Professional Documents
Culture Documents
Fuad Köprülü Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu PDF
Fuad Köprülü Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu PDF
Ö N S Ö Z ...................................................................... F u a d K ö p r ü l ü ......................x v
Ö N SÖ Z (F R A N S IZ C A N E Ş Î R D E K Î ) . . . S£ bastîen C h arl £ t y . . .x x ıx
M Ü E L L İF İ H A K K IN D A N O T (SIR P -
H IR V A T Ç A T E R G E M E N İN Ö N S Ö Z Ü ).. . N ed im Fİ lîpo v îç ............... x x x ı
I. BÖLÜM
II. BÖLÜM
X III. ASIRDA ve XIV. ASRIN İLK YARISINDA
ANADOLU’NUN SİYASÎ ve İÇTİMAÎ TARİHİNE BAKIŞ
, X I I I . Asır Anadolu tarihinin yalnız siyasî değil, İçtimaî bakımdan da
büyük ehemmiyeti ve xıv. asrın ilk yarısında Osmanlı Devletinin kuruluş
ve ilerileyişini hazırlayan şartların, ancak xm , asrın tedkiki sayesinde an
laşılabileceği (S, 27-28).
A. G Ö Ç E B E M E (S. 46 -49)
Göçebe, daha doğrusu yarı göçebelerin hayat tarzları.-*— Hayvancılık,
muhaceret, askerî maksatlarla hudutlara yerleştirilenler; îl-başı ünvanlı reis
leri; Çepnilefva Trabzon İmparatorluğuma karşı muvaffakiyetli mukabeleleri;
x v . asır başında bir seyyahın Türkmen aşiretleri hakkında müşahadeleri; yer
leşik halk ile menfaat tezadları; zaman zaman asayişi bozmaları (S* 46-47).—
Göçebe aşiretlerin müslümanlığı anlayış tarzları, Türkmen babalan; Kaykhusrev
II. devrinde Babaî isyanı ve bunun büyük zorluklarla bastırılması (S. 48).-—
Babaîler hareketinde, M oğolların ve Selçuklu sahasından kaçıp Antep ve
Halep^ havâlisinde bulunan Hâwrezmli aşiretlerin alâkaları (S. 49)
III. BÖLÜM
IL u ç l a r d a h a y a t
k ASKERÎ ve İDARÎ TEŞKİLÂT (S. 73-77)
Selçukluların Uc teşkilâtı; Türkmenler'in U lard ak i mühim rolü; Garb
âlimlerinin uzun müddet uc kelimesini bir Türkmen aşiretinin ismi sanm aları;
Küçük ErmenistanMa, Akdeniz kıyılarında, G arbı Anadolu'da İznik İm
paratorluğu hudutlarında Uc teşkilâtı (S. 73-74).“— Aşiretlerin başındaki
Uc-beylerî ve saltanat merkezinden tâyin edilen Uc~emîrleri\ abların idare
tarzları; merkezî idare ile karşılıklı münasebetleri; Türkmen aşiretlerinin akm-
ları; Bizans'ın hudut teşkilâtı; xn. asrın son yarısında Kom nenler'in Akritler
teşkilâtını kuvvetlendirmeleri; xm . asrın ilk yarısında Vatatzes'in Rumeli'den
naklettiği hıristiyen K om anlar; bu asır sonunda Bizans hudut teşkilâtının
ortadan kalkması (S. 75-76).— C/c'lardaki Türk Beylikleri'nin tlhanîler'e
karşı vazıyeti (S. 77)»
Küçük tımar*lara sahib Gazi veya Alp ünvanlı askerler; m er'â ve top
rak arayan göçebe aşiretler; Uc Beylikleri'nin muntazam bir siyasî teşekkül
mâhiyetini alm aları; yerli Rum lar’ m, Türk hâkimiyetini tercih etmeleri;
Mısır, İran ve KırımMan medrese ve idare adamlarının bu Beyliklerde gelip
yerleşmeleri (S. 78).— Hudut sâhalarma gelen mücâhid dervişler; köylere ve
göçebeler arasına dağılan karışık akıdeli müfrid şi3î ve bâtınî temayüllü Türk
men babalan; şehir ve kasabalarda yerleşen sünnî tarikatlere mensub dervişler;
Müslüman ve Hıristiyanlar arasında karşılıklı dinî tesamüh; xn. asırde Bey-
şehri-gölü’ndeki adacıklarda yaşayan R u m ların , Türklerce dostlukları ve
Türk âdetlerini kabulleri; Digenis Akritas ve Seyyid Battal destanlarının ve daha
sonra Dede Korkut Hikâyelerin in, Türk-Bizans mücadelelerinde derin bir hu
sumet rûhu bulunmadığını göstermesi (S. 79**80).
2 "E d eb iyat tarihim iz hakkında şimdiye kadar Şark’ta ve G arp’ta yazılm ış pek
mahdut ve um um î eserler ve m onografiler, ekseriyetle, İlm î bir kıym etten mahrum olduğu
gibi, T ü rk edebiyatının um um î tekâmülü mes'elesi de ilim âlemi için henüz halloluna-
mamış bir muammadır. Esasen Hatımur’ den Gibb’e ve eski tezkirecilerim izden bugünkü
bâzı nâdir araştırıcılara kadar, hiç kim se, Asya içerilerinden Akdeniz kıyılarına kadar bütün
T ürk m illetinin, en az x n ı - x ıv . asırlık edebî tekâmülünü “ bir bütün olarak mütalea ve
tedkik lâzım geldiğini” maalesef anlayam amıştır. M u h telif T ü rk şubelerini, birıbiriyle alâ
kası olmayan ayrı m illetler sayarak aralarındaki râbıta ve münasebetleri anlamayan, umumî
T ü rk tarihini bir bütün şeklinde mütaleaya ihtiyaç görmeyen tedkikcilerin elinde, cihan
tarihinin bu m ühim parçası sonuna kadar bir mmmmâ şeklinde kalacaktı. Bereket versin
şu son altı-yedi sene zarfında m em leketim izde mütevâzıâne bir şekilde başlayan tarih
tedkikleri, m üsteşrıkların şim diye kadar ittıbâ ettikleri bu nokta-i nazarın yanlışlığını
ortaya koyarak, m azim izin tedkik ve ihyâsı için nasıl bir yol tâkip edilmesi lüzumunu
meydana çıkardı. Bu yeni nokta-i nazarın, T ü rk tarihine ait bütün şûbelerin tedkikinde
ne m ühim neticeler vereceği, istikbalde görülecektir" [Türk Edebiyatında îlk Mutasav
vıflar, S. 6, İstanbul, 19 x 8 ],
dadır. O zamana kadar, umumî ve müphem de olsa, az çok müşterek
bir kanaat hâlinde sürüklenip gelen bir telâkkiyi kökünden yıkacak
bir hüküm ortaya atıyorsunuz; fakat elimizdeki delilleri bütün
zenginliği ve kuvveti ile meydana koymak için ayıracak sahife-
leriniz yoktur. İşte bu küçük kitapta benim tâliim çok defa bu
şekilde tezahür etmiş, en büyük kuvvetle müdafaa edebileceğim
birçok mühim mes’ eleleri sadece onlara dokunup geçmek mecbu
riyetinde bırakmıştır. Bu arada, evvelce muhtelif vesilelerle iyzah
etmiş olduğum “ Osmanlı sülâlesi'nin, büyük Oğuz kabilelerinden
Kayı’ lara mensup olduğu” mes’elesini, Belletenin 28’İnci sayısında
[S. 2 19 -3 0 3, 1943] çıkan Osmanlı İmparatorluğu'’nun Etnik Menşe’ i
Mes’eleleri adlı makalemde ve yine aynı mecmuanın 31'in ci sayısın
daki [S. 4 21-4 52 , 1944] Kay Kabilesi Hakkında Yeni Tedkikler adlı
ikinci bir yazımda geniş şekilde, yâni bütün teferruatı ile iyzah ve
müdafaa imkânını buldum.
« * *
FUAD K Ö PR Ü LÜ
Ö N S Ö Z *
I. G İB B O N S ’ U N N A Z A R İY Y E S İ :
H U L Â S A V E T E N K ÎD
II. M E S ’E L E N İN M A N T IK Î S U R E T T E
T E D K İK İN İN ŞA R T L A R I
A. K ayn aklar
B. T edk İk M etodu
I. Büyük S iy a s î H â d ise l e r
II. E T N İK Â M İL L E R
III. İÇ T İM A Î V E İK T İS A D Î T A R İH TA SLA Ğ I
A. G ö çebeler
B. K ö ylüler
G. Ş e h İr H ayati
IV . F İ K R Î S E V İY E
I. O SM A N ’ IN K A B İL E S İ
II. U C ’L A R D A H A Y A T
C. İ slâmlaşma
Erlass des Kalifen en Naşir aus dem Ja.hre, 604(1207), Archiv l'ür Orientforschung
(Oppenîıeim. Festschrift), Berlin I933s s. 52-58.
89 îb n B î b î , Seldjûk-nâme, (Ayasofya Kütüphanesi, nu, 2985).
40 Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s. 273.
Sofiler diye zikretmekedir; fakat bu, iki asırlık uzun bir dinî
tekâmülün neticesidir.
45 Geo\gios Gemistos Plethon, Der îslâm, Band xvur, Heft 3/4, 1929,
s. 236-243.
46 A. A . V a s i l i e v , Histoire de l ’empire Byzantin , vol. II, p. 328-329.
47 F. T a e s c h n e r , Füluwwa~Studien) îslamica, vol. V, fasc. 3, s. 294-295.
ve daha eski zam anlarda “ rulıanî-sihirbaz- halk şairi” mânalarını
ifade eden Bahşı kelimesine gelince, Anadolu’da bunların böyle
ehemmiyetli bir sınıf teşkil etmiş olmaları, tarihî bakımdan,
en uzak bir ihtim al olarak bile kabûl edilemez. Şu halde, ister
istemez, bunun Bâciyân diye okunması lüzumu zarurîdir.
Bütün bu m ülâhazalar olmasa bile, bu metinde bu ismi tâ
kib eden cümle, bunun bir kadınlar teşkilâtı olduğunu kat’iye le
göstermekte, hattâ Bektâşılar’m piri Hacı Bektâş V e lî’nin bunlar
la münasebetini anlatmaktadır. Bektaşi an’anesinde, tarikatten
olan kadınlara umumiyetle bacı lâkabının verilmesi de bunun
la alâkalı olsa gerektir. A cab a bu isim., âzası kadınlardan mürek-
keb bir sofî zümresinin mi ismidir? Gerçi Memlûkler zamanında
M ısır’da kadınlara mahsus tekke olduğunu, Selçuk devrinde
K o n y a ’da kadınların şeyhlere intisab ettiklerini ve örtülü
olarak şeyhlerin meclisinde bulunduklarını biliyoruz. Fakat A n a
dolu’da böyle hususî bir teşekkülün mevcudiyetinden hiç m alû
matımız yoktur. Bertrandon de la Broquiere, x v ’inci asır başın
da D hu’l-kadr beyliğinin müsellah otuzbin erkek ve yüzbin ka
dından — bir yerde yüzbin yerine otuzbin d iyo r48 — miirekkeb
bir Türkmen kuvvetine m âlik olduğunu söylüyor. A caba Âşık
Paşazâde, Bâciyân-ı Rûm ismi altında uc beyliklerindeki T ü rk
men kabilelerinin müsellâh ve cengâver kadınlarını mı kasde-
diyor? Şimdilik, akla en yakın gelen te’vil bu görünüyor.
III. O S M A N L I D E V L E T İ ’N İN B A Ş L A N G IC I
A. T arih î V âk ialar
H I
K IÇazvînl, 60
Kefersud, 48
I£.âçll Ahm ed (Niğdeli), 17, 100. 101 K em al al-dîn, 73
ICâdî Burhan al-dın, 17 Khalkokondyle, 60
Ş.afkaslar, 44, 65, 71 Khalvatîye, 95, 96
KharâHta, 76 (Bk., Akritai)
Kahle (P.), 87
K âhta, 38 K harput, 60
Kalaç, 41 Khaff, 77, 109
Kalender, 99 K hatir O ğullan, 35
Kalenderîye, 98, 99, 101 K hidr Bey, 100, 107
Kanglı, 42, 68 Khorâsân, 49, 50, 72, 84, 86, 99
Khorâsân Abdalları, 94. Latinlik, 78
Khorâsân Erenleri, 99 Laurent (J.), 79
Khvvârezm, 3, 98, Lidya, 36, 44
Khwârezm Kabileleri, 32, 42, 49 Likiya, 37
Khwârezmşâh İmparatorluğu, 42 Lokman, 8
Khazar Denizi, 40, 68, 69, 71 Luluva (Loulön), 100
Kıbrıs, 54 Lûtfî Paşa (Bk., Târih)
Kınık , 41, 69
Kırım , 31, 78, 89 M
Kırşehir, 60, 97
İÇıpçak, 4.1, 42
M acd al-dîn îshâk, 88
Kızılbaş, 100
M âhân, 72
Kızılırm ak, 59
M ahm ud Gaznevî, 7
Kilikya, 7 r
Kirm an, 35 Makedonya, 104, 107
Kilâb zeyıı*ul akhbâr, 85 M alatya, 34, 48
K obâdlye, 48 M alazgird, 9, 40
Kocaeli, 103 Maltepe, 103
Koman (veya Kuman), 76 Manisa, 89
Komnen, 29, 30, 70, 75, 76, 80 Mar'aş, 48
Konevî (B k ., Târih) M arco Polo, 44, 54
Konya, 30, 35, 38, 43, 46, 48, 49, 54, Marm ara, 44
55 > 57 » 6o>73 >75 ) 89 = 9°» 9 1, 94 M arquardt (J,), 70, 72
Koşova, 104 Masalık al-Abşâr, 77
Koyunhisarı, 103 Mas-Latrie, 44, 54
Kösedağ, 32 Massignon (L.), 87, 92
Köse M ikhal (M ihal), 11 (Bk., M âverâ'-i Hazar, 71
M ikhal Oğulları) Mâverâünnehr, 84 - 86, 98
Kramers (J. H.), 2, 12, 69 M ayyafârıkin, 31
Kronoloji Mecmuaları, 20 Mâzenderân, 71
Küfe, 57 Mehdî, 79
Kum ral Abdal, 101 Mehdî bekleme, 97
Kur’ an, 6, 8 Mehmed Bey (Aydın Oğlu), 107
KuÇb al-dîn Haydar, 99 Mehmed Bey (Gâzî), 74
Küçük-Asya, 42, 65, 70, 76, Mehmed L , 82
Küçük Ermenistan, 28, 30, 31, 53, Mekke, 97
59 , 74 Melâmetiye, 36, 99
Kütahya, 35, 43, 77, 97 Melikşâh, 40
Memlûkler, 12, 28, 33, 34, 94, 100,
110
Menakıb al-Arifin (Les Saint des
Ladik, 36, 89 Derviches Tourneurs), 18
Langer (W. L.), 3 Menderes havâlisi, 41, 74.
Laskaris (Theodore 1.), 29^31 Menguç, 28
Laskaris (Theodore 11.), 30 Menteşe Oğulları, 38, 100, 106, 107
Latin, 54, 55, 106 Menzel (Th.), 65
Mesnevi, 65 Niksar, 60
Mes'ud Bey, 100 Nogay, 34
Mevîânâ, 100 (Bk., Calâl al-dîn Rûmî) Nöldeke (Th.), 5
Mevlevîye, 95, 96 Nübüvviye% 86
Meynard (B.), 73
Mısır, 2 i, 28, 33- 35 : 37 , 38, 53 > O
78, 94, 100, 110
Mısır-Suriye Memlûkleri, 15, 28,
34, 100, n o Oğuz (An’ anesi), 7, 8; Oğuz (Kabile),
Mihalıç, 71 40, 41, 57, 68, 69, 71, 74
Mihal - Oğulları, 110 O ğuz Khan, 69
Milas, 89 ‘ O m arî, 104
Misiya, 36 Omont (H .j. 56
Moğollar, 3, 9, 10, 28, 30-33, 39-44.
Orhan, n , 13, 75, 81, 104, 110
49-52, 54, 55, 57, 65, 70-72, 76-78,
Orhan (Şehir), 77, 103
86, 93, 96, 100
Orhan ili, 71
Mudurnu, 8g
Muhammed (Mustafa, Peygamber) Orta-Asya, 40, 43, 50, 54, 59, 98,
8, 70 99, 106
Muhammed Nâzım, 85 Oruç Bey (Bk., Târih)
Mu*ın al-dın Pervane, 33, 35, 77 Osman, 3, 4, 6, 8-13, 68-71, 73, 88,
Mukaddes Cihad, 78 103, 105, n o
Mukâta’ acılar, 62 Osman’ ın Kabilesi, 4, 6, 9, 13, 68-73
Murad I., 1, 4, 13, 104, 107, 110
Osmanlı, 5
M urad II., 68, 69, 82, 109
Osmanlı Lehçesi, 72
Muralt, 103
Mutattawi‘a, 86 Osman Oğulları (İmparatorluk),
Muzalon, 103 2 -rı, 18, 23, 38, 39, 45, 51, 52,
Müneccim-Başı (Bk., Târih) 64, 67-75, 81-83, 92-110
Münşa’ ât, 18
Mürşid, 88 «»
0
Mürşidiye, 96 (Bk., Kâzarünlye, Isha~
kîye)
Mürüvvet, 86 Ödemiş, 71
Müsâmara’ t al~akhbâr, 16
Müslümanlar, 3, 9, 77 - 82 P
Fondation Foundation 1 13
Yenieri Yeniçeri 4 38
dokumantation documentation 15 9
tenkiydiz tenkidsiz 16 21
Şubh al-a'şâ Şubh al-a'şâ 57 37
xiii ’iincü x ıı,nci 49 22
Bruvxelles Bruxelles 16 24
bürokrat bürokrat 61 39
(metier) lererbabınm (metier) 1er erbabının 63 1
detânî destânî 69 30
Abâka A b ak a 77 7
ZainuH akhbâr ^eyrCul akhbâr 85 33
Peloponess'de Peloponese'de 93 17
zur sur 96 33
O rdry Ordres 96 34
Heterodoxe Heterodoxe 99 31