Professional Documents
Culture Documents
Erich Feigl - Ermeni Mitomanyası PDF
Erich Feigl - Ermeni Mitomanyası PDF
Mitomanya
Gerçekleri abartma bask›s›, abartma veya yalan söyleme
The American Heritage Dictionary of the English Language
Mitos
Peri masal›, yalan
Langenschaidts Wörterbuch
Mania
Ç›lg›nl›k, tutku, fliddetli öfke, hiddet, manya
Langenschaidts Wörterbuch
Bu kitab›n Türkçe bas›m›
yay›n haz›rl›¤› aflamas›nda kaybetti¤imiz
de¤erli dostumuz araflt›rmac› yazar
Erich Feigl’e adanm›flt›r.
ISBN 3-85002-583-7
ab 1.1.2007: ISBN 978-3-85002-583-6
Erich Feigl
Gerçekleri Resimlerle Ortaya Ç›kar›yor
ERMEN‹
M‹TOMANYASI
Ermeni ‹frat›:
Sonuçlar› ve Tarihi ‹çeri¤i
ERICH FEIGL
4
Delirdin mi?, yaflamaktan s›k›ld›n m›? Bunlar, arkadafllar›m›n ve tan›d›klar›m›n Ermeni terörü-
nün sebepleri ve tarihsel içeri¤i hakk›nda bir kitap yazd›¤›m› duyduklar›nda söyledikleri fleyler.
Bir insan neden böyle tehlikeli bir konuyu seçer?.. Bu, Türklerin ve Ermenilerin kendi aralar›n-
da halletmeleri gereken bir sorun de¤il mi? Dostlar›m›n hepsi projemi tehlikeli hatta tehditkâr
buldular ve ben, bu endiflelerin bu korkular›n flu ana kadar Ermeni terörünün arkas›nda kala-
rak tarihi gerçeklerin tarafs›z yorumundan mahrum b›rak›ld›¤›n› anlad›m. Besbelli ki, insanlar
misillemeden korkuyorlar ve bu yüzden konuyla ilgili her fleyi, dünyay› umursamadan zorbal›-
¤›n bu konudaki bütün belgelerini adeta kontrol eden avukatlar›na b›rak›yorlar. Ermeni sorunu-
nu veya Ermeni terörünün tart›fl›ld›¤› hemen hemen bütün yay›nlarda, teröre anlay›flla yaklafl-
mam›z gerekti¤ini iddia ediyorlar. Bu, terör örgütlerinin sald›r›dan sonra sorumluluk üstlenmesi
kadar dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Bu “sorumluluk” – ya da daha ziyade bu kutsal kavram›n sapt›r›lm›fl haliyle – hayal bir adalet
ortaya koyarak güçlüymüfl gibi davran›yor ve bu meflrulaflt›rma sayesinde, tanr›y› oynuyor, te-
reddütleri ortadan kald›r›yor ve tereddütün karfl›s›na flantajla ç›k›yorlar.
Sadece insanlar›n de¤il, film ve yay›n organlar›n›n da kaderi vard›r. Hebent Sua Fata Libelli,
“Kitaplar›n Kaderi vard›r”, diye yaz›yor, ve M.Ö. yaklafl›k 200 y›llar›nda Terenianus Maurus
ve bir sonraki dizede kendinden emin bir flekilde flöyle devam ediyor: “pro captu lectoris”,
“okuyucunun ne ald›¤›na göre”.
Bu ba¤lamda, kitab›n Almanca bask›s›ndan sonra, iki önemli tecrübem oldu. Birincisi, Katolik
Mekitaristlerle ki burada söylenenle hiçbir ilgileri yoktur – bir toplant› s›ras›nda karfl›laflt›¤›m
Orta Avrupa Ermeni Ortodoks (Gregoryan) Kilisesin de çok üst bir mevkideki bir görevli benim
yüzüme “Nas›l olur da befl para etmez Türkleri, ölmüfl Ermenilere karfl› kitab›nda güzelmifl gibi
gösterirsin!” dedi. Yanl›fl anlad›¤›n› zannedip ne dedi¤ini sordu¤umda, daha fliddetli bir flekilde
“Evet, befl para etmez Türkler, dedim” dedi.
Ermenilerin tarihe bak›fl›n› iflte bu cümle sanki özetliyor gibi. Bu bizim için flafl›rt›c› olmamakla
beraber, gerçekleri yans›tmad›¤› da kesin.
Bu kitap ve film için ön araflt›rma yaparken, genifl bir bak›fl aç›s›yla kaynak toplamak istedi¤im-
den iflim pek de kolay olmad›. Bunu yaparken, kendilerine karfl› en derin sayg›lar›m› sundu¤um
insanlarla tan›flt›m: Örne¤in; ‹stanbul Ermeni Apostolik Patri¤i Snork Kalutsyan Hazreti ve yine
‹stanbul’daki Ermeni Hastanesi’nin doktor ve hemflireleri. Bu kimselerin ad›n› burada, ö¤retim
görevlisi entelektüellerden, Ermeni çiftçilere ve onlar›n, Franz Werfel’in meflhur etti¤i Musa Da-
¤›’nda yaflayan ailelerine kadar birçok asil Ermeninin yerine zikrettim. Elbette, araflt›rmalar›m
s›ras›nda baflka birçok kifliyle tan›flt›m. Özellikle Ermeni Zoryan Enstitüsü Baflkan› Dr. Gerard
Libaridian’› da anmak isterim. Dr. Libaridian ile Cambridge, Massachusetts’deki ofisinde uzun
ERICH FEIGL
8
saatler geçirdik ve çok ilginç konuflmalar yapt›k. Dr. Libaridian, zeki, hayat dolu, bilgili, becerik-
li ve kendine güvenen biri. Onunla yapt›¤›m›z konuflmalar› konu alan bir oyun bile yaz›labilir.
Bu konuflma s›ras›nda, ev sahibimin en ateflli ifadelerini sürekli not ald›m. Birçok defa sözde
“Andonian Belgeleri”nden bahsetti.
Dr. Libaridian’un, sitemkâr cümleme verdi¤i k›sa ve net cevab›n› ve yüzündeki ifadeyi hiç
unutmayaca¤›m: “Ee?”
HOCALI KATL‹AMI,
26 fiubat 1992 tarihinde
Ermeniler taraf›ndan yap›ld›.
“Ee?”
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
9
G‹R‹fi
Afif Erzen, ‹stanbul
Urartular
Urartular’dan bahseden en eski kaynaklar Asurlulara aittir. Asur kral› Salmanassar (M.Ö. 1275-1245),
saltanat›n›n ilk y›llar›nda, Urartulara karfl› bir sefer bafllatt›¤›ndan söz eder. Yaz›t bize, kral›n (M.Ö.
1274 y›l›nda) yok etti¤i, seksenden fazla ülke ve elli bir flehirden söz eder. Bu, da¤l›k Do¤u Anadolu böl-
gesindeki Urartular›n da¤›lmas›n› anlat›r. Asur kral› 1. Tukulti-Ninurta (M.Ö. 1244-1208), Nairyan
(Nairi ve Urartular›n çok benzerlikleri vard›r) ülkesini fethetti¤ini ve Van Gölü çevresinde yerleflmifl bu-
lunan k›rk kral› yendi¤ini anlat›r. Bunlar, hiç flüphesiz, F›rat Nehri ile Urmiye Gölü aras›nda, do¤al bir
merkez olarak, Van Gölü çevresinde hüküm süren Urartu ve Nairyan kabilelerinin prensleriydi. Huryan
veya ilk-Urartu kökenli olmal›d›rlar.
M.Ö. 6. yüzy›l›n bafl›nda, bir zamanlar Urartular›n hakimiyetinde olan topraklar, Lidyal›lar ve Medesler
aras›ndaki bir anlaflmazl›¤›n sebebi oldu. Medesler kazanan taraf oldu. Bu, Ermeni kabilelerin Do¤u
Anadolu’ya göç ettikleri zamand›r. Muhtemelen onlar Balkanlar’dan veya Trakya’dan ‹liryal›lar›n zorla-
mas›yla göç ettiler. ‹simleri ilk defa M.Ö. 6. yüzy›ldaki bir Darius yaz›t›nda an›ld›. O devirde, Darius’un
nüfuzu alt›ndayd›lar. Zaman içinde, Hind-Avrupa ailesinden olan dilleri, eski Arian-d›fl› Anadolu dille-
rinden etkilendi ama bu etkilenme, “Haik”i, “Urartular” haline getirmemifltir.
Ermenilerin ba¤lar›n›n “evlilik yoluyla” oldu¤u düflünülebilir. Asya dil ailesinden gelen büyük Huryan-
Urartu ailesiyle hiçbir dilsel veya etnik ba¤lar› yoktur. Di¤er taraftan Türk halk›, Huryan-Urartu dünya-
s›n›n “ilk-Türk” halk›yla ayn› kökleri paylaflmaktad›r. Bu gerçeklerin daha sonraki geliflmelerle ve özel-
likle Osmanl› ‹mparatorlu¤u zaman›nda, Do¤u Anadolu’daki birçok halk ve ›rk›n bar›fl içinde yaflama-
s›yla hiçbir ilgisi yoktur. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki tüm etnik gruplar eflitlik içinde yaflam›fllard›r. As-
l›nda, kimseye etnik geçmifli sorulmam›flt›r. Bu Sultan-Halife’yi ilgilendiren bir konu olmam›flt›r.
Asur belgelerinden ö¤rendi¤imize göre, M.Ö. 1274’de 1. Salamassar (1274-1245), Urartu topraklar›n›
iflgal etti, seksen ülke ve elli bir flehri y›kt›. Bu topraklar, merkezi bir otoritenin yoklu¤unda, birçok feo-
dal devlete bölündü. Profesör Goodspeed’e göre, fialmaneser, Yukar› Dicle’yi geçti, Toros Da¤lar›’n›n
güneyi boyunca ilerledi ve fethetti¤i “Arami”lerin, Bat› Mezopotamya Aramilerinin ülkesinin bulundu¤u
F›rat’›n yukar› k›s›mlar›na geldi. O¤lu, 1. Tukulti-Ninurta (1244-1208) Do¤u Anadolu’daki “Nairianla-
r›”, k›rk kral› yenerek fethetti, Yukar› Deniz (Van Gölü) topraklar›n› hakimiyeti alt›na al›p, buradaki
kabileleri vergiye ba¤lad›. Yaz›t›nda, 23 Nairi prensinin ittifak›yla kurulan güce karfl› bir zaferden bahse-
den Tiglat-Pleser, Urartu isminin yan›nda Muflki ve Milit’ten de bahseder. Nairi’nin, bunlar›n, bir
Scythian kabilesi olan Herodotus’un Nairi’si oldu¤una 7. Bölüm’de de de¤indik. Yaz›tlarda Nairi’den
Nahor ismiyle, ‹brahim’in kardefli, Uz’un babas› olarak bahsedildi¤ine inan›yoruz. ‹nceleyip analiz etti¤i-
mizde, kelimenin etimolojisinin Türkçe oldu¤u ortaya ç›kt›: Teki Nair (Neur, Nahor ‘n-air (‘n-eur, ‘n-
ahor) Turk. On-Ur/On-Gur/On Oghur (On Oghur) ki, bu da daha sonra Macarlar’a (Hungarian) veri-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
13
Asur kral› 2. Sargon, M.Ö. 714 y›l›nda, Urartular›n tehdidine karfl› durmaya çal›flt›. ‹ntihar eden ve on-
larla bar›fl yapan 1. Rusa’y› yenmesine ra¤men, yaz›t›nda, Urartu ordusunun dünyan›n en iyi e¤itilmifl at-
lar›na sahip oldu¤unu yazmaktad›r. “Hücumda, arabaya kofluldu¤unda, geri çekilirken veya savafl s›ra-
s›nda, hiçbir zaman bafl›bofl hareket etmiyorlar”. Bu savaflta Asurlular muhtemelen Cimmerianlar’dan
yard›m alm›fllar.
Profesör Erzen’e göre, Hurrianlar ve Urartular›n kökleri ayn› antik Do¤u Anadolu Kalkolithik kültüre
dayan›yor ve Semitik ya da Hind-Avrupa gibi bir dil de¤il de eklemeli Asya dillerinden birine sahip ayn›
›rk›n iki kolu olabilirler. Asl›nda, kök kelimeye ön ekler koyarak kelime üretme kabiliyeti dolay›s›yla,
Urartuca’n›n Ural-Altay dilleriyle benzerlikleri vard›r.
Dahas›, Hurrian ve Urartular›n tanr› ve tanr›çalar› ayn› kökten geliyor. Örne¤in, Urartular›n bafl tanr›la-
r›ndan biri olan Teifleba, Hurrianlar›n F›rt›na tanr›s› olan bafl tanr› Teflup’tur. Bu tanr›lar›n eflleri de Hu-
ba ve Hepat’t›r. Urartular›n günefl tanr›s› fiivini, Hurrian tanr›s› fiimigidir. Urartular›n baflkenti olan, bu-
gün Van flehri içindeki “kale”nin ad› Tuflpa’d›r ve ad›n› tanr›ça Tuflpuea’dan al›r.
Bulunan en eski Urartu çivi yaz›s› yaz›tlar, M.Ö. 9. yüzy›l›n sonuna aittir. Ancak, Scythians taraf›ndan
yerle bir edilen Urartu flehri Teishebaini’nin (Karmir Blur) y›k›nt›lar› aras›nda Aramaik yaz›tlar da bu-
lunmufltur. Kültür ve medeniyetle birlikte Urartu yaz›s›n›n çevre halklar üzerindeki etkisinden, flu notu
düflen Profesör Frye da bahsetmektedir:
“Achaemenid sanat›n›n, mimarisinin ve hatta devlet protokolü ve yaz›s›n›n kökleri Urartu’da aranmal›d›r.”
ERICH FEIGL
14
Afla¤›da Urartu tanr› ve tanr›çalar›, flehirleri, krallar›, hükümdarl›k s›ralar›na göre verilmifltir. Aram/Ara-
mu (M.Ö.840), Lutipri (1. Sarduri’nin babas›), 1. Sarduri (M.Ö. 830-825), Iflpuini/Uflpina (M.Ö. 825-
815), 1. Menua (M.Ö. 815-790), 1. Ariflti (M.Ö. 790-765), 2. Sardur (M.Ö. 764-735), 1. Rusa (M.Ö.
735-714), 2. Argiflti (M.Ö. 714-865), 2. Rusa (M.Ö. 685-645), 3. Sarduri (M.Ö. 645-635?), 4. Sarduri
(M.Ö. 635?-?), Erimena (3. Rusa’n›n babas›) ve 3. Rusa (M.Ö. 7. yüzy›l›n son y›llar›), hepsi Türkçe keli-
me ve sentaks ile aç›klanabilir. Guguna, Khubuflkia, Kulha gibi baz› co¤rafik isimler de olmak üzere ila-
ve kelimeler, Urartuca girdilerin koyu harflerle gösterildi¤i yerlerde listede analiz edilmifl, Türkçe harf çe-
virisi italik olarak, baflka dilden al›nan kelimeler normal harfle belirtilmifltir.
dar: Farsça’dan: sahip olan, tutan, Bkz: Sarduri/Sardar-in/nin/ning “nin” Türkçe –in hali. Bkz: Rusahini-
li, Sardurhinili.
aga: efendi, sahip. Am/Arame/Aramu. M.Ö. 858 y›llar› civar›nda Asur kral› Salmanasar ile savaflan ve
M.Ö. 845 y›l›nda Naurian ve Urartu feodal prensli¤ini kuran Hurrian prensi. F›rat ve Dicle nehirleri
aras›ndaki bölgede hükümran olmufltur.
Erebuni: muhtemel 1. Ariflti taraf›ndan kurulan Urartu flehri, “Türk Er-e-bunu” Ben infla ettim bu (flehri)
insanlar için”.
Sarduri/Sardur: Üç Urartu kral›n›n ismi. 1. Sardur (M.Ö. 840-830), bugün Van Kalesi olarak bilinen
Tuflpa flehrini infla eden, Urartu krall›¤›n›n gerçek kurucusu. Türk-Fars “zirvenin sahibi, general, komu-
tan” Sümer-Fars: baflkan, bafl, üst, zirve.
Urartu: Urartiyanlara Asurlular›n verdi¤i isim Türk. Unaru “adam/insan; kamil insan” veya Uri-rtu
“merkezdeki adamlar, ordudaki adamlar; veya (G)ur-arti = “mükemmel Oghur” veya Ur-arti = “mü-
kemmel Hurrianlar” Türk ile. Ortu/ordu “kral›n flehri, saray, merkez, ordugâh, ordu” Sümerler, Hurri-
anlar› Uri ad›yla bilirdi.
Bugün Çavufltepe köyü olarak bilinen, Urartu köyü ile hemen hemen ayn› yere kurulmufl olan Sardurihi-
nili’de Afif Erzen’in yapt›¤› kaz›larda bulunan mesaj çok aç›kt›r:
“Görülüyor ki, burada, -Ermeni mezar tafllar› haline getirilen Urartu yaz›t tafllar›ndan baflka
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
15
Tipik bir Ermeni gasp›: 2700 y›ll›k bir Urartu an›t›, bin y›l sonra
“vaftiz” edilmifl.
ERICH FEIGL
16
Hitler flöyle diyor: “Ölüm Ordular›ma, hiçbir insani hoflgörü ve ac›ma gösterilmeden, kad›n ve
çocuklar da dahil olmak üzere Polonyaca konuflan ›rka mensup herkesi yok etmeleri emri
verdim. Zaten, bugün Ermenilerin yok edilmesini kim hat›rl›yor ki?” Führer, 22 A¤ustos 1939.
Bu sözler tamamen Ermeni mafyas›n›n uydurmas›d›r. Ee? …
ERICH FEIGL
18
Jeopolitik aç›dan bak›ld›¤›nda, Do¤u Anadolu, dünya tarihinde anahtar bir rol oynam›flt›r. Güneyinde
Mezopotamya (F›rat ve Dicle nehirlerinin sular› Do¤u Anadolu da¤lar›ndan do¤arlar), do¤usunda ‹ran,
kuzeyinde Kafkasya, bat›s›nda Orta Anadolu vard›r. ‹çinde Urartu ve onlar›n atas› olan Hurrianlar›n bu-
lundu¤u, Do¤u Anadolu’nun bu kültürel yapbozu son zamanlarda tamamlanm›flt›r. Bu bölgenin nadir
konumu sebebiyle, bu kültürler çevrelerindeki ‹ran, Mezopotamya ve Orta Anadolu ile yak›n iliflki içine
girmifltir. 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›na kadar, Do¤u Anadolu’daki tarih öncesi yerleflim hakk›nda hiçbir
fley bilinmiyordu. Bat› Avrupa’da, antik ma¤aza resimleri keflfedildi¤inde, bunlar›n insan eliyle yap›lm›fl
ERICH FEIGL
20
en eski sanat eserleri oldu¤u düflünülmüfltü. Daha sonra Asya steplerinde ve Afrika’da ma¤aza resimleri
keflfedildi. Türk arkeologlar›n, Do¤u Anadolu’daki eski, yo¤un yerleflim yerlerini keflfetmeleri yak›n ta-
rihtedir. Bölgenin da¤l›k kesimleri, zaman›n avc›lar›na ve besin toplay›c›lar›na ihtiyaçlar› olan her fleyi
temin ederdi: Yo¤un ormanlar, bol vahfli av hayvanlar› ve su. Son y›llarda Do¤u Anadolu’da say›s›z ka-
ya resimlerinin ses getiren keflifleri bütün dikkatleri birden, bu bölgenin erken geliflme anlay›fl› üzerine
çekmifltir. Tanr›lar›n, tap›nanlar›n, hayvan ve avc›lar›n resimleri 15.000 sene öncesine kadar gidiyordu.
Do¤u Anadolu’daki kaya resimleri esasen dört bölgede bulundu: Malatya – Ad›yaman çevresi, Kars ya-
k›nlar›, Van çevresi ve Hakkari da¤lar›.
Türk Tarih Kurumu üyesi Dr. Oktay Belli, Van bölgesinde, M.Ö. 15.000 ile 7.000 y›llar› aras›nda yap›-
lan kaya resimleri keflfetti. Yedisalk›m bölgesinde, Hakkari’nin da¤lar›nda, vadi zeminin çok yukar›lar›n-
daki ma¤aralarda da tarihöncesi tanr› resimleri vard›r. Bu sanat eserlerini yaratan insanlara bakt›¤›m›z-
da, çok belirgin iflaretler oldu¤unu görürüz. Benzer kaya resimleri, Do¤u Azerbaycan’da, Gobustan’da,
Altay bölgesinde ve Sibirya’da da bulunmufltur. Bu kaya resimlerinin yo¤unlu¤u, bunlar›n hiç flüphesiz
Ön Türk kökenli oldu¤unu göstermektedir. Bu çizimleri yapan insanlar, erken göçmen veya yar› göçmen
Türk kabilelerine mensuptu. Benzer bir sonuca, (Hakkari) Gevaruk Vadisi’ndeki ve Tirflin Platosu’ndaki
stilize çizimlerden var›labilir. Gevaruk ve Tirflin’deki kaya resimleri özellikle önemlidir, çünkü Erzurum
yak›nlar›ndaki Cunni ma¤aras›ndaki ve Aizani (Çavdarhisar, Kütahya)’daki Zeus tap›na¤›n›n tafl blokla-
r›ndaki çizim ve sembollerle büyük benzerlikler gösterirler. Bunlar, bölgedeki antik Türk klanlar taraf›n-
dan yap›lm›flt›r. Son keflifler göstermektedir ki, tarih öncesi zamanlarda, Do¤u Anadolu ile Azerbaycan,
Sibirya stepleri ve Türklerin ilk anavatan› olan Altay da¤lar›n›n sanatsal ve kültürel merkezi aras›nda bir
ba¤lant› vard›r. Tarih öncesi günlerden, modern zamana kadar, göçmen ve yar› göçmen Türk ve Ön-
Türk kabileleri, ‹ç Asya ve Anadolu aras›nda canl› bir ba¤ oluflturmufltur.
Asya, yurtlar›n yurdudur. “Yurt” kelimesi Türkçe’de hem “çad›r” ve “ev” hem de “vatan” anlam›na ge-
lir. Yurtlara benzeyen ar› kovanlar›na Anadolu’da rastlanabilir. Urartular›n atas› olan ve krall›klar›n›
Kafkasya, Urmiye Gölü ve Malatya-Elaz›¤ civar› aras›ndaki bölgede kuran Hurrianlar›n bir eseridir. Bu
kültürel bölgeye birçok isim verilmifltir. Bunlardan baz›lar› “Kura-Aras Kültürü” ve “Karaz Kültü-
rü”dür. Bu kültürün yarat›c›lar› ve gelifltirenleri, Türkçe’nin de üyesi oldu¤u Ural-Altay dil ailesine ait
bir dil konufluyorlard›. Erken Hurri kültürü, Hurri kültürüyle birlikte, onlardan sonra gelen Urartu kral-
l›¤›n› ortaya ç›kard›. Hurrian kültürünün karakteristik bir özelli¤i, yar› göçmen Hurrianlar›n yuvarlak
çad›rlar›na benzeyen evleridir. Hurrian tipi bu yuvarlak evlerine, hâlâ Urfa ve Harran bölgesinde rastla-
n›r. Daha sonraki, Osmanl› dönemindeki kubbeli yap›lar, yurt ve ar› kovan›n›n geliflmifl halidir. Büyük
kubbelerin yap›m› için teknikler gelifltirenler Yunanl›lar ve Romal›lard› ama Osmanl›lar›n bu tekniklere
adapte etti¤i flevk, hiç flüphesiz, Türklerin antik yuvarlak ve çad›r tercihleriyle ba¤lant›l›d›r.
Urartular›n baflkenti olan Van Kalesi’ndeki M.Ö. 8. yüzy›la ait çivi yaz›s›nda (Hurrian ve Urartular›n or-
tak tanr›s› Taflpuea’dan gelen) Tuflpa ismi geçmektedir. Urartu krall›¤›n›n kurucusu Kral 1. Sardur’dur
(M.Ö. 840-830). Ayn› zamanda Van (Tuflpa) Kalesi’ni de infla ettirmifltir. ‹branilerin de de¤indi¤i “Ara-
rat” ismi, Kurman metinlerinde “Ura-rat”, Asur metinlerinde “Urartu” olarak geçmektedir. Urartular
kendilerine “Biainili” / Vainili / derlerdi. “Van” ismi buradan gelmifl olabilir.
Urartu yaz›lar› yak›n bir zamanda çözülmüfltür. Urartu dilinin Asya kökenli oldu¤u resmen tespit edil-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
21
Bo¤a ve Prenses Europa’n›n hikayesi, ne Yunan ne de Minoan kaynakl›d›r. Ayr›ca, bu eski efsanelerin kökleri, üç buçuk de¤il, sekiz bin
y›l yafl›ndad›r. Çatal Höyük’teki arkeolojik buluntular, hiç flüpheye yer b›rakmadan, bo¤a hikayelerinin Anadolu kökenli oldu¤unu
kan›tlam›flt›r. Bunlar› yaratanlar›n soyu bilinmemektedir. Bunlar› “ÖnTürkler” olup olmad›¤› önemli de¤il… onlar, hareket ve oran
duyusuna sahip çok kabiliyetli insanlard›. (Alç› üzerine boya süsleme; yükseklik 1.19 m, uzunluk 3.35 m, Çatal Höyük, M.Ö. 6. biny›l)
Kurbana¤a Ma¤aras›’daki kaya resimleri, Kars ili s›n›rlar› içinde Bu çizimler, binlerce y›l önce Do¤u Anadolu’da yaflayan ÖnTürk
Cam›fll› yak›nlar›nda. kabileleri taraf›ndan yap›lm›flt›r. Göçmen Türk kabileleri, hâlâ
Do¤u Anadolu’nun da¤l›k bölgelerinde hüküm sürmektedirler.
ERICH FEIGL
22
mifltir.. Türkçe gibi, eklemeli diller ailesine mensuptur. Dilbilimciler, Hurrianlar›n Anadolu’ya Orta
Asya steplerinden ve da¤lar›ndan geldi¤ine inanmaktad›r. Urartular da Hurrianlar’la birlikte M.Ö. 3.
biny›l›n ortalar›nda ayn› bölgeden gelmifllerdir. Bugün art›k kesin olarak biliyoruz ki, Urartu veya
Hurrianlar ile Hind-Avrupa Ermeni dili aras›nda (göçten sonra Ermenice konuflanlar taraf›ndan
Urartu dilinden al›nanlar hariç) hiçbir ba¤ yoktur. Ermenice, Hind-Avrupa dillerinin Satem grubuna
ait iken, Urartuca, kelime köküne son ekler ekleyerek kelime üretme gibi bir özelli¤e sahiptir.
Bu özellik Ural-Altay dillerinde olan bir özelliktir.
‹badet yeri olarak Do¤u Anadolu da¤lar›n› ve Irak’taki Zagros Da¤lar›’n› seçen “fieytan’a Tapanlar”,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda en önemli dini gruplardan biriydi. Birçok fiamanist özellik tafl›yan kültleri,
l›k, Musevilik, ‹slamiyet ve Zerdüfltlük’ün bir kar›fl›m›d›r. Her ne kadar onlar› “Kur’an’da
kastedilen mânâda” ehl-i kitap olarak nitelendirmek zor olsa da, tarih boyunca edindikleri bütün
özelliklerini korumay› baflarm›fllard›r.
fiehrin, 1915 y›l›nda Ermenilerce y›k›lan, eski Osmanl›’ya ait k›sm›na bakan bölgenin Van Kalesi’nden görünüflü.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
23
Orta Anadolu’da bir Yörük çad›r›. Çift bafll› kartal mührü. Karahöyük.
M.Ö. 1900.
Güney Anadolu’da (Harran) ar› kovan evleri. Swastika ( Bir haç formu). Hac›lar
M.Ö. 5900.
Kubbeli bina tercihi, yuvarlak çad›r evlerdeki hayat›n gelifliminden Bo¤abafl› formunda gamal› haç.
kaynaklanmaktad›r.
ERICH FEIGL
24
Sümena Manast›r›-Trabzon.
Efendim,
Angora (Ankara) vilayeti büyükelçiniz Bay Wilson taraf›ndan bana ulaflt›r›lan ve yay›nlanmas› arz edilen
raporu size sunmaktan büyük onur duyuyorum. ‹mza A.H. Layard
Konstantinopol’un 1453’de Fatih Sultan Mehmet taraf›ndan fethinden önce, Rum Ortodoks
Patrikhanesi’nin etki alan› sadece Konstantinopol flehriyle s›n›rl› olacak kadar azalm›flt›. Bu, Konstantinopol-
‹stanbul, 29 May›s 1453 tarihinde Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun baflkenti oldu¤unda aniden de¤iflti. Her ne
kadar Patrik, (camiye dönüfltürüldü¤ü için) Aya Sofya Kilisesi’ni terk etse de, Sultanlar›n himayesindeki
patriklerin gücü, Bizans ‹mparatorlar›n›n himayesi alt›nda bulunduklar› zamana k›yasla daha fazla oldu.
Rum Ortodoks patri¤i, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki tüm Rum Ortodoks halk için bir ulusal kral gibi görev
yapt›.
Ad›n› Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin bugün bile içinde
bulundu¤u ‹stanbul’un Fener semtinden alan “Fenerli”
Rumlar, Ermeniler gibi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki en
sayg›n, en zengin ve en etkin vatandafllar aras›ndayd›lar.
Bu durum çok sonralar›, Yunanistan Krall›¤› ve özellikle
Venizelos yönetimi s›ras›nda, 1. Dünya Savafl›’ndan
sonra Büyük Yunanistan hayalini gerçeklefltirme çabalar›
sebebiyle trajik bir de¤iflime u¤rad›. May›s 1919’da
Yunanl›lar ‹zmir’i iflgal etti ve Anadolu’nun içlerine
do¤ru iflgali ilerlettiler. Parçalanan Osmanl› ‹mparator-
lu¤u’na karfl› kolay bir zafer elde etmeyi umuyorlard›.
Ama Mustafa Kemal Atatürk komutas›ndaki
Patrik Demetrios Hazretleri
Kutsal Erdem Kilisesi – Aya Sofya. Fatih Sultan Mehmet taraf›ndan camiye, Mustafa Kemal Atatürk taraf›ndan da müzeye çevrilmifltir.
Taksim’deki Rum
Ortodoks Kilisesi
19. yüzy›lda infla
edilmifltir.
1928 y›l›nda ‹talyan
Canonica taraf›nda
yap›lan
Cumhuriyet An›t›
sa¤da.
ERICH FEIGL
32
Osmanl› sultan ve halifeleri, Ermenilere “en sad›k vatandafl” diyorlard›. Selçuklu ve Osmanl› yönetimi al-
t›nda, 11. yüzy›ldan 19. yüzy›la kadar olan süre içinde Ermeniler en mutlu dönemlerini, alt›n devirlerini
yaflad›lar. Bugün, Ermeniler hâlâ Türkiye’deki en büyük az›nl›k durumundalar. Milli kökenlerine hiç ba-
k›lmaks›z›n, di¤er Türk vatandafllarla ayn› haklara ve sorumluluklara sahipler. Ermeni Sorunu, 1878 y›-
l›nda Rusyan›n San Stefano Bildirisiyle yarat›lm›flt›r. Bundan önce Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki Ermeni
nüfusu, dört farkl› gruptan oluflmaktayd›. ‹stanbul ve ‹zmir’de oturan ve Amiras diye an›lan grup zengin
ve iyi e¤itim alm›flt›. Anadolu’da Karavaganlar bulunuyordu. Bunlar becerikli, ticaretle u¤raflan ve flehirde
nüfuslar› olan kiflilerdi. Ermeni köylülerin durumu Müslüman köylülerden çok farkl› de¤ildi. Son olarak
da, özel haklara sahip da¤ köylüleri vard›. Ermeni milleti anatomisi içinde bile, özel haklara sahiplerdi ve
neredeyse yar›-ba¤›ms›z denebilecek durumdayd›lar.
Orta Anadolu’daki Osmanl› yönetimi, Ermenileri mümkün oldu¤unca kendi bafllar›na b›rakt›. Maalesef,
afl›r› milliyetçi duygular› hiçbir s›n›r tan›mayan birkaç Ermeni devrimcisi ve fanati¤i vard›. Bunlar, yar›-ba-
¤›ms›z k›rsal halk aras›nda rahats›zl›k ç›karmak için mümkün olan her yolu kulland›lar. Zeytun’daki Er-
meni ayaklanmas›, bunun sonuçlar›na iyi bir örnektir. Türkçe’de millet olarak tan›mlanan bütün milli/di-
ni topluluklar, genifl bir otonomiye sahipti ve kendi kendilerini yönetiyorlard›.
‹stanbul’daki Ermeni Ortodoks patri¤i, Rum Ortodoks Kilisesi’ne mensup olmayan bütün lar üzerinde
nüfusa sahipti. Gregoryan Ermeniler hariç, bu grubun içinde, Jakobitler, Süryaniler ve M›s›r’daki K›pti-
ler gibi bütün Küçük Asya ve Afrika Monofizitik kiliseleri bulunurdu. O zamanlar, çingenelerin M›s›r-
’dan geldi¤ine inan›l›r ve onlara “K›pti” denirdi.
Bu yüzden, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki bütün çingeneler, medeni kanunlarla ilgili konularda, ‹stanbul
Ermeni Patrikli¤ine ba¤l› idi. Ermeni Ortodoks yönetimi alt›ndaki bir di¤er grup da Balkanlar’daki Bo-
gomiller idi ve Pauliyan olarak bilinirlerdi. Do¤u Anadolu’da hâlâ küçük gruplar halinde yaflamaktad›r-
lar ve Maniçian inançlara sahiptirler. Tarihi Ermenistan bölgesinin ve burada yaflayan birçok halk›n ta-
rihi, Do¤u ile Bat› aras›ndaki dünya hakimiyeti savafl› ile bafllar. Bir Hind-Avrupa halk› olan Haik, bü-
yük bir ihtimalle Balkan veya Trakyal›d›rlar ve tarihi Ermenistan bölgesine M.Ö. 6. yüzy›lda gelmifller-
dir. O zamanlar, Urartu krall›¤›, Scythianlar›n ak›nlar›yla y›k›lmak üzereydi.
Yeni gelen Hind-Avrupal› Haik halk›, bir seviyede Urartularla kar›flt›lar. Urartular›n Asya kökenli dili,
Türkçe gibi eklemeli bir dil idi. Ermenilerin Hind-Avrupa kökenli dilleri üzerinde, kültürlerinde oldu¤u
gibi etkili oldu. Do¤u Anadolu’ya göçleri sürerken, Haik halk› (Ermeniler) Medyan hakimiyeti alt›na gir-
diler ve 550 y›l›nda imparator Kiros, antik Urartu topraklar›n›, buraya yeni gelmifl olan Haik halk› ile
birlikte ele geçirdi. Ermenilerin ad› ilk olarak, Daryus’un (M.Ö. 486) zaferlerinin anlat›ld›¤› belgelerle
ba¤lant›l› olarak, Behistun kitabelerinde geçer. Bu dönemde, Ermeniler, Perslerin yönetimi alt›nda bulun-
maktayd›. M.Ö. 4. yüzy›lda Ermenistan (tüm ›rklar›, kabileleri ve soyu birbirine kar›flm›fl halklar›yla)
Achaemidlerin daha sonra da Seleucidlerin yönetimi alt›ndayd›. Yönetim Parthianlar›n eline geçince, Er-
meni prensis Tigranes, Parthian saray›na esir düfltü. 2. Tigranes (M.Ö. 95-55), Ermenileri Parthianlar›n
esaretinden kurtard› ve ba¤›ms›z bir Ermeni ulusu ortaya ç›kard›. Baflkentleri flimdiki ad› Silvan olan ve
Van Gölü’nün güneybat›s›nda bulunan Tigranakent idi. 2. Tigranes, Pontus kral› 6. Mithridates’in k›z›
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
33
Ermenistan, Araplar ve Bizans aras›nda yar› ba¤›ms›z bir tampon devlet olarak ortaya ç›kt› ve iyi de ol-
du. Güçlerinin s›n›rlar›n› ve hadlerini bilen Ermeni prenslerinin ak›ll› davran›fllar›, Haik halk›n›n refah›-
n›n en büyük garantisi oldu.
Bu dönemde, muhteflem Ani binalar› ve Van Gölü’ndeki Akdamar Adas›’ndaki kilise infla edildi. fiam ve
Ba¤dat’taki Halifelerin egemenli¤i kabul edilebilir bir yap›dayd›. Hiçbir Arap, Ermenileri, Monofizitik
inançlar› dolay›s›yla zor durumda b›rakmay› bile düflünemezdi. Tersine, Ermenilere, Kudüs’ün kutsal bö-
lümlerini teftifl etme görevini verdiler. Daha sonra Bizans ve Arap hakimiyeti alt›nda olan Bagratidler’in
hakimiyetinde, Ermeniler kültürel aç›dan büyük geliflmeler gösterdiler. Ani’nin inflas› tamamland› ve
Akdamar Kilisesi, Katolik Ermeniler için önemli bir merkez haline geldi.
Ancak, Bizansl›lar, Ermenilerin iplerini gitgide k›saltmaya devam ettiler. Do¤u’da Bat›’ya do¤ru geniflle-
yen yeni kabilelerle ilgili yeni, flafl›rt›c› raporlar geliyordu. Ama tampon Ermeni devletini desteklemek ve
güçlendirmek yerine, Bizansl›lar, Ani prensi Hovanes Smbat’› Ani’yi hiçbir flart ileri sürmeden ve tama-
men boflaltmas› için zorlad›lar. Balkanlar’daki zaferlerinden sonra, “Bulgar Kasab›” lakapl› ‹mparator 2.
Basil, benzer zaferler kazand›¤› Kafkasya ve Ermenistan’a yöneldi. Yay›lmac› politikalar›, halefi, ‹mpara-
tor 9. Konstantin zaman›nda Ermenistan’da zaferlerle devam etti. 9. Kostantin Monomakus, merhamet-
siz bir fanatik Ortodoks’tu. Kendi inan›fllar›na karfl› olan Ani’yi ilhak etti ve Ortodoks Bizans ‹mpara-
torlu¤u’nun bir parças› haline getirdi. Ermeni kaynaklar›nda flöyle geçer: “Kral 2. Gagik, Konstantino-
pol’deki krall›¤a teslim olmak zorunda kald›. Bu, Ermeniler için di¤er bir talihsiz y›l olan 1045 y›l›nda
oldu”. 1045’den beri, tarihi Ermenistan bölgesinde yani, Do¤u Anadolu’da ba¤›ms›z ya da yar› ba¤›ms›z
bir prenslik veya krall›k olmam›flt›r.
Ba¤›ms›z Ermenistan yönetimi veya otonomisinin hiçbir izi yoktur. Ermeni politik yaflam›n› do¤u Ana-
dolu’dan silip atan “Bulgar Kasab›”, ‹mparator 2. Basil ve ondan sonra ‹mparator 9. Konstantin Mono-
makus’tan baflkas› de¤ildir.
Ba¤›ms›z Ermenistan yönetimi veya otonomisinin hiçbir izi yoktur. Ermeni politik yaflam›n› do¤u Anadolu’dan silip
atan “Bulgar Kasab›”, ‹mparator 2. Basil ve ondan sonra ‹mparator 9. Konstantin Monomakus’tan baflkas› de¤ildir.
Ani: Tigran Honent’li Aziz Gregry Kilisesi. Ermenilerin, “Türklerin Bagritid hanedan›n›n baflkentini y›kt›¤›”
yönündeki tart›fl›lmayan mitolojisinin önemli bir bölümünü oluflturur.
Tarihi gerçek: En az›nda M.S. 772 y›l›ndan beri, bir zamanlar›n Urartu flehri Araplar›n kontrolündedir.
Bizans iflgalinden sonra, flehrin Gregoryanlar taraf›ndan ya¤malanmas› ve sonra da prensli¤in zay›flamas›n-
dan sonra, Hovhannes Smbat, baflkenti Bizansl›lara b›rakmak zorunda kald›¤› bir anlaflma yapmaya zorla-
n›r. 1041’de “Bulgar Kasab›” 2. Basil, bundan gelir elde etmek ister, Ermeniler baflkentlerini vermek
istemeyince, ‹mparator Konstantin Monomakus, Ani’ye iki ordu yollar.
Arap prens Dvin ile birlikte, Ermeni savunmas›n› k›rarlar. 1045 y›l›nda, Ani patri¤i ve valisi, kap›lar›
Bizansl›lar’a açarlar ve Do¤u Anadolu’daki ba¤›ms›z Erenistan’›n son kal›nt›lar› da yok edilir. Selçuklu sul-
tan› Alparslan, tam yirmi y›l sonra yani 1065 y›l›na kadar Ani’ye gelmifl de¤ildir ve Alparslan Ermenilerle
de¤il, o zaman Do¤u Anadolu’nun hakimiyetini Araplarla paylaflmakta olan Bizansl›larla savaflm›flt›r. Uzun
y›llar, Bizans, Persler ve Müslümanlar aras›nda tampon devlet görevi gören yar› ba¤›ms›z Ermeni prenslikle-
rinin yok edilmesi Yunanl›lar›n iflidir. Monofizisist Ermenilere hoflgörü göstermiyorlar ve sürekli onlar›
inançlar›ndan döndürmeye çal›fl›yorlard›. Ermenileri bu kötü kaderlerinden kurtaran önce Selçuklu sonra da
Osmanl›lar olmufltur.
ERICH FEIGL
38
Ermeniler ve Türkler, Selçuklular›n (11. ve 12. yüzy›llarda) Do¤u Anadolu’daki Bizans topraklar›n›
fethetmeye bafllad›klar›ndan 19. yüzy›la kadar, tam bir uyum içinde yaflamaktayd›lar. “Ermeni
Trajedisi”nin sebepleri içeride de¤il de, çok uluslu Selçuklu ve Osmanl› ‹mparatorluklar›’n›n toprak-
lar› d›fl›nda aranmal›d›r. 19. yüzy›lda, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki huzursuzlu¤un bafll›ca sebebi
Rusya’d›r. Bostonlu Protestan misyonerler gibi baz› Amerikal›lar›n da yard›m›n› alm›fllard›. Rusya’n›n
amac›, “s›cak denizlere” inece¤i bir geçit bulmakt›. Amerikal› Protestanlar kendilerini, Ruslar›n
“yararl› aptallar›” olarak ispatlad›lar.
Choctaw K›z›lderilileri’ne misyoner amaçl› seyahat s›ras›nda, Kuzey Amerikal› misyoner William
Goodell’in akl›na, Kutsal Topraklar›’›n H›ristiyanl›k ad›na “yeniden fethedilmesi fikri gelmiflti. O
zamanlar, Kutsal Topraklar, tamamen Osmanl› hakimiyeti alt›nda idi.
Bu yeni Haçl› Seferi, askeri bir havada planlanm›fl bir dizi keflif gezisi ile bafllam›flt›. Amerikal› misyo-
nerler, flahsi hiçbir fedakârl›k yapmam›flt›. Onlar› bu ifle ba¤layan tek fley, bizim de sayg›ya de¤er
buldu¤umuz amaca olan ba¤l›l›klar›yd›. 1821’de küçük bir öncü birlik, Kutsal Sepulchre’de kamp
kurdu. Ana amaçlar›, buradaki birçok hac› üzerinde misyoner (Protestan) bir etki b›rakmakt›.
Kudüs’teki ilk misyoner giriflim tam bir fiyasko oldu. Ne Yahudiler, ne Müslümanlar ne de baflka biri-
leri, Amerikan tarz› Protestanl›¤a ilgi göstermediler. Sonunda Amerikanlar, Kudüs’tekileri kendi dinle-
rine çekme gayretlerine son verdiler ve Beyrut’a geçtiler. Lübnan’daki H›ristiyan gruplar›n›n çok sert
muhalefeti ile karfl›laflmalar›na ra¤men, Amerikal›lar, Gregor Vardapet ve Garabed Dionysius isimli iki
Ermeniyi kendilerine çekmeyi baflard›lar. O zamanlar Ermeniler özellikle Gregoryan idiler. Her türlü
sivil yasa kapsam›nda, ‹stanbul’daki patri¤e ba¤l›yd›lar. Sonunda, Amerikal›lar›n verdikleriyle ilgilenen
Ermenilerin oldu¤u ortaya ç›kt›. Onlara cazip gelen cömert e¤itim imkan›yd›. Protestanmisyonerler,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki baz› yanl›fl yollara girdiler. Misyoner faaliyetleri onlar› Malta, Yunanistan
ve son olarak da ‹zmir’e götürdü. Ayn› zamanda, baz› takdir edilmesi gereken baflar›lar da elde etmifl
olmalar› gerekir. Sonunda, imparatorluk genelinde elde ettikleri tecrübelerinin, Beyrut’ta yap›lan tarzda
olmas› gerekti¤i sonucuna vard›lar. Di¤er bir deyiflle, onlar›n misyonu sadece Gregoryan Ermeniler
aras›ndaki baflar› ile elde edilebilirdi. Ermeni Ortodoks hiyerarflisinin iki temel faktörü bu baflar›ya
ERICH FEIGL
40
ba¤l›yd›. Birincisi hiyerarfli, çok zeki Amerikan misyonerler, Kutsal Topraklar› yeniden H›ristiyan-
laflt›rmak için Boston liman›ndan, kendilerince, yeni bir “Haçl› Seferine” ç›kt›lar. Misyonerler,
Yahudiler veya Müslümanlar üzerinde hiçbir baflar› sa¤layamad›lar, sadece Ermeniler aras›nda
baflar› sa¤lad›lar, baflka bir deyiflle, dedelerinin kiliselerinden ay›rd›klar› H›ristiyanlar üzerinde
baflar›l› oldular.
Ermenilerin e¤itimine gereken ilgiyi göstermedi. ‹kincisi, uygulamada para ve güç içinde yüzü-
yordu. Amerikal›lar sonunda, misyon karargâhlar›n›, William Goodell’in yönetiminde Konstan-
tinopol’de açt›lar. Amerikan misyonerlerinin tarihlerini okurken en dikkat çeken nokta, yap›-
lan birçok yanl›fltan sonra, böyle büyük bir imparatorlu¤un baflkentinin, karargâhlar› için en
uygun yeri oldu¤unu anlamalar› oldu.
Misyoner Smith ve Dwight taraf›ndan yap›lan çal›flmalar, Beyrut ve ‹zmir’de gelifltirilen tarz› teyd
eder özellik tafl›yordu. Ö¤renmeye aç olan Ermeniler, Konstantinopol’deki “Yabanc› Misyon
Amaçl› Amerikan E¤itim Kurulu”nun sa¤lad›¤› e¤itim imkanlar›n› büyük bir flevk’e kabul ettiler.
Daha 1833’de, okuma ve ö¤renme heveslisi birçok Ermeni ö¤renci Protestan yap›ld›. Ayn› y›l için-
de Protestan misyonunun on befl genç papaz› olmufltu bile. Misyonerlik dalgas›, Konstantino-
pol’den çevre illere hemen yay›ld›. 1834 y›l›nda, Benjamin Schneider, Bursa’da misyoner okulunu
açt›. Bunu hemen Trabzon izledi. Befl y›l sonra, 1839’da, Protestan Ermeniler-Amerikal›lar›n, ta-
rihsel belgelerindeki “zulümün ruhu” dedikleri olaylar bafllad›. Ermeni Ortodoks papazlar, Ermeni
misyonerlerin, zeki Ermeniler üzerinde elde ettikleri baflar›dan rahats›z olmufllard›. Misyonerlerden
kurtulmak ve bu ellerinden kay›p giden Ermenileri yeniden kazanmak çabas›na girdiler.
‹kna ifle yaramay›nca, kilise zor kullanma yoluna gitti. Okullar yak›ld› ve misyoner gazeteci
William E. Stron’a göre “tutuklamalar yap›ld› ve ortama terör hakim oldu”. Patrik, çok hoflgörülü
olmakla suçland› ve befl kiflinin ad›n›n bulundu¤u “bafll›ca flüpheliler” listesi yap›ld›. Ermeni mille-
tinin en üst tabakas›na mensuptular; papaz, bankac›, ifladam› ve sanatç›yd›lar ve hepsi delalet ile
suçlan›yordu. Bu, Gregoryan Kilisesi’nden ihraç ve ayn› zamanda bir kiflinin milliyetini kaybetmesi
– etkilenenler için bir felaket – demekti. Bir millete tabi olmadan, evlenemez veya bir H›ristiyan
olarak gömülemezdi. Bu kanunlar önünde savunmas›z olmak ve sosyal sürgün anlam›na geliyordu.
Ancak, Protestanl›k Ermeniler aras›nda zemin bulmakta devam ediyordu. Bu, hiç flüphesiz, Os-
manl› Ermenilerinin ö¤renmeye olan açl›klar›n›n yan› s›ra, Amerikan-Ermeni papazlar›n becerisi-
nin bir sonucuydu. Bir Protestan okulu da, genifl Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar›n›n en uç nok-
tas› olan Van’da aç›lm›flt› ve Protestanlar›n, uzak Hakkari da¤lar›ndan, Protestan yapt›klar› “Da¤
Nasturileri” vard›. Ama Protestanl›k, ne Nasturilere ne de Van halk›na flans getirmedi. Hem Erme-
niler, hem de Nasturiler (Amerikan paras› kullanarak) Ruslarla birlikte ifl yapmaya bafllad›lar ve
sonunda Mart 1915’deki isyan hareketine sürüklendiler. Osmanl›, buna genel bir yer de¤ifltirme
emriyle karfl›l›k verdi. Bu, her iki tarafta çok trajik kurbanlar›n verildi¤i, 1915 Osmanl›-Ermeni
felaketinin bafllang›c› oldu.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
41
KATOL‹K ERMEN‹LER
Protestan milletinin oluflturulmas›yla, Osmanl›
Ermenileri için üçlü bir sorun bafl gösterdi.
Birincisi, eskiden kurulmufl olan ve hâlâ kendi
varl›¤›n› “Ayd›nlat›c›” Aziz Gregory’e ba¤layan
“Gregoryan Kilisesi idi. ‹kincisi, resmi olarak
1850 y›l›nda kurulan Protestan Kilisesi, üçüncüsü
ERICH FEIGL
42
de Osmanl›’daki Katolik Ermeni Cemaati idi. Ama Ermeni liderleri, elbette mevcut komflular›n›n
üçüncüsü baflka bir düzlemde ele al›nmal›d›r. arkas›nda duracak müttefikler ar›yorlard›.
Prostestanlar resmi varl›klar›na ‹ngiliz (ve baflka Bunlar›n aras›nda hiç sevilmeyen Mo¤ollar ve
bir ba¤lamda da Amerikan) müdahalesine borçlu hatta nefret edilen Katolikler de vard›. Bu ittifak
iken, Katolik Ermeni milletinin kurulmas›, kendi- en belirgin halini, 1198 y›l›nda, Kardinal Konrad
lerini her zaman Do¤u’daki Katoliklerin koruyu- von Wittelsbach, Prens II. Loe’yu, Kilikya Kral›
cusu olarak gören Frans›z müdahalesinin bir olarak kutsad›¤›nda ald›. 14. yüzy›l, Kilikya’daki
sonucudur. Ortodoks Ermeni ve Katolik Ermeni aileler
‹lk Katolik Ermeni Patri¤i Agop Çukuryan, aras›nda ac›mas›z kavgalar›n yafland›¤› ac› dolu bir
1831’de Sultan taraf›ndan tan›nd›. Asl›nda ilk dönemdi. 1342’de, Kilikya, Guy de Lusignan’a tes-
ikametgah›, yüzy›llarca önce y›k›lan, eski Ermeni lim oldu¤unda, “Frans›z” oldu. Kilikyal› Ermeniler
Krall›¤› Kilikya’n›n kuruldu¤u yer olan aras›ndaki Gregoryan ço¤unluk buna bir isyanla
Adana’dayd›. Ermeniler, Bizans’›n Araplar’a karfl› karfl›l›k verdi ve 1344 y›l›nda, Guy de Lusignan ve
zaferle kazand›¤› parlak y›llar›nda uygulad›¤› üç yüz Frans›z flövalyesi öldürüldüler. Onun
yerleflim program›ndan beri Kilikya’da yaflamak- Katolik halefleri olarak, Kilikya Krall›¤› ad›yla
tayd›. Hetumlar ve Rubenlar, bu ilk yerleflenler sadece Sis flehri kald›.
aras›ndaki, Kilikya Krall›¤›n›n önderlerini Nisan 1375 y›l›nda, Memlükler Sis’i fethettiler ve
yetifltiren en önemli aileler aras›ndayd›. 1080 5. Leo’yu esir ald›lar; bu da Ermeni devletinin
y›l›nda, Rubenler, Bizans’tan ba¤›ms›z, ayr› bir varl›¤›n›n son izlerinin de ortadan kald›r›lmas›
prenslik kuracak kadar güçlü hale geldiler. oldu. Ancak, Frans›z Kilikya’n›n, Ermenistan ile
“Ermeni Kilikyas›” 1375 y›l›na yani, Memlükler her hangi bir ba¤›n›n olup olmad›¤› tart›flmaya
son verene kadar tamamen veya k›smen ba¤›ms›z aç›kt›r.
bir prenslik olarak varl›¤›n› sürdürdü. Kilikya’n›n Son Kilikya Kral›n›n Paris’te ölümü, birçok Avru-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
43
Osmanl› Ermenisi mimar Garabed Amira Balyan (1800-1866, üst sol) Sultan Abdülmecid (üst orta) ve Sultan II. Abdülhamid (üst sa¤)
için hizmet vermifltir. En bilinen eserleri aras›nda Ortaköy Camii, Dolmabahçe Saray› bulunmaktad›r. Y›llar geçtikçe yerli ve yabanc›
ticari faaliyetlerin hepsi Osmanl› Ermenilerinin eline geçmifltir. Daha sonra bu olgu sorunlara sebep olacakt›r, çünkü Ermeni ayaklan-
malar›n›n liderleri, faaliyetlerini, k›smen Ermenilerin dostlu¤u olmazsa, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çökece¤i inanc›na ba¤lam›fllard›r.
ERICH FEIGL
46
Osmanl›-Ermeni iflbirli¤inin alt›n ça¤›. 15. yüzy›ldan, 19. yüzy›la kadar, Ermeniler Sultan’›n “sad›k milleti” idi ve
‹stanbul Ermeni Patrikli¤i, padiflah-halifenin bizzat oluflturdu¤u bir makamd›r.
Mo¤ollar zaman›n›n büyük gücüydü. 1236’da Ani flehrini harap edip, 1379’da Anadolu’nun do¤u kesi-
mini bir kez daha Timurlenk ‹mparatorlu¤u zaman›nda istila ettiler. Ermeni nüfusunun durumu o kadar
çaresizdi ki, Katoliko’nun Echmiadzin’e tafl›nmas› gerekti. Güney Anadolu’daki Sis, son Ermeni
kalesiydi. Memlükler taraf›ndan 1375’te ele geçirildi.
Bu tarihten itibaren Ermenilerin dini ve kültürel faaliyetleri önem tafl›maya devam etti, ancak güç ve top-
rak söz konusu olunca tarihi resmin d›fl›nda kald›lar.
Bir Ermeni Sorununun nas›l büyük güç politikas›n›n bir etmeni haline geldi¤ini anlayabilmek için Çarl›k
Rusyas›’n›n yay›lmac› hedeflerini ve bu hedeflere ba¤l› satranç hamlelerini göz önüne almal›y›z. Bu çir-
kin satranç oyununda Ermeniler sadece bir piyondu ve gerek Moskova’daki gerekse St.Petersburg’daki
Ruslar genelde bu piyonu feda etmeyi yararl› buluyordu. Rusya’n›n ‹ran ve Türk topraklar›n› ele geçir-
medeki h›z› ve azmi flafl›rt›c›d›r. Orta Asya’n›n güney kesimlerini, Kuzey ‹ran’›, Kafkasya’y›, K›r›m’› fet-
hedip sonunda Balkanlar’a ulaflt›lar. Bu olaylara bir göz at›nca, özellikle de Rusya’n›n en önde gelen
amac›n›n her zaman için Çanakkale Bo¤az›’n› zaptetmek oldu¤unu hat›rlay›nca Ermeni Sorunu’nun öne-
mi netlik kazan›yor.
Erivan 1639’dan beri ‹ranl›lar›nd›. Neredeyse 1787 y›l›nda Rus Çariçesi II. Katarina, K›r›m
tamamen ‹slam flehriydi. Yar›madas›’nda Kherson’da, Yalta’ya yaln›zca 60
Rusya’n›n Kafkasya’ya do¤ru ilk ad›m›, 1556 kilometre uzakl›kta Avusturya ‹mparatoru
y›l›nda Astragan’›n fethidir. II. Joseph ile görüfltü. 14 May›s’tan 13 Haziran’a
Transkafkasya ka¤›t üzerinde ‹ranl›lara aitti, ama kadar Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu nas›l bölebilecek-
Azerbaycan gerçekte Osmanl› yönetimi alt›ndayd›. lerini tart›flt›lar. Liderler “Dakya” ad› verilecek
Ermenilerden – daha do¤rusu Haiklerden – yaln›zca olan bir Yunan Ortodoks devletinin kurulmas›n›
bu dönemde bahsedildi. Bu, 1603-1604 y›llar›nda öngören bir “Yunan Projesi” üzerinde karar
fiah Abbas’›n Ermenileri Ervan ve Culfa’dan ‹ran’›n k›ld›lar.
iç kesimlerine tafl›mas› üzerine oldu. Bu devlet Bessarabia, Moldavya ve Eflak’›
Fatih Sultan Mehmet, ‹stanbul Patrikli¤ini 1461’de kapsayacakt›. Bu sayede Avusturya etkisindeki
kurdu. ‹mparatorluktaki tüm Ermeniler ve Balkanlar›n yan› s›ra Dinyeper’in bat›s›ndaki Rus
Monofisitler ‹stanbul patriklerine ba¤l›yd›. O topraklar›n›n güvenli¤i de sa¤lanm›fl olacakt›.
s›rada ‹ran’›n olan Echmiadzin ve Sis Konstantinopol’ün çökmesi durumunda yeni bir
Katolikolar›n›n Osmanl› üzerinde hiç gücü yoktu. Bizans kurulacakt›. K›sa bir süre sonra Osmanl›lar
Ruslar 1723-1727 y›llar› aras›ndaki Türk-‹ran Ruslara savafl ilan etti ve bir kez daha Kafkasya’da
savafl›na kat›l›p Hazar Denizi’ne asker gönderdiler. savafl yafland›. Ne var ki topraklarda herhangi bir
Kuba Hanl›¤›, Bakü’nün kuzeyi, Rus etkisi alt›na girdi. de¤iflim olmad›.
1768’de, Polonya’daki olaylardan hemen sonra bir 1796 y›l›nda Ruslar ‹ranl›lar›n kaybettikleri
Rus-Türk savafl› patlak verdi. Osmanl› Ordusu topraklar› geri kazanma giriflimlerini bahane
yenildi ve 1774’te Küçük Kaynarca Antlaflmas› ederek Kuba, Bakü, Derbent, fiirvan ve Karada¤’a
imzaland›. Bunun ard›ndan Ruslar ilk kez girdiler.
Kafkasya’ya do¤ru ilerlediler. Poti üzerinden
Kutaisi ve Ah›ska’ya kadar geldiler. Bir baflka
deyiflle, günümüzdeki Türkiye-Sovyetler Birli¤i
s›n›r›na yaklaflt›lar.
Küçük Kaynarca Antlaflmas› Transkafkasya’daki
Kabartay’› da (Elbrus Da¤›n›n do¤u eteklerinde)
Ruslara vermifltir, ancak bütün bu toprak
kazançlar›ndan da önemlisi, Ruslara Osmanl›
‹mparatorlu¤undaki H›ristiyanlar›n haklar›n› koru-
mada söz hakk› vermifltir. O noktadan itibaren
Rusya sürekli olarak Türklere ve Osmanl›’ya karfl›
s›n›rlar›n› geniflletmeye çal›flm›flt›r. Bu da,
neredeyse her zaman H›ristiyanlar› koruma kisvesi
alt›nda yap›lm›flt›r.
1783 y›l›nda Rusya, Gürcistan’›n H›ristiyan
prensleriyle bir savunma antlaflmas› imzalayarak
SIR AUSTEN HANRY LAYARD
eski “‹berya” üzerinde hat›r› say›l›r bir kontrol
‹ngiltere Büyükelçisi
kazanm›flt›r. (1877-1880)
ERICH FEIGL
52
aras›nda hala meflhurdur. Bafllang›çtan itibaren Ruslar do¤u cephesinde avantajl› durumdayd›. Kars 18,
Kas›m’da düfltü. Ruslar Ermeni General Loris Melikof yönetimi alt›ndayd›. Erzurum Rus sald›r›lar›na
karfl› koyarken Türkler Balkan cephesinde Plevne yak›nlar›nda korkunç bir bozguna u¤rad›lar.
1878 y›l›n›n 31 Ocak günü Edirne Ateflkesi ilan edildi. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun kaderi belirlenmifl
oldu. Hiçbir fley Ruslar› Konstantinopol’e ilerlemekten al›koyamazd›.
Ermeniler Edirne’deki Ruslarla ba¤lant› kurmufllard›. Savafl›n bafllang›c›nda Ermeniler, Osmanl›’n›n ata
ülkelerinin arkas›nda dimdik durmufllard›. Ancak Plevne y›k›m›n›n ard›ndan tüm Ermeniler komple
Ruslar›n taraf›na geçtiler. ‹lk görüflmeler Edirne’de yap›ld›. Patrik ile katolikolar›n bu senaryoya dâhil
olup olmad›¤› ve/veya ne flekilde dâhil oldu¤u tart›flma konusudur. Herhalükârda, bu görüflmelerin
sonucunda Ruslar hemen San Stefano Bar›fl Antlaflmas›’nda Ermeniler için araya girmifllerdir. Ne var ki
bu antlaflman›n kararlar› hiçbir zaman gerçeklefltirilmedi. Çünkü Ruslar›n kendi bünyelerindeki
Ermenilere ba¤›ms›zl›klar›n› vermeye niyetleri yoktu.
San Stefano (Yeflilköy) Bar›fl Antlaflmas›’n›n 16. Maddesi flöyledir: “…la Sublime Porte s’engage a realis-
er sans plus de retard les amelioration et les reformes exigees par les besoins locaux dans les provinces
habitees par les Kurdes et les Circassiens.”
Bu içi tamamen bofl olan madde, Osmanl›lar›n Kürt ve Çerkez sald›r›lar›na karfl› Ermenilerin güvenli¤ini
sa¤lamas›n› talep etmekten baflka hiçbir ifle yaram›yor. Bu yine de bir dönüm noktas›yd›. Ermeniler ilk
kez uluslararas› bir antlaflmada yer al›yordu, her ne kadar bu antlaflma asl›nda bir dikta olsa da.
Ermeniler önemsizli¤ine ra¤men bunu takdir ettiler (ve Ruslar›n bunu bu kadar önemsiz k›lmak için
kendilerince geçerli sebepleri vard›).
Çok k›sa bir süre sonra San Stefano Bar›fl Antlaflmas›’n›n oldukça geçici nitelikte oldu¤u ortaya ç›kt›.
Hem ‹ngiltere, hem de Avusturya onu reddetti. Sonuçta taraflar Bismarck’›n Osmanl› Sorunu’nu
tart›flmak üzere Berlin’de bir konferans düzenleme önerisini kabul ettiler.
Büyük güçlerin temsilcileri 1878 senesinin 13 Haziran’›ndan 13 Temmuz’una kadar Berlin’de
görüflmelerini sürdürdü. ‹ki baflbakan›n, Goncharov ve Bismarck’›n yan› s›ra Avusturya-Macaristan
Kontu Andrassy, Büyük Britanya’dan Lord Beaconsfield, Fransa’dan Waddington, ‹talya’dan Corti,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan Karatheodori ve Mehmed Ali Pafla da Alman baflkentinde haz›r bulundu-
lar. Kongrenin tek amac›, San Stefano diktas›n›n Osmanl›lar için fazla sert olan koflullar›n› iptal etmekti.
Ve yap›lan da tam olarak buydu. Eski bir Ermeni Patri¤i olan yüksek rütbeli rahip Khrimian’›n
liderli¤indeki kuvvetli Ermeni Delegasyonu Berlin’e kadar bofluna gitmiflti. Ermenilerin Anadolu’nun
hiçbir yerinde ço¤unlu¤u oluflturmad›¤› herkesçe bilinen bir gerçekti. Sadece Van’da nüfusun üçte birini
oluflturuyorlard›. Hiç kimse böylesine bir az›nl›¤a özerklik vermek istemiyordu. Böyle bir eylem neye
dayanarak hakl› gösterilebilirdi?
8 Temmuz 1878’de Kongre, San Stefano’nun 16. Maddesini orijinaliyle büyük oranda örtüflen “61.
Madde” ile de¤ifltirdi. 62. Madde de dini özgürlük ile ilgiliydi, ama hiç özerklik sözü edilmiyordu.
Ermeni milleti bunun için yeterince büyük de¤ildi. 19. yüzy›l ulus devletlerin doruk noktas›na ulaflt›¤›
yüzy›l oldu, ama ayn› zamanda demokratik ço¤unlu¤un da doruk noktas›na ulaflt›¤› yüzy›ld›.
Bulgaristan, S›rbistan, Yunanistan ve Romanya ba¤›ms›z oldu, ama her birinde ulus ço¤unlu¤u
oluflturuyordu.
Ermenilerde ise durum tamamen farkl›yd›. Zaman›nda bir Ermeni kral›n, Ermenilerin üzerine hak iddia
ERICH FEIGL
56
etti¤i genifl topraklar üzerindeki bir Ermeni krall›¤›n› yönetti¤i do¤ruydu, ama bu yaklafl›k olarak iki bin
y›l› önce tamamen farkl› koflullar alt›nda gerçekleflmiflti. 19. yüzy›l ço¤unluklar›n yüzy›l›yd› ve
Anadolu’da ço¤unluk da Müslümanlard›.
Baz› Ermeni çevreleri bu gerçe¤i kabul edemiyordu. Sadece Ruslar taraf›ndan de¤il, bir ölçüde misyoner-
ler taraf›ndan da desteklenen isyanc›, entelektüel ve ruhban s›n›f› gruplar› ilgi çekerek, ço¤unluk
üzerinde güç kazanmak için, daha da cüretkâr ve macera dolu yollara baflvurdular.
Modern Yunanca “mit” kavram›n› basitçe ve aç›kça tan›mlar: anlam› fludur, söylenegelen, masal…ve yalan.
Bir “mit” geleneksel bir hikaye olabilir. Bir mit herhangi bir gerçek veya kurgusal hikaye, kültürel (ve siyasi!) ideal-
lerini somutlaflt›r›p insanlar›n bilincine yaklaflan, yinelenen bir temad›r. Bir mit ayr›ca her toplumun ideolojisinin bir
bölümünü teflkil eden temel kurgular›n veya yar›-gerçeklerin biridir. Bir mit gerçekten çok, gelene¤e veya uygunlu¤a
dayanan bir kavramd›r.
Klasik Yunanistan dünyas›n›n da çok basit bir cevab› var: M‹TOS sözcük, söylenti, efsane, yalan demektir.
Pek çok insan, imparatorluk, dini kurum veya siyasi parti kendi mitlerini yaflar. Japonya söz konusu
oldu¤unda mit, ‹mparatorluk ailesinin günefl-tanr›ças› Amaterasu’dan türedi¤idir. Çin’de hükümdar cen-
netin o¤ludur. Romal›lar devlet mitlerini bir difli kurt üzerine kurmufllard›r.
“Üçüncü ‹mparatorluk” boyunca Alfred Rosenberg’in günümüzde alay konusu kabul edilen kitab›, Der
Mythos des 20. Jahrhunderts, dine dayal› bir milli onur, kahramanl›k mitolojisi gibi saçma bir fikri
ortaya att›. Amac› bir “Germanik Ulusu Kilisesi” kurulmas›yd›. Hitler’in en yak›n iflbirlikçilerinden olan
Rosenberg için “rassengebundenes Volkstum” (›rka dayal› insanl›k kavram›) tüm ilkeler aras›nda en
de¤erlisiydi. Bu yap›t›n›n bas›m›ndan dört y›l sonra, “evrensel” bir kilise olarak hiçbir ›rk ve kökeni bir
di¤erine tercih etmeyen Katolik Kilisesi, Rosenberg’in ifadesini “Okunmas› yasak kitaplar” listesine
koyma kahramanl›¤›n› gösterdi. Buna ra¤men ›rk ve ulusal bir Kilise miti halen yaflamaktad›r.
Mitoloji insanlar›n kökeni ve tarihi, tanr›lar›, atalar› ve kahramanlar› ile ilgili mitlerin toplam›d›r.
Bununya birlikte mit ve mitoloji ile mitomani aras›ndaki yol son derece k›sad›r.
Mitomani gerçe¤i süslemek, abartmak, sonunda yalan söylemek için içten gelen güçlü bir istektir. “Mania” tüm
fliddetli anormal davran›fllar (örne¤in terörizm biçiminde) anlam›na gelir.
Eski y›llara ait dini efsaneler, ço¤u toprakla, parayla ve güçle ilgili olan iddialara dair sözde tarihi hak-
larla ilgili, günümüze ait mitlerle birleflince ortaya patlay›c› bir kar›fl›m ç›kar. Bu yelpaze “Büyük
Almanya”dan “Büyük S›rbistan” ve “Büyük Ermenistan”a kadar uzan›r. Bunun sonuçlar› burada anlat-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
57
Alfred Rosenberg Nazi rejiminin bafl ideologuydu. Kitab› Sald›rgan Hayastan (Ermenistan) Azerbaycan’›n
Der Mythos des 20. Jahrhunderts (20. Yüzy›l Miti) o dönemde %20’sini elinde tutuyor. Bir milyon Azeri evini kaybetti.
bas›lan tek bildiriydi. 1946 senesinde, Nuremberg’de, “›rk nefreti
yarat›c›s›” olarak idama mahkum edildi, ancak ne yaz›k ki
korkunç eylemleriyle oluflturdu¤u örnek pek etki yaratmad›. Soy
ve köken üzerine saçma ö¤retileri, tüm trajik sonuçlar›yla hala
ortadad›r.
alg›layan, tarihe çarp›t›lm›fl bir bak›fla dayan›yor. Bunun bir örne¤i, Ermenilerin do¤rudan Nuh’un
soyundan geldikleri iddias› ve bu soylar›n› kendi Devlet mitlerinin temelini oluflturacak kadar önemli bir
ayr›cal›k olarak görmeleri gerçe¤iyle ilgilidir. Bu saçmal›ktan ayr› olarak (e¤er insan soyunun Nuh’tan
geldi¤i do¤ruysa bu durum tüm insanl›k için geçerlidir), bu iddia ayn› zamanda büyük bir siyasi
tehlikedir çünkü e¤er buna itimat edilirse bu Ermeni mafyas›n›n talepleri için sözde-tarihi bir gerekçe
olarak kullan›labilir.
Dünya kamuoyundan ve garip bir flekilde Ankara’dan fazla bir tepki görmeden, Ermenistan Cumhuriyeti
devlet armas›nda, flüphesiz Türk topraklar›nda bulunan A¤r› Da¤› ve Nuh’un gemisi bulunuyor. Bu
adeta Almanya’n›n devlet armas›nda bir Atlantik Hatt› kalesinin, Fransa’n›nkinde bir Kanada akça
a¤ac›n›n yapra¤›n›n veya Hollanda’n›nkinde, New Amsterdam’›n (affedersiniz: New York’un) hemen
önünde olmas› gerekçesiyle Özgürlük An›t›’n›n olmas› gibi. Ermenistan’›n durumunda ise bu anormallik
gerçek bir toprak hakk› iddias› ile ilgili. Bu ba¤lamda, Ermenistan’›n Gümrü Antlaflmas›’n› ve Kars
Antlaflmas›’n› kabul etmeyi halen reddederek gelecekte bir fetih savafl› seçene¤ini – tabii Türkiye’nin
Azerbaycan olmad›¤›n› da bilerek aç›k tuttu¤u unutulmamal›d›r.
Burada unutulmamas› gereken, meselenin Türkiye’nin AB’ye üye olmas› veya olmamas› gerekti¤i de¤il,
ülkede ifllenen kiflilik katlidir.
Ermeni mitomanisi iki temele dayan›r. Öncelikle, tüm saçmal›¤›na ra¤men “Daha Büyük Ermenistan”
iddialar›na kaynak olan, ve ayn› zamanda da sadece flu anda Azerbaycan’a karfl› sürdürülen sald›r› ve
iflgal savafllar›n› gerekçelendirmek için de¤il, ayr›ca bu gereklili¤i ispatlamak için de kullan›lan do¤rudan
Nuh’un soyundan gelme iddias› fleklindeki ›rkç› ç›lg›nl›k var. Baflpiskopos Mesrop Krikorian taraf›nda
“de¤ersiz Türkler” diye bu kadar küçümsenerek bahsedilen bu insanlar tam olarak kim?
Ermeni mitomanisini destekleyen ikinci temel de kendi kendilerine atfettikleri flehit halk statüsü. Gerçe¤i
bilen birkaç kifli d›fl›nda dünyan›n dört bir yan›ndaki Ermeniler – ve de kendi fikirlerini afl›lad›klar›
dünya kamuoyu sözcüsü – o anki ruh hallerine göre bir milyon veya milyonlarca insan›n hayat›n› kay-
betti¤i soyk›r›ma kesin olarak inan›yor. Bugün, Türkiye onlarca y›ld›r bu suçlamalara tepki göstermedik-
ten sonra gerçek ad›na etkili bir fley yapmak ve mitomanyaklar› hak ettikleri noktaya yerlefltirmek çok
zor. Bu, yalan biçimindeki mitlerin gerçeklerden ve hakikatten daha güçlü oldu¤u anlam›na m› geliyor?
Bu mitler uzun ömürlü olabilir, ama kesinlikle ölümsüz de¤iller.
Mark Sykes ve genç arkadafl› John Smith uflaklar› ve rehberleriyle. Çocuk da u¤ur getirmesi için kat›rc›
taraf›ndan al›nm›fl. Ve gerçekten de u¤ur getirmifl!
Mark Sykes, 6. Baronet, 1879-1919. I. Dünya Savafl›’›ndan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun parçalan-
mas›n› konu alan sözde Sykes-Picot müzakerelerinde Büyük Britanya’y› temsil eden diplomatt›.
Sykes Güney Afrika Boer Savafl›’nda (1889-1902) görev yapt› ve ‹rlanda’da ‹ngiliz genel sekreteri George
Wyndham’in özel sekreteriydi. Seneler boyunca Asyatik Türkiye’ye yolculuklar yapt›. Osmanl› ‹mpara-
torlu¤u’nda ‹stanbul’dan Ba¤dat’a, Kudüs’ten Van’a (ayn› zamanda I¤d›r, Erivan ve Tiflis’i de iyi bilirdi)
yaflam ve tarz hakk›ndaki kitaplar› Sultan’›n dünyas› üzerine yaz›lm›fl en iyi raporlard›. Sykes Türk
memleketini sadece mant›kla de¤il ayn› zamanda mizah ve nüktelerle betimleyen mükemmel bir gözlem-
ciydi. DAR-UL ISLAM (1904) adl› eserini ben flahsen kusursuz bir baflyap›t olarak görüyorum.
Mark Sykes, örne¤in, Zeytun’daki Türkler ile Ermeniler aras›ndaki nispeten zarars›z bir olay› ve bunun
sonuçlar›n› flöyle anlat›yor:
“Türkiye’nin devlet ifllerinin genel durumundan memnun olmayan bir ‹syanc› Toplulu¤u, gelecek olan
yard›m fonu ve toplanan paralar›n izini sürerek 1895 y›l›nda yar› baflar›l› bir devrim yapma ümidiyle
Zeytun’u da¤›tarak münasebetsizlikle suçlanm›fl ve en cesur temsilcilerinden alt›s›n› bu bölgeye atam›flt›.
Bu gözü dönmüfl isyanc›lar Avrupa’n›n dikkatini kendi davalar›na ve iane kutular›na çekmeyi umduk-
lar›ndan bu devrimin sonunun ne olaca¤›n› pek umursamam›fllard›.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
63
Mark Sykes’›n “en cesur ajanlar” ve “gözü dönmüfller” ad›n› verdi¤i isyanc›lardan birkaç›: Agassi, Meléhe ve Abahe, kuzu k›l›¤›ndaki
kurtlar.
Ne var ki bu kifliler kendi insanlar›n› isyan için hiçbir anlamda haz›r bulamad›lar ve üzerlerindeki etki-
leri de pek azd›. Duygulu, aptalca, muhtemelen haince konuflmaya haz›r kifliler olduklar› do¤ruydu,
ancak bunlar›n hiçbiri gerçekten silahlan›p baflkald›rmaya hiçbir flekilde haz›r de¤ildi. Ancak hiç beklen-
mezken, devletin gücünü art›rarak elde ettiklerinden faydalanarak vatandafllar› birbirine düflürme f›rsat›
kendili¤inden ortaya ç›kt›.”
Ard›ndan Türkmenlerle aralar›nda, baflka koflullar alt›nda bahsedilmeye bile de¤meyecek önemsiz bir
olay meydana geldi. Mark Sykes flöyle devam ediyor:
“Temsilciler bu harekette olaylar› bir krize dönüfltürme flans› gördüler ve de binbafl› ile üç muhaf›z›n›
öldürüp H›ristiyan üyeyi yanlar›na alarak ya heyete sald›rd›lar ya da köylüleri heyete sald›rmaya ikna
ettiler. Çevredeki Ermeniler de çaresizce uzlaflarak kaç›n›lmaz olan› kabul ettiler ve isyanc›lara
kat›ld›lar…
Ertesi gün isyanc›lar flehri, Osmanl›’ya karfl› bir cihada kat›lmaya zorlamak amac›yla (bu flehrin ahalisi
bu cihada kat›lmaya pek de hevesli de¤ildi)
Zeytun’daki garnizona sald›rmaya karar verdiler. Zeytun’un efli olmayan nadir foto¤raflar›ndan biri. fiüphesiz Mark
Sersemlemifl komutan›n›n kabiliyetsizli¤i sonucunda Sykes bu olaylar›n ve sonuçlar›n›n, Ermenilerin kan dökerek nas›l
para kazand›¤›n›n en güvenilir, dürüst tan›¤›.
kale k›sa süren bir direniflin ard›ndan teslim oldu.
Baz› önemli zaferler kazanm›fl olan Ermeni kuvveti
Kurtul bölgesine do¤ru ilerledi, buralardaki Türk
köylerini ya¤malad› ve Anderim’i ele geçirerek
hükümet kona¤›n› yakt›. Zeytun’a dönerken, en son
Ermeni krall›¤›n›n y›k›ld›¤› Çukurhisar’da, onun
hat›ras›n› yadetmek için en utanç verici cinayetlerini
ifllediler. (Bana, korkunç ayr›nt›lar anlat›ld›, ancak
bunlar bana flehirli bir Ermeni taraf›ndan gururla
nakledildiklerinden dolay› do¤ruluklar›ndan flüphe-
liyim. )
ERICH FEIGL
64
Bu olay›n sonras›, anarfli oldu. Abart›lm›fl haberler dolay›s›yla öfkelenen Müslümanlar ve Kürtler,
Ermenilerin küçük ama zengin çarfl›s›n›n hazineleriyle ifltahlanarak onlar› Marafl’ta ve di¤er yerlerde yenip
katlettiler.”
Bunun üzerine Türk Hükümeti Zeytun’a asker gönderdi ve askerler “yol üzerindeki Ermenileri de önüne
katarak Zeytun’a do¤ru ilerledi. Bu ilerleyifl s›ras›nda her ne kadar birlikler baz› “çok çirkin fiiller -Türk
ordusundan baflka her hangi bir ordu taraf›ndan bu fiiller ifllenseydi böyle nitelenmezdi - ifllediyseler de,
bence bu harekât› sevk ediflinden dolay› kendisi kabahatli görülmemelidir.
Zira geride düflman bir halk b›rakmak büyük bir askeri hata olurdu. Teslim olmaya ça¤›rd›¤› Ermeniler
flartlar› kabul edemeyecek kadar panik içindeydiler, ya köylerinde kal›p sonuna kadar direnecek imha
olmay› bekleyecekler veya Zeytun’a do¤ru kaçacaklard›. Zeytun’da da isyanc› ajanlar kendi itibarlar›n›
devam ettirmek için, bir ‹ngiliz askeri birli¤inin onlar› kurtarmak maksad›yla Alexandretta’ya
(günümüzde ‹skenderun) ç›kt›¤› yalan›n› halka inand›rmaya çal›fl›yordu.”
“Bu ajanlardan biri d›flar›ya bir haberci göndermifl, o da kendisinin kaleme ald›¤› ümit vadeden bir mek-
tupla geri dönmüfltü. Fakat bu sahtekâr ve arkadafllar› Zeytunlular›n genel sadakatsizliklerinden endifle
ettiklerinden ve halk›n Hükümetten merhamet beklemek ümidini k›rmak için baz› fleylerin yap›lmas›na
karar verdiler. Böylece Ali Pafla’n›n sürüp götürdü¤ü mültecileri bir araya toplad›lar ve beraberce, esir
ald›klar› garnizon askerlerini doldurduklar› Hükümet kona¤›na yollad›lar ve burada onlar› en ac›mas›z
flekilde öldürdüler.
Bu alçakl›¤› Zeytun halk›na bulaflt›rmamak gerekti¤i unutulmamal›d›r. ‹syanc›lar›n rezil vicdans›zl›¤›,
ümitsiz ve öfkeli köylülerin fanatizmi bu katliama yol açm›flt›r. Bu i¤renç kasapl›ktan sonra Zeytun
Ermenilerinden baz›lar›n›n sürünerek Kona¤a yaklaflmalar› ve silah arkadafllar›n›n cesetleri alt›nda
kalm›fl yetmifl askeri kurtarmalar› onlar›n hanesine sevap olarak yaz›lmal›d›r. Bu askerlerden elli yedisi
çarp›flmalar bittikten sonra teslim edilmifltir. Bütün bu kanl› Ermenistan hikayeleri içinde, H›ristiyanlarla
Müslümanlar aras›nda her iki taraf›n da yapt›¤› böyle asil iyi ifller insana ferahl›k veriyor ve her
katliamdan sonra benzer olaylar a盤a ç›k›yor.
Bu aptalca katliamdan sonra isyanc› ajanlar yapt›klar›ndan övünmüfl olmal›d›rlar. Zeytun her türlü
uyar›ya ra¤men kendini tehlikeye att› ve flehir sonuna kadar bir kuflatmaya karfl› koymak üzere
haz›rland›. Fakat bu safhada Zeytun sayfas› kapand›. Zira üç hafta içinde, e¤itim görmüfl bir Türk’ün
asil bir örne¤i olan Ethem Pafla savafl alan›na ulaflm›fl ve Avrupal› Konsoloslar›n da yard›m›yla flehirdeki
Ermenilerle flerefli bir bar›fl yapm›flt›. Anlaflma ne yaz›k ki bütün bu rezilliklere ve dökülen kanlara sebep
olan sefillerin k›llar›na dokunulmadan Avrupa’ya dönmelerini sa¤layan bir madde ihtiva ediyordu.
Bu sefiller Avrupa’ya, muhtemelen askeri maceralar› kadar mümtaz! varl›klar› ile de katk›da bulunacaklard›.
Büyük güçler aç›s›ndan bu isyanc› ajanlar›n kaç›p kurtulmalar›na göz yumulmas› ciddi bir hata olarak
görülmektedir. Zira, bu rezil ve her fleyi yüzlerine bulaflt›ran entrikac›lar, çoktan hak ettikleri flekilde
as›lsalard› ‹stanbul’daki Büyükelçilerin eli kuvvetlendirilmifl olacakt›.”
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
65
Ya Türkler?
“Düflünmeleri gereken bir vatanlar› vard›. E¤er
isyanc›lar›n entrikalar›na devam etmelerine
müsaade etmifl olsalard› hiç flüphe yok ki en
uygun bir zamanda korkunç bir isyan patlak
vermifl olacakt›. (Zira 1915 Mart’›nda Van’da iç
savafl ç›kt›¤›nda Türklerin Do¤u Anadolu’daki
yenilgilerinden sonra böyle olacak gibi görünüyor-
du…).”
“Ayr›ca flu da ak›lda tutulmal›d›r ki bir Ermeni
isyan› olay›nda, komplocu Ermenilerin niyeti de
benzer katliamlara giriflmekti. Türklerin
Ermenileri öldürmelerine bir bahane bulmay› bir “Hindistan’daki isyandan sonra giriflilen katliam resmi güçlerle
ifllenmifl de olsa en az bunun kadar merhametsizceydi. Bütün bun-
kenara koyarken, Bat›’da da yak›n zamanlara lardan bir kimse Skobeleff’in Orta Asya’y› ele geçirirken (ve
kadar oldu¤u gibi Do¤u’da katliam›n bir siyaset günümüzde Putin Çeçenistan’›) en az Türklerin Ermeni isyan›n›
bast›rmada gösterdi¤i itidal kadar insafl› oldu¤u sonucunu ç›kara-
yönetimi olarak kabul edildi¤i hat›rlanmal›d›r. bilir.”
Müttefik kuvvetlerin Pekin’deki davran›fllar› bu
günün meselesi oldu¤una göre neden “yak›n
zamanlara kadar” denmeli ki?”
yaflamam›fl gibi davran›yor ve lanetlenen an›s›n› yok etmek için ellerinden geleni yap›yor. Roma’daki
Katolik-Ermeni kilisesi S. Nicola’da halen Aziz Kirkor Lusavoriç (Gregory the Illuminator) ile Papa
Silvester’›n aras›ndaki bir görüflmenin oldukça çarp›c› bir resmi bulunsa da, Ter Gomidas’›n ça¤dafl bir
resmi tart›flma konusu bile edilmeden, ekümenik gayretleri tehlikeye atmamak için kald›r›lm›flt›r.
Bugün Mihitarisler, sanki hiçbir zaman Ermeni Ortodokslar›n vahfli, kanl› ve merhametsizce zulmüne
u¤ramam›fllar gibi davranmaktalar, hatta aksine yaz›lar›nda (örne¤in San Lazaro’da sat›lan yaz›lar›nda),
Sassun’daki Ermeni ayaklanmas›nda en korkunç gaddarl›klardan sorumlu bir katil olan Andranik gibi
suçlular› yüceltiyorlar.
13 Nisan 1904’te Osmanl› askerleri Sassun’daki isyan› bast›rmak üzere gönderildi. Çok uzun süre
direnemediler ama Andranik’in çetesi A¤ustos’a kadar direnmeyi baflard›. Sonra da Kafkasya’ya kaçt›.
Çat›flmalar› daha sonra Ermeni arkadafllar› kurban say›s›yla gurur duyarak aç›kça anlatt›: 1904
senesinde May›s – A¤ustos aylar› aras›nda 932-1132 Türk öldürüldü. Buna karfl›n sadece 19 Ermeni
öldürüldü. Bunlar Ermenilerin verdi¤i say›lard›r. Ancak bu isyan da kay›tlara “toplu katliam” olarak
geçmifltir. San Lazarro’daki manast›rda sat›lan Armenia and San Lazarro (Ermenistan ve San Lazarro)
adl› kitap bu sözlerle dolu.
Armenia and San Lazarro (Ermenistan ve San Lazarro) kitab›ndaki benzer bir tasvir de flöyledir:
“Taflnaklar: ‹stanbul’daki bir çeteci eylemi… Do¤unun en önemli ve ünlü bankas› olan ‹stanbul
Osmanl› Bankas›n›n iflinden baflka bir fley de¤ildi. Bu cüretkâr ola¤anüstü eylem Taflnak Partisi
taraf›ndan düflünülmüfl ve etkili olaca¤›ndan emin olunarak gerçeklefltirilmifltir. Ve beklenen
sonucu da göstermifltir. Büyük Bat› devletlerinin büyükelçileri isyanc›larla görüflüp Osmanl›
hükümetinden Ermeni az›nl›¤› için yap›lacak reformlar fleklinde al›nacak imtiyazlar karfl›l›¤›nda
bankay› terk etmelerini istemifltir…”
Bu imtiyazlar›n sonuçlar›, tüm dünyay› ASALA’dan PKK’ya ve El Kaide’ye kadar terörizmle
karfl› karfl›ya b›rakan sonuçlar› ortada de¤il mi? Bunlar kontrolden ç›kmadan durdurulmal›!
ARMENAKAN, HINÇAK VE
TAfiNAKTSUTYUN ‹HT‹LAL
PART‹LER‹: TERÖR YÖNTEM‹
Bab-› Âli gösterisinin sonunda yeni bir söz icat edildi: kusaktsakan. Bir kusaktsakan, H›nçaklar›n sad›k
bir takipçisiydi ve partinin verdi¤i emirlerin sebebini sormadan bu emirlere itaat ederdi. Daha sonra
Rusya’da bu tip insanlara “aparatçik” ad› verildi.
Sasun olaylar› resimli bir kitab›n gerçek örnekleridir. Ancak bu olaylarda görünen, Kürtlerin ve “öfkeli
askerlerin” kana susam›fll›¤› de¤il, tek bir amaç do¤rultusunda ortal›¤› kar›flt›rma tekni¤idir: bir az›nl›k
grubunu uluslararas› bas›n manfletlerine “zulüm kurban›” olarak tafl›y›p siyasi muhalifleri eyleme geçme-
ye zorlamak. Pek çok masum insan›n ç›kan kar›fl›kl›kta gerçekten hayat›n› kaybetmesi elebafllar›n›n
umurunda bile de¤ildi. Bu arada onlar da H›nçak partisinin mensuplar›yd›.
Ermeni tarih kitaplar›n›n ço¤unda Sasun halk›n› ayaklanmaya k›flk›rtanlar›n adlar›n›n “kahramanlar”
olarak an›ld›¤›n› görüyoruz. Bu isimler Mihran Damadian ve Hampartsum Boyadjian. Her ikisi de,
Kumkap› ayaklanmas›n› düzenlediklerinden (Nisan, 1890) kargafla ç›karmakta deneyimliydi. Mihran
Damadian, ‹stanbul’dan kaçt›ktan sonra Atina’da anti-Türk gösterileri düzenledi. Boyadjian Kafkas-
ya’dan ‹stanbul’a fleyh k›l›¤›nda büyük miktarda para tafl›yarak geldi. Dolay›s›yla silah sat›n almak onun
için pek sorun olmad›.
Asilerin ne kadar silahs›z oldu¤u, Kürtlerin Ermenilerden tek bir yer almak için on iki gün boyunca can-
la baflla savaflmalar› gerekti¤ini ö¤rendi¤imizde çok daha net olarak ortaya ç›k›yor. 17 Kas›m 1894 ta-
rihli Times’da G. Hagopian’›n kaleminden, Fulham’da yaz›lm›fl, Sasun olaylar›yla ilgili bir makale ya-
y›mland›. Christopher Walker bile Armenia – The Survival of a Nation (Ermenistan – Bir Ulusun Kurtu-
luflu) adl› kitab›nda bu yaz›n›n “kesin olmayan detaylar›ndan” bahseder. Ama ne önemi var ki? Dünya
bas›n› Hagopian’›n hikayesine sar›ld› ve tüm dünya, asl›nda bir iç savafla dönüflen isyanlar›n bast›r›lmas›
ERICH FEIGL
74
NOKTALARINDAN B‹R‹: bir terör ve zaptetme modeli teflkil etmektedir: rehin alma, bir
“manifesto” yay›mlanmas› talebi, d›fl güçlerin yard›m›yla ülkeden
“güvenli ç›k›fl” talebi ve de bunun yerine getirilmesi!..
OSMANLI BANKASI BASKINI
(1908) Erzurum’dan Meclis-i Mebusan vekili seçilecek ve Birinci Dünya Savafl›’nda Osmanl›lara karfl›
Ruslar›n taraf›nda savaflan bir grup Ermeni gönüllüyü yönetecekti. 26 A¤ustos’ta teröristler bankaya
zorla girip bombalar f›rlatt›lar, gümüfl sikke dolu çuvallarla barikat kurup her yöne atefl açt›lar. ‹nsanlar›
rehin ald›lar ve taleplerinin yay›mlanmas›nda ve karfl›lanmas›nda ›srar ettiler. Bu operasyon gelecekteki
teröristler için bir örnek oluflturdu ve bu tür terörist bask›n tarz› büyük ölçüde de¤iflmeden kald›. Talep-
leri flunlard›:
•Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki Ermeniler için Avrupal› bir yüksek komiserin tayini.
•Halk ordusunun ve polisin Avrupal› komisere itaat etmesi.
•Avrupa sistemiyle uyumlu adli reform.
•fiarts›z bas›n ve din özgürlü¤ü.
•Vergilendirme sisteminin yenilenmesi.
•Vergi borçlar›n›n iptal edilmesi.
•Genel af.
•Yukar›daki taleplerin yerine getirilmesini teftifl etmek için bir Avrupa komisyonunun kurulmas›.
Rehin alma ve ölüm tehdidi durumlar›na her zaman yap›lan standart pazarl›klardan sonra Osmanl› Ban-
kas›’n›n genel müdürü Sir Edgar Vincent, Rus ‹mparatorlu¤u Büyükelçili¤i’nin tercüman› Maximoff ile
birlikte ablukaya al›nm›fl binaya girdi. Pazarl›klar teröristlerin ülkeyi güvenlikle terk edeceklerinin garan-
ti edilmesiyle sona erdi. Bu, günümüzde halen geçerli olan bir örnek teflkil etti.
Bu on yedi asi muhtemelen tüm ‹ngiliz ve Frans›z filolar›n›n ‹stanbul’a dönüp kendilerini coflkuyla karfl›-
lamalar›n› bekliyordu. Her ne kadar böyle bir fley olmad›ysa da çete kaç›fl›n› bizzat Sir Edgar Vincent’in
özel görkemli yat›yla yapt›. Daha sonra da kendilerini sa¤ salim Marsilya’ya götüren Frans›z savafl gemi-
si La Gironde’a geçtiler.
Terörist sald›r›lar›n› oradan planlamakta ve yürütmekte serbestlerdi. Bask›n amac›na ancak k›smen ulafla-
bilmiflti. Beklenen ayaklanma gerçekleflmemiflti. Teröristler bu ayaklanmalara ihtiyaç duyuyordu. Çünkü bu
ayaklanmalar, ölüler ve yaral›larla “Ermeni Davas›”na büyük katk› sa¤layacakt›. Di¤er terörist birimler de
30 A¤ustos’ta Galata’da çok say›da bomban›n patlat›lmas›n› düzenleyerek yard›mda bulundular.
Bu sefer ifller daha iyi gitti çünkü art›k ayaklanmada 4000-6000 Ermeni öldürüldü gibi hikayeler uydur-
mak mümkündü. ‹ngiliz Büyükelçili¤inin gizli raporlar›nda bu rakamlar› destekleyen tek bir kan›t bile
bulunmuyor (F. O. 424/188, No: 149 ve 169). Ama ne fark eder ki?
Gelecekteki tüm terörist bask›nlar için, rehin alma, talep listesinin zorla yay›mlanmas›, teröristlerin ülke-
yi terk etme izni ve art› tüm bu eylemlere efllik eden halkla iliflkiler hizmetleri ile komple bir örnek olufl-
turulmufl oldu.
1980 y›l›nda (!) Briton Christopher Walker, Armenia – The Survival of a Nation (Ermenistan –
Bir Ulusun Kurtuluflu) adl› kitab›nda Osmanl› Bankas› bask›n› üzerine flu paragraf› yazm›flt›r:
“Kaçan Taflnaklar flansl›yd›. Frans›z gemisi Gironde’a binip Fransa’ya do¤ru yelken açt›lar. Ge-
ride kalan Ermeni vatandafllar› pek çok kez terörist bir toplumda terör yaratmak suçunun
cezas›n› çekti.”
ERICH FEIGL
76
1914’de Taflnaksutyun Parti Kongresi Erzurum’da topland›. Taflnaklar Erzurum’u gelecekteki “Büyük
Ermenistan”›n baflkenti olarak görüyorlard›.
Birinci Dünya Savafl›n›n ç›kmas›, Ermenilerin tarihindeki belirleyici bir dönüm noktas›d›r. ‹htilalci Tafl-
naksutyun kongresi Erzurum’da topland›¤›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u (Kas›m ay›ndan önce) ‹ttifak
Devletlerinin taraf›nda savafla girmenin arifesindeydi. Kongredeki olaylar, özellikle mensuplar›n›n Os-
manl› Hükümetine karfl› tavr› ile ilgili olarak oldukça farkl› flekillerde anlat›ld›.
Ancak daha sonra ba¤›ms›z Ermeni Cumhuriyeti’nin baflbakan› olacak olan Hovhannes Kachaznuni,
Temmuz 1923’te toplanan Bükrefl Taflnaksutyun Kongresinde bu konuyla ilgili flu aç›klamay› yapt›:
“1914 Sonbahar›nda, Türkiye henüz savafla girmemifl, ama savafl haz›rl›klar› yap›yorken, Ermeni ihtilal
çeteleri Transkafkasya’da (Çarl›k Rusyas›’nda) büyük bir heves ve tantana ile kuruluyordu. Sadece bir-
kaç hafta önce Erzurum’daki genel toplant›da al›nan karara karfl›t olarak Ermeni ‹htilal Federasyonu
(Taflnaksutyun) bu çetelerin toplanmas›na ve Türkiye’ye karfl› gelecekteki askeri eylemlerine aktif olarak
kat›lm›flt›r…” Kendisi için ac› verici olan, Transkafkasya’daki Ermeni ‹htilal Federasyonu’nun karar›na
sad›k kalmamas› gerçe¤ini k›saca yorumlad›ktan sonra Ermeni Cumhuriyeti baflbakan› flöyle devam etti:
“Gönüllü çetelerimizin alana girip girmedi¤ini tart›flmak bugün yarars›zd›r. Tarihi olaylar›n kendi içle-
rinde reddedilemeyecek bir mant›¤› vard›r. 1914 Sonbahar›nda Ermeni gönüllü çeteleri organize olup
Türklere karfl› savaflt›lar çünkü kendilerini savaflmaktan al›koyam›yorlard›. Bu, Ermeni halk›n›n tüm bir
kuflak boyunca kendilerini besledikleri psikolojinin kaç›n›lmaz sonucuydu: Bu zihniyet ifadesini bulmak
zorundayd› ve buldu da… E¤er çetelerin kurulmas› yanl›flsa, bu hatan›n kökeni çok daha derinlerde
aranmal›d›r…1914 k›fl› ile 1915 bahar› Taflnaksutyun da dâhil olmak üzere Transkafkasya’daki Ermeni-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
77
“HINÇAK” 1914:
Bu ilan (Ruslar›n zaferini umarak) Ermenilerin
H›nçaklar›n Birinci Dünya Savafl›n›n bafl›nda da¤›tt›klar›
çarl›k rejimi alt›nda birlefltirilece¤i iddias›ndan ilan:
baflka ne içeriyor? H›nçak Sosyal Demokrat Komitesi…, çeyrek yüzy›ld›r
Ba¤›ms›zl›k sözünden eser yok. Özerklik ya da Türkiye’deki Ermenilerin özgürlefltirilmesi için kanl› bir
yolda çal›flt›ktan sonra flimdi Osmanl› zulmünü kendi kan›
özerk bir devlete dair bir ipucu bile yok. içinde bo¤mak için, gerçek siyasi olaylar›n gücüyle,
Buna ra¤men Ermeniler kendilerini Rus katliam›n›n mücadele ve ihtilal borusu çalarak Toros da¤lar› ve Ermeni
içine att›lar. Lendilerini Rus süper-güç siyasetinin s›n›r›ndan savafl alan›na iniyor.
Uluslar›n varl›¤›n›n tehlikede oldu¤u bu devasa mücadelede
satranç tahtas›nda gönül r›zas›yla feda ettiler.
tüm Ermeni ulusu gibi H›nçak Komitesi de maddi ve
Ve Ermeni terörizmi halen istekle ya da isteksizce manevi güçlerini birlefltirecek ve ellerinde ihtilal k›l›c›n› sal-
Rus süper-güç siyasetine hizmet etti¤inden, Er- layarak bu dünya savafl›na girecek.
menilerin derslerini almam›fl olduklar› aç›kça an- Üçlü Antlaflma’n›n ve bilhassa Rusya’n›n yoldafl› olarak
‹tilaf devletleri ile iflbirli¤i yapacak, sonunda Ermenistan,
lafl›l›yor. Kilikya, Kafkaslar ve Azerbaycan’da zafer kazanmas› için
“Kafam›zda yo¤un bir hayal atmosferi oluflturduk. tüm siyasi ve ihtilalci yollara baflvuracaklar…
Kendi arzular›m›z› baflkalar›n›n kafalar›na yerlefl- O halde ileri Yoldafllar…‹fl bafl›na.
Ölümü,
tirdik; gerçeklik hissimizi yitirdik ve kendimizi ha-
Ermenistan’› tehdit eden ölümü ezelim, böylece
yallerimize kapt›rd›k. A¤›zdan a¤›za, kulaktan ku- Ermenistan
la¤a genel valilik saray›nda söylendi¤i iddia edilen Sonsuza dek yaflas›n…
Paris, 1914
sözle dolafl›yordu; Vorontzov-Dashkov’un Katoli-
Sosyal Demokrat H›nçak Komitesi
kolara yazd›¤› bir mektup, hak ve iddialar›m›z›n ‹dare Merkezi
sunumunda kullan›lacak önemli bir mektup ola-
rak dikkat çekiyordu. Bu, oldukça belirsiz cümle-
ler ve genellemelerle dolu, arzulanan her flekilde
yorumlanabilecek, çok ak›ll›ca yaz›lm›fl bir mek-
tuptu.
Ermenilerin yeteneklerine, askeri ve siyasi güçleri-
ne gere¤inden fazla de¤er verdik, ve insanlar›m›z›n
Ruslara verdi¤i hizmetin önem ve miktar›na da
fazla önem verdik. Ve kendi mütevaz› de¤er ve
meziyetlerimizi gözümüzde fazla büyüterek umut
ve beklentilerimizi de do¤al olarak yükselttik.
1915 Yaz› ve K›fl› meydana gelen s›n›r d›fl› etme-
ler, toplu sürgünler ve katliamlar Ermeni Dava-
s›’na ölümcül darbelerdi. Tarihi Ermenistan’›n ya-
r›s› – ba¤›ms›zl›¤›m›z›n temellerinin seksenlerin ilk
yar›s›nda miras al›nan geleneklere ve benimsenen
Avrupa diplomasisi yönüne göre düzenlenece¤i ya-
r› – Ermenilerden yoksun b›rak›ld›; Türkiye’nin
Ermeni vilayetleri Ermenisiz b›rak›ld›. Türkler ne
yapt›klar›n› biliyorlard› ve bugün piflmanl›k duy- 1914 yaz›nda, üzerinde H›nçaklar›n Osmanl›lara karfl› silahlan-
malar› için bir sebep yok. Bu, Ermeni Sorununu mas›n› bildiren ilan›n bulundu¤u Ermeni gazetesi “H›nçak”.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
79
Gerçekten saçma bir telgraf. Van valisi Müslüman kad›n ve çocuklar› Bat›’da güvenli bölgelere tafl›mak
istemifltir. O s›rada henüz hiç kimse Ermenileri tafl›may› düflünmüyor, yaln›zca Müslümanlar›n yerlerinin
de¤ifltirilmesi söz konusu ediliyordu.
8 May›s’ta Ermeni asiler Van çevresine genel bir sald›r›da bulundu. Çevredeki tüm Müslüman köyleri
alevler içinde kald›. Bunun üzerine Osmanl› valisi Cevdet Pafla geri çekilme emri verdi. 17 May›s’ta
Osmanl› askerleri Van’› terk etti. Ayn› gün gelen Ermeniler flehrin Müslüman taraf›n› kundaklay›p flehri
tamamen Ermeni yönetimi alt›na ald›lar.
Birkaç gün içerisinde Rus öncü kolu Van’a ulaflt›. Ermeni birimlerinden olufluyordu. Daha sonra normal
ERICH FEIGL
80
1915 bahar›. Cephaneleri Ruslar taraf›ndan sa¤lanan bafl›bozuk Ermeni askerleri Van’›n Ruslar taraf›ndan
iflgal edilebilmesi için Osmanl› s›n›r›n›n hemen arkas›nda ikinci bir cephe oluflturdular.
Urartu zaman›na kadar uzanan Van’daki büyük kaya ve kalesi. Hisar›n alt›nda Van’›n Ermeni ayaklanmas›nda tamamen tahrip edilen
eski Müslüman kesimi bulunuyor. Sadece birkaç günlük bir süre içinde burada 30.000 Müslüman öldü.
Bir terörizm “Hiroflima”s›: Van’›n ‹slam bölgesinin sadece temel duvarlar› ve gururlu, kuvvetli camilerin birkaç› ayakta kalmay› baflara-
bildi. Van’daki Ermeni ayaklanmas› 1915 fiubat’›nda bafllad› ve doruk noktas›na Nisan’da ulaflt›. Asiler eski ‹slam flehrini 17 May›s’ta,
küçük Osmanl› garnizonunun flehri terk etmek zorunda kald›klar› gün atefle verdiler. Osmanl›lar Van’› 22 Temmuz 1915’e kadar geri ala-
mad›. Bu arada Van’dan zaman›nda kaçamayan tüm Müslüman nüfusu Ermeni teröristler taraf›ndan öldürüldü.
gerekli görülmedi¤inden henüz tehcir (zorunlu göç ettirme) söz konusu de¤ildir.
fiifreli telgraf, Ermeni sald›r›lar›na maruz kalan illerin valilerine ulaflm›flt›r ve flöyledir: “Zeytun, Sivas,
Bitlis ve Van’da meydana gelen son ayaklanmalar bir kez daha, özellikle de devletimizin savafla girdi¤i
bir dönemde, Ermeni komitelerin, isyanc› ve siyasi faaliyetleri, kendilerine Osmanl› topraklar›nda ba¤›m-
s›z bir yönetim sa¤lama giriflimlerini sürdürdüklerini gösteriyor. Savafl›n ç›kmas›ndan hemen sonra, Rus-
ya’daki Ermenileri bize karfl› k›flk›rtmak için ç›kar›lan bu ayaklanmalar ve Taflnak Komitesi’nin karar›
ve Osmanl› Devleti bünyesindeki Ermenilerin, Osmanl› ordusunun gücünü en fazla yitirdi¤i zamanda
tüm gücüyle isyan etmesi gibi davran›fllar›n hepsi ülkenin yaflam›n› ve gelece¤ini etkileyecek ihanetlerdir.
Merkezleri yabanc› ülkelerde bulunan ve isimlerinde bile ihtilalci vas›flar bulunan bu komitelerin özerk-
lik kazanmak u¤runa Hükümete karfl› her tür mazeret ve yola baflvuracaklar› eylemler içinde olduklar›
bir kez daha kan›tland›. Kayseri, Sivas ve di¤er bölgelerde bulunan bombalar, ülkedeki Rus sald›r›lar›na,
Rus ordusundaki Osmanl› Ermenilerinden oluflan gönüllü alaylar› toplayarak kat›lan Ermeni komite li-
derlerinin hareketleri ve de bunlar›n Osmanl› ordusunu arkadan tehdit eden yay›m ve operasyonlar› bu
durumu aç›kça ortaya koyuyor.
Osmanl› Hükümeti do¤al olarak, kendisi için ölüm kal›m meselesi teflkil eden bu komitelerin bu tür ope-
rasyonlar› ve giriflimleri sürdürmesine göz yumamaz. Hainlik kayna¤› olan bu komitelerin varl›¤› da ya-
sallaflt›r›lamaz. Bu yüzden de bu tür siyasi örgütleri hemen kapatmak gerekir. Yani, ilinizdeki H›nçak,
Taflnak ve benzeri komitelerin tüm kollar›n› kapatman›z, kol merkezlerinde bulunan tüm dosya ve ev-
raklara el koyman›z ve bunlar›n yok edilmedi¤inden ve kaybolmad›¤›ndan emin olman›z, hükümet tara-
f›ndan tehlikeli görülen tüm Ermenilerle birlikte komite liderlerinin hepsini ve önemli üyelerini tutukla-
man›z; dahas›, bölgede bulunmas› uygunsuz bulunan Ermenileri, zararl› eylemlerde bulunma flans› tan›-
mamak için toplay›p ilin veya sanca¤›n di¤er bölgelerine göndermeniz; gizlenmifl silahlar› arama ifline
bafllaman›z ve de muhtemel karfl› eylemlere karfl› haz›rl›kl› olmak için askeri komutanlarla gerekli temas-
lar›n›n devaml›l›¤›n› sa¤laman›z emrediliyor. Görevdeki Baflkomutan ile bir görüflmede kararlaflt›r›ld›¤›
gibi, bu emirlerin usule uygun biçimde uygulanmas›yla dosya ve evraklara dayanarak tutuklanarak eli-
mize geçen tüm kifliler askeri mahkemelerce yarg›lanacak ve yukar›da belirtilen ad›mlar hemen gerçeklefl-
tirilecektir. Tutuklanan kifli say›s›ndan ve emirlerin uygulanmas›na dair düzenli olarak hemen bilgilendi-
rilece¤iz. Bitlis, Erzurum, Sivas, Adana, Marafl ve Halep için: bu operasyon sadece komitelerin operas-
yonlar›na etki amac› tafl›d›¤›ndan, emirleri nüfusun Müslüman ve Ermeni kesimlerinin birbirlerini karfl›-
l›kl› olarak öldürmelerine sebep olacak flekilde uygulamaman›z fliddetle emredilir.
11 Nisan 1331 (24 Nisan 1915).
‹çiflleri Bakan›.
Tutuklamalar tan›nm›fl baz› tahrikçilerle birlikte sadece Taflnaksutyun ve H›nçaklar›n elebafllar›n› etkile-
di. Emrin genel bir tehcirle ilgisi yoktu.
Hükümetin Ermenileri grup olarak tehlikede olan bölgelerden (‹stanbul ile ‹zmir güvenli ve kontrol
alt›nda say›ld›¤›ndan bu durumdan etkilenmemiflti) tafl›ma emri ancak aylar sonra ç›kacakt›. Bu da
Ermeni terörizminin ve bafl›bozuk askerlerinin Van’daki korkunç sald›r›lar› sonucunda olacakt›. Bu olay
Ermeni terörizminin flafl›rt›c› bir doruk noktas›d›r. Asiler Van’› iflgal edip “Van Ermeni Cumhuriyeti”ni
ilan ettiler ve flehrin Müslüman bölgesini tamamen y›kt›lar. fiiddet olaylar›nda yaklafl›k 30.000
ERICH FEIGL
84
m›z›n d›fl›na at›lmas›n› ve bunlar›n yerlerinin s›n›rlar›m›z›n d›fl›na itilen Müslüman mültecilere verilmesi-
ni tercih ederim. 19 Nisan 1331 (2 May›s 1915).”
Bu belgenin önemi, Baflkomutan’›n niyetini aç›kça ortaya koymas›nda yat›yor. Ruslar, Müslüman nüfu-
sunun tamam›n›, s›rtlar›ndaki gömleklerden baflka bir eflyalar› olmaks›z›n Kafkasya bölgesinden Do¤u
Anadolu’ya göndermifllerdi. Bu s›rada Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun do¤u bölgelerindeki (özellikle
Van’daki) Ermeniler de büyük güç kazanarak Müslümanlar› öldürmüfllerdi ve “Van Ermeni Cumhuriye-
ti”ni ilan ediyorlard›. Bu koflullar alt›nda (Osmanl› ‹mparatorlu¤u s›n›rlar› içerisinde yaflayan) Ermenileri
Anadolu’dan göç ettirme (tehcir) karar› anlafl›l›r bir durum. “Daha güvenli oldu¤u düflünülen bölgelere”,
Ruslar›n ve Avrupa’n›n ‹tilaf Devletlerinin etkisine çok aç›k olmayan bölgelere göç ettirileceklerdi.
Birkaç hafta sonra 19 May›s 1331’de (1 Haziran 1915) Osmanl› hükümeti resmi bir Osmanl› gazetesi
olan Takvim-i Vakaya’da afla¤›daki kararnameyi yay›mlad›: 1. Madde. Savafl zaman› ordu, kolordu, bö-
lük komutanlar› ve vekilleri ve de ba¤›ms›z komutanlar, ülkenin savunulmas› ve düzenin sa¤lanmas› için
Hükümet taraf›ndan verilen emirlerin uygulanmas› için gerçeklefltirilen operasyon ve al›nan önlemlere
halk taraf›ndan gösterilebilecek tüm muhalefet, silahl› direnifl ve hücumlara en sert biçimde karfl›l›k ver-
mek ve askeri kuvvet kullanarak muhalefet ve direniflin tüm izlerini silmeye yetkili ve bununla yükümlü-
dür. 2. Madde. Ordu, kolordu, bölük komutanlar› askeri gereksinimlere ba¤l› olarak ve herhangi bir
ihanet veya ele verme belirtisine karfl›, köy ve kent halk›n›, tek tek veya toplu halde göndermeye ve göç
ettirmeye yetkilidir.
3. Madde. Bu geçici yasa, yay›mland›¤›nda yürürlü¤e girecektir.
Pek çok masum insan›n, çok say›da Ermeni’nin ve daha da fazla Müslüman’›n 1915’teki tehcirde mal›n›
mülkünü, sa¤l›¤›n› ve hatta hayat›n› kaybetti¤i do¤rudur. Böylesine bir savafl zaman› trajedisinde suçu
birilerine yüklemeye çal›flmak flüphesiz anlams›zd›r, ancak her fleyin “Korkunç Türkler”in suçu oldu¤u
fleklindeki neredeyse evrensel kan›n›n ›fl›¤›nda, zaman›n Osmanl› Ermenilerinin ezici ço¤unlu¤unun pasif
davran›fl› hakk›nda da bir fleyler söylenmesi gerekir. Her fleyin ötesinde sadece bar›fl istiyorlard› ve terö-
ristlerle yüzleflmek istemediklerinden sessiz kal›yorlard›. Onlarca sene boyunca kendi içlerinde ba¤›ms›z-
l›k ad›na saçma, uygulanmas› imkans›z ve tamamen adaletsiz (adaletsiz, çünkü Osmanl› ‹mparatorlu-
¤u’nun hiçbir bölgesinde Ermeniler ço¤unlu¤u oluflturmuyordu) h›rslar tafl›yan küçük bir grup fanati¤in
bulunmas›na göz yumdular. Köktenciler giderek güçlendiler, Müslümanlar› ve Ermenileri y›ld›rd›lar ve
sonunda Birinci Dünya Savafl›’n›n bafllamas›yla birlikte aç›kça iç savafl ilan ettiler.
Savafl›n kargaflas› içerisinde Osmanl› ‹mparatorlu¤u kendi varl›¤›n› sürdürmek için savafl›rken tehciri
gerçeklefltirmekten baflka seçenek kalmam›flt›. Savafl› takip eden olaylar – ‹tilaf Devletlerinin Anado-
lu’nun içlerine girmesi ve Yunanl›lar›n Ankara’ya kadar ilerlemesi - tehciri gerçeklefltirenlerin ne kadar
adaletli davrand›¤›n› kan›tlad›.
E¤er Osmanl› Ermenilerinin sessiz ço¤unlu¤u köktencilerin ç›lg›nca planlar›na ve misyonerlerin hayali
temennilerine karfl› ç›ksayd›, çok say›da Ermeni, hatta daha da fazla say›da Müslüman büyük eziyetlerden
kurtulabilirdi. Ne var ki az›nl›¤›n hatas›n›n cezas›n› ço¤unlu¤un çekmesi gerekti.
Genelde bir felaketin bir ulusu etkileyip etkilememesi mant›kl›, sa¤duyulu ço¤unlu¤un köktencilerden, fa-
natiklerden ve hayalcilerden oluflan mant›ks›z az›nl›¤a galip gelmedeki baflar›s›na ba¤l›d›r. Kendisini bir
az›nl›k taraf›ndan ayart›lmaya veya susturulmaya teslim eden bir ulus kurtar›lamaz. Louisville Üniversite-
si’nden Profesör Justin McCarthy’nin Nasyonal Sosyalistler üzerine araflt›rmas›n›n sonuçlar› flöyledir:
ERICH FEIGL
86
Osmanl›’n›n destek göndermesini engelleyerek ‹tilaf Devletlerinin bölüklerinin ç›kartma yapmas›na yar-
d›mc› olma amac› tafl›yordu. Bu dramatik dönem ‹stanbul’daki Yunanl› ve Ermenilerin “büyük bir heye-
can” yaflamas›na tan›kl›k etti: ‹ngilizlerin, Frans›zlar›n ve müttefiklerinin yak›nda Osmanl› baflkentine
muzafferane bir girifl yapmas›n› bekliyor ve buna kesin gözüyle bak›yorlard›.
24 Nisan 1915’te Türkler son dakikada, çoktan ‹stanbul’da bir darbe planlay›p ve gücün devredilmesini
hesaplam›fl olan toplam 235 Ermeni çete bafl›n› tutuklad›.
Bu konuda ne Türk edebiyat›nda – elbette ne de Ermeni edebiyat›nda, 23 Nisan 1915’te tam olarak ne
oldu¤una dair bir söylemin olmamas› flafl›rt›c›d›r. Erivan veya Boston’un bak›fl aç›s›na göre, bu gayet
mant›kl›, çünkü ne Hayastan Cumhuriyeti ne de Ermeni diyasporas›n›n gerçeklerle pek ifli yoktur ama,
Atlantik’in her iki taraf›nda, y›ldönümlerinde kutlayarak ve bunca cevaps›z sorular›n oldu¤u bir konuya
tarihi bir görüntü vermeye çal›flarak, aldat›c› bir “soyk›r›m” yaratma çabalar› sürmektedir. Her fleyden
öte, öncelik, sadece anavatanlar›ndaki Ermenilerin de¤il, tüm dünyadaki Ermeni az›nl›¤›n sald›rgan var
olma (raison d'être) sebeplerini canl› tutacak efsaneyi sürekli k›lmaktad›r.
Hamburger Abendblatt gazetesindeki baz› gazeteciler dahil olmak üzere günümüzdeki birçok yorumcu –
s›f›r›n ne önemi var deyip, bu say›y› 10 ile çarp›p, 235 yerine 2350 yazarken veya Neue Zürcher Nac-
hrichten gazetesindeki baflka bir yazar gibi “binler” basama¤› fantezisi yaparken hiçbir vicdani rahats›z-
l›k duymamaktad›r. Tam bir manipülasyon.
Osmanl› yetkililerinin baflkentte büyük bir bölgede tutuklama operasyonu yapamad›¤› çok aç›kt›r; kald›
ki, bu operasyonu flehir d›fl›na, Anadolu’nun merkezi bir bölgesine kadar geniflletsin. Planlama en az on
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
89
arkas›ndaki düflünce, Ermenilerin çok iyi bir flekilde tasarlad›¤› ve Osmanl›’n›n çok az askerinin bulun-
du¤u ‹skenderun çevresini ele geçirip ‹mparatorlu¤u iki parçaya ay›rma plan›yd›. Birkaç ay sonra,
Temmuz 1915’te, bu sald›r› Frans›z deste¤iyle Musa Da¤›’na taflt› ama muhaf›z güçlerin savunmas›yla
baflar›ya ulaflamad›.
Hiçbir yerde ço¤unlukla olmad›klar› gerçe¤ine ra¤men y›lmayan Ermenilerin amac›, ba¤›ms›z bir devlet
kurmakt›. Ve Saint Petersburg’taki Rus yetkililer ne Çar Nikolas ne de Ermenilerin ba¤›ms›zl›k rüyala-
r›nda onu takip eden “K›z›l Çarlar”, Konstantinopol’e muhtemel bir sald›r›y› ve s›cak denizlere inme yo-
lunu cazip bulmam›fllard›.
Bunlar›n hepsi Ermenilerin ‹mparatorlu¤un do¤u ve güney do¤usundaki isyan› ve müttefik Frans›z ve
‹ngiliz güçlerinin Çanakkale üzerinden ‹stanbul’a ilerlemesi ve daha sonra da özel bir yolla Ermeni grup-
lar›n ‹stanbul ve çevresinde yard›mlar›yla mümkün olabilirdi. Model, Van olmal›yd›.
Çanakkale’yi Osmanl›’n›n elinden al›p, ‹mparatorlu¤u savafl d›fl›nda b›rakma amac› tafl›yan Gelibolu se-
feri, Nisan – Aral›k 1915 aras›nda oldu. 60.000 Avustralyal›, 18.000 Yeni Zelandal› asker, ‹ngiliz güçle-
rinin bir bölümünü oluflturuyordu. Seferin sonunda,
26.000 kadar Avustralyal›, 7.500 kadar da Yeni Ze-
landal› yaraland›, ve 7594 Avustralya ve 2431 Yeni
Zelandal› öldü.
gilerine göre Frans›z ve ‹ngiliz ‹mparatorluk güçleri, Çanakkale önlerindeki adalarda özellikle de ‹m-
roz’da toplan›yorlard›.
18 Mart 1915 günü, Amiral de Robeck komutas›ndaki Çanakkale Seferi’nin gerçek bafllang›c›d›r.
‹stanbul’daki Türk halk›n›n halet-i ruhiyesi en düflük seviyeye inmiflti. Önce Kafkasya ve M›s›r
Seferlerindeki yenilgiler, flimdi de Osmanl›’n›n baflkentinin tehdit alt›nda olmas›… Konstantinopol’de
halk›n baz›lar› ve Türkler, ümitsiz bir biçimde, flehrin zaptedilmesinden konufluyorlard›. Yapabilen veya
Anadolu’da akrabas› olan Türklerin ço¤u flehri terk edip Anadolu’nun iç k›s›mlar›na gidiyorlard›.
Hükümet, padiflah ve mahiyetindekiler için iki özel tren haz›rlam›fl ve yönetim, Osmanl› Bankas›’n›n
alt›nlar›n›n zaten Eskiflehir’e tafl›nmas› için haz›rd›. Bu tehlike dolu günler, biri s›rad›fl› biri de normal
karfl›lanan, iki sonuç ç›kard› ortaya.
Kafkasya’daki yenilgi sebebiyle halk›n gözünden uzak tutulan Enver Pafla’n›n yeniden ortaya ç›kmas›
flafl›rt›c› bir olayd›. Birden, padiflah›n damad›, gerçek bir Osmanl› flehzadesi gibi davranmaya bafllam›flt›.
Müttefiklerin Çanakkale’de baflar›l› olmas›n›n mümkün olmad›¤›n›, çünkü buradaki tahkimat›n zapte-
dilemeyecek kadar güçlü oldu¤unu bildirdi. Hareketlerinde tam bir sükunet ve kendinden emin olma
hali vard› ve sonunda Enver Pafla hakl› ç›kt›.
ERICH FEIGL
92
Tabii ki, bunlar› bölge yöneticileri veya eflk›ya Kürtlerin savunmas›z mülteciler üzerine, sadece kendi
zenginliklerini düflünerek eskiden kalma uygulamalara dayanarak yapt›klar› sald›r›lar› hakl› ç›karmak
için söylemiyorum. Çok garip bir çeliflkidir ki, y›llar sonra, bu iki taraf – ASALA ve PKK – güçlerini An-
kara’ya karfl› birlefltirmifller ve yapt›klar› eylemlerde hayatlar›n› kaybedenleri hiçe sayan bir motivasyon-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
93
la hareket etmifllerdir.
Ancak, Türkler ve Ermeniler aras›ndaki fark fludur ki, Osmanl› mümkün olan her zaman müdahale et-
mifl, hapse atm›fl veya idam etmiflken, Ermeniler, Müslüman halka yap›lan say›s›z büyük çaptaki sald›r›-
lara karfl› hiçbir zaman tek bir k›nama bile sergilememifltir.
Ermeni isyanc›lar›n gözetim alt›na al›nmaya baflland›¤›, 18 Mart’ta, on sekiz savafl gemisi Çanakkale Bo-
¤az›’na girdi. Bunlar›n aras›nda Queen Elizabeth, Lord Nelson, Agamemnon, Inflexible, Irresistable adl›
‹ngiliz gemilerinden baflka Gauloise, Suffren ve Bovet adl› Frans›z gemileri vard›. Önce baflar› gösterdi-
ler, ta ki Bouvet bir may›na çarp›p sulara gömülene kadar. K›sa bir süre sonra Irresistable ve Ocean adl›
gemiler de may›na çarpt›. Müttefik güçleri geri çekildiler; 700’den fazla asker ve üç gemi kaybetmifllerdi
ve üç gemi de a¤›r yara alm›flt›…
MusaDa¤›’ndan gelen Ermeni askerlerinin Suveyfl yak›nlar›ndaki kamp›; genç, sa¤l›kl›, bir sonraki ölümcül sald›r›c› için haz›r. Nas›l oluyor da baflkan-
lar› Boghos Nubar, 1919’da flöyle diyebiliyor: “Asl›nda onlar savafl›n bafl›ndan beri, savafl›n önde gelen bir ulusu.” Bu ve di¤er foto¤raflar Paris, Musée
d´histoire contemporaine müzesinden al›nm›flt›r. Tamamen gerçektir.
berg, Darius Milhaud, Poulenc, Marc Chagall, Thomas Mann ile arkadafll›k(?) etmifl, Bernhard Shaw,
H.G. Wells, Romain Rolland, Auguste Rodin ile tan›flm›flt›r. Bu bafltan ç›kart›c› kad›na tutulan önemli
isimlerin bulundu¤u liste çok daha uzat›labilir. Onlar› tam anlam›yla büyülemifltir.
Maalesef, özel hayat›nda bir anne olarak pek flansl› de¤ildi. (Gustav Mahlerden olan) k›z›, Anna Maria,
5 yafl›ndayken öldü. 1916 y›l›nda “Bauhaus”un meflhur yarat›c›s› Walter Gropius’tan, Manon isimli bir
k›z› daha oldu. O da çok genç yaflta öldü. 1918 y›l›nda Walter Gropius ile evlili¤ini sürdürürken, Franz
Werfel’den hamile kald›. Martin ad› verilen erkek çocuk sadece 10 ay yaflad›. Tam bir trajedi serisi. Peki
bütün bu hikayelerin, bizim Franz Werfel ile olan sorunumuz ile ne ilgisi var? Bu olgular “Musa Da-
¤›’nda K›rk Gün”ün anahtar› durumundalar.
Werfel bizzat kitab›na yazd›¤› girifl bölümünde anlatt›¤› “aç bir halde, hal› fabrikas›nda çal›flan çocuk”
gibi, Alma Mahler-Werfel de hat›ralar›n› anlatt›¤› Mein Leben (Hayat›m) adl› kitapta 1929’da, fiam’da
geçen günleri flöyle anlatmaktad›r:
"Bu hal› fabrikas›n›n sahibi, bizi kendi iflyerine götürdü. Dokuma tezgahlar›n›n yan›ndan geçerken, aç,
El Greco’nun resimlerinde rastlanan donuk suratl›, gözleri pörtlemifl çocuklar gördük. Yerlerde yuvarla-
n›yor, makaralara tutunuyor ve bazen de yerleri süpürüyorlard›.
Franz Werfel, fabrikan›n sahibine bu çocuklar› sordu. “Aa, bu zavall› yarat›klar, onlar› sokaklardan top-
lad›m. Onlara günde bir dilim ekmek veriyorum, böylece açl›ktan ölmüyorlar. Bunlar, Türklerin öldür-
dü¤ü Ermenilerin çocuklar›. E¤er onlar› korumasayd›m, açl›ktan ölürlerdi. Kimse onlar› umursam›yor.
Hiçbir fley alm›yorlar, çok zay›flar… Werfel ve ben oradan ayr›ld›k, art›k hiçbir fley önemli veya güzel
gelmiyordu bize…”
Bu duyguland›r›c› an, ironinin d›fl›nda, iki soruyu sormam›za sebep oluyor: Nas›l oluyor da, 1929
y›l›nda, yani 1915’deki trajik olaydan 14 y›l sonra, açl›k içindeki bu Ermeni çocuklar, yani anne-
ERICH FEIGL
100
babalar› 1915’te “Türkler taraf›ndan katledilen” bu çocuklar, dört ya da befl yafl›ndan daha büyük
olmuyorlar!..
Ve: Bu fakir çocuklar üzerinden kim para kazand›? Onlar›n bir dilim ekme¤e bir hal› fabrikas›nda
çal›flmas›na kim göz yumdu? Türkler mi? Yoksa Ermeni bir köle sahibimi? Sonuç, yukar›da
bahsetti¤imiz bu fakir çocuklar› görünce Alma Werfel neden bu kadar duyguland›? Dört çocu¤undan
üçünü kaybetmiflti ve Werfeller fiam’da iken, baflka bir do¤um için yafl› çoktan geçmiflti. Her neyse,
kendi kiflisel trajedisini, kendi fanatik liderlerinin sebep oldu¤u tamamen trajik bir Ermeni hikayesi ile
bir flekilde tamamlam›fl olabilir.
Bugünün Taliban’› ve ASALA’s› ile, kendi ›rklar›n› veya ›rkç› ve milliyetçi düflüncelerini makul s›n›rlar›n
d›fl›na ç›karak Taflnak ve Naziler’den çok az fark var. Ayr›ca,1915 ve daha sonra olan olaylar yüzünden,
Ermenilerden çok daha fazla ac› çeken Türkler ve onlar›n çocuklar›n›n korkunç kaderleri hakk›nda
bulunan olgular› kimse umursam›yor. Ermeni fanatiklerin k›flk›rtmas› ile ç›kan iç savaflta ölenlerin oran›,
Ermeni taraf›nda 1, Müslüman tarafta ise 3 oran›ndad›r.
Franz Werfel ve “K›rk Gün” kitab›n› anlamak için, köklerini ve çevresini bilmemiz gerekir. 1880’de,
Hapsburg hanedan›ndan, Kayzer 1. Franz Joseph’in hakimiyeti alt›ndaki Bohemya Krall›¤›’n›n baflkenti
olan Prag’da do¤du. Zengin bir Yahudi eldiven tüccar›n›n o¤lu olan Werfel’in etraf›nda “fiato”, “Dava”
gibi ünlü eserlerin sahibi olan Franz Kafka veya Rainer Maria Rilke gibi flairler vard›. 1911 y›l›nda ilk
fliir kitab›n› yay›nlad›. Avusturya-Macaristan monarflisi için normal olan bir flekilde, genç flair, savafl›n
bafl›nda, yani 1914’te, di¤er yazar ve sanatç›lar
gibi Askeri Bas›n Bürosu’na gönderildiler. Werfel
bu, hoflgörü alametini hiçbir zaman unutmad›.
bull Exurge Domine’nin eserleriyle ayn› kaderi paylafl›yordu. Ama Franz Werfel’in baflyap›t›n›n sansür-
lenmesi haince bir kitap yakma idi, çünkü Ermeniler ad›na övülürken, bir taraftan da k›salt›lm›fl, tahrif
edilmifl ve metnine müdahale edilmiflti. Ancak bugün, özellikle orijinal metinden ç›kart›lan bölümler,
dikkatli okuyucular için, Werfel’in bu kitab› yazarken kurban› oldu¤u aldatmacay› ortaya koyan
deliller sunuyor.
ERICH FEIGL
102
Böyle bir ara için özür dilerim ama flimdi karfl›m›zda daha düzgün bir flekilde söylenmesi gereken
sansasyonel bir fley var: “… yani, ticaret, zanaat ve e¤itime odaklanm›fl bir az›nl›k”
Ve Werfel devam ediyor: “Bu, silahlar›ndan gurur duyanlar›n hayatlar›ndaki bütün amaçlar› alt üst
eder, çünkü, savafl›n ticari flerefi ciddi bir flekilde zora sokulur … “ikinci bir ara için çok özür dilerim
ama Werfel’in sözleri gayet yumuflak,” … basit bir entelektüel yar›fl, profesyonel kahramanlara, bir
bofl zaman faaliyeti diyebilece¤imiz güçlü bir yenilgi tatt›r›r.”
Azerbaycan’›n topraklar›n›n %20’sinin iflgal edilmesi, Hocal› katliam›, bir milyon Azeri’nin toprak-
lar›ndan ç›kart›lmas› “entelektüel” bir yar›fl olsa gerek.
ERICH FEIGL
104
“K›rk Gün …” ve iç savafl sebeplerine geri dönelim. Werfel, Türklerin Urfa ve Van’daki yenilgisinin,
Türkler için Musa Da¤›’ndaki küçük ve geçici yenilgi kadar önemli olmad›¤›n›, çünkü Van ve Urfa’daki
Ermeni isyanlar›n›n Rusya deste¤inde oldu¤unu, söylüyor. “Do¤ru!” Yabanc› politika aç›s›ndan
bak›ld›¤›nda, Van’›n azalan cazibesi, yaklaflan ‹mparatorluk ordusunun da ifline geldi, dünyan›n gözü
önünde, Ermeni milletine karfl› ifllenen cinayetler daha inand›r›c› sebeplere kavuflmufltu. Burada,
Ermenilerin hain oldu¤unu ve onlardan kurtulmam›z gerekti¤inin çok aç›k delillerini görüyoruz. Var
olma sebebi, sebepten sonuç ç›karmay› hiçbir zaman önemsemedi. Düflünmekten aciz dünya, bas›n›n
gücü ve kafas› bulanm›fl okuyucular, konuyu hep onlar›n istedi¤i gibi anlad›. Belirli yerlerde Van
hakk›nda alayc› fleyler yazabilir ve hatta daha alayc› fleyler okuyabilir: Evet, Ermeniler, çok ciddi bir
savafl içinde olan ve Ruslara yenilen, hakim ulus Osmanl›’ya karfl› silahl› isyana girifltiler.”
Hat›rlatma: Bu sadece ciddi bir savafl de¤il (ki hangi savafl ciddi de¤ildir), ayn› zamanda Süveyfl, Sina,
Mekke ve Medine, Basra ve Ba¤dat, Çanakkale, Karadeniz k›y›lar›, Do¤u Anadolu, Kafkasya
cephelerinde birer ölüm kal›m savafl› veriliyordu… “Ermenilerin yaflad›¤› vilayetler, bu halk›n s›n›r d›fl›
edilmesi sebebiyle bofltu.” Benzer ifadeler, Türkçe yay›nlad›klar› bildirilerde de görülebilir, ama do¤ru
olan› tam tersiydi. "Çok önce bafllayan s›n›r d›fl› edilme s›ras›nda, Van’daki Ermeniler, Ruslar taraf›ndan
kurtar›lana kadar, Türk ordusuna karfl› kendilerini savundular. Ermeniler veya onlar›n uflaklar›n›n, ter-
cümelerinde bu önemli bölümü ç›kard›klar› bir gerçektir: fiuras› çok aç›kt›r ki, Van’daki Ermeniler, Rus
sald›r›s›n› beklerken, isyana Osmanl› s›n›r›n›n d›fl›nda fiubat 1915’te bafllam›fllard›r. Ruslar Van’a gelme-
den önce, Van’daki ve çevredeki tüm köylerdeki Müslüman halk› (Türk ve Kürtleri) katlettiler.
Bu arada, bu katliam›n kan›t› olarak, yap›lan kaz›larda bulunan toplu mezarlardan ç›kart›lan birçok
Müslüman kurban›n kimli¤i teflhis edilmifltir. ‹lk iflareti, iyi donan›ml›, genç ve güçlü Ermeniler vermiflti.
Türkler, kendi topraklar›n›, jandarman›n savafl gücü ve kabiliyetinin çok üstünde bir beceriyle savun-
mufllard›r. Çok flükür ki, Ermenilerin baflar›lar›, kendi belgelerince belgelenmifl, foto¤raflar ve raporlar
Entente dergilerine gönderilmifltir. Bu vahfletin kayna¤› hakk›nda hiçbir flüphe yoktur ve bir tane ama
önemli bir gerçek var ki, Ermeni mafyas›, Werfel’in Van ile ilgili ifadelerinden kurtulmak istemifltir.
Abraham Sever:
“Musa Da¤›’nda K›rk Gün” kitab›n› yazan sevgili
merhum dostum, bunlar› yazmak için hiçbir zaman
bu bölgeye gitmemifltir. Yazd›klar› fleyler, Ermeni
dostlar›n›n ona anlatt›klar›ndan kaleme al›nm›flt›r.
Ölümünden önce, Werfel bana, bu kitab› yazd›¤› ve
Ermenilerin uydurduklar› fleylere kand›¤› için utanç
ve piflmanl›k duydu¤unu söyledi. Ama Taflnak
teröristleri taraf›ndan öldürülmekten korktu¤u için
bunu kamuoyuna aç›klamaktan çekindi.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
105
sald›rganl›¤›n›n yolunu açm›fl olan bir hikayedir. Azerbaycan’da ça¤›m›z›n en büyük katliam›n› yapan
bir millet için, flehitlik gibi bir bel kemi¤inden mahrum bir flekilde yaflayamayacak, saçma bir var olma
sebebi (raison d´étre) ortaya atm›flt›r. Bu anlamda “Musa Da¤›’nda K›rk Gün” bir ‹ncil de¤il, Hitler’in
Kavgam adl› kitab›ndan daha iyi olmayan bir risale veya broflürdür. Saçmal›¤›n ulaflabilece¤i en üst nok-
tad›r, çünkü Werfel ve onun – yani bizim – dünyas›, bu broflürün kurban› olmufltur.
“K›rk Gün”e geri gelirsek, Hiç flüphe yok ki, flair Werfel’de fleytani bir önsezi kabiliyeti vard›.
Bir hikaye ararken, kar›s› Alma, fiam’da iken, Ermeni yetimlerini dokuma tezgahlar›nda çal›fl›rken
gördükleri hal› fabrikas›na yapt›klar› ziyareti hat›rlad›. Ermeni arabulucular hemen, Aram Andonian
“belgeleri”nin de içinde oldu¤u bir malzeme bulduklar›n›n fark›na vard›lar.
1980’lerin bafl›ndan fiinasi Orel ve Süreyya Yuca, “Tâlât Pafla’n›n Telegraflar› – Tarihi Gerçekler veya
Ermeni Kurgusu” (K. Rustem&Brother, Levkosa)
adl›, Ermeni iddialar›n› tamamen yalanlayan bir
mavi-kitap yay›nlad›lar. fiöyle yaz›yor kitapta:
“Y›llard›r, 1. Dünya Savafl› s›ras›nda, Ermenilerin,
Osmanl› hükümeti taraf›ndan katledildi¤i
yönünde, Türkiye aleyhine bir propaganda
yürütülmektedir. 2. Dünya Savafl›’ndan sonra bu
“katliam” laf›na, Nazilerin Avrupal› Yahudilere
yapt›klar› soyk›r›m› akla getiren Soyk›r›m
(Genocide) kelimesi de eklendi. Bunun amac›,
Osmanl› s›n›rlar› içinde bir bölgenin Ermenilere
b›rak›lmas›n› temin etmekti.”
Bildi¤imiz gibi, güçlüler vatana ihaneti severler
ama ihanet edenleri sevmezler ve Ermenilerin eli
birden bofl kald›. Bu durumda, pek de tan›nmayan
bir Ermeni olan Aram Andonian, “Naim Bey’in
Hat›ralar›: Ermenilerin Sürülmesi ve Katledilmesi
‹le ‹lgili Resmi Türk Belgeleri” ad›n› tafl›yan ve
Türkleri, katil ve kendi devletlerine sahip olmay› fiinasi Orel ve Süreyya Yuca, Ermenilerin Osmanl›lar
hak etmeyen bir millet olarak vaftalayan “resmi taraf›ndan “katledildi¤ini” söyleyen Andonian’›n iddialar›n›n
maskesini düflürdüler. Düzmece “tarihi” belgeleri derlediler.
belge” dedi¤i bir koleksiyon üretti. Asl›nda bu düzmece belgeler, dünya kamuoyunu yan›ltmay›
amaçlayan nadide bir çal›flman›n tarihi belgeleridir.
Andonian bu çal›flmas›n› 1920’de Paris, Londra
ve Boston’da yay›nlad› ve Frans›zca, ‹ngilizce ve
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
107
Sahtekârlar Çetesi
Yahudi olmas›na ra¤men Morgenthau, Ermeni
davas› için (özellikle para kazanmak için
Türklere iftira atan bir kurulufl olan ve Büyükelçi Morgenthau’nun sa¤ kolu olan kifli, “Büyükelçi
Morgenthau’nun Hikayesi’nin uydurulmas›nda önemli rol
Amerikan tarihinin en baflar›l› yard›m kuruluflu oynayan Agop Andonian’d›r. Morgenthau’nun notlar› aras›nda,
özelli¤ini tafl›yan, Yak›n Do¤u Yard›m Derne¤i “Günlük” diye adland›r›lan nüshalar› yazm›flt›r. Ayr›ca,
Morgenthau’nun ailesine yazd›¤› haftal›k mektuplar› da
Baflkan yard›mc›s› olarak) sürekli yazd›¤› yaz›lar- haz›rlam›flt›r. Bu büyükelçiyi “herhangi bir hatan›n
sorumlulu¤undan” kurtarm›flt›r ve bunlar kitab›n temelini
dan ve 1919’da yap›lan, TECAVÜZ ED‹LEN oluflturan yaz›lard›r. Morgenthau daha sonra, sekreterinin hizmet-
ERMEN‹STAN adl› bir filmde kendini oynamak lerinin “vazgeçilmez” oldu¤unu yazm›flt›r.
için egoist bir düflünce sonucu ald›¤› rolden
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
109
Osmanl›lar’a (ve daha sonra da Türkler’e) karfl› yap›lan suçlamalar›n temelinde, Aram Andoian’›n 1920
tarihli, Naim Bey’in Hat›ralar›: Ermenilerin Sürülmesi ve Katledilmesi ‹le ‹lgili Resmi Türk Belgeleri –
Frans›zcas›, “Documents Officiels concernant les mass acres armeniens” – adl› kitab› yatmaktad›r. Kitap
ayn› anda Paris, Londra ve Boston’da ‹ngilizce, Frans›zca ve Ermenice olarak yay›nlanm›flt›r. Bu zaman-
dan beri, bu “belgeler” Ermenilerin, Osmanl› ve onun mirasç›lar› olan Türklere karfl› yapt›klar› suçla-
malar›n belkemi¤ini oluflturmaktad›r.
Aram Andonian, ‹ngilizler’in iflgalinden sonra Halep’teki bir Türk yetkilisiyle bir araya geldi¤ini iddia
etmektedir. Bu yetkili ona içinde ölüm emirlerinin bulundu¤u ka¤›tlar vermifl. Bu resmi belgelerin
Frans›zca ve ‹ngilizce bask›lar›ndan ciddi farkl›l›klar üzerinde fazla durmadan her iki bask› da okunduk-
tan sonra bunlar›n Naim Bey’in mi yoksa Aram Andonian’›n hat›ralar› m› olup olmad›¤› pek belli
olmad›¤› söylenebilir.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
111
‹ngilizce metinde, kitap içine yay›lm›fl k›rk sekiz “Resmi Osmanl› Belgesi” bulunmaktad›r. Bu belgeler flu
H›ristiyan takvimine göre, Rumi takviminin son iki ay› için do¤ru tarih, 584 y›la bir y›l daha eklenerek
bulunur. Örne¤in, Rumi 1331 y›l›n›n 5 Ocak günü, Miladi 1916 y›l›n›n 18 Ocak gününe gelmektedir
(1331+584+1 ve 13 gün).
Ancak bütün oyun bu de¤ildir. Yukar›da da belirtildi¤i, Osmanl›’da y›l, her zaman 1 Mart’ta
bafllam›flt›r. fiubat 1917’de, bu dönüflümü kolaylaflt›rmak için, Rumi takvimi ile Gregoryan takvimi-
aras›ndaki 13 günlük fark kald›r›lm›flt›r. Ama 584 y›ll›k fark devam etmifltir. Yani 16 fiubat 1332 (fiubat
1917) tarihi birden 1 Mart 1333 (Miladi 1 Mart 1917) olmufltur. Ayn› zamanda, 1333 y›l› (1917)
sadece on ayda – 1 Mart’tan 31 Aral›k’a geçilerek – bitirilmifltir. Yani 1 Ocak 1334, Miladi 1 Ocak
1918 olmufltur. (Not: Türkiye Cumhuriyeti, 1925 y›l›nda Gregoryan takvimini kabul etmifl ve böylece
Rumi 1341 y›l›, Miladi 1925 y›l› olmufltur.) Bu takvim hesaplar› fazla teknik ve s›k›c› gelebilir. Ama
Musa Da¤›’nda K›rk Gün adl› kitap ve ilk olarak Franz Werfel’i kand›ran Aram Andonian’›n
sahtekârl›klar› söz konusu olunca çok önemli hale gelmektedir. “Andonian ka¤›tlar›”n›n tarihlenmesi (ve
ard›fl›k olarak numaraland›r›lmas›) ve de esas belgeler ele al›nd›¤›nda, unutmamal›y›z ki, gelen ve giden
evraklar›n numaralar› her zaman 1 Mart’ta (Rumi 1333 = Miladi 1917) ve ard›fl›k olarak (Rumi y›l›n
son günü olan) 28 fiubat’a kadar devam eder. Daha sonra yeniden, 1 Mart’ta yeni y›la girilir. Bu en
önemli “belgeleri”nden en önemlisi dedi¤i No.1’i üretirken, Aram Andonian çok ciddi bir hata yapm›fl.
‹flte “belge-ler”inin en önemli bölümünün metni:
Belge No. 1
Bismillahirrrahmanirrahim.
Adana vekili Cemal Bey’e. 18 fiubat 1331 (2 Mart 1916). (Not: Bu Andonian’›n orijinal Türk
“belgesi”nde yer almaktad›r. ‹ngiliz ve Frans›z belgelerindeki farkl›l›klar için afla¤›ya bak›n.)
“Türkiye’de, ‹ttihat ve Terakki’nin siyasi hayat›n› engelleyebilecek tek güç, Ermenilerdir. Kahire’den
al›nan haberlere göre, Taflnaklar, Cemiyet’e karfl› bir sald›r› planl›yormufl.” K›sa bir geçiflten sonra,
Belge No.1’de flöyle bir sonuca var›lmaktad›r. Cemiyet, anavatan› bu lanetli ›rk›n amaçlar›ndan koru-
maya ve Osmanl› tarihini karalayacak lekeyi kendi vatansever omuzlar›na almaya karar vermifltir.
Geçmiflte yaflayan ac›lar› unutmay›p, gelece¤e umutla bakmak için, Türkiye’de yaflayan bütün
Ermenileri, yaflayan tek bir fert kalmayacak flekilde katletmeye karar vermifl ve hükümete bunun için
genifl yetkiler vermifltir. Elbette hükümet, valilere bu gerekli katliam için, gerekli emirleri verecektir…”
Baz› detaylardan sonra, “belge”, okunamayan bir imza ile bitmektedir. Tamamlay›c› olmas› aç›s›ndan
flunu da belirmemiz gerekmektedir ki, Andonian’›n koleksiyonun en önemli parças› olan bu mektup,
kitab›n orijinal Frans›zca bask›s›nda 18 fiubat 1331 (18 fiubat 1915)tarihi tafl›rken, ‹ngilizce bask›s›nda
8 fiubat 1331 (25 Mart 1915) tarihini tafl›maktad›r. Ancak, (sözde) orijinal Türkçe metin 18 fiubat 1331
tarihini tafl›maktad›r. fiimdi bir hat›rlayal›m: takvimlerin çevrilme kural›na göre, 18 fiubat 1331, 2 Mart
1916 tarihine denk düflmektedir. (1916 art›k y›l oldu¤u için, fiubat 29 çeker.)
Ne Frans›zca bask›daki 18 fiubat 1915, ne de ‹ngilizce bask›daki 25 Mart 1915’e denk düflüyor. Bir
baflka deyiflle, Aram Andonian, gerçek tarih üzerinde sahtekârl›k yapmak istediyse, 1331
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
113
Not:
Abdülhalad Nuri Bey’e. 5 Eylül. Jandarma komutan›yla görüfltünüz mü?
Vali,
Mustafa Abdülhalik"
Valinin imzas›n›n çok aç›k (ve kötü) bir flekilde taklit edilmifl olmas› gerçe¤i bir yana, Andonian ifli biraz
savsaklam›fl ve telgraf›n yaz›lmas›nda baflka bir gaf daha yapm›fl.
3 Eylül veya 5 Eylül tarihinde, “Vali Mustafa Abdülhalik” Halep’te herhangi bir idari ifl yapamaz. O
zamanki Halep valisinin ad› Bekir Sami Bey. Mustafa Abdülhalik, Eylül bafllar›nda hâlâ ‹stanbul’da.
Halep’te göreve 10 Ekim 1915’te bafllam›fl. Asl›nda Osmanl› arflivlerinde, Halep Valisi Bekir Sami Bey’e
çekilen 3 Eylül 1331 tarihli bir telgraf var. Seri numaras› da Andonian’›n hayali numaras› olan 502
de¤il, 78.
Öyle gözüküyor ki, Franz Werfel Musa Da¤›’nda K›rk Gün adl› kitab› yazarken, Andonian’›n
ka¤›tlar›ndaki “Katliam› geniflletme” bölümünden çok etkilenmifl. (Andonian’›n sahtekârl›klar›na göre)
art›k öldürülen sadece erkekler de¤ildir. Art›k kad›nlar ve çocuklar da öldürülecektir. Andonian “bel-
geleri”nin on iki tanesi bu konuyla ilgilidir. Befl tanesini Tâlât Pafla kendisi göndermifltir. Ama çok flükür
ki, (tarih, imza, isimler, seri numaralar› gibi) baz› kriterleri göz önüne ald›¤›m›zda bu telgraflar›n kötü
bir sahtekârl›k örne¤i oldu¤unu hemen anl›yoruz. Franz Werfel, önceleri Aram Andonian’›n
sahtekârl›klar› taraf›ndan tamamen kand›r›lm›fl durumdad›r. Ayr›ca, ona “Türklerin iflledi¤i
cinayetler”le ilgili raporlar› veren Viyana’daki çevresinin anlatt›¤› hikayelere de hiçbir flüphe duymadan
inanm›flt›r.
Bu yüzden, ‹slam mistisizm veya Mevlevi tarikat›na mensup dervifllerinin amaçlar›yla ilgili hiçbir fley
bilmeden Mevleviler hakk›nda yarg›larda bulunmufltur.
Franz Werfel’in yorumlar› zaman zaman belli bir içgüdüyü d›flar› vuracak niyetle yap›lm›flt›r. Örne¤in,
Osmanl› Savunma Bakan› Enver Pafla’dan bahsederken, “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun ma¤rur çapk›n›”
tabirini kullanm›flt›r. Di¤er bir örnek olarak da Mevlevi dervifllerinin ayinlerini anlat›rken kulland›¤›
kelimeler verilebilir. Werfel, “Aflk ifadesi akli ve ruhsal bir yerden de¤il, vücudun çarp›k hale sokulmufl
vahfli fleklinden ortaya ç›k›yor” diyor, sanki Mevlevi dervifllerinin semâs›n›n “vahfli çarp›kl›klar”la bir
ilgisi varm›fl gibi.
Ama Franz Werfel’in kendine yükledi¤i abidevi görevin ›fl›¤›nda bunlar›n hepsi küçük görülebilir.
lerine bindirilmifllerdir. Ermeniler, ifllerine öyle geldi¤i için, bu binlerce kiflinin ‹ngiliz ve Frans›zlarca
kurtar›lmas›n› gizleyip, öldüklerine dair bir yalan uydurmufllard›r. Da¤daki Ermenilerden sadece küçük
bir grup, sonunda Osmanl›lar’a teslim olmufltur. Musa Da¤›’nda K›rk Gün adl› kitab› yazan merhum
dostum Franz Werfel, yazd›¤› fleyleri araflt›rmak için hiçbir zaman bu bölgeye gitmemifltir. Sadece,
Viyana’daki Ermeni arkadafllar›n›n ona anlatt›klar›n› kaleme alm›flt›r. Ölmeden önce Werfel, bana,
Ermenilerin, onun üzerine y›kt›klar› birçok yalan ve yanl›fllar›n bulundu¤u böyle bir kitap yazd›¤› için
piflmanl›k ve utanç duydu¤unu söylemiflti. Ama Taflnak teröristlerinin, onu öldürmesinden korktu¤u için
bunu kamuya aç›klamam›flt›r.
H›ristiyan misyonerler, Ermenileri, Ortodoksluktan, Protestan ve Katolik inanca dönme konusunda
istekli ve kolay kand›r›l›r görmüfllerdi. Bu de¤iflimin vermifl oldu¤u bir sempati ile, katliam hakk›ndaki
uydurma hikayelerin tüm Bat› dünyas›nda yay›lmas›na yard›m ettiler.
Günümüz Ermenileri bu uydurma hikayeleri, orada hiç bulunmayan ama Çar ve Bolfleviklerle iflbirli¤i
yapan Taflnak çetelerinden duyan büyüklerinden dinlediler. Kurduklar› cumhuriyet, Taflnak fanatik-
lerinin entrika ve oyunlar› yüzünden ölü do¤du. Yalan soyk›r›m iddialar›, Bat› Dünyas›’nda onlara karfl›
büyük bir sempati do¤mas›na sebep oldu. Bu iddialar›n çürütülmesine asla tahammül edemediler. Halen
bu yöndeki çal›flmalar› tehditle bast›rmaya ve engellemeye çal›fl›yorlar.
manl›’ya karfl› Filistin cephesinde, Ermenilerin de deste¤iyle bir yar›k açt›lar. Osmanl› ile ‹tilaf Devletleri
aras›nda, 30 Ekim’de Mondros Ateflkes Antlaflmas› imzaland›. Hemen sonra, Frans›z ve ‹ngiliz savafl ge-
mileri, 1915’te büyük bir yenilgiye u¤rad›klar› Çanakkale Bo¤az›’ndan geçtiler. Elli befl parça savafl ge-
misinden oluflan güçlü donanma art›k Sultan’›n flehrinde demir atm›flt›. Mondros Ateflkes Antlaflmas›’na
‹ngiliz taraf› ad›na imza atan Amiral Calthorpe, ‹stanbul’a ‹tilaf Devletleri’nin bafl komiseri olarak geldi-
¤inde, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki en güçlü kifli olmufltu. Avusturya-Macaristan, 3 Kas›m’da Padua’da
teslim oldu. Alman temsilciler, teslim flartlar›n›, 11 Kas›m’da imzalad›lar.
Bunu Versay ve St. Germen Bar›fl Antlaflmalar› takip etti ve 28 Haziran’da, Almanlar ma¤lup taraf ola-
rak zorunlu bar›fl› kabul ettiklerinde, yirmi bir y›l sonra ç›kacak 2. Dünya Savafl›’n›n da en önemli fak-
törlerinden birini yaratm›fl oluyorlard›.
Avusturya temsilcileri, 10 Eylül 1919’da imzalad›lar. Bulgarlar, 27 Kas›m 1919’da att›klar› imza ile ayn›
zamanda Balkan Savafl›’nda Osmanl›’dan ald›klar› ve Ege Denizi’ne aç›lan topraklar› da kaybetmifl oldu-
lar. En son, Macar Krall›¤› – veya ondan ne kald›ysa – 4 Haziran 1920’de teslim oldu. Galip taraf›n za-
feri, Sevr’de en üst noktas›na ulaflt›. Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan’›n yeni yöneticileri-
nin, zor koflulan bar›fl flartlar›n› kabul etmekten baflka çareleri yoktu. Art›k ayn› fley, Osmanl› ‹mpara-
torlu¤u’nun temsilcilerinden de bekleniyordu. Hayal k›r›kl›¤› yaratmad›lar. Sevr, utan›lacak bir fley de¤il-
di. En kötü haliyle, Avusturya’n›n St. Germen’de kabul ettikleriyle k›yaslanabilirdi. Osmanl› ‹mparator-
lu¤u’nun s›n›rlar›, 1912’deki büyüklü¤üne göre on kat küçüldü.
Çarl›k yönetiminin devrilmesinden sonra “keflfedilen” Ermenistan, ‹tilaf Devletleri’nin kendi aralar›nda
yapt›klar› gizli anlaflmalarla Rusya’ya ay›rd›klar› topraklar› alabilirdi.
Osmanl› heyetinin bu saçma antlaflmay› imzalamas› manidar – ve de ac› verici – bir olayd›r. Tek bir ma-
zeret vard›r: Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun baflkenti, ‹tilaf Devletleri’nce iflgal edilmifltir ve padiflah tama-
men, kazanan taraf›n insaf›na kalm›flt›r. Ama Osmanl› heyeti bu anlaflmaya asla imza koymamal›yd›.
Yap›lacak bir itiraz, Sultan’›n içinde bulundu¤u durumu daha da kötü duruma sokmayacakt›.
Türklerin ve di¤er bütün Müslümanlar›n gözünde Sultan, hâlâ Halife idi! Bu, imaj sadece daha güçlü ha-
le gelirdi. Kaybedecek bir fley yoktu. Her neyse, Sevr, daha önce imzalanan Brest-Litovsk gibi etkili ol-
mad›. ‹stanbul’daki halk› ad›na hiçbir fley yapacak durumda olmayan Osmanl› hükümetinden ba¤›ms›z
olarak, Orta Anadolu’da, daha sonra “Türklerin babas›” anlam›na gelen “Atatürk” soyad›n› alacak
olan, Mustafa Kemal önderli¤inde yeni bir Türk yönetimi ortaya ç›kt›.
Türkiye ve Ermenistan’›n Varolma Mücadelesi: Her ‹ki Millet de Varl›¤›n› Devam Ettiriyor – Türkler
Geneneksel Ba¤›ms›zl›k fieklinde, Ermeniler de S›n›rl› Ba¤›ms›zl›¤›n Eflit Da¤›t›ld›¤› Bir fiekilde
Versay, St. Germen Bar›fl antlaflmalar›ndan sonra, var olma mücadelesi bafllad›. Bu, tükenmifl, yoksul
düflmüfl bir halk›n var olma mücadelesi iken, kazanan taraflar için, s›n›rlar›n› “güvence” alt›na alma
mücadelesiydi.
ERICH FEIGL
118
Mustafa Kemal’in önderli¤inde, Ankara, milli mücadelenin merkezi haline geldi. fiehrin eski görünüflü.
Her yerde ortaya ç›kmaya bafllayan direnifl ruhuyla, ‹ngilizler, 16 Mart 1920’de Osmanl›
‹mparatorlu¤u’nun baflkenti ‹stanbul’u iflgal etti. Osmanl› Meclisi cebren da¤›t›ld›. Osmanl›’n›n önde
gelenleri, Osmanl› Ermeni ispiyoncular›n›n verdi¤i isimlere dayan›larak ‹ngilizlerce tutukland›. Bu üst
rütbeli yetkililer, savafl s›ras›nda Ermenilere karfl› yap›lan yak›fl›ks›z muameleden suçlan›yorlard› ve hepsi
Malta’ya götürüldüler. Buna cevap, 23 Nisan 1920’de kurulan ve Mustafa Kemal’in baflkan› oldu¤u
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile verildi. Bu günden sonra Ankara Türk ulusal direniflinin merkezi haline
geldi.
Bu zamana kadar, Türkler hep, ulusal Türk devletinin halk› olarak de¤il de, ulus-üstü kavram
çerçevesinde düflünüldü. fiartlar Türk halk›n›, çok uluslu devletler içinde, son ulusal grup olarak, ulusal
kavramlarla düflünmeye zorlad›. Var olmak için, tam milli bir yap› gerekliydi. Anadolu’nun büyük bir
bölümü hâlâ iflgal alt›ndayd›. Anadolu’yu savunabilmek için, iflgal güçlerinin hakim oldu¤u üç cephede
savaflabilecek düzenli bir ordu kuruldu. Bat›’da Yunanl›lar’›n iflgali Ankara’ya yaklafl›yordu.
Frans›zlar’la ittifak halindeki Ermeniler, güneyde ilerliyorlard› ve Kilikya bölgesinin büyük bir bölümünü
kontrolleri alt›na alm›fllard›. Do¤u’da, Osmanl›’n›n yenildi¤ini gören Ermeniler, yak›nda gerçekleflmesini
bekledikleri çöküfl ile Büyük Ermenistan Rüyas›’na iyice kap›lm›fllard›.
ERICH FEIGL
120
1917 – 1918 aras›nda Çarl›k Rusyas›’n›n çökmesi, Bat›l› güçlerin Do¤u’daki müttefiklerinin kaybolmas›-
na sebep olurken, ‹ttifak Güçleri’ne küçük bir nefes ald›rm›flt›. Ermeni asiler, Do¤u Anadolu’da ve M›s›r-
Arabistan cephelerinde Türkler’e dolay›s›yla Avusturyal›lar’a ve Almanlar’a karfl› savaflmaya devam etti-
ler. Bu dönemde, Ermeniler, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Almanya’ya
karfl› verilen savaflta Bat›l› güçlerin hesaba katt›klar› bir faktör haline geldiler. Sykes-Picot Antlaflma-
s›’nda, Çarl›k Rusyas›’na verilen imtiyazlar (sadece politik olarak de¤il, abart›l› beklentileri olan Ermeni-
lerin de¤il) sadece Çar’›n ifline yarad›.
Komünist-Bolflevik Rusya, uzun bir süre bilinmez bir varl›k ola-
Anadolu ile Türkler’in anayurdu rak kalacakt›. (Kimse, politikalar›n›n, Çar politikalar›ndan hiçbir
olan Orta Asya aras›ndaki yol fark olmadan devam edece¤ini düflünemezdi; bunu en son düflü-
15.000 yafl›ndad›r. E¤er do¤u necek olanlar Ermenilerdi.) Çarl›k y›k›ld›ktan sonra, Sykes-Picot
Anadolu üzerinde “hak” iddia Antlaflmas›’nda Çar’a vaat edilen her fley, flimdi Ermenilere vaat
ediliyordu. fiimdi onlardan kendilerini Osmanl› ‹mparatorlu-
edecek bir millet varsa, bu Türk
¤u’na karfl› verdikleri savaflta daha ayr› bir konuma getirmeleri
milletidir.
beklenirdi! Lloyd George, o çok meflhur flaflal› tarz›yla, Ermenis-
tan’› “masumlar›n kan›yla y›kanm›fl” bir ülke olarak tan›mlad›.
Bilmedi¤i bir fley vard› ki, bahsetti¤i kan, “H›ristiyan” Ermeniler’den daha çok, yas tutmaya hakk› olan
Müslümanlar›n kan›yd›. Lloyd George, t›pk› Wilson ve Clemenceau gibi iki yüzlü biriydi. “Romantik”
kurbanlar›n› seçer ve art›k kullan›lmayacak hale gelir gelmez bir kenara atarlard›.
Cebri yapt›r›mlara haz›rl›k konferans›ndan baflka bir fley olmayan “bar›fl konferans›” Ocak 1919’da Pa-
ris’te topland›. Sanki Ermeni müfritlerin bekledi¤i an gelmifl gibiydi. Ermeniler, “bar›fl konferans›”na iki
delege heyeti gönderdiler. Birinci heyetin bafl›nda, y›llard›r Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun parçalanmas›
için çal›flan, profesyonel göçmen Boghos Nubar vard›. Di¤eri de (28 May›s 1918 Bakü Antlaflmas› ile sa-
dece Türkler’in tan›d›¤›) Ermenistan Cumhuriyeti’ndendi. ‹ki delegasyon da hemen “aç›k art›rma”ya
bafllad› – toprak talepleri sürekli art›yor, makul tart›flmalar› birbirleri ard›na atlat›yorlard›. Politikay›,
hal› pazarl›¤› ile kar›flt›rd›klar› çok aç›kt›. ‹stekleri o kadar 盤r›ndan ç›kt› ki, müzmin hal› merakl›lar›
Avrupal› güçler bile gerçek teklif yapmakta ilgisiz kalmaya bafllad›lar. Sonunda Ermeni hal›s› olmas› ge-
rekmiyordu.
Türklerinki, daha eski, daha de¤erli ve daha gerçekçiydi. Boghos Nubar’›n bafl›nda oldu¤u delegasyon,
Do¤u Anadolu’da bir Ermenistan kurulmas›n› istemeye bafllad›¤›nda, (Ermenistan Cumhuriyeti’nden
Avetis Aharyon’›n liderli¤indeki) birleflik delegasyon hemen Nubar’›n delegasyonuyla birleflti ve toprak
taleplerini, Karadeniz’deki liman flehri Trabzon’dan, Kilikya’ya kadar geniflletti. Bu “Büyük Ermenis-
tan”daki Ermeni nüfusu hiçbir zaman bölgedeki toplam nüfusun beflte birinden fazla olmam›flt› ve bu
oran 1914 rakamlar›na dayan›yordu! Dahas›, 1914’ten öncesinde bile, tüm dünyadaki Ermeni nüfusu-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
121
Say›n Bakan,
Ermeni Ulusal Delegasyonu ad›na, size afla¤›daki
deklarasyonu yapmaktan ve flunlar› hat›rlatmaktan
Van Gölü’nün üst k›sm›ndan görüntü. (Yedi Kilise)
onur duyuyorum:
Savafl›n bafl›ndan beri, Ermeniler, sizin de bildi¤i-
nun hepsi Do¤u Anadolu’da toplansa bile, bölgede
niz gibi, fiili savaflç›lar olarak, Bat›l› güçlerin ya-
bir Ermeni ço¤unlu¤unun oluflmas› imkans›zd›.
n›nda her cephede savaflm›fl ve ortak amaca ulafl-
Peki ne oldu? 19. yüzy›lda, birçok Ermeni kilisesi,
mak için büyük kurbanlar vermifl ve ac›lar çekmifl-
birbirleriyle kimin “En Ermeni” oldu¤una dair
tir. Fransa’da, Frans›z bayra¤› alt›na girerek, Ya-
kavgaya tutufltular. Daha sonra, Taflnaklar ve H›n-
banc› Lejyon’a daha ilk günde kat›lm›fl, Cumhuri-
çaklar, bunu en iyi terörist olma mücadelesine dö-
yetin ricas› üzerine, Ulusal Delegasyon taraf›ndan
nüfltürdüler. Ve flimdi, Ermenistan Cumhuriye-
göreve al›nan Filistin ve Suriye’de yer alm›fl ve Ge-
ti’nden gelen delegasyon ile Ermeni diasporas›n›n
neral Allenby ve komutanlar›n›n da resmi olarak
delegasyonu da birbirleriyle benzer bir mücadeleye
aç›klad›¤› gibi kendisinin kazand›¤› zaferlerde bü-
girdiler.
yük rol oynam›fllard›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, verilen “ortak muht›- Kafkasya’da, Çarl›k Rusya ordusundaki,
ra” sadece Van, Bitlis, Diyarbak›r, Harput, Sivas 40.000’den fazlas› gönüllü 150.000 Ermeni, Erme-
ve Erzurum’un içinde bulundu¤u (ve Ermenilerin ni vilayetlerinin ba¤›ms›zl›¤› için yap›lan mücade-
hiçbir zaman ço¤unluk olmad›¤›) “alt› vilayet”i lede, kumandanlar› Antranik ve Nazerbekoff emri
de¤il, Trabzon ve de hiç Ermeninin yaflamad›¤› alt›nda, Türk ordular›na karfl› savaflm›fl ve bu mü-
Karaba¤’›, Sansegür, Gürcistan’›n büyük bir bölü- cadeleyi Bolfleviklerin geri çekilmesinden ateflkese
mü ve Kilikya’y› da kaps›yordu. Ayn› zamanda, kadar geçen süre içinde sürdürmüfllerdir.
bar›fl sever kurbanlar olarak, savunmas›z ve çaresiz
bir durumdayken, kana susam›fl Osmanl›lar tara- (Mektupta Frans›z D›flifllerine ulaflt›¤› tarih olan 3
f›ndan öldürülen (veya göç ettirilen) Ermenilerin Aral›k 1918 tarihi bulunmaktad›r.) Bu ba¤lamda,
flöhreti de sars›l›yordu. Boghos Nubar, Ermeniler’in 1 Kas›m 1914’ten,
Mondros Mütarekesi’nin imzaland›¤› 30 Ekim
1918’e kadar olan süre içinde Osmanl› ‹mparator-
Sonuç:
lu¤u’na karfl› – kendi ifadesiyle “fiili savaflç›lar
Genç, özerk Ermeni Cumhuriyeti, bir seri fetih sa-
olarak – savaflt›¤›n› belirtmektedir.
vafl› yapmaktan daha iyi bir fley düflünememiflti.
“Ermeni Ulusal Delegasyonu”nun baflkan›, Frans›z
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
123
Gürcüler, genç Ermeni Cumhuriyeti’nin ilk kurbanlar› oldular. Gürcü-Ermeni anlaflmazl›¤›n›n kökleri,
Ermenilerin, M.Ö. 6. yüzy›ldan 4. yüzy›la kadar süren göçlerine gitmektedir. Gürcüler ile Ermeniler
aras›nda sürekli savafllar ve kan davalar› olagelmifltir.
Bu anlaflmazl›k en üst seviyeye 1920 y›l›nda, Ermeniler, Alaverdi’yi geçtiklerinde ve Lori bölgesinin
kuzeyine do¤ru ilerlediklerinde ç›km›flt›r. E¤er Gürcüler, Ermenilerin isteklerini kabul etselerdi, bu
Gürcistan’›n sonu anlam›na gelirdi… Gürcistan’›n baflkenti “Ermeni” teröristlerce tamamen kuflatma
alt›na al›nm›flt›. Lori bölgesi üzerine yap›lan iddialar, Kars, Erzurum ve Adana’ya yap›lanlar kadar fütur-
suzdu ama daha y›k›c›yd›, çünkü daha yeni ba¤›ms›z olan bir devlet olarak binlerce sorunla u¤rafl›rken
komflular›ndan gelen bir talepti bu.
Lori bölgesinde, Taflnak kontrolünde bulunan yer için belki küçük bir mazeretleri olabilirdi, çünkü
Tiflis’in kuzeyinde az da olsa Ermeniler vard›. Ama Müslümanlar›n bir zamanlar hükmetti¤i bütün yer-
lerde oldu¤u gibi, burada da Ermeniler az›nl›k durumundayd›. Böyle bir durumda hiçbir hukuki iddia
ortaya at›lamazd›.
ERICH FEIGL
124
1919 ‹lkbahar›nda, Ermeniler, Anadolu’da iflgalci eylemlere bafllad›lar. ‹lk sald›r›lar› Oltu’ya oldu.
General Dor komutas›ndaki Ermenistan ordusu, kendini sadece Ermeni çiftlik ve köyleriyle
s›n›rland›rmad›; art›k hiç Ermeni’nin bulunmad›¤› yerlere de girdi. Ermeni birlikler, do¤rudan Tiflis
havalisine girdi. Savafl, ancak bu kritik seviyeye gelince, Gürcüler, Ermeni iflgaline karfl› mücadele etmek
ve Ermenileri geri püskürtmek için ayakland›.
Ermenilerin Tiflis’i iflgal etmesi, dünya kamuoyunun gözünün aç›lmas›na sebep oldu. ‹lk defa,
Ermenilerin komflular›n›n karfl›s›nda “zulme u¤ram›fl, masum, silahs›z, bar›flç›l, H›ristiyan” bir millet
olmad›¤›n›, aksine karfl›lar›nda terörist bir kurulufl oldu¤u anlafl›ld›. Ad› “Taflnak” olan bu kurulufl, güç
ve toprak için, bu topraklarda Ermenilerin yaflay›p yaflamad›¤›na bakmadan, yorulmak bilmez bir
flekilde savafl›yordu. fiüphesiz, önce Do¤u ve sonra Güney Anadolu’da daha sonra da Kafkasya’da Büyük
Ermenistan rüyas›n› bitiren fley de bu afl›r›l›k oldu.
“H›ristiyan”Ermenistan’›n, H›ristiyan
Genç Ermeni Cumhuriyeti’nin bir sonraki kurban›, do¤u
Gürcistan’a 1920’de yapt›¤› sald›r›n›n
komflusu Azerbaycan oldu. ‹ngilizler, Kafkasya bölgesinden bir-
amac› s›n›rlar› geniflletmekti. Sadece
liklerini A¤ustos 1919’da geri çektiler ama Ermeni yandafllar›na
bunun, son kez bir ordunun, Haç sem-
da çok say›da modern silah b›rakt›lar. Kafkasya’da Bat›l› devlet-
bolünü kullanarak H›ristiyan bir
lerin güç bulundurduklar› tek yer, Batum’du. Bu üssü kulla-
komflusunu hakimiyeti alt›na almaya
narak, ‹ngilizler, Ermenilere büyük destek veriyorlard›. Bat›l›
çal›flmas› olmas›n› umabiliriz. güçlerin Kafkasya bölgesinden çekilmesiyle, Ermenistan ile
Azerbaycan aras›ndaki düflmanl›k hemen ortaya ç›kt›.
Ermenilerin hak iddia ettikleri topraklar içinde sadece (Türk, Kürt ve Çerkes, vb.) Müslümanlar›n
bulundu¤u Türk s›n›rlar› içindeki bölgeler de¤il, Azerbaycan’›n bir bölümüyle, Tatarlar›n yaflad›¤›
topraklar da vard›. Nahc›van ve Karaba¤’›n da¤lar› ve vadileri, Ermeni iflgaline karfl› Tatar direniflinin
gösterildi¤i yerler oldu. Müslüman toplumun ayaklanmas›, k›sa bir zaman içinde, Erivan’›n kendi çevre-
sine ulaflt›. (Unutmamal›y›z ki, daha sonra “Ermenistan Cumhuriyeti” olarak an›lacak olan bölgeler de
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
125
1920’de A¤ustos’un ilk, EylüI’ün son günlerinde, Bakü’de, Uluslaras› bir ça¤r› ile, “Do¤u Halklar›
Konferans›” düzenlendi. Bu kongrede, Kafkasya halklar› ve Kafkasya ve çevresinde yaflayan Türki toplu-
luklar›n oluflturdu¤u birleflik bir cephe ortaya ç›kt›. ‹rili ufakl›, temsil edilen bütün afliret ve etnik gru-
plar›n ortak bir dürtüsü vard›: Ermenistan korkusu. Sovyetlerin de, Rusya Ermenistan›’n›, kendi kontrol-
leri alt›na almak gibi bir hedefleri vard›; t›pk› Beyaz Çarl›k döneminde oldu¤u gibi. Sonuçta Ermeniler
için de¤iflen bir fley olmad›.
Hesaplanamayacak miktarda Müslüman ve Ermeni kan› akt›ktan sonra, Ermeniler – eskiden olduklar›
yere – ba¤›ml› veya baflka bir flekilde – geri ad›m att›lar. Tek fark, flimdi Çar’›n de¤il, Rus Bolfleviklerin
hakimiyeti alt›nda olmalar›yd›. Bu s›rada, uluslararas› cephede, genç Ermenistan Cumhuriyeti bütün
güvenirli¤ini kaybetti. Gürcü ve Azeri komflular›yla yapt›klar› ard› arkas› kesilmeyen savafllar, “silahs›z,
bar›fl amaçl› flehit” kand›rmacas›n› ortadan kald›rm›flt›. Bu kand›rmacay› olufltururken, Ermeni
ba¤nazlar, on y›llarca süren terörist sald›r›lar›n› dünyaya unutturmada büyük beceri sergilediler. Bir
zamanlar, terörist gruplar› yöneten ayn› Taflnaklar flimdi (daha küçük de olsa) bütün bir devlet mekaniz-
mas›n› idare ediyorlard›. Yenilip geri çekilmeleri gerekirken, 30 Haziran 1920’de Oltu’ya topçu sald›r›s›
düzenlediler.
8 Temmuz’da Dü¤ün Tepe’yi ele geçirdiler ve birkaç gün sonra Cambar’a girdiler. Hemen sonra gözleri-
ni, Nahc›van ve Ka¤›zman’a diktiler ve Kulp’a kadar ilerlediler.
Dikkatli ve itinal› bir haz›rl›k döneminden sonra, Kâz›m Karabekir, Eylül 1920’de karfl› sald›r›y› bafllatt›.
Türklerin elinde sadece eski moda, ikinci el silahlar vard› ve hiç hava gücü yoktu.
Nisan 1919’da Ermeniler, ‹ngilizlerin yard›m›yla Kars’› iflgal ettiler ve buray› Anadolu’daki sald›r›lar›n›n merkezi haline
getirdiler. Amaçlar›, Trabzon ve Adana üzerinden iki denize ç›k›fl elde etmekti. Bu “Büyük Ermenistan’›n” Karadeniz’den
Akdeniz’e kadar yay›lmas› anlam›na geliyordu. Ermeniler bu bölgede her zaman az›nl›k durumunda olmufllard›r.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
127
1915’de Mufl ve Van’daki ölüm saçan Ermeni ayaklanmalar›, ‹mparatorluk s›n›rlar› içinde, Osmanl›’ya
karfl› baflka bir cephe açmak anlam›na geliyordu. Bu flartlar alt›nda, Osmanl› hükûmeti, Anadolu’nun
tehdit alt›ndaki bu bölgesini savunman›n yolunu, Ermenileri baflka bir yere sürmekte buldu. Yüzbinlerce
Ermeni Suriye’ye sürüldü. Mondros Mütarekesi sonuçlan›r sonuçlanmaz, bu insanlar evlerine geri dön-
meye bafllad›lar. Art›k, amaçlar› yeni bir Kilikya Ermeni devleti kurmakt› ama bu devleti kurmak iste-
dikleri bölgede, daha önce oldu¤u gibi savafltan sonra da az›nl›k durumundayd›lar. Savafl›n tâli detayla-
r›na daha fazla girmek mümkün olmad›¤› için, tek bir olay› anlatmak yeterli olacakt›r. Bu olay, hat›rlan-
mak istenilen – ve de baflar›lan(!) – “Haçl› gelene¤i” kampanyas›n›n boyutlar›n› anlatmaktad›r.
Frans›z-Ermeni iflgalciler, Türkler taraf›ndan geri püskürtüldükten sonra, Mersin ve Toroslar, Frans›z-
Ermeni yönetimini istemeyen sahiplerinin eline geçmifl oldu. Ermeni fanatiklerden oluflan bir çete, Sey-
han ve Ceyhan nehirleri aras›ndaki bölgeyi “özerk yönetim” ilan etmeye karar verdiler.
Bu saçma operasyonun lideri Mihran Damatyan gözden düflmüfl bir teröristti. ‹lk kanl› tac›n›, Sasun’daki
isyanlar› k›flk›rtt›¤› için alm›flt›.
Frans›zlar onu eski günlerine geri getirmek istediklerinden, 5 A¤ustos 1920’de “Ba¤›ms›z Kilikya Ermeni
Devleti”ni ilan etti. Bir avuç kanl› sad›k takipçisiyle, terörist bir sald›r› ile Adana Vilayet Kona¤›’n› iflgal etti.
(Sanki Kilikya’da böyle bir fley varm›fl gibi) “Ermeni Ulusal Delegasyonu”nun temsilcisi olarak, kendini
“Fransa garantörlü¤ünde Ermeni valisi” ilan etti. Bu talihsiz saçmal›k, Frans›z komutan ondan ve “hü-
kümetinden” bu “saçma komedi”yi bir an önce bitirmesini isteyince bir saat sonra sona erdi.
Frans›zlar, Kilikya maceralar›na k›sa bir sürede son verdiler.
11 Aral›k 1918’de, dört yüz Ermeni’den oluflan bir Frans›z taburu, Musa Da¤› ve Zeytun civar›ndaki
Ermeni isyan›n›n meflhur bölgesi olan Dörtyol’u iflgal ettiler.
20 Ocak 1920’de Frans›zlar Marafl’tan çekilmeye bafllad›lar. (6 fiubat’ta ‹stanbul’daki patrik, Paris’e iki
bin Ermeninin Türkler taraf›ndan “katledildi¤ini” söyleyen bir telgraf çekti ve 25 fiubat’ta Reuters, tüm
dünyaya, Marafl’ta 70.000 Ermeninin Türkler taraf›ndan kesildi¤ine dair bir haber geçti…) fiuras› bir
gerçek ki, durum, Reuters’in satmaya çal›flt›¤› dedikodulara hiç benzemese bile, Türkiye’nin güneyindeki
savafl, savafl zaman›nda at›lan geleneksel iftiralarla özel bir savafl karakterine bürünüyordu.
Savafl, en iyi flartlarda donanm›fl Ermeni birlikler ve Ankara’daki hükümet taraf›ndan yeni kurulan Türk
birlikleri aras›nda oluyordu. Türkler ekipman ve ulafl›m eksikliklerini, vatan aflklar›yla telafi ettiler. 20
Ekim 1921’de, Türk hükümetiyle, Fransa’y› temsilen M. Frankli Bouillon aras›nda bir antlaflma imzalan-
d›. Bu antlaflma, Frans›z birliklerinin kay›ts›z flarts›z geri çekilmesini gerektiriyordu.
1918’de Kilikya’ya geri gelen Ermeni nüfusunun büyük ço¤unlu¤u, geri çekilme s›ras›nda Frans›zlara
kat›ld›. Bu, Türkiye’nin güneyindeki Ermenilerin, Türk toplumunun k›ymetli bir parças›n› oluflturmas›na
ve Anadolu’nun her yerinde hofl karfl›lanacak olmas›na ra¤men gerçekleflmifltir.
Bütün olgular, Ermenilerin Kilikya’dan kitle halinde göç etmesinin, tek bir amaç do¤rultusunda plan ve
programland›¤›n› göstermektedir.
Birileri, “aptal ve beceriksiz Türkler”e, Ermeni elementi olmadan bir fleylerin “ifllemeyece¤ini” ispatla-
mak istemiflti. Ticaret – özellikle uluslararas› ticaret – kal›c› olarak ellerinden gidecekti.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
129
General Dufieux, ünlü bir Türk düflman› idi. Son ana kadar, tek bir Türkle bile temasa geçmekten kaç›n-
d›. Adana’dan 24 Kas›m 1921’de ayr›ld›. Ayr›lmas›ndan hemen önce, Frans›z savafl mezarl›¤›n› ziyaret
etti ve çelenk b›rak›rken ac› bir biçimde flöyle dedi: “Kanlar› bofl yere ak›tan Frans›z askerlerine”.
Lübnan’daki terörün ve felaketin kurbanlar›n› hat›rlamak isteyen tüm Frans›zlara bu sözleri hayalen söy-
lemifl olabilir. Zaman içinde, Lübnan’da yay›lan anlafl›lmaz terör dalgalar› Fransa ve Paris’e, say›s›z ma-
sum kurban› hedef al›r bir flekilde ulaflt›. Asl›nda hepsi, Fransa’n›n, Ermeni terörüne göz yummak ve
hatta destek vererek Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Suriye ve Lübnan üzerinde güç ve etki sahibi olabilece¤i
düflüncesine dayanan Frans›z politikas›n›n özel kurbanlar›yd›.
Bu arada, Paris’te birçok masum Frans›z vatandafl›n›n ölümüne sebep olan say›s›z Ermeni bombas› pat-
lad›. Bu bombalar›n ço¤u, bir zamanlar, Osmanl› ‹mparatorlu¤u üzerinde hakimiyet kurabilmek için,
Frans›zlar›n yapay bir flekilde ortaya ç›kard›¤› Lübnan’dan gelmiflti.
Ermeni teröristler ve yandafllar›, Lübnan’daki trajedi ile hiçbir ilgisi olmayan, Frans›zlar›n bugün yafla-
d›klar› katliam›, gecikmifl bir intikam olarak görmektedirler. Ancak, bugün Türklerin, “ödemek” zorun-
da olduklar› diyetle hiçbir alakas› yoktur. Orta Do¤u’nun bugünkü durumu için Frans›zlar’dan daha az
sorumludurlar. Hepsinin ötesinde, Frans›zlar, Ruslara, ‹ngiliz ve Amerikal› misyonerlere, talihsiz Ermeni-
leri, ifl savafl cehennemine atmada yard›m etmifllerdir…
1 Aral›k 1921 Çarflamba günü, Türk birlikleri sahile ulaflt›lar ve Adana’n›n idari otoritesi Frans›zlar’dan
Türklere geçti. Bu, Frans›z iflgalinden sonra ortaya ç›kan güney cephesindeki, talihsiz iç savafl›n sona er-
di¤i anlam›na geliyordu. Ama Türkler, bat› cephesinde hâlâ savafl›yorlard›. 15 May›s 1919’da bafllayan
iflgal ile, Yunanl›lar, Bat› Anadolu’nun yar›s›n› iflgal etmifller ve art›k gözlerini Ankara’ya dikmifllerdi.
günden sonra, Türkleri, hiçbiri do¤ru olmayan say›s›z Ermeni iddias›ndan biri olarak, bu bölgeyi tahrip
etmekle itham ettiler.
Bu flartlar alt›nda Ermenistan tipik bir flekilde, Azerbaycan’›n bir parças› olan ve halk›n›n ço¤unlu¤unu
Azerilerin oluflturdu¤u Zangezur’u iflgal ettiler ama en az›ndan Karaba¤ ve Nahc›van kurtar›labildi.
Ancak, Ermeni ve Rus güçleri, May›s 1992’de, Karaba¤ ve Laçin’i – kesin bir flekilde fakat geçici olarak
– iflgal ettiler.
ratorluk s›n›rlar› içinde daha tehlikesiz bölgele- Housepian’›n hikayesi tamamen yalanlar dolu, tarihi gerçekler-
le hiçbir ilgisi olmayan bir örümcek a¤› gibi: Eylül 1922’de,
re gönderildikleri gerçe¤i ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda,
Türkiye’nin devrimci muzaffer lideri, Mustafa Kemal’in
bütün “kovma” iddialar›n›n hiçbir temeli yok- (Atatürk) birlikleri, müttefik güçlerin 27 savafl gemisinin – 3
tur. Amerikan destroyeri de dahil – gözleri önünde nüfusunun ço¤u
H›ristiyan olan Smyrna (‹zmir) flehrine girdi. Türkler hemen
ya¤ma, tecavüz ve iflkencelerine bafllad›lar ve Türkiye ile olan
“Sonunda Türkiye ile Bar›fl Yap›ld›” petrol ve ticaret iliflkilerini bozmak istemeyen Bat›l› güçler ses-
Lozan Bar›fl Konferans›’ndaki “lider kiflilik- sizliklerini bozmad›lar ve müdahale etmediler. Daha sonra
Türkler, efsane flehri atefle verdiler ve tamamen yerle bir ettiler.
ler”in alt›nda bu manflet var. Bunu, Bat›l› güçlerin sözsüz göz yummas›yla bunlar›n ört bas
‹tilaf Devletleri, Yunanistan ve Türkiye aras›n- edilmesi takip etti. 1923’de Smyrna (‹zmir) öldü ve tarihin
haf›zas›ndan ç›kart›ld›.” Tarihin haf›zas›ndan ç›kar›lmak m›?
da imzalanan anlaflma, 24 Temmuz 1923’te ‹zmir, c›v›l c›v›l faaliyetleri, ekonomik gücü, NATO üssü, mo-
Lozan’da tasdik edildi. (Sa¤daki üçüncüden dern liman› ve Orta Do¤u’nun en önemli fuar›na yapt›¤› ev
bafllayarak s›ras›yla) delegeler: Alexander Stam- sahipli¤i ile büyüyen bir flehirdir.
poras› taraf›ndan yay›nlanan gazete ve dergilerin propagandas› ile yanl›fl anlafl›lan tarihin abart›lmas›d›r. Bir yerde
“1915’de B‹R milyon Ermeni öldü” baflka bir yerde “‹ki veya iki buçuk milyon kurban verildi” fleklinde ç›kmas›, editör-
leri pek de rahats›z etmez. Baz› Ermeni entelektüelleri, tarihi görüflü kendilerinden farkl› olan akademisyenlere belirgin
bir hoflgörüsüzlük göstermektedirler. Profesör Justin McCarthy’nin, Anadolu’daki gerçek nüfus rakamlar›n›n ilk defa ele
al›nd›¤›, Müslümanlar ve Az›nl›klar isimli çok önemli ve bilimsel olarak aksi iddia edilemeyecek olan bir çal›flmas› vard›r.
Derslerini, yo¤un bir polis korumas› alt›nda verebilmektedir. J. Shaw’un Stanford Üniversitesi’nde sundu¤u tarihi olaylar,
baz› Ermenilerin iddialar›na hiç uymamaktad›r. Gözda¤› vermek ve daha sonraki yay›nlar›n› engellemek için evi bomba-
lanm›flt›r. Bu gözda¤› öyle bir noktaya varm›flt›r ki, bir Ermeni yay›nc› Louise Nalbandian’›n “Ermeni Kurtulufl Hareke-
ti” gibi bir kitap bulaca¤› flüphelidir. Bir kitap Ermeni yanl›s› olmas›na ra¤men, içinde baz› objektif ve kritik ifadeler bu-
lunmaktad›r.
bu kadar benzerlik arzetmelerine ra¤men, ASALA, yay›n kilde kullan›l›yorlar. ‹ran’›n Türkiye ile olan resmi iliflkile-
organlar› olan ARMENIA’da, “Güçlerimiz, zaten ri gayet iyi ve Anadolu üzerinden yap›lan tafl›mac›l›¤a da-
ba¤›ms›z olan, Ermeni Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne yan›yor. Türkiye’nin Irak ile olan iliflkileri geliflmeye bafl-
karfl› savaflmayacakt›r” beyan›nda bulunmufllard›r. Bu lad›¤›ndan beri, ‹ran Türkiye karfl›t› bir tutum tak›nd›. Er-
tamamen Sovyet Rusya’n›n menfaatine karfl›l›k gelmekte- meniler, bir kere daha, kendi menfaatinden baflka bir fley
dir. Çarl›k taraftar› selefleri gibi, onlar da “s›cak deni- düflünmeyen bir ülkenin yöneticilerinin elinde uslu kukla-
zler”e inmek istiyorlar ve bu da, (Körfez’e köprü olarak) lar gibi hizmet ediyorlar. ASALA, geçmiflte ‹ran’da baz›
Do¤u Anadolu’nun ve (Akdeniz’in kap›s› olarak) ‹stanbul k›s›tlamalar alt›nda tutuluyordu ama art›k, Ebu Nidal gibi
Bo¤az›’n›n kontrolünü elde etmek için bütün imkanlar› terörist gruplarla iflbirliklerini gelifltirmek için ‹ran’›n res-
kullanmak anlam›na geliyor. mi deste¤ini al›yorlar. Araflt›rmac›lar, sürekli Ermeni ve
Stalin zaman›nda, Ermenilerin kitle halinde, Asya’n›n Shüte terörist sald›r›lar› aras›ndaki benzerliklere de¤ini-
içlerine sürülmesine ra¤men, Ermeni entelektüeller, Sovyet yorlar. (Viyana, Roma ve Paris’teki havaalan› sald›r›lar›
sistemiyle gayet iyi geçinmifllerdir. Anastas Mikoyan ve buna en iyi örnek.) Paris’te yay›nlanan Ermeni gazetesi
Yuri Andropoy gibi Sovyet hükümetinin bafl›na geçenler, “GAMK” , yak›n bir zamanda silahl› mücadeleyi destekle-
bu yükseliflin en bariz örnekleridir. ‹fllenen onca cinayete yen bir makale yay›nlad›. GAMK, flu etkili soruyu soru-
ad› geçen di¤er say›s›z terörist gruplar, bu “iki büyük” yor: “Bat›’y› zay›flatma çabalar› Ermeni sorunuyla m› ilgi-
örgütün farkl› isimlerdeki hallerinden baflka bir fley li?” Cevap da flöyle: “Türk Ermenistan›’nda Amerikan ve
de¤ildir. Bunu, k›smen kamuoyunu güçleri hakk›nda NATO üsleri var. Bu yüzden, ABD, bölgedeki bu istikrar›
yan›ltmak için, k›smen de “yeni” bir terörist grubun lideri bozmaya ve mevcut durumu de¤ifltirmeye yönelik her güce
olmak isteyen üyelerini tatmin etmek için yap›yorlar. karfl› ç›kacak ve onunla savaflacakt›r. Di¤er bir deyiflle, Er-
Kamuoyu, gündelik tart›flmalar ve çekiflmeleri ile meni topraklar›na özgürlük getirmek için, sadece Türk hü-
kand›r›lmaya izin vermemelidir. (Mesela, JCAG ve kümeti ile de¤il, NATO ve ABD ile de u¤raflmam›z gereki-
ASALA, kimin, kimi, nerede öldürdü¤ünü tespit etme iflini yor. Ermeni kurtulufl mücadelesi yo¤unlaflt›¤›nda, ABD
tart›flmaktad›r.) Gölgelerin ve aynalar›n bu tuhaf hükümeti, ABD içinde ve d›fl›ndaki Ermenilerin özgürlü¤ü-
dünyas›nda, bu haks›z rekabet, haks›z kanl› ticaretin ne yönelik s›k› k›s›tlamalar uygulayacak ve Ermeni kurtu-
sadece bir parças›d›r. Sonunda tek bir amaç vard›r: terör lufl mücadelesini ezmek için her türlü arac› kullanacakt›r.
u¤runa terör. Ya Ermeni topraklar›n›n kurtuluflu rüyas›ndan vazgeçip
Türkiye ve ABD’ye boyun e¤ece¤iz ya da Ermeni toprakla-
ERMEN‹ TERÖR ÖRGÜTÜ ASALA’NIN r›n›n kurtuluflu için savafl›p Türkiye, NATO ve ABD’yi ye-
nece¤iz… Zay›f bir NATO ve zay›f bir ABD, Ermeni top-
S‹YAS‹ GEÇM‹fi‹ raklar›n›n kurtuluflunu kolaylaflt›racak ve Üçüncü Dün-
ya’y› Amerikan emperyalizminin boyunduru¤undan kurta-
O güne kadar benzeri görülmemifl bir terörist “zirve” fiu- racakt›r.”
bat 1986’da, Ayetullah Humeyni’nin yapt›¤› devrimin ye- En güçlü Ermeni terörist örgütü, ASALA her zaman Sov-
dinci y›ldönümü sebebiyle Tahran’da topland›. ‹ran’daki yetler Birli¤i’ne güvenmifltir Ancak son zamanlarda, ‹ran’-
“‹smail’in Devrimcileri”, Lübnan Hizbullah Hareketi li- da da büyük destek görmüfllerdir. ‹ki küçük Marksist grup
derleri, Hüseyin Musavi’nin adamlar›, Suudi Arap Müca- ASALA’dan ayr›ld›. DF-PMLA (Ermenistan’›n Ba¤›ms›zl›¤›
hitler, Bahreyn’den Shüte Amal grubu, Filipinler’den Mo- ‹çin Yayg›n Demokratik Cephe Hareketi) ve JCAG (Erme-
ro Çetesi temsilcileri ve Libya istihbarat örgütü görevlileri ni Soyk›r›m›n›n Adalet Komandolar›) olarak bilinen ARA
ile bir araya geldiler. (Ermeni Kurtulufl Ordusu).
Tahran’daki bu terörist konferans›nda Bat›l› arafl›rmac›lar› ASALA, 400.000 kiflilik bir zengin grup olarak etkin ol-
özellikle ilgilendiren fley, burada Ermenilerin de temsil edi- duklar› Fransa’dan destek almaktad›r. 500.000 kifliyi afl-
liyor olmas›yd›. ‹ran’da afla¤› yukar› 200.000 Ermeni yafl›- k›n Ermeni, ASALA’n›n Fransa’da düzenledi¤i protesto
yor. Ayetullah’›n fanatik Shüteleri taraf›ndan hiç rahats›z yürüyüflüne kat›ld› ve birço¤u bu terörist örgütün rozet ve
edilmiyorlar. Bu Ermeniler, Türkiye’ye karfl› yo¤un bir fle- bayraklar›n› tafl›yorlard›. Birçok ASALA destekçisi, Ara
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
141
Ermeni propagandas›n›n mükemmel bir ç›ra¤› olarak, Julius Streicher’in yay›nlad›¤› "Der Stürmer", Nazilerin en zalim bültenidir. Bu
arada, Streicher, 1946 Nurenberg mahkemesinde ölüme mahkum edilmifltir. B›ça¤›n üzerindeki “TALMUD” (Tevrat) yaz›s› bugün
“KUR’AN” olarak yaz›lmaktad›r.
“Auction of Souls”, H.G.Gates’in “Ravished Armenia” (Irz›na Geçilen Ermenistan) adl› kitab›na dayan›larak
yap›lan Amerikan yap›m› bir film ve Türklerin elinden kurtulup, ABD’ye iltica eden bir Ermeni k›z› olan Aurora
Mardiganian,’›n bafl›ndan geçenleri anlat›yor. Türk bask›s› alt›nda Ermenilerin çektikleri ac›lar› Amerikan ve
‹ngiliz kamuoyuna anlatmak için tasarlanan bu filmde kendisi de oynuyor. Sahneler, Ermenistan’daki Bryce
Komisyonu’nun resmi raporundan al›nan al›nt›larla desteklenmifl. Lord Glasstone ile birlikte, k›sa bir süre önce
filmin Queen’s Hall’daki özel bir gösterimine kat›lan Lord Bryce, gerçeklerden baflka her fleyden bahsetti; Bayan
Mardiganian, bafl›ndan geçenleri anlatmak üzere bu ülkeye bir ziyaret yapmay› planlam›fl.
Yeni demiryolu, sald›rgan Ermeni Cumhuriyeti’nin d›fl›ndan geçiyor ve Kars ile Tiflis’i ba¤l›yor. Gelecekte, bu demiryolu,
Azerbaycan topraklar›n› iflgal eden Erivan’›n savafl lordlar›yla hiçbir iletiflime girmeden, Türkiye ve Avrupa’y›, Bakü’ye ve Asya’ya
ba¤layacak.
Erivan Halk Üniversitesi ö¤retim üyesi, Aram Arutunyan’a göre, “Bakü-Tiflis-Ankara stratejik blo¤u,
Ermenistan için büyük bir tehlikedir”. Petrolün ilk defa boru hatt›na pompaland›¤› tarih olan 25 May›s
2005’te, Ermenistan Baflbakan›, Andranik Margaryan’›n demeci, bu ülkede yaflanan endifleleri göster-
mektedir. Asl›nda, Margaryan, “boru hatt›n›n, bölgedeki güç dengesini olumsuz etkiledi¤ini ve Ermenis-
tan’›n bu dengeyi tekrar kurmak için alternatifler arad›¤›n›” söyledi. Yeni bir savafl m›? Erivan’›n, Erme-
nistan ve Rusya taraf›ndan yarat›lan endifleleri anlafl›labilir, çünkü Güney Kafkasya’da yap›lan bir boru
hatt› Ermenistan topraklar›ndan geçmiyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hatt›n›n yan› s›ra, Kars-Tiflis-Bakü
demiryolu da k›sa bir zaman içinde aç›lacak. Bu flu demek oluyor: Ermenistan, bölgedeki avantajlar›n› ve
ülke için büyük önem tafl›yan ulafl›m yollar›n› giderek kaybederken, komflular›n›n ekonomik gücü arta-
cak. Politik araflt›rmac›lara göre, “E¤er Ermenistan, Karaba¤’daki iflgali sonland›rsa, Azerbaycan ile ifl-
birli¤i yapsa ve Türkiye ile iliflkilerinde tarihi imtikam›n ötesine geçseydi, durum, Ermenistan için çok
farkl› olurdu”.
Bu tuhaf sempati nereden geliyor? Bu sempatinin alt›nda belki derin bir psikoloji veya ‹sviçre ve Ermenistan’›n kurucular›n›n kurgulad›¤›
efsaneler olabilir mi?
2. Buna tepki olarak, ‹sviçre’deki Türk dernekleri Cevap olarak, Parlamento, 1894 – 1922 y›llar›
birli¤i, ‹sviçre Parlamentosu’na 30 Ocak1996 ta- aras›ndaki isyanlar ve savafllar s›ras›nda yaflanan
rihli flu dilekçeyi verdi: “Afla¤›da imzas› olan biz- kitle göçleri ve s›n›r d›fl› edilme gibi “trajik olayla-
ler, Ermeni Komiteciler taraf›ndan 100 y›la yak›n r›” ve özellikle (iddialara göre say›lar› 800.000 ile
bir süredir sürdürülen bu karalama kampanyas›n› 1.5 milyon aras›nda de¤iflen) Ermenilerin ölümünü
k›n›yoruz. “Ermeni soyk›r›m›” ifadesi, tarihi ger- k›nad›. Tarihi olaylar›n araflt›r›lmas›ndan ve ‹sviç-
re’nin verdi¤i tepkilerden sonra, Parlamento, 29
çeklerin topyekün yok say›lmas› demektir”.
A¤ustos 1985 tarihinde Birleflmifl Milletler, ‹nsan
Haklar› Alt Komisyonu ve 18 Haziran 1987 tari-
1.5 milyon Ermeni yalan›n›n istatistiklerinin hiç-
hinde Avrupa Parlamentosu’nun bu olaylar› “soy-
bir temeli yoktur ve Boghos Nubar taraf›ndan k›r›m” olarak tan›d›¤›n› duyurmufltur.
Frans›z D›fliflleri Bakanl›¤›’na verilen ilk verilerle b) Zeigler’in 11 Haziran 1998’de yapt›¤› eylem
tezat oluflturmaktad›r. Bu belge, bu cevab›n so- flöyle olmufltur: "Parlamento, ‹sviçre ad›na, 1915
ERICH FEIGL
148
Alman Federal Parlamentosu, 15. Dönem Bas›l› liam› durdurmak için hiçbir fley yapmamas›n›
belgeleri 15/5689 / 15.06.2005 utanç görmekte ve reddetmektedir.
Dilekçeyi veren parlamenter gruplar: SPD (Sosyal Çok geç olsa da – Ermeni kurbanlar›n an›s› önün-
Demokrat Parti), CDU/CSU (H›ristiyan Demokrat de e¤ilmek asil bir davran›flt›r. Bu broflürün yazar›-
Partisi/ H›ristiyan Sosyalist Parti), BÜNDNIS n›n önemsemedi¤i (veya bilinçli olarak belirtmedi¤i
90/DIE GRÜNEN (Yefliller Partisi) ve FDP (Özgür gerçek fludur ki, Ermenilerin tahriki ile ç›kan bir iç
Demokrat Parti) savaflta, Müslüman nüfusun kayb›, Ermenile’den
kat kat daha fazlad›r. Hayatlar›n› kaybeden Müs-
(En önemli – ve en komik – anlat›mlar› içeren bir lümanlardan kimse bahsetmemektedir. Justin
bölüm) McCarthy’nin Müslümanlar ve Az›nl›klar kitab›
okuyan tek bir Alman Federal Parlamento üyesi
1915’te Ermenilere uygulanan s›n›rd›fl› ve katliam- yok mu? Yoksa, bunun sebebi belki sadece ‹ngiliz-
lar›n an›s›na: ce yay›nlanmas› olabilir.
Almanya, Türkler ve Ermeniler aras›ndaki uzlafl-
maya bir katk›da bulunmal›d›r. Alman Parlamen- ARMENIA Gazetesi: Bir Alman Papaz ve Soyk›-
tosu’nun onaylamas› istenmektedir: r›m. Ermenilere yap›lan soyk›r›m›n görgü tan›¤›d›r.
Di¤eer Avrupal›lar sessiz kal›rken, o sa¤duyunun
Alman Federal Parlamentosu, 1. Dünya Savafl› ön- sesidir. Potsdam’daki bir grup insan, ona fleref
cesinde ve s›ras›nda uygulanan fliddet, katliam ve ödülü veermek istiyorlar – ama bir direnifl söz ko-
sürgün sebebiyle hayat›n› kaybeden Ermeni kur- nusu…”
banlar›n an›s› önünde e¤ilmektedir. Osmanl› ‹mpa-
ratorlu¤u’nun JönTürk hükümetinin, Anadolu’daki Görgü tan›¤› de¤ildi. Do¤u Anadolu’ya ad›m›-
Ermenilerin topluca imha edilmesine sebep olan n› bile atmam›fl utanmaz bir hilekârd›, ve bel-
yapt›klar›ndan ac› duymaktad›r. Alman Devle- ge ve raporlar› çarp›tm›flt›.
ti’nin, Ermenilere yap›lan planl› katliam ve sürgün-
lerden defalarca haberdar edilmesine ra¤men, kat-
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
151
“Katilleri ortaya ç›karmak için kendini hal› tüccar› fl› verilen bir ödüldür. Burada amaç, Ermenileri
olarak tan›tt›. Ermeni bölgelerindeki gezileri s›ra- kurtarmak için canla baflla çal›flan Dr. Johannes
s›nda, görgü tan›¤› olarak raporlar yazd› ve istatis- Lepsius’un çal›flmas›n› unutulmaktan kurtarmak ve
tikler toplad›. Suçlulara karfl›, Armenien und Eu- bu çal›flmas›n›, Ermeni, Alman ve Türk halk› ara-
ropa (Ermeniler ve Avrupa) adl› belgeselini ta- s›ndaki iliflkileri gelifltirici bir araç olarak kullan-
mamlamak için, bunlar› kiflisel fikirleriyle birlefltir- makt›r.
di..”
Bu pasaj›n yazar›n›n belki Pastor Lepsius’un, me-
Görgü tan›¤› m›? Bu adam ‹stanbul’dan d›flar› rakl›lar›n internette bulabilece¤i birçok delilde de
ad›m›n› bile atmad›; Rapor etti¤i fleylerin hepsi aç›kça görüldü¤ü gibi, kurnaz bir düzenbaz oldu-
Ermeni kaynaklar›ndan geldi, t›pk› Morgent- ¤undan haberi yoktur. fiuras› kesin ki Lepsius, so-
hau’n›n Ermeni tercümanlardan ald›¤› raporlar run yaflanan bu bölgelerde hiç bulunmad›. Yarar-
gibi. Bunlar ‹stanbul’dan hiç ayr›lmayan, ger- land›¤› kaynaklar, ‹stanbul d›fl›na ad›m›n› atmam›fl
çekler ve hakikatla hiç ilgisi olmayan Lepsi- olan ABD Büyükelçisi Morgenthau ve özellikle Er-
us’in efsanesinin en önemli noktalar›. meni çevirmenlerden ald›¤› bilgilerdi.
"Chrismon- ARMENIEN Ein deutscher Pfarrer Bunlara ilaveten, Aram Andonian’›n çok zekice
und der Genozid" internet adresinde baluca¤›n›z kaleme ald›¤› bu kitap ve Franz Werfel gibi zeki
fley, tarihi gerçeklerin klasik bir flekilde çarp›t›lm›fl birinin bile, baflyap›t› “Musa Da¤›’nda K›rk Gün”
ve manipule edilmifl bir örne¤idir ve bu parlamen- adl› kitab›n› yazarken düfltü¤ü tuzaklar, Alman
toya verilen teklife kaynak olarak kullan›lm›flt›r. Parlamentosu’nun “bilgi”lerini oluflturan kaynak-
lard›r.
Lepsius, tek bir fliddet eylemine bile görgü tan›¤›
olmam›flt›r. Yazd›klar›n›n hepsi, Ermenilerin a¤z›n- Ama bu tarihi olaylar hakk›nda yap›lan araflt›rma-
dan duyduklar› fleylerdir, t›pk› ABD Büyükelçisi lar ve bu olaylar›n de¤eri, bölgenin gelece¤i aç›s›n-
Morgenthau gibi. “Hal› tüccar› kimli¤indeki pa- dan önem tafl›yan Türkiye Cumhuriyeti ve Ermeni
paz”›n yazd›klar›ndaki “kiflisel düflünceler” k›sm› Cumhuriyeti aras›ndaki iliflkilerin normale dönme-
gerçe¤i ortaya ç›karmaktad›r. Bu, daha sonra si aç›s›ndan çok büyük bir ehemmiyet arz etmekte-
dir. AG‹T (Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Teflkilat›)
Talat Pafla ve birçok kiflinin hayat›na mal olan uy-
prensiplerinde kullan›ld›¤› anlamda, güven art›r›c›
durmalar› yazan Aram Andonian tarz›nda bir bel-
tedbirlerin al›nmas› acilen gereklidir. Örne¤in,
gedir. “Chrismon” internet sitesi, Techlirian davas›
Türkiye’nin s›n›r kap›s›n› açmas›, Ermenistan’›n
ile ilgili flu yorumlar› yap›yor: “Lepsius’un raporla-
izolasyonunun bitmesi ve diplomatik iliflkilerin kal-
r›, suikastç›n›n beraatine katk› sa¤lam›flt›r.” Günü- d›¤› yerden devam etmesi anlam›na gelir.
müzdeki dünya çap›ndaki terörün kökleri iflte bu-
raya dayanmaktad›r. Bu noktada, yazar veya yazarlar›n ele ald›¤› konu-
lar, her zamanki cahilliklerinin ulaflabilece¤i nokta-
Alman Parlamentosu’nun bu anma eylemi, zor y› ortaya koymaktad›r. Haritaya bakan herkes ra-
flartlar alt›nda Ermeni kad›n, erkek ve çocuklar› hatl›kla görebilir ki, Hayastan (Ermeni) Cumhuri-
koruyan bütün Alman ve Türklerin çabalar›na kar- yeti’ne uygulanan bir “izolasyon” söz konusu de-
ERICH FEIGL
152
¤ildir. Karadeniz taraf›ndaki Gürcistan s›n›r› ve parti Grubu, Dr. Wolfgang Gerhardt ve parti gru-
güneydeki ‹ran s›n›rlar› aç›kt›r. Bu broflürün ya- bu.
zarlar›, (Gümrü Antlaflmas›na ayk›r› olarak, Türk
s›n›rlar› içinde olan A¤r› Da¤›’n› kendi s›n›rlar›nda Teeyyüt
gösteren) Ermenistan’›n Türkiye’ye karfl› olan has- 90 y›l önce 24 Nisan 1915’te, ‹stanbul’daki Erme-
tal›kl› niyetlerinden, teklifle yak›ndan iliflkili olan nilerin siyasi ve kültürel seçkin isimleri, Osmanl›
Müntefering, Merkel, Göring ve Gerhardt isimli ‹mparatorlu¤u’nun yönetimini elinde bulunduran
flah›slar gibi pek de haberdar de¤illerdir. Jön Türk hükümetinin emriyle, tutuklanm›fl ve öl-
dürülecekleri, Anadolu’nun iç k›s›mlar›na götürül-
Ermenilere uygulanan ihraç ve sürgünler hakk›nda müfllerdir. Her y›l bu tarihte, tüm dünyadaki Er-
yap›lan araflt›rmalar ve bu olaylar›n de¤erlendiril- meniler, 1. Dünya Savafl› s›ras›nda Osmanl› ‹mpa-
mesini, 20. yüzy›ldaki etnik anlaflmazl›klar tarihi- ratorlu¤u vatandafl› olan Ermenilere uygulanan
nin bir parças› olarak ele al›nmas›n› sa¤lamak e¤i- sürgün ve iflkenceleri hat›rl›yorlar.
tim politikam›z›n bir sorumlulu¤udur.
Nisan 2005’te Alman bas›n›, 23 Nisan 1915 günü,
BeneS Decrees hakk›nda konuflmaya veya Sudeten ‹stanbul’da toplam 2350 Ermeninin tutukland›¤›n›
Almanlar›’na uygulanan toplu katliam› anma tö- ve sürgüne gönderildi¤ini duyurdu. Maalesef, Al-
reni düzenlemeye ne dersiniz? man hassasiyeti, gerçek say› olan 235’e bir s›f›r
Bu yönde hiçbir ad›m at›lmam›flt›r. Çek Cumhuriye- koymufltur. Peki ya gerçek tutuklanma sebepleri?
ti, BeneS Decrees hâlâ devam etmesine ra¤men, Av- ‹ngiliz-Frans›z filosu ve muazzam bir iflgal ordusu,
rupa Birli¤i’ne al›nm›flt›r ki, bu zenginlere baflka fa- Ermenilerin Osmanl›’y› arkadan vurmak için isyan
kirlere baflka kural geçerli oldu¤una iflaret eder. haz›rl›¤› yapt›¤› ‹stanbul’u ele geçirmek için Ça-
Türkiye’ye geldi¤imizde, Çek topraklar›yla ilgili her- nakkale Bo¤az›’ndan giriyorlard›. Her y›l 23 Ni-
kes her fleyi bilirken, Almanya gerçekleri bilmeden san’da yap›lan “soyk›r›m› anma törenleri”, tarihi
yarg›ç rolünü oynamaktad›r. Bu, pragmatizm mi? gerçe¤in surat›na vurulan bir tokatt›r.
Yoksa basit bir adaletsizlik mi?
Alman Federal Parlamentosu, geçmiflin yeniden de- Ba¤›ms›z raporlara göre, bir milyondan fazla Er-
¤erlendirilmesi yoluyla, meni, sürgün ve kitle imha eylemlerine kurban git-
ti. Birçok ba¤›ms›z tarihçi, parlamenter ve ulus-
- Türkler ve Ermeniler aras›nda eflit iliflkilerin bafl-
lararas› kurulufl, Ermenilerin sürgün ve s›n›r d›fl›
lamas›, bir uzlaflmaya var›lmas› amac›yla,
edilmesini soyk›r›m olarak görmektedir.
- Türk parlamentosu ve hükûmeti ve Türk halk›-
Alman Parlamentosu’nun sayg›n han›mefendileri
n›n, Ermenilerle olan tarihi ve bugünkü iliflkilerini
ve beyefendilerine, ‹ngilizce biliyorlarsa, Justin
de¤erlendirmek için kay›ts›z flarts›z çal›flmas› sa¤la-
McCarthy’nin “Müslümanlar ve Az›nl›klar” adl›
ma amac›yla,
kitab›n› okumalar›n› tavsiye ediyoruz.
- Türkiye ile Ermenistan aras›ndaki iliflkileri normale
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun yasal halefi Türkiye
döndürmek amac›yla Federal hükûmete bafl vurdu.
Cumhuriyeti, gerçeklerle çeliflerek, bu olaylar›n
Berlin, 15 Haziran 2005 Franz Müntefering ve
planl› oldu¤unu ve kitle ölümlerinin, bu planl› yer
parti grubu, Dr. Angela Merkel, Michael Glos ve de¤ifltirme ve katliam s›ras›nda oldu¤unu ve bunun
parti grubu Katrin Göring-Eckardt, Krista Sager ve da Osmanl› hükümetinin iradesiyle gerçekleflti¤ini
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
153
SOYKIRIM
"Soyk›r›m" yapay bir kelime, “televizyon” gibi ya-
r› Yunan yar› Latin kökenli.
Lemkin burada, 15 Mart 1921 tarihinde, Alman- POGROM: “Mahvetmek, vahflice yok etmek, belli etnik veya
ya, Berlin’de Türk ‹çiflleri eski bakan› Talat Pa- baflka özellikteki gruba kitle fleklinde sald›rmak” anlamlar› tafl›yor.
olarak, Ermeni ba¤nazlar ve propagandac›lar, sihirli “soyk›r›m” kelimesini kendi sonlar› için kullanma-
ya yelteniyorlar. Amaçlar› – Ermenilere “soyk›r›m” yap›lmad›¤› gerçe¤i bir yana – dünya kamuoyunun
dikkatini ifllenen gerçek cinayetlerden baflka taraflara çekmektir.
Ruanda’daki benzer olaylara da benzer sonuç ve benzer tepkileri do¤urmufltur. “Soyk›r›m” terimi (Geor-
ge Orwell’in kulland›¤› mânâda) “uydurma” bir kelimeydi ve Ermeni propagandac›lar›n elinde bir silah
gibiydi.
Zaman›n›n en önemli dinbilimcilerinden biri olan Giordano Bruno, iki y›ll›k bir hapis süresinden sonra, 17
fiubat 1600 y›l›nda – bir soyk›r›m yap›larak - yak›lm›flt›r. Engizisyon yarg›çlar› taraf›ndan, dizleri üstünde
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
159
1975 – 1979 y›llar› aras›nda, Pol Pot’un baflbakanl›¤› ve onun li- Hocal›
deri oldu¤u “Khmer Rouge” döneminde, 2 milyon Kamboçyal›, Küçük bir Azerbaycan kasabas›, bafl› bozuk Sovyet askerlerinin
eski Kamboçya kültürünün yok edilip, “yeni bir insan ›rk›” olufl- deste¤ini alan Ermeni askerleri taraf›ndan yere bir edilmifltir. Bu,
turma amac›yla öldürülmüfltür. 20. yüzy›l›n sonunda gerçekleflen en korkunç olaylardan biridir ve
Srebrenika’da olanlara çok benzemektedir. Ama birkaç istisna ha-
riç, S›rp katiller, uluslararas› kanunlara teslim edilirken, Hocal›
katliam›ndan sorumlu bu Ermeniler, dünya kamuoyu karfl›s›nda
hala bafllar›n› dik tutabilmekte ve onlara hâlâ “kurban” gözüyle
çöküp mahkumiyetini duymas› için hapiste bekletil- bak›lmaktad›r.
mifltir. Bruno, yak›larak öldürülme cezas›na cevap
olarak flunlar› söylemifltir: “Belki siz, yarg›çlar›m
olarak, bu cezay› okurken benden daha fazla kork-
muflsunuzdur”.
ERICH FEIGL
160
YORUMSUZ…
1915 y›l›ndaki iç savafl s›ras›nda ölen Ermenilerin N‹STANI’NDAK‹ ERMEN‹ NUFÜSU”, Ermeni
gerçek say›s› hakk›nda belki de en önemli belge: Patrikhanesi’nden al›nan istatistiklere göre, her za-
Frans›z D›fliflleri’ne hitaben, sürgün edilen Ermeni- man abart›lm›flt›r. (Justin McCarthy’nin güvenilir
lerin bafl› olan Bogos Nubar taraf›ndan yaz›l›p im- kitab› Müslümanlar ve Az›nl›klar kitab›na göre
zalanan bir mektup. “reste de deportés disseminds 1.018.000 kifli!
encore dans le désert” diye geçen cümlede, Kaynak: Frans›z D›fliflleri Banl›¤› Arflivleri, (Serie
“désert” (çöl) kelimesini kimsenin önemsemeyece- Levant, Armenie, 2, folio 47)
¤ini düflünerek, çölde terk edilenlerin kaderi hak-
k›nda hiçbir bilgisi olmadan söylemifltir ki, bu da Yine ayn› arflivlerden al›nan bir mektupta Bogas
alt›nda yatan niyeti göstermektedir. Nubar, Ermenileri, “savaflta bafl› çeken millet”
Ve sonuç olarak:, 1912’deki “TÜRK‹YE ERME- olarak tan›ml›yor.
ERICH FEIGL
162
Lowry, Heath W. The U. S. Congress and Adolph Hitler on the Armenians. Recent Turkish Publications
Carne, Russak & Co., New York, 1985.
fiimsir, Bilal. Apergu Historique sur la Question Armenienne.
Lang, D. M. The Armenians, A People in Exile. London, 1981. Ankara, 1985.
McCarthy, Justin. Muslims and Minorities. The Population of Ottoman Ataov, Türkkaya. "Documents on the Armenian Question:
Anatolia and the End of the Empire. New York University Press, 1983. Forged and Authentic". Ankara University, 1985.
Moser, Pierre A. Arméniens - où est la réalite? Editions Mallier, Saint
Aquilin de Pacy, 1980. Ataov, Türkkaya. "Hitler and the 'Armenian Question'".
Ankara University, 1984.
Nalbandian, Louise. The Armenian Revolutionary Movement: The
Development of Armenian Political Parties Through the 19th Century.
Berkeley, 1963. Ataov, Türkkaya. "The Andonian 'Documents' Attributed to
Talat Pasha Are Forgeries". Ankara, 1984.
Nazer, James, comp. The First Genocide of the 20th Century. New York,
1970.
Cem Özgönül: "Der Mythos eines Völkermordes". Köln:
Norman, C. B. Armenia and the Campaign of 1877-1878. London, 1878. Önel Verlag 2006.
Orel, §inasi and Yuca, Sureyya. Les "Telegrammes" de Talât Pacha. Fait
historique ou fiction. Société turques d'Histoire, Ankara, 1983. Türkaya Ataöv "The Armenians Ottoman Period". Ankara
2001.
Papasian, K. S. Patriotism Perverted. Boston, 1934. Selahi Diker "And the whole Earth was of one Language",
Schemsi, Kara. Turcs et Armeniens devant I'Histoire. Geneva, 1919. Izmir 2000.
Sever, Abraham Sou. What is the truth about the Armenian claims of geno-
Documents on Ottoman Armenians. Prime Ministry, Direc-
cide by the Turks. United Turkish Americans, Wheaton. 111.
torate of Press and Information, Ankara, 1978.
Sonyel, Salahi Ramsdam. The Ottoman Armenians, Victims of Great
Power Policy. K. Rustem & Brother, London 1987
Gürün, Kamuran. Le Dossier Armenien. Societe Turque
Simsir, Bilâl, ed. British Documents on Ottoman Armenians. (2 vols.) Türk d'Histoire, Ankara, 1983.
Tarih Kurumu Basimevi, Ankara, 1982.
Shaw, Stanford J. und Ezel Kural. History of the Ottoman Empire and International Terrorism and the Drug Connection. Ankara
Modern Turkey. (2 vols.) Cambridge University Press, 1978. University, 1984.
Toynbee, Arnold J. A Study of History. Oxford University Press, 1963. Karal, Enver Ziya. Armenian Question. Ankara, 1975.
Armenian Terrorism and the Paris Trial. University of An-
Toynbee, Arnold J. Armenian Atrocities: The Murder of a Nation. New
York, 1975. kara, 1984.
Turabian, Aram. Les Volontaires Armeniens sous les Drapeaux Fran-cais. Øimøir, Bilal. The Deportees of Malta and the Armenian
Marseilles, 1917. Question. Ankara, 1984.
Sonsöz
Ermeni terörizmi: Tarih hem zehir hem de panzehirdir. Ta-
rihçiler genellikle günümüzdeki terör olaylar›yla pek ilgi-
lenmezler. Ortado¤ulu tarihçiler, konuyu kendilerine uzak
görüp, Ermeni terörüyle ilgili yorumda bulunmazlar. An-
cak, ama Ermeni sald›rganl›¤› söz konusu oldu¤unda tarih
göz ard› edilemez, çünkü tarih hem sebep hem de çözüm-
dür. Sadece bu görüflün düzeltilmesi bile Ermenileri ma¤lup
edecektir. Bu yüzden terörizme karfl› pek kullan›lmayan bir
metot öneriyorum: Tarih araflt›rmalar›.
Her teröristin bir “var olma sebebi”ne ihtiyac› vard›r- öldü-
rürken veya ölürken bir felsefeye ihtiyaç duyar. Tarih bura-
da önemli bir rol oynar, çünkü teröristler hem kendi halkla-
r›n›n geçmifline hem de tarihi gerçek veya uydurmalara ba¤l›
kal›rlar. Ama teröristlerin esas amac› her zaman, kendi
halklar›n›n yabanc›lar›n sömürüsünden kurtarmakt›r. Bu
Viet Kong için böyleydi, günümüzde ‹RA (‹rlanda Kurtulufl
Ordusu) için de böyle. Bugünün Ermeni teröristlerinin tarih-
te bir baflka benzeri yoktur. Son günlerde, ‹RA pek önemli
gözükmüyor gibi. Kosova veya ‹spanya’n›n ETA ile yaflad›¤›
“özgürlük savaflç›lar›” sorunu da benzer bir durum. Orta-
do¤u’da Ermenistan’›n Azerbaycan topraklar›n› iflgal etmifl
olmas› da unutuldu. Ama Azerbaycan’›n iflgal edilen toprak-
lar›ndan kaçan mülteciler bunu hiç unutmayacak.
Ermeni teröristler için “ba¤›ms›z olmas›” gereken insanlar,
diye bir fley yok. Ermeni teröristlerin sadece bir amac› var:
intikam – Türklerin yapt›¤›n› iddia ettikleri fleyin intikam›-
n› almak.
Yukar›da Ermenilere karfl› kullan›lacak en etkili silah›n, ta-
rih üzerinde çal›flmak oldu¤unu söylemifltim. Ama belki
flöyle söylemek daha do¤ru: En iyi silah, hakikattir. Belki
daha sonra ‹stanbul Gregoryan Patri¤i, Snork Kalutsian’›n
sözleri gerçekleflebilir:
“Her ülkede meydana gelen bu tats›z olaylar bir son bul-
sun. Allah’›n nimeti olan bar›fl, iyi niyetli herkesi kuflats›n”.
ERMEN‹ M‹TOMANYASI
167