Professional Documents
Culture Documents
Kemoterapinin Zararları Üzerine...
Kemoterapinin Zararları Üzerine...
http://www.yaklasansaat.com/haberdosya/2013_haberleri/mayis_2013/kanser_ke
moterapi.asp
Masum bir şeyden değil, kemoterapiden söz ediyoruz. Kemoterapi bir zehir tedavisidir.
Kanserli hastalara tedavi için verilen kemoterapi ilaçlarının bazıları geçmişte kimyasal
silah olarak savaşta bile kullanıldı.
"Kanser çağımızın vebası. Ama bana göre kanserden daha büyük bir problem var;
kanser hastalarına uygulanan kemoterapi tedavileri. Kanser değil, gereksiz
kemoterapi öldürüyor... Çünkü kemoterapi, 'sitotoksik' yani hücre öldürücü bir
tedavidir.Sadece kanserli hücreleri değil, sağlıklı hücreleri de öldürüyor. Bu yüzden
bağışıklık sisteminizi çökertiyor, kilo kaybına sebep oluyor, yani sizi hasta ediyor.
Kemoterapi alan hastada bağışıklık sistemi diye bir şey kalmıyor, hasta her türlü
hastalığa açık hale geliyor, hatta sık sık zatürre gibi enfeksiyonlara yakalanıyor ve bu
enfeksiyonlar kimi zaman hastanın ölmesine sebep oluyor" diye özetliyordu kemoterapi
sürecini...
"Diyelim ki size kanser teşhisi konuldu, bu kanser hastası olduğunuz anlamına gelmez.
Hangi hastalığa yakalanırsanız yakalanın birtakım ortak hastalık belirtileri var. Ağrınız
olabilir, ateşiniz olabilir, kilo kaybedebilirsiniz, mideniz bulanabilir, ishal ya da kabız
olabilirsiniz... Düşünün ki sizde hiçbir belirti yok. Ama pankreasınızda bir kitle var. Bu
sizin hasta olduğunuzu mu gösterir? Hayır, siz kanser hastası değilsiniz! Sadece sizin
pankreasınızda bir kitle olduğu teşhisi konulmuş. Henüz bu kitle sizde bir hastalık
yapmamış. İleride tabii ki hastalık yapabilir, ama şu anda bir hastalık gelişmemiş.
Dolayısıyla öncelikle bir şey yapmadan bu kitlenin izlenmesi gerekiyor."
"İşte benim de üzerinde durduğum konu bu. Diyelim ki memenizde bir kitle bulundu.
Peki bu henüz gelişmemiş hastalık için size ne öneriliyor? Bağışıklık sisteminizi
1
mahfedecek kemoterapi!.. Eğer kemoterapi alırsanız, sizde şu yan etkiler gelişecek; kilo
kaybedeceksiniz, saçlarınız dökülecek, ki bu en basit etkisi kemoterapinin, sürekli
mideniz bulanacak, kusacaksınız, bağışıklık sisteminiz baskılanacak ve tüm hastalıklara
açık hale geleceksiniz. Yani sizi hasta eden bir tedaviye başlamış olacaksınız."
Geçen sene iki söyleşi yapmıştım İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim
Üyesi Dr. Yavuz Dizdar'la... Dizdar çok disiplinli bir eğitim aldığından her konuya
birkaç açıdan yaklaşabiliyor ve farklı sonuçlara varabiliyor. Farmakoloji konusunda
eğitim almış, kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası var ve radyasyon onkolojisi
uzmanı... Ne demek derseniz şöyle diyeyim. Hastalığa tanı koyarken bile tedavisini
öngörüyor, hem de tedavinin yan etkileriyle birlikte ve bunu her hastanın özelinde
yapabiliyor. İşte bu sebeple içim rahattı ona giderken, kemoterapiyi sorgulayan bir
söyleşi yapmıştım, bir de onun görüşünü almak istedim. Taraf olmayacak, ama benim
yaptığım söyleşiyi de sorgulayacaktı! Biraz daha içim rahat ayrıldım yanından...
Ama tekrar etmemde yarar var. Bu söyleşiden de "kemoterapi yaptırmamalı" gibi bir
sonuç çıkmamalı. Dizdar da tıpkı Aktaş gibi kemoterapinin sorgulanmasını vurguluyor,
yoksa bu tedaviye asla tümden karşı çıkmıyor. Başlık aslında yine aynı; "Kanser değil,
gereksiz kemoterapi öldürüyor!" Ve Dizdar da aynı uyarıyı yapıyor, "Kemoterapi insanı
öldürübilir. Her hasta için ayrı bir tedavi vardır. Bu iş, hazırgiyim işi değil, terzilik işi..."
"KEMOTERAPİ ÖLDÜRÜYOR!"
2
akut yan etkiler. Yani bulantı, kusma, kilo kaybı, saçların dökülmesi... Bir süre sonra
bunların hepsi yerine geliyor. Ama hastanın bunları yerine koyacak rezervleri iyi değilse,
iyi olsun diye başlanan bir tedavinin sonucu hiç de iyi olmayabiliyor.
Soru: Dr. Ümit Aktaş, "Kanser değil, gereksiz kemoterapi öldürüyor" dedi. Siz ne
diyorsunuz hocam?
Cevap: Doğru. Ben önüme gelen hastaları biliyorum. Gördükleri tedavinin hastalarda ne
gibi değişiklikler yaptığını izliyorum. Hastaların bir kısmının tedaviden fayda gördüğünü,
önemli bir kısmının ise tedavinin uzatılması durumunda en azından ciddi sorunlarla
karşılaşmaya başladığını biliyorum. Çünkü gerçekten de gereksiz yere kemoterapi
yapılabiliyor. Daha geçen hafta bir telefon geldi, hasta 80 yaşında. "Acilen kemoterapiye
başlayalım" diye bir talepte bulunmuşlar.
3
Cevap: Kesinlikle. Tamam hastada bir sorun var, bu bir şekilde saptanmış... Mesela
hasta doktora "Benim ayağım ağrıyor" diye başvuruyor. Doktor ondan birtakım tetkikleri
istiyor. Bunların içerisinde performans kriteri de vardır. Çünkü doktor performansla
para kazanıyor. Hastaneden bu performansının karşılığında bir ücret alıyor. O zaman ne
oluyor? "Sen git bir gastroskopi yaptır", "Sen git bir de kolonoskopi yaptır" derken, en
sonunda adamın ayak ağrısıyla hiç ilgisi olmayan bir yerinde bir tümör bulunuyor.
Şimdi bu tümöral oluşumu siz hastalık olarak mı kabul edeceksiniz, yoksa rastlantıyla
yakaladığınız bir şey olarak mı kabul edeceksiniz? Birinci tartışılması gereken konu bu.
Soru: Yani bir kitle bulunduğu gibi zarar vermeden de kalabilir yıllarca, öyle mi?
Cevap: Tabii... O kadar çok hasta var ki bu şekilde karşılaştığım. Çünkü diğer
meslektaşlarımız, medikal onkologlar ya da cerrahlar hastanın yaşı ve başka hastalıkları
olması nedeniyle bir şey yapılamaz dedikleri için ya da hasta ben vücuduma bıçak
değdirmem deyip cerrahi müdahaleyi ve sonrasında yapılacak olan kemoterapiyi
reddetmesi nedeniyle bir girişimde bulunulmuyor ve hasta yaşıyor.
4
görmüş, en sonunda dişleri dökülmüş insanlar görüyorum.
Bir şekilde bize geliyorlar, bilgi almaya çalışıyorlar, biz de yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Ama siz bir insanda varsayalım ki tesadüfen 2 santimlik bir tümör buluyorsunuz, biz bu
2 santimlik tümörü yok edeceğiz. Hasta bakıyorsunuz, normalde herhangi bir şikayeti
yok, ama bir tarafında doğrulattığınız bir tümör var. Kemoterapiyi yapıyorsunuz bir şey
olmuyor. İkincisini, üçüncüsünü de yapıyorsunuz... Yine tümör öylece duruyor. Ama
kemoterapiye devam ediyorsunuz. Çünkü siz bu tümörün büyüyeceğini
varsayıyorsunuz. Bu bilimle hiçbir şekilde örtüşmeyen bir şey... Nasıl varsayabiliyorsun?
Varsayım üzerinden tıp olmaz ki!
Soru: Orada bırakılırsa belki de vücut onunla mücadele edecek ve tümör hastalık
yapmayacak denilebilir mi o zaman?
Cevap: Tabii ki... Hastanın bir şikayeti yok. Belki vücuda bu şansı tanırsanız hasta
bundan kendi şartları içinde de bir şekilde mücadele edebilir. Siz bir şekilde bunu
yakalamışsınız, bulmuşsunuz. Bir hastalık formuna dönüşeceğini düşünerek hastaya o
2 santimi ortadan kaldırabilmek amacıyla sürekli toksik birtakım maddeler
veriyorsunuz. Bu toksik maddeler her seferinde hastanın vücudundan birtakım şeyler
alıyor. Bugün modern tıp diye baktığımız alanın, hastalara beslenmeleri konusunda
hiçbir şey söyleyemediklerini görüyoruz. Hep sürekli söyledikleri dengeli beslenin,
vitamin, mineral, Omega 3 alın. Bu kadar. Başka hiçbir şey söyleyemiyor. Onu da kutu
mama satarak karşılamaya çalışıyorlar.
5
mekanizmalar ancak gerçek gıdayla beslenildiğinde doğru çalışıyor. Sahte gıdayla
beslenmeye çalışırsanız çöküyor. Dolayısıyla sizin elinizdeki insanlar artık bundan 20 yıl
kadar önceki dayanıklı insanlar değil.
6
da ortaya kondu. Biliyorsunuz anne sütüyle beslenen çocuklar hastalıklara çok daha az
yakalanıyor. Çünkü anne sütü tam ve canlı bir süt...
7
8
9
10
11
12
13
14