Professional Documents
Culture Documents
Endosi̇mbi̇yoti̇k Teori̇ Ve Genleri̇n Ve Genomlarin Ortaya Çikişi 220919
Endosi̇mbi̇yoti̇k Teori̇ Ve Genleri̇n Ve Genomlarin Ortaya Çikişi 220919
• Geoffrey M.Cooper, Robert E. Hausman The Cell A Molecular Approach, Ed. 7th,
2018
• Bruce Alberts, Alexander Johnson, Julian Lewis, David Morgan, Martin Keith
Roberts, Peter Walter, Molecular Biology of the Cell, Ed. 6th, 2014
• James D. Watson, Tania A. Baker, Stephen P. Bell, Alexander Gann, Michael Levine,
Richard Losick, Molecular Biology of the Gene, Ed. 7th , Watson, 2015.
• Tom Strachan, Andrew Read, Human Molecular Genetics, Ed.4th, 2010.
• Prof. Dr. Abdullah EKMEKÇİ, Tıbbi Biyoloji ve Genetik, 2014
• Prof. Dr. Abdullah EKMEKÇİ, Gen, Genetik Değişim ve Hastalıklar, 2006
• Prof. Dr. Hasan Veysi GÜNEŞ, Moleküler Hücre Biyolojisi, 2018
• Huntington F. Willard, Roderick R. Mcinnes, Robert L. Nussbaum, Thompson &
Thompson Tıbbi Genetik, 2019
Dersin hedefleri
1. Endosimbiyotik teori ve ökaryotik hücre gelişimini açıklar.
2. Ökaryotik hücre gelişimini açıklar
3. Prokaryotik hücreler ile ökaryotik hücreler arasındaki
benzerlik ve farklılıkları karşılaştırır
4. Gen ve genom evrimini açıklar
5. Gen ailelerini açıklar
6. Moleküler evrim teorilerini açıklar
Endosimbiyotik Teori
İlk ökaryotik hücre aerobik solunum yapamazken, aerobik solunum yapan bir
prokaryot (proteobacterium) ile simbiyotik bir ilişkiye girerek O2’li
solunumun başladığı düşünülmektedir.
Endosimbiyotik Teori
• Neredeyse tüm ökaryotlar mitokondriye sahipken, sadece fotosentez yapan ökaryotların
kloroplasta sahip olmasından dolayı, endosimbiyoz olayının iki kez gerçekleştiği
düşünülüyor.
• Büyük olasılıkla ilk olarak O2 kullanan (aerobik) heterotrof bir prokaryot, daha iri bir
konak tarafından kabul edildi. Zamanla birlikte evrildiler ve küçük olan mitokondri oldu.
• Bunun ardından ise fotosentetik bir prokaryot, mitokondri içeren bir büyük hücre
tarafından içeri alındı ve ortama uyum sağlayarak kloroplast haline geldi.
The first eukaryote may have originated from an ancestral prokaryote that had undergone membrane
proliferation, compartmentalization of cellular function (into a nucleus, lysosomes, and an
endoplasmic reticulum), and the establishment of endosymbiotic relationships with an aerobic
prokaryote and, in some cases, a photosynthetic prokaryote to form mitochondria and chloroplasts,
respectively
Endosimbiyotik Teori'yi Destekleyen
Bilimsel Gerçekler
1. Prokaryotlar gibi 1-10 mikron arasında boyuta sahip olmaları (Ökaryotlar
50-500 mikron arası); Mitokondri ve kloroplast büyüklüğü prokaryotlara benzer
ve onlar gibi ikiye bölünerek çoğalırlar
gerçekleşebileceği önerilmektedir.
Hidrojenozomlar
• Aerobik mitokondri içermeyen bazı anaerobik ökaryotlar da vardır.
DNA yok
Mitokondri yok
ATP sentezliyor
Çift zar tabakası var
Kendini eşleyen RNA’nın ilişkili diğer moleküllerle birlikte fosfolipid zar içine
alınması, kendini çoğaltabilen ve daha ileri evrimleşen bir birim olarak
korunmasını sağladı
RNA yönetimli protein sentezi de gelişmiş olabilir
• Ökaryotik hücre, 1,5 milyar yıl önce, 1-1.5 milyar yıllık prokaryotik evrimi
takiben ortaya çıkmıştır
Her iki teori de ökaryotik hücrelerin birçok nesilde karmaşık doğasını nasıl geliştirdiğini
ve edindiğini anlamaya yardımcı olur.
Ökaryotik hücrenin özellikleri
• Ökaryotik hücreler ~ 1.5 milyar yıl önce ortaya çıktılar
• Nükleer membran, doğrusal genetik materyali (DNA) çevreler.
• Ökaryotların zar ile çevrili organelleri vardır.
• Ökaryotlar karmaşık bir iç yapıya sahiptir.
• Ökaryotlar prokaryotlardan daha büyüktür.
Ökaryotik hücreler avcı olabilir
• Primordial ökaryotik hücre, diğer hücreleri yiyerek hayatta kalmış olabilir.
Bu gerektirir:
• Büyük bir hücre
• Esnek bir zar
• Ayrıntılı bir hücre iskeleti
• Korunan DNA (bir organelde hangisi?)
Ökaryotlar hayvanları,
bitkileri, mantarları ve
protozoaları içerir.
Prokaryotik hücreler Ökaryotik hücreler
Küçük hücreler (< 5 mm) Daha büyük hücreler (> 10 mm)
her zaman tek hücreli genellikle çok hücreli
çekirdek veya organeller zarla çekirdek ve diğer organeller zarla çevrili
çevrili değil
DNA protein içermez, DNA doğrusaldır ve kromatin oluşturmak
daireseldir için proteinlerle ilişkilidir.
ribozomal RNA
ribozomal proteinler
protein sentezinde gerekli diğer proteinleri (aminoaçil tRNA sentetaz ve
translasyon faktörleri gibi) kodlayan genlerdir.
Bu ortak genler, en eski atasal hücrelerin de günümüzdekine benzer ribozoma-
dayalı bir protein sentez mekanizmasına sahip olduklarını göstermektedir.
RNA sentez mekanizması da büyük oranda korunmuştur, (RNA Pol. alt birimleri
ve TF’ler türlere göre daha fazla farklılık göstermektedir).
2. Genom Çeşitliliği
GENOM ÇEŞİTLİLİĞİ NASIL OLUŞTU?
Prokaryotlarda;
genler tek parça ve yan yana dizilidir
çoğu polisistronik
RNA işlenmesi yok (sayılır)
Ökaryotlarda;
genler çok parçalı (ekzon-intronlu)
ve parçalar arasında, ifade olmayan
dizilimler.
çoğu monosistronik
RNA işlenmesi var
3. Yeni Genlerin Kökeni
İntragenik mutasyonlar
Gen duplikasyonları
Gene/segment shuffling
Lateral/Horizontal transfer
- Bağımsız düzenlenme
Crossing over
• Ökaryotlarda bir tek türde yeni genler, diğer genlerin protein kodlayıcı
bölgelerinden ekzon karıştırımı sonucu oluşabilir.
a. Ekzon karıştırımı (shuffling)
• Ekzon karıştırımıyla organizmaya evrimsel süreçte avantaj sağlayan yeni bir
kimerik protein oluşturulmaktadır.
Ekzon Karıştırımı
- Duplikasyon
- İnsersiyon (katılma)
- Delesyonu
a. Ekzon karıştırımı (shuffling)
• Ekzon karıştırımı, duplikasyon, insersiyon, delesyonun yanı sıra eşit olmayan
krossing-over ile de oluşur.
(Toksik bir çevrede bulunan organizma, eğer çok miktarda detoksifiye eden enzim
sentezleyebiliyorsa, avantajlıdır.)
b. Gen/Genom Duplikasyonu
Yeni genlerin duplikasyon ile oluşumu
DUPLİKASYON TİPLERİ
- Genin bir parçasında) olabilir
(parsiyel, gen içi ya da gen dışında)
• Genin her iki kopyası da orijinal işlevini korur (daha çok ürün elde
edilebilir).
• Her iki kopya orijinal işlevini korur, ancak farklı dokuda ya da farklı
zamanda ifade edilir.
• Bir kopyada mutasyonların birikmesiyle yeni işlev kazanılır
Duplikasyon sonrası gen kopyalarının evrimsel sonu (kaderi)
DNA molekülü üzerinde eşit olmayan krossing over sırasında bir kez
duplikasyon oluştuğunda mayoz sırasında diğer sarmaldaki homologlarında
eşleşmeler ve rekombinasyonlar sonucu peş peşe gen kümeleri oluşturacak
şekilde duplikasyon sayısı artabilir.
Kopyalardan bazıları mutasyonlarla kısmen farklılaşabilir.
Gen duplikasyon mekanizmaları?
2. Poliploidizasyon: (Tüm genom duplikasyonu)
a- DNA transpozonları
b- Retrotranspozonlar ile
Transpozonlar
“Transpozisyon elementleri” olarak da adlandırılan bu hareketli
yapılar genom içinde yer değiştirebilmekte ya da kendini replike
ederek kopyalarını genomun başka bir bölgesine katabilmektedir.
Barbara McClintock,1983
Soru; Ökaryotlardan prokaryotlara gen transferi çok ender olmuştur. Neden? Çünkü….
Ökaryotik genler intron içerir, prokaryotlarda bu intronları çıkaracak «RNA işlenmesi» mekanizması yoktur.
• Prokaryotlarda Horizontal (yatay) gen transferi yaygındır.
Plazmid
DNA
Günümüzde insanda gen transfer örneği;
Mavi renkli çizgiler, viral, bakterial, seksüel, hibridizasyon ya da simbiyozis yoluyla yatay
gen aktarım tiplerini kapsayan karşılıklı (mutual) genetik alış-verişi göstermektedir.
d. Seçenekli İntron Kesimi
(Alternatif splicing)
• İntron kesimi (RNA splicing); ökaryotların çoğunda, öncül mRNA’dan (pre-mRNA)
intronların ayrılması ve olgun mRNA oluşumu için ekzonların birleşmesi işlemidir (RNA
processing).
• Seçenekli intron kesimi ise, sentez sonrası RNA çeşitliliğini, böylece protein çeşitliliğini
kontrollü şekilde arttıran bir işlemdir.
• Prokaryotlar;
• Ökaryotlar;
Örn; cyt c proteini tüm canlılarda bulunur, ETS’de işlevseldir. (bira mayası, bitki
ve hayvan hücrelerinde benzer yapı)
• Gen ailesi kavramı hem bir tek genom içindeki genler (paralog genler), hem de genomlar
arasındaki akraba genler (paralog ve ortolog) için geçerlidir. Genellikle protein ailesiyle
de eş anlamlı kullanılır.
• Örn; miyoglobin, hemoglobin, Major doku uygunluk kompleksi (MHC), cyt C ve ısı
şoku proteinleri (HSP)
Tüm genler daha önceki genlerden köken alır. Yeni gen ailelerinin birkaç temel kaynağı
vardır;
1. Gen duplikasyonu/delesyonu)
2. Seçenekli intron kesimi
3. Yatay gen transferi
4. Kodlayıcı olmayan dizilerden (retrotranspozisyon ile – de novo) yeniden oluşum
Gen aileleri
Gen duplikasyonları;
genomda gen sayısının artması ve ek mutasyonlarla yeni genlerin oluşmasına neden
olarak, atasal orijine benzer ya da farklı yapı ve işleve sahip, pek çok gen ailesi ve
süper gen ailesi oluşturabilmektedir.
• Bazı gen aileleri benzer işlevde olabilir, ancak dokuya özgünlükleri, gelişimsel
düzenlemesi ya da biyokimyasal özellikleri farklı olabilir.
Paralog Gen Ailesinin Oluşumunun Moleküler Aşamaları
Globin süper gen ailesi, 5 gen ailesinden oluşur.
1. - Globin (16 no’lu kromozom)
Gen kümeleri halinde 800 my
2. β - Globin (11 no’lu kromozom)
3. Myoglobin (22 no’lu kromozom)
4. Nöroglobin (4 no’lu kromozom) Tek kopya gen
550 my
500 my 450 my
5. Sitoglobin (17 no’lu kromozom)
Hb’ler
Örn; Hemoglobin ve myoglobin proteinlerini kodlayan genler, hem paralog hem de
ortolog gen akrabalığına sahip homolog genlerdir.
Hemoglobin
Hem -Globin
-Globin
Human to chimpanzee 1
Human to chickens 18
Humans to turtles 19
Humans to yeast 56
•Changes to cytochrome c
Moleküller, genlerin evrimsel uzaklıklarını
yansıtır
Moleküler evrimin nasıl gerçekleştiği ile ilgili
çekişen iki model
• Gen ekspresyon farklılıkları, bir tek organizmada tüm hücreler aynı genomu
paylaştığı halde, yüzlerce fenotipi farklı hücrenin ortaya çıkmasını
sağlamaktadır.
• Bu nedenle, genetik polimorfizmlerin çoğu, şans eseri ortaya çıkmakta ve rastgele süreçler
sonucunda devam etmekte ya da kaybolmaktadır
1. Moleküler Evrimin Nötral Teorisi
• Nötral mutasyonların genetik sürüklenmesinin hakim olduğuna dair olan görüş
• Avantajlı mutasyonların doğal seçilimi (seleksiyonu) daha önemli kuvvet olduğuna dair
olan görüş (Kimura M, 1968).
• Bu nedenle doğal seçilim, ancak yalnızca zararlı mutasyonları genomdan kaldıran negatif
ve saf hale getiren bir güç olarak nötral kuramla birleştirilir ve mutantların
fiksasyonunda yalnızca çok küçük bir rol oynar
Kimura ve Ohta, moleküler evrim kanıtı olarak ilk dördü deneysel, sonuncusu
ise teorik olmak üzere beş temel prensip üzerinde durmuştur:
1. Proteinin üçüncül yapısı temel olarak değişmediği sürece her protein için
evrim hızı (aa değişiklikleri) yaklaşık olarak her bir yıl için sabittir,
2. Fonksiyonel önemi daha az olan moleküller ya da kısımları; daha önemli
olanlardan daha hızlı evrimleşirler,
3. Az zarar verici mutasyonlar, daha çok zarar verenlere göre daha sık
evrimleşir,
4. Gen duplikasyonlarında, genin yeni bir fonksiyon kazanması önceliklidir,
5. Evrimde zararlı mutasyonların seçici ayıklanması ve seçici nötral ya da
kısmen zararlı mutasyonlar; Darwin’in pozitif seçilimli yararlı
mutasyonlarına kıyasla çok daha sık olmaktadır.
2. Moleküler Saat Hipotezi
• Bu hipoteze göre; belirlenen herhangi bir proteinin
evrimsel değişim hızının zaman içinde ve farklı
soylar üzerinde yaklaşık olarak sabit olabileceği
düşüncesi ile mutasyon oranlarının her protein için
sabit olduğu varsayılmaktadır.
Neden mtDNA?
• Yalnızca bir ebeveynden - anneden geçer;
• Crossing-over yok
• DNA’sı çok kısadır; 37 gen var. (16.569 nt)
• Ortalama mutasyon hızının hesaplanması kolay
• Diğer
Anne----anneanne---büyük anne---- Mitokondrial anne ~ 200 000 yıl önce Afrika’da.
2. Moleküler Saat Hipotezi
• Moleküler evrimdeki en heyecan verici ve beklenmedik iddia, genlerin sabit bir
hızla evrilerek moleküler bir saati ortaya çıkarmasıdır.