Professional Documents
Culture Documents
İbn Sînâ - Ahvâlu'n-Nefs (Klasik Psikolojinin Temel İlkeleri Ve Problemleri. İsmail Hanoğlu) (Elis - 2019)
İbn Sînâ - Ahvâlu'n-Nefs (Klasik Psikolojinin Temel İlkeleri Ve Problemleri. İsmail Hanoğlu) (Elis - 2019)
İbn Sînâ - Ahvâlu'n-Nefs (Klasik Psikolojinin Temel İlkeleri Ve Problemleri. İsmail Hanoğlu) (Elis - 2019)
İsmail HANOOLU
1978'de Bayburt'ta doğdu. 2000'de Ankara Üniver
sitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 2003 yı
lında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü
sü.Felsefe ve Din Bilimleri Anabillm Dalı'nda Meş
nki, İşrô.ki Hikmet ue İslam Felsefesinin Özgünlüğü
tezi ile yüksek lisansını tamamladı. 2009 yılında,
Ankara Üniversitesi Sosyal Billmler Enstitüsü, Fel
sefe ve Din Bilimleri Anabillm Dalı'nda Fahruddi
ner-Rözi'nin 'Kittıbu '1-Mulahhas fi'l-Mantık ue'l-Hfk
me ' Adlı Eserinin Tahkik ue Değerlendirmesi tezi ile
doktora programını tamamladı. 2000-200 1 arası
MEB'de çalıştı. 2003-2009 arası DIB'de değişik
hizmetlerde görev aldı. 20 1 0 yılında Muş Alparslan
Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölü
mü. Sistematik Felsefe ve Mantık Anabillm Dalı'n
da Yardımcı Doçent olarak çalışmaya başladı. 20 1 1
yılından itibaren de Çankın Karatekin Üniversitesi.
Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü. Bilim Tarihi
ve Felsefesi Anablllm Dalı'nda Doçent olarak gö
rev yapmaktadır. lslam felsefesi. Felsefi Antropoloji
ve Klasik diller temel ligi alanlandır. Bu alanlarda
yayımlanmış birçok çalışması vardır. Sosyal çalış
malar yapan "İnsan Arılayı.şmda Yeni Ufuklar Plal·
jonnu"nun kurucusudur ve yöneticisidir. Evli ve üç
çocuk babasıdır.
Elis Yayınlan: 126
Ahud1u"n-Nefs/lbrı Sina
Editör
Ofset Hazırlık
Zeynep Ôzger
Dizgi
Ankara Dizgi Eut
Kapak
Elts
Baskı ve Cilt
Birinci Baskı
Mayıs 2019
ISBN: 978-605-9513-34-0
Elis Yayınlan
Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/A Maltepe/ANKARA
Tel: (0312) 341 06 90 GSM: 0542 382 74 12
web: www.ankaraokulu.com
e-maıl: ankaraokulu@ankaraokulu.com
ankaraokuluyay1nlan@gmall.com
Ahvalu'n-Nefs
�\ J\,.Pı\
Nefsin Tabiatı, Varlığının Devamlılığı
ve Yeniden Dirilişi Hakkında Risale
Çeviren
İsmail HANOGLU
Elis Yayınlan
Ankara 2019
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
Birinci Bölüm
NEFSİN TANIMI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15
İkinci Bölüm
ANA HATLARIYLA NEFSE AİT GÜÇLERİN (YETİLERİN) TANIMI . . . . 25
Üçüncü Bölüm
NEFSİN İDRAK EDİCİ KUWETLERİNİN
FİİLLERİNİN FARKLILAŞMASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37
Dördüncü Bölüm
KUWETLERİN HER BİRİNİN İDRAK EDİCİ OLMASI VE
ONLARIN İDRAK EDİCİLİÔİNİN DE
ANCAK BİR ALET VASITASI İLE OLMASININ İSPATI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 41
Beşinci Bölüm
KUVVETLERİN İDRAKİNİN BİR DURUM İÇERİSİNDE
ANCAK ALETLERLE GERÇEKLEŞTİÔİ HAKKINDA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47
Altıncı Bölüm
"NEFS, BEDENİ, NASIL KULLANIR, ONDAN NASIL AYRI KALIR:
BİLAKİS, BEDEN. NEFSE NASIL ZARAR VERİR"
(MESELESİ) HAKKINDA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
Yedinci Bölüm
NEFSİN BEDENDEN UZAK KALMASININ
DOÔRULUÔU /GEÇERLİLİÔİ ÜZERİNE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57
Sekizinci Bölüm
NEFSİN, BEDENİN ORTAYA ÇIKIŞI İLE BİRLİKTE
ORTAYA ÇIKMASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63
6 Ahvalu'n-Nefs
Dokuzuncu Bölüm
NEFSİN (ÖLÜMDEN SONRA) VARLIGINl SÜRDÜRMESİ . . . .. . . . ... . . 67 . .
Onuncu Bölüm
RUH GÖÇÜNÜN (TENASÜHÜN/REENKARNASYONUN)
GEÇERSİZLİGİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75
On Birinci Bölüm
NEFSİN KlNVETLERİNİN TAMAMININ
TEK BİR NEFSE AİT OLUŞU . . . . . . .
. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . ...
. . . . . . . . . ....
. . . . . . . 77
. . .
On İkinci Bölüm
NAZARİ (KURAMSAL-TEORİK) AKLIN FİİLE/EYLEME ÇIKMASI . .. 81
On Üçüncü Bölüm
NÜBÜVVETİN (PEYGAMBERLİGİN) İSPATl. . . ........ . ... . ....... . .. . . . . .. 85 . . .
On Dördüncü Bölüm
NEFSİN ARINMASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93
On Beşinci Bölüm
(NEFSİN BEDENDEN) AYRILMASINDAN SONRAKİ
MUTLULUGU VE MUTSUZLUGU .. . . .. . . . . . ... . .. . . . . . . ..... . . . . . . .. . . . .... . 97 . . . . .
On Altıncı Bölüm
BU RİSALENİN YERİ HAKKINDA . . . . . . .. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109
DİZİN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 173
ÖNSÖZ
İ smail Hanoğlu
Uluyazı/ Çankırı
28 Nisan 2019
GİRİŞ
Şöyle deriz: Zati itibari ile cisimlerde faal olan kuwetlere dair
bölümle dört kısma gelip varır. Bu böyledir. Çünkü, söz ko
nusu kuwetler. bir niyet ve seçim ile cisimde fiilini gerçek
leştiren bir kuwete ve bir de her hangi bir niyet ve seçim
olmaksızın emre amade olacak şekilde doğrudan fiilini ger
çekleştiren bir kuwete ayrılır.
Eğer ki biz, nefs ismini, niyet aracılığı ile (bir fiili) yapan/
ffü.l kuvvet için verirsek, nefsin tanımı (sadece). hayvani ve
Nefsin Tanımı 17
Eğer ki, bu manaların üzerine bir şart ilave etsek, (bu du
rumda), bu manaların anlamı, tahsis etme biçiminde bir ar
tışa uğrar. Kesinlikle böyle bir şey, üç kuvvetten ikisini içine
almaz; bilakis, tek (kuvvetle) yalnız kalır. Bu durumda, böyle
bir şeyin, bilinen ve düşünülen bir inanç olması gerekir: Şöyle
ki, nefs lafzı, hayvansal ve bitkisel nefsi içine alacak bir anla
ma gelecek şekilde kullanılırsa, bu durumda nefs, her ikisi
ne de söylenmiş olur; (ama), meleksel nefse ise isim ortaklığı
dolayısıyla söylenmiş olur. Eğer ki, (nefs lafzı), hayvansal ve
meleksel nefsi içine alacak bir anlama gelecek şekilde kulla
nılırsa, o zaman, nefs, her ikisine de söylenmiş olur; (ama),
bitkisel nefse isim ortaklığı dolayısıyla söylenmiş olur.
Topika adlı eserde açıkça belli olduğu (gibi), cinsin bir şey
üzerine, tek bir yönden değil , o şeyin kendine ait yönlerinin
tamamından hareketle mutlak olarak hamledilmesi gerekir;
ve özellikle de nefsin, bilakis, (tüm) nefisler olacak şekilde, tek
bir zat olmadığını gören bir görüşe göre (cinsin mutlak olarak
tüm yönlerden o şeye hamledilmesi gerekir) . Bu sebeple de
bu görüşü savunan kimseye göre, idrak edici kuvvet, nefstir;
fail/etken oluş anlamında kuvvet değildir. (Yine bu sebeple)
hareket ettirici kuvvet ise, nefstir; edilgen oluş anlamında
kuvvet değildir.
Nefse ait güçler, ilk bölümleme ile üç ayn cinse ait kısma
bölünür. Bu kısımlardan biri, bitkisel nefstir. Bitkisel nefs,
çoğalmaya, büyümeye ve beslenmeye uğraması açısından alet
sahibi/organik , doğal cismin tik olgunluğudur. Besin öyle bir
cisimdir ki, besini olduğu söylenilen cismin tabiatına benzer
lik gösterir. ,Kendisinden çözülen şey miktarınca veya daha
fazla ya da daha az olacak şekilde (bir miktar) artma gerçek
leşir. Bu kısımlardan ikincisi ise, hayvansal nefstir. Bu nefs
de, tikel varlıkları idrak etmesi ve irade ile hareket etmesi ba
kımından alet sahibi /organik, doğal cismin tik olgunluğudur.
Bu kısımlardan üçüncüsü ise, insaninefstir. Bu nefs de, fikri
seçim sayesinde ve görüş ile çıkarımda bulunmak suretiyle
ortaya çıkan fiilleri yapması ve tümel durumları idrak etmesi
bakımından alet sahibi/organik, doğal cismin ilk olgunluğu
dur.
Fiille birlikte olan idrak ile fiil olmaksızın olan idrak ara
sındaki fark, içsel kuvvetlerin bir kısmına ait fiillerin duru
mundan ortaya çıkıyor ki, suretlerin ve idrak edilen anlamla
nn bir kısmı diğeri ile terkip içerisine girmekte ve bir kısmı da
diğerinden ayrılmaktadır. Böylece, idrak etmiş olduğun şeyde
idrak ile fiil (beraberce) olmaktadır. Fiille birlikte olmaksızın
Ana Hatlarıyla Nefse Ait Güçlerin (Yetilerin) Tanımı 29
Yani. ilk akledilirler, öyle açık öncüllerdlr ki, tasdik etmeye. onlan doğru
lamaya gerek bile yok (çev.).
2 Heyülani akla (çev.).
Ana Hatlarıyla Nefse Ait Güçlerin (Yetilerin) Tanımı 35
bir miktar ile varlığa gelirler. İ şte bunların tamamı da, insani
suretin tabiatına yakın olmayan, tuhaf işlerdir. Çünkü, in
sani suret. insaniliği dolayısıyla, bu tanım ya da nicelikten ,
nitelikten, mekandan ve konumdan (oluşan) başka bir tanım
üzere ortaya çıksaydı, o zaman da her insanın söz konusu
anlamlar bağlamında bir başkası ile ortaklık içerisinde olması
gerekirdi. Eğer ki, insani suret. insaniliği dolayısıyla, başka
bir tanım ve nicelikten, nitelikten, mekandan ve konumdan
(oluşan) başka bir yön üzere olsaydı , o zaman da insanlar
dan her birinin böyle bir tanımda ortaklaşa bir araya gelmesi
gerekirdi . O halde, insani suret, zatı itibariyle, kendisine söz
konusu eklerden her hangi bir şeyin eklenmesinin gerekli ol
madığı (bir şey) olmuş olmaktadır.
Madde için var olan şeye gelince, böyle bir şeyin varlığı ya
maddidir ya da böyle bir şey (yani, maddi olmaklık) kendisine
arız olmuştur ve böylelikle de onu tüm yönlerden ve kendisiy
le birlikte maddeye ait olan eklerden (soyutlayacak) şekilde
maddeden soyutlamış olur ve böylelikle de, soyutlanma ger
çekleşir ta ki, insan (kelimesinin) birçok şeye (yüklem olarak
kullanılabilmesi de) mümkün olmuş olur. Böylece de birçok
şey, tek bir tabiatı (yani, insan tabiatını) alır (insan tabiatı
etrafında bir araya gelir) ve tüm nicelikten, nitelikten . mekan
dan ve maddi konumdan (insan kavramını) , (zihin) ayırt eder
ve sonrada (insan kavramının) (kendi altında bulunan fertle
rin) tamamına (yüklem olarak) söylenmesinin doğru olması
bakımından tüm maddi alakalardan soyutlar.
şekli içirı) kabul edici kuvvete kıyasla bir şey olarak vardır; ya
da söz konusu arız, (ikinci karenin şekli için) taşıyıcı maddeye
kıyasla bir şey olarak vardır. Arızın. (ikinci karenin şekline)
Kuvvetlerin Her Birinin İdrak Edici Olması ve . . . 43
yal böyle bir şeyi, kendisinde olduğu hfil üzere bir defada ha
yal eder. Bu sebeple, hayal, bunu sağda, diğerini solda, ona
ya da buna yakın bir şartın sebebi ile olmayla ancak hayal
edip far.z edebilir. Sağa doğru gitmenin tanımı ile sola doğru
gitmenin tanımı orada karenin kendisine eklenir. İşte bu kare
ki, tümelin tümele eklenmesi biçiminde başka bir şey kendi
sine anz olmaz. Buradaki duruma gelince, ilk önce ona vaki
olmayan şey, sınırlı, tikel bir konumdur. Bu sebeple de bir
tanımın altında bulunmaz. İşte burada, farz edilen düşünce,
böyle bir şeyi, hayalde, o konum içerisinde var kılmayı gerek
tirmez. Bilakis, böyle bir konumun hayalde varlığa gelmesi,
onu, söz konusu faraziyenin üzerine doğrulanmasını gerekti
rir. Hayalin kendisinde ise kesinlikle bir tanım yoktur. Çünkü
tanım tümel bir olaydır. Bu sebeple, böyle bir şey, tanımın
hüviyetine eklenmez. Bu aynının, arız olan bir sebeple ile ol
ması geçersizdir. Bu arız olan kendisinde ister gerekli olsun,
ister olmasın isterse farz edilen bir şey olsun (fark etmez ay
nıdır) . Bunun üzerine deriz ki:
olmayanlanasıl bir araya gelir? Böyle bir şey ancak, suret açı
sından olmaksızın, miktar ya da sayıdaki artış açısından iki
parçada varlığa gelen bir şey olabilir. O zam an, bu durumda,
akledilen suret, bir şekil ya da bir sayı olur. Tabi ki, her akle
dilen suret bir şekil değildir. O zam an suret, akli değil, hayali
olur. Bundan daha açık olan şu ki, iki parçadan her birinin
anlam bakımından bütünün aynı olduğunun söylenmesi im
kansız olmaktadır. Çünkü, ikincisi, bütünün anlamına dahil
olmazsa, bütünün anlamını, başlangıç düzeyinde, her ne ka
dar anlamına dahil olsa da, ikisi için değil, bu teki için koy
mamız gerekecektir. Açıkça ortadadır ki, her ne kadar ikisi
birbirine berızemese de, iki (parçadan) biri, sadece, tamama
(bütüne) alt anlamın kendisine delalet etmez. Bu durumda,
akledllen suret için birbirine berızemeyen parçaların olması
nasıl mümkün olur, bir bakalım. Birbirine berızemeyen par
çaların, cinsler ve fasıllar olan tanımın parçaları olması müm
kündür. Böyle bir şeyden ise şu tarz imkansızlıklar doğar.
Bu imkansızlıklardan biri, cisimden her parçanın sınırsız bir
kabul ediş olarak bi'l-kuvve bölünmeyi de kabul ettiğidir. Bu
durumda cinslerin ve fasılların bi'l- kuvve sınırsız olması ge
rekir. (Oysa) bir şeye ait özsel fasılların ve cinslerin potansiyel
olarak sınırsız olmadığı doğrudur. Çünkü, bölünmenin, cins
ve fasıl miktarınca olabileceğini düşünmek mümkün değildir.
Bilakis bu konuda şüphe götürmez olan şey, orada, mahalde
ayrımı hak eden cins ve fasıl var olduğunda (ve) söz konusu
ayrım da bölünme düşüncesine dayanmadığında, bu durum
da, cinslerin ve fasıllarında bi'-1 fıil sınırsız olması gerekir.
Cinslerin, fasılların ve bir şeye ait tanımın parçalarının her
yönden sınırlı olması doğrudur. İşte burada (cinsler, fasıllar
ve bir şeye alt tanımın parçaları) bi'l-fıil sınırsız olsaydı, tek
bir cismin, sınırsız parçalarla ayrılması gerekli olmuş olurdu.
Bizim için bu meseleye dair, başka bir delil ile delil getir
memiz de mümkündür. Bunun üzerine deriz ki:
Akli kuvvet. kendine ait fiili. söz konusu cesede ait organ
kullanmakla olgunlaşıncaya kadar, cesede ait organla ak
letmiş olsaydı, kendi özünü de, organı da ve aklettiğini de
akletmemesl gerekirdi . Çünkü nefslnkendlsiyle kendi özü
arasında başka bir organ bulunmamaktadır. (Yine) , kendi
siyle kendi aleti arasında başka bir organ bulunmamaktadır.
(Yine) , kendisiyle, aklettiğl (şey) arasında başka bir organ bu
lunmamaktadır. Ancak yine denefs, kendi özünü de, iletim de
bulunan organını da ve aklettiğinl de akleder. O halde nefs.
organla değil, kendi özüyle akleder.
Yine derim ki: Başka bir şey nefsi, kesinlikle yok edemez.
Çünkü her şey, bir sebeple bozulmaya uğrar ve o sebebin
Nefsin (Ölümden Sonra) Varlığını Sürdürmesi 71
Bizim açımızdan doğru olan şey şudur ki, nefsin bedenle olan
varlığı, nefsin cisimden varlığa geldiğini değil, bilakis, bir cev
herden varlığa geldiği o cevherin de cisimsel olmayan bir su
ret olduğudur. Bunun üzerine deriz ki:
ken, (diğer taraftan). onlardan her biri, tek başına tür olma
noktasında kendisinden farklılaşır. Bu şeyler, yüce alemle
rin ve semavi kürelerin çokluğuna göre çokluk ifade ederler.
(Onlardan) en yüce olan şey, altında bulunanın ve kendine
ait olan alemin varlık nedeni olur; Faal Aklın da bizim alemi
miz(in varlık nedeni) olması gibi. Demek istediğim şu ki, söz
konusu alemler, duyusaldır ve kendilerine ait akledicinefsle
ri vardır. Onlardan her biri, maddeden uzak olma noktasın
da bir diğerine benzer, onunla kemale erer ve ona benzerlik
gösterir. Bununla birlikte en düşük (varlıksal seviyede) olan
en yüksek (varlıksal seviyede) olandan sadır olmaz/varlığa
gelmez ve ondan üstün olamaz (yani, en düşük, en yüceyi
gölgede bırakamaz) . Akledilir olanlar keşfedilmiş olup hiçbir
biçimde orada bir örtü söz konusu değildir. Tek tek her bir
alemin, tek tek her bir feleğin , tek tek her bir nefsin nedeni,
onlardan tek tek her bir alemin (nedenidir) . Bütünün nedeni
ve bütünü varlığa getiren, her hak/gerçek için Bir, İlk ve İlke
olan {Yüce Allah)'ın ta kendisidir.
Açıkça bilinen bir şey var ki, o da, elde etmeyi gerçekleş
tirdiğimizakledilir durumları (bilebilmemiz)onlara ilişkin bil
gisizlikten sonra (mümkün) olduğu ve akledilir durumları da
ancak kıyasta Orta Terimi elde etmeyle (bilgisel olarak) ka -
zanımlannı gerçekleştirebildiğimizdir. Orta Terimin elde edil
mesi ise iki biçimde mümkün olur: Bazen, Orta Terim'in elde
edilmesi Hads (Akli Sezgi) yoluyla mümkün olur. Hads, zihnin
bir eylemidir ki o eylem sayesinde özsel olarak Orta Terim
(doğrudan)çıkanmsanarak elde edilir. Bu noktada Zeka ise
hads (eyleminin) gücüdür. Bazen de Orta Terimin elde edil
mesi Öğretim (Ta'lim) yoluyla olur. Öğretimin ilkeleri ise, Ha
ds'tir. Muhakkak ki, şeyler, şüphesiz, söz konusu hadslerin
erbabının kendilerini çıkarsadığı hadslere gelip vanr. Sonra
da bu hadsleri öğrenen kimselere iletir. O halde bu durumda
insanın kendisi için Hads'ın ortaya çıkması ve zihninde her
hangi bir öğretici olmaksızın kıyasın gerçekleşmesi mümkün
dür. Hads, nicelik ve nitelik bakımından farklılaşarak ortaya
çıkar. Nicelik bakımından hadsin farklılaşarak ortaya çık
masına gelince, bazı insanlar, Orta Terimleri elde etme nok
tasında hadsin sayıca epeyce çokluğuna sahiptirler. Nitelik
bakımından Hadsin farklılaşarak ortaya çıkmasına gelince,
bazı insanlar, Hadsi elde etmede zaman bakımından oldukça
süratlidirler. Çünkü.bu farklılaşma, bir tanım/sınır içerisine
94 Ahvdlu'n-Nefs
Bilmen gerekir ki, her nefsani kuvvet için kendine has lez
zet ve iyilik ve yine kendine has eza ve kötülük durumu vardır.
Örneğin, şehvetin lezzeti ve iyiliği kendisine, beş (duyudan)
98 Ahvdlu'n-Nefs
Bu makalede Nefs İlmi ile alakalı açık konulara dair sözü terk
ettim. Şüphe yok ki, (Nefs İlmfne dair olabilecek) örtüyü gi
derdim ve engeli kaldırdım. Kitaplann içeriklerinde saklı ve
sakınılan sırlan, onlara açıklık getirerek delillendirdim; bunu
da arkadaşlanma yaklaşarak ve şuna dayanarak (yaptım):
Zaman, telkinde bulunarak, bu sırlara varis olanlardan geçip
gttti:çıkanmda bulunma açısından , bu sırlan ihata etmeye
muktedir olanlardan da (geçip gitti) . Ümidi de keserek söyle
mek gerekir ki, ilmin sürekliliğini ve sonrasında miras olarak
kalmasını isteyen kimse için sadece bir yol ve yöntem kalıyor
ki, o da, o ilmin tedvini(ni) ve yazarak kitaplara yerleştirme(yi
sağlamak gerekiyor) . Bunu , kendi yöntemi üzere gerçekleş
tirmesinde, korumasında ve sonrasında miras bırakmasında
öğrenen kimsenin isteğine dayanmaksızın ve remzin yerleri
ni araştırmada, remiz kullanılmışsa remzin tevili konusunda
ve (ifade açısından) bir sınırlanma yaşanmışsa, veciz ifadenin
açıklanmasında (ilgili) asnn ehlinin ve onlardan sonra (gelen)
benzer kimselerin (de) yardımlanna da dayanmaksızın (yap
mak gerekir) . Kardeşlerden (ilgili açıklamayı) okuyan herke
se, bu açıklamayı kötü ya da inatçı kimseye yayma, ya da,
böyle bir kimseye bu açıklama konusunda bilgilendirme de
bulunma, ya da bu açıklamayı uygun olmayacak bir konum
da ifade etme yasaklanmıştır. Allah Teala'yı, kendimden, ilgili
açıklamanın sonucu olarak kıldım. (Yani ilgili açıklamadan
ortaya çıkacak (faydalı) sonuç Allah'a aittir) . Allah, ilgili açık
lamayı tamamlayan hakkın kendisi ve o hakka iletip başarıya
erdirendir. Hamd, her durumda Allah'a aittir. O'nun rahmeti,
kullanndan seçilmiş (kimse)ler üzerine, özellikle de bizim şe
riatımızın sahibi Muhammed'e ve ona uyan ailesine/taraftar
larına olsun. Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.
1 10 Ahvô:lu'n-Nefs
Birinci Bölüm
Açıklamasına Başlanılan Nefse Ait Kuvvetlerin İspatı
Hakkında
Bir şeye girişmeden önce, her hangi bir şeyin niteliğini dileyen
kimse, o şeyin ilk önce varlığını ispat etmesi (gerekir) . Aksi
takdirde, böyle bir kimse, filozoflara göre, açıklama yolundan
sapmış kimse olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda bize,
ilk önce.nefse ait kuvvetlerden her birini tanımlamaya ve o
konuya dair sözü açıklamaya girişmeden önce nefsin kuvvet
lerinin varlığını ispat etmeye kendimizi hasretmemiz gerek
mektedir. Nefse ait kuvvetlerle alakalı özelliklerin en özeli iki
şeydir ki, biri . hareket ettirme: ikincisi, idraktir. Bu durumda
bize, her hareketli cismin hareket ettirici bir nedeni olduğunu
açıklamamız gerekli olmaktadır. Sonrada buradan hareketle
bize açıkça görünen şey de şudur ki , ek hareketlerle hareketli
olan cisimler, ağır olanın düşmesi ve hafif olanın yükselme
sinde olduğu gibi, doğal hareketler üzere gerçekleşmektedir.
Bu hareketler için de nefsler ya da nefse ait kuvvetler diye
isimlendirdiğimiz hareket ettirici nedenler vardır. Yine bize,
cisimlerden bazısının idrak edilme durumunun zihince res
medildiğini açıklamak gerekli olmaktadır. Çünkü, cismin id
rakinin kendine nispeti, idrakten kendisinde yer edinen kuv
vetler dolayısıyla doğruluğu gerçekleşmektedir. Şimdi buna
göre başlayıp şöyle deriz:
Bize açıkça böyle bir şeyin var olduğu belli olduktan sonra
deriz ki:
İkinci Bölüm
İlk Bölümleme ile Nefse Ait Kuvvetlerin Bölümlenmesi ve
Genel Surette Nefsin Tanımlanması Hakkında
Üçüncü Bölüm
Nefse Ait Kuvvetlerden Hiçbir Şeyin, Unsurların
Karışmasından Ortaya Çıkmadığı, Bilakis Dışarıdan (Bir
Şeyin) Üzerlerine Varit Olduğunun Ortaya Koyulması
Hakkındadır
Dördüncü Bölüm
Bitkisel Kuvvetlerin Ayrıntılı Anlatımı ve Onlardan Her
Birine Duyulan İhtiyacın İfadesi Hakkında
Beşinci Bölüm
Hayvani Kuvvetlerin Ayrınblı Anlabmı ve Onlardan Her
Birine Duyulan İhtiyacın İfadesi Hakkında
Albncı Bölüm
Beş Duyu ve Onlara Ait İdrakin Nasıl Gerçekleştiği
Hakkındaki Sözün Ayrınblı Açıklaması
İ şitme gücüne gelince, işitme gücü sesi işitir. Ses ise, iki
düz, sert cismin hızlıca bir araya gelmesi , bu iki cisimden ha
vanın kaçıp kulağa vurması ve işitme aletinde olacak şekilde
var olan havayı hareket ettirmesi sırasında. kulağın hissetti
ği havanın hareketi olmaktadır. Çünkü, havanın hareketini
harekete geçirip ve havanın hareketi , işitme sinirini etkiledi
ğinde işitme gücü, havanın hareketinin şekline göre idrakte
bulunur. (İ şitmenin gerçekleşmesi için) sertlik şarttır. Çün
kü, iki yumuşak cismin kendisinden hava kaçamaz; bilakis.
hava, iki cismin yapısında olan aralıklara yayılır. (İ şitmenin
gerçekleşmesi için) düzlük de şarttır. Çünkü, düz olmayan
cisimlerin kendisinden bi'l-kuwe olarak bütünüyle hava, her
hangi bir şekilde kaçış sağlayamaz; bilakis, yarıklarda hapso
lur. (İ şitmenin gerçekleşmesi için) . hızlıca birleşme de şarttır.
Çünkü, gevşek ve yavaş bir hareket olduğunda hava, potansi
yel olarak kaçış sağlayamaz. Yankı.havanın genişçe sert ya da
hava ile dolu içi boş başka bir cisme çarpması dolayısıyla, iki
şeyin birbirine çarpmasından kaynaklanan kaçmış havanın
ortaya çıkardığı şeydir ki, (bu durum) , birinci şekil üzere, ilk
vuruştan sonra, havanın kulağa vurması ve kaçan havanın
nüfuzundan kendisinde olan havayı engellemesi dolayısıyla
(gerçekleşir) .
ile hissedilir ki, böyle bir şey de, toplama ve tutmanın bir türü
(olarak karşımıza çıkar) . Yumuşaklığa gelince, yumuşaklık
(bir şeyin içine) dalarak (kendiliğinden) hissedilir ki, böyle bir
şey de, açılma ve ayırmadan uzak kalamaz. Tatlılığa gelince,
tatlılık.ayırmadan hali/uzak olan bir açılma ile hissedilir. Acı
lık ise, ayırma ve tutma ile hissedilir. İyi/güzel koku, ayırma
dan hali/uzak bir açılma ile hissedilir. Kötü koku ise, ayırma
ve tutma ile hissedilir. Beyaz renk, ayırma ile, siyah renk,
toplama/bir araya getirme ile hissedilir.
Yedinci Bölüm
İç Duyulara Dair Sözün Açıklanması
Sekizinci Bölüm
Başlangıç Mertebesinden Olgunluk Mertebesine Kadar
İnsani Nefsin (Doğası Hakkında) Konuşma
Dokuzuncu Bölüm
Manhkçılann Yöntemi Gereğince Nefsin Cevherliği ve Var
Olmada Bedene İhtiyaç Duymamasına Dair Burhanları
Ortaya Koyma Hakkında
Onuncu Bölüm
Beşeri Nefsler İçin Kaynak ve Göz İçin Işık Makamında
Var Olacak Şekilde Cisimlerden Ayrık Olan Akli Cevherin
İspatı ve Nefsler Bedenlerden Ayrıldığında, Nefslerin
(Akli Cevher) ile İttihad Etmesinin İspatı Hakkında
2 Yanı. her bütünü ve her parçayı tecrübe ederek bütünün parçadan daha
büyük olduğu yargısına varmıyoruz.
Ek: Nefsani Kuvvetler Hakkında Araştırma 1 49
taktir de, bu sonsuza gidecek bir durum üretir. Böyle bir şey
de, daha önce söylemiş olduğumuz gerekçe dolayısıyla du
yudan elde edilmez. O halde, o ve ilki, nefs-i natıka ile ittisal
kuran ilahi feyzden elde edilmiştir. Nefs-i natıka da onlarla
ittisal kurar ve böylelikle nefs-i natıkanın kendisinde akli su
retler gerçekleşir. Kendisinde tümel akli suretin olduğu şeye
feyz akmadığı zaman, nefs-i natıkanın kendisinde tümel akli
suretin yerleşmesi mümkün olmaz. O halde, tümel akli su
ret o şeyin kendisinde vardır. Kendisinde akli suretin olduğu
her hangi bir zat, cisim olmayan, cisimde bulunmayan zatıyla
kaim bir cevherdir. O halde, nefsin kendisiyle ilgili olduğu bu
feyz, akli bir cevher olup. (bu akli cevher de) ne cisimdir ve
ne de cisimde olan bir şeydir; (bu akli cevher) kendisiyle kaim
olan bir şey olup, ışığın görme için işlevi neyse, (bu akli cev
herde) nefs-i natıkayı ayakta tutar (ona varlık verir) . Ancak,
ışık. idrak edilen sureti değil. sadece, idrak etmeye dair bir
kuwet.i, görmenin gerçekleşebilmesi için sağlar. Bu cevher,
zatının tekliği ile düşünen kuwete, idrak etmeye dair kuweti
verir ve kendisinde, açıkladığımız gibi, idrak edilen suretler
de elde edilmiş olur. Nefs-i natıka, düşünceye ait suretleri ,
kendisi için bir olgunluk ve bu cevherle (yani, akli cevherle) it
tisal sırasında gerçekleşen bir şey olarak düşündüğü zaman ,
(nefs-i natıkanın) düşünmesine, hüzünlerine, rahatlamasına
ve isteklerine dair bedene ait meşguliyetler, akli cevherle it
tısalden (idrak) kuvvetini alı kor. Akli cevherle ittisal, ancak,
bu kuvvetlerin tamamını ortadan kaldırıp tahliye ederek ger
çekleşir. Beden dışında ittisalin devamlılığını engelleyecek
hiçbir şey yoktur. O halde, nefs-i natıka bedenden ayrıldığı
zaman, akli cevherin olgunluğuyla ittisale ve onunla alakalı
oluşa devam eder. Akli cevherin olgunluğu ile ittisal kuran ve
onunla alakalı olan, bozulmaktan kurtulmuş olur. Özellikle,
bedenden ilişik kesildiğinde, bozulma artık gerçekleşmez. O
halde nefs, ölümden sonra, devamlı olarak, tümel akıl diye
isimlendirilen şeriat sahiplerinin katında ise ilm-i ilahi diye
(isimlendirilen) bu üstün cevherle alakalı olan ve ölmeyen (bir
şey olarak) varlığını sürdürür. Hayvana ve bitkiye ait diğer
kuvvetlere gelince, onlardan her hangi bir şey kendine has
1 50 Ahvillu 'n-Nefs
İsra. 1 7 /85.
2 İsra. 17 /85.
Ek: Nefs-i Natıka'nın Bilgisi ve Durumları Hakkında Risale 1 53
Birinci Bölüm
Nefs Cevherinin Beden Cevherinden Başka Olduğunun
İspab
İkinci Bölüm
Bedenin Ölümünden Sonra Nefsin Varlığını Devam
Ettirmesi
4 Fecr, 89/27-30.
1 58 Ahvdlu'n-Nejs
Üçüncü Bölüm
Bedenlerden Ayrıldıktan Sonra Mutluluk ve Mutsuzluk
Konusunda Nefslerin Mertebeleri
5 Vakıa, 56/7-9.
6 Vakıa, 56/ 1 0- 1 1 .
Ek: Nefs-1 Natıka'nın Bilgisi ve Durumları Hakkında Risale 1 59
7 Furkan. 25/ 1 3 - 1 4 .
1 60 Ahvalu'n-Nefs
Risfilenin Sonu
İkincisi, (bu aklın) kendi zatı, zorunlu olarak İlk olan Hak
Teala'yı akleder.
8 Vakıa. 56/ 1 0- 1 1 - 1 2 .
Ek: Nefs-1 Natıka'nın Bilgisi ve Durumlan Hakkında Risale 1 63
Övgü tek olan Allah'a aittir. Bil ki, insan, diğer canlılar
arasında akledilen şeyleri idrak edecek kuvvetle özelliklen
miştir; bu kuvvet, bazen nefs-i natıka, bazen mutmain (tat
min olmuş) nefs, bazen kutsi nefs, bazen ruhani ruh, bazen
emre ait rüh, bazen iyi kelime, bazen toplayan ve ayıran keli
me, bazen ilahi sır, bazen düzenleyici nur, bazen hakiki kalp.
bazen öz, bazen zeka, bazen de anlayış diye isimlendirilir.
A F
K R
Koku alma duyusu, s. 27 Rabbani kutsal ruh, s. 1 40
Kuruluk, s. 27 Resulüllah, s. 1 56
Kutsal nefsler, s. 1 08 Ruh, s. 1 52
Kuvvet, s. 1 7 Rüya, s. 89
Kuvvetin olgunluğu. s. 33 S-Ş
Kürsi, s. 1 6 1
Sadık rüyalar. s. 12
M Sakamonya. s. 54
Mantıkçılar, s. 1 14 Sertlik. s. 28
Mead, s. 97 Sinir, s. 26
Melek, s. 169 Siyaset, s. 6 1
Meleki nefs, s. 16 Suret. s . 17, 1 8
Mizaç, s. 27 Şehevi kuvvet. s . 26
Mutlak kuvvet, s. 33. Şeriat, s. 97
Mutluluk, s. 102 T
Mutsuzluk, s. 1 02
Tabiat, 37
Müstefad akıl, s. 35
Tahayyül, s. 38
Mütehayyile gücü, s. 35
Talim, 93
Mütehayyile kuvveti, s. 88
Tat alma duyusu, s. 27
N Tenasüh (Ruh Göçü/Reenkar-
Natık/düşünen nefs, s. 30. nasyon). s. 75
Nazari/teorik kuvvet, s. 31 Tendon, s. 26
Nebevi vahy, s. 140 Tikel, s. 43
Nebiler ve resuller, s. 142 Tokatlı Hekim Mustafa Efendi,
Nefsin bekası, s. 1 1 s. 7
Nemlilik, s. 27 Toplka, s. 22
Nokta, s. 48 Tümel akıl/el-aklu"l-külli, s. 1 1 4
Nübüvvet. s. 97 Tümel, s . 43
0-Ö v