Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 9

BÜYÜK KITLIK DÖNEMİ, KITLIĞIN AVRUPA KITASINA ETKİLERİ

(1315-1318)
*Seda Aksoy

1) Büyük Kıtlık
1315-1322 yılları arasında yaşanan büyük kıtlık bugüne dek Avrupa tarihinde yaşanmış
en kötü dönemlerden biridir. 1340-50 yıllarında Veba’dan önce ortaya çıkan kıtlığın sonucunda
çeşitli hastalıklar meydana gelmiştir. Önce kıtlığın daha sonra da vebanın ortaya çıkmasıyla
milyonlarca Kuzey Avrupalı acı çekmiştir. Büyük kıtlığın ortaya çıkmasındaki temel etken
iklim değişikliğidir. Kıtlık, mahsulleri tahrip eden sınırsız yağmurlarla ilişkilidir. Büyük
Kıtlığın ortaya çıkış nedeni olarak 1315’de görülen şiddetli yağışlardır Bu uzun süreli
yağışların, ürünlerin olgunlaşma döneminde devam etmesi üzerine sayısız mahsul kaybı
yaşanmış ve bunun neticesinde hasat miktarları oldukça düşmüştür. Yağışların uzun sürmesi
hayvanların beslenmesini engellemiş ve sığır vebası gibi yaygın hastalıkların oluşmasına neden
olmuştur. Bu iklim değişikliğinin sonucunda tarım ürünleri azalmış, hayvancılık faaliyetleri
durma noktasına gelerek, salgın hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur.1 Büyük kıtlık
çalışmalarına baktığımızda elde edilen bilgiler çok azdır. Bunun nedenlerinden birisi disiplinler
arası çalışmaların günümüz tarihçiliğinde yeni yeni ortaya çıkmasıdır.

Günümüzde özellikle 1970’li yıllarda ortaya çıkan ve literatürde yeni bir dönem açan
“Çevre Tarihi” aslında tam olarak yukarıda bahsedilen çevresel konuların insanlar ve toplumlar
üzerindeki etkisini inceler. İnsanın doğa ile yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve beşeri
coğrafyanın önemini vurgulayan Çevre Tarihi kıtlığın nedenleri üzerinde küçük buzul çağını
gösterir. Küçük buzul çağı günümüzü etkileyen, şekillendiren “son ısınma”dan önceki
soğumadır. Küçük buzul çağı, Holosen içerisinde küresel ölçekte gözlemlenen ve sıcaklıkların
bugüne ve sıcaklıkların bugüne göre 1-1,5 derece azaldığı bir soğuma dönemi olarak ifade
edilmektedir. Küçük buzul çağının tarihlendirilmesine ilişkin günümüz de tartışmalar devam
etse de genel tarihlendirme 1300-1850 arasında olan dönemdir. Bu dönemde insanlık tarihi
sosyal ve ekonomik yönden büyük zarar görmüştür. Bu kıtlığın neticesinde başlayan hastalıklar,
göçler, uzun süren savaşlar iklim-insan ilişkilerinin önemi vurgular.2

Ortaçağ Sıcak Dönemi Avrupa’da M.S 800-1300 yılları arasında süren ve alışılmadık
bir sıcaklığın olduğu zaman dilimini kapsar. Ortaya çıkan araştırmalar sonucunda bu iklim
anomalisinin yalnızca kuzey yarımküreyi etkilediği görülür. Bunun nedeni de büyük olasılıkla
iklimi etkileyen Kuzey Atlantik salınımın, İzlanda ve Azor Adaları arasındaki noktada
oluşmasıdır. Bilinmeyen nedenlerden ötürü bu salınım Avrupa’ya yaklaşık bin yıl süre sonra
gelmiştir. Avrupa’nın nüfusu ekinlerin deniz seviyesinde 1000 feet’in üzerinde büyümesi, ilk

1
Barbaros Gönençgil- Güneyi Vural,” Çevre Tarihi Açısından Küçük Buzul Çağı ve Sosyal Etkileri” TÜCAUM
Uluslararası Coğrafya Sempozyumu, 13-14 Ekim, Ankara 2016,s.16.
2
Gönençgil-Vural, a.g.m.,s.14.

1
kez üretilen verimsiz arazilerde üzüm bağlarının büyümesine neden oldu. Bu durum Vikingler’i
daha batıya itti ve bugünkü Kanada’ya yerleştiler.3

Avrupa’daki ortalama sıcaklık, yirminci yüzyıldan yaklaşık 1.8 derece daha yüksekti.
İsviçre Alplerin ’deki en büyük buzul bir daha görünmemek üzere hacmini küçülttü. Deniz
seviyesinden 2000.metre yükseklikteki ağaçların büyümesi ve toprağın işlenebilir hale
gelmesiyle Avrupa’daki büyük kitlelerin hareket etmesine neden oldu. V. Yüzyılda
İngiltere’nin yaklaşık %80 azalan orman örtüsü 1300’e kadar %30 daha yükseldi. 4 Fransa'nın
ormanlık alanı 74 milyon dönümden 32 milyon dönüme düşürüldü.5 Kıyı arazileri hendekler
tarafından toplandı ve bataklıklar boşaltıldı. Yoksul topraklar sürülmüş ve bazı ilaçlara maruz
bırakılmıştır. Köylüler acımasızca tarlalarını nadasa bırakmaya başladılar, artık topraktaki
azotu doldurmak için tarlaları dolduruyorlardı. Kısa görüşlü olsa da, efendiler büyük ekinler
için açgözlüydü ve köylülerin yemek yemesi gerekiyordu. Aslında, İngiltere’nin nüfusu
1700’lere kadar görülmeyecek olan bir sayıya yaklaşık 5 milyona ulaştı. Avrupa’nın nüfusu
genel olarak 38.5 milyondan 1340’da 73.5 milyona yükseldi.

Bu tarihlerden sonra o dönemde yaşayan Avrupa halkının bilmediği XIV. yüzyılın


Ortaçağ Sıcak dönemi ile Küçük Buzul çağ dönemi yaşanıyordu. On dördüncü yüzyılda, önceki
yedi yüz yıl boyunca en soğuk olan [Grönland'da] ve ortalama sıcaklık 10 C'nin altında idi.6
Yine bu tarihten sonra kışlar iki ve üç ay daha uzun sürmeye başladı. Küçük buzul çağının
yukarıda ifade ettiğimiz gibi nedeni hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte Büyük
Okyanus’un batısındaki değişikliklerin neden olmasıdır. Okyanus suyu Kuzey Kutbu'na kuzeye
aktığında, serinler, batar ve güneye Antarktika'ya ve Pasifik ve Hint Okyanuslarına akmaya
başlar. Bu kuzey ve güney hareketli akımlar, Avrupa'ya doğru ısıyı karıştırır ve aktarır. Bununla
birlikte, Küçük Buzul Çağı başladığında, Antarktika'da derin sular Kuzey Kutbu'na göre daha
soğuktur, bu da okyanus sularının Avrupa'ya ısı çekmeyeceği anlamına geliyordu. 7 1850’den
sonra, Küçük Buz Çağı sona erdiğinde, derin sular Kuzey Kutbu yakınında Antarktika’ya yakın
bir yerde daha soğuk olmaya başladı. Küçük Buzul Çağı, 1690'larda ve 1810'larda yine
1570'den 1600'e yükseldi ve 1850'ye kadar sürdü.8

Kuzey Avrupa’da 1315 baharında yağmur yağmaya başladı. İlk başta sıradan olarak
görülse de yağmurun sürekliliği ve durmaması üzerine insanlar huzursuz olmaya başlamıştır.
Şiddetli yağmurun ardından gelen büyük sel, tarım ürünlerine ciddi zararlar vermiştir.
Yağmurun yağması ile topraktaki tohumları sürükledi, böylece ekim yapmak zorlaştı.
Yağmurun devam etmesi üzerine toprakta ve bitkilerde küf ve çevrede paslanmalar meydana
geldi ve böylece mahsuller olgunlaşıp büyüyemediler. Ertesi yıl yağmurlar tekrar başladığında
yağış oranı önceki yıla göre daha azdır. 1321 yılına gelindiğinde her ilkbahar ve sonbaharda

3
William Rosen, The Third Horseman: Climate Change and the Great Famine of the 14th Century, New York
2014,s.12-17.
4
Richard C. Hoffman, “An Environmental History of Medieval Europe “(Cambridge: Cambridge University Press,
2014, s.321-322.
5
Rosen, The Third Horseman, 18.
6
Hoffman, An Environmental History of Medieval Europe, 327.
7
Brian Fagan, The Little Ice Age: How Climate Made History, 1300-1500, Basic Books, New York 2000,s.56-57.
8
Trista Stephanie Raezer-Stursa,” Studies Of The Venerable Bede, The Great Famine Of 1315-1322, And
Libraries İn Prisoner Of War Camps”,North Dakota State University, North Dakota 2017,s.31.

2
hasat olumsuz bir şekilde etkilendi. 1315-1318 yılları normalden daha fazla %10 toprak daha
ıslak haldeydi.1315 yılarında kışlar o kadar soğuk geçmeye başladı ki Baltık Denizi donarak
yiyecek ve malların taşınmasına engel oldu.9

Uzun süren yağmurlar sadece mahsulleri yok etmekten ve taşımaktan başka zararlar da
vermiştir. Bunlar arasında şarap üretimi azalmıştır. Yağmur üzümlerin küflenmesine ve böylece
olgunlaşmamasına neden oldu. Şarap üretimi az miktarda elde edilse de tadı çok kötü ve
içilemez haldedir. 1315-1316 yılında Fransa ‘da üzüm bağlarının neredeyse yok olmasıyla
Fransalıların 1320 yılına kadar şarap elde etmeleri uzun sürmüştür. Bu dönemde tuz da oldukça
önemlidir. Tuz üretimin başarısız olması kötü sonuçlara yol açmıştır. Tuz o dönemde yalnızca
yiyeceği lezzetlendirmek için değil, eti korumak için de hayati önem taşıyan bir mineraldir.
Tuzu üretmek için, okyanusun yanına inşa edilmiş, burada ateşin içinde buharlanacak şişelerin
içerisinde üretmeye çalışmışlardır. Bunun sonucunda 1315-16 yıllarında tuzun fiyatı dört katı
artmıştır.10

Yağışların bir başka etkisi de hayvanlar üzerinedir. Bu yağışlardan etkilenen büyükbaş


sığır ve koyunlar ve diğer hayvanların öldüğü bilinmektedir. Çeşitli hastalıkları kapsamak için
kullanılan genel bir terim olan Murrain11 kuzey Avrupa'daki koyun sayısını azalttı ve özellikle
İngiltere'nin dokuma için yün ihraç ettiği Flanders'te yün pazarını tahrip etti. Koyunlar sulak
meralarda otladıkları için hastalıklara karşı hassas hale gelirler. Murrain denilen bulaşıcı
hastalığın yanı sıra karaciğer paraziti olan koyunların çoğu ölmüştür. Kışın soğuğu nedeniyle
kuzuların doğum zamanı buna dayanamadı ve çoğu soğuklara dayanamadı. Bu dönemde
İngiltere, koyunlarının yaklaşık %70’ini kaybetmiştir. Bu kaybın sebebi ise samanın yeterince
kurumaması ve ıslak samanın depolanması üzerine metan birikmesinden çürümüş olmasıdır.12

Büyük kıtlığın tüm kuzey Avrupa’yı etkilendiği, özellikle Britanya Adaları,


İskandinavya, kuzey Fransa ve aşağı ülkeler, Almanya, Avusturya, Bohemya ve Polonya
sınırlarını etkilemiştir. Bu bölgelerin kıtlık dönemi toplam nüfusu yaklaşık 30 milyon kadardır.
Britanya adalarında birçok küçük kasaba mevcuttur, ancak Ortaçağ şehirleri arasında
Londra’nın 40.000 nüfusa sahiptir. Kuzey Fransa Batı Avrupa’nın en büyük şehir Paris’in
nüfusu 200.000 civarındadır. Yine o dönemin şehirleşmiş olan Flanders’in nüfusu 30.000’dir.
Bu şehirlerin nispeten düşük nüfuslarına rağmen, yüzey alanları o kadar küçüktü ki, modern
standartlar tarafından yoğun bir şekilde doldurulmuştu ve sakinleri, salgın hastalıklarına, kırsal
alanlardan çok daha fazla duyarlıydı.13 Kuzey Avrupa nüfusu daha da kötüye giden bir süreçle
karşılaştı. Avrupa’nın yeni gelişen Pazar ekonomisi, tahılın az olmasına karşı iyi sonuçlar
vermedi ve gıda fiyatları giderek artışa çıktı. Fransa’da hububat fiyatları üç yılda yaklaşık yüzde
80 arttı.14 Hayvanların azalmasıyla hayvansal ürünlerin örneğin peynir, tereyağ, yumurta gibi

9
Stursa, a.g.e., s.32.
10
Rosen, The Third Horseman, 151.
11
Murrain: Sığır ve koyunları etkileyen, çeşitli bulaşıcı hastalıklar için kullanılan eski bir terimdir. Kelimenin tam
anlamıyla ölümü karşılaması, Ortaçağ’da bu anlamda kullanılmasıyla ilgilidir.
12
Rosen, The Third Horseman, 197-199.
13
William Chester Jordan, The Great Famine: 1315–1322, Princeton: Princeton University Press, 1996.s.47-48.
14
Jordan, The Great Famine, s.56.

3
ürünlerin fiyatları maksimum düzeyde arttı. Tarihçi Philip Slavin’e göre Büyük Kıtlık’ta
fiyatlar sadece 11 ay gibi bir süre içerisinde ciddi rakamlara ulaşmıştır.15

Ekilemeyen mahsullerin ve hayvan ölümlerinin sonucu büyük bir krize sebep oldu.
Avrupa nüfusunun yüzde sekseni tahıl ihtiyacını arpadan karşılamaya başladı. Bunların yanı
sıra yiyecekleri saklamak için uygun bir depo bulunmadığından, sığır eti, domuz eti veya sığır
eti depolanmadığından insanlardan baş gösteren açlık sonunda korkunç manzaralara yol açtı.
Açlık çeken insanlar, çok değerli olan atları, köpekleri ve hatta ölü hayvanları yemek için
istekliydiler. Bazı tarihçiler bu tür sebeplerden ötürü yamyamlığın ortaya çıktığını
söylemektedir. Bazı öyküler arasında yeni gömülen insan cesetlerinin yendiği, hapishanedeki
insanların birbirini yediği veya bazı ailelerin çocuklarını yediği söylenmektedir. Pek çok tarihçi
bu tür ifadeleri o dönemin ne kadar zor olduğunu vurgulamak adına mecaz olarak
kullanıldıklarını belirtirler.16

Tarihçilerin çoğu, Kuzey Avrupa nüfusunun yaklaşık %15 veya %10’unun öldüğünü
kabul etmektedir. Ancak bu ölümlerin tamamı açlıktan değil, yeterli besin alınamadığı için
hastalığa yakalanmasıyla alakalıdır. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan hastalıklar Avrupa
nesli için bir felakete dönüşmüştür. Besin eksikliği çeken insanlarda meydana gelen hassaslık
ile bebeklerde iskelet zayıflamasına neden oldu. Ayrıca protein eksikliği, ülser, körlük, pellegra
(B vitamini eksikliği), ishal, dermatit, ergotizm ve aşırı uyuşukluk gibi hastalıklar ortaya
çıkmaya başladı. Bunların yanı sıra ortaya çıkan enfeksiyonlar insanlar için çok daha zor bir
duruma geldi. Enfeksiyonlar açlık çeken bireyler için kısır bir döngüye dönüştü.
Konvilsüyonlar, psikoz ve kangrenle sonuçlanan ergotizm yağışın etkisiyle nemli kalan
tahıllarda yetişen mantarlardan bulaşıyordu.17

Kuzey Avrupa halkı açlıkla birebir mücadele ederken çoğu kişi hayatını kaybetmeye
devam etti. Bu nedenle insanlar Tanrı’ya sığındı. Bu dönemde manastırlara ve kutsal yerlere
yapılan hac sayılarının arttığı gözlemlenmektedir. Ortaçağ insanlarında o dönem Büyük
Kıtlığın Tanrı’nın insanların günahlarına karşı verdiği bir ceza olarak görülüyordu. Manastırlar
ihtiyacı olan herkese sadaka vermek üzere harekete geçti. Manastırın bağışı ne yazık ki pek çok
insana yetmedi ve insanlar bu yardımı almak için kitlesel olarak manastıra hareket ettiler ve
burada da birçok ölüm yaşandı. Açlıktan ölmek üzere olan birçok insan kırsal bölgelerden
ayrılarak, yemek ve istihdam bulmak adına kasabalara ve şehirlere göç etmeye başladı. Her
dönem de olduğu gibi demografik bunalımların sonucunda suç oranı artmıştır. Avrupa’da bu
dönem de görülen suç oranlarının çoğu yiyecek hırsızlığıdır. Bu suç oranın örneğin İngiltere’de
1315’ten 1317’ye kadar yüzde 400 oranında arttığı görülmektedir. Kıtlık yıllarında görülen
başka bir dava ise büyük ailelerin birbirlerine açtığı mülk ve arazi davalarıdır.18 Görülüyor ki
insanlar kıtlık nedeniyle önce besin ihtiyaçlarını daha sonra da barınma ihtiyaçlarını
kaybetmişler ve bu çoğu aileyi parçalamaya yetecekti.19 Büyük kıtlığın Kuzey Avrupa’daki ilk

15
Philip Slavin, “Market Failure during the Great Famine in England and Wales (1315-1317)” Past & Present,
C.222,Sayı,1, 2014, s.9-49.
16
Jordan, The Great Famine, s.148-150.
17
Stursa, a.g.e., s.35.
18
Jordan, The Great Famine, s.111-112
19
Barbara Hanawalt Westman. “The Peasant Family and Crime in Fourteenth-Century England.” Journal of
British Studies, vol. 13 no. 2, 1974-s.8.

4
etkileri ekonomik yaşam üzerine temellendirilse de aslında birkaç sene içerisinde büyük bir
sosyal olgu olarak ilerlemeye devam edecektir. Dönemin insanları sanırım bu yaşanılan savaş,
açlık ve yoksulluğun sonunda 1000 yılını karanlık çağlar olarak adlandırmaktadırlar.

Büyük Kıtlığın kasabadaki etkileri, kırsal kesimde olanlardan daha fazladır. Bunun
nedeni ise kırsal kesimde çiftçiler gıda ürünleri biraz da olsa karşılayabiliyor ancak kasabalarda
böyle bir durum söz konusu dahi değildi. Kırsal kesimde üretim ve kentsel pazarlara dağıtımlar
azaldıkça fiyatlar sert bir şekilde yükseldi. Fiyat dalgalanmaları Kuzey Avrupa’nın hemen
hemen her bölgesinde büyük hızda devam etmiştir. Büyük kıtlığın bölgeler arası ticareti de zora
soktuğu örnekler verilebilir. Bunlardan ilki İskandinavya gibi, bölgeler arası ticaret yapan
ülkelerde fiyatlar oldukça artmıştır. Okyanus taşımacılığındaki bu zarardan sonra korsanlığın
oldukça yaygın olduğunu görüyoruz. Baltık Denizi’nde, Kuzey Denizi’nde, Atlantik kıyısı
boyunca ve belli uzun mesafelerdeki deniz ticareti yapanlar geçimini korsanlık faaliyetlerinden
sağlıyorlardı.20

Büyük Kıtlığın süresi hakkında da bazı tartışmalar mevcuttur. Örneğin dönemin


kronikleri Lucas ve Kershaw’ın eserlerinde bu tarihler farklılık göstermektedir. Bu iki tarihçi
Büyük Kıtlığın 1315-1318 yılları arasında devam ettiğini söylerler ancak Kershaw Büyük
Kıtlığın etkilerinin 1322 yılına değin uzandığını söylemektedir. Çalışmamıza son vermeden
önce Büyük Kıtlık hakkındaki literatürdeki bazı tartışmalar üzerine kısa bir değerlendirme
yapmakta fayda vardır. Günümüzdeki Büyük Kıtlığın iklim değişikliğinden kaynaklandığı
evrensel olarak kaynaklanmaktadır. Ancak yapılan son çalışmalar göstermektedir ki Büyük
Kıtlık yalnızca Kuzey Avrupa’yı etkilememiştir. Macaristan, Budapeşte’deki Eötvös Lorand
Üniversitesi’nden Andras Vadas isimli öğrenci yaptığı bilimsel araştırmalar sonucunda
1315’ten 1317’ye kadar olan iklim değişikliğinin günümüz Macaristan’ın Karpat Havzası’nı da
etkilendiğini bulmuştur.21 Kıtlığın sonrasında gerçekleşen hastalıkların bir salgına dönüşmesi
de uzun sürmedi. Bugün Londra’da veba yüzünden ölenlerin toplu mezarları bulunmuştur.

Büyük Kıtlık hakkında tüm tarihçiler bunun bir iklim değişikliğinden kaynaklandığını
kabul etse de bazı tarihçiler özellikle dört isim bunun insan odaklı bir değişimden
kaynaklandığını daha doğrusu ekonomik olarak daha da kötüleştiğini söylemektedir. Dört
tarihçi Philip Slavin, Buchanan Sharp, Mike Davies ve Jonathan Kissock büyük kıtlığın
ekonomiden kaynaklandığını söylemektedir. İnsan iskeletlerinin inceleyen Slavin, bu konu
hakkında dikkat çeken bir yazısını yayınlamıştır. Bu tarihçiler, büyük kıtlığın getirdiği
fiyatlardaki artışın ve arz talep meselesinin gıda pazarını bozduğunu ve ekonomiyi krize
sürüklediğini ifade ederler. Slavin kıtlığın nedenlerini, mutlak bir gıda eksikliğinden değil de
gıda tüketimindeki azalma nedenine bağlı düşüşün yaşanmasıyla açıklar. Bu gıda kaynakları
azaldıkça, daha düşük sınıflar kendi yiyeceklerini tedarik edemeyince, haklarından yoksun
kalırlar ve böylece ölümler daha fazla olmaya başlar.22 Büyük Kıtlık üzerinde günümüzde hala
etkileri ve sebepleri üzerine süren tartışmalar ve çalışmalar devam etmektedir. Beşeri Coğrafya

20
Jordan, The Great Famine, s.55.
21
Andras Vadas, “Documentary Evidence on Weather Conditions and a Possible Crisis in 1315-1317: Case Study
from the Carpathian Basin,” Journal of Environmental Geography, 2 no. 3-4,2009,s.25.
22
Startus, a.g.e.,s.42.

5
biliminin ve diğer araştırmaların sonucunda insanlık yaşamını etkileyen büyük felaketleri ve
olayları değerlendirmemiz açısından faydalı olacaktır.

6
SONUÇ
Büyük Kıtlık 1315-1318 yılları arasında iklim değişikliğinden meydana gelen ani bir
soğuma ve uzun süren yağışlar sonucunda Kuzey Avrupa’yı derinden etkilemiştir. Şiddetli
süren yağmurların sonucunda tarım ürünlerinin zarar görmesiyle başlayan bu durum
hayvanların hastalanması ve ölmesine yol açmıştır. Nemli ürünlerden yiyecek elde etmeye
çalışan insanlar önce besin yetersizliğinden zayıflamaya ve daha sonra da hastalanmaya
başlamışlardır. Kuzey Avrupa’daki ülkelerin çoğu bu durumdan etkilenmiştir. Tarımsal
faaliyetin zarar görmesiyle birlikte temel gıda ihtiyaçları Pazar ekonomisinde yüksek fiyatlara
çekilmiştir. Büyük kıtlık önce ekonomik olarak zararın daha yüksek seviyeye ulaşmasını
sağlamıştır. İnsanlar kıtlık yüzünden acı çekiyor, hastalanıyor ve buna çare bulamıyorlardır.
Böylesine bir toplumsal olayda dönemin insanları kiliseye ve manastırlara sığınmışlardır.
Kuzey Avrupa ülkelerinin yanı sıra yapılan son çalışmalarda Büyük Kıtlığın Macaristan’a kadar
uzandığı belirtilmektedir.

İnsan yaşamının doğa ile sonsuz bağlantısı bu tür olaylarda daha fazla ortaya
çıkmaktadır. İnsan tarihsel yolculuğu boyunca doğa ile sürekli mücadele etmiş, kimi zaman
coğrafi ve iklimsel olayları değerlendirememiştir. Büyük kıtlıkta Ortaçağ Sıcak Dönemi ile
Küçük Buzul çağının arasındaki bu dönemde meydana gelen olayları bir sonraki yüzyıla kadar
da kendini gösterecektir. Büyük kıtlıktan sonra meydana gelen Veba Avrupa’yı derinden
sarsacaktır.

7
BİBLİYOGRAFYA
Fagan Brian, The Little Ice Age: How Climate Made History, 1300-1500, Basic
Books, New York 2000.
Gönençgil Barbaros- Güneyi Vural,” Çevre Tarihi Açısından Küçük Buzul Çağı ve
Sosyal Etkileri” TÜCAUM Uluslararası Coğrafya Sempozyumu, 13-14 Ekim, Ankara 2016.

Hanawalt Westmann Barbara,“The Peasant Family and Crime in Fourteenth-


Century England.” Journal of British Studies, vol. 13 no. 2, 1974-s.1-18.

Hoffman C. Richard, “An Environmental History of Medieval Europe “(Cambridge:


Cambridge University Press, 2014.

Jordan Chester William, The Great Famine: 1315–1322, Princeton: Princeton


University Press, 1996.

Raezer-Stursa Trista Stephanie,” Studies Of The Venerable Bede, The Great Famine
Of 1315-1322,” And Libraries İn Prisoner Of War Camps”,North Dakota State University,
North Dakota 2017.
Rosen William, The Third Horseman: Climate Change and the Great Famine of
the 14th Century, New York 2014.

Slavin Philip, “Market Failure during the Great Famine in England and Wales
(1315-1317)” Past & Present, C.222,Sayı,1, 2014, s.9-49.

Vadas Andras, “Documentary Evidence on Weather Conditions and a Possible


Crisis in 1315-1317: Case Study from the Carpathian Basin,” Journal of Environmental
Geography, 2 no. 3-4, 2009,s.23-29.

8
9

You might also like