Akyurt Alman Romantizmi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

fayrap

Alman romantizmi
MEHMET ALİ AKYURT

“Sıradan şeylere yüksek bir anlam, alışılmışa gizemli Terör döneminin çılgınlığı”4, gerek Fransa’nın as-
bir itibar, bilinene bilinmeyenin onurunu, sonluya keri gücünün Almanya’ya yönelmesi sonucu olumlu
sonsuz bir görünüm vererek romantikleştiriyorum," alımlanışını büsbütün yitirdi. Felsefi temel, Fichte
Novalis1 felsefesinin bireyi kadiri mutlak konumuna koyan
yaklaşımı ise gözden geçirildi; baştaki naif irade-

A lman romantizminin farklı vurgu, görünüm


ve bileşenlerinden söz edebiliriz. Bunlardan
ilki iradecilik, şahsiyet, şahsiyetini kazanmış bireyin
cilik tarihselci yaklaşımın dikkat çektiği belirleyici
tarihsel toplumsal etkenler hesaba katılarak yerini,
insanın rolünü tümden göz ardı etmeme hassasiyeti
siyaset, tarih ve biyografi içindeki failiyeti etra- şeklinde daha mütevazı ve güngörmüş bir iradeciliğe
fında ifade edilebilir. Nitekim Friedrich Schlegel bıraktı. Edebiyat ve eğitim alanındaki temeli teşkil
Athenäum dergisinde (1798) siyasi, felsefi ve edebi eden Bildung ideali ise üçlünün 19. yüzyıla belki en
üç çağdaş gelişmeyi önemsediklerini dile getirir: az değişerek kalan parçası oldu.
(1) “siyasette bireyin özgürlüğünü sağlayacak olan
Mannheim 1800’lerin başında Almanya’da (1)
[Fransız] Devrim[i]”, (2) “felsefede mutlak özneyi
muhafazakar, (2) liberal ve (3) romantik olmak
ve onun yaratıcı edimini temele koyan Fichte felse-
üzere üç farklı hürriyet anlayışına dikkat çekiyor:
fesi” ve (3) “bu özne-bireyin yetişmesini ve gelişi-
(1) “Eski tarz bir Alman muhafazakar özgürlükten
mini konu edinen [Goethe’nin] Bildungsroman[ı]
bahsettiğinde her zümrenin kendi ayrıcalıklarına,
Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları”nda karşılığını
serbestliklerine göre yaşama hakkını kast eder.”
bulan edebiyat anlayışı.2
(2) “Bir liberal özgürlüğü eski tarz muhafazakarın
Bu üç temelin siyasi olanı, Fransız İhtilali özgürlüğün gerçek temeli olarak gördüğü ayrıca-
gerek ihtilal sonrası toplumsal kargaşa (bilhassa lıklardan uzaklaşma olarak düşünüyordu.” (3) “Ro-
Goethe’nin erken eleştirisi, “Goethe, özgürlük dü- mantik-muhafazakar ve Protestan harekete dahil
şüncesi açısından karşı çıkmadığı devrimin korkunç olanlar özgürlükten içsel özgürlüğü yani her bireyin
karmaşasından ruhunu uzak tutmak için kendini kendisinin bireysel kişiliğine göre yaşama hakkını
bitkilerin ve renklerin dönüşümlerine veriyordu”3) anlardı.”5 “Romantizm okulu”nun yukarıda anılan
ve “oluk oluk kan akmayan bir günün geçmediği vurguları, burada üçüncü sırada zikredilen “muha-
1
Rüdiger Safranski, Romantik: Bir Alman Sorunsalı, Kabalcı y., fazakar romantik hürriyet anlayışı”yla ilişkilendiri-
2013, 11. lebilir. Bunu etkileri siyaset alanına da uzanan ama
2
Ömer B. Albayrak, “Çevirmenin Önsözü: Köpek Dişli Dionysos”,
içinde: Romantizm Okulu, Heinrich Heine, İstanbul: Yapı Kredi y., 4
Albayrak, 18.
2015, 17-18. 5
Lewis A. Coser, Sosyolojik Düşüncenin Ustaları: Tarihsel ve Toplum-
3
Albayrak, 18. sal Bağlamlarında Fikirler, 2. bs., Ankara: De Ki, 2015, 376.

OCAK 2019 21
fayrap

merkezi felsefe, edebiyat ve eğitimde bulunan bir tekil olana evrensel olanın bir örneği olarak bakar,
Bildung liberalizmi, hürriyetçiliği olarak görebiliriz. doğruluğu a priori yollar dışında ispatlanamayan
Temelde Yunan klasikleriyle temastan gelecek bir genel ilkelerden yola çıkıp evrenselden hareket ede-
hürriyet ve cesaret ile Gymnasium’un sağlayacağı rek tekile iner. Tarihsel yaklaşım ise tekile bakıp
filolojik donanımın neticesi olan eleştirel bakış bu- somut veriler ve tecrübeden hareket ederek evrenseli
nun önemli parçalarıdır. kavrar, genel ilkelere ve kanunlara varır. Ki Alman
İkinci nokta bilimsel yönelimle ilgilidir. Ro- düşüncesine bu ikinci yaklaşım egemendir.8
mantik çizgi tarihselciliğe kapı açtığında felsefeye Bununla bağlantılı bir diğer nokta da önem-
karşı tarih, spekülasyona karşı ampirik araştırmanın lidir. İnsan doğasına dair varsayımlara dayanarak
tarafını tutar. Almanya’nın konumunu, 18. yüzyılın tarih felsefesi üretmek çoğunlukla belli bir topluma
ikinci ve 19. yüzyılın ilk yarısının askeri-siyasi açı- üstünlük atfetme tavrıyla birlikte karşımıza çıkar.
dan mağlup bir toplumu olarak kendini felsefe ile Buna göre tek bir medeniyet/kültür/çağdaş toplum
avutmakla (yahut temelden başlamakla) ilişkilendir- vardır. Alman romantiklerinin insan tecrübesinin
mek yaygın bir yaklaşımdır.6 Alman düşüncesi den- çeşitliliğine odaklanması ise eşit statüye sahip top-
diğinde Kant, Fichte ve Hegel gibi isimler merkeze lumlar/medeniyetler/kültürler şeklinde bir yaklaşım
alınır.7 Tarih felsefesi geliştirmek, farklı bir gelişme geliştirilmesi ile sonuçlanır. Her kültür kendi tarih-
çizgisi kurmak, rasyonalitenin gelişme safhalarını selliği ve ilişkiselliği içinde ele alınmalıdır, kültürler
değişik bir şekilde tanımlamak ve Almanya’yı / daimi bir etkileşim halindedir... Herder’de karşılı-
Prusya’yı böylece merkeze koymak... Burada aske- ğını bulan bu yaklaşım nitekim eş zamanlı olarak
ri-siyasi yenilgi ile tarih felsefesi ilgisi arasında bir milliyetçiliğin ve bilimsel bir araştırma programının
ilişki, daha da ötesinde bir özdeşlik, hatta zorunlu (antropoloji, folklor araştırmaları...) hareket noktası
bir bağ kurulur. olacaktır.
Halbuki aynı yenilginin, “geri”liğin yarattığı Batılı araştırmacılar Batı-dışı toplumları ba-
basıncın Almanya örneğinde kendini bilimsel bir zen zihniyetleri ve dinî metinleri itibariyle ele alıp
hırs ile dışa vurduğunu iddia etmek de mümkündür. tanımlamaya çalışmışlardır. Şarkiyatçılığın bu me-
Toplum, tarih, insan, kültür dünyasını anlamaya yö- tinsel ve soyut hali tarih felsefesi ile uyum içinde
nelik sonsuz bir ceht, azim, kararlılık... Bu da 1750- çalışabilecek, çeşitli siyasi/iktisadi yönelimleri meş-
1850 döneminde Chladni, Herder, Schleiermacher, rulaştıracak söylemler kurmaya müsaade edecek bir
Niebuhr, Ranke, Droysen gibi isimlerde kendini girişimdi. İkinci tip şarkiyatçılık ise Batı-dışı top-
gösterir. Beiser bunu Alman düşünsel iklimini filo- lumlarla ilgili tarihsel, iktisadi, sosyolojik, folklorik,
zoflara karşı tarihçilerin belirlediği şeklinde bir for- antropolojik bilgiler de üretmeyi hedefliyordu.9
mülasyonla ifade eder. Buna göre felsefi yaklaşım, Bir başka açıdan bakıldığında Batı’nın Batı-
dışı tarafından yine iki farklı şekilde ele alındığı
6
Yaygın yaklaşım demişken, faşizm ve nasyonal sosyalizmin kayna-
ğının “yabanileşmiş bir romantizm” ya da “Nietzsche’nin düşünce- söylenebilir. İlkinde, ele alınan toplumlar Batı top-
lerinin yozlaşmış hali” olduğu kanaatine karşı, Safranski Naziliğin lumlarının önceki aşamaları olarak görülüyor, Batı
“sapkın bir rasyonalizm”in sonucu olduğunu savunmaktadır. Safran-
toplumlarının kendi tarihlerini anlamaya katkıda
ski, Romantik: Bir Alman Sorunsalı, 11.
7
Heine 1835’te şöyle yazar: “Siz Fransızlar aslında bizle kıyaslan-
bulunuyordu. Tabii bu hikaye tek çizgili bir ilerle-
dığında çok mülayim, evcil, uysalsınız. Siz bir kelle aldınız, Kant
ise Tanrı’yı yerinden etti.” Heine Kant’ı “felsefenin Robespierre’i”,
8
Frederick C Beiser, Hegel’den Sonra: 1840-1900 Yılları Arasında
Fichte’yi ise “felsefenin Napoleon’u” sayar ve Hegel’in felsefe devri- Alman Felsefesi, çev. Soner Soysal, İstanbul: Hil y., 2018, 158-60.
mini tamamladığını iddia eder. Fransızlarla karşılaştırıldığında Al- 9
1906-1926 arasında Paris’te çıkan Revue du Monde Musulman
manlar sistematiktir ve bu sebeple felsefe ile temelden başlayıp sonra (İslam Dünyası Dergisi) gibi örnekler bu kapsamda düşünülebilir.
siyasete geçeceklerdir. Herbert Schnädelbach, Philosophie in Deutsc- Ahmet Kavas, “Revue du Monde Musulman”, İslam Ansiklopedisi,
hland: 1831-1933, Frankfurt am Main: Suhrkamp, 1999, 30-31. TDV, İstanbul, 2008).

22 OCAK 2019
fayrap

Sis Denizi Üzerinde Gezgin, Caspar David Friedrich, 1818

menin son halkası olarak Batı’nın konumunu tescil- gördüğünüz veya üstün olabileceğine ihtimal ver-
lemeyi de beraberinde getiriyordu. İkinci yaklaşım diğiniz bir topluma, ondan neleri alabilirim, neleri
ise Batı-dışının bu şekilde araçsallaştırılmasından, kendime uyarlayabilirim gözüyle bakmak şeklinde
idareten, usulen, göstermelik ele alınmasından fark- tezahür edebilir. Saf bir merak ve tecessüsten söz
lıdır. Farklı coğrafya ve toplumların doğrudan, daha edilip edilemeyeceği ise bir tartışma konusudur.
gerçekçi bir şekilde, derinlemesine ele alınmasını Burada karşınızdaki topluma, sizinkinden farklı
ifade etmektedir. Bu tür bir araştırma bazen kontrol olan toplumlara bir tür nevi şahsına münhasırlık,
altına almak ya da kontrol altında tutmak istediğiniz özgüllük statüsü tanıyıp tanımadığınız önemli bir
yerleri daha iyi tanımak için gerçekleştirilir. Bazen ayrım olarak öne çıkmaktadır. Tek çizgili ilerlemeci
de en azından belli açılardan kendinizden üstün Batı anlatısına göre bu toplumlar şüphesiz kendi

OCAK 2019 23
fayrap

kendilerine birer hikaye sahibi olarak görülmeyecek, lemeler bakımından geride kalıp durağanlık içine
Batılı toplumların/tarihin bir fonksiyonu olarak ele düşebilir. Ama bozkırlar, sıradağlar gibi zorlu coğ-
alınacaktır. Sıradan, alışılmış, bilinen ve sonlu ola- rafi etkenler de bu tür bir durağanlığa sebep olabilir.
rak... Nihayetinde onlar da bizim gibi insanlardır. Bütün
Halbuki “Almanya’nın Rousseau’su” olarak da toplumlar kendi çağının şartları içinde, kendi vicda-
nitelenen ve Beiser’in Alman romantizminin üç nı doğrultusunda, kendisi için iyi bildiği bir amaca
kurucusundan ilki (diğer ikisi Friedrich Schlegel ve
ulaşmak için uğraşır. Bu şartlar, değerler ve amaçlar
Novalis)10 olarak ele aldığı Herder, 1769’da Baltık
bizimkilerden bambaşka olabilir.13
kıyılarından “hedefi belirsiz” bir deniz yolculuğuna
çıkmadan cemaatine şöyle diyecekti: “Tek niyetim, Aynı açıklık, “sevinçli telaş”, romantik düşün-
Tanrımın dünyasını daha fazla yönüyle tanımaktır.” cenin geleceğe bakışı için de geçerlidir. Gelecekte
“Havariler ve filozoflar gibi kaygısız, dünyayı gör- ortaya çıkacak olan ve doğası gereği bilinmeyen şey,
meye gidiyorum.” Safranski bu anı “Romantik baş- kontrol edilmeye çalışılmaz. Bilakis Alman Bildung
langıç: Herder denize açılır” şeklinde kaydediyor.11 idealinde bizzat hedeflenen şeydir. Gymnasium’lar-
Herder’in bu andaki tavrını Novalis’in yazının ba- da eleştirel filolojik tekniklerle donatılan ve Yunan
şına aldığımız romantizm tarifinden hareketle sıra- klasikleriyle haşır neşir olan genç Almanlara hazır
dışı, alışılmamış, bilinmeyen ve sonsuz olana açıklık
bir formül belletilmez. Adeta salt bir yöntemle teç-
olarak yorumlayabiliriz. Gemideyken Herder’i mest
hiz edilir ve kendi yollarını kendi çizmeleri doğrul-
eden proje “insan türü” üzerine kapsamlı bir çalışma
yapmak; dünya üzerindeki bütün mekan, zaman, tusunda yüreklendirilir.
kültür ve halkların; bütün karışım ve biçimlerin; Sonuç olarak, hayata karşı alınan bütünsel bir
din, hukuk, siyaset ve törelerinin evrensel tarihini tutum olarak romantizm 1800 yılı civarında ortaya
yazmaktır.12 çıkmıştır. Bir sanat, şiir akımının ötesinde felsefe,
Burada sıradışı, alışılmamış, yabancı olanın ve psikoloji, siyaset, ahlak, siyaset ve dünya görüşü-
bilinmeyenin insanı korkutup tedirgin etmesi söz nü içeren bir “hareket”tir.14 İnsanı gerçekliğin bir
konusu değildir. Hakeza aşağı görülmesi de... Walt adlandırması/yorumu sınırında konumlandıran
Whitman’ın “Bir Yabancıya” şiirindeki gibi bir adcılıkla (nominalism) akrabadır. Romantik bakış
temelden birlik, aynılık varsayımı vardır. Nitekim
açısından “hayatın sihri çözülemez”, evrenin mutlak
Herder’de farklı toplumların farklı toplumsal-ta-
bilgisine ulaşılamaz, hakikat arayışı sonsuzdur. Bu
rihsel durumlarının üstünlük-aşağılık kipiyle ele
arayışta akıl yetisinin yanı sıra yaratıcı imgelem,
alınmasına karşı bir eleştiri vardır. Bu eleştiri iki
yönlüdür: (1) Grek ve Roma uygarlıkları ulaşılmaz duygu, sezgi ve sanatsal deha; bilimin yanı sıra sa-
görülmemelidir. (2) Asyalı uluslar aşağı görülme- nat; insanın genel bilgisinin yanı sıra tekilin özgün-
melidir. Bir ulus kendi katılaşmış toplumsal yaşayış lüğünü gözden kaçırmamak, “tekil olana saygı”yı
biçimini kutsal ve değiştirilmez sayarsa, iyi düzen- elden bırakmamak gerekir.15
10
Frederick C. Beiser, Aydınlanma, Devrim ve Romantizm: Modern 13
Johann Gottfried von Herder, “İnsanlık Tarihi Felsefesi Üzerine
Alman Politik Düşüncesinin Doğuşu 1790-1800, çev. Aslı Önal, Düşünceler”, Tarih Felsefesi / Seçme Metinler / Herder - Kant - Fichte
İstanbul: Ayrıntı y., 2018. - Schelling - Hegel - Schopenhauer içinde, ed. Doğan Özlem ve Güçlü
11
Safranski, Romantik: Bir Alman Sorunsalı, 15. Ateşoğlu, çev. Doğan Özlem, 4. bs, Ankara: Doğu Batı y., 2017, 27,
29.
12
Safranski, 15-17. Braudel’in “ilk uygarlık tarihi çalışması” olarak
nitelediği Milletlerin Örfleri ve Ruhu Üstüne Deneme’nin (1756) ve
14
Besim F. Dellaloğlu, Romantik Muamma, İstanbul: Ayrıntı y.,
yazarı Voltaire’in ampirik tarih – tarih felsefesi arası konumunun 2010, 8-10.
Herder’in buradaki yaklaşımıyla karşılaştırılması yararlı olacaktır. 15
Dellaloğlu, 16-18, 116.

24 OCAK 2019

You might also like