Professional Documents
Culture Documents
Bilgi Isleme Kuramı
Bilgi Isleme Kuramı
Elif Esmer
Gelişim psikologlarının çoğu “Piaget’nin önerdiği gelişim modeli olmasaydı çocukların bilişsel yetenekleri nasıl açıklanabilirdi?” sorusun yanıtını bilgi işleme
kuramında bulur. Bu kurama göre insanlar bilgiyi alır, kullanır ve depolar (Levey&Newman, 1990). Bireyin belli bir zaman ve yerde öğrendiği bilgiyi istediği yer ve
zamanda uygulama yetisine sahip olduğu düşünüldüğünde, bireyin öğrendiği bilgileri belli bir yerde depolama kapasitesine sahip olduğu ve bunun bir sonucu olarak ta
çeşitli davranışlar ortaya koyduğu bilinmektedir (Erden, 2006). Böylece, bilgiyi işleme kuramı bilgiyi alma, kullanma, depolama ve hatırlama sürecindeki zihinsel
faaliyetlerle de iç içedir.
Bilgi işleme kuramının gelişimi bilgi teknolojilerinin gelişimiyle paralellik gösterir. Özellikle 1950–160 yılları arasında, araştırmacılar beynin yapısını anlamak için
bilgisayarın genel yapısını temel almışlardır (Eysenck&Keane, 2001). Yine bilgisayarların gelişmesiyle birlikte bilgi işlem kuramı üzerindeki teorilerin gelişmesi
paralellik göstermektedir. İçinde bulunduğumuz yüzyılın ilk on yılında hızla gelişen teknolojinin, insan beyninin işleyişiyle ilgili keşfedileceklerin henüz
tamamlanmadığının bir göstergesi olduğu düşünülebilir.
Bilişsel yaklaşım kuramcıları öğrenmeyi bilişsel süreçlere dayalı bir iç süreç olarak belirlemektedir. Bilişsel yaklaşıma göre öğrenme, bireyin çevresinde olup-bitenlere
anlam yüklemesidir (Özden, 2001). Bu durumda birey öğrenme konusunda aktiftir. Bilişsel kuramcılar, bu noktadan hareketle bilişsel süreçlerin öğrenme sırasındaki
işleyiş biçimlerine açıklamalar getirmekte ve farklı görüşler ortaya koymaktadırlar (Aydın,2006). Bu farklı görüşler üç ana grupta toplanabilir (Fidan, 1986):
Bilgi işleme kuramının bilişsel yaklaşım içindeki farkı, diğer kuramların öğrenmeye getirdikleri anlamlar incelendiğinde daha iyi anlaşılacaktır. Çizelge 1:’de bu üç
yaklaşımın genel özellikleri görülmektedir.
Üç farklı gruptan biri olan bilgi işleme kuramı, diğer kuramlardan farklı olarak bilginin toplanması, örgütlenmesi, depolanması ve hatırlanması aşamalarıyla ilgilenir
(Erden,2006). Bilgi işleme kuramını, bilişsel yaklaşımın en önemli kuramlarından biri olmasının diğer bir nedeni de bu kuramın “bilginin birey tarafından pasif bir
şekilde alınmadığının” altını çizmesidir (Özden, 2001). Bilişsel özellikler üzerinde yapılan araştırmalar arttıkça gelişen bilgi işleme kuramı, hem bu yönüyle hem de
insan beyninin işleyişini temel alarak öğrenmeye getirdiği açıklamalarla, bilişsel kuramlar arasında ayrı bir öneme sahiptir.
Bilgi Nerede ve Ne Kadar Saklanır, Nasıl Geri Çağrılır ve Unutulur: Bilgiyi İşleme ve Bellek Arasındaki İlişki
Bellek insanın zamanla ilişkisini, insanın insanla ilişkisini, insanın doğayla ilişkisini ve nihayetinde insanın kendisiyle ilişkisini tanıyabilmesi, anlamlandırabilmesi,
yürütebilmesi ve geliştirebilmesi için sahip olduğu en önemli biyolojik ve psikolojik aygıttır (Aydın, 2006). Bilgiyi işleme kuramına göre öğrenmeye etki eden,
bellekler ve yürütücü kontrol sistemleri olmak üzere iki temel unsur vardır. Bellekler bilginin depolanmasını, yürütücü kontrol sistemleri ise bilginin işlenmesini,
saklanmasını ve hatırlanmasını sağlar (Erden, 2006). Bilgi işlem kuramı öğrenme ve bellek ile ilişkili şu paralel sorulara yanıt aramaktadır:
Öğrenme Bellek
Kazanılan bilginin miktarı ne ile ilişkilidir? Belleğin kapasitesi nedir?
Bilgi işleme kuramının öğrenmeye getirdiği açıklamalar belleğin yapısıyla oldukça ilişkilidir. Bilginin belleğe işlenişiyle ilgili olarak pek çok teoriden söz edilebilir.
Aşama teorisi (stage theory) bu teoriler içinde en çok bilinenler arasında yer almaktadır.
Aşama Teorisi (stage theory): Atkinson ve Shriffin (1968) tarafından yapılandırılan bu teori, bilginin bellekte depolanmasına duyusal, kısa süreli ve uzun süreli olmak
üzere üç ayrı bellek deposuyla açıklama getirmektedir (Huitt, 2003). Aşama teorisinin yapı taşları olan bu üç bellek arasında süre, depolama kapasitesi, hatırlama ve
unutma mekanizmalarıyla ilgili bazı farklılıklar vardır ( Eysenck&Keane, 2001). Bu üç belleğin işlevleri öğrenmenin de nasıl gerekleştiğiyle ilgili açıklamalar
getirmektedir.
Duyusal Bellek
Bir uyarıcının fark edilip, o uyarıcıya tepki verilmesi süreci aslında sanıldığından daha karmaşık bir dizi bilişsel eylemi gerektirir (Aydın, 2006). Bilgiyi edinmenin ilk
aşaması olan duyusal kayıt aşamasında çevredeki uyarıcalar, uyarıcının özelliğine göre beş duyu organımızdan biri tarafından alınarak sinirleri uyarır (Erden, 2006).
Çevre birçok bilgi kaynağını kullanır ancak beyin yalnızca elektrik enerjisini algılar. Vücutta bu dış uyarıcıyı, beynin anlayabileceği elektrik enerjisine dönüştüren özel
hücreler vardır. Bu dönüştürme işleminin yapıldığı yer duyusal bellektir (Kehoe, 1999). Genel olarak duyu organları ilk kaydı aldıktan sonra, bu kayıt bir sonraki
belleğe geçmezse tamamen kaybolur (Feldman, 1990). Bu bellekteki bilgiler kısa zamanda silindiği için “anlık bellek” adıyla da bilinir (Erden, 2006). Duyusal bellek
sürekli hareket halinde olduğu için, başka bir ifadeyle uyarıcılar yoğun bir şekilde geldiği için bir uyarıcı diğerini gölgeleyebilir (Harris, 1995). Duyuları kaydeden
bilgilerin bilinçli ve anlamlı bir hale dönüşmesi için kısa süreli belleğe geçmesi gerekir. Uyarıcılardan hangilerinin kısa süreli belleğe geçeceğini ise tanıma, dikkat ve
algı süreçleri belirler (Erden, 2006). Bu bilgilerden yola çıkılarak duyusal bellekten bir sonraki aşamaya geçemeyen uyarıcılarla ilgili olarak öğrenmenin gerçekleşmesi
de mümkün olamaz.
1
Kısa Süreli Bellek
Duyusal bellekteki bilgilerin çoğu kaybolurken bir kısmı da kısa süreli belleğe aktarılır. Kısa süreli bellek duyusal belleğe gelen bilgilerin davranışa dönüşmesini ya da
uzun süreli belleğe kodlanmasını sağlar (Erden, 2006). Miller (1956), kısa süreli belleğin anlamlı olmak şartıyla 5–9 birimlik bilgi parçasını tutabileceğini ve
işleyebileceğini ifade etmektedir. Bilgi parçası, birim, sayı ya da kelime olabilir. Bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalar bu rakım 3-7 birim olabileceğinden
söz etmektedir. Bu sayıdaki maksimum oran kişilerin ilgi alanlarıyla ilişkilidir (Huitt, 2003). Çocukların bilgi işleme kapasitelerinde yaşla birlikte bazı değişiklikler
meydana gelir. Hafıza çarpıcı bir şekilde yaşla birlikte değeri arttırır. Miller’ın belirttiği brim kapasitesi 5 yaşında 4 ve 7 yaşında 5 birim şeklindedir (Levey&Newman,
1990). Kısa süreli bellekte bilgiler etkindir ve öğrenmede süreklilik sağlanır. Bu nedenle bu belleğe çalışan bellek de denir (Erden, 2006). Kısa süreli belleğin
özellikleri aşağıdaki gibi sıralandırılabilir (Aydın, 2006):
Kısa süreli belleğe bilgi, hem duyusal bellekten hem de uzun süreli bellekten gelir.
Kısa süreli bellek bilgi üzerinde işlem yapar.
Kısa süreli bellekte bilgi kısıtlı bir süre tutulur (5–25 sn).
Kısa süreli bellek kırılgandır (dikkat dağıtıcı uyarıcılar karşısında zayıftır)
Kısa süreli bellekte 5-15 saniye kadar saklanan bilgiler zihince anlamlandırılarak (gerçeklendirme, sınıflama, birleştirme) ilişkilendirilerek, görselleştirilerek ve tekrar
yoluyla uzun süreli belleğe aktarılır (Özden, 2001). Bu durumda, kısa süreli bellekte tutulan bilgi birimini ve bu bilgi kalıcılığını arttırmak tekrar yoluyla mümkündür.
Bilginin sınıflandırıldığı ve ihtiyaç duyulduğunda belirli bir amaç için tanıma ve hatırlama işlemiyle geri çağrıldı uzun süreli belleğin kapasitesi belirsizdir ve bilgi
oldukça kalıcı şekilde saklanır (Huitt, 2003). Feldman (1990), bilginin uzun süreli bellekte depolanmasıyla ilgili olarak üç yöntemden söz etmektedir. Aşağıdaki
çizelgede bu üç yöntem görülmektedir.
Uzun süreli bellekle ilgili literatürde farklı sınıflamalar söz konusudur. Bu sınıflandırmalardan oldukça yaygın olanı Şema 1’de görülmektedir.
UZUN SÜRELİ
BELLEK
Yaşantısal/ İşlemsel/
Anısal Bellek Süreçsel Bellek
Belleğin bilgiyi işleme teorilerinden biri olan aşama teorisinin dışında, işlem seviyeleri teorisi, paralel dağıtım işlemi teorisi teorileri belleğin bilgiyi işlemesiyle ilgili
olarak farklı anlayışlar öne sürmektedirler. Çizelge 3’te bu teorilerin özellikleri yer almaktadır.
2
Çizelge3: Bellek teorileri
Bilginin bellekteki yolculuğu dikkat etme, algılama, birleştirme, otomatikleşme, kodlama, hatırlama ve unutma gibi çeşitli bilişsel süreçlerle gerçekleşir. Bu süreçlerin
birbirileriyle olan ilişkisi ve öncelik durumlarını açıklamak oldukça güçtür. Ancak bilgiyi işleme kuramına göre, çocukların bilgi işleme kapasitelerinde bazı
farklılıkların görülmesi bu süreçlerin de yaşa göre farklılaşabileceğini göstermektedir. Bilgiyi işleme hızı yaşla birlikte giderek artar ve bazı yetenekler otomatikleşir.
Uyarıcıları tarama, diğerleriyle karşılaştırma ve yeniden yapılandırma hızı da yaşla beraber artar. Aynı şekilde yaşa paralel olarak dikkat süresi de uzar ve çocuklar
uyarıcılar üzerinde daha uzun süre dikkatlerini toplayabilirler (Levey&Newman, 1990).
Nasıl Öğreniyoruz?
Bilgiyi işleme kuramının bellekle olan ilişkisi ve beynin işleyiş durumuna getirdiği açıklamalar öğrenme konusundaki çalışmalarla da paralellik göstermektedir. Beynin
yapısı anlaşıldıktan sonra öğretme işinin ve öğrenme ortamların bu yapıya uygun olarak geliştirilmesi nitelikli bir öğrenme için zorunludur. Bilgiyi işleme kuramına
göre uzun süreli hafızaya kaydedilmeyen hiçbir bilgi öğrenilmiş değildir. O halde öğretmenler tüm bu süreçlerle ilgili olarak bilginin uzun süreli hafızaya kaydedilmesi
için gerekli şartları yerine getirmek durumundadırlar. Bilgiyi işleme kuramının iki temel sayıltısı vardır (Erden, 2006).
1. Öğrenme sürecine öğrenci aktif olarak katılmalıdır. Birey dışarıdaki uyarıcıların duyu organlarına gelmesini beklemek yerine, onları arama eğilimindedir.
Birey etkileşim kurduğu uyarıcılara anam verir yorumlar.
2. Ön bilgiler ve bilişsel beceriler öğrenmeyi etkiler. Bireyin ön bilgileri ve bilişsel becerileri duyularına gelen uyarımları anlamasına ve yorumlamasına
yardımcı olur.
Bu iki temel sayıtlıdan hareketle sınıf ortamında bilgiyi işleme kuramını uygulayabilmek için aşağıdaki adımları gerçekleştirmek gerekmektedir (Huitt, 2003):
Öğrencilerin dikkatini çekme Yeni bilgileri organize etme Öğrencilere kodlamayı nasıl
yapacaklarını gösterin
Önceki öğrenilenleri geri çağırma Öğrencilere bilgileri organize etme Tekrar yapma
yolunu gösterme
Önemli bilgileri vurgulama Yeni bilgilerin incelikle işlenmesi için
fırsat tanıma
İlgili Literatür
Bilgiyi işleme kuramıyla ilgili yapılmış bu çalışmada bilgiyi işleme kuramıyla ilgili yapılmış araştırmalar incelenmiştir. Bu araştırmalar ve araştırmaların içerikleri
çizelge 4’te görülmektedir.
3
Kaynakça
Aydın, O. (2007). “Bilgi İşlem Yaklaşımı ve Öğrenme” Eğitim Psikolojisi (Ed: Sırrı Akbaba ve Şakire Anlıak). Lisans Yayıncılık: İstanbul
Candan, A.S. (2005). “Üst Bilişsel Kuram ve Tarih Öğretimi” Kastamonu Eğitim Dergisi. Cilt: 13. No 2. 327–332.
Erden, M. ve Akman, Y(2006). Eğitim Psikolojisi: Gelişim-Öğrenme-Öğretme. Arkadaş Yayınları: Ankara
Eysenck W. & Keane M.T (2001).Cognitive Psychology. A student's handbook. 5th edition. Hove: Psychology Press. (153.4/EYS)
Eysenck M. W. (2004). Psychology: An International Perspective. Canadian: Psychology Pres.
Feldman, R.S.(Ed). (1990). Understanding Psychology. McGraw Hill: Boston
Fidan, N. (1986). Okulda Öğrenme ve Öğretme. Ankara
Harris, D. (1995). “Cognitive Learning and Memory” http://comp.uark.edu/~jdharris/cogmem.html, 15.10.2007.
Huitt, W. (2003). “The İnformation Processing Approach to Cognition”. Educational Pshycology Interactive. Voldsta, GA: Voldsta State Universty
Kehoe, C. (1999) “The Information Processing Theory” Edit 704, March 8.
Levey, G. & Newman, M. (1990). “ Devolopment: The Beginings of Life” Understanding Psychology (Ed: Robert S. Feldman). McGraw Hill: Boston
McInerney, D. M (2005). “Educational Psychology: Theory, Research, and Teaching: A 25- year retrospective” Educational Psychology. Vol. 25. No 6. pp. 585-
599.
Miller, G. (1956). “The Magical Number Seven, Plus or Minus Two: Some Limits on Our Capacity for Processing Information” The Psychological Review,
1956, vol. 63, pp. 81-97
Özden, Y. (2001). Öğrenme ve Öğretme. PegemA: Ankara
Swanson, H. L. (1987). “Information Processing Theory and Leraning Diabilities: An Owerviev” Educational Psychology. Vol. 20. No 1. pp. 3-7
Tay. B. (2005). “Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Öğrenme Stratejileri” Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi. Cilt 6. Sayı 1. 209–225.
Yılmaz, S. (2005). “Bilgi İşlem Modeline Dayalı Bir Dersin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Manyetizma Konusundaki Başarılarına Etkisi “ Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.28.236–243