Osmanlı Türkçesi Giriş

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

Osmanlı Türkçesi Yazım Kuralları

Osmanlı Türkçesi Alfabesi

Harfler
Kitabımızın ilk ünitesinde de belirtildiği üzere, Ġslâmiyet’i kabul etmeden önce
Türklerin, yer yer farklı alfabeleri olmuĢsa da, yaygın olarak Göktürk ve Uygur
alfabelerini kullanmıĢlardır. Ġslâmiyet’in kabulü ile birlikte, daha önceki
alfabeleri bırakıp, Kur’an’ın yazılmakta olduğu Arap alfabesini kullanmaya
baĢlamıĢlardır. Bu durum tarih boyunca kesintisiz olarak devam etmiĢ, 1928
yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde, Latin alfabesi temeline dayanan bugünkü Türk
alfabesinin kabulüne kadar, aynen bu Ģekilde devam etmiĢtir. Asırlar boyu
kullanılan bu Arap harfli alfabe, daha çok Osmanlı döneminin yazısı olduğundan
zamanla “Osmanlı Türkçesi” Ģeklinde telaffuz edilmiĢtir.

Osmanlı Türkçesi’nde kullanılan alfabe en geniĢ Ģekliyle Ģöyledir:

Elif ‫اء‬ Dâd ‫ض‬

Be ‫ب‬ Tâ ‫ط‬

Pe ‫پ‬ Zâ ‫ظ‬

Te ‫ت‬ Ayın ‫ع‬

Se ‫ث‬ Gayın ‫غ‬

Cim ‫ج‬ Fe ‫ؼ‬

Çim ‫چ‬ Kaf ‫ؽ‬

Hâ ‫ح‬ Kef ‫ؾ‬

Hı ‫خ‬ Gef ‫گ‬

Dal ‫د‬ Sağır kef ‫ڭ‬

Zel ‫ذ‬ Lam ‫ؿ‬

Ra ‫ر‬ Mim ‫ـ‬

Ze ‫ز‬ Nun ‫ف‬

Je ‫ژ‬ Vav ‫ك‬

Sin ‫س‬ He ‫ق‬


ġın ‫ش‬ Ye ‫ل‬
Sâd ‫ص‬

36
Osmanlı Türkçesi’nde kullanılan alfabenin aslını Arap alfabesi teĢkil eder.
Bu yazı Türklerden önce Ġranlılar tarafından kullanılmaya baĢlanmıĢtır.
Onlar, Arap alfabesine Farsçanın gerekli kıldığı bir takım harfler ilave
etmiĢlerdir. Ġslâmiyet, Ġran üzerinden Türklere ulaĢınca, Türkler tarafından da
aynı yazı kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Ancak Türkler Türkçeye ait sesleri ifade
etmek üzere bazı harfler katarak bu alfabeyi daha da geniĢletmiĢlerdir.

Bunlardan “hemze ( ‫) ء‬, se ( ‫) ث‬, hâ ( ‫) ح‬, zel ( ‫) ذ‬, sâd ( ‫) ص‬, dâd ( ‫) ض‬,

tâ ( ‫) ط‬, zâ ( ‫ ) ظ‬ve ayn ( ‫ ) ع‬harfleri, Arapçaya ait sesleri ifade eden


harflerdir. Sâd ve Tâ harfleri dıĢındakiler, dilimize girmiĢ olan sâdece Arapça
kökenli kelimelerde yer alırlar. Sâd ve Tâ harfleri de aynı olmasına rağmen,
bu iki harf, kalın ünlülerden oluĢan bazı Türkçe kelimelerin baĢ taraflarında
kullanılmıĢtır.

“Hemze”, esasen Arapçada “elif” harfinin harekeli halidir ve ( ‫ ) ء‬iĢareti ile


gösterilir. Genellikle elif üzerinde ve ( ‫ ) أ‬Ģeklinde kullanılır. Hemzenin bazan
vav üzerinde ( ‫ؤ‬ ), bazan ye üzerinde ( ‫ئ‬ ) kullanıldığı da olur. Ancak bu
halleriyle Türkçe ve Farsça kelimelerde bulunmaz.

Türkçeye geçmiĢ Arapça kökenli kelimelerde yer alan “Dâd ( ‫ ”) ض‬harfinin


telaffuzu dilimize bazan (d), bazan da (z) olarak geçmiĢtir. Hangi kelimelerde
(d), hangilerinde (z) Ģeklinde telaffuz edileceğinin bir kuralı yoktur ve
kulaktan duyma Ģekliyle yerleĢmiĢtir.

“Je: (‫ ”) ژ‬Türkçede olmayan bir sesi temsil etmek üzere kullanılan bu harf,
Arap alfabesine Ġranlılar tarafından ilave edilmiĢtir. Farsça ve batı dillerinden
Türkçeye geçmiĢ kelimelerde bulunur.

“Hı: ( ‫”) خ‬ harfi Arapça ve Farsça kelimelerde yer alan bir harftir. Ancak
Türkçedeki “dahi” bağlacı ile Azerî lehçesi etkisindeki bazı kelimelerde de
kullanılır; “akĢam – ahĢam”, “yok – yoh” gibi.

“Kâf: ( ‫ ”) ق‬harfi Arapça ve Türkçede ortak olarak yer alan bir sesi temsil
eder ve sâdece Arapçadan dilimize geçmiĢ kelimelerle Türkçe kelimelerde
yer alır.

“Gayın: ( ‫ ”) غ‬harfi Arapça ve Türkçede ortak olarak yer alan bir sesi temsil
eder ve sâdece Arapçadan dilimize geçmiĢ kelimelerle Türkçe kelimelerde
yer alır.

“Pe: ( ‫پ‬ )”, “Çim: ( ‫چ‬ ) ” ve “Gef: (‫ ” )گ‬harfleri de Arap alfabesine


Ġranlılar tarafından ilave edilmiĢtir. Türkçe ve Farsçada mevcut olan sesleri
ifade etmektedirler. O bakımdan Osmanlı Türkçesi’nde bu harfler
kullanılmıĢtır.

“Sağır kef: ( ‫ ”) ﯔ‬diye adlandırılan (kâf-ı nûnî ve nazal nun olarak da anılır)
harf, Türkçeye mahsus olan, genizden gelen ve “ne” sesini andıran bir sesi
temsil eder.
Ancak Türkçeye mahsus olan “Sagır kef” ile, Türkçe ve Farsçada ortak olan
“Gef” harfleri, Osmanlı dönemi yazısında, Arap alfabesindeki “Kef” harfiyle
yazılmıĢtır. GörünüĢleri aynı olmakla beraber, ses olarak farklıdır. Bu
bakımdan bunlar ayrı harfler kabul edilir.

Arap alfabesi ve Osmanlı Türkçesi alfabesi sıralanırken genellikle, “Lâm-elif:


(‫ ”) ال‬ayrı bir harf olarak yazılır. Aslında bu ayrı bir harf değil, “lâm”
harfinden sonra ona bitiĢik olarak gelen “elif” harflerinin beraberce yazılıĢ
Ģeklidir.

Arapça kelimelerin sonundaki müenneslik/diĢillik ifade eden “te: ( ‫”) ة‬, Ģekil
itibariyle kelime sonlarındaki “he: ( ‫ ”) ى‬ile aynıdır; onun üzerine iki nokta
konulmuĢtur. Türkçeye geçmiĢ Arapça kelimelerin sonundaki bu “te”ler, belli
bir kurala tâbi olmadan ve kulaktan duyularak yerleĢmiĢ olduğundan bazan
telaffuz edilir, bazan da telaffuz edilmez. Telaffuz edilen “te”ler, yazıda
normal “te: ( ‫”) ت‬, telaffuz edilmeyenler ise “he: ( ‫ ”) ػو‬olarak yazılır.

Okunanlar için örnekler: Adâlet: (‫)عدالت‬, kanâat: (‫)قناعت‬, ziyâret: (‫)زيارت‬,


ibâret: (‫)عبارت‬, sîret: (‫)سريت‬, sûret: (‫)صورت‬, münâsebet: (‫)مناسبت‬, ni’met:
(‫)نعمت‬, rekâbet: (‫)رقابت‬, sühûlet: (‫)سهولت‬.

Okunmayanlar için örnekler: Arîza: (‫)عريضو‬, cebhe: (‫)جبهو‬, Fâtiha: (‫)فاحتو‬,


hâdise: (‫)حادثو‬, hibe: (‫)ىبو‬, irâde: (‫)اراده‬, kademe: (‫)قدمو‬, mazbata: (‫)مضبطو‬,
nâtıka: (‫)ناطقو‬, seniyye: (‫)سنيو‬.

Bu “he”lerle, Türkçe kelimelerin sonunda “e” ve eklerin sonunda “a” ve “e”


sesi veren “he”lere “hâ-i resmiyye” adı verilir. Hâ-i resmiyyeler okunmaz,
sâdece “a” veya “e” sesi verirler ve kendisinden sonra gelen baĢka bir harfle
bitiĢtirilmez.

Kendisinden sonra gelen herhangi bir harfle bitiĢmediğinin örnekleri daha


çok kelimenin sonuna veya sonu “a” veya “e” sesi ile biten ekten sonra baĢka
bir ek geldiğinde görülür: Dedem: (‫)دده‬, Fatiha’dan: (‫)فاحتػًدف‬, alsam: (‫)آلسػًـ‬,
pencereden: (‫)پنجريدف‬, irâdesiz: (‫)اراديسز‬, okuldaki: (‫)اقولديکی‬.

Osmanlı Türkçesi alfabesindeki bu harflerin kelimenin baĢında, ortasında ve


sonunda yazılıĢ Ģekilleri, Kur’ân-ı Kerim ve Arapça metinlerde olduğu
gibidir.

Günümüz Türk Alfabesindeki Ünsüz Seslerin Osmanlı Türkçesi


Metinlerindeki Karşılıkları
Bugün kullandığımız Türk alfabesindeki B, C, F, L, M, R, ġ, V ve Y
harflerinin temsil ettiği ünsüz sesler Arapça, Farsça ve Türkçede ortak
seslerdir. O bakımdan bu harflerin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki
karĢılıkları bu üç dile ait kelimelerin hepsinde ortaktır ve Ģöyledir:

B: ( ‫( ) ب‬Bal: ‫ باؿ‬- mecbûr: ‫ جمبور‬- bahâr: ‫)هبار‬.

C: ( ‫( ) ج‬Gece: ‫ گجو‬- cemâl: ‫ مجاؿ‬câdû: ‫)جادك‬


F: ( ‫( ) ؼ‬Efe: ‫ افو‬- hafîf: ‫ خفيف‬- fâryâb: ‫)فارياب‬

L: ( ‫( ) ؿ‬Gelir: ‫ گلري‬- hilâl: ‫ ىالؿ‬- dilîr: ‫)دلري‬

M: ( ‫( ) ـ‬Emeklemek: ‫ امكلػومك‬- mümkin: ‫ دمكن‬- hâmûĢ: ‫)خاموش‬

R: (‫( ) ر‬GiriĢ: ‫ گرييش‬- mebrûr: ‫ مربكر‬- berâber: ‫)برابر‬.

ġ: (‫( ) ش‬BaĢ: ‫ باش‬- Ģeref: ‫ شرؼ‬- ĢîĢe: ‫)شيشو‬.

Y: (‫( ) ل‬Yayla: ‫ يايال‬- hayr: ‫ خري‬- yâdigâr: ‫)يادگار‬.

Farsça ve Türkçede ortak ünsüz sesleri temsil eden Ç ve P harfleri de, Ç: ( ‫)چ‬
ve P: (‫ )پ‬Ģeklinde yazılırlar. Örnekler:

Ç: ( ‫( ) چ‬Çiçek: ‫ چيچك‬- çâre: ‫)چاره‬.

P: ( ‫( ) پ‬Hep: ‫ ىپ‬- parça: ‫)پارچو‬.

J, bu üç dilden sâdece Farsça kelimelerde vardır ve Farsça kökenli veya batı


dillerinden dilimize geçmiĢ kelimelerde J: ( ‫ ) ژ‬Ģeklinde yer alır. (Müjde:
‫مژده‬- jâle: ‫ ژالو‬- müjgân: ‫)مژگاف‬.

Bunlar dıĢında kalan ünsüz sesleri ifade eden harflerin Osmanlı Türkçesi
metinlerindeki karĢılıkları, içinde bulunduğu kelimenin ait olduğu dile veya
ince ya da kalın oluĢlarına göre değiĢir. Bu bakımdan bunların her birini tek
tek ele almak uygun olur:

- D: ( ‫) د‬, ( ‫ ) ض‬ve ( ‫) ط‬.


Bu harfin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki karĢılığı “dal: ( ‫”) د‬dır; bu harf
hem Türkçe, hem Arapça ve hem de Farsça kelimelerde yer alabilir. Ancak
içinde “Dâd: (‫ ”) ض‬bulunan bazı Arapça kökenli kelimelerde bu harf,
yukarıda da belirtildiği gibi, dilimizde “D” olarak telaffuz edilir. Bu
kelimelerdeki D sesleri “Dâd - ‫ ”ض‬olarak yazılır (Darbe: ‫ ضربو‬- kadı: ‫)قاضى‬.
Ayrıca, Türkçe kelimelerin baĢ tarafındaki kalın D’ler “tâ - ‫ ”ط‬ile yazılır
(Doğan: ‫ طوغاف‬- durum: ‫طوركـ‬.)

- G: (‫ ) غ‬ve ( ‫) گ‬.
Bu harfin temsil ettiği sesin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki karĢılığı
kelimenin menĢei ile, ince ve kalın oluĢuna göre değiĢir. Arapçadan dilimize
geçmiĢ bir kelimede aslına uygun olarak “gayın: ‫( ”غ‬gâlip: ‫ ;)غالب‬Farsçadan
dilimize geçmiĢ bir kelimede “gef: ‫( ”گ‬dergâh: ‫درگاه‬, meges: ‫ ;)مگس‬Türkçe
kelimelerde, kalın ise “gayın: ‫( ”غ‬yorgun: ‫يورغوف‬, algı: ‫)آلغی‬, ince ise “gef: ‫گ‬
(gönül: ‫گوﯕكؿ‬, güzel: ‫ ”)گوزؿ‬Ģeklinde yazılır.
- Ğ: (‫ ) غ‬ve ( ‫) گ‬.
Bu harfin temsil ettiği sesin de Osmanlı Türkçesi metinlerindeki karĢılığı
kelimenin menĢei ile, ince ve kalın oluĢuna göre değiĢir. Arapçadan dilimize
geçmiĢ bir kelimede aslına uygun olarak “gayın: ‫( ”غ‬mağlûp: ‫;)مغلوب‬
Farsçadan dilimize geçmiĢ bir kelimede “gef: ‫( ”گ‬meğer: ‫ ;)مگر‬Türkçe
kelime ve eklerde de, kalın ise “gayın: ‫( ”غ‬dağ: ‫طاغ‬, -cağım: ‫)جغم‬, ince ise
“gef: ‫( ”گ‬eğri: ‫اگری‬, -ceğim; ‫ )جگم‬Ģeklinde yazılır.

- H: ( ‫ ) ح‬, ( ‫ ) خ‬ve ( ‫) ى‬.


Azerî lehçesi etkisi altındaki bazı Türkçe kelimeler dıĢında, Türkçe
kelimelerdeki bütün H’lar, “he: ‫ ”ى‬ile yazılır (her: ‫ ىر‬- hep: ‫ ;)ىپ‬ayrıca bu
harf Arapça ve Farsçadan geçmiĢ olan kelimelerde de yer alabilir. Ayrıca bu
harfin karĢılığı Osmanlı Türkçesi metinlerinde “ha – ‫ ”ح‬Ģeklinde olabilir
(hâkim: ‫ ;)حاكم‬bu ses Arapça dıĢında baĢka bir dilde yoktur ve içinde bu
harfin bulunduğu bir kelime mutlaka Arapçadır. Arapça ve Farsça kelimeler
ile, Azerî lehçesinin etkisi altındaki bazı Türkçe kelimelerde “hı – ‫( ”خ‬Hâlık:
‫ خالق‬- hâk: ‫ خاؾ‬- ahĢam: ‫ ;)اخشاـ‬her üç dilden olan diğer kelimelerde de “he –
‫ ”ى‬olarak yazılır.

- K: ( ‫ ) ؽ‬ve ( ‫) ؾ‬.
Bu harfin temsil ettiği sesin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki karĢılığı
kelimenin menĢei ile, ince ve kalın oluĢuna göre değiĢir. Arapçadan dilimize
geçmiĢ kelimelerde aslına uygun olarak “kaf: ‫( ”ؽ‬muhakkak: ‫ )حمقق‬ya da “kef:
‫( ”ؾ‬kerâmet: ‫ )كرامت‬olarak yazılır. Türkçe kelime ve eklerde, kalın ise “kaf:
‫( ”ؽ‬korkmak: ‫)قورقمق‬, ince ise “kef: ‫( ”ؾ‬kürek: ‫ )كورؾ‬ile yazılır. Farsça
kelimelerde “kef: ‫( ”ن‬keĢkül: ‫ )كشكوؿ‬ile yazılır.

- N: ( ‫ ) ف‬ve (‫)ڭ‬.
Arapça, Farsça ve Türkçedeki “n” sesi esas olarak (‫ )ف‬harfi ile gösterilir
(maznûn: ‫ مظنوف‬- nerdübân: ‫ نردباف‬- uygun: ‫)اكيغوف‬. Ancak Türkçeye mahsus
olan, genizden gelen ve “ne” sesini andıran ses ise (‫ )ڭ‬ile (deniz: ‫ دﯕيس‬-
anlamak: ‫ آﯕـالمك‬- önce: ً‫ )اَگج‬gösterilir.

- S: ( ‫ ) ث‬, ( ‫ ) ص‬ve ( ‫) س‬.


Türkçe eklerdeki bütün S’ler, “sin – ‫”س‬ ile yazılır (alsa: ‫ آلسو‬- baĢkası:
‫ ;)باشقػًسى‬esasen kelimenin baĢ tarafındaki kalın olan dıĢında Türkçe
kelimelerdeki “S”ler de (sin: ‫ )س‬ile yazılır. Bu harfin karĢılığı Osmanlı
Türkçesi metinlerinde “se – ‫ ”ث‬Ģeklinde de olabilir; bu ses Arapça dıĢında
baĢka bir dilde yoktur ve içinde bu harfin bulunduğu bir kelime mutlaka
Arapça’dır (Eser: ‫ اثر‬- selâse: ‫)ثالثو‬. Esasen “sâd - ‫ ”ص‬harfi de aynı Ģekildedir
(hassâsiyet: ‫ ;)خصاصيت‬ancak sonradan Türkçe kelimelerin baĢ taraflarında
kalın “S”ler (sâd: ‫ )ص‬yazılmıĢtır (sormak: ‫صورمق‬, susmak: ‫)صومسق‬. Her üç
dilden olan diğer kelimelerde de aslına uygun Ģekilde “sin – ‫ ”س‬olarak yazılır
(süs: ‫ سوس‬- Hasan: ‫ – حسن‬sebze: ‫)سبزه‬.

- T: ( ‫ ) ت‬ve ( ‫) ط‬.
Bu harfin karĢılığı Osmanlı Türkçesi metinlerinde “ta – ‫ ”ط‬Ģeklinde olabilir.
Esasen bu ses Arapça dıĢında baĢka bir dilde yoktur ve içinde bu harften
bulunan bir kelime mutlaka Arapça’dır (hattât: ‫ ;)خطاط‬ancak sonradan Türkçe
kelimelerin baĢ tarafındaki kalın T’lerin de bu harfle yazılması geleneği
yerleĢmiĢtir (tutmak: ‫)طومتق‬. Her üç dilden olan diğer kelimelerde de aslına
uygun Ģekilde “te – ‫ ”ت‬olarak yazılır (titrek: ‫ تيرتؾ‬- Fâtiha: ‫ – فاحمو‬tehî: ‫)هتی‬.

- Z: ( ‫ ) ذ‬, ( ‫ ) ظ‬, ( ‫ ) ض‬ve ( ‫) ز‬.


Bu harfin karĢılığı Osmanlı Türkçesi metinlerinde “zel – ‫”ذ‬, “zâ - ‫ ”ظ‬ve “Dâd
- ‫ ”ض‬Ģeklinde olabilir. Bu sesler Arapça dıĢında baĢka bir dilde yoktur ve
içinde bu harfin bulunduğu bir kelime mutlaka Arapça’dır (lezîz: ‫ لذيذ‬- hâfız:
‫ حافظ‬- ziyâ: ‫)ضيا‬. Her üç dilden olan diğer kelimelerde de aslına uygun
Ģekkilde “ze – ‫ ”ز‬olarak yazılır (mezâr: ‫ مزار‬- ). Ancak Türkçe kelime ve
eklerdeki bütün “Z”ler, “ze – ‫ ”ز‬ile yazılır (biz: ‫بز‬- güzel: ‫– گوزؿ‬
kitâbımız: ‫)كتامبز‬.

Hurûf-ı Hareke ve Hurûf-ı Med

Arapça ve Farsçadaki Ünlü Sesler


Arapça ve Farsçadan dilimize geçmiĢ kelimeler, bizim dilimizde asıllarından
farklı olarak telaffuz edilebilmektedir. Bu dillerden geçmiĢ kelimeler
Türkçede nasıl telaffuz edilirse edilsin, Arapça ve Farsçadaki asıllarına uygun
olarak yazılır. AĢağıdaki kelimeler, Türkçede, Arapça ve Farsçadaki telaffuz
ve yazılıĢlarından farklı telaffuz edilen ve yazılan kelimelere örnektir:
Hizmet: ‫( خدمت‬hıdmet), duvar: ‫( ديوار‬dîvâr), merdiven: ‫( نردباف‬nerdübân),
hoca: ‫( خواجو‬hâce), bahçe: ‫( باغچو‬bâğçe), Ahmet: ‫( امحد‬Ahmed), kitap: ‫كتاب‬
(kitâb).

Arapça Ve Farsçadaki Kısa Ünlü Sesler


Arapça ve Farsçada ünlüler kısa ve uzun olmak üzere iki çeĢittir. Kısa ünlüler
yazıda görülmez. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça orijinal metni ile
Arapçayı yeni öğrenenler için hazırlanan metinlerde, kısa “a” ve “e”, harfin
üzerine konulan fetha/üstün ( َ- ); kısa “ı” ve “i”, harfin altına konulan
kesre/esre ( َ- ); kısa ve “u” ve “ü” de harfin üstüne konulan damme/ötre ( -
َ ) iĢaretleri ile gösterilir. Bunların dıĢındaki Arapça ve Farsça metinlerde,
“hareke” adı verilen bu iĢâretler olmadığı gibi, bu dillerden Türkçeye geçmiĢ
kelimelerde de yer almaz. Arapça ve Farsça kelimelerin, hem kendi orijinal
metinlerinde, hem de Türkçede doğru okunabilmesi ancak duyarak doğru
öğrenmeye bağlıdır, ya da Arapça kelimelerin ileride anlatılacak kalıplarını
bilmek gerekir.
Arapça Ve Farsçadaki Uzun Ünlü Sesler – Hurûf-ı Med
Arapça ve Farsçada bazı ünlüler uzun okunur. Bu dillerdeki kısa ünlüler,
yukarıda belirtilen bazı yerler haricinde herhangi bir iĢaretle belirtilmezken,
uzun ünlüler harf ile belirtilir. Uzun “â” “elif - ‫( ”ا‬kâtip: ‫ كاتب‬- hâne: ‫;)خانو‬
‫( ”ل‬sîret: ‫ سريت‬- Ģîrîn: ‫ )شريين‬ve uzun “û”, “vâv - ‫( ”ك‬sûret:
uzun “î”, “ye -
‫ صورت‬- gûyende: ‫ )گوينده‬harfleri ile gösterilir. Bu harfler bazı kelimelerin
aslından da olabilir ve o zaman okunurlar. Ancak uzun ünlüyü belirtmek için
kullanıldıkları yerlerde okunmazlar, sâdece önünde bulunduğu harfin
ünlüsünü uzun okutmaya yarar. O zaman da bu harflere ( ‫ ل‬،‫ ك‬،‫“ ) ا‬hurûf-ı
med/med harfleri/uzatma harfleri” denir.

Türkçe Kelimelerde Ünlü Sesler – Hurûf-ı Hareke


En baĢta belirtmek gerekir ki, Türkçede uzun ünlü ses yoktur. Bu baĢtan
bilinmeli ve bundan sonraki bilgiler bu çerçevede değerlendirilmelidir. Arap
alfabesinin ilk kullanılmaya baĢladığı zamanlarda Türkçe kelimelerdeki ünlü
seslerin gösterilmesi için de, aynen Kur’ân-ı Kerîm’in yazılmasında olduğu
gibi hareke konulmuĢtur. Bu böylece birkaç asır devam etmiĢtir. Eski Türk
dili çalıĢmalarında hareke kullanılmıĢ olan bu kaynaklar, dilin o zamanki
yapısının ve kelimelerin telaffuzlarının tesbiti açısından çok önemlidir.
Sonradan bir müddet hareke yanında harf de kullanılmıĢtır. Daha sonraki
asırlarda hareke terk edilerek, Türkçedeki ünlü sesleri göstermek için harf
kullanılmaya baĢlanmıĢ ve sonraki asırlarda artık hep bu harfler
kullanılmıĢtır. (Batı dillerinden Türkçeye geçmiĢ kelimeler de, genellikle, bu
esaslara göre yazılır.)

Türkçedeki ünlü seslerin (sesli harflerin) Osmanlı Türkçesi metinlerindeki


karĢılıkları, yerleĢik usûle göre, aĢağıdaki Ģekildedir:

- A: Türkçe kelimelerin baĢındaki A’lar ( ‫ ) آ‬Ģeklinde yazılır: At: ‫آت‬, ad: ‫آد‬,
aç: ‫أچ‬, ağ: ‫آغ‬, ak: ‫آؽ‬, aĢ: ‫آش‬, alt: ‫آلت‬.

Türkçe kelimelerde hece ortasınta gelen A’lar, ( ‫ ) ا‬ile gösterilir: Adak: ‫آداؽ‬,
ayak: ‫آياؽ‬, acar ‫آجار‬: , akar: ‫آقار‬, baĢ: ‫باش‬, kar ‫قار‬: , kaĢ: ‫قاش‬, taĢ: ‫طاش‬.

Türkçe kelimelerin sonundaki A’lar genellikle ( ‫ ) ا‬ile gösterilir; bazan hâ-i


resmiye (‫ )و‬yazıldığı da olur: Baba ‫بابا‬, ana: ‫آنا‬, ağa: ‫آغا‬, baca ‫باجا‬: , kaba ‫قابا‬: ,
kara: ‫قارا‬, ada: ‫آطو‬.

- E: Türkçe kelimelerin baĢındaki E’ler ( ‫ ) ا‬ile gösterilir: Et: ‫ات‬, ek: ‫اؾ‬, el:
‫اؿ‬, eĢ: ‫اش‬, ev: ‫اك‬, er : ‫ ار‬.

Türkçe kelimelerin ortasındaki E’ler için herhangi bir harf veya iĢâret
kullanılmaz: Etek: ‫اتك‬, elek: ‫الك‬, gerek: ‫گرؾ‬, kelek: ‫كلك‬, gel: ‫گل‬, ser: ‫سر‬,
sev: ‫سو‬, tek: ‫تك‬.
Aynı kelime içinde birden fazla E bulunduğunda bazan karıĢıklığı önlemek
ve okunuĢu kolaylaĢtırmak için arada hâ-i resmiyyenin kullanıldığı görülür:
(Kelebek: ‫ )كلػوبك‬gibi.
Türkçe kelimelerin sonundaki E’ler hâ-i resmiye (‫ )و‬ile gösterilir: ( Dede: ‫دده‬,
dere: ‫دره‬, deve: ‫دكه‬, efe: ‫افو‬, yine: ‫يينو‬, tepe: ‫)تپو‬.

ġu Türkçe fiillerin fiil kökleri, konuĢma dilinde ve bugünkü yazıda “e” ile
olduğu halde, Osmanlı Türkçesi metinlerinde “i: ‫ ”ل‬ile yazılmıĢlardır.
Meselâ: Demek: ‫دميك‬, etmek: ‫ايتمك‬, vermek: ‫كيرمك‬, yemek: ‫ييمك‬.

Bunların dıĢında Ģu kelimelerin her iki Ģekilde de yazıldıkları görülmektedir:


Gece: ‫گيجو‬/‫گجو‬, ermek: ‫ايرمك‬/‫ارمك‬, el (memleket): ‫ايل‬/‫اؿ‬, dermek: ‫ديرمك‬/‫درمك‬,
erte: ‫ايرتو‬/‫ارتو‬, yer: ‫يري‬/‫ير‬.

- I ve İ: Bunların yazılıĢları arasında fark yoktur.

I ve Ġ Türkçe kelimenin baĢında olduğu zaman ( ‫ ) ال‬ile yazılır: Ġç: ‫ايچ‬, iğ:
‫ايگ‬, in: ‫اين‬, is: ‫ايس‬, iĢ: ‫ايش‬, ilk: ‫ايلك‬, ırak: ‫ايراؽ‬, ırmak: ‫ايرماؽ‬.

Türkçe kelimenin ortasındaki ve sonundaki I ve Ġ ( ‫ ) ل‬ile yazılır: Ilık: ‫ايليق‬,


kırık: ‫قرييق‬, arı: ‫آرل‬, sızı: ‫صيزل‬, kazı: ‫قازل‬, yazı: ‫يازل‬, ilik: ‫ايليك‬, iri: ‫ايرل‬, diri:
‫ديرل‬, geri: ‫گری‬, gelir: ‫گلري‬, gider: ‫گيدر‬, bilgi: ‫بيلگی‬.

- O ve Ö: Bunların yazılıĢları arasında fark yoktur.

O ve Ö Türkçe kelimenin baĢında olduğu zaman ( ‫ ) اك‬ile yazılır: Oba: ‫اكبا‬,


ocak: ‫اكجاؽ‬, odak: ‫اكداؽ‬, ok: ‫اكؽ‬, olağan: ‫اكالغاف‬, ot: ‫اكت‬, ova: ‫اككا‬, öç: ‫اكچ‬, öbek:
‫اكبك‬, ölçek: ‫اكلچك‬.
Türkçe (ve dilimize Arapça ve Farsça dıĢındaki bir dilden geçmiĢ) kelimenin
ortasındaki ve sonundaki O ve Ö ( ‫ ) ك‬ile yazılır: Bol: ‫بوؿ‬, boĢ: ‫بوش‬, doğa:
‫طوغا‬, doğan: ‫طوغاف‬, oto: ‫اكتو‬, koro: ‫قورك‬, piko: ‫پيقو‬, ciro: ‫جريك‬, kör: ‫كور‬, döner:
‫دكنر‬, döĢek: ‫دكشك‬.

- U ve Ü: Bunların yazılıĢları arasında fark yoktur. Hatta bunların yazılıĢları


ile O ve Ö’nün yazılıĢları da aynıdır.

U ve Ü Türkçe kelimenin baĢında olduğu zaman ( ‫ ) اك‬ile yazılır: Uç ‫اكچ‬: ,


uçak: ‫اكچاؽ‬, ufak: ‫اكفاؽ‬, uyak: ‫اكياؽ‬, uzak: ‫اكزاؽ‬, uygar: ‫اكيغار‬, üç: ‫اكچ‬, ülke: ‫اكلکو‬,
ürkek: ‫ اكركك‬.

Türkçe kelimenin ortasındaki ve sonundaki U ve Ü ( ‫ ) ك‬ile yazılır: Okul:


‫اكقوؿ‬, oğul: ‫اكغوؿ‬, uzun: ‫اكزكف‬, kabuk: ‫قابوؽ‬, kopuk: ‫قوپوؽ‬, bozuk: ‫بوزكؽ‬, kuru:
‫قورك‬, ordu: ‫اكردك‬, soru: ‫صورك‬, üzüm: ‫اكزكـ‬, üstün: ‫اكستوف‬, yüz: ‫يوز‬, ütü: ‫اكتو‬, kötü:
‫کوتو‬.

Bu anlatılanları bir tablo halinde Ģöyle gösterebiliriz:


Kelimenin Kelimenin Kelimenin
BaĢında Ortasında Sonunda
A ‫آ‬ ‫ا‬ ‫ق ا‬
E ‫ا‬ - ‫ق‬
I ‫ال‬ ‫ل‬ ‫ل‬
Ġ ‫ال‬ ‫ل‬ ‫ل‬
O ‫اك‬ ‫ك‬ ‫ك‬
Ö ‫اك‬ ‫ك‬ ‫ك‬
U ‫اك‬ ‫ك‬ ‫ك‬
Ü ‫اك‬ ‫ك‬ ‫ك‬

Yukarıda yapılan izahlardan ve tablodan, Türkçe kelimelerde yer alan ünlü


seslerin gösteriliĢi için Osmanlı Türkçesi metinlerinde (‫ ا‬، ‫ ك‬، ‫ ل‬، ً)
harflerinin kullanılmıĢ olduğu anlaĢılmaktadır. Bu harfler Türkçe kelimede
yer alan ünlü sesi göstermek için kullanılmıĢlardır. ĠĢte bu harflere topluca
“hurûf-ı hareke – hareke harfleri” veya “hurûf-ı imlâ” denir.
Ancak bu harfler kelimenin aslından da olabilir; o zaman okunurlar (av: ‫آك‬,
ev: ‫اك‬, vur: ‫ككر‬, yer: ‫ير‬, yine: ‫يينو‬, iyi: ‫)ايىي‬. “Vur: ‫ ”ككر‬kelimesi yazılırken iki “‫”ك‬
harfi kullanılmıĢtır; bunlardan birincisi kelimede var olan ses içindir ve
okunur, ikincisi ise sadece “U” sesini göstermek için kullanılmıĢtır. “Ġyi:”
kelimesi yazılırken arka arkaya üç tane “‫ ”م‬yazılmıĢtır; bunlardan ikincisi
kelimede var olan ses içindir ve okunur, birinci ve üçücü ise “Ġ” sesini
göstermek için yazılmıĢtır.

Türkçede uzun ünlü olmadığı göz önünde bulundurularak, okuduğumuz


kelime Türkçe ise, Arapça ve Farsça kelimelerdeki hurûf-ı medle
karıĢtırılarak, hurûf-ı harekenin bulunduğu hece uzun okunmamalıdır.

Buraya kadar anlattıklarımızı örnek bir metin üzerinde görelim:

İstiklâl Marşı
Korkma, sönmez bu Ģafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O, benim milletimin yıldızıdır parlayacak.
O, benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma kurbân olayım çehreni ey nazlı hilâl!


Kahraman ırkıma bir gül ne bu Ģiddet bu celâl
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

ّ‫استمالل مارش‬

،‫ سُومس بُ شفملردي يُزن آل ساوجاق‬،ً‫لُرلم‬


.‫سُومـًدن يُردمه اَستىدي تُته اڭ صُڭ اَجاق‬
‫ بىم ملتمـﯔ ييلديسيدر پاراليً جك‬،َ‫ا‬
.‫ اَ بىم مللتمـﯖدر آوجاق‬،‫ بمىدر‬،َ‫ا‬
.‫چاتمً لربان اَاليم چٍرﮦﯖـّ اِ وازلّ ٌالل‬
‫لٍرمان عرلمً بر گُل وً بُ شدت بُ جالل‬
‫سﯖا اَلماز دَوُله لاولريمس صﯖري حالل‬
.‫حميدر حمً طاپان ملتمـﯔ استمالل‬

Bu metni incelediğimiz zaman Ģu tesbitleri yapabiliriz:

Türkçe kelimeler: Kork-, sön-, yüz-, al, sancak, sön-, yurd, üst, en, son, ocak,
yıldız, parla-, ancak, çat-, ol-, dökül-, kan, sonra, yok, tap-.

Arapça kelimeler: İstiklâl, şafak, millet, kurbân, hilâl, helâl, ırk, ebediyyen,
izmihlâl, hak, istiklâl.

Farsça kelimeler: Çehre, naz.

Fransızca kelime: Marş.

ġahıs zamirleri: O, ben, sen (san-a).

ĠĢaret zamiri: Bu.

Türkçe Ekler
Ekler, bir metnin hangi dile ait olduğunu gösteren unsurlardır. Dilde
kullanılan kelimelerin bir kısmı, hatta bazan bir cümle, tamamıyla baĢka bir
dilden geçmiĢ kelimelerden oluĢabilir. Nitekim Osmanlı Türkçesi
metinlerinde bazı cümlelerin kelimelerinin tamamının Arapça veya Farsça
kelimelerden, ya da her iki dilden dilimize geçmiĢ kelime ve terkiplerden
meydana geldiği görülebilmektedir. Bu durumdaki bir metni Türkçe yapan, o
kelimelerin cümle içindeki yerini tayin eden ve bu yerine göre birbirine
bağlayan, kelimelere cümle içindeki anlamını yükleyen eklerdir ve yine
eklerle yapılmıĢ fiillerdir. O ekler sayesinde cümlenin Türkçe olduğunu
anlayabilmekteyiz. Bu bakımdan ekler bir dil için çok önemlidir. Metni
anlayabilmemiz, ekleri anlayabilmemize bağlıdır.

Eklerin kendisi önemli olduğu gibi, yazılıĢları da önemlidir. Onların doğru


yazılması, metnin doğru okunmasını; doğru okunması, doğru anlaĢılmasını
sağlar. Bu bakımdan Osmanlı Türkçesi metinlerinde eklere önem verilmiĢtir.
Metinlerde eklerin yazılıĢları, kelimelerin yukarıda anlatılan yazılıĢ
Ģekillerine tam olarak uygun değildir. Yani bunlarda hurûf-ı hareke
kullanılmaz. Genellikle eklerin kalıplaĢmıĢ yazılıĢ Ģekilleri vardır.

Türkçe Eklerin Yazılışlarıyla İlgili Genel İlkeler


1. Osmanlı Türkçesi’nde eklerin yazılıĢlarında en temel ilke, aynı fonksiyonu
yerine getiren eklerin, telaffuzu nasıl olursa olsun tek Ģekilde yazılmasıdır.
Buna –di’li geçmiĢ zamanın üçüncü tekil Ģahıs ekini örnek gösterebiliriz: -dı,
-di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü. Görüldüğü üzere anılan ekin konuĢmamızda
sekiz ayrı telaffuz Ģekli vardır. Ancak Osmanlı Türkçesi metinlerinde
karĢımıza tek yazılıĢ Ģekli ile çıkar: (‫)دل‬

2. ġimdiki zaman ve geniĢ zaman dıĢında, eklerin ortasındaki ünlü sesler için
hurûf-ı imlâ genellikle kullanılmaz:

-dır, -dir, -dur, - dür, - tır, -tir, -tur ve -tür: ( ‫;) در‬
-lar ve -ler ( ‫;) لر‬

-mış ve -müş ( ‫;) مش‬

-sınız, -siniz, -sunuz ve -sünüz ( ‫) سػݣز‬.

3. Eklerin sonundaki ünlüler hurûf-ı harekeden “ye - ‫ ”ل‬ve “hâ-i resmiye -


‫ ”ػو‬ile yazılır.

Eklerin sonundaki A ve E’ler “hâ-i resmiye - ً” ile yazılır: -a ve -e (‫ ;) ػو‬-da


ve -de ( ‫ ;) ده‬-ya ve -ye ( ‫ ;) يو‬-sa ve -se ( ‫) سو‬.

Eklerin sonundaki I, Ġ, U ve Ü’ler “ye - ‫ ”ل‬ile yazılır:

-yı , -yi , -yu ve -yü ( ‫;) ىي‬

-dı , -di, -du ve -dü ( ‫;) دل‬

-sı , -si , -su ve -sü ( ‫) سى‬.

4. Eklerde yer alan bütün C ve Ç’ler, “cim - ‫ ”ج‬ile yazılır:

-ca, -ce, -ça ve -çe ( ‫;) جو‬

-cı, -ci, -cu, -cü, -çı, -çi, -çu ve -çü (‫) جى‬

5. Eklerdeki bütün D ve T’ler “dal - ‫ ”د‬ile yazılır:

-da, -de, -ta ve -te ( ‫) ده‬

-dı , -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu ve -tü ( ‫) دل‬

-dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur ve -tür ( ‫) در‬

6. Eklerdeki kalın Ğ’ler “gayın - ‫ ”غ‬yazılır: -cağım ( ‫ ;) جغم‬-cağız (‫) جغز‬

Eklerdeki ince Ğ’ler de “gef - ‫ ”گ‬ile yazılır: -ceğim ( ‫) جگم‬, -ceğiz ( ‫) جگز‬.

7. Eklerdeki kalın K’lar “kaf: ‫ ”ؽ‬yazılır:

-mak: ‫مق‬,

-cak, -cık ve -çuk ( ‫) جق‬,


-lık ve -luk ( ‫)لق‬,

-dık ve -tuk ( ‫) دؽ‬.

Eklerdeki ince K’lar da “kef - ‫ ”ؾ‬ile yazılır:

-mek ( ‫) مك‬,

-cek, -cik ve -çük ( ‫) جك‬,

-lik ve -lük ( ‫) لك‬,

-dik ve -tük ( ‫) دؾ‬.

8. Eklerdeki bütün S’ler “sin - ‫ ”س‬ile yazılır:

-sı, -si, -su ve -sü ( ‫) سى‬,

-sın, -sin, -sun ve -sün (‫)سني‬. Ġkinci tekil Ģahıs olursa )‫; (سك‬

-sa ve -se ( ‫) سو‬

9. Eklerdeki bütün Z’ler “ze - ‫ ”ز‬ile yazılır:

-ız, -iz, -uz ve -üz ( ‫) ز‬,

-mız, -miz, -muz ve -müz ( ‫) مز‬,

-nız, -niz, -nuz ve -nüz (‫)كز‬,

-sız, -siz, -suz ve süz ( ‫) سز‬.

10. Fiillerin kiplerini belirten ekler, birden fazla heceden oluĢsa da tek bir ek
olarak kabul edilir ve ortasında hurûf-ı imlâ kullanılmaz:

-dınız ve -dünüz ( ‫) دكز‬,

-cağım ( ‫) جغم‬,

-caksın ( ‫) جقسك‬,

-ceksiniz ( ‫) جكسكز‬.

11. Birden fazla ek arka arkaya geldiklerinde her ek, tam olarak, tek baĢına
yazıldığı haldeki gibi yazılır: -lar-ı: ‫لرل‬, -miş-tim: ‫مشدـ‬, -cak-tı-nız: ‫جقديكز‬, -
duk-tan: ‫دقدف‬, -dı-ğı-mız-dan: ‫ديغيمزدف‬, -tü-ğü-nüz-de: ‫ ديگيػﯖزده‬.
12. Fiil kökü ile ek arasında, kaynaĢtırma için gelen -e ve -a, ( ‫ ;) و‬-ye ve ya,
( ‫ ) يو‬Ģeklinde yazılır: Al-a-caksın: ‫آلػوجقسػڭ‬, gel-e-ceğim: ‫گلػوجكم‬, oku-ya-sın:
‫اكقويػوسػڭ‬, sürü-ye-rek: ‫سوركيػورؾ‬.
Ancak ünsüzle biten fiil kökü ve kelime ile ek arasında kaynaĢtırma için
gelen -ı-, -i-, -u- ve -ü- yazıya geçmez: Kitab-ı-m: ‫كتامب‬, okul-u-n: ‫اكقولػڭ‬,
defter-i-miz: ‫دفرتمز‬, yüz-ü-nüz: ‫يوزكز‬.

13. Kelimenin son harfi ile, o kelimenin sonuna gelen ekin ilk harfi aynı
olduğu zaman, Arapça kelimelerde olduğu gibi harf tek olarak yazılıp üzerine
şedde ( ‫ ) ﹽ‬konularak yazılmaz, aynı harf iki kere yazılır: Ad-dan: ‫أددف‬, gül-
ler: ‫گللر‬, akıl-lı: ‫عقللى‬, güzel-lik: ‫گوزللك‬, sus-sa: ‫صوسسو‬.

Eklerin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki yazılıĢlarında görülen ortak ilkeler


bu Ģekildedir. “Aynı fonksiyonu yerine getirmek için kullanılan ekin her yerde
aynı şekilde yazılması” esasına dayanan bu ilkeler göz önünde
bulundurulduğunda eklerin yazılması ve okunmasında sıkıntı yaĢanmaz.
Buna rağmen çok az da olsa bu ilkelerin istisnası olan ve sıkça kullanılan
eklerin bir kısmını tek tek ele almakta fayda vardır.

İsmin Hal Ekleri

1. Yükleme eki (ismin -i hâli), ismin ünlü veya ünsüzle bitmesine, sahip
olduğu ünlünün yuvarlak veya düz, ya da ince ve kalın oluĢuna göre sekiz
ayrı Ģekilde telaffuz edilir ve günümüz alfabesiyle sekiz ayrı Ģekilde yazılır.
Bunlardan, ünsüzle biten isimlerin sonunda, -ı, -i, -u ve -ü Ģeklindedir ve
Osmanlı Türkçesi metinlerinde “ye- ‫ ”ل‬ile yazılır.

Meselâ: Kitab-ı: ‫كتاىب‬, defter-i ‫دفرتل‬, okul-u: ‫اكقوىل‬, üzüm-ü: ‫اكزكمى‬.

Ünlü ile biten isimlerin sonunda da (-yı, -yi, -yu ve –yü) Ģeklindedir ve iki “ye
- ‫ ”ىي‬ile yazılır.

Meselâ: Baba-yı: ‫باباىي‬, dede-yi: ‫دده ىي‬, korku-yu: ‫قورقوىي‬, sürü-yü: ‫سوركىي‬.

2. Yönelme hâli eki (ismin -e hâli), ismin ünlü veya ünsüzle bitmesine, sahip
olduğu ünlünün yuvarlak veya düz, ya da ince ve kalın oluĢuna göre dört ayrı
Ģekilde telaffuz edilir ve günümüz alfabesiyle dört ayrı Ģekilde yazılır.
Bunlardan, ünsüzle biten isimlerin sonunda, -a ve -e Ģeklindedir ve Osmanlı
Türkçesi metinlerinde “hâ-i resmiye - ‫ ”ػو‬ile yazılır.

Meselâ: Kitab-a: ‫كتابو‬, defter-e: ‫ دفرته‬, okul-a: ‫اكقولو‬, üzüm-e: ‫اكزكمو‬.

Ünlü ile biten isimlerin sonunda da (-ya ve –ye) Ģeklindedir ve Osmanlı


Türkçesi metinlerinde “ye ve hâ-i resmiye - ‫ ”يو‬ile yazılır.

Meselâ: Baba-ya: ‫بابايو‬, dede-ye: ‫دده يو‬, korku-ya: ‫قورقويو‬, sürü-ye: ‫سوركيو‬.
3. Bulunma hâli eki (ismin -de hâli), kelimenin ince ve kalın ünlülere sahip
oluĢuna ve ismin sonundaki ünsüzün sert olup olmaması durumuna göre, dört
ayrı Ģekilde telaffuz edilir ve bugünkü yazıda dört ayrı Ģekilde yazılır. Bunlar
-da, -de, -ta ve -te Ģekilleri olup hepsi (‫ )ده‬Ģeklinde yazılır.

Meselâ: Baba-da: ‫باباده‬, dede-de: ‫دده ده‬, korku-da: ‫قورقوده‬, sürü-de: ‫سوركده‬.

4. Ayrılma hâli eki (ismin -den hâli), kelimenin ince ve kalın ünlülere sahip
oluĢuna ve ismin sonundaki ünsüzün sert olup olmaması durumuna göre, dört
ayrı Ģekilde telaffuz edilir ve bugünkü yazıda dört ayrı Ģekilde yazılır. Bunlar
-dan, -den, -tan ve -ten Ģekilleridir ve (‫ )دف‬Ģeklinde yazılır.

Meselâ: Baba-dan: ‫بابادف‬, dede-den: ‫دده دف‬, korku-dan: ‫قورقودف‬, sürü-den:


‫سوركدف‬.

Bunları üç ayrı kelimede bir tablo hâlinde Ģöyle gösterebiliriz:

Kitap - ‫كتاب‬ Baba - ‫بابا‬ Çiçek - ‫چيچك‬


Yalın hal Kitap - ‫كتاب‬ Baba - ‫بابا‬ Çiçek - ‫چيچك‬
-i hâli Kitab-ı - ‫كتايب‬ Baba-yı - ‫باباىي‬ Çiçeğ-i - ‫چيچگى‬
-e hâli Kitab-a - ‫كتابو‬ Baba-ya - ‫بابايو‬ Çiçeğ-e - ‫چيچگو‬
-de hâli Kitap-ta - ‫كتابده‬ Baba-da - ‫باباده‬ Çiçek-de - ‫چيچكده‬
-den hâli Kitap-tan - ‫كتابدف‬ Baba-dan - ‫بابادف‬ Çiçek-den - ‫چيچكدف‬

Şahıs ve İşaret Zamirleri

ġahıs Zamirleri

Yalın hâli -i hâli -e hâli -de hâli -den hâli


Ben Ben-i Ban-a Ben-de Ben-den
‫بن‬ ‫بىن‬ ‫بػﯖا‬ ‫بنده‬ ‫بندف‬
Sen Sen-i San-a Sen-de Sen-den
‫سن‬ ‫سىن‬ ‫سػﯖا‬ ‫سنده‬ ‫سندف‬
O On-u O-n-a O-n-da O-n-dan
)‫اك (اكؿ‬ )‫اكىن (آىن‬ )‫اكﯖا (آﯖا‬ )‫اكنده (آنده‬ )‫اكندف (أندف‬
Biz Biz-i Biz-e Biz-de Biz-den
‫بز‬ ‫بزل‬ ‫بزه‬ ‫بزده‬ ‫بزدف‬
Siz Siz-i Siz-e Siz-de Siz-den
‫سز‬ ‫سزل‬ ‫سزه‬ ‫سزده‬ ‫سزدف‬
Onlar Onlar-ı Onlar-a Onlar-da Onlar-dan
)‫اكنلر (آنلر‬ )‫اكنلرل (آنلرل‬ )‫اكنلره (آنلره‬ )‫النلرده (آنلرده‬ )‫اكنلردف (أنلردف‬
ĠĢaret Zamirleri

Yalın -i hâli -e hâli -de hâli -den hâli


Bu Bu-n-u Bu-n-a Bu-n-da Bu-n-dan
‫بو‬ ‫بوىن‬ ‫بوݣـا‬ ‫بونده‬ ‫بوندف‬
ġu ġu-n-u ġu-n-a ġu-n-da - ġu-n-dan -
‫شو‬ ‫شوىن‬ ‫شوﯖا‬ ‫شونده‬ ‫شوندف‬
O O-n-u O-n-a O-n-da - ‫اكنده‬ O-n-dan -
)‫اك (اكؿ‬ )‫اكىن (آىن‬ )‫اكﯖا (آﯖا‬ )‫اكندف (آندف‬
)‫(آنده‬

İyelik Ekleri
Bir ismin sonuna gelen iyelik-sahiplik ekleri, konuĢmada ismin kalın veya
ince, yuvarlak veya düz ünlülere sahip oluĢlarına göre değiĢik Ģekillerde
telaffuz edildiği halde Osmanlı Türkçesi metinlerinde tek Ģekilde yazılır.
Bunlar da kalıplaĢmıĢ yazılıĢ Ģekline sahiptir ve baĢına gelen Ģahıs zamiri ile
birlikte Ģöyledir:

‫ـ‬- ‫بنم‬ Benim -ım, -im, -um, -üm.

‫ڭ‬- ‫سنػڭ‬ Senin -ın, -in, -un, ün.

‫ل‬- ‫اكنػڭ‬ Onun -ı, -i, -u, -ü.


Onun -sı, -si, -su, -sü.
‫ سى‬- )‫(آنػڭ‬
‫ مز‬- ‫بزـ‬ Bizim -mız, -miz, -muz, -müz.

‫كز‬ ‫سزڭ‬ Sizin -ınız, -iniz, -unuz, -ünüz.

‫ لرل‬- )‫اكنلرڭ (آنلرڭ‬ Onların -ları, -leri.

Bunları iki örnek üzerinde uygulayalım:


‫ كتاب‬: Kitap ‫ قورقو‬: Korku
‫بنم كتامب‬ Benim ‫بنم قورقوـ‬ Benim
kitab-ı-m korku-m
‫سنػڭ كتابػڭ‬ Senin ‫سنك قورقوڭ‬ Senin
kitab-ı-n korku-n
‫اكنػڭ (آنػڭ) كتاىب‬ Onun ‫اكنػڭ (آنػڭ) قورقوسى‬ Onun
kitab-ı korku-su
‫بزـ كتامبز‬ Bizim ‫بزـ قورقومز‬ Bizim
kitab-ı-mız korku-muz
‫سزؾ كتابػﯕز‬ Sizin ‫سزؾ قورقوﯕز‬ Sizin
kitab-ı-nız korku-nuz
‫اكنلرڭ (آنلرڭ) كتاىب‬ Onların ‫اكنلرڭ (آنلرڭ) قورقولرل‬ Onların
kitap-ları korku-ları

Bu örneklerde gördüğümüz gibi, iyelik eklerinin, telaffuzu ve bugünkü yazı


ile yazılıĢları ne kadar farklı olursa olsun, Osmanlı Türkçesi metinlerinde
belli bir yazılıĢ Ģekilleri vardır. Üçüncü tekil ve çoğul Ģahıs zamirlerinin,
Osmanlı Türkçesi metinlerinde genellikle (‫ )آنػڭ‬ve (‫ )آنلرڭ‬Ģeklinde yazılı
oldukları görülmektedir.

Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ekleri ismin ünsüz ile veya ünlü ile
bitiĢine göre farklı olur. Ünsüz ile biten tamlayanlarda (-ın, -in, -un ve -
ün)’dür ve (‫ )ڭ‬Ģeklinde; ünlü ile bitenlerde (-ı-nın, -i-nin, -u-nun ve -ü-
nün)’dür ve (‫ )نػڭ‬Ģeklinde yazılır. Tamlanan ekleri de ismin ünsüz ile veya
ünlü ile bitiĢine göre farklı olur. Ünsüz ile biten tamlayanlarda (-ı, -i, -u ve -
ü)’dür ve (‫ )ل‬Ģeklinde; ünlü ile bitenlerde (-sı, -si, -su ve -sü)’dür ve (‫)سى‬
Ģeklinde yazılır.

İsim Yapım Ekleri

İsimden isim yapma ekleri


1. Bir isimden doğrudan isim, yer ismi, masdar ifade eden isim, bir Ģeyin bir
yere aitliğini ifade eden isim ya da zaman ve mikdar ifade eden sıfat yapmak
için kullanılan ek. Bu ek sonuna geldiği ismin ince veya kalın ünlüye sahip
olmasına göre (-lık ve -luk) veya (-lik ve -lük) Ģeklindedir ve ilk ikisi (‫)لق‬
Ģeklinde; ötekiler (‫ )لك‬Ģeklinde yazılır.

Misâller: Kalın-lık: ‫قالكلق‬, beyaz-lık: ‫بياضلق‬, çalı-lık: ‫چاليلق‬, tuz-luk: ‫طوزلق‬, on-
luk: ‫اكنلق‬, korku-luk: ‫قورقولق‬, beş-lik: ‫بشلك‬, çiçek-lik: ‫چيچكلك‬, elbise-lik:
‫البسهػولك‬, saatlik: ‫ساعتلك‬, göz-lük: ‫گوزلك‬, gün-lük: ‫گونلك‬, yüz-lük: ‫يوزلك‬, kör-
lük: ‫كورلك‬.

2. Genellikle bir meslek veya iĢi ifade etmek için bir kelimenin sonuna
getirilen ek, kelimenin sahip olduğu son ünlünün yuvarlak veya düz ya da
ince veya kalın oluĢuna göre sekiz ayrı Ģekilde telaffuz edilir ve günümüz
yazısında sekiz ayrı Ģekilde yazılır: (-cı, -ci, -cu, -cü, -çı, -çi, -çu ve -çü ).

Bütün bu farklı Ģekiller Osmanlı Türkçesi metinlerinde (‫ )جى‬Ģeklinde


yazılmıĢtır.

Misâller:
 Sandal-cı: ‫صانداجلى‬, kira-cı: ‫كراجى‬, araba-cı: ‫آرابػوجى‬.
 gemi-ci: ‫گميجى‬, demir-ci: ‫دمريجى‬.
 koru-cu: ‫قوركجى‬, sürü-cü: ‫سوركجى‬, yüzü-cü: ‫يوزكجى‬.
 kitap-çı: ‫كتاجبى‬, çıkrık-çı: ‫چيقريقجى‬, ırk-çı: ‫عرقجى‬.
 iş-çi: ‫ايشجى‬, hadis-çi: ‫حديثجى‬.
 yoğurt-çu: ‫يوغورجتى‬, hukuk-çu: ‫حقوقجى‬.
 kürk-çü: ‫كوركجى‬, günlük-çü: ‫گونلكجى‬.

3. Sıfat yapmak için isimlerin sonuna getirilen (-lı, -li, -lu ve -lü) ekleri (‫)ىل‬
Ģeklinde yazılır.

Misâller:
 Azı-lı: ‫آزيلى‬, dal-lı: ‫داللى‬, budak-lı: ‫بوداقلى‬,
 giz-li: ‫گيزىل‬, ev-li: ‫اكىل‬, denge-li: ‫دنگػوىل‬,
 huy-lu: ‫خويلى‬, soy-lu: ‫صويلى‬, korku-lu: ‫قورقوىل‬, toz-lu: ‫طوزىل‬,
 göz-lü: ‫گوزىل‬, söz-lü: ‫سوزىل‬, ütü-lü: ‫اكتوىل‬.
Osmanlı dönemi metinlerinde çoğu zaman özellikle de resmî yazı ve
mektupların baĢındaki hitaplarda, bu ekin ( ‫ )لو‬Ģeklinde yazıldığı ve bu
yazılıĢa paralel olarak (-lu ve –lü) Ģeklinde okunduğu görülmektedir:

Misâller:
 Saâdet-lü: ‫سعادتلو‬, izzet-lü: ‫عزتلو‬, atûfet-lü: ‫عطوفتلو‬, muhabbet-lü: ‫حمبتلو‬,
sevgi-lü: ‫سوگيلو‬, fazîlet-lü: ‫فضيلتلو‬,
 acı-lu: ‫آجيلو‬, ağı-lu: ‫آغيلو‬.

Bu ekin olumsuzu, (-sız, -siz, -suz ve -süz) Ģeklinde gelir ve (‫ )سز‬Ģeklinde


yazılır.

Misâller:
 Budak-sız: ‫بوداقسز‬, baba-sız: ‫باباسز‬, kapı-sız: ‫قاپيسز‬.
 ev-siz: ‫اكسز‬, yer-siz:‫يرسز‬, defter-siz: ‫دفرتسز‬, kalem-siz: ‫قلمسز‬.
 okul-suz: ‫القولسز‬, korku-suz: ‫قورقوسز‬, uyku-suz: ‫اكيقوسز‬.
 gözlük-süz: ‫گوزلكسز‬, yüz-süz: ‫يوزسز‬, ütü-süz: ‫اكتوسز‬.

Fiilden isim yapma ekleri


1. Masdar eki: Türkçede fiil kökünün sonuna -mak ve -mek eklerini getirmek
suretiyle hareket ve fiil-isim mânâsı taĢıyan masdar yapılır. Bunlardan
birincisi (-mak), kalın ünlüye sahip fiil köklerinin sonuna gelir; ikincisi de (-
mek) ince ünlülere sahip fiil köklerinin sonuna gelir. Bunlar ( ‫ )مق‬ve (‫)مك‬
Ģeklinde yazılırlar.
 al-mak: ‫آملق‬, oku-mak: ‫اكقومق‬, dur-mak: ‫طورمق‬, çık-mak: ‫چيقمق‬,
 düş-mek: ‫دكمشك‬, bil-mek: ‫بيلمك‬, gir-mek: ‫گريمك‬, incele-mek: ‫اينجػولػومك‬.

2. HafifletilmiĢ masdar eki olan, yapılan iĢten doğan durumu ve keyfiyeti


anlatan (-ma ve –me) de incelik ve kalınlığına bakılmaksızın (‫ )مو‬Ģeklinde
yazılır.
 al-ma: ‫آملو‬, oku-ma: ‫ اكقومو‬, dur-ma: ‫طورمو‬, çık-ma: ‫چيقمو‬,
 düş-me: ‫دكمشو‬, bil-me: ‫بيلمو‬, gir-me: ‫گريمو‬, incele-me: ‫اينجػولػومو‬.

3. ĠĢin tarz ve Ģeklini bildiren (-ış, -iş, -uş ve -üş) ekleri (‫( ;)ش‬-yış, -yiş, -yuş
ve -yüş) ekleri de (‫ )يش‬Ģeklinde yazılır.
 al-ış: ‫آلش‬, bak-ış: ‫باقش‬, sat-ış: ‫صاتش‬,
 gel-iş:‫گلش‬, gid-iş: ‫گيدش‬,
 uç-uş: ‫اكچش‬, dur-uş: ‫طورش‬,
 gül-üş: ‫گولش‬, düş-üş: ‫دكشش‬,
 anla-yış: ‫اكاليش‬, kavra-yış: ‫قاكرايش‬,
 dinle-yiş: ‫ديكلو يش‬,
 oku-yuş: ‫اكقويش‬.
Fiil Çekim Ekleri

1. Görülen geçmiĢ zaman (-di’li geçmiş zaman) ekleri, yukarıda saydığımız


genel kurallara uygun olarak, “aynı fonksiyonu yerine getirmek için
kullanılan ekin her yerde aynı şekilde yazılması” esasına göre yazılır. Üçüncü
tekil Ģahsı örnek olarak alacak olursak -di’li geçmiĢ zaman ekinin, fiil
kökünün durumuna göre, (-dı, -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu ve -tü) Ģeklinde sekiz
ayrı telaffuz ve yazılıĢı vardır. Bu sekiz ayrı Ģekil, ünitenin baĢlarında
verdiğimiz 3. ve 5. kurala uygun olarak ( ‫ )دى‬Ģeklinde yazılır:
 al-dı: ‫آلدل‬, var-dı: ‫كاردل‬, kır-dı: ‫قريدل‬, ayır-dı: ‫آيريدل‬,
 gel-di: ‫گلدل‬, bil-di: ‫بيلدل‬, ver-di: ‫كيردل‬,
 sor-du: ‫صوردل‬, kur-du: ‫قوردل‬, uyu-du: ‫اكيودل‬,
 gör-dü: ‫گوردل‬, sür-dü: ‫سوردل‬,
 aç-tı: ‫آچدل‬, at-tı: ‫آتدل‬, çık-tı: ‫چيقدل‬,
 seç-ti: ‫سچدل‬, geç-ti: ‫گچدل‬, bit-ti: ‫بيتدل‬,
 uç-tu: ‫اكچدل‬, tut-tu: ‫طوتدل‬, kork-tu: ‫قورقدل‬,
 düş-tü: ‫دكشدل‬, dök-tü: ‫دككدل‬, küs-tü: ‫كوسدل‬.

Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: Oku-mak ‫باقمق‬: Bak-mak ‫دكمشك‬: DüĢ-mek


‫اكقودـ‬ Oku-dum ‫باقدـ‬ Bak-tım ‫دكشدـ‬ DüĢ-tüm

‫اكقود ﯔ‬ Oku-dun ‫باقدڭ‬ Bak-tın ‫دكشدڭ‬ DüĢ-tün

‫اكقودل‬ Oku-du ‫باقدل‬ Bak-tı ‫دكشدل‬ DüĢ-tü

‫اكقودؽ‬ Oku-duk ‫باقدؽ‬ Bak-tık ‫دكشدؾ‬ DüĢ-tük

‫اكقودﯖز‬ Oku-dunuz ‫باقديػﯖز‬ Bak-tınız ‫دكشدﯖز‬ DüĢ-tünüz

‫اكقوديلر‬ Oku-du-lar ‫باقديلر‬ Bak-tı-lar ‫دكشديلر‬ DüĢ-tüler

2. Anlatılan geçmiĢ zaman (-miş’li geçmiş zaman) ekleri (-mış, -miş, -muş ve
-müş) Ģeklindedir ve (‫ )مش‬Ģeklinde yazılır:
 al-mış: ‫آملش‬, kır-mış: ‫قريمش‬, aç-mış: ‫آمچش‬,
 iç-miş: ‫ايچمش‬, geç-miş: ‫گچمش‬, bil-miş: ‫بيلمش‬,
 duy-muş: ‫طوميش‬, koy-muş: ‫قوميش‬, vur-muş: ‫ككرمش‬,
 düş-müş: ‫دكمشش‬, gül-müş: ‫گوملش‬.

Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: Oku-mak ‫باقمق‬: Bak-mak ‫دكمشك‬: DüĢ-mek


‫ اكقومشم‬- OkumuĢum ‫ باقمشم‬- Bak-mıĢım ‫ دكمششم‬- DüĢ-müĢüm
‫ اكقومشسػڭ‬- Oku-muĢsun ‫ باقمشسػڭ‬- Bak-mıĢsın ‫ دكمششسػڭ‬- DüĢ-müĢsün
‫ اكقومش‬- Oku-muĢ ‫ باقمش‬- Bak-mıĢ ‫ دكمشش‬- DüĢ-müĢ
‫ اكقومشز‬- Oku-muĢuz ‫ باقمشز‬- Bak-mıĢız ‫ دكمششز‬- DüĢ-müĢüz
- Oku-muĢsunuz ‫باقمشسػﯖز‬ ‫دكمششسػﯖز‬
‫اكقومشسػﯖز‬ Bak-mıĢsınız DüĢ-müĢsünüz
‫ اكقومشلر‬- Oku-muĢ-lar ‫ باقمشلر‬- Bak-mıĢ-lar ‫ دكمششلر‬- DüĢ-müĢler

3. Şimdiki zaman eki, üçüncü tekil Ģahıs esas alınırsa, -yor Ģeklindedir ve
bütün fillerde aynı Ģekilde gelir. Osmanlı Türkçesi metinlerinde de, hurûf-ı
hareke kullanılarak, (‫ )يور‬Ģeklinde yazılagelmiĢtir. Bu arada Ģunu da belirtmek
gerekir: KonuĢmada, ünsüz sesle biten fiil kökleri ile Ģimdiki zaman eki
arasında (-ı-, -i-, -u- ve -ü) Ģeklinde kaynaĢtırma sesleri meydana gelir; bu
sesler Osmanlı Türkçesi metinlerinde yazılmamıĢtır:
 al-ı-yor: ‫آليور‬, kır-ı-yor: ‫قرييور‬,
 ver-i-yor: ‫كيريور‬, geç-i-yor: ‫گچيور‬,
 dur-u-yor: ‫طوريور‬, kur-u-yor: ‫قوريور‬,
 öl-ü-yor: ‫اكليور‬, tüt-ü-yor: ‫توتيور‬.

Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: Oku-mak ‫ باقمق‬: Bak-mak ‫دكمشك‬: DüĢ-mek


‫ اكقويورـ‬- Oku-yorum ‫ باقيورـ‬- Bak-ı-yorum ‫ دكشيورـ‬- DüĢ-ü-yorum
‫ اكقويورسػڭ‬- Oku-yorsun ‫ باقيورسػڭ‬- Bak-ı-yorsun ‫ دكشيورسػڭ‬- DüĢ-ü-yorsun
‫ اكقويور‬- Oku-yor ‫ باقيور‬- Bak-ı-yor ‫ دكشيور‬- DüĢ-ü-yor
‫ اكقويورز‬- Oku-yoruz ‫ باقيورز‬- Bak-ı-yoruz ‫ دكشيورز‬- DüĢ-ü-yoruz
‫اكقويورسػﯖز‬ ‫باقيورسػﯖز‬ ‫دكشيورسػﯖز‬
Oku-yorsunuz Bak-ı-yorsunuz DüĢ-ü-yorsunuz
‫ اكقويورلر‬- Oku-yor-lar ‫ باقيورلر‬- Bak-ı-yor-lar ‫ دكشيورلر‬- DüĢ-ü-yor-lar

4. Gelecek zaman eki, üçüncü tekil Ģahıs esas alınacak olursa, fiilin kalın
veya ince ünlü seslere sahip olmasına göre, -cak ve -cek Ģeklindedir. Bunlar
Osmanlı Türkçesi metinlerinde (‫ )جق‬ve (‫ )جك‬Ģeklinde yazılmıĢtır. Bu arada
Ģunu da belirtmek gerekir: KonuĢmada, ünsüz sesle biten fiil kökleri ile
gelecek zaman eki arasında (-a- ve -e-) Ģeklinde kaynaĢtırma sesleri meydana
gelir; bu sesler Osmanlı Türkçesi metinlerinde hâ-i resmiye ( ) olarak ‫ق‬
yazılmıĢtır:
 al-a-cak: ‫آلػوجق‬, kır-a-cak: ‫قريهجق‬, dur-a-cak: ‫طورهجق‬, kur-a-cak: ‫قورهجق‬,
 ver-e-cek: ‫كيرهجك‬, geç-e-cek: ‫گچػوجك‬, öl-e-cek: ‫اكلػوجك‬, tüt-e-cek: ‫توتػوجك‬.

Bu ses, ünlü ile biten fiil köklerinde (-ya ve -ye) Ģeklindedir ve (‫ )يو‬olarak
yazılır:
 koru-ya-cak: ‫قوركيػوجق‬, anla-ya-cak: ‫آﯕاليػوجق‬, uyu-ya-cak: ‫اكيويػوجق‬,
 ekşi-ye-cek: ‫اكشييػوجك‬, dinle-ye-cek: ‫ديكلػويػوجك‬.
Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi
kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: ‫باقمق‬: ‫دكمشك‬:


Oku-mak Bak-mak DüĢ-mek
‫اكقويػوجغم‬ ‫باقػوجغم‬ ‫دكشػوجكم‬
Oku-ya-cağım Bak-a-cağım DüĢ-e-ceğim
‫اكقويػوجقسػڭ‬ ‫باقػوجقسػڭ‬ ‫دكشػوجكسػڭ‬
Oku-ya-caksın Bak-a-caksın DüĢ-e-ceksin
‫ اكقويػوجق‬- Oku-ya-cak ‫ باقػوجق‬- Bak-a-cak ‫ دكشػوجك‬- DüĢ-e-cek
‫ اكقويػوجغز‬- Oku-ya-cağız ‫ باقػوجغز‬- Bak-a-cağız ‫ دكشػوجكز‬- DüĢ-e-ceğiz
‫اكقويػوجقسػﯕز‬ ‫باقػوجقسػﯕز‬ ‫دكشػوجكسػﯕز‬
Oku-ya-caksınız Bak-a-caksınız DüĢ-e-ceksiniz
‫اكقويػوجقلر‬ ‫باقػوجقلر‬ ‫دكشػوجكلر‬
Oku-ya-cak-lar Bak-a-cak-lar DüĢ-e-cek-ler

5. Geniş zaman ekleri değiĢiktir. GeniĢ zaman ekinin fiillerin hangisinde


nasıl geleceğine dair bir kural yoktur. Hemen hemen her fiilin geniĢ zaman
eki kulaktan duymak suretiyle yerleĢmiĢtir. Bu bakımdan, Osmanlı Türkçesi
metinlerinde geniĢ zaman eklerinin yazılıĢlarında, aynen Türkçe kelimelerde
olduğu gibi, hurûf-ı hareke kullanılmıĢtır. Bunlar da Ģu Ģekildedir:
-ar: ‫ ار‬Bak-ar: ‫باقار‬, çık-ar: ‫چيقار‬, tut-ar: ‫طوتار‬, yol-ar: ‫يوالر‬, sor-ar: ‫صورار‬, yık-
ar: ‫ييقار‬, bık-ar: ‫بيقار‬, uç-ar: ‫اكچار‬.
-er: ‫ ر‬geç-er: ‫گچر‬, sev-er: ‫سور‬, biç-er: ‫بيچر‬, gid-er: ‫گيدر‬, dök-er: ‫دككر‬, yüz-er:
‫يوزر‬, gül-er: ‫گولر‬.
-ır: ‫ير‬: Al-ır: ‫آلري‬, dağıl-ır: ‫طاغيلري‬, kal-ır: ‫قالري‬, kıvır-ır: ‫قيويرير‬, çırpın-ır: ‫چريپينري‬,
fışkır-ır: ‫فيشقريير‬, ısır-ır: ‫ايصريير‬.
-ir: ‫ير‬: Değiş-ir: ‫دگيشري‬, devşir-ir: ‫دكشريير‬, eğil-ir: ‫اگيلري‬, gel-ir: ‫گلري‬, göster-ir:
‫گوسرتير‬, kemir-ir: ‫كمريير‬, ver-ir: ‫كيرير‬.
-ur: ‫كر‬: Dokun-ur: ‫طوقونور‬, dur-ur: ‫طوركر‬, ol-ur: ‫اكلور‬, otur-ur: ‫اكطوركر‬, vur-ur:
‫ككركر‬.
-ür: ‫كر‬: Dökül-ür: ‫دككولور‬, gör-ür: ‫گوركر‬, düşün-ür: ‫دكشونور‬, öl-ür: ‫اكلور‬.
-r: ‫ر‬: Çatla-r: ‫چاتالر‬, dile-r: ‫ديلر‬, derle-r: ‫درلر‬, acı-r: ‫آجري‬, kazı-r: ‫قازير‬, tanı-r:
‫طانري‬, eri-r: ‫ارير‬, ekşi-r: ‫اكشري‬, oku-r: ‫اكقور‬, uyu-r: ‫اكيور‬, çürü-r: ‫چوركر‬.

Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: ‫ باقمق‬: ‫دكمشك‬:


Oku-mak Bak-mak DüĢ-mek
‫ اكقورـ‬- Oku-rum ‫ باقارـ‬- Bak-arım ‫ دكشرـ‬- DüĢ-erim
‫ اكقورسػڭ‬- Oku-rsun ‫ باقارسػڭ‬- Bak-arsın ‫ دكشرسػڭ‬- DüĢ-ersin
‫ اكقور‬- Oku-r ‫ باقار‬- Bak-ar ‫ دكشر‬- DüĢ-er
‫ اكقورز‬- Oku-ruz ‫ باقارز‬- Bak-arız ‫ دكشرز‬- DüĢ-eriz
‫ اكقورسػﯖز‬- Oku-rsunuz ‫ باقارسػﯖز‬- Bak-arsınız ‫ دكشرسػﯖز‬- DüĢ-ersiniz
‫ اكقورلر‬- Oku-r-lar ‫ باقارلر‬- Bak-ar-lar ‫ دكشرلر‬- DüĢ-er-ler

GeniĢ zamanın olumsuzunda da, aynen olumluda olduğu gibi hurûf-ı hareke
kullanılır. Üçüncü tekil Ģahıs ekleri olan -maz, (‫ )ماز‬Ģeklinde; -mez de (‫)مز‬
Ģeklinde yazılır:
Bak-maz: ‫باقماز‬, tut-maz:‫طومتاز‬, sor-maz: ‫صورماز‬, al-maz: ‫آملاز‬, geç-mez: ‫گچمز‬,
dök-mez: ‫دككمز‬, düşün-mez: ‫دكشومنز‬, çürü-mez: ‫چوركمز‬.

Bu üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: ‫ باقمق‬: ‫دكمشك‬:


Oku-mak Bak-mak DüĢ-mek
‫ اكقوماـ‬- Oku-mam ‫ باقماـ‬- Bak-mam ‫ دكمشم‬- DüĢ-mem
‫ اكقومازسػڭ‬- Oku-mazsın ‫ باقمازسػڭ‬- Bak-mazsın ‫ دكمشزسػڭ‬- DüĢ-mezsin
‫ اكقوماز‬- Oku-maz ‫ باقماز‬- Bak-maz ‫ دكمشز‬- DüĢ-mez
‫ اكقومايز‬- Oku-mayız ‫ باقمايز‬- Bak-mayız ‫ دكمشيز‬- DüĢ-meyiz
‫اكقومازسػﯖز‬ ‫باقمازسػﯖز‬ ‫دكمشزسػﯖز‬
Oku-mazsınız Bak-mazsınız DüĢ-mezsiniz
‫ اكقومازلر‬- Oku-maz-lar ‫ باقمازلر‬- Bak-maz-lar ‫ دكمزلر‬- DüĢ-mez-ler

6. Dilek-şart eki, fiil kökünün kalın veya ince ünlü sese sahip olmasına göre,
(-sa veya –se) Ģeklinde gelir ve (‫ )سو‬Ģeklinde yazılır:
Bak-sa: ‫باقسو‬, tut-sa: ‫طوتسو‬, sor-sa: ‫صورسو‬, al-sa: ‫آلسو‬, dağıl-sa: ‫طاغيلسو‬, oku-sa:
‫اكقوسو‬, geç-se: ‫گچسو‬, iç-se: ‫ايچسو‬, dök-se: ‫دككسو‬, dökül-se: ‫دككولسو‬, düşün-se:
‫دكشونسو‬, çürü-se: ‫چوركسو‬.
Bu ekten sonra gelen Ģahıs ekleri de tam olarak yazılır.

Bunda da üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları bunlar gibi
kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫اكقومق‬: Oku-mak ‫ باقمق‬: Bak-mak ‫دكمشك‬: DüĢ-mek


‫ اكقوسػﻪم‬- Oku-sam ‫ باقسػﻪم‬- Bak-sam ‫ دكشسػﻪم‬- DüĢ-sem
‫ اكقوسػﻪڭ‬- Oku-san ‫ باقسػﻪڭ‬- Bak-san ‫ دكشسػﻪڭ‬- DüĢ-sen
‫ اكقوسػﻪ‬- Oku-sa ‫ باقسػﻪ‬- Bak-sa ‫ دكشسػﻪ‬- DüĢ-se
‫ اكقوسػﻪق‬- Oku-sak ‫ باقسػﻪق‬- Bak-sak ‫ دكشسػﻪك‬- DüĢ-sek
‫ اكقوسػﻪﯕز‬- Oku-sanız ‫ باقسػﻪﯕز‬- Bak-sanız ‫ دكشسػﻪﯕز‬- DüĢ- seniz
‫ اكقوسػﻪلر‬- Oku-sa-lar ‫ باقسػﻪلر‬- Bak-sa-lar ‫ دكشسػﻪلر‬- DüĢ-se-ler
Burada dikkatimizi çeken bir husus, birinci çoğul sahıs eki olan (-sak ve -
sek) eklerindeki k’ların kalın ünlülere sahip olanlarda (‫)ؽ‬, ince ünlülere sahip
olanlarda (‫ )ؾ‬olarak yazılıyor olmasıdır.

7. Gereklilik eki, fiil kökünün kalın veya ince ünlü sese sahip olmasına göre,
(-malı veya –meli) Ģeklinde gelir ve (‫ )ملى‬Ģeklinde yazılır:
Bak-malı: ‫باقملى‬, tut-malı: ‫طومتلى‬, sor-malı: ‫صورملى‬, al-malı: ‫آمللى‬, dağıl-malı:
‫طاغيلملى‬, oku-malı: ‫اكقوملى‬, geç-meli: ‫گچملى‬, iç-meli: ‫ ايچملى‬, dök-meli: ‫دككملى‬,
dökül-meli: ‫دككومللى‬, düşün-meli: ‫دكشومنلى‬, çürü-meli: ‫چوركملى‬.

Bu ekten sonra gelen Ģahıs ekleri de tam olarak yazılır.

Bunda da üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları bunlar gibi
kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫ اكقومق‬- ‫– باقمق‬ ‫دكمشك‬: -


Oku-mak Bak-mak DüĢ-mek
‫اكقومػولييم‬ ‫باقمػولييم‬ ‫دكمشػولييم‬
Oku-malı-yım Bak-malı-yım DüĢ-meli-yim
‫اكقومػوليسػڭ‬ ‫باقمػوليسػڭ‬ ‫دكمشػوليسػڭ‬
Oku-malı-sın Bak-malı-sın DüĢ-meli-sin
‫اكقومػوىل‬ ‫باقمػوىل‬ ‫دكمشػوىل‬
Oku-malı Bak-malı DüĢ-meli
‫اكقومػولييز‬ ‫باقمػولييز‬ ‫دكمشػولييز‬
Oku-malı-yız Bak-malı-yız DüĢ-meli-yiz
‫اكقومػوليسػﯖز‬ ‫باقمػوليسػﯖز‬ ‫دكمشػوليسػﯖز‬
Oku-malı-sınız Bak-malı-sınız DüĢ-meli-siniz
‫اكقومػوليلر‬ ‫باقمػوليلر‬ ‫دكمشػوليلر‬
Oku-malı-lar Bak-malı-lar DüĢ-meli-ler

8. Fiilden isim tamlamasının tamlayanı yapmak için kullanılan ekin, fiilin


kalın veya ince, yuvarlak veya düz ünlülere sahip olması; sert veya yumuĢak
sesliyle bitmesine göre değiĢen Ģekilleri vardır. Kalın ünlülere sahip fiil
köklerinin sonuna gelenler (-dığı, -duğu, -tığı ve -tuğu) Ģeklindedir ve
Osmanlı Türkçesi metinlerinde (‫ )ديغى‬olarak yazılır. Ġnce ünlülere sahip fiil
köklerinin sonuna gelenler de (-diği, -düğü, -tiği ve –tüğü) Ģeklindedir ve
bunlar da (‫ )ديكى‬olarak yazılır:
 al-dığı: ‫آلديغى‬, kır-dığı: ‫قريديغى‬, var-dığı: ‫كارديغى‬,
 sor-duğu: ‫صورديغى‬, koru-duğu: ‫قوركديغى‬,
 aç-tığı: ‫آچديغى‬, bak-tığı: ‫باقديغى‬,
 tut-tuğu: ‫طوتديغى‬, sus-tuğu: ‫صوسديغى‬,
 ver-diği: ‫كيرديگى‬, gir-diği: ‫گريديگى‬,
 gör-düğü: ‫گورديگى‬, yürü-düğü: ‫يوركديگى‬,
 iç-tiği: ‫ايچديگى‬, bit-tiği: ‫بيتديگى‬,
 düş-tüğü: ‫دكشديگى‬, bük-tüğü: ‫بوكديگى‬.

Bu ekten sonra gelen Ģahıs ekleri de tam olarak yazılır.

Üçüncü tekil Ģahıs ekleri dıĢındaki eklerin yazılıĢları da bunlar gibi


kalıplaĢmıĢtır. ġimdi bunları üç ayrı fiil üzerinde uygulayalım:

‫ اكقومق‬- Oku-mak ‫ باقمق‬- Bak-mak ‫ دكمشك‬- DüĢ-


mek
‫ اكقوديغم‬- Oku-duğum ‫ باقديغم‬- Bak-tığım ‫ دكشديگم‬- DüĢ-tüğüm
‫ اكقوديغػڭ‬- Oku-duğun ‫ باقديغػڭ‬- Bak-tığın ‫ دكشديگڭ‬- DüĢ-tüğün
‫ اكقوديغى‬- Oku-duğu ‫ باقديغى‬- Bak-tığı ‫ دكشديگى‬- DüĢ-tüğü
‫ اكقوديغمز‬- Oku-duğumuz ‫ باقديغكز‬- Bak-tığımız ‫ دكشديگمز‬- DüĢ-tüğümüz
‫اكقوديغػﯖز‬ ‫باقديغػﯖز‬ ‫دكشديگﯖز‬
Oku-duğunuz Bak-tığınız DüĢ-tüğünüz
‫ اكقودقلرل‬- Oku-duk-ları ‫ باقدقلرل‬- Bak-tık-ları ‫ دكشدكلرل‬- DüĢ-tük-leri

9. Fiillerde olumsuzluk eki, fiil kökünün kalın ve ince ünlülere sahip oluĢuna
göre, (-ma ve -me) gelir ve bunların her ikisi de (‫ )مو‬Ģeklinde yazılır:
 Bak-ma: ‫باقمو‬, tut-ma: ‫طومتو‬, sor-ma: ‫صورمو‬, al-ma: ‫آملو‬, dağıl-ma: ‫طاغيلمو‬,
oku-ma: ‫اكقومو‬, yaz-ma: ‫يازمو‬,
 Geç-me: ‫گچمو‬, iç-me: ‫ايچمو‬, dök-me: ‫دككمو‬, düşün-me: ‫دكشومنو‬, çiz-me: ‫چيزمو‬,
gel-me: ‫گلمو‬, sil-me: ‫سيلمو‬.

Olumsuzluk eki fiilin son hecesi olarak gelmiĢse bu örneklerde olduğu gibi
yazılır. Eğer bu ekin arkasından baĢka bir ek gelmiĢse, Osmanlı Türkçesi
metinlerinde genellikle sondaki hâ-i resmiye yazılmamıĢtır:
Bak-ma-dı: ‫باقمدل‬, tut-mu-yor: ‫طومتيور‬, sor-ma-yacağım: ‫صورميػوجغم‬, al-ma-sa:
‫آملسو‬, dağıl-ma-dı-lar: ‫طاغيلمديلر‬, oku-ma-dık: ‫اكقومدؽ‬, yaz-ma-ya-cak: ‫يازميػوجق‬,
geç-me-seniz: ‫گچمسػًﯖز‬, iç-me-diniz: ‫ايچمدﯖز‬, dök-me-sin: ‫دككمسػڭ‬, düşün-me-
yeceğiz: ‫دكسومنيػًجػﯖز‬.

10. Zaman bildiren birden fazla ek (birleĢik sigalar) bir arada geldiğinde her
biri kendi yazılıĢ Ģekli ile yazılır ve eğer harfleri birbiriyle bitiĢen harflerden
ise bitiĢtirilir:
Bak-mış-tım: ‫باقمشدـ‬, tut-u-yor-du: ‫طوتيوردل‬, sor-ar-dım: ‫صوراردـ‬, al-mış-sa:
‫آملشسو‬, dağıl-mış-tınız: ‫طاغيلمشدكز‬, oku-ma-malıydı: ‫اكقودمليدل‬, geç-i-yor-lar-dı:
‫گچيورلردل‬, iç-me-ye-cek-miş: ‫ايچميػوجكمش‬, dök-tür-dü: ‫دككدردل‬, dökül-ü-yor-
muş: ‫دككوليورمش‬, düşün-dün-se: ‫دكشوندﯖسو‬, çürü-ye-cek-ti: ‫چوركيػوجكدل‬.

Bildirme Ekleri
Bildirme eklerinden en çok kullanılanı üçüncü tekil Ģahıs ekidir. Özellikle
isim cümlelerinin sonunda cümlenin yüklemi olarak kullanıldığı için ismin
kalın ve ince ünlülere sahip olması ile, sert veya tersi ünsüzle bitiĢine göre, -
dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur ve -tür Ģeklinde sekiz ayrı telaffuzu vardır
ve günümüz yazısında da o Ģekilde yazılır. Osmanlı Türkçesi metinlerinde
bunların hepsi aynı Ģekilde, (‫ )در‬olarak yazılmıĢtır.
Misâller: Baba-dır: ‫بابادر‬, kısa-dır: ‫قيصادر‬, defter-dir: ‫دفرتدر‬, böyle-dir: ‫بويلػﻪدر‬,
okul-dur: ‫اكقولدر‬, kuru-dur: ‫قوركدر‬, üzüm-dür: ‫اكزكمدر‬, açık-tır: ‫آچيقدر‬, kurak-tır:
‫قوراقدر‬, sert-tir: ‫سرتدر‬, çiçek-tir: ‫چيچكدر‬, korkunç-tur: ‫قورقونچدر‬, güç-tür: ‫گوچدر‬,
çürük-tür: ‫چوركکدر‬.

Bildirme eklerinin diğerleri bu kadar olmamakla beraber değiĢik Ģekillerde


telaffuz edilse ve yazılsa da yazılıĢları kalıplaĢmıĢ haldedir. Öncelikle bu
eklerin Ģahıs zamirlerinin sonlarındaki durumlarını görelim:

Ben-im ‫بنم‬
Sen-sin ‫سنسػڭ‬
O-dur ‫اكدر‬
Biz-iz ‫بزز‬
Siz-siniz ‫سزسػﯖز‬
O-n-lar-dır ‫اكنلردر‬

Bazı kelimelerin sonundaki kullanılıĢları da Ģöyledir:

‫ خبتيار‬- Bahtiyar ‫ اكزگوف‬- Üzgün ‫ طلبو‬- Talebe


‫ خبتيارـ‬- Bahtiyar-ım ‫ اكزگومن‬- Üzgün-üm ‫ طلبو مي‬- Talebe-yim
‫ خبتيارسػڭ‬- Bahtiyar-sın ‫ اكزگونسػڭ‬- Üzgün-sün ‫ طلبػوسػڭ‬- Talebe-sin
‫ خبتياردر‬- Bahtiyar-dır ‫ اكزگوندر‬- Üzgün-dür ‫ طلبػودر‬- Talebe-dir
‫ خبتيارز‬- Bahtiyar-ız ‫ اكزگونز‬- Üzgün-üz ‫ طلبػويز‬- Talebe-yiz
‫ خبتيارسػﯖز‬- Bahtiyar-sınız ‫ اكزگونسػﯖز‬- Üzgün-sünüz ‫ طلبػوسػﯖز‬- Talebe-siniz
‫خبتياردرلر‬ ‫اكزگوندرلر‬ ‫طلبػودرلر‬
Bahtiyar-dır-lar Üzgün-dür-ler Talebe-dir-ler

Çok Kullanılan Diğer Bazı Ekler

1. Çoğul ekleri: Ġsimlerin sonuna gelen (üçüncü çoğul Ģahıs için fiillerde de
kullanılır) çoğul ekleri, ismin kalın veya ince ünlüye sahip olmasına göre (-
lar veya -ler) Ģeklinde gelir ve her ikisi de (‫ )لر‬Ģeklinde yazılır.
Misâller: Kitap-lar: ‫كتابلر‬, okul-lar: ‫اكقوللر‬, yazı-lar: ‫يازيلر‬, yazar-lar: ‫يازارلر‬,
masa-lar: ‫ماسالر‬, âyet-ler: ‫آيتلر‬, sûre-ler: ‫سورهلر‬, sevgi-ler: ‫سوگيلر‬, bilgi-ler:
‫بيلگيلر‬, takvim-ler: ‫تقوميلر‬, ağladı-lar: ‫آغالديلر‬, gelse-ler: ‫گلسػولر‬, okur-lar-dı:
‫اكقورلردل‬.

2. Soru ekleri: Türkçede soru eki, sonuna geldiği kelimenin sona gelen
ünlüsünün kalın veya ince oluĢu ile, ünlülerinin yuvarlak veya düz oluĢuna
göre değiĢen dört ayrı Ģekildedir. Bunlar, (-mı, -mi, -mu ve -mü) Ģekilleridir
ve Osmanlı Türkçesi metinlerinde, (‫ )مى‬Ģeklinde yazılmıĢtır. Ayrıca, Osmanlı
Türkçesi metinlerinde bu ek ayrı yazılmamıĢtır.

Misâller:
 kitap mı: ‫كتامبى‬, arkada mı: ‫آرقادهمى‬, hizâda mı: ‫حذادهمى‬, uzak mı: ‫اكزاقمى‬,
 gelecek mi: ‫گلػوجكمى‬, sürer mi: ‫سوررمى‬, defter mi: ‫دفرتمى‬, bilir mi: ‫بيلريمى‬,
 uygun mu: ‫اكيغومنى‬, kabuk mu: ‫قابوقمى‬, uyudu mu: ‫اكيودميى‬,
 gördü mü: ‫گوردميى‬, düzgün mü: ‫دكزگومنى‬, görmüş mü: ‫گورمشمى‬.

3. Aitlik ekleri: Bir Ģeyin bir yere veya kimseye ait oluĢunu veya nerede
bulunduğunu haber vermek üzere kullanılan -ki eki (‫ )كى‬Ģeklinde yazılır. Bu
ek bazan kelimenin ince yuvarlak ünlüsüne uyumlu olarak -kü Ģeklinde de
telaffuz edilebilmektedir. Bu halde de, aynı Ģekilde yazılır.

Misâller: Okulda-ki: ‫اكقولدهكى‬, yolda-ki: ‫يولدهكى‬, Ahmed’in-ki: ‫امحدﯖػكى‬, onun-


ki: ‫اكنػﯕكى‬, dün-kü: ‫دكنكى‬, bugün-kü: ‫بوگونكى‬, karşı-ki: ‫قارشيكى‬.
Türkçe olan bu aitlik eki günümüz yazısında da bitiĢik olarak yazılır. Bu,
Farsçadan dilimize geçmiĢ olan ve ayrı yazılan bağlaç niteliğindeki “ki” ile
karıĢtırılmamalıdır; bu “ki”, Osmanlı Türkçesi metinlerinde ( ‫ )كه‬Ģeklindedir;
günümüz yazısında da ayrı yazılır.

Misâller: Gördüm ki: ‫گوردـ كو‬, anladı ki: ‫آﯖػالدل كو‬, şu ki: ‫شو كو‬, bilmektedir ki:
‫بيلمكديدر كو‬.

4. Dil bildiren ve Türkçede çeĢitli anlamlarda kelimeler türetmek için


kullanılan (-ca, -ce, -ça ve -çe) ekleri, Osmanlı Türkçesi metinlerinde (‫)جه‬
Ģeklinde yazılmıĢtır.

Misâller: Türk-çe: ‫توركجو‬, Arap-ça: ‫عرجبو‬, Fransız-ca: ‫فرانسيزجو‬, İngiliz-ce:


‫اينگيليزجو‬, aklım-ca: ‫عقلمجو‬, çocuk-ça: ‫چوجوقجو‬, yavaş-ça: ‫ياكاشجو‬, ayrı-ca: ‫آيرجيو‬,
gizli-ce: ‫گيزليجو‬, ben-ce: ‫بنجو‬, bizler-ce: ‫بزلرجو‬.

5. Türkçedeki sıra bildirme eki, sonuna geldiği sayının ünlülerinin kalın veya
ince oluĢu ile, yuvarlak veya düz oluĢuna göre değiĢen sekiz ayrı Ģekildedir.
Bunlar -ncı, -nci, -ncu, -ncü, -ıncı, -inci, -uncu ve -üncü Ģekilleridir.
Bunların Osmanlı Türkçesi metinlerindeki yazılıĢları hep aynıdır ve ( ‫)نجى‬
Ģeklindedir.

Misâller: Bir-inci: ‫برذمى‬, iki-nci: ‫ايكينجى‬, üçü-ncü: ‫اكچنجى‬, dörd-üncü: ‫دكردذمى‬,


beş-inci: ‫بشنجى‬, altı-ncı: ‫آلتنجى‬, yedi-nci: ‫يدذمى‬, sekiz-inci: ‫سكزذمى‬, dokuz-uncu:
‫طوقوزذمى‬, on-uncu: ‫اكننجى‬.

6. Fiilden, özne isim yapan ek, dilimizde, sonuna geldiği fiil kökünün
ünlülerinin kalın veya ince oluĢu ile, yuvarlak veya düz oluĢu ve ünlü veya
ünsüzle bitiĢine göre değiĢen sekiz ayrı Ģekilde söylenir ve yazılır. Bunlar, (-
ıcı, -ici, -ucu ve -ücü, -yıcı, -yici, -yucu ve -yücü) Ģekilleridir ve Osmanlı
Türkçesi metinlerinde hepsinin karĢılığı, (‫ )يجى‬Ģeklinde yazılmıĢtır.
Misâller: Al-ıcı: ‫آليجى‬, sat-ıcı: ‫صاتيجى‬, ver-ici: ‫كيرجيى‬, kes-ici: ‫كسيجى‬, yor-ucu:
‫يورجيى‬, tut-ucu: ‫طوتيحى‬, gör-ücü: ‫گورجيى‬, sür-ücü: ‫سورجيى‬, ara-yıcı: ‫آراجيى‬, dinle-
yici: ‫ديػﯖلػًجيى‬, yi-yici: ‫يييجى‬, koru-yucu: ‫قوركجيى‬, oku-yucu: ‫اكقوجيى‬, sürü-yücü:
‫سوركجيى‬, kürü-yücü: ‫كوركجيى‬.

7. Türkçedeki zarf-fiil eklerinden en çok kullanılanı, bağlaç sigası olan ektir.


Bunlar, ünsüz ses ile biten fiil köklerinin sonunda gelen (-ıp, -ip, -up ve -üp);
ünlü sesle biten fiil köklerinin sonunda gelen (-yıp, -yip, -yup ve -yüp)
Ģekilleridir. Osmanlı Türkçesi metinlerinde, bunlardan ilk gruptakiler ( ‫)وب‬
Ģeklinde, ikinci gruptakiler de (‫ )يوب‬Ģeklinde yazılagelmiĢtir.

Misâller: Al-ıp: ‫آلوب‬, sat-ıp: ‫صاتوب‬, ver-ip: ‫كيركب‬, kes-ip: ‫كسوب‬, yor-up: ‫يوركب‬,
tut-up: ‫طوتوب‬, gör-üp: ‫گوركب‬, sür-üp: ‫سوركب‬, ara-yıp: ‫آرايوب‬, dinle-yip: ‫ديػﯕلػويوب‬,
yi-yip: ‫يييوب‬, koru-yup: ‫قوركيوب‬, oku-yup: ‫اكقويوب‬, sürü-yüp: ‫سوركيوب‬, kürü-yüp:
‫كوركيوب‬.

8. Ġsimden fiil yapmak için çok kullanılan eklerden birisi de, kalın ünlü sahibi
isimlerin sonuna gelen (-la) eki ile, ince ünlü sahibi isimlerin sonuna gelen (-
le) ekidir. Bunlardan birincisi (‫)ال‬, ikincisi (‫ )له‬Ģeklinde yazılır.

Misâller: Baş-la-mak: ‫باشالمق‬, av-la-mak: ‫آكالمق‬, tuz-la-mak: ‫طوزالمق‬, kok-la-


mak: ‫قوقالمق‬, kara-la-mak: ‫قاراالمق‬, iş-le-mek: ‫ايشلػومك‬, düş-le-mek: ‫دكشلػومك‬,
temiz-le-mek: ‫متيزلػومك‬, göz-le-mek: ‫گوزلػومك‬, işâret-le-mek: ‫اشارتلػومك‬.

9. Fiilden fiil yapmak için kullanılan ve fiil kökünün durumuna göre, (-dır, -
dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur ve -tür) Ģeklinde sekiz ayrı telaffuz Ģekli olan
ekin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki yazılıĢı da yalnız (‫ )در‬Ģeklindedir.

Misâller:
 Yaz-dır-mak: ‫يازدرمق‬, kız-dır-mak: ‫قيزدرمق‬,
 gez-dir-mek: ‫گزدرمك‬, bil-dir-mek: ‫بيلدرمك‬,
 dur-dur-mak: ‫طوردرمق‬, bul-dur-mak: ‫بولدرمق‬,
 gül-dür-mek: ‫گولدرمك‬, sür-dür-mek: ‫سوردرمك‬,
 aç-tır-mak: ‫آچدرمق‬, bık-tır-mak: ‫بيقدرمق‬,
 biç-tir-mek: ‫بيچدرمك‬, dik-tir-mek: ‫ديكدرمك‬,
 konuş-tur-mak: ‫قونوشدرمق‬, sus-tur-mak: ‫صوسدرمق‬,
 küs-tür-mek: ‫كوسدرمك‬, bük-tür-mek: ‫بوكدرمك‬.

10. ÇeĢitli anlamlarda yeni kelime yapmak üzere kullanılan bazı eklerin
söyleniĢleri ve Osmanlı Türkçesi metinlerindeki yazılıĢ Ģekilleri Ģöyledir: (-
laş: ‫الش‬, -leş: ‫لش‬, -lan: ‫الف‬, -len: ‫لن‬, -ar: ‫ار‬, -er: ‫ر‬, -an: ‫اف‬, -en: ‫ف‬, -yan: ‫ياف‬, -
yen: ‫ين‬, -alı: ‫وىل‬, -eli: ‫وىل‬, -yalı: ‫يػوىل‬, -yeli: ‫يػوىل‬.)
Misâller:
 Beyaz-laş-mak: ‫بياضالمشق‬, siyah-laş-mak: ‫سياىالمشق‬, uz-laş-mak: ‫اكزالمشق‬,
 yüz-leş-mek: ‫يوزلشمك‬, güzel-leş-mek: ‫گوزللشمك‬,
 ayak-lan-mak: ‫آياقالمنق‬, silah-lan-mak: ‫سالحالمنق‬,
 ev-len-mek: ‫اكلنمك‬, ek-len-mek: ‫اكلنمك‬,
 ağ-ar-mak: ‫آغارمق‬, sar-ar-mak: ‫صارارمق‬, kız-ar-mak: ‫قيزارمق‬, baş-ar-mak:
‫باشارمق‬,
 yeş-er-mek: ‫يشرمك‬, gid-er-mek: ‫گيدرمك‬, ev-er-mek: ‫اكرمك‬,
 dur-an: ‫طوراف‬, tut-an: ‫طوتاف‬,
 gel-en: ‫گلن‬, ver-en: ‫كيرف‬,
 oku-yan: ‫اكقوياف‬, kuru-yan: ‫قوركياف‬,
 çürü-yen: ‫چوركين‬, eri-yen: ‫اريني‬,
 al-alı: ‫آلػوىل‬, yaz-alı: ‫يازهىل‬,
 gir-eli: ‫گريهىل‬, düş-eli: ‫دكشػوىل‬,
 oku-yalı: ‫اكقويػوىل‬, ara-yalı: ‫آرايػوىل‬,
 dinle-yeli: ‫ديكلػويػوىل‬, bekle-yeli: ‫بكلػويػوىل‬.

Eklerle ilgili olarak bütün bu anlattıklarımızı örnek bir metin üzerinde


uygulayalım ve inceleyim:

BÜLBÜL

EĢin var, âĢiyânın var, bahârın var ki, beklerdin;


Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeĢil vâdî, yarın bir kıpkızıl gülĢen,
Gezersin, hânmânın Ģen, için Ģen, kâinâtın Ģen.
Hazânsız bir zemîn isterse, Ģâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
Hayâtın en muhayyel gâyedir ahrâra dünyâda,
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîĢândır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir ummân hurûĢândır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmânsız serseriyim öz diyârımda!
Ne husrândır ki: ġark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken Ģimdi, fikrim herc ü merc oldu,
SALÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ'lerin, FATĠH'lerin yurdu.
Ne zillettir ki, nâkûs inlesin beyninde OSMÂN'ın;
Ezân sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrândır ki, en Ģevketli bir mâzî serâb olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
ġenâatlerle çiğnensin muazzam kabri ORHÂN'ın!
Ne heybettir ki, vahdet-gâhı dînin devrilip, taĢ taĢ,
‫!‪Sürünsün Ģimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaĢ‬‬
‫;‪YıkılmıĢ hânmânlar yerde iĢkenceyle kıvransın‬‬
‫!‪SerilmiĢ gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın‬‬
‫‪DolaĢsın, sonra, Ġslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...‬‬
‫!‪Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem‬‬

‫‪Mehmed Âkif ERSOY‬‬

‫بلبل‬
‫اشػڭ كار‪ ،‬آشيانػڭ كار‪ ،‬هبارڭ كار كو‪ ،‬بكلردڭ‪.‬‬
‫قيامتلر قوپارمق نػﻪيدل‪ ،‬ال بلبل‪ ،‬نػﻪدر دردؾ؟‬
‫اك زمرد حتتو قوندڭ‪ ،‬بر مساكل سلطنت قوردڭ؛‬
‫جهانػڭ يوردل ىپ چيگننسو‪ ،‬چيگننمز سنػڭ يوردڭ‪،‬‬
‫بو گوف بر مييشيل كادل‪ ،‬يارين بر قيپقيزيل گلشن‪،‬‬
‫گزرسػڭ‪ ،‬خامنانػڭ شن‪ ،‬ايچػڭ شن‪ ،‬كائناتػڭ شن‪.‬‬
‫خزانسز بر زمني ايسرتسو‪ ،‬شايد ركح سربازڭ‪،‬‬
‫افقلر‪ ،‬بعد مطلقلر بوتوف حمكوـ پركازڭ‪.‬‬
‫دگيل بر قيده‪ ،‬صيغمزسك – قانادالندڭ مى؟ ‪ -‬ابعاده؛‬
‫حياتػڭ اڭ حميل غايػﻪدر احراره دنياده‪،‬‬
‫نػﻪدف اكيلػﻪيسو مامتلرلو ايامػڭ پريشاندر؟‬
‫نيچوف بر طامالجق گوگسػﯖػده بر عماف حركشاندر؟‬
‫خري ماًب سىنػڭ حقػڭ دگيل‪ ...‬ماًب بنم حقم‪:‬‬
‫عصرلر كار كو‪ ،‬آيديىلق نػﻪدر‪ ،‬ىيچ بيلينمز آفاقم!‬
‫تسليدف نصيبم يوؽ‪ ،‬خزاف آغالر هباؤمده؛‬
‫بو گوف بر خامنانسز سرسرييم اكز ديارمده!‬
‫نو خسراندر كو‪ :‬شرقػڭ بن كفاسز اكالدل‪،‬‬
‫سراپا غربو چيکنتچم چو چيقدـ خاؾ اجدادل!‬
‫حيامل گچركن شيمدل‪ ،‬فكرـ ىرج ك مرج اكلدل‪،‬‬
‫صذح الدين ايوبيلرڭ‪ ،‬فاجتلرڭ يوردل‪.‬‬
‫نو ذلتدر كو‪ ،‬ناقوس ايػﯕلػوسني بيننده عثمانػڭ؛‬
‫اذاف صوسسوف‪ ،‬فضالردف سيلسنسني يادل موالنػڭ!‬
‫نو ىجراندر كو‪ ،‬اڭ شوكتلى بر ماضى سراب اكلسوف؛‬
‫اك قدرتلر‪ ،‬تو صتوتلر حراب اكلسوف‪ ،‬تراب اكلسوف!‬
‫چوكوؾ بر قبو قالسني معبدندف ييلديرمي خانػڭ؛‬
‫شناعتلرلو چيگننسني معظم قربل اكرخانػڭ!‬
‫نو ىيبتدر كو‪ ،‬كحدتگاىى دينػڭ دكريلوب طاش طاش‪،‬‬
‫سوركنسوف شيمدل ميايونلرجو مأكاسز قاالف دينداش!‬
‫ييقيلمش خامنانلر يرده ايشكنجيلو قيورانسني؛‬
‫سريلمش گوگدہلر‪ ،‬بيػﯖلرجو‪ ،‬يوز بيػﯖػلرجو طوغرانسني!‬
...‫ اسالمػڭ حرمگاىنده ناحمرـ‬،‫ صوﯕره‬،‫طوالشسني‬
!‫ سنػڭ حقػڭ دگيل ماًب‬،‫ صوس ال بلبل‬،‫بنم حقم‬
‫حممد عاكف ارصول‬

ġimdi bu metinde yer alan ekleri ve yazılıĢlarını, alfabetik sıra ile görelim:
-a (‫)ﻪ‬, -an (‫)اف‬, -cık (‫)جق‬, -da (‫)ده‬, -de (‫)ده‬, -den (‫)دف‬, -di (‫)دل‬, -dır (‫)در‬, -dir
(‫)در‬, -du (‫)دل‬, -dun (‫)دڭ‬, -ı (‫)ل‬, -ım (‫)ـ‬, -ımda (‫)مده‬, -i (‫)ل‬, -im (‫)ـ‬, -imden
(‫)مدف‬, -ın (‫)ڭ‬, -ında (‫)نده‬, -in (‫)ڭ‬, -inden (‫)ندف‬, -ip (‫)كب‬, -landım (‫)الندـ‬, ken
(‫)كن‬, -lar (‫)لر‬, -larca (‫)لرجو‬, -le (‫)لو‬, -ler (‫)لر‬, -lerce (‫)لرجو‬, -lerin (‫)لرڭ‬, -lerle
(‫)لرجو‬, -lık (‫)لق‬, -li (‫)ىل‬, -mak (‫)مق‬, -mez (‫)مز‬, -mı (‫)مى‬, -mıĢ (‫)مش‬, -miĢ (‫)مش‬, -
nın (‫)نػڭ‬, -r (‫)ر‬, -rdin (‫)ردڭ‬, - se (‫)سو‬, -sın (‫)سني‬, -sız (‫)سز‬, -sin (‫)سني‬, -sun (‫)سوف‬,
-sün (‫)سوف‬, -tim (‫)دـ‬, -tir (‫)در‬, -u (‫)ل‬, -yim (‫)مي‬.

Sayılar
Bu gün kullandığımız sayı isimlerinin Osmanlı Türkçesi metinlerindeki
yazılıĢları Ģu Ģekildedir:

Sıfır ‫صفر‬ On ‫اكف‬ Yüz ‫يوز‬


Bir ‫بر‬ Yirmi ‫يػﯕرمى‬ Ġkiyüz ‫ايكييوز‬
Ġki ‫ايكى‬ Otuz ‫اكتوز‬ Üçyüz ‫اكچيوز‬
Üç ‫اكچ‬ Kırk )‫قرؽ (قريؽ‬ Dörtyüz ‫درتيوز‬
Dört )‫درت (دكرت‬ Elli ‫اللى‬ BeĢyüz ‫يشيوز‬
BeĢ ‫بش‬ AltmıĢ ‫آلتمش‬ Altıyüz ‫آلتييوز‬
Altı ‫آلىت‬ YetmiĢ ‫يتمش‬ Yediyüz ‫يدييوز‬
Yedi ‫يدل‬ Seksen ‫سكساف‬ Sekizyüz ‫سكزيوز‬
Sekiz ‫سكز‬ Doksan ‫طقساف‬ Dokuzyüz ‫طقوزيوز‬
)‫(طوقساف‬
Dokuz )‫طقوز (طوقوز‬ Bin ‫بيػڭ‬

Esasen Türkçe kelimelerde ve aynı ek içinde iki ünlü veya ünsüz yan yana
gelmez. Ancak bazı kelimelerde bunun aksini görebilmekteyiz; “elli” sayı
ismi bu istisnâlardan birisidir. Bu Ģekilde olan çok az sayıdaki kelimenin,
Osmanlı Türkçesi alfabesi ile yazılması sırasında aynı harf iki kere yazılır.

Elli: ‫اللى‬, bellemek: ‫بللو مك‬, belli: ‫بللى‬, issi: ‫ايسسى‬, anne: ‫آننو‬.

Ġki kelimenin bitiĢik olarak bir araya gelmesiyle ortaya çıkan kelimelerde de,
aynı harf arka arkaya gelebilir. Bunlarda da harf iki kere yazılır:

Akkuş: ‫آؽ قوش‬, akkiraz: ‫آؽ كرياز‬, Kırıkkanat: ‫قرييق قانات‬.


Arapça ve Farsçadan dilimize geçmiĢ kelimelerde aynı harfin yan yana
geldiği ve beraber okunduğu kelime çoktur. Bu kelimeler, aynen Arapça ve
Farsça metinlerde olduğu gibi, tek harf olarak yazılır ve “Ģedde” var kabul
edilir:

Bakkâl: ‫بقاؿ‬, berrak: ‫براؽ‬, cennet: ‫جنت‬, cerrah: ‫جراح‬, cadde: ‫جاده‬, fennî: ‫فىن‬,
hürrem: ‫خرـ‬, kuvvet: ‫قوت‬, millet: ‫ملت‬, şiddet: ‫شدت‬.

Yazılışları Kalıplaşmış Kelimeler

1. Soru sıfatları: Türkçede kullanılan soru sıfatları genellikle baĢka bir


dilden geçmiĢ değildir ve yazılıĢları kalıplaĢmıĢtır. Bunları tek tek ele
almamız uygun olur:
 Ne: ‫نه‬.
 Nerede: ‫نريده‬. Bu soru, Türkçe “ne - ‫ ”نو‬sorusu ile, yine Türkçe “yerde -
‫ ”يرده‬zarfının bir araya gelmesiyle teĢekkül etmiĢtir. Sonradan Ģimdi
kullandığımız bu Ģekle dönüĢmüĢtür.
 Nasıl: ‫ناصل‬. Bu soru Türkçe “ne - ‫ ”نو‬sorusu ile, Arapça “asl - ‫”اصل‬
kelimesinin birleĢmesinden teĢekkül etmiĢtir ve “Aslı nedir?”
anlamındadır. Sonradan kısalmıĢtır.
 Niçin: ‫نيچون‬. Bu soru Türkçe “ne - ‫ ”نو‬sorusu ile, yine Türkçe “için -
‫ ”ايچوف‬kelimesinin birleĢmesinden teĢekkül etmiĢtir. “Ġçin” kelimesinin
Osmanlı Türkçesi metinlerindeki yazılıĢı ( ‫ )ايچوف‬Ģeklindedir.
 Ne zaman: ‫نو زمان‬. Bu soru Türkçe “ne - ‫ ”نو‬sorusu ile, Arapça “zaman -
‫ ”زماف‬kelimesinin birleĢmesinden teĢekkül etmiĢtir. Her ikisi de aslî
Ģekilleriyle yazılır.
 Nice: ‫نيجو‬.
 Ne kadar: ‫نه قدر‬. Bu soru Türkçe “ne - ‫ ”نو‬sorusu ile, Arapça “kadar: ‫”قدر‬
kelimesinin birleĢmesinden teĢekkül etmiĢtir. Her ikisi de aslî Ģekilleriyle
yazılır.
 Kim: ‫كيم‬.

2. “Ve” harfi yerine kullanılan “kâf-ı Fârisî = gef - ‫”گ‬: Bazı kelimelerin
içindeki seslerden birisi “v” telaffuz edildiği ve bugünkü yazıda “v” yazıldığı
halde, bu kelimelerin içindeki bu “v”lerin Osmanlı Türkçesi metinlerinde
“gef - ‫ ”گ‬ile yazıldığını görmekteyiz.

Dövmek: ‫دكگمك‬, övmek: ‫اكگمك‬, sövmek: ‫سوگمك‬, güvercin: ‫گوگرجني‬, güvey: ‫گوگی‬,
üvey: ‫اكگی‬.

“Ve” okunan bu (‫’)گ‬e “kâf-ı vâvî” denir.

Örnek Metin
“Akıl ve rûhun kamaĢma noktası…
Tek tek ve kesik kesik fikir çığlıklarıyla konuĢalım: Gâye!.. Evet!..
Bu kara torağın karañlık dehlizlerinden geçmek. Evet!..
Hay ve Lâyemût olanla ölümsüzlüğe ermek... Evet!..
Ebedî aydınlığa çıkmak... Evet!..
‫‪Bu dünyânın kendisiyle yalan, yaratıcısıyla doğru söylediği hayâtı bulmak...‬‬
‫‪Hayâtı bulmak, hayâtı... Hayât ismini verdiğimiz hayatsızlığın içinden hayâta‬‬
‫‪geçmek...‬‬
‫‪Gâye-insan toprakta yatıyor.‬‬
‫‪Kara toprak ve içinde o... Bu nasıl geçiĢ?..‬‬
‫‪ĠĢte kara toprakta... Bu gâyeyi getiren, varlık gâyesinin “Gaye-insan”ı kara‬‬
‫?‪toprağa nasıl girer‬‬
‫‪Akıl!.. Ġstersen çatla, zerre zerre infilâk et, kara toprağa kapanıp onu tırmık‬‬
‫!‪tırmık pençele‬‬
‫‪Ömer’in, haberini duyunca kılıcını çekerken düĢtüğü bir lahzalık hâl,‬‬
‫‪hâlimiz...‬‬
‫‪Ebû Bekr, nûrânî teslîmiyet rûhu,; ona yapıĢalım.‬‬
‫‪Kara toprak, onu da alan kara toprak!.. O kapkara dudakları ki, konuĢan,‬‬
‫!‪sırlara dil veren sıcak dudakları yemeğe mahsustur; onlar konuĢsun‬‬
‫‪Ne o? Toprağın göğsü inip çıkıyor ve dudakları kıpırdıyor.‬‬
‫‪Eğilin insanlar eğilin!.. Kara toprak ses veriyor...‬‬
‫‪Kara toprak Hayy ve Lâyemût’u anıyor.‬‬
‫‪Kara toprak zikrediyor..‬‬
‫‪Kara toprak içinde lisân ve mânâların eridiği tek kelimeyle sonsuzluğa açılan‬‬
‫‪bir dehliz gibi yiv yiv derinleĢiyor...‬‬
‫”‪Kara toprak Allah’ı anıyor...‬‬

‫‪(Necip Fazıl KISAKÜREK, Çöle İnen Nûr, Hâcegân Yayınları, 2007‬‬


‫)‪Ġstanbul, s. 597, 598.‬‬

‫"عقل ك ركحػڭ قامامشو نقطػﻪسى‪...‬‬


‫تك تك رث كسيك كسيك فكر چيغلريلو قونوشػﻪمل‪ :‬غاسو!‪ ..‬اكت!‪..‬‬
‫بو قارا طوپراغػڭ قارا دىليزلرندف گچمك‪ .‬اكت\!‪..‬‬
‫حی ك الميوت اكالنلو اكلومسزلگو ارمك‪ ...‬اكت!‪..‬‬
‫ابدل آيدينمغو چيقمق‪ ...‬اكت!‪..‬‬
‫بو دنيانك كنديسيلو ياالف‪ ،‬يارادجييسيلو طوغرل سويلػًديگی حياتی بوملق‪...‬‬
‫حياتى بوملق‪ ،‬حياتى‪ ...‬حيات امسيىن كيرديگيمز حياتسزلغك ايچيندف حياتو گچمك‪...‬‬
‫غايو انساف طوپراقده ياتيور‪.‬‬
‫قارا طوپراؽ ك اايچينده اك‪ ...‬بو ناصل گچيش؟‬
‫ايشتو قارؽ طوپراقده‪ ...‬بو غايػًىي گتريف‪ ،‬كارلق غايػًسنك «غايو – انساف»ل قارا طوپراغو ناصل گرير؟‬
‫عقل!‪ ..‬ايسرتسػًؾ چتال‪ ،‬ذره ذره انفالؾ ايت‪ ،‬قارؽ طوپراغو قاپانوب اكىن طريميق طريميق پنچػًلو!‬
‫عمرؾ‪ ،‬خربىن طويوذمو قيليجىن چكركن دكشديگى بر حلظًلك حال‪ ،‬حالمس‪...‬‬
‫ابو بكر‪ ،‬نوراىن تسليميت ركحى؛ اككا ياپيشػًمل‪.‬‬
‫قارؽ طوپاؽ‪ ،‬اكىن ده آالف قارؽ طوپاؽ!‪ ..‬اك قاپقارا طوداقلرل كو‪ ،‬قونوشاف‪ ،‬سرلره ديل كيرف صيجاؽ‬
‫طوداقلرل ييمگو خمصوصدر؛ اكنلر قونوشسك!‬
‫نو اك؟ طوپراغك گوگسى اينوب چيقيور ك طوداقلرل قيپريديور‪.‬‬
‫اگيلك انسانلر اگيلك!‪ ..‬قارا طوپراؽ سس ؤيريور‪...‬‬
‫قارا طوپراؽ حى ك الميوتى آكيور‪.‬‬
‫قارا طوپراؽ ذكر ايديور‪...‬‬
‫قارا طوپراؽ ايچينده لساف ك معنالرؾ اريديگى تك كلمػًيلو طوكسزلغو آچيالف بر دىليز گيىب ييو ييو‬
‫دريكلػًشيور‪...‬‬
‫قارا طوپراؽ اللهى آكيور‪"...‬‬
‫(ذميب فاضل قيساكورؾ‪ ،‬چولو اينن نور‪ ،‬خاجگاف يايينلرل‪ ،‬استانبوؿ ‪ ،7002‬ص‪.)795-792 .‬‬
Bu metindeki, kelimeleri dillerine göre ayırarak yazılıĢlarını inceleyelim:

Türkçe kelimeler: Açılan (‫)آچيالف‬, alan (‫)آالف‬, an- (‫)آڭ‬, aydın (‫)آيدين‬, bir (‫)بر‬,
bu (‫)بو‬, bul- (‫)بوؿ‬, çatla- (‫)چتال‬, çek- (‫)چك‬, çık- (‫)چيق‬, çöl (‫)چوؿ‬, derin (‫)درين‬, dil
(‫)ديل‬, doğru (‫)طوغرل‬, dudak (‫)طوداؽ‬, duy- (‫)طزل‬, düĢ- (‫)دكش‬, eğil- (‫)اگيل‬, er- (‫)ار‬,
eri- (‫)ارل‬, et- (‫)ايت‬, evet (‫)اكت‬, çığlık (‫)چيغليق‬, geç- (‫)گچ‬, geçiĢ (‫)گچيش‬, getiren
(‫)گتريف‬, gibi (‫)گيىب‬, gir- (‫)گري‬, göğüs (‫)گوگوس‬, iç (‫)ايچ‬, in- (‫)اين‬, inen (‫)اينن‬,
Ġstanbul (‫)استانبوؿ‬, iste- (‫)ايستو‬, iĢte (‫)ايشتو‬, kamaĢ- (‫)قاماش‬, kapan- (‫)قاپاف‬,
kapkara (‫)قاپقارا‬, kara (‫)قارا‬, karanlık (‫)قاراݣػلق‬, kendi (‫)كندل‬, kesik (‫)كسيك‬, kılıç
(‫)قيليچ‬, kıpırda- (‫)قيپريده‬, kısa (‫)قيسا‬, konuĢ- (‫)قونوش‬, kürek (‫)كورؾ‬, o (‫)اك‬, ne (‫)نو‬,
olan (‫)اكالف‬, ölüm (‫)اكلوـ‬, ses (‫)سس‬, sıcak (‫)صيجاؽ‬, son (‫)صوڭ‬, söyle- (‫)سويلو‬, tek
(‫)تك‬, tırmık (‫)طريميق‬, toprak (‫)طوپراؽ‬, var- (‫)كار‬, ver- (‫)كير‬, veren (‫)كيرف‬, yalan
(‫)ياالف‬, yapıĢ- (‫)ياپيش‬, yarat- (‫)يارات‬, yat- (‫)يات‬, yayın (‫)يايني‬, ye- (‫)ىي‬, yiv (‫)ييو‬.

Arapça kelimeler: Akıl (‫)عقل‬, Allah (‫)اهلل‬, dehlîz (‫)دىليز‬, dünyâ (‫)دنيا‬, ebedî
(‫)ابدل‬, Ebû Bekir (‫بكر‬ ‫)ابو‬, Fâzıl (‫)فاضل‬, fikir (‫)فكر‬, gâye (‫)غايو‬, haber (‫)خرب‬, hâl
(‫)جاؿ‬, Hay (‫)حى‬, hayât (‫)حيات‬, infilâk (‫)انفالؾ‬, insân (‫)انساف‬, isim (‫)اسم‬, kelime
(‫)كلمو‬, lahza (‫)حلظو‬, Lâyemût (‫)الميوت‬, lisân (‫)لساف‬, mahsûs (‫)خمصوص‬, mânâ
(‫ معنا‬-‫)معىن‬, Necip (‫)ذميب‬, nokta (‫)نقطو‬, nûr (‫)نور‬, nûrânî (‫)نوراىن‬, Ömer (‫)عمر‬, rûh
(‫)ركح‬, sır (‫)سر‬, teslîmiyet (‫)تسليميت‬, ve (‫)ك‬, zerre (‫)ذره‬, zikr (‫)ذكر‬.

Farsça kelimeler: Pençe (‫)پنچو‬, hâcegân (‫)خاجگاف‬, ki (‫)کو‬.

Arapça-Türkçe bileĢik kelime: Nasıl (‫)ناصل‬.

Kelimeler metinde eklerle beraber kullanılmıĢ olsa da yalın halleriyle


yazılmıĢtır, eklerin yazılıĢlarında farklı uygulamalar olduğu için bundan
sonraki bölümde üzerinde durulacaktır. Türkçe fiillerin de sadece fiil kökleri
yazılmıĢ, öyle olduğu da (-) iĢareti eklenerek gösterilmiĢtir.

Yazılan Türkçe kelimelerden bir (‫ )بر‬ve İstanbul (‫ )استانبوؿ‬yukarıda


anlattıklarımıza uyulmadan yazılmıĢtır. Bu da oların yazılıĢında bu Ģeklin
yerleĢmiĢ olmasındandır. Böyle yazılıĢları kalıplaĢmıĢ baĢka kelimeler de
vardır.

Nasıl (‫)ناصل‬, Türkçe “Ne: ‫ ”نو‬sorusu ile Arapça “asıl: ‫ ”اصل‬kelimesinin bir
araya gelmesinden ortaya çıkmıĢ bir bileĢik kelimedir; “Aslı nedir?” gibi bir
anlamı vardır. Zamanla “Ne: ‫”نو‬deki “ً” düĢmüĢtür.

Kelimelerini ve eklerini bu Ģekilde ayırdığımız örnek metnin Osmanlı


Türkçesi alfabesiyle yazılıĢı incelenirse, her birinin buraya kadar anlattığımız
kurallara göre yazıldığı görülecektir.
Ekler: -a: (‫)ﻪ‬, -alım (‫)ﻪمل‬, -an: (‫)اف‬, -de: (‫)ده‬, -den: (‫)دف‬, -diği: (‫)ديگى‬, -diğimiz
(‫)ديگيمز‬, -e: (‫)ﻪ‬, -en: (‫)ف‬, -er: (‫)ر‬, -erken: (‫)ركن‬, -ı (‫)ل‬, -ıcısıyla: (‫)جيسيلو‬, -ın (‫)ڭ‬,
-ını: (‫)ىن‬, -ıp: (‫)كب‬, -ı-yor: (‫)يور‬, -imiz: (‫)مز‬, -in: (‫)ڭ‬, -ini (‫)ىن‬, -ip: (‫)كب‬, -iĢ: (‫)ش‬,
-iyle (‫)يلو‬, -i-yor: (‫)بور‬, -la (‫)لو‬, -lar: (‫)لر‬, -lara: (‫)لره‬, -ları: (‫)لرل‬, -ların: (‫)لرڭ‬, -
larıyla (‫)لريلو‬, -le: (‫)لو‬, -lerinden (‫)لرندف‬, -leĢiyor: (‫)لشيور‬, -lığa (‫)لغو‬, -lık (‫)لق‬, -ma
(‫)مػﻪ‬, -mak (‫)مق‬, -mek (‫)مك‬, -nu: (‫)ىن‬, -sa (‫)سو‬, -sen: (‫)سػڭ‬, -sızlığın: (‫)سزلغػڭ‬, -
sinin: (‫)سنػڭ‬, -siyle: (‫)سيلو‬, -suzluğa: (‫)سزلغو‬, -sü: (‫)سى‬, -süzlüğe: (‫)سزلگو‬, -ta:
(‫)ده‬, -tur: (‫)در‬, -tüğü: (‫)ديگى‬, -u: (‫)ل‬, -unca: (‫)ذمو‬, -yle: (‫)يلو‬, -yi: (‫)ىي‬.

You might also like