayrilanlar var ya, senin
onlarla higbir Hi skin yoktur. Onlarin i§i ancak Allah' a kalmistir. Sonra
Allah onlara yaptiklarmi bildirecektir.

160- Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiginin on kati


vardir. Kim de kotulukle gelirse o sadece getirdiginin dengiyle
cezalandirilir. Onlar haksizliga ugratilmazlar.

"Dinlerini parga parga edenler..." dinlerini paramparga hevalara


donusturenler. Nefsin sifatlanna yenik dusenler gibi. Bir sifat suraya
gekerken onlan, bir digeri beri tarafa gekip durur. Boylece, iglerinde
degisik arzular, tutkular, hevalar olusur. Gidecekleri sabit bir yonleri ve
degismez amaglan olmaksizin saskm bir halde kalakahrlar. "Gruplara
ayrilanlar..." tutkulu arzulann, hevalann galip gelmesine bagh olarak
degisik gruplara ayrilanlar... Bazilanna gazap galip gelirken bazilanna

EN'AM SURESi • 393

sehvet galip gelir. §ayet bir dine girseler, o dini hevalarimn galip
gelmesi neticesinde, taassuplannin ana maddesi haline getirirler. Bu
galip kuvvetin kalbi de istila etmesi igin dini destek malzeme olarak
kullanirlar. Adetlerle ve bidatlarla ibadet ederler. Ancak, hevalara ve
hilelere boyun egerler. Her biri kendi vehminde yarattigi, kendi
hayalinde olusturdugu birtannya tapar. Bu duzmece tannyi baskalarma
karsi ustunluk taslamanm, kendini onlardan ayncalikli hissetmenin
sebebi kilar. Bunu zahiri, dis kaliba gereginden fazla onem verenlerin
mezhebinde agik bir sekilde gozlemleyebiliriz. "Senin onlarla higbir
ili§kin yoktur." Onlann hidayete ermeleri ve tevhide davetleri hususunda
senin bir sorumlulugun yoktur. Qiinku onlar tefrika ehlidirler, kesretle
perdelenmislerdir. ilgileri ayni noktada bulusmaz, amaglan birlesmez.
"Onlann i§i ancak Allah'a kalmi§tir." Ayriliklannin cezasmi vermek
Allah'a aittir, sana ait degildir. " Sonra... onlara... bildirecektir."
Bedenden
aynlip nefislerinin ayn heyetleri ve paramparga hevalan uzerlerinde
zuhur ettigi zaman "yaptiklarmi..." isledikleri kotulukleri onlara
bildirecektir.

"Kim iyilikle gelirse ona getirdiginin on kati vardir." Bu da sevabm


en az derecesidir. Qiinku iyilik, kalbin zuhurundan, kotuluk ise nefsin
zuhurundan sadir olur. Dolayisiyla, iyiligin sevabmm en az derecesi,
kisiyi, yukseliste nefis makammi izleyen kalp makamma ulastirmasidir.
Bu da sayilarda onlu mertebeye denk duser. "Kim de kotulukle gelirse o
sadece getirdiginin dengiyle cezalandinlir." Qunku nefis makammdan
daha asagi bir makam yoktur. Kotuluk isleyen de zorunlu olarak nefis
makamma iner. Dolayisiyla, nefis makammda cezasmi kotulugunun
dengi olarak gorur. Bundan da anlasihyor ki sevap, fazilet kapsamma
girer; sahibinde artis meydana gelir, istidadi nurlanir. Hakk'm feyzini
kabul etme kabiliyeti artar. Boylece yaptigmdan kat kat fazlasmi
yapacak guce kavusur. Bununla da sonsuz goklukta kat be kat ecirler
kazanir. Qunku isledigi her iyilikle birlikte iyilik isleme, Hakk'm feyzini
alma kabiliyeti, kudreti de artar. Feyiz artmca da iyilige yonelik ask
mesabesindeki tutkusu da ancak Allah'in bilecegi kadar artar. Nitekim,
yiice Allah bir yerde bu sevabi yetmis kat arttirdigmdan soz ettikten
sonra soyle buyurmustur: "Allah diledigine kat kat fazlasmi verir."
(Bakara, 261) Yine anhyoruz ki, ceza adalet kapsamma girer. Qunku
adalet esitligi gerektirir. Bir kimse bir seyi nefisle isledigi zaman, bu
kabahatini gideren bir affa ugramazsa, isledigine denk olarak nefisle
cezalandinlir.

394. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Herkesin kazandigi kendine, yapacagi da kendinedir." (Bakara,


286) Ayetini hatirla. Qunku erdem, insan agismdan zati bir olgudur ve
kesin olarak yukselisi gerektirir. Rezillik ise fitrata anz olan bir
olgudur;
eger kisi kasten ve niyetlenerek islememisse ya da kasten ve niyet
ederek islemis olmakla beraber bunda israrci olmamissa, affedilir ve
kisiyi perdelemez. Ama israr ederse nefis makaminda isledigi rezilligin
misliyle cezalandinhr. Burada iyilik ve kotuluk ameller baglaminda
zikredilmislerdir. Yoksa bazi kimselerden sadir olan nice kotulukler
vardir ki, bir baskasmdan sadir olan iyilige denk olur. Nitekim,
Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Ebrar igin iyilik olan seyler
mukarrebin igin kotuluk sayihr." Musahede zamanmda kalbin varhgi
mukarrebin igin kotuluktur. Ebrarm kotulugu ise, suluk sirasmda nefsin
zuhurunda, iyilikleri ise kalbin zuhurundan ibarettir. Bazi kotulukler de
vardir ki ebedi perdelenmisligi gerektirir. §irk akidesi gibi.

161- De ki: §uphesiz Rabbim beni dogru yola, dosdogru dine,


Allah' i birleyen ibrahim'in dinine iletti. O, ortak ko§anlardan degildi.

162- De ki: §i)phesiz benim salatim (namazim), kurbanim, hayatim


ve olumum hepsi alemlerin Rabbi Allah igindir.

163- O'nun ortagi yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben


Muslumanlarm ilkiyim.

164- De ki: Allah her §eyin Rabbi iken ben ondan ba§ka Rab mi
arayacagim? Herkesin kazanacagi yalniz kendisine aittir. Higbir suglu
ba§kasmin sugunu yuklenmez. Sonunda donu§unuz Rabbinizedir. Ve
O, uyu§mazliga du§tugunuz gergegi size haber verecektir.

165- Sizi yeryuzunun (arzm) halifeleri kilan, size verdigi (nimetler)


hususunda sizi denemek igin kiminizi kiminizden derecelerle ustun kilan
O'dur. §uphesiz Rabbin, cezasi gabuk olandir ve gergekten O,
bagislayan merhamet edendir.

"De ki: §uphesiz Rabbim beni dogru yola... iletti." Zati tevhid yoluna
iletti. " Dosdogru dine..." sabit ve ebedi dine hidayet etti. Milletler ve
mezhepler onu degistiremez, seriatlar ve kitaplar onu neshedemez,
yururlukten kaldiramaz. " Ibrahim'in dinine..." yoneltti. Ki ibrahim bu din
aracihgiyla butiin mertebelerin yukansma giktigi igin O'ndan baska her
seyden yuz gevirdi, her dinden ve Allah'm sifatlarmdan biriyle de olsa
iginde bir sekilde sirk bulunan butun batil yollardan uzaklasti.

EN'AM SURESi • 395

"De ki: Suphesiz benim salatim (namazim)..." kalp ile huzurda


olusum, ruh ile musahede edisim, "kurbanim..." yakmlasmam veya
yakmlasma maksadiyla sundugum turn kurbanlar, " hayatim..." hakk ile
hayat bulmam ve " olumum..." nef isle olumum. ..bunlarm tumu " ...Allah
igindir." Ne benim ne de benden baska birinin bunda bir payi yoktur.
Cunku ben fena bularak O'nun igin O'nunla kaim oldum. Benim ya da
bir baskasmm varhgi yok ki bir payi, bir nasibi de olsun. "Alemlerin
Ra/b/b/..." tafsilat suretinde cem itibariyle rabhk O'na aittir. "O'nun
ortagi
yoktur." Bu hususta cem ve tafsilat olarak ortagi yoktur O'nun. "Bana
sadece bu emrolundu." Cem aynmda ve tafsilat suretinde O'ndan
baskasmi gormemem emrolundu ki O'nun igin amel etmis olayim.
Nitekim O, beni su sekilde vasfetmistir: "Gozu kaymadi ve smin
asmadi..." (Necm, 17) O halde emreden de O'dur, emrolunan da.
Goren de O'dur, gorulen de. "Ve ben Muslumanlarm ilkiyim..." yuzumu
O'na teslim etmis olarak Onda fena bulmaya boyun egenlerin ilkiyim.
Kuskusuz bu, zatm tafsilati igindeki mertebe itibariyle gegerli bir
durumdur. Yoksa ne ilk var ne son, ne musluman var ne kafir.

"De ki: ...Allah'dan ba§ka...mi?" ozelligi bu olan Allah'dan baska


"Rab mi arayacagim?" o takdirde imkansizi aramis olurum. Ya da
butun sifatlan samil, tumu olmasi hasebiyle, kull zattan baska taayyun
etmis birini mi rab olarak arayacagim? Bu takdirde aradigim sey rab
degil, merbub olur. "O her §eyin Rabbidir." O'ndan baskasi, tafsil
agismdan O'nun sifatlandir, dolayisiyla merbubdur. "Herkesin
kazanacagi..." sey, ancak " kendisine ait..." vebaldir. Qunku nefsin
kazanci, Allah'in fiilleri agismdan sirktir. Kim de sirk kosarsa bu
fiilinin
vebali, onunla perdelenmek uzere kendi aleyhinedir. "Higbir suglu
ba§kasmm sugunu yuklenemez." Cunku gunahmm heyeti onun iginde
kok salmistir, artik ondan aynlamaz hale gelmistir ve bu heyet onun
perdesi olur. Boyle iken nasil bir baskasma gegebilir ki?

"Sizi...halifeler kilan... O'dur..." kemalatim sizde izhar etmek


suretiyle sizi arzmda halifeler kilan O'dur, ki O'nun emrini yerine
getirmeniz mumkun olsun. "Kiminizi kiminizden derecelerle ustun kilan
O'dur." Kemalatimn, istidatlann derecelerinin farkhligma gore izhar
olmasi itibariyle sizi dereceler bakimindan birbirinizden ustun kilmistir.
"Size verdigi hususunda sizi denemek igin..." size istidatlanniza gore
verdigi kemalatiyla sizi denemek igin. Kim, kendisinde zuhur eden

396. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

kemalatin hakkmi veriyor, kim vermiyor, belirlemek igin. Yolunda suluk


ederken benim hakkima kim riayet ediyor? Ta ki kendi nefsinin
sifatlanni gizlemesi ile Allah bu kemalati izhar edinceye kadar. O zaman
emanete riayet eden biri olur. Bunu gergeklestirmeyen de emanete
ihanet etmis olur. Amelleriniz buna gore sizde zuhur eder. Bunlara da
ayni anda cezalan terettup eder. Ancak kusur islenmesi halinde verilen
ceza perdelenmedir. Qunku "Rabbin, cezasi gabuk olandir..." ya da
ortaya gikip inkisaf etme ile odullendirir. Bu durumda yuce Allah'm
bagislayan sifati belirginlesir, fiillerinizi ve ilahi sifatlan, rabbani
kemalati
orten, perdeleyen sifatlannizi orter. O, merhametlidir, size acir. Bu
kemalati sizde izhar eder. islerin hakikatini en iyi bilen Allah'tir.

A' RAF SURESl • 397

A' RAF SURESi

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla


1- Elif. Lam. Mfm. Sad.

2- (Bu), kendisiyle insanlari uyarman, inananlara ogut vermen igin


sana indirilen bir kitabdir. Artik bu hususta kalbinde bir §uphe olmasin.

3- Rabbinizden size (inzal olana) indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu


birakip da ba§ka dostlarm pe§lerinden gitmeyin. Ne kadar da az ogut
aliyorsunuz!

4- Nice memleketler var ki biz onlan helak ettik. Azabimiz onlara


geceleyin yahut gunduz istirahat ederlerken geldi.

5- Azabimiz onlara geldiginde gagirislari, "Biz gergekten zalim


ki§ilermi§iz" demelerinden baska bir sey olmadi.

6- Elbette kendilerine Rasul gonderilen kimseleri de, gonderilen


Murselleri de mutlaka sorguya gekecegiz!

7- Ve onlara (olup bitenleri) tarn bir bilgi He mutlaka anlatacagiz. Biz,


onlardan uzak degiliz.

"Elif. Lam. Mim. Sad. Bu, kendisiyle insanlari uyarman, inananlara


ogut vermen igin sana (inzal olana) indirilen bir kitabdir..." ifade bir
butun olarak teklik zatma yonelik bir i§arettir. "Lam" harfi, ilim gibi bir
sifatla birlikte zata i§aret etmektedir. Daha once buna deginmi§tik. "Mim"
harfi, Muhammed'in anlami, yani nefsi ve hakikati olan kapsamh
tamamhga, "Sad" harfi, bedeni ve zahiri olan Muhammedi surete i§aret
etmektir. ibni Abbas'tan §6yle rivayet edilir: "Sad, Mekke'de bulunan bir
dagm adiydi. Rahman'm ar§i bu dagm uzerindeydi ve o zaman ne gece
vardi ne de gunduz." Bu rivayette gegen "dag" kelimesi ile
Muhammed'in bedenine, "Rahman'm ar§i" ile Muhammed'in kalbine
i§aret edilmektedir. Nitekim bir hadiste §6yle buyrulmu§tur: "Muminin

398. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kalbi Allah'in arsidir." Bir diger hadiste de soyle deniyor: "Arzima ve


semama sigmadim, ama mumin kulumun kalbine sigdim." ibni Abbas
rivayetinde gegen "ne gece vardi ne de gunduz." ifadesiyle vahdete
isaret edilmektedir. Ciinkii kalp, nefis arzimn golgesine girince ve kendi
sifatlannin karanhgiyla perdelenince, geceye girmis olur. Ruh gunesinin
nuru uzerine dogunca, bu giinesin isigiyla aydmlaninca gunduze girmis
olur. Marifet ve zati siihud araciligiyla hakiki vahdete ulasir, onun
nezdinde isik ve karanlik esit olur. Vakti de ne gece ne de gunduz olur.
Rahman'm arsi da ancak bu vakitte olur.

Ayetin anlamma gelince: Basmdan sonuna kadar her seyin varhgi "
sana indirilen (inzal olan) bir kitabdir." ilmi sana indirilmistir. "Artik,
bu
hususta kalbinde bir suphe bulunmasin." Bu bilgiyi, bu kitabi
tasimaktan dolayi iginde bir sikmti, bir darhk olmasm. Aksi takdirde bu
kitabm ve ilmin azametinden dolayi gogsiin onu alamaz ve vahdette
fena bulmakla, cem aynma gark olmakla ve aynntidan, tafsilattan gafil
olmakla dagihr gider. Ciinkii, Hz. Resulullah (s.a.v) fena makammdaydi
ve Hak'tan dolayi halktan perdelenmisti. Varhk kendisine dondiikge, zati
musahede kendisinden perdelendikge ve tafsilath olarak kendisine
zuhur ettikge, bunlan kavrayip anlamasi zorlasiyordu, yuku ve agirhgi
katlaniyordu. Bu yuzden ona "Biz senin gogsunu agip geni§letmedik mi?
Yukunu senden alip atmadik mi?" (insirah, 1-2) Bahsedilmis Hakk
varhk ve temkin araciligiyla fenadan sonra beka iginde istikametle butun
bunlan sagladik. Ki gogsiin hem cemi hem tafsili alsm, hem Hakk'i hem
halki kapsasm. Cem aynmda uzerinde bir yuk kalmasin ve birini
digerinden ahkoyan bir perde bulunmasin.

"... Uyarman /'c/n..."hatirlatmada bulunman igin "inananlara... "gaybi


imanla inananlara ogut vermen igin. Yani senin gogsiin ondan
daralmamalidir ki uyan ve hatirlatmada bulunabilesin. Qiinku gogiis
darahrsa, fena halinde kalmistir, demektir. O zaman varhkta Hak'tan
baskasmi goremez. Hakk'a salt yokluk goziiyle bakar. Bu takdirde nasil
uyaracak, nasil ogut verecek, nasil emredecek, nasil nehyedecek?
Surenin basmda yer alan bu harflerin yemin edatlan olarak takdir
edilmesi durumunda ise karsimiza soyle bir anlam gikar: Basmdan
sonuna kadar butun varhga veya Allah'in en biiyiik ismine and olsun...
Cunkii "Sad" arsm tasiyicisidir. Ars da hem zati hem de sifatlan igerir.
Bunlann toplami Allah'in en biiyiik ismidir (ismi azam)...0, ilmi sana
indirilen bir kitabdir. Veya bu Kur'an sana indirilen bir kitabdir.

A' RAF SURESl • 399

8- O gun mizan, Hakk'dir. Kimin (sevap) tartilan agir gelirse, i§te


onlar kurtulu§a erenlerdir.

9- Kimin de mizanlari hafif gelirse, iste onlar, ayetlerimize karsi


haksizlik ettiklerinden dolayi kendilerini ziyana sokanlardir.

"O gun mizan, Hakk'dir." Mizan kelimesinin koku olan El-vezn


(tarti), deger bigmek demektir. Yani kuguk kiyamet koptugu zaman
amellerin degerini belirlemek "haktir..." adalete uygun gergeklesir veya
sabittir, degismez. Ya da adalete uygun tarti o gun gergeklesecektir.
"Kimin mizanlari agir gelirse..." geride birakilan Salih amellerden yani
Resulullah (s.a.v.) uymakla islenen iyi amellerden ibaret olmasi
nedeniyle kimin amellerinin konuldugu kefe agir gelirse "iste onlar
kurtulu§a erenlerdir." Sifat fitratma ve kalp makammda sifat
cennetlerinin nimetlerine kavusmuslardir. "Kimin de mizanlari hafif
gelirse..." fani maddi degerlerden ibaret olmasi nedeniyle kimin
amellerinin konuldugu kefe hafif gelirse "iste onlar... kendilerini ziyana
sokanlardir." Nefislerini gabucak tukenen dunyevi lezzetler karsihgmda
satmak, beka metai olmasma ragmen fena yurdunda onu yok etmek
suretiyle husrana sokanlardir.

Bil ki, Hakk mizanimn dili adalet sifatidir. Kefelerinden biri madde
alemi, obiirii de akil alemidir. Kazandiklan baki makulattan, ustun
ahlaktan, arkasmda samimi niyet bulunan hayirh amellerden ibaret olan
kimselerin kefesi "agir gelir..." yani bu amellerin degeri ve agirhgi olur.
Qunku surekli sonsuzluktan, bekadan daha agir gelecek bir deger
yoktur. Kazanimlan fani maddiyattan, gegip giden lezzetlerden, fasit
sehvetlerden, algak ahlaktan, rezil kotuluklerden ibaret olan kimselerin
kefesi hafif gelir. Yani amellerinin bir degeri olmaz, bu amellere itibar
edilmez. Qunku fenadan/yokluktan daha hafif bir sey olmaz. Buna gore
onlarm ziyani, nefislerinin sifatlanyla zuhur ettikleri, yalanlamak
suretiyle
Allah'm sifatlanna karsi zulum isledikleri, yani Allah'm sifatlanni kendi
sifatlanyla gizledikleri igin asli istidatlanni dunyevi nimet kirintilanni
arama, nefsani ihtiyaglanni giderme ugruna zayi etmelerinden ibarettir.

10- Dogrusu, biz sizi arz'a (yeryuzune) yerle§tirdik ve orada size


gegim vasitalan verdik. Ne kadar da az §ukrediyorsunuz!
400. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

11- And olsun sizi yarattik, sonra size sekil verdik, sonra da
meleklere, Adem'e secde edin! diye emrettik. iblis'in di§indakiler secde
ettiler. O secde edenlerden olmadi.

12- Allah buyurdu: Ben sana emretmisken seni secde etmekten


alikoyan nedir? (iblis): Ben ondan daha ustunum. Cunku beni ate§ten
yarattin, onu gamurdan yarattin, dedi.

13- Allah: Oyle ise, "in oradan!" Orada buyukluk taslamak senin
haddin degildir. Cik! gunku sen a§agiliklardansm! buyurdu.

14- iblis: Bana, (insanlarm) tekrar dirilecekleri gune kadar muhlet


ver, dedi.

15- Allah: Haydi, sen muhlet verilenlerdensin, buyurdu.

1 6- . iblis dedi ki: Oyle ise beni azdirmana kar§ilik, and igerim ki, ben
de onlan saptirmak igin senin sirat-i mustakiym (dogru yolunun) ustune
oturacagim.

17- "Sonra elbette onlara onlerinden, arkalarindan, saglarmdan,


sollanndan sokulacagim ve sen, onlarm goklarmi §ukredenlerden
bulmayacaksm!" dedi.

18- Allah buyurdu: Haydi, yerilmi§ ve kovulmu§ olarak oradan gik!


And olsun ki, onlardan kirn sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme
dolduracagim!

"...Beni atesten yarattin, onu gamurdan yarattin." Vehmi kuvvet,


hayvani ruhun en latif cuzunden yaratilmi§lardir. Vehmi kuvvet kalpte
kan§imlann buharhgindan ve letafetinden meydana gelir ve beyne
yukselir. Sozunu ettigimiz bu ruh, bedende bulunan unsurlann en
sicagidir. Bu yuzden ate§ olarak isimlendirilmi§tir. Sicakhk yukseli§i,
yukan giki§i gerektirir. Daha once her melekuti kuvvetin kendisinin
altmdaki kuvvetlerin ozelliklerine muttali oldugunu, buna kar§ihk
kendisinden yukan kuvvetlerin ozelliklerine, bedensel kemalata ve
bedenin ozelliklerine, hayvani ruhun kemalatina ve ozelliklerine muttali
olmadigim, insanm ruhani ve kalbi kemalatindan perdelendigini
vurgulami§tik. i§te inkannin sureti, yuz gevirmesinin, buyuklenmesinin
illeti, makul ve mucerret anlamlara dayah hukumlerde bulunarak kendi
sinirlarmin di§ma ta§masimn nedeni budur. Akhn hukmunu kabul
etmekten kagmmasi da secde etmekten yuz gevirmesinin suretidir.

A' RAF SURESi • 401

"Orada buyukluk taslamak senin haddin degildir..." Qunku


buyuklenmek, nefsin sifatlanndan herhangi bir fazilet igermeyen bir
sifatla ustunluk gosterisinde bulunmaktan ibarettir. Bu ise mensubu
oldugunu iddia ettigin ruhani huzurda akla karsi ustunluk taslamak
uygun degildir. "Qik!..." gunku sen izzetli kimselerden olusan bu
makamm ehli degilsin, "...sen a§agiliklardansm..." nefsani
kuvvetlerdensin. Nefsani kuvvetler ise sufli cihetten aynlmazlar,
bedenlerden ayrilmamalanyla da daimi algakhk igindedirler. "...tekrar
dirilecekleri gune kadar..." orta kiyamette iradi olumden sonra kalbin
hayatiyla ve fitratm yaratihs perdelerinden kurtulmasiyla beden
kabirlerinden ve nefsin sifatlannin cesetlerinden yeniden dirilecekleri
gune kadar. Ya da vahdette fena bulduktan sonra buyuk kiyamette
bahsedilmis hak varhkla ve hakiki hayatla yeniden dirilecekleri gune
kadar. ilk anlam esasmda yeniden diriltilen kimseye "muhlis" denir. ikinci
anlam, esasmda yeniden diriltilen kimse muhlas (has kul edinilmis)
demektir. Artik iblis'in boyle bir kimseyi azdinp yoldan gikarmasma
imkan yoktur. "Oyle ise beni azdirmana kar§ilik..." yemin ederim ki...
iblis teklik zatmdan perdelenmistir, ama sifatlardan ve fillerden
perdelenmemistir. Dolayisiyla, fiilleri musahede etmesi ve bunlara saygi
gostermesi, bunlara yemin etmesi sayihr. Nitekim, Allah'in izzetine de
yemin etmistir: "Senin mutlak kudretine and olsun ki, hepsini
azdiracagim." (Sad, 82)

"...Onlari saptirmak igin senin dogru yolunun ustune oturacagim..."


Zati tevhid yolunda onlann oniinii kesecegim, onlari, senden
baskasiyla mesgul etmek suretiyle bu yolu izlemekten ahkoyacagim.
Onlara dort cihetten saldiracagim. Maddi hayatta diisman bu dort
cihetten gelir. Qunku iblis'in asagidan gelmesi, yani maddi hukumler,
cuzi tedbirler cihetinden gelmesi dunyevi maslahatlar kapsamma girer
ve bu da her zaman sapikhgi gerektirmez. Aksine, tabii ve riyazi ilimler
baglaminda bundan yararlanilabilir de. Bu alanda akil bundan yardim
da gorur. Nitekim, daha once " ...suphesiz hem ustlerinden, hem de
ayaklarmin altmdan yerlerdi." (Maide, 66) iblis'in yukan (ulvi) cihetten
gelmesi ise mumkun degildir. Qunku ulvi cihet ruha bakar, oradan Hak
nitelikli ilhamlar, meleki ilkalar gelir, marifetler sizar, ruhi hakikatler
iner.
Boylece onun igin vesvese vermede kullanabilecegi dort cihet kahyor.

402. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

hsana onunden gelmesi, Allah'm tuzagmdan emin kilmak ve


Allah'm "bagi§layici ve merhamet edici" olmasiyla aldatmak seklinde
olur. Bu hileye kapilan kimse, ibadet ve itaat hususunda agirlasmaya,
gittikge savsaklamaya baslar.

Arkasmdan gelmesi ise, fakirlikle, geride kalan evlatlarimn zor


duruma dusup perisan olmalanyla korkutmak seklinde olur. Bu
baglamda iblis kisiyi, hem kendisi hem de evlatlan igin mal toplayip
depolamaya, gelecek igin hazirlamaya tesvik eder, gunku zihnine tul-i
emel duygusunu yerlestirmistir.

iblis'in insana sag tarafmdan gelmesi, sahip oldugu erdemleri


suslemek, faziletleriyle, ilmiyle, ibadetiyle ovunmek seklinde olur. Bu
duyguya kapilan kisi, kendi ustunlugunu, erdemini gordugu igin Allah'tan
perdelenir.

Solundan gelmesi ise, insani gunahlara, girkin hayasizhklara tesvik


etmek, sehvetlere ve lezzetlere gagirmak seklinde olur. "Sen, onlarm
goklarmi §ukredenlerden bulmayacaksm..." kuvvetlerini, bedenlerinin
organlanni ve Allah'm kendilerine bahsettigi nimetleri ibadet yolunda,
Allah'a yakinlasma ugrunda kullananlardan bulmayacaksm.
"...Onlardan kirn sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme
dolduracagim..." tabiat cehennemine dolduracagim, ki orasi varhk
mertebelerinin en asagisidir. "Sizin hepinizi..." ebedi lezzet nimetinden,
sonsuz beka zevkinden, ruhani kemalattan, Hakkani olgunluklardan
perdeleyip, zitlar aleminin alt list olusu, varolus ve yok olus donusumleri
iginde maksatlardan yoksun kalma atesinde azap gektirecegim.

19- (Allah buyurdu ki) : Ey Adem! Sen ve e§in cennette yerle§ip


dilediginiz yerden yiyin. Ancak, §u agaca yakla§maym! Sonra
zalimlerden olursunuz.

20- Derken §eytan, birbirine kapali ayip yerlerini kendilerine


gostermek igin onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu agaci sirf
melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladi, dedi.

21- Ve onlara: Ben gergekten size ogut verenlerdenim, diye yemin

etti.

A' RAF SURESl • 403

22- Boylece, onlan hile ile aldatti. Agacin meyvesini tattiklannda


ayip yerleri kendilerine gorundu. Ve cennet yapraklarindan uzerlerini
ortmeye basladilar. Rableri onlara: Ben size o agaci yasaklamadim mi
ve seytan size apagik bir dusmandir, demedim mi? diye nida etti.

23- (Adem He esi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik.


Eger bizi bagi§lamaz ve bize acimazsan mutlaka ziyan edenlerden
oluruz.

"...Birbirlerine kapali ayip yerlerini kendilerine gostermek igin..."


Onlan tabiata meylettirerek, mucerret olduklan sirada kendilerinden
perdelenmis bulunan tabii seyleri, bedensel lezzetleri, ahlaki
rezillikleri,
hayvani fiilleri ve vahsi ve behimi sifatlan kendilerine gostermek igin...
Ki insan bunlan ortaya koymaktan utanir, teshir etmekten kagmir.
Erdem duygusu, bunlan gizlemeye iter insani. Cunku, akil agismdan
bunlar avrettir ve akil bunlara tenezzul etmez, girkin gorur.

"Ve: Rabbiniz size bu agaci sirf melek olursunuz veya ebedi


kalanlardan olursunuz diye yasakladi, dedi." Onlara bir vehim olarak
telkin etti ki, cismani tabiatla ve heyulani madde ile butunlesmeleri
durumunda meleklere ozgu idraklere, fiillere kavusacaklar ve bu hal
kendileri agismdan sonsuzluk arz edecektir. Ya da (ayetin orijinalinde
gegen "melekeyn" kelimesini " melikeyn" seklinde okursak, onlara sair
canhlar uzerinde tukenmeyen, zeval bulmayan bir meliklik ve reislik
kazanacaklarmi vehmettirdi. Nitekim, biryerde de soyle demistir: "Sana
ebedilik agacmi ve sonu gelmez bir saltanati gostereyim mi?" (Taha,
120) Boylece iblis, ancak bedensel aletlerle elde edilen cuzi
maslahatlan ve maddi guzellikleri, guvenilir bir ogutgu kisvesinde onlara
suslu gosterdi.

"Boylece onlan hile ile aldatti..." Ogut veren, guvenilir kimse kisvesi
altmda onlan bu tur seylerle ilgilenme, bundan sukunet bulma duzeyine
indirdi. Bedensel lezzetlerin ve insani riyasetin devamlihgini
vehmetmelerini sagladi. Bedensel menfaatler ve nefsani sehvetlerle
onlan tavladi. "Ve cennet yapraklarindan uzerlerini ortmeye
ba§ladilar..." akli goruslerin teferruatmdan ve ameli akil kuvvetinin
gikarsamalanndan ibaret guzel adap ve temiz adetlerle tabii ortuleri
gozlemeye gahstilar, ameli hilelerle bunlan saklama gabasma girdiler.
"Rableri onlara: Ben size... yasaklamadim mi?" nehyin sureti, akillarda
404. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

odaklanmis mucerretlik, makulati idrak etme meyli ve maddeden, somut


seylerden armma egilimidir. "Seytan size apagik bir dusmandir."
§eklindeki seslenis, akhn, vehmin hukumlerini olumsuzlamaya,
idraklerinin karsismda durmaya, ona ve buyuklenmesine muhalif bir
tavir takmmaya yonelik ilhamidir. Bu hususla ilgili onlara (Adem ile
Havva'ya) seslenmesi ise, dusunce yoluyla bu anlama dikkatlerini
gekme ve olgunluk gagma erdikten, akil ve anlayis nurunun kendilerini
aydinlatmasindan sonra, tabii lezzetlere taalluk etmeyi, bunlara dalmayi
uyan niteliginde hatirlatma seklindedir.

"Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik." Bundan maksat da Nefs-i


Natikamn tabiat cihetinde eksikliginin, nurunun sonmuslugunun ve
gucunun kmlmisliginin farkma varmasi, iginde kamil tecerrude yonelik
bir istegin meydana gelmesidir. "Eger bizi bagi§lamazsan..." ruhani
nurlan bize giydirmez, onlann aydmligmi uzerimize yansitmazsan, "ve
bize acimazsan" hakiki marifetleri bize bah§etmezsen "mutlaka ziyan
edenlerden oluruz." Mutluluk ve beka unsuru olan asli istidadi, fena
yurdunda harcamak suretiyle telef edenlerden, boylece tabii eksiklikten
aynlmamak suretiyle tecerrudi kemalden yoksun birakilanlardan oluruz.

24- Allah: Birbirinize du§man olarak inin! Sizin igin yeryuzunde bir
sureye kadar yerle§me ve faydalanma vardir, buyurdu.

25- "Orada ya§ayacaksmiz, orada oleceksiniz ve orada (diriltilip)


gikarilacaksmiz" dedi.

26- Ey Adem ogullari! Size ayip yerlerinizi ortecek giysi, suslenecek


elbise yarattik. Takva elbisesi... i§te o daha hayirlidir. Bunlar Allah'm
ayetlerindendir. Belki dusunup ogut alirlar (diye onlari indirdi).

27- Ey Adem ogullari! Seytan, ana-babanizi, ayip yerlerini


kendilerine gostermek igin elbiselerini soyarak cennetten gikardigi gibi
sizi de aldatmasm. Qunku o ve yanda§lan, sizin onlari goremeyeceginiz
yerden sizi gorurler. Suphesiz biz §eytanlan, inanmayanlarm dostlari
kildik.

28- Onlar bir kotuluk yaptiklari zaman: "Babalarimizi bu yolda


bulduk. Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: Allah kotulugu
emretmez. Allah' a karsi bilmediginiz §eyleri mi soyluyorsunuz?

A' RAF SURESl • 405

"...Ayip yerlerinizi ortecek giysi..." vasiflannizin girkinliklerini ve


fiillerinizin hayasizhklanni orten bir seriat ve "sus..." kendi hallerine
birakilmis hayvanlara benzemekten uzaklastiran, bizi guzel ahlak ve
temiz amellerle susleyen guzellik indirdik. "Takva elbisesi..." takva
sifatma sahip olmak ve nefsin sifatindan sakmmak "i§te o daha
hayirlidir..." seriatlarm rukunlerinden biridir. Cunku, takva sahibi olmak
ve nefsin sifatindan sakmmak, dinin ash ve esasidir. Tipki hastanm
tedavi gormesi igin perhiz yapmasi gibi. "Bunlar Allah'm
ayetlerindendir..." O'nun sifatlannin nurlarmdandir. Cunku nefsin
sifatlanndan kagmmak, ancak Hakk'in sifatlannin tecellilerinin zuhur
etmesiyle gergeklesir, mumkun olur. Halk arasmda kullanilan bir
ozdeyiste de buna isaret edilmistir: "Allah kul uzerinde herhangi bir
tasarrufta bulundugu zaman mutlaka onun yerine ayni cinsten daha
guzelini koyar." " Belki du§unup ogut alirlar..." nurdan olan asli
giysinizin zuhuru esnasmda veya sifat nurlarmin hidayetiyle iginde
huzura kavustugunuz Hakk'in civannda gereken ogudu ahrsmiz.
"§eytan...sizi aldatmasm..." seytan, seriat ve takva elbisesini
uzerinizden gikarmak suretiyle cennetten ve cennetle ig ige olmaktan
sizi gikarmasin. "Ana-babanizi...gikardigi gibi." fitri nurani elbiseyi
uzerlerinden gikarmak suretiyle ana-babanizi cennetten gikardigi gibi
sizi de gikarmasin.

29- De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiginizde yuzlerinizi


O'na gevirin ve dini yalniz Allah'a has kilarak O'na yalvann. ilkin sizi
yarattigi gibi (yine O'na) doneceksiniz.

30- O, bir grubu dogru yola iletti, bir gruba da sapiklik mustehak
oldu. Cunki) onlar Allah'i birakip §eytanlan kendilerine dost edindiler.
Boyle iken kendilerinin dogru yolda olduklarini saniyorlar.

"De ki: Rabbim adaleti emretti." Adaleti ve dogrulugu emretti.


"...Yuzlerinizi O'na gevirin." zatlarmizi, adalet hususunda ifrat ve
tefrite
kaymaktan, meyletmekten menetmek, dogruluk hususunda
gesitlenmeden uzak tutmak suretiyle ikame edin. "Her secde
ettiginizde..." her secde yerinde veya her secde vaktinde yuzunuzu
O'na gevirin. Secdeler dort kisma aynhr:

406. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Boyun egme, itaat etme secdesi. Bu anlamdaki secdede yuz, ihlasla


O'na gevirilir, Allah igin yapilan amelde riyadan ve nifaktan, bu esnada
O'ndan baskasma yonelmekten kagmihr, samimi bir niyetle emre
uygunluk gozetilir ve butun islerde muhalefetten sakmihr. Bu tavir
adalettir.

Fiillerde fena bulma secdesi. Bu secdede Hakk eksiksiz ikame


edilerek yuz sirf O'na gevirilir. Kisi, kendisini Allah'tan baska bir
muessir
olarak gormedigi gibi kendi nefsinden de baskasindan da bir muessir
gormez.

Sifatlarda fena bulma secdesi. Bu secdede sartlan korunarak yuz


O'na gevrilir. Bu secdede kisi sifatlan zatmm susu olarak gormedigi gibi
bunu istemez. Tek sakmdigi sey, marufu emretmeyi ve munkeri
nehyetmeyi terk etmek suretiyle ifrata, muhalefet edenlere ofke duyarak
tefrite kagmaktir.

Zatta fena bulma secdesi. Bu secdede kisi, varhk kalintilarmdan


kaybolmak, butunuyle sonmek, benlik ve ikilik ispat etmekten kagmmak
suretiyle yuzunu O'na gevirir. Benlik perdesiyle ortunmez, her seyi
mubah gorup ibadeti terk etmek suretiyle zindiklasmaz. "Dini yalniz
Allah'a has kilarak O'na yalvarm." birinci makamda ameli sirf Allah'a
ozgu kilarak, ikinci ve uguncu makamda , dini ve ibadet seklini
belirlemeyi Allah'a ait bir yetki gorerek, dorduncu makamda dini Allah ile
gorerek. Boylece, diniyle mutedeyyin olan bizzat Allah olur ve dinde
Allah'tan baskasmm payi bulunmaz. "Ilkin sizi yarattigi gibi..." sizi izhar
edip kendini gizlemek suretiyle sizi ilk kez yarattigi gibi "O'na
doneceksiniz..." kendisi zahir olsun diye sizi kendinde yok edip
gizleyecektir. "O, bir grubu dogru yola iletti..." bu yolda onlara hidayet
verdi. "bir gruba da... mustahak oldu." sapikhk hukmii onlar igin
kagimlmaz oldu. Cunku nefsani vehmi ve hayali kuvvetler seytanlarmi
"Allah'tan baska dostlar edindiler." Cunku karanhk ve bulanikhk
bakimindan, nur kaynagmdan uzakhk agismdan ozleri arasmda uyum,
siifli cihete egilim gosterme, tabii suslere meyletme bakimindan
aralannda turdeslik vardir. "Boyle iken kendilerinin dogru yolda
olduklarmi saniyorlar..." giinku vehim boyle sanilarla hakimiyetini kurar.

A' RAF SURESl • 407

31- Ey Adem ogullan! Her secde edi§inizde guzel elbiselerinizi


giyin; yiyin, igin, fakat israf etmeyin; gunku Allah israf edenleri sevmez.

32- De ki: Allah 'in kullari igin yarattigi susu ve temiz nziklan kim
haram kildi? De ki: Onlar, dunya hayatmda, ozellikle kiyamet gununde
muminlerindir. Iste, bilen bir topluluk igin ayetleri boyle agikliyoruz.

33- De ki: Rabbim ancak agik ve gizli kotulukleri, gunahi ve haksiz


yere sin in a§mayi, hakkinda higbir delil indirmedigi bir §eyi, Allah' a
ortak
kosmanizi ve Allah hakkinda bilmediginiz §eyleri soylemenizi haram
kilmi§tir.

34- Her ummetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince ne bir an geri
kalirlar ne de bir an ileri gidebilirler.

"...Her secde edi§lerinizde guzel elbiselerinizi giyin..." onlardan


ayrilmaym, suslerinize sarilm. §6yle ki: birinci secde makamimn susu,
ameli sirf Allah igin yapmak (ihlas)tir. ikinci secde makaminin susu,
tevekkul etmek, sartlanni gozetmektir. Uguncu secde makaminin susu,
nza halinin hakkim vermektir. Dorduncu secde makaminin susu, Hakk'a
dair hakikatle tahkikte yerlesik ve kahci olmak, istikametin haklanm ve
sartlanni gozetmektir. "Yiyin, igin, fakat israf etmeyin..." yeme ve
igmede adalet ve denge yasasmi koruyun.

"De ki: Allah'm kullari igin yarattigi susu... kim haram kildi?" mutlak
olarak zikredilen bu suslerden kim onlan ahkoydu? Kullann bunlarla
bezenmesi mumkun degildir, dedi? Kullann bunlarla suslenmelerinin
mumkun olmadigim ileri surup Allah'm onlan bundan men ettigi gibi bir
gerekge ortaya koydu? "Ve temiz nziklan kim haram kildi?" ihlas
ilimlerini, tevekkul, nza ve temkin makamlannin ilimlerini kim haram
kildi? "...Ozellikle kiyamet gununde..." gesitlenme saibelerinden, fiil,
sifat ve zat kalintilanndan herhangi bir seyin zuhur etmesinden beridir.
"De ki: Rabbim ancak ...kotulukleri..." behimi kuvvetin rezilliklerini "
gunahi ve ...smin asmayi" vahsi kuvvetin rezilliklerini, "Allah'a ortak
kosmanizi..." ... "haram kildi..." yani meleki mantik kuvvetinin
rezilliklerini haram kildi. Qunku bunlar, yukanda sozu edilen ve insani
kemalat olan ziynetleri engelleyen, onlara zit nefsani sifatlardir.

35- Ey Ademogullari! Size kendi iginizden ayetlerimi anlatacak


Resuller gelir de kim (onlara kar§i gelmekten) sakmir ve kendini islah
ederse, onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.

408. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


36- Ayetlerimizi yalanlayanlar ve buyuklenip onlardan yuz gevirenler
var ya, iste onlar ates ehlidir. Onlar, orada ebedf kalacaklardir.

37- Allah' a iftira eden ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan daha


buyuk zalim kimdir?! Onlarm kitabdaki nasibleri kendilerine eri§ecektir.
Sonunda resullerimiz (melekler) gelip canlarmi alirken " Allah' i birakip
da
tapmakta oldugunuz tannlar nerede?" derler. (Onlar da) "Bizden sivi§ip
gittiler" derler. Ve kafir olduklanna dair kendi aleyhlerine §ahitlik
ederler.

38- Allah buyuracak ki: "Sizden once gegmis cin ve insan


topluluklari arasmda siz de atese girin!" Her ummet girdikge
yoldaslanna lanet edecekler. Hepsi birbiri ardmdan orada
(cehennemde) toplanmca, sonrakiler oncekiler igin, " Ey Rabbimiz! Bizi
i§te bunlar saptirdilar! Onun igin onlara ate§ten bir kat daha fazla azap
ver!" diyecekler. Allah da: Zaten herkes igin bir kat daha fazla azap
vardir, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir.

39- Oncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir ustunlugunuz


yok. O halde siz de yaptiklarmiza karsilik azabi tadin!

40- Bizim ayetlerimizi yalanlayip da onlara karsi kibirlenmek


isteyenler var ya, iste onlara gok kapilari agilmayacak ve onlar, deve
igne deligine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suglulari i§te
boyle cezalandinnz!

41- Onlar igin cehennem ate§inden do§ekler, ustlerine de ortuler


vardir. i§te zalimleri boyle cezalandinnz!

42- Inanip da iyi isler yapanlara gelince -ki hig kimseye gucunun
ustunde bir vazife yuklemeyiz- iste onlar, cennet ehlidir. Orada onlar
ebedf kalacaklar.

43- (Cennette) onlarm altlanndan irmaklar akarken, kalplerinde


kinden ne varsa hepsini gikanp atanz. Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle
bizi (bu nimete) kavu§turan Allah'a hamd olsun! Allah bizi dogru yola
iletmeseydi kendiligimizden dogru yolu bulacak degildik. Hakikaten
Rabbimizin Resulleri gergegi getirmisler." Onlara: "Iste size cennet;
yapmis oldugunuz iyi amellere kar§ilik ona varis kilmdmiz." diye
seslenilir.

A' RAF SURESl • 409

44- Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vaat ettigini
gergek bulduk, siz de Rabbinizin size vaat ettigini gergek buldunuz mu?
diye seslenir. "Evet!" derler. Ve aralarmdan bir gagrici, Allah' in laneti
zalimlerin uzerine olsun! diye baginr.

45- Onlar, Allah yolundan alikoyan ve onu egip bukmek isteyen


zalimlerdir. Onlar ahireti de inkar edenlerdir.

46- Iki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasmda bir perde ve


A'raf uzerinde de herkesi simalarmdan taniyan adamlar vardir ki, bunlar
henuz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline:
"Selam size!" diye seslenirler.
"...Kim sakmir ve kendini islah ederse..." fena makammda varhk
kahntilanndan sakmir ve beka makammda istikamet uzere olmakla
kendini islah ederse "onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir."
Qunkii velayet makamindadirlar. "Ayetlerimizi yalanlayanlar..."
Nefislerinin sifatlanyla bizim sifatlanmizin uzerini ortup gizleyenler,
"buyuklenip onlardan yuz gevirenler..." seytanlikla ayetlerimize karsi
buyukluk taslayanlar, "iste onlar ate§ ehlidir." Mahrumiyet atesine
atilacaklardir. "Iki taraf arasmda bir perde... vardir..." cennet ehli ile
cehennem ehli arasmda bir perde vardir. Bu yuzden her bir grup
digerinden perdelenmistir.

Burada sozii edilen cennet ehlinden maksat, ebrar, zahid ve


abidlerden olusan amellerin sevabmi uman kimselerdir. Bunlann
cenneti, nefisler cennetidir. Yoksa kalp ve ruh cennetlerinin ehli,
cehennem ehlinden perdelenmezler.

"A'raf uzerinde..." bu perdenin, yani iki grubu, biri sagmda oburu


solunda olacak sekilde ayiran kalp perdesinin yukanlannda "...adamlar
vardir..." bunlar Allah ehli, O'nun has kullan olan ariflerdir.
"... Herkesi... tanirlar..." her iki grubun mensuplarim da "simalarmdan..."
tanirlar. Cennet ehline tezkiye, bezenme sebepleri ve kalbi nurlar
desteginde bulunmak, uzerlerine hayirlar ve bereketler indirmek
suretiyle selam verirler. Cennete girmemislerdir, gunku nefislerin
sifatlanndan ve guzelliklerinden olusan giysilerden soyunmuslar, bu
konumu asip yukselmisler. Bunlar, Allah'm zatmi musahede etmekten
ve sifatin nimet seklindeki tecellisini gozlemlemekten ahkoymaz onlan.
"Onlar..." cennet ehli, onlann cennete "girmelerini umarlar." Ki onlann
nurlanyla aydmlansmlar, onlann yuzlerinin panldayislanyla isiklansmlar
ve huzurlanyla unsiyet kursunlar.

410. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

47- Gozleri cehennem ehli tarafma dondurulunce de: Ey Rabbimiz!


Bizi zalimler toplulugu He beraber bulundurma! derler.

48- (Yine) A'raf ehli simalarindan tanidiklari birtakim adamlara


seslenerek derler ki: "Ne goklugunuz ne de taslamakta oldugunuz
buyukluk size higbir yarar saglamadi.

49- Allah 'in, kendilerini higbir rahmete erdirmeyecegine dair yemin


ettiginiz kimseler bunlar mi?" (ve cennet ehline donerek): "Girin
cennete; artik size korku yoktur ve siz uzulecek de degilsiniz" (derler).

50- Cehennem ehli, cennet ehline: "Suyunuzdan veya Allah' in size


verdigi nziktan biraz da bize verin!" diye seslenirler. Onlar da: Allah
bunlari kafirlere haram kilmi§tir, derler.

51- 0 kafirler ki, dinlerini bir eglence ve oyun edindiler de dunya


hayati onlan aldatti. Onlar, bu gunleri He kar§ila§acaklarmi unuttuklan
ve ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de bugun onlan unuturuz.

52- Gergekten onlara, inanan bir toplum igin yol gosterici ve rahmet
olarak, Him uzere agikladigimiz bir Kitab getirdik.

53- (Fakat onlar), Onun tevilinden baska bir §ey beklemiyorlar.


Tevili geldigi (haber verdigi §eyler ortaya giktigi) gun, onceden onu
unutmus olanlar derler ki: Dogrusu, Rabbimizin Resulleri gergegi
getirmi§ler. §imdi bizim §efaatgilerimiz var mi ki bize §efaat etsinler
veya
(dunyaya) geri dondurulmemiz mumkun mu ki, yapmi§ oldugumuz
amellerden baskasmi yapalim? Onlar, cidden kendilerine yazik ettiler ve
uydurduklari seyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.

"Gozleri cehennem ehli tarafma dondurulunce..." Yani, onlara


isteyerek, aciyarak, merhamet ederek veya memnun olarak bakmazlar,
bilakis istemeyerek ve sanki bir ba§kasi gozlerini o tarafa gevirmi§ gibi
ibret almak maksadiyla bakarlar. "Ey Rabbimiz! Bizi zalimler toplulugu
He beraber bulundurma." Bizi dogru yola ilettikten sonra kalplerimizi
kaydirma. Tipki Emirulmuminin AN (a.s) dedigi gibi: "Hidayetten sonra
sapmaktan Allah'a sigminm." Hz. Resulullah (s.a.v) de soyle
buyurmustur: "Allah'im! Kalbimi dinin uzere sabit kil." Orada bulunanlar
"Allah, senin gegmis ve gelecek gunahlanm bagislamamis midir?" diye
sorunca su cevabi vermistir: "Kalbin, golde ruzgarlann diledikleri tarafa
savurduklan bir tuy gibi oldugunu bilmem bu sekilde davranmam igin
yetmez mi?"

A' RAF SURESi.411

"Gergekten onlara... Him uzere agikladigimiz bir kitab getirdik."


Organlar, azalar, aletler ve duyular §eklinde tafsilatlanan, ilahi ilmin
gerektirdigi §ekilde tekamul etmeye elveri§li insan bedenini verdi. Bu
kitabm tevili de, sonunda vardigi akibettir, dirili§ anmda buna uymayan
heyetlere, suretlere ve §ekillere-ki onlann sifatlanna ve inanglanna
uygundurlar- kahb olmasidir. Ba§ka bir yerde yer alan §u ayet boyle bir
anlami gerektirmektedir: "Allah onlari sifatlanyla cezalandiracaktir.."
(Enam, 139) Bir ayette de §6yle buyurmu§tur: "Kiyamet gununde onlari
kor, dilsiz ve sagir bir halde yuzukoyun hasrederiz." (isra, 97)

54- Suphesiz ki Rabbiniz, semavati ve arzi alti gunde yaratan,


sonra Ar§'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gunduze
buruyup orten; gune§i, ayi ve yildizlan emrine boyun egmi§ durumda
yaratan Allah'tir. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur.
Alemlerin Rabbi Allah ne yucedir!

55- Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O,


haddi asanlari sevmez.

56- Islah edilmesinden sonra yeryuzunde bozgunculuk yapmaym.


Allah' a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik
edenlere Allah'm rahmeti gok yakmdir.

57- Ruzgarlan rahmetinin onunde mujde olarak gonderen O'dur.


Sonunda onlar (o ruzgarlar), agir bulutlan yuklenince onu olu bir
memlekete sevk ederiz. Orada suyu indirir ve onunla turlu turlu
meyveler gikannz. i§te oluleri de boyle gikaracagiz. Herhalde bundan
ibret alirsmiz.

58- Rabbinin izniyle guzel memleketin bitkisi (guzel) gikar; kotu


olandan ise faydasiz bitkiden baska bir §ey gikmaz. I§te biz, sukreden
bir kavim igin ayetleri boyle agikliyoruz.

59- And olsun ki Nuh'u Resul olarak kavmine gonderdik. Dedi ki: Ey
kavmim! Allah' a kulluk edin, sizin Ondan ba§ka Hah yokdur. Dogrusu
ben, ustunuze gelecek buyuk bir gunun azabindan korkuyorum.

60- Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni gergekten apagik bir
sapiklik iginde goruyoruz!

61- Dedi ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapiklik yoktur; fakat
ben, alemlerin Rabbi tarafindan gonderilmi§ bir Resulum.

412. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

62- Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size ogut veriyorum


ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (vahiy He) biliyorum.

63- (Allah'in azabindan) sakmip da rahmete nail olmaniz umidiyle,


iginizden sizi uyaracak bir adam vasitasiyla size bir zikir (kitab)
gelmesine §a§tiniz mi?"

64- Onu yalanladilar, biz de onu ve onunla beraber gemide


bulunanlan kurtardik, ayetlerimizi yalanlayanlari da suda bogduk!
Cunku onlar kbr bir kavim idiler.

65- Ad kavmine de karde§leri Hud'u (gonderdik). O dedi ki: "Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin igin O'ndan ba§ka Hah yokdur. Hala
sakmmayacak mismiz?"

66- Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir
beyinsizlik iginde goruyoruz ve gergekten seni yalancilardan saniyoruz.

67- "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz degilim; fakat ben alemlerin
Rabbinin gonderdigi bir Resulum.

68- Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin igin


guvenilir bir ogutguyum.

69- Sizi uyarmak igin iginizden bir adam vasitasiyla Rabbinizden


size bir zikir (kitab) gelmesine §a§timz mi? Du§unun ki O sizi, Nuh
kavminden sonra onlarm yerine getirdi ve yaratilista sizi onlardan ustun
kildi. O halde Allah'in nimetlerini hatirlaym ki kurtulu§a eresiniz."

70- Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalanmizin
tapmakta olduklarmi birakmamiz igin mi geldin? Eger dogrulardan isen,
bizi tehdit ettigini (azabi) bize getir.

71- (Hud) dedi ki: "Uzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hi§im
inmi§tir. Haklarmda Allah'in higbir delil indirmedigi, sadece sizin ve
atalarinizin taktigi kuru isimler hususunda benimle tartisiyor musunuz?
Bekleyin oyleyse, suphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"

72- Onu ve onunla beraber olanlari rahmetimizle kurtardik ve


ayetlerimizi yalanlayip da iman etmeyenlerin kokunu kestik.

"Suphesiz ki Rabbiniz, gokleri ve yeri alti gunde yaratandir..." alti


bin sene iginde ruhlar semasimn ve bedenler arzmm suretlerinde
gizlendi. Qunku yiice Allah bir ayette §6yle buyurmu§tur: "Muhakkak ki,
Rabbinin nezdinde bir gun sizin saymakta olduklarmizdan bin yil

A' RAF SURESi.413


gibidir." (Hac, 47) Yani, Adem'in (a.s) yaratihsmdan Hz. Muhammed'in
(s.a.v) zamanma kadar. Cunku halk, Hakk'm yaratihs mazharlannda
gizlenmesinden ibarettir. Bu sure de gizlenme devrinin basindan
zuhurun, yani nubuvvetin sona ermesi ve velayetin zuhuru dedigimiz
devrin baslamasina kadardir. Nitekim, Hz. Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Zaman dondu dolasti, Allah'm gokleri ve yeri yarattigi
gunku halini aldi." Cunku yaratihsla gizlenmenin baslamasi, zuhurun
sona ermesi demektir. Gizlenme de zuhura ulasip sona erince, daha
once soylendigi gibi yaratilisa donmus olur. Mehdi'nin yedinci gunun
tamammda ortaya gikmasiyla da zuhur tamamlamr. Bu yuzden
"dunyanm omru yedi bin senedir" denilmistir.

"...Sonra Ar§'a istiva etti..." Yani, butun sifatlanyla onda eksiksiz


tecelli etmek suretiyle Muhammedi kalp arsma istiva etti. Nitekim "Sad"
harfinin anlammi agiklarken bu hususa isaret etmistik. "...Orter..."
beden gecesi ve tabiat karanligi ruh nurunun gunduzunu orter. "
...Kovalayan..." heyetiyle ve istidadiyla onu kovalar. Cunku mizacmin
mutedil olusuyla gabuk kabul eder. Ruh gunesi, kalp ayi ve duyu
yildizlan "emrine boyun egmi§tir..." bu da " O, her an yaratma
halindedir." (Rahman, 29) ayetinin orijinalinde gegen "e-Se'n"
kelimesiyle kastedilen durumdur. Haberiniz olsun, kudretiyle var etme
ve hikmetiyle gekip gevirme yetkisi O'nundur. Ya da, bilesiniz ki, var
etme ve orneksiz yaratma O'nundur.

Eger ayette isaret edilen gokleri ve yeri zahiri anlamda kabul


edersek, bu durumda alti giinden maksat, alti yon olur. Cunku
hadiselerin de gunler olarak ifade edildiginin ornekleri vardir. Ornegin,
bir ayette soyle buyurulmustur: "Onlara Allah'm gunlerini hatirlat..."
(ibrahim, 5) Yani yiice Allah cisimler alemini alti yon iginde yaratmis,
arsa yerleserek yucelmis, ona tesir etmistir. Diger bir ifadeyle,
varliklann
suretlerini onun uzerinde ispat etmistir. Arsm zahiri ve batmi vardir.
Arsm zahiri yedinci goktur ki, butun varliklann suretleri ona naksedilir;
varliklann var oluslan ve yok oluslan bunu takip eder. Silme ve yerinde
birakma (mahv ve ispat) burada gergeklesir. "Allah diledigini siler,
diledigini de sabit birakir." (Rad, 39) ayetini tevil ederken bu hususa
deginecegiz. Arsm batmi ise ilk akildir. Esyanm suretleri, ona kulli
sekilde resmedilmistir ve buna arsm igi de denir. Nitekim, bir rivayette

414. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

soyle denmistir: "Arsm iginden bir munadi seslenir..." Burasi on kazanm


da mahallidir. Dolayisiyla, buraya istiva etmek, uzerine gikip esyamn
suretlerini uzerine naksetmek suretiyle yaratma tesirini gostermek
seklinde yucelmek anlammdadir. Bu, ondan baska bir seye
meyletmeksizin eksiksiz bir sekilde istiva kasti ile yonelme
anlammdadir.

73- Semud kavmine de karde§leri Salih'i (gonderdik). Dedi ki: Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan ba§ka ilah yoktur. Size
Rabbinizden agik bir delil gelmi§tir. O da, size bir mucize olarak Allah
'in
§u devesidir. Onu birakm, Allah'm arzmda yesin, (igsin); ona kotuluk
etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar.

74- Du§unun ki, (Allah) Ad kavminden sonra yerlerine sizi getirdi.


Ve yeryuzunde sizi yerle§tirdi: Onun duzluklerinde saraylar
yapiyorsunuz, daglarmda evler yontuyorsunuz. Artik Allah 'in nimetlerini
hatirlaym da yeryuzunde fesatgilar olarak kan§iklik gikarmaym.
75- Kavminin ileri gelenlerinden buyukluk taslayanlar, iglerinden
zayif gorulen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafmdan
gonderildigini biliyor musunuz? Onlar da: Suphesiz biz onunla ne
gonderilmi§se ona inananlanz, dediler.

76- Buyukluk taslayanlar dediler ki: "Biz de sizin inandigmizi inkar


edenleriz. "

77- Derken o di§i deveyi ayaklarmi keserek oldurduler ve Rablerinin


emrinden di§ari giktilar da: Ey Salih! Eger sen gergekten
Mursellerdensen bizi tehdit ettigin azabi bize getir, dediler.

78- Bunun uzerine onlari o (gurultulu) sarsinti yakaladi da


yurtlarmda diz ustu donakaldilar.

79- Salih, o zaman onlardan yuz gevirdi ve soyle dedi: Ey kavmim!


And olsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini teblig ettim ve size ogut
verdim; fakat siz ogut verenleri sevmiyorsunuz.

80- Lut'u da gonderdik. Kavmine dedi ki: "Sizden onceki milletlerden


higbirinin yapmadigi fuhu§u mu yapiyorsunuz?

81- Qunku siz, §ehveti tatmin igin kadmlan birakip da §ehvetle


erkeklere yana§iyorsunuz. Dogrusu siz ta§km bir milletsiniz. "

A' RAF SURESl.415

82- Kavminin cevabi: "Onlan (Lut'u ve taraftarlanni)


memleketinizden gikarm; gunku onlar fazla temizlenen insanlarmi§!"
demelerinden baska bir §ey olmadi.

83- Biz de onu ve kansmdan baska aile efradmi kurtardik; gunku


kansi geride kalanlardan (kafirlerden) idi.

84- Ve uzerlerine (ta§) yagmuru yagdirdik. Bak ki gunahkarlarin


sonu nasil oldu!

85- Medyen'e de karde§leri Suayb' i (gonderdik). Dedi ki: Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin igin ondan ba§ka ilah yoktur. Size
Rabbinizden agik bir delil gelmi§tir; artik olguyu, tartiyi tarn yapm,
insanlarm esyalarmi eksik vermeyin. Duzeltilmesinden sonra
yeryuzunde bozgunculuk yapmaym. Eger inananlar iseniz bunlar sizin
igin daha hayirlidir.

86- Tehdit ederek, inananlan Allah yolundan alikoyarak ve o yolu


egip bukmek isteyerek oyle her yolun ba§mda oturmayin. Du§unun ki
siz az idiniz de O sizi gogaltti. Bakm ki, bozgunculann sonu nasil
olmu§tur!

87- Eger iginizden bir benimle gonderilene inanir, bir da inanmazsa,


Allah aranizda hukmedinceye kadar bekleyin. O hakimlerin en iyisidir.

88- Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: " Ey Suayb! Seni ve
seninle beraber inananlan memleketimizden kesinlikle gikaracagiz veya
dinimize doneceksiniz" (Suayb): istemesek de mi? dedi.
89- Dogrusu Allah bizi ondan kurtardiktan sonra tekrar sizin dininize
donersek Allah'a kar§i yalan uydurmu§ oluruz. Rabbimiz Allah dilemi§
baska, yoksa ona geri donmemiz bizim igin olacak §ey degildir.
Rabbimizin ilmi her §eyi kusatmistir. Biz sadece Allah'a dayaninz.
Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasmda adaletle hukmet! Sen
hukmedenlerin en hayirlisisin.

90- Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Eger Suayb'e uyarsaniz
o takdirde siz mutlaka ziyana ugrarsmiz.

91- Derken o §iddetli deprem onlan yakalayiverdi de yurtlannda diz


ustu donakaldilar.

92- Suayb' i yalanlayanlar sanki yurtlannda hig oturmami§ gibiydiler.


Asil ziyana ugrayanlar Suayb' i yalanlayanlarm kendileridir.

416. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

93- (Suayb), onlardan yuz gevirdi ve (iginden) dedi ki: "Ey kavmim!
Ben size Rabbimin gonderdigi gergekleri duyurdum ve size ogut verdim.
Artik kafir bir kavme nasil acirim!"

94- Biz hangi ulkeye bir Nebiy gonderdiysek, ora halkini, bize
yalvarip yakarsinlar diye mutlaka yoksulluk ve darlikla sikmi§izdir.

95- Sonra kotulugu (darligi) degi§tirip yerine iyilik (bolluk) getirdik.


Nihayet gogaldilar ve: "Atalanmiz da boyle sikinti ve seving
ya§ami§lardi" dediler. Biz de onlan, kendileri farkma varmadan ansizin
yakaladik.

96- O ulkelerin halki inansalar ve (gunahtan) sakmsalardi, elbette


onlarm ustune gokten (semadan) ve yerden (arzdan) nice bereket
kapilari agardik, fakat yalanladilar, biz de ettikleri yuzunden onlan
yakalayiverdik.

97- Yoksa o ulkelerin halki geceleyin uyu darken kendileri ne


azabimizm gelmeyeceginden emin mi oldular?

98- Ya da o ulkelerin halki ku§luk vakti eglenirlerken kendilerine


azabimizm gelmeyeceginden emin mi oldular?

99- Allah' in azabmdan emin mi oldular? Fakat ziyana ugrayan


topluluktan baskasi, Allah'm (boyle) muhlet vermesinden emin olamaz.

100- Onceki sahiplerinden sonra yeryuzune varis olanlara hala §u


gergek belli olmadi mi ki: Eger biz dileseydik onlan da gunahlarmdan
dolayi musibetlere ugratirdik! Biz onlarm kalplerini muhurleriz de onlar
(gergekleri) isitmezler.

101- l§te o ulkeler... Onlarm haberlerinden bir kismmi sana


anlatiyoruz. And olsun ki, Resulleri onlara apagik deliller getirmi§lerdi.
Fakat onceden yalanladiklari gergeklere iman edecek degillerdi. I§te
kafirlerin kalplerini Allah boyle muhurler.

102- Onlarm gogunda, sozunde durma diye bir §ey bulamadik.


Gergek §u ki, onlarm gogunu yoldan gikmi§ bulduk.

103- Sonra onlarm ardmdan Musa'yi mucizelerimizle Firavun ve


kavmine gonderdik de o mucizeleri inkar ettiler; ama, bak ki, fesatgilann
sonu ne oldu!

A' RAF SURESl.417

"...0 da size bir mucize olarak Allah'in §u devesidir." Burada, Salih


Nebiy (a.s.) mucize olarak verilen deve kastediliyor. Musa'ya (a.s)
verilen asa, isa'ya (a.s) verilen esek ve Hz. Muhammed'e (s.a.v) verilen
burak gibi. Qunku, her Peygamberin ve diger insanlarm bir binegi vardir,
o da kendisinin hakikatini, yani insani nefsi tasiyan hayvani nefsidir ve
hayvani nefis, baskm sifatiyla hayvanlardan bu sifatla belirginlesen
birine nispet edilir ve o hayvanm adi kendisine verilir.

Kimin nefsi uysal, gayet yumusak olarak boyun egen, buyuk yukleri
tasiyacak guce sahip ve yumusak huylu olursa onun binegi devedir.
Ayette devenin Allah'a nispet edilmesinin sebebi, devenin Allah'in
emriyle gorevlendirilmis, Allah'a itaatin ve yakinligm geregi olarak ona
ozgu kilmmis olmasidir. Ote yandan bu kaynagi deve ile kavim
arasmda bolusturulmustu; bir gun devenin su igmesine, bir gunde
kavmin su ihtiyacmi karsilamasina tahsis edilmisti seklindeki agiklama,
kavmin su kaynagmm ameli akil gucu, devenin su kaynagmm da nazari
akil gucu olduguna isarettir. Rivayete gore, devenin su igme gununde,
memeleri dolar ve kavmin butun kaplanni dolduracak kadar sut verirdi.
Bu da Salih Aleyhisselam'in nefsinin fikir aracihgiyla fitri kulli
ilimleri,
eksik kimseler igin yararh olan ahlak, seriat ve edeb gibi ilimleri ortaya
gikardigma isarettir. Devenin dagdan gikmasi ise, nefsin Salih
Aleyhisselam'in bedeninden zuhur etmesine isaret etmektedir.

Bu ayetlerin tevili boyledir; bununla beraber ayetlerin igeriginin


zahirini kabul etmek de zorunludur. Qunku mucizelerin zuhuru,
olaganustuluklerin gosterilmesi haktir ve bunlardan higbiri inkar
edilemez. Yukandaki tevili destekleyen bir unsur, Resulullah
Efendimizin (s.a.v), Salih'in (a.s) devesini bogazlayan kisi ile Ali'nin
(a.s)
katilini bir tutmasidir. Resulullah (s.a.v) : Ey AH! Oncekilerin en
bedbahtmin kim oldugunu biliyor musun? Allah ve Resulu daha iyi bilir,
dedi. Salih'in devesini bogazlayan kimsedir, buyurdu. Ardmdan,
sonrakilerin en bedbahtmin kim oldugunu biliyor musun? diye sordu.
Allah ve Resulu daha iyi bilir, dedi. Buyurdu ki: Seni oldurendir. Bir
rivayete gore, sakahni ve sagmi gostererek "§unu ve §unu boyayan
kimsedir" dedi.

104- Musa dedi ki : "Ey Firavun! Muhakkak ben alemlerin Rabbinin


Resuluyum.

418. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

105- Allah hakkmda gergekten ba§kasim soylememek benim


uzerime borgtur. Size Rabbinizden agik bir delil getirdim; artik
Israilogullanni benimle birak!"

106- (Firavun) dedi ki: Eger bir mucize getirdiysen ve gergekten


dogru soyluyorsan onu goster bakalim.
107- Bunun uzerine Musa asasmi yere atti. O hemen apagik bir
ejderha oluverdi!

108- Ve elini (cebinden) gikardi. Birdenbire o da seyredenlere


bembeyaz gorunuverdi.

109- Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu gok bilgili bir
sihirbazdir.

110- 0,sizi yurdunuzdan gikarmak istiyor. Ne buyurursunuz?

111- Dediler ki: Onu da karde§ini de beklet; §ehirlere toplayicilar


(memurlar) yolla.

112- Butun bilgili sihirbazlari sana getirsinler.

113- Sihirbazlar Firavun' a geldi ve: Eger ustun gelen biz olursak,
bize kesin bir mukafat var mi? dediler.

114- (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakinlarimdan olacaksiniz,


dedi.

115- (Sihirbazlar), Ey Musa sen mi (once) atacaksm, yoksa atanlar


biz mi olalim? dediler.

116- "Siz atm" dedi. Onlar atmca, insanlarm gbzlerini buyulediler,


onlan korkuttular ve buyuk bir sihir gosterdiler.

117- Biz de Musa'ya, "Asani at!" diye vahyettik. Bir de baktilar ki


bu, onlarm uydurduklarini yakalayip yutuyor.

118- Boylece, gergek ortaya gikti ve onlarm yapmakta olduklari yok


olup gitti.

119- Iste Firavun ve kavmi, orada yenildi ve kuguk duserek geri


donduler.

120- Sihirbazlar ise secdeye kapandilar.

121- "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler.

122- "Musa'nm ve Harun'un Rabb'ine " dediler.

A' RAF SURESi.419

123- Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mi ettiniz?
Bu, hig §uphesiz §ehirde, halkmi oradan gikarmak igin kurdugunuz bir
tuzaktir. Ama yakmda (basmiza gelecekleri) goreceksiniz!

124- Mutlaka ellerinizi ve ayaklarmizi gaprazlama kesecegim, sonra


da hepinizi asacagim!"

125- Onlarda : "Biz zaten Rabbimize donecegiz" dediler.

126- Sen sadece Rabbi mizin ayetleri bize geldiginde onlara


inandigimiz igin bizden intikam aliyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol
sabir ver, Musluman olarak canimizi al, dediler.

127- Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa'yi ve


kavmini, seni ve tannlarmi birakip yeryuzunde bozgunculuk gikarsinlar
diye mi birakacaksmiz? (Firavun): "Biz onlarm ogullarmi oldurup,
kadmlarmi sag birakacagiz. Elbette biz onlan ezecek ustunlukteyiz"
dedi.

128- Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardim isteyin ve sabredin.


Suphesiz ki yeryuzu Allah 'mdir. Kullarmdan diledigini ona van's kilar.
Sonug (Allah'tan korkup gunahtan sakman) muttakiylerindir."

129- Onlar da, sen bize (Resul olarak) gelmeden once de geldikten
sonra da bize i§kence edildi, dediler. (Musa), "Umulur ki Rabbiniz
dusmaninizi helak eder ve onlarm yerine sizi yeryuzune hakim kilar da
nasil hareket edeceginize bakar" dedi.

130- And olsun ki, biz de Firavun'a uyanlari ders alsinlar diye
yillarca kuraklik ve mahsul kitligi He cezalandirdik.

131- Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, "Bu bizim hakkimizdir" derler;
eger kendilerine bir fenalik gelirse Musa ve onunla beraber olanlan
ugursuz sayarlardi. Bilesiniz ki, onlara gelen ugursuzluk Allah
katmdandir, fakat onlarm gogu bunu bilmezler.

132- Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek igin ne mucize getirirsen getir, biz
sana inanacak degiliz. "

133- Biz de ayri ayri mucizeler olarak onlarm uzerine tufan, gekirge,
hasere, kurbagalar ve kan gonderdik; yine de buyukluk tasladilar ve
gunahkar bir kavim oldular.

420. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

134- Azap uzerlerine gokunce, 'Ey Musa! sana verdigi soz


hurmetine, bizim igin Rabbine dua et; eger bizden azabi kaldirirsan,
mutlaka sana inanacagiz ve muhakkak Israilogullarmi seninle
gonderecegiz" dediler.

135- Biz, ula§acaklan bir muddete kadar onlardan azabi kaldinnca


hemen sozlerinden donuverdiler.

136- Biz de ayetlerimizi yalanlamalari ve onlardan gafil kalmalan


sebebiyle kendilerinden intikam aldik ve onlan denizde bogduk.

137- Hor gorulup ezilmekte olan o kavmi (Yahudileri) de, igini


bereketle doldurdugumuz yerin dogu taraflarma ve bati taraflarma
mirasgi kildik. Sabirlarma karsilik Rabbinin Israilogullarina verdigi guzel
soz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarini ve
yeti§tirdikleri bahgeleri helak ettik.

138- israilogullarmi denizden gegirdik, orada kendilerine mahsus


birtakim putlara tapan bir kavme rastladilar. Bunun uzerine: Ey Musa!
Onlan n ilahlan oldugu gibi, sen de bizim igin bir Hah yap! dediler. Musa:
Gergekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi.

139- §uphesiz, bunlarm iginde bulunduklan (din) yikilmi§tir,


yapmakta olduklari da batildir.
140- Musa dedi ki: Allah sizi alemlere ustun kilmi§ken ben size
Allah'tan baska bir Hah mi arayayim?

141- Hatirlaym ki, size iskencenin en kotusunu yapan Firavun'un


adamlarmdan sizi kurtardik. Onlar ogullarmizi olduruyorlar, kadmlarmizi
sag birakiyorlardi. i§te bunda size Rabbiniz tarafmdan buyuk bir imtihan
vardir.

"Bunun uzerine Musa asasini yere atti..." ifadenin zahiri,


rivayetlerde belirtildigi Musa'nm gosterdigi mucizeye i§aret etmektedir.
Teviline gelince; asa, Musa'nm dayandigi nefsine isarettir. Yani, Musa
hayvani hareket ve fiillerde ona dayaniyordu. Hayvani saghkh kuvvet
koyunlan igin fikir agacmdan guzel adap, erdemli melekeler ve ovgiiye
degeradetler yapraklanni onunla silkeleyip dusuruyordu.

Musa (a.s), nefsini guzel bir sekilde yonettigi ve riyazetle egittigi igin
tasarruflanna boyun egiyor, emirlerine uyuyordu. Nefsi, Musa'nm izni
olmadan kendi hayvani fiillerinden uzak duruyordu. Tipki asa gibi.

A' RAF SURESi.421

Tartisma sirasmda hasimlara karsi koymak igin onu sahverdigi zaman


bir yilana donusuyor, hasimlann uydurduklan yalanlan, iddialanni
saglamlastirmak igin iftira olarak yaydiklan suphe iplerini, mugalatalarmi
ve amaglarmi ispatlamak igin tartisma esnasmda yapistiklan yaldizli
asalarmi birer birer yutuyor, onlan yenilgiye ugratip eziyordu.

"Ve elini gikardi..." onlan saskma geviren, apisip kalmalanna


neden olan goz kamastinci kudretini gosterdi. Bu kudret, onun
davasmm hak oldugunu gosteren nurun ortaya gikmasmi sagladi. Oyle
anla§ihyor ki, Musa'nm (a.s) zamammn en gozde bilimi sihirdi. O da
buna karsi ilahi sihri ortaya koymustur. Nitekim, Hz. Muhammed'in
(s.a.v) zamammn gozde bilimi de fesahatti. Bu yuzden Resulullah
Efendimiz (s.a.v)m en biiyiik mucizesi Kur'an'dir. Nitekim, isa'nm (a.s)
zamammn gozde bilimi tipti. O da rivayetlerde belirtildigi gibi, ilahi
tibbi
ortaya koymustur. Qunku her Nebiynin mucizesinin, yasadigi donemin
gozde bilimiyle aym turden olmasi gerekir, ki davasma icabet edilmesini
saglama bakimindan daha etkili olsun.

142- (Bana ibadet etmesi igin) Musa'ya otuz gece vade verdik ve
ona on gece daha Have ettik; boylece Rabbinin tayin ettigi vakit kirk
geceyi buldu. Musa, karde§i Harun'a dedi ki: Kavmimin iginde benim
yerime geg, onlan islah et, bozguncularm yoluna uyma.

143- Musa tayin ettigimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla


konusunca "Rabbim! Bana (kendini) goster; seni goreyim!" dedi.
(Rabbi): "Sen beni asla goremezsin. Fakat §u daga bak, eger o yerinde
durabilirse sen de beni goreceksin!" buyurdu. Rabbi o daga tecelli
edince onu paramparga etti, Musa da baygm dustu. Ayilmca dedi ki:
Seni noksan sifatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben
inananlarin ilkiyim.

144- (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana verdigim


gorevlerle) ve sozlerimle seni insanlarm basina segtim. Sana verdigimi
al ve sukredenlerden ol.
"Musa'ya otuz gece vade verdik..." Soylendigine gore yuce Allah,
Musa'ya otuz gun orug tutmasim emretmisti. Musa, otuz gun orug
tutmayi tamamlayinca agzimn kokusundan tiksindi. Bu yuzden agzim
misvakla temizledi. Bunun uzerine yuce Allah onu azarladi ve fazladan
on gun daha orug tutmasim emretti. Bazilanna gore, yuce Allah

422. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Musa'ya kendisine yakmlasma maksadiyla eda ettigi ibadetlerle otuz


gece ibadet etmesini emretti. Sonra otuz giinu kirka tamamlayan son on
gunde ona Tevrat'i indirdi. Birinci rivayet, Musa'nm otuz gecede fiil,
sifat
ve zat perdelerinden kurtulduguna, ancak varhgmdan henuz aynlmayan
kalintmin kaldigma isarettir.

Misvak'm kullanilmasi, "Rabbim! Bana kendini goster; seni


goreyim." Sozunu soylerken bu varhk kalintismin zuhur ettigine isarettir.
ikinci rivayet, Musa'nm Allah'a suluk etmekle otuz gecede eksiksiz zati
siihud mertebesine eristigine, kendisinden higbir kalintmin kalmadigma,
bilakis butunuyle fena bulduguna, son on gunde ise, ayilmak suretiyle
fenadan sonra Allah ile beka makamiyla nziklanmcaya kadar Allah'ta
sulukunu tamamladigma isaret etmektedir.

Buna gore "Rabbim! Bana kendini goster; seni goreyim." Sozunun


otuz gece iginde ondan sadir olmasi, ayilmanm ise bu surenin kirka
tamamlandigi son on gunde gergeklesmesi gerekir. Rabbi sifatlar
tecellisi makammda onunla konustu. "Rabbim! Bana kendini goster;
seni goreyim." sozii, Musa'dan, varhk kalmtisi ile beraber sifatlann fena
bulmasi makammda zat musahedesine duydugu istiyakm etkisiyle sadir
olmustur. "Sen beni asla goremezsin." ifadesi, ikiligin, musahede
makammda benligin kalmasimn imkansizligma isarettir. §airin dedigi
gibi:

Ben kaybolunca o ortaya gikar


O ortaya gikinca beni kaybeder.

"Rabbimi, rabbimin gozuyle gordum" sozu de buna bir ornektir.


"Fakat §u daga bak." Varligmin dagma bak, "eger o yerinde durabilirse"
senin de beni gormen mumkun olur. Bu ifade, muhali gerekgelendirme,
talikte bulunma mahiyetindedir. "...Onu paramparga etti." Geride higbir
varhk belirtisi kalmayacak sekilde darmadagin etti. "Musa da baygm
dustu..." fena bularak varhk derecesinden diistu. "Ayilmca..." fena
sonrasi beka esnasmda, kendisine bahsedilen Hakkani varhkla ayilmca
"dedi ki: seni noksan sifatlardan tenzih ederim..." seni baskasi
tarafmdan gorulmekten, sonradan olma gozlerce idrak edilmekten
tenzih ederim. "Sana tevbe ettim." varhk kalmtisi gunahmdan tevbe
ettim. "Ben inananlarm ilkiyim." Zaman olarak degil, ama mertebe
olarak. Yani vahdet makami olan ruh mertebeleri saflarmdan ilk safta

A' RAF SURESl • 423

yer almaktayim. Vahdet makami ise salt segkinlik makamidir. "Ben


risaletimle ...seni insanlarm ba§ina segtim." ifadesinde, velayet sonrasi
nubuvvet derecesinin baslangicma isaret edilmektedir. "Sana verdigimi
al." Temkinle al. "Ve §ukredenlerden ol." Kullugun hakkmi verme
hususunda istikamet uzere ol. Nitekim Resulullah Efendimiz (s.a.v)
soyle buyurmustur: "...§ukreden bir kul olmayayim mi?..."

145- Nasihat ve her seyin agiklamasma dair ne varsa hepsini Musa


igin levhalarda yazdik. (Ve dedik ki): Bunlari kuvvetle tut, kavmine de
onun en guzelini almalarini emret. Yakmda size, yoldan gikmislarm
yurdunu gosterecegim.

146- Arz'da (yeryuzunde) haksiz yere boburlenenleri ayetlerimden


uzaklastiracagim. Onlar butun mucizeleri gorseler de iman etmezler.
Dogru yolu gorseler onu yol edinmezler. Fakat azgmlik yolunu
gorurlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onlarm ayetlerimizi
yalanlamalanndan ve onlardan gafil olmalarmdan Wen gelmektedir.

" ...Levhalarda..." Yani Musa'nm ruhundan, kalbinden, akhndan,


fikrinden ve hayalinden olusan varligimn tafsilati levhalannda yazdik.
Dolayisiyla Musa'nm ofkelendigi zaman bu levhalan yere atmasi;
onlardan gafil olmasi, igerdigi hukumleri unutuvermesi anlamina gelir.
Nitekim, birimiz genellikle guzel bir agirbashhkla hukmedip eziyetlere
tahammul ederken, birden ofkesinin kabarmasi neticesinde nefsinin
zuhur etmesiyle akhnda bulunan ilminden herhangi bir sey hatirlamaz
olur. "Bunlari kuvvetle tut. " kararhhkla, azimetle tut ki, ulu'l azm
(azimet
sahibi / gigir agici) olasm. "Kavmine de onun en guzelini almalarini
emret." Yani azimet nitelikli hukumlerini alsinlar, ruhsatlan degil.
"Yakmda size, yoldan gikmi§larin yurdunu gosterecegim." Bu hukumleri
almayanlann akibetini gosterecegim. "Arz'da (yeryuzunde) haksiz yere
boburlenenleri ayetlerimden uzaklastircagim, gevirecegim" yuzlerini
"vechlerini" onlardan gevirecegim. Qunku boburlenme, nefsin
sifatlanndan biridir. Onlar, nefis makammda sifat ayetlerinden
perdelenmislerdir. Sifat ayetleri ise kalp makammda olur. Ama hakk ile
buyuklenenler oyle degildir. Onlar, mahv ve fena makammda buyukluk /
kibriya sifatiyla sifatlanmislardir. Boylece, Allah'm buyuklugu onlarm
buyuklenmelerinin yerini almistir. Nitekim, Cafer Sadik (a.s) "sende her
turlu fazilet vardir; ne var ki sen buyukleniyorsun" diyen birine §u
cevabi vermistir: "Ben buyuklenmiyorum, fakat Allah'm buyuklugu benim
tekebburumun yerini almistir."

424. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

147- Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavusmayi yalanlayanlarm


amelleri bosa gikmistir. Onlar, yapmakta olduklari amellerden ba§ka bir
sey igin mi cezalandirilirlar!

148- (Tur'a giden) Musa'nm arkasindan kavmi, zinet takimlarmdan,


bogurebilen bir buzagi heykelini (tann) edindiler. Gormediler mi ki o,
onlarla ne konusuyor ne de onlara yol gosteriyor? Onu (tann olarak)
benimsediler ve zalimler oldular.

149- Pisman olup da kendilerinin gergekten sapmi§ olduklarmi


gorunce dediler ki: Eger Rabbimiz bize acimaz ve bizi bagislamazsan
mutlaka ziyana ugrayanlardan olacagiz!

150- Musa, kizgm ve uzgun bir halde kavmine donunce: "Benden


sonra arkamdan ne kotu i§ler yapmi§smiz! Rabbinizin emrini
(beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi. Tevrat levhalarini yere atti ve
karde§inin (Harun'un) ba§ini tutup kendine dogru gekmeye ba§ladi.
(Karde§i): "Anam oglu! Bu kavim beni cidden zayif gorduler ve nerede
ise beni oldureceklerdi. Sen de du§manlan bana guldurme ve beni bu
zalim kavimle beraber tutma!" dedi.

151- (Musa da) "Ey Rabbi m, beni ve karde§imi bagisla, bizi


rahmetine kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin!" dedi.

152- Buzagiyi (tann) edinenler var ya, iste onlara mutlaka


Rablerinden bir gazap ve dunya hayatmda bir algaklik eri§ecektir. Biz
iftiracilan boyle cezalandinnz.

153- Kotulukler yaptiktan sonra ardmdan tevbe edip de iman


edenlere gelince, §uphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette
bagislayan ve esirgeyendir.

154- Musa'nm ofkesi dinince levhalan aldi. Onlardaki yazida


Rablerinden korkanlar igin hidayet ve rahmet (haberi) vardi.

155- Musa tayin ettigimiz vakitte kavminden yetmi§ adam segti.


Onlar §iddetli bir sarsintiya (saika) tutulunca dedi ki. "Ey Rabbim!
Dileseydin onlan da beni de daha once helak ederdin. Igimizden
birtakim beyinsizlerin (isledikleri) yuzunden hepimizi helak edecek
misin? Bu (buzaga tapma) senin bir imtihanmdan ibarettir. Diledigini
saptinrsin dilediginede (hak) yolu buldurursun. Sen bizim velimizsin.
Bizi bagi§la ve bize aci. Sen bagilayanlarm en hayirlisism. Onunla
diledigini saptinrsin, diledigini de dogru yola iletirsin. Sen bizim
sahibimizsin, bizi bagisla ve bize aci! Sen bagislayanlann en iyisisin!

A' RAF SURESl • 425

Hz. Musa'nm, kavmini temsilen segip Allah'in huzuruna getirdigi


kimseler, Allah He kendi arasmdaki konusmayi isitince, onunla
yetinmediler ve: "Ey Musa, Allah'i agikga gormedikge sana asla
inanmayacagiz" dediler. Bunun uzerine orada siddetli bir deprem oldu
ve bayihp dustuler. Hz. Musa, Allah'a yalvardi da bu afet kaldinldi.

156- "Bize, bu dunyada da iyilik yaz ahirette de. §uphesiz, biz sana
donduk." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabima ugratinm;
rahmetim ise her §eyi ku§atir. Onu, sakinanlara, zekati verenlere ve
ayetlerimize inananlara (iman edenlere) yazacagim.

157- Yanlarmdaki Tevrat ve Incil'de yazili bulduklan O Resule, O


ummf Nebiyye uyanlar (var ya), iste O, onlara iyiligi emreder, onlari
kotulukten men eder, onlara temiz §eyleri helal, pis §eyleri haram kilar.
Agirliklarmi ve uzerlerindeki zincirleri indirir. Ona iman eden, ona saygi
gosteren, ona yardim eden ve onunla birlikte indirilen nur'a (Kur'an'a)
tabiolanlar varya, i§te felaha (kurtulu§a) erenler onlardir.

158- De ki: Ey insanlar! Gergekten ben sizin hepinize, semavatm


(goklerin) ve arz'in (yerin) sahibi olan Allah'in Resuluyum. O'ndan baska
ilah yoktur. O diriltir ve oldurur. Hemen Allah He iman edin. Ve O'nun
ummf Nebiy olan Resulune -ki o, Allah'a ve O'nun kelimelerine
inanandir. Ve O'na tabiy olun ki hidayete eresiniz.

" ...Ayetlerimizi ve ahirete kavu§mayi yalanlayanlar..." kendi


sifatlanyla bizim sifatlanmizi, fiilleriyle bizim fiilleri orten, boylece
eserin,
sonucun otesine gegemeyen, ahiret bulusmasi ve nefis ve fiil cenneti
karsismda kor kalanlann "amelleri bo§a gikmistir." Eger sifatlan
yalanlama durumu, ahiret bulusmasini yalanlama ile birlikte
gergeklesmis olmasaydi, bir sum azaba ugratilsalardi da amelleri bosa
gitmezdi. "...Yetmi§ adam..." istidat sahibi, nefisleri annmis, irade,
talep
ve suluk sahibi segkin esraftan yetmis adam; bunlar, " ...Hemen onlari
(saika) yildirim garpti." (Nisa, 153) ayetinde yildinm garptigi belirtilen
"sarsintiya tutuldular... ricaller (adamdirlar).

"Onlari muthi§ deprem yakalaymca..." Beden daginin titremesi


tutunca. Bu, nurlardan buraklann ugtugu, sifat tecellilerinin ug verdigi
sirada bedenin burusup titremesi, etkilenmesi ve sarsilmasi gibi fena
yildiriminin belirtilerindendir. Bu yuzden Musa, olayin yasandigi sirada
soyle demistir: "Rabbim! Dileseydin onlari da beni de daha once helak

426. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ederdin." Yoksa yildinm esnasmda Musa'nm soz soylemesine imkan


yoktur. Onlar da bu sirada fena bulduklan igin soz soyleyecek degillerdi.
"Rabbim! Dileseydin..." ifadesi, acidan, istiyakin baskm gikmasiyla
sabnn yitirilmesinden kaynaklanan, aynhk eleminin tesiriyle soylenmis
bir sozdur. Nitekim, boyle bir halde iken Hz. Muhammed (s.a.v) de soyle
demistir: "Keske anam beni hig dogurmasaydi." Yine bir keresinde:
"Keske Muhammed'in Rabbi Muhammed'i hig yaratmasaydi." demis ve
kendini -bir temenni de olsa- dagdan asagi atmaya kalkmisti.
"...Hepimizi helak edecek misin?" perdelenmislik halini, yoksunluk
azabmi ve aynlik elemini uzatarak "igimizden birtakim beyinsizlerin
i§ledigi giinah yuzunden..." nefis hevasi buzagina tapmalan ve nefsin
sifatlanyla perdelenmeleri yuzunden bizi helak edecek misin? Ya da
uyanis ve gergegi gormemizden, suluku istememizden, basiret nurunun
zuhur etmesinden, nefsin ve sifatlannin yanmda durup otesine
gegmeme halinden ibret almamizdan once, bizden sadir olan
beyinsizlik, sefihlik yuzunden bizi helak edecek misin?

"Bu i§, senin imtihanmdan ba§ka bir§ey degildir." Nefsin sifatlan ve


hevaya tapma ile smanma senin bizi tabi tuttugun bir smavdan baska
bir sey degildir. Bunda senden baskasmm bir dahli yoktur. "Onunla
diledigini saptmrsin." Perdelenmislik, bedbahthk, cehalet ve korliik
ehlinden diledigini saptinrsm. "Diledigini de dogru yola iletirsin."
mutluluk, inayet, ilim ve hidayet ehlinden diledigini de dogru yola
iletirsin. Bunu fiil tecellileri makammda soylemistir. "Sen..." islerimizin
velisisin, onlan ikame eden sensin. "Bizi bagi§la..." sifatlanmiz ve
zatlanmiz gunahlanni bagisla, bizim fiillerimiz gunahmi bagisladigm
gibi. "...Bize aci!..." §uhudunun nurlanni gondermek ve varhgm
aracihgiyla eyniyet (mekan) perdesini kaldirmak suretiyle bize
merhamet et. "Sen bagi§layanlarm en (hayirlisism) iyisisin!" tarn
magfiretle bagislarsm. "Bize bu dunyada iyilik yaz." fena sonrasi beka
ile adalet ve istikamet uzere olmayi yaz. "Ahirette de..." musahede ve
daha fazlasi lutuf yaz. "Suphesiz biz...donduk." Rucu ettik "sana..."
varhk gunahimizdan sana dondiik. "...Buyurdu ki: ...azabim..." bana
mahsus ve benim cihetimden hasil olan istiyak azabi, aynhk acismm
siddetinden dolayi elem verici olsa da buyuk ve onemli bir hadisedir.
"Kimi dilersem onu...ugratinm." insanlar iginde benim has kullanm
mertebesinde olan, inayet ehlinden diledigimi bu azaba ugratinm.

A' RAF SURESl • 427


"Rahmetim ise her §eyi ku§atir." Baskasim, diger seyleri disanda
birakacak sekilde sadece bir kisiye ozgu kilmmaz. O halde, azapta
kunhune vanlamayan, degeri olgulemeyen bir rahmet vardir. Buna
vuslat lezzeti seklinde tecelli eden rahmeti ornek gosterebiliriz. Nitekim,
bununla ilgili olarak soyle buyrulmustur: "...Onlar igin ne mutluluklar
saklandigmi hig kimse bilemez." (Secde, 17) aynca acida, baska higbir
lezzetle mukayese edilemeyecek kadar lezzet vardir. Nitekim sair soyle
demistir:

Tatmadigim lezzet kalmadi

Azaptan aldigim lezzet hang.

Omrume and olsun ki, bu azap Kibrit-i ahmer'den daha degerlidir.


Rahmete gelince, mutlaka herkeste ondan bir nasip vardir.
"Onu...yazacagim." Tarn ve kamil olarak, ozel yazilmi§ rahmet nitelikli
bir bagi§ mahiyetinde "sakinanlara..." butun perdelerden sakmanlara,
kendilerine nzik olarak verdigimiz mallan, ahlaki, ilmi ve halleri
hakkedenlere bagi§layanlara ve "ayetlerimize inananlara..." butun
sifatlanmizla sifatlananlara yazacagim. "O Resule, o ummi Nebiye
uyanlar..." ahir zamanda gelecek ummi nebiye uyanlar, yani
Muhammedilerdir onlar. Qunku onlar takva hususunda Hz. Resulullah'in
(s.a.v) "Attigm zaman da sen atmadm, fakat Allah atti." (Enfal, 17)...
"O, arzusuna gore konusmaz." (Necm, 3)..." "Gozu kaymadi ve sinin
a§madi." (Necm, 17) ayetlerinde i§aret edilen vasfma; zekat hususunda
Hz. Nebiyy'in (s.a.v) "El agip isteyeni sakm azarlama. Ve Rabbinin
nimetini minnet ve sukranla an." (Duha, 10-11) ayetinde isaret edilen
vasfma; ayetlere iman hususunda "bana butun sozleri igeren kitab
verildi ve ben guzel ahlaki tamamlamak uzere gonderildim." hadisinde
isaret edilen vasfma uyarlar.

159- Musa'nm kavminden hak He dogru yolu bulan ve onun


sayesinde adil davranan bir topluluk vardir.

160- Biz Israilogullarmi oymaklar halinde on iki kabileye ayirdik.


Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asani tasa vur!" diye
vahyettik. Derhal ondan on iki pmar fi§kirdi. Her kabile igecegi yeri
belledi. Sonra uzerlerine bulutla golge yaptik, onlara kudret helvasi ve
bildircm eti indirdik. (Onlara dedik ki) "Size verdigimiz nziklann
temizlerinden yiyin. "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize degil
kendilerine zulmediyorlardi.

428. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

161- Onlara denildi ki : §u §ehirde (Kudus'te) yerle§in, ondan


(nimetlerinden) dilediginiz gibi yiyin, "bagislanmak istiyoruz" deyin ve
kapidan egilerek girin ki hatalarmizi bagislayalim. iyilik yapanlara
ileride
ihsammizi daha da artiracagiz.

162- Fakat, onlardan zalim olanlar, sozu, kendilerine soylenenden


ba§kasiyla degi§tirdiler. Biz de zulmetmelerinden oturu uzerlerine
gokten bir azap gonderdik.

163- Onlara, deniz kiyismda bulunan sehir halkmin durumunu son


Hani onlar cumartesi gunune saygisizlik gosterip haddi asiyorlardi.
Cunku cumartesi tatili yaptiklari gun, baliklar meydana gikarak akin akin
onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadiklari gun de gelmezlerdi. I§te
boylece biz, yoldan gikmalarmdan dolayi onlan imtihan ediyorduk.

164- iglerinden bir topluluk: "Allah'm helak edecegi yahut §iddetli bir
sekilde azap edecegi bir kavme ne diye ogut veriyorsunuz?" dedi.
(Ogut verenler) dediler ki: Rabbi nize mazeret bey an edelim diye bir de
sakinirlar umidiyle (ogut veriyoruz).

165- Onlar kendilerine yapilan uyarilari unutunca, biz de kotulukten


men edenleri kurtardik, zulmedenleri de yapmakta olduklan
kotuluklerden oturu §iddetli bir azap He yakaladik.

166- Kibirlenip de kendilerine yasak edilen §eylerden


vazgegmeyince onlara: A§agilik maymunlar olun! dedik.

167- Rabbin, elbette kiyamet gunune kadar onlara en kotu eziyeti


yapacak kimseler gonderecegini Han etti. §uphesiz, Rabbin cezayi
gabuk verendir. Ve O gok bagislayan, pek esirgeyendir.

168- Onlan (Yahudileri) grup grup yeryuzune dagittik. Onlardan iyi


kimseler vardir, yine onlardan bundan a§agida olanlari da vardir.
(Kotuluklerinden) belki donerler diye onlan iyilik ve kotuluklerle imtihan
ettik.

169- Onlarm ardmdan da (ayetleri tahrif kar§iliginda) §u degersiz


dunya malini alip, nasil olsa bagislanacagiz, diyerek Kitab'a varis olan
birtakim kotu kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse
onu da alirlar. Peki, Kitab'da Allah hakkinda gergekten ba§ka bir §ey
soylemeyeceklerine dair onlardan soz almmami§ miydi ve onlar
Kitab'dakini okumami§lar miydi? Ahiret yurdu sakmanlar igin daha
hayirlidir. Hala aklmiz ermiyor mu?

A' RAF SURESl • 429

170- Kitab'a simsiki sari lip salati dosdogru ikame edenler var ya,
iste biz boyle iyilige gali§anlarm ecrini zayi etmeyiz.

171- Bir zamanlar dagi Israilogullannin uzerine golge gibi kaldirdik


da ustlerine du§ecek sandilar. "Size verdigimi (Kitab'i) kuwetle tutun ve
iginde olani hatirlaym ki korunasimz" dedik.

172- Kiyamet gununde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye


Rabbin Ademogullarindan, onlarm bellerinden zurriyetlerini gikardi,
onlari kendilerine §ahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbi niz degil miyim?
(Onlarda), Evet (buna) §ahit olduk, dediler.

173- Yahut "Dana once babalarimiz Allah' a ortak kostu, biz de


onlardan sonra gelen bir nesildik (onlarm izinden gittik). Batil
isleyenlerin yuzunden bizi helak edecek misin?" dememeniz igin (boyle
yaptik).

174- Belki inkardan donerler diye ayetleri boyle ayrmtili bir §ekilde
agikliyoruz.

175- Onlara (Yahudilere), kendisine ayetlerimizden verdigimiz ve


fakat onlardan siynlip gikan, o yuzden de seytanm takibine ugrayan ve
sonunda azgmlardan olan kimsenin haberini oku.
176- Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yukseltirdik. Fakat
o, dunyaya saplandi ve hevesinin pesine du§tu. Onun durumu tipki
kopegin durumuna benzer: Ustune varsan da dilini gikarip solur,
biraksan da dilini sarkitip solur. i§te ayetlerimizi yalanlayan kavmin
durumu boyledir. Kissayi anlat; belki du§unurler.

177- Ayetlerimizi yalanlayan ve nefislerine zulmetmi§ olan kavmin


durumu ne kotudur!

178- Allah kimi hidayete erdirirse, hidayeti bulan odur. Kimi de


sasirtirsa, iste asil ziyana ugrayanlar onlardir.

"Musa'nm kavminden . . .bir topluluk vardir." Yani, ummi Nebiye


tabi olanlar, i§te tarn bir rahmetle kurtulu§a erenler onlardir. Musa'nm
kavminden muvahhid olan bir topluluk da. Onlar "hidayete iletirler..."
insanlan "hakk He..." nefisleriyle degil. "onun sayesinde adil
davramrlar..." istikamet ve temkin halinde insanlar arasmda adalet
ilkesini uygularlar. " Qunku cumartesi tatili yaptiklari gun, baliklar
meydana gikarak akin akin onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadiklari

430. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

gun de gelmezlerdi." Bu tipki zamanimiz insanlan iginde islam'a


mensup olanlann durumuna benziyor. Bunlar, diger gunlerde degil,
Cuma gunleri gar§ilarda, panayirlarda, caddelerde ve mahfillerde
sergilenen yiyecekler, igecekler, eglence ve cinsel birle§me ile ilgili
turlu
nefsani hazlan toplamak hususunda cumartesi yasagma uymayan
israilogullanni andinyorlar. Bu, fasikhklan yuzunden Allah'm ba§lanna
getirdigi smama amagh bir beladan ba§ka bir §ey degildir.

1 79- And olsun, biz cinler ve insanlardan birgogunu cehennem igin


yaratmisizdir. Onlarm kalpleri vardir, onlarla kavramazlar; gozleri vardir,
onlarla gormezler; kulaklari vardir, onlarla isitmezler. I§te onlar
hayvanlar gibidir; hatta daha da §a§kmdirlar. i§te asil gafiller onlardir.

180- En guzel isimler (el-esmau'l-husna) Allah'mdir. O halde O'na o


guzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkmda egri yola gidenleri
birakm. Onlar yapmakta olduklannm cezasina garptmlacaklardir.

181- Yarattiklanmizdan, daima Hakk'a ileten ve adaleti hak ile


yerine getiren bir millet bulunur.

182- Ayetlerimizi yalanlayanlan, hig bilmeyecekleri yerden yava§


yava§ helake goturecegiz.

183- Onlara muhlet veririm; (ama) benim cezam getindir.

184- Du§unmediler mi ki, arkada§lannda (Muhammed'de) delilik


yoktur? O, ancak apagik bir uyaricidir.

185- Goklerin (semavatin) ve yerin (arzm) hukumranligina, Allah'm


yarattigi her §eye ve ecellerinin yakla§mi§ olabilecegine bakmadilar mi?
O halde Kur'an'dan sonra hangi soze inanacaklar?

186- Allah kimi §a§irtirsa, artik onun igin yol gosteren yoktur. Ve
onlari azgmliklan iginde §a§kin olarak birakir.

187- Sana kiyameti, ne zaman gelip gatacagini soruyorlar. De ki:


Onun ilmi ancak Rabbimin katindadir. Onun vaktini O'ndan ba§kasi
agiklayamaz. O goklere de (semavata'da) yere de (arz'da) agir
gelmi§tir. O size ansizm gelecektir. Sanki sen onu biliyormussun gibi
sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'm katindadir; ama
insanlarm gogu bilmezler.

A' RAF SURESi • 431

188- De ki: "Ben, Allah' in dilediginden ba§ka kendime herhangi bir


fayda veya zarar verecek guce sahip degilim. Eger ben gaybi bilseydim
elbette daha gok hayir yapmak isterdim ve bana higbir fenalik
dokunmazdi. Ben sadece inanan bir kavim igin bir uyanci ve
mujdeleyiciyim. "

189- Sizi bir tek candan (Adem'den) yaratan, ondan da yanmda


huzur bulsun diye e§ini (Havva'yi) yaratan O'dur. E§i He (birle§ince) e§i
hafif bir yuk yuklendi (hamile kaldi). Onu bir muddet tasidi. Hamileligi
agirlasinca, Rableri Allah'a: And olsun bize kusursuz bir gocuk verirsen
muhakkak sukredenlerden olacagiz, diye dua ettiler.

190- Fakat, (Allah) onlara kusursuz bir gocuk verince, kendilerine


verdigi bu gocuk hakkmda (sonradan insanlar) Allah'a ortak ko§tular.
Allah ise onlarm ortak ko§tugu §eyden yucedir.

191- Kendileri yaratildigi halde higbir §eyi yaratamayan varliklan


(Allah'a) ortak mi kosuyorlar?

192- Halbuki (putlar) ne onlara bir yardim edebilirler ne de


kendilerine bir yardimlari olur.

193- Onlari dogru yola gagirirsaniz size uymazlar; onlari gagirsaniz


da, sukut etseniz de sizin igin birdir.

194- (Ey kafirler!) Allah'i birakip da taptiklariniz sizler gibi kullardir.


(Onlarm tannligi hakkmda iddianizda) dogru iseniz, onlari gagirm da
size cevap ver sinter!

"i§te onlar hayvanlar gibidir..." gunku kendilerini kalben Allah'a


yakla§tiracak hakikatleri ve irfani idrak etme yeteneklerini
yitirmi§lerdir,
gozleriyle gorduklerinde ibret alma, kulaklanyla duyduklanni anlayip
ogiit alma melekesinden yoksun kalmi§lardir. "Hatta daha
saskmdirlar..." Bunun sebebi, iglerindeki §eytanhk duygusudur. Bu
duygu da bozuk akideler ve hile goklugu aracihgiyla insanm Allah'tan
uzakhgmi gerektirir.

"En guzel isimler Allah' mdir..." Daha once her ismin, sifatla beraber
zat oldugunu belirtmi§ ve yuce Allah'm her i§i isimlerinden biriyle idare
ettigini vurgulami§tik. "O halde... O'na dua edin..." soz konusu isme
muhtag oldugunuz zaman, O'na bu isimle dua edin. Bu da, ya cahilin
ilim istemesi durumunda alim ismiyle, §ifa bulmak istemesi durumunda

432. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT


hastanm el-§aff (sifa veren) ismiyle dua etmesi, zengin olmak istemesi
durumunda fakirin el-Mugni ismiyle dua etmesi gibi hal diliyle olur- her
biri bunu kabul etmeyi gerektiren istidadimn tahsil etmesiyle maksadma
erisir. Bunun sebebi de ismin tesiri ve bu sifatm eseridir- ya da dil ile
boyle bir talepte bulunur. Bu baglamda bastaki kisi "Ya Rabbi!" dedigi
zaman "ya Alim!" demek ister. Cunku rububiyetini bu isme tahsis
etmistir. ikincisi "ya Rabbi" derken "ya §afi!" demek ister. Uguncusu de
ya Mugni demek ister. Yahut fiil diliyle boyle bir istekte bulunur.
Ornegin,
soz konusu sifatlarla muttasif salik, talip fiil ile dua eder. O, Allah'm
ilmiyle kendi ilminden fena bulunca, Allah'a Alim ismiyle dua etmis olur.
Hastaligmin sifasini O'ndan bulunca ve sifa sifatiyla sifatlanmak
suretiyle baskasma sifa vermesini talep edince, O'na §aff ismiyle dua
etmis olur. O'nunla kendi fakirliginden kurtulup mustagni olunca, Ona
Gam ismiyle dua etmis olur. iste muvahhid muminlere emredilen dua
turleri bunlardir. O halde emredilenlere uysunlar.

"Onun isimleri hakkinda egri yola gidenleri birakm." Bu sifatlan


O'ndan baskasmdan isteyen, O'ndan baskasma izafe eden, boylece
sirke kosan kimseleri birakm. Es-Saeh (kiyamet) kelimesinden maksat
buyuk kiyametin zuhurudur. Yani Mehdi'nin varhgiyla zati vahdetin
gergeklesmesi kastedilmistir. Bunun vaktini ise Allah'tan baskasi
bilemez. Nitekim, Resulullah (s.a.v) Mehdi'nin ortaya gikis vakti ile
ilgili
olarak soyle buyurmustur: "Vakit belirleyenler yalan soyluyorlar."
Omrume and olsun ki, bu olayi, vukuundan once Allah'tan baska kimse
bilemedigi gibi, vukuu esnasmda da Allah'tan baska kimse bilemez. "O
gdklere de (semavatada) yere de (arzada) agir gelmi§tir." Cunkii
goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) ehli onun bilgisini kusatamaz.

"Allah'i birakip taptiklarmiz..." kirn olursa olsun, insan ya da baska


bir sey olsun, "sizler gibi kullardir." sizin gibi aciz ve etkisizdirler. "
...Onlari gaginn..." Allah'm size muyesser kilmadigi bir isi yapmaya
gaginn. " ...Size cevap versinler..." o isi muyesser kilsmlar!

"...Dogru iseniz..." etkiyi Allah'tan baskasma nispet etme


hususunda samimi iseniz, etkin olduklanni iddia ettiginiz bu kimseler
sizin isteklerinize cevap versinler bakahm! Nitekim Resulullah (s.a.v),
ibni Abbas'a soyle demistir: "Delikanh! Allah'i koru, "O" da seni korusun.
Allah'i koru, O'nu karsmda bulursun. Bir sey istersen Allah'tan iste.

A' RAF SURESl • 433

Yardim istersen Allah'tan yardim iste. Bil ki ummetin tamami sana bir
yarar dokundurmak maksadiyla bir araya gelse, Allah'in sana
yazdigmdan baska bir yarar dokunduramaz. Yine butun ummet sana
zarar vermek uzere bir araya gelse, Allah'in senin aleyhine yazdigi
zarardan baskasmi dokunduramaz. Kalemler kaldinlmis, sahifeler
durulmustur."

195- Onlarm yuruyecekleri ayaklan mi var, yoksa tutacaklan elleri


mi var veya gorecekleri gozleri mi var yahut i§itecekleri kulaklari mi var
(neleri var)? De ki: "Ortaklarmizi gagirm, sonra bana (istediginiz) tuzagi
kurun ve bana gbz bile agtirmaym!"

196- Suphesiz ki, benim koruyanim Kitab'i indiren Allah'tir. Ve O


butun salih kullarmi gorup gozetir.

197- Allah'in di§mda taptiklarmizm ne size yardima gugleri yeter ne


de kendilerine yardim edebilirler.

198- Onlari dogru yola gagirmi§ olsamz i§itmezler. Ve onlan sana


bakar gorursun, oysa onlar gbrmezler.

199- (Resulum!) Sen af yolunu tut, iyiligi emret ve cahillerden yuz


gevir.

200- Eger §eytanm fitlemesi seni durterse hemen Allah' a sigm.


Qunku O, i§iten "Semi"dir, bilen "Alfm"dir.

"Onlarm yuruyecekleri ayaklan mi var?..." Bu, inkar amagli bir


sorudur. Yani, onlarm ayaklan var, ama onlarla yurumezler, bilakis Allah
ile yururler. Qunku onlan ayaklanyla yuruten O'dur. Ayni durum sair
organlan igin de gegerlidir. "De ki: Ortaklarmizi gagirm..." insanlardan
ve cinlerden isbirligi yaptigmiz kimseleri gagirm, "sonra bana tuzagi
kurun..." eger gucunuz yetiyorsa! Qunku benim islerimin yonetimini
ustlenen, beni koruyan ve beni idare eden Allah'tir.

O, "kitabi indirerek" beni egitendir. " Ve O, butun salih kullarmi


gorup gozetir." Yani istikamet halinde O'nunla kaim olan herkesin
velayetini ustlenir. Nebilerden birinin "Salih" olarak vasfedildigi her
yerde, cem aynmda fena bulduktan sonra temkin ve istikamet uzere
Hak ile kaim, Hakkm izniyle insan turunun islahmi ustlenen beka
bulmus kimse kastedilir. "...Onlari sana bakar gorursun, oysa onlar
gormezler..." Yani musriklerden ve baskalanndan kalpleri muhurlenmis

434. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kimseleri hidayete gagirsan, duymazlar, sana itaat etmezler. Sen


onlann basiret ve goz agismdan saghkh olduklanni gorursun, fakat
hakki da hakikati de goremezler. Cunku onlar hakikatte kalp gozleri kor
olan kimselerdir. "Sen afv yolunu tut." Onlann i§lerini kolayla§tiracak
yumu§akhgi esas al. Onlan, kendilerine kolay gelmeyen §eylerle
yukumlu tutma. "Iyiligi emret." yani i§lerin guzel tarafmi emret. "Ve
cahillerden yuz gevir." Onlann cehaletlerine misliyle kar§ihk verme.

imam Cafer Sadik'tan (r.a) §6yle rivayet edilir: "Allah, Nebiysine


guzel ahlaki emretti. Kur'an'da, bu ayetten daha kapsamh §ekilde guzel
ahlaki igeren ba§ka bir ayet yoktur." imam'in bunu soylemesinin nedeni
ayetin tevhide ili§kin delaletinin gucudur. Cunku, insanlann
pergemlerine hakim olani, O'nun kullan uzerindeki tasarruflanni
mu§ahede eden, onlara verdiklerini ve vermediklerini onlann nefisleriyle
gergekle§tirmedigini goren kimse, onlara yonelttigi yukumluluklerde sik
eleyip ince dokumaz, onlan zorlamaz, maruf emrederken ve munkeri de
yasaklarken ofkelenmez, onlara sert davranmaz, onlara kar§i halimce
(yumu§ak) birtutum iginde olur.

"Eger §eytanm fitlemesi seni durterse..." §ayet §eytanm vesvesesi


sonucu iginde bir kuvvetli bir durtu uyanip da fiili onlardan gorup gunahi
onlara nispet etmek suretiyle onlarla munaka§a etmeye yeltenirsen
"hemen Allah'a sigm." mu§ahede ile ve Onun failliginin huzurunda
olmakla O'na sigm. "Qunku O, i§itendir..." nefsin kendi igindeki
konu§malarim ve §eytanm goguslere attigi vesveseleri i§itir. "Bilendir..."
niyetleri ve sirlan bilir.
201- Takvaya e renter var ya, onlara §eytan tarafmdan bir vesvese
dokundugunda (Allah'm emir ve yasaklanni) hatirlayip hemen gergegi
gorurler.

202- (Seytanlann) dostlarma gelince, §eytanlar onlan azginliga


suruklerler. Sonra da yakalarmi birakmazlar.

203- Onlara bir mucize getirmedigin zaman, (otekiler gibi)" onu da


derleyip getirseydin ya!" derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana
vahyolunana uyarim. Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basfretlerdir (kalp
gozlerini agan beyanlardir); inanan birkavim igin hidayet ve rahmettir.

204- Kur'an okundugu zaman onu dinleyin ve susun ki size


merhamet edilsin.

A' RAF SURESl • 435

205- Kendi kendine, yalvararak ve urpererek, yuksek olmayan bir


sesle sabah ak§am Rabbini an. Gafillerden olma.

206- Ku§kusuz, Rabbin katmdakiler O'na kulluk etmekten


kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalniz O'na secde ederler.

"Takvaya erenlere..." sirkten sakinanlara "...bir vesvese


dokundugunda..." "...§eytan tarafmdan..." fiili Allah'tan baskasma
nispet etmek gibi bir vesvese kendilerine telkin edildiginde,
"hatirlarlar..." tevhid makammi ve fiilleri Allah'tan musahede etmek
halini hatirlarlar. "Hemen gergegi gorurler..." Allah'in failligini
hatirlarlar.
Artik, onlann nazannda ne seytan kahr, ne Allah'tan baska bir fail.
Perdelenmislerden seytanlann yarenleri onlan " ...suruklerler..." fiili
Allah'tan baskasma nispet etmeye yoneltirler. Bu yuzden,
inatgihklannda, riyakarhklannda ve cehaletlerinde eksilme olmaz. "Onu
da derleyip getirseydin ya!" onu da nefsinle ve kendi yanmda toplayip
getirseydin ya! " De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana
uyarim." Ben kendimden uydurmuyorum. Bilakis, Rabbimden gelen
gergekleri teblig ediyorum. Ben, O'ndan, O'nunla bana vahyedilenden
baskasmi soylemiyorum. Cunku ben, nefsimle degil, O'nunla kaimim.
"...Onu dinleyin." Allah'i dinleyin ve sadece O'nu dinleyin. "Susun..."
nefsinizle ve baskasiyla konusmayi kesin. Ciinku, O'nu soyleyen
Allah'tir. "Ki size merhamet edilsin..." Konusanm, konusmasi
esnasmda sifatlan ve fiilleriyle tecelli etmesi rahmetine nail olasmiz.

"...Rabbini an." huzurda olarak, nefsinde hazir oldugunu bilerek


"kendi kendine." zikret. §u ayette oldugu gibi: "And olsun ki, Resulullah,
sizin igin guzel bir ornektir." (Ahzab, 21) "...Yalvararak..." tafsil
makammda cem igin yalvar. "...Urpererek..." gizlice nefisten korkarak
veya nefsin onda bir paymm olmasmdan endise ederek, "yuksek
olmayan bir sesle..." yalvarma ve anmanm senden zahir olmayacagi
sekilde yalvar. Aksine, ruh nurunun zuhur edis, parlayis ve galip gelis
sabahmda ve nefsin sifatlannin ve kuvvetlerinin galip gelis
aksamlannda O'nunla O'nu an. "... Olma... " higbir halde, ozellikle nefsin
sifatlannin galip gelis vaktinde "gafillerden..." zati vahdet
musahedesinden habersiz gafillerden olma.
436. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Ku§kusuz, Rabbin katmdakiler..." tevhidle, O'nda fena bulmakla


ve O'nunla baki olmakla O'nun yanmda olan istikamet sahipleri. "O'na
kulluk etmekten kibirlenmezler." Benlikle perdelenme nedeniyle kulluk
sunmaktan kagmmazlar. Bilakis, cem anmda tafsili musahede ederler
ve O'na boyun egerler. "O'nu tesbih ederler." benligi olumsuzlayarak
O'nu sirkten tenzih ederler. "Ve yalniz, O'na secde ederler..." eksiksiz
sekilde fena bularak, varhk kalintilanni bastinp yok ederek, benlik
izlerini silerek O'na secde ederler. Halkm fena bulmasindan sonra baki
kalan Allah'tir.

ENFAL SURESi • 437

"BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Sana sava§ ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve


Resulune aittir. O halde siz muminler iseniz Allah'tan korkun, aranizi
duzeltin, Allah ve Resulune itaat edin.

2- Muminler ancak, Allah anildigi zaman kalbleri titreyen,


kendilerine Allah' in ayetleri okundugunda imanlarini arttiran ve yalniz
Rablerine dayanip guvenen tevekkul sahibi kimselerdir.

3- Onlar salatlarim (namazlarmi) ikame eden (dosdogru kilan) ve


kendilerine nzik olarak verdigimizden infak eden kimselerdir.

4- l§te onlar gergek muminlerdir. Onlar igin rableri katinda nice


dereceler, bagi§lanma ve tukenmez bir nzik vardir.

"Sana savas ganimetlerinden soruyorlar." Bunlar kendi fiilleriyle


perdelenmislerdir, bu yuzden Allah'm ve Resulunun fiiline, diger bir
ifadeyle Resul mazhannda (resulun §ahsmda) zuhur eden Allah'm fiiline
itiraz ediyorlar. Bunun uzerine fiillerden sakinmalan, yani Allah'm fiilini
gormek suretiyle kendi fiillerinden uzak durmalan ve nefislerinin
sifatlanni silmek suretiyle aralanni diizeltmeleri emrediliyor. Qunku
nefislerinin sifatlan, gekisme ve ihtilafi gerektiren fiillerinin
kaynaklandir.
Eger bunu gergeklestirirlerse, Allah'm turlu sifatlannin zuhur etmesiyle
kaynasma, kalbi sevgi haline donebilirler. "Allah ve Resulune itaat edin."
Nefislerinizin sifatlanni yok etmek suretiyle Allah ve Resulune itaat edin.
Ta ki emri kalbi iradeyle kabul edebilesiniz. " ...Muminler iseniz." hakiki
imanla inanmissamz eger.

"Muminler ancak..." hakiki imanla inanmislar o kimselerdir ki "Allah


anildigi zaman." nefse ait fiil zikri degil, kalbe ait sifat zikri
gergeklestigi
zaman "kalbleri titrer... " azameti, heybeti, kahn ve buyuklugu tasavvur
etmesi, bu sifatlann tecellilerinin nurlannin parildayislarmin uzerine
yansimasi sonucu etkilenirler. "Kendilerine Allah'm ayetleri okundugu
zaman..." kelami mazharlar iginde, soz aracihgiyla O'nun sifatlan
438. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kendilerine tecelli ettiginde "imanlarmi arttinr..." hakiki imanlan, ilim


makammdan ayn makamma yukselerek artar. "Rablerine dayanip
guvenirler..." Yani fiilleri yok ederek tevekkul makammi tashih ederler
ve onu sifatlan yok etme makammda tamamlarlar. Qunku her makamm
tashihi ancak o makamdan yukselme ve ustundeki makamdan ona
nazar etmekle tamamlanir.

"Onlar salatlarmi ikame ederler (namazlarmi dosdogru kilarlar) . . ."


sifat musahedesi ile ve sifat tecellileri aracihgiyla musahedede terakki
etmek ile kalbi huzur namazmi eda ederler. "Kendilerine nzik olarak
verdigimizden ..." fiillerin fena bulmasi makammda zuhur eden tevekkul
ilimlerini veya bu makamda seyir esnasinda gergeklesen sifat tecellileri
ilimlerinden "harcarlar..." onlarla amel ederler ve hakkedenlere infak
ederek bagislarlar. "I§te onlar gergek muminlerdir..." hakiki imanla
inanmis kimselerdir. "Onlar igin Rableri katmda nice dereceler vardir."
sifat mertebelerinden ve kalp cennetleri bahgelerinden olusan
dereceler, "bagi§lanma..." fiiller gunahlanndan bagislanma ve
"tukenmez nzik vardir..." sifat tecellileri ve ilimleri turunden comert bir
nzik vardir.

5- Muminlerden bir grup, kesinlikle istemedigi halde, Rabbinin seni


evinden Hak ugruna gikardigi zamanki halleri gibidir.

6- Hak ortaya giktiktan sonra sanki gozleri gore gore olume


surukleniyorlarmi§ gibi seninle tarti§iyorlardi.

"Seni... gikardigi... gibidir." Bu hal, yani savas ganimetleri


hususunda sana itiraz etmeleri, Rabbinin seni gikarmasina itiraz
etmeleri hali gibidir. Qunku onlar kendi fiilleriyle Allah'm fiillerine
karsi
perdelendikleri igin her iki fiili de senden gorduler, bu yuzden gikisma
itiraz ettikleri gibi ganimetleri paylasimina da itiraz ettiler, Rabbinin
seni
gikardigmi, bu gikarmasindaki gayeyi kestiremediler. "Evinden Hak
ugruna..." Hakk'a burunmus olarak, nefsinle degil, Hak ile evinden
giktm. Bu agiklamaya gore ayetin orijinalinde gegen "bi'l hakki" ifadesi
"ahraceke" fiilinin mefulune iliskin "hal" konumundadir. Veya senin
gikism dogruluk ve hikmetle ig ige bir gikisti.

"Hak (hususunda) .. .seninle tarti§iyorlar." Bunun sebebi kendi fiilleri


ve sifatlanyla perdelenmis olmalandir. "...ortaya giktiktan sonra..."
Hakk'm durumu tecelli aracihgiyla sana belli olduktan sonra. Ya da
onceden gosterilen mucizeler aracihgiyla yahut senin "zafer sizindir"
diye onlara haber bildirmenle eserleri belli olduktan sonra yine de
seninle tartisiyorlar.

ENFAL SURESi • 439

7- Hatirlayin ki, Allah size, iki taifeden birinin sizin oldugunu vaat
ediyordu; siz de kuvvetsiz olanm sizin olmasini istiyordunuz. Oysa
Allah, hak kelimeleriyle hakki gergeklestirmek ve kafirlerin ardmi
kesmek istiyordu.
8- Mucrimler (gunahkarlar) ho§lanmasalar bile. Hakki Hak olarak
tanitip ve batili ortadan kaldirmak igindi.

9- Hatirlayin ki, siz Rabbinizden yardim istiyordunuz. O da, ben pes


pe§e gelen bin melek He size yardim edecegim, diyerek duanizi kabul
buyurdu.

10- Allah bunu sadece mujde olsun ve onunla kalbiniz yati§sm diye
yapmi§ti. Zaten yardim yalmz Allah tarafmdandir. Qunku Allah mutlak
galiptir, yegane hukum ve hikmet sahibidir.

"...Allah, hak kelimeleriyle hakki gergekle§tirmek... istiyordu."


Onlara destek olarak gonderdigi semavi melekleriyle hakki
sabitlestirmek istiyordu. "Hatirlayin ki, siz Rabbinizden yardim
istiyordunuz." Kendi gucunuzden ve kuvvetinizden teberri edip O'na
yonelmek, kendi fiillerinizden siynlmak ve tesir ve kuvvetin sizden veya
dusmaninizdan degil, sadece O'ndan oldugunu kesin bir sekilde bilerek
O'ndan yardim istiyordunuz. "O da...duanizi kabul buyurdu." Nefsin fiil
ve sifatlanndan soyutlanarak yaptigmiz duayi "...yardim edecegim."
melekut aleminden size yardim gonderecegim, diye kabul etti. Qunku o
sirada kalpleriniz melekut alemiyle hemcins olmustu. "...Bin melek He..."
kahir melekutundan bir alem ile ... yani bu esnada kalplerinize uygun
diisen semavi-ruhani kuvvetlerle sizi destekleyecegim. Nitekim, "Al-i
imran" suresini agiklarken buna deginmistik.

Muminlere yardim amaciyla gonderilen meleklerin sayismm iki


yerde farkh olarak zikredilmis olmasimn amaci, gokluga isaret etmek
olabilir, dolayisiyla belli bir sayiyi zikretme amaci gudulmemis olabilir.
Ya da uzerinde durdugumuz ayette gegen "pe§ pese" ifadesi,
gonderilen meleklerin ardmdan bir grup melegin daha gonderildigi
anlaminda kullamlmis olabilir. Muminlerin meleklerle desteklenmesine
gelince; bu melekler ya insan kihgmda birer savasgi olarak karsilanna
giktilar-ornegin ruyada insan kihgma girerler-, boylece onlardan
korktular. Ya da meleklerin etkileri ve kahredicilikleri onlara ulasti da
helak olup yenilgiye ugradilar. "Allah... .diye yapmi§ti." bu yardim ve
destegi "ancak" sizin igin bir mujde olarak yapmisti. Size yardim olsun,
onunla kalpleriniz onlarla iletisim kurup mutmain olsun diye. Ozellikle

440. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

nefis giysisinden ve hallerinden siynldiktan sonra. Qunku yardim


bununla gergekle§ir ve gunku zafer "yalniz Allah tarafmdandir." Ancak,
Allah'in hikmeti e§yanm sebeplere bagh olmasmi gerektirmektedir.
"Cunku Allah..." yardim etme gucune sahiptir, mutlak galiptir. "Yegane
hukum ve hikmet sahibidir." Hikmet uyannca hareket eden hikmet
sahibidir.

11- 0 zaman katmdan bir guven olmak uzere sizi hafif bir uykuya
daldiriyordu; sizi temizlemek, §eytanm pisligini (verdigi vesveseyi)
sizden gidermek, kalplerinizi birbirine baglamak ve sava§ta sebat
ettirmek igin uzerinize gokten (semadan) bir su (yagmur) indiriyordu.

12- Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi


iman edenlere destek olun; Ben kafirlerin yuregine korku salacagim;
vurun boyunlarma! Vurun onlarm butun parmaklarina! diye
vahyediyordu.

13- Bu soylenenler, onlarm Allah'a ve Resulune kar§i gelmelerinden


oturudur. Kim Allah ve Resulune kar§i gelirse, bilsin ki Allah, azabi
§iddetli olandir.

14- l§te bu yenilgi size Allah'in azabi! §imdilik onu tad in! Kafirlere
bir de cehennem atesinin azabi vardir.

15- Ey muminler! Toplu halde kafirlerle kar§ila§tigmiz zaman onlara


arkamzi donmeyin. (Korkup kagmaym).

16- Tekrar sava§mak igin bir tarafa gekilme veya diger boluge
ulasip mevzi tutma durumu di§inda, kim oyle bir gunde onlara arka
gevirirse muhakkak ki o, Allah'in gazabini hak etmis olarak doner. Onun
yeri de cehennemdir. Orasi, vanlacak ne kotu yerdir!

1 7- Onlari siz oldurmediniz, fakat Allah oldurdu onlan; attigm zaman


da sen atmadin velakin Allah atti. Ve bunu, muminleri guzel bir
imtihanla denemek igin yapti. §uphesiz, Allah i§itendir, bilendir.

18- Bu boyledir. §uphesiz, Allah, kafirlerin tuzagini bozar.

19- Eger siz fetih istiyorsaniz, iste size kesinlikle fetih geldi! Ve eger
(inkardan) vazgegerseniz bu sizin igin daha hayirlidir. Yine eger
donerseniz, biz de dbneriz. Toplulugunuz gok bile olsa, sizden higbir
§eyi savamaz. §uphesiz Allah, muminlerle beraberdir.

20- Ey iman edenler! Allah ve Resulune itaat edin, i§ittiginiz halde


O'ndan yuz gevirmeyin.

21- Isitmedikleri halde "i§ittik" diyenler gibi olmaym.

ENFAL SURESi • 441

22- §uphesiz, Allah katinda mahluklann en §erlisi; sagirlar, dilsizler


ve du§unmeyenlerdir.

23- Allah onlarda bir hayir gorseydi elbette onlara i§ittirirdi. Fakat
isittirseydi bile yine onlar yuz gevirerek donerlerdi.

"O zaman...sizi hafif bir uykuya daldinyordu." Allah katmdan bir


giiven ve mutmainlik olmak uzere uzerinize sukunet duygusu indirerek
bedensel kuvvetlerinizi ve nefsani sifatlannizi uykuya daldinyordu.
" Uzerinize... indiriyordu." ruh semasindan "bir su..." yakin bilgi
indiriyordu ki "sizi temizlesin... " nefsin sozlerinin ve vehmin
telkinlerinin
pisliginden armdirsin, "§eytanm pisligini" vesvesesini "sizden gidersin"
korkutmasini etkisiz kilsin, "kalplerinizi birbirine baglasin." yakin
kuvvetiyle kalplerinizi guglendirsin, korkunuzu giderip heyecammzi
dindirsin, "savasta sebat ettirsin..." giinkii korkulu anlarda, olumcul
tehlikeler karsismda ayaklarm sebat etmesi, kaymamasi ancak yakinin
guglu olmasiyla mumkundur.

"Hani Rabbin meleklere: Muhakkak ben sizinle beraberim." Yani


melekutu ceberutla destekliyordu. Onlar da ceberut aleminden, Allah'in
kendilerine yardim edecegini biliyorlardi. "Haydi iman edenlere destek
olun." kesintisiz, baglantih teyitle onlari pekistirin. "Ben kafirlerin
yuregine korku salacagim." Qiinku onlar semavi destekten, ilahi
yardimdan kopukturlar. §uphe onlari burumus, vehmin gucu onlari
egemenligi altma almistir. "Vurun boyunlarma!" yani muminlere bu
anlami telkin ederek destekleyin, yureklerini pekistirin, onlara bu sozii
ilham ederek cesaretlendirin. Yahut butun bunlan, onlara bu fiili bizzat
siz kendiniz yaparak gergeklestirin. Nitekim, rivayetlerde bunlan bizzat
meleklerin kendilerinin yaptiklan ifade edilmektedir. "Onlari siz
oldurmediniz..." bu ifadeyle yuce Allah muminleri tedip ediyor, kendi
fiillerini olumsuzlayarak fiilleri yok etmeye ve fiilleri sadece Allah igin
ispat etmeye iletiyor.

Hz. Nebi (s.a.v) Hak ile beka bulma makammda oldugu igin "attigm
zaman" ifadesinde fiili ona nispet ediyor. Ama "sen atmadm" ifadesiyle
fiili ondan olumsuzluyor ve "ve lakin Allah atti" ifadesiyle Allah igin
ispat
ediyor. Bununla gudulen amag, tafsil anlamim cem aynmda ifade
etmektir. Buna gore atan Muhammed'dir, ama Allah ile, kendi nefsiyle
degil. Buna karsihk, ayette fiil namma higbir sey muminlere nispet
edilmiyor. Qunku onlar bir sey yapsalardi, onu kendi nefisleriyle
yapacaklardi. "Ve bunu, muminleri guzel bir imtihanla denemek igin

442. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yapti." Onlara giizel bir bagista bulunmak, yani fiil tevhidini bagislamak
igin yapti. "§uphesiz Allah i§itendir..." "Onlari biz oldurduk" diye
iginizden gegirdiginiz sozleri isitir. "Bilendir..." fiili sizin
sahislanmzda
izhar etse de asil onlari kendisinin oldurdugunu bilmektedir. "i§ittiginiz
halde O'ndan yuz gevirmeyin." Duydugunuz halde, dinlemezlik edip
yuzunuzu O'ndan gevirmeyin. Cunku dinlemenin belirtisi, sonucu
anlama ve tasdik etme, anlamamn sonucu irade etme, irade etmenin
sonucu da itaattir. Yuz gevirmekle dinleme iddiasmda bulunmak dogru
degildir. Cunku bu ikisi, birarada olmaz.

O halde, eger dinlediginizi iddia ederken dogru soyluyorsamz, hur


iradenizle itaat etmekten uzaklasmaym. isittiklerini iddia ettikleri halde
isitme namma kendilerinde higbir etki ve sonug bulunmayan "kimseler
gibi olmaym." Bu gibi kimseler anlamaktan, kabul etmekten,
algilamaktan perdelenmislerdir. Tipki hayvanlar gibidirler. Daha dogrusu
"Allah katmda hayvanlarm en kotusu" onlardir. Daha once bunun
gerekgesine isaret etmistik.

"Allah onlarda bir hayir gorseydi." Bir elverislilik, kabul etme,


eksiksiz dinleme sonucu anlama istidadi gorseydi, onlara isittirir, onlar
da kabul edip itaat ederlerdi. "Fakat i§ittirseydi bile..." iglerinde hayir
olmadigi igin, anlasalardi dahi, bu anlamalarimn isteme ve itaat etme
gibi bir etkisi olmayacakti. Bilakis, kisa siirede arkalanni donup
sivisacaklardi. Cunku bu anlama onlarda anzi bir durum olarak
belirecekti, gabucak yok olacakti. Onlarm ozlerinden kaynaklanan bir
karakter olmayacakti. "Yuz gevirerek donerlerdi. " zat olarak donerlerdi.
Anlama ve irade etme egilimi iglerinde kahcihk kazanmayacakti. Nitekim
Emirulmuminin AN (r.a) soyle buyurmustur: "Nifak ehlinden de olsa
hikmeti al. Cunku hikmet, muminin gogsune girmek suretiyle asil
sahibine kavusup sukunet buluncaya kadar munafik'm kalbinde
deprenip durur." Yani munafik'm gogsunde kahci olmaz. Qunku orada
anzi bir haldir, munafik'm zatiyla uyusmamaktadir.

24- Ey inananlar! Hayat verecek §eylere sizi gagirdigi zaman, Allah


ve Resulune uyun. Ve bilin ki, Allah ki§i He onun kalbi arasina girer ve
siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksmiz.

25- Bir de oyle bir fitneden sakmm ki o, iginizden sadece


zulmedenlere eri§mekle kalmaz. Biliniz ki, Allah 'in azabi §iddetlidir.

ENFAL SURESi • 443

"Ey inananlar!" gaybi imanla inananlar! "...uyun..." tezkiye ve


armma ile icabet edin. "Sizi gagirdigi zaman..." kalplerinizi diriltecek
hakiki ilme gagirdigi zaman bu gagnya uyun. Yahut hakiki imanla
inanm, size onunla hayat vermek igin suluka gagirdigi zaman Allah'a ve
Allah'ta suluk gagnsma icabet edin.

Bu anlam, Allah'a icabet etme ile Resule icabet etme ayni oldugu
zaman gegerlidir. Fakat Allah'a icabet etme ayn, Resule icabet etme de
ayn oldugu zaman soyle bir anlam ortaya gikar: Batm ve kalbi amellerle
Allah'a icabet edin. Zahir ve nefsi amellerle Resule icabet edin. Veya
cemde fena bulmakla Allah'a ve tafsil haklarmi gozetmekle de Resule
itaat edin, Allah'ta Allah ile beka bulmak seklinde size hayat veren
seyde istikamet uzere olmaya gagirdigi zaman. Biitiin bunlar istidadm
zevalinden oncedir. Qunku Allah, istidadmi ortadan kaldirmak ve pasm
irtikap edilmesiyle perdenin meydana gelmesi suretiyle kisi ile kalbi
arasma girer. O halde firsati degerlendirin, gagnya icabet etmeyi
geciktirmeyin. Qunku "siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksmiz."
Sifatmdan ve zatmdan, silinmeniz ve fena bulmamz oranmda karsihk
verecektir. "...bir fitneden sakinm..." bir sirkten ve perdeden sakmm ki
"iginizden sadece...eri§mekle kalmaz." bu fitne sadece "zulmedenlere
eri§mez." istidadi ait olmadigi yerlerde kullanarak izale etmesi ya da
eksiltmesi ve onu Hakk'm dismda kullanmasi nedeniyle "sadece"
zalimlere, zuliim niteligiyle belirginlesenlere isabet etmez.

"...Erismekle kalmaz" seklindeki olumsuz ifadenin anlami sudur:


isabet ederse, sadece onlara isabet eder... "Higbir suglu ba§kasmm
sugunu yuklenmez." (Enam, 164) ayetinde oldugu gibi. §6yle bir
anlamin kastedilmis olmasi da ihtimal dahilindedir: Bu fitne sadece
onlara isabet etmekle kalmaz, bilakis onlarla birlikte, onlara arkadashk
etme ugursuzluguna kapilanlan, onlara kansmakla rezilliklerinden
etkilenenleri de kaplar. §u ayette vurgulandigi gibi: "insanlarm bizzat
kendi i§ledikleri yuzunden karada ve denizde duzen bozuldu." (Rum,
41) "Biliniz ki, Allah'm azabi siddetlidir." Kalplerin kazandiklan
zulmani/karanhk heyetleri onlara musallat etmekle, onlan bu heyetlerle
perdelemekle ve bunlarla cezalandirmakla azap verir.

26- Hatirlaym ki, bir zaman siz yeryuzunde aciz tanman az bir
toplum idiniz; insanlarm sizi kapip goturmesinden korkuyordunuz da
§ukredesiniz diye Allah size yer yurt verdi; yardimiyla sizi destekledi ve
size temizinden riziklar verdi.

444. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

27- Ey iman edenler! Allah ve Resulune hainlik etmeyin; (sonra)


sizler bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmis olursunuz.

28- Biliniz ki, mallarmiz ve gocuklarmi birer imtihan sebebidir ve


buyuk mukafat Allah' \n katmdadir.

29- Ey iman edenler! Eger Allah'tan korkarsaniz O, size iyi He


kotuyu ayirt edecek bir anlayi§ verir, suglarmizi brter ve sizi bagi§lar.
Qunku Allah buyuk lutuf sahibidir.

30- Hatirla ki, kafirler seni tutup baglamalari veya oldurmeleri yahut
seni (yurdundan) gikarmalari igin sana mekir kuruyorlardi. Onlar mekir
kurarlarken Allah da mekir kuruyordu. Qunku Allah mekir kuranlarm en
hayirlisidir.

31- Onlara ayetlerimiz okundugu zaman dediler ki: "Kesinlikle i§ittik,


istesek biz de bunun benzerini elbette soyleyebiliriz. Bu oncekilerin
masallarmdan baska bir §ey degildir. "

32- Hani bir zaman da: Ey Allah 'im! Eger bu Kitab senin katmdan
gelmi§ bir gergekse uzerimize gokten ta§ yagdir, yahut bize elem verici
bir azap getir! demi§lerdi.

33- Halbuki sen onlarin iginde iken Allah, onlara azap edecek
degildir. Ve onlar magfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici
degildir.

"Hatirlayin ki, bir zaman siz...az idiniz." cahil oldugunuz ve ilim


nurundan kopuk oldugunuz igin degeriniz azdi. Nefis "yeryuzunde
aciz..." idiniz. "insanlann sizi kapip goturmesinden korkuyordunuz."
Nefisleriniz zayif oldugu igin maddi kuvvetler insanlarmin sizi kapip
goturmesinden korkuyordunuz. "Allah size yurt verdi." size ilim
medinesini (sehrini) verdi. "Yardimiyla sizi destekledi." Fiil tevhidi
makammda sizi destekledi. "...Size nziklar verdi." sifat tecellileri
ilimlerinin temizinden sizi nziklandirdi. "Sukredersiniz diye..." ilim
nimetlerine ve tecellilere, onda suluk etmek suretiyle sukretmeniz igin.
"Allah'a ...hainlik etmeyin." ilk fitri tevhid misakmi gigneyerek Allah'a
hainlik etmeyin. Resule "hainlik etmeyin." azimeti gignemek, sonraki
ahdi kulak ardi etmek suretiyle Resule hainlik etmeyin. "kendi
emanetlerinize hainlik etmi§ olursunuz." Allah'm ezelde, ilk
istidatlarmiza gore iglerinize yerlestirdigi marifetleri ve hakikatleri
nefsin
sifatlanyla orterek, onlara ihanet etmeyin. "Bile bile..." bunlan iginizde
tasidigmizi bildiginiz halde. Ya da hainligin en kotii ve en girkin
rezillik
oldugunu bildiginiz halde hainlik etmeyin.

ENFAL SURESi • 445

"Biliniz ki, mallanniz ve gocuklanmz birer imtihan vesilesidir." Sizin


igin birer perdedir. Qunku siz onlarla mesgul olurken Allah'tan
ahkonursunuz. Ya da Allah'i sever gibi onlan da sevmeniz sirktir. "Buyuk
mukafat Allah'm katindadir." O halde mallardan ve gocuklardan
soyutlanmak, onlarla ilgili olarak Allah'm haklanni gozetmek suretiyle
Allah katindaki bu mukafati talep edin. "Eger Allah'tan korkarsaniz..."
O'nda fena buluncaya kadar ahdi bozmaktan, azimeti feshetmekten,
emaneti gizlemekten, mal ve evlat sevgisinden kaginirsaniz "O, size iyi
He kotuyu ayirt edecek bir anlayi§ verir." Size furkani (ayirt edici) akil
tarzinda bir nur verir ki, bununla hak ile batih birbirinden ayinrsiniz.
"Suglarmizi orter." Nefislerinizin kotuluklerini orter. "Ve sizi bagislar."
zat gunahlannizi bagislar. "Qunku Allah buyuk lutuf sahibidir." Hakkani
bahsedilmis varhk ve furkani akil bahsetmek suretiyle buyuk lutufta
bulunur. " ...Sen onlarm iginde iken Allah, onlara azap edecek degildir."
Qunku azap, gazabm sureti ve eseridir. Bu da ancak Nebinin gazabiyla
olur. Ya da ummetin gunahlannin sebep oldugu Allah'm gazabmdan
olur.

Nebiy Aleyhisselam Rahmetin suretiydi. Nitekim yuce Allah soyle


buyurmustur: "Biz seni ancak alemlere Rahmet olarak gonderdik."

(Enbiya, 107) ... Bu yuzden musrikler Uhud savasmda Onun azi disini
kirdiklan zaman "Allah'im! Kavmime dogru yolu goster, gunku onlar
bilmiyorlar" buyurmus ve ofkelenmemistir. Oysa Nuh (a.s) kavminin
tavnna karsi ofkelenmis ve soyle demistir: "Rabbim! Yeryuzunde
kafirlerden hig kimseyi birakma!" (Nuh, 26) Dolayisiyla Hz. Nebiy'nin
(s.a.v) onlar arasmdaki mevcudiyeti, uzerlerine azabm inmesine mani
olmustur. Ayni durum istigfar olgusu igin de gegerlidir. Qunku azabm ilk
sebebi gunahm varhgi ise, istigfar da gunahm katlanip yerlesik olmasmi
engeller, daha dogrusu yok olmasma sebep olur. Dolayisiyla, Allah'm
gazabma yol agmasma izin vermez. Aralannda istigfar devam ettikge
azaba ugratilmazlar.

34- Onlar Mescid-i Haram'm mutevellileri olmadiklari halde


(muminleri) oradan geri gevirirlerken Allah onlara ne diye azap
etmeyecek? Oranm mutevellileri takva sahiplerinden ba§kalan degildir.
Fakat onlarm gogu bunu bilmez.

35- Onlarm Beytullah yanmdaki dualari da islik galmak ve el


girpmaktan baska bir §ey degildir. (Ey kafirler!) Inkar etmekte oldugunuz
§eylerden oturu §imdi azabi tadm!

446. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

36- §uphesiz ki inkar edenler mallarmi, insanlan Allah yolundan


alikoymak igin harciyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu,
onlara yurek acisi olacak ve en sonunda maglup olacaklardir. Kafirlikte
israr edenler ise cehenneme toplanacaklardir.

37- (Bu toplama) Allah 'in murdan temizden ayiklamasi (mumini


kafirden ayirmasi) ve butun murdarlarm bir kismini diger bir kismmm
ustune koyup hepsini yigarak cehennemin igine birakmasi igindir. Iste
bunlar kendilerine yazik ederek husrana ugrayanlardir.

38- inkar edenlere, (sana dusmanliktan) vazgegerlerse, gegmi§


gunahlarmin bagi§lanacagim soyle. Yok geri donerlerse kendilerinden
oncekilerin hall gozlerinin onundedir.

39- Fitne ortadan kalkmcaya ve din tamamen Allah' in oluncaya


kadar onlarla sava§m! (Inkara) son verirlerse §uphesiz ki Allah onlarin
yaptiklarmi gok iyi gorur.

40- Egeryuz gevirirlerse, bilin ki Allah sizin Mevlanizdir. O ne guzel


Mevla (sahib) ve ne guzel (yardimci) Nasiyrdir!

"...Allah onlara niye azap etmeyecek?" Azabm inmemesi, nefisleri


itibariyle bu azabi hakketmedikleri anlamina gelmez. Bilakis, onlar, kalp
makammdan giktiklan ve buna istidatlan olanlan da kalp makammdan
engelledikleri ve de iglerinde hayir namma bir §ey kalmadigi igin zatlan
itibariyle azaba mustahaktirlar. Ancak, senin ve seninle birlikte istigfar
eden muminlerin onlarin aralannda bulunmaniz azabm inmesini
engellemektedir.

Bil ki mumkun varhk, galip hayn takip eder. Qunku vacip varhk salt
hayirdir. Dolayisiyla, kimin hayn serrine baskm gelirse, o, hayir
munasebetiyle O'nun varhgiyla mevcuttur. §er, baskm geldigi zaman
aradaki munasebet kalmaz. Bu takdirde kokunun kurutulmasi, yok
edilmesi gerekir. Ancak, igtimai surette varhklanni devam ettirdikge
hayir onlarda galip ve baskm olur, bu yuzden azap ile yok edilmeyi
hakketmezler. Fakat igtimai yapi bozulup dagildiklan zaman, salt ser
kahr geride. Bu yuzden yok edilmeleri zorunlu olur. Bedir savasmda
oldugu gibi.

Buradan hareketle "Bir de oyle bir fitneden sakinin ki o, iginizden


sadece zulmedenlere eri§mez." (Enfal, 25) ayetine iliskin ikinci anlamin
hakikatini agik bir sekilde goruyoruz. Qunku ayetin isaret ettigi
baglamda ser herkesi kaplamistir. Bu yuzden Emirulmuminin AN (a.s)
"Yeryuzunde toplu azaba karsi iki guvence vardi. Biri kaldinldi, biri

ENFAL SURESi • 447

devam ediyor. Kaldinlan guvence Resulullah'ti (s.a.v), devam eden


guvence ise istigfardir." buyurmus, sonra uzerinde durdugumuz bu ayeti
okumustur. "Onlar Mescid-i Haram'dan...muminleri geri geviriyorlar."
Onlann Mescid-i Haram'dan muminleri alikoymalannin ve kalpten ibaret
olan anlamindan yuz gevirmelerinin, nefsani seylerle ve tabii lezzetlerle
kandirmak suretiyle istidat sahibi olanlara engel olmalannin bir suretidir
bu tavir. "Mutevellileri olmadiklan halde..." Cunku sifattan uzaktirlar,
nefsin karanhgi onlara galip gelmis, nefsin sifatlan onlan istila etmis ve
dinden derlenen kufurle ondan perdelenmislerdir. "Oranin mutevellileri
takva sahiplerinden ba§kalari degildir." Nefsin sifatlanndan ve
fiillerinden sakmanlardir. "Fakat, onlann gogu bunu bilmez." Beyt'in
kalbin sureti oldugunu, gergek anlamda Allah'm evinin kalp oldugunu,
kalbin velayetini takva sahibi muvahhidlerden baskasimn
hakketmedigini, musriklerin onun dostlan olmadiklanni bilmezler.

41- Eger Allah'a ve Hak He batilm aynldigi gun, iki ordunun birbiri He
kar§ila§tigi gun kulumuza indirdigimize inanmi§saniz, bilin ki, ganimet
olarak aldigmiz herhangi bir §eyin be§te biri Allah' a, Resulune, onun
akrabalarma, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her §eye
hakkiyla kadirdir.

42- Hatirlaym ki, siz vadinin yakin kenannda idiniz, onlar da uzak
kenarmda idiler. Kervan da sizden a§agida idi. Eger sozle§mi§
olsaydmiz, sozle§tiginiz vakit hususunda ihtilafa du§erdiniz. Fakat Allah,
gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olanlarm agik bir delille helak
olmasi, ya§ayanm da agik bir delille ya§amasi igin (boyle yapti). Qunku
Allah hakkiyla i§itendir, bilendir.

" ...Bilin ki, ganimet olarak aldigmiz herhangi bir §eyin be§te biri
Allah'a... aittir. (...) ayetinden "...Allah'm azabi §iddetlidir." (Enfal,
48)
ayetine kadar yer alan ayetler, ilgili olduklan hadise itibariyle tevil
kabul
etmezler. Ama bu ayetlerin igerigini varhgimn aynntilarina tatbik etmek
istersen, sunu soylememiz mumkundur: Bilin ki, ey ruhani kuvvetler!
Ganimet olarak aldigmiz faydah ilimlerin ve "islam bes esas uzerinde
bina edilmistir" sozunde isaret edildigi gibi islam'in dayandigi seriatlann
beste biri Allah'a aittir. Bu da "La ilahe illallah muhammeden resulullah /
Allah'dan baska ilah yoktur Muhammed Allah Resuludur." seklindeki
sehadet cumlesidir. Kuskusuz, bu aidiyet cem tevhidi itibariyledir. Bir de
Kalp Resulune aittir. "Onun akrabalarma..." bundan maksat da sirdir.
Nazari ve ameli akildan ve fikir kuvvetinden olusan yetimlere, nefsani

448. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

kuvvetlerden ibaret miskinlere, "ve yolcuya..." gurbete girmis, suluk


menzillerini kat eden, asil yerini terk eden nefse -o da nebevi alem
baglammda tafsili tevhid itibariyle-aittir. Humusun diger dort kismi ise
organlara, rukunlere ve tabiat kuvvetlerine taksim edilir.
"Eger... inanmi§saniz... " hakiki imanla inanmissamz "Allah'a..." olarak
iman etmisseniz.

"...Hak He batilm ayrildigi gun . . .kulumuza indirdigimize..." cem


sonrasi tafsil seklindeki aynhk vaktinde, "iki ordunun birbiri He
kar§ila§tigi gun..." cemde tafsil musahedesine doniis esnasmda ruhani
kuvvetlerden ve nefsani kuvvetlerden olusan iki grubun karsilastigi gun.
"Hatirlaym ki siz vadinin yakin kenarmda idiniz." ilim medinesine ve
furkani akhn mahalline yakin idiniz, "onlar da uzak kenarmda idiler."
Asagi cihette, Hak'tan ve ilim mahallinden uzak, nefsani kuvvetler igin
segilmis tabiat kuvvetlerine binmistiler. "Sizden daha a§agida idi..." yani
karsilasan iki gruptan daha asagida idi. "Eger sozle§mi§ olsaydmiz..."
riyazet ve vahdet yoluyla degil, akil ve hikmet yoluyla savasmak uzere
bulusmak igin sozlesseydiniz "sozle§tiginiz vakit hususunda ihtilafa
du§erdiniz." Qunku boyle bir sozlesme o zaman igin gok zordu ve
hezimeti, korkmayi gerektirirdi. "Fakat Allah, gerekli olan emri yerine
getirmesi" katmda takdir edilmis, hukme baglanmis, dolayisiyla
gergeklesmesi zorunlu olan emri gergeklestirmesi igin boyle yapti.

"...Helak olan in agik bir delille helak olmasi igin..." ayette sozii
edilen delil, yok olusu zorunlu bedenden aynlmaz ve bedene derc
edilmistir. "Ya§ayanm da agik bir delille ya§amasi igin." Bu delilden
maksat da bedenden soyutlanmasi ve kutsi alemle butunlesmesidir. Ki
kutsi alem hakiki, devamh hayatm kaynagidir.

43- Hatirla ki, Allah, uykunda sana onlari az gosterdi. Eger onlari
sana gok gosterseydi, elbette gekinecek ve bu i§ hakkmda munakasaya
giri§ecektiniz. Fakat, Allah (sizi bundan) kurtardi. §uphesiz O, kalplerin
ozunu bilir.

44- Allah, olacak bir i§i yerine getirmek igin (sava§ alanmda)
karsilastiginiz zaman onlari sizin gozlerinizde az gosteriyor, sizi de
onlarin gozlerinde azaltiyordu. Butun isler Allah'a doner.

45- Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk He karsilastiginiz zaman


sebat edin ve Allah' i gok an in ki ba§anya eri§esiniz.

ENFAL SURESi • 449

46- Allah ve Resulune itaat edin, birbirinizle geki§meyin; sonra


korkuya kapilirsmiz da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Qunku Allah,
sabredenlerle beraberdir.

47- Calim satmak, insanlara gosteri§ yapmak ve (inananlan) Allah


yolundan alikoymak igin yurtlarmdan gikanlar gibi olmaym. Allah onlarm
yaptiklarmi gepegevre ku§atmi§tir.
48- Hani seytan onlara yaptiklarmi guzel gosterdi de: Bugun
insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, §uphesiz ben de sizin
yardimcmizim, dedi. Fakat iki ordu birbirini gorunce ardina dondu ve:
Ben sizden uzagim, ben sizin gbremediklerinizi (melekleri) goruyorum,
ben Allah'tan korkuyorum; Allah 'in azabi §iddetlidir, dedi.

49- O zaman munafiklarla kalplerinde hastalik bulunanlar, sizin igin,


"Bunlari, dinleri aldatmi§" diyorlardi. Halbuki, kim Allah'a dayanirsa,
bilsin ki Allah, Azizdir (mutlak galibdir),Hakiymdir (hikmet sahibidir).

Kendisine guveneni ustiin ve galip kilacak O'dur. Yoksa ordulann


sayi ve teghizat ustunlugu degildir.

"Hatirla ki, Allah... onlan sana az gosterdi." Ey kalp! Allah, zahir


duyulann atalet uykusunda, bedensel kuvvetlerin sukuneti esnasmda
onlan sana degerleri az, halleri zayif olarak gosterdi. "Eger onlan sana
gok gosterseydi." nefsin sifatlanmn galibiyeti halinde onlan sana gok
gosterseydi, "elbette gekinecek ve ...munaka§aya giri§ecektiniz."
Bunlann kinlmasi ve kahredilmesi hususunda birbirinizle tartisacaktmiz.
Qunku her biriniz bir tarafa gekecektiniz. "Fakat Allah... kurtardi."
pekistirmesi ve korumasiyla sizi gekinmekten ve munakasaya girmekten
kurtardi. "...Olmaym..." nefsani kuvvetler kafirleri gibi olmaym. Onlar
"gikarlar..." karargahlanndan, mahallerinden ve sinirlarmdan olusan
yurtlarmdan gikarlar. "galim satmak, insanlara gosteris yapmak"
kuruntularmin gergeklesecegini vehmettirmek, duyulardan ibaret
insanlar iginde ve diger kuvvetlerden kendilerine kimsenin galip
gelemeyecegini gostermek igin yurtlarmdan gikarlar. "§uphesiz ben de
sizin yardimcmizim." Size yardim edecegim, sizi guglendirecegim ve
ruhani kuvvetler insanlarma karsi sizi savunacagim. "Fakat iki ordu
birbirini gorunce ardina dondu." Qunku seytan ruhani kuvvetlerin
durumunun ve galibiyetinin bilincindeydi. Bunun sebebi seytanm ruhani
kuvvetlerle munasebeti ve anlamlan idrak edebilmesiydi. "Ve 'ben
sizden uzagim... dedi." Qunku ben sizinle ayni turden degilim,
"ben... goruyorum" anlamlan, ruh semasmdan ve kutsi alemin

450. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

melekutundan onlara yardim indigini goruyorum, "sizin


gdrmediklerinizi...Ben Allah'tan korkuyorum." Qunku O'nun bazi
nurlannin ve kahnnin bilincindeyim. "Allah'm azabi §iddetlidir." Burada
Seyyidi'l Murselin'in (s.a.v) su sozune yonelik bir isaret vardir:
"Herkesin
birseytam vardir. Benim seytamm ise huzurumda musluman oldu."

Bir murit Kur'an'da gegen kissalan kendi haline uyarlamak, tatbik


etmek isterse izleyecegi dustur, esas alacagi ornek budur. Fakat
bundan sonra bu turtevillere nadiren bas vuracagim, gunku faydasi pek
azdir. Ancak suluk yolunu tasvir etmek, yeni baslayanlarm karsi karsiya
bulunduklan durumu tahayyul etmelerini, dolayisiyla askla sevkle
terakki etmelerini, yukselmelerini saglamak igin zaman zaman bu tevil
yontemine basvuracagim. Dogru yolu gosteren Allah'tir.

50- Melekler yuzlerine ve arkalarma vurarak ve "tadm yakici


cehennem azabim" diyerek o kafirlerin canlanm alirken onlan
gorseydin.

51- i§te bu, ellerinizle yaptigmiz yuzundendir, yoksa Allah kullara


zulmedici degildir.
52- Tipki Firavun ailesi ve onlardan oncekilerin gidi§ati gibidir.
Allah' in ayetlerini inkar etmi§lerdi de Allah onlan gunahlari sebebiyle
yakalami§ti. Allah gugludur. Onun cezasi §iddetlidir.

"Melekler... o kafirlerin canlanm alirken onlan bir gorseydin." Daha


once Meleklerin can almalarim agiklami§ ve onlann ancak nefis
makammda olanlann canlanm aldiklanni vurgulami§tik. Ve demi§tik ki:
Eger bu kimseler gunahkar ve kendilerine nefsin, gazap, kin, §ehvet gibi
rezil ahlaklardan olu§an sifatlan galip gelen kimseler iseler, nefislerinin
heyetlerine uygun kahir ve azap melekleri onlann canlanm ahrlar.
"Yuzlerine... vururlar." Bunun sebebi nurlar aleminden perdelenmis
olmalari, bu alemden yuz gevirmeleri, kibir ve kendini begenmislik gibi
heyetlere sahip olmalari ve bu hususta iyice belirginlesmeleridir. "ve
arkalarma vururlar..." bunun sebebi de bedene yonelik meyilleri, buyuk
bir siddetle bedene, tabiat alemine kapilmalari, sehvet, hirs ve ag
gozluluk gibi heyetlere siki sikiya sanlmalandir. "Tadm, yakici
cehennem azabmi..." yoksunlugun yakicihgim, yorgunluk, arama ve
sonunda turn kazanimlan kaybetme atesinin varhgimzi sarmasimn
kavuruculugunu tadm. Bunun sebebi de boyle bir azabi gerektiren
heyetler edinmis olmalandir. Eger bu kimseler itaat ehli olsalar, kalbin
sefkat, rahmet, selamet ve kanaat gibi sifatlannin nurlan kendilerine

ENFAL SURESi .451

galip gelmi§se, akil kuvvetinin degil- gunku bu takdirde nefis


makammda degil kalp makammda olurlar-, ama vah§i ve hayvani
kuvvetlerin faziletlerinin etkisinde iseler, o zaman tertemiz rahmet
melekleri onlann canlanni ahrlar ve §6yle derler: "Size selam olsun.
Yapmi§ oldugunuz i§lere kar§ilik cennete girin." (Nahl, 32) gunku
onlann nefislerinin heyetleri He alemin bu ruhanileri arasmda bir
munasebet olur.

53- Bu da, bir millet kendilerinde bulunani (guzel ahlak ve


meziyetleri) degi§tirinceye kadar Allah 'in onlara verdigi nimeti
degi§tirmeyeceginden dolayidir. Gergekten, Allah i§itendir, bilendir.

54- (Evet bunlann durumu), Firavun ailesi ve onlardan oncekilerin


durumuna benzer. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanlami§lardi; biz de
onlari gunahlarmdan oturu helak etmistik ve Firavun ailesini (denizde)
bogmu§tuk. Hepsi de zalimler idiler.

55- Allah katmda, canlilann en kotusu kafir olanlardir. Cunku onlar


iman etmezler.

56- Onlar, kendileriyle antla§ma yaptigm, sonra her defasmda hig


gekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir.

57- Eger savasta onlari yakalarsan, ibret almalari igin onlar He


(onlara verecegin ceza He) korkut arkalarmda bulunan kimseleri de
dagit.

58- (Antla§ma yaptigm) bir kavmin hainlik yapmasmdan korkarsan,


sen de ayni §ekilde (onlarla yaptigm ahdi) bozarak kendilerine at...
Suphesiz Allah, hainleri sevmez.

59- Inkar edenler yakayi kurtardiklarini sanmasmlar. Cunku onlar


bizi aciz birakamazlar.
60- Onlara karsi gucunuz yettigi kadar kuvvet ve cihad igin baglanip
beslenen atlar hazirlayin, onunla Allah' in du§manmi, sizin du§manmizi
ve onlardan baska sizin bilmediginiz, Allah' in bildigi kimseleri
korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsaniz size eksiksiz odenir, siz
asla haksizliga ugratilmazsmiz.

61- Eger onlar ban§a yana§irlarsa sen de ona yana§ ve All ah 'a
tevekkul et, gunku O i§itendir, bilendir.

62- Eger sana hile yapmak isterlerse, §unu bil ki, Allah sana kafidir.
O, seni yardimiyla ve muminlerle destekleyendir. . .

452. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

63- Ve onlarm kalplerini birlestirmistir. Sen yeryuzunde bulunan her


§eyi verseydin, yine onlarm gonullerini birle§tiremezdin, fakat Allah
onlarm aralarmi bulup kaynastirdi. Qunku O, Aziz (mutlak galib)dir,
Hakiym (hikmet sahibi)dir.

64- Ey Nebiy! Sana ve sana uyan muminlere Allah yeter.

65- Ey Nebiy! Muminleri sava§a te§vik et. Eger sizden sabirli yirmi
ki§i bulunursa, iki yuze (kafire) galip gelirler. Eger sizden yuz ki§i
olursa,
kafir olanlardan bin ki§iye galip gelirler. Qunku onlar anlamayan bir
topluluktur.

66- Simdi Allah, yukunuzu hafifletti; sizde zayiflik oldugunu bildi. O


halde, sizden sabirli yuz ki§i bulunursa, iki yuz ki§iye galip gelir. Ve
eger
sizden bin ki§i olursa, Allah 'in izniyle iki bin ki§iye galip gelirler.
Allah
sabredenlerle beraberdir.

67- Yeryuzunde agir basincaya (kufrun belini kirmcaya) kadar,


higbir Nebiye esirleri bulunmasi yarasmaz. Siz gegici dunya malmi
istiyorsunuz, halbuki Allah sizin igin ahireti istiyor. Allah Azfzdir
(gugludur), Hakiym (hikmet sahibijdir.

68- Allah tarafmdan onceden verilmi§ bir hukum olmasaydi,


aldiginiz fidyeden oturu size mutlaka buyuk bir azap dokunurdu.

69- Artik elde ettiginiz ganimetten helal ve temiz olarak yeyin. Ve


Allah'tan korkun. Suphesiz ki Allah bagi§layan, merhamet edendir.

70- Ey Nebiy! Elinizdeki esirlere de ki: Eger Allah kalplerinizde hayir


oldugunu bilirse, sizden almandan (fidyeden) daha hayirlismi size verir
ve sizi bagislar. Qunku Allah bagislayandir, esirgeyendir.

71- Eger sana hainlik etmek isterlerse (uzulme, gunku) daha once
Allah' a da hainlik etmi§lerdi de Allah onlara kar§i sana imkan ve kudret
vermi§ti. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

"Bu da... Allah' in onlara verdigi nimeti degi§tirmeyeceginden


dolayidir." ...Yani, insana her ne ula§iyorsa, o, istidadimn gerektirdigi,
hal duasiyla istedigi ve hakkettigi talebinin sonucudur. Allah, istidadimn
bozulmamis olmasmdan ve iginde hayir unsurunun varhgini
surdurmesinden dolayi bir kimseye zahiri veya Batmi bir nimet
bahsetmisse, o kimse istidadini bozmadikga, perdelenmek suretiyle
iyiligi kabul etme yetenegini degistirmedikge, maddi pas edinmek igin
igindeki hayn kuvvet kullanarak serre donusturmedikge, iginde hayirla
uyumluluk kalmayacak, kendisinden hayir sudur etmesine imkan

ENFAL SURESi • 453

birakmayacak sekilde ig dunyasmda karanhk kat be kat artmadikga o


nimeti degistirmez. Ama butun bunlar gergeklesince de bu nimeti azaba
donusturur. Bu adaletinin ve comertliginin geregidir. Aynca onlann
istidatlan bunu ister, aradaki turdeslik ve uyumdan dolayi buna kapihr.
Allah'in bu asamada soz konusu nimeti azaba donusturmesi bir zulum
veya haksizlik degildir.

"...O, seni yardimiyla ve muminlerle destekleyendir. Ve Allah,


onlann kalplerini birle§tirmi§tir." Qunku kalpleri ayni amag etrafmda
ittifak etmislerdir. Nefsin aynlik ve inatlasmayi gerektiren sifatlarmin
kayitlanndan kurtulmuslardir. Bunun sebebi, nefsin zitlik alemine
dayanmasi ve nefisleri dogalan geregi ayn olmalandir. Kalp nefisle ve
nefsin istekleriyle beraber oldugu, nefsin sifatlarmin istilasma ugradigi
surece, nefis onu sufli cihete dogru geker, artik kalbin talepleri, nefsin
maslahatina uygun olacak sekilde cuzi olur. Bu yuzden, kendisini
baska bir seyden alikoyacak seyler ister, o zaman da dusmanlik ve kin
olusur, makam, saygmlik, ustunluk, galibiyet, riyaset ve saltanat isteyen
gazap gucu onu istila eder; buyuklenme, hakikatten yuz gevirme,
kibirlilik, Hakki benimsemeye tenezzul etmeme gibi tavirlar belirginlesir.
Bu da kopukluga, aynsmaya, savasmaya ve anlasmazliga yol agar.

Kalp sufli cihetten uzaklasip ulvi cihete yoneldikge, sifat ya da zat


vahdetinin nurlanyla aydmlandikga nefis makammdan yukselir, ruhla
butunlesir. istekleri birbirini engellemeyecek sekilde kulli olur,
istekleri
arasmda rekabet olmaz. Qunku bir istegi elde ederken bir baskasmdan
yoksun kalmamasi mumkun olur. Aralanndaki siki uyum nedeniyle
annma hususunda kendisiyle hemcins olan kimseye zati sevgiyle
meyleder.

Vahdete yaklastikga igindeki sevgi gucu daha da artar. Qunku dinini


benimseyenlere yakmhgi gok siddetli olur. Tipki dairenin gevresinden
merkeze dogru gelen gizgiler gibi. imamn gucune gore aralanndaki
kaynasma siddetli olur.

"Sen yeryuzunde bulunan her §eyi verseydin, yine de onlann


gonullerini birle§tiremezdin." Qunku sufli cihette olanlar onlann
dusmanliklarim ve rekabetlerini arttinr niteliktedir. Bunun nedeni de
hirslarimn siddeti ve sufli cihetteki lezzetler uzerine ususmeleridir.
"Fakat, Allah onlann aralanni bulup kayna§tirdi." Ruhani muhabbet ve
kalbi kaynasma seklinde netice veren vahdet nuruyla onlan kaynastirdi.
Qunku sevgi vahdetin, kaynasma sevginin, adalet de kaynasmamn

454. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

golgesidir. " Qunku "O, mutlak galibdir." Muminleri bir araya getirip
ittifak kurmalanni saglamak suretiyle kafirleri sevme ve kahretme
gucune sahiptir. "Hakiymdir." hikmet sahibidir. Muminler arasma
kaynasma ve sevgi yerlestirmek, kafirler arasma da aynhk ve ihtilaf
yerlestirmek igin bunlan hikmete gore yapar.

72- iman edip hicret edenler, Allah yolunda mallariyla, canlariyla


cihad edenler ve banndinp yardim edenler var ya, iste onlarm bir kismi
diger bir kisminm dostlaridir. iman edip de hicret etmeyenlere gelince,
onlar hicret edinceye kadar size onlarm dostlugundan bir §ey yoktur.
Eger onlar din hususunda sizden yardim isterlerse, sizinle aralarinda
sozlesme bulunan bir kavim aleyhine olmaksizm yardim etmek
uzerinize borgtur. Allah, yapacaklarmizi hakkiyla gormektedir.

73- Kafir olanlar da birbirlerinin yardimcilaridir. Eger siz onu yerine


getirmezseniz yeryuzunde bir fitne ve buyuk bir fesat olur.

74- iman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, barmdiran


ve yardim edenler var ya, i§te gergek muminler onlardir. Onlar igin
magfiret ve bol nzik vardir.

75- Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad


edenler de sizdendir. Allah' in Kitabma gore; yakm akrabalar birbirlerine
daha uygundur. §uphesiz ki Allah her §eyi bilendir.

"iman edip de hicret edenler..." ifadesiyle baslayan ayet, mefhum


olarak gosteriyor ki, tekkede ve zaviyede ikamet eden fakirin gorevi
mukim olanlara hizmet etmek degildir. Bilakis, onun gorevi yolcu
olanlara hizmet etmektir. Qunku ayette soyle buyruluyor: "iman edip de
hicret etmeyenlere gelince... size onlarm dostlugundan bir sey yoktur."
Yani, ilmi imanla inananlar, aile, evlat, mal, maddi imkanlar ve nefis
vatani gibi aliskanliklan azimet kuvvetiyle terk edip hicret edenler,
gurbette seyahati tercih edenler, mail geride birakmak ve Allah nzasi
igin harcamak suretiyle mallariyla, riyasette yormak, seytanla muharebe
etmek, Allah yolunda yolculugun zorluklarma katlanmak ve Allah
yolunda suluk niyetiyle din ugruna feda etmek suretiyle de canlariyla
yakin ve tevekkul gucune dayanarak cihad edenler, Menzilde hizmet
etmek suretiyle onlan "barmdiranlar..." ihtiyag duyduklan seyleri
hazirlayip bagislamak suretiyle onlara yardim edenler, "iste onlarm bir
kismi diger bir kisminm dostlaridir." Kaynasmak ve birbirini sevmek
suretiyle dost olmuslardir. "iman edip de"ahstiklan vatanlanndan "hicret
etmeyenlere gelince" onlar hicret edinceye kadar sizinle onlar arasmda
dostluk namma bir sey olmaz.

TEVBE SURESi .455

TEVBE SURESI

1- Allah ve Resulunden kendileriyle antla§ma yapmi§ oldugunuz


mu§riklere bir Marl

"Allah ve Resulunden... bir Marl" Bu sirada Hz. Rasul (s.a.v)


henuz istikamet makammda kahcihk kazanmamisti. Cunku, halinde
gesitlenme soz konusuydu. Bunun nedeni bazen sifatlarimn zuhuru,
bazen de varhk kalintilarmin mevcudiyet gostermesiydi. Nitekim,
azarlama ve pekistirme maksadiyla Kur'an'm gesitli yerlerinde buna
isaret edilmektedir: "...Yuzunu ek§itti ve geri dondu." (Abese, 1) "Eger
seni sebatkar kilmasaydik, gergekten, neredeyse onlara birazcik
meyledecektin." (isra, 74) "Allah seni affetti...nigin onlara izin verdin?"
(Tevbe, 43) "...Higbir Nebfyye esirleri bulunmasi yarasmaz." (Enfal,
67) ayetlerinde oldugu gibi. Aynca, ashabi muminler de henuz zati
vahdet makamma ulasmamislardi. Cunku, bazen fiillerle, bazen de
sifatlarla perdeleniyorlardi. Onlarla musrikler arasmda da munasebet
vardi, kan akrabahgi, yakmhk bulunuyordu. Aralannda siki birtemas da
bulundugu igin bu yakmhga dayah olarak onlarla antla§ma yapmi§lardi.

Sonra Hz. Nebiy ve muminler " ...emrolundugun gibi dosdogru ol."


(Hud, 112) emrine uyunca, Hz. Nebiy (s.a.v) makamda yerlesikligin son
haddine ulasmca, fiil, sifat ve zat perdeleri ashabmdan saliklerin
onunden kalkip zati tevhid makamma ulasmca, ashabi ile musrikler
arasmdaki munasebet ortadan kalkti. Aralannda turdesligin her turlusu
yok oldu. Onlarla musrikler arasmda zithk ve muhalefet gergeklesti,
aynhk ve dusmanhk ortaya gikti. Bunun uzerine "Allah ve Resulunden
kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz mu§riklere bir Mar!" ayeti nazil
oldu. Yani bu hal, aramizdaki eksiksiz, kulli aynhk ve uzakhk hali, bu
gergek teberri, cem itibariyle Allah'tan, tafsil itibariyle de Rasulunden
musriklere yonelik bir ihtardir. Bu ihtar uzerine muminler, ig dunyalan
itibariyle musriklerden uzaklastiklan gibi zahiren de onlardan
uzaklastilar. Onlarm ahitlerini, antlasmalarim hakikatte bir kenara
attiklan gibi seklen de tutup attilar.

456. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

2- (Ey musrikler!) Yeryuzunde dort ay daha dolasin. Iyi bilin ki siz


Allah'i aciz birakacak degilsiniz; Allah ise kafirleri rezil (ve peri§an)
edecektir.

3- Hacci- ekber (en buyuk had) gununde Allah ve Rasulunden


insanlara bir bildiridir: Allah ve Rasulu mu§riklerden uzaktir. Eger tevbe
ederseniz, bu sizin igin daha hayirlidir. Ve eger yuz gevirirseniz bilin
ki,
siz Allah'i aciz birakacak degilsiniz. (Ey Muhammed)! o kafirlere elem
verici bir azabi mujdele!

4- Ancak kendileriyle anlasma yaptiginiz mu§riklerden (antla§ma


§artlarma uyan) higbir seyi size eksik birakmayan ve sizin aleyhinize
herhangi bir kimseye arka gikmayanlar (bu hukmun) di§mdadir. Olarin
antlasmalarmi, sureleri bitinceye kadar tamamlaymiz. Allah
(haksizliktan) sakmanlan sever.

5- Haram aylar gikmca mu§rikleri buldugunuz yerde oldurun; onlari


yakalaym, onlari hapsedin ve onlari her gozetleme yerinde oturup
bekleyin. Eger tevbe eder, salati ikame eder (namazi dosdogru kilar),
zekati da verirlerse artik yollarmi serbest birakin. Allah yarligayan,
esirgeyendir.

6- Ve eger musriklerden biri senden aman dilerse, Allah' in kelammi


isitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra onu guven iginde
bulunacagi bir yere ulastir. Iste bu (musamaha), onlarm, bilmeyen bir
kavim olmalarindan dolayidir.

7- Mescid-i Haram 'in yanmda kendileriyle antla§ma yaptiklarmizm


dismda musriklerin Allah ve Rasulu yanmda nasi I (muteber) bir ahdi
olabilir? Onlar size kar§i durust davrandiklari muddetge siz de onlara
durust davranm. Qunku Allah (ahdi bozmaktan) sakmanlan sever.

8- Nasil olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkmizda ne


ahit, ne de antla§ma gozetirlerdi. Onlar agizlanyla sizi razi ediyorlar,
halbuki kalpleri (buna) kar§i gikiyor. Qunku onlarm gogu yoldan
gikmi§lardir.

9- Allah' in ayetlerine kar§ilik, az bir degeri (dunya malmi ve nefsani


istekleri) satin aldilar da (insanlari) O'nun yolundan alikoydular.
Gergekten onlarm yapmakta olduklari seyler ne kotudur!

10- Bir mumin hakkinda ne ahit tanirlar ne de antlasma. Qunku


onlar saldirganlarm kendileridir.

TEVBE SURESi .457

11- Fakat tevbe eder, salati ikame eder (namazi dosdogru kilar) ve
zekat verirlerse, artik onlar dinde kardeslerinizdir. Biz, bilen bir kavme
ayetlerimizi boyle agikliyoruz.

12- Eger antla§malarmdan sonra yeminlerini bozarlar ve dininize


saldmrlarsa kufrun onderlerine karsi savasin. Cunku onlar yeminleri
olmayan adamlardir. (Onlara kar§i sava§irsamz) umulur ki kufre son
vender.

13- (Ey muminler!) verdikleri sozu bozan, Rasulu (yurdundan)


gikarmaya kalkisan ve ilk once size kar§i savasa ba§lami§ olan bir
kavme karsi savasmayacak misiniz; yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eger (gergek) muminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden
korkmaniza daha layiktir.

14- Onlarla sava§m ki, Allah sizin ellerinizle onlan cezalandirsin;


onlan rezil etsin; sizi onlara galip kilsm ve mumin toplumun kalplerini
ferahlatsm.

15- Ve onlarm (muminlerin) kalplerinden kini gidersin. Allah


dilediginin tevbesini kabul eder. Allah Alim'dir (bilendir), Hakim'dir
(hikmet sahibidir).

16- Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah ve O'nun Resulunu ve


muminlerden baskasmi kendilerine sirdas edinmeyenleri ortaya
gikarmadan birakilacagmizi mi sandmiz? Allah yaptiklarmizdan
haberdardir.

17- Allah'a ortak ko§anlar, kendi kafirliklerine bizzat kendileri §ahitlik


ederken, Allah' in mescitlerini imar etmeye layik degildirler. Onlarm
butun i§leri bosa gitmistir. Ve onlar ateste ebedi kalacaklardir.

18- Allah' in mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gunune iman eden,


salati ikame eden (namazi dosdogru kilan), zekati veren ve Allah'tan
baskasmdan korkmayan kimseler imar eder. I§te hidayete ermi§lerden
olmalan umulanlar bunlardir.

19 (Ey mu§rikler!) Siz hacilara su vermeyi ve Mescid-i Ha ram' i


onarmayi, Allah'a ve ahiret gunune iman edip de Allah yolunda cihad
edenlerin imam He bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katmda esit
degillerdir. Allah zalimler toplulugunu hidayete erdirmez.
458. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Yeryuzunde dort ay daha dolasm." Onlara yonelik bir uyan olarak,


dunya ve ahiretteki durus yerleri adedince kendilerine muhlet veriliyor.
Onlar dunyada sirk islemek suretiyle Allah'tan baskasimn yanmda
durduklan igin Nasut berzahmda dinden, fiillerden, sifatlardan ve zattan
perdelendiler. Bu da ahirette Allah'in karsismda, sonra ceberutta, sonra
melekutta, sonra Enam suresinde isaret edildigi gibi eserler
cehenneminde ateste durdurulmalanni gerektirmektedir. Boylece turlu
azaplarla cezalandinlacaklardir. "iyi bilin ki siz Allah'i aciz birakacak
degilsiniz." §irk islemek suretiyle Allah'tan baskasimn yanmda
durmaniz sebebiyle bu durus yerlerinde mahpus olmaniz bir
zorunluluktur. Nasil O'ndan kagabileceksiniz?

"Allah kafirleri rezil edecektir." Hak'tan perdelenmis olanlan,


Allah'tan baska taptiklan duzmece tannlarin duzeyleri ortaya giktigi ve
onlarla birlikte atesin karsismda durduklan sirada rezil olacaklan sekilde
algaltacaktir. "...Bir bildiridir." Bir duyurudur " Hacc-i Ekber gunu Allah
ve Resulunden" yani, daha once isaret ettigimiz gibi, zati cemin tafsil
suretinde zuhur ettigi vakitte Allah ve Resulunun bir duyurusudur bu.

"Allah ve Resulu mu§riklerden uzaktir." Hakikatte Allah ve Resulu


musriklerden beridir. Boylece zahir ile batm arasmda tam bir uyum
vardir. "Ancak kendileriyle antla§ma yaptigmiz mu§riklerden higbir §eyi
size eksik birakmayanlar...bu hukmun dismdadir." Bu, onlara
yoneltilmis bir uyandir. Ancak iglerinde hala istidat kokusu, fitratm
selametine dair bir belirti bulunup da iglerinde erdem kaldigi igin
antlasmayi gignemeye kalkmayanlar mustesnadir. Qunku bu tavir,
fitratm selametine, Allah'in ezeli ahdine bagh kaldiklarma, istidadm
varhgma ve vahdete donmelerinin mumkun olduguna delalet eder.
"...Sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka gikmayanlar bu hukmun
dismdadir." Qunku sizinle onlar arasmdaki asli bag ve fitri sevgi devam
etmektedir, onlann iginde size karsi, sonradan edinilmis dusmanhk
duygusu yoktur. "Onlann antla§malanni, sureleri bitinceye kadar
tamamlaymiz." Yani, donmemeleri ve tevbe etmemeleri halinde, pasm
katmerlesmesi ve perdenin gergeklesmesi suresinin sonuna kadar
bekleyiniz. "Allah sakmanlan sever." Rezilliklerden, ozellikle zahiri ve
Batmi rezilliklerin en onemlisi olan antlasmayi bozma algakhgmdan
sakmanlan sever.

TEVBE SURESi .459

20- Iman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallariyla,


canlariyla cihad edenler, rutbe bakimmdan Allah katmda daha
ustundurler. Kurtulusa erenler de iste onlardir.

21- Rableri onlara, tarafmdan bir rahmet ve hosnutluk He, kendileri


igin, iginde tukenmez nimetler bulunan cennetler mujdeler.

22- Onlar orada ebedi kalacaklardir. Suphesiz ki Allah katmda


buyuk mukafat vardir.

23- Ey iman edenler! Eger kufru imana tercih ediyorlarsa,


babalarmizi ve karde§lerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onlari
dost edinirse, iste onlar zalimlerin kendileridir.

24- De ki: Eger babalarmiz, ogullarmiz, karde§leriniz, e§leriniz,


hisim akrabaniz kazandiginiz mallar, kesada ugramasindan
korktugunuz ticaret, ho§landigmiz meskenler size Allah'dan,
Resulunden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artik
Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasiklar toplulugunu
hidayete erdirmez.

25- And olsun ki Allah, birgok yerde (savas alanlarmda) ve Huneyn


savasmda size yardim etmisti. Hani goklugunuz size kendinizi
begendirmi§, fakat sizi hezimete ugramaktan kurtaramami§ti. Yeryuzu
butun geni§ligine ragmen size dar gelmi§ti, sonunda (bozularak) gerisin
geri donmu§tunuz.

26- Sonra Allah, Resul'u He muminler uzerine sekinetini (sukunet ve


huzur duygusu) indirdi, sizin gormediginiz ordular (melekler) indirdi de
kafirlere azap etti. Iste bu, o kafirlerin cezasidir.

27- Sonra Allah, bunun ardindan yine dilediginin tevbesini kabul


eder. Zira Allah bagi§layan, esirgeyendir.

28- Ey iman edenler! Mu§rikler ancak bir pisliktir. Onun igin bu


yillarmdan sonra Mescid-i Haram'a yakla§masmlar. Eger yoksulluktan
korkarsaniz, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lutfundan zengin
edecektir. Suphesiz, Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.

29- Kendilerine Kitab verilenlerden Allah' a ve ahiret gunune


inanmayan, Allah ve Resulunun haram kildigini haram saymayan ve
Hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, kugulerek elleriyle cizye
verinceye kadar sava§m.

460. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

30- Yahudiler, Ozeyir Allah' in ogludur, dediler. Hiristiyanlar da,


Mesih (Isa) Allah 'in ogludur, dediler. Bu onlarm agizlariyla geveledikleri
sozleridir. (Sozlerini) daha once kafir olmu§ kimselerin sozlerine
benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin! Nasil da (Hak'tan batila)
donduruluyorlar!

31- (Yahudiler) Allah 7 birakip bilginlerini (hahamlarmi);


(Hiristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oglu Mesih'i (Isa'yi) rabler
edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu.
O'ndan baska Hah yoktur. O, bunlarm ortak kostuklari seylerden uzaktir.

32- Allah' in nurunu agizlariyla sondurmek istiyorlar. Halbuki, kafirler


ho§lanmasalar da O, nurunu tamamlamaktan asla vazgegmez.

33- O, mu§rikler ho§lanmasalar da Dinini butun dinlere ustun kilmak


igin Rasulunu hidayet ve Hak Din He gonderendir.

"iman edenler..." ilmi imanla inananlar "...hicret edenler..." Allah


yolunda suluk etmek suretiyle maddi arzulardan ve nefsani
konumlardan hicret edenler, sifatlanni Allah'in sifatlanyla silmek
suretiyle "mallariyla..." bilgi mallanyla, arzulanyla ve gugleriyle
"canlariyla..." canlanni Allah'in zatmda yok etmek suretiyle "cihad
edenler..." iste onlar "rutbe bakimmdan daha ustundurler." Tevhiddeki
dereceleri "Allah katmda" daha yucedir. "Rableri onlara, bir
rahmet...mujdeler." Amellerin sevaplarmi "ho§nutluk... " sifat hosnutlugu
ve "...cennetler..." ug cenneti mujdeler. "Kendileri igin... nimetler
vardir." Zat musahedesi vardir. Bu nimetler "tukenmez..." kahci ve
devamhdir.
"Ey iman edenler! Babalarmizi . . .veli edinmeyin." Yani, sizde sekli
akrabahk ve tabii baglar manevi akrabahga ve hakiki baglara agir
basmasm. Bu takdirde sizinle hakikati kesfetmeye karsi perdelenmeyi
tercih eden akrabalanniz arasmda dostluk olusur ki, bu, sekli bagliligm
bir sonucudur ve manevi bagliligm ortadan kalkmasim gerektirir. Yine
bunun neticesinde yonelis farkhhgi da ortaya gikar ki bu manevi
kopuklugu ve hakiki dusmanhgi kagimlmaz kilar. Kuskusuz, bu tavrmiz
iman zayifligmin, azimet gevsekliginin bir gostergesidir. Oysa iman
davasi bunun tarn tersini gerektirmektedir. Nitekim, yuce Allah soyle
buyurmustur: "Iman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise gok daha
fazladir." (Bakara, 165) Hukemadan biri soyle demistir: "Hak
sevgilimizdir, halk da sevgilimizdir, ancak Hak ile halk ihtilaf
ettiklerinde
Hakk'i daha gok severiz."

TEVBE SURESi .461

"De ki: Eger..." bu sekli akrabahk ve maddi ahskanhk "size


Allah'dan, Rasulunden . . .daha sevgili ise" imamniz zayiflamis demektir,
imanm etkileri nefislerinize yansimamistir, organlanniza sirayet
etmemistir, bu yuzden imanm hukmune boyun egemiyorsunuz. Qunku,
siz nasuti eserler yanmda duruyorsunuz. Bu da azabi ve perdelenmeyi
gerektirir.

"Artik Allah .. .getirinceye kadar bekleyin." Azabmi getirinceye kadar


bekleyin. Nasil azabmi getirmesin ki, siz tabiat yolunu izliyorsunuz,
onun hukmune boyun egiyorsunuz; Hakk'm yolunu izleyeceginiz, O'nun
emrine boyun egeceginiz yerde! Sizin bu tavnniz fisktir, yoldan
gikmaktir. Fasik, Allah'a karsi perdelenmistir, O'na ulasamaz. Qunku
O'na yonelis arzusuna ve iradesine sahip degildir. Tarn tersine,
Allah'tan yuz gevirir, arkasmi donup gider. Bu yuzden azabi, yuzustu
birakilmayi, perdelenmeyi ve mahrumiyeti hakkeder.

34- Ey iman edenler! (biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden


birgogu insanlarin mallarini haksiz yollardan yerler ve (insanlan) Allah
yolundan engellerler. Altm ve gumu§u yigip da onlan Allah yolunda
harcamayanlar yok mu, i§te onlara elem verici bir azabi mujdele!

35- (Bu biriktirdikleri) cehennem ate§inde kizdinlip bunlarla onlann


almlari, yanlari ve sirtlari daglanacagi o gun (onlara denilir ki): "Iste
bu
kendiniz igin biriktirdiginiz servettir. Artik yigmakta oldugunuz seylerin
(azabmi) tadin!"

36- Gokleri ve yen yarattigi gunde Allah' in indinde Kitabinda aylarin


sayisi on iki aydir, bunlardan dordu haram aylaridir. i§te en dogru din
(sistem) budur. Bilhassa o aylar iginde (Allah 'in koydugu yasagi
gigneyerek) nefsinize zulmetmeyin ve mu§rikler nasil sizinle topyekun
sava§iyorlarsa siz de onlara kar§i topyekun sava§m ve bilin ki §uphesiz
Allah kotulukten sakinan muttakiylerle beraberdir.

37- (Haram aylari) ertelemek, sadece kafirlikte ileri gitmektir. Qunku


onunla, kafir olanlar saptmlir. Allah' in haram kildiginin sayisini bozmak
ve O'nun haram kildigini helal kilmak igin (haram ayini) bir yil helal
sayarlar, bir yil da haram sayarlar. (Boylece) onlann kotu i§leri
kendilerine guzel gosterilmi§tir. Allah kafirler toplulugunu hidayete
erdirmez.

462. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda sava§a gikm!"
denildigi zaman yere gakilip kaliyorsunuz? Dunya hayatini ahirete tercih
mi ediyorsunuz? Fakat dunya hayatinm faydasi ahiretin yanmda pek
azdir.

39- Eger (gerektiginde savasa) gikmazsaniz, sizi pek elem verici bir
azap He cezalandinr ve yerinize ba§ka bir kavim getirir; siz (sava§a
gikmamakla) O'na higbir zarar veremezsiniz. Allah her §eye kadirdir.

40- Eger siz Ona (Resulullah'a) yardim etmezseniz (bu onemli


degil); Ona Allah yardim etmi§tir: Hani, kafirler onu, iki ki§iden biri
olarak
(Ebu Bekirile birlikte Mekke'den) gikarmi§lardi; hani onlar magaradaydi;
O, arkadasma; uzulme, gunku Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun
uzerine Allah Ona (sukunet saglayan) emniyetini indirdi, Onu sizin
gormediginiz bir ordu He destekledi ve kafir olanlarm sozunu algaltti.
Allah 'in sozu ise zaten yucedir. Cunku Allah ustundur, hikmet sahibidir.

41- (Ey muminler!) Gerek hafif, gerek agir olarak sava§a gikm,
mallarimzla ve canlarmizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz, bu
sizin igin daha hayirlidir.

42- Eger yak in bir dunya mail ve kolay bir yolculuk olsaydi (o
munafiklar) mutlaka sana uyup pesinden gelirlerdi. Fakat mesakkatli yol
onlara uzak geldi. Gergi onlar, "Gucumuz yetseydi mutlaka sizinle
beraber gikardik" diye kendilerini helak edercesine Allah' a yemin
edecekler. Halbuki, Allah onlarm mutlaka yalanci olduklarmi biliyor.

43- Allah seni affetti. Fakat dogru soyleyenler sana iyice belli olup
sen yalancilari bilinceye kadar onlara nigin izin verdin?

44- Allah' a ve ahiret gunune iman edenler, mallariyla canlanyla


sava§maktan (geri kalmak igin) senden izin istemezler. Allah, takva
sahiberini pek iyi bilir.

45- Ancak, Allah'a ve ahiret gunune inanmayan, kalpleri §upheye


dusup ku§kulari iginde bocalayanlar senden izin isterler.

46- Eger onlar (savasa) gikmak isteselerdi elbette bunun igin bir
hazirlik yaparlardi. Fakat, Allah onlarm davranislarini girkin gordu ve
onlan geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadm ve gocuklarla) beraber
oturun!" denildi.

TEVBE SURESi .463

47- Eger iginizde (onlar da sava§a) giksalardi, size bozgunculuktan


baska bir katkilari olmazdi ve mutlaka fitne gikarmak isteyerek aranizda
kosarlardi. Iginizde, onlara iyice kulak verecekler de vardir. Allah
zalimleri gayet iyi bilir.

48- And olsun onlar onceden de fitne gikarmak istemisler ve sana


nice i§ler gevirmi§lerdi. Nihayet, Hak geldi ve onlar istemedikleri halde
Allah'm emri yerini buldu.

49- Onlardan oylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye du§urme"
der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye du§mu§lerdir. Cehennem, kafirleri
mutlaka ku§atacaktir.

50- Eger sana bir iyilik eri§irse, bu onlari uzer. Ve eger basma bir
musibet gelirse, "Iyi ki biz daha once tedbirimizi almisiz" derler ve
boburlenerek donup giderler.

51- De ki: Allah'm bizim igin yazdigmdan baskasi bize asla erismez.
O bizim Mevlamizdir. Onun igin, muminler yalniz Allah'a dayanip
guvensinler.

52- De ki: Siz bizim igin ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz. Biz
de, Allah'm, ya kendi katmdan veya bizim elimizle size bir azap
vermesini bekliyoruz. Haydi bekleyin; §uphesiz biz de sizinle beraber
beklemekteyiz.

53- De ki: Ister gonullu verin ister gonulsuz, sizden (sadaka) asla
kabul olunmayacaktir. Qunku siz yoldan gikan bir topluluk oldunuz.

54- Onlarin harcamalarmm kabul edilmesini engelleyen, onlarin


Allah ve Resulunu inkar etmeleri, namaza ancak usenerek gelmeleri ve
istemeyerek harcamalarmdan ba§ka bir §ey degildir.

55- (Ey Muhammed!) Onlarin mallan ve gocuklan seni


imrendirmesin, gunku Allah bunlarla, ancak dunya hayatmda onlarin
azaplarmi gogaltmayi ve onlarin kafir olarak canlarmm gikmasmi istiyor.

56- (O munafiklar) mutlaka sizden old ukl anna dair Allah'a yemin
ederler. Halbuki onlar sizden degillerdir, fakat onlar (kiliglarmizdan)
korkan bir toplumdur.

57- Eger sigmacak bir yer yahut (barinabilecek) magaralar veya


(sokulabilecek) bir delik bulsalardi, kosarak o tarafa yonelip giderlerdi.

464. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

58- Onlardan sadakalarin (taksimi) hususunda seni ayiplayanlar da


vardir. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razi olurlar, §ayet
onlara sadakalardan verilmezse hemen kizarlar.

59- Eger onlar Allah ve Rasulunun kendilerine verdigine razi olup,


"Allah bize yeter, yakmda bize Allah da lutfundan verecek, Rasulu de.
Biz yalmz Allah'a ragbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu).

60- Sadakalar (zekatlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara,


du§kunlere memurlara, gonulleri (islam 'a) ismdinlacak olanlara,
(hurriyetlerini satin almaya gali§an) kolelere, borglulara, Allah yolunda
olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.

"...Altm ve gumusu yiganlar..." infak etmeksizin mal toplayip


yigmak, ancak cimrilik ve mal sevgisi gibi algak huylan pekistirme
amacma yonelik olabilir. Her rezillik, ahirette kisinin daglandigi bir azap
oldugu gibi, dunyada da rusva olmasina sebep olur.

Bu rezilligin koklesmesinin ve pekismesinin ana maddesi biriktirilen


bu mal oldugu igin, kisi, tabiat cehenneminin ate§inde ve heva
gukurunda bununla yakihr, bununla daglanir. Ayette ozellikle bu
organlann zikredilmesinin sebebi, cimrilik karakterinin merkezinin nefis
olmasidir. Nefis de bu cihetlerden kalbi istila eder, yukan cihetten degil.
Qunku yukan/ulvi cihet, ruhun kalbi istila ettigi taraftir, hakikatlerin ve
nurlann gegis yeridir. Ayni sekilde, asagi cihetlerden de olmaz. Qunku
burasi da cismani tabiat tarafidir. Tabiat buradan sirayet etme imkanim
bulamaz. Dolayisiyla, geride ayette zikredilen cihetler kahyor. Kisi bu
dort cihetten eza gorur, azap geker. Nitekim, dunyada da bu cihetlerden
azap gektigini, rezil oldugunu gorursunuz. Dunyada azap gekmesi ya
agikga algakhgiyla yuz yuze gelmesi ve utang iginde kalmasi ya yanmda
fisildasma seklinde anlatilmasi yahut arkasmda giybet edilmesi seklinde
olur. "...Allah onlarm davrani§larmi girkin gordu ve onlari geri koydu."
Onlar bedbahttilar; istidatlannda Allah'm kendilerinden isteyecegi bir
hayir kalmamisti. Bu yuzden onlarm davranislarmi girkin gordu. Diger
bir ifadeyle onlar, daha once birkag kere zikredilen geri gevrilmis
bedbahtlardan ikinci grubu olusturmaktaydilar.

TEVBE SURESi .465

61- (Yine o munafiklardan: ) O (Nebiy, her soyleneni dinleyen) bir


kulaktir, diyerek Nebiyi incitenler de vardir. De ki: O, sizin igin bir
hayir
kulagidir. Qunku O Allah'a inanir, muminlere guvenir ve o, sizden iman
edenler igin de bir rahmettir. Allah' in Resulune eziyet edenler igin
mutlaka elem verici bir azap vardir.

62- Rizanizi almak igin size (gelip) Allah'a ant igerler. Eger mumin
iseler Allah ve Resulunu razi etmeleri daha dogrudur.

63- (Hala) bilmediler mi ki, kirn Allah ve Resulune kar§i koyarsa


elbette onun igin, iginde ebedi kalacagi cehennem ate§i vardir. i§te bu
buyuk rusvayliktir.

64- Munafiklar, kalplerinde olani kendilerine haber verecek bir


surenin muminlere indirilmesinden gekinirler. De ki: Siz alay edin! Allah
o gekindiginiz seyi ortaya gikaracaktir.

65- Eger onlara, (nigin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece
lata dalmi§ sakalasiyorduk, derler. De ki: Allah He, O'nun ayetleriyle ve
O'nun Resulu He mi alay ediyordunuz?

66- Ozur dilemeyin; gunku siz iman ettikten sonra tekrar kafir
oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir grubu bagi§lasak bile, bir gruba da
suglu olduklarmdan dolayi azap edecegiz.

67- Munafik erkekler ve munafik kadinlar (sizden degil),


birbirlerindendir. Onlar kotulugu emreder, iyilikten alikor ve cimrilik
ederler. Onlar Allah 7 unuttular. Allah da onlari unuttu! Qunku munafiklar
fasiklarm kendileridir.

68- Allah erkek munafiklara da kadin munafiklara da kafirlere de


iginde ebedi kalacaklan cehennem ate§ini vaat etti. O, onlara yeter.
Allah onlara lanet etmi§tir! Onlar igin devamli bir azap vardir.

69- (Ey munafiklar! Siz de) sizden oncekiler gibi (yaptmiz). Onlar
sizden kuvvetge daha ustun, mal ve evlatga daha gok idiler. Onlar
(dunya malmdan) paylarma du§enlerden faydalandilar. Iste sizden
oncekiler nasil paylarma dusenden faydalandiysalar, siz de paymiza
dusenden faydalandiniz ve (batila) dalanlar gibi siz de daldmiz. Iste
onlarm amelleri dunyada da ahirette de bo§a gitmi§tir. Ve onlar ziyana
ugrayanlarin kendileridir.

466. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

70- Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Ad ve Semud


kavimlerinin, Ibrahim kavminin, Meyden halkmm ve altust olan §ehirlerin
haberi ula§madi mi? Resulleri onlara apagik mucizeler getirmi§ti.
Demek ki, Allah onlara zulmedecek degildi, fakat onlar kendi kendilerine
zulmetmekte idiler.

71- Mumin erkeklerle mumin kadinlar da birbirlerinin velileridir.


Onlar iyiligi emreder, kotulukten alikorlar, namazi dosdogru kilarlar,
zekati verirler, Allah ve Resulune itaat ederler. I§te onlara Allah rahmet
edecektir. §uphesiz, Allah Azizdir, Hakim'dir (hikmet sahibidir).

"O bir kulaktir, diyorlar." Munafiklar Rasulullah'a eziyet ediyor,


kalbinin saglam, gabucak kavrayan ve duydugunu tasdik eden biri
oldugunu soyleyerek giybetini yapiyorlardi. Kur'an bu hususta onlan
tasdik ediyor, gergegi soylediklerini teslim ediyor ve "o, soylediginiz
gibidir" diyor. Ama hayir agismdan boyledir. Qunku hakikatten yuz
geviren, kaba, kuru, kati ve olaylar karsisinda sertlesen, etkilenmeyen
nefis kemale erme istidadina sahip degildir. Qunku insani kemal ancak
kabul edebilirlikle, etkilenmekle, tepki vermekle mumkundur. Dolayisiyla
nefis yumusak, uysal, kalbi saglam ve kolay kabul eder oldugu oranda
kemale erismeye daha yatkin, olgunluga daha hazir olur.

Bu yumusakhgin, imkansiz bile olsa duyulan her seyden


etkilenmeyi, yalan, kotuluk ve sapikhk dahi olsa kendisine anlatilan her
seyden muteessir olmayi gerektiren zayifhk ve ahmakhkla bir ilgisi
yoktur. Bilakis, bunun adi letafet, kendisine uyan hayir ve dogrulugu
gabucak kavrama becerisidir. Bu yuzden "De ki: O... bir hayir kulagidir."
buyrulmustur. Qunku istidadm berrakhgi ve nefsin latifligi kendisine
uyan hayirlan kabul edip algilamayi gerektirir, kendisiyle gelisen
kotulukleri degil. Qunku iyi bir istidat, kotulugu kabul etmedigi gibi,
ondan etkilenmez, kotuluge gore sekillenmez; gunku aralannda geliski
vardir ve birbirlerinden uzaktirlar. "Sizin igin..." Yani, sizin yaranniza,
iginde sizin iyiliginize olan unsurlan banndiran seyleri duyar, baskasmi
degil. "Cunku O, Allah'a iman eder (inanir)." Bu ifade, Resulullahm
yumusakligimn ve hayir kabiliyetine sahip olusunun agiklamasi
mahiyetindedir. Qunku iman, ancak kalbin saghkh, nefsin latif ve
yumusakhgi ile gergeklesebilir. "Muminlere guvenir..." Onlann hayir
nitelikli sozlerini tasdik eder, hayirlarla ilgili sozlerine kulak verir ve
kabul

TEVBE SURESi .467

eder. 'Ve o, sizden iman edenler igin de bir rahmettir." Onlara sefkat
gosterir, son derece nazik davranir. Boylece, tezkiye ve egitim yoluyla
onlan azaptan kurtanr. iyilik ederek, akrabahk baglarmi gozeterek, hilm,
sefkat, iyiligi emretme gibi ahlak ilkelerini ogretmek ve bu hususta
kendisine uymalanni saglamak, iki cihandaki hayatlarimn duzenli
olmasmi mumkun kilan sen yasalar koymak, soz ve fiilleriyle onlan
gesitli iyiliklere tesvik etmek suretiyle dunya ve ahiret hayatlanm islah
eder.

72- Allah, mumin erkeklere ve mumin kadinlara, iginde ebedi


kalmak uzere altmdan irmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde
guzel meskenler vaat etti. Allah' in nzasi ise hepsinden buyuktur. I§te
buyuk kurtulu§ da budur.

73- Ey Nebiy! Kafirlere ve munafiklara kar§i cihad et, onlara kar§i


sert davran. Onlarm varacaklan yer cehennemdir. O ne kotu bir van§
yeridir!

74- (Ey Muhammed! O sozleri) soylemediklerine dair Allah' a yemin


ediyorlar. Halbuki o kufur sozunu elbette soylediler ve musluman
olduktan sonra kafir oldular. Ba§aramadiklan bir §eye (Resule suikast
yapmaya) de yeltendiler. Ve sirf Allah ve Resulu kendi lutuflarmdan
onlan zenginle§tirdigi igin 6g almaya kalki§tilar. Eger tevbe ederlerse
onlar igin da ha hayirli olur. Yuz gevirirlerse Allah onlan dunyada da ,
ahirette de elem verici bir azaba garptiracaktir. Yeryuzunde onlarm ne
dostu ne de yardimcisi vardir.

75- Onlardan kimi de, Eger Allah lutuf ve kereminden bize verirse,
mutlaka sadaka verecegiz ve elbette biz Salihlerden olacagiz! diye
Allah 'a ant igti.

76- Fakat Allah lutfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik


edip (Allah'm emrinden) yuz gevirerek sozlerinden donduler.

77- Nihayet, Allah' a verdikleri sozden donduklerinden ve yalan


soylediklerinden dolayi Allah, kendisiyle kar§ila§acaklan gune kadar
onlarm kalbine nifak (iki yuzluluk) soktu.

78- (Munafiklar), Allah'm, onlarm sirrmi da fisiltilarmi da bildigini ve


gayblan (gizli §eyleri) gokiyi bilen oldugunu hala anlamadilar mi?

468. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

79- Sadakalar hususunda, muminlerden gonullu verenleri ve


guglerinin yettiginden baskasmi bulamayanlan gekistirip onlarla alay
edenler var ya, Allah iste onlari maskaraya gevirmistir. Ve onlar igin
elem verici azap vardir.

80- (Ey Muhammed!) Onlar igin ister af dile, ister dileme; onlar igin
yetmi§ kez af dilesen de Allah onlan asla affetmeyecek. Bu, onlarm
Allah ve Resulunu inkar etmelerinden oturudur. Allah fasiklar
toplulugunu hidayete erdirmez.

81- Allah'm Resulune muhalefet etmek igin geri kalanlar (sefere


gikmayip) oturmalari He sevindiler; mallariyla, canlariyla Allah yolunda
cihad etmeyi girkin gorduler; "bu sicakta bu sefere gikmaym" dediler.
De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir!" Keske anlasalardi!

82- Artik kazanmakta olduklarmin cezasi olarak az gulsunler, gok


aglasinlar!

83- Eger Allah seni onlardan bir grubun yanma dondurur de (Tebuk
seferinden Medine'ye doner de ba§ka bir sava§a seninle beraber)
gikmak igin izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla gikmayacaksiniz
ve dusmana kar§i benimle beraber asla savasmayacaksiniz! Cunku siz
birinci defa (Tebuk seferinde) yerinizde kalmaya razi oldunuz. §imdi de
geri kalanlarla beraber oturun!

84- Onlardan olmus olan higbirisinin olusunun uzerine ebedi olarak


namaz kilma ve onun kabri basmda da durma! §uphesiz onlar, Allah ve
Resulunu inkar ettiler ve fasik olarak olduler.

85- Onlarm mallan ve gocuklan seni imrendirmesin. Cunku Allah,


bunlarla ancak dunyada onlarm azaplarmi gogaltmayi ve onlarm kafir
olarak canlarmin guglukle gikmasmi istiyor.

86- "Allah'a (iman edin!) inanin, Resulu He beraber cihad edin" diye
bir sure indirildigi zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin
istediler ve: Bizi birak (evlerinde) oturanlarla beraber olalim, dediler.

87- Geride kalan kadmlarla beraber olmaya razi oldular, onlarm


kalplerine muhur vuruldu. Bu yuzden onlar anlamazlar.

TEVBE SURESi .469

88- Fakat Resul ve onunla beraber inananlar, mallanyla, canlanyla


cihad ettiler. Iste butun hayirlar onlarmdir ve onlar kurtulusa erenlerin
kendileridir.

89- Allah, onlara iginde ebedi kalacaklan ve zemininden irmaklar


akan cennetler hazirlamistir. Iste buyuk kazang budur.

90- Bedevilerden, (mazeretleri oldugunu) iddia edenler, kendilerine


izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resulune yalan soyleyenler de oturup
kaldilar. Onlardan kafir olanlara elem verici bir azap eri§ecektir.

91- Allah ve Result) igin (insanlara) ogut verdikleri takdirde,


zayiflara, hastalara ve (savasta) harcayacak bir sey bulamayanlara
gunah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur.
Allah gok bagislayan ve gok esirgeyendir.

92- Kendilerine binek saglaman igin sana geldiklerinde: Sizi


bindirecek bir binek bulamiyorum, deyince, harcayacak bir sey
bulamadiklarmdan uzuntuden gbzleri ya§ dokerek donen kimselere de
(sorumluluk yoktur).

93- Sorumluluk ancak, zengin olduklan halde senden izin


isteyenleredir. Qunku onlar geri kalan kadmlarla beraber olmaya razi
oldular. Allah da onlarm kalplerini muhurledi, artik onlar (neyin dogru
oldugunu) bilmezler.

94- (Seferden) onlara dondugunuz zaman size ozur beyan


edecekler. De ki: (Bosuna) ozur dilemeyin! Size asla inanmayiz; gunku
Allah, haberlerinizi bize bildirmi§tir. (Bundan sonraki) amelinizi Allah da
gorecektir, Resulu de. Sonra goruleni ve gorulmeyeni bilene
donduruleceksiniz de yapmakta olduklarmizi size haber verecektir.

95- Onlarm yanma dondugunuzu zaman size, kendilerinden (onlan


cezalandirmaktan) vazgegmeniz igin Allah adma ant igecekler. Artik
onlardan yuz gevirin. Qunku onlar murdardir. Kazanmakta olduklarma
karsilik ceza olarak varacaklari yer cehennemdir.

96- Onlardan razi olasmiz diye size yemin edeceklerdir. Fakat siz
onlardan razi olsaniz bile Allah fasiklar toplulugundan asla razi olmaz.

97- Bedeviler, kafirlik ve munafiklik bakimmdan hem daha beter,


hem de Allah' in Resulune indirdigi kanunlan tanimamaya daha
yatkmdir. Allah gok iyi bilendir, hikmet sahibidir.

470. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

98- Bedevilerden oylesi vardir ki (Allah yolunda) harcayacagmi


angarya sayar ve sizin basmiza belalar gelmesini bekler. (Bekledikleri)
o kotu bela kendi ba§larma gelmi§tir. Allah pek iyi i§iten, gok iyi
bilendir.

99- Bedevilerden oylesi de vardir ki, Allah' a ve ahiret gunune inanir,


(hayir igin) harcayacagmi Allah katmda yakinliga ve Resulun dualarmi
almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadiklan mal, Allah katmda) onlar
igin bir yakmliktir. Allah onlari rahmetine (cennetine) koyacaktir.
Suphesiz, Allah bagi§layan, esirgeyendir.

"Allah, mumin erkeklere ve mumin kadmlara . . .altmdan irmaklar


akan cennetler...vaat etti." Bunlar nefis cennetleridir. "...guzel
meskenler..." fiil cennetlerinde tevekkul erbabimn makamlanni vaat
etti. Bunun delili de hemen sonrasmda yer alan "Allah'm nzasi ise
hepsinden buyuktur." ifadesidir. Qunku "nza" sifat cennetlerinde
bulunan birnimettir. "i§te...budur." Yani nza "buyuk kurtulu§tur." Bunun
nedeni nza ehlinin Allah katmda buyuk bir saygmhga sahip ve O'na gok
yakm olmalandir.

100- (islam dinine girme hususunda) one gegen ilk muhacirler ve


ensar He onlara guzellikle tabi olanlar var ya, iste Allah onlardan razi
olmustur, onlar da Allah'tan razi olmuslardir. Allah onlara, iginde ebedi
kalacaklari, zemininden irmaklar akan cennetler hazirlamistir. Iste bu
buyuk kurtulu§tur.

101- Qevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkmdan birtakim


munafiklar vardir ki, munafiklikta maharet kazanmislardir. Sen onlari
bilmezsin, biz biliriz onlari. Onlara iki kez azap edecegiz, sonra da onlar
buyuk bir azaba itileceklerdir.

102- Digerleri ise gunahlanni itiraf ettiler, iyi bir ameli diger kotu bir
amelle karistirdilar. (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onlarm tevbesini
kabul eder. Cunku Allah gok bagislayan, pek esirgeyendir.

"One gegen ilkler..." ilk safta yer ah p vahdete ula§mada one gegen
"muhacirler..." nefis yurtlanni terk edenler, "...ensar..." nefse karsi
hakikat ilimleriyle kalbe yardim edenler, "onlara tabi olanlar..." Hakk'm
sifatlanyla sifatlanma hususunda onlara "guzellikle..." uyanlar. Yani
cemal ve celal musahedelerinden bir musahede aracihgiyla onlara
uyanlar var ya, "i§te Allah onlardan razi olmu§tur." gunku sifatlarm
kesfine, nza makamma ulasmaya ortak olmuslardir. Riza ise Allah'm en

TEVBE SURESi .471


buyuk kapisidir. "...Onlara...cennetler hazirlami§tir." Fiil ve sifat
cennetleri hazirlamistir. "Zemininden....akar..." tevekkul, nza ve
bunlara uyan ilimlerden olusan irmaklar akar. Bununla, one gegen ilkler
igin hazirlanmis ve onlara ozgii kilmmis diger cennet, yani zat cenneti
arasmda bir geliski yoktur. Cunku, hepsi bu cennete ortaktir.

"Digerleri ise gunahlarini itiraf ettiler..." Giinahi itiraf etmek, istidat


nurunun hala var oldugunun, tabiatm yumusakhgimn, gunah
melekesinin tabiatmda koklesmediginin gostergesidir. Cunku donme ve
tevbe gucunu gosterebilmistir. Yine gunahin girkin oldugunu gormenin
de delilidir ki, bu, ancak basiret nuruyla, kalbin gozunun agik olmasiyla
gorulebilir. Eger karanhk katmerlesmis, algakhk karakteri koklesmis
olsaydi, gunahi girkin gormeyecek, onun gunah bile oldugunu
dusunmeyecekti. Bilakis, kendi haline uygun oldugu igin gunahi guzel
bir davrams olarak gorecekti. Onun gunah oldugunu bildigine gore
iginde hayir var demektir. "Iyi bir ameli diger kotu bir amelle
kan§tirdilar..." Yani, nefs-i levvame (levm edici, kotulukten sonra ige
huzursuzluk veren) mertebesinde idiler. Ki kalp ile temasa gegmesi
gergekle§memi§, meleke olarak kalbin nuruyla nurlanmami§, henuz
kalbe itaat etmek suretiyle uysalla§mami§tir. Bu yuzden, bazen kalp
egemen olunca uysalla§ip boyun eger, nuruyla nurlanir; bunun
neticesinde salih ameller i§ler. Bazen de kalbin nurunun kendisine
yansimasim engelleyen perdeleyici sifatlanyla zuhur eder, kendi
karanhgiyla perdelenir; boylece kotu ameller i§ler. Eger kalbi nurlar ve
salih ameller agir basar, bunu meleki dusunceler izler de kalp ile temas
saglayip meleke olarak kalbe itaat etmeye baslarsa durumu duzelir ve
kurtulur. iste "Umulur ki Allah onlarin tevbesini kabul eder." ifadesinin
anlami budur. §ayet baskm sekilde islendigi igin kazanilmis meleke
haline gelmis karanhk heyetler katmerlesir de kotuluklere yeltenmesi sik
ve gok olursa, bunun tarn tersi bir durum gergeklesir. Bunun neticesinde
istidadi butunuyle ortadan kalkar ve ebedi azap onun igin kagimlmaz
olur.

Ama iki tarafm birbirine agir basmasi, ancak iki gruptan biriyle
arkadashk etmek, onlarla oturup kalkmak ile, yani iyilere veya kotulere
kansmakla olabilir. §ayet ilahi tevfik yetisir, kader onu salihlerle
arkadashk etmeye, onlarin ahlaklanni ve amellerini izlemeye sevk
ederse, onlardan biri olur. Eger yardimsiz yuz ustu birakihrsa, kader
onu mufsitlerle arkadashk etmeye, onlara kansmaya sevk ederse,
husrana ugrayanlardan olur. Allah bizi boyle birdurumdan korusun.

472. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Qunku Allah gok bagislayandir..." onlann karartici kotuluklerini


bagislar, uzerini orter. "Pek esirgeyendir." Salih amellere muvaffak
kilmak ve tevbeleri kabul etmek suretiyle merhamet eder.

103- Onlann mallarmdan sadaka al; bununla onlari (gunahlardan)


temizlersin, onlari antip yuceltirsin. Ve onlar igin dua et. Qunku senin
duan onlar igin sukunettir (onlari yati§tinr). Allah i§itendir, bilendir.

104- Allah' in, kullarinin tevbesini kabul edecegini, sadakalari geri


gevirmeyecegini ve Allah'm tevbeyi gok kabul eden ve pek esirgeyen
oldugunu hala bilmezler mi?

105- De ki: (Yapacaginizi) yapm! Amelinizi Allah da Resulu de


muminler de gorecektir. Sonra, goruleni ve gorulmeyeni bilen Allah' a
dbnduruleceksiniz de 0 size yapmakta olduklarmizi haber verecektir.

106- (Sefere katilmayanlardan) diger bir grup da Allah'm emrine


birakilmislardir. 0, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder.
Allah gok bilendir, hikmet sahibidir.

Resulun (s.a.v) sohbetinin bereketi, kendilerini tezkiye edip


temizlemesi sayesinde ilk gruba uyum saglayinca "Onlann mallarmdan
sadaka al." buyurdu. Qunku mal, nefsin zuhur etmesinin ve sifatlanmn
galip gelmesinin sebebi, nefsin gucunun destegi ve hevasimn ana
maddesidir. Nitekim, Hz. Nebiy (s.a.v) soyle buyurmustur: "Mal, sehvetin
maddesidir." Dolayisiyla, ilk hallerinin maldan soyutlanmak olmasi
gerekir ki, nefsin giicu kinlsm, hevasi ve sifatlan zayiflasm. Boylece
igindeki karanhk heyetlerden annsin, gunah kirlerinden ve seytanm
vesveselerinin pisliginden temizlensin. "...Bununla onlari temizlersin,
onlari antip yuceltirsin. Ve onlar igin dua et." ifadesinde kastedilen
anlam budur. Yani himmet desteginde bulun, sohbet nurunu onlara
yonelt. "Qunku senin duan, onlar igin sukunettir." Dusunceni onlara
yoneltmek suretiyle uzerlerine yansittigm nurun, himmetinin giicu ve
sohbetinin bereketi uzerlerine sukunetin inmesinin sebebidir. Bu sayede
kalpleri yatisir, huzur bulur.

Sukunet, kalpte yerlesik olan, kalbin Hakk'a yonelisinde onunla


birlikte sebat eden bir nurdur. Yakini inanci guglendirir, seytanm
telkinleri ve vesveseleriyle, nefsin fisilti ve durtuleriyle olusan
taskmhklardan, azgmhklardan kurtulur. Artik, seytanm ve nefsin
etkilerini kabul etmez olmustur gunku. "Allah isitendir..." yalvanslarini,
gunahlarim itiraf edislerini isitir. "Bilendir..." niyetlerini, kararlanni,
vicdanlannda depresen pismanhk duygusunu ve kederini bilir.

TEVBE SURESi .473

107- (Munafiklar arasmda) bir de (muminlere) zarar vermek,


(Hakk'i) inkar etmek, muminlerin arasma ayrilik sokmak ve daha once
Allah ve Resulune karsi sava§mi§ olan adami beklemek igin mescid
kuranlar ve: (Bununla) iyilikten baska bir §ey istemedik, diye mutlaka
yemin edecek olanlar da vardir. Halbuki, Allah onlann kesinlikle yalanci
olduklanna §ahitlik eder.

108- Onun iginde asla namaz kilma! ilk gunden takva uzerine
kurulan mescit (Kuba Mescidi) iginde namaz kilman elbette daha
dogrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardir. Allah da gok
temizlenenleri sever.

109- Binasmi Allah korkusu ve nzasi uzerine kuran kimse mi


hayirlidir, yoksa yapismi yikilacak bir yarm kenarma kurup, onunla
beraber kendisi de gokup cehennem ate§ine giden kimse mi? Allah
zalimler toplulugunu dogru yola iletmez.

110- Yaptiklan bina, (olup de) kalpleri pargalanmcaya kadar


yureklerine devamli olarak bir ku§ku (sebebi) olacaktir. Allah gok iyi
bilendir, hikmet sahibidir.

" ...Takva uzerine kurulan mescit..." Miilk alemi melekut aleminin


kahn ve boyun egdirici egemenligi altmdadir. Bu da nefislerin niyet ve
heyetlerinin, isledikleri ameller uzerinde etki birakmasini gerektirmistir.
Allah'a karsi sadik bir niyetle, nurani heyete dayah olarak hareket eden
kimsenin sohbetinde bulunmak bereket, ugur, cem ve safadir. Bozuk,
§eytani bir niyetle karanhk heyete dayah olarak hareket eden kimsenin
sohbetinde bulunmak ise ayrilik, kalbin paslanmasim, helak olmayi ve
ugursuzlugu gerektirir. Gormuyor musunuz ki, Kabe, Allah'm
Nebiylerinden biri tarafmdan sadik bir niyetle, serefli ve annmis bir
nefisle, sirf Allah igin bina edildiginden nasil serefli, azametli ve
bereketli
olmustur! Biz, bunun etkilerini insanlann amellerinde gozlemliyoruz.
Bazi yerlerde ve bolgelerde annmisligin ve cem halinin; bazi yerlerde
ve bolgelerde ise pasm, tortunun ve ayriligm etkilerini goruyoruz. Butun
bunlann sebebi, isaret ettigimiz husustan baskasi degildir.

Bu yuzden "Ilk gunden, takva uzerine kurulan mescit iginde namaz


kilman elbette daha dogrudur." Cunku cismani heyetler, nefisler
uzerinde etkili olurlar, tipki nefsani heyetlerin cisimler uzerinde etkili

474. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

olmasi gibi. Durulan, kiyam edilen yer, takva ve nefis armmishgi uzerine
bina edilmis oldugu zaman, nefis, himmetini toplama, vakti anndirma,
hali guzellestirme, vecd zevkine varma seklinde etkilenir. Ama riya ve
zarar verme amaci uzerinde bina edilmisse, nefis, pas ve tortuya
burunme, pargalanma ve kabz hali seklinde etkilenir. "Onda
temizlenmeyi seven adamlar i/ard/r. "Gunahlardan temizlenme iradesine
ve gabasma sahip kimseler vardir. Burada, kiyam edilen, durulan yerin
etkisi oldugu, dolayisiyla gozetilip ahskanhk haline getirilmesi gerektigi
gibi, irade ehli salihlerin sohbetinin de buyuk bir tesirinin olduguna, bu
yuzden baskalarmin sohbetine tercih edilmesi gerektigine isaret ediliyor.

Bu yuzden mutasavviflann istilahmda soyle bir ilke yer almaktadir:


"Cemin gergeklesmesi igin zamani, mekam ve ihvani gozetmek gerekir."
Bu husus onlar igin bir sart haline gelmistir. Dolayisiyla ayette, binayi
yapan kimsenin nefsinin annmisliginin, niyetinin dogrulugunun bina
uzerinde etkili olduguna isaret ediliyor. Buna gore, mekamn mubarek ve
hayir uzerine bina edilmis olmasi, iginde, halleri binayi kuranm haline
uyan hayir ve salah ehlinin olmasmi gerektirir. Dolayisiyla, Allah'm irade
ve temizlik ehlini sevmesi vacip olur. Nitekim soyle buyurmustur: "Allah
temizlenenleri sever." Nasil olmasm ki? Eger Allah onlan sevmeseydi,
temizlenip annmayi sevmezlerdi.

111- Allah muminlerden, mallarini ve canlarmi, kendilerine


(verilecek) cennet kar§iligmda satin almi§tir. Qunku onlar, Allah yolunda
sava§irlar, oldururler, olurler. (Bu) Tevrat'ta, incil'de ve Kur'an'da
Allah
uzerine Hak bir vaattir. Allah'tan daha gok sozunu yerine getiren kim
vardir! O halde O'nunla yapmi§ oldugunuz bu alis verisinizden dolayi
sevinin. Iste bu, (gergekten) buyuk kazangtir.

"Allah muminlerden, mallarini ve canlarmi... satin almistir." Qunku


onlan ilmen iman etmeye iletmistir. Ve onlar mal ve can sevgisiyle
smanmaktadirlar. Allah, muminlere ileri derecede inayet gosterdigi igin
onlan, karh bir ticaret, istenilen bir muamele aracihgiyla mal ve can
sevgisinden kurtarmistir. Yani mallannin ve canlannin fiyati olarak nefis
cennetini onlara vermistir, ki bedel olarak verilen §ey, oteden beri
ahskanhk peyda ettikleri seyin cinsinden olsun. Ama ondan daha
lezzetli, daha istah gekici, daha arzu edilen ve daha kahci olarak. Bu
yuzden hemen Allah katmdakine kostular, vaadine yonelik yakini
inanglarmdan dolayi vaadini tasdik ettiler.
TEVBE SURESi .475

112- (Bu ali§veri§i yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamd


edenler, orug tutanlar, ruku edenler, secde edenler, iyiligi emredip
kotulukten ahkoyanlar ve Allah' in smirlarmi koruyanlardir. O muminleri
mujdele!

113- (Kafir olarak olup) cehennem ehli olduklari onlara agikga belli
olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah 'a) ortak ko§anlar igin af
dilemek ne Nebiye yara§ir ne de inananlara.

114- ibrahim'in babasi igin af dilemesi, sadece ona verdigi sozden


dolayi idi. Ne var ki, onun Allah' in du§mani oldugu kendisine belli
olunca, ondan uzakla§ti. §uphesiz ki Ibrahim, gok yumu§ak huylu ve
pek sabirli idi.

Sonra mal ve canlardan soyutlanmak suretiyle terkin lezzetini ve


yakin nurunun halavetini tadmca nefis lezzeti makammdan donduler,
onu ve istah gekici zevklerinden tovbe ettiler. Artik onlar katmda nefis
cennetinin bir degeri kalmadi. Bunun uzerine yuce Allah onlan hakikat
ile tevbe edenler, nefsin lezzet aid ig i seylerden ve ondan ecir
beklemekten donenler ve abitler olarak nitelendirdi. Ki bunlar, can ve
mal sevgisinden, ecir ve sevap talep etmekten vazgegince, Allah'a
hakkiyla ibadet ettiler; cennet arzusu ve cehennem korkusundan degil.
Boyun egerek, husu ile saygi gostererek, azameti ve buyuklugu
karsismda zelil olarak hakkmi eda etme hususunda melekutuna
benzediler, ululadilar, yucelttiler. Sonra fiili ve hal mahiyetinde bir
hamd
olarak O'na hakkiyla hamd ettiler; ilmi ve ahlaki kemalati, istidatlannda
bil kuvve bulunan ameli olgunluklan sergilediler. Sonra, fitrat
makammdan, sabit kemalati gormekten, aliskanliklarmdan ve
geleneklerinden ve onlar karsismda heyecanlanmaktan hicret etmek
suretiyle sifat gollerinde ve tecelli panldayislan menzillerinde Hakk'a
dogru seyahat ettiler.

Sonra sifatlann silinis makammda rukua vardilar, zatm fena


bulmasiyla secdeye kapandilar. Sonra marufu emretme, munkeri
nehyetme gorevini ifa ettiler, fena sonrasi beka makammda Allah'm
hududunu muhafaza ettiler. "O muminleri mujdele!" hakiki imanla
inananlan, istikamet makammda mukim olanlan mujdele.

476. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"...Af dilemek ne Nebiye yara§ir ne de inananlara..." ... Kader


sirrma muttali olduklan, Allah'in on tasarim olarak takdir ettigi §eyi
kavradiklan, i§lerin akibetlerini, varacaklan nihayeti ogrendikleri zaman,
bunun tersini istemeleri dogru olmaz. Allah'in tedbirine ve emrine razi
olmalan zorunludur. Tabiatlannda bunun tersine bir egilim olsa da.
Qunkii, onlar artik tabiatlannin gereklerinden siynlmi§lardir.

§ayet tabii akrabahk ve §ekli hemcinslik yakmhgi bu baglamda


kendilerine uyan, ili§kilerini surdurdukleri bazi kimselere kar§i a§in bir
§efkat ve duyarhhk gostermelerini gerektirirse, bu arada Allah'in onlara
yonelik kahir ve azap mahiyetli hukmunu mu§ahede etseler, §ayet nza
makamma ula§mami§larsa, dini hamiyet onlan bu hukme kar§i
sabretmeye yoneltir. Daha dogrusu din olarak birbirlerine uzak olu§lan,
tabiat olarak yakin olu§lanna agir gelir ve onlardan teberri ederler,
Allah'tan hukmunun ve emrinin aksini istemezler. Bu yuzden "irfani
kemale ula§tiktan sonra arifin himmeti etki gostermez" denilmi§tir. Yani,
her §eyin Allah'in kaderiyle vuku bulduguna, Allah'in ezelde takdir ettigi
§eyin aksinin meydana gelmesinin imkansiz olduguna yakini olarak
vakif olunca, Allah'in diledigi §eyin oldugunu, dilemedigi §eyin
olmadigim bilir, dolayisiyla artik ne onun himmetinin ne de ba§ka bir
§eyin bu alanda bir tesiri soz konusu olamaz. Artik himmetini herhangi
bir §eye yoneltmeye kalkmaz. Ama etki olgusunu Allah'tan ba§kasma
nispet eden ve kader sirnni bilmeyen kimse igin durum farklidir.

115- Allah bir toplulugu dogru yola ilettikten sonra, sakinacaklan


§eyleri kendilerine agiklaymcaya kadar onlan saptiracak degildir. Allah
her seyi gok iyi bilendir.

116- Goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) mulku yalniz Allah'mdir.


O diriltir ve oldurur. Sizin igin Allah'tan ba§ka ne bir dost ne de bir
yardimci vardir.

117- And olsun ki Allah, Muslumanlardan bir grubun kalpleri


egrilmeye yuz tuttuktan sonra, Nebiyi ve gugluk zamanmda ona uyan
muhacirlerle ensari affetti. Sonra da onlann tevbelerini kabul etti. Qunku
O, onlara karsi gok sefkatli, pek merhametlidir.

TEVBE SURESi .477

118- Ve (seferden) geri birakilan ug ki§inin de (tevbelerini kabul


etti). Yeryuzu, geni§ligine ragmen onlara dar gelmi§, vicdanlari
kendilerini siktikga sikmi§ti. Nihayet Allah'tan (O'nun azabmdan) yine
Allah'a sigmmaktan ba§ka gare olmadigmi anlami§lardi. Sonra (eski
hallerine) donmeleri igin Allah onlarm tevbesini kabul etti. Qunku Allah
tevbeyi gok kabul eden, pek esirgeyendir.

"Allah bir toplulugu" teslimiyet, emrine boyun egme ve hukmune


nza gosterme yolundan "saptiracak degildir." Onlan "dogru yola
ilettikten sonra" ilmi tevhide, her seyin kendisinin hukmu ve kaderi ile
vuku buldugu gergegine ilettikten sonra. "Kendilerine agiklaymcaya
kadar." Suluklarimn her makammda ve vuslatlannin her mertebesinde
sakmmalan gereken her seyi kendilerine gosterinceye kadar. §ayet
bazi makamlarda kaginmalanmn gerektigi agiklanan seylere
yonelirlerse, onlan saptinr. Qunku, halleri agismdan gunah olan seye
yeltenmislerdir ve bu dinleri agismdan fisktir. Hidayetten sonra
dalaletten Allah'a sigminz. "Allah her seyi gok iyi bilendir." Halleri
agismdan gunah olan seyleri en ince noktasma kadar bilir. Eger kimse
bu inceliklerin farkma varmazsa, o zaman hidayet ehlinden evliyasmi
muaheze eder. Nitekim, kutsi bir hadiste soyle buyrulmustur: "Siddiklan,
dogrulan benim kiskang oldugum hususunda uyar."

119- Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dogrularla beraber olun.

120- Medine halkma ve onlarm gevresinde bulunan bedevi Araplara


Allah'm Resulunden geri kalmalari ve onun canmdan once kendi
canlanni du§unmeleri yakismaz. Iste onlarm Allah yolunda bir
susuzluga, bir yorgunluga ve bir agliga dugar olmalan, kafirleri
ofkelendirecek bir yere (ayak) basmalan ve du§mana karsi bir basan
kazanmalari, ancak bunlarin karsiliginda kendilerine salih bir amel
yazilmasi igindir. Qunku Allah, iyilik yapanlarm mukafatmi zayi etmez.

121- Allah onlan, yapmakta olduklannm en guzeli ile


mukafatlandirmak igin kuguk buyuk yaptiklari her masraf, gegtikleri her
vadi mutlaka onlarm lehine yazilir.

122- Muminlerin hepsinin toptan sefere gikmalan dogru degildir.


Onlarm her kesiminde bir grup dinde (dini ilimlerde) geni§ bilgi elde
etmek ve kavimleri (sava§tan) donduklerinde onlan ikaz etmek igin
geride kalmalidir. Umulur ki sakmirlar.

478. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

123- Ey iman edenler! Kafirlerden yakmmizda olanlara karsi


savasin ve onlar (savas anmda) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah
sakmanlarla beraberdir.

124- Herhangi bir sure indirildigi zaman onlardan bir kismi der ki:
"Bu sizin hanginizin imanmi artirdi?" Iman edenlere gelince (bu sure)
onlarm imanlarmi artinr ve onlar sevinirler.

125- Kalplerinde hastalik (kafirlik ve munafiklik) olanlara gelince,


onlarm da inkarlarmi busbutun artinr ve onlar artik kafir olarak olurler.

126- Onlar, her yil bir veya iki kez (ge§itli belalarla) imtihan
edildiklerini gormuyorlar mi? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret
aliyorlar.

127- Bir sure indirildigi zaman, (goz kirpip alay ederek) birbirlerine
bakar (ve): (Cevreden) sizi birisi goruyor mu? diye sorarlar, sonra da
(sivi§ip) giderler. Anlamayan bir kavim olduklari igin Allah onlarm
kalplerini (imandan) gevirmi§tir.

"Ey Iman edenler! Allah'tan korkun..." Her turlu rezillik ve algakhk


hususunda Allah'tan korkun ve bunlardan uzak durun, ozellikle yalan
soyleme rezilliginden. "Dogrularla beraber olun." ifadesinin anlami
budur. Hig kuskusuz yalan rezilliklerin en kotusu ve en girkinidir. Qunku
yalan mertlige, §ahsiyetlilige sigmaz, onurlulukla geli§ir. Nitekim
Resulullah (s.a.v) "Yalan soyleyip duran adamm ki§iligi olmaz."
buyurmu§tur. hsani diger hayvanlardan ayiran konu§ma meziyetinin
maksadi, ba§kalarma bilmediklerini haber vermektir. Eger verilen haber
gergekle 6rtu§muyorsa, konu§manm yaran gergekle§memi§ olur; bilakis
ondan gergekle 6rtu§meyen bir inang dogmu§ olur. Bu da §eytana ait
ozelliklerden biridir. Qiinku yalanci §eytandir. Yalan soylemek
rezilliklerin en girkini oldugu gibi, dogru sozluluk de erdemlerin en
guzelidir. Hem de biitiin ovulen hasletlerin ana maddesi, her hayir ve
mutlulugun ozudur. Butun kemaller onunla elde edilir. Dogru sozlulugun
ash da Allah ile munasebette dogru olmaktir. Bu da fitrat misakma bagh
kalmanm bir sonucudur veya soze bagliligm ta kendisidir. Nitekim yiice
Allah soyle buyurmustur: "Allah'a verdikleri sozde duran nice erler var."
(Ahzab, 23) Azimet akti ve yaratihs akti hususunda Allah'a verdikleri
sozde duran kimseler vardir. Ayni sekilde ismail (a.s) hakkmda da soyle

TEVBE SURESi .479


buyurmustur: "Gergekten o, sozune sadikti." (Meryem, 54) Eger
dogruluk ilkesi her yerde; dusuncede, fikirde, niyette, sozde, amelde...
gozetilirse insanm iginde depresen dusunceler, igine dogan varidatlar,
yasadigi haller, iginden gegtigi makamlar, bagislar ve musahedeler de
dogru olur. Dogruluk sanki kemal agacinin koku ve hal meyvelerinin
tohumudur. "Onlarm her kesiminden bir grup..." Yani cemaat iginde
istidat sahibi olan herkesin ilim yolunu takip etmesi gerekir; gunku butun
toplulugun ilim yoluna girmesi mumkun olmaz. Butun bir toplulugun ilim
yolunu izleyememesinin zahiri nedeni, ilimle ugrasmamn, maddi
maslahatlann elden kagmasma neden olmasi, batmi nedeni ise
istidadm bulunmayisidir.

Dinde derin kavrayis, genis bilgi sahibi olmak kalbe ait bir ilimdir,
kesbi ilimlerden degildir. Qunku ilim kesbeden herkes, derin kavrayis,
tefekkuh sahibi olmaz. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Onu
anlamalanna engel olmak igin kalplerinin ustune perdeler koyduk."
(Enam, 25) Bu ayetin orijinalinde gegen el-Ekinneh kelimesi tabii ortuler
ve nefsani perdeler demektir. O halde, dinde derin kavrayis sahibi
olmak isteyen kimse Allah yoluna kossun, annma ve temizlenme yolunu
izlesin. Derken, ilim kalbinden diline yansir. Tipki bazi Beni israil
Nebiylerinden birine nazil olan su ifadelerde vurgulandigi gibi:

"Ey israil ogullan! ilim goktedir, kirn onu indirecek; yahut yerin
dibindedir, onu kirn gikaracak; denizlerin otesindedir, kirn denizi asip
onu getirecek, demeyin. ilim sizin kalplerinize yerlestirilmistir. Benim
huzurumda ruhanilerin edebiyle edeblenin, sadiklarm ahlakiyla
ahlaklanm, ki kalplerinizden ilim ortaya gikarayim, o kadar ki ilim sizi
burur, kapsar." Buna gore dinde derin kavrayis sahibi olmaktan maksat,
kalbe yerlesmis, koklerini nefsin derinliklerine uzatmis, etkileri bedenin
organlanna yansimis ilim sahibi olmaktir. Oyle ki bu ilme sahip olan
kimse, ona aykin bir seyi islemeye gug yetiremez, aksi takdirde boyle bir
kimse alim olamaz. Yuce Allah'm tefekkuh meziyetini, insanlardan
duydugu korku Allah'tan duydugu korkudan baskm olan kimselerden
sokiip aldigmi gormediniz mi? Buna soyle isaret edilmistir: "Onlarm
iglerinde size kar§i duyduklan korku, Allah' a kar§i olan korkularmdan
daha §iddetlidir. Boyledir, gunku onlar anlamayan bir topluluktur."
(Hasr, 13) Zira Allah korkusu ilmin aynlmaz bir pargasidir. Nitekim,

480. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

soyle buyurmustur: "Kullari iginden ancak alimler, Allah'tan korkar."


(Fatir, 28) Aynca yiice Allah, ilmiyle amel etmeyen kimselerden de ilim
vasfmi gidermistir. Nitekim, soyle buyurmaktadir: "De ki: Hig bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu?" (Zumer, 9) insanlar derin kavrayis sahibi olup
ilimleri organlarina yansiymca baskalan uzerinde etkili olurlar. Onlar da
bu ilimden etkilenirler, ondan beslenirler. Derin kavrayis sahibi
kimselerden adeta ilim sizar baskalarma. Nitekim, Resulullah'm (s.a.v)
durumu boyleydi. Bu da ayette isaret edildigi gibi dinde derin kavrayis
sahibi olmanm gayesi olan uyanyi gerektirir: "Kavimleri donduklerinde
onlan ikaz etmek igin...umulur ki sakmirlar." Dinde derin kavrayis,
genis bilgi sahibi olmanm bir geregi once buyuk cihada, ardmdan kuguk
cihada gikmaktir. Bu yuzden, hemen arkasmdan soyle buyurmustur:
"...Yakmmizda olanlara kar§i sava§m." nefislerinizin kuvvetlerinin
kafirlerine karsi savasm, ki onlar en azih dusmanlarimzdir. "Onlar sizde
bir sertlik bulsunlar." Sizde ezici gug ve siddet bulsunlar. Ki takva
derecesine ulasasmiz da Allah katmdan size yardim gelsin. Nitekim,
"Bilin ki, Allah sakmanlarla beraberdir Onlar, imtihan edildiklerini
gormuyorlar mi?" buyurmustur. imtihan amagh bela, insanlan Allah'a
dogru goturmek iizere Allah tarafmdan gorevlendirilmis bir komutandir.
Hadiste soyle buyuruluyor: "Bela Allah'm kirbaglanndan biridir, onunla
insanlan surer." Cunkii bir insanin basma gelen her turlu hastahk,
fakirlik ve baska kotu haller, onun nefsinin kalesini yikar, kuvvetlerini
dagitir, sifatlanni ve hevasmi ezer, boylece kalp yumusar,
perdelerinden siynhp agiga gikar, dunyaya ve lezzetlerine
meyletmekten kagmir, dunya ve lezzetlerine karsi buzulur, kendini sikar
ve Allah'a yonelir.

Bunun en kuguk derecesi, kisinin Allah'tan baska kagacak yer


olmadigim, ondan baska bir gikis yolu bulunmadigim, beladan
kurtulmasmin baska garesinin olmadigim anlaymca Allah'a yalvarmasi,
Onun huzurunda boyun bukmesidir. Nitekim, yuce Allah soyle
buyurmustur: "Daglargibi dalgalar onlan ku§attigi zaman, dim' tamamen
Allah'a has kilarak Ona yalvanrlar." (Lokman, 32) "Insana bir zarar
geldigi zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak bize dua
eder." (Yunus 12)

TEVBE SURESi .481

Kisaca soylersek smama amagh bela perdenin incelmesini ya da


tamamen kalkmasini gerektirir. Dolayisiyla insan bela vaktini ganimet
bilmeli ve Allah'a siginmahdir. Onu, daimi uyanikhk, hatirlama
kendisinde degismez bir karakter haline gelinceye kadar her zaman
donebilecegi degismez bir meleke edinmelidir. O zaman tevbe etmesi
ve kendini huzurda hissetmesi kolay olur. Sonra musibetten kurtulunca
da yeniden gaflete donmemesi, nefsin kendini guvende hissetmek
suretiyle guglenmesine firsat vermemesi gerekir. Aksi takdirde nefis
galip gelir ve perde oncekinden daha kalm bir sekilde yeniden iner.
Nitekim, bu hususa soyle isaret edilmistir: "Onlari salimen karaya
gikarmca, bir bakarsm ki, Allah'a ortak ko§maktadirlar." (Ankebut, 65)
"Biz ondan sikmtismi kaldirmca, sanki kendisine dokunan bir sikmtidan
oturu bize dua etmemi§ gibi gegip gider." (Yunus, 12)

128- And olsun, size kendinizden oyle bir Rasul gelmistir ki, sizin
sikmtiya ugramaniz ona gok agir gelir. O, size gok duskun, muminlere
karsi sefkatlidir, merhametlidir.

129- Yuz gevirirlerse de ki: Allah bana yeter. Ondan baska ilah
yoktur. Ben sadece Ona guvenip dayaninm. O yuce Arsm sahibidir.

"Kendinizden... bir Rasul..." Size kendinizden bir Rasul gonderdik ki


sizinle onun arasmda nefsani bir hemcinslik bulunsun. Bununla
aranizda sicakhk meydana gelsin. Bu hemcinslikle birbirinize
kansasiniz, bir arada olabilesiniz. Kalbinin nurundan yansiyan
nuraniyetinden nefisleriniz istifade etsin, aydmlansm. Nefisleriniz,
cibilliyet ve ahskanhk karanhgmdan siynlsm. "Ona gok agir gelir..." gok
etkilenir, sikmtiya ugramaniz, mesakkat gekmeniz, kotu bir seyle
karsilasmamz onun aginna gider. Qunku o kullara yonelik ilahi sevginin
aynlmaz pargasi olan derin sefkat duygusuna sahiptir. Kullan ilahi
varhgm azalan, organlan mesabesinde gorur. Qunku onlara vahdet
nazanyla bakar.

Nasil ki herhangi birimizin bir organi aci gektiginde bu bize agir


geliyorsa, ummetinden bazi kimselerin azap gekmesi de ona agir gelir.
"O, size gok du§kundur..." sizi korumaya iliskin siddetli ihtimam ve
ozeninden dolayi. Tipki her birimizin bedenimizin organlanni, azalanni
korumaya buyuk bir ozen gostermemiz, bedenimizin en basit bir
cuzunun eksilmesine veya aci gekmesine razi olmamamiz gibi. iste
Rasul de ummetine bu sekilde ihtimam gosterir. Daha dogrusu

482. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

bakisimn inceliginden dolayi onun ummetine gosterdigi ihtimam daha


siddetlidir. "Muminlere kar§i gok §efkatlidir." Onlara karsi duydugu derin
sefkatten dolayi onlan gunahlardan, masiyetlerden sakmdirmak
suretiyle ilahi cezadan kurtulmalanni saglar. "Merhametlidir..." onlara
karsi besledigi smirsiz merhamet duygusu nedeniyle egiterek, tesvik
ederek onlara ilim, irfan ve yakmlastmci kemalat kazandinr. "Yuz
gevirirlerse..." istidatlan ba§tan beri yok oldugu veya sonradan ortadan
kalktigi igin bu §efkat ve merhameti kabul etmekten yuz gevirirlerse ve
de ebedi bedbahthga dugar olurlarsa "de ki: Allah bana yeter..." benim
size ve yardimimza ihtiyacim yoktur. Tipki insanm aciyan, gurudugu igin
kokmaya baslayan, dolayisiyla aklen kesilmesi zorunlu olan organma
ihtiyacimn olmamasi gibi. Yani Allah bana yeter. Qunku varhkta O'ndan
baskasi yoktur. O'ndan baska muessir mevcut degildir. Yardim eden de
sadece O'dur. Ben Ona guvenip dayandim. Hig kimsede bir gug, bir
degistirme kudreti goremiyorum. Kudret, ancak O'ndandir. "O yuce
Ar§in sahibidir." Her seyi gepegevre kusatmistir. Allah'm her seye iliskin
hukmu ve emri iste bu Ars'tan gelir.

YUNUS SURESi.483

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Ra. I§te bunlar hikmet dolu Kitab'm ayetleridir.

2- iglerinden bir adama: insanlan uyar ve iman edenlere, Rableri


katmda onlar igin yuksek bir dogruluk makami oldugunu mujdele, diye
vahyetmemiz, insanlar igin §a§ilacak bir §ey mi oldu ki, o kafirler: "Bu
elbette apagik bir sihirbazdir" dediler?

3- §uphesiz ki Rabbiniz, gokleri (semavati) ve yeri (arzi) alti gunde


yaratan, sonra da i§leri yerli yerince idare ederek ar§a istiva eden
Allah'tir. Onun izni olmadan hig kimse §efaatgi olamaz. i§te O Rabbiniz
Allah'dir. O halde O'na kulluk edin. Hala du§unmuyor musunuz!

4- Allah'm gergek bir vaadi olarak hepinizin donu§u ancak O'nadir.


Qunku O, mahlukati once (yoktan) yaratir, sonra da iman edip iyi i§ler
yapanlara adaletle mukafat vermek igin (onlari huzuruna) geri gevirir.
Kafir olanlara gelince, inkar etmekte olduklari seylerden oturu onlar igin
kaynar sudan bir igki ve elem verici bir azap vardir.

"Elif. Lam. Ra." Bu birbirinden kopuk (mukataa) harfleri,


Muhammedi zat olan rahmete i§arettir. Qunku bir ayette §6yle
buyrulmu§tur: "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gonderdik."
(Enbiya, 107) "Elif. Lam." harfleri ile ilgili agiklamamiza daha once yer
vermi§tik. "Tilke: i§te" yani bu harflerle i§aret edilen §ey, hikmet igeren
veya ayrmtilan, tafsilati muhkem ve saglam kilman kull Kitabm temelini
olu§turmaktadir.

Ya da §6yle bir anlam kastedilmi§tir: Cem olarak ahadiyet huviyeti


itibariyle ve tafsilat olarak vahidiyet sifati itibariyle ceberut batmmda
ve
rahmet zahirinde, zikrettigi hususlarla ilgili olarak veya surede
zikredilen
bu ayetlerle ilgili olarak Allah'a yemin ederim. "...Kitabm ayetleridir."
Hikmetli Kitabm ayetleridir. "...insanlar igin sasilacak bir sey mi oldu?"

484. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Burada yuce Allah, insanlann sasirmis olmalarim olumsuz karsihyor.


Cunku, Allah'm sunneti her zaman bazi adamlara vahiy indirmek
seklinde gergeklesmistir. Dolayisiyla, insanlann sasirmis olmalan
Nebinin makammdan uzak olmalanndan, onun haliyle kendi halleri
arasmda bir munasebet, bir uyum olmamasmdan, Nebinin getirdigi
vahyin, onlann sahip olduklan inanglarla ortusmemesinden
kaynaklanmaktadir. "Rableri katmda onlar igin yuksek bir dogruluk
makami oldugunu..." ilk buyuk inayet itibariyle kendileri igin bir oncelik
veya rablerinin yakmmdan baska hig kimseye verilmeyen bir makam
bulundugunu, bu makami yuce Allah'm ezelde, sirf segkin kilma yoluyla
onlara tahsis ettigini mujdele. Aksi takdirde ona iman etmeyeceklerdi.

" ...Kafirler dediler ki..." Allah'a karsi perdelenen, Onun sifatlannin


Muhammedi nefiste zuhur ettigini fark etmeyenler dediler ki "bu
elbette..." onun getirdigi "apagik bir sihirbazdir." Yani beser gucunun
dismdadir. Ancak seytanlarm isi olabilir. Bunu soylemelerinin nedeni,
seytanhk vasfmm kendilerine galip gelmesi, bu vasif nedeniyle Allah'tan
perdelenmeleri ve seytana kulluk sunmalandir. Cunku, gug bakimindan
seytandan daha ote bir ruhani varhgm olabilecegi dusunce duzeyine
ulasamadilar. Bu nedenle beser sinirmin otesindeki her seyi, dogalan
geregi seytana nispet ederler.

"I§leri idare eder..." gokleri ve yeri hikmetine uygun olarak ve


kudret eliyle idare eder. "...Hig kimse §efaatgi olamaz." Hig kimse bir
baskasma sefaat edemez, ona kemal katkismda bulunamaz, nur
destegi sunamaz, Allah'a yaklastiramaz, nefsin karanhklanndan
kurtaramaz, sifatlannin kirlerinden arindinp agiga gikaramaz, "Onun izni
olmadan..." Allah'm istidat bahsederek ve uygun sebepler olusturarak
izin vermesi baska. " l§te O..." bu sifatlara sahip olan "Rabbiniz
Allah'dir." Sizi besleyen, egiten, islerinizi idare eden O'dur. §u halde,
sadece O'na kulluk sunun ve O'nu bu sifatlarla taniym. §eytana
tapmaym. Bazi sifatlan nedeniyle O'ndan perdelenmeyin; O'nun
sozlerini ve fiillerini seytana nispet etmeyin. "Hala du§unmuyor
musunuz?" iginizdeki ayetleri uzerinde dusunup gerekli ibret derslerini
hala gikarmayacak misimz? Ona ortak kosma pisliginden annmayacak
misimz? "Hepinizin donu§u O'nadir." §u anda oldugu gibi, kuguk
kiyamet baglaminda mutlak cem aynmda O'na doneceksiniz veya
buyuk kiyamet esnasmda O'nda fena bulmak suretiyle zat cem aynma
doneceksiniz.

YUNUS SURESi .485


"Allah' in gergek bir vaadi olarak. Cunku O, mahlukati once yaratir."
ilk yaratihs baglammda varolusu baslatir, "sonra da geri gevirir." ikinci
yaratihs baglammda yeniden diriltir. "mukafat vermek igin..." mumin ve
kafir kimselerin, imanlanna, salih amellerine, kufurlerine ve fasit
amellerine gore karsiliklarim vermek igin. Bu degerlendirme, birinci
tevile goredir. ikinci tevili esas aldigimizda ise soyle bir degerlendirme
yapabiliriz: Kendini gizlemek, varhklan agiga gikarmak suretiyle
yaratihsi baslatir. Sonra onlan yok etmek (fena) ve kendisini izhar
etmek suretiyle onlan dondurur. "iman edip iyi i§ler yapanlara adaletle
mukafat vermek igin..." O'nunla karsilasmalanna uygun, perdeleri
kaldinci ameller isleyenleri kendisine yaklastirmak igin. "adaletle..."
makamlarimn ve istiyaklannin gerektirdigi hal ve zevke dair bagislar
baglammda amelleriyle ulasabildikleri makamlanna denk dusecek
sekilde onlan mukafatlandirmak igin. Ya da hakiki imanla iman eden,
kullara uygun dusen amelleri Allah ile isleyen kimseleri odullendirmek
igin. Yani onlan adaletlerine gore kemale erdirme mahiyetinde bir
mukafattir bu. Yani, istikamet zamanmda adil olmalarimn oduludur bu.
Ya da bu, istikamet zamanmda mertebelerine ve makamlanna gore
verilen bir oduldur. "Kafir olanlara gelince..." hangi makamda olursa
olsun perdelenenlere gelince "onlar igin kaynar sudan bir igki vardir."
iginde bulunduklan makamm ustundeki makami bilmedikleri, suphe
iginde kivrandiklan, kararsizhk iginde bocaladiklan igin. Qunku yakin
makamma ulasmis olsalardi, onun serinligini tatmis olacaklardi. "Bern
verici bir azap vardir." Yoksunluktan, aynhktan, perdelendikleri igin
varhk ruhunu yitirmekten olusan bir azap vardir.

5- Gune§i i§ikli, kameri de (ayi da) parlak kilan, yillarm sayisim ve


hesabi bilmeniz igin ona (aya) birtakim menziller takdir eden O'dur.
Allah bunlari, ancak bir gergege (ve hikmete) binaen yaratmi§tir. O,
bilen bir kavme ayetlerini agiklamaktadir.

6- Gece ve gunduzun degi§mesinde (uzayip kisalmasmda) Allah'm


goklerde ve yerde yarattigi §eylerde, (Onu inkar etmekten) sakman bir
kavim igin elbette nice deliller vardir!

7- Huzurumuza gikacaklarmi beklemeyenler, dunya hayatma razi


olup onunla rahat bulanlar ve ayetlerimizden gafil olanlar da vardir
muhakkak.

486. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

8- i§te onlarm, kazanmakta olduklan (giinahlar) yuzunden


varacaklari yer, ate§tir!

9- Suphesiz iman edip salih (guzel) isler yapanlara gelince, imanlan


sebebiyle Rableri onlari (nimet dolu) naim cennetlerde, altlarmdan
irmaklar akan (saraylara) erdirir.

10- Onlarm oradaki duasi: "Allah'im! Seni noksan sifatlardan tenzih


ederiz!" (sozleridir). Orada birbirleriyle kar§ila§tikga soyledikleri ise
"selam" dir. Onlarm dualarmm sonu da sudur: Hamd, alemlerin Rabbi
Allah'a mahsustur.

"Gunesi i§ikli kilan Odur." Ruhun gunesini varhgm isigi, "kameri


de..." kalp kamerini de varhgin nuru kilmistir. Hareket ettigi
yorungesindeki yuruyusimu de belli bir plana dahil etmistir. "Birtakim
menziller..." ve makamlar takdir etmistir ki "sayismi bilmeniz igin."
mertebelerinizin senelerinin sayisini ve Allah'a dogru ve Allah'ta seyir
esnasmdaki tavirlarmizi, derecelerinizin hesabim, her makam ve
mertebedeki ayaklarinizm yerini bilmeniz igin.. " ...Degi§mesinde..."
nefsin karanligmin kalbe galip gelmesi gecesi ile ruhun i§iginm kalbe
yansimasi neticesinde olu§an gunduzun degi§mesinde... Yuce Allah'm
ruh semalannda ve beden arzmda yarattigi §eylerde "sakman kavim
igin elbette nice deliller vardir." bu deliller durmadan kotulugu emreden
(emmare) nefsin perdelerinden sakman ve durmadan kmayan
(levvame) nefsin mertebesine ulasan ve bu delilleri ogrenip anlayan
kimseler igindir. "Onlarm oradaki duasi..." Yuce Allah'm imanlarimn
nuruna gore kendilerini ilettigi ug cennetteki istidatlanndan gelen dualan
sudur: "Subhaneke allahumme / Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz."
Once kendi gug ve kudretlerinden teberri ederek fiil sirkinden Onu
tenzih ediyorlar. Arkasmdan, kendi sifatlanndan siynlmak suretiyle O'nu
sifat sirkinden tenzih ediyorlar. Uguncusunde, kendilerinin fenaya
ulasmasi neticesinde varhk sirkinden tenzih ediyorlar. "Orada
birbirleriyle karsilastikga soyledikleri ise "selam" dir." Onun her
mertebesinde birbirleriyle karsilastiklan zaman selamlasmalan, armma
nurlanni yansitma, birbirlerine armma desteginde bulunmadir. Yahut
Allah'm onlara verdigi selam, tecelli panldayislan, tecrit destegi ve yuce
Allah'm kendilerinin uzerinde bulunan haklanndan kaynaklanan
eksiklikleri giderme seklindedir. "Onlarm dualarmm sonu..." Yani

YUNUS SURESi .487

istidatlarimn gerektirdigi, Allah'tan istedikleri, bahsetmesi talebinde


bulunduklan sey, kemalatmin, cemal ve celal sifatlannin uzerlerine
zuhur etmesiyle Allah ile kiyam etmeleridir. "Enilhamdu lillahi rabbi'l
alemiyn / Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. "Bu, O'ndan O'na
yonelik gergek hamddir. Sonra bu hamd once mucmel, ardmdan tafsili
olarak Ona ozgu kilmiyor. Once mutlak huviyeti itibariyle, sonra alemler
uzerindeki rububiyeti itibariyle.

11- Eger Allah insanlara, hayn gargabuk istedikleri gibi §erri de


acele verseydi, elbette onlarm ecelleri bitirilmis olurdu. Fakat bize
kavusmayi beklemeyenleri biz, azgmliklari iginde bocalar bir halde
(kendi baslarma) birakinz.

12- Insana bir zarar geldigi zaman, yan yatarak, oturarak veya
ayakta durarak (o zarann giderilmesi igin) bize dua eder; fakat biz
ondan sikmtismi kaldmnca, sanki kendisine dokunan bir sikmtidan
oturu bize dua etmemi§ gibi gegip gider. i§te boylece haddi a§anlara
yapmakta olduklan §eyler guzel gosterildi.

13 And olsun ki sizden once, Resullerimiz kendilerine mucizeler


getirdigi halde (yalanlayip) zulmettiklerinden dolayi nice milletleri helak
ettik; zaten onlar iman edecek degillerdi. iste biz suglu kavimleri boyle
cezalandinnz.

14- Sonra da, nasil davranacagmizi gormemiz igin onlarm ardmdan


sizi yeryuzunde halifeler kildik.

15- Onlara ayetlerimiz agik agik okundugu zaman (oldukten sonra)


bize kavu§mayi beklemeyenler: Ya bundan ba§ka bir Kur'an getir veya
bunu degi§tir! dediler. De ki: Onu kendiligimden degistirmem benim igin
olacak §ey degildir. Ben, bana vahyolunandan baskasma uymam.
Qunku Rabbime isyan edersem elbette buyuk gunun azabmdan
korkarim.
1 6- De ki: Eger Allah dileseydi onu size okumazdim, Allah da onu
size bildirmezdi. Ben bundan once bir omur boyu iginizde durmu§tum.
Hala akil erdiremiyor musunuz?

17- Oyleyse kirn Allah'a kar§i yalan uydurandan veya onun


ayetlerini yalanlayandan daha zalimdir! Bilesiniz ki suglular asla
onmazlar!

488. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

18- Onlar Allah' i birakip kendilerine ne zarar ne de fayda


verebilecek §eylere tapiyorlar ve: "Bunlar, Allah katmda bizim
sefaatgilerimizdir" diyorlar. De ki: "Siz Allah' a goklerde ve yerde
bilemeyecegi bir §eyi mi haber veriyorsunuz? Hasa! O, onlarm ortak
ko§tuklarmdan uzak ve yucedir. "

"Eger Allah insanlara...§erri acele verseydi." ...istidatlar ezelde


belirlenen derecelerine gore sekli-izafi ya da manevi hayir fitratma
sahiptirler. Bu yuzden istidatlann butun dualan ve talepleri hayirla
ilgilidir. Bu da kabiliyetlerinin hazir ve de armmis olmasiyla, hayra
yonelik sevkinin duzeyiyle orantihdir ve bu ozellik haynn bir an once
gergeklesmesini gerektirir. Kuskusuz, haynn istidatlara akacagi kaynak
gok bahsedici ilahi kaynaktir ki, o her haynn ve bereketin kaynagidir.
Nitekim, bir ayette bu gergege soyle isaret edilmistir: "O size istediginiz
her §eyden verdi." (ibrahim, 34) Annmi§ligi ve temizlenmi§ligi soz
konusu oldugu igin hakkettigi oranda kendisine hayir bah§ettigi her
seferinde, bu haynn eklenmesiyle istidadi daha da artar, oncekinden
daha guglu ve daha kabiliyetli olur. ilahi kaynak da oncekine gore
istegine daha gabuk cevap verir. Buna dayali olarak istidat artar, feyiz
de buna paralel olarak gogahr, derken sinirlanna ula§ir. i§te iyiliklerin
katlanarak artmasmin ve "Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir."
(Neml, 89) ayetinin anlami budur.

Kotuluklere gelince, bunlar istidat perdelerinden, kabiliyet


engellerinden, feyiz barikatlanndan baska bir sey degildirler. Kotulukler
gergeklestigi zaman, hayirlan kabul etmeme durumundan baska bir
seye sebep olmazlar. Hayirlann feyiz olarak yansimalanni engellerler.
istidat ise ondan olusan perdelerin gerisinde kalakahr. Ve bundan da
baska bir sey meydana gelmez. Aradaki munasebet nedeniyle serrin
yansimasim gerektirse bile ilk varolus kaynagi itibariyle bununla ayni
cinsten olan bir feyiz soz konusu degildir. Onun cinsinden istidada
herhangi bir bagis ulastirmaz. "Kim de kotulukle gelirse o sadece
getirdiginin dengiyle cezalandinhr." (Enam, 160) ayetinin anlami da
budur. Ama ifrata kagmasi, rahmetinin sinirlanndan tasacak asinhklar
islemesi, dolayisiyla istidadmm tumuyle yok olup seytanhkla
ozdeslesmesi ve de seytanhk aleminden destek gormeye baslamasi
baska. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "§eytanlarm kime
inecegini size haber vereyim mi? Onlar, gunaha, iftiraya du§kun olan
herkesin ustune inerler." (§uara, 221- 222)

YUNUS SURESi.489
"Elbette onlarm ecelleri bitirilmi§ olurdu." istidatlarimn boyutlan
kesilir, hakiki hayat kaynaklan kopanhr, istidatlarma yonelik hayir
destegi tumuyle inkitaa ugratihrdi. Ve istidatlan serri gerektirdigi igin
de
armma imkanlan tamamen ortadan kaldinldi. Fakat Allah, iglerinde en
basit duzeyde istidat kokusu kaldikga, en kuguk bir hayn kabul etme
yetenegini iglerinde banndirdikga onlara muhlet verir. "Bize kavusmayi
beklemeyenleri... birakinz." Bizimle karsilasmayi ummayan, kotuluklere
daldiklan igin baslarim yukan kaldirmayan, bizim nurlanmizdan
herhangi bir nuru beklemeyen, bize donmek, bizim rahmetimizi talep
etmek suretiyle gafletlerinden uyanmak gibi bir durumu asla
dusunmeyen kimseleri "azgmliklan iginde bocalar" halde birakinz.
Kotulukler iginde saskm saskm dolasmalarim birakinz. §ekli hayir
destekleri de kesilir. Ki istidatlan kendi hal diliyle onlardan bu hayirlan
ister. Derken, bu istidatlan da kotuluklere dalmalan, tabiat iginde
kaybolmalan neticesinde ortadan kalkar. Bundan da bir tortu hasil
oldugu igin istidatlarimn nuru soner. Silinme hali gergeklesir. Boylece
esfel-i safiline bas asagi yuvarlanirlar.

19- insanlar sadece bir tek ummetti, sonradan aynliga du§tuler.


Eger (azabm ertelenmesi He ilgili) Rabbinden bir soz (ezelf bir takdir)
gegmemi§ olsaydi, aynliga du§tukleri konuda hemen aralarmda hukum
verilirdi (Derhal azap iner ve i§leri bitirilirdi).

20- Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilse ya! diyorlar.


De ki: Gayb ancak Allah'mdir. Bekleyin bakalim ben de sizinle beraber
bekleyenlerdenim.

"Insanlar sadece bir tek ummetti..." Allah'in insanlann


yaratihslanna esas kildigi fitrata, yaratihs yasasma bagh bir tek
topluluktu. Yuzleri vahdete donuktu. Varolustan kaynaklanan hidayet
nuruyla aydmlaniyorlardi. Derken, aynliga dustuler. Bu, yaratihsm
geregi, mizaglarin, hevalann, arzulann, geleneklerin, kansimlarin
farkliligmin dogal bir sonucuydu. "Eger Rabbinden bir soz gegmemi§
olsaydi..." Yani ezelde ecellerin/yasama surelerinin, riziklarm tayini,
mutlu ve bedbaht her bir kimsenin kendisi igin takdir edilen hayati
yasamasi hukme baglanmis olmasaydi "aynliga du§tukleri konuda
hemen aralarmda hukum verilirdi." En kisa surede bu hukum verilirdi,
mutlu olan kisi bedbaht olandan, Hak din ve millet, batil din ve
milletlerden ayrihrdi. Fakat, ilahi hikmet her birinin yoneldigi hedefe,
yapip ettikleriyle varmasim, nefsinde gizli olan karakterini agiga
vurmasmi gerektirmistir.

490. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

21- Kendilerine dokunan (kitlik ve hastalik gibi) bir sikmtidan sonra


insanlara bir rahmet (esenlik) tattirdigimiz zaman, bir de bakarsin ki
ayetlerimiz hakkmda onlarm bir tuzagi vardir. De ki: Allah' in tuzagi daha
suratlidir. §uphesiz resullerimiz kurdugunuz tuzaklari yaziyorlar.

22- Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde


bulundugunuz, o gemiler de igindekileri tatli bir ruzgarla alip
goturdukleri
ve (yolcular) bu yuzden ne§elendikleri zaman, o gemiye §iddetli bir
firtma gelip gatar, her yerden onlara dalgalar hucum eder ve onlar
gepegevre kusatildiklarmi anlarlar da dini yalniz Allah' a halis kilarak:
"And olsun eger bizi bundan kurtarirsan mutlaka sukredenlerden
olacagiz" diye Allah' a yalvarirlar.
"Kendilerine dokunan bir sikmtidan sonra insanlara bir rahmet
tattirdigimiz zaman..." Daha once darhk, bolluk gibi bela turlerinin ve
gesitli sikintilann, nefsin sifatlanndan olusan perdeleri kaldirmak,
tabiatm yogunlugunu, kalinhgini inceltmek, neva ortulerini aralamak
suretiyle nefsin hirsim kirdigmi, kalbi yumusattigim vurgulamistik. Bu
yuzden bela anmda insanlarm kalpleri dogalan geregi asil kaynagma
dogru yonelir. Qunku o sirada fitratmm gerektirdigi orijinal tavirlara
doner, asli nuraniligine, fitri gucune gevrilir, ayni turden oldugu
yukselise
meyleder. Qunku o sirada engeller bertaraf olur. Daha dogrusu ulvi
cihete, nurani kaynaklara meyletmek, melekuti kuvvetlerin tabiatlarma
naksedilmis bir ozelliktir. Hatta hayvani nefis bile bedenin karanhk
heyetlerinden annirsa bu meyle sahip olabilir. Qunku asagilara
meyletme ozelligi cismani bir arazdir. Hatta evcil ve vahsi hayvanlar,
kurakhk, zorluk zamanlannda halleri iyice kotulestigi zaman bir araya
gelerek baslanni goge dogru kaldinrlar. Sanki melekutlan, feyzin ulvi
cihetten indigini onlara ilham etmis gibi. Onlar da bu ulvi cihetten yardim
isterler. Ayni sekilde insanlar, bol miktarda zahiri nimetlere kavustuklan,
tabii yardimlara, cismani arzulara eksiksiz bir sekilde nail olduklan
zaman sufli cihetten gelen yardimlardan dolayi nefis gug kazanir, nefsin
kuvvetleri kalbe ustunluk saglamak suretiyle buyuklenmeye baslar.
Bunun neticesinde perde iyice kalmlasir, koyulasir; heva galip gelerek
egemenligini ilan eder. Artik saltanat, cismani tabiatm eline geger.
Bedenin karanhk heyetleri katmerlesir. Kalp de nefsin heyetine gore
bigim ahr, katilasir, sertlesir. Azar, nimetlerden dolayi simanr. Buna
bagh olarak inkarcihga saparak korlesir. Sufli cihete yuzunu gevirir.

YUNUS SURESi.491

Bunun nedeni, o sirada nurani heyetten uzaklasmasidir. Nefsin kalbi


burumesinin oranmda vehim akh kaplar. Akil gucu, vehmin kayitlanyla
tutsak oldugu, emrine uydugu, vehim tarafmdan amaglan igin
kullamldigi, ihtiyaglannin temini ugrunda gahstinldigi, tabiat aleminin
bagislanyla, lezzet unsurlanni fikir yoluyla sunmak iizere nefsin
lezzetlerini elde etmek ve pislik aleminden nefse destek sunmak,
sifatlanni takviye etmek gibi alanlarda yogunlastinldigi igin seytanlik
karakteri egemenligini kurar. Boylece, kalbin uzerini bir tortu kaplar;
artik Hakk'm sifatlanni kabul etmekten tamamen uzaklasmis olur.
"Bakarsm ki ayetlerimiz hakkmda onlarm bir tuzagi vardir. De ki: Allah'm
tuzagi daha suratlidir." ifadesinin anlami budur. Allah, bu sekli-maddi
lutuf iginde hakiki kahrmi gizleyerek onlara tuzak kurar. Sonunda
yoksunluk atesi azabma, rezil heyetlerden olusan bir hayat yasama
gilesine, kotuluk akrepleriyle ig ige olmaya, bu zahiri rahmet iginde
katran elbisesini giymeye mahkum eder.

"§uphesiz resullerimiz kurdugunuz tuzaklan yaziyorlar..." Daha


belirtmistik: bu alemde meydana gelen her hadise semavi melekuta
naksedilir. Dolayisiyla, her insandan sadir olan guzel veya girkin her
amel mutlaka bu levhalara yazihr. Bu baglamda her bedenin melekutu
ile bu melekuti kaynaklar arasmda butunluk ve baglanti vardir. Bir iyilige
veya kotuluge meylettigimiz zaman, bunun sureti once zihin aracihgiyla
bedenimizin melekutuna resmedilir. Sonra bunun uzerinde dusunmeye
baslanz. Nakis saglamlasir, ondan da azimet kaynaklansa, dolayisiyla
kesin bir iradeyle zihin igindeki bu meyle sanlsak, ayaklanmizla fiile
dogru hareket etmemiz suretiyle muhur olarak naksedilir. Eger bu meyil
iyi ise o anda kalbin (fuad/gonul) ruha bakan cihetine, ruhun nuruyla
aydinlanmis vicdan levhine tabedilir. Ameli akil kuvveti de onu yazar.
Ameli akil kuvveti ise insan uzerine vekil kihnmis iki melekten sag
tarafta yer alanidir. Nitekim, bu iki melege soyle isaret edilmistir:
"Sagmda ve solunda oturarak yaptiklarmi yazarlar..." (Kaf, 17) Qunku
fuad (gonul) kalbin en guglu tarafidir. §ayet bu meyil kotu ise karanhk
heyet kalpten uzak oldugu, kalp ile aralannda zat itibariyle bir
munasebet olmadigi igin hemen tabolunmaz. Eger ilahi tevfik ulasir da
ruhani hidayet nurlanndan biri panldarsa ve o kimse pisman olup
bagislanma dilerse, hemen ona karsi himaye edilir ve affedilir. Yok eger
ilahi tevfik ulasmazsa orada kalakahr. Derken nefis, sifatlannin
karanhgiyla ona destek olur. Dolayisiyla, bu meyil ve bu meyilden

492. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

dogan amel, kalbin nefse bakan, nefsin karanhgiyla karanhga gomulen


tarafi olan gogus levhinde kahci hale gelir. Zaten, bu fiilin ondan sadir
olmasmi saglayan da bu cihetin ona galip gelmis olmasidir. Sonra bu
fiili, sol cenahta yer alan ve daha zayif olan hayal gucii yazar. "Sol
tarafta oturan melek, islenen kotulugun uzerinden alti saat gegmeden
onu yazmaz. Eger kisi bu kotulukten dolayi bagislanma dilerse, yazmaz,
israr ederse yazar." hadisinden kastedilen anlam da budur.

Bu agiklama, Musluman'in amel defterinin sag taraftan, kafirin amel


defterinin de sol taraftan verilmesini de izah edici niteliktedir. Amel
defterinin gelis sekli ve keyfiyetine gelince, insallah onu da yeri
geldiginde agiklayacagiz.

23- Fakat, Allah onlan kurtarmca bir de bakarsm ki onlar, yine


haksiz yere taskmlik ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taskmligmiz ancak
kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fani dunya hayatmm menfaatini
elde edersiniz; sonunda donusunuz yine bizedir. O zaman, yapmakta
olduklanmzi size haber verecegiz.

24- Dunya hayatmm durumu, gokten indirdigimiz bir su gibidir ki,


insanlarm ve hayvanlarm yiyeceklerinden olan yeryuzu bitkileri o su
sayesinde gurlesip birbirine girer. Nihayet, yeryuzu ziynetini takmip
(rengarenk) suslendigi ve sahipleri de onun uzerinde kudret sahibi
olduklarmi sandiklari bir sirada, bir gece veya gunduz ona emrimiz
(afetimiz) gelir de onu sanki dun yerinde yokmu§ gibi kokunden
kopanlarak bigilmi§ bir hale getiririz. i§te iyi du§unecek kavimler igin
ayetlerimizi boyle agikliyoruz.

25- Allah kullarmi esenlik yurduna (Darisselam) gagiriyor ve O,


diledigini dogru yola iletir.

"...Sizin taskmligmiz ancak kendi aleyhinizedir..." el-Bagyu=


Taskmhk, adaletin ziddidir. Nasil ki adalet butun erdemleri kapsayan bir
erdem ise, vicdani bir heyeti varsa ve vahdet nurunu nefse yansitiyorsa,
taskmhk da ancak rezilliklere son noktaya kadar dalmis olmaktan
kaynaklanir ki butun rezillikleri gerektirir. Bu yuzden taskmhk yapan
kimse Hak'tan son derece uzak ve zulmetin de en koyu duzeyine
varmistir. Bu yuzden "Zulum, kiyamet gununun karanhklandir."
buyrulmustur ve bu yuzden ayette "mazlumun aleyhinedir" denilmemis
"kendi aleyhinizedir" denilmistir. Qunku zulme ugrayan kimse onunla
mutlu olur, zulmeden kimse de bedbahthgm en son derecesine ulasir.

YUNUS SURESi.493
Zulum "dunya hayatmin menfaatinden..." baska bir sey degildir. Qunku,
adaletin karsiti olan butun ifrat ve tefritler tabii yararlanmalardir,
hayvani
lezzet almalardir. Bunlar da maddi hayatm bitmesiyle tukenirler. Yani
tipki maddi hayat gibi gabuk yok olur, devamlihgi son derece azdir.

Bununla ilgili olarak verilen ornek ise, yeryuzunun yagmur sulanyla


yeserip suslenmesi, sonra bitkilerinden yararlanma imkani bulunmadan
once birtakim afetlerle bozulmasidir ki, dunya hayati da bu sekilde yok
olup tukendigi zaman onu ebedi bedbahthk ve kesintisiz elem verici
azap izler. Bir hadiste soyle buyruluyor: "Sevabi en gabuk verilen hayir,
sila-i rahimdir ve cezasi en gabuk verilen kotuluk de zalimlik ve yalanci
sahitliktir." Qunku bu kotuluklerin faillerinin sirtma insanlann haklan
katlanarak biner. Bu yuzden bunlann cezalannin verilmesi igin uzun
sure beklenmesine tahammul edilmez. Allah'in haklan ile ilgili olarak
tanman muhlet, kullann haklanyla ilgili olarak tanmmaz.

§eyhlerden birinin soyle dedigini duymustum: "Kendi eceliyle olen


gok az zalim vardir. Yashhk donemine kadar yasayan pek az fasik
bulunur." Bunun nedeni zalim ve fasik kisilerin, yuce Allah'in korumaya
inayet gosterdigi varhk duzeni hususunda O'na karsi gikmalan , hikmeti
ve adaleti ile ilgili olarak Ona muhalefet etmeleridir.

"Allah... esenlik yurduna gaginr." Herkesi, her seyi hastahgm,


felaketin, eksikligin, yoksullugun, yoklugun bulunmadigi; bilakis her
kusurdan beriligin, her korkudan eminligin bulundugu ruhani alemin
esenlik yurduna gaginr. "Ve O, diledigini... iletir." Onlann iginde istidat
sahiplerini "dogru yo/a. .."birlik yoluna iletir.

26- Guzel davrananlara daha guzel kar§ilik, bir de fazlasi vardir.


Onlann yuzlerine ne bir toz (kara leke) bula§ir ne de bir horluk (gelir).
I§te onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardir.

27- Kotuluk yapanlara gelince, kotulugun cezasi misli iledir. Onlan


zillet kaplayacaktir. Onlan Allah' a karsi koruyacak hig kimse yoktur.
Onlann yuzleri sanki karanlik geceden bir pargaya burunmustur. Iste
onlar da cehennem ehlidir. Onlar, orada ebedi kalacaklardir.

"Guzel davrananlara..." fiili, sozlii ya da ilmi hayir olarak hallerini


guzellestiren ve kemale ermelerinin sebebi olan bir seyle gelenlere
sevap olarak "daha guzel kar§ilik..." bu hayir sebebiyle uzerlerine inen
kemalden bir odul "bir de fazlasi vardir." Yukseltilmek suretiyle

494. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

oncekinden yukan bir mertebe vardir. Veya istidadm hayir ve kemalati


kabul etme kapasitesinde arti§ vardir. Bu da soz konusu kemalin, daha
once anlatildigi gibi ilk istidatlannin uzerine indirilen feyiz nurunun
eklenmesiyle bu fazlahk odul gergekle§tirilir. "... Bula§maz... "
kalplerinin
yuzlerine nefsin sifatlannin tortulanndan olu§an birtoz bula§maz, nefsin
sifatlan kendilerine galip gelmez. "...Horluk gelmez..." kalplerinin sufli
cihete meyletmesi neticesinde bir horluk yasamazlar. "I§te onlar cennet
ehlidirler..." bu, hallerinin ve yukanda sozu edilen cennetlerden
yukselislerinin gerektirdigi bir oduldur. "Ve onlar orada ebedi
kalacaklardir. "
"...Yapanlara gelince..." turlu "kotuluk" isleyenlere gelince...
istidatlarmi kemali kabul etmekten perdeleyen ameli, sozlu ve akidevi
kotulukler yapanlara gelince "kotulugun cezasi misli iledir." isledikleri
kotuluklerden kalplerinin uzerinde biriken heyetlerin ve onlann kalplerini
armmaktan ve nurlanmaktan alikoymalanmn olusturdugu bir ceza
vardir. "Onlan zillet kaplayacaktir." Sufli cihete meyletme zilletine gark
olacaklardir. "Onlan Allah'a kar§i koruyacak hig kimse yoktur." Kimse
onlan bu zilletten, yuz iistu birakilmishktan kurtaramaz. Qunku perdeleri
vardir ve tortular iyice kahcila§tiklan igin koruma nurunu kabul etmeleri
mumkun degildir. "Onlann yuzleri sanki karanlik geceden bir pargaya
burunmu§tur." Bunun nedeni de tabii meyiller ve a§agilayici amellerden
olu§an karanlik heyetlerin a§in derecede ustu uste binmi§ olmasidir.
"i§te onlar cehennem ehlidir." Bu da surekli a§agilara yuvarlanmak
§eklinde belirginle§en hallerinin gerektirdigi amellerin sonuglanndan ve
fiillerden olu§an cehennem ate§iyle cezalandinlacaklardir.

28- Onlann hepsini bir araya toplayacagimiz, sonra da Allah'a ortak


ko§anlara: "Siz ve ko§tugunuz ortaklar yerinizde bekleyin" diyecegimiz
gun artik onlann (putlanyla) aralarmi tamamen ayirmi§izdir. Ve onlann
ortaklan, (putlan) derler ki: " Siz, bize ibadet etmiyordunuz.

29- Bu yuzden bizimle sizin aranizda §ahit olarak Allah yeter.


Suphesiz ki biz sizin (bize) tapmanizdan tamamen habersizdik."

30- Orada herkes gegmiste yaptiklanni karsismda bulur. Artik onlar


gergek sahipleri olan Allah'a dondurulmuslerdir. Uydurmakta olduklan
§eyler (batil tannlan) da onlan terk edip kaybolmustur.

YUNUS SURESi.495

31- (Resulum!) De ki: Size gokten (semadan) ve yerden (arzdan)


kim nzik veriyor? Ya da kulaklara ve gozlere kim malik (ve hakim)
bulunuyor? Oluden diriyi kim gikariyor, diriden oluyu kim gikariyor? (Her
turlu) i§i kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki: Oyle ise (Ona asi
olmaktan) sakmmiyor musunuz?

32- i§te O, sizin gergek Rabbiniz olan Allah'tir. artik Hak'tan


(aynldiktan) sonra sapikliktan ba§ka ne kalir? O halde nasil (sapikliga)
donduruluyorsunuz ?

33- i§te boylece Rabbinin yoldan gikanlar hakkmdaki "Onlar


inanmazlar" sozu gergekle§mi§ oldu.

34- (Resulum!) De ki: (Allah'a) ortak kostuklarmiz arasmda, (birini


yokken) ilk defa yaratacak, arkasmdan onu (olumunden sonra hayata)
yeniden dondurecek biri var mi? De ki: Allah ilk defa yaratip (olumden
sonra) onu yeniden (hayata) dondurur. O halde nasil saptinlirsmiz!

35- De ki: Ortak ko§tuklarinizdan Hakk'a iletecek olan var mi? De


ki: "Hakk'a Allah iletir. " Oyle ise Hakk'a ileten mi uyulmaya daha
layiktir;
yoksa hidayet verilmedikge kendi kendine dogru yolu bulamayan mi?
Size ne oluyor? Nasil (boyle yanli§) hukmediyorsunuz?

36- Onlarm gogu, zandan ba§ka bir §eye uymaz. Suphesiz zan, hak
(ilimden) namina higbir §eyin yerini tutmaz. Allah onlarm yapmakta
olduklarmi pek iyi bilen (Alim) dir.
"Onlarm hepsini bir araya toplayacagimiz gun..." en buyuk
toplantida, mutlak varligm cem aynmda onlan topladigimiz zaman
"sonra Allah'a ortak ko§anlara . . .diyecegiz." Onlarm aralannda bulunan
perdelenmi§lere, Allah'tan ba§kasma sevgi beslemek ve kulluk sunmak
suretiyle bu ba§kasmm yanmda yer alanlara diyecegiz ki "yerinizde
bekleyin." Bulundugunuz yerden aynlmaym. "s/'z ve ko§tugunuz
ortaklar..." Bunun anlami §udur: Onlar, durduklan yerde, beraber
olduklan kimselerle dururlar. Fakat aralanndaki baglar kesilmi§,
sevgilerinin ve ibadetlerinin sebebi olan gerekgeler kesintiye ugrami§tir.
Mabud kulluk sunandan teberri etmi§tir. Cunku aralanndaki bagi
olu§turan bedensel aletler ve tabii amaglar ortadan kalkmi§tir. "Onlarm
aralarmi tamamen ayirmi§izdir." Toplanti yerinde birlikte olmalarma
ragmen hedef olarak onlarm aralarmi ayirdik. Bu aynhk, Mabudun
mertebesinin yuksekliginin, kulluk sunanm mertebesinin de algakligmin,

496. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

hallerinin tamamen farkh oldugunun ortaya gikmasindan sonra


belirginlesir. Qunku onlann kulluk sunduklan bazi kimseler serefli
olabilirler, melekler, Mesih, Uzeyir vb. Allah katmda onceligi olan
kimseler gibi. Nitekim, yiice Allah bir ayette soyle buyurmustur:
"Tarafimizdan kendilerine guzel akibet takdir edilmi§ olanlara gelince,
i§te bunlar cehennemden uzak tutulurlar." (Enbiya, 101)

"Ve onlann ortaklan derler ki: Siz, bize ibadet etmiyordunuz."


Bilakis, seytana ibadet ediyordunuz. Qunku ona, zihinlerinizde
uydurdugu batil, bozguncu dusuncelere ve yalanci beklentilere
uyuyordunuz. "Sahit olarak Allah yeter." ...Allah, size bunu
emretmedigimizi, bize ibadet etmenizi istemedigimizi bilir. "Orada..." bu
toplanti yerinde "herkes gegmiste yaptiklarmi" dunyada yapip ettiklerini
dener ve tadar. "Artik onlan...Allah'a dondurulmu§lerdir." Ceza yerinde,
ilahlanndan kopuk vaziyette tek baslanna "gergek sahipleri olan"
cezalanni adalete uygun olarak veren Allah'a dondurulmuslerdir.
"Uydurmakta olduklari sey/er de onlari terk edip kaybolmustur."
Uydurduklan fikirler, dini prensipler, mezhebi ilkeler, yalanci vehimleri
ve
batil kuruntulan ortadan kaybolmustur.

37- Bu Kur'an Allah'tan baskasi tarafmdan uydurulmus bir §ey


degildir. Ancak, kendinden oncekini dogrulayan ve o Kitabi agiklayandir.
Onda §uphe yoktur, o ummul alemlerin Rabbindendir.

38- Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eger


sizler dogru iseniz Allah'tan ba§ka, gucunuzun yettiklerini gaginn da
(hep beraber) onun benzeri bir sure getirin.

39- Bilakis, onlar ilmini kavrayamadiklari ve yorumu kendilerine as/a


gelmemi§ olan (Kur'an'i) yalanladilar. Onlardan oncekiler de boyle
yalanlami§lardi. Simdi bak, zalimlerin sonu nasil oldu!

40- Iglerinden oylesi var ki ona {Kur'an' a) inanir, yine onlardan


oylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozgunculari en iyi bilendir.

41- (Resulum! ) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim i§im bana,


sizin /'s/'n/'z de size aittir. Siz benim yaptigimdan uzaksiniz, ben de
sizin
yaptigmizdan uzagim.
42- Onlardan seni dinleyenler vardir. Fakat sagirlara -ustelik akillan
da ermiyorsa- sen mi duyuracaksm?

YUNUS SURESi.497

"Bu Kur'an..." uydurulmus "bir §ey degildir." "Allah'tan ba§kasi


tarafmdan" ... "Ancak kendinden oncekini dogrulayandir." Levh-i
Mahfuzu dogrulayandir. "Ve o kitabi agiklayandir." Kendisinin kaynagini
olusturan ana kitabi (ummul) agiklayandir. Nitekim, bir ayette soyle
buyrulmustur: "O katimizda bulunan Ana Kitab'da mevcut, yuce ve
hikmetle dolu bir Kitabdir." (Zuhruf, 4) Yani Kur'an nasil uydurulmus
olabilir ki, kendisinden onceki iki kitapta bulunan ilmi ispat etmistir;
Levh-i mahfuzdaki gibi mucmel ve ana kitabdaki gibi mufassal olarak
agiklamistir ve ana kitab onun tafsili konumundadir. "Bilakis, onlar ilmini
kavrayamadiklarmi...yalanladilar." Qunku, onun Allah'in ilminde sabit
olusunun ve Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v) indirilisinin keyfiyetini
bilmiyorlar. ilimleri bunu kavramakta yetersizdir, bu yiizden onu
yalanladilar. "Ve yorumu onlara asla gelmemistir." Vaatleri ve ornekleri
aracihgiyla isaret ettigi seylerin zuhuru, isinin varacagi sonug ve ilminin
kapsadigi hususlar onlar agismdan agikhga kavu§mami§tir. Bu yuzden
onlarm Kur'an'i yalanlamalan imkansizdir. Qunku, Kur'an'm hakikatleri
agiga giktigi zaman hig kimse onu inkar edemez. Tipki bunlann buyuk
bir curum olarak Kur'ani yalanlamalan gibi "Onlardan oncekiler de boyle
yalanlami§lardi. §imdi bak...nasil oldu!" yalanladiklan igin zalimlerin
akibeti nasil oldu!

"Iglerinden oylesi varki ona inanir..." perdesinin inceliginden dolayi


ona inanacaktir. "Vine onlardan oylesi de var ki ona inanmaz." Perdesi
kalm oldugu igin asla ona inanmaz. "Onlardan seni dinleyenler vardir."
Ama anlamiyorlar. Ya istidatlan hig olmadigi igin, ya iglerindeki istidat
nurunu perdeleyen karanhk heyetler iyice koklestigi igin ya da her ikisi
birden oldugu igin. Tipki akledemeyen, isitemeyen, isaretlerden
anlamayan sagir gibi. Boyle bir kimseye anlatmak mumkun mudiir?

43- Onlardan sana bakan da vardir. Fakat -hele (gergegi)


goremiyorlarsa- kbrleri sen mi dogru yola ileteceksin?

44- §uphesiz ki Allah insanlara higbir §ekilde zulmetmez, fakat


insanlar kendilerine zulmederler.

45- Allah'in onlari, sanki gunun ancak bir saati kadar kaldiklarmi
zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacagi gun aralarmda
birbirleriyle tanisirlar. Allah'in huzuruna varmayi yalanlayanlar elbette
zarara ugramislardir. Zira onlar dogru yola gitmemi§lerdi.

498. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

46- Eger onlari tehdit ettigimiz (azabm) bir kismini sana (dunyada
iken) gosterirsek (ne ala); yok eger (gostermeden) seni vefat ettirirsek
nihayet onlarm donusu de bizedir. (O zaman onlara ne olacagmi
goreceksin). Sonra, Allah onlarm yapmakta olduklarma da sahittir.

"Onlardan sana bakan da vardir." Ama Hak da senin hakikatin de


onlara gorunmez, yukanda zikrettigimiz iki sebepten birinden dolayi. Ya
da her ikisi birden mevcut oldugu igin. Tipki gozu gormedigi gibi basireti
de kor olan, dolayisiyla ne goren ne de sezebilen ama gibi. Boyle bir
kimseye nasil yol gosterebilirsin?!

"§uphesiz, Allah insanlara higbir sekilde zulmetmez." Bundan once


sagirhk ve korlukten soz edildi. Bu ikisi de idrak yeteneginin olmayisina
delalet eder. Buradan, haksizhk yapildigi gibi bir anlam akla gelebilir.
Cunku bu baglamda, bazi insanlarm istidat sahibi iken, bazisi boyle bir
istidattan yoksundur. Boyle bir anlam akla gelebilecegi igin yiice Allah
zulmu kendisinden olumsuzluyor. Qunku, ilk bastan itibaren istidadm
olmamasi zulum degildir. Zira huviyeti bundan ibaret olan kimsenin
hususiyeti itibariyle bundan daha iyi olmasi imkansizdir. Dolayisiyla,
imkan mertebelerinden sahip oldugu mertebe onun aynmi
gerektiriyordu. Tipki esekligi devam ettigi surece esegin insani idrak
istidadma sahip olmasimn mumkun olmamasi gibi. Onun ayni, uzerinde
bulundugu eseklik istidadmm gerektirdigidir. Ondan istidadmm otesinde
olan bir sey istenemez. §ayet ozgun varhgmda yoksa boyle bir sey,
zulum sayilmaz. Ama karanhk heyetlerin koklesmesi nedeniyle istidadi
iptal olursa, bu hususta soylenecek bir sey yoktur. Bu baglamda, her
ikisi de nefsine zulmeden konumundadir.

Birincisi, imkan derecelerinde yetersiz ve kendisinden yukan olana


gore eksik oldugu igin. Ornegin, esegin insana gore yetersiz ve ona
gore eksik olmasi, buna karsm kendi iginde yetersiz ve eksik olmamasi
gibi. Cunku esek kendi iginde yetersiz de degildir eksik de degildir.
ikincisi ise agiktir. Buna gore "kendilerine zulmederler..." anlami
soyledir: Paymi eksiltirler. Ya da Allah insanlara kesinlikle zulmetmez.
Yani onlardan istidatlannin ustunden bir sey isteyip de sonra onlari
cezalandirmaz, "fakat insanlar kendilerine zulmederler..." istidatlanni,
yaratihs gayesinin dismdaki amaglarda kullanirlar.

YUNUS SURESi.499

"Allah'in onlan, sanki gunun ancak bir saati kadar kaldiklanni


zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacagi gun." Cunku hareketin
farkmda degildirler. Bu da zamandan gafil olmayi gerektirir. Hareketten
gafil olan zamanm da farkmda olmaz. Onlar igin bir saat ile uzun bir
zaman arasinda fark yoktur. "Aralarmda birbirleriyle tani§irlar." Onceki
beraberlik hukmunce ve hevanin durtusuyle birbirleriyle tamsirlar.
Cunku hevanin durtusu asli hemcinsligi gerektirir, tiksinmeyi degil.

Aynca asli hemcinslik ve fitri munasebet, yon birligi ve amag ayniligi


nedeniyle baki kahnca, aralanndaki tamsma hali de baki kahr. Ama
arzulann farkhhgi, goruslerin birbirinden uzakhgi, varolusun
detaylarmdan ve geleneklerin sonuglanndan kaynaklanan nefsani
heyetlerin degisikligi nedeniyle bu benzerlik kalmazsa, tamsma yerini
inkara, tammamaya birakir.

"Allah'in huzuruna varmayi yalanlayanlar elbette zarara


ugramislardir." Cunku bu esnada kimseyi tammamamin neden oldugu
korkung bir yalmzhk igindedirler. Fasik gelenekleriyle perdelenmis, fasit
inanislannin heyetleriyle ortulmuslerdir. "Zira onlar dogru yola
gitmemi§lerdi." istidatlannin nuru iptal olmustu. Bu yuzden Allah'a
yonelemedikleri gibi tamsmaya da yol bulamamislardir. Gazaba
ugramis, dergahtan kovulmus olarak yuz ustu kalakalmislardir.
Kaynasacaklan, unsiyet kuracaklan kimse bulamazlar.

47- Her ummetin bir Resulu vardir. Resulleri geldigi zaman,


aralarmda adaletle hukmedilir ve onlara asla zulmedilmez.

48- Dogru iseniz bu vaat (azap) ne zamandir? diyorlar.

49- De ki: "Ben kendime bile Allah'in dilediginden ba§ka ne bir zarar
ne de bir menfaat verme gucune sahibim. " Her ummetin bir eceli vardir.
Ecelleri geldigi zaman artik ne bir saat geri kalirlar ne de ileri
giderler.

50- De ki: Ne dersiniz? Allah'in azabi size geceleyin veya gunduzun


gelirse ne yaparsmiz? Suglular ondan hangisini istemekte acele ediyor

51- Ba§miza bela geldikten sonra mi O'na iman edeceksiniz, §imdi


mi? (Qok geg). Halbuki onu (azabm gelmesini) istemekte acele
ediyordunuz?

500. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

52- Sonra o kendilerine zulmedenlere, "Ebedf azabi tadm!"


denilecek. Kazanmakta oldugunuzdan ba§kasinin kar§iligini mi
bulacaksmiz?

53- "O (azap) bir gergek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki:
Evet, Rabbime and olsun ki o suphesiz gergektir ve siz aciz birakacak
degilsiniz.

54- (O zaman) zulmeden herkes yeryuziindeki butun servete sahip


olsa (azaptan kurtulmak igin) elbette onu feda eder. Ve azabi gordukleri
zaman igin igin yanarlar. Aralarmda adaletle hukmolunur ve onlara
zulmedilmez.

55- Bilesiniz ki, goklerde (semavatta) ve yerde (arzda) olan her §ey
Allah'indir. Yine bilesiniz ki, Allah' in vaadi hakk'dir, fakat onlarm gogu
bilmez.

56- O hem diriltirhem de oldurur ve yalniz O'na donduruleceksiniz.

" Her ummetin bir Resulu vardir..." nefsani hallerde onlarm


hemcinsleri olan bir resulleri vardir. Ki aralarmda kayna§ma meydana
gelsin de ondan istifade edebilsinler. O da onlarm akillarmin duzeyine,
anlayi§larmm derecesine inebilsin ve onlan hallerini duzeltecek §eylerle
anndirsin, perdelerini kaldirsm, bulunduklan makamdan yiikselmelerini
saglayacak §eyleri onlara ogretsin, onlan Allah'a iletsin. "Resulleri
geldigi zaman, aralarmda... hukmedilir." Hidayete erenlerin hidayet
uzere olduguna, sapanlann sapik olduguna, mutlulann mutluluguna ve
bedbahtlann bedbahthgina hukmedilir. Qunku, Resulun varhgi ile birlikte
butun bunlar agiga gikar. Kimisi Resule yakmligmdan dolayi ona itaat
ettigi ve kimisi de uzakhgmdan dolayi onu inkar ettigi igin. "Adaletle..."
Nebiynin haline galip olan adalet ilkesine gore aralarmda hukmedilir.
Qunku, Nebiynin halinin, hayat tarzmm ve izledigi yolun zahiri adalettir.
"Onlara asla zulmedilmez." Hallerinin dismda herhangi bir sey
kendilerine nispet edilip de onunla cezalandinlmazlar. Ya da Resulun
varhgiyla sebepler ortaya giktigi igin onunla hidayete erenlerin kurtanhp
sabitlestirilmesi ve onunla sapanlann da helak edilip azaba ugratilmasi
seklinde aralarmda hukmedilir. "Dogru iseniz bu vaat ne zamandir?
diyorlar." Kiyametten perdelendikleri igin, onun anlamim kavramadiklan
igin inkara sapiyorlar. Eger perdelerini kaldirmak ve nefis giysilerinden
siynlmak suretiyle kiyametin keyfiyetini bilselerdi bu hususta Nebiyleri
YUNUS SURESi.501

inkar etmez, tasdik ederlerdi. "De ki: Ben kendime bile...sahip


degilim..." Hz. Nebi (s.a.v) sahiplik ve tesir etme gucunu kendinden
olumsuzlayarak a§amah bir §ekilde onlan fiil tevhidine yonlendiriyor.
Butun bunlann Allah'm dilemesiyle kendisinden sudur ettigini
vurguluyor, ki kiyametin etkilerini bilsinler, ogrensinler.

Ardmdan kuguk kiyametin, ecellerinin sona ermesiyle


gergekle§tigini agikliyor. Qunku kudret tumuyle Allah'm elindedir: "Her
ummetin bir eceli vardir. . . "

57- Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ogut, gonullerdekine bir sifa,


muminler igin bir hidayet ve rahmet gelmi§tir.

58- De ki: Ancak Allah'm lutfu ve rahmetiyle, i§te bunlarla


sevinsinler. Bu, onlann (dunya mail olarak) topladiklarmdan daha
hayirlidir.

59- De ki: Allah'm size indirdigi nziktan bir kismmi helal, bir kismmi
da haram bulmaniza ne dersiniz? De ki: Allah mi size izin verdi, yoksa
Allah' a iftira mi ediyorsunuz?

60- Allah'a kar§i yalan uyduranlann kiyamet gunu (akibetleri)


hakkmdaki kanaatleri nedir? Suphesiz, Allah insanlara karsi lutuf
sahibidir. Fakat, onlann gogu §ukretmezler.

61- Ne zaman sen bir i§te bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir §ey
okusan ve siz ne zaman bir i§ yaparsamz, o i§e daldigmiz zaman biz
mutlaka ustunuzde sahidizdir. Ne yerde (arzda) ne gokte (semada)
zerre agirligmca bir sey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha
kugugu ve daha buyugu yoktur ki apagik Kitab da (levh-i mahfuzda)
bulunmasm.

62- Bilesiniz ki, Allah'm dostlarma korku yoktur; onlar


uzulmeyecekler de.

63- Onlar, iman edip de takvaya ermi§ olanlardir.

64- Dunya hayatmda da ahirette de onlara mujde vardir. Allah'm


sozlerinde asla degi§me yoktur. I§te bu, buyuk kurtulu§un kendisidir.

"Ey insanlar! Size... bir 6gut...gelmi§tir." Vaat ve tehdit, uyan ve


mujde, cezaya surukleyici gunahlardan ahkoyma ve sevabi kazanmayi
gerektirici amellere te§vik etme esasma dayah olarak nefislerinizi
tezkiye edici bir ogut gelmi§tir, ki korku ile limit dengesini koruyarak

502. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

amel edesiniz. "Gonullerdekine bir §ifa" yani kalplerdeki suphe, nifak,


kalleslik, hainlik gibi hastahklara karsi bir sifa gelmistir. S6z konusu
hastahklan hakikatleri, yakmi inanca goturen hikmetleri ogreterek,
kalpleri marifetleri kabul edecek sekilde anndirarak, tevhid nuruyla
aydmlatarak, sifat tecellilerine hazirlayarak tedavi eder. "Bir hidayet..."
ruhlannizi zati musahedeye ileten bir hidayet gelmistir. "Ve rahmet..."
nefis makaminin ogutle, kalp makaminin anndirma ile ve ruh
makaminin hidayet ile hazirlanmasi sonucu istidadin husule
gelmesinden sonra ug makamin her birine uygun kemalati bahseder.
"Muminler igin..." butun bunlar, once tasdik, ardindan yakin, son olarak
da gozlem seklinde muminler igindir.

"De ki: Allah'm lutfu ile..." ug makamda kabiliyet sahibi olmayi


muvaffak kilmasiyla "ve rahmetiyle... " ug mertebede ahlaki, ilmi ve kesfi
bagislar seklinde rahmetini bahsetmesiyle ilgilensinler ve eger
sevineceklerse "bunlara sevinsinler..." miktan az, degeri dusuk fani
seylerle sevinmesinler. Bu, "onlarin topladiklanndan daha hayirlidir."
ifsat edici degersiz seylerden, insani kuguk dusuren rezilliklerden,
kisacasi dunya metamin kinntilarindan daha hayirlidir. Tabi eger
dirayet ve zeka ehli iseler, deger ve himmet erbabi iseler.

"De ki: Allah'm size indirdigi...ne dersiniz?" Bana haber verin;


hakikatler, marifetler, haller, bagislar, adap ve seriatlar, ogut ve
nasihatler gibi Allah'm size indirdigi manevi nziklar hakkmda ne
dersiniz?! Onlarin bazismi "haram buldunuz..." ilk kisimdaki bagislar
gibi... bazismi da "helal buldunuz..." ikinci kisimdaki bagislar gibi.

"De ki: Allah mi size izin verdi?" haram kilma ve helal sayma
yetkisini Allah mi size verdi? "Yoksa Allah'a iftira mi ediyorsunuz?
Allah'a kar§i yalan uyduranlarm kiyamet gunu hakkmdaki kanaatleri
nedir?" kalbin nefis giysilerinden siynhp yakin derecesini elde
etmesinden ibaret olan orta kiyamet veya zati tevhit ve aynen zuhurdan
ibaret olan buyuk kiyamet gunu hakkmdaki kanaatleri nedir? Daha
dogrusu geride onlara dair bir zan, bir kanaat kalmaz. Ya da olumden
ve yoksunlugun gergeklesmesinden ibaret olan kuguk kiyamet hakkmda
ne dusunuyorlar? Diger bir ifadeyle o sirada bu zanlan kendileri igin bir
vebal ve azaba donusur. "§uphesiz, Allah insanlara kar§i lutuf
sahibidir." Hem zahir hem batm ilimler lutfederek, bu iki ilim turunu

YUNUS SURESi • 503

bahsederek, onlan kabul etmelerini saglayarak, istidatlanni onlan kabul


etmeye hazirlayarak ikramda bulunur. "Fakat onlarm gogu
§ukretmezler." Allah'in nimetlerine karsi sukur gorevlerini yerine
getirmezler. Kendilerine bahsedilen istidatlan ve ilimleri cuzi menfaatler,
maddi kazanglar elde etmek igin kullanirlar. Dolayisiyla Allah'in nimetine
karsi nankorluk ettikleri igin de daha fazla nimetin kendilerine
verilmesinin de online gegmis olurlar.

"Bilesiniz ki, Allah'in dostlarma..." benlikte fena bularak ahadiyet


(teklik) hiiviyeti aynma gark olanlara "korku yoktur..." kendilerinde varhk
namina bir kinnti kalmadigi igin ondan dolayi yoksunluk cezasmdan
korkmazlar. Zaten, ulastiklan makamm otesinde bir gaye de yoktur. Bu
yuzden boyle bir gayenin kendilerini perdelemesinden de endise
etmezler. "Onlar uzulmeyecekler de..." kemalat ve lezzetten herhangi
birini kagirmalan imkansiz oldugu igin bundan dolayi uzulmeleri de soz
konusu olmaz.

Said b. Cubeyr (r.a.) 'den rivayet edilir: Resulullah 'a (s.a.v) Allah'in
dostlan (velileri) kimlerdir? diye soruldu. Buyurdu ki: Onlar, gormeleriyle
Allah'i zikreden kimselerdir." Bu, Resulullah'm (s.a.v) bize sundugu latif
bir isarettir.
Omer (r.a) den rivayet edilir: Resulullah'm (s.a.v) soyle dedigini
duydum: Allah'in oyle kullari vardir ki, onlar Nebi ve §ehit olmadiklari
halde kiyamet gunu Nebiler de §ehitler de onlarm Allah katmdaki
derecelerine gipta He bakarlar." Orada hazir bulunanlar dediler ki: Ya
Resulallah! Onlardan, onlarm amellerinden bize haber ver; belki onlan
severiz. Buyurdu ki: Onlar oyle bir toplulukturlar ki, aralarmda akrabalik
bagi veya birbirlerinden alip verdikleri ortak mallari olmadigi halde sirf
Allah igin birbirlerini severler, yuzleri nurdur. Nurdan minberler uzerinde
otururlar. insanlar korktuklan zaman onlar korkmazlar. insanlar
uzuldukleri zaman onlar uzulmezler," Sonra Resulullah (s.a.v)
yukandaki ayeti okudu. "Nurdan minberler uzerinde otururlar."
ifadesiyle ilk akil ve ondan sonra gelen ruhani yuce kaynaklarla temas
halinde oluslanna isaret ediliyor.

504. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Onlar, iman edip de takvaya ermi§ olanlardir." §ayet bu cumle


Allah'in velilerinin sifati olarak ele ahnirsa soyle bir anlam elde edilir:
Onlar hakiki imanla (iman edip) inanip varlik kalmtilarmdan,
gesitlenmenin zuhurundan sakman kimselerdir. "Dunya
hayatmda...onlara mujde vardir." amellerde ve ahlakta istikametin
varligi ile nefis cennetleriyle mujdelenirler. "ahirette de..." sifat
nurlannin, ruhani hakikatlerin ve Hakkani marifetlerin zuhuru seklinde
mujde vardir onlan igin. Ki bunlar da kalp cennetinin ve bunlarla zevk
ah p lezzetlenmenin miijdesi mahiyetindedirler. "Allah'in sozlerinde asla
degisme olmaz." Onlara varit olan Allah'in hakikatlerinde, onlara agilan
isimlerinde, uzerlerine inen tecelli hukumlerinde asla degisme olmaz.

§ayet "Onlar, iman edip de takvaya ermi§ olanlardir." ifadesi bash


basma bir ifade olarak kabul edilirse, o takdirde soyle bir anlam
belirginlesir: Onlar, yakini imanla inanan, nefis perdelerinden, vehim
menseli supheler ve seytandan kaynaklanan vesveseler gibi kesif
engellerinden sakman kimselerdir. Onlar igin dunya hayatmda, nefsin
serinligini hissetme lezzeti ve sekinet duygusunun inmesiyle nefsin
mutmain olmasi seklinde mujde vardir. Ahirette de sifat tecellilerinin
zevkini, mukasefe nurlannin eserlerini bulma miijdesi vardir. Ledunni
ilimlerinden ve yakini hikmetlerinden olusan Allah'in sozlerinde veya
Allah'in, onlann yaratilislannin esasi kildigi fitratlannda asla degisme
olmaz. Ciinku her nefis bir kelimedir.

65- (Resulum) Onlann (inkarcilann) sozleri seni uzmesin. Cunku


butun izzet (ve ustunluk) Allah'mdir. O, i§itendir, bilendir.

66- iyi bilin ki, goklerde (semavatta) ve yerde (arzda) ne varsa


yalniz Allah'mdir. (O halde) Allah'tan ba§ka ortaklara tapanlar neyin
ardma du§uyorlar! Dogrusu onlar, zandan ba§ka bir §eyin ardma
du§muyorlar ve onlar sadece yalan soyluyorlar.

67- O, geceyi iginde dinlenesiniz diye sizin igin yaratan, (gali§ip


kazanmamz igin de) gunduzu aydinlik kilandir. §uphesiz, bunda
dinleyen bir toplum igin ibretler vardir.

YUNUS SURESi • 505

68- (Mu§rikler:) "Allah gocuk edindi" dediler. Ha§a! O bundan


munezzehtir. O'nun (gocuga) ihtiyaci yoktur. Goklerde (semavatta) ve
yerde (arzda) ne varsa O'nundur. Bu hususta yaninizda herhangi bir
delil yoktur. Allah hakkmda bilmediginiz bir §eyi mi soyluyorsunuz?

69- De ki: Allah hakkmda yalan uyduranlar asla kurtulusa


eremezler.

70- Dunyada bir miktar gegim (saglarlar), sonra donu§leri bizedir;


sonra da inkar etmekte olduklan §eylerden oturu onlara §iddetli azabi
tattinnz.

71- Onlara Nuh'un haberini oku: Hani o kavmine demi§ti ki: "Ey
kavmim! Eger benim (aranizda) durmam ve Allah'm ayetlerini
hatirlatmam size agir geldi ise, ben yalniz Allah' a dayanip guvenirim.
Siz de ortaklarmizla beraber toplanip yapacaginizi kararlastirin. Sonra
i§iniz ba§miza dert olmasm. Bundan sonra (vereceginiz) hukmu, bana
uygulaym ve bana muhlet de vermeyin. "

72- "Eger yuz geviriyorsaniz, zaten ben sizden bir ucret istemedim.
Benim ecrim Allah'tan ba§kasma ait degildir ve bana Muslumanlardan
olmam emrolundu. "

73- Yine de onu yalanladilar, biz de hem onu hem de onunla


beraber gemide bulunanlari kurtardik ve onlan (yeryuzunde) halifeler
kildik; ayetlerimizi yalanlayanlari da bogduk. Bak ki uyarilanlarm (fakat
inanmayanlarm) sonu nasil oldu!

74- Sonra onun arkasmdan birgok Resulleri kendi toplumlarma


gonderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha once
yalanladiklan §eye inanacak degillerdi. i§te haddi a§anlarm kalplerini biz
boyle muhurleriz.

75- Sonra onlarm ardmdan da Firavun ve toplumuna Musa He


Harun'u mucizelerimizle gonderdik, fakat onlar kibirlendiler ve gunahkar
bir toplum oldular.

76- Katimizdan onlara hakk (mucize) gelince: "Bu elbette apagik bir
sihirdir" dediler.

77- Musa: "Size hakk geldiginde onun igin (hep boyle) mi dersiniz?
Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflah olmazlar" dedi.

506. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

78- Onlar dediler ki: Babalarimizi uzerinde buldugumuz (dinden)


bizi donduresin ve yeryuzunde ululuk sizin ikinizin olsun diye mi bize
geldin? Halbuki biz size inanacak degiliz.

79- Firavun dedi ki: Bilgili butun sihirbazlari bana getirin!

80- Sihirbazlar gelince Musa onlara: Atacagmizi atm, dedi.

81- Onlar (iplerini) atinca, Musa dedi ki: "Sizin getirdiginiz sihirdir.
Allah, onu bo§a gikaracaktir. Cunku Allah, bozguncularm i§ini
duzeltmez. "

82- "Suglularm ho§una gitmese de Allah, sozleriyle gergegi agiga


gikaracaktir."
83- Firavun ve kavminin kendilerine i§kence etmesinden korkuya
dustukleri igin kavminden bir grup gengten baska kimse Musa'ya iman
etmedi. Cunku Firavun, arzda ululuk taslayan (bir diktator) ve haddi
asanlardan idi.

84- Musa dedi ki: Ey kavmim! Eger Allah'a inandiysaniz ve O'na


teslim olduysamz sadece O'na guvenip dayanin.

85- Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandik. Ey Rabbimiz! Bizi o


zalimler toplulugu igin deneme konusu kilma!

86- Ve bizi rahmetinle o kafirler toplulugundan kurtar!"

87- Biz de Musa ve karde§ine: Kavminiz igin Misir'da evler


hazirlayin ve evlerinizi namaz kilmacak yerler yapin, namazlarinizi da
dosdogru kilm. (Ey Musa!) Muminleri mujdele! diye vahdettik.

88- Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gergekten sen Firavun ve kavmine


dunya hayatmda ziynet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu
nimetleri), insanlan senin yolundan saptirsmlar ve elem verici cezayi
gorunceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz!
Onlarm mallarim yok et, kalplerine sikmti ver (ki iman etsinler).

89- (Allah): "ikinizin de duasi kabul olunmu§tur. O halde siz


dogruluga devam edin ve sakm o bilmezlerin yoluna gitmeyin!" dedi.

90- Biz, Israilogullarmi denizden gegirdik. Ama Firavun ve askerleri


zulmetmek ve saldirmak uzere onlari takip etti. Nihayet (denizde)
bogulma haline gelince, (Firavun:) "Gergekten, Israilogullarmm inandigi
ilah'dan ba§ka ilah olmadigina ben de iman ettim. Ben de
Muslumanlardamm!" dedi.

YUNUS SURESi • 507

91- §imdi mi (iman ettin)! Halbuki, daha once isyan etmi§ ve


bozgunculardan olmustun.

92- (Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olmasi igin, bugun
senin bedenini (cansiz olarak) kurtaracagiz. I§te insanlardan birgogu,
hakikaten ayetlerimizden gafildirler.

93- And olsun biz Israilogullarini guzel bir yurda yerle§tirdik ve


onlara temiz nimetlerden nzik verdik. Kendilerine Him gelinceye kadar
aynliga du§mediler. §uphesiz ki Rabbin, kiyamet gunu onlann,
aralarmda ihtilaf etmekte olduklan §eyler hakkmda hukmedecektir.

94- (Resulum!) Eger sana indirdigimizden (bu anlattigimiz


olaylardan) ku§kuda isen, senden once Kitabi (Tevrat'i) okuyanlara sor.
And olsun ki, Rabbinden sana hak gelmi§tir. Sakm suphecilerden olma!

95- Allah' in ayetlerini yalanlayanlardan da olma, sonra ziyana


ugrayanlardan olursun.

96- Gergekten haklannda Rabbinin sozu (hukmu) sabit olanlar,


inanmazlar.

97- Kendilerine (istedikleri) butun mucizeler gelmi§ olsa bile, elem


verici azabi gorunceye kadar inanmayacaklardir.

98- Yunus'un kavmi mustesna, (halkmi yok ettigimiz ulkelerden)


herhangi bir ulke halki, ke§ke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de
bu imanlari kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi iman edince,
kendilerinden dunya hayatmdaki rusvaylik azabmi kaldirdik ve onlari bir
sure (dunya nimetlerinden) faydalandirdik.

99- (Resulum!) Eger Rabbin dileseydi, yeryuzundekilerin hepsi


elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmalari igin insanlari zorlayacak
misin?

100- Allah' in izni olmadan hig kimse inanamaz. O, akillarmi


kullanmayanlan murdar (inkarci) kilar.

101- De ki: "Goklerde ve yerde neler var, bakm (da ibret aim!)"
Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyanlar fayda saglamaz.

102- Onlar, kendilerinden once gelip gegmi§ toplumlarm (acikli)


gunlerinin benzerlerinden baskasmi mi bekliyorlar? De ki: Haydi
bekleyin! §uphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.

508. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

103- Biz, sonra Resullerimizi ve ayni §ekilde iman edenleri


kurtannz. Muminleri kurtarmak uzerimize bir hak'dir.

104- De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden §uphede iseniz, (bilin ki)
ben Allah' i birakip da sizin taptiklarmiza tapmam, fakat ancak sizi
oldurecek olan Allah'a kulluk ederim. Bana muminlerden olmam
emrolundu. "

105- "Ve (bana) hanff (Allah'm birligini taniyici) olarak yuzunu dine
gevir; sakin mu§riklerden olma, diye (emredildi). "

106- Allah'i birakip da sana fayda veya zarar vermeyecek §eylere


tapma. Eger bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden
olursun.

107- Eger Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan
baska giderecek yoktur. Eger sana bir hayir dilerse, O'nun keremini geri
gevirecek de yoktur. O, hayrmi kullarmdan diledigine eri§tirir. Ve O
bagi§layandir, esirgeyendir.

108- De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmi§tir.


Artik kirn dogru yola gelirse, ancak kendisi igin gelecektir. Kim de
saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktir. Ben sizin uzerinize vekil
degilim. (Sadece teblig etmekle memurum).

109- (Resulum!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hukmedinceye


kadar sabret. O hakimlerin en hayirlisidir.

"Onlarm sozleri seni uzmesin.." Onlann sozlerinden etkilenme.


Qunku onlann sozleri sadece inattir. Sen Allah'm izzetini ve kahnm
musahede et; o zaman onlara fena nazanyla bakarsm, amellerini,
sozlerini ve seni tehdit edegeldikleri seyleri onemsiz , bos seyler olarak
gorursun. Allah'm kuvvetini ve izzetini musahede eden kimse, butun
kuvvet ve izzeti O'na ait gorur. Ondan baskasma ait ne kuvvet var ne de
degistirme kudreti. "O, isitendir..." onlann senin hakkmda soyledikleri
sozleri isitir ve bundan dolayi onlara hakkettikleri cezayi verir.
"Bilendir..." onlara karsi ne yapilmasi lazim geldigini bilir. Ardmdan,
yiice Allah onlann zayifhklarmi, acizliklerini ve Nebiye galip gelmelerinin
imkansizhgini su sozleriyle agikhyor: "iyi bilin ki, goklerde (semada) ve
yerde (arzda) ne varsa yalniz Allah'mdir..." Goklerde (semada) ve
yerde (arzda) ne varsa hepsi Allah'm miilku, tasarrufu ve karsi

YUNUS SURESi • 509

konulmaz egemenligi altmdadir. Higbir varhk O'nun izni ve dilemesi,


muktedir kilmasi olmadan higbir seye gug yetiremez. "Allah'tan ba§ka
ortaklara tapanlar neyin ardma du§uyorlar!" Allah'i bir yana birakarak
birtakim duzmece tannlara tapanlar neyin pesindedirler! Her sey
Allah'm karsi konulmaz egemenligi ve mulku altmda olduguna gore,
onlarm, Allah'm dismda taptiklan seyler herhangi bir sey degildir. Ne
etkileri vardir ne de gugleri. "Dogrusu onlar zandan..." kendi zanlannca
vehmettikleri, hayal aleminde tasavvur ettikleri seylerden "ba§ka bir
§eyin ardma du§muyorlar." Onlar ashnda varhgi olmayan bir sey igin
varhk takdir ediyorlar.

"0...sizin igin..." cisim gecesini yaratandir. "iginde dinlenesiniz


diye..." ve ruh gunduzunu de yaratmistir, ki onda esyamn hakikatini ve
sizi Allah'a iletecek seyleri goresiniz. "§uphesiz bunda dinleyen bir
toplum igin ibretler vardir." Allah'm bunlar aracihgiyla sundugu sozlerini
isitip batmmi anlayan, sinirlarmi kavrayan, boylece Allah'm sifatlanna
ve isimlerine muttali olan, Allah'i onlarla mevsuf ve onlarla isimlenmis
olarak mu§ahede eden kimseler igin ibretler vardir. "Allah gocuk edindi,
dediler." Kendisinin hemcinsi olan bir malulu (illetlerin sonucu olan bir
varhgi) gocuk edindi. "Ha§a! O bundan munezzehtir." Burada, yiice
Allah, benzeri bir §eyin olmasmdan tenzih ediliyor. "O'nun ihtiyaci
yoktur." O'nun varhgi kendi zati iledir, diger ba§ka her §eyin varhgi da
O'ndandir. Boyle iken, ba§ka bir §ey nasil O'nun hemcinsi, benzeri
olabilir? Varhgm tumu kendine ait olan zatm dengi bir sey olabilir mi?
"Onlara Nuh'un haberini oku..." Allah'a en sahih sekilde tevekkul edisi,
kavmine, kavminin Allah'a ortak kostuklan varhklara fena gozuyle
bakisi, onlara ve kurduklan tuzaklara aldins etmeyisi ile ilgili haberi
anlat, ki oradan hareketle senin durumundan gerekli ibret derslerini
gikarsmlar. Cunku biitun Nebiyler, tevhid dini, Allah ile kaim olmak ve
mahlukata iltifat etmemek hususunda ayni mertebededirler.

"Musa dedi ki: Ey Kavmim! Eger...inandiysaniz..." yakini bir


imanla inanmissamz, "Ona guvenip dayanm..." Burada tevekkul etmek,
guvenip dayanmak islam'in aynlmaz bir ozelligi olarak gosteriliyor.
Zaten tevekkul, ozu Allah'a teslim etmek demektir. Dikkat edilirse islam,
imanm bir geregi olarak gosterilmiyor. Yani eger imanmiz ve yakininiz
kemal derecesine ulasmissa, imanmiz nefislerinizde etki etmisse, nefsi
sirf Allah'a ozgu olan, O'nda fena bulan bir varhk haline getirmisse, o
zaman tevekkul etmesi lazim gelir.

510. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

Qunku fenanm ilk mertebesi, fiillerin fena bulmasidir, sonra


sifatlann, sonra da varhgm. Fena hali tamamlamnca tevekkul gereklilik
arz eder. O da fiillerin fenasidir. Eger "islam" derken boyun egme
anlami kastedilirse, bu takdirde islam tevekkul agismdan sart olur, onun
bir geregi olmaz. Dolayisiyla soyle bir anlam karsimiza gikar: Eger
imamniz yakin olarak sahih olursa, buna dayanarak tevekkul edin; ama
sizin fiilinizin olmamasi, ne kendiniz ne de bir baskasi igin tesir ve gug
tasavvur etmemeniz sartiyla. Bilakis, sizin 6lu gibi iradesiz boyun
egmeniz gerekir. Qiinku tevekkulun sahih olusunun sarti fiil ve kuvvet
bakiyelerinin fena bulmasidir. Tipki "Eger bu agagtan hoslanmiyorsan,
gucun yetiyorsa onu kokunden sok." demek gibi. Surenin bundan
sonraki ayetlerinden bazisi tevil kabul etmeyen turdendir, bazisi ise
simdiye kadar yaptigimiz agiklamalarla anlamlan belirginlesmistir.

HUDSURESi.511

"B I S M I LLAH I RRAH M AN I RRAH I M"

'Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Ra. (Bu sana inzal olan), hikmet sahibi "Hakiym" her
§eyden haberdar "Habiyr" olan tarafmdan ayetleri saglamla§tinlmi§,
sonra da agiklanmi§ bir Kitabdir.

2- (De ki: Bu Kitab) "Yalniz Allah'dan ba§kasma ibadet etmemeniz


igin (indirildi). Suphesiz ki ben, "0"nun tarafmdan size bir uyanci ve
mujdeleyiciyim.

3- Ve Rabbinizden magfiret dilemeniz, sonra da ona tevbe etmeniz


igin (indirildi. Eger bu emrolunanlari yaparsaniz), Allah sizi, tayin
edilmi§
bir sureye kadar guzel bir sekilde yasatir, fazlasmi yapan herkese de
iyiliginin kar§iligim verir. Eger yuz gevirirseniz, ben sizin ba§miza
gelecek buyuk bir gunun azabmdan korkanm.

4- D6nu§unuz yalniz Allah'adir. O, her §eye kadirdir.

5- Dikkat edin! Bilesiniz ki, onlar (dusmanliklarmi) gizlemeleri igin


goguslerini gevirirler (gonullerinden gegeni gizlerler). lyi bilin ki,
onlar
elbiselerine burundukleri zaman dahi, Allah onlarm gizlediklerini de,
agiga gikardiklarmi da bilir. Qunku O, kalplerin ozunu bilendir.

6- Yeryuzunde (Arz'da) yuruyen her canlmin nzki, yalnizca Allah'm


uzerinedir. Allah o canlmm durdugu yeri ve sonunda birakilacagi
mekani bilir. (Bunlarm) hepsi agik bir Kitab da (levh-i mahfuz'da) dir.

"Elif. Lam. Ra. ...Bir Kitabdir..." Bu harflerle ilgili


degerlendirmelerimize daha once yer vermi§tik. "Ayetleri
saglamlastmlmis..." aynlan, hakikatleri kulli alemde saglamla§tinlmi§tir.
Daimi olarak kendi halleri uzere olacak §ekilde degi§meden,
donu§meden, bozulmadan ve her turlu eksiklikten ve afetten korunmu§
surette korunmu§lardir. "Sonra da agiklanmi§..." cuzi alemde
agiklanmi§tir. Zahirde beyan edilmi§, belli bir olgude muayyen

512. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT


kilmmistir. "Hikmet sahibi tarafmdan..." Kitabm saglamlastmlmasi ve
agiklanmasi hikmet sahibi Allah tarafmdandir. Allah onu ilim ve hikmet
uzerinde bina etmistir. Ondan daha guzelinin, daha saglamimn olmasi
mumkun degildir. "Her §eyden haberdar olan Allah tarafmdan..." Allah
bu Kitabm aynntilanndan haberdardir, onu olgu, vakit ve tertip olarak
hakim duzen igerisinde aynntih bigimde agiklamistir. "Allah'tan
ba§kasma ibadet etmemeniz igin..." Yani bu Kitab, hal ve delil diliyle,
Allah'a yonelik olarak yerine getirdiginiz ibadete baskasini ortak
yapmaym ve ibadeti sirf "0"na yonelik olarak sunun, demektedir.
"§uphesiz ki ben, "0"nun tarafmdan size bir uyarici ve mujdeciyim." Bu,
Resulun diliyle iletilmis bir sozdur. §irkin cezasi ve sorumlulugu ile
ilgili
olarak size hikmet sahibi ve her seyden haberdar olan Allah'a karsi
uyanyorum ve tevhidin sevabi ve faydasi ile ilgili olarak da
mujdeliyorum.

"Ve Rabbinizden magfiret dilemeniz...igin." Yani, "0"nu Bir bilin,


baskasma bakma, goklukla perdelenme, esyayla kayitlanma, esyanm,
hatta kendi fiil ve sifatlannizin otesine gegmemenin heyetlerinden sizi
bagislamasim talep edin. "Sonra da Ona tevbe etmeniz igin..." zat
olarak Onda fena bulmak suretiyle Ona donun. "... ya§atir." dunyada
"guzel bir sekilde ..." §er\ata ve adalete uygun olarak, fena sonrasi beka
halinde, vefat vaktinize kadar nimetlendirir, yararlandinr. "Fazlasini
yapan herkese...verir." ahlakta, ilimde ve kemalatta fazilet sahibi
olanlara "iyiliginin..." karsihgmi sevap ve dereceler olarak verir. Ya da
fena bulmamz vaktine kadar soyutlanmamz durumunda fiil ve sifat
tecellilerinin lezzetleriyle sizi yararlandinr. Yahut istidat hususunda
fazilet sahibi olanlara faziletinin karsihgmi kemal derecesi ve yukselis ve
yakinlasma esnasmda mertebe olarak verir. "Eger yuz gevirirseniz..."
Eger tevhide ve soyutlanip varhktan siynlmaya arkanizi donerseniz
"ben sizin basin iza gelecek buyuk bir gunun azabmdan korkarim. " O
gun size gok agir ve mesakkatli gelecektir. O gun, her seye giicu yeten
Allah'a donus gunudur. Diger bir ifadeyle yuce Allah'm kadirlik sifatiyla
zuhur etmesi ve sizi azapla kahretmesi sonucu acizliginizin, taptigmiz
duzmece tanrilann acizliklerinin ortaya giktigi gundur.

7- O, hanginizin amelinin daha guzel olacagi hususunda sizi


imtihan etmek igin, Ar§'i su uzerinde iken, gokleri (semavati) ve yeri
(arzi) alti gunde yaratandir. Yemin ederim ki, (Resulum!): "Olumden
sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kafir olanlar derhal "Bu, agik
bir buyuden ba§ka bir §ey degildir" derler.

HUDSURESi.513

8- And olsun, eger biz onlardan azabi sayili bir sureye kadar
ertelesek, mutlaka "onun gelmesini engelleyen nedir?" derler. Bilesiniz
ki, kendilerine azap geldigi gun, bir daha onlardan uzakla§tmlacak
degildir. Ve alay etmekte olduklan §ey, onlan gepegevre ku§atacaktir.

"0...g6kleri (semavati) ve yeri (arzi) alti gunde yaratandir." Cismani


alemi alti cihet iginde yaratti. "Ar§i su uzerinde idi..." ilk akil
dedigimiz
ar§i, ilk Him uzerinde bina edilmi§, ona dayaniyordu ve varlik olarak
cisimler aleminden onceydi.

§ayet daha once yaptigimiz gibi alti gunu gizlenme muddeti,


goklerin (semavati) ve yerin (arsin) yaratihsmi da yuce Allah'in
mevcudatm tafsilatiyla gizlenmesi olarak tevil edersek, arsmin su
uzerinde olmasmm anlami, onun gizlenmenin baslamasmdan once
insanlar tarafmdan bilindigi seklinde belirginlesir. Tipki "onu bilerek
yaptim" demen gibi. Yani bana malum oldugu halde ya da ben onu
bilen oldugum halde. Diger bir ifadeyle bilinirlige dayah olarak. Tipki
Resulullah'm (s.a.v) "nasil sabahladm?" diye sormasi uzerine Harise'nin
"gergek bir mumin olarak sabahladim" demesi gibi. Resulullah (s.a.v)
"Her hakkm bir hakikati var, senin imanmin hakikati nedir? diye sormasi
uzerine de "cennetlikleri ziyaretlesirken, cehennemlikleri de didisirken
gordum. Rabbimin arsmi apagik olarak gozlemledim" demis ve
Resulullah (s.a.v) "Dogru soyledin. Bu halini surdur." buyurmustur.

§eriatta heyulani madde, birgok yerde su olarak tabir edilir.


Bunlardan biri su hadistir: "Yuce Allah'in ilk yarattigi sey bir cevherdir.
Ona celal gozuyle bakti, cevher utancmdan eridi; yansi su yansi ates
oldu." Eger bu hadiste isaret edilen suyu heyulani madde olarak tevil
edersek kastedilen anlam su sekilde belirginlesir: Onun arsi, goklerin
(semavatm) ve yerin (arzm) yaratilmasindan once, zaman olarak degil,
ama zat olarak maddeden ustundu, mertebe olarak onun uzerindeydi.
Dilersen, bu tevili kendi varligmin ayrintilanna uyarlayabilirsin. Bu
takdirde anlam soyle olur: Ruhani kuvvetler semalarim ve beden arzmi
hamilelik suresinin en azi olan alti ayda yaratti. Muminin kalbinden
ibaret olan arsi da bedenin badesi olan suyun uzerindeydi, onu
burumustu, ona asihydi, tasvir ve tedbir anlaminda ona taalluk etmisti.
"Hanginizin amelinin daha guzel olacagi hususunda sizi imtihan etmek
igin..." esyanm yaratilismin amacmi insanlarm amellerinin agiga

514. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gikmasi olarak belirledi. Yani, varhga tabi ve cezaya esas olusturan


tafsili bilgi ile bilmek igin onlan yarattik. "hanginizin ameli daha guzel
olacagi hususunda." Cunku Allah'm ilmi iki kisimdir: Bir kismi, levhtedir
ve esyamn varhgmdan oncedir. Bir kismi ise, mahlukat mazharlarimn
varhgmdan ve deneme, smama anlaminda beladan sonradir. Burada bu
kisim ilimden bahsediliyor.

9- Eger insana tarafimizdan bir rahmet (nimet) tattinr da sonra bunu


ondan gekip alirsak, tamamen umitsiz ve nankor olur.

10- Eger kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet
tattmrsak, elbette "Kotulukler benden gitti" der. Qunku o (bunu derken)
simanktir, kibirlidir.

"Eger insana tarafimizdan bir rahmet tattmrsak..." insan,


yoksullukta-zenginlikte, sikintida-rahatta, hastahkta-saghkta Allah'a
guvenmeli, O'na tevekkul etmelidir. Nimetin varhgiyla, gahsmasiyla,
nimeti kazanmadaki tasarrufu ile, kuvveti ile, nimeti talep etme kudreti
ile ve de diger sebep ve vasitalar ile Allah'tan perdelenmemelidir. Aksi
takdirde nimetin yitirilmesi durumunda umitsizlik, varhgi durumunda da
nankorluk, simarma ve ag gozluluk yapar. Boylece Allah'tan uzakla§ip
O'nu unutur. Allah da onu unutur. Onun igin insan, nimetin verilmesini
de verilmemesini de baskasmdan degil sadece Allah'tan bilmelidir.
§ayet Allah saghk veya nimet gibi rahmet nitelikli bir sey bahsederse,
once bunu O'ndan bilerek O'na sukretmelidir. Nimeti bahsedeni nimet
suretinde musahede etmelidir. Sonra hastahgmda, ibadetinde ve
Allah'm nimet uzerindeki haklanni eda etmede bedeninin organlanni
kullanmak suretiyle sukrunu eda etmelidir. Ardmdan dil ile hamdii sena
ederek, Allah'm bu nimeti kendisinden almaya mutlak gug sahibi
olduguna kesin olarak inanarak sukretmelidir. Nimete karsi sukrunu eda
etmek suretiyle nimeti korumasi ve arttirmasi gerekir. Yuce Allah'm su
sozune kesin olarak guvenmesi lazimdir: "Eger sukrederseniz, elbette
size nimetimi arttiracagim." (ibrahim, 7)

Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "Size nimetlerin etraflan


ulastigi zaman, az sukretmek suretiyle onlan azaltmaya kosmayin.
Sonra bu nimet birinden geri almdigi zaman da sabretsin, nimetin
elinden gitmesinden dolayi uzulmesin. Bu nimeti, yine kendisinin
maslahatina olmak uzere Allah'm aldigmi, baskasmm almadigim bilsin."

HUDSURESi.515

Qunku yuce Allah, evladmi terbiye eden musfik bir baba gibi
kullanni terbiye eder. Daha dogrusu bir babadan daha sefkatli ve daha
merhametlidir. Qunku baba, yuce Allah'm bildigi seylerden
perdelenmistir. Bir baba sadece evladinin acil ve zahiri maslahatlanni
bilebilir. Allah ise hem gaybi hem de gorulen alemi bilir. Kullann dunyevi
ve uhrevi maslahatlanni eksiksiz bir sekilde bilir. Bu yuzden kul, Allah'm
fiiline nza gostermeli ve kendisinden aid ig i nimetten daha iyisini
vermesini ummalidir. Qunku Allah'tan rahmetinden umut kesen kimse
O'ndan uzaktir, O'nun rahmetini algilayamaz. Bunun nedeni anlayis
kapasitesinin dar, Allah'm rububiyetinden perdelenmis olmasidir.
Rahmetinden gelen feyzin genel ve daimi oldugunu goremez. Sonra kul,
kendisinden alman nimete yeniden kavustugu zaman, nimetin
varhgmdan dolayi simankga sevinmemelidir, nimeti yitirdigi zaman
uzulmemesi gerektigi gibi. Nimete kavustugu zaman insanlara karsi
onunla ovunmemelidir. Bu tur tavirlar cehaletin gostergeleridir, nefsin
hakimiyet kurup belirginlesmesinin belirtileridir. Aksi takdirde bu nimetin
kendisinden ve kendisi igin olmadigim bilirdi. Kendisinden ve kendisi
igin olmayan bir seyle ne diye baskalanna karsi ovunsun ki? Bilakis,
nimet Allah igin ve Allah'tandir.

11- Ancak (musibetlere) sabredip guzel i§ yapanlar boyle degildir.


I§te onlar igin bir bagi§ ve bir buyuk mukafat vardir.

12- Belki de sen (musriklerin:) «Ona (gokten) bir hazine indirilseydi


veya onunla beraber bir melek gelseydi!» demelerinden oturu sana
vahyolunan ayetlerin bir kismmi (duyurmayi) terk edeceksin ve bu
yuzden ruhun daralacaktir. (\yi bil ki) sen ancak bir uyancisin. Allah ise
her seye vekfldir.

13- Yoksa, «Onu (Kur'an'i) kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki:


Eger dogru iseniz Allah'tan ba§ka gagirabildiklerinizi (yardima) gagirm
da siz de onun gibi uydurulmus on sure getirin.

14- Eger (onlar) size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah'm
ilmiyle indirilmi§tir ve O'ndan ba§ka ilah yoktur. Artik siz musluman
oluyor musunuz?

15- Kim, dunya hayatini ve zinetini istemekte ise, i§lerinin kar§iligini


orada onlara tarn olarak veririz ve orada onlar higbir zarara
ugratilmazlar.

516. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT


"Ancak sabredenler...boyle degildir." Bu grup, insanlann
genelinden istisna tutuluyor. Yani bu tur insanlar her iki halde de
karamsarhga kapihp nankorluk eder ya da simankga sevinip nimetle
ovunur; ama Allah He beraber olup sabreden, sikinti, nimet, zorluk ve
bolluk hallerinde O'nunla beraber duranlar oyle degildirler. Nitekim,
Omer (r.a) soyle demistir: "Fakirlik ve zenginlik iki binektir; hangisine
bindigime bakmam." "Ve guzel i§ yapanlar..." her iki halde de
zikredilen hususlarda maslahatlanna olan seyleri yapanlar. "I§te onlar
igin bir bagi§... vardir." her iki halde de nefsin umitsizlik, nankorluk,
seving ve oviinme ile zuhur etmesi gunahmdan bagislanma "ve bir
buyuk mukafat vardir." Fiil ve sifat tecellileri sevabmdan ve
cennetlerinden olusan buyuk bir mukafat vardir. "Belki de sen....sana
vahyolunan ayetlerin bir kismmi terk edeceksin." Musrikler, Hz.
Resulun (s.a.v) sozlerini iradeleriyle kabul etmedikleri, ifsat edici
onerilerle sozlerini inkar ettikleri, ona inatla ve alayla karsihk
verdikleri
igin Hz. Resulun gogsu darahyor, akici ve rahat bir sekilde
konusamiyordu. Qunku irade konusmayi cezp eder. Dinleyicinin kabul
etmesi konusmacimn sevkini arttinr, genis kapsamh ve rahat bir sekilde
konusmasim saglar. Konusmaci sozlerini kabul eden bir mahal
bulamayinca rahat konusamaz, iginde bir sikinti kahr. Bu yuzden, yuce
Allah Resulunu cesaretlendiriyor, kuvvetini harekete gegiriyor, sevkini
arttinyor: "Sen ancak bir uyancism; (Nezirsin)" buyuruyor. Senin
uyarman zorunlu olarak su iki faydayi dogurur: Ya perdeyi kaldinr,
dolayisiyla yuce Allah'm muvaffak kildigi kimseler uzerinde etkili olup
onlan dogru yola iletir. Ya da Allah'm muvaffak kilmadigi kimselerin
gerekgelerini, delillerini gegersiz kilacak bir somut delil islevini gorur.
"Allah her §eye vekildir." Herturlu hidayet Onun yetkisi dahilindedir.

"Kim dunya hayatmi...istemekte ise... " Amel eden bir kimse, eger
dunyevi bir niyetle zahiren uhrevi bir amel isliyorsa, o kimse bu ameliyle
dunyevi hazlarda, nasiplerden birinden baskasmi istememektedir. Yuce
Allah, dunyevi ecrini eksiksiz bir sekilde verir; ama ahiret sevabi namma
herhangi bir sey elde edemez. Qunku herkesin, hayatmm geregi olarak,
isledigi amelle ilgili olarak dunyadan bir nasibi vardir, bir de
yaratilismin
esasmi olusturan fitrati uyannca uhrevi bir nasibi vardir. isledigi amelle
dunyadan baska bir sey istemedigi zaman, yuzunu dunyaya yoneltmis
ve ahirete de sirt gevirmis olur. Bu noktada dunyevi nasip, onu kendine

HUDSURESi.517

geker ve yuzunu sufli cihete gevirir. Bu bakimdan uhrevi nasiple ilgili


olarak da bir perde olur. Derken fitrati tersyuz olur, hevasimn nesesine
uyar. Nefis, kendine ozgu hazlan elde etme hususunda kalbi hizmetine
sokar. Boylece uhrevi nasibi dunyevi payma eklenir. "orada onlara..."
nasipleri eksik verilmez. Yani isledikleri amellerin dunyevi sevaplannda
en kuguk bir eksilme olmaz. Qunku kalp, nefsin sekline gore
bigimlenince, kalbin nasibi de nefsin hazlarimn seklini alir.

16- i§te onlar, ahirette kendileri igin ate§ten baska higbir seyleri
olmayan kimselerdir; burada (dunyada) yaptiklari da bosa gitmi§tir;
yapmakta olduklari seyler (zaten) batildir.

1 7- Rabbin tarafmdan (gelmis) agik bir delile dayanan ve kendisini


Rabbinden bir §ahidin izledigi, aynca kendisinden once, bir onder ve bir
rahmet olarak Musa'nm Kitab'i (elinde) bulunan kimse (inkarcilar gibi)
midir? Qunku bunlar Ona (Kur'an'a) inanirlar. Zumrelerden hangisi onu
inkar ederse i§te cehennem ate§i onun varacagi yerdir, bundan §uphen
olmasin; zira bu, senin Rabbin tarafmdan bildirilmi§ gergektir; fakat
insanlarin gogu inanmazlar.

18- Kim Allah'a kar§i yalan uydurandan daha zalim olabilir? Onlar
(kiyamet gununde) Rablerine arz edilecekler, §ahitler de: i§te bunlar
Rablerine kar§i yalan soyleyenlerdir, diyecekler. Bilin ki, Allah' in
laneti
zalimlerin uzerinedir!

19- Onlar, (insanlari) Allah' in yolundan alikoyan ve onu egri


gostermek isteyenlerdir. Ahireti inkar edenler de onlardir.

20- Onlar, yeryuzunde (Allah'i) aciz birakacak degillerdir; onlarm


Allah'tan ba§ka (yardim isteyecekleri) dostlari da yoktur. Onlarm azabi
kat kat olacaktir. Qunku onlar (gergekleri) ne gorebiliyorlar ne de kulak
veriyorlardi.

21- l§te onlar kendilerini ziyana ugrattilar. Uydurmakta olduklari


§eyler de kendilerinden kaybolup gitti.

22- §uphesiz onlar, ahirette en gok ziyana ugrayanlardir.

"I§te onlar, ahirette kendileri igin ate§ten ba§ka higbir §eyleri


olmayan kimselerdir." Bunun nedeni, kalplerinin dunyevi perdelerle
azap gormesi, istidatlannin gereklerinden yoksun kalmasi, kazandigi
seylerin ozleriyle ortusmedigi igin aci gekmesidir. "Yaptiklari da bo§a

518. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

gitmi§tir." Dunyada iken isledikleri iyilikler de dunyevi bir niyetle


islendikleri igin ahirette bosa gitmistir. Cunku Hz. Resulullah (s.a.v) bir
hadiste soyle buyurmustur: "Ameller niyetlere goredir; her kisiye niyet
ettigi vardir."

"Rabbi tarafindan agik bir delile dayanan..." Dunya hayatini isteyen


kimse rabbinden gelmis bir delile dayanan kimse gibi midir? Yani bu
ikisi arasmda mertebe bakimindan buyuk bir uzakhk vardir. Bir delile
dayanan, yani akli burhani yakine veya vicdani kesfe dayanan ve yakmi
izleyen kimse, Rabbinden "bir §ahide..." uyar. Yani tevhide iliskin akli
burhani delili tasdik eden Kur'an'a, Nubuvvetin sihhatine, dinin temel
prensiplerine, aynca bu Kur'an'dan once de "Musa'nm Kitabi" na uyar.
Yani bu Kitaptan once Musa'nm Kitabmdaki burhana uyar. Ki O Kitab;
"bir onder" dir, pesinden gidilir. Amaglann gergeklesmesi hususunda
sanlmasi gereken bir onderdir. "Bir rahmet" tir. Rahmet ozelligiyle
insanlan dogru yola iletir, onlan tezkiye eder, onlara hikmeti ve seriati
ogretir. "Bunlarona inanirlar." Bir hakikat olarak inanirlar, dunyevi
hazlar
pesinde degildirler. "Kim Allah'a kar§i yalan uydurandan daha zalim
olabilir?" Allah'tan baskasi igin varhk ispat etmek, kelam ve benzeri
sifatlan Allah'tan baskasma nispet etmek suretiyle O'na karsi yalan
uydurandan daha zalim kimse var mi? "Onlar Rablerine arz
edilecekler..." ilk toplanma yerinde perdelenmis ve yuz iistu birakilmis
olarak Rablerinin huzurunda durdurulacaklardir.

"§ahitler. . .diyecekler. . ." muvahhitler: "i§te bunlar Rablerine kar§i


yalan
soyleyenlerdir." sirk islemek suretiyle iftira atan, sonra zulumlerin en
buyugu olan bu sirkleri yuzunden kovulan ve lanetlenen kimselerdir,
diyecekler. "Onlar... alikoyanlardir." Onlar, insanlan tevhid yolundan
ahkoyan, dosdogru olan bu yolu insanlara egri gostermeye gahsan
kimselerdir. Onlar Hak'tan perdelendikleri gibi ahiretten de
perdelenmislerdir. Onlann dismdaki din mensuplan, dindarlar oyle
degildir.

23- Inanip da guzel i§ler yapan ve Rablerine gonulden boyun


egenlere gelince, i§te onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedf kalirlar.

24- Bu iki zumrenin (muminlerle kafirlerin) durumu, kor ve sagir He


goren ve i§iten kimseler gibidir. Bunlarin hall hig e§it olur mu? Hala
ibret
almiyor musunuz?

HUDSURESi.519

25- And olsun, biz Nuh'u kavmine Resul gonderdik. Onlara: «Ben
(dedi), sizin igin mubiyn neziyrim (apagik bir uyariciyim).

26- Allah'tan baskasma kulluk etmeyin! Ben, size (gelecek) elem


verici birgunun azabmdan korkuyorum.»

27- Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: «Biz seni sadece bizim
gibi bir insan olarak goruyoruz. Bizden, basit gorusle hareket eden alt
tabakamizdan baskasmm sana uydugunu gormuyoruz. Ve sizin bize
kar§i bir ustunlugunuzu de gormuyoruz. Bilakis, sizin yalancilar
oldugunuzu du§unuyoruz.»

28- (Nuh) dedi ki: Ey kavmim! Eger ben Rabbim tarafmdan


(bildirilen) agik bir delil uzerinde isem ve O bana kendi katmdan bir
rahmet vermi§ de bu size gizli tutulmu§sa, buna ne dersiniz? Siz onu
istemediginiz halde biz sizi ona zorlayacak miyiz?

"Inananlar..." yakmi gaybi imanla iman edip "guzel isler yapanlar..."


tevbe, gergek zuht, pismanhk, ibadet, sabir, sukur ve bunlarla uyumlu
suluk ve makam ehli kimselerin amelleri turunden kendilerini Allah'la
bulusmaya ve O'na yakiyn olmaya ehil kilan ameller isleyenler,
"Rablerine gonulden boyun egenler..." Onun kar§ismda zelil olan,
i§tiyakla O'na giivenip mutmain olan, her §eyden ilgisini kesip kendini
O'na adayan, O'nda fena bulmaya gabalayan kimselere gelince, "l§te
onlar" kalpler cennetinin "ehlidir. Onlar orada ebedi kalirlar."

"Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki..." akillan ve akillannin


algiladigi §eylerle perdelenen, dunyevi §eylerle dolu, dunyevi olgulara
gug yetiren kavminin e§rafmdan olan kimseler dediler ki: "Biz seni
sadece bizim gibi bir insan olarak goruyoruz." Boyle demelerinin
sebebi, zahiri olmalan, vehimle kan§ik, hevanm etkisiyle §a§kma
donmu§ akillannin sinirlannin otesine ta§mamalandir. Boyle bir akil,
gegimlik akildir. Bu gibi kimseler, bir insanm, kendilerinin akil olarak
vardiklan duzeyin otesine gegebilecegini dusunemezler. istidat ve
kemalat mertebelerinden, tavir otesi tavirlardan, mertebe ustunde
mertebelerden...ancak Allah'm bildigi nice duzeylerden haberdar
degildirler. Nubuvvet makammi ve bu makamm anlamim da bilmezler.
"Bizden, basit goru§le hareket eden alt tabakamizdan ba§kasmin sana
uydugunu gormuyoruz." Bizden asagi olan yoksullanmiz sana
uyuyorlar. Ciinku onlann nazannda mertebe ve ustunluk, mal ve
makam ile olgulur. Bu da yuce Allah'm isaret buyurdugu dunyevi bir
bakis agisidir: "Onlar, dunya hayatinm gorunen yuzunu bilirler. Ahretten
ise, onlar tamamen gafildirler." (Rum, 7)

520. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Basit gorusle hareket eden..." gorusun agigi ve ilk duzeyiyle


hareket ederler. Qunku akillan zayif, dunya gegimini temin edecek
seyleri kazanma hususunda acizlik igindedirler. Biz ise fikir ve kapsamli
bakis sahibiyiz. Yetersiz akillanyla hakikate, manevi fazilete karsi
perdelendikleri igin boyle soyluyorlar. Qunku akillarmin turn tasarruf
alani dunyevi gegim yollanni bulmakla smirlidir ve bu simnn otesine de
gidemezler.

Nuh'un (a.s) tabileri ise uzun vadeli himmetlerin, kutsal etrafmda


donen akillann erbabidirlar. Akillanni sirf dunya gegimliginde
kullanmazlar. Gegimligi kazanmanm.elde etmenin turlu yollanni,
yontemlerini bulmak igin gaba sarf etmezler. iste kavminin ileri gelenleri
bu yuzden onlann akillanni kugumsediler, "basit" olarak nitelediler.

"Ve sizin bize kar§i bir ustunlugunuzu de goremiyoruz." Bizim


benimsedigimiz degerler agismdan sizin bize gore ileride oldugunuzu da
goremiyoruz. Qunku onlann nazannda fazilet, ustunluk zenginlikle, mal
ve makam sahibi olmakla smirlidir. "Bilakis sizin yalancilar oldugunuzu
dusunuyoruz." Akhmizin ve kivrak zekamizm genis kapasitesine
ragmen sizin ispat ettiginiz seyleri idrak edemememiz, soylediklerinizi
anlamamamiz sizin yalancilar oldugunuzun delilidir. "Eger ben Rabbim
tarafmdan agik bir delil uzerinde isem...buna ne dersiniz?" Sizin akil
yoluyla bu delile boyun egmeniz, bu delili benimsemeniz gerekmez mi?
"Ve O bana kendi katindan bir rahmet vermisse?..." kesif mahiyetli,
somut delil derecesinin otesinde ozel bir hidayet bahsetmisse "kendi
katindan..." , buna ne dersiniz? Ledunni ilimler ve Nubuvvet makami
gibi akhn kullandigi maddi yol ve yontemlerin otesinde bir hidayet
bahsetmisse bana ne diyeceksiniz? "Bu size gizli tutulmussa..." zahire
takihp batmdan, halka kansip hakikatten perdelendiginiz igin bu gergegi
goremiyorsamz, boyle bir ihtimali dusundunuz mO? Bunu algilamak
ancak istidat sahibi kimselerde bulunan irade ile mumkundur. Boyle iken
sizi buna nasil zorlayabilir, mecbur ederiz ki? "S/'z onu istemediginiz
halde..." sizi ona zorlayamayiz. Ama onu kavramak, algilamak
istiyorsaniz nefisleriniz tezkiye edin, istidatlannizi arindinn. Eger size
bagista bulunulursa, inkannizi terk edersiniz. Derken uzerinizde irade
nuru yansir ve bunlan kabul edersiniz, insallah.

HUDSURESi.521

29- Ey kavmim! Allah'in emirlerini bildirmeye kar§ilik sizden


herhangi bir mal istemiyorum. Benim mukafatim ancak Allah'a aittir. Ben
iman edenleri kovacak degilim; gunku onlar Rablerine kavu§acaklardir.
Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak goruyorum.

30- Ey kavmim! Ben onlan kovarsam, beni Allah'dan (O'nun


azabmdan) kirn korur? Du§unmuyor musunuz?

31- Ben size: "Allah'in hazineleri benim yammdadir" demiyorum,


gaybi da bilmem. "Ben bir melegim" de demiyorum. Sizin gozlerinizin
hor gordugu kimseler igin, "Allah onlara asla bir hayir vermeyecektir"
diyemem. Onlarm kalplerinde olani, Allah daha iyi bilir. Onlan
kovdugum takdirde ben gergekten zalimlerden olurum.»

32- Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mucadele ettin ve bize karsi


mucadelede gok ileri gittin. Eger dogrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit
ettigini (azabi) bize getir!

33- (Nuh) dedi ki: «Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz
(Allah'i) aciz birakacak degilsiniz.

34- Eger Allah sizi azdirmak istiyorsa, ben size ogut vermek
istesem de, ogudum size fay da vermez. (Cunku) O sizin Rabbinizdir. Ve
(nihayet) O'na donduruleceksiniz.»

35- (Resulum!) Yoksa, «Bunu uydurdu» mu diyorlar? De ki: «Eger


onu uydurduysam gunahim bana aittir. Fakat ben sizin i§lediginiz
gunahtan uzagim.»

36- Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmi§ olanlardan ba§kasi


artik (sana) asla inanmayacak. Oyle ise onlarm i§lemekte olduklarmdan
(gunahlardan) dolayi uzulme.

37- Gozlerimizin onunde ve vahyimiz (emrimiz) uyarmca gemiyi yap


ve zulmedenler hakkinda bana (bir sey) soyleme! Onlar mutlaka
bogulacaklardir!

"...Allah'in emirlerini bildirmeye kar§ilik, sizden herhangi bir mal


istemiyorum." Sizin aginizdan her §eyin amaci, diinya gegimligini temin
etmekle sinirhdir. Bense sizden bunu istemiyorum; o halde iddia
ettiginiz gibi akilli iseniz benim amacima dikkat edin. "Ben iman edenleri
kovacak degilim." Onlar Allah katmda yakmhk ehli, makam sahibidirler.
Eger onlan kovarsam Allah'in dusmani, O'nun velilerinden uzaklasan

522. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

biri olurum ve o takdirde Nebiy olamam. "Fakat ben sizi, bilgisizce


davranan bir topluluk olarak goruyorum." Kisiyi Allah He bulusmaya ehil
kilan seyleri bilmeyen, Allah'tan ve Allah He bulusmaktan habersiz
cahillersiniz. Akhniz dunya zevklerinden dolayi basimzdan gittigi veya
beyinsiz oldugunuz igin. Bu beyinsizliginizle de muminlere eziyet
ediyorsunuz.

"Ey Kavmim!...beni Allah'tan kim korur?" kullan uzerinde karsi


konulmaz guce sahip Allah'a karsi kim korur beni, eger "onlari
kovarsam" , onlari kovdugum igin de O'nun kahnni hakkedersem, kimin
giicu beni korumaya yeter? "Dusunmuyor musunuz?" insani fitratm
geregi olarak dusunup bu soylediklerinizden vazgegmez misiniz? " Ben
size: "Allah'm hazineleri benim yanimdadir" demiyorum." Ben
Nubuvvetin ustunlugunu, zenginlikle, mal gokluguyla, gaiplerden
haberdar olmakla, meleklikle iddia etmiyorum ki, bunlara sahip
olmadigimi gerekge gostererek inkar edesiniz! Sizin hakir gordugunuz,
asagilayici gozlerle baktigmiz yoksul muminler igin de sizin soylediginiz
gibi "Allah onlara asla bir hayir vermeyecektir, diyemem." Qunku bana
gore hayir, Allah katmda olandir, mal degildir. "Onlann kalplerinde olani,
Allah daha iyi bilk." Benden de sizden de daha iyi bilir. O, onlann
degerini de onemini de daha iyi bilir. Ama onlann degeri o kadar
buyuktur ki Allah'tan baskasi bunu bilemez. "...0 takdirde ben..." Yani
onlarda hayir olmadigim soyledigim veya onlari kovdugum takdirde
"gergekten zalimlerden olurum. "

38- Nuh gemiyi yapiyor, kavminden ileri gelenler ise, yanina her
ugradikga onunla alay ediyorlardi. Dedi ki: «Eger bizimle alay
ediyorsaniz, iyi bilin ki siz nasil alay ediyorsaniz biz de sizinle alay
edecegiz!

39- Kendisini rezil edecek azabin kime gelecegini ve surekli bir


azabm kimin basina inecegini yakmda bileceksiniz.»

40- Nihayet, emrimiz gelip de sular co§up yukselmeye ba§laymca


Nuh' a dedik ki: "(Canli ge§itlerinin) her birinden hirer gift He -
(bogulacagina dair) aleyhinde sozu gegmi§ olanlar di§mda- aileni ve
iman edenleri gemiye yukle!" Zaten onunla beraber pek azi iman
etmi§ti.

HUD SURESi . 523

"Nuh gemiyi yapiyor..." Ayetin zahirinin delalet ettigi kadanyla


tefsiri haktir ve inanilmasi, tasdik edilmesi gerekir. Ayetin zahiri
tefsirini,
tarihi kaynaklarda tufan kissasi, tufanm zamani, keyfiyeti ve kemiyeti ile
ilgili olarak anlatilanlar bazmda tasdik etmek zorunludur.

Teviline gelince: Ayette gegen gemiyi, kendisinin ve kendisiyle


beraber kavminden iman edenlerin kurtulmalanna vesile olan seriat
olarak tevil etmek mumkundur. Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Benim ehl-i beytim Nuh'un gemisi gibidir; ona binen
kurtulur, ona binmekten kagman ise bogulur." Tufan da heyuli denizin
kabararak, Nebiye tabi olmak, nefis tezkiyesi yapmak suretiyle ondan
soyutlanamayan kimseleri helak etmesi seklinde tevil edilebilir. Nitekim,
idris Peygamberin (a.s) kavmine hitap ederken soyle dedigi rivayet
edilir: "§u dunya su dolu bir denizdir; eger bir gemi edinirsen bedeninin
harap olmasi durumunda bu gemiye biner, bu denizden kurtulup
alemine ulasirsm. Aksi takdirde denizde bogulur, helak olursun." Buna
gore "Nuh gemiyi yapiyor..." ifadesi, salih ameller levhalanndan ve
amellerin tanzim etmek ve muhkemlestirmek igin kullandigi ilim
levhlerinden bir seriat ediniyor, anlamina gelir.

"Kavminden ileri gelenler ise, yanma her ugradikga onunla alay


ediyorlardi." Her seyi mubah saymalariyla bilinen, seriata bagh kahp
kurallanna riayet edenler alay eden ahlaksizlann ve ayak takimi
ayyaslann her zaman gorulebilecek bir tavndir bu. "Dedi ki: Eger bizimle
alay ediyorsaniz..." cahaletiniz yuzunden bizim seriata baglihgimizi
alaya ahyorsaniz, "biz de sizinle alay edecegiz." kufrunuzun,
perdelenmisliginizin akibetinin vahameti ortaya giktigi zaman biz de
sizinle alay edecegiz. "siz nasil alay ediyorsaniz... yakmda
bileceksiniz..." o sirada "kendisini rezil edecek azabin kime gelecegini"
bileceksiniz. Dunyada helak olma, oliim, hastahk, zarara ugrama veya
zorluk ve yoksulluk gibi musibetler aracihgiyla kimin asagilayici azaba
ugrayacagmi, kagirdigi seylerden dolayi nasil istirap gekecegini ve
hasretten yanacagmi goreceksiniz. "Ve surekli azabin kimin ba§ina
inecegini yakmda bileceksiniz." yoksunluk atesinin, karanhk algaltici
heyetlerin, husranm istilasi gibi surekli azabin kimin basma inecegini
yakmda goreceksiniz.
524. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Nihayet, emrimiz gelince..." senin ummetinin helak olmasma iliskin


emrimiz gelince, "co§up yukselmeye baslaymca..." beden tandin, fasit
karisimlarm istilasi ile birlikte fazilet rutubetleri karakter hararetinin
etkisiyle cosmaya, heyuli suyun tabiat kuvveti hayvani ruh atesinin
uzerinde kaynamaya baslaymca... veya manevi olarak helak olmaniza
iliskin emrimiz gelince, tabiat hevasimn suyu kalbi istila edip cismani
heyuli denizde bogmasiyla tandir cosmaya baslaymca "Nuh'a dedik ki:
her birinden iki e§i... gemiye yukle..." her mahlukat turunun iki
gesidinden iki gifti gemiye yukle. Bunlar giftlerin tur ve smif
suretleridir.
Ki sahislarm fena bulmasi esnasmda geride kalan varhk kalmtilandir.
Bunlan gemiye yuklemesinin anlami, insani ruhlann baki kalmasi ile
birlikte bunlarm da baki kaldiklanni bilmesidir. Cunku Onun ilmi, herseyi
igine alan gemisinin bir cuzudur. Ki Onun gemisi ilim ve amelden
murekkeptir. Dolayisiyla bunlan bilmesi, yuklemesi anlammdadir. Onlan
bilmesi, onlan gemiye yuklemesi demektir. "Aileni..." akrabalann iginde
dinin ve hayat tarzm hususunda sana yakm olanlan "aleyhinde sozu
gegmi§ olanlar di§mda..." inkanndan dolayi ezelde helak olacagma dair
hukum verilenler harig "iman edenleri" ummetinden Allah'a inananlan
gemiye al.

41- (Nuh) dedi ki: «Gemiye binin! Onun yuzup gitmesi de, durmasi
da Allah'm adiyladir. §uphesiz ki, Rabbim gok bagi§layan, pek
esirgeyendir.»

42- Gemi, daglar gibi dalgalar arasmda onlan goturuyordu. Nuh,


gemiden uzakta bulunan ogluna: Yavrucugum! (Sen de) bizimle beraber
bin, kafirlerle beraber olma! diye seslendi.

43- Oglu: Beni sudan koruyacak bir daga sigmacagim, dedi. (Nuh):
«Bugun Allah'm emrinden (azabmdan), merhamet sahibi Allah'dan
ba§ka koruyacak kimse yoktur» dedi. Aralarma dalga girdi, boylece o da
bogulanlardan oldu.

44- (Nihayet) «Ey yer (arz) suyunu yut! Ve ey gok (sema) (suyunu)
tut!» denildi. Su gekildi; i§ bitirildi; (gemi de) Cud! (dagmm) uzerine
yerle§ti. Ve: «0 zalimler toplulugunun cam cehenneme!» denildi.

"Dedi ki: Gemiye binin! Onun yuzup gitmesi de, durmasi da Allah'm
adiyladir." Yani onun yururluge konulmasi, hukumlerinin uygulanmasi,
cismani alem denizinde etkin ve egemen kihnmasi, ikame edilmesi,

HUDSURESi.525

muhkemlestirilmesi ve sabitlestirilmesi insan nevinin fertlerinden her


kamil arifin varhgindan ibaret olan Allah'm en buyuk ismiyledir (ismi
azam). Tipki her seriatm emirlerinin yururluge konulmasinin,
sabitlestirilip muhkemlestirilmesinin bir Nebiynin veya o Nebiynin
ummetinden bir imamin yahut bir din aliminin varligiyla olmasi gibi.

"§uphesiz ki Rabbim gok bagi§layandir." Nefislerinizin bedensel


karanlik heyetlerini, sizi helake surukleyen, denizinde bogan tabiat
giysilerinin gunahlanm seriata tabi olus araciligiyla bagislayandir. "Pek
esirgeyendir." ilmi, kesfi bagislan, sizin kurtulusunuza araci olan nurani
heyetleri gondermek suretiyle size merhamet eder. Eger O'nun
bagislamasi ve rahmeti olmasaydi, tipki diger kardesleriniz gibi bogulur,
helak olurdunuz. "Gemi...dalgalar arasmda onlan goturuyordu."
Cismani tabiat denizinin fitnelerinden, tabiattan kaynaklanan arzulann
insani istila etmesinden, heva ve heveslerinin galip gelmesinden ve
varliklanyla gerektirdikleri etkileri itibariyle ittifak etmis olmalanndan
olusan "daglar gibi" dalgalar arasmda onlan goturuyordu. Bunlardaglar
gibi gozlerini perdeliyor, yurumelerine engel oluyordu. Ya da gemi
mizacm sapmalanndan, asagihk kansimlarin galibiyetinden
kaynaklanan dalgalar arasmda yol ahyordu.

"Nuh...ogluna...seslendi..." akhyla perdelenmis, vehmine yenik


dusmus, yani gegimlik akh ile babasmdan dininden ve tevhidinden
perdelenmis ogluna seslendi. Oglu Nuh'un dininden ve seriatmdan uzak
bir hayat yasiyordu. "Yavrucugum! Bizimle beraber bin." Yani bizim
dinimize gir. "Kafirlerle beraber olma." Hak'tan perdelenen, nefsin
hevasmm dalgalan arasmda helak olan, tabiat denizinde bogulan
kimselerle beraber olma. "Oglu: Beni sudan koruyacak bir daga
sigmacagim, dedi." Beni heyuli denizin istilasmdan korumalan igin akla
ve makule sigmacagim, bu da beni bogulmaktan koruyacaktir.
"Aralarma dalga girdi." nefis hevasi dalgasi, tabiat denizi suyunun
kabarmasi girdi. Yani onu babasmm dininden ve tevhidinden perdeledi.
"Boylece o da bogulanlardan oldu." cismani heyuli denizinde boguldu.

"Ey yer (arz) suyunu yut! Ve ey gok (sema) tut! denildi." Hak
tarafmdan seriat lisaniyla cismani tabiat arzma seslenildi: Ey arz!
§eriatm emriyle, onun hukumlerine baglanmanla hevanm galibiyetini,
maddelerinin galeyana gelmesiyle kalbi istila etmelerini kis, itidal

526. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

sininnda dur, ki onlann ayakta durmasi buna baghdir. Ey gelenek ve


guzellikle perdelenmis, vehime bulanmis, nefse ve tabiata yardim eden,
maddelerini ve sebeplerini fikirle hazirlayan heva bulutuyla iizeri
kapatilmis akil semasi! "tut!" onlara yardimini kes. "Qekildi..." cismani
tabiat kuvvetinin suyu, Hakk'm nurunu perdeleyen ve hakiki hayata
engel olan rutubet gekildi. "I§ bitirildi..." kurtulamn kurtulmasma, helak
olanm da helak olmasma iliskin Allah'in emri yerine geldi. "...Yerle§ti.."
seriati istikamet buldu "Cudi uzerine..." Nuh'un varhgi uzerine yerlesti
ve saglamlasti. "Ve...cani cehenneme! denildi." Allah'in ayetlerini
yalanlayan, Hak yerine hevaya kulluk sunan, tabiat yolunu seriatm
yerine koyan zalimler toplulugu kahrolsun, denildi.

45- Nuh Rabbine dua edip dedi ki: «Ey Rabbim! Suphesiz oglum da
ailemdendir. Senin vadin ise elbette Hakk'dir. Sen hakimler hakimisin.»

46- Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden degildir. Qunku
onun yaptigi kotu bir i§tir. O halde hakkinda bilgin olmayan bir seyi
Benden isteme! Ben sana cahillerden olmamani tavsiye ederim.

47- Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Senden ben hakkinda bilgim olmayan
§eyi istemekten sana sigininm. Eger beni bagi§lamaz ve esirgemezsen,
ben ziyana ugrayanlardan olurum!

48- Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ummetlere


bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dunyada)
faydalandiracagimiz, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabm
dokunacagi ummetler de olacaktir.
49- (Resulum!) I§te bunlar sana vahyettigimiz gayb
haberlerindendir. Bundan once onlari ne sen biliyordun ne de kavmin. O
halde sabret. Qunku iyi sonug (sabredip) sakmanlarmdir.

"Nuh Rabbine dua edip dedi ki: Ey Rabbim! Suphesiz, oglum da


ailemdendir." Babahk §efkati, yakmhk duygusalhgi onu oglunun
kurtanlmasini talep etmeye yoneltiyor. Qunku onunla gok ilgiliydi ve
durumuna buyuk ozen gosteriyordu. Bununla beraber, huzurda olmanm
geregi olan edeb tavnni takimyor ve istegi guzel bir uslupla dile getiriyor
ve diyor ki: "Senin vaadin elbette hakktir." Soz geli§i "ailemin
kurtulacagma dair vaadine muhalefet etme" §eklinde bir soz soylemiyor.
Onceki sozu soylemesinin nedeni de iginde telvin olgusunun varhgi,
varhk kalintilannin zuhur etmesidir. Qunku "aile" derken sekli akrabahgi,

HUDSURESi.527

tabii yakmhgi anlamis ve oglunun durumundan duydugu asin


uzuntuden dolayi yuce Allah'm "aleyhinde soz gegmi§ olanlar disinda"
ifadesiyle ailesinden bazi kimseleri istisna ettigini akhna getirmemisti.
Aleyhinde soz gegen kisinin oglu oldugunu anlayamamisti. Rabbinden
oglu igin merhamet dileyip yakarmamis ve " sen hakimlerin hakimisin."
Demisti, boylece adil ve hikmet sahibi alim Allah'm vaadinden
donmeyecegini arz etmisti.

"Allah buyurdu: Ey Nuh! O asla senin ailenden degildir." Senin


gergek ailen, seninle arasmda dini yakmhk, manevi akrabahk ve gergek
baghhk bulunan kimselerden meydana gelir, sekli ve maddi akrabahgi
olanlardan degil. Nitekim, Emirulmuminin AN (k.v.) soyle buyurmustur:
"Haberiniz olsun! Muhammed'in dostu, kan bagi itibariyle uzak da olsa
Allah'a itaat eden kimsedir. Muhammed'in dusmam da kan bagi
itibariyle yakm bile olsa Allah'a asi olan kimsedir."

"Qunku onun yaptigi kotu bir i§tir." Oglunun onun ailesinden


olmadigim soylerken, bunu, onun kotu bir is yapmasiyla
gerekgelendiriyor. Boylece asil ailesinin dinine ve seriatma mensup
salih kimseler olduguna dikkatini gekiyor. Oglu fesat ve sapikhkta o
kadar ileri gitmis ve bu bozgunculuguna ara vermek gibi bir davranis da
sergilemeden surup gitmisti ki, sanki onun nefsi kotu ismis (salih
olmayan amelin kendisi imis) gibi ifade ediliyor. Yine bununla verilen bir
diger mesaj, kurtulusun salih amele bagh oldugudur, seklen ve maddi
olarak senin akraban olmaya bagh degildir. Salih olmayanm kurtulusu
da olmaz. Bu arada oglunun, kendisinden sudur eden hatalann
suretlerinden biri olduguna dikkat gekiliyor. Nitekim "O babasmm
sirlanndan biridir" denilmistir. Ayni sekilde Resulullah efendimiz (s.a.v)
de "Cocuk babasmm sirndir." buyurmustur. Qunku Hz. Nuh (a.s), uzun
suren bir zaman boyunca kavmini durmadan davet etmis, kavminin bu
davetine olumsuz karsihk vermesi uzerine de ofkelenerek onlara
beddua etmis ve soyle demisti: "Rabbim! Yeryuzunden kafirlerden nig
kimseyi birakma! Qunku sen onlan birakirsan kullarmi saptirirlar; yalniz
ahlaksiz, nankor kimseleri dogururlar." (Nuh, 26-27) Bunu soylerken
Allah'm kudretini ve hikmetini, oluden diriyi, diriden de oluyu gikardigmi
hatinna getirememisti. iste onun bu bedduasi, makamiyla ilgili bir hata
kapsammda halinin gunahi olarak belirginlesmisti. Yuce Allah da onu
ofke halinde dile getirdigi zanniyla smadi. O, kafirlerin ancak kendileri
528. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

gibi gunahkar kafirler dogurdugunu iddia etmis, Allah hakkmda kendi


zannma dayah bir hiikiim vermisti.Yuce Allah da onu bu sekilde
cezalandirarak o hatadan anndirdi. Bir hadiste "Kafir, muminin
gunahindan yaratildi." buyrulmustur. "O halde hakkmda bilgin olmayan
bir §eyi benden isteme!" salih olmayan, dolayisiyla senin ailenden
olmayan kimselerin kurtulmasini benden talep etme.

Bil ki, kurtulusun sebebi salih amelli olmaktir, baska degil. Senin
ailen de seninle manevi akrabahklan bulunan kimselerdir, sekli-maddi
akrabahklan bulunan kimseler senin yakinlarm degildirler. "Ben sana
cahillerden olmamani tavsiye ederim." islerin zahirlerinin otesine
gegmeyen, olaylarm hakikatlerine karsi perdelenen kimselerden
olmamani ogutlerim. Hz. Nuh (a.s) bu agiklama ile birlikte ilahi
edeplendirmenin ve Rabbani azarlamamn farkma vanyor ve su
sozleriyle Allah'a sigmiyor: "Rabbim! Ben senden hakkmda bilgim
olmayan seyi istemekten sana sigminm. Eger beni bagi§lamazsan..."
telvinlerimi ve varhk kahntilarimin zuhur etmesini bagislamazsan "ve
esirgemezsen." istikamet ve makamda kahcihk bahsetmek suretiyle
bana merhamet etmezsen "ben ziyana ugrayanlardan olurum." Senin
ilminden ve hikmetinden perdelenmek suretiyle nefislerini husrana
ugratanlardan olurum. "Denildi ki: Ey Nuh! ...in!" cem mahallinden,
velayet makamimn zirvesinden ve tevhide gark olma halinden tafsil
makamma, halka donmek suretiyle nubuvvet tesrii makamma, vahdet
aynmda kesreti musahede etmeye in! Onlar aracihgiyla Hak'tan
perdelenmek suretiyle ofkelenme. Hak aracihgiyla onlardan
perdelenmek suretiyle de kufurlerine razi olma. "...bir selam ile..."
kesretle perdelenmekten, nefsin ofke niteligiyle zuhur etmesinden,
telvinin varhgmdan, varhktan soyutlanmadan sonra varhga taalluk
etmekten, hidayetten sonra dalaletten yana selamette "...bizden..."
bizden ve bizimle sadir olmus bir selam ve " ...bereketlerle..." seriatm
kanunlarmin yasalasmalan ve her seyi gelistirip gogaltan adaletin tesisi
ile in. "sana ve seninle beraber olan ummetlere..." seninle beraber
olanlardan dogup senin dinin, yolun iizere kiyamete kadar devam
edecek nice ummetlere bereketler bahseder. Seninle beraber
olanlardan birgok ummetler ortaya gikanr. "Kendilerini
faydalandiracagiz..." onlan, dunya hayatmda faydalandiracagiz, dunya
hayati ile perdelenecekleri ve onun yanmda dump otesine

HUDSURESi.529

gegmeyecekleri igin. "Sonra da bizden kendilerine elem verici bir azap


dokunacaktir." Onlan kufurleriyle helak edecegiz, yaptiklarimn
eserlerinden olusan atesle yakacagiz ve heyetlerle azaplandiracagiz.
Eger buradaki ifadeleri uyarlamak istersen, Nuh'u kendi ruhun, gemiyi,
heyuli denizden tufan koptugu zaman kurtulusunun vesilesi olan ilmi ve
ameli kemalin olarak tevil edebilirsin. Bedenin yabancisi olan rutubetin,
fasit karisimlarm istilasi sonucu beden tandin cosmaya basladigi,
bedenin yikilmasina izin verildigi zaman ruh o gemiye biner, onunla
beraber hayvani ve tabii kuvvetlerin yabanilerinden ve ruhani kuvvetlerin
kuslarmdan hercinsten ikiser tanesi, yani iki kokii onunla birlikte gemiye
biner. Onlarla birlikte ug oglu, yani kalp Ham'i, nazari akil Sam'i ve
ameli akil Yafes'i ile esi olan nefs-i mutmaine de gemiye biner. Gemiyi
Allah'in en buyuk ismiyle yuzdurur ve boylece smirsiz ebedilikle,
tufanda somutlasan ebedi helakten kurtulur. Diger esi olan cismani
tabiat ile vehimden ibaret olan ve beyin dagma "sigman" diger oglu da
bogulur. Geminin Cudi'ye yerlesmesini, inmesini de isa'nm (a.s) ahir
zamanda inmesi gibi tevil edebilirsin.

50- Ad kavmine de karde§leri Hud'u (gonderdik). Dedi ki: Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan ba§ka Hah yoktur. Siz yalan
uyduranlardan ba§kasi degilsiniz.

51- Ey kavmim! Ben, buna kar§ilik sizden bir ucret istemiyorum.


Benim ucretim, beni Yaratandan ba§kasma ait degildir. Hala aklmizi
kullanmiyor musunuz?

52- Ey kavmim! Rabbinizden bagi§ dileyin; sonra da O'na tevbe


edin ki, uzerinize gogu (yagmuru) bol bol gondersin ve kuvvetinize
kuvvet katsm. Gunah i§leyen mucrimiynler olarak donup gitmeyin.

53- Dediler ki: Ey Hud! Sen bize agik bir mucize getirmedin, biz de
senin sozunle tanrilarimizi birakacak degiliz ve biz sana iman edecek
de degiliz.

54- Biz «Tannlanmizdan biri seni fena garpmi§!» demekten baska


bir soz soylemeyiz! (Hud) dedi ki: «Ben Allah'i §ahit tutuyorum; siz de
§ahit olun ki ben sizin ortak ko§tuklarmizdan uzagim.»

55- «0'ndan ba§ka (taptiklannizin hepsinden uzagim). Haydi


hepiniz bana tuzak kurun; sonra da bana muhlet vermeyin!»

530. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

56- «Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a


dayandim. Qunku yuruyen higbir varlik yoktur ki, O, onun pergeminden
tutmus olmasm. Suphesiz Rabbim dosdogru yoldadir.»

57- «Egeryuz gevirirseniz §uphesiz ki benimle size gonderileni size


bildirdim. Rabbim (dilerse) sizden ba§ka bir kavmi yerinize getirir de
O'na higbir zarar veremezsiniz. Qunku benim Rabbim her §eyi
gozetendir.»

58- Emrimiz gelince, Hud'u ve onunla beraber iman edenleri


tarafimizdan bir rahmetle kurtardik, onlan agir bir azaptan kurtulu§a
erdirdik.

59- Iste Ad (kavmi), Rablerinin ayetlerini inkar ettiler; O'nun


Resullerine asi oldular ve inatgi her zorbanm emrine uydular.

60- Onlar hem bu dunyada hem de kiyamet gununde lanete tabi


tutuldular. Biliniz ki, Ad (kavmi) Rablerini inkar ettiler. (Sunu da) bilin
ki
Hud'un kavmi Ad, Allah'm rahmetinden uzak kilmdi.

61- Semud kavmine de karde§leri Salih'i (gonderdik). Dedi ki: Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan baska ilah yoktur. O sizi
yerden (topraktan) yaratti. Ve sizi orada yasatti. O halde O'ndan
magfiret isteyin sonra da O'na tevbe edin. Suphesiz Rabbim gok
yakiyndir ve icabet edendir.

62- Dediler ki: Ey Salih! Sen bundan once igimizde umit beslenen
birisiydin. (Simdi) babalanmizin taptiklanna tapmaktan bizi engelliyor
musun? Dogrusu biz, bizi kendisine (kulluga) gagirdigm §eyden ciddi bir
§uphe igindeyiz.

63- (Salih) dedi ki: Ey kavmim! Eger ben Rabbimden (verilen)


apagik bir delil uzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet
vermi§se, buna ne dersiniz? Bu durum kar§ismda O'na asi olursam beni
Allah'tan (O'nun azabmdan) kirn korur? O zaman siz de bana ziyan
vermekten fazla bir §ey yapamazsmiz.

64- Ey kavmim! I§te size mucize olarak Allah'm devesi. Onu birakm,
Allah'm arzmda yesin (igsin). Ona kotuluk dokundurmaym; sonra sizi
yakm bir azap yakalar.

HUDSURESi.531

65- Fakat Semud kavmi o deveyi, ayaklanni keserek oldurduler.


Salih dedi ki: «Yurdunuzda ug gun daha ya§ayin (sonra helak
olacaksmiz)!» Bu soz, yalanlanamayan bir tehdit idi.

66- Emrimiz gelince, Salih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden


bir rahmet olarak (azaptan) ve o gunun zilletinden kurtardik. Suphesiz,
Rabbin kuvvetlidir, (her §eye) galip gelendir.

67- Zulmedenleri de o korkung ses yakaladi ve yurtlarmda diz ustu


gokekaldilar.

68- Sanki orada hig oturmami§lardi. Biliniz ki, Semud kavmi


gergekten Rablerini inkar ettiler. Vine bilesiniz ki, Semud kavmi (Allah'm
rahmetinden) uzak kilmdi.

"Ey Kavmim! Rabbinizden bagi§ dileyin." Nefsin sifatlanyla


perdelenme ve sirk aracihgiyla nefsin hevasimn yanmda durma
gunahindan bagislanma dileyin. "Sonra da O'na tevbe edin." Tevhide
yonelerek, varliktan armmak ve aydmlanmak suretiyle onun yolunda
suluk ederek ona tevbe edin. O zaman ruh semasmdan "uzerinize bol
bol yagmur gondersin." Hakikat ilimleri ve yakin marifetleri suyundan
gondersin ve istidat kuvvetinize kemal kuvvetini "katsm." "Gunah
i§leyerek..." nefislerinizin sifatlanni zahir ederek, sufli cihete
yonelerek,
diinya sevgisine ve tabiatm pesine takilarak O'ndan yuz gevirmeyin.
"Dediler ki: Ey Hud! Sen bize apagik bir mucize getirmedin." Qunkii
anlayislan yetersiz ve basiretleri korelmisti. Delilleri kavrayacak
durumda degillerdi. Tabii ortuler uzerlerini kapatmisti. idrak
edemedikleri igin de inkar etmeleri kagimlmazdi.

"Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandim.


Cunku yuruyen higbir varlik yoktur ki, O, onun pergeminden tutmu§
olmasin." Burada Allah'a tevekkul etmenin gerekliligine ve tevekkulun
saglam, asilmaz bir kale gibi koruyucu ozellikte olduguna iliskin bir
agiklama yapiyor. Birincisi, Allah'm Rabhgi her varhgi kapsiyor. Rabhk
edip terbiye eden, terbiye ettigi varhgm isini de idare eder, korur. Artik
o
varhgm baskasma vekaletine ve korumasma ihtiyaci olmaz. Sonra her
nefis sahibi varlik, O'nun karsi konulmaz gucunun ve saltanatmm
egemenligi altmdadir, O'nun tasarruf elinin tutsagidir, mulkunun ve
kudretinin esiridir. Kendi basma bagimsiz fiilden ve kudretten acizdir.
Baskasmm uzerinde tesirde bulunamaz. Kendi nefsinden kaynaklanan
532. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

bir bagimsiz bir hareketi soz konusu degildir. Tipki bir 6lu gibi.
Dolayisiyla ondan sakinmanm ve korunmanm geregi olmaz. Ardmdan
su agiklamayi getiriyor: "§uphesiz Rabbim dosdogru yoldadir." Kesret
aleminde adalet yolu uzerindedir. Adalet O'nun vahdetinin golgesidir. Bir
ayak surgmesi ya da kuguk bile olsa isledigi bir gunah ve curum
nedeniyle hakketmedigi surece kimseyi kimseye musallat etmez. Bu da
sehitlik gibi nefsin tezkiye edilmesini ve derecenin yukselmesine saglar.
Butun bu agiklamalann kapsaminda, hem kavminin hem de kavminin
kulluk sundugu duzmece tannlarin yarar ve zarar verme gucune sahip
olmadiklanni vurguluyor.

"Ey Kavmim! i§te size...Allah'm devesi..." Devenin teviline daha


once yer vermistik. Yukanda sozu edilen tevil gergevesinde Salih
Nebiynin ve onunla beraber olanlann kurtarilmasina gelince, bu olay
"Halbuki onu ne oldurduler, ne de astilar; fakat oldurdukleri onlara Isa
gibi gosterildi....Ve kesin olarak onu oldurmediler. Bilakis, Allah onu
kendi nezdine kaldirmi§tir." (Nisa, 157-158) ayetlerinde i§aret edilen
isa'nm (a.s) garmiha gerilmekten kurtarilmasina ve "Nihayet Allah,
onlann kurduklan tuzaklarm kotuluklerinden bu zati korudu." (Mumin,
45) ayetinde isaret edildigi gibi Firavun ailesine mensup mumin kulun
kurtarilmasina benzer.

69- And olsun ki resullerimiz (melekler) Ibrahim'e mujde getirdiler


ve: «Selam (sana) » dediler. O da: «(Size de) selam» dedi ve hemen
kizartilmi§ bir buzagi getirdi.

70- Ellerini yemege uzatmadiklarmi gorunce, onlan yadirgadi ve


onlardan dolayi igine bir korku du§tu. Dediler ki: Korkma! (biz
melekleriz). Lut kavmine gonderildik.

71- O esnada hanimi ayakta idi ve (bu sozleri duyunca) guldu. Ona
da Ishak'i, Ishak'm ardmdan da Ya'kub'u mujdeledik.

72- (Ibrahim'in kansi:) Olacak §ey degil! Ben bir kocakari, bu kocam
da bir ihtiyar iken gocuk mu doguracagim? Bu gergekten §a§ilacak bir
§ey! dedi.

73- (Melekler) dediler ki: Allah' in emrine §a§iyor musun? Ey ev


halki! Allah'm rahmeti ve bereketleri sizin uzerinizdedir. §uphesiz ki O,
ovulmeye layiktir, iyiligi boldur.

HUDSURESi.533

74- Ibrahim'den korku gidip kendisine mujde gelince, Lut kavmi


hakkmda (adeta) bizimle mucadeleye basladi.

75- Ibrahim, cidden yumu§ak huylu, bagri yanik, kendisini Allah' a


vermis bin idi.

76- (Melekler dediler ki): Ey Ibrahim! Bundan vazgeg. Qunku


Rabbinin (azap) emri gelmi§tir. Ve onlara, geri gevrilmez bir azap
mutlaka gelecektir!
77- Resullerimiz Lut'a gelince, (Lut) onlann yuzunden uzuldu ve
onlardan dolayi igi daraldi da «Bu, getin bir gundur» dedi.

78- Lut'un kavmi, kosarak onun yanma geldiler. Daha once de o


kotu i§leri yapmaktaydilar. (Lut): «Ey kavmim! Iste sunlar kizlanmdir
(onlarla evlenin); sizin igin onlar daha temizdir. Allah'tan korkun ve
misafirlerimin onunde beni rezil etmeyin! Iginizde akli basmda bir adam
yok mu!» dedi.

79- Dediler ki: Senin kizlarmda bizim bir hakkimiz olmadigmi


biliyorsun. Ve sen bizim ne istedigimizi elbette bilirsin.

80- (Lut:) Ke§ke benim size kar§i (koyacak) bir gucum olsaydi veya
guglu bir kaleye sigmabilseydim! dedi.

81- (Melekler) dediler ki: Ey Lut! Biz Rabbinin resulleriyiz. Onlar


sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kismmda ailenle (yola gikip)
yuru. Karmdan ba§ka sizden higbiri geride kalmasm. Qunku onlara
gelecek olan (azap) §uphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vaat
olunan (helak) zamani, sabah vaktidir. Sabah yakm degil mi?

82- Emrimiz gelince, oranin altini ustune getirdik ve uzerlerine


(balgiktan) pi§irilip istif edilmis ta§lar yagdirdik.

83- (O ta§lar.) Rabbin katmda i§aretlenerek (yagdinlmi§tir). Onlar


zalimlerden uzak degildir.

"And olsun ki resullerimiz Ibrahim'e mujde getirdiler..." ... §6yle ki:


ustiin yaratih§h, §erefli insani nefisler mucerret yuce mebdelerle ve
feleki kutsal ruhlarla, yani akli kar§i konulmaz guce sahip nurlarla ve
semavi tedbir edici nefislerle baglanti halindedirler. Ceberut ehlinde
mele-i a'la (yuceler alemi) ile ig igedirler. Melekut gergevesiyle kan§mi§
vaziyettedirler. Dolayisiyla, her nefsin fitrati uyannca, ceberut
aleminden bir mebdei, melekut aleminden terbiye edici bir mudebbiri

534. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

vardir. ilkinden ilim ve nur feyzini ahr, ikincisinden ise kuvvet ve amel
destegini gorur. Nitekim, bir ayette buna soyle isaret edilmistir: "Herkes,
yanmda birsurucu ve birde §ahitle gelir." (Kaf, 21)

Nefis, eger annip tecerrut ederse lahut tarafmda sigmacagi bir asli
karargahi vardir. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "§ehitlerin
ruhlan, arsm altina asih nurdan kandillere siginirlar." Nefis, tabii
lezzetlere meyletmek suretiyle sufli cihete kendini kaptinnca, tabii
lezzetlerin ortuleri nedeniyle lahut cihetinden perdelenir, oradan aid ig i
ceberruti nurlar ve melekuti kuvvetler seklindeki yardimlar kesilir. Bunun
neticesinde soz konusu panldayislara karsi perdelendigi igin idrakleri
zayiflar. Minnet ve gucii de azalir, soz konusu kuvvetten destek
gelmedigi igin. Buna karsilik nefis, bedensel heyetlerden annmak,
maddi elbiselerden siyrilmak, mebdelerin mebdei, nurlann nuru olan
yuce Allah'a zuht ve ibadetle yaklasmak, temizlenme ve annma yoluyla
bu mebdelere yonelmek, amelini samimi bir niyetle, gizli bir ihlasla
yerine getirmek suretiyle ulvi cihete yoneldiginde Allah ona yardim eder.
Qunkii yuce Allah'm huzurunda olanlann aleminden nur ve kuvvet
destegi almasi igin gerekli uyuma sahiptir. Bunun neticesinde
hemcinslerinden baska kimsenin bilmedigi seyleri ogrenir. Turunun
gocuklarmdan hig kimsenin gug yetiremedigi seylere gug yetirir. Bazi
vakitleri olur ki, o sirada yuceler aleminin sakinlerinin arasma kansir,
yani bedeninden siynhr. Bazi vakitler olur ki, bedenini tedbir etme
yukumlulugunu eda etmesinin vakti geldigi igin, o alemden uzaklasir.

Yuceler alemi sakinleriyle butunlestigi, onlann arasma kanstigi


vakitlerde onlardan gaybi ogrenir; ya vahiy ve ilham suretinde, vicdana
telkin etme, o alemin igine naksedilen gaybi surete muttali kilma
seklinde bildirme seklinde olur, ya da fisildama, gizlice duyurma yahut
da mutalaa edecegi bir sahifeye yazih olarak kendisine bildirilir. Burada
belirleyici olan ortak his, levhinin kabul orani, bazi maddi hislere sahip
olup onceki bazi hallere sahip olmamasi ve de anzi ittifaklar,
butunlesmelerdir.

Bazen nefse melekuti alemden suretler gorunur ki, bu suretler


guzellik ve letafette onunla uyumlu olurlar. Dolayisiyla hemen bunlara
gore sekillenir. Ya tahayyul gucuyle ve ortak hissinde zuhur etmesiyle,
ki bu da temas ve istikrarm saglamhgina baghdir. Ozellikle hayal gucu

HUDSURESi.535

bu surete oykunerek ona benzemeye gahsir. Yahut en yakm sema olan


kull muhayyilesinde temessul eder ve bir yansima olarak muhayyilesine
intiba eder. Tipki karsihkh aynalar arasmda goruntu yansimalarimn
olmasi gibi. Boylece nefse uykuda gorulen sadik ruyalardan higbirfarki
olmaksizm sifahen ona gayb suretinde hitap eder. Qunku, sadik riiya ile
vahiy ayni vadidendirler. Aralanndaki terk fark, birinin uykuda birinin de
uyanikken gergeklesmesidir. Qunku vahiy alan kimse duyulanndan ve
idraklerinden 6te olan gaybe gug yetirir, duyu ve idraklerini fiillerinden
azleder, onlan kullanimdan gikanp nefsinin gucu ve melekuti alemle
butunlesme melekesinin kudreti sayesinde mucerret ulvi alemle
butunlesir.

Sadik ruya goren kimse agismdan bu durum tabiatmm hukmu


olarak soz konusu olur. Boyle bir ruyanm tabire ihtiyaci yoktur. Ornegin,
Kur'an-i Kerim'de Resulullah'in (s.a.v) bu turden ruyasma soyle isaret
edilmistir: "And olsun ki Allah, resulunun ruyasmi dogru gikardi. Allah
dilerse siz guven iginde ba§larmizi tira§ etmi§ olarak, korkmadan
Mescid-i Haram'a gireceksiniz." (Fetih, 27) Bu yuzden sadik ruya
nubuvvetin altmis dort cuzunden biri kabul edilmistir. Hz. Resulullah
(s.a.v) baslangigta alti ay boyunca sadik ruyalar seklinde vahiy ahyordu.
Sonra bu durum muhkemlesti ve uyanik iken vahiy almaya basladi.

Bazen mutehayyile her iki halde de, yani hem uyku halinde hem de
uyanikhk halinde gorulen veya bildirilen seylerin aynlmaz sonuglanna
intikal edebilir. O zaman tabire ve tevile ihtiyag duyulur. Melekuti alemle
iletisim kurma melekesine iyice ahsmis, ahstirma yapmis bu nefisten
bazen harikulade haller, keramet turleri ve mucizeler yansir. Bunun
nedeni kudret aleminden kendisine yardimlann ulasmasidir. Ki kati ve
bos kalplere sahip olup ahskanhklarla, adetlerle perdelenmis kimseler,
vehme bulanmis eksik akillarla ortulmus, smira ulasma ve Hakk'i idrak
etme hususunda yetersiz olanlar bunlan inkar ederler. Bu nefis, soz
konusu melekuti yardimlan kabul eder, gunku kalbi hidayet nuruyla
aydinlanmis, sapikhk ve azgmhktan korunmus basiret ve yakini inanca
sahip kihnmistir. Ya da fitrati karanhk perdelerden ve gafletten yana
selamettedir. Cehalet ve ortulmuslukten kurtulmustur. Hem taklidi olarak
hem de iman olarak. Bunun nedeni de kalbinin irade ile yumusamis
olmasi, parlatilmayi kabul etme gucune sahip olasidir. Bu da ya nefsini
melekuti alemle desteklemesi ve gug kaynagi ile pekistirmesi seklinde
536. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

olur. Nitekim, AN (a.s) Hayber Kalesinin kapisini yerinden sokmesi ile


ilgili olarak soyle demistir: "Allah'a yemin ederim, Hayber Kalesinin
kapisini bedenimin gucuyle yerinden sokmedim. Bilakis, melekuti bir
kuvvetle ve rabbinin nuruyla aydmlanmis bir nefisle yerinden soktum."

Yahut bunun soz konusu melekuti nefislerden ve butunlestigi,


iletisim halinde oldugu ceberruti kaynaklardan sudur etmesi seklinde
olur. Yani Allah'm izni, emri, takdir etmesi, hukmu ve boyun egdirmesi
ile melekuti alemin kendisine itaat edip gagnsma icabet etmesi seklinde
gergeklesir.

Kuskusuz ayet, meleklerin su ug halde Halilullah ibrahim'e (a.s)


temessul edip gorunduklerine, beseri bedene burunduklerine delalet
etmektedir: Gaybi bir olayi ona haber vermeleri, ki gocugun varhgmi
mujdelemeleridir. Lut kavminin helak edilmesi. Kendilerinin de onu
kurtaracaklarmi, harikulade bir tarzda onu destekleyeceklerini
soylemeleri. Kocakarmin piri fani bir adamdan hamile kahp dogurmasi.
Lut'un duasi sonucu Lut kavmini helak etme ve yurtlarmi yerle bir etme
hususunda tesirlerinin oldugunu belirtmeleri. Olaylann gergek mahiyetini
Allah herkesten daha iyi bilir.

84- Medyen'e de kardesleri Suayb'i (gonderdik). Dedi ki: Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin igin O'ndan ba§ka Hah yoktur. Olguyu
ve tartiy i eksik yapmayin. Zira ben sizi hayir (ve bolluk) iginde
goruyorum. Ve ben, gergekten sizin igin ku§atici bir gunun azabmdan
korkuyorum.

85- Ve ey kavmim! Olguyu ve tartiyi adaletle yapin; insanlara


esyalarmi eksik vermeyin; yeryuzunde bozguncular olarak dola§mayin.

86- Eger mumin iseniz Allah'm (helalinden) biraktigi (kar) sizin igin
daha hayirlidir. Ben uzerinize bir bekgi degilim.

87- Dediler ki: Ey §uayb! Babalanmizin taptiklanni (putlan), yahut


mallanmiz hususunda diledigimizi yapmayi terk etmemizi sana salatm
mi emrediyor? Oysa sen yumu§ak huylu ve gok akillisin!

88- Dedi ki: Ey kavmim! Eger benim, Rabbim tarafmdan (verilmis)


apagik bir delilim varsa ve O bana tarafmdan guzel bir nzik vermisse
buna ne dersiniz? Size yasak ettigim §eylerin aksini yaparak size aykiri
davranmak istemiyorum. Ben sadece gucumun yettigi kadar islah etmek
istiyorum. Fakat, ba§armam ancak Allah'm yardimi iledir. Yalniz O'na
dayandim ve yalniz O'na donecegim.

HUDSURESi.537

89- Ey kavmim! Sakm bana kar§i du§manliginiz, Nuh kavminin


veya Hud kavminin, yahut Salih kavminin baslarina gelenler gibi size de
bir musibet getirmesin! Lut kavmi de sizden uzak degildir.

90- Rabbinizden bagislanma dileyin; sonra O'na tevbe edin.


Muhakkak ki Rabbim gok merhametlidir, (muminleri) gok sever.
91- Dediler ki: Ey Suayb! Soylediklerinin gogunu anlamiyoruz ve
igimizde seni cidden zayif (aciz) goruyoruz! Eger kabilen olmasa, seni
mutlaka ta§layarak oldururuz. Sen bizden ustun degilsin.

92- (Suayb:) «Ey kavmim dedi, size gore benim kabilem Allah'tan
daha mi guglu ve degerli ki, onu (Allah'm emirlerini) arkaniza atip
unuttunuz. Suphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarmizi gepegevre
ku§aticidir.

93- Ey kavmim! Elinizden geleni yapm! Ben de yapacagim!


Kendisini rezil edecek azabm gelecegi §ahsin ve yalancmin kirn
oldugunu yakinda ogreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber
beklemekteyim.»

94- Emrimiz gelince, Suayb' i ve onunla beraber iman edenleri


tarafimizdan bir rahmetle kurtardik; zulmedenleri ise korkung bir gurultu
yakaladi da yurtlarmda diz ustu gokekaldilar.

95- Sanki orada hig barmmami§lardi. Biliniz ki, Semud kavmi


(Allah'm rahmetinden) uzak oldugu gibi Medyen kavmi de uzak oldu.

"Zira ben sizi hayir iginde goruyorum." Hz. §uayb (a.s), onlann §irk
ile sapmalanni, taguta baglanip Hak'tan perdeleni§lerini, turlu
rezilliklerle dunya nimeti kirintilanni elde etmek igin olumcul bir yan§a
girdiklerini, mal biriktirmek igin en girkin karakterlerle ihtirasla
gali§tiklanni gordugu igin onlan bundan men etti ve "Ben sizi hayir
iginde goruyorum." dedi: istidadmizda hayir goruyorum, bu da kemale
ermenize ve hidayeti kabul etmenize imkan vermektedir. "Ve ben,
gergekten sizin igin...korkuyorum." Hak'tan perdelendiginiz, Hak'tan
ba§kasmm yanmda dump otesine gegmediginiz, butun du§uncenizi
gegimlik temin etmek ugrunda harcadigmiz, ahiretten yuz gevirdiginiz,
fesattan sakmma, fani §eylerden uzak durma ve kalici salih ameller
islemeye yeltenme yonunde eksik himmete sahip oldugunuz, ulvi
cihetten uzaklasip sufli cihetin cazibesine kapildiginiz, insani kemalati
bir kenara birakarak hayvanlara ozgii karakterleri esas alan davranislar

538. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

sergilediginiz igin gunahlarinizm sizi gepegevre kusatmasmdan


korkuyorum. O halde tevhide ve adalete sanhn, butun rezilliklerin ve
turn felaketlerin, gailelerin anasi olan sirkten ve zulumden uzaklasm.
ifsatta ileri gidenler olarak yeryuzunde "dola§mayin..." bozgunculukta
ileri gitmeyin, ifsatgihgi sonuna kadar surdurmeyin. Qunku zulum,
ifsadm son noktasidir. Nitekim, adalet de salahin son noktasi ve her
turlu faziletin ana kaynagidir.

"Eger mumin iseniz Allah'm biraktigi sizin igin daha hayirlidir." Eger
yapip edilenlerden geride mutlaka bir sey kaldigma iliskin gergegi tasdik
ediyorsaniz, bilmelisiniz ki, Allah katmda kahcilasan kemalat, uhrevi
mutluluk, akli bezenmeler, ilmi ve ameli kazanimlar sizin igin bu fani
kazanimlardan daha hayirlidir. Ki siz bu fani kazanimlardan dolayi
mutsuz oluyorsunuz, onlan elde etmek, kazanmak igin kendinizi
yoruyor, mesakkate sokuyorsunuz. Sonra da oldugunuz zaman onlan
geride birakiyorsunuz, sizin yanmizda onlardan geriye bir sey kalmiyor,
sadece vebal ve yorgunluk... iginizde koklesen heyetlerden dolayi da
yakanizi birakmayan birazap...

§uayb (a.s) kavminin inkarmi, gunahta asm gitmelerini, ibadeti,


zuhdu, tevhidi ve armmasiyla "salatm mi emrediyor?..." diyerek alay
etmelerini gorunce "Ey Kavmim!...buna ne dersiniz?" dedi. Yani bana
haber verin " Eger benim..." tevhide iliskin yakmi bir kamtim varsa ve
bu kanit "Rabbim tarafindan..." bana verilmisse, "Ve O bana tarafindan
guzel bir nzik vermi§se." ilmi ve ameli hikmet, kemal ve tevhidde
istikamet uzere tekamul etme nimetini bahsetmisse, sirkten ve
zulumden nehyetmekten, armma ve guzel ahlakla bezenme suretiyle
islah hareketinden vazgegmek bana yakisir mi? "Ne dersiniz?"
sorusunun cevabi hazfedilmis, gunku benzeri ifadelerde buna delalet
eden agiklamalar vardir. Nuh kissasmda ve Salih kissasmda (selam
uzerlerine olsun) oldugu gibi. Bu kissanm akisi iginde sirf buraya ozgii
olan ek agiklama sudur: "...Size aykiri davranmak istemiyorum." sizi
nehyettigim zulmu kendim isleyerek fani dunyevi bir menfaat pesinde
degilim. "Ben sadece..." kendi nefsimi ve sizin nefsinizi tezkiye ederek,
gucum yettigi surece hikmeti kabul etmeye hazirlayarak islah etmek
"istiyorum..." Islah etmeyi basarmam da ancak Allah sayesinde
mumkundiir. O'na tevekkul ettim ve O'na dondiim. "Dediler ki: Ey
Suayb!...anlamiyoruz. "anlamamalarimn sebebi, kazandiklan gunahlann

HUDSURESi.539

neticesinde kalplerinin uzerinde birikmi§ tortulardi. Yine Allah'tan


korktuklan igin degil, akrabalanndan korktuklan igin §uayb'i ta§layarak
kovmaktan vazgegmelerinin sebebi, halk aracihgiyla Hak'dan
perdelenmi§ olmalandir, ki bu da anlayamamalarimn bir sonucudur.
"Onlarm iglerinde size kar§i duyduklan korku, Allah' a olan korkularmdan
daha §iddetlidir. Boyledir, gunku onlar anlamayan bir topluluktur."
(Ha§r, 13) ayetinde i§aret edildigi gibi.

96-97- And olsun ki Musa'yi da mucizelerimizle ve apagik bir delille


Firavun'a ve onun ileri gelenlerine gonderdik. Fakat onlar Firavun'un
emrine uydular. Oysa Firavun'un emri dogru degildi.

98- Firavun, kiyamet gununde kavminin onune dusecek ve onlari


(gekip) ate§e goturecektir. Varacaklan yer ne kotu yerdir!

99- Onlar burada da, kiyamet gununde de lanete ugratildilar.


(Onlara) verilen bu armagan ne kotu armagandir!

100- (Ey Muhammed!) i§te bu, (halki helak olmu§) memleketlerin


haberlerindendir. Biz onu sana anlatiyoruz; onlardan (bugune kadar
izleri) kalan da vardir, bigilmi§ ekin (gibi yok olan) da vardir.

101- Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler.


Rabbinin (azap) emri geldiginde, Allah' i birakip da taptiklari tanrilari,
onlara higbir §ey saglamadi, ziyanlarmi artirmaktan ba§ka bir §eye
yaramadi.

102- Rabbin, haksizlik eden memleketleri (onlarm halkmi)


yakaladigmda, onun yakalayi§i i§te boyle (§iddetlidir). §uphesiz, O'nun
yakalamasi pek elem vericidir, pek getindir!

103- l§te bunda, ahiret azabindan korkanlar igin elbette bir ibret
vardir. 0 gun, butun insanlarm bir araya toplandigi bir gundur ve o gun
(butun mahlukatin) hazir bulundugu bir gundur.

104- Biz onu (kiyamet gununu) sadece sayili bir muddete kadar
bekletiriz.

105- 0 geldigi gun Allah' in izni olmadan hig kimse konu§amaz.


Onlardan kimi bedbahttir, kimi mutlu.

106- Bedbaht olanlar ate§tedirler, orada onlarm (oyle feci) nefes


alip vermeleri vardir ki.

540. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

107- Rabbinin diledigi harig, (onlar) gdkler (semavat) ve yer (arz)


durdukga o ateste ebedf kalacaklardir. Qunku Rabbin, istedigini
hakkiyla yapandir.

108- Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin


diledigi harig, gdkler (semavat) ve yer (arz) durdukga onlar da orada
ebedf kalacaklardir. Bu (nimetler) bitmez, tukenmez bir lutuftur.

109- O halde onlarm tapmakta olduklan §eylerden (bu §eylerin


onlari azaba goturdugunden) suphen olmasm. Qunku onlar ancak daha
once babalarmin taptigi gibi tapiyorlar. Biz onlarm (azaptan) nasiplerini
mutlaka eksiksiz olarak verecegiz.

110- And olsun, biz Musa'ya Kitab'i verdik; fakat onda ihtilaf edildi.
Eger Rabbinden bir soz gegmemis olsaydi, elbette onlarm arasmda
hukum verilmi§ti (ve i§leri de bitirilmi§ti). §uphesiz ki onlar
(Mekkeliler)
de Kur'an hakkmda derin bir §i)phe igindedirler.

111- §uphesiz Rabbin, onlarm her birinin amellerinin kar§iligmi


onlara tarn olarak verecektir. Qunku Rabbin, onlarm yapmakta
olduklarindan haberdardir.

"Onlardan kimi bedbahttir, kimi mutlu." Ayette bedbaht "sakiy" ve


mutlu "said" anlamina gelen kelimeler mutlak bir sekilde ve buyukluge,
oneme isaret edecek tarzda nekre/belirsiz olarak kullanilmislardir.
Dolayisiyla, bu iki kelime ezeli ve ebedi bedbaht ve mutlu kimselere
delalet eder.

insanlan tafsili taksimle vasfedince , bedbahtin ateste, mutlunun da


cennette ebedi kahsina "Rabbinin diledigi harig..." ifadesiyle bir istisna
getiriliyor. Qunku bu baglamda sozii edilen cehennem ve cennetten
maksat, nefsin murattan mahrumiyet atesiyle, heyet ve sonuglann
elemiyle azap gormesi ve nefsin muratlann, lezzetlerin elde edilis
cennetiyle sevap gormesidir ki, bu da iki halde de ebedi olmama sartma
baghdir. Yani bedbaht olan kimse, iginde bulundugu azaptan gikarak
ondan daha siddetli olanma, ofke, kovulma, zelil kihnma ve asagilanma
seklinde sifat ve fiil perdeleri iginde kalp atesine, lanet ve kahir
perdeleriyle ruh atesine goturulur. Mutlu olan da iginde bulundugu
cennetten daha lezzetli, daha guzel olan sifat tecellileri makammdaki
kalp cennetine hosnutluk, lutuf, ikram ve saygi ile, suhud makammda
kavusma ile ruh cennetlerine, celal parildayislannin zuhuruna, higbir

HUDSURESi.541
gozun gormedigi, higbir kulagm duymadigi, higbir beser kalbinin
dusunmedigi nimetleri banndiran cennetlere goturulur. Cunku bedbaht
mutlunun karsitidir ve mutlunun cennetten gikanhp cehenneme
goturulmesi imkansizdir.

"Bu bitmez, tukenmez bir lutuftur." ttades\ de buna delalet eder. Yani
kesintiye ugramasi soz konusu degildir. Ayni durum karsit sahne igin de
gegerlidir. Kaldi ki "gunku Rabbin, istedigini hakkiyla yapandir." ifadesi
de bu anlami gagnstirmaktadir. Cunku sert bir tehdit igermektedir.
Edebiyatta boyle bir uslup yaygindir ve batini anlamlann hakikatini
tespit etmek igin zahiri kaliplan goz onunde bulundurmamn bir ornegidir.

Hakiki anlam baglaminda verilecek hukum sudur: Bedbaht kimse,


atesin sozu edilen mertebesinde olduguna gore, oradan gikanlmaz,
aksine bulundugu tabakadan ba§ka bir tabakaya, bulundugu derekeden
ba§ka bir derekeye nakledilir. Bu da cehennemde ebedi kalma
hukmundedir. O halde ayette yer alan istisna ile ba§ka bir §ey
kastedilmi§tir. §6yle ki: Bedbaht kimse, ahadiyet agismdan rabbi ile
beraberdir, rabbi dosdogru yol uzere olarak onun pergeminden
tutmustur. Nefsinin hevasmdan ibaret ters ruzgarlar eserek onu
cehenneme surukler. Kisi orada nefsin hevasmm yanmda yakmlik
aynmdadir. Kendisine uygun seylerden lezzet alir. Bunlar nimet aynma
donusurler. Boylece onun hakkmda ates-cehennem olarak isimlendirilen
sey zail olur. Mutlulann nimetlerinden uzak olsa da bulundugu yer lezzet
aldigi bir tiir cennete donusur. Nitekim, bir hadiste soyle buyrulmustur:
"Cehennemin dibinde su teresi yetisir." Yine bir hadiste soyle
buyrulmustur: "Bir sure sonra cehennemin kapisi galmir, ama iginde
kimse olmaz." Mutlu igin de oyle. Cennetlerde ve cennetlerinde
dereceleri arasmda intikal etmesi ve ayette isaret edilen gikis ile ilgili
istisna ile bundan baska bir anlam kastedilmistir. Mutlu insan, zat
ahadiyetinde fena bulmus, ask kivilcimiyla cemal panltilan iginde
yanmistir. Artik sahit de meshud da Hak'tir. Musahede makammda
ruhun varhgiyla bulunmaz. Bilakis, tek zati suhudla bulunur. Orada da
Allah'tan baskasi igin ayn, eser diye bir sey kalmaz. Bu higbir gozun
gormedigi, higbir kulagm duymadigi ve higbir beser kalbinin tasavvur
etmedigi birdurumdur.

542. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Eger ayette gegen "bedbaht ve mutlu" ifadelerinin nekre olarak


kullamlmis olmasi, buyukluk, onem amacma yonelik olmayip tike isaret
etmek iginse, bu takdirde bedbaht olanm nefsini karanhk heyetlerden
anndirarak, gunahlarm kalintilanndan temizleyerek makammdan
yukselerek cennete girmesi anlaminda atesten gikmasi seklinde tevil
edilebilir. Bu anlamda kastedilen kisi, ebedi bedbaht degildir.

112- O halde, seninle beraber tevbe edenlerle birlikte


emrolundugun gibi dosdogru ol! Asm da gitmeyin. Qunku O, sizin
yaptiklarmizi gok iyi gorendir.

113- Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ates dokunur


(cehennemde yanarsmiz). Sizin Allah'tan ba§ka dostlariniz yoktur.
Sonra (O'ndan da) yardim gbremezsiniz!

"Emrolundugun gibi dosdogru ol!" Allah'm haklarmi Allah He eda


etme hususunda dosdogru ol. Qunku Resulullah (s.a.v), zati vahdet
suhudu He beraber halka dondukten sonra sifat tecellileri hukumlerini
zaptetmek suretiyle Allah'm haklarmi korumak, emrine saygi gostermek,
kullanni dogrultmakla gorevlendirilmisti. Oyle ki sadece O'nunla hareket
ediyor, O'nunla duruyor, O'nunla konusuyor ve O'nunla dusunuyordu.
Sifatlarmin veya zatmm kalintilanndan kaynaklanan bir telvin soz
konusu degildi. O'nun dismda baska bir dusunce zihninden gegmiyordu.
O'na yonelik tazimin sartlanndan herhangi birini ihlal etmesi soz konusu
degildi. Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "§ukreden bir kul
olmayayim mi?" Qunku gece namazmi kilarken uzun sure kiyamda
kaldigi igin ayaklan sismisti. Ona: Rabbin "Boylece Allah, senin gegmis
ve gelecek gunahmi bagi§lar." (Fetih, 2) buyurmak suretiyle "senin
gegmis ve gelecek gunahlarmi bagisladigmi mujdelememis midir?"
denildiginde yukandaki cevabi vermisti. Dolayisiyla Resulullah (s.a.v)'m,
munkeri nehyetmedigi, marufu emretmedigi, uyan ve davet gorevini ifa
etmedigi bir tek dakika gegirmemistir. Bu da son derece zor bir gorevdir.
Nitekim "Hud suresi saclanmi agartti." buyurmustur. Ariflerden biri
Resulullah'i (s.a.v) ruyasmda gorur ve "Ya Resulallah! Nebilerin
kissalarmdan, onlann ummetlerinden yalanlayanlann uzerine inen
azaptan ve ummetlerinden gordukleri eziyetlerden dolayi mi 'Hud suresi
saglanmi agartti.' buyurdunuz?" diye sorar. Buyurur ki: "Hayir, 'Seninle
beraber tevbe edenlerle birlikte emrolundugun gibi dosdogru ol'

HUD SURESi . 543

ayetinden dolayi bunu soyledim." Yani benliginden, varligimn


gunahmdan "seninle beraber" tevbe eden muvahhidler, vahdet aynmda
kesret musahedesine, fena sonrasi beka makamma ulasanlarla birlikte
dosdogru ol.

"A§in gitmeyin..." benlik perdesiyle ortunmek, mutlak ilahi kemalati


kendinize ait gormek kaydiyla somut benliginize nispet etmek
dolayisiyla mutlaktan kayitlanmaya dogru perdelenmeyi gerektiren bir
tavir igine girmek suretiyle asm gitmeyin. Qunku ilahi huviyet "§u"
isaretiyle ve benlikle kayitlanamaz. "Qunku O, sizin yaptiklarmizi gok iyi
gormektedir." O'nunla mi amel ediyorsunuz, yoksa nefsinizle mi amel
ediyorsunuz, bilmektedir. "Zulmedenlere meyletmeyin..." gizli varlik
kahntisindan kaynaklanan gizli hevayla sirk kosanlara meyletmeyin
veya gizlice Allah'tan baskasi igin varlik ispat etme egilimi iginde
olmaym. Qunku bu "Gozu kaymadi ve siniri a§madi." (Necm, 17)
ayetinde isaret edildigi uzere azmayi, a§in gitmeyi beraberinde getiren
kaymadir. "Sonra size dokunur..." gazap ve perdelenmeden
kaynaklanan yoksunluk ate§i ve sevgilinin kiskangligmin ate§i gibi
aynhk azabi size dokunur. Nitekim, yiice Allah, Habibine (s.a.v) soyle
demistir: "Gunahkarlan, benim gok bagislayici olmamla mujdele,
siddiklari da benim gok kiskang olmamla korkut." Bu anlama isaret
etmek igindir ki Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "ihlas sahipleri
buyuk bir tehlike uzerindedirler." Qunku onlann hallerinin gunahlannin
incelikleri akilla idrak edilemeyecek kadar ince ve cezalan da vehimle
tasavvur edilemeyecek kadar korkungtur. "Sizin igin...yoktur." Bu
takdirde "Allah'dan baska dostlarmiz" olmaz. Onun azabma karsi size
yardim edecek, islerinizi idare edecek ve sizi yonlendirecek yardimcilan
bulamazsimz. "Sonra yardim goremezsiniz." Onun siddetli azabma
karsi kimseden yardim goremezsiniz. Bu, yuce Allah'm dostlanna
yonelttigi bir tehdittir, dusmanlarmin durumunu da vann siz dusunun!

114- Gunduzun iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kil.


Qunku iyilikler, kotulukleri (gunahlan) giderir. Bu, ogut almak isteyenlere
bir hatirlatmadir.

115- (Ey Muhammed!) Sabirli ol, gunku Allah guzel is yapanlarm


mukafatmi zayi etmez.

544. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

116- Sizden onceki asirlarda yeryuzunde (insanlari) bozgunculuktan


alikoyacak faziletli kimseler bulunsaydi ya! Fakat onlardan, kurtulu§a
erdirdigimiz az bir kismi mustesnadir (bunlar gorevlerini yaptilar).
Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahm pe§ine du§tuler. Zaten
giinahkar idiler.

117- Halki iyi oldugu halde Rabbin, haksizlikla memleketleri helak


etmez.

"Gunduzun iki ucunda...namaz kil." insamnsa hip oldugu bes duyu


ugrastmci ozellige sahiptir. Kalbi, uzerine varit olan cismani heyetlerle
ugrastmr, onu rahmani huzurdan gekip ahr, nurdan ve huzurdan
perdeler, kutsi taraftan gekip alir, pislik madenine yoneltip unsiyetini
yalnizlikla, berrakhgini bulaniklikla degistirirler. Bu yuzden bes vakit
namaz farz kilmmistir ki kul, huzur igin uygun vakit bulsun ve bu esnada
duyulann kapilan kapansm. Ta ki kalbe, onu mesgul edecek bir sey
varit olmasin. Kalbin kapisi, yonelme ve niyet araciligiyla ve de
kendisine yetisen nur destegi sayesinde yiice Allah'a dogru agilsin.
Himmeti daginikliktan kurtulup toplansin, Rabbiyle kurdugu unsiyet
sayesinde yalnizligi son bulsun; yonelis birligi ve cem hali gergeklessin.
Bu anlamda bes vakit namaz, kalbin Allah'a dogru agilan kapilandir.
Gurura dogru agilan, karanhgm girmesine neden olup kalbin gurur evi
haline gelmesini saglayan diger bes kapisma karsihk, bu bes kapidan
uzerine nur yansir. Yansiyan bu nur karanligmin izlerini siler,
bulanikligmin tozunu silkeler. "iyilikler kotulukleri giderirler." sozunun
anlami budur.

Hadiste "iki namaz, kisi buyuk gunahlardan sakmdigi surece,


aralannda islenen gunahlara kefaret olurlar." buyrulmustur. Gunduzun
iki ucunda namaz kihnmasi emredilmistir ki, hiikmu cemiyet bekasiyla
turn gunu kaplasm ve nurani heyetgunun basmda sair vakitleri burusun.
Belki huzurun devammdan dolayi surekli namazda "daim salatta"
olanlardan, namazlanni daimi olarak eda edenlerden olurlar. Bu nurun
bekasi, gunun sonunda sair vakitlerde islenen aynhklari, bulanmalan
siler, izale eder.

Beslenme isinin idaresi ellerinde olan tabiat kuvvetlerinin egemenligi


gece vaktinde devreye girer. Bu kuvvetler nefsi, bedeni ruhani
aleminden ahp uykuyla idare etmeye dogru cezp ederler. Kendine has

HUD SURESi . 545

islevini gormesine mani olurlar. O da gaybi mutalaa etmek. Kutsi alemi


musahede etmektir. Beslenme araglanni bedenin imannda kullanmak
suretiyle onu mesgul ederler. Letafetini ve tazeligini giderirler. Uzerini
ortulerle ortmek suretiyle berrakhgmi bulandinrlar. Bu yuzden latif
kilmmasma ve uyanikhkla anndirilmasina, namazla aydmlatilip taze
kihnmasina ihtiyag duyulur. Bu nedenle yuce Allah soyle buyurmustur:
"Gecenin de ilk saatlerinde namaz kit." Namazi zikredilen vakitlerde
kilmak ve kotulukleri iyiliklerle gidermek seklinde anlatilan bu hususlar,
safhk, cem unsiyeti ve zevk iginde Allah ile beraber huzurda iken halini
dusunenler igin bir uyandir. "Sabirli ol." istikamet uzere olma
hususunda namazda huzur halinde Allah ile beraberlikte sabret.
Baskasma egilim gosterme. "Cunku Allah guzel is yapanlarm mukafatmi
zayi etmez." Kiyam halinde istikametin haklanni eda etmek, adaleti
gozetmek, ibadette tazim sartma riayet edip kiyami gergeklestirmek
suretiyle Onu musahede edenlerin ecirlerini zayi etmez.

118- Rabbin dileseydi butun insanlan bir tek millet yapardi. (Fakat)
onlar ihtilafa dusmeye devam edecekler.

119- Ancak Rabbinin merhamet ettikleri mustesnadir. Zaten Rabbin


onlari bunun igin yaratti. Rabbinin, «And olsun ki cehennemi tumuyle
insanlar ve cinlerle dolduracagim» sozu yerini buldu.

"Rabbin dileseydi butun insanlan bir tek millet yapardi." Butun


insanlan istidat bakimindan esit, tevhit dini ve fitratm geregi noktasmda
ayni seviyede yaratirdi. "Onlar ihtilafa du§meye devam edecekler."
egilim ve istidat bakimindan farkh olmaya devam edecekler. "Ancak
Rabbinin merhamet ettikleri ba§ka." tevhide yoneltmekle, kemal
hususunda muvaffak kilmakla rahmetinin kapsamma aldiklan kimseler
baska. Onlar gidis yolu ve amag hususunda muttefiktirler. Hayat
tarzmda birbirlerine uyum gosterirler. Yollan aynidir. Kibleleri Hakdir.
Dinleri tevhid ve muhabbettir. Zaten, bu farkhhk igin anlan "yaratti." Ki
her biri bir is, bir amel igin donansm, tabiatma uygun bir is, bir sanat
segsin ve de alemin duzeni onlarla rayma girsin, duzelsin. Gegim isi
istikamet uzere yurusun. Onlar Allah'm emirlerinin yuklendikleri yerlerdir.
Sebep, nzik ve insanlann gegimlerini kolaylastiran arag ve geregler
onlara yuklenmistir. Dunya hayatmm duzenli yurumesi onlara baghdir.
Ayni sekilde rahmetin kapsamma alman grup da O'nun kemalinin
mazharlandir. Allah sifatlanni ve fiillerini onlar aracihgiyla izhar eder.
Onlari hukmunun, marifetlerinin ve sirlarmin emanetgileri kilmistir.

546. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Rabbinin . . .sozu yerini buldu." Rabbinin sozu muhkemlestirildi,


yururluge kondu ve sabitlestirildi. Bu soz sudur: " And olsun ki
cehennemi tumuyle insanlar ve cinlerle dolduracagim." Qunku
cehennem varhk mertebelerinden biridir. Bu bakimdan cehennemi iptal
etmek, tatil etmek, mumkun olmasma ragmen yoklugun belirsizliginde
birakilmasi hikmete uygun degildir.

120- Nebiy Resullerin haberlerinden her haberi sana anlatiyoruz...


(bununla) birlikde senin kalbini tesbit ve teskin edecegiz. Bunda sana
gergegin bilgisi; Hakk, muminlere de bir ogut ve bir uyan gelmistir.

121- Iman etmeyenlere de ki: Elinizden geleni yapm! Biz de


(gerekeni) yapmaktayiz!

122- Bekleyin! §uphesiz biz de beklemekteyiz!

123- Goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) gaybi (sirn) yalniz Allah'a


aittir. Her i§ O'na dondurulur. Oyle ise O'na kulluk et ve O'na dayan!
Rabbin yaptiklarmizdan gafil degildir.

"Nebiy resullerin haberlerinden senin kalbini teskin edecegimiz her


haberi sana anlatiyoruz." Seni, Nebiylerin iimmetlerinden gordukleri
agir eziyetlere, buna ragmen istikamet uzere sebat edislerine,
istikametten asla aynlmamalanna, kendilerinde telvin namma bir sey
sadir oldugunda onlan azarlamalanmiza, Nuh'un oglunun kurtulmasim
istemesi gibi kendilerinde varlik kali ntisi belirdiginde itab edi§imize,
sebatlannin kuvvetine, Hud kissasmda yer alan "Ben Allah'i §ahit
tutuyorum; siz de §ahit olun ki ben sizin ortak ko§tuklarmizdan
uzagim . . .§uphesiz Rabbim dogru yoldadir." ifadesinde goruldugu
uzere yakini inanglanyla birlikte cesaretlerine ve tevekkullerine,
comertliklerinin kemal duzeyinde olu§una, erdemlerine, Lut'un (a.s)
misafirlerin onurunu korumak igin kizlarmi feda edecek kadar cesur
olmasi gibi mertliklerine muttali kildigimiz igin, butun bunlardan dolayi
senin kalbin mutmain olur, istikametin muhkemlesir, sarsilmazhgin
pekisir. Qunku telvinin izleri senden uzaklasir. Tevekkulun ve nzan,
yakinin ve cesaretin guglenir. Ahlakin, keremin, comertligin kemale erer.
"Bunda..." bu surede "sana gergegin bilgisi geldi." Ki bu sayede
muminlerin itikatlan hakikat duzeyine ulasir. Muminlere de "bir
6gut...gelmi§tir." Gegmis ummetlerin helak olmalanna sebep olan
seylerden onlan sakmdinr. Din edinmeleri, kendileri igin yol kabul
etmeleri, hayat tarzi olarak benimsemeleri gereken tevhidi onlara
hatirlatir. Dogrusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

YUSUF SURESi • 547

"BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM"

'Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elff. Lam. Ra. Bunlar, apagik Kitab-i Mubiyn'in ayetleridir.

2- Anlayasmiz diye biz onu Arapga bir Kur'an olarak indirdik.

3- (Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an 7 vahyetmekle gegmi§


milletlerin kissalanni sana en guzel bir §ekilde anlatiyoruz. Gergek §u ki,
sen bundan once elbette bilmeyenlerden idin.

"Elff. Lam. Ra. Bunlar, apagik Kitab-i Mubiyn'in ayetleridir." Bu


ayetin agiklamasma daha once yer vermi§tik. "En guzel §ekilde
anlatiyoruz." Qunku lafzi ve terkibi mucizedir, manasimn zahiri
realiteye, gergege uygundur, batini ise sulukun suretine delalet etmekte,
salikin (Hak yolcusunun) halini agiklamaktadir. Tipki bu konuyu
agiklamak igin anlatilmi§ kissalar gibi. Ama onlardan daha guglu bir
§ekilde gergege uygundur, onlardan daha uyumludur.

4- Bir zamanlar Yusuf, babasina (Ya'kub'a) demisti ki: Babacigim!


Ben (ruyamda) on bir yildizla gune§i ve ayi gordum; onlari bana secde
ederlerken gordum.

5- (Babasi:) Yavrucugum! dedi, ruyani sakm kardeslerine anlatma;


sonra sana bir tuzak kurarlar! Qunku §eytan insana apagik bir
du§mandir.

6- i§te boylece Rabbin seni segecek, sana (ruyada gorulen)


olaylarin yorumunu ogretecek ve daha once iki atan Ibrahim ve Ishak'a
nimetini tamamladigi gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini
tamamlayacaktir. Qunku Rabbin gok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
"Babacigim! Ben on bir yildizla gune§i ve ayi gordum." ...Bu, Hud
suresinin agiklamasmm aki§i iginde tabir edilmesi gerektiginden soz

548. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ettigimiz ruyalardandir. Qunku muhayyile, secde edisleri gaipten nefse


arz edilen serefli nefislerden yildizlara, gunese ve aya intikal etmistir.
Oysa gergekte secde edenler anne ve babasi ile kardeslerinden
baskasi degildir. "Ruyani sakm karde§lerine anlatma; sonra sana bir
tuzak kurarlar." Bu ifade, mucmel ilhamlardan biridir. Qunku kimi zaman
ruhani mucerret varliklann gayb sureti zamandan yuce kulli bir surette
ruhta parlar ve etkisi kalbe ulasir ve nefiste aynntih bir sekilde de
belirginlesmez, ta ki oldugu sekliyle bilinmesi gergeklesinceye kadar. Bu
bilgi gergeklesince de sayet kotii bir seyse nefiste ona karsi bir korku ve
sakmma duygusu, eger istenen, arzu edilen bir seyse bu sefer de
seving ve cosku duygusu olusur. Bu tur ilhamlara niteligine gore uyan
ya da mujde adi verilir. Bu yuzden Yakub (a.s) olacak sey olmadan
korkmaya baslamistir. Bir tedbir olarak ruyasmi onlara anlatmasim
yasaklamistir. Yakub Aleyhisselam'm bu sakindirmasi, ruyanm,
Yusufun serefine, yuceligine ve degerinin kardeslerinkinden ustun
olduguna delalet etmesinden kaynaklanan bir tedbir de olabilir.
Kardeslerinin bunu anlamalan durumunda onu kiskanmalanndan
korktugu igin ruyasmi agiklamasmi istememis olabilir.

"I§te boylece Rabbin seni segecek..." iste boylesine gok onemli bir
ruyayi gostermekle segtigi gibi seni Nebiylik igin segecektir. Qunku sadik
ruya, ozellikle buna benzer ruyalar, Nebiyligin on haberleri
mahiyetindedirler. Yakup Aleyhisselam bu ruyadan, onun kesifleri
suluklanndan once olan sevilmislerden oldugunu anlamisti.
"Sana...nimetini tamamlayacaktir." Nebiylik ve miilk vermek suretiyle
sana yonelik nimetini tamama erdirecektir.

7- And olsun ki Yusuf ve karde§lerinde, (almak) isteyenler igin


ibretler vardir.

8- (Karde§leri) dediler ki: Yusuf'la karde§i (Bunyamin) babamiza


bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalik bir cemaatiz. §uphesiz ki
babamiz apagik biryanli§lik igindedir.

9- (Aralarmda dediler ki:) Yusuf'u oldurun veya onu (uzak) biryere


atm ki babanizin teveccuhu yalniz size kalsm! Ondan sonra da (tevbe
ederek) sal in kimseler olursunuz!

1 0- Onlardan biri: Yusuf u oldurmeyin, eger mutlaka yapacaksaniz


onu kuyunun dibine atm da gegen kervanlardan biri onu alsm
(gotursun), dedi.

YUSUF SURESi • 549

11- Dediler ki: «Ey babamiz! Sana ne oluyor da Yusuf hakkinda


bize guvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiligini istemekteyiz.

12- Yarm onu bizimle beraber (kira) gonder de bol bol yesin (igsin),
oynasm. Biz onu mutlaka koruruz.»
13- (Babalari) dedi ki: Onu goturmeniz beni mutlaka uzer. Siz ondan
habersizken onu bir kurdun yemesinden korkanm.

14- Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk oldugumuz halde,
eger onu kurt yerse, o zaman biz gergekten adz kimseler sayilinz.

15- Onu goturup de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri


zaman, biz Yusuf'a: And olsun ki sen onlarin bu islerini onlar (i§in)
farkma varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.

16- Aksamleyin aglayarak babalarma geldiler.

17- Ey babamiz! dediler, biz yan§mak uzere uzaklastik; Yusuf'u


esyamizm yanmda birakmistik. (Ne yazik ki) onu kurt yemi§! Fakat biz
dogru soyleyenler olsak da sen bize inanmazsm.

18- Gomleginin ustunde sahte bir kan He geldiler. (Ya'kub) dedi ki:
Bilakis nefisleriniz size (kotu) bir i§i guzel gosterdi. Artik (bana dusen)
hakkiyla sabretmektir. Anlattigmiz karsismda (bana) yardim edecek
olan, ancak Allah'tir.

"And olsun ki Yusuf ve karde§lerinde, isteyenler igin ibretler vardir. "


Onlarin kissalan hakkinda soru soran ve bu kissayi ogrenen kimseler
igin buyuk ve onemli deliller vardir. Bunlar oncelikle birincisi, salt
segilmenin tamamen Allah'in dilemesine ozgu oldugunu, bir kimsenin
gahsmasina, isteyen birinin istemesine bagh olmadigim gosterirler.
Boylece, bu deliller sayesinde kissaya vakif olanlar istidatlarm ezelde
belirlenen mertebelerini bilirler. ikincisi; Allah bir kimse igin bir hayir
diledigi zaman, hig kimse bu haynn o kimseye ulasmasim engelleyip
geri savamaz. Allah'in korudugu birine hig kimse kotuluk edemez, ona
olumsuz bir maksatla ilisemez. Boyle olunca da bu gergekleri anlayan
insanlann yakinleri ve tevekkulleri guglenir, Allah'in sifatlannin ve
fiillerinin tecellilerini musahede ederler. Uguncusu; seytanm hile ve
aldatmasi, azdirma amagh girisimleri Nebiyler dahil hig kimsenin emin
olamadigi bir seydir. Bu yuzden Nebiyler daima seytanm bu tur
girisimlerine karsi tedbirler almislardir. Butun bunlardan daha guglu olan
delil sudur: Bu kissa, zihni intikal dedigimiz anlama yoluyla onlan,

550. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

bastaki ve sondaki ve bu iki durum arasmdaki suregte beliren hallerine


ve Allah'a dogru nasil suluk edeceklerine muttali kilar. Bunun etkisiyle
sevkleri ve iradeleri harekete geger, basiretleri keskinlesir, kararhhklari
guglenir. Cunku son derece guzel olan Yusufun ornegi istidath,
donanimh kalptir. Babasi akil Yakub'u tarafmdan sevilmekte, iistun
tutulmaktadir. Bu arada ustunluk taslayan kardesleri yani zahiri bes
duyu, batmi bes duyu, gazap ve sehvet gugleri tarafmdan
kiskanilmaktadir. Yalniz dusunce gucu harig. O, onu kiskanmadigi gibi,
onun hakkmda kotu bir niyet de tasimamaktadir. Boylece kiskananlar
on bir kisi olarak belirginlesirler.

Bu duyu ve kuvvetlerin onu kiskanmalanna ve ona kotuluk etmeye


yeltenmelerine gelince; bunlar dogalan geregi lezzet aldiklan ve
kendilerine gekici gelen seylerin cazibesine kapihrlar, akhn, ilim ve ahlak
gibi kemalini saglayan seyleri elde etmek igin dusunce kuvvetini
kullanmasma engel olurlar, boyle bir seyi istemezler. Sadece dusunce
kuvvetini bedensel lezzetlerin ve soz konusu hayvansal guglerin sehevi
arzulannin elde edilmesinde kullanmasim isterler. Hig kuskusuz,
dusunce daha gok kalbe bakar, ilim ve fazilet gibi kalbi mutluluklann
elde edilmesine yonelik egilimi daha siddetli ve daha genistir. Yusufun
kardeslerinin "Yusuf'la karde§i babamiza bizden daha sevgilidir."
sozlerinin anlami budur. Burada sozu edilen kardesinden maksat, ameli
akil gucudur ki, Kalp Yusufunun annesi Nefs-i levvame Rahil'inden
dogmustur. Kalp Yakub'u nefs-i emmare Leyya'smm vefatmdan sonra
onunla evlenmisti. "Yusuf'la kardesi" demelerinin sebebine gelince,
akil, kalbin ilim ve marifetle kemale ermesini gerektirdigi gibi, bu
kuvvetlerin de guzel ahlak ve serefli ameller gibi turlu faziletlerin
derlenmesi suretiyle kemale ermesini de gerektirir. Yusufun
kardeslerinin "§uphesiz babamiz apagik bir yanlislik igindedir."
ifadesiyle babalarmi dogru yoldan uzak olma anlamina gelen dalalete
nispet etmeleri , nefsin bu kuvvetlerinin akli nazar hususunda
eksikliklerinin, bedensel lezzetleri tahsil konusunda akhn yolunun bu
kuvvetlerin izledigi yoldan uzak olmasma isaret etmektedir. Onu
kuyunun dibine atmalan, bu kuvvetlerin kalbi istila etmeleri, beden
sevgisi olusturmak suretiyle kalbi sufli cihete dogru gekmeleri, kalbin de
buna uyum gostermesi, boylece bedensel tabiat kuyusunun dibine
atilmasi anlamindadir. Ancak, bu sirada cennetten kendisine birgomlek

YUSUFSURESi.551

giydirildi. Bu gomlegi Cebrail (a.s), soyulup atese atilan ibrahim'e (a.s)


getirmis ve ibrahim (a.s) bu gomlegi giymisti. Gomlegi ondan ishak,
ondan da Yakub miras almisti. Yakub (a.s) bu gomlegi muska haline
getirip boynuna asmisti. Cebrail bu gomlegi kuyuda bulunan Yusufa
getirmis, onu kuyudan gikanp gomlegi giydirmisti. Aksi takdirde
rivayetlerde de belirtildigi gibi kuyuda bogulur ve ayip yerleri agiga
gikardi. Bu gomlek, asli istidada ve fitrat nuruna isarettir. ibrahim'i
(a.s)
atesten koruyan, Allah'm izniyle onun yanmasmi engelleyen, dolayisiyla
atesin ona karsi serin ve selametli olmasini saglayan iste buydu.

"Ki babamzin teveccuhu yalmz size kalsm! Ondan sonra da salih


kimseler olursunuz." ifadesi de gegim meselesine ve gegimi temin eden
sebeplerin elde edilmesine yonelik olarak akhn bunlan fikir duzeyine
indirip o tarafa yoneltmesi anlamindadir. Yani dunya gegiminin duzeni
ve sebeplerinin istenilen sekilde hazirlanmasina isaret etmektedir. Bu
kuvvetlerin seytani vesveseler ve nefsani aldatmalarla istemedigi halde
akh ayartip kalpten uzaklastirmasi da, Yusufun kardeslerinin Yakub'u
Yusufla ilgili olarak kandirmalan igin soyledikleri "Yarm onun bizimle
beraber gonder de bol bol yesin, igsin ve oynasm." ifadesiyle dile
getirilmektedir. Yusufun kardeslerinin kurt'a iftira atmalarimn anlamina
gelince, gazap gucii one gikip tastigi zaman kalbi kendine ozgu
fillerinden tamamen perdeler. Bu kuvvetin halinden, onun kalbe daha
guglu bir zarar verdigi, kalbin fiillerini daha etkili bir sekilde iptal
ettigi,
kalbi daha siki bir sekilde perdeledigi seklindedir ve "yeme" nin anlami
da budur. Bununla beraber sehvet gucunun, duyulann ve diger
kuvvetlerin kalp uzerindeki oldurucu etkileri daha buyuk ve ayni esnada
verdigi zarar daha yipraticidir. Kalbi sufli cihete daha kuvvetle gekerler,
akli siyasetleri kabulunu daha kesin bir sekilde men ederler, seriatm
emir ve yasaklanni uygulamasim daha sert biryontemle engellerler.

Kalbin, ruhani kemalati talep etme hususunda muvaffakiyetle bu


kuvvetlere boyun egmesi de bu kapsama girer. Hakikatte bundan farkh
bir durum soz konusu olmasma ragmen bu etkinin gazap gucunden
zuhur etmesi de Yusufun gomleginin uzerindeki yalanci kanla ifade
edilmistir. Yakub'un gozlerine ak dusmesi de Kalp Yusufu tabiat
kuyusunun dibinde olmasmdan dolayi basiretin bitap dusmesinden, akh
nurunun yitirilmesinden ibarettir. Onu kuyudan gikaran bir kafileden
maksat, fikir gucudur. Onu Misir azizine "degersiz bir pahaya, sayili

552. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

birkag dirheme..." satmalan ise Ruh azizine teslim etmeleri


anlamindadir. Ruh azizi ise; Misir'dan Kudus sehridir. Qunku, fikir gucu
onun aracihgiyla ruhtan gelen anlam ve irfanlan elde eder. Ozellikle
Ruhun nuruyla aydmlandigi, ona yaklastigi zaman. Qunku fikir gucu
cismani bir gugtur. Kalp ise cismani degildir. Kalp gogiis makammda,
yani kalbin nefse bakan yuzunde nefsin perdesiyle ortunmedigi surece
fikir gucu onun makamma ulasamaz. Ancak, kalp fuad (vicdan)
makammda anndigi ve sir adi verilen ruh makamma ulastigi zaman,
onu ruh azizinin yanma birakir, ona teslim eder, birkag dirhem
karsihgmda ondan aynhr. Qunku bu birkag dirhemle elde ettigi yakmhk
sayesinde yukanda sozu edilen anlamlan tahsil etme imkamna kavusur.

19- Bir kervan geldi ve suculanni (kuyuya) gonderdiler, o da (gidip)


kovasmi saldi, (Yusuf'u gorunce) «Mujde! iste bir oglan!» dedi. Onu bir
ticaret mail olarak sakladilar. Allah onlann yaptiklarini gok iyi bilir.

20- (Kafile Misir'a vardigmda) onu degersiz bir pahaya, sayili birkag
dirheme sattilar. Onlar zaten ona deger vermemi§lerdi.

21- Misir'da onu satin alan adam, kansina dedi ki: «Ona deger ver
ve guzel bak! Umulur ki bize faydasi olur. Veya onu evlat ediniriz.» i§te
boylece (Misir'da adaletle hukmetmesi) ve kendisine (ruyadaki)
olaylarm yorumunu ogretmemiz igin Yusuf'u o yere yerlestirdik. Allah,
emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanlarm gogu (bunu) bilmezler.

Aziz' in "Ona deger ver ve guzel bak! Umulur ki bize faydasi olur.
Veya onu evlat ediniriz." diyerek Yusuf'u tavsiye ettigi Zuleyha adh
kansi nefsi levvame'dir (kmayici nefis). Ki ruh nuruyla aydinlanmis,
ruhun etkisi ona ulasmistir. Ancak bu halde kahcihk, yerlesiklik
kazanmamistir. Diger bir ifadeyle mutmain nefis derecesine
ulasmamistir. Yiice Allah'm onu yeryuzune yerlestirmesi tezkiyeden
sonra onu muktedir kilmasi, nefse ve kuvvetlere karsi direnmesi igin onu
ruhun nuruyla aydinlatmasi anlamindadir. Bedenin aletlerini kemalati
tahsil etme ugruna kullanmak suretiyle beden arzma hakim olmasi,
bedeni riyazetle yonetmesi demektir. Ta ki istidadmda bulunan kemalat
kuvveden fiile giksm. Nitekim, yiice Allah bu hususa soyle isaret
etmistir: "Ve kendisine olaylarm yorumunu ogretmemiz igin." Yani,
kurtarmak ve yeryuzune yerlestirmek seklinde onunla ilgili olarak
yaptigimiz seyler aracihgiyla ona fiilimizi ogretmek igin boyle yaptik.
"Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir." Destekle, muvaffak kilmak ve

YUSUF SURESi • 553

yardim sunmakla emrini yerine getirir. Derken, kemalin son duzeyine


erisir ve istidadimn gerektirdigi makammdan daha guglu bir konuma
gelir. Orada ona ilim ve hikmet verir. Nitekim, soyle buyurmustur:
"Erginlik gagina eri§ince, ona hukmetme yetenegi ve ilim verdik."
Erginlik, yaratihs perdelerinden soyutlanmak suretiyle ilk fitrata ulasma
gabasimn son asamasidir ve biz buna genglik devresi diyoruz. "Fakat
insanlarm gogu bunu bilmezler." insanlann gogu, bu hususta butun
islerin Allah'm kontrolunde oldugunu bilmezler; bunlan gahsmaya, gaba
sarf etmeye, egitime nispet ederler de galismamn, gaba saf etmenin,
egitimin ve riyazetin de Allah'tan oldugunu, Allah'm bunlan takdir ettigi
seylerin araci vasitalan kildigmi bilmezler. Nitekim, bu yuzden yuce
Allah sebepleri busbutun devre disi birakmamistir.

22- (Yusuf) erginlik gagina eri§ince, ona (isabetle) hukmetme


(yetenegi) ve ilim verdik. I§te guzel davrananlari biz boyle
mukafatlandinnz.

23- Evinde bulundugu kadm, onun nefsinden murat almak istedi,


kapilari iyice kapatti ve «Haydi gel!» dedi. O da «(Ha§a), Allah'a
sigminm! Zira kocaniz benim velinimetimdir, bana guzel davrandi.
Gergek §u ki, zalimler iflah olmaz!» dedi.

24- And olsun ki, kadm ona meyletti. Eger Rabbinin i§aret ve ikazmi
gormeseydi o da kadma meyletmi§ti. i§te boylece biz, kotuluk ve fuh§u
ondan uzakla§tirmak igin (delilimizi gosterdik). §uphesiz, o ihlasli
kullanmizdandi.

25- ikisi de kapiya dogru ko§tular. Kadm onun gomlegini arkadan


yirtti. Kapinin yanmda onun kocasina rastladilar. Kadm dedi ki: Senin
ailene kotuluk etmek isteyenin cezasi, zindana atilmaktan veya elem
verici bir i§kenceden ba§ka ne olabilir!

26- Yusuf: «Asil kendisi benim nefsimden murat almak istedi» dedi.
Kadmin akrabasindan biri §6yle §ahitlik etti: «Eger gomlegi onden
yirtilmi§sa, kadm dogru soylemi§tir, (Yusuf) yalancilardandir.»

27- «Eger gomlegi arkadan yirtilmi§sa, kadm yalan soylemi§tir. Bu


ise (Yusuf) dogru soyleyenlerdendir.»

28- (Kocasi, Yusuf'un gomleginin) arkadan yirtilmis oldugunu


gorunce, (kadma): Ǥuphesiz, dedi; bu, sizin tuzagmizdir. Sizin
tuzagmiz gergekten buyuktur.»

554. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

29- «Ey Yusuf! Sen bundan (olanlari soylemekten) vazgeg! (Ey


kadin!) Sen de gunahmin affmi dile! Qunku sen gunahkarlardan oldun»

"Ona hukmetme yetenegi ve ilim verdik." buyurduktan sonra "Iste


guzel davrananlari biz boyle mukafatlandirinz." buyuruyor. Yani talep,
irade, cehd ve riyazet hususunda iyi davrananlari biz boyle
mukafatlandirinz. Zuleyha'nm onun nefsinden murat almak istemesi ve
kapilan uzerine kapatmasi nefs-i levvame'nin sifatlanyla zuhur etmesine
isarettir. Qunku, kalp makammda telvin, nefsin zuhur etmesi seklinde
olur. Nitekim, ruh makammda telvin kalbin varhgi, kalbi vesvese ile
kendine cezp etmesi, onu egemenligi altma almasi, sifatlanni ve
lezzetlerini suslemesi, onun ruha agilan kapilarmi kapamasi, fikir
yollanna, nur menfezlerine karsi engelleyici sifatlanyla perdelemesi
seklinde olur. Yusufun kadma meyletmesi ise, kalbin henuz halinde
kahcihk kazanmadigi ve istikamete kavusmadigi igin ona meyletmesi
demektir. Yusufun Rabbinin isaretini gormesi ise bu telvini basiret nuru
ve akil nazanyla idrak etmesi anlamindadir. Nitekim, Yusuf kissasma
iliskin rivayetlerde deniyor ki: O sirada babasi Yusufa gorundu ve ona
engel oldu. Ya da ona seslendi. Bir rivayete gore babasi eliyle Yusufun
bogazma vurdu, sehveti parmaklarimn ucundan gikip gitti....

Biitun bunlar akhn delille, basiret nuruyla ve hidayetle kalbi nefse


karismaktan ahkoymasi, kudretle ve nurani destekle onun uzerinde etkili
olmasma isarettir. Bu da kalbin sehvetinin, her tarafma nufuz eden
karanligmin ortadan kalkmasim gerektirir. Nurani hayat aracihgiyla
zulmani heyetini yok eder.

Yusufun gomleginin arkadan yirtilmasi, nefsin sifatlanyla kalp


uzerinde tesirde bulunmak suretiyle guzel ahlak ve salih amelden
mutesekkil nurani sifat giysilerini yirtmasina isarettir. Qunku bunlar,
kalbin nefse bakan yonii olan gogiis cihetinde giyindigi elbisedir. Bu
cihet de zorunlu olarak arka taraftir. "Kapinm yanmda onun kocasma
rastladilar..." ifadesi, ruh nurunun, kalbin akli delil uzerinde dusunmek
suretiyle ruha yonelmesi, kutsi bir ilhamin varit olmasi ve nefsi kalbi
tabi
kilmasi esnasmda zuhur etmesine isarettir. Bundan maksat ruh nurunun
kalp cihetine yonelmesi, onu istila etmesi, sonra onun aracihgiyla nefsi
egemenligi altma almasidir. Kadmm "Senin ailene kotuluk etmek
isteyenin cezasi...ne olabilir?" sozune gelince, bu soz gosteriyor ki,
nefis maksatlarim akli maslahatlar suretinde benimsetir. Maksatlanni

YUSUF SURESi • 555

susler. Oyle ki bozguncu yonleri ile yapici, maslahata uygun yonleri


birbirine kansir. Ki bu maslahatlan akhn gozetmesi, onlan yerine
getirmesi ve onlara muvafakat vermesi, bunlarla ilgili olarak da nefse
muhalefet etmesi, onun igin kotuluk dilemesi ve dunya hayati ile ilgili
iyiliklerle onun girkinliklerine karsi gikmasi lazim gelir. Tipki hileci
kadinlarm erkeklere yaptiklan gibi. Kalbin ulvi cihete meyli nefsin
sozunu ve iddiasmi yalanlar. Kadmm ailesinden olan sahide gelince,
soylendigine gore bu sahit, kadmm amcasmin ogluydu. Yani, ahlak ve
amellerle ilgili fesadm ancak nefisten, nefsin hakimiyet kurmasmdan
kaynaklandigmi bilen fikir gucudur. Qunku bu fesat, kalp cihetinden ve
nefse meylinden gelmis olsaydi, bu takdirde akide ve azimet alanmda
gergeklesirdi, sadece amel alanmda degil. Bir rivayete gore bu sahit,
kadmm teyzesinin ogluydu. Bundan maksat da cismani tabiattir.
Cismani tabiat ise nefiste bulunan, kalbi ameli olgularla karsi karsiya
bulunan gogus cihetinden beden arzma dogru gekip onaylamasmi
saglayan sufli meyle delalet eder.

Ruhun hidayet nuru aracihgiyla bozuklugun akide ve azimette


olmadigim, amelde meydana geldigini, bunun da ancak nefsani bir
durtu ile olabilecegini bilmesi "Yusuf'un gomleginin arkadan yirtilmi§
oldugunu gorunce: §uphesiz dedi; bu, sizin tuzagmizdir. Sizin tuzaginiz
gergekten buyuktur." ifadesinden anlasihyor. "Ey Yusuf! Sen bundan
vazgeg! Ey Kadm! Sen de gunahmm affmi dile!" ifadesi ruhun nurunun
kalbe yansimasina ve nazil olan nurani bir olgudan ve ruhani bir
dusunceden dolayi onu kendi tarafma gekmesine isarettir. Ki bu nurani
cihetten nazil olan olgu ve ruhani dusunce kalbi nefis cihetinden gekip
gevirir, nefsin amelinden yuz gevirmesini emrederek dusunup ibret
almasmi saglar. Ki bir kez daha boyle bir meyil gergeklesmesin. Varit
olan bu olgunun ve dusuncenin nefis uzerinde etkili olmasi tenvir ve
tasfiye sayesindedir. Qunku kalpten kendisine akseden ruhun nuruyla
aydinlanmasi, onun aracihgiyla kalbi istila eden karanhk heyetten
istigfar etmesi anlamma gelir.
30- Sehirdeki bazi kadmlar dediler ki: Aziz'in kansi, delikanlismm
nefsinden murat almak istiyormu§; Yusufun sevdasi onun kalbine
i§lemi§! Biz onu gergekten agik bir sapiklik iginde goruyoruz.

556. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

31- Kadin, onlann dedikodusunu duyunca, onlara davetgi gonderdi;


onlar igin dayanacak yastiklar hazirladi. Onlardan her birine bir bigak
verdi. (Kadinlar meyveleri soyarken Yusuf'a): «Qik kar§ilarma!» dedi.
Kadmlar onu gorunce, onun buyuklugunu anladilar. (§a§kmliklarmdan)
ellerini kestiler ve dediler ki: Ha§a Rabbimiz! Bu bir be§er degil... Bu
ancak ustun bir melektir!

32- Kadin dedi ki: Iste hakkmda beni kmadiginiz sahis budur. Ben
onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) §iddetle
sakmdi. And olsun, eger o kendisine emredecegimi yapmazsa mutlaka
zindana atilacak ve elbette surunenlerden olacaktir!

33- (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunlarm benden istediklerinden


daha iyidir! Eger onlann hilelerini benden gevirmezsen, onlara meyleder
ve cahillerden olurum! dedi.

Kalp, ruhla butunlesme hususunda bu menzile ulastigmda, ruhun


nuruyla aydinlandiginda, buna bagh olarak nefis de kalbin nurunun
panltilanyla nurlanip kirlerinden anndigmda nefis, kalbin nuruyla
aydmlanmak, onun heyetiyle bigimlenmek ve ona yakm olmak igin ona
asik olur. Onun makamma ulasmak ister. Onu kendine gekmeye,
ihtiyaglanm onunla gidermeye, onu tabii lezzetlerini elde etmek igin
kullanmaya kalkmaz, onu makammdan ve mertebesinden kendi
mertebesine indirmez. Kendi heyetiyle bigimlenmesine, fiillerine ve
lezzetlerine ortak olmasmi saglamaya gahsmaz. Nefis "emmare"
vasfma sahip iken butun bunlan yapardi. Dolayisiyla bu sirada
kuvvetleri etkilenir, hatta onun etkilenmesiyle tabiat kuvvetleri de
etkilenir. Nitekim "§ehirdeki bazi kadmlar dediler ki: Aziz'in kansi,
delikanlismm nefsinden murat almak istiyormus; Yusuf'un sevdasi onun
kalbine islemis!" ifadesiyle anlatilmak istenen budur.

Kalp, Ruh'un komsuluguna yukseldigi, sir menziline ulastigi igin


nurani heyetiyle, zati-fitri guzelligiyle, kesbi berrakhgiyla nefsi istila
ettigi
zaman; bedenin butun kuvvetleri onunla aydmlanirlar, kalp nefsi ve
nefis de bedeni kendine tabi kilar. Dolayisiyla beden kuvvetleri
kendilerine ozgii fiillerden ahkonur, saskma donerler. Beslenme ile ilgili
tasarruflannda hayretler iginde kahrlar. Lezzet alma, beslenme ve
meyve yeme islerinde alet olarak kullandiklan bigaklan unutuverirler de
kudretlerini yaralarlar. Ki bu kudret tasarruflannda soz konusu aletleri
kullanir. Koltuklarma yaslanmis olarak apisip kahrlar. Yaslandiklan
koltuklar derken; beden iginde yer aldiklan organlan kastediyoruz.
Bunlan nefis, kendi kuvvetleri iginde hazirlamistir. Asagida ki tevilde de
bu anlama isaret edilmistir:

YUSUF SURESi • 557


..."Kadinlar onu gorunce, onun buyuklugunu anladilar. Ellerini
kestiler ve dediler ki: Ha§a Rabbimiz! Bu bir be§er degil...Bu ancak
ustun bir melektir!" Aziz'in karisimn "Qik kar§ilarina!" seklindeki sozu,
nefsin kendi iradesiyle kalbin nuruyla parlamayi istemesi, onunla
aydmlanma istidadmi elde etmek suretiyle kalbin ortaya gikmasmi
dilemesi anlamindadir. Nefis, kalbin iradesinin dogrultusunda hareket
etmeye giristigi, sulukun azimet gerektiren amelleri karsismda kalp ile
gekisme yetenegi azaldigi, gonullu olarak kalbe boyun egmeye iyice
ahstigi zaman, kalbin o sirada iliskilerinden ve engellerinden siynlmasi,
tereddut haline son vermek suretiyle azimetiyle annmasi igin halvete
girmek suretiyle riyazetin vakti gelmis demektir. Qunku kalbin bazen
nefis tarafma bazen ruh tarafma kapilmasi seklinde kendini gosteren
azimet noktasmda tereddudu soz konusu oldugu surece ne riyazet
mumkun olur, ne de suluk. Halvet de sahih olmaz. Qunku halvetin temel
sartlanndan biri olan cem hali kaybolur. Bu riyazet, nefse, gonullu olarak
nafile ibadetlerle boyun egdirilmesi anlammdaki riyazet degildir. Boyle
bir riyazet igin halvete ihtiyag yoktur. Bilakis, muhalefet edisleri terk
etmeye, nefsi kirmaya, zuht ve ibadet gesitleriyle direncini kirmaya
ihtiyag vardir.

Kalbin riyazetine gelince; bu da kalbin kendi sifatlanndan,


ilimlerinden ve kemalatindan annmasindan, fena bulma, suhud ve
kavusma yolunda suluk etmek uzere belirginlesmesinden ibarettir. Bu
da nefsin kendisini istila etmesinden korunmasmdan sonraki asamadir.
Nitekim, Aziz'in kansi bunu soyle dile getirmistir: "Ben onun nefsinden
murat almak istedim. Fakat o, §iddetle sakmdi." Nefsinden korunma
istedi ve bu istegini arttirdi. "Eger o kendisine emrettigimi yapmazsa..."
benim lezzetimi, hazzimi yerine getirmezse, halvet ve yalnizhkla
bedenin lezzetlerinden, hevanm esenliginden ve maddi idraklerden
ahkonacaktir, onlardan kopanlacaktir. "Ve elbette surunenlerden
olacaktir." Saygmligmi, bizim katimizdaki onurunu yitirdigi, bizim
tarafimizdan yalniz birakildigi, aynca yardimcilara ve bedendeki
hizmetgilere reislik etme payesinden uzaklasacagi igin elbette
surunecektir.

Hira Magarasmda ibadete gekildigi sirada Hz. Resulullah'a (s.a.v)


halvet sevdirildigi gibi Yusufa halvet sevdirildigi zaman "Rabbim! Bana
zindan, bunlarm benden istediklerinden daha iyidir!...dedi." Hz. Yusuf

558. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"benden istedikleri..." diyor, sonra da kadinlann hilelerini kendisinden


gevirmesi igin Rabbine soyle dua ediyor: "Eger onlarin hilelerini benden
gevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum!" Qunku onun da
tabiatmda sufli cihete yonelik bir meyil vardi ve kalbi de o tarafa dogru
gekilebiliyordu. Sufli cihete dusmesini gerektiren unsurlar onun da
tabiatmda vardi. Ki bunlar ebediyen yok olmayan olgulardir. Nefsin kalp
nuruyla aydinlanmasi ve kalbe itaat etmesi ise sureklilik arz etmeyen
anzi bir durumdur. Kalp her zaman, nefse amelleri itibariyle yardim
eder. Qunku, kalbin iki tabiati ve iki yiizu vardir. Bu yuzlerinden biri
ruha, obiirii ise nefse dogru geker. Bir yuzuyle ruha, bir yuzuyle de
nefse bakar. Eger yuce Allah'm ulvi ciheti galip getirmek ve yuceler
aleminin nurlanyla pekistirmek suretiyle onu korumasi olmasa, kalp
agismdan cehaletinden dolayi nefse dogru akmaktan daha yakm bir
ihtimal yoktur. Nitekim Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Allah'im!
Kalbimi dinin uzere sabit kil." Orada bulunanlar soyle demislerdir: "Sen,
vahiy alan bir Resul oldugun halde mi bunu soyluyorsun?" Resulullah
(s.a.v) onlara su cevabi vermistir: "Nasil emin olabilirim ki, kalp goldeki
bir tuy gibidir, ruzgarlar ne tarafa isterlerse onu savururlar."
Dolayisiyla
bu dua, kalbin yoksunlugunun suretidirve ebediyen ondan aynlmaz.

34- Rabbi onun duasmi kabul etti ve hilelerini ondan uzaklastirdi.


Qunku O gok iyi i§iten, pek iyi bilendir.

35- Sonunda (Aziz ve arkada§lan) kesin delilleri gormelerine


ragmen (halkm dedikodusunu kesmek igin yine de) onu bir zamana
kadar mutlaka zindana atmalari kendilerine uygun gorundu.

36- Onunla birlikte zindana iki delikanli daha girdi. Onlardan biri
dedi ki: Ben (ruyada) §arap siktigimi gordum. Digeri de: Ben de ba§imm
ustunde ku§larm yemekte oldugu bir ekmek ta§idigimi gordum. Bunun
yorumunu bize haber ver. Qunku biz seni guzel davrananlardan
goruyoruz, dedi.

"Rabbi onun duasmi kabul etti ve hilelerini ondan uzakla§tirdi."


Kutsi destekle onu pekistirdi, subhani telkini ile onu guglendirdi ve
yuzunu pislik cihetinden kutsi cihete gevirdi, boylece "onlarin hilesini
ondan gevirdi. Qunku O gok iyi i§itendir..." kalbin sir makammdaki
munacatlarmi isitir. "Pek iyi bilendir." Kalbin kendisine muhtag oldugu
durumlarda ne yapilmasi gerektigini bilir. "Sonunda kesin delilleri
gormelerine ragmen, onu... zindana atmalari kendilerine uygun goruldu."

YUSUF SURESi • 559

Ruh azizine, nefis ve tabiat kuvvetleri kadinlanna, ruhun akil ve fikir


gibi
yardimcilanna ... hepsinin uzerinde ittifak ettigi bir gorus uygun
gorundu. Onu mutlaka zindana atmahydilar. Yani ona daha iyi gelen
halvette birakmayi uygun gorduler.

Ruhun suhud nuruyla kalbi baskiya aldigi, onu tasarruflanndan ve


sifatlanndan ahkoydugu igin; nefis ve diger kuvvetler, korunmusluk
isaretlerini, samimi bir kararliligi ve kendilerine meyletmeme halini onda
gordukten sonra onu kendilerine gekmekten alikonduklanni, onun da
nuruyla kendilerinin uzerine parlayarak yansimasim, Allah'a muhtaghk
halindeki samimiyetinin ortaya giktigim gordukleri igin- aksi takdirde onu
halvette kendi haline birakmazlardi-; vehim, dindeki saglamligmi ve
Hakk ile beraberliginin surekliligini gorup Onun nuru karsismda
hezimete ugradigi, Onun golgesinden kagtigi; akil ise, hidayet nuruyla
aydmlandigi; fikir de kalbin halvette egemenliginin gergeklestigini fark
ettigi igin. . .hepsi birlikte onu halvette yalniz biraktilar..

Onunla birlikte zindana giren iki delikanhdan biri, ondan aynlmayan


ruhani muhabbet gucuydu. Ve bu gug, hukumdara ask sarabmi sunan
sarapgidir. Nitekim, Yusuf kissasmda da bu kisinin kralm sarapgisi
oldugu belirtilmektedir. ikincisi de kalpten higbir sekilde aynlmayan
nefistir. Cunku nefsin hayati konumundaki heva, nefsin beka
istemesinden dolayi ondan kaynaklanmaktadir. O da kralm, sehirde
gida maddelerini idare etmekle gorevli ekmekgisidir. Nitekim kissada da
bundan bahsedilmistir. Baska higbir sey degil, ama bu ikisi halvette
ondan aynlmadilar. §arapgmm "Ben ruyamda §arap siktigimi gordum."
ifadesiyle bahsettigi ruyasi, muhabbet gucune, hakiki suhuddan gafil
olma uykusunda, kalp marifeti uzumunden ask sarabmi sikmasmin
gosterilmesi anlamindadir. Ekmekginin "Sen de ba§imin ustunde
ku§larm yemekte oldugu bir ekmek ta§idigimi gordum." ifadesiyle
anlattigi ruyasi ise, hevanm butunuyle nefsani kuvvetler kusunun
lezzetlerini, hazlanni ve sehvetlerini elde etmeye yonelmesi
anlamindadir. Cazibesine kapildigi seylere yonelmesinin kusa
benzetilmesinin nedeni kusun bir seyi buyuk bir hizla kapmasidir.

37- (Yusuf) dedi ki: Size yedirilecek yemek gelmeden once onun
tevilini mutlaka size haber verecegim. Bu, Rabbimin bana ogrettigi
ilimlerdendir. Suphesiz ben Allah'a inanmayan bir kavmin dininden
uzaklastim. Onlar ahireti inkar edenlerin kendileridir.

560. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

38- Atalanm Ibrahim, Ishak ve Ya'kub'un dinine uydum. Bizim


Allah'a ortak ko§mamiz olacak bir §ey degildir. Iste bu, Allah'm bize ve
insanlara olan lutfundandir. Lakiyn insanlarm gogu sukretmezler.

39- Ey zindan arkadaslariml Qe§itli rabler mi daha iyi, yoksa gucune


kar§i durulamaz "Kahhar" olan O Bir Allah mi?

40- Allah'i birakip da ba§ka taptigmiz §eyler, sizin ve atalarmizm


taktigi birtakim isimlerden ba§ka bir §ey degildir. Allah onlar hakkinda
herhangi bir delil indirmemi§tir. Hukum sadece Allah'a aittir. O size
kendisinden ba§kasina ibadet etmemenizi emretmi§tir. Iste dosdogru
din budur. Lakiyn insanlarm gogu bilmezler. "

"Size yedirilecek yemek gelmeden once..." kalbin bu iki kuvveti


hazlanndan, nasiplerinden menetmesine, ancak durumlannin varacagi
akibeti, yapmakla yukumlu olduklan seyi dogru bir siyasetle, isabetli bir
gorusle, istikamet uzere olmakla ve islah etme tavnyla agikladiktan ve
"Ben...uzakla§tim..." diyerek tevhidi onlara gosterdikten sonra
bunlardan istifade etmelerine musaade etmesine i§arettir. Ve kalbin bu
iki kuvveti zorunlu ilahi emri yerine getirmeye, gereksiz §eyleri terk
etmeye, farkli yonlere bakmaktan, ilgiyi dagitmaktan vazgegmeye te§vik
etmesi mahiyetindedir. Qunku hevanin ozelligi aynlik, daginiklik ve
birbiriyle geki§en kuvvetlerin muhtelif §ehvetlerine ibadet etmektir.
Muhabbetin ozelligi ise, ba§langigtan nihayete vasil olmanin hemen
oncesine kadar sifatlara baglanmak, zatin cemaline degil sifatlara
ibadet etmektir. Bu yuzden kalp onlan "Suphesiz ben Allah'a inanmayan
bir kavmin dininden uzaklastim." diyerek tevhide gaginyor. Yani mu§rik,
nefsin sifatlan putlanna, hatta kalbin varhgma ve sifatlanna tapan
"ahireti inkar eden..." bir toplulugun dinini terk ettim. Yani onlar ruhani
alemde baki olma gergeginden perdelenmi§lerdir. "Allah'a herhangi bir
§eyi ortak ko§mamiz bize yara§maz. " "Qe§itli rabler mi daha iyi, yoksa
gucune kar§i durulamaz "Kahhar" olan bir tek Allah mi?" Yani yiice
Allah'm "Qeki§ip duran birgok ortagin sahip oldugu bir adam." (Zumer,
29) ayetinde i§aret buyurdugu gibi bu rablerden biri §unu emrederken,
oburii §unu emreder, bir ba§kasi da ba§ka bir §eyi emreder ve
birbirlerini engelleyerek aciz kahrlar.

Ya sevgiden dolayi sifat ve isimlere ya da hevanin arzusundan


dolayi nefsani kuvvetlere tapmak mi daha iyidir, yoksa tek bir emirden
baska buyruk yoneltmeyen tek bir Rabbe mi? Nitekim, yiice Allah soyle

YUSUFSURESi.561
buyurmustur: "Bizim buyrugumuz . . .bir tek sozden ba§kasi degildir."
(Kamer, 50) Bu bir tek Rab, karsi konulmaz giice sahiptir, herkesi
kahredici "Kahhar" gucuyle egemenligi altma almistir. Hig kimse O'nun
emrine engel olamaz. Emrinden geri koyamaz. Dolayisiyla kalp, bu iki
kuvveti yerinde bir siyasetle ayni hedefe yoneltir, yonlerini, amaglanm
birlestirir. Cunku kalp, vahdetin egemenligi altma girince, vahdet
sevgisiyle sifatlar muhabbetinden ahkonur, zata yoneltilir. Tevhidde
iyice ahskanhk elde edince, hevasi hazlara ve sehvetlere tapmaktan,
lezzetleri elde etme ugruna pargalanmalardan ezilir, seytana itaat
etmekten dolayi degil, Hakk'm emriyle sadece haklarla ve zorunlu
hazlarla yetinir

41- Ey zindan arkadaslariml (Ruyalarmiza gelince), biriniz (daha


once oldugu gibi) efendisine §arap igirecek; digeri ise asilacak ve kuslar
onun basindan (beynini) yiyecekler. Yorumunu sordugunuz i§ (bu
§ekilde) kesinle§mi§tir.

42- Onlardan, kurtulacagmi bildigi kimseye dedi ki: Beni efendinin


yaninda an, (umulur ki beni gikanr). Fakat §eytan ona, efendisine
anmayi unutturdu. Dolayisiyla (Yusuf), birkag sene daha zindanda kaldi.

"Biriniz efendisine §arap igirecek..." §irkten vazgegirme amagh


agiklama ve degerlendirmelerden sonra birincisinin durumunu
belirginle§tiriyor. O da lezzet sevgisinin ruha galip gelmesinden
ibarettir.
"Digeri ise asilacak ve ku§lar ba§mdan yiyecekler." ikincisinin akibetinin
ne olacagmi agikhyor burada. Bu ki§inin asilmasi, nefsiyle fiillerini
i§lemekten ahkonmasi, varligimn gerektirdigi davrani§lar hususunda
ezilmesi, tespit edilmesi, bitkisel tabii kuvvetler koku uzerinde
kahcila§tinlmasi anlamindadir, ki artik ne muhayyile onun uzerinde
tasarrufta bulunabilir, ne de o muhayyile uzerinde tasarrufta bulunabilir.
Diger hayvani kuvvetlerin de boyle birtasarrufu soz konusu olamaz. i§te
bu hevanm olmesi demektir. Olum ve asilmadan sonra nefsin
kuvvetlerinin kuslan Hakk'm emriyle onun kafasmdan yerler. Bu,
haklann yaninda durup, oteye gegememektir.

"Yorumunu sordugunuz is, kesinlesmistir." Sizin durumunuz bu


esas uzerinde sabitlesmis, karar kilmistir. Bu sirada Allah'a vasil olmus,
Ona yaklasmis haldeydi. Allah'ta fena bulmak suretiyle velayet
makammda zuhur etme anlanydi.

562. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Bu iki kuvvet, kendileri igin belirginlestirdikleri iste kahcihk


kazanmca, Kalp Yusufunun isi de zati suhud makamma vasil olmakla
tamamlandi. Boylece halveti de agildi. Qunku zindanda kaldigi sure,
Allah'ta gergeklestirdigi sulukunun muddetidir. Kalp Yusufunun fena
bulmasi tamamlandigi zaman, iki kuvvetin durumu da ayni seviyeye
gelip esitlendi. Qunku o sirada kendi nefisleriyle degil, Allah ile idiler.
Diger bir ifadeyle Hakkani varhga kavusup beka bulma zamanimn
baslamasiyla halvet zamani sona erdi. Ama beka zamani henuz
tamamlanmamisti, gunku "beni efendinin yanmda an." ifadesinde isaret
edildigi gibi varhk kalmtisi onda mevcudiyetini koruyordu. Yani, benim
igin ruh makammda sevgi ile ve onda karar kilma ile varhk talep et...
Qunku sevgi ask sarabiyla ruhu sarhos ettigi zaman, ruh vahdet
makamma, kalp de ruh makamma yukselir. Bu makamda ruha hafi
(gizli), kalbe de sir adi verilir. Bu da fena degildir, gunku her ikisi de
o
sirada mevcutturlar ve Hakk'm nuruyla bogulmuslardir.

Bu makamda dump otesine gegmemekten tugyan ve benlik neset


eder. Bu yuzden "§eytan ona, efendisini anmayi unutturdu. " denilmistir.
Yani vehim seytani kalp Yusufuna, Allah'ta fena bulmak suretiyle O'nu
anmayi unutturdu, gunku kalp Yusufunda henuz varhk kalmtisi
mevcuttu ve ruh makammi talep etmisti. Yoksa kendi nefsini ve varhgmi
unutacak, bu makamla perdelenmekten gafil olacakti. iste bu kahnti
"birkag sene daha zindanda" kalmaktir.

Resulullah (s.a.v) bu olaya soyle isaret etmistir: "Allah, kardesim


Yusufa rahmet etsin, eger "beni efendinin yanmda an" demeseydi,
zindanda birkag yil daha kalmayacakti." Ya da kahredilmis,
engellenmis, Hakk'm canibinden perdelenmis vehim seytani,
yakinlastinlmis muhabbet resulune, derecesinin yukseltilisi, istila edisi,
saltanatmm yukseltilisi sirasmda ilahi cemal iginde saskm ve
sarhoslugun etkisinde oldugu igin, kalp Yusuf'unu suhud huzurunda
anmayi unutturdu. Qunku cemali seyreden sevgili hayran kahr,
mahlukatm tumunu, varligmin aynntilarini unutur. Daha dogrusu fena
bulmasi tamamlanincaya, sarhoslugu son buluncaya kadar nefsi cem
aynma gark olur. Sonra uyanir ve tafsili hatirlar.

Huviyet denizine dalmak ve ahadiyet zatmda silinmek suretiyle fena


bulma sureci sona erince, mahpusluk muddeti dolunca, yuce Allah onu
kendi hayatiyla diriltti, zatmdan ve sifatlanndan ona bir hayat bahsetti.

YUSUF SURESi • 563

Halvet ve Allah'ta suluk aracihgiyla nefsin sifatlanndan uzaklasma


muddetinde nefsin sifatlannda degisim seklini zayif ineklerin semiz
inekleri yemeleri suretinde bedensel tabiat sifatlannda degisim seklini
ise kuru basaklann yesil basaklan istila etmesi suretinde ona gosterdi.

43- Kral dedi ki: Ben (ruyada) yedi ank inegin yedigi yedi semiz inek
gordum. Aynca, yedi ye§il ba§ak ve digerlerini de kuru gordum. Ey ileri
gelenler! Eger ruya yorumluyorsaniz, benim ruyami da bana
yorumlaymiz.

44- (Yorumcular) dediler ki: Bunlar karmakari§ik hayaller, duslerdir.


Biz boyle du§lerin tevilini bilenlerden degiliz.

45- (Zindandaki) iki ki§iden kurtulmus olan, uzun bir zaman sonra
(Yusuf'u) hatirlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm,
beni hemen (zindana) gonderin.

46- (Yusuf un yanma gelerek dedi ki:) Ey Yusuf, ey siddfk (dogru


sozlu) arkadasim! (Ruyada gorulen) yedi ank inegin yedigi yedi semiz
inek He yedi yesil ba§ak ve digerleri de kuru olan (ba§aklar) hakkmda
bize yorum yap. Omit ederim ki, insanlara (isabetli yorumunla) donerim
de belki onlar da dogruyu ogrenirler.

47- Yusuf dedi ki: Yedi sene adetiniz uzere ekin ekersiniz. Sonra da
yiyeceklerinizden az bir miktar hang, bigtiklerinizi ba§aginda (stok edip)
birakmiz.

48- Sonra bunun ardmdan, saklayacaklarmizdan az bir miktar


(tohumluk) harig, o yillar igin biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek yedi
kitlik
yili gelecektir.

"Ruyada ...gordum..." diyen kral, bazilanna gore Kitfir'i Misir'a kral


tayin eden, yonetimini ona veren Reyyan b. Velid'dir. Adi Kitfir olan,
Aziz degildir. Gergi Arapgada "aziz" "kral" anlamma da gelir. Dolayisiyla,
ayette gegen "kral", faal akla isarettir. Ruhlar meliklerinin melikidir ve
Ruhu'l kuds olarak isimlendirilir.

Cunku yiice Allah, velayet ehlini, nubuvvetin baslangici olana tarn


fena esnasmda nefhasi ve vahyiyle diriltir. Onunla butunlesmeleri ile de
tafsilatlar cem aynmda zuhur eder. Bu yuzden bazilan demislerdir ki:
Yusuf kralm yanma girince kral onunla ibranice konustu, o da krala
ibranice cevap verdi. Kral yetmis dil biliyordu ve bu dillerle konustu.
Yusuf da bu dillerin tumuyle onunla konustu.

564. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Bunlar karmakansik duslerdir..." diyen ileri gelenler, akil ve fikirgibi


vehimle perdelenmis serefli kuvvetlerdir. Vehmin kendisi de riyazet ve
tebdil sirnna karsi perdelenmistir. Bu yuzden vehimle perdelenmis ve
vehmin yanmda durup otesine gegemeyenlerin riyazet ehlinin hallerini
hurafe olarak nitelendirdiklerini gorursun. Uzun bir zaman sonra
hatirlayan sevgi resulune gelince, o, ancak Ruhu'l kuds'un melikinin
zuhur etmesi, diriltmesi, vahdetten sonra kesrete donus seklinde
varligmm tafsilatmi irade etmesi araciligiyla hatirlar. Aksi takdirde onda
fena haleti bulunur ve cem aynmdan uzak olur. Orada kalbin varligmi
gormedigi gibi baskasmi da gormez. Boyle iken nasil hatirlasm ki?
Ancak yoklugundan sonra Hakk'm nuruyla zuhur edince hatirlar.

49- Sonra bunun ardmdan da bir yil gelecek ki, o yilda insanlara
(Allah tarafmdan) yardim olunacak ve o yilda (meyve suyu ve yag)
sikacaklar.

50- (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: «Onu bana getirin!»
Resul/elgi, Yusuf'a geldigi zaman, (Yusuf) dedi ki: «Efendine don git de
ona: Ellerini kesen o kadinlarm hall neydi? diye sor. Suphesiz, benim
Rabbim onlarm hilesini gok iyi bilir.»

51- (Kral kadmlara) dedi ki: Yusufun nefsinden murat almak


istediginiz zaman durumunuz neydi? Kadinlar, Ha§a! Allah igin, biz
ondan higbir kotuluk gormedik, dediler. Aziz'in karisi da dedi ki: «Simdi
hakk olan gergek ortaya gikti. Ben onun nefsinden murat almak
istemi§tim. Suphesiz ki o dogru soyleyen "sadikiyn"lerdendir.»

52- (Yusuf dedi ki): Bu, Aziz'in yoklugunda ona hainlik etmedigimi
ve Allah 'in hainlerin hilesini basanya ula§tirmayacagini (herkesin)
bilmesi igindir.

53- (Bununla beraber) nefsimi temize gikarmiyorum. Qunku nefis,


a§m §ekilde kotulugu emreder; Rabbim aciyip korumu§ baska.
Suphesiz, Rabbim gok bagi§layan, pek esirgeyendir.

54- Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime bzel damsman
edineyim. Onunla konu§unca: Bugun sen yanimizda yuksek makam
sahibi ve guvenilir birisin, dedi.

55- «Beni ulkenin hazinelerine tayin et! Qunku ben (onlan) gok iyi
korurum ve bu i§i bilirim» dedi.

YUSUF SURESi • 565

56- Ve boylece Yusuf'a orada diledigi gibi hareket etmek uzere Dike
iginde yetki verdik. Biz diledigimiz kimseye rahmetimizi eri§tiririz. Ve
guzel davrananlarm mukafatmi zayi etmeyiz.

57- iman edip de (kotuluklerden) sakmanlar igin ahiret mukafati


daha hayirlidir.

"Insanlara yardim edilecek ve (meyve) sikacaklan yil, tarn itminan


ve ku Mi guven esnasmda nefsi yararlandirdigi vakittir. Kuvvetler
kadinlarimn "Ha§a! Allah igin, biz onda higbir kotuluk gormedik." sozleri
ile Aziz'in karisimn "§imdi gergek ortaya gikti." seklindeki sozleri,
nefsin
ve kuvvetlerin Hakk'm nuruyla aydinlanmasina, insaf ve dogruluk
sifatlanyla nitelenmesine, vahdet nuru sayesinde adalet melekesinin
gergeklesmesine, cem sonrasi fark haline yonelik sevginin zuhuruna,
kalbin fazileti ve dogrulugu ile birlikte kendi gunahim ikrar edip
gunahmdan teberri etmesinden dolayi nefsin itminana ulasmasina
isarettir. Qunku nefsin itminanimn gostergelerinden biri gunahi itiraf
etmesi, nefs-i emmare oldugu sirada kendisinden sadir olan
asinhklardan istigfar edip ilahi rahmete ve Rabbani korumaya
sanlmasidir. Kralm onu kendine has kilmasindan maksat, kalbi,
tamamen kemale erdikten sonra kendisinin yerine mulkun hakimi
kilmasi anlamindadir. Nitekim, kissada soyle anlatihr: Krai Yusufu
tahtmm uzerine oturttu, kendi tacmi basma gegirdi, muhrunu ona verdi,
kihcmi ona kusandirdi.

Bu arada Kitfir'i azletti. Sonra Kitfir oldii. Krai Yusufu Kitfir'in kansi
Zuleyha ile evlendirdi. Krai tahttan feragat edip saltanati ona teslim etti
ve kendisi Rabbine ibadet etmek uzere kosesine gekildi. Butun bunlar
Hakk'm halifeligi makamma isarettir. Nitekim, yuce Allah Davud'a (a.s)
soyle hitap etmistir: "Biz seni yeryuzunde (arz'da) halife yaptik." (Sad,
26) Aziz'in olmesi, kalbin makamma ulasmasina, ruhun vahdet
suhudunda yol almasina, Yusuf'un Aziz'in kansiyla evlenmesi, kalbin,
itminana erdikten sonra nefsi hazlardan yararlandirmasina isarettir.
Qunku nurlanmis serefli nefis, istikametin sartlarmi muhafaza etme,
adalet kanunlarma uyma ve ilim ve amele ait usullerin istimbat edilmesi
hususunda hazlardan gug ahr. Ki ilim ve amel de bu evlilikten dogan iki
gocuktur. Nitekim kissada Zuleyha'nm biri Efrasim, biri Misa olmak
uzere iki ogul dogurdugu belirtilmektedir.

566. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Rivayete gore Yusuf Zuleyha ile evlenip gerdege girince ona: "Bu,
senin istediginden daha iyi degil midir?" dedi. Zuleyha'nm hala bakire
oldugunu gordu. Bu da Zuleyha'nm hazlanndan yararlanmasma ragmen
halinin guzelligine ve adaleti gozetmesine isarettir. Zulayha'nm bakire
olmasi, ruhun daima kutsi olmasmdan dolayi nefse kansmamasma,
onunla dogrudan temas kurmasimn mumkun olmadigma isarettir.
Qunku kalbin aksine, ruhun istekleri kullidir ve cuzleri idrak edilemez.

Zuleyha.Yusuf'un esi oldu, gunku Yusufun emri ona musallat oldu,


emrinin eseri ve hakimiyeti kalp vasitasiyla ona ulasti, o da hakikatte
onun hukmu altma girdi. Yusufun yeryuzunun hazinelerine yonetici
olarak gorevlendirilmesini istemesi ve kendisini iyi koruyan bilgi sahibi
biri olarak nitelendirmesine gelince; gunku kalp, maddi cuzleri idrak eder
ve korur, ruh ise bunu gergeklestiremez. Dolayisiyla kalp istidadi
uyannca bu anlami, bagislayandan, yani Ruhu'l kuds melikinden kabul
eder. Yeryuzune (arz'da), diledigi yere gidebilecek sekilde yerlestirilmesi
ise, temkin makamma ulastigi sirada fena sonrasi beka ile halife
kihnmasi anlamindadir. Bu da ihsan sahiplerinin oduludur. Yani cem
aynmdan tafsilata dondugu igin suhud makammda Rabbine kulluk
edenlerin ecri budur.

"Ahiret mukafati ..." yani cemal suhudu lezzetiyle alman manevi haz,
baki olan Allah'm yuzunun nurunun panldayislanni mutalaa etmek
"iman edenler igin... daha hayirlidir." Ayni imanla inananlar "ve
sakmanlar igin" ben lik kalmtismdan sakmanlar igin daha iyidir.

58- Yusufun karde§leri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onlan


tanidi, onlar onu tanimiyorlardi.

59- (Yusuf) onlarm yuklerini hazirlaymca dedi ki: «Sizin baba bir
kardesinizi de bana getirin. Gormuyor musunuz, ben olgegi tarn
dolduruyorum ve ben misafirperverlerin en iyisiyim.

60- Eger onu bana getirmezseniz, artik benim yanimda size


verilecek bir olgek (erzak) yoktur, bana hig yakla§maym!»

61- Dediler ki: Onu babasindan istemeye gali§acagiz, ku§kusuz


bunu yapacagiz.

62- (Yusuf) emrindeki genglere dedi ki: Sermayelerini yuklerinin


igine koyun. Olur ki ailelerine donduklerinde bunun farkina vanrlar da
belki geri gelirler.

YUSUF SURESi • 567

63- Babalanna donduklerinde dediler ki: Ey babamiz! Erzak bize


yasaklandi. Kardesimizi (Bunyamin'i) bizimle beraber gonder de (onun
sayesinde) olgup alalim. Biz onu mutlaka koruyacagiz.

64- Ya'kub dedi ki: Daha once karde§i (Yusuf) hakkmda size ne
kadar guvendiysem, bunun hakkmda da size ancak o kadar guvenirim!
(Ben onu sadece Allah'a emanet ediyorum); Allah en hayirli
koruyucudur. O, aciyanlann en merhametlisidir.

65- Esyalarini agtiklarmda sermayelerinin kendilerine geri verildigini


gorduler. Dediler ki: Ey babamiz! Daha ne istiyoruz. I§te sermayemiz de
bize geri verilmi§. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, karde§imizi
koruruz ve bir deve yuku de fazla aliriz. Qunku bu (seferki aldigimiz) az
bir miktardir.

66- (Ya'kub) dedi ki: Ku§atilmaniz (ve garesiz kalma durumunuz)


harig, onu bana mutlaka getireceginize dair Allah ad ma bana saglam bir
soz vermediginiz takdirde onu sizinle beraber gondermem!» Ona
(istedigi §ekilde) teminatlarmi verdiklerinde dedi ki: Soylediklerimize
Allah §ahittir.
Tafsil makamma donup halifelik igin hakimiyet tahtma oturunca,
riyazet zindanmda, kutsal huzur misin halvetinde ve cem aynma gark
olmakta gegen uzun aynhk doneminden sonra karde§leri hayvani
kuvvetler yanma geldiler, "onun huzuruna girdiler..." ruhanilerin
edebiyle edeplenmi§lik vasitasiyla nefsin mutmain olup aydinlanmasi,
bu hayvani kuvvelerin de ondan aydinlanmalan, fazilet ve ahlak
heyetleriyle pi§meleri, ahlak ve §eriat gibi yararh ilim gidalan aramalan
nedeniyle ona yakla§tilar. "Yusuf onlan tanidi." guzel halleri, zeka ve
safhklanyla salaha ermi§liklerini, yoksulluklanni, kendisinden istedikleri
manalara muhtag olduklanni gorup tanidi. "On/ar onu tanimiyorlardi."
gunku annma suretiyle onlarm mertebelerinin ustune gikmi§ti, onlann
idrak etmelerine imkan olmayan vasiflara sahip olmu§tu. Bu yuzden
ameli akil gucunu huzuruna getirmelerini istedi: "Sizin baba bir
kardesinizi bana getirin." Qunku amellerle ilgili kiilli anlamlan bu
kuvvetten ba§kasi idrak edemez.

Bil ki, mahbuplann ke§ifleri cehdlerinden once gergekle§ir. Bu


yuzden, onlarm sahip olduklan kuvvetler seriat ve hukumleri bilirler,
nefisleri bundan once mutmainlik duzeyine erismis olsa bile vuslattan
once onu siyasetle idare ederler.

568. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

Yusufun hazirlayip yukledigi yuklerine gelince, bu, onlann idrak


edebilecekleri, uygulayabilecekleri kuguk bir olgekti. Dedi ki: "Eger onu
bana getirmezseniz, artik...size verilecek olgek yoktur." Kulli
anlamlardan olup "benim yammda" bulunan olgek verilmeyecektir size
ve artik "bana hig yakla§mayin." Cunku sizin mertebeniz benim
mertebemden uzaktir ve siz ancak onun vasitasiyla bana
yaklasabilirsiniz.

Ameli akil giicu salt akil makammdan aynhp sadr makamma


varmadigi igin maddi kuvvetlere eslik etmesi, onlara amele sevk edici
cuzi anlamlan ilka etmesi, sevk maniyetli riza kuvvetlerini akli
maslahatlara dogru harekete gegirmesi mumkun olmaz.

"Dediler ki: Onu babasmdan istemeye gali§acagiz." istidadi onun


feyzini kabul etmesi igin anndirmaya gahsacagiz. Yusufun emrindeki
genglere "Sermayelerini yuklerinin igine koyun." demesi de kalbin,
emrindeki gengler olan nebati kuvvetlere nefsin itminan halinden
yararlandigi sirada, korunmak igin istifade ettikleri, kemalatlarim elde
etmek igin giig edindikleri kuvvetlerini getirmelerini emretmesine
isarettir. Cunku bu, onlann farkliliklanni mumkun kilan sermayeleridir.
Yukleri ise idrak ve kazang aletleridir. "Olur ki..." kuvvetlerini ve
kazanma kudretlerini bilirler, "ailelerine donduklerinde..." gazap, sehvet
gibi sair hayvani kuvvetlerin yanlanna donduklerinde, "belki geri
gelirler..." anlamlar gidasi hususunda kar etme ve ayncahk kazanma,
bu sermaye aracihgi ile yararh ilimleri elde etme makamma geri gelirler.

"Babalarina donduklerinde..." istidadi anndirmak ve fazilet


heyetlerine burunmek suretiyle babalannin yanma geldiklerinde, onun,
ameli akil gucunu kendileriyle birlikte gondermesinin gerekliligini
gosterdiler, ki daimi anlam faziletlerini elde etmede kendilerine yardimci
olsun. Yani onun feyzinden yardim istediler. "...Olgup alalim..." yani
ondan yararlanahm. Onu kendi isteklerimizi elde etme duzeyine indirip
de cahil oldugumuz sirada kardesine yaptigimiz gibi helak olmasma
neden olmayacagiz. Bilakis, onu soz vererek ve kemal yolunda onu
gozeterek koruyacagiz. Babalannin, onu onlarla birlikte gonderme
hususunda onlardan ahit almasi, saglam bir soz vermelerini istemesi,
amelden once sahih imani bir itikadm bulunmasina isarettir ve onlan bu
akdi bastan itibaren kabul etmeleri, onlan bu akde bagh kalmaya
mecbur birakmasi anlamindadir. Aksi takdirde, ameli planda durumlan
dogruluk uzere olmayacagi gibi basanh da olmayacaklardi.

YUSUF SURESi • 569

67- Sonra §6yle dedi: Ogullanm! (§ehre) hepiniz bir kapidan


girmeyin, ayri ayri kapilardan girin. Ama, Allah'tan (gelecek) higbir seyi
sizden savamam. Hukum, Allah'tan baskasinm degildir. (Onun igin) ben
yalniz O'na dayandim. Tevekkul edenler yalniz O'na dayansmlar.

"Hepiniz bir kapidan girmeyin..." bir tek faziletin yolunda gitmeyin,


ornegin cesareti bir kenara birakip sadece comertlik tarikinde suluk
etmeyin. Qunku vahdet huzuru butun faziletlerin kaynagi, ahadiyet zati
da butun sifatlann mebdeidir. O halde, ayri ayri turn faziletlerin yollanni
izleyin ki adalet vasfma sahip olasmiz, vahdet huzuruna dogru yol
alasmiz. Butun sifatlar uzerinden yol aim ki zat size gosterilsin.

Hadiste soyle buyrulmustur: "Kiyamet giinu yuce Allah, degisik


mezhep mensuplarmin her birine, kendisine inandigi surette
gorundugunde onu tanirlar. Baska bir surette gorundugunde ise onu
tammazlar." "Ama Allah'tan gelecek higbir §eyi sizden savamam."
§ayet Allah tevfikini size ulastirmazsa, bazi ortulerle sizi kemalatimzdan
perdelerse ona karsi sizin igin higbir sey yapamam. Qunkii akil ancak
ilim saglar, istidat icat edemedigi gibi perdeyi de kaldiramaz.

68- Babalarmin kendilerine emrettigi yerden (ge§itli kapilardan)


girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah'tan
gelecek higbir seyi onlardan savamazdi; ancak Ya'kub igindeki bir dilegi
agiga vurmus oldu. §uphesiz o, ilim sahibiydi, gunku ona biz
6gretmi§tik. Fakat insanlann gogu bilmezler.

69- Yusuf'un yanma girdiklerinde bz karde§ini yanma aldi ve


«Bilesin ki ben senin karde§inim, onlarm yaptiklarma uzulme» dedi.

70- (Yusuf) onlarm yukunu hazirladigi zaman ma§rapayi karde§inin


yuku igine koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir tellal: Ey kafile!
Siz
hirsizsmiz! diye seslendi.

71- (Yusuf'un kardesleri) onlara donerek: Ne ariyorsunuz? dediler.

72- Kralin su kabini ariyoruz; onu getirene bir deve yuku (bah§i§)
var dediler. (Iglerinden biri:) Ben buna kef ilim, dedi.

73- Allah'a and olsun ki, bizim yeryuzunde fesat gikarmak igin
gelmedigimizi siz de biliyorsunuz. Biz hirsiz da degiliz, dediler.

74- (Yusuf un adamlan) dediler ki: Peki, siz yalanciysaniz bunun


cezasi nedir?

570. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

75- «Onun cezasi, kayip e§ya, kimin yukunde bulunursa i§te o


(§ahsa el koymak) onun cezasidir. Biz zalimleri boyle cezalandinnz»
dediler.

76- Bunun uzerine Yusuf, karde§inin yukunden once onlann


yuklerini (aramaya) ba§ladi. Sonra da onu, karde§inin yukunden gikartti.
i§te biz Yusuf'a boyle bir tedbir ogrettik, yoksa kralin kanununa gore
karde§ini tutamayacakti. Ancak, Allah'm dilemesi harig. Biz kimi dilersek
onu derecelerle yukseltiriz. Zira her ilim sahibinin ustunde daha iyi bilen
birisi vardir.

"...Girdiklerinde..." butun faziletlerin yollarim izlemeye iliskin olarak


akhn kendilerine yonelttigi emre bagh kaldilar. Ama bu, Allah katmdan
gelecek "higbir §eyi onlardan savamazdi." celal perdesiyle
perdelenmelerini.vuslat lezzetinden yoksun kalmalanni engellemezdi.
Qunku akil ancak fitrata ulasir ve ancak marifeti gosterir.

Cemal nuruyla nurlanma, vuslat talebiyle lezzet zevkinden haz


alma, celal ve cemal kemaliyle, daha dogrusu celalin cemali ve cemalin
celaliyle asktan zevk alma, ancak Hakkani nurun hidayetiyle mumkun
olabilir. "Ancak Yakub igindeki bir dilegi agiga vurdu." Bu dilek, onlan
faziletle tekmil etmesiydi. "§uphesiz o, ilim sahibiydi." Qunku Allah ona
6gretmi§ti. Ama ayan ve §uhud sahibi degildi. "Fakat insanlarin gogu
bilmezler." kemali insanlarin sahip olduklan ilim sanirlar. Ya da duyu
insanlan kiilli akhn ilmini bilmezler. "Oz karde§ini yanina aldi." Qunku
aralannda annma, tecerrut hususunda uyum vardi. "Ma§rapayi
karde§inin yuku igine koydu." insanlara erzak dagitirken olgu olarak
kullandigi masrapasim kardesinin yukunun igine koydu. Yani ilimleri
idrak ettigi kuvvetini onun yukune koydu ki, onun aracihgiyla seriat
ilimlerinden istifade etsin, adalet kanunlarmi istimbat etsin. Qunku ameli
akil kuvveti vehim ve hayal giysilerinden siynldigi zaman makulati idrak
etme hususunda daha da guglenir. Aynca, nazari akil gucu de
kuvvetlenir. Nazari akil gucu, hayatm islerini idare eder ve halin
baslangicmda vehimle kansiktir. Kardesini hirsizhga nispet etmesinin
nedeni, ameli akil gucunun vehim mahallinde maddeye taalluk eden
anlamlar gibi ciizi seyleri idrak etmeye ahsmis olmasi ve kulli seyleri
idrak etmekten uzak olmasidir.

YUSUF SURESi. 571

Kardesinin onu yanma almasi sayesinde gug kazanmca, armmak


suretiyle ondan bu gucii almca, hirsizhk yapmadigi halde sanki hirsizhk
yapmis gibi oldu. Onlan hirsizhkla suglayan munadi ise vehimdir. Qunku
vehim sahibi biitiin kuvvetlerin uzerinde bulunduklan halde degisiklik
oldugunu, ona uymadiklarmi gorur. Bundan dolayi onlarda bir eksiklik
oldugunu vehmeder. Hukumdarm tasmi getirene vaat edilen bir zahire
yiikiinden maksat seri yukumluluktur ki, ameli akil vasitasiyla elde
edilir.
O da buna dair ilmini kalpten ahr. Tas ise bu ilmin elde edilmesinin araci
olan istidat gucudur. Yitik tasi arayan, onlann esyalanni kontrol eden,
sonunda kardesinin yukunun iginden gikaran da kalbin bu is igin
gonderdigi fikirdir.

Ruhu'l Kuds'un dini marifetleri, nazari hakikatleri arastirdigi, amelle


ilgili olmadigi igin "Kardesini...tutamayacakti." amellere sevk etmek,
faziletleri kullanmak hususunda "kralin kanununa gore" kardesini
tutamayacakti. Qunku kralin dini ilim, ilmi de akildi. "Ancak Allah'm
dilemesi hang." Yani nefsin, kalpten kaynaklanan nurla aydmlamasi,
amel etmeye yatkm sadnn agilmasi vakti baska. iste bu, derecelerin
yukseltilmesidir. Qunku nefis bu sirada kalp derecesine, kalpte suhud
makammda ruh derecesine yukselir. "Her ilim sahibinin" ornegin
kuvvetlerin "ustunde daha iyi bilen" ameli akil gibi "biri vardir." Onun da
ustunde kalp, kalbin ustunde nazari akil, onun ustunde ruh, onun
ustunde de Ruhu'l Kuds vardir. Yiice Allah hepsinin ustunde ve gaybm
tumunu bilir.

77- (Karde§leri) dediler ki: «Eger o galdiysa, daha once onun bir
karde§i de galmi§ti.» Yusuf bunu iginde sakladi, onlara agmadi. (Kendi
kendine) dedi ki: Siz daha kotu durumdasiniz! Allah, sizin anlattigmizi
gok iyi bilir.

78- Dediler ki: Ey aziz! Gergekten onun gok ya§li bir babasi var.
Onun yerine bizim birimizi alikoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden
goruyoruz.

79- Dedi ki: E§yamizi yanmda buldugumuz kimseden ba§kasmi


yakalamaktan Allah' a sigminz, o takdirde biz gergekten zalimler oluruz!

80- Ondan umitlerini kesince, (meseleyi) gizli goru§mek uzere


ayrilip (bir kenara) gekildiler. Buyukleri dedi ki: «Babanizin sizden Allah
adina soz aldigini, daha once de Yusuf hakkmda i§lediginiz kusuru
bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya benim igin Allah
hukmedinceye kadar bu yerden asla aynlmayacagim. O hukmedenlerin
en hayirlisidir.

572. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

81- Babaniza donun ve deyin ki: «Ey babamiz! §uphesiz oglun


hirsizlik yapti. Biz, bildigimizden ba§kasma §ahitlik etmedik. Biz gaybm
bekgileri degiliz.

82- (Istersen) iginde bulundugumuz §ehire (Misir halkma) ve


aralarmda geldigimiz kafileye de sor. Biz gergekten dogru s6yluyoruz.»

83- (Babalan) dedi ki: «Hayir, nefisleriniz sizi (boyle) bir i§e
surukledi. (Bana du§en) artik, guzel bir sabirdir. Umulur ki, Allah onlann
hepsini bana getirir. Qunku O gok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»

"Dediler ki: Eger o galdiysa, daha once bir karde§i de galmi§ti."


seklindeki sozlerinin anlamina gelince; kalp onceden bu anlama
hazirlanmisti, kuvvetler degil. Bu yuzden kuvvetler, ikisinin inkar edici
tavirlanni surdurduler, isteklerini elde etmek igin babalarimn yanmda
ikisini sugladilar. Babalan ise onlann istediklerinin otesinde bir lezzeti
talep etti. Rivayet edilir ki: ibrahim'in (a.s) bir ku§agi vardi ve bu
ku§ak
evlatlannin en buyuklerine miras kahrdi. Kemer ishak'tan (a.s) Yusufun
halasina miras kalmisti. Qunku halasi yasga en buyukleriydi. Annesi
Rahil'in vefatmdan sonra Yusuf'u halasi emzirmisti. Yusuf buyuyunce
Yakub, onu halasindan ayirmak istedi. Kadm ise Yusufsuz
sabredemedi. Kusagi Yusufun elbiselerinin altma koydu. Sonra "ben
kusagi kaybettim" dedi. Kusagi Yusufun uzerinde bulunca Yakub
halasi olunceye kadar Yusuf'u halasmm yanmda birakti. Kusak, velayet
makammdan once genglik gaglannda Ruh ibrahim'inden miras aldigi
futuvvet makamma isarettir.

....Nefs-i Levvame konumundaki Rahil'in vefat ettigi sirada Nefs-i


Mutmaine bu kusagi onun beline baglamisti. Yakub'un Yusuf'u
halasindan almak istemesi suna isarettir: Akil, irfan ve hakikat kazanma
hususunda yukselmek ister; futuvvet makammda faziletlerle nitelenmis
birini buldugu zaman ondan razi olur. Ama nefs-i mutmainne yanmda
onu terk eder, faziletler yoluna devam eder, velayet makammda Allah'ta
fena bulmak suretiyle vefat edinceye kadar. Allah dogrusunu herkesten
daha iyi bilir.

Yusufun sozunii iginde saklamasi, onlann kendisinin makammi


idrak etme hususunda yetersiz olduklarmi ve kemali karsismda noksan
kaldiklarmi bilmesidir ki bunu da su sozleriyle ifade etmistir: "Siz daha
kotu durumdasmiz!" Kalp Yusufuna, kardesi ameli akil yerine kendisini
almasim oneren vehimdir. Qunku vehim makulata mudahalesi soz

YUSUF SURESi • 573

konusudur ve yukselise, akil ufkuna gikmaya ve ehil olmadigi halde ona


hukmetmeye yonelik bir ozlemi vardir. Sonra diger kuvvetler de ameli
akil yerine vehmin kendilerini yonetmelerine egilimlidirler. Qunku ameli
akil ile bu kuvvetler arasmda maddeye taalluk etmek hususunda uyum
vardir ve vehim onlan bedensel lezzetlerle ilgili ihtiyaglanni elde etmeye
dogru geker.

Kalp, makul anlamlan idrak etme hususunda ihtiyag duydugu seyi


vehimde degil, ameli akhn yaninda bulunca soyle dedi: "E§yamizi
yaninda buldugumuz kimseden ba§kasini yakalamaktan Allah' a
sigminz." Eger onun yerine vehmi yakalarsak, onu kendimize katar,
kardesimize ilka edecegimiz seyi ona ilka edersek , o takdirde buyuk bir
zulum islemis oluruz. Qunku bir seyi ait olmadigi yere koymus oluruz.
Ondan umitlerini kesmeleri, vehmin kendilerine kefil olamayacagimn,
vehmin gerekge ve hukumlerinden yararlanamayacaklannin bilincine
varmalandir.

Vehmin hiikmu esnasmda kardeslere babalanna verdikleri misaki,


yani imani itikadi, daha once Yusufla ilgili asinliklarmi hatirlatan
buyukleri, fikirdir. Bu yuzden mufessirler "Yusuf hakkmda en guzel
dusunceye o sahipti." demislerdir. Yusufu oldurmelerine o engel
olmustu. "Babam bana izin verinceye . . .kadar bu yerden asla
aynlmayacagim." sozune gelince, bunun anlami sudur: Vehmin degil,
ancak akhn hukmune gore hareket edecegim, ta ki olunceye kadar.
Kardeslerine babalannin yanma donmelerini emretmesi ise, onlan akhn
emirlerine uymaya yoneltmesi anlamindadir. "Biz, bildigimizden
ba§kasma §ahitlik etmedik..." Bu, esyanm ameli akh gucun yaninda
olmasmda noksanhgi ve hirsizhgmdan baska bir anlam veremiyorduk.
Qunku bu konuda suurumuz yoktu ve bunun ashnda kemal oldugunuda
bilmiyorduk. "Biz..." ayni-akli anlamin bekgileri "degiliz..." Qunku biz,
ancak gorulebilen alemdeki seyleri idrak ederiz. Ayni durum,
beldemizin, yani beden sehrinin nebati guglerden olusan halki igin de
gegerlidir. "Aralarmda geldigimiz kafile..." hayvansal guglerden olusan
kafileye sor, onlarsenin "oglunun hirsizlik" yaptigmi soyleyeceklerdir.

"Dedi ki: Hayir, nefisleriniz sizi bu i§e surukledi." Cismani


tabiatlanniz size bedensel lezzetlerden, maddi sehvetlerden zevk alma
hususunu siislu gosterdi. Siz de bunu kemal saydmiz; makulatm
pesinden gitmeyi, seriatlara bagh kalmayi, faziletlere uymayi ise
574. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

noksanhk kabul ettiniz. "Guzel bir sabir..." Size dusen, daima seriat ve
faziletlere gore amel etmek, seriat ve akil hukmunun otesine gegmemek
hususunda sabretmektir. Veya seriata gore nimetlenip yararlanma
hususunda guzel bir sabir gostermek, sizin igin her seyi mubah
gormekten, tabiatin hukmu dogrultusunda sinirsiz bir yararlanma egilimi
igine girmekten daha iyidir. Ya da bana dusen, Kalp Yusuf'u ve
kardeslerinin kutsi nurlarla aydinlanma, ser'i hukumleri gikarma ve ser'i
kaideleri istihrag etmek-ki benim buna mudahalem soz konusu degildir-
isine devam etmeleri hususunda da guzel bir sabir gostermektir. Onlar
iki tarafi gozetecek, her iki tarafm, yani dunya ve ahiretin gereklerini
eksiksiz yerine getirecek zamani buluncaya kadar onlardan ayn kalmam
kagimlmazdir.

Qunku akil, kemal talep etmeyi ve ahiretin islahmi gerektirdigi gibi


bedenin islahmi, dunya hayatmm duzenlenmesini, mizaci gidalarla
dengelemeyi, kuvvetleri de lezzetlerle terbiye etmeyi de gerektirir. Ya da
bu hususta bana dusen guzel bir sabir gostermektir. "Umulur ki, Allah
onlarin hepsini bana getirir." Bakarsm, Allah onlari en yiice ufuktan
bana getirir. Beni bulundugum yerden, iki tarafm birden gozetilmesi
hususunda nazanmin, gorusumun, makamimin ve iki menzilin ortasmda
denge noktasmda bulunmakla ilgili mertebemin gerektirdigi yere
yukseltir. "Cunku O gok iyi bilendir." Hakikatleri bilir. "Hikmet
sahibidir."
Alemleri hikmete gore yonetir.

Onlari, ulvi ciheti gozetip sufli ciheti gormezlikten gelecek,


dolayisiyla beden sehrinin harap olmasma, halkmm da helak bulmasina
neden olacak sekilde basi bos birakmaz. Kuskusuz bu, daha once
isaret ettigimiz tarn yararlandirmadan oncedir. Qunku bu kesiften sonra
cehd makami olup, tevhidden sonra istikamet yolunda suluk etmektir.

84- Onlardan yuz gevirdi, «Ah Yusufum ah!» diye sizlandi ve


kederini igine gommesi yuzunden gozlerine boz (perde) geldi.

85- (Ogullan:) « Allah 'a and olsun ki sen hala Yusufu aniyorsun.
Sonunda ya hasta olacaksm ya da busbutun helak olacaksm!» dediler.

86- (Ya'kub:) Ben gam ve kederimi sadece Allah' a arz ediyorum. Ve


ben sizin bilemeyeceginiz seyleri Allah tarafmdan (vahiy He) biliyorum,
dedi.

YUSUF SURESi • 575

87- Ey ogullanm! Gidin de Yusufu ve karde§ini iyice ara§tinn,


Allah'm rahmetinden Omit kesmeyin. Cunku kafirler toplulugundan
baskasi, Allah' in rahmetinden Omit kesmez.

88- Yusufun yanma girdiklerinde dediler ki: Ey Aziz! Bizi ve ailemizi


kitlik basti ve biz degersiz bir sermaye He geldik. Hakkimizi tarn olgerek
ver. Aynca bize bagi§ta da bulun. Suphesiz Allah sadaka verenleri
mukafatlandinr.

89- Yusuf dedi ki: Siz, cahilliginiz yuzunden Yusuf ve karde§ine


yaptiklarmizi biliyor musunuz?
90- Yoksa sen, gergekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben
Yusuf'um, bu da kardesim. (Birbirimize kavu§mayi) Allah bize lutfetti.
Cunku kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse §uphesiz, Allah guzel
davrananlann mukafatini zayi etmez, dedi.

91- (Karde§leri) dediler ki: Allah' a and olsun, hakikaten Allah seni
bize ustun kilmi§. Gergekten biz hataya du§mu§uz.

92- (Yusuf) dedi ki: «Bugun sizi kmamak yok, Allah sizi affetsin! O,
merhametlilerin en merhametlisidir.»

"Onlardan yuz gevirdi..." onlann tarafma sirtini gevirdi, onlann


halini gormezden geldi. Qunku kalp Yusufuna hasret duyuyor, onun
cihetine dogru kuvvetli bir egilim igindeydi. Uzuntuden "gozlerine boz
(perde) geldi." Oncelikle Yusufun kuyunun dibine atilmasindan,
Yusufa karsi duydugu derin uzuntuden gorme yetenegi zayifladi. Sonra
Yusuf bulundugu halden yukselip tevhidde fena bulmasina karsihk
kendisi geri kaldigi, onun makammi ve kemalini idrak edemedigi igin
gozleri, hep huzunlu ve Yusufun halini gormeden geri kaldi. "Kederini
igine gomerek..." igi onun aynligiyla dolmus halde kaldi. "Sen hala
Yusufu aniyorsun..." seklindeki sozleri, boyle bir halde bile onlann
cihetine (yonune) degil, Yusufa olan hasretinin, ozleminin, kalp cihetine
egiliminin, kapilismin siddetine isarettir. Qunku onunla Yusuf arasmda
annma ve ulvi aleme meyletme hususunda guglu bir munasebet vardir.

"Ben sizin bilemeyeceginiz §eyleri Allah tarafmdan biliyorum. " sozii


ise, akhn, kalbin Hakkaniyet cihetine gittikten ve ahskanhk hukmunden
siynldiktan sonra en kisa zamanda halk alemine donecegini ve
ahskanhk smirinda duracagmi bildigine isarettir.

576. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Nitekim ariflerden birine "Son nedir?" diye sorulmus, "Basa


donmektir" diye cevap vermistir. Bu bilgiden dolayidir ki "Ey ogullarim!
Gidin de Yusuf'u ve kardesini iyice arastirm. " demistir. Qunku suluktan
butunuyle bosahp bu bosalmamn etkisi, inis ve yakmlasma suretinde
mertebesine yaklasmak seklinde akla ulasmca, kuvvetlerin makamma
inmekle onlara bedensel cem suretinde hazlan aramalanm, dunya
hayatlarmi ve cuzi maslahatlanni duzenlemelerini emreder. iste
umitlerini kesmemelerini istedigi ruh budur. Qunku, mumin bu ruhu ve
hosnutlugu Allah ile hayat buldugu ikinci hayatta gorur. Allah'm
huzuruyla butun nimetlerden, fiil, sifat ve zat cennetleri lezzetlerinden
nefis, kalp ve ruh ile yararlanir. Ama kafir igin boyle bir sey soz konusu
degildir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Cunku kafirler
toplulugundan ba§kasi Allah'm rahmetinden Omit kesmez."

"Bizi ve ailemizi kitlik basti." seklindeki sozleri, zor durumda


kahslanna, hallerinin alabildigine kotulestigine, haklarm sininnda
durmakla iyice daraldiklanna isarettir. "Ve biz degersiz bir sermaye ile
geldik." §eklindeki sozleri ise, kuvvetlerinin maddesinin azhgmdan
dolayi zayif olduklanna, amaglanna ulasmak igin gerekli gidalardan
yoksun olduklanna isarettir. "Hakkimizi tarn olgerek ver." Hazlan talep
etme hususunda ondan merhamet dileniyorlar. "Yusuf ve karde§ine
yaptiklarmizi biliyor musunuz?" sozu; kalbin, kendisini tanimalan,
baslangigtaki hallerini hatirlamalan, cehalet ve azgmhk zamanlannda
ona karsi yaptiklan kotulukleri zihinlerinde canlandirmalari igin, sadr
mahallindeki makamlarina inmesine isarettir.

"Yoksa sen, gergekten Yusuf musun?" onu bu nurani heyette,


hukumdarhk heybeti iginde ve baslangigtaki halinden uzak gormekten
dolayi hayretlerini ifade ediyorlar. "Allah bize lutfetti..." sozu, bu
durumun illetine, kemalinin sebebine yonelik bir isarettir. "Allah'a and
olsun, hakikaten Allah seni bize ustun kilmis." sozu, istikamet
zamanmda kuvvetlerin onun kemalini ve kendi kusurlanni gormeye
iletildiklerine isaret etmektedir. "Bugun sizi kmamak yok." Qunku
kuvvetler, tabii fiillerini isleme cibilliyetine sahip olarak
yaratilmislardir.
"Allah sizi affetsin." sozu, bu kuvvetlerin fazilet nuruyla nurlanmalan,
kemal sirasmda emrine uymalan durumunda gunahtan beri
olacaklanna, aklanacaklanna yonelik bir isarettir.

YUSUF SURESi • 577

93- «Su benim gomlegimi goturun de onu babamin yuzune koyun,


(gozleri) gorecek duruma gelir. Ve butun ailenizi bana getirin.»

94- Kafile (Misir'dan) ayrilmca, babalari (yanindakilere): Eger bana


bunami§ demezseniz inanm ben Yusuf'un kokusunu aliyorum! dedi.

95- (Onlar da:) Vallahi sen hala eski saskmligindasm, dediler.

96- Mujdeci gelince, gomlegi onun yuzune koyar koymaz (Ya'kub)


gorur oldu. Ben size: «Allah tarafmdan (vahiy He) sizin bilemeyeceginiz
§eyleri bilirim demedim mi! » dedi.

97- (Ogullan) dediler ki: Ey babamiz! (Allah'tan) bizim


gunahlarimizm affmi dile! Qunku biz gergekten gunahkarlar idik.

98- (Ya'kub:) Sizin igin Rabbimden af dileyecegim. Qunku O gok


bagi§layan, pek esirgeyendir, dedi.

Gomlek; kalbin, cem ayninde vahdete ulastigi ve Allah'in


sifatlanyla nitelendigi sirada burundugu nurani heyettir. Bazilan: bundan
maksat, babadan ogula miras kalan gomlektir ki, kuyuya atildigmda bu
gomlek onu korumu§tu, demi§lerdir. Bu takdirde, asli fitrat nuruna i§aret
konumunda olur, ilk anlamdaki gomlegin vuslattan sonra onun igin
gergekle§en kemal nuruna i§aret olmasi gibi. Bu anlamlann ilki, akil
gozunun gormesine daha uygundur. Qunku akhn gozii Hakkani hidayet
nuruyla surmelenmese ilahi sifatlann idrak edilmesi kar§ismda kor
kesilir.

"Ve butun ailenizi bana getirin." itidal makammda ve fiillerde orta


yolu gozetme hususunda butun aileniz bana donun. Qunku kalp, ulvi
cihetle sufli cihet ortasmda yer ahr. tabiatmizm gerektirdigi bedensel
lezzetleri arama hususunda bana katilm, benim emirlerime uyun, bana
yakm olun, makamimdan uzaklasmayin. Yusuf'un (a.s) Yakub (a.s)
tarafmdan uzaktan hissedilen kokusuna gelince, bundan maksat, kalbin
akil ve makul alemine donmesi, salt tevhidden bu aleme, hayvani
kuvvetleri adalet, seriat ve akil kanunu hukmu dogrultusunda hazlan
edinme donammiyla donatmak suretiyle yonelmesidir. Nitekim rivayet
edilir ki: Yusuf, kervani en guzel sekilde donatmis ve Kenan'a dogru
gondermistir.

Yakub'un eski saskmligmdan maksat, kalbe ezelden beri asik


olmasi ve onlarm cihetini (fitri yonelisini) goz ardi etmesidir. "Sen size:
Allah tarafmdan sizin bilemeyeceginiz §eyleri bilirim, demedim mi!" sozu
578. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

ise, kalbin akil makamma donecegini onceden bilmesine isarettir. Onlar


igin bagislama dilemesi, akli faziletlerin hukmu uzere onlann armma ve
temizlenmeden sonra istikamet uzere oluslanm ikrar etmesi, onlann da
zulmani heyetten siynldiktan sonra nurani heyeti kabul etme
kabiliyetinde olduklan anlamma gelir.

99- (Hep beraber Misir'a gidip) Yusuf'un yanma girdikleri zaman,


ana-babasmi kucakladi, «Guven iginde Allah'in iradesiyle Misir'a girin!»
dedi.

100- Ana ve babasmi tahtmin ustune gikartip oturttu ve hepsi onun


igin (ona kavu§tuklari igin) secdeye kapandilar. (Yusuf) dedi ki: «Ey
babacigim! I§te bu, daha once (gordugum) ruyanm tevilidir. Rabbim onu
hakk olarak gergekle§tirdi. Dogrusu, Rabbim bana (gok §ey) ihsanda
bulundu... Beni zindandan gikardi ve §eytan benimle kardeslerimin
arasmi bozduktan sonra sizi golden getirdi. Suphesiz ki Rabbim
diledigine luffed icidir. Kuskusuz O her §eyi gok iyi bilen "Aliym"dir,
hikmet sahibi "Hakiym"dir.»

101- «Ey Rabbim! Mulkten bana (nasibimi) verdin ve bana (ruyada


gorulen) olaylarm tevilini de ogrettin. Ey gokleri ve yen yaratan! Sen
dunyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni Musluman olarak oldur
ve beni salihler arasina kat!»

102- l§te bu (Yusuf kissasi) gayb haberlerindendir. Onu sana


vahyediyoruz. Onlar hile yaparak islerine karar verdikleri zaman sen
onlann yaninda degildin (ki bunlan bilesin).

103- Sen ne kadar ustune du§sen de insanlarm gogu iman edecek


degillerdir.

104- Halbuki, sen bunun igin (Nebilik gorevini ffa igin) onlardan bir
ucret istemiyorsun. O (Kur'an), alemlerigin ancak bir oguttur.

105- Goklerde (semavatda) ve yerde (arz'da) nice deliller vardir ki,


onlar bu delillerden yuzlerini gevirip gegerler.

Yusuf'un (a.s) yanma girmeleri, istikamet hali demek olan sadr


makamma ulasmaktan ibarettir. Misir'a girisleri ise, tumunun, vahdet
cemi (birligi) ayni iginde birbirlerinden farkli mertebelere sahip olmakla
birlikte tek, ilahi cem huzurunda bulunmalan anlamindadir. Anne ve
babasmi tahtmin uzerine gikarmasi, akil ve nefsin mertebelerinin sair
kuvvetlerin mertebelerinden yuksek olmasmdan, ona (kalp) daha fazla

YUSUF SURESi • 579

yakm olmalanndan, diger kuvvetleri uzerindeki saltanatlarmin


guglenmesinden ibarettir. Ona secde etmeleri ise, tumunun tek bir
emirle, kendilerinden bir hareket olmaksizin, Allah'm izni olmadan killan
kipirdamadan ve bir tek damarlan dahi atmadan ona boyun
egmelerinden, ona itaat etmelerinden ibarettir.
Ruyasmm teviline gelince; ruya, bu kemali kabul etmeye iliskin ilk
istidadmda karar kilmis suretten ibarettir. "Rabbim Onu gergekle§tirdi."
Onu kuvveden fiile gikardi. "Dogrusu Rabbim bana I 'utl etti. " fena
sonrasi
beka bahsetmekle buyuk lutufta bulundu. "Cunku beni..." halvet
"zindanmdan gikardi..." Orada vahdet aynmda kesreti musahede
etmekten, celal sifatmda cemali mutalaa etmekten perdelenmistim. "Sizi
golden getirdi..." ilahi huzur Misir'mm dismdaki golden getirdi,
" ...bozduktan sonra... " vehim seytam "benimle karde§lerimin arasmi..."
...onlan bedensel lezzetlere yoneltmek, zevklerin uzerine ususmek
suretiyle yoldan gikararak beni tabiat kuyusunun dibine atmaya tesvik
ettikten sonra. " §uphesiz ki Rabbim... ihsanda bulundu." sevdiklerini
kemale ulasmaya muvaffak kilmak, ezeli dilemesine ve kadim inayetine
gore islerini idare etmek suretiyle onlara lutuflarda bulunur. "Ku§kusuz,
O gok iyi bilen "Aliym"dir." istidatlarda olani bilir. "Hakiym'dir..."
Hikmet
sahibidir, kemal sebeplerini tertip eder, istidat sahibini buna ulasmaya
muvaffak kilar.

"Ey Rabbim! Mulkten bana verdin..." Bana fiil tevhidi olan mulk
tevhidinden verdin. "Ve bana olaylarm yorumunu da ogrettin." Gaybi
olgulann anlamlarim ve gaybi suretin doniik oldugu seyleri ogrettin ki,
bu, sifat tevhidi kapsamma girer. Kalp makammda sifat "goklerinin
(semavatm)..." nefis makammda fiil tevhidi "yerin (arzm) yaraticisi!"
" . . .Sen . . .benim sahibimsin... ." mulk dunyasmda ve melekut ahiretinde
zat tevhidi seklinde benim sahibimsin. "Beni Musluman olarak oldur..."
senin emrine boyun egmis, benlik kalmtisi yuzunden azmamis olarak
beni benden yok et. "Ve beni Salihler arasma kat." tevhidde fena
bulduktan sonra istikamet makammda sabit olanlar arasma kat.

106- Onlarm gogu, ancak ortak ko§arak (§irkle) Allah' a iman ederler.

107- Allah tarafmdan ku§atici bir felaket gelmesi veya farkmda


olmadan kiyametin ansizm kopmasi kar§ismda kendilerini emfn mi
gorduler?

580. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

108- (Resulum!) De ki: «lste bu, benim yolumdur. Ben Allah'a


gagmyorum, ben ve bana uyanlar aydinlik bir yol uzerindeyiz. Allah' i
(ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak ko§anlardan degilim. »

"Onlarm gogu... Allah'a iman etmezler..." ilmi imanla inanmazlar.


"Ancak ortak ko§arak..." ondan baska varhk ispat ederek iman ederler.
Veya gaybi imanla inanmazlar "ancak ortak kosarlar." kendi benlikleriyle
perdelenerek inanirlar. "Allah tarafmdan kusatici bir felaket gelmesi..."
iglerinde koklesen karanhk heyet yuzunden kemali kabul etme
istidatlarmi perdeleyen bir ortunun Allah katmdan gelmesi. "veya
kendilerine gelmesi..." kuguk kiyametin " farkmda olmadan..." kesif
nuru ve tevhidle gelmesi. O takdirde perdeleri kalkmaz ve ebedi olarak
perdeler gerisinde kalakahrlar.

"De ki: i§te bu..." izledigim yol, zat tevhidi yoludur. Bana has
yolumdur, sadece ben bu yolu izliyorum. "Ben... gagmyorum..." butun
sifatlarla mevsuf tek zata cem ayninda davet ediyorum. "Ben ve bana
uyanlar..." bu yolda benim pesimden gelenler, ki bu yola davet eden
herkes bana tabi olanlar arasmda yer ahr. gunku benden onceki butun
Resuller, mebde (baslangig) ve meada, (sona) bazi sifatlara sahip bir
zata gaginyorlardi. ibrahim (a.s) harig. O tevhid kutbudur. Bu yuzden
Hz. Resulullah (s.a.v), ibrahim'in (a.s) tabilerindendir. Kuskusuz bu
tabilik cem itibariyledir, tafsil itibariyle degil. Cunku sifatlann
tafsilatmm
tamamlayicisi olarak Resulullah'tan (s.a.v) baska biri soz konusu
degildir. Aksi takdirde Hz. Resulullah (s.a.v) gibi baskasi da Hak
yolunun hatemi olurdu. Ki bu da imkansizdir gunkii, O bu yolun hatemi,
sonuncusudur. Qunku herkes ancak ulasabildigi kemale davet edebilir.
Muhiir (hatem) O'dur.

"Allah'i tenzih ederim..." O'ndan baskasmm O'nun yolu uzerinde


olmasmdan O'nu tenzih ederim. Bilakis, kendi yolunun saliki, kendi
zatmm davetgisi Odur. "Ben ortak kosanlardan degilim." zati tevhid
makammda, benlikle perdelenmis olarak baskasmi ispat edenlerden
degilim. Bilakis, ben O'nunlayim. Ben O'nda fena bulmusum.
Dolayisiyla, kendi yoluna gagiran O'dur.

109- Senden once de, sehirler halkmdan kendilerine vahyettigimiz


ricallerden ba§kasini gondermedik. (Kafirler) yeryuzunde hig gezmediler
mi ki, kendilerinden oncekilerin sonunun nasil oldugunu gorsunler!
Sakmanlar igin ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hala aklmizi kullanmiyor
musunuz?

YUSUFSURESi.581

110- Nihayet Resuller umitlerini yitirip de kendilerinin yalana


gikarildiklarmi sandiklari sirada onlara yardimimiz gelir ve diledigimiz
kimse kurtulu§a erdirilir. (Fakat) suglular toplulugundan azabimiz asla
geri gevrilmez.

111- And olsun, onlarm (gegmi§ Nebiy ve ummetlerinin)


kissalarmda akil sahipleri igin pek gok ibretler vardir. (Bu Kur'an)
uydurulabilecek bir soz degildir. Fakat o, kendinden oncekileri tasdik
eden, her seyi agiklayan (Bir Kitabdir); iman eden toplum igin bir rahmet
ve bir hidayettir.

"Senden once de...kendilerine vahyettigimiz ricallerden ba§kasmi


gondermedik." Zat Misir'i halkmdan degil, sifat ve makam sehirleri
halkindan iginde erlikten kahntilar bulunan kimseleri Resul olarak
gonderdik. Qunku temkin ehli igin hasil olan beka, ancak fena oranmda
gergeklesir; halka donus de yukselisin oranma gore belirginlesir.
Dolayisiyla, tam fena ve kamil yukselis sadece kamil istidad sahibi
kutup igin gegerlidir ki, onun ulasmadigi mertebe yoktur. Bu da beka
yanmda sifat tafsilatlannin tumiinu igeren tam donusun onun igin
olmasmi gerektirir. Bu nedenle o da hatemdir. Bu yuzden Resulullah
(s.a.v) soyle buyurmu§tur: "Nubuwet binasi tamamlanmi§,
saglamla§tirilmi§ti; sadece bir tuglanm yeri bo§tu. i§te ben o eksik
tuglayim." Hz. Resulullah (s.a.v) "Ben ustun ahlaki tamamlamak uzere
gonderildim." buyurarak yine bu anlama isaret etmistir.

" ...Hig gezmediler mi?..." istidat arzmda, " nasil oldugunu..."


islerinin sonunun " kendilerinden oncekilerin..." kemallerinin nihayetinin
nasil oldugunu gorsunler de onlarm ayaklarmin bastigi son noktaya
ulassmlarve istidatlan oranmda onlarm kemallerini elde etsinler. Qunku,
herkesin bir ozelligi ve kendine ozgii bir istidadi vardir. Bu ozel istidat
da
ozel bir mutlulugu gerektirir ki, bu da onun akibetidir. Nefislerin
ozelliklerine, ayaklarmin vardiklan hedeflerine muttali olmaktan nefis
igin bu kemalatlardan bir igtimai heyet olusur. iste bu, istidatlannin
farkhligma gore Muhammed ummetinin kemalidir. Ve bu nefislerinin
sifatlanndan sakmanlar igin daha hayirh olan ahiret yurdudur. Qunku
nefislerin sifatlan istidatlar igin birer perde konumundadirlar. "Hala
aklmizi kullanmiyor musunuz?" Bu makamm sizin uzerinde
bulundugunuz fani yurttan ve onun yararlandigmiz nimetlerinden daha
iyi oldugunu anlamiyor musunuz? Ahiret yurdu ebedi yasama yurdudur,
keske bilselerdi.

582. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Nihayet Resuller umitlerini yitirince..." yani seyri siiluk ettiler ve


sakmdilar, nefis kuvvetleri kafirlerine karsi kesiflerde fetihleri ve
zaferleri
gecikti. " Nihayet Resuller umitlerini yitirince..." kavmin esrafi olan
Resuller kemale ulasmalanna iliskin umitlerini yitirince
"kendilerinin... sanmca... " yalana gikanldiklanni, kemal istidadma iliskin
zanlarmin yalanlandigmi ve umutlarmin yalanlandigmi sandiklan
zaman "onlara yardimimiz gelir..." pekistirerek, muvaffak kilarak,
melekut ve ceberut nurlanyla destekleyerek onlara yardim ederiz. "Ve
diledigimiz kimse kurtulu§a erdirilir." Resullerden ve onlarm
izleyicilerinden inayet ehli olanlardan dilediklerimizi kurtannz. "Asia
geri
gevrilmez..." bizim karsi konulmaz kahnmiz perdelerle geri gevrilmez.
"suglular toplulugundan" da azabimiz geri dondurulmez. Nefislerinin
sifatlanni kalplerine egemen kilarak buruyucu, perdeleyici ve eziyet
edici heyetler kazanmak suretiyle sug isleyenlere yonelik azabimizi
kimse geri geviremez. "And olsun onlarm kissalarmda . . .pek gok ibretler
vardir." insani zahirinden ah p batmma nufuz ettiren hususlar vardir.
Nitekim, Yusuf kissasmda vehim kabuklanndan armmis, his
ortulerinden siynlmis akil sahiplerini zahirden batma dogru biryolculuga
gikardik.

Bu Kur'an "uydurulabilecek bir soz degildir." bir kimsenin kendi


nefsinden uyduracagi bir kelam degildir. "Lakm 0...tasdik edendir."
kendisinden once levhte sabit olani tasdik edendir. "Her §eyi
agiklayandir..." kaza aleminde mucmel olarak var olan seyleri
agiklayan ve tevhide ileten bir Kitabdir. "Bir rahmettir..." ayetlerinin
perdelerinin gerisinden sifatlann tecellileriyle bir rahmettir, "iman eden
bir toplum igin..." istidatlan berrak ve annmis oldugu igin gayp ile iman
eden bir topluluk igin rahmet kaynagidir Kur'an.

RA'D SURESi . 583

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Mfm. Ra. Bunlar, Kitab'in ayetleridir. Sana Rabbinden


indirilen Hak'dir, fakat insanlarm gogu inanmazlar.

2- Gormekte oldugunuz gokleri (semavati) direksiz olarak


yukselten, sonra Ars'a istiva eden, gunesi ve ayi emrine boyun egdiren
Allah'tir. (Bunlann) her bin muayyen bir vakte kadar akip gitmektedir. O,
Rabbinize kavu§acaginiza kesin olarak inanmaniz igin her i§i
duzenleyip ayetleri agiklamaktadir.

"Elif. Lam. Mim. Ra." Teklik zati, Onun Aliym ismi, en buyuk ismi
(ismi a'zam) ve isaret edildigi uzere tarn rahmet demek olan ism-i
Azamimn mazhan... iste "bunlar..." mutlak varhk olan kull kitabmm
buyuk alametleri ve en buyuk ayetleridir. "Sana Rabbinden indirilen..."
furkani (ayirt edici) akil, ifadesinin anlami da budur. Bu zikredilenler,
harflere derc edilen anlamlarla birlikte Hak'dir. "Fakat insanlarm gogu
inanmazlar..." insanlarm gogu "gormekte oldugunuz gokleri (semavati)
direksiz olarak yukselten" Allah'a (iman etmezler) inanmazlar. Yani
gorunmeyen bir direk uzerinde yukselten Allah'dir. Bu da Onun
saglamlastirdigi melekutudur. Semavi nefisler onu hareket ettirirler.
Veya ruhlar semalarim dayanacagi bir madde olmaksizin ve bu
semalan pekistirecegi bir unsur olmaksizin yukseltmistir. Bilakis, ruh
semalan kendileriyle kaim mucerret, soyut varhklardir.

"Sonra... istiva edendir..." yucelendir, "ar§a..." tesir ederek,


guglendirerek. Veya tecelli ederek kalp arsma istiva edendir. "Boyun
egdirendir..." ruh gunesini kulli marifetleri idrak etmesini saglayarak ve
yiice nurlarla aydmlatarak; kalp aymi alemlerde olanlann tumunu idrak
etmesini saglayarak boyun egdirendir. Ustten ve alttan yardim sunarak,

584. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

sonra ke§if yoluyla sifat tecellilerini kabul etmelerini mumkun kilarak


boyun egdirmi§tir. "Her biri muayyen bir vakte kadar akip gider."
Belirlenmi§ bir amaca dogru akar. Bu da ilk fitrat itibariyle kemalidir.
"Her i§i duzenler..." ba§langigta istidatlan hazirlamakla ve mebdeleri
tertip etmekle idare eder. "Ayetleri agiklar..." nihayette, sifat ve fiil
tecellileri oranmda suluka terettup eden makamlan ve kemalleri tertip
etmek suretiyle i§leri duzene sokar. "Rabbinize kavu§acagmiza..."
tecelli ayetlerini mu§ahede ettiginizde "kesin olarak inanmaniz igin..."
aynel yakin inanmaniz igin i§leri duzenlemektedir.

3- Yeri (arzi) do§eyen, onda oturakli daglar ve irmaklar yaratan ve


orada butun meyvelerden gifter gifter yaratan O'dur. Geceyi de
gunduzun uzerine O ortuyor. §uphesiz, butun bunlarda du§unen bir
toplum igin ibretler vardir.

4- Yeryuzunde (arz'da) birbirine kom§u kitalar, uzum baglan,


ekinler, bir kokten ve ge§itli koklerden dallanmi§ hurma agaglan vardir.
Bunlarm hepsi bir su He sulanir. (Boyle iken) yemi§lerinde onlarm bir
kismmi bir kismma ustun kilariz. I§te bunlarda akillarmi kullanan bir
toplum igin ibretler vardir.

" ...D6§eyen..." beden arzmi ve " onda oturakli daglar" kemikler ve


damar nehirlerini " yaratan O'dur." " Butun..." ahlak ve idrak
meyvelerinden " gifter giftler yaratan O'dur." Comertlik-cimrilik, haya-
hayasizlik, gunahka rhk-iffetlilik, korkaklik-cesaret, zulum ve adalet
gibi,
ya da siyah-beyaz, tatli-aci, temiz-pis, sicak-soguk, yumu§ak-sert gibi
birbirinin kar§iti olan her gift olguyu yaratan O'dur. "Ortuyor..." cismani
karanlik gecesini ruhani gunduzun uzerine. Ruhani kuvvetleri aletleriyle
ve ruhu bedenle orttugu gibi. "§uphesiz, butun bunlarda du§unen bir
toplum igin ibretler vardir." Allah'in yaratmasmda ve kiigiik alem ile
buyuk alemin uyumunda ibret dersleri vardir.
Beden "yeryuzunde (arzda) birbirine kom§u kitalar" kemik, et, ig
yagi ve sinirler "baglar... "tabii, hayvani ve insani kuvvetler agaglanndan
"uzum baglan . . ." nefsin hevasi §arabmm sikildigi §ehvani kuvvetler, a§k
sikmasiyla sevgi §arabmm sikildigi akli kuvvetler ve nebati kuvvetleri
ekinleri vardir. "Hurma agaglan..." diger zahir ve batm duyular vardir.
Bunlarm bir kismi "ge§itli koklerden " gatalla§mi§ olarak birbirlerine
e§tir
bir kismi; gozler, kulaklar ve burun delikleri gibi. Bir kismi da "bir

RA'D SURESi • 585

koktendir..." tektir; dil, dusunce organi, vehim ve hatirlama aleti gibi.


"Hepsi bir su He sulanir..." Bundan maksat da hayat suyudur. "Bunlann
bir kismini bir kismma ustun kilariz..." idrak ve meleke yemisleri
hususunda. Akhn idrak ettigi seylerin duyulann idrak ettigi seylerden,
gozun idrak ettigi seylerin dokunma duyusunun idrak ettigi seylerden,
hikmet melekesinin iffet melekesinden ustun olmasi gibi. "Iste bunlarda
akillanni kullanan bir toplum igin ibretler vardir." Allah'in yaratmasinin
olaganustuluklerini anlayan bir toplumun gikaracagi nice ibret dersleri
bulunmaktadir.

5- (Resulum! Kafirlerin seni yalanlamalarma) §a§iyorsan, asil


§a§ilacak §ey onlarm: «Biz toprak oldugumuz zaman yeniden mi
yaratilacagiz?» demeleridir. I§te onlar, Rablerini inkar edenlerdir; iste
onlar (kiyamet gununde) boyunlarmda tasmalar bulunanlardir. Ve onlar
ate§ ehlidir. Onlar, orada ebedf kalacaklardir!

6- (Mu§rikler) senden iyilikten once kotulugu gabucak istiyorlar.


Halbuki, onlardan once ibret alinacak nice azap ornekleri gelip
gegmi§tir. Dogrusu, insanlar kotuluk ettikleri halde, Rabbin onlar igin
magfiret sahibidir. (Bununla beraber) Rabbinin azabi da gok §iddetlidir.

7- Kafirler diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!


(Halbuki) sen ancak bir uyancism ve her toplumun bir rehberi vardir.

"§a§iyorsan..." eger onlarm sozlerine, dogrusu soyledikleri


sasilacak seylerdir. Qunku insan her saatte yeni bir yaratilis igindedir.
Daha dogrusu, butun alem an be an yeniden yaratilmaktadir. Heyetler
ve haller, vaziyetler ve suretler degisip durmaktadir. Olus ve bozulus
alemine ibret gozuyle bakan biri yeniden yaratilisi nasil inkar edebilir?

"Iste onlar... " rububiyet fiillerinin musahedesinden ve tecellilerinden


perdelenmis kimselerdir. Boyle iken ilahi sifatlarm tecellilerinden
perdelenmeleri karsismda ise gok daha oncelikli olarak
perdelenmislerdir. "i§te onlar boyunlarmda tasmalar bulunanlardir." yere
dogru bakan baslanni kaldirmalan mumkun degildir. Gozleri, duyulann
algiladigi seylere gakihp kalmistir. Bu yuzden ruhlar meleketunu
goremezler, kudret alemini, duyulann menzillerinden uzak makulati
musahede edemezler. "Ve onlar..." tabiat ugurumunun derinliklerindeki
fiil cehennemi atesinin "ehlidir." "Onlar, orada ebedi kalacaklardir."

586. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


"Senden iyilikten once kotulugu gabuk istiyorlar." Qunku istidatlan
kotulukle uyumludur. Karanhk heyetler ve rezillikler istidatlanni
kaplamistir. Kotuluk kendilerine galip geldigi igin kotuluge dogru
meyletmektedirler. "Halbuki onlardan 6nce...gelip gegmi§tir." Onlann
benzerleri azaba ugratilmislardir. "Dogrusu Rabbin... .insanlar igin
magfiret sahibidir." Bu kaplayici, nura karsi perdeleyici heyetleri
kazanmak suretiyle nefislerine zulmetmelerine ragmen, iginde bu
heyetler koklesmemis, istidatlan tumden iptal olmamis kimseleri
bagislar ve rahmetinin nuruyla bu heyetleri yok eder. "Rabbinin azabi da
gok §iddetlidir." iginde bu heyetler koklesmis, birtortu gibi katmerlesmis
ve istidadi islevsiz hale gelmis kimseleri siddetle cezalandinr.

"Kafirler diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!"


idrakleri olmadigi ve basiretleri kor oldugu igin Allah'm sifatlanyla
sifatlananm nubuvvetine sahitlik eden ayetleri gormeyen perdelenmisler
boyle diyorlar. Bu yiizden bunlan ayet de saymiyorlar ve kendi
hevalanna gore boyle bir oneride bulunuyorlar. Senin gorevin onlan
uyarmaktir, hidayete erdirmek degildir; gunku hidayet Allah'm isidir. "Her
toplumun bir rehberi vardir. " f itri hemcinslik itibariyle onlann benzeri
bir
rehberleri vardir. Kemale erdigi, ilahi nuru aldigi sirada onunla unsiyet
kurarlar, ondan hidayeti kabul ederler. Allah da onun sahsi aracihgiyla
onlan hidayete ulastirir. Dolayisiyla bu asli hemcinslik itibariyle sana
uyum gosteren kimse, senden hidayeti kabul eder. Sana asli hemcinslik
itibariyle uyum gostermeyen ise hidayeti kabul etmez.

8- Her di§inin neye gebe kalacagini, rahimlerin neyi eksik, neyi


ziyade edecegini Allah bilir. Onun katmda her §ey dlgu iledir.

9- O, goruleni de gorulmeyeni de bilir; gok buyuktur, yucedir.

10- Sizden, sozu gizleyenle onu agiga vuran, geceleyin gizlenenle


gunduzun yuruyen (onun ilminde) e§ittir.

11- Onun onunde ve arkasmda Allah'm emriyle onu koruyan


takipgiler (melekler) vardir. Bir toplum kendilerindeki ozellikleri
degi§tirinceye kadar Allah, onlarda bulunani degi§tirmez. Allah bir
topluma kotuluk diledi mi, artik onun igin geri gevrilme diye bir §ey
yoktur. Onlann Allah'tan ba§ka yardimcilari da yoktur.

RA'D SURESi . 587

Bu gizli sirlan "Allah" tan baska kimse bilemez. O, "her di§inin neye
gebe kalacagmi bilir." Nefis disisinin kemal gocugu olarak neye gebe
kalacagmi, her istidadm gucunun dahilinde ne oldugunu, istidat
rahimlerinin tezkiye, tasfiye, sohbet bereketi ile ne arttirdiklanni ve
sehvetlere dalmakla ne eksilttiklerini bilir. "Her §ey..." kemalat namma
ne varsa hepsi "Onun katmda...6lgu iledir." Kabiliyetlere gore
belirginlesir. Ya da istidatlardaki kabiliyet gucu namma her sey onun
katmda belli bir olguye gore en kutsal feyzinin yansimasi olarak takdir
edilmistir; bu olgu ne artar ne de eksilir.

Ya da "Her toplulugun bir rehberi vardir." ifadesinde kastedilen


rehber yiice Allah'tir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Sen
sevdigini hidayete erdiremezsin; bilakis Allah diledigine hidayet verir."
(Kasas, 56) Qunku istidatlardaki kabiliyet gucunu, oradaki artis ve
eksilisi o bilir. Kemalatini da buna gore takdir eder. istidatlardaki
kabiliyet kuvvetinin gaybmi ve fiil duzeyine gikan hazir ve musahede
edilir kemalati "bilir..." " Cok buyuktur... "sani yucedir. Bazi
istidatlann
gerektirdigi seyleri vermemekten munezzehtir. Bilakis, butun istidatlan
ihata eder ve gereklerini de verir. "Yucedir..." feyzinin kesilmesinden,
dolayisiyla istidatlann gereklerinin kesilmesinden ve de gerektirdigi
seylerde noksan kalmalanndan uludur. "Sizden sozu
gizleyenle....e§ittir." istidadmm imkan dahilinde sozu gizleyenle "onu
agiga vuran..." bilgiyi kuvveden fiile gikaran birdir. "gizlenen" nefis
zulmeti gecesinde saklanan ile "yuruyen.." nefis makammdan gikip ruh
nurunun gunduzunde yol alan ayni duzeydedir.

"Onu koruyan takipgiler vardir." melekuttan onu takip ederek destek


saglayanlar vardir. Bunlarm destegi Allah'm emriyle ona ulasirlar. "Onu
korurlar..." hayali ve vehmi kuvvetler cinlerinin garpmalanndan, hayvani
ve vahsi galibiyetlerden ve helak etmelerinden korurlar. "Allah... .bir
toplulukta bulunani degi§tirmez. " onlann sahip olduklan nimetleri, agik
ya da gizli kemalleri degistirmez, onlar "kendilerindeki ozellikleri
degi§tirinceye kadar." istidatlan ni ve kabiliyet guglerini degistirinceye
kadar.

Qunku ilahi feyiz geneldir, tipki akar su gibi surekli ve kesintisizdir.


"Bunlarm hepsi bir su ile sulanir. Yemi§lerinde onlann bir kismmi bir
kismma ustun kilanz...." (Ra'd, 4) ayetini gormediniz mi? Boylece

588. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

istidadm rengine gore gesitli renklere burunurler. Kimin istidadi


bulanirsa feyzi de bulanik olur, kotulugu artar. Kimin istidadi berrak
olursa, feyzi de berrak olur ve iyiligi artar. Ayni sekilde agik ya da
gizli
hakkedisten dolayi zahiri nimetlerin de azaba donusmesi kaginilmazdir.

Bu yuzden muhakkikler soyle demislerdir: "Bana dua edin, kabul


edeyim." (Miimin, 60) ayetinde kesinlikle kabul edilecegi belirtilen dua,
istidat diliyle yapilan duadir." Selef ulemasindan biri soyle demistir:
Fare mestimi pargalamis; bunun sebebinin isledigim birgunah oldugunu
dusunuyorum. Yoksa yuce Allah o fareyi bana musallat etmezdi." Buna
sairin su beytini de ornek gostermistir:

Eger Mazin kabilesinden olsaydin, develerimi gal may i mubah


saymazdin.

12- O, size korku ve Omit iginde §imsegi gosteren ve (yagmur dolu)


agir bulutlari meydana getirendir.

13- Gokgurultusu Allah'i hamd He tesbih eder. Melekler de O'nun


heybetinden dolayi tesbih ederler. Onlar, Allah hakkinda mucadele edip
dururken O, yildinmlar gonderip onlarla diledigini garpar. Ve O, azabi
pek siddetli olandir.

14- El agip yalvarmaya layik olan ancak O'dur. O'nun di§mda el


agip dua ettikleri onlarin isteklerini higbir seyle karsilamazlar. Onlar
ancak agzina gelsin diye suya dogru iki avucunu agan kimse gibidir.
Halbuki (suyu agzina goturmedikge) su onun agzina girecek degildir.
Kafirlerin duasi ku§kusuz hedefini §a§irmi§tir.

"O, size...gosterendir..." kutsal nurlar parildayislannin ve ilahi goz


kamastinci yildinmlann simseklerini. "Korku..." gabucak sona
ermesinden ve geri donusunun gecikmesinden korkarsmiz. "ve Omit..."
kahci olmasmi ve geri donusunun gabucak olmasmi umit edersiniz.
"Meydana getirendir..." sekinet bulutlanni. "Agir..." yakini ilim ve hak
marifet sulanyla yuklii bulutlari meydana getirendir. "Tesbih eder..."
celal tecellileri heybetinin gok gurultusu Allah'i tesbih eder, akhn
tasavvur ettigi sekillerden Onu tenzih eder, ulular. Akhn idrak edemedigi
seyleri buldugu igin bu tur tecellilere maruz kilan kimse igin tenzih eder
ve bu tecelliden kaynaklanan kemal ile Ona hakkiyla ve fiili olarak hamd
eder. Dolayisiyla gokgurultusunun tesbihi bunu gerektirir. Ya da heybet,

RA'D SURESi . 589

akli idrakle kavranmaktan munezzeh olan tecellinin kendisiyle Onu


tesbih eder." Melekler de..." Heybetinden ve celalinden dolayi ruhani
kuvvetler melekutu da Onu tesbih eder. "Gonderir..." kulli lutfu igeren
hakiki kahir tecellisiyle ilahi panldayislar yildinmlanni gonderir,
tecelliye
mazhar olanm varligmi giderir, onu nefsinin kalmtilanndan yok eder.
Nitekim, bir hadiste soyle buyrulmustur: "Allah'm nurdan ve zulmetten
olusan yetmis bin perdesi vardir. Eger bu perdeleri kaldinrsa, vechinin
panldayislan gozunun gordugu turn mahlukatmi yakar." "Onunla
diledigine garpar." Perdelenmis kullarmdan, istiyak igindeki seven
asiklardan diledigine garpar. "Onlar, Allah hakkinda mucadele edip
dururken. " sifatlan uzerinde tefekkur etmek, O'nu ispat hususunda akli
nazariyeler gelistirmek, O'nun igin vacip olan sifatlan belirlemek ve
O'nun igin imkansiz olan sifatlan nefyetmek hususunda tartisip
dururlarken O, yildmmlarla diledigine garpar. "Ve O, azabi pek §iddetli
olandir." Akli gozumleri idrakten kaldirmak, tecelli aracihgiyla basiret
nurunu sondurmek ve ask nuruyla yakmak suretiyle kuvvetleri siddetli
bir azaba dugar eder.

"El agip yalvarmaya layik olan, ancak Odur." iginde batil namma
higbir sey banndirmayan hakiki, gergek dua O'nundur, baskasmm
degildir; kendisini gaginr ve icabet eder. Nitekim, yuce Allah soyle
buyurmustur: "Dikkat et, halis din yalniz Allah'mdir." (Zumer, 3) Yani,
halis din, yalniz O'nun dinidir. Bunun anlami da sudur: Hak, icabeti
hakkeden gergek dua, nefsinde fani olup Rabbiyle beka bulan
muvahhidin duasidir. Halis din de sadece onun dinidir.

Nefisleriyle kaim olarak dua eden, davette bulunan kimseler ancak


O'na iliskin tasavvurlanna ve hayallerinde bigimlendirdikleri niteliklerine
gagmrlar. Onlara da ancak O'ndan bir sey isteyen cemadat gibi icabet
edilir. Omrume and olsun, muvahhidden baskasi Allah'a dua etmez.
Muvahhidden baskalan kudreti, varhgi olmayan, dolayisiyla icabet
etmesi de mumkun olmayan mevhum bir seye dua etmektedir.

Muvahhidden baskasi, istidadmi nefsinin sifatlanyla perdeleyen


kimsedir, bu yuzden istidadmin neyi hakkettigini bilemez. Dolayisiyla,
duasi da bosa gider. Boyle bir duanm zayi olmasi kagimlmazdir. Ya da
kastedilen anlam sudur: Hakk'm duasi ancak O'na yonelik olur. Ya da
Hak'tan ibaret dua, sirf O'nun zatma ozgii olan duadir. Bu dua ile

590. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


isimleri ve sifatlan gibi baska seylere dua edilmez. Zatmin dismda sifat
isimlerine dua ederek Onu vasfedenlerin dualanna icabet edilmez,
sadece su isteyene isaret etmek suretiyle icabet etmek gibi karsihk
verilir. Cunku onlar perdelenmislerdir. Perdelenmis "Kafirlerin duasi
ku§kusuz hedefini §a§irmi§tir." bosa gitmistir.

15- Semada (goklerde) ve arzda (yerde) bulunanlar da onlann


golgeleri de sabah ak§am ister istemez sadece Allah' a secde ederler.

16- (Resulum!) De ki: «G6klerin (semavatm) ve yerin (arzm) Rabbi


kimdir?» De ki: «Allah'tir.» O halde de ki: «0'nu birakip da kendilerine
fay da ya da zarar verme gucune sahip olmayan dostlar mi edindiniz?»
De ki: «K6rle goren bir olur mu hig? Ya da karanliklarla aydinlik e§it olur
mu?» Yoksa O'nun yarattigi gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma
onlarca birbirine benzer mi gorundu? De ki: Allah her seyi yaratan
"Haliyk"dir. Ve O, Bir'dir, kar§i durulamaz gug sahibidir.

17- O, gokten (semadan) su indirdi de vadiler kendi hacimlerince sel


olup akti. Bu sel, uste gikan bir kopugu yuklenip goturdu. Sus veya
(diger) e§ya yapmak isteyerek ate§te erittikleri §eylerden de buna
benzer kopuk olur. i§te Allah hak He batila boyle misal verir. Kopuk atilip
gider. Insanlara fayda veren seye gelince, o yeryuzunde (arzda) kalir.
I§te Allah boyle misaller getirir.

"Allah'a..." boyun egerler " semada ve arzda bulunan..."


cevherlerin ayanlan ve e§yamn melekutu gibi ruhanilerin hakikatleri ve
"onlann golgeleri..." sozunu ettigimiz ruhanilerin kahplan ve golgeleri
konumundaki heykelleri ve bedenleri Allah'a secde eder.

Bu yuzden, Resulullah (s.a.v) bu ayeti okuyup secdeye giderken


soyle demistir: "Vechim, bedenim ve hayalim sana secde eder." Yani
zatimin hakikati, sahsimin karartisi ve nefsimin hayali, diger bir ifadeyle
varligim, aynim ve sahsim sana secde eder. "Ister istemez..." isteseler
de istemeseler de sana boyun egerler. Buna gore, onlan buna mecbur
eder, onlan boyun egmek durumunda birakir. Qunkii bazisi boyun
egmek ister, bazisi istemez. " Sabah ak§am..." daima boyun egerler.

"De ki: O'nu birakip da ...edindiniz?" O'nun dismda ne olursa olsun


"kendilerine fayda ve zarar verme gucune sahib olmayan dostlar mi
edindiniz?" Cunku her seye sahip mutlak kudret sahibi sadece Allah'tir,
baskasi degil. Ruh semasmdan "su indirdi..." ilim suyunu indirdi de

RA'D SURESi . 591

"vadiler sel olup akti..." kalp vadileri istidatlan, kapasiteleri oranmda


su
dolup tasti. "Bu sel '. . .yuklenip goturdu..." ilim seli " uste gikan bir
kopugu..." nefis arzimn pisliginden, rezilliklerinden ve algakhklarmdan
olusan bir kopuk yuklenip goturdu. Ve ask atesinde erittiginiz marifetler,
kesifler, hakikatler ve aski costuran anlamlar gibi seyleri "sus yapmak
isteyerek...erittikleri seylerden" de bir kopuk olusur. Bunlar, nefsin
susleri ve gekici guzellikleri konumundadir. Qunku bunlar, nefis igin
kemalat sayihrlar. "Veya esya yapmak isteyerek..." ahlaki faziletlerden
yapmak isteyerek erittiginiz seyler de bir kopuk gibi bu suyun uzerinde
birikir. Qunku ahlaki faziletler bunun aracihgiyla olusur ve bunlar nefsin
yararlandigi seylerdir. "Buna benzer kopuk olur." Bunlar da bir
baglamda pislik sayihrlar. Bunlara bakmak, onlan esas deger gibi
gormek ve nefsin bunlar aracihgiyla kendisini kamil gormesi veya ustun
gormesi, bu niteliklerle suslenmesi, kendini begenmesi ve perdelenmesi
gibi nefis igin afet ve hallerin gunahlan sayilan seyler de bir kopuk gibi
suyun ustunde birikir.

"Kopuk atilip gider..." ilim tarafmdan bir kenara atihr, nefyedilir.


Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Sizi temizlemek igin..." (Enfal,
1 1 ) "Insanlara fayda veren seye gelince..." hakikat anlamlarma ve halis
faziletlere gelince, o, nefis arzmda "kalir..."

18- Iste Rablerinin emrine uyanlar igin en guzel (mukafat) vardir.


Ona uymayanlara gelince, eger yeryuzunde (arzda) olanlarm tumu He
bunun yanmda bir misli daha kendilerinin olsa, (kurtulmak igin) onu
mutlaka feda ederler. I§te onlar var ya, hesabm en kotusu onlaradir.
Varacaklan yer de cehennemdir. O ne kotu yataktir!

19- Rabbinden sana indirilenin hakk oldugunu bilen kimse, (inkar


eden) kor kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akil sahipleri anlar.

20- Onlar, Allah' in ahdini yerine getirenler ve verdikleri sozu


bozmayanlardir.

21- Onlar Allah'm gozetilmesini emrettigi §eyleri gozeten,


Rablerinden sakman ve kotu hesaptan korkan kimselerdir.

22- Vine onlar, Rablerinin rizasmi isteyerek sabreden, salati ikame


eden, kendilerine verdigimiz nziklardan gizli ve agik olarak (Allah igin)
harcayan ve kotulugu iyilikle savan kimselerdir. i§te onlar var ya, dunya
yurdunun (guzel) sonu "husnu hatime" sadece onlanndir.

592. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Rablerinin emrine uyanlar igin..." istidadi nefsin sifatlarimn


kirlerinden armdirmak suretiyle rablerinin gagnsma uyanlar igin "en
guzel" mukafat vardir. Bu da annma esnasmda uzerlerine akitilan,
bahsedilen kemaldir. Ki "nur ustunde nur" olarak ifade edilmistir. "Ona
uymayanlara gelince..." beseri rezilliklerden, tabii tortulardan
temizlenmeyenlere gelince, sufli cihette bulunan mal ve sevgiyle
cazibelerine kapildiklan ve boylece kendilerini helak ettikleri sebeplerin
tumunu fidye olarak verseler de kurtulamazlar. Qunku bu sebepler,
uzakhgm ve helakin nedenleridir. Bunlann onlan bu tur karanhklardan
kurtarmalan mumkun mudur? Bunlara iliskin heyetler nefislerinde
koklestikten sonra, onlardan teberri etmeleri de kendilerine bir fayda
saglamayacaktir. "Iste onlar var ya, hesabm en kotusu onlarmdir."
gunku onlar, nefis makami dedigimiz fiillerin yanmda durmus, otesine
gegmemislerdir. Burasi da ilahi adalet makamidir. Bu yuzden,
hesaplarmin munakasah olmasi kagmilmazdir. "Varacaklari yer de
cehennemdir." Onlann varacaklari yer nefis sifatlan cehennemi,
mahrumiyet atesi ve kotu heyetlerdir. "Rablerinden sakmanlardir..."
kalp makammda sifat tecellilerinden korkarlar. Azamet sifatmm celalini
musahede ederler, artik heybet ve hasyet onlardan aynlmaz. "Kotu
hesaptan korkan kimselerdir." Nefis makammda fiil tecellileri yanmda
kotu hesaptan gekinirler. Kiskivrak yakalanmaya ve cezalandinlmaya
bakip dururlar, korku onlardan aynlmaz.

"Onlar... sabredenlerdir..." Rablerinin nzasmi elde etmek uzere


O'nun yolunda aliskanliklanndan uzaklasirken sabrederler, mali ve
bedensel ibadetler aracihgiyla annmakla mesgul olurlar. ihtiyaglannin
fazlasmi verir, nefsin rezilligini savarlar. "I§te onlar var ya, dunya
yurdunun sonu sadece onlarmdir." Fitrata donusle en guzel akibete
kavusurlar. Veya nefislerinin sifatlanndan uzaklasma ameliyesine karsi
"sabrederler..." sifat sevgisinden degil, zat sevgisinden dolayi
"Rablerinin nzasini" isterler. "salati ikame ederler" musahede namazmi
dosdogru kilarlar. "kendilerine verdigimiz nziklardan . . .harcarlar."
kendilerine verdigimiz makamlardan, hallerden, kesiflerden ve
amellerden "gizli..." olarak, onlann heyetlerinden ve onlara meyletme
heyetinden, onlara yonelik sevgiden annarak "agik..." olarak onlan terk
etmek, onlara iltifat etmemek suretiyle infak ederler. "lyilikle
savarlar..."
ilahi sifatm tecellisinden hasil olan iyilik aracihgiyla nefsin sifati olan
kotulugu savarlar. " l§te onlar var ya, dunya yurdunun sonu sadece
onlarmdir." fena sonrasi beka onlarmdir.

RA'D SURESi . 593

23- (O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalanndan, e§lerinden ve


gocuklarmdan salih olanlarla beraber girecekler, melekler de her
kapidan onlarm yanina varacaklardir.

24- (Melekler:) Sabrettiginize kar§ilik size selam olsun! Dunya


yurdunun sonu (cennet) ne guzeldir! (derler).

25- Allah' a verdikleri sozu kuvvetle peki§tirdikten sonra bozanlar,


Allah' in riayet edilmesini emrettigi §eyleri (akrabalik baglarim) terk
edenler ve yeryuzunde (arzda) fesat gikaranlar; i§te lanet onlar igindir.
Ve kotu yurt (cehennem) onlarmdir.

26- Allah diledigine rizkmi bollastmr da daraltir da. Onlar dunya


hayatiyla sevinmekteler. Oysa ahiretin yanmda dunya hayati, gegici bir
faydadan baska bir sey degildir.

27- Kafir olanlar diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli
degil miydi? De ki: Ku§kusuz Allah diledigini §a§irtir, kendisine yoneleni
de hidayete erdirir.

28- Bunlar, iman edenler ve gonulleri Allah 'in zikriyle sukunete


erenlerdir. Dikkat edin! Kalpler ancak Allah'i anmakla (zikirle) huzur
bulur (mutmain olur).

29- iman edip iyi i§ler yapanlara ne mutlu! Varilacak guzel yurt da
onlar igindir.

30- (Ey Muhammed!) Boylece seni, kendilerinden once nice


ummetlerin gelip gegtigi bir ummete gonderdik ki, sana vahyettigimizi
onlara okuyasm. Onlar Rahman'i inkar ediyorlar. De ki: O benim
Rabbimdir. O'ndan ba§ka ilah yoktur. Sadece O'na tevekkul ettim ve
tevbem de sadece O'nadir.

31- Eger okunan bir Kitabla daglar yurutulseydi veya onunla yer
pargalansaydi, yahut onunla oluler konusturulsaydi (o Kitab yine bu
Kur'an olacakti). Fakat, butun i§ler Allah' a aittir. Iman edenler hala
bilmediler mi ki, Allah dileseydi butun insanlari hidayete erdirirdi?
Allah' in vaadi gelinceye kadar inkar edenlere, yaptiklarmdan dolayi ya
ansizm buyuk bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin
yakmina inecek. Allah, vaadinden asla dbnmez.
594. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

32- And olsun, senden onceki Resullerle de alay edildi de ben inkar
edenlere muhlet verdim, sonra da onlari yakaladim. (Gorseydin ki)
azabim nasilmi§!

"Adn cennetleri..." bunlar, ug cennete girerler. §6yle ki: Zat


cennetine salih olan ruhlar babalanyla, sifat cennetine kalplerle, fiil
cennetine, de salih olan nefis esleriyle ve kuvvetler zurriyetleriyle
girerler. "Melekler..." ceberut ve melekut ehlinden melekler de "her
kapidan onlarm yanma varacaklardir." Sifat kapilanndan onlann yanina
girecekler, nurani panldayislar, kutsi yardimlar selamiyla onlari
selamlayacaklardir. Butun bunlar, maddi lezzetlerden uzaklasmaya
sabretmelerinin karsihgidir. "De ki: Ku§kusuz Allah diledigini saptirir."
Hidayete erme ve sapma, mucizelerin gosterilip gosterilmemesiyle
baglantih degildir. Qunku her sey ayettir, mucizedir. Resulullah'a (s.a.v)
inen ayetler de yeterlidir. Hidayet ve sapma Allah'm dilemesine bagh
seylerdir. "Diledigini saptirir..." istidadi olmadigi igin veya zulmani
ortulerle perdelendigi igin. "Kendisine yoneleni de hidayete erdirir."
sevenlerden istidadmi anndirarak kendisine yoneleni de dogru yola
iletir.

Dalalete sapanlar, istidadi olmayanlarve istidatlanni beseri zulmetle


perdeleyenler olmak uzere iki gruba ayrildi klan gibi hidayet ehli de
istidatlarmin guglu olmasmdan dolayi yonelme olmaksizm hidayete eren
sevilenler (mahbublar) ve yonelmeden sonra yuce Allah'm hidayete
erdirdigi sevenler (muhipler) olmak uzere iki gruba aynhrlar. Nitekim,
yuce Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Allah diledigini kendisine
seger ve kendisine yoneleni de dogru yola iletir." (§ura, 13)

"Bunlar iman edenlerdir..." Kendisine yonelenler ilmi imanla gabya


inananlardir. "Ve gonulleri Allah'm zikriyle sukunete erenlerdir." Nefsin
dil ve tefekkurle nimetleri dusunmesi veya kalbin tefekkurle melekut
uzerinde dusunmesi ve cemal ve celal sifatlarmi mutalaa etmesi
neticesinde sukunete erer. Qunku zikrin de mertebeleri vardir. Nefsin
zikri, dil ve tefekkur aracihgiyla nimetleri dusunmek, kalbin zikri,
sifatlan
mutalaa etmek, sirrm zikri munacatta bulunmak, ruhun zikri musahede,
gizliligin (hafa) zikri oksama ve ask, Allah'm zikri ise O'nda fena
bulmadir. Nefis, sifatlannin ve sozlerinin zuhur etmesinden dolayi
huzursuz olur, tasar. Onun etkisiyle de kalp gesitlenir ve onun

RA'D SURESi . 595

sozlerinden dolayi degisir. Allah'i zikredince nefis istikrara kavusur,


vesveseleri sona erer. Nitekim, Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur:
"§eytan hortumunu Ademoglunun kalbinin uzerine koyar, Ademoglu
Allah'i zikredince, seytan derhal kagip saklanir ve kalp sukunete
kavusur." Ayni sekilde kalbin zikri de melekut uzerinde dusunmek,
ceberut nurlanni mutalaa etmek seklindedir. Diger zikir gesitleri ise
ancak kalbin sukunete ermesinden sonra gergeklesebilirler. Burada
salih amel, annma ve bezenme islevini gorur. "Ne mutlu..." onlara!
Fitrata ulasmalanndan ve sifatlarm kemaline ermelerinden dolayi ne
mutlu! "Varilacak en guzel yurt..." kalp cennetine ve sifat cennetine
giris de onlar igindir.
33- Herkesin kazandigmi gbzetleyip muhafaza eden, (hig boyle
yapamayan gibi olur mu?). Onlar Allah'a ortaklar ko§tular. De ki:
«Onlara ad verin (onlar necidir?). Yoksa siz Allah'a yeryuzunde (arzda)
bilemeyecegi bir §eyi mi haber veriyorsunuz? Yahut bo§ laf mi
ediyorsunuz?» Dogrusu, inkar edenlere hileleri suslu gosterildi ve onlar
dogru yoldan alikonuldular. Allah kimi saptmrsa artik onu dogru yola
iletecek yoktur.

34- Dunya hayatmda onlara sadece bir azap vardir. Ahiret azabi ise
daha §iddetlidir. Onlan Allah'dan (O'nun azabmdan) koruyacak kimse
de yoktur.

35- Takva sahiplerine vaat olunan cennetin ozelligi (§udur): Onun


zemininden irmaklar akar. Yemisleri ve golgesi sureklidir. Iste bu,
(kotuluklerden) sakmanlarin (mutlu) sonudur. Kafirlerin sonu ise atestir.

36- Kendilerine Kitab verdigimiz kimseler, sana indirilene (Kur'an'a)


sevinirler. Fakat (senin aleyhinde birlesen) gruplardan onun bir kismmi
inkar eden de vardir. De ki: «Bana, sadece Allah'a kulluk etmem ve
O'na ortak ko§mamam emrolundu. Ben yalmz O'na gaginyorum ve
donu§ de yalniz O 'nadir.

37- Ve boylece biz onu Arapga bir hukum (hikmetli bir soz) olarak
indirdik. Eger sana gelen bu ilimden sonra, onlarm arzularma uyarsan,
(i§te o zaman) Allah tarafindan senin ne bir dostun ne de koruyucun
vardir.

596. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

38- And olsun senden once de Resuller gonderdik ve onlara da


esler ve gocuklar verdik. Allah' in izni olmadan higbir Resul igin mucize
getirme imkani yoktur. Her muddetin (yazildigi) bir Kitab vardir.

39- Allah diledigini siler, (diledigini de) sabit birakir. Butun Kitablarin
asli O'nun yanmdadir.

40- Biz, onlara vaat ettigimizin (azabm) bir kismmi sana gostersek
de veya (ondan once) seni oldurursek de sana ancak (Allah'm
emirlerini) teblig etmek du§er. Hesap yalniz bize aittir.

"Herkesin kazandigini gozetleyip muhafaza eden, (hig boyle


yapamayan gibi olur mu?)" Allah, her seye uygun kazanglan icat etmek
suretiyle kaimdir. Dolayisiyla, her seye ve her seyin kazanimlanna
egemendir. Bunlan Allah yarattigi halde, varliklarm kazanimlan
denilmesinin gerekgesine gelince, bunun sebebi, bu kazanimlann soz
konusu varliklarm istidatlanna gore belirginlesmesi ve onlarla uyum
gostermesidir. Varhklar, istidatlanndan dolayi bunlan yiice Allah'tan
kabul ederler. Qiinkii mahallin kabul etmesi, onlann mazhan ve mahalli
olma salahiyetine sahip olmasi suretiyle onlann kazanimi olmaya uygun
olmuslardir. Bununla beraber, onlann icadmi gergeklestiren, yiice
Allah'tir. Qunku bu istidatlar soz konusu kazanimlan gerektirmislerdir.
Ya da yiice Allah, istidatlann kazanimi ve gerektirmesi itibariyle onlara
kaimdir. Tipki bu kazanimlann bazi sifatlar ve haller gerektirip
istidatlanna arz etmesi gibi. Yiice Allah buna bagh olarak onlara sevap
mahiyetinde nurani kemal heyetlerini karsihk mahiyetinde gonderir veya
azap olmak iizere zulmani bulanik heyetler musallat eder.

"Her muddetin bir kitabi vardir." Her vakit igin yazilmis, takdir
edilmis veya bu vakit iginde halka farz kihnmis bir emir vardir. Qiinkii
seriatlar Allah katmda vakitlere gore belirlenmislerdir. Her vakitte bu
vaktin yararma olan emirleri getiren bir Resul gelir Allah katmdan.
Ayetler ve baska seyler gibi butun hadiseler igin de ayni durum
gegerlidir.

"Higbir Resul igin... getirme imkani yoktur." Her Resul, ancak


Allah'm izniyle ve belirlenmis vaktinde ayet, mucize getirebilir. Qiinkii
bunlar vakitlerine gore belirlenmislerdir ve bir degisiklige ugramadan,
doniismeden, one ahnmadan veya ertelenmeden bu vakitlerde
gergeklesirler. "Allah diledigini siler..." ciizi levhalarda bulunan
seylerden diledigini siler. Bunlara semavi nefisler de denir. Bu

RA'D SURESi . 597

levhalardaki sabit nakislardan diledigini ortadan kaldinr, maddesinden


yok eder, giderir. "Diledigini de sabit b i ra k i r. " orada birakir, var
olmasmi
saglar. "Butun Kitablarm asli O'nun yanmdadir." On kaza levhi O'nun
yanmdadir. Ki buna "ilk Akil" da denir ve ezelden ebede olan, olacak
her sey kulli bir sekilde, silinme ve ispat edilme hususlanndan beri
olarak oraya naksedilmistir.

Bilindigi gibi levhler dorttur: On kaza levhi. Bu levh, silinme ve ispat


edilmeden yucedir. Buna ilk akil levhi de denir. Kader levhi: Bunun bir
diger adi kulli nefs-i natika levhidir ki, ilk levhteki kulli varhklar
burada
tafsil edilir ve onlarm sebepleriyle ilintilendirilir. Aynca Levh-i Mahfuz
olarak da isimlendirilir. Semavi cuzi nefisler levhi. Alemde olan her sey
sekli, heyeti ve miktanyla buraya naksedilmistir. Bunun bir diger adi da
dunya (en yakm) semadir. Burasi alemin hayali konumundadir. ilk
levhin alemin ruhu, ikincisinin de alemin kalbi mesabesinde olmasi gibi.
Bir de Heyuli levh vardir ve bu levh, gorunen alemdeki suretleri kabul
etme ozelligine sahiptir. Allah, dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

41- Bizim, yeryuzune (arza) gelip onu uglarindan eksilttigimizi


gormediler mi? Allah (diledigi gibi) hukmeder, O'nun hukmunu bozacak
kimse yoktur. Ve O hesabi gabuk gorendir.

42- Onlardan oncekiler de (Resullerine) tuzak kurmuslardi; halbuki


butun tuzaklar Allah' a aittir. Cunku O, herkesin ne kazanacagini bilir. Bu
yurdun (dunyanm) sonunun kimin oldugunu yakmda kafirler
bileceklerdir!

43 Kafir olanlar: Sen resul olarak gonderilmi§ bir kimse degilsin,


derler. De ki: Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah ve yanmda
Kitab'm bilgisi olan (Resul) yeter.

"Bizim yeryuzune (arzma) geldigimizi gormediler mi?" Yashhk


zamanmda beden arzma yoneliriz de "onu uglarindan eksiltiriz."
Organlan zayiflatarak, kuvvetleri bitap dusurerek, duyulan yorarak,
yavas yavas olume dogru surukleriz. "Allah hukmeder." Bu sekilde
hukmunu verir. "Onun hukmunu bozacak kimse yoktur." Kimse O'nun
hukmunu geri geviremez, degistiremez. Ya da siiluk zamanmda nefis
arzma yoneliriz de onu uglarindan kisanz. Yani oncelikle fiillerini bizim
fiillerle yok ederiz.
598. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Nitekim, kutsi bir hadiste soyle buyurmustur: "Kul benimle i§itir,


benimle gorur." Sonra sifatlanni bizim sifatlanmizla yok ederiz: "Kulun
i§iten kulagi, goren gozu olurum." Sonra bizim zatimiz araciligiyla onun
zatmi ortadan kaldinnz. Nitekim, bir ayette soyle buyurmustur: "Bugun
hukumranlik kimindir?" (Mumin, 16) Sonra kendisi cevap verir: "Kahhar
olan tek Allah'mdir." Qunku mahlukatin tamami fena bulmu§tur. O
sirada hiikum ancak Allah'mdir. Diledigi gibi hukmeder. Kimse onun
hukmunu bozamaz. Qunku O'ndan ba§ka kimse yoktur.

iBRAHiM SURESi • 599

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Ra. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanlan


karanliklardan nura; her §eye galib "Aziz", ovguye layik "Hamiyd" olan
Allah'm yoluna gikarman igin sana indirdigimiz bir Kitab'dir.

2- O Allah ki, goklerde (semavat) ve yerde (arzda) ne varsa hepsi


O'nundur. §iddetli azaptan dolayi kafirlerin vay haline!

3- Dunya hayatmi ahirete tercih edenler, Allah yolundan alikoyanlar


ve onun egriligini isteyenler var ya, i§te onlar (Hak'tan) uzak bir
sapiklik
igindedirler.

"Elif. Lam. Ra. ...Insanlan... gikarman igin sana indirdigimiz bir


Kitab'dir." Kesret karanhklanndan vahdet nuruna veya yaratihs sifatlan
karanhgindan fitrat nuruna yahut fiil ve sifat perdeleri karanhklanndan
zat nuruna "Rablerinin izniyle..." bu nuru iglerinde yaratmak suretiyle
kolaylastirmasi, istidadi Uluhiyet aleminin en kutsi feyziyle donatmasi,
Rububiyet huzuruna fiilen gikmasmi saglayan sebeplerin heyetini
muvaffak kilmasiyla gikarman igin inzal edilmi§tir / indirilmi§tir. Qunku
O'nun izni, istidat bah§etmesi ve sebepleri hazirlamasi demektir. Aksi
takdirde hig kimse onlan "her §eye galip Aziz olan Allah'm yoluna"
gikaramazdi. Allah, Aziz'dir, gugludur, vahdetinin nuruyla kesret
karanhklanni kahreder. "Hamiyd"d\r, zatmm kemali dolayisiyla ovguye
layiktir.

ikinci anlami esas ahrsak soyle bir agiklama gikar karsimiza: Kalbin
nuruyla nefsin sifatlanni kahreden her seye galip ve fitratm armmasi
sirasmda faziletler ve ilimler bahseden ovguye layik Allah'm yoluna.

600. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

Uguncu anlam esas ahnirsa, soyle demek gerekir: Bu yol her seyi
galip olan Allah'm yoludur ki, zatmin panldayislanyla sifatlannin nurunu
mahveder, Huviyetinin hakikati ile butun mahlukatmi yok eder. Ovguye
layiktir. Zatmin varhgi ve vechinin cemaliyle rezillikleri ve eksiklikleri
yok
ettikten sonra baki varhgi bahseder.

"Kafirlerin vay haline!" vahdetten veya fitrattan ya da zatm


tecellisinden ve kesfinden perdelenmislerin vay haline! Bu ug
mertebenin her birine bir azap mertebesi terettup eder: Bu da ya zitlar
cehenneminde endad (Allah'a ortak kosulan esler) sevgisi azabidir veya
rezillik heyetleri, nefsin sifatlannin atesi ve tabiatlann gerektirdikleri
azabidir ya da fiil ve sifat perdeleri ve zatm nurundan yoksun olma
azabidir. "Dunya hayatmi . . .tercih ederler." maddi hayati akli hayata,
sekli hayati manevi hayata tercih ederler. Qunku ayette kafirlerin
sapikhklan uzakhkla nitelenmistir. Dolayisiyla, maddi alem Allah'dan en
uzak olan mertebededir.

4- (Allah'm emirlerini) onlara iyice agiklasm diye biz her Resulu


yalniz kendi kavminin diliyle gonderdik. Artik Allah diledigini sapiklikta
birakir, diledigini de dogru yola iletir. Qunku O, galibi mutlak gug sahibi
Aziz'dir, hikmet sahibi Hakiym'dir.

5- And olsun ki Musa'yi da: Kavmini karanliklardan aydmliga gikar


ve onlara Allah'm (gegmi§ kavimlerin basma getirdigi felaket) gunlerini
hatirlat, diye mucizelerimizle gonderdik. §uphesiz ki bunda gok sabirli,
gok §ukreden herkes igin ibretler vardir.

6- Hani Musa kavmine demi§ti ki: « Allah'm uzerinizdeki nimetini


hatirlaym. Qunku O, sizi i§kencenin en kotusune surmekte ve
ogullannizi kesip kadinlarmizi (kizlarmizi) birakmakta olan Firavun
ailesinden kurtardi. i§te bu size anlatilanlarda, Rabbinizden buyuk bir
imtihan vardir. »

7- «Hatirlaym ki Rabbiniz size: Eger §ukrederseniz, elbette size


(nimetimi) arttiracagim ve eger nankorluk ederseniz hig suphesiz
azabim gok siddetlidir! diye bildirmi§ti.»

8- Musa dedi ki: «Eger siz ve yeryuzunde (arzda) olanlarm hepsi


nankorluk etseniz, bilin ki Allah gergekten zengin "Ganf'dir, Hamiyd'dir.

iBRAHiM SURESi • 601

9- Sizden oncekilerin, Nuh, Ad ve Semud kavimlerinin ve onlardan


sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onlari Allah'tan baskasi bilmez.
Resulleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini Resullerinin
agizlarina bastilar ve dediler ki: Biz, size gonderileni inkar ettik ve
bizi
kendisine gagirdiginiz seye karsi derin bir kusku igindeyiz.

"Her Resulu yalniz kendi kavminin diliyle gonderdik." Her Resulu,


kavimlerinin istidatlarmin gerektirdigi hallerine uygun ve akli
kapasitelerinin kaldirabilecegi bir kelam ile gonderdik. Aksi takdirde bu
kelam onlarm anlama kapasitelerinden uzak olacagi, makamlanna
uygun olmayacagi igin anlamayacaklardi. Aynca Resul de onlarm ilk
istidatlarmin kapsammda bilkuvve mevcut olan kemali, fitratlan uyannca
huviyetlerinin gerektirdigi seyleri layikiyla agiklayamayacakti. "Artik
Allah diledigini saptinr." Zulmani heyetlerle ve bu heyetleri
koklestirmesiyle istidadmi ortadan kaldirdigi, batil itikatlan iginde
koklestirdigi igin bu kimseleri saptinr. "Diledigini de dogru yola iletir."
istidadi uzerinde kalanlan veya heyetlerinin perdeledigi ve inanglannin
suretleri iginde koklesmemis kimseleri dogru yola iletir.

"Qunku O, Aziz'dir" gug. . .sahibidir. Gugludur, iradesine galip


gelinemez. Hig kimse O'nun saptirmak istedigini dogru yola iletemedigi
gibi hidayete erdirmek istedigini de saptiramaz. "Hikmet sahibi
"Hakiym"dir." Hidayete erdirdigi kimsenin hidayetini turlii lutuflarla
tedbir
eder. Sapan kimsenin sapmasmi da gesitli yuz ustu yardimsiz
birakmalarla gergeklestirir. Butun bunlan yuksek hikmetiyle
gergeklestirir. "§uphesiz ki bunda gok sabirli, gok §ukreden herkes igin
ibretler vardir." Yani gaybi imanla inanan herkes igin. Qunku, sabir ve
siikiir salikin imani akit haline ve tevekkul mertebesini elde etmek igin
fiillerde seyir derecesine ulasmadan gegtigi iki makamdir.

Bu esnada ibret aldigi, istimdat ettigi, sanldigi ve suluku esnasmda


dayandigi ayetler fiillerdir. Hidayet gibi bir nimet gordugunde veya
isittiginde ya da ulastigmda dil ile sukreder, kalp ile onun Allah'tan
oldugunu tasavvur eder, organlanyla da bu nimeti en guzel sekilde
telakki eder, kabullenir, bundan dolayi itaat eder, nimetin gerektirdigi
ameli olmasi gereken sekilde eda eder. Bir bela gordugunde, isittiginde
veya kendi basma geldiginde sabreder, dilini telastan, feryattan
ahkoyar. "inna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Biz Allah'tan geldik, yine

602. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

O'na donecegiz.) derler. Kalplerini serin tutarlar. Bunda bir hayir ve


maslahat oldugunu, aksi taktirde yuce Allah'in kendilerine boyle bir
musibet vermeyecegini dusunurler. Bedenin organlanni telaslanmasina
izin vermezler.

10- Resulleri dedi ki: Gokleri (semavati) ve yen (arzida) yaratan


Allah hakkinda §uphe mi var? Halbuki O, sizin gunahlarmizdan bir
kismmi bagislamak ve sizi muayyen bir vakte kadar ya§atmak igin sizi
(Hak dine) gagiriyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan
baska bir §ey degilsiniz. Siz bizi atalarimizm tapmis oldugu seylerden
dondurmek istiyorsunuz. Oyleyse bize, apagik bir delil getirin!

11- Resulleri onlara dediler ki: «(Evet) biz sizin gibi bir insandan
ba§kasi degiliz. Fakat Allah nimetini kullarmdan diledigine lutfeder.
Allah'in izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur.
Muminler ancak Allah' a dayansmlar.»

12- «Hem, bize yollarimizi gostermis oldugu halde ne diye biz,


Allah'a day amp guvenmeyelim? Sizin bize verdiginiz eziyete elbette
katlanacagiz. Tevekkul edenler yalniz Allah'a tevekkulde sebat
etsinler.»

13- Kafir olanlar Resullerine dediler ki: « Elbette sizi ya


yurdumuzdan gikaracagiz, ya da mutlaka dinimize doneceksiniz!»
Rableri de onlara: «Zalimleri mutlaka helak edecegiz!» diye vahyetti.

14- Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde


yerle§tirecegiz. i§te bu, makamimdan korkan ve tehdidimden sakman
kimselere mahsustur.

15- (Resuller) fetih istediler (Allah da verdi). Her inatgi zorba da


husrana ugradi.
16- Ardindan da (o inatgi zorbaya) cehennem vardir; kendisine irinli
su igirilecektir!

1 7- Onu yudumlamaya galisacak, fakat bogazmdan gegiremeyecek


ve ona her yandan olum gelecek, oysa o olecek degildir (ki azaptan
kurtulsun). Bundan otede §iddetli bir azap da vardir.

18- Rablerini inkar edenlerin durumu (§udur): Onlarm amelleri


firtmali bir gunde ruzgarin §iddetle savurdugu kule benzer.
Kazandiklarmdan higbir §eyi elde edemezler. lyiden iyiye sapitma i§te
budur.

iBRAHiM SURESi • 603

19- Allah'm gdkleri (semavati) ve yeri (am) Hakk He yarattigini


gormedin mi? O dilerse sizi ortadan kaldirip yepyeni bir halk getirir.

20- Bu, Allah' a gug degildir.

21- (Kiyamet gununde) hepsi Allah'm huzuruna gikacak ve zayiflar


o buyukluk taslayanlara diyecekler ki: «Biz sizin tabilerinizdik. §imdi
siz,
Allah'm azabmdan herhangi bir §eyi bizden savabilir misiniz?» Onlar da
diyecekler ki: «(Ne yapalim) Allah bizi hidayete erdirseydi biz de sizi
dogru yola iletirdik. §imdi sizlansak da sabretsek de birdir. Qunku bizim
igin siginacak bir yer yoktur.»

22- (Hesaplari gorulup) is bitirilince, §eytan diyecek ki: «§uphesiz


Allah size gergek olani vaat etti, ben de size vaat ettim ama, size
yalanci giktim. Zaten benim size karsi bir gucum yoktu. Ben, sadece sizi
(inkara) gagirdim, siz de benim davetime hemen ko§tunuz. O halde beni
yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni
kurtarabilirsiniz! Ku§kusuz daha once ben, beni ortak ko§manizi
reddettim.» §uphesiz, zalimlerigin elem verici bir azap vardir.

23- Iman edip de iyi isler yapanlar, Rablerinin izniyle iginde ebedf
kalacaklari ve zemininden irmaklar akan cennetlere sokulacaklardir.
Orada (birbirleriyle) karsilastikga soyledikleri «selam» dir.

" ...Allah hakkmda suphe mi var?" O kadar agik olmasma ragmen


Allah hakkmda nasil §uphe iginde olabilirsiniz? Sizi kulluk sunmaya
gagirdigimiz Allah'tan §uphe mi ediyorsunuz? Oysa O, gayet agik
oldugu igin Onunla ilgili §upheye yer yoktur. Ancak, O'nunla agiklanan
varliklann agiklanmaya, gosterilmeye ihtiyaci vardir. "Gunahlarmizdan
bir kismmi bagi§lamak...igin sizi gagiriyor." Nuruyla sizin sifatlannizin
perdelerinin olusturdugu karanhklan ortmek igin. Yakini tecellisi
gergeklestigi sirada O'ndan suphe duymaym.

"Sizi...ya§atmak igin..." istidatlarinizm gerektirdigi mutluluga


ulasmcaya kadar yasatmak igin sizi gagiriyor. Qunku her insanm, ilk
istidadi uyannca bir kemal belirlenmistir ve bu onun manevi ecelidir.
Ayni sekilde her insan igin ilk mizaci uyannca bir omur smin
belirlenmistir. Bu da onun tabii ecelidir. Ote yandan kesilen omurler de
gayelerine varmadan herhangi bir sebepten dolayi son bulabilirler.
Felaketler, engeller istidatlann perdeleri olarak belirlenen kemale
ulasmaya mani olabilirler.
604. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Hepsi Allah'm huzuruna gikacak..." Mahlukat ug yerde Allah'm


huzuruna gikar: Bedenin olmesiyle gergeklesen kuguk kiyamet
sirasmda huzura gikmak. Her kulun beden perdesinden gikip hesap ve
ceza meydanma gikmak. iradi olum sirasmda nefsin sifatlanndan
gikmakla gergeklesen orta kiyamet sirasmda huzura gikmak. Fitrata
donmek suretiyle kalp meydanma gikmak. Benlik perdesinden gikip
gergek vahdet fezasma yukselmek dedigimiz salt fena seklindeki buyuk
kiyamet sirasmda huzura gikmak. iste "Hepsi Allah'm huzuruna
gikacak..." ifadesiyle bunlann tumune isaret ediliyor. Buyuk kiyamet
ehlinden olan kimse butun mahlukatm Allah'm huzurunda oldugunu ve
mahlukattan higbirseyin Allah'a gizli olmadigim gorur.

Bu kiyametin herkes igin kopmasma, herkesin Allah'm huzuruna


gikmasina, zayiflarla mustekbirler arasmdaki konusmalara gelince, bu,
Hak He kaim, mutlulann kurtulusuna, bedbahtlann helakine iliskin ilahi
emir dogrultusundaki emir verildigi sirada cennetliklerle cehennemlikleri
birbirinden ayiracak olan Mehdi'nin zuhuruyla gergeklesir.

"§eytan diyecek ki..." Hakk'm hakimiyeti vehim seytanma galip


gelir ve Hakk'm nuruyla aydmlanir. Teslim olur, itaat eder. Artik gergegi
soyler. Halki Hakk'a davet eden Allah'm huccetinin gergek oldugunu,
kendisinin bir huccetinin olmadigim bilir. Dunya kirintilanni kullanarak
kullan ayartip batila gagirmasimn, onlara dunya hayatmi suslu
gostermesinin, bos, delilden yoksun oldugunu bilir. Yiice Allah'm
bedenin yikilmasmdan sonra beka bulacagma, olumden sonra dirilis
esnasmda sevap ve ceza olacagma iliskin vaadinin hak oldugunu ve
Allah'm bu vaadini yerine getirdigini kabul eder. "Benim, dunya
hayatmdan baska hayat yoktur, seklindeki iddiam ise, benim
uydurdugum bir yalandi" der. Bos ve delilsiz bir iddiaya gagnlan ve bu
gagnyi kabul eden, delille pekistirilmis delile ise arkasini donen, bu
gagnya olumlu karsihk vermeyen kimse kmanmayi hakkeder. "O halde
beni yermeyin, kendinizi yerin. "

24- Gormedin mi Allah nasil bir misal getirdi: Guzel bir sozu, koku
(yerde) sabit, dallan gokte olan guzel biragaca (benzetti).

25- (O agag), Rabbinin izniyle her zaman yemi§ini verir. Ogut


alsmlar diye Allah insanlara misaller getirir.

iBRAHiM SURESi • 605

26- Kotu bir sozun misali, govdesi yerden kopanlmi§, o yuzden


ayakta durma imkani olmayan (kotu) bir agaca benzer.

27- Allah Teala saglam sozle iman edenleri hem dunya hayatinda
hem de ahirette sapasaglam tutar. Zalimleri ise Allah saptirir. Allah
diledigini yapar.

"Guzel bir soz..." Yani giizel, temiz bir nefis. Nitekim, daha once
Hz. isa'nin (a.s) kelime olarak isimlendirilmesine deginmistik. "Guzel bir
agag" gibidir. Aynca Kur'an'da guzel sozun zeytine, hadiste de
hurmaya benzetildigini biliyoruz. "Koku sabit..." itminan ile, inancm
burhanlarla pekistirilmesi ile sabittir. "Dalian gokte..." ruh gogundedir
dallan. "Yemisini verir..." marifet, hikmet ve hakikatten olusan
meyvelerini "her..." vakit "Rabbinin izniyle" kolaylastirmasiyla,
muyesser kilmasiyla, sebepleri uygun kihp basanh kilmasiyla verir.

"Kotu..." nefsin "misali... kotu bir agaca benzer..." ebu cehil


karpuzu gibi meyvesi aci agaca benzer. "Govdesi yerden kopanlmi§."
koku kesilmis bir agaca benzer. Bunun nedeni ise, igindeki kansikhk,
inancmm bozuklugu ve bir seyde karar kilamamaktir. "Allah... .iman
edenleri... sapasaglam tutar." Hakiki delile dayanarak yakini imanla
inananlan saglamlastmr. "Dunya hayatinda..." maddi hayatta. §eriatta
istikamet uzere olduklan, gegim temininde fazilet ve adalet yolunu
izledikleri igin. "Ahirette..." ruhani hayatta onlan saglamlastmr.
Tarikatta
Hakk'm nuruyla hidayete erdikleri, marifetleri elde etme hususunda
Allah'tan bir basiret, Rablerinden bir beyine uzerinde olduklan igin.
"Zalimleri ise Allah saptirir." her iki hayatta da onlan saptirir. Nefsin
sifatlannin hazlanna baglandiklan, Hakk'm nurundan perdelenmelerinin
sonucu olarak hayret iginde kaldiklan igin istidatlannin eksikligi
yuzunden onlan saptirir.

28- Allah' in nimetine nankorlukle kar§ilik veren ve sonunda


kavimlerini helak yurduna surukleyenleri gormedin mi?

29- Onlar cehenneme girecekler. O ne kotu karargahtir!

30- (insanlan) Allah yolundan saptirmak igin O'na ortaklar ko§tular.


De ki: (istediginiz gibi) ya§ayin! Cunku donu§unuz ate§edir.

606. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

31- Iman eden kullarima soyle: Namazlarmi dosdogru kilsmlar,


kendisinde ne ali§-veri§, ne de dostluk bulunan bir gun gelmeden once,
kendilerine verdigimiz riziklardan (Allah igin) gizli-agik harcasmlar.

"Allah'in nimetine...kar§ilik verdiler." Allah'm kendilerine ezelde


bahsettigi asli hidayeti ve istidat nuru gibi kurtulus akgesi olan onemli
nimetleri degistirdiler. "Nankorlukle..." perdelenme ve sapma ile
degistirdiler. Nitekim, yiice Allah bir ayette soyle buyurmustur: "i§te
onlar hidayete karsilik dalaleti satin alanlardir. Ancak onlarm bu ticareti
kazangli olmami§, kendileri de dogru yola girememi§lerdir." (Bakara,
16) Baki nuru zayi ettiler, onun yerine fani maddi lezzeti tercih ettiler.
Bu
yuzden, daimi karanhk iginde kaldilar. " ...Kavimlerini...suruklediler..."
nefislerindeki kuvvetleri veya yollarmi izleyen, kendilerini ornek alan ve
bu hususta kendilerine tabi olan kimseleri "helak yurduna" suruklediler.

"Allah'a...ortaklar ko§tular..." dunya metamdan, guzelliklerinden,


goz ahci suslerinden olan seyleri Allah'a es kostular; Allah'i sever gibi
onlan sevdiler. Cunku bir seye yonelik sevgi turn sevgileri bastinrsa, o
sey mabud konumuna getirilmis demektir. Yuce Allah soyle
buyurmustur: "Nefsani arzulara, kadmlara, ogullara...du§kunluk
insanlara gekici kilindi." (Al-i imran, 14) "Allah yolundan saptirmak
igin..." istidat sahiplerinden olup kendilerine bakan ve dinlerini
benimseyen kimseleri saptirmak igin... "De ki: Yasaym..." vehmin emri
dogrultusunda yola devam edin. Qunku bu sekilde yararlanmamz kisa
surelidir, gabuk geger, yok olmak uzeredir, akibeti korkungtur, yani
insani cehenneme goturur.
32- (O oyle lutufkar) Allah'tir ki, gokleri ve yen yaratti, gokten suyu
indirip onunla nzik olarak size turlu meyveler gikardi; izni ile denizde
yuzup gitmeleri igin gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin
(yararlanmamz) igin akitti.

33- Duzenli seyreden gune§i ve ayi size faydali kildi; geceyi ve


gunduzu de istifadenize verdi.

34- O size istediginiz her §eyden verdi. Allah'in nimetini sayacak


olsaniz sayamazsmiz. Dogrusu insan gok zalim, gok nankordur!

"Allah'tir ki..." ruh goklerini ve beden arzmi "yaratti." Kutsi alem


semasmdan ilim suyunu "indirdi..." Onunla nefis arzmdan hikmet ve
fazilet meyvelerini "gikardi." "nzik olarak" ve kalplerinizi guglendirmek
igin. "Emrinize verdi..." ilim nehirlerini ve onlardan sonuglar gikarmamzi,

iBRAHiM SURESi • 607

istimbatta bulunmanizi, aynntilandirmanizi ve tafsilath agiklamalarda


bulunmanizi sagladi. "Size faydali kildi..." ruh gunesini ve kalp aymi
"duzenli olarak..." mukasefe ve musahedede seyir mahiyetinde size
faydali kihp emrinize verdi. "istifadenize verdi..." nefis sifatlan
gecesini
ve ruh nuru gunduzunu diinya gegimi, ahiret mutlulugunu kazanmaniz,
istirahat etmeniz ve isik edinmeniz igin emrinize verdi. "O size
istediginiz
her seyden verdi." istidat lisaniyla istediginiz her seyi verdi size.
Qunkii
insanm istidat lisaniyla Allah'tan istedigi kemal, gecikmeksizin,
ertelenmeksizin istegin gergeklestigi anda hemen verilir. Nitekim soyle
buyurmustur: "Goklerde ve yerde bulunan herkes, Ondan ister. O, her
an yaratma halindedir." (Rahman, 29)

"Allah'in nimetini sayacak olsaniz..." varhgmizdan once ilahi


huzurdan size bahsedilen nimetlerden tutun, varhgmizdan sonra
Rububiyet huzurundan kesintisiz olarak size ulastmlan terbiye,
besleme, yetistirme mahiyetindeki yardimlara kadar Allah'in bagislanni
saymaya kalksaniz, "sayamazsmiz." gun ku bu nimetlerin sonu yokturve
hikmet de boyle olmasmi gerektirmistir. "Dogrusu insan gok zalimdir."
istidat nurunu ve beka maddesini tabiat karanhgma, fena yerine koyar,
fena ugruna harcar. Ya da Allah'in hakkmi veya istidadmi gegersiz
kilmak suretiyle nefsinin hakkmi eksik verir. "Qok nankordur."
Sayilmayacak kadar gok olan bu nimetlere karsi nankorluk eder, onlan
kullanilmamasi gereken yerlerde kullanir, bu nimetleri bahsedeni
unutur, gaflet eder, bu nimetlerle nimeti verenden perdelenir.

35- Hatirla ki Ibrahim §6yle demi§ti: « Rabbi m! Bu sehri (Mekke'yi)


emniyetli kil, beni ve ogullarimi putlara tapmaktan uzak tut!»

36- «Qunku, onlar (putlar), insanlardan birgogunun sapmasina


sebep oldular, Rabbim. Simdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de
bana kar§i gelirse, artik sen gergekten gok bagi§layan, pek
esirgeyensin.»

37- «Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Salati ikame etmeleri (namazi


dosdogru kilmalari) igin ben, neslimden bir kismmi senin Beyt-i
Harem'inin (Kabe'nin) yanmda, ziraat yapilmayan bir vadiye
yerle§tirdim. Artik sen de insanlardan bir kismmm gonullerini onlara
meyledici kil ve meyvelerden bunlara nzik ver! Umulur ki bu nimetlere
§ukrederler.»

608. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

38- «Ey Rabbimiz! §uphesiz ki sen bizim gizleyecegimizi de


agiklayacagimizi da bilirsin. Qunku ne yerde (arzda) ne de gokte
(semada) higbir §ey Allah'a gizli kalmaz.»

"Hani Ibrahim... demisti..." Ruh, musahede talebiyle Allah'a


teveccuh ederken hal diliyle soyle demisti: " Rabbim! Bu §ehri...kil."
Beden sehrini "emniyetli kit." Nefsin sifatlannin galip gelmesine,
kuvvetlerin gekismelerine ve hevalann gatisip surtusmesine karsi
guvenli kil. "Beni ve ogullarimi . . .uzak tut." nazari ve ameli akil
kuvvetlerini, fikir ve sezgiyi ve dusunce gibi gugleri "putlara
tapmaktan..." maddi sehvetlerden, bedensel arzulardan, tabii
ahskanhklardan olusan kesret putlarma sevgiyle tapmaktan uzak tut.
"Qunku onlar, insanlardan birgogunun sapmasma sebep oldular,
Rabbim!" onlara baglanmak, cazibelerine kapilmak, onlar yuzunden
vahdetten perdelenmek suretiyle saptilar. "§imdi kirn bana uyarsa..."
tevhid yolunda suluk etmek suretiyle beni izlerse "o bendendir. Kim de
bana karsi gelirse, artik sen gergekten gok bagislayansm..." nurunla
onu kaplayan bu karanhk heyeti ortersin. "Pek esirgeyensin..."
magfiretten sonra kemal feyzini ulastirmakla ona merhamet edersin.

"Ey Rabbimiz!..." ben, soyumdan kuvvetleri "ziraat yapilmayan bir


vadiye yerle§tirdim."\dirak, ilim, marifet vefazilet ziraatmdan hali
cismani
tabiat vadisine yerlestirdim. "Senin Beyt-i Hareminin yanmda." Yani
kalbin yanmda. "Rabbimiz!... dosdogru kilsinlar diye." munacat ve
mukasefe namazmi kilsinlar diye. Duyu insanlannin "gonullerini onlara
meyledici kil." gesitli duyularla onlann yanma ugrasmlar, onlan cuzi
idraklerle pekistirsinler, destek olmak ve muhalefeti terk etmek, sufli
cihete ve bedensel lezzetlere egilim gostermekten uzaklasmak suretiyle
onlara meyletsinler. "Bunlara nzik ver." kulli marifet ve hakikat
meyvelerinden onlan nziklandir. "Umulur ki bu nimetlere §ukrederler."
nimetine karsi sukur gorevlerini yerine getirirler. Bu idrakleri kemale
kavusma yolunda kullanirlar.

"Ey Rabbimiz! §uphesiz ki sen bizim gizleyecegimizi... .bilirsin."


igimizde bilkuvve olarak mevcut olan seyleri bilirsin. "Agiklayacagimizi
da bilirsin." kuvveden fiile gikardigimiz kemalati da bilirsin. istidat
arzmda ve ruh semasmda " higbir §ey Allah'a gizli kalmaz."

39- «ihtiyar halimde bana Ismail'i ve Ishak'i lutfeden Allah'a


hamdolsun! §uphesiz Rabbim duayi i§itendir.»

iBRAHiM SURESi • 609

40- «Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri salati devamli


kilanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duami kabul et!»

41- «Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacagi gun beni, ana-


babami ve muminleri bagi§la!»
42- (Resulum!) Sakin, Allah' i zalimlerin yaptiklanndan habersiz
sanma! Ancak, Allah onlan (cezalandirmayi), korkudan gbzlerin di§an
firlayacagi bir gune erteliyor.

43- Zihinleri bombo§ olarak kendilerine bile donup bakamaz


durumda, gozleri goge dikilmis bir vaziyette kosarlar.

44- Kendilerine azabm gelecegi, bu yuzden zalimlerin: «Ey


Rabbimiz! Yakin bir muddete kadar bize sure ver de senin davetine
uyalim ve Resullere tabi olalim» diyecekleri gun hakkinda insanlan
uyar. (Onlara denilir ki:) «Daha once, sizin igin bir zeval olmadigma,
yemin etmemi§ miydiniz?»

45- «(Sizden once) kendilerine zulmedenlerin yurtlarinda oturdunuz.


Onlara nasil muamele ettigimiz size apagik belli oldu. Ve size misaller
de verdik.»

46- Hilelerinin cezasi Allah katmda (malum) iken, onlar, tuzaklarmi


kurmu§lardi. Halbuki onlan n hileleriyle daglar yerinden gidecek degildi!

47- O halde, sakm Allah 'in Resullerine verdigi sozden cayacagini


sanma! Cunku Allah mutlak ustundur, kimsenin yaptigmi yanma
birakmaz.

"...Bana lutfeden Allah'a hamd olsun..." kemal ihtiyarhgi halimde


bana "Ismail!.. ." nazari akil gucunii " ve Ishak'i..." ameli akil gucunu
bah§eden Allah'a hamd olsun. "§uphesiz, Rabbim duayi i§itendir." Yani
istidat duasmi isitir. Nitekim, rivayetlerde belirtildigine gore ibrahim
(a.s)
soyle demistir: "Ondan istememdense Rabbimin benim halimi bilmesi
bana yeter."

"Ey Rabbim! Beni... kilanlardan eyle." suhud namazmi "ve


soyumdan gelecekleri..." onlardan her birini kendine ozgu bir namazi
eda edenlerden eyle. "Ey Rabbimiz! Duami kabul et!" sende tarn fena
bulmaya iliskin talebimi kabul et. "Ey Rabbimiz!. ..beni... bagisla." zatmm
nuruyla varhk gunahimi ort ki tugyan ile perdelenmeyeyim. "Ana-
babami..." bagisla. Varhgima sebep olan kabiliyetleri, fiilleri ort,
bagisla,
ki senden baskasmi gormeyeyim, senden baskasma yonelmeyeyim.

610. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

Aksi takdirde, goz sapmasi, kaymasi musibetine dugar olurum. Ruhani


kuvvetler muminlerini de bagisla. "hesap olunacagi gun..." nurani-
ruhani heyetlerle zulmani-nefsani heyetlerin hesap edilecegi, bunlardan
hangisinin agir bastigmin tespit edilecegi gun.

48- Arz ba§ka bir arz, semalar (gokler) da (ba§ka sema) haline
getirildigi, (insanlar) bir ve gucune kar§i durulamaz olan Allah'm
huzuruna giktiklari gun (Allah butun zalimlerin cezasini verecektir).

49- O gun, gunahkarlarm zincire vurulmus oldugunu gorursun.

50- Onlarm gomlekleri katrandandir, yuzlerini de ates burumektedir.

51- Allah herkese kazandiginm karsiligmi vermek igin (onlan


diriltecektir.) Kuskusuz Allah, hesabi gabuk gorendir.
52- l§te bu (Kur'an), kendisiyle uyarilsinlar, Allah'm ancak bir tek
Hah oldugunu bilsinler ve akil sahipleri iyice du§unup ogut alsmlar diye
insanlara (gonderilmi§) bir bildiridir.

"Arz ba§ka bir arz haline getirildigi gun..." Kalp makamma ulasildigi
sirada tabiat arzi nefis arziyla, kalp semasi da sir semasiyla
degistirilir.
Ayni sekilde nefis arzi kalp arzma, sir semasi da ruh semasma
donusturulur. Kisacasi salikin gegtigi butun makamlar, alttakiler
ustekilerle degistirilmek suretiyle donusur. Fiil tevhidi igindeki tevekkul
semasimn sifat tevhidindeki nza semasiyla, sonra zatm kesfi esnasmda
nza semasimn tevhid semasiyla degismesi gibi. Sonra bunlarm tiimu
durulup kaldinhr. "Bir. ..olan Allah'm huzuruna giktiklari..." kendisinden
baska varhk bulunmayan " gucune kar§i konulmaz... " tecelli etmesiyle
kendisinden baska her seyi yok eden Allah'm huzuruna giktiklari gun.

"Gunahkarlan... gorursun." nefsin sifatlanyla ve algak heyetlerle


perdelenmisleri "zincire vurulmu§ olugunu..." tabiat zindanlarmdan ve
nefis hevasmm ugurumlanndan olusan mekanlannda tabiat ilgilerinden,
sufli sevgilerinden olusan kayitlara vurulduklanni gorursun. "Onlarm
gomlekleri katrandandir..." buruyucu cevherlerle baglantilann kaynakhk
ettigi karanhk heyetlerin koyu siyahhgi uzerlerini kapladigi igin.
"Yuzlerini... burumektedir..." kahredilmislik, algaltilmishk, kemal
lezzetinden perdelenmislik atesi yuzlerini burumustur. Bundan bir sir
daha vardir ki, ancak yeniden dirilis ve uyanisi musahede eden kiyamet
ehline agihr. Dogrusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

HiCRSURESi.611

"B I S M I LLAH I RRAH M AN I RRAH I M"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Elif. Lam. Ra. Bunlar Kitab'm ve Mubiyn bir Kur'an'm ayetleridir.

2- Inkar edenler zaman zaman, ke§ke biz de Musluman olsaydik,


diye arzu ederler.

3- Onlan birak; yesinler, eglensinler ve bo§ umit onlan oyalaya


(aldatsin), dursun . (Kotu sonucu) yakmda bilecekler!

4- Helak ettigimiz higbir ulke yoktur ki hakkmda (bizce) bilinen bir


yazgi olmasm.

5- Higbir millet, ecelinin online gegemez, ve onu geciktiremez.

6- Dediler ki: «Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)! Sen


mutlaka bir mecnunsun!»

7- «Eger dogru soyleyenlerden idiysen, bize melekleri


getirmeliydin.»

8- Biz melekleri ancak hakk He indiririz. O zaman onlara muhlet


verilmez.

9- Kur'an'i kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacagiz.

10- And olsun, senden onceki milletler arasinda da elgiler


gonderdik.

11- Onlara bir Resul gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi.

12- l§te boylece biz onu, (inkarciligi) suglularm kalplerine sokariz.

13- Onceki lerin ba§ina gelenlerden ders almalari gerekirken onlar


hala buna {Kur'an' a) inanmiyorlar.

14- 15- Onlara gokten (semadan) bir kapi agsak da oradan yukan
giksalar, yine de «G6zlerimiz boyandi, daha dogrusu bize buyu
yapilmi§tir» derler.

612. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

16- And olsun, biz gokte (semada) birtakim burglar yarattik ve


seyredenler igin onu susledik.

17- Onlari, ta§lanmi§ (kovulmus) her seytandan koruduk.

18- Ancak kulak hirsizligi eden mustesna. Onun da pesine agik bir
alev sutunu du§mu§tur.

19- Yeri (arzida) uzatip yaydik, orada sabit daglar yerlestirdik, yine
orada miktari ve olgusu belirli olan seyler bitirdik.

20- Orada hem sizin igin hem de riziklari size ait olmayanlar igin
(gerekli) gegim vasitalan yarattik.

21- Her §eyin hazineleri yalniz bizim yanimizdadir. Biz onu ancak
belli bir olguyle indiririz.

22- Biz, ruzgarlari a§ilayici olarak gonderdik ve gokten (semadan)


bir su indirdik de onunla su ihtiyacmizi kar§iladik. (Biz bunlan
yapmasaydik) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdmiz.

23- §uphesiz biz diriltir ve biz oldururuz! Ve her §eye biz van's
oluruz.

24- And olsun biz, sizden once gelip gegenleri de biliriz, geri
kalanlari da biliriz.

25- §uphesiz Rabbin onlari (kiyamette) toplayacaktir. Cunku O,


hakfmdir, alfmdir.

" ...Apagik bir Kur'an'm..." Her §eyi kapsayan ve her §eyin mazhari
olan Kur'an'm ayetleridir. "And olsun, biz. ..yarattik..." akil semasmda
"birtakim burglar... " heyulani akil, meleke ile olan akil (akl-i bi'l
meleke),
fiil ile olan akil (akl-i bi'l fiil) ve edinilen akil (akl-i mustefad) gibi
makamlar ve mertebeler yarattik. "Ve seyredenler igin onu susledik..."
uzerinde du§unenler igin ilimlerle, marifetlerle susledik. "Onlari,
taslanmis her seytandan koruduk." Batil vehimlerden koruduk. "Ancak,
kulak hirsizligi eden mustesna." Akil ufkuna yakm oldugu igin kulak
hirsizligi yaparak akhn hukmunu galan mustesna. "Onun da pe§ine agik
bir alev sutunu du§mu§tur." Apagik bir delil pesine dusmustur. Onu
kovalanz ve hukmunu iptal ederiz. Nefis arzmi da "uzattik..." kalbin
nuruyla yaydik. "Orada sabit daglar yerle§tirdik." Oraya faziletler
yerlestirdik. "Orada... seyler bitirdik." ahlaki kemalattan, iradi
fiillerden,

HiCRSURESi.613

erdemli melekelerden ve hissi idraklerden "miktan ve olgusu belirli..."


olgusu muayyen, akli adli olgu ile olgulmus, ifrat ve tefrite kagmayan
seyler ve bedensel ameller yarattik. "Riziklari size ait olmayan..." size
nispet edilen, size taalluk eden, ama riziklari size ait olmayan seyler var
ettik.

Ya da soyle bir anlam kastedilmistir: Kalp semasmda sabir, sukur,


tevekkul, nza, marifet ve muhabbet gibi makamlardan olusan burglar
yarattik. Bu burglan marifetler, hikmetler ve hakikatlerle susledik. Vehim
ve hayallerden olusan her turlu kovulmus seytanlardan koruduk.
"Ancak, kulak hirsizligi eden mustesna. Onun da pe§ine agik bir alev
sutunu dusmustur." Hidayet nurlannin doguslanndan kaynaklanan
nurani panltilan onlarm pesine duser.

"Her §eyin hazineleri yalniz bizim yammizdadir." Varhk aleminde


bulunan her seyin kaza aleminde bir hazinesi vardir; ilkin bu varhgm
sureti akl-i kulli dedigimiz ana kitapta kiilli bir sekilde gizilir. Sonra
nefs-i
kulli aleminde bir diger hazinesi vardir. Bu da levh-i mahfuzdur. Varhgm
sureti buraya da naksedilir, ama sebeplerine bagh olarak. Sonra bir
hazine daha var. Daha dogrusu, cuzi nefisler hazineleri vardir ve buna
da dunya (en yakin) semasi, kader levhi adi verilir. Varhgm sureti
buraya da naksedilir. Ama cuzi olarak ve buranm olgusuyle, sekli ve
konumuyla smirh olarak. "Biz onu ancak..." maddi aleme "belli bir
olguyle indiririz." Sekil, miktar, konum, vakit olarak belli bir olguyle,
belli
bir mahalle ve bu vakte ozgu belli bir istidada indiririz.

"Biz...g6nderdik..." ilahi nefhalar ruzgarlanni "asilayici olarak..."


hiikum ve marifetleri asilayici, kalpleri anndinci, istidatlan tecellilere
yatkm olacak sekilde hazirlayici olarak gonderdik. "Indirdik..." ruh
semasmdan hakikat ilimlerinden bir su indirdik. "ve onunla su ihtiyacini
kar§iladik." Onunla sizi ihya ettik, canlandirdik. "S/'z onu..." bu ilmi
"depolayamazdmiz." gunku sizin yanmizda bulunmuyordu. "§uphesiz
biz diriltiriz." Hakiki hayat vererek, ilmi hayat suyu aracihgiyla fitrat
makammda kaim olmasmi saglayarak biz diriltiriz ve "biz oldururuz..."
vahdette yok ederek biz oldururuz. "Ve her §eye biz varis oluruz." Sizin
fena bulup yok olmanizdan sonra geride kalan varhga biz mirasgi
oluruz.

614. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

"And olsun biz, sizden once gelip gegenleri biliriz." Bir an once
gormek isteyenleri, muhiplerden istiyakla cehd edenleri ve one gegmeyi
isteyenleri biliriz. "Geri kalanlari da biliriz." Nefsin sifatlannin
istilasma
ugradiklan, bedeni sevdikleri, bedensel lezzetlere kapildiklan ve kutsi
alemden geri kalmayi istedikleri igin maddi alemin cazibesine
kapilanlan, pislik madenine dogru yuvarlananlan da biliriz.

"Suphesiz, Rabbin onlan toplayacaktir." Dost edindikleri ile birlikte


onlan hasredecek, onlan sevdikleri ve yaklasmak igin girpmdiklan
kimseler ile bir araya getirecektir. "Cunku O, Hakimdir." hasirde onlann
islerini uygun bir sekilde, hikmetle idare eder. "alimdir..." onlann
iglerindeki gizli her seyi, egilim ve kapilmalari, besledikleri sevgiyi,
heyetlerinin ve sifatlannin gerektirdigi hususlan bilir ve onlann
niteliklerinin geregi ile cezalandmr.

26- And olsun biz insani, (pi§mi§) kuru bir gamurdan, §ekillenmi§
kara balgiktan yarattik.

27- Cinleri de daha once zehirli ate§ten yaratmi§tik.

28- Hani Rabbin meleklere demi§ti ki: «Ben kupkuru bir gamurdan,
§ekillenmi§ kara balgiktan birinsan yaratacagim.»

29- «Ona §ekil verdigim ve ona ruhumdan ufledigim zaman, siz


hemen onun igin secdeye kapanm!»

30- Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler.

31- Fakat iblis harig! O, secde edenlerle beraber olmaktan kagindi.

32- (Allah:) Ey iblis! Secde edenlerle beraber olmayi§mm sebebi


nedir? dedi.

33- (iblis:) Ben kuru bir gamurdan, §ekillenmi§ kara balgiktan


yarattigin bir insana secde edecek degilim, dedi.

34- Allah soyle buyurdu: Oyle ise oradan gik! Artik kovuldun!

35- Muhakkak ki kiyamet gunune kadar lanet senin uzerine


olacaktir!

36- (iblis:) Rabbim! Oyle ise, (varliklarm) tekrar dirilecegi gune


kadar bana muhlet ver, dedi.

37.38- Allah: Sen bilinen bir vakte kadar kendilerine muhlet


verilenlerdensin, buyurdu.

HiCRSURESi.615

39- (Iblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdirmana karsilik ben de


yeryuzunde (arzda) onlara (gunahlari) susleyecegim ve onlarin hepsini
mutlaka azdiracagim!

40- Ancak onlardan ihlasli kullarm mustesnadir...

41- (Allah) soyle buyurdu: «l§te Bana varan dosdogru yol budur.»

42- «Suphesiz, kullarim uzerinde senin bir hakimiyetin yoktur.


Ancak, azginlardan sana uyanlar mustesnadir. »
43- Muhakkak cehennem, onlarin hepsine vaat olunan yerdir.

44- Cehennemin yedi kapisi vardir. Onlardan her kapi igin birer
grup aynlmi§tir.

"And olsun biz insani, kuru bir gamurdan, §ekillenmi§ kara balgiktan
yarattik." Yani kansmis dort unsurdan yarattik. Qunku balgik, kuruyup
degisime ugramis gamurdur. "Mesnun" ise, kati, sert, yumusamayan,
istenilen sekli almaya elverisli olmayan cuzlerden annmasi igin uzerine
su dokulen gamur anlamindadir. es-Salsal ise, havamn etkisiyle
incelmis, sicaklik sonucu kurumus balgik demektir.

"Cinleri de..." hayvani ruhun cevheri olan, vehim ve hayal gibi


kuvvetlere kaynaklik eden cinlerin aslmi da "daha once zehirli ate§ten
yaratmi§tik." Yaratissal hararetten, kansimlarin buharligmdan, temel
ozelligi olan letafetinden yarattik. "Daha once" denilmesinin sebebi,
kaynastirma ve degistirme seklindeki terkip uzerinde sicakligm etkisinin
oncelikli olmasi ve bu buhann organlann sekillerinin uzerinde etkili
olmasidir. Daha dogrusu faal ve etkin kuvvetler temelde terkipten once
gelirler.

Daha once Meleklerin Adem'e boyun egmesinden ve iblis'in boyun


egmekten kagmmasmdan soz etmistik. "Oyle ise oradan gik." Ufkuna
yukseldigin kutsi alem cennetinden gik. "Cunku sen..." oradan
kovuldun, taslandm. Bunun sebebi, maddeden annmamandir. "Senin
uzerine olacaktir..." mertebeden uzaklik laneti "Kiyamet gunune
kadar..." kuguk kiyamet gunune, nefsin bedenden aynlip baglarmi
kestigi gune kadar lanet senin uzerinde olacaktir. Tevhidde fena bulmak
suretiyle gergeklesen buyuk kiyamet gunune kadar.
"Onlara... susleyecegim." Sufli cihetteki sehvetleri ve lezzetleri onlara
suslu gosterecegim. "Ve onlarin hepsini mutlaka azdiracagim. Ancak...
ihlasli kullarm harig..." senin has kullarm olup nefis sifatlan

616. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

saibelerinden kurtardigm, tabiata taalluk etme kirinden temizledigin,


sana yonelmeleri suretiyle sifatlannin ve zatlarimn kalintilanndan
soyutladigm veya amellerini sirf sana has kilan, amellerinde senden
baskasma pay ayirmayan kullann harig. "i§te bana varan... yol budur."
bu yolu izlemek ve gozetmek haktir benim igin "dosdogru" dur. Bu yolda
egrilik yoktur. §6yle ki: Benim halis kullanm uzerinde senin herhangi bir
hakimiyetin yoktur. Ancak sapikhkta, benim yolumdan uzak olma
hususunda seninle uyumlu olan, dolayisiyla sana tabi olan kimseler
mustesna. "Cehennemin yedi kapisi vardir." Bunlardan maksat, bes
duyu ile sehvet ve gazap gugleridir. "Onlardan her kapi igin birer grup
ayrilmistir." Her birine ozgu olmak uzere bir organ belirlenmistir. Ya da
mahlukatin bir kismi bu kapilardan girmeye has kihnmistir, bu kapiya
ozgu kuvvet kendilerine galip geldigi igin.

45- (Allah'm azabindan korkup rahmetine siginan) takva sahipleri,


mutlaka cennetlerde ve pinar baslarmda olacaklar.

46- «Oraya emniyet ve selametle girin» (denilir, onlara).

47- Biz, onlarm gonullerindeki kini sokup attik; onlar artik ko§kler
uzerinde kar§i kar§iya oturan karde§ler olacaklar.

48- Onlara orada higbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan


gikanlmayacaklardir.
49- (Resulum!) Kullanma, benim, gok bagi§layici ve pek esirgeyici
oldugumu haber ver.

50- Benim azabimm elem verici bir azap oldugunu da bildir.

51- Onlara ibrahim'in misafirlerinden (meleklerden) de haber ver.

52- Onun yanma girdikleri zaman, «selam» dediler. (Ibrahim:) Biz


sizden gekiniyoruz, dedi.

53- Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir ogul mujdeliyoruz.

54- (Ibrahim:) Bana ihtiyarlik gokmesine ragmen beni mujdeliyor


musunuz? Beni ne ile mujdeliyorsunuz? dedi.

55- "Sana gergegi mujdeledik, sakm umitsizlige dusenlerden olma!"


dediler.

56- (Ibrahim:) dedi ki: "Rabbin in rahmetinden, sapiklardan baska


kim Omit keser?"

HiCRSURESi.617

57- «Ey murseller (risalet goreviyle gonderilenler!) (Ba§ka) ne i§iniz


var?» dedi.

58- Dediler ki: «Biz, suglu bir topluma (onlari helak etmeye)
gonderildik.»

59- «Ancak Lut ailesi harig. Onlarm hepsini kurtaracagiz.»

60- «(Fakat Lut'un) karisi mustesna; biz onun geri kalanlardan


olmasini takdir ettik.»

61.62- Resuller Lut ailesine gelince, Lut onlara: «Hakikaten siz


tamnmayan kimselersiniz» dedi.

63- Dediler ki: «Bilakis, biz sana, onlarm §uphe etmekte olduklan
§eyi (azabi ve helaki) getirdik.

64- Sana gergegi getirdik; biz, hakikaten dogru soyleyenleriz.

65- Gecenin bir bolumunde aile fertlerini yola gikar, sen de


arkalarmdan yuru. Sizden hig kimse, sakm donup de ardma bakmasm,
istenen yere gidin.»

66- Ona (Lut'a) §u hukmumuzu vahyettik: «Sabaha gikarlarken


mutlaka onlarm ardi kesilmis olacaktir.»

67- Sehirhalki, birbirlerini kutlayarak, (meleklerin yanma) geldiler.

68- 69- (Lut) onlara «Bunlar benim misafirimdir. Sakm beni


utandirmaym; Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin!» dedi.

70- «Biz seni, elalemin i§ine karismaktan men etmemi§ miydik?»


dediler.
71- (Lut:) Iste kizlarim! (Du§undugunuzu) yapacaksaniz (onlarla
evlenin), dedi.

72- (Resulum!) Hayatm hakki igin onlar, sarho§luklan iginde


bocaliyorlardi.

73- Gune§ dogarken onlari o korkung ses yakaladi.

74- Boylece ulkelerinin ustunu altma getirdik. Uzerlerine de


balgiktan pi§irilmi§ ta§lar yagdirdik.

75- i§te bunda ibret alanlar igin i§aretler vardir.

76- Onlar hala gbzler bnunde duran bir yol uzerindedirler.

77- Hakikaten bunda iman edenler igin bir ibret vardir.

618. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

78- Eyke halki da gergekten zalim idiler.

79- Biz onlardan da intikam aldik. ikisi de (Eyke ve Medyen) agik bir
yol uzerindedir.

80- And olsun, Hicr halki da murselleri yalanlami§ti.

81- Biz onlara mucizelerimizi vermi§tik; fakat onlardan yuz


gevirmi§lerdi.

82- Onlar, daglardan emniyet iginde kalacaklari evler oyarlardi.

83- Onlari da sabaha gikarlarken o korkung ses yakaladi.

84- Kazanmakta olduklari §eyler onlardan higbirzarari savmadi.

85- Biz gokleri (semavati), yeri (arzi) ve ikisinin arasindakileri ancak


Hakk He yarattik. O saat (kiyamet), mutlaka gelecektir. §imdilik onlara
guzel muamele et.

86- §uphesiz, Rabbin hakkiyla yaratan "Haliyk" pek iyi bilendir


"Aliym"dir.

"Takva sahipleri..." Tabii ortulerden arman, beseri sifatlardan


soyutlanan kimseler kutsi alem bahgelerinden cennetler iginde "ve pmar
ba§larmda" ilim hayati sularimn aktigi pmar ba§lanndadirlar. Onlara
denilir ki: "Oraya girin..." bedensel heyetlerden ve bu makama
ula§maya engel olu§turan kalbi hastahklardan kurtulmu§ olarak
"emniyetle" girin. Zitlar aleminin felaketlerinden, olu§ ve bozulu§
aleminin arazlarmdan, zamanlann ve maddenin hallerinin degi§iminden
emin olarak girin cennete.

"Biz, onlarm gonullerindeki kini sokup attik..." iglerinde kok salmi§


kinle birlikte nefisten kalbin kendisine bakan yuzune dogru yukselen
butun heyetleri, nur gondermek ve ruh gucunun istilasmi saglamak
suretiyle ve kutsi teyitle sokup attik. Bunlar, nurlan karanhklarmi
bastiran ilim ve yakin ehli kimselerdir. Buruyucu nefsani heyetler ve
nefsin basasagi dusmesine neden olan dusmanhk heyetleri ve zitlar
alemine meyletme gibi ozellikler dagihr, zail olur. iglerinde fitri
muhabbet
gucu parlamaktadir. Cunku kutsi kivilcimlar, tevhid nurlan ve yakin bir
kismindan bir kismina yansiyip durmaktadir. imani akit ve ruhani uyum
hukmunce artik kardesler olmuslardir. "K6§kler uzerinde..." yuksek
mertebeler uzerinde "kar§i kar§iya otururlar..." gunku dereceleri esit,

HiCRSURESi.619

mertebeleri birbirine yakmdir ve perdelenmemislerdir. "Onlara orada


higbir yorgunluk gelmeyecektir." gunku burada gelisme ve zitlasma
sebepleri bulunmayacaktir. "Ve onlar, oradan gikarilmayacaklardir."
Makamlan ebedi, zamandan ve zamana bagh degisikliklerden beri
olacagi igin.

Meleklerin Nebilere inislerinin, bedensel heyetlerden annmis,


siynlmis kutsi ve yuce ruhlann maddi bedene burunmelerinin
keyfiyetine gelince, Hud suresini incelerken bu meseleye degindik.

87- And olsun ki, biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve yuce Kur'an'i
verdik.

88- Sakm onlardan bazi smiflara verdigimiz dunya malma goz


dikme, onlardan dolayi uzulme ve muminlere algak gonullu ol.

89- De ki: Suphesiz ben apagik bir uyariciyim.

90- Nitekim biz, komplo kuranlara (azabi) indirmi§izdir.

91- Onlar, Kur'an'i tutarsiz pargalar olarak nitelendirenlere gelince,

92- 93- Rabbin hakki igin, mutlaka onlarm hepsini yaptiklarmdan


dolayi sorguya gekecegiz.

94- Sana emrolunani agikga soyle ve ortak ko§anlardan yuz gevir!

95- (Seninle) alay edenlere kar§i biz sana yeteriz.

96- Onlar Allah He beraber ba§ka bir Hah edinenlerdir. (Kimin dogru
oldugunu) yakmda bilecekler!

97- Onlarm soyledikleri §eyler yuzunden senin canmm sikildigmi


and olsun biliyoruz.

98- Sen §imdi Rabbini hamd He tesbih et ve secde edenlerden ol!

99- Ve sana yakfn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!

"And olsun ki, biz sana... yedi... verdik..." Yani Allah igin sabit olan
yedi sifat verdik sana. Bu sifatlar sunlardir: Hayat, ilim, kudret, irade,
semi (isitme), basar (gorme) ve kelam (konusma)... "tekrarlanan..."
yinelenen ve senin igin subutu ikilenendir. Once O'nun ahlakiyla
ahlaklanman, O'nun sifatlanyla sifatlanman sirasmda kalp varhgi
makammda senin igin gergeklestiler. Sonra tevhidde fena bulmamn
ardmdan Hakkani varhkla beka bulma makammda gergeklestiler. "Ve
yuce Kur'an'i..." butun sifatlan igeren kusatici zata vardik.
620. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Hz. Muhammed'e (s.a.v) yedi sifat verilmesine karsihk Musa'ya


(a.s) dokuz sifat verilmesinin sebebine gelince, Musa'ya (a.s) yiice
Kur'an'm verilmemesi, onun makamimn tekellum (konusma) makami
olmasidir. Yani Musa'ya sifatlarm kesfi makami verilmisti, zatm kesfi
makami degil. Dolayisiyla, Hz. Muhammed'e (s.a.v) bu yedi ile birlikte
kalp ve ruh makami da verilmistir.

"Sen §imdi . . .tesbih et..." maddeyle baglantih sifat arazlanndan arm


ki hal lisaniyle yuce Allah'i tenzih edesin, kemal sifatlanyla sifatlanmak
suretiyle Rabbine hamd edesin. Diger bir ifadeyle kendi vasiflarinla
O'nun sifatlannin tecellileri nimetlerine hamd edesin. "Ve secde
edenlerden ol!" Onun zatmda fena bulma secdesiyle secde edenlerden
ol. "Rabbine ibadet et..." tenzih ederek, hamd ederek, yukanda sozu
edilen secdeyi gergeklestirerek ona kulluk et. "Sana...gelinceye
kadar..." Hak " yakin" gelinceye kadar O'na ibadet et. Senin ibadetin
varligmm son bulmasina kadar devam eder. O noktadan sonra ibadet
eden de ibadet edilen de O'dur, baskasi degil.

NAHL SURESi . 621

"B I S M I LLAH I RRAH M AN I RRAH I M"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Allah' in emri geldi. Artik onu istemekte acele etmeyin. Allah,


onlann ko§tuklan ortaklardan uzak ve yucedir. O Subhandir.

2- O kendi emriyle melekleri, kullarmdan diledigi kimseye vahiy ile,


«Benden ba§ka Hah olmadigma dair (kullanmi) uyarm ve Benden
korkun» diye indirir.

"Allah'm emri geldi..." Hz. Resulullah (s.a.v) buyuk kiyamet ehliydi.


Cem aynmda buyuk kiyameti ve onda gergeklesen halleri musahede
ediyordu. Nitekim, bas parmagi ile orta parmagmi gostererek "Benim
gonderilisim ile kiyametin kopmasi arasmdaki zaman su iki parmagin
birbirine yakmhgi kadar yakmdir" buyurmustur. Yuce Allah da "Allah'm
emri geldi." buyurarak Hz. Resulun (s.a.v) kiyameti musahede ettigini
haber vermistir.

Kiyametin herkese zahir olacak sekilde tafsilath zuhuru ancak


Mehdi'nin (a.s) ortaya gikisiyla gergeklesecegi igin de "artik onu
istemekte acele etmeyin." buyurmustur. Qunku, simdi onun zuhur
edecegi vakit degildir. Ardmdan, Hz. Resulun (s.a.v) Allah'm vechini
musahede ettiginden ve kiyamette mahlukatin fena bulacaklarmdan soz
ediyor: "Allah, onlann ko§tuklan ortaklardan uzak ve yucedir." Allah,
kendisinden baskasmm varligmin sabit olmasmdan munezzehtir. Sonra
cem aynmda musahede ettiginin tafsilatma gegiyor. Qunku Hz. Resul
(s.a.v) cem sonrasi fark makamindadir; sifatlarm kesretini zatm tekligi
aynmda musahede etmektedir. Yani vahdetten dolayi kesretten,
kesretten dolayi da vahdetten perdelenmiyor. Nitekim
"Allah .. .agiklami§tir ki .. ." (Al-i imran, 18) ayetinde buna isaret
edilmistir.
"Allah... melekleri... vahiy ile . . .gonderir . . ." yani kalpleri
dirilten ilim ile
gonderir, diger bir ifadeyle Kur'an'la gonderir, "emri..." aleminden...ki

622. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

oraya naksedilmistir. "Kullarmdan diledigi kimseye..." fazladan


inayetine mazhar olan kendine has kullarmdan kimselere gonderir. Ki
onlara tevhidi ve takvayi bildirin. Dolayisiyla zatm tekligini beyan
ettikten
sonra, hakiki sifatlar alemini, ruh, yani ilim indirmek ve irade demek olan
mesiyeti ispat etmek suretiyle agiklamistir. Sonra melekleri ispat
etmekle isimler alemini ve uyanyla da fiiller alemini ispat etmistir.

3- Semalan (gokleri) ve am (yeri) Hakk He yaratti. O, ko§tuklan


ortaklardan munezzehtir.

4- O, insani birnutfeden (birdamla sudan) yaratti. Fakat bakarsm ki


o Rabbine apagik bir hasim oluvermi§tir.

5- Hayvanlari da O yaratti. Onlarda sizin igin isitici (§eyler) ve


birgok faydalar vardir. Onlardan bir kismmi da yersiniz.

6- Sizin igin onlardan ayrica aksamleyin getirirken, sabahleyin


saliverirken bir guzellik (bir zevk) vardir.

7- Bu hayvanlar sizin agirliklarmizi, ancak gugluklere katlanarak


varabileceginiz bir memlekete ta§irlar. Suphesiz Rabbiniz gok §efkatli
(Rauf), pek merhametli (Rahiym)dir.

8- Atlari, katirlari ve esekleri binmeniz ve (gozlere) zinet olsun diye


(yaratti). Allah §u anda bilemeyeceginiz daha nice (nakil vasitalari)
yaratir.

9- Yolun dogrusu Allah 'indir. Yolun egrisi de vardir. Allah dileseydi


hepinizi dogru yola iletirdi.

10- Gokten (semadan) suyu indiren O'dur. Ondan hem size igecek
vardir, hem de hayvanlarmizi otlatacagmiz bitkiler.

11- (Allah) su sayesinde sizin igin ekinler, zeytinler, hurmalar,


uzumler ve diger meyvelerin hepsinden bitirir. I§te bunlarda du§unen bir
toplum igin buyuk bir ibret vardir.

12- O, geceyi, gunduzu, gunesi ve ayi sizin hizmetinize verdi.


Yildizlar da Allah' in emri He hareket ederler. Suphesiz ki bunlarda aklini
kullananlar igin pek gok deliller vardir.

13- Yeryuzunde (arzda) sizin igin rengarenk yarattiklarmda da ogut


alan bir toplum igin gergek bir ibret vardir.

NAHL SURESi . 623


14- Iginden taze et (balik) yemeniz ve takacagmiz bir sus (e§yasi)
gikarmaniz igin denizi emrinize veren O'dur. Gemilerin denizde (sulari)
yara yara gittiklerini de goruyorsun. (Butun bunlar) onun lutfunu
aramaniz ve nimetine §ukretmeniz igindir.

1 5- Sizi sarsmamasi igin yeryuzunde saglam daglar koydu, olur ki


siz yolunuzu bulmaniz igin de irmaklan ve yollar agti.

1 6- Dana nice alametler. . . onlar, yildizlarla da yollarmi dogrulturlar.

17- 0 halde, yaratan kimse, hig yaratmayan gibi olur mu? Hala
du§unmuyor musunuz?

18- Allah'm nimetini saymaya kalksaniz, onu sayamazsmiz.


Hakikaten Allah gok bagi§layan, pek esirgeyendir.

19- Allah, gizlediginizi de agikladiginizi da bilir.

20- Allah' \ birakip da taptiklan (putlar), higbir §ey yaratamazlar.


Onlar kendileri yaratilmi§lardir.

21- Onlar diri "Hayyler degil, 6lu"Mevt"lerdir. Ne zaman


diriltileceklerinin de §uurunda degillerdir.

22- Ilahmiz bir tek ilah'dir. Fakat ahirete inanmayanlar var ya,
onlarm kalpleri inkarci, kendileri de boburlenen kimselerdir.

23- Hig §uphesiz Allah, onlarm gizleyeceklerini de agiklayacaklarmi


da bilir. O, buyukluk taslayanlan asla sevmez.

24- Onlara: Rabbiniz ne indirdi? denildigi zaman, «Oncekilerin


masallarmi» derler.

25- Kiyamet gununde kendi gunahlarmi tarn olarak ta§imalan ve


bilgisizce saptirmakta olduklan kimselerin gunahlarmdan da bir kismmi
yuklenmeleri igin (oyle derler). Bak ki yuklenecekleri §ey ne kotudur!

26- Onlardan oncekiler de hile yapmi§lardi. Sonunda Allah da


onlarm binalarmi temellerinden soktu ustlerindeki tavan da tepelerine
goktu. Bu azap onlara, fark edemedikleri bir yerden gelmi§ti.

27- Sonra kiyamet gununde (Allah), onlan rezil eder ve der ki:
«Kendileri hakkmda (muminlere) du§man kesildiginiz ortaklarim
nerede?» Kendilerine Him verilmi§ olanlar derler ki: «§uphesiz bugun
rezillik ve kotuluk kafirleredir.»

624. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

28- Kendilerine haksizlik ederlerken meleklerin canlarmi aldiklari


kimseler: Biz higbir kotuluk yapmiyorduk, diyerek teslim olurlar.
(Melekler onlara soyle den) «Hayir, Allah, sizin yaptiklarmizi elbette gok
iyi bilendir.»

29- «0 halde, iginde ebedf kalacagmiz cehennemin kapilarmdan


girin! Kibirlenenlerin yen ne kotudur!»

Ardmdan yuce Allah halk ve nzik gibi izafi sifatlan sayiyor,


hayvanlar gibi degisik nimetleri sirahyor. Hak ve halk zahir oldugu igin
de hak ve batil da zahir oluyor. Bundan dolayi "Yolun dogrusu
Allah'mdin" buyuruyor. Yani dosdogru yoldan aynlmamak ve hak ehlini
bu yola iletmek Allah igin bir haktir. Nitekim, bir ayette soyle
buyurmustur: "§uphesiz, Rabbim dosdogru yoldadir." (Hud, 56) Yani
tevhid yolu olan bu yolu izleyen herkesin Allah ehli olmasi
kagimlmazdir. Cunku bu, Allah'm aynlmadigi yoldur. "Yolun egrisi de
vardir." Bazi yollar da egridir. Bunlar tevhid dismdaki turlu yollardir;
Hak'tan uzaklasarak egrilir ve kagimlmaz olarak insani batila gotururler.
Ne olursa olsun bunlar sapikhk yollandir. Allah, hikmete aykin oldugu
igin herkesin dosdogru yola iletilmesini istememistir.

"Kendilerine zulmederken meleklerin canlarmi aldiklari kimseler..."


Daha once, one gegen muvahhitlerin canlarmi bizzat yuce Allah'm
aldigmi belirtmistik. iyiler (ebrar) ve mutlular ise iki kisma aynhrlar.
Bunlardan annarak nefis makammdan yukselen ve ilim ve faziletler
aracihgiyla kalp makamma ulasanlann canlarmi olum melegi ahr.
Tezkiye ve tahliye yontemleriyle bedensel ilgilerden soyutlanmayan
abidler, salihler, zahitler ve seriat ehli olanlarm canlarmi ise rahmet
melekleri, onlan cennetle mujdeleyerek ahrlar. Yani fiil ve eser cenneti
olan nefis cennetiyle mujdelerler onlan.

Bedbaht kotulere gelince, nasil can verirlerse versinler onlann


canlarmi da azap melekleri ahrlar. Qunku melekuti kuvvetlerle nefisler
arasmda baglanti vardir; bu nefislerin heyetleriyle sekillenirler. Eger
nefisler zalim ve perdelenmis iseler. Heyetleri buruyucu, zulmani ve
korkung olur. Canlarmi kabzeden melekuti kuvvetler de aralanndaki
uyum nedeniyle onlann heyetleriyle sekillenirler. Bu yiizden "olum
melegi, olmek uzere olan kisinin ahlakmm suretinde gorunur. Kisinin
ahlaki algak ve zulmani ise, olum meleginin sureti de korkung ve
urkutucu olur. Olmek uzere olan kisiyi korku, dehset, zillet ve acizlik

NAHL SURESi . 625

sarar; buyuklenmeci tavnndan a§agi yuvarlanir, acizlik ve garesizlik


gosterir. "Teslim olurlar..." ifadesinin anlami budur. Yani teslimiyet
gosterirler, algahrlar, uysalla§irlar, inatgihk ve dik ba§hhgi bir yana
birakarak "Biz higbir kotuluk yapmiyorduk.." derler. Melekler de onlara
§u kar§ihgi verirler: "Hayir, Allah, sizin yaptiklarmizi elbette gok iyi
bilendir. O halde...cehennemin kapilarmdan girin." fiil cehennemine
girin.

30- Takva sahiblerine: Rabbiniz size ne indirdi? denildiginde, «Hayir


(indirdi)» derler. Bu dunyada guzel davrananlara, guzel mukafat vardir.
Ahiret yurdu ise daha hayirlidir. Takva sahibleri; "muttakiylerin yurdu
gergekten guzeldir!

31- (O yurt,) girecekleri, zemininden irmaklar akan Adn


cennetleridir. Onlar igin orada kendilerine diledikleri her §ey vardir.
I§te
Allah, takva sahiblerini boyle mukafatlandinr.

32- (Onlar,) meleklerin, «Size selam olsun. Yapmi§ oldugunuz (iyi)


i§lere kar§ilik cennete girin» diyerek tertemiz olarak canlanm aldiklan
kimselerdir.

33- (Kafirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin


emrinin gelmesinden baska bir §ey mi bekliyorlar? Onlardan oncekiler
de boyle yapmi§lardi. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine
zulmediyorlardi.

34- Sonunda yaptiklan kotuluklerin cezasi onlara isabet etti ve alay


etmekte olduklari §eyler onlan gepegevre kusativerdi.

35- Ortak kosanlar dediler ki: «Allah dileseydi ne biz ne de


babalarimiz ondan baskasina tapardik. Onun emri olmadan higbir seyi
de haram kilmazdik.» Onlardan oncekiler de boyle yapmi§lardi.
Resullerimizin uzerine agik segik tebligden ba§ka bir §ey du§er mi!?

36- And olsun ki biz, « Allah 'a kulluk edin ve Tagut'tan sakmm» diye
(emretmeleri igin) her ummete bir Resul gonderdik. Allah, onlardan bir
kismma hidayete iletti. Ve iglerinden kimine de dalalet uzere kalmalari
hak oldu. Yeryuzunde gezin de gorun, mukezzib(yalanci)larm sonu
nasil olmu§tur!

37- (Resulum!) Sen, onlann hidayete ermelerine gok du§kunluk


gostersen de bil ki Allah, kimi dalalette birakacaksa onu kimse hidayete
erdirmez. Onlann yardimcilari da yoktur.

626. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

38- Onlar: «Allah olen bir kimseyi diriltmez» diye olanca gugleriyle
Allah'a and igtiler. Hayir! bu O'nun bizzat kendisine karsi hak bir
vadidir.
Lakiyn insanlarm gogu bilmez.

39- Hakkmda ihtilaf ettikleri seyi onlara agiklamasi ve kafir olanlarm


da kendilerinin yalancilar olduklarmi bilmeleri igin (Allah onlan
diriltecek).

40- Biz, bir §eyin olmasim istedigimiz zaman, ona (soyleyecek)


sbzumuz sadece «0I» dememizdir. Hemen oluverir.

41- Zulme ugradiktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince,


onlan dunyada guzel bir sekilde yerlestirecegiz. Eger bilirlerse ahiretin
mukafati elbette daha buyuktur.

42- (Onlar) sadece Rablerine tevekkul ederek sabredenlerdir.

43- Senden once de, kendilerine vahyettigimiz ricallerden (erlerden)


baskasmi gondermedik. Eger bilmiyorsaniz, bilenlere sorun.

44- Apagik mucizeler ve Kitaplarla (gonderildiler). Insanlara,


kendilerine indirileni agiklaman igin ve du§unup anlasmlar diye sana da
bu Kur'an'i indirdik.

45.46- Kotuluk tuzaklan kuranlar, Allah'm, kendilerini yere


gegirmeyeceginden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabm
gelmeyeceginden veya onlar donup dola§irlarken Allah'm kendilerini
yakalamayacagmdan emin mi oldular? Onlar (Allah'i) aciz birakacak
degillerdir.

47- Yoksa Allah'm kendilerini yava§ yava§ tuketerek


cezalandirmayacagindan (emin mi oldular)? Ku§kusuz Rabbin gok
§efkatli, pek merhametlidir.

Gunahlardan ve yasaklardan sakman, §eriatm hukumlerinin di§ma


gikmayan, tevhidi ve nubuvveti tahkik duzeyinde degil, taklit duzeyinde
kabul eden-eger tahkik duzeyinde kabul etmi§ olsalardi, o takdirde ilme'l
yakin ile nefsin sifatlanndan annip kalp makamma yukselmi§ olurlardi- o
kimselere gelince, onlann canlanni da tertemiz melekler, onlann
ahlaklarimn ve temiz, guzel amellerinin suretine burunerek, sevingle ve
mujdeleyici bir tavirla ahrlar ve "size selam olsun . . .cennete girin,
derler..." bu, kendilerinin de bildigi cennettir. Fiil cennetlerinden nefis
cenneti yani. 'Yapmis oldugunuz i§lere karsilik..."

NAHL SURESi . 627

"Ortak ko§anlar dediler ki: Allah dileseydi '. . .ondan ba§kasma


tapmazdik." Bu sozii, katmerli cehaletlerinin bir gostergesi olarak
inatgihklanndan ve dik basliliklarmdan soyluyorlar. Amaglan,
muvahhitleri kendi anlayislan ile susturmaktir. Eger bu sozu ilim ve
yakinden kaynaklanan bir anlayisla soylemis olsalardi, irade ve tesiri
baskasma nispet etme baglaminda musrik degil muvahhit olurlardi.
Qunku Allah'm iradesi olmadan higbir seyin olamayacagmi bilen kimse,
Allah'm istemedigi bir seyin, alemdeki turn varliklar isteseler de
olamayacagmi bilir ve Allah'tan baskasmdan kudret ve iradeyi
olumsuzlardi. Dolayisiyla musrik olarak kalmazdi. Nitekim, yuce Allah
soyle buyurmustur: "Allah dileseydi, onlar ortak ko§mazlardi." (Enam,
107) "Onlardan oncekiler de boyle yapmi§lardi." inatgihkla Resulleri
yalanlamislardi. "Biz bir §eyin olmasmi istedigimiz zaman, ona sozumuz
sadece "Kun / 01" dememizdir. Hemen oluverir. "

Allah'm iradesi, ilmi ve kudreti arasindaki fark tamamen itibaridir.


Qunku yuce Allah her seyi bilir. Bu seyin belli birvakitte, belli
birsebebin
etkisiyle ve belli bir sekilde olacagini da bilir. Buna iliskin ilmini
dikkate
aldigimiz zaman Allah'm alimligini ifade etmis oluruz. O seyi belli bir
vakte belli bir sekilde tahsis edisini dikkate aldigimiz zaman O'nun
iradesini ifade etmis oluruz. O seyin, varligmin terettup ettigi seylerin
soz konusu belli vakitte var olmalanyla, var olmasmin zorunlulugunu
dikkate aldigimiz zaman Allah'm kudretini ifade etmis oluruz. Buna gore
her ugunun de mercii ilimdir. Eger bizim ilmimiz de bir seyin varhgmi
gerektirir de degismeden, onun malum olmasmdan baska bir arastirma
ve azimete, aletleri kullanmaya gerek duymadan devam ederse, ayni
durum bizim igin de gegerli olur.

48- Allah'm yarattigi herhangi bir §eyi gormediler mi? Onun


golgeleri, kugulerek ve Allah' a secde ederek saga sola doner.

49- Goklerde (semavatta) bulunanlar, yerdeki canlilar ve butun


melekler, buyukluk taslamadan Allah'a secde ederler.

50- Onlar, ustlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne


emrolunursa onu yaparlar.

51- Allah buyurdu ki: Iki Hah edinmeyin! O ancak bir ilah'dir. O halde
yalniz Benden korkun!

628. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

52- Gdklerde (semavatta) ve yerde (arzda) ne varsa, O'nundur, din


de yalniz O'nundur. O halde Allah'tan baskasmdan mi korkuyorsunuz?

53- Nimet olarak size ulasan ne varsa, Allah'tandir. Sonra size bir
zarar dokundugu zaman da yalniz O'na yalvarirsmiz.

54- Sonra da sizden o zarari giderdiginde, iginizden bir zumre,


hemen Rablerine ortak kosarlar!

55- Kendilerine verdiklerimize karsilik nankorluk etmeleri igin (oyle


yaparlar). O halde bir sure daha faydalamn; fakat yakmda hakikati
bileceksiniz!

"Allah'm yarattigi herhangi bir §eyi gormediler mi?" mahlukattan


hangisi olursa yaratilmis herhangi bir zata ve hakikate bakmadilar mi?
"onun golgeleri kugulerek..." bedenlesir, heykelleri ve suretleri
somutlasir. Cunku her seyin bir hakikati, kaynaklandigi bir asli vardir.
Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Her §eyin mulku Onun
elindedir." (Yasin, 83) her §eyin bir golgesi de vardir ve bu golge onun
sifati ve mazhandir, yani bedeni konumundadir, ki o §ey bu beden
aracihgiyla zuhur eder. "Saga sola doner..." yani hayir ve §er
cihetlerine doner. "Allah'a secde eder..." Onun emrine boyun egip itaat
eder ve kendisinden isteneni yapmaktan kagmmaz. Yani varliklann
heykelleri onun emriyle hayir ve §er fiillerin cihetlerine dogru
kugulurler,
emri kar§ismda zelil ve mecburdurlar. "Allah'a secde ederler..." boyun
egerler "gdklerde (semavatta) bulunanlar" ceberut ve melekut ehli
ruhlar alemi, kutsal soyut ruhlar, "yerdeki (arzdaki) canlilar... "
bedenler
alemindeki hayvanlar, insanlar, agaglar, butun nefisler, arz ve sema
kuvvetleri "buyukluk taslamadan" O'na boyun egmekten kagmmadan,
emri kar§ismda zelil olmaktan imtina etmeden secde ederler.

"Rablerinden korkarlar..." O'nun karsismda bukulurler, muteessir


olurlar, korkan bir kimse gibi etkilenirler "ustlerindeki..." Rablerinin
kahnndan, tesirinden ve yuceliginden korkarlar. "Ve kendilerine ne
emrolunursa onu yaparlar." isteyerek, boyun egerek yerine getirirler.
Oyle ki emredilenden baskasmi yapmak ellerinden gelmez. "Sonra
da... iginizden bir zumre hemen Rablerine ortak kosarlar!" nimetlerini
baskasma nispet ederler, nimetleri baskasmdan gorurler. Yine zarari
baskasma izafe ederler ve bunun sugunu onun uzerine atarlar ve bu

NAHL SURESi . 629

zarann defi igin de o baskasmdan yardim isterler. Kutsi bir hadiste Allah
buyurur ki: "Benim, insanm ve cinin haberi buyuktur: Ben yaratinm,
baskasma kulluk edilir. Ben nzik veririm, baskasma sukredilir." iste
nimete nankorluk etmek, asil nimet verenden gafil olmak budur. Buna
da su ayette isaret edilmistir: "Kendilerine verdiklerimize kar§ilik
nankorluk etmeleri igin. O halde bir sure daha faydalanm; fakat yakmda
hakikati bileceksiniz." boyle bir inamsm vebalini, sorumlulugunu
bileceksiniz. Yahut kastedilen anlam sudur: ileride tevhidin zuhur
etmesiyle, Allah'tan baskasimn higbir sey uzerinde etkisinin olmadigini
bileceksiniz.

56- Bir de kendilerine nzik olarak verdiklerimizden, mahiyetini


bilmedikleri §eylere (putlara) pay ayinyorlar. Allah' a and olsun ki,
iftira
etmekte oldugunuz seylerden mutlaka sorguya gekileceksiniz!

57- Onlar, kizlarin Allah'a ait oldugunu iddia ediyorlar. Hasa! Allah
bundan munezzehtir. Begendikleri de (erkek gocuklar) kendilerinin
oluyor.

58- Onlardan birine kiz mujdelendigi zaman 6fkelenmi§ olarak yuzu


kapkara kesilir.

59- Kendisine verilen mujdenin kotulugunden dolayi kavminden


gizlenir. Onu, a§agilik duygusu iginde yanmda mi tutsun, yoksa topraga
mi gomsun! Bakm ki, verdikleri hukum ne kadar kotudur!

60- Kotu sifat, ahirete inanmayanlar igindir. En yuce sifatlar ise


Allah'a aittir. Qunku O, Azizdir ve hikmet sahibi Hakiym'dir.

61- Eger Allah, insanlari zulumleri yuzunden cezalandiracak


olsaydi, orada higbir canli birakmazdi. Fakat onlari takdir edilen bir
muddete kadar erteliyor. Ecelleri geldigi zaman onlar ne bir saat geri
kalabilirler ne de one gegebilirler.

62- Kendilerinin ho§larina gitmeyen §eyleri Allah'a isnat ediyorlar.


En guzel sonucun kendilerinin oldugunu anlatan dilleri de yalanm
ornegini veriyor. Hig suphesiz, onlar igin sadece ates vardir ve onlar,
(ate§e) terk olunacaklar.

63- Allah'a and olsun, senden onceki ummetlere de (Resuller)


gondermi§izdir. Fakat §eytan onlara i§lerini suslu gosterdi de (iman
etmediler). i§te o, bugun onlarm velisidir. Ve onlar igin elem verici bir
azap vardir.

630. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

64- Biz bu Kitab'i sana sirf hakkinda ihtilafa dustukleri §eyi insanlara
agiklayasm ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye
indirdik.

65- Allah gokten (semadan) bir su indirdi ve onunla yeryuzunu


olumunden (arzi) sonra diriltti. Suphesiz ki bunda dinleyen toplum igin
bir ibret vardir.

66- Ku§kusuz sizin igin hayvanlarda da buyuk bir ibret vardir. Zira
size, onlann kannlanndaki fi§ki He kan arasmdan (gelen), igenlerin
bogazmdan kolayca gegen halis bir sut igiriyoruz.

67- Hurma ve uzum gibi meyvelerden hem igki hem de guzel


gidalar edinirsiniz. i§te bunlarda da aklmi kullanan kimseler igin buyuk
bir ibret vardir.

68- 69- Rabbin bal arisina: Daglardan, agaglardan ve insanlarin


yaptiklari gardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin
her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylastirdigi yaylim yollarina gir,
diye ilham etti. Onlann kannlarmdan renkleri ge§itli bir §erbet (bal) gikar
ki, onda insanlar igin §ifa vardir. Elbette, bunda du§unen bir kavim igin
buyuk bir ibret vardir.

70- Sizi Allah yaratti; sonra sizi vefat ettirecek. Daha once bilgili
iken higbir §eyi bilmez hale gelsin diye sizden bazi kimseler omrun en
kotu gagina kadar yasatilacak Suphesiz ki Allah bilgilidir, kudretlidir.
71- Allah kiminize kiminizden daha bol nzik verdi. Bol nzik
verilenler, riziklarmi ellerinin altindakilere verip de bu hususta
kendilerini
onlara e§it kilmazlar. Durum boyle iken Allah' in nimetini inkar mi
ediyorlar?

72- Allah size kendi nefislerinizden e§ler yaratti, e§lerinizden de


sizin igin ogullar ve torunlar yaratti ve sizi temiz gidalarla
riziklandirdi.
Onlarhala batila inamp Allah' in nimetine nankorluk mu ediyorlar?

73- (Mu§rikler) Allah' i birakip da kendilerine goklerde ve yerde olan


nziktan higbir §ey veremeyen ve buna asla gugleri yetmeyen §eylere
(putlara) tapiyorlar.

74- Allah igin emsal gostermeyin. Cunku Allah bilir, siz ise
bilmezsiniz.

NAHL SURESi . 631

"Mahiyetini bilmedikleri §eylere...ayinyorlar." Allah'in dismda,


varhgim bilmedikleri seylere "kendilerine nzik olarak verdiklerimizden...
pay" ayinyorlar ve bana sunu verdi....eger bana vermeseydi soyle
olurdu...falan bana nzik verdi ve bana yardim etti. . .diyorlar. Boylece o
nzkin kendisine ulasmasmda Allah'tan baskasi igin tesir ongoruyorlar.
Yani nzkin var olmasmda, Allah'tan baskasi igin bir etkinlik
dusunmeseler de Allah'in kendilerine verdigi nziktan onlann da paymm
oldugunu dusunuyorlar.

75- Allah, higbir §eye gucu yetmeyen, ba§kasinin mail olmus bir
kole He katimizdan kendisine verdigimiz guzel nziktan gizli ve agik
olarak harcayan (hur) bir kimseyi misal verir. Bunlar hig esit olurlar mi?
Dogrusu hamd Allah'a mahsustur. Fakat onlann gogu (bunu) bilmezler.

76- Allah, §u iki ki§iyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, higbir
§ey
beceremez ve efendisinin ustune bir yuktur. Onu nereye gonderse bir
hayir getiremez. §imdi, bu adamla, dogru yolda yuruyerek adaleti
emreden kimse e§it olur mu?

"Allah... misal verir..." annmi§ ve kayith, mu§rik ve muvahhid


kimseler igin " baskasmm mail olmus bir kole" yi, Allah'tan ba§kasmi
seven, hevasiyla bu baskasmm tesiri altmda kalan, bir seyden etkilenip
onun dinini benimseyen, hukmune gore hareket eden, onun emri
dogrultusunda tasarrufta bulunan, yani onun kulu olan bir kimseyi ornek
verir. Qunku bir seyi seven ona itaat eder, ona itaat edince de ona
ibadet etmis olur. Bu gibi kimselerin bazisi seytana, bazisi sehvete,
bazisi dunyaya veya para ve giysiye ibadet eder. Nitekim Resulullah
(s.a.v) soyle buyurmustur: "Helak oldu dunyanm kulu. Helak oldu
paranm kulu. Helak oldu siislu elbiselerin kulu."

Yiice Allah da bir ayette soyle buyurmustur: "Heva ve hevesini tann


edinen... kimseyi gordun mu?" (Casiye, 23) Bir seye kul olan kimse de
artik onun mail, mulku ve kolesi olur. "Higbir seye gucu yetmez..."
gunku seven ve kulluk eden kimse, himmetini, etkisini ve nefsinin
kuvvetini mahbubunun ve mabudunun ustune gikarmaz. Aksi takdirde
onun gucu karsismda ezilmis, onun bagmm esiri olmazdi. Bilakis, onu
nakzederdi. Mabudu da kendisinin uzerinde etkisi olmayan aciz biri
olurdu. Daha dogrusu, var olamazdi. Bu mabud ister cansiz varhk, ister
hayvan, ister insan ya da akhna gelebilecek baska bir sey olsun fark
etmez. Bu mabud bu haliyle ibadet edenden daha aciz, daha zelil

632. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

olurdu. Bu yuzden soyle denilmistir: "Dunya golge gibidir; sen onun


pesine dusersen, yakalayamazsm. Onu terk etsen o, senin pesine
duser." Dunyanm pesine dusen kimse ondan daha dusuk degerdedir,
daha seviyesizdir. Ostelik, dunyanm herhangi bir tesiri de yoktur. Boyle
iken dunya aracihgiyla ve dunyanm sebep olmasiyla herhangi bir sey
elde etmesi mumkun miidur? Dunya gegip giden bir golgedir. Daha
dogrusu, golgenin golgesidir. Golgenin golgesinin de golgesi olmaz.
Dunya zatm golgesidir ve kendisine ait bir zati, bir mulku ve bir kudreti
yoktur. "Katimizdan kendisine verdigimiz guzel nziktan..." verdigimiz,
bizi seven, kalbiyle bize yonelen, bizden baskasmdan tamamen arman,
kendini tamamen bize veren, bizim de kendisine gug ve kuvvet
verdigimiz, mulk ve hikmetle nziklandirdigimiz, uzerine gizli agik nziklar
akittigimiz kimse yukanda isaret edilen kimse gibi midir? Bu kimse
mulkiin asil sahibine, herkese nimet verene, baska turn kuvvetleri ve
kudretlere boyun egdiren zata yonelmistir, dolayisiyla nefsi bir gug ve
tesir edinmistir, ondan kudret kazanmistir. Artik varhklar, cisimler ondan
etkilenirler. Mulk ve melekut ona itaat eder.Yuce Allah'm Davud (a.s)'a
vahyettigi su ifadelerde vurguladigi gibi: "Ey dunya! Bana hizmet edenin
hizmetine gir. Sana hizmet edeni ise yor!"

Sonra kisinin iistun himmeti varliklarm iistune gikar, sevgisiyle


Allah'tan baskasma yonelmez, ondan baskasma iltifat etmezse, onun
nzkmi arttinriz, ona kendi sifatlanmizdan verir, sifatlanni da sileriz. Ona
kendi katimizdan bir ilim ogretir, onu bizim kudretimizle guglu kilanz.
Nitekim, yuce Allah kutsi bir hadiste soyle buyurmustur: "Kul nafile
ibadetlerle durmadan bana yaklasir, derken onu severim. Onu sevdigim
zaman isiten kulagi...olurum."

"...Riziktan gizli ve agikolarak harcayan..." ilim ve hikmet gibi batmi


nimetleri gizli, zahir nimetleri de agiktan harcayan veya her ikisini de
gizli olarak infak eden... zahiren bu nziklarin insanlara ulasmasina
sebep olmaksizin, bunlann insanlara ulasmasim saglayan kimse gibi.
Gergekte bu nzik ondan ulasmistir. Cunku o sirada ilahi varhgm
vasitasi, ilahi huzurun vekilidir. Ve agiktan her ikisini infak eden...
zahiren bu nzkin insanlara ulasmasina sebep olan kimse gibi. "Bunlar
nig e§it olurlar mi?" ashnda bu soru, istinkaridir. Miisrik de iste
boyledir.
Tipki yaratihsta konusma yetenegine sahip olmayan dilsiz gibidir.

NAHL SURESi . 633

Qunku idrak etmeye gug yetiremez. insana ozgu bir meleke olan akil da
oyledir. Akil, Hak Teala'nm varligmin zorunlulugunu ve kemalini,
baskasimn varligmin mumkunlugunu ve eksikligini idrak edince,
baskasmdan teberri eder. Sonra hem kendisinin hem de baskasimn
gucunden ve kudretinden uzaklasarak Hakk'a sigimr.
"Higbir §ey beceremez..." kudreti olmadigi, gucu yetmedigi igin.
Qunku istidadimn aynlmaz ozelligi eksikliktir. "Ve efendisinin ustune bir
yuktur." Qunku tabiati itibariyle ihtiyacmi gidermekten acizdir. O, tabiati
itibariyle koledir, muhtagtir, baskasimn zelil kuludur, mertebe olarak,
melik olsun, melek olsun, felek olsun, yildiz olsun, aki olsun veya baska
bir sey olsun her seyden asagidir. "Onu nereye gonderse bir hayir
getiremez." Qunku istidadi yoktur, tabiati bozuktur, kotudur. Sadece
kotuluge, yani yokluga yatkindir. Boyle biri hayir getirir mi? §imdi bunlar
" ...e§it olur mu?" Allah ile kaim, baskasindan, hatta kendisinden fena
bulan muvahhid kimse Hak ile kaimdir, halk ile adalet ilkesi esasinda
iliski kurar, adaleti emreder. Qunku adalet, kesret aleminde vahdetin
golgesidir. Dolayisiyla, nerede zatin birligiyle kaim olursa golgesi her
seye yansir. Bu yuzden muvahhid kimse sadece adaleti emreder.
"Dogru yolda yurur..." Allah'm yolunu izler. Fena sonrasi beka bulan
Allah'm has kullan bu yol uzerindedirler. Bu yol, hakikat ehli igin tabiat
atesinin uzerinde uzanir ve bir anda gakan bir simsek hiziyla onun
uzerinden gegip giderler.

77- Goklerin (semevatin) ve yerin (arzm) gaybi Allah'a aittir.


Kiyametin kopmasi ise, gbz agip kapama gibi veya daha az bir
zamandan ibarettir. §uphesiz Allah, her §eye kadirdir.

78- Siz, higbir §ey bilmezken Allah, sizi analarinizm karnmdan


gikardi; §ukredesiniz diye size kulaklar, gozler ve kalpler verdi.

79- Gogun boslugunda emre boyun egdirilmi§ olarak ugusan kuslan


gormediler mi? Onlari orada Allah'tan baskasi tutamaz. Kuskusuz,
bunda inanan bir toplum igin ibretler vardir.

80- Allah, evlerinizi sizin igin bir huzur ve sukun yeri yapti ve sizin
igin davar derilerinden gerek gog gununuzde, gerekse konaklama
gununuzde, kolayca ta§iyacagmiz evler; yunlerinden, yapagilarmdan ve
killarmdan bir sureye kadar (faydalanacagmiz) bir ev esyasi ve bir
ticaret mail meydana getirdi.

634. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

81- Allah, yarattiklarmdan sizin igin golgeler yapti. Daglarda da sizin


igin barmaklar yaratti. Sizi sicaktan koruyacak elbiseler ve savasta sizi
koruyacak zirhlar yaratti. I§te boylece Allah, musluman olmaniz igin
uzerinize nimetini tamamliyor.

82- (Ey Resulum!) Yine de yuz gevirirlerse, artik sana dusen ancak
agik bir tebligden ibarettir.

83- Onlar Allah'm nimetini bilirler (itiraf ederler). Sonra da onu inkar
ederler. Onlarm gogu kafirdir.

"Goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) gaybi Allah'indir." Goklerde


(semavatta) ve yerde (arzda) gizlenen ilim, yani biiyiik kiyametin
kopmasi Allah'a aittir. Ya da daha once isaret ettigimiz yedi gayb
mertebesi olan cin, nefis, kalp, sir, ruh, hafa ve gaiplerin gaybi veya
goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) hakikatine dair gaip olan seyleri,
yani ruhlar alemi melekutunun ve bedenler aleminin hakikatinin gaybmi
bilmek Allah'a aittir. Zamana bagh olaylarla mukayese edildiginde buyuk
"kiyametin kopmasi" bir goz agip kapama gibi en kisa zaman dilimi
olarak tabir edilen anhk bir meseledir. "Daha az bir zamandan
ibarettir..." bu agiklamada benzetme esas almmistir. Yoksa kiyamet
meselesi zamana bagh bir olay degildir. Zamana bagh olmayan bir seyi
de bir kimse zaman iginde idrak edemez. "§uphesiz Allah, her seye
kadirdir." oldiirmeye, diriltmeye, hesap gormeye kadirdir. Bu da Allah
ehli olan has kullarm musahede ettigi gibi zaman iginde bir olgu degildir.

"...Ku§lan gormediler mi?" fikir, nazari akil, ameli akil, hatta vehim
ve hayal gibi ruhani ve nefsani kuvvetleri gormediler mi? "Gogun
boslugunda emre boyun egdirilmi§." Ruhlar alemi fezasmda emre
amade kihnmis gugleri gormediler mi? "Onlari orada . . .ba§kasi tutamaz."
bir maddeye baglamadan veya agir bir cisme dayandirmadan "Allah'tan
ba§kasi" tutamaz. "Onlar Allah'm nimetlerini bilirler..." Yani Nebiynin
hidayetini veya varhgmi bilirler. Qunku daha once, her Nebinin
ummetinin istidadma uygun bir kemale sahip ve fitrati itibariyle onlarla
uyumlu bir surette gonderildigini, ummetinin de onu fitratmm gucuyle
tanidigmi vurgulamistik. "Sonra da onu inkar ederler..." inatgihklan
yuzunden, kibir, buyukluk kompleksi, liderlik sevgisi gibi nefsin
sifatlannin galip gelmesi nedeniyle onu tammazliktan gelirler. Ya da

NAHL SURESi . 635

kufurlerinden, zulmani, buruyucu heyetlerle fitratlanni perdeledikleri, ilk


istidatlanni degistirdikleri igin onu inkar ederler. "Onlarm gogu
kafirdir."
Fitratlan Nebiynin hak olduguna sahitlik ettigi halde onu inkar ettikleri
igin gogu kafirdir.

84- Her ummetten bir §ahit gonderecegimiz gun, artik ne kafir


olanlara (ozur dilemelerine) izin verilir ne de onlarm ozur dilemeleri
istenir.

85- O zulmedenler azabi gorduklerinde, artik onlardan azap


hafifletilmez, onlara muhlet de verilmez.

86- (Allah'a) ortak ko§anlar, ortak ko§tuklan §eyleri gordukleri


zaman derler ki: «Rabbimiz! i§te bunlar, seni birakip da tapmis
oldugumuz ortaklanmizdir.» Onlar da bunlara: «Siz mutlaka
yalancilarsmiz» diye soz atarlar.

87- O gun Allah'a teslim (bayragmi) gekerler ve uydurmakta


olduklari §eyler onlardan kaybolup gider.

88- Inkar edip de (insanlan) Allah yolundan alikoyanlar var ya, i§te
onlara, yapmakta olduklari bozgunculuklar sebebiyle, azaplarmi kat kat
artiracagiz.

89- O gun her ummetin iginden kendilerine hirer §ahit gonderecegiz.


Seni de hepsinin uzerine §ahit olarak getirecegiz. Ayrica bu Kitab'i da
sana, her §ey igin bir agiklama, bir hidayet ve rahmet kaynagi ve
muslumanlar igin bir mujde olarak indirdik.

90- Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiligi, akrabaya yardim etmeyi


emreder, girkin i§leri, fenalik ve azgmligi da yasaklar. O, du§unup
tutasmiz diye size ogut veriyor.

"Her ummetten bir §ahit gonderecegimiz gun..." Her Nebiyi kemalin


en son mertebesine sahip olarak gonderecegiz. O Nebiynin ummeti
agismdan bu kemale ulasmak veya yaklasmak ve yonelmek
mumkundur. Qunku onu tammalanna imkan vardir. Nitekim tanirlar da.
Bu yuzden her ummetin, baska ummetlerden ayn bir sahidi vardir. Bu
itibarla Nebiynin gagirdigi kemalden yuz gevirmek ve noksanhk
gukurunda kalmaya devam etmek suretiyle eksik kalan ve nebisine
muhalefet eden kimseler kendi eksikliklerini ve perdelenmisliklerini
bilirler. Artik bir delilleri ve konusma imkanlan olmaz. §askm ve hasret

636. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

iginde kalakahrlar. "Artik kafir olanlara izin verilmez..." ifadesinin


anlami
budur. Boyle kimselerin kagirdiklan kemali yeniden elde etmelerine
imkan da olmaz. Qunku kemali elde etmelerini saglayacak araglardan
yoksundurlar. Hallerinden memnun olmalan da mumkiin olmaz. Qunku
yaratilislarimn esasmi olusturan fitri istidatlan gugludur ve 6z
yaratihslan kemale karsi istiyak doludur. Bu yuzden durumundan
hosnut olmasi, razi olmasi mumkun olmadan ofke iginde olur.

"O gun Allah'a teslim bayragini gekerler." Teslim olur, boyun


egerler. "Allah onlarin hepsini diriltecektir." (Mucadele, 6) ayetinde de
isaret edildigi gibi onlarin inkanndan soz eden ifadeler vardir Kur'an'da.
Size yemin ettikleri gibi Allah'a da yemin ederler. Bu tavirlan konumlarla
irtibathdir. ilk konumda inkar, rezil heyetlerin kuvvetli, nefsin seytanhk
ozelliginin siddetli ve ilahi nurdan son derece uzak oldugu vakitte soz
konusudur. Qunku o sirada kalm perdelerle, karanhk ortulerle
perdelenmistir. Oyle ki yuce Allah'm kendisini gordugunu, kendisine
muttali oldugunu bilmez. Fitrat nuru da iyice bulanmistir, bu yuzden
fitratmm, varolus gayesine aykin seyleri izhar etmesi bile mumkun olur.
Teslimiyet ise, miktan elli bin sene olan gunun saatlerinin birgok kismi
gegtikten sonra, heyetler zail olup, incelince, nefsin rezillikleri
zayiflaymca, perdeler incelendigi igin de nur alemine ve ilk fitrat
nurunun anlamlanna yakm olunca gergeklesir. Artik kusurunu itiraf eder,
boyun eger. Bu yorum, teslimiyet ve inkann ayni nefisler igin soz
konusu olmasi durumunda gegerlidir.

Bunun yanmda, rezil heyetler kok salmamis, perdeleri kalm


olmayan ve istidat nurlan tumuyle sonmemis olan bazi nefislerin teslim
olmasi, heyetleri kok salmis, seytanhk ozelligi guglu birsekilde uzerinde
galibiyetini kurup hakimiyetini kahci hale getirdigi, perdeleri kalmlasmis
ve istidadi tumuyle iptal olmus bazi nefisler de inkar etmis olmasi
seklindeki bir anlam da kastedilmis olabilir. Allah, dogrusunu herkesten
daha iyi bilir.

"Seni de hepsinin uzerine §ahit olarak getirecegiz..." Bu ifadenin


agiklamasina Nisa suresinin akisi iginde yer vermistik. "Kitabi da
sana...indirdik." Hakkani varhgi sana bahsettikten sonra furkani (ayrt
edici) akh sana indirdik. "Her §ey igin bir agiklama olarak..." Her seyin
agiklamasi, hak olusunun tahkikinin gostergesi, kemale yonelik fitri

NAHL SURESi . 637

egilimi saglam oldugu igin teslim olup bogun egenlere hidayet olarak
verdik. "Ve rahmet olarak..." bu kimseler igin de rahmettir. Qunku
terbiye ve destek ile onlan kemale ula§tmr. Bu kemal uzere ug cennette
ebedi olarak kalacaklanni mujdeler.
91- Antlasma yaptigmiz zaman, Allah' in ahdini yerine getirin ve
Allah' \ uzerinize §ahit tutarak, peki§tirdikten sonra yeminleri bozmayin.
Suphesiz Allah, yapacagmiz §eyleri pek iyi bilir.

92- Bir toplum diger bir toplumdan (sayica ve malca) daha gok
oldugu igin yeminlerinizi, aranizda bir fesat araci edinerek ipligini
saglamca buktukten sonra, gozup bozan (kadin) gibi olmayin. Allah,
bununla sizi imtihan etmektedir. Hakkmda ihtilafa dusmekte oldugunuz
seyi kiyamet gununde mutlaka size agiklayacaktir.

93- Velev Allah dileseydi hepinizi bir tek ummet kilardi; lakiyn O,
diledigini saptinr, diledigini de dogru yola iletir. Yaptiklarmizdan
mutlaka
sorumlu tutulacaksmiz.

94- Yeminlerinizi aranizda fesada arag edinmeyin, aksi halde


(islam'da) sebat etmi§ken ayaginiz kayar da (insanlan) Allah yolundan
alikoymaniz sebebiyle (dunyada) kotulugu tadarsmiz. Sizin igin (ahirette
de) buyuk bir azap vardir.

95- Allah' in ahdini az bir karsiliga degismeyin! §ayet anlayan


kimseler iseniz, §uphesiz Allah katmda olan (sevap) sizin igin daha
hayirlidir.

96- Sizin yanmizdaki (dunya mail) tukenir, Allah katmdakiler ise


bakidir. Elbette sabirli davrananlara yapmakta olduklarmm en guzeliyle
mukafatlarmi verecegiz.

97- Erkek veya kadin, mumin olarak kim iyi amel i§lerse, onu
mutlaka guzel bir hayat ile yasatiriz. Ve mukafatlarmi, elbette yapmakta
olduklarmm en guzeli ile veririz.

98- Kur'an okudugun zaman o kovulmu§ §eytandan Allah' a sigm!

"Allah'm ahdini yerine getirin..." Allah'in ahdini yerine getirmekten


maksat, onceki ahdi hatirlamak ve sonraki ahdi de yenilemektir. Bu da
ba§kasmdan yuz gevirerek Allah'm hukmu ile beka bulmak, Allah'a
yonelirken ilgi ve engellerden annmakla olur. "Antlasma yaptigmiz

638. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

zaman..." Nebinin nuru sizi aydinlattigi ve Nebi tarafmdan Allah'm ahdi


size hatirlatildigi zaman... "Erkek veya kadm ...kim iyi amel i§lerse..."
istidadimn gerektirdigi kemaline kendisini ulastiran bir amel islerse...
gunku bir kisi agismdan salah, kemaline yonelmesidir ya da bu kemal
uzere olmasidir. Fesad ise bunun karsiti bir durum ve tavir iginde
olmaktir. Amelde salah ise, kalp sahibini erkeklik kemaline ulastiran,
nefis sahibini ise kalpten etkilenmeye, ondan feyizlenmeye elverisli kilan
bir vesile ve bag olmasidir. "Mumin olarak..." Hakk'a kesin olarak
inanmis olarak. Qunku amelin salahi itikadm sahih olmasi sartma
baghdir. Aksi takdirde kisinin ve amelinin olmasi gereken kemal uzere
olmasi tasavvur edilemez. Kisi gerektigi gibi inanmazsa onun kemale
ulastinci bir amel islemesi mumkun olmaz. Bu durumda isledigi amelin
de hakikatte salih olmasi dusunulemez, gorunurde salih bir amel gibi
olsa da.

"Onu mutlaka guzel bir hayat He ya§atmz..." bedensel


maddelerden annmak, sonsuz nurlarm akisma kansmak ve fiili ve sifati
tecelliler musahedesinde sifat kemalatmdan lezzet almak suretiyle
sonrasmda oliim olmayan hakiki bir hayatla yasatinz.
"Mukafatlarmi...elbette veririz..." fiil ve sifat cennetlerinden olusan
mukafatlarim " yapmakta olduklanmn en guzeli He veririz." Qunku
amelleri, fiillerinin kaynagi olan sifatlanyla uyumludur. Fiilleri de bizim
fiillerimizin kaynaklan olan sifatlanmizla uyumludur. Bunlar arasmda
guzellik bakimmdan ne buyuk birfark olduguna bak!

"Kur'an okudugun zaman... Allah'a sigm." Kutsi canibe yukselmek


suretiyle nefis makammdan disan gik. Qunku nefis her bulanikhgm
bannagi, her pisligin kaynagidir ve seytanm vesveselerine de
uyumludur. Nefsini seytanm sozlerinden anndir. Eger seytanm
karargahi olan nefisten yukan giksan, artik seytanm senin uzerinde bir
hakimiyeti kalmaz. Qunku seytan Hakkm huzur nurlanna gug yetiremez.
Kalp huzuru ise, Hakkm nurlannin indigi mekan, kutsal sifatlannin
canibi, nurani tecellilerinin mahallidir. Oraya sigm! Orada Allah'm
nuruyla kendini saglama al! imanimn yapisi yakin ile muhkemlesir!

99- Gergek §u ki: Iman edip de yalniz Rablerine tevekkul edenler


uzerinde onun (§eytanm) bir hakimiyeti yoktur.

NAHL SURESi . 639

100- Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a


ortak kosanlaradir.

101- Biz bir ayetin yerine baska bir ayeti getirdigimiz zaman -ki
Allah, neyi indirecegini gok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracisin»
dediler.
Hayir; onlann gogu bilmezler.

102- De ki: Onu, Mukaddes Run (Cebrail), iman edenlere sebat


vermek, Muslumanlari dogru yola iletmek ve onlara mujde vermek igin,
Rabbin katmdan Hakk olarak indirdi.

103- §uphesiz biz onlann: «Kur'an'i ona ancak bir insan 6gretiyor»
dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri sahsm dili yabancidir.
Halbuki bu (Kur'an) apagik bir Arapgadir.

104- Allah'm ayetlerine inanmayanlar yok mu, ku§kusuz Allah onlan


dogru yola iletmez ve onlar igin elem verici bir azap vardir.

105- Allah'm ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. i§te


onlar, yalancilarin kendileridir.

Yuce Allah'm "Gergek §u ki: Iman edenler... uzerinde onun


(seytanin) bir hakimiyeti yoktur." ayetinde isaret ettigi gibi seytamn
hakimiyetine imkan birakmayan imanm en du§uk derecesi ilmi yakindir
ki, onun mahalli de annmi§ kalptir. Ama bu yakin, tevekkul makami
dedigimiz fiillerin mii§ahedesiyle birlikte olmadigi surece §eytanm
hakimiyetini yok etmeye yetmez. Nitekim yuce Allah "yalniz Rablerine
tevekkul edenler..." ifadesiyle buna i§aret etmektedir.

Nefsin sifatlan baki kaldikga fiillerde fena bulmak mumkun olmaz.


Qunku nefsin sifatlannin varhklanni surdurmeleri nefsin fillerinin de
gergeklesmesini gerektirir. Bu yuzden "Bir makamimn hakkmi eksiksiz
yerine getirmek, en sahih sekilde ortaya koymak ve muhkemlestirmek
ancak o makamm ustundeki makama yukselmekle mumkun olur."
denilmistir. Dolayisiyla sifat makamma yukselmekle fiillerin fena bulmasi
tamamlanir ve tevekkul sahih olur.

"Onun hakimiyeti, ancak onu (§eytani) dost edinenleredir..." nefis


makammda onu dost edinenler uzerinde hakimiyet kurabilir. Qunkii
zulmet ve bulanikhkta aralannda uyum vardir. Bilindigi gibi dostluk ayni
turden olmaktan, benzesmekten, uyumdan dogar. "Ve onu Allah'a ortak
ko§anlaradir." Ona gug ve tesir etmekle, daha dogrusu ona itaat
etmekle, sozu edilen dostluktan oturu onun emirlerine uymakla onu
Allah'a ortak kosanlar uzerinde hakimiyet kurabilir.

640. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

106- Kim iman ettikten sonra Allah'i inkar ederse -kalbi iman He dolu
oldugu halde (inkara) zorlanan baska- fakat kim kalbini kafirlige agarsa,
i§te Allah' in gazabi bunlaradir; onlarigin buyuk birazap vardir.

107- Bu (azap), onlarm dunya hayatmi ahirete tercih etmelerinden


ve Allah' in kafirler toplulugunu hidayete erdirmemesinden oturudur.

108- i§te onlar Allah' in, kal pterin i, kulaklarmi ve gozlerini


muhurledigi kimselerdir. Ve onlar gafillerin kendileridir.

109- Hig §uphesiz onlar ahirette ziyana ugrayanlarin ta kendileridir.

110- Sonra §uphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip,


ardmdan da sabrederek cihad edenlerin yardimcisidir. Butun bunlardan
sonra Rabbin elbette gok bagi§layan, pek esirgeyendir.

111- O gun, herkes gelip kendi canmi kurtarmak igin ugra§ir ve


herkese yaptiginm kar§iligi eksiksiz odenir, onlara asla zulmedilmez.

"Kim iman ettikten sonra Allah'i inkar ederse..." ilk istidadi itibariyle
kendisi agisindan zulmet (karanhk) zati ve nur anzi oldugu igin Allah'i
inkar ederse o, iman nuruna karsi yaratihssal bir perde gerisindedir;
resulun nefsinden veya kutsi feyizden bir isik gegici bir sure igin onu
kusatsa da, yahut bir vaat veya tehdit ya da kalben yoneldigi bir sirada
kendisini hakka gagiran hak sozunden etkilense de, ya da nefsani bir
davetgi islam sebebiyle kavusacagi mal, makam ve izzet gibi
menfaatlerin elde edilecegini yahut bunlara dair zararlarm bertaraf
edilecegini vurgulayan bir agiklama yaptigi igin bunlann etkisinde kahp
zahiren iman etse, buna karsihk makami ve karargahi kufur olmaya
devam etse, o kimse Allah'm gazabmi hakketmistir. Qunku o, istidadi
itibariyle imanm ilk mertebesi olan fiillerin musahedesinden, yani
sanattan hareketle sanatkan bulma makammdan perdelenmistir. Ona
verilecek ceza da fiil ve sifat turunden olacaktir. Ama "inkara zorlanan
baska." korku ve tehditle inkara mecbur birakilan, ama "kalbi iman He
dolu" imam sabit, kahci ve imanla mutmain olmus kimse mustesnadir.
Qunku onun asli fitrati nurludur. Nur, fitrati itibariyle zatidir onun
agisindan. Kufur ise perdelenme olarak yaratihs itibariyle ona anz
olmustur. Anzi perdeler de gabucak ortadan kalkarlar.

NAHL SURESi . 641

"Fakat kim kalbini kafirlige agarsa..." nefsi kufurden hosnut olursa,


kufur asli karargahi oldugu igin ondan razi olup temel sigmagi olan
inkardan razi olursa "i§te . . .gazap onlarm uzerinedir." Yani "Allah'm"
buyuk gazabi onlarm uzerinedir. "Onlar igin buyuk bir azap vardir..."
gunku onlar nurlann fiillerden, sifatlardan ve zattan olusan butiin
mertebelerinden perdelenmislerdir. Perdeleri ne de kalmdir! Ve azaplan
ne buyuktur!

"Bu..." kalbin kafirlige agilmasi, ondan memnun olmak, "onlarm


dunya hayatmi ahirete tercih etmelerinden" dolayidir. Cunku diinya
hayati, bilgilerinin ulasabildigi son nokta, nihai amagtir. Bilgileri
ahiret
hayatma ulasamaz. Bunun sebebi kalp gozlerinin kapah olmasi ve
istidatlarmin buruyucu sufli bedensel maddelere uyum gostermesidir.
Bu yuzden algilayabildikleri, hallerine uyan seyleri sevmislerdir. Dunya
sevgisi de her kotulugun basidir. Cunku dunya sevgisi insani en kalm
bir ortuyle perdeler ki onun altma girmeyen kotuluk, kivnmlanna
sinmeyen ser yoktur. "Ve Allah'm kafirler toplulugunu hidayete
erdirmemesinden" dolayidir. Hidayeti kabullenmemelerinden dolayi en
kalm perdelerin gerisinde olanlan Allah dogru yola iletmez.

"I§te onlar Allah'm, kalplerini...muhurledigi kimselerdir." Asil olarak


kati ve bulanik olduklan igin muhurlemistir onlan. Bu kalplerin ilham,
anlama ve kesfetme yollan kapahdir. "Kulaklarmi ve gozlerini"
muhurledigi kimselerdir. isittikleri seylerden kastedilen anlamlann,
gordukleri seylerden alman ibretlerin kalplerine varmasmi saglayan
damarlan tikamistir. Bu yuzden ruhun feyzi, melegin seklini ve nurun
aydmlatmasi gibi batm yollardan tesir gosteren hidayet sebeplerinin
onlar uzerinde en ufak bir etkisi olmaz. ilim, ogretim ve ilahi sanattan
ibret alma gibi zahiri yollardan tesir gosteren hidayet nedenlerinin de
onlara bir etkisi olmaz. "Ve onlar gafillerin kendileridir." Gergek
gafillerdir onlar. Qunku higbir sekilde uyanmalan, kendilerine gelmeleri
soz konusu degildir. Higbir sebep onlan cehalet uykusundan
uyandirmaya yetmez. "Hig §uphesiz onlar ahirette ziyana ugrayanlarm
ta kendileridir." Onlar, elde etmek igin var guglerini ugruna tukettikleri,
pesinden omurlerini heder ettikleri dunyayi yitirmislerdir. Ahirette de
higbir sey elde edememislerdir. Ellerinde kalan tek sey, ilgilerin
olusturdugu heyetlerden, hasretlerin agir vebalinden olusan elem verici
bir azaptir.

642. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Sonra §uphesiz Rabbin... hicret edenler..." Rabbinin gazabini ve


kahnni uzerlerine indirdigi bu perdelenmisler ile Rabbinin nza ve
rahmetiyle yanlannda oldugu kimseler arasmda buyuk bir farklilik ve
uzaklik vardir. Bunlar ahskanhklari ve sehevi arzulan terk etmek
suretiyle nefsin yurtlanndan hicret eden kimselerdir. "Eziyet edildikten
sonra..." beseri yaratihs itibariyle smama amagli belalara ugradiktan
sonra, "ardindan...cihad edenler..." Allah'da riyazetle ve Allah yolunda
suluk ederek makamlarda yukselmekle, heyetlerden ve ilgilerden
annmakla cehd edenler, "sabredenler..." seyirde sebat gostermek
suretiyle nefsin hoslandigi ve hoslanmadigi seylere karsi sabir
gosterenler... "Rabbin elbette..." bu hallerden sonra "gok
bagislayandir..." nefsani sifat ortulerini gidermek suretiyle onlan
bagislar. "Pek esirgeyendir..." uzerlerine kemalat indirmek, sifatlarmi
ilahi sifatlarla degistirmek suretiyle merhamet eder.

1 12- Allah, (ibret igin) bir ulkeyi brnek verdi: Bu dike guvenli, huzurlu
idi; ona nzki her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'm nimetlerine
kar§i nankorluk ettiler. Allah da onlara, yaptiklanndan oturu aglik ve
korku sikmtisini tattirdi.

113- And olsun ki, onlara kendilerinden Resul geldi de onu


yalanladilar. Onlar zulmederlerken azap onlan yakalayiverdi.

114- Artik, Allah'm size verdigi nziktan helal ve temiz olarak yeyin,
eger (gergekten) yalniz Allah' a ibadet ediyorsamz, onun nimetine
§ukredin.

115- (Allah) size, sadece 610 hayvani kani, domuz etini ve Allah'dan
baskasi adina kesilen hayvani haram kildi. Ancak kim mecbur kalirsa
(baskalannm haklarma) saldirmaksizin, smin da asmadan (bunlardan
yiyebilir). Cunku Allah gok bagi§layan, pek esirgeyendir.

116- Dillerinizin uydurdugu yalana dayanarak «Bu helaldir, §u da


haramdir» demeyin, gunku Allah' a kar§i yalan uydurmus oluyorsunuz.
Ku§kusuz Allah' a kar§i yalan uyduranlar kurtulusa eremezler.

117- (Kazandiklari) pek az bir menfaattir. Halbuki onlar igin elem


verici bir azap vardir.

118- Sana anlattiklanmizi, daha once, Yahudi olanlara da haram


kilmi§tik. Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksizlik
ediyorlardi.

NAHL SURESi . 643

119- Sonra §uphesiz, Rabbin cahillik sebebiyle kotuluk y apart,


sonra da bunun ardindan tevbe edip durumunu duzeltenleri
(bagislayacaktir). Qunku onlar tevbe ettikten sonra Rabbin elbet gok
bagi§layan, pek esirgeyendir.

"Allah... ornek verdi..." istidat sahibi, kabiliyetli, bulanikhktan


annmis, kalbin feyzinden istifade eden, faziletleri edinme yolunda sebat
gosteren, faziletlerin elden kagmasmdan ve yok olmasmdan emin,
itikadiyla mutmain nefis igin bir ulkeyi ornek verdi ki, "ona rizik... bol
bol
gelirdi." yararh ilimlerden, ovguye deger faziletlerden ve serefli
nurlardan olusan rizik " her yerden" gelirdi. Her cihetten, butun beden
yollanndan, yani cuzi ilimler gucune tahsis edilmis duyulardan, guzel
amellerde ve erdemleri edinmede ona boyun egen organ ve aletlerden
gelirdi. Qunku bunlar kalbe boyun egerler, gonullu olarak itaat ederler,
feyzini ahrlar, onun hak olan inancmi taklidi olarak benimserler. Yine
kalp cihetinden de bol bol rizik gelirdi. Nurlarm ve fazilet heyetlerinin
destek olarak gonderilmesi gibi. Sonra simararak kendi sifatlanyla
zuhur edip azdi ve sahip oldugu suslerin ve kemalin cazibesine
kapilarak kendini begendi. Zatma, goz ahciligma ve gorkemine bakti.
Boylece zulmani sifatlan yuzunden bu nurlardan perdelendi. Dunyevi
suslerden ve maddi lezzetlerden olu§an sufli §eylere meyletti.

Bunun neticesinde kalbin ona sagladigi destek kesildi, duyular


kanahyla algiladigi anlamlar karartici, buruyucu heyetlere, zaten
cazibesine kapildigi maddi suretlere donustu. "Allah da onlara...aglik ve
korku sikmtisim tattirdi." Anlamlardan, faziletlerden ve kalbin
nurlanndan olusan destegi keserek aghk ve korku duygusunu tattirdi.
Sehevi arzulardan, maddi ahskanhklardan ve cazip suslerden olusan
donanimlarimn yok olmasi endisesini yureklerine yerlestirdi.
"Yaptiklarmdan oturu..." Allah'in nimetlerine karsi nankorluk
etmelerinden, yani bu nimetleri maddi lezzetleri, dunyevi cazip susleri
elde etme ugrunda kullanmalanndan ve de kendi sifatlanyla
belirginlestikleri, kemalleriyle ovundukleri, diinya ve lezzetlerine bel
bagladiklan ve bu duygulann da karartici heyetleriyle ve fiilleriyle kalbi
istila etmesinden, kalbin sahibini nurundan ve desteginden sehevi
arzulan elde etme egilimiyle perdelemelerinden dolayi boyle yaptik.
Nitekim Emirulmuminin AN (a.s) soyle buyurmustur: "Hidayetten sonraki
sapikhktan Allah'a sigminz." Allah, nefis igin, sifatlan yukanda
zikredilen bir ulkeyi iste boyle ornek veriyor

644. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"And olsun ki, onlara kendilerinden Resuller geldi..." yani


kendileriyle ayni cinsten olan bir Resul gonderdi. Bundan maksat, nefsin
kuvvetleri arasmda yer alan fikir gucunun makul anlamlarla, dogru
goru§lerle gonderilmesidir. "Onu yalanladilar..." ondan etkilenmeyerek,
emirlerine uymayarak, akli ve seri yasaklanni tutmayarak akil ve seriat
dogrultusunda amel etmeyi terk ederek, akla ve seriati ciddiye
almayarak, akil ve seriat aracihgiyla baslanm iginde bulunduklan
batakhktan baslanm gikarmayarak onu yalanladilar. "...Onlan
yakalayiverdi..." zulum iginde iken, fazilet yolundan sapmis iken,
sahiplerinin haklanni eksik eda eder bir tavir iginde iken perdelenme ve
kemal lezzetinden yoksun kalma azabi onlan tutuverdi.

120- Ibrahim, gergekten Hakk'a yonelen, Allah' a itaat eden bironder


idi; Allah' a ortak ko§anlardan degildi.

121- Allah'm nimetlerine §ukrediciydi. Cunku Allah, onu segmi§ ve


dogru yola iletmi§ti.

122- Ona dunyada guzellik verdik. Muhakkak ki o, ahirette de


salihlerdendir.

123- Sonra da sana: « Dogru yola ybnelerek ibrahim'in dinine uy! O


mu§riklerden degildi» diye vahyettik.

"Ibrahim, gergekten... bir onder idi." Bir ummet idi. Daha once
anlatmi§tik: Nebiyler kavimlerine gonderildiklerinde kemalleri
ummetlerinin turn kemalatmi kapsar. NebT kemalat olarak bir mertebeye
sahip olur ki, ummeti kemal olarak hangi mertebeye ula§irsa ula§sm,
mutlaka Nebiynin mertebesinden geride kahr. Dolayisiyla NebT kavminin
kemalatimn toplamindan ibadettir. Hayir ve mutluluk sifatlarmdan birinin
onlara ula§masi da ancak NebTnin vasitasiyla olabilir. Daha dogrusu
onlarm varhklan nebTnin varhgmdan kaynaklanan bir feyiz
mahiyetindedir. Dolayisiyla nebT hakikati zatmda topladigi igin tek
basma ummettir. Bu yuzden Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Eger
ummetimle ben terazide tartilsaydik, benim bulundugu kefe onlarm
bulunduklan kefeden agir gelirdi." " Gergekten Allah'a yonelen" Ona
itaat eden, Ona boyun egen; Onun emri dismda kalani bile
kipirdatmayan bir onderdi. Qunku tevhidin hakimiyeti onu tamamen
kaplamisti, sifatlanni Allah'm sifatlanyla silip yok etmisti. Artik Allah'm
zatiyla butunlesmisti. Bu yuzden "Allah'm dostu" (Halilullah) admi
almisti. Qunku musahedesinde Hakk ona arkadashk ediyordu. Dostlugu
zatmdan bir kalintmin kansimmi ifade etmektedir. Bu da ikilige isaret

NAHL SURESi . 645


eder. Buna karsihk Resulullah'ta (s.a.v) herhangi bir varhk kalmtisi
kalmadigi igin "Allah'm habibi" (Habibullah) olarak isimlendirilmistir.
ibrahim'in (a.s) sifatlan Allah'm sifatlan iginde tamamen silinmisti. Ama
zatmdan bir kahnti mevcut olmasmdan dolayi boyun egisi Allah igindi.
Aksi takdirde Allah He boyun egen olurdu, Allah igin degil. Nitekim
Resulullah (s.a.v) hakkmda soyle buyrulmustur: "Senin sabrm ancak
Allah'm yardimi iledir." Yani Allah iledir.

"Allah'a itaat eden..." her turlii batildan, hatta kendi varhgmdan ve


Allah'm dismdaki her seyin varhgmdan uzaklasan, onlann varhklanni
ispat etmekten yuz geviren biriydi. "Allah'a ortak ko§anlardan degildi."
Allah'tan baskasma varhk ve etkinlik nispet ederek ortak kosan biri
degildi. "Allah'm nimetlerine §ukrediciydi." Allah'm verdigi nimetleri
olmasi gereken yerlerde kullanirdi. Cimku nimetler uzerinde Allah'm
sifatlanyla tasarrufta bulundu. Bu yuzden fiilleri ilahiydi; bizzat
kendileri
amaglamrdi, baska bir gayeye mebni degillerdi. Butun nimetleri ilahi
hikmet ve sonsuz inayet uyannca kemallerine yoneltmekten baska bir
sey yapmasi mumkun degildi, aksini yapmasi elinden gelmezdi.

"Allah onu segmi§ti..." onun isledigi bir amelin aracihgi soz konusu
olmadan sadece ilk inayet itibariyle onu segmisti. Diger bir ifadeyle o,
hakkmda onceden "iyilik" hukmu verilmis, kesifleri suluklanndan once
gelen sevilmislerden (mahbub) idi. "Ve dogru yola iletmi§ti." Kesif ve
tevhidden, cem aynma ulasmaktan sonra onu kendi yolunu izlemeye
iletti ki arkasmdan gelenler onu ornek edinsinler. Onu vahdetten
kesrete, cem sonrasi aynhga dondurdu; tafsil mertebeleri ile ilgili olarak
her hak sahibine hakkmi versin, temkin ve istikamet makammda
tecellilerin hukumlerini agiklasm. Aksi takdirde nubuvvet gorevine
elverisli olamazdi.

"Ona dunyada guzellik verdik..." nefsini ser'i hukumleri


yasalastirma, istikamet makammda kulluk haklanni eda etme gucune
sahip kilmasi ve risalet yukunii tasima takatine sahip olmasi igin onu
dunyevi hazlardan yararlandirdik. Ona nubuvvetle birlikte buyuk bir
mulk verdik. Nitekim yuce Allah bir ayette soyle buyurmustur: "Ve onlara
buyuk bir hukumranlik bah§ettik." (Nisa, 54) Ona dunyada guzellik
verdik ki seriati yerlesik kilsm ve davet hukumlerini yasalastirsm. Ona
guzel bir nam da verdik. Nitekim yuce Allah soyle buyurmustur:

646. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Kendilerine hakli ve yuksek bir §6hret nasip ettik." (Meryem, 50) Ona
salat ve selam bahsettik, "Ibrahim'e selam olsun..." (Saffat, 109)
ayetinde buyruldugu gibi. "Muhakkak ki o, ahirette..." ruhlar aleminde
"Salihlerdendir..." her hak sahibinin hakkmi eda etmekten, onlan
varolus kemallerine iletmekten ve mumkun oldugu oranda bu duzeyde
korumaktan ibaret olan istikamet makamma yerlestirilmislerdendir.

"Sonra da sana...vahyettik..." ona iki cihanda bahsettigimiz bu


keramet ve guzelliklerden sonra, onu, sana "Ibrahim'in dinine uy!"
seklinde ona uymani emretmekle bir kez daha onurlandinp saygm
kildik. Bu emir, tevhidle ve ahiret, hasir ve ceza gibi degisik seriatlara
gore degismeyen dinin temel prensipleriyle ilgilidir, seriatlann furur,
sistemleri ve hukumleriyle ilgili degildir. Qunku bunlar maslahatlara,
zamanm ve tabiatlann, insanlann hayatlanna yon veren adetlerin ve
ahlaki durumlann degismesine paralel olarak degisirler.

124- Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere (farz) kilmmi§ti.


Kiyamet gunu Rabbin, muhakkak onlarm ihtilafa du§tukleri §ey
hakkmda aralarmda hukum verecektir.

125- (Resulum!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve guzel ogutle gagir


ve onlarla en guzel §ekilde mucadele et! Rabbin, kendi yolundan
sapanlari en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de gok iyi bilk.

126- Eger ceza verecekseniz, size yapilan iskencenin misliyle ceza


verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler igin daha hayirlidir.

"Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere farz kilinmi§ti." Sana


degil, onlara farz kilmmisti. Bu hususta Musa'ya (a.s) uyman gerekmez.
Bilakis ibrahim'e uyman gerekir. "Sen, Rabbinin yoluna... gagir." Ta ki
senin gagrm bu ug yonle (hikmet, guzel ogiit ve en guzel sekilde
mucadele) smirh kalsm. Qunku gagnlan kimse, ya inkardan hali olur ya
da olmaz. Eger inkardan hali ise, bu da ya basit cehaletten kaynaklanir
ve higbir seye inanmamasmdan ileri gelir ya da istidat sahibidir ve delili
idrak etmek hususunda eksikligi olmaz, aksine tabiati itibariyle delile
dayanir veya dayanmaz. Eger birinci gruba giriyorsa, onu hikmetle
gagir, delile, huccete dayanarak konus, onu irfanla tevhid yoluna gagir.
Sayet istidadi yetersizse, onu guzel ogutle, uyan, miijde, nimet vadi,
azap tehdidi, taciz, korkutma, iltifat ve tesvik gibi etkili nasihatlerle
gagir.

NAHL SURESi . 647

Eger cehl-i murekkep ve batil itikat sahibi bir munkir ise, onunla da en
guzel yontemi izleyerek mucadele et. Ornegin kendi dusunce
sistemindeki kabulleri esas alarak inancmi gurut. Tabi ki hakki ispat
etme ve batih gurutme hususunda etkili olacagim on gordugun
yumusakhk ve esneklik gibi yontemleri goz ardi etme. Butun bunlarda
hakki ispat etmekten ve batih gurutmekten baska bir amacm
olmamalidir.

"Rabbin, kendi yolundan sapanlari en iyi bilendir." Asli


bedbahthklan yuzunden kimlerin sapik olduklarim ezelden bilir. Bunlar
igin sozu edilen mucadele yontemlerinin iigu de etkili olmaz. "O,
hidayete erenleri de gok iyi bilir..." istidatlan mevcut ve fitratlan
berrak
oldugu igin hidayete erme kabiliyetine sahip olanlan bilir. "Eger ceza
verecekseniz..." adalet ve fazilet yolunu izleyin ve bu yolun disma
gikmayin. Qunku kemalinizin en az derecesi budur. Eger mertlikte bir
yeriniz ve fazilette diplere uzanmis bir damanniz, yigitlik ve muruvvetiniz
var ise o zaman size karsi sug islemis kimselerden intikam almayi
birakm, intikam almaya gucunuz yettigi halde suguna af ile karsihk
verin. Suga karsi sabredin, gunku "elbette o , sabredenler igin daha
hayirlidir." Bu ifadenin orijinalinin yemin edatiyla pekistirildigini
gormuyor
musunuz? Aynca yemin cumlesinin basmda tekit edati olarak "lam"
harfine yer verilmis, muzmer ifade yerine zahir isim kullanilarak "sizin
igin daha hayirlidir..." denilmeyerek "elbette o, sabredenler igin daha
hayirlidir." denilmistir. Burada onlann tavrmi ovguyle tecil etme, sabir
niteliginin buyuklugunu vurgulama amaci gudulmustur. Qunku sabreden
kimse nefis makammdan yukselir, arkadasmin nefsinin fiilini kalbin
sifatiyla karsilar. Nefsin sifatmm zuhuruyla bulanmaz. Arkadasmin
nefsinin karanhgma kalbinin nuruyla karsihk verir. Nitekim gogu zaman
bu tavir karsismda nefis sahibi pisman olur, nefsinin makammi asar,
gazap, ofke sureti kinhr ve kendini duzeltir. Eger sizin boyle serefli bir
makaminiz yoksa, o zaman size kotuluk eden kimseyi, gazap
suretinizden dolayi, size kar§i isledigi sugtan fazlasiyla
cezalandirmaym. Aksi takdirde zulmetmis olursunuz. Rezilliklerin en
girkinine, en utang vericisine dugar olursunuz da haliniz ifsad olur. Sizin
vebaliniz size karsi sug isleyen kimsenin vebalinden daha fazla olur.

648. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

127- Sabret! Senin sabnn da ancak Allah' in yardimi iledir. Onlardan


dolayi kederlenme; kurmakta olduklari tuzaktan kaygi duyma!

128- Qunku Allah, (kotulukten) sakmanlar ve guzel amel edenlerle


beraberdir.

"Sabret! Senin sabnn da ancak Allah'in yardimi iledir." Bil ki,


sabnn; Allah igin (Milan), Allah'ta (fillah), Allah'la beraber (meallah),
Allah'da (anil'lah) ve Allah'la (billah) olmak uzere degisik kisimlan
vardir.

Allah igin "lillah" sabir, imanm aynlmaz ozelliklerinden ve islam


ehlinin de ilk derecelerindendir. Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur:
"imanm iki yansi vardir; biryarisi sabir, oburyansi sukurdur." Allah igin
sabir, nefsi, istenen seylerin kaybmdan veya bir kotulugun basa
gelmesinden dolayi sizlanmaktan ah koymaktir. Bu, Allah'in dininin ve
itaatinin ehline fazlmdan bahsettigi ahlaki faziletlerden olup ustun bir
sevabi gerektirir.

Allah'ta sabir "fillah", Hak yolunda suluk etmede sebat, nefsi


iradesiyle cehde etme, ahskanhklari, lezzetleri terk etme, musibetlere
katlanma hasleti uzere kahci kilma, kemal kaynaklanna yonelme
azimetine gug saglama ozelliginden ibarettir. Bu, saliklerin
makamlanndan biridir ki, yiice Allah tarikat ehlinden diledigi kimselere
fazhyla onu bahseder.

Allah'la beraber sabir "meallah" , huzur ve kesif ehlinin fiil ve sifat


giysilerinden siynldiklan, cemal ve celal tecellilerine yoneldikleri,
unsiyet
ve heybet varidatlannin akmaya basladigi zaman sahip olduklari bir
niteliktir. Ki bu varidatlar ancak kalbi olanlarm, nefsin zuhuru esnasmda
gergeklesen telvinatm neden oldugu gaflet ve gaybetten korunanlann
yasadiklan kalbi huzur ile olur. Bu sabir son derece lezzet verici olmakla
beraber nefis agismdan basa siddetli bir darbenin vurulmasindan daha
agirdir.

Allah'da sabir "anillah", nurani veya zulmani olsun cefa ve hicap


ehlinin ozelligidir. Gergekten, yergiyi gerektiren bir ozelliktir. Boyle
bir
kimse kmanmayi hakkeder. Ne kadar gok sabrederse hali o kadar kotii
olur ve o kadar uzaklasir. Bu halinde ne kadar giiglii olursa o kadar
kmanir ve o kadar cefa geker. Ya da ayan ve musahede ehli olan
asiklarm, tecelli ve ortunme tavirlan arasmda donup duran mustaklann,

NAHL SURESi . 649


nasuttan soyutlanip lahut nuruyla aydinlananlann, ne kalp ne vasiflan
kalan, cemal nurlanndan bir nur panldaymca yanan ve yok olan,
uzerlerine bir perde indirildigi zaman yuzlerinde sevk ve tazim beliren,
ozlem elemini, aynhk yanginmin acismi tadan, bu yiizden sabirlan
tiikenen ve olumleri gergeklesen kimselerin sabndir. Bu, muhiplerin
halidir. Bu sabirdan daha agin, tahammul edilmesi daha giig, daha
olumcul olani yoktur. Muhip buna tahammul ederse hafi olur, gizlenir,
tahammul edemezse onda fena bulur, helak olur. Bu makam hakkinda
§ibli soyle demistir:

Sabra sabretti, derken sabir ondan yardim istedi

Sevgili sabra sabret diye seslendi

Yani, sevgili sabra sabretti. Sabir da tiikenmeye yiiz tutmusken


ondan yardim istedi. Muhip (seven), sabra. Tiikenmeye ve helak
olmaya karsi sabirh ol, giinkii bunda basan ve kurtulus vardir, diye
seslendi.

Allah'la sabir "billah", yuce Allah'm tumuyle yok ettigi, uzerlerinde


benlik ve ikilik namma bir kahnti birakmadigi, zatmdan bir varhk
bahsederek kendisiyle kaim olmalarim, kendi sifatlanyla fiil islemelerini
sagladigi istikamet makammdaki temkin ehline ozgudur. Bu, yuce
Allah'm ahlakidir ki, hig kimsenin bunda bir payi yoktur. Bu yiizden,
Allah bunu emretmis, sonra emrettigi bu sabnn diger sabir tiirlerine
benzemedigini, dolayisiyla senin nefsinle veya kalbinle olamayacagim,
aksine o Benim sabnmdir, onu ancak Benimle gergeklestirebilirsin,
Benim kuvvetim olmadan ona gug yetiremezsin, agiklamasim yapmistir.
Hz. Resul'iin (s.a.v) giicii bu sabra yetmedigi igindir ki "Hud suresi
saglanmi agartti." buyurmustur.

"Onlardan dolayi kederlenme..." Kalbin kendi sifatlanyla zuhur


etmesi suretiyle telvin haline girerek iiziilme. Qiinku bu sabn gosteren
kisi, esyayi Hakk'm gozuyle gorur. Dolayisiyla, esyadan sadir olan her
seyi Allah'm fiili, esyada zuhur eden her sifati Hakk'm tecellilerinden bir
tecelli olarak gorur ve miinkeri de onun hukmuyle inkar eder. Qiinkii
yiice Allah ona kahir, liituf, gazap ve nza nitelikli tecelli tiirlerini
gostermis, hiikumlerini ona ogretmis ve bu hukumleri ait olduklan
yerlerde uygulamasim emretmistir. "Kurmakta olduklan tuzaktan kaygi
duyma." Qiinkii senin gogsiin benimle agilmistir. Dolayisiyla beni

650. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

onlarla birlikte gordugun gibi onlarla beraber ol, benim seyrimi izle,
benimle ve benim emrimle kaim ol. "Cunku Allah sakmanlarla...
beraberdir." Varhk kahntilanndan ve benliklerinden sakmarak vahdette
yok olup cem aynma dalanlarla beraberdir. "Guzel amel edenlerle
beraberdir..." vahdeti kesret aynmda, itaati masiyet ayninda mu§ahede
eden, istikamet makaminda emir ve nehiyle kaim olan, tafsil hukukunu
cem ayninda baki kilan, cem ayninda farktan, fark ayninda da cemden
perdelenmeyen, Hakkani kalbin varhgi aracihgiyla kesrete donmek igin
hakki ve halki gozeten kimselerle beraberdir.
iSRA SURESi . 651

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kismmi gosterelim diye O,


kulunu (Muhammed) Mescid-i Haram'dan, gevresini mubarek kildigimiz
Mescid-i Aksa'ya goturen Allah noksan sifatlardan munezzehtir; O,
Semf'dir , Basar'dir.

"Bir gece... goturen Allah noksan sifatlardan munezzehtir..."


ubudiyet makammda armma ve kemal lisaniyla Onu maddi eklerden ve
benzerlik mahiyetli eksikliklerden tenzih ederim. Ki bu makamda
tasarruftan asla soz edilemez. "Bir gece. .."bedeni ortuler ve tabii
ilintiler
karanhgmda... gunku yukselis ve terakki ancak beden aracihgiyla
olabilir. "Mescid-i Haram'dan..." kalp makammdan. Ki bu makam
bedensel kuvvetler musrikinin tavaf etmesinden, orada girkin
hayasizhklanni ve gunahlanni islemesinden, fazilet elbisesinden
siynldigi igin ifrat ve tefrit kotulukleri apagik ortada olan hayvani ve
vahsi kuvvetlerin sapiklannin perdelemesinden korunmustur. "
...Mescid-i Aksa'ya..." cismani alemden en uzak noktada bulunan ruh
makamma... burasi zatm tecellilerinin ve ilahi vechin panltilarinin
mu§ahede edildigi yerdir. Daha once soyledigimizi hatirlaym: Bir
makamm sahih olmasi, ancak o makamdan daha yukan olan bir
makama yukselmekle mumkundur... bunu goz oniinde
bulundurdugumuz zaman §u ifadenin anla§ilmasi kolayla§ir: "Kendisine
ayetlerimizden bir kismmi gosterelim diye..." yani sifat mu§ahedelerini.
Qunku sifat tecellilerini mu§ahede etmek kalp makammda olan bir
§eyse de bu sifatlarla mevsuf bulunan zatm celal ve cemal sifatlanyla
en mukemmel §ekilde mu§ahede edilmesi ancak ruh makamma
yukseldikten sonra gergekle§ebilir. Yani, bize mensup olmasi, bizim
tarafimizdan musahede edilmesi ve suretleriyle tebaruz etmesi cihetiyle

652. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

ona sifatlanmizdan olusan ayetlerimizi gosterelim diye. "O, Semfdir"


gergekten isitendir... fena bulmayi isteyerek sir makammda munacat
edenleri isitir. "Basfrdir" Gorendir... kulun istidadimn gucunu,
musahede mahalline yonelisini ve bu mahalle sevgi gucuyle ve kemal-i
istiyakla kapilismi gorendir.

2- Biz, Musa'ya Kitab'i verdik ve Israilogullanna: «Benden ba§kasmi


dayanilip guvenilen bir Rab edinmeyin» diyerek bu Kitab'i bir hidayet
rehberi kiidik.

3- (Ey) Nuh He birlikte (gemide) ta§idigimiz kimselerin nesli! §unu


bilin ki Nuh, gok §ukreden bir kul idi.

4- Biz, Kitab'da Israilogullanna: Sizler, yeryuzunde (arzda) iki defa


fesat gikaracaksiniz ve azgmlik derecesinde bir kibre kapilacaksmiz,
diye bildirdik.
5- Bunlardan ilkinin zamani gelince, uzerinize guglu kuvvetli
kullarimizi gonderdik. Bunlar, evlerin arasinda dolasarak (sizi) aradilar.
Bu, yerine getirilmi§ bir vaad idi.

"Biz, Musa'ya Kitabi verdik..." Kalp Musa'sina ilim kitabini verdik.


"Ve israilogullanna... bu Kitabi bir hidayet rehberi kiidik." Ruh
israilinin
torunlan olan kuvvetler igin bir rehber kiidik. "Benden baskasini
dayanilip guvenilen bir Rab edinmeyin, diye..." kendi fiillerinizle bas
basa kalmayin, kemalatinizi ve hazlannizi talep ederken bagimsiz
davranmayin, kendi gerekgeleriniz, istekleriniz geregi olan seyleri
kazanmaym, isinizi vehim seytanma birakmayin; o, size bedensel
lezzetleri telkin eder. Gegimlik akla da birakmayin; o da sizi bedensel
lezzetlerin tertibinde ve islahinda kullanir. Bilakis, isinizi Bana birakm
ki
ilim ve marifet nziklanyla, ahlak ve fazilet heyetleriyle sizi idare
edeyim,
kalp ve ruh aleminden kaynaklanan nurlarm yardimiyla ve kutsi destekle
size kemale erdireyim. Melekut ve ceberut alemlerinden, sizi nasuti
kazanglara muhtag birakmayacak seyler indireyim, yani "Nuh He birlikte
ta§idigimiz kimselerin nesli..." akil Nuh'uyla birlikte seriat ve ameli
hikmet gemisinde tasidigimiz nesil. "§unu bilin ki Nuh, gok §ukreden bir
kul idi..." gunku Allah'm nimetlerini biliyordu ve onlan gerektigi gibi
kullaniyordu.

iSRA SURESi . 653

"Biz, Israilogullarma..." kuvvetlere, Levh-i mahfuz


"Kitabinda . . .bildirdik. . . "O Kitabda hukmettik ki siz "yeryuzunde
(arzda)
iki defa fitne gikaracaksmiz..." bir keresinde emmare (kotulugu gok
emreden) halinde iken nefis makammda "fitne gikaracaksmiz..."
sehvetlerinizi ve lezzetlerinizi talep ederken fesada yol agacaksmiz. "ve
azgmlik derecesinde bir kibre kapilacaksmiz..." kalbi istila edip ona
galip geleceksiniz, ona ustunluk kuracaksiniz. Onu kemalinden
ahkoyacaksmiz. Onun dusunce gucunu kendi istekleriniz ve
ihtiyaglanniz ugruna kullanacaksmiz. Bir keresinde de kalp makammda,
faziletlerle suslendiginiz, kalbin nuruyla nurlandigimz, kemalatimzin goz
aliciligiyla zuhur ettiginiz sirada kesinlikle kemalatmizla zuhur etmenizle
yeryuzunde (beden arzmda) fitne gikaracak ifsada yol agacaksmiz.
Kendi faziletlerinizle kalbi perdeleyecek, tevhidin tecellisini musahede
etmesine engel olacaksmiz. Nurani perde zulmani perdeden daha
gugludur. Qunku nurani perde ince ve latif olur, kemalati tasavvur
ettirerek insan, bu yuzden onun yanmda durup otesine gegmemeyi
sever. "...Kibre kapilacaksmiz..." fitrat makammda, akli heyetlerle ve
insani kemalatlarla saltanat kurmak suretiyle ustunluk taslayacaksmiz.

"Bunlardan ilkinin zamani gelince..." ilkinin vebalinin zamani


dolunca "uzerinize... kullarimizi gonderdik..." kalbi sifatlardan, melekuti
nurlardan ve akli goruslerden olusan "guglu kuvvetli..." saltanat ve
kahredici guce sahip kullarimizi gonderdik. "Bunlar...arasmda...sizi
aradilar.. ." mekanlarimzdan, mahallerinizden olusan evleriniz arasmda
dolasip sizi aradilar, bazmizi ezmek ve kahretmek suretiyle oldurduler,
bedensel heyetler gocuklanni ve nefsani rezillikleri esir aldilar, maddi
hissin idrak ettiklerinden olusan mallan, hayvani ve vahsi lezzetleri talan
ettiler. "Bu...bir vaat idi... "Allah tarafmdan "yerine getirilmi§"
birsozidi.
Qunku kemal gucunu ve kemal istegini sizin istidadmiza yerlestirmis,
akhn delillerini fitratmiza koymustur.

6- Sonra onlara kar§i size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet


ve ogullarla gucunuzu arttirdik; sayinizi daha da gogalttik.

7- Eger iyilik ederseniz kendinize etmi§, kotuluk ederseniz yine


kendinize etmis olursunuz. Artik diger cezalandirma zamani gelince,
yuzunuzu kara etsinler, daha once girdikleri gibi yine Mescid'e
(Suleyman Mabedi'ne) girsinler ve ellerine gegirdikleri her §eyi busbutun
tahrip etsinler (diye, ba§miza yine du§manlarmizi musallat kildik).

654. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

8- Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eger yine


(fesatgiliga) donerseniz, biz de sizi yine cezalandirinz. Biz cehennemi
kafirler igin bir hapishane yaptik.

"Sonra . . .size tekrar verdik." Kalbin nuruyla nurlanmaniz, sadra


yonelmeniz ve akhn nazarimn ve gorusunun gereklerine yeniden
donmeniz nedeniyle devleti size tekrar verdik. "Servetle...gucunuzu
arttirdik." Faydali ilimlerle, akli ve ser'i hikmetlerle ve kalbi irfanla
"ve
ogullarla..." ahlaki faziletlerle ve nurani heyetlerle sizi guglendirdik.
"Sayinizi daha da gogalttik..." faziletlerin, erdemli melekelerin ve guzel
ahlakm gokluguyla sizi gogalttik.

"Eger iyilik ederseniz..." ahlaki kemalati ve akli gorusleri elde


etmek suretiyle iyilik ederseniz "kendinize etmi§ kotuluk etmi§
olursunuz...Eger kotuluk ederseniz..." rezillikler islemek ve bedensel
heyetler edinmek suretiyle kotuluk ederseniz "yine kendinize etmi§
olursunuz...Artik ... diger cezalandirmanm zamani gelince. .." tevhidde
fena bulmak suretiyle diger cezalandirmanm vakti girince kutsi
nurlardan, celali tecellilerden ve ilahi sifatlarm kahir panldayislanndan
kullan ve azamet ve Kibriya sultanmm ordulanni uzerinize gondeririz.
"Yuzunuzu kara etsinler diye..." tevhidde fena bulmak suretiyle
varhklanni kara etsinler. O zaman kemalatin yitirilmesinin ve elinizden
alinmasimn kederi ve kahn size galip gelir. Kalp mescidine "girsinler"
diye. "daha once girdikleri gibi." ilim ve faziletten olusan etkileri size
ulassm diye. "ve ellerine gegirdikleri her §eyi busbutun tahrip etsinler
diye..." fazileti ve kemali zuhur etmek, ruyet ile, ruyetin susii ve
gorkemiyle kendini begenmek suretiyle "busbutun tahrip etsinler..."
Allah'm sifatlannda yok etmek suretiyle tahrip etsinler.

"Belki rabbiniz size merhamet eder..." fena ile kahretmekten, sifat


tecellileriyle mahvetmekten sonra diriltmek suretiyle size merhamet
eder, fena sonrasi beka ile size hayat verir, higbir gozun gormedigi,
higbir kulagm isitmedigi ve higbir beser kalbinin akhndan gegirmedigi
seyleri size sevap olarak verir. "Eger yine donerseniz..." benliginizle
zuhur etmek suretiyle fena makammda telvinle donerseniz, biz de
yeniden kahir ve yok etmeyle doneriz. Nitekim yiice Allah soyle
buyurmustur: "Eger seni sebatkar kilmasaydik, gergekten, nerdeyse
onlara birazcik meyledecektin. O zaman, hig §uphesiz sana hayatin ve
olumun sikmtilanni kat kat tattinrdik; sonra bize kar§i kendin igin bir
yardimci da bulamazdin." (isra, 74-75)
iSRA SURESi . 655

"Biz cehennemi... yaptik... " tabiat cehennemini " kafirler igin..." ilk
fesat iizere kalan ve nurlardan perdelenmisler igin "bir hapishane
yaptik." bir hapishane, bir kusatip, daraltan, sikan zindan yaptik; onlan
perdelenme ve sevaptan mahrum olma azabi iginde tutar.

9- §uphesiz ki bu Kur'an en dogru yola iletir; iyi davrani§larda


bulunan muminlere, kendileri igin buyuk bir mukafat oldugunu mujdeler.

10- Ahirete inanmayanlara gelince, onlar igin de elemli bir azap


hazirlami§izdir.

11- insan hayn istedigi kadar §erri de ister. insan pek acelecidir!

12- Biz, geceyi ve gunduzu birer ayet (delil) olarak yarattik. Nitekim,
Rabbinizin nimetlerini ara§tirmamz, aynca, yillarm sayismi ve hesabi
bilmeniz igin gecenin karanligmi silip (yerine, e§yayi) aydmlatan
gunduzun aydmligini getirdik. I§te biz, her §eyi agik agik anlattik.

"§uphesiz ki bu Kur'an en dogru yola iletir..." Yani iig firkanm;


ondekilerin, sag ehlinin ve sol ehlinin durumlanm agiklar. 7/ef/r..."tevhid
yoluna iletir. Ki bu "en dogru yol" dur. Ondekiler igin en dogru yol budur.
"Muminlere .. .mujdeler 'kesin birtaklit olarak veya ilmi birtahkik olarak
inanan, kendilerini kemal derecesine ulastirsm diye tezkiye edici ve
erdemlerle bezeyici salih amellere devam eden sag ehline "kendileri igin
buyuk bir mukafat oldugunu..." mulk, melekut ve ceberut aleminde
bulunan fiil ve sifat cennetlerinin nimetlerinden buyuk bir odiil oldugunu
mujdeler.

"...inanmayanlara gelince..." sol ehlinden olup "ahirete..."


inanmayanlara gelince, gunahlanyla nur aleminden perdelenen, tabiat
karanhklannda hapsolduklan igin "onlar igin de elem verici bir azap
hazirlami§izdir." Tabiat kuyusunun derinliklerinde onlar igin bir azap
hazirlamisizdir. Sufli seylere yonelik sevgi kayitlanyla, maddi ilgiler
zincirleriyle baglanmistir. Lezzet ve sehvetlerden yoksunluk atesinde,
heyetlerin buruyucu ozelliklerinden olusan akreplerin ve yilanlann
iskencesinde azap gormektedirler.

"Biz. . .yarattik ..." varhk gecesi ve beden karanhgi ile yoktan varedis
gunduzu ve ruh nurunu, onlan bilme aracihgiyla satin ve sifatm
bilinmesinin vasitalan kildik. "Gecenin karanligmi sildik..." bozmak ve
yok etmek suretiyle ortadan kaldirdik. "Gunduzun aydmligini..." ebedi

656. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

olarak kalan, kemaliyle aydinlatan bir beyine kildik ki, aydmhgiyla


hakikatleri gosterir. "Rabbinizin nimetlerini arastirmaniz . . .igin . . ."
istidat
olarak hazir oldugunuz kemalinizi aramaniz ve mertebelerin ve
makamlann "sayi ve hesabini bilmeniz igin." Varolusunuzun
baslangicmdan buyuklugunuzun nihayetine kadar saymaniz, terakki
ederek hesap etmeniz igin. Amellerinizin, ahlakinizin ve hallerinizin
hesabini yapmaniz igin. Oyle ki islediginiz bir kotulugu gordugunuzde
onu ayni cinsten bir guzel amelle silersiniz. Bir ahlaki rezillik
islemisseniz, onu ziddi olan bir erdemle telafi edersiniz. Hallerinizle
ilgili
birgunah islemisseniz, onu da Hakka donmekle giderirsiniz. "herseyi..."
ilim ve hikmet namma her seyi "agik agik anlattik..." kemal esnasmda
akil nurunuzla ve furkani akh indirmekle ayrmtih bigimde beyan ettik.
"agik agik..." ayrmtih ve zihinde tutulacak sekilde agikladik. Farkmda
olunmayan icmali bir bilgi olarak degil. Nitekim baslangigta Kur'ani akil
itibariyle boyleydi.

13- Herinsanm amelini (veya kaderini) boynuna bagladik. Insan igin


kiyamet gununde, agilmis olarak onune konacak bir kitap gikaririz.

14- Kitabmi oku! Bugun sana hesap sorucu olarak kendi nefsin
yeter.

15- Kim hidayet yolunu segerse, bunu ancak kendi iyiligi igin segmi§
olur; kirn de dogruluktan saparsa, kendi zararma sapmi§ olur. Higbir
giinahkar, ba§kasmin gunah yukunu uslenmez. Biz, bir Resul
gondermedikge (kimseye) azap edecek degiliz.

16- Bir ulkeyi helak etmek istedigimizde, o ulkenin zenginlik


sebebiyle §imarmi§ eleba§ilarina (iyilikleri) emrederiz; buna ragmen
onlar orada kotuluk i§lerler. Boylece o Dike, helake mustahak olur; biz
de orayi darmadagm ederiz.

17- Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helak ettik. Kullarmin


gunahlarmi bilen ve goren olarak Rabbin yeterlidir.

"Her insanm amelini boynuna bagladik..." Yani mutlulugunu ve


bedbahthgmi, hayir ve serrinin sebebini zatmm aynlmaz bir pargasi
kildik, tipki gerdanhgm gerdana baglanmasi gibi, nitekim Hz. Resul
(s.a.v) soyle buyurmustur: "Mutlu, annesinin karnmda mutlu olandir.
Bedbaht annesinin karnmda bedbaht olandir. "

iSRA SURESi . 657

"insan igin kiyamet gununde...gikarinz." Beden kabrinden giktigi


kuguk kiyamet gununde "bir kitap" amellerinin suretleriyle tasvir edilmis,
boynuna asilmis bir heykel gikannz. Ki ondan ayrilmadigmi gorur.
"Agilmi§ olarak..." gunkii bu heyetler onda fiilen zuhur etmislerdir.
Tafsil
edilmislerdir, onda bil kuvve mevcut olduklan zamanki gibi durulmus
degillerdir. Ona denir ki: "Kitabmi oku..." itaat edilmesi zorunlu emre
uyan memur gibi oku. Allah ona okumasmi emreder. Ya da melekuti
kuvvetler emrederler. Okumayi bilmesi ile bilmemesi bu noktada fark
etmez. Qunku ameller orada heyetleri ve suretleriyle somutlasmislardir.
Onlan herkes bilir. Yani okuma yazma bilmeyen ummilerin
bilemeyecekleri sekilde harflerle yazilmis degildirler. "Bugun sana
hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter." Qunku nefsi yaptiklarma
sahitlik eder. Zaten yapilanlar nefsin onundedir ve gozlerini onlara
dikmis vaziyettedir. O kadar tafsil edilmislerdir ki onlan inkar etmesi
mumkun degildir. Bu amellerden baskasmm agiklanmasina imkan
yoktur. "Higbir gunahkar, ba§kasinin gunah yukunu uslenmez." Qunku
isledigi amellerin heyetleri iginde koklesmis, ondan aynlmaz melekeler
haline gelmislerdir. Baskasmm isledikleri ameller degil. Baskasmm
islediklerinden higbir amel onun karsisma gikmaz. Azap goren herkes
igindeki heyetlerle azap gorur, disandaki heyetlerle degil. "Biz, bir Resul
gondermedikge azap edecek degiliz." Akil resulunu kesin kanitla ve hak
ile batih birbirinden ayirma ozelligiyle gondermedikge azap etmeyiz.
Qocuklarm ve akilsizlarm yukumlu olmadiklarmi gormuyor musunuz?
Ya da ser'i resulu gondermedikge azap etmeyiz. Ki ser'i resul istidattaki
hayn ve serri, mutluluk ve bedbahthgi birbirinden ayirsm. Kabul ve
inkann karsit olgular olarak belirginlesmesini saglasm. Qunku kemal
istidadma sahip bir kimse, daveti duydugu anda, onun iginde bil kuvve
mevcut olan ozellikler harekete geger. istiyakla davete yonelir, daveti
ikrar ve kabulle karsilar. Qunku aralannda uyum ve yakmhk vardir.
istidat sahibi olmayan ise, inkar eder, inatlasir. Qunku aralannda
uyumsuzluk vardir, davetin igeriginden uzaktir.

"Bir ulkeyi helak etmek istedigimizde ..." . . . Hig kuskusuz dunyadaki


her sey igin bir son, bir zeval vardir. Bir seyin zeval bulmasi da iginde
mevcut olup zevalini gerektiren istidat ile gergeklesir. Nitekim bedenin
zevali dengenin kaybolmasi ile olur. Zevalin gergeklesmesinin bir

658. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

nedeni de sapmanm meydana gelmesidir. Bu sapma onu vahdet


golgesinden uzaklastinr ki vahdetin golgesi her seyin bekasmin ve
sebatmin sebebidir. Bir sehrin (ya da ulkenin) yikilmasi, zeval bulmasi
da boyledir. O da soz konusu sehirde (veya ulkede) dogru yoldan, yani
Allah'in yolundan, diger bir ifadeyle duzeni koruyan seriattan sapma
olgusunun meydana gelmesiyle gergeklesir. Bir ulkenin yok edilmesinin,
yikilmasimn vakti geldiginde, bu ulkenin helak edilmeyi hakketmis
olmasi zorunludur. Bu da fisktir, yoldan aynlmadir, Allah'a itaatten
gikmadir. Allah'in iradesi, soz konusu ulkeyi helak etmeye taalluk
edince, bundan once zorunlu olarak o ulkenin varhk iginde simaran,
nimetler iginde yuzen ileri gelenleri yoldan gikarlar, azarlar, taskmhk
ederler. Allah'in bahsettigi nimetleri olmamasi gereken yerlerde
kullanirlar. Bu Allah'in emri ve takdiri ile olan bir seydir. Qunku onlann
istidatlarmdan aynlmayan bir bedbahthk vardir. iste o zaman helak
olmalan kagimlmaz olur.

18- Her kim bu gargabuk gegen dunyayi dilerse ona, yani


diledigimiz kimseye diledigimiz kadarmi dunyada hemen verir, sonra da
onu, kinanmi§ ve kovulmu§ olarak girecegi cehenneme sokanz.

19- Kim de ahireti diler ve bir mumin olarak ona yara§ir bir gaba ile
gali§irsa, i§te bunlarm gali§malan makbuldur.

20- Hepsine, onlara da bunlara da (dunyayi isteyenlere de ahireti


isteyenlere de) Rabbinin ihsanmdan (istediklerini) veririz. Rabbinin
ihsani kisitlanmi§ degildir.

21- Baksana, biz insanlarm kimini kiminden nasil ustun kilmi§izdir!


Elbette ki ahiret, derece ve ustunluk farklari bakimmdan daha buyuktur.

"Her kim gargabuk gegen dunyayi dilerse..." istidadi bulandigi,


hevasi ve tabiati galip geldigi igin dunyayi isterse "ona, diledigimiz
kimseye diledigimiz kadarmi dunyada hemen veririz." Yani, o istedi
diye, levhte onun igin takdir ettigimizden fazlasmi vermeyiz. Bu yuzden
ifade "mesiyet" sozuyle kayitlandinlmistir.

Ardmdan "diledigimiz kimseye..." ifadesiyle bir kayit daha


dusulmustur. Yani, eger onun irade ettigi seyleri takdir etmemis
olsaydik, bu seylerin ona ulasmasina imkan vermezdik. Biz diledigimiz
seyi diledigimiz kimseye vermekten otesini vermeyiz. "Sonra
iSRA SURESi . 659

onu...cehenneme sokanz." Zulmani tabiat kuyusunun dibine atanz.


Qunku o kendi iradesiyle sufli cihete kapilmistir. O tarafa meyletmistir.
"girecegi . . ." yoksunluk atesiyle "kinanmis..." dunya ve ahiret ehli
nezdinde yerilmis ve "kovulmu§ olarak..." Allah'm gazabi ve kahri
iginde rahmet ve hosnutluk canibinden kovulmus ve yerilmis olarak
cehenneme sokanz.

"Kim de ahireti dilerse..." istidadi berrak ve fitrati saglam oldugu,


iman edip salih amel islemek suretiyle iradesinin sartlanni yerine
getirdigi iginde ahireti isterse gahsmasi karsiligini bulur, muradini elde
eder. Nitekim "Kim isterse ve istegi ugruna gaba sarfederse elde eder."
denilmistir. Qunku gergek istek ve katisiksiz irade ancak istenen
istidadin elde edilmesiyle mumkundur. istedigi seyin bil kuvve hasil
olduguna, levhte takdir edildigine delalet eden istidat ile istenenin fiile
gikisinin, gaipten sehadete ulasmasinin sebepleri, yani gerekli gahsma
ve gaba bir araya geldiginde maksat hasil olur. "ona yara§ir bir gaba ile
gali§irsa..." ifadesinin anlami da budur. Yani gaybi ve yakini iman
sartma bagh olarak gergeklestirmekle yiikiimlii oldugu gahsmayi
tahakkuk ettirirse, bu isteginin hasil olmasi bir zorunluluk olur.

"Hepsine, onlara da bunlara da . . .veririz." Dunyayi isteyenlere de


ahireti isteyenlere de bagisimizdan veririz. Higbir sey sirf onlann
iradeleri ve gahsmalanyla olmaz. irade etmeleri ve galismalan sadece
onlar igin takdir ettigimiz bagislarm belirti ve alametleri konumundadir.
"Rabbinin ihsani..." hig kimseden, ne itaat ehlinden ne de gunah
ehlinden ahkonmus, engellenmis "degildir."

"Baksana, biz insanlarm kimini kiminden nasil ustun kilmisizdir."


dunyada, irademiz ve hikmetimiz dogrultusunda bazismi bazismdan
ustun kilmisizdir. "Elbetteki ahiret, derece...bakimmdan daha buyuktur."
Qunkii ruhun bedene agir basmasi gibi ahiret dereceleri de dunyaya
agir basar. Ruhun ustunlugu ne ise ahiretin ustunlugu de ayni
orandadir.

22- Allah ile birlikte bir Hah daha tanima! Sonra kmanmi§ ve kendi
basina terkedilmis olarak kalirsm.

23- Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babaniza da iyi


davranmanizi kesin bir §ekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin
yanmda ya§lanirsa, kendilerine «of!» bile deme; onlan azarlama; ikisine
de guzel soz soyle.

660. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

24- Onlari esirgeyerek algakgonullulukle uzerlerine kanat ger ve:


«Rabbim! Kuguklugumde onlar beni nasil yetistirmislerse, §imdi de sen
onlara (oyle) rahmet et!» diyerek dua et.

25- Rabbiniz sizin kalplerinizdekini gok iyi bilir. Eger siz iyi olursaniz,
sunu bilin ki Allah, kotulukten yuz gevirerek tevbeye yonelenleri son
derece bagi§layicidir.
26- Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkini ver. Gereksiz yere de
sagip savurma.

27- §uphesiz boylesine sagip savuranlar §eytanlarm dostlandirlar.


§eytan ise Rabbine kar§i gok nankordur.

28- Eger Rabbinden umdugun (beklemek durumunda oldugun) bir


rahmet igin onlarm yuzlerine bakamiyorsan, hig olmazsa kendilerine
gonul alici bir soz soyle.

29- Eli siki olma; busbutun eli agik da olma. Sonra kmanir,
(kaybettiklerinin) hasretini geker durursun.

30- Rabbin nzki diledigine bol verir, diledigine daraltir. §uphesiz ki


O, kullanndan haberdardir, (onlari) gok iyi gorur.

31- Gegim endi§esi He gocuklarmizm can ma kiymaym. Biz, onlarm


da sizin de nzkimzi veririz. Onlari oldurmek gergekten buyuk bir sugtur.

32- Zinaya yakla§maym. Zira o, bir hayasizliktir ve gok kotu bir


yoldur.

33- Hakli bir sebep olmadikga Allah 'in muhterem kildigi cana
kiymaym. Bir kimse zulmen oldurulurse, onun velfsine (hakkini almasi
igin) yetki verdik. Ancak bu veil de kisasta ileri gitmesin. Zaten
(kendisine bu yetki verilmekle) o, alacagmi almi§tir.

34- Yetimin malma, ru§dune erinceye kadar, ancak en guzel bir


niyetle yaklasm. Verdiginiz sozu de yerine getirin. Cunku verilen soz,
sorumlulugu gerektirir.

35- Olgtugunuz zaman tastamam olgun ve dogru terazi He tartm.


Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakimindan daha guzeldir.

36- Hakkmda bilgin bulunmayan §eyin ardma du§me. Cunku kulak,


gbz ve gonul, bunlarm hepsi ondan sorumludur.

iSRA SURESi . 661

37- Yeryuzunde boburlenerek dola§ma. Cunku sen (agirlik ve


azametinle) ne yeri yarabilir ne de daglarla ululuk yarisina girebilirsin.

38- Butun bu sayilanlarm kotu olanlan, Rabbinin nezdinde


sevimsizdir.

39- i§te bunlar, Rabbinin sana vahyettigi hikmetlerdir. Allah He


birlikte baska Hah edinme; sonra kmanmis ve (Allah'm rahmetinden)
uzakla§tinlmi§ olarak cehenneme atilirsm.

40- (Ey mu§rikler!) Rabbiniz, erkek gocuklan sizin igin ayirdi da,
kendisi meleklerden kiz gocuklar mi edindi! Gergekten siz, (vebali) gok
buyuk bir soz soyluyorsunuz.

41- Biz, onlarm akillanni ba§lanna toplamalan igin bu Kur'an'da


(gesitli ikaz ve Marian) turlu §ekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara,
daha da kagip uzaklasmaktan baska bir §ey saglamiyor.
42- De ki: Eger soyledikleri gibi Allah He birlikte baska Hahlar da
bulunsaydi, o takdirde bu Hahlar, Ars'm sahibi olan Allah'a ulasmak igin
gareler arayacaklardi.

43- Allah, onlarm soyledikleri §eylerden munezzehtir; son derece


yucedir ve uludur.

44- Yedi gok (sema), yer (arz) ve bunlarda bulunan herkes O'nu
tesbih eder. O'nu ovgu He tesbih etmeyen higbir §ey yoktur. Ne var ki
siz, onlarm tesbihini anlamazsmiz. O, Halfmdir, Gafurdur. "

"Allah He birlikte bir Hah daha tanima!" bir ba§kasmdan bagi§


beklemek, o bir ba§kasini, Allah'm sana ulastirmaya gug yetiremedigi
bir seyi, sana ulastirmamn sebebi olarak gormek suretiyle tann edinme.
Allah katmda ve Allah ehli yanmda sirk ve siiphe rezilligi yuzunden
kmanmis, yerilmis olursun. "kendi ba§ma terk edilmi§..." olursun. Allah
tarafmdan terk edilmis olursun, sana vekil olacak, sana yardim edecek
kimse bulamazsm. Eger Allah sizi kendi basmiza birakirsa, ondan sonra
kim size yardim edebilir? Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Butun
ummet sana bir menfaat saglamak iizere bir araya gelse, ancak Allah'm
senin igin yazdigi menfaati saglayabilir. Butun ummet sana bir zarar
dokundurmak uzere bir araya gelse, ancak Allah'm senin igin yazdigi
zaran dokundurabilir. Kalemler kaldinlmis, sahifeler durulmustur."

662. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

Yiice Allah, anne-babaya iyi davranmayi tevhidle ve ibadetin sirf


kendisine yonelik olarak yerine getirilmesinin zorunluluguyla birlikte
zikretmistir. Cunku anne ve baba, senin varligimn sebeplerinden
oluslan itibariyle ilahi huzura munasiptirler ve aciz, kuguk, zayif,
gugsuz,
hareket edemez halde iken seni terbiye etmeleri, yetistirmeleri itibariyle
de rububiyet huzuruna uygundurlar. Anne- baba var etme, rabhk,
rahmet ve sefkat gibi ilahi sifatlarmi eserlerinin seninle ilgili olmak
uzere
zuhur ettigi mazharlardir. Bununla beraber onlar, haklannin verilmesine
de muhtagtirlar. Ama Allah boyle bir seye muhtag olmaktan mustagnidir.
O halde tevhidden sonra en onemli yukumluluk anne ve babaya iyi
davranmak ve imkan dahilinde onlann haklanni eda etmektir.

"Yedi gok (sema)...Onu tesbih eder..." ... Kuskusuz her seyin, sirf
kendisine ozgu, baskasmda bulunmayan bir ozelligi vardir. Her seyin
baskasmdan ayn bir kemali vardir. §ayet elde etmemisse onu ozler,
talep eder; eger elde etmisse korur ve sevgi besler. Dolayisiyla kendine
ozgu bu ozelligini izhar etmesiyle Allah'i ortaklardan tenzih eder, aksi
takdirde bu baglamda muvahhid olamaz. Bu bakimdan lisan-i haliyle
"beni tek kildigmdan dolayi Onu birliyorum." demektedir. Kemalini talep
etmekle de Onu eksik sifatlardan tenzih etmektedir. Sanki "ey kamil
kilan beni kemale erdir" dergibidir. Kemalini izhar etmesiyle de "kemale
erdirici kamil beni kemale erdirdi" demektedir. Diger hususlan da bu
tarzda degerlendirebiliriz. Hatta disi arslan bile yavrusuna karsi
besledigi sefkatiyle "sefkatli olan Allah beni sefkatli kildi. Merhamet
sahibi Allah bana merhamet verdi" demektedir. Rizik talep etmekle de
ey Rezzak demektedir. O halde yedi gok (sema) Onun daim, kamil, ulu,
tesir sahibi, varedici, Rab oldugunu, Onun her gun yaratmada oldugunu
vurgulamak suretiyle tesbih etmektedir. Arz Onun daim, sabit, yaratici,
Rezzak, terbiye edici, sefkatli, merhametli, ibadetleri kabul eden
oldugunu dile getirerek tesbih etmekte, onun sevabma sukretmektedir...
Melekler ilim ve kudret sahibi oldugunu, mucerret zatlar onun
maddeden beri oldugunu ve vacip oldugunu vurgulayarak tesbih
etmektedirler. Butun bunlann yanmda Onu tesbih etmeleriyle birlikte
onu tenzih de etmektedirler. "Ne var ki siz, onlann tesbihini
anlamazsmiz." Cunku esyanm melekutuna yonelik nazar ve
tefekkurunuz azdir. Onlan anlama kapasiteniz yoktur. Ancak kalbi olan

iSRA SURESi . 663

ve musahede ederek kulak veren biri anlar. "O, Halimdir..."


kemalatinizi talep etme ve ozelliklerinizi izhar etme hususunda tesbihi
terk etmenizden dolayi size ceza vermekte acele etmez. Qunku sizin bir
ozelliginiz varhklann tesbihini anlamak ve onlann yaptiklan gibi Allah'i
birlemektir. "Bagi§layicidir... " gaflet etmelerinizi ve ihmallerinizi
bagislar.

45- Biz, Kur'an okudugun zaman, seninle ahirete inanmayanlarm


arasma gizleyici bir ortu gekeriz.

46- Aynca, onu anlamamalan igin kalplerine bir kapalilik ve


kulaklarma bir agirlik veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birligini yad
ettiginde onlar, canlan sikilmi§ bir vaziyette, gerisin geri donup
giderler.

47- Biz, onlann seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi


aralarmda fisildasirlarken de o zalimlerin: «Siz, buyulenmis bir
adamdan baskasma uymuyorsunuz!» dediklerini gok iyi biliriz.

48- Baksana; senin igin ne turlu benzetmeler yaptilar! Bu yuzden,


(oyle bir) saptilarki, artik (dogru) yolu bulamayacaklardir.

49- Bir de onlar dediler ki: Sahi biz, bir kemik yigmi ve kokusmus bir
toprak olmu§ iken, yepyeni bir hilkatte diriltilecegiz, oyle mi!

50- 51- De ki: ister ta§ olun, ister demir, isterse gozunuzde buyuyen
herhangi bir mahluk! (Bunlar, Allah' in sizi yeniden diriltmesini
gugle§tirmez.) Diyecekler ki: «Bizi tekrar (hayata) kim dondurecek?» De
ki: Sizi ilk kez yaratan. Bunun uzerine onlar sana alayli bir tarzda
ba§larmi sallayacak ve «Ne zamanmi§ o?» diyecekler. De ki: Yakm olsa
gerek!

52- Allah sizi gagiracagi gun, kendisine hamd ederek gagrisina


uyarsmiz ve (dirilmeden onceki halinizde) gok az kaldigmizi samrsmiz.

53- Kullanma soyle, sozun en guzelini soylesinler. Sonra §eytan


aralarmi bozar. Qunku §eytan, insanm apagik du§manidir.

54- Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse
sizi cezalandinr. Biz, seni onlann ustune bir vekil olarak gondermedik.

55- Rabbin, goklerde (semavatta) ve yerde (arzda) olan herkesi en


iyi bilendir. Gergekten biz, Nebiylerin kimini kiminden ustun kildik;
Davud'a da Zebur'u verdik.

664. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"


56- (Resulum!) De ki: Allah'i birakip da (Hah oldugunu) ileri
surduklerinizi gaginn. Ne var ki onlar, sizin sikintmizi ne
uzaklashrabilir,
ne de degi§tirebilirler.»

57- Onlarm yalvardiklan bu varliklar Rablerine -hangisi daha yakm


olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabmdan
korkarlar. Cunku Rabbinin azabi, sakmilacak bir azaptir.

58- Ne kadar dike varsa hepsini kiyamet gununden once ya helak


edecek veya en getin bir §ekilde azaplandiracagiz. Bu, Kitab'da (levh-i
mahfuz'da) yazilidir.

59- Bizi, ayetler (mucizeler) gondermekten alikoyan tek §ey,


oncekilerin bu ayetleri yalanlamis olmasidir. Nitekim Semud kavmine,
agik bir mucize olmak uzere bir di§i deve vermistik. Onlar ise, (bu deveyi
bogazladilar ve) bu yuzden zalim oldular. Oysa biz ayetleri ancak
korkutmak igin gondeririz.

60- Hani sana: Rabbin, insanlari gepegevre ku§atmi§tir, demi§tik.


Sana gosterdigimiz o goruntuleri ve Kur'an'da lanetlenen agaci, ancak
insanlari sinamak igin meydana getirdik. Biz onlan korkuturuz da, bu
onlara, buyuk bir azginliktan ba§ka bir §ey saglamaz.

61- Meleklere: Adem'e secde edin! demi§tik. Iblis'in dismda hepsi


secde ettiler. Iblis: «Ben, dedi, gamurdan yarattigm bir kimseye secde
mi ederim!»

62- Dedi ki: «Su benden ustun kildigina da bir bak! Yemin ederim
ki, eger beni kiyamete kadar ya§atirsan, pek azi di§inda, onun neslini
kendime baglayacagim!»

63- Allah buyurdu: Git! Onlardan kirn sana uyarsa, iyi bilin ki
hepinizin cezasi cehennemdir. Tarn bir ceza!

64- Onlardan gucunun yettigi kimseleri davetinle §a§irt;


suvarilerinle, yayalarmla onlan yaygaraya bog; mallarma, evlatlarma
ortak ol, kendilerine vaatlerde bulun. Seytan, insanlara, aldatmadan
baska bir §ey vaat etmez.

65- Surasi muhakkak ki, benim (ihlasli) kullarim uzerinde senin


higbir agirligin olmayacaktir. (Onlan) koruyucu olarak Rabbin yeter.

iSRA SURESi . 665

66- (Kullanm!) Rabbiniz, lutfuna nail olmaniz igin denizde gemileri


sizin igin yuzdurendir. Dogrusu O, sizin igin gok merhametlidir.

67- Denizde basiniza bir musibet geldiginde, O'ndan baska butun


yalvardiklarmiz kaybolup gider. O sizi kurtanp karaya gikardiginda,
(yine eski halinize) donersiniz. insanoglu gok nankordur.

68- O'nun, sizi kara tarafinda yerin dibine gegirmeyeceginden, yahut


ba§miza ta§ yagdirmayacagmdan emin misiniz? Sonra kendinize bir
koruyucu da bulamazsmiz.

69- Yahut O'nun, sizi bir kez daha oraya (denize) gonderip uzerinize
bir kasirga yollayarak, inkar etmis olmaniz sebebiyle sizi
bogmayacagindan emin misiniz? Sonra, bundan dolayi kendinize
(intikammizi almak igin) bizi arayip soracak bir destekgi de
bulamazsmiz.

"...Seninle ahirete inanmayanlarm arasina . . .gekeriz." Bakislan


ruhani varhklan algilamada yetersiz oldugu ve butun ilgileri cismani
varhklarla smirh oldugu igin "gizleyici bir ortu" , cehaletten ve korlukten
olusan ortu gekeriz de okuyanm hakikatini goremezler, inanmazlar. Seni
gormezler, gunku seni su beseri suretten ibaret sanirlar. Kendileri
bedensel olduklan, heyuli denize daldiklan, tabiat ortuleriyle
perdelendikleri ve nefsani sifat giysileriyle haktan ve hakkm sifat ve
fiillerinden gizlendikleri igin. Qunku Hakki tanisalardi, bilselerdi seni
de
tanir, bilirlerdi. Hakkm sifatlanni bilselerdi, kelamim da tanirlardi. O
zaman kalplerinin uzerinde tabii ortulerden ve bedensel heyetlerden
olusan bir kapahhk olmazdi. "Onu anlamamalan igin..." Eger Hakkm
fiillerini bilselerdi, okumayi da bilirlerdi ve "kulaklarmda agirlik"
olmazdi.
Kulaklardaki agirlik ilgilerin, alakalann olusturdugu tortulann, kirlerin
iyice katmerlesmis olmasmdan ileri gelir. "Gerisin geri donup giderler..."
Qunku vehimleri darmadagimk, cismani ve sehevi putlara yonelik
ibadetlere iliskin ilgileri parampargadir. ig alemleri, kesrete ahsik
oldugu
ve kesretle perdelendigi igin vahdetin anlamina uyum gostermez. "Allah
sizi gagiracagi gun, kendisine hamd ederek gagrisina uyarsmiz."
iradesi, sizin diriltilmenize taalluk ettiginde, bir goz agip kapama
anmdan daha kisa bir surede dirilirsiniz, hayatimzla, ilminizle,
kudretinizle ve iradenizle ona hamd edersiniz, bu kemalati gostermek
suretiyle onu kemalle vasfedersiniz. "Ve gok az kaldigmizi sanirsmiz."

666. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

Kabirlerde, uzamverdiginiz yerlerde gok az kaldigmizi zannedersiniz.


Cunku arada gegen zamanm farkmda olmazsiniz. Ashab-i Kehf
kissasmda anlatildigi gibi ve ilk hayatta oldugu gibi. Cunku bunu ahiret
hayatma kiyasla azimsarsmiz. Dolayisiyla ayetin lafzi her ug kiyameti
de kapsar. Ancak onceki ayette kuguk kiyametin kastedilmis olmasi
daha agir basan bir ihtimaldir.

" ...§a§irt..." §eytanin kullan aldatip azdirma gucii ve imkani birkag


kisma aynhr. Cunku istidatlar farkhdir. Kimin istidadi zayif ise, seytan
onu sasirtir. Yani sesiyle onu kugumser. Boyle kimseye bir vesvese, bir
telkin yeter. Hatta bir kuruntu ya da bir dokunus dengesini alt ust eder.
Kimin istidadi guglu ise ve istidadi da nefsani sifatlann saibesinden
annmissa ya da yuce Allah onu baskahk saibelerinden kurtarmissa,
seytanm onu azdirmasmm yolu ve imkani yoktur. Nitekim yuce Allah
soyle buyurmustur: "§urasi muhakkak ki, benim kullarim uzerinde senin
higbir agirligm olmayacaktir." Ama istidadi maddi mesgalelere
dalmissa, kafasmda dunyevi isler cirit oynuyorsa, seytan boyle birinin
malma ve evladma ortak olur. Sevgide Allah'a ortak kosmaya onlan
tesvik eder. Yani onlan Allah'i sever gibi sevmesine on ayak olur.
Onlardan yararlanmayi ona suslu gosterir. Onlarm varhgiyla ovunmeyi,
goklugun gururuna kapilmayi normal bir davranis gibi gosterir. Onu
sahte, gergeklikle ilgisi bulunmayan yalanci kuruntularm girdabma atar.
Bos arzulan ona suslu, gekici gosterir. Bunlann igine dalmasa bile
arzulanyla yanip kavrulur. Eger bu guglu istidat sahibi seytanm bastan
gikanci hilelerini bilen, goren biri ise, seytan athlan ve piyadeleriyle
onun uzerine gullanir. Yani turlu hilelerle ona tuzak kurar. Envai gesit
fitnelerle onu komplolara dusurmeye gahsir. Dunyevi lezzet
kalintilarmdan ve zevklerinden yararlanma hususunda gerekgeler iiretir,
fetvalar hazirlar. Bunlann dunyevi geginme iliskin maslahatlarm birer
pargasi oldugunu telkin eder. ilimle aldatir. Kendini begenmeye sevk
eder. Daha bunun gibi turlu yollara bas vurur. Derken, bilgi sahibi
oldugu halde, yuce Allah'm saptirdigi kimselerden olur. Eger bu kimse
alim degil de kendini ibadete veren bir abid ise, seytan onu vaatlerle, igi
bos temennilerle, asilsiz beklentilerle aldatir, ibadet ve tezkiye ile
yoldan
gikanr. Boylesinin yoldan gikmasi ise gok daha kolay olur. "Koruyucu
olarak Rabbin yeter..." Yani benim halis kullarim butun islerini sadece

iSRA SURESi . 667

bir olan Allah'a havale ederler, yalnizca onu vekil edinirler, islerini
seytamn veya bir baskasimn vekaletine birakmazlar. Allah, islerini idare
etme hususunda onlara yeter. Allah'in fiillerini ve sifatlanni musahede
etmek suretiyle sadece Ona guvenip dayanirlar, yalnizca Ona tevekkul
ederler.

70- Yemin olsun ki biz, hakikaten ademogullarmi §an ve §eref sahibi


kildik. Onlan, (ge§itli nakil vasitalan He) karada ve denizde ta§idik;
kendilerine guzel guzel nziklar verdik; yine onlan, yarattiklanmizm
birgogundan cidden daha faziletli ve Ostein kildik.

71- Her insan toplulugunu onderleri He birlikte gagiracagimiz o


gunde kimlerin amel defteri sagmdan verilirse, onlar, en kuguk bir
haksizliga ugramamis olarak amel defterlerini okuyacaklar.

72- Bu dunyada kbr olan kimse ahirette de kordur; ustelik iyice


yolunu sasirmistir.

73- Mu§rikler, sana vahyettigimizden baska bir seyi yalan yere bize
isnat etmen igin seni, nerdeyse, sana vahyettigimizden saptiracaklar ve
ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.

74- Eger seni sebatkar kilmasaydik, gergekten, nerdeyse onlara


birazcik meyledecektin.

"Biz, hakikaten ademoglunu §an ve §eref sahibi kildik."


insanoglunu, konu§ma, iyi He kotuyii ayirt etme yetenegine, akil ve
marifet melekelerine sahip kilmakla onurlandirdik. "Onlan karada ve
denizde ta§idik." Dunya ve ahiret hayatinin sebeplerini onlar igin kolay
elde edilir kildik. Bu iki hayat igin sebepleri arama pe§inde gitmelerine
imkan verdik. "Kendilerine guzel guzel nziklar verdik." Kendilerine
binekler bah§ettik ki onlardan ba§ka higbir mahluka bu ayncahk
verilmemi§tir. "Yine onlan, yarattiklanmizm birgogundan cidden ustun
kildik." Onlan, mele-i a'la'da (yuceler aleminde) bulunan kutsal zatlann
di§mdaki turn varhklardan ustun kildik.

Nebiler gibi bazi insanlarm mukarreb meleklerden ustun kihnmis


olmalan ise onlarm ademoglu (insan) olmalan itibariyle bahsedilen bir
ustunluk degildir. Cunku onlar insan olmalan itibariyle akil makammi
asmazlar. Bilakis bu ustunluk onlarm igine yerlestirilen bir sir agismdan
soz konusudur ve buna da "ben sizin bilmediklerinizi biliyorum"
668. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

(Bakara, 30) ayetiyle isaret edilmistir. Bu sir, soz konusu bazi insanlar
igin iginde bulunduklan cem hali, yani tevhid makami aracihgiyla
hazirlanmis eksiksiz ilahi marifettir. Bu makamda soz konusu insan bu
itibarla artik ademoglu degildir. §airin dedigi gibi;

Ben, yelken Ademoglu isem de

Benim igin bu surette babaligima §ahitlik eden bir anlam vardir.


Bilakis o, kerem sahibi ve bilinendir.
Nitekim soyle denmistir:
Rabbimi rabbimin gbzuyie gordum
Bana, kimsin? dedi, sensin, dedim.

Ademoglu bu makamda fena bulur ve artik ondan bir sey kalmaz


geride. Yoksa toprak ile sahiblerin sahibi Allah arasinda ne munasebet
olabilir? Ya da soyle bir anlam kastedilmistir: "Biz hakikaten insanoglunu
§an ve §eref sahibi kildik." Kendimize yakm kilmakla, tevhidi bilmesini
saglamakla onurlandirdik. Onlan bedenler alemi karasmda ve ruhlar
alemi denizinde tasidik, bu iki alemin terkibinden mutesekkil ve kemali
igin bu iki alemden yukselmesi hasebiyle bu iki alemi onun igin
kolaylastirdik. Onlan guzel ilim ve irfanla nziklandirdik. Onlan
"yarattiklanmizin" birgoklanndan "ustun kildik..." Yani butun
mahlukattan ustun kildik. Kuskusuz bu anlami elde etmek igin "men"
edatmm beyan ve tazimde mubalaga anlammi kazandirmaya yonelik
olarak kabul edilmesi gerekir. Bu tazim de ustun olunanlarm goklukla
vasfedilmek suretiyle dile getiriliyor ki, bu gokluktan maksat butun
mahlukattir. Cunku genellige delalet etmektedir. "cidden" tarn ve agik
olarak ustun kildik.

" ...gagiracagimiz o gunde..." butun ummetlerden her taifeyi,


kendilerini huzura getiren, kendilerinin de kemal bakimindan yoneldikleri
ve tanidiklan sahidleriyle birlikte huzura gaginnz. Bu sahid ister "Her
ummetten bir §ahid getirdigimiz . . .zaman . . .nice olacak?" (Nisa, 41)
ayetinin tefsirinde zikredildigi gibi iman ettikleri NebT olsun, ister
ornek
aldiklan imam veya din yahut kitap ya da baska bir sey olsun. Bu
anlamin elde edilmesi igin de ayetin orijinalinde gegen "ba" harfi
cerr'inin
"beraberlik" anlamim kazandirmaya yonelik olarak kabul edilmesi
gerekir. Yahut soyle bir anlam kastedilmistir: Biz onlan imamlarina
nispet ederiz ve o imamm ismiyle gaginnz. Cunku onlara ve onlann
islerine o galiptir ve onlann da ona yonelik sevgileri baska seylere
yonelik sevgilerinden daha fazladir.

iSRA SURESi . 669

"O gunde kimlerin amel defteri sagmdan verilirse..." en guglu tarafi


olan akil tarafmdan verilir de mutlular suretinde diriltilirse "onlar...
amel
defterlerini okurlar." baskalan okumazlar. Cunku okuyup anlama
istidadma sahiptirler. Cunku amel defteri sol tarafmdan, yani nefis
cihetinden verilen kimse, defterini en zayif cihetinden almis olur.
Dolayisiyla okunur halde olmasma ragmen amel defterini okuyamaz.
Akh basmdan gittigi ve hayretten dona kaldigi igin. "Haksizliga
ugramazlar..." amellerin suretinde, kemallerinde ve ahlaklannda "en
kuguk" bir eksilmeye gidilmez.

"Bu dunyada kor olan kimse..." hakki bulamayacak sekilde kor olan
kimse "ahirette de..." boyledir "ustelik iyice yolunu sasirmistir." Bu
dunyadakinden daha sapiktir, daha koyu bir saskmhk igindedir. Cunku
dunya hayatmda, yolunu gormesini mumkun kilacak arag, gereg ve
sebepleri vardir. Eger kalmissa, istidadmm geri kalaniyla da makam
kazanma imkamna sahiptir. Ama orada bu saydiklanmizdan higbir sey
kalmaz.

"Seni neredeyse...saptiracaklardi..." burada kalp makamma sahip


kimselerin, nefsin zuhuru sebebiyle, musahede ve fena ehlinin de kalbin
varhgi sebebiyle yasadigi telvinata isaret edilmektedir. Qunku Hz. Resul
(s.a.v) kalbin varhgi nedeniyle onlann iman etmeleriyle o kadar ilgili, o
kadar hirsla inanmalarim istiyordu ki, az kalsm bazi onerileri hususunda
onlara meyledecek, seriata aykin bazi seylere razi olacak, Allah'tan
olmayan kimi seyleri ona izafe edecekti. Bu sayede kendisiyle onlar
arasmda bekledigi munasebetin gergeklesmesini istiyordu. Nitekim yiice
Allah soyle buyuruyor: "ve ancak o takdirde seni candan dost
edeceklerdi." Belki sozunii kabul eder ve onunla hidayete ererler diye.
Onlann kalplerini hos tutmaya yonelik bir esneklikle onlann
yumusamalanni, inkarlannin siddetinden odun vermelerini, dolayisiyla
perdelerinin incelmesini, kalplerinin nurlanmasmi umuyordu. Ama Allah
katmdan saglam tutuldu ve durusu muhkemlestirildi. Bu yuzden Hz.
Aise (r.a) Resulullah'i (s.a.v) kastederek "Onun ahlaki Kur'an'di."
demistir. Nitekim nefsi ne zaman zuhur etse, ne zaman fazilet olmayan
bir seye ilgi duysa derhal Allah katmdan uyan almistir. Bir ayet
indirilerek yerinde sebat etmesi saglanmis, ruhu pekistirilmis, istikamete
dondurulmustur, ta ki temkin makamma ulasmcaya kadar.

670. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

Bu ayet ve "Higbir Nebfye esirleri bulunmasi yarasmaz." (Enfal, 67)


"Allah beni affetti . . .onlara nigin izin verdin?" (Tevbe, 43)
"Insanlardan
gekiniyordun . . .Oysa asil korkmana layik olan Allah'tir." (Ahzab, 37)
"Yuzunu ek§itti ve geri dondu..." (Abese, 1) ayetleri gosteriyor ki,
Resulullah'in Allah'ta siiluk surecinin buyuk kismi nubuvvet ve vahiy
zamanmda gergeklesen vuslattan sonra gergeklesmistir.

75- O zaman, hig §uphesiz sana hayatin ve olumun sikmtilanni kat


kat tattinrdik; sonra bize kar§i kendin igin biryardimci da bulamazdm.

76- Vine onlar, seni yurdundan gikarmak igin nerdeyse dunyayi


ba§ina dar getirecekler. O takdirde, senin ardindan kendileri de fazla
kalamazlar.

77- Sunnetim budur. Senden once gonderdigimiz Resuller


hakkindaki sunnetim de (kanun da) budur. Sunnetlerimizde higbir
degi§iklik bulamazsm.

78- Gunduzun gunes donunceye gece karanliga kadar olan zaman


iginde salati ikame et... Kur'ane'l fecr'i de (sabah namazi). Qunku
Kur'ane'l fecr (sabah namazi) §ahitlidir."

"O zaman .. .sana .. .tattinrdik." Eger onlann fitnelerine yakla§saydm,


onlara uyum gosterme egilimine girseydin sana, hayatta kat kat azap
tattinr, olumde de kat kat azap gektirirdik. Qunku azabm siddeti,
mertebenin yuksekligine ve istidadm gucune gore artar. Dolayisiyla
azabi gerektiren noksanhk, lezzeti gerektiren kemalin mukabilidir. Bu
yuzden istidat tarn, idrak guglu oldukga kemal ve mutluluk mertebesi ile
lezzet de o oranda guglu olur. Noksanhk ve bedbahthk da ayni oranda
daha koyu ve daha asagi, aci da daha siddetli olur.

"Gunduzun gunes donunceye .. .kadar.. salati ikame et." Bil ki, salat
(namaz) bes kisma aynhr: Biri hafa (gizlilik) makammdaki kavusma ve
yakinlasma salati(namazi)dir. ikincisi, ruh makammdaki musahede
salati (namazi)dir. Oguncusu, sir makammdaki munacat
salati(namazi)dir. Dorduncusu, kalp makammdaki huzur
salati(namazi)dir. Besincisi, nefis makammdaki itaat ve boyun egme
salati(namazi)dir.

iSRA SURESi . 671

Gunesin donmesinden maksat, vahdet gunesinin istivadan (esitlik)


salt fena ile kulun varhgma dogru zeval bulmasidir. Cunku istiva halinde
salat (namaz) olmaz. Salat, varhgi gerektiren bir ameldir. Bu halde ise
kulun varhgi olmaz ki namaz kilsm. Nitekim "Ve sana yakin gelinceye
kadar Rabbine ibadet et." (Hicr, 99) ayetinin tevilinde buna isaret
edilmistir. Sari'nin -seriat koyucu- (s.a.v) gunesin istiva halinde (gogun
tarn ortasmda, gunes tarn tepedeyken) oldugu zamanda salat (namaz)
kilinmasmi yasakladigmi gormuyor musunuz? Ancak zeval vaktinde
kulun varligmin golgesi, ister cem oncesi fark halinde halk ile
perdelenmesi anmda, ister cem sonrasi beka halinde, meydana geldigi
zaman salat (namaz) vacip olur. "Gecenin karanligi..." nefis gecesinin
karanhgi "bastirmcaya kadar." Kalp fecri "namazi (Kur'an)"r\\ kil.

O halde en basta gelen ve en latif olan salat (namaz) kavusma ve


yakinlasma namazidir (hafa gizlilik namazi). En faziletlisi ve en sereflisi
ruhun gergeklestirdigi musahede namazidir. Buna ikindi (asr) namazi
olarak isaret edilmistir. Nitekim bu namaz, "salat(namaz)lara devam
edin." (Bakara, 238) ayetinde vusta (orta) namaz olarak da
agiklanmistir. Yani en faziletli namaz. Namazlann en ilhamhsi, en gizlisi
ise munacatla kilman sir namazidir. Bu da kalbin zuhuruyla birlikte
gergeklesen perdelenme vaktinin hemen basmda kilmir. Qunku vakti
gok gabuk geger. Bu yuzden aksam namazmda kiraat ve diger rukunleri
hafif yapmak gereklidir. Aksam namazi sir namazimn alametidir. Aynca
seytani en fazla rahatsiz eden namaz da budur. insanm ig aleminin
aydmligmi en fazla genisleten ise kalbin huzur namazidir. Buna da
"Kur'ane'l fecr" (sabah namazi) ifadesiyle isaret edilmistir. Qunku bu
namaz, sifat nurlannin tecelli ettikleri ve kesiflerin inzal oldugu vakitte
kilmir. Bu yuzden sabah namazmda kiraati uzun tutmak, diger erkani
agir agir yerine getirmek mustahaptir. Ozellikle cemaatle kilinmasimn
ve kiraatin uzun tutulmasmin sikhkla vurgulanmasmin nedeni de budur.

Yiice Allah soyle buyuruyor: "Cunku Kur'ane'l fecr (sabah namazi)


§ahitlidir." gece ve gunduz meleklerinin huzurunda gergeklesir. Bununla
kalbin sifatlannin inisine, nefsin sifatlannin gidip zeval bulusuna isaret
edilmistir. Nefsi en fazla sabitlestiren, en gok boyun egmesini saglayan,
nefis namazidir. Onu mutmain ve sabit kilan odur. Nitekim, nefis
namazimn alameti olan yatsi namazmdan sonra uyuyana kadar hig
672. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

konusmamak, sadece Allah'i zikretmek bu yuzden sunnet kilmmistir.


Seytamn vesvese vermesine imkan oldugu igin nefis (yatsi), kalp
(sabah) ve sir (aksam) namazlannda seytani rahatsiz etmek amaciyla
sesli okumak da bu yuzden mustahap kilmmistir. Ruh ve hafa
makammda seytamn girebilecegi bir delik bulunmadigi igin kiraatin
sessiz gergeklestirilmesi emredilmistir.

79- Gecenin bir kisminda uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak
uzere teheccud kil. (Boylece) Rabbin in, seni, ovguye deger bir makama
"Makam-i Mahmud'a " gonderecegini umabilirsin.

80- Ve soyle niyaz et: Rabbi! Edhilnf mudhale sidkfyn ve ehricnf


muhrece sidkfyn vecal If min ledunke sultanen nesfren. / Rabbim!
Girecegim yere durustlukle girmemi sagla; gikacagim yerden de
durustlukle gikmami sagla. Bana tarafmdan, hakkiyla yardim edici bir
sultan kuvvet ver.

81- Vine de ki: Hakk geldi; batil yikilip gitti. Muhakkak batil
yikilmaya, silinmeye mahkumdur.

"Gecenin bir vaktinde uyanarak... teheccud kil." Yani, gecenin bir


vaktini teheccud namazma tahsis et. "Sana mahsus bir nafile olmak
uzere..." farz kilman namaza ek olarak sana ozgu bir nafiledir bu.
Qunku gece, nefis makammm alametidir. Bu yuzden bu vaktin daha
fazla ibadete tahsis edilmesi gerekir. Qunku sair makamlardan gok daha
fazla bu makamm namaza ihtiyaci vardir. Boylece senin ummetinden
salikler de nefislerini boyun egdirmede sana uyarlar. Senin istikamet
makammdaki temkinin de pekisir. Nitekim Resulullah (s.a.v) soyle
buyurmustur: "Sukreden bir kul olmayayim mi?"

"Rabbinin, seni, ovguye deger bir makama gonderecegini


umabilirsin." Herkesin ovmekle yukumlu oldugu bir makama yani. Bu da
Mehdi'nin (a.s) zuhuruyla gergeklesen "hatmu'l velayet" makamidir.
Qunku Hatemu'n Nubuvveti bir agidan ovguye deger makamdadir
(Makam-i Mahmud). Bu da Hatemu'n Nubuvvet olmasi cihetidir. Bir
diger agidan ise ovguye deger degildir. O da Hatmu'l Velayet cihetidir.
O bu cihetten Hamdiyet makamindadir. Velayetin hatmi gergeklesince,
butun cihetlerden Makam-i Mahmud'da olur.

iSRA SURESi . 673

"Ve §dyle niyaz et: Rabbim!...girmemi sagla." Ve aynmda vahdet


huzuruna girmemi sagla, "durustlukle (sidk ile) girmemi." guzel ve
hosnut olunan bir girisle girmemi sagla. Gozun baskasma kaymasi,
benligin zuhuru seklindeki azgmhk ve ikilik saibesi olmaksizin siddTyk
halde sidk ile... yine "gikmami da sagla..." Hakkani / bahsedilmis
varhkla tafsile donus sirasmda kesrete gikmami "durustlukle..." guzel
ve hosnut olunmus bir sekilde olarak sidk ile gikmami sagla. Nefse ve
sifatlanna meyletmek seklinde telvin afeti ve istikamet yolundan
aynlmak suretiyle hidayetten sonra sapma, davudiye fitnesi gibi adalet
yasalanndan zorbahga kayma soz konusu olmaksizin siddTyk olarak
gikmami sagla.

"Bana tarafindan, hakkiyla yardim edici bir sultan kuvvet gonder."


Tespit ve temkinle yardim edici bir kuvvet gonder ki, fena sonrasi beka
halinde seninle esya arasmda olayim, nefsimle degil. Nitekim,
Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Beni bir goz agip kapama am
kadar bile nefsime birakma." Ya da kastedilen anlam sudur: Bana izzet
ve seninle kahretme kuvveti ver ki, bununla senin dinini guglendireyim
ve diger turn dinlerden ustiin kilayim.

"De ki: Hakk geldi..." degismez, donusmez Hakkani zorunlu varhk


geldi; "batil yikilip gitti..." yok olmaya, degismeye, zeval bulmaya
elverisli mumkun beseri varhk yok oldu. "Zaten batil..." mumkiin varhk
ashnda fanidir; fena musibetine maruz kahp fena bulan sabit bir sey
degildir. Bilakis, fani olan ezelden fanidir; baki olan da hep bakidir.
Ancak, biz batil fasit bir vehimle perdelenmistik; simdi ortaya giktik.

82- Biz, Kur'an'dan oyle bir §ey indiriyoruz ki o, muminler igin si fa ve


rahmettir; zalimlerin ise yalnizca ziyanmi artirir.

83- Insana nimet verdigimiz zaman (bizden) yuz gevirip yan gizer;
ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarliga du§er.

84- De ki: Herkes, kendi mizag ve me§rebine gore i§ yapar. Bu


durumda kimin dogru biryol tuttugunu Rabbiniz en iyi bilendir.

" ...indiriyoruz..." Ku§atici genel" Kur'ani akildan, furkani akhn


tafsilatmi tedrici olarak bolumler halinde, sifatlarm zuhuru oranmda
Hakkani varhgm uzerine indiriyoruz. Yani senin zatmda mucmel ve gizli
olan seyleri tafsilath ve agik olarak uzerine indiriyoruz ki, ummetinde

674. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

gaibe iman eden istidat sahiplerinin cehalet, suphe, nifak kalp korlugu,
kin, garaz ve kiskanghk gibi kalp hastahklanna sifa olsun. Biz onlan
boylece armdirmis oluyoruz. Bir rahmet olarak indiriyoruz ki, onlara
kemalat ve fazilet olarak yansir. Hikmet ve irfanla onlan susler.
"Zalimlerinse...arttinr..." rezilliklerle, zulmani perdelerle istidatlanni
eksiltenlerin, bedensel heyetlerle ve nefsani sifatlarla kemalattan
kendilerine dusen paylardan kisanlann ise "yalnizca ziyanmi arttirir."
Kendilerinde bulunan suphe, cehalet, korluk ve gaflet gibi ozelliklerin
yanmda nefislerinin inkar, inat, buyuklenme, dik bashhk, riya ve nifak
gibi sifatlar zuhur etmesi suretiyle husranlanm arttirir.

"Insana nimet verdigimiz zaman..." zahiri bir nimeti bahsettigimiz


zaman "yuz gevirir..." nefis ve bedenle beraber oldugu igin. Qunku
smirh bedensel kuvvetler nimet sebebiyle vuku bulan mumkun ama
smirsiz seyleri dusunemez, nimetin olmamasi durumunda onunla
irtibath seylerin de geri gevrilecegini tasavvur edemez. Aynca sadece
gegici dunyevi seyleri gorebilir. Nefsi kalbe baskm geldigi ve benligiyle
zuhur ettigi igin de buyuklenir, firavunlasarak yan gizer. Yani nefsi
tarafmda durup Hak'tan uzaklasir, yuz gevirerek bir yana sivisir.
Kendisine bir kotuluk isabet ettiginde ser canibinde yer ahr. Butun
bunlann nedeni; kudret sahibinden ve kudretinden perdelenmis
olmasidir. Eger basiret gozuyle baksaydi, her iki halde de Allah'm
kudretini musahede ederdi ve ilk durumda sukriin nimeti
kahcilastirdigma, ikinci halde de sabnn belalan defettigine kesin kanaat
getirir, sukrederdi, sabir gosterirdi. Nimet verenin kudret sahibi
oldugunu bilirdi. Dolayisiyla nimete kavustugu zaman simararak,
azgmlasarak yuz gevirmez, nimetin zail olmasmdan korkarak nimeti
verenden gafil olmazdi. Bir musibete ugradigi zaman da telasa
kapilarak, feryat figan ederek umitsizlige dusmezdi; belayi vereni
gozeterek bu belanm uzerinden kalkmasmi umardi.

"De ki: Herkes, kendi mizag ve me§rebine gore i§ yapar."


yaratihsma ve iginde bulundugu makamda kendisine galip olan
melekesine gore amel eder. Kimin makami nefis ise, mizaci ve karakteri
makamm tabiatma gore belirginlesir, yukanda sozunu ettigimiz yuz
gevirme ve umitsizlige diisme seklinde belirginlesen amelleri isler. Kimin
makami kalp ise, mizaci da fazilet seciyesi olur. Dolayisiyla, bu seciye

iSRA SURESi . 675

uyannca sukur ve sabir seklinde belirginlesen amelleri isler. "Kimin


dogru bir yol tuttugunu Rabbiniz en iyi bilendir." bu amel edenlerden,
yani kalp seciyesi uyannca hayir isleyenlerle, nefis tabiati uyannca
kotuluk isleyenlerden kimin dogru yolda oldugunu en iyi o bilir ve
amellerine gore karsiliklarim verir.

85- Sana ruh hakkinda soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin


emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmi§tir.

86- Hakikaten, biz dilersek sana vahyettigimizi ortadan kaldinriz;


sonra bu durumda sen de bize kar§i higbir koruyucu bulamazsin.

87- Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an baki kalmi§tir).


Qunku O'nun sana lutufkarligi gok buyuktur.

"Sana ruh hakkinda soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin


emrindendir." Ruh, halk (yaratihs) aleminden degildir. Bu yuzden onu,
idrakleri histen ve maddi seylerden oteye gegmeyen zahir ve bedenli
varliklara, algiladiklan kimi tavsiflere benzeterek tarif etmenin imkam
yoktur. Bilakis ruh emir, yani ibda' alemindendir. Burasi ise heyuliden
mucerret zatlarm, §ekilden, renkten, cihetten ve mekandan beri
cevherlerin alemidir.

Ey varlikla, kevnle perdelenmi§ler! Sizin onu idrak etmenize imkan


yoktur. Qunku idrakiniz ve ilminiz onu algilama, kavrama hususunda
yetersizdir. "Size ancak az bir bilgi verilmi§tir." O da maddiyata ili§kin
bilgidir, ki basit, degersiz bir kirmti hukmundedir, Allah'm ve ilimde
derinle§enlerin ilmi kar§ismda.

"Hakikaten, biz dilersek sana vahyettigimizi ortadan kaldinriz..."


fena mahallinde tamamen silmek suretiyle veya telvin nedeniyle ke§if
sonrasi perdelenme nedeniyle gideririz; "sonra bu durumda sen de bize
karsi higbir koruyucu bulamazsin." Sana vahyi geri getirmek uzere
bizim aleyhimize sana vekil olacak kimseyi bulamazsin. "Ancak..." sana
yonelik ileri duzeydeki inayetimizden kaynaklanan ve sana ozgii
kildigimiz buyuk rahmet harig. Bu, Allah katmda garanti edilen rahmetin
en buyuk mertebesidir ki bu sayede ona eksiksiz kemal bahsedilir. Yani,
biz, zatimizla tecelli etseydik, vahiy de sen de var olamazdimz. Ama biz
Rahmet sifatimizla ve Rahim ismimizle tecelli ettigimiz igin sen de var
oldun, vahiy de. Ayni sekilde, eger biz celal sifatiyla tecelli etseydik,
sen

676. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"


vahiyden de irfandan da perdelenirdin. "Qunku O'nun lutufkarligi..."
Hakkani varhk bah§ettikten sonra vahyetmesi ve rabbani egitimle seni
terbiye etmesi §eklinde belirginle§en sana yonelik lutfu "gok buyuktur..."
ezelden beri boyledir.

88- De ki: And olsun, bu Kur'an'm bir benzerini ortaya koymak uzere
ins u cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun
benzerini
ortaya getiremezler.

89- Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her turlu misali ge§itli


§ekillerde anlattik. Vine de insanlarm gogu inkarciliktan ba§kasini
kabullenmediler.

90- Onlar: «Sen, dediler, bizim igin yerden bir kaynak fi§kirtmadikga
sana asla inanmayacagiz.»

91- «Veya senin bir hurma bahgen ve uzum bag in olmali; oyle ki,
iglerinden gurul gurul irmaklar akitmalism.»

92- «Yahut, iddia ettigin gibi, uzerimize gokten (semadan) pargalar


yagdirmalism veya Allah' i ve melekleri gozumuzun onune getirmelisin.»

93- «Yahut altmdan bir evin olmali, ya da goge gikmalism. Bize,


okuyacagimiz bir kitap indirmedigin surece (goge) giktigma da asla
inanmayiz.» De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece be§er bir
resulum.

94- Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiginde, insanlarm (buna)


inanmalarmi sirf, «Allah, resul olarak bir beseri mi gonderdi?» demeleri
engellemi§tir.

95- De ki: Eger yeryuzunde itminan (yerlesmis), adimlarla gezip


dolasan melekler olsaydi, elbette onlara semadan, Resul olarak bir
melek gonderirdik.

96- De ki: Benimle sizin aranizda gergek §ahid olarak Allah kafidir.
Zira O, kullarmi hakikaten bilip gormektedir.

97- Allah kime hidayet verirse, i§te dogru yolu bulan odur; kimi de
hidayetten uzak tutarsa, artik onlara, Allah'tan ba§ka dostlar
bulamazsin. Kiyamet gununde onlan kor, dilsiz ve sagir bir halde
yuzukoyun ha§rederiz. Onlarm varacagi ve kalacagi yer cehennemdir
ki, atesi yavasladikga onun alevini artinnz.

iSRA SURESi . 677

98- Cezalan i§te budur! Qunku onlar, ayetlerimizi inkar etmi§ler ve:
«Sahi bizler, bir kemik yigini ve koku§mu§ toprak olduktan sonra yen!
biryaratilisla diriltilmi§ mi olacagiz?» demi§lerdir.

99- Dusunmediler mi ki, gokleri (semavati) ve yeri (arzi) yaratmis


olan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da kadirdir! Allah, onlar igin
bir ecel (vade) takdir etti. Bunda §uphe yoktur. Ama zalimler,
inkarciliktan ba§kasmi kabullenmediler.

"De ki: And olsun, bu Kur'an'm bir benzerini ortaya koymak uzere
ins 0 cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun
benzerini
ortaya getiremezler." Qunku Kur'an'i tasiyan kamil istidat sirf sana
ozgudur. Sen alemin kutbusun. Senden tasan seyler onlara taraf sizar.
Onun gibisini getirmelerine imkan olmadigi gibi, onu tasimaya da gug
yetiremezler. Bu yuzden onlann gogu "inkarciliktan ba§kasim
kabullenmediler." Yerden pmarlar fiskirtmak, hurma ve Cizum baglan
olusturmak, gogu parga parga dusurmek, goge yukselmek, melekleri
getirmek gibi hayali olduklan kadar imkansiz da olan istidatlanna ve
idraklerine uyan cismani mucizeler gosterilmesini istediler. Onlara su
sekilde cevap veriliyor: "Eger yeryuzunde (arzda) itminan (yerle§mi§)
adimlarla gezip dola§an melekler olsaydi..." yani, kendileri meleklik
heyetinden mucerret nefisler olarak yeryuzunde bulunduklan surece
meleklerin inmesine imkan yoktur. Aksine, eger inecek olsalar, ancak
bedene burunmus olarak inebilirler. Nitekim yuce Allah soyle
buyurmustur: "Eger Resulu bir melek kilsaydik muhakkak ki onu insan
suretine sokar onlan yine dusmekte olduklan ku§kuya dusururduk."
(Enam, 9) aksi takdirde onlan algilamamz, idrak etmeniz mumkun
olmaz ve inkanniz uzere devam ederdiniz. Bedene burundukleri igin de
onlann melekler olduklanni tasdik etmezdiniz. Dolayisiyla her iki halde
de tavnniz inkardan baska bir sey olmayacakti. Daha dogrusu siz her
durumda inkar edecektiniz. Tipki yarasanm gunesin isigmi inkar etmesi
gibi. Allah, kimi ezeli inayeti uyannca ve ilk fitrat gergevesinde nuruyla
dogru yola iletirse "i§te dogru yolu bulan odur." Sadece odur, baskasi
degil. "Kimi de hidayetten uzak tutarsa." bu nuru ondan ahkoyarsa "artik
onlara... dostlar bulamazsm." onlan dogru yola iletecek yardimcilar
bulamazsin. "Allah'tan ba§ka" ...Onlan Allah'm kahnndan koruyacak
kimseyi bulamazsin.

678. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

"Kiyamet gununde onlari . . .yuzukoyun ha§rederiz." Baslan onde


hasrederiz. Qunku sufli cihetin gekimine kapilmislardir. Ya da dunyada
iken uzerinde bulunduklan varhklan ve zatlan uzerinde hasrederiz.
Nitekim Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Nasil yasarsamz oyle
olursunuz; nasil olurseniz oyle dirilirsiniz." §u halde ayette gegen
"vech" ten maksat, butun araz ve gerekleriyle mevcut olan zatlandir.
Yani bir fazlahk ve eksiklik olmaksizm ilk halleri uzere hasredilirler.
"kor..." olarak. ilk hallerinde olduklan gibi hidayete karsi kor olurlar.
"sagir... " olarak . Hak soze karsi sagir olurlar. Qunku soylenen sozle
neyin kastedildigini idrak edemezler. Yani anlamalanni, kavramalanni
saglayacak bir kalpleri yoktur. Anlamadiklan §eyi nasil ifade edebilirler?
Yine anlamadiklan igin de anlasilan makul bir sozu duyamazlar da. Bu
yuzden ne ilham yoluyla Allah'tan gelen bir seyi anlamak ne de
insanlann sozlerini duymak ve ne de gorerek ibret olmak seklinde
hidayete erdirici bir etkiye maruz kalabilirler.

"Ate§i yava§ladikga onun alevini arttinnz." Bu ifade su ayete


benziyor: 'Qnlarm derileri pi§ip aci duymaz hale geldikge, derilerini
ba§ka derilerle degi§tiririz." (Nisa, 56) Hatta uzerinde durdugumuz
ayet, bu anlami vermek bakimindan Nisa suresinin ilgili ayetinden daha
etkili bir ifadeye sahiptir. Bunun sebebi, onlann bizim sifatlanmizdan,
ozellikle dirilise gug yetirmemizden perdelenmis olmalan ve olumden
sonra yeniden dirilisi inkar etmeleridir. Goklerin (semavatm) ve yerin
(arzm) yaratilismin delalet ettigi kudreti inkar ettiler.

100- De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eger siz sahip olsaydmiz,


yoksulluk korkusuyla infak etmez kistikga kisardmiz. Insanm eli pek
sikidir!
101- And olsun biz, Musa'ya agik agik dokuz ayet verdik. Haydi
israilogullarma sor. Musa onlara geldiginde Firavun ona, «Ey Musa!
dedi, senin buyulenmi§ oldugunu saniyorum!»

102- (Musa Firavun'a:) «Pek ala biliyorsun ki, dedi, bunlan, hirer
ibret olmak uzere, ancak, goklerin (semavatm) ve yerin (arzm) Rabbi
indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvoldugunu saniyorum!»

103- Derken, Firavun onlari ulkeden gikarmak istedi. Bu yuzden, biz


onu ve maiyetindekilerin hepsini (denizde) bogduk.

iSRA SURESi . 679

104- Arkasmdan da Israilogullarina: «0 topraklarda oturun! Ahiret


vaadi tahakkuk edince, hepinizi toplayip bir araya getirecegiz» dedik.

105- Biz Kur'an'i Hakk olarak indirdik; o da Hakki getirdi. Seni de


ancak mujdeleyici ve uyarici olarak gonderdik.

106- Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasin diye (ayet
ayet, sure sure) ayirdik ve onu peyderpey indirdik.

"De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eger siz sahip olsaydiniz...


kistikga kisardmiz." Nefislerinizin sifatlarimn yanmda durdugunuz,
otesine gegmediginiz igin. Nefsin sifatlarimn bir ozelligi de ozunden,
yaratihsindan kaynaklanan cimriliktir. Cunku, nefsin idraki, dar kapsamli
maddi seyler gibi duyularla algilanan olgularla smirlidir. Aynca, oteki
smirsiz bereketlerden, genis rahmetten perdelenmistir smirli olan. Bu
smirsiz bereket ve genis rahmet ancak basiretin hidayet nuruyla
surmelenmesiyle idrak edilir. Boyle olmayanlar sahip olduklan seylerin
tiikenmesinden, kesilmesinden endise ederler.

"Agik dokuz ayet..." Hicrsuresi kapsammda bu ayeti elealdik.

"Biz Kur'an'i Hakk olarak indirdik." Biz Kur'an'i, ancak Nebiynin


(s.a.v) beseriyetini fena makammda butunuyle yok ettikten, kadimin
karsisinda hadisi nefyettikten, vacip ve baki zatm panldayislan
karsisinda imkan karanligimn buzulup kaybolmasindan sonra ikinci bir
fark haliyle indirdik ki, Nebiy Kur'an igin varhk mahalli olsun.
Dolayisiyla
Kur'an'm indirilisi tafsilat hukumlerinin cem aymndan tafsili mazhann
uzerine zuhur etmesinden ibarettir. Kur'an'm indirilisi Hak'tan Hakk'a
Hakk ile olmustur. Bu tevili esas aldigimizda Kur'an'm Hakk olarak
indirilisi, bir yere yerlesmek anlaminda "falan yere indi" ifadesindeki
gibi
bir anlama gelmektedir. Ama bu anlami elde etmek igin ikinci "ba" harfi
cerr'inin zarfiyet anlamim kazandirmaya yonelik olarak kabul edilmesi
gerekir. Tipki "Bagdat'a indim" demek gibi. Birinci "ba" harfi cerr'i ise
hal
ifade eder. Yani, her iki anlamda da Hak igerikli, Hak ile indirdik. Ya da
batilm ziddi olan hakk olarak indirdik. Yani hakikat ve hikmetle indirdik.
Fakat, "Allah" anlaminda Hak ile indirilmesine gelince, bu durumda
kastedilen anlam su olur: Onu sifati uzerine, yani Hakk'a indirdi. "Biz
onu, Kur'an olarak... ayirdik..." hallere, maslahatlara ve sifatlara gore
onu kabul etmenin mazhan ve muktezasi olmaya yatkm istidatlann
zuhuru oranmda indirdik. Nitekim "Eger seni sebatkar kilmasaydik..."
ayetinde bu anlama isaret etmistik.

680. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

107- De ki: Siz ona ister inanm, ister inanmayin; §u bir gergek ki,
bundan once kendilerine Him verilen kimselere o (Kur'an) okununca,
derhal yuz ustu secdeye kapanirlar.

108- Ve derlerdi ki: Rabbi mizi tesbih ederiz. Rabbimizin vaadi


mutlaka yerine getirilir.

109- Aglayarak yuz ustu yere kapanirlar. (Kur'an okumak) onlarm


saygisini artirir.

110- De ki: «ister Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini


deseniz olur. Qunku en guzel isimler O'na hastir.» Namazmda yuksek
sesle okuma; onda sesini fazla da kisma; ikisinin arasi bir yol tut.

"De ki: Siz Ona ister inanm, ister inanmayin..." Sizin varhginiz
bizim katimizda yokluk gibidir. Ondan maksat, sizin dogru yola
iletilmeniz degildir. Qunku sizin kalplerinizin uzeri muhurlenmistir, Allah
katmda ve varhkta sizin bir yeriniz yoktur. Siz, imkan bolgesinde yirtik
bir gul konumundasmiz. Bu baglamda sadece alimlere itibar edilir.
Onlar, beka aleminde Allah katmda varhk sahibidirler. Verilen
haberlerde onlar dikkate almir. Bak; Kur'an onlara okunurken ve
Kur'an'i dinlerlerken nasil "yuz ustu secdeye kapaniyorlar..." onu
benimsiyorlar, kabul ediyorlar, hakikatini taniyorlar. Qunku onu
biliyorlar.
Onu tammalan istidadm nuraniliginden, onunla uyumlu olmasmdan ve
kemallerinin nurundan kaynaklanmaktadir. Onlar armmislardir. Onun
Allah katmdan indirilen bir kitap oldugunu, O'nun tarafmdan vaat
edildigini, sadece O'na ait oldugunu biliyorlar. Qunku yakini olarak
inandiklanyla uyumlu oldugunun farkmdadirlar. Qunku hakk inang
(iman) higbir zaman degismez, aynidir. "Onlarm saygisini arttirir."
Ondan etkilendikleri ve onu kabul etme hususunda guzel bir tutum
takmdiklan igin yumusak ve boyun egen bir edayla hikmetini
benimserler.

"De ki: ister Allah deyin..." ister butun sifatlan kapsayan zat iginde
fena bulmak suretiyle Allah deyin, "ister Rahman deyin..." ister
sifatlann anasi olan sifatta fena bulmak suretiyle rahman deyin.
"Hangisini..." bu iki makamdan hangisini talep edersen, orada yoksun.
Senden geride bir sey kalmaz, ismin, aynm ve eserin olmaz. Qunku
rahman bu zattan baskasma isim olmaz ve bu sifatm, rahmani rahmetin

iSRA SURESi . 681

baskasi igin sabit olmasi da mumkun degildir. Dolayisiyla varhk


kalintisimn bulunmasmi gerektirmez. Ama sair isim ve sifatlar igin farkli
bir durum soz konusudur. "En guzel isimler ona hastir." butiin guzel
isimler bu makamda ona ozgudur, sana degil.

"Yuksek sesle okuma..." suhud namazmda, namaz sifatmi


nefsinden izhar etmek suretiyle yuksek sesle okuma. Aksi takdirde
azgmliga ve benligin zuhuruna isaret etmis olursun. "Sesini kisma..."
sesini gok da kisma. Bu da, beka makamma donmeden fena mahallinde
yok edilmeyi gosterir. Ki o zaman hig kimsenin sana tabi olmasi
mumkun olmaz. "ikisinin arasi bir yol tut." istikamete delalet eden,
kesret aleminde adalet gizgisine baghhgi ifade eden, Hak ile dosdogru
yoldan aynlmamaya isaret eden birtutum takm.

111- «Elhamdulillahf ellezi lem yettehiz veleden ve lem yekun lehu


serfkun ft elmulki ve lem yekun lehu veliyyun mine'zzulli ve kebbirhu
tekbiren. / Qocuk edinmeyen, hakimiyette ortagi bulunmayan, acizlikten
oturu bir dosta da ihtiyaci olmayan Allah' a hamd olsun» de ve tekbir
getirerek O'nun §anini yucelt!

"De ki: Allah'a hamd olsun..." Ancak tek zata ozgu olan ilahi
kemalati ve rahmani sifatlan izhar et. "Qocuk edinmemistir..." Kendi
cinsinden bir mevcudun illeti olmamistir. Qunku malul olan zorunlu
olarak illete muhtag, zat olarak mumkun ve hakikat olarak da madum
olur. Boyle bir varhk, her bakimdan zati itibariyle vacip hakkm cinsinden
bir mevcut olabilir mi?!

"Ortagi yoktur..." kahir gucu ve hakimiyette ona esit mulkunde bir


ortagi yoktur. Olsaydi zorunlu varhk ve hakikatte ortak olurlardi.
Dolayisiyla her birinin digerinden ayirt edilmesi ve bunun da zorunlu
hakikat olmayan bir sey olmasi kagimlmaz olurdu. Bu durumda da terkip
olurlardi. Boylece her ikisi de vacip degil mumkun olurdu. Ayni sekilde
eger bagimsiz, kendi baslanna etkileri olmasaydi, higbiri ilah da
olamazdi. Eger iglerinden biri etki bakimindan bagimsiz olsaydi, bu etki
sahibi ilah olurdu, oburu degil. Ve bu oburu onun ortagi olamazdi. Ama
her ikisi de bagimsiz etki gosterseydi, bu da sayet birlikte hareket
etselerdi iki bagimsiz muessirin ayni malul uzerinde birlesmelerini
gerektirirdi, aksi takdirde ikisinden sadece birinin ilahhgi soz konusu
olurdu. Bu oburu tesirde bulunanm fiiline razi olsun veya olmasm fark
etmezdi.

682. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT"

"Acizlikten oturu bir dosta da ihtiyaci yoktur." il let veya bir illetin
takviye edici cuzu olarak ona yardim edecek, onu edilgenlik ve yokluk
zilletinden kurtaracak bir kimse yoktur. Aksi takdirde, varhgi zorunlu
(Vacibu'l vucud) ilah olamazdi. Bilakis, varhgi mumkun olurdu. Sen
nefsinle degil onunla kaim bir habib oldugun igin "Onun §anmi yucelt..."
"0"nu baska sifatlar iginde bir sifatla ve baska suretler iginde bir
suretle
kayitlanmaktan, ya da bu noksanliklardan herhangi birinin Ona
ilismesinden, dolayisiyla ozel bir varliga munhasir olmaktan tenzih et.
Allah butun bunlardan yucedir, uludur. "Tekbir getirerek..." yucelt. Onun
kudreti olgulemez, kunhu bilinemez. Cunku O'na fazladan ilave olacak,
O'na nispet edilecek baska bir varhgm olmasi imkansizdir. Bilakis,
Ondan baska tasavvur edilen ve akledilen her sey yok hukmundedir.
Dolayisiyla higbir sey Onun gibi ululanamaz.

VAIIaHU el Hakku el-muvafik. "O" ALLAH Hakkdir ve basanya


ulastiran "O'dur.

AllaHU Ekber AllaHU Ekber La ilahe illa-AllaHU ve'AllaHU Ekber

AllaHU Ekber ve lillahil hamd.


La ilahe illa-AllaHU vahdeHU la serike leh.

LeHU'lmuIku ve leHU'lhamdu ve HUVE ala kulli sey'in Kadir.

SubhanallahT ve'lhamdu lillahT ve la ilahe illa-AllaHU v-AllaHU


Ekber.

Ve la havle ve la kuvvete ilia billahil aliyyil aziym.

KEHF SURESi . 683

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

'Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

12.3- Hamd Allah'a mahsusdur, O, (insanlan) kendi tarafmdan


getin bir azap He ikaz etmek, iyi i§ ve davram§larda bulunan muminlere,
kendileri igin... guzel bir ecir bulundugunu mujdelemek ve « Allah evlat
edindi» diyenleri de uyarmak igin kuluna (Muhammed'e), kendisinde
higbir (tezat ve) egrilik bulunmayan dosdogru Kitab'i indirdi.

"Hamd Allah'a mahsusdur... kuluna... Kitabi indirdi..." Yuce Allah,


cem itibariyle tafsil lisaniyla kendini, kitabi indirme niteligine sahip
olmakla ovuyor. Bu, cem anlamini tafsil suretine derc etmeye ornektir.
Dolayisiyla tafsil ve cem agismdan oven de ovulen de Odur. Cunku
hamd, ilahi kemalati, cemal ve celal sifatlanni, ezeli inayet gergevesinde
onu kendine tahsis ettikten sonra yukselis/mirag itibariyle Muhammedi
zat uzerinde izhar etmekten ibarettir. Buna da " kulu" ifadesindeki
izafet ile isaret edilmistir.

§6yle ki: Yuce Allah, ezelde Hz. Muhammed'in (s.a.v) aynmi


feyzinden mutlak kemali alma kabiliyetine sahib kilmistir. Cem Kitabmi
bil kuvve onun igine yerlestirmistir ki, bu, kamil istidattir. Kitabm O'na
indirilmesi (inzal olunmasi), bu hakikatlerin vahdani cem mumkununden
insani mazhar uzerinde izhar edilmesinden ibarettir. Dolayisiyla bu ikisi
nuzul ve yukselis itibariyle birbirlerine zittirlar. inzal, hakikatte yuce
Allah'm Nebisine hamd etmesidir. Cunku en uzak gaybm kapsammda
gizli olan anlamlar Hz. Muhammed'in (s.a.v) kalbine indirilmeden Allah'a
hakkiyla hamd etmesi mumkun olmazdi. Allah ona hamd etmedikge
onun Allah'a hamd etmesi mumkun olmazdi. Daha dogrusu onun
Allah'a hamd etmesi Allah'm ona hamd etmesi demektir. Nitekim
Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Seninle ilgili turn hamdleri
sayamam. Sen, senin kendine hamd ettigin gibisin." Allah once cem
aynmda tafsil itibariyle kendini ovmustur, sonra tersini yaparak
"Elhamdulillah = Allah'a hamdolsun" demistir.

684. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Kendisinde .. .bulunmayan ..." yani kulunda "higbir tezat ve egrilik..."


higbir kayma ve baskasma meyil yoktur. Nitekim bir ayette soyle
buyurmustur: "Gozu kaymadi ve smin a§madi." (Necm, 17) Yani
musahedesinde Allah'tan baskasim gormedi. "dosdogru..." yani onu
dosdogru, mustakim kilmistir. Nitekim bir ayette ona soyle emretmistir:
"emrolundugun gibi dosdogru ol! (Hud, 112) Bunun anlami sudur: Onu
kendi iginde fena bulmus bir muvahhid kildi. Baskasiyla veya nefsiyle
musahede eden perdelenmis biri kilmadi. Cunku nefsi de mumkun
gayridir. Onu beka hali uzere mustakim kildi. Nitekim, bir ayette soyle
buyurmustur: "§uphesiz, Rabbimiz Allah'tir deyip, sonra dosdogru yolda
yuruyenler..." (Fussilet, 30) Yani, Allah, Hz. Muhammed'i (s.a.v)
kullarm islerinden ve hidayetlerinden sorumlu tuttu, bu is uzerine kaim
eyledi. Cunku birini kemale erdirme, kemal uzere olmaya baghdir. Hz.
Resulullah (s.a.v) kendi nefsini dogrultma ve tezkiye etme ameliyesini
tamamladiktan sonra ummetini olusturan kisilerin nefislerin onun
nefsinin yerine ikame edildi ve Ona onlann nefislerini dogrultma ve
tezkiye etme emredildi. Bu anlamdan dolayidir ki Hz. ibrahim (a.s)
"ummet" olarak nitelendirilmistir.

Bu kaimlik, insanlan hidayete erdirme sorumlulugu bu emre


muhatap olanm istikamet uzere olusunun kapsammdadir ve o hakikatte
bu nitelige sahiptir. "Ikaz etmek igin..." Bu kelimenin orijinalinin
basmdaki "lam" harfi cerr'i daha once yer alan "kayyimen" ifadesi
uzerinde gramatik agidan etkili olan "amil" e taalluk eder. Yani, onu
kullarm isleriyle kaim olmakla gorevlendir ki "getin bir azap He ikaz
etsin..." ciimle iginde il mefulun hazfedilmesi de anlami genellestirmeye
yoneliktir. Qunku, kafir olsun mumin olsun hig kimse bu getin azaptan
emin olamaz. Nitekim, yiice Allah kutsi bir hadiste soyle buyurmaktadir:
"Dogrulari, benim gayur/kiskang oldugum, gunahkarlari da Benim gok
bagislayici oldugum hususunda uyar." §u halde getin azap Allah'm
kahnndan ibarettir. Bu yuzden yiice Allah, ifade iginde azabi
nekre/belirsiz kullanarak azametini vurgulamistir. Yani, Allah'm
azametine yarasan bir azap. Sonra bu anlami daha iyi vurgulamak igin
azabi "getin" vasfiyla nitelemis ve "kendi tarafmdan" buyurarak kendine
tahsis etmistir.

KEHF SURESi . 685

Kahir iki kisma aynhr: Biri, hem zahiri hem batmi kahir olan salt
kahir. Sirk ile perdelenmis kimselere ozgu kahir gibi. Biri zahiri kahir,
batmi ise lutuf olan kahir. Lutuf da boyledir. Nitekim, Emirulmuminin
(a.s) soyle buyurmustur: "Dusmanlanna yonelik gazabi onlara sundugu
nimetin genisligi oraninda siddetlenen, dostlanna yonelik rahmeti onlan
ugrattigi cefanm oraninda belirginlesen Allah, noksan sifatlardan
munezzehtir." ikinci kisim kahra ornek fena ehli muvahhitlere has
olanidir. Sonra uzerinde durdugumuz ayetin orijinalinde uyan
kelimesinin herkes igin mutlak olarak kullamlmis olmasi dikkat gekme
amacma yoneliktir. Sonra lutuf ve kahir sifatlara ve hakkedislere gore
kayith olacak sekilde agiklaniyor ve soyle buyruluyor:
"Muminlere...mujdelemek...igin." Yani muvahhitleri mujdelemek igin.
Cunku onlar "Allah evlat edindi..." diyen musriklere karsit olarak yer
almislardir. "iyi i§ ve davrani§larda bulunan..." kahci hayir ve faziletler
isleyenler. Cunku guzel ecir, amellerle hakkedilen eserler ve fiiller
cennetinden kaynaklanir.

4- " Allah evlat edindi" diyenleri uyarmak igin.

5- Ne onlarin (Allah evlat edindi, diyenlerin), ne de atalarmin bu


konuda higbir bilgisi yoktur. Agizlanndan gikan bu soz ne buyuk oldu!
Yalandan ba§ka bir §ey soylemiyorlar.
6- Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yuzden helak olurlarsa)
arkalarmdan uzuntuyle neredeyse kendini harap edeceksin.

Biliniz ki, uyan "nezir" ve mujdeleme "besir", Nebiynin (s.a.v) onlarin


uzerine kaim olmasimn geregi olan tekamulun kapsammda olmalan
hasebiyle ilahi kahir ve lutuf sifatlannin eseri ve neticeleridir. Ve kulun
nefsinde bu ikisinin kabul edilmelerinin mahalli, gazap ve sehvettir.
Qunku kul, ancak gazap ve sehvet sifatlanyla ve onlarin fena
bulmasiyla bu iki sifati kabul istidadma sahip olabilir. Nitekim, ancak
bunlann varhgiyla cesaret ve iffet faziletlerine de sahip olabilir. Bunlar
yok olunca da onlarin yerini bu iki nitelik ahr. Qiinku her biri obur
ikisinden birinin golgesidir. Onlarin hasil olmalanyla da zail olurlar.
Kalbin bunlara kanmasi, kemal derecesinde onlarla ahlaklanmasi
durumunda kahirdan uyan meydana gelir, bu da mahallin kufur ve sirki
hakketmesi durumunda gegerlidir. Lutuftan da mujdeleme meydana
gelir ve bu da iman ve salih amelin hakkedilmesi durumunda soz
konusu olur. Cunku feyiz, ancak mahallin mustahak olmasiyla
mumkundur.

686. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Ne onlarm, ne de atalannin bu konuda higbir bilgisi yoktur." Bu


sozle ilgili bir bilgileri yoktur. Bilakis, asm cehaletten ve atalan koru
korune taklit etmekten kaynaklaniyor, ilimden ve yakini inangtan dep. "
...Bu soz ne buyuk oldu..." ifadesi de bu anlami pekistirmektedir. Yani
ne buyuk bir laf ettiler. "Agizlarmdan gikan..." bu soz ne buyuk oldu!
Kalplerinde bu sozun anlamma dair bir sey yoktur. Qunku imkansiz bir
seydir, anlammin olmasi mumkun degildir. Yakini ilim gosteriyor ki tek
zata, ulu ve vacip varliga mumkun ve malul varligm benzemesi
imkansizdir. Qocuk ise tur olarak babasma benzer, kuvvet bakimindan
ona denk olur. Zati musahede mahlukatin Hak'ta, malulun meshudda
fena bulduguna hukmeder. Dolayisiyla birakin, benzerinin ve
gocugunun olmasmi, ortada "0"ndan baskasi, gayrisi de yoktur. Nitekim
sairin biri soyle demistir:

Varlik zahiren gok olsa da

Hayatmiza and olsun, onda sizden ba§kasi yoktur.

"Yalandan ba§ka bir §ey soylemiyorlar." Qunku akli delil, zevk ve


musahede vicdani, bu sozlerinin imkansizhgini gostermektedir.
"Neredeyse...harap edeceksin." helak edeceksin "kendini..." yuz
gevirmelerinden, arkalanni donup gitmelerinden dolayi duydugun
siddetli uzuntu yuzunden. Qunku Allah'm yarattiklanna karsi sefkat
beslemek, onlara merhamet etmek Allah'i sevmenin bir geregi ve
neticesidir.

Hz. Resulullah (s.a.v) Allah'm sevgilisidir. Mahbubiyetinin (Allah


tarafmdan sevilmesinin) bir geregi onun da Allah'i sevmesidir. Qunku bir
ayette "Allah, sevdigi ve kendisini seven..." (Maide, 54) buyurmustur.
Bu yuzden Hz. Resulullah'm (s.a.v) Hakk'a yonelik sevgisi guglu oldugu
oranda Allah'm mahlukatma yonelik sefkat ve merhameti de gogalmistir.
Qunku mahlukata yonelik sefkat, Allah sevgisinin golgesidir. Bu yuzden
onlara karsi sefkati her zaman siddetli olmustur. Qunku Allah'm kullan,
Resulullah'm evlatlan ve akrabalan gibidirler. Daha dogrusu, hakiki
musahede baglammda bedeninin organlan gibidirler. Bundan dolayi da
kendini helak derecesinde onlarm hallerine uzulmustur. Aynca
Resulullah (s.a.v) sunu biliyordu: Seven, vuslati surdurmek suretiyle
mahbubla guglendigi anda, Allah tarafmdan sevildigi igin kalplerce kabul
edilmesi de belirginlesir.

KEHF SURESi . 687

7- Biz, insanlann hangisinin daha guzel amel edecegini deneyelim


diye yeryuzundeki her seyi dunyanm kendine mahsus bir zinet yaptik.

8- (Bununla beraber) biz mutlaka oradaki her §eyi kupkuru bir


toprak yapacagiz.

9- (Resulum)! Yoksa sen, bizim ayetlerimizden Ashab-i Kehf ve


Ashab-i Rakfm'in durumlarmi sasirtici mi buldun?

Mu§rikler Kur'an'a inanmaymca, Hz. Resulullah (s.a.v) nefsinden


varhk kahntisini hissetti ve halinin eksik oldugunu dusundu. Bu yuzden
vecdi yukseldi ve amaca ulasma istegiyle nefsi butunuyle kahretmeye
karar verdi.

Bu, insanlara karsi besledigi asm sefkatten ve Allah'a yonelik


kusursuz edebinden kaynaklaniyordu. Qiinku insanlann iman
etmeyislerini kendi halinin zayifhgma baghyordu, onlann istidatlannin
olmayisina degil. Bu yuzden yuce Allah "Biz... yaptik... " buyurarak ona
teselli verdi. yani, onlann bu tavirlanndan dolayi uzulme, gunku onlann
tumunun helak olmasmda senin bir sorumlulugun yoktur. Biz, butun
sebepleri, imtihan maksadiyla yokluktan varhk sahnesine gikannz.
Sonra bu sebepleri ortadan kaldinnz; bunda ne hayiflanacak bir sey
vardir, ne de eksiklik hissetmeyi gerektiren bir durum. Diger bir ifadeyle,
biz beden arzi uzerinde bulunan nefis, nefsin lezzetleri ve sehvetleri,
sifatlannin guglerini, idrak ve durtulerini nefis igin "bir zinet" yaptik.
Ta ki
hangisinin onu daha gok egemenligi altma alacagi, nefsin nzasi igin
hevasina daha asi olacagi ve benim muvafakatimi elde etmek igin
nefsine muhalefet etmeye gug yetirecegi agiga giksm.

"Biz... yapacagiz..." tecelli etmemizle, sifatlanmizin tecellisiyle


"oradaki her §eyi" , nefsin sifatlanni uzerinde bitki olmayan kupkuru bir
arazi gibi dumduz yapacagiz. Yani nefsi ve sifatlanni hakiki oliimle veya
tabii olumle yok edecegiz de buna aldirmayiz. "Yoksa sen, bizim
ayetlerimizden Ashab-i Kehf ve Ashab-i Rakim'in durumlarmi §a§irtici
mi buldun?" Yani, sen bizim bu insa ve yok etme faaliyetimizi
musahede ettigin zaman, Ashab-i Kehfin durumunun bizim bu
ayetlerimizden daha sasirtici olmadigim gorursun. Bilakis, sasirtici olan
bizim bu ayetlerimizdir.

688. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Bil ki, Ashab-i Kehf (magara arkadaslan) yedi kamil kimsedir.


Daima Hakk'm emri ile kaimdirler ve alem de onlarla kaimdir. Zaman
katiyen onlardan hali olmaz. Yedi gezegenin sayisi kadar olup tipki
onlara benzerler. Nitekim, bazi tefsirlere gore yuce Allah asagidaki
ayetlerde isaret buyurdugu gibi suret aleminin diizeninin tedbirini bu
yedi gezegene tevdi etmistir: " ...Yan§tikga yan§anlara, i§
duzenleyenlere and olsun..." (Naziat, 4-5) Butun mana aleminin
duzeninin ve suret aleminin kemale erdirilmesini de one gegen yedi
nefse tevdi etmistir ki bunlarm her biri sekli varhk itibariyle bu
gezegenlerden birine intisap eder.

Kutup gunese mensuptur. Magaradan maksat bedenin igidir. Rakim


ise, eger magara arkadaslarmin isimlerinin yazildigi levha olarak tefsir
edilirse, bundan maksat, uzerine duyularm ve azalann suretleri
naksedilen nefsin disidir. §ayet dagm ve magaramn bulundugu vadinin
ismi olarak kabul edilirse, bu sefer de ondan maksat cismani alem olur.
Yok eger magara arkadaslarmin kopeginin ismi oldugu kabul edilirse,
bu sefer hayvani nefis, sayet bulunduklan beldenin ismi kabul edilirse,
bu sefer de ulvi alem oldugu kabul edilir. Bu ihtimaller tefsirlerdeki
farkh
goruslere gore belirginlesir. Butun Nebiler anma agismdan onlardan
olsalar da gaglara ve devirlere gore gonderilen asagidaki yedi meshur
Nebi de onlardandir: Adem, idris, Nuh, ibrahim, Musa, isa ve Hz.
Muhammed (s.a.v). Hz. Muhammed (s.a.v.), aym yanlmasi mucizesine
has kilmmis yedincisidir. Yani aydan infilak etmistir. Bunun nedeni
nubuvvetin son bulmasi devrinde zuhur etmistir. Bir hadiste isaret
buyurdugu gibi ilahi din onunla tamamlanmistir: "Zaman dondu dola§ti,
yuce Allah'in gdkleri ve yeri yarattigi gunku halini aldi." Qunku zaman
ve ortaya gikis olarak yani maddi varhk olarak sonda gelen, oncekilerin
tumunun sifatlarma ve kemallerine haiz olur. Sair canhlara gore insanm
daha kamil olmasi gibi. Bu yuzden Resulullah (s.a.v) soyle buyurmustur:
"Nubuvvet binasi, bir tuglanm yerinin bos kalmasi disinda
tamamlanmisti. Ben o tuglayim."

Kadim iranh filozoflara gore akil ve ruhlann mertebeleri surekli bir


inis halinde olup parlakhklan buna bagh olarak artis gostermektedir.
Dolayisiyla mertebe olarak sonda olanm Hakkm parlakhgmdan,
nurlanndan, veghinin aydmligmdan, vasitalann panldayislanndan aid ig i
pay daha genis ve daha fazla olur. Hz. Muhammed (s.a.v) de bu

KEHF SURESi . 689

zamanda butunun sifatlanni ve kemalatmi toplayan ve sinirlayandir,


onlarm ozlerini ve anlamlarini ihtiva etmenin yam sira kendine has,
igtimai heyetten aynlmayan kemale de sahiptir. Nitekim soyle
buyurmustur: "Ben guzel ahlaki tamamlamak uzere gonderildim."

Bu da Hz. Muhammed'in (s.a.v) seref ve fazilet olarak onlardan


once oldugunu gostermektedir. Bir agidan Hz. ibrahim (a.s) en buyuk
zati tevhidin mazhandir. Zaman siralamasi agismdan da ortada yer
almaktadir. Mertebe olarak gunes konumundadir. ibrahim (a.s)
Nubuvvetin kutbudur. Bu yuzden butun Nebilerin ona tabi olmasi
ongorulmustur. Zaman olarak kendisinden onceki kusaklar arasmda
zuhur etmemis olsa da. Bu, alti gezegenin seyirleri itibariyle gunese
uymalarma benzer. Fakat bu gezegenlerin gunese uymalan aym
uymasi gibi olmadigi igin, ibrahim'e gergek anlamda tabi olan Hz.
Muhammed'dir (s.a.v).

Biliniz ki, ruhlar, kendi alemlerinde belirgin mertebelerden,


siralanmis saflardan, ezelde salt ilk inayetle ve en kutsal feyizle
hazirlanmis farkh istidatlardan ibarettirler. ilk saffi olusturanlar;
sabikun
(onde olanlar), fertler, yakinlastinlmislar, sevilenler (mahbuplar),
inayetinin fazlma ve onceden tecelli etmis kerametine ozgu kilmanlar,
onun nuruyla birbirlerini taniyanlar, onun igin birbirlerini sevenlerdir.
Geride kalanlar ise derece bakimindan farkhhk arz ederler. Bu
dereceleri yakinhklan ve uzakhklan agismdan belirginlesir. Buna bagh
olarak birbirlerini tanir veya tammazlar. Birbirlerini taniyanlar
kaynasirlar, tanimayanlar ise aynsirlar. Ve bu durum son saffa kadar
devam eder. Ruhlann degismez merkezleri, ulvi alemde koklu temelleri
vardir. Bedenlere taalluk ettikleri zaman kemal dereceleri, istidatlannin
kapasiteleri farkhlasir. Bu farkhlasma ruhlann kendilerine ozgu ezeli
mebdelerince belirginlesen istidatlanna gore ortaya gikar. Nitekim, Hz.
Muhammed (s.a.v) soyle buyurmustur: "insanlar altm ve gumus
madenleri gibidirler." Bu farkhhk zati tevhidde fena bulmada yucelik
derecelerinin sonuna varmcaya kadar devam eder.

Bu itibarla Hz. Muhammed (s.a.v) Adem'in, daha dogrusu yedisinin


de aynisi olur. Aym sekilde onlarm sifatlanni cami olmasi itibariyle de
onlarm aynisidir. Soylendigine gore Beyazid- i Bistami'ye (r.a)
sormuslar: Sen yedilerden misin? O: Ben yediyim, cevabmi vermis.

690. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Resulullah (s.a.v) mertebe ve mekanimn yuceligi ile onculukte


olmasi, kemal ve fazilet derecesinin yuksekligi itibariyle de onlann ilki
ve
en faziletlisidir. Nitekim soyle buyurmustur: "Allah ilk olarak benim
nurumu yaratti. Adem daha su ile balgik arasi bir varhk iken ben
Nebiydim." Dolayisiyla, Hz. Muhammed (s.a.v) mertebe, yucelik, seref
ve fazilet olarak onlardan onde, ama zaman olarak onlardan geridir. Sir
ve zati vahdet itibariyle de onlann aynisidir.

Kisacasi ruh, kalp ve nefis olarak ayn ve farkh olmalan hakikat


olarak bir olmalanna engel degildir. Sonra degisik zamanlarda ortaya
gikislan itibariyle ayn oluslan, ezel ve ebedde, cem aynmda beraber
olmalanyla gelismez. Nitekim yuce Allah "l§te bu Resullerin bazisini
bazismdan ustun kildik." Buyurmustur. Bununla beraber "biz onlann
higbirini digerlerinden ayirmayiz." buyurmustur.

Magara arkadaslanndan maksadm, bedenin harap olmasmdan


sonra geride kalan insanm ruhaniyeti olmasi da muhtemeldir. Onlar ug
taneydiler, diyenlerin bu sozu, bu takdirde, ruh, akil ve kalbe isarettir.
Buna gore nefis de magaramn kapismdan aynlmayan kopek
konumundadir. Bes kisiydiler, diyenlerin sozu, ruh, kalp, nazari akil,
ameli akil ve Nebiylerde bulunan kutsi guce (ki bu nebi olmayanlarda
fikir gucudur) isarettir. Onlar yedi kisiydiler, diyenlerin sozu de,
yukanda
sozunu ettigimiz bes seyle birlikte sir ve hafaya isarettir. Allah
dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

10- O (yigit) gengler magaraya sigmmi§lar ve: Rabbimiz! Bize


tarafmdan rahmet ver ve bize, (§u) durumumuzdan bir kurtulu§ yolu
hazirla! demi§lerdi.

1 1- Bunun uzerine biz de o magarada onlann kulaklanna nice yillar


perde koyduk (uykuya daldirdik.)

12- Sonra da iki gruptan hangisinin kaldiklan muddeti daha iyi


hesap edecegini gorelim diye onlan uyandirdik.

"O gengler magaraya sigmmi§lar..." Beden magarasina


siginmislardi, bedene taalluk etmislerdi ve hal diliyle soyle demislerdi:
"Rabbimiz! Bize tarafmdan... ver." Senin en giizel isimlerinden ibaret
olan rahmetinin hazinelerinden "rahmet" ver. istidatlanmiza uygun ve
istidatlanmizin gerektirdigi bir rahmet ver.

KEHF SURESi . 691

"Bize...durumumuzdan...hazirla." iginde bulundugumuz "ulvi alemden


aynhk ve sufli aleme kemale erme amagh dusus" halinden " bir
kurtulu§" , istikamet, senin yolunu izleme, senin tarafma yonelme nasip
et. Yani, bedenle butunlesme ve kemal aletlerine ve sebeplerine taalluk
etme aracihgiyla ilmi ve ameli kemal talebinde bulundular.

"Bunun uzerine... onlarm kulaklanna . . .perde koyduk." Onlan


alemlerinden ve kemallerinden gaflet uykusuyla uyuttuk. Bu oylesine
agir bir uyku idi ki, kulaklannin dibinde top patlasa uyanmayacaklardi,
higbir davetginin gagnsini duymayacaklardi. Boylece beden
magarasinda "nice yillar" uykuda kaldilar. Sayih, gok seneler beklediler.
Kalis muddetleri sayilabilirdi. Ashnda bu az bir muddetti. Bundan
maksat, beden tedbirlerine dahs, tabiat denizine batis, tabiatla mesgul
olus muddetiydi. Tabiatin otesinde kendi alemlerinden gafil idiler. Bu
durum gergek bulug zamanma, irade veya tabii olum vaktine kadar
devam etti. §6yle buyrulmustur: "insanlar uykudadirlar, oldukleri zaman
uyanirlar."

"Sonra... onlan uyandirdik." Beden mezanndan gikarmak ve Allah'i


tanitmak suretiyle onlan mucerret nefisleriyle gaflet uykusundan
uyandirdik. "gorelim diye..." yani bizim ilmimiz onlarm olusturdugu
mazharda belirsin veya onlarm di§mdaki insanlann olu§turduklan
mazharlarda belirginle§sin diye. "iki gruptan hangisinin..." uykuda
kaldiklan surenin miktan hususunda ihtilaf eden iki gruptan hangisinin
daha hesap yaptigmi gorelim diye. Uykuda kalis suresini belirleyenler
mi yoksa bunun bilgisini Allah'a havale edenler mi isabetlidir, bunu
tespit etmek igin. Qunku insanlar onlarm kaybolus sureleri hakkmda
farkh gorusler ileri surmuslerdir.

Bazilan soyle diyordu: Onlardan biri her bin yilm basmda ortaya
gikar. Bu da Allah katmdaki birgunun suresidir. Qunku yuce Allah soyle
buyurmustur: "Rabbinin nezdinde bir gun, sizin saymakta
olduklarmizdan bin yil gibidir." (Hac, 47) Bazilan soyle diyorlardi: Her
yetmis yilda bir veya yiiz yilda bir ortaya gikar. Ki bu da bir gunun bir
kismina denk gelen bir suredir. Nitekim, ayette belirtildigine gore soyle
demislerdi: " «Bir gun yahut daha az» (Bakara, 259) Gergegi bulan
muhakkikler ise bunun bilgisini Allah'a havale edenlerdir. Tipki
"Rabbiniz kaldigmiz muddeti daha iyi bilir." diyenler gibi. Bu yuzdendir ki
Resulullah (s.a.v) Mehdi'nin (a.s) zuhur edecegi vakti tayin etmemis ve
"Vakit belirtenler yalancilardir" buyurmustur.

692. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

13- Biz sana onlarin basmdan gegenleri gergek olarak anlatiyoruz.


Hakikaten onlar, Rablerine inanmis genglerdi. Biz de onlarin hidayetini
arttirdik.

14- Onlarin kalplerini metfn kildik. O yigitler (o yerin hukumdan


karsismda) ayaga kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, goklerin
(semavatm) ve yerin (arzin) Rabbidir. Biz, O'ndan ba§kasma Hah
demeyiz. Yoksa sagma sapan konu§mu§ oluruz.

15- §u bizim kavmimiz Allah'tan ba§ka ilahlar edindiler. Bari bu


ilahlar konusunda agik bir delil getirseler. (Ne mumkun!) Oyle ise Allah
hakkinda yalan uydurandan da ha zalimi var mi?

"Onlar, Rablerine inanmi§ genglerdi." istidlal veya mukasefe yoluyla


elde ettikleri yakini bir imanla inanmislardi. "Biz de onlarin hidayetini
arttirdik." Onlara, aynel yakin derecesine ve musahede makamma
tevfikle ulastiran bir hidayet bahsettik. "Onlarin kalplerini metin
kildik."
Cehdin zorluklanna karsi sabirla onlan guglendirdik, seytanla
savasmaya, nefse muhalefet etmeye, cismani ahskanhklari ve maddi
lezzetleri terk etmeye, tevhit kelimesini kaim kilmaya, heva heyetini
nefyetmeye, kotulukleri emreden nefsin onunde cisim putuna ibadet
etmeyi terk etmeye, heva ilahina ve beden putuna ibadet etmeyi terk
ettikleri igin kendilerini kinayacak veya fakirlik ve helak olmakla tehdit
edecek olursa nefsin tehditlerine aldirmamaya tesvik maksadiyla onlan
cesaretlendirdik. Qunku kendisine ibadet etmeye ve kendisinin
emirlerine uyum gostermeye gagiran nefis, kalbi korku ve olumle tehdit
eder. Ya da tevhid kelimesini haykirma ve dosdogru dini agikga ilan
etme ve her zorbanm onunde Hakk'a agikga davet etme hususunda
onlan yureklendirdik. Her zorba, kendi doneminin Dekyanus'udur.
Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil gibi bedeninin emrine girip boyun egen,
nefs-i emmarenin boyundurugu altma giren, boylece hevasma ibadet
eden, azdigi ve benligi kontrolden giktigi igin Rabhk iddiasmda bulunan,
uydurma tannlara, ilahlara ibadet ettikleri igin kmandiklan zaman da bu
uyanlara aldirmayan kimseler gibi. Nitekim zorbalann bazismm tavn
boyledir. Ya da Firavun gibi kendi nefsinin putuna tapan zorbalar gibi.
Nitekim melun Firavun soyle demistir: "Sizin igin benden baska bir Hah
tanimiyorum." (Kasas, 38) "Ben, sizin enyiice Rabbinizim." (Hasir, 24)

KEHF SURESi . 693

"§u bizim kavmimiz..." Burada nefs-i emmareye ve kuvvetlerine


isaret ediliyor. Qunku her kavmin kulluk ettigi bir ilahi vardir. Bu ilah,
o
kavmin matlubu ve muradidir. Nefis de hevaya tapar. Nitekim bir ayette
soyle buyrulmustur: "Heva ve hevesini ilah (tann) edinen kimseyi gordun
mu?" (Casiye, 23) Ya da aralannda Allah'a davet eden birinin giktigi
her donemin halkina isaret ediliyor. Qunku arzu ve hevasiyla bir seyin
uzerine igtenlikle egilen kimse ona tapmis olur. "Bah bu ilahlar (tanrilar)
konusunda... getirseler." ibadete layik oluslan, ilahliklan, etkinlikleri
ve
varliklan konusunda "agik bir delil..." getirseler. Yani taklidin
gegersizligine, fasit olusuna iliskin bir kanit getirseler. Allah'tan
baskasmm ilahhgma, etkinligine ve varhgma iliskin olarak kanit ortaya
koymanm imkansiz oldugunu ortaya koyup sustursalar. Nitekim, yiice
Allah soyle buyurmustur: "Bunlar (putlar), sizin ve atalarinizm taktigi
isimlerden baska bir sey degildir. Allah onlar hakkmda higbir delil
indirmemi§tir." (Necm, 23) Yani bu putlar, musemmasi olmayan
isimlerdir, gunku herhangi birsey degildirler.

16- (Iglerinden biri §6yle demi§ti:) «Madem ki siz onlardan ve


onlarin Allah'm di§mda tapmakta olduklari varliklardan uzakla§tmiz, o
halde magaraya siginm ki, Rabbiniz size rahmetini yaysm ve i§inizde
sizin igin fayda ve kolaylik saglasin.»
"Mademki siz onlardan ...uzakla§tmiz..." Tecerrut ederek
nefislerinizden ve nefislerinizin kuvvetlerinden "ve onlarin Allah'm
dismda tapmakta olduklari varliklardan...", onlarin isteklerinden ve
hevalanndan uzaklastmiz, "o halde magaraya siginm." ilimleri ve
amelleri ikmal etmek igin bedensel aletleri kullanmak amaciyla bedene
siginm. Bedende uzlete gekilin, riyazetle nefsin satvetini kinn. Nefsani
hareketleri, hayvani igguduleri ve yirtici vahseti terk etmek suretiyle
olulergibi olun. Yani iradi olarak oliin. "Rabbiniz size rahmetini yaysm."
ilim ve marifet vermek suretiyle size gergek hayat bahsetsin. "ve i§inizde
sizin igin fayda ve kolaylik saglasm." Faziletlerin zuhuru ve tecelliyat
nurlannin dogusuyla yararlanilan bir kemal bahsetsin. O zaman
musahedelerden lezzet ahr, kemalattan yararlanirsmiz. Nitekim, yiice
Allah soyle buyurmustur: "Old iken dirilttigimiz ve kendisine insanlar
arasmda yuruyebilecegi bir i§ik verdigimiz kimse ..." (Enam, 1 22)

694. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Resulullah (s.a.v), Ebubekir (r.a) hakkmda soyle buyurmustur:


"Yeryuzunde dolasan bir olu gormek isteyen Ebubekir'e baksm." Yani
nefsinden aynlarak olen ve Allah He yuruyen ya da uzerinde
durdugumuz ayetin anlami soyledir: Kavminizi ve Allah'in dismda ibadet
ettikleri duzmece tannlan, onlarm farkh taleplerini, degisik maksatlanni,
turlu hevalanni ve uydurma putlanni terk ettiginize gore, bedenlerinizin
magaralanna sigimn, gereksiz hareketlerden, sehevi arzulann pesinde
gitmekten sakmin, kendinizi riyazete verin ki, Rabbiniz size rahmetinden
kemalinizi arttirsm, melekuti yardimlarla, kutsi teyitlerle sizi
guglendirsin,
size destek olsun, sizi onlara galip getirsin, sizin igin, yararlanacaginiz
bir din ve yol hazirlasin, kurtulusa eren mahluklann size bakip hidayet
bulacaklan bir kabul yetenegi bahsetsin. Onlardan aynlmalannin
ardindan magaraya siginmalannin gerisinde bir baska sir var ki bu sir,
Mehdi ortaya gikip magaraya girdiginde ve isa nazil oldugunda
anlasilacaktir. Allah, dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

Rahmetin yayilmasmin ve iginde bulunduklan durumdan kurtulus


yolunun hazirlanmasinin magaraya siginmakla irtibatlandmlmis olmasi
gosteriyor ki, istidatlannda potansiyel olarak bulunan rahmet, ancak
bedene taalluk etmekle ve bedenin kemali ile hazirlanmakla yayihr.

17- (Resulum! Orada bulunsaydin) gune§i gorurdun: Dogdugu


zaman magaralannm sagina meyleder; batarken de sol taraftan onlara
isabet etmeden gegerdi. (Boylece) onlar (gune§ i§igindan rahatsiz
olmaksizin) magaranm bir kosesinde (uyurlardi). iste bu, Allah'in
ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, i§te o, Hakk'a ulasmistir,
kimi de hidayetten mahrum ederse artik onu dogruya yoneltecek bir
dost bulamazsin.

"Gunesi gorurdun..." yani ruh gunesini "dogdugu zaman..." cisim


ortulerinden armarak yukselirken, ufkundan zuhur ederken gorurdun ki,
beden cihetinden onlara meyletmektedir. Meyli ve sevgisi sag tarafidir.
Yani kutsi alem tarafma, hayir, fazilet, iyilik ve ibadet gibi iyilerin
amellerine meyleder. Qunku iyiler sag ehlidirler. "Batarken..." cismi
arzu edip onunla perdelendigi, onun karanhklannda ve ortulerinin
altmda gizlendigi, nuru sondugu zaman, sol tarafta, yani nefis tarafmda
ve kotu ameller yolunda bulunan dolayisiyla gunahlara, kotulukleri,
serri, rezillikleri ve sol ehli olan facirlerin izini takip eden onlardan
aynhr,
uzaklasirdm.
KEHF SURESi . 695

"Onlar onun bir kd§esinde uyurlardi." Bedenlerinin genis bir


bolgesinde, nefis ve tabiat makammda bulunuyorlardi. Cunku orada
genis bir alan vardir ve ruhun nuru onlara isabet etmez.

Bil ki, kalbin ruha bakan yuzu ruhun nuruyla aydinlanan bir yerdir.
Buna "akil" adi verilir. Hayra yonelticidir ve melegin ilhammin da indigi
yerdir. Ama kalbin nefse bakan yuzu ise, nefsin sifatlannin karanligiyla
kararmistir. Buna da "sadr" adi verilir. Sadr ise, seytanm vesvesesinin
yeridir. Nitekim yuce Allah soyle buyurmustur: "Insanlarm kalplerine
vesvese sokan." (Nas, 5) Ruh harekete gegip kalp de yuzunu ona
dogru gevirirse, aydmlanir ve kemale iletip tesvik eden akil gucii ile
guglenir. Hayra ve ibadete meyleder. Nefis harekete geger ve kalp de
yuzunu ona dogru gevirirse, bulanir, ruhun nurundan perdelenir, akil
karanhga gomulur ve kotuluge ve gunaha meyleder. Bu iki halde ilham
igin melek, vesvese igin de melek yanasir. Boylece biri salih biri de ser
olan iki ameli birbirine kanstinrlar.

Ayette ince bir niikte vardir. §6yle ki: hayra meyletme ile ilgili olarak
magaradan uzaklasma ve serre meyletmekle ilgili olarak da onlan
birakip uzaklasma ifadesi kullamlmistir. Cunku hayir yolunda kalbi
onaylar, ona hayn emreder, bedenden ve bedenin muvafakatlanndan
yuz gevirme hususunda ona destek verir. Ama kotuluk yolunda onu
onaylamaz, aksine terk eder, aynhp gider. Onu nefsin karanhklanna
dalmis, kendisini nurdan ahkoyan nefsin sifatlanyla perdelenmis halde
birakir. Bu, onlann sulukta telvin iginde olduklanna isaret eder. Bazen
nefis ve sifatlan ona zuhur eder, onu ruhun nurundan perdeler. Sonra
obiiru geri gelir. Yani ruhun nuru dogar ve nefis, Allah'a delalet eden,
Allah'a ulastinci vesileler islevini goren, Allah'm hidayetine kavusturan
ayetleri karsismda gizlenir. "Allah kime hidayet ederse..." kimi
musahede makamma ulastinp orada kahci kilmak suretiyle hidayete
erdirirse "i§te o, Hakk'a ula§mi§tir. " hakikate ulasmistir, baskasma
degil.
"Kimi de hidayetten mahrum ederse..." vechinin nurundan yoksun
birakirsa, artik onu dogruya ileten biryol gosterici, bir mursit bulunmaz.
Yahut ayetin anlami soyledir: Allah kimi hidayete erdirirse, Ashab-i
Kehfin haline hakikat olarak iletir. Kimi de saptinrsa, onlann hallerinden
perdeler.

696. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

18- Kendileri uykuda olduklari halde sen onlari uyanik sanirdm.


Onlari saga sola gevirirdik. Kopekleri de magaranin giri§inde on
ayaklarmi uzatmis yatmakta idi. Eger onlarm durumlarina muttali olsa
idin donup onlardan kagardm ve gorduklerin yuzunden igin korku He
dolardi.

19- Boylece biz, aralarmda birbirlerine sormalan igin onlari


uyandirdik: iglerinden bin: «Ne kadar kaldmiz?» dedi. (Kimi) «Birgun ya
da gunun bir pargasi kadar kaldik» dediler; (kimi de) §6yle dediler:
«Rabbiniz, kaldigmiz muddeti daha iyi bilir. Simdi siz, iginizden birini §u
gumu§ paranizla sehre gonderin de, baksin, (sehrin) hangi yiyecegi
daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrica, nazik davransm (gizli
hareket etsin) ve sakm sizi kimseye sezdirmesin.

20- «Cunku onlar eger size muttali olurlarsa, ya sizi ta§layarak


oldururler veya kendi dinlerine gevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah
olmazsmiz.»

"Sen onlari uyanik sanirdm." Ey muhatap! Gozleri ve duyulan agik


oldugu, iradi ve hayvani hareketleri sergiledikleri igin sen onlari uyanik
sanirdm. Oysa "kendileri uykuda idiler." hakikatte gaflet uykusunda
idiler. Sana baktiklarmi gorurdun, oysa gormuyorlardi. "Onlari saga sola
gevirirdik." Bazen hayir tarafma ve fazilet talep etme cihetine gevirir,
bazen ser tarafma ve tabiatm gerekleri cihetine dondururduk. "Kopekleri
de..." nefisleri de "on ayaklarmi uzatmi§ti..." Yani gazabi ve sehvani
kuvvetlerini "magaranin girisinde..." beden boslugunda yaymisti.
Tamamen uykuya dalmak anlaminda "haciun" denilmemesinin sebebi
ise kopeklerinin aslmda uyumamis olmasidir. Bilakis iki kuvvetini beden
boslugunda yaymisti ve bedenden aynlmayacak sekilde bekliyordu.
Sag on ayak gazaptir, gunku daha guglu ve daha ustundur. Kalbin
edeplendirme amagh etkilerini kabul etmeye de daha yatkmdir. Sol on
ayak ise sehvettir. Qunku daha zayif ve daha adidir.

"Eger onlarm durumlarina muttali olsaydm." Onlarm mucerret


hakikatlerine, ustun hallerine, Allah'm onlarm iglerine yerlestirdigi
nuranilige ve parlakhga, onlara giydirdigi izzet ve gorkeme muttali
olsaydm "donup onlardan kagardm." Bunun nedeni de mucerret
nefislere ve hallere iliskin inancm olmamasi ve onlarm kemallerini kabul

KEHF SURESi . 697

edecek istidadimn olmamasidir. Ya da onlardan ve onlann


muamelelerinden kagtigm igin arkani donup giderdin. Bunun nedeni de
maddi lezzetlere ve tabii olgulara olan meylindir. "Gorduklerin yuzunden
igin, korku He dolardi." Hallerinden, riyazetlerinden korkardm. Ya da
kemale vasil olduktan sonra onlann durumlarma, sirlarma ve vahdet
igindeki makamlanna muttali olsaydm onlara arkani donerdin,
hallerinden kagardm, onlardan korku duyardm. Bunun sebebi de yuce
Allah'in onlara kendi azamet ve buyukluk libasmi giydirmesidir. Oncesiz
kadim nere, sonradan olma hadis nere? Yokluk varhga sigabilir mi?

"Boylece biz...onlari uyandirdik." Bu hakiki diriltme ve bu manevi


canlandirma gibi "onlari uyandirdik... birbirlerine sorsunlar..."
istidatlarma yerlestirilen anlamlan, zatlannda gizlenen hakikatleri
birbirlerine sorup arastirsmlar ve onlari sergilemek ve fiil duzeyine
gikarmak suretiyle kemale ersinler. iste bu ilk uyamstir ki, sufiler buna
"yakaza" derler. "iglerinden bin: Ne kadar kaldmiz? dedi." bu ifadenin
teviline daha once yer vermistik. iglerindeki muhakkikler ise "Rabbiniz,
kaldiginiz muddeti daha iyi bilir. §imdi siz, iginizden birini §u gumu§
paranizla sehre gonderin." Bu, gormeye basladiklan, yararlandiklan ve
kemale erdikleri zamandir. Gumus paradan maksat, beraberlerindeki
ilkel bilgilerdir. Bu bilgiye sahip olmak igin gahsmaya gerek yoktur.
Hakiki ilimler, ilahi irfanlar gibi zihni hakikatler bu ilkel bilgilerle
elde
edilir. §ehir toplanma mahallidir. Cunku arkadashk, sohbet ve terbiye
kagimlmazdir. Ya da Hz. Resulullah'in (s.a.v) "Ben ilmin §ehriyim, AH de
kapisidir." hadisinde buyurdugu gibi bundan maksat ilim sehridir.
iglerinden sadece bir kisiyi gondermelerine gelince, gunku kulli kemal,
talim ve ogretmeye bagh degildir. Bilakis, en serefli kemal, ilmi kemaldir.
Dolayisiyla, bir gruptan bazilannin ogrenmesi ve digerlerini uyarmasi
yeterlidir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Muminlerin hepsinin
toptan sefere gikmalari dogru degildir. Onlann her kesiminde bir grup
dinde (din! ilimlerde) geni§ bilgi elde etmek ve kavimleri (sava§tan)
donduklerinde onlari ikaz etmek igin geride kalmalidir." (Tevbe, 122)

"Baksin, hangi yiyecegi daha temizdir." Yani sehrin halkmm hangi


kesimi daha temizdir, ilimde daha ustundur, fuzuli seylerden ve
eglenceden, ihtilaf, cedel ve nahiv gibi nefsi guglendirmeyen ve kemale
erdirmeyen, "ise ne besler ne de agligi giderir." (Gasiye, 7) ayetinde

698. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

buyruldugu uzere, zahiri ilimlerden daha uzak, ona baksm. Qunku ilim
kalbin gidasidir. Tipki bedenin gidasi yiyecek oldugu gibi. ilim hakiki
ilahi nziktir. "Aynca, nazik davransin." Yiyecekleri segerken ve satin
aldigi kisiyle muamelede bulunurken nazik olsun. Muhakkik, nefsi temiz,
olgun, faziletli hayat tarzma sahip, davranislan temiz, olgun ve
olgunlastmci kimseyi segsin, fuzuli seylerle ugrasan zahiri, nefsi pis,
alimlik taslayan, sahip olmadigi erdemleri sergilemek igin hep onde
gorunmeye galisan kimseyi degil. Evet, kail olani segsin, onun
sohbetinden istifade etsin, onunla birlikte oturmakla kemallerini zahiren
gorsun, ilmini gozlemlesin, sonra da gelip bizim istifademize sunsun. Ya
da isinde nazik davransin ki, istemeden durumunuzu ve dininizi bir
cahile ihsas ettirmesin. "Ve sakin sizi kimseye sezdirmesin."
Perdelenmis zahir kimselere tabiat alemi sakini munkirlere fark
ettirmesin. Eger Ashab-i Kehf'i ruhani kuvvetler olarak tevil edersek
sehre gonderilen fikirdir. §ehir de ruhani, nefsani ve tabii kuvvetlerin
toplandigi yerdir.

Yiyecegi daha temiz olan, vehim, hayal ve duyular degil, akildir.


Qunkii her idrak edici gucun bir yiyecegi vardir. Her iki takdirde de
nziktan maksat nazari ilimdir. Bir de nefsani kuvvetlerden hig kimseye
sizi hissettirmesin.

"Qunku onlar size muttali olurlarsa..." size galip gelirlerse "sizi


taslayarak oldururler..." heva taslanyla, gazap, sehvet etkenleriyle ve
lezzet istekleriyle sizi oldururler. Kemalinize ulasmamzi engelleyerek
oldururler. "Veya kendi dinlerine gevirirler..." vehmin egemen olmasim,
seytanm galip gelmesini ve sizin hevaya ve putlara tapmaya
meyletmenizi saglayarak dinlerine dondururler. Ama ilk tevil yontemini
esas ahrsak anlam soyle olur: Avamm zuhuruyla, taklitgiligin
egemenligiyle, perdelenmislerin etkinligiyle, kalpleri muhurlenmis batil
ehlinin istilasiyla sizi dinlerine gevirirler. Hak ehlini tasa tutmalan ve
zahiri dinlerine gagirmalan ise Resulullah (s.a.v) zamanmdaki gibidir.

21- Boylece (insanlari) onlardan haberdar ettik ki, Allah' in vaadinin


hakk oldugunu, kiyametin suphe goturmez oldugunu bilsinler. Hani
onlar aralarmda Ashab-i Kehfin durumunu tarti§iyorlardi. Dediler ki:
«Uzerlerine bir bina yap in. Rableri onlari daha iyi bilir.» Onlarm
durumuna vakif olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onlarm yam ba§larina bir
mescit yapacagiz» dediler.

KEHF SURESi . 699


22- (Insanlarm kimi:) «Onlar ug ki§idir; dordunculeri de kdpekleridir»
diyecekler; yine: «Be§ ki§idir; altmcilan kopekleridir» diyecekler.
(Bunlar) bilinmeyen hakkinda tahmin yurutmektir. (Kimileri de:) «Onlar
yedi ki§idir; sekizincisi kopekleridir» derler. De ki: Onlarm sayilarini
Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkinda bilgisi olan gok azdir. Oyle ise
Ashab-i Kehf hakkinda, delillerin agik olmasi haricinde bir munaka§aya
giri§me ve onlar hakkinda (ileri geri konu§an) kimselerin higbirinden
malumat isteme.

"Boylece insanlari onlardan haberdar ettik." Bu diriltme ve uyutma


gibi, onlarm hidayetlerini ve hakikatlerinin marifetini kabul edecek
istidada sahip olanlan durumlanna muttali kildik ki onlarla sohbet
etmek, onlarm hidayetlerinden istifade etmek suretiyle "Allah'm
vaadinin..." olumden sonra dirilis ve cezanm hakk oldugunu
"bilsinler..." ve "kiyametin §uphe goturmez oldugunu..." anlasmlar.
"Hani aralarmda Ashab-i Kehf'in durumunu tarti§iyorlardi." Yani
hakikati talep eden istidat sahipleri onlarm olumden sonraki hayata
iliskin konumlanm aralarmda tartisiyorlardi. Kimisi soyle diyordu:
Olumden sonra dirilis, mucerret ruhlara ozgudur, bedenler yeniden
dirilmeyecektir. Kimisi "dirilis, hem ruh hem de bedenle
gergeklesecektir." diyordu. Ashab-i Kehfe muttali olup onlan
tanimalariyla birlikte olumden sonra dirilisin hem ruh hem de bedenle
olacagmi, cismani meadin Hakk oldugunu anladilar. "Dediler ki:
Ozerlerine bir bina yapm." Onlar oldukten sonra bunu dediler.
Uzerlerinde hankah, meshed ve mezar gibi, Nebi ve velilerden kemal
sahibi yakinlastinlmislar igin yapilmis ziyaret amagh bina yapilmasim
istediler. ibrahim, Muhammed, AN ve sair Nebi ve veliler igin yapildigi
gibi. Selam uzerlerine olsun.

"Rableri onlan daha iyi bilir." Bu, onlarm ummetlerinden kendilerine


tabi olanlann, kendilerini izleyenlerin soyledigi bir sozdur. Yani, onlar,
baskalan tarafmdan bilinmekten yucedirler, uludurlar. Onlar Allah'da yok
olmus muvahhidlerdir, Onunla tahakkuk etmis kimselerdir. Bu yiizden,
onlarm durumunu en iyi Allah bilir. Nitekim, yuce Allah bir kutsi hadiste
soyle buyurmustur: "Velilerim, benim kubbem altmdadirlar, benden
ba§kasi onlan tanimaz. "

700. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Onlann durumlarina vakif olanlar...dediler." Onlann miraslannin


ve mekanlarimn yonetimini ustlenen bazi arkadaslan ise soyle dediler:
"Bizler, kesinlikle onlann yam ba§lanna bir mescit yapacagiz." Ki iginde
namaz kilinsm. " ...Diyecekler..." Ehl-i Kitaptan ve Muslumanlardan
hakikatlere dair ilimleri bulunmayan zahiriler diyeceklerdir. " «Onlar ug
ki§idir; dordunculeri de kopekleridir» ve «Be§ ki§idir; altmcilan
kopekleridir» seklindeki sozleri aktanldiktan sonra "Bunlar bilinmeyen
hakkmda tahmin yurutmektir." Yani, yitirdikleri, kaybolan birini
gormeden taslamaktir bu. Diger bir ifadeyle yakinden yoksun, kuru bir
zandan baska bir sey degildir, deniliyor. Aynca ifadenin ortasinda "vav"
harfinin bulunmasi gosteriyor ki, sifat mevsufu da igeriyor, aralannda bir
aynlik yoktur ve de "onlar yedi ki§idir" ifadesi ile "sekizincisi
kopekleridir." ifadesi arasmda bir sayi yoktur. Bundan sonra yer alan
"onlar hakkmda bilgisi olan gok azdir." ifadesi gosteriyor ki, dogru olan,
onlann sayilarmin yedi kisi olmasidir, diger sayilar dogru degildir.
Qunku az olanlar bu sayiyi veren muhakkiklerdir. Eger Ashab-i Kehfi
ruhani kuvvetler olarak tevil edersek, bu yedi kisiden maksat, nazari ve
ameli akil, fikir, vehim, tahayyul, zikir ve Pantasya olarak adlandinlan
musterek akildir. Kopek ise nefistir. Bir de her iki tevil agismdan da
gunesten maksat, ruhtur.
Nitekim, Emirulmuminin Ali'den (k.v.) soyle rivayet edilmistir:
"Ashab-i Kehf yedi kisiydiler. Ugu kralm sagmda, ugu de solunda
otururdu. Yedincisi de kopegin sahibi gobandir." Eger bu rivayet
sahihse, kral nefs-i emmare Dekyanus'udur. Sagmda oturup danistigi
ug kisi, nazari ve ameli akil ile fikirdir. Solunda oturup vezirligini
yapan
ug kisi ise tahayyul, vehim ve zikirdir. Qoban ise duyu surusunun sahibi
Pantasya'dir.

"Onlar ug ki§idir." diyenler, kalp ve nazari ve ameli akh kastediyorlar.


"Be§ ki§idir." diyenler, ise bunlara ek olarak fikir ve vehmi de
kastediyorlar. Suretleri idrak eden gucii ve zikri disanda birakiyorlar.
Bunun nedeni de bunlann tasarruflannin olmamasi ve her birisinin
hazine konumunda olmasidir. Bu tevili esas aldigimiz zaman, muttali
olmak, muhakkik grubun ilahi huzurda, bedenin harap olmasmdan
sonra nefsin kalintilanni gormeleri anlamindadir. Tartismadan maksat
ise, kuvvetlerin iginde yaratildiklan bedene egemen olmak igin

KEHF SURESi . 701

birbirleriyle gekismeleridir. Beden, yapilmasi istenen binadir. Bunu


isteyenler ise, soz konusu gekismeden galip gikan kuvvetler olup
"Bizler, kesinlikle onlann yani ba§lanna bir mescit yapacagiz."
diyenlerdir. Yani butun hayvani, tabii ve nefsani kuvvetler burada boyun
egenlerdir. Bu emre muhatap olanlar da, iginde yaratildiklan beden
binasmda faaliyet gosteren ve maglup olan kuvvetlerdir. Allah
dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

23-24- Allah' in dilemesine baglamadikga (in§aallah demedikge)


higbir §ey igin «Bunu yarm yapacagim» deme. Bunu unuttugun takdirde
Allah' \ an ve: «Umanm Rabbim beni, dogruya bundan daha yakm olan
bir yola iletir» de.

"Higbir §ey igin "bunu...yapacagim" deme." Burada yiice Allah,


daha once supheye dusmekten ve soru sormaktan nehyettigi Nebiysini
ilahi edebiyle edeplendirmekte ve "higbir §ey igin... deme."
buyurmaktadir. Ancak, Allah'm diledigi vakitte yani sana soyleme iznini
verince. Bu takdirde O'nunla, O'nun mesiyetiyle demis olursun. Ya da
ancak O'nun senin halin olmus mesiyetiyle de. Yani O'nun mesiyetine
burunmus olarak. Bunun anlami §udur: Yapmaya karar verdigin bir i§
igin, Allah'm me§iyetine burunmu§ olmadigin, yani "in§Allah/Allah
dilerse" demedigin surece, onu gelecek zamanda yapacagim, deme.
Diger bir ifadeyle fiili kendi iradene isnat etme, aksine Allah'm iradesine
isnat et. O zaman Onunla ve Onun me§iyetiyle yapmi§ olursun.

"Allah'i an..." Ona donerek, Onun huzurunda olarak zikret,


"unuttugun takdirde." nefsin zuhuru ve nefsin sifatlannin zuhurundan
kaynaklanan telvin neticesinde gaflete dustugun zaman "Umarim
Rabbim beni, dogruya bundan daha yakm olan bir yola iletir, de."
Telvin esnasmda hatirlamami, temkin ve sifat perdelerinden annmis zati
suhud ile fiili O'nun sifatlarma isnat etmemi saglar. "Dogruya... daha
yakm." yani istikamet uzere olusa. Bundan maksat da zati musahede de
temkindir.

25- Onlar magaralarmda ug yuzyil ve buna ilaveten dokuz yil


kalmi§lardir.
26- De ki: Ne kadar kaldiklarmi Allah daha iyi bilir. Goklerin
(semavatm) ve yerin (arzm) gizli bilgisi O'na aittir. O'nun gormesi de,
i§itmesi de §ayani hayrettir. Onlann (goklerde ve yerde olanlarm),
O'ndan ba§ka bir yoneticisi yoktur. O, kendi hukumranligma kimseyi
ortak etmez.

702. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

27- Rabbinin Kitabi'ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini


degi§tirebilecek yoktur. O'ndan baska bir sigmak da bulamazsm.

28- Sabah aksam Rablerine, O'nun nzasini dileyerek dua edenlerle


birlikte candan sebat et. Dunya hayatmm susunu isteyerek gozlerini
onlardan gevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kildigimiz, kotu arzularma
uymus ve i§i gucu asirilik olan kimseye boyun egme.

29- Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Oyle ise dileyen iman etsin,


dileyen inkar etsin. Biz, zalimlere oyle bir cehennem hazirladik ki, onun
duvarlari kendilerini gepegevre ku§atmi§tir. (Susuzluktan) imdat
dileyecek olsalar imdatlarma, erimi§ maden gibi yuzleri haslayan bir su
He cevap verilir. Ne fena birigecek ve ne kotu birkalma yeri!

"Onlar magaralarmda ug yuzyil .. .kalmislardir." Aym hareketlerine


gore belirlenen turden ug yuzyil kalmi§lardir. Dolayisiyla her sene bir
aya tekabul eder. Yani toplam yirmi be§ sene kalmislardir. Bu da uyanis
ve teyakkuz suresidir. "Buna ilaveten dokuz yil." Bu da haml suresidir.
Ayette bir nukte gozetilmistir. §6yle ki: "Ug yiiz ve dokuz sene" veya "ug
yuz dokuz sene" seklinde bir ifade kullanilmamistir. Qunku vahyin indigi
donemde "sene" kelimesi aym devri igin degil gunesin yilhk donus
siiresi igin kullanihrdi. Boylece sayi once mucmel ifade ediliyor,
ardmdan "sene" ifadesiyle agiklaniyor. Qunku bu ifade kullamlmasaydi,
saymm temyizi ay gibi baska bir sey de olabilecegi ihtimali dogardi.
Sonra bu senelerin sayismm belli olmayip muphem oldugu beyan
ediliyor. Qunku " sene olarak ug yuz ay kalmislardir." denilseydi,
dolayisiyla saymm toplami yerine "sene" ifadesi kullanilsaydi, ifade
sahih olurdu. Maksat da sayi olarak seneler, yani yirmi bes sene olurdu.
Nitekim, hemen sonrasmda yer alan su ifade de bu sonucu teyit
etmektedir: "De ki: Ne kadar kaldiklarmi Allah daha iyi bilir." Mufessir
Katade diyor ki: Burada "diyeceklerdir..." seklinde baslayan Ehli Kitab'm
sozlerinin aktanmi devam ediyor. Yani bu soz de onlara aittir. "Allah
daha iyi bilir..." sozii de onlara cevap mahiyetindedir. Abdullah b.
Mesud mushafmda "dediler ki...kaldilar." seklindedir ayetin metni.
Qunkii yakin burada tahakkuk etmemis; etseydi, yinelenmezdi.

KEHF SURESi . 703

"Rabbinin Kitabindan sana vahyedileni oku." Ayetin orijinalinde yer


alan "min" harfi cerr'inin gayenin iptidasmi ifade etme anlamim katmaya
yonelik olmasi ve "kitab"dan maksadm da biitun ilimleri kapsayan ve
vahye muhatap olan kimselere indirilen vahyin kaynagmi olusturan ilk
levh olmasi mumkundur. Aynca Kitab, cumle iginde vahyolunanlann
agiklamasi islevini de gormektedir. Bu takdirde Kitab derken, furkani akil
anlami kastediliyor. Her iki takdirde de "Onun kelimelerini
degi§tirebilecek yoktur." Dinin temelini olusturan tevhid ve adalet gibi
kelimelerini kimse degistiremez. "Ondan ba§ka bir siginak da
bulamazsin." Ondan baska meyledecegin bir barmak bulamazsin,
gunku boyle birseyin varhgi imkansizdir.

"Candan sebat et." Burada Allah ve Allah ehli ile birlikte olmada
sabretme, sabir gosterme, Ondan baskasma yonelmeme emrediliyor.
Bu sabir, istikamet ve temkin kapsamma girer. Bu da ancak Allah ile
olabilir. "Sabah ak§am Rablerine...dua edenlerle birlikte..." Daima
Allah'i birleyen, mucerret, Allah'dan baskasmi talep etmeyen, dunya ve
ahirete ihtiyag duymayan, sifat ve fiillerin yanmda durmayan " Onun
nzasmi dileyen" , yani sadece Onun zatmi isteyen, Ona dua eden, fena
sabahi zuhur vaktinde ve beka sirasmda zatm onlarla perdelenmesi
vakti baskasmi araya koymak suretiyle Ondan perdelenmeyen fakirlerle
birlikte sebat et. Cunku onlarla birlikte sabretmek Allah ile sabretmektir.
Gozleri onlardan ayirmak yasaklanmistir. Zaten baskasma meyletmek,
gozleri onlardan ayirmaktan ibarettir.

"Biz, zalimlere...hazirladik." Hak'tan perdelenmis musrikler igin.


Cunku bir ayette "§irk, buyuk bir zulumdur." (Lokman, 13)
buyrulmustur. "Bir cehennem..." buyuk bir ates hazirladik. " ki, onun
duvarlan kendilerini gepegevre ku§atmi§tir." Varhk mertebeleri, unsuri
tabiatlarve heyulani sahislan buruyen maddi nevi suretler gibi duvarlan
onlan sarmistir. "Erimi§ maden gibi bir su..." irin gibi pis kokulu bir su
verilir kendilerine. Yani cehennem ehlinin komurlesmis bedenlerinden
akan irin, kokusmus su ya da pis atiklan yahut yakici keder ve uzuntu
turii seyler igirilir.

30- Iman edip de guzel davrani§larda bulunanlar (bilmelidirler ki)


biz, guzel i§ler yapanlann ecrini zayi etmeyiz.

704. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

31- Iste onlara, alt taraflarmdan irmaklar akan Adn cennetleri vardir.
Onlar Adn cennetlerinde tahtlar uzerine kurularak orada alt in bileziklerle
bezenecekler; ince ve kalm dfbadan ye§il elbiseler giyecekler. Ne guzel
kar§ilik ve ne guzel kalma yeri!

32- Onlara, §u iki adami misal olarak anlat: Bunlardan birine iki
uzum bagi vermi§, her ikisinin de etrafmi hurmalarla donatmi§,
aralarmda da ekinler bitirmi§tik.

33- Iki bagm ikisi de yemislerini vermi§, higbirini eksik birakmamisti.


Ikisinin arasmdan bir de irmak fiskirtmistik.

34- Bu adamm ba§ka geliri de vardi. Bu yuzden arkadasiyla


konusurken ona soyle dedi: «Ben, servetge senden daha zenginim;
insan sayisi bakimmdan da senden daha gugluyum.»

35- (Boyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bag ma girdi.


§6yle dedi: «Bunun, higbir zaman yok olacagmi sanmam.»

36- «Kiyametin kopacagmi da sanmiyorum. §ayet Rabbimin


huzuruna goturulursem, hig §uphem yok ki, (orada) bundan daha hayirli
bir akibet bulurum.»

37- Kar§ilikli konusan arkadasi ona hitaben: «Sen, dedi, seni


topraktan, sonra nutfeden (sperm) yaratan, daha sonra seni bir adam
bigimine sokan Allah' \ inkar mi ettin?»
38- «Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime higbir §eyi
ortak ko§mam.»

39- «Bagma girdiginde: Masaallah! Kuvvet yalniz Allah'mdir,


deseydin ya! Eger malca ve evlatga beni kendinden gugsuz goruyorsan
(sunu bil ki):»

40- «Belki Rabbim bana, senin bagmdan daha iyisini verir; senin
bagina ise gokten yildinmlar gonderir de bag kupkuru bir toprak haline
gelir.»

41- «Yahut, bag mm suyu dibe gekilir de bir daha onu arayip
bulamazsin.»

42- Derken onun serveti kusatilip yok edildi. Boylece, bagi ugruna
yaptigi masraflardan oturu ellerini ogusturup kaldi. Bagm gardaklan
yere gdkmustu. «Ah, diyordu, keske ben Rabbime higbir ortak
ko§mami§ olsaydim!»

KEHF SURESi . 705

43- Kendisine Allah'tan ba§ka yardim edecek destekgileri olmadigi


gibi kendi kendini de kurtaracak gugte degildi.

44- l§te burada yardim ve dostluk, Hak olan Allah' a mahsustur.


Mukafati en iyi olan O, en guzel akibeti veren yine O'dur.

45- Onlara §unu da misal goster: Dunya hayati, gokten (semadan)


indirdigimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryuzunun (arzm) bitkisi
(once gelisip) birbirine karismis; arkasmdan ruzgarm savurdugu gergop
haline gelmi§tir. Allah, her §ey uzerinde iktidar sahibidir.

46- Servet ve ogullar, dunya hayatmin susudur; olumsuz olan iyi


i§ler ise Rabbinin nezdinde hem sevapga daha hayirli, hem de umit
baglamaya daha layiktir.

"iman edenler..." musriklerin kar§itlan olarak ayette yer aldiklan igin


burada zati tevhide inananlar kastedilmi§tir. "Guzel davrani§larda
bulunanlar..." istikamet makammda bizzat kastedilen amelleri
i§leyenler. "Biz, guzel i§ler yapanlann ecrini zayi etmeyiz." Burada
zahir isim muzmerin yerine konulmu§tur. Bunun amaci, ecrin bilgiyle
degil, amelle hakkedildigine delalet etmesidir. Qunku amelle derece ve
mertebenin yukselmesi hakkedilir.

"Adn cennetleri..." ug cennetten adn cennetleri vardir onlar igin.


"orada altin bileziklerle bezenecekler..." Yani orada zati tevhid
hakikatleri, ayni birlik tecellileri anlamlan gibi turlu zinetlerle
susleneceklerdir. Qunku altin suslerden maksat ayni susler, gumu§
suslerden maksat da nurani sifatlardir. Nitekim, bir ayette soyle
buyrulmustur: " ; gumu§ bilezikler takmmi§lardir." (hsan, 21) "Ye§il
elbiseler giyecekler." insanm igini agan goz alici, guzel ve parlak
sifatlara buruneceklerdir. "Ince...dibadan." Hallere ve bagislara
buruneceklerdir, gunku bunlar daha latif ve daha incedirler. "Kalm
dibadan..." daha yogun olan ahlak ve kazammlara buruneceklerdir.
"Onlar adn cennetlerinde tahtlar uzerine kurularak..." ilahi isimlere
yaslanacaklar. Qunku ilahi isimlerO'nun fiillerinin kaynaklandir. Ve onlar
da O'nun sifatlanyla sifatlanmislardir. Zatla birlikte sifat istinat edilen
isimdir. Ve o sifat ve fiil cennetinde bu hal uzerinde olacaktir. "Ne guzel
sevap ve ne guzel kalma yeri!" bu ifade, daha once gegen " ne fena bir
igecek ve ne kotu bir kalma yer/7"ifadesine karsihk olarak yer almistir.

706. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

47- (Dusun) o gunu ki, daglari yerinden gotururuz ve arzm


(yeryuzunun) ginlgiplak oldugunu gorursun. Higbirini birakmaksizm
onlari (turn oluleri) mah§erde toplamis olacagiz.

48- Ve hepsi sira sira Rabbinin huzuruna gikarilmislardir: And olsun


ki sizi ilk defasmda yarattigimiz §ekilde bize geldiniz. Oysa size vaat
edilenlerin tahakkuk edecegi bir zaman tayin etmedigimizi sanmi§tiniz,
degil mi?

49- Kitab ortaya konmu§tur: Suglularm, onda yazili olanlardan


korkmus olduklarmi gorursun. «Vay halimize! derler, bu nasil kitabmis!
Kuguk buyuk higbir §ey birakmaksizm (yaptiklarimizin) hepsini sayip
dokmu§!» Boylece, yaptiklarim kar§ilarmda bulmu§lardir. Senin Rabbin
hig kimseye zulmetmez.

50- Hani biz meleklere: Adem'e secde edin, demi§tik; Iblis harig
olmak uzere, onlar hemen secde ettiler. iblis cinlerdendi; Rabbinin
emrinden disari gikti. §imdi siz, beni birakip da onu ve onun soyunu mu
dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin dusmaninizdir. Zalimler igin bu ne
fena bir degi§medir!

51- Ben onlari (Iblis ve soyunu) ne semalarm ve arzm yaratilisma,


ne de bizzat kendilerinin yaratilisma sahit tuttum. Ben yoldan gikaranlari
yardimci edinecek degilim.

52- Yine o gunu (dusunun ki, Allah, kafirlere): Benim ortaklanm


olduklarmi ileri surdugunuz §eyleri gagirm! buyurur. Cagirmislardir
onlari; fakat kendilerine cevap vermemi§lerdir. Biz onlari n arasma
tehlikeli bir ugurum koyduk.

53- Suglular atesi gorur gormez, orayi boylayacaklarmi iyice


anladilar; ondan kurtulus yolu da bulamadilar.

54- Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar igin her turlu misali sayip
ddkmusuzdur. Fakat tartismaya en gok duskun varlik insandir.

55- Kendilerine hidayet geldiginde insanlari iman etmekten ve


Rablerinden magfiret talep etmekten alikoyan §ey, sadece, oncekilerinin
basma gelenlerin kendi baslarma da gelmesini, yahut azabin goz gore
gore kendilerine gelmesini beklemeleridir!

56- Biz Resulleri, sadece mujdeleyiciler (be§ir) ve uyaricilar (neziyr)


olarak gondeririz. Kafir olanlar ise, hakki batila dayanarak ortadan
kaldirmak igin batil yolla mucadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve
uyanldiklan §eyleri alaya almi§lardir.

KEHF SURESi . 707

57- Kendisine Rabbinin ayetleri hatirlatilip da ona sirt gevirenden,


kendi elleriyle yaptigini unutandan daha zalim kim vardir! Biz onlarin
kalplerine, bunu anlamalarma engel olan bir agirlik, kulaklarina da
sagirlik verdik. Sen onlan hidayete gagirsan da artik ebediyen hidayete
eremeye ceklerdir.

58- Senin, bagi§i bol olan Rabbin merhamet sahibidir; §ayet


yaptiklari yuzunden onlan (hemen) muaheze edecek olsaydi, onlara
azabi gargabuk verirdi. Fakat kendilerine tanmmis belli bir sure vardir ki,
artik bundan kagip kurtulacaklari bir sigmak bulamayacaklardir.

59- l§te §u ulkeler; zulmettikleri zaman onlan helak ettik. Onlan


helak etmek igin de belli bir zaman tayin etmi§tik.

"O gun ki, daglan yerinden gotururuz..." aza daglarmi pargalayarak


ortadan kaldinnz, onlan etrafa savrulmus toz dumana geviririz.
"Gorursun..." bed en arzmi "ginlgiplak" agik ve dumduz, yalm bir satih
olarak gorursun, uzerinde higbir suret, iginde higbir terkip olmaksizin
sirf
bir toprak olarak belirir. "Mahserde toplamis olacagiz..." vicdan
mahserinde toplayacagiz. Ya yukanda sozii edilen kuvvetler igin, ya da
insan fertleri igin gegerli olan bir hasirdir bu. "Higbirini birakmayiz..."
tek
kisi birakmadan hepsini mahserde toplanz.

"Ve hepsi ...Rabbinin huzuruna gikmi§lardir." Yeniden dirilis


gergeklestigi zaman hepsi Rabbinin huzurunda "sira sira" toplanmis
olacaktir. Duzenli sekilde saf tutmus olarak duracaklardir. Birbirlerini
perdelemeyeceklerdir. Her biri bir mertebede olacaktir. "And
olsun...bize geldiniz..." O gun onlara "and olsun bize geldiniz..."
diyecegiz. Yalm ayak, ginlgiplak ve tek basmiza bize geldiniz. "Sizi ilk
defasinda yarattigimiz gibi... Oysa siz... sanmistiniz... " olumden sonra
dirilisi inkar ederek "size vaat edilenlerin tahakkuk edecegi bir zaman
tayin etmedigimizi..." sanmistiniz. Nebiylerin dilinden, olumden sonra
dirilis ve yeni bir hayat olduguna iliskin olarak size yonelttigimiz vaadin
birvaktinin olmadigim zannetmistiniz.

"Kitab ortaya konmustur." Nefislerinde kok salmis amel heyetleriyle


ortusen kahp kitabi ortaya konmustur. "Suglularm, onda yazili
olanlardan korkmus olduklanni gorursun." Qunku unutup gittikleri
seyleri orada gormuslerdir.

708. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Vay halimize! derler...." kendilerini mahveden helak ile tekrar helak


olmayi temenni ederler. Bunun nedeni de bozuk akideleri ve kotu
amelleridir. "Bu nasil kitabmi§! Kuguk buyuk higbir §ey birakmaksizm
hepsini sayip ddkmus!" Qiinku, hareketlerinin ve amellerinin biitun izleri
kuguk olsun buyuk olsun nefislerinde yerlesmistir. Ayni zamanda feleki
nefis levhalarma da naksedilmistir, kayda almmistir. Olumden sonraki
yeni hayatlannda bunlann tumu onlara gorunur. Onlardan
kurtulmalarma imkan yoktur. "Boylece, yaptiklarmi karsilarmda
bulmu§lardir. Senin Rabbin hig kimseye zulmetmez." ifadesinin anlami
budur.

Daha once meleklerin secde etmesi ve iblis'in bundan kagmmasi


hadisesinin anlamini agiklamistik.

"iblis cinlerdendi." ifadesi yeni bir agiklama mahiyetindedir. Sanki


biri "peki iblis neden secde etmedi?" diye sormus da buna cevap olarak
"o cinlerdendi." denmis gibi. Yani maddeye bogulmus bedeni
kuvvetlerdendi. Bu yuzden "Rabbinin emrinden di§an gikti." Madde ve
maddenin uzantilanyla perdelendigi igin.

60- Bir vakit Musa, geng adamma dedi ki: Devam edecegim... ta iki
denizin birle§tigi yere varacagim, yahut daha ileri bir muddet daha
gidecegim.

61- Vakta ki her ikisi, iki denizin birle§tigi yere varmca baliklarmi
unuttular. (Balik) denizde belli biriz birakarak biryol tuttu.

"Bir vakit Musa geng adamma dedi ki..." Bu ayeti kissanm zahirini
esas alarak anlamak gerekir. Mucizeleri inkar etmeye imkan yoktur.
Ama Batmi anlamina gelince soyle denebilir: Bir vakit Kalp Musa'si nefis
gencine, bedene taalluk ettigi vakit dedi ki: "durup dinlenmeyecegim."
Yolculuga ve sefere ara vermeyecegim. Ya da durmadan yola devam
edecegim, "ta iki denizin birlestigi yere kadar varacagim." Yani iki
alemin, ruh alemi ile cisim aleminin birlestigi yere varacagim. Bu iki
alem de insan suretinde ve kalp makammda tath ve tuzlu su
konumundadir. "yahut senelerce yuruyecegim." Yani uzun zaman yol
alacagim.

KEHF SURESi . 709

"Her ikisi, iki denizin birle§tigi yere vannca." Hazir ve cem suretinde
iki denizin birlestigi yere vardiklannda "baliklarini unuttular." Burada
kastedilen, Hz. Yunus'u (a.s) sahis olarak degil tur olarak yutan baliktir.
Cunku ikisinin gidasi, bu surete ulasmadan once harigte bu baliktandi.
Ki azimet vakti yolculukta onu azik olarak almalan emredilmisti. "...Bir
yol tutup gitmi§ti." Onceden oldugu gibi beden denizinde canli olarak
yol ahp gitmisti. "Biryol" genis yol bulmustu. Nitekim, soylendigine gore,
denizde izledigi yol agik kalmis, deniz uzerine kapanmamisti.

62- Gegip gittiklerinde... Musa gence: Kusluk yemegimizi getir,


hakikaten bu seferimizde basimiza sikmti geldi.

"Gegip gittiklerinde" bahktan aynldiklan yeri gegtiklerinde Musa


yorgunluk ve aghk hissetti. Oysa anlatildigma gore bundan once
yolculukta yorgunluk hissetmemis, hig acikmamisti. Bunun uzerine
baligi ve onunla beslenmeyi hatirladi ve geng adammdan yiyecegi
getirmesini istedi. Musa "kusluk yemegimizi getir" diyor, gunku o
siradaki hali, rahimdeki onceki haline gore gunduz mesabesindeydi.
Ardmdan da "Hakikaten bu seferimizde ba§imiza sikmti geldi" su
yolculugumuz yuzunden basimiza sikmti geldi... sikmtidan maksat,
dogum yorgunlugu ve mesakkatidir.

63- "Gordun mu! dedi. Kay ay a sigindigimiz sirada gergekten ben


baligi unuttum. Onu hatirlamami bana seytandan baskasi unutturmadi.
O acaib §ekilde denizde biryol tutmu§tu.

"Gordun mu! dedi." ne hata ettim gordun mu! "kayaya sigindigimiz


sirada." Sut emmek igin gogse sigindigimiz sirada "baligi unuttum."
Qunkii ona ihtiyacimiz yoktu. "Onu hatirlamami bana §eytandan
baskasi unutturmadi." Baligi bana unutturan seytandan baskasi
degildir. Onu vicdanimda hatirlamami engelledi. Soylendigine gore bahk
denizde yol bulup gittigi sirada Musa uyuyordu, geng adami ise
uyanikti. Yasak agaci Adem'e suslu gosteren vehim seytani, bahk
nefsini Musa'ya unutturdu. Cunku o sirada bir tur gaflet halindeydi.
Denizde izledigi sasirtici acaib yol ise yukanda sozu edilen ve agik
kalan yoldur.

64- "i§te o! dedi. Aradigimiz bu idi. Hemen izlerinin uzerine geri


donduler.

710. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"l§te...o...dedi." Bahgm ellerinden kayip denizde bir yol tutturmasi


onun cibilliyetinde olan sey "aradigimiz...idi." Aradigimiz sey buydu.
Qunku iki denizin birlestigi bir yer vardi ve Musa'ya orada kendisinden
daha alim birinin bulundugu vaat edilmisti. Qunku kutsi akh takip ederek
kemale ulasmak ancak bu makamda gergeklesebilir. "Hemen izlerinin
uzerine geri donduler." ilk fitrat makamma yukselmek uzere " geri"
donduler, daha once tabi olduklan gibi. his sirasmda, kemale dogru
aldiklan yolu geri donerek tekrar izlediler, boylece kutsi akh buldular.
Kutsi akil, Allah'm kullanndan biriydi, Allah'in inayetine ve rahmetine
has kihnmisti.

65- Boylece kullarimizdan bir Abd'i / Kul'u buldular. Ona katimizdan


bir rahmet vermi§tik ve Ona indmden bir Him 6gretmi§tik.

"Ona katimizdan bir rahmet vermi§tik." Yani maddeden annmak,


cihetlerden beri olmak suretiyle ona manevi bir kemal ve sirf bir nuranilik
bahsetmistik. Bu ise "indT" yakinligm sonucuydu. "Ona indmden bir Him
6gretmi§tik." Kutsi marifetlerden, ledunni kulli hakikatlerden olusan bir
ilmi beseri talim aracihgiyla ona ogretmistik.

66- Musa ona dedi ki: Sana tabi olayim mi? Sana 6gretilmi§ olan
ru§d'e ermek ilmini bana da ogretmen igin . . .

"Sana tabi olayim mi?" bu sozuyle suluk iradesini ve kemale


yukselme istegini gosteriyor.

67- Dedi: Suphesiz sen benimle beraberlige sabredemezsin, senin


asla gucun yetmez.

"Sen benimle beraberlige sabredemezsin." Bunun nedeni senin


gaybi seylere ve manevi hakikatlere muttali olmamandir. Qunku sen
henuz maddeden tecerrut etmis degilsin. Beden ve perdeleriyle
ortulmussun. Bu yiizden bana yoldashk etmeye gug yetiremezsin.

68- igyuzunu bilmedigin ve kendi ilminle kavrayamadigm bir bilgiye


nasil sabredersin?

69- Dedi ki: Insallah (Allah'in dilemesi) He sen beni sabreder


bulacaksm. Senin higbiri§inde sana kar§i gelmem.

"Kavrayamadigm bir bilgiye nasil sabredersin? Musa: "in§allah,


dedi, sen beni sabreder bulacaksm." Benim istidadim gugludur ve ben
talepte sebatkanm. "Senin emrine de karsi gelmem." Ben sana
butunuyle teveccuh ettim ve sozunii benimsedim. Qunku ben anndim
ve benim iradem dogrudur. Bu konusmalann tamami hal diliyle
gergeklesmistir.

KEHFSURESi.711
70- Dedi ki: Eger bana tabi olursan artik higbir §ey hakkinda bana
soru sorma. Hatta sana o konuda bilgi verinceye kadar.

"Eger bana tabi olursan." Kemal yolunu izleme hususunda bana


uyarsan "higbir §ey hakkinda bana soru sorma." Seyirde, amellerde,
riyazette, ahlakta ve cehd'de, bana uyman ve tabi olman gerekir.
Olaylarm hakikatlerini ve anlamlanni benden isteme. Vakti gelinceye
kadar. "sana o konuda bilgi verinceye" kadar. Bu ilimden sana haber
verinceye kadar bana herhangi bir soru sorma. "Bilgi..." verirsem
ogrenirsin. Kalip ve kalp muameleleriyle maddeden anndigin zaman
sana gaybi hakikatleri sana bildirecegim.

71- Bundan sonra yuruduler. Nihayet bir gemiye bind Her onu, deldi.
Dedi: Halkmi bogmak igin mi onu deldin? Gergekten sen buyuk bir is
yaptm.

"Bunun uzerine yuruduler. Nihayet bir gemiye bindikleri zaman."


Allah'a dogru seyir amaciyla heyuli denizinde kutsi aleme dogru yol alan
ve kulluga elverisli riyazet haddine ulasmis beden gemisine bindikleri
zaman "gemiyi deldi." Riyazetle, yiyecegini azaltmakla, hukumlerini
agirlastirmakla, duzenini bozmakla ve boylece zayif dusurmekle beden
gemisini deldi. Musa: "halkmi bogmak igin mi onu deldin?. ..dedi." heyuli
denizde yuzerken iginde bulunan hayvani ve nebati kuvvetleri bogmak
ve helak etmek igin mi onu deldin? "Gergekten sen buyuk bir i§ yaptm!"
Musa'nm bu tavn, olaylan hos karsilamayisi, nefsin sifatlanyla zuhur
etmesinden, kalbin de ona meyletmesinden, riyazet nedeniyle
paylanndan yoksun kalmasim agir bulmasindan, sadece haklanyla
yetinmeye kanaat getirmemesinden ibarettir.

72- "Ben sana, suphesiz benimle beraberlige sabredemezsin,


demedim mi? dedi." bu ruhani, manevi bir uyandir, kutsi bir
sakindirmadir. Demek istiyor ki: Sulukta azimet bundan gok daha guglu
olmahdir.

73- Dedi ki: Unuttugum §eyden dolayi beni muahaze etme ve bana
bu i§imde zorluk yukleme.

Musa: "Unuttugum §eyden dolayi beni muaheze etme, dedi." Bu


da nefs-i levvame makammda ifade edilen bir ozurdur.

712. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

74- Sonra yine yuruduler. Nihayet bir erkek gocuga rastladilar


hemen onu bldurdu. Dedi ki: Tertemiz bir nefsi sen oldurdun ha... bir
can kar§iligi olmadan. Gergekten gok deh§etli bir §ey yaptin.

75- Dedi ki: Ben sana demedim mi? §uphesiz sen asla benimle
sabredemezsin.

76- Dedi ki: Eger bundan sonra sana bir §ey sorarsam benimle
arkada§lik yapma. Gergekten tarafimdan son bzre ula§tm. (dedi)

"Yine yuruduler. Nihayet bir erkek gocuga rastladilar..." erkek


gocuktan maksat, sifatlanyla zuhur edip kalbi perdeleyen ve kotulugu
emreden (emmare) nefistir. Oldurulmesi de gazap, sehvet ve diger
sifatlannin oldurulmesi anlamindadir. "Tertemiz bir nefsi... oldurdun ha!"
kalbin nefse yonelik sempatisinden kaynaklanan bir itirazdir bu. "Sen
sana... demedim mi?" bu da ruhani bir hatirlatma ve ifadedir.
"Eger... .sana bir §ey sorarsam." Oziir dileme, gunahi ikrar edip itiraf
etme mahiyetinde bir ifadedir. Bunlann tumu de nefsin levvame olusu
esnasinda ortaya gikan telvinatlar mahiyetindedir.

77- Yine yuruduler. Nihayet bir kby halkma vardilar. Oranm ehlinden
yemek istediler. Ikisini de misafir etmekten imtina ettiler. Nihayet orada
yikilmak uzere bir duvar buldular, hemen onu dogrulttu. "Dileseydin
buna karsi bir ucret alirdm" dedi.

78- Dedi: Iste bu, seninle benim aramizm ayrilmasidir. "§imdi sana,
sabredemedigin §eylerin tevilini (igyuzunu) haber verecegim.

"Yine yuruduler. Nihayet bir kby halkma vardilar." Koy halkmdan


maksat bedensel kuvvetlerdir. Yiyecek istemeleri, onlardan ruhani gida
talep etmek anlamindadir. yani onlar aracihgiyla boyle bir talepte
bulunmak demektir. Ciizi idraklerinden kulli anlamlar gikarmak gibi.
Daha once onlara yiyecek verdikleri halde bu sefer onlan konuk
etmekten yiiz gevirmelerinin nedeni, o sirada onlann yiyeceklerinin
daha ust taraftan, kutsi nurlardan, cemal ve celal tecellilerinden, ilahi
marifetlerden ve gaybi anlamlardan kaynaklanmasidir. Riyazet
aracihgiyla beden gemisinin delinmesinden ve gocugun
oldurulmesinden once oldugu gibi ayaklannin altmdan degildi. Kuvvetler
ve duyular da buna engeldirler, bunun surdurulmesine elverisli
degildirler artik. Bilakis ancak uyuklamalanndan ve sukunete
ermelerinden sonra boyle bir seye hazir olabilirler. Tipki Musa'nm
ailesine "bekleyin..." (Taha, 10) demesi gibi.

KEHFSURESi.713

"Yikilmak uzere" olan duvar ise nefs-i mutmainedir. Bundan duvar


diye soz edilmesi, nefs-i emarenin riyazet aracihgiyla oldurulmesinden
sonra meydana gelmis olmasmdan dolayidir. Bu yuzden tipki cansiz
varhklar gibi kendi kendine ve kendi iradesiyle hareket edemeyecek
hale gelmistir. Zayifhgindan dolayi da helak olmak uzeredir. Onun bu
hali yikilmak uzere olmak seklinde ifade edilmistir. Musa'nm arkadasmin
bu duvan dogrultmasi ise, kuvve-i nutkiye nuru aracihgiyla ahlaki
kemalat ve guzel faziletlerle degistirmesi anlamindadir. oyle ki bu
faziletler onun rezil sifatlannin yerine gegerler.

Musa'nm (a.s) "dileseydin, elbet buna karsi bir ucret alirdm"


seklindeki sozii kalbi bir telvindir, nefsani degil. yani faziletler
edinmek
ve riyazetle amel etmek suretiyle ecir ve savap kazanmayi kastetmistir.
Bu yuzden "i§te bu, benimle senin aramizm aynlmasidir." seklinde
cevap vermistir. Yani, bu, benim makamim ile senin makaminin
aynlmasi, uzaklasmasidir. Benim halimle senin halinin aynsmasidir.
Cunku riyazet aracihgiyla nefsi imar etmek, ovguye deger huylarla
ahlaklanmak, sevap ve ecir beklentisi igin degildir. Yoksa fazilet ve
kemalattan soz edilemez. Cunku fazilet; ilahi ahlakla ahlaklanmaktir.
Oyle ki fiiller, sahibinden bizzat kendileri igin sadir olurlar, bir gaye
igin
degil. bir gayeye yonelik olan bir sey perdedir, rezilliktir; fazilet
degildir.
Gaye; ortaya perde koymak demektir. Nefsin sifatlannin perdesinin
agilmasi ve nur aleminde tebaruz etmesi gaybi anlamlan algilamasi
igindir. Daha dogrusu ilahi sifatlarla sifatlanmak igindir. Diger bir
ifadeyle
Allah'da fena bulduktan sonra O'nunla tahakkuk etmek igindir. Senin
iddia ettigin gibi sevap kazanmak igin degildir.

"§imdi sana, sabredemedigin seylerin tevilini (igyuzunu) haber


verecegim." Yani, nefsin mutmain oldugu, kuvvetlerin istikrar buldugu
igin anlamlan kabul etmen, soru sormani yasakladigim gaybi bilgileri
alman mumkun olmustur. Ki senin bunlar uzerinde dusunmen ve
hatirlaman mumkundur. Bu yuzden ben de sana anlatacagim, bu
olaylann tevilini haber verecegim. Artik anlamlan ve irfani kabul etme
istidadma sahipsin.

79- Gemi var ya, o denizde galisan mi skin kimselerindir. Ben onu
kusurlu kilmak istedim. Pe§lerinde bir melik (kral) vardi her gemiyi gasp
ediyordu.

714. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

"Gemi var ya, o...yoksul kimselerindir." Heyuli denizinde gahsan


yoksul kimselere aittir. Zahiri duyulardan ve tabii-nebati kuvvetlerden
olusan bedensel kuvvetlerindir. Bunlardan miskin (yoksul) diye soz
edilmesi devamh surette durmalanndan, beden topragindan
aynlmamalanndan, diger hayvani kuvvetler gibi kalbin sulukuna engel
olacak ya da onu istila edecek giigten yoksun olmalarmdan dolayidir.
Anlatildigina gore, bunlar on kardesti. Bes tanesi karada bekliyordu,
besi de denizde gahsiyordu. Bu da zahiri ve batmi duyulara isarettir.
"Onu kusurlu kilmak istedim." Riyazete tabi tutarak ayipli olmasmi
sagladim, ki nefs-i emmare meliki / kral gasp ederek ona el koymasin.
Bundan maksat da arkalanndan gelen kraldir. Bu kral onlerine gegip
"her gemiyi gasp ediyordu." istila ederek, hevasi ve istekleri
dogrultusunda kullanmak uzere el koyuyordu.

80- Erkek gocuga gelince, onun ana babasi mumin kimselerdi.


Onlan tugyan ve kufurle sarmasmdan endi§e duyduk.

81- Boylece istedik ki Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha


temizini versin ve daha merhametli olsun.

"Erkek gocuga gelince, onun ana babasi..." yani ruh ve cismani


tabiat "mumin kimselerdi." Tevhidi benimseyen, ikrar eden kimselerdi.
Cunku Allah'a itaat etme yoluna baglanmis, Allah'in emrine boyun
egmislerdi. Allah'in kendilerinden istediklerini benimsiyorlardi. "Bunun
igin onlan... bogmasmdan korktuk." Uzerlerine azgmhkla saldinp
burumesinden, ruhun musahedesi esnasmda benligiyle zuhur edip
onlan istila etmesinden korktuk. "Nankorluge..." onlara isyan edip
uzerindeki nimetlerini, iyiliklerini inkar etmesinden, kotuluk etmesinden
korktuk. Ya da onlan perdelemesinden, boylece dinlerini ifsat
etmesinden, Allah'a kulluklarmi bozmasmdan endise ettik.

"Boylece, istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha


temizini... versin." Tipki ondan daha temiz olan nefs-i mutmainneyi
verdigi gibi. Yani temizlik bakimindan ondan daha hayirh ve daha
annmis olanmi versin diye. "Ve daha merhametli olanmi versin" diye.
Daha sefkatli, daha merhametli olanmi bahsetsin istedik. Cunku ruh ve
bedene karsi daha sefkatli, daha faydah ve daha yumusak olur.
"Ebeveyn" ifadesinden maksadm dede ve baba olmasi da muhtemeldir.
Bu takdirde ruh ve kalpten kinaye olurlar. Dolayisiyla onlara karsi daha
merhametli olmasi da onlarla daha uyumlu ve onlara karsi daha
duygusal olmasi anlaminda olur.

KEHFSURESi.715

82- Duvara gelince, §ehirdeki iki yetim gocugun idi ve altmda da


onlara ait bir hazine vardi. Onlarm babalari ise salih / iyi bir kimse idi.
Rabbin diledi ki, gocuklar ru§dlerine ersinler ve kendilerine ait defineyi
gikarsmlar. Bu, Rabbinden bir rahmet idi. Bu i§lerimi kendiligimden
yapmadim. i§te bu, senin sabredemedigin i§lerin tevili.

"Duvara gelince, §ehirdeki iki yetim gocugun idi." Yani nazari ve


ameli akillara aitti. Bunlar, Ruh'ul Kuds olan ebeveynlerinden kopmus
durumda idiler. Qunku bedensel ortulerle ondan perdelenmislerdi. Ya da
kemale varmadan once, beden sehrinde nefsin istilasi sonucu oldurulen
veya olen kalbin gocuklan idiler. "Altmda da onlara ait bir hazine vardi."
Yani ancak, kalp makammda onlar tarafmdan tahsil edilebilen marifet
hazinesi vardi. Qunku, kemal vaktinde butun kulli ve ciizi seyler bilfiil
onda cem olabilir. Bu da olgunluk gagma erisme halidir. Bu hazinenin
gikanlmasma gelince, zahir ehli mufessirlerden biri "hazine, uzerinde
ilim yazih olan bir sayfadan ibaretti." demistir. "Babalari ise..." her iki
tevil agismdan da salih, "///' bir kimse idi." Bazilannin soyledigine gore,
bu yetimlerin yash bir dedeleri vardi ve Allah bu ikisini onun igin
muhafaza etmistir. Boyle olunca da ancak Ruh'ul Kuds olarak tevil
edilebilir.

83- Sana Zu'lkarneyn'den soruyorlar. De ki: Onunla ilgili kissayi size


ilerde okuyacagim . . .

Zu'lkarneyn (iki boynuzlu) kissasi meshurdur. Kendisi, Resulullah


(s.a.v) zamanma yakm bir donemde yasamis Romah bir komutandi. Bu
kissanm varhga uyarlanmasina gelince, ondan maksat, varhgm iki
boynuzuna, yani dogusuna ve batisma hukmeden kalptir.

84- Gergekten biz onu arzda iktidar ve kudret sahibi kildik. Ona
her§ey igin sebeb verdik.

85- O da yollardan birisine tabi oldu tutup gitti. . .

86- Nihayet gune§in battigi yere varinca onu, kara bir balgikta batar
buldu ve onun yanmda bir kavme rastladi. Dedik ki: Ey Zu'lkarneyn!
Onlara ya azab edeceksin veya haklarmda iyilik etme yolunu
segeceksin.

"Gergekten biz onu... iktidar ve kudret sahibi kildik." Beden arzmda


kudret verdik, kulli ve ciizi anlamlardan olusan butun mallara sahip

716. TEFSiR-i KEBiR/TE'ViLAT

kildik. Dogudan batiya istedigi tarafa gitmesini sagladik. "Ona her §ey
igin...verdik." istedigi kemalatlar igin "bir sebeb" verdik; diledigi her
bir
kemale ulasmasi igin (ilim, yontem,) bir yol sagladik. "O da...tutup
gitti."
bedensel taalluk ve sufli aleme teveccuh suretiyle bir yol tuttu. "Nihayet
gune§in battigi yere varmca..." ruh gunesinin battigi mekana gelince
"onu kara bir balgikta batar buldu." Balgiga bulanmis vaziyette buldu.
Bundan maksat, buruyen cisimlerle kansmis bedensel maddedir. "Biz
insani katisik birnutfeden yarattik." (insan, 2) ayetinde oldugu gibi.

"Onun yanmda bir kavme rastladi." Nefsin bedeni ve ruhani


kuvvetlerine rastladi.

"Ey Zu'lkarneyn! Onlara ya azap edeceksin . . .dedik." ya riyazet,


kahir ve oldurme suretiyle onlara azap edeceksin, "veya haklarmda iyilik
etme yolunu segeceksin." adaleti gozetecek ve paylanni eksiksiz
vereceksin.

87- Dedi ki: Kim zulum ederse ona azap edecegiz. Sonra o,
Rabbine gonderilecek ona, korkung azap eder.

Zu'lkarneyn: "O, §6yle dedi: Zulum edeni..." sehvet, gazap, vehim


ve tahayyul gibi ifrata kagani, teslim olmayani, boyun egmeyene "azap
edecegiz" riyazete tabi tutarak cezalandiracagiz. "sonra o, Rabbine
gonderilecek..." kuguk kiyamette Rabbinin huzuruna dondurulecektir.
"...Azap uygulayacak. " tabiat atesinde birakmak suretiyle "ona korkung
bir azap" uygulayacaktir. Bu benim verecegim cezadan daha siddetli
olacaktir. Ya da buyuk kiyamette kahretme ve yok etme (fena) azabma
tabi tutacaktir.

88- Amma kim de iman edip salih amel islerse artik onun igin guzel
bir karsilik vardir ve ilerde ona emrimizden kolay olani soyleyecegiz.

"iman edene... gelince..." nazari ve ameli akil, fikir ve zahiri duyular


gibi ilim ve marifete iman edip "salih amel", iyi isler yapan, iyi davranan
faziletler edinmek igin gabalayan, boyun egen ve itaat eden kimseye
gelince "onun igin. ..bir kar§ilik vardir." bir sevap vardir. "En guzel..."
sifat cennetinden, sifat nurlannin tecellilerinden ve sifat ilimlerinin
nehirlerinden olusan guzel bir sevap alacaktir. "Ve emrimizden
(buyrugumuzdan), ona kolay olanmi soyleyecegiz. " Faziletli melekelerin
olusmasi neticesinde kolayhk igeren bir soz soyleyecegiz.

89- "Sonra yine bir yol tuttu." Maddeden annma ve temizlenme


yontemiyle Allah'a yukselme ve suluk etme yolunu izledi.

KEHFSURESi.717

90- Nihayet gune§in dogdugu yere ula§inda onu, dyle bir kavmin
uzerine dogar buldu ki, onlar igin gunese karsi bir ortu(siper)
yapmamistik.

91- l§te boyle! Gergekten ihata ettik, onunla ilgili her seyden
haberdardik.

"Nihayet gunesin dogdugu yere ulasmca." ruh gunesinin dogdugu


yere vannca "onu dyle bir kavmin uzerine dogar buldu ki..." nazari ve
ameli akil, fikir, sezgi ve kutsi kuvvetten olusan bir kavim uzerine
dogdugunu gordu. "Onlar igin gune§e karsi bir ortu yapmamistik." Bir
perde kilmamistik. Qiinkii onun nuruyla aydinlaniyor ve kulli manalan
idrak ediyorlardi. "i§te boyle!..." onun durumu bizim vasfettigimiz
gibidir.
"onunla ilgili her §eyden" ilimlerden, marifetlerden, kemalattan ve
faziletlerden "haberdardik." Yani, bilgi sahibiydik. Bunun anlami §udur:
bizden ba§ka kimse onun durumunu tumuyle ku§atmami§ti. Qunku o
butun alemleri birle§tiren bir konumdaydi. Varlikta onun bilgilerine
Allah'tan ba§kasi haberdar degildi. Bir de Allah'in ar§i olarak
isimlendiren bir durum soz konusuydu.

92- Sonra yollardan birine tab! oldu.

93- Nihayet iki dag arasina ula§tigmda onlann onunde bir kavim
buldu. Hemen higbir sozu anlamiyorlardi.

"Sonra yine bir yol tuttu." Allah'ta seyir yolunu izledi. "Nihayet iki
dag arasina ula§tigmda." Yani iki kevn arasina vannca. Bu, onun asli
makami ve mertebesiydi ki, ilahin iki dagi arasmda bulunan bir sette yer
aliyordu. Dogu ile bati arasmda yolculuk etmek, inis ve yukselis seferleri
anlamindadir. "onlann onunde. ..bir kavim buldu." Bunlar bedensel
tabiat kuvvetleri ve zahiri duygulardi. "Hemen higbir sozu
anlamiyorlardi." Qunkij anlamlan idrak etmedikleri gibi onlan
konusamiyorlardi da.

94- Dediler ki: Ya Zu'lkarneyn! Gergekten Ye'cuc ve Me' cue bu


arzda fesat gikariyorlar. Bizimle onlar arasina bir set yapman igin sana
harg verse k olmaz mi?

"Dediler ki..."ha\ lisaniyla soyle dediler: "...Ye 'cue..." vehim menseli


durtuler ve arzular... " ve Me'cuc..." vesveseler ve hayali igguduler
bozgunculuk "fesat yapmaktadirlar." Beden arzmda, rezilliklere, duzene

718. TEFSiR-l KEBiR/TE'ViLAT

aykin sehevi arzulara tesvik etmek, duzeni bozan hareketleri islemeyi


cazip kilmak, hayir yasalanni tahrip etmek, hikmet kurallarmi islevsiz
hale getirmek, felaketlere ve fitnelere yol agmak, adalete karsit hevalan
ve bidatlan yaygmlastirmak, dolayisiyla ekini ve nesli ifsat etmek
suretiyle bozgunculuk gikanyorlar.

"Bizimle onlar arasinda bir set yapman igin..." ki onu asmasmlar.


Ozerine gikamayacaklan bir engel yapman igin. Bundan maksat, seri
smir ile ameli hikmetten olusan kalbi hikmettir.

95- "Dedi ki: Rabbimin beni iginde bulundurdugu nimet..." tecrube


ile elde edilen kulli ve cuzi anlamlar, dogu ve batiya yolculuk etmek
"daha hayirlidir...Siz bana kuvvetinizle destek olun." gahsarak ve itaat
ederek yardim edin. "Sizinle onlar arasma a§ilmaz bir engel yapayim."
bundan maksat da ameli hikmet ve seri kanundur.

96- Bana demir kOtleleri getirin. Nihayet dagin iki yam arasini ayni
seviyeye getirince Ofleyin! Dedi. Hatta artik, onu kor, ate§ haline geldigi
vakit "getirin bana, Ozerine bir miktar erimis bakir dokeyim" dedi.

97- Artik onu asmaya muktedir olamadilar ve onu delmeye gOgleri


yetmez.

"Bana demir kutleleri getirin." Ameli suretlerden ve amellerin


vaziyetlerinden olusan demir kutleleri getirin. "Nihayet dagin iki yam
arasini ayni seviyeye getirince." Esitleyerek ve olgerek ayni duzeye
getirince " dedi" , hayvani kuvvetlere "ufleyin" bu surete cuzi anlamlan,
ahlaki faziletlerden olusan nefsani heyetlerini uflemelerini emretti.
"Artik
onu kor haline sokunca..." amellerin keyfiyetinin agiklamasim igeren
ilimler kapsammdaki bash basma bir ilim haline getirince "getirin bana,
Ozerine bir miktar erimi§ bakir dokeyim, dedi." Niyet ve amag dokeyim.
Qunku bunlar ilimle amel arasinda vasita konumundadirlar. ilim ruhu ile
beden ameli onlar aracihgiyla butunlesir. Tipki insani ruh ile beden
arasinda vasita konumunda olan hayvani ruh gibi. Boylece set olusmus
oldu. Yani amel kutlelerinden, ilim ufurmesinden, ahlaktan olusan
kutlelerin ve azimet bakinnin, niyetlerin butununden kaide ve bina
meydana gelmis oldu. Nefis onunla mutmain olup, dusundu ve iman etti.
"Bu sebeple onu a§maya muktedir olamadilar." uzerine gikamadilar.
Qunku sani gok yuceydi. ilimlere ve huccetlere samildi ve bunlan
savmalanna ve istila etmelerine imkan yoktu. "onu delemediler. . ." gunku
melekelerle, amellerle ve zikirlerle istihkam edilmisti.

98- Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vadi hakkdir. Rabbimin


vadi gelince O, bunu yerle bir eder.

KEHFSURESi.719

99- O gun, biz onlan, birbirlerine garparak galkalanir bir halde


birakmisizdir ve sura da ufurulmu§ ve boylece onlan butunuyle bir
araya getirmisizdir.

"Bu...dedi..." bu kanun " Rabbimden bir rahmettir." Kullanna


yonelik rahmetidir. Onlann guvende olmalanni ve varlilarmi devam
ettirmelerini saglamaktadir. "Rabbimin vadi gelince..." kuguk kiyamete
iliskin vadinin vakti gelince, "O, bunu yerle bir eder..." tuz buz olmus
batila donusturur. Cunku olum esnasmda, bedensel aletlerin etkisiz hale
geldikleri zamanda onunla amel etmek mumkun degildir. "O gun biz
onlan, birbirine garparak galkalanir bir halde birakmisizdir."
galkalanmalanni, karismalarim saglamisizdir. Ruhla birlesip de igine
sizmayacak halde biraktik onlan.

"Sura da ufurulmu§..." olumden sonraki hayatta yeniden dirilis igin


sura ufurulmustur. "boylece onlan butunuyle bir araya getirmi§izdir." Ya
da kastedilen anlami sudur: Buyuk kiyamette fena halinde, Hakk'm
zuhuruyla pargalanmis olarak bir araya getirmisizdir. Qunku o esnada
ilim ve hikmet ortadan kalkar. ilahi fiillerin zuhuru, baskasmm ve fiilinin
yok olusu ile birlikte helalin ve mubahm anlami zuhur eder. "O gun biz
onlan, birbirine garparak galkalanir bir halde birakmisizdir." §askm
haldedirler. Birseye kansmislardir ve hareketsiz haldedirler.

"Sura da ufurulmus..." beka halinde Hakkani varhgi meydana


getirmek suretiyle sura ufurulur. Onlan tevhidde, istikamette ve
temkinde, kendileriyle degil, Allah ile oluslanyla bir araya getiririz.

100- Ve kafirleri o gun cehennemle yuzyuze getirmi§izdir.

101- Onlann gbzleri beni hatirlatan ayetlerden bir perde igindeydi,


Hakki i§itmeye de tahammul edemiyorlardi.

"Kafirleri o gun cehennemle yuzyuze getirmi§izdir." Yani, kuguk


kiyamette, Hak'tan perdelenmis olanlar azabm ve atesin turleriyle yuz
yiize gelirler. Enam suresinde anlatildigi gibi. Ya da kastedilen anlam
sudur: Bu musahedede, yani buyuk kiyamet ehli cehennem atesiyle
azap gorur. "Gozleri beni gbrmeye kapali..." yani ayetlerime,
sifatlarimin tecellilerine ki- bunlar beni zikretmeyi gerektirir- karsi
kapahdir.

102- Yoksa kafirler oyle mi sandi. Beni birakip da kullanmi dostlar


edineceklerini mi? Suphesiz cehennemi kafirlere konaklama yeri olarak
hazirladik.

720. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

103- De ki: Size amellerini en ziyade zayi edenleri haber vereyim

mi?

104- O kimselerin, gali§malari dunya hayatmda bo§a gitmi§tir.


Halbuki onlar, iyi isler yaptiklarmi zannederler.

105- Iste onlar, Rablerinin ayetlerini inkar ederler ve O'na


kavusacaklarmi da., onlarm amelleri bosa gitmi§tir.

106- Boylece onlarm cezasi cehennemdir. Kufretmeleri, benim


ayetlerimle ve resullerimle ittihaze (alay) etmelerinden dolayi.

107- Muhakkak iman edip salih amel i§leyenler igin konaklama


yeridir; onlar igindir Firdevs cenneti.

108- Orada ebedi kalirlar oradan da hig ayrilmak istemezler.

109- De ki: Rabbimin kelimeleri igin denizler murekkep olsa...


Muhakkak Rabbimin kelimeleri tukenmeden once deniz tukenirdi.

110- "De ki: Ben de sizin misliniz gibi be§erim. Bana vahy olunuyor.
Ancak ilahmiz tek bir ilahdir. Kim ki Rabbine kavusmayi arzu ederse
artik salih amel i§lesin ve Rabbine yaptigi ibadette kimseyi ortak
etmesin. "

"Oradan hig ayrilmak istemezler." Durumlarimn degismesini


istemezler. Cunku, istidatlarimn gerektirdigi kemale ulasmislardir. Artik,
bunun otesine yonelik bir ozlemleri soz konusu degildir. Gergi bunun
otesinde bir kemal vardir; ama idrakleri buna ulasamamaktadir. Bu
yuzden, durumlarimn otesinden bir tat almadiklan gibi, ozlem de
duymazlar.

Baskasimn varhgim ispat ettikleri igin Hak'tan perdelenen


musriklere karsihk olarak zikredilmis olmalan, kendilerine bahsedilen
cennetin de Firdevs cenneti olmasi gosteriyor ki onlardan maksat,
istidatlan tarn olan muvahhitlerdir. Ve onlarm kemallerinin ustunde bir
kemal yoktur. Onlarm mertebelerinin otesinde bir sey olmadigi igin de
durumlarimn degismesini istemezler.

"De ki: ...derya... olsa..." sekil almaya elverisli, zahirde uzantisi


olan heyuli deniz "Rabbimin sozleri igin murekkep" olsa. Rabbimin
anlamlardan, hakikatlerden, aynlerden ve ruhlardan olusan sozleri igin
murekkep olsa "Rabbimin sozleri bitmeden deniz tukenecektir." Ciinku
Rabbimin sozleri sonsuzdur ve sonlu olanm sonsuz olani tuketmesi de
imkansizdir. Allah, dogrusunu herkesten daha iyi bilir.
MERYEM SURESi • 721

"BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla"

1- Kaf. Ha. Ya. Ayn. Sad.

2- (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anilmasidir.

3- Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmi§ti.

"Kaf. Ha. Ya. Ayn. Sad." Daha once vurgulamistik: Bir istekte
bulunmak uzere Rabbine seslenen ve dua eden kimse, ancak bilerek
veya bilmeyerek bu hal ile ilgili istidadmm gerektirdigi sekilde hal
diliyle
Ona dua ettiginde ve isteginin kaynagi olan ismiyle Ona seslendiginde
icabeti (duanm kabulunu) hakkeder. Qunku bagis ve feyiz, ancak
istidadm kapasitesine gore belirginlesir. istidat ise istekte bulunulan
ismin gerektirdigi seyden baskasmi istemez. Yiice Allah da soz konusu
ismiyle tecelli etmek ve istegini vermek suretiyle icabet eder, gedigini
kapatir, ihtiyacmi giderir. Nitekim, hasta bir kimse "Ya Rabbi!" diye
seslendigi zaman "Ya §afi (ey sifa veren) demek istiyor. Qunkii Hak
Teala ona icabet ettigi zaman bu isimle (§afi ismiyle) onu iyilestirir.
Ayni
sekilde fakir bir kimse de O'na seslendiginde, Hak Teala onun bu
istegine "Mugni" (ihtiyaglan gideren) ismiyle icabet eder, gunkii Rabbi
O'dur.

4- "Rabbi m!" dedi, benden (vucudumdan), kemiklerim zayifladi,


sagim ba§im agardi. Ve ben, Rabbim, sana (ettigim) dua sayesinde hig
bedbaht olmadim.

5- Dogrusu ben, arkamdan i§ ba§ma gegecek olan yakmlarimdan


endi§e ediyorum. Kanm da kisirdir. Tarafindan bana bir veli (ogul) ver.

6- Ki o bana van's olsun; Ya'kub hanedanma da van's olsun.


Rabbim, onu nzana layik kill

722. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

7- (Allah soyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir ogul mujdeleriz


ki, onun adi Yahya'dir. Daha once ona kimseyi adas yapmadik.

8- Zekeriyya: Rabbim! dedi, kanm kisir oldugu, ben de ihtiyarligm


son sininna vardigim halde, benim nasil oglum olabilir?

9- Allah: Oyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydir. Daha once, sen


higbir §ey degilken seni de yaratmi§tim, buyurdu.

10- O: Rabbim! dedi, (gocugum olacagina dair) bana bir i§aret ver.
Allah: Sana i§aret, sapasaglam oldugun halde (ug gun) ug gece
insanlarla konusamamandir, buyurdu.
11- Bunun uzerine Zekeriyya, mabetten kavminin kar§isma gikarak
onlara: «Sabah aksam tesbihte bulunun» diye isaret verdi.

12- «Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) var gucunle saril!» (dedik) ve


henuz sabi iken ona (Him ve) hikmet verdik.

13- Tarafimizdan ona kalp yumu§akligi ve temizlik de (verdik). O,


gok sakman bir kimse idi.

14- Ana-babasma gok iyi davranirdi; o, isyankar bir zorba degildi.

15- Dogdugu gun, olecegi gun ve diri olarak kabirden kaldinlacagi


gun ona selam olsun!

Zekeriyya (a.s), din i§lerinde yerine gegecek bir veli bah§etmesi igin
Rabbine seslendi. Bu duayi ederken iki olguya tevessul etti. iki gerekge
gostererek mazeretine bildirdi. Zayifliga ve ihtiyarliga tevessul etti. Din
islerini yurutme hususunda gugsuzlugunu ve acizligini gerekge olarak
sundu. "Benden, kemiklerim zayifladi, sagim ba§im agardi." Yiice Allah,
"el-Kafi" ismiyle ona icabet ederek , zayifhgmi giderip ona gug veriyor.
Bir ogul bahsetmek suretiyle onu guglendiriyor. Sonra Hz. Zekeriyya
(a.s), yuce Allah'in kendisine yonelik kadim inayetine tevessul ediyor ve
bunu da soyle dile getiriyor: "Ve ben, Rabbim, sana ettigim dua
sayesinde hig bedbaht olmadim." Bunun uzerine yuce Allah "el-Hadi"
(yol gosteren) ismiyle ona icabet ediyor ve mujde ve vaat ile onu
istegine iletiyor. Qunku mutlulugu gerektiren, bedbahthgm bertaraf
olmasmi kagimlmaz kilar, nitekim yuce Allah buna geregi olan seyle
isaret etmistir. inayet, Allah'in ezelde ayn olarak var olan ilminden
ibaret
olup kisinin istidadiyla kendine uygun mutlulugunu gerektirir. Bu, ayni
zamanda Allah'in, istidadm var olmasmdan sonra onun igin bu kemali
irade etmesinin de aynisidir. §u halde yuce Allah, istidadi bu kemale
iletmesi kagmilmazdir.

MERYEM SURESi • 723

Hidayet etme, ancak muvaffak kilmakla olur. Bu da istenen seye


uygun, o seyin gergeklesmesini saglayan sebeplerin tertip edilmesiyle
mumkundur. Zekeriyya (a.s) isteginin gergeklesmeye uygun
olmadigimn, belki aksi sebeplerin mevcut oldugunu goruyordu. Bu
yuzden korkuya kapildi, yetkin olmayan velilerin (akrabalann)
bulunmasmdan korktugunu belirterek Allah'a yalvanp mazeret bildirdi.
Allah ona "el-Vaki" (koruyan) ismiyle icabet etti ve onu yetkin olmayan
velilerin serrinden korudu. Sonra "Karim da kisirdir." diyerek soyundan
bir velinin olmasimn imkansizhgini da mazeret olarak ortaya koydu.
Allah ona "Alim" ismiyle icabet etti. Qunku O, onun gerekge olarak ileri
surdugu, sonucun olamayacagimn kaniti olarak sanldigi sebeplerin
ortada olmadigmi biliyordu. Allah, bu sebeplerin halihazirda yokluguna
ragmen var olduklanni da biliyordu. Allah'm bildiginin de olmasi
kagimlmazdir. Tipki meleklerin ibrahim'in kansma soyledikleri gibi: "
«Bu boyledir. Rabbin soylemi§tir. 0,hikmet sahibi "Hakim"dir,
bilen"Alim"dir» (Zariyat, 31)

Allah onu bir evlatla mujdeleyip bilgisinin gerektirdigini ona


gosterince sebepler aleminde hikmetle hasir nesir oldugu igin sasirdi ve
bir kez daha sebeplerin olmadigmi ileri surerek soyle dedi: "Benim nasil
oglum olabilir?" Qunku akrabalannin yetkin olmayismdan dolayi
soyundan olmasa da gergek bir ogul gibi islerini yurutecek, tarn yerine
gegip yanmda yer alacak, din islerini yurutmede kendi yolunu izleyecek
gergek birini istiyordu. Allah, mujdeyi tekrarlayarak ona bu isin,
kudretine gore gok basit oldugunu gosterdi. Bunun uzerine Zekeriyya
(a.s), buna delalet edecek bir isaret istedi, Allah da ona bu isareti
verdi.
"Sadik" (dogru soyleyen) ismiyle vaadini yerine getirdi. Yahya'yi ona
bahsederek rahmetini sundu. Boylece vaat ve miijde haliyle birlikte sozu
edilen dort hal, Allah'm ona bes isimle icabet etmesini gerektirmistir.

Yukarda agikladigimiz manalara gore; surenin basmda yer alan


birbirinden kopuk harflerden (hurufu mukataa) "Kaf" harfi, Zekeriyya'nm
zayifligmin ve ihtiyarligmin gerektirdigi el-Kafi ismine, "Ha" harfi,
Allah'm ona yonelik inayetinin, istedigi seyi onun igin irade etmesinin
gerektirdigi el-Hadi ismine, "Ya" harfi akrabalardan korkmasimn
gerektirdigi el-Vaki (koruyan) ismine, "Ayn" harfi sebeplerin olmadigmi
izhar etmesinin gerektirdigi el-Alim ismine, "Sad" harfi de vaadin

724. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

gerektirdigi es-Sadik ismine isarettir. Dolayisiyla bu bes ismin toplami,


ogul bahsedilmesi ve bu haller kapsammda isteginin sunulmasiyla
kendini gosteren er-Rahim ismidir. Su halde, bu harflerin zikredilip
sayilmasi bu isimlerin hasil olmasma kaynakhk olusturan soz konusu
sifatlann zuhuruna isarettir. Bundan maksat da yiice Allah'm, kendisine
seslenen kulu Zekeriyya'ya rahmetinin zuhurudur. Bu rahmetin
anilmasindan maksat da Yahya'nm (a.s) varhgmda kendini gosteren bu
rahmetin amlmasidir. Bu yuzdendir ki ibni Abbas (r.a) demistir ki: "Kaf"
harfi el-Kafi'den, "Ha" harfi el-Hadi'den, "Ya" harfi el-Vaki'den, "Ayn"
harfi el-Alim'den ve " Sad" harfi de es-Sadik'tan ibarettir. Allah
dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

Sayet tevil mahiyetli uyarlama yapacak olursak sunu soyleriz: Ruh


Zekeriyya'si heyulani akil istidadi makammda gizlice seslendi.
Zayifligmdan sikayetgi oldu, Allah'm inayetine tevessul etti. Nefsani
kuvvetlerden olusan akrabalanndan korktugunu ve nefis kansinin kalp
oglunu dogurmayacak sekilde kisir olusundan sikayet etti. "Tarafindan
bana bir veli ver. Ki bana varis olsun." Ve faal akil olan "Yakub
hanedanma da varis olsun." "Rabbim! Onu nzana layik kil." Razi
olunan kemalatla nitelenmis olsun. "Biz sana bir ogul mujdeleriz." Kalp
oglunu mujdeliyoruz. "Onun adi Yahya'dir." gunku ebedi bir hayati
vardir. "Rabbim! Bana bir i§aret ver." Ki bu isaret beni ona ulastirsm. "
Sana isaret... konu§mamandir." Maddi mesgalelere dahp tabii islere
kansip his insanlanyla konusmamandir. "Onlara...tesbihte bulunun,
diye i§aret verdi." Her birinize mahsus ibaretlerinize riyazetle, daima
fuzuli olan seyleri terk etmekle devam edin. "Ey Yahya!" kalp Yahya'si!
"Sanl..." furkani akil adi verilen ilim kitabma sank " ...Ona hikmet
verdik..." esyayi yerli yerine koyma melekesini bahsettik, "henuz sabi
iken." Henuz manevi dogumla var olmusken. "Tarafimizdan ona kalp
yumusakligmi verdik." sifat tecellilerinden kaynaklanan kemal
aracihgiyla ona rahmet ettik, "ve temizlik verdik." Tecerrutle ona kutsilik
ve annmislik verdik. "O, gok sakman bir kimse idi." nefsin sifatlarmdan
kagmirdi. "Ana-babasma gok iyi davranirdi." Ruh ve nefse iyi
davranirdi. "Selam ona olsun." temizlik, annmislik, maddi giysilerden
berilik onun uzerine olsun, "dogdugu gun, olecegi gun." vahdette fena
bulmak suretiyle olecegi gun, "kabirden kaldinlacagi gun." fena sonrasi
beka ile kaldinlacagi gun, "diri olarak." Allah ile hayat bulmus olarak
dirilecegi gun.
MERYEM SURESi • 725

16- (Rasulum!) Kitab'da Meryem'i de an. Hani o, ailesinden


ayrilarak dogu tarafmda bir yere gekilmi§ti.

1 7- Meryem, onlarla kendi arasma bir perde gekmi§ti. Derken, biz


ona ruhumuzu gonderdik de o, kendisine tastamam bir insan seklinde
gorundu.

18- Meryem dedi ki: Senden, gok esirgeyici olan Allah'a sigminm!
Eger Allah'tan sakman bir kimse isen (bana dokunma).

19- Melek: Ben, yalnizca, sana tertemiz bir erkek gocuk


bagi§lamam igin Rabbinin bir Resuluyum, dedi.

20- Meryem: Bana bir insan eli degmedigi, iffetsiz de olmadigim


halde benim nasil gocugum olabilir? dedi.

21- Melek: Oyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydir.
Qunku biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kilacagiz.
Bu, hukum ve karara baglanmis (ezelde olup bitmis) biri§ idi.

"Kitab'da Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrilarak dogu


tarafmda bir yere gekilmisti." Dogu tarafi, kutsi alemdir. Qunku Meryem
tecerrut etmek, mumkun tabiattan ve nefsin karargahindan gekilmek
suretiyle Ruh'ul Kuds ile butunle§mi§ti. Ailesinden maksat, nefsani ve
tabii kuvvetlerdir.

Meryem'in kendisi ile ailesi arasma gektigi perde kutsiyet


korunagiydi. Bu korunak, nefis alemi ehline yasakti. Yasagm sinin sadir
perdesiydi ki maddi kuvvetler alemi en fazla oraya kadar varabilirdi,
maddi kuvvetlerin yuruyebilecekleri son nokta burasiydi. Tecerrut
ederek kutsi aleme yukselmeyen kimseye Ruh'ul Kuds gonderilmez.
Nitekim, yiice Allah bu konuda soyle buyurmustur: "Biz ona ruhumuzu
gonderdik." Melegin Meryem'e normal yaratihsh, guzel suretli bir beser
olarak gorunmesinin sebebi, Meryem'in nefsinin ondan etkilenmesi,
isinmasi, 6z yaratihsm gerektirdigi sekilde hareket etmesi, etkinin
hayalden tabiata sirayet etmesi, boylece sehvetinin harekete gegmesi
ve tipki uykuda ihtilam olmak gibi inzalin gergeklesmesi, nutfesinin
rahme dusup bundan da gocugun meydana gelmesinin saglanmasidir.

726. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Daha once vahyin sadik (gergek) ruyalara yakm bir mahiyette


oldugunu vurgulamistik. Qunku uykuda oldugu gibi vahiy esnasmda
bedensel kuvvetler sukunet bulur, faaliyetleri askiya almir. §u halde,
bizim istilahimizda kalp olarak isimlendirilen nefs-i natikaya ulastigi
hayalde varit oldugu gorulen haller ve kutsi ruhlarla gergeklestirdigi
temaslar hayvani ve tabii nefse de sirayet eder, beden de ondan
etkilenir.

Qocugun sadece annesinin nutfesinden yaratilmasmin mumkun


olmasma gelince; tabii ilimler sunu ortaya koymuslardir: Qocugun
olusmasmda erkegin menisi, peynirin olusmasmda mayanm gordugu
islevi gormektedir. Kadmin menisi ise sut konumundadir. Akdedici
(baglayan) erkegin menisi, inikad (baglanma) da kadmin menisi
agismdan gegerlidir. Ama bu demek degildir ki sadece erkegin menisi
akdedicilik gucune sahiptir ve kadmin menisi de sadece inikad etme
konumundadir. Aksine bunun anlami sudur: Erkegin menisindeki
akdedici gug daha fazladir, inikad ozelligi de kadmin menisinde daha
baskmdir. Aksi takdirde, biri sadece akdedici, biri de sadece inikad
olucu olmak uzere belirginlesselerdi, bir sey olusturmak uzere
birlesemezlerdi. Eger erkegin menisinde de bir oranda inikad
(baglanma) ozelligi olmasaydi, gocugun bir pargasmi olusturmazdi.

Dolayisiyla, kadmin mizaci, onurlu nefse, etkin giice sahip dirayetli


kadmlarda oldugu gibi guglu ve erkeksi olursa, cigerinin mizaci da sicak
olur. Bu yuzden, onun sag bobreginden gikan meni sol bobreginden
gikan meniden daha sicak olur. Bu iki meni rahimde bir araya
geldiginde, eger rahmin mizaci meniyi tutma ve gekme hususunda
guglu ise, sag bobrekten gikan meni akdedicilik gucune sahip olmak
bakimindan erkegin, sol bobrekten aynlan meni de inikad gucune sahip
olmak bakimindan kadmin yerine geger ve gocugun olmasi da bu
sayede mumkun olur. Ozellikle nefis kutsal ruhla teyit edilmisse,
guglendirilmisse, nefsin kutsal ruhla temas halinde olusunun tesiri
tabiata ve bedene de sirayet eder, mizaci degistirir. Butiin kuvvetler de
fiillerinde ruhani destek gorurler. Dolayisiyla kiyas kabul edilmeyecek
sekilde fiillerini daha belirleyici bir gugle yerine getirirler. Allah
dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

MERYEM SURESi • 727

"Qunku biz, onu insanlara bir delil . . .kilacagiz." insanlar igin olumden
sonra yeniden dirilise delalet edecektir. "Ve kendimizden bir rahmet
kilacagiz." Onu bizim tarafimizdan kendilerine sunulmus, kendilerini
seriat, hikmet ve irfanla kemale erdiren, bu fiilimiz sayesinde onlan
hidayete erdiren bir rahmet kilacagiz. Dolayisiyla, o ilahi manevi
rahmetin suretidir. "Bu, hukum ve karara baglanmi§ bir i§ idi." Levhte
hukme baglanmis, ezelde takdir edilmisti. ibni Abbas'tan su agiklama
rivayet edilmistir: Meryem, Cebrail'in "Ben, yalnizca sana tertemiz bir
erkek gocuk bagi§lamam igin Rabbinin bir resuluyum." sozuyle mutmain
olunca Cebrail ona yaklasti ve giysisinin, yani bedenin cebine ufledi. Bu,
oynasma ve kucaklasma etkisi gostererek yukanda soyledigimiz gibi
Meryem'in ihtilam olmus gibi inzal olmasma sebep oldu. Nitekim,
oynasma ve kucakla§ma gogu zaman inzale yol agar.

Bazilan, ona gorunen ruh, nuzulu sirasmdaki isa'nm ruhuydu,


onunla butunle§ti ve nutfesine taalluk etti, demi§lerdir. Dogrusu, onun
Ruh'ul Kuds olmasidir. Qunku, isa'nm varligmm etkin sebebi odur.
Nitekim, "Sana tertemiz bir erkek gocuk bagi§lamam igin." Sozii de
bunu gosteriyor.

22- Meryem ona hamile kaldi. Bunun uzerine onunla (karnmdaki


gocukla) uzak biryere gekildi.

23- Dogum sancisi onu bir hurma agacina (dayanmaya) sevk etti.
«Ke§ke, dedi, bundan once olseydim de unutulup gitseydim!»

24- A§agismdan (isa yahut melek) ona §6yle seslendi: «Tasalanma!


Rabbin senin altyanmda bir su arki vucuda getirmi§tir.»
25- «Hurma dalmi kendine dogru silkele ki, uzerine taze, olgun
hurma dokulsun.»

26- «Ye, ig. Gozun aydm olsun! Eger insanlardan birini gorursen de
ki: Ben, gok merhametli olan Allah'a orug adadim; artik bugun higbir
insanla konu§mayacagim.»

isa'nm (a.s) ruhunun nutfe ile butunlesmesi ancak nutfenin rahme


yerlesmesinden, kalici olmasmdan, ozellikle imtizag edip
birlesmesinden, dolayisiyla ruhu kabul etmeye elverisli bir kansim
haline gelmesinden sonra soz konusu olmustur.

728. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Bunun uzerine onunla...gekildi" onunla birlikte "uzak bir yere"


dogu tarafmdaki onceki yerden daha uzak bir yere gekildi. Qunku
Meryem isa ile bati tarafinda vaki olmustu. Bundan maksat da tabiat
alemi ve cismani ufuktur. Bu yuzden soyle buyurmustur: "Dogum
sancisi onu bir hurma agacina sevk etti." Nefis hurmasina...
"A§agismdan ona seslendi..." Yani Cebrail, nefis ile ilgili makamina
nispeten asagi sayilan cihetten, yani Meryem'in de uzuntusunun
kaynagi olan tabiat yani rusvahgma sebep olan gebelik tarafmdan ona
seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanmda bir su arki vucuda
getirmi§tir." tabii ilminin, fiil tevhidi ilminin acayipliklerinden bir ark
meydana getirmistir. Bunu Allah sana has kilmis ve seni segmistir.
Nitekim O'nun, yalniz senin nutfenden cenini meydana getirdigini
gordun.

"Kendine dogru silkele..." Ruh'ul Kuds ile butunlesmen sebebiyle,


ruh semasmda yukselen ve kuruduktan, heva suyundan ve hayatmdan
mahrum olmasi nedeniyle cansiz hale geldikten sonra riyazetle hakiki
hayata kavusup yeseren, irfan ve anlam meyvelerini vermeye baslayan
nefsinin hurma dalmi kendine dogru silkele. Yani onu fikirle harekete
gegir. "Uzerine... dokulsun." irfan ve hakikat meyveleri uzerine
dokulsun. "taze ve olgun . . .Ye . . ." uzerine sarkan taze hakikatleri,
ilahi
marifeti, sifat tecellileri ilmini, bagislan ve halleri ye. "/'g..."altmdan
tabiat
ilmi suyunu, ilahi sanatm essizligini, ilahi fiillerin akil almaz
sunumlanni,
tevekkul ilmini, fiil tecellilerini, ahlak ve kazanimlari ig. Nitekim, yuce
Allah soyle buyurmustur: "§i)phesiz, hem ustlerinden, hem de
ayaklarinm altmdan yerlerdi." (Maide, 66)

"Gozun aydm olsun!" kemalden, kudretle var olan. inayetle


bahsedilen mubarek gocuktan dolayi gozun aydm olsun. "Eger
insanlardan birini gorursen." Zahiri sebeplerden dolayi hakikatlerden,
sanat ve hikmetten (onlarm otesine nufuz edememekten) dolayi essiz
yaratihstan ve ilahi kudretten perdelenen ve adetlerin otesine
gegemedikleri, vehimle kansik Hakk'm nurunu goremeyen akilla
perdelendikleri igin senin sozunu anlamayan, seni ve senin halini tasdik
etmeyen zahir ehlinden birini gorursen "de ki: Ben, gok merhametli olan
Allah'a orug adadim." Kendi halinle ilgili onlara herhangi bir sey
soyleme. Kabul etmeleri mumkun olmayan bir hususta sozii fazla
uzatma. Ta ki o (isa) kendi haliyle onlarla konusuncaya kadar.

MERYEM SURESi • 729


27- Nihayet onu (kucagmda) ta§iyarak kavmine getirdi. Dediler ki:
Ey Meryem! Hakikaten sen igreng bir §ey yaptm!

28- Ey Harun'un kiz kardesi! Senin baban kotu bir insan degildi;
annen de iffetsiz degildi.

29- Bunun uzerine Meryem gocugu gosterdi. «Biz, dediler, be§ikteki


bir sab! He nasil konu§uruz?»

30- Qocuk soyle dedi: «Ben, Allah' in kuluyum. O, bana Kitab'i verdi
ve beni Nebiy yapti.»

31- «Nerede olursam olayim, O beni mubarek kildi; ya§adigim


surece bana salati ve zekati emretti.»

32- «Beni anneme saygili kildi; beni bedbaht birzorba yapmadi.»

33- «Dogdugum gun, olecegim gun ve diri olarak kabirden


kaldinlacagim gun esenlik banadir.»

34- i§te, hakkmda §uphe ettikleri Meryem oglu isa, Hak, kavl (soz)
olarak budur.

35- Allah'm bir evlat edinmesi, olacak §ey degildir! O, bundan


munezzehtir. Bir i§e hukmettigi zaman, ona sadece «0I!» der ve hemen
olur.

36- (Isa §unu da soyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim,


sizin de Rabbinizdir. Oyle ise O'na kulluk ediniz. Iste dogru yol budur.

37- Sonra hizibler (gruplar) kendi aralarmda ayriliga du§tuler. Buyuk


gune §ahit olundugu zamanda vay o kafirlerin haline!

38- Onlar, bizim huzurumuza gikacaklan gun (ba§larma gelecek


olanlan) ne iyi duyarlar ve ne iyi gorurler (bir gorsen)! Lakin o zalimler
bugun agik bir sapiklik igindeler.

39- (Rasulum!) Sen onlan pi§manlik ve uzuntu gunu hakkmda uyar.


Qunku onlar bir gafletin igine dalmis olduklari halde ve henuz iman
etmemisken (bakarsm) is olup bitmistir.

40- Muhakkak arzm ve onun uzerindekilere ancak biz varis oluruz


(her §ey gider, biz kaliriz) ve onlar ancak bize dondurulurler.

730. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

"Esenlik banadir..." Bu ug halde de selam, esenlik benim


uzerimedir, tipki Yahya'mn uzerine oldugu gibi. Qunku Benim zatim
mucerret ve mukaddestir, gocuklukta bile madde ile perdelenmez.
Bilindigi gibi selam'm anlami, maddeyle temas kurmaktan kaynaklanan
ayiplardan beri olmaktir. "i§te...Meryem oglu isa hak kavl (soz) olarak
budur." yani onun sozu ezeli mucerret zattan ibarettir. Nitekim, daha
once bu birkag konuya deginmistik.

"Allah'm evlat edinmesi, olur §ey degildir." Qunku O'nunla birlikte bir
baska seyin var olmasi imkansizdir. "O, bundan munezzehtir."
beraberinde baska bir seyin var olmasmdan munezzehtir. "Ona sadece
"Kun / ol" der ve hemen olur." Yani, zaman mefhumu olmaksizin,
sadece iradesinin taalluk etmesiyle yoktan var eder.

"Muhakkak arzm ve onun uzerindekilere ancak biz van's oluruz."


buyuk kiyamette, mutlak fena ve zati musahede esnasmda her seye biz
varis oluruz.

41- Kitab'da ibrahim'i an. Zira o, sidki butun birNebiydi.

42- Bir zaman o babasma dedi ki: Babacigim! Duymayan,


gormeyen ve sana higbirfayda saglamayan bir seye nigin taparsm?

43- Babacigim! Hakikaten sana gelmeyen bir Him bana geldi. Oyle
ise bana uy ki, seni duz yola gikarayim.

44- Babacigim! §eytana kulluk etme! Qunku seytan, gok merhametli


olan Allah' a asi oldu.

45- Babacigim! Allah tarafmdan sana azap dokunup da seytanin


yakmi olmandan korkuyorum.

46- (Babasi:) Ey Ibrahim! dedi, sen benim ilahlarimdan yuz mu


geviriyorsun? Eger vazgegmezsen, ant olsun seni recm ederim
(ta§lanm)! Uzun bir zaman benden uzak dur!

47- i bra him: Selam senin uzerine olsun, dedi, Rabbi mden senin igin
magfiret dileyecegim. Qunku, O bana kar§i gok lutufkardir.

48- Sizden de, Allah'dan ba§ka taptigimz §eylerden de uzakla§iyor


ve Rabbime yalvariyorum. Umulur ki (senin igin) Rabbime dua etmemle
bedbaht (emegi bo§a gitmi§) olmam.

MERYEM SURESi • 731

49- Nihayet Ibrahim onlardan ve Allah'tan baska taptiklari seylerden


uzaklasip bir tarafa gekildigi zaman biz ona Ishak ve Ya'kub'u bagisladik
ve her birini Nebiy yaptik.

50- Onlara rahmetimizden bagista bulunduk ve kendilerine sidk


lisanmi gok yuce kildik.

51- (Rasulum!) Kitab'da Musa'yi da an. Gergekten o, ihlas sahibi,


Resul ve neb! idi.

52- Ona Tur'un sag tarafindan seslendik ve onu, fisilda§an kimse


kadar (kendimize) yakla§tirdik.

53- Rahmetimizin bir sonucu olarak ona karde§i Harun'u bir Nebiy
olarak armagan ettik.

54- (Rasulum!) Kitab'da Ismail'i de an. Gergekten o, sozune sadikti,


Resul ve Neb! idi.

55- Halkma salati (namazi) ve zekati emrederdi; Rabbi nezdinde de


hosnutluk kazanmis bir kimse idi.
Dogruluk; her faziletin ash, her kemalin 6zu, her makamin segkin
bakiyesi ve her bagisin yoneltildigi istidattir.

"Duymayan, gormeyen . . .bir seye nigin taparsm?" Allah'tan baska,


kendilerinden talepte bulundugu ve kendilerine bagimsiz tesir atfettigin
seylere nigin tapiyorsun? "Sana higbir fayda saglamayan" seylere ne
diye ibadet ediyorsun? Hakikatte bunlann sana higbir faydalan olmaz,
gunku tesirleri soz konusu degildir. " ...Bir Him bana geldi..." zati
tevhid
ilmi bana ulasti. "Selam sana..." Allah, senin zatmi perdelendigi
maddelerden armdirsm. "Rabbimden senin igin magfiret dileyecegim."
senin zatmi nuruyla ortmesini, sifatlanyla senin sifatlarmin uzerini
perdelemesini, fiilleriyle nefsinin heyetlerini kapatmasmi sayet
mumkunse... O'ndan isteyecegim.

"Gergekten o ihlas sahibi idi." Allah nzasi igin suluk ederken zati ve
ilmi mucerretti, Allah'm sifatlan dahil O'ndan baska higbir cihete
yonelmiyordu, Allah'm sifatlanni dahi O'ndan nefyetmisti. "Gozu
kaymadi ve sinin asmadi." (Necm, 17) ayetinde anlatilan durum iste
budur. "«Rabbim! Bana (kendini) goster; seni goreyim!» (Araf, 143)
ayetinde belirtildigi gibi Musa, bu sozuyle sifatlan Allah'tan nefyetmisti.

732. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Aynca Allah onu benliginden kurtarmis, varligmin kalintismi ondan


nefyetmisti. Dolayisiyla, eksiksiz zati tecelli He onu yukanda sozu edilen
azgmhktan kurtarmisti. Allah'in kendisini yerlestirmesiyle de makamda
istikrar kazanmisti. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Rabbi o
daga tecelli edince onu paramparga etti, Musa da baygin du§tu. " (Araf,
143) Ayihp kendine gelince soyle demistir: "Seni noksan sifatlardan
tenzih ederim, sana tevbe ettim." (Araf, 143) benligin zuhur etmesi
gunahmdan pismanhk duyup sana dondum.

"Hem Resul, hem de Neb! idi." Risalet makami, Nubuvvet


makammdan sonra gelir, gunku helal ve haram gibi hukumleri
bildirmeyi, namaz, orug gibi vaziyetlere dikkat gekmeyi ongormektedir.
Risalet, mukelleflere iliskin hukumlerin agiklanmasiyla ilgilidir.

Nubuvvet ise, ahiret, olumden sonra dirilis, hasirde toplanmaya dair


haller, ilahi irfan gibi gaybi anlamlardan haber vermekten, sifat ve
isimleri, yuce Allah'in sanma yarasan hamd ve ululamalan agiklamaktan
ibarettir.

Velayet ise her ikisinin de ustundedir. Qunku Velayet, halka itibar


etmeksizin Allah'in zatmda fena bulmaktan ibarettir. Her iki makamdan
da once oldugu igin makamlann en sereflisidir. Qunku baslangigta
velayet hasil olmazsa Nubuvvet ve Risalet de olmaz. Velayet, her
ikisinin de dayanagidir. Nitekim bu yuzden, Musa'nm Allah tarafmdan
kendisi igin segilmis biri oldugu (muhlas) oldugu en basta zikredilmis,
Nubuvvet ise Risaletten daha sonra zikredilmistir. Qunku Nubuvvet
daha serefli, ovguye ve saygiya daha gok delalet etmektedir. Ama
sereflilik ozelligini vurgulamak maksadiyla velayet makammi bu iki
makamdan sonra zikretmiyor. Zira Velayet makami daha serefli olsa da
batmdir, serefini ve faziletini muhakkik ariflerden, ince nazara sahip
olmak uzere segkin kilinmis bazi fertlerden baskasi bilemez. Bu yuzden
Velayet, ovgii ve tazim ifade etmez. Yine "muhlas" ifadesi de sirf
Velayete ozgu kihnmakla birlikte, bu en serefli nitelik de ovgu ifade
etmez. Qunku nubuvvet ve risalet olmadan da Velayet olabilir, ama
Nubuvvet ve Risalet Velayetsiz olmaz. Bu yuzden Musa'nm ancak bu
sekilde vasfedilmesi uygun duserdi.

MERYEM SURESi • 733

"Ona Tur'un sag tarafindan seslendik." Varligimn Tur'undan. Bu ise


munacat mahalli olan sir makami kapsammdaki kalp Tur'unun son
zirvesidir. Bu yuzden yuce Allah "fisilda§an kimse kadar yaklastirdik."
buyurmus ve Musa'yi "Kelim" (Allah He konusan) diye adlandirmistir.
Seslenilen yerin sag taraf olarak vasfedilmesine gelince, burada daha
serefli, daha kuvvetli ve daha bereketli sag taraf tercih edilip sadirdan
ibadet olan sol taraftan sakimlmistir. Qunku vahiy ancak ruh aleminden
gelir. Ruh alemi ise kutsal vadidir.

56- Kitab'da Idrisi de an. Hakikaten o pek dogru bir insan bir
Nebiydi.

57- Onu ustun bir makama yucelttik.

58- i§te bunlar, Allah'in kendilerine nimetler verdigi Nebiylerden,


Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) ta§idiklanmizdan, Ibrahim
ve Israil (Ya'kub) 'in soyundan, dogruya ulastirdigimiz ve segkin
kildigimiz kimselerdendir. Onlara, gok merhametli olan Allah'in ayetleri
okundugunda aglayarak secdeye kapanirlardi.

59- Nihayet onlarm pe§inden oyle bir nesil geldi ki, bunlar salati
biraktilar; nefislerinin arzulanna uydular. Bu yuzden, ileride
sapikliklarmin cezasini gekecekler.

60- Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranista bulunan


kimseler harigtir. Bunlar, higbir haksizliga ugratilmaksizm cennete
girecekler.

"Onu ustun bir makama yucelttik." Eger ayetin orijinalinde gegen


"mekan" kelimesi makam anlammda ise, bu takdirde Allah'a yakmhgi
ve cem ayninde sahip oldugu velayet makami kapsammdaki mertebesi
kastedilmistir. Eger arz (yer) anlammda kullamlmissa, bu durumda
bundan maksat isa (a.s)'nm da yerlestigi makam olan dorduncu felek
kastedilmistir. Qunku buranm ashnda onun ruhunun merkezi, ilkfeyzinin
kaynagi oldugu belirtilmisti. Feyzi de gunes felegi ve masukunun
muharrikinden kaynaklanmistir.

"Onlara, gok merhametli olan Allah'in ayetleri okundugunda..." her


ayetin zahirini nefisle, batmmi da kalp ile dinlerler. Sirlanyla onun
anlamimn sininni anlarlar. Ruh ile ayetlerin giktigi yerlere yukselir,
ayette tecelli ettigi sifatla mevsuf mutekellimi (kelam sahibi Allah'i)
musahede ederler. " ...Secdeye kapanirlar..." bu ayeti ortaya gikaran
sifatiyla zuhur edisi esnasmda tecelli ettigi isimde fena bulurlar.

734. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Rahman'in veya Allah'm kapsadigi sair sifatlar iginde de Onu


musahede etmenin ozlemiyle aglarlar. Uzaklasma korkusuyla nefsin
bekasmi gerektirmese de bu, kalbin aglamasidir. Nitekim sair soyle
demistir:
Uzakla§salar, onlara duyduklan ozlemden aglarlar
Yakmla§salar, aynlik korkusundan aglarlar.

Huzur salatini (namazmi) terk ettiler. Cunku nefis makammda


kaldilar. Huzur, ancak kalp ile gergeklesir. Namaz, ancak kalp iledir.
Nefsin sifatlanyla kalbin makammdan perdelenmis olmalan yuzunden
sehevi arzulann pesinden kosmak onlann aynlmaz ozellikleri oldu. "Bu
yuzden, ileride sapikliklarmin cezasmi gekecekler." bir kotuluge, bir
sapikliga dugar olacaklar. Cunku, sehevi arzulann pesinde gitmeye
daldiklan oranda perdeleri koyulasip artar, buna bagh olarak sapikhklan
da artar. Gunah uzerine gunah islerler. Gunaha dahslan gittikge artis
gosterir. Nitekim, Rasulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Bir gunahtan
sonra islenen gunah, onceki gunahm cezasidir." "Ancak tevbe eden..."
onceki gunahtan pismanhk duyup tevbe edip kalp makamma donen,
"iman eden.." , yakine inanan, "ve iyi davrani§ta bulunan..." fazilet
kesbetmek suretiyle salih ameller isleyen kimse harigtir.
"Bunlar...cennete...girecekler." Hakkedislerine, iman ve amel
derecelerine gore mutlak cennete girecekler. "Higbir haksizliga
ugratilmaksizm..." hallerinin ve makamlarimn gerektirdigi higbir sey
kendilerine eksiltilerek verilmez.

61- Qok merhametli olan Allah'm, kullarina giyaben vaat ettigi Adn
cennetlerine girecekler. §uphesiz O'nun vaadi yerini bulacaktir.

62- Orada bo§ soz degil, ho§ soz duyarlar. Ve orada, sabah ak§am
kendilerine ait nziklan vardir.

63- Kullanmizdan, takva sahibi kimselere verecegimiz cennet i§te


budur.

64- Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Onumuzde, arkamizda ve


bunlar arasmda olan her §ey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan degildir.

65- (O) semalarm, arzm ve ikisi arasmdaki §eylerin Rabbidir. §u


halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek igin sabirli ve metanetli ol. O'nun
bir ada§i (benzeri) oldugunu biliyor musun? (Asia benzeri yoktur).

MERYEM SURESi . 735

"Adn cennetleri..." nefis, kalp ve ruh makammdaki derecelerine


gore sahip kilmdiklan bir mertebedir. "Cok merhametli olan
Allah'm...vaat ettigi..." goz kamastmci nimetleri, temelinde ve genel
olarak bahseden Allah'in "kullarma giyaben" , onlar agisindan gayb
halinde olduklan sirada bahsetmistir. "Ho§ soz duyarlar..." yani
kendilerini noksanhklardan selamette kilan, kendilerini maddi seylerden
anndiran irfan ve hikmet gibi seyler duyarlar. "Ve orada, sabah aksam
kendilerine ait riziklari vardir." Yani daima kendilerine nzik verilir.
Veya
kalp cennetinde erkenden, ruh gunesinin dogus vaktinde ve nefis
cennetinde aksamleyin, ruh gunesinin batis vaktinde riziklari verilir.

" ...Cennet i§te budur..." bunlardan birine vaki olan mutlak cennet
iste budur. "Kullarimizdan, takva sahibi kimselere veririz." Mutlak olarak
ve takvasma gore. Eger rezilliklerden ve gunahlardan sakmdiysa ona
kalp cennetini ve fiil tecellileri huzurunu veririz. §ayet kalp makammda
sifatlanndan sakmdi ise ona sifat cennetlerini veririz. Eger Allah'ta fena
bulmak suretiyle kendi zatmdan ve varhgmdan sakmdi ise ona da zat
cennetini veririz.

"Biz ancak Rabbinin emri He ineriz." Meleklerin inmesi ve nefsin


mele-i ala (yuceler alemi) ile butunlesmesi ancak iki seyle mumkundur:
Biri, yuceler aleminin ruhunun cevherine uygun olmasini saglayan asli
istidat ve fitri safhk, oburu ise, tasfiye ve tezkiye sonucu gergeklesen
hal
istidadidir. Sadece, bu durumun gergeklesmesi yetmez, bilakis bu
noktada itibar edilen meleklerdir. "§uphesiz, Rabbimiz Allah'tir deyip,
sonra dosdogru yolda yuruyenlerin uzerine melekler iner." (Fussilet, 30)
ayetini ve bu ayette meleklerinin inmesinin melekeye delalet eden
temkin dedigimiz istikamete terettup ettigini gormediniz mi? Aynca
seytanlann inmesiyle ilgili su ayete bakm: "Onlar, gunaha, iftiraya
du§kun olan herkesin ustune inerler." (§uara, 222) Burada, seytanlann
inmesine donuk istidadm hasil olmasiyla ilgili olarak mubalaga sigasi
kullanilmistir ki bu siga melekeye ve devamlihga delalet eder. Aynca
melekler, ancak dogru ve hayirh kimselere inerler. iste bu ikinci istidat
birinci istidatla birlesince bu, Hakk'm izninin ve emrinin alameti olarak
belirginlesir. Qunku feyiz genel ve eksiksizdir, kesinlikle inkitaa
ugramaz. Eger bir yerde gecikme soz konusu ise, bu gecikme istidadm
olmayisindan kaynaklanmaktadir. Nitekim, Hz. Rasulullah'a (s.a.v)

736. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

vahyin gelmesi gecikip onun da sabn azahnca bu ayet nazil olmustur.


Dolayisiyla, uzerinde durdugumuz ayette demek isteniyor ki: Biz kendi
istegimizle, kendi tercihimizle inmeyiz, bilakis O'nun tercihi ve istegiyle
ineriz. Sadece O'nun emri gegerlidir, baska bir sey degil.
"Onumuzde . . .olan her §ey Ona aittir." Ustumuzde bulunan,
tavirlanmizdan once olan, yuzumuzun donuk bulundugu ve ilmimizin
kusatamadigi ceberut alemi, "arkamizda... bulunan." bizim
tavirlanmizdan sonra olan melekuti arz tavirlan ve "bunlar arasmda
bulunan her sey..." iginde bulundugumuz melekuti tavirlann hepsi
O'nun kahrimn egemenligi, O'nun emrinin hakimiyeti altmdadir. O'nun
ilmi tumunu kusatmistir. "Senin Rabbin unutkan degildir." Kemale
istidadi olan bir seyi unutmaz, ona kemal feyzini gondermezlik etmez.
Ya da mustahak olan birini hakkmdan daha alt bir mertebede
birakivermez. Bilakis, ilim olarak biitun istidatlan kusatir ve bunlara
kemal feyzini iletir. Her birinin gerektirdigini istidadm hasil olmasiyla
birlikte defaten indirir. Eger vahiy gecikirse, bu senden
kaynaklanmaktadir, O'ndan degil. O "semalarin, arzm ve ikisi arasindaki
§eylerin Rabbidir." Her birini kendine tahsis edilen ismiyle terbiye eder,
yonetir ve halinin gerektirdigi feyzi ona yansitir. Kisacasi biitun
isimleriyle her seyi terbiye eder, yonetir. "§u halde O'na kulluk et."
halinin gerektirdigi kullugunu O'na sun. Ta ki feyzi kabul edecek, vahyin
nuzulune musait olacak istidadm olusuncaya kadar. ibadetin
gergeklesmesi igin istidadm bir veya iki kere anndinlmasi seklinde
hazirlanmasi yetmez. Bilakis burada devamlihk esastir. o halde feyiz ve
vahyi kabul edebilmen igin bu annma ameliyesine kesintisiz devam et.
"Ona kulluk etmek igin sabirli ve metanetli ol." devamh surette O'na
yonel. "O'nun bir ada§i oldugunu biliyor musun?" O'nun bir benzerini
biliyor musun ki o benzere yonelesin, yuzunu ona geviresin de senin
istegini, matlubunu sana versin?!

66- Insan der ki: «Oldugum zaman sahi diri olarak (kabrimden)
gikanlacak miyim?»

67- Insan dusunmez mi ki, daha once o higbir §ey olmadigi halde
biz kendisini yaratmi§izdir?
MERYEM SURESi • 737

68- Oyle ise, Rabbine and olsun ki, muhakkak surette onlan
§eytanlarla birlikte mahserde toplayacagiz; sonra onlan diz ustu gokmu§
vaziyette cehennemin gevresinde hazir bulunduracagiz.

69- Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en gok asi olanlar
hangileri ise gekip ayiracagiz.

70- Sonra, orayi boylamaya daha gok mustahak olanlari elbette biz
daha iyi biliriz.

71- iginizden, oraya ugramayacak higbir kimse yoktur. Bu, Rabbin


igin kesinle§mi§ bir hukumdur.

72- Sonra biz, Allah'tan sakmanlan kurtannz; zalimleri de diz ustu


gokmu§ olarak orada birakinz.

73- Kendilerine ayetlerimiz ayan beyan okundugu zaman inkar


edenler, iman edenlere: Iki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve
makami daha iyi, meclis ve toplulugu daha guzeldir? Dediler.

74- Onlardan once de, e§ya ve gorunu§ bakimmdan daha guzel


olan nice nesiller helak ettik.

75- De ki: Kim sapiklikta ise, gok merhametli olan Allah ona muhlet
versin! Nihayet kendilerine vaat olunan seyi -ya azabi (muminler
kar§ismda yenilgiyi), veya kiyameti- gordukleri zaman, mevki ve
makami daha kotu ve askeri daha zayif olanm kirn oldugunu
bgreneceklerdir.

"Higbir §ey olmadigi halde..." varhk aleminde ah§ilagelen maddi bir


§ey degilken. Nitekim, bir ayette §6yle buyrulmu§tur: "henuz kendisinin
anilan bir sey olmadigi..." (insan, 1) Qunku yaratili§tan once ayni varhk
hig varolmami§ gibidir. Cem ayninda silindigi igin. "Muhakkak surette
onlan §eytanlarla birlikte mah§erde toplayacagiz." Perdelenmi§leri,
olumden sonra yeniden dirilisi inkar edenleri, kendilerini azdiran ve
Hak'tan saptiran seytanlarla birlikte hasredecegiz. Qiinkii bulanmislik ve
nurdan uzaklik bakimmdan perdelenmislerin nefisleri ile seytanlann
nefisleri arasmda uyum vardir. Bu yuzden onlarla birlikte hasredilmeleri
zorunludur. Ozellikle itikatta onlan izledikleri zaman. "Sonra
onlan... cehennemin gevresinde hazir bulunduracagiz." Sufli alemde
tabiat cehenneminin gevresinde hazir bulunduracagiz. Bunun nedeni
heyulani ortulerle perdelenmeleri, zulmani fasikhklarla zindan mahiyetli

738. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

heyetler iginde bukagilarla birbirlerine baglanmis halde uzerlerine


katrandan giysiler bulunacak sekilde cehennemin kenarma getirilirler.
"D/'z ustu g6kmu§ vaziyette." Nefislerinin eg riliginden dolayi heykelleri
egri oldugu igin dik duramazlar.

"Sonra her milletten...gekip ayiracagiz." Her hizib (grup) iginde


Rahman olana Allah'a karsi en fazla asi olan kimseleri bildigimiz
hallerine uygun olarak en siddetli azaba ozgu kilacagiz. Qunku biz,
onlan kendilerinden daha iyi biliriz. Boylece, bu gibi kimseleri
kendilerine en uygun olan azaba atanz. "Iginizden, oraya ugramayacak
higbir kimse yoktur." Yani olumden sonra dirilis esnasmda herkesin
tabiat alemine ugramasi kagimlmazdir. Qunku tabiat alemi kutsi alemin
gegis yoludur.

"Bu, Rabbin igin kesinle§mi§ bir hukumdur." Kesin olarak karara


baglanmis, yururluge konulmus bir hukumdur. Ruhu bedenine yeniden
gonderilmek suretiyle tekrar diriltilen bir kimsenin sirattan gegmesi
ancak cehennem uzerinden gegmesiyle mumkundur. Mumin sirattan
gegtigi sirada onun nuru cehennemin alevini sondurur ve cehennemin
sicakhgmi hissetmez. Nitekim rivayette belirtildigine gore cehennem
mumine soyle seslenir: "Geg ey mumin! Senin nurun benim alevimi
sondurdu."

Eger cennete girdikten sonra mumine "cehennemin uzerinden


gegerken halin nasildi? diye sorsan, higbir sey hissetmedim, diyecektir.
Nitekim imam Sadik'a (a.s) sorulmus: Siz de cehenneme ugrayacak
misimz? diye. O da soyle cevap vermis: Biz uzerinden gegerken
cehennem sonmus olacaktir.

ibni Abbas'tan soyle rivayet edilmistir: "Muminler bir bagm iginden


gegiyormus gibi cehennemin uzerinden gegeceklerdir." Rivayete gore
Cabir b. Abdullah, Rasulullah'a (s.a.v) bu konuyu sormus ve Rasulullah
(s.a.v) ona su cevabi vermistir: "Cennetlikler cennete girdikten sonra
birbirlerine sorarlar: Rabbimiz, bizim mutlaka cehenneme
ugrayacagimizi vaat etmemis miydi? Onlara su cevap verilir: "Siz
cehennem uzerinden gegerken o sonmustu."

MERYEM SURESi • 739

Bir diger rivayette belirtildigine gore Cabir b. Abdullah'a (r.a) bu ayet


sorulmus, o da su cevabi vermistir: " Rasulullah'm (s.a.v) soyle dedigini
duydum: Ugramak girmek demektir. iyi kotu herkes mutlaka cehenneme
girer. Cehennem atesi, ibrahim'e karsi soguk ve selametli oldugu gibi,
muminlere karsi soguk ve selametli olur." Oyle ki cehennemin
soguklugundan kaynaklanan bir homurtusu bile olur.

"I§te bunlar cehennemden uzak tutulurlar." (Enbiya, 101) ayetine


gelince, burada onlann cehennemin kendisinden degil, azabmdan uzak
tutulacaklan kastediliyor. "Sonra biz, Allah'tan sakmanlan kurtaririz."
Cunku onlar adaletten tevhide giden yolu izlemekten ibaret olan sirat
uzerinden simsek hiziyla gegerler. "Zalimleri de...orada birakinz." Onlar
istidat nurlanni karanhklar iginde eksiltenlerdir. Ya da istidatlanni ait
olmadiklan yere koyup amacimn dismda kullananlardir. "diz ustu
gokmu§ olarak..." hig hareket edemezler. Cunku zulmani maddelere
dalmislardir. Nitekim, Rasulullah (s.a.v) soyle buyurmustur: "Zulum,
kiyamet gunu karanhga donusur."

76- Allah, dogru yola gidenlerin hidayetini artirir. Surekli kalan iyi
i§ler, Rabbinin nezdinde hem mukafat bakimmdan daha hayirli, hem de
akibetge daha iyidir.

77- (Rasulum!) Ayetlerimizi inkar eden ve «Muhakkak surette bana


mal ve evlat verilecek» diyen adami gordun mu?
78- O, gaybi mi bildi, yoksa Allah'm katmdan bir soz mu aldi?

79- Kesinlikle hayir! Biz onun soyledigini yazacagiz ve azabini


uzattikga uzatacagiz.

80- Onun dedigine biz van's oluruz, (mail ve evladi bize kalir);
kendisi de bize yapayalniz gelir.

81- Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye


Allah'tan ba§ka ilahlar edindiler.

82- Hayir, hayir! (Taptiklan), onlann ibadetlerini tammayacaklar ve


onlara hasim olacaklar.

"Allah, dogru yola gidenlerin hidayetini artirir." Sapikhk ehlini,


cehaletlerine ve rezilliklerine devam ettikleri surece sapikhklarmda yuz
ustu birakip sapikhklanni ve perdelenmisliklerini artirdigi gibi, dogru

740. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

yola gidenleri de, bildikleriyle amel edip baska bir ilmi kabul etme
istidadmi kazanip ona da varis olduklan surece muvaffakiyetlerini
artirmak suretiyle hidayetlerini ziyadelestirir. Nitekim Rasulullah (s.a.v)
soyle buyurmustur: "Kim bildigiyle amel ederse Allah onu bilmedigi
ilimlere varis kilar." ilmel yakin geregince amel ettikleri zaman onlara
"Aynel yakini" bahseder. Aynel yakin geregince amel ettikleri zaman
"Hakkal yakini" lutfeder.

"Surekli kalan iyi i§ler." ilim ve faziletler " Rabbinin nezdinde


mukafat bakimmdan daha hayirlidir." gunku sifat tecellilerine ve kalp
cennetine ulastinr. "Akibetge daha iyidir." sonunda tek zata
dondurmeleri itibariyle daha iyidir.

83- (Rasulum!) Gormedin mi? Biz, kafirlerin uzerine, kendilerini iyice


(isyankarliga) sevk eden §eytanlari gonderdik.

84- Oyle ise onlar hakkmda acele etme. Biz onlar igin (gunlerini)
teker teker sayiyoruz.

85.86.87- Takva sahipleri "muttakiyleri" heyet halinde Rahman olan


Allah'm huzurunda topladigimiz, gunahkarlan da susuz olarak
cehenneme surdugumuz gun, Rahman nezdinde soz ve izin alandan
ba§kalarmin §efaate gugleri yetmeyecektir.

88 - «Rahman gocuk edindi» dediler.

89- Hakikaten siz, pek girkin bir §ey ortaya attmiz.

90- Bundan dolayi, neredeyse semalar gatlayacak, arz yarilacak,


daglar yikilip du§ecektir!

91- Rahman'a gocuk isnadmda bulunmalari yuzunden.

92- Halbuki gocuk edinmek Rahman'm §anina yaki§maz.

93- Semalarda ve arzda olan herkes istisnasiz, kul olarak Rahman'a


gelecektir.

94- O, bunlarm hepsini ku§atmi§ ve sayilarmi tesbit etmi§tir.


95- Bunlarm hepsi de kiyamet gununde O'nun huzuruna tek ba§ma
(yapayalniz) gelecektir.

MERYEM SURESi . 741

"Gormedin mi? Biz, kafirlerin uzerine, kendilerini iyice isyankarliga


sevk eden §eytanlari gonderdik." Meleklerin inmesi bahsinde demistik
ki: iyi nefisler melekut aleminden ve semavi meleklerden destek
gorurler. Safhk, armmislik ve nuranilik bakimmdan onlarla butunlestikler
igin. Kotu nefisler de arz menseli karanhk nefislerden destek gorurler.
Qunku aralannda uyum vardir, karanhk, bulanikhk ve pislik agismdan
turdestirler. Nitekim, Rasulullah (s.a.v) onlann karanliklannin siddeti,
azgmhk ve perdelenmislikte devamlihk arz etmeleri, seytanlann
durmadan onlara inip onlan gunaha tesvik etmeleri, iglerine vesveseler,
turlu kotuluklere iliskin telkinler atarak iyice rezil olmalarim
saglamalari
karsismda hayrete dusmustu.

"Biz onlar igin teker teker sayiyoruz." Kendilerini kagmilmaz


akibetlerine, inkarlannin ve amellerinin vebaline, heyetlerinin ve
inanglannin azabma yaklastiran nefeslerini sayiyoruz. Qunku her ecelin
belirlenmis bir sonu vardir ve bu sona en yakm zamanda varacaklardir.

"Takva sahipleri "muttakiyleri"ni heyet halinde gok merhametli


"Rahman"olan Allah'm huzurunda topladigimiz...gun." Burada
"Rahman" isminin zikredilmesinin sebebi, takvalannm mertebeleri
uyannca rahmetinin genelligini vurgulamaktir. Tipki "Takva sahibi
kimseler... " ayetinde vurgulandigi gibi. Bu yuzden ariflerden biri bu
ayeti
duydugunda "Rahman ile beraber olan kimse kimin huzuruna
hasredilecektir?" Bunu duyan bir baska arif de ona su cevabi vermistir:
Rahman isminden Rahman ismine, Kahhar isminden Latif ismine
hasrolunur." Qunku gunahlardan, rezilliklerden ve nefsin sifatlarmdan
sakman kimse, takvanm ilk derecesindedir. Fiil cennetlerinde Rahman'a
hasrolunur, sonra sifat cennetlerinde, sonra Allah'a vasil olmasimn
ardmdan sifat cennetlerinde hasrolunur. Artik onun sifat tecellileri
oranmda Allah'ta bir seyri vardir. Seyir zata ulasmakla son bulunca ,
artik seyir Allah'm seyri olur. "heyet halinde..." ikrama mazhar olarak.
"Gunahkarlan da...surdugumuz gun." isledikleri kotu amellerden dolayi
"cehenneme" tabiat cehennemine "susuz olarak" tipki susuz develer
gibi sevk ettigimiz gun. "Rahman nezdinde soz ve izin alandan
ba§kalarmm §efaate gugleri yetmeyecektir." Bu izin de yiice Allah'm ilk
sozlesme kapsammda iman ehliyle, ilk annma sonrasmdaki ikinci
annma kapsammda tevbe ve pismanhk duyup kendisine yonelmeleri
karsismda vaadini yerine getirmek uzere yaptigi muahededir. ikinci

742. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

annmadan maksat ise nefsin sifatlanndan siynhp Rahman'm sifatlarma


burunme ve kutsi alemle butunlesmedir. Bu da sifat huzurudur. Bu
yuzden, nimetlerin aslmi ve gorkemlilerini bahseden ve diger turn latif
sifatlan kapsayan "Rahman" ismi zikredilmistir. Yani hig kimse,
melekuti destekler ve kutsi nurlar sunarak ona sefaat edemez. Ancak
rahmani rahmeti kabul etme istidadma sahip, hakiki muahede ile ilahi
cennetlerle butunlesen kimse mustesna.

ibni Mesud'dan rivayet edildigine gore Rasulullah (s.a.v) bir gun


ashabma soyle demistir: "Sizden biriniz her sabah ve aksam "Allah'im!
Ey semalann ve arzm yoktan var edicisi, gorunmezi ve goruneni bilen!
Senden baska ilah olmadigma, senin bir ve ortaksiz olduguna,
Muhammed'in senin kulun ve Resulun olduguna, beni nefsime
birakacak olursan nefsimin beni kotuluge yanastinp hayirdan
uzaklastiracagma, senin rahmetinden baska bir seye guvenmedigime
ve senin vaadinden asla donmedigine sahitlik etmek uzere sana soz
veriyorum." demekten aciz midir?"

"Semalarda ve arzda olan herkes istisnasiz, kul olarak Rahman'a


gelecektir." Cunku imkan konumunda, yokluk zeminindedirler ve onlara
ait bir varliklan yoktur. Kemalleri de ancak Allah ile mumkundur. Allah,
Rahman ismiyle onlann uzerine varhklanni ve kemallerini akitir. Onlann
kendileri higbir seydirler. Eger yoklukta aynlerinin istidadiyla Ona
hakkiyla ibadet etmeselerdi, var olmazlar. Eger var olduktan sonra
kendilerine bahsettigi nimetlerinin haklanni eda etmek suretiyle Ona
ibadet etmezlerse kemale ermezler. Onlar yonetilen, perdelenmislerdir.
Kahnnin ve hakimiyetinin altmda boyun egdirilmislerdir.

"O, bunlarm hepsini ku§atmi§" Aynlerini, ezeli istidatlarmi kutsal


feyzinin bir yansimasi olarak ezelde saymis ve ilmiyle taayyun
ettirmistir. "Ve sayilarmi tespit etmi§tir." Onlann heyetleri ve
hakikatleri,
salt Onun ilmiyle yokluktan zuhur etmis, Onun rahmanligimn feyziyle
varhkta belirginlesmis malumatlann suretlerinden baska birsey degildir.

"Bunlarm hepsi de kiyamet guniinde .. .gelecektir." Kiigiik kiyamet


gununde yalniz basma, sebeplerden ve yardimcilardan soyutlanmis
olarak gelecektir. Tipki ilk yaratihsta oldugu gibi. Orta kiyamette de "tek
ba§ma..." bedensel ilgilerden kopmus, nefsani sifatlardan ve tabii
kuvvetlerden annmis olarak gelecektir. Buyuk kiyamette ise, "arzda
bulunan her canli yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin
zati baki kalacak." (Rahman, 26.27)

MERYEM SURESi • 743

96- Iman edip de iyi davranislarda bulunanlara gelince, onlar igin


Rahman, (gonullerde) bir sevgi yaratacaktir.

97- (Rasulum!) Muhakkak biz Kur'an'i, sadece, onunla muttakiyleri


(Allah'dan sakmanlan) mujdeleyesin ve §iddetle karsi gikan (inat eden)
bir toplulugu uyarasin diye senin dilinde (indirilip okutarak)
kolayla§tirdik.

98- Biz, onlardan once nice nesilleri helak ettik. Sen, onlardan
herhangi birinden (bir varlik emaresi) hissediyor veya onlara ait ciliz bir
ses i§itiyor musun ?

"iman edenler..." ilmi veya ayni hakiki imanla inananlar, "iyi


davranislarda bulunanlar." armdinci, temizleyici, sifatlarimn
giysilerinden siynlmalanni saglayarak sifat tecellilerini kabul etmeye
hazir hale getirici ameller isleyen salihler, "onlar igin gok merhametli
olan Rahman Allah, bir sevgi yaratacaktir." Nitekim, yuce Allah kutsi bir
hadiste soyle buyurmustur: "Kul, nafile ibadetler aracihgiyla durmadan
bana yaklasma gabasi iginde olur. Derken onu severim. Onu sevdigim
zaman da isiten kulagi, goren gozii ve tutan eli olurum."

Gergekte bu sevgi "Allah onlan sever, onlar da Allah'i severler."


(Maide, 54) ayetinde isaret edilen ilk inayetin eseri ve neticesidir.
Allah,
birini gayp zemininde, segkin kilma sevgisiyle sevdiginde, varhkta
belirginlesme esnasmda da Allah'in onu sevmesi kagimlmaz olur. Bu da
onu ilk ahde vefa gostermeye sevk eder. Dolayisiyla, ilk ahit sonraki
ahitle yenilenmis olur. Bu ikincisi, mutlak Habibe tabi olmak suretiyle
oncekine vefa gosterilecegine dair Allah ile yapilan bir sozlesme
mahiyetindedir. Nitekim, yuce Allah soyle buyurmustur: "Eger Allah'i
seviyorsaniz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin." (Al-i imran, 31) Eger
Habibe tabi olma amel ve hallerde samimiyetle gergeklesirse, Allah onu
segme sevgisiyle sever ve bu ilk sevginin semeresi olarak onceki
sevginin ustundedir. Qunku ilk sevgi ayni ve gizlidir. ikincisi ise kemal
mahiyetli ve agiktir. Boylece kisiye yonelik bir sevgi zuhur eder
mahlukatm kalbinde, fitri iman ehli nezdinde kabule mazhar olma
durumu zuhur eder.

744. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Rasulullah Efendimizden (s.a.v) soyle rivayet edilmistir: Allah bir


kulu sevdigi zaman, yuce Allah Cebrail'e soyle der: Ben falani sevdim,
sen de onu sev. Cebrail de onu sever. Sonra sema ehline soyle
seslenilir: Allah falan kulunu sevdi, siz de onu sevin. Boylece biitun
sema ehli onu sever. Sonra ona yonelik birsevgi arza da yerlestirilir.

Katade'den soyle rivayet edilmistir: Bir kul Allah'a yoneldigi zaman,


mutlaka Allah kullannin kalbini ona yoneltir. iste "Onlar igin gok
merhametli olan Rahman Allah, bir sevgi yaratacaktir." ayetinin anlami
budur. Allah dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

TA-HA SURESi • 745

TA ■ HA SURESi

"BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHIM"

"Rahman ve RahTm olan Allah adiyla

1- Ta. Ha.

2.3- Biz, Kur'an'i sana, gugluk gekesin diye degil, ancak Allah'dan
ha§yet duyan(korkan)lara birogut olsun diye indirdik.

4- (Kur'an) arzi ve yuce semalari yaratan Allah tarafmdan


peyderpey indirilmi§tir.
5- Rahman, Ar§'a istiva etmi§tir.

"Ta. Ha." "Ta" harfi, "Tahir" ismine "Ha" harfi de " Hadi" ismine
i§arettir. Rasulullah (s.a.v) kavmine gok aciyor, onlara kar§i §iddetli bir
§efkat besliyordu. Qunku o rahmetin sureti ve sevginin mazhanydi. Bu
yuzden, inen vahyin kavminin iman etmesi yonunde olumlu bir etkisinin
olmamasma uzuluyordu. Bundan dolayi, kendisinde varhk kmntisi
hissetti ve "arkalarmdan uzuntuyle neredeyse kendini harap edeceksin."
(Kehf, 6) ayetinde i§aret edildigi gibi riyazeti arttirdi. Gecelerini
teheccutle ihya ediyor. O kadar gok namazda kiyam ediyordu ki ayaklan
§i§iyordu. Bunun uzerine Ona §6yle bildirildi: Onlann iman etmemeleri
senden kaynaklanmiyor, aksine kendilerinden, kalm perdelerinin
istidatlarmi yok etmesinden kaynaklaniyor. Senin zannettigin gibi
nefsinin sifatlannin veya benliginin kalintismin ya da varhk eksikliginin
bulunmasindan yahut hidayette bir kusurunun olmasmdan
kaynaklanmiyor. Bu yuzden kendini harap etme. Bu baglamda ona yuce
Allah'in iki ismiyle hitap ediliyor. Bu isimler de yukanda sozu edilen iki
§eyden, yani varhk kalmtismdan ve hidayetin eksikliginden beri olu§a
delalet etmektedirler. Deniliyor ki: Ey varhk kahntisi kirinden temizlenmi§
ve ey hidayete erdiren!

746. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Biz, Kur'an'i sana, gugluk gekesin..." fazladan riyazetle kendini


yorasm "diye... indirmedik." Aksine, senin armman ve temizlenmenden
sonra kalbi yumusayan ve Kur'an'i kabul etme istidadma sahip olan
kimselere hatirlatmada bulunman igin indirdik / inzal ettik. Allah'a
hamdolsun ki her iki durum da, yani armman ve temizlenmen de
gergeklesmistir. Sen hem kamilsin, hem de kemale erdiricisin. Riyazetin
amaci da sende zuhur eden bu iki durumun gergeklesmesidir. Biz
sende yukanda sozii edilen iki isimle tecelli ettik. O halde nefsini yorma,
kendini harap etme. Senin yol gostermene ragmen hidayetin
gergeklesmemesinin nedeni kalplerin katilasmis, tas kesilmis olmasidir.
Bu ise hasyetin derin urpermenin ve yumusakligm karsitidir. Hidayetin
gergeklesmesinde bunlar sarttir. Senin kusurun soz konusu degildir. Ote
yandan, surenin girisinde yer alan bu ifadenin "nida" (seslenme) degil,
yemin olmasi da muhtemeldir. Bu durumda soyle bir anlam elde etmis
oluruz: Bu iki isme yemin ederim. Ki, Rabbini bunlar araciligiyla goruyor
ve Rabbi de ona bunlar araciligiyla tecelli ediyor. Qunku bu iki isim
tezkiye ve annmayi ifade ediyor. Nitekim, vahyin indirilmesinden
maksat, onun etkisinin sende meydana gelmesidir, seni yormak ve
mesakkate suruklemek degildir. Bu ise hasil olmustur. O halde, asin
riyazet yapma. Bu yuzdendir ki al-i Muhammed (Hz. Muhammed'in
ehlibeyti) "al-i taha" olarak isimlendirilmistir. Qunku her iki ismin
anlami
onlarda gergeklesmis ve iki ismin musemmasi onlarda zuhur etmistir.

"Arzi . . .yaratan Allah tarafindan . . .indirilmi§tir. . . " ifadesiyle


baslayan
ayetten "En guzel isimler O'na mahsustur." ayetine kadarki kismin
anlami soyledir: Kur'an'i, butun cemal ve celal sifatlanna sahib
Allah'dan indirdik. Senin zatmm da bu cemal ve celal sifatlannin
tumunde bir payi vardir. Aksi takdirde, bu Kur'an'i kabul edemez,
tasiyamazdin. Qunku varit olan eserin kaynaklandigi yere uygun olmasi
zorunlu oldugu gibi kendisine uygun bir zemininin olmasi da
kagimlmazdir. Kur'an'm kaynagi butun en guzel isimlerle nitelenmis zat
oldugu igin indigi yer olan senin zatmm da bu isimlerin tumuyle
nitelenmis olmasi gerekir. Yuce Allah, yuce semalan ve arzi, yani ruhlar
alemini ve mutlak cisim olan beden alemini yarattigi ve bunlan celalinin
perdesi ve cemalinin ortusu kildigi gibi seni de senin gaybinin sozii
edilen yedi perdesinden olusan tabakalannin semalanyla, yani
ruhaniyetinle, kemalinin mertebeleriyle ve senin bedeninden ibaret olan
gorunur arzmla perdelemistir.

TA-HA SURESi • 747

"Rahman..." sen in Celal sahibi Rabbin, celalinden dolayi mahlukat


perdeleriyle perdelenmistir. O Cemal sahibidir, rahmetinin cemaliyle
butun varliklara tecelli eder. Cunku rahmani rahmet mutlaka her varlikta
mevcuttur. Aksi takdirde var olamazdi. Bu yuzden "Rahman" sifati, sirf
Allah'a ozgu kilmirken "Rahim" ismi igin boyle bir tahsis soz konusu
degildir. Cunku, ancak ondan kaynaklandigi zaman feyiz herkesi ve her
seyi kapsayacak genellige sahip olabilir. Her seyin varlik arsma,
rahmani sifatiyla zuhur etmesi ve eserini gostermesi, yani Ondan
kaynaklanan genel feyzin her seyi kapsamasi suretiyle istiva ettigi gibi,
senin kalbine de, butun sifatlanni orada zuhur ettirmesi, eserini oradan
butun mahlukata ulastirmasi suretiyle istiva etmistir. Boylece, Sen
alemler igin rahmet oldun. Senin nubuvvetin genel ve son nubuvvet
oldu. Dolayisiyla, istivanm anlami Allah'm orada esit ve tarn zuhur
etmesidir. Bu yuzden, baskasmm mazhan tumiine mutabik olamaz,
istiva edemez ve istikamet bulamaz, ancak Hz. Muhammed'de olur.
Nitekim, Hz. Rasulullah'm (s.a.v) golgesi yoktu. Cunku Allah'm
sifatlannin onda zuhur etmesiyle birlikte zatmdan geriye bir sey
kalmamisti. Tarn fenadan sonra Hak ile beka bulmakla tahakkuk
etmemisti.

6- Semalarda, arzda ve ikisi arasmda bulunan §eyler ile topragm


altmda olanlarhep O'nundur.

7- Eger sen, sozu agiktan soylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin


gizlisini de bilir.

8- Allah, kendisinden baska Hah olmayandir. En guzel isimler O'na


mahsustur.

9- (Rasulum!) Musa (olaymm) haberi sana ulasti mi?

10- Hani o, bir ate§ gormu§ ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ate§
gordum. Belki ondan size bir mes'ale getiririm veya atesin yanmda bir
rehber bulurum, demi§ti.

11- Oraya vardigmda kendisine (tarafimizdan): Ey Musa! diye


seslenildi:

12- Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuglanni


gikar! Qunku sen kutsal vadi Tuva'dasm!

13- Ben seni segtim. §imdi vahyedilene kulak ver.

748. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Semalarda...bulunan seyler He topragin altinda olanlar hep


O'nundur." Bu ayet, Allah'in kahrimn kapsayicihgma, egemenliginin her
seyi igine aldigma iliskin bir agiklamadir. Yani her sey Onun hakimiyeti,
kahredici gucu, saltanati ve tesiri altindadir. Higbir sey Onun emri
olmadan var olamaz, hareket edemez, duramaz, degisemez, sabit
kalamaz. Ayni sekilde her sey, O'nun vahdaniyetiyle boyun egip fena
bulmaktadir. Bu, kahredici gucun yok etmesidir. Dolayisiyla her sey
ancak O'nunla ve O'nun emriyle isitebilir, gorebilir, tutabilir,
yuruyebilir.

"Eger sen, sozu agiktan soylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin


gizlisini de bilir." Bu ayet de Allah'in lutfunun kemalinin,
eksiksizliginin,
yani her seye nufuz eden ilminin agiklamasidir. Her seyin agigini da,
gizlisini de, gizlinin gizlisini de bilir. Kisacasi sen sozu agiktan
soylesen
de gizlesen de bilir. Agigm agik, gizlinin gizli oldugunu bilir.

Yukanda zikredilen sifatlar, ana sifatlardir; geri kalan butun


sifatlar bunlann altinda gizlidir, butun isimler bu isimlerin kapsammda
mundemigtir. Bu yuzden bunlann olmasiyla zat gogalmis, birden fazla
olmus olmaz. Bu bakimdan "Allah..." denilmistir. Yani vahyi indiren ve
sifatlarla mevsuf olan "Allah, kendisinden ba§ka Hah olmayandir." Onun
tek zati, huviyetinin hakikati bu sifatlarla gogalmaz, birden fazla sayida
belirmez. O, ezelde nasil ise ebedde de oyledir. O'ndan baska O yoktur.
Tekligi ve her seyin varligmin kaynagi olmasi itibariyle O'ndan baska
varhk yoktur. "En guzel isimler O'na mahsustur." Sifatlann taayyunu ile
birlikte bunlar O'nun zatmdan ibarettir. "Hani o, bir ates gormu§tu..."
Ruh'ul Kuds'u gormustu. Cunku Ruh'ul Kuds'ten insanlann nefislerine
bir nur kivilcimi duser. Musa (a.s) basiret gozunii hidayet nuruyla agtigi
igin bu atesi gormustu. "Ailesine...demi§ti..." nefsani kuvvetlere "
bekleyin!" durun, hareket etmeyin, demisti. Qunku, kutsi aleme yolculuk
ve kutsi alemle butunlesme ancak insani mesgul eden agik ve gizli
duyulardan olusan beseri kuvvetlerin yanmda soz konusu olabilir.
"Eminim ki bir ate§ gordum." Bir ates gordiim. "Belki ondan size bir
me§ale getiririm." Kutsi alemle butunlestirici nurani bir heyet getiririm
de
hepiniz ondan yararlanirsmiz ve zatmiz onunla aydmlanip faziletli olur.
"Veya atesin yanmda... bulurum." Hakk'a ulastirmayi gerektiren ilim ve
irfanla bana rehberlik eden birini bulurum. Yani atesle temas edip nurani
heyet veya ilmi suret bulurum.

TA-HA SURESi • 749

"Oraya vardigmda..." onunla biitiinlestiginde " ...seslenildi." ilahi


huzuru orten izzet ve celal perdelerinden ibaret olan ates ortusunun
gerisinden "Ey Musa! Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim!"
igine tecelli eden celalimi perdeleyen ortiilerden biri olan ates suretiyle
gizlenen Rabbinim ben. "Hemen pabuglarmi gikar!" yani nefsini ve
bedenini ya da iki cihani gikanp at. Qiinkii nefsinden ve bedeninden
aynldigmda iki cihandan da siynlmis olur. Ruhun ve sirnnla nefis ve
bedenin sifat ve heyetlerinden soyutlanip Ruh'ul Kuds ile biitiinlestigin
gibi kalbin ve sadnn ile de onlardan soyutlan, iliskini tumuyle kes, izleri
sil, sifat ve fiillerden tamamen yok ol. Burada nefis ve beden "pabug"
olarak isimlendirilmis, buna karsihk "giysi" olarak isimlendirilmemistir.
Qiinkii, eger elbiselerini gikarmasaydi, kutsi alemle butunlesemezdi. Hal
biitiinlesme halidir. Bu yuzden ona iliskiyi tumuyle kesmesi emrediliyor.
Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "Butun varligmla O'na yonel"
(Miizzemmil, 8) Sanki nefis ve bedenle bir tiir iliskisi vardi ve bu iliski
ayaklanni kirletiyordu. Qunku burasi kalbin asagiya bakan ve sadir adi
verilen cihetidir. Kalp ve sadir ruhani ve sirn olarak kutsi cihete
yonelisten sonradirlar. Bu yuzden, yiice Allah ruh makammda nefis ve
bedenle turn iliskisini kesmesini emrediyor. Pabuglann gikanlmasinin
"gunku sen kutsal vadi Tuva'dasm." ifadesiyle gerekgelendirilmesi de
bundan dolayidir. Yani iliski izlerinden, eklemlenme heyetlerinden ve
maddi alakalardan beri, melekut tavirlarmi, sema ve arz cisimlerinin
tumunii altmda toplayip durdugu igin Tuva adi verilen ruh alemindesin.

Kuskusuz "pabuglan tabaklanmamis murdar esek derisinden


yapildigi igin onlan gikarmasi emredilmisti." diyenler dogru soyluyorlar.
Anlatildigma gore , Musa'ya seslenildiginde, seytan ona, sana seslenen
seytandir, diye vesvese veriyor. O da seytana su karsihkta bulunuyor:
Ben anhyorum ki bana alti cihetten ve butun azalanmdan sesleniyor.
Ancak Rahman'm seslenmesi bu sekilde gergeklesebilir.

"Ben seni segtim. §imdi vahyedilene kulak ver." Eksiksiz zati


tecelliden sonra segilecegine dair vaat yoneltiliyor. Ki bu zati tecelli
onun
varhk dagmi paramparga etmis, Hakkani varhkla kendine geldigi sirada
dusup bayilmisti. Nitekim, yiice Allah soyle buyurmustur: "Ayilmca dedi
ki: Seni noksan sifatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben
inananlarm ilkiyim. (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana
verdigim gorevlerle) ve sozlerimle seni insanlarm basma segtim." (Araf,
143.144) Bu tecelli, zat tecellisinden onceki sifat tecellisidir.

750. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

Bu yuzden, yuce Allah onu Resul olarak gonderiyor, ama burada


vahiy aracihgiyla ona haber vermiyor, Nebilik misyonunu henuz
yuklemiyor. Ona riyazet, huzur ve murakabe emrini iletiyor. Buyuk
kiyametin yakmda kopacagmi vaat ediyor. iste bu segme, asagidaki
ayette isaret edilen segkin kilmaya yakm bir zamanda gergeklesiyor:
"Sonra Rabbi onu segkin kildi; tevbesini kabul etti ve dogru yola iletti."
(Ta. Ha, 122) Yani bu segkin kilma, segme He suzup alma arasmda yer
alan bir menzildir.

14- Muhakkak ki ben, yalnizca ben Allah' im. Benden baska Hah
yoktur. Bana kulluk et; beni anmak igin salati ikame et.

15- Kiyamet gunu mutlaka gelecektir. Herkes pesine kostugu seyin


karsiligmi bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyecegim.

1 6- Ona inanmayan ve nefsinin arzularma uyan kimseler sakin seni


ondan (kiyamete inanmaktan) alikoymasm; sonra mahvolursun!

"Muhakkak ki ben, yalnizca ben Allah'im" ifadesi bir kez daha


tekrarlaniyor, ama bu sefer "Rab" yerine " Allah" lafzi kullanihyor. Ki
isim huzurunda sifatm yanmda durmasm ve zattan perdelenmesin.
Cunku Rab, Allah'm Musa'ya tecelli ettigi isimdir. Musa, rehber ve
mesale ararken onunla gormuyordu. Ancak Alim ve Hadi ismiyle
goruyordu. O da Cibril'dir. Yani, sadece ben biitun sifatlarla mevsufum.
"Benden ba§ka Hah yoktur." Ben gogalmam, benligim ve tekligim,
mazharlann artmasi ve sifatlann gogalmasiyla gogahp artmaz. "Bana
kulluk et." ibadetini isimlerime ve sifatlanma degil, zatima ozgu kil. Yani
zati ibadet sun. istidadmi benim hakikatimde fena bulmaya hazirla ve
zati mutlak tesbihle bana ibadet et. "Salati ikame et!" Namaz kil."
Sifatlanmi anmak igin kildigm kalbi huzur namazimn ustunde zatimi
anmak igin ruhi musahede salatmi ikame et / namazmi kil.
"Kiyamet gunu..." teklik ayninde fena bulmak suretiyle buyuk
kiyamet "mutlaka gelecektir. . .neredeyse onu gizleyecegim." Sifatlarla
perdelenmemle onu neredeyse gizleyecegim, ki mertebeler aynssm,
nefisler ve ameller ortaya giksm ve "herkes ...karsiligmi bulsun." hayir
ve serre yonelik gabalannin karsiligmi alsm, dolayisiyla kemaller ve
noksanhklar, mutluluklar ve bedbahthklar aynssm. Bunu da ancak
kendime has kildigim bazi fertlere aganm. Yani art arda birer birer

TA-HA SURESi • 751

onlara aganm. Cunku onu kulli fena seklinde agarsam ortada ne nefis,
ne amel, ne ceza, ne de baska bir sey kahr. "Sakm seni ondan
alikoymasm." aksi takdirde sifat perdelerinin iginde kalakahrsm, "ona
inanmayan kimse..." istidadi yetersiz oldugu, dolayisiyla ya sifatlar, ya
fiiller, yahut eserler ya da esler, yani gizli ve agik sirk yuzunden bazi
mertebelerde perdelenmis olarak kalan "ve nefsi arzulanna uyan" nefis
veya kalp makammda arzulannin pesinden giden kimse seni
alikoymasm. Cunku benlik kaldikga heva da kalir. Aksi takdirde seni
alikoyan helak oldugu gibi sen de helak olursun.

1 7- §u sag elindeki nedir, ey Musa?

18- O, benim asamdir, dedi, ona dayaninm, onunla davarlarima


yaprak silkelerim; benim ona baskaca ihtiyaglanm da vardir.

1 9- Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi.

20- Onu hemen yere atti. Bir de ne gorsun, hizla surunen bir yilan
degil mi!

21- Allah buyurdu: Al onu! Korkma! Biz onu §imdi ilk haline
sokacagiz.

"§u sag elindeki nedir, ey Musa?" Burada akhnin elinde bulunan


nefsine isaret ediliyor. Cunku akil sag eldir, insan onun aracihgiyla
Allah'tan gelen bagislan al ir ve nefsini tutar. "O, benim asamdir, dedi,
ona dayaninm." Gorunur alemde, kemal edinmede, Allah'a seyirde ve
Allah'in ahlaki ile ahlaklanmada ona dayaninm. Butun bunlar o olmadan
olmaz. "Onunla davarlarima yaprak silkelerim." Yararh ilim yapraklarmi,
ameli hikmetleri fikir hareketiyle ruh agacmdan bu asa ile silkeler,
hayvani kuvvetler davarlarma yediririm. "Benim ona ba§ka ihtiyaglanm
da vardir." Makamlar kazanma, nailer talep etme, bagislara ve
tecellilere mazhar olma hususunda ona ihtiyag duyanm. Yiice Allah'in
Musa'ya (a.s) boyle bir soru sormasimn sebebi, azametinin tecellisiyle
onda meydana gelen korkuyu giderip yerine giiven duygusunu ikame
etmektir. Musa'nm (a.s) cevabi uzatmasi ise konusmadan duydugu
lezzetten, unsiyet zevkinin devam etmesini istemesinden
kaynaklanmaktadir.

752. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi." Onu akhn kontroliinden kurtar.


"Onu hemen yere atti." Onu akildan kurtanp kendi haline birakti. ilahi
kahir sifatlannin tecellilerinin nurlanndan nasip almis olduktan sonra
sahverdi. "Birde ne gorsun, hizla surunen biryilan degil mi!" siddetli bir
ofkeyle kivnlan bir yilana donusmus. Musa'nm (a.s) nefsi guglu ve
ofkeliydi. Cok hiddetliydi. Musa (a.s) sifat tecellileri makamma ulasmca,
istidadm bir zorunlulugu olarak ilahi kahir tecellisinden daha genis bir
pay almasi gerekiyordu. Nitekim Kehf suresinde bu hususa deginilmistir.
Ama sifatlarda fena bulunca ofkesi, ilahi ofkeyle, rabbani kahirla yer
degistirdi. Bu da buldugunu yutan bir yilan olarak resmedilmistir. "Allah
buyurdu: Al onu!" onceki gibi akhnla onu kontrol et. "Korkma!" sen i istila
etmesinden, sana galip gelmesinden, dolayisiyla halinin telvin
seklindeki gunahi olmasmdan endise etme. Cunku senin ofken yok
oldu. O artik benim emrimle hareket ediyor. Nefis makammda kalp
nuruyla da ortulu olmadigi igin gizlenmesinden sonra zuhur etmez. "Biz
onu §imdi ilk haline sokacagiz." §uuru ve arzusu olmayan nebati
kuvvet mertebesine varan fani bir olu haline getirecegiz. Musa'nm (a.s)
nefsini oldurmesi §uayb'm (a.s) onu egitmesi sirasmda gergeklesmisti.
Onu bu sirada nebati bir kuvvet haline getirmis ve ona asa ismini
vermisti. Bu yuzden "asayi Musa'ya (a.s) §uayb (a.s) vermisti"
denilmistir.

22- Bir de elini koltugunun altma sok ki, bir ba§ka mucize olmak
uzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlikta giksm.

23- Ta ki, sana, (boylece) en buyuk ayetlerimizden bazilanni


gosterelim.

24- Firavun'a git. Qunku o iyice azdi.

"Elini koltugunun altma sok..." akhni ruhunun tarafma, yani saf


tarafma sok ki, Hakkani hidayet nuruyla aydmlansm. Qunku akil,
dunyanm tedbiri ve gegimi maksadiyla nefisle uyustugu, ona katildigi,
yani sol tarafa sokuldugu zaman vehimle bulanir, kansir, aydmlanmasi,
Rabbani bagislan ve ilahi hakikatleri kabul etmesi mumkun olmayan
kuru bir kansim halini ahr. Bu yuzden yiice Allah, annmasi ve kutsi nuru
kabul edecek hale gelmesi igin onu ruh tarafma sokmasmi emretmistir.

TA-HA SURESi • 753

"Beyaz...giksin." Hakkani hidayet nuruyla, kutsi nurun panltilanyla


aydmlanmis olarak giksm. "Kusursuz... " herhangi bir afete ugramadan,
bir eksikligi, hastahgi olmadan, vehim ve hayal etkisinden beri olarak
"bir baska mucize olmak uzere" giksm. Onceki sifata eklenmis bir diger
sifata sahip olsun. "Ta ki, sana...gdsterelim. " sifatlanmizin
tecellilerinin
mucizelerinden "en buyuk" ayetini gosterelim. Bu mucize vahdette fena
bulmaktir. Yani bunun amaci, senin, gozlerinle sifat tecellileri
makaminda olmandir. Bu yolla ve cihetle zati tecelli sirasinda sana
zatimizi gosterelim de buyuk kiyamette bizi goresin.

"Firavun'a git. Cunku o iyice azdi." Benligin zuhuruyla yoldan gikip


azdi. Benlikle perdelenip kulluk sininnin disina gikti. Bu da gosteriyor ki
nubuvvet ve risalet, zati olarak fena bulmaya bagh degildir. Qunku yuce
Allah'm Musa'ya bizzat tecelli etmesi onun kirkh yaslara girmesi
esnasmda olmustur. Bu ise Firavun'un helak edilmesinden ve kendisine
bu risalet ve davet misyonunun verilmesinden sonra gergeklesmistir.
Risalet ve davet sifat tecellileri makaminda soz konusu olmustu. Bu da
Nebinin (s.a.v) seyrinin buyuk kismimn nubuvvet, vahiy ve Kur'an'la
dogruya iletilmesinden sonra olmustur, seklindeki degerlendirmemizi
guglendirmektedir.

25- Musa: Rabbim! dedi, yuregime geni§lik ver.

26- i§imi bana kolayla§tir.

27- Dilimden (§u) bagi goz.

28- Ki sozumu anlasinlar.

29- Bana ailemden bir de vezir (yardimci) ver,

30- Karde§im Harun'u.

31- Onun sayesinde arkami kuvvetlendir.

32- Ve onu i§ime ortak kil.

33- Boylece seni bol bol tesbih edelim.

34- Ve gok gok analim seni.

35- §uphesiz sen bizi gormektesin.

754. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Rabbim! Yuregime genislik ver." Yakin nuruyla ve sifat tecellileri


makammda temkinle yuregime genislik ver ki, onlann karsismda
daralmasin, onlann tannlan ve beyinsizlikleri yuzunden nefsim eziyet
gormesin, aci gekmesin. Senin kelammla onlarla konusayim, senin
duymanla onlann sozlerini duyayim, onun senin kelamm oldugunu
bileyim, onlann eziyetlerini senin gozunle goreyim, onlari senin fiilin
bileyim, bana verdikleri karsihgi ancak senden goreyim, senden
duyayim. Boylece senin verdigin belaya sabredeyim. Butun bunlari
onlardan bilmek suretiyle nefsim zuhur etmesin. O zaman sen onlann
sifatlanyla perdelenirsin, onlann sifatlan da senin sifatlanna perde olur.
"I§imi bana kolayla§tir." Senin dinini kabul etmelerini saglayarak,
inatgilanna karsi yardimim bana gondererek, beni kutsiyetinle
destekleyerek davet isimi kolaylastir. "Dilimden §u bagi goz." Dilimdeki
akil ve fikir bagmi goz. Onlar dilimin senin kelammla konusmasim,
risaletini teblig etme, sozunu yuceltme ve dinini onlann dinine kanitla ve
belgeyle, zorbahklanna ve firavunluklanna karsi ustun getirmek igin
cesaretle agiklama ve gergegi net ortaya konulmasmi engellemelerine
izin verme. Bir maslahati gozetmek ve onlann baskilanndan korkmak
suretiyle gekinmeme musaade etme. "ki sozumu anlasmlar." kalplerini
yumusatman, kalplerine husu ve uperti duygusunu yerlestirmen ve beni
kutsi alemden desteklemenle onlann benim sozlerimi anlamalanni
sagla.

Kissanm geri kalan kismi tevile agik degildir. Ama uyarlamak


istersen eger, bil ki, Kalp Musa'si hal diliyle yiice Allah'tan, babasi
Ruh'ul Kuds'ten olma buyuk kardesi olan akil Harun'unu kendisine
vezir kilmasim, onunla kendisini takviye etmesini, islerinde kendisine
yardimci olmasmi saglamasim, onun gorusuyle davasmi
guglendirmesini, kemalati elde etme hususunda kendisine ortak ve
yardimci yapmasmi istiyor. Bu talebini de su sozlerle gerekgelendiriyor:
"Boylece seni bol bol tesbih edelim." Yani nefsin sifatlanndan ve
heyetlerinden annmak suretiyle seni bol bol tesbih edelim. "Ve gok gok
analim seni." irfan ve hakikatleri edinmekle, mukasefelerle huzurda
bulunmakla, sifat tecellileri makammda hazir olmakla seni analim.
"§uphesiz sen..." bizim kemali kabul etme istidadma sahip oldugumuz
ve buna layik bulundugumuzu "gormektesin." Bize yardim et ve bizde
gordugun ve bizden istedigin seylerde birbirimize yardimci olmamizi
sagla.

TA-HA SURESi • 755

36- Allah: Ey Musa! dedi, istedigin sana verildi.

37- And olsun biz sana bir defa daha lutufta bulunmu§tuk.

38- Bir zaman, vahyedilecek §eyi annene (§6yle) vahyetmi§tik:

39- Musa'yi sandiga koy; sonra onu denize (NH'e) birak; deniz onu
kiyiya atsm da, benim du§manim ve onun du§mani olan bin onu alsm.
(Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetistirilmen igin sana
kendimden sevgi verdim.

40- Hani, kiz karde§in gidip «Ona bakacak birini size bulayim mi?»
diyordu. Boylece seni, gbzu gonlu mutluluk dolsun ve uzulmesin diye
annene geri verdik. Ve sen, birini oldurdun de seni endi§eden kurtardik.
Seni iyiden iyiye denemeden gegirdik. Bunun igin yillarca Medyen halki
arasmda kaldin. Sonra takdire gore (bu makama) geld in ey Musa!

"...Sana verildi." Sana bahsedildi, "istedigin..." istedigini elde


etmen onaylandi. "And olsun biz sana bir defa daha lutufta
bulunmu§tuk." Senin irade beyanmdan ve talep etmenden once, sirf
kendi inayetimizle sana lutufta bulunmustuk. "bir zaman... annene
vahyetmistik." hayvani nefse "vahyedilecek seyi..." yani ona isaret
vermistik ki "Musa'yi..." beden sandigma " koy." Veya cismani tabiat
igine koy. " Onu birak..." heyulani tabiat denizine birak. "deniz onu...
atsm" temyiz ve dogruluk gunesinin nuru belirince, onu kurtulus sahiline
atsm, " du§man...onu alsm." daima kotulugu emreden, zorba, firavun
karakterli nefis onu alsm. "Sana kendimden bir sevgi verdim." Yani seni
sevdim ve senin sevgini de butiin kalplere ve her seye, hatta nefsi
emmareye ve kuvvetlere de yerlestirdim. Ben kimi seversem, her sey
onu sever. "yeti§tirilmen igin..." benim vekaletimde ve korumam altmda
terbiye edilmen igin, bunu yaptim.

"Hani kiz kardesin gidiyordu..." ameli akil zuhur edip harekete


gegtigi sirada "diyordu..." nefsi emmareye ve ona donuk kuvvetlere
"size bulayim mi?" diyordu. Guzel adap ve ustun ahlak aracihgiyla nefsi
levvame (gok kmayan nefis) ve onun cuzi kuvvetlerinden olusan bir
aileyi, onlarm da gozlerini aydmlatacak sekilde. "Ona bakacak birini"
size bulayim mi? Fikir terbiyesiyle, ameli hikmetin sutuyle ve faydah
ilimlerle ona bakacak bir aileyi bulayim mi? Onlar ona iyilik edecekler,
kemal kesbi hususunda yardimci olacaklar. Onu salih amellere iletecek,
yiiksek mertebelere gikmaya hazirlayacaklar.

756. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Boylece seni annene geri verdik." Sana karsi buyuk bir sefkat
besleyen, nefsi levvameye geri verdik ki, kendini surekli kiniyordu, goz
aydinligini yitirdigi igin. Biz seni ona geri verdik ki yakin nuru
sayesinde
sukuna ersin, ameli hikmetle annsin ve sen de ondan bu sutii emip
beslenesin. idrak edilen cuzi seyler, bedensel aletler ve temizleyici
ameller iginde onun terbiye kucagmda yetisesin. "Gozu gonlu mutluluk
dolsun...diye." senin nurunla aydmlansm, "ve uzulmesin diye..."
gozunun mutlulugunu yitirmekten, onun eksikliginden dolayi uzulmesin.
"Ve sen, birini oldurdun." Seni yaniltan gazap suretini riyazet ve emanet
araciligiyla oldurdun. "Seni...kurtardik." Nefsi emmarenin istilasi ve
seni helak etmesi endisesinden kurtardik. "Seni... denemeden
gegirdik..." gesitli yontemlerle, nefsin ve sifatlarmin zuhuruyla, riyazet
ve
cehd yontemini kullanip bunlan savmak, ezmek, oldurmek ve
anndirmakla seni denedik. "Yillarca Medyen halki arasmda kaldm."
Faal akil Suayb'i yanmda ruhani kuvvetlerden olusan ilim medyeninde
kaldm.

"Sonra takdire gore geldin." istidadm oranmda takdir edilen kemal


miktanyla geldin. Ya da senin igin takdir ettigim bir sey uzere geldin.
Yani senin igin takdir edilen tarn kemalin bir kismma sahip olarak geldin.
Tarn kemal ise zati tecellidir. Bu, sifat kemalinden sonra ileride sana
bahsedilecektir.

41- Seni, kendim igin Resul segtim.

42- Sen ve karde§in birlikte ayetlerimi goturun. Beni anmayi ihmal


etmeyin.

43- Firavun'a gidin. Qunku o, iyiden iyiye azdi.

44- Ona yumu§ak soz soyleyin. Belki o, aklmi ba§ma alir veya
korkar.

45- Dediler ki: Rabbimiz! Dogrusu biz, onun bize a§in derecede
kotu davranmasindan yahut iyice azmasmdan endise ediyoruz.

46- Buyurdu ki: Korkmaym, gunku ben sizinle beraberim; i§itir ve


gorurum.

47- Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin Resulleriyiz.
israilogullarmi hemen bizimle birlikte gonder; onlara eziyet etme! Biz,
senin Rabbinden bir ayet getirdik. Kurtulu§, hidayete uyanlanndir.

TA-HA SURESi • 757

"Seni, kendim igin Resul segtim." Seni, kendime has kildim. Seni,
beden sehri halki arasmda has kullanmdan yaptim. Qunku sende serefli
hasletler ve halifeligimi yerine getirecek liyakat vardir. "Sen ve
karde§in... goturun." ...Bu ifadeyle baslayan ve kissamn sonuna kadar
devam eden bolumun uyarlama suretiyle tevili yapilmak istenirse soyle
denebilir: Ey kalp Musa'si! Sen ve kardesin olan akil "ayetlerimi..."
delillerimi ve agiklamalanmi "goturun..." kendiniz bir sey uydurmaym,
"beni anmayi unutmaym..." "Firavun'a..." azan, haddini asan, butun
ruhani kuvvetlere ustunluk kurup onlan istila eden nefsi emmareye
goturun. "Ona yumusak soz soyleyin." Sefkatle ve alttan alarak,
kiskirtmadan onu Hakk'm emrine teslim olmaya, seriatm hukmune
uymaya gagirm. Belki yumusar, ogut ahr ve boyun eger.
Musa ve kardesi, Firavun'un, ustunluk taslamayi ahskanhk haline
getirdigi igin, kendilerine karsi azip iyice zorbalasmalanndan korkunca
yuce Allah, teyit, yardim, koruma, vekil olma, siddetli tavirlanni ve
tuzaklanni ihata edip bosa gikarma gibi vaatlerle onlan cesaretlendirdi.
Firavun'a boyun egme ve seriata uyma hususunda risaleti teblig
etmelerini, onu hayvani kuvvetleri kolelestirmekten, kendine boyun
egdirmekten vazgegmeye, onlan ilahi huzura yonelme, ruhani ve kutsi
nurlardan, hakikat irfanmdan istifade etme hususunda kendileriyle
birlikte gondermeye, maddi lezzetler ve dunyevi susler elde etmek igin
onlara eziyet etmemeye zorlamalarim emretti. "Biz, senin Rabbinden bir
ayet getirdik." Senin bize tabi olmani gerekli kilan bir delil getirdik.
"Kurtulu§. .." noksanhklardan beri olma, baglantilardan kurtulma, ruhani
alemden gelen nurani feyiz, delile "uyanlarm" ve ilahi nura
sanlanlanndir.

48- Hakikaten bize vahyolundu ki: (Resulleri) yalanlayan ve yuz


gevirenlere azap edilecektir.

49- Firavun: Rabbiniz de kimmi§, ey Musa? dedi.

50- O da: Bizim Rabbimiz, her §eye hilkatini (varlik ve ozelligini)


veren, sonra da dogru yolu gosterendir, dedi.

51- Firavun: Oyle ise, onceki milletlerin hali ne olacak? dedi.

52- Musa: Onlar hakkmdaki bilgi, Rabbimin yaninda bir Kitabda


bulunur. Rabbim, ne yanilir ne de unutur, dedi.

758. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

53- O, yeri (arzi) size be§ik yapan ve onda size yollar agan, gokten
de (semadanda) su indirendir. Onunla biz gesitli bitkilerden giftler
gikardik.

54- Yiyiniz; hayvanlarmizi otlatiniz. Suphesiz, bunda akil sahibleri


igin (Allah'm kudretine) i§aretler vardir.

55- Sizi ondan (topraktan) yarattik; yine sizi oraya dondurecegiz ve


bir kez daha sizi ondan gikaracagiz.

"Hakikaten bize vahyolundu ki...azap..." tabiat cehenneminde ve


heyuli ugurumunda azap, ona muhalefet eden, ondan yuz geviren
kimseler igindir. "Rabbiniz de kimmis?" burada nefsin Rab cihetinden
perdelendigine isaret ediliyor. "Bizim Rabbimiz. . .verendir. . ." her seye
hidayetini delille, basiretini kanitla verendir. Yani her seye, zatmm
maslahatma uygun bir yaratihs ve ozelliklerine, menfaatlerine ve
maksatlanna uygun aletler vermis, sonra bunlan elde etmesini
gostermistir. "Oyle ise, onceki milletlerin hali ne olacak?" bu sozii de
Firavun'un, ahiretten, mutluluk ve bedbahtlik gibi uhrevi hallerden, ilahi
ilmin butun bunlan kusattigmdan perdelendigine isaret etmektedir.

ilk gereklilik, yiice Allah'i sifatlanyla bilmektir, ahireti bilmek buna


bagh ve ondan sonra gelir. Bu yuzden Musa (a.s), yuce Allah'm ilminin
ahireti ve gok sayidaki uhrevi halleri kusattigmi, bu ilmin levhi mahfuzda
sabit, baki ve ezeli oldugunu, O'nun agismdan yanhshk ve unutkanhgm
caiz olmadigmi vurgulayarak cevap veriyor.

"0...size...yapandir..." ey bedensel kuvvetler! O, size beden arzmi


"be§ik yapandir ve onda size yollar agandir." goz, kulak, burun gibi
organlardan olusan yollar yapmistir. "Indirendir..." ruh semasmdan,
idrak suyunu, ruhani yardimi indirmistir. "Onunla. ..biz gikardik." Turlu
idrakleri, fiilleri, ozellikleri, heyetleri ve sizden her bir kuvvete ozgu
melekeleri ortaya gikardik. "Yiyiniz..." beslenin ve size ozgu olan haller,
ahlaklar, yardimlar ve nza sabir, isimler ilmi, ozellikler, hazirhklar gibi
bagislarla, sair idrakler, iradeler ve makamlarla guglenin.
"Hayvanlarmizi otlatm..." hayvani kuvvetleri, onlara ozgu ahlak ve
adapla besleyin.

"Sizi ondan yarattik." Topraktaki unsurlann yansimalanndan ibaret


olan mizaglannizin farkhhgiyla beraber sizi ondan meydana getirdik.
"Yine sizi oraya dondurecegiz." Riyazet esnasmda oldurmek suretiyle
sizi oraya dondurecegiz ki herkes yerini tutsun, orada gurusun, silinsin,

TA-HA SURESi • 759

hareketsiz kalsin, sininni asmayi ve baskasma ustunluk saglayip onu


burumeyi istemesin, kisacasi fena buluncaya kadar nefsin sifatlanni
silsin. "Ve bir kez daha sizi ondan gikaracagiz." Bagislanmis hakiki
hayatla beka buldugunuzda sizi ondan gikaracagiz. O zaman
hareketleri daha dengeli ve melekeleri daha erdemli olur.

56- And olsun biz ona (Firavun'a) butun (bu) delillerimizi gosterdik;
yine de yalanladi ve diretti.

57- Dedi ki: Bizi, yaptigm buyu He yurdumuzdan gikarasm diye mi


geldin, ey Musa?

58- Oyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir
buyu getirecegiz. Simdi sen, seninle bizim aramizda, ne senin, ne de
bizim muhalefet etmeyecegimiz uygun bir yerde bulu§ma zamani
ayarla.

59- Musa: Bulu§ma zamanmiz, bayram gunu, kusluk vaktinde


insanlarm toplanma zamani olsun, dedi.

60- Bunun uzerine Firavun donup gitti. Hilesini (sihirbazlarmi)


topladi; sonra geri geldi.

61- Musa onlara: Yazik size! dedi, Allah hakkmda yalan


uydurmaym! Sonra O, bir azap He kokunuzu keser! iftira eden,
muhakkak peri§an olur.

62- Bunun uzerine onlar, durumlanni aralarmda tartistilar; gizli gizli


fisildastilar.

63- Soyle dediler: «Bu ikisi, muhakkak ki, sihirleriyle sizi


yurdunuzdan gikarmak ve sizin ornek yolunuzu ortadan kaldirmak
isteyen iki sihirbazdirlar sadece.»

"Biz ona butun delillerimizi gosterdik..." maddi varliklardan


armmisliga ve nurlann varligma delalet eden butun kanitlan ve belgeleri
gosterdik. " Yine de yalanladi..." Qunku onun nefsi madde idi. "ve
diretti..." kabule yanasmadi. Qunku soyut varliklan idrak etmesi
imkansizdi. Nefsin bedensel kalibmdan siynlmasini da su sozleriyle
inkar etti: "Bizi... yurdumuzdan gikarmaga mi geldin?" Ardmdan
kendisine sunulan delili buyuye nispet etti. Qunku delili anlama
hususunda yetersiz, onu kabul etmekten acizdi. Dolayisiyla hayali ve
vehmi kuvvetleri karsi koyma, mucadele etmeye tesvik etti. Riyazet ve

760. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

oldurme egzersizleri olmadan nefsin aydmhk delilleri ve apagik Hakk'i


benimsedigi gok az gorulmustur. Bunlar kendisine arz olundugu her
seferinde vehim ve hayali kusku duymaya ve elestirmeye tesvik eder.
"Bulusma zamani" ndan maksat, delilin terkip ve makamlann tertip
edilme vaktidir. Bu da nefs-i natikamn idrak edici unsurlarla
siislenmesinin ve akli ve ruhani kuvvetlerin malumatlan, gizli bilgileri
derlemeleri igin toplanip seferber edilmelerinin zamanidir. Kusluk vakti,
faal akil gunesinin nurunun dogmasi, etrafi aydmlatmasidir. Cunku
orada nefis bunu kabul etmekten yiiz gevirmis, turlu demagoji ve
vehimlerden olusan hilelerini toplamisti. Kalp de yakini gergeklerle ve
uydurulmus yalanlanni ortaya koymakla onu ezmisti.

Nefsani kuvvetlerin kendi aralannda gekismeleri ise, kalbe itaat


etmenin gerekliligini kabul etmemelerinden ve her birinin kendi lezzetine
yonelmesinden kaynaklanmaktadir. Aynca lezzetleri de birbiriyle gelisen
ve birlerine aykinhk arz eden niteliktedir. Gizlice konusup aralannda
fisildasmalarmdan maksat, tumunun, kalbe muhalif duygulan iglerinde
saklamasidir. Kuskusuz, bu duygular da birbiriyle gelismekte ve aykinhk
arz etmektedir. Musa'nm sundugu delilleri buyuye nispet etmeleri ise,
bunlann anlamlanm idrak etmekten aciz olduklarma, buna dair delillerin
kendilerine gizli olduguna yonelik bir isarettir. Bu kuvvetler igin ornek,
yani ideal yol, lezzetlerin elde edilmesi, bedensel sehvetlere dalmaktir.
Once onlann atmasi, insan varhgi iginde vehim ve hayal menseli
olgulann, suluk esnasmda akli ve yakini olgulardan once geldiklerine
isarettir. Aksi takdirde, kesin burhana ve agik delile ihtiyag olmazdi.
Aynca bu, Hak davetgisinin, once delile dayanarak batih gurutmesinin,
siipheleri savmasimn zorunlu olduguna isarettir. Ki bozuk itikad ortadan
kalksm ve hak yerini bulsun. ipler ve sopalar ise, Hakk'in ruh ve akil
nuruyla teyit edilmesi olmasa harekete gegip kalbi maglup etmeleri an
meselesi olan cedel suphelerinden kaynaklanan demagojiler ve
safsatalardir. "Korkma...ustun gelecek olan kesinlikle sensin. Sag
elindekini at." ifadesiyle kastedilen anlam budur. Yani nazari akildan
ibaret olan sag elindeki guvenilir delili ortaya koy. Onlann suslu, yaldizh
uydurma delillerini, mevhum batillanni yok eder. Cozuliir, dagihr
giderler.

TA-HA SURESi • 761

Onlar, sahte bir hile, yapmacik bir tuzak kurmuslardir, bunun higbir
hakikati yoktur. Onlann sandigi gibi senin ortaya koydugun delil boyle
degildir. "Bunun uzerine sihirbazlar secdeye kapandilar." Bu sirada,
acizlikleri ortaya gikan vehmi, hayali, tahyili ve maddi kuvvetler boyun
egdiler. Ama nefs-i emmare firavunlugunu ve dik baslihgini surdurdu,
yerinde sabit kaldi. Qunku riyazet yapmamisti ve aliskanligimn tutkulu
baghsiydi. Bu kuvvetlere liderlik ediyor olmasi, bunlann uzerinde zorba
pozisyonunda olmasi inadmi surdurmesine ve kibri uzere sabit
kalmasma neden oldu.
"Tereddut etmeden . . .Kesecegim . . ." bu soz, sunulan delilleri kabul
eden, nefse muhalefet edip kalbi onaylamak suretiyle lezzetleri elde
etme ve cismani sehvetleri tatmin etme amacma yonelik faaliyetleri terk
etmeye karar veren kuvvetleri, nefsin uzaklastirmasina ve hayatla ilgili
tasarruflanna engel olmasma isarettir. "Hurma dallanna asmak" ise,
onlan, riyazet esnasmda oldurerek bitkisel kuvvetler sininnda
durdurmasi, orada sabit kilmasi, faaliyet kaynaklanni bitkisel kuvvetlerin
en yukan mertebesinde bekletmesi, sair mertebelerde tasarrufta
bulunmasma, konumlan kaplamasina ve mekasibi istila etmesine izin
vermemesine, ya da kaynagi ve mazhan konumundaki azalardan
yoksun birakmasma isarettir. Bu tevil gergevesinde belirginlesen bu
tehdit, insani mucahededen ahkoyan seytani dokunmalar neticesinde
nefsin urettigi vesvese ve telkinler kapsamma girer. Nitekim, yiice Allah
bir ayette soyle buyurmustur: "l§te o §eytan, ancak kendi dostlarmi
korkutur." (Al-i imran, 175) Bunu yapmasmm amaci, nefsin kalbe boyun
egmekten, onun hizmetine girmekten, emrine amade olmaktan
kagmmasmi saglamaktir.

Eger, uzerinde durdugumuz bolumdeki agiklamalar "ve onlarla en


guzel §ekilde mucadele et!" (Nahl, 125) ayetinden de anlasilacagi
uzere, zahiri tasdik etmekten ve apagik mucizeye iman etmekten sonra
zahiri konusmaya hamledilecek olursa "Sen ve karde§in
birlikte...goturun." (42) ayetiyle baslayan "durumlarmi aralarmda
tarti§tilar." (62) ifadesine kadarki boliimu zahire gore yorumlamak
gerekir. Yani aralarmda gizlice durumlarmi konustular, ona karsi ortaya
koyacaklan cedel ornekleri igin tartistilar. Bazilanna gore "Bu ikisi.
Muhakkak... iki sihirbazdirlar." ayetinin anlami soyledir: Bu ikisi beyan,
fesahat ve delil sunma hususunda mahirdir; bu yuzden karsilannda
duracak, karsi delille cevap verecek kimse zor bulunur...

762. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

64- «Oyle ise hilenizi kurun; sonra sira halinde gelin! Muhakkak ki
bugun, ustun gelen kazanmi§tir.»

65- Dediler ki: Ey Musa! Ya sen at veya once atan biz olalim.

66- Hayir, siz atin, dedi. Bir de bakti ki, buyuleri sayesinde ipleri ve
sopalari, kendisine gergekten kosuyor gibi gorunuyor.

67- Musa, birden iginde bir korku duydu.

68- «Korkma! dedik, ustun gelecek olan kesinlikle sensin.»

69- «Sag elindekini at da, onlarm yaptiklarmi yutsun. Yaptiklari,


sadece bir buyucu hilesidir. Buyucu ise, nereye varsa (ne yapsa) iflah
olmaz.»

70- Bunun uzerine sihirbazlar secdeye kapandilar; «Harun'un ve


Musa'nm Rabbine iman ettik» dediler.

71- (Firavun) Soyle dedi: Ben size izin vermeden once ona
inandmiz oyle mi! Hakikat §u ki o, size buyu ogreten ulunuzdur. Simdi
elleriniz He ayaklarmizi tereddut etmeden gaprazlama kesecegim ve sizi
hurma dallarma asacagim! Boylece, hangimizin azabmm daha siddetli
ve surekli oldugunu iyice anlayacaksmiz.

"Oyle ise hilenizi kurun..." Yani, ikisine kar§i hangi sozu esas
alacaginizi aranizda goru§ birligiyle kararla§tinniz. Ki ayni soz etrafmda
birle§mi§, birbirinize destek olmu§ olasmiz. "Bir de bakti ki ...ipleri ve
sopalari..." hayalleri ve vehimleri "buyuleri sayesinde... gorunuyor."
Sozlerinin terkibi, belagati, vurgulama guzelligi, demagoji ve safsatayi
yerinde kullanma, cedel kiyasini belli bir tertiple sunma bakimindan o
kadar buyuleyiciydi ki adeta ko§uyor, yuruyor gibiydi. "Bir korku..."
cahillerin galip gelmesinden, sapiklann devletinin egemen olmasmdan
korktu. Nitekim, Emirulmuminin AN (a.s) §6yle buyurmu§tur: "Musa (a.s)
canmdan korkmadi, bilakis cahillerin galip gelmesinden ve sapiklann
devletinin egemen olmasmdan korktu."

"Korkma! dedik..." ona cesaret verdik ve onu Ruh'ul Kuds ile


destekledik. "Sag elindeki at..." akhnin kontrolunde olan ve kutsi
sualarla kaynasmis, Hakk'm nuruyla aydinlanmis nefsi at. "Onlarm
yaptiklarmi yutsun." Uydurduklan, suslu kahplar iginde sunduklan
siipheleri, batil garpitmalan, yaldizh yalanlan aydmhk kanitlarla, apagik
burhanlarla yutsun. "Yaptiklari..." baskalannin agzmdan kaptiklan

TA-HA SURESi • 763

seyler sadece "bir buyucu hilesidir." Goz boyamadan, garpitmadan


ibarettir. "Bunun uzerine sihirbazlar secdeye kapandilar." Akillanni
kullanip insafa geldiler, Hakk'i benimsediler, onun Hak oldugunu ikrar
ettiler. Cunku agiklamamn dogru, mucizenin apagik, Hakk'm ortada ve
burhanm da belirgin oldugunu anladilar. "iman ettik, dediler." Yakini
imanla inandilar. Cunku Hakk'i kesfetmis ve Hakkm her sey uzerinde
Rabhk otoritesine sahip oldugunu gormuslerdi.

Allah'm Rabhgi butun alemleri kapsayan genellikte olmasma


ragmen, secdeye kapanip iman eden sihirbazlann rabhgi ikisine (Musa
ve Harun'a) izafe ederek vurgulamalarimn nedeni, ikisinin daha ziyade
Rabhk sifatiyla ilgili olmalan ve Allah'm Rabligmin lutfunun belirgin bir
sekilde onlara yonelik olmasidir. Cunku Allah her seye, durumuna
uygun, istidadmm gerektirdigi bir ismiyle Rabhk eder. O ikisine de
istidatlarmin kemaline gore esmaiil husnamn en buyugu ile, sifatlarmin
kemalati ile ve onlara ayetleriyle tecelli etmesi suretiyle Rabhk ediyordu
ki, onlarda en belirgin olan bu isimdi. Boylece, bildikleri her seyi, kendi
bagimsiz gabalanyla degil onlann sahsmdan bildiklerini, ulastiklan
seylere onlann aracihgiyla ulastiklanni, bulduklan seyleri onlara tabi
olmakla bulduklanni bildiler.

Bil ki, istidat olarak Nebiye en yakm insan buyucudur. Qunku,


harikulade seylerin kaynagi ugtur: Ya havasm terkibi, unsuri maddelerin
ve suretlerin kaynastinlmasi, mizag ve cevher olarak birbirinden farkh
karisimlann toplamidir ki, bu, nirengler (sihre benzeyen ama sihir
olmayan istidrag) kapsamma girer.

Yahut semavi nefislerin feyzini celp etmek, bunlarla arz cisimlerinin


kuvvetleri arasmda temas saglamak maksadiyla sufli suretler
hazirlayarak semavi ve arzi kuvvetleri cem etmektir, ki bu da tilsimlar
kapsamma girer.

Veya ulvi alemden istifade edilen nufuz ve heyetlerin tesiridir. Bu hal


Nubuvvet igin gonderilmis kamil insandan mucize, menzile vasil olmus,
tahkik ehli ve Velayet zirvesine yukselmis, ama Nubuvvetle
gonderilmemis insandan keramet olarak sadir olur. Mucize ile keramet
arasmdaki farka gelince: Mucize meydan okuma ve karsi koyma igerir,
keramet oyle degildir. Yuziinii dunyaya gevirmis, en yuce aleme
arkasmi donmus insandan ise sihir olarak yansir.

764. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Buyucunun nefsi, fitratmin baslangicmda guglu ve kendine


ozguydu. Bu gucunu de su alem ve alemdeki cisimler uzerinde tesirde
bulunan heyetlerden ahyordu. Ancak sufli aleme meyletmekle asil
kaynagindan yuz gevirdi, kuvvetlerin ve kudretlerin ashndan, tesir ve
kahir menbamdan koptu, tabiat alemine egilim gosterdi. Bunun
neticesinde igindeki nurani heyet, kutsi sua gitgide zayifladi. Buna
karsihk nebinin ve velinin iginde bu nur ve sua durmadan gogahr, gunku
Hakk'a yoneliktirler, kutsi nurla kaynasmislardir, melekuti kuvvetlerden
destek gormektedirler ve yuzleri ilahi huzura donuktur.

Hig kuskusuz buyucu, Nebiye karsi giktigi zaman yenilir, onun


karsisma giktigi zaman kabuguna gekilir. Cunku aciz ve yenik oldugu
zaman buyucu, Nebiyi en iyi taniyan insandir. insanlar nebinin davetine
ve nurlarma yonelince, herkesten once buyucu onu ikrar etmeye kosar.
Qunku buyuculer, istidat olarak Nebilere en yakm kimselerdir. Elverir ki
ilk istidadi kulliyen iptal olmamis olsun ve sufli tabiat dini onu busbutun
etkisine almis olmasm.

72- Dediler ki: «Seni, bize gelen agik agik mucizelere ve bizi
yaratana tercih edemeyiz. Oyle ise yapacagmi yap! Sen, ancak bu
dunya hayatmda hukmunu gegirebilirsin.»

73- «Bize, hatalanmizi ve senin bize zorla yaptirdigm buyuyu


bagi§lamasi igin Rabbimize iman ettik. Allah hem daha hayirli hem
daha bakidir.»

"Seni... tercih edemeyiz." Yuksek bir himmetten kaynaklanan


sozlerdir bunlar. Kalpte guglu bir yakin olusunca nefis boyle bir himmete
sahip olur. Qunku yakin, nefiste ustun himmet duygusunu meydana
getirir. Artik nefis, uhrevi mutluluklar ve akli baki lezzetler dururken
dunyevi mutluluklara, bedensel aci ve bedbahthklara, dunyanm fani
lezzetlerine ve maddi elemlere aldirmaz. Bu yuzden butun bu tehditleri
"Sen, ancak bu dunya hayatmda hukmunu gegirebilirsin." diyerek
kiigumsediler, onemsiz gorduler. "Hatalanmizi bagi§lamasi igin..." tabii
lezzetlere meyletmemiz ve dunyevi suslerin cazibesine kapilmamiz
nedeniyle nefislerimize anz olan karanhk heyetleri, asagihk sifatlan
nuruyla ortmesi igin. "Bize zorla yaptirdigm buyuyu bagi§lamasi igin..."
Musa'ya karsi gikmaya zorlaman neticesinde isledigimiz gunahi
bagislamasi igin. Qunku buyuculer istidatlannin nuruyla onu taniymca
ve Onun Hak oldugunu anlaymca, ona karsi gikmaktan kagmdilar. Ama
melun Firavun onlan zorladi.

TA-HA SURESi • 765

74- §urasi muhakkak ki, kim Rabbine gunahkar olarak vanrsa,


cehennem sirf onun igindir. O ise orada ne olur ne de yasar!

75- Kim de iyi davrani§larda bulunmu§ bir mumin olarak O'na


vanrsa, ustun dereceler i§te sirf bunlar igindir.
76- Iginde ebedf kalacaklari, zemininden irmaklar akan Adn
cennetleri! Iste arinanlarin mukafati budur.

77- And olsun ki biz Musa'ya: Kullarimla birlikte geceleyin yola gik
da (size) yetisilmesinden korkmaksizm ve (bogulmaktan) endise
etmeksizin onlara denizde kuru biryol ag, diye vahyetmi§tik.

78- Bunun uzerine Firavun, askerleri He birlikte onlarm pe§ine du§tu.


Deniz onlan gomup boguverdi.

79- Firavun, kavmini saptirdi, dogru yola sevk etmedi.

" ...Kim Rabbine... vanrsa." Kuguk kiyamette suglu ve bedensel


heyetlerle yuklu ve tabii cisimlere egilimli olarak gelirse... "Orada
olmez..." tabii olumle olmez ve acilan hissetmez... "Orada yasamaz..."
hakiki hayatla ya§amaz. Dolayisiyla gunahlann sorumlulugundan
kurtulamaz. "Kim... bir mumin olarak O'na vanrsa..." yakini imana sahip
olarak Ona giderse... "///' davrani§larda bulunmu§... olarak" nefisleri
temizleyici ozelligi bulunan nefsani faziletleri edinmi§ olarak gelirse
"ustun dereceler iste sirf bunlar igindir." Kemalatlarda yukselis
dereceleri oraninda sifat cennetleri vardir onlar igin. "Kullarimla
birlikte
geceleyin yola gik." Nefislerin sifatlanndan olusan karanhklar iginde ve
cismani gece vaktinde yola gik. "Onlara... bir yol ag." heyuli deniz iginde
annmadan ibaret olan "kuru" , heyulani heyetlerin ter u tazeliginin ve
cismani maddelerin neminin ulasmadigi bir yol ag onlara.
"Yeti§ilmesinden korkmaksizm..." zulmani tabiat ortuleri altmda
kaybolan bedeni guglerin size yetismesinden korkmaym "endi§e
etmeksizin..." size galip gelmelerinden, sizi istila etmelerinden endise
etmeyin. Qunkii onlar kayithdirlar, kayitlanyla smirhdirlar, sizi kavramak
hususunda yetersizdirler. "...Onlarm pesine dustu..." tabiata daldiklan
igin, onlarm pesine duserek helak etmeye gahstilar. Katran denizi onlan
burudu. Qunku sonsuz helake ve ebedi azaba mahkum olmuslardi. Bu
anlamm uyarlamasma gelince, daha once benzeri metinlerde
uyarlamaya yer vermistik.

766. TEFSiR-l KEBiR / TE'ViLAT

80- Ey israilogullari! Sizi du§maninizdan kurtardik; Tur'un sag


tarafina (gelmeniz igin) size vide tanidik ve size kudret helvasi He
bildircm eti lutfettik.

81- Size nzik olarak verdiklerimizin temiz olanlarmdan yiyiniz, bu


hususta ta§kmlik ve nankdrluk de etmeyiniz; sonra sizi gazabim garpar.
Her kirn ki kendisini gazabim garparsa, hakikaten o, yikilip gitmi§tir.

82- Su da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararli i§ yapan,


sonra (boylece) dogru yolda giden kimseyi bagi§lanm.

"Size vade tanidik..." kalp Tur'unun "sag tarafina gelmeniz igin..."


Ruh'ul Kuds'e bakan tarafina... burasi gonul, vicdan dedikleri vahiy
mahallidir. "Size... lutfettik..." nailer, yollar, zevk araglan, ilim ve
irfan
bildircmmi, yakini tasavvurlan indirdik. "Size nzik olarak verdiklerimizin
temiz olanlarmdan yiyiniz." Bu temiz irfanla beslenin ve onu kalbinizle
kabul edin. Qunku o kalbinizin yasama sebebidir. "Bu hususta ta§kinlik
etmeyiniz." Nefsin parlamasi, gorkemini, kemalini ve zinetini gormesi
sirasmda zuhur edip kendini begenmesiyle taskmhk etmeyin. "Sonra
sizi... garpar... " yoksunluk gazabi ve yuz ustu birakilma felaketi kusatir
sizi. "Hakikaten yikilip gitmi§tir..." yakmhk makammdan nefis
cehennemine dusmustur. Ortunme karanhklannda, celal perdeleri
gerisinde cemal sifatmm tecellisinin nurundan perdelenmistir.

"Su da muhakkak ki ben... bagislanm." Taskmhk eden, kendi


susleriyle zuhur eden ve kendini mustagni goren nefsin sifatlanni kendi
sifatlanmin nurlanyla orterim, "tevbe eden kimse..." igin. Nefsinin
zuhurundan ve istilasmdan tevbe eden, nefsi kirarak ve ezerek,
ihtiyaglarimn zilletini ve yoksunlugunu daima hissetmesini saglayarak
bagislanma dileyen kimseyi bagislanm. "Inanan..." kalbi sifatlann
nuruyla, ilahi nurlarm tecellileriyle iman eden, "ve yararli is yapan..."
tevekkul ve nza gibi makamlarin kazanilmasi, huzur ve annma gibi
araglarla telvini engelleyen melekelerin edinilmesi hususunda salih
ameller isleyen "sonra dogru yolda giden" zat nuruna ve fena bulma
haline dogru giden kimseyi bagislanm.

83- Seni acele He kavminden aynlmaya sevk eden nedir, ey Musa!

84- Musa: i§te, dedi, onlar da benim pe§imdeler. Ben, memnun


olasm diye sana acele He geldim Rabbim.

TA-HA SURESi • 767

85- Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun He kalan


israilogullanni) imtihan ettik ve Samirf onlari yoldan gikardi.

86- Bunun uzerine Musa, ofkeli ve uzuntulu olarak kavmine dondu.


Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size guzel bir vaatte bulunmami§ miydi? Su
halde size zaman mi gok uzun geldi, yoksa ustunuze Rabbinizin
gazabmm inmesini mi istediniz ki, bana olan vaadinizden dondunuz?

87- Dediler ki: Biz sana olan vaadimizden, kendi kudret ve


irademizle donmedik. Fakat biz, o kavmin (Misirlilarm) zinet e§yasmdan
birtakim agirliklar yuklenmi§, sonra da onlari atmi§tik; aym §ekilde
Samirf de atmi§ti.

88- Bu adam, onlar igin, bogurebilen bir buzagi heykeli icat etti.
Bunun uzerine: Iste, dediler, bu, sizin de, Musa'nm da ilahidir. Fakat
onu unuttu.

89- O §eyin, kendilerine higbir sozle mukabele edemeyecegini,


kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermek gucunde olmadigini
gbrmezler mi?

90- Hakikaten Harun, onlara daha once: Ey kavmim! demi§ti, siz


bunun yuzunden sadece fitneye ugradmiz. Sizin Rabbiniz §uphesiz gok
merhametli olan Allah'tir. Su halde, bana uyunuz ve emrime itaat ediniz.

91- Onlar: Biz, dediler, Musa aramiza donunceye kadar buna


tapmaktan asla vazgegmeyecegiz!

92.93- (Musa, dondugunde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu


da, bunlarm dalalete du§tuklerini gordugun vakit pe§imden gelmedin?
Emrime asi mi oldun?

94- (Harun:) Ey annemin oglu! dedi, sagimi sakalimi, yolma! Ben,


senin: «israilogullarmin arasma aynlik du§urdun; sozumu tutmadm!»
demenden korktum.

95- Musa: Ya senin zorun nedir, ey Samirf? dedi.

96- O da: Ben, onlann gormediklerini gordum. Zira, o Resulun


izinden bir avug (toprak) alip onu (erimi§ mucevheratin igine) attim.
Bunu boyle nefsim bana ho§ gosterdi, dedi.

768. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Seni acele He kavminden aynlmaya sevk eden nedir?" (83)


ayetiyle baslayan ... "Denize savuracagiz..." (97) ayetine kadar devam
eden bolumun tahkiki anlami soyledir: Musa (a.s), Allah He konusma
(mukaleme) makamiyla onurlandinhp sifat kesfi kendisine bahsedilerek
israilogullanna, onlara Hakk'i gostermek uzere Resul olarak
gonderilince, kendisine kavmini idare etmesinde esas alacagi bir seriat
verilecegi vaat edildi. Bunun uzerine Musa (a.s), kardesi Harun'u
kavminin basmda birakarak, murakabe maksadiyla yalnizhga gekildi. Bu
sirada kavmi henuz imanda sebat kazanmamis, Hakk'i iglerine
sindirerek yakini ikrar etmemislerdi. Bu yuzden Musa (a.s), bu aceleci
tavnndan dolayi elestirildi. Gergi onun bu aceleci tavn musahedeye
duyulan ozlemin bir sonucuydu. Oysa bulundugu makam baskalanni
kemale erdirmeye ara vermemeyi gerektiriyordu. Cunku yakini marifet
aracihgiyla onlann kemale erdirilmeleri, ilmi kemale ulastinlmalan, onun
ibadette ayagmm saglamlasmasi ve bulundugu halden yukselisi
gerektiren emre uymasi anlamma geliyordu. Nitekim, o da kavminin
muamelelerinin yakin esasma dayanmasa da dinde kendisinin pesinden
geldigini soyleyerek mazeret gostermistir.

Acele etmesi, nza makammi talep ettigi igindir ki anlamhdir. Bu da


sifatlarda tarn anlamiyla fena bulmak demektir. Bu, sifat tecellisi
makammin saglamlastinlmasi istegidir ve mukaleme de bu makamm bir
yansimasidir. Yuce Allah'm Musa'nm kavmini Samiri'nin hareketiyle
sinamasimn amaci, tecrit yoluyla kemali alma istidadma sahip kimse ile
istidadi yetersiz, maddeye dalmis, somut olandan baskasmi
algilamayan, soyut ve makul olan seyleri kavrayamayan kimseden
ayirmasidir. Bu yuzden soyle diyorlar: "Biz sana olan vaadimizden,
kendi kudret ve irademizle donmedik." isimize, gorusumuze ve
tavnmiza hakim olarak sana verdigimiz sozden donmedik. Onlar
tabiatlan itibariyle kuldular, gorusleri ve hakimiyetleri yoktu. Kendi
baslarma karar verecek sekilde ihtiyar sahibi degildiler. Bilakis tabi
idiler,
idare ediliyorlardi, yonlendiriliyorlardi ve bedene baghydilar.
izleyecekleri tek yol, taklit ve ameldi. Tahkik ve ilim degildi. Nitekim
Samiri, suslerin eritilip kahba dokulmesiyle elde edilen bir tilsimla kul
haline getirmisti. Qunku altm sevgisi onlann yureklerinde koklu bir yere
sahipti. Bunun nedeni tabiatlannin sufli ve altm tabiatmm cazibesine

TA-HA SURESi • 769

kapilma ozelligine sahip olmasiydi. Bu gibi tursel suretlerin onlann


gonullerinde tecelli etmesi, tabii uyumdan kaynaklaniyordu. Bu olay
semavi kuvvetlerin arz kuvvetleriyle mezv olmasi kapsamma girer. Bu
yiizden "Ben, onlann gormediklerini gordum." demistir. Tilsim ve simya
ilminin esasmi olusturan tabii ve riyazi ilimleri gordum.
"O Resulun izinden bir avug aldim..." Soylendigine gore, bundan
maksat, Cebrail'in bindigi hayat ati olan Heyzum'un toynaginin bastigi
yerin topragidir. Yani, faal akla boyun egen, ondan etkilenen, onun
sifatlanni tasiyan, dolayisiyla onu istila etmesi sebebiyle binegi
konumunda olan, faal akhn etkisinin unsuri tabiatlara ve siifli cisimlere
ulasmasma aracihk eden, eserlerin, Cebrail'in atmm ayagmm bastigi
yer konumundaki maddelere yansimasina, istidatlanna gore eserlerden
etkilenmesine, ahsik olmadigi yabanci halleri kabullenmesine neden
olusturan KG Mi , semavi hayvani nefsin temas ettigi seyden bir avug
aldim. "Onu attim." Buzagi suretini kahba dokerken eritilmis cismin
uzerine attim. iste bu, kotuluk tiynetli seytani nefsin bir saptirmasi,
aldatmasidir.

97- Musa: Defol! dedi, artik hayatm boyunca sen: «Bana


dokunmayin!» diyeceksin. Aynca senin igin, kurtulamayacagm bir ceza
gunu var. Tapmakta oldugun ilahma da bak! Yemin ederim, biz onu
yakacagiz; sonra da onu parga parga edip denize savuracagiz!

"Defol!" Musa'nm (a.s) ofkesinden ve onu kovmasmdan sadir


olmus bir sozdur. Kuskusuz Nebiylerin ve Velilerin ofkesinden azabm
gergeklesmesi kagimlmaz olur. Cunku onlar, Allah'm sifatlarmin
mazharlandirlar. Onlar kime gazap ederlerse, o kimse Allah'm kahnna
dugar olur, dunya ve ahirette bedbahthga ugrar. Ebedi azaba garptinhr,
yapip ettiklerinin vebalini tadar. Ugrayacagi azap temastan kagmmak
suretinde olur. Ki bu, Hak'tan uzakligmin ve batila gagirmasimn,
Musa'nm (a.s) ona lanet edip tuzagmi ve hilesini iptal etmesinin bir
neticesidir.

Tevil mahiyetli bir uyarlama yapacak olursak: Kalp, daha once kesfe
ulasmissa, cehd ve suluk onu gekerse, ilmi kesbi kemal olmaksizin ilmi
kesfi kemale sahip olursa, musahede ve huzur igin acele etmesi,
seriatin ve mucahedenin gereklerini bir an igin unutmasi neticesinde

770. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

Hakk'm itabma hedef olur. Boyle bir durumda kuvvetleri dirayetle idare
etmesi ve istikamet makammi elde etmesi igin amel ve riyazete geri
donmesi gerekir. Cunku ruhani ve cismani kuvvetlerden olusan
kavminin basmda biraktigi akil Harun'u, riyazet, cehd, itaate ve
muameleye devamlihk olmaksizin onlan yonetmeye, dogrultmaya ve
duzeltmeye gug yetiremez. Boyle bir durumda nefsani kuvvetler
Samiri'si duyular arasindan ortaya gikar, sehvet sevgisi atesini
tutusturur, uzerlerine, ozel durumlar muvacehesinde, beklentilerden bir
sey atar. Yani hayat atindan ibaret olan hayvani nefsin etkisini ona
yansitir, o zaman tabiat, madde kahbinda sekillenmis buzagi suretinde
somutlasir. Onun da tek derdi yemek, igmek, lezzet almak ve sehveti
tatmin etmektir. Amel etmek, gahsmak ve yorulmayi tercih etmek gibi bir
derdi yoktur. Nitekim, daha once buna isaret etmistik. Boyle olunca
heva ruhu onunla temas edip canlanir, guglenir, artik bogurtusu bile
olur. Butun kuvvetler ona tapar, onu kendileri igin bir ilah edinirler.

Kalp nuruyla desteklenmis akil, sapmakta olduguna, fitneye maruz


kaldigma dikkat gekip, onu Hakk'a, akli goruse uymaya, itaat etmeye
gagirdikga ona muhalefet eder, Hakk'm nuruyla aydmlanmis, kutsi
destekle pekistirilmis kalp donunceye kadar. Kalp, Allah nzasi igin, onun
sapmasma, dinden aynlmasina duydugu uzuntuden dolayi ofkelenir.
Onu ayiplar ve nefsi levvamenin diliyle onu ele§tirip sert gikar. Ona
vaatler verir, tehditler savurur. Yaratih§ ve varolu§ geregi olarak Rabbe
yakmhktan uzakla§ma vaktinin arttigmi, fitrattan du§tugunu hatirlatarak
uyanr. Rububiyetin ikrar edilmesi sirasmda, fitri misak esnasmda verilen
soze vefasizhktan ve vaade aykin hareket etmekten dolayi gazabi ve
azabi hakketmekle korkutur. Ama hevanm bagiyla baglanmi§ bir tutsak
haline gelmi§se, hayalin hakimiyetine ram olmu§sa, a§agilara dogru
yuvarlanmi§sa soz artik ona tesir etmez. Tek yol, ceset tabiatmi ceht
torpusuyle delmek, riyazet ate§iyle yakmak ve ilahi rahmet ruzgannin
nefhalanyla savurmaktir. Bu ruzgar estigi zaman onu darmadagm eder,
heyuli cisim denizine savurur ki, akli kuvvetin degisip kalbe tabi
olmasmdan ve yoneliste onunla yandas olmasmdan sonra ne hayati
kahr, ne de hareketi.

TA-HA SURESi • 771

Tabiata meyil hususunda kuvvetlere meylinin bulunmasi nedeniyle,


bunlann basmdan tutup ruha taraf bakan normal cihetlerine, nurun
tesiriyle gevirmesi, boylece kutsi sualardan ve Hakkani nurlardan
etkilenip muteessir olmasmi saglamasi, bir de erkekligin merkezi
konumundaki bulunup asagida bulunanlara, yani nefsani kuvvetlerin
tarafma bakan sufli cihete tesir eden sakalmdan tutup gekmesi, yani
onu ulvi cihete, Hakk'm tarafma, iginde bulundugu kutsi aleme dogru
yukseltmesi, ilahi ebediyetle, Rabbani kuvvetle guglenmesini saglamak
igindir ki, onu bu sekilde dolastirmakla ona tesir eder, onu Hakk'm
emrine ve kalbe ram eder, hayal ve vehmin kahrmdan kurtanr.

Buna mukabil, Harun'un mazeret bildirmesi ise, hidayet nuruyla


aydinlanmamis, seriatm emriyle desteklenmemis akil, tabiat
kuvvetlerine gug yetiremez, hayal ve vehme karsi direnemez. Olsa olsa
daha da algalmalanna neden olan aynliklarmi, tefrikaya dusmelerini
arttinr. Kalbin nuru akh ve tabiatm kahnni butunuyle burudugu, yolda
istikamet hali gergeklestigi zaman hayal donanimsiz kahr, buzulup
kenara gekilir.Artik hayal gucuyle kuvvetlere temas edemez, higbir
kuvvet de ondan etkilenerek ona yaklasamaz, aldatmasina ram olamaz.
Lanetlenmis ve kovulmus olarak gider ve "bana dokunmayin" der.
Onun igin bir de ceza giinu vardir. Bir smin ve mertebesi vardir ki ondan
kurtulamaz. Orayi asip da reislik edemez, kimseyi istila etmesine imkan
olmaz. Yalanlanna, yanhslanna taraftar bulamaz. Onlan makul
kavramlar iginde kimseye sunamaz.

98- Sizin ilahmiz, yalnizca, kendisinden ba§ka ilah olmayan Allah'tir.


O'nun ilmi her §eyi ku§atmi§tir.

99- (Rasulum!) i§te boylece gegmi§tekilerin haberlerinden bir


kismmi sana anlatiyoruz. §uphesiz ki, tarafimizdan sana bir zikir verdik.

100- Kim ondan yuz gevirirse, §uphesiz ki kiyamet gununde o, agir


bir gunah yukunu yuklenecektir.

101- Bu kimseler, onda (o gunah yukunun altmda) ebedf kalirlar.


Onlarigin kiyamet gununde bu ne kotu biryuktur!

102- O gunde Sur'a uflenir ve biz o zaman gunahkarlan, gbzieri


(korkudan) gomgok bir halde mah§erde topi an z.

772. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT


103- Aralarmda birbirlerine gizli gizli §6yle derler: «Dunyada sadece
on gun kaldmiz.»

104- Aralarmda konustuklari konuyu biz daha iyi biliriz. Onlarm en


olgun ve akilli olani o zaman: «Bir gunden fazla kalmadmiz» der.

Bu, Allah'a yonelik istikamet makamidir, Allah'a yonelik kullugun


hakkini ikame etmedir. Ki bu makam olmadan tevhidin ucu gorunmez,
tecerrut ve yalnizhk makami gergeklesmez. Bu yuzden hemen
arkasmdan "Sizin ilahmiz, yalnizca, kendisinden baska ilah olmayan
Allah'tir." deniliyor. Qunku salik, bundan once iki kibleye donerek namaz
kilmakta, ibadet ederken iki cihet arasmda tereddut etmekte ve iki ilah
edinmektedir. "O'nun ilmi her §eyi ku§atmi§tir." Yani burada tevhit, fiilen
gergeklesir, ilminin her seyi, her seyin sininni ve gayesini kusattigi
zahir
olur. Her kuvvet Hakk'in nuruyla ve kudretiyle, ibadeti ve itaati
bakimindan bir sinirda durur. Onunla kendi gucunden ve kudretinden
doner. Kapasitesi ve takati oranmda O'na kulluk eder, O'nu musahede
eder, kendisine bahsettigi oranda Rabligmi ikrar eder. Tipki surede yer
alan kissalarda anlatildigi gibi: "Gegmi§tekilerin haberlerinden bir
kismmi sana anlatiyoruz." Gegmisteki saliklerin hallerini ve makamlanni
sana anlatiyoruz ki yuregin pekissin. Ya da sana emredildigi gibi
istikamet makammda sebat edesin.

"§uphesiz ki tarafimizdan sana bir zikir verdik." Ne buyuk bir zikir


verdik sana! Bu, tevhidin mertebelerini kapsayan zatm zikridir. "Kim
ondan yuz gevirirse..." pislik tarafma, tabiat ve nefis alanma yonelirse
"§uphesiz ki kiyamet gununde..." kuguk kiyamette agir cismani ilahlarm
gunah yukunu, heyulani maddelere baglanmanm vebalini
"yuklenecektir..."

"O gunde..uflenir" hayat " Sur'a..." cismani sura hayat uflenir. Yani
ruhlar bedenlere geri gonderilir. "Ve biz o zaman
gunahkarlan...mah§erde toplanz." cisimlerden aynlmayan suglulan
toplanz. "Gozleri gomgok bir halde..." gozbebekleri kor olmus veya
alabildigine girkin bir manzara sergileyecek sekilde, sasi olmus halde.
Oyle ki onlarm yanmda maymunlar ve domuzlar gok guzel kahr. Buyuk
bir korkuya kapildiklan veya konusacak kudreti kendilerinde
bulamadiklan igin gizli gizli konusurlar. Qabucak bitiverdigi igin dunya
hayatmi alabildigine kisa gostermeye gahsirlar. iglerinde en akilli olani,
dunya hayatmi en kisa olarak degerlendirenidir.

TA-HA SURESi • 773

105- (Rasulum!) Sana daglar hakkmda sorarlar. De ki: Rabbi m


onlari ufalayip savuracak.

106- Boylece yerlerini dumduz, bombos birakacaktir.

107- Orada ne bir ini§, ne de biryokus gorebileceksin.

108- O gun insanlar, davetgiye (Israfil'e) uyacaklar. Ona kar§i yan


gizmek yoktur. Artik, gok esirgeyici Allah hurmetine sesler kisilmistir. Bu
yuzden, fisiltidan baska bir ses i§itemezsin.

109- O gun, Rah man' in izin verdigi ve sozunden hoslandigmdan


ba§kasmin §efaati fayda vermez.

110- O, insanlarm geleceklerini de gegmi§lerini de bilir. Onlarm ilmi


ise bunu kapsayamaz.

"Sana daglar hakkmda sorarlar..." bedenlerin varhklanni sorarlar.


"De ki: Rabbim onlari ufalayip savuracak." Olaylarm ruzgarlanyla toz ve
kum tanecikleri halinde darmadagin edecektir. Havaya savrularak
kaybolacaklardir. Yerle yeksan edecektir onlari. Geride onlardan bir
kahnti, bir iz kalmayacaktir. Ya da soyle bir anlam kastedilmistir: Sana
esyanm havadisini sorarlar. De ki: Rabbim onlari, teklik madeninden
gikan ilahi nefhalar ruzganyla savuracaktir. "ufalayip savuracaktir."
Buyuk kiyamette... "yerlerini dumduz, bo§ birakacaktir." Salt ve tek
varhk birakacaktir. "Orada ...goremezsin." ikilik ya da baskahk...
dumduz olusunda kusur bulamazsin. "O gun..." buyuk kiyamet koptugu
zaman "davetgiye uyacaklar..." Hak olan davetgiye. Ashnda, onsuz
onlarm bir hareketi, bir hayati yoktur. "Ona karsi yan gizmek yoktur."
Ondan sapamazlar. Onun semtinden baska tarafa kayamazlar. Cunku
onlarm pergeminden tutmustur ve dosdogru yol uzeredir. Onlar Hakk'm
iradesinin gerektirdigi oranda Hakk'm yuruyusuyle yururler.

"Sesler kisilmistir..." busbutun kisilmistir. Cunku ses sadece O'nun


sesidir. "Bu yuzden, bir fisiltidan baska bir §ey isitemezsin." gok gizli
bir
fisilti o kadar. O da mazharlara izafe edilmesi itibariyle soz konusu olur.
Ya da soyle bir anlam kastedilmistir: Kuguk kiyamet koptugu gun,
davetgiye uyarlar. Davetgi de dorduncu felegi idare eden, hayati
bahseden israfil'dir. Ondan sapamazlar. ilahi hikmetin gerektirdiginden
farkh bir yere, bir baga yonelemezler. Rahman'a yonelik duadan baska
turn dua sesleri kisilmistir. Duyulmayacak kadar gizlice soylenen

774. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

fisiltilardan ve fasit temennilerden baska bir sey duyamazsm. "Sefaat


fayda vermez." Dunyada dost edindigi, sevdigi, onder edindigi ve
hidayetine uydugu kimsenin sefaati ise yaramaz. "Rahman'm izin
verdigi kimse harig..." sefaati kabul etme istidadma sahip kilmak
suretiyle izin verdigi kimse baska. Qunku eksik nefislerin irade ve
arzuyla yoneldikleri kamil nefislerin feyzi, kuguk nefislerin berrakhgi,
anhgi kabul etme istidadma sahip olmalanna baghdir. iste izin budur.
"sozunden hoslandigi kimse harig. " sefaat edilen kimseye uygun olarak
icra ettigi tesirden hoslandigi kimse harig. Qunku sefaat iki seye
baghdir: §efaatginin tesir gucu. §efaat edilenin sefaati kabul etme ve
etkilenme gucu. Allah her iki ciheti de bilir. "O insanlarm geleceklerini"
asli istidat aracihgiyla kabul etme guglerini, nurlanma sonucu
sefaatgiden etkilenme kapasitelerini "ve gegmi§lerini de bilir." Beden ve
bedenin kuvvetleri cihetinde, yoldan gikmis heyetlerden kaynaklanan
anzi engelleri, asli kabul etme yetenegini veya ameli akil uyannca
tezkiye sonucu elde ettigi donanimi ortadan kaldiran unsurlan bilir.

111- Butun o vechler (insanlar), diri ve her seye hakim olan Allah
igin egilip boyun bukmu§tur. Zulum yuklenen ise, gergekten perisan
olmustur.

112- Her kim, mumin olarak iyi olan i§lerden yaparsa, artik o, ne
zulumden ne de hakkinin gignenmesinden korkar.

113- (Rasulum!) Biz onu boylece Arapga bir Kur'an olarak indirdik
ve onda ikazlan, tehditleri tekrar tekrar agikladik. Umulur ki onlar (bu
sayede gunahtan) korunurlar; yahut da o (Kur'an) kendileri igin bir ibret
ortaya koyar.

114- Gergek Hak, Melik olan Allah, yucedir. Sana O'nun vahyi
tamamlanmazdan once Kur'an'i (okumakta) acele etme ve «Rabbim,
benim ilmimi artir» de.

115- And olsun biz, daha once de Adem'e ahit (emir ve vahiy)
vermi§tik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadik.

116- Bir za man biz meleklere: Adem'e secde edin! demi§tik. Onlar
hemen secde ettiler; yalniz iblis harig. O, diretti.

117- Bunun uzerine: Ey Adem! dedik, bu, hem senin igin hem de
esin igin buyuk bir du§mandir. Sakm sizi cennetten gikarmasin; sonra
yorulur, sikmti gekersin!

TA-HA SURESi • 775

118- §imdi burada senin igin ne acikmak vardir, ne de giplak


kalmak.

119- Vine burada sen, susuzluk gekmeyecek, sicaktan da


bunalmayacaksin.

120- Derken seytan onun aklmi kan§tinp «Ey Adem! dedi, sana
ebedflik agacmi ve sonu gelmez bir saltanati gostereyim mi?»

121- Nihayet ondan yediler. Bunun uzerine kendilerine ayip yerleri


gorundu. Ustlerini cennet yapragi He ortmeye gali§tilar. (Bu suretle)
Adem Rabbine asi olup yolunu §a§irdi.

122- Sonra Rabbi onu segkin kildi; tevbesini kabul etti ve dogru yola
yoneltti.

123- Dedi ki: Birbirinize dusman olarak hepiniz oradan (cennetten)


inin! Artik benden size hidayet geldiginde, kim benim hidayetime uyarsa
o sapmaz ve bedbaht olmaz.

124- Kim de beni anmaktan (zikrimden) yuz gevirirse suphesiz,


onun sikmtili bir hayati olacak ve biz onu, kiyamet gunu kor (a'ma)
olarak ha§redecegiz.

"Butun vechler...egilip boyun bukmu§tur." Mevcut zatlann tamami


"diri ve her §eye hakim olan Allah'a" boyun egmi§tir. Hepsi O'nun
mulkunun tutsaklan, kahrimn baskisi, kudretinin kar§i konulmaz
egemenligi altmdadirlar. Her §ey O'nunla diri ve O'nunla kaimdir;
nefisleriyle ya da O'ndan ba§ka biriyle degil. "Gergekten perisan
olmu§tur..." istidadmi eksiltmek, fitratinin anligini bulandirmak
suretiyle nefsine zulmeden, yuzunu karartmasi ve karanliga sokmasi
yuzunden nurlanma kabiliyetini ortadan kaldiran kimse, Allah'in
rahmetinin nurundan ve §efaatgilerin §efaatinden yana nasipsiz
kalmakla kendini peri§an etmi§tir. "Her kim... iyi olan islerden
yaparsa..."
kotuluklerden annarak ve guzelliklere burunerek salih ameller i§lerse
"mumin olarak..." hakiki imanla inanmi§ biri olarak bunlan
gergekle§tirirse "korkmaz..." elde ettigi kemalattan bir §eyin
eksilmesinden, bulundugu mertebede asli istidadinin gerektirdigi
hakkinin kisilmasindan korkmaz. "...Umulur ki onlar korunurlar..."
annmak suretiyle sakinirlar "yahut da o kendileri igin bir ibret ortaya
koyar. "burunecekleri meziyetleri gozler onune serer.

776. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Allah yucedir." Sonsuz yucelik ve azamet sahibidir. Oyle ki


yuceliginin ve azametinin olgusunu bilmek, bir olguyle smirlandirmak
mumkun degildir. Mulkunde isini bozacak kimse yoktur. O her seyden
yucedir, mulkunde iradesi ve kudreti dogrultusunda tasarrufta bulunur.
Kimse O'nun adaletini de etkisiz kilamaz. O her seye hakkini, hikmeti
dogrultusunda eksiksiz verir. "Acele etme..." zevkin son sininna
ulasmak maksadiyla heyecanla uyanan sevkten dolayi ledunni ilmi cem
mahzeninden almak igin acele etme. "Once..." onun sana varit
olmasma hukmedilmesinden ve sana ulasmasindan once acele etme.
Qunkii ilim ve hikmetin nuzulu, senin kabiliyet agismdan kaydettigin
yukselis mertebelerinin terettubune baghdir. istemekte, feyizlenme
hususunda asin talepkar olma. Qunku feyiz tukenmez. Annma, yukselis
ve guzelliklerle bezenme hususunda artis kaydetmek suretiyle feyizde
artisi talep et.

Daha fazlasmi istemek, ancak hal duasiyla ve istidat diliyle olur;


kabul imkam olusmadan bir an once istemekle, talep etmekle olmaz.
Her ogrendigin, bildigin seyle birlikte, ondan daha yiice ve daha gizli
olanmi kabul etme yetenegin artar. Adem (a.s) kissasi ve bu kissanm
tevili daha once birkag kere gegti. "§imdi burada senin igin ne acikmak
vardir, ne de giplak kalmak." Qunku ruhani alemde maddi giysilerden
annma esnasmda zitlarm gatismasi soz konusu olamaz. Ayni sekilde,
fesada yol agan bezenme de gergeklesmez. Bilakis nefis,
tukenmesinden ve yok olmasmdan endise duymadan, emin olarak
maksadm gergeklesmis olmasiyla lezzet ah r.

"Kim de beni anmaktan (zikrimden) yuz gevirirse..." nefsani egilimle


sufli aleme yonelmek suretiyle benim zikrimden yuz gevirirse, cimriligi
arttigi, nekesligi iyice pekistigi igin hayati sikmtih olur, darahr. Qunku
Hakk'm cihetinden yuz geviren kimsenin nefsi bulanir, dunyevi suslerin,
maddi goz ahci gorunumlerin cazibesine kapihr. Qunku aralannda
mahiyet uyumu olusur. Bunlara yonelik ihtirasi, goreklenmesi, azgm
istahi, gozlerini burumesi siddetlenir. Qunku aralannda turdeslik sevgisi,
zulmet ortakhgi, sufli cihete meyletme benzerligi son derece giiglu olur.
Boylece nefsinden ve baska seylerden onulmaz bir cimrilige dugar olur.
Cimrilik arttikga hirsi, pintiligi artar, iste sikmtih, dar hayat yasamak
derken kastedilen budur.

TA-HA SURESi • 777

Bu yuzden, mutasavviflardan biri soyle demistir: "Rabbinin zikrinden


yuz geviren kimse karanhga gomulur, nzik yollan ve manyaklan (cinsi
duygulan) kansir, musevves olur. Buna karsihk Rabbine yonelen kimse
yakin sahibidir, Ona tevekkul eder. Bu yuzden genis bir hayat surdurur.
Bolluk iginde olur. Buldugunu infak eder. Bulamadigma ise, Rabbine
tevekkul etmesi nedeniyle, ihtiyag duymaz."

125- O: Rabbim! Bern' nigin kor (a'ma) olarak ha§rettin? Oysa ben,
hakikaten gorur idim!, der.

126- (Allah) buyurur ki: i§te boyle. Qunku sana ayetlerimiz geldi;
ama sen onlan unuttun. Bugun de aym §ekilde sen unutuluyorsun!

127- Dogru yoldan sapani ve Rabbinin ayetlerine inanmayani iste


boyle cezalandinnz. Ahiret azabi, elbette daha siddetli ve daha
sureklidir.

128- Bizim, onlardan once nice nesilleri helak etmi§ olmamiz


kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki, onlarm yurtlannda gezip
dola§irlar. Bunda, elbette ki akil sahipleri igin nice ibretler vardir.

129- Eger Rabbinden, daha once sadir olmu§ bir soz ve tayin
edilmi§ bir vade olmasaydi, (ceza onlar igin de dunyada) kagmilmaz
olurdu.

130- (Rasulum!) Sen, onlarm soylediklerine sabret. Gune§in


dogmasindan once de batmasmdan once de Rabbini ovgu He tesbih et;
gecenin bir kisim saatleri He gunduzun etrafinda (iki ucunda) da tesbih
et ki, hosnutluga eresin.

"Ve biz onu, kiyamet gunu kor (a'ma) olarak ha§redecegiz." Kuguk
kiyamet gunu Hakk'm nuru karsismda kor olmasi hali uzere onu
hasredecegiz. Tipki su ayette isaret edildigi gibi: "Biz onu, kiyamet
gunu kor olarak hasredecegiz." (isra, 72) Kiyamette kor olarak
hasredilmesini kabullenmemesine gelince, bu, asli istidadi ve korlukle
gelisen fitri nuru itibariyledir. Qunku korlugu, sufli sevginin, nefsani
askm
curum mahiyetli fisk ile, apagik ayetleri ve parlak nurlan unutmasi ile
iginde kok salmasmdan kaynaklanmaktadir. Bu saydigimiz hususlar da
yuce Allah'in ondan yuz gevirmesini ve igindeki korlukte birakivermesini
gerektirmistir.

778. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

"Ahiret azabi, elbette daha §iddetli ve daha sureklidir." Dunyada


sikintih bir hayat yasamaktan daha siddetlidir. Cunku daimi bir ruhani
azaptir. "Eger...daha once sadir olmus bir soz ve tayin edilmis bir vade
olmasaydi..." yani, bu ummet dunyada kokten yok edilmek, bitirici
azaba ugratilmak gibi bir cezaya garptmlmayacak seklinde onceden
verilmis bir hukum vardir. Cunku onlann Nebiyleri rahmet Nebisidir.
Aynca yuce Allah soyle buyurmustur: "Halbuki sen onlann iginde iken
Allah, onlara azap edecek degildir." (Enfal, 33) Eger bunlar olmasaydi,
azaba ugramalan kaginilmaz olacakti.

Allah ile "onlann soylediklerine sabret." Sen onlann, Allah'm


kendileri hakkmda verdigi hukme dogru suruklendiklerini, O'nun
kahnnin bagiyla tutsak olduklarmi, O'nun onlara karsi kurdugu tuzaga
dustuklerini goruyorsun. "Tesbih et..." zatmi tenzih et, sifatlarmdan
armdir, Rabbinin sifatlanna burun. Qunku Rabbinin sifatlannin senin
uzerinde zuhur etmesi gergek hamddir. "Gunesin dogmasmdan once..."
zat gunesinin fena halinde dogmasmdan once ve "batmasindan once..."
nefsin sifatlannin zuhuruyla gizlenmesinden once. Yani sifat tecellileri
halinde kalp makammda tesbih et. Ciinku Allah'i tesbih etmenin yeri
burasidir ve kalbin sifatlan burada silinir. "Ve gecenin bir kisim
saatleri..." nefsin karanhk sifatlannin ve perdeleyici telvinlerin galip
geldigi vakitlerde... "tesbih et..." tezkiye yoluyla tesbih et. "Gunduzun
etrafmda..." annma yoluyla ruhun panldayis gunduzunun kalbi
aydinlatmasi sirasmda tesbih et. " Umulur ki..." nza makamma ulasirsm.
Cunkii burasi sifat tecellileri makammin kemali ve gayesidir.

131- Sakm, kendilerini denemek igin onlardan bir kesimi


faydalandirdigimiz ve dunya hayatmm ziyneti olarak verdigim
zevcelerine, faydalandirdigim §eylere gozlerini dikme! Rabbinin nimeti
hem daha hayirli, hem de daha sureklidir.

132- Ailene salati (namazi) emret; kendin de ona sabirla devam et.
Senden nzik istemiyoruz; (aksine) biz seni nziklandinyoruz. Akibet
(husnu hatime), takva iledir.

133- Onlar: (Muhammed) bize Rabbinden bir mucize getirmeli degil


miydi? dediler. Once gelen kitablardakinin apagik beyyine (delili,
Kur'an) onlara gelmedi mi?

TA-HA SURESi • 779

134- Eger biz, bundan (Kur'an'dan) once onlan bir azapla helak
etseydik, muhakkak ki §6yle diyeceklerdi: Ey Rabbimiz! Ne olurdu, bize
bir Resul gonderseydin de, §u a§agiliga ve rusvayliga du§meden once
senin ayetlerine uysaydik!

135- De ki: Herkes beklemektedir: Oyle ise siz de bekleyin. Yakmda


anlayacaksmiz; dogru duzgun yolun sahibleri kimmi§ ve hidayete
erenler kimmi§!

"Sakin...g6zlerini dikme!..." nefsani telvinler iginde, nefsin zuhuru


esnasmda, meylederek gozlerini dunyevi suslere dikme. Cunku onlar
diinya ehlinin smandiklan suretlerdir. "Rabbinin nimeti... " uhrevi hakikat
ve irfandan, ruhani nurlardan olu§an nimeti "hem daha hayirli, hem de
daha sureklidir." daha ustundur, daha devamhdir. "ailene...emret."
ruhani ve nefsani kuvvetlere huzur namazim, murakabeyi, baglanmayi
ve gonullu itaat etmeyi emret. "Sabirla devam et..." mucahede ederek,
mukasefede bulunarak bu halde sebat et, sabirli ol.
"Senden . . .istemiyoruz . . ." senden "nzik..." talep etmiyoruz. Sufli
cihetten, maddi kemalat ve nefsani idrakler gibi seyler istemiyoruz. "Biz
seni riziklandiriyoruz." Ulvi cihetten ruhani irfanlan ve kudsi hakikatleri
biz sana veriyoruz. "Akibet" Guzel son, itibar edilen, sonug demeye
layik olan akibet, bedensel giysilerden ve nefsani heyetlerden
soyutlanmamn akibetidir. "Once gelen kitablardakinin apagik delili
onlara gelmedi mi?" onceki Kitablarm igerdikleri, aynca semavi
levhlerde ve ulvi ruhlarda sabit olan hakikatler, hikmetler, yakini
marifetler onlara gelmedi mi? Allah dogrusunu herkesten daha iyi bilir.

780. TEFSiR-i KEBiR / TE'ViLAT

You might also like