Professional Documents
Culture Documents
Aritmiler Ve Tedavisi: Dr. Davud YAPICI, Dr. Mustafa AZİZOĞLU
Aritmiler Ve Tedavisi: Dr. Davud YAPICI, Dr. Mustafa AZİZOĞLU
Aritmiler ve Tedavisi
19
Dr. Davud YAPICI, Dr. Mustafa AZİZOĞLU
Aritmiler anesteziyologların intraoperatif ve pos- olarak (cerrahi uyarı, entübasyon, ağrı) gelişebilen
toperatif karşılaştığı önemli bir problemdir. Genel aritmilerdir.
anestezi uygulanan hastaların yaklaşık %70’inde
aritmi görülebilmektedir. Farklı çalışmalar %20-70 Sinüs taşikardisi
arasında rapor etse de, devamlı Holter monitörizas- Sinüs taşikardisi, normalden daha hızlı ve genellikle
yonu altında %89 oranında görülebildiği bildirilmiş- kalp hızının 100 atım/dak’nın üzerinde seyrettiği si-
tir1. nüs ritimi olarak tanımlanmaktadır. Erişkinlerde bu
duruma; ateş, anemi, hipertiroidi, kan kaybı ve hipo-
Aritmi oluşumunun elektrofizyolojik mekanizmaları-
volemi gibi durumlar neden olmaktadır. Ayrıca adre-
nın bilinmesi ne kadar önemliyse, aritmi oluşumuna
nalin ve atropin gibi ilaç kullanımları da sinüs taşikar-
neden olan klinik durumların da anlaşılması -bilin-
disi nedenidir. Genelde kompansatuvar bir refleks
mesi aynı derecede önemlidir. Asit-baz ve elektrolit
olan sinüs taşikardisi nadiren sorun yaratır. Tanı na-
düzensizlikleri, vücut sıcaklığı değişiklikleri, bazı en-
bız hızının düzenli, QRS’nin dar ve 100 atım/dak’nın
dokrin anormallikler, konjestif kalp yetmezliği, miyo-
üzerinde olmasıyla rahatlıkla konulur (Şekil 1).
kard iskemisi, hipoksi ve bazı ilaç etkileşimleri gibi
birçok faktör aritmi oluşumuna veya aritminin daha Karotis masajı atriyal taşikardi ve atriyal flatterde
ciddi hale gelmesine neden olabilmektedir. olduğu kadar etkili değildir. Sinüs taşikardisinin ken-
disi genellikle tedavi gerektirmez. Altında yatan taşi-
Bu bölümde her başlık altında önce aritmi cinsine
kardi nedenleri aranmalı fakat hemodinamik stabili-
göre tanımı yapılacak daha sonra bunun nedenleri
te etkileniyorsa tedavi edilmelidir.
ve son olarak tedavisine değinilecektir.
Sinüs bradikardisi
Sino-Atriyal Genelde kalp hızının 60 atım/dak’nın altında oldu-
Düğüm Anormallikleri ğu, her P dalgasını QRS’nin takip ettiği sinüs ritimi-
Non-kardiyak cerrahi geçiren hastaların çoğunda, dir (Şekil 2). Sıklıkla yaşlı sağlıklı bireylerde ve genç
çoğunlukla sempatik aktivitenin uyarılmasına bağlı sporcularda (40 atım/dak’nın altında olabilir) görül-
390 Aritmiler ve Tedavisi
Sinüzal aritmi
Vagal tonustaki değişkenlikler, si-
nüs düğümünün düzenli uyarı çı-
karmasına engel olabilir. Sinüzal
aritmi klinik olarak önem taşımaz
fakat diğer tip aritmilerden ayırı-
mının yapılması gerekmektedir.
Bu düzensizlik solunumla ilişkilidir.
Şekil 2: Sinüs Bradikardisi
İnspirasyon sırasında hızlanma,
ekspirasyon sırasında yavaşlama
ile kendini göstermektedir ve bu
değişim ayırıcı tanıda önemlidir
(Şekil 3).
Supraventriküler
Aritmiler
Şekil 3: Sinüs Aritmisi Artmış otomatisite veya re-entry
kaynaklı gelişebilen, atriyumlar
veya atriyoventriküler (AV) kavşaktan köken alan
çeşitli ritim problemleri ortaya çıkabilir.
Atriyal ekstrasistol
EKG’de normal sinüs atımı öncesi, prematür bir P
dalgası sonrası normal görünümde bir QRS komp-
leksi görülür. Atriyum depolarizasyonu anormal
Şekil 4: Atriyal Ekstrasistol
yönde geliştiğinden, P dalgası normal sinüs atımın-
dakinden farklı yapıdadır (Şekil 4). Ventrikül depo-
mektedir. Artmış vagal tonus, hipotermi, yüksek int- larizasyon yolu normal olduğundan QRS kompleksi
rakranial basınç, kalsiyum-kanal blokerleri ve ß-blo- genellikle önceki sinüzal atımlardaki ile benzerdir.
ker gibi ajanlar bu ritime neden olabilir. Genelde Bazen aberran iletiye bağlı olarak, QRS kompleksi
semptom vermemesine rağmen düşük kalp hızının, geniş olabilir fakat önünde bir P dalgası vardır. Atri-
atım hacmi artışı ile tamamlanamadığı durumlar- yal ektopik vuru genelde diğer atriyal kaynaklı arit-
da, kalp yetmezliği ve/veya hipotansiyon gelişebilir. milerin habercisi olabilir fakat tedavi gerektirmez.
Kalp ve Anestezi 391
Paroksismal supraventriküler
taşikardiler
Şekil 6: Supraventriküler Taşikardi (SVT)
Ani başlayan, genellikle düzenli, 140-220 atım/dak
hızında, dar QRS’li ve sinüs ritiminde görüntü veren
aritmilerdir. Aberran iletim geniş QRS’ye neden ola-
bilir. EKG’de QRST dalgalarının normal veya normale
yakın konfigürasyonda hızlı ve düzenli olduğu bir tür
taşikardidir (Şekil 6). Paroksismal supraventriküler
taşikardiler genellikle iki mekanizmadan biri ile or-
taya çıkar: P dalgalarının varlığı ve yeri tanı koydu-
rucudur.
Şekil 7: AV-Nodal Reentri’ye bağlı SVT
Re-entry; AV nod içinde farklı iletim ve iletiyi geciktir-
me özelliği olan iki yol oluşturur (AV nodal re-entry
taşikardisi). EKG’de; Atriyal depolarizasyon ventri-
küler depolarizasyon ile eşzamanlı olduğunda, QRS
içinde gizlenmiş olan P dalgası görülmez (Şekil 7).
bin sempatik aktivitesini azaltarak kalp hızını yavaş- eden ana QRS komponentinin aksi yönünde T dal-
latır. Dışarıdan bası ile kalp hızı, sinüs düğümünün gaları gözlenir. QRS’den önce bir P dalgası yoktur ve
aktivitesini azaltarak yavaşlar. Bazı bireylerde ka- bir sonraki atımdan önce uzun bir bekleme süresi
rotid sinüs çok duyarlıdır ve masaj uygulaması cid- (kompansatuvar pause) görülür (Şekil 13).
di hipotansiyon, bradikardi hatta asistoliye neden
olabilir. Önce karotis bifurkasyonunda üfürüm olup Ventrikül taşikardisi
olmadığı teyit edilmelidir. Üfürüm yoksa tek taraflı EKG’de hızlı, dal bloğuna benzeyen, düzenli QRS
karotid arterin yeri belirlenip nazik ama etkili bir bi- kompleksleri görünür. P dalgaları görülmez fakat ge-
çimde bastırılır. Eğer bu manevra etkisiz olursa aynı nellikle atriyumlar ventriküllerden bağımsız olarak
işlem karşı tarafa uygulanabilir. Mutlaka EKG moni- çalışmaya devam ederler. R-R aralığı genellikle eşit-
törizasyonu altında yapılmalıdır. tir fakat 0.03 sn değişkenlik gösterebilir (Şekil 14).
Bu durumda ventriküllerden kaynaklanan 120-220
Karotis masajı ile paroksismal SVT derhal sonlana-
atım/dak aralığında, atriyumların sinüs nodu etkisi
bilir. Atriyal fibrilasyon ve flatterde ventrikül yanıtı
altında atmaya devam ettiği bir taşikardi mevcut-
hafif azalabilir. Ventrikül taşikardisinde ise herhangi
tur. Karotis masajına yanıt vermemesi, dal blokları
bir değişiklik olmaz.
ile birlikte olan atriyal taşikardilerden ayırmada yar-
dımcı olabilir. Ayrıca VT’de SVB eğrisinde düzensiz
Ventrikül Aritmileri dev canon dalgaları görülür.
Yüksek riskli hastaların yarısına yakınında, perope-
ratif prematür ventriküler ekstrasistol (VES) ve kısa Ventrikül taşikardisi oldukça ciddi bir aritmidir ve
süreli ventriküler taşikardi (VT) görülebilmektedir. re-entry veya ventriküllerdeki pacemaker hücrelerin
Bunların postoperatif prognoza etkilerini gösteren artmış otomatisitesinden kaynaklanabilir. Normal
kanıt yoktur. Sebebi ne olursa olsun, düzelmeyen bireylerde de görülebilmesine rağmen çoğu ciddi
ve/veya hemodinamik stabiliteyi bozan VT’ler, hızlı- bir kalp hastalığının komplikasyonu olarak ortaya çı-
ca tedavi edilmelidir. Amiodaron, hemodinamik ola- kar. Ataklar dakikalarca süren ve tekrarlayan ataklar
rak stabil olan hastalarda (uzun QT sendromu yoksa) halinde görülme eğilimindedir. Tedavi edilmezlerse
ilk seçenek olmalıdır. Aynı zamanda hemodinamik bazen saatler sürebilir. Hemodinamik olarak stabil
olarak stabil olmayan ve kardiyoversiyona yanıt alı- olan hastalarda ilaç tedavisi fakat hemodinamik ins-
namayan VT’de de tercih edilmektedir. β-blokerler, tabilite (kollaps, hipotansiyon, sol ventrikül yetmez-
özellikle iskemiye bağlı (şüphelenilen veya dışlana- liği veya anjina) varsa kardiyoversiyon hızlıca uygu-
mayan) tekrarlayan VT’de önerilmektedir1. lanmalıdır4.
ANTİARİTMİK İLAÇLAR
Son yıllarda antiaritmik ilaçlar ye-
Şekil 15: Torsades de Pointes rine, alternatif yöntemler (elektro-
fizyolojik uygulamalar, kalp pilleri
gibi) daha sık olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Bunun temel nedeni,
ilaçların kendilerinin aritmiyi kötü-
leştirebilmesi veya yeni bir aritmi
başlatma potansiyelidir. Antiarit-
mik ilaçların elektrofizyolojik ve
farmakolojik sınıflamasında en sık
kullanılan, Voughan Williams tara-
fından tanımlanan sınıflamadır. Bu
sınıflamada, ilaçların farmakolojik
Şekil 16: Ventrikül Fibrilasyon ve elektrofizyolojik etkileri iç içe
geçmiştir. Antiaritmik ilaçlar temel
Kalp ve Anestezi 397
olarak; aritmiyi durdurma ve/veya aritmi proflaksisi kinin gücü sempatik tonusa bağlıdır. Dinlenmedeki
için uygulandığı gibi, ventrikül hızını azaltmak ama- kalp hızı β-blokajı ile azalsa da bu azalma egzersiz
cıyla da kullanılabilmektedir. ve emosyonel artışlarda daha belirgindir. AV nod ve
daha çok alt iletim yolaklarında otomatisite baskı-
Bu bölümde sınıflama kısaca tarif edildikten sonra,
lanır. β-reseptör blokajının VF eşiği üzerine etkileri
anestezi pratiğinde peroperatif veya postoperatif,
değişkendir ama katekolamin etkisini ters çevirerek
özellikle de intravenöz olarak sıkça kullanılan ilaçla-
VF eşiğini azaltır. Aslında β-blokerlerin dominant an-
rın (kalın olarak işaretlenen) farmakolojik özellikleri,
tiaritmik etkileri AV nodda efektif refrakter periyo-
yan etkileri ve kullanım alanlarına değinilecektir5-7.
du (ERP) uzatmasıdır. Özet olarak: Vmax azalır, APZ
uzar, efektif refrakter periyod (ERP) uzar ve ERP/APZ
Sınıflama oranı artar. Metoprolol, esmolol, atenolol, propra-
Sınıf I ilaçlar: Membran stabilizasyonu ve hızlı Na++ nolol.
kanal bloğu yapar.
Sınıf III ilaçlar: Antifibrilatuvar ajanlar
Farmakolojik olarak birbirinden farklı ilaçlar olma-
larına rağmen, bu gruptaki ilaçların ortak özelliği, Kalbin elektriksel iletimine karışmadan, repolarizas-
depolarizasyonda hızlı Na++ kanallarını inhibe etme- yonu uzatan ilaçlardır. Muhtemelen Na++-Ca++ değişi-
leri böylece iyon geçişini engellemeleridir. Bu ilaçlar mi ile etkileşir. APZ ve ERP uzar, ERP/APZ oranı artar.
ayrıca membran stabilizasyonu yapar ve ventriküler Kalbin pompa aktivitesi etkilenmez. Amiodaron ve
yolaklarda aksiyon potansiyelini kısaltarak, re-entry sotalol.
yolakların iletimini ortadan kaldırır. Böylece aksiyon
Sınıf IV ilaçlar: Ca++ antagonistleridir. Yavaş Ca++ ka-
potansiyel zamanı (APZ) ve refrakter periyod (RP)
nal iletkenliği azalır. APZ kısalır. Verapamil ve dilti-
kısalmakta ve potansiyel re-entry azalmaktadır. Ge-
azem.
nelde lokal anestezik olarak da adlandırılabilir. Kendi
içinde 3 gruba ayrılır.
Lidokain
Sınıf I-A: Depolarizasyonun maksimum hızını (Vmax) Ventrikül aritmilerinde, antiaritmik ajan olarak
yavaşlatır. Kalbin yeniden şarj olması için geçen sü- 1950’lerde kullanılmaya başlanmıştır ve en yaygın
reyi, repolarizasyon süresini uzatır. Örn: kinidin, di- kullanılan ilaçtır. Aynı zamanda lokal ve genel anes-
zopramid ve prokainamid tezik etkileri nedeniyle, anestezi klinik uygulamala-
rında da yaygın kullanılmıştır.
Sınıf I-B: Repolarizasyon süresini kısaltır, kalpteki si-
nir impulsları yavaşlar. Anormal (hasarlanmış) kalp Lidokain terapotik konsantrasyonlarda, purkinje
dokusunun aritmojen etkisini azaltırlar. Örn: tokai- liflerindeki faz 4 diyastolik depolarizasyonu depre-
nid, mexiletin, lidokain ve fenitoin se eder. Böylece VF eşiği yükselir. Purkinje liflerin-
deki transmembran potasyum geçirgenliğini artırır
Sınıf I-C: Güçlü Na++ kanal blokeridir. Kalpteki sinir
ancak istirahat membran potansiyellerini veya eşik
impulsları yavaşlar. Repolarizasyona etkisi minimal-
potansiyelleri etkilemez. Aynı zamanda kısmi depo-
dir. Örn: flekainid ve propafenon
larize olmuş membran potansiyeline sahip hücreler-
Sınıf II ilaçlar: β-adrenerjik reseptör blokeridir. de, hızlı (Na++) kanallarının cevabını azaltır. Bu etki,
potasyumun dışarı çıkışının arttırılması ile sağlanır.
β-reseptör antagonistleri otomatisiteyi azaltır, ön- Normal dokularda ileti hızı değişmezken özellikle is-
celikli olarak ventrikül kasında olmakla beraber aksi- kemik dokularda aksiyon potansiyel zamanını azalt-
yon potansiyel hızını (APZ) arttırır. β blokaj SA nodda tığından, ileti hızı ve re-entry olasılığı azalır. Atriyal
spontan depolarizasyon (faz 4) oranını azaltır, bu et- dokularda çok düşük veya hiç etki göstermez. Vent-
398 Aritmiler ve Tedavisi
rikül aritmilerinde, uzun QT intervali dışında, stan- bolus ve devamında, 1000 ml/24 saat olacak şekilde
dart tedaviye girmiştir. Lidokainin etkinliği hipokale- infüzyon olarak kullanılmaktadır.
mik hastalarda azalmaktadır.
Klinik açıdan; esmolol havayolu direncini hafif art- ve plazma seviyelerinden bağımsız olarak görülen
tırır (300 µg/kg/dak). KOAH’lı hastalarda esmolole eritematöz döküntülerdir (anormal pigmentasyon).
bağlı pulmoner yan etkiler nadirdir. Perioperatif β Kronik amiodaron kullanan hastaların çoğunda kor-
blokaj istendiğinde oldukça uygun ve kullanışlı bir neal mikrodepozitler görülmesine rağmen, görme
ajandır. Hipotansiyon, bradikardi, kalp bloğu ve kalp semptomları nadirdir.
yetmezliği gibi yan etkiler görülebilir.
Pulmoner yan etkiler daha ciddidir. Solunum fonk-
Amiodaron siyon testlerinde total akciğer kapasitesi azalmıştır.
Radyolojik çalışmalarda difüz bilateral interstisyel
Geniş etki spektrumuna sahip bir antiaritmiktir. Sup- infiltrasyonlar bildirilmiş ve patolojik olarak bunlar
raventriküler ve ventriküler aritmilerde, dirençli VT fibröz alveolit ile uyumlu bulunmuştur. Pulmoner
ve VF’de ayrıca WPW gibi preeksitasyon sendrom- yan etkiler ilacın kesilmesi ile veya doz ayarlaması
larda etkilidir. Akut ve kronik tedavilerde elektro- ile geri döndürülebilir. Bu pulmoner etkilerin pato-
fizyolojik etkileri kompleks ve değişkenlik gösterir. fizyolojisi net olarak bilinmemekle beraber, anormal
APZ’yi uzatır, faz-4 kısalır. Böylece SA nodda otoma- fosfolipid yapımına bağlı olduğu düşünülmektedir.
tisite azalır. Atriyum ve ventikül kasında, SA ve AV Amiodaronun uzun süreli kullanımına bağlı tiroid
nodda ve His-purkinje sisteminde repolarizasyonu anormallikleri bildirilmiştir. Klinik olarak hipertiroidi
ve refrakter dönemi uzatır. Dinlenme potansiyelle- veya hipotiroidi şeklinde kendini göstermektedir.
ri ve miyokardın otomatisitesi minimal etkilenirken,
ERP ve mutlak refrakter periyod uzamaktadır. Amio- Sotalol
daron purkinje liflerinde inaktif Na++ kanallarını bas-
Yeni kullanıma giren bir ilaçtır. İlk başta β-bloker
kılayarak, faz 0’ı önemli derecede deprese eder.
ajan olarak sentezlenmiş, anjina ve hipertansiyonu
Amiodaronun kısa ve uzun süreli uygulamalarda et- tedavi etmek için kullanılmıştır. Geç potasyum akı-
kileri farklılık gösterir. Paranteral uygulamada ilaç mını bloke eder ve β-adrenerjik reseptör antagonist
ventrikül miyokardında ve his-purkinjede ERP’u ha- etkinliğine sahiptir. Hem atriyal hem de ventriküler
fif artırırken, QT aralığını uzatmaz. Ancak uzun süreli dokularda refrakter periyod uzar. Böylece kalp hızı
kullanımlarda QT aralığı belirgin olarak artar. VF için azalır ve uzamış refrakter periyod antiaritmik bir
gerekli olan elektiriksel aktiviteyi arttırır (VF eşiği etki sağlar.
yükselir). Dirençli VT, IV uygulama ile birçok haftada
Sotalol hem supraventriküler hem de ventriküler
baskılanabilmektedir. Amiodaronun non-kompeta-
taşiaritmilerin tedavisi ve tekrarının önlenmesinde
tif β-adrenerjik blokaj etkisi vardır.
kullanılmaktadır. β-bloker ilaçlarla beraber uygula-
Doz: Genellikle, 5 mg/kg dozlarda (30 dakika, IV) kan nabilir.
basıncı hafif düşer, LVEDP ve SVR azalır, CO artar
Doz: Oral biyoyararlanımı çok iyidir. İlaç, plazma
ancak kalp hızı etkilenmez. Amiodoronun düşük kli-
proteinlerine zayıf olarak bağlanır ve yarılanma
rensi, uzun yarılanma ömrü ve geniş dağılım hacmi
ömrü 12 saattir. Pik plazma konsantrasyonuna 4
bulunmaktadır. Bu yüzden tedaviye yükleme dozu
saat içinde ulaşır ve böbrek yoluyla atılır. IV olarak
ile başlanmalıdır. Kardiyopulmoner resusitasyonda,
0.2-1.5 mg/kg bolus olarak uygulanır ve 0.15 mg/kg/
şok uygulanan ritimlerde (VF, nabızsız VT); 300 mg
st hızda infüzyon olarak devam edilir.
yükleme dozu sonrası, 900 mg/24 st infüzyon şek-
linde uygulanmalıdır. Yan etkileri: Kadın cinsiyet ve böbrek yetmezliği olan
hastalar, proaritmik yan etki (torsades de pointes)
Yan Etkileri: QT aralığını genişleten ilaçlarla bera-
görülmesi açısından artmış riske sahiptir. Miyokard
ber kullanıldığında ciddi bradikardi ve AV blok riski
enfarktüsü sonrası sol ventrikül fonksiyon bozuklu-
artmaktadır. Fotosensivite ve deri bulguları dozdan
ğu olan hastalarda kullanımı önerilmemektedir.
400 Aritmiler ve Tedavisi
Adenozin Digoksin
Adenozin monofosfat metaboliti olan adenozin, Primer etkisini, membrana bağlı, Na-K bağımlı AT-
güçlü elektrofizyolojik etkiye sahip, tek endojen an- Paz’ı (repolarizasyon sırasında Na++’un dışarı çıkma-
tiaritmiktir. Adenozin deaminaz ve adenozin kinaz sı ve K+’un içeri girmesi için gerekli enerjiyi sağlayan
enzimleri ile hızlıca (yaklaşık 2 saniye) metabolize enzim) inhibe ederek gösterir. Enzim, purkinje lifle-
edilir. Kardiyak ve vasküler etkilerini, inhibitör bir rinde Faz 4 üzerine etki yaparak iletim hızını yavaş-
membran reseptörü olan G-proteinini aktifleştire- latır ve ERP’u uzatır. Digoksin kalp yetmezliğinde,
rek gösterir. Bunun için A1 reseptörünü mediyatör kardiyak kontraksiyon gücünün arttırılması yanında,
olarak kullanır. A1 reseptörleri; SA nod ve AV nod AF ve atriyal flatterde ventriküler hızı yavaşlatmak
üzerinde, asetilkolin ve adenozinin kontrol ettiği, amacıyla da kullanılmaktadır.
potasyumun hücre dışına çıkmasını sağlar. Ventri-
Doz: Perioperatif dönemde, en sık hızlı dijitalizasyon
kül miyokardında ise katekolamin aracılı kalsiyum
amacıyla IV olarak kullanılır. IV uygulama sonrası
artışını antagonize eder. Bu etkilerin sonucu olarak,
pik etkisine 1.5-2 saatte ulaşır. Fakat istenen etkisi
SA nod aktivitesi, AV nod iletimi ve ventrikül oto-
5-30 dakikada görülmeye başlar. Dijitalize olmayan
matisitesi azalır. Negatif kronotrop, dromotrop ve
hastalarda, 0.5-1 mg başlangıç dozu ve takip eden
inotrop etkiler gösterir. Öncellikli antiaritmik etkisi,
zamanda 0.25-0.5 mg dozunda uygulanmalıdır. IV
supraventriküler nodal re-entran taşikardiler üzerin-
yolla total dijitalizasyon dozu 0.5-2 mg’dır. Digoksin
de olmaktadır.
%25 oranında proteine bağlanır ve plazma terapötik
Doz: Yetişkinlerde 6 mg IV bolus olarak uygulanır. konsantrasyonu 0.5-2 nanogr/ml’dir.
İlk doz başarısız olursa, doz 12 mg olarak tekrarlan-
Yan etkileri: Her türlü ventriküler taşiaritmi, bradi-
malıdır. Pediyatrik olgularda 100-150 µg/kg dozda
kardi, kalp bloğu ve ilaç etkileşimleridir. Güvenlik
uygulanabilir. Diğer ilaçlarla karşılaştırıldığında, an-
sınırının dar olması nedeniyle digoksin zehirlenmesi
tiaritmik olarak benzer etki gösterse de, hızlı etki
önemli bir sorundur. Zehirlenme, böbrek fonksiyon
etmesi, yarılanma ömrünün çok kısa olması ve daha
bozukluğu olan hastalarda daha sık görülmektedir.
az hemodinamik yan etki avantaj olarak görülmek-
Potasyum kaybına neden olan durumlar (diüretik ve
tedir. EKG monitörizasyonu altında uygulanmalıdır.
uzun süreli steroid kullanımı gibi) toksisiteyi kolay-
Yan etkileri: Hipotansiyon, yüzde kızarma, geçici gö- laştırır.
ğüs ağrısı ve dispnedir.
402 Aritmiler ve Tedavisi
Kaynaklar den LE, Cannon DS, Crijns H, Curtis B, Ellenbogen KA, Halperin
JH, LeHeuzey JY, Kay GN, Lowe JE, Olsson SB, Prystowsky EN,
1. Guidelines for pre-operative cardiac risk assessment and Tamargo JL, Wann S. JACC 2006;48:854-906
perioperative cardiac management in non-cardiac surgery: 4. ACC/AHA/ESC 2006 Guidelines for Management of Patients
the Task Force for Preoperative Cardiac Risk Assessment and With Ventricular Arrhythmias and the Prevention of Sudden
Perioperative Cardiac Management in Non-cardiac Surgery of Cardiac Death. JACC 2006;48:247-346
the European Society of Cardiology (ESC) and endorsed by the
5. Villareal RP, Hariharan R, Liu BC, Kar B, Lee VV, Elayda M, Lo-
European Society of Anaesthesiology (ESA). Eur J Anaesthesiol
pez JA, Rasekh A, Wilson JM, Massumi A. Postoperative atriyal
2010;27:92-137
fibrillation and mortality after coronary artery bypass surgery. J
2. ACC/AHA/ESC Guidelines for the Management of Patients Am Coll Cardiol 2004;43:742-748
With Supraventricular Arrhythmias Executive Summary. JACC
6. Lip GY, Tse HF, Lane DA. Atriyal fibrillation. Lancet 2012, 379:
2003;42:1493-1531
648-661
3. ACC/AHA/ESC 2006 Guidelines for the Management of Pa-
7. Cardiac Anesthesia Fourth Edition, JA Kaplan. Saunders Com-
tients With Atriyal Fibrillation-Executive Summary. Fuster V, Ry-
pany 1999