BİR MEKTUBUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Patrik Grigorios’un Rus çarına gönderdiği ve patrikhânede saklanan bir mektubu vardır. Rusya’nın
İstanbul büyükelçisi General İgnaAyef, bu mektubu Grigorios idâm edildikten yıllar sonra Patrik
Yermanos’ta görür. Grigorios, bu mektubundan Türk milleAnin
vasâflarını ve onların hangi hîle ve desîselerle bozulabileceğini
yazmışKr. General İgnaAyef de hâKrâKnda bu tespitlere işArâk eLğini,
zâten doğruluğunun da yavaş yavaş ortaya çıkKğını yazmaktadır. İşte
gelecek nesillere aktarmamız îcâb eden vasıflar:

Patrik Grigorios’un Rus çarına gönderdiği ve patrikhânede saklanan bir

mektubu vardır. Rusya’nın İstanbul büyükelçisi General İgnaAyef, bu
mektubu Grigorios idâm edildikten yıllar sonra Patrik Yermanos’ta
görür. Grigorios, bu mektubundan Türk milleAnin vasıflarını ve onların
hangi hîle ve desîselerle bozulabileceğini yazmışKr. General İgnaAyef
de hâKrâKnda bu tespitlere işArâk eLğini, zâten doğruluğunun da
yavaş yavaş ortaya çıkKğını yazmaktadır. İşte gelecek nesillere
aktarmamız îcâb eden vasıflar:

“Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü

Türkler çok sabırlı ve mukâvemetli insanlardır. Gâyet mağrur ve
izzet-i nefs sâhibidirler. Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklarından,
kadere rızâ göstermelerinden, an'anelerinin kuvveAnden,
padişâhlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaatlerinden
gelmektedir.

Türkler zekîdirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idâre edecek

liderlere sâhip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gâyet
kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyyetleri, haTa kahramanlık ve
şecâat duyguları da an'anelerine olan bağlılıklarından, ahlâklarının salâbeAndendir. Türklerde; önce
itaat duygularını kırmak ve mânevî bağlarını yok etmek, dînî menfaatlerini zaafa uğratmak îcâb
eder. Bunun da en kısa yolu, millî ve mânevî an'anelerine uymayan yabancı fikir ve davranışlara
onları alışKrmakKr. Türkler dış yardımı reddederler; haysiyet duyguları buna mânîdir. Eğer geçici bir
süre görünürde kuvvet ve kudret verse de Türkler dış yardıma alışKrılmalıdır.

Mâneviyâtları sarsıldığı gün, Türkleri, kendilerinden çok kudretli görünen kalabalık ve hâkim güçler
karşısında zafere götüren asil kudretleri sarsılacak ve
Türkleri üstün maddi vasıtalarla yıkmak mümkün
olacakKr. Bu sebeple, Osmanlı DevleA’ni tasfiye için,
sâdece savaş meydanlarındaki zaferler kâfi değildir. HaTâ
sâdece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve
vakârlarını harekete geçireceğinden hakîkatleri
anlamalarına da sebep olabilir. Yapılacak iş, Türklere bir
şey hisseLrmeden, bünyelerindeki bu tahrîbi
tamamlamakKr.”