Professional Documents
Culture Documents
Çankaya - Falih Rıfkı Atay
Çankaya - Falih Rıfkı Atay
I-V. Ciltler
Ekim 1999
Dizgi - Yayımlayan:
Ekim 1999
ÇANKAYA
Cumhuriyet GAZETESİNİN
OKURLARINA ARMAĞANIDIR.
Önsöz
Ya ben kimim?
***
Geçti:
Atatürk:
***
***
F. R. ATAY
MUSTAFA KEMAL
1881 - 1914
***
Mustafa:
Ortam
***
Pangaltı
***
Genç Mustafa Kemal arkadaşları ile Beyoğlu
eğlence yerlerine giderdi. İyi giyinmeyi ve yaşamayı
severdi. İstanbul'a gelinceye kadar biradan başka
içki kullanmamış . Bir gün arkadaşı Ali Fuad'la
(Cebesoy) beraber Büyükada'ya gitmişler. Ne
lokantada yiyip içecek, ne de otelde geceliyebilecek
paraları yok. Ali Fuad bir şişe rakı, bir şişe bira,
ekmek ve yemiş alıp çamlığa yürümüşler. Mustafa
Kemal bir şişe birayı bitirince:
Hürriyet Yolunda
***
***
***
- Kim, nereye?
Mustafa Kemal:
- Elbette yarının.
***
- Tanıyamadım çocuğum.
***
- Pekiy ya sonra?
Ali Fethi:
Fethi:
- Niçin çıkmamalı?
Ali Fuad:
- Fethi ne yaptı?
1908 - 1914
Meşrutiyet
Mustafa Kemal:
Bir başkası:
Mustafa Kemal:
Ve sonra:
***
***
Bu sıralarda Arnavutluk'ta ayaklanmalar vardır.
Bir türlü ya ş rılmaz. İki komutan birbirlerini
kıskanmışlardır. Birinin yaptığı ötekine uymaz.
***
***
- Acaba? derdim.
***
***
- Ne oldu?
- Çarpıştık, o kadar...
Kâzım Bey:
- Niçin?
***
- Efendim düşman.
- Nerede düşman?
Ve bağırarak:
- O tedbir nedir?
- Az gelir! dedim.
Telefon kapandı.''
- Ne yapmalı? dedi.
***
Bir Komplo
- Asla! dedi.
Almanya Yolculuğu
Biraz sonra:
- Ne yapabilirim?
Siz isteyiniz.
***
İzzet Paşa:
- Doğru! dedi.
- Vardır.
- Düşünelim.
Harbin Sonu
***
- Evet, dedi.
- O hâlde Baalbek'te bekliyen Fuad Paşa'nın
(Cebesoy) yanına gidiniz, yarın size bir kuvve n
kumandasını vereceğim.
***
***
ÇANKAYA
II. Cilt
ÇÖKME
Yıkılış
Abdürrahman Paşa:
- Die Turkei!
***
Bu sözü de:
***
- Hayır.
- Gel gidelim, tuhaf bir adamdır, dedi.
Dağılma
***
***
- Kumandanımız!
***
***
Mustafa Kemal'in ne saray ne hükûme en
umudu kalmamış . Tanıdıklarını ve bildiklerini
arayarak veya kendini arıyanlarla buluşarak, bu
gidişle vatanın hayrına herhangi bir barış elde
etmek ih mali olmadığına göre, bir millî dayatma
hareke nin hazırlığına geçiyor. Ne yapabiliriz? Fikir
yoklamak üzere konuştukları arasında yakın
arkadaşları, eski İttihatçılar, Hürriyet - ve - İtilâfçılar,
işgal kuvvetleri ile birlikte çalışanlar da vardır. Bir
gün Fethi Bey ve dört arkadaş ih lâlci bir komite
kurmaya bile karar verdiler: Padişahı değiş rmek,
hükûmeti devirmek, yeni bir hükûmetle daha azimli
hareketlere başvurmak gibi tedbirler üzerinde
konuşulduğu sırada dört kişiden biri, İsmail
Canbulat (1) eğer hareket başarısızlığa uğrarsa
yedek olarak kalması daha doğru olacağını
söyliyerek özür diledi. Fethi ile bir göz danışması
yap ktan sonra Mustafa Kemal: ''Beyefendinin
ka lmıyacağı bir hareket akıllıca da olmıyabilir.
Onun için cemiye hemen dağıtalım,'' dedi. Öyle
yaptılar ve Canbulat izin alıp gittikten sonra kalanlar
cemiyeti yeniden kurmuş oldular.
Günler geç kçe Vahidüddin'i öldürmekten veya
değiş rmekten, hükûme düşürmekten bir şey
çıkmayacağını düşündüler. Yenileri de düşmanın
süngüleri karşısında kalmaktan kurtulamıyacak .
Mustafa Kemal kararını vermiş : ''Uygun bir zaman
ve rsat kollayarak İstanbul'dan kaybolmak, basit
bir ter ple Anadolu'nun içine girmek, bir müddet
isimsiz çalış ktan sonra millete felâke haber
vermek!''
***
16 ve 19 Mayıs
***
- Emriniz paşam?
Gelmek istemedi.''
- Emir buyurursunuz!
LİDERLİĞE DOĞRU
Durum
Sonra tekrarladı:
Erzurum'a Doğru
- Ne yapmalıyız? dedi.
Karabekir:
İsmet Bey:
Karabekir:
Erzurum Kongresi
Rauf Bey:
Sivas Kongresi
''Kardeşim Kâzımcığım,
Mustafa kemal:
İstanbul
***
***
***
***
- Neden?
- Off... der.
- Off... der.
***
Bir Hikâye
- Nereye?
Hasan Âli:
***
***
- Yakarım, yakarım...
***
***
- Çabuk açınız!
- Kimi arıyorsunuz?
Paşa:
- Evet!
- Nereye koydunuz?
- Odalardan birine...
***
Sonra anlattı:
***
Bir akşam da eski vali ve Dahiliye Nazırı Hâzım
Bey'i müdürün yanına çağırdılar. Koğuşa dönmediği
için merak e k: Aşağı locaya indirmişler, ertesi
sabah asacaklarmış.
ÇANKAYA
III. Cilt
GERİLLA DEVRİ
Kuruluş
Önsöz
Ortam
Bulduklarını kestiler.
Halk ve Ordu
Kuşatılma
19 Mayıs 1919'dan hayli gerilerdeyiz. Henüz
İzmir'e Yunanlılar gelmemiş r. Ama İstanbul'da
düşman baskısı vardır. Türkiye için ne kadar kötü
şeyler düşünüldüğünü de biliyoruz.
- Kimi tasarladınız?
- Mustafa Kemal!
***
İpsala müftüsü:
Meclis
- Kendime!
- Sen de mi komünistsin?
- Rusya'dan başka nerde umut var. Sevres
Antlaşmasını okudum. Bizi çorak steplere atmışlar.
Burada bile serbest değiliz. Yokluğumuz fermanı
çıkmış r. 20.000.000 Yunanistan kurulma
yolunda. Bu hâlde iken başımdaki çuhanın rengini
neden sorarsın?
- Hayır, hayır.
- Yaşasın fes!
- Yaşasın kalpak! çığlıkları arasında Meclis
birbirine girmiştir.
***
İstanbul, Ankara'yı yıkmak için Yunan saldırısına
bel bağlamış r. Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendinin,
gazete muhabirinin:
Nazır:
***
***
ORDU DEVRİ
Ordu
İsmet Bey:
Ethem de ziyaretçilere:
- Siz de buyrun, ben arkanızdan geliyorum,
dedi.
Mustafa Kemal:
***
***
***
- Yunanlıların! dedi.
***
Meclis kaynaşmaktadır:
- Nerede o kahraman?
Meclistekiler:
- Hayır, hayır Başkomutanlık hakkı Meclisindir.
Başkomutan vekili olabilirsiniz, derler.
Perde Arkası
- Yapamıyorum, der.
Mustafa Kemal daha önce Garp Cephesi
Komutanlığına Fevzi Paşa'yı ge rmeyi düşünmüş,
Fevzi Paşa yanında kalmak istiyerek özür dilemişti.
- Çağırın!
Kendisine Napolyon'un:
***
Sakarya'dan Sonra
***
Zafer
Türkler 1071'de Malazgirt Savaşı'nı kazandıktan
kısa bir müddet sonra, İznik tara arında Türkçe
konuşuluyordu. Meydan savaşlarında devletler
batar, devletler doğar. Bir meydan muharebesinin
takvimdeki tarihi, bazı defa, yeni bir devle n
tarihteki başlangıcıdır.
- Hayır paşam!
***
Sonra sordu:
***
***
***
- Belki de bizimkiler...
Sonra da:
***
***
Mustafa Kemal:
***
Zafer Sonrası
***
***
Şaşa kaldım.
***
Sonra güldü:
***
***
Sonra düşündü:
Sonra:
***
- Yapabilir mi?
- Evet... En iyisini..."
'Yapabilir.'
***
***
***
***
Ahmet Cemal
ÇANKAYA
IV. Cilt
YENİ DEVİR
-1-
-2-
Bazıları:
- Buyurunuz.
- Aa... dedi.
Çıplak bir dağ idi:
***
-3-
***
Ahmet Bey:
***
- Dalkavuklar... idi.
Doktor Nâzım:
Cavit:
-4-
KEMALİZM
Devrimler
-1-
Gazi:
Yunus Nadi:
Gazi:
***
***
***
***
Yüzüme baktı:
***
***
***
Vasıf:
***
***
Din ve Devrimler
İç Didişme
Mustafa Kemal'in:
Hanım, şaşırarak:
- Ne o? dedi.
***
***
Bir başkası:
***
***
Yansen plânının ve umumiyetle plân
disiplinciliğinin, spekülasyoncular ve keyifçiler
elinde i âs etmesine yandığım kadar hiçbir şeye
yanmam. Bu ha raları okuyucular arasında bir gün
ik dar rsa nı elde edenler olursa, kendilerine
hizmet etmek için menfaatçilik ve keyiflik yüzünden
Ankara'nın neler kaybetmiş olduğunu kısaca
anlatayım. Ta ki Şark kafasının ve mizacının,
Atatürk'ün enerjisini bile eriterek, en güzel
hayallerimizden birini nasıl söndürmüş olduğunu
göresiniz.
Rahmetli Nevzat:
Profesör:
ÇANKAYA
V. ve Son Cilt
¯ 1 ¯
***
***
***
***
***
***
***
O akşam Atatürk:
- Hekimle her şeyi konuştunuz, değil mi? diye
sordu. Sonra:
Su alınırken:
Atatürk:
- Dinlenmelisiniz, dedi.
- Münasiptir efendim.
Sıçradı:
***
¯ 3 ¯
***
Atatürk büyük stratejliği ve politikacılığı dışında,
umumî kültürü ister istemez zayıf bir Osmanlı
subayı idi. Dinler, kavrar ve yapardı. Paha biçilmez
bir enerji kaynağı idi. Kendi devrindeki hükûmetler
bu kaynaktan tam faydalanmayı bilmemişlerdir.
İnönü hükûmetleri hiçbir zaman dinamik
olmamış r. İnönü'nün vekil pi ''bürokrat'' r.
Vekilleri arasından dinamikçe olanlar Atatürk
tarafından kendisine zorlananlardır.
ANI VE FIKRALAR
Sac Soba
İkide bir:
Meclisleri
¯ 1 ¯
¯ 2 ¯
¯ 3 ¯
Kurtuluşçu
Para
Bir Yasak
- Tabiî suyu...
- Neden?
- Eşekliğinden!
Atatürk gülerek:
Güçlükler
Diktatör
Alafranga
Yeşil
Umut
***
Hoşgörürlük
İyi Kalpli
İdealist
Yine kendileri:
Ara sıra:
Bir Tanışma
Hamdullah:
- Mütefekkirlerimizdendir, cevabını verir.
- Ya ne diyelim efendim?
Bir Manevra
- Fırıncı mısınız?
Güldü:
Korku
Yakup Kadri ile beraber Hamamönü sem nde
üç katlı eski bir hımış ev tutmuştuk. İp daî bir taşra
evi idi. Önce tahta kurusundan temizlenmek için
zamanın bütün ilâçlarını kullanmış k. Misa rsiz
yaşıyamıyacağımızı da düşündüğümüzden iki üç
misa r odası döşemiş k. Döşeme söz: Kuru
karyoladan ibaret.
Şakacı
Sustu:
- Bu kadar mı efendim?
- Evet!
Kendini Tenkit
Ziraatçi sayar:
Kilyos
Bir Deli
Şaşıran Atatürk:
Şeref
Nutuk
Atatürk, kürsüde ve yazıda, hayli sert polemikçi
idi. Mütarekede bir defa Fethi Bey'in (Okyar)
çıkardığı Minber gazetesine hisseder olarak
ka ldığını kendisinden duymuştum. Kumandanlık
sıfa üstünde olduğu için imzası ile yazmamış r.
Fakat gazeteye bir hayli yazı telkin etmiş olsa
gerektir.
Söylenmiyen
Eğitim
Hiç bozmadan:
Bozkurt
Gaf
- Nedir o? dedi.
Fox
Metod
Resim
Soyadı
Atatürk:
Saraylı
Serbest Fırka
- Emredersiniz, dedi.
Atatürk:
Merakı
Dönemeç
Moskova'ya son gidişim 1932'dedir.
Milletlerarası yazarlar kongresine katılmıştık.
Sözcü:
Savarona
Hiç bozmadı:
Elçiye sordu:
- Niçin?
- Paşa hazretleri...
Kara Haberci
Zekâsı kadar ha zasına şaşardık. Hiç dikkat
etmez göründüğü konuşmalardan bile hiçbir şey
unutmazdı. Aramızda on al -on yedi yaş fark
varken ve ben henüz otuz yaşlarında iken, bir
akşam önce söylediklerimi ertesi akşam onun
ağzından duymakla ha ramı tazelemiş olmazdım:
Neler söylemiş olduğumu da öğrenirdim.
Beni görünce:
- Yahu aylardan beri yoksun, gidip gördüklerini
anlat, bakayım.
***