Professional Documents
Culture Documents
Diyanet İşleri - Secme Hadisler PDF
Diyanet İşleri - Secme Hadisler PDF
Diyanet İşleri - Secme Hadisler PDF
HADİSLER
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 109
Kaynak Eserler / 15
2004.06.Y.0003.109
ISBN:975-19-0187-1
SEÇME
HADİSLER
13. BASKI
ANKARA - 2004
‹Ç‹NDEK‹LER
ÖN SÖZ.............................................................................. 7
I - Ahlâk hakk›nda hadisler............................................. 9
II - Do¤ruluk hakk›nda hadisler...................................... 29
III - Hayâ hakk›nda hadisler............................................ 40
IV - R›fk (iyi huyluluk) ve hilm (uysall›k)
hakk›nda hadisler..................................................... 47
V - Kibir ve tevâzu hakk›nda hadisler ............................. 57
VI - Riyâ (iki yüzlülük, gösterifl, sahte davran›fl)
hakk›nda hadisler..................................................... 72
VII - Hased (k›skançl›k, çekememezlik)
hakk›nda hadisler..................................................... 79
VIII - Kanaat hakk›nda hadisler......................................... 88
IX - Kezmü’l-Gayz (öfkeyi yenme) hakk›nda
hadisler.................................................................... 91
X - Tevekkül hakk›nda hadisler....................................... 97
XI - H›rs Hakk›nda Hadisler ............................................. 99
XII - Ana-baba haklar› hakk›nda hadisler....................... 103
XIII - Çocuk haklar› hakk›nda hadisler............................. 122
XIV - Kar›-koca haklar› hakk›nda hadisler........................ 129
XV - Yak›nlar› gözetmek hakk›nda hadisler.................... 143
XVI - Müslümanlar›n birbirine karfl› görevleri
hakk›nda hadisler .................................................. 156
5
XVII - G›ybet hakk›nda hadisler ........................................ 171
XVIII - Komfluluk hakk›nda hadisler...................................180
XIX - Hayvan haklar› hakk›nda hadisler........................... 181
XX - Yetimlere iyi muâmele edilmesi hakk›nda
hadisler.................................................................. 184
XXI - Arabuluculuk hakk›nda hadisler............................. 189
Kaynakça................................................................ 191
6
ÖN SÖZ
7
Hz. Peygamber’in hadisleri, ‹slâm’›n Kuran-› Kerim’den sonra
en önemli bilgi ve uygulama kayna¤› olmufltur.
Elinizdeki bu eser de Sevgili Peygamberimizin hadislerinden
bir seçme olup, O’nun günlük hayat›m›za ›fl›k tutan sözlerinin
bir derlemesidir. ‹lk bask›s› 1963 y›l›nda yap›lan ve ‹brahim
ATAY, ‹brahim EKEN, Yakup ‹SKENDER, Ahmet SERDARO⁄LU
taraf›ndan tercüme edilen eserdeki hadis metinleri ve tercüme-
ler; Din ‹flleri Yüksek Kurulu uzmanlar›, Medet COfiKUN, Bahat-
tin AKBAfi ve Ercan ESER taraf›ndan yeniden gözden geçirilmifl,
yeni konu ilaveleriyle zenginlefltirilmifl, temel kaynak eserlerde
yer alan hadisler al›narak ve her bir hadisin de kayna¤› verile-
rek daha da sistematik hâle getirilmifltir.
Metinleri ile birlikte verilen ve gerekli k›s›mlarda izah›
yap›lan hadislerin günlük hayat›m›za ›fl›k tutmas› ve istifade
edilmesi ve daha genifl kapsaml› eserlerle buluflmak temenni-
siyle…
8
I
AHLÂK HAKKINDA HAD‹SLER
9
ِ ِ َ ْ أ َ ْﻋ َـCِ ـﺖ
ٍ وﺑِﺒﻴ،ـﺎزﺣـﺎ ِ َ ْ ِﻟـﻤـﻦ َﺗـﺮ َك اﻟ
ـﻦ
ْ اﳉﻨﱠـﺔ ﻟـ َﻤ ْ َ َ ً ِ ﻜـﺬ َب َو إِ ْن َﻛـﺎ َن َﻣ َ ْ َ
.َﺣ ُﺴ َﻦ ُﺧ ُﻠ ُﻘ ُﻪ
Ebu Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ben, hakl› oldu¤u hâlde bile çekiflmeyi b›rakan kimse
için cennetin avlusunda bir köflk, flaka da olsa, yalan söyle-
mekten kaç›nan kimse için cennetin ortas›nda bir köflk ve
ahlâk› güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde
bir köflk verilece¤ine kefilim.”
(Ebû Davûd, Edeb, 7, V, 150)
ﺻ ﱠ ِ ُ =ا ِﺧﺮ ﻣﺎ أَوﺻـﺎﻧﻰ ﺑِ ِـﻪ رﺳ: َﻋ ْﻦ ﻣ ِـﺎﻟ ٍﻚ أ َ ﱠن ﻣ َﻌـﺎ َذ ﺑ َﻦ َﺟﺒ ٍـﻞ َﻗ َـﺎل4.
َ ﻮل ا َُ َ ْ َ ُ َ ْ ُ َ
=
َ »أ َ ْﺣ ِﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘ: اﻟ ْ َﻐ ْﺮ ِز أ َ ْن َﻗ َﺎلCِ ِ ﺖ ِر ْﺟ
َﻚ ُ ﺿ ْﻌ
َ َوW َ ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﺣ
ُ
= ِ ِﻟﻠﻨﱠ
.ﺎس َﻳﺎ ُﻣ َﻌﺎ ُذ ﺑْ َﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ
Mâlik’ten rivâyet edildi¤ine göre, Muaz b. Cebel (r.a.) flöyle demifltir:
Yemen’e vali olarak giderken aya¤›m› üzengiye koydu¤um
s›rada, Resûlullah (s.a.s.)’›n bana son ö¤üdü:
“Ey Muâz b. Cebel! ‹nsanlara karfl› ahlâk›n› güzellefltir”
olmufltur.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 1-2, II, 902)
10
“En hay›rl›n›z, ahlâkça en güzel olanlar›n›zd›r.”
(Müslim, Fedail, 68, II/1810)
Buhârî de flu flekilde rivâyet etmifltir:
“En hay›rl›lar›n›zdan biri de ahlâkça en güzel
olan›n›zd›r.”
(Buharî, Edeb, 38, VII, 81)
اﳉﻨﱠ ِﺔ ُﻏ َﺮ ًﻓﺎ
َ ْ Cِ إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل َ ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ُ ﺻ ﱠ ِ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِ ٍ ِ َﻋﻦ َﻋ8.
ُ َرﺿ َﻰ
ّ ْ
11
َ َﺎم أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ﱡﻰ َﻓﻘ
َﺎل َ ﻮر َﻫـﺎ َﻓﻘِ ﻮﻬﻧـﺎ ِﻣ ْﻦ ﻇُ ُﻬ
َُ ﻄ َِ ﻄ
ُ ُﻮﻬﻧـﺎ َوﺑ ُ ُﻮر َﻫـﺎ ِﻣ ْﻦ ﺑ
ُ ُﺗ =ـﺮى ﻇُ ُﻬ
َ ﺎم َوأ َ َد ﻼ َم َوأَﻃْ َﻌ َﻢ اﻟ ﱠ ِ ِ َ ِﻟـﻤﻦ ِﻫﻰ ﻳﺎ رﺳ
ام َ ﻄ َﻌ َ ﻜ َ َﻮل ا? َﻗ َﺎل ﻟـ َﻤ ْﻦ أَﻃ
َ ْ ﺎب اﻟ َُ َ َ ْ َ
.ﺎم ِ ﺑِﺎﻟ ﱠﻠﻴ ِﻞ واﻟﻨﱠ ِ ِ اﻟﺼﻴﺎم وﺻ ﱠ
ِ
E ﺎس ﻧ َﻴُ َ ْ َ َ َ َ ّ
Ali (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz:
“Cennette d›fl› içinden, içi d›fl›ndan görülen (fleffaf)
köflkler vard›r.” buyurdu. Bunun üzerine bir bedevî:
“Yâ Resûlallah! Onlar kimler içindir?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz:
“Yumuflak ve tatl› konuflan, yemek yediren, oruca devam
eden, insanlar uykuda iken namaz k›lanlar içindir” buyurdu.
(Tirmizî, Cennet, 3, IV/673)
12
إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َﺖ
َ ﻮل ا َُ ْ
ِ ِ
َ ُ َ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َر10.
.ِﻷ َ ْﻫ ِﻠ ِﻪ
‹bn Abbas’tan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufllard›r:
“Hay›rl›n›z, ailesine hay›rl› olanlar›n›zd›r.”
(‹bn Mâce, Nikah, 50, I, 636)
ِ
ُ ﺧ َﻴ: ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ـﺎر ُﻛ ْﻢ ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ: ـﺎل
َ ـﻮل ا َُ ٍ ـﻦ َﻋ ْﻤ
َ ـﺮ َﻗ ِ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ12.
ِ ْا ﺑ ْ ْ
13
“Kiflinin keremi (cömertli¤i, ululu¤u ve bütün iyilikleri) dini-
dir. Mürüvveti (mertlik ve insanl›¤›) akl›, hasebi (soyluluk ve
asaleti) güzel ahlâk›d›r.”
(Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, X, 328, Beyrut, 1984)
.اﳋ ُﻠ ِﻖ
ُ ْ ْﺴ ِﻦwُ ﺐ َﻛ ِّ ﻜ َ ْ َو َﻻ َو َر َع َﻛﺎﻟ،ِYَِﻋﻘ َْﻞ َﻛﺎﻟ ﱠﺘ ْﺪﺑ
َ َو َﻻ َﺣ َﺴ،ﻒ
Ebû Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), kendisine hitaben:
“Yâ Ebâ Zer, ne tedbir1 gibi ak›l, ne haramdan kaç›nmak
gibi vera,2 ve ne de güzel ahlâk gibi haseb3 olur.” buyur-
mufltur.
(‹bn Hibban, bi Tertibi ‹bn Belban, Birr, 2, 361, II, 79, Beyrut, 1993)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ ْﻦ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑ16.
ُ ـﺮ ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ َﻰ
َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
َ َﻋ ْﻦ َر ُﺳﻮل اBـ
14
Câbir b. Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.), Cebrâil’den, Allâhu
Teâlâ’n›n flöyle buyurdu¤unu haber vermifltir:
“Muhakkak flu (‹slâm Dîni) benim râz› oldu¤um bir din-
dir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlâk yarafl›r. Sahibi bu-
lundu¤unuz müddetçe bu dîni, bu iki huy ile güzellefltirip
flereflendirin (takviye edin).”
(Taberânî, Evsat, No: 8915, IX, 424, 425)
. ِه
ِ ّ َ ﺎس ِﻟ ِ ِ َ
ُ اﻟﻨﱠﺎس َﻣ ِﻦ ا ﱠﺗﻘَﺎ ُه اﻟﻨﱠ
ّ
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“fierrinden dolay› insanlar›n kendisinden sak›nd›¤›
kimse, insanlar›n en flerlilerindendir.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 4, II/903, 904)
إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِﻰ أ َ ﱠن رﺳ
َ ـﻮل ا َُ ﱢ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑِ ٍﺮ َر19.
ِ ِﻠﺴﺎ ﻳـﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ أَﺣ ِ ِ ُ ِ وأ َ ْﻗﺮﺑsَ ِﻜﻢ إ ِ
،ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ َﻼ ًﻗﺎ ُ َﺎﺳﻨ َ َ َ َ ْ َ ً ْ َ ﻜ ْﻢ ﻣﻨّﻰ َ َ ـﻦ أ َ َﺣﺒِّ ُ ْ ﱠ ْ ﻣ
15
ِ ِﻠﺴــﺎ ﻳـﻮم اﻟ ِْﻘﻴ ِ ِ ُ َو إِ ﱠن أَﺑْ َﻐ َﻀ
ـﺎرو َن َ َ َ ْ َ ً ْ َ َوأَﺑْ َﻌ َـﺪ ُﻛ ْـﻢ ﻣﻨّـﻰs
ُ َـﺎﻣـﺔ اﻟﺜ ْﱠـﺮﺛ ﻜ ْـﻢ إ َ ﱠ
=
ــﺪ َﻋ ِﻠ ْﻤﻨَــﺎ ِ ــﻮل
ْ ا! َﻗ ِ ّ َواﻟ ْـﻤﺘَﺸ
َ َﻗــﺎﻟ ُــﻮا َﻳــﺎ َر ُﺳ،ــﺪ ُﻗـــﻮ َن َواﻟ ْـ ُﻤﺘَ َﻔ ْﻴ ِﻬﻘُــﻮ َن ُ َ
َ َ َاﻟ ْـ ُﻤﺘ: اﻟ ْـ ُﻤﺘَ َﻔ ْﻴ ِﻬﻘُﻮ َن? َﻗ َﺎلBَ َﻓ،ﺎرو َن َواﻟ ْـ ُﻤﺘَﺸَ ّ ِﺪ ُﻗﻮ َن
.ﻜﺒِّ ُﺮو َن ُ َاﻟﺜ ْﱠﺮﺛ
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Benim kat›mda en sevimliniz ve k›yamet gününde me-
clisime en yak›n›n›z, ahlâk› en güzel olan›n›zd›r. Sizden en
sevmedi¤im ve k›yamet gününde meclisimden en uzakta
kalacak olanlar: Kibirli kibirli a¤›z e¤erek gösterifl için lûgat
parçalayan ve çok konuflan kimselerdir.” Ashab:
“Yâ Resûlullah, ( ُﻣ َﺘﺸَ ّ ِـﺪﻗُـﻮ ْنve َـﺎرو ْن
ُ ’) ﺛ َْـﺮﺛi bildik, ( ) ُﻣ َﺘ َﻔﻴْ ِﻬﻘُـﻮ ْنkim-
lerdir? diye sordular. “Kibirlenip böbürlenen kimselerdir”
cevab›n› verdi.
(Tirmizî, Birr, 71, IV, 370, ‹bn Hanbel, IV, 193)
إِ ﱠﺗ ِﻖ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ رﺳsِ َﻗ َﺎل:ـﺎل
َ ـﻮل ا َُ َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ ِ
ُ َﻋ ْﻦ أَﺑِـﻰ َذ ٍّر َرﺿ َﻰ20.
ِا ﱠن: َﻗ َـﺎل ِ َﻻَ ﱠـﺞ َﻋﺒْ ِـﺪ اﻟْﻘَﻴْ ِﺲ. ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻰ ِ ٍ ِ ِ ْ َﻋ21.
ـﻦ اﺑْـﻦ َﻋﺒﱠـﺎس َا ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ
ِ ْ َا: اBَ ﺒﻬ
.اﻻﻧَﺎ ُة َ ْ ﳊ ْﻠ ُﻢ َو ُ ُ ُِﱡWِ ْ َﻴﻚ َﺧ ْﺼ َﻠﺘ
َ ﻓ
=
16
‹bn Abbas (r.a.)’tan; Peygamber Efendimiz, Eflecc Abdül-Kays’a:
“Sende Allahu Teâlâ’n›n sevdi¤i iki (güzel) meziyet
vard›r: Onlar da hilm (yumuflak huyluluk) ve teenni
(düflünceli, temkinli hareket)dir” buyurmufllard›r.4
(Tirmizî, Birr, 66, IV, 366, 367)
ُ َا ْﳌ ُ ْﺆ ِﻣ ُﻦ َﻳﺄْﻟ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ َﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
Yَ ْ َﻒ َو َﻻ َﺧ َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ22.
ُ ﺻ ﱠ
=
.َﻒُ َﻒ َو َﻻ ُﻳ ْﺆﻟ ُ ﻓﻴ َﻤ ْﻦ َﻻ َﻳﺄْﻟ
=
Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu rivayet
etmifltir:
“Mü’min ülfet eden (insanlarla iyi geçinen) kiflidir.
‹nsanlarla iyi geçinmeyen ve kendisi ile geçinilmeyen kiflide
hay›r yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 4, 5, 335, 9436)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ:ـﺎل
َ ـﻮل ا ُ َ ُ ْ َ َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ِ ٍ ـﻦ َﻋ ْﻤ
ُ ـﺮ َو َرﺿ َﻰ
ِ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ23.
ِ ْا ﺑ ْ ْ
17
.اﻟﺼﺎﺋ ِ ِﻢ اﻟْﻘَﺎﺋ ِ ِﻢ ِِ ِ
ْﺴ ِﻦ ُﺧ ُﻠﻘﻪ َد َر َﺟ َﺔ ﱠwُ ِ إِ ﱠن اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆﻣ َﻦ ﻟ َُـﻴ ْﺪ ِر ُك ﺑ:ُﻮل
ُ َﻳﻘ
18
“Allâhu Teâla, kifliyi güzel ahlâk› ile (fazla) namaz k›lan
ve (fazla) oruç tutanlar›n derecesine yükseltir.”
Ebû Ya’lâ’n›n Enes’ten rivâyetinde:
َ َ ِاW » َا ْﻛ َﻤ ُﻞ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣ ِﻨMü’minlerin imanca en olgunu,
“«ﻧًﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎBﻳ
ahlâkça en güzel olan›d›r.” ilavesi vard›r.
(Taberanî, Evsat, IV, 3892)
أ َ ْو َﺣﻰ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ـﻮل ا َُ
ِ
ُ َ ـﻦ أَﺑِﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر ْ َﻋ26.
ِ ﻜ ﱠﻔ
ﺎر ُ ْ َﻚ َوﻟ َْﻮ َﻣ َﻊ اﻟ َ ﻼ ُم; َﻳﺎ َﺧﻠﻴـ َﺣ ّ ِﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘ ِ
ﻴﻢ َﻋ َﻠ ْﻴﻪ ﱠ
َ اﻟﺴ َ إِﺑْ َﺮاﻫsَ ِا إ
ُ
ـﻦ ُﺧ ُﻠ َﻘ ُﻪ َا ْن ﺴ ﺣ ـﻦ ﻤ ـﻟ = و إِن َﻛ ِﻠﻤ =ﺘ،ار
ِ ﻰ ﺳﺒـﻘَـﺖ ِ ـﺮ ﺑَ ْ
اﻷ ـﻞ ﺧ
=
َ ْ َ َ ﱠ َ َ َ ْ َ ْ َ ﱠ َ َ َﺗ ْـﺪ ُﺧ ْﻞ َﻣ ْـﺪ
ْ ِة ُﻗ ْـﺪﺳـﻰ َوأ َ ْن أ ُ ْدﻧِ َﻴـ ُﻪ ِﻣYـ ِ وأ َ ْن أُﺳ ِﻘﻴـ ُﻪ ِﻣ =ـﻦ ﺣ،ﲢـﺖ َﻋـﺮـﻰ ِ
ﻦ ﻈ
َ َ ْ َ ْ َ ْ َ ْ َ أُﻇ ﱠﻠـ ُﻪ
= =
.ِﺟ َﻮارى
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: =
“Allâhu Teâlâ, ‹brahim (a.s.)'a flöyle vahyetti:
– Halilim (Dostum)! Kâfirlere karfl› olsa da ahlâk›n› güzel-
lefltir ki, iyilerin girdi¤i yere giresin. Ahlâk›n› güzellefltiren
kimseyi, Arfl›m›n alt›nda gölgelendirip cennet sular›ndan
içirece¤imi ve onu civar›ma yaklaflt›raca¤›m› vâdettim.”
(Taberanî, Evsat, No: 6502, VII, 261)
19
ـﻦ ُﺣ ْﺴ ِﻦ ِ ِ َ اﻟ ْـﻤCِ ﻣـﺎ ِﻣﻦ َ ـﻰ ٍء أَﺛْﻘ ََـﻞ: ِر َوا َﻳ ِـﺔ أَﺑـﻰ َد ُاو َد ُ ْﺘَ َـاCَو
ْ ﻴـﺰان ﻣ ْ ْ َ ً
= = =
ِ .اﳋ ُﻠﻖ
ُْ
Ebu’d-Derdâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“(K›yamet günü) mü’minin mizan›nda güzel ahlâktan
daha a¤›r bir fley bulunmaz.
‹nsan, güzel ahlâk› ile (fazla) namaz k›l›p (fazla) oruç tu-
tanlar derecesine yükselir.”
(Tirmizî, Birr, 63, IV, 363)
20
Ebû Zerr (r.a.)’den:
“Can ve gönülden iman eden, kalbini her türlü
fenâl›ktan temizleyen, dili do¤ruyu söyleyen, gönlünü hofl
tutup hâline râz› olan, ahlâk›n› düzelten (güzel) sözleri din-
leyip ibret nazar› ile bakan kurtulmufltur.”
(‹bn Hanbel, V, 147)
21
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ أَﻧﱠ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳBَ ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬ
َ ﻮل ا َُ َ َ
ِ ِ ِ
ُ ُ َ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َر32.
ُ ُ أ َ ْﺣ َﺴﻨ:ـﺎل
ﻜ ْ ﻢ َ َﻗ،ا ِ ﻮل َ ﻧَ َﻌ ْﻢ َﻳـﺎ َر ُﺳ: َﻗـﺎﻟ ُـﻮا،ﻼﺛًﺎ ِ ْ َﻓـﺄ َ َﻋﺎ َد َﻫـﺎ َﻣ ﱠـﺮ َﺗ
َ أ َ ْو ﺛَـW
.ُﺧ ُﻠﻘًﺎ
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyur-
du¤unu iflittim:
“Benim kat›mda en sevimliniz ve k›yamet gününde me-
clisime en yak›n olan›n›z› size haber vereyim mi?” Bunu iki
veya üç defa tekrar buyurdular. Ashab:
“Evet, yâ Resûlullah”, dediler. Resûlullah:
“Ahlâkça en güzel olan›n›zd›r” buyurdu.
(‹bn Hanbel, II, 185)
. َو َﻻ اﻟ ْﺒَﺬىء،ﺎﺣ ِﺶ
ِ و َﻻ اﻟ ْ َﻔ،ﺎن ِ ِ ْاﳌ ُ ْﺆ ِﻣﻦ ﺑِﺎﻟ ﱠ
َ َو َﻻ اﻟ ﱠﻠ ﱠﻌ،ﻄ ﱠﻌﺎن ُ
=
‹bni Mes’ûd (r.a.); Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu rivayet etmifltir:
22
“Mü’min; insanlar› kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve
çirkin davran›fl sergileyen kimse de¤ildir.”
(Tirmizî, Birr, IV, 350, 48; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 405, 416)
ُ َﻳ ِ ِ ِ ِ ِ ْ َﻋ35.
ﻮل ُ ـﻦ َر ُﺳْ ﻜ ْ َ : َﻗ َﺎلBا َﻋﻨْ ُﻬ َـ
ُ ـﻰ ِ ِ
َ ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا اﺑْﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْـﻦ اﻟ ْ َﻌﺎص َرﺿ
ْ إِ ﱠن ِﻣ:ُـﻮل
ﻦ ُ َو َﻛـﺎ َن َﻳﻘ،ﺸً ـﺎwِّ ـﺎﺣﺸً ـﺎ َو َﻻ ُﻣ َﺘ َﻔ
ِ ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ َﻓ
َ َ َ ْ ُ َ
ِ
َ ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ
.ﻼ ًﻗﺎ ِ ِﺧ َﻴ
ُ َﺎر ُﻛ ْﻢ أ َ ْﺣ َﺴﻨ
Abdullâh b. Amr b. el-Âs (r.anhümâ)’dan; flöyle demifltir:
Resûlullâh, sözünde ve iflinde çirkin bir harekette ne bulu-
nurdu, ne de bulunmak isterdi ve flöyle buyururdu:
“Sizin en hay›rl›n›z -dan biri de- ahlâkça en güzelinizdir.”
(Buharî, Menâk›b, 23, IV, 166)
. ْك ﺑِ ِﻪ َ ْﻴﺌًﺎ
ِ ْ ا َﻻ ُﺗ ِ ْ : َﻗ َﺎل،ﺻﻨﻰ
َ اﻋﺒُﺪ
ِ ا أَو
ْ
ِ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ:َـﺎل َ
َﻋﻨْ ُﻪ أ َرا َد َﺳﻔ ًﺮا ﻓﻘ َ َ ﱠ
َ َ
=
23
ِ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ: َﻗ َﺎل، إِ َذا أَﺳﺄْت َﻓﺄَﺣ ِﺴﻦ: َﻗ َﺎل،ا ِز ْدﻧﻰ
،ا ِز ْدﻧﻰ ِ َﻗ َﺎل ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ
ﱠ َ ْ ْ َ َ َ ﱠ
= =
.ُﻚَ ُﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘwْ اﺳﺘَ ِـﻘ ْﻢ َوﻟ َْﻴ
ْ َﻗ َﺎل
Abdullâh b. Amr b. el-Âs (r.anhümâ)’dan:
Muâz b. Cebel (r.a.), (bir yere) yolculuk yapmak istedi¤i bir
s›rada Resûlullah Efendimiz’e flöyle söyledi:
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana ö¤üt ver. Resûlullah:
– Allah’a ibâdet et, O’na hiçbir fleyi flerik (ortak) koflma,
buyurdu.
Muâz yine:
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana ö¤üdünü artt›r, dedi, Resûlullah:
– (Bir) Fenâl›k yapt›¤›nda hemen iyilik yap, buyurdu.
Muâz (yine):
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana -ö¤üdünü- artt›r, dedi. Resûlullah:
– Dosdo¤ru ol , ahlâk›n güzelleflsin, buyurdular.
(‹bn Hibban, Birr, 524, II, 283)
ِ
ﺻ ﱠ َ ﻮﺳـﺎ ﻋﻨْ َﺪ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ ً ُﻛﻨﱠﺎ ُﺟ ُﻠ:ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل
ِ ٍ
ُ ﺎﻣـ َﺔ ﺑْ ِﻦ َ ﻳـﻚ َرﺿ َﻰ
َ َﻋ ْﻦ أ ُ َﺳ38.
إِ ْ ذ،ﻢE ﻜ ِّﻠ
َ َﻜ ﱠﻠ ُﻢ ِﻣﻨﱠـﺎ ُﻣﺘَ ﻟـﺮ َﺧ َﻊ َﻣـﺎ َﺗاَ ﺎ َ ﻨ ِ ا َﻋﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ َﻛـﺄَﻧﱠ =ﻤـَﺎ َﻋ َـ ر ُؤ
وﺳ
ﱠ ُ َ َ َ ْ ُ
أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْ ﻢ:? َﻗ َﺎلsـﺎ ِ sَ ِا إ
َ ا َﺗ َﻌ ِ ﺎد ِ ﻣـﻦ أَﺣﺐ ِﻋﺒ:ﺟﺎء ُه أُﻧَﺎس َﻓﻘَـﺎﻟ ُﻮا
َ َ ْ َ ﱡ E َ َ
.ُﺧ ُﻠﻘًﺎ
Üsâme b. fierik (r.a.)’ten; fierik dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.)’›n huzurunda bulunuyorduk. Âdeta
bafl›m›z›n üstünde bir kufl var, onu kaç›rmamak için hiç birimiz
ses ç›karm›yordu. O s›rada bâz› kimselerin gelerek Peygamber
Efendimize:
24
– Allah kat›nda en sevgili kullar kimlerdir? diye sordular.
Peygamber Efendimiz:
– Ahlâk› en güzel olanlard›r, buyurdular.
(Taberanî, Evsat, No: 6376, VII, 196)
ﻼ ِة
= اﻟﺼ ِ َ ﻳﺎ رﺳ: ﺑ ِـﻦ َﻗ َﺘﺎ َد َة ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن ر ُﺟ ًﻼ َﻗ َﺎلYِ َﻋ ْﻦ ُﻋ َﻤ39.
ﻮل ا أ َ ﱡى ﱠ َُ َ َ ُ َ َ ْ ْ
ِ ِﻠ ٍﺲ ﻓ
ﻴـﻪ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ ِ
ْ َ C ـﺖ ُ ْ ُﻛﻨ: َﻗ َـﺎلBا َﻋﻨْ ُﻬ َـ
ُ ـﻰ ِ ِ ِ ْ َﻋ40.
َ ـﻦ َﺟـﺎﺑـﺮ ﺑْـﻦ َﺳ ُﻤ َﺮ َة َرﺿ
=
ﺶ َ w َﺶ َواﻟﺘﱠ َﻔ ﱡwْ إِ ﱠن =اﻟ ْ ُﻔ:َﺎل َ ﺎﻣ َﺔ َﻓﻘ ِ
َ ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َو َﺳ ُﻤ َﺮ ُة َوأَﺑُـﻮ أ ُ َﻣُ ﺻ ﱠَ
َ ﺎس إِ ْﺳ
.ﻼ ًﻣﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ ِ و إِ ﱠن أَﺣﺴﻦ اﻟﻨﱠ، َ ﻰ ٍءC ِﻼم َ اﻻ ْﺳ ِ ْ ﻟ َﻴﺴﺎ ِﻣﻦ
َ َ ْ َ ْ َ َْ
=
25
Câbir b. Semüre (r.anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.), Semüre ve Ebû Ümâme’nin de bulundu¤u
bir mecliste idim. Resûlullah flöyle buyurdu:
“Hayâs›zl›¤›n, kendisini hayâs›zl›¤a al›flt›rmaya zorla-
man›n ‹slâmiyette hiçbir yeri yoktur. Müslümanl›k
bak›m›ndan insanlar›n en güzeli, ahlâkça en güzel olan›d›r.”
(‹bn Hanbel, V, 89)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أَﺑَﺎ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ ﻟ َِﻘﻰ رﺳ: َﻋ ْﻦ أ َ َﻧ ٍﺲ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل43.
َ ﻮل ا َُ َ ُ َ َ
26
ﻈ ْﻬ ِﺮ ، ـﻒ َﻋ َـ اﻟ ﱠ ـﺎ أ َ َﺧ ﱡ ـَ ُ W ﱡـﻚ َﻋ =ـ َﺧ ْﺼ َﻠﺘَ ْ ِ َـﺎل َﻳـﺎ أَﺑَﺎ َذ ٍّر! أ َ َﻻ أ َ ُدﻟ َ َذ ٍّر َﻓﻘ َ
ـﺎلَ :ﻋ َﻠ ْﻴ َ
ﻚ ا َﻗ َ ﻮل ِ ـﺎل :ﺑَ = َﻳـﺎ َر ُﺳ َ ﺎ? َﻗ َ ان ِﻣ ْﻦ َﻏ ْـَ ِ ِY ﻴـﺰ ِ
َوأَﺛْﻘ َُـﻞ َﻋ َ اﻟ ْـﻤ َ
ِ ُْ =
ﻼﺋ ِ ُ
ﻖ اﳋ = اﻟﺼ ْﻤ ِﺖَ ،ﻓ َـﻮﻟ ﱠﺬى ﻧَ ْﻔﺴﻰ ﺑِ َﻴ ِـﺪ ِه َﻣﺎ َﻋ ِﻤ َـﻞ ْ َ ِ
اﳋ ُﻠ ِﻖ َوﻃُـﻮل ﱠ ﺑِ ُْ wﺴﻦ
= =
ﺑِ ِﻤﺜ ِْﻠ ِﻬ َ .B
ﻮل ِ
ا ـﺎل َر ُﺳ ُ ﻈـ ُﻪَ :ﻗ َ ـﻦ أَﺑﻰ َذ ٍّر َوﻟ َ ْﻔ ُ ٍ ٍ
َو َر َوا ُه أَﺑُـﻮ اﻟﺸﱠ ْﻴـ ِﺦ ﺑِ ِﺈ ْﺳﻨَـﺎد َواه َﻋ ْ
=
ـﻞ اﻟ ِْﻌﺒَﺎ َد ِةَ ،وأ َ َﺧ ّﻔِ َﻬﺎ ﱡـﻚ َﻋ = أ َ ْﻓ َﻀ ِ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢَ :ﻳـﺎ أَﺑَﺎ َذ ٍّر أ َ َﻻ أ َ ُدﻟ َ ﺻ ﱠ ُ َ
ﺖ ﺑَ = ﻓِ َﺪ َ
اك ان ،وأ َ ْﻫﻮ ِﻬﻧﺎ َﻋ َـ ِّ ِ
اﻟﻠ َﺴﺎن? ُﻗ ْﻠ ُ ﻴﺰ َ َ َ
َﻋ َ اﻟ ْﺒ َـﺪ ِن وأَﺛْﻘ َِﻠﻬﺎ ِ Cاﻟ ْـﻤ َ ِ
َ َ َ
ﻮل اﻟﺼﻤ ِ ﻄ ِ ِ=
اﳋ ُﻠ ِﻖ ، ـﺖ َو ُﺣ ْﺴ ِﻦ ْ ُ ﱠ ْ ـﻚ ﺑِ ُ ا! َﻗ َﺎلَ :ﻋ َﻠ ْﻴ َ أَﺑﻰ َوأ ُ ِّﻣـﻰ َﻳﺎ َر ُﺳ َ
ـﻮل
َﻓ ِ=ﺈﻧﱠ َﻚ ﻟ َﺴﺖ ﺑِﻌ ِ
ﺎﻣ ٍﻞ ﺑِ ِﻤﺜ ِْﻠ ِﻬ َ .B ْ َ َ
اﻟـﺪ ْر َد ِاء :أ َ َﻻ أُﻧَـﺒِّـﺌُ َﻚ ﺑِﺄ َ ْﻣ َـﺮ ْﻳ ِﻦ َﺧﻔ ٍ
ﻴﻒ ﻳﺚ أَﺑﻰ ﱠ وروا ُه أَﻳ ًﻀﺎ ِﻣﻦ ﺣـﺪ ِ
ْ َ َ ََ ْ
ِ = =ﺎ ،ﻟ َـﻢ َﺗ ْﻠ= َﻖ ا َﻋ ﱠﺰ وﺟ ﱠﻞ ﺑِ ِﻤﺜ ِ
اﻟﺼ ْﻤ ِ
ﺖ ﱠ ﻮل ُ ﻃ : َ
B ِ
ﻬ ْﻠ َ َ َ ُﻣ ْﺆﻧَﺘُ ُﻬ ََ Bﻋﻈﻴ ٍﻢ أ َ ْﺟ ُﺮ ُ َ ْ
=
اﳋ ُﻠ ِﻖ .
َو ُﺣ ْﺴ ِﻦ ْ ُ
Enes (r.a.) dedi ki; Resûlullah (s.a.s.), Ebû Zerr ile karfl›laflt› ve:
– Yâ Ebâ Zerr, sana, di¤erlerine nisbeten yükte hafif, mi-
zanda a¤›r gelen iki güzel üstünlü¤ü bildireyim mi? buyur-
du.
Ebû Zerr:
– Evet Yâ Resûlullah, dedi. Peygamber Efendimiz:
– Güzel huylu olma¤a dikkat et ve daima susmay› tercih
eyle.
27
Beni yaflatma ve öldürme kudretine sahip olan Allâhu
Teâlâ’ya yemin ederim ki, yarat›lanlar (Allah kat›nda) bunlar
gibi (de¤erli) bir amel ifllememifllerdir.
Hadisi, Ebü’fl-fieyh b. Hibban da zay›f bir isnâd ile Ebû Zer’den flu lafz ile zikret-
mifltir.
28
II
DO⁄RULUK HAKKINDA HAD‹SLER
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ: َﻗ َﺎلBَ ا َﻋﻨْ ُﻬُ ـﻰ
ِ ْ َ ِ ِ
َ ـﻦ ُﻣ َﻌﺎو َﻳ َﺔ ﺑْـﻦ أﺑﻰ ُﺳﻔ َﻴﺎ َن َرﺿ
ْ َﻋ44.
=
ِ ِ
َو إ ﱠﻳـﺎ ُﻛ ْ ﻢ،اﳉﻨﱠﺔ ِ
َ ْ C ـﺎ ِ ِ ِ
َ ُ اﻟ ْﺒ ّـﺮ َوsَ ﺪى إ ِ ِ ِ ِﻜﻢ ﺑ
ْ َ ـﺎﻟﺼ ْﺪق َﻓـﺈﻧﱠـ ُﻪ ّ ْ ُ َﻋ َﻠ ْﻴ:َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
=ِ ِ َ ْ واﻟ
ِ اﻟﻨﱠCِ ﺎ
.ﺎر َ ُ ﻮر َو اﻟ ْ ُﻔ ُﺠsَ ِﺪى إ ِ
ْ َ ﻜﺬ َب َﻓﺈﻧﱠ ُﻪ َ
=
Muâviye b. Ebî Süfyân (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyur-
du¤u rivâyet edilmifltir:
“Do¤rulu¤a yap›fl›n (ondan ayr›lmay›n), zirâ do¤ruluk
iyili¤e götürür, do¤ru ve iyilik (sahibleri) ise cennettedir. Ya-
landan kaç›n›n, zira yalan kötülü¤e götürür; yalan ve kötü-
lük (edenler) de cehennemdedir.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, No: 894, 19, 380-381, Beyrut, 1993)
.ﺎﻣ ِﺔ ِ ِ ِ
َ وق اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠ ُﻢ َﻣ َﻊ اﻟﺸﱡ َﻬ َﺪاء َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ ُ اﻟﺼ ُﺪ ﱠW ُ ْاﻷَﻣ
=
Ebû Saîd-i Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyur-
mufltur:
29
“Do¤ru ve emniyetli tâcir (k›yamet gününde) peygamber-
ler, do¤rular (s›dd›klar) ve flehitlerle berâberdir.”
(Tirmizî, Büyu‘, 4, III, 515)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ِ ِ ِ
َ ـﻦ َﻣﻨْ ُﺼـﻮر ﺑْـﻦ اﻟ ْـ ُﻤ ْﻌ َﺘ َﻤـﺮ َرﺿ
ْ َﻋ47.
ِ ﻴﻪ َﻓ ِﺈ ﱠن ﻓ
ِ ﻜ َﺔ ﻓ ِ ﲢﺮوا
َ ْ اﻟﺼ ْﺪ َق َو إِ ْن َرأ َ ْﻳ ُﺘ ْﻢ أ َ ﱠن
.ﻴﻪ اﻟﻨﱠ َﺠﺎ َة َ ا َﻠ ّ ُ َ َ ﱠ:َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
= =
30
Mansur b. el-Mu’temer (r.a.)’den;
Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Tehlikeyi do¤rulukta görseniz de do¤rulu¤u araflt›r›n›z,
zira kurtulufl ancak ondad›r.”
(‹bn-i Ebi’d-Dünya, No: 449, 264)
:َﺖ ﻟﺎ َ
ﻗ ? ِ ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ = وﺳ ﱠﻠﻢ وﻣﺎ أَر ْد ِت أ َ ْن ُﺗﻌﻄ
ﻴﻪ ِ ﻮل ُ َﺎل َ َﺎ َر ُﺳ َ َﻓﻘ
ْ ْ َ ََ َ َ َ ْ ُ َ
ِ ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ و =ﺳ ﱠﻠﻢ أَﻣﺎ إِﻧﱠ ِ ﻮل َ ت أ َ ْن أ ُ ْﻋ ِﻄ َﻴ ُﻪ َﲤ ْ ًﺮا َﻓﻘ
ﻚ َ َ َ َ ْ ُ َ ُ َﺎل َ َﺎ َر ُﺳ ُ أ َ َر ْد
.ﺔE َﻚ َﻛ ْﺬﺑِ ﻴﻪ َ ﻴﺌًﺎ ُﻛ ِﺘﺒﺖ َﻋ َﻠﻴ ِ ﻟ َﻮ َ ُﺗﻌﻄ
ْ ْ َ ْ ْ ْ ْ
=
Abdullah b. Amr (r.a.)’dan, diyor ki:
Resûlullah (s.a.s.)’›n evimizde bulundu¤u bir günde: Gel,
sana bir fley verece¤im, diye annem beni ça¤›rd›. Resûlullah
(s.a.s.), anneme:
– Çocu¤a ne vermek istedin? diye sordu. Annem:
– Hurma verece¤im, diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlu-
llah (s.a.s.):
– E¤er (aldat›p) bir fley vermeseydin, sana bir yalan
günah› yaz›l›rd›, buyurdu.
(Ebu Davut, Edep, 88, V, 265)
31
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Bir kimse bir çocu¤a, gel sana flunu verece¤im der ve
sonra da vermezse bu (sözü) bir yaland›r.”
(Ahmed ‹bn Hanbel, II, 452)
ِ ﻮل
ا ُﻗ ْﻞ َ َﻳﺎ َر ُﺳ:ـﺖ ِ ِ ِ ِ ِ
ُ َﻋ ْﻦ ُﺳ ْﻔ َﻴـﺎن ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْﺪ ا اﻟﺜﱠـﻘَﻔـﻰ َرﺿ َﻰ50.
ُ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل ُﻗ ْﻠ
ِ ِـﺖ ﺑ
ﺎ َ َﻗ. ْاﻹ ِْﺳ َـﻼمِ َﻗ ْﻮ ًﻻ َﻻ أ َ ْﺳـﺄ َ ُل َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ َﺣ ًـﺪا ﺑَ ْﻌ َﺪ َكCِ sِ
ُ ْ =ا َﻣﻨ:ـﺎل ُﻗ ْـﻞ
.اﺳ َﺘ ِﻘ ْﻢ
ْ ُﺛ ﱠﻢsَﺗ َﻌ =ﺎ
Süfyan b. Abdillah es-Sakafî (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s.)'e:
– Ey Allah'›n Resûlü! Bana ‹slâm’› öylesine tarif et ki, onu bir
daha sizden baflkas›na sorma ihtiyac› hissetmeyeyim, dedi.
Resûlullah (s.a.s.) da flu cevab› verdi:
– Allah’a inand›m de, sonra da dosdo¤ru ol.
(Müslim, ‹man, 62, 38)
33
dan daha fazla verildi¤ine yemin eden, ve müslüman›n
mal›n› elinden almak için ikindiden sonra yemin eden ve
suyunun fazlas›n› men’eden (vermeyen) kimsedir. Allahu
Teâlâ da ona, ‘Elinin eme¤i olmayan fleyin fazlas›n› men’
etti¤in gibi bugün de ben fazl›m› (lütuf ve keremimi) senden
men’ ediyorum, der”, buyurulmufltur.
(Buharî, Ahkâm, 48, VIII, 124)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ﻮل ا َُ
ِ ِ ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َر53.
35
ِ ِ ِ
َ َ َﻳﺎ َﻣ ْﻌ: اﻟ ْـ ُﻤ َﺼ ﱠ َﻓ َﺮأَى اﻟﻨﱠ َﺎس َﻳﺘَﺒَـﺎ َﻳ ُﻌﻮ َن َﻓﻘ ََﺎلsَ ِا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ إ
ُ ﺻ ﱠ َ َﻣ َﻊ َر ُﺳﻮل ا
36
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ﻮل ا َُ
ِ ِ اﻟﺼ ّ ِﺪ
ُ َ ﻳﻖ َر
ِ ﻜ ٍﺮ
ّ ْ َ ﻋ َْﻦ أَﺑﻰ ﺑ60.
=
ﻜ ِﺬ َب
َ ْ َو إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْـﻢ َواﻟ،اﳉﻨﱠ ِـﺔ ِ ِ ﻜﻢ ﺑ
َ ُ َو، َﻓ ِﺈﻧﱠـ ُﻪ َﻣ َـﻊ اﻟ ْﺒِ ّ ِﺮ،ـﺎﻟﺼ ْـﺪ ِق
َ ْ Cِ ـﺎ ّ ْ ُ َﻋ َﻠ ْﻴ
ِ اﻟﻨﱠCِ ﺎ
.ﺎر ِ َﻓ ِﺈﻧﱠ ُﻪ َﻣ َﻊ اﻟ ْ ُﻔ ُﺠ
َ ُ ﻮر َو
َو إِ َذا َو َﻋ َ ﺪ،ﻜ ِﺬ ْب ْ ﻼ َﻳ َ ث أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓـ َ إِ َذا َﺣ ﱠـﺪ:َاﳉﻨﱠﺔ َ ْ ﻜ ُﻢ ُ َ ِﺳﺘًّﺎ أ َ َﺗﻘَﺒﱠ ْـﻞ ﻟs
ﻜ ْ ﻢ ُ ـﺎر ُﻛ ْـﻢ َو ُﻛ ﱡﻔـﻮا أ َ ْﻳ ِـﺪ َﻳ ﺼ ﺑَ أ ـﻮا ﻀ ُ
ﻏ ، ﻦ ¥ُ ﻼ ـﻓَ ـﻦ ِ ُ و إِ َذا اﺋْﺘ،ـﻒ
ﻤ ِ¥
ﻠ ْ ﻼ ـﻓَ =
َ ْ َ ﱡ ْ َ َ َ َ ْ ُ َ
ُ وﺟ
.ﻜ ْﻢ ُ اﺣ َﻔ
َ ﻈﻮا ُﻓ ُﺮ ْ َو
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Benim için alt› fleye tekeffül edin (söz verin), size cennet
(sözü vereyim) tekeffül edeyim:
Biriniz konufltu¤u vakit yalan söylemesin, bir va’dde bu-
lundu¤unda sözünden dönmesin, kendisine bir fley emânet
edildi¤inde h›yânet etmesin. Gözünüzü (harama) yumun,
elinizi (haramdan) çekin, iffet ve namusunuzu koruyun.”
(Ebû Ya’lâ, 4257, VII, 249)
38
Ebu Hureyre (r.a.) anlat›yor:
Resûlullah (s.a.s.), çarfl›da bir bu¤day y›¤›n›na rastlay›nca
elini y›¤›na dald›r›p ç›kard›, parmaklar› ›sland›. Bunun üzerine
sat›c›ya:
– Nedir bu? diye ç›k›flt›. Adam:
– Ey Allah’›n Resûlü, ya¤mur ›slatt›, deyince, Hz. Peygamber:
– Bu ›slakl›¤› üste getirip, herkesin görmesini
sa¤layamaz m›yd›n? Kim bizi aldat›rsa, o bizden de¤ildir,
buyurdu.
(Müslim, ‹man, 164, I, 99; Tirmizî, Büyu’, 74, III, 606)
39
III
HAYÂ HAKKINDA HAD‹SLER
40
– Hayâ, haramdan sak›nmak, sükût etmektir -dil sükûtu,
yoksa kalb sükûtu de¤il- ve iffet imandand›r. Bunlar ahirette
(sevab›) artt›r›r, dünyal›¤› ise azalt›r. Ama ahiretten
artt›rd›klar›, dünyadan azaltt›klar›ndan daha fazlad›r. Cim-
rilik, beceriksizlik ve yaramaz söz ise nifaktand›r. Bunlar da
dünyadan olan fleyleri artt›r›r ve ahiretten olan fleyleri
azalt›rlar. Ahiretten azaltt›¤› fleyler ise dünyadan
artt›rd›¤›ndan daha çoktur.
(Taberânî, Kebîr, 19, 63, 29-30)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ـ َﺔ ﺑ ِﻦ ر َﻛﺎﻧَ َﺔ َﻗ َﺎلwَ َﻋ ْﻦ َز ْﻳ ِﺪ ﺑ ِﻦ ﻃَ ْﻠ68.
َ ﻮل ا َُ ُ ْ ْ
.ﺎء ﻴ َ
اﳊْ ِ م ﻼَ ِﺳ اﻹ
ْ ﻖ ُ ﻠُ ﺧُ و ﻖ E ُ
ﻠ ﺧُ ٍ ﻜ ّ ِﻞ د
ﻳﻦ ُ ِ
ﻟ
ُ َ ْ َ
=
Zeyd b. Talha b. Rükâne (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Her dinin bir ahlâk› vard›r. ‹slâm’›n ahlâk› da hayâd›r.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 905)
َ ُ ﺎن َو
ﺎ ِ ﻄ َ ُﺶ َواﻟ ْﺒَ َـﺬ ُاء = ِﻣ َﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴwْ َواﻟ ْ ُﻔ.ﺎر ِ ان ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ ِ ﺎﻋ َـﺪ
ِ و ﻳﺒ.اﳉﻨﱠ ِﺔ
َ ُ َ َ ْ ﻣ َﻦ
ِ
.اﳉﻨﱠ ِﺔ
َ ْ ان ِﻣ َﻦ ِ ﺎﻋ َﺪ ِ ﺎر و ﻳﺒ ِ ِ
َ ُ َ ِ ُﻳﻘ ّ َِﺮﺑَﺎن ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ
Ebû Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Hayâ ve sükût imandan iki flu’be (bölüm), hayâs›zl›k ve
çok konuflma ise nifaktan iki flu’bedir (bölümdür).”
(Tirmizî, Birr, 80, IV, 375)
43
ا َﻋ ﱠﺰ ِ ِ ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل :إ ﱠن َ
ﺻ ﱠ ُ ا َﻋﻨْ ُﻬ َ ،Bأ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ َ
َ 71.ﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َرﺿ َﻰ ُ
ﺎءْ َ ، اﳊ َﻴ ُـﺎءَ ،ﻓ ِﺈ َذا ﻧُ ِﺰ َع ِﻣﻨْ ُﻪ ْ َ ِﻠ َﻚ َﻋﺒْ ًﺪا ﻧَ َﺰ َع ِﻣﻨْ ُﻪ ْ َ
اﳊ َﻴ َ
ِ
َو َﺟ ﱠـﻞ إ َذا أ َ َرا َد أ َ ْن ُ ْ
ـﺖ ِﻣﻨْ ُﻪ ْاﻷ َ َﻣـﺎﻧَ ُ ﺔ ُﺗ ْﻠﻔِ ِـﻪ إِ ﱠﻻ ﻣﻘﻴﺘًﺎ ُﳑ َ ِّﻘﺘًـﺎَ ،ﻓ ِﺈ َذا َ ِ ِ
ُﺗ ْﻠﻔـﻪ إِ ﱠﻻ َﻣﻘﻴﺘًﺎ ُﳑ َ ﱠﻘﺘًـﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ْ ْ َ
= ِ =
ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠ
ﻻ ُﺗ ْﻠﻔِ ِـﻪ إِ ﱠﻻ َﺧـﺎﺋِﻨًﺎ ُ َ
ﱠـﻮﻧًـﺎَ ،ﻓ ِـﺈ َذا َْ ـﺖ ِﻣﻨْـ ُﻪ ْاﻷ َ َﻣﺎﻧَـ ُﺔ َْ َﻓ ِﺈ َذا ﻧُـﺰ َﻋ ْ
ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠ
ﻻ ¡ﺔُْ َ ، اﻟﺮ ْ َ
ﺖ ﻣﻨْ ُﻪ ﱠ
¡ﺔَُ ،ﻓ ِـﺈ َذا ﻧُ ِﺰ َﻋ ِ
ْ اﻟﺮ ْ َ ـﻮﻧًﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ِ
ﺖ ﻣﻨْ ُﻪ ﱠ ْ
ِ
َﺧﺎﺋﻨًﺎ ُ َ ﱠ
ﻼمِ . ﺖ ِﻣﻨْ ُﻪ ِرﺑْ َﻘ ُﺔ ْ ِ
اﻹ ْﺳ َ ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠﻻ َرﺟ ً
ﻴُ Bﻣ ْﻠ َﻌﻨًﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ْ ﻴُ Bﻣ ْﻠ َﻌﻨًﺎَ ،ﻓ ِﺈ َذا َ ْ
َرﺟ ً
= =
‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ
ﺻ ﱠـ ُ
ـﺎل رﺳ ُ ِ
ـﻮل ا َ ـﺎلَ :ﻗ َ َ ُ
ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻗ َ
ـﻰ ُ
ٍ ِ َ 72.ﻋ ْ ِ ِ ِ
ــﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌـﻮد َرﺿ َ
ا! إِﻧﱠﺎ ﻟَﻨَ ْﺴ َﺘwﻰ ، ﺎء َﻗ َﺎلُ :ﻗ ْﻠﻨَـﺎ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ ِ اﳊﻴ ِ ا َﺣ ﱠﻖ ْ َ َوﺳ ﱠﻠﻢِ :اﺳ َﺘwﻴـﻮا ِﻣﻦ ِ
ﱠ َ َ َ َ َ ْ ُْ
ِ= اﻹﺳ ِﺘwﻴﺎء ِﻣـﻦ ِ ِ ِ اﳊﻤ ُﺪ ِ ِ
ﺎء ،أ َ ْ ن ا َﺣ ﱠﻖ ْ َ
اﳊ َﻴ ـﻦ ْ ِ ْ ْ َ َ َ ـﺎل ﻟ َْﻴ َﺲ =ذﻟ َﻚَ ،وﻟ =ﻜ ﱠ َﻗ َ َو ْ َ ْ
ت ـﻦ َو َﻣﺎ َﺣ َﻮى َوﻟ ْ َﺘ ْـﺬ ُﻛ ِﺮ اﻟ ْـ َﻤ ْﻮ َ
ﻄ َﻆ اﻟ ْﺒَ ْﲢ َﻔ َ اﻟﺮأ ْ َس َو َﻣﺎ َو =ﻋـﻰَ ،و َ ْ
ـﻆ ﱠ ﲢ َﻔ َ َْ
44
ِ ِ اﻻ ِﺧ َﺮ َة َﺗ َﺮ َك ذﻳﻨَ َﺔ ﱡ
= ْ َو َﻣ ْﻦ أ َ َرا َد،= َِواﻟ ْﺒ
ْ َﻓ َﻤ ْﻦ َﻓ َﻌ َﻞ =ذﻟ َﻚ َﻓﻘَﺪ،اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ
َﻴﺎwْ َاﺳﺘ
= ِ اﳊﻴ ِ ِ
.ﺎء َ َ ْ ﻣ َﻦ ا َﺣ ﱠﻖ
Abdullâh b. Mes’ud (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Allah’tan hakk›yla hayâ ediniz.
‹bn-i Mes’ud der ki: Biz de:
– Yâ Nebiyya’llah, Allah’a hamdolsun ki, biz hayâ ediyoruz,
dedik. Bunun üzerine flöyle buyurdular:
– Öyle de¤il, Allah’tan hakk›yla hayâ etmen, bafl›n› ve
onda bulunan azalar›n› muhafaza etmen, karn›n› ve onun
ihtiva ettiklerini koruman, ölümü ve çürümeyi
hat›rlamand›r. Ve ahireti isteyen kimse de dünya zînetini
terk etsin. ‹flte bunlar› yapan kimse, Allah’tan hakk›yla
hayâ etmifl olur.
(Tirmizî, K›yamet, 24, IV, 637)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻣ ﱠﺮ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ أ َ ﱠن رﺳ: َﻋ ِـﻦ اﺑ ِﻦ ُﻋ َﻤﺮ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ73.
َ ﻮل ا َُ ُ َ َ َ ْ
45
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ ﺻ ﱠ
ُ ــ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ــﺎل
َ َﻗBـ
َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
ُ ـﻰ
ِ
َ ــﺮ َرﺿ
ِ ْـﻦ اﺑ
َ ـﻦ ُﻋ َﻤ ِ َﻋ74.
46
IV
RIFK (‹Y‹ HUYLULUK) VE H‹LM (UYSALLIK)
HAKKINDA HAD‹SLER
اﳋ ْﺮ ِق َو إِ َذا أ َ َﺣ ﱠ
ﺐ ُ ْ ـﺎﻻ ُﻳ ْﻌﻄﻰ َﻋ َـ َ اﻟﺮ ْﻓ ِﻖ َﻣِ ّ ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ ﻟ َُﻴ ْﻌﻄﻰ َﻋ َـ َ
= ٍ ِ =
. اﻟﺮ ْﻓ َﻖ إِ ﱠﻻ ُﺣ ِﺮ ُﻣﻮا ن
َُ َ ﱢ ﻮ ﻣ ﺮ
ْ ُ ﺖ ﻴ ﺑ ِ
ﻞ
َْ ْ ْ َﻫَ أ ﻦ ﻣ ﺎ ﻣ ،ﻖَ ْ
ﻓ اﻟﺮ َ ا َﻋﺒْ ًﺪا أ َ ْﻋ
ﻄﺎ ُه ﱢ ُ
Cerîr b. Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Muhakkak Allâhu Teâlâ sertlik ve kabal›¤a vermedi¤i
fleyleri (ecir ve mükâfatlar›) r›fka ve güzel davran›fllara verir,
ve Allah bir kulu sevdi¤i vakit de ona r›fk› ihsan eder.
R›fktan mahrum olan bir ev halk›, (her fleyden) mahrum
olurlar.”
(Taberânî, Kebîr, 2274, II, 306)
َ ْ َﺮم
.Yَ ْ اﳋ ِّ
ْ ُ اﻟﺮ ْﻓ َﻖ
Cerîr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹yi huyluluk ve yumuflakl›ktan mahrum olanlar,
hay›rdan da mahrum kal›rlar.”
(Müslim, Birr, 74, III, 2003)
ِ ِ
ا َ ـﺖ أ َ ْﻣﺸـﻰ َﻣ َﻊ َر ُﺳـﻮل ا
ُ ﺻ ﱠ ُ ْ ُﻛﻨ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل ِ ٍ
ُ ـﻦ أَﻧَـﺲ َرﺿ َﻰ
ْ َﻋ78.
=
47
َﻓـﺄ َ ْد َر َﻛـ ُﻪ أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ﱞﻰ،ـﺎ َﻴ ِـﺔ
ِ اﳊ ُ د ﻧَ ْﺠ َـﺮاﻧِـﻰ َﻏﻠE َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َو َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ ﺑُ ْـﺮ
َ ْ ﻴـﻆ
ﱞ
=
ِ ﻮل
ا ِ ـﻖ رﺳ
ُ َ ِ ُﺔ ُﻋﻨwَ ﺻ ْﻔ
ِ
َ s= ِت إ ُ ﻈ ْـﺮ َ َﻓ َﺠ َﺬﺑَـ ُﻪ ﺑِ ِﺮ َداﺋ ِ ِـﻪ َﺟ ْﺬﺑَـ ًﺔ َ ـﺪ
َ َ َﻓﻨ،ﻳﺪ ًة
ﺛُ ﱠﻢ،اﻟﺮ َد ِاء ِﻣ ْﻦ ِ ﱠﺪ ِة َﺟ ْﺬﺑَ ِﺘ ِﻪ ِ ّ ﺎ َﻴ ُﺔِ و َﻗ ْـﺪ = أَﺛﱠﺮ ِ|ﺎ ﺣ،ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ
َ َ َ َ َ َ َ ْ ُ َ
َ wِ ـﺖ إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﻓ َﻀ
ﻚ ِ ِ ِ ِ
َ َﻓﺎﻟْﺘَ َﻔ، ﻣ ْﻦ َﻣـﺎل ا اﻟ ﱠﺬى ﻋﻨْ َـﺪ َكs ﱠﻤ ُﺪ! ُﻣ ْـﺮJ َ ُ ـﺎل َﻳﺎ َ َﻗ
= = ٍ َ ِ
.ﺛُ ﱠﻢ أ َ َﻣ َﺮ ﻟ َ ُﻪ ﺑ َﻌﻄﺎء
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ِ ٍ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
َ ﻮل ا َُ ُ َ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َر79.
48
َﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ،ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ
َ َـﻦ َﺟـﺮ ﻳـﺮ َرﺿْ ﻋ80.
ِ ِ
اُ ﺻ ﱠ َ َر ُﺳـﻮل اs= ِﻼ أ َ =ﺗﻰ إ ً أ َ ﱠن َر ُﺟـ:اﻟـﺮ ْ¡= ِﻦ ﺑْ ِـﻦ َﻋ ْـﻮ ٍف ِ
ْ ﻋ82.
َـﻦ َﻋﺒْـﺪ ﱠ
ﻜﺜِ ْ ﺮ
ْ ﻴﺶ ِ|ِ ﱠﻦ َو َﻻ ُﺗ ُ ٍت أَﻋBَ ا! َﻋ ِّﻠ ْﻤﻨـﻰ َﻛ ِﻠ ِ ﻮل َ َﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ َ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ
= ِ = ِ ُ َﺎل رﺳ
.«ﺐ ﻀ
ْ َ َْ ﻐ ﺗ »ﻻ
َ َ َ َ ْ َ ُ ﺻ ﱠ
ﻢ ﱠ
ﻠ ﺳو ﻪ ﻴ َ
ﻠ ﻋ ا َ ﻮل ا ُ َ َ َﻓﻘ،َﻋ َ ﱠ َﻓﺄ َ ْﻧ =ﺴﻰ
49
إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ﻮل ا َُ
ِ
ُ َ اﻟﺴ ْﻌﺪ ِّى َر
ِ ِ
َﻋ ْﻦ َﻋﻄ ﱠﻴ َﺔ ﱠ83.
ُ ﻄ َﻔﺄ ُ اﻟﻨﱠ
ﺎر ْ ُﺗBَ ﺎر َو إِﻧﱠِ ﻄﺎ َن ُﺧ ِﻠ َﻖ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ َ ﺎن َو إِ ﱠن اﻟﺸﱠ ْﻴ ِ ﻄ َ ـﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ ِ اﻟ ْ َﻐ َﻀ
َ ﺐﻣ َ
ِ ِ
.ْﺿﺄﺐ أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓ ْﻠ َﻴﺘَ َﻮ ﱠ َ ﺑِ ْﺎﳌَﺎء َﻓ ِﺈ َذا َﻏﻀ
Atiyye es-Sa’diyy (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Hiddet fleytandand›r, fleytan da ateflten yarat›lm›flt›r.
Atefl ise ancak su ile söndürülür. Binaenaleyh, biriniz hid-
detlendi¤inde abdest als›n.”
(‹bn Hanbel, IV, 226)
50
ث َﻣ ْﻦ َ َ ﺛ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
E ﻼ ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ﻮل ا َُ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑِ ٍﺮ َر86.
ﺔE ﻴﻒ َوَ َﻔ َﻘِ ﺎﻟﻀﻌ ﻖ ﺑِ ﱠE ِر ْﻓ: َو أ َ ْد َﺧ َﻠ ُﻪ َﺟﻨﱠﺘَ ُﻪ،ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َﻛﻨَ َﻔ ُﻪ ِ
ُ ªَ َ ُﻛ ﱠﻦ ﻓﻴﻪ َﺳ
= ٍ َﳑ ْ ُﻠsَ ِن إE و إِﺣﺴﺎ،َﻋ َ ا =ﻟ ْﻮ ِاﻟ َﺪﻳ ِﻦ
.ﻮك َ ْ َ ْ َ
Cabir (r.a.)’den; Resûlullâh (s.a.s.) buyurdu:
“Üç fley kimde bulunursa, Allah onu himâyesine al›r ve
onu Cennetine kor. (Bunlar:)
Zay›flara yumuflak davranmak, ana babaya flefkatli olmak
ve eli alt›nda bulunan (hizmetkâr) lara iyilik etmektir.”
(Tirmizî, K›yame, 48, IV, 656)
51
sever. Güzel davran›fla, sert ve kabal›¤a vermedi¤i bir etki
gücü vermifltir.”
(Taberânî, Evsat, 2955, III, 444, 445)
.ار ُﻓﻘﻰ ِ
ْ :َُﻋﺎﺋﺸَ ﺔ
Âifle (r.anhâ)’den; Resûlullah (s.a.s.) ona buyurdu ki: =
“Yâ Âifle! R›fk sahibi ol.”
(Ebu Davud, Edep, 11, V, 156)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ َﻗBـ
َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ90.
َ ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌـﻮد َرﺿ
.مE اﳋ ْﺮ ُق ُ ْﺆ ِ ّ َا:َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ْ ﻦ َوE ﻟﺮ ْﻓ ُﻖ ُﻳ ْﻤ
52
ﻴﻢ إِ ﱠ
ﻻ َ َﻻ َﺣﻠ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ٍ
ُ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َﺳﻌﻴﺪ َرﺿ َﻰ92.
= ٍ .ﲡ ِﺮﺑﺔ ِ
= =
ٍ
َ
َ ْ ﻴﻢ إ ﱠﻻ ُذو َ ُذو َﻋﺜ َْﺮة َو َﻻ َﺣﻜ
=
Ebû Saîd (r.a.)’den; Resûlullâh (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Sürçmesiz halîm, tecrübesiz hakîm olmaz.”
(Tirmizî, Birr, 86, IV, 379)
ﻼ ِع َو إِﻧﱠـ ُﻪ أ َ َرا َد اﻟ ْﺒَ َـﺪ َاو َة َﻣ ﱠـﺮ ًة ِّ ﻫـﺬ ِه
َ اﻟﺘـ ِ = s= ِــ ا َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ ﻳﺒ ُـﺪو إ
َْ َ َ َ ْ ُ ﺻ ﱠ َ
ِ َ ُ اﻟﺼ َـﺪ َﻗ ِﺔ ِ
ار ُﻓﻘﻰ ْ َﻳﺎ َﻋـﺎﺋﺸَ ُﺔs ـﺎل َ ﱠـﺮ َﻣ ًﺔ ﺛُ ﱠﻢ َﻗJ ﻧَﺎ َﻗـ ًﺔ ﻣ ْﻦ إِﺑِ ِﻞ ﱠs ِ
َﻓﺄ ْر َﺳ َـﻞ إ َ ﱠ
َ
= ِ ﻂ إِ ﱠﻻ َزاﻧَـ ُﻪ و َﻻ ﻧُ ِﺰ =ع
ﻂ إِ ﱠ
ﻻ ـﻦ َ ﻰ ٍء َﻗ ﱡ ْ ﻣ َ َ َ ـﻰ ٍء َﻗ ﱡC ﻜ ْﻦ ُ َﻳ ِ ّ َﻓ ِـﺈ ﱠن
ْ َ اﻟﺮ ْﻓ َـﻖ
ْ ْ
= . َ ﺎﻧَ ُﻪ
Âifle (r.anhâ)’dan; ona k›ra ç›kmaktan soruldu da dedi ki:
– Resûlullah (s.a.s.), bu vadilere ç›kard› ve o bir kere k›r gezi-
sine ç›kmak istedi ve bana da binekte kullan›lmayan sadaka de-
velerinden h›rç›n bir deve gönderdi. Sonra bana buyurdu ki:
“Yâ Âifle, sen yumuflak davran! Zira yumuflakl›k bir fleyde
bulunursa mutlaka onu süsler ve bir fleyden çekip al›n›rsa
mutlaka onu çirkinlefltirir.”
(Ebû Dâvud, Edep, 11, V, 156, Cihad, 1, III, 6)
53
Sehl b. Sa’d (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Teennî9 Allah’tan, acele ise fleytandand›r.”
(Tirmizî, Birr, 66, IV, 366)
ِ ﻮل
ا ُ َﻣﺎ ُﺧ ّﻴِ َﺮ َر ُﺳ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أ َ ﱠ َﻬﻧـﺎ َﻗﺎﻟ َْﺖ ِ
َ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َز ْو ِج اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ96.
ُ ﺻ ﱠ
ً ْﻜ ْﻦ إِﺛ
B ُ ﺎ َﻳ
ْ َ ـﺎ َﻣ َ َُ َ ﻂ إ ﱠﻻ أ َ َﺧ َﺬ أ َ ْﻳ
ِ ـﻦ َﻗ ﱡ ِ أ َ ْﻣ َﺮ ْﻳC ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ُ ﺻ ﱠ َ
ِ ُ ـﺎس ِﻣﻨْ ُﻪ وﻣـﺎ ا ْﻧ َﺘﻘَـﻢ رﺳ ِ َﻛـﺎ َن أ َ =ﺑﻌ َـﺪ اﻟﻨﱠBـ ً َْﻓ ِـﺈ ْن َﻛﺎ َن إِﺛ
ا ُ ﺻ ﱠ َ ـﻮل ا َُ َ ََ َْ
. ِ َ|ﺎِ ِ ا َﻓﻴﻨْ َﺘ ِﻘﻢِ َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ ِﻟﻨَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ إِ ﱠﻻ أ َ ْن ُﺗﻨْ َﺘﻬ َﻚ ﺣﺮﻣ ُﺔ
ُ َ َْ ُ َ َ َ َ ْ
Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcesi Âifle (r.anhâ)’dan; dedi ki:
– Resûlullah (s.a.s.), iki iflte muhayyer (serbest) b›rak›ld›¤›
zaman, günah olmad›kça onlar›n kolay›n› al›rd›, (o fley) günah
olursa ondan insanlar›n en uzak kalan› o idi. Resûlullah (s.a.s.),
nefsi için aslâ intikam almazd›. Ancak Allâh’›n yasaklar›na riâ-
yet edilmedi¤inde Allah için intikam al›rd›.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 902-903)
54
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َ
ــﺎلَ :ﻣﺎ ﺻ ﱠـ ُ
ـ Bأ َ ﱠن رﺳ ُ ِ
ـﻮل ا َ َُ ا َﻋﻨْ ُﻬ َــﻰ ُ
ِ ِ ِ
َ 97.ﻋـﻦ اﺑْـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َ
أ ُ ْﻋ ِﻄﻰ َا ْﻫ ُﻞ ﺑَ ْﻴ ٍﺖ ّ ِ
اﻟﺮ ْﻓ َﻖ إِ ﱠﻻ ﻧَ َﻔ َﻌ ُﻬ ْﻢ . َ
‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyurdu:
“Bir ev halk›na r›fk nasib olursa, mutlaka onlara fayda
”sa¤lar.
)(Taberânî, Kebîr, 13261, 12, 254
55
Ebû Musâ (r.a.) anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.), beni ve Muaz’› Yemen’e
gönderdi ve flöyle tenbih etti:
“‹nsanlar› dine (tatl› sözle) davet edin. Müjdeleyin, nefret
ettirmeyin. Kolaylaflt›r›n, zorlaflt›rmay›n. Uyumlu olun, ge-
çimsiz olmay›n.”
(Buhârî, Megâzî, 60, V, 108)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َﺖ
َ ﻮل ا َُ ْ
ِ ِ ِ
َ ُ َ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ﺔ َر101.
.ء ا ﱠﻻ َ ﺎ َﻧ ُﻪ°
ِ ٍ َ ﻻ ُﻧ ِﺰع ِﻣﻦ َ و . ﻪ ﻧ
َ ا ز
َ ﻻﱠ ِ ٍء°َ C ﻜﻮن
ا ُ ﻳ ﻻ َ ﻖَ ْ
ﻓ ِ ّ ِا ﱠن
اﻟﺮ
ْ ْ َ َ ُ ْ ُ َ
=
Âifle (r.anhâ) anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“R›fk, bir fleye girdi mi onu mutlaka süsler, bir fleyden de
ç›kar›ld› m› onu mutlaka kusurlu k›lar.”
(Müslim, Birr, 78, III, 2004)
56
V
K‹B‹R VE TEVÂZÛ HAKKINDA HAD‹SLER
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ:ـﺎل
َ ﻮل ا ُ َ ُ ْ َ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ
ِ ٍ ِ َِ
َ َﻋ ْﻦ َﺣـﺎرﺛـ َﺔ ﺑْﻦ َو ْﻫـﺐ َرﺿ102.
ُ ـﻰ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ِ
َ َﻋ ْﻦ َر ُﺳـﻮل ا:ا َﻋﻨْـ ُﻪ ُ ـﻰ
ِ َ ا ﺑ ِﻦ ﺳـ
َ ﻼمٍ َرﺿ
ِ ِ
َ ْ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ104.
ٍ ْ َﺎل َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ
.a َ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘC اﳉﻨﱠ َﺔ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن
َ ْ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ:َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
=
Abdullah b. Selâm (r.a.)’dan, dedi ki; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
57
“Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse Cen-
net’e giremez.”
(Taberânî, Kebîr, 10001, X, 75)
58
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Allah dört kifliye bu¤z eder: (Bunlar), çok yemin eden
sat›c›, kibir eden fakir, zina eden ihtiyar ve zâlim hüküm-
dard›r.”
(Nesâî, Zekât, 77, V, 86)
ا إِ ﱠ نِ ﻮلَ ﻞ َﻳﺎ َر ُﺳE َﻗ َﺎل َر ُﺟ.ٍaْ َـﺎل َذ ﱠر ٍة ِﻣ ْﻦ ِﻛ ُ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘC اﳉﻨﱠ َﺔ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن َْ
ِ إ: َﻗ َﺎل،ﻜﻮ َن َﺛـﻮﺑُ ُﻪ َﺣﺴﻨًﺎ َوﻧَ ْﻌ ُﻠـ ُﻪ َﺣﺴﻨًﺎ =َ ِ
E ¨َ ا
ـﻴﻞ َ نﱠ َ َ ْ ُ ﻳ
َ ْ ﺐأ
ن اﻟـﺮ ُﺟ َﻞ ُ ﱡ
ﱠ
= ِ ﻂ اﻟﻨﱠ
.ﺎس ُ اﳊ ّ ِﻖ َو َﻏ ْﻤ
َ ْ ﻄ ُﺮَ َ ﺑaُ ْ َاﻟ ِْﻜ، َلBَ اﳉ
َْ ﺐ ُِ ﱡ
59
Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennete gire-
meyecektir. Bir adam dedi ki:
– Yâ Resûlullah, insan elbisesinin güzel ve ayakkab›s›n›n
güzel olmas›n› ister. (Resûlullah) buyurdu ki:
– Allâhu Teâlâ güzeldir ve güzelli¤i sever. Kibir; hakk›
inkâr etmek ve insanlar› küçük görmektir.
(Müslim, ‹man, 147, I, 93)
اﺿ ُﻌﻮا
َ ـﺎس! َﺗ َﻮ َ أ َ ﱡ:ِaا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ َ ْاﳌِﻨْ َـ
ُ ﺎ اﻟﻨﱠ ُ ـﻰ
ِ ِ ِ َْ ﱠ
َ ـﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ ﺑْـﻦ اﳋﻄﺎب َرﺿ ْ َﻋ109.
ِ ِ اﺿ َﻊ
ُ ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
َ َﻣ ْﻦ َﺗ َـﻮ:ُـﻮل ُ ﺻ ﱠ
ِ َ َﻓ ِﺈ ّﻧِـﻰ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ
َ ـﻮل ا َُ ُ ْ َ
ِ ِ ُ أ َ ْﻋC ا َﻓ ُﻬ َـﻮ ْ ــﺎل اﻧْﺘَ ِﻌ
ﻴـﻢ َو
C E اﻟﻨﱠـﺎس َﻋﻈWـ ُ ـﻚ َ َـﺶ ﻧَ َﻌﺸ َ ا َو َﻗ ُ َر َﻓ َﻌـ ُﻪ
=ِ ِ= َ = ِ ِ
اﻟﻨﱠW أ ْﻋ ُـC اﺧ َﺴـﺄ ْ َﻓ ُﻬ َﻮ
ﺎس ْ ا َو َﻗ َﺎل ُ َﻗ َﺼ َﻤـ ُﻪaـ
َﻜﱠ َ َو َﻣ ْﻦ َﺗYـ
E ﺻﻐ َ ﻧَ ْﻔﺴﻪ
=
.Y ﺒ َ
ﻛ ِ ﻧَ ْﻔ ِﺴC= وYﺻﻐ
ﻪ
E َ E َ
= = =
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den; minberde iken flöyle demifltir:
– Ey insanlar mütevazi olunuz. Çünkü Resûlullah (s.a.s.)’›n
flöyle dedi¤ini iflittim:
“Allah için tevazu edenleri (alçak gönüllü olanlar›) Allah
yükseltir.” Yine buyurdu ki:
“Sen kalkma¤a davran ki, Allah da seni kald›rs›n (yâni
sen do¤ru yola yönel ki, Allah da sana yard›m etsin). Böyle
olan kimse, insanlar›n nazar›nda büyük ve kendi nefsinde
ise küçüktür. Büyüklenen adam›n Allah belini k›rar, çöker-
tir. Ve flöyle dedi: B›rak, o, insanlar›n gözünde küçük, kendi
nefsinde büyüktür.”
(‹bn Hanbel, III, 76)
60
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ َ ْ َﻋ110.
َ ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ
=
ُ ْﺎﻣ ِـﺔ َوﻻَ ُﻳ َﺰﻛّ ِﻴﻬ ْـﻢ َو َﻻ َﻳﻨ
ﻈ ُﺮ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َو َ ُ ْﻢ ِ ِ َ ث َﻻ ﻳ
ُ ﻜ ّﻠ ُﻤ ُﻬ ُﻢ
َ ا َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ ُ E ﻼ َ ﺛَـ
=
ْ َﻞ ُﻣ ْﺴﺘE ِ َو َﻋﺎﺋ،اب
.aE ِ ﻜ ِ ٍ
E ﻚ َﻛ ﱠﺬE َو َﻣﻠ،ﺦ َزانE َ ْﻴ:ﻴﻢ E اب أَﻟ
E َﻋ َﺬ
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den, dedi ki; Resûlullah (s.a.s.), buyurdu:
َﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا
ِ
ُ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ111.
ُ َ َ َﻗ:ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
=
.ا ﻪ ﻌ ﺿ
َ و ِ
ﻪ ﻴ َ
ﻠ ﻋ ﻊ َ
ﻔ ﺗ
َ ار ِ
ﻦ ﻣو ، ا ﻪ ﻌ َ
ﻓ ر ﻢ
ِ ِ
ﻠ ﺴ ﻤ ْـ ﻟ ا ِ
ﻴﻪ اﺿ َﻊ ِﻷَﺧ
َ َﺗ َﻮ
ُ َُ َ ْ َ َ ْ ََ ُ َُ َ ْ ُ
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:
61
“Üç kimse vard›r ki, onlar sorulmazlar (kendilerine k›ymet
verilmez ve hiçbir amelleri kabul edilmez):
1- Ululukta Allah ile yar›fla kalk›flan; çünkü Allah’›n ridâs›
büyüklük, izâr› da izzetidir.
2- Allah’›n emirlerinden flüphe eden,
3- Allâh’›n, rahmetinden ümit kesen kimselerdir.”
(Taberânî, Kebîr, 789, 18, 307)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل ِ ِ ِ
َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ُ ﺻ ﱠ ُ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ َﻰ113.
.ﻼﺛًﺎ
َ َﺎﺎ ﺛ ّ ِ ََﻫ َﻠ َﻚ اﻟ ْـ ُﻤ َﺘﻨ
َ َ َﻗ،ﻄ ُﻌﻮ َن
Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“A¤›z e¤erek yapmac›k konuflan kimseler helâk oldu!”
Bunu Resûlullah (s.a.s.), üç defa tekrar etti.
(Müslim, ‹lim, 7, III, 2055)
َ ْ َو َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُـﻞ، ٍنBﻳـ
ﺪE اﳉﻨﱠـ َﺔ أ َ َﺣ
C َ ِـﻦ إ ِ ٍ
ْ َـﺎل َﺣﺒﱠﺔ ﻣ ُ َﻗ ْﻠﺒِ ِـﻪ ِﻣﺜْﻘC ـﺪE ﺎر أ َ َﺣَ اﻟﻨﱠ
= ِaْ َﺎل = َﺣﺒﱠ ِﺔ َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ
.ﺎء
َ ﻳ
َ ُ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘ
Abdullah (r.a.)’dan: Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kalbinde hardal tânesi kadar iman bulunan bir kimse,
atefle girmez. Kalbinde hardal dânesi kadar kibir bulunan
da Cennet’e giremez.”
(Tirmizî, Birr, 61, IV, 361)
ـﺎس ﺑِ َﻌ َﻤ ِﻠ ِﻪ ِ
َ ـﻦ ُﻳ َﺴ ّﻤـ ِﻊ اﻟﻨﱠ
ْ َﻣ: ُــﻮل ِ ـﻮل
ُ ا َﻳﻘ َ ـﺖ َر ُﺳ ِ
ُ ــﺮ ; َﺳﻤ ْﻌ ِ ْـﻦ ِاﺑ
َ ـﻦ ُﻋ َﻤ ْ َﻋ115.
.ﺎﻣ ِﺔ ِ ِ
َ ا ﺑِﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ
ِ
ُ ُﻳ َﺴ ّﻤ ِﻊ
62
‹bn Ömer (r.a.)’den; Resûlullah’›n flöyle dedi¤ini iflittim:
“Kim, ameliyle gösterifl yaparsa (süm’a)11 Allah da onun
yapm›fl oldu¤u gösteriflin cezas›n› verir.”
(Taberânî, Evsat, 5744, VI, 348)
َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ٍ ـﺎرﺛَ َﺔ ﺑْ ِﻦ َو ْﻫ
ُ َ َ َﻗ:ـﺐ َﻗ َﺎل ِ َﻋ ْﻦ َﺣ116.
.ﻈ ِﺮ ﱡى
َ اﳉ ْﻌ
َ ْ اظ َو َﻻ َ ْ اﳉﻨﱠ َﺔ
ُ اﳉ ﱠﻮ َْ
63
Sevbân (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Kibirden, h›yanetten ve borçtan temiz olarak ölen Cen-
net’e girer.”
(Tirmizî, Siyer, 21, IV, 138)
اﻟــﺬ ّ ِل
ــﻞ ﱡ َ ــﻢ أ َ ْﻫ ﺣ ِ = ور،ــﺔٍ ﺼﻴ ِ ِ ﻣﻌY = َﻏــC ¨ﻌــ ُﻪ ٍ ﻣﺴﺌَ َﻠ
َ َوأَﻧْ َﻔ،ــﺔ
َ َ َ َ َْ ْ َ َ َ ــﺎﻻً ـــﻖ َﻣ ْ َ
ﺎب َﻛ ْﺴﺒُ ُ ﻪ َ ﻃ ـﻦ َ ِ
ﳌ ﻰ ـﻮﺑ ُ ﻃ ، ِ ﻜﻤ
ﺔ ْ ِ ْ ْـﻪ و
اﳊ ِ = َـﻂ أ َ ْﻫ َﻞ اﻟ ْﻔِﻘ
َ َو َﺧﺎﻟ،ﻜﻨَ ِـﺔ َ َواﻟ ْـ َﻤ ْﺴ
َ ْ = َ َ
ﻃُﻮﺑ=ﻰ. ُه ِ ِ َو َﻋ َﺰ َل َﻋ،ﻼﻧِ َﻴﺘُ ُﻪ
ـﻦ اﻟﻨﱠﺎس َ ﱠ َ ـﺖ َﻋ ْ ﻳﺮ ُﺗ ُﻪ َو َﻛ ُﺮ َﻣ
َ ³َ ـﺖ ْ wَ ﺻ ُﻠ َ َو
.ِﳌ َ ْﻦ َﻋ ِﻤ َﻞ ﺑِ ِﻌ ْﻠ ِﻤ= ِﻪ َوأَﻧْ َﻔ َﻖ اﻟ ْ َﻔ ْﻀ َﻞ ِﻣ ْﻦ َﻣ ِﺎﻟ ِﻪ َوأ َ ْﻣ َﺴ َﻚ اﻟ ْ َﻔ ْﻀ َﻞ ِﻣ ْﻦ َﻗ ْﻮ ِﻟ ِﻪ
12. Bu mübârek sözleri ile bizzat kendisini anlatmaktad›r. Uhud muharebesinde
diflleri k›r›l›p yüzü yaraland›¤› ve mübarek yüzünden kanlar› sildi¤i s›rada böyle
dua buyurmufllard›.
64
Nasîhu’l-Ansî Rekbu’l-M›srî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Onurunu koruyarak alçak gönüllü olan, dilencilik (mev-
kiine) düflmeksizin alçak gönüllü olan, günaha girmeden
(meflru yoldan) kazand›¤› mal› do¤ru yollarda sarf eden,
düflmüfllere ve yoksullara ac›yan, ilim ve hikmet sahipleri
ile kaynaflan kimselere müjdeler olsun.
(Yine buyurdu ki): Kazanc› temiz olan, içi d›fl› pâk olan, ve
flerrini insanlardan uzaklaflt›ran kimseye müjdeler olsun,
ilmi ile amel eden, mal›n›n fazlas›n› infak edip sözünün faz-
las›n› tutan kimseye de ne mutlu.”
(Taberânî, Kebîr, 4615, V, 71)
65
Huzeyfe (r.a.)’den; dedi ki; Resûlullah (s.a.s.) ile berâber bir cenâzede
bulunduk. Buyurdular ki:
“Size Allâh’›n kullar›n›n en flerli olan›n› bildireyim mi?
Kaba ve kibirli oland›r.”
“Size Allah’›n kullar›n›n en hay›rl› olan›n› bildireyim mi?
O zay›f ve alçak gönüllü, eski iki gömle¤e sâhip, kendisine
ehemmiyet verilmeyen kimsedir. E¤er Allah’a (herhangi bir
fley için) yemin etse, Allah (onu) kendisine ihsân eder.”
(‹bn Hanbel, V, 407)
66
َ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ
َﺎل ُ ﺻ ﱠ َ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰsَ ِﻞ إE ﺎء َر ُﺟ
َ َو َﺟ: َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة125.
=
ِ ُ َ اﳉ
َْ s ِ ِ ِ ِ ِ
ﻴﺖ ﻣﻨْ ُﻪ َﻣﺎ َﺗ =ﺮى َﺣﺘﱠﻰ ُ ُل َوأ ْﻋﻄBـ ﺐا َ ﱠ َ ّﻞ ُﺣﺒE ﻮل ا إ ّﻧﻰ َر ُﺟ َ َﻳـﺎ َر ُﺳ
ِaْ ـﻦ اﻟ ِْﻜ ِ اك ﻧَﻌـ أَو ﺑِ ِﺸ =ﺴ ِﻊ ﻧَﻌـ أ َ َﻓ
ﻤ ِ ِ ِـﺪ ﺑE ﻣﺎ ُا ِﺣـﺐ أ َ ْن ﻳ ُﻔـﻮ َﻗﻨﻰ أَﺣ
َ ْ ْ ْ ْ ـ َ َ َ ﱡ َ
=
.ﺎس ﱠ ﻨ اﻟ َ
ﻂ ﻤ َ
ﻏ و ﻖ
ﱠ َ
اﳊ
=ْ ِ
ﺮ ﻄ ﺑ ﻦﻣ a ْﻜِ وﻟ ِ=ﻜ =ﻦ اﻟ.=ذ ِﻟ َﻚ? َﻗ َﺎل َﻻ
َ َ َ َ َ ْ َ َْ َ ﱠ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve flöyle
sordu:
– Yâ Resûlullah! Ben, güzelli¤i seven bir adam›m, gördü¤ün
(kadar da) bana (güzellik) verildi, öyle ki, bir kimsenin, ayak-
kab›lar›n›n ba¤› ile (de olsa) benden üstün olmas›n› sevmem.
Kibirden midir bu? Resûlullah (s.a.s.):
– Hay›r, kibir (büyüklenmek, kendini be¤enmek), hakk›
kabûl etmemekten, azmaktan ve insanlar› hakir görmekten
(ibaret) dir, buyurdu.
(Ebû Dâvud, Libas, 29, IV, 352)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ـﻮل ا َُ
ِ ٍ ¡
ُ َ ﺎر َرَ ِ ﺎض ﺑْ ِﻦ
ِ ﻋَـﻦ ِﻋﻴ126.
َ ْ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ: َﻗ َﺎﻻBَ ﺿﻰا َﻋﻨْﻬ
َ ﻮل ا َُ
ِ ٍ
ُ ُ َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َﺳﻌﻴﺪ َوأَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر127.
= = =
67
ـﻦ ْ َﻓ َﻤ،ــﺎء ِر َد ُاء ُه ِ ْ َواﻟ ِْﻜ،ار ُه ِ َاﻟ ِْﻌ ﱡ:ــﻞ
ُ َﻳaــ ُ ــﺰ إ َز ــﺰ َو َﺟ ﱠ ا َﻋ ﱠ ُ ُــﻮل ُ َﻳﻘ:َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ
.ﺎز ُﻋﻨﻰ َﻋ ﱠﺬﺑْﺘُ ُﻪِ َُﻳﻨ
ﺎل ِ ِـﻪ ِﻣـﻦ ﺣﺪwﻴ
َ َو ْﺣ َﺪ ُه َﻗ:ﻳـﺚ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة ِ wﺻC ﺎن ٍ ـﻦ ِﺣﺒ ِ ﺑاِ ور =واه ِاﺑ ِﻦ ﻣـﺎﺟ َﺔ و
َ ْ َ ﱠ ْ َ َ َ ْ ُ ََ َ
= = = =
ِ ِ َ ـﺎر َك َو َﺗ َﻌ َ َﻗ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ ِ ُ رﺳ
ُ َﻳa َاﻟ ْﻜ ْـ،sـﺎ
ـﺎء َ َا َﺗﺒُ ـﺎل ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻮل ا َُ
ِ اﻟﻨﱠCِ َﻗ َﺬ ْﻓﺘُ ُﻪBَ اﺣ ًﺪا ِﻣﻨْ ُﻬ
.ﺎر ِ َﻓﻤﻦ ﻧَﺎ َز َﻋﻨﻰ و،ﻈﻤ ُﺔ إِ َزارى
َ ْ َ َ َ َواﻟ َْﻌ،ِر َداﺋﻰ
Ebû Hüreyre ve Ebû Said (r.anhümâ)’den rivayet
= = olundu: Resûlullah =
(s.a.s.) buyurdular ki:
“Allahu Azze ve Celle: ‘‹zzet onun örtüsü ve büyüklük de
ridâs›d›r.14 Kim bana (bunlarda) ortakl›k etme¤e kalk›fl›rsa,
ona azâb ederim’ buyurur.”
(‹bn Hanbel, II, 248, Müslim, Birr, 136, III, 2023)
14. Ridâ ve örtü kelimeleri mecaz olarak kullan›lm›flt›r. Mânâ, izzet ve kibriyâ
(büyüklük, ululuk ve fleref) Allah’a mahsustur, demektir.
68
“Size cennetlik olanlar› haber vereyim mi? Her zay›f,
alçak gönüllü kimsedir ki, e¤er Allah’a yemin etse,15 Allah
ona ihsan eder. Size Cehennemlik olan kimseleri de haber
vereyim mi? Cefâ (eziyet) eden (vefas›z) ve kaba, kibirli olan
(büyüklenen) kimsedir.”
(Müslim, Cennet, 47, III, 2190)
15. Burada Allah’a yemin etse demek, ondan bir fley istese onu verir, duâs›n› da
kabul eder demektir.
69
:ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ﻮل ا َُ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ َﺳ َﻠ َﻤ َﺔ ﺑْ ِﻦ ْاﻷ َ ْﻛ َﻮ ْع َر130.
.ﻳﻦ َ ْ Cِ ﺐ
َ اﳉﺒﱠﺎر ْ ﺐ ﺑِﻨَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ َﺣﺘﱠﻰ ُﻳ
َ َﻜﺘ ُ اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َﻳ ْﺬ َﻫ
َﻻ َﻳ َﺰ ُال ﱠ
=
Seleme b. el-Ekva‘ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“‹nsan, nefsi (peflinde) cebbarlar (zorbalar) aras›nda
yaz›lana kadar sürüklenir.”
(Tirmizî, Birr, 61, IV, 362)
، ﱠﺪ َﺛﺎwَ ا َﻋﻨْ ُﻬ ْﻢ َﻋ َ اﻟ ْـ َﻤ ْﺮ َو ِة َﻓ َﺘ ـﻰ ﺿِ ﺎص ر ِ ا ﺑﻦ = َﻋﻤ ِﺮو ﺑ ِﻦ اﻟ ْﻌ ِ
ُ َ َ َ ْ ْ ُ ْ َو َﻋﺒْ ُﺪ
َﻗ َﺎل ﻟ َ ُﻪ،ـﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َﻳﺒْـﻜـﻰ ِ ِ ِ ﺛُـﻢ ﻣ َﻀﻰ َﻋﺒ ُـﺪ
ِ ا ﺑْ ُﻦ َﻋ ْﻤ
ُ ْـﺮو َوﺑَﻘ َﻰ َﻋﺒْ ُﺪ ا ﺑ ْ َ ﱠ
ِ =ﻫ َـﺬا ﻳﻌ ِﻨـﻰ = َﻋﺒ َـﺪ،ـﻦ? َﻗ َﺎل ِ ¡ ِ َ ﻞ; َﻣـﺎ ُﻳﺒْ ِﻜE َر ُﺟ
َ ْا ﺑ
ﻦ ْ َْ = ْ اﻟـﺮﻴـﻚ َﻳـﺎ أَﺑَﺎ َﻋﺒْـﺪ ﱠ
َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َ ن:ُـﻮل ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ َﻋﻤ ٍﺮو َز َﻋﻢ أ َ ﱠﻧـ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳ
َ ﻮل ا َُ َ َ َ َ ْ
ِ اﻟﻨﱠCِ ا ِﻟ َﻮ ْﺟ ِﻬ ِﻪ
.ﺎر ٍ ْ َﺎل َﺣﺒﱠ ٍﺔ ِﻣ ْﻦ َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ
ُ َﻛﺒﱠ ُﻪa ُ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘC
=
Ebû Seleme b. Abdurrahman b. Avf (r.a.)’den; dedi ki:
– Abdullah b. Ömer (r.a.) ve Abdullah b. Amr ibni’l-Âs (r.a.)
Merve’de karfl›laflt›lar, konufltular. Sonra Abdullah b. Amr gitti.
Abdullah b. Ömer ise a¤layarak orada kald›. Bir adam ona dedi ki:
– Seni a¤latan nedir yâ Ebâ Abdurrahman? O da dedi ki:
– (Abdullah b. Amr’› kastederek:) ‹flte fludur. Resûlullah
(s.a.s.)’› flöyle söylerken iflitti¤ini söylüyor:
– Kalbinde hardal tânesi kadar kibirden (bir fley) bulunan
kimseyi Allâhu Teâlâ yüzüstü sürükleyerek Cehennem’e
atar.
(Ahmed b. Hanbel, II, 215)
70
ﻒ َ ـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َﻛ ْﻴ َ ْﻼ َﺳـﺄ َ َل اﺑ ً أ َ ﱠن َر ُﺟـ:زE ــﺮ
ِ J ْ ُ ـﻦِ ْان ﺑِ َﻋـﻦ َﻗﺘَـﺎ َد َة َﻋـﻦ ﺻ ْﻔـﻮ132.
َ َ ْ ْ
71
VI
R‹YÂ (‹K‹ YÜZLÜLÜK, GÖSTER‹fi, SAHTE DAVRANIfi)
HAKKINDA HAD‹SLER
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ـﺎل
َ ـﻮل ا َُ َ َﻗBـ
َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ134.
َ ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤﺮو َرﺿ
ﺔE ﻴـﻪ َﺧ ﱠﻠِ وﻣﻦ َﻛـﺎ َﻧﺖ ﻓ،ﻴﻪ َﻛـﺎ َن ﻣﻨَﺎﻓِﻘًـﺎ َﺧ ِﺎﻟﺼـﺎ ِ أَرﺑـﻊ ﻣﻦ ُﻛـﻦ ﻓ:َوﺳ ﱠﻠـﻢ
ْ ْ ََ ً ُ َ ْ ﱠE َْ َ َ
= ِ ِ = ِ ِ
َو إِ َذا،ث َﻛ َﺬ َب ﺪ
َ َ ﱠﺣ اذَ ِ إ ;ﺎﻬ ﻋ ﺪﻳ ﻰ
َ َ ََ َﱠ ﺘﺣ ٍ
ﺎق ﻔَ ﻧ ْ E ﺖ ﻓﻴﻪ َﺧ ﱠﻠ
ﻦ ﻣ ﺔ ْ ـﻦ َﻛﺎ َﻧ
ﻣﻨْ ُﻬ ﱠ
ِ ِ =
.ﺎﺻ َﻢ َﻓ َﺠ َﺮ َ َﺧ اذَ إ و ، ﻒ ﻠ ﺧ َ
َ َ ْ َ َ َ َو،ﺎﻫ َﺪ َﻏ َﺪ َر
َ أ ﺪﻋ و ا َ
ذ إ َ َﻋ
Abdullah ibn-i Amr (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
16. ‹ki yüzlü, d›fl görünüflü müslüman olmakla birlikte gerçekte inanmayan, inkarc›
kimse.
72
“Dört fley var ki, (bunlar) kimde bulunursa hâlis (gerçek,
noksans›z) münâf›kt›r. Kimde bunlardan bir tânesi varsa
onu terk edinceye kadar, nifaktan (münaf›kl›ktan) bir hasle-
ti (huy, özellik) vard›r. (Bunlar:) Konufltu¤u zaman yalan söy-
ler, antlaflt›¤› vakit antlaflmay› bozar, söz verdi¤i zaman sö-
zünde durmaz, düflmanl›k etti¤i zaman afl›r› gider.”
(Müslim, ‹man, 106, I, 78)
َﻣﺜ َُـﻞ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل ِ ِ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒBـَ ا َﻋﻨْ ُﻬ ِ ِ ْـﻦ اﺑ
ِ َﻋ135.
ُ ﺻ ﱠـ
َ ــﻰ ّ ُ ـﻰ َ ــﺮ َرﺿَ ـﻦ ُﻋ َﻤ
73
ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
:ُﻮل ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أَﻧﱠ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳ
َ ﻮل ا َُ َ َ
ِ
ُ َ ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر
ْ َﻋ137.
ِ ِ =
. اﻟ ﱠﺬى َﻳﺄْﺗﻰ =ﻫ ُﺆﻻَء ﺑِ َﻮ ْﺟ ٍﻪ َو =ﻫ ُﺆﻻَء ﺑِ َﻮ ْﺟ ٍﻪW ِ ّ َ ِا ﱠن
ِ اﻟﻨﱠ
ِ ْ ﺎس ُذواﻟ َْﻮ ْﺟ َﻬ
= =
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular:
“‹nsanlar›n en fenas›, birine ayr›, di¤erine de ayr› görü-
nen iki yüzlü insanlard›r.”
(Buhâri, Ahkam, 27, VIII, 115)
ﺻ ﱠ ِ َ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ:ﺎص ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل ِ َﻋﻦ ﺳﻌ ِـﺪ ﺑ ِﻦ أَﺑـﻰ و ﱠﻗ138.
َ ﻮل ا َُ ُ ْ َ ُ َ َ َ ْ ْ َ ْ
=
ِ
ﺎﻣـﺔ َوﻟ َ ُ ﻪ ِ ْ ِ ِ ُ ُ ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ
َ َاﻟـﺪﻧْﻴَﺎ َﻳـﺄﺗﻰ َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ
ﱡC Wْ ذو اﻟ َْـﻮ ْﺟ َﻬ:ُﻮل ُ
= ٍ َﺎن ِﻣ ْﻦ ﻧ
ِ وﺟﻬ
.ﺎر َ ْ َ
Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle dedi¤ini duy-
dum:
“Dünyada iki yüzlü olanlar, k›yâmet gününde, ateflten iki
yüzlü oldu¤u hâlde diriltilecektir.”
(Buhârî, Edep, 52, VII, 87)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ ِ ِ ﱠ
َ َرﺿ³ر ﺑْـﻦ َﻳﺎBـﻦ َﻋ
ْ َﻋ139.
ِ َاﻟﺪﻧْﻴﺎ َﻛﺎ َن ﻟ َ ُﻪ ﻳﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ ِﻟﺴﺎﻧ
ٍ َﺎن ِﻣ ْﻦ ﻧ ِ
.ﺎر َ َ َ ََْ َ ﱡCِ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻟ َ ُﻪ َو ْﺟ َﻬﺎن
Ammar b. Yâsir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Dünyada iki yüzlü olan›n, K›yâmet gününde ateflten iki
dili olacakt›r.”
(Ebû Dâvud, Edep, 39, V. 191)
74
.ﺎر ِ ْ َﺎﻣ ِﺔ ِﻟ َﺴﺎﻧ
ٍ َ ِﻣ ْﻦ ﻧW ِ
َ َا ﻟ َ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ ِ ْ ََذا ِﻟ َﺴﺎﻧ
ُ َﺟ َﻌ َﻞW
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“(Dünyâda) iki dilli olan, yâni birine ayr›, di¤erine ayr›
konuflan kimseye, k›yâmet gününde Allâhu Teâlâ, ateflten
iki dil verecektir.”
(Taberânî, Evsat, 8880, IX, 409)
17. Çok yalan söyleyen, K›yamet yaklaflt›¤›nda zuhur edecek ve yer yüzünde fitne
fesat ç›karacak yarat›k.
75
ـﻦ ُﻳ َﺴ ِّﻤ ْﻊ
ْ َﻣ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل
ُ ﺻ ﱠـ ِ ِاﳋ ْـﺪ ِر ِّى َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ
َ ـﻰ
ّ
ٍ َﻋـﻦ أَﺑـﻰ ﺳﻌ142.
ُ ْ ﻴـﺪ َ ْ
=
ِ .ﻳﺴ ِﻤ ِﻊ ا ﺑِ ِﻪ =وﻣﻦ ﻳﺮاء ﻳﺮ ِاء ا ﺑِﻪ
ُ َُ َ َُ ْ ََ ُ ّ َ ُ
Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ameli ile süm’ay› (baflkas›na duyurmay›) kastedene, Allâ-
hu Teâlâ süm’a cezâs›n›, riya (baflkas›na gösterifl) edene de
riya cezâs›n› verir.”
(‹bn Mâce, Zühd, 21, II, 1407)
76
1- Dedikodu,
2- Lüzumsuz yerlerde mal› israf,
3- Fazla soru sormakt›r.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 367)
َ أ َ ْن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ﻻ ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ رﺳsَ ِـﺎل َﻋ ِﻬ َﺪ إ
َ ﻮل ا َُ ﱠ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ ِ ٍ َﻋﻦ َﻋ ِﻠ145.
ُ ـﻰ َرﺿ َﻰّ ْ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
َ ـﻰ
ﱡ
ِ َﺳ ِﻤ َﻊ اﻟﻨﱠﺒ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل ِ
َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻣ146.
ُ ـﻮﺳﻰ َرﺿ َﻰ
=
77
َ ﻜﺘُ ْﻢ أ َ ْو َﻗ
ﻄ ْﻌﺘُ ْﻢ َ اﻟ ِْـﻤ ْﺪ َﺣ ِﺔ َﻓﻘCِ ﻳـﻪ
ْ َـﺎل أ َ ْﻫ َﻠ ِ ﻄﺮ ْ ﻼ ُﻳﺜْﻨﻰ َﻋ َـ َر ُﺟ ٍﻞ َو ُﻳ ً َر ُﺟ
= =
.اﻟﺮ ُﺟ ِﻞ
ﻇَ ْﻬ َﺮ ﱠ
Ebû Mûsâ (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.):
Bir adam›n (di¤er) bir adam› övdü¤ünü ve övmede de çok
ileri gitti¤ini iflitince:
“Siz (adam›) helâk ettiniz veyâhut da adam›n belini
k›rd›n›z”, buyurdu.
(Buhârî, Edep, 54. VII, 87)
78
VII
HASED (KISKANÇLIK, ÇEKEMEMEZL‹K)
HAKKINDA HAD‹SLER
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ـﻮل ا َُ
ِ ِ
ُ َ ـﺐ َﻋ ْﻦ أَﺑﻴـﻪ َر ٍ ـﻦ َﻛ ْﻌ ِ َﻋﻦ َﻋﺒ ِـﺪ148.
ِ ْا ﺑ ْ ْ
=
َ اﳊ ْﺮ ِص َﻋ
ِ ْ َﻏﻨَ ٍﻢ ﺑِﺄ َ ْﻓﺴ َﺪ َ َـﺎ ِﻣﻦC ﻼ
َ َ َ ﺎن أ ُ ْر ِﺳـ
ِ ـﺎن ﺟﺎﺋِﻌ ِ ِ
َ َ َ َﻣﺎ ذ ْﺋﺒ:َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل
=
.ﻳﻦ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠ ِﻢ
ِ دC اﳊ َﺴ ِﺪ ِ َ ْاﳌ
َ ْ ﺎل َو
= =
Abdullah b. Kâ’b babas›ndan (r.a.) rivâyetine göre, Resûlullah (s.a.s.)
flöyle buyurmufltur:
“Bir koyun a¤›l›na giren iki aç kurdun onlara zarar›,
hased ve mala düflkünlü¤ün Müslüman›n dinine verdi¤i za-
rardan daha çok de¤ildir.”
(Tirmizî, Zühd, 43, IV, 588)
79
َد ﱠب:ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠـ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ
ِ
ُ ِ ﺑْ ِﻦ اﻟ ْ َﻌ ﱠـﻮام َِرﺿ َﻰYْ َاﻟﺰﺑ ـﻦ ﱡ ِ َﻋ149.
ُ ﲢ ِﻠ
ﻖ ْ َ ﻮل ُ اﳊ ِﺎﻟﻘَـ ُﺔ َﻻ أ َ ُﻗَ ْ ﺎء ِﻫـﻰ
َ ُ ﻀَ ﻐ
ْ َ ْﺒ ﻟ اوَ ـﺪ
ُ ﺴ
َ َ ْ ﻜ ْﻢ َا
ﳊ ُ ْإِﻟ َﻴ
ُ ﻜ ْـﻢ َد ُاء ْاﻷ ُ َﻣ ِﻢ َﻗﺒْ َﻠ
اﳉﻨﱠ َﺔ َﺣﺘﱠﻰ َ ْ َواﻟ ﱠـﺬى ﻧَ ْﻔﺴﻰ ﺑِﻴَ ِﺪ ِه َﻻ َﺗ ْﺪ ُﺧ ُﻠﻮا،ﻳﻦ َ ّﲢﻠ ُﻖ اﻟﺪ
ِ ْ َ اﻟﺸﱠ ﻌﺮ وﻟ ِ=ﻜﻦ
ْ َ َْ
=
ﻜ ْ ﻢ ُ َ ـﺖ َذا ُﻛ ْـﻢ ﻟ ُ ِ ُﻳﺜْﺒBـ ُ ُ أ َ َﻻ =أُﻧَﺒﱢﺌ،ﲢـﺎﺑﱡـﻮا
َ ِﻜ ْـﻢ ﺑ =
َ َ ُﺗـ ْﺆ ِﻣﻨُـﻮا َو َﻻ ُﺗـ ْﺆ ِﻣﻨُـﻮا َﺣﺘﱠـﻰ
.ﻜ ْﻢ ُ َﻼ َم ﺑَﻴْﻨ
َ اﻟﺴأ َ ْﻓﺸُ ﻮا ﱠ
Zübeyr b. Avvâm (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Size, sizden evvelkilerin hased ve düflmanl›k hastal›¤› si-
râyet etti. ‹flte bu, t›rafl edip kaz›yand›r. Saçlar› t›rafl eder
demiyorum fakat dini (meziyetleri) kaz›y›p kökünden yok
eder.
Beni yaflatma ve öldürme kudretine sahip olan (Allah)’a
yemin ederim ki, iman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz,
birbirinizi sevmedikçe de mü’min(-i kâmil) olamazs›n›z.
Bunu size sa¤layacak fleyi size haber vereyim mi? Aran›zda
selam› ço¤alt›n.”
(Tirmizî, K›yame, 56, IV, 664)
80
ا ﻮل ِ ـﻚ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎلُ :ﻛﻨﱠـﺎ ﺟ ُﻠﻮﺳـﺎ ﻣـﻊ رﺳ ِ ـﺲ ﺑ ِ ِ ٍ ِ
ُ ً َ َ َُ ـﻦ َﻣـﺎﻟ َ َ ُ ـﻦ أَﻧَ ْ َ 151.ﻋ ْ
اﳉﻨﱠ ِ ﺔ
ـﻞ ْ َﻜ ْـﻢ َر ُﺟ Eـﻞ ِﻣ ْﻦ أ َ ْﻫ ِ اﻻ َن َﻋ َﻠ ْﻴ ُ َـﺎلَ :ﻳ ْ
ﻄ ُﻠ ُﻊ ْ = ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ َ ﺻ ﱠـ ُ َ
ﺿﻮﺋ ِ ِـﻪ َﻗ ْﺪ َﺗ َﻌ ﱠﻠ َﻖ ﻧَ ْﻌ َﻠ ْﻴ ِﻪ
C ﳊ َﻴﺘُ ُﻪ ِﻣ ْﻦ ُو ُ ـﻒ ِ ْ ﻄ ُ ﺎر َﺗﻨْ ُ اﻻﻧْ َﺼ ِﻄ َﻠ َـﻊ َر ُﺟ Eﻞ ِﻣ َﻦ ْ َ َﻓ َ
=
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢِ :ﻣﺜ َْﻞ ﺻ ﱠـ ُ ـﻰ َ ﱡ
ـﺎل اﻟﻨﱠﺒَِ ـَ Bﻛـﺎ َن اﻟ ْ َﻐ ُﺪ َ
ﻗ ـِ Bلَ ،ﻓ َﻠ ﱠ َﻳ ِـﺪ ِه اﻟﺸﱢ َ
ﺚ ـَ Bﻛﺎ َن اﻟ ْ َﻴ ْـﻮ ُم اﻟﺜ ِﱠﺎﻟ ُوَ ،sﻓ َﻠ ﱠ اﻟﺮ ُﺟ ُـﻞ ِﻣﺜ َْﻞ اﻟ ْـ َﻤ ﱠﺮ ِة ْاﻷ ُ َ ـﻚ ﱠ ﻄ َﻠ َﻊ =ذ ِﻟ َ
ـﻚَ ،ﻓ َ=ذ ِﻟ َ
ِ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ِﻣﺜ َْﻞ َﻣﻘَـﺎﻟ َِﺘ ِﻪ أ َ ْﻳ ًﻀﺎَ ،ﻓ َ
اﻟﺮ ُﺟ ُ ﻞ ﻄ َﻠ َـﻊ =ذﻟ َﻚ ﱠ ﺻ ﱠ ُ ـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ
َﻗ َ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢَ .ﺗﺒِ َﻌ ُﻪ َﻋﺒْ ُﺪ ِ ِ ِ ِ
ﺻ ﱠـ ُ ﺎم اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ َﻋ = ﻣﺜ ِْﻞ َﺣﺎﻟـﻪ ْاﻷ َ ﱠولَ ،ﻓ َﻠ ﱠَ Bﻗ َ
ـﺮو ﺑ ِﻦ اﻟْﻌ ِ ِ
ﺖ أ َ ْن َ
ﻻ ـﺖ أَﺑﻰَ ،ﻓـﺄ َ ْﻗ َﺴ ْﻤ ُ َـﺎل :إِﻧﱢﻰ َﻻ َﺣ ْﻴ ُ ـﺎص َﻓﻘ َ ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍ ْ َ
ِ = أ َ ْد ُﺧ َﻞ َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ ﺛَ َ
ﺖ .ـﺖ أ َ ْن ُﺗ ْﺆ ِو َﻳﻨـﻰ إِﻟ َْﻴ َﻚ َﺣﺘﱠـﻰ َﲤْﻀ َﻰ َﻓ َﻌ ْﻠ َ ﻼﺛًـﺎَ ،ﻓ ِﺈ ْن َرأ َ ْﻳ َ
ِ ِ=
ﺎت َﻣ َﻌـ ُﻪ ﺗِ ْﻠ َﻚ اﻟ ﱠﻠ َﻴ ِ َ
ﺎs َ َ ﺑ ﻪ
ُ ـ ﻧ
ﱠ َ أ ث
ُ ّﺪ
ﻜﺎ َن َﻋﺒْ ُـﺪ ا ُ َ ـﺲ َﻓ َ َﻗ َﺎل ﻧَ َﻌ ْـﻢَ .ﻗ َﺎل أَﻧَ E
ِ ـﻦ اﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِ ث َﻓ َﻠـﻢ ﻳـﺮ ُه ﻳﻘ ِ
ـﺐ َﻋ َ
ـﻞ َ ْﻴﺌًـﺎ َﻏ ْ َ Yأَﻧﱠـ ُﻪ إ َذا َﺗ َﻌ ﱠ
ـﺎر َﺗ َﻘ ﱠﻠ َ ُﻮم ﻣ َ ﻼ َ ْ َ َ َ ُ اﻟﺜﱠـ َ
ـﺮَ .ﻗ َﺎل َﻋﺒْ ُﺪ ﻼ ِة اﻟ ْ َﻔ ْﺠ ُِﻮم ِﻟ َﺼ َ
ا َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠﻞ َو َﻛ ﱠ ََ aﺣ ّﺘ=ـﻰ َﻳﻘ َ
ِ ِ ِ
ﻓ َـﺮاﻪ َذ َﻛ َﺮ َ
ث ﻟ ََﻴ ٍ
ـﺎل ﻼ ُ ـﺖ اﻟﺜﱠـ َ ــ Bﻣ َﻀ ِ
ـYاَ ،ﻓ َﻠ ﱠ َ أَﺳ َﻤ ْﻌـ ُﻪ َﻳﻘ ُ ِ
ُـﻮل إ ﱠﻻ َﺧ ْ ً ـ Yأَﻧّــﻰ َ ْ ْ
ِ
اَ :ﻏ ْ َ
Wأَﺑﻰ ﻜ ْﻦ ﺑَ ْﻴﻨﻰ َوﺑَ ْ َ َﻳ ُ و ِﻛ ْﺪت أ َ ْن =أَﺣﺘَ ِﻘﺮ َﻋﻤ َﻠ ُﻪ ُﻗ ْﻠﺖ :ﻳﺎ َﻋﺒ َﺪ ِ
ا ِاﻧّﻰ َْ ُ َ ْ ْ َ َ َ ُ
= ـﻮل = ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠ =ﻠ َ
ـﻢ ُ ــ ﱠ ﺻَ ا ـﺖ َر ُﺳ َ ِ
ــﻦ َﺳﻤ ْﻌ ُ
ِ
ـﺐ َو َﻻ ُﻫ ْﺠ Eـﺮ َوﻟ =ﻜ ْ َﻏ َﻀ E
اﳉﻨﱠ ِ
ـﺔ ــﻞ ْ َـﻦ أ َ ْﻫ ِ اﻻ َن رﺟ ِ E
ــﻞ ﻣ ْ ﻜ ُـﻢ ْ = َ ُ ــﻊ َﻋ َﻠ ْﻴ ُ
ﻄ ُﻠ ُ ث ِﻣ َـﺮ ٍ
ارَ :ﻳ ْ ﻼ َ َـﻚ ﺛَــ َ
ُــﻮل ﻟ ََﻳﻘ ُ
81
ﻈ َـﺮ َﻣـﺎ َﻋ َﻤ ُﻠ َﻚُ ْآو َى إِﻟ َْﻴ َﻚ ِﻷَﻧ ِ ت أ َ ْن ٍ ث ِﻣ َـﺮ
ُ َﻓـﺄ َ َر ْد.ار َ ﻼ َ ـﺖ اﻟﺜﱠ َ ْـﺖ أَﻧ
َ ﻄ َﻠ ْﻌ َ َﻓ
ُ اﻟ ﱠﺬى ﺑَ َﻠ َﻎ ﺑِ َﻚ َﻣﺎ َﻗ َﺎل َر ُﺳBَ َﻋ َﻤ ٍﻞ َﻓYَ َﻓﺄ َ ْﻗﺘَ ِﺪ َى ﺑِ َﻚ َﻓ َﻠ ْﻢ أ َ َر َك َﺗ ْﻌ َﻤ ُﻞ َﻛﺜ
ﻮل
= ِ = ِ ِ
ﺖ َد َﻋﺎﻧﻰ ﱠﻴ
ُ ْ َ ﻟو ﱠ
Bـ َ
ﻠ َ
ﻓ ﺖ ﻳَ
َ ْ َ َ أر ﺎﻣ ﻻ ﱠ إ َ َ ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل
ـﻮ ﻫُ ﺎﻣ : ُ ﺻ ﱠ َ ا
=
َ ﻧَ ْﻔﺴــﻰ ِﻷ َ َﺣ ٍـﺪ ِﻣC أَﻧّـﻰ َﻻ أ َ ِﺟ ُـﺪYــ
ـﻦ َ ْ ـﺖ َﻏ َ ــﻮ إِ ﱠﻻ َﻣـﺎ َرأ َ ْﻳ َ َﻓﻘ
َ َﻣـﺎ ُﻫ:َـﺎل
= = َ َ ٍ =َ ِ َ ْاﳌُﺴ ِﻠﻤ
َـﺎل َﻋﺒْ ُ ﺪ َ َﻓﻘ.ا إِ ﱠﻳﺎ ُه
ُ أ ْﻋﻄـﺎ ُهYْ ﻏﺸًّ ﺎ َو َﻻ أ َ ْﺣ ُﺴ ُـﺪ أ َ َﺣ ًﺪا َﻋـ َﺧWـ ْ
ُ ﺖ ﺑِ َﻚ َو ِﻫ َﻰ اﻟ ﱠﺘﻰ َﻻﻧُﻄ ِ ِ= ِ
.ﻴﻖ ْ =ﻫﺬه اﻟ ﱠﺘﻰ ﺑَ َﻠ َﻐ:ا
= = =
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.) ile beraber oturuyorduk. Buyurdular ki:
“fiimdi size cennetliklerden bir adam ç›kagelecektir.” Bir
de (bakt›k ki,) Ensardan, abdest suyu sakal›ndan damlayan ve
ayakkab›lar›n› sol eline asm›fl bir adam ç›kageldi. Ertesi gün
olunca, Resûlullah (s.a.s.) yine evvelki gibi söyledi. Bu adam
gene birincide oldu¤u gibi ç›kageldi. Üçüncü gün olunca, Resû-
lullah Efendimiz gene (evvelki) söyledi¤i gibi buyurdu. Gene
ayn› adam ilk hâli gibi ç›kageldi. Resûlullah (s.a.s.) kalk›nca,
Abdullâh b. Amr o adam› tâkib etti ve (ona) dedi ki:
– Ben babamla münakafla ettim, üç gün onun yan›na gir-
meyece¤ime yemin ettim. E¤er sen beni bu zaman geçinceye
kadar yan›nda al›koymay› (uygun) görürsen öyle yap. (Adam):
– Evet, dedi.
Enes dedi ki: Abdullâh sözüne devamla flöyle anlat›yor:
– Onunla berâber bu üç geceyi geçirdi. Fakat gece kalkt›¤›n›
görmedi. Ancak sabah namaz›na kadar her uyand›kça Allâhu
Teâlâ’y› zikretti ve tekbir getirdi. Abdullâh dedi ki:
– Onun hay›rdan baflka bir fley söyledi¤ini iflitmedim. Üç gün
geçince sanki onun amelini küçük görür gibi dedim ki:
82
– Ey Allah’›n kulu, babam ile benim aramda bir ayr›l›k ve
anlaflmazl›k yoktur. Fakat Resûlullah (s.a.s.)’›n senin için üç
kere, (fiimdi size cennetliklerden bir adam ç›kagelecektir)
dedi¤ini iflittim. Üç defas›nda da sen ç›kageldin. Senin yan›nda
kalmay› ve amelinin ne oldu¤unu görmek istedim. Böylece
sana uymak (arzu ediyordum). Fakat büyük bir amel iflledi¤ini
görmedim. Seni; Resûlullah Efendimizin söyledi¤i mertebeye
yükselten nedir? dedi ki:
– fiu gördü¤ünden baflkas› de¤ildir. Ben dönünce, bana ses-
lendi ve dedi ki:
– O senin gördü¤ün fleyden baflkas› de¤ildir. Ancak ben
müslümanlardan hiçbir kimseye (kalbinde bir hîle ve kin tut-
mam ve Allâh’›n verdi¤i herhangi bir hay›rdan dolay› hiçbir
kimseye asla hased etmem.)
Bunun üzerine Abdullâh:
– ‹flte seni (o dereceye) ulaflt›ran budur, dedi.
(Ahmed b. Hanbel, III, 166)
83
ِ ِ ِ ٍ
ـﺎب
E wَ ﺻ
ِ ــﻮ
ْ َ ار ﱡﻳـﻮ َن َوأ َ ـﻦ أ ُ ﱠﻣﺘـﻪ َﺣ ْ أ ُ ﱠﻣــﺔ َﻗﺒْـ إِ ﱠﻻ َﻛـﺎ َن ﻟ َــ ُﻪ ﻣC ا ُ ﺑَ َﻌﺜَـ ُﻪ
= =
ﻮفE ـﻒ ِﻣ ْﻦ ﺑَ ْﻌ ِـﺪ ِﻫ ْﻢ ُﺧ ُﻠ ُ َﻳـﺄ ْ ُﺧ ُﺬو َن ﺑِ ُﺴﻨﱠ ِﺘ ِـﻪ َو َﻳ ْﻘﺘَ ُﺪو َن ﺑِـﺄ َ ْﻣ ِﺮ ِه ﺛُ ﱠـﻢ إِ ﱠ َﻬﻧﺎ َ¯ ْ ُﻠ
ـﺎﻫ َﺪ ُﻫ ْـﻢ ﺑِ َﻴ ِﺪ ِ ه
َ ـﺎﻻ ُﻳ ْﺆ َﻣ ُـﺮو َن َﻓ َﻤ ْﻦ َﺟ َ َﻳﻘُﻮﻟ ُـﻮ َن َﻣ َﺎﻻ َﻳ ْﻔ َﻌ ُﻠـﻮ َن َو َﻳ ْﻔ َﻌ ُﻠﻮ َن َﻣ
ﺎﻫ َـﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑِ َﻘ ْﻠﺒِ ِ ﻪ ِ ِ ِ ِ
E ﺎﻫ َـﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑِﻠ َﺴﺎﻧـﻪ َﻓ ُﻬ َﻮ ُﻣ ْﺆﻣ
َ ـﻦ َو َﻣ ْﻦ َﺟ َ ـﻦ َو َﻣ ْﻦ َﺟ ِ
E َﻓ ُﻬ َﻮ ُﻣ ْﺆﻣ
. ِن َﺣﺒﱠ ُﺔ َﺧ ْﺮ َد ٍلBﻳ ِ ْ ﻦ َوﻟ َ ْﻴ َﺲ َو َراء =ذ ِﻟ َﻚ ِﻣ َﻦE َﻓ ُﻬﻮ ُﻣ ْﺆ ِﻣ
َ اﻹ َ َ
Abdullâh (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Benden önceki ümmetlerde Allah’›n gönderdi¤i hiçbir
peygamber yoktur ki, ümmetinden ona uyan havârileri,
sünnetini kabûl eden ve emirlerine uyan adamlar› olmas›n.
Bunlardan sonra yapmad›klar›n› söyleyen, emredilmedikle-
ri fleyleri iflleyen kimseler gelir. Kim ki bunlarla eli ile mücâ-
dele ederse, o mü’mindir, ve kim ki diliyle mücadele ederse
mü’mindir, ve kim ki onlarla kalbiyle mücâdele ederse o da
mü’mindir. ‹flte, bunun ötesinde imandan bir hardal tanesi
kadar bir fley yoktur.”
(Müslim, ‹man, 80, I, 70)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
ِ
ُ ﺿ ُﻤ َﺮ َة ﺑْ ِﻦ ﺛَ ْﻌ َﻠﺒَـ َﺔ َرﺿ َﻰ
َ َﻋ ْﻦ154.
ِ ﻮل
ا! أ َ ﱡى َ ﻴـﻞ َﻳـﺎ َر ُﺳ
َ ﻗ: َﻗ َـﺎلBا َﻋﻨْ ُﻬ َـ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ155.
ُ ـﻰ
َ ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو َرﺿ
=
84
ِ ﺻ ُﺪ ِ اﻟﻨﱠ ِ
ﺻ ُﺪ ُ
وق وق اﻟ ﱢﻠ َﺴﺎنَ ،ﻗﺎﻟ ُﻮا َ ﻮم اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِﺐ َ
ُﻤ ُ ﺎس أ َ ْﻓ َﻀ ُﻞ? َﻗ َﺎلُ :ﻛ ﱡﻞ َ ْ
ـﺐ? َﻗ َﺎلُ :ﻫـﻮ اﻟﺘﱠ ِﻘﻰ اﻟﻨﱠ ِﻘـﻰ َﻻ إِﺛْﻢ ﻓ ِ
ﻴﻪ ، ﻮم اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِ ﻤ اﻟ ﱢﻠﺴ ِ
ـﺎن ﻧَ ْﻌ ِﺮ ُﻓـ ُﻪ َﻓ َْ َ B
َ ﱡ ﱡ َ ُ ُ َ
=
َو َﻻ ﺑَ ْﻐ َﻰَ ،و َﻻ ِﻏ ﱠﻞَ ،و َﻻ َﺣ َﺴ َﺪ .
Abdullah bin Amr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Yâ Resûlullah, insanlar›n en üstünü kimdir? diye soruldu.
(Resûlullah (s.a.s.):
“Her temiz kalpli ve do¤ru sözlü olanlard›r.” buyurdu.
وق اﻟﻠﱢﺴ ِ
ﺎن( Ashab )ﺻ ُﺪ ُ َْﺐ( َ › biliyoruz
ﻮم اﻟ ْ َﻘﻠ ْ ْ َ nedir? diye sordular.
) ُﻤ ُ
Resûlullah: “O, tertemiz ve onda günah, serkefllik (bafl
”kald›rmak), aldatma ve çekememezlik olmayan (kalb)dir.
cevab›n› verdi.
)(‹bn Mâce, Zühd, 24, II, 1320
85
may›n, gizli hâller ve kusurlar› araflt›rmay›n, düflmanl›k et-
meyin, birbirinize hased etmeyin, birbirinize hiddetlenme-
yin, birbirinize düflmanl›k etmeyin. Ey Allah’›n kullar›,
Allah’›n size emretti¤i gibi kardefl olun. Müslüman, müslü-
man›n kardeflidir; ona zulmetmez, ona yard›m› kesmez, onu
hor görmez. -Gö¤süne iflâret ederek:- Takvâ iflte buradad›r,
takvâ iflte buradad›r, takvâ iflte buradad›r. Müslüman
kardeflini hor görmek, fler (kötülük) bak›m›ndan kifliye yeter.
Her Müslüman›n, di¤erine kan›, ›rz› ve mal› haramd›r.”
(Buharî, Edep, 57, 58, VII, 88, 89; Müslim, Birr, 32, III, 1986)
18. Burada hasedden maksat, bu nîmetlere ermifl olan kimselerden nîmetin yok
olmas›n› taleb de¤il ancak bu güzel nîmetlere kendisinin de ulaflmas›n› temennî-
86
ve gündüz bununla meflgul olur. Di¤eri, Allâhu Teâlâ kendi-
sine mal vermifl, o da bunu gece ve gündüz (Allah yolunda)
sarfeder.”
(‹bn Mâce, 22, II, 1408)
َﻻ َﺣ َﺴ َﺪ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﻮد َﻗ َﺎل
َ ـﻮل ا َُ
ٍ ا ﺑ ِﻦ ﻣﺴﻌ ِ ِ
ُ ْ َ ْ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ159.
87
dir.
VIII
KANAAT HAKKINDA HAD‹SLER
ﻜ ْـﻢ َﻓ ِـﺎﻧﱠ ُﻪ أ َ ْﺟ َـﺪ ُر أ َ ﱠﻻ َﺗ ْﺰ َد ُرواُ ـﻦ ُﻫ َـﻮ َﻓ ْﻮ َﻗ ﻣ sَ ِ إ ﻻ َ و ﻢ ُ
ﻜ ْ ﻨﻣِ ﻣﻦ أَﺳ َﻔ َ=ـﻞsَ ِإ
ْ َ َ ْ ْ ْ َ
.ﻜ ْﻢ ِ ﻧِﻌﻤ َﺔ
ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ َْ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“(Dünyal›kta) sizden afla¤› olana bak›n›z! (Yoksa) sizden
yüksek olana bakmay›n›z! Zirâ size lây›k olan, sizin üzeri-
nizdeki Allâh’›n nimetini hor görmemenizdir.”
(Tirmizî, K›yamet, 58, IV, 666)
89
Osman (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Âdem o¤lunun flu nimetlerden baflkas›nda (flikâyete)
hakk› yoktur. (onlar da) Oturaca¤› ev, avret yerlerini örten
giyecek elbise, kuru ekmek ufa¤› ve (içece¤i) sudur.”
(Tirmizî, Zühd, 30, IV, 572)
90
IX
KEZMÜ’L-GAYZ (ÖFKEY‹ YENME)
HAKKINDA HAD‹SLER
َ ـﺲ َذ
اك َ َﻗ،ﻜ ْـﻢ? ُﻗ ْﻠﻨَــﺎ اﻟ ﱠـﺬى َﻻ ُﻳــﻮﻟ َُـﺪ ﻟ َــ ُﻪ
َ ْ ﻟ َﻴ:ـﺎل ُ ــﻮب ﻓﻴ
َ اﻟـﺮ ُﻗ ــﺪو َن ﱠَﺗ ُﻌ ﱡ
= = ِ
َ ـﺎل َﻓ
Bـ َ َﻗ،ـﻦ َوﻟ َِـﺪ ِه َ ﻴْﺌًـﺎ ِ
ْ ُﻳﻘ ﱢَـﺪ ْم ﻣ َْ اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ اﻟ ﱠـﺬى ـﻮب َوﻟ =ﻜﻨﱠـ ُﻪ ﱠِ ـﺎﻟـﺮ ُﻗ
ﺑِ ﱠ
=
َ َﻗ،ـﺎل
َ ْـﺎل ﻟ َﻴ
ﺲ ُ اﻟـﺮ َﺟ
ﱢ ﻪ
ُ ـ ﻋ
ُ ـ
َ ْ ﻳ
َ ﻻَ ى ﱠـﺬ ﻟ ا ﻜ ْـﻢ? ُﻗ ْﻠﻨَﺎ ُ اﻟـ َﻋـ َﺔ ﻓﻴ
َ َﺗ ُﻌ ﱡـﺪو َن ﱡ
= =
.ﺑِ =ﺬ ِﻟ َﻚ َوﻟ ِ=ﻜﻨﱠ ُﻪ اﻟ ﱠﺬى َﻳ ْﻤ ِﻠ ُﻚ ﻧَ ْﻔ َﺴ ُﻪ ِﻋﻨْ َﺪ اﻟ ْ َﻐ َﻀ ِﺐ
Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
=
– Sizce (rekub) nedir?
– Çocu¤u olmayand›r, dedik. Resûlullah (s.a.s.):
– (Rekub) o de¤il. (Rekub), hayat›nda çocuklar›ndan hiçbi-
ri ölmeyendir” buyurdu. (Yine Resûlullah (s.a.s.):)
– Sizce pehlivanl›k nedir? buyurdu.
– Adamlar›n güreflte yenemedikleri kimsedir, dedik. Resûlul-
lah (s.a.s.):
92
– Pehlivanl›k o de¤il, (pehlivan) hiddet ân›nda kendine
hâkim oland›r, buyurdu.
)(Müslim, Birr, 106, III, 2014
َﺎل َﻣﺎ ـﺐَ .ﻓﻘ َ ُ ²ﺪ ِﻣ َﻦ اﻟ ْ َﻐ َﻀ ِ ﺐ َﻋﻨْ ُﻪ َﻣـﺎ َ ِ ﺎﺎ ﻟ ََـﺬ َﻫ َ إِﻧﱢـﻰ َﻷ َ ْﻋ َﻠ ُﻢ َﻛ ِﻠ َﻤ ًﺔ ﻟ َْـﻮ َﻗ َ َ
ﻄ ِ
ﺎن ـﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ َ ُـﻮلَ :اﻟ =ﻠّﻬـﻢ إِﻧّـﻰ أ َ ُﻋـﻮ ُذ ﺑِ َ ِ
ـﻚ ﻣ َ ُ ﱠ ـﺎلَ ،ﻳﻘ ُ ا? َﻗ َ ـﻮل ِ ـﻰ َﻳـﺎ َر ُﺳ َ ﻫ َ
ِ
ِ=
َ Jﻚ َو َﺟ َﻌ َﻞ َﻳ ْﺰ َدا ُد َﻏ َﻀﺒًﺎ . اﻟﺮﺟﻴﻢَِ ،ﻗ َﺎلَ :ﻓ َﺠ َﻌ َﻞ ُﻣ َﻌﺎ Eذ َﻳﺄ ْ ُﻣ ُﺮ ُه َﻓﺄَﺑ=ﻰ َو َ ﱠ
=
Abdurrahmân b. Ebî Leylâ, Muâz b.Cebel (r.a.)’den rivâyetine göre:
93
ettiler. Biri çok hiddetlendi, hattâ hiddetinden burnu parçala-
nacak gibi geldi bana. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) Efendi-
miz flöyle buyurdu:
– Gerçekten ben bir kelime bilirim ki, onu söylese mu-
hakkak hiddet ve öfkesi giderdi. Muâz sordu:
– Nedir o yâ Resûlullah? Muâz, (devam ile) Resûlullah’›n “Ey
Allah›m! Kovulmufl fleytan›n flerrinden Allah’a s›¤›n›r›m”
(duâs›d›r), dedi¤ini söyledi. (Bu duây› okumas› için) Muâz, o
flahsa emretmeye bafllad› ise de (o adam) imtinâ etti ve
kaç›nd›, hiddeti daha fazla ço¤almaya bafllad›.
(Ebu Davud, Edep, 4, V, 139)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـَ َﻛـﺎ َن اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ:ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖ ِ ِ
ُ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ َﻰْ َﻋ172.
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢُ ﺻ ﱠـَ ﺻﻨَ َـﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ :ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖُ ـﻰ
ِ ِ
َ َﻋ ْﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ173.
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ ﻢ ِ ِ
َ م َﻓﺒَ َﻠ َﻎ =ذﻟ َﻚ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰE َ ْﻴﺌًﺎ َﻓ َﺮ ﱠﺧ َﺺ ﻓﻴﻪ َﻓﺘَﻨَ ﱠﺰ َه َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ ْﻮ
ُ ﺻ ﱠ
َْ ا ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل َﻣﺎ ﺑَ ُﺎل أ َ ْﻗ َـﻮامٍ َﻳﺘَﻨَ ﱠﺰ ُﻫﻮ َن َﻋ ِﻦ اﻟﺸﱠ ﻰ ِء أ = ِ
ﺻﻨَ ُﻌ ُﻪ َ ـﺪ
َ ﻤwَ ﺐ َﻓ َ َﻓ َﺨ
َ ﻄ
ْ
.ﺎ َوأََ ﱡﺪ ُﻫ ْﻢ ﻟ َ ُﻪ َﺧﺸْ َﻴ ًﺔِ ِا إِﻧﱢﻰ َﻷ َ ْﻋ َﻠﻤﻬﻢ ﺑ ِ َﻓﻮا
ُُْ َ
94
Âifle (r.anhâ)’dan;
Resûlullah (s.a.s.), bir fley yapm›flt› ve yap›lmas›na da müsaa-
de etmiflti. Buna ra¤men baz› kimseler bundan çekindiler. Bu
hâl, Resûlullah’a ulafl›nca (aya¤a kalkarak) hutbe irâd edip,
Allâh’a hamd ettikten sonra flöyle buyurdular:
“fiu insanlara, ne oluyor ki, benim yapt›¤›m bir fleyi yap-
maktan çekinirler. Allâh’a yemin ederim ki, gerçekten ben,
onlardan daha iyi Allâh’› bilir ve onlardan daha çok O’ndan
korkar›m.”
(Buhârî, Edep, 72, VII, 68)
ﻼ ِن ِﻋﻨْ َـﺪ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ َ ـﺐ َر ُﺟ إِ ْﺳﺘَ ﱠ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل ِ ٍ
ُ اد َرﺿ َﻰº ِ ْ َن ﺑBـ
َ ُ ـﻦ َ ـﻦ ُﺳ َﻠ ْﻴ
ْ َﻋ174.
95
َ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ
َﻣ ْﻦ:ــﺎل ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﻴـﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ـﻮل ا َُ
ِ ـﺎذ َﻋـﻦ أَﺑ
ْ
ٍ ـﻦ ﻣﻌ
َ ُ ِ ْـﻞ ﺑ
ِ ـﻦ َﺳ ْﻬ
ْ َﻋ175.
=
ِس
ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ َﻋ َ ُر ُؤ ِ َ ِ ً ﻈ َﻢ َﻏ ْﻴ
َ َﻛ
ُ ر َﻋ َـ أ ْن ُﻳﻨْﻔ َﺬ ُه َد َﻋـﺎ ُهE ﻈـﺎ َو ُﻫ َـﻮ َﻗﺎد
.ﺎء ِ ُ ْ ا ِﻣ َﻦ َ ُ ﺎﻣ ِﺔ َﺣﺘﱠﻰ ِ ِ َ اﳋ
َ ﻼﺋ ِﻖ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ َْ
َ َاﳊﻮر َﻣﺎ ُ ُهYَ ﱢ¥
Sehl b. Muâz, babas› (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
96
X
TEVEKKÜL HAKKINDA HAD‹SLER
ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
:ُﻮل ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ:ـﺎل
َ ﻮل ا ُ َ ُ ْ َ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ
ِ
ُ َﻋ ْﻦ َﺟـﺎﺑِ ٍﺮ َرﺿ َﻰ177.
ِ ِﻈﻦ ﺑ ِ ْ ُ ﻜﻢ إِ ﱠﻻ و ُﻫﻮ ِ
.ﺎ ﺴ ُﻦ اﻟ ﱠ ﱠ َ َ ْ ُ ْﺪ ﻣﻨE َﻻ َﻳ ُﻤﻮ َﺗ ﱠﻦ أ َ َﺣ
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’› flöyle söylerken iflitti¤ini söyledi:
“Sizden biriniz mutlaka Allah’a hüsn-i zan19 ederek
ölsün.”
(‹bn Mace, Zühd, 14, II, 1395)
ا أ َ ْﻋ ِﻘ ُﻠ َﻬـﺎ
ِ ــﻮل َ ﻼ َﻗ
َ ــﺎل َﻳـﺎ َر ُﺳ ً أ َ ﱠن َر ُﺟـ:ا َﻋﻨْـــ ُﻪ
ُ ــﻰ
ِ ٍ َ َﻋ178.
َ ــﻦ أﻧَــﺲ َرﺿ ْ
19. Allâh’a hüsn-i zan etmek, flirkten baflka diledi¤i bütün günahlar› affedece¤ine
yakînen inanmak ve rahmetinden ümit kesmemektir.
20. Tevekkülün mânâs›: Allah’a i’timâd etmek, O’na güvenmek ve Allâh’›n her fleye
kâdir oldu¤una ve kanunlar› çerçevesi dâhilinde, kulun bütün ifllerini görece¤ine
kefil oldu¤una inanarak can ve gönülden O’na ba¤lanmakt›r.
Meselâ, s›cak ve so¤uktan korunmak için elbise giymek, açl›k ve susuzluktan
kurtulmak için yemek yemek, su içmek, çocuk kazanmak için evlenmek, tarladan
mahsul almak için tohum ekmek, meyve alabilmek için a¤aç dikmek, bir kânûn-›
97
– Onu (deveni) ba¤la da öyle tevekkül et, buyurdu.
(Tirmizî, K›yamet, 60, IV, 668)
ilâhîdir. Bunlardan birini elde edebilmek için esbâb›na sar›lmak, gere¤ini yap-
mak flartt›r. Çünkü kânûn-› ilâhî böyledir. Ekmeden biçmek, yemeden doymak,
evlenmeden çocuk sahibi olmak, Allah’›n kanunlar›na ayk›r›d›r. Evet, Allâh her
fleye kâdirdir, diledi¤ini yapar. Ekmeden biçmeden de bu¤day› halkeder, fakat
her fleyi bir kânuna raptetmifltir. Varl›k âlemindeki her fley bu kânun gere¤ince
yürür. Kânun hilâf› olan fleyler, hârikulâde olan fleylerdir. Bu hadîs-i flerîfte Resû-
lullah (s.a.s.) Efendimiz bütün bunlara iflâret ederek:
Sizler, Allâh’a gere¤i gibi tevekkül etseydiniz; kufllar gibi siz de
r›z›kland›r›l›rd›n›z, buyuruyor. Bu da aç›kça gösteriyor ki, tevekkül etmek için
çal›flmak flartt›r. Zira kufllar, r›z›klanmalar› için yuvalar›nda yat›p durmuyorlar, sa-
bahleyin erkenden kar›nlar›n› doyurmak için yuvalar›n› terk edip dere tepe
dolaflarak Allah’›n, kendileri için halketti¤i r›zk› aray›p buluyorlar. Bizler de
Allah’a tevekkül ederek, çal›flmam›z›n semeresini mutlakâ bize ihsân edece¤ine
inanarak, kufllar›n dolafl›p r›z›klar›n› arad›klar› gibi çal›fl›p r›zk›m›z› arayacak olur-
sak, Cenâb-› Hak bizi de onlar gibi r›z›kland›racakt›r. fiu hâlde tevekkül, Allah’›n
emirlerine can ve gönülden ba¤lanmak ve ondan ayr›lmamakt›r. Allahu Teâlâ
çal›flmay› emreder. Tevekkül eden, çal›flmay› aslâ terk edemez. Çünkü tembelli¤i
isteyen nefistir. E¤er çal›flmay› terkedip tembellik etse, Allah’›n emrinden uzak-
lafl›p nefsin havas›na uymufl olur ki, hakîkî tevekkülden tamamen uzaklaflm›fl
olur.
Öyle ise tevekkül, yukar›da aç›kland›¤› gibi, Allah’›n emri oldu¤u için bütün
sebeplere gücünün yetti¤i kadar sar›lmak ve bu çal›flmas›n›n neticesinden tees-
98
XI
HIRS HAKKINDA HAD‹SLER
ﺎرا ِ ً ﻄ ُ ﻂ ُﺧ ﺎر ًﺟﺎ ِﻣﻨْ ُﻪ َو َﺧ ﱠ ِ ﻂ َﺧ ِ اﻟ ْـﻮﺳCِ ﻄﺎ ًّ ﻂ َﺧ
ﻄﺎ ُﻣ َﺮﺑﱠ ًﻌﺎ َو َﺧ ﱠ ًّ َﺧ
ً ﻄﺎ ﺻ َﻐ ََ
ـﺎل =ﻫ َـﺬا َ ـﻂ َو َﻗ ِ اﻟ ْـﻮﺳCِ ـﻂ ِﻣـﻦ ﺟـﺎﻧِﺒِ ِـﻪ اﻟ ﱠـﺬى ِ اﻟ ْـﻮﺳCِ =ﻫ َـﺬا اﻟ ﱠـﺬىsَ ِإ
ََ َ ْ ََ
= =
E ﺎط ﺑِ ِﻪ َو =ﻫ َﺬا اﻟ ﱠﺬى ُﻫ َﻮ َﺧﺎ ِر
ج َ ﻴﻂ ﺑِ ِﻪ أ َ ْو َﻗ ْﺪ أ َ َﺣ
E Jُ اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن َو =ﻫ َﺬا أ َ َﺟ ُﻠ ُﻪِْ
= ِ= ﻂ
ﻄـﺄ َ ُه =ﻫ َﺬا َ َﻬﻧﺸَ ـ ُﻪ =ﻫ َﺬا َ َﻓ ِﺈ ْن أ َ ْﺧ،اضُ اﻻ ْﻋ َـﺮ َ ْ ـﺎر ّ ُ ﻄ
ُ اﻟﺼ َﻐ ُ اﳋُ ْ أ َ َﻣ ُﻠ ُﻪ َو =ﻫ ِـﺬ ِه
َ َو إِ ْن أ َ ْﺧ
.ﻄﺄ َ ُه =ﻫ َﺬا َ َﻬﻧﺸَ ُﻪ =ﻫ َﺬا
Abdullâh (r.a.) dedi ki:
Peygamber (s.a.s.), yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin
ortas›na, onu bir kenar›ndan keserek d›flar› ç›kan bir çizgi çekti.
99
ا ﻟ َ ُ ﻪ َ َﺎ أ َ ْو ِ ِـﺎس َ ُﺗﺴ ﱠـﺪ َﻓﺎ َﻗ ُﺘـ ُﻪ وﻣﻦ أَﻧْ َـﺰ َ َـﺎ ﺑ ِ ﺔ َﻓـﺄَﻧْ َﺰ َ َـﺎ ﺑِﺎﻟﻨﱠE َﻓﺎ َﻗـ
ُ ـﻚ ْ ََ َ ْ
ِ ﺎﺟ ٍﻞ أ َ ْو ِﻏﻨًﻰ َﻋ
.ﺎﺟ ٍﻞ ِ ﺑِﺎﻟ ِْﻐﻨَﻰ إِ ﱠﻣﺎ ﺑِ َﻤﻮ ٍت َﻋ
ْ
Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, yoksul düfler de (Allah’› unutarak) insanlara bafl-
vurur ve onlardan yard›m istemeye kalk›fl›rsa, yoksulluktan
kurtulamaz.
Allah’a ilticâ edip (s›¤›n›p) O’ndan yard›m dileyene, Allâ-
hu Teâlâ sür’atle bir genifllik verir. (Bu da:) Ya acele bir
ölümle veya acele bir zenginlikle olur.”
(Ebû Dâvud, Zekât, 28, II, 296)
100
ﺎس ِ أَى اﻟﻨﱠ،اِ ﻮل ً أ َ ﱠن َر ُﺟ:ا َﻋﻨْ ُﻪ
َ ﻼ َﻗ َﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ ِ ْ َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ﺑ184.
ﱡ ُ ﻜ َﺮ َة َرﺿ َﻰ
=
ِ َ
َﻓﺄ ﱡى اﻟﻨﱠﺎس َ ﱞ: َﻗ َﺎل. َﻣ ْﻦ ﻃَ َﺎل ُﻋ ْﻤ ُﺮ ُه َو َﺣ ُﺴ َﻦ َﻋ َﻤ ُﻠ ُﻪ:? َﻗ َﺎلYE ْ َﺧ
:? َﻗ َﺎل
101
Enes (r.a.) flöyle dedi; Peygamber (s.a.s.), yere birtak›m çizgiler çizdi.
Sonra da çizgileri göstererek flöyle buyurdu:
“Bunlar insan›n istek ve arzular›, flu da onun ecelidir.
‹nsan hayâl içinde yaflay›p giderken bir de bakar ki, en
yak›n ölüm çizgisi karfl›s›na gelivermifl.”
(Buhârî, Rikak, 4, VII, 171)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ إِ َذا
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻛـﺎ َن رﺳ:ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َﺖ
َ ﻮل ا َُ ْ
ِ
َ ُ َ ـﻦ أ ُ ﱡم َﺳ َﻠ َﻤ َﺔ َر
ْ َﻋ188.
ِ ا َﺗﻮ ﱠﻛ ْﻠﺖ َﻋ َـ
َاﻟ =ﻠّ ُﻬ ﱠﻢ إِﻧﱠﺎ ﻧَ ُﻌـﻮ ُذ ﺑِ َﻚ ِﻣ ْﻦ أ َ ْن.ا ِ ﺑِﺴـ ِﻢ:َﺧـﺮ َج ِﻣ ْﻦ ﺑ ْﻴ ِﺘ ِـﻪ َﻗ َﺎل
ُ َ ْ َ َ
102
XII
ANA-BABA HAKLARI HAKKINDA
HAD‹SLER
103
ِ ﻮل
ا! َﻣﺎ َﺣ ﱡﻖ َ َﻳـﺎ َر ُﺳ: أ َ ﱠن َر ُﺟ ًﻞ َﻗ َﺎل:ا َﻋﻨْ ُﻪ ِ
ُ ـﻰَ ﺎﻣ َﺔ َرﺿَ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُا َﻣ191.
*
.ﺎر َك
ُ َﺎ َﺟﻨﱠﺘُ َﻚ َوﻧO َ ُ :ﺎ? َﻗ َﺎلOَ اﻟ َْﻮ ِاﻟ َﺪ ْﻳ ِﻦ َﻋ * َوﻟ َﺪ
ِ ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ َ ﻮل ا
ِ َ ـﻞ رﺳP أ َ *ﺗﻰ رﺟ: َﻋ ْﻦ أَﻧَ ٍـﺲ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل192.
َُ ُ َ ُ َ َ
ْ ـﻰ ِﻣ
ﻦ ِ
َ ـﺎل َﻫ ْـﻞ ﺑَﻘ َ َﻗ.اﳉ َﻬـﺎ ُد َو َﻻ أ َ ْﻗ ِﺪ ُر َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ
ِ ْ ْ َﺘ ِﻬـﻰUَ إِﻧّـﻰ أ:َـﺎل َ َﻓﻘ،َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
*
ـﺖ *ذ ِﻟ َﻚ ِ ِ ِ َﻗﺎﺑ:ـﺎل
َ َﻓ ِﺈ َذا َﻓ َﻌ ْﻠ، ﺑِ ﱢﺮ َﻫـﺎ+ ـﻞ ا َ َﻗ. أُﻣّﻰ:ـﺎل َ ﺪ? َﻗP ـﻚ أ َ َﺣ َ َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ
* ِ [ *
.ﺪP ﺎﻫ َ ُ ﺮ َوP ﺎج َو ُﻣ ْﻌ َﺘ ِﻤ
ﺖ َﺣ ﱞ َ َْﻓﺄَﻧ
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve:
– Ben savaflmak istiyorum, fakat buna da gücüm yetmiyor”
dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Anne ve babandan kimse kald› m›? buyurdu. Adam:
– Annem var, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Ona hizmet etmekle Allah’›n huzuruna ç›k. Bunu yaparsan
hem Hac, hem Umre yapm›fl, hem de mücâhid olmufl olursun,
buyurdu.
(Ebû Ya’lâ, Müsned, V,175 No: 2760; Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, III, No: 2936,
434-435)
104
:ـﻦ? َﻗ َﺎل ِ ـﺪ ﺑِـﺎﻟ َْﻴ َﻤP َﻫ ْـﻞ ﻟ ََﻚ أ َ َﺣ:َـﺎل َ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ِ
َ َر ُﺳـﻮل ا
َﻓ ِﺈ ْ ن،َ ﺎﺳﺘَـﺄ ْ ِذ ْ ُﻬﻧ ِ
ْ َﻓ،َ ﺎر ِﺟ ْـﻊ إﻟ َْﻴ ِﻬ
ْ َﻓ: َﻗ َﺎل. َﻻ:ـﺎل َ أ َ ِذﻧَـﺎﻟ ََﻚ? َﻗ: َﻗ َﺎل.اى
َ أَﺑَ َﻮ
ِ أ َ ِذﻧَﺎﻟ ََﻚ َﻓﺠ
َ ُ ` َو إِ ﱠﻻ َﻓ ِ ﱠ،ﺎﻫ ْﺪ
.ﺎO َ
Ebû Saîd (r.a.)’den:
Yemen ahâlisinden bir adam, yurdunu b›rakarak Resûlullah
(s.a.s.)’a geldi. Resûlullah (s.a.s.):
– Yemen’de kimsen var m›? diye sordu. Adam:
– Annem, babam var dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Sana müsâade ettiler mi? buyurdu. Adam:
– Hay›r! dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Öyle ise onlara dön de onlardan müsâade iste, müsâade
ederlerse savafl, etmezlerse onlara hizmet et! buyurdu.
(Ebû Dâvud, Cihad, 32, III, 39)
105
– Aya¤›na sar›l, Cennet oradad›r, buyurdu.
(Taberânî, Kebîr, VIII, 311, Hadis No:8162)
ِ ﻮل
ا ِ رﺳ9َ ِﻞ إP ﺟﺎء رﺟ: ا ﺑ ِـﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻗ َـﺎل ِ ِ
َُ ُ َ َ َ ُ َ َ ْ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ195.
ِ ِ َ َﻓﻘ،ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ى ُ ْﺠ َﺮة َو َﺗ َﺮ ْﻛiﺖ أُﺑَﺎﻳِ ُﻌ َﻚ َﻋ َ ْا
ﺖ أَﺑَ َﻮ ﱠ ُ ْ ِﺟﺌ:َﺎل ُ ﺻ ﱠ َ
.َ ﻜﻴْﺘَ ُﻬ ْ bِ ﺿ
َ ْﻜ ُﻬ َ َﻛ َ أَﺑ ْ َ ار ِﺟ ْﻊ إِﻟ َﻴْ ِﻬ َ َﻓﺄ ِ ﻳﺒ ِﻜﻴ
َ ﺎن َﻓﻘ
ْ :َﺎل َ َْ
Abdullâh b. Amr (r. anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve flöyle sordu:
– Yâ Resûlullah! Yurdumu terk ederek sizin emrinize girme-
ye geldim. Annemi ve babam› da a¤layarak b›rakt›m. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Öyle ise, onlara dön de, a¤latt›¤›n gibi onlar› güldür, bu-
yurdu.
(Ebû Dâvud, Cihad, 32, III, 39)
21. Hadîs-i flerîften anlafl›ld›¤› gibi, anne babaya hizmet etmek, onlara ikram ve ih-
sanda bulunmak, Allah yolunda mücâhede etmek kadar fazîletlidir. Anne
baban›n r›zâs›n› kazanan, Allah yolunda savaflan kimse kadar sevab kazan›r.
106
9َ ِـﻞ إP أ َ ْﻗﺒَ َـﻞ َر ُﺟ:ــ
َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
ُ ـﻰ
ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
َ ـﻦ َﻋﺒْــﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤــﺮو ﺑْـﻦ اﻟ َْﻌــﺎص َرﺿ ْ َﻋ197.
ِ ْ ِ ْﺠـﺮ ِة َوi أُﺑَـﺎﻳِ ُﻌ َﻚ َﻋ َـ ْا:َـﺎل
ِ اﳉ َﻬ َ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ ِ ِ
ﺎد َ ُ ﺻ ﱠـَ َر ُﺳﻮل ا
ﺑَ ْ ﻞ. ﻧَ َﻌ ْﻢ:ﺪ َﺣ ﱞﻰ? َﻗ َﺎلP َﻓ َﻬ ْﻞ ِﻣ ْﻦ َو ِاﻟ َﺪ ْﻳ َﻚ أ َ َﺣ: َﻗ َﺎل.ا ِ أَﺑﺘَ ِﻐﻰ ْاﻷَﺟﺮ ِﻣﻦ
َ َ ْ ْ
َ ِـﺎر ِﺟ ْﻊ إ ِ َﻓﺘَﺒﺘَ ِﻐﻰ ْاﻷَﺟـﺮ ِﻣـﻦ:ـﺎل َ ُ ِﻛ َـﻼ
9 ْ َﻓ:ـﺎل َ َﻗ. ﻧَ َﻌ ْـﻢ:ـﺎل
َ ا? َﻗ َ َ ْ ْ َ ـﺎ َﻗO
ِ ِ
.َ ﺒَﺘَ ُﻬbْ ﺻ ُ َﻓﺄ َ ْﺣﺴ ْﻦ،َواﻟ َﺪ ْﻳ َﻚ
Abdullâh b. Amr ‹bni’l-Âs (r. anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam ç›kageldi ve dedi ki:
– Yâ Resûlallah, mükâfat›n› Allah’tan dilemek üzere hicret
ve cihâd için emrinize girmek istiyorum. Resûlullah (s.a.s.):
– Anan babandan sa¤ olan var m›? buyurdu. Adam:
– Evet, hatta ikisi de sa¤d›r, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Sen Allah’tan ecir mi istiyorsun? buyurdu. Adam:
– Evet, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Öyle ise, anne ve babana (ebeveynine) dön de onlar›n
gönüllerini al, (kendilerine güzel hizmet et!) buyurdu.
(Müslim, Birr, 6, III, 19)
107
sizin kad›nlar›n›z da nâmuslu ve iffetli olsunlar. Anne ve
baban›za iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklar›n›z da
size karfl› itaatl› ve hürmetkâr olsunlar. Bir kimseye,
kardefli, hakl› olsun haks›z olsun, özür dileyerek gelirse,
onu kabûl etsin; flâyet kabûl etmezse, (âhirette) Havz-› Kev-
ser’e yanaflamaz.”
(Hakîm, IV, 154)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ َ أَﻧﱠـ ُﻪ أ َ َﺗﻰ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ: َﻋ ْﻦ ُﻛ َﻠ ْﻴ ِﺐ ﺑْ ِـﻦ َﻣﻨْ َﻔ َﻌ َﺔ َﻋ ْﻦ َﺟ ﱢﺪ ِه200.
َ ـﻚ َو أ َ َﺧ َ ـﺎك َو أ ُ ْﺧ َﺘ
َ َـﻚ َو أَﺑ
َ ــﺎل أ ُ ﱠﻣَ ـﻦ أَﺑَ ﱡـﺮ? َﻗ ِ َ ﻳــﺎ رﺳ:َـﺎل
ـﺎك ْ ـﻮل ا َﻣ ُ َ َ َ َﻓﻘ
.ﺔP َ ﺻﻮﻟ ِ ِ اك َﺣ ﱞﻖ َو
َ َو َﻣ ْﻮ َﻻ َك اﻟ ﱠﺬى َﻳ َذ
ُ ﻢ َﻣ ْﻮP ﺐ َو َرﺣ
P اﺟ
* *
Küleyb b. Menfaa, dedesinden rivâyetine göre; O, Resûlullah (s.a.s.)
Efendimize geldi de:
– Yâ Resûlullah, kime iyilik ve ihsanda bulunay›m? dedi. Re-
sûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:
– Annene, babana, k›z kardefline, erkek kardefline ve
bunlardan sonra gelen yak›nlar›na ve (sende) hakk› bulu-
nan ve ziyâreti flart olan (kimse)lere.
(Ebu Davud, Edep, 129, V, 351)
108
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ َ ـﻰ ِ َ َ َ ُ َﻋ ِﻦ اﺑْ َﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َر ِﺿ َﻰ201.
أ َﺗﻰ اﻟﻨﱠﺒ ﱠ:ا َﻋﻨْ ُﻬ ﻗ َـﺎل
ْ َﺎل َﻫ ْﻞ ﻟ ََﻚ ِﻣ
ﻦ َ ِﻣ ْﻦ َﺗ ْﻮﺑَ ٍﺔ? َﻓﻘ9 ﻴ َﻓ َﻬ ْﻞ ً ﺖ َذﻧْﺒًﺎ َﻋﻈ ُ َْﺎل إِﻧّﻰ أ َ ْذﻧَﺒ
َ ﻞ َﻓﻘP َر ُﺟ
.` َﻫﺎ ِ َﻓ ﱠ: َﻗ َﺎل، ﻧَ َﻌ ْﻢ: َﻓ َﻬ ْﻞ ﻟ ََﻚ ِﻣ ْﻦ * َﺧﺎﻟ ٍَﺔ? َﻗ * َﺎل: * َﻗ َﺎل، َﻻ:أ ُ ّمٍ? َﻗ َﺎل
109
‹bn-i Ömer (r. anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹yiliklerin en iyisi, kifli, (babas›n›n) yerini ald›ktan sonra,
baba dostlar›n›n âilesini ziyâret (le ilginin devam) etmesidir.”
(Müslim, Birr, 4, III, 1979)
:َﺎلَ ا ﺑْ ُﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َﻓﻘ ِ َﻗ ِﺪﻣﺖ ْاﳌَﺪﻳﻨَ َﺔ َﻓﺄ َ َﺗﺎﻧﻰ َﻋﺒ ُﺪ: َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ﺑﺮ َد َة َﻗ َﺎل205.
ْ ُ ْ ُْ
ِ ـﻮل ِ * ﺳ:ـﺎل * *
ُ ﺻ ﱠ
ا َ ا َ ﺳ ر ـﺖ
َُ ُ ْ َ ﻌ ﻤ َ َ
ﻗ ، ﻻَ :ـﺖُ ْ
ﻠ ُ
ﻗ ﺎل
َ َ
ﻗ ? ـﻚ ﺘﻴ َ ِ أ َ َﺗ ْـﺪرى
َ ُ ْ أ َ َﺗt
ِ ﺼ ْﻞ إِ ْﺧ َﻮا َن أَﺑ
ﻴﻪ ِ ` ِه َﻓ ْﻠﻴ ِ
َ ِ ْ َﻗ+ ﺐ أ َ ْن َﻳﺼ َﻞ أَﺑَﺎ ُه ـﻦ أ َ َﺣ ﱠ ْ َﻣ:ُﻮل ُ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ * َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
* ِ َ أَﺑﻴﻚ إِ َ*ﺧﺎء وود َﻓﺄَﺣﺒﺒﺖ أَن أ َ ْ َ َو إِ ْن َﻛﺎ َن ﺑ،ﺑَ ْﻌ َﺪ ُه
ﺻ َﻞ ْ ُ َْ ْ َ ُ ﱞP َ َ ْ َ أَﺑﻰ ُﻋ َﻤ َﺮ َوﺑ
* * .*ذ ِﻟ َﻚ
Ebû Bürde (r.a.)’den:
Medine’ye vard›¤›nda, Abdullah b. Ömer bana geldi ve:
“Sana ne için geldim biliyor musun?” dedi. Ben de: “Hay›r”
dedim. (O:) Resûlullah (s.a.s.)’dan: “Kabrinde babas›n› ziyâret
etmek isteyen, babas›ndan sonra onun arkadafllar›n› ziyâ-
ret etsin.” buyurdu¤unu iflittim, dedi.
“Babam Ömer ile senin baban aras›nda kardefllik ve sevgi
vard› da onun için ziyaret etmek istedim.” dedi.
(‹bn Hibban, II, Hadis no: 432, 175)
110
َﻋ ْﻬ ِﺪ+ ﺔP َﻛ ِ ْ ﺖ َﻋ َ أ ُ ِّﻣﻰ َو ِﻫﻰ ُﻣ
َ ﱠ ْ ﻣ
َ
ِ َﻗ: َﻗﺎﻟ َْﺖ َاﺳ َـء ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ َﻬﺎ206.
ﺪ ُ َ َ ُ ْ
* ِ ﱠ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِ ﻪ
ُ ﺻ َ ـﻮل ا َ ﺖ َر ُﺳ ُ ـﺎﺳﺘَ ْﻔﺘَ ْﻴ
ِ
ْ ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ِ
َ َر ُﺳﻮل ا
، ﻧَ َﻌ ْﻢ:ـﺎل َ ﺻ ُﻞ أُﻣّـﻰ? َﻗِ َ ﺔ أ َ َﻓـﺄP اﻏﺒِـِ وﺳ ﱠﻠﻢ َﻓ ُﻘ ْﻠـﺖ إِ ﱠن أ ُ ِﻣـﻰ َﻗ ِـﺪﻣﺖ و ِﻫـﻰ ر
َ َ َ ْ َ ّ ُ َ َ َ
* .ﻚِ ﺻ أُﻣ ِ
ﱠ
Esmâ (r.anhâ)’dan: *
Annem müflrike oldu¤u hâlde (benden bir fley istemek için)
geldi. Ben de Resûlullah (s.a.s.)’a: “Annem geldi, görüflmek
istiyor, onunla görüfleyim mi?” diye sordum. Resûlullah:
“Evet, annen ile görüfl!” buyurdu.23
(Buhârî, Hibe, 29, III, 142)
ِ ِ
ﺻ ﱠَ َر ُﺳـﻮل ا9َ ِﺎء إ َ ـﻞ َﺟP َر ُﺟ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎلُ ـﻰ
ِ َ
َ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ207.
*
ِ ــﻖ اﻟﻨﱠ
ِ ْﺴbُ ِــﺎس ﺑ َ ِ َ ِ
ــﻦ ﺣ
َ ْ َ ﱡأ ــﻦ ﻣ !ا ـــﻮل
َ ﺳ ر
َُ َــﺎﻳ َــﺎل
َ ﻘ ﻓ َ َ ا َﻋ َﻠ ْﻴــﻪ َو
ــﻢ ﱠ
ﻠ ﺳ ُ
:ـﻦ? َﻗ َﺎل َ َﻗ، أ ُ ﱡﻣ َﻚ:ـﺎل
ْ ـﺎل ُﺛ ﱠﻢ َﻣ َ ـﻦ? َﻗ
ْ ُﺛ ﱠﻢ َﻣ:ـﺎل َ َﻗ، أ ُ ﱡﻣ َﻚ:ـﺎل َ ﺎﺑَﺘـﻰ? َﻗbَ ﺻ َ
*
َ ُ أَﺑ: ﺛُ ﱠﻢ َﻣ ْﻦ? َﻗ َﺎل: َﻗ َﺎل،أ ُ ﱡﻣ َﻚ
.ﻮك
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir kifli geldi de:
– Yâ Resûlallah, iyi muâmele ve ihsân›ma en çok lây›k olan
kimdir? (En çok kime iyilik ve ihsan etmeliyim?) dedi. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:
23. Hadîs-i flerif, anne ve baba kâfir de olsalar, onlara karfl› nezâketli davranman›n,
iyilik ve ihsanda bulunman›n dinî bir vazîfe oldu¤una delâlet ediyor. Ve Allah’a
isyân olmayan emirlerine itâat›n lüzûmunu bildiriyor.
111
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (bu defa da):
– Sonra babana, buyurdular.
(Buhârî, Edep, 2, VII, 69)
112
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
– Burnu sürtülsün, yine burnu sürtülsün, yine burnu sür-
tülsün.24
– Kimin, yâ Resûlallah? denildi.
– Ana, babas›ndan birinin veya ikisinin ihtiyarl›k ça¤›na
yetiflip de sonra cennete giremeyenin, buyurdu.
(Müslim, Birr, 9, III, 1978)
113
Atâ b. Yesâr’dan; Resûlullah (s.a.s.)’a bir kifli flöyle sordu:
– Yâ Resûlallah, annemin yan›na girmek için kendisinden
müsâade isteyeyim mi? Resûlullah (s.a.s.):
– Evet (izin al, öyle gir) dedi. Adam:
– Fakat bir evde oturuyoruz. Resûlullah (s.a.s.):
– Olsun, yine müsâade iste, buyurdu. Adam:
– Ama hizmetini ben görüyorum, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Olsun, yine izin almadan yan›na girme, onu ç›plak gör-
mek ister misin? buyurdu. Adam:
– Aslâ. Resûlullah (s.a.s.):
– O hâlde izin alarak gir, buyurdular.
(Muvatta, ‹stizan, 1, II, 963)
ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢُ ﺻ ﱠ َ ﺖ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ ُ َرأ َ ْﻳ:ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل ِ
ُ ﻄ َﻔﻴْ ِﻞ َرﺿ َﻰ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ اﻟ ﱡ212.
*
ِﺖ َ ْ َ ْ ِ ِ َ ْ ْ ِ َ ُ ٍ ِ
إذ أﻗﺒَﻠ،م أ ْ ُﻞ َﻋﻈ َﻢ اﳉ ُﺰورP ﳊ ً ﺑِﺎﳉ ْﻌ َﺮاﻧَﺔ َوأﻧَـﺎ َﻳ ْﻮ َﻣﺌﺬ ﻏ َﻼ َ ِ ِ ْ ْ َ َﻳﻘ ِْﺴ ُﻢ
َ َﺎم إِﻟ َﻴْ َﻬﺎ َﻓﺒَ َﺴ ِ ِ َة ﺣﺘﱠﻰ َدﻧP َ اﻣـﺮأ
ﺎiَ َ ﻂ َ ا َﻋ َﻠﻴْـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ ُ ﺻ ﱠ َ ﺖ ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ ْ َ َ ْ
ــﺬ ِه أ ُ ﱡﻣــ ُﻪ اﻟ ﱠﺘـﻰِ *ﻫ: َﻓ ُﻘ ْﻠــﺖ ﻣـﻦ ِﻫــﻰ? َﻓﻘَــﺎﻟ ُـﻮا،ــﻪ
َ ْ َ ُ
ِ ِر َداء ُه َﻓﺠ َﻠﺴـﺖ َﻋ َﻠﻴ
ْ ْ َ َ َ
*
َ أ َ ْر
.ﺿ َﻌﺘْ ُﻪ
Ebu’t-Tufeyl (r.a.)’den:
Resûlullah (s.a.s.)’›, Ci’râne’de (Mekke ile Taif aras›nda bir
yer) et taksim ediyorken gördüm. O vakit ben çocuktum, deve
kemiklerini tafl›rd›m. (Bakt›m ki;) bir kad›n ç›kageldi, do¤ru Re-
sûlullah (s.a.s.)’a yaklaflt›. Resûlullah (s.a.s) da onu karfl›lad› ve
onun oturmas› için abas›n› yere serdi, o da üzerinde oturdu.
Bunun üzerine: “Bu kimdir” diye sordum. Oradakiler: “Bu, Onu
(Resûl-i Ekrem’i) emzirendir. (Yani Resûlullah (s.a.s.)'›n süt an-
nesidir.)” dediler.
(Ebu Davud, Edep, 120, V, 132)
114
ـﻞ ِﻣ ْﻦ ﺑَﻨﻰ َﺳ َﻠ َﻤ َﺔP ﺎء َر ُﺟ َ َو َﺟ:اﻟﺴﺎﻋـﺪى
ِ
ﻴﻌ َﺔ ﱠ
َ ـﻦ َرﺑِ ْﻚ اﺑ ِ َﻋـﻦ أَﺑﻰ أُﺳﻴ ٍﺪ ﻣ213.
ِ ـﺎﻟ
َ ْ َ ْ
ِ ِ * ِ
*
ِ ِ *
ِ ِ *
َ ـﺎ ﺑـﻪ ﺑَ ْﻌO
ـﺪ َ
َ ُ ء أﺑَ ﱡـﺮP ـﻰ َ َ َﻓﻘ
ْ َU ـﻦ ﺑ ّـﺮ أﺑَ َـﻮ ﱠى ْ ـﻰ ﻣ َ ـﻮل ا! َﻫ ْـﻞ ﺑَﻘ َ َﻳـﺎ َر ُﺳ:َـﺎل
ﺎO َ ِ ﻮدِ َ و إِﻳ َﻔﺎء ﺑِﻌﻬiُ َ ﻧَﻌﻢ َاﻟﺼ َﻼ ُة َﻋ َﻠﻴ ِﻬ َ و ْاﻹِﺳ ِﺘ ْﻐ َﻔـﺎر:ـﺎل
ُُ P َ ُ ْ َ ْ َﻣ ْﻮ ِِ َ? َﻗ َ َ ْ ﱠ
.َ ِِ ﻮﺻ ُﻞ إِ ﱠﻻ ِ ﺻ َﻠ ُﺔ ِ ﻳﻘ ِﻬ َ و ِ ﺎ و إِ ْﻛﺮام ﺻﺪO ِ ِ ِ
َ اﻟﺮﺣ ِﻢ اﻟ ﱠﺘﻰ َﻻ ُﺗ ﱠ َ َ ُ َ َ َ ﻣ ْﻦ ﺑَ ْﻌﺪ
* *
Ebu Üseyd Mâlik b. Rebîa es-Sâidî’den:
Benî Seleme kabilesinden bir adam geldi de: “Yâ Resûlullah,
anne ve babam›n ölümlerinden sonra, onlara yapabilece¤im
bir iyilik var m›?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.):
“Evet, onlar için ma¤firet dilemek, vasiyetlerini ve taah-
hüdlerini yerine getirmek, yak›nl›¤› onlar vas›tas› ile olan
(amca, hala, day›, teyze gibi) kimseleri ziyâret etmek ve
onlar›n dostlar›na ikramda bulunmakt›r” buyurdu.
(‹bn Mâce, Edep, 2, II, 1209)
َﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ـﻮل ا َُ
ِ ٍ ِ
ُ َ ـﻦ ُﻣ َﻌﺎذ ﺑْ ِﻦ أَﻧَﺲ َر
ْ َﻋ215.
.ﺮ ِه
ِ ُﻋ ْﻤ+ ا ِ ِ
ُ ﺑَ ﱠﺮ َواﻟ َﺪ ْﻳﻪ ﻃُﻮﺑ*ﻰ ﻟ َ ُﻪ َزا َد
*
115
Muaz b. Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ebeveynine itâat eden, ikram ve ihsanda bulunana ne
mutlu! Allah, onun ömrünü art›rs›n.”
(Taberânî, Kebîr, XX, Hadis no: 447, s. 199)
َ ا! َﻛ ْﻴ
ﻒ ِ ـﻮل َ ﻴـﻞ َﻳـﺎ َر ُﺳ َ اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِﻪ« ﻗ
ـﻦ ﱠ
ِ َ ْ أ َ ْﻛـ`ِ اﻟ
َ ﻜﺒَـﺎﺋ ِﺮ أ َ ْن َﻳ ْﻠ َﻌ َ
*
،ـﺐ أَﺑَﺎ ُه َ ِ
اﻟـﺮ ُﺟ َ ﱠ ُ َ ُ ﱡ
ﺴ ﻴ ﻓ ـﻞ ﺟ ـﺎﻟـﺮﺑَ أ ﻞُ ـﺐ ﱠ ـﺎل » َﻳ ُﺴ ﱡ َ اﻟـﺮ ُﺟ ُﻞ َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِـﻪ? َﻗ
ـﻦ ﱠ ُ َﻳ ْﻠ َﻌ
«.ﻦ أ ُ ﱡﻣ ُﻪ
ُ ﺐ أ ُ ﱠﻣ ُﻪ َﻓ َﻴ ْﻠ َﻌ
َو َﻳ ُﺴ ﱡ
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“En büyük günahlardan birisi de kiflinin anne ve
babas›na lanet etmesi (kiflinin onlara sövmesi) dir.” Denildi
ki: “Yâ Resûlullah, kifli, ebeveynini nas›l lânetler? (söver)” Resû-
lullah (s.a.s.): “Adam (baflkas›n›n) babas›na lanet eder (söver),
o da onun babas›na lânet eder (söver); baflkas›n›n annesine
116
lânet eder (söver), o da onun annesine lânet eder (söver).”
buyurdu.
(Buhârî, Edep, 4, VII, 68)
117
– Dikkat! Bilhassa yalan konuflmak, yalan flâhitli¤i; dik-
kat! Yalan konuflmak; dikkat! Yalan flâhitli¤i yapmaktan
korununuz, diyerek durmadan (o derece) tekrar ediyordu ki,
sözünü kesmeyece¤ini sand›k.
(Buhârî, Edep, 6, VII, 71)
َ ار ِﻣ
ـﻦ ِ
ُ َواﻟ ْﻔ َـﺮ،ــﻦ ِ ُــﻮق اﻟ َْـﻮ ِاﻟ َـﺪ ْﻳ
ُ ـﺎ َو ُﻋﻘ ِ ِ َاﻟﺸّ ِ ـﺮ ُك ﺑ:ــﻞ
ْ P ـﻦ َﻋ َﻤَﻳﻨْ َﻔ ُـﻊ َﻣ َﻌ ُﻬ ﱠ
.ﻒ ِ اﻟﺰﺣ
ْ ﱠ
Sevbân (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç fley vard›r ki, bunlar ile yap›lan amelin faydas›
olmaz:
1- Allaha flirk koflmak,
2- Anne ve babaya asi olmak,
3- Muhârebe meydan›ndan kaçmak”.
(Taberânî, Hadis no: 1420, II, 95)
ِ َ أ َ ﱠن رﺳ،ـ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ221.
ُ ﺻ ﱠ
ا َ ـﻮل ا َُ َ ا َﻋﻨْ ُﻬ
ُ ـﻰ
َ ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْـﻦ اﻟ َْﻌﺎص َرﺿ
ـﺎق ﺑِ َﻮ ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِﻪ
ُ َاﻟ َْﻌ:ـﺎﻣ ِﺔ ِ ِ ﺔ َﻻﻳﻨْﻈـُـﺮP َ ﺛَ َـﻼﺛ:ﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ َﻗ َـﺎل
َ ا اﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴُ ُ َ َ َ َ ْ َ
118
ُﻛ ﱡﻞ:ــﺎلَ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ
ُ ــ ﺻ ﱠ
َ ـﻰِ ِـﻦ اﻟﻨﱠﺒ
ّ
ِ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ
ُ ـﻰ
ِ
َ ــﺮ َة َرﺿ
َ ﻜْ َـﻦ َاﺑـﻰ ﺑ
ْ َﻋ222.
*
ِ ،ُﻮق اﻟ َْﻮ ِاﻟ َﺪ ْﻳﻦ
َ ـﺎﻣﺔ إ ﱠﻻ ُﻋﻘ ِ ِ ِ ِ
َ َﻳ ْﻮمِ اﻟ ْﻘ َﻴ9َ ﺎء إ
ِ ِ ُاﻟﺬﻧ
ﱡ
َ َU ا ﻣﻨْ َﻬﺎ َﻣﺎُ ﻮب ُﻳ َﺆ ﱢﺧ ُـﺮ
ِ َ َ اﳊﻴ ِﺎة َﻗﺒ َﻞ ْاﳌ ِ ِ ِ ِ
.ت ْ َ َ ْ +ِ ا ُﻳ َﻌ ﱢﺠ ُﻠ ُﻪ ﻟ َﺼﺎﺣﺒِﻪ َ َﻓﺈ ﱠن
Ebû Bekr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ, bütün günahlardan dilediklerinin
(cezâs›n›) k›yâmet gününe kadar erteler. Yaln›z ana ve ba-
baya yap›lan isyân›n cezâs›n› Allâhu Teâlâ sâhibine, ölme-
den önce de dünyâda verecektir.”
(Hakîm, IV, 156)
119
ölenler k›yâmet gününde, Peygamberler, s›ddîklar ve flehit-
ler ile -yanyana iki parma¤›n› kald›r›p (göstererek)- böylece
yanyana berâber bulunurlar, buyurdu.
(‹bn Hibban, VIII, Hadis no: 3438, 223-224)
120
ا ِ ِ ِ َ ـﻦ ﻣﻌﺪى َﻛﺮ ٍب أ َ ﱠن رﺳ
ْ َ ِ ْ َﻋ ِﻦ ْاﳌِﻘ َْﺪامِ ﺑ226.
َ إ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ َ ﻮل ا َُ ْ
*
ُ ا ُﻳﻮﺻﻴ ِ ِ ِ
ُ ﻜ ْﻢ ﺑﺂﺑَﺎﺋ
ُ ا ُﻳﻮﺻﻴ ِ ُ ِﻜ ْﻢ ﺑِﺄ ُ ﱠﻣ َﻬﺎﺗ
ﻜ ْ ﻢ َ إ ﱠن،ﻜ ْﻢ َ ﻜ ْﻢ َﺛ َﻼ ًﺛﺎ إ ﱠن ُ ُﻳﻮﺻﻴ
* * ِ ﺑِ ْﺎﻷ َ * ْﻗ َﺮ ِب َﻓ ْﺎﻷ َ ْﻗ َﺮ
.ب
121
XIII
ÇOCUK HAKLARI HAKKINDA HAD‹SLER
ُ ّ ِـﺪ
ث َﻋ ِﻦ ِ ـﺲ ﺑ ِﻦ ﻣ
ٍ ـﺎﻟ ِ ِ ِ ٍ َ ـﻦ اﻟﻨﱡﻌ ِ ِ اﳊ
َ ُ ـﻚ َ ْ َـﺖ أَﻧ
ُ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﺳﻤ ْﻌ
ُ ـن َرﺿ َﻰ ْ ِ ْـﺎرث ﺑ َ ْ َﻋ ِﻦ227.
ِ
ُ َ َوأ َ ْﺣﺴﻨُﻮا أ َ َد، أ َ ْﻛ ِﺮ ُﻣﻮا أ َ ْو َﻻ َد ُﻛ ْﻢ:ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
. ْﻢ ِ ِ
ُ ﺻ ﱠ
َ اﻟﺮ ُﺳﻮل
ﱠ
122
“Adam›n, çocu¤unu güzel terbiye etmesi, bir ölçek
(bu¤day) sadaka vermesinden daha hay›rl›d›r.”
(Tirmizî, Birr, 33, IV, 337)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ِ ُْ ٍ
َ ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ﱡى َرﺿ
َ ْ َﻋ230.
* *
ـﻦ َﻓ َﻠـ ُ ﻪ ِ
ﻬ َﻴ ﻟ ِ إ ـﻦﺴﺣَ أو ـﻦ ﻬ ﺟ و ز و ـﻦ د َ ﺄ ـ َ
ﻓ ٍ
ـﺎت ﻨ ﺑ ث ـﻼ َ ﺛ ـﺎل ـﻦ َﻋ
ﱠَُ ﱠ َ ﱠ َ ُ ﱠ َ ْ َ َ ْ ﱠ َ َ َ َ َ َ ْ َﻣ:َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
َْ
.اﳉﻨﱠ ُﺔ
Ebû Said el Hudri (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim ki, üç tâne k›z çocu¤u yetifltirir, güzel terbiye eder,
everir ve onlara iyilikte bulunursa, onun için cennet vard›r.”
(Ebû Dâvud, Edep, 120, 121, V, 355)
َﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ َﻗ َﺎل رﺳ:ـﺎل
َ ﻮل ا َُ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ ِ ٍ
ُ ـﻦ َﻋﺒﱠﺎس َرﺿ َﻰ ِ ْ َﻋ ْﻦ ِاﺑ231.
123
Ömer b. Abdi’l-Aziz (r.a.)’den;
Sâliha bir kad›n olan Hakîm k›z› Havle dedi ki: Resûlullah
(s.a.s.), k›z›n›n o¤ullar›ndan biri kuca¤›nda (oldu¤u hâlde)
d›flar› ç›karken:
“Siz Allâh’›n kokular›ndan (nimetlerinden) oldu¤unuz
hâlde ne yaz›k ki, anne ve baban›z sizin için cimrili¤e, kor-
kakl›¤a ve cehâlete düflerler (haks›zl›k ederler).”25 buyurdu.
(Tirmizî, Birr, 11, IV, 317)
ـﻦ َﻋ *ـ َﻓ ِﺨ ِـﺬ ِ هَ اﳊ َﺴ َ ْ ــﺬ ِه َو ُﻳﻘ ِْﻌ ُـﺪِ وﺳ ﱠﻠـﻢ ﻳـﺄ ْ ُﺧ ُـﺬﻧــﻰ َﻓﻴﻘ ِْﻌ ُـﺪﻧـﻰ َﻋ *ـ َﻓ ِﺨ
ُ َ َ َ َ
* *
.َ ُﻬُ َ ُﻬ َ َﻓ ِﺈﻧّﻰ أ َ ْر
ْ َ ار
ْ ﱠﻢ ﻬ
ُ ﱠ
ﻠ اﻟ ُﻮل
ُ ﻘ ﻳ
َ ﻢ
ﱠ ُ ﺛ َ ﻬ
ُ ﻤ
ﱡ ﻳﻀ
ُ ْاﻷ ُ ْﺧ *ﺮى ﺛُ ﱠﻢ
*
Üsâme b. Zeyd (r.anhümâ)’dan:
25. Yâni size mal b›rakaca¤›z diye infaktan kaç›n›rlar, sizi düflünerek savafltan geri
kal›rlar ve yine sizin için haktan uzaklaflarak câhilâne hareketlerde bulunurlar,
demektir.
124
– Siz çocuklar› öper misiniz? Biz ise onlar› öpmeyiz. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Allah, senin kalbinden merhameti ç›kard›¤› (na göre)
ben ne yapay›m? (ben senin kalbine merhamet verecek
de¤ilim), buyurmufltur.
(Buhârî, Edep, 18, VII, 75)
125
– Niçin flafl›yorsun? Bu sâyede o kad›n da Cennet’e
girer.
(‹bn Mâce, Edep, 3, II, 1210)
.ﺎiَ َ ـﺎنِ ة ﻣﻌﻬﺎ اﺑﻨَ َﺘP َ ـﺖ اﻣـﺮأ ِ َد َﺧ َﻠ: َﻋ ْـﻦ َﻋـﺎﺋِﺸَ َﺔ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖ237.
ْ َََ َ ْ ُ َ َ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻗﺒ َـﻞ رﺳ: َﻋ ْـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫـﺮ ْﻳـﺮ َة ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل239.
َ ﻮل ا َُ ﱠ ُ َ َ َ َ
*
َ ﻴﻤ ﱡﻰ َﺟ ِﺎﻟ ًﺴﺎ َﻓﻘ
َﺎل ِ و ِﻋﻨْ َﺪ ُه ْاﻷ َ ْﻗﺮع ﺑﻦ ﺣـﺎﺑِ ٍﺲ اﻟﺘﱠﻤ
َ ُْ ُ َ ٍ ِ
َ ّ َ ْ اﳊ َﺴ َﻦ
ﻋ
َ ـﻦ ﺑ َ ْ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ِ ُ ﻈﺮ إِﻟ َﻴ* ِﻪ رﺳ ِ َﻋ ْ ًة ِﻣﻦ اﻟ ْﻮﻟ َِﺪ ﻣﺎ َﻗﺒ ْﻠ9 إِ ﱠن
ﺻ ﱠ َ ﻮل ا ُ َ ْ َ َ َﺖ ﻣﻨْ ُﻬ ْﻢ أ َ َﺣ ًﺪا َﻓﻨ ُ َ َ َ َ ﱠ
*
. َﻣ ْﻦ َﻻ َﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ َﻻ ُﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل
ُ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den:
Bir gün Resûlullah (s.a.s.), Ali (r.a.)’in o¤lu Hasan (r.a.)’›
öptü. Akra‘ b. Hâbis et-Teymî de huzûrunda bulunuyordu.
(Bunu görünce:)
– Benim on tane o¤lum oldu¤u hâlde hiç birini öpmedim,
dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), ona bakt›, sonra da:
“Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 18, VII, 75)
ﺿ َﻰِ َد َﺧ ْﻠـﺖ َﻋ َ أُم ﺳ َﻠﻤ َﺔ ر:ا ْاﳌ َ ْﺨ ُﺰوﻣـﻰ َﻗ َﺎل ِ ـﻦ َﻋﺒ ِﺪ ِ َﻋ ِﻦ اﳌ ُ ﱠ240.
َ َ َ ﱢ ُ ْ ِ ْﻄﻠ ِﺐ ﺑ
127
َ ـﺐ اﻟﻨﱠ َﻔﻘَــ َﺔ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ ِ ْ َ ــﺔ ٍ أَو َذاوا َﺗـﻰ َﻗـﺮاﺑ،ــ ِ ْ َﺑِﻨْﺘ
ـ َﺣﺘﱠـﻰ ُ ﺘَﺴ َ َ ْ َ ْ ِ ْ َ أ َ ْو أ ُ ْﺧﺘ،ـ
ِ ﻜﻔِ َﻴ ُﻬ َ َﻛﺎﻧَﺘَﺎ ﻟ َ ُﻪ ِﺳ ْ ًا ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ
.ﺎر ِ ﻳ ْﻐ ِﻨﻴﻬ َ ِﻣﻦ َﻓ ْﻀ ِﻞ
ْ ا أ َ ْو َﻳ ْ َُ ُ
Muttalib b. Abdullâh el-Mahzûmî’den; Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcesi
Ümmü Seleme (r.anhâ)’n›n huzûruna girdim. (Bana:)
– O¤lum, Resûlullah (s.a.s.)’dan iflitti¤imi sana söyleyeyim
mi? (dedi.)
– Evet (buyur), anneci¤im, (dedim).
– Resûlullah (s.a.s.)’› flöyle söylerken iflittim, dedi:
“Bir kimse, iki k›z çocu¤una, yâhud iki k›z kardefline,
yâhut da akrabas›ndan iki k›za, sevâb›n› Allah’tan dileye-
rek, Allâh’›n lütfu ile ihtiyaçlar› kalmay›ncaya kadar veya
onlara yetecek miktarda infakta bulunursa, ona Cehen-
nem’den perde olurlar.”
(Ahmed b. Hanbel, VI, 293)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ِ َْ ٍ
َ ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ﱡى َرﺿ
َ ْ َﻋ241.
* *
ـﻦ َﻓ َﻠـ ُ ﻪ ِ
ﻬ َﻴ ﻟ ِ إ ـﻦﺴﺣَ أو ـﻦ ﻬ ﺟ و ز و ـﻦ د َ ﺄ ـ َ
ﻓ ٍ
ـﺎت ﻨ ﺑ ث ـﻼ َ ﺛ ـﺎل ـﻦ َﻋ
ﱠَُ ﱠ َ ﱠ َ ُ ﱠ َ ْ َ َ ْ ﱠ َ َ َ َ َ َ ْ َﻣ:َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
َْ
.اﳉﻨﱠ ُﺔ
Ebû Saîdi’l-Hudri (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, üç k›z çocu¤u bak›p, büyütür ve onlar› güzel terbi-
ye eder, onlar› evlendirir ve onlara ihsanda bulunursa,
onun için Cennet vard›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 130, Hadis no: 5147, V, 355)
128
XIV
KARI-KOCA HAKLARI HAKKINDA
HAD‹SLER
129
Dört fley Peygamberlerin sünnetlerindendir:
“K›na yak›nmak, koku sürünmek, misvâk kullanmak (difl
temizlemek) ve evlenmek.”
(Tirmizî, Nikâh, 1, III, 391)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ245.
َ ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َرﺿ
ـﺎء َة َﻓ ْﻠ َﻴ َﺘ َـﺰ ﱠو ْج َﻓ ِـﺈﻧﱠ ُﻪ
َ َﻜ ُـﻢ اﻟ ْﺒ ُ ْـﺎع ِﻣﻨ
َ ﻄ َ اﺳ َﺘ
ْ ـﻦِ ـﺎب! َﻣ ِ َـ اﻟﺸﱠ ﺒ َ َ َﻳـﺎ َﻣ ْﻌ:َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ﺎﻟﺼ ْﻮمِ َﻓ ِﺈﻧﱠ ُﻪ ﻟ َ ُ ﻪ ِ ِ ِ ِ َ َأ َ َﻏ ﱡﺾ ِﻟ ْﻠﺒ
َﻳ ْﺴ َﺘﻄ ْﻊ َﻓ َﻌ َﻠ ْﻴﻪ ﺑِ ﱠt ْ َو َﻣ،ِ َوأ َ ْﺣ َﺼ ُﻦ ﻟ ْﻠ َﻔ ْﺮج
ْ َ ـﻦ
.ﺎء ِ
P و َﺟ
Abdullâh b Mes’ud (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Gençler! ‹çinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira
evlenmek, gözleri (haramdan) daha çok korur, zinadan
daha çok muhâfaza eder. Gücü yetmeyen kimse ise oruç
tutsun. Çünkü orucun flehveti k›ran bir özelli¤i vard›r.”
(Buhârî, Nikâh, 2, VI, 117)
َﻣ ْﻦ َر َز َﻗ ُﻪ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ﻮل ا َُ
ِ ٍ
ُ َ ـﻦ أ َ َﻧﺲ َرْ َﻋ246.
ﻄ ِ ﺮ
ْ َU + ا َ ـﻖ ِ َﻓ ْﻠ َﻴ ﱠﺘ،ـﺮ د ِﻳﻨ ِـﻪ ِ ﻄ َِ ﺻ
ْ َU َﻓﻘ َْﺪ أ َ َﻋـﺎ َﻧـ ُﻪ َﻋ *ـ،ًـﺎﳊـﺔ َ ا ْاﻣ َـﺮأ َ ًةُ
* * .اﻟ ْﺒَﺎﻗﻰ
130 *
إِ َذا َﺗ َـﺰ ﱠو َج اﻟ َْﻌﺒْ ُﺪ َﻓﻘ َِﺪ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا
ِ
ُ َ َ ِر َوا َﻳﺔ اﻟ ْﺒَ ْﻴ َﻬﻘـﻰ َﻗ+َو
* *
ِ ِ ِ ِ ِ
. اﻟﻨﱢ ْﺼﻒ اﻟ ْﺒَﺎﻗﻰ+ ا َ َﻓ ْﻠ َﻴﺘﱠﻖ،ﻒ اﻟﺪّﻳﻦ َ ﻜ َﻤ َﻞ ﻧ ْﺼ ْ َاﺳﺘ
ْ
* *
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Allâhu Teâlâ bir kimseye sâliha bir kad›n nasib ederse,
ona dininin yar›s›nda yard›m etmifl olur. Arta kalan
yar›s›nda da Allah’tan korksun ve kendini korusun.”
(Taberânî, Evsat, I, Hadis no: 976, 522)
131
den dil, belâya sabreden beden, kocas›na ve mal›na
h›yanet etmeyen kad›n.”
(Taberânî, Evsat, 8, Hadis no: 7208, 103)
132
için deruhte etti¤i (üstlendi¤i) paray› ödemek isteyen köle,
”iffetini korumak için evlenen kimse.
)(Tirmizî, Fedailul Cihad, 20, IV, 184
ﻮت ـﻂ إِ َ 9ﺑﻴ ِ َ 251.ﻋ ْﻦ أَﻧَ ِـﺲ ﺑ ِـﻦ ﻣ ِـﺎﻟ ٍﻚ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل :ﺟﺎء ﺛَ َـﻼﺛَ ُﺔ ر ْﻫ ٍ
ُُ َ َ َ َ َ ُ ْ َ
ِ ِ ِ
ﺻ ﱠ ُ
ا ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳ ْﺴﺌَ ُﻠـﻮ َن َﻋ ْﻦ ﻋﺒَـﺎ َدة اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ ﺻ ﱠ ُ أ َ ْز َوا ِج اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ
ﱡﻮﻫـﺎ َﻓﻘَﺎﻟ ُﻮاَ :وأ َ ْﻳ َﻦ ﻧَ ُْ bﻦ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢَ ،ﻓ َﻠ ﱠ
ـ أ ُ ْﺧ ِ ُ`وا َﻛﺄ َ ﱠ ُﻬﻧ ْﻢ َﺗﻘَﺎﻟ َ
ا ﻟ َـ ُﻪ َﻣﺎ َﺗﻘ ﱠَـﺪ َم ِﻣ ْﻦ َذﻧْﺒِ ِـﻪ َو َﻣﺎ َﺗـﺄ َ ﱠﺧ َﺮ . ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢَ ،ﻗ ْـﺪ َﻏ َﻔ َﺮ ُ ﺻ ﱠـ ُ َ
ِ
ﺻ ُ
ﻮم آﺧ ُـﺮ :أَﻧَـﺎ أ َ ُﺻـّ اﻟ ﱠﻠ ْﻴ َـﻞ أَﺑَ ًـﺪاَ .و َﻗ َﺎل َ ـﺎل أ َ َﺣ ُـﺪ ُﻫ ْﻢ :أ َ ﱠﻣـﺎ أَﻧَـﺎ َﻓ ِـﺈﻧّﻰ أ ُ َ
َﻗ َ
ـﺎء َﻓ َـﻼ أ َ َﺗ َﺰ ﱠو ُ
ج ﺴ ﻨ اﻟ ل ـﺰ اﻟـﺪﻫﺮ و َﻻ أ ُ ْﻓ ِﻄـﺮ أَﺑـﺪا .و َﻗـﺎل *
آﺧ ُـﺮَ :وأَﻧَـﺎ أ َ ْﻋ َﺘ ِ
َ َ ﱢ ُ ُ َ ً َ َ َ ﱠ ْ َ َ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْﻢ َﻓﻘ َ
َـﺎل :أَﻧْ ُﺘ ُـﻢ اﻟْﻘ َْﻮ ُم ﺻ ﱠ ُ
أَﺑ ًـﺪاَ .ﻓﺠـﺎء رﺳ ُ ِ
ـﻮل ا َ َ َ َُ َ
َوأ َ ْﺗﻘَـﺎ ُﻛ ْـﻢ ﻟ َ ُﻪ ، ا إِﻧّـﻰ َﻷ َ ْﺧﺸَ ـﺎ ُﻛـﻢ ِ ِ اﻟ ﱠـﺬﻳـﻦ ُﻗ ْﻠ ُﺘـﻢ َﻛ َـﺬا و َﻛ َـﺬا ،أَﻣـﺎ و ِ
ْ َ َ َ ْ َ
ـﺎءَ ،ﻓ َﻤ ْﻦ َر ِﻏ َ
ﺐ ﺴ ّ ﻟ ِ*ﻜ *ﻨّﻰ :أَﺻـﻮم ،وأ ُ ْﻓ ِﻄﺮ ،وأُﺻّ ،وأَر ُﻗ* ُـﺪ ،وأ َ َﺗ َﺰوج اﻟ ِ
ﻨ
َ ﱠ ُ َ َ ُ ُ َ ُ َ َ َ ْ
* *
َﻋ ْﻦ ُﺳﻨﱠﺘﻰ َﻓ َﻠ ْﻴ َﺲ ِﻣﻨّﻰ .
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; flöyle anlat›yor:
* *
Üç kifli Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcelerinin evlerine giderek Pey-
gamber (s.a.s.)’in ibadetinden sordular, vaktâ ki Resûlullah
)(s.a.s.)’›n ibâdeti onlara haber verildi, bunu (kendileri için
az›msad›lar ve:
– Biz, Resûlullah (s.a.s.) gibi nerede olabiliriz? Allâhu Teâlâ,
geçmifl ve gelecek günahlar›n› ba¤›fllam›flt›r, dediler. Bunun
üzerine birisi:
– Ben devaml› olarak geceleri sabaha kadar namaz
k›laca¤›m, di¤eri:
133
– Ben hiç fas›la vermemek üzere bütün sene oruç tutaca¤›m,
bir di¤eri:
– Ben de asla evlenmeyecek ve kad›nlar ile münâsebette bu-
lunmayaca¤›m” dedi. Resûlullah (s.a.s.), onlar›n yan›na gelince:
– fiöyle, flöyle diyen kimseler siz misiniz? Dikkat edin,
vallahi ben sizden daha fazla Allah’tan korkar ve
(fenal›ktan) korunurum! Fakat buna ra¤men hem oruç
tutar›m, hem yerim, hem namaz k›lar›m, hem yatar›m ve
hem de kad›nlarla evlenirim. Binâenaleyh sünnetimden yüz
çeviren benden de¤ildir, buyurdu.
(Buhârî, Nikâh, 1, VI, 116)
134
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ِ ـﻮل ا ﺻ ﱠـ َ َﻗ:ـﺎل
َ ُ ُ ـﺎل َر ُﺳ َ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ ِ
ُ ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ
ْ َﻋ254.
ِ *
.ﺎر ُﻛ ْﻢ ﻟ ِﻨ َﺴﺎﺋ ِ ِـﻬ ْﻢ ِ ِ
ُ َوﺧ َﻴ،ﻳﻧًﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ
ُ ﺎر ُﻛ ْﻢ ﺧ َﻴ َ أ َ ْﻛ َﻤ ُﻞ ْاﳌ ُ ْﺆ ِﻣﻨ
َ ِ إ
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Mü’minlerin imanca en mükemmeli, ahlâkça en güzel
olan›d›r. En hay›rl›n›z, kad›nlar›na karfl› en iyi davra-
nan›zd›r.”
(Tirmizî, Rada, 11, III, 466)
136
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah kat›nda, helâl olan fleylerin en sevimsizi eflini
”boflamak (talâk) t›r.
)(‹bn Mâce, Talak, 1, I, 656; Ebu Davut, Talak, 3, II, 631-632
137
ا و ِ ـﻮل ِ ﻴﻌﺎ َﻓﻘ َ ِ
ا ﻟَﻘ َْﺪ َ ـ َﻳﺎ َر ُﺳ َ َـﺎل َﻋ ﱞ ﺖ أ َ ْن أ َ ْﺳـﺄَﻟ َ ُﻪ َﻓـﺄ َ َﺗ ْﻴﻨَـﺎ ُه ًَ ¤اﺳﺘَ َْ bﻴ ْﻴ ُ ْ
َ َ ﻜﻴـﺖ ﺻ ْـﺪر *ى .و َﻗـﺎﻟ َـﺖ َﻓ ِ
ـﺖ َﺣ ّ*ﺘﻰ َ ُ ْ ﻨ b ﻃ ـﺪ
ْ ﻗ ﺔُ ـﻤَ ﺎﻃ ْ َ ت َﺣ ّﺘ*ﻰ ا ْUﺘَ َ ْ ُ َ َﺳﻨَ ْـﻮ ُ
ﻮل ِ
ا َﺎل َر ُﺳ ُ ا ﺑِ * َﺴﺒْ ٍﻰ َو َﺳ َﻌ ٍـﺔ َﻓﺄ َ ْﺧ ِﺪ ْﻣﻨَـﺎَ .ﻓﻘ َ ﺎء َك ُ اى َو َﻗ ْـﺪ َﺟ َ ﺖ َﻳ َﺪ َ [ َﻠ ْ
ََ
ــﺔ َﺗ ْــ وأ َ َدع أ َ ْﻫ َـﻞ اﻟﺼ ﱠﻔ ِ ا َﻻ أ ُ ْﻋﻄﻴ ُ ــﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ و ِ ِ
ﻄ َـﻮى ﱡ ﻜ َ َ ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ َ َ َ َ ﺻ ﱠـ ُ َ
ﻴﻌ ُﻬ ْﻢ َوأُﻧْﻔِ ُﻖ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ ْﻢ أَﺛْ َ َ ُﻬﻧ ْﻢ . ﺑَ أ ـﻰ ﻨ
ّ *ﻜـﻮﻬﻧﻢ َﻻ أ َ ِﺟ ُﺪ ﻣﺎ أُﻧْﻔِ ُﻖ َﻋ َﻠﻴ ِﻬﻢ وﻟ * ِ ﺑُ ُ
ُ ْ ْ َ َ ﻄ ُُْ
*
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ *ﻢ َو َﻗ ْﺪ َد َﺧ َﻼ َ +ﻗﻄﻴ َﻔ ِﺘ ِﻬ َ إِ َذا ﺻ ﱠ ُ ـﺎOﺎ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ َﻓ َﺮ َﺟ َﻌﺎ َﻓﺄ َ َﺗ ُ َ
* *
ﻜﺸﱠ َﻔ ْ
ﺖ ـ َﺗ َ ﻄ َﻴـﺎ أ َ ْﻗ َﺪ َاﻣ ُﻬ َﺖ أ َ ْﻗ َـﺪ ُاﻣ ُﻬ َ َو إِ َذا َﻏ ﱠ ﻜﺸﱠ َﻔ ْ ـ َﺗ َ وﺳ ُﻬ َ ـﺖ ُر ُء َ ﻄ ْ َﻏ ﱠ
ــ ﺑِ َﺨ ْـٍ ِﻣ ﱠ
ـ ـ` ُﻛ َ ــﺎل أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ ِ ُ
ــ .ﺛُ ﱠـﻢ َﻗ َ ﻜ َﻜـﺎﻧَ ُ َــﺎل َﻣ َ َـﺎرا َﻓﻘ َ ـ َﻓﺜ َ وﺳ ُﻬ َ ُر ُء ُ
ِ ـﻦ ِﺟ ْـ` ُ َﺎل َﻛ ِﻠ َ
اﻟﺴ َﻼ ُمﻳـﻞ َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ ﱠ ت َﻋ ﱠﻠ َﻤﻨ ِﻴﻬ ﱠ ـ P ـﺎﻻ ﺑَ *ـَ .ﻓﻘ َ ـﻧـﻰَ .ﻗ َ َﺳـﺄَﻟْﺘُ َ
ﻜﺒِّ َـﺮ ِ
ـا َو ُﺗ َ ـ *ا و َ ْ * ِ ٍ ـﺮ ُﻛ ّ ِ ـﺎن ُ +دﺑُ ِ َــﺎل ُﺗ *ﺴﺒِِ b
ان ﲢ َﻤ َـﺪان َﻋ ْ ً ﺻ َـﻼة َﻋ ْ ً َ ـﻞ َ َﻓﻘ َ َ ّ َ
ا َـﺪا َﺛ َﻼ ًﺛﺎ َو ْ َـ َﻓ َﺴﺒِّ َbﺎ َﺛ َـﻼ ًﺛﺎ َو َﺛ َـﻼﺛ َﻜ َ اُ U ـا و إِ َذا أَو ﻳﺘُ * َ إِ * 9ﻓِﺮ ِ
َ َ ْ َﻋ ْ ً َ
*
. َو َﻛﺒِّ َﺮا أ َ ْرﺑَ ًﻌﺎ َوﺛَ َﻼﺛ ََوﺛَ َﻼﺛ َ
* *
Hz. Ali (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)’tan flöyle rivayet etmifltir:
Hz. Peygamber (s.a.s.), k›z› Hz. Fat›ma’y› evlendirdi¤inde,
çeyiz olarak ona kadife bir örtü, içine hurma lifi doldurulmufl
deri bir yast›k, iki el de¤irmeni, bir su k›rbas› ve iki testi verdi.
Hz. Ali, bir gün Hz. Fat›ma’ya:
– Allah'a yemin olsun ki, bitkin düfltüm, gö¤üslerim a¤r›d›.
Allah, babana esirler verdi. Gitsen de ondan bir hizmetçi iste-
sen! deyince Hz. Fat›ma:
– Yemin olsun ki, de¤irmenle un ö¤ütmekten benim de elle-
138
rim kabard›, dedi ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yan›na geldi. Hz.
Peygamber (s.a.s.):
– Niçin geldin yavrucu¤um, deyince Hz. Fat›ma:
– Sadece hâlinizi sormak için geldim, diyerek iste¤ini söyle-
meye utand› ve geri döndü. Hz. Ali, Ne yapt›n? deyince Hz.
Fat›ma: ‹stemeye utand›m, dedi. Bu defa beraberce Hz. Pey-
gamberin huzuruna geldiler. Hz. Ali, Allah Resûlüne, “bitkin
düfltüm, gö¤üslerim a¤r›d›.” dedi. Hz. Fat›ma da “De¤irmenle
un ö¤ütmekten benim de ellerim kabard›. Cenab-› Hak, sana
esirler ve bolluk ihsan etti. Bize hizmetçi verir misin?” dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.):
– Ehl-i Suffe (evleri olmad›¤› için Hz. Peygamber'in mesci-
dinde yat›p kalkan sahabiler) açl›ktan k›vran›rken onlar›
b›rak›p da size veremem. Onlara verecek bir fley
bulam›yorum. Yaln›z flu esirleri sat›p paras›n› onlara harca-
yaca¤›m, dedi. Onlar da geri döndüler.
Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ali ile Hz. Fat›ma’n›n
evlerine gitti. Onlar yat›yorlard›. Örtüleri ile bafllar›n› örtseler
ayaklar› aç›l›yor, ayaklar›n› örtseler bafllar› aç›l›yordu. Hemen
do¤ruldular, Hz. Peygamber (s.a.s.), “kalkmay›n” dedi ve
sonra;
– Benden istedi¤iniz fleyin daha hay›rl›s›n› size söyleyeye-
yim mi? dedi. Onlar da “buyur” dediler. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (s.a.s.):
– Her namaz›n arkas›ndan 10 defa Sübhanallah, 10 defa
Elhamdülillah, 10 defa Allahü Ekber; yatarken de 33 defa
Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah ve 34 defa Allahü
Ekber, deyiniz. Bunlar› bana Cebrail (a.s.) ö¤retmifltir, bu-
yurdu.
(Ahmed b. Hanbel, I, 106, 850)
ُ ْـﺖ َﺳ ْﻮ َد ُة ﺑِﻨ
ـﺖ َز ْﻣ َﻌ َﺔ ﻟ َْﻴ ًﻼ ْ َﺧ َﺮ َﺟ:َـﺖ ْ ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗـﺎﻟ
ِ ِ
َ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ
ُ ـﻰ ْ َﻋ261.
ْ َﻓ َﺮ َﺟ َﻌ، َﻋ َﻠ ْﻴﻨَﺎَ ْ ﺎﺳ ْﻮ َد ُة َﻣـﺎ َ¨ ْ َﻔ ِ ِ ِ َ آﻫﺎ ُﻋﻤﺮ َﻓﻌﺮ َﻓﻬـﺎ َﻓﻘ
ﺖ َ َﺎل إﻧﱠﻚ َوا َﻳ َ َ َ ُ َ َ َﻓ َﺮ
139
ُﺣ ْﺠ َـﺮﺗﻰ+ ـﻚ ﻟ َـ ُﻪ َو ُﻫ َـﻮ َ ت *ذ ِﻟ ِ
ْ ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓ َـﺬ َﻛ َﺮ ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻰ ِ ِ اﻟﻨﱠﺒ9َ ِإ
ّ
*
ُﻮل َﻗ ْﺪ أ َ * ِذ َ ن
ُ َﻳ ِﺪ ِه ﻟ ََﻌ ْﺮ ًﻗـﺎ َﻓﺄُﻧْ ِﺰ َل َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َﻓ ُﺮﻓِ َـﻊ َﻋﻨْ ُﻪ َو ُﻫ َﻮ َﻳﻘ+ َو إِ ﱠن،َﻳﺘَ َﻌﺸﱠ ﻰ
.ﻜ ﱠﻦ ُ ﳊ َﻮاﺋ ِ ِﺠَ ِ ﻜ ﱠﻦ أ َ ْن َ¨ ْ* ُﺮ ْﺟ َﻦُ َ ا ﻟ
ُ
Âifle (r.anhâ)’dan; flöyle anlat›yor:
Sevde bint-i Zem’a (r.anhâ) (Hz. Peygamberin efli) bir gece
(bâz› ihtiyâc› için) soka¤a ç›km›flt›. (fiiflman bir kad›n oldu¤u
için kolayca tan›nabiliyordu). Ömer (r.a.) de kendisini gördü,
tan›d› ve:
– Vallâhi gözümüzden kaçmad›n (tan›d›k seni) dedi. (Buna
can› s›k›lan) Sevde (flikâyet etmek üzere) Resûlullah (s.a.s.)’a
müracaat etti. Resûlullah (s.a.s.) da benim evimde akflam
yeme¤i yiyordu ve elinde bir kemikli et vard›. Sevde durumu
anlat›nca, bu s›rada vahiy nâzil oldu. Hemen Peygamber Efen-
dimiz bafl›n› kald›rarak flöyle buyurdu:
“‹htiyac›n›z için d›flar› ç›kman›za müsâade edilmifltir.”
(Buhârî, Nikâh, 115, VI, 159-160)
140
َﻻ َﻳ ْﻔ َﺮ ْك:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠَ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ِ
ُ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ263.
*
.آﺧ َﺮَ إ ْن َﻛﺮ َه ﻣﻨْ َﻬﺎ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ َرﺿ َﻰ ﻣﻨْ َﻬﺎ،ًﻦ ُﻣ ْﺆ ِﻣﻨَﺔP ُﻣ ْﺆ ِﻣ
ِ ِ ِ ِ ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ ﻢ
ُ ﺻ ﱠ َ َو َﻛﺎ َن اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ.ﻄ ُﺮ ْق أ َ ْﻫ َﻠ ُﻪ ﻟ َْﻴ ًﻼ
ْ أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ُﻢ اﻟ ْ َﻐ ْﻴﺒَ َﺔ َﻓ َﻼ َﻳ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻰ ِ ِ ً ُ َ َ
َو َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ.اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ أ ْﻫﻠ ُﻪ ﻃ ُـﺮﻗـﺎ ـﻰ ﱠ
ِْ َ ْ
َ َﻳﻜ َـﺮ ُه أ ْن َﻳﺄﺗ
ﱠ ﺪbِ ـﻂ اﻟﺸﱠ ِﻌﺜَ ُﺔ َو َﺗ ْﺴ َﺘ
َ ﻜﻰ َﲤ ْ َﺘ ِﺸ َ ِ ُ ُِ َ َ ﱠ
ْ أ ْﻣﻬﻠـﻮا َﺣ ﱠﺘﻰ َﺗ ْﺪ ُﺧﻠـﻮا ﻟ َْﻴ ًﻼ ﻟ:َو َﺳﻠ َـﻢ ﻗ َﺎل
.ْاﳌُﻐﻴﺒَ ُﺔ
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur: *
141
“Sizden biriniz uzun zaman hariçte (evinden uzakta) kal›rsa,
dönüflünde gece vakti habersiz eve girmesin.” Çünkü, Resûlul-
lah (s.a.s.), (uzun zaman uzakta kalan) kimsenin habersiz âilesi
yan›na gece gelmesini hofl görmezdi.
Yine Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“(Evinizden uzun zaman uzak kald›¤›n›zda) evinize döner-
ken gece ans›z›n eve girmeyiniz. (Aileniz) saçlar›n› taras›n,
düzeltsin, yap›lmas› gereken temizlikleri yaps›n.”
(Müslim, Rada, 57, II, 1088)
ِﻣ َﻦ ﱡ9
اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ ِ َ ُﺣﺒﱢ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ﺐإ َ ﱠ ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻋﻦ أَﻧَ ٍﺲ َﻗ َﺎل; َﻗ َﺎل رﺳ266.
َ ﻮل ا َُ ْ
.اﻟﺼ َﻼ ِة ِ
ﱠ+ِ ﺐ َو ُﺟﻌ َﻞ ُﻗ ﱠﺮ ُة َﻋ ْﻴﻨﻰ
ُ ﻄ ﱢﻴ ﺎء َواﻟ ﱠ
ُ اﻟﻨﱢ َﺴ
*
Enes (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Bana dünyadan; kad›n, güzel koku sevdirilmifl, namaz
gözümün nuru k›l›nm›flt›r.”
(Nesâî, Iflretü’n-Nisâ, 36, VII, 61)
142
XV
YAKINLARI GÖZETMEK HAKKINDA
HAD‹SLER
ُه ِ ِ
َﻣ ْﻦ َ ﱠ:ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ َ ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ِ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ
ُ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ267.
. ُﻪَِ ﺼ ْﻞ ر ِ أَﺛَ ِﺮ ِه َﻓ ْﻠﻴ+ ِر ْزﻗِ ِﻪ وأ َ ْن ﻳﻨْﺴﺄ َ ﻟ َ ُﻪ+* ﻂ ﻟ َ ُﻪ َ أ َ ْن ُﻳﺒْ َﺴ
َ َ َ ُ َ
* *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“R›zk›n›n genifl, ömrünün uzun olmas›n› arzu eden (akra-
balar›n› ziyaret etsin) onlarla olan ba¤lant›s›n› devam ettir-
sin.”
(Buhârî, Edep, 12, VII, 72)
143
ِ ـﻮل
ا أ َ ْﺧ ِ ْ`ﻧﻰ َ ـﺎل َﻳﺎ َر ُﺳَ ﻼ َﻗً أ َ ﱠن َر ُﺟ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ ِ
ُ ـﻮب َرﺿ َﻰَ ـﻦ أَﺑﻰ أ َ ﱡﻳ
ْ َﻋ269.
* *
ُ ﺻ ﱠ
ا ِ َ َﺎل اﻟْﻘ َْﻮ ُم َﻣـﺎﻟ َ ُﻪ َﻣﺎﻟ َـ ُﻪ َﻓﻘ َ ْ ـﻞ ُﻳ ْﺪ ِﺧ ُﻠﻨﻰ
َ اﳉﻨﱠـ َﺔ َﻓﻘ ٍ ﺑِ َﻌ َﻤ
َ ﻮل ا ُ َﺎل َر ُﺳ
ِ ِ ْ أَرب ﻣــﺎﻟ َـ ُﻪ َﺗﻌﺒ ُـﺪ ا َﻻ ُﺗ:* َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ
ﻼ َ ة
َ اﻟﺼـ
ﻴـﻢ ﱠ ُ َ ْﻴﺌًـﺎ َو ُﺗﻘU ـ ُك ﺑِـﻪ َ ُْ َ P َ َ َ َ ْ
.اﺣ َﻠ ِﺘ * ِﻪ
ِ َﻛﺄَﻧﱠ ُﻪ َﻛﺎ َن َﻋ * ر. َذر َﻫﺎ.ﺼ ُﻞ اﻟﺮ ِﺣﻢ
َ ْ َ ﱠ
ِ اﻟﺰ َﻛﺎ َة و َﺗ ِ
َ َو ُﺗ ْﺆﺗﻰ ﱠ
Ebû Eyyûb (r.a.)’den; bir kifli, Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Beni Cennet’e koyacak bir ameli bana haber ver, dedi.
Orada bulunanlar:
– Buna ne oluyor, buna ne oluyor? di(ye taaccüblerini ifâde
et)tiler. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹htiyâc› var ki soruyor, flafl›racak ne var (dedikten
sonra:) Allâh’a ibadet eder, O’na hiçbir fley ortak koflmaz,
namaz› do¤ru k›lar, zekât› verir, yak›nlar›n› ziyâret edersin.
Sanki devenin üstünde imifl gibi- B›rak onu,26 buyurdu.
(Buhârî, Kitabu’z-Zekât, 1, II, 109)
ﻟـﺮ ِﺣ ُﻢ ِ
َا ﱠ:ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل
ُ ﺻ ﱠـ
َ ـﻰ ِ ِ
ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻋـﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ
ُ ـﻰ
ِ ِ
َ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ
ْ َﻋ270.
26. Sanki Peygamber Efendimiz deve üzerinde imifl, adam da devesinin yular›ndan
tutup bu suâli sormufl gibi Resûl-i Ekrem bu cevâb› verdikten sonra: Art›k b›rak
deveyi (yoluna devam etsin), buyurmufltur.
27. Rahm, s›la-i rahm, akrabâ ve yak›nlarla ilgilenmek demektir. Ayn› zamanda anne
rahmini de ifade etmektedir.
144
– Beni (s›la-i rahmi) gözeten kimseye Allah rahmet etsin.
Beni (s›la-i rahmi) terk edenden de Allah, rahmetini kessin.
(Müslim, Birr, 6, Hadis no: 17, III, 1981)
9 ا! إِ ﱠن ِ ﻮل َ ـﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ َ ﻼ َﻗ ً أ َ ﱠن َر ُﺟ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ ِ َ ْ ﻋ272.
ُ ـﻰ َ َـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ
* *
َوأ َ ْﺣ ُﻠ ُـﻢ،9 َـﻦ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َو ُﻳﺴﻴﺌُـﻮ َن إِ ﱠ ِ وأُﺣ،ﻄﻌــﻮﻧـﻰ ِ
ﺴ
ُ ْ َ ُ َ َ ْ َﻗ َـﺮاﺑَــ ًﺔ أَﺻ ُﻠ ُﻬ
َ ﻘ
ْ ﻳ و ـﻢ
ﻜﺄَﻧﱠ َ ُﺗ ِﺴ ﱡﻔ ُﻬ ُﻢ اﻟ ْـ َﻤ ﱠ ﻞَ * ﺖ َﻓَ ﺖ َﻛ َ ُﻗ ْﻠ
ِ * َ َﻓﻘ،َ ¬ﻬ ُﻠﻮ َن َﻋ
َ ْ ﻟ َﺌ ْﻦ ُﻛﻨ:َﺎل ﱠ َ ْ َ َﻋﻨْ ُﻬ ْﻢ َو
.ﺖ َﻋ * *ذ ِﻟ َﻚ ِ ِ
َ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ ْﻢ َﻣﺎ ُد ْﻣP َو َﻻ َﻳ َﺰ ُال َﻣ َﻌ َﻚ ﻣ َﻦ ا ﻇَﻬ
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; bir kifli, Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Yâ Resûlullah! Benim yak›nlar›m var. Ben onlar› ziyâret
ederim, onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar
bana kötülük eder. Ben onlara yumuflak davran›r›m, onlar
bana câhillik eder (kaba davran›rlar). Resûlullah (s.a.s.) flöyle
buyurmufltur:
– E¤er dedi¤in gibi isen, onlara k›zg›n kül yediriyor gibi-
sin, (yâni senin yapt›¤›n iyili¤e karfl›) onlar›n kötülü¤ü kendi
aleyhlerinedir. Sen böyle davrand›¤›n müddetçe, Allâhu
Teâlâ sana yard›mc› olur ve seni onlardan korur.
(Müslim, Birr, 6, Hadis no: 22, III, 1982)
145
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎلَ :ﺗ َﻌ ﱠﻠ ُﻤﻮا ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ
ﺻ ﱠ ُ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِ ِ
ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ ُ َ 273.ﻋ ْ
*
ﺒﱠ Pﺔ ِْ +اﻷ َ ْﻫ ﻞِ ِ ِ ِ َ ِ ِ ِ ِﻣ ْﻦ أَﻧْ َﺴﺎﺑِ ُ
اﻟﺮﺣ ِﻢ َ َ ﻜ ْﻢ َﻓﺈ ﱠن ﺻ َﻠ َﺔ ﱠ ﺎﻣ ُ
ﻜ ْﻢ َﻣﺎ َﺗﺼ ُﻠﻮ َن ﺑﻪ أ ْر َﺣ َ
ﺎل َﻣﻨْ َﺴﺄ َ Pة ِْ +اﻷ َ َﺛ ِﺮ .ﻣﺜْﺮا Pة ِْ +اﳌ َ ِ
َ َ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“S›la-i rahmi ne ile (ve nas›l) yapaca¤›n›z› büyükleriniz-
den ö¤reniniz. Çünkü s›la-i rahm, akraba aras›nda sevgi,
”malda çokluk, ömürde ise berekettir.
)(Tirmizî, Birr, 49, Hadis no: 1979, IV, 351
َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢَ :ﻓﺎ ْﻗ َﺮأُوا إِ ْن ِUﺌْ ُﺘ ْﻢ َﻓ َﻬ ْـﻞ َﻋ َﺴ ْﻴ ُﺘ ْﻢ إِ ْن َﺗ َﻮﻟ ْﱠﻴ ُﺘ ْﻢ أ َ ْن ُﺗ ْﻔ ِﺴ ُﺪوا ِْ +اﻷ َ ْر ِ
ض
ــﻢ َوأ َ ْﻋ *ﻤـﻰ ا َﻓـﺄ َ َ
ﺻ ﱠﻤ ُﻬ ْ ــﻢ ُ
ﻳــﻦ ﻟ ََﻌﻨَ ُﻬ ُ ﻜ ْـﻢ ُاوﻟ ِ*ﺌ َ
ــﻚ اﻟ ﱠـﺬ َ َﻄ ُﻌــﻮا أ َ ْر َﺣ َ
ــﺎﻣ ُ َو ُﺗﻘ ِ ّ
*
أَﺑْ َﺼ َ
ﺎر ُﻫ ْﻢ .
146
– Evet, seni ziyaret edene rahmet etmeme, seninle ilgisi-
ni kesenden rahmetimi kesmeme râz› olmaz m›s›n? buyur-
du. (Rahm):
– Evet râz›y›m yâ Rab, dedi. (Allâhu Teâlâ:)
– ‹flte bu senin (hakk›n) d›r, buyurdu. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹sterseniz, “Nas›l, döner de yeryüzünde bozgunculuk
ç›kar›r ve akrabâl›k ba¤lar›n› keser misiniz? Böyle olanlar o
kimselerdir ki, Allah onlar› lânetlemifl de duygular›n› alm›fl
ve gözlerini kör etmifltir” (Muhammed, 47/22) âyetini oku-
yunuz, buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 13, III, 72)
149
yan fakat bunu a盤a ç›karamayan akrabâya verilen sada-
kad›r.”
(Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, XXV, Hadis no: 204, 171)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل; ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ
َ ﻮل ا َُ ُ ْ َ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر280.
*
ْ ﺼ
ـﻞ ِ ـﺮه; َﻓ ْﻠﻴ ِ َ ﺛَ أ + ﻪ َـ ﻟَ ﺄ ـ ﺴ ﻨﻳ نَ أو ، ـﻪ ِ ﻗز ِ
ر + ﻪ َـ ﻟ َ
ـﻂ ﺴ َ
َ ُ َ ُ ْ َ ْ ْ ُ َ ْ ُ ْ ُ ـﻦ َ ﱠ
ﺒﻳ ن أ ه ْ َﻣ:ُـﻮل
ُ َﻳﻘ
* * * *
َ ِ َر
. ُﻪ
Ebu Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.s)'tan iflittim; buyurdular ki:
“Kim, r›zk›n›n geniflletilmesini, ecelinin uzat›lmas›n›
isterse s›la-i rahim yaps›n.”
(Buhârî, Edeb, 12, VII, 72)
:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ ِ ِ ِ
َ ﺎب َﻋ ْﻦ َﻋ ّﻤ َﻬﺎ َﺳ ْﻠ َن ﺑْ ِﻦ َﻋﺎﻣ ٍﺮ َﻳﺒْ ُﻠ ُﻎ ﺑِﻪ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ
ِ اﻟﺮﺑﱠ
َﻋ ِﻦ ﱠ281.
ِ ْ َ َﻓ ِﺈ ﱠن،Pﻄ َﺮ أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓ ْﻠ َﻴ ْﻔ ِﻄ ْﺮ َﻋ * َﲤ ْ ٍﺮ َﻓ ِﺈ ﱠﻧ ُﻪ ﺑَ َﺮ َﻛﺔ
َ »إِ َذا أ َ ْﻓ
ﺎءُ َ َ¬ ْﺪ َﲤ ْ ًﺮا َﻓ ْﺎﳌt
ـﻰ َﻋ * ِذى ِ َ َ
َ َوﻫ.Pﺻ َـﺪﻗـﺔ
ِ ﻟﺼ َـﺪ َﻗـ ُﺔ َﻋ َـ ْاﳌ ِ ْﺴﻜـ َا ﱠ:ـﺎل P َﻓـﺈ ﱠﻧـ ُﻪ ﻃَ ُﻬ
َ ـﻮر َو َﻗ ِ
* ِ ﺔ وP ﺎن ﺻ َﺪ َﻗ ِ ِ ِ
.«Pﺻ َﻠﺔ َ َ اﻟﺮﺣ ِﻢ ﺛﻨْ َﺘ ﱠ
Rabbab, amcas› Selman ‹bni Âmir (r.anhümâ)'den; Resûlullah (s.a.s) bu-
yurdu ki:
“Sizden biriniz iftar etti¤inde hurma ile iftar etsin.
Çünkü o berekettir. E¤er hurma bulamazsa su ile (iftar
etsin) çünkü o temizdir.
Yoksula bir fley vermek sadakad›r. Akrabaya bir fley ver-
menin ise iki sevab› vard›r. Birisi sadaka sevab›, di¤eri de
akrabay› görüp gözetme sevab›d›r.”
(Tirmizî, Zekât, 26, III, 46)
150
إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل
ُ ﺻ ﱠـ ِ ِــﻦ اﻟﻨﱠﺒ
َ ـﻰّ
ِ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ
ُ ـﻰ
ِ َ ْ َﻋ282.
َ ــﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ
*
ِﻚ َ َو َﻣ ْﻦ َﻗ،ﺻ ْﻠﺘُ ُﻪ ِ ِ ِ ِ
ﻄ َﻌ َ ﺻ َﻠﻚ َو
َ ا َﻣ ْﻦ َو ُ َﺎل َ َﻓﻘ،ﻦ ﺔ ﻣ َﻦ ﱠP َاﻟﺮﺣ َﻢ ُﺳ ْﺠﻨ
* ْ اﻟـﺮ ﱠ
َ َﻗ
.ﻄ ْﻌﺘُ ُﻪ
Ebu Hüreyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Rahim (akrabal›k), Allah’›n rahmetinin eserlerindendir.
Allah buyurdu: Kim bu ba¤› korursa, Allah ona merhamet
eder. Kim onu kopar›rsa, Allah da ondan ihsan ve rahmeti-
ni keser.”
(Buhârî, Edeb, 13, VII, 73)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ
َ أَﻧﱠـ ُﻪ َﺳﻤ َـﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ:ا َﻋﻨْـ ُﻪُ ـﻰ
ِ ِْ ِ ِ
َ ـﻦ ُﺟﺒَ ْـ ﺑْـﻦ ُﻣﻄﻌ ْﻢ َرﺿ
ْ َﻋ284.
ِ اﳉﻨﱠ َﺔ َﻗ
.ﻊP ﺎﻃ َ ْ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ:ُﻮل
ُ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ
151
Cübeyr b. Mut’im (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu
iflitmifltir:
“Akrabalar› ile ilgisini kesenler Cennet’e giremez.”
(Buhârî, Edeb, 11, III, 72)
.ﺻ َﻠ َﻬﺎ
َ ُﻪ َوُ ِ ﺖ َر َ اﺻ ُﻞ اﻟ ﱠﺬى إِ َذا َﻗ
ْ ﻄ َﻌ
ِ وﻟ ِ*ﻜﻦ اﻟ ْﻮ،ﺊ
َ ﻜﺎﻓ ِ َ ﱠ
ِ َ ُ ﺑِ ْﺎﳌ
*
152
Abdullah bin Amr (r.a.)'dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Akrabadan gelen iyili¤e misliyle karfl›l›k veren kimse,
tam manas›yla akrabas›yla ilgi kurmufl de¤ildir. Gerçek s›la
(ilgilenme), kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir.”
(Buhârî, Edep, 15, VII, 73)
ِ َ ﺛُﻢ ﻟ َﻘﻴﺖ رﺳ: َﻋ ْـﻦ ُﻋﻘْﺒ َﺔ ﺑ ِﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍـﺮ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل288.
اُ ﺻ ﱠ َ ﻮل ا َُ ُ ﱠ ُ َ َ ْ َ
ِ ا! أ َ ْﺧ ِ`ﻧـﻰ ﺑِ َﻔـﻮ
ِ ـﻮل* ِِ ِ
اﺿ ِ ﻞ َ ْ ُ ت ﺑِ َﻴﺪه َﻓ ُﻘ ْﻠ
َ ـﺖ َﻳـﺎ َر ُﺳ ُ َﻓـﺄ َ َﺧ ْـﺬ،َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
* ِ ﻄﻌ َﻚ وأ َ ْﻋ ِ
َوأ َ ْﻋ ِﺮ ْض،ﻂ َﻣ ْﻦ َﺣ َﺮ َﻣ َﻚ َ َ َ َﻳﺎ ُﻋﻘْﺒَ ُﺔ ﺻ ْﻞ َﻣ ْﻦ َﻗ:َﺎل َ َﻓﻘ،ْاﻷ َ ْﻋ َ ِل
(.ﻒ َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ ْ َو: رواﻳﺔ² )و.َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ
ُ اﻋ
Ukbe b. Amir (r.a.)’den; flöyle anlat›yor:
.... Sonra Resûlullah (s.a.s.) ile karfl›laflt›m, (mübârek) elinden
tuttum da kendisine:
– Yâ Resûlallah, bana amellerin faziletlilerinden haber ver,
dedim. Resûlullah (s.a.s.) bana:
– Ey Ukbe! Seni ziyâret etmeyeni sen ziyâret et, sana ver-
meyene sen ver, sana zulmedenden uzaklafl.28
Di¤er bir rivâyette: “Sana zulmedeni affet”, buyurmufllard›r.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 82)
153
ِ ِ ِ ،ﻄ َﻌ َﻚ َو َﺗ ْﻌ ُﻔﻮ َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ
َ ـﻦ َﻗ ِ
ُ ﺖ *ذﻟ َﻚ ُﻳ ْﺪﺧ ُﻠ َﻚ
ا َ ﻓـﺈ َذا َﻓ َﻌ ْﻠ ْ َو َﺗﺼ ُﻞ َﻣ
َْ
.اﳉﻨﱠ َﺔ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç (haslet) kimde bulunursa, Allah Teâlâ onun hesâb›n›
kolayca yapar ve rahmeti ile onu Cennetine kor.” Ashab:
– Anam›z, babam›z sana fedâ olsun, onlar nedir yâ Resûlul-
lah? diye sordular. Resûlullah (s.a.s.):
– Seni mahrum edene senin vermen, sana gelmeyene
senin gitmen, sana zulmedeni de affetmendir. Bunlar›
yapt›¤›n vakit Allah seni Cennet’e kor, buyurmufllard›r.
(Hakîm, 2/518)
إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أ َ ﱠﻧ ُﻪ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠـ َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ
ِ ٍ ِ
ُ َﻋ ْﻦ َﺳﻌﻴﺪ ﺑْ ِﻦ َز ْﻳـﺪ َرﺿ َﻰ290.
َو إِ ﱠن *ﻫ ِﺬ ِ ه،ـ َﺣ ﱟـﻖ ِ ْ ِﻋ ْﺮ ِض اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠـ ِﻢ ﺑِ َﻐ+ ﻄـﺎﻟ َـ َﺔ ِ ْ ِﻣـﻦ أَرﺑـﻰ اﻟﺮ *ﺑـﺎ
َ اﻻ ْﺳ ِﺘ َﱢ َْ ْ
* ِ
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪُ ﻄ َﻌ َﻬـﺎ َﺣ ﱠـﺮ َم َ ـﻦ َﻗ
ْ َﻓ َﻤ،ـﻦ َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ
* ْ اﻟـﺮ
ـﻦ ﱠ
ِ ِ
َ ﺔ ﻣP ُ ْﺠﻨَـU اﻟـﺮﺣ َـﻢ
ﱠ
َْ
.اﳉﻨﱠ َﺔ
Saîd b. Zeyd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Haks›z olarak müslüman›n ›rz›na, nâmus ve flerefine dil
uzatmak en büyük günahlardand›r. Ve flu rahm (akraba ile
ilgilenmek kelimesi), Aziz ve Celil olan Rahmân’dan türe-
mifltir. Kim ki, akrabas›yla ilgisini keserse (s›la-i rahm yap-
mazsa) Aziz ve Celil olan Allah, Cennet’i ona haram eder.”29
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 190)
29. Rahm kelimesi, Allâh’›n Rahmân s›fat›ndan türemifl bir kelimedir. Akrabâlar ile ilgi,
birbirlerine karfl› sevgi ve merhametin bir sonucudur. Yak›nlar›na merhamet etme-
yeni Allâhu Teâlâ, –ancak Allâh’›n rahmeti ile girilecek olan– Cennet’e sokmaz.
154
َﻣﺎ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎل
َ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ
ُ ـﻰ
ِ ْ َ
َ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ﺑَﻜ َﺮ َة َرﺿ291.
ِ *
ِ ِ ِ ِ ٍ ْـﻦ َذﻧ ِ
اﻟـﺪﻧْ َﻴـﺎ َﻣ َـﻊ َﻣـﺎ ﱡ+ ا ﻟ َﺼـﺎﺣﺒـﻪ اﻟ ُْﻌﻘُـﻮﺑَـ َﺔ ُ ـﺐ أ َ ْﺟ َـﺪ َر أ ْن ُﻳ َﻌ ﱢﺠ َـﻞ
َ ْ ﻣ
.اﻟﺮ ِﺣ ِﻢ ِ اﻻ ِﺧﺮ ِة ِﻣﻦ اﻟ ْﺒ ْﻐ ِﻰ و َﻗﻄ ِ
ﻴﻌﺔ ﱠ َ َ َ َ َ * ْ +ِ َﻳ ﱠﺪﺧ ُﺮ ﻟ َ ُﻪ
*
Ebû Bekre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ahiretteki cezas›ndan baflka, dünyada da günah sahibi-
ne acele olarak cezâs›n› Allâhu Teâlâ’n›n verece¤i günahlar-
dan, zulüm ve s›la-i rahmi kesmekten (akraba ile ilgilenme-
mekten) daha büyü¤ü yoktur.”30
(Tirmizî, K›yâmet, 57, Hadis no: 2511, IV, 664)
155
XVI
MÜSLÜMANLARIN B‹RB‹R‹NE KARfiI
GÖREVLER‹ HAKKINDA
HAD‹SLER
156
ﱡ+ِ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ ﱡ+ِ َو َﻣ ْﻦ َﺳ َ َ َﻋ * ُﻣ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ،اﻻ ِﺧ َﺮ ِة
ُ َ َ اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ َﺳ * ْ اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ َو
ﱡ
ِ َﻋﻮ ِن أَﺧ+ َﻋﻮ ِن اﻟ ْﻌﺒ ِﺪ ﻣﺎ َﻛﺎ َن اﻟ ْﻌﺒ ُﺪ+ وا،اﻻ ِﺧﺮ ِة
.ﻴﻪ ْ َْ َ َْ ْ ُ َ َ * ْ َو
* * *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, bir müslüman›n dünya s›k›nt›lar›ndan birisini gide-
rirse, Allâhu Teâlâ da onun k›yâmet s›k›nt›lar›ndan bir
s›k›nt›s›n› giderir. Kim, dünyada darda (güçlükte) kalm›fla
kolayl›k gösterirse, Allahu Teâlâ da ona dünya ve âhirette
kolayl›k gösterir. Kim, bir müslüman›n dünyada bir ay›b›n›
örterse, Allahu Teâlâ da dünya ve ahirette onun kusurlar›n›
örter. Kul, mü’min kardeflinin yard›m›nda bulundukça,
Allah da onun yard›mc›s›d›r.”
(Müslim, Zikr, 11, III, 2074)
31. Herhangi bir uzva gelen bir hastal›¤›n ›zd›râb›, o uzuvda kalmay›p vücûdun
di¤er uzuvlar›nda da tesiri oldu¤u gibi, bir müslümana gelen s›k›nt›n›n da di¤er
müslümanlarda te’sîri görülür.
157
َاﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣ ُﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ ِ ِا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ
َ ـﻰّ
ِ
ُ ﻮﺳﻰ َرﺿ َﻰ* ـﻦ أَﺑﻰ ُﻣْ َﻋ295.
32. Binân›n ayakta durabilmesi için, bütün parçalar›n›n s›k› s›k›ya birbirine ba¤lan-
mas› gerekti¤i gibi topyekûn ‹slâmiyet’in de pâyidâr olmas› için müslüman fert-
lere düflen, vazîfelerini hakk›yla yapmalar› ve samîmî olarak birbirlerine destek
olmalar› gerekir. Aksi hâlde ‹slâmiyet, ba¤lant›s› olmayan binâlar gibi çökmeye
mahkûmdur.
158
:ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
َ ـﻰِ ِ َ
ا َﻋﻨْ ُﻬ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ
ُ ـﻰ
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ َﻋ297.
َ ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤﺮو َرﺿ
+ ـﻦ
ْ ﻜ ْـﻢ َﻣ ْ َ ـﻮا أ َ ْﻫ َـﻞ ْاﻷ َ ْر ِض َﻳ ْـﺮ
ُ ُ َ ار
ْ ـﻦ
ُ
* ْ اﻟــﺮ
ُﻬ ُـﻢ ﱠ
ُ َ اـﻮ َن َﻳ ْـﺮُ ِ ﻟـﺮ
َا ﱠ
*
.اﻟﺴ َ ِء
ﱠ
Abdullâh b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Yerdekile-
re merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin-
ler.”
(Tirmizî, Birr, 16, Hadis no: 1924, IV, 324)
159
َﻣـﺎ أ َ ْﻛ َﺮ َم:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ َﻗ َـﺎل
ُ ﺻ ﱠـ ِ ِـﻦ اﻟﻨﱠﺒ
َ ـﻰّ
ِ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ
ُ ـﻰ
ِ ٍ َ َﻋ300.
َ ـﻦ أﻧَـﺲ َرﺿ
ْ
َ :ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ﻻ ُ ﺻ ﱠ
ِ ِ ِ ٍ ِ
ُ َﻋ ْﻦ َز ْﻳﺪ ﺑْ ِﻦ ﺛَﺎﺑِﺖ َرﺿ َﻰ301.
َ َﻋ ْﻦ َر ُﺳﻮل ا،ا َﻋﻨْ ُﻪ
ِ ﺣﺎﺟ ِﺔ أَﺧ+ ﺣﺎﺟ ِﺔ اﻟ ْﻌﺒ ِﺪ ﻣﺎ َدام+ ﻳ َﺰ ُال ا
.ﻴﻪ َ َ َ َ َْ َ َ ُ َ
* * *
Zeyd b. Sâbit (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kul, mü’min kardeflinin ihtiyac›n› gidermeye devam et-
tikçe, Allâhu Teâlâ da onun ihtiyâc›n› giderir.”
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, V, Hadis no: 4801, 118)
160
ُﺗ ْﻔ َﺘ ُﺢ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ُ ﺻ ﱠ
ِ َ ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ
َ ﻮل ا َُ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر303.
ِ ْ ـﻞ َﻋﺒْ ٍـﺪ َﻻ ُﻳ ِّ ﻜ ُ ﻴـﺲ َﻓ ُﻴ ْﻐ َﻔ ُﺮ ِﻟ
ِ اﳋﻤ ِ ْ اﳉﻨﱠ ِـﺔ * ﻳـﻮم
ِ ْ َاﻻﺛْﻨ
ُ
ك َ ْ َو َﻳ ْـﻮ َم َ ْ َ َ ْ اب ُ أَﺑْ َﻮ
َـﺎل أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا ُ َﻓ ُﻴﻘ،ـﺎء ُ َﻨbْ َU أَﺧﻴـﻪ
ِ َ ْ * َـﺖ ﺑَ ْﻴﻨَـ ُﻪ َوﺑ
ْ َﻼ َﻛـﺎﻧ
ِ ِﺑ
ً َ ْﻴﺌًﺎ إِ ﱠﻻ َر ُﺟـU ـﺎ
*
ِ أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا *ﻫ َﺬ ْﻳ،ﺎbَ ﻄ ِﻠ
ﻦ َ أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا *ﻫ َﺬ ْﻳ ِﻦ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ،ﺎbَ ﻄ ِﻠ َ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ،*ﻫ َﺬ ْﻳ ِﻦ
.ﺎbَ ﻄ ِﻠ
َ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ
َﻣﺎ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ:َﺖ ْ ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ
ِ ِ
ُ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ َﻰ
ْ َﻋ304.
ِ ْ َﺘ ﱠﺪت إِﻟ َﻴ ِـﻪ ﻣ ْﺆﻧَـ ُﺔ اﻟﻨﱠUا َﻋ ﱠﺰ وﺟ ﱠـﻞ َﻋ * َﻋﺒ ٍـﺪ إِ ﱠﻻ َا ِ ﻈﻤﺖ ﻧِﻌﻤـ ُﺔ
،ﺎس ُ ْ ْ ْ َ َ َ ْ ْ َ ُ َﻋ
ِ ﻠﺰو ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ْ َ tَ وﻣﻦ
.ال َ َﻓﻘ َْﺪ َﻋ ﱠﺮ َض ﺗ ْﻠ َﻚ اﻟﻨّ ْﻌ َﻤ َﺔ ﻟ ﱠ،ﻤ ْﻞ ﺗ ْﻠ َﻚ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆﻧَ َﺔ ﻟﻠﻨﱠﺎس ْ ْ ََ
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Bir kulun üzerinde Allah’›n nimeti ço¤ald›kça, o kimse-
ye karfl› insanlar›n külfeti de artar. ‹nsanlar›n o külfetlerine
katlanmayan kimse, o nimeti yok olmaya sunmufl olur.”
(Tergib, 3/391, No: 6; Kenz, 6/347, No: 15994)
161
ُﻛ ﱡﻞ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل
َ ﻮل ا َُ
ِ
ُ َ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر305.
ِ ِ
اُ ﺻ ﱠ َ ـﺖ أَﺑَـﺎ اﻟْﻘَـﺎﺳـ ِﻢ
ُ َﺳﻤ ْﻌ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل
ُ ـﻰ
ِ َ ْ َﻋ306.
َ ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ
*
َﻻ ُﺗﻨْ َﺰ ُ ع:ُﻮل ِ ِ ِ
ُ ْ ﺐ *ﻫﺬه
ُ اﳊ ْﺠ َﺮة َﻳﻘ ِ ِ
َ اﻟﺼﺎد َق اﻟ ْـ َﻤ ْﺼ ُﺪ ِ
َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﱠ
َ ﺻﺎﺣ َ وق
.َ ِﻘ ٍّﻰU ُﺔ إِ ﱠﻻ ِﻣ ْﻦ
َ ْ اﻟﺮ
ﱠ
33. ‹nsan›n vücûdunda pek çok ek yeri vard›r. Onun hareket etmesi bu eklere
ba¤l›d›r. Bu eklemler hareket etmezse, insan hiçbir fley yapamaz; onun için de
her gün onlar›n flükrünü edâ etmek îcâb eder. Her iyi hareket Allâh’a bir flükür
olaca¤›ndan, eklemleri say›s›nca sadaka vermesi gerektir, denilerek yapaca¤› iyi
iflleri her gün yapmas›, dâima iyi ifllerle u¤raflmas› bildirilmektedir.
162
Ebû Hüreyre (r.a.)’den:
Do¤ru olan ve do¤rulu¤u kabûl edilen (Ravza-i fierife’ye
iflâret ederek): fiu odan›n sâhibi Ebü’l-Kâs›m (Resûlullah
(s.a.s.)'› flöyle söylerken iflittim:
“Rahmet, ancak (her türlü fenâl›¤› yapan) flakîden çekip
al›n›r.”
(Tirmizî, Edeb, 58, IV, 136)
َﺳ َﻔ ٍﺮ َﻣ َﻌ ُﻪ َﻓﺎَ َﺧ َﺬ+ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ُ ﺻ ﱠ َ ﺎب اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰُ bَ ﺻ ْ َ َﻛﺎ َن أ308.
*
ِ ﻮل
ا ُ َـﺎل َر ُﺳَ َـﻆ َﻓ َﻔ ِﺰ َع َﻓﻘ َ ﺎﺳﺘَ ْﻴﻘ ِ
ْ ـﻢ َﻓP ﻼ َو ُﻫ َـﻮ ﻧَﺎﺋ
ِ ﺑﻌ ُﻀﻬﻢ ِﻣـﻦ أَﺧ
ً ْﻴـﻪ َﺣﺒ ْ ُْ َْ
*
.ً َﻻ َِ ﱡﻞ ِﻟـ ُﻤ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ أ َ ْن ُﻳ َﺮ ﱢو َع ُﻣ ْﺴ ِﻠ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
َ
163
“Bir müslüman›n, bir müslüman› korkutmas› ve heyeca-
na düflürmesi helâl olmaz” buyurdu.
(Tirmizî, Fiten, 3, IV, 462)
164
َﻣ ْﻦ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َﺖ
َ ـﻮل ا َُ
ِ
َ ُ َ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ َﺔ َر
ِ
ْ َﻋ311.
ِ و،ا َﻻ ﻳ ْﺆ ِﻣﻦ
ا ِ و: أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِﻰ َﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َوﺳ ﱠﻠﻢ َﻗ َﺎل،ٍ َﻋ ْـﻦ أَﺑﻰ ُ ْﻳﺢ312.
َ ُ ُ َ َ َ ُ ﱠ َ
*
ْ َ ِ
ُ ـﻮل ا ﻗ َﺎل » َاﻟ ﱠـﺬى َﻻ َﻳﺄ َﻣ
ﻦ َ ـﻦ َﻳﺎ َر ُﺳ ِ ِ ِ
ْ ﻗ َﻴﻞ َو َﻣ.ـﻦ
ُ َوا َﻻ ُﻳ ْﺆﻣ،ـﻦ ُ َﻻ ُﻳ ْﺆﻣ
* *
.«ﺎر ُه ﺑَ َﻮاﻳِ َﻘ ُﻪ
ُ َﺟ
Ebu fiureyh (r.a.)'dan; Nebî (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Vallahi iman etmifl olamaz, vallahi iman etmifl olamaz,
vallahi iman etmifl olamaz” sahabilerden biri de; “Kim iman
etmifl olmaz ey Allah’›n Resûlü?” diye sorunca, Resûlullah
(s.a.s.) Efendimiz:
“Kötülü¤ünden, komflusunun emin olmad›¤› kimse”
cevab›n› vermifllerdir.
(Buhârî, Edeb, 29, VII, 78)
165
ـ َذا ُ ُﻳﻌ:ـﺎل َ َﻳ ْﻔ َﻌ ْـﻞ َا ْو َﻳ ْﺴﺘَ ِﻄ ْـﻊ? َﻗt ْ َ َﻓ ِــﺈ ْن: َﻗـﺎﻟ ُـﻮا،ﻧَ ْﻔ َﺴـ ُﻪ َو َﻳﺘَ َﺼ ﱠـﺪ ُق
ُ َﻳـﺄ ْ ُﻣ:* ـﺎل
ـﺮ َ َﻳ ْﻔ َﻌ ْـﻞ? َﻗt ِ
ْ َ َﻳ ْﺴﺘَﻄ ْـﻊ َا ْوt ْ َ َﻓ ِـﺈ ْن:ـﺎل َ َﻗ.ـﻮف ِ اﳊـﺎﺟ
َ ــﺔ اﻟ ْـ َﻤ ْﻠ ُﻬ َ َْ
اﻟ َﻓ ِـﺈ ﱠ َﻬﻧﺎ
ِ ّ ـﻦ ﱠ ِ ُﻳ ْﻤ ِﺴ ُﻚ َﻋ:ـﺎل َ َﻳ ْﺴﺘَ ِﻄ ْـﻊ َا ْو َﻳ ْﻔ َﻌ ْﻞ? َﻗt ْ َ إِ ْن: َﻗـﺎﻟ ُﻮا.ِْ ـﺎﳋ
َ ْ ِﺑ
.ﺔP ﺻ َﺪ َﻗ
َ
Ebû Musâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
– Her müslüman, sadaka vermelidir. Denildi ki:
– Ya bulamazsa? (Ne yapar Yâ Resûlullah?) Resûlullah
(s.a.s.) buyurdu ki:
– Elleriyle çal›fl›r; hem kendine bakar hem de tasadduk
eder. (O flah›s):
– Ya (çal›flmaya) muktedir de¤il ise? (Ne yapar?) dedi. Resû-
lullah (s.a.s.):
– Yard›ma muhtâç olan mazlûma yard›m eder, buyurdu.
Ebu Mûsâ diyor ki: Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Ya (buna da) muktedir de¤il ise? (Ne yapar?) diye sorul-
du¤unda, Resûlullah (s.a.s.):
– ‹yilikle yâhud hay›r ile emreder, buyurdu (O flah›s):
– Ya (buna da) gücü yetmezse? dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Kendisini kötülükten al›kor, zirâ o da sadakad›r, buyurdu.
(Müslim, Kitabu’z-Zekât, 16, I, 699)
ِ »ﻳـﺎ ﻧ:ُـﻮل
ﺎء
َ ﺴَ َ ُ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ
ُ ﺻ ﱠـ
َ ـﻰِ َ َ َﻗ،ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة
ـﺎل ﻛـﺎ َن اﻟﻨﱠﺒ ﱡ ْ َﻋ314.
*
ٍ ِ ِ
.«َ ﺎةU ﺎ َوﻟ َْﻮ ﻓ ْﺮﺳ َﻦ ِ ِ
َ ةP ﺎر ِ ْ َ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ َ ِت َﻻ
َ ﺎر َ ﳉ َ ﲢﻘ َﺮ ﱠن َﺟ
Ebu Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyuruyordu:
“Ey müslüman han›mlar! T›rnak ucu kadar da olsa, sak›n
ha, komflu komfluyu hakir görmesin!”
(Buhârî, Edeb, 30, VII, 78)
166
ِ َ أ َ ﱠن رﺳ:ـ ِﻊ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪUـﺎ ِ ﺎر ْاﳌُﺠ ِ ِ ـﺎض ﺑ ِ َﻋـﻦ ِﻋﻴ315.
ا ُ ﺻ ﱠ َ ـﻮل ا َُ ُ َ َ َ ُ َ ـﻦ ْ َ ْ
167
5- Çirkin ve kaba söz ve hareketlerde bulunanlard›r.”
(Müslim, Cennet, 116, Hadis no: 63, III, 2197)
َﻣ ْﻮ ِﻃ ٍﻦ+ ا ِ ِ ِ ِ ِ ِ
ُ َـﺺ ﻓﻴﻪ ﻣ ْﻦ ﻋ ْـﺮﺿﻪ إ ﱠﻻ َﺧ َﺬﻟ َـ ُﻪ ُ ﻴﻪ ُﺣ ْـﺮ َﻣﺘُ ُﻪ َو ُﻳﻨْﺘَﻘِ ُﺗﻨْﺘَﻬ ُﻚ ﻓ
َ
ِﻴﻪ * ِ ِ ٍ ِ * ِ ِ *
َﻣ ْـﻮﺿ ٍﻊ ُﻳﻨْﺘَﻘ َُﺺ ﻓ+ ُﻣ ْﺴﻠً ِ
ُ ُ ْ َﻳﻨ¥ َو َﻣﺎ ﻣـﻦ ْاﻣﺮ، َﺗ ُﻪ َ ْ ُﺐ ﻓﻴـﻪ ﻧ ُِ ﱡ
*ِ ِ * ِ ِ ِ ِ ِ ِ *ِ ِ
ـﺐ ٍ
َﻣ ْـﻮﻃــﻦ ُ ﱡ+ ا ُ ــ ُه
َ َ َــﺮ َﻣﺘـﻪ إ ﱠﻻ ﻧ
ْ ـﻦ ُﺣْ ــﻚ ﻣُ ــﺮﺿـﻪ َو ُﻳﻨْﺘَ َﻬ ْ ـﻦ ﻋ ْ ﻣ
*
«.ﺗِ ِﻪَ ْ ُﻧ
Câbir b. Abdullah ve Ebû Talha b. Sehl el-Ensârî’den; Resûlullah (s.a.s.)
buyurdular ki:
“Bir kimse, Müslüman bir kardefline, iffetinin noksan-
laflaca¤› ve hürmetinin yok olaca¤› bir yerde (flekilde ve
mevzuda) yard›m›n› keserse, Allâhu Teâlâ ona, kendi
yard›m›n› arzu etti¤i bir yerde yard›m elini uzatmaz. Bir
kimse müslüman bir insana namusunun zedelenece¤i, iffet
ve flerefinin yok olaca¤› bir yerde yard›m ederse, Allâhu
Teâlâ da ona, yard›m›n› arzu etti¤i bir yer (ve zaman) da
muhakkak yard›m eder.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 30; Ebu Davud, Edeb, 41, Hadis no: 9884, V, 197)
ﻰ َ َ »ﻣ ْﻦَ :ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ ُ ْ ـﻦ أ َ َﺳ ِﺪ
ِ اﳉ َﻬﻨـﻰ َﻋ ِ َﻋـﻦ ﻣﻌ317.
ِ ْﺎذﺑ َُ ْ
*
ﺎﻣ ِ ﺔ ِ ْ َ ﻤﻰ
َ َﳊ َﻤ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ ْ َ ﻜﺎ ً ا َﻣ َﻠ ُ ﺚ َ »ﺑَ َﻌ:ُﻣ ْﺆ ِﻣﻨًﺎ ِﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻓِ ٍﻖ« َا َرا ُه َﻗ َﺎل
* ٍ َ وﻣـﻦ رﻣـﻰ ﻣﺴ ِﻠ ً ﺑِﺸ،ـﺎر ﺟﻬﻨـﻢ
ُ َ ﻴْﻨَـ ُﻪ ﺑِ ِـﻪ َﺣﺒَ َﺴ ُﻪU ﻳـﺪ
ا ُ ـﻰء ُﻳـﺮ ْ ْ ُ َ َ ْ َ َ َ ﱠ َ َ ِ َـﻦ ﻧْ ﻣِ
168
Muâz b. Esed el-Cühenî’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
Bir kimse, bir mü’mini bir münâf›ktan korursa, onu [Resûlul-
lah (s.a.s.)'›] bizzat gördüm. Buyurdular ki:
“Allâhu Teâlâ, k›yâmet gününde Cehennem ateflinden
onun etlerini korumak için bir melek gönderir. Ve bir kimse
bir müslümana herhangi bir fleyle atar (söz söyler) ve o fley
ile ay›planmas›n› isterse, Allâhu Teâlâ onu dedi¤i fleylerden
ç›k›p (temizleninceye) kadar Cehennem köprüsü üzerinde
b›rak›r (hapseder).”
(Ebû Dâvud, Edeb, 41, Had.no: 4883, V, 196)
ﻈ ِﻬ ِﺮ
ْ َﻻ ُﺗ:ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ﻮل ا ُ َ َ َﻗ:ـﺎلَ ـﻦ ْاﻷ َ ْﺳﻘ َْﻊ َﻗ ِ
ُ ْـﻦ َواﺛ َﻠ َﺔ ﺑْ َﻋ318.
.ﻴﻚ
َ ا َو َﻳﺒْﺘَﻠ
ُ ُﻪ ُ َ ْ َ ﻴﻚ َﻓ َ اﻟﺸﱠ َ َﺗ َﺔ ِﻷَﺧ
* *
Vâsile b. el-Eska‘ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Kardeflin için (kötülük günlerinde) sevinç gösterme,
yoksa Allâhu Teâlâ ona rahmet eder, seni de (ondaki belâya)
u¤rat›r.”
(Tirmizî, 54, IV, Hadis no: 2506, 662)
169
ٍ ْﺴ ِﺐ ْاﻣ ِﺮbَ ِ ﺑ،ﺿ ُﻪ َو َد َﻣـ ُﻪ اﻟﺘﱠﻘ *ْﻮى *ﻫ ُﻬﻨَـﺎ
¥ ُ ام َﻣـﺎﻟ ُ ُﻪ َو ِﻋ ْـﺮP َﻋ َـ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ َﺣ َﺮ
«. ِﻘ َﺮ أ َ َﺧﺎ ُه ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ َﻢ
ْ َ اﻟ أ َ ْن
ﻣ َﻦ ﱠ ﱢ
ِ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Her müslüman›n di¤er müslümana mal›, ›rz› ve kan› ha-
ramd›r. ‹flte takva buradad›r (diyerek kalbini gösterdi).
‹nsana, kötülük bak›m›ndan, müslüman kardeflini küçük
görmesi yeter.”
(Müslim, Birr, 18, Hadis no: 1927, IV, 325)
170
XVII
GIYBET HAKKINDA
HAD‹SLER
ـﺐ أَﻧّﻰ ِ
َﻣﺎ أُﺣ ﱡ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
ُ ﺻ ﱠ
ِ ُ ـﺎل رﺳ
َ ـﻮل ا ُ َ َ َﻗ:َﺖ
ِ
ْ ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َﻗـﺎﻟ
ْ َﻋ322.
*
. َﻛ َﺬا َو َﻛ َﺬا9 ﺖ ِا ْﻧ َﺴﺎ ًﻧﺎ َوأ َ ﱠن َ َﺣ
ُ ﻜ ْﻴ
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
*
“Ben herhangi bir insana benim de fluyum, buyum var-
d›r, demeyi sevmem.”34
(Ebu Davud, Edeb, Bab 40, Hadis no: 4875, V, 192)
ِ ﺎخ ر
اﺣ َﻠ َﺘـ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ َﻋ َﻘ َﻠ َﻬﺎ ﺛُ ﱠﻢ َد َﺧ َﻞَ َ َـﺎء أ َ ْﻋ َﺮاﺑِ ﱞﻰ َﻓﺄَﻧ
َ َﺟ: َﻗ َﺎل، َﻋ ْـﻦ ُﺟﻨْ ُﺪب323.
ٍ
َ ـ َﺳ ﱠﻠ
َﻓ َﻠ ﱠ،ــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢِ ا ﺻ َـ ا َﻋ َﻠﻴ ِ ـﻮل ِ ـﻒ رﺳ ْاﳌ َ ْﺴ ِﺠ َـﺪ َﻓ َﺼ ﱠ
ـﻢ ْ ُ َ ُ َ َ ــ َﺧ ْﻠ
171
ِ ِ ِ ِ ُ رﺳ
ُﺛ ﱠﻢ،ﺐ َ ﺛُ ﱠـﻢ َرﻛ، أ َ *ﺗﻰ َراﺣ َﻠﺘَـ ُﻪ َﻓﺄَﻃْ َﻠ َﻘ َﻬﺎ،ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ُ ﺻ ﱠ َ ﻮل ا َُ
ُ َـﺎل َر ُﺳ
ﻮل َ َﻓﻘ، ِﺘﻨَـﺎ أ َ َﺣ ًﺪَ ْ َر+ ْك ِ ْ ﱠﻤ ًـﺪا َو َﻻ ُﺗ َ ُ ﻨﻰ َو ْ َ ار *
ْ َاﻟﻠّ ُﻬ ﱠـﻢ:ﻧَﺎ َدى
* *ِ ِ
َﺗ ْﺴ َﻤ ُﻌﻮاt َْ َ أ،ـ ُهﻌ
ُ َ ْﺑ مَ أ ﻞ ﱡ ﺿَ َ أ ـﻮ
َ ﻫُ نَ ُـﻮ ﻟُﻮﻘﺗَ َ أ » َ َ َ ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ
ـﻢ ﱠ
ﻠ ﺳو ُ ﺻ ﱠـ َ ا
* .* َ ﺑ: َﻣﺎ َﻗ َﺎل?« َﻗﺎﻟ ُﻮا9َ ِإ
Cündüb (r.a.)’den; dedi ki:
– Bir A’râbi (köylü) geldi, devesini çökertti, sonra ba¤lad›,
mes-cide girdi ve Resûlullah (s.a.s.)’›n arkas›nda namaz k›ld›.
Resûlullah (s.a.s.) selâm verince, devesine geldi ve onu çözdü,
sonra bindi ve sonra da;
– Yâ Rab, bana ve Muhammed’e rahmet eyle ve bizim rah-
metimize (baflka) bir kimseyi ortak etme, diye nidâ etti.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
– O mu, yoksa, devesi mi daha çok dalâlettedir (yolunu
flafl›rm›flt›r), söyler misiniz? Onun dediklerini duymad›n›z
m›?
– Evet, duyduk, dediler.35
(Müslim, Kihac, 47, I, 935)
35. Burada, genifl ve flümûllü olan Allâh’›n rahmetini daraltm›fl olmas› bak›m›ndan,
Resûl-i Ekrem, bu adam› hayvandan daha afla¤› derekeye (en afla¤› kat) düfltü-
¤ünü bildirmekle bu gibi insanlar›n hatal› oldu¤unu anlatm›fl oldu.
172
“Ey dili ile iman edip, hakiki iman kalbine girmemifl olan
kiflilerin toplulu¤u! Sak›n müslümanlar› g›ybet etmeyiniz
ve onlar›n ay›plar›n›n pefline düflmeyiniz. Zira bir kimse
onlar›n ay›plar› pefline düflerse, Allâhu Teâlâ da onun
ay›b›n› ortaya kor. Allâhu Teâlâ bir kimsenin ay›b›n› ortaya
koymak isterse, onu evinde de rezil, (periflan) eder.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4879, V, 194)
ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ ﻣـﺮ رﺳ:ـﺎس ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ َﻗ َـﺎل
َ ﻮل ا َُ َ ﱠ ُ َ َ
ٍ َﻋـﻦ ِاﺑ ِﻦ َﻋﺒ325.
ْ ْ ﱠ
َﻛﺒـٍ أ َ ﱠﻣﺎ *ﻫ َﺬا+ ﺎن ِ ـﺎن وﻣﺎ ﻳﻌ ِّـﺬﺑ ِ َ َﺎل إِ ﱠ ُﻬﻧ ِ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ َـ َﻗ ْ َ` ْﻳ
َ َ ُ َ َ َـ ﻟ َﻴُ َﻌ ﱢﺬﺑ َ ـﻦ َﻓﻘ
ﻜـﺎ َن َﻳ ْﻤﺸﻰ ﺑِ *ـﺎﻟﻨﱠﻤﻴ * َﻤ ِـﺔ ﺛُ ﱠـﻢ َد َﻋﺎ َ ـﻦ ﺑَ ْـﻮ ِﻟ ِﻪ َوأ َ ﱠﻣـﺎ *ﻫ َـﺬا َﻓ ِ ِ ﻜـﺎ َن َﻻ ﻳﺴ َﺘ
ْ ـ ﻣ ُ ْ َ َ َﻓ
ِ اﺣ ًﺪا و َﻋ * * *ﻫ َﺬا و ِ * َﻓ َﻐﺮس َﻋ * *ﻫ َﺬا و
اﺣ ًﺪا َ َ َ َ َ ِ ْ َﻴﺐ َرﻃْ ٍﺐ َﻓﺸَ ﱠﻘ ُﻪ ﺑِﺎﺛْﻨ ٍ ﺑِ َﻌﺴ
ْ َ ﻒ َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻣ
. َﻳ ْﻴﺒَ َﺴﺎtﺎ َ ُ ﺛُ ﱠﻢ * َﻗ َﺎل ﻟ ََﻌ ﱠﻠ ُﻪ
ُ ﱠﻔº
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.), iki mezara u¤rad›. Buyurdular ki:
“Bu iki kabir (içinde olanlar) gerçekten azâb ediliyorlar.
Bu, büyük bir günah içinde olduklar› için de¤il; flu (kabirde-
ki) idrardan sak›nmazd›. fiu (kabirdeki) ise ko¤uculuk yap›p
gezerdi.” Sonra yafl bir hurma dal› istedi. Onu ikiye böldü. Biri-
ni bir kabre, di¤erini öteki kabre dikti. Ve:
“Bunlar kuruyuncaya kadar azablar› hafifleyece¤i umu-
lur.”36 buyurdular.
(Buhârî, Vudu‘, 1055, I, 61)
173
ــﻢ َ ِﻤﺸُ ــﻮ َن ُو ُﺟº
ْ ــﻮﻫ ُﻬ ْ َ ــﺎسٍ bُــﻢ أَﻇْ َﻔـــﺎر ِﻣــﻦ ﻧiُ َ ٍﺑــﻰ ﻣــﺮرت ﺑِﻘَــﻮم
َ ْ P ْ ْ ُ ْ َ َ
ِ ِ ِ
ﻳـﻦ َ ﻳـﻞ? َﻗ
َ *ﻫـ ُﺆﻻَء اﻟ ﱠـﺬ:ـﺎل ُ `ــ ُ َﻓ ُﻘ ْﻠ،ــﻢ
ْ َﻣ:ـﺖ
ْ ـﻦ *ﻫـ ُﺆﻻَء َﻳـﺎ ﺟ ْ ور ُﻫ
َ ﺻ ُـﺪ ُ * َو
* ِ أ َ ْﻋﺮ+ ﺎس و ﻳﻘَﻌﻮ َنِ
«.*اﺿ ِﻬ ْﻢ َ ُ َ َ ﻮم اﻟﻨﱠ َ ﳊ ُ ُ َﻳﺄ ْ ُﻛ ُﻠﻮ َن
*
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Ben Mi’râca ç›kar›l›nca birtak›m insanlara u¤rad›m.
Onlar›n bak›rdan t›rnaklar› vard›. (Onunla) yüzlerini ve
gö¤üslerini t›rmal›yorlard›. Dedim ki:
– Ey Cibril, kimdir bu insanlar! (Cebrail) dedi ki:
– Bunlar insanlar›n etlerini yiyen37 ve ›rzlar› (namuslar›)
pefline düflen kimselerdir.
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4878, V, 194)
ﻜﺒَﺎﺋ ِ ِ ﺮَ ْ َو ِﻣ َﻦ اﻟ، ِﻋ ْﺮ ِض َر ُﺟ ٍﻞ ُﻣ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ ﺑِ َﻐ ِْ َﺣ ّ ٍﻖ+ ﻄﺎﻟ َ ُﺔ ْاﳌ َ ْﺮ ِءَ اﺳ ِﺘ ِ َ ْ اﻟ
ْ ﻜﺒَﺎﺋ ِﺮ
* «.ﺎﻟﺴﺒﱠ ِﺔ ِ
اﻟﺴﺒﱠـ َﺘﺎن ﺑِ ﱠ
ﱠ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Muhakkak kebâirin (büyük günahlar›n) en büyüklerinden
birisi de, kiflinin, müslüman bir adam›n ›rz›na haks›z yere
dil uzatmas›d›r. Bir sövmeye karfl›l›k iki kere (ard arda) söv-
mek de büyük günahlardand›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4877, V, 193)
ِ ِ
»إ ﱠن ﻣ ْﻦ أ َ ْرﺑَﻰ ﱢ:ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ
اﻟﺮﺑَﺎ ِ ِ ِ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ،ـﻦ َز ْﻳ ٍﺪ ِ َﻋﻦ ﺳﻌ328.
ِ ْﻴﺪ ﺑ
ُ ﺻ ﱠ َ ـﻰ
ّ َ ْ
*
«. ِﻋ ْﺮ ِض ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ ﺑِ َﻐ ِْ َﺣ ﱟﻖ+ ﻄﺎﻟ َ َﺔ
َ ْاﻹ ِْﺳ ِﺘ
37. Burada, (insanlar›n etlerini yiyen) sözüyle, Kur’ân-› Kerîm’deki, “Bir k›sm›n›z
*
di¤erlerini g›ybet etmesin, sizin herhangi biriniz ölü olarak kardeflinin etini yeme-
yi sever mi?” âyetinde g›ybetin insanlar›n etlerini yemeye benzetildi¤ine iflâret
edilmektedir. Böylece g›ybet edenlerin azablar›n›n fliddeti belirtilmektedir.
174
Saîd b. Zeyd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Azâb› en çok artt›ran günahlardan birisi de müslü-
man›n ›rz›na (namus, onur ve haysiyetine) haks›z yere dil
uzatmakt›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4876, V, 193)
175
ُـﻮل َﻓﻘ َِﺪ ِ ـﺎل إِ ْن َﻛـﺎ َن ﻓ
ُ ﻴـﻪ َﻣـﺎ َﺗﻘ ُ أَﺧـﻰ َﻣـﺎ أ َ ُﻗ+ ـﺖ إِ ْن َﻛـﺎ َن
َ ـﻮل َﻗ َ أ َ َﻓ َـﺮأ َ ْﻳ
* ِ* ﻜ *ﻦ ﻓ
.ﻴﻪ َﻓﻘ َْﺪ َ َﺘﱠ ُﻪ ْ َ ا ْﻏﺘَﺒْﺘَ ُﻪ َو إِ ْن
ْ ُ َﻳt
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
*
– G›ybet nedir, biliyor musunuz? diye sordular. Ashâb:
– Allah ve Resûlü bilir, dediler. (Resûlullah:)
– Kardeflini hofluna gitmeyen fleylerle anmand›r, buyur-
du. Birisi:
– Dedi¤im fleyler kardeflimde varsa ne buyurursunuz? dedi.
Resûlullah (s.a.s.):
– Söyledi¤in e¤er onda varsa, onu g›ybet etmifl olursun;
ve e¤er yoksa iftira etmifl olursun, buyurdular.
(Müslim, Birr, 20, III, 2001)
39. Bu sözü, ac›nmak sûretiyle söylemekte beis yoktur; fakat kendini be¤enmek ve
insanlar› küçük görmek sûretiyle söylerse, helâk olanlar›n bafl›nda geleni kendisi
oldu¤unda flüphe yoktur.
176
“Arkadafl›n›z öldü¤ü zaman onu b›rak›n, g›ybetini yap-
may›n.”40
(Ebû Dâvud, 50, Hadis no: 4899, V, 206)
177
ﺖ ﲢ ﱡﺞ اﻟ ْﺒَ ْﻴ َ ﻮم َر َﻣ َﻀﺎ َن َو َ ُ اﻟﺰ َﻛـﺎ َةَ ،و َﺗ ُﺼ ُ اﻟﺼ َﻼ َةَ ،و ُﺗ ْﺆﺗِﻰ ﱠ ﻴـﻢ ﱠ ﺑِﻪ ْ َUﻴﺌًﺎَ ،و ُﺗﻘ ُ
ﻟﺼ ْﻮ ُ م ا
َ ? ِ َ
اﳋْ اب ِ ﻮ ﺑ َ أ * ﻋ
َ ﱡﻚ َ ﻟ د ُ َ أ ﻻَ َ أ » : ﺎل َ َ
ﻗ ﻢ ُ ﺛ ،ﻴـﻼ ً ﺒ ﺳ ﻪﻄﻌﺖ * إِﻟ َﻴ َِ اﺳ إِ *ِ
ن
ﱠ ْ َْ ﱠ ْ ْ َ ْ َ
ـ ﻳ ْ ِ ﺟﻨﱠـﺔَ ،.Pاﻟﺼ َـﺪ َﻗــ ُﺔ َﺗ * ْ ِ
ﺻ َـﻼ ُ ة ـﺎرَ ،و َ ـﺎء اﻟﻨﱠ ُ ـﻰء ْاﳌ َ ُ ﻄﻔ ُ اﳋﻄﻴﺌَـ َﺔ َﻛ َ ُ ـﻰء ْ َ ﻄﻔ ُ ﱠ ُ
ﻮ ْـﻢ َﻋ ِﻦ ْاﳌ َ َﻀ ِ * ف اﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِ اﻟـﺮﺟ ِﻞ ِﻣـﻦ ﺟﻮ ِ
ـﺎﺟ ِﻊ( ُ ُُ ُ ﻨ ﺟ *
ـﺎ+ ﺠ َ ﺘ
َ ﺗ
َ ) : ﻼ َ ﺗَ ـﻞ« ﺛُ ﱠـﻢ ْ َ ْ ﱠ ُ
ـ` َك ﺑِ َـﺮأ ْ ِ
س ـﺎل» :أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ ِ ُ ــﺪ ُةُ .[١٦ :ﺛ ﱠـﻢ َﻗ َ ﻟﺴ ْﺠ َ َﺣ ّﺘ*ـﻰ ﺑَ َﻠ َـﻎ ) َﻳ ْﻌ َﻤ ُﻠـﻮ َن( ] َا ﱠ
»رأ ْ ُ ﺎﻣ ِـﻪ« ُﻗ ْﻠﺖ ﺑ * ﻳـﺎ رﺳ َ ِ ـﻮد ِه ،و ِذرو ِة ﺳﻨَ ِ ْاﻷَﻣ ِﺮ ،و ُﻋﻤ ِ
س ﻮل اَ :ﻗ َﺎلَ : ُ َ َ َُ َ َْ َ ْ َ ُ
اﳉ َﻬﺎ ُد« ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل» :أ َ َ
ﻻ ﺎﻣ ِﻪ ْ ِ ـﺮ ْاﻹِﺳ َﻼم و َﻋﻤﻮ ُد ُه اﻟﺼ َﻼ ُة .و ِذرو ُة ﺳﻨَ ِ
ﱠ ْاﻷ َ ْﻣ ِ ْ ُ َ ُ
َ َْ َ
اَ .ﻓﺄ َ ْﺧ َـﺬ ﺑِ ِﻠ َﺴـﺎﻧِ ِ ﻪ ـﻮل ِ ـﺖ :ﺑَ * َﻳـﺎ َر ُﺳ َ ـﻚ ُﻛ ﱡﻠـ ُﻪ?« ُﻗ ْﻠ ُ ـ` َك ﺑِ ِﻤ َﻼ ِك *ذ ِﻟ َ
أ ُ ْﺧ ِ ُ
اﺧ ُـﺬو َن ﺑِ َ ا و إِﻧﱠـﺎ َﳌُـ َﺆ ِ ـﻮل ِ
َ ﺖَ :ﻳـﺎ َر ُﺳ َ ـﻚ *ﻫ َـﺬا« ُﻗ ْﻠ ُ ـﻒ َﻋ َﻠ ْﻴ َ ـﺎلُ » :ﻛ ﱠ َﻗ َ
ـﺎر َﻋ *
ـ ـﺎس ِ +اﻟﻨﱠ ِ ـﺐ اﻟﻨﱠ َ ﻜ ﱡ ـﻚَ ،و َﻫ ْـﻞ َﻳ ُ ـﻚ أ ُ ﱡﻣ َ َـﺎل :ﺛَ ِﻜ َﻠﺘْ َ ﻜ ﱠﻠ ُـﻢ ﺑِ ِـﻪ? َﻓﻘ َ ﻧَـﺘَـ َ
ﻮﻫ ِﻬ ْﻢ إِ ﱠﻻ َﺣ َﺼﺎﺋ ِ ُﺪ أَﻟ ِْﺴﻨَ ِﺘ ِـﻬ ْﻢ?« . وﺟ ِ
ُ ُ
Muâz ‹bn Cebel (r.a.) flöyle dedi:
– Ya Resûlullah! Bana, beni cennete girdirecek, cehennemden
uzaklaflt›racak bir ifl (amel) söyle, dedim. Resûlullah (s.a.s.):
– Çok büyük bir fley istiyorsun. Ancak bu, Allah'›n kolay
k›ld›¤› kifli için pek kolayd›r: Hiçbir fleyi ortak koflmadan
yaln›zca Allah'a kulluk edersin. Namaz› dosdo¤ru k›lars›n.
Zekât› verirsin. Ramazan orucunu tutars›n. Gücün yeter,
imkân bulabilirsen haccedersin” buyurdu. Sonra sözüne de-
vamla:
“fiimdi sana hay›r kap›lar›n› haber vereyim mi?: Oruç kal-
kand›r. Sadaka, suyun atefli söndürmesi gibi günah›n azâ-
178
b›n› söndürür. Kiflinin gece yar›s› k›ld›¤› namaz da günah›
söndürür” buyurdu. Bundan sonra Resûlullah (s.a.s.):
“Korkuyla ve umutla Rablerine kulluk ettikleri için vücut-
lar› yataklar›ndan uzak kal›r ve kendilerine verdi¤imiz
r›z›ktan Allah yolunda harcarlar. Yapt›klar›na karfl›l›k ola-
rak, onlar için ne mutluluklar sakland›¤›n› hiç kimse bile-
mez” [Secde sûresi (32), 16, 17] âyetini okudu. Daha sonra
Resûl-i Ekrem flöyle buyurdu:
– Sana bütün ifllerin bafl›n›, ana dire¤ini ve doruk nok-
tas›n› bildireyim mi? Ben:
– Evet, bildiriniz Ya Resûlallah! dedim.
– ‹flin bafl› ‹slâm, dire¤i namaz, doru¤u cihadd›r, buyur-
du. Sonra:
– Sana bütün bunlar›n k›vam›n›n kendisine ba¤l› oldu¤u
fleyi (can damar›n›) bildireyim mi? dedi. Ben:
– Evet, bildir Ya Resûlallah! dedim. Bunun üzerine Hz. Pey-
gamber dilini tuttu ve:
– fiunu koru! buyurdu. Ben:
– Ya Resûlallah! Biz konufltuklar›m›zdan da sorgulanacak
m›y›z? dedim.
– Annen yoklu¤una yans›n ey Muaz! ‹nsanlar› yüzüstü
cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir! bu-
yurdu.
(Tirmizî, ‹man, 8; ‹bni Mâce, Fiten, 12, II, 1314, 3973)
179
XVIII
KOMfiULUK
HAKKINDA HAD‹SLER
َ ْ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل
اﳉﻨﱠ َﺔ ُ ﺻ ﱠـ
ِ َ أ َ ﱠن رﺳ، َﻋﻦ أَﺑـﻰ ُﻫﺮ ﻳﺮ َة338.
َ ﻮل ا َُ َْ َ ْ
*
ِ
ُ َﻣ ْﻦ َﻻ َﻳﺄ ْ َﻣ ُﻦ َﺟ
.ﺎر ُه ﺑَ َﻮاﺋ َﻘ ُﻪ
180
XIX
HAYVAN HAKLARI
HAKKINDA HAD‹SLER
َ َ ﺑَ ْﻴﻨ:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل ُ ﺻ ﱠـ َ ـﻰ ِ ِا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ
ّ ُ ـﻰ
ِ
َ ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ
َ ْ َﻋ339.
*
ـﺶ َﻓ َـﻮ َﺟ َـﺪ ﺑِ ْﺌ ًـﺮا َﻓﻨَ َـﺰ َل ﻓﻴ َﻬـﺎ ُ ﻄ َ ْ َﺘ ﱠـﺪ َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ اﻟ َْﻌUﻳـﻖ اٍ ﻄــﺮ َ ِـﻞ َﻳ ْﻤﺸـﻰ ﺑP َر ُﺟ
* * *
َ َﻓﻘ،ﻄ ِﺶ
َﺎل َ ـﻦ اﻟ َْﻌ ِ
َ ـﺚ َﻳﺄ ْ ُﻛ ُـﻞ اﻟﺜ *ﱠﺮى ﻣ ُ ﺐ َﻳ ْﻠ َﻬ P َب ﺛُ ﱠـﻢ َﺧ َﺮ َج َﻓ ِـﺈ َذا َﻛ ْﻠ ِ َ َﻓ
ﻄ ِﺶ ِﻣﺜ ُْﻞ اﻟ ﱠﺬى َﻛﺎ َن ﺑَ َﻠ َﻎ ﺑﻰ َﻓﻨَ َﺰ َل َ ﺐ ِﻣ َﻦ اﻟ َْﻌ َ ﻜ ْﻠ
َ ْ اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ﻟَﻘ َْﺪ ﺑَ َﻠ َﻎ *ﻫ َﺬا اﻟ ﱠ
*
ا *ﻟ َ ُﻪ َﻓ َﻐ َﻔ َ ﺮ
ُ َ ﺮ ﻜَ َﺸ َ
ﻓ ـﺐ َ ﻜ ْﻠَ ْ ﻴﻪ َﻓ َﺴﻘَﻰ اﻟ ِ ﻜـ ُﻪ ﺑِﻔ َ اﻟ ْﺒِ ْﺌ َـﺮ َﻓ َﻤ َﻸ َ ُﺧ ﱠﻔ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ أ َ ْﻣ َﺴ
*
ِ ُﻛ ّ ِﻞ َذ+ َﺎل َﻧ َﻌ ْﻢ
ات َ اﻟ ْﺒَ َﻬـﺎﺋ ِ ِﻢ أ َ ْﺟ ًﺮا َﻓﻘ+ِ ا َو إِ ﱠن ﻟَﻨَﺎ ِ ﻮل َ َﻗﺎﻟ ُﻮا َﻳﺎ َر ُﺳ.ﻟ َـ ُﻪ
*
.ﺮP َﻛﺒِ ٍﺪ َرﻃْﺒَ ٍﺔ أ َ ْﺟ
181
– Evet, her yafl ci¤er sâhibi olanda (diri olanda bizim için)
ecir vard›r, buyurdular.
(Müslim, Selam, 41, II, 1761)
182
ٍ ِ ِ ِ ُ
َ ،ﺎر
ﻻ َ ـﺖ ﻓﻴ َﻬﺎ اﻟﻨﱠ ْ َﻓ َﺪ َﺧ َﻠ،ﺖْ ﻫ ﱠـﺮة َﺣﺒَ َﺴﺘْ َﻬﺎ َﺣ ّﺘ*ﻰ َﻣـﺎ َﺗ+ ةP َ »ﻋ ّـﺬﺑْﺖ ْاﻣ َﺮأ
* ِ إِ ْذ ِﻫـﻰ ﺣﺒﺴﺘْﻬـﺎ و َﻻ،ِﻫــﻰ أَﻃْﻌﻤﺘْﻬـﺎ و*ﺳ َﻘﺘْﻬـﺎ
ْ ـﻰ َﺗ َـﺮ َﻛﺘْ َﻬـﺎ َﺗـﺄ ْ ُﻛ ُـﻞ ِﻣ
ـﻦ َ ﻫ َ َ َََ َ َ َ َ َ ََ َ
.«ﺎش ْاﻷ َ ْر ِضِ َﺣﺸ
َ
‹bni Ömer (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Bir kad›n ölünceye kadar hapsetti¤i bir kedi yüzünden
azâb edildi ve bu sebeple cehenneme girdi. Hayvan› hap-
setti¤inde ona bir fley yedirmemifl, içirmemifl, yerdeki
haflereleri yemesine bile izin ve imkân vermemiflti.”
(Buhârî, Enbiyâ, II, 54; Müslim, Selâm, 151, 152, Birr, 133, 134)
.ﺎﻣ ِﺔ ِ
َ َا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠﻞ َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ
ِ
ُ ـ َﻓ ْﻮ َﻗ َﻬﺎ ﺑِ َﻐ ِْ َﺣ ّﻘ َﻬـﺎ َﺳﺄ َ َل َ ﻮرا َﻓ
ً ُﻋ ْﺼ ُﻔ
ﻄ ْ ﻊ َ َﻬـﺎ َﻓﺘَﺄ ْ ُﻛ َﻠ َﻬﺎ َو َﻻ َﺗ ْﻘbَ َـﺎل َﺣ ﱡﻘ َﻬﺎ أ َ ْن َﺗ ْﺬﺑ
َ ا َﻓ َ َﺣ ﱡﻘ َﻬﺎ َﻗ ِ ـﻮل َ ﻗ َﻴﻞ َﻳﺎ َر ُﺳ
*
.َرأ ْ َﺳ َﻬﺎ َﻓ ُ ْ *ﻣﻰ ِ َﺎ
183
XX
YET‹MLERE ‹Y‹ MUÂMELE ED‹LMES‹
HAKKINDA HAD‹SLER
ِ
اﻟﺴﺒْ َﻊ»اﺟ َﺘﻨﺒُﻮا ﱠْ :ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎلُ ﺻ ﱠ
ِ َ أ َ ﱠن رﺳ، َﻋﻦ أَﺑﻰ ُﻫﺮ ﻳﺮ َة344.
َ ـﻮل ا َُ َْ َ ْ
*
ُ ﺮbْ اﻟﺴ و ِ ِـﺎل » َاﻟﺸّ ِ ـﺮ ُك ﺑ
ـﺎ َ َ
ﻗ ـﻦ ﻫ ـﺎ ﻣو ِ
ا ﻮل
َ ﺳ ر ـﺎﻳ ﻴـﻞ
َ ﻗ ِ ْاﳌُـﻮﺑِﻘ
«َـﺎت
َ ﱢ ْ ََ ُ ﱠ َُ َ
ِ * ِ
ﺎﳊ ﱢـﻖ َوأ َ ْﻛ ُﻞ َﻣـﺎل اﻟ َْﻴﺘﻴ ِﻢ َوأ َ ْﻛ ُـﻞ ﱢ
اﻟﺮﺑَﺎ َ ْ ِا ِإ ﱠﻻ ﺑ
ُ َو َﻗ ْﺘ ُﻞ اﻟﻨﱠ ْﻔـﺲ اﻟ ﱠﺘﻰ َﺣ ﱠـﺮ َم
ِ َﺎت اﻟ ْ َﻐﺎﻓِ َﻼ ِت ْاﳌ * ُ ْﺆ ِﻣﻨ ِ َﺼﻨbُف ْاﳌ ِ * واﻟ ﱠﺘﻮﻟ ّ ِـﻰ ﻳﻮم ﱠ
.«ﺎت َ ْ ُ اﻟﺰ ْﺣﻒ َو َﻗ ْﺬ ََْ َ َ
Ebû Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“‹nsan› mahveden yedi günahtan kaç›n›n: Ey Allah’›n el-
184
çisi, bu yedi günah nedir? diye sorduklar›nda, Peygamberi-
miz: “Allah’a ortak koflmak, efsun (sihir, büyü) yapmak,
Allah’›n öldürülmesini haram k›ld›¤› bir kimseyi haks›z yere
öldürmek, yetim mal› yemek, riba (faiz) yemek, düflmana
hücum an›nda savafltan kaçmak, namuslu, kendi hâlinde
mü’min kad›nlara zina iftiras› yapmakt›r.”
(Buhârî, Vesâya, 23, III, 195, T›b 48; Müslim, ‹man, 38)
إِ ﱠن:ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ
ُ ﺻ ﱠـ
ِ ُ َﻗ َﺎل رﺳ:ـﺎل
َ ﻮل ا َُ َ ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻗ ِ
ُ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ346.
ِ ِ ِ
ْ ﻴﻢ ُﻣ
.مP ﻜ َﺮ P ﺖ ﻓﻴﻪ َﻳﺘ P ا ﺑَ ْﻴ9َ ِﺐ اﻟ ْﺒُ ُﻴﻮت إ أ َ َﺣ ﱠ
* *
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah kat›nda en sevimli ev, içinde yetime ikrâm olunan
evdir.”
(Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, XII, Hadis no: 13434, 296)
ِ ِ
َ َر ُﺳﻮل ا9َ ِﻜـﺎ إ
ﺻ ﱠ ً أ َ ﱠن َر ُﺟ:ا َﻋﻨْـ ُﻪ
َ َU ﻼ ِ
ُ ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ
ْ َﻋ347.
*
185
ــﺢ َرأ ْ َس اﻟ َْﻴﺘﻴــ ِﻢ َوأَﻃْ ِﻌــ ِﻢ ِ ِ َﻗﺴـــﻮ َة َﻗ ْﻠﺒ:ــﻪ وﺳ ﱠﻠــﻢ
َ ــﻪ َﻓﻘ
ْ ْاﻣ َﺴ:َــﺎل َ ْ َ َ َ ا َﻋ َﻠ ْﻴ
ِ
ُ
*
َ اﻟ ِْـﻤ ْﺴﻜ
.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; *
Bir adam, Resûlullah (s.a.s.)’a, kalbinin kat›l›¤›ndan flikâyet
etti. Resûlullah (s.a.s.) da:
“Yetimin bafl›n› okfla, zavall› fakirleri yedir” buyurdu.
(Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 263)
186
“Yetimlerden üç kifliye yard›mda bulunan kimse, gündü-
zünü oruçlu, gecesini ibâdetle geçiren, sabah erkenden
k›l›c›n› çekerek Allah yolunda (savafla) giden kimse gibidir.”
Resûlullah (s.a.s.) orta ve iflâret parmaklar›n› bitifltirerek:
“fiu ikisi (bir arada) kardefl olduklar› gibi, ben ve o, Cen-
net’te (ayn› flekilde bir arada bulunan) iki kardefl gibiyiz.” bu-
yurmufltur.
(‹bn-i Mâce, Edeb, 6, Hadis no: 3680, II, 1213)
187
“Allah›m! ‹ki zay›f kimsenin, yetimle kad›n›n hakk›n› ye-
mekten herkesi fliddetle sak›nd›r›yorum.”
(Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, ‘‹flretü’n-Nisâ, 64, V, 363; ‹bni Mâce, Edeb, 6)
188
XXI
ARABULUCULUK HAKKINDA
HAD‹SLER
ِ ِ ِ َ ِ ِ ِ ْ ُ ُ و َﻋ353.
ُ ﺻ ﱠ
ا َ ـﻰ
َا ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱢ،ا َﻋﻨْ َﻬﺎُ ـﻰ َ ـﻦ أ ﱡم ﻛﻠﺜُﻮم ﺑﻨْـﺖ ُﻋﻘْﺒَ َﺔ ﺑْـﻦ أﺑـﻰ ُﻣ َﻌ ْﻴﻂ َرﺿ
ْ َ
*
. ِﻟ ُﻴ ْﺼ ِﻠ َﺢ َ ْ َﻜ ِﺬ ْب َﻣ ْﻦ ﻧَ *ﻤﻰ ﺑ
ِ ْ َ اﺛْﻨ ْ َ :َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل
ْ َﻳt
: ِر َوا َﻳ ِﺔ+َو
*
ِ اﻟﻨﱠ ِ َ ْ ﻟ َﻴﺲ ﺑِﺎﻟ
.َﺎل َﺧ ْ ًا أ َ ْو ﻧَ *ﻤﻰ َﺧ ْ ًا
َ ﺎس َﻓﻘ ْ َ ﻜﺎذ ِب َﻣ ْﻦ أ
َ ْ َﺻ َﻠ َﺢ ﺑ َ ْ
Ümmü Gülsüm bint-i Ukbe b. Ebi Muayt (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)
flöyle buyurmufltur:
“‹ki kifli aras›n› bulmak (düzeltmek) için söz götüren, ya-
lanc› de¤ildir (yâni yalanc› say›lmaz).”
Di¤er bir rivâyette:
“‹nsanlar aras›n› bulan, yalanc› de¤ildir. (Zirâ o) ya hay›r
söyledi veyâhut da hay›r› ulaflt›rd›.”
(Ebû Dâvud, Kitabu’l-Edeb, 58, V, 218, Hadis no: 4920)
189
– Evet (buyur yâ Resûlallah!) dediler. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹ki kifli aras›n› düzeltmek (dir). Zirâ, iki kifli aras›n›n bo-
zulmas›, (dinî meziyetleri) kökünden kaz›r. (Yâni dini meziyet-
leri kaybettirir.) buyurmufltur.
(Ebû Dâvud, Edeb, 58, V, 218, Hadis no: 4919)
41. Muhârebe esnâs›nda harekât›n› gizlemek ve harp hîlelerine baflvurmak gibi fertler,
âileler, kabîle ve milletler aras›n› bulmakta konuflulan yalanlar, kar›n›n kocas›na, sen
çok iyisin, kocan›n kar›s›na seni çok seviyorum, gibi iltifatlar› bu kabildendir.
Ordu, bir milletin kalesidir. Y›k›ld›¤› vakit millet mahvolur. Kar› koca ise, cemiyet
kendilerinden teflekkül eden ilk toplumdur. Bunlar›n aralar›nda samîmiyet bulunur-
sa, kendilerinden, hay›rl› ve cemiyete fâideli evlâtlar yetiflir. Binâenaleyh amme men-
faati nazara al›narak bu hususlarda bazen gerçekleri gizlemeye cevâz verilmifltir.
190
KAYNAKÇA
191
14. ________ el-Mu’cemû’l-Evsat, I-XI, Riyad-1985.
15. ________ el-Mu’cemû’l-Kebîr, I-XXVI, Beyrut-1993.
16. Tirmizî, Ebu ‹sâ Muhammed b. ‹sâ (v. 279/892), es-Sünen,
I-V, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.
192