You are on page 1of 62

Frig Vadisi Kaya Anıtlarında Gözlemlenen

Bozulma Türlerinin İklim ile İlişkisinin Tespiti

1
BERKAY DOĞA VE SELİN BENGÜ TOKMAK’a

2
ÖNSÖZ:
Frig vadisi üzerinde bir çok kaya anıtı bulunmaktadır. Bu anıtlar
zamana karşı direnmektedir. Anıtlar bölgenin coğrafi
konumundan dolayı fiziksel bozulmaya daha çok maruz
kalmaktadır. Gece ve gündüz sıcaklık farkının yüksek olması,
güneş ışıklarına maruz kalınan saat sayısı, bölgede ortalama nem
oranı gibi faktörler fiziksel bozulmanın ana faktörleridir. Bunun
yanında yağışlı gün sayısı ve atmosferdeki kirli ve zararlı
gazlarda fiziksel bozulmaya kimyasal bozulma olarak katkı
sağlamaktadır. Frig vadisindeki anıtlar yıllarla karşın verdikleri
direnç savaşında maalesef insan kaynaklı bozulmalara son
günlerde daha çok maruz kalmaktadır. Bilinçli olarak kaya
anıtlar üzerinde antrepojenik bozulmalar yaratılmaktadır. Kaçak
kazılarda kullanılan dinamitlerde kaya anıtlara geri dönüşümü
olmayan zararlar vermektedir. Taşınabilir ve taşınamaz kültür
varlıklarının korunmasında ilk aşaması bence önce insanlara
bilinçli bir şekilde koruma eğitimi verilmesi olmalıdır. Bunun
için eğitim sisteminde milli değerler içerisinde yeni nesillere
eserlerimizi koruma öğretilmelidir. Bu eser ile Frig vadisindeki
kaya anıtların bozulma sorunları gözle tespit edilmiştir. Aynı
zamanda bozulmanın iklim şartları ile ilişkisi de incelenmiştir.
Bu kitabın ilerde yapılacak olan restorasyon çalışmalarına
yardımcı olacağını ümit ediyorum.
Dr. Musa Tokmak

İletişim Bilgileri:

e-mail: musatokmak3@yahoo.com

Telefon: 05365632256

Web: http://www.musatokmak.com

3
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ:

…………………………………………………………………………….3

İÇİNDEKİLER:

…………………………………………………………………………….4

FRİGLER:

…………………………………………………………………………….6

FRİG KAYA ANITLARI:

………………………………………………………………………….…6

MİDAS ANITI KONUMU VE TARİHİ:

..…………………………………………………………………………...7

KÜÇÜK YAZILIKAYA (AREYASTİS ANITI):

…………………………………………………………………………...10

MALTAŞ ANITI:

…………………………………………………………………………...13

ASLANKAYA ANITI:

………………………………………………………………………...…13

YILANTAŞ ve ASLANTAŞ ANITI:

……………………………………………...……………………………15

BİTMEMİŞ ANIT:
…………………………………………………………………..……….17

GERDEK KAYASI MEZAR ANITI

……………………………………………………………………..…….18

4
İKLİM VE TAŞ BOZULMASI ARASINDAKİ GENEL İLİŞKİ:

…………….………………………………………………..……………19

TAŞ ANITLAR ÜZERİNDE GÖZLEMLENEN


BOZULMATÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI:

…..…………………………………………………………………..…...26

FRİG VADİSİNDEKİ ANITLAR ÜZERİNDE GÖZLEMLENEN


BOZULMA TÜRLERİ:
………………………….…………………………………………..……29

ANIT BOZULMA HARİTALANMASI:

…………………………………..…………………………………….....49

SONUÇLAR VE ÖNERİLER:

…………………………………………………………………………...51

KAYNAKLAR:

………………………………………………………………..………….56

Ek 1: Türkiye’deki bölgelere düşen illerin 1926-2016 yılları


arasındaki ortalama yağış miktarları ve sıcaklık

………………………………………………………………...…………58

Ek2: Türkiye’deki İllerin 1926-2016 yılları arasındaki ortalama en


yüksek, en düşük sıcaklık miktarları, ortalama güneşlenme saat
sayıları ve ortalama yağışlı gün sayıları

…………………………………………………………………..……….60

5
FRİGLER

Frigler Anadolu’ya M.Ö. 1200’lü yıllarında Balkanlar üzerinden


girdikleri düşünülmektedir. Friglerin sosyo-kültürel yapıları ve dinsel
inanışları hakkındaki bilgilere, çeşitli merkezlerde yapılan arkeolojik
çalışmalar sonucunda ulaşılabilmiştir. Friglerin dinsel inanışları hakkında
bilgi sahibi olmamızı sağlayan en önemli arkeolojik buluntular arasında;
kaya anıtları ve kaya mezarları gelmektedir. Frig mimarlığının önemli
eserleri arasında yer alan kaya anıtları, “Frig Vadisi” olarak
adlandırılmaktadır. Frig Vadisi, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya il
sınırları içerisinde ve Afyonkarahisar şehrinin kuzeyinde yer almaktadır.
Friglerin dinsel yaşamında önemli bir yer tutan Kibele tasvirlerine kaya
anıtları içerisinde bulunan nişlerin içinde rastlamak mümkündür.
Anadolu’nun en etkileyici mimari kalıntıları arasında yer alan kaya
anıtları, Frig dinsel yaşamı ve kült uygulamaları hakkında bilgi vermesi
bakımından önem taşımaktadır.

FRİG KAYA ANITLARI

Fasadlar (dış cephe), altarlar ve nişler olmak üzere üç grup altında


alınabilecek bu anıtlar tipoloji bakımından daha ilk bakışta Frig anıtının
tipik mimari ve bezeme kimliğine sahiptirler. Frig sivil mimarisi ile ilgili
fasadlardan bilgi edinebiliriz. Frigler tamamen kendi yaratıcı güçlerinin
ürünü olan akroterli, beşik çatılı fasadlarla aslında geleneksel Frig ahşap
mimarisini ana kayaya işleyip ölümsüzleştirmişlerdir.

Fasadların çoğu en güzel ve en anıtsal örneklerini Gordion’dan


tanıdığımız magaronların kayaya oyulmuş ön cephesini temsil
etmektedirler. Fasadların boyut bakımından en büyüğü ve en anıtsal
örneği Yazılıkaya – Midas Anıtı ile Gordion’un en büyük megaronu olan
Megaron 3’ ün cephe ölçüleri karşılaştırıldığında; Megaron 3’ün cephe
genişliği 18.30 m. ve Yazılı Kaya’nın cephe genişliği 16.40 m.’dir.

6
Fasadlar, boyutların algılanması bakımından kayaya üç şekilde
yontulmuşlardır. İki boyutlu anıtlar, (Midas Anıtı, Bitmemiş Anıt,
Areyastis Anıtı, Maltaş Anıtı), üç boyut hissi uyandıran anıtlar, ( Bahşayiş
Anıtı, Aslankaya Anıtı, Deliklitaş Anıtı), Gerçek ölçülerine bağlı
tamamen ana kayadan yontulmuş üç boyutlu yapı, (Değirmen Anıtı) ‘dır.

MİDAS ANITI KONUMU VE TARİHİ

Midas Anıtı Eskişehir ilçesinin Han ilçesinin Yazılıkaya köyü içerisinde


bulunmaktadır. Eskişehir’e 80 km uzaklıktadır. (Resim 1). Yazılıkaya
köyü sınırları içerisindedir.

Resim 1: Midas anıtı Yazılıkaya köyü içerisinde bulunmaktadır

Bölgenin tarihi M.Ö. 3000’lü yıllara kadar dayanmaktadır. İlk Tunç


çağında ilk yerleşimlerin var olduğu bölgede yapılan kazılarla tespit
edilmiştir. M.Ö. 1200 yıllarda özellikle Makedonya ve Trakya’dan gelen
kavimlerden olan Frigler Afyon-Kütahya ve Eskişehir’i içine alan dağlık
bölgeyi kendilerine meslek tutmuşlardır. Bu bölgede önemli yerleşim
alanları oluşturmuşlardır. Midas anıtı Friglerin önemli kült
merkezlerinden biridir. Midas anıtı üzerinde Kibeleye (Ana Tanrıça)
7
sunulan eşya, yiyeceklerin konulduğu bir niş (girinti) bulunmaktadır. 5.5
metre genişliğinde ve 1.4 metre derinliğindedir.

Midas anıtı Frig kaya fasadlarının (dış cephe) en görkemli örneğidir


(Resim 2). Midas şehri platosunun kuzeydoğu eteğinde, öne doğru çıkıntı
yapan kaya kütlesi üzerinde yer alır. Bölgede yoğun olarak tüf türü
jeolojik oluşumlar mevcuttur. Bundan dolayı Midas anıtı tüf kaya üzerine
yontularak oluşturulmuştur. İlk olarak 1800 yılında W. M. Leake ve
arkadaşları tarafından Midas anıtının incelenerek kabataslak çizimi
yapılmıştır. G. Koehler’e ait bu çizim, birçok hata ve eksikliklerine
rağmen, Frig fasadlarının genel görünüşü hakkında fikir veren ilk çizim
olması nedeniyle özel bir yere sahiptir. 1834’de Ch. Texier, anıtı
inceleyerek gravürünü yapmıştır. Bu anıtın aslına uygun ve tüm
görkemini yansıtan ilk ve tek gravürdür. Anıtın sol üst kısmında,
düzleştirilmiş ana kaya üzerindeki Frigce yazıtta geçen “Midai”
kelimesinden dolayı anıta bu ad verilmiştir. Yöre halkı ise üzerindeki
yazıtlar nedeni ile anıtı, “Yazılıkaya” olarak adlandırmıştır. Günümüzde
her iki isim de kullanılır. Doğuya bakan anıt 17 metre yüksekliğinde,
16.50 metre genişliğindedir. Yerden yüksekliği, 1.20-1.80 metredir. Tepe
akroteri karşılıklı iki daire parçasından oluşur. Alınlık ve cephe duvarı
geometrik motiflerden oluşan zengin bir bezeme ile süslüdür. Anıtın
merkezinde kapıyı simgeleyen büyük bir iniş yer alır. Burası dini törenler
sırasında içine tanrıça Kibele’nin (Matar) heykelinin yerleştirildiği en
kutsal bölümdür. Anıtın üzerinde Frigce yazıtlar vardır. Birinci yazıt,
anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş ana kaya üzerine kazınmıştır. 11
metre uzunluğundadır. Burada Kral Midas’ın ismi okunmaktadır. İkinci
yazıt, sağ yan çerçeve üzerindedir. Bezeme ile çerçeve kenarı arasında
kalan boşluğa yanlamasına soldan sağa doğru yazılmıştır. 4.75 metre
uzunluğundadır. Okunabilmekle birlikte anlamları kesin olarak
çözülemeyen bu yazıtlardan birincisi konum itibarıyla anıtın tümü ile
8
ilgilidir. İkincisi ise daha özeldir. Ayrıca, nişi çevreleyen ikinci
çerçevenin her iki yanında ve nişin sağındaki bezemenin alt kısmında
çıplak gözle güçlükle seçilebilen birkaç Frigce kelime vardır. Bunlar
oldukça kaba ve yüzeysel olarak kazınmıştır. Bunlarda Ana Tanrıça
Matar’ın adının geçmesi önemlidir. Anıtın solundaki nişin içinde bulunan
yazıt, nişin sol duvarından başlar, arka duvarı ve sağ duvarı üzerinde
devam eder. 4.45 metre uzunluğundadır.
1936 ve 1937 yıllarında, anıtın önünde arkeolojik kazılar yapılmıştır. Ana
kayanın üzerinde yer yer 3 metre kalınlığa ulaşan dolgu toprağın altından
kuzeye doğru meyilli bir avlu (17 mx19 m), hemen güneyinde sütunlu bir
galeriye ait ana kayaya oyulmuş düzgün bir taban ile 4 adet sütun kaidesi
gün ışığına çıkartılmıştır Doğu-batı doğrultusunda uzanan galeri, batı
yönde büyük nişle sınırlanmaktadır. Araştırmacılar burada bir anıtsal
fasad, üzeri açık bir avlu ve bir sütunlu galeriden meydana gelen, Ana
Tanrıça Matar’a adanmış büyük bir açık hava kült kompleksi bulunduğu
görüşünde birleşmektedir.

9
Resim 2: Midas anıtı Fasadının genel görünüşü

KÜÇÜK YAZILIKAYA (AREYASTİS ANITI)


Yazılıkaya köyünün 1.7 km kuzeyinde, Çatalkaya - Yazılıkaya yolunun
batısında, yola yaklaşık 130 m uzaklıktaki kayalardan biri üzerindedir .
Tam karşısında, yolun doğusunda sarp kaya platoları üzerinde Frig
kaleleri Gökgöz Kale ve Pişmiş Kale bulunur. Anıta tepe akroterinin
sağında bulunan Frigce yazıtta okunan “Areyastin” kelimesinden dolayı
bu isim verilmiştir. Yörede “Hasanbey Kayası” olarak da bilinir. Anıtsal
fasadların günümüze en sağlam durumda kalanıdır. 5.50 m yüksekliğinde,
4.20 m genişliğindedir (Resim 3). Çatısı üçgen alınlıklı olup tepe akroteri
ile taçlandırılmıştır. Alınlıkta çatı orta dikmesinin her iki yanında

10
kabartma birer pencere yer alır. Kareye yakın dikdörtgen cephe duvarı
kabartma iki çerçeve ile çevrilmiştir. Çerçeveler, düzgün aralıklarla
yerleştirilen kare panolardan oluşan bezeme dizisi ile bezenmiştir. Cephe
duvarının alınlığa yakın üst kısmında küçük bir niş vardır. Anıt üzerinde
üç adet Frigce yazıt bulunur. Birinci yazıt frizin sol başından başlayarak
akroterin sağında ve solunda devam eder. 7 m uzunluğundadır. İkinci
yazıt, anıtın üst kısmında, ana kayadadır. 8 m uzunluğundadır. Üçüncü
yazıt, doğal çerçevenin yan yüzünde, yukarıdan aşağıya doğru
yanlamasına kayaya kazınmıştır ve 3 m uzunluğundadır. Yazıtların hepsi
iyi okunabilmekle birlikte anlamı bilinmemektedir.

11
Resim 3: Küçük Yazılıkaya (Areyastis Anıtı) genel görünüşü (url 2,2017)

12
MALTAŞ ANITI

İhsaniye İlçesi, Kayıhan Kasabası sınırları içerisinde, Göynüş Vadisinde


bulunmaktadır (Resim 4). Birbirine yakın Aslantaş ve Yılantaş
anıtlarından yaklaşık 500 m uzaklıktadır. Günümüzde büyük bir bölümü
toprağa gömülü durumdadır. Cephesi üçgen çatılı olup, toprak altında
kalan bölümünde mihrabı bulunan Kibele açık hava tapınağıdır. Sol üst
kenarında ise, dikey yazıt bulunmaktadır. Tapınağın arka bölümünde ise,
derin kuyu biçiminde kayaya oyulmuş çukurcuk vardır. M.Ö. VII.
Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Resim 4: Göynüş vadisindeki anıtların konumları

ASLANKAYA ANITI

Afyon İhsaniye ilçesi, Döğer kasabası, Emre gölü kıyısına yakındır.


Döğer’den Emre Gölü'ne giderken sağ kesimdeki, Döğer beldesine
yaklaşık 3-4 km uzaklıkta ve yaklaşık 1 km uzunlukta kuzeybatı-

13
güneydoğu doğrultulu kayalıktadır (Resim4). M.Ö. 7. yüzyılda yapıldığı
sanılan Aslankaya anıtı, yüksek bir kayanın güney yüzü, dikey kesilerek
oluşturulmuş üçgen çatılı bir tapınak anıtıdır (Resim 5). Anıtın yan
yüzeyine (kuzeyine) yapılmış kükremiş ve iki ayağı üzerine şaha kalkmış
aslan kabartmasından dolayı “Aslankaya” diye anılmaktadır. Ayakta dik
duran aslanın başı bozulmuş olup ön ayağından biri ve arka ayakları ile
kuyruğu çok belirgindir. Üçgen çatının kiriş boşluklarında karşılıklı iki
sfenks (insan başlı aslan), ana cephede niş içinde iki aslan arasında
Tanrıça Kibele bulunmaktadır. Ana cephe geometrik desenli
kabartmalarla süslüdür.

Resim 5: Aslankaya anıtının genel görünümü

14
YILANTAŞ ve ASLANTAŞ ANITI

Afyon-Eskişehir karayolunun 32. kilometresinde Göynük vadisi içerisinde


yan yana yer alan iki anıt, Kayıhan beldesi içerisinde yer almaktadır
(Resim 4). Bu kayaların cephelerinde kare görünümlü küçük kapı
boşlukları bulunur. Bu kapılardan içeri girildiğinde odalarla
karşılaşılmaktadır. Bu odalar Frig dönemine ait kaya mezar odalarıdır.
ASLANTAŞ : Aslantaş kaya mezar odasının ön yüzündeki kapı
boşluğunun her iki yanında ayağa kalkmış, karşılıklı iki heybetli aslan ve
ayakları altında birer yavru aslan ile kapı üstünde hayat ağacını andıran
kütle ve bunun üstünde her iki yana uzanmış kanatlı güneş kursu,
kabartma olarak yapılmıştır (Resim 6). Mezar odası, hafif tonoz tavanlı,
sol tarafta ölüyü yatırmak için kline (sedir) bulunan küçük bir hücresi
vardır. Aslantaş’ın önemli bir Frig kralın mezarı olduğu ve M.Ö. 7.
yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. M.Ö. 13.yüzyıl a ait olduğu da yeni
yapılan incelemelerle söylenmektedir.

Resim 6:Aslantaş anıtının genel görünümü

15
YILANTAŞ
Aslantaş’ın batısında aynı kayalıkların bulunduğu yerdedir (Resim 4).
Anıt parçalandığı için üçgen tavan kirişleri görülmekte olup, Anıt’ın dış
tarafında bir aslan kabartmasının sadece baş ve bir ayak kabartması
günümüze kadar gelebilmiştir (Resim 7). Kapıda, Medusa başlı yılan
kabartması ile iki yanında da mızraklarıyla yılana saldıran iki savaşçı
vardır. Bugün ters dönen kayanın altında olduğundan görülmemektedir.
İçerdeki klinede bulunan hurma yapraklı sütun başlığı Frigler’in
Çukurova’ya indikleri dönemlerde M.Ö. 700 yıllarında yapıldığını
göstermektedir.

Resim 7: Yılantaş anıtının genel görünümü

16
BİTMEMİŞ ANIT

Antik Yazılıkaya Platformunun batı yamacında, Yazılıkaya Anıtının


yaklaşık 200 m güneybatısında yer almaktadır. Tamamlanmadığından ve
yarım bırakıldığından dolayı "Bitmemiş Anıt" olarak isimlendirilmiştir
(Resim 8). Tamamlanmamış olması bize Frig kaya anıtlarının
yapımındaki çalışma metotlarını anlamamızı sağlar. Böylelikle anıtların
oluşturulan doğal terasta, iskele kurulmadan yapıldıklarını
düşünebiliyoruz. Anıtın batıya bakması ayrı bir özellik arz eder. Frig
Kaya Anıtlarının özünü teşkil eden niş, bitirilmemiş olmasından dolayı,
anıt yüzeyine işlenmemişse de anıtın sol alt kısmına işlenmiştir. Frizinde
lotus - palmet motifi bulunmaktadır.

Resim 8 : Bitmemiş anıtın genel bir görünümü

17
GERDEK KAYASI MEZAR ANITI
Doğanlı Vadisi’nde, Çukurca köyünün 500 m güneybatısında, büyük bir
kaya kütlesinin doğu yüzüne oyulmuştur. Dor düzeninde, üçgen alınlığı ve
saçaklığı iki sütun tarafından taşınan bir tapınak cephesi biçimindedir.
Anıtsal giriş holünün arkasında, iki ayrı kapıdan girilen yan yana iki
mezar odası vardır (Resim 9). Odaların yan ve arka duvarlarında kemerli
mezar tekneleri yer alır. Hellenistik Çağ’a (MÖ 3-1yy.) tarihlenen mezar,
Roma ve Bizans dönemlerinde bazı ilave ve değişiklikler yapılarak
kullanılmaya devam etmiştir (url 3, 2017)

Resim 9: Gerdek kayası mezar anıtının genel bir görünümü

18
İKLİM VE TAŞ BOZULMASI ARASINDAKİ GENEL İLİŞKİ

İklim, taşınamaz kültür varlıklarının ana malzemelerinden olan taşların


bozulmasında ana faktörlerinden biridir. İklimin karakteristik faktörlerini
sıcaklık, nem, don, yağmur, güneş oluşturmaktadır. Bunun yanında taşın
porosite yapısı, mineral bileşenleri, hacimce su emme kapasitesi, ısı
(termal) genleşme katsayısı gibi taşın yapısından gelen faktörlerde taşın
dayanaklılığını etkilemektedir. Bozunma süreci sonucunda taşların
yapısındaki minerallerin kimyasal bileşimi değişmekte, ikincil mineraller
oluşmakta, gözeneklilik ve boşluk oranının artmasına paralel olarak
dayanımları azalmaktadır. Anıtların lokasyonu, pozisyonu gibi faktörlerde
taşların yaşam sürelerini ve bozulmuşluk derecelerini etkilemektedir.
Anıtın cephesi eğer güneşe dönükse veya tepe üzerinde konumlanmışsa
anıtın mevsimsellik değişimlerden daha fazla etkilenmektedir.

Nemli ve sıcak bölgelerde kimyasal bozulma ön plana çıkmaktadır.


Bozulma hızlıdır. Nemli olmayan sıcak bölgelerde fiziksel bozulma
kendisini daha fazla göstermektedir. Fiziksel bozulma kimyasal
bozulmaya göre daha yavaş ilerlemektedir. Kimyasal bozulma ve fiziksel
bozulma aynı anda da etkili olabilmektedir. Biyolojik bozulmada özellikle
kimyasal bozulmanın olduğu alanlarda kendini daha fazla
gösterebilmektedir. Nemin varlığı makro ve mikro ölçekteki bitkilerin
varlığını etkilemekte ve onlara yaşam alanı verebilmektedir. Kimyasal
bozulma sonucu oluşan mineraller özellikle mikro ölçekli bitkiler
dediğimiz algler, mantarlar, yosunlar gibi biyolojik etmenlerin besin
kaynağı olabilmektedir. Makro ölçekli bitkilere ise çalılıklar, ağaçlar gibi
odunsu ve otsu türü bitkiler bu guruba girmektedir. Özellikle anıtların
ham maddesi olan yapı taşlarının arasına giren bitki kökleri besin bulmak
için taşları oyuklaştırmakta ve gelişmeleri ile taşları çatlatmakta ve
zamanla anıtlara kalıcı zararlar verebilmektedir.

19
Fookes adlı bilim adamı ve arkadaşları kimyasal ve fiziksel bozulmaların
nem ve sıcakla doğu bir ilişkisi olduğunu belirtmiştir (Fookes et al, 1971).
Yağışın yoğun olup sıcaklığın 10 0C’den az olduğu alanlarda güçlü
kimyasal bozulmanın etkili olduğunu ve özellikle sıcaklığın 0 0C’nin
altında olduğu alanlarda fiziksel bozulmanın daha güçlü olduğunu
savunmuştur ve buna bağlı bir sıcaklık-nem dengesi ile bozulma türlerini
sınıflandırmıştır (Resim 10)

Resim 10: Fookes ve arkadaşlarının nem ve sıcaklığa göre taşın maruz


kalabileceği fiziksel ve kimyasal bozulmanın tespiti

20
Resim 11: Türkiye’deki bölgelere düşen illerin 1926-2016 yılları
arasındaki ortalama sıcaklık ve yağış miktarlarına göre fiziksel, kimyasal
bozulmaya göre gruplandırılması

Yukarıdaki Resim 11’de Türkiye’nin yedi bölgesindeki illerin Fookes et


al. tablosundaki konumu belirtilmiştir. Tüm illerin 1926-2016 yıllarına ait
ortalama sıcaklık ve nem değerleri Meteoroloji Genel Müdürlüğün web
sayfasında çıkartılmıştır (Ek1 ve Ek2). Güçlü kimyasal bozulmanın
olduğu tek il Rize’dir. Orta dereceli kimyasal bozulmanın olduğu alana on
altı il düşmektedir ve illerin çoğunluğu Karadeniz bölgesi ve Doğu
Anadolu bölgesindedir. Akdeniz bölgesi illerinde de orta dereceli
kimyasal bozulmaları kendini göstermektedir. Türkiye’deki illerin büyük
çoğunluğunda fiziksel bozulma etkilidir. Bu sonuç gösteriyor ki bu
bölgelerdeki anıtlarda bozulma yavaş bir şekilde olmaktadır. Bölgelerin

21
ve bozulma türlerinin yoğun oldu olduğu sınıflandırma aşağıda Tablo1’de
çıkarılmıştır.

Tablo1: Bölgelerin bozulma durumlarının yüzdesi

Bölge Hafif Kimyasal Orta Dereceli Güçlü


ve Fiziksel Kimyasal Kimyasal
Bozulma Bozulma Bozulma
Yüzdesi Yüzdesi Yüzdesi
Marmara % 73 % 27 %0
Ege % 87 % 13 %0
Akdeniz % 73 % 22 %0
Güneydoğu % 100 %0 %0
Anadolu
Doğu Anadolu % 64 % 36 %0
İç Anadolu % 100 %0 %0
Karadeniz % 73 % 22 %5

Kimyasal bozulmanın en önemli faktörü nem oranın yoğun olmasına


dayanmaktadır. Sıcaklığın çok fazla olmadığı bölgelerde ve nemin yüksek
olduğu bölgelerde kimyasal bozulmalar etkilidir. Kimyasal bozulmanın en
etkili olduğu bölgelerin başında Doğu Anadolu bölgesi gelmektedir. Daha
sonra Marmara bölgesi gelmektedir. Bu tabloda (Tablo1) göz ardı
ettiğimiz nokta şehir merkezlerindeki fosil ve diğer kaynaklı (araç,
fabrika, vb.) kimyasal bozulmaya vesile olan kaynakların varlığının yok
sayılmasıdır. Lokasyon merkezli değil de bölge bazlı düşündüğümüzde
yukarıdaki tablo ortaya çıkarılmıştır. Bu tabloya göre özellikle fiziksel
bozulmanın en yoğun olduğu bölge İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu
bölgesinde görülmektedir. Bu bölgelerde diğer bozulma türleri etkin
değildir. En az Doğu Anadolu bölgesinde fiziksel bozulma etkilidir.

Fiziksel bozulmanın en önemli parametrelerinden olan gece ve gündüz


sıcaklık farkı ve güneşlenme gün sayısı bakımından incelendiğinden
bölgeler ve iller birbirinden farklılıklar göstermektedir. Ek 1’de iller
bazında veriler toplu olarak verilmiştir. Grafik 1’de de illerin verileri aynı
anda grafik olarak paylaşılmıştır.

22
İllerin Gece-Gündüz Sıcaklık Farkı ( 0C)
16
14
12
10
8
6
4
2
0

Mardin

Amasya
Erzurum
Hatay

Adıyaman
Eskişehir

Yalova

Düzce

Rize
Aksaray

Muğla

Afyon
Adana

Tekirdağ

Bayburt

Karabük
Nevşehir

Denizli

Tunceli
Tokat

Şırnak
Karaman

Ağrı

Tokat
Bursa
İstanbul

Ardahan
Kilis

Grafik 1:1926-2016 yılları arasındaki meteoroloji verilerine göre illerin


gece gündüz sıcaklık farklı (0C değerinden)

Bu grafiğe göre (Grafik1) Kayseri ortalama 15.1 0C sıcaklık farkı ile en


yüksek değere sahip il, Sinop ise 5.7 0C ile sıcaklık farkının en az olduğu
il konumundadır. Sıcaklık farkı ne kadar yüksekse taş anıtların fiziksel
bozulmaya maruz kalma durumları da artmaktadır. Çünkü taş içerindeki
minerallerin farklı kimyasal yapısı sebebiyle sıcaklık farklılığından dolayı
ısıya vereceği tepkide farklı olmaktadır. Isı farkının yüksek olması
tepkininde farklı olmasına ve taşın genleşip büzüşme oranın artmasına ve
de fiziksel olarak bozulmasına sebep olmaktadır.

Bunun yanında kimyasal bozulmanın ana faktörlerinden biri olan yağış


miktarı yani nemde yukarda ki parametrelerle beraber düşünüldüğünde
bozulmayı etkileyen bir indeks hesaplanabilir ve bu indeks yukarıda
bahsedilen Fookes et al. çizelgesindeki (Resim 10) verilerle doğrusal bir
orantı göstermektedir.

23
(Gece-Gün. Sıcaklık Farkı)*(Yağışlı Gün
Sayısı*Yağış)*(Ortalama
Sıcaklık*Güneşlenme Gün Sayısı)/1000
=Bozulma İndeksi
2500
2000
1500
1000
500
0

Yalova

Amasya
Erzurum

Mardin
Hatay

Afyon

Adıyaman

Düzce
Eskişehir

Rize
Adana

Muğla
Aksaray

Bayburt

Karabük
Nevşehir

Tekirdağ

Denizli

Tunceli
Tokat

Şırnak

Tokat
Karaman

Ağrı
İstanbul

Bursa
Kilis

Ardahan
Grafik 2: Bozulmayı etkileyen faktörlerin bir arada verilmesi ile elde
edilen ortalama bir değer, veri ya da “bozulma indeksi”

Grafik 2 ‘de verildiği gibi bozulma parametreleri bir arada verilmiştir.


Gece ve gündüz ortalama ısı farklılıkları bir birinden çıkarılmış ve elde
edilen değer yağışlı gün sayısı ve ortalama yağış miktarları ile
çarpılmıştır. Bu değer daha sonra ortalama sıcaklık ve güneşlenme gün
sayısı ile de çarpılmıştır. Elde edilen sayının anlamlı olabilmesi için bu
değer bine bölünmüştür.

Frig vadisi içerisinde ve çevresinde çeşitli anıtlar ve mezar kalıntıları


bulunmaktadır. Bu bölge turizm yönünden birçok insanı çevresine
çekmektedir. Bölgenin kurak bir iklimde bulunması anıt üzerinde özellikle
fiziksel bozulma etkilidir. Midas anıtının da bulunduğu Frig vadisi deniz
seviyesinden yaklaşık 1300 metre yükseklikte bulunmaktadır. Eskişehir
istasyonundan alınan 1926-2016 ‘li yıllara ait olan meteorolojik verileri
Resim 12’de verilmiştir. Doksan yıllık verilere göre ortalama sıcaklık

24
11 0C ve ortalama yıllık yağış miktarı 367.1 (kg/m2 ) dir. 1mm= 1kg/m2
olduğuna göre 367,1 kg/m2 de 367.1 mm veya 36,71 cm yapmaktadır.

Resim 12: Eskişehir ilinin 1926-2016 yıllarına ait meteorolojik verileri

Fookes et al.(1971) (Resim 10 ) grafiğinde yıllık ortala 36.71 cm yağış


miktarı ve yıllık ortalama 11 0C ‘nin düştüğü aralık hafif düzeyde
kimyasal ve fiziksel bozulmaya denk gelmektedir (Resim 13).

Resim 13: Yağış miktarı 36,71 cm ve sıcaklığın 11 0C ye denk geldiği


hafif düzeyde bozulma grafiği

25
TAŞ ANITLAR ÜZERİNDE GÖZLEMLENEN BOZULMA
TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

Fitzner et al. (Fitzner et al., 1992, Fitzner, 2002) taş yüzeylerindeki


bozulmaları haritalamak için sistematik bir yöntem geliştirmiştir. Bu
yöntemle anıta zarar vermeden gözlem yapılarak bozulma durumları tespit
edilmektedir. Anıt üzerinde bozulma türlerinin tespitinde Fitzner
metoduna göre dört ana gurup çıkarılmıştır (Fitzner, Heinrichs,
Kowantzki 1992; Fitzner & Heinrichs 2005).
-Grup I Kayaçtan Materyal Kaybı
-Grup II Renk Değişimi/Birikme
-Grup III Kayaçtan Materyal Çözülmesi
-Grup IV Çatlaklar/Deformasyon
Aşağıda, ayrışma türü, biçimi ve çeşitliliği ölçütleri kullanılmak yoluyla,
ayrışma formlarının sınıflandırılması yapılmıştır. Ayrışmanın genel bir
sınıflandırılması aşağıda bir özet olarak verilmektedir (Tablo 2) (Fitzner
& Heinrichs 1998; Kownatzki & Fitzner 1999; Fitzner & Heinrichs 2004).

26
Tablo 2: Ayrışma ve alt gurupları

27
28
FRİG VADİSİNDEKİ ANITLAR ÜZERİNDE GÖZLEMLENEN
BOZULMA TÜRLERİ

Anıtlar üzerinde yapılan gözlemler anıtta fiziksel, kimyasal ve biyolojik


bozulmaları ortaya çıkarmaktadır. Aşağıdaki şekilde bozulma ve alt
bozulma türleri beraberinde bir tablo halinde verilmiştir.

Taş anıtlarda ve eserlerde bozulma fiziksel, kimyasal ve biyolojik


bozulma olarak üç ana sınıfta gruplandırılmıştır. Bu alt gruplar fiziksel
sınıflandırmada ısı faktörü ana etmen olarak bozulmayı tetiklemektedir.
Isının değişimi taşı oluşturan minerallerin hacimlerini değiştirir. Her
mineralin genleşmesi, özgül ısısı ve ısı alma kapasitesi farklıdır.

29
Bu nedenle ısınan kayaç içindeki mineraller farklı yönlerde genleşerek
birbirine karşıt kuvvetler meydana getirir. Ayrıca dış yüzleri iç
yüzlerinden fazla ısınan veya soğuyan kayaçların iç ve dış yüzleri
arasında farklı kasma ve gerilmeleri olur. Sonuçta farklı gerilmeler
dolayısı ile kayaçlarda fissürler (çatlaklar) oluşur. Gece gündüz ile yıllık
sıcaklık farkları etkili bir bozulma nedenidir. Bu bozulmalarda kimyasal
bir değişiklik olmaz. Taşların kırılması sonucu parça kayıpları oluşur.
Taşın gözeneklerinde konumlanmış olan su ve tuz, ısı etkisi ile hacim
değiştirmekte ve taşın içerisindeki gözeneklilik yapıda değişime sebep
olmakta ve sonuçta taşa zarar verebilmektedir. Mevcut bulunan çatlaklara
suların girmesi ve düşük sıcaklıklar da donması büyük bir bozulma
etkenidir. Su donduğu zaman % 9 hacmini artırır. Don basıncı meydana
gelir. İlk donma anındaki basınç 160 kg/cm2 civarında olup, bu basınca
çoğu taşlar dayanamazlar. Örneğin -13°C deki don basıncı 2000 kg/cm2
civarındadır. Taşların çatlakları arasına giren su, sıvı halden katı hale
geçince taşları parçalayacak boyutta bir kuvvet oluşur. Porozitesi yüksek
taşlarda donmanın etkili olabilmesi için Saturasyon Katsayısı’na (su
emme/ porozite) bakılır. Sk = V/Wo dır. Burada, V=tüm hacim, Wo =
kuru ağırlıktır (Schaffer, 1932). St < 0.9 ise don etkisi pek olmaz. Sk=0.9-
1 ise etkili olur. Pratik işlerde bu katsayı 0,8 alınmaktadır (Schaffer,
1932). Taşların içindeki gözeneklerde, eriyici tuzların bulunması

önemli bir bozulma etkenidir. Eriyen tuzlar kapilarite ile taşın yüzüne
çıkar, dış kristallenme meydana gelir. Eriyen tuzlar bazen taşın içindeki
boşluklarda kristallenir. Bu şekilde, taşın gözeneklerinde meydana gelen
kristallenmeye gizli kristallenme denir. Gizli kristallenmelere çiçeklenme
ismide verilmektedir. Çiçeklenmeye neden olan tuzlar özellikle alkali ve
toprak alkali tuzlarıdır. Bunlar asit ve gazların etkisi ile sülfatlara dönüşür.
Kimyasal bozulmada hidratasyon ve oksidasyon ana faktör olarak
bozulmaya sebep olmaktadır. Biyolojik bozulmada ise fiziksel ve
30
kimyasal bozulmalar aynı anda etki edebilmektedir. Mikro ve makro
bitkiler taş çatlakların arasına girebilmekte ve mekaniksel olarak zarar
vermektedir. Fungi, yosun ve değişik türden mantar ve bakterilerde taşlar
yüzeyinde ve taşların içerinde kimyasal dönüşümlere etki etmektedir.

Uzun yıllar toprak üstünde kalan Frig vadisindeki anıtlar bu süre boyunca
deformasyona uğramaktadır. Bölgenin karakteristik iklim özelliği ve anıt
üzerindeki etkisinden yukarıda bahsedilmiştir. Bunun yanında yine
yukarıda verilen verilere göre bozulmalar sınıflandırılmıştır. Tüf kayadan
yapılmış olan Frig vadisi anıtları üzerinde gözle yapılan inceleme
sonucunda insan kaynaklı bozulmanın da en az fiziksel bozulma kadar
etkili olduğu bu çalışma ile ortaya konmuştur. Antropojenik (insan
kaynaklı) kırılmanın sebep olduğu materyal kaybı ana faktörü olan insan
kaynaklı bozulmanın çeşitlerinden olan mekaniksel veya darbe kaynaklı
bozulmanın örneğini özelikle Midas ve Aslankaya anıtı üzerinde
gözlemlemek mümkündür. Resim14’de Midas anıtı üzerinde çekiç türü
kesici bir alet ile anıtı oluşturan tüf taş blok üzerinde kesme yapılmış ve
madde kaybı söz konusudur. İnsan faktörlü oluşturulan bu oyukların
içerisine zamanla madde birikimi olmakta ve bu maddeler taşla kimyasal
reaksiyona girmekte ve taşın dokusunu değiştirebilmektedir (Resim 15).

31
Resim 14: Midas anıtı üzerinde kesici alet ile yapılan işlem sonucu oluşan
madde kaybı

32
Resim 15: Taş yüzeyinde kesici alet ile oluşturulmuş oyuklar içerisinde
madde birikmesi ile oluşan kirlenme

Sadece kesici bir alet ile madde kaybı söz konusu değildir. Midas anıtı
üzerinde bir bölgede kesici bir alet ile yazı yazılması sonucu yine taş
üzerinde madde kaybı söz konusudur (Resim 16)

33
Resim 16: Kesici bir alet ile Midas anıtı yüzeyine yazı yazılması ile
yüzeyde madde kaybı

İnsan (Antropojenik) kaynaklı zararın bir etkisini de Yılantaş anıtı


üzerinde görmek mümkündür (Resim 17). Anıtın alt tarafında özellikle
kesici veya delici bir alet kullanımı sonucunda anıta bilinçli bir şekilde
zarar verilmiştir. Anıtın göz kısmı tahrip edilmiştir. Bu tahribat geri
dönüşümsüzdür ve onarımı mümkün değildir. Yılantaş anıtı üzerinde
gözlemlenen diğer bozulma faktörü de liken ve yosunların varlığıdır.
Biyolojik bozulmanın tahribatı, Frig vadisindeki anıtlar da genel olarak
gözlenmemiştir. Yılantaş anıtı üzerinde yosun kolonileri gözükmektedir.
Kimi zaman anıta zarar vermeyen ve yağmur sularını durduran bu
biyolojik oluşumlar, kirli havayı sevmediğinden anıt üzerinde yerleşme
şansı edinmiştir. Liken oluşumları özellikle anıt yüzeyindedir. Likenlerin
ve yosun gibi mikro biyolojik oluşumların gözlemlenmesi Yılantaş
anıtının olduğu bölgenin daha temiz ve atmosferik kirlenmenin en az
olduğu bir bölge olduğunun kanıtıdır.

34
Resim 17:Yılantaş anıtının göz kısmının insan kaynaklı sebepten tahrip
olması, yüzeyde yosun oluşumu ve yağmur suları etkisi ile renk değişimi

Midas anıt üzerinde geçmiş zamanlarda yapılan restorasyonlar sebebiyle


açılan deliklerin oluşturduğu madde kaybı anıta dikkatlice bakıldığı
zaman açıkça gözükmektedir (Resim 18). Koruma amacı güden
restorasyon çalışmalarının çok daha dikkatlice yapılması gerekmektedir.
Onarım yapılırken yıkımın söz konusu olmaması birinci öncelik olmalıdır.

35
Resim 18: Restorasyon sebebiyle Midas anıtı üzerinde açılan ve kendini
belli eden delikler

Midas anıtının üst kısımlarında genel görünümü bozan sebebi


anlaşılmayan bir madde kaybı söz konudur. Muhtemelen antropejenik
veya erozyon sebebiyle anıt kayaçtan taş kopmuştur (Resim 19)

Yağmur sularının, rüzgârın etkisi ile Midas anıtı yüzeyinde ufalanma türü
ile madde kaybı vardır (Resim 20). Anıt yüzeyi el ile dokunulduğu zaman
yüzeyde kumlanma olmakta ve yüzeyde kumlanan parçacıklar ana
kütleden ayrılmakta ve bu sebeple madde kaybı olmaktadır. Rüzgârın ve
yağışın bol olduğu aylarda özellikle bu tür bozulmaların etkisi kendini
daha hızlı göstermektedir.

36
Resim 19:Midas anıtı üst bölgesinde gözlemlenen sebebi anlaşılmayan
etki ile materyal kaybı

37
Resim 20: Yağmur ve rüzgârın etkisi ile Midas anıtında gözlemlenen
kumlanma türü ile madde kaybı

Özellikle bu türden bozulma anıt üzerindeki şekillerin zaman içerisinde


yok olmasına sebep olabilmektedir (Resim 21)

38
Resim 21: Midas anıtı üzerinde rüzgâr ve yağmurun etkisi ile yüzeydeki
şekillerin silinmesi

Midas anıtı üzerinde atmosferik sebepler ya da yağmur sularının etkisi ile


madde birikimi oluşmuştur. Bu maddeler anıtın çeşitli yerlerinde kendisini
göstermektedir. Ama en yoğun şekli ile anıtın üst-sol kısımlarında
atmosferik kirlilikten dolayı siyah bir katman halinde kendini belli
etmektedir (Resim 22)

39
Resim 22: Midas anıtı üzerinde gözlemlenen siyah kirlenme ve madde
birikimi

Resim 23: Küçük Yazılıkaya anıtı ve üzerindeki atmosferik kökenli


bozulma izleri

40
Resim 23’de görüleceği gibi Küçük Yazılıkaya anıtı üzerinde de
atmosferik kirlilikten kaynaklanan bozulmanın izlerini görmek
mümkündür. Özellikle yağmur sularının yüzeyden içe girmesi ile anıtın
üst kademelerindeki geometrik motiflerin üzerinde tuz birikimine neden
olmuştur. Bunun sonucunda da yüzeyde renk değişimi
gözlemlenmektedir. Beyaz bir renk oluşumu açıkça anıt üzerinde belli
olmaktadır. Siyah renkli madde birikimin en önemli faktörü yağmur
sularıdır. Yağmur suların rüzgârın etkisi ile anıtların yüzeyine püskürtme
yolu ile nüfus etmesi anıtlara ciddi zarar verebilmektedir. Özellikle anıtın
yüzeyinde yazı veya motifin bulunması zararın daha gözle görülür
olmasını sağlamakta ve anıttaki motiflerin veya yazının bozulmasına ve
homojenliğinin kalkmasına sebep olabilmektedir. Bunun en güzel
örneğini Maltaş anıtı üzerinde gözlemlemek mümkündür. Resim 24’de
görüleceği gibi anıt yüzeyinde atmosferik gazların yağmur suları ile
taşınması sonucunda yüzeyde siyah renk değişimi açıkça kendini belli
etmektedir.

41
Resim 24: Maltaş anıtı yüzeyindeki kirlenme ve siyah tabaka oluşumu

Resim 25: Gerdek kayası mezar anıtının üst taraf yüzeyinde atmosferik
kirlilikten dolayı gözlemlenen siyah tabakalaşma (url4, 2017)

Atmosferik kirliliğin dikkat çekici bir etkisi olan siyah tabakalaşmanın


görüldüğü bir diğer anıtta Gerdek kayası mezar anıtıdır. Anıtın üst çatı
tarafındaki yüzeyinde siyah renk ve tabaka oluşumu kendini açıkça belli
etmektedir. Bunun yanında anıttaki sütunların sonradan restore
edilmesinden dolayı renk tonu farkı da kendini belli etmektedir (Resim
25).

42
Midas anıtının özellikle zemin kısmında erozyon sebebiyle geniş çaplı
aşınmalar söz konudur. Malzeme yapısının maruz olduğu bu erozyonla taş
yüzeyinden içlere doğru aşınma birkaç cm’yi bulmakta ve taş anıtı
oluşturan ve şekil veren ana dokuyu yok etmektedir. Yerden anıtının
tepesine doğru belirli bir alanda gözlemlenen erozyon etkisi ile toz
haldeki granüler fiziksel çözünme, ufalanma ve kumlanma şeklinde anıt
yüzeyinde gözlemlenmektedir (Resim 26)

Resim 26: Midas anıtının alt bölgesindeki erozyon sebebiyle oluşan


granür türü bozulma

Sıcaklığın artması ile buharlaşmada artar ve zemindeki sular kapiler


kuvvetle üst kısma taşınır. Bu olayla su içindeki çözünmüş tuzlar da
taşınacaktır. Suyun buharlaşması ile erimiş tuzlar porlarda birikir ve sert
kabuklar oluşur. Bilhassa poroziteli (boşluklu) taşlarda suyun yükselmesi
nedeniyle alt kısımlar kururken üst kısımlar nemli kalmakta, porosite
suyu basıncı dolayısı ile farklı dirençli kısımlar oluşmaktadır. Taşın nemli
kısımlarına yapışan tozlar kirlenmelere ve yosunların birikmesine sebep
olmaktadır. Resim 26 ‘de görüleceği gibi Midas anıtı zeminde biriken
nemin zamanla taş içerisindeki kapiler sistem ile üst kısımlara taşınmakta

43
ve özellikle alt kısımlara yakın yüzeylerde ufalanmalar ve kopmalara
sebep olmaktadır.
Kimi zaman bu kopmaların öncesinde anıt yüzeyinde çatlaklar meydana
gelebilmektedir. Resim 27’de görüleceği gibi Maltaş anıtı üst kısmında
kopmaları takip eden çatlamalar kendini göstermektedir. Bu kopmaların
ana faktörlerinden bir tanesi de anıt üzerindeki makro ölçekli bitkilerin
(otsu ve odunsu) varlığıdır. Çeşitli türden bitkilerin kökleri taş yüzeydeki
boşluklara girmekte ve zamanla taşın içlerine ilerleyen kökler büyük çaplı
tahribatlara sebep olmuştur.

Resim 27: Maltaş anıtının üst yüzey kısmında bitki kökleri, sıcaklık ve
yağmur sularından dolayı meydana gelen derin çatlaklar

44
Çatlakların en derini Aslantaş anıtı üzerinde de görülmektedir. İki aslan
figürü arasında büyük ihtimalle deprem kaynaklı faktörlerden dolayı
dikey doğrultuda derin bir çatlak meydana gelmiştir (Resim 28). Anıt
üzerinde liken birikimleri de gözlenmektedir. Yağmur sularının erozyonu
sonucunda anıt üzerindeki aslan figürleri zamanla tahrip olmaktadır.

Resim 28: Aslantaş üzerinde meydana gelen derin çatlak

Maltaş anıtı üzerinde aynı zamanda yine yağmur sularının etkisi ile oluşan
siyah renkli madde birikimi dışında taşın mineral yapısının değişmesi
sonucunda özellikle üst kısımlarda koyu sarı-portakal türü renk oluşumları
kendini göstermektedir. Tüf kayanın aşırı ıslanması sonucu mineral
yapısının değişmesinin etkisi ile bu renk değişimi ana kütlenin renginden
farklı bir ton olarak oluşmaktadır. Yağmur suların yüzeyde belirli bir
kanal yolunu takip etmesi sonucu, Resim 27’de görüleceği gibi taş
yüzeyde tuz birikimleri oluşmuştur. Tuzlar tüf kaya üzerinde alveolar
bozulma türünde anıta zarar vermektedir.

45
Kimi zaman atmosfer kaynaklı zararlı gazların rüzgar ve yağmur sularının
etkisi ile anıta taşınması sonucu kalıcı olan zararları anıtlarda görmek
mümkün olabilmektedir. Resim 29’de görüleceği gibi Aslankaya anıtı
yüzeyinde kirlenmeler kendini açıca belli etmektedir. Muhtemelen
yağmur sularının ve zararlı gazların etkisi anıtın sağ üst tarafında derin ve
geri dönüşümü olmayan madde kaybı olmuştur. Anıtın yine sol tarafında
derin çatlak kendini belli etmektedir. Eğer gerekli koruma tedbirleri
alınmazsa çatlağın olduğu bölgede zamanla kopma meydana
gelebilecektir.

Resim 29: Aslankaya anıtı üzerinde gözlemlenen madde kaybı

Aslankaya anıtı 1995 yılında dinamitle patlatılmıştır. İnsan faktörlü


bozulmanın en tahrip edici ve kalıcı zararı olan bilinçli ve kaçak kazı
amacıyla derinlemesine yapılan tahribat sonucunda anıt yüzeyindeki niş
(kapı) içerisinde bulunan iki aslan arasındaki Kibele anıtı tamamen tahrip
edilmiş olup dinamitin patlama çukuru kendini anıt üzerinde belli
etmektedir (Resim 30).

46
Resim 30: Nişin içindeki iki aslan arasındaki Kibele anıtı dinamit ile
parçalanmıştır

Anıtlar üzerinde gözlemlenen bozulmanın bir diğer çeşidi olan renk


değişimi Bitmemiş anıtı üzerinde de kendini ton farkı ile belli etmektedir
(Resim 31). Bu anıt üzerinde özellikle yağmur sularının etkisi ile oluşmuş
tuz oluşumları ve buna bağlı olarak da beyaz renk oluşumu tüf doku
içerisinde tüfün kırmızı rengi içinde bozulma olarak kendini belli
etmektedir (Resim 32).

47
Resim 31: Küçük Yazılıkaya anıt yüzeyinde yağmur sularının etkisi ile
oluşan renk değişimi

Resim 32: Bitmemiş anıt üzerinde tuz oluşumu ile dokunun renk
kaybetmesi

48
ANIT BOZULMA HARİTALANMASI

Taşınmaz kültür varlıkların zamanla çeşitli sebeplerden dolayı bozulmaya


maruz kalmaktadır. Restorasyon çalışmalarının en önemli faktörü bu
bozulmayı durdurma ve mümkünse iyileştirme çalışmalarını yapmaktır.
Kimi zaman anıtlardan örnek alınmakta ve bundan dolayı anıta zarar
verilebilme söz konusu olabilinmektedir. Kimi zamanda anıtlardan örnek
alınmamakta ve bozulma türlerinin tespiti yerinde gözlemle ile görsel
analizle yapılabilmektedir. Böyle olunca anıtı oluşturan malzemelere zarar
verilmemiş olur ve ileride yapılacak olan restorasyon ve koruma amaçlı
çalışmalara zemin hazırlanmış olmaktadır. Bu tür çalışmalardan biri olan
anıt üzerinde bozulma çeşitliliğinin haritalandırılması anıt üzerinde
bozulma türlerinin kağıt üzerine aktarılması ve bozulmanın derinliğini
ortaya koyabilmektedir.

Aşağıdaki Frig vadisi anıtları içerisinden Midas anıtı, iki resimde, anıt ve
bozulma haritalanması örnek anıt olarak seçilerek aynı anda verilmiştir.
İlk dikkat çeken nokta anıt üzerinde çatlakların varlığının yoğun
olmasıdır. Şehir merkezinden uzak açık bir alanda bulunan Midas anıtı
üzerindeki çatlakların varlığı fiziksel bozulmanın varlığını göstermektedir.
Çatlakların sayısı, genişliği, derinliği ve çatlakların bir birleri ile
bağlantıları en önemli parametrelerdir. Resim 33’de görüldüğü gibi
çatlakların sayısı, oluştuklar yerler özellikle anıtın orta kısmında
yoğunlaşmaktadır. Güneş ışığının direk temas ettiği ve düz bir zemin olan
alın kısmı orta kısımda bulunmakta ve fiziksel çatlaklar kendilerini
özellikle anıtın bozulma haritasında kendini belli etmektedir.

49
Resim 33: Midas anıtı üzerinde gözlemlenen bozulma türleri

Resim 33‘de yine görüleceği anıtın üst taraflarında siyah leke oluşumları
ve çatlaklar dikkati çekmektedir. Anıt yüzeyinde bulunan figürlerin kimi
zaman silinme noktasına gelmesi de bozulmanın güçlü etkisini
göstermektedir.

50
SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Anıtlara üzerinde gözlemlenen bozulma türleri, bozulmanın hızı ve


derecesi anıtı oluşturan kayaç türüne ve zamana bağlı değişmektedir.
Anıtın bulunduğu yerin konumu aynı zamanda bozulmada etkili bir
faktördür. Anıtın açık havada ve yerleşim yerlerinden uzak olması anıt
üzerinde daha çok fiziksel bozulma etkili olmaktadır. Anıtın özellikle
şehir merkezinde bulunması anıtın üzerinde kimyasal bozulmanın etkili
olacağını söyleyebiliriz. Hava kirliliği ve trafik gibi sebepler kimyasal ve
biyolojik bozulmayı tetiklemektedir. Kayaç türü ise nitelik, mineral
kapsamı, porozite (gözeneklilik yapısı), genleşebilirlik, çatlak sistemi ve
yoğunluğu, homojenlik vb. gibi özellikleri ile de ayrışma/çözünme hızı ve
niteliğini belirler. Ayrışma oranı ve miktarı ortam koşullarına göre
değişkenlik gösterir. Kurak iklim hem bozunma oranı hem de bozunma
niceliği bakımından yağışlı, tropik bölgelere göre çok daha az etkili
olurken yoğun yağış ve yüksek sıcaklıklar kimyasal ayrışmayı hızlandırır.
Kimyasal ayrışma miktarı çevre koşulları yanında mineral bileşimi ile de
yakından ilgilidir.

Türkiye’deki bölgelere düşen illerin 1926-2016 yılları arasındaki ortalama


sıcaklık ve yağış miktarlarına göre fiziksel, kimyasal bozulmaya göre
gruplandırılmasına (Resim 11) göre yorum yapıldığında Türkiye’deki
illerin % 81,5 oranında hafif kimyasal ve fiziksel bozulmaya tabi
kaldığını görmekteyiz.

Fiziksel bozulmanın en etkili olduğu bölge İç Anadolu ve Güneydoğu


Anadolu bölgesidir. Bu bölgelerde kimyasal bozulma faktörleri en az
derecede etkilidir. Bu tanım daha çok şehirleşmenin olmadığı kırsal
bölgeler için geçerlidir. Ankara, Kayseri, Eskişehir, Diyarbakır gibi
nüfusun ve sanayinin çok olduğu il merkezlerindeki anıtlar üzerinde

51
kimyasal bozulmalar kimyasal gazların varlığı sebebiyle fiziksel
bozulmanın üzerine çıkmakta ve anıta kimyasal olarak zarar vermektedir.
Doğu Anadolu bölgesinde nemin varlığı yani yağış miktarının daha fazla
olması ve sıcaklığın daha az etkili olması sebebiyle fiziksel bozulma türü
bu bölgede daha az etkilidir. Kimyasal bozulma daha güçlüdür. Özellikle
şehir merkezlerindeki anıtların bir çoğunda kimyasal bozulma türlerinin
gözlenmesi beklenmektedir. Tüm Türkiye’deki illeri düşündüğümüzde
orta dereceli kimyasal bozulma kendini %17 civarında göstermektedir.
Güçlü kimyasal bozulma ise % 0.7 civarında kendini göstermektedir.

Fiziksel ve kimyasal bozulmada etkili olan gece gündüz ısı farkı, yağışlı
gün sayısı, ortalama sıcaklık, güneşlenme gün sayısı gibi ana faktörleri
düşündüğümüzde ( Grafik 2) ve illeri bozulma indeksine göre formülüze
ettiğimizde;

(Bozulma İndeksi=Gece-Gün. Sıcaklık Farkı)*(Yağışlı Gün


Sayısı*Yağış)*(Ortalama Sıcaklık*Güneşlenme Gün Sayısı)/1000)

ve bu formülü iller bazında değerlendirdiğimizde fiziksel ve kimyasal


bozulmanın en etkili olduğu ilin Rize olduğunu görmekteyiz. Yoğun bir
nem bölgesinde olan Rize ili dışında Bayburt ilinde deki bozulma indeksi
fazla çıkmaktadır. Bunun yanında Muğla’nın da aynı zamanda
bozulmuşluk indeksi fazladır. Bozulma derecesinin en az olduğu iller
özellikle Ağrı, Tokat, Tekirdağ’dır.

Frig vadisi içerisinde bulunan anıtların bulunduğu coğrafik konum


sebebiyle fiziksel ve hafif düzeyde kimyasal bozulmaya maruz
kalmaktadır. Kırsal bir kesimde olmasından dolayı kimyasal bozulma
faktörlerini etkili değildir. Tablo 3’de anıtların ve bozulma türlerinin
gözle yapılan sınıflandırılması toplu olarak verilmiştir.

52
Tablo 3: Anıtların ve bozulma türlerinin gözle yapılan sınıflandırılması
Anıtlar/ Grup I Grup II Grup III Grup IV
Bozulma Kayaçtan Renk Kayaçtan Çatlaklar/
Türleri Materyal Değişimi/Bi Materyal Deformas-
Kaybı rikme Çözülmesi yon
Yazılıkaya -Antropejenik -Niş içerisinde -Yağmur -Yüzeyde
(Midas) Anıtı kaynaklı tozlanmaya sularının Çatlaklar
madde kaybı dayalı madde etkisi ile
birikimi özellikle alt
-Anıt fasadının yüzeyde
sol üst ufalanma
yüzeyinde
siyah tabaka
oluşumu
Küçük -Anıt yüzeyinde
Yazılıkaya atmosferik
(Areyastis) Anıtı kirlilikten
dolayı siyah
tabaka
oluşumu
Maltaş Anıtı -Alveolar türü -Anıt yüzeyinde -Dikey
bozulma atmosferik boyutta
kirlilikten çatlaklar
dolayı siyah
tabaka
oluşumu
-Anıtın üst
yüzeyinde
makro düzeyde
bitki kolonileri
-Renk dokusu
değişimi
Aslankaya Anıtı -Antropejenik -Siyah tabaka
kaynaklı oluşumu
madde kaybı
(Niş içindeki
figürler
dinamitle
patlatılmış ve
kazınmış)
Aslantaş Anıtı -Antropejenik -İki aslan
kaynaklı figürü
madde kaybı arasında derin
(Niş içindeki bir çatlak
figürler
dinamitle
patlatılmış ve
kazınmış)

53
Yılantaş Anıtı -Antropejenik -Liken ve yosun
kaynaklı oluşumları
madde kaybı
(Aslan
figürünün göz
kısmı ve
kazınmış)
-
Bitmemiş Anıtı -Renk dokusu
değişimi
Gerdek Kayası -Restorasyon -Anıtın üst
Anıtı sırasında kısmında küçük
yapılan miktarda siyah
tahribat tabaka
oluşumu

İlk dikkat çeken nokta anıtlara çevre koşularından çok antropojenik


kaynaklı (insan) faktörün daha çok zarar verdiği görülmüştür. Define
bulma amacı ile anıtlara geri dönüşmü olmayan zararlar verilmiştir. Kimi
zaman keyfi olarak anıtlar üzerindeki figürler yok edilmeye çalışılmıştır.
Fiziksel bozulmanın belirtilerini anıt üzerinde çatlaklar ve material
kayıpları olarak gözlemlemek mümkündür. Bozulmaya sebep olan bir
diğer faktörde yağışlardır. Özellikle rüzgarlar tarafından sanayi
bölgelerinden getirilen atmosferik gazlar, yağmur suları ile anıta
püskürtülmektedir. Yüzde 30-40 porosite yapısına sahip olan tüf kayalar
bu gazları içerisindeki boşluklara çekmekte ve biriktirmektedirler. Bu
gazlarda anıt üzerinde siyah tabakalaşmaya sebep olmaktalar. Rüzgar ve
yağmur suları aynı zamanda anıt üzerindeki motiflerin yok olmasında da
en önemli faktördür.
Anıt haritalanması Türkiye’de henüz tam olarak uygulanmamaktadır.
Anıta zarar vermeden uygulanan bir metot olmasına karşın yeterince
anıtlar üzerinde yeterince uygulanmaktadır.

54
Sonuç olarak Frig vadisindeki anıtlar üzerinde meydana gelen
bozunmaların en genel nedenlerinin başında sıcaklık ve insan kaynaklı
faktörler gelmektedir. Anıtın yüzeyinin geniş olması ve anıt cephelerinin
genelde doğuya bakması özellikle öğlen sıcaklığında fazla ısı almasına
sebep olmaktadır. Buda fiziksel bozulmayı tetiklemektedir. Bunun
yanında tarihi eserlere insanların dikkatsiz, bilinçsiz yaklaşımı eserlere
zarar vermektedir.
Bu konu hakkında insanlar daha çok bilinçlendirilmeli ve eserlerin
restorasyonları zamanında bilirkişiler tarafından periyodik olarak
yapılmalıdır.
Uluslararası platformda, anıt-eserlerdeki bozunmaların onarılması için,
ayrışmalara neden olan kaynakların gözlenerek belirlenmesi, çalışmaların
ilk aşamasını oluşturur. Yerinde yapılacak ilk bozunma türü saptamaları
yine uluslararası kabul edilen genel terminoloji yardımıyla belgelenerek
ortaya konulmalı ve bu bilgiler daha sonrasındaki tarihi eserle ilgili
gerekli koruma yöntemlerini belirlemede kullanılmalıdır.

55
KAYNAKLAR

Fitzner, B., Heinrichs, K. & Kownatzi, R, 1992, weathering Forms-


Classification and Mapping of weathering Forms, 7 th Int. Cong. On
Deterioration and Conservation of Stone, Proceedings, Lisbon, pp. 957-
968.

Fitzner, B. ,1994, Porosity Properties and Weathering Behaviour of


Natural Stones-Methodology and Examples. Proceedings of the C.U.M.
2nd Course Stone Material in Monuments: Diagnosis and Conservation,
Heraklion-Crete 24-30 May 993, pp. 101-113, C.U.M. University School
of Monument Conservation.

Fitzner, B., Heinrichs, K. & Kownatzi, R, 1995, Weathering Forms-


Classification and Mapping; Verwitterungsforum-Klassifizierung und
Kartierung, pp. 44-88, Berlin, Ernst and Sohn.

Fitzner, B., H. Kownatzki, R., 1997, Weathering Forms at Natural Stone


Manuments-Classification, Mapping and evaluation, Int. Journal for
Restoration of Building and Monuments,Vol. 1, 105-123

Fookes PG, Dearman WR, Franklin JA,1971, Some engineeringaspects of


rock weathering. Q J Eng Geol 4:139–18

Url 1, 2017

https://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-
istatistik.aspx?m=ESKISEHIR

Url 2, 2017

56
http://www.eskisehirkulturturizm.gov.tr/yazdir?9A0A65C062AC50CFFB
61619AC93E53D3

Url 3, 2017

http://www.eskisehir.gov.tr/kultur-turizmi

Url 4, 2017

http://frigvadisi.mobilci.com/photo-album2

Schaffer, R.J. ,1932, The Weathering of Natural Building Stones,


Building Research, No:18, London.

57
Ekler

Ek 1.
Türkiye’deki bölgelere düşen illerin 1926-2016 yılları
arasındaki ortalama yağış miktarları ve sıcaklık

Yağış kg/m2 Sıcaklık 0C


İç Anadolu Böl. Eskişehir 36,7 11
Ankara 38,72 11,9
Konya 32,24 11,6
Aksaray 34,6 12,1
Kırşehir 37,84 11,4
Kırıkkkale 38,34 12,6
Nevşehir 41,46 10,7
Yozgat 56,16 9
Çorum 42,72 10,8
Tokat 43,17 12,6
Amasya 46,02 13,8
Çankırı 41,23 11,3
Karaman 33,08 12
Kayseri 38,49 10,7
Niğde 34,11 11,2
Akdeniz Böl. Adana 64,46 18,9
Antalya 106,69 18,6
Burdur 42,79 13,2
Hatay 112,66 18,2
Isparta 56,48 12,2
Mersin 59,23 19,1
Kilis 49,22 17,2
Osmaniye 82,75 18,4
Kahramanmaraş 72,77 16,9
Marmara Böl. İstanbul 81,52 14,4
Edirne 60,22 13,8
Kırlareli 57,01 13,3
Tekirdağ 58,08 14
Çanakkale 61,62 15
Kocaeli 81,47 14,9
Yalova 74,98 14,7
Sakarya 83,89 14,5
Bilecik 45,26 12,5
Bursa 70,75 14,6
Balıkkesir 58,37 14,6
Ege Böl. İzmir 69,59 17,8
Muğla 119,46 15
Manisa 72,88 16,9

58
Aydın 64,51 17,7
Denizli 56,46 16,3
Uşak 54,77 12,5
Kütahya 55,68 10,8
Afyon 43,9 11,3
Doğu Anadolu Böl. Malatya 37,64 13,6
Elazığ 40,95 13,1
Tunceli 86,26 12,8
Erzincan 37,35 10,9
Bingöl 94,36 12,1
Erzurum 43,28 5,7
Muş 76,45 9,8
Bitlis 122,57 9,5
Ardahan 55,66 3,8
Kars 50,22 4,8
Iğdır 25,86 12,1
Ağrı 52,38 6,2
Van 38,85 9,2
Hakkari 78,27 10,3
Güney Doğu Anadolu Böl. Şırnak 68,03 14,7
Siirt 71,54 16
Batman 48,86 16,4
Mardin 66,74 16,1
Diyarbakır 48,57 15,8
Şanlıurfa 45,1 18,3
Adıyaman 70,96 17,3
Gaziantep 55,24 14,9
Kilis 49,22 17,1
Karadeniz Böl. Amasya 46,01 13,8
Artvin 70,02 12,3
Bartın 104,05 12,8
Bayburt 44,08 7
Bolu 54,53 10,5
Çorum 42,72 10,8
Düzce 82,6 13,3
Giresun 128,84 14,4
Gümüşhane 46,42 9,7
Karabük 48,89 13,4
Kastamonu 48,02 9,8
Ordu 104,22 14,4
Rize 230,41 14,3
Samsun 71,75 14,5
Sinop 68,78 14,1
Tokat 43,17 12,6
Trabzon 81,88 14,7
Zonguldak 104,05 13,6

59
EK 2:
Türkiye’deki İllerin 1926-2016 yılları arasındaki ortalama en yüksek,
en düşük sıcaklık miktarları, ortalama güneşlenme saat sayıları ve ortalama
yağışlı gün sayıları

Ortalama Ortalama Ortalama


En Yüksek En düşük Güneşlenme
İller Sıcaklık Sıcaklık saat
Eskişehir 17,3 4,8 81,8
Ankara 17,8 6,2 80,3
Konya 18 5,3 88,6
Aksaray 18,6 6,1 89,7
Kırşehir 17,7 5,4 85,8
Kırıkkale 18,8 8,7 68,1
Nevşehir 16,4 5,2 84,5
Yozgat 14,6 4 81,4
Çorum 17,5 4,2 72
Tokat 18,7 7 69,8
Amasya 20 7,9 67,4
Çankırı 18 4,9 73,6
Karaman 18,7 5,4 94,6
Kayseri 18 2,9 83,5
Niğde 17,5 5 88,7
Adana 25,3 13,8 90,2
Antalya 24,1 13,7 100,3
Burdur 19,3 7,5 88,1
Hatay 23,1 14 87,7
Isparta 18,4 6,1 84,9
Mersin 23,3 14,7 89,3
Kilis 23,4 11,7 92,3
Osmaniye 24,7 12,6 92,3
Kahramanmaraş 18,7 5,4 94,6
İstanbul 17,5 10,9 78,4
Edirne 19,6 8,3 75,6
Kırklareli 18,8 8,7 68,1
Tekirdağ 17,9 10,3 67,8
Çanakkale 19,6 10,7 87
Kocaeli 19,7 10,7 67,8
Yalova 19 10,3 65,5
Sakarya 19,9 10 62
Bilecik 17,7 8 76,1
Bursa 20,3 9 74,9
Balıkesir 20,4 9 80,9

60
İzmir 22,6 13,4 94,5
Muğla 21,2 9,6 88,5
Manisa 22,9 10,9 79,9
Aydın 24,5 11,9 83,2
Denizli 22,4 10,6 88,1
Uşak 18,4 6,8 90,1
Kütahya 16,9 4,8 70,4
Afyon 17,3 5 80,2
Malatya 18,9 8,3 90,3
Elazığ 18,9 7,5 82,1
Tunceli 19,4 6,7 85,2
Erzincan 17,2 4,6 81
Bingöl 18,4 6,4 75,5
Erzurum 11,9 -0,4 82,3
Muş 15,8 4 84,7
Bitlis 15,5 4,3 72,3
Ardahan 10,7 -2,6 66,8
Kars 11,5 -1,8 77,8
Iğdır 18,9 5,4 74,7
Ağrı 12,9 -0,5 73,8
Van 14,9 3,6 92,8
Hakkari 15,3 5,3 91,9
Şırnak 19 10,2 91,4
Siirt 21,6 10,9 89,4
Batman 23,7 8,9 89,4
Mardin 20,1 12,1 96
Diyarbakır 22,6 8,8 94,2
Şanlıurfa 24,3 12,6 98,2
Adıyaman 23 11,9 92,4
Gaziantep 21,5 9,3 85,7
Kilis 23,4 11,7 92,3
Amasya 20 7,9 67,4
Artvin 17,2 8,4 57,2
Bartın 19 7,6 67,2
Bayburt 13,6 1,2
Bolu 17,1 4,5 65,6
Çorum 17,5 4,2 72
Düzce 19,2 8,5 61,2
Giresun 17,9 11,6 43,9
Gümüşhane 16,2 4,2 67,1
Karabük 20,5 7,7
Kastamonu 16,3 4,1 68,8
Ordu 18,3 11,1 52,6
Rize 18 11,1 49,4

61
Samsun 18,2 11 61
Sinop 17,2 11,5 66,2
Tokat 7,8 0,2 69,8
Trabzon 18,1 11,8 54,5
Zonguldak 17 10,4 67,5

62

You might also like