Pavlus (Yunanca: Παῦλος Paulos; d. MS 5 Tarsus – ö. 67 Roma) ya da Tarsuslu Pavlus, elçisel
kiliselerin kurucusu Hristiyan misyoner. Miladi birinci asırda yaşamış Romavatandaşı Ferisi Yahudilerindendir. Asıl adı Saul’du.[3] Luka’nın kaleme aldığı incilde önemli bir yere sahiptir. Yeni Ahit’teki on dört mektuptan oluşan, Pavlus’un mektuplarıolarak da bilinen bölümler onun tarafından kaleme alınmıştır. Yeni Ahit’te Pavlus hakkındaki bilgilere göre, o Paul (Pavlus) adını almadan önce Saul olarak anılıyordu. Kendisini Hristiyanları ve Hristiyanlığı yok etmeye adamıştı.[4]Hristiyan olmadan önce Hristiyanlara şiddetli zulümler yaptığını Pavlus kendisi itiraf etmektedir.[5] İstefanos’un infazını bizzat onaylamıştı.[6] Hristiyan oluşu[değiştir | kaynağı değiştir] Pavlus, Hristiyanları tutuklamak amacıyla Şam’a yolculuk ederken İsa kendisine göründü ve Pavlus bu vakada görme kabiliyetini kaybetti. Üç gün sonra Şamlı Hananya, Pavlus’un gözlerinin tekrar şifa bulmasına vesile oldu.[7] Pavlus, bu yolculukta Hristiyan oldu ve bunun sebebi olarak, Şam yolculuğunda, Meryem oğlu İsa’nın kendisine göründüğünü dile getirdi.[8] Tebliği[değiştir | kaynağı değiştir] O günden itibaren Pavlus, Nasıralı İsa’nın İsrailoğullarının beklediği Mesih ve aynı zamanda da Tanrı’nın Oğlu olduğunu insanlara vaaz etmeye başladı.[9] Elçilerin İşleri kitabının yaklaşık yarısı Pavlus’un hayatından bahseder. Pavlus Hristiyanlığın Yahudilikten ayrı müstakil bir din haline gelmesi konusunda en önemli rolü üstlenmiştir.[10][11] Hristiyanlığa etkileri[değiştir | kaynağı değiştir] Pavlus’un Hristiyanlık üzerindeki etkisi diğer bütün Hristiyan önderlerinden daha fazla oldu.[12] Pavlus, İsa’nın dinî hukukun sonu olduğunu[13] ve Hristiyan Kilisesi’nin İsa’nın bedeni olduğunu öğretiledi, Kilise kurumu dışında kalan dünyayı yargılanacaklar olarak sınıflandırdı.[14] Pavlus’un yazıları, Son Akşam Yemeği’nden bahsedilen eldeki en eski kaynaktır.[15] Son Akşam Yemeği’nin, Ekmek Şarap Ayini’nin kökenindeki vaka olduğu kabul edilir. Pavlus’un Romalılara mektubunun 9. babında bahsi geçen seçilmişlik unsurunu Doğu kiliseleri Tanrı’nın kader bilgisi olarak yorumlar. Bununla birlikte aynı babın Cebrilik akidesi şeklinde algılanışı Batı kiliselerinin ilahiyatında görülür. Augustinus’un Kitâb-ı Mukaddes’i Tanrı’nın lütfu (rahmeti); ahlâkı Ruh’un hayatı olarak görmesi; determinizm inancı ve aslî günah akîdesi tamâmen Pavlus’un mektuplarına, özellikle Romalılar mektubuna dayanarak inşa edilmiş öğretilerdir.[14] Günümüz ilâhiyatında durumu[değiştir | kaynağı değiştir] Günümüzde bazı ilahiyatçılar, Pavlus’un öğretilerinin, İsa’nın kanonik incillerdeki öğretilerinden oldukça farklı olduğunu vurgulamaktadır.[16] Bu ilahiyatçılardan Barrie Wilson, Pavlus’un öğretilerinin İsa’nın öğretilerinden mesajının kökeni, öğretileri ve ameller açısından farklılık arzettiğini vurgular.[17] Pavlus ve İsa’nın arasındaki bu köklü farklılıktan dolayı, bazıları İsa’nın, Hristiyanlığın birinci kurucusu iken, Pavlus’un Hristiyanlığın ikinci kurucusu olduğunu dile getirirler.[18][19] Doğu kiliselerinde olduğu gibi, günümüzde Batılı Hümanistler de Romalılar 9’daki seçilmişlik unsurunu, Batılı kiliselerin aksine determinizm olarak değil, ilahi kader bilgisi olarak tevil ederler.[14]
Yahudilikte[değiştir | kaynağı değiştir]
Pavlus, Yahudi dünyasında uzun zaman açıkça hiç dile getirilmeyen bir din adamıydı. Talmud’da ve diğer Yahudi sözel geleneğinde Pavlus’tan açıkça bahsedilmez. Ancak Orta Çağ Avrupasında ortaya çıkan İsa’nın yaşam öyküsü Toledot Yeşu’da Pavlus’tan bahsedilir. Toledot Yeşu’da Pavlus’un, Hristiyanlığı tahrif etmek için görevlendirilmiş bir Yahudi ajanı olduğu anlatılır.[20] Günümüzde Yahudi otoriteleri Toledot Yeşu’yu bağlayıcı ve itibarlı bir bilgi kaynağı olarak kabul etmezler. Yahudi kökenli Pavlus’un Hristiyanlıktaki konumu ve Hristiyanlığa getirdiği yenilikler, Yahudilerin Hristiyanlarla dinlerarası ilişkilerinde Pavlus’a önemli bir yer vermelerine sebep olmaktadır. Yahudi-Hristiyan dinlerarası ilişkisinde Pavlus, iki din arasında bir sınır (mesela Heinrich Graetz ve Martin Buber tarafından) veya köprü (mesela Isaac Mayer Wise ve Claude G. Montefiore tarafından) olarak[21] ya da Yahudiler arası münazaralarda Yahudiliğin hakikiliğinin delillerinin ne olduğu ile ilgili bir kaynak olarak kullanılır (mesela Richard L. Rubenstein ve Daniel Boyarin tarafından).[22] Yahudilerin Pavlus’a olan ilgileri günümüzde ilk zamanlardan daha fazladır. O, Yahudi yapımı -Felix Mendelssohn’un eseri- bir oratoryoda, - Ludwig Meidner’in eseri- bir tabloda, ve -Franz Werfel’in eseri- bir tiyatro oyununda konu edildi.[23] Onun hakkında Yahudilerin yazdığı romanlar da mevcuttur (örneğin Şalom Aş ve Samuel Sandmel’in eserleri).[24] Batı düşünce sisteminde Pavlus’un büyük yeri olduğunu kabul eden - Baruch Spinoza, Leo Shestov ve Jacob Taubes gibi- Yahudi filozoflar ve -Sigmund Freud ve Hanns Sachs gibi- psikoanalistler vardır.[25] Hagner’in (1980),[26] Meissner’in (1996) [27] ve Langton’ın (2010, 2011),[28][29] Yahudilerin Pavlus’a yaklaşımını ele alan akademik çalışmaları vardır. İslam'da[değiştir | kaynağı değiştir] İslam’ın ana kaynağı Kur’an’da Pavlus’tan açıkça bahsedilmemekle birlikte, Pavlus’un savunduğu dinî akidelerin ve amellerin bir kısmı Kur’an’ın getirdiği akideler ve amellerle açıkça reddedilmektedir. Bunların başında Pavlus’un kararlılıkla savunduğu İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğu inancı[30][31] ve Kefaret akidesi (İsa’nın kendisine tabi olan herkesin günahlarına kefaret olmak için çarmıhta öldürüldüğü) gelmektedir.[32][33] Ameller bakımından ise en belirgin zıtlık, Pavlus’un her türlü yiyeceğin insanlara helâl olduğunu savunmasına karşılık,[34] Kur’an’da domuz eti ve içkinin açıkça haram olduğunun beyan edilmesi gösterilebilir.[35] Muhammed’in hadislerinde Pavlus’un adı açıkça zikredilmemekle birlikte, İbrahim’in sünnet olma geleneğini (hitan) Pavlus’un ilga etmesine[36] karşılık Muhammed’in bu ameli ihya etmesi[37] ikisi arasındaki karşıtlıklara örnek gösterilebilir. İbn-i Teymiyye, Pavlus’u, peygamberlerin getirmiş olduğu tevhit inancı ile putperestlerin inancını sentez yaparak bir din icat etmekle suçlamaktadır.[38] Mehmed Kırkıncı, Pavlus'un, Hristiyanlığı bozmak ve Hristiyanlar arasında ayrılık çıkarmak için Yahudiler tarafından özellikle görevlendirilmiş olduğunu ve amacına ulaştığını, Yahudilerin benzer bir tahrifat projesini İslam üzerinde İbn-i Sebe ile yapmaya çalıştıklarını savunur.[39] Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevi-yi Manevi’de dile getirdiği tarihsel hikâye Taassup Yüzünden Hristiyanları Öldüren Yahudi Padişahın Hikayesi’nde[40] bahsi geçen, Hristiyanların arasına bid’at ve tefrika aşılayan Yahudi vezirin Pavlus olup olmadığı Mesnevî şârihlerinin ihtilaf ettiği bir konu olmuştur. 20. asır Mesnevî şârihlerinden Şefik Can, bu hikâyenin kaynağının Kısas- ı Enbiyâ kültürü ve Eski Ahit olduğunu ve Mesnevî şârihlerinin çoğunluğunun görüşünün, anlatılan hilekâr vezirin Pavlus olduğu konusunda baskın olduğunu belirtmekle beraber, kendisi bu konudaki reyinde tarafsızdır.[41]