Professional Documents
Culture Documents
Enerji Astrolojisi DR Lea Imsiragic PDF
Enerji Astrolojisi DR Lea Imsiragic PDF
.A"WfiioLOJİ OKULU
HER İNSAN KENDİ İÇERİSİNDE BİR EVRENDİR ••.
ISBN: 978-605-65521-2-0
+OLOJİOKULU
Bu kitabı,
20 derece Aslan'daki Ay'a,
Enerji astrolojisi 11
Enerji Astrolojisi dediğimiz şey, bizi, içinde yazgımızın yaşam amacımız haline geldiği Yaşa
mın Simyası ile tanıştırır. Bu bizim genetik kodumuzdur; güzelliğin gerçekleri işaret ettiği
Felsefe Taşı işte budur.
Lea lmsiragic
Belgrad, 2013
2014 Mart'ında ilk defa İstanbul'da bulundum. Burası iki kıtanın, modem ve tarihi mimarinin
buluştuğu büyülü bir yerdi. Ayrıca buraya "Astroloji bir Bilim midir?" konulu aynı derecede
büyülü bir konferansa katılmak üzere gelmiştim.
Sizlerden ricam bu kitaptaki bilgileri önce kendi üzerinizde uygulamanız, kendinizde ve yaşa
mınızda elde etmek istediğiniz dönüşümleri elde ettiğinizde ise başkalarında da bu dönüşüm
ve şifanın gerçekleşmesine aracı olmanız.
Lea lmsiragic
23 Ağustos 2015
Michigan, ABD
Enerji astrolojisi
"Çakraları ve çok boyutlu insan anatomisini anlamak, insanlar
ile bireylerin y�amları boyunca onların psikolojilerini, davranışlarını
ve spiritüel kalıplarını etkileyebilen doğum anındaki gezegen konumları
arasında anlamlı bir ilişki olduğunu görmek açısından bayli önemlidir."
ENERJi ASTROLOJiSi
13
zihinsel, enerjetik ve duygusal gerçekliği fiziksel gerçekliğe dönüştüren birer fizyo
lojik kapı olduğu söylenebilir.
Yedi ana çakra yedi gezegen ile bağlantılıdır. Kişinin yaşam kalitesi her bir
çakranın durumuna, çakralann gelişim seviyelerine ve işlev kalitelerine doğrudan
bağlıdır, çünkü enerji merkezleri bilincin maddeye dönüştüğü fizyolojik seviyeyi
ifade eder. Çakraları tarayarak sorun olabilecek yaşam alanlarını hızla görebilirsiniz.
Bu yüzden doğum haritası astroloji.le ve enerjetik şifalanmanın temelini oluşturur.
Doğum haritası kalıtsal enerji yapısına ilişkin de bilgi verir. Gezegenlerin burç
ve ev konumları, yaptıkları açılar, geri hareketleri ve benzeri durumlar enerji ana
tomimizi ve fizyolojimizi resmeder. Her bir çakranın kalitesini artırarak daha üst
bilinç seviyelerine ilerler ve böylelikle koşullanma veya karma dediğimiz şeylerden
özgürleşerek kendi özgür irademizi deneyimleyebiliriz.
Yaşam enerjimiz ve tahmin edilebilir doğal döngüler üzerinde sistematik bir
şekilde çalıştığımızda, kriz dediğimiz şey geleceğimiz için bir atlama tahtası olan,
engellerin üstesinden gelmemizi sağlayan bir enerji kaynağı, bir yakıt olarak karşı
mıza çıkar. Doğum haritamızdaki mücadele alanlarının aktive olduğu (transitlerle
veya ikincil ilerletmelerle) yaşam dönemleri yaşamımızın en kötü veya en iyi dö
nemleri olma potansiyeline sahiptir. Enerji merkezleri üzerinde çalışmamızın asıl
amacı bilinç seviyemizi yükseltmektir.
Enerji yapımız üzerindeki çalışma dört seviyede gerçekleşir: Hava (düşün
celer, fikirler, inançlar, zihinsel denge), Ateş (enerji, irade, canlılık, özgüven), Su
(duygular, psikolojik sorunlar, ilişki problemleri) ve Toprak (fiziksel güç ve fiziksel
seviyedeki olası sorunlar). Doğum haritası analizi ve danışan ile yapılacak görüşme
sayesinde hangi enerji merkezinin (gezegen) bloke olduğunu, sorunun hangi sevi
yede ortaya çıktığını (element) ve sorunun ön çakralarla mı (Yang kutbu) yoksa arka
çakralar ile mi (Yin kutbu) olduğunu tespit edebiliriz.
Ancak kişi hangi doğada bir sorun yaşarsa yaşasın kalp çakrasına mutlaka eğil
memiz gerekir. Bu çakra, diğer tüm çakralan dengeleyen ana çakra olarak üst ve alt
çakraların kesişim noktasında yer alır. Hepsinin düzenli bir biçimde çalışabilmesi için
Anabata'nın (kalp çakrası-Ay) temiz ve akışa açık olması gerekir. Bu, fiziksel seviyede
bir organın temizlenmesine benzer. Fiziksel seviyede öncelikle karaciğerin temizlen
mesini öneririz çünkü karaciğer toksinlerin metabolize edilmesini sağlayan ana organ
dır, bu yüzden de iyi olması gerekir. Bu, enerji seviyesinde kalp çakrasına benzetilebilir.
ı Astrolojik seri, bir evin sembol ize ettiği her şeyi içerir. Örneğin "9. seri". 9. eve, 9. evin yöneticisine. Yay burcuna (9. burç)
ve Jüpiter'e (yay burcunun yöneticisi) işaret eder.
ENERJi ASTROLOJiSi
15
Resim 1. Evler ve astrolojik seriler.
iSiM GEZEGEN RENK
Onuncu çakra
.... .
.
.. ••
Ay ve dispozitörü Dördüncü evdeki gezegenler
Dördüncü evin yöneticisi Yengeç'teki gezegenler
AY ENERJİ MERKEZİ kalp bölgesinde yer almaktadır. Alt ve üst zıt enerji çiftlerini
birbirine bağlar. Bu merkez, gökyüzünü (üst çakralar) ve yeryüzünü (alt çakralar)
birleştiren eksendir. Bireyin bilinci bu merkezin dengede oluşuna bağlıdır. Bu mer
kez üçüncü enerji merkezi (Güneş) ile birlikte şifalanma ve spiritüel gelişim için en
önemli merkezdir.
Astrolojik karııh�ı
Doğum haritası seviyesinde bu enerji merkezi-Ay, Yengeç ve dördüncü ev şeklin
de-dördüncü seri ile tanımlanır. Dördüncü evdeki gezegenler ve özellikle dördün
cü evin yöneticisi de dördüncü çakra hakkında bilgi verir. Aynca, Yengeç burcun
daki gezegenin doğası ve aldığı açılar da aynı şekilde önemlidir. Ay enerji merkezi
en hassas merkezdir çünkü Ay tüm gezegenlerin enerjilerini yansıtan bir ayna oldu
ğundan, tüm gezegenlerin dengelenmesi için bir partal görevi üstlenir.
Adı
Anahata, bir nesnenin diğerine çarpması sonucu ortaya çıkmayan ses anlamına gelir.
Bu ses gerçekliği yaratan tüm sesleri içinde barındıran mükemmel sestir.
21
Kimliği
Sosyal kimlik.
Temel ihtiyacı
Yakınlı.le. Sevme ve sevilme ihtiyacı.
Ana sorunu
Mutsuzluk.
Konumu
Sternumun (iman tahtası olarak da bilinir) arkasında, kalp bölgesinde.
Rengi
Yeşil, pembe.
Elementi
Hava.
Fonksiyonu
Anahata diğer çakralan birbirine bağlar ve onlara aracılık eder. Alttaki üç çakra
(dünyevi, maddi) ile üstteki üç çakra (semavi, zihinsel) arasındaki dengeyi bu çakra
sayesinde temin ederiz. Bu çakra sayesinde karşılıksız severiz. Kendimiz ve diğerle
ri arasındaki bağ burada gözler önüne serilir.
Dördüncü çakrayı tamamen açmak için tıkanmasına neden olan tüm duygu
sal acılarla ve bu acının yarattığı mutsuzluk ile yüzleşmek, daha sonra affedip tüm
bunlardan kurtulmak gerekebilir. Kalp merkezi kapalı olduğunda kişi kendini san
ki yaşamından eksik bir şeyler varmışçasına boş ve tamamlanmamış hisseder veya
bunu başkalarına yansıtır, sanki diğerleri sevilmek ve güven duyulmak için gereken
kriterleri yerine getiremiyordur.
22
Kalp çakrası açılıp üzüntü fark edildiğinde kişi kalbinden bir sıcaklık şeklinde
etrafa yayılan ilkel bir neşe hisseder. Kişi akciğerlerinin nefesle dolduğunu ve kalbin
de bir şeylerin tamamlandığını hisseder; göğsündeki boşluk artık neşe ve mutlulukla
dolmuştur. Kişi ancak kalp çakrası açıldığında başkalarını koşulsuzca kabullenebilir.
Kişi özüne yaklaştıkça artık kendinin ve başkalarının şahsi çıkarlarının aksine ve do
ğaya aykırı hareket etmez. Özetle, Ay merkezi tamamen açıldığında kişi doğaya ay
kırı hareket edemez ve diğerlerinin acısını da fark edeceğinden kimseyi incitemez.
Kalp çakrasının açılmasına yönelik sürecin başında kişinin kalbinin etrafın
daki duvarları inceltmesi, diğer insanların hassasiyetlerini, kınlganlıklannı, duygu
larını ve bunlara bağlı olan her şeyi anlayıp kabullenmesi gerekir. Kalp çakrasını
mutsuzluk ve duygusal yaralanmalardan temizlemenin ilk aşamasında yapılacak en
iyi şey kişinin kendisini ve affedilmesi gereken kişileri serbest bırakıp onlara şükran
ve sevgi mesajları ileterek affetmektir; bunu yapmak süreci hızlandıracaktır. Kalp
merkezini temizlemenin bu ilk adımının hemen ardından kişi çevresine karşı daha
hoşgörülü olmaya ve içindeki eksiklik hissi tamamlanmaya ba�lar, bir taraftan da
insanları ve olayları etiketleme ve onları yargılamanın yerini nezaket, kabullenme
ve anlayış alır. Süreç bir yandan kişinin kendisine doğru da işler; kişi kendisine ya
kınlık ve samimiyet duyar. Kişiler bazen diğerlerinin kendilerine karşı daha kibar
ve daha samimi davranmaya başladıklarını fark eder; bazen de diğer insanlar ile bir
arada olmaktan keyif aldıkları kadar, kendi kendilerine de bu samimiyeti ve keyfi
yaşarlar. Kalpteki blokajın kaldırılması ile duygusal duvarlar yerini kişiyi hem kendi
özüne hem de diğer insanlara bağlayan duygusal bağlara bırakır. Böylelikle kişi ya
şamının iç ve dış açılarını birbiriyle entegre ederek uyum içinde olmalarını sağlar.
Kalp çakrası, bağışıklık sisteminin çalışması için büyük öneme sahip T-hüc
relerin üretimini gerçekleştirdiği için bedenin savunma sisteminde büyük öneme
sahip olan timus ile bağlantılıdır. Kişi, başka birine karşı nefret veya tiksinti hissetti
ğinde (bu, Ay merkezinin hasar görmüş olduğunun bir işaretidir), bağışıklık sistemi
zayıflar. Diğer taraftan, sevgi hissetmek bağışıklık sisteminin direncini artırır.
Bu seviyenin spiritüel dersi kişinin duygusal yaralanma, reddedilme, kıskanç
lık, aşın sahiplenicilik (kısıtlı ve karşılıklı sevginin sonuçlan) gibi deneyimlerinin
üzerine gitmesidir. Affetmek, kabullenmek ve salıvermek sayesinde kişi kendisine ve
başkalarına karşı empati geliştirir, koşulsuz sevgiyi ve yaşama güvenmeyi öğrenir ve
böylelikle hem kendi içinde hem de dış dünya ile olan ilişkisinde içsel ahengi yakalar.
23
Denge (entegrasyon)
Kalp, tüm diğer işlevleri birbiriyle bağlayan ve aralarındaki uyumu sağlayan en
güçlü organımızdır. Tüm organlar içinde elektromanyetik genliği en fazla olan kalp
aynı zamanda diğer bütün organların işlevlerini senkronize eder.
Kalp merkezi ile bağlantılı olan temel duygu sevgidir. Sevgi enerjisi kalbin et
rafındaki duvarları ve savunmayı inceltecek, bu duvarların önce geçirgen hale gelip
ardından tamamen ortadan kalkmasını sağlayacak, kişinin yeniden diğer insanlar
ile ve en sonunda da kendi özü ile ilişkide olmasını sağlayacak güce sahiptir. Kalp
çakrasından akan sevgi insanları birbirinden ayıran ırk, milliyet, cinsiyet, sosyal
statü, din ve diğer farklılıkları ortadan kaldırır. Açık ve dengeli bir kalp çakrası ile
sevdiğimizde, diğer insanları, onların mutluluğu ve refahını önemseriz. Diğerlerine
daha fazla empati, anlayış ve sabır gösteririz. Kalbimiz sayesinde diğerlerini ger
çekten duyabilir ve anlayabilir, onlara akıl verme ihtiyacı duymadan önce nasıl his
settiklerini fark edebiliriz (akıl ve tavsiye vermeden dinleme yeteneği ancak kendi
özümüze yakın olduğumuzda sergileyebileceğimiz bir tutumdur). Bencil olmadan
diğerlerine karşı verici olabilmenin yanı sıra, kişi aynı kolaylıkla almasını da bi
lir. Birçok cömert insanın ön kalp merkezleri çok gelişmiştir ve arka kalp çakraları
omuz ve sırt bölgesinde kapalıdır. Bu da kişinin kolaylıkla ve keyifle vermesini sağ
larken alma konusunda zorlandıklarını, hatta kendileri için hiçbir şey isteyemedik
lerini gösterir. Ancak şunu bilmemiz gerekir ki almak da kalp enerjisini aktive eder
çünkü bu sayede diğer insanların vermenin keyfini deneyimlemelerini sağlar. (Bu
sorun genellikle Güneş'i veya yükselen burcu Koç veya Aslan gibi güçlü bir Güneş
ile bağlantılı olan kişilerde görülür.)
Kişi kendini kabullendiğinde kendisini eleştirmeyi ve reddetmeyi bırakır.
Kendi iç ve dış güzelliğinin farkına varmaya başlar (bu öncelikle diğer insanlar
tarafından fark edilir-kişi diğerlerine güzel görünür, adeta parıldar.) Kişi, hiçbir
kozmetiğin başaramayacağı özel bir güzelliğe kavuşur çünkü gözlerinden ve yü
zünden içindeki ışığı yansıtmaya başlamıştır. Daha genç görünür. İnsanların ken
dilerini sevebilmeleri ve kabullenebilmeleri için başkaları tarafından sevilmeye
ve kabullenilmeye ihtiyaçları vardır. Kalp çakrasının açılması sayesinde, koşulsuz
sevgi kendisini göstermeye, kişi kendisi ve başkaları tarafından koşulsuzca sevil
meyi deneyimlemeye başlar. Sevgi sayesinde kişinin daha önce kabul görmeyen
yanlan yeniden bütünlenir; güzel ve iyi görülmeye başlar. Kişi kendi zaafiyetle-
Fiziksel tezahürleri
Kişi soğuk algınlığına yatkındır, bağışıklık sistemi zayıftır, solunum sorunları, ak
ciğer iltihaplanması, astım, nefes darlığı, alerji, anoreksiya veya blumia (kendini
kabullenememekten dolayı), meme kisti, dolaşım sorunları, göğüs ağrısı, kalp ritim
bozuklukları, koroner atardamar hastalığı, göğüs anjini, kalp krizi yaşayabilir. Deri
veremi, miyastenia gravis, romatoid artrit, sırt ağrısı ve omurganın göğüs kısmında
ki ağrılar gibi otoimmün hastalıklar da görülür.
25
Tıkalı Ay enerji merkezi
Kalp çakrasının tıkalı olması kişinin kendisine ve diğerlerine karşı duyarsız ve so
ğuk davranmasına ve duygularına güvenmeyerek duygularından çok mantığı ile
yaşamasına yol açar. Kişi kendisini sevmediği ve kendine değer vermediği için bu
duygularını diğer insanlara karşı küstahça davranarak ve onları aşağılayarak saklar.
Oysaki kişi kendi içinde boşluk, mutsuzluk ve yalnızlılc yaşıyor ve insanlar ile yakın
ilişkiler kurmaktan korkuyordur.
Herhangi bir duygusal kayıp, aldatılma veya acı yaşamak kalp çakrasının tı
kanmasına ve enerjinin alt çakralarda kalmasına neden olur. Dolayısıyla, eril enerji
si güçlü (güçlü solar pleksus veya Güneş çakrası) olan bir kişi üçüncü çakraya döner,
gelecekte yaşanabilecek herhangi bir duygusal acıya karşı kalp çakrasına erişimi
bloke ederek bir savunma mekanizması olarak manipülasyonu çözüm kabul eder
ve partnerleri ile ikinci çakra yani Venüs çakrası (karasevdaya tutulma, baştan çı
kartma, cinsellik) yoluyla ilişki kurar. Ancak kalp çakrasına erişim olmadığından
sevdası geçici bir heves olarak kalır; sevgiye dönüşmez. İhtiyaç duyduğu kişileri
sevdiğini zanneder. Kişi "Seni seviyorum" derken aslında "Sana ihtiyacım var" de
rnek istiyordur. Bu tür bir sevda kişinin güvende olma ve korunma duygularını do
yurabilir ancak karşısındaki kişi ile yakınlık içinde olma ve tatmin edici bir ilişki
kurmasına hizmet etmez.
Olan şey şudur: Kişi duygusal acı durumundan duygusal regresyon durumuna
geçer ve kendisini duygusal olarak korunmada ve güvende hissettiği önceki bir hale
geri döner. Bu acıya tutunmak, kişi zihinsel seviyede olgun biri olsa da, duygusal açı
dan enfantilizrne neden olur. Bu tarz bir duygusal ilişkide kişi tıpkı bir çocuk gibi dav
ranır. Bir ''kız" için bir kadın gibi sevebilmek kalp çakrasının açık olmasını gerektirir.
Bu açıklık temin edilene kadar diğer enerji merkezleri ile bir bağ kurabilmek
daima problem yaratır. Ay merkezi ile ilişki temin edilmeden diğer gezegen mer
kezlerinin (çakraların) doğru çalışması mümkün değildir. Bu merkez, etrafında dön
mekte olan zıt enerji çiftlerinin ana eksenindedir ve tüm diğer enerjilerin en küçük
ortak paydasını teşkil eder. Bu merkez olmadan diğerlerinin bir manası yoktur.
Diğer insanlarla olan ilişkisi kişinin kendisi ile olan ilişkisinin bir yansıması
olduğundan kişi ancak kendini kabullenebildiğinde bir başkası ile tam bir ilişki ku
rabilir. Bu olmadan, diğerleri ile olan ilişkide daima belli bir mesafe vardır çünkü
diğerlerinin içimizde pek de o kadar güzel olmayan bir şey bulabileceklerinden ve
... .
.
Astrolojik karıılığı
Doğum haritasında birinci çakranın durumu Mars'ın ve ı. ve 8. serilerin konumunu
inceleyerek belirlenir.Yani birinci eve (ve bu evdeki gezegenlere), birinci evin yöne
ticisine, Koç burcuna (ve bu burçtaki gezegenlere) ve sekizinci evdeki gezegenlere,
sekizinci evin yöneticisine ve Akrep burcundaki gezegenlere bakılır.
Adı
Bu merkezin veya çakranın geleneksel adı kök veya köken anlamına gelen Mula
dhara'dır. Kişinin "kök"ünü ifade eder ve kişiyi köklerine ve atalarına bağlar. Kişi,
toprağa birinci çakra vasıtasıyla bağlıdır ve tıpkı bitkilerin yaptığı gibi besinini bu
topraktan alır. Bu toprak veya bu zemin kişinin ailesini, atalarını, evini ve memle-
31
ketini ifade eder, dolayısıyla bunlar kişiye uygun değilse kişi köklenmek konusunda
zorluk çeker. Bu yüzden, bazen insanlar yaşadıkları evi, şehri veya ülkeyi değiştir
diklerinde, eğer bu yeni zemin onlara uygun dğilse birinci çakra seviyesinde bazı
dengesizlikler deneyimleyebilirler. Bu, kişinin kendi enerji alanı ile ilk bağlanosıdır
(toprak bütünlüğü de denebilir) fakat bu kökler Dünya'nın merkezine doğru daha
derine (Plüton enerji sistemine kadar) iner.
Kimliği
Fiziksel beden.
Temel ihtiyacı
Fiziksel olarak var olma ve maddeselleşme ihtiyacı.
Ana sorunu
Korku.
Konumu
Omurganın tabanı.
Rengi
Kırmızı.
Elementi
Toprak (yoğunluğu en fazla olan ancak titreşimi en düşük olan element).
Fonksiyonu
Maddi realite içinde hayatta kalmak; fiziksel bedenimizin ve kimliğimizin temeli; fi
ziksel dünyada var olabilme (yemek, ev, sağlık, güvenlik, para); kişinin kabilesi (aile)
ile bağlantısı; fiziksel güç, sağlık ve dayanıklılığın temini.
32
Mars enerji merkezi tüm diğer enerji merkezlerinin temelidir çünkü hayatta
kalışımızı tehdit eden her tür dürtüye yanıt verme fonksiyonunu üstlenmiştir. Bu
merkez kişinin varlığının hayvani seviyesini temsil eder ve burası "hayvan çembe
ri"ne yani zodyağa giriş noktasıdır çünkü bu enerji seviyesi kader denen yaşamın
temel ihtiyaçlarını ifade eder. Bu merkez sayesinde kişi insan beyninin ve dürtüleri
nin hayvanlarınkine benzeyen en eski parçalarıyla bağlantı kurar.
Mars enerjisi omurganın tabanından uyluklara, bacakların aşağısına ve ayak
lara doğru iner ve oradan da köklerini oluşturarak (Satürn) Dünya'ya doğru hareket
eder. Birinci enerji merkezi (Mars) dengelendiğinde, kişiyi topraklayan ve istikrar
sağlayan yedinci enerji merkezine yani Satüm'e bağlar. Bunun nedeni Mars'ın Oğ
lak burcunda yücelmesidir ki bu burcun yöneticisi Satürn'dür.
Mars ve ı. seride (birinci ev, birinci evin yöneticisi ve Koç burcundaki geze
genler) minimum düzeyde denge sağlansa dahi kişi rahatlar ve ihtiyaçlarının tatmin
olduğunu hisseder.
Kişi temel yaşam sorunlarıyla karşılaştığı her zaman birinci enerji merkezinde
(Mars) yer alan program aktive olur.
Bu enerji merkezi fiziksel beden seviyesinde hayatta kalmadan sorumlu ve
hayvani ve dürtüsel yanımızda bağlantılı olduğundan bu merkezi tetikleyen en
önemli duygu korkudur. Kişi tehdit altında olduğunu hissettiğinde adrenal meka
nizması aktive olur ve organizmaya iki farklı tepki vermesine yönelik bir "enerji
dozu" verir: kaçmak (tüm kan bacaklara gideceğinden kişinin rengi solar) veya dö
vüşmek (kan vücudun üstüne sıçrayacağından kişi kızarır).
Bu mekanizma, kişinin çevresiyle sınırları zayıfladığında aktive olur. Kişi aşın
hassastır ve birçok şeyin kendisini tehdit ettiğini düşünür. Esasen bu, birinci çakra
da enerji eksikliği olmasından kaynaklanırr yani kişi yeterince topraklanmamıştır.
Bu da bedeni yorar ve nedeni kronik veya adrenal bitkinlik yani adrenal bezlerin
yetersiz çalışmasıdır.
Bu enerji merkezi bağışıklık sistemi için çok önemlidir; kişiyi koruyan bir sa
vaşçıdır (Mars) adeta. Stres mekanizması hem birinci çakra hem de üçüncü çakrada
kendini gösterir. Bu enerji merkezi böbreküstü bezleri vasıtasıyla anatomik ve ener
jetik olarak üçüncü çakra ile bağlantılıdır. (Birinci çakra, böbreküstü bezlerinin me
dulla adı verilen ve adrenalinin üretildiği kısmı ile, üçüncü çakra ise kortikosteroitin
üretildiği korteks bölgesi ile bağlantılıdır.)
33
Bu enerji merkezinde kişi hem kendi hatıraları hem de ebeveyninin ve ataları
nın hatıraları ile yüzleşir. Bu hatıralar genler vasıtasıyla taşındığından bu deneyimle
ri (hatıraları) miras aldığımız atalarımızı tanımamız gerekmez. Bu, astrolojide de ele
aldığımız "kader"in, bir başka deyişle atalarımızın yaşadıkları şeylerin aynılarını veya
benzerlerini deneyimleme eğiliminin ortaya çıkışında önemli bir mekanizmadır.
Denge (entegrasyon)
Mars seviyesinde denge hali, omurganın tabanında derin bir güç ve güvenlik hissi
ile ifade edilir. Kişi bedeninde olmaktan rahattır, istikrar duyar, soğuk algınlığı, vi
rüs veya ağrı gibi dış faktörlere karşı dayanıklı ve dirençlidir çünkü kişi kendisini
koruyabileceğini ve kendine güvenebileceğini bilir. Gücün yanı sıra belli bir esnek
lik ile hızlı refleksler de söz konusudur; bunlar kişinin bedeninde olduğunun birer
göstergesidir.
Mars enerji merkezinde enerji akışının düzgün olması güçlü bir libidoyu, sağ
lıklı cinsel dürtüleri ifade eder.
Kişinin birinci enerji merkezinin dengede olup olmadığı "rüya alemi"nden (on
ikinci ev), "uyanmış alem"e geçiş zamanı olan sabah saatlerinde güçlü bir şekilde
fark edilebilir. Eğer kişinin birinci enerji merkezi dengede değilse kişi kolay uyana
maz ve kendini akşamdan kalmış hisseder.
OM egzersizi enerjinin sabahları alt merkezlere düşmesine karşı harika bir eg
zersizdir (bkz. egzersizlerle ilgili bölüm).
34
Fiziksel tezahürleri
Genel enerji eksikliği. Bu merkez çok az açık veya tamamen kapalı olduğunda, kişi bu
çakranın dersleri ile ilgili sorunlarla uğraşmaktan kaçma eğilimi sergiler.
Bunun sonucu olarak kişi, bedeni ile bağlantısını yitirir ve bedeninin ihti
yaçlarını-yemek yeme, egzersiz yapma vb.-net olarak hissedemez çünkü fiziksel
enetjisi ve dayanıklılığı düşüktür. Bu gibi durumlarda özellikle demir ve protein
gibi bazı vitamin veya minerallerin eksikliğine sıklıkla rastlanır.
Aynca bacaklarla ilgili problemler de görülebilir çünkü bacaklardan ayaklara
ve oradan da Dünya'ya yeterli miktarda enetji akmamaktadır. Bu da üst merkezlerde
zihinsel enetji tarafından üretilen aşırı elektriklenme nedeniyle kişinin sakinleşme
sini ve dinlenmesini güçleştirir; üretilen bu elektrik topraklanamadığı için bedende
kalarak gerilime yol açar.
Dolaşımın zayıflığından kaynaklanan kronik soğukluk da ı. seri ile ilgili so
runlardan biridir çünkü korku enetji akışını durduran ve soğutan ağır bir enetji
dir. İnanlar korktuklarında şöyle cümleler kurarlar: "Korkudan dondum kaldım"
veya "korkudan adeta felç oldum". Birinci çakra seviyesindeki bir dengesizlik enetji
blokajı ve soğukluk olarak bir Satürn problemi şeklinde tezahür eder çünkü Satürn
kişinin enetjisinin diğer ucunu ve enetjinin devinimini sağlama kapasitesinin gös
tergesidir (Satürn-"Yüzüklerin Efendisi"). Satürn, Mars enerjisi (ı. seri) dengede ol
duğundaki birinci enerji merkezine benzeyen yedinci enerji merkezini ifade eder.
Bu enerji düzgün bir devinim içinde değilse, Mars enerji eksikliği yaşar ve bu da
kendisini ı. seri üzerinde olumsuz bir Satürn etkisi olarak gösterir.
Korku, bacaklardan aşağılara doğru inerek toprağa karışması beklenen enerjiyi
bloke eden ağır bir enerji olduğundan bu durumu deneyimleyen insanların "bacakla
rımı hissedemiyorum" veya "adeta inme indi" gibi ifadeler kullandıklarını da duyarız.
Kişinin sınırları ile ilgili sorunlar nedeniyle fiziksel veya psişik hassasiyet
de görülebilir. Bu da Mars'ın (ı. serinin) doğru çalışmadığı durumlarda Satürn'ün
Mars'a getirdiği sınırlardan kaynaklanır.
Birinci çakradaki bir enerji açığı her seviyede sınırlan inceltir. Fiziksel sevi
yede kılcal damarların çatlaması veya morlukların oluşumu ile kan damarlan incel
diğinden ve geçirgenleştiğinden varis, hemoroid, bağırsak iltihaplanması ve aynca
tansiyon bozuklukları görülebilir. Cildin de (fiziksel savunma tabakası) zayıf ve has
sas oluşuna sıkça rastlanır.
35
Ani iştah değişimi. Yemek yeme birinci çakra ile ilintili temek faaliyetlerden
biridir çünkü kişi dünyaya yemek yoluyla bağlanır. Bu yüzden, ani iştah değişimi
(çok az veya çok fazla gıda tüketimi) genellikle birinci çakradaki dengesizliğin bir
işaretidir. (Anoreksiya ve blumia dördüncü çakra ile ilgili rahatsızlıklardır.)
Yemek, "topraklanma" ile ilgili bir faaliyettir çünkü kendimizi güvende his
setmemizi sağlar. Bu yüzden aşın yemek yeme ve obezite kişinin (kendisini kilo
ile topraklayarak) güven ve korunma eksikliğini gidermeye çalıştığının bir işareti
olabilir. Yetersiz besin alımı da, topraklanması gereken yerin tehditkar görünmesi
nedeniyle kişinin topraklanmaktan kaçındığını ve bunu birinci çakralarını kapata
rak yaptıklarını gösterebilir. Kişi pek hoşlanmadığı veya kendini tehdit altında his
settiği bir yurt dışı seyahatinde bunu yaşayabilir. Örneğin, gittiği yerde hijyen pek
iyi olmayabilir ve kişi gıda zehirlenmesinden korkabilir ya da ishal veya kusmadan
mustarip olabilir. Kişi evine yani güvenli ortamına döndüğünde ise tüm bu sıkıntı
lar ortadan kaybolur. Ancak kişi yaşamak istemediği bir ülkede yaşadığında (soğuk
bir iklimde tropikal bir bitki yetiştirmenin imkansız olması gibi) bu sorunlar yaşanu
boyunca sürebilir. Bazı insanlar doğup büyüdükleri ülke bile olsa bazı yerlere ken
dilerini hiç ait hissetmediklerini ve adeta uzaylı gibi olduklarını söylerler. Bu kişiler
kendilerine uygun bir yere taşındıklarında ise tam anlamıyla canlanırlar.
Bu iştah sorunu kronik olabilir ancak ı. seriyi tetikleyen ve bu enerji merkezin
de dengesizliğe neden olacak bir transit veya ilerletim döneminde de ortaya çıkabilir.
Birinci çakra kaslarla da ilgilidir. Enerji açığı nedeniyle ortaya çıkan korku
ile fiziksel ve psikolojik hassasiyetin artışı sempatik sinir sisteminin faaliyetini hız
landırır ve organizmanın sürekli alarm halinde olmasına neden olur. Bu durumda
beden çevresine daha güçlü tepkiler verir ve ufacık şeyleri bile büyük bir tehditmiş
gibi algılar. Kaslarda depolanan bu kronik gerilim çene ağrılarına ve günümüzde
sıkça rastlanan fibromiyaljiye (kronik yorgunluk) neden olur.
Bu enerji merkezinde enerji yükü fazlalığı olduğunda kişi esnekliğini kaybede
rek kaskatı kesilebilir. Savaşçı Mars her şeyi tehdit olarak algıladığında iltihaplanma
lar oluşur. İyileşme uzun sürer, ateşi yüksektir ve bu rahatsızlık kronik bir hal alabilir.
..
...
..
.. . ••
Venüs ve dispozitörü İkinci evdeki gezegenler
İkinci evin yöneticisi Yedinci evdeki gezegenler
Yedinci evin yöneticisi Boğa'daki gezegenler
Terazi'deki gezegenler
VENÜS ENERJİ MERKEZİ ikinci çakradır ve görevi de kişinin mutluluk hissi sayesinde
"hayallerini gerçekleştirmesi"ni sağlamaktır. Bu merkez sayesinde madde-yiyecek,
eşyalar ve fiziksel zevkler-ile hayallerden-ilişkiler, aşk ve mutluluk-eşit oranda
keyif alınz. Bu merkez en gelişmiş haliyle bize dünya üzerindeki cennet hissini verir.
Astrolojik karıdı§ı
Doğum haritasında bu merkez Venüs'ün ve dispozitörünün, ikinci ve yedinci evin,
bu evlerin yöneticilerinin ve Boğa ile Terazi burçlarında yer alan gezegenlerin duru
mu ile gösterilir. Yani bu enerji merkezi ikinci ve yedinci serinin durumuna bağlıdır.
Adı
Sanskritçede bu enerji merkezinin adı "tatlandırmak" anlamına gelen Svadhisthana'dır.
Kimli§i
Duygusal kimlik.
Temel ihtiyacı
Tatmin olına ve çekici olma ihtiyacı.
Konumu
Göbek deliğinin iki buçuk santimetre altında. Kadınlarda kundalini enerjisi ikinci
çakra ile ilintilidir ve L4 ve LS bel omurları arasında yer alır.
Rengi
Turuncu.
Elementi
Su.
Fonksiyonu
Bu merkez ile sağlanan duygusal bağlantı kişinin yaşamdan keyif almasını, tatmin
duymasını ve kendisini çekici hissetmesini sağlar. İkinci çakra kişinin duyular dün
yasına daldığı, kişinin yaşama dair heyecan duymasını, kendisinden ve yaşamdan
keyif almasını sağlayan ana merkezdir. Bu merkez doğurganlıkla da ilişkili olduğun
dan hem her tür yaratım hem de bebek sahibi olmak konusunda bir kanal görevi
görür. Her şey burada yaratılır, bereketlenir ve olgunlaşır.
Türlerin çoğalmasını sağlayan hayvansal bir içgüdü olan cinsel dürtüler birin
ci enerji merkezinden (Mars) kaynaklanırken, cinsel haz ikinci enerji merkezi (Ve
nüs) ile ilişkilidir. Buradaki enerji akışına bağlı olarak kişi duygularını, duyularını ve
cinsel enerjisini ifade edebilir veya edemez. Cinsellik, cinsel ilişki sırasında olanlar
la sınırlı değildir; tüm yaşama ve oluşa yayılır: cinsel yanımızın gücü dokunmaktan,
tat almaktan ve gülmekten ne kadar hoşlandığımıza bağlıdır. Bu merkez sakral çakra
olarak da bilinir ve üçüncü çakranın (Güneş) eril gücün merkezi olması gibi burası
42
da dişil gücün merkezidir. Bu yüzden kadınlar bu güç merkezinin etrafında (ikin
ci çakra bölgesi, kalçalar ve karnın alt kısmı) koruyucu bir yağ tabakası oluşturur,
erkekler ise üçüncü çakra bölgesinden kilo alır. Burası kişinin dileklerinin (Venüs)
tezahür ettiği merkezdir; üçüncü çakrada ise kişinin gücü (Güneş) kendini gösterir.
Bu enetji merkezi, kişinin üreme hormonlarının etkisiyle ergenliğe girdiği ve cin
sel enetjisinin aniden kendini gösterdiği Venüs döneminde (14-22 yaş) uyanır. Genç
ler, kişisel değer (2. seri), cinsellik ve duygusal bağların ifadesi (7. seri) ile ilgili sorunları
ikinci çakradan kaynaklanan bu fırtınalı enetjiye maruz kaldıkları dönemde yaşarlar.
İkinci enetji merkezinin amacı yaşamda (içte ve dışta) güzellikler yaratma yete
neği geliştirmek ve yaratılan her şeyi teslimiyet içinde kabullenmemizi sağlamaktır.
Denge (entegrasyon)
Venüs seviyesinde dengenin temini tatmin, çekicilik, doğurganlık, yaratıcılık ve bir
şeyi hak etme hissiyle gelen bir kendine değer verme duygusu yaratır. Bu iç den
ge bedende de esneklik, ahenkli ve zarif hareketler şeklinde kendisini gösterir. Kişi
hem iç hem de dış güzelliğinin keyfini yaşama kapasitesine sahiptir; dilediği herkesi
etkileyebilme yeteneğini aktive eden keyfin derinliklerine kendisini bırakır. Kişi ya
şamı tam anlamıyla hisseder ve adeta kendini yaşamın kollarına bırakır, bu da mü
zik, dans veya başka bir güzelliğin içinde kaybolup gitme yeteneği ile ifade bulur.
Şükran (Venüs'ün Sanskritçe' deki karşılığı teşekkür anlamına gelen Shukra ke
limesidir) buradaki anahtar kelimedir ve ikinci enetji merkezinin dengede olması
için gerekli olan histir. Kişi sahip olduklarını takdir eder (2. seri) ve böylelikle daha
fazla güzelliği kendisine çeker (7. seri). 7. serinin izin verdiği kadar başkalarına çe
kici görünebileceğimizi unutmamalıyız. Bu merkez ahenkli bir şekilde çalıştığında
kişi dilediği kişiyi etkileyebilir.
Zihinsel seviyede bu denge kişinin diğerleri ile kurduğu kolay iletişim ile ifa
de bulur. Kişi iletişimde olmak için aşırı çaba göstermek zorunda kalmaz, zorluk
çekmez. Herhangi bir eleştiri veya yargılanmaya maruz kalmadan başkalarından
kolaylıkla kabul görür. Bu merkez dengeli olduğunda kişinin uyumlu ilişkiler kur
masına imkan sağlayan hoşgörü ve sabır da mevcuttur. En basit seviyede ikinci çak
ranın yaratıcılığı doğurganlık ile dışa yansır ancak yaratıcı işlerde (resim yapmak,
yazı yazmak, herhangi bir sanat dalı ile uğraşmak) de potansiyel üretkenlik olarak
kendisini gösterir.
43
İkinci enerji merkezindeki dengesizlikler I İkinci çıkra alamnda
bozukluklar (Venüs, 2. seri ve 7. seri)
Bu enerji merkezi ile ilgili konular doğum haritasında 2. serinin ve özellikle de Ve
nüs'ün sorunlu yerleşimi ile görülür. Venüs'ün asaletsiz konumda oluşu, doğrudan
veya dispozitörü vasıtasıyla sert açılar alışı kişinin ikinci çakrasının dengesiz oldu
ğunu ifade eden en sık görülen göstergelerdir. İkinci çakra aynı zamanda ikinci ve
yedinci evlerdeki gezegenlerden, bu gezegenlerin yöneticilerinden, Boğa ve Terazi
burçlarında yer alan gezegenlerden etkilenir.
Fiziksel tezahürleri
Bedende (özellikle de pelvis bölgesinde) sertlik, alt karında şişkinlik, üreme bezle
ri ile ilgili sorunlar (erkeklerde prostat ve testislerde, kadınlarda yumurtalıklarda),
üreme sistemi sorunları, doğurganlık azlığı, cinsel fonksiyon bozulukları (iktidarsız
lık, frijidite), sırt ağnsı (lumbar bölgede), cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ürogenital
yollardaki sorunlar, ağrılı ve düzensiz adet görme, endometriyoz, adet öncesinde
görülen sendromlar, menopoz sorunları.
Venüs enerji merkezi, altıncı çakra (Jüpiter) ile hormona! dengeden sorum
ludur. Bu yüzden hormona! dengesizlikler ikinci çakranın dengelenmesi yoluyla
düzene girer. Bu da ikinci çakra ile duygular arasındaki bağlantıyı bir kez daha göz
ler önüne serer çünkü hormonların duygulan ve modu ne denli güçlü bir biçimde
etkilediğini hepimiz biliyoruz. Buna en güzel örnek, hormonlardaki değişi.klikler
nedeniyle güçlü mod değişi.kliklerine yol açan kadınlarda adet dönemi öncesinde
görülen sorunlardır (PMS).
44
daki döngünün dengelenememesinden dolayı kişi kendisini sürekli olarak birileri
ile kıyaslar ve sonucunda kendi elindekilerden mutlu olmaz. Dualite Venüs için bü
yük bir sorundur; dualiteyi aşabildiğinde ise misyonu olan birliğe ulaşabilir.
Kişinin içsel olarak katı olması veya duygusal akışının bloke olması sonucu
bedende birtakım gerginlikler görülebilir. Duygular su, akış ve hareket ile ilintilidir,
dolayısıyla bir duyguda takılı kalmaya çalıştığımızda bedenimizdeki ilgili yerlerde
kramplar ve gerginlikler (dişleri gıcırdatmak, mideye kramp girmesi, yumruklan
sıkmak gibi) yaşarız.
Aynı şekilde, kendimizi bir duygudan özgürleştirdiğimizde (mesela, ağlaya
rak) akışa geçeriz. Kendimizi duygulardan özgürleştirerek aslında bedenimizi de
özgürleştirmiş oluruz. Tersi de doğrudur: Bazı beden hareketleri sayesinde duygu
larımız serbest kalır (ikinci çakraya yönelik egzersizler duygusal akışı aktive eder,
esnekliğimizi artırır ve her seviyede hafiflememizi sağlar).
Bu enerji merkezi tıkalı olduğunda kişinin diğer insanlar ile iletişim becerileri
zayıf olabilir, kişi kendisini diğerlerinin yanında rahat hissedemez. Sanki sürekli
yargılanıyorlarmış veya hataları vurgulanıyormuş gibi kendilerini sürekli olarak
haklı çıkarmaya da çalışabilirler. Venüs çakrası tıkalı olan kişiler mükemmelliyetçi
olabilir ve başkalarını çokça eleştirebilirler. Bu kişiler yorgunluk ve sıkılma hissi ya
ratırlar ve aynca kendileri hemen yorulur ve sıkılırlar. Başkalarına karşı hoşgörüleri
azdır; başkalarını sürekli eleştirir ve yargılarlar. Birinci çakra iyi gelişmiş ise, kişi
ikinci çakradaki enerji açığı sorununu birinci çakra üzerinden çözme eğilimi göste
rir; örneğin işi kendisine bir çıkış olarak seçer (işkoliklik).
Duygusal sınırlar sert ve geçirgen olmayan duvarlardan yapılmış bir kale gi
bidir. İkinci çakra ne kadar tıkalı olursa, kişi kendisi ile başkaları arasına o kadar
mesafe koyar, sanki başkalarına ihtiyacı yokmuş gibi yakın ilişkiler kurmaktan ka
çar. Başkalarını sıkıcı bulur ve bir yük olarak görürler. Cinsellik onlar için bir zevk
değildir, adeta bir görevdir.
Zihinsel düzeyde ikinci çakradaki (Venüs) bir enerji açığı bir üst enerji çifti
olan altıncı çakranın (Jüpiter) da dengesini bozar ve zihinde bir �iyi-kötü" algısına
yol açar. Dolayısıyla kişi mükemmelliyetçilik yolu ile keyif almaya çalışır.
Bu tarz kişiler normalin üstünde çalışır; eğlenmeye ve dinlenmeye yeterli
zaman ayırmazlar. Bu, kişinin kendisini eleştirme eğiliminden kaynaklanır ve kişi
aynı zamanda eğlenmeye ve dinlenmeye vakit ayıran başkalarını da eleştirir. Ço-
45
ğunlukla hijyen takıntıları vardır ve bunun kaynağında da kişinin cinselliği ile ilgili
sorunlar yatar. Kişi kendisini kirli hisseder ve sürekli bir temizlenme ihtiyacı duyar.
Cinsellik zayıftır veya duygularla bağlantıda değildir. Kişinin bilinçli olarak kendi
sini açması zordur çünkü bu durumda ikinci çakra ile ilgili bir yara yaşayabilir ve bu
yara bir cinsel travma, utanç veya yargılanma ile ilgili olabilir. Bu travmanın farkına
varılıp üzerine gidildiğinde, kişi kendi Venüsyen enerjisine yakınlaşır ve bu da ge
zegen konumlan ile ifade edilen ilgili hatıraların tetiklenmesine yol açar (örneğin,
Venüs-Satürn açısı reddedilme korkusu veya suçluluk duygusunu ifade edebilir).
Kişi bu yüzden hassas olan bu yanını kapatarak kendisini incinmekten korumayı
daha kolay bulur. Bu "kapatma" kalıcı bir çözüm değildir çünkü kişi zamanla canlı
lığını, heyecanını ve motivasyonunu yitirerek duyarsız ve kötümser olmaya başlar.
Bu enetji merkezi hayatta kalmak için gerekli olmasa da, yaşama sanatını ifade et
tiğinden, kişinin 2. seri ve 7. seriye dair sorunları varsa ve haritasında başka alanlar
güçlü ise kişi bu merkezi gözden çıkarmayı kolay bulabilir.
İkinci çakranın açılmaya başlamasıyla birlikte kişinin ilk olarak duygusal ilgi
eksikliği ile duygusal patlamalar arasında kalması mümkündür. Bir başkasına olan
ihtiyaç arttıkça, kişinin kendi üzerindeki kontrolünü kaybetme ile başkaları tarafın
dan kontrol edilme korkulan da artar. Bu da kişiyi Venüs merkezinden geri çekilme
ye iter çünkü bu şekilde daha az incineceğini ve bu merkez olmadan yaşamını daha
rahatlıkla kontrol altında tutabileceğini düşünür. Kendisini duyuların dünyasından
çekerek kişi daha çok zihinsel seviyede yaşamaya başlar ve kabul edilebilir zihinsel
tutumların yanı sıra kontrollü duygusal tepkiler geliştirir. Bu da kişinin içinde "çığ
lık atma" isteği uyandırır ya da diğer uçta duygusuzluğa neden olur. İkinci çakra cid
di risk altında olduğunda bu duygusuzluk ortaya çıkar ve kişi her şeyi boşvermiş iz
lenimi verir. Sanki kişinin bedeninin bazı yerleri anestezi verilmişçesine uyuşur ve
hiç bir şey hissetmez çünkü kişi duygusal olarak acıyı da hazzı da hissetmemektedir.
Suçluluk ikinci çakranın ana sorunudur (tıpkı birinci çakranın ana sorunu
nun korku olması gibi). Kişinin yapmak istemediği veya kendisini kötü hissettiren
bir şeyi yapması durumunda (sağlıklı bir duygu olan sorumluluk duygusunun den
gesizleşip sağlıksız suçluluk duygusuna dönüşmesi) suçluluk duygusu açığa çıkar
veya kişi istediği şeyleri dahi reddeder (çünkü bunları hak edecek kadar iyi olma
dığını düşünür). Bu durum genelde kişinin kendini sabote etme süreci aracılığıyla
bilinçaltı seviyesinde gerçekleşir.
Duygusal okuryazarhk
Dokunmak ikinci çakranın gelişiminde çok önemlidir. Şayet çocuklukta bir temas
eksikliği yaşandıysa kişi kendi duyuları ile temas kurmakta ve ikinci çakra vasıtasıy
la duyularının duygusal kimliğini oluşturmada zorluk çeker. Bu durum altıncı çak
ra (zihin) vasıtasıyla telafi edilir veya ikinci çakra (duyular) ile altıncı çakra (zihin)
arasında uzlaşmazlığa neden olur. Kişi etrafındaki güzellikleri olduğu gibi görmeyi
bilmez, bu maddi ve duyusal şeyleri günah olarak görür ve bunları ahlaken kabul
edilebilir ve doğru (Jüpiter) olarak tanımlama ihtiyacı duyar. Bu tür bir ayrım kişi
nin yaşamında diğer ayrımlara da yol açar zira bu aynın bu "ikinci ve altıncı çakra
döngüsü"nde bir inanç (Neptün) olarak ortaya çıkar. Kişi, tatmin olmak yerine ken
dini tatmin edecek şeylerin hayalini kurar. Çocukluğunda yeterince tensel temas
ta bulunulmamışsa kişi bu merkezi kapatmaya ve diğer insanlarla yakınlık kurma
ihtiyacını göz ardı etmeye başlar. Birisi ona dokunduğunda veya sarıldığında, kişi
kendi içinde kaskatı olduğu için bu dokunuşa nasıl karşılık vereceğini bilemez. Bu
Venüs kanalı tıkalı olduğunda, kişi özellikle de aşk ilişkilerinde olmak üzere duygu
sal ve duyusal seviyede bilgi alışverişi için gerekli olan duyuların dilini öğrenemez.
Bu, aşk ilişkilerinde (kişi duyularına güvenmeyi ve bundan keyif almayı öğrendiğin
de) iletişim için gerekli olan duygusal zekanın da bir parçasıdır ve eksik olduğunda
kişi duyuları ile bağlantı kuramaz ve bu tür iletişimde başarılı olamaz. Kişi birisini
güçlü bir biçimde arzuladığında dahi, bu kişi ile olan temasında soğuk, ulaşılamaz
47
ve sert (7. seri ile ilgili sorunlar) izlenimi bırakır ve esasen bu, istediği şeyin tam ter
sidir. İkinci çakra üzerinde çalışarak kişi duygusal okuryazarlığı, duygulan ile nasıl
temasa geçeceğini ve duygularını yeterli derecede nasıl ifade edebileceğini öğrenir
ve böylelikle hem diğer insanlarla duygusal alışverişte bulunur, hem de başkaları�
nın duygularını daha iyi yorumlayabilir.
49
rahatlama arzusu duyarken, bir yandan da kendisini gergin hisseder. Böylelikle ba
ğımlılık ortaya çıkar.
Her bağımlılık eksile bir duyguyu tamamlama (örneğin, çilcolata ile tatmin
duygusu; alkol ile rahatlama duygusu) veya rahatsızlık veren bir hissi bastırma ça
basıdır. Belli bir duruma bir şey vasıtasıyla erişmeye çabaladığımızda ilgili enerji
merkezinde enerji fazlası oluşurken, belli bir dersten kaçmaya çalıştığımızda kendi
mizi ilgili enerji merkezinden geri çekmemiz ile enerji açığı oluşur.
İkinci enerji merkezindeki enerji fazlası kişinin yaşamın zevklerine ve tembel
liğe yatkın olmasına; zor, acı verici veya hoş olmayan şeylerden de kaçmasına neden
olur. Kişi sürekli olarak etrafında ilginç ve heyecan verici kişiler arar; duyulara ve
dünyanın duyusal zevklerine odaklıdır. Kişi dengede olmadığında duyusal zevk
lere ve cinselliğe aşırı düşkünlük görülür ve bu da kişinin diğer güzelliklerden ve
yaratıcılık fırsatlarından uzaklaşmasına neden olur. Kişinin en büyük arzusu sürekli
çekici kalabilmektir.
Bu kişiler zevk bağımlısıdırlar; istedikleri şeye en kolay ve mümkün olan en
ilginç şekilde ulaşmak isterler ve her türlü zorluktan da ne pahasına olursa olsun
kaçarlar. Peki bu kötü bir şey mi? Esasen birinci çakranın zayıf olması durumunda
sorunlar ortaya çıkar çünkü burası ikinci çakranın temelini oluşturur. Bedeni ruhun
mabedi olarak düşünecek olursak, birinci çakra bu mabedin temelidir. Birinci çakra
sı güçlü ancak ikinci çakrası zayıf olan kişiler güvenilir kişiler olacaklardır ancak bu
kişiler keyif ve heyecandan yoksundur. Birinci çakrası zayıf olup ikinci çakrasında
çok fazla enerji olan kişiler ise duygusal patlamalar yaşayacaktır çünkü güçlü bir
birinci çakranın sağlayabileceği sınırlar ve istikrar yoktur. Kişinin duygusal patla
maları ne kadar sert olursa, istikrarlı duygusal ilişkiler kurması da o kadar zor olur.
Bu noktada, istikrarlı duygusal sınırların temini yönünde çalışmak gerekir.
Güçlü duygusal sınırlar kişinin kendi içinde belli duygusal dürtülere sahip
olma yeteneğini ifade eder. ikinci çakrada enerji fazlası olan bir kişi duygusal anlam
da çok kolay şarj olacağı gibi bundan hızlıca da kurtulmak isteyecektir. Oysaki kişi
bu enerjiyi tuttuğu takdirde bilinçli farkındalık seviyesine erişebilecektir. Bu enerjiyi
"deşarj" ederek kişi geçici olarak bu enerjiden kurtulur fakat böylelikle bu enerjinin
bilinç seviyesine çıkıp davranış değişikliğine yol açmasını da engellemiş olur. Bu, bir
aşk ilişkisinin başlangıcında bu davranışın bir önceki ilişkisini mahvettiğini bilme
sine rağmen kişinin obsesif bir şekilde partnerini aramasına benzer. Bu kişiler ken-
50
dilerini kontrol edemedikleri bahanesinin ardına saklanırlar çünkü böyle yapmak
uzun vadede sorunu çözmese de geçici olarak rahatlamalarını sağlar. Kişi bu enerjiyi
açığa çıkarmadan kendisine "Ona neden telefon açıyorum?" ve "Aramasam ne olur?"
sorularını soracak olsa bu garip davranışının arkasındaki motivasyonu anlayabilir.
Diğer yandan, kişi güzel heyecanlar duyduğunda da bu kapasiteye sahiptir
çünkü içindeki enerji akışı o kadar hızlıdır ki bunu ifade etme ihtiyacı duyar. Bu akış
aynı hızla da ortadan kaybolur ve bu kez kendisine yeni bir heyecan bulma arayışına
girer. Çözüm kişinin kendi içinin derinliklerinde Venüs'e sahip çıkıp (Venüs'ün Ba
lık burcunda yücelmesi) kendi içinde tatmin olabilme yeteneğine ulaşmakta yatar.
İkinci çakradaki dengesizliğin ana nedenlerinden biri ilk çocukluk dönemin
de ve (eğer çocukluktaki travma çok güçlü ise) yaşam boyunca yaşadığı reddedilme
duygusudur. Bu durumda kişi çoğunlukla oral aktivitelere (yemem-içmek, sigara
içmek, atıştırmak) yönelir; tüm bunlar kişinin daha fazla boşluk hissetmemesi için
bir telafidir. Duyguların içe atılması, Venüs kemeri veya aşk tutamaçlan denen böl
gede (alt karın ve kalça bölgesi) su tutulmasına neden olabilir. Kişi, sevginin her şeyi
çözebileceğine inanarak (kişinin birinci çakrada paranın her derde deva olduğuna
inanması gibi) duygusal sınırlarını kaldırır ve diğer insanların neden duygusal sı
nırlan olduğunu ve hislerini kısıtladıklarını anlayamaz ve kendi beklediği yaklaşımı
bulamadığı için reddedilmiş hisseder. Böylece bir kısır döngü başlar; reddedilme
arzulanma ihtiyacı-yeniden reddedilme korkusu.
Yapması gereken şey, kişiye bu çakranın alnndaki bir temel sağlayan, tek başı
nalığı ve bir partneri yokken bile kendini bütün hissetmeyi öğreten enerji merkezini
(birinci çakra) geliştirmektir. Çocukluğunda ebeveyni veya yetişkinlikte partneri ta
rafından terk edilen kişi sevilmediğini hisseder ve kendi değerinden şüphe duymaya
başlar. Bu, ileride yine terk edilme korkusuna dönüşürse kişi partnerinin her moduna
ayak uydurur ve yeterince iyi olmadığını düşünerek kendi gerçek kişiliğini ifade et
mekten korkar. Yalnızca partnerinin ihtiyaçlarını yorumlar ve bunlara ayak uydurur.
Gerçekte kendi sistemimizdeki travmadan kendimizi özgürleştirene kadar başkaları
nın bize yaptığını biz de başkalarına yaparız. Esasen, kendimizi olduğumuz gibi ka
bullenmek yerine yapmacık kişilikler içinde yaşayarak asıl kendimizi biz terk ederiz.
İkinci çakrada işler yolunda gitmediğinde bilinçli olmamız ve hissetme hakkı
mızı; arzu duyma, hislerimizi ve ihtiyaçlarımızı rahatlıkla ifade etme hakkımızı geri
kazanmalıyız.
51
Venüs, bir Su grubu burcunda, Balık burcunda yücelir. Dolayısıyla burada his
setmeyi, teslim olmayı ve akışta olmayı öğreniriz. Tantrik öğretilerde bu teslimiyet
"tanrının çaldığı bir enstrüman olma yeteneği" olarak tarif edilir. Olumsuzluklar ve
eleştirilerden kurtulmak sayesinde ikinci çakradaki yaratıcılık potansiyeli açığa çı
kar. Böylelikle başkalarını kontrol altında tutma ve malıipüle etme ihtiyacı ile para,
mal, mülk sahibi olma arzusu duymak yerine içimizdeki yaratıcılığı ve doğurganlığı
açığa çıkaracak içsel canlılık ve yaşam sevinci duymaya başlar, kendimizi ezelden
beri var olan neşe, keyif, uyum ve güvene bırakırız.
Deneyimler
İlgi eksikliği ve kişinin kendisini ihmal etmesi ikinci çakrada kişinin kendi değeri
ni bilmeyişinin birer ifadesidir. Enerji egzersizleri ile beden üzerinde çalışarak ve
duygulan salıvererek beden yumuşaklığını ve esnekliğini yeniden kazanırken bir
yandan da hareketleri daha zarif ve feminen hale gelir; bedenin alt kısımlarında,
adet döngüsünde ve hormona! sisteminde denge sağlanır. Blokaj, serbest kalmak
isteyen, bilinçli bir şekilde farkına varılıp entegre edilmesi gereken kıstırılmış bir
duygu sonucunda ortaya çıkar. Bedenimiz kendisini yenileme kapasitesine sahip
olduğundan kıstırılmış duyguyu serbest bırakmak yeterli olacaktır çünkü böylelikle
beden zaten dengeyi bulacaktır, ancak bunu bilişsel terapilerle desteklemek daha da
başarılı sonuçlar getirebilir. Belli bir enerjiyi salıverdiğimizde kendimizin özgür bir
parçası-ve ilave bir kaynak-olarak bunu kullanabiliriz.
Çakralar bilincimiz ve evrimimizle bağlantılı merkezlerdir. Bu yüzden kişili
ğimizin farklı yanlarının ifade bulması gerekir, aksi takdirde evrim gerçekleşmez.
.•·
• .
.
Astrolojik karıılığı
Doğum haritasında bu merkez Güneş'in konumu, beşinci evin ve içindeki gezegen
lerin, beşinci evin yöneticisinin ve Aslan burcunda yer alan gezegenlerin durumu
ile gösterilir. Ancak bu merkezin tam potansiyeline ulaşması dördüncü merkez (Ay)
üzerinden gerçekleşir. Bundan bir sonraki bölümde daha detaylı söz edeceğiz.
Ad ı
Bu merkez Sanskritçe'de Manipura olarak bilinir ve ışıldayan cevher veya mücevher
şehri anlamına gelir. Bedenimizde, solar pleksus bölgesinde, fiziksel bedenimizin tam
ortasında (enerji bedenin ortası ise dördüncü çakradır) parlayan içsel Güneş'imizdir.
Kimliği
Ego.
Ana Sorunu
Utanç.
Konumu
Mide bölgesinde, solar pleksusta yer alır.
Rengi
San.
Elementi
Ateş.
Fonksiyonu
Güneş çakrası kişiye öz farkındalık hissi verir, dolayısıyla gelişmiş şekliyle bireyin
kalbidir. Beşinci çakra (Merkür) ile ilintilidir ve bu ilci merkez arasında bir dolaşım
olduğunda kozmik bir bilinç hali (Uranüs) yaratılır.
İyi gelişmiş olduğunda üçüncü merkez büyük bir organizasyonel yetenek ge
tirir ve imgeledil<leri şeyleri başaran kişileri ifade eder. Liderli.le yeteneklerini, güçlü
bir kişili.le ve iradeyi ifade eder. Dolayısıyla kişi tam olarak ne istediğini çok iyi bil
diğinden bunu nasıl gerçekleştireceğini de bilir. Bu çakra, fiziksel bedenimizin ne
redeyse tam ortasında yer aldığından, özellikle de bilinçli olduğumuzda, en önemli
bir denge unsurudur. Öz farkındalık bu çakrada yer aldığından, kişiler kendi mer
kezlerinde olduklarında, mükemmeldirler. Bir liderin bu çakrası iyi konumda ol
duğunda, bu, kişinin diğer kişileri ve idealleri bir arada tutma yeteneği güçlendirir.
Burası, kişinin kendi bireysel gücü ile ilişkinin ortaya çıktığı yerdir. Burada
bedende akmakta olan enerji metabolize edilir ve bu çakranın düzgün çalışması
56
sağlık, canlılık ve şifa için gereklidir. Bu merkez zayıf durumda olduğunda, kişinin
iyileşmesi zorlaşır ve hastalık nükseder.
Solar pleksus da denen bu çakra doğum haritasındaki Güneş ile ifade edilir.
Güneş bizim özümüzü ve her şeyin merkezini temsil eder. Güneş'in kütlesi, Güneş
sistemimizin kütlesinin yüzde doksan dokuzunu teşkil eder ve tüm diğer gezegen
ler Güneş'e doğru çekilirler, çünkü Güneş bizim sistemimizin bilincini ifade eder.
Burası eşi benzeri olmayan kişiliğin, kişisel gücün ve özgüvenin geliştiği yerdir.
Üçüncü çakradaki bilinç gelişimi dikey bir gelişim olduğundan iki boyutlu
haritada tam olarak görülemez ancak bir potansiyel olarak kendisini gösterir. Bilin
cin gelişimi gibi bilinç de yukarıya doğru yükselir ve doğum haritamızdaki yatay
düzlemde yer alan zorlayıcı açılar (kare, karşıtlık ve zorlayıcı kavuşumlar) kaybol
mamakla birlikte kişinin Yüksek Ben'i için gıda ve yakıt temin ederler. Bu, Güneş
merkezleri gelişmiş kişilerin yaşamlarında artık sorun yaşamayacakları anlamına
gelmez; kişiler zorluklarla karşılaştıklarında bunları asıl varlıkları için gerekli ener
jiye dönüştürürler (tıpkı fiziksel seviyede gıdanın beden ve zeka için gerekli olan
enetjiye dönüştürülmesi gibi).
Spiritüel dersleri: Doğru eylemler, kişisel güç ve azim.
Denge (entegrasyon)
Güneş çakrasını dengeleyebilen bir kişi kimseye bir şey empoze etmeye çalışma
dan, kimseye emirler yağdırmadan veya kendisini aşın önemli görmeden sakin ve
kendinden emin bir biçimde kendisini ifade edebildiği içsel güce sahiptir. Kişinin
güçlü bir iradesi vardır ve bu da zorluklara cesaretle göğüs germesini sağlar.
Kişinin içindeki ateş-yani güç ve yaşam dolu, keyifli, sıcak ve neşeli bir insan
oluşu-üçüncü merkezle ilgilidir. Bu özelliklere sahip olan kişi kendisiyle rekabet
içinde olmak isteyenleri değil işbirliği içinde olmak isteyenleri kendisine çeker. Ça
tışma durumunda kişi kimseyi incitmeden tavırlarını net bir biçimde ifade eder.
Kararlılık ve özgüven üçüncü çakrada yer alır ve kişinin gerektiğinde "evet", gerek
tiğinde "hayır" diyebilmesini, rahatlıkla bir seçim yapabilmesini ve bu seçime uya
bilrnesini sağlayacak şekilde sınırlarını qelirlemesini sağlar. Bu da kişiye güçlü bir
iradenin getirileri olarak otokontrol ve özdisiplin verir.
Güneş çakrası gelişmiş ve dengeli olduğunda kişi inisiyatif alabilir, kendi
konfor alanının dışına çıkabilir ve gerçekliği kendi iradesi ile şekillendirebilir. Bu
57
sürecin başlangıcı, kişinin sınırlannı zorlama cesaretine sahip olmasını gerektirir.
Üçüncü çakrayı geliştiren şey kişinin sınırlannı aşabilmesidir. Kendi merkezimizde
olduğumuzda kendi kimliğimizle uyum içinde oluruz. Bu da tüm parçalarımızın
''birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" prensibi ile uyumlu çalıştığında ortaya çıkar
ve bu sayede kimse bizi alt edemez.
Bu güçlü irade sayesinde kişi, kişiliğini geliştirir, güçlü ve zayıf yanlarını keş
feder. Kişinin cesareti varsa, kendisini güvende olduğuna dair dışarısının birtakım
onaylar vermesine duyduğu ihtiyaçtan kendisini özgürleştirmeye başlar ve tama
men topraklanmasını sağlayacak şekilde kendi iç gücünü sahiplenir. ilk üç çakranın
merkez çakranın (Ay) altında olduğunu ve bu yüzden bu çakraların kişiyi Dünya'ya
bağlayan çakralar olduğu unutulmamalıdır. Güneş çakrasının gücü güvenlik alanın
da kalarak kişinin güvenli dünyayı ardında bırakma ve kendi kişisel yoluna doğru
kolları sıvama isteği ile ortaya çıkar. Kişi üçüncü çakrasını zorluklarla karşılaştıkça
güçlendirir ve geliştirir.
Güneş çakrasının amacı kişinin bilinçli iradesi (birinci çakra ile üçüncü çakra
arasındaki fark bilinç düzeyidir) ile ortaya eylem koymaktır. Birinci enerji merkezine
(Mars) ait eylemler tamamen içgüdüsel iken, üçüncü çakraya ait eylemler kişinin ris
kin farkında olduğu fakat yine de harekete geçmeye karar verdiği bilinçli eylemler
dir. Bu yüzden spiritüel yoldaki başlangıç sermayesi yalnızca cesarettir diyebiliriz.
Burada mücadele verilmesi gereken en büyük zorluk pasifliktir. Güneş, Koç
burcunda yücelir ve bilinçli aksiyon arar (ilk iki çakra içgüdüseldir ve yerçekiminin
etkisindedir, bu yüzden eylemleri de otomatik olarak aşağıya yöneliktir). Üçüncü
çakrada ise yerçekimine ve atalete karşı koyma ihtiyacı belirir ve bunun için kişisel
irade ve çaba gereklidir. Pasifliği ortadan kaldınp kişiye inisiyatif alma gücünü veren
ise Ateş elementidir. Güneş merkezi tam olarak geliştiğinde yerçekimi ile uyuşmaz
lık yaşamaz, kozmik güç ile bilinçli bir işbirliğine girer, stabil ve yaratıcı hale gelir.
Aksi takdirde bu merkez dengesini yitirir ve kendisini öne çıkarmak ve bu sayede ya
şadığını hissedebilmek için sürekli savaş halinde olan insan egosu özellikleri gelişir.
58
gezegenlerin beşinci evdeki sorunlu yerleşimleri, beşinci ev yöneticisinin zor bir
konumda olması ve Aslan burcunda kötücüllerin yer alması da bu çakra ile ilgili
sorun potansiyelini gösterir.
Fiziksel tezahürleri
Bu çakra, aldığımız besin ve enerjinin "yaşanı ateşi"ne ve başarıya dönüştüğü meta
bolizmamızın tahtıdır. Bu yüzden Güneş çakrasındaki bozulmalar sindirim sorun
ları, gastrite neden olabilecek mide asitlerinin çok az veya çok fazla olması, mide
ülseri, midede veya diyaframda ağırlık hissi ve tansiyon gibi sorunlara, sindirimin
yavaş çalışmasına, bazı besin gruplarına karşı intoleransa, şişkinliğe ve hatta kandi
daya yol açabilir.
Bazı besinleri, "koşullan veya insanları" sindiremeyen kişilerde kusma da gö
ıülebilmektedir. Bu çakra, beşinci enerji merkezi (Merkür) ile ilintili olduğundan,
üçüncü çakrada meydana gelen bozulmalar beşinci çakraya da yansıyacaktır (örne
ğin mide reflüsü boğaz problemlerine, mide ve sindirim sorunları da tiroid bezi ile
ilgili sorunlara yol açabilir).
Kronik yorgunluk sendromu da burada ortaya çıkar çünkü içsel ateşin eksik
liği enerji yakıtının yanmasını ve boşaltımını engeller (Güneş çakrası organizmanın
motorudur, her şeyi harekete geçiren odur). Aynca şeker hastalığına neden olabilen
karaciğer, safra kesesi ve pankreas rahatsızlıktan da görülebilir.
Üçüncü çakradaki bozulmalar omuriliğe ve kişinin bedenini sabit tutma şekli
ne de yansır çünkü kişiliğimizin gücü ile ilgili bilgi omurganıızda yer alır (kişiliksiz
insanlara "omurgasız" denmesi de bu yüzdendir). Bu merkezin zayıf oluşu kişinin
duruşunun eğrilmesine neden olur.
Dr. Gotz Blome (Bach sistemi uygulayıcısı), üçüncü enerji merkezini güçlen
direrek uzun süren sırt ve omurga problemlerinin iyileştirilebileceğini iddia etmek
tedir. Tüm bu sorunlar bu enerji merkezinin yetersiz veya iradenin aşırı kullanımı
(daha doğrusu, kötü kullanımı) sonucunda ortaya çıkar.
59
Seviye 1: Güçsüzlük
Başarı için ön şartlardan biri bize verilen işleri başarabilme gücüne sahip olduğu
muza inanmaktır. Kişinin özgüveni bu çakradaki enerji miktarına bağlıdır; kişi,
koşullan değerlendirerek bir şeyi yapıp yapamayacağına karar verir. Başaramaya
cağına inanırsa daha o işe başlamadan vazgeçer çünkü inandığı şey budur. Bu da
güçsüzlük ve hayal kırıklığı hissi verir. Peki, dengesizlik ve blokaj nasıl oluşur?
Solar pleksusta bilincin gelişiminin ilk seviyesi egonun doğasının-egonun
ve olduğunun ve nasıl çalıştığının-farkında olmaktır. Daha sonra egonun varlığı
ve gerekliliği kabullenilir. Ergenlik döneminde kişi, ebeveyninin ve otoritelerin
şartlandırmalarından uzak bir kişilik yani bireysel ego geliştirme ihtiyacı duyar.
Bu yüzden gençlere ebeveyni ile birer yetişkin olarak ilişkilerini yeniden düzen
leyebilmeleri için mevcut tutumlarını değerlendirebilecekleri ve ebeveynine karşı
çıkabilecekleri ortamı vermek gerekir. Bu süreci iyi anlamak gerekir; çocuk bir geçiş
sürecinde olduğundan desteklenmeye ihtiyacı vardır ve hala ebeveynine bağımlı
olsa da kendi özgürlüğünü istemektedir. Bu, sağlıklı bir ego yapısının oluşumunda
en önemli dönemdir. Çoğunluktan farklı olduğunu gören çocuklar desteklenmedik
leri takdirde toplumdan uzaklaşır ve yabancılaşırlar, dolayısıyla bu çocukların eşsiz
olduklarını görüp eşsiz yeteneklerinin gelişimini desteklemek gerekir. Bu durumda
ergen büyüyüp ailesinden gelen kimlikten bağımsız ve diğer otoritelerin etkisiyle
meydana çıkan resimden farklı yeni bir kimlik geliştirebilir. Bu yaş döneminde, ya
vaş ilerleyen transit gezegenler doğum haritasındaki gezegenlerle birçok açı yapar
(aynısı 40 yaş civarında da yaşanır) ve bu engellenemez bağımsızlık ihtiyacını işaret
eder. Bu dönemde birçok insan ilk kez bir yoga kursuna veya meditasyon çalışması
na gider veya kendini kitaplarda aramaya başlar.
Güneş çakrasında enerji açığı olması kişinin hevesinin kırılmış olmasının bir
sonucudur. Bu durum ailelerin çocukları üzerinde üstünlük kurmaları, çocuğun
mutlaka başarılı olmasını beklemeleri ve her hatasını eleştirmeleri ile ortaya çıkar.
Hevesi kırılan, ailesinin sözünden dışarı çıkmayan ve artık kendi iradesini sergile
yemeyen çocuklar enerjilerini ve canlılıklarını kaybederler. Bir çocuğun hevesi kırıl
dığında, gücünü kaybeder ve bir yetişkin olduğunda da inisiyatifalamaz, pasif kalır
ve ani sinir patla.malan yaşar. Tüm bunlar kişinin başkalarına itaat ettiği için ortaya
çıkan tepkilerdir. Bu durumda kişi başkalarına "hayır" demekte ve kendi ihtiyaçla
rına öncelik vermekte zorlanır. Bunun sonucunda solar pleksusta yorgunluk başlar;
60
hayal kırıklığı ve çaresizlik hissi baş gösterir ve kişi yüzleşmesi gereken kişilerden
ve durumlardan kendisini uzak tutacak taktikler geliştirmeye başlar. Bu, ne kadar
zor bir durummuş gibi görünse de bazen tek bir haşan bile kişiyi duyduğu aşağılık
his sinden kurtarmaya yeter ancak bunu başarabilmek için kişinin aktif olması ve
birtakım faaliyetler içinde yer alması gerekir.
Diğer taraftan, belirgin bir özgür iradeye sahip olan çocuğun enerjisi yüksek
tir, ne istediğini bilir ve bunu dile getirir ve aynı zamanda otorite sahibi kişilere
koyabilir ve kendisini ve ihtiyaçlarını savunabilir. İradesi güçsüz olan ebeveynin bu
tür bir çocuk için yeterince enerjisi yoktur, dolayısıyla bu kişiler bu tarz bir enerji
mücadelesini kaldıramazlar ve çocuğu kendi enerji limitleri içine sıkıştırmaya çalı
şırlar. Üçüncü çakra güçlü ve dengeli olduğunda kişi istediği durumu yaratır. Çev
reye uyum sağlamak yerine çevreyi şekillendiren kişiler olurlar; bu kişilerde değişi
mi gerçekleştirecek irade, heves ve inisiyatif alabilme gücü vardır. Soru sorma, risk
alma, hata yapma ve tekrar deneme güçleri vardır. Güneş merkezinin gelişimi için
kişi risk alabilmeli ve kendisini güvende ve aşina olduğu çerçevelerden çıkarabilme
lidir. Girilecek her yeni yolun hatalar, eleştiriler, reddedilme ve yanlış anlaşılmalar
dolu olabileceğini aklımızda tutmamızda fayda var. Enerji açığı olan bir kişi konfor
alanından çıkmaktan korkarken, enerji fazlası olan kişi de sürekli olarak limitlerini
genişletme ve aşma ihtiyacındadır (ekstrem spor dallarını sevenler buna iyi bir ör
nektir). Kişinin Güneş çakrası açık ancak dengesiz ise tehlikeye bayılır ve kendini
hiç düşünmeden riske atar. Basit kuralların ve disiplinin olmadığı durumlarda ço
cuk asi bir tavır geliştirerek yetişkin olduğunda "kimse bana ne yapacağımı söyleye
mez" yaklaşımı sergileyebilir. Bu tür bir kişinin topluma ayak uydurma konusunda
sorunları olur çünkü kişi hiçbir kuralı ve otoriteyi kabul etmez.
Ebeveynin iradesi ile çocuğun iradesi arasında dengeli bir işbirliği olduğun
da, çocuk hem özgürdür ve arzu ve isteklerini kolaylıkla ifade edebilir hem de kural
lara ve otoriteye uymakta sorun yaşamaz.
ikinci büyüme evresi kişinin artık tam anlamıyla kendi olduğunu veya tam bir
yetişkin olduğunu fark ettiği kırk yaş civarında yaşanır. Kişi bu dönemde kendisine
yeniden yaşamın anlamı ve amacı ile ilgili sorular sorar ve bu soruların yanıtlarını
arar. Bununla birlikte, kendi değerlerine sahip çıkarak bunlara uygun yaşamak ve
alışıldık tavır ve kurallardan özgürleşmek için cesaret göstermeye davet edildikleri
bir "orta yaş krizi"ne girerler. Kişi bu geçişi başarıyla tamamladığı takdirde tıpkı
61
ergenlik döneminde yaptığı gibi kendisine yeni bir kimlik edinir ve halen birçok
olasılık ve mücadele barındıran dünyayı solar pleksus üzerinden deneyimlemeye
başlar. Böylelikle kişi yeni şeylere, bilgi ve fikirlere açık hale gelir. Kişi bu dönemde
kendisini bulamadığı takdirde bunu Kiron dönüşü döneminde (51 yaş civarında) ya
da ikinci Satürn dönüşünde (57 yaş civarında) yapmak zorunda kalır. Kişinin yaşam
amacını ve realitesini bulabilmesi için solar pleksus seviyesinde yeniliklere açık ol
ması mutlaka gereklidir.
62
dan onaylanması ile elde ettiği dışsal imajdan besliyor olmasıdır. Böylelikle kişinin
güçlü iradesi esneklikten yoksun katı bir irade haline gelir.
Bu aşamada kişi istediği her şeye sahip olduğundan burada spiritüel gelişim
içi n çok büyük bir engel söz konusudur ve bu aşamanın üstesinden gelmek hayli
zordur. Ancak burası aynı zamanda çok da hassas bir aşamadır çünkü kişi elde et
tiği şeylerin bir şekilde kölesi olmuştur ve bunlardan herhangi birini kaybederse
en düşük seviye olan utanç ve küçük düşme seviyesine kolaylıkla geri iner. En üst
noktadan en alt noktaya iniş de intihar ile dahi sonuçlanabilir.
Her insan kabul görmek, sevilmek, kendisini önemli ve değerli hissetmek is
ter. Bunlar tamamen insani ihtiyaçlar olsa da bu ihtiyaçların tatmini dış kaynaklar
dan elde edilmeye çalışıldığı sürece beklenen sonucun elde edilmesi pek de sağlıklı
olmayacaktır. Kişi kendisini bu şeylerle tanımladığı takdirde bu dış kaynakların
(statü, para, başarı) kaybı veya değişimi durumunda dengesini yitirebilir. Mesleği
ve statü birçok insan için çok önemli olmasına rağmen esasında bunlar kişinin dü
şündüğü şey değildir. Bunlar kişinin yaptığı/elde ettiği şeylerdir, olduğu değil. Kişi
bunlara aşırı bağlandığında içsel gücü ile olan teması azalır, kendileri ile özdeşleş
tirdikleri tutumlarını katı bir biçimde savunurlar ve eleştiriye pek dayanamazlar.
Olduklarını zannettikleri resmi korumak için sürekli savunma halindedirler.
... ••
Merkür ve dispozitörü Üçüncü evdeki gezegenler
Üçüncü evin yöneticisi Altıncı evdeki gezegenler
Altıncı evin yöneticisi :kizler' deki gezegenler
Başak'taki gezegenler
MERKÜR ENERJİ MERKEZİ, kişi için hayli önemlidir zira Merkür, simgesinde insan figü
rü olan İkizler ve Başak burçlarını yönetir ve bu yüzden kişinin yaşamı ile doğrudan
ilintilidir. Bu enerji merkezi boğaz bölgesinde yer alarak baş ve gövdeyi birleştir
diğinden felsefi bağlamda da gökyüzü ile yeryüzü arasındaki iletişimi sağlayan en
önemli merkezlerden biridir. Merkür'ün "Tanrıların Habercisi" olarak tanındığını
hepimiz biliriz. Bu yüzden Merkür, Üst Benliğimizin bizimle iletişimde olduğu bir
tür kanal görevi görür. "Yukarı dünya"ya ait üç çakradan ilkidir (dördüncü çakranın
üzerinde yer alır) ve asıl görevinin kişinin kozmik zekaya bağlanmasını sağlamaktır.
Kozmik zeka ile bağlantı kurabilmek için elbette ki öncelikle üçüncü enerji merke
zinin (Güneş) bu merkez ile ilişkide olması gerekir çünkü ancak bu şekilde beşinci
çakra "tanrıların habercisi" gibi çalışabilir. Bu ilişki olmadığında, beşinci çakra kişi
nin üstünden atlayamayacağı bir zihinsel engel teşkil edebilir ve bunun sonucunda
da kişi dünyayı bir savaş alanı şeklinde deneyimler ve bu da yaşamdaki tüm sorun
ların enerji seviyesindeki sebebidir.
Astrolojik karşılığı
Doğum haritasında bu enerji merkezi Merkür ile üçüncü ve altıncı seriler aracılığıy
la tanımlanır. Yani, bu enerji merkezinin durumu Merkür'ün konumu ve dispozitö-
Adı
Bu çakranın geleneksel adı annma anlamına gelen Vishudda'dır. Beşinci çakranın
aktive olması ve açılması için öncelikle boğaz kanalının arındırılması gerekir. Bu,
üst çakralara (altıncı ve yedinci çakralar) erişmenin gerekli bir ön koşuludur. Beşinci
çakra gerçekleri dile getiren anlamına da gelir. Merkür enetji alanımızı temizlemek
ve kendi iç sesimizi duyabilmek için yalan, dedikodu ve manasız konuşmalardan
vazgeçmek gerektiğini de hatırlatalım. Burası, kişinin tepki vermeyi bırakıp kendi
varlığına tanıklık etmeye başladığında bilincin kontrolünü elimize aldığımız yerdir.
Bu da bu çakranın Yüksek Benliğimize temiz bir kanal olması ve olay ve durumları
bilinçli bir şekilde değiştirmemize aracı olması ile gerçekleşir (bilincin ilk halkası
Güneş-Merkür-Evrensel Bilinç).
Kimliği
Yaratıcılık.
Temel ihtiyacı
Boğaz çakrasının ihtiyacı içsel diyalogların (düşüncelerin) kakofonisinin ortasında
kendi iç sesini bulmaktır. Bu, önce kişinin sonra da diğerlerinin büyük sürprizler ve
farkındalıkla karşılaştığı bir süreçtir.
Ana sorunu
Yalanlar.
Konumu
Boynun ön kısmında yer alır.
68
nefes borusu, yemek borusu, boyun omuru (özellikle altıncı ve yedinci boyun omur
ları) dil ve çene eklemi.
Reng i
Açık turkuaz mavisi.
Elementi
Ses.
Fonksiyon u
Boğaz çakrası fikirleri ifade ettiğimiz, kişinin bilinci ile evrenin bilincinin ilk kez
birbirine karıştığı ve orijinal fikirlerin yaratıma dönüştüğü bir kanaldır. Kişi boğaz
çakrasını temizlediğinde ve tıkanıklıkları açtığında kendi yaratıcı kanalını da açmış
olur. Bunu başarmanın en iyi yollarından biri de belli tonlamalar yapmak ve bazı
mantralar seslendirmektir. Kişinin titreşiminin evrensel zihin ile ahengi sağlaması
na yardım ettiğinden mantralar bu çakra için oldukça önemlidir.
Merkür çakrası vasıtasıyla kişi kendi otantik doğasının farkında olmayı, onu
kabullenmeyi ve ifade edebilmeyi ve başkalarının izlenimine dayalı öz imajından
özgürleşebilmeyi öğrenir. Uyanış, kişinin hem tüm insanların hem de kendisinin
eşsizliğini ve orijinalliğini kabullenmesiyle başlar (Güneş-Merkür=Uranüs).
Kimse bir diğerine benzemez, bu yüzden bir karşılaştırma yapmak gereksiz
dir; kişinin yaratıcılığı doğrudan kendi orijinalliğine bağlıdır.
Boğaz veya Merkür çakrası üst çakraların ilkidir ve "ilahi" yanımızın bir yansı
masını işaret eder. Merkür ikizler burcunun yöneticisidir: Ölümlü Castor ile ölüm
süz Pollux (ölümsüzlüğü ilahi orijininden kaynaklanır). İçimizdeki bu ilahi yanı
canlandırdığımızda ve ifade etmeye başladığımızda, biz de ölümsüz hale gelir, ya
ratıcılığımızın bu kanal vasıtasıyla ifade bulması sayesinde sonsuza dek yaşarız. Bu
yüzden burasının kişinin ilahi doğasını fark etmesi ve ifade etmesi için en önemli
kanal olduğunu söyleyebiliriz.
Merkür yüceldiği Başak burcunu da yönetir. Burası da, tıpkı çakranın adının
da anlattığı gibi arınmanın meydana geldiği yerdir. Yaratıcılığın yanı sıra bu çak
ranın ikinci görevi bize ait olmayanın temizlenmesini ve böylelikle kendi otantik
sesimizi fark edebilmemizi sağlamaktır.
71
ne karar vererek Merkür merkezini arındırmaya başlar. Bu kanal ne kadar arınırsa
kişinin kendi sesini fark etme yeteneği de o kadar artar; kişi kendi sesi ile düşünce
ve tavır şeklinde miras aldığı diğer sesler arasında ayrım yapabilmeyi öğrenir.
Merkür (beşinci çakra) ve Güneş (üçüncü çakra) birbiri ile bağlantılıdır ve tek
bir özü yani ilk halkayı veya Anahata etrafındaki daireyi oluştururlar. Böylelikle
"kozmik insan" veya Buddha ortaya çıkar: Uyanık (Güneş) ve Uranyen bilince ka
nallık eden (kozmik insan) bir adam (Merkür).
Bu çakranın spiritüel dersi an'da olma yeteneği olarak da ifade edilebilecek
olan Uyanıklık haline ulaşmaktır. Bireyselliğimizi ifade edebilme yeteneğimiz etra
fımızdaki insanlara da farklı düşünebilmeleri yönünde bir fırsat verir. Başkalarının
da kendilerini sorgulamasını ve otantik ifadelerinin ne olduğunu bulmalarını teşvik
ederiz (biz uyanınca diğerleri de uyanır).
Denge (entegrasyon)
Burası üst çakraların ilki; bireysel ve evrensel bilincin buluştuğu yerdir. Bu çakra
arındığında kişi evrensel zihne kanal olur ve tıpkı internetten dosya indirir gibi ev
rensel network'ten yaratım esnasında fikir indirir. Bunlar flaş gibi hızlı fikir çakma
larıdır ancak beşinci çakranın dengede olması yani üçüncü çakra (Güneş, solar plek
sus) ile bağlantılı olması için gereklidir. Bu sayede düşüncelerimizi eyleme koyma
için gerekli olan cesaret ve azme sahip oluruz.
Üçüncü çakranın dengede olmadığı durumlarda, kişi kendi fikirlerini beyan
etme azmini gösteremez ve bundan korku duyar. Beşinci çakranın dengede olma
sı durumunda ise fikirlerimizi anında ve özgürce ifade etmemizi sağlar. Örneğin,
dünyanın farklı yerlerinde aynı anda birçok kişinin aklına aynı fikir gelebilir ancak
üçüncü ve beşinci çakraları birbiri ile bağlantıda olanlar bu fikri eyleme geçirebile
cek, diğerleri için ise bu yalnızca bir düşünce olarak kalacaktır. Merkür-Güneş bağ
lantısı işte bu şekilde kendisini spontane ifade, yaratıcılık, yenilikçilik ve orijinallik
olarak (Uranüs) ortaya çıkar.
Merkür çakrası dengede olduğunda kişi iyi bir konuşmacı veya iyi bir dinle
yici olur. İnsanların duymaktan hoşlanacakları güzel bir ses tonları vardır ve dinle
yenleri etkilemek istedikleri duruma göre ses tonlarını istedikleri gibi ayarlayabi
lirler. Sesleri diğer insanlara ulaşır. Heyecanlarını başkalarına da iletir, meraklan
konusunda onlara ilham verir ve enerji seviyelerini yükseltirler. Aynı zamanda çok
Fiziksel tezahürleri
Kişi, hoşlanmadığı bir şeyi "yuttuğunda" veya söyleyecekleri boğazında düğümle
nip söyleyemediğinde ya da sözleriyle başkalarını incittiğinde, boğazda iltihaplan
ma, boyun bölgesindeki bezlerde şişme, ses tellerinde iltihaplanma ve boğaz enfek
siyonları görülür.
Söylenmeyen veya olumsuz ya da sert sözcüklerin enerjisi boğaza bir "yum
ruk" gibi oturur ve bu da enfeksiyon ve iltihaplanmalara sebep olur. Çene eklem
lerinde ve tiroit bezlerinde de sorunlar ortaya çıkabilir. Beden ve zihin arasında
bağlantı olmadığında, kişinin boyun bölgesinde gerginlik görülebilir ve hatta bilin
çaltında boyun yaralanmalarına sebebiyet verebilir.
73
Zihinsel blokajlar- �
74
kete geçebilmesi için Güneş çakrasında yeterli enerji yoksa kişi bu fikirleri aksiyona
eyleme dönüştüremez. Diğer taraftan, kişinin üçüncü çakrasının yanı sıra iradesi ve
eyleme geçme arzusu da güçlüyse, kişi kendi fikir ve değerlendirmelerine inanana
kadar bunları aksiyona geçiremez; anında aksiyona geçmektense bu fikirlerin doğ
ruluğunu teyit edene kadar bekler.
Bu içsel tezat, beşinci çakradaki kirlenmenin bu kanalı tıkamasının sonucun
da gelişir. Kişi gündelik düşünceleri dahilinde birçok değişik içsel sese maruz kalır.
Kalp çakrası seviyesinde yadsınan ve yasaklanan duygular beşinci çakrada çelişkili
görüş ve kararlar şeklinde tezahür eder. Kişi birçok çelişki yaşamaktadır ve bu yüz
den ne yöne doğru ilerlemeye başlaması gerektiğine karar veremez.
Bu çelişki daha hafif olduğunda (kişi kalp çakrası seviyesinde kendisini ka
bullendiğinde), kişi ne istediğini ve bunu kelimelere nasıl dökeceğini bilir ancak
diğerlerinden sözlü tavsiye ister veya haklı olduğu konusunda onay bekler. Bekle
diği desteği bulduğunda fikirlerini eyleme dönüştürür fakat aksi yönde bir görüş
aldığında sıkışıp kalır çünkü kendi görüşüne yeterince güvenmiyordur. Olumsuz
bir deneyim yaşadığında (ceza alması, önemli birisinden onay görememesi veya
kendi doğrusunun çoğunluk görüşünden farklı olması durumunda) kişi aklından
geçeni söylemeye çekinir ve yalnızca başkalarının duymak isteyeceği şeyleri söyler.
Bu durumda kişi yalnızca kendi içinde bir varlığa sahiptir, dışarıda ise fark edilmez.
Bu durum çok uzun sürdüğünde kişi kendisini de fark edemez hale gelir.
Biliş çift yörılü olarak gerçekleşir. Bazen birileri kişinin beceri ve yaratıcılığını
fark eder. Bazen de kişi kendi eşsizliğini fark ederek bunu dış dünyaya da ifade eder
ve bu sayede başkaları da onun farkında olur.
Kendi sesimizi duyabilmemiz için her gün içsel diyalog ve düşünceler halinde
kafamızın içinde yankılanmakta olan ses kakofonisinden kendi sesimizi ayırt ede
bilmemiz gerekir. Bu yüzden öncelikle boğaz çakramızı arındırmamız lazımdır. Bir
günlük oruç tutmak bunun en iyi yoludur. Hiçbir şey yemediğimizde ve hiç konuş
madığımızda bu arınma gerçekleşir. Bu fonksiyorılardan her ikisi de çok önemlidir,
bu yüzden yemek yememe ve konuşmama orucu şarttır çünkü ancak bu şekilde bu
çakranın uzun vadeli temizlenmesi mümkün olur. Bunurıla birlikte her tür zihinsel
aktiviteden de uzak durmak gerekir-sessizlik kişinin kendisi ile iletişime başlama
sıyla ve diğer seslerin kakofonisi arasında (örneğin her şeyi eleştiren bir ebeveynin
sesi) kendi sesini fark edebilmesiyle temin edilir.
· •
·
··.
•• ••
Jüpiter ve dispozitörü Dokuzuncu evdeki gezegenler
Dokuzuncu evin yöneticisi On ikinci evdeki gezegenler
On ikinci evin yöneticisi Yay'daki gezegenler
Balık'taki gezegenler
JÜPİTER ENERJİ MERKEZİ, üçüncü göz bölgesinde, yani alında iki gözün ortasında yer
alır. Gözler, Işıklar (yani Güneş ve Ay) ile ifade edildiğinden, zodyaktaki yerleri
de Yengeç ve Aslan burçlarının girişleri yani Işıklar'ı yöneten burçların buluştuğu
yerdir. Burası güçlü sezgiler ve spiritüel kanallık aracılığıyla geleceğe dair öngörü
sahibi olmayı getirirken bir taraftan da her şeye dair bilgi ve anlamın ortaya çıktığı
yerdir.
Astrolojik karıılığı
Doğum haritasında bu enerji merkezinin yani altıncı çakranın durumunu Jüpiter'in
ve dispozitörünün konumu ila 9. ve ıı. serinin durumuna bakarak anlayabiliriz. Do
kuzuncu ve on ikinci evlerdeki gezegenlerin ve bu evlerin yöneticilerinin konum
larının yanı sıra Yay ve Balık burçlarında yer alan gezegenleri doğası ve aldıkları
açılar da bu çakranın ne durumda olduğuna dair bilgiler verir.
Adı
Bu çakranın adı Ajna'dır ve Sanskritçe'de iki anlamı vardır: "Bilmek" ve "kontrol et
mek". Bu çakraya üçüncü göz veya bilgelik gözü de denir ve nasıl bildiğimizi bilme
diğimiz bilgiye işaret eder. Bu içsel gözlem sayesinde gözümüzle göremediğimiz
79
şeyleri gözlemleyebiliriz. Hatta kadim medeniyetlerde dendiği gibi gerçek olduğu
nu sandıklarımız aslında dünyanın gerçek doğası değildir. Tibet'te bu durum şöyle
tanımlanmıştır: Her şey düşündüğümüzün tam tersidir çünkü bizim gerçek sandığı
mız şey aslında bir illüzyondur.
Kimliği
Arketipsel kimlik.
Temel ihtiyacı
Görme ihtiyacı.
Ana sorunu
İllüzyon (gerçeklikten kaçmanın her şekli), ayrılık.
Konumu
Alın çakrası, üçüncü göz alanında, burun köprüsünün üstünde ve kaşların ortasında
yer alır.
Rengi
İndigo mavisi.
Elementi
Işık.
Fonksiyonu
Bu çakrarun ana fonksiyonu durugörü (şeylerin "zihnin filtrelerin" ardında kalan gerçek
doğasını görebilme) yeteneğidir. Gözlerimizle dış dünyayı görebilirken "üçüncü göz"
sayesinde maddenin arkasındaki içeriği de görebiliriz. Bu dünya görüşü, diğer kişinin
içsel doğasını fark edenlerin "Seni görüyorum" dediği Ava tar filmindekine benzer.
Bo
Altıncı çakranın zekası davranış ve olay kalıplarını algılayabilme yeteneği ile
ili şkili dir. Mevcut kalıplan ya da oluş sürecinin kalıplarını anlayabilme yeteneği,
eski deneyimlerimizi (hafıza), sezgilerimizi ve mantığımızı kullanarak neler olabi
leceğini belli bir doğruluk derecesinde tahmin ederek doğru kararlar verebilmemizi
sağlayan en önemli becerilerimizdendir. Gelecek trendlerin farkına varabilen ön
gö rü sahibi kişilere vizyoner deriz. Kişinin inançlarını değiştirerek başına gelecek
şeyleri değiştirebilmek de bir üçüncü göz becerisidir. Bakış açımız değiştiğinde yani
gözlemcinin bilinci değiştiğinde olayın sonucu da değişir. Vizyonerlik yani her şeyi
bambaşka bir şekilde görebilme kapasitesi bu enerji merkezinin doğasında vardır.
Bu çakrası düzgün çalışanlar, bir karar vermek durumunda olduklarında ve ras
yonel analiz ve değerlendirmelere ihtiyaç duyduklarında içlerindeki hisse güvenirler.
Bu enerji merkezi hafıza, odaklanma ve içindeki anlamı bulabilmek için ger
çeklerin büyük resim ile bağlantısını bulabilme yeteneği üzerinde etkili olduğundan
öğrenme açısından da önemlidir. Altıncı çakranın sık kullanımı her gün bilinçsiz bir
şekilde kullandığımız telepati kapasitemizi de artırır. Bu doğal yeteneği bilinçli ola
rak kullanan insan sayısı hayli az olduğundan insanların çoğunda bu yetenek pek
gelişmemiştir. Üçüncü gözün gelişmesi sayesinde uzak mesafeleri görebilme yete
neğimizin gelişmesi ile gelecekteki olayların ve kişilerin gerçek doğalarının "içimize
doğmasın mümkün olur. Gelişmiş bir Jüpiter merkezi olan bazı insanlar bu yetenek
lerle doğarken diğerleri de alenen görünen şeylerin arkasına bakmayı öğrenerek,
önyargılardan özgürleşerek bu yetenekleri geliştirebilirler. Görünenin ardındakini
görebildiğimizde ve kişinin enerjisini (çakraları ve aurası) fark edebildiğimizde,
olayların ve kişilerin gerçek doğaları hakkında daha derin sonuçlara varabiliriz. Bu
deneyimler sayesinde önyargılanmızdan hızla kurtulabiliriz.
Bana bunun doğruluğunu gösteren bir "görüş" anımdan söz edeceğim. Yaşa
mımın zor zamanlarından birinde, bir şifa merkezinin restoran kısmında otururken
yanımdaki masaya bir anne ile zihinsel özürlü kızı oturdu. (Buradaki "zihinsel özür
lü" etiketi yazarın dünya görüşünü yansıtmaz; hikayenin daha iyi anlaşılması adı
na yapılmış bir sınıflandırmadır). Kız tek başına hiçbir şey yapamıyor, her konuda
annesinin yardımına ihtiyaç duyuyordu. Benzer bir sorunla hiç karşılaşmamıştım
ama bu durumun anne için hiç de kolay olmayacağını düşündüm. Onlara tekrar
baktığımda kızın tüm varlığıyla pırıl pırıl olduğunu, özellikle de baş bölgesinin pa
rıldadığını gördüm. Bu yeteneğimi spontane şekilde kullanabiliyor, yoğun auraları
81
görebiliyordum. Bu altın rengi aura öyle pek sık gördüğüm bir şey değildi; spiritüel
hocaların, kutsal kişilerin veya hiç tanımadığım kişilerin başlan etrafında görmüş
tüm belki. Bu altın gibi parlayan aura çok özel bir varlığı işaret ederken annenin
aurası o kadar da parlak değildi. Bu güzellik bana ilham verirken bir yandan da yar
gılarımda daha dikkatli olmam gerektiğini hatırlattı. O zamandan beri, birçok şeyin
gerçek doğasını göremediğimiz için ne kadar yanlış yorumlarda bulunduğumuzu
sık sık düşünürüm.
Sezgilerin gelişimi de altıncı çakranın ana fonksiyonlarından biridir. Sezgi,
bilinçaltından gelen bir bilme durumudur. Dişil enerjinin bir özelliğidir; bilinçli bir
karar veya çaba ile aktive edilmesi veya geliştirilmesi mümkün değildir. Ancak gü
ven Oüpiter, altıncı çakra), açıklık (Ay, dördüncü çakra - Jüpiter Yengeç burcunda
yücelir) ve teslimiyet (Venüs, ikinci çakra - Jüpiter Balık burcunu yönetir ve Venüs
de Balık burcunda yücelir) sayesinde bu yeti gelişebilir. Sezgiler mantığın sınırlarını
aşar ve mantığın açıklayamayacağı şeylere güvenmemizi ve göremediğimiz şeyleri
görebilmemizi sağlar. Bu çakra meditasyon sayesinde gelişip dengelenebilir.
Jüpiter çakrası, rüyada alınan mesajlar, lucid rüyalar ve uyanık iken rüya ha
line girebilme yeteneği gibi rüya alemi ile ilgili tüm fenomenleri de kontrol eder.
Boğaz çakrasının açılması altıncı çakraya geçişini ve sözlü iletişimin altıncı
çakrada doğrudan iletişime dönüşmesini sağlar. Yani aşkın realitenin deneyimlen
mesi sayesinde telepati mümkün hale gelir. Ancak bu enerji merkezinin yaşam bul
ması ve güçlenmesi için en önemli şey (tüm diğer çakralarda olduğu gibi) dördüncü
çakranın (Ay) dengede olması ve bu geniş vizyonun kişisel tatmini ifade eden ikinci
çakraya (Venüs) doğru ilerleyebilmesi gerekir. Bu merkezin sahip olduğu potansi
yelin ortaya çıkabilmesi için bu iki şeyin (vizyon ve tatmin yani altıncı ve ikinci
çakralar) birbiriyle ilişkilendirilebilmesi gerekir. Bu da bu spiritüel merkez için ikin
ci çakrdaki enerji durumunun çok önemli olduğunu gösterir çünkü ikinci çakranın
dengesi bozulduğunda kıskançlık ve haset gibi duygusal sorunlar baş gösterir ve bu
da kişinin vizyonunun genişlemesini ve bilgiyi deneyimleyebilmesini engeller. Al
tıncı çakranın amacı teorik ve zihinsel seviyede bir biliş elde etmek değil, bu çakra
nın enerjisini ikinci çakra (Venüs) ile ilişkilendirilerek elde edilen bilgiyi yaşayabil
meyi sağlamaktır. Bu ilişkinin sağlanabilmesi için eksenin (dördüncü çakra) harika
bir dengede ve genişlikte olması, yani kişinin kocaman bir kalbinin olması gerekir.
Jüpiter merkezinde gelişen spiritüel ders, kişinin neden burada olduğu sorusunun
Denge (entegrasyon)
Bu enerji merkezi dengede olduğunda, kişi güçlü sezgilere ve bunları günlük hayat
ta kullanabilme yeteneğine sahiptir. Kişinin net bir vizyonu vardır; kişi her şeyin
bir amacı olduğunu görür, hevesli, iyimser ve ümitlidir. Hafızası, özellikle de görsel
hafızası güçlüdür. Rüyalarında, meditasyon sırasında ve eşzamanlı mesajlarla soru
larının yanıtını alma özelliğine sahiptir.
Kişinin hayal gücü kuvvetlidir; olumlu bir yaşam felsefesi ve olumlu beklen
tileri vardır. Düşünceleri, duygulan ve eylemleri birbiriyle uyum içinde olduğun
dan kişi hayallerine kolaylıkla ulaşabilir. Hayallerine ulaşmanın bir yolunu bulmuş,
dualiteyi aşmıştır-yaşama dair güzel (Venüs) inançlar (felsefe) besler. Bu sayede
yaşamın bir mücadele olduğu ve hayatta kalabilmek için mücadele etmek zorunda
olunduğu görüşünün üstüne kolaylıkla çıkar ve olan bitenin altında yatan derin ma
nayı görerek geniş bir perspektif kazanır. Böylelikle başkalarına yardımcı olabilir,
onlara ilham verebilir ve dar dünya görüşlerinden özgürleşmelerine destek olarak
yaşamlarındaki sonsuz olasılıkları görebilmelerini sağlayabilir. Kişi burada enerji
sini yükseltebilmek için kendisinden büyük bir alanla bağlantıda olma ihtiyacı du
yar. Tüm çakraların dördüncü çakra ile bağlantıda olması gerekirken Jüpiter enerji
merkezi söz konusu olduğunda bu bağ daha da önem kazanır çünkü Jüpiter Yengeç
burcunda yücelir; bu da dördüncü çakra ile yani Ay ile bağlantıyı güçlendirir.
Fiziksel tezahürleri
Uykusuzluk, kabus görme, görüş bozuklukları, katarakt, hafızanın zayıf oluşu, ha
fıza kaybı, baş ağrısı (başta basınç şeklinde hissedilen ve gözün önünde renklerin
uçuştuğu türde) ve sinüslerle ilgili sorunlar.
85
ru aşırı eğildiğinde, iletişimde savunmacı bir tavır takınır. Bu da bu kişiye karşı gel
mek isteyenlere çekici gelir. Bu "doğru-yanlış" terazisinin sonunda "herkes her şeyi
yanlış yaparken her şeyi doğru yapan" bir fanatik karşımıza çıkar. Bu tarz bir kişi iyi
niyetle dahi olsa kendi fıkir ve qünya görüşlerini başkalarına empoze etmeye çalışır.
Her durumda Jüpiter çakrasının kullandığı araçlar görme ve hayal etmedir ve bu
araçlar vizyoner bir ruh yaratmak için de kişinin kendisine veya topluma negatif bir
imaj yapıştırması için de kullanılabilir. Bilincin uyanışı için Jüpiter çakrasının illüz
yonlardan (yanlış ve kısıtlı kanaatlere dayanan imajlardan) arındırılması gerekir.
•• .
.
Astrolojik karşıhğı
Yedinci çakra doğum haritasında Satürn'ün ve dispozitörünün durumu ile onuncu ve
on birinci evdeki gezegenlerin konumu ile ifade edilir. Bu çakranın durumu bu evle
rin yöneticilerinin durumundan, Oğlak ve Kova burçlarındaki gezegen (özellikle de
kişisel gezegenler) vurgusundan ve burada aldıkları güçlü açılardan da görülebilir.
Adı
Sanskritçede bu çakranın adı "ıooo yapraklı lotus" veya "yapraksız lotus" anlamına
gelen Sahasrara'dır. Yedinci çakranın (taç çakra) açılmasıyla kişi tam olarak aydınla-
Kimliği
Evrensel kimlik, birlik kimliği.
Temel ihtiyacı
Evrensel yasaların devreye girmesi.
Ana sorunu
Yorgunluk.
Konumu
Başın üstü.
Rengi
Mor, beyaz.
Elementi
İlahi düşünce.
Fonksiyonu
Yedinci çakra spiritüel bir çakradır. Bu seviyeye ulaşabilmek için arzularımızı ve
kontrol gücümüzü bir kenara bırakıp kendimizi akışa bırakabilmeliyiz. Bu, daha
başka neler olabileceğini ve ileride nelerin mümkün olduğunu düşünmeksizin bu
lunduğumuz noktayı kabullenmemiz anlamına gelir. Kabul ve teslimiyet karmadan
kurtulmamızın anahtarıdır. Satüm'ün eski Mars'ımız olduğunu dolayısıyla tüm kar-
91
Bilinç gelişiminin bu aşamasında birey ile kaynak arasında bir aracı yoktur.
Tam bağlantı sağlanmış ve birliğe bir bilinç hali olarak ulaşılmıştır. Ancak burada
tam bir teslimiyet gerektiğinden bu noktaya erişmek hayli zordur.
Nehir bizi özgür kılmak ister ancak biz de bunu istediğimiz takdirde. Bizim asıl yapma
mız gereken bu yolculukta, bu macerada yer almaktır.
- Ricbard Bach, Illusions
Fiziksel tezahürleri
Sertlik, soğukluk, kemik ağrılan, kemiklerde bozulmalar, dejeneratif hastalıklar,
merkezi sinir sistemi bozuklukları, bilinç kaybı, Parkinson ve Alzheimer hastalık
ları, yaşlılığa bağlı bunama, depresyon, psikoz, derideki değişiklikler, saç kaybı...
93
Satürn enerji merkezinde enerji noksanlığı
Bu çakra tıkandığında (ve alt çakralarda, özellikle de birinci çakrada enerji fazlası ol
duğunda) spiritüelliğe karşı güçlü bir şüphecilik oluşur ve materyalizm aşın derecede
öne çıkar; spiritüel dünya ile maddi dünya arasında bir uçurum oluşur. Kişinin spiri
tüel yanı zayıf olduğunda kişi bu ihtiyacın yerini her zaman doğru olma ihtiyacı ile
doldurur ve böylece kişinin inanç sistemi insanlar da dahil her şeyi doğru ve yanlış ol
mak üzere ikiye ayırır. Bu da çok zihinsel, soğuk ve duyarsız bir yaklaşun haline gelir.
Kişisel bazda spiritüel bağın eksikliği dinsel, bilimsel ve diğer sistemlerde
dogmatizme yol açabilir. Kişinin kendi kozmik doğası ile spiritüel bağlantısı zayıf
olduğunda, kişi doğru olanı yapabilmek için daha katı kural ve kısıtlamaları arar ve
hatta korkutma yöntemlerini kullanır.
Bu kişiler bilmeleri gereken her şeyi bildiklerini düşünürler; bilgilerini gözden
geçirme ve yeni şeyler öğrenmeye kapalıdırlar. Bu kişilerin başına birçok rahatsız edi
ci şey gelir ve onlar da kendilerini koruyabilmek için bunlara güçlü tepkiler verirler.
Kişi öylesine bir korunma altındadır ki bu da onu bazen hem evrene açılmak
tan hem de yaşamın kendisinden dahi korur. Burada asıl önemli olan kişinin kendi
sini her şeyi kontrol etme ihtiyacından kurtarabilmesidir.
94
Yedinci çakradaki enerji fazlası dünyevi talep ve travmalardan kaçış ihtiyacı
nın bir sonucu da olabilir. Verdiğimiz "kayaya tutunmayı bırakmak" örneği sorum
luluktan kurtulmak anlaşıldığında bu alt çakralann (özellikle de birinci çakranın)
derslerinden kaçma anlamına gelebilir. Böylelikle kişi yedinci çakranın birinci çak
radaki içeriği değiştirerek bu enerjiyi doğru forma getirme ihtiyacını karşılayamaz.
Kişi yedinci çakranın bu ihtiyacını karşılayamazsa işler sarpa sardığında ya vazge
çer ya da birinci çakradaki enerjiyi yukan kanalize etmeye çalışır (bu da fiziksel
olarak tansiyon düşmesi, bayılma veya bedenin güçten düşmesi şeklinde kendini
gösterir). Kişi bu şekilde kendisini belli şeylerden kurtarır fakat gelişim yolundaki
belli deneyimlerden de geçememiş olur.
Bu dengesizliğin daha makul düzeyde olması durumunda kişinin alt çakralara
yönelik odağında ve ihtiyaçlarında (iştah, seks dürtüsü, para kazanma vb) azalma
ve ayrım yapmaksızın her şeyi kabullenme şeklinde sonuçlanacak şekilde fıltreleme
kriterlerinde zayıflama görülür.
Satürn enerji merkezi ile ilgili ilginç bir bilgi de burada spiritüel depresyonun
deneyimlenmesidir. Bu duruma bu ismin verilmesinin nedeni Satürn enerji merke
zinin spirltülleğin bir parçası olmasından kaynaklanmaktadır. Önemli bir spiritüel
değişim veya yeni bir açılım yaklaştığında, bu değişim gerçekleşmeden hemen önce
deneyimlenen şey bir tür depresyondur. Yaşamın bir noktasında, bu duyguya sebep
olacak hiçbir dış faktör olmasa bile kişiye her şey boş ve anlamsız gelebilir.
99
........ .".. ,'
''
'\
'\
\
\
\
\
\
1
1
i
100
etkisi o kadar büyüktür ki bu bilinç hali sayesinde hem nesiller boyunca gelen zıt
enerjiler arasında uyumun sağlanması hem de kişinin ve hatta milletlerin genetiğin
de yer alan çatışmaların son bulması mümkündür.
Aşkın gezegenler ile ilintili olan bu çakralar göklerin ve yerin güçleri ile ileti
şimde olmamızı sağlayan çakralardır. Sihir ve simyada sözü geçen güçler de bunlar
dır. Sihir veya simya, bizim insan yanımız ile meleklerin ve göklerin enerjilerinin bir
araya gelmesiyle gerçekleşir. Böylelikle bedenimizin sınırlarını aşar ve daha yüce
bir gerçeklik ile bağlantı kurmaya, daha yüce oluşlara kanallık yapmaya ve evrensel
alan ile bağlantıda olmaya başlarız. Kişinin zıt enerji merkezleri arasında uyum var
sa kişi kendisine daha yüksek, daha parlak, daha uyumlu ve daha olumlu şeyleri çe
ker. Kişinin zıt enerji merkezleri arasında (3 ve 5, 2 ve 6, ı ve 7) temin ettiği uyum, bu
söylediklerimizin gerçekleşmesini adeta garanti eder. Bu sayede kişi daha yüksek bir
enerji seviyesine çaba göstermeksizin ulaşır ve yüksek bilince kanal olmaya başlar.
Bilinç, zıtların bir bileşimidir ve dolayısıyla gökler ve yer ile bağlantılı çakra
ların eşzamanlı olarak bağlantılı çalışmaları sayesinde beden ve zihin arasında bir
enerji dolaşımı temin edilir ve yeni bir bilinç haline ulaşılır.
Bu seviyelere birer çakra olmasa dahi "çakra" dendiğini de hatırlatmakta fayda
var. Esasen bunlar bizim daha büyük bilinç alanına bağlanmamızı sağlayan birer
portal, birer kapıdır. (Yine de kitabın ilerleyen sayfalarında biz bunlara sekizinci,
dokuzuncu ve onuncu çakra diyeceğiz.) Bu aşkın enerji merkezleri fiziksel ve eterik
beden arasında bir bağ değildir. Kişinin sözü geçen yedi çakra boyunca zıt enerji
merkezleri arasında uyumu sağladığını varsayacak olursak, bu aşkın enerji merkez
leri kişinin fiziksel seviyede de kanal olabileceği göksel, astral ve nedensel varlık
seviyeleri arasında da bir bağ vazifesi görür.
101
cıdır. Sonuç olarak; kişinin ilişkileri düzelir, kişi ilgili enerji merkezlerinin doğasıyla
ilintili ihtiyaçların çoğunu karşılayabilir hale gelir ve kişinin pozitif enerjisi artar. •
Zıt çakralann birlikte işlev göstermeye belli bir dönem alışması sonrasında
yani bu aktivasyon fazından sonra yüksek bilinç halinin uyanışı başlar. Yani, farklı
enerjiler içeren zıt çakralann arasında bir enerji döngüsü oluşur ve bu iki çakrayı bir
bütün haline getirir. Bu temel, Yüksek Benlik için adeta bir havaalanı gibidir; bu te
mel sayesinde üç yüksek bilinç haline dair güçlü deneyimlere ulaşılır. Kişi yalnızca
zihinsel değil aynı zamanda duygusal düzlemde de bir kanal haline gelir. Aynca alt
çakralar yoluyla da yaşamına pozitif koşullan çekebilir hale gelir.
Zıt enerji çiftlerinin birlenmesi kalp çakrası sayesinde mümkün olduğundan,
farklılıkların birliğe ulaşması için gereken asıl büyük dönüşüm de burada gerçek
leşir. Böylelikle uyanış dönemi sonrasında zıt çakralar artık kalp çakrası etrafında
dönmeyip sekiz rakamını oluşturacak ve Ay çakrası bu sekiz rakamının birleşim
yerindeki temas noktası olacak şekilde enerjiler akmaya başlar.
Kalp çakra üzerinden bu enerji akışı sayesinde yüksek bilinç hali kişinin ger
çek doğası haline gelir; bu, eşsiz, evrensel ve zamandan münezzeh bir doğadır. Bu
bilinç ve enerji sayesinde kişi her şey ile mükemmel bir uyum içinde ve sürekli bir
idrak halindedir. Artık amacı bu ışığı etrafındaki her şeye ve herkese yansıtmaktır.
\ . "Neptün
,,'' Uyanış1•
\, "Plüto n
/ Uya nı$•
URANÜS
Sekizinci enerji merkezi
Astrolojik karştlığı
Bu merkezin durumuna dair bilgiyi doğum haritasında Uranüs'ün, Uranüs'ün
dispozitörünün ve 11. serinin (11. evdeki gezegenler, 11. evin yöneticisi ve Kova
burcu) konumuna bakarak elde ederiz. Ancak, kişisel gezegenler veya Yükselen ile
güçlü bir yerleşimde olması gereken Uranüs'ün konumu dışında 11. serinin tüm
diğer faktörleri öncelikle yedinci çakranın (Satürn), ikinci olarak da Uranüs enerji
merkezinin durumunu anlatır. Bu merkezin kişinin yaşamındaki öneminden söz
edebilmek için ilk olarak Güneş ve Merkür'ün Uranüs ile bağlantısı olup olmadığına
bakmamız gerekir. Bu üçünün karşılıklı uyumlu bağlantıları varsa kişinin sekizinci
çakrasının çok güçlü olduğunu ve kişiye doğum haritasıyla kozmik bilince kanallık
etme yatkınlığının bahşedildiğini söyleyebiliriz. Üçüncü ve beşinci veya altıncı ve
107
beşinci evlerin yöneticileri ile Uranüs arasındaki olumlu bağlantılar da bunun bir
göstergesidir. 3. ve 6. serinin 5. seri ve Uranüs ile olan diğer bağlantıları da sekizinci
enerji merkezi ile ilgili deneyimlere neden olur ancak yoğunluğu daha azdır. Bu
bağlantının olmadığı durumlarda kişide bu enerji merkezi az gelişmiştir ve bu da bu
ruhun doğum öncesinde bu yaşamda neler yapmak istediğine dair önemli kararlara
varamadığını gösterir.
Adı
Şaman dünyasında sekizinci çakra Wiracocha olarak bilinir. "Gümüş Uzay" dendiği
de olur (Daniel Didier).
Kimliği
Kozmik bilinç hali.
Temel ihtiyacı
Bu merkez ruhun doğmadan önce bu yaşam için verdiği kararı içerir, dolayısıyla
burası bu kararların değişebildiği yerdir. Yani bu enerji merkezi kişinin karmasın
dan özgürleştiği (Uranüs) varlık seviyesini ifade etmektedir. Burası kişinin Yüksek
Benliğinin ilk seviyesi, Kozmik benliğidir. Bu enerji merkezinin temel ihtiyacı kişi
ye özgür seçim hakkı olduğunu hatırlatmak, uyanışı sağlamak ve sonunda da özgür
lüğün yolunu açmaktır.
Ana sorunu
Kişi kendi seçimlerini ve özgürlüğünü anlamakta zorlandığından dolayı pişmanlık
lar yaşar. Endişe ve stres söz konusudur. Kişi, intihar eğilimi gösterebilir.
Konumu
Sekizinci çakra başın 5-6 cm üzerinde yer alır. Sol avucunuzu taç çakranız üzerinde
tutarak buranın enerjisini hissedebilirsiniz (burada titreşimler hayli hızlıdır; hızlı
bir vorteks şeklinde hissedilebilir). Meleklerin başlarının üzerinde resmedilen ha
leye benzer. Yedinci çakranın (Satürn) neden olduğu ve azizlerin başının üstünde
yer alan dikey halenin aksine Uranüs çakrasının halesi yatay bir daire halindedir ve
meleklerin başının üstündekilere benzer.
Rengi
Gümüş rengindedir. Kişiler doğum öncesi kararlarını anlayamayıp pişmanlık duy
duklarında veya bunlardan kaynaklanan travmalar yaşadıklarında bu renk koyula
şır ve neredeyse siyaha döner. Bu çakranın renginin siyaha dönmesi, kişinin diğer
insanların tüm enerjisini emdiğini gösterir. Bu çakra arındıkça rengi yeniden gümüş
rengine döner; bu, kişinin diğer insanların enerjisine takılıp kalmaktansa evrensel
alandan gelen enerjiye saf bir kanal olarak hizmet etme kapasitesini artırmakta ol
duğunun göstergesidir.
Fonksiyonu
Sekizinci çakra (Uranüs) alanında, üçüncü (Güneş) ve beşinci (Merkür) çakraların
birbiri ile bağlantısı sayesinde meleksi bir kanal mevcuttur ve bu sayede Uranüs,
Merkür'ün bir üst oktavı haline gelir. Sekizinci çakranın arınması sayesinde içeriye
daha fazla ışık girer (Uranyen bilinç).
Burası diğer boyutlara giriş ve o boyutlardan yeniden kendi boyutumuza giriş
portalı, bir yıldız kapısıdır. Bilinçli bir şekilde bu çakra ile çalışan kişiler kendilerini
bir elektrik alanı içinde, evrende ve dış uzayda algıladıklarını ve meditasyonlarında
veya rüyalarında farklı yıldız şekilleri gezegen manzaraları ve Kova burcu ile ilgili
semboller (merdiven, köprü, yıldız, gümüş objeler) gördüklerini söylerler. Bu çakra,
(meditasyon, rüya veya astral seyahat yoluyla) kişinin mevcut uzay-zaman sürekli
liğinden farklı bilinç hallerine geçmesini, kendisinin veya başkalarının geçmişini ya
da geleceğini ve hatta alternatif geçmiş ve gelecekleri ziyaret etmesini sağlar.
Denge (entegrasyon)
Beden düzeyinde sekizinci çakra varlığımızın ilk yüksek seviyesindeki (evrensel/
kozmik bilinç veya Uranyen bilinç) akupunktur ağı ile bağlantılıdır. Sekizinci enerji
seviyesi akupunktur ağının ve meridyenlerin tamamına nüfuz ettiğinden, Uranüs
ve ıı. serinin güçlü olduğu kişilerde olduğu gibi cilt üzerinde bir elektrik yükü yara
tır. Bu kişilere dokunduğunuzda, titreşimlerinin tamamen farklı ve daha hızlı oldu-
109
ğunu anlamanız mümkündür. Bu kişiler aşın yaratıcı tiplerdir; orijinal fikirleri var
dır, düşünceleri ve icatları sayesinde etraflarındaki gerçekliği değiştirebilirler. Diğer
taraftan, "sıradan ve günlük şeyler için gerekli yazılımdan" yoksunmuş gibi görüne
bilirler. Bu kişiler evren ile özel, güçlü ve doğrudan bir bağlan olduğunu hissederler
ve bu bağ sayesinde kozmik ağa bağlanarak buradan bilgi "download" ederler.
Evrenle aralarındaki bu doğrudan bağ sayesinde sekizinci evi güçlü bu kişiler
dürüst, basit, nevi şahsına münhasır, sevgi doludur ve icatları, fen ve sanat konula
rındaki bilgileri sayesinde insanlığa hizmet eden kişilerdir.
Yaşadığımız çeşitli hayatlar boyunca gördüğümüz, yaptığımız veya söylediği
miz her şeyin kaydının tutulduğu Akaşik kayıtlar bu merkezde yer alır. Bu kayıtlar
hem bu yaşamdaki programlarımızı hem de paralel olasılıkları içerir. Burada, ya
şamımızda tekrar eden kalıpların ve içine sıkıştığımız alışkanlıkların düğümlerini
çözebilir ve bu sayede birçok zihinsel ve fiziksel sorundan kurtulabiliriz.
Dolayısıyla burası geçmişten özgürleşmemizi sağlayan önemli bir merkezdir.
Bu sayede pişmanlık duygusundan kurtulabiliriz. Sekizinci çakra kişinin travma
lardan ve tekrar eden kalıplardan kurtulabilmesi için büyük önem taşır çünkü bu
çakranın görevi kişinin her şeyi kendi refahı açısından görebilmesini sağlamaktır.
Kişi, yaşadıklarının arkasındaki amacı ve faydayı görebildiğinde artık affetmeye ve
salıvermeye hazır hale gelir ki bu da şifalanmayı beraberinde getirir. Bu bilinçli far
kındalık olmazsa, kişi kendi enerji sistemi içerisinde tüm travmaları korur ve bu da
kişilik bölünmesine sebebiyet verir.
110
Bu merkez ideal durumunda ise gümüş rengindedir ve etrafında gri bir sigara
dumanı veya gölge gibi söylemediklerimizi veya yapmadıklarımızı içeren ince bir
tabaka vardır. Geçmişte farklı bir şekilde davranmaları veya daha iyi şeyler söyleme
leri gerektiğini düşündükleri için geçmişe bağlı kalan ve bu yüzden ilerlemekte zor
luk çeken insanlar vardır. Kişi "farklı davransaydım ne olurdu?" diye merak içinde
ise sekizinci çakranın şifalandırılması yoluyla kendisini düzlüğe çıkaracak bir enetji
terapistinden destek alabilir. Bu gölgenin temizlenmesi sayesinde kişi pişmanlıkla
rından kurtulabilir ve bir şey veya bir fırsat kaçırdığı kanaatinden sıyrılabilir.
Fiziksel tezahürleri
Sekizinci çakradaki dengesizlik, bazen kişinin zaman ile (mitolojide Uranüs ile Sa
türn arasındaki çatışmayı hatırlayın) veya diğer insanların ritmi ile bağlantısının
kopması şeklinde tezahür edebilir. Bu da ritim bozukluğu veya bedenin bazı bölüm
lerinin diğerlerinden daha hızlı çalışması, taşikardi veya spazm tarzında ritim kay
bı şeklinde kendini gösterebilir. Bu yüzden Uranyen insanlar bedenlerine bir şey
batıyormuş hissine kapılabilir ve çeşitli spazmlar yaşayabilirler. Yapılması gereken
en önemli şey kişinin zihinsel aktiviteler yerine bedenine odaklanarak topraklanma
aktiviteleri yoluyla sinir sistemindeki ve akupunktur noktalarındaki aşırı elektrik
yükünden kurtulmasıdır.
bir sekstil yaparak Uranüs'ü yaratıcı bir şekilde ifade etme yeteneği veriyordu. Yani
Bell'in haritasındaki Güneş-Uranüs sekstili (Uranüs'ün dispozitörü vasıtasıyla) se
kizinci çakranın aktivasyonuna dair önemli göstergelerden biriydi. Diğer önemli
nokta da beşinci çakranın temsilcisinin (üçüncü ve altıncı evler Merkür evleridir}
tıpkı 5. serinin temsilcisi gibi (Güneş'in evi} Uranüs ile uyumlu bir açıda yer alması
idi. Üçüncü ve beşinci evin yöneticileri olan Merkür ve Ay'ın birbiriyle tam karşıt
konumda yer almaları iletişim konularında mücadele getirirken dikkat bozuklu
ğunun da göstergesi (Balık burcundaki Merkür, Ay ile karşıt konumda} idi. Ancak
Merkür'ün dispozitörünün (Jüpiter} üçüncü evin (fi.kirler, pratik düşünce} girişinde
11 3
yer alması ve Uranüs ile altmış derecelik açı yapması tüm bu vurguyu icatlar yap
maya kanalize etmiştir. Uranüs'ün dispozitörünün (Mars) Güneş (üçüncü çakra) ile
sekstili 3. seri ile Uranüs arasındaki bağı kurarak Uranüs'ten gelen ilhamın önemli
bilimsel icatlar şeklinde tezahür etmesine neden olmuştur. Bell'in üçüncü (Güneş)
ve beşinci (Merkür) çakraları entegre olmadığından sekizinci çakrası gelişmiş biri
değildi. Hiperaktivite ve dikkat bozukluğu sendromu gösteriyordu ve Uranüs'ü ya
ratıcı olabileceği bir çıkış yolu bulmuştu.
Ünlü İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali hayli dürtüsel ve birçoklarının
dediği gibi "hiç de kolay olmayann biriydi. Ancak çok yaratıcı bir ressamdı. Yükselen
burcu Yengeç olduğundan hassas bir insandı ancak yükselen yöneticisi olan Ay'ı
Koç burcunda olduğundan aynı zamanda çok da dürtüseldi. Buna bir de sekizinci
ev yöneticisi olan Uranüs ile karesi eklendiğinde bu kombinasyon dur durak dinle
meyen ve aşırı tepkisel bir doğa veriyordu. Kök çakranın ana göstergesi olan Mars
zararda yani güçlü durumda olmadığından birinci çakra ile ilgili bir sorun (birinci
ve sekizinci evin yöneticileri kare açıda) göze çarpıyordu. Ancak üçüncü ve beşinci
evlerin yöneticileri olan Mars ve Merkür kavuşumdaydı ve dispozitörleri Venüs de
Uranüs ile üçgen yapıyordu. Buna ilaveten, üçüncü ve beşinci çakranın gösterge
leri olan Güneş ve Merkür kavuşumdaydı ve tabii yine ortak dispozitörleri Venüs,
Uranüs ile üçgen açıdaydı. Dali'nin güçlü bir sekizinci çakrası vardı. Hatta sözünü
ettiğimiz hiperaktivite sendromlarını da gösteriyordu. Ancak Dali bu enerjiyi güçlü
Venüs'üne (kendi burcunda ve Ay'ın yücelme derecesine yakın) kanalize etmişti.
Burada göze çarpan şey, bu enerji merkezinden kaynaklanan dürtülerin çok
güçlü olduğu; kişinin bu enerjiyi doğrudan veya dolaylı olarak Uranüs'le bağlantılı
bir şekilde sağlıklı bir biçimde taşıması halinde bu güçlü enerjinin yaratıcılık şek
linde ortaya çıkabildiğidir.
Sekizinci çakraları açık ancak dengesiz olan Uranyen kişiler özellikle de çocuk
luk dönemlerinde birer elektrikli yılan balığına benzeseler de bu gezegende kendisini
o kadar yalnız hissetmeyenlerden daha fazla sevgiye ihtiyaçları vardır. Sesleri daha
keskin çıkabilir, ne yapacaklarını kestirmek zor olabilir ve dürtüsel tavırlar göstere
bilirler ancak bu kişilere sanldığınızda sarıki tüm evrene sarıldığınızı hissedersiniz.
Bu enerji merkezinin kendisini hissettirişi bununla sınırlı değildir; bunun için
kişinin tüm çakralannın mükemmel bir dengede olması ve kişinin kozmik bilince
açık olması gerekir.
1 5' 1 5'
Salvııdor Dııll'nln do§um hiHltıısı. 11 Mayıs 1904, 08:45, Figueras, İspanya. (3. ve 5. çakra örne�i.)
Bu merkez "orta yaş krizi" olarak adlandırılan dönemde transit Uranüs'ün natal
Uranüs'e ilk karşıtlığını yapmasıyla birlikte (38-42 yaş civarı) kendiliğinden alcti
ve olur. Bu dönemde insanlar kendilerine karşı daha dürüst davranırlar, geçmişte
almış oldukları kararlan gözden geçirirler, kendilerine has bir şeyler yapma kararı
alırlar ve yaşamlarında bir mana ifade etmeyen evlilik, iş veya insanlardan ayrılırlar.
Her Uranüs transitinde olduğu gibi bu transitin de asıl ihtiyacı yenilik getirmek ol
duğundan, kişiler bu dönemde bu tarz radikal değişiklikler yapamadıkları takdirde
hızla yaşlanmaya ve geçmişte verdikleri kararlardan ve yaptıklarından pişmanlık
duymaya başlarlar.
Astrolojik karıılığı
Doğum haritasında Neptün enerji merkezinin gücü Neptün'ün kişisel gezegenlere
(özellikle de Işıklar'a), yükselene ve yükselen yöneticisine olan konumuna baka
rak anlaşılır. Haritada Neptün bu kişisel faktörlerle ne kadar bağlantı halinde ise,
enerjisi de o kadar hakimdir. Ancak kişinin bu enerjiyi metabolize edebilmesi için
Venüs'ü (ikinci çakra) ile Jüpiter'i (altıncı çakra) arasında yani bir taraftan 2. seri ve
7. seri ile diğer taraftan 9. seri ve ı2. seri arasında iyi bir bağlantı olması gerekir. Bu
durumda kişi bir alemdeki gerçekliği diğer bir aleme taşıyabilme yetisine sahiptir.
Bu adeta sihire benzer. Bu tür kişiler şifa ve ilham verme gücüne de sahiptirler.
11 9
Adı
"Ruh Tohumu" veya "Ruhun Mekanı" denen çakradır.
Kimliği
ilahi bilinç.
Temel ihtiyacı
Sekizinci çakra zihinsel programlanmanın (seçimler) kaynağı iken bu çakra duygu
sal programlanma kaynağıdır. Temel ihtiyacı en güzel renkleri, en ilahi sesleri, en
harika kokulan, en güzel tat ve dokunuşları yani her şeyin içinde var olan o ilahi
boyutu ve muhteşem güzelliği tüm dünyaya göstermektir.
Ana sorunu
Bir yaşamdan diğerine taşınan duygusal bağımlılıklar. Her tür bağımlılık eğilimi ile
irade ve topraklanma eksikliği.
Konumu
Bu çakranın enerji alanı başın yaklaşık bir avuç üstünde yer alır. Şekli bir mantara
benzer. Ancak bu şekil kişinin ruhunun doğasına bağlı olarak da değişir.
Rengi
Altın rengi.
Fonksiyonu
Daha önce de belirttiğimiz gibi sekizinci çakradan itibaren kişi ötesi çakralar boyu
tuna adım atmış oluruz. Bedenimizdeki yedi temel çakra kişisel evrimimize hizmet
ederken, fiziksel bedenimizin sınırlarının ötesinde yer alan bu kişi ötesi çakralar ait
olduğumuz ruh grubunun ve Dünya bilincinin dehası arasında bir bağ kurmanın
yanı sıra kadim köklerimiz vasıtasıyla bağlı olduğumuz diğer gezegen sistemleri ile
de bağlantıda kalmamızı sağlar. Sekizinci çakra yaptığımız ve karar verdiğimiz her
120
şeyin yanı sıra yapmadıklarımızı da, yani hep birlikte Dünya üzerinde yarattıkları
mızı içerir. Oysa dokuzuncu çakra bu kararların kökenini barındırır. Sekizinci çak,ra
bedenimiz ile evrensel alan arasında bir köprü vazifesi görür. Dokuzuncu çakra ise
bedenle doğrudan bağlı olmamakla birlikte sekizinci çakra ile altın bir kordon vası
tasıyla bağlantıdadır. Bu kordonlar spiritüel uygulama yapanların, şifacıların ve şa
manların sonsuz yaratımı deneyimledikleri seyahatlerde kullandıkları kanallardır.
Bu çakra altın bir kordon vasıtasıyla evrenin kalbine bağlıdır. Doğumdan
önceki seçimlerimiz, yaşamdaki amaç ve görevlerimiz ile bizim dahi bilmediğimiz
sırlar bu çakrada yer alır. Kişi bu seviye ile temasa geçtiğinde kolektif bilinç seviye
sinde yer alan ilahi varlıklar, azizler ve enerjiler ile karşılaşır. Dokuzuncu çakranın
astral gerçekliği duygusaldır ancak burada söz konusu olan kişisel duygular değil;
peri masalları, mitler ve dinler yoluyla anlatılan kolektif duygusal ilişkilerdir.
Bu çakra rüya yorumcuları, Jung ekolünden psikoterapistler ve meditasyon
hocaları gibi iletişimde görüntü, arketip ve mandalaları kullananlar tarafından sık
ça kullanılır. Bu seviyede çalışan şifacılar neredeyse ölmek üzere olanlara bile şifa
verebilirler çünkü şifa tamamıyla dokuzuncu çakrada yer alır. Bu çakrada geçmiş
enkernasyonlara ait veri ve programlar da yer alır ve böylelikle kişi aynı dersleri
tekrar tekrar görmek zorunda kalmaz.
Dokuzuncu çakranın uyanışıyla, kişide mutluluk, huzur ve yaşayan her şeye ve
gezegene karşı empati duygusu güçlenir. Dokuzuncu çakra ilahi aşka açılan kapıdır.
İkinci çakra (Venüs) ile bir araya geldiğinde sınırsız olasılıklar mümkün hale gelir.
Dokuzuncu çakra seviyesinde çalışanlar koşulsuz sevgi ve empati doludurlar
ve başkalarındaki Venüs ve Jüpiter özelliklerini de canlandırırlar. İkinci ve altıncı
çakra enerjilerinin birlenmesi sayesinde Dünya üzerinde Neptün enerjisinin haki
miyeti mümkün hale gelir.
Denge (entegrasyon)
Dengede olduğunda, dokuzuncu enerji seviyesindeki kişiler hayli hassastır. Her şeyi
hissetmekle birlikte olumsuzluklara güçlü tepkiler vermezler. Olanlara sessizce ta
nıklık eder ancak tepki vermek yerine durumu olumluya çevirmenin (çünkü diğer in
sanların Venüs ve Jüpiter merkezlerine dokunabilme yetenekleri vardır) bir yolunu
bulurlar. Saf duyuları sayesinde, hassasiyetleri, güzellikleri fark edebilme yeteneği
şeklinde ortaya çıkar. Sezgileri de çok gelişmiştir (Jüpiter-üçüncü göz) ve bu sayede
121
duygulan, rüyalarında aldıkları mesajlar ve başkalarının göremedikleri ve yorunıla
yamayıp anlamlı bir mesaj çıkaramadıkları işaretler vasıtasıyla gelecekteki olaylan
görebilirler. Bu diğer seviyelerden gelen "görülmez" işaret ve hisler birer ilham kay
nağıdır; görülmez bir yardım ve desteğe sahip olduğumuzun birer kanıtıdır. Bu yüz
den bu kişiler yaşamın zorlukları ile karşı karşıya kaldıklarında çaresiz hissetmezler.
Aksine, sahip oldukları ilahi destek ve korunma sayesinde her tür zorluğun ve tehli
kenin üstesinden gelirler. Bu kişiler için her zorluk varlıklarının derin manasını daha
iyi kavramalarını ve yaşam amaçlarına güvenmelerini sağlayan yeni bir fırsattır.
Sıradışı hayal güçleri ve imgeleme yetenekleri ile "yukarılardan" rehberlik
almaları sayesinde, herhangi bir yaratım daha gerçekleşmeden önce bunu görebi
lirler. Hatta bu durumla ilgili yazgının tamamını dahi görebilirler (mesela kişinin
yazacağı kitabı, yapacağı filmi, çıkacağı seyahati, vb). Hemen hemen tüm Neptün
yen kişilerin telepati, olacakları önceden b_ilme gibi özel spiritüel yetenekleri vardır.
Ne iş yaparlarsa yapsınlar misyonları aşk ile şifalandırmak, dünyaya koşulsuz
sevgi, iyilik ve güzellik mesajları iletmektir.
Neptün çakrası gelişmiş kişilere en iyi örnek "uyuyan kahin" olarak bilinen
Edgar Cayce'dir. Cayce, 20. yüzyılın başlarında devasız hastalıkları olan birçok in
sanı trans halindeyken şifalandırmıştır. Çeşitli kanallıklar yoluyla hem teşhiste bu
lunmuş hem de kişiyi iyileştirecek ilacı tespit edebilmiştir.
Yükselenin Neptün'ün düşüş derecesi olan 21 derece Aslan'dG oluşu bu hari
tayı Neptünyen kılan şeydir. Edgar Cayce transa geçerek yüksek üstatlara kanallık
ettiğinden "uyuyan kahin" olarak tanınmıştır. Haritasındaki Neptün'ün Ay'ın yücel
me derecesinde olması duyarlılığını artırıyordu. Aynca Neptün'ün Ay ile kavuşumu
da bu uzak gezegenin yakından deneyimlenmesine neden oluyordu. Neptün ener
jisinin taşınabilmesi için ikinci çakra (Venüs) ile altıncı çakranın Oüpiter) uyumlu
bir ilişkisi olması gerekir. Bu haritada Venüs ile arasında direkt bir açı olmamasına
rağmen, ilgili evler ile bu evlerin yöneticilerinin durumu bu enerji merkezinin akti
vasyonunu destekliyordu. On ikinci evin (altıncı çakra) yöneticisi olan Ay, yedinci
evin (ikinci çakra) yöneticisi olan Satürn ile tam sekstil oluşturarak ikinci ile yedinci
çakra arasında güçlü bir bağlantı kuruyordu. Buna ilaveten dokuzuncu evin (altıncı
çakra) yöneticisi Mars ile ikinci evin (ikinci çakra) yöneticisi Merkür de tam altmış
lık bir açı içindeydi. Yani dört gezegen lotus konfigürasyonu içindeydi; Mars ve Ay,
Merkür ve Satürn ile üçgen yapıyorlardı; aynca bu gezegenler arasında kavuşum ve
122
14° il\ 44'
sekstil açılar da oluşuyordu. Dokuzuncu çakrayı bu denli aktive eden bir konfigüras
yona pek ender rastlandığını söylememiz gerek. Zira Edgar Cayce hem özel bir ruh
tu hem de yüksek spiritüel üstatlara kanallık ederek cenneti yeryüzüne indiriyordu.
12 3
güçlü bir bağlantı içindedir çünkü Jüpiter, Venüs ile birlikte Neptün çakrası ile ilişki
halindedir. Bu çakradaki dengesizliğin derecesini tahmin edebilmek için, açının
tam açı olup olmadığına bakmak gerekir. Zira kişinin bu çakras� dengede olabile
ceği gibi dengesini yitirmiş olması da mümkündür. Kişi belli zamanlarda veya ya
şamının belli alanlarında bu çakranın olumlu özelliklerini yansıtırken kimi zaman
dengesizliklerini de deneyimleyebilir.
Dokuzuncu çakra ile güçlü bir bağlantıda olan kişilerin çok iyi ve çok hassas
titreşimleri vardır. Auraları çok temizdir ancak alt çakraların maddesel gerçekliğin
deki kaba ve ağır enerjilere karşı çok hassastırlar. Dolayısıyla kırılgan ve hassas yapı
larına fiziksel etkiler çok ağır gelebilir. Bu da kişinin Neptün çakrasının alt yapılan
ile yani Venüs enerji merkezi ile bağlantıda olmadığının bir kanıtıdır-bu durumda
kişi maddi dünya içinde var olmak konusunda zorluklar yaşar.
Fiziksel tezahürleri
Bu enerji merkezi kişiyi yerden kaldıran ve dış uzaya iten tek enerji merkezidir. Bu
enerji fiziksel düzlemde de kendisini gösterir; dokuzuncu çakrası baskın kişilerin
yumuşak, ince ve hassas bir ciltleri ince ve ipeksi saçları vardır; boylan, kollan ve
yüzleri uzundur. Uzaklardaki bir yerlere bakarmış gibi duran kocaman gözleri var
dır. Bu hassas yapı hem içten hem de dıştan çok kolaylıkla incinebilir çünkü bu tür
insanların bağışıklık sistemi de zayıftır.
Kişinin elleri ve ayaklan sürekli soğuktur, tansiyonu çok düşüktür ve soluk bir
benizleri vardır; görsel ve işitsel etkilere güçlü tepkiler verirler, baş dönmesine ve
bilinç kaybına da eğilimlidirler. Kişide unutkanlık da baş gösterebilir; kişi dün ne
yaptığını unuturken geçmişteki özel olaylan tüm renkli detaylan ile hatırlayabilir.
Dokuzuncu çakrası aktif olan kişilerin üst düzlemlerle olan bu bağlantısı bu kişile
rin diğerlerinden daha fazla uyumasına veya özellikle de derin rüya halinde iken
uyanmakta zorlanmasına neden olabilir. Bu kişiler alt çakralardaki enerjilerinin dü
şük olması nedeniyle kendilerini koruyamayacak kadar güçsüz olabilirler.
124
geçirmeye daha çok ihtiyaç duyarlar ve bunu da dinlenerek başarırlar. Böylelikle top
raklanırlar. Ancak Venüs çakrasına bağlanmaya ne kadar ihtiyaçları olursa olsun asıl
dinlenmenin Venüs çakrası ile Jüpiter çakrası arasındaki bağlantıyı kurmaktan geçti
ğini bilmek gerekir. Böylelikle Venüs sığ bir tatmin aramayı bırakarak ilham verici ve
yaşamı büyülü kılan bir tatmin seviyesine ulaşabilir. Kişi bunu nasıl becereceğini bil
miyorsa kendisini maddi realiteye kapatarak, bir yandan bedeninde iken ruhsal ola
rak bir filmin içindeymişçesine yaşayabilir. Bu da gerçek hayatta sorunlara yol açar.
Dokuzuncu enerji merkezi seviyesine en iyi örnek görüntü ve seslere karşı al
gısı hayli yüksek olan Nikola Tesla'dır. Tesla'nın kilometrelerce uzaktaki bir trenin
düdüğünü duyarak sarsılırken aynı anda bir sineğin masaya konuşunu da duyabil
diği anlatılır. Uyuyabilmesi için yatağının lastik yastıklar üzerine serildiği söylenir.
Haritasında Neptün ve 12. serinin güçlü bir şekilde vurgulandığı kişiler do
kuzuncu çakra enerjileri ile diğer insanlardan daha fazla haşır neşirdirler ancak bu
bağlantının geçmiş yaşamlarından gelen deneyimler sayesinde inşa edildiğinin far
kında değildirler. Geçmiş yaşamlardan-burada ne tür deneyimlerin kayıtlı olduğu
na bağlı olarak-kendiliğinden bilgi almaları da bu sayededir.
Kişinin geçmişteki bir yaşamında çözülmemiş bir sorunu varsa bu enerji
merkezi ile bağlantısı güçlüdür ancak burada bir korku söz konusudur; sanki gö
rünmeyen bazı güçler veya pek de dost olmayan ruhlar veya varlıklar kişiyi sinsice
takip ediyor gibidir ki bu da kişide fobi şeklinde ortaya çıkar. Neptünyen çocuklar
özellikle de karanlıkta tek başlarına uyumaktan korkarlar çünkü odanın içinde bazı
görünmez güçlerin veya insanüstü varlıkların olduğunu düşünerek bu yaratıkların
bir yerlerden çıkıp geleceğinden korkarlar. Buna da birtakım hisler, sesler, düşler ve
hatta hayalet ve varlıklar görme eklenir.
Kişi bu tür mesajları uyanıkken de alabildiğinden maddi realitenin pek de ger
çek olmadığını, görünmez güçlerin bu realite içinde görünür olabileceğini hisseder.
Daha ağır vakalarda, farklı realiteler arasındaki sınırın daha belirgin olduğun
da, bu kişiler yürürken neredeyse balerinler gibi parmaklarının üstüne basarlar. Bu
kişiler çok yaratıcı ve hayal gücü yüksek kişiler olabildikleri gibi, alt çakralarla yeter
li bağlantıda olmadıkları için realistlikten aşırı derecede uzak da olabilirler.
Dokuzuncu çakranın temizlenmesi için gerekli olan şey, Venüs ve Jüpiter'in
birlikte çalıştığı bir dünyada korkular olmadığından kişinin tüm korkuların bir il
lüzyon olduğunu görebileceği ilahi sevgi boyutuna ulaşmasıdır. Böylelikle kişi do-
12 5
kuzuncu seviyedeki temaslardan korkmayı bırakarak onları anlamaya başlar. Doku.
zuncu çakra seviyesindeki şifa hem kişiyi hem de diğer insanları şifalandınr ve kişi
geçmiş yaşamlarından getirdiği spiritüel becerilerini başkalarıyla paylaşır.
Bu yaşamın tüm kalıplan ve planları burada yer aldığından, bu değişim ve
yaratım alanında tohum seviyesinde değişiklik yapmak mümkündür. Burası verilen
dersi öğrenene ve ruh seviyesinde şifalanana kadar ruhumuza dair bir yaşamdan di
ğerine taşıdığımız kalıpların bulunduğu yerdir. Şifalanma gerçekleştiğinde sonraki
enkamasyonlarda aynı kalıpları yaşamayız. Bu dersler kişiler olabileceği gibi belli
ruh gruplarına ait dersler de olabilir.
Bu çakra ile çalışabilmek ve işlevlerini tam olarak yerine getirebilmek ayakla
rımızın altında yer alan onuncu çakranın gelişimi ile doğrudan bağlantılıdır çünkü
üst alemlere seyahat etmek kadar alt alemlere de güçlü bir şekilde bağlı kalmak,
günlük yaşam ve gerçeklerden kopmamak da önemlidir.
126
PLÜTON
Onuncu enerji merkezi
· Seri ıo ve seri 11 - - - - - ��
', -- ,
/ ', '
'"",,
'
I
/ '
'
',
'
'
/ ',, \
\
I \
1 •
12 9
Astrolojik karıılığı
Haritasında Plüton'un kişisel gezegenlerle, özellikle de Ay ile önemli bir temasta
olduğu kişilerde bu merkez aktiftir. Yine de bu merkezin kişinin hayatında daha
baskın olabilmesi için Mars ve Satürn'ün Plüton ile bağlantıda olması veya ı. seri,
8. seri, 10. seri ve ıı. seri ile Plüton arasında karşılıklı bir bağın olması gerekir. Her
ne kadar Mars çakrası ile ilintili olsa da 8. seri de Plütonik enerji taşır. Ancak Mars
da Plüton enerji merkezinin bir parçası olduğundan sekizinci ev ve 8. serinin de
Plüton'unkine benzer etkileri vardır.
Adı
Topraklanma çakrası.
Kimliği
Birlik bilinci.
Temel ihtiyacı
Bitmeyen bir değişim ve yenilenme vasıtasıyla ölümsüzlük ve sonsuzluk.
Ana sorunu
Aşırı yoğun deneyimler. Obsesyon, affedicilik noksarılığı, nefret.
Konumu
Ayakların yaklaşık 40-120 cm altındadır.
Rengi
Koyu kırmızı.
Fonksiyonu
Kişinin, kendisine yaşam veren ve topraklanma imkanı sunan Dünya'nın merkezi
ile ve Dünya'nın merkezindeki ruh ile bağlantı kurmasını sağlar. Bu enerji merkezi
13 1
yı kurana dek burada kalır ve daha sonra dönüştürülür. Dünya'nın merkezine bağ
landığımızda, Dünya'nın titreşimlerini üst çakralara doğru ulaşan güçlü bir nük
leer enerji şeklinde hücrelerimizde hissederiz. Bu şekilde Dünya'nın merkezi yani
Plüton çakrası vasıtasıyla evrenden asli enerjileri alırız. Bu enerji kişinin aydınlan
masına yetecek potansiyeli barındırır ancak üst çakralarda kullanılmamış enerji
fazlası olduğunda bu enerji birinci ve yedinci çakra (Mars ve Satürn) üzerinden
Dünya'ya geri döner. Böylelikle kişi Dünya ile sürekli bir enerji iletişimi içinde yer
alır. Bu da Plüton çakrasının kişinin Dünya'ya enkernasyonunun nedenini işaret
ediyor oluşunu açıklar.
Denge (entegrasyon)
Neptünyen kişiler (dokuzuncu çakra), diğer kişilerin duygularını hissedebilirken,
onuncu çakrası ile güçlü bağlantısı olan kişiler ise diğer insanların enerjilerini, en
derin korkularını ve arzularını ve tehlikeye veya ölüme yakın olup olmadıklarını
hissederler. Bu kişiler en tehlikeli durumlarda dahi korkmazlar; kriz halinde ve
tehlike altındayken ise kendilerini ekstra gÜçlü hissederler. Güçleri Dünya'nın mer
kezinden gelmektedir; bu fiziksel egzersizler yoluyla da artan büyük bir enerjidir.
Kişiler bu enerjiyi düşüncelerinin gücü sayesinde diğer insanlara yönlendirirler. Ye
raltından gelen bu enerjiler kişilere şifa yeteneği de verir.
Plüton çakrası güçlü kişilere şifacıları ve mucizeler gösterenleri örnek verebi
liriz. Sai Baba'nın haritası güzel bir örnek olabilir.
Büyük spiritüel lider Sri Sathya Sai Baba'nın doğum haritasında Akrep yüksel
mekte ve yükselen yöneticisi Plüton sekizinci evde Jüpiter'in yücelme derecesi olan
15 derece Yengeç'te yer almaktaydı. Plüton'un sekizinci evde oluşu bu eve büyük
bir güç veriyordu, Jüpiter'in yücelme derecesinde yer alışı da beraberinde bilgiyi
getiriyordu. Plüton, Ay ile kavuşuma yaklaşnğından Plüton enerji merkezinin çok
güçlü olduğu açıktı.
Plüton çakrasını aktive eden birinci ve yedinci çakralara yani Mars ve Sa
türn'ün konumuna baktığımızda ise bu ikisi arasında doğrudan bir bağlanb. yoktu.
Ancak sekizinci ev yöneticisi (birinci çakra) olan Merkür, on birinci ev yöneticisi
(yedinci çakra) Venüs ile birinci evde kavuşurnda yer alıyordu. Bu iki gezegen Jüpi
ter'in yönettiği burçta, Plüton da Jüpiter'in yücelme derecesinde yer alıyordu. Yani
bu iki gezegen arasındaki ilişki gelişkin bir onuncu çakrayı (Plüton) işaret ediyordu.
13 2
29° sı 54'
28° 28°
n I 11-i-------IT-ıı ti
'
L-...U:-....---;;;=----..<-...,.-ıt-11
56 56'
29" = 54'
Srl Sıthyı Sal Bıbı'nın d�um hlrltlsı. 23 Kasım 1926, 06:22, Puttaparthy, Hindistan.
133
lantı kurabilme yeteneğinin güçlendirilmesidir. Böylelikle bu çakrayı dengeye taşı
ması için öncelikle birinci ve yedinci çakraların enerjileri dengelenir.
Fiziksel tezahürleri
Bu merkezde tehlike arz eden tüm koşullar, tehlikeli insanlar ve bu tür insanlar
dan gelen tacizler ile geçmişte meydana gelen yoğun fiziksel deneyimlerle ilgili ha
tıralar yer alır. Plüton çakrasında fiziksel düzlemdeki en acı verici deneyimler ile
bunlardan kaynaklanan spiritüel, duygusal ve zihinsel blokajlar yerini alır. Buraya
ulaşıldığında tüm bu deneyimler şifalanır. f1ncak bu çakra dengesiz durumda ise,
kişi fiziksel olarak tehlike arz edebilecek birtakım ağır deneyimler yaşar veya Plü
ton, Mars ve Satürn arasındaki sert açıları daha farklı şekillerde deneyimler. Bunlar
karmik olaylar olmakla birlikte kişinin doğduğu veya yaşadığı yerle de güçlü bir
ilişki içindedirler dolayısıyla haritada Jüpiter iyi bir konumdaysa kişi yaşadığı yeri
değiştirdiğinde bu sorunları da çözülür.
13 4
Doğum haritasındaki gezegenleri
dengeleme teknikleri
KİŞİNİN DOGUM HARİTASINDAKİ gezegenlerin konumu ile fizyolojik seviyede enerji
merkezlerinin durumu arasındaki ilişkiyi anlamak, kişinin kendi içinde enerjetik
seviyede mevcut olan olaylan yaşamakta olduğunu anlamasını kolaylaştırır. Enerji
seviyesindeki bu yapı bilinçaltında yaşamımızın dokusunu ve adına kader dediği
miz bu dokunun şeklini meydana getirir.
Kişinin enerji kodu kaderini içerdiğinden, bu enerjileri dengeye getirerek kişinin
deneyimlediği olaylan, durumları ve ilişkileri ifade eden haritasındaki zorlayıcı geze
gen konumlarının etkilerini dönüştürmek ve olumlu yönde aktive etmek mümkündür.
Enerji astrolojisi, doğum haritasındaki gezegenlerin enerjileri ile bedenimizde
ki enerji merkezleri yoluyla çalışan eşsiz bir sistemdir. Bu yaklaşım ampirik teknik
lere dayandığından, her gezegen için üç aşamada egzersiz yapmak gerekmektedir:
ı. Fiziksel Aşama: Fiziksel aşamada enerjilerin bedendeki yoğun halleri ile
çalışılır. Belli enerji egzersizleri ile gezegen enerjileri uyandırılır. Takip eden bö
lümlerde gezegen enerjilerinin uyandırılması ve aktive edilmesi için bazı fiziksel
egzersizlerden söz edeceğiz. Bu kısıma AŞAMA BİR adını veriyoruz.
2. Duygusal Aşama: Enerji dengeleme sisteminin kalbi burasıdır çünkü enerji
137
cısı, gezegene özel çiçek esansları kullanır. Bu esanslar ilgili gezegen enerjisine ka
nallık ederek enerjiyi dengeler. Bitkiler yeryüzündeki canlılar olarak kökleri ile yere,
yapraklan ile de göğe bağlı olduklarından yeryüzü ve gökyüzü arasında mükemmel
bir iletken görevi görürler. Bitkinin her kısmı bu ilişkinin bütünü hakkında önemli
bilgiler içerir. Çiçekler ise Güneş ve hava enerjilerini aldıklarından astral ve nedensel
mevcudiyeti birbirine bağlar. Çiçek esanslarını suya damlatarak kullanmak yoluyla
bu seviyeler eterik alanla (su enerjisi) ile birleşir ve doğrudan ışık ve yaşam verir.
3. Zihinsel Aşama: Enerji merkezle � nasıl dengeleneceğini bilmek kadar
bu merkezlerin ne şekilde çalışuğını anlaırfak da önemlidir. Bu aşamada kişinin ya
şamı ile içinde taşıdığı gezegen enerjilerini ne şekilde deneyimlediğine dair ilişki
ortaya çıkarılır. Zihinsel aşama, kişiyi kendi üzerinde çalışmaya hazırlar.
Enerji egzersizleri
Kişi, belli bir duygunun tezahürünü bastırmak veya önlemek arzusunda olduğunda
buna bedeninin belli bölgelerinde yaşayacağı spazm ve blokajlar eşlik eder. Duy
guların serbest bırakılması nasıl bedeni rahatlatıyorsa, tersi de geçerlidir ve enerji
egzersizleri ile duyguların serbest bırakılarak belli enerji merkezlerinin (çakralann)
enerjisinin uyandırılması mümkündür.
Egzersizler üzerine bir not: Belli bir merkezde (çakrada) enerji fazlası olduğun
da, bu enerji fazlasını bedenin ilgili bölgesinden salıverip bu fazlalığı enerjisi daha
Topraklanma egzersizi
Tüm enerji egzersizleri "topraklanma çalışması" ile başlamalıdır. Bu egzersiz şu şe
kilde yapılır:
• Ayakta düz bir şekilde durun, ayaklarınızın altındaki yeri hissedin (ayakla
rınızın çıplak olması daha iyidir).
• Dizlerinizi hafifçe bükün (böylece enerji bacaklarınızdan yere geçebilsin).
13 9
• Pelvisinizi öne doğru çıkarın ve solar pleksus bölgenizi açın. (Bedeninizi
yukarı doğru çekin ki mide bölgeniz katlanmasın.)
• Omuzlarınızı yukarı ve arkaya doğru kaldırın, sonra gevşetin. Bu hareket
boyunca boynunuzu bedeninizin geri kalanı ile aynı hizada tutun.
• Bedeninizi dimdik tutarken ayaklarınızın altındaki toprağa yeniden odak
lanın (eğer hala bir dengesizlik veya yalpalama yaşıyorsanız dizlerinizi biraz daha
kırın ve ayak parmaklarınıza doğru eğilin).
• �
Gözlerinizi kapatıp her iki elinizin/� nu birinci çakranın önüne getirin
(bu sayede birinci çakranızı daha hızlı ve daha kolayca hissedebilirsiniz); birinci
çakranın ısısını avuçlarınızda hissedin ve bu bölgede (Mars) parlak kırmızı bir renk
hayal edin.
• Daha sonra bu parlak kırmızı rengi ellerinizle enerjinin aşağıya doğru ak
masına yardımcı olarak sağ bacağınızdan sağ dizinize, oradan sağ alt bacağınıza ve
ayağınıza doğru indirin.
• Bu parlak kırmızı rengin sağ ayağınıza kadar geldiğini ve ayağınızı ısıttığını
hissettikten sonra bu parlak kırmızıyı toprağın altına kadar indirin; tıpkı bir ayağın
kök salışı gibi bu rengin toprağın iyice derinlerine indiğini hissedin.
• Dünyanın merkezini hissettiğinizde buraya bağlanın.
• Şimdi de Dünya'nın merkezinden gelen enerjiyi bu köklerde yukarı doğru
çekin; ayaklarınızdan alt bacağınıza, oradan sağ dizinize ve sağ üst bacağınıza ve
nihayetinde birinci çakraya kadar bu enerjiyi taşıyın.
• Sağ bacağınızın toprağa tamamen bağlandığını hissedin.
• Aynı prosedürü sol bacağınız için de uygulayın.
• Bu egzersizin sonunda her iki bacağınızın da toprağa sıkıca bağlandığını,
emin ve güvende olduğunuzu hissedin.
Dünyanın merkezinden enerji çekmek sizi hızla ısıtacaktır; soğuğa karşı aşırı
duyarlı kişiler dahi birkaç gün bu egzersizi yaptıktan sonra kolaylıkla ısınabilirler.
14 5
diren birinci çakra (Mars) ile yukarı yönlendiren yedinci
çakra (Satürn) da aynı zamanda saat yönünde döner an
cak burada birinci çakrada saat sanki bacaklarımızın ara
sında ve yere dönük konumdadır ve birilerinin bu saati
görebilmesi için yere yatması gerekir. Aynı şekilde yedin
ci çakra da başımızın üstündedir ve saat üstten görülür.
.
Çakralar dönüşe alttan, birinci çakradan başlar ve
bu yedinci çakraya kadar akış yukarı doğru çıkar. Avucu
muzun içiyle her bir çakranın enetjisini aktive ederken
avucumuzun içinde veya ilgili çakrada bir ısınma hisse
.
deriz. Her bir çakrada ne k d durulacağının kesin bir
a
süresi olmamakla birlikte başlan çta birkaç dakikaya ih
tiyaç vardır. Sonralan, enetj· · aktive edilmesi daha hızlı
gerçekleşir. Ayrıca başlangıçta enetji merkezlerini hissede
memek de gayet doğaldır. Bu durumda herhangi bir his
algılayana kadar çok yavaş bir dönüş uygulamak gerekir.
Düzenli uygulama yapıldığı takdirde herkes bir ay içinde
çakralarını hisseder hale gelebilir. Bu egzersizler ne kadar
basit görünse de bunların yalnızca fiziksel egzersizler olmadığı unutulmamalıdır. Doğru
uygulandığında bu egzersizler sayesinde çok güçlü bir enetji açığa çıkarılabilir. Bu da
birkaç gün içinde kendini gösterir; kişi fiziksel gücünde ve dayanıklılığında, ısısında ve
hızında bir artış hisseder. Bu egzersizin ber bir çakra egzersizinden önce yapılması önerilir
çünkü kalp çakrasını ifade eden Ay çakrası diğer çakralann dengelenmesine yardıma olur.
149
Mars'ı canlandırıp güçlendirmek
"Mars Dansı"nın bir parçası olan bu egzer
siz, özellikle kişinin haritasında Mars te
mel asalatlerinde bulunmadığı durumlar
da Mars'ı güçlendirmek için yapılır.
Elleriniz dördüncü çakranızın üze
rindeyken derin bir nefes alın ve enetjiyi
güçlü bir şekilde bir bacağınıza doğru in
dirip sonunda ayağınızın topuğunu hızla
yere vurun. Aynısını diğer bacağınız için
de yapın. Enetjiyi bacaklarınızda yere doğ
ru iletirken ellerinizi de yumruk yapın. Bu
dizideki tüm egzersizler gibi bu egzersizi
de sekiz kez tekrarlayın.
Mars-Venüs İliJkisi
Ayakta dik bir şekilde durun ve ayaklarınız
la sürekli olarak bir topuğunuza bir parmak
uçlarınıza basın. Daha sonra da kalçanızla
yatay bir sekiz veya sonsuzluk işareti çizin,
okyanusun bir parçası olmanın tadını çıka
ran bir dalga gibi hissedin kendinizi.
Mars-Güneı ilİJkisi
Ayakta durun ve solar pleksusa doğru güçlü bir nefes alıp "HUU" sesi çıkararak diyaf.
rarnınızı rahatlatın. Daha sonra, ellerinizi yumruk yapıp bir ayağınızın topuğu üzerin
de durun ve nefesinizi güçlü bir şekilde verirken diyafrarnınızı aşağıya doğru bastırın.
Aynı hareketi diğer ayağınızın topuğu üzerinde de tekrarlayın.
Mars-Ay iliJkisi
Ayakta dururken kollarınızı kalp çakra seviyesinde iki yana açın ve bir taraftan da ba
cağınızı havaya kaldırın ve daha sonra nefesinizi verirken bu enetjiyi bacağınızdan to
puğunuza doğru aşağıya indirin. Aynısını diğer bacağınızla da tekrarlayın.
ı 50
Mars-Merkür iliıkisi
Sumo güreşçilerinin duruşunu düşünün: Dizleriniz bükülü ve elleriniz uyluklan
nızda olsun. Omuzlarınızı, boynunuzu ve omurganızı gerin. Sonra gene tıpkı sumo
güreşçilerinin yaptığı gibi, bir bacağınızı yukarı kaldırın, sonra gerin. Aynısını diğer
bacağınızla da tekrarlayın.
Mars-Jüpiter iliıkisi
Bu egzersizde merkez meridyen (Ay çakrası) vasıtasıyla birinci ve altıncı çakralan bir
birine bağlarız. Dördüncü çakraruza doğru nefes alıp nefesinizi verirken ellerinizi mer
kez meridyenden birinci ve altına çakraya doğru uzatın ve bu çakralan tek bir nefes
alışla birleştirin. Bu egzersiz boyunca tek bir noktada durun.
Mars-Satürn iliıkisi
Nefes alırken ellerinizi gökyüzüne doğru iyice uzatın, nefes verirken de enerjiyi
aşağıya doğru ellerinizle indirerek sonunda parmaklarınız içe bakacak şekilde avu
cunuzu yere yapıştırın. Bir süre bu şekilde durun ayaklarınız ve avuçlarınızla yere
bağlı olduğunuzu hissedin. (Bu egzersizi bir kez yapmak yeterlidir, ancak kendinizi
iyi hissederseniz birden fazla da yapabilirsiniz.)
15 1
Aşırı endişe gibi zihinsel aktivite yoğun
lukları zihinsel blokaja neden olur. Bo Zihinsel blokajlar - �
..
yun ve omuzlarda ağrı şeklinde tezahür
__
--
- --
--
eder. Mars-Merkür ve Venüs-Merkür
ilişkisine yönelik egzersizler sayesinde
bu blokajı açmak mümkündür; aynca Duygusal blokajlar - D
beşinci enerji merkezine (Merkür) yö
nelik diğer egzersizler de faydalıdır.
152
Venüs için enerji egzersizleri
VENÜS ENERJİ MERKEZİNE yönelik egzersizlere başlamadan önce merkezlenme egzer
sizi yapmamız gerekir.
Nefes alırken eller dördüncü çakra üzerinde birleşir ve nefes verirken tüm enerji
birinci ve yedinci çakraya doğru yayılır. Daha sonra eller yeniden kalp çakrası üzerinde
birleştirilir; derin bir nefes alınarak yavaşça nefes bırakılır.
Bu merkezlenme egzersizinin en az dört kez tekrarlanması gerekir.
Ardından bir yandan bir Hawaii dansı yaparmış gibi kalçalarınızı sallarken diğer
yandan ellerinizi ikinci enerji merkezinde suda yüzermiş gibi yumuşak hareketlerle bir
yandan diğerine (tıpkı bir dalga gibi) çevirin.
Venüs enerjisini canlandıran yani ikinci çakrayı diğer çakralar ile bağlayan
egzersiz sistemine 'Venüs Dansı" adı verilir. Bu sistem sayesinde, Venüs'ün diğer ge
zegenlerle olan iletişimi (açılan) aktive edilmiş olur. Eğer kişinin doğum haritasında
Venüs'ün diğer gezegenler ile zor açılan mevcutsa, bu egzersizler hem bu açıların üs
tesinden gelmeye hem de iyi açılan daha da güçlendirmeye yarar. Venüs'ün diğer ge
zegenler ile olan uyumsuz etkileşiminin üstesinden gelmek istiyorsak Venüs'e yönelik
enerji egzersizleri uygulamamız gerekir.
Venüs'e yönelik enerji egzersizlerinde Su elementi ile çalıştığımız ve okyanusta
bir dalgaya benzediğimiz için teslimiyet hissini deneyimleriz.
1 55
Venüs' ü canlandmp güçlendirmek
UVenüs Dansınna ilaveten bu egzersiz, özellikle
kişinin haritasında Venüs temel asaletlerinde
olmadığında Venüs'ü güçlendirmek için yapılır.
Bu egzersizin müziği "Paradisendır.
Kalçanızı suyun ritmine uygun olarak, tıpkı
okyanusun bir parçası olmaktan keyif duyan bir
dalga gibi sallayın. Ellerinizle yatay bir sekiz veya
sonsuzluk işareti çizerken bir yandan da ayakları
nızla bir topuklarınıza bir parmak uçlarınıza basın.
Venüs-Mars iliıkisi
Elleriniz dördüncü çakranın üzerindeyken (Na
maste konumu) nefes alıp, nefesinizi verirken
enerjiyi ikinci çakraya doğru indirin. Sonra ye
niden nefes alırken ellerinizi ikinci çakranın
önünde iki yana açın. Bunu diğer egzersizlerde
••
olduğu gibi sekiz kez tekrarlayın. t,
Venüs-Ciüneı iliıkisi
Solar pleksustan nefes alıp diyaframınızı serbest bırakın. Başlangıçta elleriniz solar
pleksus seviyesinde olsun. Nefesinizi verirk�n enerjiyi üçüncü çakradan ikinci çak
raya doğru indirip yeniden nefes alırken ikinci çakraya odaklanın (tıpkı yükselen ve
alçalan bir dalga gibi).
Venüs-Ay iliıkisi
Nefesinizi alırken bir yandan ellerinizi dördüncü çakra seviyesinde yavaş bir şekil
de iki yana doğru açın, diğer yandan da bir bacağınızı kaldırıp havada tutun. Ne
fesinizi verirken ellerinizle bu enerjiyi ikinci çakraya doğru itin. Diğer nefes alışla,
havadaki bacağınızın parmaklan üzerinde durup bu kez de ellerinizi ikinci çakra
önüne getirin. Nefesinizi verirken her iki ayağınızı da yere basın. Daha sonra aynı
egzersizi diğer bacağınızla tekrarlayın (egzersize hangi bacağınızla başladığınız
önemli değildir).
Venüs-Jüpiter iliıkisi
Bu egzersizde dördüncü çakra (Ay çakrası) vasıtasıyla ikinci ve altıncı çakraları bir
birine bağlarız. Dördüncü çakraya doğru nefes alıp ellerinizi kalp hizasında iki yana
açarken ikinci ve altıncı çakranıza doğru nefesinizi verin. Tekrar nefes alırken elleri
nizi kalp çakrasında birleştirin. Aynı anda, kalçalarınızı iki yana sallarken ayakları
nızla da bir topuklarınıza bir parmak uçlarınıza basmaya devam edin.
Venüs-Satürn iliıkisi
Bir taraftan nefes alıp yukarıya doğru gerinirken ellerinizi de havaya kaldırın. Sonra
nefes alırken sağ avucunuzu yedinci çakra hizasına, sol avucunuzu ise ikinci çakra
hizasına getirin. Bu enerji merkezlerini bir müddet avuçlarınızın içinde hissedin. Sağ
avcunuz yedinci çakrada dururken sol avucunuzu ikinci çakra hizasında sağa-sola sal
layın. Sol elinizle (ikinci çakraya dokunmadan) tüm iç organlarınıza masaj yapın. Or
ganlarınızın rahatladığını, sonra da bu rahatlama hissinin solar pleksusa, midenize,
karaciğerinize, safra kesenize, dalağınıza, oradan daha yukarıya; akciğerlerinize, boy
nunuza, başınıza ve başınızın üstünden yedinci çakranıza doğru yayıldığını hissedin.
Not: Bu, oldurmaya çalışılacak değil hissedilmesi gereken bir şeydir. Elleriniz kalp
çakrasında bitişik bir şekilde (Namaste pozisyonu) egzersizi bitirin.
161
Güneş'i güçlendirmek yani üçüncü çakrayı diğer
çakralarla entegre etmek için yapılan enerji egzer
sizleri sistemine "Güneş Ritmi" egzersizi denir.
Bu sistem, Güneş ile diğer gezegenler arasındaki
iletişimi başlatır. Bu, hem doğum haritasındaki
sert açılan dengeye getirir hem de iyi açılan daha
da güçlendirir. Güneş'in diğer gezegenlerle olan
zor etkileşimlerinin üstesinden gelmek için Güneş
enerjisi egzersizleri yapılır.
Ciüneı-Mars iliıkisi
Bu egzersizin çömelerek yapılması gerekir. Nefesinizi alırken ellerinizi dördüncü
çakra üzerinde birleştirin, dirsekleriniz de dizlerinizin üstünde olsun. Nefesinizi ve
rirken de ellerinizi dizlerinizle iterek öne uzatın. Son olarak da başınızı yere doğru
eğin ve omurganızın omurilikten boyun omuruna kadar gerildiğini hissedin. Bu ha
reketi dört kez tekrarlayın.
Ciüneı-Venüs iliıkisi
Bacaklarınız dizlerinizden hafifçe bükülü ve
omurganız düz duracak şekilde yerde oturun.
Ayak parmaklarınızı tutup belinizde bir gerilme
hissedene kadar topuklarınızı yerde ileri doğru
itin. Sonra durup ikinci çakranızdan nefes alın.
Bu egzersizden sonra yere yatıp ikinci çakradan
nefes alıp vererek gevşemelisiniz.
Timsah egzersizi
Yattığınız yerde ellerinizi iki yana açın ve başınızı sağa çevirip sağ elinize bakın. Aynı
anda, bacaklarınızı da yavaşça sola çevirerek omurganızın bükülmesini sağlayın.
162
Bakmakta olduğunuz elinizi yerden kaldırmayın. Bu hareketi dört kez tekrarlayın.
Daha sonra bir ayağınızın topuğunu diğer ayağınızın iki parmağı arasına sıkıştırarak
bükülme işlemini tekrar edin. Bu da bittikten sonra bacaklarınızı bükerek bükülme
işlemini tekrar yapın. Son olarak da bacaklarınızı dizlerinizden büküp sol bacağınızı
sağ bacağınızın üstüne atın, başınız sola dönük konumdayken ve yerdeki sol elinize
bakarken bacaklarınızı sağa doğru bükün. Bu bükme işlemlerini verilen sırayla yap
manız önemli çünkü bu sayede omuriliğin çeşitli kısımlan yavaş yavaş gerilmekte.
Yavaşça ayağa kalkın ve omurganızın yavaş bir şekilde normal konumuna gel
mesini bekleyin. Son olarak boynunuzu ve başınızı yukarı kaldırın.
Gü neı-Ay iliıkisi
Ağaç egzersizi için ayağa kalkın. Ellerinizi dördüncü
çakra önünde birleştirin ve dördüncü çakraruza nefe
sinizi alın. Kalp çakrasında sabitlendiğinizi hissettiği
nizde bir bacağınızı kaldınp ayağınızı diğer bacağınız
da dizin üstüne dayayın. Dengenizi sağlayamazsanız
kalp çakrası bölgesine hafifçe vurun. Kalp çakranıza
sabitlendiğinizde egzersize yeniden başlayın.
Kalp çakranızdan nefes alıp verirken huzur,
kabul ve dengede olduğunuzu hissedin. Tüm egzer
sizlerde olduğu gibi dört kez nefes alıp verdikten
sonra önce bacağınızı sonra da ellerinizi indirin.
Kalp çakranıza nefes alıp ellerinizi yeniden kalp
çakranız üzerinde birleştirin ve aynı egzersizi diğer
bacağınızla tekrarlayın. Ayağınızı ne kadar yukarı
kaldırdığınızın bir önemi yok. Önemli olan denge
yi sağlamanız. Dengeyi sağlamakta zorlanıyorsanız
bu hareketi gözleriniz açık olarak da yapabilirsiniz.
Kalp çakranıza odaklandığınızda ve hiçbir şey dü
şünmediğinizde mükemmel dengeye ulaşabilirsi
niz. Dengenizi yitirmekte olduğunuzu hissettiği
nizde hemen kalp çakranızın üstüne hafifçe vurun
veya başka şeyler düşünmeye çalışın.
Ciüneı-Jüpiter iliıkisi
Hafifçe yere oturun ve yoga oturuşu pozisyonu alın. Bir yandan da ağzınızdan nefes
alırken dört kez bir burun deliğinizden, dört kez de diğerinden nefesinizi verin. Elle
rinizi kalp ça.kranızın önünde birleştirin ve altıncı ça.kranıza doğru kaldırın. Altıncı
çakranızdan nefes alıp verin.
16 5
Merkür için enerji egzersizleri
MERKÜR ENERJİ MERKEZİNE yönelik egzersizlere başlamadan önce merkezlenme eg
zersizi yapmamız gerekir.
Nefes alırken eller dördüncü çakra üzerinde birleşir ve nefes verirken tüm
enerji birinci ve yedinci çakraya doğru yayılır. Daha sonra eller yeniden kalp çakrası
üzerinde birleştirilir; derin bir nefes alınarak yavaşça nefes bırakılır. Bu merkezlen
me egzersizinin en az dört kez tekrarlanması gerekir.
Boğaz çakrasına yönelik egzersizler omuzların rahatlatılması ile başlar. Topuk
larınızın üzerinde bir sandalyeye veya yere oturun. Elleriniz arkanızda olacak şekilde
parmaklarınızı birbirine geçirin ve sonra bir yandan nefes alırken başınızı dizlerinize
doğru bükün ve yer ile yaklaşık 90 açı yapacak şekilde kollarınızı yukarı kaldırın.
•
Ani hareket etmeyin; nefes alıp verin ve ellerinizi daha fazla gererek duruşu
nuzu daha da derinleştirin. Bu hareketi üç kez tekrarladıktan sonra nefesinizi verir
ken bir yandan da sırtınızı yavaşça dik konuma getirin ve son olarak da başınızı kal
dırın. Nefes alırken avuçlarınızı arkanızda yere koyun, başınızı yavaşça arkaya atın,
boğaz çakrası bölgenizi açın ve üç kez yavaş ve derin bir şekilde nefes alıp verin.
Önce omuzlarınızı, sonra boynunuzu serbest bırakın. Sağ eli başın üstüne ko
yup başınızı yavaşça sağa eğin ve sol elinizle boyun ile kafatası arasındaki kaslara
masaj yapın. Bu hareketi diğer taraf için de tekrar edip nefes egzersizlerine geçin.
ruş pozisyonunda oturun ve sağ elinizi midenizin üstüne koyun (bu, doğru nefes
alıp almadığınızı anlamanıza yarayacak çünkü doğru nefes alıp verdiğiniz takdirde
nefes alırken mideniz şişer, verirken ise iner). Burnunuzdan ve aralıksız altı kez güç
lü güçlü nefes alıp verin. Daha sonra yavaş bir nefes alış ve veriş ile dinlenin ve aynı
işlemi iki kez daha tekrarlayın. Yani toplamda üç kez olmak üzere altışar güçlü nefes
alıp verin. Başlangıçta biraz başınız dönebilir ancak bu beyninize daha fazla oksijen
gittiğini gösteren güzel bir işarettir. Bu egzersiz sinir sisteminizi arındırmanın yanı
sıra karın bölgesindeki organların ve bağırsak hareketlerinin uyarılmasını da sağlar
(kundalini yogada bu egzersiz zayıflama egzersizi olarak bilinir ancak daha fazla
tekrarlanması gerekir-12 kezlik üç seri halinde en azından.
2. Sinir sisteminin tam arınması
70
orta parmağınızla sağ burun deliğinizi kapatın ve sol burun deliğinizden nefesinizi
verin. Sol burun deliğinizden nefes alın, nefesinizi tutun, kısa bir süreliğine iki bu
run deliğinizi de kapatın, sonra sağ burun deliğinizi açın ve nefesinizi verin. Bunu
her iki burun deliği için altışar kez tekrarlayın.
3. Banda: Zihninizin ve sinir sisteminizin arın
masının ardından bu güzel ve temiz enerjinin olabil
diğince uzun süre enerji sisteminizde var olabilmesi
için Bandu yapın yani bu enerjiyi yükseltip tamamla
yın. Bunun için yoga oturuş pozisyonunu alıp ellerini
zi uyluklarınıza koyun. Nefes alın, nefesinizi verirken
de anüsünüzü ve boğazınızı tıkayıp omuzlarınızı kal
dırarak ve başınızı aşağıya eğerek ellerinizle kendini
zi uyluklarınıza doğru itin. Midenizi içinize çekerek
enerjiyi birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
çakraya doğru itin. Sonra alacağınız nefesle başınızı
kaldırın, omuzlarınızı indirin, anüsünüzü serbest bı
rakın ve enerjiyi beşinci çakradan altıncı ve yedinci
çakraya doğru yükseltin. Bunu üç kez tekrarlayın.
Bu egzersizlerden sonra "evrensel ritimle uyum içinde" anlamına gelen
Nam-Myobo-Renge-Kyo Lotus sutra mantrasını yüksek sesle söylemeye hazır
hale gelirsiniz. Bu mantra boğaz çakrasının açılması ve temizlenmesi için mükem
mel bir mantradır.
Merkür'ü güçlendirmek yani beşinci çakrayı diğer çakralarla entegre etmek
için yapılan enerji egzersizleri sistemine "Merkür Ritmi" egzersizi denir. Bu sistem,
Merkür ile diğer gezegenler arasındaki iletişimi sağlar. Bu, hem doğum haritasında
ki sert açılan dengeye getirir hem de iyi açıları daha da güçlendirir. Merkür'ün diğer
gezegenlerle olan zor etkileşimlerinin üstesinden gelmek için ses elementi ile bağ
lantılı Merkür enerjisi egzersizleri yapılır. Sesimizi boğaz çakrasından irtibata geç
mek istediğimiz enerji merkezine alçaltarak veya yükselterek bu egzersizler yapılır.
Merkür-Mars iliıkisi
Lotus sutra mantrasını boğaz çakranızdan söylemeye başlayıp sesinizi birinci çakra
ya alçaltın ve Merkür ile Mars'ı bu ses ile birbirine bağlayın.
Merkür-Güneı ilitkisi
Lotus sutra mantrasını boğaz çakranızdan söylemeye başlayıp sesinizi üçüncü çak
raya alçaltın ve Merkür ile Güneş'i bu ses ile birbirine bağlayın.
Merkür-Jüpiter ilitkisi
Lotus sutra mantrasını boğaz çakranızdan söylemeye başlayıp sesinizi altıncı çakra
ya yükseltin ve Merkür ile Jüpiter'i bu ses ile birbirine bağlayın.
Merkür-Satürn ilitkisi
Lotus sutra mantrasını boğaz çakranızdan söylemeye başlayıp sesinizi yedince çak·
raya yükseltin ve Merkür ile Satüm'ü bu ses ile birbirine bağlayın.
17 5
Jüpiter'i güçlendirmek yani altıncı çakrayı diğer çakralarla entegre etmek için ya
pılan enerji egzersizleri sistemine jüpiter İmgelemi" egzersizi denir. Bu sistem, Jü
piter ile diğer gezegenler arasındaki iletişimi sağlar. Bu, hem doğum haritasındaki
sert açıları dengeye getirir hem de iyi açıları daha da güçlendirir. Jüpiter'in diğer
gezegenlerle olan zor etkileşimlerinin üstesinden gelmek için imgeleme egzersizleri
yapılır. Jüpiter çakrasını diğer çakralar ile bu imgeleme vasıtasıyla bağlarız. Bunu da
ilgili enerji merkezini döndürerek ve burayı imgeleme yoluyla ışıkla doldurarak ya
parız. Bu egzersizi yatarak veya oturarak yapabiliriz ancak gözlerimiz kapalı olmalı.
Jüpiter-Mars iliıkisi
Gözlerinizi kapatın ve birinci çakranızın saat yönünde döndüğünü imgeleyin. Bura
da enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı parlak kırmızı ışıkla doldurun.
Jüpiter-Venüs iliıkisi
Gözlerinizi kapatın ve ikinci çakranızın önce önden sonra da arkadan saat yönün
de döndüğünü imgeleyin. Burada enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı parlak turuncu
ışıkla doldurun.
Jüpiter-Güneı iliıkisi
Gözlerinizi kapatın ve üçüncü çakranızın önce önden sonra da arkadan saat yönünde
döndüğünü imgeleyin. Enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı parlak san ışıkla doldurun.
6
Jüpiter-Ay ilİJkisi
Gözlerinizi kapatın ve dördüncü çakranızın önce önden sonra da arkadan olmak
üzere saat yönünde döndüğünü imgeleyin. Burada enerjiyi hissettiğinizde bu çakra
yı parlak yeşil ışıkla doldurun.
Jüpiter-Merkür iliıkisi
Gözlerinizi kapatın ve beşinci çakranızın önce önden sonra da arkadan olmak üzere
saat yönünde döndüğünü imgeleyin. Burada enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı par
lak açık mavi ışıkla doldurun.
Gözlerinizi kapatın ve altıncı çakranızın önce önden sonra da arkadan olmak üzere
saat yönünde döndüğünü imgeleyin. Burada enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı par
lak çivit mavisi ışıkla doldurun.
Jüpiter-Satürn ilİJkisi
Gözlerinizi kapatın ve yedinci çakranızın önce önden sonra da arkadan olmak üze
re saat yönünde döndüğünü imgeleyin. Burada enerjiyi hissettiğinizde bu çakrayı
parlak mor ışıkla doldurun.
Belli bir çakranın rengi bulanıksa veya koyuysa, bu çakranın ortasına beyaz
ışık dökün. Böylelikle çakranın rengi yeniden parlayacaktır.
Son olarak avuçlarınızdan ve tüm çakralarınızdan dışarı beyaz ışığın çıktığını
imgeleyin. Bu egzersizin sabah yeni uyandığınızda veya uyumadan önce yapılması
daha iyidir (bilincin geçiş zamanlarında spontan imgeleme daha kolaydır). Jüpiter'in
Venüs (keyif) ile birlikte dönüşünün daha kolay olacağını da aklınızdan çıkarmayın.
181
Sessizlik meditasyonu egzersizi
Bunlar Satürn'e yönelik egzersizler olduğundan çeşitli asana ve nefes tekniklerinin
bir kombinasyonu olan sessizlik meditasyonuna hazırlık, kendinizi bütün hissede
ceğiniz huzurlu ve sakin bir hale kavuşmanızla başlar.
Sessizlik meditasyonunda nefes alış veriş şu şekildedir: Nefes alın ve yoga
duruşuna geçin, sonra nefes almayı bırakıp içinizden üç kez OM sesini çıkarın (baş
langıçta bedeninizi rahatlatmak için sizin için daha kolay olacaksa OM sesini hafif
sesli bir şekilde de çıkarabilirsiniz). Ve sonra nefesinizi verip yoga duruşundan çı
kın. Çakralar üzerinden yükseldikçe nefes sayınızı da artırın. ilk çakrada bir nefes
alın, nefesinizi tutun ve sonra bırakın; ikinci çakrada bunu iki kez tekrarlayın-ne
fes alın, nefesinizi tutun, üç kez OM sesini tekrarlayın, nefesinizi verin ve bu şekilde
yedinci çakraya kadar gelin ve burada aynı işlemi yedi kez tekrarlayıp tüm prosesi
sonlandırın. Bu meditasyon boyunca gözlerinizi kapalı tutun ve yedinci enerji mer
kezinize odaklanın.
Satürn'ü güçlendirmek yani yedinci çakrayı diğer çakralarla entegre etmek
için yapılan enerji egzersizleri sistemine "Satürn Halkası" egzersizi denir. Bu sistem,
Satürn ile diğer gezegenler arasındaki iletişimi sağlar. Bu, hem doğum haritasındaki
sert açıları dengeye getirir hem de iyi açılan daha da güçlendirir. Satürn'ün diğer ge
zegenlerle olan zor etkileşimlerinin üstesinden gelmek için Satürn'e yönelik enerji
egzersizleri yapılır.
Satürn-Mars iliıkisi
Kelebek duruşuna geçin ve kasıklannızı aça
rak dizlerinizi çırpın. Daha sonra, nefes alırken
avuçlarınızı dizlerinize koyup kendinizi rahat
sız hissedene kadar dizlerinizi indirin. Nefesi
nizi tutup üç kez OM sesi çıkarın ve nefesinizi
verirken bu duruşu sonlandırın.
Satürn-Venüs iliıkisi
Temel yoga oturuş pozisyonunu alın, sırtınızı
dik tutarken bir yandan da avuçlarınızı dizle
rinize yaslanın. İkinci çakranızın aktive ola-
Satürn-Ciüneı iliıkisi
Sırtınız dik bir biçimde yere oturun, ayakla
rını yere basacak şekilde dizlerinizi bükün.
Nefes alırken kayık pozisyonu alın yani ba
caklarınızı ve kollarınızı kaldırarak "V'' şek
line getirin, sonra nefesinizi tutun ve üç kez
OM sesi çıkarın. Nefesinizi verin ve kayık
pozisyonunda durmaya devam ederek bu
nefes egzersizini iki kez daha tekrarlayın.
Daha ilk nefes sırasında solar pleksusunu
zun titrediğini hissedebilirsiniz (karın kasla
rınız çok güçlüyse bu egzersizi bacaklarınızı
biraz indirerek yapın; böylece solar pleksusun tirediğini hissedebilirsiniz). Üç kez
nefes alıp vermenin ardından bu titreşim ve yaşam ateşi bedeninizin tamamını sa
racaktır (bu duruş kararlılığı ve dayanıklılığı güçlendirir).
Satürn-Ay iliıkisi
Temel yoga oturuş pozisyonu alın, nefes alın ve ellerinizi dördüncü çakranızın
önünde Namaste konumuna getirin. Daha sonra nefesinizi tutup üç kez OM sesi
Satürn-Merkür iliıkisi
Kartal duruşuna geçin ( temel yoga oturuşuna geçin
veya sağ bacağınızı sol bacağınızın üstüne koyarak
bağdaş kurun ve böylelikle her ilci ayağınızda dışa
baksın); kolunuz dirsekten bükülü halde sağ elinizi
yüzünüzün önüne doğru kaldırın, sonra sol kolu
nuzu sağ kolunuzun altından geçirip avuçlarınızı
birleştirin (bunu yapamıyorsanız, ellerinizin birbi
rine değmesi de yeterlidir). Beş kez nefes alıp verin.
Satürn-Jüpiter iliıkisi
Üç aşamada Güvercin pozisyonuna geçin ve her
nefesle bu duruşu derinleştirin. ilk olarak temel
yoga oturuşuna geçip sağ bacağınızı bükülü tutar
ken sol bacağınızı arkaya doğru uzatın. Avuçları
nızı sağ dizinizin yanına koyun, başınızı kaldırın,
nefes alın, nefesinizi tutun, üç kez OM sesi çıkarın
ve nefesinizi verirken bu duruştan çıkın. İkinci aşa
mada, sol ayağınızı sağ kolunuzun dirsek kavisine
koyup nefes alın, ağırlığınızı sol avucunuza vererek
nefes alış ve verişi tekrar edin. Üçüncü fazda ise
(kendinizi zorlamadan ne zaman rahat hissederse
niz o zaman bu aşamaya geçin) ellerinizi birleştirip
parmaklarınızı birbirine geçirin, yanağınızı sol ko
lunuzun üst kısmına dayayarak dinlenin. Zamanla
bunu daha kolaylıkla yapabilecek ve bundan çok
büyük bir haz duyacaksınız.
18 5
//:
\
�L
��· �- .J
)1"-- _/�
sürekli başınızın üstünde tutmanız gerekmez.
Bu çakranın yerini hissetmeniz yeterlidir. Önce
nefesinizi sekizinci çakraya doğru alın ve daha
sonra bu çakranın rengi saf gümüş rengine
ulaşana dek nefesinizi verin. Ardından, sekizinci çakrayı yedinciden birinci çakra
ya doğru nefesiniz vasıtasıyla bağlayın. Gümüş rengini sekizinci çakradan başlayıp
yedinci çakradan devam edecek şekilde içinize çekip nefesinizi verin. Bu şekilde tüm
çakralarla bu işlemi yapmaya devam edin. Gümüş rengini sekizinci çakradan içinize
çekip nefes vasıtasıyla yedinci çakraya indirin ve daha sonra altıncı çakradan nefesi
nizi içinize çekin. Sonra nefesinizi verin. Sekizinci çakradan içinize çektiğiniz gümüş
rengini, yedinci çakradan birinci çakraya kadar ileterek birinci çakradan nefesinizi
verin. Ardından birinci çakradan nefes alıp bu gümüş rengini ayaklarınıza kadar in
dirin ve nefesinizi verin. Bu, sekizinci enerji merkezinin ve akupunktur ağının tüm
gerginlikten arındırılması ve özgürleştirilmesi için mükemmel bir egzersizdir.
Yön değiıtirme
Bu egzersiz istenmeyen duygular ve bedensel hislerden kurtulmak için yapılır (bu
egzersiz öncesinde sekizinci çakradan nefes alıp vermek iyi olacaktır ancak tek başı
na da yapılabilir). Temel yoga oturuşuna geçin, sekizinci çakra nefesine zamanınız
yoksa sol avucunuzda çakranızı hissedip buranın rengi gümüş rengine dönüşene
kadar birkaç kez nefes alıp verebilirsiniz. Sonra sorununuza (bu, sorunlu bir ilişki,
zor bir durum, bir engel veya bir his olabilir) odaklanıp bu sorunu bir nesne olarak
düşünün ve kendinize şu soruları sorun:
Boıluğa odaklanma
Çok fazla zihin seviyesinde oldu
ğumuzda yani sürekli bir şeyler
düşündüğümüzde ve hızlı sinir sin
yallerinin bedene iletilmediği du
rumda endişe baş gösterir. Bu, zihin
ve beden arasındaki boşluğun yete
rince açık olmadığında gerçekleşti
ğinden boşluğa odaklanma egzersi
zi yapılır. Bu, bizimle diğer kişi veya
şey arasındaki boşluğa odaklanma
egzersizidir. Bu egzersiz ile günde
en az bir kez kendinizle diğer kişi arasındaki boşluğun farkına varmanız gerekir
(özellikle de bu kişi ile aramızda sorunlu bir durum varsa). Bunun için dikkatimizi
kendimize veya karşımızdaki kişiye vermek yerine bilinçli bir şekilde aramızdaki
boşluğa odaklarız. Bunu yapar yapmaz içsel bir huzur duyarız ve enerji bacakla
rımızdan ayaklarımıza doğru iner. Bu egzersiz aynı zamanda bilincimizin gelişip
değişmesine de yardım eder.
Egzersize hazırlık
Enerji merkezlerini dokuzuncu çakraya yükseltmek.
Temel yoga oturuşuna geçin veya lotus pozisyo
nu alın, gözlerinizi kapatın, bedeninizi gevşetin
ve nefesinizi içinize çekerken enetjiyi birinci
çakradan dokuzuncu çakraya doğru yükseltmeye
başlayın. Birinci çakrayı hissedin ve parlak kırmı
zı ile doldurun; ikinci çakraya gelin ve turuncu
ile doldurun; solar pleksusa gelin ve parlak san
ile doldurun. Enetjiyi kalp çakrasına doğru yük
seltip burayı da zümrüt yeşiliyle sonra Merkür
merkezine gelip turkuvaz mavisi ile, kaşlarınızın
arasındaki altıncı çakraya gelip indigo rengi ile ve
yedinci çakraya gelip burayı da mor ile doldurun.
Auranın geniıletilmesi
Auranız yeterince geniş ve güçlü olduğunda bir kalkan vazifesi görür. Auranız dar
ve bedeninize çok yakın olduğunda kendinizi zayıf ve korunmasız hissedersiniz.
Auranızın sizi koruması için en azından kollarınızı açtığınızdaki kadar geniş ol
ması gerekir. Bu yüzden auranın temizlenmesi, güçlendirilip genişletilmesi ve bu
şekilde kapatılması gerekir. Auramız güçlü olduğunda kendimizi koruma altında
ve enerjik hissederiz.
Yere yatıp gevşeyin ve sonra ayaklarınızdan yedinci çakraya kadar tüm ener
ji merkezlerinin üzerinde ellerinizi tutup sonra kollarınızı kalktığı kadar yukarı
kaldırarak auranızı genişletin. Bir çakrada kollarınızı açarak o bölgede auranızı
genişletikten sonra kollarınızı indirip diğer enerji merkezine geçin. Auranız ge
nişledikçe kendinizi güvende hissedeceğiniz için, enerji merkezlerinizde de bir
rahatlama fark edebilirsiniz.
1 93
Auramn kapatılması
Auranızı sağ elinizle ana kontrol meridyeni üzerinde "fermuar" hareketi yaparak
kapatın. Bu hareketi ayaklarınızdan dudaklarınıza kadar, sonra da ayaklarınızdan
sırtınıza, boynunuza, başınıza, alnınıza kadar aynı hareketi yapın. Bunu en az üç
veya dört kez tekrarlayın.
Bu egzersiz sonrasında yatıp gevşeyin. Artık Dokuzuncu Çakra (Neptün) Me
ditasyonuna hazırsınız. Bu yönlendirmeli meditasyonda auranızın genişletilmesi ve
nasıl geniş tutulacağı öğretilir. Bu sırada rehberler ve yükselmiş üstatların koruması
altındasınızdır. Not: Bu meditasyon Enerji Astrolojisi kursunda öğretilmektedir.
başkasının yardımıyla yapabilirsiniz. Önce ileri doğru yürüyün, sağ kolunuzu yere
paralel şekilde havaya kaldırın. Daha sonra sağ kolunuza sol eliniz ile bastırıp kas
larınızın verdiği güçlü tepkiyi hissedin. Daha sonra geriye doğru yürüyün ve aynı
prosesi tekrar edin. Geri yürürken bedeniniz güçlü bir tepki verecek olursa ya da ile
ri yürürken kolunuza baskı uygulandığında sağ kolunuz bükülürse o zaman merid
yenleriniz doğru akışın ters yönünde hareket ediyor demektir. Yorgun veya stresli
olduğunuzda bedeninizden gelen sinyalleri görmezden gelmeniz durumunda me
ridyenleriniz ters yönde hareket eder. Böyle bir durumda K27 bölgesine (böbrek
meridyeni) hafifçe vurarak meridyen akışını düzeltebilirsiniz. Bu test etme ve ilgili
meridyene hafifçe vurma prosesini ileri doğru yürürken kaslarınızdan güçlü bir tep
ki alana dek sürdürmelisiniz.
İleri veya geri giderken kas tepkinizin zayıf olması birinci çakradaki zayıflığı
gösterebilir; beden reaksiyonları zayıftır çünkü kişi bedeniyle tam bağlantıda değildir.
Doğum haritasında 1. seri (öncelikle Mars ve Yükselen yöneticisi) ile 4. seri
(dördüncü çakra-Ay ve 4. serinin tamamı) veya 12. seri (dokuzuncu çakra-Neptün
ve 12. serinin tamamı) arasındaki zorlayıcı etkiler bu durumun bir göstergesidir. ı.
seri ve 4. seri arasındaki zorlayıcı etkiler altında kişi ailevi kökenlerinin güçlü etki
si altındadır; yaşamını kendi haritası doğrultusunda değil ailesinin istediği şekilde
sürdürür. Yükselen yöneticisinin Güney Ay Düğümü ya da dördüncü ev yöneticisi
94
ile kavuşumu veya Satürn'ün dördüncü evde ya da Yükselende oluşu bu durumun
birer göstergesidir. ı. seri ve 12. seri arasındaki zorlayıcı etkiler de enerjinin üst çak
ralardan alt çakralara çekilmesi nedeniyle zayıflığa yol açar.
2. Auranın Test Edilmesi (Kas Testi): Aurası test edilen kişi elleri önünde ve
yere paralel bir şekilde uzanır pozisyonda ayakta dururken diğer bir kişi de elleri
ile bu kişinin etrafındaki alanda solda ve sağda, önce bedenin yakınında sonra da
uzağında olmak üzere "kesme" hareketi yapar. Auranın bittiği noktaya kadar kas
tepkisi güçlü olacaktır zira aura kişiyi korumaktadır. Aura bittiğinde ise kollar kas
testinde başarısız olur. Auranın genişliğini tespit ettikten sonra kişinin aurasının ne
kadar güçlü olduğunu anlamak için önünde durun. Her bir çakranın önüne elinizi
getirip burada sağ kol üzerinde kas testi yaparak kas tepkilerini kontrol edin. Bu,
hem bedenin önünde hem de arkasında tekrarlanır. Auradaki delikler aura üzerinde
zikzak veya çarpı işareti çizerek kapatılır. Bunun en kolay ve en hızlı yolu, enerji
merkezlerinin önünde sonsuzluk işareti çizmektir.
19 5
(altıncı çakra) ve Satürn (yedinci çakra). Alttaki üç çakra kişiyi kelimenin dar anla
mıyla toprağa bağlarken üstteki üç çakra Plüton ile yani Dünya'nın merkezi ile bağ
kurar. Bu, insanlarla hayvanlar arasındaki ana farktır çünkü alttaki üç çakra doğa
ve hayvanlar dünyası ile (özellikle de birinci çakra) daha fazla bağlantı içinde iken,
Dünya'nın merkezine ulaşamaz, her ne kadar kişiyi Dünya'ya bağlasalar da o kadar
derine gidemezler. Bu yüzden insanlarda gelişmiş olan, birinci ve yedinci çakralar
arasındaki birliği tetikleyen üstteki üç çakra Plüton ile bağlantı kurabilir.
(Jüpiter).
3. Ataların yolunu aydınlatmak / yedinci çakranın doğasıyla ilintili (Satürn).
6
Okçu egzersizi
Okçu egzersizi belli bir zamandaki enerjinizi ve
niyetinizi belli bir noktaya (Mars, Satürn ve Plü
ton'un birleşimi-maddeleştirme) odaklamanıza
hizmet eder ve böylelikle o işin tamama erdiğini
hissedebilmeniz mümkün olur.
Sırtınız dik bir şekilde ayakta durun. Bacak
larınız omuz hizasında açık olsun, omuzlarınızı
rahat bırakın ve arkaya doğru atın. Sonra sağ aya
·
ğınızı sağa doğru 90 , sol ayağınızı da aynı yöne
·
doğru 30 döndürün. Kalça ve omuzlarınızı öne
çevirin. Sağ bacağınızı dizinden bükün. Ellerinizi
yumruk yapıp göğsünüze doğru kaldırın. Sağ ko
lunuzu uzatıp yumruğunuzu sıkın, o yöne bakarak hedefinize odaklanın. Sağ eli
nizde büyük bir yay olduğunu ve sol elinizle de yayın telini gerdiğinizi hayal edin.
Sağ dizinizi biraz daha büküp hafifçe çömelerek hedefinize iyice sabitlenin. Göğsü
nüzden yavaş ve derin nefesler alıp verin. Yönünüzü değiştirip aynı egzersizi diğer
tarafınız için de yapın. Hedefinize ulaştığınızı hissettiğinizde egzersizi sonlandırın.
ı97
Plüton enerji merkezine yönelik olumlamalar
Her dönüşüm, olumlu değişimin bir hediyesidir.
•
Gölgemi kabullenmek beni şifalandırır.
Kendimi daima kabul ediyor ve her yönümle kendimi seviyorum.
Geçmişi şifalandırarak geleceği değiştiriyorum.
Korkularımı bırakıyorum; bilinçaltım benim güç ve bütünlük kaynağımdır.
Ruhumdaki her boşluğu sevgi, kabul ve güvenle dolduruyorum.
Kendim ve diğer insanlar ile ilgili tüm olumsuz düşünce ve duygulardan kalıcı
bir şekilde ve tamamen kendimi özgürleştiriyorum.
Kendimi kalıcı bir şekilde ve tamamen affediyorum. Geçmişten özgürüm.
Gölgem beni tam ve bütün bir insan yapar ve ben şimdi bilinçli bir şekilde bu
nun hediyelerini alıyorum.
Atalanın ile aramda mutlak barış, sevgi ve kabul vardır.
201
daha hızlı attığını hissedebilir (özellikle de Ay'ın veya 4. serinin Mars ile bir korelas
yonu olduğunda) ya da boğaz çakrası temizlenirken öksürük olabilir.
İkinci aşamada, kişi söz konusu enetji merkezinin faydalarını ve bu merkezin
açılmakta, anrunakta ve yeter derecede işlevlerini yerine getirmekte olduğunu fark
eder. Birkaç ay süren enetji dengeleme ve ilgili enetji merkezine yönelik çiçek esansları
nın kullanımının ardından üçüncü aşamada, kişi önünde birçok olasılık olduğunu fark
ederek daha önce hiç kullanmadığı potansiyellerini keşfeder. Deneyimlediği bazı anla
rın (örneğin, dördüncü çakradaki mutluluk hissi) kalıcı bir hale gelmesinin yanı sıra her
seviyede daha derin ve daha nitelikli mutluluk, tatmin ve özgüven duygulan keşfedilir.
Enetji Astrolojisi uygulamalarını deneyimleyen ve bu sayede belli gezegen
açılarını aktive eden kişilere dair bazı örnekler vereceğiz. Kişiler, bulundukları aşa
maya ve doğum haritalarındaki gezegen konumlarına bağlı olarak farklı deneyimler
yaşamakta ve haritalarında gezegenlerin konumlan ne olursa olsun gezegenlerin
olumlu sembolizması vurgulanmaktadır. Kişinin haritasında ilgili gezegenin konu
mu iyi ise haritadaki bu olumlu açılar vurgulanırken, ilgili gezegen konumu harita
da kötüyse bu açı bir şekilde düzelmekte yani kişinin yaşamakta olduğu zorluklar
daha uyumlu bir hale gelmektedir.
- Bu, benim için harika bir deneyimdi; kalbimde suçluluk, günah düşünceler� mut
suzluk vardı. Şimdi kendimi ve başkalannz affetme, kalbimi açma yeteneğim artn.
Başak burcundaki Ay Satürn ile karede
- İlk iki haftada, ilk iki veya üç gün boyunca dışarıdan herhangi bir sebep ol
maksızın sürekli ağladım. Birkaç gün sonra beni inciten kişilerin yüzleri gözümün
önünde belirmeye başladı. Bu yüzler gözümün önünde gitmiyordu ve ben affetme
egzersizleri yapmaya başladım. Bunlar önceleri pek işe yaramıyor gibiydi ancak
egzersizleri sonraki gün de tekrarladıkça kendimi daha iyi hissettiğimi gördüm.
Akrep burcundaki Ay Kova burcundaki Merkür ile karede
Fiziksel seviyede arınma ağlama yoluyla gerçekleşir ancak eğer bedenin herhangi
bir yerinde bir tıkanıklık veya sıvı birikimi varsa (memede kist, kalp etrafında su
birikimi veya dolaşımın yavaş olmasından kaynaklanan genel bir miskinlik hali),
kişi bunu sık idrara çıkarak da atabilir. Arınmanın solunum ile gerçekleşmesi de
mümkündür çünkü duygusal seviyede mutsuzluk akciğerlerde birikir ve bu duygu
atıldığında nefes almak kolaylaşır.
İkinci Aşama: Dengeleme (neşenin yaşanması ve kişinin kendisi ile daha fazla
bağlantıda olması): Acının ortadan kalkmasının ardından kişi büyük bir mutluluk
duyar, kalbi adeta neşe ile çarpar. Kişi artık kendisiyle daha fazla bağlantı halin
dedir - kendisini ve bedenini sevmektedir. Güzelliğinin farkına varır, bedeninde
daha önceden çirkin bulduğu yanlan sevmeye başlar. Kişinin kendine karşı hisleri
değiştiğinde kendini eleştirme alışkanlığı da ortadan kalkar. Hatta kişinin kendine
kızma, eleştirme veya acıma huylarının yerini şefkat ve teslimiyet alır. Kişi, kendi-
203
sine duyduğu bu sevgi ve şefkat sayesinde gerçek doğasına aykırı şeyleri bırakır.
Eski alışkanlıklarının yerini yenileri alır. Hatta bazı kişiler yaşamlarını tamamen
değiştirerek kendilerine daha uygun ve daha tatmin edici yeni bir yaşam seçerler.
Kendisi ile ilişkisi değişen kişi, diğerlerinin daha dost canlısı olduğunu görmeye
başlar. Kişinin kendisini koşulsuzca kabullenmesi diğerlerini de eleştirmeden ve
acımadan kabullenmesini sağlarken başkaları ile işbirliğini de artırır. Kişi aynca
başkalarının da onu olduğu haliyle kabullendiğini ve sevdiğini farkeder. Enerji ça
lışmaları ile uğraşan Dr. Bredley Nelson da bu çalışmaları yapan kişilerin kendi
lerini olduğu haliyle seven insanları yaşamlarına çekmeye başladıklarını ifade et
mektedir. Evrenin desteği görünür hale gelir ve Ay ile ve 4.seri ile sembolize edilen
konulara daha kolay çözüm bulunur.
Kalp çakraları çok açık olan kişiler de dengeyi bularak daha sağlıklı empati
kurmaya ve başkaları ile birlikte daha rahat çalışmaya başlar; başkalarının dertleri
ne çok fazla gömülmemeyi öğrenerek aksine bu kişilerin kendilerinin farkına var
masına ve duygusal anlamda güçlenmesine kanallık eder.
- Kendime duyduğum sevginin bir sıcaklık ve huzurlu bir tatmin hissi verdiğini
fark ettim.
Oğlak burcundaki Ay Güney Ay Düğümü ile lcavUJumda
Dolaşım sistemi daha düzgün çalışır, kistler ve şişkinlik hissi kaybolur, metaboliz
madaki sıvı akışının düzene girmesi sayesinde kişi kendisini daha diri hisseder.
Kalp, fiziksel olarak da daha iyi çalışmaya başlar.
Üçüncü Aşama: Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi: Mutlu
luğun yeni bir yanı keşfedilir. Kişi, kalbindeki mutsuzluğun tamamen şifalanmasıy
la birlikte daha rahat bir enerji akışına tabi olur ve evrenin desteğine kendisini açar.
Evrendeki en büyük güç, temiz ve açık bir kalptir.
- Dışarıdan bir etki olmaksızın mutluluk bu olsa gerek! Bir yanım nefes almaya
ve "teşekkür ederim" demeye başladı. Bu duygu bana göre garipti çünkü bu biraz
garip ve değişik bir mutluluktu. Yaratıcı yanım ortaya çıktı ve yazarak ve resim
yaparak kendimi ifade etmeye başladım.
Ay, Oğlak burcundaki Merkür ve GüneJ ile lca11UJumda
- Evrenin çok büyük ve destek verici olduğunu net bir biçimde hissediyorum.
Koç'taki ve dokuzuncu evdeki Ay, Yay'daki Neptün-Jüpiter lcaUUJumu ile üçgen Qflda
205
Haritadaki Mars'ı ve 1 . seri ile 8. seriyi dengeleme ile ilgili deneyimler
- Katlanamadığım eleştiriler söz konusu idi. Bunlara karşı daha dürüst ve daha
net olmaya başladım. Kendimi daha iyi hissetmeye başladığımı söyleyebilirim,
çünkü eskiden bu kadar net ve tutarlı değildim.
Mars-Satürn kavUJumu GüneJ ile kare açıda
- Her şeyi korkusuzca söyleyebilmek, beni rahatsız eden şeyleri dile getirebilmek
ve hakkımı savunmak istiyordum. Bunları başardım ve asıl önemlisi kendimi çok
iyi hissettim.
Üçüncü evin yöneticisi Mars lkizler'de ve Balık burcundaki Jüpiter ile kare açıda
Birinci çakranın aktivasyonuyla birlikte kişi öfkesini hissetmeye başlar. Fakat ilk
başta bunu tanımlayamaz; kendisine kızgın olduğunu düşünür, sonra da bu öfkeyi
başkalarına yöneltir. öfke, toplum tarafından kabul gören bir duygu olmadığından
ve birçok kişi öfke duygusu ile nasıl başa çıkacağını bilemediğinden bu duygu bas
tırılır; sonunda da kişi ya patlar ya da bastırılan öfke depresyona dönüşür. Duygula
nnuzın farkında olduğumuzda ise, bunlardan yararlanabiliriz ve ardında asıl neyin
yattığını görebilmemiz mümkün olur.
6
- Yaşamımda geçmişte neler olup bittiğine baktığımda, doğduğum günden beri
ailemde nefret, korku ve olumsuzluğun olduğunu gördüm. Tüm bu olumsuz ve
zor konuları kabullendiğimde, yaşamımda bana büyük yardımı olan birçok
olumlu şeyin olduğunu, her şeyin olumsuz ve zor olmadığını fark ettim.
Mars Akrep burcunda Satürn ve Plüton ile kavuşumda
- İlk gece yatmadan önce kuyruk kemiğimde bir ağrı hissettim ve bu ağrıyla
uyuyakaldım. Sabaha ağrı geçmişti ancak bu durum ay boyunca acısı ve süresi
azalarak birkaç kez tekrarlandı. Bu tekrarlar bedenimin bu kısmında bir şeylerin
olduğuna dair bir çeşit hatırlatma gibiydi.
Mars Başak burcunda Uranüs ve Plüton ile kavuşumda
Soğuk ve ağır bir duygu olan korku salıverilmeye başlandığı zaman, özellikle de
kuyruk kemiği bölgesinde, dizlerde ve ayaklarda olmak üzere kişide üşüme başlar.
Bu üşüme hissi geçici bir durumdur ve birkaç gün boyunca devam eder. Ardından
elleri ve ayaklan sürekli soğuk olan ve soğuğa karşı aşın hassas kişilerde dahi bir
sıcaklık hissi baş gösterir.
- Son birkaç gündür çok üşüyordum, özellikle de omurgamın alt kısmı ve dizle
rim buz gibiydi. Bu arada fiziksel enerjimin de arttığını hissettim. Sürüncemede
kalan ve bir türlü bitiremediğim işleri de bir anda bitirdim.
Yengeç'teki ve sekizinci evdeki Mars, GüneJ ile sekstil ve Akrep'teki Jüpiter ile üçgen açıda
207
Birinci aşamada iştahta değişim yaşanabilir.
- Her geçen gün enerjimin yükseldiğini farkettim, bir maratona dahi hazırdım
adeta. Bu enerjiyi başkalanna da geçşrme arzusu duydum.
Yay burcunda ve bqinci evdeki Mars Başa.le burcundaki Plüton ile karede
- Egzersizler sayesinde kendimi çok daha iyi hissettim batta enerjim tavan yap
tı diyebilirim. Başlangıçtaki durum buydu ancak gitgide enerjim daha stabil ve
dengeli bir bale geldi.
Oğl.alc burcundaki Mars Akrep burcundaki Güneş ile sek.stilde
- İletişimim belirgin bir şekilde düzeldi; sanki daha önceden açmaya cesaretim
olmayan bir iletişim kanalı önümde açılmışçasına doğru şeyi söyleyip söyleme
diğimden korkmuyorum artık. Toplum önünde konuşma korkum ortadan kalktı;
artık sahne korkum da yok.
Akrep burcundaki Mars Kova burcundaki Merkür ile kare açıda
Bazen bu enerji artışı kişide gerginlik şeklinde dışa vurulur veya enerji fazlası ne
deniyle kişi kendisini birçok faaliyet içinde bulur. Bu durumda, eğer kişinin güçlü
bir Mars'ı varsa, hiç düşünmeksizin bir sürü sorumluluk altına girecek birçok müca
deleye girişecektir. Fiziksel olarak da kişinin vücut sıcaklığında artış olur ve kişinin
dış etkilere karşı direnci artar. bazen bu durum üçüncü çakra ile ilgili sorunların da
iyiye gitmesine neden olur çünkü bu iki çakra işlevsel olarak birbirine bağlıdır.
Üçüncü Aşama: (yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi}: Birin
ci çakra seviyesinde denge sağlandığında kişinin gücü ve bağışıklığı artık derin bir
güvenlik hissine ve iktidara ulaşılır. Kişi artık yalnız olduğunda, karanlıkta kaldığın
da veya etrafı düşmanlarla çevrili olduğunda dahi kendisini sakin ve rahat hisseder.
209
Fiziksel seviyede, ikinci çakra egzersizi olan Venüs dansı sayesinde kişi bedeninin
hangi kısımlarının yeterince esnek olmadığını görür ancak neredeyse bir ay içinde
kendisini daha esnek hissetmeye başlar.
- Uzun yılların ardından, bu tür bir durum karşısında kendimi ilk kez rahat
hissettim.
� burcundaki Venüs Oğlalc burcundaki Ay ile üçgen açıda
Kişinin sosyal yaşamında hareketlenme görülür ve daha önce kişiye zorluk yaşatan
ilişkilerinde iyileşme ve rahatlama başlar.
Kişideki suçluluk duygusu azalır ve yok olur. Kişi, yeterince iyi olmadığına dair duy
guları ndan özgürleşerek kendi gerçek değer ve arzularını fark etmeye başlar.
İkinci çakra seviyesindeki akışın güçlenmesi sayesinde bu çakra başkalarını
kendine çeken bir mıknatıs gibi çalışmaya başlar. Kişi kendisini daha özgür ve daha
çekici hissederken onu tanıyanlar da kişiye karşı daha farklı davranmaya başlarlar.
Kişi her şeyi daha hoş ve daha rahat algıladığından cinsellikten aldığı haz artar ve
kişi daha hassaslaşır.
- Venüs tatmin, denge ve her şeyde bir güzellik ve anlam bulma yeteneği getirdi.
Yaşa mın sihrini hatırlattı bana.
� burcundaki Venüs Oğla/c burcundaki Mars ile üçgen açıda
- Güzel giyinme, makyaj yapma, çeşitli kıyafetleri kom bine etme isteğim arttı.
Kova burcundaki Venüs Terazi burcundaki Jüpiter ile sekstil açıda
Kişi fiziksel seviyede daha esnek, kıvrak ve elastik hale gelir ve özellikle de bel böl
gesinde büyük bir rahatlama duyar. Hareketleri daha kibar hassas hale gelir.
- Pelvis bölgemin daha esnek bale geldiğini yoga asana/arı daha rahat yaptığımı
fark ettiğimde anladım.
Balık burcunda Venüs-Mars kavuşumu
Üçüncü Aşama: (yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi): Bu
aşamada kişi sakin ve sinirli olmanın aynı anda mümkün olamayacağını farkeder.
Başkalarındaki güzelliği görmeye başladığımızda içimizdeki korku yok olur ve bu
da içsel bir heyecana ve tatmine yol açar. Kişi korktuğu ve reddettiği şeylerdeki dahi
güzelliği görmeye başlar.
Günlerdir aşk ile kıvranıyor, gözyaşlarına boğuluyor ve her şeye karşı kontrol
edilemez bir sevgi duyuyordum! Dün büyük bir böcek gördüm ve korkmadım (ken
dimi bildim bileli böceklerden korkardım), böcek o kadar güzeldi ki adeta bayıldım.
- Yaşadığım deneyim bildiğim her şeyden dahafarklıydı. Bu koca böceği elime al
mak istiyordum. Böylelikle beni önceden korkutanın ne olduğunu anlayacak, bun
dan özgürleşerek etrafımdaki güzelliklerin ve sevginin farkına varabilecektim!!
Oğlak burcundaki VenüsTerazi burcundaki Plüton ile kare açıda
211
Kendimizi, başkalarını ve hayatı ne kadar sevdiğimizi fark ederiz.
- Sanki yeni uyanmış gibi kalktım, aynaya baktım ve kendime adeta aşık ol
dum. İçimdeki heyecan yeniden uyandı.
Yengeç burcundaki Venüs Boğa burcundaki Jüpiter ile selcstil açula
Artık dans eden biz değilizdir, Evren bizim vasıtamızla dans etmeye başlar.
- Bu durumu ilk kez yaşadığımda kendimi ritme bırakıp bunun keyfini çıkar
dım. Ta ki, sanki bir başkası benimle dans ediyormuş gibi bedenim beni yönlen
direne kadar devam ettim. Oğlak burcundaki Venüs Neptün ile selcstil Qflda
Fiziksel olarak ana arınma midede ve sindirim sisteminde başlar, kuru bir öksürük
ve boğazda gıcıklanma ile beşinci çakrada (Merkür) da sürer. Kişi daha azimli hale
gelir, kendi haklarını savunur ve "hayır" demeyi öğrenir. Başlangıçta kişi bazen aşın
açık sözlü davranır ancak kendisini daha iyi hisseder çünkü sonunda azmini, irade
sini ve gücünü sergileyebiliyordur.
12
ikinci Aşama: Dengeleme (İçsel gücün ortaya çı.kı.fı, kendine güvende artış): Bu
aşamada kişi birtakım salınımlardan geçmiş olduğundan artık kendine olan güveni
artmıştır. Ne istediğini, bunu nasıl başarabileceğini ve isteklerine ulaşabileceğini
daha net bir biçimde bilir. Kişi eyleme geçmeye hazırdır; bunun için gerekli cesareti
ve kendine güveni vardır. Kişi kendisini ifade etmek konusunda hayli.heveslidir.
Üçüncü Aşama: Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi: Kişi
aşın göze batmadan ve küstah ve kibirli görünmeden kendine güvenir. Kişi kendini
güvende ve istikrarlı hissetmektedir, aynca yanındakiler de onun varlığında kendi
lerini rahat hissetmektedirler. iletişim gayet iyi akmaktadır; zira istikrarlı bir Güneş
çakrası Merkür'ün algılanabilmesini mümkün kılar. Edindiği yeni bilgiler ve içgörü
sayesinde kişinin yaşam enerjisi artar; bunlar doğrudan düşünceye dönüşmez.
21 3
Haritadaki Merkür'ü ve 3. seri ile 6. seriyi dengeleme ile ilgili deneyimler
- Çiçek esanslarını hızla kullandım; daha sinirli ve sabırsız bir bale gelmiştim.
Yay burcundaki Merkür ve Uranüs'ün alhncı evde kav1t1umu
- Daha önce dile getirmediğim düşüncelerim havada uçuşmaya başladı. Bir müd
det birçok konuda sessiz kalmıştım. Söylemediklerim dışarı çıkmak istiyordu adeta.
Oğlak'taki Merkür Balık'taki Satürn ile selcstit Başak'taki Uranüs ile üçgen açıda
Fiziksel seviyedeki asıl arınma boğazda (boğazda hassasiyet, öksürük, ses tonunda
değişiklik), boyun ve omuzlarda meydana gelir.
- Düzenli meditasyon çalışmalarımdan birinde, sanki bir şeyin tıpası açılmış gibi
boğaz bölgemde bir patlama oldu. Şampanya şişesi açıldığındakisese benzer bir ses
duydum. Çok şaşırmıştım çünkü yaşadığım bu deneyim çok gerçekti. Bu olaydan
sonra eski rahatsızlıklarımı yaşamadım.
12. evde ve Koç burcundaki açısız Merkür
2 14
İkinci Aşama: dengeleme (neşe duymak, kişinin kendisi ile olan bağlantısının
artması): Bazıları Merkür merkezinin açılmasıyla birlikte her zaman söylemek iste
dikleri şeyleri söyleyebileceklerini zannederler ancak sessiz kalıp dinlemeyi tercih
etmeleri karşısında da şaşırırlar. Kişinin dinleme kalitesi artmaktadır.
Üçüncü Aşama: (Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi): Yara
tıcılık artar, düşünceler, kelimeler ve kararlar berraklaşır. Kişi kendi sesinin ve ka
vuştuğu bu yeni berraklığın ve yaratıcı gücün farkına varır. Düşünceleri artık daha
yaratıcı, kelimeleri daha özenlidir. Kişi yaşamla daha iyi bütünleşmektedir. Toplum
içindeki kendi yerini bulur, tabiatı sayesinde diğer insanların takdirini kazanır ve
yaşamının gerçek manasına yakınlaşır.
Haritadaki jüpiter'i ve 9. seri ile 12. seriyi dengeleme ile ilgili deneyimler
21
Fiziksel seviyede asıl arınma alın bölgesinde hafif bir baş ağnsı ve gözlerde çakma
ile ortaya çıkar.
İkinci Aşama: Dengeleme (neşe duymak, kişinin kendisi ile olan bağlantısının
artması): Bu aşamada kişi her şeyi net bir şekilde görür. Kişi hiçbir neden olmaksı
zın tatmin, mutluluk ve olasılıkların farkına varmanın keyfini hisseder. Kişinin dü
şündüğü şeyler hayal edilenden çok daha kolaylıkla gerçeğe dönüşür. Her şey rahat
ve kolay bir akıştadır; gerçekleşme ve maddeleşme kapasitesi artmıştır.
- Bu ay çok işim vardı ve bu işlerden beklemediğim kadar maddi kazanç elde ettim.
Terazi burcundaki füpiter Aslan burcundaki Venüs ile sek.stil açıda
Üçüncü Aşama: (Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi): Kişi
mümkün olan şeylere çizdiği sınırlara dair kanaat ve inançlarının ve bu sınırların
kaldırılabileceğinin farkına varır. Kişi bu noktada her şeyi kendi içinden gözlemle-
6
diğini ve içindeki filmi değiştirmesi sayesinde realiteyi yaratabileceğini anlar. Kişi
nin içsel görüşü kendi gerçekliğini yaratır.
c
Haritadaki Satürn'ü ve 1cj. seri ile 1 1 . seriyi dengeleme ile ilgili deneyimler
- Dönüp bir önceki aya baktığımda, duygularımın ikifarklı şekilde geliştiğini söy
leyebilirim: ilk günlerde çok depresif haldeydim ve yaşamın hiçbir manası yoktu.
Sonrasında bu hisler yerini derin bir iç huzura bıraktı.
Balık burcundaki Satürn Oğlak burcundaki Ay ile sekstil tıflda
217
ikinci Aşama: Dengeleme (neşe duymak, kişinin kendisi ile olan bağlantısının
artması): Kişinin huzurlu olmasını engelleyen şeylerin salıverilmesi ve bunun so
nucunda Evren'in her şeyi mümkün olan en iyi şekilde ayarlayacağına güven duyul
ması. Sabrın öğrenilmesi. Güçlü duygusal ve zihinsel huzur, istikrar, depresyon ve
psikozdan arınma.
Üçüncü Aşama (Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi): Korku
ların ve bilinmeyenin ötesinde kişi gündelik bireysel deneyimler sayesinde Evren
ile arasındaki bağı, bütünlüğü ve Evren'in kanunlarını keşfeder.
- Enerji dengeleme çalışmalarımın sonucunda hiçbir şey kronik sorun haline gel
memeye başladı. Her şeyde bir bütünlük, anlam ve bir bağ görüyorum. Bu da yaşa
mıma yepyeni bir boyut getiriyor.
Boğa burcundaki Satürn Oğlak burcundaki Mars ile iifgen açıda
- İlk iki hafta boyunca sanki bir elektrik alanı içinde uyuyor gibiydim.
Başak burcundaki Uranüs Yengeç burcundaki Jüpiter ile sekstil açıda
8
- Hiç sabırlı değildim ve bu da beni çıldırtıyordu. Belirgin bir şekilde hızlandım ve
daha önce bitirmem çok zaman alan şeyleri şimdi eskisinden 10 kat daha kısa bir
zamanda tamamlayabtliyorum. Yay burcunda Merkür- Uranüs kavuşumu
Bu aşamada kişi zamanla uyumunu yitirdiğini hisseder, planlama ile ilgili konu
larda beklenmedik şeyler yaşar, odaklanmada zorlanır ve uykusu düzensizleşir.
�iziksel seviyede arınma ciltte elektriklenme, başın üst kısmında basınç ve acı ve
bedende bazı bölgelerde bıçak batması tarzı hislerle gerçekleşir.
İkinci Aşama: Dengeleme (neşe duymak, kişinin kendisi ile olan bağlantısının
ft
artması): Bu aşam a kişi özgürlüğünün daha iyi farkına varır; yeni alışkanlıklar
edinir ve önünde hi�I\engelin olmadığını görür. Birçok kişinin yaşamındaki işi/
kariyeri, evi ve kişinin iİerlemesine engel olan tüm dış faktörler de bu dönemde
değişir. Kişi, farklı olmanın garip bir yanı olmadığını anlar ve otomatik olarak otan
tik hale gelir. Bu da kişinin dış faktörlere olan bakışını değiştirir ve baskılardan öz
gürleşmesini sağlar. Kişi yaşamdaki olayların sergilediği döngüsel kalıbın farkına
varmaya başlar.
- İşin yarattığı baskıdan kurtuldum ve dürüst olmak gerekirse bunun nasıl gerçek
leştiğini bilemiyorum. İşim, çalışma koşullanm, patronum vs. her şey aynı olmasına
rağmen sadece birdenbire kendimi normal hissetmeye başladım.
Yay burcunda Uranüs- Güneş kavuşumu
219
Üçüncü Aşama: Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi: Kişi
"kozmik ağ"la, meleklerle ve galaktik kökenleri ile bağlantı içine girer.
220
- Israrla "görmek" istediğimden idealiu ettiğim şeyler netleşti.
Akrep'telci Neptün Boğa'daki Merkür ile lcarflt "fJda
- Gözümün önünden bir perde kalktı adeta. Bu deneyimin ardından daha net gör
meye başladım. Önceleri yüzleşmek istediğimde canmıı acıtan şeyler artık farklı gö
rünüyor. Her şeyi olduğu gibi kabul ediyor ve her şeye ayak uydurabiliyorum. Ön
celeri beni kw:J.ıran şeyleri kabul ediyor ve bunlann içimi acıttığını görüyorum. Tüm
bunlan bu kadar duygusallıkla bakmadan sadece kabullenmem gerektiğini bilmiyor
dum. Bu çakra vasıtasıyla ruhumuzu gerçekten şifalandırabileceğimizi biliyorum.
Akrep burcundaki Neptün �k burcundaki Ay ile seksril "fJda
Rüyada kişinin pek de hoş olmayan eski yaşam hatıralarını anımsaması mümkün
dür, ancak bunlar kişinin mevcut yaşamında neden belli engeller ve yanlış anlama
lar olduğunu da açıklayabilir.
ilk aşamada her şey allak bullak olduğundan ve kişi aldığı mesajlann ne an
lama geldiğini t� olarak fark edemediğinden birçok mesaj alabilir ve birçok rüya
görebilir. Aynca �
i maddi realiteleri kolaylıkla atlatabilir çünkü artık başka bir se
viyeden bakıyordtir. Kişi adete burada değildir; sanki bulutların üzerinde yüzüyor
gibidir. Kişi toplum içinde yer almaktan pek hoşlanmaz, ya yalnız kalmak ister ya
da çok samimi olduğu az sayıda insanla bir arada olmayı tercih eder çünkü ancak bu
sayede kendinin ve yaşam amacının yeni yönlerini keşfedebilmektedir. Kişi fiziksel
seviyede her şeyin yavaşladığını hisseder, tembelleşir ve enerjisi azalır.
221
- Kendimle ilgili zihinsel düzeyde bildiğim şeyler aslında benim en küçük yanım.
Akrep burcundaki Neptün Aslan burcundaki Merkür ile lcııre açıda
Rüyalardaki mesajlar netleşir ve daha anlamlanır. Birçok kişi bu aşamada daha ön
ceden sadece varlığını hissedebildiği rehberlerinin farkına varır. Meditasyonları
derinleşir ve rehberleri ile daha sık temasa geçer. Kişinin günlük aktivitelerinde bir
hafiflik ve amaç hissi belirginleşir; kişi korunduğunu hissettiğinden tüm parçalan
yerli yerine yerleştirebilir.
Sözsüz iletişim gelişir ve artar. Her şey büyük bir uyum içindedir.
-Yapıcı bir inanca sahibim. Bunu nasıl açıklayabileceğimi bilmiyorum. Her şey
iyi ve iyi olmayan şeyler de iyi olacak. Her şeyin yolunda olduğunu çok derinden
hissediyorum. Yay burcunda Neptün-Ay lcııvıqumu
Üçüncü Aşama: (Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi):
Üçüncü aşamada denge güçlenir, gerçek yaşam amacı keşfedilir ve kişi kendisini
büyük bir neşe ve tamlık halinde ve diğerleri ile bütünlük içinde hisseder. Kişi
sanki güzel bir seyahattedir ve yaşadığı deneyimlerin her biri kişinin misyonuna
hazırlık için önemli bir adımdır. Kişi bu aşamada aynı ruh grubuna ait ve aynı
misyonu paylaştığı insanların farkına varır. Yeni ilgi alanları ortaya çıkar, yaşa
mına ilham gelir.
222
- Dokuzuncu çakra çalışmaları en enteresanıydı. Geçtiğimiz haftalarda, yapbozun
parçaları bir araya gelmeye başladı; kim olduğumu, gerçek varlığımı ve misyonumu
anladım. Kendimi büyük bir hedefe ve sonunda mutlu olmaya adıyorum. Yapılacak
çok şey olduğuna ve böylece yaşamın daha anlamlı bale geleceğine inanıyorum.
Akrep burcundaki Neptün Başak burcundaki Merkür ile sek.stil açıda
- Aynı vazifeye atanmış bir ruh grubu gibi, Büyük Kozmik Rub'un veya Tanrı'nın
planının temsilcileri olan liderler, rehberler ve öğretmenlerden açık mesajlar alıyo
rum. Rahatlayıp kozmik var oluşa bir kanal olabileceğimi biliyorum. Tanrı'nın pla
nı ile aramda bir ilişki kurulup her şey mükemmel dengeye kavuştuğunda yaşam
daha anlamlı ben de daha mutlu ve keyifli oluyorum.
Akrep'teki Neptün Oğlak'taki Venüs ile seksti� Balık'taki Mars ile üçgen açıda
Birinci Aşama: Arınma ve başlangıç (atalardan gelen bağlardan, derin enerji dü
ğümlerinden ve karşı konulan ve bu nedenle sürekli devanı eden şeylerden kur
tulmak): Onuncu çakra seviyesindeki değişimin ilk aşamasında bilinçaltının yüze
ye çıkışıyla birlikte derin ve süptil titreşimler deneyimlenir. Bu, korktuğumuzda acı
veren anıların hatırlanması şeklinde olabilir. Bu aşamada kişi yaşamında kendini
sabote etmesinin bir yansıması veya istenmeyen davranışların tekrar ortaya çıkışı
ile cereya�eden ve kendisine kızmasına neden olan tekrarlanmakta olan senaryo
ların farkında varır. Bu, kişinin kendi durumunun nedenlerini ve onu engelleyen
korkul�rını fark etmeye başladığı arınmanın ilk adımıdır. Bu durum bazen büyük
bazense küçük olaylarla kendini gösterse de başkalarına nasıl görünürse gorünsün
kişi için çok önemlidir.
22
Kişi yeni fark ettiği doğruların kendisine sözlü veya yazılı şekilde söylenmesine ve
bazen de doğrudan veya meditasyon ya da dua yolula af dilemeye ihtiyaç duyar.
Kişi kendisini daha yakından keşfettikçe içindeki kıskançlık, sahiplenicilik, başkala
rını kontrol etme veya başkalarının kontrolü altında olma gibi duygulan uyanır an
cak bunlardan kendini kurtarabilmektedir. Kişi istemediği şeyleri neden yaptığını
veya bu tür şeyleri yaşamına neden çektiğini keşfeder.
Bazı insanlar kendi güçlerinden ve kendi başarılan gibi olumlu şeylerden de korkar.
-Kendimi güçlü görmüyorum. Eğer her şeyi tek başıma yapabilirsem, o zaman
yalnız kalınm. Terazi burcundaki Plüton Oğla.le burcundalci Venüs ile kare açulıı
Kişi kendi enerjisini çok derinden keşfeder. Başkaları ile adeta konuşmadan anlaşır,
odağı, gücü ve direnci yükselir, cinsel dürtüleri ve karizması artar.
Üçüncü Aşama: (Yeni potansiyellerin keşfi ile dengenin stabil hale gelişi): Kişi en
derin dürtülerini ve saçma davranışlarını anlar ve bunları kabul eder. Duygu ve dürtü
lerini bastırmak yerine arzularını yaşar, kendisini ifade eder, sevgi dolu yaşamaya ken
dini bırakır, kendisini ve diğer insanları affeder ve herkese kendi enerjisini yansıtır.
- En derin travmamı yaşarken, ilgili kişiyi affetmek çok acı verici ve hayli çaba
gerektiren bir deneyimdi. Artık bu konudan açık açık söz edebiliyorum. Kendimi
ve olan her şey affettim çünkü intikam almak için uğraşmak yalnızca zamanımı
alacaktı. Göz ardı ettiğim şeyleri şimdi tamemen kaul ediyorum ve yaşamımın ka
lanını temiz ve açık bir kalp ile yürümeyi seçiyorum. Affetmenin keyfi inanılmaz,
f
yaşam için ken inize yeşil ışık yakıyorsunuz adeta.
"
Ba.şak'taki Plüton, Mars ile lcavuşumda
Bu noktada, bize ait olmayan her şey ölür ve yerini büyük bir güç alır; yaşarn enerjisi
ile bütünleştiğimiz bir huzura kavuşuruz.
22 5
Gerçek yaşamdan deneyimler
ASTROLOJİK AÇILAR vasıtasıyla tezahür eden enerji prensiplerinin anlaşılması zorlu
gezegen konumlarının ve gezegenlerin birbiri üzerindeki etkilerinin şifalandırılma
sında büyük önem taşır. Bir gezegenin doğum haritasında bulunduğu konum ilgili
enerji merkezinin yani çakranın işlevselliğine dair net bir bilgi verir ve bu vasıtayla
astrolog kişinin haritasına daha ilk bakışta o kişinin yaşamını dengeye getirecek en
önemli enerji merkezinin hangisi olduğunu görebilir. Bireyin birden fazla çakrası
bir sebep-sonuç döngüsü içinde birbirine enerji seviyesinde bağlıysa, astrolog bu
durumda öncelikle asıl sorunu ele alıp ardından diğer enerji merkezlerini de denge
lemeye yönelik şekilde ilerler. Doğum haritasında görünen eğilimlere ilaveten tran
sitler ve ilerletmeler de bireyin durumunu tetikler. Deneyimlerime göre, bireyin ne
tür bir enerji terapisine gereksinimi olduğunu anlamak için kişinin doğum haritası
ile o anın haritasını anlamak önemlidir.
Venüs ve Ay
Venüs ve Ay ilişkisi gezegenimizde yaşayan herkes için çok büyük önem taşır çünkü
Venüs yaşam ve doğurganlığı ifade eden Boğa burcunu yönetir ve Ay da Boğa bur
cunda yücelir ve ayrıca Ay, Dünya'nın doğal uydusu olduğundan burada önemli bir
konumdadır. Bu iki gezegen dişil prensipleri ifade ettiğinden kadın haritalarında bu
1 6° 16°
* IQı
47' 47'
23• lI 38'
12° 1 2°
D: � "'
43' 43'
1 3° il) 43'
rada anneden gelen bir tatminsizlik ile yaşanan duygusal bir sorun olduğunu
iriz. Kişiye ne tür bir terapi uygulanacağına ve hangi çakra üzerinde çalışılması
ğine karar verirken Ay'ın beşinci evin (üçüncü çakra) yöneticisi oluşu ile beşin
tan yükselen yöneticisine yapılan karşıt açı etkili oldu. Sorun üçüncü (Güneş)
)rdüncü (Ay) çakra ile ilgili olabilirdi çünkü Aslan burcundaki Ay konumu
�le zarardaki Uranüs ile çiftti ve aynca Venüs ile karşıt konumdaydı. Buna ila-
Hırsızı yakaladım
Bir ay sonra danışanımla yeni bir görüşme yaparak bu görüşmede enerji astroloji
si prensiplerine dayalı şifa sürecini gözden geçirdik. Danışanım daha iyi ve daha
güçlü görünüyordu; yüzü ve gözlerinin içi gülüyordu. Bana söylediği ilk şey artık
kendisini daha iyi hissettiğinden bir süredir aldığı ilacı bıraktığıydı. Doktoru artık
ilaca ihtiyacı olmadığını söylemişti. Çiçek esanslarını kullanmaya ve enerji astro
loji kapsamındaki tavsiyelerime uymaya ise devam ediyor ve bu sayede kendisi
ni daha güçlü hissediyordu. Danışanım bana gelmeden birkaç gün önce yaşadığı
bir deneyimini anlattı. Bir gün eve (Ay), bir şeyler mırıldanırken (Venüs) dönerken
genç bir adam cüzdanını aniden kapıp kaçmaya başlamış. Danışanım önce bir şey
23 1
yapamamış, sonra ise bir şey yapamadığı ve bir kuran gibi hissettiği için üzülerek
genç adamın 20 dakika boyunca arkasından koşup başkalarından yadrım istemiş,
taa ki hırsız vazgeçip cüzdanı düşürüp kaçana kadar. Bundan sadece birkaç ay önce
kalp krizi geçirdiği için hastanede yoğun bakımda kaldığını hatırladığından ken
disini çok iyi ve güçlü hissettiğini ifade etti. Danışanım ayrıca anne-babasıyla olan
ilişkisi nedeniyle kendisini mutsuz hissettiğini fark etti ve ben de kalp çakrasını ve
dolayısıyla Ay'ını güçlendirecek belli bir ses frekansı terapisi önerdim. Bir sonraki
aya kadar çiçek esanslarına ve bu yeni terapiye devam etmesi konusunda anlaştık.
Merkür ve Uranüs
"Bir bireyin gerçek doğası, karakteri ve ruhu en iyi ve en kolay o k.işi araba sürerken
anlaşılır. Kişinin yanında hiç konuşmadan bir saat oturduğunuzda onunla. bir ay arka-
daşlık etmekten çok daha iyi bir şekilde bu kişiyi. tanırsınız." .
2 33
04•
39'
234
23 ° * 1 1'
20° 20°
n "'
34' 34'
23° n. i l '
Astroart Astroloji Okulu'nun astroloji eğitimindeki en önemli hedefi, sadece teoride kalan astro
loji bilgileri vermek değil, uygularıabilirliği olan pratik astroloji bilgileri edindirmektir. Astroloj
öğretimini tamamlayan kişilerin, hem pratikte hem de kişisel gelişim sürecinde uygulanabiliı
üretken ve kullanışlı beceriler edinmeleri amaçlanmaktadır. Aynca, AstroArt Astroloji Okulu'nd.
kişisel gelişim teknikleri ve astroloji bağlantılı seminerler düzerılenmekte, kişisel ve kurumsa
danışmanlık hizmetleri de verilmektedir. Eğitim işini çok ciddiye alan Astroart Astroloji Oku
lu'nda dersler detaylı ve özerıli bir biçimde hazırlanmakta, program içerisinde yer alan tüm ko
nular örneklerle birleştirilerek daha iyi arılaşılmalan sağlarımaktadır. Dogmatik tavırdarı uzi
durulmakta, her türlü astrolojik yaklaşıma yer verilmektedir. Bir taraftan yan düşüncelerin v
fikirlerin açık ifadesi teşvik edilirken, diğer taraftarı da astrolojik ilkeler ozerıle korunmaktadır
Astroart Astroloji Okulu eğitim programı dört farklı kategoride yer almaktadır:
ı- Temel Seviye (36 hafta)
2- Orta Seviye (36 hafta)
3- İleri Seviye (28 hafta)
Bu üç kategori birbirine bağlıdır. Öncelikle Temel Seviye' den başlamak gerekmektedir. TemE
Seviye'yi tamamlayanlar Orta Seviye derslerine, Orta Seviye'yi tamarrılayarılar ileri Seviye den
!erine devam etmeye hak kazarıırlar.
4- Üst Programlar
a) Soru Astrolojisi
b) Seçimsel Astroloji
c) Dünya Astrolojisi
d) Medikal Astroloji
e) Astro-Psikoloji
..................................
....................................................... ............................................................................ ..................................................................