Diyanet İşleri - Secme Hadisler PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 192

SEÇME

HADİSLER
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 109
Kaynak Eserler / 15

2004.06.Y.0003.109
ISBN:975-19-0187-1

© Diyanet İşleri Başkanlığı


DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINLARI

SEÇME
HADİSLER

13. BASKI

ANKARA - 2004
‹Ç‹NDEK‹LER

ÖN SÖZ.............................................................................. 7
I - Ahlâk hakk›nda hadisler............................................. 9
II - Do¤ruluk hakk›nda hadisler...................................... 29
III - Hayâ hakk›nda hadisler............................................ 40
IV - R›fk (iyi huyluluk) ve hilm (uysall›k)
hakk›nda hadisler..................................................... 47
V - Kibir ve tevâzu hakk›nda hadisler ............................. 57
VI - Riyâ (iki yüzlülük, gösterifl, sahte davran›fl)
hakk›nda hadisler..................................................... 72
VII - Hased (k›skançl›k, çekememezlik)
hakk›nda hadisler..................................................... 79
VIII - Kanaat hakk›nda hadisler......................................... 88
IX - Kezmü’l-Gayz (öfkeyi yenme) hakk›nda
hadisler.................................................................... 91
X - Tevekkül hakk›nda hadisler....................................... 97
XI - H›rs Hakk›nda Hadisler ............................................. 99
XII - Ana-baba haklar› hakk›nda hadisler....................... 103
XIII - Çocuk haklar› hakk›nda hadisler............................. 122
XIV - Kar›-koca haklar› hakk›nda hadisler........................ 129
XV - Yak›nlar› gözetmek hakk›nda hadisler.................... 143
XVI - Müslümanlar›n birbirine karfl› görevleri
hakk›nda hadisler .................................................. 156

5
XVII - G›ybet hakk›nda hadisler ........................................ 171
XVIII - Komfluluk hakk›nda hadisler...................................180
XIX - Hayvan haklar› hakk›nda hadisler........................... 181
XX - Yetimlere iyi muâmele edilmesi hakk›nda
hadisler.................................................................. 184
XXI - Arabuluculuk hakk›nda hadisler............................. 189
Kaynakça................................................................ 191

6
ÖN SÖZ

Rahmet ve merhamet sahibi olan Yüce Allah, insan› en güzel


flekilde yaratm›fl, onu üstün yeteneklerle donatm›fl, ilâhî
hitab›n muhatab› k›larak onurland›rm›fl ve ona sorumluluk yü-
klemifltir. Dünya hayat›nda onu yaln›z b›rakmam›fl, ilâhî inayet
ve lütuf olarak vahyin k›lavuzunu göndermifltir.
‹lk Peygamber Hz. Âdem’den son peygamber Hz. Muham-
med’e kadar bütün nebî ve resûller, Allah’tan ald›¤› vahyi, kur-
tulufl ve mutluluk yolunu insanl›¤a sunan kutlu elçilerdir. Yüce
Yarat›c›n›n insanl›¤a gönderdi¤i en son rahmet elçisi, ilâhî vah-
yin son ve tamamlay›c› halkas› Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.s.)’d›r.
‹nsan› insan yapan bütün güzelliklerin, ahlâkî erdemlerin
odak-land›¤› bir flahsiyet olan Hz. Peygamberin hayat›nda ve
ö¤ütlerinde, bireysel ve toplumsal hayat›m›z› ayd›nlatacak güçlü
bir ›fl›k, güzel bir örnek vard›r.
Hz. Peygamber’in yaflad›¤› hayat› bizim için en güzel örnek
olarak takdim eden Kur’an, insanlar› bu örne¤i model almaya,
onu rehber edinmeye ve ona uymaya davet etmifl, Allah’› sev-
menin ona tabi olmaktan geçti¤ini, ona itaat etmenin Allah’a
itaat etmek oldu¤unu ifade etmifltir. (Bkz. Âl-i ‹mrân, 3/31-32; Nisâ, 4/
13-14, 80; Nûr, 24/52-54)

Onun örnek al›nmas›; hadislerinin, sünnetinin ve sîretinin; bir


baflka ifadeyle söz, tav›r ve davran›fllar›n›n bütün yönleriyle
tan›nmas›, insanl›¤›n huzur ve mutlulu¤u için yapt›¤› ça¤r›n›n
güncellefltirilerek hayat›m›za yans›t›lmas›, güzel ahlâk›n›n dav-
ran›fllar›m›z›n mihveri ve rehberi yap›lmas› ile mümkündür.

7
Hz. Peygamber’in hadisleri, ‹slâm’›n Kuran-› Kerim’den sonra
en önemli bilgi ve uygulama kayna¤› olmufltur.
Elinizdeki bu eser de Sevgili Peygamberimizin hadislerinden
bir seçme olup, O’nun günlük hayat›m›za ›fl›k tutan sözlerinin
bir derlemesidir. ‹lk bask›s› 1963 y›l›nda yap›lan ve ‹brahim
ATAY, ‹brahim EKEN, Yakup ‹SKENDER, Ahmet SERDARO⁄LU
taraf›ndan tercüme edilen eserdeki hadis metinleri ve tercüme-
ler; Din ‹flleri Yüksek Kurulu uzmanlar›, Medet COfiKUN, Bahat-
tin AKBAfi ve Ercan ESER taraf›ndan yeniden gözden geçirilmifl,
yeni konu ilaveleriyle zenginlefltirilmifl, temel kaynak eserlerde
yer alan hadisler al›narak ve her bir hadisin de kayna¤› verile-
rek daha da sistematik hâle getirilmifltir.
Metinleri ile birlikte verilen ve gerekli k›s›mlarda izah›
yap›lan hadislerin günlük hayat›m›za ›fl›k tutmas› ve istifade
edilmesi ve daha genifl kapsaml› eserlerle buluflmak temenni-
siyle…

D‹YANET ‹fiLER‹ BAfiKANLI⁄I

8

I
AHLÂK HAKKINDA HAD‹SLER

‫ْﺖ ِﻷ ُ َﺗ ِّﻤ َﻢ‬ ِ


ُ ‫ ﺑُﻌﺜ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ
ٍ ‫ َﻋـﻦ ﻣ ِﺎﻟ‬1.
ِ َ ‫ـﻚ أَﻧﱠ ُﻪ َﻗ ْـﺪ ﺑ َﻠ َﻐ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ْ

 .‫ﺎر َم ْاﻷ َ ْﺧ َﻼ ِق‬


ِ ‫ﻜ‬
َ ‫َﻣ‬
Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyurdu¤unu duymufl:
“Ben, güzel huylar› tamamlamak için gönderildim.”
(Mâlik, el-Muvatta, Hüsnü’l-Huluk, 8, II, 903)

ُ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ‬


 :‫ُﻮل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻛﺎ َن رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬـﺎ َﻗﺎﻟ َـﺖ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ْ
ِ ِ
َ ُ َ ‫ـﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬2.

 .‫ﺖ َﺧ ْﻠﻘﻰ َﻓﺄ َ ْﺣ ِﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘﻰ‬


َ ْ‫ أ َ ْﺣ َﺴﻨ‬Bَ ‫أَﻟ ﱠﻠ ُﻬ ﱠﻢ َﻛ‬
= =
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle söyleyerek, dua ederdi:
“Allah’›m! Yarad›l›fl›m› güzel yapt›¤›n gibi, ahlâk›m› da
güzellefltir.”
(Ahmed b. Hanbel, I, 403)

Cِ ‫ﻴﻢ ﺑِﺒَ ْﻴ ٍﺖ‬ ِ


E ‫ أَﻧَﺎ َزﻋ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ﺎل‬ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑِﻰ أ ُ َﻣ‬3.
َ ‫ﺎﻣ َﺔ َﻗ‬

‫اﳉﻨﱠ ِ ﺔ‬ ِ ‫ وﺳ‬Cِ ‫ وﺑِﺒﻴ ٍـﺔ‬.‫ﻘًّﺎ‬J


َْ ‫ﻂ‬ ِ ُ ‫اﳉﻨﱠ ِـﺔ ِﻟـﻤﻦ َﺗـﺮ َك اﻟ ِْـﻤﺮاء و إِ ْن َﻛـﺎ َن‬ َ ْ ‫َرﺑَ ِﺾ‬
َ َ َْ َ َ َ َ َ ْ َ

9
ِ ِ َ ْ ‫ أ َ ْﻋ َـ‬Cِ ‫ـﺖ‬
ٍ ‫ وﺑِﺒﻴ‬،‫ـﺎزﺣـﺎ‬ ِ َ ْ ‫ِﻟـﻤـﻦ َﺗـﺮ َك اﻟ‬
‫ـﻦ‬
ْ ‫اﳉﻨﱠـﺔ ﻟـ َﻤ‬ ْ َ َ ً ِ ‫ﻜـﺬ َب َو إِ ْن َﻛـﺎ َن َﻣ‬ َ ْ َ
 .‫َﺣ ُﺴ َﻦ ُﺧ ُﻠ ُﻘ ُﻪ‬
Ebu Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ben, hakl› oldu¤u hâlde bile çekiflmeyi b›rakan kimse
için cennetin avlusunda bir köflk, flaka da olsa, yalan söyle-
mekten kaç›nan kimse için cennetin ortas›nda bir köflk ve
ahlâk› güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde
bir köflk verilece¤ine kefilim.”
(Ebû Davûd, Edeb, 7, V, 150)

‫ﺻ ﱠ‬ ِ ُ ‫ =ا ِﺧﺮ ﻣﺎ أَوﺻـﺎﻧﻰ ﺑِ ِـﻪ رﺳ‬:‫ َﻋ ْﻦ ﻣ ِـﺎﻟ ٍﻚ أ َ ﱠن ﻣ َﻌـﺎ َذ ﺑ َﻦ َﺟﺒ ٍـﻞ َﻗ َـﺎل‬4.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ْ َ ُ َ ْ ُ َ
=
 َ ‫ »أ َ ْﺣ ِﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘ‬:‫ اﻟ ْ َﻐ ْﺮ ِز أ َ ْن َﻗ َﺎل‬Cِ ِ ‫ﺖ ِر ْﺟ‬
‫َﻚ‬ ُ ‫ﺿ ْﻌ‬
َ ‫ َو‬W َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﺣ‬
ُ
= ِ ‫ِﻟﻠﻨﱠ‬
 .‫ﺎس َﻳﺎ ُﻣ َﻌﺎ ُذ ﺑْ َﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ‬
Mâlik’ten rivâyet edildi¤ine göre, Muaz b. Cebel (r.a.) flöyle demifltir:
Yemen’e vali olarak giderken aya¤›m› üzengiye koydu¤um
s›rada, Resûlullah (s.a.s.)’›n bana son ö¤üdü:
“Ey Muâz b. Cebel! ‹nsanlara karfl› ahlâk›n› güzellefltir”
olmufltur.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 1-2, II, 902)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬


ِ ‫ َﻋ‬B‫ـ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬5.
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو َرﺿ‬
َ ‫ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ‬
 .‫ﻼ ًﻗﺎ‬ ِ ‫ِﺧﻴﺎر ُﻛﻢ أَﺣ‬
ُ ُ‫ﺎﺳﻨ‬ َ ْ ُ َ
 .‫ﻜ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬ ِ َ ‫ﻈ ُﻪ إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ أ َ ْﺧ‬
ُ ‫ ُﻛ ْﻢ أ َ ْﺣ َﺴﻨَـ‬Y ُ ‫َوﻟ َ ْﻔ‬
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

10
“En hay›rl›n›z, ahlâkça en güzel olanlar›n›zd›r.”
(Müslim, Fedail, 68, II/1810)
Buhârî de flu flekilde rivâyet etmifltir:
“En hay›rl›lar›n›zdan biri de ahlâkça en güzel
olan›n›zd›r.”
(Buharî, Edeb, 38, VII, 81)

ِ َ ‫ ﺳـﺄَﻟ ْﺖ رﺳ‬:‫ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠـﻮ ِاس ﺑ ِـﻦ ﺳ ْﻤ َﻌـﺎ َن ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬6.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ َ ُ َ َ َ ْ ‫ﱠ‬
ِ ْ ‫ و‬،‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‬
َ ‫اﻻﺛْ ُﻢ َﻣﺎ َﺣ‬
‫ﺎك‬ ُ ْ ‫ ُﺣ ْﺴ ُﻦ‬aْ‫ َاﻟ ِ ﱡ‬:‫َﺎل‬ ِ ْ ‫ َو‬aِْ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ ِﻦ اﻟ‬
َ ‫ َﻓﻘ‬،ِ‫اﻹﺛْـﻢ‬
َ ‫ﱢ‬
ِ ِ ‫ ﺻ ْﺪ ِر َك و َﻛ ِﺮ ْﻫﺖ أ َ ْن ﻳ ﱠ‬Cِ
ُ ‫ﻄﻠ َﻊ َﻋ َﻠ ْﻴﻪ اﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎس‬ َ َ َ َ
Nevvâs b. Sem’ân (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’a iyilik ve günâhtan sor-
dum da Resûlullah:
“‹yilik, güzel huydur. Günah, vicdan›n› rahats›z eden ve
insanlar›n duymas›ndan hofllanmad›¤›n fleydir” buyurdu.
(Müslim, Birr, 45, III, 1980; Darimî, Rikak, 73, II, 628)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ‫ﺻ ﱠ‬


ُ ‫ــ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ َﻗ‬B‫ـ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ــﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ
َ ‫ َﻋــﻦ اﺑْـﻦ َﻋﺒﱠـﺎس َرﺿ‬7.
‫ﻮء‬ ‫اﳋ ُﻠ ُﻖ ﱡ‬
ُ ‫اﻟﺴ‬ ُ ْ ‫ﻴﺪ َو‬
َ ‫اﳉﻠ‬َ ْ ‫ ُء‬B‫ﻳﺐ اﻟ َْـ‬
ُ ‫ ُﻳﺬ‬Bَ ‫ﻄﺎ َﻳﺎ َﻛ‬ َ ‫اﳋ‬َ ْ ‫ﻳﺐ‬ُ ‫اﳊ َﺴ ُﻦ ُﻳﺬ‬ َ ْ ‫ﳋ ُﻠ ُﻖ‬ ُ ْ ‫» َا‬
= = =
َ ْ ‫ ُﻳ ْﻔ ِﺴ ُﺪ‬Bَ ‫ُﻳ ْﻔ ِﺴ ُﺪ اﻟ ْ َﻌ َﻤ َﻞ َﻛ‬
 .‫اﳋ ﱡﻞ اﻟ ْ َﻌ َﺴ َﻞ‬
‹bn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Su, buzu eritti¤i gibi güzel ahlâk da günâhlar› eritir (yok
eder); sirke bal› bozdu¤u gibi kötü ahlâk da ameli bozar.”
(Taberanî, el- Mu’cemu’l-Evsat, No: 854, I, 470)

 ‫اﳉﻨﱠ ِﺔ ُﻏ َﺮ ًﻓﺎ‬
َ ْ Cِ ‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ ٍ ِ ‫ َﻋﻦ َﻋ‬8.
ُ ‫ َرﺿ َﻰ‬
ّ ْ

11
َ ‫َﺎم أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ﱡﻰ َﻓﻘ‬
‫َﺎل‬ َ ‫ﻮر َﻫـﺎ َﻓﻘ‬ِ ‫ﻮﻬﻧـﺎ ِﻣ ْﻦ ﻇُ ُﻬ‬
َُ ‫ﻄ‬ َِ ‫ﻄ‬
ُ ُ‫ﻮﻬﻧـﺎ َوﺑ‬ ُ ُ‫ﻮر َﻫـﺎ ِﻣ ْﻦ ﺑ‬
ُ ‫ُﺗ =ـﺮى ﻇُ ُﻬ‬
 َ ‫ﺎم َوأ َ َد‬ ‫ﻼ َم َوأَﻃْ َﻌ َﻢ اﻟ ﱠ‬ ِ ِ َ ‫ِﻟـﻤﻦ ِﻫﻰ ﻳﺎ رﺳ‬
‫ام‬ َ ‫ﻄ َﻌ‬ َ ‫ﻜ‬ َ َ‫ﻮل ا? َﻗ َﺎل ﻟـ َﻤ ْﻦ أَﻃ‬
َ ْ ‫ﺎب اﻟ‬ َُ َ َ ْ َ
 .‫ﺎم‬ ِ ‫ ﺑِﺎﻟ ﱠﻠﻴ ِﻞ واﻟﻨﱠ‬ ِ ِ ‫اﻟﺼﻴﺎم وﺻ ﱠ‬
ِ
E ‫ﺎس ﻧ َﻴ‬ُ َ ْ َ َ َ َ ّ
Ali (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz:
“Cennette d›fl› içinden, içi d›fl›ndan görülen (fleffaf)
köflkler vard›r.” buyurdu. Bunun üzerine bir bedevî:
“Yâ Resûlallah! Onlar kimler içindir?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz:
“Yumuflak ve tatl› konuflan, yemek yediren, oruca devam
eden, insanlar uykuda iken namaz k›lanlar içindir” buyurdu.
(Tirmizî, Cennet, 3, IV/673)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ُ ‫ـﻰ‬
ِ َِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬9.
‫ﻳـﻦ َﻳـﺄْﻟ َ ُﻔﻮ َ ن‬
َ ‫ﻃـ ُﺆ َن أ َ ْﻛﻨَـﺎ ًﻓـﺎ اﻟ ﱠـﺬ‬ّ ِ ‫ َاﻟ ْـ ُﻤ َـﻮ‬،‫ﻜ ْـﻢ أ َ ْﺧ َـﻼ ًﻗـﺎ‬ ِ ‫ أَﺣ‬sَ ِ‫ﻜـﻢ إ‬
ُ ُ‫ﺎﺳﻨ‬ َ ‫أ َ َﺣﺒﱠ ُ ْ ﱠ‬
= ِ ِ ُ ‫ َو إِ ﱠن أَﺑْ َﻐ َﻀ‬،‫َو ُﻳـ ْﺆﻟ َ ُﻔـﻮ َن‬
W َ ْ َ َ ّ ُ ‫ـﺎءو َن ﺑِـﺎﻟﻨﱠﻤﻴ َﻤـﺔ اﻟ ْـ‬
‫ﺑ‬ ‫ن‬ ‫ـﻮ‬ ُ
‫ﻗ‬ ِ
‫ـﺮ‬ ‫ﻔ‬ َ ‫ﻤ‬ ُ ‫ اﻟ ْـ َﻤﺸﱠ‬s ‫ﻜ ْـﻢ إ َ ﱠ‬
= ِ ِ ِ ِ ِ
َ َ‫اء اﻟ ْ َﻌﻨ‬aَ ُ ‫ْاﻷَﺣﺒﱠﺔ اﻟ ْـ ُﻤ ْﻠ َﺘﻤ ُﺴﻮ َن ﻟ ْﻠ‬
 .‫ﺖ‬

Ebu Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:


“Benim kat›mda en sevimliniz, ahlâkça en güzel olan ve
etraf›ndakilerle hofl geçineninizdir ki, onlar herkesi sever ve
herkes de onlar› sever. Benim kat›mda en sevimsizleriniz
ko¤uculuk yapan, dostlar›n aras›n› açan ve temiz kimseler-
de kusur arayanlar›n›zd›r.”
(Taberânî, Evsat, 7693, VIII/341, 342)

12
‫ إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َﺖ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ
ِ ِ
َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َر‬10.

 .‫ﻄ َﻔ ُﻬ ْﻢ ﺑِﺄ َ ْﻫ ِﻠ ِﻪ‬


َ ْ ‫ﻧًﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨَ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ َوأَﻟ‬B‫ﻳ‬
َ ‫إ‬Wَ ‫أ َ ْﻛ َﻤ ِﻞ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣﻨ‬
= =
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyurdular:
“‹manca mü’minlerin en olgunu, ahlâk› en güzel olup,
aile bireylerine karfl› en yumuflak ve lütufkâr davranand›r.”
(Tirmizî, ‹man, 6, V, 9; Darimî, Rikak, 74, II, 629)

‫ ُﻛ ْﻢ‬Y‫ـ‬ ِ ٍ ‫ـﻦ َﻋﺒ‬ ِ ‫ ﻋ‬11.


ُ ْ ‫ ُﻛ ْـﻢ َﺧ‬Y‫ـ‬
ُ ْ ‫ َﺧ‬:‫ َﻗ َـﺎل‬، ‫ا َﻋ َﻠﻴْـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ــﻰ‬
ّ
ِ ‫ـﺎس َﻋ‬‫ـﻦ اﺑْ ِ ﱠ‬
ْ َ

 .‫ِﻷ َ ْﻫ ِﻠ ِﻪ‬
‹bn Abbas’tan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufllard›r:
“Hay›rl›n›z, ailesine hay›rl› olanlar›n›zd›r.”
(‹bn Mâce, Nikah, 50, I, 636)

ِ
ُ ‫ ﺧ َﻴ‬: ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
‫ـﺎر ُﻛ ْﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬: ‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ٍ ‫ـﻦ َﻋ ْﻤ‬
َ ‫ـﺮ َﻗ‬ ِ ‫ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬12.
ِ ْ‫ا ﺑ‬ ْ ْ

 .‫ﺎر ُﻛ ْﻢ ِﻟ ِﻨ َﺴﺎﺋ ِ ِﻬ ْﻢ‬ ِ


ُ ‫ﺧ َﻴ‬
Abdullah b. Amr’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdular:
“Hay›rl›n›z, kad›nlar› için hay›rl› olan›n›zd›r.”
(‹bn Mâce, Nikah, 50, I, 636)

‫ َﻛ َﺮ ُم‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑِـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬13.

 .‫ َو َﺣ َﺴﺒُ ُﻪ ُﺧ ُﻠ ُﻘ ُﻪ‬،‫وء ُﺗ ُﻪ َﻋ ْﻘ ُﻠ ُﻪ‬‫ﺮ‬‫ﻣ‬ ‫و‬ ، ‫ﻪ‬ ‫ﻨ‬ ‫ﻳ‬‫د‬ ِ ‫اﻟ ْـﻤﺮ‬


‫ء‬
َ ُُ َ ُ ُ ْ َ
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

13
“Kiflinin keremi (cömertli¤i, ululu¤u ve bütün iyilikleri) dini-
dir. Mürüvveti (mertlik ve insanl›¤›) akl›, hasebi (soyluluk ve
asaleti) güzel ahlâk›d›r.”
(Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, X, 328, Beyrut, 1984)

 َ !‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل ﻟ َ ُﻪ َﻳﺎ أَﺑَﺎ َذ ٍّر‬


‫ﻻ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑِﻰ َذ ٍّر َرﺿ َﻰ‬14.

 .‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‬
ُ ْ ‫ ْﺴ ِﻦ‬wُ ‫ﺐ َﻛ‬ ِّ ‫ﻜ‬ َ ْ ‫ َو َﻻ َو َر َع َﻛﺎﻟ‬،ِYِ‫َﻋﻘ َْﻞ َﻛﺎﻟ ﱠﺘ ْﺪﺑ‬
َ ‫ َو َﻻ َﺣ َﺴ‬،‫ﻒ‬
Ebû Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), kendisine hitaben:
“Yâ Ebâ Zer, ne tedbir1 gibi ak›l, ne haramdan kaç›nmak
gibi vera,2 ve ne de güzel ahlâk gibi haseb3 olur.” buyur-
mufltur.
(‹bn Hibban, bi Tertibi ‹bn Belban, Birr, 2, 361, II, 79, Beyrut, 1993)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻛـﺎ َن َﻳ ْﺪ ُﻋﻮ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑِـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬15.

 .‫ﻼ ِق‬ ِ ِ ‫َﺎق و‬


ِ ‫اﻟﻨّ َﻔ‬ ِ ّ ‫َاﻟ =ﻠّﻬﻢ إِﻧّﻰ أ َ ُﻋﻮ ُذ ﺑِ َﻚ ِﻣﻦ‬
َ ‫ﺎق َو ُﺳﻮء ْاﻷ َ ْﺧ‬ َ ِ ‫اﻟﺸﻘ‬ َ ‫ُﱠ‬
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle duâ ederdi:
“Allah’›m, ayr›l›k ve bozgunculuktan, iki yüzlülük ve
kötü ahlâktan sana s›¤›n›r›m.”
(Nesâî, Sünen, ‹stiaze, 21, VIII, 263-264)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ ْﻦ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‫ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑ‬16.
ُ ‫ـﺮ ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
َ ‫ َﻋ ْﻦ َر ُﺳﻮل ا‬B‫ـ‬

‫ َوﻟ َْﻦ َﻳ ْﺼ ُﻠ َﺢ ﻟ َ ُﻪ‬،‫ﻳﻦ َا ْر َﺗ َﻀ ْﻴ ُﺘ ُﻪ ِﻟﻨَ ْﻔﺴـﻰ‬


َ ّ‫ إِ ﱠن =ﻫ َﺬا اﻟـﺪ‬:‫ َﻗ َـﺎل‬s‫ا َﺗ َﻌ َﺎ‬
ِ ‫ﻳـﻞ َﻋ ِﻦ‬
َ aِ ْ ‫ِﺟ‬
= =
 .‫ﺒْ ُﺘ ُﻤﻮ ُه‬wِ ‫ﺻ‬
َ ‫ َﻣﺎ‬Bَ ِ|ِ ‫ َﻓﺎﻟ َْﺰ ُﻣﻮ ُه‬،‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‬
ُ ْ ‫ﺎء َو ُﺣ ْﺴ ُﻦ‬ ُ ‫اﻟﺴ َﺨ‬
‫إ ﱠﻻ ﱠ‬
ِ

1. Tedbir: Bir iflin sonunu düflünerek baflar›s›n› sa¤lama çaresine baflvurmak.


2. Vera’: Haramdan kaç›nmakta din buyruklar›na ba¤l›l›k demektir.
3. Haseb: Burada kiflinin dîni, keremi ve ahlâk› demektir.

14
Câbir b. Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.), Cebrâil’den, Allâhu
Teâlâ’n›n flöyle buyurdu¤unu haber vermifltir:
“Muhakkak flu (‹slâm Dîni) benim râz› oldu¤um bir din-
dir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlâk yarafl›r. Sahibi bu-
lundu¤unuz müddetçe bu dîni, bu iki huy ile güzellefltirip
flereflendirin (takviye edin).”
(Taberânî, Evsat, No: 8915, IX, 424, 425)

‫ إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َﺖ َﻗ َﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ
ِ ِ
َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َر‬17.

 .‫ ِه‬
ِ ّ َ ‫ﺎس ِﻟ‬ ِ ِ َ
ُ ‫€ اﻟﻨﱠﺎس َﻣ ِﻦ ا ﱠﺗﻘَﺎ ُه اﻟﻨﱠ‬
ّ
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“fierrinden dolay› insanlar›n kendisinden sak›nd›¤›
kimse, insanlar›n en flerlilerindendir.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 4, II/903, 904)

Cِ ‫ء أَﺛْﻘ ََﻞ‬E ‫ـﻰ‬ َ ‫ـﺎ‬‫ﻣ‬ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


:‫ــﺎل‬ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ــ‬ ‫ـﻰ‬ِ‫اﻟـﺪ ْر َد ِاء أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ‬
‫ــﻦ أَﺑِـﻰ ﱠ‬
ْ ‫ َﻋ‬18.
ْ َ ُ َ ‫ﱠ‬
‫ﺶ‬ ِ ‫ان اﻟ ْـﻤ ْﺆ ِﻣ ِﻦ ﻳﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ ِﻣﻦ ُﺧ ُﻠ ٍﻖ ﺣﺴ ٍﻦ وأ َ ﱠن ا ﻟ َﻴﺒ َﻐ ُﺾ اﻟ ْ َﻔ‬
 َ ‫ﺎﺣ‬ ِ ‫ﻴﺰ‬
َ ‫ِﻣ‬
َْ َ َ َ َ ْ َ َ ََْ ُ
 .‫ىء‬ ِ
َ ‫اﻟ ْﺒَﺬ‬
Ebu’d-Derdâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“K›yâmet gününde (ameller tart›l›rken) mü’minin
mizân›nda güzel ahlâktan daha a¤›r (gelecek) bir fley yok-
tur. fiüphesiz ki Allah Teâlâ, kötü huylu, çirkin sözlü kimse-
leri sevmez.”
(Tirmizî, Birr, 62, IV, 362)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِﻰ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ‫ﱢ‬
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑِ ٍﺮ َر‬19.
ِ ‫ƒ ِﻠﺴﺎ ﻳـﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ أَﺣ‬ ِ ِ ُ ِ‫ وأ َ ْﻗﺮﺑ‬sَ ِ‫ﻜﻢ إ‬ ِ
 ،‫ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ َﻼ ًﻗﺎ‬ ُ َ‫ﺎﺳﻨ‬ َ َ َ َ ْ َ ً ْ َ ‫ﻜ ْﻢ ﻣﻨّﻰ‬ َ َ ‫ـﻦ أ َ َﺣﺒِّ ُ ْ ﱠ‬ ْ ‫ﻣ‬

15
ِ ‫ƒ ِﻠﺴــﺎ ﻳـﻮم اﻟ ِْﻘﻴ‬ ِ ِ ُ ‫َو إِ ﱠن أَﺑْ َﻐ َﻀ‬
‫ـﺎرو َن‬ َ َ َ ْ َ ً ْ َ ‫ َوأَﺑْ َﻌ َـﺪ ُﻛ ْـﻢ ﻣﻨّـﻰ‬s
ُ َ‫ـﺎﻣـﺔ اﻟﺜ ْﱠـﺮﺛ‬ ‫ﻜ ْـﻢ إ َ ﱠ‬
=
 ‫ــﺪ َﻋ ِﻠ ْﻤﻨَــﺎ‬ ِ ‫ــﻮل‬
ْ ‫ا! َﻗ‬ ِ ّ َ‫واﻟ ْـﻤﺘَﺸ‬
َ ‫ َﻗــﺎﻟ ُــﻮا َﻳــﺎ َر ُﺳ‬،‫ــﺪ ُﻗـــﻮ َن َواﻟ ْـ ُﻤﺘَ َﻔ ْﻴ ِﻬﻘُــﻮ َن‬ ُ َ
َ َ‫ َاﻟ ْـ ُﻤﺘ‬:‫ اﻟ ْـ ُﻤﺘَ َﻔ ْﻴ ِﻬﻘُﻮ َن? َﻗ َﺎل‬Bَ ‫ َﻓ‬،‫ﺎرو َن َواﻟ ْـ ُﻤﺘَﺸَ ّ ِﺪ ُﻗﻮ َن‬
 .‫ﻜﺒِّ ُﺮو َن‬ ُ َ‫اﻟﺜ ْﱠﺮﺛ‬
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Benim kat›mda en sevimliniz ve k›yamet gününde me-
clisime en yak›n›n›z, ahlâk› en güzel olan›n›zd›r. Sizden en
sevmedi¤im ve k›yamet gününde meclisimden en uzakta
kalacak olanlar: Kibirli kibirli a¤›z e¤erek gösterifl için lûgat
parçalayan ve çok konuflan kimselerdir.” Ashab:
“Yâ Resûlullah, ( ‫ ُﻣ َﺘﺸَ ّ ِـﺪﻗُـﻮ ْن‬ve ‫َـﺎرو ْن‬
ُ ‫’) ﺛ َْـﺮﺛ‬i bildik, ( ‫ ) ُﻣ َﺘ َﻔﻴْ ِﻬﻘُـﻮ ْن‬kim-
lerdir? diye sordular. “Kibirlenip böbürlenen kimselerdir”
cevab›n› verdi.
(Tirmizî, Birr, 71, IV, 370, ‹bn Hanbel, IV, 193)

‫ إِ ﱠﺗ ِﻖ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ رﺳ‬sِ ‫ َﻗ َﺎل‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑِـﻰ َذ ٍّر َرﺿ َﻰ‬20.

 ٍ ‫ـﺎس ﺑِ ُﺨ ُﻠ‬ ِ ‫ﻬـﺎو َﺧ‬wْ‫اﳊﺴﻨَ َﺔ َﲤ‬


ِ ‫ـﺎﻟ‬
‫ﻖ‬ َ ‫ـﻖ اﻟﻨﱠ‬ َ َ ُ َ َ ْ ‫اﻟﺴ ّﻴِﺌَـ َﺔ‬
‫ـﺖ َوأ َ ْﺗﺒِــ ِﻊ ﱠ‬
َ ْ‫ ُﻛﻨ‬B‫ُـ‬ َ ‫ا َﺣ ْﻴﺜ‬ َ
ٍ ‫َﺣ َﺴ‬
 .‫ﻦ‬
Ebû Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) bana flöyle buyurdu:
“Nerede olursan›z olun, Allah’a karfl› gelmekten sak›n›n
ve kötülü¤ün peflinden hemen iyili¤i yetifltirin ki, onu silip
yok etsin. Ayr›ca insanlarla güzelce geçinin.”
(Tirmizî, Birr, 55, IV, 355; Darimî, Rikak, 74, I, 719)

‫ ِا ﱠن‬:‫ َﻗ َـﺎل ِ َﻻَ ﱠـﺞ َﻋﺒْ ِـﺪ اﻟْﻘَﻴْ ِﺲ‬. ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ٍ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬21.
‫ـﻦ اﺑْـﻦ َﻋﺒﱠـﺎس َا ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ِ ْ ‫ َا‬: ‫ ا‬Bَ ‫ˆﺒﻬ‬
 .‫اﻻﻧَﺎ ُة‬ َ ْ ‫ﳊ ْﻠ ُﻢ َو‬ ُ ُ‫ ُِﱡ‬Wِ ْ َ‫ﻴﻚ َﺧ ْﺼ َﻠﺘ‬
َ ‫ﻓ‬
=
16
‹bn Abbas (r.a.)’tan; Peygamber Efendimiz, Eflecc Abdül-Kays’a:
“Sende Allahu Teâlâ’n›n sevdi¤i iki (güzel) meziyet
vard›r: Onlar da hilm (yumuflak huyluluk) ve teenni
(düflünceli, temkinli hareket)dir” buyurmufllard›r.4
(Tirmizî, Birr, 66, IV, 366, 367)

ُ ‫ َا ْﳌ ُ ْﺆ ِﻣ ُﻦ َﻳﺄْﻟ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ َﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
Yَ ْ ‫َﻒ َو َﻻ َﺧ‬ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬22.
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
=
 .‫َﻒ‬ُ ‫َﻒ َو َﻻ ُﻳ ْﺆﻟ‬ ُ ‫ﻓﻴ َﻤ ْﻦ َﻻ َﻳﺄْﻟ‬
=
Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu rivayet
etmifltir:
“Mü’min ülfet eden (insanlarla iyi geçinen) kiflidir.
‹nsanlarla iyi geçinmeyen ve kendisi ile geçinilmeyen kiflide
hay›r yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 4, 5, 335, 9436)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ِ ٍ ‫ـﻦ َﻋ ْﻤ‬
ُ ‫ـﺮ َو َرﺿ َﻰ‬
ِ ‫ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬23.
ِ ْ‫ا ﺑ‬ ْ ْ

 . ‫ ْﺴ ِﻦ ُﺧ ُﻠ ِﻘ ِﻪ‬wُ ِ‫اﻟﺼ ﱠﻮامِ اﻟْﻘ ﱠُﻮامِ ﺑ‬ ِ


‫ إِ ﱠن اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠ َﻢ ﻟ َُـﻴ ْﺪ ِر ُك َد َر َﺟ َﺔ ﱡ‬:‫ُﻮل‬
ُ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬

Abdullah b. Amr (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyurdu¤unu


iflittim:
“Müslüman, güzel ahlâk› sayesinde Allâh’›n emirlerini
yerine getirip devaml› oruç tutanlar derecesine yükselir.”
(Taberanî, Evsat, No: 3150, IV, 102-103)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ َـﺖ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ ْ
ِ ِ
َ ُ َ ‫ـﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬24.

4. Abdü’l-Kays kabîlesi, Peygamber Efendimizi ziyarete geldiklerinde, vas›talar›ndan


iner inmez hemen Peygamberimizin elini, ete¤ini öpme¤e kofltular. Fakat bun-
lar›n reisi olan Münzir-i Eflecc, üstünü bafl›n› temizleyip beyaz bir cübbe giydikten
sonra huflû’ ve tevazu’ içinde Peygamberimizin huzuruna ç›kt›¤›nda, Peygamber
Efendimiz bu hadîsi buyurmufllard›r.

17
 .‫اﻟﺼﺎﺋ ِ ِﻢ اﻟْﻘَﺎﺋ ِ ِﻢ‬ ِِ ِ
‫ ْﺴ ِﻦ ُﺧ ُﻠﻘﻪ َد َر َﺟ َﺔ ﱠ‬wُ ِ‫ إِ ﱠن اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆﻣ َﻦ ﻟ َُـﻴ ْﺪ ِر ُك ﺑ‬:‫ُﻮل‬
ُ ‫َﻳﻘ‬

Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle dedi¤ini iflittim:


“Mü’min, güzel ahlâk› ile (fazla) oruç tutup (fazla) ibadet
edenin derecesine eriflir.”
(Ebu Davud, Edep, 7, V/149)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ــﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬، ‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ َ
َ ‫ـﻦ َاﺑـﻰ ﻃــﺎﻟـﺐ َرﺿ‬ ْ ‫َﻋ‬
=
ِ .‫ﺻﺎﺋ ِ ِﻢ اﻟﻨﱠ َﻬﺎر‬ ِ ِ ِ ِ
َ ‫اﳋ ُﻠﻖ َد َر َﺟﺎت َﻗﺎﺋ ِﻢ اﻟ ﱠﻠ ْﻴﻞ َو‬ ُ ْ ‫ ْﺴﻦ‬wُ ‫اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣ َﻦ ﻟ َُﻴ ْﺪر ُك ﺑ‬
ِ ِ ِ

Ali b. Ebî Talib (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤u rivayet


edilmifltir:
“Mü’min, güzel ahlâk› sebebiyle gece ibâdet eden ve
gündüz oruçlu bulunanlar›n derecelerine eriflir.”

‫ـﻦ ُﺧ ُﻠ ِﻘ ِـﻪ َد َر َﺟ َﺔ‬


ِ ‫ ْﺴ‬wُ ِ‫ َا ﱠن ْاﳌ َ ْـﺮء ﻟ َُـﻴ ْـﺪ ِر ُك ﺑ‬: ‫ﻴــﺪ َﻗ َـﺎل ﺑَ َﻠ َﻐ ِﻨــﻰ‬
َ
ٍ ‫ـﻦ ﺳ ِﻌ‬
َ ِ ْ‫ـﻰ ﺑ‬َ ˆ ْ َ ‫ـﻦ‬ْ ‫َﻋ‬
ِ ‫ﺎ‹ﻮ‬
 .‫اﺟ ِﺮ‬ ِ ‫ﻈ‬‫اﻟْﻘَﺎﺋ ِ ِﻢ ﺑِﺎﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِﻞ اﻟ ﱠ‬
َ َ ْ ِ‫ﺊ ﺑ‬ ِ ‫ﺎﻣ‬

Yahya b. Said (r.a.)’den, flöyle dedi¤i rivâyet olunmufltur:


“Kifli, güzel ahlâk ile geceyi ibadetle geçiren ve savafl
meydanlar›nda fliddetli susuzluktan ci¤eri yanan kimsenin
derecesine ulafl›r.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 6, II/904)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬25.
َ ‫ـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬
=
ِ .‫ﻼة‬ ِ ِ ِ
‫اﳋ ُﻠﻖ َد َر َﺟ َﺔ ﱠ‬
‫اﻟﺼ ْﻮمِ َو ﱠ‬
َ ‫اﻟﺼ‬ ُ ْ ‫ ْﺴﻦ‬wُ ‫ا ﻟ َُﻴﺒَ ﱢﻠ ُﻎ اﻟ َْﻌﺒْ َﺪ ﺑ‬
َ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), buyuruyor:

18
“Allâhu Teâla, kifliyi güzel ahlâk› ile (fazla) namaz k›lan
ve (fazla) oruç tutanlar›n derecesine yükseltir.”
Ebû Ya’lâ’n›n Enes’ten rivâyetinde:
َ ‫َ ِا‬W‫ » َا ْﻛ َﻤ ُﻞ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣ ِﻨ‬Mü’minlerin imanca en olgunu,
“«‫ﻧًﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬B‫ﻳ‬
ahlâkça en güzel olan›d›r.” ilavesi vard›r.
(Taberanî, Evsat, IV, 3892)

 ‫ أ َ ْو َﺣﻰ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑِﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬ ْ ‫ َﻋ‬26.

 ِ ‫ﻜ ﱠﻔ‬
‫ﺎر‬ ُ ْ ‫َﻚ َوﻟ َْﻮ َﻣ َﻊ اﻟ‬ َ ‫ﻼ ُم; َﻳﺎ َﺧﻠﻴـ َﺣ ّ ِﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘ‬ ِ
‫ﻴﻢ َﻋ َﻠ ْﻴﻪ ﱠ‬
َ ‫اﻟﺴ‬ َ ‫ إِﺑْ َﺮاﻫ‬sَ ِ‫ا إ‬
ُ
‫ـﻦ ُﺧ ُﻠ َﻘ ُﻪ َا ْن‬ ‫ﺴ‬ ‫ﺣ‬ ‫ـﻦ‬ ‫ﻤ‬ ‫ـ‬‫ﻟ‬ = ‫ و إِن َﻛ ِﻠﻤ =ﺘ‬،‫ار‬
ِ ‫ﻰ ﺳﺒـﻘَـﺖ‬ ِ ‫ـﺮ‬ ‫ﺑ‬َ ْ
‫اﻷ‬ ‫ـﻞ‬ ‫ﺧ‬
=
َ ‫ْ َ َ ﱠ َ َ َ ْ َ ْ َ ﱠ‬ َ َ ‫َﺗ ْـﺪ ُﺧ ْﻞ َﻣ ْـﺪ‬
 ْ ‫ ِة ُﻗ ْـﺪﺳـﻰ َوأ َ ْن أ ُ ْدﻧِ َﻴـ ُﻪ ِﻣ‬Y‫ـ‬ ِ ‫ وأ َ ْن أُﺳ ِﻘﻴـ ُﻪ ِﻣ =ـﻦ ﺣ‬،‫ﲢـﺖ َﻋـﺮـﻰ‬ ِ
‫ﻦ‬ ‫ﻈ‬
َ َ ْ َ ْ َ ْ َ ْ َ ‫أُﻇ ﱠﻠـ ُﻪ‬
= =
 .‫ِﺟ َﻮارى‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: =
“Allâhu Teâlâ, ‹brahim (a.s.)'a flöyle vahyetti:
– Halilim (Dostum)! Kâfirlere karfl› olsa da ahlâk›n› güzel-
lefltir ki, iyilerin girdi¤i yere giresin. Ahlâk›n› güzellefltiren
kimseyi, Arfl›m›n alt›nda gölgelendirip cennet sular›ndan
içirece¤imi ve onu civar›ma yaklaflt›raca¤›m› vâdettim.”
(Taberanî, Evsat, No: 6502, VII, 261)

‫ َﻣـﺎ ِﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ‫ َﻋـﻦ أَﺑِـﻰ ﱠ‬27.
َ ‫اﻟـﺪ ْر َداء َرﺿ‬ ْ

ُ ْ ‫ان أَﺛْﻘ َُﻞ ِﻣ ْﻦ ُﺣ ْﺴ ِﻦ‬


 .‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‬ ِ ‫ﻴﺰ‬ ٍ
َ ‫ ْاﳌ‬Cِ ‫ﻮﺿ ُﻊ‬ َ ‫َ ْﻰء ُﻳ‬
ِ ‫ــﻪ َدرﺟـ َﺔ ﺻ‬ ِ ِ‫ــﻖ ﻟ َﻴﺒ ُﻠ ُـﻎ ﺑ‬ = ِ
 ِ‫اﻟﺼ ْـﻮم‬
‫ـﺐ ﱠ‬ ِ ‫ــﺎﺣ‬ َ َ َ ْ َ ِ ‫اﳋ ُﻠ‬ ُ ْ ‫ـﻦ‬ِ ‫ــﺐ ُﺣ ْﺴ‬ َ ‫ﺻـﺎﺣ‬ َ ‫َو إِ ﱠن‬
 .‫ﻼ ِة‬
= ‫اﻟﺼ‬
‫َو ﱠ‬

19
‫ـﻦ ُﺣ ْﺴ ِﻦ‬ ِ ِ َ ‫ اﻟ ْـﻤ‬Cِ ‫ ﻣـﺎ ِﻣﻦ َ ـﻰ ٍء أَﺛْﻘ ََـﻞ‬:‫ ِر َوا َﻳ ِـﺔ أَﺑـﻰ َد ُاو َد ُ ْ‘ﺘَ َـا‬C‫َو‬
ْ ‫ﻴـﺰان ﻣ‬ ْ ْ َ ً
= = =
ِ .‫اﳋ ُﻠﻖ‬
ُْ
Ebu’d-Derdâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“(K›yamet günü) mü’minin mizan›nda güzel ahlâktan
daha a¤›r bir fley bulunmaz.
‹nsan, güzel ahlâk› ile (fazla) namaz k›l›p (fazla) oruç tu-
tanlar derecesine yükselir.”
(Tirmizî, Birr, 63, IV, 363)

Ebû Dâvûd da muhtasar olarak; “Mizanda, güzel ahlâktan


daha a¤›r gelecek hiçbir amel yoktur.”5
(Ebu Davud, Edeb, 7, V, 150)

‫ إِ ﱠن اﻟ َْﻌﺒْ َﺪ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ َاﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬28.
=
ِ ِ ِ ِ
 .‫اﻟﺼﺎﺋ ِﻢ اﻟْﻘَﺎﺋ ِﻢ‬ ‫ ْﺴ ِﻦ ُﺧﻠﻘﻪ َد َر َﺟﺔ ﱠ‬wُ ِ‫ﻟ َﻴَﺒْ ُﻠ ُﻎ ﺑ‬
َ ُ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Kul, güzel ahlâk›yla oruç tutan ve namaz k›lanlar›n de-
recesine ulafl›r.”
(Taberanî, Evsat, 6279, VII, 154)

‫ َو َﺟ َﻌ َـﻞ َﻗ ْﻠﺒَـ ُﻪ‬،‫ ِن‬B‫ﻳـ‬َ ‫ـﺺ َﻗ ْﻠﺒَـ ُﻪ ِﻟ ْـﻺ‬ َ ‫ـﻦ أ َ ْﺧ َﻠ‬


ْ ‫ـﺢ َﻣ‬ َ ‫ َﻗ ْـﺪ أ َ ْﻓ َﻠ‬:‫ َﻋ ْـﻦ أَﺑـﻰ َذ ٍّر‬29.
=
‫ َو َﺧﻠﻴ َﻘ = َﺘ ُﻪ ُﻣ ْﺴ َﺘـﻘﻴ َﻤـ ًﺔ َو َﺟ َﻌ َ ﻞ‬،ً‫ﻄ َﻤ ِﺌﻨﱠــﺔ‬ ِ ‫ﺴﺎ َﻧـ ُﻪ ﺻ‬
ْ ‫ـﺎد ًﻗﺎ َو َﻧ ْﻔ َﺴـ ُﻪ ُﻣ‬ ِ ً ‫ﺳﻠ‬
َ َ ‫ َوﻟ‬،B‫ﻴـ‬ َ
= = ِ ‫أ ُ ُذ =َﻧ ُﻪ ﻣﺴ َﺘ ِﻤﻌ ًﺔ و َﻋﻴﻨَ ُﻪ َﻧ‬
 .‫ﺎﻇ َﺮ ًة‬ ْ َ َ ْ ُ

5. Maksat, farz olmayarak k›l›nan namaz ve tutulan oruçlard›r.

20
Ebû Zerr (r.a.)’den:
“Can ve gönülden iman eden, kalbini her türlü
fenâl›ktan temizleyen, dili do¤ruyu söyleyen, gönlünü hofl
tutup hâline râz› olan, ahlâk›n› düzelten (güzel) sözleri din-
leyip ibret nazar› ile bakan kurtulmufltur.”
(‹bn Hanbel, V, 147)

‫ ُﻛ ْﻢ‬aُ ِ ‫ أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ِ ْ‫ َﻋ ْﻦ َﺳ ْﻔ َﻮا َن ﺑ‬30.
َ ‫ـﻦ ُﺳ َﻠ ْﻴ ٍﻢ َﻗ‬
ِ ِ ِ ِ ‫ﺑِﺄَﻳ‬
 .‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‬
ُ ْ ‫ َو ُﺣ ْﺴ ُﻦ‬،‫ﺖ‬ ‫ َا ﱠ‬:‫” اﻟ ْﻌﺒَﺎ َدة َوأ َ ْﻫ َﻮ ِ َﻬﻧﺎ َﻋ َ اﻟ ْﺒَ َﺪن‬
ُ ‫ﻟﺼ ْﻤ‬ َ ْ
Safvan b. Süleym’den; Resûlullah (s.a.s.) buyuruyorlar ki:
“Bedene kolay ve hafif gelen ibadeti size bildireyim mi?
Susmak ve güzel ahlâk sahibi olmakt›r.”
(‹bn-i Ebi’d-Dünya, Kitabu’s-Samt, No: 27, 48, Beyrut, 1988)

‫ َﻋ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل ﺳ ِﺌ َـﻞ رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬31.
=
ِ ِ
‫ َو ُﺳﺌ َ ﻞ‬،‫اﳋ ُﻠﻖ‬ ُ ْ ‫ـﻦ‬ ِ َ ‫اﳉﻨﱠـ َﺔ َﻓﻘ‬
َ ْ ‫ـﺎس‬ ِ ِ ‫أ َ ْﻛﺜ‬
ُ ‫َـﺎل َﺗﻘ َْﻮى ا َو ُﺣ ْﺴ‬ َ ‫َـﺮ َﻣﺎ ُﻳ ْـﺪﺧ ُﻞ اﻟﻨﱠ‬
ِ
 .‫َﺎل اﻟ ْ َﻔ ُﻢ َواﻟ ْ َﻔ ْﺮ ُج‬
َ ‫ﺎر َﻓﻘ‬
َ ‫ﺎس اﻟﻨﱠ‬ َ ‫َﻋ ْﻦ أ َ ْﻛﺜ َِﺮ َﻣﺎ ُﻳ ْﺪﺧ ُﻞ اﻟﻨﱠ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a;
– ‹nsanlar›n, cennete girmelerine en çok vesile olan fleyler-
den sorulunca, Resûlullah:
– Allah’tan korkmak ve güzel ahlâkt›r, buyurmufltur. Ve
insanlar›n cehenneme girmelerine en çok sebeb olan fleyler so-
rulunca da, Resûlullah:
– A¤›z ve tenâsül uzvudur (üreme organ›d›r), buyurmufltur.
(Tirmizî, Birr, 62, IV, 363)

21
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ أَﻧﱠ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳ‬Bَ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ َ
ِ ِ ِ
ُ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َر‬32.

 ?‫ـﺎﻣ ِﺔ‬ ِ ِ ْ َ ‫ﻜـﻢ ِﻣ ِﻨّـﻰ‬


َ ‫ƒﻠ ًﺴﺎ َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ ْ ُ ِ‫ َوأ َ ْﻗ َﺮﺑ‬s ِ ُ ‫ ُﻛ ْﻢ ﺑِـﺄ َ َﺣﺒِّـ‬a‫ أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ ِـ‬،‫ُـﻮل‬
‫ﻜ ْـﻢ إ َ ﱠ‬ ُ ُ ‫َﻳﻘ‬

ُ ُ‫ أ َ ْﺣ َﺴﻨ‬:‫ـﺎل‬
‫ﻜ ْ ﻢ‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ا‬ ِ ‫ﻮل‬ َ ‫ ﻧَ َﻌ ْﻢ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬:‫ َﻗـﺎﻟ ُـﻮا‬،‫ﻼﺛًﺎ‬ ِ ْ ‫َﻓـﺄ َ َﻋﺎ َد َﻫـﺎ َﻣ ﱠـﺮ َﺗ‬
َ ‫ أ َ ْو ﺛَـ‬W
 .‫ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyur-
du¤unu iflittim:
“Benim kat›mda en sevimliniz ve k›yamet gününde me-
clisime en yak›n olan›n›z› size haber vereyim mi?” Bunu iki
veya üç defa tekrar buyurdular. Ashab:
“Evet, yâ Resûlullah”, dediler. Resûlullah:
“Ahlâkça en güzel olan›n›zd›r” buyurdu.
(‹bn Hanbel, II, 185)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ﻃَ ِﺎﻟ ٍﺐ أ َ ﱠن رﺳ‬


ِ ْ‫ ﺑْ ِﻦ َﻋ ِﻠ ِﻰ ﺑ‬W ِ ْ‫ َو َﻋ ْﻦ َﻋ ِﻠ ِﻰ ﺑ‬33.
ِ ْ ‫ـﻦ ُﺣ َﺴ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ّ ّ
=
ِ ‫ ِﻣﻦ ﺣﺴ ِﻦ إِﺳ َﻼمِ اﻟ ْـﻤﺮ ِء َﺗﺮ ُﻛ ُﻪ ﻣ َﺎﻻ ﻳﻌ ِﻨ‬:‫َﻗ َﺎل‬
 .‫ﻴﻪ‬ َْ َ ْ ْ َ ْ ْ ُ ْ
Ali b. Hüseyin b. Ebî Tâlib (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Kiflinin ‹slâmî güzelliklerinden biri de (mânâs›z, faydas›z)
ve kendisini ilgilendirmeyen fleyleri terk etmesidir.”
(Mâlik, Muvatta, Hüsnü’l-Huluk, 3, II, 903)

‫ ﻟ َﻴْ َﺲ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ ُ ‫ـﺎل; َﻗ َﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬ ِ ٍ
ُ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َرﺿ َﻰ‬34.

 .‫ َو َﻻ اﻟ ْﺒَﺬىء‬،‫ﺎﺣ ِﺶ‬
ِ ‫ و َﻻ اﻟ ْ َﻔ‬،‫ﺎن‬ ِ ِ ‫ْاﳌ ُ ْﺆ ِﻣﻦ ﺑِﺎﻟ ﱠ‬
َ ‫ َو َﻻ اﻟ ﱠﻠ ﱠﻌ‬،‫ﻄ ﱠﻌﺎن‬ ُ
=
‹bni Mes’ûd (r.a.); Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu rivayet etmifltir:

22
“Mü’min; insanlar› kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve
çirkin davran›fl sergileyen kimse de¤ildir.”
(Tirmizî, Birr, IV, 350, 48; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 405, 416)

ُ ‫– َﻳ‬ ِ ِ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬35.
‫ﻮل‬ ُ ‫ـﻦ َر ُﺳ‬ْ ‫ﻜ‬ ْ َ :‫ َﻗ َﺎل‬B‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا اﺑْﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْـﻦ اﻟ ْ َﻌﺎص َرﺿ‬
 ْ ‫ إِ ﱠن ِﻣ‬:‫ُـﻮل‬
‫ﻦ‬ ُ ‫ َو َﻛـﺎ َن َﻳﻘ‬،‫ﺸً ـﺎ‬wِّ ‫ـﺎﺣﺸً ـﺎ َو َﻻ ُﻣ َﺘ َﻔ‬
ِ ‫ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ َﻓ‬
َ َ َ ْ ُ َ
ِ

َ ‫ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ‬
 .‫ﻼ ًﻗﺎ‬ ِ ‫ِﺧ َﻴ‬
ُ َ‫ﺎر ُﻛ ْﻢ أ َ ْﺣ َﺴﻨ‬
Abdullâh b. Amr b. el-Âs (r.anhümâ)’dan; flöyle demifltir:
Resûlullâh, sözünde ve iflinde çirkin bir harekette ne bulu-
nurdu, ne de bulunmak isterdi ve flöyle buyururdu:
“Sizin en hay›rl›n›z -dan biri de- ahlâkça en güzelinizdir.”
(Buharî, Menâk›b, 23, IV, 166)

‫ أ َ َﻻ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬36.
َ ‫ـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬
=
ِ َ ‫ ﺑَـ َﻳﺎ َر ُﺳ‬:‫ ُﻛ ْﻢ ﺑِ ِﺨﻴَـﺎرﻛ ْـﻢ? ﻗﺎﻟ ُـﻮا‬a‫ـ‬
ِ
َ َ ُ
 ،‫ ًرا‬B‫ـﺎل أﻃ َﻮﻟ ُـﻜ ْـﻢ أ ْﻋ‬ ْ َ َ
َ ‫ ﻗ‬،‫ـﻮل ا‬ = َ ُ ُ ِ ‫أ ُ ْﺧ‬
 .‫ﻼ ًﻗﺎ‬َ ‫ﻜ ْﻢ أ َ ْﺧ‬ُ ‫َوأ َ ْﺣ َﺴﻨُـ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.):
– En hay›rl›lar›n›z› size bildireyim mi? buyurdu. Onlar:
– Bildir yâ Resûlallâh, dediler. Resûlullah:
– Ömrü uzun ve ahlâk› güzel olan›n›zd›r, buyurdular.
(‹bn Hibban, Birr, 484, II, 234)

‫ا‬ ِ ٍ ‫ أ َ ﱠن ﻣﻌـﺎ َذﺑﻦ ﺟﺒ‬Bَ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬ‬


ِ ِ ِ ْ‫ـﻦ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑ‬ ِ ‫ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬37.
ِ ْ‫ا ﺑ‬
ُ ‫ـﻞ َرﺿ َﻰ‬ََ َْ َُ ُ ُ َ ‫ـﻦ اﻟ َْﻌﺎص َر‬ ْ ْ

 .‫ ْك ﺑِ ِﻪ َ ْﻴﺌًﺎ‬
ِ ْ ‫ا َﻻ ُﺗ‬ ِ ْ :‫ َﻗ َﺎل‬،‫ﺻﻨﻰ‬
َ ‫اﻋﺒُﺪ‬
ِ ‫ا أَو‬
ْ
ِ ‫ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ‬:‫َـﺎل‬ َ
‫َﻋﻨْ ُﻪ أ َرا َد َﺳﻔ ًﺮا ﻓﻘ َ َ ﱠ‬
َ َ
=
23
ِ ‫ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ إِ َذا أَﺳﺄْت َﻓﺄَﺣ ِﺴﻦ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ا ِز ْدﻧﻰ‬
 ،‫ا ِز ْدﻧﻰ‬ ِ ‫َﻗ َﺎل ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ‬
‫ﱠ‬ َ ْ ْ َ َ ‫َ ﱠ‬
= =
 .‫ُﻚ‬َ ‫ ُﺴ ْﻦ ُﺧ ُﻠﻘ‬wْ ‫اﺳﺘَ ِـﻘ ْﻢ َوﻟ َْﻴ‬
ْ ‫َﻗ َﺎل‬
Abdullâh b. Amr b. el-Âs (r.anhümâ)’dan:
Muâz b. Cebel (r.a.), (bir yere) yolculuk yapmak istedi¤i bir
s›rada Resûlullah Efendimiz’e flöyle söyledi:
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana ö¤üt ver. Resûlullah:
– Allah’a ibâdet et, O’na hiçbir fleyi flerik (ortak) koflma,
buyurdu.
Muâz yine:
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana ö¤üdünü artt›r, dedi, Resûlullah:
– (Bir) Fenâl›k yapt›¤›nda hemen iyilik yap, buyurdu.
Muâz (yine):
– Ey Allah’›n Resûlü! Bana -ö¤üdünü- artt›r, dedi. Resûlullah:
– Dosdo¤ru ol , ahlâk›n güzelleflsin, buyurdular.
(‹bn Hibban, Birr, 524, II, 283)

ِ
‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮﺳـﺎ ﻋﻨْ َﺪ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬ ً ‫ ُﻛﻨﱠﺎ ُﺟ ُﻠ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬
ِ ٍ
ُ ‫ﺎﻣـ َﺔ ﺑْ ِﻦ َ€ ﻳـﻚ َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ َﻋ ْﻦ أ ُ َﺳ‬38.

‫ إِ ْ ذ‬،‫ﻢ‬E ‫ﻜ ِّﻠ‬
َ َ‫ﻜ ﱠﻠ ُﻢ ِﻣﻨﱠـﺎ ُﻣﺘ‬َ ‫ﻟـﺮ َﺧ َﻊ َﻣـﺎ َﺗ‬‫ا‬َ ‫ﺎ‬ َ ‫ﻨ‬ ِ ‫ا َﻋﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ َﻛـﺄَﻧﱠ =ﻤـَﺎ َﻋ َـ ر ُؤ‬
‫وﺳ‬
‫ﱠ‬ ُ َ َ َ ْ ُ
‫ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْ ﻢ‬:‫? َﻗ َﺎل‬s‫ـﺎ‬ ِ sَ ِ‫ا إ‬
َ ‫ا َﺗ َﻌ‬ ِ ‫ﺎد‬ ِ ‫ ﻣـﻦ أَﺣﺐ ِﻋﺒ‬:‫ﺟﺎء ُه أُﻧَﺎس َﻓﻘَـﺎﻟ ُﻮا‬
َ ‫َ ْ َ ﱡ‬ E َ َ
 .‫ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬
Üsâme b. fierik (r.a.)’ten; fierik dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.)’›n huzurunda bulunuyorduk. Âdeta
bafl›m›z›n üstünde bir kufl var, onu kaç›rmamak için hiç birimiz
ses ç›karm›yordu. O s›rada bâz› kimselerin gelerek Peygamber
Efendimize:

24
– Allah kat›nda en sevgili kullar kimlerdir? diye sordular.
Peygamber Efendimiz:
– Ahlâk› en güzel olanlard›r, buyurdular.
(Taberanî, Evsat, No: 6376, VII, 196)

‫ﻼ ِة‬
= ‫اﻟﺼ‬ ِ َ ‫ ﻳﺎ رﺳ‬:‫ ﺑ ِـﻦ َﻗ َﺘﺎ َد َة ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن ر ُﺟ ًﻼ َﻗ َﺎل‬Yِ ‫ َﻋ ْﻦ ُﻋ َﻤ‬39.
‫ﻮل ا أ َ ﱡى ﱠ‬ َُ َ َ ُ َ َ ْ ْ

َ ‫ َﻗ‬:‫اﻟﺼ َـﺪ َﻗ ِـﺔ أ َ ْﻓ َﻀ ُـﻞ‬


 ُ ‫ـﺎل َﺟ ْﻬ‬
‫ـﺪ‬ ‫ َﻓـﺄ َ ﱡى ﱠ‬:‫ــﺎل‬َ ‫ـﻮت َﻗ‬ ِ ُ‫ـﻮل اﻟ ْ ُﻘﻨ‬
ُ ُ‫ـﺎل ﻃ‬ َ ‫أ َ ْﻓ َﻀ ُـﻞ? َﻗ‬
 .‫ﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬ْ َ ‫ أ‬:‫ ًﻧﺎ? َﻗ َﺎل‬B‫ﻳ‬َ ‫ َا ْﻛ َﻤ ُﻞ إ‬Wَ ‫ أ َ ﱡى اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣﻨ‬:‫ َﻗ َﺎل‬.‫اﻟ ْـ ُﻤ ِﻘ ّ ِﻞ‬
= =
Umeyr b. Katâde (r.a.)’den; bir kifli Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Ya Resûlallah, hangi namaz›n derecesi daha yüksektir?
diye sordu. Resûl-i Ekrem:
– Devaml› sûrette tam bir huflû (gönül huzuru) ile k›l›nan
namazd›r, buyurdu. Adam:
– Hangi sadakan›n derecesi daha yüksektir? diye sordu.
Resûl-i Ekrem:
“Darl›kta, az fleyden yap›lan infak (hay›r yapmak)” buyur-
mufltur. Adam:
– Mü’minlerin imanca en olgunu hangisidir? diye sordu.
Resûl-i Ekrem:
“Ahlâkça en güzel olan›d›r.” buyurdu.
(Taberanî, Evsat, No: 8119, IX, 57)

ِ ‫ƒ ِﻠ ٍﺲ ﻓ‬
‫ﻴـﻪ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬ ِ
ْ َ C ‫ـﺖ‬ ُ ْ‫ ُﻛﻨ‬:‫ َﻗ َـﺎل‬B‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬40.
َ ‫ـﻦ َﺟـﺎﺑـﺮ ﺑْـﻦ َﺳ ُﻤ َﺮ َة َرﺿ‬
=
‫ﺶ‬ َ w‫ َﺶ َواﻟﺘﱠ َﻔ ﱡ‬wْ ‫ إِ ﱠن =اﻟ ْ ُﻔ‬:‫َﺎل‬ َ ‫ﺎﻣ َﺔ َﻓﻘ‬ ِ
َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َو َﺳ ُﻤ َﺮ ُة َوأَﺑُـﻮ أ ُ َﻣ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ
َ ‫ﺎس إِ ْﺳ‬
 .‫ﻼ ًﻣﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬ ِ ‫ و إِ ﱠن أَﺣﺴﻦ اﻟﻨﱠ‬،‫ َ ﻰ ٍء‬C ِ‫ﻼم‬ َ ‫اﻻ ْﺳ‬ ِ ْ ‫ﻟ َﻴﺴﺎ ِﻣﻦ‬
َ َ ْ َ ْ َ َْ
=
25
Câbir b. Semüre (r.anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.), Semüre ve Ebû Ümâme’nin de bulundu¤u
bir mecliste idim. Resûlullah flöyle buyurdu:
“Hayâs›zl›¤›n, kendisini hayâs›zl›¤a al›flt›rmaya zorla-
man›n ‹slâmiyette hiçbir yeri yoktur. Müslümanl›k
bak›m›ndan insanlar›n en güzeli, ahlâkça en güzel olan›d›r.”
(‹bn Hanbel, V, 89)

 ،‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬41.
َ ‫ــﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
=
‫ﻂ اﻟ َْﻮ ْﺟ ِﻪ‬
ُ ‫ﻜ ْﻢ ﺑَ ْﺴ‬ ُ ‫ﺎس ﺑِـﺄ َ ْﻣ َﻮ ِاﻟ‬
ُ ْ‫ﻜ ْﻢ َوﻟ ِ=ﻜ ْﻦ َﻳ َﺴ ُﻌ ُﻬ ْـﻢ ِﻣﻨ‬ ُ ‫إِﻧﱠـ‬
َ ‫ﻜ ْﻢ ﻟ َْﻦ َﺗ َﺴ ُﻌﻮا اﻟﻨﱠ‬
ِ ‫اﳋ ُﻠ‬
 .‫ﻖ‬ ُ ْ ‫َو ُﺣ ْﺴ ُﻦ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den, Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Gerçekten siz, mallar›n›zla insanlar› (memnun etme¤e)
güç yetiremezsiniz. Ancak onlar› sizin güler yüz ve güzel
huyunuz memnun edebilir.”
(Ebû Ya’lâ, el-Müsned, No: 6550, XI, 428, D›meflk, 1992)

‫ َﻣﺎ ِﻣ ْﻦ َ ْﻰ ٍء‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ِ ‫ َﻋ‬،‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ‬ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ َﻰ‬42.

‫ـﻮب ِﻣ ْﻦ َذﻧْ ٍﺐ إِ ﱠﻻ َﻋﺎ َ د‬ ِ ‫اﳋ ُﻠ ِﻖ َﻓ‬ ِ ‫ﺎﺣﺐ ﺳ‬ ِ


ُ ‫ﺘ‬
ُ ‫ﻳ‬َ ‫ﻻ‬َ ‫ﻪ‬
ُ ‫ﻧ‬
‫ﱠ‬ ‫ﺈ‬ ُ ْ ‫ـﻮء‬ ُ َ ‫ﺻ‬ َ ‫ إِ ﱠﻻ‬،E‫إِ ﱠﻻ ﻟ َ ُﻪ َﺗ ْـﻮﺑَـﺔ‬
 .‫€ ِﻣﻨْ ُﻪ‬
ٍّ َ C
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur: =
“Hiç bir (günah) yoktur ki tevbesi (dönüflü) olmas›n.
Ancak kötü ahlâk sahibi hariç. Zira o, bir günahtan tövbe
eder, döner ondan daha kötüsünü ifller.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’s-Sa¤îr, I, 200)

 ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أَﺑَﺎ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ ﻟ َِﻘﻰ رﺳ‬:‫ َﻋ ْﻦ أ َ َﻧ ٍﺲ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬43.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ُ َ َ

26
‫ﻈ ْﻬ ِﺮ‪ ،‬‬ ‫ـﻒ َﻋ َـ اﻟ ﱠ‬ ‫šـﺎ أ َ َﺧ ﱡ‬ ‫ـ‪َ ُ W‬‬ ‫ﱡـﻚ َﻋ =ـ َﺧ ْﺼ َﻠﺘَ ْ ِ‬ ‫َـﺎل َﻳـﺎ أَﺑَﺎ َذ ٍّر! أ َ َﻻ أ َ ُدﻟ َ‬ ‫َذ ٍّر َﻓﻘ َ‬
‫ـﺎل‪َ :‬ﻋ َﻠ ْﻴ َ ‬
‫ﻚ‬ ‫ا َﻗ َ‬ ‫ﻮل ِ‬ ‫ـﺎل‪ :‬ﺑَ = َﻳـﺎ َر ُﺳ َ‬ ‫šﺎ? َﻗ َ‬ ‫ان ِﻣ ْﻦ َﻏ ْـ‪َ ِ ِY‬‬ ‫ﻴـﺰ ِ‬
‫َوأَﺛْﻘ َُـﻞ َﻋ َ اﻟ ْـﻤ َ‬
‫ِ ُْ =‬
‫ﻼﺋ ِ ُ ‬
‫ﻖ‬ ‫اﳋ =‬ ‫اﻟﺼ ْﻤ ِﺖ‪َ ،‬ﻓ َـﻮﻟ ﱠﺬى ﻧَ ْﻔﺴﻰ ﺑِ َﻴ ِـﺪ ِه َﻣﺎ َﻋ ِﻤ َـﻞ ْ َ‬ ‫ِ‬
‫اﳋ ُﻠ ِﻖ َوﻃُـﻮل ﱠ‬ ‫ﺑِ ُ‪ْ w‬ﺴﻦ‬
‫=‬ ‫=‬
‫ﺑِ ِﻤﺜ ِْﻠ ِﻬ َ‪ .B‬‬
‫ﻮل ِ‬
‫ا‬ ‫ـﺎل َر ُﺳ ُ‬ ‫ﻈـ ُﻪ‪َ :‬ﻗ َ‬ ‫ـﻦ أَﺑﻰ َذ ٍّر َوﻟ َ ْﻔ ُ‬ ‫ٍ ٍ‬
‫َو َر َوا ُه أَﺑُـﻮ اﻟﺸﱠ ْﻴـ ِﺦ ﺑِ ِﺈ ْﺳﻨَـﺎد َواه َﻋ ْ‬
‫=‬
‫ـﻞ اﻟ ِْﻌﺒَﺎ َد ِة‪َ ،‬وأ َ َﺧ ّﻔِ َﻬﺎ ‬ ‫ﱡـﻚ َﻋ = أ َ ْﻓ َﻀ ِ‬ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‪َ  :‬ﻳـﺎ أَﺑَﺎ َذ ٍّر أ َ َﻻ أ َ ُدﻟ َ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫َ‬
‫ﺖ ﺑَ = ﻓِ َﺪ َ ‬
‫اك‬ ‫ان‪ ،‬وأ َ ْﻫﻮ ِﻬﻧﺎ َﻋ َـ ِّ ِ‬
‫اﻟﻠ َﺴﺎن? ُﻗ ْﻠ ُ‬ ‫ﻴﺰ َ َ َ‬
‫َﻋ َ اﻟ ْﺒ َـﺪ ِن وأَﺛْﻘ َِﻠﻬﺎ ِ‪ C‬اﻟ ْـﻤ َ ِ‬
‫َ َ‬ ‫َ‬
‫ﻮل اﻟﺼﻤ ِ‬ ‫ﻄ ِ‬ ‫ِ=‬
‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‪ ،‬‬ ‫ـﺖ َو ُﺣ ْﺴ ِﻦ ْ ُ‬ ‫ﱠ ْ‬ ‫ـﻚ ﺑِ ُ‬ ‫ا! َﻗ َﺎل‪َ :‬ﻋ َﻠ ْﻴ َ‬ ‫أَﺑﻰ َوأ ُ ِّﻣـﻰ َﻳﺎ َر ُﺳ َ‬
‫ـﻮل‬
‫َﻓ ِ=ﺈﻧﱠ َﻚ ﻟ َﺴﺖ ﺑِﻌ ِ‬
‫ﺎﻣ ٍﻞ ﺑِ ِﻤﺜ ِْﻠ ِﻬ َ‪ .B‬‬ ‫ْ َ َ‬
‫اﻟـﺪ ْر َد ِاء‪ :‬أ َ َﻻ أُﻧَـﺒِّـﺌُ َﻚ ﺑِﺄ َ ْﻣ َـﺮ ْﻳ ِﻦ َﺧﻔ ٍ ‬
‫ﻴﻒ‬ ‫ﻳﺚ أَﺑﻰ ﱠ‬ ‫وروا ُه أَﻳ ًﻀﺎ ِﻣﻦ ﺣـﺪ ِ‬
‫ْ َ‬ ‫َ ََ ْ‬
‫ِ =‬ ‫š =ﺎ‪ ،‬ﻟ َـﻢ َﺗ ْﻠ= َﻖ ا َﻋ ﱠﺰ وﺟ ﱠﻞ ﺑِ ِﻤﺜ ِ‬
‫اﻟﺼ ْﻤ ِ ‬
‫ﺖ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻮل‬ ‫ُ‬ ‫ﻃ‬ ‫‪:‬‬ ‫َ‬
‫‪B‬‬ ‫ِ‬
‫ﻬ‬ ‫ْﻠ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ُﻣ ْﺆﻧَﺘُ ُﻬ َ‪َ B‬ﻋﻈﻴ ٍﻢ أ َ ْﺟ ُﺮ ُ َ ْ‬
‫=‬
‫اﳋ ُﻠ ِﻖ‪ .‬‬
‫َو ُﺣ ْﺴ ِﻦ ْ ُ‬
‫‪Enes (r.a.) dedi ki; Resûlullah (s.a.s.), Ebû Zerr ile karfl›laflt› ve:‬‬
‫‪– Yâ Ebâ Zerr, sana, di¤erlerine nisbeten yükte hafif, mi-‬‬
‫‪zanda a¤›r gelen iki güzel üstünlü¤ü bildireyim mi? buyur-‬‬
‫‪du.‬‬
‫‪Ebû Zerr:‬‬
‫‪– Evet Yâ Resûlullah, dedi. Peygamber Efendimiz:‬‬
‫‪– Güzel huylu olma¤a dikkat et ve daima susmay› tercih‬‬
‫‪eyle.‬‬

‫‪27‬‬
Beni yaflatma ve öldürme kudretine sahip olan Allâhu
Teâlâ’ya yemin ederim ki, yarat›lanlar (Allah kat›nda) bunlar
gibi (de¤erli) bir amel ifllememifllerdir.
Hadisi, Ebü’fl-fieyh b. Hibban da zay›f bir isnâd ile Ebû Zer’den flu lafz ile zikret-
mifltir.

Resûlullah flöyle buyurmufltur:


– Yâ Ebâ Zerr, dilde kolay, mîzanda a¤›r gelen ve yükte
hafif olan en faziletli bir ibadeti sana bildireyim mi? Ebû
Zerr:
– Evet Ya Resûlallah, anam babam sana feda olsun, dedi.
Peygamber Efendimiz:
– Sükûtu tercih et ve güzel ahlâkl› olma¤a gayret eyle.
Sen bunlar gibi (baflka bir ibâdet) yapamazs›n, buyurmufltur.
Ebü’d-Derdâ’dan da flu flekilde rivâyet edilmifltir:
Resûlullah (s.a.s.) Ebü’d-Derdâ’ya hitâben flöyle buyur-
mufltur:
– Ey Ebü’d-Derdâ, sana, benzerleriyle Allâh’›n r›zâs›n› ka-
zanamayaca¤›n, zahmeti az, sevab› büyük iki fley
ö¤reteyim mi? Devaml› sükût ve güzel ahlâkt›r, buyurdu.
(Ebû Ya’lâ, el-Müsned, No: 543, VI, 53)

28
II
DO⁄RULUK HAKKINDA HAD‹SLER

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ َﻗ َﺎل‬Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ْ َ ِ ِ
َ ‫ـﻦ ُﻣ َﻌﺎو َﻳ َﺔ ﺑْـﻦ أﺑﻰ ُﺳﻔ َﻴﺎ َن َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬44.
=
ِ ِ
‫ َو إ ﱠﻳـﺎ ُﻛ ْ ﻢ‬،‫اﳉﻨﱠﺔ‬ ِ
َ ْ C ‫šـﺎ‬ ِ ِ ِ
َ ُ ‫ اﻟ ْﺒ ّـﺮ َو‬sَ ‫ﺪى إ‬ ِ ِ ِ ِ‫ﻜﻢ ﺑ‬
ْ َ ‫ـﺎﻟﺼ ْﺪق َﻓـﺈﻧﱠـ ُﻪ‬ ّ ْ ُ ‫ َﻋ َﻠ ْﻴ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
=ِ ِ َ ْ ‫واﻟ‬
ِ ‫ اﻟﻨﱠ‬Cِ ‫šﺎ‬
 .‫ﺎر‬ َ ُ ‫ﻮر َو‬ ‫ اﻟ ْ ُﻔ ُﺠ‬sَ ِ‫ﺪى إ‬ ِ
ْ َ ‫ﻜﺬ َب َﻓﺈﻧﱠ ُﻪ‬ َ
=
Muâviye b. Ebî Süfyân (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyur-
du¤u rivâyet edilmifltir:
“Do¤rulu¤a yap›fl›n (ondan ayr›lmay›n), zirâ do¤ruluk
iyili¤e götürür, do¤ru ve iyilik (sahibleri) ise cennettedir. Ya-
landan kaç›n›n, zira yalan kötülü¤e götürür; yalan ve kötü-
lük (edenler) de cehennemdedir.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, No: 894, 19, 380-381, Beyrut, 1993)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬


ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ ِ ِ ُْ ٍ َ ْ ‫ َﻋ‬45.
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ّى َرﺿ‬
ِ = =
ِ ‫و‬W ِ ‫َاﻟ ﱠﺘ‬
 .‫ َواﻟﺸﱡ َﻬ َﺪاء‬W َ ‫اﻟﺼﺪّﻳﻘ‬ ّ َ َ ِ‫ َﻣ َﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ّﻴ‬W ُ ‫وق ْاﻷَﻣ‬ ُ ‫اﻟﺼ ُﺪ‬ ‫ﺎﺟ ُﺮ ﱠ‬
ِ ‫  َاﻟ ﱠﺘ‬:‫ﺻ = ﱠـ = ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ِ ‫ـﻮل‬ =
‫ـﺎﺟ ُ ﺮ‬ ُ َ ‫ا‬ ُ ‫ﺳ‬ ‫ر‬
َُ ‫ﺎل‬َ َ
‫ﻗ‬ :‫ﻪ‬ُ ‫ﻈــ‬ ِ ْ‫ـﻦ اﺑ‬
ُ ‫ َوﻟ َ ْﻔ‬،‫ـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ‬ ِ ‫َﻋ‬

 .‫ﺎﻣ ِﺔ‬ ِ ِ ِ
َ ‫وق اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠ ُﻢ َﻣ َﻊ اﻟﺸﱡ َﻬ َﺪاء َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ ُ ‫اﻟﺼ ُﺪ‬ ‫ ﱠ‬W ُ ‫ْاﻷَﻣ‬
=
Ebû Saîd-i Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyur-
mufltur:

29
“Do¤ru ve emniyetli tâcir (k›yamet gününde) peygamber-
ler, do¤rular (s›dd›klar) ve flehitlerle berâberdir.”
(Tirmizî, Büyu‘, 4, III, 515)

‹bn-i Ömer’den flu lâf›zla rivâyet edilmifltir:


Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz: “Güvenilir, do¤ru Müslüman
tâcir, k›yâmet gününde flehitlerle beraberdir” buyurmufltur.
(‹bn Mâce, Ticarat, 12, II, 724)

‫ﻜ ْﻢ‬ ُ ‫ َﻋ َﻠ ْﻴـ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬


ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ِ ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َر‬46.

 ‫اﳉﻨﱠ ِـﺔ َو َﻣﺎ‬َ ْ sَ ِ‫ـﺪى إ‬ ْ َ a‫ْـ‬


ِ ِ
‫ َو إ ﱠن اﻟ ِ ﱠ‬aْ‫ اﻟ ِ ﱢ‬sَ ‫ـﺪى إ‬ ْ َ ‫اﻟﺼ ْـﺪ َق‬
ِ ‫ﺎﻟﺼ ْـﺪ ِق َﻓ ِـﺈ ﱠن‬
ّ
ِ ِ‫ﺑ‬
ّ
 ،‫ﺻ ّ ِﺪﻳﻘًﺎ‬ ِ ‫ا‬ِ ‫ﻜ َﺘﺐ = ِﻋﻨْ َﺪ‬ ْ َ ِ =
َ ُ ‫ّ ْ َﱠ‬ ‫ﻳ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﺘ‬ ‫ﺣ‬ ‫ق‬ ‫ﺪ‬ ‫اﻟﺼ‬ ‫ى‬ ‫ﺮ‬ ‫ ﱠ‬wَ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َﻳ ْﺼ ُﺪ ُق َو َﻳ َﺘ‬
‫َﻳ َﺰ ُال ﱠ‬
 َ ‫ـﻮر َو إِ ﱠن اﻟ ْ ُﻔ ُﺠ‬
‫ـﻮر‬ ِ ‫ اﻟ ْ ُﻔ ُﺠ‬sَ ِ‫ــﺪى إ‬ ِ َ ْ ‫ــﺬب َﻓ ِـﺈ ﱠن اﻟ‬ ِ َ ْ ‫و إِﻳـﺎ ُﻛـﻢ واﻟ‬
ْ َ ‫ﻜـﺬ َب‬ َ ‫ﻜ‬ َ ْ ‫َ ﱠ‬
=
 ‫ﻜ ِـﺬ َب َﺣ ﱠﺘﻰ‬ َ ْ ‫ ﱠـﺮى اﻟ‬wَ ‫ﻜ ِـﺬ ُب َو َﻳ َﺘ‬ ْ ‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ َﻳ‬‫ـﺎر َو َﻣﺎ َﻳ َـﺰ ُال ﱠ‬ ِ ‫ اﻟﻨﱠ‬sَ ِ‫ـﺪى إ‬ َْ
 .‫ا َﻛ ﱠﺬاﺑًﺎ‬ ِ ‫ﻜ = َﺘﺐ ِﻋﻨْ َﺪ‬
َ ْ ‫ُﻳ‬
Abdullâh (r.a.)’tan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Do¤rulu¤a yap›fl›n -ondan ayr›lmay›n- zira, do¤ruluk
iyili¤e götürür, iyilik de Cennet’e iletir. Kifli do¤ru söyledik-
çe, do¤ruyu araflt›rd›kça Allah kat›nda do¤ru yaz›l›r. Yalan-
dan kaç›n›n, zira, yalan kötülü¤e götürür. Kötülük de Ce-
hennem’e iletir. Kifli yalan söyledikçe ve yalan peflinde
kofltukça Allah kat›nda yalanc› yaz›l›r.”
(Müslim, Birr, 105, III, 2013)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻣﻨْ ُﺼـﻮر ﺑْـﻦ اﻟ ْـ ُﻤ ْﻌ َﺘ َﻤـﺮ َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬47.
ِ ‫ﻴﻪ َﻓ ِﺈ ﱠن ﻓ‬
ِ ‫ﻜ َﺔ ﻓ‬ ِ ‫ﲢﺮوا‬
َ ْ ‫اﻟﺼ ْﺪ َق َو إِ ْن َرأ َ ْﻳ ُﺘ ْﻢ أ َ ﱠن‬
 .‫ﻴﻪ اﻟﻨﱠ َﺠﺎ َة‬ َ ‫ا‹ َﻠ‬ ّ ُ ‫ َ َ ﱠ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
= =
30
Mansur b. el-Mu’temer (r.a.)’den;
Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Tehlikeyi do¤rulukta görseniz de do¤rulu¤u araflt›r›n›z,
zira kurtulufl ancak ondad›r.”
(‹bn-i Ebi’d-Dünya, No: 449, 264)

‫ﻮل‬ ُ ‫ َو َر ُﺳ‬،‫ َد َﻋﺘْﻨﻰ أ ُ ِّﻣـﻰ َﻳ ْﻮ ًﻣـﺎ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ِ ٍ ‫ـﺎﻣ‬


ُ ‫ـﺮ َرﺿ َﻰ‬
ِ ‫ا ﺑ ِﻦ َﻋ‬ِ ِ
ْ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ‬ ْ ‫ َﻋ‬48.
=
 ،‫ـﺎل ُا ْﻋ ِﻄ َﻚ‬
َ ‫ َﻫـﺎ َﺗ َﻌ‬:‫َـﺖ‬ ِ ِ ِ
ْ ‫ َﻓﻘَﺎﻟ‬،‫ ﺑَ ْﻴـﺘﻨَـﺎ‬C ‫ـﺪ‬E ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗـﺎﻋ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا‬
ِ

 :‫َﺖ‬ ‫ﻟ‬‫ﺎ‬ َ
‫ﻗ‬ ? ِ ‫ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ = وﺳ ﱠﻠﻢ وﻣﺎ أَر ْد ِت أ َ ْن ُﺗﻌﻄ‬
‫ﻴﻪ‬ ِ ‫ﻮل‬ ُ ‫َﺎل َ َ‹ﺎ َر ُﺳ‬ َ ‫َﻓﻘ‬
ْ ْ َ ََ َ َ َ ْ ُ َ
ِ ‫ا ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ و =ﺳ ﱠﻠﻢ أَﻣﺎ إِﻧﱠ‬ ِ ‫ﻮل‬ َ ‫ت أ َ ْن أ ُ ْﻋ ِﻄ َﻴ ُﻪ َﲤ ْ ًﺮا َﻓﻘ‬
‫ﻚ‬ َ َ َ َ ْ ُ َ ُ ‫َﺎل َ َ‹ﺎ َر ُﺳ‬ ُ ‫أ َ َر ْد‬
 .‫ﺔ‬E َ‫ﻚ َﻛ ْﺬﺑ‬ِ ‫ﻴﻪ َ ﻴﺌًﺎ ُﻛ ِﺘﺒﺖ َﻋ َﻠﻴ‬ ِ ‫ﻟ َﻮ َ– ُﺗﻌﻄ‬
ْ ْ َ ْ ْ ْ ْ
=
Abdullah b. Amr (r.a.)’dan, diyor ki:
Resûlullah (s.a.s.)’›n evimizde bulundu¤u bir günde: Gel,
sana bir fley verece¤im, diye annem beni ça¤›rd›. Resûlullah
(s.a.s.), anneme:
– Çocu¤a ne vermek istedin? diye sordu. Annem:
– Hurma verece¤im, diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlu-
llah (s.a.s.):
– E¤er (aldat›p) bir fley vermeseydin, sana bir yalan
günah› yaz›l›rd›, buyurdu.
(Ebu Davut, Edep, 88, V, 265)

 :‫ أ َ ﱠﻧـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬


ِ ِ
َ ‫ـﻦ َر ُﺳﻮل ا‬ ْ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬49.
=
 .E‫ﻛ ْﺬﺑَـﺔ‬
َ
َ ‫– ُﻳ ْﻌ ِﻄ ِﻪ َﻓ ِﻬﻰ‬ َ َ َ َ ‫َﻣ ْﻦ َﻗ َﺎل ِﻟ َﺼ‬
َْ ‫ ﺛُ ﱠﻢ‬،‫ﺎك‬ ‫ﻫ‬ ‫ﺎل‬
َ ّ ‫ﻌ‬ ‫ﺗ‬ ٍ
‫ﻰ‬ ِ ‫ﺒ‬

31
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Bir kimse bir çocu¤a, gel sana flunu verece¤im der ve
sonra da vermezse bu (sözü) bir yaland›r.”
(Ahmed ‹bn Hanbel, II, 452)

ِ ‫ﻮل‬
‫ا ُﻗ ْﻞ‬ َ ‫ َﻳﺎ َر ُﺳ‬:‫ـﺖ‬ ِ ِ ِ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ ُﺳ ْﻔ َﻴـﺎن ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْﺪ ا اﻟﺜﱠـﻘَﻔـﻰ َرﺿ َﻰ‬50.
ُ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل ُﻗ ْﻠ‬

ِ ِ‫ـﺖ ﺑ‬
‫ﺎ‬ َ ‫ َﻗ‬.‫ ْاﻹ ِْﺳ َـﻼمِ َﻗ ْﻮ ًﻻ َﻻ أ َ ْﺳـﺄ َ ُل َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ َﺣ ًـﺪا ﺑَ ْﻌ َﺪ َك‬Cِ sِ
ُ ْ‫ =ا َﻣﻨ‬:‫ـﺎل ُﻗ ْـﻞ‬
 .‫اﺳ َﺘ ِﻘ ْﻢ‬
ْ ‫ ُﺛ ﱠﻢ‬s‫َﺗ َﻌ =ﺎ‬
Süfyan b. Abdillah es-Sakafî (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s.)'e:
– Ey Allah'›n Resûlü! Bana ‹slâm’› öylesine tarif et ki, onu bir
daha sizden baflkas›na sorma ihtiyac› hissetmeyeyim, dedi.
Resûlullah (s.a.s.) da flu cevab› verdi:
– Allah’a inand›m de, sonra da dosdo¤ru ol.
(Müslim, ‹man, 62, 38)

ِ ‫ﻮل‬ ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬﻢ َﻗ‬ ِ ِِ ِ ِ |ْ َ ‫ َﻋ ْﻦ‬51.


‫ا‬ َ ‫ﺖ َر ُﺳ‬ُ ‫ َﺳﻤ ْﻌ‬:‫ـﺎل‬ ْ ُ ُ َ ‫ـﺰ ﺑْ ِﻦ َﺣﻜﻴـ ٍﻢ َﻋ ْﻦ أَﺑﻴـﻪ َﻋ ْﻦ َﺟ ّﺪه َر‬
= =
ِ ِ ِ ِ ِ
‫ َﻚ ﺑﻪ اﻟْﻘ َْﻮ َ م‬w‫ﺎﳊـﺪﻳﺚ ﻟ ُﻴ ْﻀ‬ ِ
َ ْ ‫ثﺑ‬ ِ ِ
َ ُ ‫ـﻞ ﻟ ﱠﻠﺬى‬E ‫ َو ْﻳ‬:‫ُﻮل‬
ُ ‫ˆ ّﺪ‬ ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ
= = ِ ْ ‫َﻓﻴ‬
 .‫ﻞ ﻟ َ ُﻪ‬E ‫ َو ْﻳ‬،‫ﻞ ﻟ َ ُﻪ‬E ‫ َو ْﻳ‬،‫ب‬
َ ‫ﻜﺬ‬ َ
Behz b. Hâkim, babas› vas›tas›yla dedesi (r.anhüm)’den; Resûlullah
(s.a.s.)’›n flöyle buyurdu¤unu iflittim:
“Yaz›klar olsun o kimseye ki, insanlar› güldürmek için
konuflur ve yalan söyler, yaz›k, yaz›k ona!”
(Tirmizî, Zühd, 10, IV, 557)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ــﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫  َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ
َ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ‬
َ ‫ــﺮ َة َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬52.
=
32
‫ﻈ ُﺮ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َو َﻻ ُﻳ َﺰ ّ ِﻛ ِﻴﻬ ْـﻢ َو َ ُ‹ ْﻢ‬ُ ْ‫ﺎﻣ ِـﺔ َو َﻻ َﻳﻨ‬ ِ
ُ ‫ﻜ ّﻠ ُﻤ ُﻬ ُﻢ‬
َ ‫ا َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬
ِ َ ‫ث َﻻ ﻳ‬
ُ E ‫ﻼ‬ َ ‫ﺛَـ‬
‫ﻞ ﺑَﺎ َﻳ َ ﻊ‬E ‫ﻴﻞ َو َر ُﺟ‬ ِ ‫اﻟﺴﺒ‬ ٍ َ ‫ـﺎء ﺑِ َﻔ‬ٍ ‫ﻞ ﻋ = َﻓﻀ ِﻞ ﻣ‬E ‫ رﺟ‬:‫ﻋ َﺬاب أَﻟﻴﻢ‬
‫ﻼة َﻳ ْﻤﻨَ ُﻌ ُﻪ اﺑْ َﻦ ﱠ‬ َ ْ َ ُ َ E E َ
‫ﻜ َﺬ =ا َو َﻛ َـﺬا َﻓ َﺼ ﱠﺪ َﻗ ُ ﻪ‬ َ ِ‫ﺎ َﻷ َ َﺧ َـﺬ َﻫﺎ ﺑ‬ ِ ِ‫ﻒ ﺑ‬ َ ‫ َﻠ‬wَ ‫ـ َﻓ‬ ِ ْ ‫ﻼ ﺑِ =ِﺴ ْﻠ َﻌ ِﺘ ِﻪ ﺑَ ْﻌ َﺪ اﻟ ْ َﻌ‬ ً ‫َر ُﺟـ‬
 ،‫ﻠﺪﻧْ َﻴﺎ‬ ‫ﺎﻣـﺎ َﻻ ُﻳﺒَﺎﻳِ ُﻌـ ُﻪ إِ ﱠﻻ ِﻟ ﱡ‬ ً ‫ﻞ ﺑَـﺎ َﻳ َﻊ إِ َﻣ‬E ‫ـﻚ َو َر ُﺟ‬ َ ‫ِ =ذ ِﻟ‬Yْ ‫َﻓﺄ َ َﺧ َـﺬ َﻫﺎ َو ُﻫ َـﻮ َﻋ = َﻏ‬
 .‫ﻒ‬ِ ‫ و إِ ْن َ– ﻳﻌ ِﻄ ِﻪ َ– ﻳ‬،‫ ﻟ َ ُﻪ‬C= ‫ﻳﺪ و‬ ِ َ ‫َﻓ ِﺈ ْن أ َ ْﻋ‬
َ ْ ُْ ْ َ َ ُ ‫ﻄﺎ ُه ﻣﻨْ َﻬﺎ َﻣﺎ ُﻳﺮ‬
‫ﻒ َﻋ =ـ ِﺳ ْﻠ َﻌ ِﺘ ِﻪ ﻟَﻘ َْـﺪ ُا ْﻋﻄﻰ ِ َ|ـﺎ أ َ ْﻛﺜ َ َﺮ‬ =
َ ‫ـﻞ َﺣ َﻠ‬E ‫ َو َر ُﺟ‬:‫ ُـﻮ ُه َو َﻗ َﺎل‬wْ َ‫ ِر َوا َﻳ ٍـﺔ ﻧ‬C‫َو‬
=ٍ ِ ِ ِ =
ِ
 ْ ‫ َﻛﺎذﺑَـﺔ ﺑَ ْﻌ َﺪ اﻟ َْﻌ‬W‫ﻒ َﻋ =ـ َﻳﻤ‬ ٍ َ ‫ﻞ َﺣ َﻠ‬E ‫ َو َر ُﺟ‬،‫ب‬E ‫ ُا ْﻋﻄ َﻰ َو ُﻫ َﻮ َﻛﺎذ‬B‫ــ‬ ‫ِﻣ ﱠ‬
ٍ ‫ﻀ َﻞ ﻣ‬ = ِ ٍ
‫ا َﻋ ﱠ ﺰ‬ ُ ‫ُﻮل‬ ُ ‫ َﻓ َﻴﻘ‬،‫ﺎء‬ َ ْ ‫ﻞ َﻣﻨَ َـﻊ َﻓ‬E ‫ َو َر ُﺟ‬،ٍ‫ـﺎل ْاﻣ ِﺮىء ُﻣ ْﺴﻠﻢ‬ َ ‫ِﻟ َﻴ ْﻘﺘَ ِﻄ َﻊ ِ َ|ﺎ َﻣ‬
 .‫اك‬َ ‫– َﺗ ْﻌ َﻤ ْﻞ َﻳ َﺪ‬ ْ َ ‫ﺖ َﻓ ْﻀ َﻞ َﻣﺎ‬ َ ‫ َﻣﻨَ ْﻌ‬Bَ ‫ َاﻟ َْﻴ ْﻮ َم أ َ ْﻣﻨَ ُﻌ َﻚ َﻓ ْﻀ َﻛ‬،‫َو َﺟ ﱠﻞ ﻟ َ ُﻪ‬
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç kimse vard›r ki, k›yamet günü, Allah onlar ile
konuflmaz, onlara bakmaz ve onlar› temize ç›kmaz. Bunlar
için elem verici azab vard›r:
1- Çölde fazla suyu olup yolculara vermeyen,
2- ‹kindiden sonra mal satan6 bir adamd›r ki, (müflteri)
kendisini tasdik ederek mal› als›n diye, asl›nda öyle
olmad›¤› hâlde, bunu, fluna fluna ald›m diye Allah’a yemin
edendir.
3- Yaln›z dünya menfaati için hükümdara biat eden kim-
sedir ki, hükümdar, arzu etti¤ini verirse biat›nda devam
eder, istedi¤ini vermezse biat›ndan döner.”
Bir rivâyette de: “Yalan söyleyerek mal›na verilmifl miktar-

6. ‹kindiden sonra buyurmas›, mal›n azalmas› ve vaktin daralmas› bak›m›ndand›r.

33
dan daha fazla verildi¤ine yemin eden, ve müslüman›n
mal›n› elinden almak için ikindiden sonra yemin eden ve
suyunun fazlas›n› men’eden (vermeyen) kimsedir. Allahu
Teâlâ da ona, ‘Elinin eme¤i olmayan fleyin fazlas›n› men’
etti¤in gibi bugün de ben fazl›m› (lütuf ve keremimi) senden
men’ ediyorum, der”, buyurulmufltur.
(Buharî, Ahkâm, 48, VIII, 124)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ِ ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َر‬53.

 .‫ﺲ ِﻣﻨﱠﺎ‬َ ‫ﻼ َح َﻓ َﻠ ْﻴ‬


ِ ‫¡ َﻞ َﻋ َﻠﻴﻨَﺎ‬
َ ‫اﻟﺴ‬
ّ ْ َ َ ‫َﻣ ْﻦ‬
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Bize silah çeken bizden de¤ildir.”
(Buharî, Fiten, 7, VIII, 90)

‫  ُﻛ ﱡﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‬ ‫ﺻ ﱠ‬


ُ ‫ــ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻗ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ
َ ‫ــﻦ َﺟـﺎﺑـﺮ َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬54.

‫ـﺎك ﺑِ َﻮ ْﺟ ٍﻪ ﻃَ َﻠ ٍﻖ َوأ َ ْ ن‬ ِ ‫ﺔ و إِ ﱠن ِﻣـﻦ اﻟ ْـﻤﻌﺮ‬E ‫وف ﺻ َﺪ َﻗ‬


َ ‫وف أ َ ْن َﺗ ْﻠﻘ=ﻰ أ َ َﺧ‬ َُْ َ َ َ
ٍ ‫ﻣﻌﺮ‬
َُْ
ِ
 .‫ﻴﻚ‬َ ‫ إِﻧَﺎء أَﺧ‬C ‫ُﺗ ْﻔ ِﺮ َغ ِﻣ ْﻦ َدﻟ ِْﻮ َك‬
= =
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Her iyi olan fley sadakad›r. Kardeflini güler yüzle
karfl›laman ve kendi kovandan kardeflinin kab›na boflalt-
man iyi olan fleylerdendir.”
(Tirmizî, Birr, 45, IV, 347)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬Bَ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ِ ِ
ُ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َر‬55.

 ،‫ـﻆ أ َ َﻣـﺎﻧَ ٍـﺔ‬


ُ ‫ ِﺣ ْﻔ‬:‫اﻟـﺪﻧْﻴَـﺎ‬
‫ـﻦ ﱡ‬ ِ َ ‫ـﻚ ﻣـﺎ َﻓـﺎ َﺗ‬
َ ‫ـﻚ ﻣ‬ َ َ ْ‫ﻼ َﻋ َﻠﻴ‬
َ ‫ﻴـﻚ َﻓـ‬
َ ‫ـﻦ ﻓ‬ ‫ـﻊ إِ َذا ُﻛ ﱠ‬E َ‫أ َ ْرﺑ‬
= ٍ
 .‫ ﻃُ ْﻌ َﻤ ٍﺔ‬C ‫ﺔ‬E ‫ َو ُﺣ ْﺴ ُﻦ َﺧﻠﻴﻘ ٍَﺔ َو ِﻋ ﱠﻔ‬،‫ﻳﺚ‬ ‫ﺻ ْﺪ ُق َﺣﺪ‬ ِ ‫و‬
َ
= = =
34
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Dört fley sende olduktan sonra dünyadaki kayb›ndan
sana bir zarar gelmez: Emaneti korumak, do¤ru söylemek,
güzel ahlâk ve helâl lokma.”
(‹bn Hanbel, II, 177)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ ُ ‫ َﻛﺎ َن رﺳ‬:‫ َﻋ ْﻦ َواﺋ ِ َﻠ َﺔ ﺑ ِﻦ ْاﻷَﺳ َﻘ ِﻊ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬56.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ َ ْ ْ

‫ـﺎر إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْ ﻢ‬


ِ ‫ اﻟﺘﱡ ﱠﺠ‬ ُ ‫ َو َﻛـﺎ َن َﻳﻘ‬،‫ﺎرا‬
َ َ ‫ َﻳـﺎ َﻣ ْﻌ‬:‫ُﻮل‬
ِ ْ َ ،‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ً ‫ ُـﺮ ُج إﻟ َﻴْﻨَﺎ َو ُﻛﻨﱠـﺎ ُﺗ ﱠﺠ‬¥
 .‫ب‬ ِ َ ْ ‫واﻟ‬
َ ‫ﻜﺬ‬ َ
Vâile b. el- Eska’ (r.a.)’dan:
Biz tüccar idik. Resûlullah (s.a.s.), bize gelir ve flöyle buyurur-
du:
“Ey tüccar toplulu¤u! Yalandan son derece kaç›n›n.”
(Taberanî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, No: 132, XXII, 56)

‫ﺖ ِﻣ ْﻦ‬ ْ ِ‫ َﻗ َﺎل َﺣﻔ‬،Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ ِ َ ْ ‫ ﱠﻤ ٍﺪ‬J


ُ ‫ﻈ‬ ُ ‫ َرﺿ َﻰ‬،‫ ﺑْ ِﻦ أَﺑـﻰ ﻃَﺎﻟ ٍﺐ‬
ِ ِ ‫اﳊ َﺴ ِﻦ ﺑْ ِﻦ َﻋ‬
ّ َ ُ ‫ـﻦ أَﺑﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬57.
ِ ‫ َﻓ ِﺈ ﱠن‬،‫ ﻣﺎ َﻻ ﻳﺮ ﻳﺒ َﻚ‬s= ِ‫ َدع ﻣﺎ ﻳ =ﺮ ﻳﺒ َﻚ إ‬:‫ا َﺻ ﱠ = ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َوﺳ ﱠﻠﻢ‬
 َ ‫اﻟﺼ ْﺪ‬
‫ق‬ ِ ‫ﻮل‬
ِ ‫رﺳ‬
ّ ُ َ َ ُ َ َ ْ َ َ ُ َُ
= =  .‫ﺔ‬E ‫ﻜ ِﺬ َب ر ﻳﺒَـ‬
َ ْ ‫ َواﻟ‬،E‫ﻃُ َﻤﺄْﻧﻴﻨَﺔ‬
= =
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in torunu Hz. Hasan (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'tan flu
hadisi ezberledi¤ini rivayet etmifltir:
“fiüpheli fleyleri b›rak, flüphe vermeyen fleylere yönel.
Zira do¤ruluk, gönle huzur, yalan ise kuflku verir.”
(Tirmizî, K›yâmet, 60, IV, 668)

‫ أَﻧﱠ ُﻪ َﺧ َﺮ َج‬Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ ِِ ِ َ َ ‫ـﻦ ُﻋﺒَ ْﻴ ِﺪ ﺑْ ِﻦ ِر َﻓ‬


ِ ْ‫ﻋ َﻴﻞ ﺑ‬Bَ ‫ـﻦ إِ ْﺳ‬
َ ‫ـﺎﻋ َﺔ َﻋ ْﻦ أﺑﻴـﻪ َﻋ ْﻦ َﺟ ّﺪه َرﺿ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬58.
= =

35
ِ ِ ِ
 َ َ ‫ َﻳﺎ َﻣ ْﻌ‬:‫ اﻟ ْـ ُﻤ َﺼ ﱠ َﻓ َﺮأَى اﻟﻨﱠ َﺎس َﻳﺘَﺒَـﺎ َﻳ ُﻌﻮ َن َﻓﻘ ََﺎل‬sَ ِ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ إ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫َﻣ َﻊ َر ُﺳﻮل ا‬

‫ َو َر َﻓ ُﻌﻮا أ َ ْﻋﻨَﺎ َﻗ ُﻬ ْﻢ‬،‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ِ ِ ِ ‫اﻟﺘﱡ ﱠﺠ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺎﺳﺘَ َﺠﺎﺑُﻮا ﻟ َﺮ ُﺳﻮل ا‬ ْ ‫ﺎر! َﻓ‬
 ِ ‫ـﺎرا إِ ﱠﻻ َﻣ‬ ِ ‫ إِ ﱠن اﻟﺘﱡﺠﺎر ﻳﺒﻌﺜُـﻮ َن ﻳﻮم اﻟ ِْﻘﻴ‬:‫َـﺎل‬ َ ‫ـﺎر ُﻫ ْـﻢ إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﻓﻘ‬
‫ﻦ‬ ً ‫ـﺎﻣﺔ ُﻓ ﱠﺠ‬ َ َ ََْ َُْ َ ‫ﱠ‬ َ ‫َوأَﺑْ َﺼ‬
 .‫ﺻ َﺪ َق‬ َ ‫ا َوﺑَ ﱠﺮ َو‬ َ ‫ا ﱠﺗﻘَﻰ‬
‹smail b. Ubeyd b. Rifâa babas› vas›tas›yla dedesi (r.a.)’den rivâyetine
göre, Resûlullah (s.a.s.) ile mescide giderken al›flverifl yapan insanlar› gördü
ve flöyle buyurdu:
“Ey tüccar zümresi!” (onlar da) bafllar›n› kald›rd› ve gözleri-
ni Resûlullah (s.a.s.)'a çevirerek, onu dinlediler. Resûlullah
(s.a.s.):
“Tacirler, k›yamet gününde günahkâr olarak dirilecekler.
(Bundan) ancak Allah’tan korkanlar, iyilik yapanlar ve
do¤ru olanlar müstesnâd›r”, buyurmufltur.
(‹bn Hibbân, Büyu‘, 4910, XI, 277)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ِ
ُ َ ‫ـﻦ َﺣﻜﻴـ ِﻢ ﺑْ ِﻦ ﺣ َـﺰامٍ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬59.
=
ِ ‫ـﺎ– ﻳﺘَ َﻔﺮ َﻗﺎ َﻓ ِـﺈ ْن ﺻ َﺪ َق اﻟ ْﺒـﻴِﻌ‬
ِ ُ‫ﺎن َوﺑَ ﱠـﻴﻨَـﺎ ﺑ‬
C Bَ ‹ُ َ ‫ﻮر َك‬ ِ ْ ِ‫ﺎن ﺑ‬
ِ ‫ـﺎﳋ َﻴ‬ ِ ‫اﻟ ْﺒـﻴِﻌ‬
ََّ َ ‫ﺎر َﻣ َ ْ َ ﱠ‬ ََّ
=
 .Bَ ‫َﺖ ﺑَ َﺮ َﻛ ُﺔ ﺑَ ْﻴ ِﻌ ِﻬ‬ ِ ِ
ْ ‫ﻘ‬Jُ ‫ َو َﻛ َﺬﺑَﺎ‬Bَ َ‫ َو إِ ْن َﻛﺘ‬،Bَ ‫ﺑَ ْﻴﻌ ِﻬ‬
Hakîm b. Hizâm (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Al›c› ile sat›c› meclisten ayr›l›ncaya kadar muhayyerdir-
ler. (Yani ayr›l›ncaya kadar al›flverifli bozabilirler.) E¤er ikisi de
do¤ru konufltu, mallar›n›n kusurlar›n› ve de¤erini oldu¤u
gibi aç›klad›larsa, al›flverifllerinde bereket olur.
Mal›n ay›b›n› ve fiyat›n› gizlediler ve yalan söyledilerse,
al›flverifllerinin bereketini giderirler.”
(Buharî, Büyu‘, 19, III, 10)

36
 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ِ ‫اﻟﺼ ّ ِﺪ‬
ُ َ ‫ﻳﻖ َر‬
ِ ‫ﻜ ٍﺮ‬
ّ ْ َ‫ ﻋ َْﻦ أَﺑﻰ ﺑ‬60.
=
‫ﻜ ِﺬ َب‬
َ ْ ‫ َو إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْـﻢ َواﻟ‬،‫اﳉﻨﱠ ِـﺔ‬ ِ ِ ‫ﻜﻢ ﺑ‬
َ ُ ‫ َو‬،‫ َﻓ ِﺈﻧﱠـ ُﻪ َﻣ َـﻊ اﻟ ْﺒِ ّ ِﺮ‬،‫ـﺎﻟﺼ ْـﺪ ِق‬
َ ْ Cِ ‫šـﺎ‬ ّ ْ ُ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ‬
ِ ‫ اﻟﻨﱠ‬Cِ ‫šﺎ‬
 .‫ﺎر‬ ِ ‫َﻓ ِﺈﻧﱠ ُﻪ َﻣ َﻊ اﻟ ْ ُﻔ ُﺠ‬
َ ُ ‫ﻮر َو‬

Ebû Bekr es-S›ddîk (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Do¤rulu¤a yap›fl›n (ondan ayr›lmay›n). Zirâ do¤ruluk, iyi-
likle beraberdir. Do¤ru ve iyi (olanlar) Cennet’tedirler. Ya-
landan kaç›n›n. Zirâ yalan, kötülükle beraberdir. Yalan (söy-
leyen) ve kötülük (edenler) Cehennem’dedir.”
(‹bn Hibban, Kitabu’l-Hazer ve’l-‹baha, No: 5734, XIII, 43)

 ‫ َﺗﻘَﺒﱠ ُﻠﻮا‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ ِ ٍ ِ ِ


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﻧَـﺲ ﺑْ ِﻦ َﻣﺎﻟـﻚ َرﺿ َﻰ‬61.

‫ َو إِ َذا َو َﻋ َ ﺪ‬،‫ﻜ ِﺬ ْب‬ ْ ‫ﻼ َﻳ‬ َ ‫ث أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓـ‬ َ ‫ إِ َذا َﺣ ﱠـﺪ‬:َ‫اﳉﻨﱠﺔ‬ َ ْ ‫ﻜ ُﻢ‬ ُ َ ‫ ِﺳﺘًّﺎ أ َ َﺗﻘَﺒﱠ ْـﻞ ﻟ‬s
‫ﻜ ْ ﻢ‬ ُ ‫ـﺎر ُﻛ ْـﻢ َو ُﻛ ﱡﻔـﻮا أ َ ْﻳ ِـﺪ َﻳ‬ ‫ﺼ‬ ‫ﺑ‬َ ‫أ‬ ‫ـﻮا‬ ‫ﻀ‬ ُ
‫ﻏ‬ ، ‫ﻦ‬ ¥ُ ‫ﻼ‬ ‫ـ‬‫ﻓ‬َ ‫ـﻦ‬ ِ ُ‫ و إِ َذا اﺋْﺘ‬،‫ـﻒ‬
‫ﻤ‬ ِ¥
‫ﻠ‬ ْ ‫ﻼ‬ ‫ـ‬‫ﻓ‬َ =
َ ْ َ ‫ﱡ‬ ْ َ َ َ َ ْ ُ َ
ُ ‫وﺟ‬
 .‫ﻜ ْﻢ‬ ُ ‫اﺣ َﻔ‬
َ ‫ﻈﻮا ُﻓ ُﺮ‬ ْ ‫َو‬
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Benim için alt› fleye tekeffül edin (söz verin), size cennet
(sözü vereyim) tekeffül edeyim:
Biriniz konufltu¤u vakit yalan söylemesin, bir va’dde bu-
lundu¤unda sözünden dönmesin, kendisine bir fley emânet
edildi¤inde h›yânet etmesin. Gözünüzü (harama) yumun,
elinizi (haramdan) çekin, iffet ve namusunuzu koruyun.”
(Ebû Ya’lâ, 4257, VII, 249)

 ‫ ُﻛﻨﱠﺎ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ِ ِ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻗـﺮ ٍاد اﻟﺴ َﻠ ِﻤ‬


ِ ْ‫ـﺎر ِث ﺑ‬
ِ ‫اﳊ‬َ ْ ‫ـﻦ ﺑْ ِﻦ‬
ِ ¡ ِ
ُ ‫ـﻰ َرﺿ َﻰ‬
ّ ‫ﱡ‬ َ = ْ ‫اﻟـﺮ‬
‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ﱠ‬62.
=
37
 َ ‫ﺿﺄ‬
‫ـﺲ َﻳ َـﺪ ُه َﻓﺘَ َـﻮ ﱠ‬
َ ‫ـﻮر َﻓ َﻐ َﻤ‬ٍ ‫ﻄ ُﻬ‬ َ ِ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓ َـﺪ َﻋﺎ ﺑ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ِﻋﻨْ َﺪ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
 = ‫ﻜ ْﻢ َﻋ‬
 ُ ‫¡ َﻠ‬َ َ ‫ َﻣـﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫َﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬
َ ‫ َﻓﻘ‬.‫ َﺴ ْﻮﻧَـﺎ ُه‬wَ ‫َﻓﺘَﺘَﺒﱠ ْﻌﻨَﺎ ُه َﻓ‬
 ُ ‫ﻜ ُﻢ‬
‫ا‬ ِ ‫ ﺣﺐ‬:‫ﻣﺎ َﻓﻌ ْﻠﺘُـﻢ? ُﻗ ْﻠﻨَـﺎ‬
ُ ‫  َﻓ ِـﺈ ْن أ َ ْﺣﺒَﺒْﺘُ ْـﻢ أ َ ْن ُˆِﺒﱠـ‬:‫ا َو َر ُﺳـﻮ ِﻟ ِـﻪ َﻗ َﺎل‬ ‫ُ ﱡ‬ ْ َ َ
 َ ‫ َوأ َ ْﺣ ِﺴﻨُـﻮا ِﺟ َﻮ‬،‫اﺻ ُﺪ ُﻗـﻮا إِ َذا َﺣ ﱠـﺪﺛْﺘُ ْﻢ‬
‫ار‬ ِ
ْ ‫ َو‬،‫ َﻓـﺄ َ ﱡدوا إِ َذا اﺋْﺘُﻤﻨْﺘُ ْـﻢ‬،‫َو َر ُﺳـﻮﻟ ُ ُﻪ‬
ُ ‫ﺎو َر‬
 .‫ﻛ ْﻢ‬ َ ‫َﻣ ْﻦ َﺟ‬
Abdurrahmân b. Hâris b. Ebî Kurâd es-Sülemî (r.a.)’den; flöyle demifltir:
Resûlullah (s.a.s.)’›n yan›nda idik, temiz su istedi, elini suya
dald›rarak abdest ald›, biz de O’nu gözledik, hemen (artan
sudan) birer yudum ald›k. Bunun üzerine Resûlullah flöyle bu-
yurdu:
“Yapt›¤›n›z bu fleye sizi ne sevketti?”
“Allah ve Resûlüne olan sevgimiz” dedik. Resûlullah:
“E¤er Allah ve Resûlünün sizi sevmelerini isterseniz size
(bir fley) emanet edildi¤inde emaneti (ehline) verin,
konufltu¤unuz vakitte do¤ru söyleyin ve etraf›n›zdakilerle
güzel komfluluk yap›n.” buyurdu.
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, No: 6513, VII, 267)

Cِ ‫ َﻣ ﱠﺮ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬ ْ ‫ َﻋ‬63.
ِ =
َ ‫ َﻓﻘ‬.‫ﺻﺎﺑِ ُﻌ ُﻪ ﺑَ َﻠ ًﻼ‬
 :‫َﺎل‬ ََ ‫َﺖ أ‬ ‫ﻟ‬
ْ َ‫ﺎ‬ ‫ﻨ‬‫ﻓ‬َ َ
B‫ﻴـ‬ ‫ﻓ‬ ‫ه‬ ‫ﺪ‬ ‫ﻳ‬
ُ ََ َ ْ‫ﻞ‬ َ ‫ﺧ‬ ‫د‬ َ ‫ﺄ‬‫ﻓ‬َ ٍ ‫م‬ ‫ﺎ‬‫ﻌ‬ َ
َ َ ْ ُ = ‫ـﻮق َﻋ‬
‫ﻃ‬ ‫ة‬ a ‫ﺻ‬  ِ ‫اﻟﺴ‬‫ﱡ‬
ِ ُ ‫ ﻳﺎ =رﺳ‬:‫َﺎل‬ ِ
 َ ‫ َﻗ‬.‫ ُء‬Bَ ‫اﻟﺴ‬
‫ﺎل‬ ‫ﺻـﺎﺑَ ْﺘ ُﻪ ﱠ‬ َ َ ‫ﻮل ا أ‬ ُ َ َ َ ‫ﻄ َﻌـﺎمِ? َﻓﻘ‬ ‫ﺐ اﻟ ﱠ‬ َ ‫ﺻﺎﺣ‬ َ ‫َﻣﺎ =ﻫ َﺬا َﻳـﺎ‬
 .‫ﺎس? َﻣ ْﻦ َﻏﺸﱠ ﻨَﺎ َﻓ َﻠ ْﻴ َﺲ ِﻣﻨﱠﺎ‬ ُ ‫ﻄ َﻌﺎمِ َﺣ ّﺘ=ﻰ َﻳ َﺮا ُه اﻟﻨﱠ‬ ‫أ َ َﻓ َﻼ َﺟ َﻌ ْﻠ َﺘ ُﻪ َﻓ ْﻮ َق اﻟ ﱠ‬

38
Ebu Hureyre (r.a.) anlat›yor:
Resûlullah (s.a.s.), çarfl›da bir bu¤day y›¤›n›na rastlay›nca
elini y›¤›na dald›r›p ç›kard›, parmaklar› ›sland›. Bunun üzerine
sat›c›ya:
– Nedir bu? diye ç›k›flt›. Adam:
– Ey Allah’›n Resûlü, ya¤mur ›slatt›, deyince, Hz. Peygamber:
– Bu ›slakl›¤› üste getirip, herkesin görmesini
sa¤layamaz m›yd›n? Kim bizi aldat›rsa, o bizden de¤ildir,
buyurdu.
(Müslim, ‹man, 164, I, 99; Tirmizî, Büyu’, 74, III, 606)

39
‫‪III‬‬
‫‪HAYÂ HAKKINDA HAD‹SLER‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫ـﻰ َ‬ ‫ــﺎل‪ُ :‬ﻛﻨﱠﺎ َﻣ َـﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ِ‬


‫ّ‬ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َ‬
‫ـﻰ ُ‬
‫ِ ِ ٍ ِ‬
‫ـﻦ ﻗ ﱠـﺮ َة ﺑْـﻦ إ َﻳـﺎس َرﺿ َ‬
‫‪َ 64.‬ﻋ ْ ُ‬

‫اﻟـﺪ ِ‬‫اﳊﻴﺎء ِﻣـﻦ ّ ِ‬ ‫اﳊﻴـﺎء َﻓﻘَـﺎﻟ ُﻮا‪ :‬ﻳـﺎ رﺳ َ ِ‬ ‫ِ ِ‬


‫ﻳﻦ? ‬ ‫ـﻮل ا ْ َ َ ُ َ‬ ‫َ َُ‬ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓ ُـﺬﻛ َـﺮ ﻋﻨْ َﺪ ُه ْ َ َ ُ‬
‫ﻳـﻦ ُﻛ ﱡﻠـ ُﻪ‪ ،‬ﺛُ ﱠـﻢ َﻗ َ ‬
‫ﺎل‬ ‫ا ﺻ ﱠـ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ‪ :‬ﺑ ْـﻞ ُﻫـﻮ ّ ِ‬ ‫ـﻮل ِ‬ ‫َﻓﻘ َ‬
‫اﻟﺪ ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ ْ َ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َـﺎل َر ُﺳ ُ‬
‫ــﻰ‪ِ :‬ﻋ ﱠ ‬
‫ـﻰ‬ ‫اﳊﻴــﺎء واﻟ ْﻌ َﻔ َ ِ‬
‫ـﺎف َواﻟ ْﻌ ﱠ‬
‫ِ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‪ :‬إِ ﱠن ْ َ َ َ َ َ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬
‫رﺳ ُ ِ‬
‫ــﻮل ا َ‬ ‫َُ‬
‫اﻹ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ــﺎن َﻻ ِﻋــﻰ اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِ‬ ‫اﻟﻠﺴ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﺰ ْد َن ِ ‬
‫‪C‬‬ ‫ــﻦ َﻳ ِ‬ ‫ﻳــ‪B‬ن‪َ ،‬و إِ ﱠن ُﻫ ﱠ‬ ‫ــﻦ ْ ِ‬
‫ــﺐ‪َ ،‬واﻟ ْﻌ ﱠﻔــ َﺔ ﻣ َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ّ َ‬
‫ُﺼ َ ‬
‫ﻦ‬ ‫ـ‪َ B‬ﻳﻨْﻘ ْ‬ ‫اﻻ ِﺧ َﺮ ِة أ َ ْﻛﺜ َُﺮ ِﻣ ﱠ‬ ‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‪َ ،‬و َﻣﺎ َﻳ ِﺰ ْد َن ِ‪= ْ C‬‬
‫ـﻦ ﱡ‬ ‫ِ‬
‫ُﺼ َﻦ ﻣ َ‬
‫ْ= ِ ِ‬
‫اﻻﺧ َﺮة‪َ ،‬و َﻳﻨْﻘ ْ‬
‫اﻟﺪﻧْﻴـﺎ‪ ،‬و إِ ﱠن اﻟﺸﱡ ﺢ واﻟْﻌﺠ َـﺰ واﻟ ْﺒ َﺬاء ِﻣـﻦ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﻦ َﻳ ِﺰ ْد َن ِ ‬
‫‪C‬‬ ‫ﺎق‪َ ،‬و إِ ﱠ ُﻬﻧ ﱠ‬ ‫اﻟﻨّ َﻔ ِ‬ ‫ﱠ َ َ ْ َ َ َ َ‬ ‫ـﻦ ﱡ َ َ‬ ‫ﻣ َ‬
‫اﻻ ِﺧ َـﺮ ِة أ َ ْﻛﺜ َُـﺮ ِﻣ ﱠ ‬
‫ـ‪B‬‬ ‫ـﻦ ْ =‬ ‫اﻻ ِﺧـﺮ ِة‪ ،‬وﻣـﺎ ﻳﻨْﻘُﺼ ِ‬
‫ـﻦ ﻣ َ‬ ‫ـﻦ ْ = َ َ َ َ ْ َ‬
‫اﻟـﺪﻧْﻴـﺎ‪ ،‬و ﻳﻨْﻘُﺼ ِ‬
‫ـﻦ ﻣ َ‬ ‫ﱡ َ َ َ ْ َ‬
‫َﻳ ِﺰ ْد َن ِﻣ َﻦ ﱡ‬
‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‪ .‬‬
‫‪Kurre b. ‹yâs (r.a.)’dan; dedi ki:‬‬
‫‪– Resûlullah (s.a.s.) ile beraberdik. Yan›nda hayâdan bahse-‬‬
‫‪dildi. Dediler ki:‬‬
‫‪– Yâ Resûlullah, hayâ dinden midir? Resûlullâh (s.a.s.), bu-‬‬
‫‪yurdu ki:‬‬
‫‪– Evet, hatta o dinin tamam›d›r. Sonra devamla buyurdu-‬‬
‫‪lar ki:‬‬

‫‪40‬‬
– Hayâ, haramdan sak›nmak, sükût etmektir -dil sükûtu,
yoksa kalb sükûtu de¤il- ve iffet imandand›r. Bunlar ahirette
(sevab›) artt›r›r, dünyal›¤› ise azalt›r. Ama ahiretten
artt›rd›klar›, dünyadan azaltt›klar›ndan daha fazlad›r. Cim-
rilik, beceriksizlik ve yaramaz söz ise nifaktand›r. Bunlar da
dünyadan olan fleyleri artt›r›r ve ahiretten olan fleyleri
azalt›rlar. Ahiretten azaltt›¤› fleyler ise dünyadan
artt›rd›¤›ndan daha çoktur.
(Taberânî, Kebîr, 19, 63, 29-30)

= ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ َﻗ َـﺎل َﻣ ﱠﺮ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ‬65.
ِ ‫اﳊﻴ‬ ِ
ُ ‫ﻰ َﺣ ﱠﺘﻰ َﻛـﺄ َ ﱠﻧ ُﻪ َﻳﻘ‬w‫ـﻚ َﺗ ْﺴ َﺘ‬
‫ُﻮل َﻗ ْ ﺪ‬ َ ‫ُﻮل إِ ﱠﻧ‬
ُ ‫ﺎء َﻳﻘ‬ َ َ ْ Cِ ‫ـﺐ‬ُ ‫َر ُﺟ ٍﻞ َو ُﻫ َﻮ ُﻳ َﻌﺎﺗ‬
= ِ
‫ـﺎء ِﻣ َﻦ‬ ‫ﻴ‬ َ
‫اﳊ‬ْ ‫ن‬ ِ
َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ َ َ ْ ُ ﱠ‬
‫ـﺈ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫ﻪ‬ ‫ـ‬ ‫ﻋ‬‫د‬ ‫ـﻢ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫َـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ـﻚ َﻓﻘ‬ َ ِ ‫¦ﺑ‬‫أَ َ ﱠ‬
 .‫ ِن‬B‫ﻳ‬
َ ‫ْاﻹ‬
=
‹bn-i Ömer (r.a.)’den, dedi ki: Peygamber (s.a.s.), utangaçl›ktan dolay›
birisini azarlayan bir adama rastlad›. Adam flöyle söylüyordu:
– Sen (çok) utan›yorsun. Sanki adam: Bu sana mutlaka zarar
verir, yollu konufluyordu. Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Onu b›rak. Zira hayâ imandand›r.
(Buharî, Edep, 77, VII, 100)

َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬


ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ ٍ ِ ِ ‫ َﻋ‬66.
 :‫ـﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ َرﺿ‬W‫ـﻦ ﻋ ْﻤ َـﺮا َن ﺑْـﻦ ُﺣ َﺼ ْـ‬
ْ

‫ﻜ َﻤ ِﺔ إِ ﱠن‬ ِ ْ Cِ ‫ﻜ ُﺘﻮب‬


ْ ‫اﳊ‬ ٍ
E ْ ‫ ﺑْ ُﻦ َﻛ ْﻌﺐ َﻣ‬Y‫ـ‬ ُ ْ َ‫َﺎل ﺑُﺸ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬Y ٍ ْ ‫اﳊ َﻴـﺎء َﻻ َﻳﺄْﺗﻰ إِ ﱠﻻ ﺑِ َﺨ‬
ُ َْ
ِ ‫اﳊﻴ‬ = ِ
 ْ ‫َﺎل ﻟ َ ُﻪ ِﻋ ْﻤ َـﺮا ُن أ ُ َﺣ ّ ِﺪﺛُ َﻚ َﻋ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ﺎء َﺳﻜﻴﻨَـ ًﺔ َﻓﻘ‬ ِ
َ َ ْ ‫ـﺎرا َو إِ ﱠن ﻣ َﻦ‬ َ ْ ‫ِﻣ َﻦ‬
ً ‫اﳊ َﻴﺎء َو َﻗ‬
=
 .‫ﻴ َﻔ ِﺘ َﻚ‬w‫ﺻ‬ ‫ﻦ‬
َ ْ َ ‫ﻋ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﻨ‬ ُ ‫ﺛ‬ ِ
‫ﺪ‬ ّ‫ﲢ‬َ ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َو‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ
َ ‫َر ُﺳﻮل ا‬
= =
41
‹mrân b. Husayn (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
– Hayâ yaln›z iyilik getirir. Bunun üzerine Büfleyr b. Kâ’b:
“Hikmette” vakar (a¤›r bafll›l›k) hayâdand›r, muhakkak a¤›rbafll›
olmak da hayâdand›r, diye yaz›l›d›r, dedi. ‹mrân da ona:
– Ben sana Resûlullah (s.a.s.)’dan konufluyorum, sen bana
kitab›ndan bahsediyorsun, dedi.
(Buhârî, Edep, 77, VII, 100)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬s‫ـﺎ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ = ‫ا َﺗ َﻌ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬67.
=
‫ َﻓـﺄ َ ْﻓ َﻀ ُﻠ َﻬﺎ َﻗ ْـﻮ ُل َﻻ إِﻟ = َﻪ‬،ً‫ﻊ َو ِﺳﺘﱡـﻮ َن ُ ْﻌﺒَﺔ‬E ‫ـﻊ َو َﺳﺒْ ُﻌـﻮ َن أ َ ْو ﺑِ ْﻀ‬E ‫ ُن ﺑِ ْﻀ‬B‫ﻳ‬ َ ‫َا ْﻹ‬
 َ ‫ﺔ ِﻣ‬E ‫ــﺎء ُ ْﻌﺒَـ‬ ِ ‫ﻄــﺮ‬ ِ ‫ـﺎﻫــﺎ إِ َﻣـﺎﻃَــ ُﺔ ْاﻷ َ =ذى َﻋ‬ = ِ
‫ـﻦ‬ ُ ‫اﳊ َﻴ‬ َ ْ ‫ َو‬،‫ﻳـﻖ‬ ‫ـﻦ اﻟ ﱠ‬ َ َ‫ َوأ َ ْدﻧ‬،‫ا‬ ُ ‫إ ﱠﻻ‬
=  .‫ ِن‬B‫ﻳ‬
َ ‫ْاﻹ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: =
“‹man, yetmifl küsûr yahut altm›fl küsûr flu’bedir. Bun-
lar›n efdali “Lâ ilâhe illa’llah” Allah’tan baflka ilâh yoktur,
sözü ve en afla¤›s› da yoldan eza verecek fleyleri
kald›rmakt›r. Hayâ da imandan bir flûbedir.”
(Müslim, ‹man, 58, I, 63)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـ َﺔ ﺑ ِﻦ ر َﻛﺎﻧَ َﺔ َﻗ َﺎل‬wَ ‫ َﻋ ْﻦ َز ْﻳ ِﺪ ﺑ ِﻦ ﻃَ ْﻠ‬68.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ْ ْ

 .‫ﺎء‬ ‫ﻴ‬ َ
‫اﳊ‬ْ ِ ‫م‬ ‫ﻼ‬َ ‫ِﺳ‬ ‫اﻹ‬
ْ ‫ﻖ‬ ُ ‫ﻠ‬ُ ‫ﺧ‬ُ ‫و‬ ‫ﻖ‬ E ُ
‫ﻠ‬ ‫ﺧ‬ُ ٍ ‫ﻜ ّ ِﻞ د‬
‫ﻳﻦ‬ ُ ِ
‫ﻟ‬
ُ َ ْ َ
=
Zeyd b. Talha b. Rükâne (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Her dinin bir ahlâk› vard›r. ‹slâm’›n ahlâk› da hayâd›r.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 905)

‫ﺎء‬ َ ْ ‫  َا‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﳊ َﻴ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬ ِ
َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ أ ُ َﻣ‬
ُ ‫ﺎﻣـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬69.
=
42
ِ ‫ﺎن ِﻣﻦ‬
ِ ‫اﻟﻨّ َﻔ‬ ِ َ‫ واﻟ ْﺒ َﺬاء واﻟ ْﺒﻴﺎ ُن ُ ﻌﺒﺘ‬،‫ ِن‬B‫ﻳ‬ ِ ِ ِ
 .‫ﺎق‬ َ َْ َ َ َ ُ َ َ َ ‫َواﻟ ْﻌ ﱡﻰ ُ ْﻌﺒَﺘَﺎن ﻣ َﻦ ْاﻹ‬
 ِ َ‫šﺎ ُﻳﻘ ّ َِﺮﺑ‬
‫ﺎن‬ َ ُ ‫ ِن َو‬B‫ﻳ‬َ ‫ﺎء َواﻟ ِْﻌﻰ ِﻣ َﻦ ْاﻹ‬ ‫ﻴ‬ ‫اﳊ‬ = ‫ا ﺻ ﱠ‬
َ ْ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ‫ﻮل‬ُ ‫َﻗ َﺎل َر ُﺳ‬
‫ﱡ‬ ُ َ ُ َ

َ ُ ‫ﺎن َو‬
 ‫šﺎ‬ ِ ‫ﻄ‬ َ ‫ ُﺶ َواﻟ ْﺒَ َـﺬ ُاء = ِﻣ َﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ‬wْ ‫ َواﻟ ْ ُﻔ‬.‫ﺎر‬ ِ ‫ان ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬ ِ ‫ﺎﻋ َـﺪ‬
ِ ‫ و ﻳﺒ‬.‫اﳉﻨﱠ ِﺔ‬
َ ُ َ َ ْ ‫ﻣ َﻦ‬
ِ

 .‫اﳉﻨﱠ ِﺔ‬
َ ْ ‫ان ِﻣ َﻦ‬ ِ ‫ﺎﻋ َﺪ‬ ِ ‫ﺎر و ﻳﺒ‬ ِ ِ
َ ُ َ ِ ‫ُﻳﻘ ّ َِﺮﺑَﺎن ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬
Ebû Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Hayâ ve sükût imandan iki flu’be (bölüm), hayâs›zl›k ve
çok konuflma ise nifaktan iki flu’bedir (bölümdür).”
(Tirmizî, Birr, 80, IV, 375)

Taberânî de afla¤›daki flekilde rivâyet etmifltir:


Resûlullah (s.a.s.) buyurmufllard›r ki:
“Hayâ ve sükût imandand›r. Bunlar Cennet’e yaklaflt›r›r
ve Cehennem’den uzaklaflt›r›rlar. Hayâs›zl›k ve fuhufl ise
fleytandand›r. Bunlar da Cehennem’e yaklaflt›r›rlar ve Cen-
net’ten uzaklaflt›r›rlar.”
(Taberanî, Kebîr, 22, 1024, 414)

‫  َﻣﺎ َﻛﺎ َن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ َ ‫ َﻋ‬70.
َ ‫ـﻦ أ َﻧﺲ َرﺿ‬ْ

 .‫ َ ْﻰ ٍء إِ ﱠﻻ َزا َﻧ ُﻪ‬C ‫ﺎء‬ ُ ‫ﻴ‬


َ َ
‫اﳊ‬ ْ ‫ن‬
َ ‫ﺎ‬ َ
‫ﻛ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬
َ ‫و‬َ ‫ﻪ‬ُ ‫ﻧ‬
َ ‫ﺎ‬ َ ‫ﻻ‬‫ﱠ‬ ِ‫ َ ﻰ ٍء إ‬C ‫ ُﺶ‬wْ ‫اﻟ ْ ُﻔ‬
ْ
= =
Enes (r.a.)’ten, Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Fuhufl (kötülük) bir fleyde bulunursa, mutlaka onu çir-
kinlefltirir; hayâ da bir fleyde bulunursa, onu mutlaka gü-
zellefltirir.”
(Tirmizî, Birr, 47, IV, 349)

43
‫ا َﻋ ﱠﺰ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‪ :‬إ ﱠن َ‬
‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َ‪ ،B‬أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ َ‬
‫‪َ 71.‬ﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َرﺿ َﻰ ُ‬

‫–‬ ‫ﺎء‪ْ َ ،‬‬ ‫اﳊ َﻴ ُ‬‫ـﺎء‪َ ،‬ﻓ ِﺈ َذا ﻧُ ِﺰ َع ِﻣﻨْ ُﻪ ْ َ‬ ‫ ِﻠ َﻚ َﻋﺒْ ًﺪا ﻧَ َﺰ َع ِﻣﻨْ ُﻪ ْ َ‬
‫اﳊ َﻴ َ‬
‫ِ‬
‫َو َﺟ ﱠـﻞ إ َذا أ َ َرا َد أ َ ْن ُ ْ‬
‫ـﺖ ِﻣﻨْ ُﻪ ْاﻷ َ َﻣـﺎﻧَ ُ ﺔ‬ ‫ُﺗ ْﻠﻔِ ِـﻪ إِ ﱠﻻ ﻣﻘﻴﺘًﺎ ُﳑ َ ِّﻘﺘًـﺎ‪َ ،‬ﻓ ِﺈ َذا َ ِ ِ‬
‫– ُﺗ ْﻠﻔـﻪ إِ ﱠﻻ َﻣﻘﻴﺘًﺎ ُﳑ َ ﱠﻘﺘًـﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬
‫=‬ ‫ِ =‬
‫– ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠ ‬
‫ﻻ‬ ‫– ُﺗ ْﻠﻔِ ِـﻪ إِ ﱠﻻ َﺧـﺎﺋِﻨًﺎ ُ َ‬
‫‘ ﱠـﻮﻧًـﺎ‪َ ،‬ﻓ ِـﺈ َذا َْ‬ ‫ـﺖ ِﻣﻨْـ ُﻪ ْاﻷ َ َﻣﺎﻧَـ ُﺔ َْ‬ ‫َﻓ ِﺈ َذا ﻧُـﺰ َﻋ ْ‬
‫– ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠ ‬
‫ﻻ‬ ‫¡ﺔُ‪ْ َ ،‬‬ ‫اﻟﺮ ْ َ‬
‫ﺖ ﻣﻨْ ُﻪ ﱠ‬
‫¡ﺔُ‪َ ،‬ﻓ ِـﺈ َذا ﻧُ ِﺰ َﻋ ِ‬
‫ْ‬ ‫اﻟﺮ ْ َ‬ ‫‘ـﻮﻧًﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ِ‬
‫ﺖ ﻣﻨْ ُﻪ ﱠ‬ ‫ْ‬
‫ِ‬
‫َﺧﺎﺋﻨًﺎ ُ َ ﱠ‬
‫ﻼمِ‪ .‬‬ ‫ﺖ ِﻣﻨْ ُﻪ ِرﺑْ َﻘ ُﺔ ْ ِ‬
‫اﻹ ْﺳ َ‬ ‫– ُﺗ ْﻠﻔِ ِﻪ إِ ﱠﻻ َرﺟ ً‬
‫ﻴ‪ُ B‬ﻣ ْﻠ َﻌﻨًﺎ ﻧُ ِﺰ َﻋ ْ‬ ‫ﻴ‪ُ B‬ﻣ ْﻠ َﻌﻨًﺎ‪َ ،‬ﻓ ِﺈ َذا َ ْ‬
‫َرﺟ ً‬
‫=‬ ‫=‬
‫‪‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬

‫‪“Allâhu Teâlâ bir kulu helâk etmek istedi¤inde, ondan‬‬


‫‪hayây› al›r. Hayâ ondan al›n›nca, onu en fena, kötü (bir‬‬
‫‪insan) bulursun. Onu en fena bir insan bulunca, ondan‬‬
‫‪emanet de al›n›r. Ondan emanet al›n›nca, onu en hain bu-‬‬
‫‪lursun. Onu en hain bulunca, ondan rahmet çekilip al›n›r.‬‬
‫‪Ondan rahmet al›n›nca, onu kovulmufl ve lânetlenmifl bu-‬‬
‫‪lursun. Onu kovulmufl ve lânetlenmifl bulunca da, ‹slâm‬‬
‫”‪ba¤› ondan al›n›r, ‹slâmla ilifli¤i kesilir.‬‬
‫)‪(‹bn Mâce, Fiten, 27, II, 1347‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ‬
‫ﺻ ﱠـ ُ‬
‫ـﺎل رﺳ ُ ِ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫ـﺎل‪َ :‬ﻗ َ َ ُ‬
‫ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻗ َ‬
‫ـﻰ ُ‬
‫ٍ ِ‬ ‫‪َ 72.‬ﻋ ْ ِ ِ ِ‬
‫ــﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌـﻮد َرﺿ َ‬
‫ا! إِﻧﱠﺎ ﻟَﻨَ ْﺴ َﺘ‪w‬ﻰ‪ ،‬‬ ‫ﺎء َﻗ َﺎل‪ُ :‬ﻗ ْﻠﻨَـﺎ ﻳﺎ ﻧَﺒِﻰ ِ‬ ‫اﳊﻴ ِ‬ ‫ا َﺣ ﱠﻖ ْ َ‬ ‫َوﺳ ﱠﻠﻢ‪ِ :‬اﺳ َﺘ‪w‬ﻴـﻮا ِﻣﻦ ِ‬
‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ ْ ُْ‬
‫ِ=‬ ‫اﻹﺳ ِﺘ‪w‬ﻴﺎء ِﻣـﻦ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊﻤ ُﺪ ِ ِ‬
‫ﺎء‪ ،‬أ َ ْ ن‬ ‫ا َﺣ ﱠﻖ ْ َ‬
‫اﳊ َﻴ‬ ‫ـﻦ ْ ِ ْ ْ َ َ َ‬ ‫ـﺎل ﻟ َْﻴ َﺲ =ذﻟ َﻚ‪َ ،‬وﻟ =ﻜ ﱠ‬ ‫ َﻗ َ‬ ‫َو ْ َ ْ‬
‫ت‬ ‫ـﻦ َو َﻣﺎ َﺣ َﻮى َوﻟ ْ َﺘ ْـﺬ ُﻛ ِﺮ اﻟ ْـ َﻤ ْﻮ َ‬
‫ﻄ َ‬‫ﻆ اﻟ ْﺒَ ْ‬‫ﲢ َﻔ َ‬ ‫اﻟﺮأ ْ َس َو َﻣﺎ َو =ﻋـﻰ‪َ ،‬و َ ْ‬
‫ـﻆ ﱠ‬ ‫ﲢ َﻔ َ‬ ‫َْ‬

‫‪44‬‬
ِ ِ ‫اﻻ ِﺧ َﺮ َة َﺗ َﺮ َك ذﻳﻨَ َﺔ ﱡ‬
= ْ ‫ َو َﻣ ْﻦ أ َ َرا َد‬،= ِ‫َواﻟ ْﺒ‬
ْ ‫ َﻓ َﻤ ْﻦ َﻓ َﻌ َﻞ =ذﻟ َﻚ َﻓﻘَﺪ‬،‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‬
 ‫ َﻴﺎ‬wْ َ‫اﺳﺘ‬
= ِ ‫اﳊﻴ‬ ِ ِ
 .‫ﺎء‬ َ َ ْ ‫ﻣ َﻦ ا َﺣ ﱠﻖ‬
Abdullâh b. Mes’ud (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Allah’tan hakk›yla hayâ ediniz.
‹bn-i Mes’ud der ki: Biz de:
– Yâ Nebiyya’llah, Allah’a hamdolsun ki, biz hayâ ediyoruz,
dedik. Bunun üzerine flöyle buyurdular:
– Öyle de¤il, Allah’tan hakk›yla hayâ etmen, bafl›n› ve
onda bulunan azalar›n› muhafaza etmen, karn›n› ve onun
ihtiva ettiklerini koruman, ölümü ve çürümeyi
hat›rlamand›r. Ve ahireti isteyen kimse de dünya zînetini
terk etsin. ‹flte bunlar› yapan kimse, Allah’tan hakk›yla
hayâ etmifl olur.
(Tirmizî, K›yamet, 24, IV, 637)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻣ ﱠﺮ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬:‫ َﻋ ِـﻦ اﺑ ِﻦ ُﻋ َﻤﺮ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ‬73.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ َ َ ْ

ِ ‫ﻮل‬ ِ ‫اﳊﻴ‬ ُ ‫ َو ُﻫ َـﻮ َﻳ ِﻌ‬،‫ـﺎر‬ِ ‫ـﻞ ِﻣ َﻦ ْاﻷ َ ْﻧ َﺼ‬


‫ا‬ ُ ‫َـﺎل َر ُﺳ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ﺎء‬ َ َ ْ Cِ ‫ﻆ أ َ َﺧـﺎ ُه‬ ٍ ‫َﻋ = َر ُﺟ‬
 .‫ ِن‬B‫ﻳ‬َ ‫ﺎء ِﻣ َﻦ ْاﻹ‬ َ ْ ‫  َد ْﻋ ُﻪ َﻓ ِﺈ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
َ ‫اﳊ َﻴ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ
=
‹bn-i Ömer (r.a.)’den: Resûlullah (s.a.s.), Ensar’dan bir adama u¤rad›.
Adam, hayâ hakk›nda kardefline nasihat ediyordu.7 Resûlullah (s.a.s.), bu-
yurdu ki:
“Onu b›rak. Zirâ hayâ imandand›r.”
(Buhârî, ‹man, 16, I, 11)

7. Bu adam kardefline, “Niçin bu kadar utan›yorsun? Fazla utangaçl›k sana zarar


verir” fleklinde ö¤üt veriyordu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), “B›rak onu
kendi hâline, çünkü hayâ îmandand›r.” buyurdular.

45
 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ َﻗ‬B‫ـ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ
َ ‫ــﺮ َرﺿ‬
ِ ْ‫ـﻦ اﺑ‬
َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ‬ ِ ‫ َﻋ‬74.

 .‫šﺎ ُرﻓِ َﻊ ْاﻻ= َﺧ ُﺮ‬


َ ُ ‫ َﻓ ِﺈ َذا ُرﻓِ َﻊ أ َ َﺣ ُﺪ‬،‫ﻴﻌﺎ‬ ُ َ‫ ُن ُﻗ َﺮﻧ‬B‫ﻳ‬
ً ¨َ ‫ﺎء‬ ِ ْ ‫ﳊ َﻴﺎء َو‬
َ ‫اﻹ‬ ُ َ ْ ‫َا‬
=
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan, Resûlullah (s.a.s.) buyurmufltur ki:
“Hayâ ve iman (birbirinin) yak›nlar›d›r. Bir arada bulunur-
lar. Bunun için biri kald›r›ld›¤› vakit, di¤eri de kald›r›lm›fl
olur.”
(Taberânî, Evsat, 8309, IX, 144, Hakîm, I, 22)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬75.
َ ‫ــﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
ِ =
Cِ ‫ﺎء‬
ُ ‫اﳉ َﻔ‬ َ ْ ‫ َواﻟ ْﺒَ َـﺬ ُاء ِﻣ َﻦ‬،‫اﳉﻨﱠ ِﺔ‬
َ ْ ‫اﳉ َﻔـﺎء َو‬ َ ْ Cِ ‫ ُن‬B‫ﻳـ‬
َ ‫اﻹ‬ِ ْ ‫ ِن َو‬B‫ﻳ‬ ِ ْ ‫ـﻦ‬
َ ‫اﻹ‬ ِ ‫ﳊﻴ‬
ُ َ َ ْ ‫َا‬
َ ‫ـﺎء ﻣ‬
ِ ‫اﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎر‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:


“Hayâ imandand›r ve iman (sahipleri) de Cennet’tedir.
Kötü söz8 ise eziyettendir, eziyet edenler de atefltedir.”
(Tirmizî, Birr, 65, IV, 365)

8. Burada kötü söz, lüzumsuz ve hayâs›zca söylenen çirkin sözlerdir.

46
IV
RIFK (‹Y‹ HUYLULUK) VE H‹LM (UYSALLIK)
HAKKINDA HAD‹SLER

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ِ ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﺟـﺮ ﻳﺮﺑْـﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬76.

 ‫اﳋ ْﺮ ِق َو إِ َذا أ َ َﺣ ﱠ‬
‫ﺐ‬ ُ ْ ‫ـﺎﻻ ُﻳ ْﻌﻄﻰ َﻋ َـ‬ َ ‫اﻟﺮ ْﻓ ِﻖ َﻣ‬ِ ّ ‫ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ ﻟ َُﻴ ْﻌﻄﻰ َﻋ َـ‬ َ
= ٍ ِ =
 . ‫اﻟﺮ ْﻓ َﻖ إِ ﱠﻻ ُﺣ ِﺮ ُﻣﻮا‬ ‫ن‬
‫َُ َ ﱢ‬ ‫ﻮ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺮ‬ ˆ
ْ ُ ‫ﺖ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﺑ‬ ِ
‫ﻞ‬
َْ ْ ْ َ‫ﻫ‬َ ‫أ‬ ‫ﻦ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬ ،‫ﻖ‬َ ْ
‫ﻓ‬ ‫اﻟﺮ‬ َ ‫ا َﻋﺒْ ًﺪا أ َ ْﻋ‬
‫ﻄﺎ ُه ﱢ‬ ُ
Cerîr b. Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Muhakkak Allâhu Teâlâ sertlik ve kabal›¤a vermedi¤i
fleyleri (ecir ve mükâfatlar›) r›fka ve güzel davran›fllara verir,
ve Allah bir kulu sevdi¤i vakit de ona r›fk› ihsan eder.
R›fktan mahrum olan bir ev halk›, (her fleyden) mahrum
olurlar.”
(Taberânî, Kebîr, 2274, II, 306)

 ِ‫ˆ َﺮم‬ ْ ‫ َﻣ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ْ ُ ‫ـﻦ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ
َ ‫ـﻦ َﺟﺮ ﻳـﺮ َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬77.

َ ْ ‫ˆ َﺮم‬
 .Yَ ْ ‫اﳋ‬ ِّ
ْ ُ ‫اﻟﺮ ْﻓ َﻖ‬
Cerîr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹yi huyluluk ve yumuflakl›ktan mahrum olanlar,
hay›rdan da mahrum kal›rlar.”
(Müslim, Birr, 74, III, 2003)

ِ ِ
‫ا‬ َ ‫ـﺖ أ َ ْﻣﺸـﻰ َﻣ َﻊ َر ُﺳـﻮل ا‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ُ ْ‫ ُﻛﻨ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ِ ٍ
ُ ‫ـﻦ أَﻧَـﺲ َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬78.
=
47
‫ َﻓـﺄ َ ْد َر َﻛـ ُﻪ أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ﱞﻰ‬،‫ـﺎ َﻴ ِـﺔ‬
ِ ‫اﳊ‬ ُ ‫د ﻧَ ْﺠ َـﺮاﻧِـﻰ َﻏﻠ‬E ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َو َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ ﺑُ ْـﺮ‬
َ ْ ‫ﻴـﻆ‬
‫ﱞ‬
=
ِ ‫ﻮل‬
‫ا‬ ِ ‫ـﻖ رﺳ‬
ُ َ ِ ُ‫ﺔ ُﻋﻨ‬wَ ‫ﺻ ْﻔ‬
ِ
َ s= ِ‫ت إ‬ ُ ‫ﻈ ْـﺮ‬ َ ‫َﻓ َﺠ َﺬﺑَـ ُﻪ ﺑِ ِﺮ َداﺋ ِ ِـﻪ َﺟ ْﺬﺑَـ ًﺔ َ ـﺪ‬
َ َ‫ َﻓﻨ‬،‫ﻳﺪ ًة‬
‫ ﺛُ ﱠﻢ‬،‫اﻟﺮ َد ِاء ِﻣ ْﻦ ِ ﱠﺪ ِة َﺟ ْﺬﺑَ ِﺘ ِﻪ‬ ِ ّ ‫ﺎ َﻴ ُﺔ‬ِ ‫ و َﻗ ْـﺪ = أَﺛﱠﺮ ِ|ﺎ ﺣ‬،‫ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ‬
َ َ َ َ َ َ َ ْ ُ َ
 َ wِ ‫ـﺖ إِﻟ َْﻴ ِﻪ َﻓ َﻀ‬
‫ﻚ‬ ِ ِ ِ ِ
َ ‫ َﻓﺎﻟْﺘَ َﻔ‬،‫ ﻣ ْﻦ َﻣـﺎل ا اﻟ ﱠﺬى ﻋﻨْ َـﺪ َك‬s‫ ﱠﻤ ُﺪ! ُﻣ ْـﺮ‬J َ ُ ‫ـﺎل َﻳﺎ‬ َ ‫َﻗ‬
= = ٍ َ ِ
 .‫ﺛُ ﱠﻢ أ َ َﻣ َﺮ ﻟ َ ُﻪ ﺑ َﻌﻄﺎء‬

Enes (r.a.)’ten; dedi ki:

Resûlullah (s.a.s.) ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran


kumafl›ndan sert yakal› ve kaba bir cübbe vard›. Bir A’râbî O’na
ulaflarak cübbesinden kuvvetlice çekti. Resûlullâh (s.a.s.)’›n en-
sesine bakt›m ki, kuvvetli çekiflinden cübbenin sertli¤i oraya iz
b›rakt›. Sonra A’râbî:
– Ya Muhammed (s.a.s.)! Sendeki Allah mal›ndan bana veril-
mesi için emret, dedi. Resûlullâh (s.a.s.) ona döndü ve güldü,
sonra da ona bir fley verilmesini emretti.
(Buhârî, Edep, 68, VII, 94)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ٍ
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َر‬79.

 . ‫ﺎر ُﻛ ﱡﻞ َﻫ ّﻴِ ٍﻦ ﻟ َّﻴِ ٍﻦ َﺳ ْﻬ ٍﻞ‬


ِ ‫ُﺣ ّ ِﺮ َم َﻋ َ اﻟﻨﱠ‬

‹bn-i Mes’ûd (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

“Cehennem, her yumuflak huylu, uysal, sakin ve kolayl›k


gösterenlere haram k›l›n›r.”
(Ahmed ‹bn Hanbel, I, 415)

48
‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬،‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ
َ ‫َـﻦ َﺟـﺮ ﻳـﺮ َرﺿ‬ْ ‫ ﻋ‬80.

 .‫ﻛ ﱠﻠ ُﻪ‬ُ Yَ ْ ‫اﳋ‬


َ ْ ِ‫ˆ َﺮم‬ ِ ّ ِ‫ˆ َﺮم‬
ْ ُ ‫اﻟﺮ ْﻓ َﻖ‬ ُْ

Cerîr (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Bir kimse yumuflak davranmaktan mahrum ise hayr›n
tamam›ndan mahrum kal›r.”
(Müslim, Birr, 75, III, 2003)

‫ا‬ ِ ِ ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َﺖ‬ ِ ِ


َ ‫ إ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َر‬81.

 .‫ ْاﻷ َ ْﻣ ِﺮ ُﻛ ِّﻠ ِﻪ‬Cِ ‫اﻟﺮ ْﻓ َﻖ‬


ِّ ‫ﺐ‬‫ﻴﻖ ُˆِ ﱡ‬
E ‫َرﻓ‬
=
Âifle (r.anhâ)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Allahu Teâlâ, r›fk sahibidir ve her iflte r›fk ve
yumuflakl›¤› sever.”
(Buhârî, ‹stitabe, 4, VII, 51)

ِ ِ
‫ا‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ َر ُﺳـﻮل ا‬s= ِ‫ﻼ أ َ =ﺗﻰ إ‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟـ‬:‫اﻟـﺮ ْ¡= ِﻦ ﺑْ ِـﻦ َﻋ ْـﻮ ٍف‬ ِ
ْ ‫ ﻋ‬82.
‫َـﻦ َﻋﺒْـﺪ ﱠ‬

‫ﻜﺜِ ْ ﺮ‬
ْ ‫ﻴﺶ ِ|ِ ﱠﻦ َو َﻻ ُﺗ‬ ُ ‫ ٍت أَﻋ‬Bَ ‫ا! َﻋ ِّﻠ ْﻤﻨـﻰ َﻛ ِﻠ‬ ِ ‫ﻮل‬ َ ‫َﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ‬ َ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ‬
= ِ = ِ ُ ‫َﺎل رﺳ‬
 .«‫ﺐ‬ ‫ﻀ‬
ْ َ َْ ‫ﻐ‬ ‫ﺗ‬ ‫»ﻻ‬
َ َ َ َ ْ َ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ﻢ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ‫ﺳ‬‫و‬ ‫ﻪ‬ ‫ﻴ‬ َ
‫ﻠ‬ ‫ﻋ‬ ‫ا‬ َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫َﻋ َ ﱠ َﻓﺄ َ ْﻧ =ﺴﻰ‬

Abdurrahman b. Avf (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir kifli geldi ve:


– Yâ Resûlallâh, bana birkaç kelime ö¤ret ki, onlarla mes’ut
olay›m, çok olmas›n ki, unuturum, dedi. Resûlullah da:
– Hiddetlenme, diye buyurdu.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 11, II, 905-906)

49
‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫اﻟﺴ ْﻌﺪ ِّى َر‬
ِ ِ
‫ َﻋ ْﻦ َﻋﻄ ﱠﻴ َﺔ ﱠ‬83.

 ُ ‫ﻄ َﻔﺄ ُ اﻟﻨﱠ‬
‫ﺎر‬ ْ ‫ ُﺗ‬Bَ ‫ﺎر َو إِﻧﱠ‬ِ ‫ﻄﺎ َن ُﺧ ِﻠ َﻖ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬ َ ‫ﺎن َو إِ ﱠن اﻟﺸﱠ ْﻴ‬ ِ ‫ﻄ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ‬ ِ ‫اﻟ ْ َﻐ َﻀ‬
َ ‫ﺐﻣ‬ َ
ِ ِ
 .ْ‫ﺿﺄ‬‫ﺐ أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓ ْﻠ َﻴﺘَ َﻮ ﱠ‬ َ ‫ﺑِ ْﺎﳌَﺎء َﻓ ِﺈ َذا َﻏﻀ‬
Atiyye es-Sa’diyy (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Hiddet fleytandand›r, fleytan da ateflten yarat›lm›flt›r.
Atefl ise ancak su ile söndürülür. Binaenaleyh, biriniz hid-
detlendi¤inde abdest als›n.”
(‹bn Hanbel, IV, 226)

 ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل ﻟَﻨَﺎ إِ َذا‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل; إِ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َذ ٍّر َر‬84.
=
ِ ِ ِ ِ ِ
‫ﻻ‬ ‫ﺐ َو إ ﱠ‬ ُ ‫ﺐ َﻋﻨْـ ُﻪ اﻟ ْ َﻐ َﻀ‬ ْ ‫ﻢ َﻓ ْﻠ َﻴ ْﺠﻠ‬E ‫ﺐ أ َ َﺣ ُـﺪ ُﻛ ْـﻢ َو ُﻫ َﻮ َﻗـﺎﺋ‬
َ ‫ـﺲ َﻓـﺈ ْن َذ َﻫ‬ َ ‫َﻏﻀ‬
 .‫ـﻊ‬ ْ ‫ﻄ ِﺠ‬
َ ‫َﻓ ْﻠ َﻴ ْﻀ‬
Ebu Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), bize flöyle buyurdu:
“Biriniz hiddetlendi¤inde ayakta ise hemen otursun, hid-
deti giderse (iyi), flayet gitmezse o zaman da yaslans›n.”
(‹bn Hanbel, V, 152)

‫ ﻟ َﻴْ َﺲ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬85.
=
ِ ِ ِ ِ ِ
ْ
 .‫ﻳﺪ اﻟ ﱠﺬى َﻳ ْﻤﻠ ُﻚ ﻧَﻔ َﺴ ُﻪ ﻋﻨْ َﺪ اﻟ ْ َﻐ َﻀﺐ‬ َ
ُ ‫ اﻟﺸﱠ ﺪ‬B‫ إﻧﱠ‬،‫ﺎﻟ َﻋﺔ‬ َ ‫ﻳﺪ ﺑِ ﱡ‬ ُ ‫اﻟﺸﱠ ﺪ‬
= = =
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kuvvetli kimse demek, güreflte baflkalar›n› yenen de¤il,
ancak hiddet ân›nda kendine hâkim oland›r.”
(Buhârî, Edep, 76, VII, 99)

50
‫ث َﻣ ْﻦ‬ َ َ‫ ﺛ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
E ‫ﻼ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﺟﺎﺑِ ٍﺮ َر‬86.

‫ ﺔ‬E ‫ﻴﻒ َوَ َﻔ َﻘ‬ِ ‫ﺎﻟﻀﻌ‬ ‫ﻖ ﺑِ ﱠ‬E ‫ ِر ْﻓ‬:‫ َو أ َ ْد َﺧ َﻠ ُﻪ َﺟﻨﱠﺘَ ُﻪ‬،‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َﻛﻨَ َﻔ ُﻪ‬ ِ
ُ ªَ َ ‫ُﻛ ﱠﻦ ﻓﻴﻪ َﺳ‬
= ٍ ‫ َﳑ ْ ُﻠ‬sَ ِ‫ن إ‬E ‫ و إِﺣﺴﺎ‬،‫َﻋ َ ا =ﻟ ْﻮ ِاﻟ َﺪﻳ ِﻦ‬
 .‫ﻮك‬ َ ْ َ ْ َ
Cabir (r.a.)’den; Resûlullâh (s.a.s.) buyurdu:
“Üç fley kimde bulunursa, Allah onu himâyesine al›r ve
onu Cennetine kor. (Bunlar:)
Zay›flara yumuflak davranmak, ana babaya flefkatli olmak
ve eli alt›nda bulunan (hizmetkâr) lara iyilik etmektir.”
(Tirmizî, K›yame, 48, IV, 656)

ِ ‫ـﻰ ﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ َاو‬ ِ ِ


 ‫ﺻﻨﻰ‬ ْ َ َ َ ْ ُ َ ِّ ِ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن َر ُﺟ ًﻼ َﻗ َﺎل ﻟﻠﻨﱠﺒ‬
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬87.
= =
ِ
ْ ‫ارا َﻗ َﺎل َﻻ َﺗ ْﻐ َﻀ‬
 .‫ﺐ‬ ً ‫ َﻓ َﺮ ﱠد َد ﻣ َﺮ‬.‫ﺐ‬
ْ ‫َﻻ َﺗ ْﻐ َﻀ‬ ‫َﻗ َﺎل‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; bir adam, Resûlullah (s.a.s.)’e gelerek:


– Yâ Resûlullah, bana bir tavsiyede bulun, dedi. Resûlullah:
“Öfkelenme” buyurdu. Adam bunu birkaç defa tekrarlad›, her
defas›nda Resûlullah: “Öfkelenme” buyurdu.
(Buhârî, Edep, 76, VII, 100)

‫ا َﻋ ﱠﺰ‬ ِ ِ ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ ٍ


َ ‫ إ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َاﻧَﺲ َر‬88.

 َ ‫ـﺎﻻ ُﻳ ْﻌﻄـﻰ َﻋ‬


‫ـ‬ َ ‫اﻟـﺮ ْﻓ َـﻖ َﻣ‬ ِ ّ [‫]ﻋ َـ‬
َ ‫ َو ُﻳ ْﻌﻄـﻰ‬،‫اﻟـﺮ ْﻓ َـﻖ‬ ِ ّ ‫ـﺐ‬ E ِ‫َو َﺟ ﱠـﻞ َرﻓ‬
‫ﻴـﻖ ُˆِ ﱡ‬
= = ِ ْ‫اﻟْﻌﻨ‬
 .‫ﻒ‬ ُ
Enes (r.a.)’den, Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Yüce Allâh güzel davran›fl sahibidir ve güzel davran›fl›

51
sever. Güzel davran›fla, sert ve kabal›¤a vermedi¤i bir etki
gücü vermifltir.”
(Taberânî, Evsat, 2955, III, 444, 445)

 ‫ َﻗ َﺎل َ َ‹ـﺎ َﻳﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬـﺎ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ِ
َ ُ َ ‫ـﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬89.

 .‫ار ُﻓﻘﻰ‬ ِ
ْ :ُ‫َﻋﺎﺋﺸَ ﺔ‬
Âifle (r.anhâ)’den; Resûlullah (s.a.s.) ona buyurdu ki: =
“Yâ Âifle! R›fk sahibi ol.”
(Ebu Davud, Edep, 11, V, 156)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ َﻗ‬B‫ـ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬90.
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌـﻮد َرﺿ‬
 .‫م‬E ‫اﳋ ْﺮ ُق ُ ْﺆ‬ ِ ّ ‫ َا‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ْ ‫ﻦ َو‬E ‫ﻟﺮ ْﻓ ُﻖ ُﻳ ْﻤ‬

Abdullâh b. Mes’ud (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyur-


mufltur:
“R›fk, bereket ve u¤urdur. Sertlik (ve cehalet, ahmakl›k ve
kabal›k ise) u¤ursuzluktur.”
(Taberânî, Evsat, 4099, V, 57)

ِ ِ ‫ َﻋـﻦ أَﺑــﻰ ﱠ‬91.


‫ـﻦ‬ ْ ‫ َﻣ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ــ‬‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ـﻰ‬ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬َ ‫اﻟـﺪ ْر َداء َرﺿ‬ ْ
=
‫ﻈ ُ ﻪ‬‫ َو َﻣ ْﻦ ُﺣ ِﺮ َم َﺣ ﱠ‬Y‫ـ‬ َ ْ ‫ﻈ ُﻪ ِﻣ َﻦ‬
ِ ْ ‫اﳋ‬ ‫اﻟـﺮ ْﻓ ِﻖ َﻓﻘ َْﺪ أ ُ ْﻋ ِﻄـﻰ َﺣ ﱠ‬
ِ ّ ‫ﻈ ُﻪ ِﻣ َﻦ‬ ‫أ ُ ْﻋ ِﻄـﻰ َﺣ ﱠ‬
َ َ
 .Y َ ْ ‫ﻈ ُﻪ ِﻣ َﻦ‬
ِ ْ ‫اﳋ‬ ِ ّ ‫ِﻣ َﻦ‬
‫اﻟﺮ ْﻓ ِﻖ َﻓﻘ َْﺪ ُﺣ ِﺮ َم َﺣ ﱠ‬

Ebu’d-Derdâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:


“R›fk’tan nasibi verilen bir kimseye hay›rdan da nasibi
verilmifltir. R›fk’tan nasibi verilmeyen bir kimse ise,
hay›rdan da mahrumdur.”
(Tirmizî, Birr, 67, IV, 367)

52
 ‫ﻴﻢ إِ ﱠ‬
‫ﻻ‬ َ ‫ َﻻ َﺣﻠ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ٍ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َﺳﻌﻴﺪ َرﺿ َﻰ‬92.
= ٍ .‫ﲡ ِﺮﺑﺔ‬ ِ
= =
ٍ
َ
َ ْ ‫ﻴﻢ إ ﱠﻻ ُذو‬ َ ‫ُذو َﻋﺜ َْﺮة َو َﻻ َﺣﻜ‬
=
Ebû Saîd (r.a.)’den; Resûlullâh (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Sürçmesiz halîm, tecrübesiz hakîm olmaz.”
(Tirmizî, Birr, 86, IV, 379)

‫َﺖ َﻛﺎ َن اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬ ِ ِ


ْ ‫ﺖ َﻋ ِﻦ اﻟ ْﺒَ َﺪ َاوة َﻓﻘَﺎﻟ‬ ْ ‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ أ َ ﱠ َﻬﻧﺎ ُﺳﺌ َﻠ‬ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ َﻰ‬93.

‫ﻼ ِع َو إِﻧﱠـ ُﻪ أ َ َرا َد اﻟ ْﺒَ َـﺪ َاو َة َﻣ ﱠـﺮ ًة‬ ِّ ‫ﻫـﺬ ِه‬
َ ‫اﻟﺘـ‬ ِ = s= ِ‫ــ ا َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ ﻳﺒ ُـﺪو إ‬
َْ َ َ َ ْ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ
ِ َ ُ ‫اﻟﺼ َـﺪ َﻗ ِﺔ‬ ِ
 ‫ار ُﻓﻘﻰ‬ ْ ‫ َﻳﺎ َﻋـﺎﺋﺸَ ُﺔ‬s ‫ـﺎل‬ َ ‫ ﱠـﺮ َﻣ ًﺔ ﺛُ ﱠﻢ َﻗ‬J ‫ ﻧَﺎ َﻗـ ًﺔ ﻣ ْﻦ إِﺑِ ِﻞ ﱠ‬s ِ
‫َﻓﺄ ْر َﺳ َـﻞ إ َ ﱠ‬
َ
= ِ ‫ﻂ إِ ﱠﻻ َزاﻧَـ ُﻪ و َﻻ ﻧُ ِﺰ =ع‬
 ‫ﻂ إِ ﱠ‬
‫ﻻ‬ ‫ـﻦ َ ﻰ ٍء َﻗ ﱡ‬ ْ ‫ﻣ‬ َ َ ‫ َ ـﻰ ٍء َﻗ ﱡ‬C ‫ﻜ ْﻦ‬ ُ ‫– َﻳ‬ ِ ّ ‫َﻓ ِـﺈ ﱠن‬
ْ َ ‫اﻟﺮ ْﻓ َـﻖ‬
ْ ْ
=  . ‫َ ﺎﻧَ ُﻪ‬
Âifle (r.anhâ)’dan; ona k›ra ç›kmaktan soruldu da dedi ki:
– Resûlullah (s.a.s.), bu vadilere ç›kard› ve o bir kere k›r gezi-
sine ç›kmak istedi ve bana da binekte kullan›lmayan sadaka de-
velerinden h›rç›n bir deve gönderdi. Sonra bana buyurdu ki:
“Yâ Âifle, sen yumuflak davran! Zira yumuflakl›k bir fleyde
bulunursa mutlaka onu süsler ve bir fleyden çekip al›n›rsa
mutlaka onu çirkinlefltirir.”
(Ebû Dâvud, Edep, 11, V, 156, Cihad, 1, III, 6)

‫ َا ْﻷَﻧَﺎ ُة‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ٍ
ُ ‫ـﻞ ﺑْ ِﻦ َﺳ ْﻌـﺪ َرﺿ َﻰ‬
ِ ‫ َﻋ ْﻦ َﺳ ْﻬ‬94.
ِ ‫ﻄ‬
 .‫ﺎن‬ َ ْ‫ا َواﻟ َْﻌ َﺠ َﻠ ُﺔ ِﻣ َﻦ اﻟﺸﱠ ﻴ‬
ِ ‫ِﻣﻦ‬
َ

53
Sehl b. Sa’d (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Teennî9 Allah’tan, acele ise fleytandand›r.”
(Tirmizî, Birr, 66, IV, 366)

‫ا َﻋﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ‫ َﻋ‬Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ َ ٍ ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ ُﻣ ْﺼ َﻌـﺐ ﺑْﻦ َﺳ ْﻌـﺪ َﻋ ْﻦ أﺑﻴﻪ َرﺿ‬95.
=
ِ .‫اﻻ ِﺧﺮة‬= ْ ِ
‫ﻞ‬ ‫ﻤ‬
َ ‫ﻋ‬
َ C ‫ﻻ‬ ‫ﱠ‬ ِ‫ ُﻛ ّ ِﻞ َ ﻰ ٍء إ‬C ‫ َاﻟﺘﱡ َﺆ َد ُة‬:‫َﻗ َﺎل‬
َ ْ
= =
Mus’ab b. Sa’d, babas› (r.anhümâ)’dan; Peygamber (s.a.s.):
“Her fleyde teenni ile (yavafl, temkinli) olmak hay›rl›d›r.
Ancak ahiret amelinde (böyle de¤ildir).” buyurdu.
(Ebû Dâvud, Edep, 11, V, 157)

ِ ‫ﻮل‬
‫ا‬ ُ ‫ َﻣﺎ ُﺧ ّﻴِ َﺮ َر ُﺳ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أ َ ﱠ َﻬﻧـﺎ َﻗﺎﻟ َْﺖ‬ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َز ْو ِج اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬96.
ُ ‫ﺻ ﱠ‬

 ً ْ‫ﻜ ْﻦ إِﺛ‬
B ُ ‫ﺎ– َﻳ‬
ْ َ ‫šـﺎ َﻣ‬ َ ُ”َ َ ‫ﻂ إ ﱠﻻ أ َ َﺧ َﺬ أ َ ْﻳ‬
ِ ‫ـﻦ َﻗ ﱡ‬ ِ ‫ أ َ ْﻣ َﺮ ْﻳ‬C ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ
ِ ُ ‫ـﺎس ِﻣﻨْ ُﻪ وﻣـﺎ ا ْﻧ َﺘﻘَـﻢ رﺳ‬ ِ ‫ َﻛـﺎ َن أ َ =ﺑﻌ َـﺪ اﻟﻨﱠ‬B‫ـ‬ ً ْ‫َﻓ ِـﺈ ْن َﻛﺎ َن إِﺛ‬
‫ا‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ََ َْ
 .‫ ِ َ|ﺎ‬ِ ِ ‫ا َﻓﻴﻨْ َﺘ ِﻘﻢ‬ِ ‫َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ ِﻟﻨَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ إِ ﱠﻻ أ َ ْن ُﺗﻨْ َﺘﻬ َﻚ ﺣﺮﻣ ُﺔ‬
ُ َ َْ ُ َ َ َ َ ْ
Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcesi Âifle (r.anhâ)’dan; dedi ki:
– Resûlullah (s.a.s.), iki iflte muhayyer (serbest) b›rak›ld›¤›
zaman, günah olmad›kça onlar›n kolay›n› al›rd›, (o fley) günah
olursa ondan insanlar›n en uzak kalan› o idi. Resûlullah (s.a.s.),
nefsi için aslâ intikam almazd›. Ancak Allâh’›n yasaklar›na riâ-
yet edilmedi¤inde Allah için intikam al›rd›.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 902-903)

9. Teennî, Allah'›n emir ve r›zas›na uygun güzel hasletlerdendir. Düflünerek, temkinli


ve ihtiyatl› hareket etmektir. A’cel, fleytanî s›fatlardand›r. Yani baz› yerler mü-
stes-na acele ifle fleytan kar›fl›r.

54
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َ‬
‫ــﺎل‪َ :‬ﻣﺎ ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬
‫ـ‪ B‬أ َ ﱠن رﺳ ُ ِ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫َُ‬ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َ‬‫ــﻰ ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ ِ‬
‫‪َ 97.‬ﻋـﻦ اﺑْـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َ‬
‫أ ُ ْﻋ ِﻄﻰ َا ْﻫ ُﻞ ﺑَ ْﻴ ٍﺖ ّ ِ‬
‫اﻟﺮ ْﻓ َﻖ إِ ﱠﻻ ﻧَ َﻔ َﻌ ُﻬ ْﻢ‪ .‬‬ ‫َ‬
‫‪‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyurdu:‬‬
‫‪“Bir ev halk›na r›fk nasib olursa, mutlaka onlara fayda‬‬
‫”‪sa¤lar.‬‬
‫)‪(Taberânî, Kebîr, 13261, 12, 254‬‬

‫ِ ِ‬ ‫ـﺎل أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ِ‬ ‫‪َ 98.‬ﻋـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫـﺮ ﻳـﺮ َة ر ِ‬


‫َﺎم‬ ‫ـﻰ ‪ C‬اﻟ ْـ َﻤ ْﺴﺠـﺪ َﻓﻘ َ‬ ‫ﱞ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺑ‬ ‫ـﺎل‪:‬‬‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َ‬
‫ُ‬ ‫ـﻰ‬
‫َ‬ ‫ﺿ‬ ‫َ ْ َ َ‬ ‫ْ‬
‫ِ‬ ‫=‬
‫ــﻢ َد ُﻋـﻮ ُ ه‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻨﱠـﺎس إِ‬
‫ا َﻋﻠﻴْـﻪ َو َﺳﻠ َ‬ ‫ﺻــ ُ‬ ‫ـﻰ َ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺒ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫َــﺎل‬
‫َ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻓ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻴــﻪ‬ ‫ﻓ‬ ‫ـﻮا‬ ‫َﻌ‬
‫ُ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻴ‬
‫َ‬ ‫ﻟ‬ ‫ــﻪ‬ ‫َﻴ‬
‫ْ‬ ‫ﻟ‬ ‫ُ‬
‫ـﺎء أَو َذﻧـﻮﺑـﺎ ِﻣــﻦ ﻣ ٍ‬ ‫ــ ﺑـﻮ ِﻟ ِـﻪ ﺳﺠـﻼ ِﻣــﻦﻣ ٍ‬ ‫=‬
‫ـ‪ B‬ﺑُ ِﻌﺜْﺘُ ْ ‬
‫ـﻢ‬ ‫ـﺎء َﻓ ِـﺈﻧﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ً‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َوأَر ﻳﻘُـﻮا َﻋ = َ ْ َ ْ ً ْ َ‬
‫ِ‬ ‫=ِ‬
‫ﻳﻦ‪ .‬‬
‫– ُﺗﺒْ َﻌﺜُﻮا ُﻣ َﻌ ّﺴﺮ َ‬ ‫ﻳﻦ َو َ ْ‬ ‫ُﻣﻴَ ّﺴﺮ َ‬
‫‪Ebû Hüreyre (r.a.)’den; dedi ki:‬‬ ‫=‬ ‫=‬
‫‪Bir A’râbî mescidde bevletti (ifledi), insanlar onu linç etmek‬‬
‫‪için kalk›p bafl›na üflüfltüler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):‬‬
‫‪“Onu b›rak›n›z. Oraya bir kova su dökünüz, zira siz ko-‬‬
‫‪laylaflt›r›c› olarak gönderildiniz, güçlefltirici olarak gönderil-‬‬
‫‪mediniz.” buyurdu.‬‬
‫)‪(Buhârî, Edep, 80, VII, 102‬‬

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ‬


‫ﺻ ﱠـ ُ‬
‫‪َ 99.‬ﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ﻣـﻮﺳـﻰ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‪ :‬ﺑﻌﺜَﻨـﻰ رﺳ ُ ِ‬
‫ﻮل ا َ‬ ‫َُ‬ ‫ََ‬ ‫ُ = َ َ ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ =‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫=‬
‫ـﺎس‪َ ،‬وﺑَﺸّ َﺮا ‬
‫َـﺎل‪ُ :‬ا ْد ُﻋﻮا اﻟﻨﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬
‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ إ‪ s‬اﻟ ْﻴَ َﻤﻦ‪ .‬ﻓﻘ َ‬ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َو ُﻣ َﻌـﺎذا َرﺿ َﻰ ُ‬
‫ً‬
‫ﺎو َﻋﺎ َو َﻻ َ¯ْـﺘَ ِﻠ َﻔﺎ‪ .‬‬
‫ﻄ َ‬‫َو َﻻ ُﺗﻨَ ّﻔِ َﺮا‪َ ،‬و َﻳ ّ ِﺴ َﺮا َو َﻻ ُﺗ َﻌ ّ ِﺴ َﺮا‪َ ،‬و َﺗ َ‬

‫‪55‬‬
Ebû Musâ (r.a.) anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.), beni ve Muaz’› Yemen’e
gönderdi ve flöyle tenbih etti:
“‹nsanlar› dine (tatl› sözle) davet edin. Müjdeleyin, nefret
ettirmeyin. Kolaylaflt›r›n, zorlaflt›rmay›n. Uyumlu olun, ge-
çimsiz olmay›n.”
(Buhârî, Megâzî, 60, V, 108)

 ‫ أَﻟ ﱠﺘﺄ َ ِﻧّﻰ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ٍ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﻧَﺲ ﺑْ ِﻦ َﻣﺎﻟـﻚ َرﺿ َﻰ‬100.
ِ ‫ـﺎذﻳﺮ ِﻣـﻦ‬ ِ ِ َ ‫ا واﻟ ْﻌﺠ َﻠ ُﺔ ِﻣـﻦ اﻟﺸﱠ ﻴ‬ ِ ‫ِﻣـﻦ‬
 ‫ َو َﻣﺎ‬،‫ا‬ َ َ ‫ـﺪ َا ْﻛﺜ ََﺮ َﻣ َﻌ‬E ‫ﻄﺎن َو َﻣـﺎ أ َ َﺣ‬ ْ َ َ َ َ َ
 .‫اﳊ ْﻤ ِﺪ‬ ِ sَ ِ‫ِﻣﻦ ِﻰ ٍء أَﺣﺐ إ‬
َ ْ ‫ا ِﻣ َﻦ‬ ‫ْ ْ َ ﱠ‬
Enes bin Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Teennî10 Allah’tan, acele fleytandand›r. Mazeretleri
Allah’tan çok kabul eden bir kimse yoktur. Ve Allah
kat›nda hamd etmekten sevimli bir fley yoktur.”
(Ebu Ya’lâ, 4257, VII, 248)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َﺖ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ
ِ ِ ِ
َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ﺔ َر‬101.

 .‫ء ا ﱠﻻ َ ﺎ َﻧ ُﻪ‬°
ِ ٍ َ ‫ﻻ ُﻧ ِﺰع ِﻣﻦ‬ َ ‫و‬ . ‫ﻪ‬ ‫ﻧ‬
َ ‫ا‬ ‫ز‬
َ ‫ﻻ‬‫ﱠ‬ ِ ‫ ٍء‬°َ C ‫ﻜﻮن‬
‫ا‬ ُ ‫ﻳ‬ ‫ﻻ‬ َ ‫ﻖ‬َ ْ
‫ﻓ‬ ِ ّ ‫ِا ﱠن‬
‫اﻟﺮ‬
ْ ْ َ َ ُ ْ ُ َ
=
Âifle (r.anhâ) anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“R›fk, bir fleye girdi mi onu mutlaka süsler, bir fleyden de
ç›kar›ld› m› onu mutlaka kusurlu k›lar.”
(Müslim, Birr, 78, III, 2004)

10. Teennî, acele etmeyip, yavafl ve temkinli davranmakt›r.

56
V
K‹B‹R VE TEVÂZÛ HAKKINDA HAD‹SLER

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ِ ٍ ِ َِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﺣـﺎرﺛـ َﺔ ﺑْﻦ َو ْﻫـﺐ َرﺿ‬102.
ُ ‫ـﻰ‬

 .ٍaِ ‫ﻜ‬ ٍ ‫ﺎر? ُﻛ ﱡﻞ ُﻋﺘُ ّ ٍﻞ ﺟﻮ‬


ْ ‫اظ ُﻣ ْﺴﺘَـ‬ ِ ‫ ُﻛ ْﻢ ﺑِﺄ َ ْﻫ ِﻞ اﻟﻨﱠ‬aُ ِ ‫ أ َ َﻻ ُا ْﺧ‬:‫ُﻮل‬
‫َ ﱠ‬ ُ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬

Hârise b. Vehb (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyurdu¤unu iflittim:


“Size Cehennemlik olanlar› bildireyim mi? Onlar onur-
suz, sa¤a sola yalpa yaparak kibir eden kimselerdir.”
(Buhârî, Tefsîr, 68, VI, 72)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ِ
َ ‫ـﻦ َر ُﺳـﻮل ا‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ْ ‫ َﻋ‬B‫ـ‬ ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬103.
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َرﺿ‬
ِ ِ ِ ُ ‫ َﻳ‬aَ ْ ‫ َﻓ ِﺈ ﱠن اﻟ ِْﻜ‬،aَ ْ ‫ إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْﻢ َواﻟ ِْﻜ‬:‫َﻗ َﺎل‬
‫ ﱠ‬Cِ ‫ﻜﻮ ُن‬
َ َ‫ َو إ ﱠن َﻋ َﻠﻴْﻪ اﻟ َْﻌﺒ‬،‫اﻟﺮ ُﺟﻞ‬
 .‫ﺎء َة‬

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:


“Kibir ve gururdan sak›n›n›z. Zirâ kibir, süslü elbise giyen
adamda bulunur.”
(Taberânî, Evsat, 547, I, 329)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َر ُﺳـﻮل ا‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬ ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ‫ا ﺑ ِﻦ ﺳـ‬
َ ‫ﻼمٍ َرﺿ‬
ِ ِ
َ ْ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ‬104.
ٍ ْ ‫َﺎل َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ‬
 .a َ ‫ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘ‬C ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن‬
َ ْ ‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
=
Abdullah b. Selâm (r.a.)’dan, dedi ki; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:

57
“Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse Cen-
net’e giremez.”
(Taberânî, Kebîr, 10001, X, 75)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋـﻦ رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ْ
ِ
ُ َ ‫اﳋ ْﺪ ِر ِّى َر‬
ٍ ‫ َﻋـﻦ أَﺑـﻰ ﺳﻌ‬105.
ُ ْ ‫ﻴـﺪ‬ َ ْ
= =
َ ِ ِ
َ ‫ أ ْﻋ‬C ‫ا‬
‫ﻼ‬ ُ ‫ َﻌ َﻠ ُﻪ‬² ُ ‫اﺿ َﻊ  َد َر َﺟـ ًﺔ َﻳ ْﺮ َﻓ ُﻌـ ُﻪ‬
ْ َ ‫ا َد َر َﺟ ًﺔ َﺣﺘﱠـﻰ‬ َ ‫ َﻣ ْﻦ َﺗ َـﻮ‬:‫َﻗ َـﺎل‬
=
C ‫ َﻌ َﻠ ُﻪ‬² ْ َ ‫ا َد َر َﺟـ ًﺔ َﺣﺘﱠـﻰ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ َـ ا َد َر َﺟـ ًﺔ َﻳ َﻀ ُﻌـ ُﻪ‬a‫ـ‬ َ‫ﻜﱠ‬ َ ‫ـﻦ َﺗ‬ َ ‫ِﻋ ِّﻠ ّﻴ‬
ْ ‫ َو َﻣ‬W‫ـ‬
= ٍ ِ ‫أ َ ْﺳ =َﻔ‬
 ‫ـﺲ َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ َء ﻟ َْﻴ‬B‫ـ‬ َ ‫ﺻ َﺨ َﺮة‬ َ C ‫ َوﻟ َْـﻮ أ َ ﱠن أ َ َﺣ َﺪ ُﻛ ْـﻢ َﻳ ْﻌ َﻤ ُـﻞ‬.W‫ـ‬ َ ‫ـﻞ َﺳﺎﻓِﻠ‬
= ِ ‫ﳋﺮج ﻣﺎ َﻏﻴﺒ ُﻪ ِﻟﻨﱠ‬ =
 .‫ﻛﺎ َن‬َ ‫ﺎس َﻛﺎﺋِﻨًﺎ َﻣﺎ‬ َ ‫ﺎب َو َﻻ َﻛ ﱠ َ َ َ ﱠ‬
َ َ ‫ة‬
E ‫ﻮ‬ E َ‫ﺑ‬
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:

“Allah için bir derece tevazu eden kimseyi Allâhu Teâlâ


da bir derece yükseltir. Ta ki, onu Firdevs cennetinin en
yüksek yerine ç›kar›r. Allâh’a karfl› bir derece kibir gösteren
kimseyi Allahu Teâlâ alçalt›r. Ta ki, onu Cehennem’in en
alçak derecesine kadar indirir.
E¤er sizden biriniz, üzerinde kap›s› ve penceresi olmayan
sert (sa¤›r) bir kayan›n içinde bir fley yapsa, insanlardan giz-
ledi¤i o fley ne olursa olsun, meydana ç›kar.”
(‹bn-i Mâce, Zühd, 16, II, 1398)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬106.
َ ‫ـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
=
‫ـﺦ‬
ُ ‫ــﺎل َواﻟﺸﱠ ْﻴ‬ ُ ‫ َواﻟ ْ َﻔﻘ‬،‫ف‬
ُ َ‫ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺨﺘ‬Y‫ــ‬ ُ ‫ﻼ‬ َ ْ ‫ــﺎع‬
‫اﳊــ ﱠ‬ ُ ‫ َاﻟ ْﺒَ ﱠﻴ‬:‫ا‬ ُ ‫ــﻢ‬ ُ ‫ﺔ َﻳﺒْ َﻐ ُﻀ ُﻬ‬E ‫أ َ ْرﺑَ َﻌـ‬
=
 .‫اﳉﺎﺋ ِ ُﺮ‬
َ ْ ‫ﺎم‬ ِ
ُ ‫اﻟﺰاﻧﻰ َو ْاﻻ َﻣ‬ ‫ﱠ‬
=

58
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Allah dört kifliye bu¤z eder: (Bunlar), çok yemin eden
sat›c›, kibir eden fakir, zina eden ihtiyar ve zâlim hüküm-
dard›r.”
(Nesâî, Zekât, 77, V, 86)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ‬ ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬.‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬


ِ ِ ِ
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ ‫ا َﻗـ َﺔ ﺑْ ِﻦ َﻣـﺎﻟـﻚ ﺑْ ِﻦ َﺟ ْﻌﺸَ َـﻢ َر‬³
َ ُ ‫ َﻋ ْﻦ‬107.

 ‫ﻼ َﻳﺎ‬ َ َ‫ ﺑ‬:‫ـﺖ‬ُ ‫ﺎر? ُﻗ ْﻠ‬ ِ ‫اﳉﻨﱠ ِﺔ َوأ َ ْﻫ‬


ِ ‫ـﻞ اﻟﻨﱠ‬ ِ ‫ َك ﺑِﺄ َ ْﻫ‬a‫ـ‬
َ ْ ‫ـﻞ‬ ُ ِ ‫ا َﻗ ُﺔ أ َ َﻻ ُا ْﺧ‬³َ ُ ‫ َﻳـﺎ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠـﻢ َﻗ َﺎل‬
ٍ ‫ـﺮ ٍى ﺟﻮ‬ ِ ‫ـﻮل‬
 ‫ َوأ َ ﱠﻣﺎ‬،ٍaِ ‫ﻜ‬ْ َ‫اظ ُﻣ ْﺴﺘ‬ ‫ﻈ ِ ّ َ ﱠ‬ َ ‫ﻜ ﱡﻞ َﺟ ْﻌ‬ُ ‫ﺎر َﻓ‬ ِ ‫ أ َ ﱠﻣﺎ أ َ ْﻫ ُـﻞ اﻟﻨﱠ‬:‫ا َﻗ َﺎل‬ َ ‫َر ُﺳ‬
 .‫ﺎء اﻟ ْـ َﻤ ْﻐ ُﻠﻮﺑُﻮ َن‬
ُ ‫ﺎﻟﻀ َﻌ َﻔ‬‫اﳉﻨﱠ ِﺔ َﻓ ﱡ‬
َ ْ ‫أ َ ْﻫ ُﻞ‬

Sürâka b. Mâlik b. Ca’flem (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:


– Ey Sürâka! Sana, Cennetlik ve Cehennemlik olanlar›
haber vereyim mi? Ben de:
– Evet Yâ Resûlullah, dedim. Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Cehennemlik olanlar, sa¤a sola çal›m yaparak gururlu
gururlu yürüyen huysuz kimselerdir. Cennetlikler de, zay›f
olduklar›ndan ezilenler ve haklar›n› koruyamayanlard›r.
(Taberânî, Kebîr, 6589, VII, 129)

‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬


َ ‫ـﻰ‬ّ
ِ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ َﻰ‬108.

‫ا إِ ﱠ ن‬ِ ‫ﻮل‬َ ‫ﻞ َﻳﺎ َر ُﺳ‬E ‫ َﻗ َﺎل َر ُﺟ‬.ٍaْ ‫َـﺎل َذ ﱠر ٍة ِﻣ ْﻦ ِﻛ‬ ُ ‫ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘ‬C ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن‬ َْ
ِ‫ إ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ﻜﻮ َن َﺛـﻮﺑُ ُﻪ َﺣﺴﻨًﺎ َوﻧَ ْﻌ ُﻠـ ُﻪ َﺣﺴﻨًﺎ‬ =َ ِ
 E ¨َ ‫ا‬
‫ـﻴﻞ‬ َ ‫ن‬‫ﱠ‬ َ َ ْ ُ ‫ﻳ‬
َ ْ ‫ﺐأ‬
‫ن‬ ‫اﻟـﺮ ُﺟ َﻞ ُˆ ﱡ‬
‫ﱠ‬
= ِ ‫ﻂ اﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎس‬ ُ ‫اﳊ ّ ِﻖ َو َﻏ ْﻤ‬
َ ْ ‫ﻄ ُﺮ‬َ َ‫ ﺑ‬aُ ْ ‫ َاﻟ ِْﻜ‬،‫ َل‬Bَ ‫اﳉ‬
َْ ‫ﺐ‬ ‫ُˆِ ﱡ‬

59
Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennete gire-
meyecektir. Bir adam dedi ki:
– Yâ Resûlullah, insan elbisesinin güzel ve ayakkab›s›n›n
güzel olmas›n› ister. (Resûlullah) buyurdu ki:
– Allâhu Teâlâ güzeldir ve güzelli¤i sever. Kibir; hakk›
inkâr etmek ve insanlar› küçük görmektir.
(Müslim, ‹man, 147, I, 93)

 ‫اﺿ ُﻌﻮا‬
َ ‫ـﺎس! َﺗ َﻮ‬ َ ‫ أ َ ﱡ‬:ِa‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ َ ْاﳌِﻨْ َـ‬
ُ ‫ﺎ اﻟﻨﱠ‬ ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ‫ِ َْ ﱠ‬
َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ ﺑْـﻦ اﳋﻄﺎب َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬109.

ِ ِ ‫اﺿ َﻊ‬
 ُ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
َ ‫ َﻣ ْﻦ َﺗ َـﻮ‬:‫ُـﻮل‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫َﻓ ِﺈ ّﻧِـﻰ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ
ِ ِ ُ ‫ أ َ ْﻋ‬C ‫ا َﻓ ُﻬ َـﻮ‬ ْ ‫ــﺎل اﻧْﺘَ ِﻌ‬
 ‫ﻴـﻢ َو‬
C E ‫ اﻟﻨﱠـﺎس َﻋﻈ‬W‫ـ‬ ُ ‫ـﻚ‬ َ َ‫ـﺶ ﻧَ َﻌﺸ‬ َ ‫ا َو َﻗ‬ ُ ‫َر َﻓ َﻌـ ُﻪ‬
=ِ ِ= َ = ِ ِ
 ‫ اﻟﻨﱠ‬W‫ أ ْﻋ ُـ‬C ‫اﺧ َﺴـﺄ ْ َﻓ ُﻬ َﻮ‬
‫ﺎس‬ ْ ‫ا َو َﻗ َﺎل‬ ُ ‫ َﻗ َﺼ َﻤـ ُﻪ‬a‫ـ‬
َ‫ﻜﱠ‬ َ ‫ َو َﻣ ْﻦ َﺗ‬Y‫ـ‬
E ‫ﺻﻐ‬ َ ‫ﻧَ ْﻔﺴﻪ‬
=
 .Y ‫ﺒ‬ َ
‫ﻛ‬ ِ ‫ ﻧَ ْﻔ ِﺴ‬C= ‫ و‬Y‫ﺻﻐ‬
‫ﻪ‬
E َ E َ
= = =
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den; minberde iken flöyle demifltir:
– Ey insanlar mütevazi olunuz. Çünkü Resûlullah (s.a.s.)’›n
flöyle dedi¤ini iflittim:
“Allah için tevazu edenleri (alçak gönüllü olanlar›) Allah
yükseltir.” Yine buyurdu ki:
“Sen kalkma¤a davran ki, Allah da seni kald›rs›n (yâni
sen do¤ru yola yönel ki, Allah da sana yard›m etsin). Böyle
olan kimse, insanlar›n nazar›nda büyük ve kendi nefsinde
ise küçüktür. Büyüklenen adam›n Allah belini k›rar, çöker-
tir. Ve flöyle dedi: B›rak, o, insanlar›n gözünde küçük, kendi
nefsinde büyüktür.”
(‹bn Hanbel, III, 76)

60
 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬110.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬
=
ُ ْ‫ﺎﻣ ِـﺔ َوﻻَ ُﻳ َﺰﻛّ ِﻴﻬ ْـﻢ َو َﻻ َﻳﻨ‬
‫ﻈ ُﺮ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َو َ ُ‹ ْﻢ‬ ِ ِ َ ‫ث َﻻ ﻳ‬
ُ ‫ﻜ ّﻠ ُﻤ ُﻬ ُﻢ‬
َ ‫ا َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ ُ E ‫ﻼ‬ َ ‫ﺛَـ‬
=
ْ َ‫ﻞ ُﻣ ْﺴﺘ‬E ِ ‫ َو َﻋﺎﺋ‬،‫اب‬
 .aE ِ ‫ﻜ‬ ِ ٍ
E ‫ﻚ َﻛ ﱠﺬ‬E ‫ َو َﻣﻠ‬،‫ﺦ َزان‬E ‫ َ ْﻴ‬:‫ﻴﻢ‬ E ‫اب أَﻟ‬
E ‫َﻋ َﺬ‬
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den, dedi ki; Resûlullah (s.a.s.), buyurdu:

“Üç kimse vard›r ki, k›yamet günü Allah, onlarla tatl›


konuflmaz, onlar› temize ç›karmaz, onlar›n yüzlerine bak-
maz ve onlar için elem verici bir azap vard›r. (Bunlar:) Zina
eden ihtiyar, yalanc› hükümdar ve kibirli fâkirdir.”
(Müslim, ‹man, 173, I, 103)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬111.
ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
=
 .‫ا‬ ‫ﻪ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺿ‬
َ ‫و‬ ِ
‫ﻪ‬ ‫ﻴ‬ َ
‫ﻠ‬ ‫ﻋ‬ ‫ﻊ‬ َ
‫ﻔ‬ ‫ﺗ‬
َ ‫ار‬ ِ
‫ﻦ‬ ‫ﻣ‬‫و‬ ، ‫ا‬ ‫ﻪ‬ ‫ﻌ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫ر‬ ‫ﻢ‬
ِ ِ
‫ﻠ‬ ‫ﺴ‬ ‫ﻤ‬ ‫ْـ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ِ
‫ﻴﻪ‬ ‫اﺿ َﻊ ِﻷَﺧ‬
َ ‫َﺗ َﻮ‬
ُ َُ َ ْ َ َ ْ ََ ُ َُ َ ْ ُ
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:

“Müslüman kardefline karfl› alçak gönüllü davranan kim-


seyi Allah yüceltir. Ve ona karfl› üstünlük gösteren kimseyi
ise alçalt›r.”
(Taberânî, Evsat, 7707, 8, 247)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ ِ ْ‫ـﻦ َﻓ َﻀـﺎﻟ َ َﺔ ﺑ‬
ُ َ ‫ـﻦ ُﻋﺒَ ْﻴﺪ َر‬ ْ ‫ َﻋ‬112.
ِ ِ ِ
َ ‫ َو إ َز‬،aُ ْ ‫ َﻓﺈ ﱠن ِر َد َاء ُه اﻟ ْﻜ‬،‫ا ِر َد َاء ُه‬
‫ار ُه‬ َ ‫ﻞ ﻧَﺎ َز َع‬E ‫ َر ُﺟ‬:‫ﺔ َﻻ ُﻳ ْﺴﺌَ ُﻞ َﻋﻨْ ُﻬ ْﻢ‬E َ‫ﻼﺛ‬
َ ‫ﺛَـ‬
 .‫¡ ِﺘ ِﻪ‬
َ ْ ‫ﻮط ِﻣ ْﻦ َر‬ ِ ُ‫ واﻟ ْ ُﻘﻨ‬،‫ا‬
َ
ِ ‫ﻚ ِﻣﻦ أَﻣ ِﺮ‬ ٍ
ْ ْ ّ َ C ‫ﻞ‬E ‫ َو َر ُﺟ‬،‫اﻟ ْﻌ ﱡﺰ‬
ِ
=
Fedâle b. Ubeyd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

61
“Üç kimse vard›r ki, onlar sorulmazlar (kendilerine k›ymet
verilmez ve hiçbir amelleri kabul edilmez):
1- Ululukta Allah ile yar›fla kalk›flan; çünkü Allah’›n ridâs›
büyüklük, izâr› da izzetidir.
2- Allah’›n emirlerinden flüphe eden,
3- Allâh’›n, rahmetinden ümit kesen kimselerdir.”
(Taberânî, Kebîr, 789, 18, 307)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ ِ ِ ِ
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ َﻰ‬113.

 .‫ﻼﺛًﺎ‬
َ َ‫ﺎ‹ﺎ ﺛ‬ ّ ِ َ‫َﻫ َﻠ َﻚ اﻟ ْـ ُﻤ َﺘﻨ‬
َ َ ‫ َﻗ‬،‫ﻄ ُﻌﻮ َن‬
Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“A¤›z e¤erek yapmac›k konuflan kimseler helâk oldu!”
Bunu Resûlullah (s.a.s.), üç defa tekrar etti.
(Müslim, ‹lim, 7, III, 2055)

‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬ ِ ِ ِ


َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬َ ‫ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬114.

َ ْ ‫ َو َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُـﻞ‬،‫ ٍن‬B‫ﻳـ‬
 ‫ﺪ‬E ‫اﳉﻨﱠـ َﺔ أ َ َﺣ‬
C َ ِ‫ـﻦ إ‬ ِ ٍ
ْ ‫َـﺎل َﺣﺒﱠﺔ ﻣ‬ ُ ‫ َﻗ ْﻠﺒِ ِـﻪ ِﻣﺜْﻘ‬C ‫ـﺪ‬E ‫ﺎر أ َ َﺣ‬َ ‫اﻟﻨﱠ‬
= ِaْ ‫َﺎل = َﺣﺒﱠ ِﺔ َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ‬
 .‫ﺎء‬
َ ‫ﻳ‬
َ ُ ‫َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘ‬
Abdullah (r.a.)’dan: Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kalbinde hardal tânesi kadar iman bulunan bir kimse,
atefle girmez. Kalbinde hardal dânesi kadar kibir bulunan
da Cennet’e giremez.”
(Tirmizî, Birr, 61, IV, 361)

‫ـﺎس ﺑِ َﻌ َﻤ ِﻠ ِﻪ‬ ِ
َ ‫ـﻦ ُﻳ َﺴ ّﻤـ ِﻊ اﻟﻨﱠ‬
ْ ‫ َﻣ‬: ‫ُــﻮل‬ ِ ‫ـﻮل‬
ُ ‫ا َﻳﻘ‬ َ ‫ـﺖ َر ُﺳ‬ ِ
ُ ‫ــﺮ ; َﺳﻤ ْﻌ‬ ِ ْ‫ـﻦ ِاﺑ‬
َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ‬ ْ ‫ َﻋ‬115.

 .‫ﺎﻣ ِﺔ‬ ِ ِ
َ ‫ا ﺑِﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬
ِ
ُ ‫ُﻳ َﺴ ّﻤ ِﻊ‬

62
‹bn Ömer (r.a.)’den; Resûlullah’›n flöyle dedi¤ini iflittim:
“Kim, ameliyle gösterifl yaparsa (süm’a)11 Allah da onun
yapm›fl oldu¤u gösteriflin cezas›n› verir.”
(Taberânî, Evsat, 5744, VI, 348)

‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ٍ ‫ـﺎرﺛَ َﺔ ﺑْ ِﻦ َو ْﻫ‬
ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺐ َﻗ َﺎل‬ ِ ‫ َﻋ ْﻦ َﺣ‬116.

 .‫ﻈ ِﺮ ﱡى‬
َ ‫اﳉ ْﻌ‬
َ ْ ‫اظ َو َﻻ‬ َ ْ ‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬
ُ ‫اﳉ ﱠﻮ‬ َْ

Hârise b. Vehb (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:


“Kibirli ve kendinde olmayan fleylerle ö¤ünen kimse Cen-
net’e giremez.”
(Ebu Davud, Edep, 8, V, 151)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬117.
َ ‫ـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
=
‫ َو ُذو ﺛَ ْـﺮ َو ٍة ِﻣ ْﻦ‬،‫ـﻂ‬ E ‫ أَﻣ‬:‫ﺎر‬
E ‫ ُﻣ َﺴ ﱠﻠ‬Y‫ـ‬ ٍ َ ‫ـﺮ َض َﻋ َ أَو ُل ﺛَـ‬
َ ‫ﻼث َﻳ ْـﺪ ُﺧ ُﻠـﻮ َن اﻟﻨﱠ‬ ‫ﱠ ﱠ‬ ِ ‫ُﻋ‬
= ِ ِ ِ ٍ
E ‫ َﻓ ُﺨ‬YE ‫ َو َﻓﻘ‬،‫َﻣﺎل َﻻ ُﻳ َﺆ ّادى َﺣ ﱠﻖ ا ﻓﻴﻪ‬
 .‫ﻮر‬
= =
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“Bana, Cehennem’e ilk girecek olan üç kifli bildirildi.
(Bunlar:) Zâlim hükümdar, Allah’›n hakk›n› yerine getirme-
yen (zekât›n› vermeyen) zengin ve kibirli fakirdir.”
(‹bn Hibban, Kitabu’l-Menak›b, 7481, 16, 525)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬


ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬118.
َ ‫ـﻦ ﺛ ْـﻮﺑَـﺎ َن َرﺿ‬
َ ْ ‫اﻟﺪ ْﻳ ِﻦ َد َﺧ َﻞ‬
 .‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬ ‫ﻮل َو ﱠ‬ِ ‫ِ واﻟ ْ ُﻐ ُﻠ‬a‫ﻣﺎت و ُﻫﻮ ﺑﺮىء ِﻣﻦ اﻟ ِْﻜ‬
َ ْ َ E َ َ َ َ َ
=
11. Süm’a (Lûgatte): Yapt›¤› ifli baflkalar›na duyurmakt›r. fierîat ›st›lah›nda: Gizli
yapt›¤› âhiret amelini dünya menfaati karfl›l›¤› halka duyurmakt›r.

63
Sevbân (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Kibirden, h›yanetten ve borçtan temiz olarak ölen Cen-
net’e girer.”
(Tirmizî, Siyer, 21, IV, 138)

ِ ِ ُ ْ‫ َﻛﺄَﻧِّـﻰ أَﻧ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬


‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ َر ُﺳﻮل ا‬sَ ِ‫ﻈ ُﺮ إ‬ ِ ٍ
ُ ‫ـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َرﺿ َﻰ‬ ِ ْ‫ َﻋ ِﻦ اﺑ‬119.
ِ
‫ َو ُﻫ َ ﻮ‬،‫¦ﺑَـ ُﻪ َﻗ ْـﻮ ُﻣ ُﻪ َﻓـﺄ َ ْد َﻣ ْـﻮ ُه‬ َ ْ ‫ˆﻜـﻰ ﻧَﺒِ ًّﻴـﺎ ِﻣ َﻦ‬
َ َ ‫اﻻﻧْﺒِ َﻴـﺎء‬ ْ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ
=
 .‫ َاﻟ ﱠﻠ ُﻬ ﱠﻢ ا ْﻏﻔِ ْﺮ ِﻟﻘ َْﻮﻣﻰ َﻓ ِﺈ ﱠ ُﻬﻧ ْﻢ َﻻ َﻳ ْﻌ َﻠ ُﻤﻮ َن‬:‫ُﻮل‬ ُ ‫اﻟﺪ َم َﻋ ْﻦ َو ْﺟ ِﻬ ِﻪ َو َﻳﻘ‬ ‫َﻳ ْﻤ َﺴ ُﺢ ﱠ‬
=
‹bn-i Mes’ûd (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) sanki gözümün önünde imifl
gibi görüyorum:
(Resûl-i Ekrem) kendisini kavmi dö¤müfl ve kan›n› ak›tm›fl, o
ise yüzünden kan›n› silerek:
“Allah’›m benim kavmimi affet, çünkü onlar bilmiyor-
lar.” diyen peygamberlerden birini anlat›yordu.13
(Buhârî, Enbiya, 54, IV, 151)

ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ


‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ ‫ـى َر‬ ْ ِ ‫ﺐ ْاﳌ‬
ُ ‫ﻴﺢ اﻟ َْﻌﻨْﺴﻰ َﻋ ْﻦ َر ْﻛ‬
ُ ‫ َﻋ ْﻦ ﻧَﺼ‬120.
= = =
ِ Yْ ‫ ﻧَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ ِﻣ ْﻦ َﻏ‬C ‫َﺼ ٍﺔ َو َذ ﱠل‬ ِ
َ ‫ َﻣﻨْﻘ‬Yْ ‫ َﻏ‬C ‫اﺿ َﻊ‬ َ ‫ـﻦ َﺗ َﻮ‬ ِ
ْ َ ‫  ﻃُﻮﺑ=ﻰ ﳌ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ

‫اﻟــﺬ ّ ِل‬
‫ــﻞ ﱡ‬ َ ‫ــﻢ أ َ ْﻫ‬ ‫ﺣ‬ ِ = ‫ ور‬،‫ــﺔ‬ٍ ‫ﺼﻴ‬ ِ ‫ِ ﻣﻌ‬Y‫ = َﻏــ‬C ‫¨ﻌــ ُﻪ‬ ٍ ‫ﻣﺴﺌَ َﻠ‬
َ ‫ َوأَﻧْ َﻔ‬،‫ــﺔ‬
َ َ َ َ َْ ْ َ َ َ ‫ــﺎﻻ‬ً ‫ـــﻖ َﻣ‬ ْ َ
‫ﺎب َﻛ ْﺴﺒُ ُ ﻪ‬ َ ‫ﻃ‬ ‫ـﻦ‬ َ ِ
‫ﳌ‬ ‫ﻰ‬ ‫ـﻮﺑ‬ ُ ‫ﻃ‬ ، ِ ‫ﻜﻤ‬
‫ﺔ‬ ْ ِ ْ ‫ْـﻪ و‬
‫اﳊ‬ ِ = ‫َـﻂ أ َ ْﻫ َﻞ اﻟ ْﻔِﻘ‬
َ ‫ َو َﺧﺎﻟ‬،‫ﻜﻨَ ِـﺔ‬ َ ‫َواﻟ ْـ َﻤ ْﺴ‬
َ ْ = َ َ
 ‫ ﻃُﻮﺑ=ﻰ‬.‫€ ُه‬ ِ ِ ‫ َو َﻋ َﺰ َل َﻋ‬،‫ﻼﻧِ َﻴﺘُ ُﻪ‬
‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺎس َ ﱠ‬ َ ‫ـﺖ َﻋ‬ ْ ‫ﻳﺮ ُﺗ ُﻪ َو َﻛ ُﺮ َﻣ‬
َ ³َ ‫ـﺖ‬ ْ wَ ‫ﺻ ُﻠ‬ َ ‫َو‬
 .‫ِﳌ َ ْﻦ َﻋ ِﻤ َﻞ ﺑِ ِﻌ ْﻠ ِﻤ= ِﻪ َوأَﻧْ َﻔ َﻖ اﻟ ْ َﻔ ْﻀ َﻞ ِﻣ ْﻦ َﻣ ِﺎﻟ ِﻪ َوأ َ ْﻣ َﺴ َﻚ اﻟ ْ َﻔ ْﻀ َﻞ ِﻣ ْﻦ َﻗ ْﻮ ِﻟ ِﻪ‬
12. Bu mübârek sözleri ile bizzat kendisini anlatmaktad›r. Uhud muharebesinde
diflleri k›r›l›p yüzü yaraland›¤› ve mübarek yüzünden kanlar› sildi¤i s›rada böyle
dua buyurmufllard›.

64
Nasîhu’l-Ansî Rekbu’l-M›srî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Onurunu koruyarak alçak gönüllü olan, dilencilik (mev-
kiine) düflmeksizin alçak gönüllü olan, günaha girmeden
(meflru yoldan) kazand›¤› mal› do¤ru yollarda sarf eden,
düflmüfllere ve yoksullara ac›yan, ilim ve hikmet sahipleri
ile kaynaflan kimselere müjdeler olsun.
(Yine buyurdu ki): Kazanc› temiz olan, içi d›fl› pâk olan, ve
flerrini insanlardan uzaklaflt›ran kimseye müjdeler olsun,
ilmi ile amel eden, mal›n›n fazlas›n› infak edip sözünün faz-
las›n› tutan kimseye de ne mutlu.”
(Taberânî, Kebîr, 4615, V, 71)

 ‫ َﻣﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬


ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َر ُﺳﻮل ا‬،Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ
َ ‫ َﻋﻦ اﺑْﻦ َﻋﺒﱠﺎس َرﺿ‬121.
ِ ِ َ ‫ﻚ َﻓ ِـﺈ َذا َﺗ َﻮ‬ٍ ‫ﺔ ﺑِﻴ ِﺪ ﻣ َﻠ‬E ‫ﻜﻤ‬ ِ ِ ٍ ‫ِﻣ ْﻦ =ا َد ِﻣ‬
‫ار َﻓ ْ ﻊ‬
ْ :‫اﺿ َﻊ ﻗ َﻴﻞ ﻟ ْﻠ َﻤ َﻠﻚ‬ َ َ َ َ ‫ َرأْﺳﻪ َﺣ‬C ‫ـﻰ إِ ﱠﻻ‬ ّ
= ِ ‫ ﻗ َﻴﻞ ِﻟ ْﻠﻤ َﻠ‬a‫ﻜ‬ = ِ
َ ‫ﺿ ْﻊ َﺣ‬
 .‫ﻜ َﻤﺘَ ُﻪ‬ َ ‫ﻚ‬ َ َ ‫ﻜ َﻤﺘَ ُﻪ َو إ َذا َﺗ َ ﱠ‬ َ ‫َﺣ‬
=
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Her insan›n bafl›nda, (bir taraf›) mele¤in elinde bulunan
bir halka vard›r. ‹nsan tevazu edince, mele¤e: Halkay›
kald›r, denir. Kibir etti¤inde de: Halkas›n› b›rak, denir.”14
(Taberânî, Kebîr, 12939, 12, 169)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ ُﻛﻨﱠﺎ َﻣ َﻊ اﻟﻨﱠﺒ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬


ّ ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ﺿ‬ِ ‫ َﻋـﻦ ﺣ َﺬﻳ َﻔ َﺔ ر‬122.
َ ْ ُ ْ
ِ ‫ـﺎد‬ ِ ‫ــ ِﻋﺒ‬ َ ‫ َﺟﻨَــﺎ َز ٍة َﻗ‬C
 َ َ ‫ أ‬a‫ـ‬
‫ﻻ‬ ُِ ‫ﻜ‬ ‫ا? َاﻟ ْ َﻔ ﱡ‬
ْ َ‫ــﻆ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﺘ‬ َ ِ ّ َ ِ‫ــﻢ ﺑ‬ ْ ‫ ُﻛ‬a‫ـ‬ ِ
ُ ‫ أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ‬:‫ــﺎل‬
ّ ِ ‫ﻒ ُذ‬
‫واﻟﻄ ْﻤ َﺮ ْﻳ ِﻦ َﻻ ُﻳ ْﺆﺑَ ُ ﻪ‬ ُ ‫ﻟﻀ ِﻌ‬
ُ ‫ﻴﻒ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﺘَ ْﻀ َﻌ‬ ‫ا? َا ﱠ‬ ِ ‫ﺎد‬ ِ ‫ِ ِﻋﺒ‬Y‫ ُﻛﻢ ﺑِ َﺨ‬aِ ‫ُا = ْﺧ‬
َ ْ ْ ُ
ِ َ ‫ﻟ َ ُﻪ ﻟ َﻮ أ َ ْﻗﺴﻢ َﻋ‬
 .‫ا َﻷَﺑَ ﱠﺮ ُه‬ َ َ ْ
13. Burada halkadan mecaz olarak onur ve flerefi kastedilmifltir. Tevâzu’ edenin izzet
ve flerefini Allah yüceltir. Kibirlenenlerin ise onur ve flerefini k›rar, alçalt›r.

65
Huzeyfe (r.a.)’den; dedi ki; Resûlullah (s.a.s.) ile berâber bir cenâzede
bulunduk. Buyurdular ki:
“Size Allâh’›n kullar›n›n en flerli olan›n› bildireyim mi?
Kaba ve kibirli oland›r.”
“Size Allah’›n kullar›n›n en hay›rl› olan›n› bildireyim mi?
O zay›f ve alçak gönüllü, eski iki gömle¤e sâhip, kendisine
ehemmiyet verilmeyen kimsedir. E¤er Allah’a (herhangi bir
fley için) yemin etse, Allah (onu) kendisine ihsân eder.”
(‹bn Hanbel, V, 407)

‫ﻈ َﺮ‬ َ َ‫ إِ َذا ﻧ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ّ
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬123.
=
‫ َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ أ َ ْﺳ َﻔ َ ﻞ‬s= ‫ﻈ ْﺮ إ‬ِ ِ ِ ِ ِ ِ
َ ْ ‫ ْاﳌَﺎل َو‬C ‫ َﻣ ْﻦ ُﻓ ّﻀ َﻞ َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ‬s= َ‫أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ إ‬
ُ ْ‫اﳋ ْﻠﻖ َﻓ ْﻠ َﻴﻨ‬
 .‫ِﻣﻨْ ُﻪ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Biriniz malda, yarat›l›flta ve evlâtta kendisinden üstün
olana (de¤il), kendisinden afla¤› olana baks›n.”
(Buhârî, Rikak, 30, 7, 187)

 ‫ َﻣﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ْﻦ َر ُﺳـﻮل ا‬ ْ ‫ َﻋ‬124.
=
‫اﺿ َ ﻊ‬‫ـﻮ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬ ‫و‬ ‫ا‬‫ـﺰ‬ ‫ﻋ‬ ِ ‫ﻻ‬‫ﱠ‬ ِ ‫إ‬ ٍ
‫ﻮ‬ ‫ﻔ‬ْ ‫ﻌ‬ ِ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫ـﺪ‬ ‫ﺒ‬ ‫ﻋ‬ ‫ا‬ ‫د‬ ‫ا‬ ‫ز‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬‫و‬ ٍ
‫ـﺎل‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻦ‬ ‫ﻣ‬ ِ ‫ﺔ‬E ‫ـ‬ َ
‫ﻗ‬ ‫ﺻ َﺪ‬
َ َ َ َ َ ًّ َ ً َْ ُ َ َ ََ َ ْ َ ‫ـﺖ‬ْ ‫َﺼ‬
َ ‫َﻧﻘ‬
ِِِ
 .‫ا‬ُ ‫ﺪ  إ ﱠﻻ َر َﻓ َﻌ ُﻪ‬E ‫أ َ َﺣ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Sadaka, maldan bir fleyi azaltmaz. Allahu Teâlâ, bir
kulun flerefini (baflkalar›n›) aff› sebebiyle mutlaka yükseltir.
Allah için tevâzu eden kimseyi de mutlaka yükseltir.”
(Müslim, Birr, 69, III, 2001)

66
َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ‬
‫َﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬sَ ِ‫ﻞ إ‬E ‫ﺎء َر ُﺟ‬
َ ‫ َو َﺟ‬:‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة‬125.
=
ِ ُ َ ‫اﳉ‬
َْ s ِ ِ ِ ِ ِ
 ‫ﻴﺖ ﻣﻨْ ُﻪ َﻣﺎ َﺗ =ﺮى َﺣﺘﱠﻰ‬ ُ ‫ ُل َوأ ْﻋﻄ‬B‫ـ‬ ‫ﺐا َ ﱠ‬ َ ّ‫ﻞ ُﺣﺒ‬E ‫ﻮل ا إ ّﻧﻰ َر ُﺟ‬ َ ‫َﻳـﺎ َر ُﺳ‬
 ِaْ ‫ـﻦ اﻟ ِْﻜ‬ ِ ‫اك ﻧَﻌـ أَو ﺑِ ِﺸ =ﺴ ِﻊ ﻧَﻌـ أ َ َﻓ‬
‫ﻤ‬ ِ ِ ِ‫ـﺪ ﺑ‬E ‫ﻣﺎ ُا ِﺣـﺐ أ َ ْن ﻳ ُﻔـﻮ َﻗﻨﻰ أَﺣ‬
َ ْ ْ ْ ْ ‫ـ‬ َ َ َ ‫ﱡ‬ َ
=
 .‫ﺎس‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ َ
‫ﻂ‬ ‫ﻤ‬ َ
‫ﻏ‬ ‫و‬ ‫ﻖ‬
‫ﱠ‬ َ
‫اﳊ‬
=ْ ِ
‫ﺮ‬ ‫ﻄ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻦ‬‫ﻣ‬ a ‫ْﻜ‬ِ ‫ وﻟ ِ=ﻜ =ﻦ اﻟ‬.‫=ذ ِﻟ َﻚ? َﻗ َﺎل َﻻ‬
َ َ َ َ َ ْ َ َْ ‫َ ﱠ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve flöyle
sordu:
– Yâ Resûlullah! Ben, güzelli¤i seven bir adam›m, gördü¤ün
(kadar da) bana (güzellik) verildi, öyle ki, bir kimsenin, ayak-
kab›lar›n›n ba¤› ile (de olsa) benden üstün olmas›n› sevmem.
Kibirden midir bu? Resûlullah (s.a.s.):
– Hay›r, kibir (büyüklenmek, kendini be¤enmek), hakk›
kabûl etmemekten, azmaktan ve insanlar› hakir görmekten
(ibaret) dir, buyurdu.
(Ebû Dâvud, Libas, 29, IV, 352)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ ¡
ُ َ ‫ﺎر َر‬َ ِ ‫ﺎض ﺑْ ِﻦ‬
ِ ‫ ﻋَـﻦ ِﻋﻴ‬126.
َ ْ

 ‫ﺪ َﻋ = أ َ َﺣ ٍﺪ َو َﻻ َﻳﺒْﻐﻰ‬E ‫اﺿ ُﻌﻮا َﺣﺘﱠﻰ َﻻ َﻳ ْﻔ َﺨ َﺮ أ َ َﺣ‬


َ ‫ أ َ ْن َﺗ َﻮ‬s ِ
‫ا أ َ ْو =ﺣـﻰ إ َ ﱠ‬ َ ‫إ ﱠن‬
ِ
=
 .‫ﺪ َﻋ = أ َ َﺣ ٍﺪ‬E ‫أ َ َﺣ‬
Iyaz b. Himar (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ bana, tevâzû etmenizi bildirdi! Sak›n
kimse kimseye övünmesin, kimse kimseye zulmetmesin.”
(Müslim, Cennet, 64, III, 2198, 2199)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫  َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ َﻗ َﺎﻻ‬Bَ ‫ﺿﻰا َﻋﻨْﻬ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َﺳﻌﻴﺪ َوأَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬127.
= = =
67
‫ـﻦ‬ ْ ‫ َﻓ َﻤ‬،‫ــﺎء ِر َد ُاء ُه‬ ِ ْ ‫ َواﻟ ِْﻜ‬،‫ار ُه‬ ِ ‫ َاﻟ ِْﻌ ﱡ‬:‫ــﻞ‬
ُ ‫ َﻳ‬a‫ــ‬ ُ ‫ــﺰ إ َز‬ ‫ــﺰ َو َﺟ ﱠ‬ ‫ا َﻋ ﱠ‬ ُ ‫ُــﻮل‬ ُ ‫ َﻳﻘ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‬
 .‫ﺎز ُﻋﻨﻰ َﻋ ﱠﺬﺑْﺘُ ُﻪ‬ِ َ‫ُﻳﻨ‬
‫ﺎل‬ ِ ‫ ِـﻪ ِﻣـﻦ ﺣﺪ‬w‫ﻴ‬
 َ ‫ َو ْﺣ َﺪ ُه َﻗ‬:‫ﻳـﺚ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة‬ ِ w‫ﺻ‬C ‫ﺎن‬ ٍ ‫ـﻦ ِﺣﺒ‬ ِ ‫ﺑ‬‫ا‬ِ ‫ور =واه ِاﺑ ِﻦ ﻣـﺎﺟ َﺔ و‬
َ ْ َ ‫ﱠ‬ ْ َ َ َ ْ ُ ََ َ
= = = =
ِ ِ َ ‫ـﺎر َك َو َﺗ َﻌ‬ َ ‫  َﻗ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ِ ُ ‫رﺳ‬
 ُ ‫ َﻳ‬a‫ َاﻟ ْﻜ ْـ‬،s‫ـﺎ‬
‫ـﺎء‬ َ َ‫ا َﺗﺒ‬ُ ‫ـﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ‫ اﻟﻨﱠ‬Cِ ‫ َﻗ َﺬ ْﻓﺘُ ُﻪ‬Bَ ‫اﺣ ًﺪا ِﻣﻨْ ُﻬ‬
 .‫ﺎر‬ ِ ‫ َﻓﻤﻦ ﻧَﺎ َز َﻋﻨﻰ و‬،‫ﻈﻤ ُﺔ إِ َزارى‬
َ ْ َ َ َ ‫ َواﻟ َْﻌ‬،‫ِر َداﺋﻰ‬
Ebû Hüreyre ve Ebû Said (r.anhümâ)’den rivayet
= = olundu: Resûlullah =
(s.a.s.) buyurdular ki:
“Allahu Azze ve Celle: ‘‹zzet onun örtüsü ve büyüklük de
ridâs›d›r.14 Kim bana (bunlarda) ortakl›k etme¤e kalk›fl›rsa,
ona azâb ederim’ buyurur.”
(‹bn Hanbel, II, 248, Müslim, Birr, 136, III, 2023)

‹bn-i Mâce ve ‹bn-i Hibbân Sahih’inde yaln›z Ebû Hüreyre’den rivâyetle-


rinde: Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Allahu Teâlâ: ‘Büyüklük ridâm, azamet de örtümdür.
Kim bunlardan birisinde bana ortakl›¤a kalk›fl›rsa, onu Ce-
hennem’e atar›m.’ buyurmufltur.”
(‹bn Mâce, Zühd, 16, II, 1397; ‹bn Hibban, Birr, 328, II, 35)

‫ أ َ َﻻ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ ٍ ‫ـﺎرﺛَ َﺔ ﺑ ِﻦ و ْﻫ‬
ُ ‫ـﺐ َرﺿ َﻰ‬ َ ْ ِ ‫ َﻋ ْﻦ َﺣ‬128.
ِ َ ‫ـﻒ ﻟ َﻮ أ َ ْﻗﺴـﻢ َﻋ‬
 ;‫ا َﻷَﺑَ ﱠﺮ ُه‬ ٍ ‫ﻴﻒ ﻣ َﺘ َﻀ ِﻌ‬ ٍ ‫ﺿﻌ‬ َ ‫اﳉﻨﱠ ِﺔ ُﻛ ﱡـﻞ‬
َ ْ ‫ـﻞ‬ ِ ‫ ُﻛ ْـﻢ ﺑِﺄ َ ْﻫ‬aُ ِ ‫ُا ْﺧ‬
َ َ ْ ّ ُ
ٍِ‫ﻜ‬
 .a ْ ‫اظ ُﻣ ْﺴ َﺘ‬ ٍ ‫ﺎر ُﻛ ﱡﻞ ُﻋ ُﺘ = ّ ٍﻞ ﺟﻮ‬ِ ‫ ُﻛ ْﻢ ﺑِﺄ َ ْﻫ ِﻞ اﻟﻨﱠ‬aُ ِ ‫أ َ َﻻ ُا ْﺧ‬
‫َ ﱠ‬
Hârise b. Vehb (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:

14. Ridâ ve örtü kelimeleri mecaz olarak kullan›lm›flt›r. Mânâ, izzet ve kibriyâ
(büyüklük, ululuk ve fleref) Allah’a mahsustur, demektir.

68
“Size cennetlik olanlar› haber vereyim mi? Her zay›f,
alçak gönüllü kimsedir ki, e¤er Allah’a yemin etse,15 Allah
ona ihsan eder. Size Cehennemlik olan kimseleri de haber
vereyim mi? Cefâ (eziyet) eden (vefas›z) ve kaba, kibirli olan
(büyüklenen) kimsedir.”
(Müslim, Cennet, 47, III, 2190)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ َ ‫ ُﻛﻨﱠﺎ َﻣ َﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬:‫ـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ﳋ ْﺪ ِر ِّى َرﺿ َﻰ‬
ٍ ‫ َﻋﻦ أَﺑﻰ ﺳﻌ‬129.
ُ ‫ﻴﺪ ا‬ َ ْ
= =
ِ َ ُ ْ
 ،‫ َواﳌﺘَﻜﺒّ ُﺮو َن‬،‫ـﺎرو َن‬ َ ْ ِ ِ َ ُ َ ْ ِ ِ
ُ ‫ اﳉﺒﱠ‬C ‫ﺎر ﱠ‬ُ ‫ﺎر ﻓﻘَـﺎﻟ َـﺖ اﻟﻨﱠ‬ ُ ‫ إ ْﺣﺘَ ﱠﺠﺖ اﳉﻨﱠـﺔ َواﻟﻨﱠ‬:‫َﻗ َـﺎل‬
 :Bَ ‫ا ﺑَﻴْﻨَ ُﻬ‬ ُ ‫َﻀﻰ‬ َ ‫ﺎء اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠﻤ‬
َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ َو َﻣ َﺴﺎﻛﻴﻨُ ُﻬ ْـﻢ‬W‫ـ‬ ُ ‫ﺿ َﻌ َﻔ‬
ُ C َ ْ ‫َو َﻗـﺎﻟ َِﺖ‬
‫اﳉﻨﱠـ ُﺔ ِ ﱠ‬
ِ‫ﻚ‬ ِ ِ = ِ =
ِ ّ ُ
 ‫ﺎر َﻋﺬاﺑﻰ أ َﻋﺬ ُب ﺑ‬ َ َ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ـﻚ‬ ‫ﻧ‬
‫ﱠ‬ ‫إ‬ ‫و‬
َ ،‫ﺎء‬ َ ‫أ‬ ِ
ُ ‫¡ﺘـﻰ أ َ ْر َﺣ ُﻢ ﺑ َﻚ َﻣ ْﻦ‬
َ َ ْ ‫إِﻧﱠ َﻚ‬
َ ْ ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َر‬
= =
ُ ‫ﺎء َو ِﻟ ِﻜ َﻠﻴْـ‬
 .‫ َﻋ َ ﱠ ِﻣ ْﻠ ُﺆ َﻫﺎ‬Bَ ‫ﻜ‬ ُ ََ‫َﻣ ْﻦ أ‬
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) ile bir arada bulunuyor-
duk. Resûlullah buyurdu ki:
“Cennet ile Cehennem, delil getirerek birbirine üstünlük
taslad›lar. Cehennem:
– (Ben senden üstünüm, çünkü) cebbarlar (zor kullananlar,
zorbalar), mütekebbirler (büyüklenenler) hep bendedir dedi,
Cennet:
– (Hay›r ben daha üstünüm, çünkü) mütevâz›’ (alçak gönül-
lü) Müslümanlar ve yoksullar bendedir, dedi.
Allâhu Teâlâ, aralar›nda flöyle hükmetti:
– Ey cennet, sen benim rahmetimsin, dilediklerime se-
ninle rahmet ederim.
– Ey Cehennem, sen de benim azâb›ms›n, diledi¤ime se-
ninle azâb ederim. Her ikinizi de doldurmak bana âittir.”
(Müslim, Cennet, 36, III, 2187)

15. Burada Allah’a yemin etse demek, ondan bir fley istese onu verir, duâs›n› da
kabul eder demektir.

69
 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﺳ َﻠ َﻤ َﺔ ﺑْ ِﻦ ْاﻷ َ ْﻛ َﻮ ْع َر‬130.

 .‫ﻳﻦ‬ َ ْ Cِ ‫ﺐ‬
َ ‫اﳉﺒﱠﺎر‬ ْ ‫ﺐ ﺑِﻨَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ َﺣﺘﱠﻰ ُﻳ‬
َ َ‫ﻜﺘ‬ ُ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َﻳ ْﺬ َﻫ‬
‫َﻻ َﻳ َﺰ ُال ﱠ‬
=
Seleme b. el-Ekva‘ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“‹nsan, nefsi (peflinde) cebbarlar (zorbalar) aras›nda
yaz›lana kadar sürüklenir.”
(Tirmizî, Birr, 61, IV, 362)

‫ا ﺑْ ُﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ‬ ِ ‫ اﻟ ْ َﺘﻘ=ـﻰ َﻋﺒ ُﺪ‬:‫¡ ِﻦ ﺑ ِﻦ َﻋـﻮ ٍف َﻗ َﺎل‬ ِ


ْ ْ ‫ـﻦ أَﺑﻰ َﺳ َﻠ َﻤـ َﺔ ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْﺪ ﱠ‬
ْ = ْ ‫اﻟـﺮ‬ ْ ‫ َﻋ‬131.

 ،‫ ﱠﺪ َﺛﺎ‬wَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ ْﻢ َﻋ َ اﻟ ْـ َﻤ ْﺮ َو ِة َﻓ َﺘ‬ ‫ـﻰ‬ ‫ﺿ‬ِ ‫ﺎص ر‬ ِ ‫ا ﺑﻦ = َﻋﻤ ِﺮو ﺑ ِﻦ اﻟ ْﻌ‬ ِ
ُ َ َ َ ْ ْ ُ ْ ‫َو َﻋﺒْ ُﺪ‬
‫ َﻗ َﺎل ﻟ َ ُﻪ‬،‫ـﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َﻳﺒْـﻜـﻰ‬ ِ ِ ِ ‫ﺛُـﻢ ﻣ َﻀﻰ َﻋﺒ ُـﺪ‬
ِ ‫ا ﺑْ ُﻦ َﻋ ْﻤ‬
ُ ْ‫ـﺮو َوﺑَﻘ َﻰ َﻋﺒْ ُﺪ ا ﺑ‬ ْ َ ‫ﱠ‬
ِ ‫ =ﻫ َـﺬا ﻳﻌ ِﻨـﻰ = َﻋﺒ َـﺪ‬،‫ـﻦ? َﻗ َﺎل‬ ِ ¡ ِ َ ‫ﻞ; َﻣـﺎ ُﻳﺒْ ِﻜ‬E ‫َر ُﺟ‬
 َ ْ‫ا ﺑ‬
‫ﻦ‬ ْ َْ = ْ ‫اﻟـﺮ‬‫ﻴـﻚ َﻳـﺎ أَﺑَﺎ َﻋﺒْـﺪ ﱠ‬
‫ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َ ن‬:‫ُـﻮل‬ ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫َﻋﻤ ٍﺮو َز َﻋﻢ أ َ ﱠﻧـ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ َ َ َ ْ
ِ ‫ اﻟﻨﱠ‬Cِ ‫ا ِﻟ َﻮ ْﺟ ِﻬ ِﻪ‬
 .‫ﺎر‬ ٍ ْ ‫َﺎل َﺣﺒﱠ ٍﺔ ِﻣ ْﻦ َﺧ ْﺮ َد ٍل ِﻣ ْﻦ ِﻛ‬
ُ ‫ َﻛﺒﱠ ُﻪ‬a ُ ‫ َﻗ ْﻠﺒِ ِﻪ ِﻣﺜْﻘ‬C
=
Ebû Seleme b. Abdurrahman b. Avf (r.a.)’den; dedi ki:
– Abdullah b. Ömer (r.a.) ve Abdullah b. Amr ibni’l-Âs (r.a.)
Merve’de karfl›laflt›lar, konufltular. Sonra Abdullah b. Amr gitti.
Abdullah b. Ömer ise a¤layarak orada kald›. Bir adam ona dedi ki:
– Seni a¤latan nedir yâ Ebâ Abdurrahman? O da dedi ki:
– (Abdullah b. Amr’› kastederek:) ‹flte fludur. Resûlullah
(s.a.s.)’› flöyle söylerken iflitti¤ini söylüyor:
– Kalbinde hardal tânesi kadar kibirden (bir fley) bulunan
kimseyi Allâhu Teâlâ yüzüstü sürükleyerek Cehennem’e
atar.
(Ahmed b. Hanbel, II, 215)

70
‫ﻒ‬ َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َﻛ ْﻴ‬ َ ْ‫ﻼ َﺳـﺄ َ َل اﺑ‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟـ‬:‫ز‬E ‫ــﺮ‬
ِ J ْ ُ ‫ـﻦ‬ِ ْ‫ان ﺑ‬ِ ‫ َﻋـﻦ َﻗﺘَـﺎ َد َة َﻋـﻦ ﺻ ْﻔـﻮ‬132.
َ َ ْ ْ

َ ‫ اﻟﻨﱠ ْﺠ =ﻮى َﻗ‬Cِ ‫ُـﻮل‬


 ‫ـﺎل َﻳ ْﺪﻧُﻮ‬ ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ْ َ
 ‫ـﺖ َﻛ َـﺬا َو َﻛ َﺬا‬ ِ ُ ‫أَﺣ ُـﺪ ُﻛﻢ ِﻣـﻦ رﺑِ ِـﻪ ﺣﺘﱠـﻰ ﻳ َﻀﻊ َﻛﻨَ َﻔـ ُﻪ َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ َﻓﻴﻘ‬
َ ‫ُﻮل َﻋﻤ ْﻠ‬ َ ْ َ َ َ َّ ْ ْ َ
 ُ ‫ُـﻮل ﻧَ َﻌ ْـﻢ َﻓ ُﻴﻘ ّ َِﺮ ُر ُه ﺛُ ﱠـﻢ َﻳﻘ‬ُ ‫ﺖ َﻛ َـﺬا َو َﻛ َﺬا َﻓ َﻴﻘ‬ ِ ُ ‫ و ﻳﻘ‬،‫ُﻮل ﻧَﻌـﻢ‬
‫ُﻮل‬ َ ‫ُـﻮل َﻋﻤ ْﻠ‬ َ َ ْ َ ُ ‫َﻓ َﻴﻘ‬
 .‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ َﻓﺄَﻧَﺎ أ َ ْﻏﻔِ ُﺮ َﻫﺎ ﻟ ََﻚ اﻟ َْﻴ ْﻮ َم‬
‫ ﱡ‬Cِ ‫ت َﻋ َﻠ ْﻴ َﻚ‬ ِ
ُ ªْ َ ‫إِ ّﻧﻰ َﺳ‬
Safvan b. Muhriz (r.a.)’den; bir adam ‹bn-i Ömer’e:
Sen Resûlullah (s.a.s.)’a necvâ (gizli konuflma hakk›nda) nas›l
konufltu¤unu iflittin? diye sordu. O da dedi ki:
“Sizden biriniz Rabb›na o derece yaklafl›r ki, O’nun himâ-
yesi alt›na girer; (Allah ona): Sen flunu flunu yapt›n der; o
da: Evet, der. Yine: Sen flunu flunu yapt›n, der; o da: Evet,
der. Onu ikrar ettirdikten sonra (Allah) ona der ki: Ben
senin dünyada suçlar›n› örttüm. Bugün de onlar› sana
ba¤›fllayaca¤›m.”
(Buhâri, Edep, 60, VII, 89)

71
VI
R‹YÂ (‹K‹ YÜZLÜLÜK, GÖSTER‹fi, SAHTE DAVRANIfi)
HAKKINDA HAD‹SLER

َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


‫ =ا َﻳ ُﺔ‬:‫ــﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬133.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
=
ِ ُ َ ِ
 َ ‫ـﻒ َو إذا ا ْؤﲤ‬
‫ـﻦ‬ َ َ َ ِ
َ ‫ َو إذا َو َﻋ َـﺪ أ ْﺧﻠ‬،‫ث ﻛــﺬ َب‬ َ َ َ
َ ‫ إذا َﺣ ﱠـﺪ‬:‫ث‬ ِ ِ ِ‫اﻟ ْـ ُﻤﻨَــﺎﻓ‬
َ ‫ـﻖ ﺛَـ‬
E ‫ﻼ‬
 .‫َﺧﺎ َن‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Münaf›¤›n16 üç alâmeti vard›r: Konufltu¤u zaman yalan
söyler, sözünde durmaz ve kendisine bir fley emanet edil-
di¤inde emanete h›yânet eder.”
(Buhârî, ‹man, 24, I, 14)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ َﻗ‬B‫ـ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬134.
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤﺮو َرﺿ‬
‫ﺔ‬E ‫ﻴـﻪ َﺧ ﱠﻠ‬ِ ‫ وﻣﻦ َﻛـﺎ َﻧﺖ ﻓ‬،‫ﻴﻪ َﻛـﺎ َن ﻣﻨَﺎﻓِﻘًـﺎ َﺧ ِﺎﻟﺼـﺎ‬ ِ ‫ أَرﺑـﻊ ﻣﻦ ُﻛـﻦ ﻓ‬:‫َوﺳ ﱠﻠـﻢ‬
ْ ْ ََ ً ُ ‫ َ ْ ﱠ‬E َْ َ َ
= ِ ِ = ِ ِ
 ‫ َو إِ َذا‬،‫ث َﻛ َﺬ َب‬ ‫ﺪ‬
َ ‫َ ﱠ‬‫ﺣ‬ ‫ا‬‫ذ‬َ ِ ‫إ‬ ;‫ﺎ‬‫ﻬ‬ ‫ﻋ‬ ‫ﺪ‬‫ﻳ‬ ‫ﻰ‬
َ َ ََ ‫َﱠ‬ ‫ﺘ‬‫ﺣ‬ ٍ
‫ﺎق‬ ‫ﻔ‬َ ‫ﻧ‬ ْ E ‫ﺖ ﻓﻴﻪ َﺧ ﱠﻠ‬
‫ﻦ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺔ‬ ْ ‫ـﻦ َﻛﺎ َﻧ‬
‫ﻣﻨْ ُﻬ ﱠ‬
ِ ِ =
 .‫ﺎﺻ َﻢ َﻓ َﺠ َﺮ‬ َ َ‫ﺧ‬ ‫ا‬‫ذ‬َ ‫إ‬ ‫و‬ ، ‫ﻒ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﺧ‬ َ
َ َ ْ َ َ َ ‫ َو‬،‫ﺎﻫ َﺪ َﻏ َﺪ َر‬
َ ‫أ‬ ‫ﺪ‬‫ﻋ‬ ‫و‬ ‫ا‬ َ
‫ذ‬ ‫إ‬ َ ‫َﻋ‬
Abdullah ibn-i Amr (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

16. ‹ki yüzlü, d›fl görünüflü müslüman olmakla birlikte gerçekte inanmayan, inkarc›
kimse.

72
“Dört fley var ki, (bunlar) kimde bulunursa hâlis (gerçek,
noksans›z) münâf›kt›r. Kimde bunlardan bir tânesi varsa
onu terk edinceye kadar, nifaktan (münaf›kl›ktan) bir hasle-
ti (huy, özellik) vard›r. (Bunlar:) Konufltu¤u zaman yalan söy-
ler, antlaflt›¤› vakit antlaflmay› bozar, söz verdi¤i zaman sö-
zünde durmaz, düflmanl›k etti¤i zaman afl›r› gider.”
(Müslim, ‹man, 106, I, 78)

‫ َﻣﺜ َُـﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬ ِ ِ‫ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ‬B‫ـ‬َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ ِ ْ‫ـﻦ اﺑ‬
ِ ‫ َﻋ‬135.
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ــﻰ‬ ّ ُ ‫ـﻰ‬ َ ‫ــﺮ َرﺿ‬َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ‬

 َ ِ‫ =ﻫ ِـﺬ ِه َﻣ ﱠﺮ ًة َو إ‬sَ ِ‫ إ‬Yُ ‫ َﺗﻌ‬،W‫ـ‬


s ِ ْ ‫ اﻟ ْ َﻐﻨَ َﻤ‬W َ ْ َ‫َـﻞ اﻟﺸﱠ ِﺎة اﻟ َْﻌـﺎﺋ ِ َـﺮ ِة ﺑ‬ِ ‫اﻟ ْـ ُﻤﻨَـﺎﻓِ ِﻖ َﻛ َﻤﺜ‬
=
 .‫=ﻫ ِﺬ ِه َﻣ ﱠﺮ ًة‬
‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdular:
“Münaf›k, iki sürü aras›nda dolaflan (yabanc›) bir koyun
gibidir, bazen bu sürüye, bazen de öteki sürüye gider.”
(Müslim, S›fatu Münafikîn, 17, III, 2146)

‫ـﺎس ِﻻﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ‬ ِ ِ ِ ِ ِ


E َ‫ ُاﻧ‬: ‫ ﱠﻤـﺪ ﺑْ ِﻦ َز ْﻳـﺪ ﺑْ ِﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َﻋ ْﻦ َاﺑِﻴـﻪ َﻗ َﺎل‬Jَ ُ ‫ َﻋ ْﻦ‬136.
 ْ ‫ﻜ ﱠﻠ ُـﻢ إِ َذا َﺧ َـﺮ ْﺟﻨَـﺎ ِﻣ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ف َﻣﺎ ﻧَـﺘَـ‬ َ ‫ﻼ‬ َ ‫ُـﻮل ِﺧـ‬ ُ ‫ﻄﺎﻧِﻨَـﺎ َﻓـﻨَـﻘ‬ َ ‫ِاﻧﱠﺎ ﻧَ ْـﺪ ُﺧ ُـﻞ َﻋ َـ ُﺳ ْﻠ‬
 . ‫ ُﻛﻨﱠﺎ ﻧَ ُﻌ ﱡﺪ َﻫﺎ ﻧِ َﻔﺎ ًﻗﺎ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ِﻋﻨْ ِﺪ ِﻫ ْﻢ‬
Muhammed bin Zeyd’den:
Bâz› kimseler, Muhammed’in dedesi Abdullah bin Ömer
(r.anhüm)’e dediler ki:
– Biz, sultan›m›z›n huzûruna gireriz, yan›ndan ç›kt›¤›m›z
vakit, içimizde olan›n aksini söyleriz. (Bu nas›l olur?) Abdullah
bin Ömer:
– Biz Peygamberimiz’in zaman›nda bunu nifâk alâmeti sa-
yard›k, demifltir.
(Buhârî, Ahkâm, 27, VIII, 115)

73
ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
 :‫ُﻮل‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أَﻧﱠ ُﻪ ﺳ ِﻤﻊ رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ َ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬137.
ِ ِ =
 .‫ اﻟ ﱠﺬى َﻳﺄْﺗﻰ =ﻫ ُﺆﻻَء ﺑِ َﻮ ْﺟ ٍﻪ َو =ﻫ ُﺆﻻَء ﺑِ َﻮ ْﺟ ٍﻪ‬W ِ ّ َ ‫ِا ﱠن‬
ِ ‫€ اﻟﻨﱠ‬
ِ ْ ‫ﺎس ُذواﻟ َْﻮ ْﺟ َﻬ‬
= =
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular:
“‹nsanlar›n en fenas›, birine ayr›, di¤erine de ayr› görü-
nen iki yüzlü insanlard›r.”
(Buhâri, Ahkam, 27, VIII, 115)

‫ﺻ ﱠ‬ ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬:‫ﺎص ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ ‫ َﻋﻦ ﺳﻌ ِـﺪ ﺑ ِﻦ أَﺑـﻰ و ﱠﻗ‬138.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ ُ َ َ َ ْ ْ َ ْ
=
ِ
‫ﺎﻣـﺔ َوﻟ َ ُ ﻪ‬ ِ ْ ِ ِ ُ ُ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ‬
َ َ‫اﻟـﺪﻧْﻴَﺎ َﻳـﺄﺗﻰ َﻳ ْـﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ‬
‫ ﱡ‬C Wْ ‫ ذو اﻟ َْـﻮ ْﺟ َﻬ‬:‫ُﻮل‬ ُ
= ٍ َ‫ﺎن ِﻣ ْﻦ ﻧ‬
ِ ‫وﺟﻬ‬
 .‫ﺎر‬ َ ْ َ
Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle dedi¤ini duy-
dum:
“Dünyada iki yüzlü olanlar, k›yâmet gününde, ateflten iki
yüzlü oldu¤u hâlde diriltilecektir.”
(Buhârî, Edep, 52, VII, 87)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ ‫ﱠ‬
َ ‫ َرﺿ‬³‫ر ﺑْـﻦ َﻳﺎ‬B‫ـﻦ َﻋ‬
ْ ‫ َﻋ‬139.
ِ َ‫اﻟﺪﻧْﻴﺎ َﻛﺎ َن ﻟ َ ُﻪ ﻳﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ ِﻟﺴﺎﻧ‬
ٍ َ‫ﺎن ِﻣ ْﻦ ﻧ‬ ِ
 .‫ﺎر‬ َ َ َ ََْ َ ‫ ﱡ‬Cِ ‫َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻟ َ ُﻪ َو ْﺟ َﻬﺎن‬
Ammar b. Yâsir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Dünyada iki yüzlü olan›n, K›yâmet gününde ateflten iki
dili olacakt›r.”
(Ebû Dâvud, Edep, 39, V. 191)

‫ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ َ ‫ـﻦ أَﻧَـﺲ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬140.

74
 .‫ﺎر‬ ِ ْ َ‫ﺎﻣ ِﺔ ِﻟ َﺴﺎﻧ‬
ٍ َ‫ ِﻣ ْﻦ ﻧ‬W ِ
َ َ‫ا ﻟ َ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ‬ ِ ْ َ‫َذا ِﻟ َﺴﺎﻧ‬
ُ ‫ َﺟ َﻌ َﻞ‬W
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“(Dünyâda) iki dilli olan, yâni birine ayr›, di¤erine ayr›
konuflan kimseye, k›yâmet gününde Allâhu Teâlâ, ateflten
iki dil verecektir.”
(Taberânî, Evsat, 8880, IX, 409)

ِ ُ ‫ َﺧـﺮج َﻋ َﻠﻴﻨَﺎ رﺳ‬:‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ﺳﻌ ٍﻴﺪ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬141.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ْ َ َ ُ َ َ َ
= =
ِ ِ
 َ ‫ ُﻛ ْـﻢ ﺑ‬aُ ‫ أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ‬:‫َـﺎل‬
َ ‫اﻟـﺪ ﱠﺟ َﺎل َﻓﻘ‬ ِ
B ‫ﻴﺢ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ ﻧَـ َﺘ َﺬا َﻛ ُـﺮ اﻟ ْـ َﻤﺴ‬
ُ wْ َ‫َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َوﻧ‬
ِ ‫اﻟـﺪﺟ‬ = ِ ِ ُ ‫ف َﻋ َﻠﻴ‬
 َ ‫ َﻓﻘ‬،َ َ‫ ُﻗ ْﻠﻨَـﺎ ﺑ‬:‫ﺎل َﻗ َﺎل‬
‫َﺎل‬ ‫ﻜ ْﻢ ﻋﻨْـﺪى ﻣ َﻦ اﻟ ْـ َﻤﺴﻴ ِﺢ ﱠ ﱠ‬ ْ ُ ‫ُﻫ َـﻮ أ َ ْﺧ َﻮ‬
= =
‫ﻼ َﺗ ُﻪ ِﳌَـﺎ ُﻳ =ـﺮى ِﻣ ْﻦ‬ ‫ـ‬ ‫ﺻ‬ ‫ـﻦ‬
َ َ ُ ّ ُ ِ ‫ﻳ‬ ‫ﺰ‬
َ ‫ﻴ‬‫ﻓ‬َ ‫ـﻰ‬‫ﻠ‬ِ ّ ‫ﺼ‬ َ ُ ُ ‫ أ َ ْن َﻳﻘ َ ﱠ‬،‫ـﻰ‬
‫ﻳ‬ ‫ـﻞ‬
ُ ‫ﺟ‬ ‫اﻟﺮ‬ ‫ُـﻮم‬ َِْ
‫اﻟﺸ ْﺮ ُك اﳋﻔ ﱡ‬
ِّ

 .‫ﻈ ِﺮ َر ُﺟ ٍﻞ‬ َ َ‫ﻧ‬

Ebû Saîd (r.a.)’den; biz Mesih Deccal’dan bahsederken Resûlullah (s.a.s.)


ç›kageldi ve:
– Bana göre Deccal’dan17 daha korkuncunu size bildire-
yim mi? buyurdu. Biz de:
– Evet, bildir yâ Resûlullah, dedik. Resûlullah (s.a.s.):
– Gizli flirktir. O da, namaz k›lan adam›n, baflkas› görüyor
diye namaz›n› gösterifl için süslemesi (daha a¤›r k›lmas›) d›r,
buyurdu.
(‹bn Mâce, Zühd, 21, II, 1406)

17. Çok yalan söyleyen, K›yamet yaklaflt›¤›nda zuhur edecek ve yer yüzünde fitne
fesat ç›karacak yarat›k.

75
‫ـﻦ ُﻳ َﺴ ِّﻤ ْﻊ‬
ْ ‫ َﻣ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫اﳋ ْـﺪ ِر ِّى َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ٍ ‫ َﻋـﻦ أَﺑـﻰ ﺳﻌ‬142.
ُ ْ ‫ﻴـﺪ‬ َ ْ
=
ِ .‫ﻳﺴ ِﻤ ِﻊ ا ﺑِ ِﻪ =وﻣﻦ ﻳﺮاء ﻳﺮ ِاء ا ﺑِﻪ‬
ُ َُ َ َُ ْ ََ ُ ّ َ ُ
Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ameli ile süm’ay› (baflkas›na duyurmay›) kastedene, Allâ-
hu Teâlâ süm’a cezâs›n›, riya (baflkas›na gösterifl) edene de
riya cezâs›n› verir.”
(‹bn Mâce, Zühd, 21, II, 1407)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬143.
=
 ‫ﺿﻰ‬ = ‫  َﻳ ْـﺮ‬:‫ﻼﺛًﺎ‬
َ ‫ﻜ ْـﻢ ﺛَـ‬ ُ ‫ﻼﺛًـﺎ َو َﻳ ْﺴ َﺨ‬
ُ َ‫ﻂ ﻟ‬ َ ‫ﻜ ْﻢ ﺛَـ‬ ُ ‫ﺿـﻰ ﻟ َـ‬ = ‫ َﻳ ْـﺮ‬s‫ـﺎر َك َو َﺗ َﻌ َﺎ‬
َ َ‫ا َﺗﺒ‬َ
ِ ‫ﺒ ِﻞ‬wِ‫ﺼﻤـﻮا ﺑ‬ ِ ِ
 ‫ا َ¨ﻴ ًﻌﺎ‬ َْ ُ ‫ـ ُﻛﻮا ﺑِـﻪ َ ْﻴـﺌًﺎ َوأ َ ْن َﺗ ْﻌ َﺘ‬
ِ ْ ‫ﻜ ْـﻢ أ َ ْن َﺗ ْﻌﺒُ ُﺪو ُه َو َﻻ ُﺗ‬ ُ ‫ﻟ َـ‬
=
‫ﻜ ْﻢ ﻗ َﻴﻞ‬ ُ ‫ـﻂ ﻟ َـ‬ ُ ‫ َو َﻳ ْﺴ َﺨ‬.‫ا أ َ ْﻣ َـﺮ ُﻛ ْﻢ‬
ُ ‫ـﻮا َﻣ ْﻦ َو ﱠﻻ ُه‬wُ ‫ﺎﺻ‬ َ َ‫ َوأ َ ْن َﺗﻨ‬،‫َو َﻻ َﺗ َﻔ ﱠﺮ ُﻗـﻮا‬
= ِ ‫ﺎل و َﻛﺜْﺮ َة اﻟﺴ َﺆ‬ ِ
 .‫ال‬ ‫ﺎﻋ َﺔ ْاﳌ َ َ َ ﱡ‬ َ ‫ﺿ‬ َ ِ‫َو َﻗ َﺎل َو إ‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Allâhu Teâlâ, sizin için üç (fley)den râz› olur ve size üç
(fley)den dolay› k›zar.
Raz› oldu¤u fleyler:
1- Ona ibâdet edip flirk (ortak) koflmaman›z,
2- Toplu oldu¤unuz hâlde Kur’an’a sar›l›p tefrikadan
kaçman›z,
3- Allâhu Teâlâ’n›n bafl›n›za âmir k›ld›¤› kimselerin sözü-
nü dinlemenizdir.
K›zd›¤› fleyler:

76
1- Dedikodu,
2- Lüzumsuz yerlerde mal› israf,
3- Fazla soru sormakt›r.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 367)

‫ف‬ َ ‫ إِ ﱠن أ َ ْﺧ َﻮ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ـﻦ َ ﱠـﺪ ِاد ﺑْ ِﻦ أ َ ْو ٍس َﻗ‬
ْ ‫ َﻋ‬144.
ِ ِ
‫ـﻮل َﻳ ْﻌﺒُ ُـﺪو َ ن‬ ُ ‫ـﺖ أ َ ُﻗ‬ ُ ‫ أ َ َﻣـﺎ أَﻧّـﻰ ﻟ َْﺴ‬،‫اك ﺑِـﺎ‬ ُ € َ ْ ‫ف َﻋ =ـ أ ُ ﱠﻣﺘـﻰ َا ْﻻ‬ ُ ‫َﻣـﺎ أ َ َ¯ َ ﱠـﻮ‬
 .‫ا َوَ ْﻬ َﻮ ًة ِﺧ ْﻔ َﻴـ ًﺔ‬ ِ = Yِ ْ ‫ ًﻻ ِﻟ َﻐ‬Bَ ‫َ ْﻤ ًﺴﺎ َو َﻻ َﻗ َﻤ ًﺮا َو َﻻ = َوﺛَـﻨًﺎ َوﻟ ِ=ﻜ ْﻦ أ َ ْﻋ‬

fieddâd b. Evs (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Ümmetim için korktu¤um fleylerin en korkuncu Allah’a
flirk (ortak) koflmakt›r. Dikkat edin, ben, günefle taparlar,
aya taparlar, puta taparlar demiyorum. Ancak Allah’tan
baflkas› için yap›lan ameller ve gizli flehveti (kastediyorum).”
(‹bn Mâce, Zühd, 21, II, 1406)

 َ ‫ أ َ ْن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ رﺳ‬sَ ِ‫ـﺎل َﻋ ِﻬ َﺪ إ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ‫ﱠ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬ ِ ٍ ‫ َﻋﻦ َﻋ ِﻠ‬145.
ُ ‫ـﻰ َرﺿ َﻰ‬ّ ْ

 .‫ﻖ‬E ِ‫ﻦ َو َﻻ ُﻳﺒْ ِﻐ َﻀﻨﻰ ِا ﱠﻻ ُﻣﻨَﺎﻗ‬E ‫ُˆِﺒﱠﻨﻰ ِا ﱠﻻ ُﻣ ْﺆ ِﻣ‬


= =
Ali (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Bana ancak mü’min olan kimse muhabbet eder, ve
bana ancak münâf›k olan kimse bu¤z (nefret, içten
düflmanl›k) eder.”
(Nesâî, ‹man, 20, VIII, 117)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬
‫ﱡ‬
ِ‫ َﺳ ِﻤ َﻊ اﻟﻨﱠﺒ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻣ‬146.
ُ ‫ـﻮﺳﻰ َرﺿ َﻰ‬
=

77
َ ‫ﻜﺘُ ْﻢ أ َ ْو َﻗ‬
‫ﻄ ْﻌﺘُ ْﻢ‬ َ ‫ اﻟ ِْـﻤ ْﺪ َﺣ ِﺔ َﻓﻘ‬Cِ ‫ﻳـﻪ‬
ْ ‫َـﺎل أ َ ْﻫ َﻠ‬ ِ ‫ﻄﺮ‬ ْ ‫ﻼ ُﻳﺜْﻨﻰ َﻋ َـ َر ُﺟ ٍﻞ َو ُﻳ‬ ً ‫َر ُﺟ‬
= =
 .‫اﻟﺮ ُﺟ ِﻞ‬
‫ﻇَ ْﻬ َﺮ ﱠ‬
Ebû Mûsâ (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.):
Bir adam›n (di¤er) bir adam› övdü¤ünü ve övmede de çok
ileri gitti¤ini iflitince:
“Siz (adam›) helâk ettiniz veyâhut da adam›n belini
k›rd›n›z”, buyurdu.
(Buhârî, Edep, 54. VII, 87)

78
VII
HASED (KISKANÇLIK, ÇEKEMEMEZL‹K)
HAKKINDA HAD‹SLER

 َ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬147.
=
 ‫ َﺘ ِﻤ ُﻊ‬²
C ‫ﻻ‬ َ ‫و‬
َْ َ َ ‫َ ْ ُ َ َﱠ‬‫ـﻢ‬ ‫ﻨ‬‫ﻬ‬ ‫ﺟ‬ ‫ـﺢ‬ ‫ﻴ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫و‬ ، ِ
‫ا‬ ِ
‫ﻴـﻞ‬ ‫ﺒ‬‫ﺳ‬ ُ ٍ
َ E َ ْ َ ْ ‫ َﺟ‬C ‫ َﺘﻤ ُـﻊ‬²
C ‫ﺎر‬ ‫ﺒ‬‫ﻏ‬ ‫ـﺪ‬ ‫ﺒ‬‫ﻋ‬ ‫ف‬ ِ ‫ـﻮ‬ ِ َْ
= = =  .‫اﳊﺴﺪ‬
ُ َ َ ْ ‫ ُن َو‬B‫ﻳ‬ َ ْ‫ف َ =ﻋﺒْ ٍﺪ َاﻻ‬
ِ ‫ﺟﻮ‬
ْ َ
=
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah yolunda katland›¤› toz ile Cehennem alevi, bir
kulun içinde birleflmez. ‹man ile hased de bir kulun içinde
yerleflmez.”
(‹bn Hibban, X, 466)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ِ
ُ َ ‫ـﺐ َﻋ ْﻦ أَﺑﻴـﻪ َر‬ ٍ ‫ـﻦ َﻛ ْﻌ‬ ِ ‫ َﻋﻦ َﻋﺒ ِـﺪ‬148.
ِ ْ‫ا ﺑ‬ ْ ْ
=
 َ ‫اﳊ ْﺮ ِص َﻋ‬
 ِ ْ ‫ َﻏﻨَ ٍﻢ ﺑِﺄ َ ْﻓﺴ َﺪ َ َ‹ـﺎ ِﻣﻦ‬C ‫ﻼ‬
َ َ َ ‫ﺎن أ ُ ْر ِﺳـ‬
ِ ‫ـﺎن ﺟﺎﺋِﻌ‬ ِ ِ
َ َ َ‫ َﻣﺎ ذ ْﺋﺒ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬
=
 .‫ﻳﻦ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠ ِﻢ‬
ِ ‫ د‬C ‫اﳊ َﺴ ِﺪ‬ ِ َ ‫ْاﳌ‬
َ ْ ‫ﺎل َو‬
= =
Abdullah b. Kâ’b babas›ndan (r.a.) rivâyetine göre, Resûlullah (s.a.s.)
flöyle buyurmufltur:
“Bir koyun a¤›l›na giren iki aç kurdun onlara zarar›,
hased ve mala düflkünlü¤ün Müslüman›n dinine verdi¤i za-
rardan daha çok de¤ildir.”
(Tirmizî, Zühd, 43, IV, 588)

79
‫ َد ﱠب‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ
ُ ‫ِ ﺑْ ِﻦ اﻟ ْ َﻌ ﱠـﻮام َِرﺿ َﻰ‬Yْ َ‫اﻟﺰﺑ‬ ‫ـﻦ ﱡ‬ ِ ‫ َﻋ‬149.

 ُ ‫ﲢ ِﻠ‬
‫ﻖ‬ ْ َ ‫ﻮل‬ ُ ‫اﳊ ِﺎﻟﻘَـ ُﺔ َﻻ أ َ ُﻗ‬َ ْ ‫ﺎء ِﻫـﻰ‬
َ ُ ‫ﻀ‬َ ‫ﻐ‬
ْ َ ‫ْﺒ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬‫و‬َ ‫ـﺪ‬
ُ ‫ﺴ‬
َ َ ْ ‫ﻜ ْﻢ َا‬
‫ﳊ‬ ُ ْ‫إِﻟ َﻴ‬
ُ ‫ﻜ ْـﻢ َد ُاء ْاﻷ ُ َﻣ ِﻢ َﻗﺒْ َﻠ‬
 ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َﺣﺘﱠﻰ‬ َ ْ ‫ َواﻟ ﱠـﺬى ﻧَ ْﻔﺴﻰ ﺑِﻴَ ِﺪ ِه َﻻ َﺗ ْﺪ ُﺧ ُﻠﻮا‬،‫ﻳﻦ‬ َ ّ‫ﲢﻠ ُﻖ اﻟﺪ‬
ِ ْ َ ‫اﻟﺸﱠ ﻌﺮ وﻟ ِ=ﻜﻦ‬
ْ َ َْ
=
‫ﻜ ْ ﻢ‬ ُ َ ‫ـﺖ َذا ُﻛ ْـﻢ ﻟ‬ ُ ِ‫ ُﻳﺜْﺒ‬B‫ـ‬ ُ ُ‫ أ َ َﻻ =أُﻧَﺒﱢﺌ‬،‫ﲢـﺎﺑﱡـﻮا‬
َ ِ‫ﻜ ْـﻢ ﺑ‬ =
َ َ ‫ُﺗـ ْﺆ ِﻣﻨُـﻮا َو َﻻ ُﺗـ ْﺆ ِﻣﻨُـﻮا َﺣﺘﱠـﻰ‬
 .‫ﻜ ْﻢ‬ ُ َ‫ﻼ َم ﺑَﻴْﻨ‬
َ ‫اﻟﺴ‬‫أ َ ْﻓﺸُ ﻮا ﱠ‬
Zübeyr b. Avvâm (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Size, sizden evvelkilerin hased ve düflmanl›k hastal›¤› si-
râyet etti. ‹flte bu, t›rafl edip kaz›yand›r. Saçlar› t›rafl eder
demiyorum fakat dini (meziyetleri) kaz›y›p kökünden yok
eder.
Beni yaflatma ve öldürme kudretine sahip olan (Allah)’a
yemin ederim ki, iman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz,
birbirinizi sevmedikçe de mü’min(-i kâmil) olamazs›n›z.
Bunu size sa¤layacak fleyi size haber vereyim mi? Aran›zda
selam› ço¤alt›n.”
(Tirmizî, K›yame, 56, IV, 664)

‫ﳊ َﺴ ُﺪ‬ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


َ ْ ‫ َا‬:‫ــﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ َ ‫ـﻦ أَﻧَـﺲ َر‬ ْ ‫ َﻋ‬150.
ِ‫ﻄﻔ‬ ْ ‫ َﺗﺄ‬Bَ ‫ـﺎت َﻛ‬ ِ َ‫اﳊﺴﻨ‬
‫اﳋﻄﻴﺌَ َ ﺔ‬ َ ْ ‫ﻰء‬ ُ ْ ‫ﺗ‬ُ ‫ﺔ‬ُ َ
‫ﻗ‬ ‫ﺪ‬ َ ‫اﻟﺼ‬
‫ﱠ‬ ‫و‬
َ . ‫ـﺐ‬
َ َ
‫ﻄ‬ َ
‫اﳊ‬ ْ ‫ﺎر‬ُ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﻞ‬
ُ ُ
‫ﻛ‬ َ َ ْ ‫َﻳﺄ ْ ُﻛ ُﻞ‬

 .‫ﺎر‬ ‫ﺔ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬E ‫ﺎم ُﺟﻨﱠ‬ ُ ‫اﻟﺼ َﻴ‬
ِ ‫ﻼ ُة ﻧُﻮر ْاﳌ ُ ْﺆ ِﻣ ِﻦ و‬
ّ َ ُ َ ‫اﻟﺼ‬ ‫ﺎر َو ﱠ‬ َُ ‫ﻰء ْاﳌ‬
َ ‫ﺎء اﻟﻨﱠ‬
ِ‫ﻄﻔ‬
ُ ْ ‫ ُﻳ‬Bَ ‫َﻛ‬
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Atefl odunu yedi¤i (yakt›¤›) gibi, hased de iyilikleri yer
(yok eder). Su, atefli söndürdü¤ü gibi sadaka da kötülükleri
söndürür (yok eder). Namaz mü’minin nurudur. Oruç da Ce-
hennem’den koruyan bir siperdir (kalkand›r).”
(‹bn-i Mâce, Zühd, 22, II, 1408)

80
‫ا‬ ‫ﻮل ِ‬ ‫ـﻚ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‪ُ :‬ﻛﻨﱠـﺎ ﺟ ُﻠﻮﺳـﺎ ﻣـﻊ رﺳ ِ‬ ‫ـﺲ ﺑ ِ ِ ٍ‬ ‫ِ‬
‫ُ ً َ َ َُ‬ ‫ـﻦ َﻣـﺎﻟ َ َ ُ‬ ‫ـﻦ أَﻧَ ْ‬ ‫‪َ 151.‬ﻋ ْ‬

‫اﳉﻨﱠ ِ ﺔ‬
‫ـﻞ ْ َ‬‫ﻜ ْـﻢ َر ُﺟ ‪E‬ـﻞ ِﻣ ْﻦ أ َ ْﻫ ِ‬ ‫اﻻ َن َﻋ َﻠ ْﻴ ُ‬ ‫َـﺎل‪َ :‬ﻳ ْ‬
‫ﻄ ُﻠ ُﻊ ْ =‬ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ َ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫َ‬
‫ﺿﻮﺋ ِ ِـﻪ َﻗ ْﺪ َﺗ َﻌ ﱠﻠ َﻖ ﻧَ ْﻌ َﻠ ْﻴ ِﻪ ‬
‫‪C‬‬ ‫ﳊ َﻴﺘُ ُﻪ ِﻣ ْﻦ ُو ُ‬ ‫ـﻒ ِ ْ‬ ‫ﻄ ُ‬ ‫ﺎر َﺗﻨْ ُ‬ ‫اﻻﻧْ َﺼ ِ‬‫ﻄ َﻠ َـﻊ َر ُﺟ ‪E‬ﻞ ِﻣ َﻦ ْ َ‬ ‫َﻓ َ‬
‫=‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‪ِ :‬ﻣﺜ َْﻞ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫ـﻰ َ‬ ‫ﱡ‬
‫ـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ‬‫َ‬ ‫ـ‪َ B‬ﻛـﺎ َن اﻟ ْ َﻐ ُﺪ َ‬
‫ﻗ‬ ‫ـ‪ِ B‬ل‪َ ،‬ﻓ َﻠ ﱠ‬ ‫َﻳ ِـﺪ ِه اﻟﺸﱢ َ‬
‫ﺚ‬ ‫ـ‪َ B‬ﻛﺎ َن اﻟ ْ َﻴ ْـﻮ ُم اﻟﺜ ِﱠﺎﻟ ُ‬‫و‪َ ،s‬ﻓ َﻠ ﱠ‬ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُـﻞ ِﻣﺜ َْﻞ اﻟ ْـ َﻤ ﱠﺮ ِة ْاﻷ ُ َ‬ ‫ـﻚ ﱠ‬ ‫ﻄ َﻠ َﻊ =ذ ِﻟ َ‬
‫ـﻚ‪َ ،‬ﻓ َ‬‫=ذ ِﻟ َ‬
‫ِ‬ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ِﻣﺜ َْﻞ َﻣﻘَـﺎﻟ َِﺘ ِﻪ أ َ ْﻳ ًﻀﺎ‪َ ،‬ﻓ َ‬
‫اﻟﺮ ُﺟ ُ ﻞ‬ ‫ﻄ َﻠ َـﻊ =ذﻟ َﻚ ﱠ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫ـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ‬
‫َﻗ َ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‪َ .‬ﺗﺒِ َﻌ ُﻪ َﻋﺒْ ُﺪ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫ﺎم اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ‬ ‫َﻋ = ﻣﺜ ِْﻞ َﺣﺎﻟـﻪ ْاﻷ َ ﱠول‪َ ،‬ﻓ َﻠ ﱠ‪َ B‬ﻗ َ‬
‫ـﺮو ﺑ ِﻦ اﻟْﻌ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺖ أ َ ْن َ ‬
‫ﻻ‬ ‫ـﺖ أَﺑﻰ‪َ ،‬ﻓـﺄ َ ْﻗ َﺴ ْﻤ ُ‬ ‫َـﺎل‪ :‬إِﻧﱢﻰ َﻻ َﺣ ْﻴ ُ‬ ‫ـﺎص َﻓﻘ َ‬ ‫ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍ ْ َ‬
‫ِ‬ ‫=‬ ‫أ َ ْد ُﺧ َﻞ َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ ﺛَ َ‬
‫ﺖ‪ .‬‬‫ـﺖ أ َ ْن ُﺗ ْﺆ ِو َﻳﻨـﻰ إِﻟ َْﻴ َﻚ َﺣﺘﱠـﻰ َﲤْﻀ َﻰ َﻓ َﻌ ْﻠ َ‬ ‫ﻼﺛًـﺎ‪َ ،‬ﻓ ِﺈ ْن َرأ َ ْﻳ َ‬
‫ِ ِ=‬
‫ﺎت َﻣ َﻌـ ُﻪ ﺗِ ْﻠ َﻚ اﻟ ﱠﻠ َﻴ ِ َ ‬
‫ﺎ‪s‬‬ ‫َ َ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻪ‬
‫ُ‬ ‫ـ‬ ‫ﻧ‬
‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫أ‬ ‫ث‬
‫ُ‬ ‫ˆ ّﺪ‬
‫ﻜﺎ َن َﻋﺒْ ُـﺪ ا ُ َ‬ ‫ـﺲ َﻓ َ‬ ‫َﻗ َﺎل ﻧَ َﻌ ْـﻢ‪َ .‬ﻗ َﺎل أَﻧَ ‪E‬‬
‫ِ‬ ‫ـﻦ اﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِ‬ ‫ث َﻓ َﻠـﻢ ﻳـﺮ ُه ﻳﻘ ِ‬
‫ـﺐ َﻋ َ ‬
‫‬ ‫ـﻞ َ ْﻴﺌًـﺎ َﻏ ْ َ‪ Y‬أَﻧﱠـ ُﻪ إ َذا َﺗ َﻌ ﱠ‬
‫ـﺎر َﺗ َﻘ ﱠﻠ َ‬ ‫ُﻮم ﻣ َ‬ ‫ﻼ َ ْ َ َ َ ُ‬ ‫اﻟﺜﱠـ َ‬
‫ـﺮ‪َ .‬ﻗ َﺎل َﻋﺒْ ُﺪ‬ ‫ﻼ ِة اﻟ ْ َﻔ ْﺠ ِ‬‫ُﻮم ِﻟ َﺼ َ‬
‫ا َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠﻞ َو َﻛ ﱠ َ‪َ a‬ﺣ ّﺘ=ـﻰ َﻳﻘ َ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﻓ َـﺮاﻪ َذ َﻛ َﺮ َ‬
‫ث ﻟ ََﻴ ٍ ‬
‫ـﺎل‬ ‫ﻼ ُ‬ ‫ـﺖ اﻟﺜﱠـ َ‬ ‫ــ‪ B‬ﻣ َﻀ ِ‬
‫ـ‪Y‬ا‪َ ،‬ﻓ َﻠ ﱠ َ‬ ‫– أَﺳ َﻤ ْﻌـ ُﻪ َﻳﻘ ُ ِ‬
‫ُـﻮل إ ﱠﻻ َﺧ ْ ً‬ ‫ـ‪ Y‬أَﻧّــﻰ َ ْ ْ‬
‫ِ‬
‫ا‪َ :‬ﻏ ْ َ‬
‫‪ W‬أَﺑﻰ ‬ ‫ﻜ ْﻦ ﺑَ ْﻴﻨﻰ َوﺑَ ْ َ‬ ‫– َﻳ ُ‬ ‫و ِﻛ ْﺪت أ َ ْن =أَﺣﺘَ ِﻘﺮ َﻋﻤ َﻠ ُﻪ ُﻗ ْﻠﺖ‪ :‬ﻳﺎ َﻋﺒ َﺪ ِ‬
‫ا ِاﻧّﻰ َْ‬ ‫ُ َ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫َ ُ‬
‫=‬ ‫ـﻮل = ِ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠ =ﻠ َ ‬
‫ـﻢ‬ ‫ُ‬ ‫ــ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﺻ‬‫َ‬ ‫ا‬ ‫ـﺖ َر ُﺳ َ‬ ‫ِ‬
‫ــﻦ َﺳﻤ ْﻌ ُ‬
‫ِ‬
‫ـﺐ َو َﻻ ُﻫ ْﺠ ‪E‬ـﺮ َوﻟ =ﻜ ْ‬ ‫َﻏ َﻀ ‪E‬‬
‫اﳉﻨﱠ ِ ‬
‫ـﺔ‬ ‫ــﻞ ْ َ‬‫ـﻦ أ َ ْﻫ ِ‬ ‫اﻻ َن رﺟ ‪ِ E‬‬
‫ــﻞ ﻣ ْ‬ ‫ﻜ ُـﻢ ْ = َ ُ‬ ‫ــﻊ َﻋ َﻠ ْﻴ ُ‬
‫ﻄ ُﻠ ُ‬ ‫ث ِﻣ َـﺮ ٍ‬
‫ار‪َ  :‬ﻳ ْ‬ ‫ﻼ َ‬ ‫َـﻚ ﺛَــ َ‬
‫ُــﻮل ﻟ َ‬‫َﻳﻘ ُ‬

‫‪81‬‬
‫ﻈ َـﺮ َﻣـﺎ َﻋ َﻤ ُﻠ َﻚ‬ُ ْ‫آو َى إِﻟ َْﻴ َﻚ ِﻷَﻧ‬ ِ ‫ت أ َ ْن‬ ٍ ‫ث ِﻣ َـﺮ‬
ُ ‫ َﻓـﺄ َ َر ْد‬.‫ار‬ َ ‫ﻼ‬ َ ‫ـﺖ اﻟﺜﱠ‬ َ ْ‫ـﺖ أَﻧ‬
َ ‫ﻄ َﻠ ْﻌ‬ َ ‫َﻓ‬
 ُ ‫ اﻟ ﱠﺬى ﺑَ َﻠ َﻎ ﺑِ َﻚ َﻣﺎ َﻗ َﺎل َر ُﺳ‬Bَ ‫ َﻋ َﻤ ٍﻞ َﻓ‬Yَ ‫َﻓﺄ َ ْﻗﺘَ ِﺪ َى ﺑِ َﻚ َﻓ َﻠ ْﻢ أ َ َر َك َﺗ ْﻌ َﻤ ُﻞ َﻛﺜ‬
‫ﻮل‬
= ِ = ِ ِ
 ‫ﺖ َد َﻋﺎﻧﻰ‬ ‫ﱠﻴ‬
ُ ْ َ ‫ﻟ‬‫و‬ ‫ﱠ‬
B‫ـ‬ َ
‫ﻠ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﻳ‬َ
َ ْ َ َ ‫أ‬‫ر‬ ‫ﺎ‬‫ﻣ‬ ‫ﻻ‬ ‫ﱠ‬ ‫إ‬ َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬
‫ـﻮ‬ ‫ﻫ‬ُ ‫ﺎ‬‫ﻣ‬ : ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ا‬
=
 َ ‫ ﻧَ ْﻔﺴــﻰ ِﻷ َ َﺣ ٍـﺪ ِﻣ‬C ‫ أَﻧّـﻰ َﻻ أ َ ِﺟ ُـﺪ‬Y‫ــ‬
‫ـﻦ‬ َ ْ ‫ـﺖ َﻏ‬ َ ‫ــﻮ إِ ﱠﻻ َﻣـﺎ َرأ َ ْﻳ‬ َ ‫َﻓﻘ‬
َ ‫ َﻣـﺎ ُﻫ‬:‫َـﺎل‬
= = َ َ ٍ =َ ِ َ ‫ْاﳌُﺴ ِﻠﻤ‬
‫َـﺎل َﻋﺒْ ُ ﺪ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬.‫ا إِ ﱠﻳﺎ ُه‬
ُ ‫ أ ْﻋﻄـﺎ ُه‬Yْ ‫ ﻏﺸًّ ﺎ َو َﻻ أ َ ْﺣ ُﺴ ُـﺪ أ َ َﺣ ًﺪا َﻋـ َﺧ‬W‫ـ‬ ْ
ُ ‫ﺖ ﺑِ َﻚ َو ِﻫ َﻰ اﻟ ﱠﺘﻰ َﻻﻧُﻄ‬ ِ ِ= ِ
 .‫ﻴﻖ‬ ْ ‫ =ﻫﺬه اﻟ ﱠﺘﻰ ﺑَ َﻠ َﻐ‬:‫ا‬
= = =
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.) ile beraber oturuyorduk. Buyurdular ki:
“fiimdi size cennetliklerden bir adam ç›kagelecektir.” Bir
de (bakt›k ki,) Ensardan, abdest suyu sakal›ndan damlayan ve
ayakkab›lar›n› sol eline asm›fl bir adam ç›kageldi. Ertesi gün
olunca, Resûlullah (s.a.s.) yine evvelki gibi söyledi. Bu adam
gene birincide oldu¤u gibi ç›kageldi. Üçüncü gün olunca, Resû-
lullah Efendimiz gene (evvelki) söyledi¤i gibi buyurdu. Gene
ayn› adam ilk hâli gibi ç›kageldi. Resûlullah (s.a.s.) kalk›nca,
Abdullâh b. Amr o adam› tâkib etti ve (ona) dedi ki:
– Ben babamla münakafla ettim, üç gün onun yan›na gir-
meyece¤ime yemin ettim. E¤er sen beni bu zaman geçinceye
kadar yan›nda al›koymay› (uygun) görürsen öyle yap. (Adam):
– Evet, dedi.
Enes dedi ki: Abdullâh sözüne devamla flöyle anlat›yor:
– Onunla berâber bu üç geceyi geçirdi. Fakat gece kalkt›¤›n›
görmedi. Ancak sabah namaz›na kadar her uyand›kça Allâhu
Teâlâ’y› zikretti ve tekbir getirdi. Abdullâh dedi ki:
– Onun hay›rdan baflka bir fley söyledi¤ini iflitmedim. Üç gün
geçince sanki onun amelini küçük görür gibi dedim ki:

82
– Ey Allah’›n kulu, babam ile benim aramda bir ayr›l›k ve
anlaflmazl›k yoktur. Fakat Resûlullah (s.a.s.)’›n senin için üç
kere, (fiimdi size cennetliklerden bir adam ç›kagelecektir)
dedi¤ini iflittim. Üç defas›nda da sen ç›kageldin. Senin yan›nda
kalmay› ve amelinin ne oldu¤unu görmek istedim. Böylece
sana uymak (arzu ediyordum). Fakat büyük bir amel iflledi¤ini
görmedim. Seni; Resûlullah Efendimizin söyledi¤i mertebeye
yükselten nedir? dedi ki:
– fiu gördü¤ünden baflkas› de¤ildir. Ben dönünce, bana ses-
lendi ve dedi ki:
– O senin gördü¤ün fleyden baflkas› de¤ildir. Ancak ben
müslümanlardan hiçbir kimseye (kalbinde bir hîle ve kin tut-
mam ve Allâh’›n verdi¤i herhangi bir hay›rdan dolay› hiçbir
kimseye asla hased etmem.)
Bunun üzerine Abdullâh:
– ‹flte seni (o dereceye) ulaflt›ran budur, dedi.
(Ahmed b. Hanbel, III, 166)

 َ ‫ َﻻ َﺗﺒَﺎ َﻏ ُﻀﻮا َو‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


‫ﻻ‬ ِ َ ‫ﻚ أ َ ﱠن رﺳ‬ ٍ ‫ َﻋﻦ أ َ َﻧ ٍﺲ ﺑ ِﻦ ﻣ ِﺎﻟ‬152.
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ْ ْ

‫ َو َﻻ َˆِ ﱡـﻞ ِﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ أ َ ْ ن‬،‫ا إِ ْﺧ َـﻮا ًﻧـﺎ‬


ِ ‫ﲢـﺎﺳ ُـﺪوا و َﻻ َﺗ َـﺪاﺑـﺮوا و ُﻛـﻮ ُﻧـﻮا ِﻋﺒـﺎ َد‬
َ َ ُ َ َ َ ََ
 .ٍ‫ث َا ﱠﻳﺎم‬
َ ‫ﻼ‬ َ َ‫ ُﺠ َﺮ أ َ َﺧﺎ ُه َﻓ ْﻮ َق ﺛ‬
َْ
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Birbirinize hiddetlenmeyin, düflmanca davranmay›n, bir-
birinize hased etmeyin, k›skanmay›n, birbirinize arka çevir-
meyin: Ey Allah’›n kullar›, kardefl olun. Bir müslümana, üç
günden fazla (din) kardefli ile darg›n durmas› helâl olmaz.”
(Buhârî, Edep, 57, VII, 88)

‫ َﻣﺎ ِﻣ ْﻦ ﻧَﺒِ ﱟﻰ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ َﻰ‬153.

83
ِ ِ ِ ٍ
‫ـﺎب‬
E wَ ‫ﺻ‬
ِ ‫ــﻮ‬
ْ َ ‫ار ﱡﻳـﻮ َن َوأ‬ َ ‫ـﻦ أ ُ ﱠﻣﺘـﻪ َﺣ‬ ْ ‫ أ ُ ﱠﻣــﺔ َﻗﺒْـ إِ ﱠﻻ َﻛـﺎ َن ﻟ َــ ُﻪ ﻣ‬C ‫ا‬ ُ ‫ﺑَ َﻌﺜَـ ُﻪ‬
= =
‫ﻮف‬E ‫ـﻒ ِﻣ ْﻦ ﺑَ ْﻌ ِـﺪ ِﻫ ْﻢ ُﺧ ُﻠ‬ ُ ‫َﻳـﺄ ْ ُﺧ ُﺬو َن ﺑِ ُﺴﻨﱠ ِﺘ ِـﻪ َو َﻳ ْﻘﺘَ ُﺪو َن ﺑِـﺄ َ ْﻣ ِﺮ ِه ﺛُ ﱠـﻢ إِ ﱠ َﻬﻧﺎ َ¯ ْ ُﻠ‬
‫ـﺎﻫ َﺪ ُﻫ ْـﻢ ﺑِ َﻴ ِﺪ ِ ه‬
َ ‫ـﺎﻻ ُﻳ ْﺆ َﻣ ُـﺮو َن َﻓ َﻤ ْﻦ َﺟ‬ َ ‫َﻳﻘُﻮﻟ ُـﻮ َن َﻣ َﺎﻻ َﻳ ْﻔ َﻌ ُﻠـﻮ َن َو َﻳ ْﻔ َﻌ ُﻠﻮ َن َﻣ‬
‫ﺎﻫ َـﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑِ َﻘ ْﻠﺒِ ِ ﻪ‬ ِ ِ ِ ِ
E ‫ﺎﻫ َـﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑِﻠ َﺴﺎﻧـﻪ َﻓ ُﻬ َﻮ ُﻣ ْﺆﻣ‬
َ ‫ـﻦ َو َﻣ ْﻦ َﺟ‬ َ ‫ـﻦ َو َﻣ ْﻦ َﺟ‬ ِ
E ‫َﻓ ُﻬ َﻮ ُﻣ ْﺆﻣ‬
 .‫ ِن َﺣﺒﱠ ُﺔ َﺧ ْﺮ َد ٍل‬B‫ﻳ‬ ِ ْ ‫ﻦ َوﻟ َ ْﻴ َﺲ َو َراء =ذ ِﻟ َﻚ ِﻣ َﻦ‬E ‫َﻓ ُﻬﻮ ُﻣ ْﺆ ِﻣ‬
َ ‫اﻹ‬ َ َ
Abdullâh (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Benden önceki ümmetlerde Allah’›n gönderdi¤i hiçbir
peygamber yoktur ki, ümmetinden ona uyan havârileri,
sünnetini kabûl eden ve emirlerine uyan adamlar› olmas›n.
Bunlardan sonra yapmad›klar›n› söyleyen, emredilmedikle-
ri fleyleri iflleyen kimseler gelir. Kim ki bunlarla eli ile mücâ-
dele ederse, o mü’mindir, ve kim ki diliyle mücadele ederse
mü’mindir, ve kim ki onlarla kalbiyle mücâdele ederse o da
mü’mindir. ‹flte, bunun ötesinde imandan bir hardal tanesi
kadar bir fley yoktur.”
(Müslim, ‹man, 80, I, 70)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ِ
ُ ‫ﺿ ُﻤ َﺮ َة ﺑْ ِﻦ ﺛَ ْﻌ َﻠﺒَـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ َﻋ ْﻦ‬154.

 .‫ﺎﺳ ُﺪوا‬ ْ َ ‫ٍ َﻣ‬Yْ ‫ﺎس ﺑِ َﺨ‬


َ wَ ‫ﺎ– َﻳ َﺘ‬ ُ ‫َﻻ َﻳ َﺰ ُال اﻟﻨﱠ‬
Zamüre b. Sa’lebe (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹nsanlar, hasedlik yapmad›kça hay›r üzeredirler.”
(Taberânî, Kebîr, 8157, VIII, 309)

ِ ‫ﻮل‬
‫ا! أ َ ﱡى‬ َ ‫ﻴـﻞ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬
َ ‫ ﻗ‬:‫ َﻗ َـﺎل‬B‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ‬ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬155.
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو َرﺿ‬
=
84
‫ِ‬ ‫ﺻ ُﺪ ِ‬ ‫اﻟﻨﱠ ِ‬
‫ﺻ ُﺪ ُ‬
‫وق‬ ‫وق اﻟ ﱢﻠ َﺴﺎن‪َ ،‬ﻗﺎﻟ ُﻮا َ‬ ‫ﻮم اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِﺐ َ‬
‫‘ ُﻤ ُ‬ ‫ﺎس أ َ ْﻓ َﻀ ُﻞ? َﻗ َﺎل‪ُ :‬ﻛ ﱡﻞ َ ْ‬
‫ـﺐ? َﻗ َﺎل‪ُ :‬ﻫـﻮ اﻟﺘﱠ ِﻘﻰ اﻟﻨﱠ ِﻘـﻰ َﻻ إِﺛْﻢ ﻓ ِ‬
‫ﻴﻪ‪ ،‬‬ ‫ﻮم اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِ‬ ‫ﻤ‬ ‫اﻟ ﱢﻠﺴ ِ‬
‫ـﺎن ﻧَ ْﻌ ِﺮ ُﻓـ ُﻪ َﻓ َ‪ْ َ B‬‬
‫‘‬
‫َ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬
‫=‬
‫َو َﻻ ﺑَ ْﻐ َﻰ‪َ ،‬و َﻻ ِﻏ ﱠﻞ‪َ ،‬و َﻻ َﺣ َﺴ َﺪ‪ .‬‬
‫‪Abdullah bin Amr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a:‬‬
‫‪– Yâ Resûlullah, insanlar›n en üstünü kimdir? diye soruldu.‬‬
‫‪(Resûlullah (s.a.s.):‬‬
‫‪“Her temiz kalpli ve do¤ru sözlü olanlard›r.” buyurdu.‬‬
‫وق اﻟﻠﱢﺴ ِ‬
‫ﺎن( ‪Ashab‬‬ ‫)ﺻ ُﺪ ُ َ‬‫ْﺐ( ‪َ › biliyoruz‬‬
‫ﻮم اﻟ ْ َﻘﻠ ْ‬ ‫‪ْ َ nedir? diye sordular.‬‬
‫)‘ ُﻤ ُ‬
‫‪Resûlullah: “O, tertemiz ve onda günah, serkefllik (bafl‬‬
‫”‪kald›rmak), aldatma ve çekememezlik olmayan (kalb)dir.‬‬
‫‪cevab›n› verdi.‬‬
‫)‪(‹bn Mâce, Zühd, 24, II, 1320‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‪  :‬إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْﻢ‬


‫ﺻ ﱠ ُ‬
‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ َ ِ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫َُ‬
‫ِ‬
‫‪َ 156.‬ﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر َ ُ‬
‫اﳊـﺪ ِ‬ ‫=‬
‫ﻻ‬‫ﲡ ﱠﺴ ُﺴﻮا‪َ ،‬و َ ‬ ‫ﲢ ﱠﺴ ُﺴـﻮا‪َ ،‬و َﻻ َ َ‬ ‫ﻳـﺚ َو َﻻ َ َ‬ ‫ـﻦ أ َ ْﻛ َـﺬ ُب ْ َ‬
‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻈ‬ ‫اﻟ‬ ‫ـﻦ َﻓ ِـﺈ ﱠن‬‫ﻈ ﱠ‬ ‫َواﻟ ﱠ‬
‫ا إِ ْﺧ َﻮاﻧًـﺎ َﻛ َ ‬ ‫ـﺪاﺑﺮوا‪ ،‬و ُﻛـﻮﻧُﻮا ِﻋﺒـﺎ َد ِ‬ ‫=‬
‫‪B‬‬ ‫َ‬ ‫ـﺎﺳ ُﺪوا‪َ ،‬و َﻻ َﺗﺒَـﺎ َﻏ ُﻀﻮا‪َ ،‬و َﻻ َﺗ َ َ ُ َ‬ ‫ﲢ َ‬ ‫ََ‬
‫ˆ ِﻘ ُﺮ ُه‪َ .‬اﻟﺘﱠﻘ =ْﻮى ‬ ‫ﻈ ِﻠ ُﻤ ُﻪ‪َ ،‬و َﻻ َ ْ‬
‫‪ُ ¥‬ﺬﻟ ُ ُﻪ‪َ ،‬و َﻻ َ ْ‬ ‫أ َ َﻣ َﺮ ُﻛ ْﻢ‪ .‬أ َ ْﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ُﻢ أ َ ُﺧـﻮ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ َﻻ َﻳ ْ‬
‫ﺻ ْﺪ ِر ِه‪ .‬ﺑِ َ‪ْ w‬ﺴ ِﺐ َا ْﻣ ِﺮ ٍ ‬
‫ىء‬ ‫ﺎر إِ َ‪َ s‬‬ ‫=ﻫ ُﻬﻨَـﺎ‪َ ،‬اﻟﺘﱠﻘ =ْﻮى =ﻫ ُﻬﻨَﺎ‪َ ،‬اﻟﺘﱠﻘ =ْﻮى =ﻫ ُﻬﻨَـﺎ َوأََ َ‬
‫ˆ ِﻘ َـﺮ أ َ َﺧﺎ ُه ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ َـﻢ‪ُ .‬ﻛ ﱡﻞ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠـ ِﻢ َﻋ َـ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ َﺣ َـﺮ ‪E‬ام َد ُﻣ ُ ﻪ‬ ‫اﻟـ أ َ ْن َ ْ‬ ‫ﻣ َﻦ ﱠ ﱢ‬
‫ِ‬

‫ﺿ ُﻪ َو َﻣﺎﻟ ُ ُﻪ‪ .‬‬ ‫َو ِﻋ ْﺮ ُ‬


‫‪Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬
‫‪“Sû-i zandan (yersiz töhmetten, kötü zandan) sak›n›n›z,‬‬
‫‪zira sû-i zan, sözlerin en yalan›d›r, (aran›zda) câsusluk yap-‬‬

‫‪85‬‬
may›n, gizli hâller ve kusurlar› araflt›rmay›n, düflmanl›k et-
meyin, birbirinize hased etmeyin, birbirinize hiddetlenme-
yin, birbirinize düflmanl›k etmeyin. Ey Allah’›n kullar›,
Allah’›n size emretti¤i gibi kardefl olun. Müslüman, müslü-
man›n kardeflidir; ona zulmetmez, ona yard›m› kesmez, onu
hor görmez. -Gö¤süne iflâret ederek:- Takvâ iflte buradad›r,
takvâ iflte buradad›r, takvâ iflte buradad›r. Müslüman
kardeflini hor görmek, fler (kötülük) bak›m›ndan kifliye yeter.
Her Müslüman›n, di¤erine kan›, ›rz› ve mal› haramd›r.”
(Buharî, Edep, 57, 58, VII, 88, 89; Müslim, Birr, 32, III, 1986)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﻧَﺲ ﺑْ ِﻦ َﻣـﺎﻟﻚ َرﺿ َﻰ‬157.
َ ‫  َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ َر ُﺳﻮل ا‬s ‫ـﺎل‬
=
‫ـﺶ ِﻷ َ َﺣ ٍﺪ‬
‫ـﻚ ِﻏ ﱞ‬
َ ِ‫ َﻗ ْﻠﺒ‬C ‫ـﺲ‬
َ ْ‫ـﻰ ﻟ َﻴ‬
َ
ِ ْ ‫ﻳﺎ ﺑﻨَـﻰ إِ ْن َﻗ َـﺪرت َﻋ =ـ أ َ ْن ُﺗﺼﺒِـﺢ و ُﲤ‬
‫ﺴ‬ َ َ ْ َ ْ ‫َ ُ ﱠ‬
=
 .‫َﻓﺎ ْﻓ َﻌ ْﻞ‬
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“(Enes’e hitaben:) Evlâd›m, gücün yetti¤i kadar kalbinde
kimseye karfl› kötü bir fley olmaks›z›n sabahlamaya,
akflamlamaya çal›fl.”
(Tirmizî, ‹lim, 16, V, 46)

C ‫ َﻻ َﺣ َﺴ َﺪ إِ ﱠﻻ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬
ِ
ُ َ َ ‫ـﻦ أَﺑﻴـﻪ َﻗ‬ ِ ‫ـﻦ َﺳ‬
ْ ‫ﺎ– ٍ َﻋ‬ ْ ‫ َﻋ‬158.

 .‫ﺎر‬ ‫ـﺎء اﻟﻨﱠ َﻬ‬‫ﻧ‬
َ ‫ا‬
= ‫و‬ ِ
‫ـﻞ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﻠ‬‫ﱠ‬ ‫اﻟ‬ ‫ـﺎء‬ ‫ﻧ‬
َ ‫ا‬
= ِ ِ‫ـﻞ =ا َﺗﺎ ُه ا= اﻟْﻘُـﺮ =ا َن َﻓﻬـﻮ ﻳﻘُـﻮم ﺑ‬E ‫ رﺟ‬W‫َـ‬
‫ـﻪ‬ ِ ْ ‫ِاﺛْﻨَﺘـ‬
َ َ ْ َ ُ َ َ ُ ْ ُ ُ َ
ِ ‫ا َﻣ ًﺎﻻ َﻓ ُﻬ َﻮ ُﻳﻨْﻔِ ُﻘ ُﻪ =اﻧَﺎء اﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِﻞ َو =اﻧَﺎء اﻟﻨﱠ َﻬ‬
 .‫ﺎر‬ ُ ‫ﻞ =ا َﺗﺎ ُه‬E ‫َو َر ُﺟ‬
َ َ
Sâlim, babas›ndan rivâyet etti. Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ancak iki kifliye hased18 (g›pta) edilebilir: Biri, Allâhu
Teâlâ kendisine Kur’an (ö¤renmesini) nasib etmifl, o da gece

18. Burada hasedden maksat, bu nîmetlere ermifl olan kimselerden nîmetin yok
olmas›n› taleb de¤il ancak bu güzel nîmetlere kendisinin de ulaflmas›n› temennî-

86
ve gündüz bununla meflgul olur. Di¤eri, Allâhu Teâlâ kendi-
sine mal vermifl, o da bunu gece ve gündüz (Allah yolunda)
sarfeder.”
(‹bn Mâce, 22, II, 1408)

‫ َﻻ َﺣ َﺴ َﺪ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﻮد َﻗ َﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ٍ ‫ا ﺑ ِﻦ ﻣﺴﻌ‬ ِ ِ
ُ ْ َ ْ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ‬159.

‫ ﻞ‬E ‫ـﻖ َو َر ُﺟ‬ َ ْ Cِ ‫ﻜ ِﺘ ِـﻪ‬


ِ ّ ‫اﳊ‬ َ ‫ـﺎﻻ َﻓ َﺴ ﱠﻠ‬
َ ‫ﻄ ُﻪ َﻋ َـ َﻫ َﻠ‬ ً ‫ا َﻣ‬ ِ ْ َ‫ اﺛْﻨ‬Cِ ‫إِ ﱠﻻ‬
ُ ‫ـﻞ =ا َﺗـﺎ ُه‬E ‫ َر ُﺟ‬W‫ـ‬
 .‫ﻜ َﻤ ًﺔ َﻓ ُﻬ َﻮ َﻳﻘْﻀﻰ ِ َ|ﺎ َو ُﻳ َﻌ ِّﻠ ُﻤ َﻬﺎ‬
ْ ‫ا ِﺣ‬
ُ ‫=ا َﺗﺎ ُه‬
=
Abdullah ‹bn-i Mes’ûd (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ancak iki kifliye hased edilebilir: Biri, Allâhu Teâla kendi-
sine mal vermifl ve onu, bu mal› hak yoluna sarfa sevket-
mifl, di¤eri Allâhu Teâlâ kendisine ilim vermifl, o da bunun-
la amel ediyor ve (baflkalar›na da) ö¤retiyor.”
(‹bn Mâce, Zühd, 22, II, 1407)

87

dir.
‫‪VIII‬‬
‫‪KANAAT HAKKINDA HAD‹SLER‬‬

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‪ :‬‬ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ‬


‫ﺻ ﱠ ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬
‫‪َ 160.‬ﻋ ْﻦ ﻣﻘ َْﺪاد ﺑْ ِﻦ َﻣ ْﻌﺪى َﻛ ْﺮ ٍب َرﺿ َﻰ ُ‬
‫ﻼ ِ‬ ‫€ا ِﻣ ْﻦ ﺑَ ْ‬ ‫َﻣﺎ َﻣ َﻸ َ =ا َد ِﻣ ِ‬
‫ﺻ ْﻠﺒَ ُﻪ‬
‫ت ُﻳﻘ ْﻤ َﻦ ُ‬ ‫ﻄ ٍﻦ ﺑِ َ‪ْ w‬ﺴ ِﺐ اﺑْ ِﻦ =ا َد َم أ َ َﻛ َ ‪E‬‬ ‫ﺎء َ ًّ‬ ‫ـﻰ و َﻋ ً‬ ‫ﱞ‬
‫ﺚ ِﻟﻨَ َﻔ ِﺴ ِﻪ‪ .‬‬
‫اﺑِ ِﻪ َوﺛُ ُﻠ ‪E‬‬ ‫ﺎﻣ ِﻪ وﺛُ ُﻠ ‪ِ E‬‬
‫ﺚﻟ َ َ‬
‫ﺚ ِﻟ َ ِ‬
‫ﻄ َﻌ َ‬ ‫َﻓ ِﺈ ْن َﻛﺎ َن َﻻ َ َ‬
‫‪J‬ﺎﻟ َ َﺔ َﻓﺜُ ُﻠ ‪E‬‬
‫‪Mikdâd b. Ma’dî Kerb (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:‬‬
‫‪“Âdem o¤lu, karn›ndan daha zararl› bir kap doldur-‬‬
‫‪mam›flt›r. Belini do¤rultacak kadar birkaç lokma kifliye‬‬
‫‪yeter. Mutlakâ (çok) yemek gerekiyorsa, (karn›n› üçe bölme-‬‬
‫‪li) üçte birini yeme¤e, üçte birini suya, di¤er üçte birini de‬‬
‫”‪nefesi için ay›rs›n (bofl tutsun).‬‬
‫)‪(Tirmizî, Zühd, 47, IV, 590‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‪َ :‬ﻣ ْﻦ‬


‫ﺻ ﱠ ُ‬
‫ـﺎل رﺳ ُ ِ‬
‫ﻮل ا َ‬
‫ِ‬
‫‪َ 161.‬ﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ ُ‬
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‪َ :‬ﻗ َ َ ُ‬
‫=‬
‫ﻜ ِﻠ َ‪ِ B‬ت َﻓ َﻴ ْﻌ َﻤ ُﻞ ِ|ِ ﱠﻦ أ َ ْو ُﻳ َﻌ ِّﻠ ُﻢ َﻣ ْﻦ َﻳ ْﻌ َﻤ ُﻞ ِ|ِ ﱠﻦ? ُﻗ ْﻠ ُ ‬
‫ﺖ‬ ‫ﻻ ِء اﻟ ْ َ‬ ‫َﻳـﺄ ْ ُﺧ ُﺬ َﻋﻨّﻰ = ُ َ‬
‫ﺆ‬ ‫ﻫ‬
‫ـﻖ ْاﳌ َ َ‪ِ w‬‬ ‫ا‪َ ،‬ﻓـﺄ َ َﺧ َـﺬ ﺑِ َﻴﺪى َو َﻋ ﱠـﺪ َ‪ًْ ¹‬ﺴـﺎ َو َﻗ َﺎل‪ِ :‬ا ﱠﺗ ِ‬ ‫ﻮل ِ‬ ‫=‬
‫ﻜ ْﻦ‬ ‫ـﺎر َم َﺗ ُ‬ ‫أ َ َﻧـﺎ َﻳـﺎ َر ُﺳ َ‬
‫=‬
‫ﺎس‪َ ،‬وأ َ ْﺣ ِﺴ ْﻦ إِ َ ‬
‫‪s‬‬ ‫ﻜﻦ أ َ ْﻏﻨَﻰ اﻟﻨﱠ ِ‬
‫ا ﻟ ََﻚ َﺗ ُ ْ‬ ‫ار َض ﺑِ َ‪َ B‬ﻗ َﺴ َـﻢ ُ‬
‫ِ‬
‫أ َ ْﻋﺒَ َﺪ اﻟﻨﱠﺎس‪َ ،‬و ْ‬
‫ﻜ ْﻦ ُﻣ ْﺴ ِﻠ ً‪َ ،B‬و َ ‬
‫ﻻ‬ ‫ـﻚ َﺗ ُ‬‫ﺐ ِﻟﻨَ ْﻔ ِﺴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻜﻦ ﻣ ْﺆ ِﻣﻨًـﺎ وأ َ ِﺣ ِ ِ‬
‫ﺐ ﻟﻠﻨﱠـﺎس َﻣﺎ ُﲢ ﱡ‬ ‫َ ﱠ‬ ‫َﺟ ِ‬
‫ـﺎر َك َﺗ ُ ْ ُ‬
‫اﻟﻀ ِ‪َ w‬ﻚ َﻓ ِﺈ ﱠن َﻛﺜْﺮ َة ﱠ ِ ِ‬
‫ﻜﺜِ ِﺮ ﱠ‬
‫ﺐ‪ .‬‬ ‫اﻟﻀ‪w‬ﻚ ُﲤ ُ‬
‫ﻴﺖ اﻟ ْ َﻘ ْﻠ َ‬ ‫َ‬ ‫ُﺗ ْ‬
‫=‬
‫‪88‬‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
– fiu kelimeleri, onlar ile amel etmek veya onlar ile amel
edecek olana ö¤retmek için benden kim almak (ö¤renmek)
ister? Bunun üzerine;
– Ben, Yâ Resûlullah, dedim. Resûlullah elimden tutarak befl
fleyi sayd› ve buyurdu ki:
– Haramdan sak›n! ‹nsanlar›n en çok ibâdet edeni olur-
sun. Allâhu Teâlâ’n›n sana ay›rd›¤›na râz› ol! ‹nsanlar›n en
zengini olursun. Komfluna iyilik et! (Gerçek) mü’min olur-
sun. Kendin için sevdi¤ini, insanlar için de sev! (Hakiki)
Müslüman olursun. Çok gülme! Çünkü fazla gülmek, kalbi
öldürür.
(Tirmizî, Zühd, 2, IV, 551)

 ‫ﻈ ُﺮوا‬ ُ ْ‫ أُﻧ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬162.

 ‫ﻜ ْـﻢ َﻓ ِـﺎﻧﱠ ُﻪ أ َ ْﺟ َـﺪ ُر أ َ ﱠﻻ َﺗ ْﺰ َد ُروا‬ُ ‫ـﻦ ُﻫ َـﻮ َﻓ ْﻮ َﻗ‬ ‫ﻣ‬ sَ ِ ‫إ‬ ‫ﻻ‬ َ ‫و‬ ‫ﻢ‬ ُ
‫ﻜ‬ ْ ‫ﻨ‬‫ﻣ‬ِ ‫ ﻣﻦ أَﺳ َﻔ َ=ـﻞ‬sَ ِ‫إ‬
ْ َ َ ْ ْ ْ َ
 .‫ﻜ ْﻢ‬ ِ ‫ﻧِﻌﻤ َﺔ‬
ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ‬ َْ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:
“(Dünyal›kta) sizden afla¤› olana bak›n›z! (Yoksa) sizden
yüksek olana bakmay›n›z! Zirâ size lây›k olan, sizin üzeri-
nizdeki Allâh’›n nimetini hor görmemenizdir.”
(Tirmizî, K›yamet, 58, IV, 666)

‫ ﻟ َْﻴ َﺲ ِﻻﺑْ ِﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬163.
َ ‫ َن َرﺿ‬Bْ‫ـﻦ ُﻋﺜ‬
ِ ‫ﻜﻨُ ُﻪ َوﺛَ ْﻮب ُﻳ َـﻮ‬ ُ ‫ـﺖ َﻳ ْﺴ‬ ِ ِ ِ ِ ِ
‫ارى َﻋ ْﻮ َر َﺗ ُ ﻪ‬ E E ‫ ﺑَ ْﻴ‬،‫ ﺳ َﻮى =ﻫـﺬه ْاﳋ َﺼﺎل‬C ‫=ا َد َم َﺣ ﱞﻖ‬
 .‫ﺎء‬ ُ =ْ ‫ﻒ‬
َُ ‫اﳋﺒْ ِﺰ َو ْاﳌ‬ ُ ‫َو ِﺟ ْﻠ‬

89
Osman (r.a.)’dan, Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Âdem o¤lunun flu nimetlerden baflkas›nda (flikâyete)
hakk› yoktur. (onlar da) Oturaca¤› ev, avret yerlerini örten
giyecek elbise, kuru ekmek ufa¤› ve (içece¤i) sudur.”
(Tirmizî, Zühd, 30, IV, 572)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬164.
َ ‫ َرﺿ‬Yّ‫ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْـﻦ اﻟﺸﱠ ﺨ‬
=
َ ‫ﺔ َوﺗِ ْﺴ ُﻌﻮ َن َﻣ ِﻨﻴﱠـ ًﺔ إِ ْن أ َ ْﺧ‬E ‫ َﺟﻨْﺒِ ِـﻪ ﺗِ ْﺴ َﻌ‬sَ ِ‫َﻣﺜ َُﻞ اﺑْ ِﻦ =ا َد َم َو إ‬
‫ﻄﺄ َ ْﺗ ُﻪ ْاﳌَﻨَـﺎ َﻳﺎ َو َﻗ َﻊ‬
 .ِ‫ ْا‹ ِ َﺮم‬Cِ

Abdullâh b. fiahhîr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:


“fiu insan o¤lunun hâli (yok mu) etrâf›n› doksandokuz
musibet (çevirmifltir). Bunlardan kurtulursa (devâs› olmayan)
ihtiyarl›k (musibetine) düfler.”
(Tirmizî, K›yamet, 22, IV, 636)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ َ ‫ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬Bَ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ ْ ُ ‫ـﻦ‬
ُ ‫ﺴ ٍﻦ َﻋ ْﻦ أَﺑﻴﻪ َرﺿ َﻰ‬J
ِ ‫ ﻋَﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬165.
ِ ْ‫ا ﺑ‬ ْ ْ
=
ِ‫ ﺟﺴ ِﺪ ِه ِﻋﻨْ َﺪ ُه ُﻗﻮت ﻳﻮ ِﻣ ﻪ‬C C‫ﺑِ ِـﻪ ﻣﻌ ًﺎ‬³ ِ ِ ُ ْ‫ ﻣﻦ أَﺻﺒﺢ ِﻣﻨ‬:‫َﻗ َـﺎل‬
َْ ُ َ َ َ ُ ْ C ‫ﻜ ْﻢ =اﻣﻨًﺎ‬ ََْ ْ َ
= =
 .‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‬
‫ت ﻟ َ ُﻪ ﱡ‬ َ ‫ ﺣ‬Bَ ‫ﻜﺄَﻧﱠ‬
ْ ‫ﻴﺰ‬ َ ‫َﻓ‬
=
Ubeydullah b. Muhsin, babas› (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyur-
du ki:
“Sizden biriniz, günlük yiyece¤ini bulur ve vücudu
s›hhatta oldu¤u hâlde (tehlikelerden) emin olursa, (bütün)
dünya kendisine verilmifl gibidir.”
(Tirmizî, Zühd, 34, IV, 574)

90
IX
KEZMÜ’L-GAYZ (ÖFKEY‹ YENME)
HAKKINDA HAD‹SLER

‫ َﻣـﺎ ِﻣ ْﻦ ُﺟ ْـﺮ َﻋ ٍﺔ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َ ‫ـﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َﻗ‬
ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬ ِ ‫ َﻋ‬166.
ِ ‫ﺪ اﺑ ِﺘ َﻐﺎء وﺟ ِﻪ‬E ‫ﻈﻤﻬﺎ َﻋﺒ‬ ٍ ِ ِ ِ ِ
 .‫ا‬ ْ َ َ ْ ْ َ َ َ ‫ﻈ ُﻢ أ َ ْﺟ ًﺮا ﻋﻨْ َﺪ ا ﻣ ْﻦ ُﺟ ْﺮ َﻋﺔ َﻏ ْﻴﻆ َﻛ‬ َ ‫أَﻋ‬

‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:


“Bir kulun yaln›z Allâh’›n r›zâs›n› gözeterek öfkesini yen-
mesinden Allah kat›nda ecri daha büyük bir amel yoktur.”
(‹bn Mâce, Zühd, 18, II, 1401)

‫ ﻟ َﻴْ َﺲ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬167.
=
ِ ْ ِ ِ ِ ِ ِ
 .‫اﻟ ِْﻐﻨ=ﻰ َﻋ ْﻦ َﻛﺜ َْﺮة اﻟ َْﻌ َﺮض َوﻟ =ﻜ ّﻦ ﻏﻨَﻰ اﻟﻨﱠﻔﺲ‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), flöyle buyurmufltur:


“Zenginlik, mal çoklu¤u ile de¤ildir. As›l zenginlik, gönül
zenginli¤idir.”
(Tirmizî, Zühd, 40, IV, 586)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬


ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬168.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
=
ِ ‫اﻟﻀﻌ‬ ِ ِ ِ ِ ِ
 E ْ ‫ ُﻛ ّ ٍﻞ َﺧ‬C‫ﻴﻒ َو‬
Y ‫ﱠ‬ ‫ﻦ‬ِ ‫ﻣ‬ ‫ﺆ‬ُ
ْ َْ
‫اﳌ‬ ‫ﻦ‬ ‫ﻣ‬ ‫ا‬ sَ ‫إ‬ ‫ﺐ‬‫ َ َ ﱡ‬E ْ َ ‫أ َ ْﳌ ُ ْﺆﻣ ُﻦ اﻟْﻘ َِﻮ ﱡ‬
‫ﺣ‬ َ ‫أ‬‫و‬ Y ‫ﺧ‬ ‫ى‬
= =
91
ِ ‫ ُﻗ ْـﻞ َﻗ َﺪر‬،‫ـﻚ َاﻣﺮ‬ ِ ِ ‫إِ ْﺣ‬
 ‫ا َو َﻣﺎ‬ ُ E ْ َ َ‫ َﻓﺈ ْن َﻏ َﻠﺒ‬،‫ـﺮ ْص َﻋ = َﻣـﺎ َﻳﻨْ َﻔ ُﻌ َﻚ َو َﻻ َﺗ ْﻌ ِﺠ ْـﺰ‬
ِ ‫ﻄ‬َ ‫ َﻓ ِﺈ ﱠن اﻟ ﱠﻠ ْﻮ َﺗ ْﻔﺘَ ُﺢ َﻋ َﻤ َﻞ اﻟﺸﱠ ْﻴ‬.‫ﺎك َواﻟ ﱠﻠ ْﻮ‬ ِ
 .‫ﺎن‬ َ ‫ﺎء َﻓ َﻌ َﻞ َو ا ﱠﻳ‬
َ َ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah kat›nda hepsinde hay›r olmakla berâber, kuvvetli
mü’min zay›f mü’minden daha hay›rl› ve sevimlidir. Sana
menfaat sa¤layacak fleye sar›l, Allâh’tan yard›m dile, âcizlik
gösterme, bir felâkete u¤rad›¤›nda, “Keflke ben, flunu flunu
yapsayd›m” deme, ancak: “Allah böyle takdir etti; O, dile-
di¤i gibi yapar” de (ve kendini teselli et, gevflekli¤e düflme)
zirâ, “keflke flöyle böyle yapsayd›m,” demen fleytan ifline
yol açar.”
(‹bn Mâce, Zühd, 14, II, 1395)

 ‫ َﻣـﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ا‬ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن َر ُﺳ‬
َ ‫ــﻮل‬ ُ ‫ــﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ــﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬169.

َ ‫ـﺲ َذ‬
‫اك‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ﻜ ْـﻢ? ُﻗ ْﻠﻨَــﺎ اﻟ ﱠـﺬى َﻻ ُﻳــﻮﻟ َُـﺪ ﻟ َــ ُﻪ‬
َ ْ‫ ﻟ َﻴ‬:‫ـﺎل‬ ُ ‫ــﻮب ﻓﻴ‬
َ ‫اﻟـﺮ ُﻗ‬ ‫ــﺪو َن ﱠ‬‫َﺗ ُﻌ ﱡ‬
= = ِ
 َ ‫ـﺎل َﻓ‬
B‫ـ‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ـﻦ َوﻟ َِـﺪ ِه َ ﻴْﺌًـﺎ‬ ِ
ْ ‫– ُﻳﻘ ﱢَـﺪ ْم ﻣ‬ َْ ‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ اﻟ ﱠـﺬى‬ ‫ـﻮب َوﻟ =ﻜﻨﱠـ ُﻪ ﱠ‬ِ ‫ـﺎﻟـﺮ ُﻗ‬
‫ﺑِ ﱠ‬
=
َ ‫ َﻗ‬،‫ـﺎل‬
 َ ْ‫ـﺎل ﻟ َﻴ‬
‫ﺲ‬ ُ ‫اﻟـﺮ َﺟ‬
‫ﱢ‬ ‫ﻪ‬
ُ ‫ـ‬ ‫ﻋ‬
ُ ‫ـ‬
َ ْ ‫ﻳ‬
َ ‫ﻻ‬َ ‫ى‬ ‫ﱠـﺬ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ﻜ ْـﻢ? ُﻗ ْﻠﻨَﺎ‬ ُ ‫اﻟـ َﻋـ َﺔ ﻓﻴ‬
َ ‫َﺗ ُﻌ ﱡـﺪو َن ﱡ‬
= =
 .‫ﺑِ =ﺬ ِﻟ َﻚ َوﻟ ِ=ﻜﻨﱠ ُﻪ اﻟ ﱠﺬى َﻳ ْﻤ ِﻠ ُﻚ ﻧَ ْﻔ َﺴ ُﻪ ِﻋﻨْ َﺪ اﻟ ْ َﻐ َﻀ ِﺐ‬
Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
=
– Sizce (rekub) nedir?
– Çocu¤u olmayand›r, dedik. Resûlullah (s.a.s.):
– (Rekub) o de¤il. (Rekub), hayat›nda çocuklar›ndan hiçbi-
ri ölmeyendir” buyurdu. (Yine Resûlullah (s.a.s.):)
– Sizce pehlivanl›k nedir? buyurdu.
– Adamlar›n güreflte yenemedikleri kimsedir, dedik. Resûlul-
lah (s.a.s.):

92
‫‪– Pehlivanl›k o de¤il, (pehlivan) hiddet ân›nda kendine‬‬
‫‪hâkim oland›r, buyurdu.‬‬
‫)‪(Müslim, Birr, 106, III, 2014‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‪َ :‬ﻣـﺎ َﺗ ُﻌ ﱡـﺪو َن‬ ‫ﺻ ﱠ‬


‫ــ ُ‬
‫ــﺎل رﺳ ُ ِ‬
‫ــﻮل ا َ‬ ‫ــﺎل‪َ :‬ﻗ َ َ ُ‬
‫ا َﻗ َ‬‫ــﺪ ِ‬‫‪َ 170.‬ﻋــﻦ َﻋﺒ ِ‬
‫ْ ْ‬

‫ـﺎل‪َ :‬ﻻ‪َ ،‬وﻟ ِ=ﻜﻨﱠ ُ ﻪ‬


‫ـﺎل‪َ .‬ﻗ َ‬ ‫اﻟـﺮ َﺟ ُ‬ ‫ﻜ ْﻢ? َﻗـﺎﻟ ُـﻮا‪َ :‬اﻟ ﱠـﺬى َﻻ َﻳ ْ َ‬
‫ـ ُﻋ ُﻪ ﱢ‬ ‫اﻟـ َﻋـ َﺔ ﻓﻴ ُ‬‫ﱡ َ‬
‫=‬ ‫=‬
‫اﻟ ﱠﺬى َﻳ ْﻤ ِﻠ َﻚ َﻧ ْﻔ َﺴ ُﻪ ِﻋﻨْ َﺪ اﻟ ْ َﻐ َﻀ ِﺐ‪ .‬‬
‫‪Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz:‬‬
‫=‬
‫‪– (Sizce) pehlivanl›k nedir? diye sordu. Onlar da:‬‬
‫‪– Adamlar›n yenemedi¤i kimsedir, dediler. Resûlullah‬‬
‫‪(s.a.s.):‬‬
‫‪– Hay›r, gerçek pehlivan, k›zg›nl›k an›nda nefsine hâkim‬‬
‫‪oland›r, buyurdu.‬‬
‫)‪(Ebu Davud, Edep, 3, V, 139‬‬

‫ﻼ ِن ِﻋﻨْ َﺪ‬ ‫ﺐ َر ُﺟ َ‬ ‫ـﺎذ ﺑْ ِﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ َﻗ َﺎل‪ :‬إِ ْﺳ َﺘ ﱠ‬ ‫¡ ِﻦ ﺑ ِﻦ أَﺑﻰ ﻟ َﻴ = َﻋﻦ ﻣﻌ ِ‬


‫ْ َُ‬ ‫ْ‬ ‫اﻟـﺮ ْ = ْ‬
‫ِ‬
‫‪َ 171.‬ﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ﱠ‬
‫=‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻳﺪا َﺣ ﱠﺘﻰ ُﺧ ﱢﻴ َ ﻞ‬ ‫ً‬ ‫ﺪ‬ ‫َ‬ ‫ـﺎ‬ ‫ً‬ ‫ﺒ‬ ‫ﻀ‬
‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻏ‬ ‫ﺎ‬ ‫š‬
‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﺪ‬ ‫ﺣ‬
‫َ َ ُ‬‫َ‬ ‫أ‬ ‫ﺐ‬ ‫ﻀ‬ ‫ﻐ‬
‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻓ‬ ‫ﻢ‬‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ َ‬
‫=‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‪ :‬‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫َﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ‬ ‫‪ s‬أ َ ﱠن أَﻧْ َﻔ ُﻪ َﻳ َﺘ َﻤ ﱠﺰ ُع ِﻣ ْﻦ ِ ﱠﺪ ِة َﻏ َﻀﺒِ ِـﻪ‪َ ،‬ﻓﻘ َ‬ ‫إَﱠ‬
‫ِ‬

‫َﺎل َﻣﺎ ‬ ‫ـﺐ‪َ .‬ﻓﻘ َ‬ ‫‪ُ ²‬ﺪ ِﻣ َﻦ اﻟ ْ َﻐ َﻀ ِ‬ ‫ﺐ َﻋﻨْ ُﻪ َﻣـﺎ َ ِ‬ ‫ﺎ‹ﺎ ﻟ ََـﺬ َﻫ َ‬ ‫إِﻧﱢـﻰ َﻷ َ ْﻋ َﻠ ُﻢ َﻛ ِﻠ َﻤ ًﺔ ﻟ َْـﻮ َﻗ َ َ‬
‫ﻄ ِ‬
‫ﺎن‬ ‫ـﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ َ‬ ‫ُـﻮل‪َ  :‬اﻟ =ﻠّﻬـﻢ إِﻧّـﻰ أ َ ُﻋـﻮ ُذ ﺑِ َ ِ‬
‫ـﻚ ﻣ َ‬ ‫ُ ﱠ‬ ‫ـﺎل‪َ ،‬ﻳﻘ ُ‬ ‫ا? َﻗ َ‬ ‫ـﻮل ِ‬ ‫ـﻰ َﻳـﺎ َر ُﺳ َ‬ ‫ﻫ َ‬
‫ِ‬
‫ِ=‬
‫‪َ J‬ﻚ َو َﺟ َﻌ َﻞ َﻳ ْﺰ َدا ُد َﻏ َﻀﺒًﺎ‪ .‬‬ ‫اﻟﺮﺟﻴﻢِ‪َ ،‬ﻗ َﺎل‪َ :‬ﻓ َﺠ َﻌ َﻞ ُﻣ َﻌﺎ ‪E‬ذ َﻳﺄ ْ ُﻣ ُﺮ ُه َﻓﺄَﺑ=ﻰ َو َ‬ ‫ﱠ‬
‫=‬
‫‪Abdurrahmân b. Ebî Leylâ, Muâz b.Cebel (r.a.)’den rivâyetine göre:‬‬

‫‪– Resûlullah (s.a.s.)'›n huzûrunda iki kifli birbirlerine hakaret‬‬

‫‪93‬‬
ettiler. Biri çok hiddetlendi, hattâ hiddetinden burnu parçala-
nacak gibi geldi bana. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) Efendi-
miz flöyle buyurdu:
– Gerçekten ben bir kelime bilirim ki, onu söylese mu-
hakkak hiddet ve öfkesi giderdi. Muâz sordu:
– Nedir o yâ Resûlullah? Muâz, (devam ile) Resûlullah’›n “Ey
Allah›m! Kovulmufl fleytan›n flerrinden Allah’a s›¤›n›r›m”
(duâs›d›r), dedi¤ini söyledi. (Bu duây› okumas› için) Muâz, o
flahsa emretmeye bafllad› ise de (o adam) imtinâ etti ve
kaç›nd›, hiddeti daha fazla ço¤almaya bafllad›.
(Ebu Davud, Edep, 4, V, 139)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬َ ‫ َﻛـﺎ َن اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬:‫ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖ‬ ِ ِ
ُ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬ْ ‫ َﻋ‬172.

 ْ ‫ُـﻮل َﻛ َـﺬا َوﻟ ِ=ﻜ‬


‫ﻦ‬ ُ ‫ﻼ ٍن َﻳﻘ‬
َ ‫ـﺎل ُﻓ‬
ُ َ‫– َﻳﻘ ُْـﻞ َﻣـﺎ ﺑ‬ ْ َ ‫ـﻞ اﻟﺸﱠ ْﻰ ُء‬ِ ‫اﻟـﺮ ُﺟ‬
‫إ َذا ﺑَ َﻠ َﻐـ ُﻪ َﻋ ِﻦ ﱠ‬
ِ

 .‫ُﻮل َﻣﺎ ﺑَ ُﺎل أ َ ْﻗ َﻮامٍ َﻳﻘُﻮﻟ ُﻮ َن َﻛ َﺬا َو َﻛ َﺬا‬


ُ ‫َﻳﻘ‬

Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.), bir kimsenin (uygunsuz) söz söyle-


di¤ini duydu¤unda:

“Filâncaya ne oluyor da flöyle diyor” demez, ancak:


“fiu insanlara ne oluyor ki, flöyle flöyle diyorlar” derdi.
(Ebû Dâvud, 5/143, No: 4788, Edeb, 6)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬َ ‫ﺻﻨَ َـﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬ َ :‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ‬173.
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ ﻢ‬ ِ ِ
َ ‫م َﻓﺒَ َﻠ َﻎ =ذﻟ َﻚ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬E ‫َ ْﻴﺌًﺎ َﻓ َﺮ ﱠﺧ َﺺ ﻓﻴﻪ َﻓﺘَﻨَ ﱠﺰ َه َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ ْﻮ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َْ ‫ا ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل َﻣﺎ ﺑَ ُﺎل أ َ ْﻗ َـﻮامٍ َﻳﺘَﻨَ ﱠﺰ ُﻫﻮ َن َﻋ ِﻦ اﻟﺸﱠ ﻰ ِء أ‬ = ِ
‫ﺻﻨَ ُﻌ ُﻪ‬ َ ‫ـﺪ‬
َ ‫ﻤ‬wَ ‫ﺐ َﻓ‬ َ ‫َﻓ َﺨ‬
َ ‫ﻄ‬
ْ
 .‫ﺎ َوأََ ﱡﺪ ُﻫ ْﻢ ﻟ َ ُﻪ َﺧﺸْ َﻴ ًﺔ‬ِ ِ‫ا إِﻧﱢﻰ َﻷ َ ْﻋ َﻠﻤﻬﻢ ﺑ‬ ِ ‫َﻓﻮا‬
ُُْ َ
94
Âifle (r.anhâ)’dan;
Resûlullah (s.a.s.), bir fley yapm›flt› ve yap›lmas›na da müsaa-
de etmiflti. Buna ra¤men baz› kimseler bundan çekindiler. Bu
hâl, Resûlullah’a ulafl›nca (aya¤a kalkarak) hutbe irâd edip,
Allâh’a hamd ettikten sonra flöyle buyurdular:
“fiu insanlara, ne oluyor ki, benim yapt›¤›m bir fleyi yap-
maktan çekinirler. Allâh’a yemin ederim ki, gerçekten ben,
onlardan daha iyi Allâh’› bilir ve onlardan daha çok O’ndan
korkar›m.”
(Buhârî, Edep, 72, VII, 68)

‫ﻼ ِن ِﻋﻨْ َـﺪ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬ َ ‫ـﺐ َر ُﺟ‬ ‫ إِ ْﺳﺘَ ﱠ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ِ ٍ
ُ ‫اد َرﺿ َﻰ‬º ِ ْ‫ َن ﺑ‬B‫ـ‬
َ ُ ‫ـﻦ‬ َ ‫ـﻦ ُﺳ َﻠ ْﻴ‬
ْ ‫ َﻋ‬174.

‫اﺟ ُﻪ‬ُ ‫ـﺦ أ َ ْو َد‬ ُ ِ‫ﲢ َﻤ ﱡـﺮ َﻋ ْﻴﻨَـﺎ ُه َو َﺗﻨْﺘَﻔ‬


ْ َ ‫šـﺎ‬َ ُ ‫ا َﻋ ْﻠﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓ َﺠ َﻌ َـﻞ أ َ َﺣ ُﺪ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ
 ‫ﺎ‹ﺎ‬ َ َ ‫ف َﻛ ِﻠ َﻤ ًﺔ ﻟ َْـﻮ َﻗ‬ ِ ‫ »إِﻧﱢﻰ َﻷ َ ْﻋ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ـﺮ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫َـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫َﻓﻘ‬
 َ ‫اﻟـﺮﺟﻴـ ِﻢ َﻓﻘ‬ ِ َ ‫ـﺎ ِﻣـﻦ اﻟﺸﱠ ﻴ‬ ِ ِ‫ ُﺪ أ َ ُﻋـﻮ ُذ ﺑ‬² ِ َ ‫ﺐ َﻋﻨْـ ُﻪ اﻟ ﱠـﺬى‬
‫َﺎل‬ ‫ﻄﺎن ﱠ‬ ْ َ َ ‫=ﻫ َـﺬا ﻟ ََـﺬ َﻫ‬
= ٍ ُ‫اﻟﺮﺟ ُﻞ َﻫ ْﻞ َﺗﺮى ﺑﻰ ِﻣ =ﻦ ﺟﻨ‬
 .‫ﻮن‬ ُ ْ = ُ ‫ﱠ‬
=
Süleymân b. Surad (r.a.)’dan:

Resûlullah (s.a.s.)'›n huzurunda iki kifli birbirlerine hakaret et-


tiler. Birisinin (hiddetten) gözleri k›pk›rm›z› oluyor ve flah damar-
lar› flifliyordu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Gerçekten ben bir kelime bilirim ki, onu söylese muhak-
kak hiddet ve öfkesi giderdi. O da (‫ﻴﻢ‬ِ ‫ـﺎن اﻟـﺮﺟ‬
ِ ‫ﻄ‬ ِ ِ
َ ‫ ) َا ُﻋـﻮ ُذ ﺑِـﺎ ﻣ‬Ko-
َ ‫ـﻦ اﻟﺸﱠ ْﻴ‬
‫ﱠ‬
vulmufl fleytandan Allah’a s›¤›n›r›m.” = sözüdür.” O kimse
(bunu Resûlullah (s.a.s)’dan ifliten ve okumas› için kendisine
tavsiyede bulunan flahsa:) Bende delilik mi gördün? dedi.
(Müslim, Birr, 109, III, 2015)

95
َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬
‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ــﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﻴـﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ‫ـﺎذ َﻋـﻦ أَﺑ‬
ْ
ٍ ‫ـﻦ ﻣﻌ‬
َ ُ ِ ْ‫ـﻞ ﺑ‬
ِ ‫ـﻦ َﺳ ْﻬ‬
ْ ‫ َﻋ‬175.
=
ِ‫س‬
 ‫ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ َﻋ َ ُر ُؤ‬ ِ َ ِ ً ‫ﻈ َﻢ َﻏ ْﻴ‬
َ ‫َﻛ‬
ُ ‫ر َﻋ َـ أ ْن ُﻳﻨْﻔ َﺬ ُه َد َﻋـﺎ ُه‬E ‫ﻈـﺎ َو ُﻫ َـﻮ َﻗﺎد‬
 .‫ﺎء‬ ِ ُ ْ ‫ا ِﻣ َﻦ‬ َ ُ ‫ﺎﻣ ِﺔ َﺣﺘﱠﻰ‬ ِ ِ َ ‫اﳋ‬
َ ‫ﻼﺋ ِﻖ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ َْ
َ َ‫اﳊﻮر َﻣﺎ‬ ُ ‫ ُه‬Yَ ‫ ﱢ‬¥
Sehl b. Muâz, babas› (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:

“Yapmaya gücü yetti¤i hâlde öfkesini yenen kimseyi,


Allâhu Teâlâ k›yâmet günü mahlûkat›n bafl›nda ça¤›r›r ve
hûrilerden diledi¤ini seçmekte muhayyer k›lar.”
(Ebû Dâvud, Edep, 3, V, 137)

C ‫ َﺗﺒَ ﱡﺴ ُﻤ َﻚ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ َذ ﱟر َرﺿ َﻰ‬176.
=
ِ‫ﻜ =ـﺮ‬
َ ْ‫ـﻦ اﻟ ْـ ُﻤﻨ‬ ِ ‫ـﻚ َﻋ‬ ِ ِ َ E
َ ُ‫ﺻ َـﺪﻗـﺔ َوأ ْﻣ ُـﺮ َك ﺑـﺎﻟ ْـ َﻤ ْﻌ ُـﺮوف َو َ ْﻬﻧﻴ‬ َ َ ‫َـﻚ‬
َ ‫ﻴـﻚ ﻟ‬َ ‫َو ْﺟ ِـﻪ أَﺧ‬
‫ﻠﺮ ُﺟ ِ ﻞ‬ ِ ‫ﺔ وﺑ َك‬E ‫ﻼ ِل ﻟ ََﻚ ﺻ َﺪ َﻗ‬
‫ﻟ‬ َ ‫اﻟﻀ‬
‫ﱠ‬ ‫ض‬ ِ ‫ أَر‬C ‫ﺔ =و إِرَ ﺎ ُد َك اﻟﺮﺟ َﻞ‬E ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬
‫ﱠ‬ ُ ََ َ َ ْ ُ ‫ﱠ‬ ْ َ َ
= ِ ‫اﻟﺮ ِد‬
‫ﻈ َـﻢ َﻋ ِﻦ‬ ْ ‫اﳊ َﺠ َـﺮ َواﻟﺸﱠ ْﻮ َﻛـ َﺔ َواﻟ َْﻌ‬
َ ْ ‫ـﻚ‬ َ ُ‫ﺔ َو إِ َﻣـﺎﻃَﺘ‬E ‫ﺻ َـﺪ َﻗ‬ َ ‫َـﻚ‬ ِ َ َ‫¼ اﻟ ْﺒ‬
َ ‫ـ ﻟ‬ ‫ﱠ‬
 .‫ﺔ‬E ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬َ ‫ﻴﻚ ﻟ ََﻚ‬ َ ‫ َدﻟ ِْﻮ أَﺧ‬C ‫ﺔ َوا ْﻓ َﺮا ُﻏ َﻚ ِﻣ ْﻦ َدﻟ ِْﻮ َك‬E ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬ َ ‫ﻳﻖ ﻟ ََﻚ‬ ِ ‫ﻄﺮ‬ ‫اﻟ ﱠ‬
= = =
Ebû Zer (r.a.)’den, Resûlullah (s.a.s.) buyurdu:

“Kardeflinin yüzüne gülümsemen senin için sadakad›r,


iyilikler ile emretmen ve kötülüklerden nehyetmen sada-
kad›r, bir kimseye yolunu kaybetti¤i yerde yol göstermen
sadakad›r, a’mâya k›lavuzluk yapman senin için sadakad›r,
yoldan tafl›, dikeni ve kemi¤i gidermen senin için sada-
kad›r, kendi kovandan kardeflinin kovas›na boflaltman sa-
dakad›r.”
(Tirmizî, Birr, 39, IV, 341)

96
X
TEVEKKÜL HAKKINDA HAD‹SLER

ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
 :‫ُﻮل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﺟـﺎﺑِ ٍﺮ َرﺿ َﻰ‬177.
ِ ِ‫ﻈﻦ ﺑ‬ ِ ْ ُ ‫ﻜﻢ إِ ﱠﻻ و ُﻫﻮ‬ ِ
 .‫ﺎ‬ ‫ˆﺴ ُﻦ اﻟ ﱠ ﱠ‬ َ َ ْ ُ ْ‫ﺪ ﻣﻨ‬E ‫َﻻ َﻳ ُﻤﻮ َﺗ ﱠﻦ أ َ َﺣ‬
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’› flöyle söylerken iflitti¤ini söyledi:
“Sizden biriniz mutlaka Allah’a hüsn-i zan19 ederek
ölsün.”
(‹bn Mace, Zühd, 14, II, 1395)

 ‫ا أ َ ْﻋ ِﻘ ُﻠ َﻬـﺎ‬
ِ ‫ــﻮل‬ َ ‫ﻼ َﻗ‬
َ ‫ــﺎل َﻳـﺎ َر ُﺳ‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟـ‬:‫ا َﻋﻨْـــ ُﻪ‬
ُ ‫ــﻰ‬
ِ ٍ َ ‫ َﻋ‬178.
َ ‫ــﻦ أﻧَــﺲ َرﺿ‬ ْ

 .‫ ِا ْﻋ ِﻘ ْﻠ َﻬﺎ َو َﺗ َﻮ ﱠﻛ ْﻞ‬:‫َوأ َ َﺗ َﻮ ﱠﻛ ُﻞ أ َ ْو أُﻃْ ِﻠ ُﻘ َﻬﺎ َوأ َ َﺗ َﻮ ﱠﻛ ُﻞ َﻗ َﺎل‬

Enes (r.a.)’den; bir adam Resûlullah (s.a.s.)’a:


– Yâ Resûlullah, onu (deveyi) ba¤lay›p da m› (Allah’a) tevek-
kül20 edeyim, yoksa sal›p da m› tevekkül edeyim? diye sordu.
Resûlullah (s.a.s.):

19. Allâh’a hüsn-i zan etmek, flirkten baflka diledi¤i bütün günahlar› affedece¤ine
yakînen inanmak ve rahmetinden ümit kesmemektir.
20. Tevekkülün mânâs›: Allah’a i’timâd etmek, O’na güvenmek ve Allâh’›n her fleye
kâdir oldu¤una ve kanunlar› çerçevesi dâhilinde, kulun bütün ifllerini görece¤ine
kefil oldu¤una inanarak can ve gönülden O’na ba¤lanmakt›r.
Meselâ, s›cak ve so¤uktan korunmak için elbise giymek, açl›k ve susuzluktan
kurtulmak için yemek yemek, su içmek, çocuk kazanmak için evlenmek, tarladan
mahsul almak için tohum ekmek, meyve alabilmek için a¤aç dikmek, bir kânûn-›

97
– Onu (deveni) ba¤la da öyle tevekkül et, buyurdu.
(Tirmizî, K›yamet, 60, IV, 668)

ِ َ ‫ُـﻮل ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬ ِ َ ‫اﳉﻴﺸَ ﺎﻧِـﻰ َﻗ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ ُ ‫ﺖ ُﻋ َﻤ َـﺮ َﻳﻘ‬
ُ ‫ـﺎل َﺳﻤ ْﻌ‬ ْ َ ْ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ َﲤﻴـ ٍﻢ‬179.
= =
 َ ‫ﻜ ْـﻢ َﻛ‬
B ِ ِ ِ
ُ ‫ﻜ ْـﻢ َﺗ َﻮ ﱠﻛ ْﻠﺘُ ْـﻢ َﻋ َـ ا َﺣ ﱠﻖ َﺗ َـﻮ ﱡﻛﻠـﻪ ﻟ ََﺮ َز َﻗ‬ َ ُ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ‬
ُ ‫ ﻟ َْـﻮ أﻧﱠ‬:‫ُﻮل‬
َ ِ‫وح ﺑ‬
 .‫ﻄﺎﻧًﺎ‬ ِ ‫َﻳ ْﺮ ُز ُق اﻟ ﱠ‬
ُ ‫َﺎﺻﺎ َو َﺗ ُﺮ‬
ً ¹ ‫ َﺗ ْﻐ ُﺪو‬Yَ ْ ‫ﻄ‬
Ebû Temim el-Ceyflânî, Ömer (r.a.)’den, Resûlullah (s.a.s.)’›n flöyle buyur-
du¤unu iflitmiflti:
“Sizler, Allâh’a gere¤i gibi tevekkül etseydiniz, (sabahle-
yin) aç olarak gidip (akflamleyin) tok olarak dönen kuflu
r›z›kland›rd›¤› gibi, elbette sizi de r›z›kland›r›rd›.”
(‹bn Mâce, Zühd, 14, II, 1394)

ilâhîdir. Bunlardan birini elde edebilmek için esbâb›na sar›lmak, gere¤ini yap-
mak flartt›r. Çünkü kânûn-› ilâhî böyledir. Ekmeden biçmek, yemeden doymak,
evlenmeden çocuk sahibi olmak, Allah’›n kanunlar›na ayk›r›d›r. Evet, Allâh her
fleye kâdirdir, diledi¤ini yapar. Ekmeden biçmeden de bu¤day› halkeder, fakat
her fleyi bir kânuna raptetmifltir. Varl›k âlemindeki her fley bu kânun gere¤ince
yürür. Kânun hilâf› olan fleyler, hârikulâde olan fleylerdir. Bu hadîs-i flerîfte Resû-
lullah (s.a.s.) Efendimiz bütün bunlara iflâret ederek:
Sizler, Allâh’a gere¤i gibi tevekkül etseydiniz; kufllar gibi siz de
r›z›kland›r›l›rd›n›z, buyuruyor. Bu da aç›kça gösteriyor ki, tevekkül etmek için
çal›flmak flartt›r. Zira kufllar, r›z›klanmalar› için yuvalar›nda yat›p durmuyorlar, sa-
bahleyin erkenden kar›nlar›n› doyurmak için yuvalar›n› terk edip dere tepe
dolaflarak Allah’›n, kendileri için halketti¤i r›zk› aray›p buluyorlar. Bizler de
Allah’a tevekkül ederek, çal›flmam›z›n semeresini mutlakâ bize ihsân edece¤ine
inanarak, kufllar›n dolafl›p r›z›klar›n› arad›klar› gibi çal›fl›p r›zk›m›z› arayacak olur-
sak, Cenâb-› Hak bizi de onlar gibi r›z›kland›racakt›r. fiu hâlde tevekkül, Allah’›n
emirlerine can ve gönülden ba¤lanmak ve ondan ayr›lmamakt›r. Allahu Teâlâ
çal›flmay› emreder. Tevekkül eden, çal›flmay› aslâ terk edemez. Çünkü tembelli¤i
isteyen nefistir. E¤er çal›flmay› terkedip tembellik etse, Allah’›n emrinden uzak-
lafl›p nefsin havas›na uymufl olur ki, hakîkî tevekkülden tamamen uzaklaflm›fl
olur.
Öyle ise tevekkül, yukar›da aç›kland›¤› gibi, Allah’›n emri oldu¤u için bütün
sebeplere gücünün yetti¤i kadar sar›lmak ve bu çal›flmas›n›n neticesinden tees-

98
XI
HIRS HAKKINDA HAD‹SLER

‫ أ َ ْﻋ َﺬ َر‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ ََﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬180.
ٍ =
 .‫ َﺳﻨَ ًﺔ‬W ِ
َ ‫ ْاﻣ ِﺮىء أ ﱠﺧ َﺮ أ َﺟ َﻠ ُﻪ َﺣﺘﱠﻰ ﺑَ ﱠﻠ َﻐ ُﻪ ﺳﺘﱢ‬sَ ِ‫ا إ‬
َ َ ُ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ, ecelini te’hir edip altm›fl yafl›na ulaflt›rd›¤›
bir kimsenin: (Müsâade etsen flöyle böyle yapard›m, gibi) ma-
zeretlerini dinlemez.”
(Buhârî, Rikak, 5, VII, 171)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ‫ﱠ‬
‫ َﺧـﻂ اﻟﻨﱠﺒ ﱡ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ ﻗ َﺎل‬
َ ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬181.

 ‫ﺎرا‬ ِ ً ‫ﻄ‬ ُ ‫ﻂ ُﺧ‬ ‫ﺎر ًﺟﺎ ِﻣﻨْ ُﻪ َو َﺧ ﱠ‬ ِ ‫ﻂ َﺧ‬ ِ ‫ اﻟ ْـﻮﺳ‬Cِ ‫ﻄﺎ‬ ًّ ‫ﻂ َﺧ‬
‫ﻄﺎ ُﻣ َﺮﺑﱠ ًﻌﺎ َو َﺧ ﱠ‬ ًّ ‫َﺧ‬
ً ‫ﻄﺎ ﺻ َﻐ‬ ََ
 ‫ـﺎل =ﻫ َـﺬا‬ َ ‫ـﻂ َو َﻗ‬ ِ ‫ اﻟ ْـﻮﺳ‬Cِ ‫ـﻂ ِﻣـﻦ ﺟـﺎﻧِﺒِ ِـﻪ اﻟ ﱠـﺬى‬ ِ ‫ اﻟ ْـﻮﺳ‬Cِ ‫ =ﻫ َـﺬا اﻟ ﱠـﺬى‬sَ ِ‫إ‬
ََ َ ْ ََ
= =
 E ‫ﺎط ﺑِ ِﻪ َو =ﻫ َﺬا اﻟ ﱠﺬى ُﻫ َﻮ َﺧﺎ ِر‬
‫ج‬ َ ‫ﻴﻂ ﺑِ ِﻪ أ َ ْو َﻗ ْﺪ أ َ َﺣ‬
E Jُ ‫اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن َو =ﻫ َﺬا أ َ َﺟ ُﻠ ُﻪ‬ِْ
= ِ= ‫ﻂ‬
 ‫ﻄـﺄ َ ُه =ﻫ َﺬا َ َﻬﻧﺸَ ـ ُﻪ =ﻫ َﺬا‬ َ ‫ َﻓ ِﺈ ْن أ َ ْﺧ‬،‫اض‬ُ ‫اﻻ ْﻋ َـﺮ‬ َ ْ ‫ـﺎر‬ ّ ُ ‫ﻄ‬
ُ ‫اﻟﺼ َﻐ‬ ُ ‫اﳋ‬ُ ْ ‫أ َ َﻣ ُﻠ ُﻪ َو =ﻫ ِـﺬ ِه‬
َ ‫َو إِ ْن أ َ ْﺧ‬
 .‫ﻄﺄ َ ُه =ﻫ َﺬا َ َﻬﻧﺸَ ُﻪ =ﻫ َﺬا‬
Abdullâh (r.a.) dedi ki:
Peygamber (s.a.s.), yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin
ortas›na, onu bir kenar›ndan keserek d›flar› ç›kan bir çizgi çekti.

99

sür duymay›p ona raz› olmakt›r.


Ortadaki bu çizginin iki yan›ndan ona do¤ru birtak›m küçük
çizgiler daha çizdi. Sonra çizgileri göstererek flöyle buyurdu:
“fiu insan, flu da onu kuflatan (veya “kuflatm›fl olan”) eceli-
dir. Dörtgeni keserek d›flar› ç›kan, insan›n arzular›d›r. Orta-
daki çizgiye yönelik küçük çizgiler, dert ve ›st›raplard›r.
‹nsan, bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelip çarpar.
fiundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”
(Buhârî, Rikak, 4, VII, 171; Tirmizî, K›yamet, 22, IV, 635)

‫ﺻﺎﺑَ ْﺘ ُﻪ‬َ َ ‫ َﻣ ْﻦ أ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ َﻰ‬182.

‫ا ﻟ َ ُ ﻪ‬ َ َ‫ﺎ أ َ ْو‬ ِ ِ‫ـﺎس َ– ُﺗﺴ ﱠـﺪ َﻓﺎ َﻗ ُﺘـ ُﻪ وﻣﻦ أَﻧْ َـﺰ َ َ‹ـﺎ ﺑ‬ ِ ‫ﺔ َﻓـﺄَﻧْ َﺰ َ َ‹ـﺎ ﺑِﺎﻟﻨﱠ‬E ‫َﻓﺎ َﻗـ‬
ُ ‫ـﻚ‬ ْ ََ َ ْ
ِ ‫ﺎﺟ ٍﻞ أ َ ْو ِﻏﻨًﻰ َﻋ‬
 .‫ﺎﺟ ٍﻞ‬ ِ ‫ﺑِﺎﻟ ِْﻐﻨَﻰ إِ ﱠﻣﺎ ﺑِ َﻤﻮ ٍت َﻋ‬
ْ
Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, yoksul düfler de (Allah’› unutarak) insanlara bafl-
vurur ve onlardan yard›m istemeye kalk›fl›rsa, yoksulluktan
kurtulamaz.
Allah’a ilticâ edip (s›¤›n›p) O’ndan yard›m dileyene, Allâ-
hu Teâlâ sür’atle bir genifllik verir. (Bu da:) Ya acele bir
ölümle veya acele bir zenginlikle olur.”
(Ebû Dâvud, Zekât, 28, II, 296)

 َ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬183.
ِ C ‫ِ َ ﺎﺑﺎ‬Y‫ﻜﺒ‬ =
 .‫اﻷ َ َﻣ ِﻞ‬ ْ ‫ﻮل‬ ِ ُ‫اﻟﺪﻧْﻴﺎ وﻃ‬ ِ ِ ْ َ
َ َ ‫ُ ّ ﱡ‬ ‫ﺐ‬ ‫ﺣ‬ C W َْ ‫ﺘ‬ ‫ـ‬َ ‫ﻨ‬ ‫ﺛ‬‫ا‬ ًّ ُ ‫َﻳ َﺰ ُال َﻗ ْﻠ‬
ْ ‫ﺐ اﻟ‬
= = =
Ebu Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Yafll› olanlar›n gönlü (kalbi) iki fleyde daima gençtir.
(Onlar da:) Dünya sevgisi, uzun emeldir.”
(Buhârî, Rikak, 5, VII, 171)

100
‫ﺎس‬ ِ ‫ أَى اﻟﻨﱠ‬،‫ا‬ِ ‫ﻮل‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ‬
َ ‫ﻼ َﻗ َﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ‬ ِ ْ َ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ﺑ‬184.
‫ﱡ‬ ُ ‫ﻜ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
=
ِ َ
‫ َﻓﺄ ﱡى اﻟﻨﱠﺎس َ ﱞ‬:‫ َﻗ َﺎل‬.‫ َﻣ ْﻦ ﻃَ َﺎل ُﻋ ْﻤ ُﺮ ُه َو َﺣ ُﺴ َﻦ َﻋ َﻤ ُﻠ ُﻪ‬:‫?  َﻗ َﺎل‬YE ْ ‫َﺧ‬
 :‫€?  َﻗ َﺎل‬

َ ‫َﻣ ْﻦ ﻃَ َﺎل ُﻋ ْﻤ ُﺮ ُه َو َﺳ‬


 .‫ﺎء َﻋ َﻤ ُﻠ ُﻪ‬

Ebu Bekre (r.a.)’den; bir adam:


– Yâ Resûlullah, insanlar›n en hay›rl›s› kimdir? diye sordu.
Resûlullah (s.a.s.), buyurdu ki:
– Ömrü uzun ve ameli güzel oland›r (Bu sefer de):
– ‹nsanlar›n en kötüsü kimdir? dedi. Resûlullah (s.a.s.);
– Ömrü uzun ve ameli kötü oland›r, buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 22, IV, 566)

‫ َﺮ ُم اﺑْ ُﻦ‬ ِ ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬


ِ ٍ
ْ َ :‫ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ َ ‫ـﻦ أَﻧَﺲ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬185.

 .‫اﳊ ْﺮ ُص َﻋ َ اﻟ ُْﻌ ُﻤ ِﺮ‬ ِ ْ ‫ و‬،‫ﺎل‬


ِ ِ ِ ِ ِ
َ َ ‫ َا ْﳊ ْﺮ ُص َﻋ َ ْاﳌ‬:‫ﺐ ﻓﻴﻪ اﺛْﻨَـﺘَﺎن‬ ‫=ا َد َم َو َﻳﺸ ﱡ‬
=
Enes (r.a.), anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Âdemo¤lu ihtiyarlad›kça onda iki fley gençleflir: Mala
karfl› h›rs ve hayata karfl› h›rs.”
(Tirmizî, Zühd, 28, IV, 570; ‹bni Mâce, Zühd, 27. II, 1415)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ ‫ﱠ‬
‫ َﺧـﻂ اﻟﻨﱠﺒ ﱡ‬:‫ــﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْــ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ َ ‫ َﻋ‬186.
َ ‫ـﻦ أ َﻧــﺲ َرﺿ‬
ْ

 َ ‫ ُﻫ َﻮ َﻛ =ﺬ ِﻟ َﻚ إِ َذا َﺟ‬Bَ َ‫ َﻓﺒَ ْﻴﻨ‬.‫اﻻ ْﻧ َﺴﺎ ُن َو =ﻫ َﺬا أ َ َﺟ ُﻠ ُﻪ‬


‫ﺎء‬ ِ ْ ‫ » =ﻫ َﺬا‬:‫َﺎل‬ ً ‫ﻄﻮ‬
َ ‫ﻃﺎ َﻓﻘ‬ ُ ‫ُﺧ‬
 .‫اﻻ ْﻗ َﺮ ُب‬ ‫اﳋ ﱡ‬
َْ ‫ﻂ‬ َْ

101
Enes (r.a.) flöyle dedi; Peygamber (s.a.s.), yere birtak›m çizgiler çizdi.
Sonra da çizgileri göstererek flöyle buyurdu:
“Bunlar insan›n istek ve arzular›, flu da onun ecelidir.
‹nsan hayâl içinde yaflay›p giderken bir de bakar ki, en
yak›n ölüm çizgisi karfl›s›na gelivermifl.”
(Buhârî, Rikak, 4, VII, 171)

 ‫ إِ َذا‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ ِ
َ ‫ـﻦ أ ُ َﺳ‬
َ ‫ــﺎﻣـ ُﺔ َرﺿ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬187.

 ‫ َوأَﻧْ ُﺘ ْـﻢ ِ َ|ﺎ‬،‫ َو إِ َذا َو َﻗ َـﻊ ﺑِﺄ َ ْر ٍض‬،‫ـﻮﻫﺎ‬


َ ‫ـﻮن ﺑِﺄ َ ْر ٍض َﻓ َـﻼ َﺗ ْﺪ ُﺧ ُﻠ‬
ِ ‫ﻄﻌ‬ ِ
ُ ‫َﺳﻤ ْﻌ ُﺘ ْـﻢ ﺑِﺎﻟ ﱠ‬
 .‫ﲢ ُﺮ ُﺟﻮا ِﻣﻨْ َﻬﺎ‬ ْ َ ‫َﻓ َﻼ‬
Üsâme (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:
“Bir yerde veba oldu¤unu duydu¤unuz vakit, o yere git-
meyin. Bu hastal›k bir yerde ç›kar, siz de orada bulunur-
san›z, ondan kaçmak için o yerden ayr›lmay›n›z.”
(Buhârî, T›bb, 30, VII, 20, 21; Enbiyâ, 50, Hiyel, 13; Müslim, Selâm 92, II, 1737)

 ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ إِ َذا‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻛـﺎ َن رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َﺖ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ
ِ
َ ُ َ ‫ـﻦ أ ُ ﱡم َﺳ َﻠ َﻤ َﺔ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬188.
ِ ‫ا َﺗﻮ ﱠﻛ ْﻠﺖ َﻋ َـ‬
‫ َاﻟ =ﻠّ ُﻬ ﱠﻢ إِﻧﱠﺎ ﻧَ ُﻌـﻮ ُذ ﺑِ َﻚ ِﻣ ْﻦ أ َ ْن‬.‫ا‬ ِ ‫ ﺑِﺴـ ِﻢ‬:‫َﺧـﺮ َج ِﻣ ْﻦ ﺑ ْﻴ ِﺘ ِـﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ َ ْ َ َ

ْ ُ ‫ أ َ ْو‬،‫ أ َ ْو ﻧَ ْﺠ َﻬ َﻞ‬،‫ﻈ َﻠ َﻢ‬


 .‫ َﻬ َﻞ َﻋ َﻠ ْﻴﻨَﺎ‬² ِ َ‫ أَو ﻧ‬،‫ﻧَ ِﺬ ﱠل‬
ْ ُ‫ أ َ ْو ﻧ‬،‫ﻀ ﱠﻞ‬ ْ
Ümmü Seleme (r.anhâ)'dan; Resûlullah (s.a.s.), evinden ç›k›nca flöyle bu-
yurdu:
“Allah’›n ad›yla Allah’a tevekkül ettim. Allah›m! Zillete
düflmekten, dalâlete (sap›kl›¤a) düflmekten, zulme
u¤ramaktan, cahillikten, hakk›m›zda cehâlete düflülmüfl
olmas›ndan sana s›¤›n›r›z.”
(Tirmizî, Daavât, 35, V, 490, 3423; Ebû Dâvud, Edeb, 112, V, 328, 5094)

102
XII
ANA-BABA HAKLARI HAKKINDA
HAD‹SLER

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْﻦ َﻋ ْﻤﺮو َرﺿ‬189.
 .‫ﻂ اﻟ َْﻮ ِاﻟ ِﺪ‬ ِ ‫ ﺳ َﺨ‬+ ‫ﻂ اﻟﺮب‬
َ
ِِ
‫ﺿﺎ اﻟ َْﻮاﻟﺪ َو َﺳ َﺨ ُ ﱠ ﱢ‬ َ ‫ ِر‬+ ‫اﻟﺮ ﱢب‬ ‫ﺿﺎ ﱠ‬ َ ‫ِر‬
* *
Abdullâh b. Amr (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah’›n r›zas›, (anne) ve baban›n r›zâs›ndad›r. Allah’›n
gazab› da (anne ve) baban›n gazab›ndand›r.”
(Tirmizî, Birr, 3, IV, 311)

ِ َ ‫ ﺳـﺄَﻟ ْﺖ رﺳ‬:‫ﻮد ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ٍ ِ ِ


‫ا‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮﻻ‬ َُ ُ َ ُ َ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌ‬190.
ِ ِ ِ
 :‫ﺖ‬ُ ‫ ُﻗ ْﻠ‬.‫ﻟﺼ َـﻼ ُة َﻋ * َو ْﻗﺘ َﻬﺎ‬ ‫ َا ﱠ‬:‫ ا? َﻗ َﺎل‬9َ ِ‫ﺐ إ‬ ‫َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ أ َ ﱡى اﻟ َْﻌ َﻤ ِﻞ أ َ َﺣ ﱡ‬
ِ ‫ﻴﻞ‬ ِ ْ ‫ َا‬:‫ ﺛُ ﱠﻢ أ َ ﱡى? َﻗ َﺎل‬:‫ﺖ‬ ِ
 .‫ا‬ ِ ‫ َﺳﺒ‬+ ‫ﳉ َﻬﺎ ُد‬ ُ ‫ ُﻗ ْﻠ‬.‫ ﺑِ ﱡﺮ اﻟ َْﻮاﻟ َﺪ ْﻳ ِﻦ‬:‫ﺛُ ﱠﻢ أ َ ﱡى? َﻗ َﺎل‬
* *
Abdullâh b. Mes’ud (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Allah kat›nda en iyi amel nedir? diye sordum. Resûlullah
(s.a.s.):
– Vaktinde k›l›nan namaz, buyurdu.
– Sonra hangisi? dedim. Resûlullah (s.a.s.):
– Anneye, babaya iyilik ve itâat etmektir, buyurdu.
– Sonra hangisi? dedim. Resûlullah (s.a.s.):
– Allah yolunda savaflt›r, buyurdu.
(Buhârî, Edep, 1, VII, 69)

103
ِ ‫ﻮل‬
‫ا! َﻣﺎ َﺣ ﱡﻖ‬ َ ‫ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬:‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ ًﻞ َﻗ َﺎل‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ‬ ِ
ُ ‫ـﻰ‬َ ‫ﺎﻣ َﺔ َرﺿ‬َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُا َﻣ‬191.
*
 .‫ﺎر َك‬
ُ َ‫ﺎ َﺟﻨﱠﺘُ َﻚ َوﻧ‬O َ ُ :‫ﺎ? َﻗ َﺎل‬Oَ ‫اﻟ َْﻮ ِاﻟ َﺪ ْﻳ ِﻦ َﻋ * َوﻟ َﺪ‬
ِ ِ

Ebû Ümâme (r.a.)’den; bir adam, Resûlullah (s.a.s.)’a:


– Anne baban›n, çocuklar› üzerindeki hakk› nedir? diye
sordu. Resûlullah (s.a.s.):
– Onlar (senin) ya Cennetin, ya da Cehennemindir, buyurdu.
(‹bn Mâce, Edep, I, II, 1208)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ﻮل ا‬
ِ َ ‫ـﻞ رﺳ‬P ‫ أ َ *ﺗﻰ رﺟ‬:‫ َﻋ ْﻦ أَﻧَ ٍـﺲ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬192.
َُ ُ َ ُ َ َ

 ْ ‫ـﻰ ِﻣ‬
‫ﻦ‬ ِ
َ ‫ـﺎل َﻫ ْـﻞ ﺑَﻘ‬ َ ‫ َﻗ‬.‫اﳉ َﻬـﺎ ُد َو َﻻ أ َ ْﻗ ِﺪ ُر َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ‬
ِ ْ ‫ْ َﺘ ِﻬـﻰ‬Uَ‫ إِﻧّـﻰ أ‬:‫َـﺎل‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
*
‫ـﺖ *ذ ِﻟ َﻚ‬ ِ ِ ِ‫ َﻗﺎﺑ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ َﻓ ِﺈ َذا َﻓ َﻌ ْﻠ‬،‫ ﺑِ ﱢﺮ َﻫـﺎ‬+ ‫ـﻞ ا‬ َ ‫ َﻗ‬.‫ أُﻣّﻰ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ﺪ? َﻗ‬P ‫ـﻚ أ َ َﺣ‬ َ ‫َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ‬
* ِ [ *
 .‫ﺪ‬P ‫ﺎﻫ‬ َ ُ ‫ﺮ َو‬P ‫ﺎج َو ُﻣ ْﻌ َﺘ ِﻤ‬
‫ﺖ َﺣ ﱞ‬ َ ْ‫َﻓﺄَﻧ‬
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve:
– Ben savaflmak istiyorum, fakat buna da gücüm yetmiyor”
dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Anne ve babandan kimse kald› m›? buyurdu. Adam:
– Annem var, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Ona hizmet etmekle Allah’›n huzuruna ç›k. Bunu yaparsan
hem Hac, hem Umre yapm›fl, hem de mücâhid olmufl olursun,
buyurdu.
(Ebû Ya’lâ, Müsned, V,175 No: 2760; Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, III, No: 2936,
434-435)

9* ِ‫ﺎﺟ َﺮ إ‬ ِ ‫ـﻦ أ َ ْﻫ ِﻞ اﻟ َْﻴ َﻤ‬ ِ


َ ‫ـﻦ َﻫ‬ ْ ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ ًﻼ ﻣ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬ ِ ٍ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َاﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ َرﺿ َﻰ‬193.
* *

104
 :‫ـﻦ? َﻗ َﺎل‬ ِ ‫ـﺪ ﺑِـﺎﻟ َْﻴ َﻤ‬P ‫ َﻫ ْـﻞ ﻟ ََﻚ أ َ َﺣ‬:‫َـﺎل‬ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ
َ ‫َر ُﺳـﻮل ا‬
‫ َﻓ ِﺈ ْ ن‬،َ ‫ﺎﺳﺘَـﺄ ْ ِذ ْ ُﻬﻧ‬ ِ
ْ ‫ َﻓ‬،َ ‫ﺎر ِﺟ ْـﻊ إﻟ َْﻴ ِﻬ‬
ْ ‫ َﻓ‬:‫ َﻗ َﺎل‬.‫ َﻻ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ أ َ ِذﻧَـﺎﻟ ََﻚ? َﻗ‬:‫ َﻗ َﺎل‬.‫اى‬
َ ‫أَﺑَ َﻮ‬
ِ ‫أ َ ِذﻧَﺎﻟ ََﻚ َﻓﺠ‬
َ ُ `‫ َو إِ ﱠﻻ َﻓ ِ ﱠ‬،‫ﺎﻫ ْﺪ‬
 .‫ﺎ‬O َ
Ebû Saîd (r.a.)’den:
Yemen ahâlisinden bir adam, yurdunu b›rakarak Resûlullah
(s.a.s.)’a geldi. Resûlullah (s.a.s.):
– Yemen’de kimsen var m›? diye sordu. Adam:
– Annem, babam var dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Sana müsâade ettiler mi? buyurdu. Adam:
– Hay›r! dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Öyle ise onlara dön de onlardan müsâade iste, müsâade
ederlerse savafl, etmezlerse onlara hizmet et! buyurdu.
(Ebû Dâvud, Cihad, 32, III, 39)

‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺖ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬ ُ ‫ أ َ َﺗ ْﻴ‬: ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ


ُ ‫اﻟﺴ َﻠﻤﻰ َرﺿ َﻰ‬
ِ ‫ـ َﺔ ﺑْ ِﻦ ُﻣ َﻌ‬bَ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ﻃَ ْﻠ‬194.
‫ﺎو َﻳ َﺔ ﱡ‬
* *
ِ ?‫ﻴﻞ ا‬ ِ ‫ َﺳﺒ‬+ ‫اﳉ َﻬﺎ َد‬ ِ ْ ‫ﻳﺪ‬ ِ ُ ِ ِ ْ َ ِ
ُ ‫ر‬ ‫أ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﻧ‬
ّ ‫إ‬ !‫ا‬ ‫ﻮل‬
َ ‫ﺳ‬ ‫ر‬
َُ َ ُ‫ﺎ‬ ‫ﻳ‬ : ‫ﺖ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻘ‬
ُ ‫ﻓ‬ ،‫ﻢ‬َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ‬
‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ُ
* * ِ
‫ اﻟ َْﺰ ْ م‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ * َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ‫ـﺎل اﻟﻨﱠﺒ ﱡ‬ َ ‫ َﻗ‬.‫ ﻧَ َﻌ ْﻢ‬:‫ـﺖ‬ ُ ‫? ُﻗ ْﻠ‬P‫ أ ُ ﱡﻣ َﻚ َﺣ ﱠﻴـﺔ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫َﻗ‬
َ ْ ‫ِر ْﺟ َﻠ َﻬﺎ َﻓﺜ ﱠَﻢ‬
 .ُ‫اﳉﻨﱠﺔ‬

Talha b. Muâviye Es-Sülemî (r.a.)’den:


Resûlullah (s.a.s.)’a geldim ve:
– Yâ Resûlullah! Ben Allah yolunda savaflmak istiyorum,
dedim. Resûlullah (s.a.s.):
– Annen sa¤ m›d›r? buyurdu.
– Evet, dedim. Resûlullah (s.a.s.):

105
– Aya¤›na sar›l, Cennet oradad›r, buyurdu.
(Taberânî, Kebîr, VIII, 311, Hadis No:8162)

ِ ‫ﻮل‬
‫ا‬ ِ ‫ رﺳ‬9َ ِ‫ﻞ إ‬P ‫ ﺟﺎء رﺟ‬: ‫ا ﺑ ِـﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻗ َـﺎل‬ ِ ِ
َُ ُ َ َ َ ُ َ َ ْ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ‬195.
ِ ِ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
‫ى‬ ُ ‫ ْﺠ َﺮة َو َﺗ َﺮ ْﻛ‬i‫ﺖ أُﺑَﺎﻳِ ُﻌ َﻚ َﻋ َ ْا‬
 ‫ﺖ أَﺑَ َﻮ ﱠ‬ ُ ْ‫ ِﺟﺌ‬:‫َﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ
 .َ ‫ﻜﻴْﺘَ ُﻬ‬ ْ bِ ‫ﺿ‬
َ ْ‫ﻜ ُﻬ َ َﻛ َ أَﺑ‬ ْ َ ‫ار ِﺟ ْﻊ إِﻟ َﻴْ ِﻬ َ َﻓﺄ‬ ِ ‫ﻳﺒ ِﻜﻴ‬
َ ‫ﺎن َﻓﻘ‬
ْ :‫َﺎل‬ َ َْ
Abdullâh b. Amr (r. anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve flöyle sordu:
– Yâ Resûlullah! Yurdumu terk ederek sizin emrinize girme-
ye geldim. Annemi ve babam› da a¤layarak b›rakt›m. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Öyle ise, onlara dön de, a¤latt›¤›n gibi onlar› güldür, bu-
yurdu.
(Ebû Dâvud, Cihad, 32, III, 39)

9َ ِ‫ﻞ إ‬P ‫ـﺎء َر ُﺟ‬


َ ‫ َﺟ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْﻦ اﻟ َْﻌـﺎص َرﺿ‬196.
ِ ‫اﳉﻬ‬ ِ ِ
 ‫ أ َ َﺣ ﱞ‬:‫َــﺎل‬
‫ـﻰ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ـﺎد‬ َ ِ ْ +ِ ‫ــﺎﺳﺘَـﺄ ْ َذﻧَــ ُﻪ‬
ْ ‫ا َﻋ َﻠﻴْــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ــﻰ ا‬
‫ﻧَﺒ ﱢ‬
ِ
 .‫ﺎﻫ ْﺪ‬ َ َْ َ ‫َو ِاﻟ َﺪ‬
ِ ‫ َﻗ َﺎل ﻓ ِﻴﻬ َ َﻓﺠ‬.‫ ﻧَﻌﻢ‬:‫اك? َﻗ َﺎل‬
Abdullah b. Amr ‹bni’l-Âs (r. anhümâ)’dan: *
Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam geldi ve Allah yolunda cihâd
için izin istedi. Resûlullah (s.a.s.) da: “Annen, baban sa¤ m›?”
buyurdu. Adam: “Evet” dedi. Resûlullah (s.a.s.): “Onlara hiz-
met et, ikramda bulun!”21 buyurdu.
(Buhârî, Cihad, 138, IV, 18)

21. Hadîs-i flerîften anlafl›ld›¤› gibi, anne babaya hizmet etmek, onlara ikram ve ih-
sanda bulunmak, Allah yolunda mücâhede etmek kadar fazîletlidir. Anne
baban›n r›zâs›n› kazanan, Allah yolunda savaflan kimse kadar sevab kazan›r.

106
9َ ِ‫ـﻞ إ‬P ‫ أ َ ْﻗﺒَ َـﻞ َر ُﺟ‬:‫ــ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْــﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤــﺮو ﺑْـﻦ اﻟ َْﻌــﺎص َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬197.
ِ ْ ‫ ِ ْﺠـﺮ ِة َو‬i‫ أُﺑَـﺎﻳِ ُﻌ َﻚ َﻋ َـ ْا‬:‫َـﺎل‬
 ِ ‫اﳉ َﻬ‬ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ‬ ِ ِ
‫ﺎد‬ َ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬َ ‫َر ُﺳﻮل ا‬
‫ ﺑَ ْ ﻞ‬.‫ ﻧَ َﻌ ْﻢ‬:‫ﺪ َﺣ ﱞﻰ? َﻗ َﺎل‬P ‫ َﻓ َﻬ ْﻞ ِﻣ ْﻦ َو ِاﻟ َﺪ ْﻳ َﻚ أ َ َﺣ‬:‫ َﻗ َﺎل‬.‫ا‬ ِ ‫أَﺑﺘَ ِﻐﻰ ْاﻷَﺟﺮ ِﻣﻦ‬
َ َ ْ ْ
 َ ِ‫ـﺎر ِﺟ ْﻊ إ‬ ِ ‫ َﻓﺘَﺒﺘَ ِﻐﻰ ْاﻷَﺟـﺮ ِﻣـﻦ‬:‫ـﺎل‬ َ ُ ‫ِﻛ َـﻼ‬
9 ْ ‫ َﻓ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬.‫ ﻧَ َﻌ ْـﻢ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا? َﻗ‬ َ َ ْ ْ َ ‫ـﺎ َﻗ‬O
ِ ِ
 .َ ‫ﺒَﺘَ ُﻬ‬bْ ‫ﺻ‬ ُ ‫ َﻓﺄ َ ْﺣﺴ ْﻦ‬،‫َواﻟ َﺪ ْﻳ َﻚ‬
Abdullâh b. Amr ‹bni’l-Âs (r. anhümâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.)’a bir adam ç›kageldi ve dedi ki:
– Yâ Resûlallah, mükâfat›n› Allah’tan dilemek üzere hicret
ve cihâd için emrinize girmek istiyorum. Resûlullah (s.a.s.):
– Anan babandan sa¤ olan var m›? buyurdu. Adam:
– Evet, hatta ikisi de sa¤d›r, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Sen Allah’tan ecir mi istiyorsun? buyurdu. Adam:
– Evet, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Öyle ise, anne ve babana (ebeveynine) dön de onlar›n
gönüllerini al, (kendilerine güzel hizmet et!) buyurdu.
(Müslim, Birr, 6, III, 19)

 ‫ ِﻋ ﱡﻔﻮا‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬198.
* ِ ‫ﻋﻦ ﻧِﺴ‬
ُ َ ُ
 ْ ‫ َو َﻣ‬،‫ﺎءﻛ ْـﻢ َﺗ َ ﱡ`ﻛ ْﻢ أﺑْﻨَـﺎ ُؤﻛ ْﻢ‬
‫ﻦ‬ ُ ‫آﺑ‬ ‫وا‬ ‫ﺮ‬ ِ ‫ﺑ‬ ‫و‬ .‫ـﻢ‬ ‫ﻛ‬ُ ‫ؤ‬
ُ ‫ﺎ‬ ‫ﺴ‬ ِ ‫ﻧ‬ ‫ﻒ‬
‫ﱡ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺗ‬َ ‫ـﺎس‬ِ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺎء‬
َ َ ‫ﱡ‬ َ ْ َ ُ َ ْ َ
 ْ َ ‫ َﻳ ْﻔ َﻌ ْﻞ‬t ِ ْ ‫ﻘًّـﺎ َﻛﺎن أَوﺑ‬b‫ُـ‬ ِ ‫ﺼ ًـﻼ َﻓ ْﻠﻴﻘْﺒ ْﻞ *ذ ِﻟ َﻚ ﻣـ‬ ِ َ‫أ َ َﺗـﺎ ُه أ َ ُﺧﻮ ُه ﻣﺘَﻨ‬
t ْ َ ‫ﻄ ًـﻼ َﻓﺄ ْن‬ ُْ َ َ َ ّ ُ
 .‫اﳊ ْﻮ ِض‬
َ ْ َ ‫َﻳ ِﺮ ْد َﻋ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Baflkalar›n›n kad›nlar›na karfl› nâmuslu ve iffetli olun ki,

107
sizin kad›nlar›n›z da nâmuslu ve iffetli olsunlar. Anne ve
baban›za iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklar›n›z da
size karfl› itaatl› ve hürmetkâr olsunlar. Bir kimseye,
kardefli, hakl› olsun haks›z olsun, özür dileyerek gelirse,
onu kabûl etsin; flâyet kabûl etmezse, (âhirette) Havz-› Kev-
ser’e yanaflamaz.”
(Hakîm, IV, 154)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـ َﻗ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋـﻦ اﺑْـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ‬199.
ُ ‫ﻒ ﻧِ َﺴﺎ ُؤ‬
 .‫ﻛ ْﻢ‬ ‫ َو ِﻋ ﱡﻔﻮا َﺗ ِﻌ ﱠ‬،‫ﺎء ُﻛ ْﻢ َﺗ َ ﱡ` ُﻛ ْﻢ أَﺑْﻨَﺎ ُؤ ُﻛ ْﻢ‬ ِ
َ َ‫ﺑ ﱡﺮوا *اﺑ‬
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Anne, baban›za iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuk-
lar›n›z da size itaat etsin ve sayg› göstersinler. ‹ffetli ve na-
muslu olun ki, kad›nlar›n›z da iffetli ve namuslu olsunlar.”
(Taberânî, 1006, II, 8)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ أَﻧﱠـ ُﻪ أ َ َﺗﻰ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬: ‫ َﻋ ْﻦ ُﻛ َﻠ ْﻴ ِﺐ ﺑْ ِـﻦ َﻣﻨْ َﻔ َﻌ َﺔ َﻋ ْﻦ َﺟ ﱢﺪ ِه‬200.
 َ ‫ـﻚ َو أ َ َﺧ‬ َ ‫ـﺎك َو أ ُ ْﺧ َﺘ‬
َ َ‫ـﻚ َو أَﺑ‬
َ ‫ــﺎل أ ُ ﱠﻣ‬َ ‫ـﻦ أَﺑَ ﱡـﺮ? َﻗ‬ ِ َ ‫ ﻳــﺎ رﺳ‬:‫َـﺎل‬
‫ـﺎك‬ ْ ‫ـﻮل ا َﻣ‬ ُ َ َ َ ‫َﻓﻘ‬
 .‫ﺔ‬P َ ‫ﺻﻮﻟ‬ ِ ِ ‫اك َﺣ ﱞﻖ َو‬
َ ‫َو َﻣ ْﻮ َﻻ َك اﻟ ﱠﺬى َﻳ َذ‬
ُ ‫ﻢ َﻣ ْﻮ‬P ‫ﺐ َو َرﺣ‬
P ‫اﺟ‬
* *
Küleyb b. Menfaa, dedesinden rivâyetine göre; O, Resûlullah (s.a.s.)
Efendimize geldi de:
– Yâ Resûlullah, kime iyilik ve ihsanda bulunay›m? dedi. Re-
sûlullah (s.a.s.), flöyle buyurdu:
– Annene, babana, k›z kardefline, erkek kardefline ve
bunlardan sonra gelen yak›nlar›na ve (sende) hakk› bulu-
nan ve ziyâreti flart olan (kimse)lere.
(Ebu Davud, Edep, 129, V, 351)

108
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ َ َ َ ُ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ َﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َر ِﺿ َﻰ‬201.
‫ أ َﺗﻰ اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻬ ﻗ َـﺎل‬
 ْ ‫َﺎل َﻫ ْﻞ ﻟ ََﻚ ِﻣ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ ِﻣ ْﻦ َﺗ ْﻮﺑَ ٍﺔ? َﻓﻘ‬9 ‫ﻴ َﻓ َﻬ ْﻞ‬ ً ‫ﺖ َذﻧْﺒًﺎ َﻋﻈ‬ ُ ْ‫َﺎل إِﻧّﻰ أ َ ْذﻧَﺒ‬
َ ‫ﻞ َﻓﻘ‬P ‫َر ُﺟ‬
 .‫` َﻫﺎ‬ ِ‫ َﻓ ﱠ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ ﻧَ َﻌ ْﻢ‬:‫ َﻓ َﻬ ْﻞ ﻟ ََﻚ ِﻣ ْﻦ * َﺧﺎﻟ ٍَﺔ? َﻗ * َﺎل‬:‫ * َﻗ َﺎل‬،‫ َﻻ‬:‫أ ُ ّمٍ? َﻗ َﺎل‬

‹bn-i Ömer (r. anhümâ)’dan:


Resûlullah (s.a.s.)’e bir adam geldi de;
– Ben büyük bir günah iflledim, benim için bir tevbe (imkân›)
var m›? dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Annen var m›? buyurdu. Adam:
– Hay›r, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Teyzen var m›? buyurdu. Adam:
– Evet, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Ona iyilik et, buyurdu.
(Tirmizî, Birr, 6, IV, 309)

َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


 :‫ـﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬‫ﺿ‬ِ ‫ـﺎز ٍب ر‬
َ ِ ْ‫ْـ` ِاء ﺑ‬
ِ ‫ـﻦ َﻋ‬ ِ ‫ َﻋ‬202.
َ َ ‫ــﻦ اﻟ‬
ّ َ
ْ ‫ﳋﺎﻟ َ ُﺔ ﺑِ َﻤﻨْ ِﺰﻟ َِﺔ‬
 .ِ‫اﻷ ُ ّم‬ َ ْ َ‫أ‬

Berâ’ b. Âzib (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Teyze, anne makâm›ndad›r.”22
(Buhârî, Megazî, 43, V, 87)

‫ إِ ﱠن‬: ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬ َ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ ُ َ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َر‬203.
ِ ‫ﺻ َﻠ ُﺔ اﻟ ْﺮﺟ ِﻞ أ َ ْﻫ َﻞ و ِّد أَﺑ‬
 .‫ﻴﻪ ﺑَ ْﻌ َﺪ أ َ ْن ُﻳ َﻮﻟـّ َِﻰ‬ ِ ِ`ِْ ‫أَﺑﺮ اﻟ‬
ُ ُ ‫ﱠ‬ ّ ‫َﱠ‬
*
22. Teyze, kendisine izzet, ikrâm gösterilmek, iyilik ve ihsanda bulunulmak bak›m›n-
dan anne gibidir. Yoksa mîras bak›m›ndan de¤ildir.

109
‹bn-i Ömer (r. anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹yiliklerin en iyisi, kifli, (babas›n›n) yerini ald›ktan sonra,
baba dostlar›n›n âilesini ziyâret (le ilginin devam) etmesidir.”
(Müslim, Birr, 4, III, 1979)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ‫ﺻ ﱠ‬


ُ ‫ــ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ َ ‫ــﻦ ُﻋ َﻤ َــﺮ َﻗ‬ ِ ْ‫ـﻦ ِاﺑ‬
ْ ‫ َﻋ‬204.
ِ ‫ﺻ َﻠ ُﺔ اﻟ ْﻮﻟ َِﺪ أ َ ْﻫ َﻞ و ﱢد أَﺑ‬
 .‫ﻴﻪ‬ ِ `ِْ ‫ إِ ﱠن أَﺑﺮ اﻟ‬:‫ُﻮل‬
ُ ‫َﻳﻘ‬
ُ َ ‫َﱠ ﱢ‬
*
‹bn-i Ömer (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)'›n:
“‹yiliklerin en iyisi, evlâd›n, baba dostlar›n›n âile
efrâd›na ilgi göstermesidir.” buyurduklar›n› iflittim.
(Tirmizî, Birr, 5, IV, s. 313; Müslim, Birr, 11-13, III, 1979)

 :‫َﺎل‬َ ‫ا ﺑْ ُﻦ ُﻋ َﻤ َﺮ َﻓﻘ‬ ِ ‫ َﻗ ِﺪﻣﺖ ْاﳌَﺪﻳﻨَ َﺔ َﻓﺄ َ َﺗﺎﻧﻰ َﻋﺒ ُﺪ‬:‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ﺑﺮ َد َة َﻗ َﺎل‬205.
ْ ُ ْ ُْ
ِ ‫ـﻮل‬ ِ * ‫ ﺳ‬:‫ـﺎل‬ * *
 ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ا‬ َ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ـﺖ‬
َُ ُ ْ َ ‫ﻌ‬ ‫ﻤ‬ َ َ
‫ﻗ‬ ، ‫ﻻ‬َ :‫ـﺖ‬ُ ْ
‫ﻠ‬ ُ
‫ﻗ‬ ‫ﺎل‬
َ َ
‫ﻗ‬ ? ‫ـﻚ‬ ‫ﺘ‬‫ﻴ‬ َ ِ ‫أ َ َﺗ ْـﺪرى‬
َ ُ ْ ‫ أ َ َﺗ‬t
 ِ ‫ﺼ ْﻞ إِ ْﺧ َﻮا َن أَﺑ‬
‫ﻴﻪ‬ ِ ‫` ِه َﻓ ْﻠﻴ‬ ِ
َ ِ ْ ‫ َﻗ‬+ ‫ﺐ أ َ ْن َﻳﺼ َﻞ أَﺑَﺎ ُه‬ ‫ـﻦ أ َ َﺣ ﱠ‬ ْ ‫ َﻣ‬:‫ُﻮل‬ ُ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ * َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
* ِ َ ‫€ أَﺑﻴﻚ إِ َ*ﺧﺎء وود َﻓﺄَﺣﺒﺒﺖ أَن أ‬ َ ْ َ‫ َو إِ ْن َﻛﺎ َن ﺑ‬،‫ﺑَ ْﻌ َﺪ ُه‬
‫ﺻ َﻞ‬ ْ ُ َْ ْ ‫ َ ُ ﱞ‬P َ َ ْ َ‫€ أَﺑﻰ ُﻋ َﻤ َﺮ َوﺑ‬
* *  .‫*ذ ِﻟ َﻚ‬
Ebû Bürde (r.a.)’den:
Medine’ye vard›¤›nda, Abdullah b. Ömer bana geldi ve:
“Sana ne için geldim biliyor musun?” dedi. Ben de: “Hay›r”
dedim. (O:) Resûlullah (s.a.s.)’dan: “Kabrinde babas›n› ziyâret
etmek isteyen, babas›ndan sonra onun arkadafllar›n› ziyâ-
ret etsin.” buyurdu¤unu iflittim, dedi.
“Babam Ömer ile senin baban aras›nda kardefllik ve sevgi
vard› da onun için ziyaret etmek istedim.” dedi.
(‹bn Hibban, II, Hadis no: 432, 175)

110
‫ َﻋ ْﻬ ِﺪ‬+ ‫ﺔ‬P ‫ َﻛ‬ ِ ْ ‫ﺖ َﻋ َ أ ُ ِّﻣﻰ َو ِﻫﻰ ُﻣ‬
َ ‫ﱠ‬ ْ ‫ﻣ‬
َ
ِ ‫ َﻗ‬:‫ َﻗﺎﻟ َْﺖ َاﺳ َـء ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ َﻬﺎ‬206.
‫ﺪ‬ ُ َ َ ُ ْ
* ‫ِ ﱠ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِ ﻪ‬
ُ ‫ﺻ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َ ‫ﺖ َر ُﺳ‬ ُ ‫ـﺎﺳﺘَ ْﻔﺘَ ْﻴ‬
ِ
ْ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ِ
َ ‫َر ُﺳﻮل ا‬
 ،‫ ﻧَ َﻌ ْﻢ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ﺻ ُﻞ أُﻣّـﻰ? َﻗ‬ِ َ ‫ﺔ أ َ َﻓـﺄ‬P ‫اﻏﺒِـ‬ِ ‫وﺳ ﱠﻠﻢ َﻓ ُﻘ ْﻠـﺖ إِ ﱠن أ ُ ِﻣـﻰ َﻗ ِـﺪﻣﺖ و ِﻫـﻰ ر‬
َ َ َ ْ َ ّ ُ َ َ َ
*  .‫ﻚ‬ِ ‫ﺻ أُﻣ‬ ِ
‫ﱠ‬
Esmâ (r.anhâ)’dan: *
Annem müflrike oldu¤u hâlde (benden bir fley istemek için)
geldi. Ben de Resûlullah (s.a.s.)’a: “Annem geldi, görüflmek
istiyor, onunla görüfleyim mi?” diye sordum. Resûlullah:
“Evet, annen ile görüfl!” buyurdu.23
(Buhârî, Hibe, 29, III, 142)

ِ ِ
‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ َر ُﺳـﻮل ا‬9َ ِ‫ﺎء إ‬ َ ‫ـﻞ َﺟ‬P ‫ َر ُﺟ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬207.
*
ِ ‫ــﻖ اﻟﻨﱠ‬
 ِ ‫ ْﺴ‬bُ ِ‫ــﺎس ﺑ‬ َ ِ َ ِ
‫ــﻦ‬ ‫ﺣ‬
‫َ ْ َ ﱡ‬‫أ‬ ‫ــﻦ‬ ‫ﻣ‬ !‫ا‬ ‫ـــﻮل‬
َ ‫ﺳ‬ ‫ر‬
َُ َ‫ــﺎ‬‫ﻳ‬ ‫َــﺎل‬
َ ‫ﻘ‬ ‫ﻓ‬ َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴــﻪ َو‬
‫ــﻢ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ‫ﺳ‬ ُ
 :‫ـﻦ? َﻗ َﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ أ ُ ﱡﻣ َﻚ‬:‫ـﺎل‬
ْ ‫ـﺎل ُﺛ ﱠﻢ َﻣ‬ َ ‫ـﻦ? َﻗ‬
ْ ‫ ُﺛ ﱠﻢ َﻣ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ أ ُ ﱡﻣ َﻚ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ﺎﺑَﺘـﻰ? َﻗ‬bَ ‫ﺻ‬ َ
*
َ ُ‫ أَﺑ‬:‫ ﺛُ ﱠﻢ َﻣ ْﻦ? َﻗ َﺎل‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫أ ُ ﱡﻣ َﻚ‬
 .‫ﻮك‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a bir kifli geldi de:
– Yâ Resûlallah, iyi muâmele ve ihsân›ma en çok lây›k olan
kimdir? (En çok kime iyilik ve ihsan etmeliyim?) dedi. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:

23. Hadîs-i flerif, anne ve baba kâfir de olsalar, onlara karfl› nezâketli davranman›n,
iyilik ve ihsanda bulunman›n dinî bir vazîfe oldu¤una delâlet ediyor. Ve Allah’a
isyân olmayan emirlerine itâat›n lüzûmunu bildiriyor.

111
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Annene, buyurdu. Adam:
– Sonra kime, dedi. Resûlullah (bu defa da):
– Sonra babana, buyurdular.
(Buhârî, Edep, 2, VII, 69)

ِ ‫ﻮل‬ ِ ِ ِ َ ‫ َﻋـﻦ ƒ ِﺰ ﺑ ِﻦ ﺣﻜﻴ ٍﻢ َﻋ‬208.


‫ا‬ ُ ‫ ُﻗ ْﻠ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ‬
َ ‫ﺖ َﻳﺎ َر ُﺳ‬ ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ أﺑﻴﻪ َﻋ ْﻦ َﺟ ّﺪه َرﺿ‬
ْ َ ْ َْ ْ
* * *
‫ــﻢ ْاﻷ َ ْﻗ َـﺮ َب‬
‫ ﺛُ ﱠ‬،‫ـﺎك‬ َ َ‫ــﻢ أَﺑ‬
‫ ﺛُ ﱠ‬،‫ـﻚ‬ َ ‫ــﻢ أ ُ ﱠﻣ‬ َ ‫ــﻢ أ ُ ﱠﻣ‬
‫ ﺛُ ﱠ‬،‫ـﻚ‬ ‫ ﺛُ ﱠ‬،‫ـﻚ‬ َ ‫ أ ُ ﱠﻣ‬:‫ــﺎل‬َ ‫ــﻦ أَﺑَ ﱡـﺮ? َﻗ‬
ْ ‫َﻣ‬
‫ـﻞ َﻣ ْﻮ َﻻ ُ ه‬P ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻻ َﻳ ْﺴﺄ َ ُل َر ُﺟ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬،‫ـﺎﻷ َ ْﻗ َﺮ َب‬ ْ ‫َﻓ‬
 ‫ـﺎﻣ ِﺔ َﻓ ْﻀ ُﻠ ُﻪ اﻟ ﱠﺬى‬ ِ ِ ِ
َ ‫ﻣ ْﻦ َﻓ ْﻀ ٍﻞِ ُﻫ َـﻮ ﻋﻨْ َﺪ ُه َﻓ َﻴ ْﻤﻨَ ُﻌ ُﻪ إِ ﱠﻳـﺎ ُه إِ ﱠﻻ ُدﻋ َﻰ ﻟ َ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬
ِ
*
 .‫ﺎﻋﺎ أ َ ْﻗ َﺮ َع‬
ً ‫ُ َﺠ‬U ‫َﻣﻨَ َﻌ ُﻪ‬
Behz. b. Hakîm, babas› vas›tas›yla dedesinden (r.a.) rivâyetine göre flöyle
demifltir:
– Yâ Resûlullah, kime iyilik ve ihsanda bulunay›m? Resûlullah
(s.a.s.):
– Annene, sonra annene, sonra annene, sonra babana,
sonra (da) s›ras› ile yak›nlar›na. Bir kimse, yak›n›ndan, on-
daki mal›n fazlas›ndan bir fley istese, o da ona vermese,
k›yâmet günü, -vermedi¤i o fazla mal- onun için yavuz bir
y›lan olur (ve ona azâb eder), buyurmufltur.
(Ebu Davud, Edep, 129, V, 351; Tirmizî, Birr, 1, IV, 309)

‫ َر ِﻏ َﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬209.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬
*
َ
 َ ‫ َﻣ ْﻦ أ ْد َر‬:‫ﻮل ا? َﻗ َﺎل‬
‫ك‬ ِ َ ‫ ﻗ َﻴﻞ َﻣ ْﻦ َﻳﺎ َر ُﺳ‬.‫أَﻧْ ُﻔ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ َر ِﻏ َﻢ أﻧْ ُﻔ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ َرﻏ َﻢ أﻧْ ُﻔ ُﻪ‬
َ ِ َ
*
 .َ‫اﳉﻨﱠﺔ‬َ ْ ‫ َﻳ ْﺪ ُﺧ ِﻞ‬t َْ ‫ﺎ أ َ ْو ِﻛ َﻠ ْﻴ ِﻬ َ ﺛُ ﱠﻢ‬O َ ُ ‫َو ِاﻟ َﺪ ْﻳ ِﻪ ِﻋﻨْ َﺪ اﻟ ِْﻜ َ`ِ أ َ َﺣ َﺪ‬

112
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
– Burnu sürtülsün, yine burnu sürtülsün, yine burnu sür-
tülsün.24
– Kimin, yâ Resûlallah? denildi.
– Ana, babas›ndan birinin veya ikisinin ihtiyarl›k ça¤›na
yetiflip de sonra cennete giremeyenin, buyurdu.
(Müslim, Birr, 9, III, 1978)

ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ ِ ِ


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻣﺎﻟـﻚ ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْﻘ َُﺴ ْ†ى َر‬210.
ُِ ‫ﺖ َﻓ ِﻬﻰ ﻓِ َﺪا َؤ ُه ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬ ِ ‫ ﻣﻦ أ َ ْﻋﺘَ َﻖ ر َﻗﺒ ًﺔ *ﻣ ْﺆ‬:‫ُﻮل‬
 .‫ﺎر‬
َ ْ ‫ﻧ‬
َ ‫ﺎ‬ َ
‫ﻛ‬ ً
‫ﺔ‬ َ ‫ﻨ‬‫ﻣ‬ ُ َ َ ْ َ ُ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
Mâlik b. Amr el-Kuseyrî (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu
iflittim, diyor:
“Kim ki müslüman bir köleyi azâd eder, bir müslüman
esiri hürriyetine kavuflturursa bu, onun cehennemden kur-
tulmas›na sebep olur.”
(Ebu Davud, ‹tk, 14, IV, 275)

‫ َﺳـﺄَﻟ َ ُﻪ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬:‫ـﺎر‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ٍ ‫ـﻦ َﻳ َﺴ‬ ِ ‫ﻄ‬
ِ ْ‫ـﺎء ﺑ‬ َ ‫ـﻦ َﻋ‬
ْ ‫ َﻋ‬211.

 ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ إِﻧّﻰ‬ ‫ َﻗ َﺎل ﱠ‬.‫َﺎل َﻧ َﻌ ْﻢ‬ َ ‫ا أ َ ْﺳ َﺘﺄ ْ ِذ ُن َﻋ * أُﻣّﻰ? َﻓﻘ‬


ِ ‫ﻮل‬ َ ‫َﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ‬َ ‫ﻞ َﻓﻘ‬P ‫َر ُﺟ‬
* *
 .‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ِا ْﺳ َﺘﺄ ْ ِذ ْن َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ‬
ُ 
ِ ‫ﻮل‬
ّ * ‫ا َﺻ‬ ُ ‫ـﺎل َر ُﺳ‬ َ ‫ َو َﻗ‬،‫ اﻟ ْﺒَ ْﻴ ِﺖ‬+ِ ‫َﻣ َﻌ َﻬﺎ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫َـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬
ِ ِ
ُ َ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ إﻧّـﻰ َﺧـﺎد ُﻣ َﻬـﺎ‬ ‫َـﺎل ﱠ‬ َ ‫َﻓﻘ‬
 .‫ﺎﺳ َﺘﺄ ْ ِذ ْن َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ‬ ِ* ِ ِ
‫ا ْﺳ َﺘﺄْذ ْن َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ أ َ ُﲢ ﱡ‬
َ ‫ﺐ أ َ ْن َﺗ َﺮ‬
ْ ‫ َﻗ َﺎل َﻓ‬.‫اﻫﺎ ُﻋ ْﺮ َﻳﺎ َﻧﺔً? َﻗ َﺎل َﻻ‬
24. Burnu yere sürtülsün demek, rezil ve rüsvây olsun, hakîr olsun demektir. fiüphe-
siz ki, ebeveynin r›zâs›n› kazanmak, cennete girmek için en büyük bir vesîledir.
Onlar›n hizmete en çok muhtaç olduklar› zaman da ihtiyarl›k ça¤›d›r. Bu zaman-
da onlara hizmet etmeyerek büyük f›rsat› kaç›ranlara ve dolay›s›yla Cennet’e gi-
remeyenlere Resûlullah (s.a.s.): (Yaz›klar olsun!) buyurmufltur.

113
Atâ b. Yesâr’dan; Resûlullah (s.a.s.)’a bir kifli flöyle sordu:
– Yâ Resûlallah, annemin yan›na girmek için kendisinden
müsâade isteyeyim mi? Resûlullah (s.a.s.):
– Evet (izin al, öyle gir) dedi. Adam:
– Fakat bir evde oturuyoruz. Resûlullah (s.a.s.):
– Olsun, yine müsâade iste, buyurdu. Adam:
– Ama hizmetini ben görüyorum, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Olsun, yine izin almadan yan›na girme, onu ç›plak gör-
mek ister misin? buyurdu. Adam:
– Aslâ. Resûlullah (s.a.s.):
– O hâlde izin alarak gir, buyurdular.
(Muvatta, ‹stizan, 1, II, 963)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺖ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬ ُ ‫ َرأ َ ْﻳ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ
ُ ‫ﻄ َﻔﻴْ ِﻞ َرﺿ َﻰ‬ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ اﻟ ﱡ‬212.
*
ِ‫ﺖ‬ َ ْ َ ْ ِ ِ َ ْ ْ ِ َ ُ ٍ ِ
 ‫ إذ أﻗﺒَﻠ‬،‫م أ ْ‰ ُﻞ َﻋﻈ َﻢ اﳉ ُﺰور‬P ‫ﳊ ً ﺑِﺎﳉ ْﻌ َﺮاﻧَﺔ َوأﻧَـﺎ َﻳ ْﻮ َﻣﺌﺬ ﻏ َﻼ‬ َ ِ ِ ْ ْ َ ‫َﻳﻘ ِْﺴ ُﻢ‬
َ ‫َﺎم إِﻟ َﻴْ َﻬﺎ َﻓﺒَ َﺴ‬ ِ ِ َ‫ة ﺣﺘﱠﻰ َدﻧ‬P َ ‫اﻣـﺮأ‬
 ‫ﺎ‬iَ َ ‫ﻂ‬ َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻓﻘ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺖ ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬ ْ َ َ ْ
 ‫ــﺬ ِه أ ُ ﱡﻣــ ُﻪ اﻟ ﱠﺘـﻰ‬ِ ‫ *ﻫ‬:‫ َﻓ ُﻘ ْﻠــﺖ ﻣـﻦ ِﻫــﻰ? َﻓﻘَــﺎﻟ ُـﻮا‬،‫ــﻪ‬
َ ْ َ ُ
ِ ‫ِر َداء ُه َﻓﺠ َﻠﺴـﺖ َﻋ َﻠﻴ‬
ْ ْ َ َ َ
*
َ ‫أ َ ْر‬
 .‫ﺿ َﻌﺘْ ُﻪ‬
Ebu’t-Tufeyl (r.a.)’den:
Resûlullah (s.a.s.)’›, Ci’râne’de (Mekke ile Taif aras›nda bir
yer) et taksim ediyorken gördüm. O vakit ben çocuktum, deve
kemiklerini tafl›rd›m. (Bakt›m ki;) bir kad›n ç›kageldi, do¤ru Re-
sûlullah (s.a.s.)’a yaklaflt›. Resûlullah (s.a.s) da onu karfl›lad› ve
onun oturmas› için abas›n› yere serdi, o da üzerinde oturdu.
Bunun üzerine: “Bu kimdir” diye sordum. Oradakiler: “Bu, Onu
(Resûl-i Ekrem’i) emzirendir. (Yani Resûlullah (s.a.s.)'›n süt an-
nesidir.)” dediler.
(Ebu Davud, Edep, 120, V, 132)

114
‫ـﻞ ِﻣ ْﻦ ﺑَﻨﻰ َﺳ َﻠ َﻤ َﺔ‬P ‫ﺎء َر ُﺟ‬ َ ‫ َو َﺟ‬:‫اﻟﺴﺎﻋـﺪى‬
ِ
‫ﻴﻌ َﺔ ﱠ‬
َ ‫ـﻦ َرﺑ‬ِ ْ‫ﻚ اﺑ‬ ِ ‫ َﻋـﻦ أَﺑﻰ أُﺳﻴ ٍﺪ ﻣ‬213.
ِ ‫ـﺎﻟ‬
َ ْ َ ْ
ِ ِ * ِ
*
ِ ِ *
ِ ِ *
 َ ‫ـﺎ ﺑـﻪ ﺑَ ْﻌ‬O
‫ـﺪ‬ َ
َ ُ ‫ء أﺑَ ﱡـﺮ‬P ‫ـﻰ‬ َ َ ‫َﻓﻘ‬
ْ َU ‫ـﻦ ﺑ ّـﺮ أﺑَ َـﻮ ﱠى‬ ْ ‫ـﻰ ﻣ‬ َ ‫ـﻮل ا! َﻫ ْـﻞ ﺑَﻘ‬ َ ‫ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬:‫َـﺎل‬
 ‫ﺎ‬O َ ِ ‫ﻮد‬ِ ‫ َ و إِﻳ َﻔﺎء ﺑِﻌﻬ‬iُ َ ‫ ﻧَﻌﻢ َاﻟﺼ َﻼ ُة َﻋ َﻠﻴ ِﻬ َ و ْاﻹِﺳ ِﺘ ْﻐ َﻔـﺎر‬:‫ـﺎل‬
ُُ P َ ُ ْ َ ْ ‫َﻣ ْﻮ ِ‹ِ َ? َﻗ َ َ ْ ﱠ‬
 .َ ِƒِ ‫ﻮﺻ ُﻞ إِ ﱠﻻ‬ ِ ‫ﺻ َﻠ ُﺔ‬ ِ ‫ﻳﻘ ِﻬ َ و‬ ِ ‫ﺎ و إِ ْﻛﺮام ﺻﺪ‬O ِ ِ ِ
َ ‫اﻟﺮﺣ ِﻢ اﻟ ﱠﺘﻰ َﻻ ُﺗ‬ ‫ﱠ‬ َ َ ُ َ َ َ ‫ﻣ ْﻦ ﺑَ ْﻌﺪ‬
* *
Ebu Üseyd Mâlik b. Rebîa es-Sâidî’den:
Benî Seleme kabilesinden bir adam geldi de: “Yâ Resûlullah,
anne ve babam›n ölümlerinden sonra, onlara yapabilece¤im
bir iyilik var m›?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.):
“Evet, onlar için ma¤firet dilemek, vasiyetlerini ve taah-
hüdlerini yerine getirmek, yak›nl›¤› onlar vas›tas› ile olan
(amca, hala, day›, teyze gibi) kimseleri ziyâret etmek ve
onlar›n dostlar›na ikramda bulunmakt›r” buyurdu.
(‹bn Mâce, Edep, 2, II, 1209)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬ ِ ٍ ِ ِ ٍ َ


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﻧَـﺲ ﺑْﻦ َﻣـﺎﻟﻚ َرﺿ‬214.
ِ ‫ ِر ْزﻗِ ِـﻪ َﻓ ْﻠﻴــ` و ِاﻟ َـﺪﻳ ِـﻪ وﻟ ْﻴ‬+ ‫ـﺮ ِه و ﻳ َـﺰا َد‬
‫ﺼ ْﻞ‬ َ َ ْ َ ‫َ َﱠ‬ ُ َ ِ ‫ ُﻋ ْﻤ‬+ ‫Œ ُه أ َ ْن ُﻳ َﻤ ﱠﺪ ﻟ َـ ُﻪ‬
‫ـﻦ َ ﱠ‬ ْ ‫َﻣ‬
* *
َ ِ ‫َر‬
 .‫‰ ُﻪ‬
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“R›zk›n›n ço¤almas›n› ve ömrünün uzamas›n› isteyen,
anne ve babas›na ihsan ve ikramda bulunsun ve akrabâ-
lar›n› ziyâret etsin.”
(Ahmed b. Hanbel, 3, 156)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ ِ
ُ َ ‫ـﻦ ُﻣ َﻌﺎذ ﺑْ ِﻦ أَﻧَﺲ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬215.

 .‫ﺮ ِه‬
ِ ‫ ُﻋ ْﻤ‬+ ‫ا‬ ِ ِ
ُ ‫ﺑَ ﱠﺮ َواﻟ َﺪ ْﻳﻪ ﻃُﻮﺑ*ﻰ ﻟ َ ُﻪ َزا َد‬
*
115
Muaz b. Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ebeveynine itâat eden, ikram ve ihsanda bulunana ne
mutlu! Allah, onun ömrünü art›rs›n.”
(Taberânî, Kebîr, XX, Hadis no: 447, s. 199)

 َ ‫ َو‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ َ ْ ‫ َﻋ‬216.
َ ‫ـﻦ ﺛ ْـﻮﺑَـﺎن َرﺿ‬
‫ َﺮ ُ م‬bْ ‫اﻟـﺮ ُﺟ َﻞ ﻟ َ ُﻴ‬ ِ ‫اﻟﺪ َﻋ‬ ِ ِ ِ ِ ِ ُ ‫َﻳـﺰ‬
‫ إ ﱠن ﱠ‬،‫ﺎء‬ ُ ‫ َو َﻻ َﻳ ُﺮ ﱡد اﻟْﻘ ََـﺪ َر إ ﱠﻻ ﱡ‬،`ْ‫ اﻟ ُْﻌ ْﻤـﺮ إ ﱠﻻ اﻟ ﱡ‬+ ‫ﻳﺪ‬
 .‫ﺎﻟﺬﻧْ ِﺐ ُﻳﺼﻴﺒُ ُﻪ‬ ِ* ّ
‫اﻟﺮ ْز َق ﺑِ ﱠ‬
*
Sevbân (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kifli, iflledi¤i günahtan ötürü r›z›ktan mahrûm olur
(geçim darl›¤›na u¤rar). Kaderi (mukadder olan musibeti)
ancak dua durdurur. Ömrü, ancak (ebeveyne) itâat ve güzel
ahlâk artt›r›r (uzat›r).”
(‹bn Mâce, Fiten, 22, II, 1334)

‫ »إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ‫ َﻋـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬217.
َ ‫ َﻗ‬،‫ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‬ ْ ْ

 َ ‫ا! َﻛ ْﻴ‬
‫ﻒ‬ ِ ‫ـﻮل‬ َ ‫ﻴـﻞ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬ َ ‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِﻪ« ﻗ‬
‫ـﻦ ﱠ‬
ِ َ ْ ‫أ َ ْﻛـ`ِ اﻟ‬
َ ‫ﻜﺒَـﺎﺋ ِﺮ أ َ ْن َﻳ ْﻠ َﻌ‬ َ
*
 ،‫ـﺐ أَﺑَﺎ ُه‬ َ ِ
‫اﻟـﺮ ُﺟ َ ﱠ ُ َ ُ ﱡ‬
‫ﺴ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﻓ‬ ‫ـﻞ‬ ‫ﺟ‬ ‫ـﺎﻟـﺮ‬‫ﺑ‬َ ‫أ‬ ‫ﻞ‬ُ ‫ـﺐ ﱠ‬ ‫ـﺎل » َﻳ ُﺴ ﱡ‬ َ ‫اﻟـﺮ ُﺟ ُﻞ َو ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِـﻪ? َﻗ‬
‫ـﻦ ﱠ‬ ُ ‫َﻳ ْﻠ َﻌ‬
 «.‫ﻦ أ ُ ﱡﻣ ُﻪ‬
ُ ‫ﺐ أ ُ ﱠﻣ ُﻪ َﻓ َﻴ ْﻠ َﻌ‬
‫َو َﻳ ُﺴ ﱡ‬
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“En büyük günahlardan birisi de kiflinin anne ve
babas›na lanet etmesi (kiflinin onlara sövmesi) dir.” Denildi
ki: “Yâ Resûlullah, kifli, ebeveynini nas›l lânetler? (söver)” Resû-
lullah (s.a.s.): “Adam (baflkas›n›n) babas›na lanet eder (söver),
o da onun babas›na lânet eder (söver); baflkas›n›n annesine

116
lânet eder (söver), o da onun annesine lânet eder (söver).”
buyurdu.
(Buhârî, Edep, 4, VII, 68)

ُ ‫ا َﺣ ﱠـﺮ َم َﻋ َﻠ ْﻴ‬


‫ﻜ ْﻢ‬ ِ ِ
َ ‫ إ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
ِ ‫ـ† َة َﻋ‬ ِ ‫ َﻋ‬218.
َ ‫ـﻦ ْاﳌُﻐ‬
*
 َ ‫ﻴـﻞ َو َﻗ‬
‫ـﺎل‬ َ ‫ﻜ ْـﻢ ﻗ‬ ِ ِ ِ ِ
ُ َ ‫ُـﻮق ْاﻷ ُ ﱠﻣ َﻬــﺎت َو َﻣﻨْ َـﻊ َو َﻫـﺎت َو َوأ ْ َد اﻟ ْﺒَﻨَـﺎت َو َﻛــﺮ َه ﻟ‬ َ ‫ُﻋﻘ‬
* ِ َ ‫ﺎﻋ َﺔ ْاﳌ‬ ِ ‫و َﻛﺜْﺮ َة اﻟﺴ َﺆ‬
 .‫ﺎل‬ َ ‫ﺿ‬ َ ِ‫ال َو إ‬ ‫َ َ ﱡ‬
Mu¤îre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ, anaya-babaya asi olman›z›, vermeniz icab
eden fleyi vermemenizi, hakk›n›z olmayan fleyi istemenizi,
k›z çocuklar›n› canl› canl› gömmenizi haram k›ld› ve sizin
için dedi-koduyu, çok soru sormay› ve (lüzumsuz yere) mal
sarfetmeyi (isrâf› da ) hofl görmez.”
(Buhârî, Edep, 6, VII, 70)

ِ ‫ﻮل‬ ِ ِ ْ َ‫ـﻦ ﺑْ ِﻦ أَﺑـﻰ ﺑ‬


‫ا‬ ُ ‫ـﺎل َر ُﺳ‬ ُ ‫ـﻦ أَﺑﻴـﻪ َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ْ ‫ﻜ َﺮ َة َﻋ‬ َ ‰
* ْ ‫اﻟـﺮ‬
‫ـﻦ َﻋﺒْ ُﺪ ﱠ‬ ْ ‫ َﻋ‬219.
* *
ِ ‫ﻮﻻ‬
 . َ ‫ـﺮ? ُﻗ ْﻠﻨَﺎ ﺑَ *ـ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬ِ ِ ‫ﻜﺒَـﺎﺋ‬
َ ْ ‫ﻜ ْـﻢ ﺑِـﺄ َ ْﻛ َ`ِ اﻟ‬ ُ ُ‫ أ َ َﻻأُﻧَﺒِّﺌ‬: ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
َ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ

‫ أ َ َﻻ‬:‫َﺎل‬ ِ ‫ُـﻮق اﻟ َْﻮ ِاﻟ َﺪ ْﻳ‬


َ ‫ـﻦ َو َﻛﺎ َن ُﻣ ﱠﺘ ِﻜﺌًـﺎ َﻓ َﺠ َﻠ َﺲ َﻓﻘ‬ ِ ِ‫اك ﺑ‬
ُ ‫ﺎ َو ُﻋﻘ‬ ُ  ِ َ ‫َﻗ‬
َ ْ ‫ َا ْﻹ‬:‫ـﺎل‬
 .‫ﺖ‬ ُ ‫ﺖ َﻻ َﻳ ْﺴ‬
ُ ‫ﻜ‬ َ ُ ‫ َﻓ َ َز َال َﻳﻘ‬،‫ور‬
ُ ‫ﺎ َﺣ ّﺘ*ﻰ ُﻗ ْﻠ‬i‫ُﻮ‬ ِ ‫اﻟﺰ‬ ِ ‫اﻟﺰ‬
‫َ َﻬﺎ َد ُة ﱡ‬U‫ َو‬،‫ور‬ ‫َو َﻗ ْﻮ ُل ﱡ‬
Abdurrahman (r.a.) b. Ebî Bekr’e babas›ndan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle
buyurmufltur:
– Size en büyük günahlar› haber vereyim mi? Biz de:
– Evet Yâ Resûlallah (bildir), dedik. Resûlullah (s.a.s.):
– Allah’a flirk koflmak, anne ve babaya âsi olmakt›r, bu-
yurdu. Resûlullah buraya kadar anlatt›klar›n› yaslanm›fl vaziyet-
te anlat›rken, burda do¤rularak oturdu ve devamla;

117
– Dikkat! Bilhassa yalan konuflmak, yalan flâhitli¤i; dik-
kat! Yalan konuflmak; dikkat! Yalan flâhitli¤i yapmaktan
korununuz, diyerek durmadan (o derece) tekrar ediyordu ki,
sözünü kesmeyece¤ini sand›k.
(Buhârî, Edep, 6, VII, 71)

 َ ‫ﺔ‬P َ‫ ﺛَ َـﻼﺛ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ; َﻋ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ َ ‫ َﻋ‬220.
َ ‫ـﻦ ﺛ ْﻮﺑَـﺎن َرﺿ‬
ْ

 َ ‫ار ِﻣ‬
‫ـﻦ‬ ِ
ُ ‫ َواﻟ ْﻔ َـﺮ‬،‫ــﻦ‬ ِ ‫ُــﻮق اﻟ َْـﻮ ِاﻟ َـﺪ ْﻳ‬
ُ ‫ـﺎ َو ُﻋﻘ‬ ِ ِ‫ َاﻟﺸّ ِ ـﺮ ُك ﺑ‬:‫ــﻞ‬
ْ P ‫ـﻦ َﻋ َﻤ‬‫َﻳﻨْ َﻔ ُـﻊ َﻣ َﻌ ُﻬ ﱠ‬
 .‫ﻒ‬ ِ ‫اﻟﺰﺣ‬
ْ ‫ﱠ‬
Sevbân (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç fley vard›r ki, bunlar ile yap›lan amelin faydas›
olmaz:
1- Allaha flirk koflmak,
2- Anne ve babaya asi olmak,
3- Muhârebe meydan›ndan kaçmak”.
(Taberânî, Hadis no: 1420, II, 95)

ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬،‫ـ‬ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬221.
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْـﻦ اﻟ َْﻌﺎص َرﺿ‬
‫ـﺎق ﺑِ َﻮ ِاﻟ َـﺪ ْﻳ ِﻪ‬
ُ ‫ َاﻟ َْﻌ‬:‫ـﺎﻣ ِﺔ‬ ِ ِ ‫ﺔ َﻻﻳﻨْﻈـُـﺮ‬P َ‫ ﺛَ َـﻼﺛ‬:‫ﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ َﻗ َـﺎل‬
َ ‫ا اﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ُ ُ َ َ َ َ ْ َ

 .‫اﳋ ْﻤ ِﺮ َواﻟ ْ َﻤﻨﱠﺎ ُن ﺑِ َ أ ُ ْﻋ ِﻄ َﻰ‬


َ ْ ‫َو ْاﳌ ُ ْﺪ ِﻣ ُﻦ‬

Abdullâh b. Amr ‹bni’l-Âs (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle bu-


yurmufltur:
“Üç kifli vard›r ki, k›yamet günü Allâhu Teâlâ, onlara (rah-
met nazar› ile) bakmaz:
1- (Anne ve babas›na) asi olan,
2- Devaml› içki içen,
3- Verdi¤ini bafla kakan.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 134)

118
‫ ُﻛ ﱡﻞ‬:‫ــﺎل‬َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬
ُ ‫ــ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ
َ ‫ــﺮ َة َرﺿ‬
َ ‫ﻜ‬ْ َ‫ـﻦ َاﺑـﻰ ﺑ‬
ْ ‫ َﻋ‬222.
*
ِ ،‫ُﻮق اﻟ َْﻮ ِاﻟ َﺪ ْﻳﻦ‬
َ ‫ـﺎﻣﺔ إ ﱠﻻ ُﻋﻘ‬ ِ ِ ِ ِ
َ ‫ َﻳ ْﻮمِ اﻟ ْﻘ َﻴ‬9َ ‫ﺎء إ‬
ِ ِ ُ‫اﻟﺬﻧ‬
‫ﱡ‬
َ َU ‫ا ﻣﻨْ َﻬﺎ َﻣﺎ‬ُ ‫ﻮب ُﻳ َﺆ ﱢﺧ ُـﺮ‬
ِ َ َ ‫اﳊﻴ ِﺎة َﻗﺒ َﻞ ْاﳌ‬ ِ ِ ِ ِ
 .‫ت‬ ْ َ َ ْ +ِ ‫ا ُﻳ َﻌ ﱢﺠ ُﻠ ُﻪ ﻟ َﺼﺎﺣﺒِﻪ‬ َ ‫َﻓﺈ ﱠن‬
Ebû Bekr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ, bütün günahlardan dilediklerinin
(cezâs›n›) k›yâmet gününe kadar erteler. Yaln›z ana ve ba-
baya yap›lan isyân›n cezâs›n› Allâhu Teâlâ sâhibine, ölme-
den önce de dünyâda verecektir.”
(Hakîm, IV, 156)

‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬9َ ِ‫ﻞ إ‬P ‫ﺎء َر ُﺟ‬


َ ‫ َﺟ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ِ
ُ ‫اﳉ َﻬﻨﻰ َرﺿ َﻰ‬ ُ ْ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ﺑْ ِﻦ ُﻣ ﱠﺮ َة‬223.
*
 َ ‫ َوأ َ ﱠﻧ‬،‫ا‬ ِ ِ ِ ِ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ‬
‫ﻚ‬ ُ ‫ت أ َ ْن َﻻ إﻟ َـ َﻪ إ ﱠﻻ‬ ُ ‫َ ﻬ ْـﺪ‬U ‫ـﻮل ا‬ َ ‫ـﺎر ُﺳ‬َ ‫ َﻳ‬:‫َـﺎل‬ ُ
ِ ‫ـﺖ َز َﻛﺎ َة َﻣ‬ ِ َ ‫رﺳ‬
 ،‫ـﺖ َر َﻣ َﻀﺎ َن‬ُ ‫ﺻ ْﻤ‬ ُ ‫ َو‬،9‫ـﺎ‬ ُ ‫ َوأ َ ﱠد ْﻳ‬،‫ـﺲ‬ َ ‫اﳋ ْﻤ‬ َْ ‫ﺖ‬ ُ ‫ﺻ ﱠﻠ ْﻴ‬
َ ‫ َو‬،‫ـﻮل ا‬ َُ
 َ ّ‫ـﺎت َﻋ * *ﻫ َﺬا َﻛـﺎ َن َﻣ َﻊ اﻟﻨﱠﺒِﻴ‬ ِ
€ َ ‫ َﻣ ْﻦ َﻣ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫َـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬ َ ‫َﻓﻘ‬
* َ ِ َ ‫ﺎﻣ ِﺔ *ﻫ‬ ِ ِ ِ ‫و‬
‫ ُﻳ َﻌ ﱠﻖ‬t‫ﺎ‬ ْ ‫ﺻﺒُ َﻌ ْﻴﻪ َﻣ‬ْ ُ‫ﺐ أ‬ َ ‫ َو َﻧ َﺼ‬،‫ﻜ َﺬا‬ َ ‫€ َواﻟﺸﱡ َﻬ َﺪاء َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘ َﻴ‬ َ ‫اﻟﺼﺪّﻳﻘ‬ ّ َ
* *ِ ِ
 .‫َواﻟ َﺪ ْﻳﻪ‬
Amr b. Mürre el-Cühenî (r.a.)’den:
Bir kifli Resûlullah (s.a.s.)’a gelerek:
– Yâ Resûlallah! Allah’tan baflka ibâdete lây›k kimse
olmad›¤›na, Allâhu Teâlâ’n›n birli¤ine, senin de Allah’›n Resûlü
oldu¤una flehadet ettim, befl vakit namaz› k›ld›m, mal›m›n
zekât›n› verdim ve Ramazan-› fierif orucunu da tuttum, dedi.
Resûlullah (s.a.s.):
– Anne ve babas›na âsi olmamak flart›yla, bu durumda

119
ölenler k›yâmet gününde, Peygamberler, s›ddîklar ve flehit-
ler ile -yanyana iki parma¤›n› kald›r›p (göstererek)- böylece
yanyana berâber bulunurlar, buyurdu.
(‹bn Hibban, VIII, Hadis no: 3438, 223-224)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬224.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
*
‫ ُﻣ ْﺪ ِﻣ ُﻦ‬:‫ َو َﻻ ُﻳـﺬﻳ َﻘ ُﻬ ْﻢ ﻧَﻌﻴ َﻤ َﻬـﺎ‬،َ‫اﳉﻨﱠﺔ‬
َ ْ ‫ا أ َ ْن َﻻ ُﻳ ْﺪ ِﺧ َﻠ ُﻬ ُـﻢ‬
ِ ‫أَرﺑـﻊ ﺣ ﱞﻖ َﻋ َـ‬
َ P َْ
ِ .‫ﺎق ِﻟ *ﻮ ِاﻟ َﺪﻳﻪ‬ * ِ ِ
ْ َ ‫اﻟﺮﺑَﺎ َو *اﻛ ُﻞ َﻣﺎل اﻟ ْﻴَﺘﻴ ِﻢ ﺑِ َﻐ ْ†ِ َﺣ ﱡﻖ َواﻟ َْﻌ‬
‫ﱡ‬ ِ ّ ‫ َو *ا ِﻛ ُﻞ‬،‫اﳋ ْﻤ ِﺮ‬
َْ
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Dört kifli vard›r ki, Allâhu Teâlâ onlar› Cennet’e koyma-
yacak ve onlara Cennet’in ni’metlerini tatt›rmayacakt›r.
Bunlar:
1- Devaml› içki kullanan,
2- Ribâ yiyen,
3- Haks›z yere yetim mal› yiyen,
4- Anne ve babas›na âsî olanlard›r.”
(Hakîm, II, 37)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ ْﻠﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬225.
ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
*
ِ ِ
 َ ‫ﺎﺳﺘ ْﻐ َﻔﺎر َوﻟ َﺪ‬
‫ك‬ ِ ِ َ
ُ ‫ُﻮل أﻧﱠﻰ *ﻫ َﺬا? َﻓ ُﻴﻘ‬ُ ‫اﳉﻨﱠﺔ َﻓ َﻴﻘ‬ ِ ِ
َ ْ + ‫اﻟﺮ ُﺟ َﻞ ﻟ ُ َْ“ َﻓ ُﻊ َد َر َﺟﺘُ ُﻪ‬
ْ ‫َﺎل ﺑ‬ ‫ﱠ‬
 .‫ﻟ ََﻚ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kiflinin Cennette derecesi yükselir.” Adamca¤›z: “Bu ne-
reden geldi?” diye sorar. Kendisine: “Çocu¤unun senin için
isti¤fâr etmesinden (ba¤›fllama dilemesinden)dir” denir.
(‹bn Mâce, Edep, 1, II, 1207)

120
‫ا‬ ِ ِ ِ َ ‫ـﻦ ﻣﻌﺪى َﻛﺮ ٍب أ َ ﱠن رﺳ‬
ْ َ ِ ْ‫ َﻋ ِﻦ ْاﳌِﻘ َْﺪامِ ﺑ‬226.
َ ‫ إ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ
*
ُ ‫ا ُﻳﻮﺻﻴ‬ ِ ِ ِ
ُ ‫ﻜ ْﻢ ﺑﺂﺑَﺎﺋ‬
ُ ‫ا ُﻳﻮﺻﻴ‬ ِ ُ ِ‫ﻜ ْﻢ ﺑِﺄ ُ ﱠﻣ َﻬﺎﺗ‬
‫ﻜ ْ ﻢ‬ َ ‫ إ ﱠن‬،‫ﻜ ْﻢ‬ َ ‫ﻜ ْﻢ َﺛ َﻼ ًﺛﺎ إ ﱠن‬ ُ ‫ُﻳﻮﺻﻴ‬
* * ِ ‫ﺑِ ْﺎﻷ َ * ْﻗ َﺮ ِب َﻓ ْﺎﻷ َ ْﻗ َﺮ‬
 .‫ب‬

Mikdâm b. Ma’dî Kerb (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Allahu Teâlâ; size annelerinize iyilik etmenizi ve hizmet-
te bulunman›z› tavsiye eder.” Bunu üç defa tekrarlad›.
– Allahu Teâlâ, size, babalar›n›za iyilik etmenizi ve hiz-
mette bulunman›z› tavsiye eder.
– Allahu Teâla size, derecesine göre yak›nlar›n›za ikram-
da bulunmay› emir ve tavsiye eder.”
(‹bn Mâce, Edep, 1, II, 1208)

121
XIII
ÇOCUK HAKLARI HAKKINDA HAD‹SLER

ُ ‫– ّ ِـﺪ‬
‫ث َﻋ ِﻦ‬ ِ ‫ـﺲ ﺑ ِﻦ ﻣ‬
ٍ ‫ـﺎﻟ‬ ِ ِ ِ ٍ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱡﻌ‬ ِ ِ ‫اﳊ‬
َ ُ ‫ـﻚ‬ َ ْ َ‫ـﺖ أَﻧ‬
ُ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﺳﻤ ْﻌ‬
ُ ‫ـن َرﺿ َﻰ‬ ْ ِ ْ‫ـﺎرث ﺑ‬ َ ْ ‫ َﻋ ِﻦ‬227.
ِ
ُ َ ‫ َوأ َ ْﺣﺴﻨُﻮا أ َ َد‬،‫ أ َ ْﻛ ِﺮ ُﻣﻮا أ َ ْو َﻻ َد ُﻛ ْﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
 .‫ƒ ْﻢ‬ ِ ِ
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫اﻟﺮ ُﺳﻮل‬
‫ﱠ‬

Hâris b. Nu’mân (r.a.)’›n Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyetine göre; Resûlul-


lah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Çocuklar›n›za hofl muâmelede (davran›flta) bulunun ve
onlar› güzel terbiye edin.”
(‹bn Mâce, Edep, 3, II, 1211)

ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﻢ أ َ ﱠن رﺳ‬ ِ ِِ ِ ِ ‫ َﻋ ْﻦ أ َ ﱡﻳ‬228.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ ْ ُ ُ َ ‫ﻮﺳﻰ َﻋ ْﻦ أَﺑﻴﻪ َﻋ ْﻦ َﺟ ّﺪه َر‬ * ‫ﻮب ﺑْ ِﻦ ُﻣ‬
*
 .‫ﻞ أﻓ َﻀ َﻞ ﻣ ْﻦ أ َدب َﺣ َﺴﻦ‬bْ َ‫ﺪ َوﻟ ًَﺪا ﻣ ْﻦ ﻧ‬P ‫ َﻞ َو ِاﻟ‬bَ َ‫ َﻣﺎ ﻧ‬:‫َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ٍ ٍ َ ِ ْ َ ٍ ِ

Eyyüb b. Musâ vâs›tas› ile dedesi (r.anhüm)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle


buyurmufltur:
“Hiçbir baba, çocu¤a, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye vermifl olamaz.”
(Tirmizî, Birr, 33, IV, 338)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َﺟـﺎﺑِ ِﺮ ﺑْ ِﻦ َﺳ ُﻤ َﺮ َة َر‬229.
ِ ِ
َ ِ‫† ﻟ َ ُﻪ ﻣ ْﻦ أ َ ْن َﻳﺘَ َﺼ ﱠﺪ َق ﺑ‬P ْ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َوﻟ ََﺪ ُه َﺧ‬
 .ٍِ‫ﺼﺎع‬ ‫َﻷ َ ْن ُﻳﺄ َ ّد َب ﱠ‬
Câbir b. Semüre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

122
“Adam›n, çocu¤unu güzel terbiye etmesi, bir ölçek
(bu¤day) sadaka vermesinden daha hay›rl›d›r.”
(Tirmizî, Birr, 33, IV, 337)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ُْ ٍ
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ﱡى َرﺿ‬
َ ْ ‫ َﻋ‬230.
* *
‫ـﻦ َﻓ َﻠـ ُ ﻪ‬ ِ
‫ﻬ‬ ‫َﻴ‬ ‫ﻟ‬ ِ ‫إ‬ ‫ـﻦ‬‫ﺴ‬‫ﺣ‬َ ‫أ‬‫و‬ ‫ـﻦ‬ ‫ﻬ‬ ‫ﺟ‬ ‫و‬ ‫ز‬ ‫و‬ ‫ـﻦ‬ƒ ‫د‬ َ ‫ﺄ‬ ‫ـ‬ َ
‫ﻓ‬ ٍ
‫ـﺎت‬ ‫ﻨ‬ ‫ﺑ‬ ‫ث‬ ‫ـﻼ‬ َ ‫ﺛ‬ ‫ـﺎل‬ ‫ـﻦ َﻋ‬
‫ﱠَُ ﱠ َ ﱠ َ ُ ﱠ َ ْ َ َ ْ ﱠ‬ َ َ َ َ َ َ ْ ‫ َﻣ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
َْ
 .‫اﳉﻨﱠ ُﺔ‬
Ebû Said el Hudri (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim ki, üç tâne k›z çocu¤u yetifltirir, güzel terbiye eder,
everir ve onlara iyilikte bulunursa, onun için cennet vard›r.”
(Ebû Dâvud, Edep, 120, 121, V, 355)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬ ِ ٍ
ُ ‫ـﻦ َﻋﺒﱠﺎس َرﺿ َﻰ‬ ِ ْ‫ َﻋ ْﻦ ِاﺑ‬231.

 ‫ ُﻳ ْﺆﺛِ ْﺮ َوﻟ ََـﺪ ُه َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ َﻗ َﺎل َﻳ ْﻌ ِﻨﻰ‬t ْ َ ‫ ُ—ِﻨْ َﻬـﺎ َو‬t


ِ
ْ َ ‫ﺖ ﻟ َ ُﻪ أُﻧْﺜ*ـﻰ َﻓ َﻠ ْﻢ َﻳﺌ ْﺪ َﻫﺎ َو‬ْ َ‫َﻛـﺎﻧ‬
َ ْ ‫ﻮر أ َ ْد َﺧ َﻠ ُﻪ‬
 .َ‫اﳉﻨﱠﺔ‬ َ ‫اﻟﺬ ُﻛ‬
‫ﱡ‬
‹bn-i Abbâs (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kimin k›z çocu¤u olup da, onu canl› canl› (mezara) göm-
mez, ona hakâret etmez ve erkek çocu¤unu ona tercih et-
mezse, Allâhu Teâlâ o kimseyi Cennet’e koyar.”
(Ebû Dâvud, Edep, 120, 121, V, 354)

‫ﺎﳊ ُﺔ‬ َ ِ ‫اﻟﺼ‬ ِ


‫ َز َﻋ َﻤﺖ ْاﳌ َ ْـﺮأ َ ُة ﱠ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ُ ‫ﻳـﺰ َرﺿ َﻰ‬
ِ ِ ‫ َﻋﻦ ُﻋﻤـﺮ ﺑ ِﻦ َﻋﺒ ِـﺪ اﻟ ْﻌﺰ‬232.
َ ْ ْ َ َ ْ
*
 َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َذ‬
‫ات‬ ُ  ‫ﱠ‬ ‫ﺻ‬َ
ِ ‫ﻮل‬
‫ا‬ َ ‫ﺳ‬ ُ َ َ َ ‫َﺖ‬
‫ر‬ ‫ج‬ ‫ـﺮ‬ ‫ﺧ‬َ ْ ‫ﺖ َﺣﻜﻴ ٍﻢ َﻗﺎﻟ‬ ُ ْ‫َﺧ ْﻮﻟ َـ ُﺔ ﺑِﻨ‬
*
‫ــﻢ ﻟـَﺘـُﺒَ ِ ّﺨ ُﻠـﻮ َ ن‬
ْ ُ
‫ﻜ‬ ‫ﻧ‬
‫ﱠ‬ ِ ‫إ‬ ‫ُـﻮل‬
ُ ‫ﻘ‬ ‫و‬ ِ
‫ـﻪ‬ ِ
‫ﺘ‬ َ ‫ﻨ‬ ‫ﺑ‬ ِ
َ َ ُ َ ْ ْ ْ َ َ P ‫ــﻮ ُ˜ْ َﺘ‬
‫ﻳ‬ ‫ــﻮ‬ ‫ﻫ‬ ‫إ‬ ‫ــﻰ‬َ ‫ﻨ‬‫اﺑ‬ ‫ــﺪ‬ ‫ﺣ‬ َ ‫أ‬ ‫ـﻦ‬ ِ
‫ﻀ‬ َ ‫َﻳ ْـﻮمٍ َو ُﻫ‬
ِ ‫ﺎن‬
 .‫ا‬ ِ – َ ْ ‫ﻜ ْﻢ َﳌ ِ ْﻦ َر‬ ُ ‫ﲡ ِ ّﻬ ُﻠﻮ َن َو إِﻧﱠ‬
َ ُ ‫ﲡﺒِّﻨُﻮ َن َو‬ َ ُ ‫َو‬

123
Ömer b. Abdi’l-Aziz (r.a.)’den;

Sâliha bir kad›n olan Hakîm k›z› Havle dedi ki: Resûlullah
(s.a.s.), k›z›n›n o¤ullar›ndan biri kuca¤›nda (oldu¤u hâlde)
d›flar› ç›karken:
“Siz Allâh’›n kokular›ndan (nimetlerinden) oldu¤unuz
hâlde ne yaz›k ki, anne ve baban›z sizin için cimrili¤e, kor-
kakl›¤a ve cehâlete düflerler (haks›zl›k ederler).”25 buyurdu.
(Tirmizî, Birr, 11, IV, 317)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ ُ ‫ َﻛﺎ َن رﺳ‬:‫ َﻋ ْـﻦ ُاﺳﺎﻣـ َﺔ ﺑ ِﻦ َز ْﻳ ٍـﺪ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ‬233.
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ َ َ ْ َ َ

‫ـﻦ َﻋ *ـ َﻓ ِﺨ ِـﺬ ِ ه‬َ ‫اﳊ َﺴ‬ َ ْ ‫ــﺬ ِه َو ُﻳﻘ ِْﻌ ُـﺪ‬ِ ‫وﺳ ﱠﻠـﻢ ﻳـﺄ ْ ُﺧ ُـﺬﻧــﻰ َﻓﻴﻘ ِْﻌ ُـﺪﻧـﻰ َﻋ *ـ َﻓ ِﺨ‬
ُ َ َ َ َ
* *
 .َ ‫‰ ُﻬ‬ُ َ ‫‰ ُﻬ َ َﻓ ِﺈﻧّﻰ أ َ ْر‬
ْ َ ‫ار‬
ْ ‫ﱠ‬‫ﻢ‬ ‫ﻬ‬
ُ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ‫اﻟ‬ ‫ُﻮل‬
ُ ‫ﻘ‬ ‫ﻳ‬
َ ‫ﻢ‬
‫ﱠ‬ ُ ‫ﺛ‬  َ ‫ﻬ‬
ُ ‫ﻤ‬
‫ﱡ‬ ‫ﻳﻀ‬
ُ ‫ْاﻷ ُ ْﺧ *ﺮى ﺛُ ﱠﻢ‬
*
Üsâme b. Zeyd (r.anhümâ)’dan:

Resûlullah (s.a.s.), beni al›p (bir) dizine, (torunu) Hasan’› da


öteki dizine al›p oturturdu. Sonra onlar› ba¤r›na basard› da,
“Allâh’›m! sen bunlara rahmet et (ac›). Zira ben onlara mer-
hamet ediyorum” diye duâ ederdi.
(Buhârî, Edep, 22, VII, 76)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠـ‬َ ‫ﺎء أ َ ْﻋ َـﺮاﺑِ ﱞﻰ‬


َ ‫ َﺟ‬:‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ‬234.
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ ﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬َ ‫َـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬
َ ‫ـ ﻧُﻘَﺒِّ ُﻠ ُﻬ ْﻢ َﻓﻘ‬ ِ ‫ أ َ ُﺗﻘَﺒِ ُﻠـﻮ َن‬:‫َﺎل‬
َ ‫اﻟﺼﺒْ َﻴﺎ َن َﻓ‬
ّ ّ َ ‫َﻓﻘ‬
ِ ِ
 .َ‫‰ﺔ‬ ‫ا ﻣ ْﻦ َﻗ ْﻠﺒِ َﻚ ﱠ‬
َ ْ ‫اﻟﺮ‬ ُ ‫أ َ َو أ َ ْﻣﻠ ُﻚ ﻟ ََﻚ أ َ ْن ﻧَ َﺰ َع‬
Âifle (r.anhâ)’dan:
Resûlullah (s.a.s.)’a bir bedevî Arap gelerek dedi ki:

25. Yâni size mal b›rakaca¤›z diye infaktan kaç›n›rlar, sizi düflünerek savafltan geri
kal›rlar ve yine sizin için haktan uzaklaflarak câhilâne hareketlerde bulunurlar,
demektir.

124
– Siz çocuklar› öper misiniz? Biz ise onlar› öpmeyiz. Resûlul-
lah (s.a.s.):
– Allah, senin kalbinden merhameti ç›kard›¤› (na göre)
ben ne yapay›m? (ben senin kalbine merhamet verecek
de¤ilim), buyurmufltur.
(Buhârî, Edep, 18, VII, 75)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ُْ ٍ َ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْﺪر ﱡى َرﺿ‬235.
* *
ِ َ‫ﺎن أَو أ ُ ْﺧﺘ‬
ِ ٍ ٍ َ‫ث ﺑﻨ‬
‫ﺎن َﻓﺄ َ ْﺣ َﺴ َﻦ‬ ْ َ‫ث أ َ َﺧ َﻮات أ َ ْو إِﺑْﻨَﺘ‬ ُ ‫ﺎت أ َ ْوﺛَ َﻼ‬ َ ُ ‫َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻟ َـ ُﻪ ﺛَ َﻼ‬
َ ْ ‫ا ﻓ ِﻴﻬ ﱠﻦ َﻓ َﻠ ُﻪ‬
 .ُ‫اﳉﻨﱠﺔ‬ َ ‫ﺒَﺘَ ُﻬ ﱠﻦ َوا ﱠﺗﻘَﻰ‬bْ ‫ﺻ‬ ُ
*
Ebû Saîd-i Hudrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kimin üç k›z›, veya üç k›z kardefli veyahut da iki k›z›
veya iki k›z kardefli olup da geçimlerini güzel sa¤lar, onlar
hakk›nda Allah’tan korkarsa, onun için Cennet vard›r.”
(Tirmizî, Birr, 13, IV, 320)

 ‫ة َﻣ َﻌ َﻬﺎ‬P َ ‫ﺖ َﻋ *ـ َﻋـﺎﺋِﺸَ ـ َﺔ ْاﻣ َـﺮأ‬ ْ ‫ َد َﺧ َﻠ‬:‫ــﺎل‬


َ ‫ـﻒ َﻗ‬ِ َ‫ـﻢ ْاﻷَﺣﻨ‬
ْ ِ ّ ‫ﺻ ْﻌ َﺼ َﻌـ َﺔ َﻋ‬ َ ‫ـﻦ‬ ْ ‫ َﻋ‬236.

‫اﺣ َﺪ ٍة ِﻣﻨْ ُﻬ َ َﲤ ْ َﺮ ًة ﺛُ ﱠ ﻢ‬


ِ ‫ﻄﺖ ُﻛ ﱠـﻞ و‬
َ
ٍ
ْ َ ‫ث َﲤ َ َﺮات َﻓﺄ َ ْﻋ‬ َ ‫ﻄﺘْ َﻬﺎ ﺛَ َـﻼ‬ ِ َ‫إِﺑﻨَﺘ‬
َ ‫ﺎ َﻓﺄ َ ْﻋ‬iَ َ ‫ـﺎن‬ ْ
 َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ‬
‫ـﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ‫ﱡ‬
ِ‫َـﺖ َﻓــﺄ َ َﺗـﻰ اﻟﻨﱠﺒ‬
ْ ‫ﻟ‬ ‫ـﺎ‬ ‫ﻗ‬ َ ‫ـﺖ اﻟ ْﺒَــﺎﻗِﻴَـ َﺔ ﺑَﻴْﻨَ ُﻬ‬
َ ‫ـ‬ ِ ‫ﺻ َـﺪ َﻋ‬
َ
َ ْ ‫ﺖ ﺑِ ِﻪ‬
 .‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬ ِ
ْ ‫َﺎل َﻣﺎ َﻋ َﺠﺒُﻚ? ﻟَﻘ َْﺪ َد َﺧ َﻠ‬ َ ‫ ﱠﺪﺛْﺘُ ُﻪ َﻓﻘ‬bَ ‫َﻓ‬
Ahnef’in amcas› Sa’saa (r.a.)’dan; flöyle diyor:
Âifle (r.anhâ)’n›n evine, yan›nda iki k›z çocu¤u bulunan bir
kad›n geldi. Âifle, ona üç hurma verdi. (Kendisi yemeyerek)
kad›n çocuklar›na birer hurma verdikten sonra üçüncü hurmay›
da yine çocuklar›na böldü. Âifle, diyor ki:
– Sonra Resûlullah (s.a.s.) geldi, durumu ona arz ettim. Re-
sûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:

125
– Niçin flafl›yorsun? Bu sâyede o kad›n da Cennet’e
girer.
(‹bn Mâce, Edep, 3, II, 1210)

 .‫ﺎ‬iَ َ ‫ـﺎن‬ِ ‫ة ﻣﻌﻬﺎ اﺑﻨَ َﺘ‬P َ ‫ـﺖ اﻣـﺮأ‬ ِ ‫ َد َﺧ َﻠ‬:‫ َﻋ ْـﻦ َﻋـﺎﺋِﺸَ َﺔ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ َْﺖ‬237.
ْ َََ َ ْ ُ َ َ

 َ ْ َ‫ـﺎﻫﺎ َﻓﻘ ََﺴ َﻤ ْﺘ َﻬـﺎ ﺑ‬


€ َ ‫ـ† َﲤ ْ َﺮ ٍة َﻓـﺄ َ ْﻋ‬
َ ‫ﻄ ْﻴ ُﺘ َﻬﺎ إِ ﱠﻳ‬ ِ ِ
َ ْ ‫َ ْﻰ ًءا َﻏ‬U ‫ُﺗ ْﺴﺄ َ ُل َﻓ َﻠ ْـﻢ َﲡ ْﺪ ﻋﻨْـﺪى‬
ِ ِ * ْ ِ
 ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ﱡ‬ ‫ـﻰ‬ ‫ﺒ‬‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ـﻞ‬
َ ‫ﺧ‬ َ ‫ﺪ‬ َ
‫ﻓ‬
َ ْ َ َ ‫ـﺖ‬ ‫ﺟ‬ ‫ـﺮ‬ ‫ﺨ‬َ َ
‫ﻓ‬ ْ َ ‫ َﺗـﺄ ُﻛ ْﻞ َ ﱠ‬t
‫ـﺖ‬ ‫ﺎﻣ‬ َ
‫ﻗ‬ ‫ـﻢ‬ ُ ‫ﺛ‬ ‫ـﺎ‬‫ﻬ‬ْ ‫ﻨ‬‫ﻣ‬ ْ َ ‫اﺑْﻨَ َﺘ ْﻴ َﻬـﺎ َو‬
 ْ ‫ـ ِﻣ‬
‫ﻦ‬ ِ ِ ِ
َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻣﻦ اﺑْ ُﺘ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ َ ‫ـ` ُﺗـ ُﻪ َﻓﻘ‬
‫َﺎل اﻟﻨﱠﺒ ﱡ‬
ِ
ْ َ ‫َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﺄ َ ْﺧ‬
ِ ‫ﺎت ﺑِﺸَ ﻰ ٍء ُﻛ ﱠﻦ ﻟ َ ُﻪ ِﺳ ْ ً“ا ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎر‬ ِ َ‫*ﻫ ِﺬ ِه اﻟ ْﺒﻨ‬
َ
ْ
Âifle (r.anhâ)’dan; flöyle buyuruyor:
Yan›nda iki k›z çocu¤u bulunan bir kad›n evime geldi ve
benden (yiyecek) bir fley istedi. (Ne yaz›k ki) bende tek bir hur-
madan baflka bir fley yoktu. Kad›n ald›¤› bu hurmay› iki k›z
çocu¤una bölüfltürdü ve kendi a¤z›na bir fley koymad›. Sonra
da kalkt› gitti. Resûlullah (s.a.s.) gelince, bunu kendisine an-
latt›m. Resûlullah (s.a.s.): “Kimin k›z çocuklar› olur (ve onlar›
geçindirmekte sab›r ve tahammül gösterir)se, onlar, onun için
Cehennem’e siper olurlar” buyurdu.
(Buhârî, Zekât, 10, II, 114, 115)

‫ﺦ‬P ‫َ ْﻴ‬U ‫ـﺎء‬ ٍ ‫ـﺎﻟ‬ِ ‫ـﺲ ﺑ ِﻦ ﻣ‬ ِ ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ِ


َ ‫ َﺟ‬:‫ُـﻮل‬
ُ ‫ـﻚ َﻳﻘ‬ َ ْ َ‫ـﺖ أَﻧ‬ ُ ‫ـﺎل َﺳﻤ ْﻌ‬ ُ َ ‫ـﻦ َز ْرﺑـﻰ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬238.
*
ِ ِ
َ َ َ َ َ َ ‫ﱠ‬
 َ ‫ا َﻋﻠﻴْﻪ َو َﺳﻠ َﻢ ﻓﺄﺑْﻄﺄ اﻟْﻘ َْﻮ ُم َﻋﻨْ ُﻪ أ ْن ُﻳ َﻮ ّﺳ ُﻌﻮا ﻟ َ ُﻪ ﻓﻘ‬
‫َﺎل‬ َ ُ ‫ﺻـ‬‫ﱠ‬ َ ‫ﻳﺪ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬ ُ ‫ُﻳﺮ‬
‫ـ†ﻧَﺎ و ُﻳ َـﻮ ﱢﻗ ْ ﺮ‬ ِ ‫ ﻟ َﻴ‬:‫اﻟ *ﻨﱠﺒِـﻰ ﺻ ﱠـ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ‬
َ ‫ﺻﻐ‬ َ ‫ َﻳ ْﺮ َﺣ ْـﻢ‬tْ َ ‫ـﻦ‬ْ ‫ـﺲ ﻣﻨﱠﺎ َﻣ‬ َ ْ َ َ َ ْ ُ َ ‫ﱡ‬
*
 .‫َﻛﺒ َ†ﻧَﺎ‬
Zerbî (r.a.)’den; Enes b. Malik’in flöyle dedi¤ini iflittim: *
126
Yafll› bir zât, Resûlullah (s.a.s.)’› görmek için geldi. Oradaki-
ler a¤›r al›p da ihtiyara yer vermekte geciktiler. Bunun üzerine
Resûlullah (s.a.s.):
“Küçü¤üne ac›mayan, büyü¤üne sayg› göstermeyen biz-
den de¤ildir.” buyurdular.
(Tirmizî, Birr, 15, IV, 321)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗﺒ َـﻞ رﺳ‬:‫ َﻋ ْـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫـﺮ ْﻳـﺮ َة ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬239.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ‫ﱠ‬ ُ َ َ َ َ
*
 َ ‫ﻴﻤ ﱡﻰ َﺟ ِﺎﻟ ًﺴﺎ َﻓﻘ‬
‫َﺎل‬ ِ ‫ و ِﻋﻨْ َﺪ ُه ْاﻷ َ ْﻗﺮع ﺑﻦ ﺣـﺎﺑِ ٍﺲ اﻟﺘﱠﻤ‬
َ ُْ ُ َ ٍ ِ
َ ّ َ ْ ‫اﳊ َﺴ َﻦ‬
‫ﻋ‬
َ ‫ـﻦ‬ ‫ﺑ‬ َ ْ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ِ ُ ‫ﻈﺮ إِﻟ َﻴ* ِﻪ رﺳ‬ ِ ‫ َﻋ ْ ًة ِﻣﻦ اﻟ ْﻮﻟ َِﺪ ﻣﺎ َﻗﺒ ْﻠ‬9 ‫إِ ﱠن‬
‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ ْ َ َ َ‫ﺖ ﻣﻨْ ُﻬ ْﻢ أ َ َﺣ ًﺪا َﻓﻨ‬ ُ ‫َ َ َ َ ﱠ‬
*
 .‫ َﻣ ْﻦ َﻻ َﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ َﻻ ُﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den:
Bir gün Resûlullah (s.a.s.), Ali (r.a.)’in o¤lu Hasan (r.a.)’›
öptü. Akra‘ b. Hâbis et-Teymî de huzûrunda bulunuyordu.
(Bunu görünce:)
– Benim on tane o¤lum oldu¤u hâlde hiç birini öpmedim,
dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), ona bakt›, sonra da:
“Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz” buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 18, VII, 75)

‫ﺿ َﻰ‬ِ ‫ َد َﺧ ْﻠـﺖ َﻋ َ أُم ﺳ َﻠﻤ َﺔ ر‬:‫ا ْاﳌ َ ْﺨ ُﺰوﻣـﻰ َﻗ َﺎل‬ ِ ‫ـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬ ِ ‫ َﻋ ِﻦ اﳌ ُ ﱠ‬240.
َ َ َ ‫ﱢ‬ ُ ْ ِ ْ‫ﻄﻠ ِﺐ ﺑ‬

‫ َﻳﺎ ﺑُﻨَ ﱠﻰ أ َ َﻻ أ ُ َﺣ ّ ِﺪﺛُ َﻚ‬:‫َـﺖ‬ ‫ﻟ‬ ‫َﺎ‬


‫ﻘ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫ﻢ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ‫ﺳ‬ ‫و‬ ِ * ‫ا َﻋﻨْﻬﺎ َزو ِج اﻟﻨﱠﺒِ ِﻰ ﺻ ﱠـ ا َﻋ َﻠﻴ‬
‫ﻪ‬
ْ َ َ َ ْ ُ َ ّ ْ َ ُ
ِ ِ ِ ِ ‫ـ ﺳ ِﻤﻌ‬
 .‫ ﺑَ *ـ َﻳـﺎ أ ُ ﱠﻣ ْﻪ‬:‫ﺖ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ? ُﻗ ْﻠ‬ َ ‫ـﻦ َر ُﺳـﻮل ا‬ ْ ‫ﺖﻣ‬ ُ ْ َ َ ِ‫ﺑ‬
ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬
* ‫ َﻣ ْﻦ أَﻧْ َﻔ َـﻖ َﻋ‬:‫ُـﻮل‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫َﻗﺎﻟ َـﺖ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ ْ

127
َ ‫ـﺐ اﻟﻨﱠ َﻔﻘَــ َﺔ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ‬ ِ ْ َ ‫ــﺔ‬ ٍ ‫ أَو َذاوا َﺗـﻰ َﻗـﺮاﺑ‬،€‫ــ‬ ِ ْ َ‫ﺑِﻨْﺘ‬
 ‫ـ َﺣﺘﱠـﻰ‬ ُ ‫–ﺘَﺴ‬ َ َ ْ َ ْ ِ ْ َ‫ أ َ ْو أ ُ ْﺧﺘ‬،€‫ـ‬
ِ ‫ﻜﻔِ َﻴ ُﻬ َ َﻛﺎﻧَﺘَﺎ ﻟ َ ُﻪ ِﺳ ْ ً“ا ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎر‬ ِ ‫ﻳ ْﻐ ِﻨﻴﻬ َ ِﻣﻦ َﻓ ْﻀ ِﻞ‬
ْ ‫ا أ َ ْو َﻳ‬ ْ َُ ُ
Muttalib b. Abdullâh el-Mahzûmî’den; Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcesi
Ümmü Seleme (r.anhâ)’n›n huzûruna girdim. (Bana:)
– O¤lum, Resûlullah (s.a.s.)’dan iflitti¤imi sana söyleyeyim
mi? (dedi.)
– Evet (buyur), anneci¤im, (dedim).
– Resûlullah (s.a.s.)’› flöyle söylerken iflittim, dedi:
“Bir kimse, iki k›z çocu¤una, yâhud iki k›z kardefline,
yâhut da akrabas›ndan iki k›za, sevâb›n› Allah’tan dileye-
rek, Allâh’›n lütfu ile ihtiyaçlar› kalmay›ncaya kadar veya
onlara yetecek miktarda infakta bulunursa, ona Cehen-
nem’den perde olurlar.”
(Ahmed b. Hanbel, VI, 293)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ َْ ٍ
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ﱡى َرﺿ‬
َ ْ ‫ َﻋ‬241.
* *
‫ـﻦ َﻓ َﻠـ ُ ﻪ‬ ِ
‫ﻬ‬ ‫َﻴ‬ ‫ﻟ‬ ِ ‫إ‬ ‫ـﻦ‬‫ﺴ‬‫ﺣ‬َ ‫أ‬‫و‬ ‫ـﻦ‬ ‫ﻬ‬ ‫ﺟ‬ ‫و‬ ‫ز‬ ‫و‬ ‫ـﻦ‬ƒ ‫د‬ َ ‫ﺄ‬ ‫ـ‬ َ
‫ﻓ‬ ٍ
‫ـﺎت‬ ‫ﻨ‬ ‫ﺑ‬ ‫ث‬ ‫ـﻼ‬ َ ‫ﺛ‬ ‫ـﺎل‬ ‫ـﻦ َﻋ‬
‫ﱠَُ ﱠ َ ﱠ َ ُ ﱠ َ ْ َ َ ْ ﱠ‬ َ َ َ َ َ َ ْ ‫ َﻣ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
َْ
 .‫اﳉﻨﱠ ُﺔ‬
Ebû Saîdi’l-Hudri (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, üç k›z çocu¤u bak›p, büyütür ve onlar› güzel terbi-
ye eder, onlar› evlendirir ve onlara ihsanda bulunursa,
onun için Cennet vard›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 130, Hadis no: 5147, V, 355)

128
XIV
KARI-KOCA HAKLARI HAKKINDA
HAD‹SLER

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ِ ِ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋ ْﻤ‬242.
ُ ‫ـﺮو ﺑْ ِﻦ ْاﻷ َ ْﺣ َـﻮص َرﺿ َﻰ‬
ُ ‫ﻜ ْـﻢ َﺣﻘًّﺎ َﻓـﺄ َ ﱠﻣﺎ َﺣ ﱡﻘ‬ ِ ‫ـﺎء ُﻛﻢ ﺣﻘًّـﺎ و ِﻟ ِﻨﺴ‬ ِ ‫ﻜـﻢ ﻋ * ﻧِﺴ‬ ِ
‫ﻜ ْﻢ‬ ُ ‫ﺎء ُﻛ ْﻢ َﻋ َﻠ ْﻴ‬ َ َ َ ْ َ َ ْ ُ َ ‫أ َ َﻻ إ ﱠن ﻟ‬
‫ﻜ ْ ﻢ‬ُ ِ‫ ﺑُ ُﻴﻮﺗ‬+ ‫ َو َﻻ َﻳﺄ ْ َذ ﱠن‬،‫ﻜ َﺮ ُﻫﻮ َن‬ ْ ‫ﻜ ْﻢ َﻣ ْﻦ َﺗـ‬ ُ َU‫ـﻦ ُﻓ ُﺮ‬ ِ
َ ‫ﻜ ْﻢ َﻓ َﻼ ُﻳﻮﻃ ْﺌ‬ُ ِ ‫َﻋ * ﻧِ َﺴﺎﺋ‬
ِ* ِ ْ ُ ‫ﻜـﻢ أ َ ْن‬
‫ـﻦ‬ ‫ ﻛ ْﺴ َـﻮ ِ‹ِ ﱠ‬+ ‫ـﻦ‬ ‫ﲢﺴﻨُـﻮا إِﻟ َْﻴ ِﻬ ﱠ‬ ‫ أ َ َﻻ َو َﺣ ﱡﻘ ُﻬ ﱠ‬،‫ﻜ َـﺮ ُﻫـﻮ َن‬
ْ ُ ‫ـﻦ َﻋ َﻠ ْﻴ‬ ْ ‫ـﻦ َﺗ‬ ْ ‫َﻣ‬
* ِ ‫وﻃَﻌ‬
 .‫ﺎﻣ ِﻬ ﱠﻦ‬ َ َ
Amr b. el-Ahvas (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Dikkat ediniz, sizin kar›lar›n›z üzerinde, kad›nlar›n›z›n da
sizin üzerinizde haklar› vard›r. Sizin kar›lar›n›z üzerindeki
hakk›n›z, hofllanmad›¤›n›z kimseleri minderinize oturtma-
malar› ve hofllanmad›¤›n›z kimselerin evinize girmesine izin
vermemeleridir. Dikkat ediniz, onlar›n da sizin üzerinizdeki
haklar›, giyim ve yiyeceklerini iyi bir flekilde sa¤lamakt›r.”
(Tirmizî, Rada, 11, III, 467)

‫ﻊ‬P َ‫ أ َ ْرﺑ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ َ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ﻮب َر‬ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ أ َ ﱡﻳ‬243.
ِ ‫اك واﻟ‬ ِ ‫ و‬،‫ﻄﺮ‬ ِ ْ ‫ َا‬:€ * ِ
 .‫ﺎح‬ ُ َ
‫ﻜ‬ ّ ‫ﻨ‬ ُ ‫ﻮ‬ ‫اﻟﺴ‬
َ َ ّ َ ُ َ َ ُ ‫ﱡ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺘ‬
‫ﱠ‬ ‫اﻟ‬‫و‬ ،‫ﺎء‬‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫ﳊ‬ َ ‫ﻠ‬ َ ‫ﻣ ْﻦ ُﺳﻨَ ِﻦ ْاﳌ ُ ْﺮ‬
‫ﺳ‬
*
Ebû Eyyûb (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:

129
Dört fley Peygamberlerin sünnetlerindendir:
“K›na yak›nmak, koku sürünmek, misvâk kullanmak (difl
temizlemek) ve evlenmek.”
(Tirmizî, Nikâh, 1, III, 391)

ِ َ ‫ـ أ َ ﱠن رﺳ‬ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬244.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤـﺮو ﺑْـﻦ اﻟ َْﻌـﺎص َرﺿ‬
َ ِ ‫اﻟﺼ‬ ِ
 .‫ﺎﳊ ُﺔ‬ ‫اﻟﺪﻧْﻴَﺎ ْاﳌ َ ْﺮأ َ ُة ﱠ‬ ‫ ا ﱠن ﱡ‬:‫َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
P َ‫اﻟﺪﻧْﻴَﺎ ُﻛ ﱡﻠ َﻬﺎ َﻣﺘ‬
‫ َو َﺧ ْ ُ† َﻣﺘَﺎ ِع ﱡ‬،‫ﺎع‬
Abdullah b. Amr b. el-Âs (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyur-
mufltur:
“Dünya varl›k dünyas›d›r. En hay›rl›s› da sâliha kad›n-
d›r.”
(Nesei, Nikâh, 15, VI, 69; Müslim, Rada, 64, 1467)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬245.
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ ا ﺑْـﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌﻮد َرﺿ‬
‫ـﺎء َة َﻓ ْﻠ َﻴ َﺘ َـﺰ ﱠو ْج َﻓ ِـﺈﻧﱠ ُﻪ‬
َ َ‫ﻜ ُـﻢ اﻟ ْﺒ‬ ُ ْ‫ـﺎع ِﻣﻨ‬
َ ‫ﻄ‬ َ ‫اﺳ َﺘ‬
ْ ‫ـﻦ‬ِ ‫ـﺎب! َﻣ‬ ِ َ‫ـ اﻟﺸﱠ ﺒ‬ َ َ ‫ َﻳـﺎ َﻣ ْﻌ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
‫ﺎﻟﺼ ْﻮمِ َﻓ ِﺈﻧﱠ ُﻪ ﻟ َ ُ ﻪ‬ ِ ِ ِ ِ َ َ‫أ َ َﻏ ﱡﺾ ِﻟ ْﻠﺒ‬
‫ َﻳ ْﺴ َﺘﻄ ْﻊ َﻓ َﻌ َﻠ ْﻴﻪ ﺑِ ﱠ‬t ْ ‫ َو َﻣ‬،ِ‫ َوأ َ ْﺣ َﺼ ُﻦ ﻟ ْﻠ َﻔ ْﺮج‬
ْ َ ‫ـﻦ‬
 .‫ﺎء‬ ِ
P ‫و َﺟ‬
Abdullâh b Mes’ud (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Gençler! ‹çinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira
evlenmek, gözleri (haramdan) daha çok korur, zinadan
daha çok muhâfaza eder. Gücü yetmeyen kimse ise oruç
tutsun. Çünkü orucun flehveti k›ran bir özelli¤i vard›r.”
(Buhârî, Nikâh, 2, VI, 117)

‫ َﻣ ْﻦ َر َز َﻗ ُﻪ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ َ ‫ـﻦ أ َ َﻧﺲ َر‬ْ ‫ َﻋ‬246.

‫ﻄ ِ ﺮ‬
ْ َU + ‫ا‬ َ ‫ـﻖ‬ ِ ‫ َﻓ ْﻠ َﻴ ﱠﺘ‬،‫ـﺮ د ِﻳﻨ ِـﻪ‬ ِ ‫ﻄ‬ َِ ‫ﺻ‬
ْ َU ‫ َﻓﻘ َْﺪ أ َ َﻋـﺎ َﻧـ ُﻪ َﻋ *ـ‬،ً‫ـﺎﳊـﺔ‬ َ ‫ا ْاﻣ َـﺮأ َ ًة‬ُ
* *  .‫اﻟ ْﺒَﺎﻗﻰ‬
130 *
‫ إِ َذا َﺗ َـﺰ ﱠو َج اﻟ َْﻌﺒْ ُﺪ َﻓﻘ َِﺪ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬
ِ
ُ َ َ ‫ ِر َوا َﻳﺔ اﻟ ْﺒَ ْﻴ َﻬﻘـﻰ َﻗ‬+‫َو‬
* *
ِ ِ ِ ِ ِ
 .‫ اﻟﻨﱢ ْﺼﻒ اﻟ ْﺒَﺎﻗﻰ‬+ ‫ا‬ َ ‫ َﻓ ْﻠ َﻴﺘﱠﻖ‬،‫ﻒ اﻟﺪّﻳﻦ‬ َ ‫ﻜ َﻤ َﻞ ﻧ ْﺼ‬ ْ َ‫اﺳﺘ‬
ْ
* *
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Allâhu Teâlâ bir kimseye sâliha bir kad›n nasib ederse,
ona dininin yar›s›nda yard›m etmifl olur. Arta kalan
yar›s›nda da Allah’tan korksun ve kendini korusun.”
(Taberânî, Evsat, I, Hadis no: 976, 522)

Enes taraf›ndan Beyhakî rivâyetinde ise, Resûlullah (s.a.s.):


“Kul evlendi¤i vakit dininin yar›s›n› tamamlam›fl olur.
Art›k geri kalan yar›s›nda da Allâh’a karfl› gelmekten
kaç›ns›n.” buyurdular, fleklinde gelmifltir.

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻧ َﺠ ْﻴـ ٍﺢ َر‬
ْ ‫ َﻋ‬247.
*
 ‫ َﻳﻨْ ِﻜ ْﺢ َﻓ َﻠ ْﻴ َﺲ ِﻣﻨﱢﻰ‬t
َْ ‫ ﺛُ ﱠﻢ‬،‫ﻮŒا ِﻷ َ ْن َﻳﻨْ ِﻜ َﺢ‬
ً ‫َﻛﺎ َن ُﻣ‬
Ebû Nüceyh (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Evlenmeye muktedir olup da evlenmeyen benden
de¤ildir. ”
(Taberânî, el-Mu‘cemu’l-Evsat, I, Hadis no: 993, 524)

‫ـﻊ َﻣ ْﻦ‬P َ‫ أ َ ْرﺑ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ َ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻬ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ
َ ‫ َﻋﻦ اﺑْـﻦ َﻋﺒﱠـﺎس َرﺿ‬248.
ِ ‫ﺎﻛﺮا و ِﻟﺴﺎﻧًﺎ َذ‬ ِ ِ ِ ‫أ ُ ْﻋ ِﻄ َﻴ ُﻬ ﱠﻦ َﻓﻘ َْﺪ أ ُ ْﻋ ِﻄ َﻰ َﺧ ْ َ† ﱡ‬
 ‫اﻛ ًﺮا‬ َ َ ً َU ‫ َﻗ ْﻠﺒًﺎ‬:‫اﻟﺪﻧْ َﻴـﺎ َو ْاﻵﺧ َﺮة‬
 .‫ ﻧَ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ َو َﻣ ِﺎﻟ ِﻪ‬+ ‫ﻴﻪ َﺣ ْﻮﺑًﺎ‬ ِ ‫وﺑ َﺪﻧًﺎ َﻋ َ اﻟ ْﺒ َﻼ ِء ﺻﺎﺑِﺮا و َزوﺟ ًﺔ َﻻ َﺗﺒﻐ‬
ْ َ ْ َ ً َ َ ََ
* *
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Dört (haslet vard›r ki, bunlar) kimde bulunursa, dünyâ ve
âhiretin hayr› kendisine verilmifl olur: fiükreden kalp, zikre-

131
den dil, belâya sabreden beden, kocas›na ve mal›na
h›yanet etmeyen kad›n.”
(Taberânî, Evsat, 8, Hadis no: 7208, 103)

‫ﻜ ِﻨ ُـﺰو َن‬ ْ ‫ﻳـﻦ َﻳ‬


َ ‫ َواﻟ ﱠـﺬ‬:‫َـﺖ‬
ْ ‫ ﻟ َ ﱠﻤـﺎ ﻧَ َـﺰﻟ‬:‫ــﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ــﻰ‬
ِ ٍ
ْ َ‫ـﻦ ﺛ‬
َ ‫ــﻮﺑَـﺎن َرﺿ‬ ْ ‫ َو َﻋ‬249.
*
 ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
+ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ِ
َ ‫ ُﻛﻨﱠـﺎ َﻣ َﻊ َر ُﺳـﻮل ا‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬.َ‫ـﺐ َواﻟ ْﻔِ ﱠﻀـﺔ‬ ‫ﱠ‬
َ ‫اﻟﺬ َﻫ‬
*
‫ ﻟ ْ َﻮ‬.‫اﻟـﺬ َﻫ ِﺐ َواﻟ ْﻔِ ﱠﻀ ِـﺔ‬
‫ ﱠ‬+ِ ‫َﺖ‬ ْ ‫ـﺰﻟ‬ِ ْ‫ـﺎﺑِ ِﻪ أُﻧ‬bَ ‫ﺻ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ﺎر ِه‬
ْ َ ‫َـﺎل ﺑَ ْﻌ ُﺾ أ‬ ِ ‫ـﺾ أ َ ْﺳ َﻔ‬ِ ‫ﺑﻌ‬
َْ
ِ ِ َ ‫ـ† َﻓﻨَﺘﱠ ِﺨ‬ ِ ِ
P ‫ن َذاﻛ‬P ‫َـﺎل أ َ ْﻓ َﻀ ُﻠــ ُﻪ ﻟ َﺴـﺎ‬
P ‫ َو َﻗ ْﻠ‬،‫ــﺮ‬
‫ـﺐ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬:‫ــﺬ ُه‬ P ْ ‫َﻋﻠ ْﻤﻨَـﺎ أ َ ﱡي ْاﳌَــﺎل َﺧ‬
 .‫ﻳﻧِ ِﻪ‬
َ ِ‫ﺔ ُﺗﻌﻴﻨُ ُﻪ َﻋ * إ‬P َ‫ﺔ ُﻣ ْﺆ ِﻣﻨ‬P ‫ َو َز ْو َﺟ‬،‫ﺮ‬P ‫ﺎﻛ‬
ِ َU
*
Sevbân (r.a.)’den:
“Alt›n ve gümüfl y›¤an...” mealindeki ayet nâzil
oldu¤unda, Resûlullah (s.a.s.) ile bir yolculukta idik. Sahâbeden
birisi: (Ayet) Alt›n ve gümüfl hakk›nda nâzil oldu, “Mal›n hangi-
sinin daha hay›rl› oldu¤unu bilsem de onu edinsem” dedi.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Onun en iyisi, zikreden dil, flükreden kalb, imân›n› kuv-
vetlendirmekte kendisine yard›m eden mü’mine kad›n.”
(Tirmizî, Tefsîr u Kur’an, 9, V, 277)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬250.
ِ ِ ِ *
 ‫ﺐ اﻟ ﱠﺬى‬
ُ ‫ﻜـﺎ َﺗ‬ ِ ‫ َﺳﺒ‬+ ‫ َا ْﳌ ُ َﺠﺎﻫ ُـﺪ‬:‫ﺔ َﺣ ﱞـﻖ َﻋ َ ا َﻋ ْـﻮ ُ ُﻬﻧ ْﻢ‬P َ‫ﺛَ َـﻼﺛ‬
َ ُ ‫ َو ْاﳌ‬،‫ﻴﻞ ا‬
* *
*  .‫ﺎف‬ ِ ‫ﻳﺪ ْاﻷ َ َداء واﻟﻨﱠ‬
َ ‫ﻳﺪ اﻟ َْﻌ َﻔ‬
ُ ‫ﺎﻛ ُﺢ اﻟ ﱠﺬى ُﻳﺮ‬ َ َ ُ ‫ُﻳﺮ‬
* * *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç kimse (vard›r ki), onlar, Allâh’›n yard›m›n› hak
etmifllerdir: Allah yolunda mücâhede eden, âzâd olmas›

132
‫‪için deruhte etti¤i (üstlendi¤i) paray› ödemek isteyen köle,‬‬
‫”‪iffetini korumak için evlenen kimse.‬‬
‫)‪(Tirmizî, Fedailul Cihad, 20, IV, 184‬‬

‫ﻮت‬ ‫ـﻂ إِ َ‪ 9‬ﺑﻴ ِ‬ ‫‪َ 251.‬ﻋ ْﻦ أَﻧَ ِـﺲ ﺑ ِـﻦ ﻣ ِـﺎﻟ ٍﻚ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‪ :‬ﺟﺎء ﺛَ َـﻼﺛَ ُﺔ ر ْﻫ ٍ‬
‫ُُ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ َ ُ‬ ‫ْ َ‬
‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺻ ﱠ ُ ‬
‫ا‬ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳ ْﺴﺌَ ُﻠـﻮ َن َﻋ ْﻦ ﻋﺒَـﺎ َدة اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫أ َ ْز َوا ِج اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ‬
‫ﱡﻮﻫـﺎ َﻓﻘَﺎﻟ ُﻮا‪َ :‬وأ َ ْﻳ َﻦ ﻧَ ْ‪ُ b‬ﻦ ِﻣ َﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‪َ ،‬ﻓ َﻠ ﱠ‬
‫ـ أ ُ ْﺧ ِ ُ`وا َﻛﺄ َ ﱠ ُﻬﻧ ْﻢ َﺗﻘَﺎﻟ َ‬
‫ا ﻟ َـ ُﻪ َﻣﺎ َﺗﻘ ﱠَـﺪ َم ِﻣ ْﻦ َذﻧْﺒِ ِـﻪ َو َﻣﺎ َﺗـﺄ َ ﱠﺧ َﺮ‪ .‬‬ ‫ِ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‪َ ،‬ﻗ ْـﺪ َﻏ َﻔ َﺮ ُ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺻ ُ‬
‫ﻮم‬ ‫آﺧ ُـﺮ‪ :‬أَﻧَـﺎ أ َ ُ‬‫ﺻـّ اﻟ ﱠﻠ ْﻴ َـﻞ أَﺑَ ًـﺪا‪َ .‬و َﻗ َﺎل َ‬ ‫ـﺎل أ َ َﺣ ُـﺪ ُﻫ ْﻢ‪ :‬أ َ ﱠﻣـﺎ أَﻧَـﺎ َﻓ ِـﺈﻧّﻰ أ ُ َ‬
‫َﻗ َ‬
‫ـﺎء َﻓ َـﻼ أ َ َﺗ َﺰ ﱠو ُ ‬
‫ج‬ ‫ﺴ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ل‬ ‫ـﺰ‬ ‫اﻟـﺪﻫﺮ و َﻻ أ ُ ْﻓ ِﻄـﺮ أَﺑـﺪا‪ .‬و َﻗـﺎل *‬
‫آﺧ ُـﺮ‪َ :‬وأَﻧَـﺎ أ َ ْﻋ َﺘ ِ‬
‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﱢ‬ ‫ُ‬ ‫ُ َ ً َ َ َ‬ ‫ﱠ ْ َ َ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْﻢ َﻓﻘ َ‬
‫َـﺎل‪ :‬أَﻧْ ُﺘ ُـﻢ اﻟْﻘ َْﻮ ُم‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬
‫أَﺑ ًـﺪا‪َ .‬ﻓﺠـﺎء رﺳ ُ ِ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫َ َ َُ‬ ‫َ‬
‫ َوأ َ ْﺗﻘَـﺎ ُﻛ ْـﻢ ﻟ َ ُﻪ‪ ،‬‬ ‫ا إِﻧّـﻰ َﻷ َ ْﺧﺸَ ـﺎ ُﻛـﻢ ِ ِ‬ ‫اﻟ ﱠـﺬﻳـﻦ ُﻗ ْﻠ ُﺘـﻢ َﻛ َـﺬا و َﻛ َـﺬا‪ ،‬أَﻣـﺎ و ِ‬
‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬
‫ـﺎء‪َ ،‬ﻓ َﻤ ْﻦ َر ِﻏ َ ‬
‫ﺐ‬ ‫ﺴ‬ ‫ّ‬ ‫ﻟ ِ*ﻜ *ﻨّﻰ‪ :‬أَﺻـﻮم‪ ،‬وأ ُ ْﻓ ِﻄﺮ‪ ،‬وأُﺻّ‪ ،‬وأَر ُﻗ* ُـﺪ‪ ،‬وأ َ َﺗ َﺰوج اﻟ ِ‬
‫ﻨ‬
‫َ ﱠ ُ َ َ‬ ‫ُ ُ َ ُ َ َ َ ْ‬
‫*‬ ‫*‬
‫َﻋ ْﻦ ُﺳﻨﱠﺘﻰ َﻓ َﻠ ْﻴ َﺲ ِﻣﻨّﻰ‪ .‬‬
‫‪Enes b. Mâlik (r.a.)’den; flöyle anlat›yor:‬‬
‫*‬ ‫*‬
‫‪Üç kifli Resûlullah (s.a.s.)’›n zevcelerinin evlerine giderek Pey-‬‬
‫‪gamber (s.a.s.)’in ibadetinden sordular, vaktâ ki Resûlullah‬‬
‫)‪(s.a.s.)’›n ibâdeti onlara haber verildi, bunu (kendileri için‬‬
‫‪az›msad›lar ve:‬‬
‫‪– Biz, Resûlullah (s.a.s.) gibi nerede olabiliriz? Allâhu Teâlâ,‬‬
‫‪geçmifl ve gelecek günahlar›n› ba¤›fllam›flt›r, dediler. Bunun‬‬
‫‪üzerine birisi:‬‬
‫‪– Ben devaml› olarak geceleri sabaha kadar namaz‬‬
‫‪k›laca¤›m, di¤eri:‬‬

‫‪133‬‬
– Ben hiç fas›la vermemek üzere bütün sene oruç tutaca¤›m,
bir di¤eri:
– Ben de asla evlenmeyecek ve kad›nlar ile münâsebette bu-
lunmayaca¤›m” dedi. Resûlullah (s.a.s.), onlar›n yan›na gelince:
– fiöyle, flöyle diyen kimseler siz misiniz? Dikkat edin,
vallahi ben sizden daha fazla Allah’tan korkar ve
(fenal›ktan) korunurum! Fakat buna ra¤men hem oruç
tutar›m, hem yerim, hem namaz k›lar›m, hem yatar›m ve
hem de kad›nlarla evlenirim. Binâenaleyh sünnetimden yüz
çeviren benden de¤ildir, buyurdu.
(Buhârî, Nikâh, 1, VI, 116)

َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


 :‫ـﺎل‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬
ِ َ ‫ﺿــﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﻦ أَﺑــﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬
ْ ‫ َﻋ‬252.
ِ *
ِ ‫ َﻓﺎﻇْ َﻔﺮ ﺑِ َﺬ‬.‫ و ﻟﺪ ِﻳﻨﻬﺎ‬،‫ﺎ‬iَ ِ ‫ـ‬
‫ات‬ َ ‫ﳉ‬َ ِ ‫ﳊ َﺴﺒِ َﻬﺎ َو‬ َ ِ َ ‫ ِﳌ‬:ٍ‫ـﺢ ْاﳌ َ ْﺮأ َ ُة ِﻷ َ ْرﺑَﻊ‬
َ ِ ‫ﺎ َو‬i‫ﺎ‬ َ ْ‫ُﺗﻨ‬
ْ َ َ ُ ‫ﻜ‬
*
 .‫اك‬
َ ‫ﺖ َﻳ َﺪ‬ ْ َ‫ﻳﻦ َﺗ ِﺮﺑ‬ ِ ّ‫اﻟﺪ‬
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kad›n (genellikle) dört (haslet) için nikah edilir: Mal› için,
soyu için, güzelli¤i için ve dini için. Sen dindar olan› tercih
et ki, ellerin topraklans›n (hay›r bulas›n).”
(Buhârî, Nikâh, 15, VI, 123)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ُْ ٍ َ ْ ‫ َﻋ‬253.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ َﺳﻌﻴـﺪ اﳋ ْـﺪر ﱡى َرﺿ‬
* *
ِ‫ﻳﻦ‬ ِ َ ِ َ
 ّ‫ﺎ ﻓ َﻌﻠﻴْ َﻚ ﺑﺬات اﻟﺪ‬i‫ﺎ‬¤ َ َ ِ َ َ ‫ﺎ َو‬i‫ ِا ﱠن ْاﳌ َ ْﺮأ َة ُﺗﻨْﻜ ُﺢ َﻋـ دﻳﻨ َﻬﺎ َو َﻣﺎ‬:‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
َ ِ ِ * َ َ
* *
 .‫اك‬ ْ َ‫َﺗ ِﺮﺑ‬
َ ‫ﺖ َﻳ َﺪ‬
Ebû Said el-Hudri (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Muhakkak ki kad›n, dini, mal› ve güzelli¤i için nikah-
lan›r. Sen dindar olan› seç ki, elin bereket bulsun.”
(Tirmizî, Nikâh, 4, III, 396)

134
 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ِ ‫ـﻮل ا ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ُ ُ ‫ـﺎل َر ُﺳ‬ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬254.
ِ *
 .‫ﺎر ُﻛ ْﻢ ﻟ ِﻨ َﺴﺎﺋ ِ ِـﻬ ْﻢ‬ ِ ِ
ُ ‫ َوﺧ َﻴ‬،‫ﻳﻧًﺎ أ َ ْﺣ َﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ‬
ُ ‫ﺎر ُﻛ ْﻢ ﺧ َﻴ‬ َ ‫أ َ ْﻛ َﻤ ُﻞ ْاﳌ ُ ْﺆ ِﻣﻨ‬
َ ِ‫€ إ‬
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Mü’minlerin imanca en mükemmeli, ahlâkça en güzel
olan›d›r. En hay›rl›n›z, kad›nlar›na karfl› en iyi davra-
nan›zd›r.”
(Tirmizî, Rada, 11, III, 466)

ُ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أَﻧﱠـ ُﻪ َﻛﺎ َن َﻳﻘ‬


 :‫ُﻮل‬ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ
َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ أ ُ َﻣ‬
ُ ‫ﺎﻣـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬255.
*
‫ﺎﳊ ٍﺔ‬َِ ‫ﺻ‬ ٍ ِ ِ ِ
َ ‫اﺳﺘَ َﻔﺎ َد ْاﳌ ُ ْﺆﻣ ُﻦ ﺑَ ْﻌ َﺪ َﺗﻘ َْﻮى ا َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠﻞ َﺧ ْ ً†ا ﻟ َ ُﻪ ﻣ ْﻦ َز ْو َﺟﺔ‬ ْ ‫َﻣﺎ‬
 ،‫ َو إِ ْن أ َ ْﻗ َﺴ َـﻢ َﻋ َﻠﻴْ َﻬـﺎ أَﺑَ ﱠـﺮ ْﺗ ُﻪ‬،‫Œ ْﺗ ُﻪ‬ ِ َ َ‫ َو إِ ْن ﻧ‬،‫ـﺎﻋﺘْـ ُﻪ‬
‫ﻈ َـﺮ إﻟ َﻴْ َﻬـﺎ َ ﱠ‬ َ َ‫إِ ْن أ َ َﻣ َـﺮ َﻫﺎ أَﻃ‬
 .‫ ﻧَ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ َو َﻣ ِﺎﻟ ِﻪ‬+ ‫ﺘْ ُﻪ‬bَ ‫ﺎب َﻋﻨْ َﻬﺎ ﻧَ َﺼ‬
َ ‫و إ ْن َﻏ‬،
ِ َ
*
Ebû Ümame (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle söylerdi:
“Mü’min kifli için, Allâhu Teâlâ’n›n emirlerine sar›l›p neh-
yetti¤i fleylerden kaç›nmadan sonra en faydal› fley iyi bir
zevcedir ki söyledi¤ini tutar. Yüzüne bakarsa gönlü aç›l›r,
kendisine yemin verdirecek olursa sözünden caymaz.
Kocas›n›n bulunmad›¤› zamanda iffetine (kocas›na) ve
mal›na h›yânet etmez.”
(‹bn Mâce, Nikâh, 5, I, 596)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ُ ‫ ﺳ ِﻤﻌﺖ رﺳ‬:‫ـﺎل‬ ِ ِ ‫ ﻋ‬256.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ ُ ْ َ َ ‫ـ َﻗ‬ ُ ‫ـﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ْ َ
ِ ِ ِ
‫ـﻦ‬
ْ ‫ــﻮل َﻋ‬P ُ‫ـﺎم َرا ٍع َو َﻣ ْﺴﺌ‬ ُ ‫ َا ْﻹِ َﻣ‬،‫ــﻦ َرﻋ ﱠﻴﺘــﻪ‬
ْ ‫ـﻮل َﻋ‬ P ُ‫ــﻢ َرا ٍع َو َﻣ ْﺴﺌ‬ْ ‫ﻜ‬ُ ‫ ُﻛ ﱡﻠ‬:‫ُــﻮل‬
ُ ‫َﻳﻘ‬

 ِ ‫ ﺑَ ْﻴ‬+ ‫ َو ْاﳌ َ ْـﺮأ َ ُة‬،‫ـﻦ َر ِﻋ ﱠﻴ ِﺘ ِـﻪ‬


‫ﺖ‬ ْ ‫ـﻮل َﻋ‬P ُ‫ أ َ ْﻫ ِﻠ ِـﻪ َو َﻣ ْﺴﺌ‬+ ‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ َرا ٍع‬ ِ ِ ِ
‫ َو ﱠ‬،‫َرﻋ ﱠﻴﺘـﻪ‬
* *
135
‫ـﺎل َﺳ ﱢﻴ ِﺪ ِه َرا ٍع‬ ِ ‫ ﻣ‬+ ‫ﺎدم‬
َ ُ ‫اﳋ‬
ِ َ ْ ‫ و‬،‫ﺔ َﻋﻦ ر ِﻋﻴ ِﺘﻬـﺎ‬P ‫ﺔ و ِﻫﻰ ﻣﺴﺌُـﻮﻟ َـ‬P ‫اﻋﻴـ‬
َ َ ‫ْ َ ﱠ‬
ِ
ْ َ َ َ َ ‫َز ْو ِﺟ َﻬﺎ َر‬
*
 .‫ﻮل َﻋ ْﻦ َر ِﻋ ﱠﻴ ِﺘ ِﻪ‬
P ُ‫ﻜ ْﻢ َﻣ ْﺴﺌ‬ ُ ‫ َو ُﻛ ﱡﻠ‬،‫ﻮل َﻋ ْﻦ َر ِﻋ ﱠﻴ ِﺘ ِﻪ‬
ُ ‫ﻜ ْﻢ َرا ٍع َو ُﻛ ﱡﻠ‬ P ُ‫َو ُﻫ َﻮ َﻣ ْﺴﺌ‬

‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu


iflittim, diyor:
“Hepiniz çobans›n›z ve hepiniz çobanl›¤›n›zdan (elinizin
alt›ndakinden) sorumlusunuz: Âmir, çoban (koruyucu) dur ve
çobanl›¤›ndan (maiyyetinden) sorumludur. Kifli ailesinin ko-
ruyucusu ve eli alt›nda olanlardan sorumludur. Kad›n,
eflinin evinin koruyucusudur, eli alt›nda bulunanlardan so-
rumludur. Hizmetçi, efendisinin mal›n›n koruyucusudur ve
eli alt›nda bulunanlardan sorumludur.
Hepiniz çobans›n›z ve (her biriniz) çobanl›¤›ndan (emri
alt›nda bulunanlardan) sorumlusunuz.”
(Buhârî, Itk, 18, III, 125)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗـﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ
َ ‫ـﻦ ﺑُ َـﺮ ْﻳ َﺪ َة َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬257.
ٍ ‫ـﺮ‬
‫ َز ْو َﺟﺘَـ ُﻪ أ َ ْو‬¥ ِ ‫ـﺐ َﻋ َـ ْاﻣ‬ ِ ْ ِ‫ـﻒ ﺑ‬ ِ ‫ﻟ َﻴ‬
ْ ‫ َو َﻣ‬،‫ـﺎﻷ َ َﻣـﺎﻧَـﺔ‬
َ ‫ـﻦ َﺧﺒﱠ‬ َ ‫ـﻦ َﺣ َﻠ‬ ْ ‫ـﺲ ﻣﻨﱠــﺎ َﻣ‬ َ ْ
 .‫َﳑ ْ ُﻠﻮ َﻛ ُﻪ َﻓ َﻠﻴْ َﺲ ِﻣﻨﱠﺎ‬
Büreyde (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ’dan baflkas›na yemin eden, bizden de¤il-
dir. Kar› ile kocas›n›n veya efendi ile kölesinin aras›n› açan,
bizden de¤ildir.”
(Ahmed b. Hanbel, V, 352)

‫ أَﺑْ َﻐ ُﺾ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ـ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬ ِ ِ ْ‫ َﻋ ْﻦ ِاﺑ‬258.
ُ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ‬
ّ
 .‫ﻄ َﻼ ُق‬ ِ 9َ ِ‫اﳊ َﻼ ِل إ‬
‫ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠﻞ اﻟ ﱠ‬ َْ

136
‫‪‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬
‫‪“Allah kat›nda, helâl olan fleylerin en sevimsizi eflini‬‬
‫”‪boflamak (talâk) t›r.‬‬
‫)‪(‹bn Mâce, Talak, 1, I, 656; Ebu Davut, Talak, 3, II, 631-632‬‬

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‪ :‬‬ ‫ـﺎل‪َ :‬ﻗ َﺎل رﺳ ُ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫‪ 259.‬ﻋ ِ‬


‫ﺻ ﱠ ُ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫َُ‬ ‫ـﻦ اﺑْ ِﻦ َﺳﻌﻴـﺪ َرﺿ َﻰ ُ‬
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َ‬ ‫َ ْ‬
‫*‬
‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ُﻳ ْﻔﻀـﻰ إِ َ‪ْ 9‬اﻣ َﺮأَﺗِ ِﻪ‬ ‫ا ﻳـﻮم اﻟ ِْﻘﻴ ِ‬
‫ﺎﻣـﺔ ﱠ‬
‫ِ‬ ‫ﻈ ِﻢ ْ َ ِ ِ‬
‫اﻻ َﻣـﺎﻧَﺔ ﻋﻨْ َﺪ َ ْ َ َ َ‬ ‫ـﻦ َا ْﻋ َ‬ ‫ِ‬
‫إِ ﱠن ﻣ ْ‬
‫*‬ ‫و ُﺗ ْﻔﻀﻰ ِإﻟ َﻴ ِﻪ‪ ،‬ﺛُﻢ ﻳﻨْ ُ ِ‬
‫Œ َﻫﺎ‪ .‬‬
‫ ﱠ‬ ‫ْ ﱠ َ ُ‬ ‫َ‬
‫*‬
‫‪‹bn Saîd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬
‫‪“K›yamet günü Allah kat›nda (zayi edildi¤inde günah›n›n‬‬
‫‪a¤›rl›¤› bak›m›ndan) en büyük emanetlerden biri, kiflinin‬‬
‫›‪efliyle birlikte –içli d›fll›– olduktan sonra onun s›rr›n‬‬
‫”‪(baflkas›na) yaymas›d›r.‬‬
‫)‪(Ahmed b. Hanbel, III, 69‬‬

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ ﻟ ﱠَ‬‫ﺻ ﱠـ ُ‬


‫ـ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ‪ :‬أ َ ﱠن رﺳ َ ِ‬
‫ـﻮل ا َ‬ ‫َُ‬ ‫ـﻦ َﻋ ِ ّ ٍ َ َ ُ‬ ‫‪َ 260.‬ﻋ ْ‬
‫ٍ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫َزوﺟـ ُﻪ َﻓ ِ‬
‫ـﻦ أ َ َدمٍ َﺣﺸْ ُـﻮ َﻫـﺎ ﻟ ‪ P‬‬
‫ﻴـﻒ‬ ‫ـﺚ َﻣ َﻌـ ُﻪ ﺑِ َﺨﻤﻴ َﻠـﺔ َو ِو َﺳـﺎ َدة ﻣ ْ‬ ‫ـﺎﻃ َﻤـ َﺔ ﺑَ َﻌ َ‬ ‫ﱠ َ‬
‫*‬ ‫ﺎﻃﻤ َﺔ َذات ﻳﻮمٍ و ِ‬ ‫€ َﻓﻘ َ * ِ ِ‬ ‫€ و ِﺳﻘ ٍ‬
‫ا ﻟَﻘ َْﺪ َﺳﻨَ ْﻮ ُ ‬
‫ت‬ ‫َ َْ َ‬ ‫َﺎل َﻋ ِ ﱞ ﻟ َﻔ َ‬ ‫َﺎء َو َﺟ ﱠﺮ َﺗ ْ ِ‬ ‫َو َر َﺣﻴَ ْ ِ َ‬
‫ـﻰ َﻓﺎ ْذ َﻫﺒﻰ ‬ ‫ﻜﻴـﺖ ﺻ ْﺪرى‪َ .‬ﻗ َﺎل و َﻗ ْـﺪ ﺟﺎء ا أَﺑ ِ‬
‫ﺎك ﺑِ َﺴﺒْ ٍ‬ ‫ِ‬
‫َ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫َﺣﺘّ*ﻰ ﻟَﻘَﺪ ا‪ ْU‬ﺘَـ َ ْ ُ َ‬
‫اى َﻓـﺄ َ َﺗ * ِ ‬
‫ﺖ‬ ‫ـﺖ َﻳ َﺪ َ‬‫[ َﻠ ْ‬
‫ﺖ َﺣﺘّ*ـﻰ َ َ‬ ‫* ِ‬
‫َﺖ َوأَﻧَـﺎ َوا َﻗ ْـﺪ ﻃَ َ‪b‬ﻨْ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫َﻓ ْﺴﺘَ ْﺨﺪﻣﻴـﻪ َﻓﻘَـﺎﻟ ْ‬
‫َـﺖ ِﺟﺌْ ُ ‬ ‫ِ‬ ‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ َ‬ ‫اﻟﻨﱠﺒِﻰ *‬
‫ﺖ‬ ‫ـﺎء ﺑِﻚ أ َ ْى ﺑُﻨَـﻴﱠـﺔُ‪َ .‬ﻗﺎﻟ ْ‬‫َﺎل َﻣـﺎ َﺟ َ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫ﱠ َ‬
‫َﺎل َﻣـﺎ َﻓ َﻌ ْﻠ ِﺖ‪َ .‬ﻗـﺎﻟ ْ ‬
‫َﺖ‬ ‫ـﺖ َﻓﻘ َ‬ ‫ﺖ أ َ ْن َﺗ ْﺴـﺄَﻟ َ ُﻪ َو َر َﺟ َﻌ ْ‬
‫اﺳﺘَ ْ‪b‬ﻴَ ْ‬ ‫ـﻚ َو ْ‬ ‫َﻷ ُ َﺳ ِّﻠ َـﻢ َﻋ َﻠﻴْ َ‬

‫‪137‬‬
‫ا و ِ‬ ‫ـﻮل ِ‬ ‫ﻴﻌﺎ َﻓﻘ َ ِ‬
‫ا ﻟَﻘ َْﺪ‬ ‫َ‬ ‫ـ َﻳﺎ َر ُﺳ َ‬ ‫َـﺎل َﻋ ﱞ‬ ‫ﺖ أ َ ْن أ َ ْﺳـﺄَﻟ َ ُﻪ َﻓـﺄ َ َﺗ ْﻴﻨَـﺎ ُه َ‪ً ¤‬‬‫اﺳﺘَ ْ‪َ b‬ﻴ ْﻴ ُ‬ ‫ْ‬
‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻜﻴـﺖ ﺻ ْـﺪر *ى‪ .‬و َﻗـﺎﻟ َـﺖ َﻓ ِ‬
‫ـﺖ َﺣ ّ*ﺘﻰ ‬ ‫َ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﻨ‬ ‫‪b‬‬ ‫ﻃ‬ ‫ـﺪ‬
‫ْ‬ ‫ﻗ‬ ‫ﺔ‬‫ُ‬ ‫ـ‬‫ﻤ‬‫َ‬ ‫ﺎﻃ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ت َﺣ ّﺘ*ﻰ ا‪ ْU‬ﺘَ َ ْ ُ َ‬ ‫َﺳﻨَ ْـﻮ ُ‬
‫ﻮل ِ‬
‫ا‬ ‫َﺎل َر ُﺳ ُ‬ ‫ا ﺑِ * َﺴﺒْ ٍﻰ َو َﺳ َﻌ ٍـﺔ َﻓﺄ َ ْﺧ ِﺪ ْﻣﻨَـﺎ‪َ .‬ﻓﻘ َ‬ ‫ﺎء َك ُ‬ ‫اى َو َﻗ ْـﺪ َﺟ َ‬ ‫ﺖ َﻳ َﺪ َ‬ ‫[ َﻠ ْ‬
‫ََ‬
‫ــﺔ َﺗ ْ‬‫ــ وأ َ َدع أ َ ْﻫ َـﻞ اﻟﺼ ﱠﻔ ِ‬ ‫ا َﻻ أ ُ ْﻋﻄﻴ ُ‬ ‫ــﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ و ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻄ َـﻮى ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﻜ َ َ ُ‬ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ َ َ َ َ‬ ‫ﺻ ﱠـ ُ‬ ‫َ‬
‫ﻴﻌ ُﻬ ْﻢ َوأُﻧْﻔِ ُﻖ َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ ْﻢ أَﺛْ َ َ ُﻬﻧ ْﻢ‪ .‬‬ ‫ﺑ‬‫َ‬ ‫أ‬ ‫ـﻰ‬ ‫ﻨ‬
‫ّ‬ ‫*ﻜ‬‫ـﻮﻬﻧﻢ َﻻ أ َ ِﺟ ُﺪ ﻣﺎ أُﻧْﻔِ ُﻖ َﻋ َﻠﻴ ِﻬﻢ وﻟ * ِ‬ ‫ﺑُ ُ‬
‫ُ‬ ‫ْ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻄ ُُْ‬
‫*‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ *ﻢ َو َﻗ ْﺪ َد َﺧ َﻼ ‪َ +‬ﻗﻄﻴ َﻔ ِﺘ ِﻬ َ إِ َذا ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫ـﺎ‪O‬ﺎ اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ َ‬ ‫َﻓ َﺮ َﺟ َﻌﺎ َﻓﺄ َ َﺗ ُ َ‬
‫* *‬
‫ﻜﺸﱠ َﻔ ْ ‬
‫ﺖ‬ ‫ـ َﺗ َ‬ ‫ﻄ َﻴـﺎ أ َ ْﻗ َﺪ َاﻣ ُﻬ َ‬‫ﺖ أ َ ْﻗ َـﺪ ُاﻣ ُﻬ َ َو إِ َذا َﻏ ﱠ‬ ‫ﻜﺸﱠ َﻔ ْ‬ ‫ـ َﺗ َ‬ ‫وﺳ ُﻬ َ‬ ‫ـﺖ ُر ُء َ‬ ‫ﻄ ْ‬ ‫َﻏ ﱠ‬
‫ــ ﺑِ َﺨ ْـ†ٍ ِﻣ ﱠ ‬
‫ـ‬ ‫ـ` ُﻛ َ‬ ‫ــﺎل أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ ِ ُ‬
‫ــ‪ .‬ﺛُ ﱠـﻢ َﻗ َ‬ ‫ﻜ َ‬‫ﻜـﺎﻧَ ُ‬ ‫َــﺎل َﻣ َ‬ ‫َـﺎرا َﻓﻘ َ‬ ‫ـ َﻓﺜ َ‬ ‫وﺳ ُﻬ َ‬ ‫ُر ُء ُ‬
‫ِ‬ ‫ـﻦ ِﺟ ْـ` ُ‬ ‫َﺎل َﻛ ِﻠ َ‬
‫اﻟﺴ َﻼ ُم‬‫ﻳـﻞ َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ ﱠ‬ ‫ت َﻋ ﱠﻠ َﻤﻨ ِﻴﻬ ﱠ‬ ‫ـ ‪P‬‬ ‫ـﺎﻻ ﺑَ *ـ‪َ .‬ﻓﻘ َ‬ ‫ـﻧـﻰ‪َ .‬ﻗ َ‬ ‫َﺳـﺄَﻟْﺘُ َ‬
‫ﻜﺒِّ َـﺮ ِ ‬
‫ـا َو ُﺗ َ‬ ‫ـ *ا و َ ْ * ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ـﺮ ُﻛ ّ ِ‬ ‫ـﺎن ‪ُ +‬دﺑُ ِ‬ ‫َــﺎل ُﺗ *ﺴﺒِ‪ِ b‬‬
‫ان‬ ‫ﲢ َﻤ َـﺪان َﻋ ْ ً‬ ‫ﺻ َـﻼة َﻋ ْ ً َ‬ ‫ـﻞ َ‬ ‫َﻓﻘ َ َ ّ َ‬
‫ا‰ َـﺪا َﺛ َﻼ ًﺛﺎ ‬ ‫€ َو ْ َ‬‫ـ َﻓ َﺴﺒِّ َ‪b‬ﺎ َﺛ َـﻼ ًﺛﺎ َو َﺛ َـﻼﺛ َ‬‫ﻜ َ‬ ‫ا‪ُ U‬‬ ‫ـا و إِ َذا أَو ﻳﺘُ * َ إِ *‪ 9‬ﻓِﺮ ِ‬
‫َ‬ ‫َ ْ‬ ‫َﻋ ْ ً َ‬
‫*‬
‫€‪ .‬‬‫€ َو َﻛﺒِّ َﺮا أ َ ْرﺑَ ًﻌﺎ َوﺛَ َﻼﺛ َ‬‫َوﺛَ َﻼﺛ َ‬
‫*‬ ‫*‬
‫‪Hz. Ali (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)’tan flöyle rivayet etmifltir:‬‬
‫‪Hz. Peygamber (s.a.s.), k›z› Hz. Fat›ma’y› evlendirdi¤inde,‬‬
‫‪çeyiz olarak ona kadife bir örtü, içine hurma lifi doldurulmufl‬‬
‫‪deri bir yast›k, iki el de¤irmeni, bir su k›rbas› ve iki testi verdi.‬‬
‫‪Hz. Ali, bir gün Hz. Fat›ma’ya:‬‬
‫‪– Allah'a yemin olsun ki, bitkin düfltüm, gö¤üslerim a¤r›d›.‬‬
‫‪Allah, babana esirler verdi. Gitsen de ondan bir hizmetçi iste-‬‬
‫‪sen! deyince Hz. Fat›ma:‬‬
‫‪– Yemin olsun ki, de¤irmenle un ö¤ütmekten benim de elle-‬‬

‫‪138‬‬
rim kabard›, dedi ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yan›na geldi. Hz.
Peygamber (s.a.s.):
– Niçin geldin yavrucu¤um, deyince Hz. Fat›ma:
– Sadece hâlinizi sormak için geldim, diyerek iste¤ini söyle-
meye utand› ve geri döndü. Hz. Ali, Ne yapt›n? deyince Hz.
Fat›ma: ‹stemeye utand›m, dedi. Bu defa beraberce Hz. Pey-
gamberin huzuruna geldiler. Hz. Ali, Allah Resûlüne, “bitkin
düfltüm, gö¤üslerim a¤r›d›.” dedi. Hz. Fat›ma da “De¤irmenle
un ö¤ütmekten benim de ellerim kabard›. Cenab-› Hak, sana
esirler ve bolluk ihsan etti. Bize hizmetçi verir misin?” dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.):
– Ehl-i Suffe (evleri olmad›¤› için Hz. Peygamber'in mesci-
dinde yat›p kalkan sahabiler) açl›ktan k›vran›rken onlar›
b›rak›p da size veremem. Onlara verecek bir fley
bulam›yorum. Yaln›z flu esirleri sat›p paras›n› onlara harca-
yaca¤›m, dedi. Onlar da geri döndüler.
Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ali ile Hz. Fat›ma’n›n
evlerine gitti. Onlar yat›yorlard›. Örtüleri ile bafllar›n› örtseler
ayaklar› aç›l›yor, ayaklar›n› örtseler bafllar› aç›l›yordu. Hemen
do¤ruldular, Hz. Peygamber (s.a.s.), “kalkmay›n” dedi ve
sonra;
– Benden istedi¤iniz fleyin daha hay›rl›s›n› size söyleyeye-
yim mi? dedi. Onlar da “buyur” dediler. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (s.a.s.):
– Her namaz›n arkas›ndan 10 defa Sübhanallah, 10 defa
Elhamdülillah, 10 defa Allahü Ekber; yatarken de 33 defa
Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah ve 34 defa Allahü
Ekber, deyiniz. Bunlar› bana Cebrail (a.s.) ö¤retmifltir, bu-
yurdu.
(Ahmed b. Hanbel, I, 106, 850)

ُ ْ‫ـﺖ َﺳ ْﻮ َد ُة ﺑِﻨ‬
‫ـﺖ َز ْﻣ َﻌ َﺔ ﻟ َْﻴ ًﻼ‬ ْ ‫ َﺧ َﺮ َﺟ‬:‫َـﺖ‬ ْ ‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗـﺎﻟ‬
ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬261.

 ْ ‫ َﻓ َﺮ َﺟ َﻌ‬،‫€ َﻋ َﻠ ْﻴﻨَﺎ‬َ ْ ‫ﺎﺳ ْﻮ َد ُة َﻣـﺎ َ¨ ْ َﻔ‬ ِ ِ ِ َ ‫آﻫﺎ ُﻋﻤﺮ َﻓﻌﺮ َﻓﻬـﺎ َﻓﻘ‬
‫ﺖ‬ َ ‫َﺎل إﻧﱠﻚ َوا َﻳ‬ َ َ َ ُ َ َ ‫َﻓ َﺮ‬

139
 ‫ ُﺣ ْﺠ َـﺮﺗﻰ‬+ ‫ـﻚ ﻟ َـ ُﻪ َو ُﻫ َـﻮ‬ َ ‫ت *ذ ِﻟ‬ ِ
ْ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓ َـﺬ َﻛ َﺮ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ اﻟﻨﱠﺒ‬9َ ِ‫إ‬
ّ
*
‫ُﻮل َﻗ ْﺪ أ َ * ِذ َ ن‬
ُ ‫ َﻳ ِﺪ ِه ﻟ ََﻌ ْﺮ ًﻗـﺎ َﻓﺄُﻧْ ِﺰ َل َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َﻓ ُﺮﻓِ َـﻊ َﻋﻨْ ُﻪ َو ُﻫ َﻮ َﻳﻘ‬+ ‫ َو إِ ﱠن‬،‫َﻳﺘَ َﻌﺸﱠ ﻰ‬
 .‫ﻜ ﱠﻦ‬ ُ ‫ﳊ َﻮاﺋ ِ ِﺠ‬َ ِ ‫ﻜ ﱠﻦ أ َ ْن َ¨ ْ* ُﺮ ْﺟ َﻦ‬ُ َ ‫ا ﻟ‬
ُ
Âifle (r.anhâ)’dan; flöyle anlat›yor:
Sevde bint-i Zem’a (r.anhâ) (Hz. Peygamberin efli) bir gece
(bâz› ihtiyâc› için) soka¤a ç›km›flt›. (fiiflman bir kad›n oldu¤u
için kolayca tan›nabiliyordu). Ömer (r.a.) de kendisini gördü,
tan›d› ve:
– Vallâhi gözümüzden kaçmad›n (tan›d›k seni) dedi. (Buna
can› s›k›lan) Sevde (flikâyet etmek üzere) Resûlullah (s.a.s.)’a
müracaat etti. Resûlullah (s.a.s.) da benim evimde akflam
yeme¤i yiyordu ve elinde bir kemikli et vard›. Sevde durumu
anlat›nca, bu s›rada vahiy nâzil oldu. Hemen Peygamber Efen-
dimiz bafl›n› kald›rarak flöyle buyurdu:
“‹htiyac›n›z için d›flar› ç›kman›za müsâade edilmifltir.”
(Buhârî, Nikâh, 115, VI, 159-160)

‫ا َﻣـﺎ َﺣ ﱡﻖ‬ِ ‫ـﻮل‬ َ ‫ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬:‫َــﺖ‬ ْ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗـﺎﻟ‬


ِ ِ
ُ ‫ـﻰ‬َ ‫ـﻦ ُﻣ َﻌـﺎو َﻳــ َﺔ اﻟْﻘُﺸَ ْـ†ى َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬262.
ِ َ‫ﻄ ِﻌﻤﻬــﺎ إِ َذا ﻃ‬ * ِ ِ ‫ــﺔ أَﺣ‬ ِ ‫َزوﺟ‬
 ‫ــﻮﻫـﺎ إِ َذا‬
َ ‫ﻜ ُﺴ‬ ْ ‫ــﺖ َو َﺗ‬ َ ْ ‫ﻤ‬ ‫ﻌ‬ َُ ْ ‫ﺗ‬
ُ : ‫ــﺎل‬
َ ‫ﻗ‬َ !‫ــﺪﻧَــﺎ َﻋ َﻠ ْﻴــﻪ‬ َ َ ْ
 .‫ اﻟ ْﺒَ ْﻴ ِﺖ‬+ِ ‫‹ ُﺠ ْﺮ إِ ﱠﻻ‬
ْ َ ‫© ِب اﻟ َْﻮ ْﺟ َﻪ َو َﻻ ُﺗﻘَﺒﱢ ْﺢ َو َﻻ‬ ِ ْ ‫ﺖ َو َﻻ َﺗ‬ َ ‫ا ْﻛﺘَ َﺴ ْﻴ‬
Muâviyetü’l-Kufleyrî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’a:

– Ey Allah’›n Resûlü! Kad›n›n erkek üzerindeki hakk› nedir?


diye sordum. Resûlullah (s.a.s.):
– Yedi¤inden onu yedir, giydi¤inden de onu giydir. Yü-
züne vurma, kötü söz de söyleme. Küstü¤ünüzde de ancak
evinizin içinde yataklar›n›z› ay›r›n, buyurdu.
(Ebû Dâvud, Nikâh, 42, II, 606)

140
‫ َﻻ َﻳ ْﻔ َﺮ ْك‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬263.
*
 .‫آﺧ َﺮ‬َ ‫ إ ْن َﻛﺮ َه ﻣﻨْ َﻬﺎ ُﺧ ُﻠﻘًﺎ َرﺿ َﻰ ﻣﻨْ َﻬﺎ‬،ً‫ﻦ ُﻣ ْﺆ ِﻣﻨَﺔ‬P ‫ُﻣ ْﺆ ِﻣ‬
ِ ِ ِ ِ ِ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“‹man eden bir erkek iman etmifl bir kad›na (ondaki
hofluna gitmeyecek bir ahlâktan dolay›) bu¤z etmesin
(k›zmas›n). (Çünkü) onun bir huyundan hofllanm›yorsa,
di¤erinden hofllanabilir.”
(Müslim, Rada, 61, II, 1091)

‫ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬264.
ِ ‫ﺎ وﻟ *ْﻴﻮمِ ْاﻵ ِﺧ ِﺮ َﻓ َﻼﻳﺆذى ﺟﺎره واﺳﺘﻮﺻﻮا ﺑِﺎﻟﻨﺴ‬ ِ ِ
 ...‫ﺎء َﺧ ْ ً†ا‬ َ‫ﱢ‬ ُ َْ ْ َ َُ َ ْ ُ ْ َ َ ِ‫ُﻳ ْﺆﻣ ُﻦ ﺑ‬
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah’a ve Ahiret gününe inanan, komflusuna eziyet et-
mesin. Kad›nlara, ö¤ütleri iyi bir flekilde yap›n, onlara karfl›
iyi davran›n…”
(Buhârî, Nikâh, 80, VI, 145)

‫ إِ َذا أَﻃَ َﺎل‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍِ
َ ‫ـﻦ َﺟـﺎﺑﺮ َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬265.

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َ ﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ َو َﻛﺎ َن اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬.‫ﻄ ُﺮ ْق أ َ ْﻫ َﻠ ُﻪ ﻟ َْﻴ ًﻼ‬
ْ ‫أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ُﻢ اﻟ ْ َﻐ ْﻴﺒَ َﺔ َﻓ َﻼ َﻳ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ ً ُ َ َ
‫ َو َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬.‫اﻟـﺮ ُﺟ ُـﻞ أ ْﻫﻠ ُﻪ ﻃ ُـﺮﻗـﺎ‬ ‫ـﻰ ﱠ‬
ِْ َ ْ
َ ‫َﻳﻜ َـﺮ ُه أ ْن َﻳﺄﺗ‬
‫ ﱠ ﺪ‬bِ ‫ـﻂ اﻟﺸﱠ ِﻌﺜَ ُﺔ َو َﺗ ْﺴ َﺘ‬
َ ‫ﻜﻰ َﲤ ْ َﺘ ِﺸ‬ َ ِ ُ ُِ َ َ ‫ﱠ‬
ْ ‫ أ ْﻣﻬﻠـﻮا َﺣ ﱠﺘﻰ َﺗ ْﺪ ُﺧﻠـﻮا ﻟ َْﻴ ًﻼ ﻟ‬:‫َو َﺳﻠ َـﻢ ﻗ َﺎل‬
 .‫ْاﳌُﻐﻴﺒَ ُﺔ‬
Câbir (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur: *

141
“Sizden biriniz uzun zaman hariçte (evinden uzakta) kal›rsa,
dönüflünde gece vakti habersiz eve girmesin.” Çünkü, Resûlul-
lah (s.a.s.), (uzun zaman uzakta kalan) kimsenin habersiz âilesi
yan›na gece gelmesini hofl görmezdi.
Yine Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“(Evinizden uzun zaman uzak kald›¤›n›zda) evinize döner-
ken gece ans›z›n eve girmeyiniz. (Aileniz) saçlar›n› taras›n,
düzeltsin, yap›lmas› gereken temizlikleri yaps›n.”
(Müslim, Rada, 57, II, 1088)

‫ ِﻣ َﻦ ﱡ‬9
 ‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‬ ِ َ ‫ ُﺣﺒﱢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
‫ﺐإ َ ﱠ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻋﻦ أَﻧَ ٍﺲ َﻗ َﺎل; َﻗ َﺎل رﺳ‬266.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ

 .‫اﻟﺼ َﻼ ِة‬ ِ
‫ ﱠ‬+ِ ‫ﺐ َو ُﺟﻌ َﻞ ُﻗ ﱠﺮ ُة َﻋ ْﻴﻨﻰ‬
ُ ‫ﻄ ﱢﻴ‬ ‫ﺎء َواﻟ ﱠ‬
ُ ‫اﻟﻨﱢ َﺴ‬
*
Enes (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Bana dünyadan; kad›n, güzel koku sevdirilmifl, namaz
gözümün nuru k›l›nm›flt›r.”
(Nesâî, Iflretü’n-Nisâ, 36, VII, 61)

142
XV
YAKINLARI GÖZETMEK HAKKINDA
HAD‹SLER

‫Œ ُه‬ ِ ِ
‫ َﻣ ْﻦ َ ﱠ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬267.

 .‫‰ ُﻪ‬َِ ‫ﺼ ْﻞ ر‬ ِ ‫ أَﺛَ ِﺮ ِه َﻓ ْﻠﻴ‬+ ‫ ِر ْزﻗِ ِﻪ وأ َ ْن ﻳﻨْﺴﺄ َ ﻟ َ ُﻪ‬+* ‫ﻂ ﻟ َ ُﻪ‬ َ ‫أ َ ْن ُﻳﺒْ َﺴ‬
َ َ َ ُ َ
* *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“R›zk›n›n genifl, ömrünün uzun olmas›n› arzu eden (akra-
balar›n› ziyaret etsin) onlarla olan ba¤lant›s›n› devam ettir-
sin.”
(Buhârî, Edep, 12, VII, 72)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ * ْ ‫اﻟﺮ‬
َ ‫‰ـﻦ ﺑْـﻦ َﻋ ْـﻮف َرﺿ‬ ‫ـﻦ َﻋﺒْ ُـﺪ ﱠ‬
ْ ‫ َﻋ‬268.
ِ ‫‰ـﻦ َﺧ َﻠﻘْﺖ‬
 ‫ﺎ‬iَ َ ‫ْﺖ‬
ُ ‫َ َﻘﻘ‬U‫اﻟﺮﺣ َـﻢ َو‬
‫ُ ﱠ‬ ‫ا َوأ َ َﻧﺎ ﱠ‬
ُ * ْ ‫اﻟﺮ‬ ُ ‫ أ َ َﻧـﺎ‬:9‫ا َﺗ َﻌ َﺎ‬
ُ ‫ َﻗ َﺎل‬:‫ُـﻮل‬
ُ ‫َﻳﻘ‬
ِ
َ ‫ﺻ ْﻠ ُﺘ ُﻪ َو َﻣ ْﻦ َﻗ‬
 .‫ﻄ َﻌ َﻬﺎ ﺑَ َﺘ ﱡﺘ ُﻪ‬ َ ‫ﺻ َﻠ َﻬﺎ َو‬
َ ‫ َﻓ َﻤ ْﻦ َو‬،‫اﺳﻤﻰ‬ْ ‫ﻣ ِﻦ‬
*
Abdurrahman b. Avf (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ buyuruyor ki: “Allah” Ben’im, “Râhman”
Ben’im, ‘rahim’i yaratt›m, onu kendi ismimden türettim.
Bundan dolay› akrabâl›k haklar›n› gözetenlere Ben de rah-
met ederim. Bunu gözetmeyenlerden de rahmetimi kese-
rim.”
(Tirmizî, Birr, 9, Hadis no: 1908, IV, 315)

143
ِ ‫ـﻮل‬
 ‫ا أ َ ْﺧ ِ ْ`ﻧﻰ‬ َ ‫ـﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ‬َ ‫ﻼ َﻗ‬ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬ ِ
ُ ‫ـﻮب َرﺿ َﻰ‬َ ‫ـﻦ أَﺑﻰ أ َ ﱡﻳ‬
ْ ‫ َﻋ‬269.
* *
 ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ ِ َ ‫َﺎل اﻟْﻘ َْﻮ ُم َﻣـﺎﻟ َ ُﻪ َﻣﺎﻟ َـ ُﻪ َﻓﻘ‬ َ ْ ‫ـﻞ ُﻳ ْﺪ ِﺧ ُﻠﻨﻰ‬
َ ‫اﳉﻨﱠـ َﺔ َﻓﻘ‬ ٍ ‫ﺑِ َﻌ َﻤ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ ‫َﺎل َر ُﺳ‬
ِ ِ ْ ‫ أَرب ﻣــﺎﻟ َـ ُﻪ َﺗﻌﺒ ُـﺪ ا َﻻ ُﺗ‬:* ‫َﻋ َﻠﻴ ِـﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ‬
‫ﻼ َ ة‬
َ ‫اﻟﺼـ‬
‫ﻴـﻢ ﱠ‬ ُ ‫َ ْﻴﺌًـﺎ َو ُﺗﻘ‬U ‫ـ ُك ﺑِـﻪ‬ َ ُْ َ P َ َ َ َ ْ
 .‫اﺣ َﻠ ِﺘ * ِﻪ‬
ِ ‫ َﻛﺄَﻧﱠ ُﻪ َﻛﺎ َن َﻋ * ر‬.‫ َذر َﻫﺎ‬.‫ﺼ ُﻞ اﻟﺮ ِﺣﻢ‬
َ ْ َ ‫ﱠ‬
ِ ‫اﻟﺰ َﻛﺎ َة و َﺗ‬ ِ
َ ‫َو ُﺗ ْﺆﺗﻰ ﱠ‬
Ebû Eyyûb (r.a.)’den; bir kifli, Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Beni Cennet’e koyacak bir ameli bana haber ver, dedi.
Orada bulunanlar:
– Buna ne oluyor, buna ne oluyor? di(ye taaccüblerini ifâde
et)tiler. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹htiyâc› var ki soruyor, flafl›racak ne var (dedikten
sonra:) Allâh’a ibadet eder, O’na hiçbir fley ortak koflmaz,
namaz› do¤ru k›lar, zekât› verir, yak›nlar›n› ziyâret edersin.
Sanki devenin üstünde imifl gibi- B›rak onu,26 buyurdu.
(Buhârî, Kitabu’z-Zekât, 1, II, 109)

‫ﻟـﺮ ِﺣ ُﻢ‬ ِ
‫ َا ﱠ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ
‫ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻋـﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬270.

 .‫ا‬ َ ‫ﻄ َﻌﻨﻰ َﻗ‬


ُ ‫ﻄ َﻌ ُﻪ‬ َ ‫ا َو َﻣ ْﻦ َﻗ‬
ُ ‫ﺻ َﻠ ُﻪ‬َ ‫ﺻ َﻠﻨﻰ َو‬ َ ‫ُﻮل َﻣ ْﻦ َو‬ُ ‫ َﺗﻘ‬،‫ﺔ ﺑِﺎﻟ َْﻌ ْﺮ ِش‬P ‫ُﻣ َﻌ ﱠﻠ َﻘ‬
* *
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz flöyle buyurmufltur:
– Rahm27, (sanki) arfla as›l› (imifl gibi) Allah’›n rahmetine
s›¤›nm›flt›r. O (flöyle) söyler:

26. Sanki Peygamber Efendimiz deve üzerinde imifl, adam da devesinin yular›ndan
tutup bu suâli sormufl gibi Resûl-i Ekrem bu cevâb› verdikten sonra: Art›k b›rak
deveyi (yoluna devam etsin), buyurmufltur.
27. Rahm, s›la-i rahm, akrabâ ve yak›nlarla ilgilenmek demektir. Ayn› zamanda anne
rahmini de ifade etmektedir.

144
– Beni (s›la-i rahmi) gözeten kimseye Allah rahmet etsin.
Beni (s›la-i rahmi) terk edenden de Allah, rahmetini kessin.
(Müslim, Birr, 6, Hadis no: 17, III, 1981)

 َ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


‫ﻻ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ﻄﻌـ ِﻢ َرﺿ َﻰ‬
ِ ْ ‫ـ† ﺑ ِﻦ ﻣ‬
ُ ْ ِ ْ َ‫ـﻦ ُﺟﺒ‬
ْ ‫ َﻋ‬271.

 .‫ﺎﻃ ُﻊ َر ِﺣ ٍﻢ‬ِ ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َﻗ‬


َ ْ ‫َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬

Cübeyr b. Mut’im (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“S›la-i rahm etmeyen (yak›nlar› ile ilgilerini kesen) kimse
Cennet’e giremez.”
(Müslim, Birr, Hadis no: 19, III, 1989)

9 ‫ا! إِ ﱠن‬ ِ ‫ﻮل‬ َ ‫ـﺎل َﻳﺎ َر ُﺳ‬ َ ‫ﻼ َﻗ‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬ ِ َ ْ ‫ ﻋ‬272.
ُ ‫ـﻰ‬ َ ‫َـﻦ أﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ‬
* *
‫ َوأ َ ْﺣ ُﻠ ُـﻢ‬،9 َ‫ـﻦ إِﻟ َْﻴ ِﻬ ْـﻢ َو ُﻳﺴﻴﺌُـﻮ َن إِ ﱠ‬ ِ ‫ وأُﺣ‬،‫ﻄﻌــﻮﻧـﻰ‬ ِ
‫ﺴ‬
ُ ْ َ ُ َ َ ْ ‫َﻗ َـﺮاﺑَــ ًﺔ أَﺻ ُﻠ ُﻬ‬
َ ‫ﻘ‬
ْ ‫ﻳ‬ ‫و‬ ‫ـﻢ‬
‫ﻜﺄَﻧﱠ َ ُﺗ ِﺴ ﱡﻔ ُﻬ ُﻢ اﻟ ْـ َﻤ ﱠ ﻞ‬َ * ‫ﺖ َﻓ‬َ ‫ﺖ َﻛ َ ُﻗ ْﻠ‬
ِ * َ ‫ َﻓﻘ‬،َ ‫¬ﻬ ُﻠﻮ َن َﻋ‬
َ ْ‫ ﻟ َﺌ ْﻦ ُﻛﻨ‬:‫َﺎل‬ ‫ﱠ‬ َ ْ َ ‫َﻋﻨْ ُﻬ ْﻢ َو‬
 .‫ﺖ َﻋ * *ذ ِﻟ َﻚ‬ ِ ِ
َ ‫† َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻬ ْﻢ َﻣﺎ ُد ْﻣ‬P ‫َو َﻻ َﻳ َﺰ ُال َﻣ َﻌ َﻚ ﻣ َﻦ ا ﻇَﻬ‬
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; bir kifli, Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Yâ Resûlullah! Benim yak›nlar›m var. Ben onlar› ziyâret
ederim, onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar
bana kötülük eder. Ben onlara yumuflak davran›r›m, onlar
bana câhillik eder (kaba davran›rlar). Resûlullah (s.a.s.) flöyle
buyurmufltur:
– E¤er dedi¤in gibi isen, onlara k›zg›n kül yediriyor gibi-
sin, (yâni senin yapt›¤›n iyili¤e karfl›) onlar›n kötülü¤ü kendi
aleyhlerinedir. Sen böyle davrand›¤›n müddetçe, Allâhu
Teâlâ sana yard›mc› olur ve seni onlardan korur.
(Müslim, Birr, 6, Hadis no: 22, III, 1982)

145
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‪َ :‬ﺗ َﻌ ﱠﻠ ُﻤﻮا ‬ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ َ‬
‫ﺻ ﱠ ُ‬ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ ُ‬ ‫‪َ 273.‬ﻋ ْ‬
‫*‬
‫˜ﺒﱠ ‪P‬ﺔ ِ‪ْ +‬اﻷ َ ْﻫ ﻞِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﻣ ْﻦ أَﻧْ َﺴﺎﺑِ ُ‬
‫اﻟﺮﺣ ِﻢ َ َ‬ ‫ﻜ ْﻢ َﻓﺈ ﱠن ﺻ َﻠ َﺔ ﱠ‬ ‫ﺎﻣ ُ‬
‫ﻜ ْﻢ َﻣﺎ َﺗﺼ ُﻠﻮ َن ﺑﻪ أ ْر َﺣ َ‬
‫ﺎل َﻣﻨْ َﺴﺄ َ ‪P‬ة ِ‪ْ +‬اﻷ َ َﺛ ِﺮ‪ .‬‬‫ﻣﺜْﺮا ‪P‬ة ِ‪ْ +‬اﳌ َ ِ‬
‫َ َ‬
‫‪Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬
‫‪“S›la-i rahmi ne ile (ve nas›l) yapaca¤›n›z› büyükleriniz-‬‬
‫‪den ö¤reniniz. Çünkü s›la-i rahm, akraba aras›nda sevgi,‬‬
‫”‪malda çokluk, ömürde ise berekettir.‬‬
‫)‪(Tirmizî, Birr, 49, Hadis no: 1979, IV, 351‬‬

‫ا‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬


‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‪ :‬إ ﱠن َ‬ ‫ﺻ ﱠ ُ‬‫ـﻰ َ‬ ‫ِ ِ‬
‫ا ُﻋﻨْـ ُﻪ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬ ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ ُ‬ ‫‪َ 274.‬ﻋ ْ‬
‫*‬
‫َـﺎم اﻟ َْﻌﺎﺋ ِ ِ ﺬ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻣ‬
‫ﱠ ُ * َ ُ‬ ‫ا‬ ‫َ‬
‫ﺬ‬ ‫ﻫ‬ ‫ـﻢ‬ ‫ِ‬
‫ﺣ‬ ‫اﻟﺮ‬ ‫َﺖ‬ ‫ِ‬ ‫ﻟ‬ ‫ـﺎ‬ ‫َ‬
‫ﻗ‬ ‫ِ‬
‫ﻪ‬ ‫ِ‬
‫ﻘ‬ ‫ْ‬
‫ﻠ‬ ‫ﺧ‬‫َ‬ ‫ـﻦ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ﻣ‬ ‫َ‬
‫غ‬ ‫ﺮ‬ ‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻓ‬ ‫ا‬‫ذ‬‫َ‬ ‫ِ‬ ‫إ‬ ‫ﻰ‬ ‫اﳋ ْﻠ َـﻖ َ ﱠ‬
‫ﺘ‬ ‫ﺣ‬ ‫َﺧ َﻠ َﻖ ْ َ‬
‫ﻄ َﻊ َﻣ ْ ‬
‫ﻦ‬ ‫ﻚ َوأ َ ْﻗ َ‬ ‫ﺻ َـﻞ ﻣﻦ وﺻ َﻠ ِ‬ ‫€ أ َ ْن أ َ ِ‬ ‫ﺿَْ‬ ‫ﻴﻌ ِﺔ َﻗ َﺎل ﻧَ َﻌ ْـﻢ أ َ َﻣﺎ َﺗ ْﺮ َ‬ ‫ﺑِ َ ِ‬
‫َ ْ َ َ‬ ‫ـﻚ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﻄ َ‬
‫*‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِ ﻪ‬
‫ُ‬ ‫‬ ‫ﱠ‬ ‫ﺻ‬ ‫َ‬
‫ﻮل ِ‬
‫ا‬ ‫ُ‬ ‫ﺳ‬‫ر‬
‫َُ‬ ‫ـﺎل‬
‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻗ‬ ‫‪.‬‬ ‫ـﺎل َﻓﻬﻮ ﻟ ِ‬
‫َﻚ‬ ‫َُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻗ‬ ‫ب‬ ‫ِ‬
‫ﻄ َﻌﻚ‪َ .‬ﻗـﺎﻟ ْ َ َ َ ّ‬
‫ﺎر‬ ‫ﻳ‬ ‫‬‫*‬ ‫ﺑ‬ ‫َﺖ‬ ‫َﻗ َ ِ‬

‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‪َ :‬ﻓﺎ ْﻗ َﺮأُوا إِ ْن ِ‪U‬ﺌْ ُﺘ ْﻢ َﻓ َﻬ ْـﻞ َﻋ َﺴ ْﻴ ُﺘ ْﻢ إِ ْن َﺗ َﻮﻟ ْﱠﻴ ُﺘ ْﻢ أ َ ْن ُﺗ ْﻔ ِﺴ ُﺪوا ِ‪ْ +‬اﻷ َ ْر ِ ‬
‫ض‬
‫ــﻢ َوأ َ ْﻋ *ﻤـﻰ ‬ ‫ا َﻓـﺄ َ َ‬
‫ﺻ ﱠﻤ ُﻬ ْ‬ ‫ــﻢ ُ‬
‫ﻳــﻦ ﻟ ََﻌﻨَ ُﻬ ُ‬ ‫ﻜ ْـﻢ ُاوﻟ ِ*ﺌ َ‬
‫ــﻚ اﻟ ﱠـﺬ َ‬ ‫َﻄ ُﻌــﻮا أ َ ْر َﺣ َ‬
‫ــﺎﻣ ُ‬ ‫َو ُﺗﻘ ِ ّ‬
‫*‬
‫أَﺑْ َﺼ َ‬
‫ﺎر ُﻫ ْﻢ‪ .‬‬

‫‪Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:‬‬


‫‪– Allâhu Teâlâ, mahlûkât› yarat›p yaratma iflini bitir-‬‬
‫‪di¤inde; rahm (yak›nl›k, lisân-› hâl ile) dedi ki:‬‬
‫‪– Bu (huzurunda duruflum), ayr›l›k firkat›ndan sana‬‬
‫)‪s›¤›nanlar›n durufludur. (Allahu Teâlâ:‬‬

‫‪146‬‬
– Evet, seni ziyaret edene rahmet etmeme, seninle ilgisi-
ni kesenden rahmetimi kesmeme râz› olmaz m›s›n? buyur-
du. (Rahm):
– Evet râz›y›m yâ Rab, dedi. (Allâhu Teâlâ:)
– ‹flte bu senin (hakk›n) d›r, buyurdu. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹sterseniz, “Nas›l, döner de yeryüzünde bozgunculuk
ç›kar›r ve akrabâl›k ba¤lar›n› keser misiniz? Böyle olanlar o
kimselerdir ki, Allah onlar› lânetlemifl de duygular›n› alm›fl
ve gözlerini kör etmifltir” (Muhammed, 47/22) âyetini oku-
yunuz, buyurdu.
(Buhârî, Edeb, 13, III, 72)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ َاﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬275.

ِ ِ‫ َو َﻣ ْﻦ َﻛـﺎ َن ُﻳ ْﺆ ِﻣ ُﻦ ﺑ‬،‫ﺿ ْﻴ َﻔ ُﻪ‬


‫ﺎ‬ َ ‫ﻜ ِﺮ ْم‬ ِ ‫اﻻ ِﺧ‬
ْ ‫ـﺮ َﻓ ْﻠ ُﻴ‬ ِ *ِ‫َﻛﺎ َن ﻳ ْﺆ ِﻣـﻦ ﺑ‬
* ْ ِ‫ﺎ َواﻟ َْﻴ ْﻮم‬ ُ ُ
 ِ ‫اﻻ ِﺧ‬
‫ـﺮ‬ * ْ ِ‫ـﺎ َواﻟ َْﻴ ْـﻮم‬ ِ ِ‫‰ـ ُﻪ وﻣـﻦ َﻛـﺎ َن ﻳـ ْﺆ ِﻣـﻦ ﺑ‬
ُ ُ
ِ ِ
ْ َ َ َ ‫ـﺮ َﻓ ْﻠ َﻴﺼ ْـﻞ َر‬ ِ ‫اﻻ ِﺧ‬ * ْ ِ‫َواﻟ َْﻴ ْـﻮم‬
ِ
ْ ‫َﻓ ْﻠ َﻴﻘ ُْﻞ َﺧ ْ ً†ا أ َ ْو ﻟ َﻴ ْﺼ ُﻤ‬
 .‫ﺖ‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Kim Allah’a ve âhiret gününe iman etmifl ise misafirine
ikram etsin (a¤›rlas›n).
Kim Allah’a ve ahiret gününe iman etmifl ise s›la-i rahm
etsin (yak›nlar› ile ilgilensin).
Kim Allah’a ve âhiret gününe iman etmifl ise, (ya) hay›rl›
söz söylesin veya sussun.”
(Müslim, ‹man, 19, IV, 68)

‫ا َﻋ ْﻠﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺻﺎﻧﻰ َﺧﻠ ِﻴ‬ َ ‫ أ َ ْو‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ َز ٍّر َرﺿ َﻰ‬276.
* ِ * َ *
ِ ٍ ِ
ُ ‫ـﻦ ُﻫ َﻮ َﻓ ْـﻮﻗﻰ َوأ َ ْن َا ْﻧ‬
‫ﻈ َ ﺮ‬ ْ َ‫ﻣ‬ 9* ‫إ‬ ‫ﺮ‬‫ﻈ‬ُ
َ ْ ْ ‫ﻧ‬ ‫أ‬ ‫ﻻ‬ َ ‫ن‬ َ ‫أ‬ ‫ـﻰ‬ ‫ﺎﻧ‬ ‫ﺻ‬ َ
َ ْ ْ ‫ـﻦ‬
‫و‬ ‫أ‬ : ِ † َ
‫اﳋ‬ْ َ ‫ﺑِﺨ َﺼﺎل ﻣ‬
* *
147
ِ ‫€و ﱡ‬
 ‫ﺻﺎﻧﻰ‬ َ ‫اﻟﺪﻧُ ّ ِﻮ ﻣﻨْ ُﻬ ْﻢ َوأ َ ْو‬ َ ِ ‫ﺐ اﻟ ْـ َﻤ َﺴﺎﻛ‬ ّ ِ bُ ِ‫ﺻﺎﻧﻰ ﺑ‬ َ ‫ َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ ُدوﻧﻰ َو أ َ ْو‬9* ِ‫إ‬
*
‫ا ﻟ َْـﻮ َﻣ َﺔ َﻻ *ﺋ ِ ٍﻢ‬
ِ +ِ ‫ﺎف‬ َ ‫ﺻـﺎﻧﻰ أ َ ْن َﻻ أ َ َﺧ‬ َ ‫ت َوأ َ ْو‬
* * ِ ِ
ْ ‫أ َ ْن أَﺻ َـﻞ َر‰ﻰ َو إِ ْن أ َ ْدﺑَ َﺮ‬
*
 َ ‫ﺻـﺎﻧـﻰ أ َ ْن أ ُ ْﻛﺜِ َـﺮ ِﻣ ْﻦ‬
‫ﻻ‬ َ ‫اﳊ ﱠـﻖ َو إِ ْن َﻛـﺎ َن ُﻣ ًّـﺮا َوأ َ ْو‬ َ ْ ‫ـﻮل‬ َ ‫ﺻـﺎﻧـﻰ أ َ * ْن أ َ ُﻗ‬ َ ‫َوأ َ ْو‬
*  .‫اﳉﻨ ِﺔ‬ ِ ُ‫ﺰ ِﻣ ْﻦ ُﻛﻨ‬P ْ‫ﺎ َﻓ ِﺈ ﱠ َﻬﻧﺎ َﻛﻨ‬ ِ ِ‫ﺣﻮ َل و َ *ﻻ ُﻗﻮ َة إِ ﱠﻻ ﺑ‬
‫ﻮز ْ َ ﱠ‬ ‫َ ْ َ ﱠ‬
Ebû Zer (r.a.)’den:
Halîlim ve en çok sevdi¤im Resûlullah (s.a.s.), bana iyilikten
bâz› hasletler tavsiye etti:
1- (Dünyâl›kta) kendinden üstün olana bakmay›p benden
daha afla¤›da olana bakmay›,
2- Yoksullar› sevip onlara yaklaflmay›,
3- Arka çevirseler bile yak›nlar›ma s›la-i rahm (ziyaret)
yapmay›,
4- Allah r›zâs› u¤runda yericilerin yermesine
ald›rmamay›,
5- Ac› olsa da do¤ruyu ve hakikat› söylemeyi,
6- Cennet hazinelerinden bir hazine oldu¤u için, “Lâ
havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh” demeyi, tavsiye buyurmufltur.
(‹bn-i Hibbân, Sahih, Hadis no: 449, II, 194)

‫ إِﻧﱠ ُﻪ َﻣ ْﻦ‬:‫ـﺎ‬iَ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ـﻰ‬ ِ
‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َا ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ َﺔ َرﺿ‬ ْ ‫ َﻋ‬277.

 ،‫اﻻ ِﺧ َﺮ ِة‬ ‫ﻈـ ُﻪ ِﻣ ْﻦ َﺧ ْ†ِ ﱡ‬


* ْ ‫اﻟـﺪﻧْ َﻴﺎ َو‬ ‫ـﻖ َﻓﻘ َْﺪ أ ُ ْﻋ ِﻄﻰ َﺣ ﱠ‬
َ
ِ ‫اﻟﺮ ْﻓ‬ِ ّ ‫ﻈـ ُﻪ ِﻣ َﻦ‬‫أ ُ ْﻋ ِﻄﻰ َﺣ ﱠ‬
َ
ِ ّ ‫ان‬ ِ ‫ـﻖ ﻳﻌ ِﻤــﺮ‬ ِ ُ ‫ﺻ َﻠــ ُﺔ اﻟــﺮ ِﺣــ ِﻢ َو ُﺣﺴ‬ ِ ‫و‬
 َ ‫اﻟــﺪ َﻳ‬
‫ـﺎر‬ َ ّ َ ُ ِ ‫اﳋ ُﻠ‬ ُ ْ ‫ــﻦ‬ ِ ‫ــﻮ‬
ُ ‫ار أ َ ْو ُﺣ ْﺴ‬ َ ‫ـﻦ ْاﳉ‬ ْ ‫ﱠ‬ َ
 .‫ ْاﻷ َ ْﻋ َ ِر‬+ِ ‫ان‬ ِ ‫ﻳﺪ‬
َ ‫َو َﻳﺰ‬
Âifle (r.anhâ)’den; Resûlullah (s.a.s.), kendisine flöyle buyurmufltur:
*
148
“Kime yumuflak huyluluktan nasibi verilmiflse, dünyâ ve
âhiret iyili¤inden de verilmifl demektir. Akrabal›k ba¤lar›n›
gözetmek, iyi komfluluk ve güzel ahlâk, ülkeyi imar eder ve
ömrü bereketlendirir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 159)

‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬9َ ِ‫ﻞ إ‬P ‫ﺎم َر ُﺟ‬ َ ‫ َﻗ‬:‫َـﺖ‬


ِ ِ
ُ ‫ ٍﺐ َرﺿ َﻰ‬iَ َ ‫ َﻋ ْﻦ ُد ﱠر َة ﺑِﻨْﺖ أَﺑـﻰ‬278.
ْ ‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ َﻗﺎﻟ‬
*
 P ْ ‫ـﺎس َﺧ‬
† ِ ‫ا أَى اﻟﻨﱠ‬ِ ‫ـﻮل‬ َ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ـﺎ‬ ‫ﻳ‬ ‫َـﺎل‬
َ ‫ﻘ‬‫ﻓ‬ َ ِ `‫ـ‬ ‫ﻨ‬ ِ ْ
‫اﳌ‬ ‫ـ‬َ َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َو ُﻫ‬
‫ﻋ‬ ‫ﻮ‬
‫ﱡ‬ َُ َ َْ ُ
ِ ‫َـﺎل ﺻ ﱠـ ا َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠـﻢ َﺧـ† اﻟﻨﱠ‬
ُ ‫ـﺎس أ َ ْﻗ َـﺮ ُؤ ُﻫ ْﻢ َوأ َ ْﺗﻘ‬
‫َـﺎﻫ ْـﻢ َو *ا َﻣ ُـﺮ ُﻫ ْﻢ‬ ُْ َ َ َ ْ ُ َ َ ‫َﻓﻘ‬
 .‫ﻠﺮ ِﺣ ِﻢ‬ ِ ِ ‫ﺑِ ْﺎﳌَﻌﺮ‬
‫ﺻ ُﻠ ُﻬ ْﻢ ﻟ ﱠ‬َ ‫ﻜ ِﺮ َوأ َ ْو‬ َ ْ‫ﺎﻫ ْﻢ َﻋ ِﻦ ْاﳌُﻨ‬
ُ ‫وف َوأ َ ْ َﻬﻧ‬ ُْ
Dürre bint-i Ebi Leheb (r.anhâ)’dan rivayete göre flöyle dedi:

Adam›n biri Resûlullah (s.a.s.)'a geldi. (Bu esnada) Resûlullah


(s.a.s.) minberde idi. Adam dedi ki:
– Ya Resûlullah! ‹nsanlar›n en hay›rl›s› kimdir? Resûlullah
(s.a.s.) flöyle buyurdular:
– ‹nsanlar›n hay›rl›s›; (Kur’an’›) çok okuyan, en takval›
olan, iyili¤i emreden ve kötülükten sak›nd›ran ve s›la-i ra-
himde bulunan kiflidir.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 432)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ َ
‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ِ ِ ِ ْ ُ ُ ‫ َﻋ‬279.
َ ‫ﺔ َرﺿ‬P َ‫ـﻦ أ ﱡم ﻛﻠﺜُﻮمٍ ﺑﻨْـﺖ ُﻋﻘْﺒ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ْ
ِ ‫ﻜ‬َ ْ ‫اﻟﺮ ِﺣ ِﻢ اﻟ‬ ِ ِ
 .‫ ِﺢ‬U‫ﺎ‬ ‫اﻟﺼ َﺪ َﻗ ُﺔ َﻋ * ذى ﱠ‬ ‫أ َ ْﻓ َﻀ ُﻞ ﱠ‬
‫اﻟﺼ َﺪ َﻗﺔ ﱠ‬
Ümmü Gülsüm bint-i Ukbe (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyur-
mufltur:
“Sadakan›n en k›ymetlisi, içinde düflmanl›k hisleri tafl›-

149
yan fakat bunu a盤a ç›karamayan akrabâya verilen sada-
kad›r.”
(Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, XXV, Hadis no: 204, 171)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل; ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬280.
*
ْ ‫ﺼ‬
‫ـﻞ‬ ِ ‫ـﺮه; َﻓ ْﻠﻴ‬ ِ َ ‫ﺛ‬َ ‫أ‬ + ‫ﻪ‬ ‫َـ‬ ‫ﻟ‬َ ‫ﺄ‬ ‫ـ‬ ‫ﺴ‬ ‫ﻨ‬‫ﻳ‬ ‫ن‬َ ‫أ‬‫و‬ ، ‫ـﻪ‬ ِ ‫ﻗ‬‫ز‬ ِ
‫ر‬ + ‫ﻪ‬ ‫َـ‬ ‫ﻟ‬ َ
‫ـﻂ‬ ‫ﺴ‬ َ
َ ُ َ ُ ْ َ ْ ْ ُ َ ْ ُ ْ ُ ‫ـﻦ َ ﱠ‬
‫ﺒ‬‫ﻳ‬ ‫ن‬ ‫أ‬ ‫ه‬Œ ْ ‫ َﻣ‬:‫ُـﻮل‬
ُ ‫َﻳﻘ‬
* * * *
َ ِ ‫َر‬
 .‫‰ ُﻪ‬
Ebu Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.s)'tan iflittim; buyurdular ki:
“Kim, r›zk›n›n geniflletilmesini, ecelinin uzat›lmas›n›
isterse s›la-i rahim yaps›n.”
(Buhârî, Edeb, 12, VII, 72)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ ِ
َ ‫ﺎب َﻋ ْﻦ َﻋ ّﻤ َﻬﺎ َﺳ ْﻠ َن ﺑْ ِﻦ َﻋﺎﻣ ٍﺮ َﻳﺒْ ُﻠ ُﻎ ﺑِﻪ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬
ِ ‫اﻟﺮﺑﱠ‬
‫ َﻋ ِﻦ ﱠ‬281.
ِ ْ َ ‫ َﻓ ِﺈ ﱠن‬،P‫ﻄ َﺮ أ َ َﺣ ُﺪ ُﻛ ْﻢ َﻓ ْﻠ َﻴ ْﻔ ِﻄ ْﺮ َﻋ * َﲤ ْ ٍﺮ َﻓ ِﺈ ﱠﻧ ُﻪ ﺑَ َﺮ َﻛﺔ‬
َ ‫»إِ َذا أ َ ْﻓ‬
‫ﺎء‬ُ َ ‫ َ¬ ْﺪ َﲤ ْ ًﺮا َﻓ ْﺎﳌ‬t
 ‫ـﻰ َﻋ * ِذى‬ ِ َ َ €
َ ‫ َوﻫ‬.P‫ﺻ َـﺪﻗـﺔ‬
ِ ‫ﻟﺼ َـﺪ َﻗـ ُﺔ َﻋ َـ ْاﳌ ِ ْﺴﻜـ‬ ‫ َا ﱠ‬:‫ـﺎل‬ P ‫َﻓـﺈ ﱠﻧـ ُﻪ ﻃَ ُﻬ‬
َ ‫ـﻮر َو َﻗ‬ ِ
* ِ ‫ﺔ و‬P ‫ﺎن ﺻ َﺪ َﻗ‬ ِ ِ ِ
 .«P‫ﺻ َﻠﺔ‬ َ َ ‫اﻟﺮﺣ ِﻢ ﺛﻨْ َﺘ‬ ‫ﱠ‬
Rabbab, amcas› Selman ‹bni Âmir (r.anhümâ)'den; Resûlullah (s.a.s) bu-
yurdu ki:
“Sizden biriniz iftar etti¤inde hurma ile iftar etsin.
Çünkü o berekettir. E¤er hurma bulamazsa su ile (iftar
etsin) çünkü o temizdir.
Yoksula bir fley vermek sadakad›r. Akrabaya bir fley ver-
menin ise iki sevab› vard›r. Birisi sadaka sevab›, di¤eri de
akrabay› görüp gözetme sevab›d›r.”
(Tirmizî, Zekât, 26, III, 46)

150
‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ــﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬282.
َ ‫ــﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
*
ِ‫ﻚ‬ َ ‫ َو َﻣ ْﻦ َﻗ‬،‫ﺻ ْﻠﺘُ ُﻪ‬ ِ ِ ِ ِ
 ‫ﻄ َﻌ‬ َ ‫ﺻ َﻠﻚ َو‬
َ ‫ا َﻣ ْﻦ َو‬ ُ ‫َﺎل‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫‰ﻦ‬ ‫ﺔ ﻣ َﻦ ﱠ‬P َ‫اﻟﺮﺣ َﻢ ُﺳ ْﺠﻨ‬
* ْ ‫اﻟـﺮ‬ ‫ﱠ‬
َ ‫َﻗ‬
 .‫ﻄ ْﻌﺘُ ُﻪ‬
Ebu Hüreyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Rahim (akrabal›k), Allah’›n rahmetinin eserlerindendir.
Allah buyurdu: Kim bu ba¤› korursa, Allah ona merhamet
eder. Kim onu kopar›rsa, Allah da ondan ihsan ve rahmeti-
ni keser.”
(Buhârî, Edeb, 13, VII, 73)

‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﺟ ِﺎﻟ ًﺴـﺎ ﺑَ ْﻌ َﺪ‬ ِ ٍ ِ َ ْ ‫ َﻋ ِﻦ‬283.


ُ ‫ َﻛـﺎ َن اﺑْ ُﻦ َﻣ ْﺴ ُﻌـﻮد َرﺿ َﻰ‬:‫اﻻ ْﻋ َﻤـﺶ َﻗ َﺎل‬
 ُ ‫ﺎم َﻋﻨﱠﺎ َﻓ ِـﺈﻧﱠﺎ ﻧُﺮ‬
‫ﻳﺪ‬ َ ‫ـﺎﻃ َﻊ َر ِﺣ ٍﻢ ﻟ‬
َ ‫َــ َﻗ‬
ِ ‫ أُﻧْ ِﺸ ُﺪ ا َﻗ‬:‫َﺎل‬
َ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫َـﺔ‬ ٍ ‫ ﺣ ْﻠﻘ‬+ ‫اﻟﺼﺒ ِﺢ‬
َ ْ ‫ﱡ‬
* ِ *
 .‫ﺎﻃ ِﻊ َر ِﺣ ٍﻢ‬
ِ ‫ﺔ ُدو َن َﻗ‬P ‫ﲡ‬ َ َ ‫اﻟﺴ َء ُﻣ ْﺮ‬
‫اب ﱠ‬
ِ
َ ‫ َو إ ﱠن أَﺑْ َﻮ‬،‫أ َ ْن ﻧَ ْﺪ ُﻋ َﻮ َرﺑﱠﻨَﺎ‬
A’mefl (r.a.)’den; flöyle anlat›yor:
‹bn-i Mes’ud (r.a.), sabah namaz›n› müteâkip bir (ilim) hal-
kas›nda oturmufltu.
– Allah için and verdiririm ki, yak›nlar› ile ilgilerini kesenler
aram›zda bulunmas›nlar (gitsinler). Çünkü Rabbimize duâ
etmek istiyoruz. Akrabâs› ile ilgisini kesenlere gök (rahmet)
kap›lar› kapal›d›r, dedi.
(Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, IX, Hadis no: 8793, 158)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ
َ ‫ أَﻧﱠـ ُﻪ َﺳﻤ َـﻊ اﻟﻨﱠﺒِ ﱠﻰ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِْ ِ ِ
َ ‫ـﻦ ُﺟﺒَ ْـ† ﺑْـﻦ ُﻣﻄﻌ ْﻢ َرﺿ‬
ْ ‫ َﻋ‬284.
ِ ‫اﳉﻨﱠ َﺔ َﻗ‬
 .‫ﻊ‬P ‫ﺎﻃ‬ َ ْ ‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫ُﻮل‬
ُ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻳﻘ‬

151
Cübeyr b. Mut’im (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu
iflitmifltir:
“Akrabalar› ile ilgisini kesenler Cennet’e giremez.”
(Buhârî, Edeb, 11, III, 72)

‫ﻻ‬ * َ‫ ﺛ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


 َ ‫ﺔ‬P َ‫ﻼﺛ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ِ
ُ ‫ﻮﺳـﻰ َرﺿ َﻰ‬ * ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻣ‬
ْ ‫ َﻋ‬285.

 .‫ ِﺮ‬bْ ‫ﺎﻟﺴ‬ ِ P ِ ّ ‫ﺎﻃﻊ اﻟﺮ ِﺣ ِﻢ وﻣﺼ‬ ِ ‫اﳋﻤ ِﺮ و َﻗ‬ ِ ‫ ﻣ ْﺪ‬:َ‫اﳉﻨﱠ *ﺔ‬


‫ﱢ‬ ‫ﺑ‬ ‫ق‬ ‫ﺪ‬ َ َُ ‫َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻠﻮ َن ْ َ ُ ُ ْ َ ُ ﱠ‬
َ ْ ‫ﻦ‬‫ﻣ‬

Ebû Mûsâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Üç kifli Cennet’e giremez:
1- ‹çkiye müptelâ olan,
2-Akrabalar› ile alakas›n› kesen,
3- Sâhir (büyücü) leri tasdik edip onlara inanan.”
(‹bn-i Hibbân, Sahih, Hadis no: 5346, XII, 165)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫َـﺖ‬
ْ ‫ا َﻋﻨْ َﻬــﺎ َﻗـﺎﻟ‬
ِ ِ
َ ‫ـﻦ َﻋـﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ‬
ُ ‫ـﻰ‬ ْ ‫ َﻋ‬286.
ِ ِ ِ ‫ـ† ﺛَــﻮاﺑـﺎ َاﻟ‬
ُ ‫اﻟـ ُﻋﻘُـﻮﺑَـ ًﺔ اﻟ ْﺒَ ْﻐ‬
‫ـﻰ‬ َ ْ َ ‫ َوأ‬،ِ‫اﻟـﺮﺣـﻢ‬
‫Œ ُع ﱠ ﱢ‬ ‫ْـ` َوﺻ َﻠـ ُﺔ ﱠ‬
‫ﱡ‬ ً َ ِ ْ ‫اﳋ‬ َ ْ ‫Œ ُع‬ َ ْ َ‫أ‬
 .‫اﻟﺮ ِﺣ ِﻢ‬ َ ‫َو َﻗﻄ‬
‫ﻴﻌ ُﺔ ﱠ‬
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur: *
“Mükâfat›na en çabuk eriflilecek hay›rlar, iyilik ve s›la-i
rahm (akrabay› ziyaret)dir. Cezâs› en sür’atli görülen
fenal›klar da zulüm ve akrabâ ile alâkay› kesmektir.”
(‹bn-i Mâce, Sünen, Zühd, 23, Hadis no: 4212, 2, 1408)

ِ ‫ ﻟ َﻴﺲ اﻟ ْﻮ‬:‫ا ﺑ ِـﻦ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِـﻰ َﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َوﺳ ﱠﻠﻢ َﻗ َـﺎل‬


‫اﺻ ُﻞ‬ ِ ِ
َ َ ْ َ َ ُ ّ ْ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ‬287.

 .‫ﺻ َﻠ َﻬﺎ‬
َ ‫‰ ُﻪ َو‬ُ ِ ‫ﺖ َر‬ َ ‫اﺻ ُﻞ اﻟ ﱠﺬى إِ َذا َﻗ‬
ْ ‫ﻄ َﻌ‬
ِ ‫ وﻟ ِ*ﻜﻦ اﻟ ْﻮ‬،‫ﺊ‬
َ ‫ﻜﺎﻓ ِ َ ﱠ‬
ِ َ ُ ‫ﺑِ ْﺎﳌ‬
*
152
Abdullah bin Amr (r.a.)'dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Akrabadan gelen iyili¤e misliyle karfl›l›k veren kimse,
tam manas›yla akrabas›yla ilgi kurmufl de¤ildir. Gerçek s›la
(ilgilenme), kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir.”
(Buhârî, Edep, 15, VII, 73)

ِ َ ‫ ﺛُﻢ ﻟ َﻘﻴﺖ رﺳ‬:‫ َﻋ ْـﻦ ُﻋﻘْﺒ َﺔ ﺑ ِﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍـﺮ ر ِﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬288.
‫ا‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ‫ﱠ‬ ُ َ َ ْ َ
ِ ‫ا! أ َ ْﺧ ِ`ﻧـﻰ ﺑِ َﻔـﻮ‬
ِ ‫ـﻮل‬* ِِ ِ
‫اﺿ ِ ﻞ‬ َ ْ ُ ‫ت ﺑِ َﻴﺪه َﻓ ُﻘ ْﻠ‬
َ ‫ـﺖ َﻳـﺎ َر ُﺳ‬ ُ ‫ َﻓـﺄ َ َﺧ ْـﺬ‬،‫َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
* ِ ‫ﻄﻌ َﻚ وأ َ ْﻋ‬ ِ
‫ َوأ َ ْﻋ ِﺮ ْض‬،‫ﻂ َﻣ ْﻦ َﺣ َﺮ َﻣ َﻚ‬ َ َ َ ‫ َﻳﺎ ُﻋﻘْﺒَ ُﺔ ﺻ ْﻞ َﻣ ْﻦ َﻗ‬:‫َﺎل‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ْاﻷ َ ْﻋ َ ِل‬
 (.‫ﻒ َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ‬ ْ ‫ َو‬:‫ رواﻳﺔ‬²‫ )و‬.‫َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ‬
ُ ‫اﻋ‬
Ukbe b. Amir (r.a.)’den; flöyle anlat›yor:
.... Sonra Resûlullah (s.a.s.) ile karfl›laflt›m, (mübârek) elinden
tuttum da kendisine:
– Yâ Resûlallah, bana amellerin faziletlilerinden haber ver,
dedim. Resûlullah (s.a.s.) bana:
– Ey Ukbe! Seni ziyâret etmeyeni sen ziyâret et, sana ver-
meyene sen ver, sana zulmedenden uzaklafl.28
Di¤er bir rivâyette: “Sana zulmedeni affet”, buyurmufllard›r.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 82)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬289.
ِِ ِ ِ *
 .‫‰ﺘﻪ‬َ ْ ‫اﳉﻨﱠـ َﺔ ﺑِ َﺮ‬
َ ْ ‫ا ﺣ َﺴﺎﺑًـﺎ َﻳﺴ ً†ا َوأ َ ْد َﺧ َﻠ ُﻪ‬ ُ ‫ﺎﺳﺒَـ ُﻪ‬ َ ‫ـﻦ ﻓﻴﻪ َﺣ‬ ‫ث َﻣ ْﻦ ُﻛ ﱠ‬ َ ‫ﺛَـ‬
P ‫ﻼ‬
* ِ ِ ‫ﻮل‬ * ِ
 َ ‫ﺖ َوأُﻣّـﻰ? َﻗ َﺎل ُﺗ ْﻌﻄﻰ َﻣ ْﻦ َﺣ َﺮ َﻣ‬
‫ﻚ‬ َ ‫ﻧ‬
ْ َ ‫أ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﺑ‬َ ‫ﺄ‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ َ ‫ﺳ‬ُ َ ‫ َو َﻣﺎ ﻫ َﻰ َﻳ‬:‫َﻗﺎﻟ ُﻮا‬
‫ر‬ ‫ـﺎ‬
* * *
28. Burada “Sana zulmedenden uzaklafl” demek, onun zulmüne karfl›l›k verme, sen
do¤ru yolda ol, sabret, demektir.

153
ِ ِ ِ ،‫ﻄ َﻌ َﻚ َو َﺗ ْﻌ ُﻔﻮ َﻋ ﱠﻤ ْﻦ ﻇَ َﻠ َﻤ َﻚ‬
َ ‫ـﻦ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ﺖ *ذﻟ َﻚ ُﻳ ْﺪﺧ ُﻠ َﻚ‬
‫ا‬ َ ‫ﻓـﺈ َذا َﻓ َﻌ ْﻠ‬ ْ ‫َو َﺗﺼ ُﻞ َﻣ‬
َْ
 .‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Üç (haslet) kimde bulunursa, Allah Teâlâ onun hesâb›n›
kolayca yapar ve rahmeti ile onu Cennetine kor.” Ashab:
– Anam›z, babam›z sana fedâ olsun, onlar nedir yâ Resûlul-
lah? diye sordular. Resûlullah (s.a.s.):
– Seni mahrum edene senin vermen, sana gelmeyene
senin gitmen, sana zulmedeni de affetmendir. Bunlar›
yapt›¤›n vakit Allah seni Cennet’e kor, buyurmufllard›r.
(Hakîm, 2/518)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أ َ ﱠﻧ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬
ِ ٍ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﺳﻌﻴﺪ ﺑْ ِﻦ َز ْﻳـﺪ َرﺿ َﻰ‬290.

‫ َو إِ ﱠن *ﻫ ِﺬ ِ ه‬،‫ـ† َﺣ ﱟـﻖ‬ ِ ْ ‫ ِﻋ ْﺮ ِض اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠـ ِﻢ ﺑِ َﻐ‬+ ‫ﻄـﺎﻟ َـ َﺔ‬ ِ ْ ‫ِﻣـﻦ أَرﺑـﻰ اﻟﺮ *ﺑـﺎ‬
َ ‫اﻻ ْﺳ ِﺘ‬ َ‫ﱢ‬ َْ ْ
* ِ
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬ُ ‫ﻄ َﻌ َﻬـﺎ َﺣ ﱠـﺮ َم‬ َ ‫ـﻦ َﻗ‬
ْ ‫ َﻓ َﻤ‬،‫ـﻦ َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠـﻞ‬ ‰
* ْ ‫اﻟـﺮ‬
‫ـﻦ ﱠ‬
ِ ِ
َ ‫ﺔ ﻣ‬P ‫ُ ْﺠﻨَـ‬U ‫اﻟـﺮﺣ َـﻢ‬
‫ﱠ‬
َْ
 .‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬
Saîd b. Zeyd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Haks›z olarak müslüman›n ›rz›na, nâmus ve flerefine dil
uzatmak en büyük günahlardand›r. Ve flu rahm (akraba ile
ilgilenmek kelimesi), Aziz ve Celil olan Rahmân’dan türe-
mifltir. Kim ki, akrabas›yla ilgisini keserse (s›la-i rahm yap-
mazsa) Aziz ve Celil olan Allah, Cennet’i ona haram eder.”29
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 190)

29. Rahm kelimesi, Allâh’›n Rahmân s›fat›ndan türemifl bir kelimedir. Akrabâlar ile ilgi,
birbirlerine karfl› sevgi ve merhametin bir sonucudur. Yak›nlar›na merhamet etme-
yeni Allâhu Teâlâ, –ancak Allâh’›n rahmeti ile girilecek olan– Cennet’e sokmaz.

154
 ‫ َﻣﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ْ َ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ﺑَﻜ َﺮ َة َرﺿ‬291.
ِ *
ِ ِ ِ ِ ٍ ْ‫ـﻦ َذﻧ‬ ِ
 ‫اﻟـﺪﻧْ َﻴـﺎ َﻣ َـﻊ َﻣـﺎ‬ ‫ ﱡ‬+ ‫ا ﻟ َﺼـﺎﺣﺒـﻪ اﻟ ُْﻌﻘُـﻮﺑَـ َﺔ‬ ُ ‫ـﺐ أ َ ْﺟ َـﺪ َر أ ْن ُﻳ َﻌ ﱢﺠ َـﻞ‬
َ ْ ‫ﻣ‬
 .‫اﻟﺮ ِﺣ ِﻢ‬ ِ ‫اﻻ ِﺧﺮ ِة ِﻣﻦ اﻟ ْﺒ ْﻐ ِﻰ و َﻗﻄ‬ ِ
‫ﻴﻌﺔ ﱠ‬ َ َ َ َ َ * ْ +ِ ‫َﻳ ﱠﺪﺧ ُﺮ ﻟ َ ُﻪ‬
*
Ebû Bekre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Ahiretteki cezas›ndan baflka, dünyada da günah sahibi-
ne acele olarak cezâs›n› Allâhu Teâlâ’n›n verece¤i günahlar-
dan, zulüm ve s›la-i rahmi kesmekten (akraba ile ilgilenme-
mekten) daha büyü¤ü yoktur.”30
(Tirmizî, K›yâmet, 57, Hadis no: 2511, IV, 664)

30. Taberânî, rivâyetinde; “S›la-i rahmi kesmekten, h›yânetten ve yalandan daha


büyü¤ü yoktur. Sevâb› peflin verilen iyiliklerden birisi de s›la-i rahmdir. Hattâ bir
ev halk› fâcir olduklar› hâlde s›la-i rahm sâyesinde mal ve say›lar› ço¤al›r”
fleklindedir.

155
XVI
MÜSLÜMANLARIN B‹RB‹R‹NE KARfiI
GÖREVLER‹ HAKKINDA
HAD‹SLER

َ ‫ــﻢ َﻗ‬ ِ ِ َ ‫ــ أ َ ﱠن رﺳ‬ ِ ِ ْ‫ــﻦ اﺑ‬


ِ ‫ َﻋ‬292.
 :‫ـﺎل‬ َ ‫ا َﻋ َﻠﻴْـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ــﺮ َرﺿ‬
َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ‬
ِ ‫ ﺣﺎﺟ ِﺔ أَﺧ‬+ ‫ ﻣﻦ َﻛﺎ َن‬،‫ﻈ ِﻠﻤ ُﻪ و َﻻ ﻳﺴ ِﻠﻤـ ُﻪ‬ ِ ِ
‫ﻴﻪ‬ َ َ ْ َ ُ ْ ُ َ ُ ْ ‫َاﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠ ُﻢ أ َ ُﺧﻮ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠ ِﻢ َﻻ َﻳ‬
* *
 ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ ِ َƒﺎ‬ُ ‫ج‬َ ‫ـﻦ ُﻣ ْﺴ ِﻠـ ٍﻢ ُﻛ ْـﺮﺑَ ًﺔ َﻓ ﱠـﺮ‬
ْ ‫ـﻦ َﻓ ﱠﺮ َج َﻋ‬
ِ ِ ‫ ﺣ‬+ ‫َﻛﺎ َن ا‬
ْ ‫ـﺎﺟﺘـﻪ َو َﻣ‬
َ َ ُ
 .‫ﺎﻣ ِﺔ‬ ‫ﻴ‬ ِ ‫ وﻣﻦ ﺳ َ“ ﻣﺴ ِﻠ ً ﺳ َ“ ُه ا ﻳﻮم اﻟ‬،‫ُﻛﺮﺑ ًﺔ ِﻣﻦ * ُﻛﺮ ِب ﻳﻮمِ اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣ ِﺔ‬
‫ْﻘ‬
َ َ ََْ ُ َ َ ْ ُ َ َ ْ ََ َ َ َْ َ ْ َْ
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Müslüman müslüman›n kardeflidir. Ona ne zulmeder, ne
de onu yaln›z b›rak›r. Kim, kardeflinin ihtiyac›n› giderirse,
Allah da o kimsenin ihtiyac›n› giderir. Kim, bir müslüman›n
s›k›nt›s›n› giderirse, Allâhu Teâlâ da o kimsenin k›yâmet
s›k›nt›lar›ndan birini giderir. Kim, bir müslüman›n (ay›b›n›)
örterse, k›yâmet gününde Allâhu Teâlâ da onun ay›plar›n›
örter.”
(Buhârî, Mezalim, 3, IV, 159)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ
‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋـﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬293.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
 ْ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ ُﻛ ْـﺮﺑَـ ًﺔ ِﻣ‬
‫ﻦ‬ ‫ـﺲ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻔ‬ ‫ﻧ‬
َ ‫ـﺎ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﻧ‬
ْ ‫اﻟـﺪ‬
‫ﱡ‬ ‫ب‬ ِ ‫ﺮ‬ ‫ﻛ‬ُ ‫ـﻦ‬‫ﻣ‬ِ ‫ﻧَ ﱠﻔـﺲ َﻋـﻦ ﻣ *ﺴ ِﻠـ ٍﻢ ُﻛﺮﺑـ ًﺔ‬
ُ َ َ َ ْ َْ ْ ُ ْ َ
+ِ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ µَ ‫اﻟـﺪﻧْ َﻴﺎ َﻳ ﱠ‬ ٍ ِ ‫ َﻋ * ُﻣ ْﻌ‬µ‫ـ‬
‫ ﱡ‬+ِ µ ِ ‫ُﻛﺮ ِب ﻳﻮمِ اﻟ ِْﻘﻴ‬
َ ‫ َو َﻣ ْﻦ َﻳ ﱠ‬،‫ـﺎﻣﺔ‬
َ َ َْ َ

156
‫ ﱡ‬+ِ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
 ‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ‬ ‫ ﱡ‬+ِ ‫ َو َﻣ ْﻦ َﺳ َ َ“ َﻋ * ُﻣ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ‬،‫اﻻ ِﺧ َﺮ ِة‬
ُ “َ َ ‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ َﺳ‬ * ْ ‫اﻟﺪﻧْ َﻴﺎ َو‬
‫ﱡ‬
ِ ‫ َﻋﻮ ِن أَﺧ‬+ ‫ َﻋﻮ ِن اﻟ ْﻌﺒ ِﺪ ﻣﺎ َﻛﺎ َن اﻟ ْﻌﺒ ُﺪ‬+ ‫ وا‬،‫اﻻ ِﺧﺮ ِة‬
 .‫ﻴﻪ‬ ْ َْ َ َْ ْ ُ َ َ * ْ ‫َو‬
* * *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, bir müslüman›n dünya s›k›nt›lar›ndan birisini gide-
rirse, Allâhu Teâlâ da onun k›yâmet s›k›nt›lar›ndan bir
s›k›nt›s›n› giderir. Kim, dünyada darda (güçlükte) kalm›fla
kolayl›k gösterirse, Allahu Teâlâ da ona dünya ve âhirette
kolayl›k gösterir. Kim, bir müslüman›n dünyada bir ay›b›n›
örterse, Allahu Teâlâ da dünya ve ahirette onun kusurlar›n›
örter. Kul, mü’min kardeflinin yard›m›nda bulundukça,
Allah da onun yard›mc›s›d›r.”
(Müslim, Zikr, 11, III, 2074)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬ َ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ ُ َ ‫ـ َن ﺑْ ِﻦ ﺑَﺸ†ٍ َر‬
َ ‫ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱡ ْﻌ‬294.
*
 ‫اﳉ َﺴ ِـﺪ إِ َذا‬
َ ْ ‫ا‰ ِﻬ ْـﻢ َو َﺗ َﻌـﺎﻃُﻔِ ِﻬ ْـﻢ َﻣﺜ َُـﻞ‬
ِ ُ ‫ َﺗـﻮ ِّاد ِﻫـﻢ و َﺗــﺮ‬+ €‫ـ‬
َ َ ْ َ َ ‫َــﻞ اﻟ ْـ ُﻤـ ْﺆ ِﻣﻨ‬
ُ ‫َﻣﺜ‬
ِ ‫اﳉﺴ‬ ِ ‫اﻋﻰ ﻟ َ ُﻪ ﺳﺎﺋ‬ * * ِ *
ُ ْ ‫ﺎﻟﺴ َﻬ ِﺮ َو‬
 .‫اﳊ ﱠﻤﻰ‬ ‫ﱠ‬ ِ ‫ﺑ‬ ‫ﺪ‬ َ
َ ُ َ ْ ‫ﺮ‬ * ‫ﺪ‬
َ ‫ﺗ‬
َ ‫ﻮ‬P ‫ْ ﺘَﻜﻰ ﻣﻨْ ُﻪ ُﻋ ْﻀ‬U‫ا‬
Nu’man ‹bn-i Beflîr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyur-
mufltur:
“Mü’minler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine ac›makta
ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun
bir uzvu hasta oldu¤unda, di¤er uzuvlar da bu sebeple uy-
kusuzlu¤a ve ateflli hastal›¤a tutulurlar.”31
(Müslim, Birr, 18, VI, 1999)

31. Herhangi bir uzva gelen bir hastal›¤›n ›zd›râb›, o uzuvda kalmay›p vücûdun
di¤er uzuvlar›nda da tesiri oldu¤u gibi, bir müslümana gelen s›k›nt›n›n da di¤er
müslümanlarda te’sîri görülür.

157
‫ َاﻟ ْـ ُﻤ ْﺆ ِﻣ ُﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ّ
ِ
ُ ‫ﻮﺳﻰ َرﺿ َﻰ‬* ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻣ‬ْ ‫ َﻋ‬295.

 .‫ﺻﺎﺑِ ِﻌ ِﻪ‬ ََ ‫€ أ‬ ِ ‫ِﻟ ْﻠﻤ ْﺆ ِﻣ ِﻦ َﻛﺎﻟ ْﺒﻨْ*ﻴ‬


َ ْ َ‫َ ﺒﱠ َﻚ ﺑ‬U‫ﺎن َﻳﺸُ ﱡﺪ ﺑَ ْﻌ ُﻀ ُﻪ ﺑَ ْﻌ ًﻀﺎ َو‬َ ُ ُ
Ebû Mûsâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz, parmaklar›n› birbirine
geçirerek:
“Mü’min, mü’min için bir binâ gibidir.32 Biri di¤erini des-
tekler (kuvvetlendirir).” buyurdular ve parmaklar›n› birbirine
geçirdiler (ellerini kenetlediler).
(Müslim, Birr, 18, VI, 1999)

‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ ﺳ ِﻤﻌـﺖ رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ُ ْ َ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬296.
ِ ِ ِ ٍ ِ *
 ‫€ ُﺟ ْﺰ ًءا‬ ً َ َ َ َ
َ ‫‰ـﺔ ﻣﺎﺋَﺔ ُﺟ ْﺰء ﻓﺄ ْﻣ َﺴ َﻚ ﻋﻨْ َﺪ ُه ﺗ ْﺴ َﻌﺔ َوﺗ ْﺴﻌ‬ َ ْ ‫اﻟﺮ‬
‫ا ﱠ‬ ُ ‫ َﺟ َﻌ َﻞ‬:‫ُﻮل‬ُ ‫َﻳﻘ‬
* ِ ُ ْ ‫اﺣـﺪا َﻓ ِﻤﻦ *ذ ِﻟـﻚ‬
 ‫اﳋ ْﻠ ُـﻖ َﺣﺘﱠﻰ‬َ ْ ‫اﺣ ُﻢ‬
َ “‫ـ‬
ََ ‫اﳉ ْﺰء َﻳ‬ َ ْ ً ِ ‫ ْاﻷ َ ْر ِض ُﺟ ْﺰ ًءا َو‬+ِ ‫َوأَﻧْ َـﺰ َل‬
 .‫َﺗ ْﺮ َﻓ َﻊ اﻟ ْ َﻔ َﺮ ُس َﺣﺎﻓِ َﺮ َﻫﺎ َﻋ ْﻦ َوﻟ َِﺪ َﻫﺎ َﺧﺸْ ﻴَ َﺔ أ َ ْن ُﺗﺼﻴﺒَ ُﻪ‬
*
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.)’› flöyle söylerken iflittim:
“Allâhu Teâlâ, rahmeti yüz parçaya böldü de doksan do-
kuzunu kendisinde b›rakt›, bir parças›n› yere indirdi. ‹flte o
bir parça ile, yarat›klar birbirlerine karfl› merhametli olur-
lar. Hatta k›srak at da yavrusuna de¤er (de eziyet verir) kor-
kusu ile t›rna¤›n› kald›rarak (onu ezmemeye) dikkat eder.”
(Müslim, Tevbe, 4, 6, 2108)

32. Binân›n ayakta durabilmesi için, bütün parçalar›n›n s›k› s›k›ya birbirine ba¤lan-
mas› gerekti¤i gibi topyekûn ‹slâmiyet’in de pâyidâr olmas› için müslüman fert-
lere düflen, vazîfelerini hakk›yla yapmalar› ve samîmî olarak birbirlerine destek
olmalar› gerekir. Aksi hâlde ‹slâmiyet, ba¤lant›s› olmayan binâlar gibi çökmeye
mahkûmdur.

158
 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ ِ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬297.
َ ‫ـﻦ َﻋﺒْﺪ ا ﺑْـﻦ َﻋ ْﻤﺮو َرﺿ‬
+ ‫ـﻦ‬
ْ ‫ﻜ ْـﻢ َﻣ‬ ْ َ ‫‰ـﻮا أ َ ْﻫ َـﻞ ْاﻷ َ ْر ِض َﻳ ْـﺮ‬
ُ ‰ ُ َ ‫ار‬
ْ ‫ـﻦ‬
ُ ‰
* ْ ‫اﻟــﺮ‬
‫‰ ُﻬ ُـﻢ ﱠ‬
ُ َ ‫ا‰ـﻮ َن َﻳ ْـﺮ‬ُ ِ ‫ﻟـﺮ‬
‫َا ﱠ‬
*
 .‫اﻟﺴ َ ِء‬
‫ﱠ‬
Abdullâh b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Yerdekile-
re merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin-
ler.”
(Tirmizî, Birr, 16, Hadis no: 1924, IV, 324)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ ِ
‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬
ِ ِ ِ ‫ َﻋ ْﻦ َﺟـﺮ‬298.
ِ ْ‫ﻳﺮ ﺑ‬
ُ ‫ـﻦ َﻋﺒْ ُـﺪ ا َرﺿ َﻰ‬
*
 .‫َﻣ ْﻦ َﻻ َﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ َﻻ ُﻳ ْﺮ َﺣ ُﻢ‬

Cerir b. Abdullâh (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.”
(Tirmizî, Birr, 12, Hadis no: 1911, IV, 318)

‫ ﻟ َْﻴ َﺲ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬ َ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ ُ َ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ َﻋﺒﱠﺎس َر‬299.

 ِ ‫وف َو َﻳﻨْ َﻪ َﻋ‬


‫ﻦ‬ ِ ‫ ﻳﺮﺣﻢ ﺻﻐ†ﻧَﺎ و ﻳﻮ ّﻗِﺮ َﻛﺒـ†ﻧَﺎ و ﻳﺄْﻣﺮ ﺑِﺎﻟ ْـﻤﻌﺮ‬tَ ‫ِﻣﻨﱠـﺎ ﻣﻦ‬
َُْ ُْ َ َ َ ْ َُ َ َ َ ْ َ َْ ْ ْ َ
* *
 .‫ﻜ ِﺮ‬
َ ‫اﻟ ْـ ُﻤﻨْـ‬
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize ta’-
zimde (sayg›da) bulunmayan ve iyilikle emredip, kötülükten
men’etmeyen (al›koymayan) bizden de¤ildir.”
(Tirmizî, Birr, 15, Hadis no: 1919, IV, 321)

159
‫ َﻣـﺎ أ َ ْﻛ َﺮ َم‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ َ ‫ َﻋ‬300.
َ ‫ـﻦ أﻧَـﺲ َرﺿ‬
ْ

 .‫ﻜ ِﺮ ُﻣ ُﻪ ِﻋﻨْ َﺪ ِﺳ ِﻨّ ِﻪ‬ ْ ‫ا ﻟ َ ُﻪ َﻣ ْﻦ ُﻳ‬ ِ ِِِ ِ


ُ ‫َ ْﻴ ًﺨﺎ ﻟﺴﻨّﻪ إ ﱠﻻ َﻗ ﱠﻴ َﺾ‬U ‫ﺎب‬
‫َ ﱞ‬U
Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Genç bir kimse bir ihtiyara -yafll›l›¤›ndan dolay›- ikrâm
ederse, Allah da ihtiyarl›¤›nda (mükâfat olarak) ona ikrâm
edecek bir kimse ihsân eder.”
(Tirmizî, Birr, 75, Hadis no: 2022, IV, 372)

 َ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
‫ﻻ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ِ ِ ٍ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َز ْﻳﺪ ﺑْ ِﻦ ﺛَﺎﺑِﺖ َرﺿ َﻰ‬301.
َ ‫ َﻋ ْﻦ َر ُﺳﻮل ا‬،‫ا َﻋﻨْ ُﻪ‬
ِ ‫ ﺣﺎﺟ ِﺔ أَﺧ‬+ ‫ ﺣﺎﺟ ِﺔ اﻟ ْﻌﺒ ِﺪ ﻣﺎ َدام‬+ ‫ﻳ َﺰ ُال ا‬
 .‫ﻴﻪ‬ َ َ َ َ َْ َ َ ُ َ
* * *
Zeyd b. Sâbit (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kul, mü’min kardeflinin ihtiyac›n› gidermeye devam et-
tikçe, Allâhu Teâlâ da onun ihtiyâc›n› giderir.”
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, V, Hadis no: 4801, 118)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ‬302.

 ‫ـﺎس إِﻟ َﻴْ ِﻬ ْـﻢ‬ ِ ِ َ ِ ‫ــﻞ َﺧ ْﻠﻘًـﺎ َﺧ َﻠ َﻘﻬـﻢ‬ ِِ


+ ُ ‫ﳊ َـﻮاﺋـ ِﺞ اﻟﻨﱠـﺎس َﻳ ْﻔ َـﺰ ُع اﻟﻨﱠ‬ ْ ُ ‫ َﻋ ﱠـﺰ َو َﺟ ﱠ‬
* ِ ‫اب‬
ِ ‫اﻻ ِﻣﻨُﻮ َن ِﻣ ْﻦ َﻋ َﺬ‬
 .‫ا‬ * ْ ‫ أُوﻟ ِ*ﺌ َﻚ‬،‫َﺣ َﻮاﺋ ِ ِﺠ ِﻬ ْﻢ‬

‹bn-i Ömer, (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Allahu Teâlâ’n›n (insanlar aras›nda) bir k›s›m yarat›klar›
vard›r ki, onlar› insanlar›n ihtiyaçlar› (n› gidermek) için ya-
ratm›flt›r. ‹nsanlar ihtiyaçlar›nda onlara müracaat ederler.
‹flte Allâh’›n azâb›ndan emin olanlar onlard›r.”
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XII, Hadis no: 13334, 274)

160
‫ ُﺗ ْﻔ َﺘ ُﺢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َر‬303.
ِ ْ ‫ـﻞ َﻋﺒْ ٍـﺪ َﻻ ُﻳ‬ ِّ ‫ﻜ‬ ُ ‫ﻴـﺲ َﻓ ُﻴ ْﻐ َﻔ ُﺮ ِﻟ‬
ِ ‫اﳋﻤ‬ ِ ْ ‫اﳉﻨﱠ ِـﺔ * ﻳـﻮم‬
ِ ْ َ‫اﻻﺛْﻨ‬
ُ 
‫ك‬ َ ْ ‫€ َو َﻳ ْـﻮ َم‬ َ ْ َ َ ْ ‫اب‬ ُ ‫أَﺑْ َﻮ‬
 ‫َـﺎل أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا‬ ُ ‫ َﻓ ُﻴﻘ‬،‫ـﺎء‬ ُ َ‫ﻨ‬bْ َU ‫€ أَﺧﻴـﻪ‬
ِ َ ْ * َ‫ـﺖ ﺑَ ْﻴﻨَـ ُﻪ َوﺑ‬
ْ َ‫ﻼ َﻛـﺎﻧ‬
ِ ِ‫ﺑ‬
ً ‫َ ْﻴﺌًﺎ إِ ﱠﻻ َر ُﺟـ‬U ‫ـﺎ‬
*
 ِ ‫ أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا *ﻫ َﺬ ْﻳ‬،‫ﺎ‬bَ ‫ﻄ ِﻠ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ أَﻧْ ِﻈ ُﺮوا *ﻫ َﺬ ْﻳ ِﻦ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ‬،‫ﺎ‬bَ ‫ﻄ ِﻠ‬ َ ‫ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ‬،‫*ﻫ َﺬ ْﻳ ِﻦ‬
 .‫ﺎ‬bَ ‫ﻄ ِﻠ‬
َ ‫َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﺼ‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Pazartesi ve perflembe günleri Cennet kap›lar› aç›l›r.
Allâh’a flirk koflmayan her kulun günâh› ba¤›fllan›r. Ancak
kendisiyle (mü’min) kardefli aras›nda düflmanl›k bulunan
kifli (nin günâh›) ba¤›fllanmaz ve flöyle denir: “Onlar, bar›-
fl›ncaya kadar ba¤›fllanmalar›n› bekletiniz, onlar bar›fl›nca-
ya kadar ba¤›fllanmalar›n› bekletiniz, onlar bar›fl›ncaya ka-
dar ba¤›fllanmalar›n› bekletiniz.”
(Müslim, Birr, 11, VI, 1987)

 ‫ َﻣﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫َﺖ‬ ْ ‫ا َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻗـﺎﻟ‬
ِ ِ
ُ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬304.
ِ ‫ْ َﺘ ﱠﺪت إِﻟ َﻴ ِـﻪ ﻣ ْﺆﻧَـ ُﺔ اﻟﻨﱠ‬U‫ا َﻋ ﱠﺰ وﺟ ﱠـﻞ َﻋ * َﻋﺒ ٍـﺪ إِ ﱠﻻ َا‬ ِ ‫ﻈﻤﺖ ﻧِﻌﻤـ ُﺔ‬
 ،‫ﺎس‬ ُ ْ ْ ْ َ َ َ ْ ْ َ ُ ‫َﻋ‬
ِ ‫ﻠﺰو‬ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ْ َ tَ ‫وﻣﻦ‬
 .‫ال‬ َ ‫ َﻓﻘ َْﺪ َﻋ ﱠﺮ َض ﺗ ْﻠ َﻚ اﻟﻨّ ْﻌ َﻤ َﺔ ﻟ ﱠ‬،‫–ﻤ ْﻞ ﺗ ْﻠ َﻚ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺆﻧَ َﺔ ﻟﻠﻨﱠﺎس‬ ْ ْ ََ
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Bir kulun üzerinde Allah’›n nimeti ço¤ald›kça, o kimse-
ye karfl› insanlar›n külfeti de artar. ‹nsanlar›n o külfetlerine
katlanmayan kimse, o nimeti yok olmaya sunmufl olur.”
(Tergib, 3/391, No: 6; Kenz, 6/347, No: 15994)

161
‫ ُﻛ ﱡﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َﺮ َة َر‬305.

‫ َﻳ ْﻌ ِﺪ ُ ل‬:‫ـﺲ‬ ‫ﻤ‬ ‫اﻟﺸﱠ‬ ِ ‫ﻄ ُﻠـﻊ ﻓ‬


‫ﻴﻪ‬ ْ ‫ﺗ‬ ٍ ‫م‬ ‫ﻮ‬ ‫ﻳ‬ ‫ـﻞ‬ ‫ﻛ‬ ُ P
‫ﺔ‬ َ
‫ﻗ‬ ‫ـﺪ‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻪ‬ِ ‫ـﺎس َﻋ َﻠﻴ‬ ِ ‫ﻼﻣـﻰ ِﻣﻦ *اﻟﻨﱠ‬
ُ ْ ُ َ َْ ‫ﱠ‬ َ َ ْ َ َ َ ‫ُﺳـ‬
*
‫ أ َ ْو َﻳ ْﺮ َﻓ ُﻊ ﻟ َ ُﻪ‬،‫ ِﻤ ُﻠ ُﻪ َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ‬bْ ‫ َﻓ َﻴ‬،‫ َداﺑﱠ ِﺘ ِﻪ‬+ ‫اﻟﺮ ُﺟ َﻞ‬ ‫€ ﱠ‬ ُ ‫ﺔ َو ُﻳﻌ‬P ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬ َ € ِ ْ َ‫اﻻﺛْﻨ‬ِْ € َ ْ َ‫ﺑ‬
* *
 ‫ﻄ َﻮ ٍة َﻳ ْﻤﺸﻴ َﻬﺎ‬ ْ ‫ﻜ ّ ِﻞ َﺧ‬ ُ ِ‫ َوﺑ‬،P‫ﺻ َـﺪ َﻗﺔ‬ ُ
‫ﺔ‬
َ َّ ‫ﺒ‬ِ ‫ﻴ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻄ‬ ‫اﻟ‬ ُ
‫ﺔ‬ ‫ﻤ‬
َ ‫ﻠ‬ِ‫ﻜ‬َ ْ ‫ﻟ‬‫ا‬ ‫و‬ َ ،P‫ﺻ َـﺪ َﻗﺔ‬
َ ‫ﺎﻋ ُﻪ‬ َ َ‫َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬﺎ َﻣﺘ‬
* ِ ‫ﻄﺮ‬ ِ َ ‫ اﻟﺼ‬9َ ِ‫إ‬
 .‫ﺔ‬P ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬ َ ‫ﻳﻖ‬ ‫ﻴﻂ ْاﻷ َ َذى َﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ‬ ُ ‫ َو ُﻳﻤ‬،P‫ﺻ َﺪ َﻗﺔ‬ َ ‫ﻼة‬ ‫ﱠ‬
* *
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹nsan›n her bir eklemi için her Allah’›n günü bir sadaka
vermek gerekir: ‹ki kiflinin aras›n› bulman, (haklar›nda ada-
letle hükmetmen) bir sadakad›r. Bir kimseye bine¤ine biner-
ken yard›mc› olman veya yükünü hayvan›na yüklemesine
yard›m etmen bir sadakad›r.
Güzel bir söz söylemek sadakad›r.
Namaza giderken att›¤›n her ad›ma bir sadaka sevab›
vard›r.
Gelip geçenleri rahats›z eden bir fleyi yoldan al›p atman
bir sadakad›r.”33
(Müslim, Zekât, 16, I, 699)

ِ ِ
‫ا‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﺖ أَﺑَـﺎ اﻟْﻘَـﺎﺳـ ِﻢ‬
ُ ‫ َﺳﻤ ْﻌ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ ْ ‫ َﻋ‬306.
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
*
‫ َﻻ ُﺗﻨْ َﺰ ُ ع‬:‫ُﻮل‬ ِ ِ ِ
ُ ْ ‫ﺐ *ﻫﺬه‬
ُ ‫اﳊ ْﺠ َﺮة َﻳﻘ‬ ِ ِ
َ ‫اﻟﺼﺎد َق اﻟ ْـ َﻤ ْﺼ ُﺪ‬ ِ
‫َﻋ َﻠ ْﻴﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ ﱠ‬
َ ‫ﺻﺎﺣ‬ َ ‫وق‬
 .‫َ ِﻘ ٍّﻰ‬U ‫‰ ُﺔ إِ ﱠﻻ ِﻣ ْﻦ‬
َ ْ ‫اﻟﺮ‬
‫ﱠ‬
33. ‹nsan›n vücûdunda pek çok ek yeri vard›r. Onun hareket etmesi bu eklere
ba¤l›d›r. Bu eklemler hareket etmezse, insan hiçbir fley yapamaz; onun için de
her gün onlar›n flükrünü edâ etmek îcâb eder. Her iyi hareket Allâh’a bir flükür
olaca¤›ndan, eklemleri say›s›nca sadaka vermesi gerektir, denilerek yapaca¤› iyi
iflleri her gün yapmas›, dâima iyi ifllerle u¤raflmas› bildirilmektedir.

162
Ebû Hüreyre (r.a.)’den:
Do¤ru olan ve do¤rulu¤u kabûl edilen (Ravza-i fierife’ye
iflâret ederek): fiu odan›n sâhibi Ebü’l-Kâs›m (Resûlullah
(s.a.s.)'› flöyle söylerken iflittim:
“Rahmet, ancak (her türlü fenâl›¤› yapan) flakîden çekip
al›n›r.”
(Tirmizî, Edeb, 58, IV, 136)

ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ا ﺑ ِﻦ ُﻋ َﻤـﺮ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ َﻗ َـﺎل‬ ِ ِ


‫ا‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ َ َ َ ْ ‫ـﻦ َﻋﺒْـﺪ‬ ْ ‫ َﻋ‬307.
ِ ‫ﺎﻟﻨّﻌـ ِﻢ ِﻟـﻤﻨَﺎﻓِ ِﻊ اﻟ ِْﻌﺒ‬
 ‫ﺎد ُﻳ ِﻘ ﱡﺮ ُﻫ ْﻢ ﻓﻴ َﻬﺎ‬ ِ ِ ِ ‫  إِ ﱠن‬:‫َﻋ َﻠﻴ ِﻪ وﺳ ﱠﻠﻢ‬
َ َ َ ِ‫اﺧ َﺘ ﱠﺼ ُﻬ ْﻢ ﺑ‬ ْ ‫ أ َ ْﻗ َﻮ ًاﻣﺎ‬ َ َ َ ْ
*
 .‫ َﻏ ْ†ِ ِﻫ ْﻢ‬9َ ِ‫ﺎ إ‬iَ َ ‫ ﱠﻮ‬bَ ‫ﻮﻫﺎ ﻧَ َﺰ َﻋ َﻬﺎ ِﻣﻨْ ُﻬ ْﻢ َﻓ‬
َ ‫ َﻓ ِﺈ َذا َﻣﻨَ ُﻌ‬،‫ُﻮﻫﺎ‬ َ ‫َﻣﺎ ﺑَ َﺬﻟ‬
Abdullah b. Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allâhu Teâlâ’n›n, kullar›n›n faydalanmalar› için özel ni-
metler verdi¤i birtak›m kullar› vard›r. Onlar bu nimetleri
gere¤i gibi sarfettikleri müddetçe, Allah bu nimeti onlarda
devam ettirir. Onlar, bu nimetleri (gerekli yerlerde sarftan)
uzaklaflt›klar›nda Allâhu Teâlâ da bu nimetleri onlardan
alarak baflkalar›na verir.”
(Silsile-i Ahadis, Sahiha, No: 1692, IV, 264)

‫ َﺳ َﻔ ٍﺮ َﻣ َﻌ ُﻪ َﻓﺎَ َﺧ َﺬ‬+ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺎب اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬ُ bَ ‫ﺻ‬ ْ َ ‫ َﻛﺎ َن أ‬308.
*
ِ ‫ﻮل‬
‫ا‬ ُ ‫َـﺎل َر ُﺳ‬َ ‫َـﻆ َﻓ َﻔ ِﺰ َع َﻓﻘ‬ َ ‫ﺎﺳﺘَ ْﻴﻘ‬ ِ
ْ ‫ـﻢ َﻓ‬P ‫ﻼ َو ُﻫ َـﻮ ﻧَﺎﺋ‬
ِ ‫ﺑﻌ ُﻀﻬﻢ ِﻣـﻦ أَﺧ‬
ً ْ‫ﻴـﻪ َﺣﺒ‬ ْ ُْ َْ
*
 .ً ‫ َﻻ َ–ِ ﱡﻞ ِﻟـ ُﻤ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ أ َ ْن ُﻳ َﺮ ﱢو َع ُﻣ ْﺴ ِﻠ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ

Ashab-› Kiram, Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir seferde idiler.


Onlardan birisi uyuyan bir kardeflinin ipini (flaka için) çekip al›rken
o uyan›verdi. Korku ve heyecâna düfltü. Bunun üzerine Resûlullah
(s.a.s.):

163
“Bir müslüman›n, bir müslüman› korkutmas› ve heyeca-
na düflürmesi helâl olmaz” buyurdu.
(Tirmizî, Fiten, 3, IV, 462)

َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬


‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ــﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا‬ُ ‫ـﻰ‬ ِ َ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻬـ أ ﱠن ﻧَﺒ ﱠ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋـﻦ اﺑْـﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ‬309.
 .‫اﻻ ْﻗ َﺪ ُام‬ ِ ِ ‫ ﺣ‬+ ‫أ َ َﻋﺎ َن َﻋﺒ ًﺪا‬
َ ْ ‫ول‬ ُ ‫َﺎﻣ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم َﺗ ُﺰ‬
َ ‫ا ﻟ َ ُﻪ َﻣﻘ‬ ُ ‫ﺖ‬ َ ‫ﺎﺟﺘﻪ ﺛَﺒﱠ‬َ َ ْ
*
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, bir kula ihtiyâc› an›nda yard›m ederse, ayaklar›n
kayd›¤› (k›yâmet) gün (ün) de Allâhu Teâlâ onun makâm›n›
sâbit k›lar.”
(Tergib, 3/392, No: 10)

 ‫ َﻣ ْﻦ َﻣﺸَ ﻰ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ّﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ ٍ
ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أ َ َﻧﺲ َر‬310.

 ،‫ـ€ َﺣ َﺴﻨَ ًﺔ‬ َ ‫ﻄ َـﻮ ٍة َﺳﺒْﻌ‬ ُ ِ‫ا ﻟ َـ ُﻪ ﺑ‬


ْ ‫ﻜ ﱢـﻞ َﺧ‬ ُ ‫ﺐ‬
ِ ِ ِ ‫ﺣ‬+
َ ‫ـﺎﺟـﺔ أَﺧﻴـﻪ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴﻠـ ِﻢ َﻛ َﺘ‬ َ َ
ِ ‫ * َﻓ ِـﺈ ْن ُﻗ‬،‫ـﺚ َﻓـﺎر َﻗ ُﻪ‬ ِ ِ * *
 ْ ‫ﻀ َﻴ‬
‫ﺖ‬ َ ُ ‫ أ َ ْن َﻳ ْـﺮ ِﺟ َـﻊ ﻣ ْﻦ َﺣ ْﻴ‬9َ ‫ـ€ َﺳ ﱢﻴ َﺌ ًﺔ إ‬ َ ‫˜ﺎ َﻋﻨْـ ُﻪ َﺳﺒْﻌ‬ َ َ ‫َو‬
 َ ‫ َو إِ ْن َﻫ َﻠ َﻚ ﻓ‬،‫ﺎﺟ ُﺘـ ُﻪ َﻋ * *َﻳ َﺪ ْﻳ ِﻪ َﺧ َﺮ َج ِﻣ ْﻦ ُذ ُﻧﻮﺑِ ِـﻪ َﻛ َﻴ ْﻮ َم َوﻟ ََﺪ ْﺗ ُﻪ أ ُ ﱡﻣ ُﻪ‬
‫ﻴ‬ َ ‫َﺣ‬
* ٍ ‫† ِﺣ َﺴ‬
 .‫ﺎب‬ َ ْ ‫€ *ذ ِﻟ َﻚ َد َﺧ َﻞ‬
ِ ْ ‫اﳉﻨﱠ َﺔ ﺑِ َﻐ‬ َ ْ َ‫ﺑ‬

Enes (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Müslüman kardeflinin ihtiyâc›n› gidermek maksad› ile
giden bir kimse için, Allâhu Teâlâ, onun ayr›ld›¤› yere dö-
nünceye kadar, her bir ad›m›na yetmifl sevab yazar ve
yetmifl (küçük) günâh›n› yok eder. Onun vâs›tas›yla ifl görü-
lürse, anas›ndan do¤du¤u gün gibi günah›ndan ç›km›fl
olur. (fiayet) o esnada ölecek olursa, hesab görmeden Cen-
net’e girer.”
(Ebu Ya’lâ, Müsned, 5/175, No: 2789)

164
‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ َﻗـﺎﻟ َﺖ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
َ ُ َ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ َﺔ َر‬
ِ
ْ ‫ َﻋ‬311.

 ِ†‫ أ َ ْو َﺗ ْﻴﺴـ‬،‫ـﺮ‬ ٍ ‫ﻄ‬


ٍ ّ ِ‫ َﻣﺒْ َﻠـ ِﻎ ﺑ‬+ ‫ـﺎن‬ َ ‫ ِذى ُﺳ ْﻠ‬9َ ِ‫ﻴـﻪ اﻟ ْـ ُﻤ ْﺴ ِﻠـ ِﻢ إ‬
ِ ‫َﻛـﺎ َن وﺻ َﻠـ ًﺔ ِﻷَﺧ‬
ْ ُ
*
 ِ ‫ــﺔ ِﻋﻨْ َـﺪ َد ْﺣ‬
‫ـﺾ‬ ِ ‫اط ﻳــﻮم * اﻟ ِْﻘﻴـﺎﻣ‬ ِ ‫َﻋﺴــ†ٍ أ َ َﻋـﺎﻧَــ ُﻪ *ا َﻋ *ـ إِﺟــﺎ َز ِة اﻟـ‬
َ َ َْ َ َ ‫ﱢ‬ َ ُ
*
 .‫ْاﻷ َ ْﻗ َﺪا ِم‬
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Müslüman kardeflinin, hay›rl› bir ifle muvaffak olabilme-
si veya zor bir iflini kolaylaflt›rmak için selâhiyetli kimselere
arac›l›kta bulunan kifliye, Allâhu Teâlâ, ayaklar›n kayd›¤›
k›yâmet gününde s›rât› geçmek için yard›m eder.”
(‹bn-i Hibbân, Sahih, II, Hadis no: 530, 287)

ِ ‫ و‬،‫ا َﻻ ﻳ ْﺆ ِﻣﻦ‬
‫ا‬ ِ ‫ و‬:‫ أ َ ﱠن اﻟﻨﱠﺒِﻰ َﺻ ﱠ ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َوﺳ ﱠﻠﻢ َﻗ َﺎل‬،ٍ‫ َﻋ ْـﻦ أَﺑﻰ ُ ْﻳﺢ‬312.
َ ُ ُ َ َ َ ُ ‫ﱠ‬ َ
*
ْ َ ِ
 ُ ‫ـﻮل ا ﻗ َﺎل » َاﻟ ﱠـﺬى َﻻ َﻳﺄ َﻣ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ـﻦ َﻳﺎ َر ُﺳ‬ ِ ِ ِ
ْ ‫ ﻗ َﻴﻞ َو َﻣ‬.‫ـﻦ‬
ُ ‫ َوا َﻻ ُﻳ ْﺆﻣ‬،‫ـﻦ‬ ُ ‫َﻻ ُﻳ ْﺆﻣ‬
* *
 .«‫ﺎر ُه ﺑَ َﻮاﻳِ َﻘ ُﻪ‬
ُ ‫َﺟ‬
Ebu fiureyh (r.a.)'dan; Nebî (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Vallahi iman etmifl olamaz, vallahi iman etmifl olamaz,
vallahi iman etmifl olamaz” sahabilerden biri de; “Kim iman
etmifl olmaz ey Allah’›n Resûlü?” diye sorunca, Resûlullah
(s.a.s.) Efendimiz:
“Kötülü¤ünden, komflusunun emin olmad›¤› kimse”
cevab›n› vermifllerdir.
(Buhârî, Edeb, 29, VII, 78)

‫ َﻋ * ُﻛ ّ ِﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬َ ‫ـﻰ‬ ِ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ِ
ُ ‫ﻮﺳـﻰ َرﺿ َﻰ‬ * ‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻣ‬
ْ ‫ َﻋ‬313.
*
َ َ ِ ِ ِ َ ِ َ ِ َ َ ِ
‫  َﻳ ْﻌﺘَﻤ ُـﻞ ﺑﻴَ َـﺪ ْﻳـﻪ ﻓﻴَﻨْﻔ ُ ﻊ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َ¬ ْـﺪ? ﻗ‬t ْ ‫ﺖ إ ْن‬ َ ‫ أ َرأ ْﻳ‬:‫ ﻗـﺎﻟ ُـﻮا‬.P‫ﺻ َـﺪ َﻗـﺔ‬
َ َ ‫ُﻣ ْﺴﻠـ ٍﻢ‬

165
 ‫ـ€ َذا‬ ُ ‫ ُﻳﻌ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻳ ْﻔ َﻌ ْـﻞ َا ْو َﻳ ْﺴﺘَ ِﻄ ْـﻊ? َﻗ‬t ْ َ ‫  َﻓ ِــﺈ ْن‬:‫ َﻗـﺎﻟ ُـﻮا‬،‫ﻧَ ْﻔ َﺴـ ُﻪ َو َﻳﺘَ َﺼ ﱠـﺪ ُق‬
 ُ ‫  َﻳـﺄ ْ ُﻣ‬:* ‫ـﺎل‬
‫ـﺮ‬ َ ‫ َﻳ ْﻔ َﻌ ْـﻞ? َﻗ‬t ِ
ْ َ ‫ َﻳ ْﺴﺘَﻄ ْـﻊ َا ْو‬t ْ َ ‫ َﻓ ِـﺈ ْن‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬.‫ـﻮف‬ ِ ‫اﳊـﺎﺟ‬
َ ‫ــﺔ اﻟ ْـ َﻤ ْﻠ ُﻬ‬ َ َْ
 ‫اﻟ َﻓ ِـﺈ ﱠ َﻬﻧﺎ‬
ِ ّ ‫ـﻦ ﱠ‬ ِ ‫ ُﻳ ْﻤ ِﺴ ُﻚ َﻋ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻳ ْﺴﺘَ ِﻄ ْـﻊ َا ْو َﻳ ْﻔ َﻌ ْﻞ? َﻗ‬t ْ َ ‫ إِ ْن‬:‫ َﻗـﺎﻟ ُﻮا‬.ِ†ْ ‫ـﺎﳋ‬
َ ْ ِ‫ﺑ‬
 .‫ﺔ‬P ‫ﺻ َﺪ َﻗ‬
َ
Ebû Musâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
– Her müslüman, sadaka vermelidir. Denildi ki:
– Ya bulamazsa? (Ne yapar Yâ Resûlullah?) Resûlullah
(s.a.s.) buyurdu ki:
– Elleriyle çal›fl›r; hem kendine bakar hem de tasadduk
eder. (O flah›s):
– Ya (çal›flmaya) muktedir de¤il ise? (Ne yapar?) dedi. Resû-
lullah (s.a.s.):
– Yard›ma muhtâç olan mazlûma yard›m eder, buyurdu.
Ebu Mûsâ diyor ki: Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Ya (buna da) muktedir de¤il ise? (Ne yapar?) diye sorul-
du¤unda, Resûlullah (s.a.s.):
– ‹yilikle yâhud hay›r ile emreder, buyurdu (O flah›s):
– Ya (buna da) gücü yetmezse? dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Kendisini kötülükten al›kor, zirâ o da sadakad›r, buyurdu.
(Müslim, Kitabu’z-Zekât, 16, I, 699)

ِ‫ »ﻳـﺎ ﻧ‬:‫ُـﻮل‬
‫ﺎء‬
َ ‫ﺴ‬َ َ ُ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻳﻘ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ َ َ ‫ َﻗ‬،‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة‬
‫ـﺎل ﻛـﺎ َن اﻟﻨﱠﺒ ﱡ‬ ْ ‫ َﻋ‬314.
*
ٍ ِ ِ
 .«‫َ ﺎة‬U ‫‹ﺎ َوﻟ َْﻮ ﻓ ْﺮﺳ َﻦ‬ ِ ِ
َ ‫ة‬P ‫ﺎر‬ ِ ْ َ ‫ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ َ ِت َﻻ‬
َ ‫ﺎر‬ َ ‫ﳉ‬ َ ‫ﲢﻘ َﺮ ﱠن َﺟ‬
Ebu Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyuruyordu:
“Ey müslüman han›mlar! T›rnak ucu kadar da olsa, sak›n
ha, komflu komfluyu hakir görmesin!”
(Buhârî, Edeb, 30, VII, 78)

166
ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬:‫ـ ِﻊ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻪ‬U‫ـﺎ‬ ِ ‫‰ﺎر ْاﳌُﺠ‬ ِ ِ ‫ـﺎض ﺑ‬ ِ ‫ َﻋـﻦ ِﻋﻴ‬315.
‫ا‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ َ َ َ ُ َ ‫ـﻦ‬ ْ َ ْ

 P ‫ـﻂ ُﻣﺘَ َﺼ ّ ِﺪ‬


‫ق‬ P ‫ـﺎن ُﻣﻘ ِْﺴ‬
ٍ ‫ﻄ‬ َ ‫ ُذو ُﺳ ْﻠ‬:P‫ﻼﺛَـﺔ‬ َ ‫اﳉﻨﱠ ِـﺔ ﺛَـ‬ َ ْ ‫ َوأ َ ْﻫ ُـﻞ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ‬
 ،‫ﻴﻒ‬ P ‫ َو َﻋﻔ‬،ٍ‫ـﻞ ِذى ُﻗ ْﺮﺑ*ﻰ َو ُﻣ ْﺴ ِﻠﻢ‬ ِّ ‫ﻜ‬ُ ‫ﻴﻖ اﻟ ْ َﻘ ْﻠ ِﺐ ِﻟ‬ ُ ‫ﻴﻢ َرﻗ‬ P ‫ﻞ َرﺣ‬P ‫ َو َر ُﺟ‬،‫ـﻖ‬P ‫ُﻣ َﻮ ﱠﻓ‬
* ِ ‫ َﻗ َﺎل * َوأ َ ْﻫ ُﻞ اﻟﻨﱠ‬.* ‫ـﺎل‬ ٍ ‫ﻒ ُذو ِﻋﻴ‬
‫ﻴﻒ اﻟ ﱠـﺬى َﻻ َزﺑْ َﺮ ﻟ َ ُ ﻪ‬ ُ ‫اﻟﻀﻌ‬ ‫ ﱠ‬:P‫ َْﺴﺔ‬¹َ ‫ـﺎر‬ َ P ‫ُﻣﺘَ َﻌ ّ ِﻔ‬
*
 ‫ *ﻔﻰ‬º ْ َ ‫اﳋﺎﺋ ِ ُﻦ اﻟ ﱠﺬى َﻻ‬ َ ْ * ‫ َو‬.‫ﻼ َو َﻻ َﻣ ًﺎﻻ‬ ً ‫ﻜ ْﻢ َﺗﺒَ ًﻌﺎ َﻻ َﻳﺒْﺘَ ُﻐﻮ َن أ َ ْﻫ‬ ُ ‫ﻳﻦ ُﻫ ْﻢ ﻓﻴ‬ َ ‫اﻟ ﱠﺬ‬
* * *
 َ ‫ــﺢ َو َﻻ ُﻳ ْﻤﺴـﻰ إِ ﱠﻻ َو ُﻫ‬
‫ـﻮ‬ ِ
ُ ْ ُ‫ﺒ‬‫ﺼ‬‫ﻳ‬ ‫ﻻ‬َ ‫ــﻞ‬
P ‫ﺟ‬ ‫ر‬
ُ َ َ‫و‬ ،‫ﻪ‬ ُ ‫ـ‬ ‫ﻧ‬
َ ‫ـﺎ‬ ‫ﺧ‬
َ ‫ﻻ‬‫ﱠ‬ ِ ‫إ‬ ‫ﱠ‬
‫ق‬ ‫د‬َ ‫ن‬ ْ ِ ‫إ‬ ‫و‬ َ
َ P َ ُ ‫ﻟ َـ‬
‫ــﻊ‬ ‫ﻤ‬ ‫ﻃ‬ ‫ﻪ‬
ِ ّ ‫ﻜ ِـﺬ *ب و‬ ِ ‫ـﻚ وﻣ‬ ِ ِ º
 ُ ‫اﻟﺸﻨْﻈ‬
†‫ـ‬ َ َ َ ْ ‫ــﺮ اﻟ ْﺒُ ْﺨ َـﻞ أ َ ِو اﻟ‬ َ ‫ـﻚ َو َذ َﻛ‬ َ ‫ـﺎﻟ‬ َ َ َ ‫ــﻦ أ َ ْﻫﻠ‬ ْ ‫ـﻚ َﻋ‬ َ ‫ـﺎد ُﻋ‬ َُ
*
 .‫ﺎش‬ ُ b‫اﻟ ْ َﻔ ﱠ‬
Iyaz b. H›mâru’l- Mücâfliî (r.a.)’›n rivâyetine göre; Resûlullah (s.a.s.) bu-
yurdu ki:
“Cennet ehli, üç kimsedir:
1- Âdil olup, sadaka veren ve muvaffak olan kudret ve
sulta sâhibi insan,
2- Her müslümana ve yak›nlar›na karfl› yumuflak kalpli
olan kimse,
3- Kalabal›k aile sahibi oldu¤u hâlde durumundan
flikâyet etmeyen fakirdir.
Cehennem’e girecekler de befl s›n›ft›r. (Bunlar:)
1- fiunun bunun peflinden tak›l›p giden, dünya ve ahire-
te yarayacak ifllerde bulunmayan zay›f ve hafif ak›ll› kimse-
ler,
2- Az da olsa, gördü¤ü her fleye göz diken hâinler,
3- Akflam, sabah (gece-gündüz) baflkas›n›n mal ve can›na
hile düflünenler,
4- Cimrilik edip yalan konuflanlar,

167
5- Çirkin ve kaba söz ve hareketlerde bulunanlard›r.”
(Müslim, Cennet, 116, Hadis no: 63, III, 2197)

ُ ‫ َﻗ َﺎل َر ُﺳ‬:‫ُﻮﻻ ِن‬


‫ﻮل‬ َ ‫اﻻﻧْ َﺼﺎرى َﻳﻘ‬ ِ ‫ـﻦ َﻋﺒ ِﺪ‬
ِ ‫ َﺔ ﺑْ ِﻦ َﺳ ْﻬ‬bَ ‫ا َوأَﺑَﺎ ﻃَ ْﻠ‬
َ ْ ‫ـﻞ‬ ْ ِ ْ‫ﺖ َﺟﺎﺑِ ٍﺮ ﺑ‬
ِ
ُ ‫ َﺳﻤ ْﻌ‬316.
*
ٍ‫ﻦ‬ ِ ِ ِ
 ‫ ُـﺬ ُل ْاﻣ َـﺮأ ً ُﻣ ْﺴﻠـ ﻋﻨْ َـﺪ َﻣ ْـﻮﻃ‬º َْ ¥ ٍ ‫ـﻦ ْاﻣ ِﺮ‬ ِ ‫»ﻣـﺎ ِﻣ‬
ً َ :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬
ِ
َ ‫ا‬

‫ َﻣ ْﻮ ِﻃ ٍﻦ‬+ ‫ا‬ ِ ِ ِ ِ ِ ِ
ُ ‫َـﺺ ﻓﻴﻪ ﻣ ْﻦ ﻋ ْـﺮﺿﻪ إ ﱠﻻ َﺧ َﺬﻟ َـ ُﻪ‬ ُ ‫ﻴﻪ ُﺣ ْـﺮ َﻣﺘُ ُﻪ َو ُﻳﻨْﺘَﻘ‬ِ ‫ُﺗﻨْﺘَﻬ ُﻚ ﻓ‬
َ
ِ‫ﻴﻪ‬ * ِ ِ ٍ ِ * ِ ِ *
 ‫ َﻣ ْـﻮﺿ ٍﻊ ُﻳﻨْﺘَﻘ َُﺺ ﻓ‬+ ‫ ُﻣ ْﺴﻠ‬ً ِ
ُ ُ ْ‫ َﻳﻨ‬¥‫ َو َﻣﺎ ﻣـﻦ ْاﻣﺮ‬،‫ َﺗ ُﻪ‬ َ ْ ُ‫ﺐ ﻓﻴـﻪ ﻧ‬ ‫ُ–ِ ﱡ‬
*ِ ِ * ِ ِ ِ ِ ِ ِ *ِ ِ
‫ـﺐ‬ ٍ
‫ َﻣ ْـﻮﻃــﻦ ُ– ﱡ‬+ ‫ا‬ ُ ‫ــ ُه‬
َ َ َ‫ــﺮ َﻣﺘـﻪ إ ﱠﻻ ﻧ‬
ْ ‫ـﻦ ُﺣ‬ْ ‫ــﻚ ﻣ‬ُ ‫ــﺮﺿـﻪ َو ُﻳﻨْﺘَ َﻬ‬ ْ ‫ـﻦ ﻋ‬ ْ ‫ﻣ‬
*
 «.‫ﺗِ ِﻪ‬َ ْ ُ‫ﻧ‬
Câbir b. Abdullah ve Ebû Talha b. Sehl el-Ensârî’den; Resûlullah (s.a.s.)
buyurdular ki:
“Bir kimse, Müslüman bir kardefline, iffetinin noksan-
laflaca¤› ve hürmetinin yok olaca¤› bir yerde (flekilde ve
mevzuda) yard›m›n› keserse, Allâhu Teâlâ ona, kendi
yard›m›n› arzu etti¤i bir yerde yard›m elini uzatmaz. Bir
kimse müslüman bir insana namusunun zedelenece¤i, iffet
ve flerefinin yok olaca¤› bir yerde yard›m ederse, Allâhu
Teâlâ da ona, yard›m›n› arzu etti¤i bir yer (ve zaman) da
muhakkak yard›m eder.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 30; Ebu Davud, Edeb, 41, Hadis no: 9884, V, 197)

 ‫‰ﻰ‬ َ َ ‫»ﻣ ْﻦ‬َ :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬ ُ ْ ‫ـﻦ أ َ َﺳ ِﺪ‬
ِ ‫اﳉ َﻬﻨـﻰ َﻋ‬ ِ ‫ َﻋـﻦ ﻣﻌ‬317.
ِ ْ‫ﺎذﺑ‬ َُ ْ
*
‫ﺎﻣ ِ ﺔ‬ ِ ْ َ ‫–ﻤﻰ‬
َ َ‫ﳊ َﻤ ُﻪ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ‬ ْ َ ‫ﻜﺎ‬ ً ‫ا َﻣ َﻠ‬ ُ ‫ﺚ‬ َ ‫ »ﺑَ َﻌ‬:‫ُﻣ ْﺆ ِﻣﻨًﺎ ِﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻓِ ٍﻖ« َا َرا ُه َﻗ َﺎل‬
* ٍ َ‫ وﻣـﻦ رﻣـﻰ ﻣﺴ ِﻠ ً ﺑِﺸ‬،‫ـﺎر ﺟﻬﻨـﻢ‬
 ُ ‫َ ﻴْﻨَـ ُﻪ ﺑِ ِـﻪ َﺣﺒَ َﺴ ُﻪ‬U ‫ﻳـﺪ‬
‫ا‬ ُ ‫ـﻰء ُﻳـﺮ‬ ْ ْ ُ َ َ ْ َ َ َ ‫ﱠ‬ َ َ ِ َ‫ـﻦ ﻧ‬ْ ‫ﻣ‬ِ

 «* .‫ ُﺮ َج ِﻣ ﱠﻤﺎ َﻗ َﺎل‬º ْ َ ‫ َﺟ َﻬﻨﱠ َﻢ َﺣﺘﱠﻰ‬µ ِ ْ ‫ َﻋ َ ِﺟ‬9‫َﺗ َﻌ َﺎ‬

168
Muâz b. Esed el-Cühenî’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
Bir kimse, bir mü’mini bir münâf›ktan korursa, onu [Resûlul-
lah (s.a.s.)'›] bizzat gördüm. Buyurdular ki:
“Allâhu Teâlâ, k›yâmet gününde Cehennem ateflinden
onun etlerini korumak için bir melek gönderir. Ve bir kimse
bir müslümana herhangi bir fleyle atar (söz söyler) ve o fley
ile ay›planmas›n› isterse, Allâhu Teâlâ onu dedi¤i fleylerden
ç›k›p (temizleninceye) kadar Cehennem köprüsü üzerinde
b›rak›r (hapseder).”
(Ebû Dâvud, Edeb, 41, Had.no: 4883, V, 196)

‫ﻈ ِﻬ ِﺮ‬
ْ ‫ َﻻ ُﺗ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬َ ‫ـﻦ ْاﻷ َ ْﺳﻘ َْﻊ َﻗ‬ ِ
ُ ْ‫ـﻦ َواﺛ َﻠ َﺔ ﺑ‬ْ ‫ َﻋ‬318.

 .‫ﻴﻚ‬
َ ‫ا َو َﻳﺒْﺘَﻠ‬
ُ ‫‰ ُﻪ‬ ُ َ †ْ َ ‫ﻴﻚ َﻓ‬ َ ‫اﻟﺸﱠ َ َﺗ َﺔ ِﻷَﺧ‬
* *
Vâsile b. el-Eska‘ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Kardeflin için (kötülük günlerinde) sevinç gösterme,
yoksa Allâhu Teâlâ ona rahmet eder, seni de (ondaki belâya)
u¤rat›r.”
(Tirmizî, 54, IV, Hadis no: 2506, 662)

‫ َﻣ ْﻦ َﻋ ﱠ َ† أ َ َﺧﺎ ُه‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﻦ ﺟﺒ ٍﻞ َﻗ َﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ
ِ
َ َ ِ ْ‫ َﻋ ْﻦ ُﻣ َﻌﺎذ ﺑ‬319.

 .‫ﺖ َﺣﺘﱠﻰ َﻳ ْﻌ َﻠ َﻤ ُﻪ‬ ْ ‫ َﻳ ُﻤ‬t ْ َ ‫ﺑِ َﺬﻧْ ٍﺐ‬

Muâz ‹bn-i Cebel (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:


“Bir kimse kardeflini bir kusur ile ay›plarsa, o kusuru
ifllemeden, o kimse ölmez.”
(Tirmizî, 53, IV, Hadis no: 2505, 661)

‫ » ُﻛ ﱡﻞ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ـﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة‬
ْ ‫ َﻋ‬320.
*

169
ٍ ‫ ْﺴ ِﺐ ْاﻣ ِﺮ‬bَ ِ‫ ﺑ‬،‫ﺿ ُﻪ َو َد َﻣـ ُﻪ اﻟﺘﱠﻘ *ْﻮى *ﻫ ُﻬﻨَـﺎ‬
¥ ُ ‫ام َﻣـﺎﻟ ُ ُﻪ َو ِﻋ ْـﺮ‬P ‫َﻋ َـ ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ َﺣ َﺮ‬
 «.‫– ِﻘ َﺮ أ َ َﺧﺎ ُه ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ َﻢ‬
ْ َ ‫اﻟ أ َ ْن‬
‫ﻣ َﻦ ﱠ ﱢ‬
ِ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Her müslüman›n di¤er müslümana mal›, ›rz› ve kan› ha-
ramd›r. ‹flte takva buradad›r (diyerek kalbini gösterdi).
‹nsana, kötülük bak›m›ndan, müslüman kardeflini küçük
görmesi yeter.”
(Müslim, Birr, 18, Hadis no: 1927, IV, 325)

170
XVII
GIYBET HAKKINDA
HAD‹SLER

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ أ َ ﱡى‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ ﺳ ِﺌ َـﻞ رﺳ‬:‫ــﻦ أَﺑـﻰ ﻣـﻮﺳـﻰ َﻗ َـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ ُ * ُ ْ ‫ َﻋ‬321.
ِ .‫€ أ َ ْﻓ َﻀ * ُﻞ? َﻗ َﺎل ﻣﻦ ﺳ ِﻠﻢ ْاﳌُﺴ ِﻠﻤﻮ َن ِﻣﻦ ِﻟﺴﺎﻧِ ِﻪ و ﻳ ِﺪه‬
َ ‫ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠﻤ‬
َ َ َ ْ ُ ْ َ َ ْ َ
Ebû Mûsa (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’dan flöyle soruldu:
*
– Müslümanlar›n en faziletlisi kimdir? Buyurdular ki:
– Elinden ve dilinden müslümanlar›n emin oldu¤u kimse-
dir.
(Müslim, ‹man, 14, Hadis no: 66, I, 66)

 ‫ـﺐ أَﻧّﻰ‬ ِ
‫ َﻣﺎ أُﺣ ﱡ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫َﺖ‬
ِ
ْ ‫ـﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َﻗـﺎﻟ‬
ْ ‫ َﻋ‬322.
*
 .‫ َﻛ َﺬا َو َﻛ َﺬا‬9 ‫ﺖ ِا ْﻧ َﺴﺎ ًﻧﺎ َوأ َ ﱠن‬ َ ‫َﺣ‬
ُ ‫ﻜ ْﻴ‬
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
*
“Ben herhangi bir insana benim de fluyum, buyum var-
d›r, demeyi sevmem.”34
(Ebu Davud, Edeb, Bab 40, Hadis no: 4875, V, 192)

ِ ‫ﺎخ ر‬
‫اﺣ َﻠ َﺘـ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ َﻋ َﻘ َﻠ َﻬﺎ ﺛُ ﱠﻢ َد َﺧ َﻞ‬َ َ َ‫ـﺎء أ َ ْﻋ َﺮاﺑِ ﱞﻰ َﻓﺄَﻧ‬
َ ‫ َﺟ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ َﻋ ْـﻦ ُﺟﻨْ ُﺪب‬323.
ٍ

 َ ‫ـ َﺳ ﱠﻠ‬
‫ َﻓ َﻠ ﱠ‬،‫ــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬ِ ‫ا ﺻ َـ ا َﻋ َﻠﻴ‬ ِ ‫ـﻮل‬ ِ ‫ـﻒ رﺳ‬ ‫ْاﳌ َ ْﺴ ِﺠ َـﺪ َﻓ َﺼ ﱠ‬
‫ـﻢ‬ ْ ُ َ ُ َ َ ‫ــ َﺧ ْﻠ‬

34. ‹nsanlar kendi fazîletlerini baflkalar›n›n noksanlar›yla k›yaslamak sûretiyle belirt-


mek isterler. Kendi iyili¤ini anlatabilmek için baflkalar›ndan bahsetmek g›ybettir.

171
ِ ِ ِ ِ ُ ‫رﺳ‬
‫ ُﺛ ﱠﻢ‬،‫ﺐ‬ َ ‫ ﺛُ ﱠـﻢ َرﻛ‬،‫ أ َ *ﺗﻰ َراﺣ َﻠﺘَـ ُﻪ َﻓﺄَﻃْ َﻠ َﻘ َﻬﺎ‬،‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ
 ُ ‫َـﺎل َر ُﺳ‬
‫ﻮل‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫‰ ِﺘﻨَـﺎ أ َ َﺣ ًﺪ‬َ ْ ‫ َر‬+ ‫ ْك‬ ِ ْ ‫˜ ﱠﻤ ًـﺪا َو َﻻ ُﺗ‬ َ ُ ‫‰ﻨﻰ َو‬ ْ َ ‫ار‬ *
ْ ‫ َاﻟﻠّ ُﻬ ﱠـﻢ‬:‫ﻧَﺎ َدى‬
* *ِ ِ
 ‫ َﺗ ْﺴ َﻤ ُﻌﻮا‬t َْ َ ‫ أ‬،‫ـ† ُه‬‫ﻌ‬
ُ َ ْ‫ﺑ‬ ‫م‬َ ‫أ‬ ‫ﻞ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺿ‬َ َ ‫أ‬ ‫ـﻮ‬
َ ‫ﻫ‬ُ ‫ن‬َ ‫ُـﻮ‬ ‫ﻟ‬‫ُﻮ‬‫ﻘ‬‫ﺗ‬َ َ ‫أ‬ » َ َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴﻪ‬
‫ـﻢ‬ ‫ﱠ‬
‫ﻠ‬ ‫ﺳ‬‫و‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ا‬
*  .* َ‫ ﺑ‬:‫ َﻣﺎ َﻗ َﺎل?« َﻗﺎﻟ ُﻮا‬9َ ِ‫إ‬
Cündüb (r.a.)’den; dedi ki:
– Bir A’râbi (köylü) geldi, devesini çökertti, sonra ba¤lad›,
mes-cide girdi ve Resûlullah (s.a.s.)’›n arkas›nda namaz k›ld›.
Resûlullah (s.a.s.) selâm verince, devesine geldi ve onu çözdü,
sonra bindi ve sonra da;
– Yâ Rab, bana ve Muhammed’e rahmet eyle ve bizim rah-
metimize (baflka) bir kimseyi ortak etme, diye nidâ etti.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
– O mu, yoksa, devesi mi daha çok dalâlettedir (yolunu
flafl›rm›flt›r), söyler misiniz? Onun dediklerini duymad›n›z
m›?
– Evet, duyduk, dediler.35
(Müslim, Kihac, 47, I, 935)

 ‫ » َﻳﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ــﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ـﺎل‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ــﻦ أَﺑـﻰ ﺑَ ْـﺮ َز َة ْاﻷ َ ْﺳ َﻠﻤـﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬324.
* *
 َ ‫ َﻻ َﺗ ْﻐ َﺘـﺎﺑُﻮا ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠﻤ‬،‫ﻳ ُن َﻗ ْﻠﺒَ ُﻪ‬
€ َ ِ‫ـﻞ ْاﻹ‬ ِ ‫ َﻳ ْﺪ ُﺧ‬tَْ ‫ـ َﻣ ْﻦ َآﻣ َﻦ ﺑِ ِﻠ َﺴـﺎﻧِ ِﻪ َو‬ َ َ ‫َﻣ ْﻌ‬
* ِ ِ ِ ‫ َﻓ ِـﺈﻧﱠ ُﻪ َﻣ‬،‫ا‹ِ ْـﻢ‬ ِ ‫َو َﻻ َﺗ ﱠﺘﺒِ ُﻌـﻮا َﻋﻮ َر‬
 ْ ‫ َو َﻣ‬،‫ا َﻋ ْﻮ َر َﺗـ ُﻪ‬
‫ﻦ‬ ُ ‫ـﻦ ا ﱠﺗﺒَ َﻊ َﻋ ْـﻮ َرا‹ِ ْﻢ َﻳ ﱠﺘﺒـ ِﻊ‬ ْ
 «.‫ ﺑَ ْﻴ ِﺘ ِﻪ‬+ ‫ ُﻪ‬bْ ‫ا َﻋ ْﻮ َر َﺗ ُﻪ َﻳ ْﻔ َﻀ‬ ِ
ُ ‫َﻳ ﱠﺘﺒ ِﻊ‬
*
Ebû Berze el-Eslemî (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:

35. Burada, genifl ve flümûllü olan Allâh’›n rahmetini daraltm›fl olmas› bak›m›ndan,
Resûl-i Ekrem, bu adam› hayvandan daha afla¤› derekeye (en afla¤› kat) düfltü-
¤ünü bildirmekle bu gibi insanlar›n hatal› oldu¤unu anlatm›fl oldu.

172
“Ey dili ile iman edip, hakiki iman kalbine girmemifl olan
kiflilerin toplulu¤u! Sak›n müslümanlar› g›ybet etmeyiniz
ve onlar›n ay›plar›n›n pefline düflmeyiniz. Zira bir kimse
onlar›n ay›plar› pefline düflerse, Allâhu Teâlâ da onun
ay›b›n› ortaya kor. Allâhu Teâlâ bir kimsenin ay›b›n› ortaya
koymak isterse, onu evinde de rezil, (periflan) eder.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4879, V, 194)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ ﻣـﺮ رﺳ‬:‫ـﺎس ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْ ُﻬ َـ َﻗ َـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ‫َ ﱠ‬ ُ َ َ
ٍ ‫ َﻋـﻦ ِاﺑ ِﻦ َﻋﺒ‬325.
‫ْ ْ ﱠ‬
 ‫ َﻛﺒـ†ٍ أ َ ﱠﻣﺎ *ﻫ َﺬا‬+ ‫ﺎن‬ ِ ‫ـﺎن وﻣﺎ ﻳﻌ ِّـﺬﺑ‬ ِ َ ‫َﺎل إِ ﱠ ُﻬﻧ‬ ِ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻋ َـ َﻗ ْ َ` ْﻳ‬
َ َ ُ َ َ َ‫ـ ﻟ َﻴُ َﻌ ﱢﺬﺑ‬ َ ‫ـﻦ َﻓﻘ‬
 ‫ﻜـﺎ َن َﻳ ْﻤﺸﻰ ﺑِ *ـﺎﻟﻨﱠﻤﻴ * َﻤ ِـﺔ ﺛُ ﱠـﻢ َد َﻋﺎ‬ َ ‫ـﻦ ﺑَ ْـﻮ ِﻟ ِﻪ َوأ َ ﱠﻣـﺎ *ﻫ َـﺬا َﻓ‬ ِ ِ ‫ﻜـﺎ َن َﻻ ﻳﺴ َﺘ‬
ْ ‫ـ“ ﻣ‬ ُ ْ َ َ ‫َﻓ‬
ِ ‫اﺣ ًﺪا و َﻋ * * *ﻫ َﺬا و‬ ِ * ‫€ َﻓ َﻐﺮس َﻋ * *ﻫ َﺬا و‬
 ‫اﺣ ًﺪا‬ َ َ َ َ َ ِ ْ َ‫ﻴﺐ َرﻃْ ٍﺐ َﻓﺸَ ﱠﻘ ُﻪ ﺑِﺎﺛْﻨ‬ ٍ ‫ﺑِ َﻌﺴ‬

ْ َ ‫ﻒ َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻣ‬
 .‫ َﻳ ْﻴﺒَ َﺴﺎ‬t‫ﺎ‬ َ ُ ‫ﺛُ ﱠﻢ * َﻗ َﺎل ﻟ ََﻌ ﱠﻠ ُﻪ‬
ُ ‫ ﱠﻔ‬º
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; dedi ki:
Resûlullah (s.a.s.), iki mezara u¤rad›. Buyurdular ki:
“Bu iki kabir (içinde olanlar) gerçekten azâb ediliyorlar.
Bu, büyük bir günah içinde olduklar› için de¤il; flu (kabirde-
ki) idrardan sak›nmazd›. fiu (kabirdeki) ise ko¤uculuk yap›p
gezerdi.” Sonra yafl bir hurma dal› istedi. Onu ikiye böldü. Biri-
ni bir kabre, di¤erini öteki kabre dikti. Ve:
“Bunlar kuruyuncaya kadar azablar› hafifleyece¤i umu-
lur.”36 buyurdular.
(Buhârî, Vudu‘, 1055, I, 61)

‫ »ﻟ ﱠَـ ُﻋ ِﺮ َج‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬
ٍ ِ ِ
ُ َ َ ‫ َﻗ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ـﻦ أ َ َﻧﺲ ﺑْ ِﻦ َﻣـﺎﻟﻚ‬
ْ ‫ َﻋ‬326.

36. G›ybetten ve idrâr›n bulaflmas›ndan sak›nmaman›n büyük günah say›lmalar›,


halk›n bunlara ald›r›fl etmemelerine göredir. Dolay›s›yla, g›ybet büyük günahlar-
dan oldu¤u gibi, dirhemden fazla olan idrâr›n beden veya elbiseye bulaflmas› da
namaza mânîdir.
Yafl a¤ac›n azâb› hafifletmesi, Kur’ân-› Kerîm’de beyan buyuruldu¤u gibi, her
fleyin Allâh’› tesbih etmesi sebebiyledir.

173
‫ــﻢ‬ َ ‫ ِﻤﺸُ ــﻮ َن ُو ُﺟ‬º
 ْ ‫ــﻮﻫ ُﻬ‬ ْ َ ‫ــﺎس‬ٍ bُ‫ــﻢ أَﻇْ َﻔـــﺎر ِﻣــﻦ ﻧ‬iُ َ ٍ‫ﺑــﻰ ﻣــﺮرت ﺑِﻘَــﻮم‬
َ ْ P ْ ْ ُ ْ َ َ
ِ ِ ِ
‫ﻳـﻦ‬ َ ‫ﻳـﻞ? َﻗ‬
َ ‫ *ﻫـ ُﺆﻻَء اﻟ ﱠـﺬ‬:‫ـﺎل‬ ُ `‫ــ‬ ُ ‫ َﻓ ُﻘ ْﻠ‬،‫ــﻢ‬
ْ ‫ َﻣ‬:‫ـﺖ‬
ْ ‫ـﻦ *ﻫـ ُﺆﻻَء َﻳـﺎ ﺟ‬ ْ ‫ور ُﻫ‬
َ ‫ﺻ ُـﺪ‬ ُ ‫* َو‬
* ِ ‫ أ َ ْﻋﺮ‬+ ‫ﺎس و ﻳﻘَﻌﻮ َن‬ِ
 «.*‫اﺿ ِﻬ ْﻢ‬ َ ُ َ َ ‫ﻮم اﻟﻨﱠ‬ َ ‫ﳊ‬ ُ ُ ‫َﻳﺄ ْ ُﻛ ُﻠﻮ َن‬
*
Enes b. Mâlik (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Ben Mi’râca ç›kar›l›nca birtak›m insanlara u¤rad›m.
Onlar›n bak›rdan t›rnaklar› vard›. (Onunla) yüzlerini ve
gö¤üslerini t›rmal›yorlard›. Dedim ki:
– Ey Cibril, kimdir bu insanlar! (Cebrail) dedi ki:
– Bunlar insanlar›n etlerini yiyen37 ve ›rzlar› (namuslar›)
pefline düflen kimselerdir.
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4878, V, 194)

` ِ َ ‫ »إِ ﱠن ِﻣ ْﻦ أ َ ْﻛ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫اﺑﻦ ُﻫﺮ ﻳـﺮ َة َﻗ َﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ْ َ ِ ‫ـﻦ‬ ِ ‫ َﻋ‬327.

‫ﻜﺒَﺎﺋ ِ ِ ﺮ‬َ ْ ‫ َو ِﻣ َﻦ اﻟ‬،‫ ِﻋ ْﺮ ِض َر ُﺟ ٍﻞ ُﻣ ْﺴ ِﻠ ٍﻢ ﺑِ َﻐ ْ†ِ َﺣ ّ ٍﻖ‬+ ‫ﻄﺎﻟ َ ُﺔ ْاﳌ َ ْﺮ ِء‬َ ‫اﺳ ِﺘ‬ ِ َ ْ ‫اﻟ‬
ْ ‫ﻜﺒَﺎﺋ ِﺮ‬
*  «.‫ﺎﻟﺴﺒﱠ ِﺔ‬ ِ
‫اﻟﺴﺒﱠـ َﺘﺎن ﺑِ ﱠ‬
‫ﱠ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Muhakkak kebâirin (büyük günahlar›n) en büyüklerinden
birisi de, kiflinin, müslüman bir adam›n ›rz›na haks›z yere
dil uzatmas›d›r. Bir sövmeye karfl›l›k iki kere (ard arda) söv-
mek de büyük günahlardand›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4877, V, 193)

ِ ِ
‫ »إ ﱠن ﻣ ْﻦ أ َ ْرﺑَﻰ ﱢ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬
 ‫اﻟﺮﺑَﺎ‬ ِ ِ ِ‫ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬،‫ـﻦ َز ْﻳ ٍﺪ‬ ِ ‫ َﻋﻦ ﺳﻌ‬328.
ِ ْ‫ﻴﺪ ﺑ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬
ّ َ ْ
*
 «.‫ ِﻋ ْﺮ ِض ْاﳌ ُ ْﺴ ِﻠ ِﻢ ﺑِ َﻐ ْ†ِ َﺣ ﱟﻖ‬+ ‫ﻄﺎﻟ َ َﺔ‬
َ ‫ْاﻹ ِْﺳ ِﺘ‬
37. Burada, (insanlar›n etlerini yiyen) sözüyle, Kur’ân-› Kerîm’deki, “Bir k›sm›n›z
*
di¤erlerini g›ybet etmesin, sizin herhangi biriniz ölü olarak kardeflinin etini yeme-
yi sever mi?” âyetinde g›ybetin insanlar›n etlerini yemeye benzetildi¤ine iflâret
edilmektedir. Böylece g›ybet edenlerin azablar›n›n fliddeti belirtilmektedir.

174
Saîd b. Zeyd (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:
“Azâb› en çok artt›ran günahlardan birisi de müslü-
man›n ›rz›na (namus, onur ve haysiyetine) haks›z yere dil
uzatmakt›r.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4876, V, 193)

‫ َﺣ ْﺴﺒُ َﻚ ِﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ‫ ُﻗ ْﻠ‬:‫ َﻗـﺎﻟ َﺖ‬،َ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋِﺸَ ﺔ‬329.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﺖ ﻟﻠﻨﱠﺒِ ﱢﻰ‬ ُ ْ

 ِ ‫ »ﻟَﻘ َْـﺪ ُﻗ ْﻠ‬:‫َﺎل‬


‫ﺖ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ـ† ًة‬
َ ‫ َﺗ ْﻌﻨﻰ َﻗﺼ‬:‫ـﺎل َﻏ ْ ُ† ُﻣ َﺴ ﱠـﺪ ُد‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ﺻﻔِ ﱠﻴ َﺔ َﻛ َـﺬا َو َﻛ َﺬا‬ َ
* َ * ِ ِ
 ،‫ـﺖ ﻟ َ ُﻪ إِﻧْ َﺴﺎﻧًﺎ‬
ُ ْ َ َ ْ ‫« ﻗﺎﻟ‬.‫ ِﺮ َﳌ َ َـﺰ َﺟﺘْ ُﻪ‬bْ َ‫ـﺖ ﺑِ َء اﻟ ْﺒ‬
‫ﻴ‬‫ﻜ‬َ ‫ﺣ‬ ‫و‬ : ‫َﺖ‬ ْ ‫َﻛﻠ َﻤ ًﺔ ﻟ َْﻮ ُﻣ ِﺰ َﺟ‬
 «.‫ َﻛ َﺬا َو َﻛ َﺬا‬9 ‫ﺖ إِﻧْ َﺴﺎﻧًﺎ َوأ َ ﱠن‬ َ ‫ﺐ أَﻧّﻰ َﺣ‬ ِ
ُ ‫ﻜ ْﻴ‬ ‫»ﻣﺎ أُﺣ ﱡ‬ َ :‫َﺎل‬ َ ‫َﻓﻘ‬
* *
Âifle (r.anhâ)’dan; flöyle anlat›yor; Resûlullah (s.a.s.)’a:
– Safiyye’nin flu flu kusurlar› (ve hele) boyunun k›sa olmas›
sana yeter, dedi. Resûlullah (s.a.s.):
– Öyle bir söz konufltun ki, (onun günah› cisimlenip) de-
nize at›lsa, denizi buland›r›r ve kokuturdu, buyurdu. Âifle
(r.anhâ):
– Yine Resûlullah (s.a.s.)’a bir insandan bahsetmifltim. Resû-
lullah (s.a.s.):
– Bana dünyâl›ktan birçok fley verilse de kimseyi kötülük-
le anmay› sevmem, buyurdular.38
(Ebû Dâvud, Edeb, 40, Hadis no: 4875, V, 192)

 ‫ أ َ َﺗ ْـﺪ ُرو َن َﻣـﺎ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬ ‫ﺻ ﱠ‬


ُ ‫ــ‬
ِ ُ ‫ َﻋـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫــﺮ ﻳـﺮ َة أ َ ﱠن رﺳ‬330.
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ْ َ ْ
*
ْ ‫ـ َﻳ‬ ِ
َ ‫ـﺎك ﺑ‬ َ
َ ‫ـﺎل ذ ْﻛ ُـﺮ َك أ َﺧ‬ ِ َ
َ ‫ا َو َر ُﺳـﻮﻟ ُـ ُﻪ أ ْﻋ َﻠ ُـﻢ َﻗ‬ ِ
 َ ‫ﻜ َـﺮ ُه ﻗ‬
‫ﻴـﻞ‬ ُ ‫اﻟ ْﻐ ْﻴﺒَـ ُﺔ َﻗـﺎﻟ ُـﻮا‬
*
38. Bu hadîs-i flerîfte, baflka insanlar›n yarat›l›fllar›ndaki noksanl›klardan bahsetme-
nin uygun olmayaca¤› ifâde ediliyor.

175
‫ُـﻮل َﻓﻘ َِﺪ‬ ِ ‫ـﺎل إِ ْن َﻛـﺎ َن ﻓ‬
ُ ‫ﻴـﻪ َﻣـﺎ َﺗﻘ‬ ُ ‫ أَﺧـﻰ َﻣـﺎ أ َ ُﻗ‬+ ‫ـﺖ إِ ْن َﻛـﺎ َن‬
َ ‫ـﻮل َﻗ‬ َ ‫أ َ َﻓ َـﺮأ َ ْﻳ‬
* ِ* ‫ﻜ *ﻦ ﻓ‬
 .‫ﻴﻪ َﻓﻘ َْﺪ َ َƒﺘﱠ ُﻪ‬ ْ َ ‫ا ْﻏﺘَﺒْﺘَ ُﻪ َو إِ ْن‬
ْ ُ ‫ َﻳ‬t
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
*
– G›ybet nedir, biliyor musunuz? diye sordular. Ashâb:
– Allah ve Resûlü bilir, dediler. (Resûlullah:)
– Kardeflini hofluna gitmeyen fleylerle anmand›r, buyur-
du. Birisi:
– Dedi¤im fleyler kardeflimde varsa ne buyurursunuz? dedi.
Resûlullah (s.a.s.):
– Söyledi¤in e¤er onda varsa, onu g›ybet etmifl olursun;
ve e¤er yoksa iftira etmifl olursun, buyurdular.
(Müslim, Birr, 20, III, 2001)

‫ إِ َذا َﻗ َﺎل‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒِ ِّﻰ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ ِ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َﺮ َة َرﺿ َﻰ‬331.
*
ُ ‫ﺎس َﻓ ُﻬ َﻮ أ َ ْﻫ َﻠ‬
 .‫ﻜ ُﻬ ْﻢ‬ ُ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َﻫ َﻠ َﻚ اﻟﻨﱠ‬
‫ﱠ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah flöyle buyurmufltur:
“Bir adam, insanlar helâk oldu, dedi¤i vakit, o, onlar›n
en çok helâk olan›d›r.”39
(Müslim, Birr, Bab 41, VI, 2024)

 :‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻋﻨْﻬﺎ َﻗﺎﻟ َـﺖ َﻗ َﺎل رﺳ‬9‫ـﺎ‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ ْ َ * ‫ا َﺗ َﻌ‬
ِ ِ
ُ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺎﺋﺸَ ـ َﺔ َرﺿ َﻰ‬332.
ِ ‫ﻜﻢ َﻓ َﺪ ُﻋﻮ ُه و َﻻ َﺗﻘَﻌﻮا ﻓ‬ ِ
 .‫ﻴﻪ‬ ُ َ ْ ُ ُ‫ﺻﺎﺣﺒ‬ َ ‫إِ َذا َﻣ‬
َ ‫ﺎت‬
*
Âifle (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

39. Bu sözü, ac›nmak sûretiyle söylemekte beis yoktur; fakat kendini be¤enmek ve
insanlar› küçük görmek sûretiyle söylerse, helâk olanlar›n bafl›nda geleni kendisi
oldu¤unda flüphe yoktur.

176
“Arkadafl›n›z öldü¤ü zaman onu b›rak›n, g›ybetini yap-
may›n.”40
(Ebû Dâvud, 50, Hadis no: 4899, V, 206)

‫ إِ ﱠﻳﺎ ُﻛ ْﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ َ
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ أ ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬ُ ‫ـﻰ‬
ِ َ
َ ‫ َﻋ ْﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬333.
*
ِ
 .‫اﳊﺎﻟ َﻘ ُﺔ‬ ِ ِ
َ ْ ‫ات اﻟ ْﺒَ ْ€ َﻓﺈ ﱠ َﻬﻧﺎ‬ ِ ‫وﺳﻮء َذ‬
َ ُ َ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“‹ki kifli aras›n› bozmaktan son derece sak›n›n, çünkü
böyle hareket eden, dini yok eder.”
(Tirmizî, K›yamet, 56, Hadis no: 2508, IV, 663)

 ‫ َﻻ ُﻳﺒَ ِّﻠ ُﻐﻨﻰ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ
‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْﺪ ا َرﺿ‬334.
* ِ ٍ ِ
ُ ‫ﺐ أَن أ َ ْﺧ ُـﺮ َج إِﻟ َْﻴ‬
 ‫ﻜ ْﻢ َوأ َ َﻧﺎ‬ ‫َ ْﻴ ًﺌـﺎ َﻓ ِﺈﻧّـﻰ أُﺣ ﱡ‬U ‫ـﻦ أ َ َﺣﺪ‬
ْ ‫ـﺎﺑﻰ َﻋ‬bَ ‫ﺻ‬ ْ َ ‫ـﺪ ﻣ ْﻦ أ‬P ‫أ َ َﺣ‬
* *  .‫ﺳﻠﻴﻢ اﻟﺼﺪ ِر‬
ْ ‫َ ُ ﱠ‬
Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur: *
“Ashâb›mdan bir kimse, herhangi bir kimseden aleyhim-
de söylenmifl sözü bana getirmesin; zirâ ben sizin karfl›n›za
sâlim kalbli olarak ç›kmay› severim.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 33, Hadis no: 4860, V, 183)

ِ َ ‫ ُﻗ ْﻠـﺖ ﻳﺎ رﺳ‬:‫ـﺎذ ﺑ ِـﻦ َﺟﺒ ٍﻞ ر ِﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬


ْ ِ ‫ـﻮل ا أ َ ْﺧ‬
 ‫ـ`ﻧﻰ‬ ِ
َُ َ ُ ُ َ َ َ ْ ‫ـﻦ ُﻣ َﻌ‬ ْ ‫ َﻋ‬335.
* ِ ‫ و ﻳﺒ‬،َ‫اﳉﻨﱠﺔ‬
ِ ‫ـﺎﻋ ُﺪﻧـﻰ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠ‬ ِ ِ ٍ ‫ﺑِﻌﻤ‬
 ْ ‫ْـﺖ َﻋ‬
‫ﻦ‬ َ ‫ »ﻟَﻘ َْـﺪ َﺳﺄَﻟ‬:‫ـﺎر? َﻗ َﺎل‬ َ ُ َ َ ْ ‫ـﻞ ُﻳ ْﺪﺧ ُﻠﻨـﻰ‬ ََ
ِ ْ ‫ا َﻻ ُﺗ‬ ِ * ِ
ُ 
‫ك‬ َ ‫ َﺗ ْﻌﺒُ ُﺪ‬:‫ َﻋ َﻠ ْﻴﻪ‬9‫ـﺎ‬
* ‫ا َﺗ َﻌ‬ َ ‫† َﻋ *ـ َﻣ ْﻦ َﻳ ﱠ‬P ‫ َو إ ﱠﻧ ُﻪ ﻟ ََﻴﺴ‬،ٍ‫َﻋﻈﻴـﻢ‬
ُ ‫ ُه‬µ
* *
40. Hayatta olanlar› g›ybet ettikten sonra onlardan helâll›k almak mümkündür; ölü
için böyle fley düflünülmez. Ayn› zamanda hayattaki akrabalar› da müteessir
olur. Bunun için ölünün kötülüklerini de¤il, iyiliklerini anmak, hem insânî ve
hem de ‹slâmî bir vazîfedir.

177
‫ﺖ‬ ‫ﲢ ﱡﺞ اﻟ ْﺒَ ْﻴ َ‬ ‫ﻮم َر َﻣ َﻀﺎ َن َو َ ُ‬ ‫اﻟﺰ َﻛـﺎ َة‪َ ،‬و َﺗ ُﺼ ُ‬ ‫اﻟﺼ َﻼ َة‪َ ،‬و ُﺗ ْﺆﺗِﻰ ﱠ‬ ‫ﻴـﻢ ﱠ‬ ‫ﺑِﻪ ‪ْ َU‬ﻴﺌًﺎ‪َ ،‬و ُﺗﻘ ُ‬
‫ﻟﺼ ْﻮ ُ م‬ ‫ا‬
‫َ‬ ‫?‬ ‫ِ‬ ‫†‬ ‫َ‬
‫اﳋ‬‫ْ‬ ‫اب‬ ‫ِ‬ ‫ﻮ‬ ‫ﺑ‬ ‫َ‬ ‫أ‬ ‫‬ ‫*‬ ‫ﻋ‬
‫َ‬ ‫ﱡﻚ‬ ‫َ‬ ‫ﻟ‬ ‫د‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫أ‬ ‫ﻻ‬‫َ‬ ‫َ‬ ‫أ‬ ‫»‬ ‫‪:‬‬ ‫ﺎل‬ ‫َ‬ ‫َ‬
‫ﻗ‬ ‫ﻢ‬ ‫ُ‬ ‫ﺛ‬ ‫‪،‬‬‫ﻴـﻼ‬ ‫ً‬ ‫ﺒ‬ ‫ﺳ‬ ‫ﻪ‬‫ﻄﻌﺖ * إِﻟ َﻴ ِ‬‫َ‬ ‫اﺳ‬ ‫إِ *ِ‬
‫ن‬
‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ ْ َ ْ َ‬
‫ـ ﻳ ْ ِ‬ ‫ﺟﻨﱠـﺔ‪َ ،.P‬اﻟﺼ َـﺪ َﻗــ ُﺔ َﺗ * ْ ِ‬
‫ﺻ َـﻼ ُ ة‬ ‫ـﺎر‪َ ،‬و َ‬ ‫ـﺎء اﻟﻨﱠ ُ‬ ‫ـﻰء ْاﳌ َ ُ‬ ‫ﻄﻔ ُ‬ ‫اﳋﻄﻴﺌَـ َﺔ َﻛ َ ُ‬ ‫ـﻰء ْ َ‬ ‫ﻄﻔ ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬
‫ﻮƒ ْـﻢ َﻋ ِﻦ ْاﳌ َ َﻀ ِ‬ ‫*‬ ‫ف اﻟ ﱠﻠ ْﻴ ِ‬ ‫اﻟـﺮﺟ ِﻞ ِﻣـﻦ ﺟﻮ ِ‬
‫ـﺎﺟ ِﻊ( ‬ ‫ُ ُُ‬ ‫ُ‬ ‫ﻨ‬ ‫ﺟ‬ ‫*‬
‫ـﺎ‪+‬‬ ‫ﺠ‬ ‫َ‬ ‫ﺘ‬
‫َ‬ ‫ﺗ‬
‫َ‬ ‫)‬ ‫‪:‬‬ ‫ﻼ‬ ‫َ‬ ‫ﺗ‬‫َ‬ ‫ـﻞ« ﺛُ ﱠـﻢ‬ ‫ْ َ ْ‬ ‫ﱠ ُ‬
‫ـ` َك ﺑِ َـﺮأ ْ ِ ‬
‫س‬ ‫ـﺎل‪» :‬أ َ َﻻ أ ُ ْﺧ ِ ُ‬ ‫ــﺪ ُة‪ُ .[١٦ :‬ﺛ ﱠـﻢ َﻗ َ‬ ‫ﻟﺴ ْﺠ َ‬ ‫َﺣ ّﺘ*ـﻰ ﺑَ َﻠ َـﻎ ) َﻳ ْﻌ َﻤ ُﻠـﻮ َن( ] َا ﱠ‬
‫»رأ ْ ُ ‬ ‫ﺎﻣ ِـﻪ« ُﻗ ْﻠﺖ ﺑ * ﻳـﺎ رﺳ َ ِ‬ ‫ـﻮد ِه‪ ،‬و ِذرو ِة ﺳﻨَ ِ‬ ‫ْاﻷَﻣ ِﺮ‪ ،‬و ُﻋﻤ ِ‬
‫س‬ ‫ﻮل ا‪َ :‬ﻗ َﺎل‪َ :‬‬ ‫ُ َ َ َُ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫ْ َ ُ‬
‫اﳉ َﻬﺎ ُد« ﺛُ ﱠﻢ َﻗ َﺎل‪» :‬أ َ َ ‬
‫ﻻ‬ ‫ﺎﻣ ِﻪ ْ ِ‬ ‫ـﺮ ْاﻹِﺳ َﻼم و َﻋﻤﻮ ُد ُه اﻟﺼ َﻼ ُة‪ .‬و ِذرو ُة ﺳﻨَ ِ‬
‫ﱠ‬ ‫ْاﻷ َ ْﻣ ِ ْ ُ َ ُ‬
‫َ َْ َ‬
‫ا‪َ .‬ﻓﺄ َ ْﺧ َـﺬ ﺑِ ِﻠ َﺴـﺎﻧِ ِ ﻪ‬ ‫ـﻮل ِ‬ ‫ـﺖ‪ :‬ﺑَ * َﻳـﺎ َر ُﺳ َ‬ ‫ـﻚ ُﻛ ﱡﻠـ ُﻪ?« ُﻗ ْﻠ ُ‬ ‫ـ` َك ﺑِ ِﻤ َﻼ ِك *ذ ِﻟ َ‬
‫أ ُ ْﺧ ِ ُ‬
‫اﺧ ُـﺬو َن ﺑِ َ ‬ ‫ا و إِﻧﱠـﺎ َﳌُـ َﺆ ِ‬ ‫ـﻮل ِ‬
‫‬ ‫َ‬ ‫ﺖ‪َ :‬ﻳـﺎ َر ُﺳ َ‬ ‫ـﻚ *ﻫ َـﺬا« ُﻗ ْﻠ ُ‬ ‫ـﻒ َﻋ َﻠ ْﻴ َ‬ ‫ـﺎل‪ُ » :‬ﻛ ﱠ‬ ‫َﻗ َ‬
‫ـﺎر َﻋ * ‬
‫ـ‬ ‫ـﺎس ِ‪ +‬اﻟﻨﱠ ِ‬ ‫ـﺐ اﻟﻨﱠ َ‬ ‫ﻜ ﱡ‬ ‫ـﻚ‪َ ،‬و َﻫ ْـﻞ َﻳ ُ‬ ‫ـﻚ أ ُ ﱡﻣ َ‬ ‫َـﺎل‪ :‬ﺛَ ِﻜ َﻠﺘْ َ‬ ‫ﻜ ﱠﻠ ُـﻢ ﺑِ ِـﻪ? َﻓﻘ َ‬ ‫ﻧَـﺘَـ َ‬
‫ﻮﻫ ِﻬ ْﻢ إِ ﱠﻻ َﺣ َﺼﺎﺋ ِ ُﺪ أَﻟ ِْﺴﻨَ ِﺘ ِـﻬ ْﻢ?«‪ .‬‬ ‫وﺟ ِ‬
‫ُ ُ‬
‫‪Muâz ‹bn Cebel (r.a.) flöyle dedi:‬‬
‫‪– Ya Resûlullah! Bana, beni cennete girdirecek, cehennemden‬‬
‫‪uzaklaflt›racak bir ifl (amel) söyle, dedim. Resûlullah (s.a.s.):‬‬
‫‪– Çok büyük bir fley istiyorsun. Ancak bu, Allah'›n kolay‬‬
‫‪k›ld›¤› kifli için pek kolayd›r: Hiçbir fleyi ortak koflmadan‬‬
‫‪yaln›zca Allah'a kulluk edersin. Namaz› dosdo¤ru k›lars›n.‬‬
‫‪Zekât› verirsin. Ramazan orucunu tutars›n. Gücün yeter,‬‬
‫‪imkân bulabilirsen haccedersin” buyurdu. Sonra sözüne de-‬‬
‫‪vamla:‬‬
‫‪“fiimdi sana hay›r kap›lar›n› haber vereyim mi?: Oruç kal-‬‬
‫‪kand›r. Sadaka, suyun atefli söndürmesi gibi günah›n azâ-‬‬

‫‪178‬‬
b›n› söndürür. Kiflinin gece yar›s› k›ld›¤› namaz da günah›
söndürür” buyurdu. Bundan sonra Resûlullah (s.a.s.):
“Korkuyla ve umutla Rablerine kulluk ettikleri için vücut-
lar› yataklar›ndan uzak kal›r ve kendilerine verdi¤imiz
r›z›ktan Allah yolunda harcarlar. Yapt›klar›na karfl›l›k ola-
rak, onlar için ne mutluluklar sakland›¤›n› hiç kimse bile-
mez” [Secde sûresi (32), 16, 17] âyetini okudu. Daha sonra
Resûl-i Ekrem flöyle buyurdu:
– Sana bütün ifllerin bafl›n›, ana dire¤ini ve doruk nok-
tas›n› bildireyim mi? Ben:
– Evet, bildiriniz Ya Resûlallah! dedim.
– ‹flin bafl› ‹slâm, dire¤i namaz, doru¤u cihadd›r, buyur-
du. Sonra:
– Sana bütün bunlar›n k›vam›n›n kendisine ba¤l› oldu¤u
fleyi (can damar›n›) bildireyim mi? dedi. Ben:
– Evet, bildir Ya Resûlallah! dedim. Bunun üzerine Hz. Pey-
gamber dilini tuttu ve:
– fiunu koru! buyurdu. Ben:
– Ya Resûlallah! Biz konufltuklar›m›zdan da sorgulanacak
m›y›z? dedim.
– Annen yoklu¤una yans›n ey Muaz! ‹nsanlar› yüzüstü
cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir! bu-
yurdu.
(Tirmizî, ‹man, 8; ‹bni Mâce, Fiten, 12, II, 1314, 3973)

‫ َﻣ ْﻦ َر ﱠد‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َﺎل‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬ ِ ‫اﻟﺪر َد ِاء ر‬ َ ْ ‫ َﻋ‬336.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
َ َ ْ ‫ـﻦ أﺑﻰ ﱠ‬
‫ﺿ‬
*
ِ .‫ ر ﱠد ا َﻋﻦ وﺟ ِﻬ ِﻪ اﻟﻨﱠﺎر ﻳﻮم اﻟ ِْﻘﻴﺎﻣﺔ‬،‫ﻴﻪ‬ ِ ‫ﺧ‬ َ ‫َﻋ ْﻦ ِﻋ ْﺮ ِض أ‬
َ َ ََْ َ ْ َ ْ ُ َ
*
Ebû’d-Derdâ (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'›n flöyle buyurdu¤unu rivayet
etmifltir:
“Kim, kardeflinin ›rz ve namusunu savunursa, Allah da
k›yamet günü onu cehennemden muhafaza eder.”
(Tirmizî, Birr, 20, IV, 327)

179
XVIII
KOMfiULUK
HAKKINDA HAD‹SLER

‫ـﻦ َﻛﺎ َن‬ َ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ْ ‫»ﻣ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َ ‫ َﻗ‬،‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة‬
ُ َ َ ‫ـﺎل; َﻗ‬ ْ ‫ َﻋ‬337.
*
ِ ِ‫ وﻣﻦ َﻛﺎ َن ﻳ ْﺆ ِﻣﻦ ﺑ‬،‫اﻻ ِﺧ ِﺮ َﻓ َـﻼ ﻳ ْﺆ ِذ ﺟﺎر ُه‬ ِ ِ
 ِ‫ﺎ َواﻟ َْﻴ ْﻮم‬ ُ ُ ْ ََ َ َ ُ * ْ ِ ‫م‬‫ﻮ‬ْ َ ‫ُﻳ ْﺆﻣ ُﻦ ﺑِﺎ َوا‬
‫ْﻴ‬ ‫ﻟ‬
 ْ ‫ـﺮ َﻓ ْﻠ َﻴﻘ‬
‫ُﻞ‬ ِ ‫اﻻ ِﺧ‬
* ْ ِ‫ـﺎ َواﻟ ْﻴَ ْـﻮم‬ ِ ِ‫ وﻣـﻦ َﻛـﺎ َن ﻳـ ْﺆ ِﻣﻦ ﺑ‬،‫ﺿﻴ َﻔ ُﻪ‬
ُ ُ ْ َ َ ْ َ ‫ـﺮ ْم‬ ِ ‫ﻜ‬ ِ ‫اﻻ ِﺧ‬
ْ ‫ـﺮ َﻓ ْﻠ ُﻴ‬ *ْ
ِ
 .«‫ﺖ‬ ْ ‫َﺧ ْ ً†ا أ َ ْو ﻟ َـﻴ ْﺼ ُﻤ‬
Ebu Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inan›yorsa komflusuna
eziyet etmesin; Kim Allah’a ve ahiret gününe inan›yorsa
komflusuna iyilik etsin; Kim Allah’a ve ahiret gününe
inan›yorsa ya hay›r söylesin, yahut sussun!”
(Buhârî, Edeb, 31, VII, 79)

َ ْ ‫ َﻻ َﻳ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َـﺎل‬
‫اﳉﻨﱠ َﺔ‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬،‫ َﻋﻦ أَﺑـﻰ ُﻫﺮ ﻳﺮ َة‬338.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َْ َ ْ
*
ِ
ُ ‫َﻣ ْﻦ َﻻ َﻳﺄ ْ َﻣ ُﻦ َﺟ‬
 .‫ﺎر ُه ﺑَ َﻮاﺋ َﻘ ُﻪ‬

Ebu Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:


“Kötülü¤ünden komflusunun emin olmad›¤› kimse cen-
nete giremez.”
(Müslim, ‹man, 73, I, 68)

180
XIX
HAYVAN HAKLARI
HAKKINDA HAD‹SLER

َ َ‫ ﺑَ ْﻴﻨ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬ ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ َ ‫ـﻰ‬ ِ ِ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ ُ ‫ـﻰ‬
ِ
َ ‫ـﻦ أﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ‬
َ ْ ‫ َﻋ‬339.
*
 ‫ـﺶ َﻓ َـﻮ َﺟ َـﺪ ﺑِ ْﺌ ًـﺮا َﻓﻨَ َـﺰ َل ﻓﻴ َﻬـﺎ‬ ُ ‫ﻄ‬ َ ‫ْ َﺘ ﱠـﺪ َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ اﻟ َْﻌ‬U‫ﻳـﻖ ا‬ٍ ‫ﻄــﺮ‬ َ ِ‫ـﻞ َﻳ ْﻤﺸـﻰ ﺑ‬P ‫َر ُﺟ‬
* * *
 َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ﻄ ِﺶ‬
‫َﺎل‬ َ ‫ـﻦ اﻟ َْﻌ‬ ِ
َ ‫ـﺚ َﻳﺄ ْ ُﻛ ُـﻞ اﻟﺜ *ﱠﺮى ﻣ‬ ُ ‫ﺐ َﻳ ْﻠ َﻬ‬ P ‫ َب ﺛُ ﱠـﻢ َﺧ َﺮ َج َﻓ ِـﺈ َذا َﻛ ْﻠ‬ ِ َ ‫َﻓ‬
‫ﻄ ِﺶ ِﻣﺜ ُْﻞ اﻟ ﱠﺬى َﻛﺎ َن ﺑَ َﻠ َﻎ ﺑﻰ َﻓﻨَ َﺰ َل‬ َ ‫ﺐ ِﻣ َﻦ اﻟ َْﻌ‬ َ ‫ﻜ ْﻠ‬
َ ْ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ﻟَﻘ َْﺪ ﺑَ َﻠ َﻎ *ﻫ َﺬا اﻟ‬ ‫ﱠ‬
*
‫ا *ﻟ َ ُﻪ َﻓ َﻐ َﻔ َ ﺮ‬
ُ َ ‫ﺮ‬ ‫ﻜ‬َ َ‫ﺸ‬ َ
‫ﻓ‬ ‫ـﺐ‬ َ ‫ﻜ ْﻠ‬َ ْ ‫ﻴﻪ َﻓ َﺴﻘَﻰ اﻟ‬ ِ ‫ﻜـ ُﻪ ﺑِﻔ‬ َ ‫اﻟ ْﺒِ ْﺌ َـﺮ َﻓ َﻤ َﻸ َ ُﺧ ﱠﻔ ُﻪ ﺛُ ﱠﻢ أ َ ْﻣ َﺴ‬
*
 ِ ‫ ُﻛ ّ ِﻞ َذ‬+ ‫َﺎل َﻧ َﻌ ْﻢ‬
‫ات‬ َ ‫ اﻟ ْﺒَ َﻬـﺎﺋ ِ ِﻢ أ َ ْﺟ ًﺮا َﻓﻘ‬+ِ ‫ا َو إِ ﱠن ﻟَﻨَﺎ‬ ِ ‫ﻮل‬ َ ‫ َﻗﺎﻟ ُﻮا َﻳﺎ َر ُﺳ‬.‫ﻟ َـ ُﻪ‬
*
 .‫ﺮ‬P ‫َﻛﺒِ ٍﺪ َرﻃْﺒَ ٍﺔ أ َ ْﺟ‬

Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:


– Bir adam, bir yolda giderken çok susam›flt›. Bir kuyu
buldu. Oraya indi ve suyunu içti, sonra ç›kt›. Bir de (dilini
ç›karm›fl) soluyan ve susuzluktan çamur yalayan bir köpek
gördü. Adam (kendi kendine), “fiu köpek de benim gibi son
derece susam›flt›r” dedi ve kuyuya indi. Mestini doldurdu.
Ve a¤z›na tutarak köpe¤e içirdi. Allâhu Teâlâ, onun bu iflini
kâbul etti. Bundan dolay› da o adam› affetti. Dediler ki:
– Yâ Resûlallah, hayvanlarda da bizim için ecir var m›d›r?
Resûlullah (s.a.s.):

181
– Evet, her yafl ci¤er sâhibi olanda (diri olanda bizim için)
ecir vard›r, buyurdular.
(Müslim, Selam, 41, II, 1761)

‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ‬ ُ ‫ﺻ ﱠ‬


ِ ِ
َ ‫ ُﻛﻨﱠـﺎ َﻣ َﻊ َر ُﺳـﻮل ا‬:‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ َـﺎل‬ ُ ‫ـﻰ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ َﻋ ْﻦ َﻋﺒْـﺪ ا َرﺿ‬340.
 ُ ‫ﺎن َﻓﺄ َ َﺧ ْﺬ‬ ِ ‫‰ﺮ ًة ﻣﻌﻬﺎ َﻓﺮ َﺧ‬ َ ِ ‫ْﺖ‬ َ ‫ َﺳ َﻔ ٍﺮ َﻓﺎ ْﻧ‬+ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
‫ت‬ ْ ََ َ َ‫ﺖ ُﱠ‬ ُ ‫ـﺎﺟﺘﻰ َﻓ َﺮأ َ ْﻳ‬ َ ‫ﳊ‬ ُ ‫ﻄ َﻠﻘ‬
‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِ ﻪ‬ ِ‫ َﻓ َﺠﺎء اﻟﻨﱠﺒ‬،‫ـﺖ ُﺗ َﻌ ﱢﺮ ُش‬ *َ َ ِ ‫َﻓـﺮ َﺧﻴ *ﻬﺎ َﻓﺠﺎ َﺋ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ـﻰ‬ ‫ﱡ‬ َ ْ ‫ﻠ‬ ‫ﻌ‬
َ ‫ﺠ‬
َ ‫ﻓ‬ ‫ة‬
ُ ‫ﺮ‬َ ‫ﻤ‬
‫ﱠ‬ ُ
‫اﳊ‬ْ ‫ـﺖ‬ َ َْ ْ
‫ َو َرأَى َﻗ ْـﺮ َﻳ َ ﺔ‬،‫ َﻣ ْﻦ َﻓ َﺠ َـﻊ *ﻫ ِﺬ ِه ﺑِ َـﻮﻟ َِـﺪ َﻫﺎ ُر ﱡدوا َوﻟ ََـﺪ َﻫـﺎ إِﻟ َْﻴ َﻬﺎ‬:‫َـﺎل‬ َ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻓﻘ‬
 ‫ إِ ﱠﻧ ُﻪ َﻻ َﻳﻨْﺒَﻐﻰ‬:‫ َﻗ َﺎل‬،‫ ُﻦ‬bْ ‫َﺎل َﻣ ْﻦ َﺣ ﱠﺮ َق *ﻫ ِﺬ ِه? ُﻗ ْﻠﻨَﺎ َﻧ‬ َ ‫ َﻓﻘ‬،‫ﺎﻫﺎ‬ َ َ‫َﻧ ْﻤ ٍﻞ َﻗ ْﺪ َﺣ ﱠﺮ ْﻗﻨ‬
* ِ ‫ﺎر إِ ﱠﻻ َرب اﻟﻨﱠ‬ ِ ‫أ َ ْن ُﻳ َﻌ ﱢﺬب ﺑِﺎﻟﻨﱠ‬
 .‫ﺎر‬ ‫ﱡ‬ َ
Abdullâh (r.a.)’dan; flöyle anlat›yor:
Resûlullah (s.a.s.) ile bir seferde bulunuyorduk. Bir ihtiyâc›m
için ayr›lm›flt›m. (Orada) iki yavrusu olan bir serçe kuflu gör-
düm ve yavrular›n› ald›m. Serçe, gelerek, yana yak›la yavrular›
için ç›rp›nmaya (ba¤›rmaya) bafllad›. Bunun üzerine Resûlullah
(s.a.s.) gelerek:
– Bu kuflu yavru ac›s› ile s›zland›ran kimdir? Yavrusunu ken-
disine iâde edin, buyurdu. Yine (Resûlullah s.a.s.), yakt›¤›m›z
bir kar›nca yuvas›n› görünce:
– Bunu kim yakt›? diye sordu. Biz:
– Biz yakt›k, dedik. Resûlullah (s.a.s.):
– Atefl ile azap, ancak ateflin Rabbi olan Allah’a mahsus-
tur (böyle yapmay›n), buyurdu.
(Ebû Dâvud, Cihad, 122, Hadis no: 2675, III, 126)

َ ‫ــﻢ َﻗ‬ ِ ِ َ ‫ــ أ َ ﱠن رﺳ‬ ِ ِ ْ‫ــﻦ اﺑ‬


ِ ‫ َﻋ‬341.
 :‫ـﺎل‬ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬ َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
َ ‫ــﺮ َرﺿ‬
َ ‫ـﻦ ُﻋ َﻤ‬

182
ٍ ِ ِ ِ ُ
 َ ،‫ﺎر‬
‫ﻻ‬ َ ‫ـﺖ ﻓﻴ َﻬﺎ اﻟﻨﱠ‬ ْ ‫ َﻓ َﺪ َﺧ َﻠ‬،‫ﺖ‬ْ ‫ ﻫ ﱠـﺮة َﺣﺒَ َﺴﺘْ َﻬﺎ َﺣ ّﺘ*ﻰ َﻣـﺎ َﺗ‬+ ‫ة‬P َ ‫»ﻋ ّـﺬﺑْﺖ ْاﻣ َﺮأ‬
* ِ ‫ إِ ْذ ِﻫـﻰ ﺣﺒﺴﺘْﻬـﺎ و َﻻ‬،‫ِﻫــﻰ أَﻃْﻌﻤﺘْﻬـﺎ و*ﺳ َﻘﺘْﻬـﺎ‬
 ْ ‫ـﻰ َﺗ َـﺮ َﻛﺘْ َﻬـﺎ َﺗـﺄ ْ ُﻛ ُـﻞ ِﻣ‬
‫ـﻦ‬ َ ‫ﻫ‬ َ َ َََ َ َ َ َ َ ََ َ
 .«‫ﺎش ْاﻷ َ ْر ِض‬ِ َ‫ﺣﺸ‬
َ
‹bni Ömer (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“Bir kad›n ölünceye kadar hapsetti¤i bir kedi yüzünden
azâb edildi ve bu sebeple cehenneme girdi. Hayvan› hap-
setti¤inde ona bir fley yedirmemifl, içirmemifl, yerdeki
haflereleri yemesine bile izin ve imkân vermemiflti.”
(Buhârî, Enbiyâ, II, 54; Müslim, Selâm, 151, 152, Birr, 133, 134)

‫ َﻣ ْﻦ َﻗ َﺘ َﻞ‬:‫ا َﻋ َﻠﻴْ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ـﺎل رﺳ‬
َ ‫ﻮل ا‬ ُ َ َ ‫ـﺮو َﻗ َﺎل; َﻗ‬
ِ ‫ َﻋﻦ َﻋﺒ ِـﺪ‬342.
ٍ ‫ا ﺑْ ِﻦ َﻋ ْﻤ‬ ْ ْ

 .‫ﺎﻣ ِﺔ‬ ِ
َ َ‫ا َﻋ ﱠﺰ َو َﺟ ﱠﻞ َﻋﻨْ َﻬـﺎ َﻳ ْﻮ َم اﻟ ْﻘﻴ‬
ِ
ُ ‫ـ َﻓ ْﻮ َﻗ َﻬﺎ ﺑِ َﻐ ْ†ِ َﺣ ّﻘ َﻬـﺎ َﺳﺄ َ َل‬ َ ‫ﻮرا َﻓ‬
ً ‫ُﻋ ْﺼ ُﻔ‬
‫ﻄ ْ ﻊ‬ َ ‫ َﻬـﺎ َﻓﺘَﺄ ْ ُﻛ َﻠ َﻬﺎ َو َﻻ َﺗ ْﻘ‬bَ َ‫ـﺎل َﺣ ﱡﻘ َﻬﺎ أ َ ْن َﺗ ْﺬﺑ‬
َ ‫ا َﻓ َ َﺣ ﱡﻘ َﻬﺎ َﻗ‬ ِ ‫ـﻮل‬ َ ‫ﻗ َﻴﻞ َﻳﺎ َر ُﺳ‬
*
 .‫َرأ ْ َﺳ َﻬﺎ َﻓ ُ ْ† *ﻣﻰ ِ َƒﺎ‬

Abdullah ‹bn Amr (r.a.)'dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:


“Cenâb-› Hakk, haks›z olarak bir serçeyi öldürenden
k›yamet gününde hesap soracakt›r.” Ona;
- Ya Resûlullah hakk› nedir? diye sorulunca; Hz. Peygamber:
– Hakk›, bafl›n› kopar›p atmak de¤il, kesip yemendir, bu-
yurdu.
(Nesâî, Dahaya, 42, VII, 239)

183
XX
YET‹MLERE ‹Y‹ MUÂMELE ED‹LMES‹
HAKKINDA HAD‹SLER

‫ » َﻛﺎﻓِ ُﻞ اﻟ َْﻴﺘﻴ ِﻢ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل; َﻗ َﺎل رﺳ‬،‫ َﻋﻦ أَﺑﻰ ُﻫﺮ ﻳـﺮ َة‬343.
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ْ َ ْ
* *
 ُ ْ‫اﻟﺮاوى َو ُﻫ َـﻮ َﻣ ِﺎﻟ ُﻚ ﺑ‬
‫ﻦ‬ ‫َ َ ﱠ‬ ‫ﺎر‬ َUَ ‫أ‬‫و‬ « ِ ‫اﳉﻨﱠ‬
‫ـﺔ‬ َ ْ + ِ ِ
€ ْ َ َ َ ُ َ َ َ ‫†ه أ‬
‫ﺗ‬ ‫ﺎ‬‫ﻬ‬ َ
‫ﻛ‬ ‫ـﻮ‬ ‫ﻫ‬ ‫و‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻧ‬ ِ ِ ‫ﻟ َ ُﻪ أَو ِﻟ َﻐ‬
ْ ْ
* * ‫ﺎﻟﺴﺒﱠﺎﺑَ ِﺔ َواﻟ ُْﻮ ْﺳ‬ ٍ
 .‫ﻄﻰ‬ ‫أ َ َﻧﺲ ﺑِ ﱠ‬
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Kendi yetimini veya baflkas›na ait bir yetimi himâye
eden kimseyle ben, cennette flöyle yanyana bulunaca¤›z.”
Hadisin râvisi Mâlik ‹bni Enes; –Peygamber (s.a.s.)'in yapt›¤›
gibi– iflaret parma¤›yla orta parma¤›n› gösterdi.
(Müslim, Zühd, 42, III, 2287)

ِ
‫اﻟﺴﺒْ َﻊ‬‫»اﺟ َﺘﻨﺒُﻮا ﱠ‬ْ :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ أ َ ﱠن رﺳ‬،‫ َﻋﻦ أَﺑﻰ ُﻫﺮ ﻳﺮ َة‬344.
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َْ َ ْ
*
‫ ُ ﺮ‬bْ ‫اﻟﺴ‬ ‫و‬ ِ ِ‫ـﺎل » َاﻟﺸّ ِ ـﺮ ُك ﺑ‬
‫ـﺎ‬ َ َ
‫ﻗ‬ ‫ـﻦ‬ ‫ﻫ‬ ‫ـﺎ‬ ‫ﻣ‬‫و‬ ِ
‫ا‬ ‫ﻮل‬
َ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ـﺎ‬‫ﻳ‬ ‫ﻴـﻞ‬
َ ‫ﻗ‬ ِ ‫ْاﳌُـﻮﺑِﻘ‬
«‫َـﺎت‬
‫َ ﱢ‬ ْ ‫ََ ُ ﱠ‬ َُ َ
ِ * ِ
‫ﺎﳊ ﱢـﻖ َوأ َ ْﻛ ُﻞ َﻣـﺎل اﻟ َْﻴﺘﻴ ِﻢ َوأ َ ْﻛ ُـﻞ ﱢ‬
 ‫اﻟﺮﺑَﺎ‬ َ ْ ِ‫ا ِإ ﱠﻻ ﺑ‬
ُ ‫َو َﻗ ْﺘ ُﻞ اﻟﻨﱠ ْﻔـﺲ اﻟ ﱠﺘﻰ َﺣ ﱠـﺮ َم‬
ِ َ‫ﺎت اﻟ ْ َﻐﺎﻓِ َﻼ ِت ْاﳌ * ُ ْﺆ ِﻣﻨ‬ ِ َ‫ﺼﻨ‬bُ‫ف ْاﳌ‬ ِ * ‫واﻟ ﱠﺘﻮﻟ ّ ِـﻰ ﻳﻮم ﱠ‬
 .«‫ﺎت‬ َ ْ ُ ‫اﻟﺰ ْﺣﻒ َو َﻗ ْﺬ‬ ََْ َ َ
Ebû Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurdu:
“‹nsan› mahveden yedi günahtan kaç›n›n: Ey Allah’›n el-

184
çisi, bu yedi günah nedir? diye sorduklar›nda, Peygamberi-
miz: “Allah’a ortak koflmak, efsun (sihir, büyü) yapmak,
Allah’›n öldürülmesini haram k›ld›¤› bir kimseyi haks›z yere
öldürmek, yetim mal› yemek, riba (faiz) yemek, düflmana
hücum an›nda savafltan kaçmak, namuslu, kendi hâlinde
mü’min kad›nlara zina iftiras› yapmakt›r.”
(Buhârî, Vesâya, 23, III, 195, T›b 48; Müslim, ‹man, 38)

†ُ ْ ‫ َﺧ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ ‫ـﻰ‬ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻋ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َـﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬ْ ‫ َﻋ‬345.
*
ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ِ ٍ
€ ‫ﻤ‬
َ ْ ُ ‫ﻠ‬ ‫ﺴ‬‫ﻤ‬ ‫ْـ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ + ‫ﺖ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﺑ‬ َ ‫و‬ ،‫ﻪ‬ ‫َﻴ‬
َْ ‫ ُْ َ ُ ْ َ ﱡ‬P َ‫ﻟ‬ ‫إ‬ ‫ﻦ‬‫ﺴ‬ – ‫ﻴﻢ‬ ‫ﺘ‬ ‫ﻳ‬ ‫ﻴﻪ‬ ‫ﻓ‬ P ْ َ َ ْ ‫ اﻟ ْـ ُﻤ‬+ِ ‫ﺑَ ْﻴﺖ‬
‫ﺖ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﺑ‬ € ‫ﻤ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﺴ‬
* * * ِ ِ * ِ
 .‫ﺎء إﻟ َْﻴﻪ‬
ُ ‫ﻴﻢ ُﻳ َﺴ‬ P ‫ﺖ ﻓﻴﻪ َﻳﺘ‬
P ‫ْﺑﻴ‬
* *
Ebu Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Müslüman toplum içinde en hay›rl› aile yuvas›, içinde
bir yetimin bar›nd›r›ld›¤› ve ona iyi davran›ld›¤› yuvad›r.
Müslüman toplum içinde en kötü aile yuvas›, bir yetimin
bar›nd›r›ld›¤› esnada ona kötü davran›ld›¤› yuvad›r.”
(‹bn-i Mâce, Edeb, 6, Hadis no: 3679, II, 1213)

‫ إِ ﱠن‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ َ َﻗ‬ ِ
ُ ‫ َﻋ ِﻦ اﺑْ ِﻦ ُﻋ َﻤ َـﺮ َرﺿ َﻰ‬346.
ِ ِ ِ
ْ ‫ﻴﻢ ُﻣ‬
 .‫م‬P ‫ﻜ َﺮ‬ P ‫ﺖ ﻓﻴﻪ َﻳﺘ‬ P ‫ ا ﺑَ ْﻴ‬9َ ِ‫ﺐ اﻟ ْﺒُ ُﻴﻮت إ‬ ‫أ َ َﺣ ﱠ‬
* *
‹bn-i Ömer (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:
“Allah kat›nda en sevimli ev, içinde yetime ikrâm olunan
evdir.”
(Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, XII, Hadis no: 13434, 296)

ِ ِ
َ ‫ َر ُﺳﻮل ا‬9َ ِ‫ﻜـﺎ إ‬
‫ﺻ ﱠ‬ ً ‫ أ َ ﱠن َر ُﺟ‬:‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ‬
َ َU ‫ﻼ‬ ِ
ُ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ ُﻫ َﺮ ْﻳ َـﺮ َة َرﺿ َﻰ‬
ْ ‫ َﻋ‬347.
*

185
‫ــﺢ َرأ ْ َس اﻟ َْﻴﺘﻴــ ِﻢ َوأَﻃْ ِﻌــ ِﻢ‬ ِ ِ‫ َﻗﺴـــﻮ َة َﻗ ْﻠﺒ‬:‫ــﻪ وﺳ ﱠﻠــﻢ‬
َ ‫ــﻪ َﻓﻘ‬
ْ ‫ ْاﻣ َﺴ‬:‫َــﺎل‬ َ ْ َ َ َ ‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ‬
ِ
ُ
*
َ ‫اﻟ ِْـﻤ ْﺴﻜ‬
 .€
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; *
Bir adam, Resûlullah (s.a.s.)’a, kalbinin kat›l›¤›ndan flikâyet
etti. Resûlullah (s.a.s.) da:
“Yetimin bafl›n› okfla, zavall› fakirleri yedir” buyurdu.
(Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 263)

َ ‫ َﻗ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِــﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ‬


‫ـﺎل‬ ‫ﺻ ﱠ‬
ُ ‫ــ‬ ِ ِ‫ــﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬
ّ
ِ ‫ا َﻋ‬
ُ ‫ــﻰ‬
ِ َ ِ ِ َ ‫ﺻ ْﻔ‬
َ ‫ــﻮان ﺑْــﻦ ُﺳﻠ ْﻴـ ٍﻢ َرﺿ‬ َ ‫ـﻦ‬
ْ ‫ َﻋ‬348.

 ‫ا أ َ ْو َﻛﺎﻟ ﱠﺬى‬ ِ ‫ﻴﻞ‬ ِ ‫ َﺳﺒ‬+ ‫ﺎﻫ ِﺪ‬


ِ ‫€ َﻛﺎﻟ ْـﻤﺠ‬ ِ ‫اﻟﺴﺎﻋﻰ َﻋ َ ْاﻷ َ ْر َﻣ َﻠ ِﺔ َواﻟ ِْـﻤ ْﺴﻜ‬
َ ُ ‫ﱠ‬
* * * * *
 .‫ُﻮم اﻟ ﱠﻠ ْﻴ َﻞ‬
ُ َ َ َ َ ُ ‫َﻳ ُﺼ‬
‫ﻘ‬ ‫ﻳ‬ ‫و‬ ‫ﺎر‬ ‫ﻬ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻨ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﻮم‬

Safvân b. Süleym (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Dul ve yetimlere yard›m eden kimse, Allah yolunda
cihâd eden veya gündüzleri oruç, geceleri ibâdetle geçiren
kimse gibidir.”
(Müslim, Kitabu’z-Zühd, 2, VI, 2286)

 :‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ َ ‫ـ َﻗ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ
َ ‫ َﻋـﻦ اﺑْـﻦ َﻋﺒﱠﺎس َرﺿ‬349.
ِ َ َ‫ـﺎل ﺛ‬
 ‫ َو َﻏ َﺪا‬،‫ـﺎر ُه‬
َ ‫ﺎم َ َﻬﻧ‬
َ ‫ﺻ‬ َ ‫ َو‬،‫ﺎم ﻟ َْﻴ َﻠـ ُﻪ‬ ْ ‫ﻼﺛَـ ًﺔ ﻣ َﻦ ْاﻷ َ ْﻳ َﺘـﺎمِ َﻛﺎ َن َﻛ َﻤ‬
َ ‫ـﻦ َﻗ‬ َ ‫َﻣ ْﻦ َﻋ‬
 َ ‫اﳉﻨﱠ ِﺔ إِ ْﺧ َﻮاﻧًﺎ َﻛ‬
 َ ْ +ِ ‫ﺖ أَﻧَﺎ َو ُﻫ َﻮ‬ ِ ِ ‫ ﺳﺒ‬+ِ ‫ﺎﻫﺮا ﺳﻴ َﻔ ُﻪ‬
ُ ْ‫ َو ُﻛﻨ‬،‫ﻴـﻞ ا‬ َ
ِ
ْ َ ً َU ‫اح‬ َ ‫َو َر‬
ِ * ِ ِ ْ ‫أ َ ﱠن َﻫﺎ َﺗ‬
َ ‫اﻟﺴﺒﱠﺎﺑَ َﺔ َواﻟ ُْﻮ ْﺳ‬
 .‫ﻄﻰ‬ ْ ُ ‫€ أ ُ ْﺧ َﺘﺎن َوأَﻟ َْﺼ َﻖ أ‬
‫ﺻﺒُ َﻌ ْﻴﻪ ﱠ‬
‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:

186
“Yetimlerden üç kifliye yard›mda bulunan kimse, gündü-
zünü oruçlu, gecesini ibâdetle geçiren, sabah erkenden
k›l›c›n› çekerek Allah yolunda (savafla) giden kimse gibidir.”
Resûlullah (s.a.s.) orta ve iflâret parmaklar›n› bitifltirerek:
“fiu ikisi (bir arada) kardefl olduklar› gibi, ben ve o, Cen-
net’te (ayn› flekilde bir arada bulunan) iki kardefl gibiyiz.” bu-
yurmufltur.
(‹bn-i Mâce, Edeb, 6, Hadis no: 3680, II, 1213)

‫ﻦ‬ ْ ‫ َﻣ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠ‬
ِ َ ‫ﺿـﻰ ا َﻋﻨْـ ُﻪ أ َ ﱠن رﺳ‬
َ ‫ـﻮل ا‬ َُ
ِ
ُ َ ‫ـﺎﻣ َﺔ َر‬ َ ‫ـﻦ أَﺑـﻰ أ ُ َﻣ‬
ْ ‫ َﻋ‬350.
*
ٍ ِ ِ ِ ِ ِ
 ْ ‫َ ْﻌ َـﺮة َﻣ ﱠﺮ‬U ‫ ُﻛ ّـﻞ‬+ ‫ـ ُﻪ إ ﱠﻻ  َﻛـﺎ َن ﻟ َ ُﻪ‬bْ ‫ َﻳ ْﻤ َﺴ‬t
‫ت‬ ْ َ ‫ـﺢ َﻋ * َرأْس َﻳﺘﻴـ ٍﻢ‬ َ ‫َﻣ َﺴ‬
 ‫ـﺖ أَﻧَﺎ‬ ُ ِ ‫ ﻳﺘﻴﻤ ٍـﺔ أَو ﻳﺘ*ﻴـ ٍﻢ‬9* ِ‫ وﻣـﻦ أَﺣﺴﻦ إ‬،‫ـﺎت‬ *
ُ ْ ‫ﻨ‬ ‫ﻛ‬ ‫ه‬ُ ‫ﺪ‬َ ْ ‫ﻨ‬ ‫ﻋ‬ َ ْ َ َ َ َ ْ ْ َ َ P َ‫َﻋ َﻠ ْﻴ َﻬـﺎ َﻳ ُﺪ ُه َﺣ َﺴﻨ‬
 .‫ﻄﻰ‬ َ ‫ﻟﺴﺒﱠﺎﺑَ *ِﺔ َواﻟ ُْﻮ ْﺳ‬‫ﱠ‬ ‫ا‬
َ : ِ * ‫€ أُﺻﺒﻌﻴ‬
‫ﻪ‬ ْ َ ُ ْ َ ْ َ‫ َو َﻓ ﱠﺮ َق ﺑ‬،€ ِ ْ ‫اﳉﻨﱠ ِﺔ َﻛ َﻬﺎ َﺗ‬َ ْ +ِ ‫َو ُﻫ َﻮ‬

Ebû Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Kim ki, yaln›z Allah r›zâs› için bir yetimin bafl›n› okflarsa,
kendisine elinin de¤di¤i saçlar say›s›nca sevab verilir. Kim
yan›nda bulunan yetime iyi davran›rsa, onunla ben
Cennet’te flöyle yanyana bulunaca¤›z”, diyerek parmaklar›
aras›ndan flahâdet parma¤› ile orta parma¤›n› iflâret ederek
göstermifltir.
(Ahmed b. Hanbel, V, 250)

‫ـﺎل اﻟﻨﱠﺒِ ﱡﻰ‬ ِ ِ ‫اﻋ‬


ِ ٍ ِ ِ ِ
َ ‫ا َﻋﻨْـ ُﻪ َﻗ َﺎل; َﻗ‬ ُ ‫ـﻰ َرﺿ َﻰ‬ َ ُ ‫ َﻋ ْﻦ أَﺑـﻰ‬351.
ّ ‫ ْﻳ ٍﺢ ُﺧ َـﻮ ْﻳﻠـﺪ ﺑْﻦ َﻋ ْﻤـﺮو اﻟ ْ ُﺨ َﺰ‬
*
 . ‫€ اﻟ َْﻴﺘﻴ ِﻢ َو ْاﳌ َ ْﺮأ َ ِة‬
ِ ‫اﻟﻀﻌﻴﻔ‬‫ َاﻟ *ﻠّ ُﻬ ﱠﻢ إِﻧّﻰ ُا َﺣ ّ ِﺮ ُج َﺣ ﱠﻖ ﱠ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
َ
* * * *
Ebû fiüreyh Huveylid ‹bni Amr el-Huzâ’î (r.a.)'den; Peygamber (s.a.s.)
flöyle buyurdu:

187
“Allah›m! ‹ki zay›f kimsenin, yetimle kad›n›n hakk›n› ye-
mekten herkesi fliddetle sak›nd›r›yorum.”
(Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, ‘‹flretü’n-Nisâ, 64, V, 363; ‹bni Mâce, Edeb, 6)

‫ َﻣ ْﻦ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َـﻢ َﻗ َـﺎل‬


ُ ‫ﺻ ﱠـ‬ ِ ِ‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ‬
َ ‫ـﻰ‬ ِ ‫ـ َﻋ‬
َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻬ‬
ُ ‫ـﻰ‬
ِ ٍ ِ ِ ْ ‫ َﻋ‬352.
ّ َ ‫ـﻦ اﺑْﻦ َﻋﺒﱠـﺎس َرﺿ‬
ِ َ ‫ﺎﻣ ِﻪ و‬ ِ ِ َ ‫€ ْاﳌُﺴ ِﻠﻤ‬ ِ ً ‫َﻗﺒ َﺾ ﻳﺘ‬
‫اﳉﻨﱠ َﺔ أَﻟ ْﺒَ ﱠﺘ َ ﺔ‬ ُ ‫اﺑِﻪ أ َ ْد َﺧ َﻠ ُﻪ‬
َ ْ ‫ا‬ َ َ ‫ ﻃَ َﻌ‬9َ ‫€ إ‬ ْ ِ ْ َ‫ﻴ ﻣ ْﻦ ﺑ‬ َ َ
* *
 .‫إِ ﱠﻻ أ َ ْن َﻳ ْﻌ َﻤ َﻞ َذﻧْﺒًﺎ َﻻ ُﻳ ْﻐ َﻔ ُﺮ‬

‹bn-i Abbas (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


“Müslümanlar aras›ndan bir yetimi al›p da yeme¤ine ve
içmesine ifltirak ettireni Allah muhakkak Cennet’e kor.
Ancak afv› mümkün olmayan günah ifllemifl olmas›n.”
(Tirmizí, Birr, 14, Hadis no: 1918, IV, 320)

188
XXI
ARABULUCULUK HAKKINDA
HAD‹SLER

ِ ِ ِ َ ِ ِ ِ ْ ُ ُ ‫ و َﻋ‬353.
ُ ‫ﺻ ﱠ‬
‫ا‬ َ ‫ـﻰ‬
‫ َا ﱠن اﻟﻨﱠﺒ ﱢ‬،‫ا َﻋﻨْ َﻬﺎ‬ُ ‫ـﻰ‬ َ ‫ـﻦ أ ﱡم ﻛﻠﺜُﻮم ﺑﻨْـﺖ ُﻋﻘْﺒَ َﺔ ﺑْـﻦ أﺑـﻰ ُﻣ َﻌ ْﻴﻂ َرﺿ‬
ْ َ
*
 .‫€ ِﻟ ُﻴ ْﺼ ِﻠ َﺢ‬ َ ْ َ‫ﻜ ِﺬ ْب َﻣ ْﻦ ﻧَ *ﻤﻰ ﺑ‬
ِ ْ َ‫€ اﺛْﻨ‬ ْ َ :‫َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َﻗ َﺎل‬
ْ ‫ َﻳ‬t
 :‫ ِر َوا َﻳ ِﺔ‬+‫َو‬
*
ِ ‫€ اﻟﻨﱠ‬ ِ َ ْ ‫ﻟ َﻴﺲ ﺑِﺎﻟ‬
 .‫َﺎل َﺧ ْ ً†ا أ َ ْو ﻧَ *ﻤﻰ َﺧ ْ ً†ا‬
َ ‫ﺎس َﻓﻘ‬ ْ َ ‫ﻜﺎذ ِب َﻣ ْﻦ أ‬
َ ْ َ‫ﺻ َﻠ َﺢ ﺑ‬ َ ْ
Ümmü Gülsüm bint-i Ukbe b. Ebi Muayt (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.)
flöyle buyurmufltur:
“‹ki kifli aras›n› bulmak (düzeltmek) için söz götüren, ya-
lanc› de¤ildir (yâni yalanc› say›lmaz).”
Di¤er bir rivâyette:
“‹nsanlar aras›n› bulan, yalanc› de¤ildir. (Zirâ o) ya hay›r
söyledi veyâhut da hay›r› ulaflt›rd›.”
(Ebû Dâvud, Kitabu’l-Edeb, 58, V, 218, Hadis no: 4920)

‫ أ َ َﻻ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ‬ ِ ُ ‫ َﻗ َﺎل رﺳ‬:‫ـﺎل‬ ِ ِ ‫ َﻋﻦ أَﺑﻰ ﱠ‬354.


ُ ‫ﺻ ﱠ‬ َ ‫ﻮل ا‬ َُ َ ‫ا َﻋﻨْ ُﻪ َﻗ‬
ُ ‫اﻟﺪ ْر َداء َرﺿ َﻰ‬ ْ
*
 ُ ‫ﺻ َﻼ‬
‫ح‬ ِ ‫إ‬ : ‫ﺎل‬
َ ‫ﻗ‬َ . * ‫ﺑ‬ :‫ُﻮا‬ ‫ﻟ‬ ‫ﺎ‬ َ
‫ﻗ‬ ? ِ ‫ﻀ َﻞ ِﻣﻦ َدرﺟ ِﺔ اﻟﺼﻴﺎمِ واﻟﺼ َﺪ َﻗ‬
‫ﺔ‬ َ ‫أ ُ ْﺣ ِ ُ` ُﻛ ْﻢ ﺑِﺎَ ْﻓ‬
ْ َ ‫ﱢ َ َ ﱠ‬ َ َ ْ
 .‫اﳊ ِﺎﻟ َﻘ ُﺔ‬
َ ْ ‫€ ِﻫﻰ‬ ِ ِ َ َ َِ ِ
َ ْ َ‫ ﻓﺈ ﱠن ﻓ َﺴﺎ َد ذات اﻟ ْﺒ‬،€ْ َ‫ذات اﻟ ْﺒ‬
ِ َ

Ebu’d-Derdâ (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyurmufltur:


– Size oruç ve sadakadan sevap bak›m›ndan daha üstün
bir fleyi haber vereyim mi?

189
– Evet (buyur yâ Resûlallah!) dediler. Resûlullah (s.a.s.):
– ‹ki kifli aras›n› düzeltmek (dir). Zirâ, iki kifli aras›n›n bo-
zulmas›, (dinî meziyetleri) kökünden kaz›r. (Yâni dini meziyet-
leri kaybettirir.) buyurmufltur.
(Ebû Dâvud, Edeb, 58, V, 218, Hadis no: 4919)

 ‫اﻟﻼﺗﻰ‬ ‫ات ْاﻷ َ ﱠو ِل ﱠ‬


ِ ‫ﺎﺟﺮ‬ ِ َ‫ و َﻛﺎﻧ‬:‫ﺿﻰ ا َﻋﻨْﻬﺎ‬
َ ِ ‫ﺖ ﻣ َﻦ ْاﳌ ُ َﻬ‬
ِ ِ
ْ َ َ ُ َ ‫ َﻋ ْﻦ أ ُ ﱡم ُﻛ ْﻠﺜُﻮمٍ ﺑِﻨْﺖ ُﻋﻘْﺒَ َﺔ َر‬355.
*
ِ‫ا ﺻ ﱠـ ا َﻋ َﻠﻴ ﻪ‬ ِ ‫ـﻮل‬ ِ
ْ ُ َ َ ‫ـﺖ َر ُﺳ‬ ْ ‫ أ َ ﱠ َﻬﻧـﺎ َﺳﻤ َﻌ‬:‫ا َﻋ َﻠ ْﻴ ِـﻪ َو َﺳ ﱠﻠ َــﻢ‬
ُ ‫ﺻ ﱠـ‬
َ ‫ــﻰ‬ِ َ ‫ﺑَـﺎ َﻳ ْﻌ‬
‫ـﻦ اﻟﻨﱠﺒ ﱠ‬
ِ ‫€ اﻟﻨﱠ‬ َ ْ َ‫اب اﻟ ﱠﺬى ُﻳ ْﺼ ِﻠ ُﺢ ﺑ‬
 ‫ُﻮل َﺧ ْ ً†ا‬
ُ ‫ﺎس َو َﻳﻘ‬ ُ ‫ﻜ ﱠﺬ‬َ ْ ‫ُﻮل ﻟ َْﻴ َﺲ اﻟ‬ ُ ‫َو َﺳ ﱠﻠ َﻢ َو ُﻫ َـﻮ َﻳﻘ‬
*
 ُ ‫ُـﻮل اﻟﻨﱠ‬
‫ﺎس‬ ‫َ ـﻰ ٍء ِﻣ ﱠ‬U + ‫ـﺺ‬
ُ ‫ــ َﻳﻘ‬ ُ َ ‫ أ َ ْﺳ َﻤ ْـﻊ ُﻳ‬t
‫ﺧ‬
‫ﱠ‬ ‫ـﺮ‬ ْ َ ‫َـﺖ َو‬ ْ ‫ـ†ا َﻗـﺎﻟ‬ ً ْ ‫َو َﻳﻨْﻤـﻰ َﺧ‬
ْ
ِ ‫€ اﻟﻨﱠ‬ * ِ *
‫اﻟﺮ ُﺟ ِ ﻞ‬
‫ﻳـﺚ ﱠ‬ُ ‫ـﺎس َو َﺣﺪ‬ َ ْ َ‫ﻼ ُح ﺑ‬
َ ‫ﺻـ‬ ْ ‫ﳊ ْﺮ ُب َو ْاﻻ‬ َ ْ ‫ َا‬:‫ﻼ ٍث‬ َ ‫ ﺛَـ‬+ ‫ب إِ ﱠﻻ‬P ‫َﻛ ِﺬ‬
* *
 .‫ﻳﺚ اﻟ ْـ َﻤ ْﺮأ َ ِة َز ْو َﺟ َﻬﺎ‬ُ ‫ْاﻣ َﺮأ َ َﺗ ُﻪ َو َﺣﺪ‬
*
Resûlullah (s.a.s.)’a ilk biat edenlerden Ümmü Gülsüm bint-i Ukbe
(r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) flöyle buyuruyordu:
“Hayra niyet ederek ve hay›r söyleyerek insanlar›n
aras›n› düzelten (ve bunun için icâb›nda yalan da söyleyen)
kimse yalanc› de¤ildir.”
(Ümmü Gülsüm:) ‹nsanlar›n, üç fleyden baflka hiçbir fleyde
yalan söylemelerine Resûlullah (s.a.s.)’›n müsâade etti¤ini
iflitmedim. (Bunlar:) Harp, insanlar›n aras›n› bulmak ve kiflinin
kar›s›yla konuflmas› ve kad›n›n kocas›yla konuflmas›d›r, dedi.41
(Müslim, Birr, 27, VI, 2011)

41. Muhârebe esnâs›nda harekât›n› gizlemek ve harp hîlelerine baflvurmak gibi fertler,
âileler, kabîle ve milletler aras›n› bulmakta konuflulan yalanlar, kar›n›n kocas›na, sen
çok iyisin, kocan›n kar›s›na seni çok seviyorum, gibi iltifatlar› bu kabildendir.
Ordu, bir milletin kalesidir. Y›k›ld›¤› vakit millet mahvolur. Kar› koca ise, cemiyet
kendilerinden teflekkül eden ilk toplumdur. Bunlar›n aralar›nda samîmiyet bulunur-
sa, kendilerinden, hay›rl› ve cemiyete fâideli evlâtlar yetiflir. Binâenaleyh amme men-
faati nazara al›narak bu hususlarda bazen gerçekleri gizlemeye cevâz verilmifltir.

190
KAYNAKÇA

1. Beyhakî, Ebu Bekir Ahmed b. Hüseyin (v. 458 /1066), es-


Sünenü’l-Kübrâ, I-XI, Beyrut-1994.
2. Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. ‹smail (v.256/870),
el-Camiu’s-Sahîh, I-VIII, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.
3. Ebû Dâvûd, Süleyman b. el-Efl’as-es-Sicistânî (v.275/889)
es-Sünen, I-V Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.
4. Ebû Ya’lâ, Ahmed b. Ali b. el-Müsenna et-Temimi (v.
307/919), Müsned D›meflk-1973.
5. Hâkim, Ebû Abdullah en-Neysabûrî (v.405/1014), el-
Müstedrek alâ’s-Sahîhayn, I-II, Beyrut ts.
6. ‹bn Hanbel, Ahmed b. Muhammed (v. 241/855), Müs-
ned, I-VI, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1982.
7. ‹bn Hibban, Muhammed b. Ahmed Ebu Hâtim el-Bustî
(v.354/965), es-Sahîh, I-XVIII, Beyrut-1993.
8. ‹bn Mâce, Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî (v. 273/887),
es-Sünen, I-II, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981
9. Malik b. Enes (v.179/795), el-Muvatta’, tah. M. Fuad Ab-
dulbâkî, ‹stanbul-1981.
10. Müslim, Ebû’l-Hüseyn Müslim b. Haccâc (v. 261/875), el-
Câmiu’s-Sahîh, I-VI, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.
11. Nesâî, Ebu Abdurrahman Ahmed b. fiuayb (v.303/915),
es-Sünen, I-VIII, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.
12. Elbanî, Muhammed Nas›rüddin, Silsiletü’l- Ehadisi’a-
Sahiha, I-VIII, Riyad-1995.
13. Taberânî, Ebû’l-Kas›m Süleyman b. Ahmed (v. 360/971),
el-Mu’cemû’s-Sa¤îr, Kahire ts.

191
14. ________ el-Mu’cemû’l-Evsat, I-XI, Riyad-1985.
15. ________ el-Mu’cemû’l-Kebîr, I-XXVI, Beyrut-1993.
16. Tirmizî, Ebu ‹sâ Muhammed b. ‹sâ (v. 279/892), es-Sünen,
I-V, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul-1981.

192

You might also like