Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 14

BÖLÜM

Aritmiler ve Tedavisi
19
Dr. Davud YAPICI, Dr. Mustafa AZİZOĞLU

Aritmiler anesteziyologların intraoperatif ve pos- olarak (cerrahi uyarı, entübasyon, ağrı) gelişebilen
toperatif karşılaştığı önemli bir problemdir. Genel aritmilerdir.
anestezi uygulanan hastaların yaklaşık %70’inde
aritmi görülebilmektedir. Farklı çalışmalar %20-70 Sinüs taşikardisi
arasında rapor etse de, devamlı Holter monitörizas- Sinüs taşikardisi, normalden daha hızlı ve genellikle
yonu altında %89 oranında görülebildiği bildirilmiş- kalp hızının 100 atım/dak’nın üzerinde seyrettiği si-
tir1. nüs ritimi olarak tanımlanmaktadır. Erişkinlerde bu
duruma; ateş, anemi, hipertiroidi, kan kaybı ve hipo-
Aritmi oluşumunun elektrofizyolojik mekanizmaları-
volemi gibi durumlar neden olmaktadır. Ayrıca adre-
nın bilinmesi ne kadar önemliyse, aritmi oluşumuna
nalin ve atropin gibi ilaç kullanımları da sinüs taşikar-
neden olan klinik durumların da anlaşılması -bilin-
disi nedenidir. Genelde kompansatuvar bir refleks
mesi aynı derecede önemlidir. Asit-baz ve elektrolit
olan sinüs taşikardisi nadiren sorun yaratır. Tanı na-
düzensizlikleri, vücut sıcaklığı değişiklikleri, bazı en-
bız hızının düzenli, QRS’nin dar ve 100 atım/dak’nın
dokrin anormallikler, konjestif kalp yetmezliği, miyo-
üzerinde olmasıyla rahatlıkla konulur (Şekil 1).
kard iskemisi, hipoksi ve bazı ilaç etkileşimleri gibi
birçok faktör aritmi oluşumuna veya aritminin daha Karotis masajı atriyal taşikardi ve atriyal flatterde
ciddi hale gelmesine neden olabilmektedir. olduğu kadar etkili değildir. Sinüs taşikardisinin ken-
disi genellikle tedavi gerektirmez. Altında yatan taşi-
Bu bölümde her başlık altında önce aritmi cinsine
kardi nedenleri aranmalı fakat hemodinamik stabili-
göre tanımı yapılacak daha sonra bunun nedenleri
te etkileniyorsa tedavi edilmelidir.
ve son olarak tedavisine değinilecektir.
Sinüs bradikardisi
Sino-Atriyal Genelde kalp hızının 60 atım/dak’nın altında oldu-
Düğüm Anormallikleri ğu, her P dalgasını QRS’nin takip ettiği sinüs ritimi-
Non-kardiyak cerrahi geçiren hastaların çoğunda, dir (Şekil 2). Sıklıkla yaşlı sağlıklı bireylerde ve genç
çoğunlukla sempatik aktivitenin uyarılmasına bağlı sporcularda (40 atım/dak’nın altında olabilir) görül-
390 Aritmiler ve Tedavisi

Perioperatif dönemde, tedavi ge-


rektiren ciddi bradiaritmiler, tüm
olgularda %0.4, ASA 3-4 hastalar-
da ise %6.4 olarak bildirilmiştir.
Semptomatik hastalarda kalp hızı
intravenöz atropin ile arttırılabilir.
Yanıt alınamayan hastalarda adre-
nalin infüzyonu (2-10 µg/dak) veya
Şekil 1: Sinüs Taşikardisi gerekirse kalp pili kullanılmalıdır.

Sinüzal aritmi
Vagal tonustaki değişkenlikler, si-
nüs düğümünün düzenli uyarı çı-
karmasına engel olabilir. Sinüzal
aritmi klinik olarak önem taşımaz
fakat diğer tip aritmilerden ayırı-
mının yapılması gerekmektedir.
Bu düzensizlik solunumla ilişkilidir.
Şekil 2: Sinüs Bradikardisi
İnspirasyon sırasında hızlanma,
ekspirasyon sırasında yavaşlama
ile kendini göstermektedir ve bu
değişim ayırıcı tanıda önemlidir
(Şekil 3).

Supraventriküler
Aritmiler
Şekil 3: Sinüs Aritmisi Artmış otomatisite veya re-entry
kaynaklı gelişebilen, atriyumlar
veya atriyoventriküler (AV) kavşaktan köken alan
çeşitli ritim problemleri ortaya çıkabilir.

Atriyal ekstrasistol
EKG’de normal sinüs atımı öncesi, prematür bir P
dalgası sonrası normal görünümde bir QRS komp-
leksi görülür. Atriyum depolarizasyonu anormal
Şekil 4: Atriyal Ekstrasistol
yönde geliştiğinden, P dalgası normal sinüs atımın-
dakinden farklı yapıdadır (Şekil 4). Ventrikül depo-
mektedir. Artmış vagal tonus, hipotermi, yüksek int- larizasyon yolu normal olduğundan QRS kompleksi
rakranial basınç, kalsiyum-kanal blokerleri ve ß-blo- genellikle önceki sinüzal atımlardaki ile benzerdir.
ker gibi ajanlar bu ritime neden olabilir. Genelde Bazen aberran iletiye bağlı olarak, QRS kompleksi
semptom vermemesine rağmen düşük kalp hızının, geniş olabilir fakat önünde bir P dalgası vardır. Atri-
atım hacmi artışı ile tamamlanamadığı durumlar- yal ektopik vuru genelde diğer atriyal kaynaklı arit-
da, kalp yetmezliği ve/veya hipotansiyon gelişebilir. milerin habercisi olabilir fakat tedavi gerektirmez.
Kalp ve Anestezi 391

Nodal (kavşak) ritim


Sıklıkla sino-atriyal nodun aktivi-
tesinin geçici bir süre baskılanma-
sından kaynaklanan bir durumdur.
Bu durumda kavşak dokusu, kalbin
pacemaker’ı gibi davranır. Kalp hızı
genellikle 50-60 atım/dak aralığın- Şekil 5: Nodal Ritim
dadır. EKG’de P dalgasının ters veya
QRS kompleksinin içerisinde, he-
men öncesinde veya sonrasında görüldüğü ritimdir
(Şekil 5). Digoksin kullanımı bu ritimi tetikleyebilir.
Eğer kalp hızı hemodinamik instabilite yaratıyorsa,
atropin ile tedavi edilebilir.

Paroksismal supraventriküler
taşikardiler
Şekil 6: Supraventriküler Taşikardi (SVT)
Ani başlayan, genellikle düzenli, 140-220 atım/dak
hızında, dar QRS’li ve sinüs ritiminde görüntü veren
aritmilerdir. Aberran iletim geniş QRS’ye neden ola-
bilir. EKG’de QRST dalgalarının normal veya normale
yakın konfigürasyonda hızlı ve düzenli olduğu bir tür
taşikardidir (Şekil 6). Paroksismal supraventriküler
taşikardiler genellikle iki mekanizmadan biri ile or-
taya çıkar: P dalgalarının varlığı ve yeri tanı koydu-
rucudur.
Şekil 7: AV-Nodal Reentri’ye bağlı SVT
Re-entry; AV nod içinde farklı iletim ve iletiyi geciktir-
me özelliği olan iki yol oluşturur (AV nodal re-entry
taşikardisi). EKG’de; Atriyal depolarizasyon ventri-
küler depolarizasyon ile eşzamanlı olduğunda, QRS
içinde gizlenmiş olan P dalgası görülmez (Şekil 7).

İkinci mekanizma; atriyum ve ventriküller arasında


ikinci bir elektriksel ileti yolunun (aksesuar) olduğu,
kısa PR aralığı ve delta dalgasının görüldüğü form- Şekil 8: Aksesuar Yola Bağlı SVT
dur (Wolf Parkinson White sendromu). Burada uya-
rı atriyumdan ventriküle AV nod üzerinden geçer ve
ventrikülden atriyuma aksesuar yol sayesinde tekrar
diğerinin görülmesi geç olabilir. Ataklar, sağlıklı kişi-
ulaşır. EKG’de; retrograd aktivasyonun kanıtı olarak,
lerde, hemodinamik sorun yaratmadan sonlanabilir.
QRS’den sonra P dalgası vardır ve QRS kompleksi
Fakat bu tip taşikardilerde herhangi bir kalp hastalı-
dardır (Şekil 8).
ğı mevcutsa artmış iş yüküne bağlı iskemi ve kalbin
Paroksismal SVT’de ataklar; birkaç dakika veya saat- diyastolde yeterince dolamamasından kaynaklanan
te sonlanabildiği gibi, nadiren günlerce sürebilir. Kısa kalp yetersizliği, solunum problemleri ve hipotansi-
aralıklarla tekrarlayabildiği gibi, bir ataktan sonra yon görülebilir2.
392 Aritmiler ve Tedavisi

Atak sırasında hastaya karotis ma-


sajı uygulanabilir. Bu uygulama,
sıklıkla atağı sonlandırmasına rağ-
men, eğer sonlanmazsa kalp hızın-
da bir değişiklik olmaz. Uygulama
eğer başarısızsa ilaç tedavisi baş-
lanmalıdır. AV noddan kaynaklanan
re-entry’nin yol açtığı taşikardinin
Şekil 9: Wolf Parkinson White Sendromu (delta dalgası) ilaç tedavisi adenozin veya verapa-
mil gibi, AV düğümde iletimi yavaş-
latan ilaçlarla yapılmalıdır.

Preeksitasyon- Wolf Parkinson


White (WPW) sendromu: Aksesu-
ar yoldan, AV nod bypass edilerek,
ventriküllerin bir kısmı erken uya-
rılır. EKG’de kısa PR aralığı (<0.12),
yukarı doğru çentiklenmiş (delta
dalgası) ve genişleyen QRS dalgası-
na neden olur (Şekil 9). Eğer klinik
semptom mevcut değilse, bazı has-
Şekil 10: WPWS’lu Hastada Atriyal Fibrilasyon talarda WPW sendromunun tanısı-
nın konması, rutin EKG’de rastlantı
sonucu olur.

WPW sendromlu hastalarda özel-


likle atriyal fibrilasyona (AF) bağlı
ani ölüm sık görülmektedir. Nor-
malde atriyal fibrilasyonlu hasta-
larda, ventiküller, atriyumların yük-
sek depolarizasyon sayısından, AV
Şekil 11: Atriyal Flutter
nod sayesinde korunur. Aksesuar
yolun bulunduğu hastalarda bu ko-
runma kaybolur. Düzensiz ve değiş-
ken morfolojide QRS kompleksi ve
çok kısa PR aralığı karakteristik gö-
rüntüdür (Şekil 10). Eğer aksesuar
yolun refrakter periyodu kısaysa,
atriyumdan gelen yüksek sayıda
uyarı ventrikül fibrilasyonu ile so-
nuçlanabilir ve bu durum acil giri-
şim gerektirir. Aksesuar yolda pre-
eksitasyonu sonlandıracak selektif
Şekil 12: Atriyal Fibrilasyon
etkili ilaçlarla tedavisi mümkündür.
Kalp ve Anestezi 393

Atriyal taşikardi nın önlenmesinde önerilse de nadiren sinüs ritimine


çevirir. Digoksin blok düzeyini arttırır ve ventriküler
Atriyal taşikardi, atriyumun kendisinden kaynak-
hızı kontrol altına alabilir. Prokainamid, lidokain gibi
lanan, sıklıkla atriyal genişleme ile veya atriyal ya-
sınıf I antiaritmikler, flatter hızını azaltarak 1:1 vent-
pısal anormaliklerle birlikte görülen ve altta yatan
bir hastalığa işaret eden taşikardilerdir. Altta yatan riküler geçişe neden olabileceğinden kaçınılması
temel taşikardi nedeni artmış otomatisitedir. Gü- gereken ilaçlardır. Hemodinamik instabilitesi olan
nümüzde, bu taşikardilerin pulmoner venlerden hastalarda elektriksel kardiyoversiyon etkili bir uy-
kaynaklandığı ve atriyal fibrilasyonun bir formunun gulamadır.
patogenezinde yer aldığı görüşü hakimdir. Diğer Atriyal flatterdeki hastalarda, atriyal fibrilasyondan
supraventriküler taşikardilere göre daha fazla değiş- daha az olmakla beraber, artmış inme ve diğer trom-
ken atım sayısına sahiptir. Adenozin tedavisine yanıt boembolik komplikasyon riski vardır. Yeni başlamış
alınamazsa, β-bloker tedavisi uygun bir seçenek gibi ve 24 saat içinde tanı konmuş atriyal flatterde, kardi-
görünmektedir. yoversiyon için antikoagülan tedaviye gerek yoktur.

Atriyal Flatter Atriyal Fibrilasyon


Çoğu vakada sağ atriyumda bulunan, inferior vena Bazı hastalarda erken uyarı çıkarmaya yatkın, genel-
kava-triküspid kapak-koroner sinüs civarındaki mi- de atriyal miyokarddaki multipl odaktan ve pulmo-
yokard isthmusunun, yavaş ileti hızına sahip olma- ner venler gibi odak veya odaklardan kaynaklandığı
sından kaynaklanan re-entry olayın asıl nedenidir. düşünülen ritim bozukluğudur. Belli derecede AV
Atriyal atım hızı 250-350 atım/dak arasındadır. AV bloğa bağlı olarak, ventrikül hız atriyumlardan daha
bloğun derecesi değişken olmakla beraber, genellik- düşük fakat düzensizdir. EKG’de P dalgası yoktur
le ventrikül hızı, 2:1, 3:1, 4:1 oranında ve düzenlidir. ancak atriyum aktivitesine bağlı QRS’ler arası base-
EKG’de V1 ve V3. derivasyonlarda yaklaşık 300 atım/ linedaki dalgalanmalar kolaylıkla görülebilir (Şekil
dak hızda, testere dişi görünümünde flatter dalgala- 12). QRS dalgaları, tam kalp bloğu haricinde dar ve
rının görülmesi ile tanı konur (Şekil 11). Testere dişi tamamen düzensizdir. Tedavi edilmeyen hastalarda
görünümündeki dalgalar, 2:1 bloğun varlığında QRS sıklıkla kalp hızı 100-160 atım/dak aralığındadır3.
dalgaları tarafından gizlenebilir. Karotis masajı kalp
hızının yavaşlatılması ile belirgin hale gelebilmekte- Atriyal fibrilasyon ve flatter. Flatter, KABG sonrası
dir. en sık gözlenen aritmidir. Genel popülasyonda 65
yaş sonrası hastalarda %7 ve özellikle 75 yaş sonrası
En sık, ventrikül hızının 140-160 atım/dak olduğu 2:1 hastalarda %10 oranında görülebilmektedir. Genel-
blok formu görülür. Bu formda flatter dalgaları her likle AF’un üç formu tanımlanmıştır: Paroksismal (48
zaman görülmez. Bu tür düzenli, dar QRS’li aritmiler, saat içinde kendiliğinden sonlanır), Persistant (ge-
flatter dalgası olup olmadığı açısından dikkatlice in- nellikle 7 günden uzun sürer ve hız kontrol stratejisi
celenmelidir. Ancak bloğun derecesi atımdan atıma gerektirir) ve son olarak Permanent atriyal fibrilas-
değişkense, ventrikül atımı da düzensiz olabilmekte- yon (uzun süreli - kronik)6.
dir. Genellikle miyokardit, hipertiroidi, romatizmal
veya iskemik kalp hastalığı gibi, altta yatan organik Hastada atriyal fibrilasyon varlığı, sol atriyumda bir
bir kalp hastalığına eşlik eder. Atriyal fibrilasyona patolojik durumun geliştiği, mitral kapak problemi
dönebilen bu aritmi formu, tedavi edilmezse kalp veya sol ventrikül hastalığına bağlı basınç yüksel-
yetmezliğini tetikleyebilir. mesini akla getirmelidir. AF’de etiyolojik faktörler
kardiyak (miyokard infarktüsü, kardiyomiyopati, hi-
Sinüs ritimini sağlamada ilaç tedavisi nadiren etkili- pertansiyon, kapak hastalığı ve kalp yetmezliği) ve
dir. Amiodaron ventriküler hızı yavaşlatır ve tekrarı- non-kardiyak (diyabet, obesite, hipertiroidi, akut
394 Aritmiler ve Tedavisi

Ventrikül hızının yavaşlatılması


önceliklidir, çünkü ventrikül hızı-
nın yüksek olması, atriyal fibrilas-
yonun kendisinden daha zararlı-
dır. Eğer atriyal fibrilasyon yıllardır
devam ediyorsa veya 24-48 saati
geçen bir durum varsa, altta te-
Şekil 13: Ventriküler Ektopik Atımlar (Ekstrasistol) davi edilemeyen kalp veya pul-
moner bir hastalık ile birlikteyse
hız kontrolü sağlanmalıdır. Bunun
için β-bloker veya verapamil uygu-
lanması uygun olacaktır. Bu ilaç-
lar uygulanamıyorsa, IV digoksin
uygulaması yaklaşık 2-3 saat içe-
risinde kalp hızını istenen düzeye
getirebilir.

Aritmi yeni başlamışsa ve özellikle


Şekil 14: Ventriküler Taşikardi kalpteki sorun bir miktar geriletil-
mişse sinüs ritiminin tekrar sağ-
lanması ve ritimin korunmasına
akciğer enfeksiyonu ve KOAH) olmak üzere 2 gru-
yönelik tedavi uygulanmalıdır. Hemodinamik olarak
ba ayrılabilir. Atriyal fibrilasyon özellikle miyokard
stabil olan hastalarda, amiodaron ile farmakolojik
infarktüsü, toraks içerisinde enfeksiyon varlığı, ti-
tedavi faydalıdır. Farmakolojik tedavinin faydasız
rotoksikozun erken dönemlerinde ve mitral kapak
olduğu durumlarda kardiyoversiyon sinüs ritimini
hastalıklarında, dakika veya saatler süren ataklar
sağlamada oldukça etkilidir. Ancak atriyal fibrilasyo-
halinde seyreder. Etiyolojinin belirlenmesinde eko-
nun yeni başladığı yani 24 saatten uzun zaman geç-
kardiyografik olarak kapak patolojisi ve hipertrofi
mediğinden emin olunamıyorsa, önceden antikoa-
ve/veya duvar hareket düzensizliği yaratabilen iske-
gülasyon sağlanmadan bu tedavi uygulanmamalıdır.
minin görülmesi önemlidir. Ayrıca tiroid fonksiyon
Farmakolojik veya elektriksel kardiyoversiyondan
testlerinin değerlendirilmesi gerekir.
önce transözöfageal ekokardiyografi ile atriyumlar-
Fizyopatolojik olarak atriyal fibrilasyon; da trombüs olmadığı işlemden önce doğrulanmalı-
a) Atriyoventriküler uyumun kaybına bağlı olarak, dır. Sinüs ritiminin korunması, özellikle paroksismal
atriyumların ventriküler dolumdaki katkısı kaybolur. atriyal fibrilasyonda oldukça zordur. Amiodaron en
b) Hızlı ventriküler ritime bağlı, diyastolik ventriküler etkili ajan olmakla birlikte, uzun süren kullanımda
dolum için süre kısalır ve kalp debisi düşer. ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir. β-blokerler daha az
etkilidir ancak daha az yan etkileri nedeniyle, ritimin
c) Özellikle mitral darlıkta, efektif kasılmayan atri-
korunması için ilk basamak tedavi olarak seçilebilir.
yumlarda kanın stazı, trombüs oluşumuna neden
Tekrarlayan atakların önlenmesinde digoksinin her-
olur ve emboli riski yaratır.
hangi bir katkısı yoktur.
Tedavide hedef, öncelikle ventrikül hızının kontrolü
ve embolinin önlenmesi olmalıdır. Eğer uygunsa si- Karotid sinüs masajı
nüs ritiminin tekrar sağlanması ve korunması ideal Karotid sinüsteki gerilme reseptörlerinden çıkan
yaklaşım olacaktır. uyarılar, vagal sinir motor nükleusunu uyarır ve kal-
Kalp ve Anestezi 395

bin sempatik aktivitesini azaltarak kalp hızını yavaş- eden ana QRS komponentinin aksi yönünde T dal-
latır. Dışarıdan bası ile kalp hızı, sinüs düğümünün gaları gözlenir. QRS’den önce bir P dalgası yoktur ve
aktivitesini azaltarak yavaşlar. Bazı bireylerde ka- bir sonraki atımdan önce uzun bir bekleme süresi
rotid sinüs çok duyarlıdır ve masaj uygulaması cid- (kompansatuvar pause) görülür (Şekil 13).
di hipotansiyon, bradikardi hatta asistoliye neden
olabilir. Önce karotis bifurkasyonunda üfürüm olup Ventrikül taşikardisi
olmadığı teyit edilmelidir. Üfürüm yoksa tek taraflı EKG’de hızlı, dal bloğuna benzeyen, düzenli QRS
karotid arterin yeri belirlenip nazik ama etkili bir bi- kompleksleri görünür. P dalgaları görülmez fakat ge-
çimde bastırılır. Eğer bu manevra etkisiz olursa aynı nellikle atriyumlar ventriküllerden bağımsız olarak
işlem karşı tarafa uygulanabilir. Mutlaka EKG moni- çalışmaya devam ederler. R-R aralığı genellikle eşit-
törizasyonu altında yapılmalıdır. tir fakat 0.03 sn değişkenlik gösterebilir (Şekil 14).
Bu durumda ventriküllerden kaynaklanan 120-220
Karotis masajı ile paroksismal SVT derhal sonlana-
atım/dak aralığında, atriyumların sinüs nodu etkisi
bilir. Atriyal fibrilasyon ve flatterde ventrikül yanıtı
altında atmaya devam ettiği bir taşikardi mevcut-
hafif azalabilir. Ventrikül taşikardisinde ise herhangi
tur. Karotis masajına yanıt vermemesi, dal blokları
bir değişiklik olmaz.
ile birlikte olan atriyal taşikardilerden ayırmada yar-
dımcı olabilir. Ayrıca VT’de SVB eğrisinde düzensiz
Ventrikül Aritmileri dev canon dalgaları görülür.
Yüksek riskli hastaların yarısına yakınında, perope-
ratif prematür ventriküler ekstrasistol (VES) ve kısa Ventrikül taşikardisi oldukça ciddi bir aritmidir ve
süreli ventriküler taşikardi (VT) görülebilmektedir. re-entry veya ventriküllerdeki pacemaker hücrelerin
Bunların postoperatif prognoza etkilerini gösteren artmış otomatisitesinden kaynaklanabilir. Normal
kanıt yoktur. Sebebi ne olursa olsun, düzelmeyen bireylerde de görülebilmesine rağmen çoğu ciddi
ve/veya hemodinamik stabiliteyi bozan VT’ler, hızlı- bir kalp hastalığının komplikasyonu olarak ortaya çı-
ca tedavi edilmelidir. Amiodaron, hemodinamik ola- kar. Ataklar dakikalarca süren ve tekrarlayan ataklar
rak stabil olan hastalarda (uzun QT sendromu yoksa) halinde görülme eğilimindedir. Tedavi edilmezlerse
ilk seçenek olmalıdır. Aynı zamanda hemodinamik bazen saatler sürebilir. Hemodinamik olarak stabil
olarak stabil olmayan ve kardiyoversiyona yanıt alı- olan hastalarda ilaç tedavisi fakat hemodinamik ins-
namayan VT’de de tercih edilmektedir. β-blokerler, tabilite (kollaps, hipotansiyon, sol ventrikül yetmez-
özellikle iskemiye bağlı (şüphelenilen veya dışlana- liği veya anjina) varsa kardiyoversiyon hızlıca uygu-
mayan) tekrarlayan VT’de önerilmektedir1. lanmalıdır4.

Ventrikül taşikardisinin supraventriküler taşikardi-


Ventriküler ektopik atımlar
den ayrılması bazen zor olabilir. Bazı EKG bulguları
(ekstrasistoller)
tanı konmasında yardımcı olabilir. QRS 140 milisani-
Ventriküldeki herhangi bir odaktan kaynaklanabilir.
yeden (3.5 küçük kare) daha geniş ise taşikardi for-
Ventriküler ektopik atımlar normal bireylerde sık
mu büyük olasılıkla ventrikül kaynaklıdır. Ayrıca sol
değildir. Görülmesi sıklıkla kalpteki bir organik pa-
aks deviasyonu da VT’yi destekler. Dal bloklu sup-
tolojiye, özellikle miyokard iskemisine işaret eder.
raventriküler taşikardi, VT’den daha nadir görülür.
Ventriküler ektopik atımlar iskemik kalp hastalık-
Şüphede kalınması durumunda en iyi tedavi yakla-
larında kötü prognoz göstergesidir. Hasta nadiren
şımı ventrikül kaynaklı olarak kabul etmektir. İntra-
atımları fark etse de, bazen kalbin bir süre durması
venöz adenozin, SVT’yi sonlandırabilirken, ventrikül
veya güçlü hissedilen bir atım şeklinde tarif edilir.
taşikardisinde etkisizdir.
EKG’de geniş-anormal QRS dalgaları ve bunu takip
396 Aritmiler ve Tedavisi

Torsades de pointes da ventriküllerde elektriksel olarak kaotik bir düzen-


sizlik mevcuttur (Şekil 16). Ventrikül kontraksiyonu
Polimorfik tipte ve QRS’nin sürekli değiştiği, dans
koordine değildir, ventrikül atımı gerçekleşemez ve
eden ritim olarak da adlandırılan, ventrikül taşi-
kalp debisi sıfıra düşer.
kardisinin bir formudur (Şekil 15). Aritmi genellikle
uzamış repolarizasyon ile karakterize, konjenital bir Miyokard enfarktüsünün yanında elektrik çarpma-
form olan herediter uzun QT sendromunda ortaya sı, boğulma, digoksin entoksikasyonu, adrenalin ve
çıkmaktadır. Karakteristik olarak EKG’de, birkaç sa- izoprenalin gibi sempatomimetik ilaç tedavisi sıra-
niye süren tekrarlayıcı patlamalar şeklinde görülür sında da oluşabilir. Atakların kendi kendine sonlan-
ve ventrikül fibrilasyonuna ilerleyebilir. Sıklıkla hipo- ması nadirdir ve kardiyak arrest olarak değerlen-
magnezemi-hipokalemi varlığında trisiklik antidep- dirilir. Tedavi edilmediği zaman, EKG’de ventrikül
resan veya sınıf-I antiaritmiklerin kullanımı sırasın- komplekslerinin değişik amplitüd ve genişlikte oldu-
da ortaya çıkar. Magnezyum, 1-2 gr IV bolus (10-20 ğu kaotik görüntü sonlanır ve sonunda asistoli geli-
dak sürede) olarak verilmeli, gerektiğinde 1-2 gr/st şir. Sinüs ritmi hemen her zaman sadece elektriksel
hızında infüzyona devam edilmelidir. Risk altındaki uyarı ile (defibrilasyon) sağlanır ve mümkün oldu-
bireyler tanınmalı ve bu bireylerde farkındalık yara- ğunca erken uygulanmalıdır. Eğer defibrilatör hazır
tılmalıdır. değilse, etkin göğüs kompresyonu ve ventilasyonu
içeren kardiyopulmoner resüsitasyona zaman kay-
Ventrikül fibrilasyonu betmeden başlanmalıdır. Miyokard infarktüsünün
Ventrikül fibrilasyonu ani ölümlerin yaygın bir nede- akut döneminde ortaya çıkmışsa tekrarlamayabilir.
nidir. Primer aritmi olarak ortaya çıkabileceği gibi, Bir hastada ventrikül fibrilasyonuna bağlı kardiyak
miyokard infarktüsünün komplikasyonu olarak da arrest gelişmişse, tekrar görülebileceği dikkate alın-
ortaya çıkabilir. Bu aritmide 300-500 atım/dak hızın- malıdır. Bu gibi durumlarda sadece antiaritmik ilaç
tedavisi güvenli olmayabilir ve
implante edilebilen defibrilatörler
tedavide göz önünde bulundurul-
malıdır.

ANTİARİTMİK İLAÇLAR
Son yıllarda antiaritmik ilaçlar ye-
Şekil 15: Torsades de Pointes rine, alternatif yöntemler (elektro-
fizyolojik uygulamalar, kalp pilleri
gibi) daha sık olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Bunun temel nedeni,
ilaçların kendilerinin aritmiyi kötü-
leştirebilmesi veya yeni bir aritmi
başlatma potansiyelidir. Antiarit-
mik ilaçların elektrofizyolojik ve
farmakolojik sınıflamasında en sık
kullanılan, Voughan Williams tara-
fından tanımlanan sınıflamadır. Bu
sınıflamada, ilaçların farmakolojik
Şekil 16: Ventrikül Fibrilasyon ve elektrofizyolojik etkileri iç içe
geçmiştir. Antiaritmik ilaçlar temel
Kalp ve Anestezi 397

olarak; aritmiyi durdurma ve/veya aritmi proflaksisi kinin gücü sempatik tonusa bağlıdır. Dinlenmedeki
için uygulandığı gibi, ventrikül hızını azaltmak ama- kalp hızı β-blokajı ile azalsa da bu azalma egzersiz
cıyla da kullanılabilmektedir. ve emosyonel artışlarda daha belirgindir. AV nod ve
daha çok alt iletim yolaklarında otomatisite baskı-
Bu bölümde sınıflama kısaca tarif edildikten sonra,
lanır. β-reseptör blokajının VF eşiği üzerine etkileri
anestezi pratiğinde peroperatif veya postoperatif,
değişkendir ama katekolamin etkisini ters çevirerek
özellikle de intravenöz olarak sıkça kullanılan ilaçla-
VF eşiğini azaltır. Aslında β-blokerlerin dominant an-
rın (kalın olarak işaretlenen) farmakolojik özellikleri,
tiaritmik etkileri AV nodda efektif refrakter periyo-
yan etkileri ve kullanım alanlarına değinilecektir5-7.
du (ERP) uzatmasıdır. Özet olarak: Vmax azalır, APZ
uzar, efektif refrakter periyod (ERP) uzar ve ERP/APZ
Sınıflama oranı artar. Metoprolol, esmolol, atenolol, propra-
Sınıf I ilaçlar: Membran stabilizasyonu ve hızlı Na++ nolol.
kanal bloğu yapar.
Sınıf III ilaçlar: Antifibrilatuvar ajanlar
Farmakolojik olarak birbirinden farklı ilaçlar olma-
larına rağmen, bu gruptaki ilaçların ortak özelliği, Kalbin elektriksel iletimine karışmadan, repolarizas-
depolarizasyonda hızlı Na++ kanallarını inhibe etme- yonu uzatan ilaçlardır. Muhtemelen Na++-Ca++ değişi-
leri böylece iyon geçişini engellemeleridir. Bu ilaçlar mi ile etkileşir. APZ ve ERP uzar, ERP/APZ oranı artar.
ayrıca membran stabilizasyonu yapar ve ventriküler Kalbin pompa aktivitesi etkilenmez. Amiodaron ve
yolaklarda aksiyon potansiyelini kısaltarak, re-entry sotalol.
yolakların iletimini ortadan kaldırır. Böylece aksiyon
Sınıf IV ilaçlar: Ca++ antagonistleridir. Yavaş Ca++ ka-
potansiyel zamanı (APZ) ve refrakter periyod (RP)
nal iletkenliği azalır. APZ kısalır. Verapamil ve dilti-
kısalmakta ve potansiyel re-entry azalmaktadır. Ge-
azem.
nelde lokal anestezik olarak da adlandırılabilir. Kendi
içinde 3 gruba ayrılır.
Lidokain
Sınıf I-A: Depolarizasyonun maksimum hızını (Vmax) Ventrikül aritmilerinde, antiaritmik ajan olarak
yavaşlatır. Kalbin yeniden şarj olması için geçen sü- 1950’lerde kullanılmaya başlanmıştır ve en yaygın
reyi, repolarizasyon süresini uzatır. Örn: kinidin, di- kullanılan ilaçtır. Aynı zamanda lokal ve genel anes-
zopramid ve prokainamid tezik etkileri nedeniyle, anestezi klinik uygulamala-
rında da yaygın kullanılmıştır.
Sınıf I-B: Repolarizasyon süresini kısaltır, kalpteki si-
nir impulsları yavaşlar. Anormal (hasarlanmış) kalp Lidokain terapotik konsantrasyonlarda, purkinje
dokusunun aritmojen etkisini azaltırlar. Örn: tokai- liflerindeki faz 4 diyastolik depolarizasyonu depre-
nid, mexiletin, lidokain ve fenitoin se eder. Böylece VF eşiği yükselir. Purkinje liflerin-
deki transmembran potasyum geçirgenliğini artırır
Sınıf I-C: Güçlü Na++ kanal blokeridir. Kalpteki sinir
ancak istirahat membran potansiyellerini veya eşik
impulsları yavaşlar. Repolarizasyona etkisi minimal-
potansiyelleri etkilemez. Aynı zamanda kısmi depo-
dir. Örn: flekainid ve propafenon
larize olmuş membran potansiyeline sahip hücreler-
Sınıf II ilaçlar: β-adrenerjik reseptör blokeridir. de, hızlı (Na++) kanallarının cevabını azaltır. Bu etki,
potasyumun dışarı çıkışının arttırılması ile sağlanır.
β-reseptör antagonistleri otomatisiteyi azaltır, ön- Normal dokularda ileti hızı değişmezken özellikle is-
celikli olarak ventrikül kasında olmakla beraber aksi- kemik dokularda aksiyon potansiyel zamanını azalt-
yon potansiyel hızını (APZ) arttırır. β blokaj SA nodda tığından, ileti hızı ve re-entry olasılığı azalır. Atriyal
spontan depolarizasyon (faz 4) oranını azaltır, bu et- dokularda çok düşük veya hiç etki göstermez. Vent-
398 Aritmiler ve Tedavisi

rikül aritmilerinde, uzun QT intervali dışında, stan- bolus ve devamında, 1000 ml/24 saat olacak şekilde
dart tedaviye girmiştir. Lidokainin etkinliği hipokale- infüzyon olarak kullanılmaktadır.
mik hastalarda azalmaktadır.

Endikasyonları: Dakikada 5 ve üzeri ventriküler ekst-


Metoprolol
En çok antihipertansif ve antianjinal tedavide kulla-
rasistol (VES), T dalgasına çok yakın VES (R on T),
nılmaktadır. Antiaritmik etkilerini kompetitif β-ad-
multifokal VES (EKG’de değişik formlarda QRS) ve
renerjik reseptör blokajı yoluyla gösterir. Selektif
bigemine-trigemine VES. Ayrıca akut MI sonrası,
β-reseptör antagonistidir ve intrensek agonistik
hayatı tehdit eden VT veya VF’nin proflaksisinde de
özellikleri yoktur. β2-reseptör etkinliği nedeniyle kli-
kullanılmaktadır.
nik uygulamalarda, havayolu direncini artırır. Bu etki
Farmakokinetik: Distribüsyon yarı ömrü 100, elimi- astımlı hastalarda daha belirgindir. Özellikle KOAH
nasyon yarı ömrü ise 1 dak’dır. Karaciğerde tamamı hastalarında, bronkokonstrüksiyon yapması nede-
metabolize olur ve oluşan metabolitler böbrekler- niyle kullanımı sınırlıdır. β-reseptör aracılı insulin
den atılmaktadır. Monoetil metabolitlerinin birikimi salıverilmesini bozar ve hipoglisemik semptomlar
ise lidokain toksisitesinden sorumludur. Karaciğer maskelenebilir.
fonksiyon bozukluğu veya kalp yetmezliğine bağlı
Doz: Metoprolol IV yoldan, 0.5-1 mg dozlarda titre
olarak azalmış hepatik kan akımı varlığında, doz ya-
edilerek başlanır ve 2-5 dakika arayla 0.1-0.15 mg/
rıya indirilmelidir.
kg’a kadar uygulanabilir.
Doz: Terapotik plazma konsantrasyonu 1.5-5 µg/ml
Yan etkileri: Hipotansiyon, bradikardi, kalp bloğu,
ve toksik konsantrasyonu ise 9 µg/ml’dir. Başlangıç
kalp yetmezliği ve bronkospazmdır.
IV bolus doz 1-1.5 mg/kg ve devamında 20-50 µg/kg
infüzyon olarak verilmelidir.
Esmolol
Yan etkileri: Toksisiteye bağlı en sık santral sinir Kısa etki süreli, kardiyoselektif (β1) reseptör antago-
sistemi bulguları görülmektedir. Öncelikle kulakta nistidir. Esmololun minimal intrinsik aktivitesi vardır.
çınlama, huzursuzluk, nistagmus ve yüzde seğirme- 5-60 µg/kg/dak dozlarda LV diyastol sonu basıncı,
ler gibi eksitatif bulgular görünürken daha yüksek kalp hızı, kan basıncı ve kalp debisi etkilememekte-
dozlarda konvülziyon ve koma görülmektedir. Kon- dir. α-reseptör üzerinde etkileri yoktur.
vülziyonların durdurulmasında benzodiyazepinler,
barbitüratlara göre daha etkindir. Bu ilaçların ya- Esmolol IV olarak uygulandığında eritrositlerdeki
nında hava yolu kontrolü, solunumun ve dolaşımın esterazlarla, hızla hidrolize uğrar. Plazma kolin este-
desteklenmesi de önemlidir. razlarından etkilenmediğinden, kolin esteraz inhibi-
törü ilaçlardan etkilenmez. Klinik anestezi açısından
Lokal anestezik toksisite tedavisinde yeni bir yakla- esmolol ile diğer esterazlar arasında metabolik bir
şım olarak “Lipid tedavisi” tanımlanmıştır. IV olarak ilişki bildirilmemiştir. Esmolol 500 µg/kg/dak dozun-
verilen lipid, muhtemelen kanda yapay bir lipid faz da verilse de, süksinilkolinin nöromüsküler etkilerini
oluşturarak, lipofilik lokal anesteziklerin bu faz içine değiştirmez. Yarılanma ömrü 12-27 dakika arasında-
çıkmaları yolu ile plazma seviyelerini azaltır. Büyük dır. Kesildikten sonra tüm etkileri 20 dak içinde geç-
olasılıkla yağda çözünen lokal anestezik içeriğini mektedir.
kalp dokusundan çeken ve böylece kalp iletimini ve
kontraktiliteyi iyileştiren bir “lipid sink (lipid çamu- Doz: 0.5 mg/kg 1 dakikada bolus dozu uygulandık-
ru)” gibi etki ederek resüsitasyonun kolaylaştırılma- tan sonra, 0.06-0.2 mg/kg/dak infüzyon olarak de-
sına yardımcı olmaktadır. %20 lipidden 1.5 mL/kg vam edilmelidir.
Kalp ve Anestezi 399

Klinik açıdan; esmolol havayolu direncini hafif art- ve plazma seviyelerinden bağımsız olarak görülen
tırır (300 µg/kg/dak). KOAH’lı hastalarda esmolole eritematöz döküntülerdir (anormal pigmentasyon).
bağlı pulmoner yan etkiler nadirdir. Perioperatif β Kronik amiodaron kullanan hastaların çoğunda kor-
blokaj istendiğinde oldukça uygun ve kullanışlı bir neal mikrodepozitler görülmesine rağmen, görme
ajandır. Hipotansiyon, bradikardi, kalp bloğu ve kalp semptomları nadirdir.
yetmezliği gibi yan etkiler görülebilir.
Pulmoner yan etkiler daha ciddidir. Solunum fonk-
Amiodaron siyon testlerinde total akciğer kapasitesi azalmıştır.
Radyolojik çalışmalarda difüz bilateral interstisyel
Geniş etki spektrumuna sahip bir antiaritmiktir. Sup- infiltrasyonlar bildirilmiş ve patolojik olarak bunlar
raventriküler ve ventriküler aritmilerde, dirençli VT fibröz alveolit ile uyumlu bulunmuştur. Pulmoner
ve VF’de ayrıca WPW gibi preeksitasyon sendrom- yan etkiler ilacın kesilmesi ile veya doz ayarlaması
larda etkilidir. Akut ve kronik tedavilerde elektro- ile geri döndürülebilir. Bu pulmoner etkilerin pato-
fizyolojik etkileri kompleks ve değişkenlik gösterir. fizyolojisi net olarak bilinmemekle beraber, anormal
APZ’yi uzatır, faz-4 kısalır. Böylece SA nodda otoma- fosfolipid yapımına bağlı olduğu düşünülmektedir.
tisite azalır. Atriyum ve ventikül kasında, SA ve AV Amiodaronun uzun süreli kullanımına bağlı tiroid
nodda ve His-purkinje sisteminde repolarizasyonu anormallikleri bildirilmiştir. Klinik olarak hipertiroidi
ve refrakter dönemi uzatır. Dinlenme potansiyelle- veya hipotiroidi şeklinde kendini göstermektedir.
ri ve miyokardın otomatisitesi minimal etkilenirken,
ERP ve mutlak refrakter periyod uzamaktadır. Amio- Sotalol
daron purkinje liflerinde inaktif Na++ kanallarını bas-
Yeni kullanıma giren bir ilaçtır. İlk başta β-bloker
kılayarak, faz 0’ı önemli derecede deprese eder.
ajan olarak sentezlenmiş, anjina ve hipertansiyonu
Amiodaronun kısa ve uzun süreli uygulamalarda et- tedavi etmek için kullanılmıştır. Geç potasyum akı-
kileri farklılık gösterir. Paranteral uygulamada ilaç mını bloke eder ve β-adrenerjik reseptör antagonist
ventrikül miyokardında ve his-purkinjede ERP’u ha- etkinliğine sahiptir. Hem atriyal hem de ventriküler
fif artırırken, QT aralığını uzatmaz. Ancak uzun süreli dokularda refrakter periyod uzar. Böylece kalp hızı
kullanımlarda QT aralığı belirgin olarak artar. VF için azalır ve uzamış refrakter periyod antiaritmik bir
gerekli olan elektiriksel aktiviteyi arttırır (VF eşiği etki sağlar.
yükselir). Dirençli VT, IV uygulama ile birçok haftada
Sotalol hem supraventriküler hem de ventriküler
baskılanabilmektedir. Amiodaronun non-kompeta-
taşiaritmilerin tedavisi ve tekrarının önlenmesinde
tif β-adrenerjik blokaj etkisi vardır.
kullanılmaktadır. β-bloker ilaçlarla beraber uygula-
Doz: Genellikle, 5 mg/kg dozlarda (30 dakika, IV) kan nabilir.
basıncı hafif düşer, LVEDP ve SVR azalır, CO artar
Doz: Oral biyoyararlanımı çok iyidir. İlaç, plazma
ancak kalp hızı etkilenmez. Amiodoronun düşük kli-
proteinlerine zayıf olarak bağlanır ve yarılanma
rensi, uzun yarılanma ömrü ve geniş dağılım hacmi
ömrü 12 saattir. Pik plazma konsantrasyonuna 4
bulunmaktadır. Bu yüzden tedaviye yükleme dozu
saat içinde ulaşır ve böbrek yoluyla atılır. IV olarak
ile başlanmalıdır. Kardiyopulmoner resusitasyonda,
0.2-1.5 mg/kg bolus olarak uygulanır ve 0.15 mg/kg/
şok uygulanan ritimlerde (VF, nabızsız VT); 300 mg
st hızda infüzyon olarak devam edilir.
yükleme dozu sonrası, 900 mg/24 st infüzyon şek-
linde uygulanmalıdır. Yan etkileri: Kadın cinsiyet ve böbrek yetmezliği olan
hastalar, proaritmik yan etki (torsades de pointes)
Yan Etkileri: QT aralığını genişleten ilaçlarla bera-
görülmesi açısından artmış riske sahiptir. Miyokard
ber kullanıldığında ciddi bradikardi ve AV blok riski
enfarktüsü sonrası sol ventrikül fonksiyon bozuklu-
artmaktadır. Fotosensivite ve deri bulguları dozdan
ğu olan hastalarda kullanımı önerilmemektedir.
400 Aritmiler ve Tedavisi

Verapamil Doz: PSVT’nin akut tedavisinde IV 0.07-0.15 mg/kg


bolus olarak verilir ve eğer ilk doz yetersiz gelirse
AV nodda iletimi deprese ederek ve refrakter peri-
aynı doz 30 dakika sonra tekrarlanabilir (maksimum
yodu uzatarak etki eder. AV ileti depresyonu ile sup-
10 mg). Uzun süreli verilmesi planlanıyorsa 5 mg/st
raventriküler taşikardilerde ventrikül cevabını baskı-
dozda infüzyon olarak uygulanabilir.
lar. Atriyal fibrilasyonda, AV nod üzerinden rastgele
iletim sıklığını azaltmaktadır. Verapamil PSVT’lerin Yan etkileri: İnhalasyon anesteziklerinin kardiyak
önlenmesi ve sonlandırılmasında özellikle etkilidir. depresan etkilerini arttırmaktadır. Ventrikül fonk-
siyon depresyonu yapar ve AV iletimini (PR aralığı)
Verapamil WPW sendromu (preeksitasyon) olan
yavaşlatır. Bu etkiler özellikle halotan anestezisinde
hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Peroperatif olarak
belirgindir. β-blokerlerle beraber verilmemelidir.
bu durumun tanısı zor olsa da; eğer PSVT ortodro-
Ayrıca, tedavi dozunda bu etki zayıf olsa da, nöro-
mik ise (AV nod üzerinden anterograd ve aksesuar
musküler blokajı potansiyalize edebilir.
yollardan retrograd ileti) anterograd AV nodal iletiyi
bloke edeceğinden, taşikardinin sonlandırılmasın-
da yüksek başarı oranına sahiptir. Fakat PSVT anti-
Diltiazem
dromik ise (aksesuar yoldan anterograd ve AV nod Diltiazem, kimyasal olarak benzodiyazepin bileşikler
üzerinden retrograd) aksesuar yoldaki ileti üzerine sınıfına giren bir kalsiyum kanal blokeridir. Sinoat-
minimal etkisi olduğundan, verapamil ile başarılı bir riyal ve atriyoventriküler nodal iletiyi ve kalp kont-
blokaj pek olası değildir. WPW sendromlu hastalar- raktilitesini deprese eder. İlaç aynı zamanda orta
da gelişen atriyal flatter veya AF’de durum daha teh- derecede koroner vazodilatasyona neden olarak ko-
likelidir. Verapamil gibi aksesuar yolda ERP’u kısal- roner kan akımında artışa neden olur. Diltiazem aynı
tan veya AV nodda ERP’u uzatan ajanlar, genellikle zamanda hipertansiyon, angina ve diyastolik fonksi-
ventrikül cevabını arttırır ve ventrikül fibrilasyonuna yon bozukluğunun tedavisinde de kullanılmaktadır.
neden olabilir. Bu durumda prokainamid, adenozin Yeni başlamış AF ve atriyal flatterde, ventriküler hı-
veya amiodaron gibi ilaçlar daha etkilidir. zın kontrolünde, hızlı etkili bir ajandır. Özellikle kalp
Perioperatif dönemde verapamil kullanışlı bir anti- cerrahisi sonrası, supraventriküler aritmi profilak-
aritmik ajandır. Genel anestezi sırasında başarı ile sisinde kullanılabilmektedir. Diltiazemin ventrikül
kullanılsa da, inhalasyon anestezisi altındaki hasta- aritmi tedavisinde de etkili olabildiği gösterilmiştir.
larda önemli kardiyak depresyon oluşabileceğinden Özetle; atrioventriküler nodal taşikardi, paroksismal
intraoperatif dönemde dikkatli kullanılmalıdır. supraventriküler taşikardi, akut anjina atakları, pre-
matür atriyal depolarizasyon, AF ve atriyal flatterde
Hepatik ekstraksiyonu fazla olduğundan, oral biyo- ventrikül hızını azaltmak amacıyla kullanılmaktadır.
yararlanımı düşüktür. Verapamil lipofilik olduğun-
dan distribüsyon hacmi geniştir. IV uygulanmasının Doz: Diltiazemin 0.25-0.30 mg/kg IV uygulanan doz-
ardından, plazma klirensi, splanknik kan akım hızına larını takiben, titre edilebilen 5-15 mg/st intravenöz
yaklaşır. Eliminasyon yarı ömrü ortalama 5 saattir, infüzyon şeklinde uygulanmalıdır.
ama kronik uygulamalarda daha uzun olabilir. Yıkımı Yan etki: AV blok, SA nod depresyonu ve kalp yet-
sonucu oluşan, biyolojik olarak aktif ana metaboli- mezliği, özellikle β-bloker ile beraber uygulandığın-
ti norverapamil, kronik tedavide birikebilir ve daha da, görülebilmektedir. Ayrıca digoksinin eliminasyo-
uzun yarı ömre sahiptir. Metabolizma sonrası büyük nunu geciktirmektedir.
oranda böbrek yoluyla atılmaktadır. Verapamil ve
metabolitleri yüksek oranda plazma proteinlerine
bağlanır.
Kalp ve Anestezi 401

Adenozin Digoksin
Adenozin monofosfat metaboliti olan adenozin, Primer etkisini, membrana bağlı, Na-K bağımlı AT-
güçlü elektrofizyolojik etkiye sahip, tek endojen an- Paz’ı (repolarizasyon sırasında Na++’un dışarı çıkma-
tiaritmiktir. Adenozin deaminaz ve adenozin kinaz sı ve K+’un içeri girmesi için gerekli enerjiyi sağlayan
enzimleri ile hızlıca (yaklaşık 2 saniye) metabolize enzim) inhibe ederek gösterir. Enzim, purkinje lifle-
edilir. Kardiyak ve vasküler etkilerini, inhibitör bir rinde Faz 4 üzerine etki yaparak iletim hızını yavaş-
membran reseptörü olan G-proteinini aktifleştire- latır ve ERP’u uzatır. Digoksin kalp yetmezliğinde,
rek gösterir. Bunun için A1 reseptörünü mediyatör kardiyak kontraksiyon gücünün arttırılması yanında,
olarak kullanır. A1 reseptörleri; SA nod ve AV nod AF ve atriyal flatterde ventriküler hızı yavaşlatmak
üzerinde, asetilkolin ve adenozinin kontrol ettiği, amacıyla da kullanılmaktadır.
potasyumun hücre dışına çıkmasını sağlar. Ventri-
Doz: Perioperatif dönemde, en sık hızlı dijitalizasyon
kül miyokardında ise katekolamin aracılı kalsiyum
amacıyla IV olarak kullanılır. IV uygulama sonrası
artışını antagonize eder. Bu etkilerin sonucu olarak,
pik etkisine 1.5-2 saatte ulaşır. Fakat istenen etkisi
SA nod aktivitesi, AV nod iletimi ve ventrikül oto-
5-30 dakikada görülmeye başlar. Dijitalize olmayan
matisitesi azalır. Negatif kronotrop, dromotrop ve
hastalarda, 0.5-1 mg başlangıç dozu ve takip eden
inotrop etkiler gösterir. Öncellikli antiaritmik etkisi,
zamanda 0.25-0.5 mg dozunda uygulanmalıdır. IV
supraventriküler nodal re-entran taşikardiler üzerin-
yolla total dijitalizasyon dozu 0.5-2 mg’dır. Digoksin
de olmaktadır.
%25 oranında proteine bağlanır ve plazma terapötik
Doz: Yetişkinlerde 6 mg IV bolus olarak uygulanır. konsantrasyonu 0.5-2 nanogr/ml’dir.
İlk doz başarısız olursa, doz 12 mg olarak tekrarlan-
Yan etkileri: Her türlü ventriküler taşiaritmi, bradi-
malıdır. Pediyatrik olgularda 100-150 µg/kg dozda
kardi, kalp bloğu ve ilaç etkileşimleridir. Güvenlik
uygulanabilir. Diğer ilaçlarla karşılaştırıldığında, an-
sınırının dar olması nedeniyle digoksin zehirlenmesi
tiaritmik olarak benzer etki gösterse de, hızlı etki
önemli bir sorundur. Zehirlenme, böbrek fonksiyon
etmesi, yarılanma ömrünün çok kısa olması ve daha
bozukluğu olan hastalarda daha sık görülmektedir.
az hemodinamik yan etki avantaj olarak görülmek-
Potasyum kaybına neden olan durumlar (diüretik ve
tedir. EKG monitörizasyonu altında uygulanmalıdır.
uzun süreli steroid kullanımı gibi) toksisiteyi kolay-
Yan etkileri: Hipotansiyon, yüzde kızarma, geçici gö- laştırır.
ğüs ağrısı ve dispnedir.
402 Aritmiler ve Tedavisi

Kaynaklar den LE, Cannon DS, Crijns H, Curtis B, Ellenbogen KA, Halperin
JH, LeHeuzey JY, Kay GN, Lowe JE, Olsson SB, Prystowsky EN,
1. Guidelines for pre-operative cardiac risk assessment and Tamargo JL, Wann S. JACC 2006;48:854-906
perioperative cardiac management in non-cardiac surgery: 4. ACC/AHA/ESC 2006 Guidelines for Management of Patients
the Task Force for Preoperative Cardiac Risk Assessment and With Ventricular Arrhythmias and the Prevention of Sudden
Perioperative Cardiac Management in Non-cardiac Surgery of Cardiac Death. JACC 2006;48:247-346
the European Society of Cardiology (ESC) and endorsed by the
5. Villareal RP, Hariharan R, Liu BC, Kar B, Lee VV, Elayda M, Lo-
European Society of Anaesthesiology (ESA). Eur J Anaesthesiol
pez JA, Rasekh A, Wilson JM, Massumi A. Postoperative atriyal
2010;27:92-137
fibrillation and mortality after coronary artery bypass surgery. J
2. ACC/AHA/ESC Guidelines for the Management of Patients Am Coll Cardiol 2004;43:742-748
With Supraventricular Arrhythmias Executive Summary. JACC
6. Lip GY, Tse HF, Lane DA. Atriyal fibrillation. Lancet 2012, 379:
2003;42:1493-1531
648-661
3. ACC/AHA/ESC 2006 Guidelines for the Management of Pa-
7. Cardiac Anesthesia Fourth Edition, JA Kaplan. Saunders Com-
tients With Atriyal Fibrillation-Executive Summary. Fuster V, Ry-
pany 1999

You might also like