Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 10

ARİSTOTELES VE SOKRATES ÖNCESİ FELSEFE

Güvenç Şar*

ARISTOTLE AND PRE-SOCRATIC PHILOSOPHY

ÖZ
Bu çalışmada Aristoteles’in Sokrates öncesi felsefe ve filozoflar hakkında yap-
tığı aktarımlar değerlendirilecektir. Aristoteles çalışmalarında kendisinden önce
gelen filozofların görüşlerini eleştirerek geliştirdiği düşüncelerinin ne kadar sağ-
lıklı olduğu konusu değerlendirilecektir. Aristoteles Sokrates öncesi filozofları
pek çok yapıtında eleştirmekle birlikte bu eleştiriler iki grupla sınırlanacaktır:
evrenin arkhe’sinin ne olduğunu cevaplayan filozoflar ile Aristoteles’in olumsuz
eleştirilerine maruz kalan sofistler.
Anahtar Kelimeler: Aristoteles, Presokratikler, felsefe tarihi, arkhe, sofistler.

ABSTRACT
In this work conveyances that Aristotle had made about Presocratic philosophy
and philosophers will be commented. The issue of the healthiness of Aristotle’s
thoughts, which he had developed through criticizing his predecessor philosopers,
will be evaluated. Even though Aristotle had criticized Presocratic philosophers
in many of his works, these critics will be limited within two groups: Philosophers
who had answered what the arkhe of universe is and sophists who came under
the negative criticisms of Aristotle.
Keywords: Aristotle, Presocratics, history of philosophy, arche, sophists.

...

*
Öğr. Gör. Dr. Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü. (guvencsar@gmail.com). Yazı geliş tarihi:
09.05.2017; kabul tarihi: 12.06.2017.
Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları, Haziran 2017, Sayı 34, s. 61-70
62 Güvenç Şar

Aristoteles ve Sokrates Öncesi Felsefe

Çalışmamızın iki tarafı bulunmaktadır: Aristoteles ve Sokrates öncesi felsefe ya


da Sokrates öncesi filozoflar. Aristoteles’in onlarca, belki de yüzlerce, çalışmasının
büyük kısmı –en azından en önemlileri– günümüze ulaşmıştır. Buna karşın onlarca
Sokrates öncesi filozoftan günümüze ulaşanlar Hermann Diels tarafından hazırlanan
Die Fragmente der Vorsokratiker adlı çalışmanın iki cildine sığabilmiştir.1 Bu bakım-
dan tek başına Aristoteles’in metinleri, Sokrates öncesi onlarca düşünürün/filozofun
metinleri karşısında büyük bir külliyat oluşturmaktadır. Üstelik Sokrates öncesi filo-
zoflar hakkındaki iki cildi tutan çalışmanın önemli kısmı Aristoteles’in yapıtlarından
elde edilenlerden oluşmaktadır.
Sokrates öncesi filozoflar Almancada “Vorsokratiker”, İngilizcede “Presocrati-
cs” biçiminde ifade ediliyorlar. Bundan dolayı Türkçede “Presokratikler” biçiminde
kullanımlara da rastlıyoruz. Sokrates öncesi felsefe dendiğinde Thales’den başlayarak
Sokrates’e gelene kadar Eski Yunan dünyasındaki düşünürler, filozoflar anlaşılmaktadır.
Bu adlandırma ya da tasnifte çıkış noktası Hermann Diels’in hazırladığı Die Fragmente
der Vorsokratiker adlı çalışma. Bu çalışmada yer alan düşünürlerin, filozofların Sokrates
öncesi felsefeyi oluşturduğu genel kabul görmekle birlikte bu tasnifte birtakım sorunlar
var. “Sokrates öncesi filozoflar” biçimindeki bir ifade akla önce zamansallığı getirmek-
tedir. Oysa Hermann Diels’in çalışmasındaki kimi filozoflar Sokrates’le aynı dönemde
yaşamışlardır, hatta kimileri Sokrates’ten daha gençtir. Hermann Diels’in tasnifinde
Sokrates ile Sokrates’ten önceki filozoflar arasında düşünsel, felsefi yaklaşım bakımından
bir ayrım yapabilmekle birlikte bu ayrıma uymayanları da görmekteyiz. Sokrates’ten
önceki filozofların büyük bölümü evrenin ana maddesi, ἀρχή [arkhē] sorunu üzerinde
durmuşlar, bunu cevaplamaya çalışmışlar. Fakat böylesi bir tasnifte de soru işaretleri var.
Örneğin Sofistler, Sokrates öncesi filozoflarla bu bağlamda uyuşmamaktadırlar. Sofistler,
ἀρχή [arkhē] sorunundan çok –Sokrates gibi– insan ve toplum sorunlarıyla uğraşmışlar-
dır. Bu bakımdan Sofistler, Sokrates öncesi filozoflardan daha çok Sokrates’e yakındır.
Hermann Diels’in tasnifine ilişkin olası açıklama ise çalışmasının adında yatmaktadır:
Die Fragmente der Vorsokratiker. Burada “Fragmenta” biçimindeki sözcük fragmanları,
parçaları ifade etmektedir. Sokrates’in yazılı bir çalışması olmadığını biliyoruz. Bunun
yanında Platon ve Aristoteles’in yapıtlarının büyük bölümü günümüze ulaşmıştır. Buna
karşın, Sofistler de dahil olmak üzere pek çok filozofun metni günümüze ulaşmamıştır.2
Günümüze ulaşanlar fragmanlar, parçalar halindedir.

1
Hermann Diels, Die Fragmente Der Sokratiker, Cilt I-II, Berlin: Weidmannsche Verlagsbuchhandlung,
8. Baskı, 1956.
2
Diogenes Laertios, “Ünlü Filozofların Yaşamı ve Öğretileri” adlı çalışmasında filozofların yapıtlarının
listesini de bildirir. Bunlardan örneğin Demokritos’un onlarca yapıtını listelendirmesine karşın
günümüze bunlardan sadece birtakım parçalar kalmıştır. Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların
Yaşamları ve Öğretileri, çev. Candan Şentuna, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 2004, s. 438.
Aristoteles ve Sokrates Öncesi Felsefe 63

Sokrates öncesi filozofların günümüze ulaşan fragmanlar ve onlar hakkında elde


ettiğimiz bilgiler bakımından kaynaklardan biri olan Aristoteles, ilk felsefe tarihçisi
olarak değerlendirilir. Bunun nedeni kitaplarında ele aldığı konuyla ilgili daha önceki
düşünceleri sırasıyla dile getirmesi ve bu düşüncelerin eleştirisini yapmasıdır. Elbette
Aristoteles’in amacı bir felsefe tarihi yazmak değildi, yine de Aristoteles’in metinleri,
elimizde birincil kaynaklara sahip olmadığımız pek çok filozof hakkında bilgi edinme-
mizde önem kazanmaktadır. Fakat Aristoteles’in kendisinden önceki filozoflardan yaptığı
aktarımlar ve bu filozofları tanıtma biçimleri bir tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmanın
önemli isimlerinden Cherniss Aristoteles’in Sokrates öncesi filozoflara yaklaşımını şöyle
eleştirir: “Aristoteles bir filozof olarak, elbette, Presokratik sistemlerin, kendi [Aristote-
les’in] oluşturduğu tarzda nedensellik [causality] sorununa ne cevap vereceğini araştırma
konusunda tamamen haklı görülmüştür; ancak bu araştırmanın tarihsel olduğunu varsay-
mak, yani bu sistemlerden herhangi birinin Aristoteles tarafından ortaya koyulan soruna
yönelik olarak detaylı bir şekilde hazırlanmış olduğunu varsaymak, büyük ihtimalle bu
sistemlerin yanlış bir şekilde yorumlanmasına ve kesinlikle bu sistemlerin yazarlarının
amaçlarının ve yönelimlerinin yanlış bir şekilde temsil edilmesine sebep olacaktır.”3
Cherniss, Aristoteles’in aktarımlarının Sokrates öncesi filozofları bize tanıtmadığı
ya da yanlış tanıttığı biçimindeki yaklaşımına McDiarmid da katılır: “Aristoteles tarihsel
olgularla hiç ilgilenmemiştir. O kendi felsefe sistemini inşa etmiş ve kendisinden önce
gelen kişiler sadece bu inşa sırasında bir materyal olarak iş gördüğü sürece onu ilgilendir-
miştir. O kendi sisteminin son ve kati olduğunu düşünmüş ve bu yüzden de kendisinden
önceki tüm düşünürler buna uygun olarak gruplandırılmış ve aktarılmıştır. Bu inanca sahip
olarak, kendisinden öncekilerin sadece detaylı görüşleri değil ama aynı zamanda temel
eğilimlerini de yeniden şekillendirmekte veya konu ve anlam açısından çarpıtmaktan ya
da doktrinlerin bu doktrinleri oluşturanlar için bir anlam ifade etmeyeceği ancak kendisi
için bir anlamı olan sözde içeriklerini açık bir şekilde dile getirmekten çekinmemiştir.”4
Chernis’in ve McDiarmid’ın eleştirilerine karşılık Guthrie ise bu “aktarırken boz-
maya” dair kesin bir şey bilinemeyeceği ve söylenemeyeceği görüşünü ön plana çıkarıp
haklı bir noktada durarak Aristoteles’in itibarını korumayı amaçlar. Guthrie Aristoteles’in
aktarımlarına yönelik şüpheye ya da eleştiriye şöyle yanıt verir: “Eğer Aristoteles’in
Presokratiklere dair yorumu tamamen tarihsel olmayan [unhistorical] bir türde ise, bu
kişilere dair araştırmalarımızı devam ettirirken bu durumun pek de bir anlamı ya da de-
ğeri yoktur. Aristoteles; Theophrastus aracılığıyla tüm doksografik geleneği etkilemiştir
ve Cherniss’in de ifade ettiği gibi, herhangi bir Sokrates öncesi düşünürün bütün bir
çalışmasına sahip olmamamızın yanı sıra, zaten elimizde bulunan ve bu düşünürlere ait
olan fragmanlar da, Sokrates sonrası filozofların kendi felsefi amaçları doğrultusunda

3
Harold F. Cherniss, “Characteristics and Effects of Presocratic Philosophy”, Journal of the History of
Ideas, Sayı: 12, 1951, s. 320.
4
J. B. McDiarmid, “Theophrastus on the Presocratic Causes”, Harvard Classical Studies, Cilt: 61,
1953, s. 86.
64 Güvenç Şar

şekillenmiş olan Sokrates öncesi felsefeye dair yorumlar ve düzenlemeler tarafından


belirlenmiştir, en başta da Aristoteles tarafından. ‘Eğer’, diye sorar McDiarmid, Anak-
simandros’a bir göndermede bulunarak ‘Aristoteles Sonsuz’un hem doğasını hem de
onun kurucu parçalarının doğasını ve işlevlerini yanlış yorumladıysa, bunlara dair açık-
lamalarının ne türden olumlu tarihsel değeri vardır?’ O, kendi sorusunu cevaplamaya
çalışır ama makul tek cevap bunu bilmenin hiçbir olası aracına sahip olmadığımızdır.
Eğer Aristoteles ve Theophrastus bu oranda bir çarpıtmaya yetili ise bizim bağımsız
kaynaklarımız bu durumu değerlendirme konusunda oldukça yetersiz olacaktır.”5
Guthrie, Aristoteles’in aktarımları sorunlu olsa bile doksografik geleneğin diğer
kaynaklarının bu aktarımları denetleme konusunda yeterli olacağından ve bunun dışında
bir aracımızın olmadığından bahseder. Bu tartışmayı değerlendiren Stevenson ise bu
tartışmanın her ihtimalde ön yargılı bir şekilde taraflı ve hileli bir yapıda olduğunu öne
sürerek bu tartışmanın taraflarından biri olmayı reddeder ve duruma bu türden üçüncü
(ya da dördüncü) bir açıdan yaklaşır (aslında tartışmanın iki –ya da üç– tarafının da zaten
hâlihazırda kabul edeceği ortak söylemlerin birleşmesinden oluşan tarafsız bir taraftır
bu). Bir örnek vermek gerekirse: “Cherniss’in vardığı sonuçları yeniden ifade ederken
McDiarmid’in bazen durumu abarttığına ve Guthrie’nin de bu aynı abartmayı McDiar-
mid’in ya da Cherniss’in görüşlerini dile getirirken gerçekleştirdiğine dikkat edilmelidir.
Örneğin Cherniss; Aristoteles’in Metafizik’te kendisinden öncekilere dair görüşlerini
dile getirirken ‘doğa problemi ile ilk olarak nedensellik sorunu olarak karşılaşıldığını
varsaydığı’ görüşüne sahiptir. McDiarmid ile bu durum şuna dönüşür: ‘Onun [Aristo-
teles’in] argümanının arkasında, erken dönem felsefenin temel sorununun nedensellik
olduğu varsayımı bulunur.’ Ve son olarak, Guthrie Aristoteles’i savunurken ‘Amicus
Plato sed magis amica veritas’ [Platon arkadaşımdır, ama hakikat daha iyi bir arkadaştır]
ifadesinin daha iyi bir seçim [bien trouvé] olduğuna işaret etmek zorunda hisseder ken-
disini, zira ‘Amica veritas sed magis amicum quattuor esse genera causarum’, [Hakikat
arkadaştır, ama dört neden öğretisi daha iyi bir arkadaştır] ifadesi, Aristoteles’in itibarına
sahip biri için, anlamsızdır. 2. Genel mesele: Burada tartışılmakta olan genel sorun şu
şekilde ifade edilebilir: Aristoteles güvenilir biri midir? Ancak bu soru iki farklı yöne
sahiptir ki bunlardan biri dikkati başka yöne çekmek için kullanılır. Bu yön, bence felsefe
tarihçisinin pek ilgilenmediği ya da pek de önemi olmayan aynı zamanda sıklıkla asıl
meseleyi muğlaklaştıran ve tartışmanın üç farklı tarafı içinde de ortaya çıkan bir yöndür
ve ‘ahlaki’ yön olarak isimlendirilebilir: Tartışma, Aristoteles’i suçlama, karalama ya da
övmeye dair bir tür yarı-ahlaki bir meseleye dönüşür. Bu yön özellikle Guthrie’de ön
plana çıkar ki kendisi ‘dünyanın en büyük filozoflarından birini [savunmaya]…’ dair
zorunluluktan bahseder –onun [Aristoteles’in] sağduyu kaybına ve dürüst olmamaya
karşı entelektüel olgunluğunu ve aklı başındalığını savunmaktan. Diğer yön ise Aris-

5
W. K. C. Guthrie, “Aristotle as a Historian of Philosophy: Some Preliminaries”, The Journal of
Hellenic Studies, Cilt: 77, 1. Kısım, 1957, s. 36.
Aristoteles ve Sokrates Öncesi Felsefe 65

toteles’in yazılarının presokratikler hakkında bir bilgi kaynağı olması açısından ne


kadar güvenilir olduğuna dair metodolojik sorudur, yani presokratik felsefe içinde
‘gerçekte ne olup bittiğini’ öğrenmeye yönelik Aristoteles’in en iyi şekilde nasıl kul-
lanılabileceğine dair. Bu ayrım belirgin bir şekilde ortaya koyulduğunda, görülecektir
ki bence, önemli ve ilginç olan sorunun sadece metodolojik yönüdür... (a) Aristoteles
hiçbir zaman bir felsefe tarihi yazmaya çalışmamıştır. O, kendisinden öncekilere her
zaman kafasında belli sorularla yaklaşmış ve bunu sıklıkla oldukça açık ve belirgin
bir şekilde gerçekleştirmiştir. (b) Aristoteles sıklıkla diğerlerinin felsefelerine yönelik
sevimsiz bir eleştirmen olmuştur...(c) Aristoteles sıklıkla bir teoriye dair kendi bakış
açısından zorunlu olan sonuçları (ya da öncelleri) çıkarsamıştır, bunu yazan kişinin
varsayımları ya da teorik çerçevesi göz önünde bulundurulduğunda geçerli bir şekilde
o anlama gelmeyebilecek bile olan sonuçları. (d) Aristoteles bazen presokratiklere
göndermede bulunurken farklı yerlerde kendisiyle çelişmektedir.”6
Stevenson bu anlamda Aristoteles’in Sokrates öncesi filozoflara dair söyledikleri-
nin güvenilir ya da doğru olup olmadığına dair bir karara varmayı sağlam bir zemine
oturtabilecek dayanak olmadığını düşünür ancak genel olarak Aristoteles’in Sokrates
öncesi filozoflara yönelik daha iyi bir yorumcu olabilme olanağına sahip olduğunu
belirterek,7 Guthrie’ye yakın durmaktansa Cherniss ve McDiarmid’e daha yakın durur.
Yukarıda aktardığımız tartışmayı göz önünde tutmakla birlikte Aristoteles’in
doksografik gelenek için önemli bir kaynak olduğunu unutmamalıyız. Bununla bir-
likte Aristoteles’in aktarımlarını süzgeçten geçirmek, denetlemek, diğer doksografik
kaynaklarla birlikte düşünmek gerekir. Burada bunu yapmaktan çok Aristoteles’in
Sokrates öncesi filozoflara yaklaşımını genel hatlarıyla değerlendireceğiz.
Aristoteles sistemli, düzenli ve bir amaç doğrultusunda olmasa da kendinden
önceki filozofların düşüncelerine sıralı görünen bir biçimde eleştirerek metinlerinde
yer verir. Aristoteles’in Sokrates öncesi filozoflarına yönelik eleştirilerini ayrı ayrı
değerlendirmek gerekir. Bundan dolayı Aristoteles’in Sokrates öncesi filozoflara
yönelik eleştirilerinin genel bir ayrımını yaparak aktarmaya çalışacağız. Aristoteles,
pek çok metninde Sokrates öncesi filozoflara irili ufaklı eleştiriler yöneltmiş olsa da
biz bunlardan daha genel olanları ana hatlarıyla ortaya koyacağız. Buna göre önce
evrenin ἀρχή [arkhē]’sinin ne olduğunu cevaplayan düşünürlere yönelttiği eleştirileri
daha sonra da Sofistlere yönelik eleştirileri ele alacağız.
Aristoteles, varolanları dört nedene dayanarak açıklamaktadır: Maddi neden, For-
rmel neden, Etkin (Fail) neden, Ereksel neden. Aristoteles, öncelikle varolanların ἀρχή
[arkhē]’sini maddi bir neden ile açıklayan filozofları eleştirir: “İlk filozofların çoğu,
her şeyin ilkeleri olarak yalnızca maddi yapıdaki ilkeleri göz önüne almaktaydılar.”8

6
J. G. Stevenson, “Aristotle as Historian of Philosophy”, The Journal of Hellenic Studies, Sayı: 94,
1974, s. 138-140.
7
J. G. Stevenson, “Aristotle as Historian of Philosophy”, s. 141-142.
8
Aristoteles, Metafizik, çev. Ahmet Arslan, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 2. Baskı, 1996, 983B6; Aristotle,
66 Güvenç Şar

Aristoteles, sadece maddi nedene dayanarak açıklama yapanların oluş ve yok oluşu
yadsıdıklarını ileri sürer. Aristoteles, maddi neden ile varolanları açıklamaya çalışan
filozofların kimler olduğunu ve maddi neden olarak neleri ileri sürdüklerini sıralar:
“Bununla birlikte onların hepsi bu ilkelerin sayısı ve yapısı ile ilgili olarak aynı görüşte
değildiler. Bu tür felsefenin kurucusu olan Thales, ilkenin su olduğunu söylemektedir.”9
Aristoteles, Thales’ten başlayarak Hippon, Anaksimenes, Diogenes, Hippasos ve He-
rakleitos’u maddi neden olarak ileri sürdükleri ilkenin neler olduklarından söz eder.10
Aristoteles, bu filozoflar dışında Empedokles ve Anaksagoras’ın ise ilke olarak birden
fazla öğeden söz ettiklerini belirtir.11
Aristoteles, bir nevi felsefe tarihi oluşturduktan sonra bu düşüncede olan filozofları
eleştirmeye geçer. Buna göre, maddi nedeni ilke olarak kabul eden filozoflar maddenin
değişimi, maddenin nasıl değiştiği konusunda ya da değişimin nedeni konusunda bir
yanıt verme ihtiyacı duymamışlardır.12 Bu bakımdan maddenin değişiminin, yani oluş
ve bozuluşun nedeninin ne olduğunun açıklanmaması bir eksikliktir Aristoteles için.
Aristoteles, Parmenides’in düşüncelerini ortaya koyarak fail nedeni fark etmesin-
den dolayı onu diğerlerinden ayırır: “Parmenides müstesna, hiçbiri bu tür bir nedeni
keşfetme başarısı gösterememiştir.”13 Fakat Aristoteles maddi neden dışında şeylerin
varolmasını ve varlığını sürdürmesini sağlayan etkin bir nedeni açık bir şekilde ifade
edenin Anaksagoras olduğunu söyler: “Öte yandan bu kadar muhteşem eserin rastlan-
tının ürünü olduğu ve kendi kendine ortaya çıktığı da söylenemez. Bundan dolayı bir
insan ortaya çıkıp, hayvanlarda olduğu gibi tüm doğada düzenin ve evrensel uyumun
nedeni olan bir Akıl’ın bulunduğunu söylediğinde, kendisinden önce gelenlerin sayıkla-
maları karşısında aklı başında tek kişi olarak görünmüştür.”14 Anaksagoras, varolanların
etkin nedeni olarak Aklı ileri sürerek Aristoteles’e göre sadece maddi nedeni temel
alan filozoflara göre ileri bir adım atmıştır. Benzer bir adımı Empedokles’in de attığını
düşünür Aristoteles. Aristoteles’e göre Empedokles “kendisinden önce gelenlere karşıt
olarak bu, nedenin ikiye bölünmesini ilk ortaya atan kişi olmuştur. O, tek bir hareket
kaynağını değil, farklı, hatta karşıt hareket kaynaklarını kabul etmişti.”15 Böylelikle
Emepedokles ve Anaksagoras’ın varolanlar için etkin nedeni ortaya koyarak doğru
yaptıklarını ifade ederken Leukippos ve Demokritos’un da etkin neden konusunu
ele almamalarını eleştirir: “Hareket sorununa –varlıkların hareketi nereden ve nasıl

Metaphysics Books I–IX, çev. Hugh Tredennick, London: Loeb Classical Library, Harvard University
Press, 1934, 983B6.
9
Aristoteles, Metafizik, 983B20; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 983B20.
10
Aristoteles, Metafizik, 984A5; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 984A5.
11
Aristoteles, Metafizik, 984A8; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 984A8.
12
Aristoteles, Metafizik, 984A8; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 984A8.
13
Aristoteles, Metafizik, 984B1; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 984B1.
14
Aristoteles, Metafizik, 984B13; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 984B13.
15
Aristoteles, Metafizik, 985A30; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 985A30.
Aristoteles ve Sokrates Öncesi Felsefe 67

aldıkları sorununa– gelince, diğerleri gibi bunlar da onu sessiz geçiştirmişlerdir.”16


Aristoteles, varolanlar için maddi neden ve etkin nedeni ileri sürenler dışında
Pythagorasçıları ve Parmenides’i ayrı olarak değerlendirmiştir. Aristoteles’e göre
Pythagorasçılar da sonuç olarak doğa filozofları olarak nitelediği evrenin ilkesini
maddi nedene bağlayanlar gibi düşünmektedirler. Fakat yine de Pythagorasçılar çıkış
noktası olarak duyusal olmayan ἀρχή [arkhē]’yi benimsemişlerdir: “Pythagorascılar
diye adlandırılanlar. Doğa Filozoflarınınkilerden daha uzak ilke ve öğeleri ele almak-
tadırlar (bunun nedeni onların ilkelerini duyusal-olmayan şeylerden çıkarmalarıydı.
Çünkü astronominin konusu olanların dışında matematiksel nesneler hareketsiz var-
lıklar sınıfına aittirler). Bununla birlikte onların tüm tartışma ve araştırmaları gene de
Doğa hakkındadır. Çünkü onlar göğün nasıl meydana geldiğini tasvir ederler ve onun
farklı kısımlarında olup bitenleri, halleri ve işlevlerini anlatırlar. İlke ve nedenlerini,
bunları açıklamakta kullanırlar. Bu ise onların var olanın tamamen duyusal olandan
ve gök küresi denen şeyin içinde bulunandan ibaret olduğu konusunda diğerlerinin,
yani Doğa Filozoflarının görüşlerini paylaştıkları anlamına gelir.”17 Aristoteles’e göre
doğa filozofları maddi neden ve etkin nedeni belirleyebilmelerine karşın formel nedeni
belirleyememişlerdir. Formel nedeni daha sonra Platon ortaya koyacaktır.
Aristoteles’in eleştirisinin hedefindeki diğer Sokrates öncesi filozoflar grubu sofist-
lerdir. Aristoteles’in günümüze ulaşan çalışmalarından birinin adı Περὶ τῶν σοφιστικῶν
ἐλέγχων [Peri tōn sophistikōn elenkhōn] “Sofistik çürütmeler hakkında”dır.18 Aristote-
les’in bu çalışması dışında günümüze ulaşmayan sofistlerle ilgili şu çalışmaları da söz
konusudur: Σοφιστής [Sofistēs] “Sofist; Dört kitaptan oluşan Διαιρέσεις σοφιστικαὶ
[Diaireseis sophistikai] “Sofistik bölümlemeler”; Πρὸς τὰ Γοργίου [Pros ta Gorgiou]
“Gorgias’a karşı”.19 Görüldüğü gibi sofistler, Aristoteles’in külliyatında önemli bir yer
kaplıyor. Bu kitaplar dışında Aristoteles’in günümüze ulaşan yapıtlarında da sofistlere
çeşitli eleştiriler yöneltilmektedir.
Öncelikle Aristoteles’in bütün olarak sofistlere, sofistik düşünceye yönelik yak-
laşımını görelim. Aristoteles, hocası Platon’un sofistlere yönelik olumsuz tutumunu
benimser. Aristoteles, sofistlere diğer filozoflara oranla ağır eleştirilerde bulunur.
Bu eleştirilerin başında sofistleri filozof saymayan, sofistleri sahte felsefe yapmak-
la suçlayan ifadeleri gelmektedir: “Filozofluk taslayan Diyalektikçiler ve Sofistler
(çünkü Sofistik, yalnızca görünüşte bilgeliktir. Diyalektiğin de durumu aynıdır), her
şeyi tartışırlar. Bu her şeyde ortak olan şey, varlıktır. Şimdi hiç şüphesiz onların bu
konuları tartışmaları, bu konuların felsefesinin kendi alanına ait olmasından ötürüdür.

16
Aristoteles, Metafizik, 985B18; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 985B18.
17
Aristoteles, Metafizik 989B28; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 989B28.
18
Aristotle, On Sophistical Refutations, On Coming-to-be and Passing Away, On The Cosmos, Çev. E.
S. Forster-D. J. Furley, London, Loeb Classical Library, Harvard University Press, 1955, s. 10.
19
Diogenes Laertios, Lives of Eminent Philosophers, Volume I, Books 1-5, Çev. R. D. Hicks, London,
Loeb Classical Library, Harvard University Press, 1925, V 22-25.
68 Güvenç Şar

Sofistik’le Diyalektik, Felsefe ile aynı gerçeğe yönelir. Yalnız Felsefe Diyalektik’ten,
bunun için gerekli olan yetinin doğası, Sofistik’ten ise felsefi hayata ilişkin amaçları
bakımından ayrılır: Diyalektik sadece bilgiyi eleştirmekle yetinir; oysa Felsefe somut
olarak onu üretir. Sofistik’e gelince o ancak görünüşte felsefedir, sahte felsefedir.”20
Aristoteles’in sofistlere yönelik en temel eleştirisi ise sofistlerin varlıkla, varo-
lanla ilgilenmemeleridir. Çünkü Aristoteles için felsefe varlıkla, varolanla ilgilenir:
“Diyalektik ve Sofistik’e gelince, onların konusu varlıkların ilinekleridir, varlık olmak
bakımından varlıklar değildir. Onlar varlık olmak bakımından varlığın kendisi ile de
meşgul olmazlar. O halde sözünü ettiğimiz şeyleri varlıklar olmak bakımından ele
alan kişi olarak ortada sadece filozof kalmaktadır.”21
Aristoteles’e göre sofistler varlıkla değil yoklukla ilgileniyorlar. Varlıkla ilgi-
lenmeyen sofistler ilineklerle ilgilenirler: “Platon Sofistik’in konusunun var-olmayan
olduğunu söylerken, bir anlamda haksız değildi. Çünkü Sofistler’in kanıtları, deyim
yerindeyse, esas olarak ilineksel olanla ilgilidirler.”22 Bir başka ifadeyle: “ilinekle
meşgul olan yalnızca odur. Bundan dolayı Platon’un ‘Sofistik vaktini yoklukla geçirir’
sözü pek yanlış değildir.”23
Aristoteles, sofistlerin varlıkla değil ilineklere ilgilerinin sonucu olarak ileri
sürdükleri önermelerin yanlış ve çelişkili olduğunu düşünür. Örneğin Aristoteles’in
Metafizik adlı çalışmasında Protagoras’ın düşüncelerine, ifadelerine yönelik eleştiriler
söz konusudur. Aristoteles’e göre “aynı şeyin, aynı zamanda hem, olması, hem de ol-
mamasının mümkün olduğunu, gerekse düşüncenin bunu tasarlayabileceğini ileri süren
filozoflar vardır.”24 Bu ifade açıkça sofistlere işaret etmektedir. Nitekim bu düşünceyi
çürütmeye çalışan Aristoteles ilerleyen satırlarda doğrudan Protagoras’tan söz ederek
onu eleştirir. Aristoteles’e göre bir şeyin aynı zamanda hem olması hem de olmaması
aynı özneye farklı yüklemlerde bulunmakla olanaklıdır. Buna göre “Protagoras’ın
akıl yürütmesini benimseyen kişilerin kabul etmek zorunda oldukları gibi, her özne
ile ilgili olarak herhangi bir yüklemi tasdik veya inkâr ermenin aynı ölçüde mümkün
olması durumunda bir gemi, sur ve insan aynı şey olacaklardır.”25 Aristoteles’e göre
Protagoras bir şeyin aynı zamanda karşıtları içinde barındırdığını söyleyerek çelişkili
bir düşünce ileri sürmektedir. Protagoras’ın sözlerine bakacak olursak aynı öznenin
karşıt iki duyuyu aynı zamanda deneyimlemesinden ziyade aynı şey iki farklı kişi ya
da özne için farklı duyumlar yaratır.26 Bu bakımdan Aristoteles kendisinin tasarladığı
bir Protagoras’ı eleştiriyor görünmektedir: “Protagoras’ın öğretisi de bu aynı görüşten

20
Aristoteles, Metafizik, 1004B17.
21
Aristoteles, Metafizik, 1061B8; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1061B8.
22
Aristoteles, Metafizik, 1026B12; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1026B12.
23
Aristoteles, Metafizik, 1064B28; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1064B28.
24
Aristoteles, Metafizik, 1005B35; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1005B35.
25
Aristoteles, Metafizik, 1007B18; Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1007B18.
26
Walter Kranz, Antik Felsefe, çev. Suad Y. Baydur, İstanbul: Sosyal yayınlar, 1. Baskı 1984, s. 145.
Aristoteles ve Sokrates Öncesi Felsefe 69

kaynaklanmaktadır ve her iki öğreti de ya aynı şekilde doğru veya aynı şekilde yanlış
olmak zorundadır. Çünkü bir yandan, eğer bütün görüşler ve izlenimler doğru ise, bütün
yargıların aynı zamanda hem doğru, hem de yanlış olması gerekir. Zira çok sayıda
insan birbirine karşıt görüşlere sahiptir ve bu insanlardan her biri kendi görüşlerini
paylaşmayan insanların yanılgı içinde olduklarına inanır. Bunun sonucunda, o halde,
zorunlu olarak bir aynı şeyin hem olması, hem de olmaması gerekir, öte yandan, eğer
durum böyleyse bütün görüşlerin doğru olmaları gerekir. Çünkü doğru ve yanlış dü-
şünenler, karşıt görüşlere sahiptirler. Eğer şeylerin kendileri, sözünü ettiğimiz görüşün
varsaydığı gibiyseler, insanların tümünün doğru düşünmeleri gerekir.”27
Aristoteteles’in Protagoras üzerinden Sofistleri eleştirisi görelilik, çelişki ve üçüncü
halin olanaksızlığı gibi konularla ilgilidir. Bu konulara baktığımızda bunların mantık ve
dilsel ifadelerle ilgili olduğunu görüyoruz. Bunun sonucu olarak Aristoteles’in mantık
üzerine olan ve “organon” olarak adlandırılan kitaplarının sonuncusu “Sofistik Çürüt-
meler Üzerine” başlığını taşımaktadır. Sofistik Çürütmeler Üzerine adlı çalışmasında
Aristoteles sofistlerin tartışma yöntemlerini, akıl yürütmelerini ya da dilsel ifadelerini
eleştirmektedir. Aristoteles sofistlerin çürütmelerini tasnif eder ve bunları eleştirir. Aris-
toteles, sofistlerin çürütme araçlarını ifade tarzına dayanan çürütmeler ve ifade tarzına
dayanmayan çürütmeler biçiminde ikiye ayırır: “İfade tarzı vasıtasıyla bir çürütme gö-
rünüşü kazanan araçlar altı adettir: Aynı adlılık, iki anlamlılık, bağlantı, ayırma, vurgu
ve konuşma biçimi.”28 Aristoteles ifade tarzına dayanmayan çürütmeleri ise yediye
ayırır: “Birincisi tali-olana, ikincisi genel olarak söylenene ya da genel olarak değil de
nasılla ya da neredeyle ya da ne zamanla ilintili ya da ilişki içinde söylenene dayanır;
üçüncüsü sofistlerin çürütmelerinin tanınmamasından yararlanır; dördüncüsü nesneye
(konuya) ait olandan, beşincisi kanıt sırasında başlangıçta ileri sürülmüş önermeden
kabul edilmiş diye yararlanır, altıncısı neden-olmayan’dan neden olarak yararlanır,
yedincisi birçok soruyu bir soru haline getirir.”29 Aristoteles’in, sofistler üzerinde bu
kadar yoğunlaşması, sofistlerin Eski Yunan dünyasındaki güçlerine, etkilerine işaret
etmektedir. Aristoteles de bu etkiyi kırmak için sofistlerin çürütmelerinin, savlarının,
düşünme biçimlerinin hatalı dil ya da hatalı mantık kullanımlarına dayandığını düşünür.
Aristoteles’in Sokrates öncesi felsefeye ve filozoflara yönelik yaklaşımını genel
hatlarıyla ele aldık. Bunun için de Aristoteles’in ağırlıklı olarak üzerinde durduğu fel-
sefe konuları ve filozofları değerlendirdik. Toparlayacak olursak Aristoteles, Sokrates
öncesi filozofları kendi düşünme sisteminin kuruluşunda bir araç, bir dayanak noktası
gibi kullanır. Aristoteles onlarla tartışarak, onların düşüncelerini değerlendirerek kendi
düşüncesini oluşturur. Aristoteles, bunu yaparken kimi zaman belki de Sokrates öncesi
filozofları kendince anlıyor, kendi düşünmesinden süzerek bize aktarıyor. Aristoteles,

27
Aristoteles, Metafizik, 1009A6: Aristotle, Metaphysics Books I–IX, 1009A6.
28
Aristoteles, Sofistlerin Çürütmeleri Üzerine, çev. Oğuz Özügül, İstanbul; Say Yayınları, 1. Baskı,
2007, s. 10.
29
Aristoteles, Sofistlerin Çürütmeleri Üzerine, s. 13.
70 Güvenç Şar

böylelikle günümüze fragmanları kalmış olan Sokrates öncesi filozoflarla ilgili pek çok
bilgi, ayrıntı vererek değerli bir doksografik kaynak olurken bir yandan da bu bilgileri,
ayrıntıları iyi bir değerlendirmeye tabii tutmamız konusunda birtakım soru işaretlerini
de beraberinde getiriyor. Bu bakımdan hem Aristoteles’in bize sunduğu bu zengin dok-
sografik kaynaktan yararlanmak hem de Aristoteles gibi yaparak bu aktarımlara eleştirel
bir gözle bakarak Sokrates öncesi filozoflarla ilgili bilgileri denetlemek gerekiyor.

KAYNAKLAR

Aristoteles; Metafizik, çev. Ahmet Arslan, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 2. Baskı, 1996.
–––; Sofistlerin Çürütmeleri Üzerine, çev. Oğuz Özügül, İstanbul; Say Yayınları, 1. Baskı,
2007.
Aristotle; Metaphysics Books I–IX, çev. Hugh Tredennick, London: Loeb Classical Library,
Harvard University Press, 1934.
–––; On Sophistical Refutations, On Coming-to-be and Passing Away, On The Cosmos, Çev.
E. S. Forster-D. J. Furley, London, Loeb Classical Library, Harvard University Press, 1955.
Diogenes Laertios; Lives of Eminent Philosophers, Volume I, Books 1-5, Çev. R. D. Hicks,
London, Loeb Classical Library, Harvard University Press, 1925.
Laertios; Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, çev. Candan Şentuna, İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları, 2. Baskı, 2004.
Harold F. Cherniss; “Characteristics and Effects of Presocratic Philosophy”, Journal of the
History of Ideas, Sayı: 12, 1951.
Hermann Diels; Die Fragmente Der Sokratiker, Cilt I ve II, Berlin: Weidmannsche Verlagsbu-
chhandlung, 8. Baskı, 1956.
J. B. McDiarmid; “Theophrastus on the Presocratic Causes”, Harvard Classical Studies, Cilt:
61, 1953.
J. G. Stevenson; “Aristotle as Historian of Philosophy”, The Journal of Hellenic Studies, Sayı:
94, 1974.
W. K. C. Guthrie; “Aristotle as a Historian of Philosophy: Some Preliminaries”, The Journal
of Hellenic Studies, Cilt: 77, 1. Kısım, 1957.
Walter Kranz; Antik Felsefe, çev. Suad Y. Baydur, İstanbul: Sosyal yayınlar, 1. Baskı 1984.

You might also like