Mantıklı Konuştuğunu Düşünürken

Hakikati Unutmak

İnsanlarla anlaşamamamın bir diğer noktasına değinmek istiyorum. En küçük olaydan en büyüğüne,
hepimizin kendi açısından bir hayat algısı vardır. Bunun ötesinde, aslında hepimizin onayladığı ortak bir
algıda bulunmaktadır. Ona hakikat denmekte.

 Birini sevmek için birçok sebep aramamız

 Yapmaktan zevk aldığımız bazı şeylerin aslında bize daha çok mutsuzluk katacağını bilmemiz
 İnanmaktan vazgeçmeyip belki farklı bir sonuca çıkar dediğimiz

Zamanlarda aslında bir şeylerin farkına varıyorduk. Ona hakikat denmekte. Ben burada bugün bir yanlışı
örtbas edeceksem, sırrını tutacağım kişi muhtemelen kendi içindeki doğruya göre, gözündeki birçok
yanlışa doğruyu göstermeye çalıştı. Ve onun gibi düşünenleri kendi safhına çekti. Çünkü o değil, onlarda
görüyordu hakikati.

Hakikat şu ki, sen bugün birisine böyle yapmalısın dediğinde, aslında elinde varolan veya insanlığa
zorunlu kılınan şey o olduğu için öyle bir çözüm sunmuştun. Aksine o çözümü sen bile sevmiyordun. O
olayın tamamı kötülüktü senin gözünden.

Bu düşüncenin en büyük yanlışını; bana böyle yaptılar bende böyle yapmalıyım diyerek yapıyoruz zaten.
Veya herkesi aynı görüyoruz. Çünkü davranışlarımız birbirine benziyor. Ama aslında kimse yapmak
istediğini tamamiyle yapamıyor. Hepimiz birer sanatçı olmak istedik belkide. Ama elimize silah verdiler.
Sanatı burada anlamamızı istediler. Buradan bir sanat çıkarmamız gerektiğini öğrettiler.

Kimse yargılamak, yargılanmak istemez, lafla çatışmakta. Ama bunu huy edinirler karşısındaki sert çıkışan
mantıklı bir düşünceyi safdışı etmek için anlamsızca bir savunmaya geçer diğer mantıklı insan. Saçma
sapan şeyleri takıntı haline getir, mutluluktan öte bir dünya yaratırlar kafalarında. Çokca egoist dediğimiz
insanların içerisinde hakikat düşüncesi kalmamış denebilir. Dünya daki amacımız merak, ve onun için
gelişime odaklı olmalıyken, çatışmalarla geliştiğimiz bir kötü gerçektir. Bir doğruyu bütün insanlığa
kalkıpta anlatamazsınız, anlatsanız dahi bağnazlıklardan dolayı hızlı bir ilerleyiş sağlanamaz. Söylenilen
söz insanlık adına doğru bir kararda olsa, geçmiş ve bize öğretilen yaşanmışlıklar süzgecinden geçtiğinde,
o düşünceden nefret etme yoluna varılır. Bu algıya öylesine alıştık ki bir çok kimse kolayca alıkoyamaz
kendisini bundan.

Mantık seni savaşa götürür, ama hakikat o insanları öldürme fırsatın varken öldürmemene sebep olur.
Mantık çokca düşündürürken, hakikati bilirsin onunla kolayca çözersin, ama içindeki mantıkla hakikat
sürekli böyle savaşır. Çünkü çokca insan hakikati bildiği halde mantıklı dünyanın üzerine süremez.
Dünyadaki algıyı tek başına değiştiremezsin. Ama düşlersen dünyanı değiştirmiş olursun, belkide
dünyaları. Yaşamışsındır; bir stresin çözümünü yalnızlıkta bulduğun gibi, yani oradaki mantığı
kabullenmeyip en azından uzak kalmayı, işte o duygudan söz ediyorum. Yalnız değilsin, hiç olmadın.
Bazı örnekler ve hakikati

 Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry

Bu sözde anlatılan şeyi hepimiz kavramışızdır. Ya öldürür ya da öldürür. Ama hakikatte aslında
onun gibi düşüncesiz, yani demek istediğim eğer haklı olunan bir konu varsa onu karşı tarafı
küçümseyerek dile getirmekte var, veya tatlı dille anlatmakta.. Ama bu sonuçların çoğu kin
nefrete bağlanacaktır o yüzden o sözün haklılığını herkes verebilir. Lakin iki tarafta içinden
birlikte olup mutlu olmak, kavga etmemek istediğini hisseder ve harekete geçerse tatlı diller
gözükecektir. Orada hoş duygular yaşanacaktır. Bunun olasılığı çokca düşüktür, lakin denerseniz
bir kavga sırasında alttan almayı, o zaman kesilmiş sular akmaya başlayacaktır. Gelişim orada
tıkanmayacak, farklı boyutlara yelken açtıracaktır.

Yanılıyormuş gibi gözükmek cahil gibi gözükmekten çekinmemek.

Ucuz ve pahalı arabanın ayrımı

Ucuz araba alırsanız pahalıya vereceğiniz fazladan miktarı ucuz araba için ayırıp bir ömürlük
benzin parasını çoktan çıkarmış olursunuz. Bundan teori üretilebilir.

Her şeyi kafasına takan biriyim zannediyordum ama fark ettiğim her detayın beni haklı çıkardığını
gördüm. Meğer insanlar yanlışlarını örtmek için karşısındakine takıntılı muamelesi yapmaya bayılıyormuş
onu anladım.
@leongibi - Twitter 15 Kasım 2019

Değişim Nefes ile Başlar

Zamanın bilim insanlarının buluşlarının muhafazakar dindar kesimler tarafından engellenmesi.

Burada bilim haklı taraftır, çünkü işleri kolaylaştıracağı için keşif olmuştur. Fakat bunun kötüye
kullanılmasında hakikatin yeri yoktur. Dindar kesimlerde kötü olasılıkları en az düzeyde tutmak için
yılanın başı küçükken ezilmeli diye düşünerek öncü hareket etmişlerdir. Geçmiş tarihte olan onca
soykırımlar bu sebeplerden kaynaklanır.

Burak Başdüzen
2 Kasım 2019