Professional Documents
Culture Documents
Book Preview 62 PDF
Book Preview 62 PDF
YAYIN YÖNETMENİ
Emine Eroğlu
EDİTÖR
Seval Akbıyık
KAPAK TASARIMI
Ravza Kızıltuğ
1-11. BASKI
2004-2010, İstanbul
(Makul Çözüm adıyla)
14. BASKI
Eylül 2011, İstanbul
ISBN
975-362-977-X
TİMAŞ YAYINLARI
Cağaloğlu, Alemdar Mahallesi,
Alayköşkü Caddesi, No:5, Fatih/İstanbul
Telefon: (0212) 511 24 24 Faks: (0212) 512 40 00
P.K. 50 Sirkeci / İstanbul
timas.com.tr
timas@timas.com.tr
BASKI VE CİLT
Sistem Matbaacılık
Yılanlı Ayazma Sok. No: 8
Davutpaşa-Topkapı/İstanbul
Telefon: (0212) 482 11 01
YAYIN HAKLARI
© Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Timaş Basım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’ne aittir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
$û/(ð2.8/8ð
0XWOXð$LOHðûoLQð0DNXOðd|]POHU
1952 yılında Merzifon’da doğdu. 1969 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1975 yılında İs-
tanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. GATA stajı, Kıbrıs ve Bursa kıta
hizmetinden sonra 1982 yılında GATA’da psikiyatri uzmanı oldu. Erzincan ve Çorlu’daki
hastane hekimliği sonunda GATA Haydarpaşa’da yardımcı doçent (1988) ve doçent
(1990) olarak çalıştı. Klinik direktörlüğü yaptı. Albaylığa (1993) ve profesörlüğe (1996)
yükseldi. 1996-1999 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve Adli
Tıp Kurumu’nda bilirkişilik yaptı. Kendi isteğiyle emekli oldu. Halen Memory Center
Nöropsikiyatri Merkezi’nin yöneticiliğini, Türkiye’nin ilk nöropsikiyatri hastanesi olan
NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını ve İnsani De-
ğerler ve Ruh Sağlığı Vakfı’nın (İDER) başkanlığını yapmaktadır. Aynı zamanda Üsküdar
Üniversitesi’nin rektörüdür.
1989 yılında “Stres”, 1991 yıllında “Psikofarmakolojide Yenilikler”, 1992 yılında “Saldır-
ganlık”, 1993 yılında “Serotonin” konularında Türkiye’de ilk defa uluslararası katılımlı
sempozyumlar düzenledi. Altı yıl boyunca “Psikofarmakoloji” dergisinin editörlüğünü
yaptı. Uzun yıllar “Sleep and Hypnosis” dergisinin yayın kurulunda yer aldı. 1991 yılında
Hollanda’da “Destructive Drives and Impulse Control” konulu uluslararası kongrede “En
İyi Araştırmacı”, 2003 yılında STV’de yaptığı “Makul Çözüm” programı için RTGD’den
“En İyi Toplum Programı” ve 2007 yılında Türk müziğinin tedavide kullanımına sağladığı
katkı nedeniyle “Altın Elma” ödülünü aldı. 2005 yılında SKY TURK’te yaptığı “Psiko-
yorum” programı için “Aile eğitimine verdiği destek ve topluma yaptığı koruyucu ruh
sağlığı hizmetinden” dolayı, Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü
tarafından ödüle layık görüldü.
American Psychiatry Assosiation (APA), New York Academy of Science, New York
Academia Psiychiatrie Foundation, International Psychogeriatric Association (IPA), EEG
and Clinical Neuroscience Society (ECNS), International Society for Neuroimaging in
Psychiatry (ISNIP) ve National Geografic Society adlı uluslararası derneklerde aktif üyedir.
Otuz biri uluslararası olmak üzere yüzün üzerinde yayını vardır.
İngilizce ve Almanca bilmektedir. İki çocuk babasıdır.
Yayınlanmış Kitapları:
ti4USFTWF)BTUBMLMBSw
4FNQP[ZVN,çUBC
ti1TçLPGBSNBLPMPKçEF:FOçMçLMFSw
4FNQP[ZVN,çUBC
tiƗçEEFU #çZPQTçLPTPTZBM:ÚOMFSççMFmçEEFU
w
0SUBL:B[BS 1SPG%SơCSBIçN#BMDPƭMV
ti,FOEçOç[MF#BSƾL0MNBLw
ti.VUMVMVL1TçLPMPKçTç
4USFTç.VUMVMVƭB%ÚOàƾUàSNFLw
ti1TçLPMPKçL4BWBƾ
(Sç1SPQBHBOEBw
tti,BEO1TçLPMPKçTçw
ti&WMçMçL1TçLPMPKçTçi
ti%VZHVMBSO%çMçw
ti)BZBUB%BçSw
0SUBL:B[BS %S&MçG*MHB[
tiơOBOÎ1TçLPMPKçTçw
ti7BSN#FOç"OMBNBLơTUFZFOw
ti5PQMVN1TçLPMPKçTçw
ti"çMF0LVMVw
ti#BƭNMMLw
0SUBL:B[BS %S4FSEBS/VSNFEPW
ntarhan@mcaturk.com
www.npistanbul.com
www.nevzattarhan.com
$ý/(÷2.8/8
ýdý1'(.ý/(5
TAKDİM / 11
ÖNSÖZ / 13
GİRİŞ / 15
Bir Aşk Macerası / 15
Bilinçli Evlilik / 16
Başkalaşım Değil Değişim / 16
Orkestra Gibi Olmak / 17
Özbilinç Oluşumu / 18
Psikolojik Dinamiği Anlamak / 18
Duygusal Olgunluk / 19
İletişimde Bazı Altın Kurallar: / 19
On İki Çeşit Sorunlu Kişilik Tipi / 24
Bilinçli Ebeveyn Olma Kuralları / 26
%LU÷$üN÷0DFHUDVø
Dünya güzeli bir gelin, soylu bir prens, peri masalındaki
gibi bir evlilik, genç hanım soylu prense gönülden bağlı ve onu
mutlu etmeye istekli. Kusursuz ve çok güzel iki erkek çocukları
olur. Evliliğin 11. yılında mutsuz olduklarını söylerler ve evlilik
biter. Bu aşk macerası ve mükemmel bir aile tablosu; Prenses
Di, Prens Charles idi.
Batıda ve refah toplumlarında boşanmalar artmıştı. Evli-
liklerin yarısı boşanma ile sonlanıyor ve çocuklar bu ortamda
büyümek zorunda kalıyorlardı. Demek ki evlilik sanıldığı kadar
kolay değilmiş! Peki geçmiş asırlarda yaşanan evliliklerde bağlar
niye daha güçlüydü? Aşklar böyle hüsranlarla sonlanmıyordu.
İnsanlar birbirlerine katlanıyorlar mıydı? İnsanlık tarihinde
boşanma bugünkü kadar hiç artmamıştı.
Modernizm neden aile bağlarını yok etti? Bu sorular hep
birer sosyo-psikolojik araştırma konusu ancak şu gerçek tekrar
keşfedildi. “Evreni bir arada tutan ve döndüren güç sevgiymiş
ama sevgi, aşk iyi ilişkinin sebebi değil sonucuymuş.’
“Bilinçli Evlilik, Bilinçli Ebeveynlik” olarak özetleyeceğimiz
hayatı en iyi şekilde yürütmek, en doğru kararları vermek,
sonuçta mutlu ve başarılı olmak, “Ben yerine Biz” olabilmeyi
başarmak. Böyle bir başarı yolunda çeşitli sorunlarla karşıla-
şıyoruz. Bu sorunlara iyi ve doğru çözümler üretebilmek için
donanıma sahip olmak gerekir. Bu sorunlara değinmeden önce
bilinçli yaşam için genel bilgiler vermekte yarar var.
%LOLQoOL÷(YOLOLN
Evlilik genelde romantik bir ilişki ile başlar ve giderek güç
mücadelesine dönüşür. Kişilikler çatışır, tarafların birisi hep
verir, şiddet ortaya çıkabilir. Sonuçta tarafların ruh sağlıkları
zarar görür. En çok bedeli de çocuklar öder. Aile dışından
sorunu çözmek için yapılan müdahaleler sorunu daha çok
nevzat tarhan
%DüNDODüøP÷'HúLO÷'HúLüLP
İlk şart “öz bilinç”tir. Kişinin kendisini tanımasıdır; güçlü
yönlerini, zayıf yönlerini, olumlu-olumsuz yönlerini, yete-
neklerini, farklılıklarını bilen kişi doğru kararlar verebilecek-
tir. Kişi kendi duygusal özgeçmişini biliyorsa veya ailesi ile
etkileşim biçiminin farkında ise daha güçlü ve donanımlı
olacaktır. Olaylara benmerkezli tepkiler yerine ilişki merkezli
tepkiler verebilmek için birlikte yaşamayı öğrenmek gerekir.
Birlikte yaşamayı öğrenmek, çoğu zaman alışılmadık ve zor
bir durumdur. Düşünce katılığı olan yani inatçı kişilerde bu
durum daha da zorlaşır. Bilinçli ilişki için ilk şart inatçılığı terk
etmektir. Bunun için değişimi talep eden birey olması gerekir.
Bir bina düşününüz; taşıyıcı sistem olan kolon ve kirişler
binanın %30-40’ını oluşturur, geri kalan %60-70’lik kısım
sıva, boya, tesisattır. %60-70’lik kısmı binanın iskeletini boz-
madan değişecektir. İşte kişiliğimiz de bina gibidir. Binanın
temel mimari karakterini değiştirmeden yani başkalaştırmadan
onu sürekli yenileyebiliriz. Kimliğimizi “reframe” edemeyiz
ama “restore” edebiliriz. Bunun için tek şart istemektir. İkinci
şart bilmek, üçüncüsü ise çabalamaktır. Aslında amaç değişim
değil, gelişimdir. Felsefede bir söz vardır. “Evrende değişmeyen
tek şey değişimdir.” Bu insan için de geçerlidir.
aile okulu
Kendimizi ve yakınlarımızı gerçek yönlerimizle görüp tanı-
yabilirsek yanlışa düşmekten kaçınır ve kendimizi daha sağlıklı
şekilde gerçekleştirmiş oluruz.
17
2UNHVWUD÷*LEL÷2OPDN
Bilinçli birlikteliğin ödülü genelde kendi içerisindedir. İlk
ödül içimizde hissettiğimiz uyumdur. Aynı orkestrada olanlar
uyumlu olmanın, aynı müzik ahenginde titreşmek olduğunu
bilirler. Bir orkestrada hiçbir enstrüman diğerinden üstün
değildir. Hepsi birbirini tamamlar. Her biri orijinaldir, benzer-
sizdir. Bunun için hiç kimse diğerlerinden üstün değildir. Ama
kendisini geliştirmiş kişi daha ileridedir. Şunu bilmek gerekir;
bilinçli evlilik özel yetenek gerektirmez, özel çaba gerektirir.
Nasıl ki öğrenmek isteyen herkes bir müzik aletini çalabilir,
mutlu ve başarılı olmak için de uyumun güzelliğini tatmak
gerekir.Yaşamın zenginliğini, her gün yeni bir güzelliğini tat-
mak için aynı müzik ahenginde titreşmeyi amaçlamak gerekir.
Evren de titreşen ve sallanan müziksel bir enerji değil mi?
Evrendeki ahenge uymak insanın çıkarına değil mi? Var oluşa
uygun davranmak insanın yararına değil mi? Kuşlar, ağaçlar,
dağlar, taşlar, böcekler, sinekler, çiçekler hepsi evrenle aynı müzik
ahenginde titreşiyorlar ancak insanın küçük iradesi evrendeki dü-
zene kafa tutuyor, sonuçta da bedelini mutsuzluk olarak ödüyor.
İyi eş, iyi anne-baba olmak hayatımızda öncelikli bir yere
sahip olmalı. İyi ev hanımı, iyi işadamı olmak yeterli değil-
dir. Sorunlarla karşılaştığımız zaman suçlamalarda bulunmak
yerine ihtiyacımız olan bilgiyi edindikten sonra değiştirilebi-
lir olanı düzeltmek, eksiklerimizi tamamlamak ve kendimizi
gerçekleştirmek bizim elimizdedir.
g]ELOLQo÷2OXüXPX
Kişisel içgörü veya özbilinç insana has bir yetidir. Özbi-
linç; kendini gerçekçi ve doğru biçimde tanımak duygularının
farkına varmak olarak da tanımlanabilir. Bilinçli olmak yani
farkındalık; güçlü bir duygu ancak mükemmellikten çok uzak
nevzat tarhan
3VLNRORMLN÷'LQDPLúL÷$QODPDN
Bir yakınımızın “Sen her zaman böyle yapıyorsun, ben ne
zaman böyle yapsam, sen de her zaman şöyle davranıyorsun”
demesi farkındalık bilinci oluşması için bir uyarıdır. Alışılmış
tepkimizi sorgulamak için bir fırsattır.
Bir fikir bizi sinirlendiriyorsa o fikre ihtiyacımız var de-
mektir. Bilinçaltımızda belki bir çocukluk yaramıza dokun-
muştur. Kendimizi tanımak için bir fırsat daha yakalamışızdır
aslında. Birisini çok sevmişsek arka planını anlamaya çalışmak
önemlidir. Eş ve arkadaş seçiminde de eşin, çocukken problem
yaşadığımız ebeveyne benzeme derecesi önemli rol oynar.
En önemli psikolojik ihtiyaç olan sevgi ihtiyacını karşılayan
kişi bireyin dostu, arkadaşı, sevgilisi olacaktır. İnsan doğuştan
kendisini eşsiz ve benzersiz görme eğilimindedir. Bu eğilimi
destekleyen değerler sevilir, desteklenmeyen değerlerden ka-
çılır. Hiç kimse aynı beyne ve kişiliğe sahip olmadığına göre
çatışma işte burada başlayacaktır.
'X\JXVDO÷2OJXQOXN
aile okulu
Evlenmeden önce tarafların her ikisinin de yeterli duygusal
olgunlukta olduğunu söylemek doğru olmaz. Sağlam ve ni-
telikli ilişki geliştirirken hatalar yapılır. Eşler karşılıklı olarak
birbirlerinin psikolojik ihtiyaçlarını anlamaya çalışırlar. Yine 19
de yaşanan sorunun nedenini, niteliğini, tepkinin zaman ve
zeminini, ölçü ve şiddetini çoğu zaman kestiremeyiz. Kasıtlı
olsun veya olmasın karşımızdakini psikolojik olarak yaralarız.
Azarlayarak, eleştirerek, bağımsızlaşma girişimini engelleyerek,
kızmasına izin vermeyerek ruhunda hasarlar oluştururuz.
Karşılanmamış ihtiyaçlarımızı haksız yere eşimizden bek-
leriz. Sorunlar arasında kaygı verici bağlantılar kurarız. Ben-
merkezci yani bilinçsiz ilişki sorunun büyümesine neden olur.
Kendisi üzerine düşmeyen benmerkezci bireyler ilişki sorun-
larını daha yoğun yaşarlar.
ýOHWLüLPGH÷%D]ø÷$OWøQ÷.XUDOODU
1. Altın orta nokta kuralı: Tarafların beklentileri, fiziksel,
ruhsal ve duygusal ihtiyaçları konuşulduğunda; her iki
taraf birer adım atarak orta noktada buluşup uzlaşmaya
çalışmalıdırlar.
2. İyi zan kuralı: Eşinizin sinirli, kızgın, öfkeli veya ilgisiz
tavırlarına karşı iyi zanlı yaklaşın. Öncelikle eşinizi yanlış
anlayabileceğinizi, bu davranışı sizi incitmek amacı ile
yapmadığını düşünün. Olumsuz senaryolara inanmak
analitik düşünce yeteneğini bozduğu için kişiyi yanlış yar-
gılara götürür .
3. Kendini gerçekleştiren ön kabul kuralı: Bir insan, di-
ğer insanın kendisi hakkında kötü düşündüğüne inanırsa
farkında olmadan beden dili ile bunu yansıtır. Karşı taraf
olumsuzluğu hisseder ve savunmaya girişir. Karşılıklı nega-
tif etkileşim ve yersiz düşmanlık duyguları oluşur. Bunun
çaresi diyalogu sabırla devam ettirmektir.
4. Saldırı hakkı tanımak: Bir insanın her zaman neşeli, mut-
lu olması hoş olurdu ama bu mümkün değildir. Eşinizin
sinirli olmasının nedeni sizinle hiç ilgili olmayabilir. Ona
nevzat tarhan
aile okulu
3. Ailenin önemli bir parçasıyım.
4. Diğer aile üyeleri ile uyumum iyi.
5. Ailem tarafından engellenmediğimi, desteklendiğimi his- 21
sediyorum.
6. Ailemin geleceğini çok iyi görüyorum.
7. Hasta ve muhtaç olsam ailem yanımdadır.
8. Ailemdeki çok kişi benim için birçok zevkinden vazge-
çebilir.
9. Beraber özel zaman geçirebiliyoruz.
10. Övgü takdir sözcüklerini aile içinde çok kullanırız.
11. Ailede kararları beraber alırız.
12. Kendimi ailede önemli hissederim.
13. Kendimi ailede değerli hissederim.
14. Düşüncelerim dinlenir, eksikliğim hemen fark edilir.
15. Benimle yakından ilgilenilir.
16. Bana saygı gösterildiği, varlığımın farkına varıldığı hissini
hep taşırım.
17. Bana güvenildiği hissini hep taşırım.
18. Sevgi ve şefkatin yoğun yaşandığı bir ortamdayım.
19. Kendimi evde mutlu hissediyorum.
aile okulu
çoğalır. Oysa sahip olduğu şeyin değerini bilen ama çoğu
hedefleyen insan tehlikeden kurtulur. Bununla beraber
yetinme duygusu yani kanaatkar olmak, kişiyi tembelliğe
itmemelidir ve nankörlük gibi çirkin bir özellik de evliliğe 23
çok zarar verir. Daha iyiyi isterken sahip olduğu şeylerin
farkına varmayan insana nankör denir. Doyumsuz eşler
ciddi evlilik sorunlarına neden olur.
18. Şefkatin önemi: Şefkat, sevgiden farklı bir duygudur.
Batı dillerinde tam karşılığı olmayan şefkat, karşılıksız
sevgi olarak da söylenebilir. Annenin çocuğuna verdiği en
önemli hediyedir. Ruhsal bir enerjidir ve verdiği kimseyi
de, vereni de iyi hissettirir. Şefkat şefkati doğurur, vicdana
giden bir duygudur; iç sesi, içteki uyarı sistemini harekete
geçirir. Bu duyguya sahip kişi bilerek kötülük yapmaz.
Şefkatli kişilerin iyi eş olmaları daha kolaydır. Yumuşak
ve sıcak kalpli insanları kim sevmez ki! Şefkatli insan aynı
zamanda bağışlayıcı da olur, affetmeyi başarır. Sevgideyse
bağışlayıcılık şefkate göre daha azdır.
19. Olgun savunma mekanizmaları: Bunları bilmekte ve
sorunlu kişilik tiplerini tanımakta yarar vardır.
2Q÷ýNL÷dHüLW÷6RUXQOX÷.LüLOLN÷7LSL
A Kümesi:
3DUDQRLG÷NLüLOLN÷Gururlu, kinci, kıskanç, alıngan, şüpheci,
kuruntulu, savunmacı, aşırı dikkatli ve tenkitçidir. Sürekli
24
kusur arar, şaka kaldırmaz. Hep kendini haklı ve üstün görür.
Çevresel savunucu konuşur.
ûL]RLG÷NLüLOLN÷Gözünü kaçırır, çoğunlukta duygularını belli
etmez, üzüntüsü, neşesi belli olmaz. İçe dönük ve yalnızdır,
topluma karışmaz. Kendisine yakınlık gösterene karşı da soğuk
ve iticidir. Samimi ilişki kurmaz.
ûL]RWLSDO÷NLüLOLN÷ Garip, olağandışı, eksantrik kişilerdir.
Büyü, metafizik gibi konulara yoğunlaşır, belirsiz konuşurlar.
Dengesiz, acayip hareketleri vardır. İlişkileri kısıtlıdır, zor ilişki
kurarlar. Anlaşılması güç, soğuk, itici kişilerdir.
B Kümesi:
$QWLVRV\DO÷NLüLOLN÷Yalancı, huysuz, kavgacı, sosyal normlara
uymayan kişilerdir. Cezadan ders almazlar. Sorumsuz, saygı-
sız, denetimsiz davranırlar. Suçluluk, pişmanlık duymazlar.
Bencildirler, haz peşinde koşarlar.
6øQøU÷NLüLOLN÷Kimlik duygusunda, ilişkilerinde ve duygula-
rında dengesiz, tutarsız kişilerdir. Uyuşturucuya yatkındırlar,
mutlu olamazlar, hep zevk peşinde koşmak isterler. Çabuk
incinir, çocuksu dengesizlikle bir saat önce sevdikleri şeyden
bir saat sonra nefret ederler.
+LVWULRQLN÷NLüLOLN÷Her şeyi abartırlar, rol yapmaya yatkın-
dırlar, dikkati çekmekten hoşlanırlar. Kolay yalan söylerler.
Ayartıcı, çekici kişiler olup seksten başka her şeyi seksüalize
ederler. İlişkileri yapay ve yüzeyseldir. Sevgi açlığı çekerler,
doymazlar, telkine yatkındırlar, hemen bağlanırlar.
1DUVLVWLN÷NLüLOLN÷Kafa yordukları konu zenginlik, aşk, güç
ve şöhrettir. Kendilerini aşırı beğenirler ve üstün görürler. Özel
ilgi, beğeni ve onayla beslenirler. Beklentileri karşılanmazsa
benlik saygıları düşer. Menfaatçidirler, kıskanç, küstah, nan-
aile okulu
kördürler. Başkalarını kullanan, sömüren, empati kuramayan
özellikler gösterirler. Özel ve özenli olduklarını düşünür ve
sıradan insan olmaktan korkarlar.
25
C Kümesi:
.DoøQJDQ÷NLüLOLN Utangaç, çekingen, nasıl göründüğünü
fazla merak eden tiplerdir. Olumsuz değerlendirilmekten,
eleştiriden korkarlar. Elleri titrer, heyecanlıdırlar. İstemedik-
leri halde yalnız kalırlar. Aşırı heyecanlıdırlar, yüzleri kolayca
kızarır.
%DúøPOø÷NLüLOLN÷Yalnız karar veremezler, girişimde buluna-
mazlar ve sorumluluk alamazlar. Hep alır ama vermeyi bilmez-
ler. İsteyicidirler, sanki başkaları ona borçlu gibi düşünürler.
Çocuksudurlar, özgür ve bağımsız davranamazlar.
3DVLIDJUHVLI÷NLüLOLN÷İnatçı, pasif direnişçi, işi uzatan, ertele-
yen, savsaklayan tiplerdir. Kolayca küser, surat asarlar. Sessizdir-
ler, öfkeyi küskünlükle ifade ederler. İnsanları çekiştirmekten
özel bir zevk alırlar.
2EVHVLI÷NLüLOLN÷Sürekli ayrıntılardan bahseder, her şeyi nok-
tası noktasına anlatmak isterler. Aşırı kibar, saygılı davranır,
düzgün konuşurlar. Titiz ve tertiplidirler, jilet gibi giyinirler.
Kuralcıdırlar, esnek değildirler. Mükemmeliyetçi, ayrıntıcı
özellikleri hemen belli olur. Kararsız, erteleyen, kılı kırk yaran
kişilerdir. Sorumluluğa aşırı düşkün, hırslı, çok çalışan, çoğu
zaman hırslı tiplerdir. Eski eşyayı kolay atamazlar ve cimrilik
eğilimleri fazladır. Vehimli, kuruntulu olma eğilimindedirler.
Kuralcılığa çok önem verirler. Aksi, dik kafalı ve inatçı özel-
likleri fazladır.
6DGRPD]RKLVWLN÷NLüLOLN÷ Acı, eziyet çekmekten ve çektir-
mekten özel zevk alırlar. Acı çekerken çıkış yolu aramazlar,
hatta buna çanak tutarlar. Hakarete, kendini küçültmeye ze-
min hazırlarlar.
%LOLQoOL÷(EHYH\Q÷2OPD÷.XUDOODUø
nevzat tarhan
aile okulu
bitirinceye kadar dinlenmeli, sözü kesilmemeli, kendisiyle
göz teması kurularak konuşulmalıdır. Baş sallamak, onay
işaretleri vermek, sorular sormak gerekir.
27
6. Aile içi oturumlar yapın: Beraber zaman geçirmek çok
yararlıdır. Bu sayede bireyler karşılıklı olarak birbirlerinin
sevinç ve üzüntülerinden haberdar olur, hayatı paylaşırlar.
Amaç çocuğu hayat hazırlamaktır. Beraber zaman geçirmek
bunun için önemlidir. Zamanın süresinden çok nitelikli
olması faydalıdır.
7. Ödül ve cezada denge: Evin kurallı bir ortam olması ge-
rekir. Bir futbol maçında bile kurallara uymayanlar kart
görür. Aile sosyal bir anlaşma demektir. Çocuk akıllı, uslu
ve çalışkan olduğunda çabası ve davranışı ödüllendirilme-
lidir. Çocuğun kişiliğini övmek doğru değildir, çabalarını
övmek gerekir. Çocuğun davranışlarının sorumluluğunu
üstlenebilmesi ve sosyal beceriler kazanabilmesi sınırları
bilmesine bağlıdır. Sınırları aşarsa da hatasıyla orantılı bir
bedel ödemelidir.
8. Olaylar üzerinde konuşun: Birlikte yaşanan üzüntülü ve
sevinçli olaylar üzerinde sohbet etmek çocukta aidiyet ve
bağlılık duyguları uyandırır. Çocuk böylece ailenin yaşam
biçimini ve değer ölçülerini benimser. Yoksa konferans,
vaaz tarzı yaklaşımların hiç faydası olmaz. Monolog değil
diyalog gerekir. İki taraf da konuyu bilmeli, etkin bir di-
yalog kurulmalıdır.
9. Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın: Üç yaşından iti-
baren arkadaş, çocuk için önemli olmaya başlar. Çocuk