Professional Documents
Culture Documents
Kavramları
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 4
Doç.Dr. Tolga AKKAYA
BÖLÜM 5, 6
Prof.Dr. Korkut ÖZKORKUT
BÖLÜM 7
Prof.Dr. Levent AKIN
2953-0-0-0-1909-V01
İçindekiler
Hukukun
Sosyal Düzen
BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 Kaynakları ve
Kuralları ve Hukuk
Uygulanması
iii
Hukuk Sistemleri ve
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4 Yargı Örgütü
Türk Hukuk Tarihi
Giriş ................................................................. 43 Giriş ................................................................. 71
Karşılaştırmalı Hukuk ve Hukuk Sistemleri ..... 43 Adlî Yargı ........................................................ 71
Karşılaştırmalı Hukuk ........................... 43 İlk Derece Mahkemeleri ...................... 72
Hukuk Sistemleri ................................... 44 Bölge Adliye Mahkemeleri .................. 74
Batı Hukuk Kültürü .............................. 45 Yargıtay .................................................. 76
Türk Hukuku’nun Tarihsel Gelişimi ............. 55 İdari Yargı ....................................................... 77
İslam Hukuku ........................................ 55 İlk Derece Mahkemeleri ...................... 78
Osmanlı Hukuku ................................... 57 Bölge İdare Mahkemeleri ..................... 78
Cumhuriyet ve Türk Hukuk Devrimi ...... 59 Danıştay ................................................. 79
Anayasa Yargısı .............................................. 80
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yapısı ................................................ 80
Anayasa Mahkemesinin Görev ve
Yetkileri ................................................. 81
Anayasa’ya Uygunluk Denetimi .......... 81
Anayasa Mahkemesinin Diğer
Görevleri ............................................... 81
Anayasa Mahkemesinin Çalışma
Usûlü ..................................................... 82
Diğer Yargı Kolları ......................................... 83
Mali Yargı ............................................... 83
Uyuşmazlık Yargısı ............................... 83
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargısı ....... 84
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
Yapısı ..................................................... 84
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Başvuru ve İnceleme ............................. 85
iv
Hakkın Kazanılması,
Hukuki İlişkiler ve Kaybedilmesi,
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Kullanılması ve
Haklar
Korunması
Giriş ................................................................. 93 Giriş ................................................................. 119
Hak Kavramı ve Tanımı ................................ 93 Hakkın Kazanılması ....................................... 119
Hakların Ayrımı ............................................. 95 Hakkın Kazanılmasına Yol Açan .......... 119
Kamu Hakları - Özel Haklar Ayrımı ..... 95 Sebepler ................................................. 119
Kamu Hakları ve Türleri ....................... 95 Hakkın Aslen Kazanılması .................... 122
Kamu Haklarının Sınırlandırılması ....... 97 Hakkın Devren Kazanılması ................. 123
Özel Haklar ve Türleri ........................... 99 Hakların Kazanılmasında İyiniyet ........ 124
Kullanılmalarına Göre Özel Haklar ...... 108 İyiniyet Kavramı .................................... 124
Amaçlarına Göre Özel Haklar .............. 108 İyiniyetin Unsurları .............................. 125
İyiniyetin Sonuçları ............................... 125
Hakkın Kaybedilmesi ..................................... 129
Hakkın Kullanılması ...................................... 130
Hakkın Kullanılması ve Sınırları ........... 130
Hakkın Kötüye Kullanılması ................ 133
Hakkın Korunması ........................................ 134
Talep Hakkı ve Hakkın Devlet
Eliyle Korunması ................................... 134
Hakkın Bizzat Sahibi Eliyle (Kişinin
Kendisi Tarafından) Korunması .......... 137
Hakkın Korunmasında İspat Yükü ....... 138
v
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
Hukukun Temel Kavramları dersi birçok yük- çalışmanın ürünüdür. Kitabımıza Anadolu
seköğretim kurumunda farklı isimlerle okutul- Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyeleri
maktadır. Bunlar arasında Temel Hukuk, Hu- Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer GÜNEYSU, Dr.Öğr.Üyesi
kuka Giriş, Hukuk Başlangıcı ve Genel Hukuk A. Haluk ATALAY, Doç.Dr. Tolga AKKAYA ve
Bilgisi sayılabilir. Hukuk Fakültelerindeki te- Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA ile Ankara Üni-
orik nitelikli Hukuk Başlangıcı dersi bir yana; versitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.
söz konusu derslerin tamamına yakınında öğ- Dr. Levent AKIN ve Ankara Üniversitesi Siya-
rencilere hukukun temel felsefesi anlatılmakta sal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.
ve sonraki yıllarda karşılaşacakları hukuk ders- KORKUT ÖZKORKUT yazdıkları değerli ünite-
leri ile ilgili pratik bilgiler sunulmaktadır. lerle katkıda bulundular. Kendilerine iş birliği-
ne önem veren, titiz ve özverili çalışmaları için
Hukukun Temel Kavramları dersinin içeriğini
teşekkür ediyoruz.
belirlerken önce öğrencilerimize hukuku ta-
nıtmayı hedefledik. Bu konuların ele alındığı Elinizde bulunan Hukukun Temel Kavramları
ünitelerde hukukun teorik boyutunun ağırlıklı isimli bu eser uzaktan öğretim teknikleri esas
olmasına özen gösterdik. Sonrasında ise Türk alınarak hazırlanmıştır. Eserde okuyucunun
Hukuk Tarihi ve Türk Yargı Örgütü hakkında dikkatini çekmek üzere görsel materyallerden
temel bilgiler vermeyi öngördük. Amacımız yararlanılmış ve eserin anlaşılır kılınması için
öğrencilerimize Türk Hukukunu tanıtmak olabildiğince sade bir dil kullanılmıştır. Eseri-
oldu. mizin tüm öğrencilerimize ve okuyucularımı-
za yararlı olmasını dileriz.
Bunun devamında ise hukukun en önemli kav-
ramlarından “Hak Kavramını” ayrıntılarıyla ele ESKİŞEHİR 2017
aldık. Kitabımızın son iki ünitesini Özel Huku-
kun ve Kamu Hukukunun dallarının tanıtımı-
na ayırdık. Her ne kadar Özel Hukuk-Kamu
Hukuku ayrımı bazı yazarlarca reddediliyor
olsa da bu ayrımın pedagojik yararını kabul
Editörler
ediyoruz.
Prof.Dr. Ufuk AYDIN
Anadolu Üniversitesinin açıköğretim sistemi
ile eğitim veren birçok fakülte ve bölümle- Dr.Öğr.Üyesi Elvan SÜTKEN
rinde okutulacak bu ders kitabı ortaklaşa bir
vi
Bölüm 1
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
1 2
özelliklerini saptayabilme
Sosyal Düzen ve Kurallar 3 Hukuk kuralları, ahlak kuralları, din
1 Sosyal düzen kurallarını açıklayabilme kuralları ve görgü kurallarını açıklayabilme
3 4
içindeki yerini belirleyebilme Hukukta Yaptırım
6 Hukuk ve adalet kavramlarını 7 Yaptırım kavramını ve hukukta yaptırımın
ilişkilendirebilme türlerini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Sosyal (Toplumsal) Düzen • Sosyal Düzen Kuralları • Din Kuralları • Ahlak Kuralları
• Hukuk Kuralları • Görgü Kuralları • Müeyyide (Yaptırım) • Adalet
2
Hukukun Temel Kavramları
3
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
Öğrenme Çıktısı
4
Hukukun Temel Kavramları
dir. Başka bir deyimle, din kurallarına uymayan toplumsal olan, dışa yansıyan davranışlarla ilgile-
kişilere yönelik bir güç kullanımı ya da zorlama nir. Ahlak kurallarına uymamanın yaptırımı ma-
söz konusu değildir. Din kurallarına uymayanlar, nevi iken hukuk kurallarına uyulmadığı taktirde
günahkâr sayılma, toplum dışına itilme gibi mane- maddi yaptırımla karşılaşılır. Ahlak kuralları kişi-
vi yaptırımlarla karşılaşırlar. Bu tür toplumlarda bir lere yükümlülükler getirirken hukuk kuralları hem
din kuralına uyulmaması hâlinde eğer kişiye maddi yükümlülük hem de yetki verebilir.
bir yaptırım uygula-
nabiliyorsa, bunun
sebebi uyulmayan
Görgü (Nezaket) Kuralları
dikkat Toplumsal düzen, gündelik ilişkilerde bazı
din kuralının aynı
Din kuralları Tanrı buyru- davranış kalıplarına uyulmasını gerektirir. Ahlak
zamanda hukukça
ğu olduğu için dogmatik kurallarından farklı olan bu kurallar, görgü kural-
benimsenmesi yani
ve statiktir. Din kurallarına ları olarak adlandırılmaktadır. Bu kurallar tavırlar,
hukuk kuralı hâline
uyulmadığı takdirde kişi- yöntemler ve hareket biçimlerinden oluşur. Başkası
gelmesidir. Yoksa
nin günah işleyeceği, Tanrı konuşurken dinlemek, el öpmek, kibarca yemek
laik toplumlarda din
tarafından cezalandırılaca- yemek, selam vermek veya misafir ağırlamak bu
kuralına uymamanın
ğına inanılır. kurallara örnek gösterilebilir. Görgü kuralları ba-
sadece manevi yaptı-
rımı bulunmaktadır. zen hukuksallaşabilir, askerde selam vermek bu du-
ruma örnek gösterilebilir.
Görgü kuralları bölgesel ve yöresel olabilir. Belli
Ahlak Kuralları bir bölgede kendine özgü görgü kuralları ile karşıla-
Değerler sistemi içinde, insan davranışları hak- şılabilir. Görgü kuralları yazılı değildir, aktarılarak
kında “doğru” ya da “yanlış” bulma açısından ya- günümüze ulaşmış-
pılan değerlendirmelerin bütünü, toplumsal bir tır. Görgü kuralları-
kurum olarak ahlakı oluşturmaktadır (Özekes, na uymayanlar gör-
s. 70). Ahlak kuralları iyilik-kötülük, doğruluk- güsüz, kaba veya dikkat
yanlışlık gibi çeşitli konulardaki değer yargılarıdır. saygısız olarak nite- Görgü kurallarına uyma-
Ahlak kurallarının iki yönü bulunmaktadır: Nesnel lendirilir. Bu anlam- manın yaptırımı manevi
(objektif, sosyal) Ahlak insanın diğer bireylere kar- da görgü kurallarına niteliktedir.
şı olan ödevleri ile ilgilidir. Öznel (subjektif ) Ahlak uymamanın yaptırı-
kişinin kendi şahsı ve iç dünyasına karşı ödevlerini mı manevidir.
ifade etmektedir. Örneğin başkaları hakkında kötü
düşünmemek, yalan söylememek subjektif ahlaka
ilişkinken; fakirlere yardım etmek, verilen sözü tut- Hukuk Kuralları
mak objektif ahlakla yakından ilgilidir. Hukuk kuralları en önemli sosyal kurallardır.
Ahlak zamana, yere, topluma karşı değişir. Ah- İnsan topluluğunun bulunduğu her yerde hukuk
lak kurallarına uymama hâlinde karşılaşılan yaptı- vardır. Hukuk kuralları kişilerin dışa yansıyan iliş-
rımlar manevidir. Diğer bir ifade ile ahlak kural- kilerini düzenlediği gibi toplum yaşamını düzen-
larına uymayanlara herhangi bir maddi yaptırımın lemek, huzuru ve barışı sağlamak, dayanışmayı
uygulanması söz konusu olmaz. Ahlak kurallarını gerçekleştirmek gibi fonksiyonları yerine getirir.
ihlal edenlere toplumca ayıplanma, toplum dışı- Hukuk kurallarının temel özellikleri genel ve soyut
na itilme gibi manevi yaptırımlar uygulanır. Buna olması, emir ve yaptırım içermesidir.
karşılık, bir ahlak kuralı hukuk tarafından benim- Hukuk kurallarını diğerlerinden ayıran en önemli
senmişse o ahlak kuralına uymamak aynı zamanda özellik yaptırımının maddi olmasıdır. Başka bir ifa-
hukuk kuralının da ihlali anlamına geleceği için, deyle hukuk kurallarına uymama hâlinde kişiye mad-
maddi yaptırım söz konusu olabilir. di yaptırım uygulanır, kamu gücü devreye girerek ku-
Hukuk kuralları ahlak kurallarına göre daha ralı ihlal eden kimseye zor kullanır ve kuralın gereğini
dar bir alanı kapsar. Zira ahlak kuralları subjektif yerine getirir. Hukuk kurallarının diğer sosyal düzen
ve objektif kurallarla hem toplumsal hem de kişisel kurallarından farkı, bu kuralların devletin zorlayıcı
değer yargılarını içerirken; hukuk kuralları sadece gücüyle desteklenmiş olmasıdır.
5
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
Öğrenme Çıktısı
2 Sosyal düzen kurallarının ayırt edici özelliklerini saptayabilme
3 Hukuk kuralları, ahlak kuralları, din kuralları ve görgü kurallarını açıklayabilme
6
Hukukun Temel Kavramları
7
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
internet
dikkat Adalet kavramı için Adnan Güriz’in http://www.
Hukukun temelini, idealini ve son amacını adalet
anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg7/ad-
kavramı oluşturmaktadır.
nan.pdf721 adresindeki makalesine bakabilirsiniz.
8
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
4 Hukuk Kurallarının ögelerini ve özelliklerini sıralayabilme
5 Hukuk kurallarının sosyal düzen kuralları içindeki yerini belirleyebilme
6 Hukuk ve adalet kavramlarını ilişkilendirebilme
9
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
10
Hukukun Temel Kavramları
Manevi tazminat ise genel olarak iki hâlde öde- Mutlak Butlan (Kesin Hükümsüzlük)
nir. Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelen- Mutlak butlan, kanunun öngördüğü kurucu
mesi durumunda zarar görene; ağır bedensel zarar unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hü-
veya ölüm hâlinde ise zarar gören ya da ölenin ya- kümlerine aykırı olarak yapılan hukuki işlemler
kınlarına hâkimin uygun göreceği bir miktar para aleyhine uygulanan yaptırımdır. Hukuki işlemin
manevi tazminat adı altında ödenir (TBK m.56). mutlak butlan ile geçersizliğine yol açan sebepler
Bunun dışında, kişilik değerlerinde iradesi dışında arasında işlemi yapan tarafların hukuki işlem eh-
meydana gelen eksilme sebebiyle çekilen üzüntü, liyetine sahip olmaması, işlemin konusunun ahla-
elem ve kederin dindirilmesi ve telafi amacıyla ma- ka, adaba, kamu düzenine veya kanunun emredici
nevi tazminat olarak bir miktar para ödenebilir. hükümlerine aykırı bulunması, işlemin konusunun
Manevi zarar, paradan başka yollarla da giderile- imkânsız olması, işlemin geçerlik koşulu olan şekle
bilir. Özür dileme, mahkeme kararının ilanı veya uygun yapılmaması veya işlemin muvazaalı olması
kınama yazısı yayımlanması (TBK m.58) manevi sayılabilir.
zararın giderilmesine yönelik yaptırım türleridir.
Sonuçları birbirine çok benzemekle birlikte,
Tazminat bir haksız fiilden doğabileceği (TBK yokluk yaptırımına tâbi bir hukuki işlem hiç doğ-
m.49 vd.) gibi sözleşmeye aykırı davranıştan da mamış kabul edilirken mutlak butlanda işlem doğ-
(TBK m.112 vd.) ortaya çıkabilir. Örneğin, bir tar- muş ama geçersiz sayılmıştır. Klasik bir benzetmey-
tışma sonucu başkasını yaralayan kimsenin verdiği le yok işlem hiç doğmamış, mutlak butlanla batıl
zararın tazminine haksız fiil sebep olmuş iken ya- işlem ise ölü doğmuş bir işlemdir.
pılan anlaşmaya rağmen taahhüt ettiği malı zama-
Mutlak butlan herkesçe ileri sürülebilir, mutlak
nında teslim edemeyen ve zarara yol açan kimse-
butlan iddiaları zamanaşımına uğramaz, mutlak
nin tazminat yükümlülüğüne sözleşmeden doğan
butlan hâlini hâkim
sorumluluğu yol açmıştır. Her iki hâlde de zarar
kendiliğinden dikka-
veren kimse tazminat ödemekle yükümlüdür. Be-
te alır; sebep ortadan
lirtelim ki zarar veren kimse zararını kendiliğinden dikkat
kalksa bile mutlak
tazmin etmezse bu kimse aleyhine yukarıda incele- Yokluk yaptırımına tâbi bir
butlan yaptırımına
diğimiz cebri icra yaptırımı da uygulanabilecektir.
tâbi işlem geçerli hâle hukuki işlem hiç doğmamış
gelmez. Taraflar anla- kabul edilir. Mutlak but-
Geçersizlik şarak mutlak butlan- landa işlem doğmuş ama
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan hukuki işle- la batıl işlemi geçerli geçersiz sayılmıştır.
me uygulanan yaptırım geçersizlik yani hüküm- hâle getiremezler.
süzlüktür. Bir işlemin kanunun aradığı koşullara
uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu Nispi Butlan (Göreceli Hükümsüzlük-
doğurur. Özel hukukta görülen geçersizlik yaptırı- İptal Edilebilirlik)
mının türleri arasında yokluk ve butlan (mutlak, Nispi butlan, kanunun öngördüğü unsurlara sa-
kısmi ve nispi butlan) sayılabilir. Ayrıca yine özel hip olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı
hukukta tek taraflı bağlamazlık, ileri sürülemezlik olmayan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
gibi geçersizlik yaptırımlarına rastlanır. birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır.
Mutlak butlanın tersine nisbi butlanda işlem, ira-
Yokluk desi sakatlanan kimsenin bunu ileri sürüp ispatla-
Yoklukta hukuki işlem kanunun öngördüğü masına kadar geçerlidir. Ancak iradenin sakatlan-
kurucu unsurlardan en az birine uyulmadan ya- dığının ortaya çıkmasıyla işlem geçersiz hâle gelir.
pıldığı için hiç oluşmamış sayılır. Bu tür hukuki Eğer iradesi sakatlanan kimse buna rağmen sakatlı-
işlemler, hukuk düzeninde varlık kazanmamakta- ğı ileri sürmezse işlem geçerli bir işlem kabul edilir.
dır. Örneğin, evlendirme memuru önünde yapıl- Başlıca nispi butlan sebepleri yanılma, aldatma ve
mamış evlenme işlemi, yani dinî nikâh yok hük- korkutmadır (ikrah) (TBK m.30 vd). Örneğin, al-
mündedir. Hukuk düzeninde hiçbir anlam ifade datma ile bir işlemi yapan kimse aldatmaya maruz
etmemektedir. kaldığını iddia eder ve ispatlarsa işlem baştan itiba-
ren geçersiz kılınır. Bu kimse aldatmaya maruz kal-
11
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
dığını bilmesine rağmen herhangi bir işlem yapmaz olgunun sonradan gerçekleşmesine bağlanmasıdır.
ise yaptığı işlem geçerli bir işlem gibi değerlendiri- Burada, eksik olan işlemin tamamlanması aranır.
lir (TBK m.38). Nispi butlanı iddia etmemek, uğ- Eksikliğin tamamlanması ile işlem baştan itibaren
ranılan zarar ve ziyan sebebiyle tazminat talep etme geçerli hâle gelir. Örneğin, ayırt etme gücüne sahip
hakkını ortadan kaldırmaz (TBK m.39). bir küçüğün velisinin izni olmadan yaptığı sözleşme
tek taraflı bağlamazlık yaptırımına tâbidir. Sözleşme
küçüğü bağlamaz ama diğer tarafı bağlar. Velisinin
Kısmi Butlan
onayı (icazeti) ile sözleşmenin eksikliği tamamlan-
Kısmi butlanda hukuki işlemin tamamı değil mış olur ve küçüğü de bağlar hâle gelir. Veli onayla-
bir kısmının geçersizliği, söz konusudur. Borçlar mazsa sözleşme baştan itibaren geçersiz olur.
Kanunu’na göre, sözleşmenin içerdiği hükümler-
den bir kısmının geçersizliği sözleşmenin bütünü-
nün geçersizliğine yol açmayıp, sadece o hüküm- İptal
lerin (o kısmın) geçersizliğine yol açar. Ancak bu Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapılmış
hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan
kabul edilirse sözleşme bütünüyle geçersiz (batıl) kaldırılması hâlinde iptal yaptırımı ortaya çıkar.
kabul edilir (TBK m.20). Anayasa’ya göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi
yargı denetimine tâbidir (Ana. m.125). Eğer idare
organlarının yaptıkları işlemler yetki, şekil, sebep,
Tek Taraflı Bağlamazlık (Eksiklik)
konu veya amaç yönünden hukuk kurallarına aykı-
Kurucu unsurları ve geçerlilik gerekleri mevcut rı ise bu işlemler aleyhine idari yargı organlarında
olan ve bu yüzden geçerli sayılan bir işlemin, huku- iptal davası açılarak işlemin iptali yoluna gidilebilir.
ki sonuçlarını doğurması için tamamlayıcı bir dış
Araştırmalarla
İlişkilendir
“…Dava, nişanda takılan takıların ve çeyizin edilmediği öne sürülerek ziynet eşyalarının iade-
iadesi ile maddi ve manevi tazminat istemine iliş- si ve tazminat istenmiş olup esasen taraflar gayri
kindir. Yerel mahkemece dava şartı yokluğundan meşru olarak fiilen birlikte yaşamaya başlamış ve
dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; karar, bu birliktelik iki ay kadar sürerek ayrılmışlardır.
davacı tarafından temyiz olunmuştur. Dava- Eldeki uyuşmazlığın konusu … içerisinde yer
cı, kızı ile davalı arasında nişan yaptıklarını ve almamaktadır. Bu sebeple davaya aile mahkeme-
imam nikahı yaparak düğün tarihi yakın olma- sinde değil, genel mahkemede bakılması gerekir.
sı sebebiyle kızının davalının yanında kalmaya Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek,
başladığını, ancak iki ay aile hayatı sürmelerinin davanın genel hükümlere göre genel mahkeme
ardından kızının evden gönderildiğini, nişanda olan asliye hukuk mahkemesinde görülerek işin
takılan bilezik ve diğer takılar alıkonulduğun- esası ile ilgili bir karar verilmesi gerektiğinden
dan, nişanda takılan takıların ve çeyizin iadesi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, dava şar-
ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak ..TL mad- tı yokluğundan dava dilekçesinin reddine karar
di,..TL manevi tazminat istemiştir. 4787 Sayılı verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmedi-
.. 4/1. maddesi gereğince, 4721 Sayılı .. doğan ğinden kararın bozulması gerekmiştir…” 4. HD,
dava ve işlere aile mahkemesinde bakılır. Eldeki 25.1.2016, E. 2015/15590, K. 2016/865
davada, davacının nişanın bozulması sebebiyle
davalı tarafından alıkonulan ziynet eşyasının iade Kaynak: http://www.kazanci.com/.
12
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
13
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
Sosyal Düzen ve Kurallar 1 İnsan toplum denilen sosyal çevre içinde yaşamaktadır. İnsan ya-
şamını sürdürdüğü bu çevrede diğer insanlarla ve kurumlarla birçok
ilişkiye girer; bu ilişkiler sosyal ilişki olarak adlandırılmaktadır. Sosyal
ilişkiler, sosyal düzen kurallarıyla belirlenmekte ve düzenlenmekte-
dir. Sosyal düzen kuralları; din kuralları, ahlak kuralları, görgü (neza-
ket) kuralları ve hukuk kuralları olmak üzere sınıflandırılabilir.
14
Hukukun Temel Kavramları
15
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
Hukukta Yaptırım
7 Sosyal kurallara uyulmadığı takdirde karşılaşılan tepkiye yaptırım denir. Hukuk kurallarını diğer
sosyal düzen kurallarından ayıran en önemli özellik, bu kurallar bütünün maddi bir yaptırıma sahip
olmasıdır. Yaptırım din, ahlak ve görgü kurallarına uyulmaması hâlinde manevi nitelik taşırken
hukuk kurallarına uyulmaması durumunda maddi niteliktedir. Bu bakımdan hukukta yaptırım,
hukuk kuralına uyulmasını sağlayan, maddi güç uygulanması esasına dayanan bir tepki olarak orta-
ya çıkar. Hukukta yaptırım türleri; ceza, cebri icra, tazminat, geçersizlik ve iptal olarak sıralanabilir.
Suçun karşılığı olan ceza birçok toplumda temel yaptırım olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanunu’na
göre cezalar hapis ve adli para cezaları olmak üzere ikiye ayrılır (TCK m.45). Hapis cezaları ise
ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve süreli hapis cezaları şeklinde üç grupta düzenlen-
miştir. Cebri icra, bir borç ilişkisinde borcunu kendi rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun devlet
gücü aracılığıyla bu borcunu yerine getirmesini sağlayan bir yaptırımdır. Örneğin, süresi dolmasına
rağmen oturduğu taşınmazı tahliye etmeyen bir kiracının tahliyesinde ya da boşanma davasının
sonucu velayeti anneye bırakılan çocuğu teslim etmeyen babanın durumunda cebri icra yaptırımı
uygulanabilir. Tazminat bir kimsenin hukuka aykırılık oluşturan kusurlu bir davranışı sonucu baş-
kasına verdiği zararın o kişiye ödettirilmesidir. Tazminata konu zarar maddi ya da manevi olabilir.
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan hukuki işleme uygulanan yaptırım geçersizlik yani hükümsüz-
lüktür. Bir işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu
doğurur. Özel hukukta görülen geçersizlik yaptırımın türleri arasında yokluk ve butlan (mutlak,
kısmi ve nispi butlan) sayılabilir. Ayrıca yine özel hukukta tek taraflı bağlamazlık, ileri sürülemezlik
gibi geçersizlik yaptırımlarına rastlanır. Hukuki işlemin kanunun öngördüğü kurucu unsurlardan
en az birine uyulmadan yapılması hâlinde yokluk söz konusudur. Mutlak butlan, kanunun ön-
gördüğü kurucu unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak yapılan
hukuki işlemler aleyhine uygulanan yaptırımdır. Nispi butlan, kanunun öngördüğü unsurlara sahip
olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır. Kısmi butlanda hukuki işlemin tamamının değil
bir kısmının geçersizliği söz konusudur. Kurucu unsurları ve geçerlilik gerekleri mevcut olan ve bu
yüzden geçerli sayılan bir işlemin, hukuki sonuçlarını doğurması için tamamlayıcı bir dış olgunun
sonradan gerçekleşmesine bağlanmasıdır. Burada, eksik olan işlemin tamamlanması aranır. Eksikli-
ğin tamamlanması ile işlem baştan itibaren geçerli hâle gelir. Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde
yapılmış idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan kaldırılması hâlinde iptal yaptırımı ortaya
çıkar. Anayasa’ya göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tâbidir (Ana. m.125).
16
Hukukun Temel Kavramları
1 Kişinin ailesi, arkadaşları veya diğer insanlarla 6 Borç ilişkisinde borcunu kendi rızasıyla yeri-
neler öğrendik?
arasındaki ilişki aşağıdaki kavramlardan hangisi ile ne getirmeyen borçlunun devlet gücü aracılığıyla
ifade edilmektedir? bu borcunu yerine getirmesini sağlayan yaptırım,
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Düzen B. Sosyal ilişki
C. Ahlak D. Görgü A. Tazminat B. Ceza
E. Çevre C. Cebri icra D. Yokluk
E. Mutlak butlan
2 Tanrı, insan ve diğer dünya ile ilişkileri dü-
zenleyen, manevi nitelikte yaptırıma sahip sosyal 7 Korkutma ile gerçekleştirilen bir hukuki iş-
düzen kuralı aşağıdakilerden hangisidir? lem aşağıdaki yaptırım türlerinden hangisi ile ge-
çersizdir?
A. Hukuk kuralı
A. Yokluk B. Kısmi butlan
B. Ahlak kuralı
C. Mutlak butlan D. Nispi butlan
C. Görgü kuralı
E. İptal edilebilirlik
D. Örf Adet kuralı
E. Din kuralı
8 (A) ve (B)’nin dini görevli huzurunda yap-
tıkları nikahın hukuki yaptırımı aşağıdakilerden
3 Sosyal düzen kurallarına uyulmaması halinde hangisidir?
gösterilen tepkiye ne ad verilir?
A. Mutlak butlan
A. Ceza B. Kınama B. Yokluk
C. Uyarı D. İhtar C. İptal edilebilirlik
E. Yaptırım D. Kısmi butlan
E. Nispi butlan
4 Hukuk kurallarını diğer sosyal düzen kuralla-
rından ayıran ölçüt aşağıdakilerden hangisidir? 9 Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapıl-
mış idari işlemlerin idari yargı organlarınca orta-
A. Yazılılık dan kaldırılması halinde ortaya çıkan yaptırım,
B. Sosyal ilişkileri düzenleme aşağıdakilerden hangisidir?
C. Maddî yaptırım
A. İptal
D. Değişmezlik
B. Yokluk
E. Süreklilik
C. Tazminat
D. Ceza
5 Aşağıdakilerden hangisi hukuk kuralının E. Butlan
özellliklerinden biri değildir?
A. Hukuk kurallarının, dinamik ve toplumun ih- 10 Kanunun öngördüğü unsurlara sahip olan ve
tiyaçlarına göre değişebilir olması kanunun emredici hükümlerine aykırı olma-
B. Hukuk kurallarının kişilerin dışa yansıyan dav- yan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
ranışlarını düzenlemesi. birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılması,
C. Hukuk kurallarının toplumsal barış, adalet ve aşağıdaki yaptırımlardan hangisi ile ifade edil-
hukuki güvenliği sağlaması. mektedir?
D. Hukuk kurallarının, genel olarak kişiler arasın- A. Kısmi butlan
daki ilişkileri düzenlemesi. B. İptal
E. Hukuk kurallarının yaptırımının manevi nite- C. Mutlak butlan
likte olması. D. Yokluk
E. Nispi butlan
17
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk
1. B Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Düzen ve Kural- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. E Yanıtınız yanlış ise “Din Kuralları” konusu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
nu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. E Yanıtınız yanlış ise “Yaptırım Kavramı ve Ta- 8. B Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
rihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
En genel tanımıyla adalet; ahlaka dayanan, herkese hakkı olanı veren, bireyle-
Araştır 3 re hürriyet ve eşitlik sağlayan, insan haklarına saygılı ve insanları mutlu eden
erdem ve iradedir.
18
Hukukun Temel Kavramları
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Kaynakça
Anayurt, Ömer (2011). Hukuka Giriş ve Hukukun Güriz, Adnan (1992). Hukuk Felsefesi. Üçüncü
Temel Kavramları. On birinci Basım. Ankara: Basım. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk
Seçkin Yayıncılık. Fakültesi Yayınları.
Aral, Vecdi (2010). Hukuk ve Hukuk Bilimi Güriz, Adnan (1996). Hukuk Başlangıcı. Beşinci
Üzerine. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık. Basım. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Aydın, Ufuk (2016). Temel Hukuk Dersleri. Yedinci Özekes, Muhammet (2015). Temel Hukuk Bilgisi.
Basım. Eskişehir: Nisan Kitabevi. Altıncı Basım. Ankara: Yetkin Yayınları.
Gözler, Kemal (2009). Hukukun Temel Kavramları.
Altıncı Basım. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.
İnternet Kaynakları
http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/
anyarg7/adnan.pdf721
19
Bölüm 2
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
1 2
Pozitif Hukukun Kaynakları
Kaynak Kavramı ve Hukuk 2 Pozitif hukukun kaynaklarını
öğrenme çıktıları
3 4
saptayabilme
Hukuk Kurallarının Türleri 5 Kanunların yorumu ve yorum türlerini
3 Hukuk kurallarının türlerini açıklayabilme açıklayabilme
5
Yaratması
6 Hakimin takdir yetkisini ve hakimin hukuk
yaratmasını ayırtedebilme
Anahtar Sözcükler: • Hukukun Kaynakları • Kıyas • Anayasa • Evleviyet • Kanun • Aksi ile Kanıt
• Uluslararası Anlaşma • Mülkilik İlkesi
20
Hukukun Temel Kavramları
21
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
Öğrenme Çıktısı
22
Hukukun Temel Kavramları
23
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
24
Hukukun Temel Kavramları
lirli bir durum ya da olayı değil, olması muhtemel çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konu-
soyut durumları düzenler; somut olay ortaya çıktı- larda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
ğında soyut kural somut olaya uygulanır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda
1982 Anayasası kanunların ne şekilde çıkarılaca- farklı hükümler bulunması halinde kanun hüküm-
ğını ayrıntılarıyla (Ana. m. 88–89) anlatmıştır. Ka- leri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
nun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir. Kanun aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cum-
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde gö- hurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
rüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir (Ana. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını
m. 88). Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı se- sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla,
çimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az yönetmelikler çıkarabilir.
üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan son-
Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya ka- raki bir tarih belirlenmemişse Resmi Gazetede ya-
tılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yımlandıkları gün yürürlüğe girer. (Ana. m. 104).
yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte bi-
Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağa-
rinin bir fazlasından az olamaz (Ana. m. 96).
nüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde
kanunu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile aynen belirtilen sınırlamalara tâbi olmaksızın Cumhur-
kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımla- başkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hük-
nır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir deği- mündeki bu kararnameler Resmi Gazetede yayım-
şiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu lanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
tekrar Meclise geri gönderebilir (Ana. m. 89).
Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin toplanamaması hariç olmak üzere; ola-
ğanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri üç ay içerisinde Türkiye Büyük Millet
internet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde ola-
TBMM’de görüşmeleri İnternet sitesinde; ğanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararna-
http://www.tbmm.gov.tr sayfasından ziyaret mesi kendiliğinden yürürlükten kalkar (Ana. m. 119).
edebilirsiniz.
Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaş-
kanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas ba-
kımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel baş-
internet vuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise
Resmî Gazeteyi incelemek için http://www. sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak,
resmigazete.gov.tr/default.aspx sayfasını ziyaret olağanüstü hallerde, ve savaş hallerinde çıkarılan
edebilirsiniz. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas
bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla, Ana-
yasa Mahkemesinde dava açılamaz (Ana. m. 148).
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ta- bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve
rafından, Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla
kullanılır ve yerine getirilir (Ana. m. 8). Cumhur- Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal
başkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cum- davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye
hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasa’nın Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dör- biri tutarındaki üyelere aittir (Ana. m. 150). Ana-
düncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler yasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. açma hakkı, iptali istenen kanun, Cumhurbaşkan-
Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi ön- lığı kararnamesi veya içtüzüğün Resmi Gazetede
görülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
25
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra Bir gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul
düşer (Ana. m. 151). Bir davaya bakmakta olan edilebilmesi için bazı koşullara ihtiyaç duyulur. Sürek-
mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhur- li (genel olarak kabul edildiği gibi en az 40 yıl) olarak
başkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya uygulanan, bağlayıcılığı ve zorunluluğu konusunda
aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü toplumda genel inanç bulunan; içeriği belli, akla uy-
aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, gun ve hukuka aykırı olmayan gelenekler devletçe de
Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara desteklenirse hukuk kuralı haline gelebilir. Örneğin;
kadar davayı geri bırakır (Ana. m. 152). Anadolu’da yaygın olan ortakçılık veya yarıcılık gibi
uygulamalar gelenek hukuku kuralı niteliği taşır. Bu-
nun gibi ticaret yaşamındaki birçok gelenek de hukuk
Yönetmelikler kuralı olarak kabul edilmektedir. Bunlara karşılık yine
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişi- birçok yerde görülen imam nikâhı, kan davası gibi
leri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve gelenekler yukarıdaki özellikleri taşımadıkları için hiç
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını bir biçimde hukuk kuralı hâline gelemezler.
sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, Özel hukuk alanında uygulama buluan örf-adet
yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin hukuku, kamu hukuku alanında yer bulmamakta-
Resmi Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir dır. Anayasa, idare, vergi veya ceza hukuku gibi bazı
(Ana. m. 124). Yönetmelikler, yayımdan sonraki bir hukuk dalları nitelikleri itibarıyla geleneklerin hu-
tarih belirlenmemişse Resmi Gazetede yayımlandık- kuk kuralı olarak uygulanmasına imkân tanımaz.
ları gün yürürlüğe girer (Ana. m. 104).
İçtihat Hukuku
Gelenek Hukuku (Örf-Adet Hukuku) İçtihat kavramı, görüş ya da karar anlamına
Hukukun yazılı olmayan ve asli nitelik taşıyan gelmektedir. Hukukun kaynağı olarak iki tür iç-
kaynağı gelenek hukukudur. Gelenek hukuku, tihattan söz edilebilir. Bunlar yargısal ve bilimsel
yetkili bir organ tarafından bilerek istenerek ko- içtihattır. Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesi-
nulmuş olan kurallar değil, toplumda kendiliğin- nin ikinci fıkrası, hâkimin bilimsel görüş ve yargı
den oluşan kurallardır. Bu yönü itibarıyla gelenek kararlarından yararlanabileceğini düzenlemiştir.
hukuku kuralları herhangi bir yerde yazılı olmayıp Bilimsel içtihat, hukuk bilgilerinin hukuki ko-
toplum vicdanında doğar. nulardaki bilimsel görüş ve yaklaşımlarıdır. Hukuk
Türk hukuku gibi yazılı hukukun uygulandığı alanında çalışan bilim adamları olanı inceler ancak
ülkelerde çok sınırlı da olsa bazı gelenek kuralları- olması gerekeni belirtir. Bilimsel içtihada uygula-
nın hukuk kuralı olarak uygulanması, yani gelenek mada doktrin (öğreti) de denmektedir. Bilimsel iç-
hukukunun geçerliliği kabul edilir. Türk hukukun- tihadın türleri şunlardır: Şerhler, sistematik eserler,
da yazılı hukuk egemendir. Dolayısıyla gelenek hu- monografi, makale, içtihat derlemesi ve monogra-
kukunun alanı son derece dardır. Buna rağmen, özel filerden oluşur. Şerhlerde kanunlar madde madde
hukuk alanında gelenek hukukuna, yazılı hukukça açıklanır; zaman zaman bunlara yargı kararları da
düzenlenmemiş hususlarda, başvurma zorunluluğu
eklenir. Sistematik eserler, bilim adamlarınca, ka-
doğabilir. Bazen de kanunlar gelenek hukukunun
nunların ya da hukuksal konuların belli bir siste-
uygulanmasına imkân tanır. Örneğin; Türk Ticaret
matikle incelenmesidir. Monografilerde, bir tek
Kanunu’na göre; “mahkeme, hakkında ticari bir hü-
müessese (kurum) ele alınır ve tüm detayları ile
küm bulunmayan işlerde, ticari örf ve âdete, bu da
yoksa genel hükümlere göre karar verir” demektedir karşılaştırmalı olarak incelenir. Makaleler ise, bi-
(TTK m.1). Aynı Kanun’un 2. maddesi ise hukukta limsel eserlerde yer alan kısa inceleme yazılarıdır.
ticari örf ve adaletin uygulanmasına ilişkin esasları Içithat derlemeleri ve bibliyograflarlar da bilimsel
düzenlemiştir. Yine örf ve adetin hukukun kaynağı içtihatlar arasında yer almaktadır. Yargısal içtihat
olduğu Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde ise mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklar ile
gösterilmektedir. Bu madde gereğince, kanunda ilgili olarak vermiş oldukları kararlardan oluşur.
uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim örf ve âdet Bunlar başka mahkemelerin ileride verecekleri ka-
hukukuna göre karar verecektir. rarlarda yardımcı olurlar.
26
Hukukun Temel Kavramları
Araştırmalarla
İlişkilendir
“…Davada uygulanacak olan 3182 Sayılı md. 573/6). Esasen Türk Medeni Kanunu’nun 1.
Bankalar Kanunu’nun 69. maddesi, 512 ve 538 maddesi, gerektiğinde hakime kanun koyucu gibi
Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameler ile de- kural koyma yetkisi vermiş olmasıyla önemi haiz-
ğiştirilmiş ve daha sonra bu kanun hükmündeki dir. Hakimin, hukuk yaratma alanına girebilmesi
kararnameler Anayasa Mahkemesi’nce iptal edil- için, çözümü gereken olaya uygulanabilir kanun
miş olduğundan bu yönde hukuki boşluk hasıl ol- hükmü veya örf ve adet kuralının bulunmaması
muştur. İşte bu gibi hukuki boşluğun bulunduğu yeterlidir. Hakim yasa boşluğunu doldururken
durumlarda, hakim bizzat yasa koyucu gibi davra- takip edeceği yol; Medeni Kanun 1. maddesin-
narak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanun’un de açıklandığı üzere kanun koyucu gibi hareket
1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı etmekten ibarettir. Bu aşamada hakim, kanun
bulmak ve uygulamakla yükümlüdür (Bkz. YAR- koyucunun yapacağı gibi tarafların karşılıklı men-
GITAY İçtihadı Birleştirme Kararı 18.11.1964 T. faatlerini tesbit ederek, bunları adalet süzgecinden
2/4). Bu; hakim için aynı zamanda bir görevdir. geçirip, hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı za-
Hakim önündeki davayı sonuçlandırma zorun- manda mevcut hukuk düzeni ile hukuki güven-
luluğundadır. Anayasa’nın 36/2. fıkrası uyarınca likle bağdaşan bir kural bulacaktır.
“hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki da-
vaya bakmaktan kaçınamaz” o nedenle kanunda Kaynak: Prof. Kemal Oğuzman, Medeni Hu-
örf ve adette, olaya uygulanacak bir kural bulun- kuk Dersleri, İstanbul 1990 Sh. 80-81).” 19.
madığına dayanarak bir hakim, önündeki uyuş- HD, 8.7.2004, E. 2003/12100, K. 2004/8151
mazlığı çözmekten kaçınamaz. (HUMK’nun (http://www.kazanci.com/).
Öğrenme Çıktısı
27
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
28
Hukukun Temel Kavramları
Bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan gerçek kişiye işçi denir. (İş K. m.2).
Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK m. 19).
Nişanlanma evlenme vaadiyle olur (TMK m. 118).
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız
olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir (TBK m. 285).
Öğrenme Çıktısı
29
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
30
Hukukun Temel Kavramları
pılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup ise kişiyi nerede olursa olsun vatandaşı olduğu dev-
olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, letin ulusal kanunlarına tâbi tutma amacını taşır.
yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara Uygulamada kamu hukuku dalları bakımından
göre belirlenir (TMK m.1). yersellik ilkesinin geçerli olduğu görülür. Nitekim
Kanunların geçmişe etkisi ceza hukukunda vergi hukukunda, ceza hukukunda ve usul hukuk-
farklı bir anlam taşımaktadır. Ceza hukuku açı- larında kişilere bulundukları ülkenin kanunları
sından eski - yeni kanunlardan sanık lehine ola- uygulanır. Hatta ceza hukukunun temel ilkelerin-
nı uygulanır. Örneğin; bir fiilî eski ceza kanunu den biri yerselliktir. Yani kişiler suçu işledikleri yer
hükmü suç kabul ederken yeni kanun suç ol- kanunlarına göre cezalandırılırlar. Nitekim Türk
maktan çıkarırsa sanık ya da mahkumun beraat Ceza Kanunu’na göre “Türkiye’de işlenen suçlar
etmesi gerekir. Bu durumda hukuk kuralı geçmişi hakkında Türk Kanunları uygulanır. Fiilin kısmen
etkiler. Buna karşın bir fiilî eski kanun suç kabul veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin
etmez iken yeni kanun suç olarak görürse, sanığa Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suç Türkiye’de işlen-
eski kanun döneminde yaptığı fiil için yeni ka- miş sayılır” (m.8).
nun döneminde ceza verilemez. Yani bu durumda Özel hukuk alanında ise kişisellik ilkesinin ağır
geçmişe etki söz konusu olmaz. Konuyu düzenle- bastığı söylenebilir. Şöyle ki, bir ülkede yaşayan
yen Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman Bakımından yabancıya kendi ulusal hukukunun uygulanması,
Uygulama” başlıklı 7. maddesine göre, “İşlendiği bu kuralların bulunduğu ülkenin kamu düzenini
zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayıl- ilgilendiren hükümlerine ters düşmemek koşuluy-
mayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve la mümkündür. Bazı
güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra durumlarda yersellik
yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiil- mi yoksa kişisellik
den dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında ilkesinin uygulanaca- dikkat
güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya Vergi ve ceza hukuku gibi
ğının tespiti çok zor
güvenlik tedbirine hükmedilmişse infazı ve kanuni kamu hukuku dallarında
olabilir. Bu noktada
neticeleri kendiliğinden kalkar”. yersellik ilkesi geçerlidir ve
çıkacak sorunların
kişilere bulundukları ülke-
Yargılama hukukuna ilişkin kanunlar bakı- çözümü, devletler
nin kanunları uygulanır.
mından derhal uygulama ilkesi geçerlidir. Yargı- özel hukukunun ilgi
lamaya ilişkin bir kanun yürülüğe girdikten son- alanına girmektedir.
ra, henüz tamamlanmamış yargılama işlemlerine
yeni kanun hükümleri uygulanacaktır. Tamam-
lanmış yargılama süreçleri bakımından ise yeni Kanunların Anlam Bakımından
kanunun uygulanmasına imkan yoktur; zira ilgili Uygulanması
işlem, eski kanunun yürülükte olduğu dönemde
tamamlanmıştır. Yorum Metodları
Kanunların yorumu ile kanunların anlamının
Kanunların Yer ve Kişi Bakımından belirlenmesine çalışılır. Kanunlar yapılır ve yazılır-
ken zaman zaman bazı belirsiz, şüpheli, açık olma-
Uygulanması
yan ifadelerle karşılaşılabilir ve yorum yolu ile bu
Kanunlar kural olarak ülkenin coğrafi sınırları hususların açığa kavuşturulmasına çalışılır. Yorum
içinde uygulanır. Bir devletin kanunları, o devle- yasama organınca yapılabilir, bu tür yoruma yasa-
tin hâkimiyet alanı ve sınırları içinde geçerlidir. ma yorumu denir. Yargı organınca yapılan yoruma
Bir ülke sınırları içinde bulunan herkesi o devletin yargısal yorum; bilim adamlarınca yapılan yoruma
hukukuna tâbi tutmaya yersellik ikesi denir. Ülkede ise bilimsel yorum denir.
geçerli olan kanunlar, ülke sınırları içinde bulunan
1924 Anayasası’nda kabul edilen yasama yoru-
yerli yabancı herkese uygulanır ve kural olarak bir
mu, sonraki Anayasa’larda yer almamıştır. Dolayısıy-
ayrım yapılmaz. Bu ilke, devletin egemenlik yetki-
la bugün için TBMM sadece kanun yapabilir, yaptı-
sinin bir uzantısıdır. Bu ilke gereğince, Türkiye sı-
ğı kanunun yorumu için kendisine başvurulmuş olsa
nırları içinde meydana gelen olay ve ilişkilerde ku-
bile yorum yapamaz. Bilimsel yorum, hukukun ge-
ral olarak Türk Hukuku uygulanır. Kişisellik ilkesi
31
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
lişmesine katkıda bulunurken, mahkemeleri bağla- olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü çözümün,
maz, mahkemeler bilimsel yorumda farklı şeyler söy- bu olaya benzer özellikler taşıyan başka bir olay ba-
lense bile kendi yargısal yorumlarını uygulayabilirler. kımından da geçerli sayılmasıdır. Örneğin; sigara
Kanunda belirtilen sözleri açıklamak suretiyle içmenin yasak olduğu bir yerde kıyas yolu ile pipo
yapılan yoruma lâfzî (dilbilgisel) yorum denir. Bu ya da nargile içmenin yasak olduğu sonucuna varıla-
tür yorumda kelimelerin sözlük anlamları önem- bilir. Kıyas yoluna bazen durumun bir gereği olarak
lidir. Ancak, kelimelere çok fazla önem verilmesi başvurulabilir; bazen de kanun açıkça kıyas yolunu
yüzünden bu yorum metodunda amaçtan uzakla- benimser. Örneğin Türk Borçlar Kanunu’nun 246.
şıldığı ileri sürülmüştür. Lâfzî yorum metodu şekli maddesine göre, “Taşınır satımına ilişkin hükümler
bir yorum metodudur. kıyas yoluyla taşınmaz satımına da uygulanır”.
Kanunun yorumunda kanun koyucunun sub- Kıyas uygulaması genişletici yoruma imkân ve-
jektif iradesi dikkate alınıyorsa tarihsel yorum yön- rir. Bu yönüyle kıyasın ceza hukukunda uygulan-
temi söz konusu olur. Bu yorum metodu ise ta- ması söz konusu değildir. Zira Kanun’un açıkça
rihsel olaylara önem verdiği ve güncel gelişmeleri suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez
dikkate almadığı için eleştirilmektedir. ve güvenlik tedbiri uygulanmaz. Kanunda yazılı ce-
zalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza
Hukuk kuralının yorumunda ve hukuki uyuş-
ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz (TCK m.2).
mazlığın çözümünde sosyal gerçekliğe, somut gerçek-
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi sebebiyle kıya-
liğe ve eşyanın tabiatına önem ve öncelik veriliyorsa
sa gidilerek yeni suçlar yaratılamaz.
amaçsal yorum metodu söz konusu olur. Bu yöntem-
de amaç toplumsal barış ve toplumun gerekleridir. Yorumda kullanılan mantık ilkelerinden ikin-
Amaçsal yorum, çağdaş bir yorum yöntemidir. cisi aksi ile kanıttır (Argumentum a Contrario).
Aksi ile kanıt uygulaması kapsamı daraltmaktadır.
Hakkında çözüm bulunmayan bir konuda mev-
cut kuralın daraltılarak uygulanması, yani kuralın
dikkat içermediği hususların kural dışına çıkarılması ni-
Yasama organınca yapılan yoruma yasama yorumu; teliğindeki mantık ilkesidir. Örneğin; bir fiil suç
yargı organınca yapılan yorum yargısal yorum; bilim ise aksi ile kanıt yöntemi dolayısıyla o fiilin aksi
adamlarınca yapılan yorum ise bilimsel yorum olarak suç değildir. Ya da, “20 yaşını dolduran her erkek
adlandırılır. Türk Vatandaşı askerliğini yapar” (Askerlik K. m.
1) hükmü karşısında, aksi ile kanıt yöntemine göre
kadınlar askerlik yapmazlar. Türk Medeni Kanunu
Yorumda Kullanılan Mantık İlkeleri
11. maddesine göre “evlenme kişiyi ergin kılar”. O
Hukuk kuralları yorumlanırken mantık ilke- hâlde aksi ile kanıt ilkesi sonucu nişanlanma kişiyi
lerinden yararlanılması gerekir. Hukuki mantığın ergin kılmaz.
temeli “hukuk normu” dur. Hukuk normu man-
Yorumda sıklıkla kullanılan mantık ilkelerinden
tıktaki büyük önermedir. Somut olay küçük öner-
üçüncüsü evleviyet yoludur (Argumentum a Forti-
meyi, vargı da sonucu belirler.
ori). Kıyas uygulamasının belirgin olduğu durum-
Örneğin, Türk Medeni Kanunu’nun 118. mad- larda “çoğun içinde az da vardır” anlamına gelen
desine göre “Nişanlanma evlenme vaadiyle olur”. Bu uygulamadır. Örneğin; bir iş başvurusu için Yüksek
büyük önerme, yani hukuk kuralıdır. Somut olayda Lisans yapmış olma koşulu aranıyorsa doktorasını
Ali Ayşe’ye evlenme vaadinde bulunmuştur. Bu kü- tamamlamış bir kimse de o işe başvurabilir; zira
çük önerme, yani somut bir olaydır. Soyut kuralın doktora yapmış olanlar zaten yüksek lisans yapmış
somut olaya, büyük önermenin küçük önermeye kabul edilirler. Ya da çimlere basmanın yasak oldu-
uygulanmasıyla vargıya, yani sonuca ulaşılır. Ulaşı- ğu bir yerde, çimlere oturmanın da yasak olduğu
lan sonuç ise Ali ile Ayşe’nin nişanlanmış oldukları sonucuna varılabilir. Evleviyet yolu, kıyasın bir tü-
ve Türk Medeni Kanunu’nun 119. ve devamındaki rüdür. Bu yola “haydi haydi uygulama” da denir.
maddelerinde düzenlenen nişanlanmanın hüküm-
“Çoğun içinde az da vardır” kuralı, evleviyet il-
lerine tâbi olacaklarıdır.
kesi ile bağlantılıdır.
Hukuk kurallarının yorumunda kullanılan man-
tık ilkelerinden ilki kıyastır. (Anologia). Kıyas, bir
32
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
4 Kanunların uygulanmasına ilişkin esasları saptayabilme
5 Kanunların yorumu ve yorum türlerini açıklayabilme
33
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
Öğrenme Çıktısı
34
Hukukun Temel Kavramları
35
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
Pozitif Hukukun Kaynakları 2 Kara Avrupası hukuk sisteminde yazılı hukuk kurallarının hi-
yerarşik bir yapı içinde olduğu, bu yapıda en üstte Anayasa’nın
bulunduğu ve hiyerarşinin yukarıdaki kaynaklar itibarıyla aşağıya
doğru indiği kabul edilmektedir. Normlar hiyerarşisinde en üstte
Anayasa yeralır. Anayasa’dan sonra sırasıyla uluslararası sözleşme-
ler, kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelikler
gelir. Anayasa, devletin temel yapısını, kişilerin hak ve ödevlerini,
devlet organlarını ve bu organların işleyişini düzenleyen esas ve
kurallar bütünüdür. Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yar-
gı organları ile idare makamlarını; diğer kişi ve kuruluşları bağlar.
Kanun, yetkili organ tarafından yazılı olarak çıkarılan, kanun
adını taşıyan, genel, sürekli ve soyut hukuk kuralıdır. Uluslara-
rası anlaşmalar, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş
olan ve TBMM’nin kabulünün ardından Cumhurbaşkanınca
onaylanıp Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bağlayı-
cı hukuk kurallarıdır. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin
konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Olağa-
nüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldı-
ğı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci
cümlesinde belirtilen sınırlamalara tâbi olmaksızın Cumhurbaş-
kanlığı kararnamesi çıkarabilir. Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve
kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların
ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak
üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkara-
bilirler. Hukukun yazılı olmayan ve asli nitelik taşıyan kaynağı
gelenek hukukudur (örf-adet hukukudur). Gelenek hukuku, yet-
kili bir organ tarafından bilerek istenerek konulmuş olan kural-
lar değil, toplumda kendiliğinden oluşan kurallardır. Hukukun
kaynaklarından biri de içtihat hukukudur. İçtihat kavramı, görüş
ya da karar anlamına gelmektedir. Hukukun kaynağı olarak iki
tür içtihattan söz edilebilir. Bunlar yargısal ve bilimsel içtihattır.
36
Hukukun Temel Kavramları
Kanunların Uygulanmasına
İlişkin Kararlar 4 Kanunun uygulanması, soyut hukuk kurallarının somut ola-
ya uygulanması demektir. Böyle bir uygulamada, hukuk kuralı
(büyük önerme); somut olay (küçük önerme) ve vargı (sonuç)
anlamına gelir. Kanunların uygulanmasnda zaman, yer, kişi ve
anlam bakımından uygulama önemlidir. Bir kanunun ne zaman
yürürlüğe gireceği kural olarak, kanun metninde belirtilir. Dola-
yısıyla kanun, kendi metninde belirtilen tarihte (genellikle yürür-
lük adını taşıyan maddedeki tarihte) yürürlüğe girer. Kanunun
ne zaman yürülüğe gireceğine ilişkin bir madde bulunmaması
hâlinde, o kanun Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 45. günde
Türkiye’nin her tarafında, aynı anda yürürlüğe girer. Kanunların
zaman bakımında uygulanmasına ilişkin esaslardan biri, kanun-
ların kural olarak geçmişi etkilememesi veya geriye yürümemesi-
dir. Kanunlar kural olarak, yürürülüğe girdikleri tarihten sonraki
olaylara uygulanırlar. Kanunların geçmişe etkisi ceza hukukunda
farklı bir anlam taşımaktadır. Ceza hukuku açısından eski - yeni
kanunlardan sanık lehine olanı uygulanır. Bir ülke sınırları içinde
bulunan herkesi o devletin hukukuna tâbi tutmaya yersellik ilkesi
denir. Kişisellik ilkesi ise kişiyi nerede olursa olsun vatandaşı oldu-
ğu devletin ulusal kanunlarına tâbi tutma amacını taşır.
37
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
1 Devletin şeklini, kişilerin hak ve ödevlerini, 6 Nişanlanma evlenme vaadiyle olur (TMK
devlet organlarını ve bu organların işleyişini düzen- m.118) şeklindeki hukuk kuralı, aşağıdaki hukuk ku-
leyen en genel, en soyut ve en güçlü hukuk kuralı ralı türlerinden hangisi kapsamında değerlendirilir?
neler öğrendik?
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Tanımlayıcı B. Açıklayıcı
A. Anayasa C. Emredici D. Yorumlayıcı
B. Kanun E. Tamamlayıcı
C. Uluslararası sözleşme
D. Yönerge
7 (X) Kanununun ne zaman yürülüğe gireceği-
E. Yönetmelik ne ilişkin bir madde bulunmamaktadır.
Bu durumda ilgili kanunun yürülük tarihi aşağıda-
2
1982 Anayasası’na göre usulüne uygun ola- kilerden hangisidir?
rak yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar
(uluslararası sözleşmeler) …… hükmündedir. A. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 50. gün
B. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 45. gün
Buna göre ilgili boşluk, aşağıdaki kavramlardan
C. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 40. gün
hangisi ile doldurulmalıdır?
D. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 35. gün
A. Yönerge E. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 30. gün
B. Kanun
C. Yönetmelik
D. Örf adet kuralı
8 Bir olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü
çözümün, bu olaya benzer özellikler taşıyan baş-
E. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ka bir olay bakımından da geçerli sayılması, hangi
mantık ilkesi ile açıklanmaktadır?
3 Aşağıdakilerden hangisi kanunun özeliklerin- A. Aksi ile kanıt
den biri değildir? B. Evleviyet
A. Yazılı B. Genel C. Kıyas
C. Süreli D. Soyut D. Tümden gelim
E. Sürekli E. Tüme varım
5
Aşağıdakilerden hangisi hukukun tali kay- 10 Çimlere basmanın yasak olduğu bir yerde,
naklarından biridir? çimlere oturmanın da yasak olduğu sonucuna aşa-
ğıdaki yorum ilkelerinden hangi ile ulaşılmaktadır?
A. Anayasa
B. Kanun A. Kıyas
C. Yönerge B. Aksi ile kanıt
D. Yönetmelik C. Tümden gelim
E. Bilimsel içtihatlar D. Analoji
E. Evleviyet
38
Hukukun Temel Kavramları
1. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa” konusunu ye- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Kurallarının
niden gözden geçiriniz. Türleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Bir gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul edilebilmesi için bazı koşul-
ların gerçekleşmesi gerekmektedir. Sürekli (genel olarak kabul edildiği gibi en
az 40 yıl) olarak uygulanan, bağlayıcılığı ve zorunluluğu konusunda toplum-
da genel inanç bulunan; içeriği belli, akla uygun ve hukuka aykırı olmayan
gelenekler devletçe de desteklenirse hukuk kuralı haline gelebilir. Örneğin;
Araştır 2 Anadolu’da yaygın olan ortakçılık veya yarıcılık gibi uygulamalar gelenek hu-
kuku kuralı niteliği taşır. Bunun gibi ticaret yaşamındaki bir çok gelenek de
hukuk kuralı olarak kabul edilmektedir. Bunlara karşılık yine bir çok yerde
görülen imam nikâhı, kan davası gibi gelenekler yukarıdaki özellikleri taşıma-
dıkları için hiç bir biçimde hukuk kuralı haline gelemezler.
39
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Kaynakça
Anayurt, Ömer (2011). Hukuka Giriş ve Hukukun Güriz, Adnan (1992). Hukuk Felsefesi. Üçüncü
Temel Kavramları. On birinci Basım. Ankara: Basım. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk
Seçkin Yayıncılık. Fakültesi Yayınları.
Aral, Vecdi (2010). Hukuk ve Hukuk Bilimi Güriz, Adnan (1996). Hukuk Başlangıcı. Beşinci
Üzerine. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık. Basım. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Aydın, Ufuk (2016). Temel Hukuk Dersleri. Yedinci Özekes, Muhammet (2015). Temel Hukuk Bilgisi.
Basım. Eskişehir: Nisan Kitabevi. Altıncı Basım. Ankara: Yetkin Yayınları.
Gözler, Kemal (2009). Hukukun Temel Kavramları.
Altıncı Basım. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.
İnternet Kaynakları
http://www.anayasa.gov.tr/
http://www.tbmm.gov.tr
40
Bölüm 3
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
öğrenme çıktıları
1 2
kavramların ve kurumların evrimini Türk Hukukunun Tarihsel Gelişimi
açıklayabilme 3 Türk toplumunun tarih içindeki hukuk
2 Hukuk sistemlerini açıklayabilme kültürünün değişimini saptayabilme
Anahtar Sözcükler: • Karşılaştırmalı Hukuk • Hukuk Sistemi • Roma Hukuku • İslam Hukuku
• Sosyalist Hukuk • Fıkıh • Tedvin • Adli Kapitülasyon
42
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
43
Hukukun Temel Kavramları
Tarihsel temeller: Bir hukuk düzeninin diğerinden farkı ancak tarihsel olarak belirlenebilir. Bu anlam-
da tarihsel geçmiş ulusal hukuk düzenlerini birbirinden ayırdeden hukuki düşünme biçimlerinin, hukuk
terminolojisinin ve hukuki kurumların farklı tarihsel deneyimlere verilmiş farklı yanıtlar olarak anlaşılma-
sının temelidir: Bir ulusal hukuk düzeni diğerinden az ya da çok farklıdır, çünkü her ulusal hukukun ayrı
tarihi vardır.
Toplumsal ve kültürel zemin: Din, dil, gelenekler ve sosyo-ekonomik yapı, hukuk kurallarının toplumsal
ilişkileri şöyle değil de böyle düzenlemesini belirleyen etmenlerdir. Bu etmenler toplumdan topluma az ya
da çok farklılaşırlar. İşte hukuk kuralları ister düzenleyicisi oldukları toplumsal ilişki biçimlerini doğrudan
yansıtsınlar; isterse onları dönüştürmek hatta tasfiye etmek için konulmuş olsunlar, varoluşlarını bu iliş-
kilerin temelinde yatan dinsel, dilsel, geleneksel ve sosyo-ekonomik etmenlere borçludurlar. Örneğin bir
toplumda kentsel değil de kırsal yaşam biçimi egemen ise bu yaşam biçimini sürdürmek için de dönüştür-
mek için de gerekli ilişkileri düzenleyecek hukuk kuralları, varoluş gerekçelerini aynı kaynaktan, yani kırsal
yaşam biçiminden almış olurlar.
Hukuk teknikleri: Hukukun yaratılmasında, uygulayıcılarının eğitilmesinde ve uygulanmasında her
hukuk kültürü birbirinden az çok farklı teknikler kullanır. Tekniklerin aynı olduğu durumlarda ise en
azından ulusal üsluplar farklıdır. Örneğin yargısal örnek kararların ana kaynak olduğu İngiliz Hukuku gibi
bir hukuk kültüründe hukuki akıl yürütme ve kanıtlama örnek olayları kullanırken, temel kavramların ku-
rucu nitelik taşıdığı Kıta Avrupası hukuklarında, hukuki akıl yürütme ve kanıtlama genel kavramların özel
durumlara uyarlanmasına ağırlık verecektir. Aynı şekilde, böyle farklı iki hukuk kültürünün profesyonelle-
rinin eğitiminde de farklı teknik ve üsluplar söz konusu olacaktır: Birinde örnek olaylar genel kavramlara
giden yolu belirlerken, diğerinde genel kavramlar somut olaylar için önden inşa edilmiş bir zihinsel kalıp
işlevi görecektir.
Hukuk Sistemleri
Karşılaştırmalı hukukta hukuk sistemleri belirli kümelere ayrılarak sınıflandırılır. Sınıflandırma ölçütü
olarak ırk, hukuk tekniği, dil, ortak tarihsel geçmiş, ideoloji ve benzeri unsurlar esas alındığından, karşılaş-
tırmalı hukuk yazını, tekdüze bir sınıflandırma ortaya koyabilmiş değildir.
HUKUK S‹STEMLER‹
Ancak öteden beri, özellikle hukuka ilişkin özlü kavramsal bilgi verme amaçlı giriş kitaplarında, tarihsel
ve sosyolojik zemini ayırt etmek gibi öğretimsel bir amaçla, hukuk sistemlerini kabaca dört alt başlıkta
kümelendirme eğilimi vardır: Kıta Avrupası Hukuku, Anglo-Amerikan Hukuku, Sosyalist Hukuk ve İslam
Hukuku. Bu dörtlü kümelendirme, bir yandan gerçekte yeryüzündeki bütün hukuk düzenlerini türdeş bir
ölçüte göre sınıflandırmış değildir; diğer yandan kapsadığı hukuk sistemlerinden bazılarının “hukuk siste-
mi” olma niteliği de tartışmalıdır. Örneğin “İslam Hukuku” dinsel temelli bir ayrım ölçütünün, “Sosyalist
Hukuk” ise kimi yazarlara göre ideolojik kimi yazarlara göre sosyo-ekonomik ayrım ölçütünün ürünüdür.
Dolayısıyla kümelendirme gerçek bir tasnifi yansıtmaz. Ne var ki, Türk hukuk düzenine giriş yapabilmek;
Türk Hukuku’nun bugünkü kavram ve kurumlarını anlayabilmek, bu dört hukuk sistemi hakkında özlü
bilgiyle olanaklıdır. Biz de bu ünitede gerçek bir tasnifi yansıtmasa da Türk Hukuku’nu anlayabilmek için
gerekli bu dörtlü kümelendirmeyi esas alacağız: Kıta Avrupası Hukuku ile Anglo-Amerikan Hukuku’nu,
birincisi Roma Hukuku’na ikincisi içtihada dayalı, ama her ikisi de Batı dünyasına ait hukuklar olarak
44
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
ayırdedeceğiz. Sosyalist Hukuku ise mülkiyet reji- leri, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da hâkim
mi farklı ve daha çok tarihsel bir hukuk uygulaması olan örnek olaylar temelinde geliştirilmiş içtihat-
olarak kaydedeceğiz. Nihayet “İslam Hukuku” ge- ların temel alındığı Common Law (ortak hukuk).
rek Tanzimat sonrası Türk Hukuku’nu anlayabil-
memiz gerekse Cumhuriyet Hukuku’nu önceleyen
Osmanlı Hukuku’nun kendini meşrulaştırdığı din-
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi
sel çerçeveyi kavrayabilmemiz bakımından anlam Kıta Avrupası Hukuku’ndan, Avrupa’nın ada
taşıyacak. Böylece karşılaştırmalı hukukçuların kısmında, yani İngiltere’de değil de kıta kısmın-
farklı ölçütlere göre yaptıkları sınıflandırmalardan da, yani şimdiki Almanya, İtalya, Fransa, İspanya,
hemen hemen hepsine ortak dört başlığı kendi pra- Hollanda, Avusturya ve İsviçre ülkelerinin bulun-
tik amaçlarımız için öne çıkartmış olacağız. duğu bir coğrafyada ortaya çıkıp evrilen bir hukuk
sistemini anlıyoruz. Bu hukuk sisteminin başat
özelliği Roma Hukuku’nun yeniden canlandırıl-
masına dayalı bir hukuk biliminin ürünü olması-
Hukuk Sistemi dır. Ne var ki Avrupa’da Roma Hukuku’nun etkisi
Hukuk terminolojisinin çok-anlamlı yalnızca sayılan bu ülke hukuklarıyla sınırlı kalma-
terimlerinden biridir. Çoğu zaman bir mıştır. Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve
ülkedeki hukuk kurallarının bir dizge İzlanda’yı kapsayan Nordik Hukuk Çevresi de bir
ya da birbiriyle içsel bağları bulunan bir ölçüde Roma Hukuku kavram ve kurumlarından
düzenek olduğunu ifade etmek için kul- etkilenmiştir. Ne var ki bu etki Kıtanın diğer ülke-
lanılır. Ancak, ulusal hukuk sisteminin alt lerindeki kadar değildir.
düzeneklerini ifade etmek için de “sistem” Kıta Avrupasında, geleneksel hukuklarla da
terimine başvurulur: “ceza hukuku siste- yoğrulup, önemli tedvin (codification, yasalaştır-
mi”, “infaz sistemi” gibi... “Kıta Avrupası ma) hareketlerinden geçip günümüze ulaşan bu
Hukuk Sistemi” denildiğinde ise Nordik sistemin temelini oluşturan Roma Hukuku’na ya-
ülkeler hariç Avrupa Kıtasındaki ulusla- kından bakalım.
rın hukuk düzenlerini, Roma Hukuku’na
dayalı olma özelliği temelinde kuşatan bir
üst kavramdan sözedilmiş olur. Tedvin (codification, yasalaştırma)
Bir ülkede dağınık hâlde bulunan hukuk
kurallarının ait oldukları hukuk dalına
bağlı olarak derlenip sistemli bir bütünlü-
ğe kavuşturulması etkinliğidir.
internet
Dünyadaki farklı hukuk sistemlerini etkileşim-
li bir harita üzerinde görebilmek için şuraya Roma Hukuku
bakabilirsiniz: http://chartsbin.com/view/aq2 Hukuk tarihi açısından Roma Hukuku, Roma
şehrinin kuruluş tarihi olarak kabul edilen MÖ 753
yılından, Doğu Roma İmparatoru Iustinianus’un
Batı Hukuk Kültürü MS 565 yılında ölümüne kadar geçen zaman için-
Batı hukuk kültürü içerisinde tarihsel evrimi ol- de Roma’da ve egemenliği altındaki Akdeniz’i çev-
dukça farklı iki hukuk ailesini birbirinden ayırt et- releyen topraklarda uygulanmış olan hukuktur. Bu
mek gerekir: Bir yanda Avrupa ve Latin Amerika’da anlamda, bir şehir devletinden krallık, cumhuriyet
mutlak egemen, diğer coğrafi bölgeler üzerinde ise ve imparatorluğa evrilen; böylece çok farklı top-
etkili olan ve temeli Roma Hukuku’na dayalı bu- lumsal ilişkileri yöneten ve yaklaşık 1300 yıllık bir
lunan soyut kavramlar ile genel ve yazılı kuralların tarih dönemine varlığını yayan bir hukuk kültü-
meydana getirdiği Kıta Avrupası Hukuku; diğer ründen söz etmiş oluyoruz.
yanda İngiltere ve İngiliz Uluslar Topluluğu (Com- Hukuk tarihinde Roma Hukuku bir de Doğu
monwealth) ülkelerinde, Amerika Birleşik Devlet- Roma İmparatoru Iustinianus döneminde (MS
45
Hukukun Temel Kavramları
527-565) yürürlükte olan Corpus Iuris Civilis kay- hukuk, gerçek yaşamdaki rollerin bir sahnesi gibi
naklı hukuku ifade etmekte kullanılır. Doğu Roma düşünülmüş olmaktadır.
İmparatorluğunun 1453’te yıkılmasına kadar ge- Gaius, üç kategori insanı birbirinden ayırır:
çen süredeki hukuk da Roma Hukuku’dur, fakat Özgür insanlar (Roma vatandaşları) ve köleler; aile
Bizans Hukuku adıyla da anılır. reisi (pater familias) ve ona tâbi olanlar; yabancılar
ve vatandaşlar. Daha sonraki dönemlerde içerikleri
başkalaşmış olsa da Roma kişiler hukuku bu üç in-
Corpus Iuris Civilis, MS 529-534 yılları san kategorisi üzerinden çeşitlenmiştir.
arasında Doğu Roma İmparatoru I. Iusti- Köle: Roma’da “köle” hâlini almanın bir çok
nianus tarafından hazırlatılan Roma Hu- sebebi vardı. Bunlardan en önemlisi, Roma huku-
kuku konusunda en kapsamlı külliyattır. ku dışındaki eski hukuklarda da olduğu gibi savaş
esirliğiydi. Savaşta esir düşen bir yabancı ve onun
alt soyu, onu esir eden veya satın alan Roma vatan-
Roma Hukuku’nun İlkeleri daşının malıdır. İmparatorluk döneminde, kölenin
Roma Hukuku’nun kavramsal yapısını anla- mallara sahip olmak ve borç yüklenmek anlamın-
yabilmek için başvurulabilecek kaynak Institutio- da hak ehliyeti yoktur; o bir eşya hükmündedir.
nes’lerdir. “Kurumlar” anlamına gelen Institutiones, Klasik Sonrası dönemde ise, kölelerin sayılarının
Roma Hukuku kurumlarının nasıl anlaşılıp uygu- azalmasına bağlı olarak, durumları özgür insanla-
lanması gerektiği hakkında bir başlangıç kitabıdır. rınkine yaklaşmıştır. Köle efendisi adına birtakım
Roma’da hukuk okullarında, hukuk eğitimine giriş işlemler yaptığında, taahhüdleri ve devir işlemleri
amacıyla hazırlanmış Institutiones’lerden günümü- geçersiz ancak iktisapları geçerlidir. Köle borç ta-
ze intikal etmiş olan büyük hukukçu Gaius’unki, ahhüdü altına giremez, çünkü o bir hukuk öznesi
Corpus Iuris Civilis’te yeralan Institutiones’lere de değildir. Klasik dönem Roma hukukçuları, kölenin
kaynaklık etmiştir: Yapıt hukuk kurum ve kavram- borcunu doğal borç olarak kabul etmişlerdir.
larını genelden özele gidecek şekilde ortaya koyar.
46
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
Aile Reisi (pater familias): Roma aile hukukun- (iktibas, resepsiyon) kavramına ileride değinile-
da aile (familia) kavramı, günümüzdekinden farklı ceğinden, burada benimsemenin diğer yabancı
olarak bir aile reisinin (pater familias’ın) egemenli- hukuk alımlarından temel farkının, benimseyen
ği (patria potestas) altındaki kişilerin topluluğunu toplumun kendi iradesine ve gelişme (kimi zaman
ifade ederdi. Bu kişilerin aralarında kan bağı ola- kalkınma, kimi zaman siyasal bağımsızlık) arzusu-
bileceği gibi; aileye evlat edinme yoluyla katılanlar na dayalı olması olduğunu kaydetmekle yetinelim.
veya bir aile resinin bir başka aile reisinin egemen-
liği altına girmesi durumlarında olduğu gibi kan
bağı olmayabilirdi de. Roma şehir devletinde, aile Pandekt Hukuku
içinde hak ehliyetine sahip olan da egemenlik al- Ortaçağ sonlarına doğru Batı Avrupa ül-
tında olanlar değil, aile reisiydi. Aile reisi hayatta kelerinde ortaya çıkan Roma Hukuku’nun
ise yaş ve cinsiyete bakılmaksızın çocuklar ve aile benimsenmesi 19. yüzyıldaki kanunlaş-
hâkimiyetindeki kadınlar, kölelere benzer biçimde tırma (codification) hareketlerine dek
hak ehliyetinden yoksundurlar. sürmüştür. Bu süreçte ortak hukuk (ius
commune) olarak da kullanılan Roma
Pandekt Hukuku Hukuku, Corpus luris Civilis’in en önem-
Hukuk biliminin güncel ilgisinin konusunu li bölümü Digesta’nın Yunan dilindeki
oluşturan Roma Hukuku Orta Çağ ve Rönesans karşılığıyla Pandekt Hukuku olarak da
sonrasında Avrupa’daki merkezlerde işlenen; gi- adlandırılmıştır.
derek yerel gelenek hukuklarının yerini almakla
Kıta Avrupası’nda benimsenen bir özel hukuk kül-
1495 yılında Kutsal Roma Cermen İmpara-
türünü; Pandekt Hukuku’nu ifade eder. Roma
torluğunun en yüksek yargı organı, kural olarak
Hukuku’nun Almanya’da geçerli olduğu bölgenin
Roma Hukuku’na göre karar verileceğine; Cermen
ve zamanın gereklerine göre düzenlenmiş hâli ola-
örf adet hukukuna, ancak böyle bir örf adet kura-
rak Pandekt Hukuku, Cermen Hukuku’yla har-
lının varlığının kanıtlanması hâlinde başvurulabi-
manlanmış bir hukuktu. Bu yüzden Roma-Cer-
leceğine hükmetti. Böylece Pandekt Hukuku, bir
men Hukuku olarak anılageldi. Ancak Almanya
yandan Almanya’da Roma Hukuku’nun benim-
Roma Hukuku’nu ilgi duyan tek coğrafya değildi;
senmesi, öte yandan Roma Hukuku’nun cermen-
Fransa’dan, Hollanda’dan ve daha bir çok Avru-
leşmesi gibi iki işlevli bir süreci ifade eder oldu.
pa ülkesinden gençler Roma Hukuku öğrenmeye
Bugün Kara Avrupası’nda uygulanan hukuk büyük
İtalya’daki Bologna Üniversitesine akın ediyorlar;
ölçüde Roma-Cermen Hukuku’ndan etkilenmiş,
ülkelerine döndüklerinde elde ettikleri seçkin ma-
birçok kurum Roma-Cermen Hukuku’ndaki esas-
kamlar aracılığıyla yerel gelenek hukukları yerine
lar çerçevesinde uygulanagelmiştir.
Roma Hukuku kültürünü uygulayıp yaygınlaşma-
sını sağlıyorlardı. Hümanist öğreti, 15. yüzyıldan
itibaren Roma Hukuku metinlerini uygulanacak
hukuku bulma kaygısından çok, yüzyıllar içerisin-
de yorumlana yorumlana tahrif edilmiş metnin ilk Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu
özgün ifadesinde ne anlama geldiğini araştırmaya Orta Çağ’dan 19. yüzyıl başına dek sür-
koyuldu. Ne var ki hümanistlerin özgün Roma müş olan İmparatorluğun sınırları tarih
Hukuku arayışı, hukuk uygulamasının istemleri- boyunca değişikliklere uğradı. En güçlü
ne yabancılaşaçak kadar aşırı filolojik bir incele- döneminde imparatorluk bugünkü Al-
meye dönüştükçe, hukuki gereksinimleri karşıla- manya, Avusturya, İsviçre, Lihtenştayn,
maz oldu. Ancak hümanist okul, her memleketin Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Sloven-
kendi hukukunu uygulaması ama bunu yaparken ya, Belçika, Hollanda toprakları ile Po-
de Roma Hukuku’nu zengin bir hukuki düşünce lonya, Fransa ve İtalya topraklarının bir
hazinesi olarak görmesi fikrini yaymış oldu. Bu bölümünü kapsıyordu.
anlayış daha sonra Kıta Avrupası’nın neredeyse
tamamında benimsenmesine (iktibasına) zemin
hazırlayacaktı. Yabancı hukukun benimsenmesi
47
Hukukun Temel Kavramları
Anglo - Amerikan Hukuk Sistemi likle ilk ikisi tarihsel olarak birbirleriyle rekabet
içerisinde gelişmişler, 19. yüzyılın son çeyreğiyle
birlikte ise birleşmişlerdir. Bu yüzden günümüz İn-
İngiliz Hukuku
giliz Hukuku için içtihadi hukuk ve yasa hukuku
Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklı ola- olmak üzere iki temel kaynaktan sözetmek olanak-
rak İngiliz Hukuku genel kavramlara ve bağlantılı lıdır. Şimdi İngiliz Hukuku’nun bu kaynaklarını
oldukları yasalara değil, örnek olay gruplarına ve birbirinden ayırdeden çizgilere eğilelim:
bunların konu edinildiği yargı kararlarına dayalı-
Common Law: İngiltere tarihinde Common
dır. Bir Avrupalı için hukuk deyince zihninde can-
Law, İngiltere’yi işgal eden Norman Krallarının
lanan imge yasa ve yasama etkinliği iken bir İngiliz
adalet hizmetlerini görmek için gezici yargıçlar ata-
için bu yargılama etkinliğidir. İngilizler için hukuk
malarıyla başlar. Bu yargıçların birbirlerinden farklı
kuralı, Roma - Cermen geleneğinkinden farklı bir
kararlar vermeleri sonucu yargı birliğini tesis etmek
anlam taşır. Hukuk kuralı, yasama etkinliğinin so-
amacıyla 12. ve 13. yüzyıllarda bazıları temyiz işle-
nucu olarak ortaya çıkmış genel ve soyut bir düzen-
vi de yüklenen yeni merkezî mahkemeler kuruldu.
lemeyi değil; kimi örnek yargı kararlarında işlenen
Bu mahkemeler Krallığın ortak hukukunu yani
çözümleri ifade eder: Yasama etkinliği sonucunda
Common Law’ı inşa etmek üzere yargılamaları-
ortaya çıkan hukuk (Statute Law) kuralı, ancak
nı temel bir ilkeye dayandırmayı kararlaştırdılar:
yargısal olarak yorumlandığında İngiliz Hukuk sis-
Örnek kararların bağlayıcılığı... Örnek kararların
temi ile bütünleşmiş olur.
mahkemeler için bağlayıcı oluşu, Common Law’ı
ta en başından bir içtihat hukuku olarak belirle-
di. Buradaki bağlayıcılık, bütün bir karar metninin
İNGİLİZ HUKUKU’NUN
KAYNAKLARI bağlayıcılığı değil; karar gerekçesinin bağlayıcı olu-
şu anlamına gelir. Bir örnek karar ya bir üst mahke-
mece verildiği için bağlayıcıdır ya da aynı mahke-
COMMON LAW EQUITY STATUTE LAW
(Ortak Hukuk) (Hakkaniyet) (Yasa Hukuku) me daha önce o kararı vermekle sonraki kararında
kendini bağlamıştır. Mahkemeler kimi durumlarda
Şekil 3.3 İngiliz Hukuku’nun Kaynakları örnek kararların bu belirgin bağlayıcılığından kur-
tulabilirler. Şöyle ki: mahkeme kararına konu olan
yasa değişmişse, bir üst mahkeme alt mahkemenin
Bu durum İngiliz Hukuku’nun tarihsel olarak
kararını bozmuşsa veya önceki karar, gene kendin-
üç kaynağa dayalı olarak gelişmesiyle ilgilidir. Bun-
den önceki bir karara uymadığı için geçersizleşti-
lar Common Law, Equity ve Statute Law olarak ifa-
rilebiliyorsa, önceki karar “örnek” karar niteliği
de edilirler.
taşıyamayacağından bağlayıcı olmaz. İngiliz içtiha-
Karşılaştırmalı Hukuk yazınının haklı olarak di hukuku, sayısı bir kaç yüz bini bulan bu örnek
izlediği bir tarzı biz de koruyor ve bu adları İngiliz- kararlardan oluşmaktadır.
ce özgün ifadeleriyle kullanıyoruz. Common Law’u
‘’Ortak Hukuk’’, Equity’yi “Hakkaniyet” ve Statute
Law’u da “Yasa Hukuku” olarak Türkçeleştirebi-
liriz. Ancak bununla örneğin, Kıta Avrupası’nda Common Law
Pandekt Hukuku’nun “ortak hukuk” işlevi gördü- Biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki an-
ğünü söylediğimizde kastettiğimiz anlamın Com- lama sahiptir. Geniş anlamda Common
mon Law’ı “ortak hukuk” olarak Türkçeleştirme- Law İngiltere, Amerika Birleşik Devlet-
mizdeki anlamla ayrımını asla ifade edemeyiz. Bu leri, Avustralya, Yeni Zelenda ve Kanada
yüzden başka dillerde İngiliz Hukuku anlatılırken gibi ülkelerin hukuklarının ortak adını,
İngilizce özgün ifadeler neden korunuyorsa, biz de bir hukuk ailesini ifade eder. Dar anlam-
aynı gerekçeyle bu ifadeleri kullanıyoruz. İngiliz da Common Law ise, 1066’da İngiltere’yi
Hukuku’nun üçüz kaynağının ilk ikisi yargı ka- işgal eden Normanların adalet hizmetini
rarlarının oluşturduğu bir hukuku, sonuncusu ise gerçekleştirmek amacıyla atadıkları gezici
İngiltere parlamentosunun yasama faaliyeti sonucu yargıçların oluşturdukları aşırı biçimci hu-
oluşmuş bulunan yasa hukukunu ifade eder. Özel- kuku ifade eder.
48
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
Equity: Common Law uygulamalarının aşırı bi- temel özgürlüklerinin güvenceleri ve kamu otorite-
çimciliğinin adalet arayışını karşılamadaki yetersiz- lerinin yetkilerini keyfi kullanmalarına karşı öngö-
liğini giderme gereksiniminden doğmuştur. İngiliz rülmüş sınırlamalardır. Avrupa Birliği süreciyle bir-
hukuk tarihinde Common Law’ın ilk örnekleri ve likte, İngiltere kendi iç hukukunu Avrupa Birliği’ni
sonraki gelişimi her bir davanın karmaşık formül- kuran ulusal-üstü hukuka uydurmak için pek çok
lerle ikame edilmesini gerektiriyordu. Giderek usu- anlaşmayı ve Avrupa Birliği düzenlemesini kendi
li biçimcilikdeki bu aşırılık, yükümlüler için ger- kaynak haline getirmekle, yazılı hukukun yani yasa
çekleştirilmesi pek güç koşullar ortaya konmasına, hukukunun payını önemli ölçüde genişletmiştir.
bu yüzden de hak kayıplarına yol açmaya başladı.
Equity’nin tarihsel doğuşu, Common Law mahke-
melerinde adalet bulamayanların Kral’a başvurma- Statute Law
ları, Kral’ın da bu işlevi Lord Chancellor’a havale İngiliz Hukuku’nun içtihattan sonraki
etmesiyle ilişkilidir. Lord Chancellor’a yapılan baş- ikincil kaynağıdır. Statute law (yasa hu-
vurular giderek bir Lord Chancellor mahkemesinin kuku), parlamentonun çıkardığı yasalar,
(Court of Chancery) doğumuna yol açtı. Bu mah- onayladığı anlaşmalar ve bunların uygu-
kemelerde dava açabilmek için dilekçe hazırlamak lanma usul ve esaslarını gösteren düzenle-
yeterliydi. Bu mahkemelerde biçimsel hukuktan meleri kapsar.
çok vicdani kanaate ağılık veren bir yargılama tarzı
gelişmekle kalmadı, Common Law’da bulunmayan
vakıf (trust) gibi yeni hukuki kurumlar da ortaya
çıktı. Bir kaç yüzyıl içerisinde Equity’nin çeşit-
lenmesi bu alanda da bir ortak hukuk tesis etme Magna Carta Libertatum
gereğini doğurdu. Aslında iki ayrı koldan gelişen, 1215 tarihinde Papa III. Innocent, Kral
bazen birbiriyle çatışan, her ikisi de kendi örnek John ve baronları arasında imzalanmıştır.
kararlarına bağlı iki yargı düzeni ortaya çıkmıştı. Kralın bazı yetkilerinin sınırlandırılmasını
1873 ve 1875’de kabul edilen iki kanunla soruna ve hukuk kurallarının kralın iradesinden
uzlaşmacı bir çözüm bulundu: Mahkemeler yerine daha üstün olduğunu ilan ediyordu. Mag-
göre Common Law’ı yerine göre Equity’yi uygula- na Carta Kralın keyfi vergi salamayacağını;
yabileceklerdi. yargılamanın aleni olarak yapılacağını; yasal
dayanağı olmadan tutuklama ve sürgüne
göndermeye başvurulamayacağını ve soy-
lulardan oluşan bir kurulun Kralın Magna
Carta’ya uygun davranıp davranmadığını
Equity
denetleyeceğini hüküm altına alıyordu.
Common Law’ın aşırı biçimciliğinin kar-
maşık formüllerine göre değil de yargıcın
vicdanı ve hakkaniyet ilkelerine göre yar- Amerikan Hukuku
gılamasından doğan içtihat hukuku.
Amerikan Hukuku, hukuk tarihi ve kuramı
açısından özel bir yere sahiptir. Çünkü, doğudaki
görece düzenli yaşamı saymazsak, Amerika’nın ba-
Statute Law: İngiliz Hukuku’nun örnek yargı
tısına göç hareketi, hukuksuz bir toplumsal yaşam
kararlarından sonraki hukuk kaynağı yasalardır.
biçiminden hukuki bir toplumsal yaşam biçimine
İngiliz Hukuku’nda başlıca iki tür yasal düzenle-
geçişin modern dünyadaki belki de tek örneğidir.
me bulunur: Parlamentonun yasa olarak kabul et-
Sonradan bağımsızlıklarını ilan edip federal bir
tiği metinler ile bu birincilerin uygulanma usul ve
çatı altında birleşerek Amerika Birleşik Devletle-
esaslarını gösteren ikincil düzenlemeler. Gene be-
rine dönüşecek olan İngiliz kolonileri ilkel sayıla-
lirtilmelidir ki, İngiliz Hukuku bilinen anlamıyla
bilecek bir hukuki düzene sahiptiler. Hukuk bazı
yazılı bir Anayasa’ya dayanmaz. İngiliz Anayasası
kolonilerde İncil’e dayandırılmış, bazılarında ise
denildiğinde bundan, yasa veya içtihat kaynaklı bir
yargıçların insafına terkedilmişti. Üstelik 17. yüz-
takım ilkeler ile 1215 tarihli Magna Carta gibi bazı
yıl Amerikası’nda yazılı hukuk birey özgürlüklerini
tarihsel belgeler anlaşılır. Bu ilkeler vatandaşların
49
Hukukun Temel Kavramları
sınırlandırmaya eğilimli bir tehdit kaynağı olarak Anayasa’yı yorumlamada nihai yetki Yüksek
algılanıyordu. Buna Fransız hukuk kültürüne bağlı Mahkeme’nindir. Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın
eyaleletlerden kaynaklanan, kültürel farklılık teh- herhangi bir bölümü ile çatışan federal yasayı kal-
didi de eklenince Common Law Kuzey Amerikan dırabilir. A.B.D. Anayasası Yüksek Mahkeme ta-
hukuk kültürünün de temeli oldu. Amerikan Ba- rafından esnek bir biçimde yorumlanır. Bu yorum
ğımsızlık Bildirgesi’nin ilan yılı olan 1776’yı esas tarzı ve Amerikan toplum düzenini dönüştürücü
alırsak Amerika’da kabul edilen İngiliz Common etkisini Yüksek Mahkeme’nin ünlü bir kararıyla
Law’ı, 1776 yılında İngiltere’de geçerli olan Com- örnekleyelim:
mon Law idi. Ancak bu tarihten sonraki gelişimi,
Kuzey Amerika toplumunun isterlerince biçimlen- Yüksek Mahkeme 1973 yılında Roe v. Wade
dirilip farklılaştı. Benzer bir niteleme Amerikan (Roe, Wade’e karşı) davası vesilesiyle verdiği ka-
Hukuku için de bir kaynak niteliği taşıyan Equity rarda, kürtaj yaptıran kadına cezai yaptırım uy-
için de geçerlidir. Amerika’da İngiltere’deki gibi ki- gulayan Texas Eyaletine ait bir yasanın Anayasa’ya
lise mahkemeleri olmadığından, Amerikan equity aykırılığına karar verdi. Texas Eyaletine ait bir
ceza yasası hükmünü böylece ihmal ederken, Yük-
mahkemeleri kilise mahkemelerinin baktığı işlere
sek Mahkeme gerekçe olarak Anayasa’nın 5. ve
de bakıp örneğin boşanma, evliliğin iptali gibi aile
14. değişikliğinde dile getirilen bazı hak ve öz-
hukuku konularında gelişkin bir içtihat ortaya ko- gürlük ilkelerine dayanmıştı. Bunlar, Amerikan
yabilmiştir. Anayasası’nın 5. değişikliğinde yer alan “(...) hiç
Amerikan Hukuku’nun mahkeme içtihatları ve kimse, aynı suç nedeniyle iki kere, idam cezası
yasama olmak üzere iki temel kaynağı vardır. veya bir organını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya
bırakılmayacak; herhangi bir ceza davasında ken-
Mahkeme İçtihatları: Amerika Birleşik Devlet-
di aleyhinde tanıklık yapmaya zorlanmayacak;
leri bir federal devlettir. Eyaletlerin kendi yasaları
ve yasal gerekler yerine getirilmeden, yaşamı, öz-
ve yargı düzeni bulunur. Amerikan Hukuku’nda gürlüğü, veya malından yoksun bırakılamayacak;
da İngiliz Hukuku’ndan kökenlenen, önceki örnek özel mülk, hakça bir tazminat ödenmeden kamu-
kararların sonrakiler için bağlayıcı olması ilkesi ge- laştırılamayacaktır” hükmü ile 14. Değişikliğin 2.
çerlidir. Bölümünde yer alan “Hiç bir eyalet, Birleşik Dev-
Yasama: Amerika Birleşik Devletlerinin federal letler vatandaşlarının ayrıcalık ve bağışıklıklarını
yapısı, yasama alanında da sonuçlarını doğurur. kısıtlayacak yasa yapmayacak veya uygulamaya-
Bu yüzden Amerikan yasalarının bir kısmı federal cak ve hiç bir eyalet yasal gerekler yerine getiril-
diğer bir kısmı ise Eyalet yasalarıdır. Aralarındaki meden bir kişiyi yaşamından, özgürlüğündenden
ya da malından yoksun etmeyecek; ya da kendi
uyum ve denge, geniş ölçüde A.B.D. Anayasası ve
yargı yetkisi içindeki bir kişiyi, yasaların eşit koru-
onun mahkemelerce yorumu üzerinden sağlanır. ması dışında bırakmayacaktır” hükmüydü. Yük-
sek mahkemeye göre 5. ve 14. maddede yer alan
değişiklikler herkesin, özel yaşamını kendi anla-
yışına uygun olarak düzenleyip yürütme hakkını
Federal Devlet da içerir. Öyle ki, kadınların ilk üç ay içerisinde
Birden fazla kendi içinde özerk devletin gebeliğe son verebilme hakları, onların sözkonusu
aynı merkezi iktidara tâbi olarak oluştur- maddelerde temelini bulan “özel yaşamın doku-
duğu devlet birliğidir. Federal devlet ve nulmazlığı hakkının”nın bir gereğidir.
federe devlet (eyalet, kanton gibi isimler
de verilir) olmak üzere iki devlet türü bira-
radadır. Hukuk düzeni bakımından hem
federe devletin hukuku hem de federal dikkat
devletin hukuku sözkonusudur. Amerika Birleşik Devletleri hu-
kukunun temel nitelikleri için
şu kaynağa bakılabilir: http://
Anayasa, yalnızca bir üst hukuk normu olmak- turkish.turkey.usembassy.gov/
tan daha fazla işlev görür. Yasaların Anayasa uygun- media/pdf/federal_yargi.pdf
luğunun denetimi aynı zamanda ülkedeki hukuk
birliğini sağlamanın da bir aracıdır.
50
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
Sosyalist Hukuk Sistemi dile gelmesinden başka bir şey değildir. Hukukun
Dağılan Sovyetler Birliği ve eski Doğu Bloku işlevi, egemen sınıfın, örneğin, kapitalist düzen-
ülkeleri kapitalist dünyada egemen olan hukuk an- de kapitalistlerin, sosyalist düzende emekçilerin
layışına alternatif olduğunu ileri sürdükleri bir hu- varlığını sağlamak ve mülkiyet ilişkilerini buna
kuku uygularlardı. Günümüz dünyasında geçmişe uydurmaktır. Buna göre hukuk düzeni de temeli
oranla daha az sayıda ülke hâlen sosyalist bir hukuk sınıf çıkarlarınca belirlenmiş mülkiyet ilişkilerinin
düzenine sahip oldukları tezini savunurlar. Bu an- tesis edilip sürdürülmesine hizmet eden bir üst yapı
lamda Sosyalist Hukuk, Marksist düşüncenin özel kurumudur. Mülkiyet ilişkileri, yaşamı sürdürmek
bir yorumuna dayalı olarak tasarlanmış bir hukuk için gerekli araçların egemenliğinin kime ait oldu-
düzenini ifade eder. ğunu ifade eder. Hukuk da, diğer üst yapı kurum-
ları gibi, sınıfsal ilişkilere bağlı olarak değişir.
Kendisi de bir hukukçu olan Marx’ın ilgisi daha
çok kapitalist toplumda egemen olan hukuk anlayışı- Sosyalist toplum düzenine ulaşılmasından ön-
nın eleştirisi ve ideolojik ön dayanaklarının temelsiz ceki tarihsel aşamalarda hukuk hep sömürücü sı-
bırakılmasıydı: Mülk sahibi sınıflar ile mülksüz sınıf- nıfların yararlarına hizmet edegelmiştir. Diğer bir
ların yasa önünde eşitliği temelinde kurulan burjuva söyleyişle sosyalist toplum aşamasına gelene dek
hukukunun gerçek eşitliği sağlayamayacağını; olsa hukuk, sömürücü sınıfların üretim araçları üze-
olsa eşitsizliği haklı göstermeye yarayacağını vurgu- rindeki denetimini tesis edip sürdürmüştür. İşçi
luyordu. Karl Marx’ın kendisi kapitalist toplumun sınıfının iktidarı ele geçirmesi ile birlikte hukuk
burjuva hukukuna alternatif olabilecek bir sosyalist bu kez, toplumdan sömürü ilişkilerinin tasfiyesi
hukuk kuramı geliştirmiş değildi. Onun kuramsal ve işçi sınıfının kazanımlarının korunması için var
hedefi, alternatif bir hukuk sistemi inşa etmekten olacaktır.
çok varolanın perdelediklerini açığa çıkartmaktı. Ne Gerek eski sosyalist, gerekse hâlen sosyalist olan
var ki, Sovyetler Birliği ve sonra diğer Doğu Bloku ülkeler Anayasa’larında sosyalist hukuk başlıca üç
ülkelerinde devlet ve toplum düzeni kurulurken or- temel ilkeye dayandırılmıştır: Sosyalist demokrasi,
taya çıkan hukuk Marksist düşüncenin eleştirel kav- sosyalist yasallık, demokratik merkeziyetçilik.
ramları ile meşrulaştırılmaya girişildi. Sosyalist Demokrasi ilkesi “siyasal iktidarın, işçi
Sovyetler Birliği’nde eskisinden farklı ve mo- sınıfı ve onun partisinin önderliğinde, biçimsel
dern bir toplumun kurulması, bunun kapitalist burjuva demokrasisini yıkıp emekçilerin egemenli-
değil de sosyalist bir modele göre gerçekleştirilmesi ğini kuran, işçi sınıfı ve müttefiki toplumsal sınıflar
farklı hukuki düzenleme ve anlayışları ortaya çıkar- eliyle kullanılması” olarak tarif edilmiştir. Sosyalist
dı. İşte karşılaştırmalı hukukçuların “Sosyalist Hu- hukukun varlık sebebi üretim araçlarının kollektif
kuk Sistemi” adını verdikleri, model olarak bir dö- mülkiyetini tesis etmek; diğer ekonomik ve kültü-
nemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin rel koşullara uygun bir toplum düzenini ayakta tu-
(S.S.C.B) Hukuku’nun alındığı sosyalist hukuk tarak sınıfsız ve devletsiz, dolayısıyla da hukuksuz
budur. Bunun ne kadar “sosyalist” bir hukuk oldu- bir toplumu inşa edebilmenin önünü açmaktır.
ğu ya da hakikaten öyle olup olmadığı; hatta “hu- Sosyalist Yasallık ilkesi, sosyalist toplum ilişki-
kuk” olup olmadığı tartışılagelen bir konu olmakla lerinin oluşturulması için araçsal bir değer taşıyan
beraber, tarihsel varlığa sahip bir düzeni niteleyip hukuka, ilgililerin itaati anlamına gelir. Söz konusu
betimlemek için “sosyalist hukuk” adlandırması, ilke, hem yurttaşlar hem de yasa koyucu için bağ-
kuramsal tartışmalardan ister istemez bağımsız ka- layıcıdır: Yurttaşlar yönünden hukuka itaat, yasa
lınarak kullanılmaktadır. koyucu yönünden ise sosyalist düzenin ilkelerine
uygun yasama faaliyeti anlamına gelir. Öte yandan
Sovyetler Birliğinde Hukuk bu ilke, iktidar partisinin yargıya ve diğer kurum-
lara karışabilmesini meşrulaştıran bir araç işlevi de
Sovyet deneyiminde cisimleşen ve Marksizmin
görmüştür. Mahkemelerin parti politikasına uygun
bir yorumunda temel bulan anlayışa göre belirli
hareket etmeleri de “sosyalist yasallık” ilkesinin bir
bir toplumda hukukun içeriğini, egemen sınıfların
gereğidir. Sosyalist yasallığın kapsamını ve içeriği-
nesnel yaşam gereksinmeleri ve yararları belirler.
ni, iktidarın işçi sınıfı adına sahibi olan komünist
Başka bir deyişle, yasa olarak ortaya çıkartılan şey,
partisi saptar.
egemen sınıfın istemlerinden hukuki bir metinde
51
Hukukun Temel Kavramları
52
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
lışı ve uygulaması, fotoğraf makinasından binek otomobile dek, kişisel mülkiyet kapsamına nelerin
gireceğinin kültürel ve teknik gelişme ve anlayışa bırakılmış olmasıydı. Kişisel mülkiyet konusu malın
çalışmadan gelir elde etmek amacıyla kullanılamayacağı yolundaki ilkenin ise istisnaları vardı. Örneğin
ikinci konuta sahip olan bir Sovyet yurttaşı bu taşınmazından kira geliri elde edebilirdi.
Özel Mülkiyet: Kişisel mülkiyet ile özel mülkiyet arasındaki fark, bir malın tahsis edilme amacıdır.
Yani bir nesne, malikin ve ailesinin kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyorsa kişisel mülkiyet; aynı
nesne gelir elde etmek için kullanılıyorsa özel mülkiyet kategorisindedir. Örneğin, bir dikiş makinasının
maliki, bu makina ile kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak elbiseler dikiyorsa makina üzerin-
deki mülkeyeti kişisel; makinayla diktiği elbiseleri semt pazarında kar elde edecek şekilde satıyorsa makina
üzerindeki mülkiyeti özeldir.
Sovyet Hukuku’nda özel mülkiyet dolaylı olarak kabul görmüştü. Sosyalist ekonomi yanında çiftçile-
rin ve zanaatkarların salt kendi kişisel çalışmalarına dayanan küçük ölçekli ekonomileri kabul ediliyordu.
Bu çerçevede, kollektif çiftliklerde çalışan her çiftçi ailesinin, kollektif çiftlikten sağladığı gelirden başka,
küçük bir toprak parçasını, kişisel mülkiyet olarak elinde bulundurabileceği, bu toprak parçası üzerinde
konut sahibi olabileceği, çiftlik ve kümes hayvanlarına ve küçük tarım araçlarına malik olabileceği ve
bu mülkiyet alanının kollektif çiftlik statüsünde gösterileceği kabul edilmişti. Kişisel kullanma için elde
bulundurulabilen, süresiz ve karşılıksız yararlanma hakkının konusu olan bu toprak parçası genellikle 2,5
ile 5 dönüm arasında değişirdi. İşte bu özel ekonomi alanında, kişisel mülkiyete konu olan toprak, tarım
araçları ve hayvanlarla gelir getirici bir özel mülkiyet ilişkisi tanınmış oluyordu.
53
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
1 Değişik tarihsel dönemlerde hukuki kavramların ve kurumların evrimini açıklayabilme
2 Hukuk sistemlerini açıklayabilme
54
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
TÜRK HUKUKU’NUN TARİHSEL man olan bazı ülkeler kendi hukuk düzenlerini
GELİŞİMİ böyle adlandırmaktadırlar. Bu durumda böyle bir
adlandırma ya bir sınıflandırma işlevi, ya da meş-
Hukuki kurumlar doğarlar, çeşitlenirler, bir
rulaştırma işlevi görmek için kullanılıyor demektir.
coğrafyadan diğerine göçerler, çökerler veya dönü-
Bundan başka, “İslam Hukuku” terimi Şeriat olarak
şürler. Eğer bu süreci bir tür evrim, yani hukukun
da bilinen ve İslam dinince vazedilmiş ilahi ilkeleri
evrimi olarak anlarsak hukuk tarihi, hukukun ev-
ifade etmekde de kullanılır. Gene terim, modern
riminin tarihidir. Günümüzde “aile”den söz ettiği-
döneme kadar fıkıh olarak bilinen “Hukuk Bilimi”
mizde zihnimizde canlanan imge nasıl iki yüz yıl
kavramına karşılık olarak da kullanılmaktadır. Her
önce yaşayan birinin aynı sözcüğü duyduğunda
hâlükârda “İslam Hukuku” başlığı altında vasıfları
zihninde canlananla aynı değilse; daha eskilerde,
diğerlerinden az çok farklı bir hukuk kavramı ve
örneğin göçebe yaşam tarzında yaşayan birisinin-
düzeni vardır.
kiyle de aynı değildir. Roma Hukuku’nun pater
familias ekseninde tanımlanan ailesi ile günümüz
çekirdek ailesi; bu farklı aile türlerindeki aile reisi
kavramları birbirlerinden oldukça farklıdır. Aynı Fıkıh
farklılık kimi sözleşme tiplerine, ticari ilişkilere, Bilmek, anlamak, derinlemesine kavra-
hatta devlet kurumlarına kadar taşınabilir. mak, örtük olanın hakikatine nüfuz edip
İşte bu yüzden, hukukun genel evrimi hukukun karanlık olanı aydınlatmak gibi anlamları
dalları üzerinden incelenebilir: Aile, mülkiyet, mi- karşılayan fıkıh; hukuki anlamda, insanın
ras, sözleşme, uyuşmazlık çözümü, devlet kurum- belirli koşullara bağlı olarak ne yapması
ları, uluslararası antlaşma ve çatışmalar... Hukuk gerektiğini, söz konusu koşullarla eylem-
tarihi, bu alanların farklı kültürlerde gelişiminin sel gereklilik arasındaki bağın niteliğini ve
tarihi, yani bir tür kültür tarihidir. şu ya da bu tarzda eylemeyi seçerse bunun
Bu anlamda Türk toplumunda farklı dönemler- sonuçlarının neler olacağını bilme yetisi
de nasıl bir hukuki yapının egemen olduğu; huku- anlamına da gelir. Fıkıh genellikle üç alt
ki değişmenin hangi etmenlerce belirlendiği soru- başlıkta incelenir:
nu, nihai anlamda Türk kültür tarihi sorunudur. 1. İbâdât (ibadetler),
2. Muâmelât (hukuki işlemler, sözleşme-
ler, evlenme, boşanma, miras)
İslam Hukuku 3. Ukûbât (ceza hükümleri)
Osmanlı Türkleri İslam dinine mensup olduk-
larından özel hukuk alanında uygulanan hukuk
İslam Hukuku idi. Osmanlı Kamu Hukuku’nun Şeriat: İslam dini açısından dar anlamda şeriat,
da bütünüyle İslam Hukuku’na bağlı olduğunu id- İslam dinini belirleyen ilahi buyrukların toplamı-
dia edenler olduğu gibi, İslam Hukuku’nun temel dır. Arap dilinde terimin etimolojik çözümlemesi
prensiplerinden bazılarına açıkça aykırı hüküm ve onda, bir ırmağa giden farklı yollar, beyan, yasa ve
düzenlemeler içeren bir Örfi Hukuku’n Osmanlı ilkeler bütünü gibi anlamların dile geldiğini göster-
kamu yaşamını, özelikle de devlet geleneğini bi- mektedir. Geniş anlamda kullanıldığında ise insa-
çimlendirişi yüzünden, bu yargıya karşı çıkanlar da nın toplumsal varoloşunu sürdürmesinin koşulla-
vardır. rını, yani “hukuk düzeni”ni ifade eder. Bu yüzden
İslam şeriatı beşeri varlığın hem kendisi, yani bio-
Her hâlükârda Osmanlı Hukuku, hatta
fizyolojik, psişik ve bilinç dünyası ile; hem de çev-
Tanzimat’tan sonra bile, İslam Hukuku çerçevesi
resi, yani toplum ve doğa ile ilişkilerini düzenleyen
dışında değerlendirilemez görünmektedir. Hemen
bütüncül (holistik) bir normatif sistemdir.
ekleyelim, “İslam Hukuku”, görece modern za-
manlara ait bir terimdir. İslam dininin ilk tebliğ Fıkıh: İslam Hukuk Bilimi şeriatın belirli hiye-
yıllarında, hicret döneminde, dört halife devrinde rarşik kaynaklardan saptanacağı kabulüne dayanır.
ve sonrasında “İslam Hukuku” gibi ayırıcı bir ifa- Edille-i Şer’iyye (şer’î deliller) olarak da adlandı-
deye rastlanmaz. Ayrıma vurgu yapmak, modern rılan bu kaynakların neler olduğu ilk ikisi dışın-
dönemin bir ürünüdür. Halklarının çoğu müslü- da mezhepler arasında tartışmalıdır. İlk ikisi yani
Kitap ve Sünnet ayrılamaz biçimde birbirlerine
55
Hukukun Temel Kavramları
bağlıdırlar; çünkü anlayış bakımından birbirlerini onları suçsuz sayıp, köle sahibini deve sahibine, de-
gösterirler. Diğerlerinin kaynak oluşları, usulcüle- venin değerinin iki katı kadar tazminat ödemeye
rin ve giderek mezheplerin ‘’kaynak’’ kavramından mahkûm etmesi verilebilir.
ne anladıklarıyla, daha doğrusu birbirlerinden han- Bir diğer kaynak, maslahat (mesâlih-i mürsele),
gi noktada ayrıldıklarıyla ilgilidir. Burada yalnızca, kaldırılmasında zorunlu ve kamusal yarar bulunan
kaynak başlığı altında sünni mezhepleri izleyen bir güçlüğü kaldırmak için hükmolunan çözümdür.
hukukçuların zikrettiklerine değinmekle yetinece- Gene kaynak olarak değerlendirilen örf ise toplumu-
ğiz. Buna göre, Kitap (Kur’an) ve Sünnet’ten başka nun benimsediği, alışageldiği ve günlük yaşayışında
icmâ, kıyas, istihsan, maslahat (mesâlih-i mürsele), uymak zorunda hissettiği davranış tarzlarıdır.
örf, kaynaklar arasında zikredilir.
Mezhepler
Arapçada yol, çığır, görüş anlamına ge- internet
len mezhep sözcüğü, ilâhiyat ve felsefe İslam’da mezhebler ve fıkıhla ilgisi konusuda
alanında kutsal metinlerin nasıl anlaşılıp Abdulkadir Şener’in “İslamda Mezhebler ve
içeriklendilmesi gerektiğine ilişkin yol, Fıkıh Ekolleri’’ başlıklı bilimsel etüdüne şu
yordam, yöntem, üslup ve tarz bütünlüğü adresten ulaşabilirsiniz: http://dergiler.ankara.
taşıyan bir anlayışın benzerlerinden ayırt edu.tr/dergiler/37/731/9309.pdf
edici özellikleriyle oluşturduğu ekolü ifade
eden bir terimdir.
Klasik İslam Hukuk Bilimi şeriatı üç ana bö-
Semavi ve bu yüzden de temel nitelikteki Kitap lümde incelemişlerdir:
yani Kur’an-ı Kerim, 23 yıllık risalet süresi boyun- 1. İbâdât (ibadetler): İbadet İslam’da, genel
ca Hazreti Muhammed’e ayetler ve sureler şeklinde olarak Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla
vahyolunmuş Tanrı kelamı olarak kabul görür. Sün- gerçekleştirilen olumlu ve olumsuz eylemle-
net ise Hazreti Muhammed’in söz ve eylemlerini ri kapsar. Dar anlamda ise ayet ve hadisler-
ifade eden ikinci temel kaynaktır. İcma, fakihlerin de özel şekil ve şartları belirlenen ritüellerin
bir sorun karşısında aynı çözüme ulaşmalarıdır. Kı- uygulanması kastedilir. Müminlerin namaz,
yas (örnekseme, analoji), belirli bir sorunu çözmek oruç, hac gibi farizeleri yerine getirmeleri
için, ona çok benzeyen başka bir sorunun çözümü- ibadetlerle ilgilidir.
ne uygulanan hükmü benzeterek uygulamaktır. Kı- 2. Muâmelât (işlemler): İnsanlar arasındaki
yas sonucu verilen hüküm fakih bakımından içti- doğumdan ölüme dek her tür ve düzeydeki
hattır. Sahabe zamanında bireysel görüş anlamında toplumsal ilişki, bu bölümde incelenir. Söz-
re’y terimi kullanılıyordu. Bu yüzden kıyası kabul leşme, miras, evlenme, boşanma,tazminat
eden fıkıh anlayışına “ehl-i rey” de denilmişti. Fıkıh ve benzeri işlemler bu bölüm altında ince-
açısından içtihad Kur’an ve hadislere dayanılarak, lenmiştir. Devletlerarası ilişkiler de kişiler
daha önce çözülmemiş bir sorunun müçtehid ta- arası ilişkilere kıyasen hukuk konusu yapıl-
rafından kıyas yoluyla çözüme kavuşturulmasıdır. dığından, onlar da bu bölüme dahil olurlar.
Fıkıh tarihinde 9. yüzyıl sonlarına doğru “içtihat Kimi alimler Münâkehât’ı, yani evlenme,
kapısının kapandığı” kabul edilir. boşanma ve benzeri işlemleri ayrı bir bölüm
Kaynaklar arasında zikredilen istihsan, daha olarak da değerlendirirler.
önce karşılaşılmamış bir durum ortaya çıktığında 3. Ukûbât (ceza hukuku): İslam Hukuku’nda,
fakihin kendisine uygun gelen ve genel kuralın is- işlenen ve suç sayılan fiiller ile bunlara
tisnası olarak kıyasen hüküm kurmasıdır. İstihsa- uygulanacak yaptırımları gösteren kısma
na örnek olarak, çalıştırıldıkları halde aç bırakılan “ukûbât” denilir. Bu bölüm bedenî, mali
kölelerin, bir şahsın devesini çaldıktan sonra kesip veya caydırıcı bazı cezai hükümleri kapsar.
yemeleri üzerine Halife Ömer’in kölelerin hırsızlık İslam ceza hukukunda suç sayılan bir fiil
suçundan ellerinin kesilmesine hükmetmek yerine ya Allah’ın haklarına (Hakullah) karşı ya
56
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
da kişilerin haklarına karşı (Hakk-i Ademi) nin gözeticisi ve koruyucusu olabilirdi ancak. Üste-
işlenmiş kabul olunur. Kısas, had ve ta’zir lik şer’i hükümlere göre hükümdarın fıkıh ve dinî
olmak üzere üç de yaptırım grubu vardır. ilimler alanında yeterli donanımı yoksa, kendisinin
Kısas, öldürme, yaralama ya da bir uzvun kulla- şer’i ahkama ilişkin bizzat hüküm ve tasarrufta bu-
nılamaz hale getirilmesi ile sonuçlanan fiillerin bi- lunmaması gerekirdi. Ancak olması gerekenle fiilen
lerek ve isteyerek (kasden) işleyen faillerinin, kadı olan arasındaki ayrım Osmanlı hukuk tarihinde de
kararıyla işledikleri suçun aynısına maruz bırakıla- hükmünü icra etti: Hükümdarın kendi iradesine
rak cezalandırılmasıdır. dayanarak şer’iat dışı alanda yasa koyma yetkisi an-
lamında, şer’i hukukun yanında bir de örfi hukuk
Allah’ın haklarına karşı işlenen suçlara ise hadd
ortaya çıktı. Bugünkü anlamıyla, geniş ölçüde kamu
cezası uygulanır. Hadd cezası Kur’ân’da yer alan
hukuku kapsamında yer alabilecek konularda padi-
zina, hırsızlık, kazf (zina iftirası), yol kesme (kat’ül
şah ‘’kanunname’’, ‘’emirname’’, ‘’yasakname’’ gibi
târik) suçları ile sonradan icma ile bu kapsama soku-
adlar altında yasama faaliyetinde bulunuyor; böylece
lan hamr (ekşime sonucu alkol içeren içkiler) içme
örfi hukuk oluşuyordu. Fatih Sultan Mehmet devri-
suçlarına karşılık gelen yaptırımları topluca ifade
nin alimlerinden Tursun Bey örfü “siyâset-i sultâni
eder. Kur’ân’da zinanın yüz değnek ile cezalandırıl-
ve yasag-i pâdisahî” denir ki, urefâmizca ona örf
ması buyurulmuş iken, sonradan gene icma ile, değ-
derler” tarzında tarif eder. Buradaki örf, günümüzde
nek vurma cezası recme dönüştürülmüştür. Recm,
“örf ve âdet hukuku” derken kullandığımız örften
suçlunun taşlanarak infaz edilmesidir ve Musevi hu-
farklı bir anlam taşır: Hükümdarın yasa koyması
kukuna dek tarihi izlenebilen bir yaptırımdır.
anlamına gelir. “Emirname”, “kanunname”, “ya-
Kısas ve Hadd kapsamında yer almayıp, örne- sakname” adlarıyla da anılan bu yasama faaliyetleri,
ğin dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, şantaj, yalancı aslında Osmanlı’dan önceki Türk devletlerinde de
tanıklık gibi suç ve ceza olarak belirlenmeleri kamu başvurulan bir yolun Osmanlı Hukuku’na yansımış
düzenine bırakılmış kimi fiillere ise ta’zir cezaları biçimiydi. Osmanlı sultanının “nizam-i âlem” için,
uygulanır. yani dünyanın düzeni için şer’iata aykırı olmamak
üzere yasa koyması ile özellikle devlet örgütü, tarım-
Osmanlı Hukuku sal üretim, vergiler ve ta’zir kapsamındaki cezalarla
ilgili geniş bir yasama faaliyeti ortaya çıkmıştır. Sul-
tanın yasama ve yürütme yanında yargısal yetkileri
Şer’iat ve Örf de vardır, ancak Osmanlı Hukuku yargılama erki-
Tarihçiler Osmanlı Devleti’ni, kuruluştaki bey- ni ilmiye sınıfına bırakmış; belirli ilimlerde eğitim
lik dönemi, imparatorluk halini alışı ve çöküşünü görmüş alimlerin kadılık görevini yerine getirmesi
içerecek tarzda 1299 ile 1918 tarihleri arasındaki bir kabul edilmişti. İslam Hukuku’na göre kadıların
zaman diliminde incelerler. Hukuk tarihi açısından verdiği kararlar kesindi, ancak rüşvet aldıklarından
ise sorun biraz daha farklıdır. Kamu hukuku an- yakınılmış ya da haksız bir hüküm vermişlerse, ilgili-
lamında beylik ve imparatorluk birbirinden tür ve nin talebi üzerine verilen hüküm kazaskerce denet-
nitelik olarak farklı iki devlet gibidir. Özel hukuk lenip gerekirse değiştirilirdi.
açısından da Osmanlının bir dönemini diğerine eş
görmek mümkün değildir: İmparatorluk, millet
sistemi ile bir tür çok hukukluluğu başarabilmiş-
ken, çöküş döneminde adli kapütülasyonlara karşı Kazasker (Kadı asker)
hukuk birliği erişilemeyen bir özlem halini almıştır. Osmanlı Devleti’nde askerî sınıfa âit şer’î
Her şeye rağmen genellikle Osmanlı Hukuku’nun ve hukuki davalara bakan hâkim. Kazas-
İslam Hukuku niteliği taşıdığı söylenir. kerlik, ilmiye mesleğinin en yüksek mer-
Osmanlı Hukuku’nu, özellikle de kamu hu- tebelerinden biri olup Anadolu ve Rumeli
kukunu belirleyen bir diğer nitelik onun aynı za- olmak üzere iki kazaskerlik mevcut olup,
manda bir örfi hukuk oluşudur. Şeri’at’a göre Şa’ri Rumeli kazaskeri derece ve yetki olarak
(yasa koyucu) Allah olduğuna göre herhangi bir diğerinden daha üstündü. Kazasker, kadı
İslam hükümdarının kendisini yasa koyucu kabul ve müderrislerin atama ve tayin işleri ile
etmesi mümkün değildi. Asli yasa koyucu niteliği de yetkiliydi.
taşımayan hükümdar, asli yasakoyucunun iradesi-
57
Hukukun Temel Kavramları
Böylece, en azından Tanzimat’a kadar şer’i Hukukiye (hukuk yargılaması) yürürlüğe girmiş-
alanda içtihadi, örfi alanda yasa temelli bir hukuk tir. Bunlar genellikle Fransız Hukuku’ndan iktibas
varlığını sürdürdü. Osmanlı milletler sistemi özel edilen kanunlardı. Böylece Türkiye’de Batı huku-
hukuk alanında her milletin kendi hukuk veya ör- kunun benimsenmesi süreci başlamış oluyordu.
füne göre ve kendi uyuşmazlığını çözmesine ola- Bir yandan da İslam Hukuku kaynaklı düzenle-
nak tanıyordu. Gerek Osmanlı İmparatorluğu’nun meler yasalaştırma aracılığıyla hukuk sisteminin
dünya sistemindeki egemen konumunu yitirmesi, unsuru olmaya devam ediyor, böylece kültürel ba-
gerek ekonomisini üzerine oturttuğu toprak siste- kımdan ikili bir görünüm ortaya çıkıyordu. İslam
minin çözülmesi, gerekse askerî, bilimsel ve devlet Hukuku’ndan yola çıkılarak yapılan bu özgün
örgütü alanında yenilenme yeteneğinin hızlı yitimi yasalaştırmalara 1858 tarihli Kanunname–i Arazi,
hukuk sistemini işlevsiz kılmaya başlamıştı. 1917 tarihli Hukuku Aile Kararnamesi ve 1876
tarihli Mecelle-i Ahkamı Adliyye sayılabilir.
Kendisi de hukuki bir düzenleme olan Tanzi-
mat Fermanı Osmanlı toplumunun kendisini zo-
runlu hissettiği dönüşüm ve yenilikleri ortaya koy-
maya çalıştığı yeni bir dönemin habercisi oldu. Mecelle-i Ahkamı Adliyye (Mecelle)
1868-1878 yılları arasında Ahmet Cev-
det Paşa başkanlığındaki bir komisyon
Tanzimat Dönemi: Gelenek ve Batı tarafından derlenen ve Hanefi mezhebi-
Hukuku nin medeni hukuka ilişkin fıkıh kuralları
1800’lerin başlarında gerek özel hukuk, ge- kodeksidir. Bir giriş ile onaltı bölümden
rekse kamu hukuku alanının yapısı eskiden yanıt oluşur ve 1851 madde içerir. Osmanlı
verdiği sorunlara yanıt veremez duruma gelmişti. İmparatorluğu’nun son yarım yüzyılın-
da şer’i mahkemelerde, 1926 yılına dek
Böylece Osmanlı toplumu çok geç kalarak da olsa
Cumhuriyet mahkemelerinde, 20. yüz-
Tanzimat’la beraber hukuksal kurumların modern- yılın sonlarına dek İsrail’de müslümanlar
leştirilmesine ilişkin düzenlemelere girişti. 1839 ta- arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanmış
rihli Gülhane Hattı Hümayunu’nda vatandaşların ve hâlen Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nde
kanun önünde eşitliği ilkesi ilk defa beyan edilmiş Avusturya Medeni Yasası ile birlikte sınırlı
ve ceza hukukunda keyfîliğin ortadan kaldırılacağı olarak uygulanmaktadır.
açıklanmıştır. 1856’da Islahat Fermanı ile eşit vatan-
daşlık hakları yönünde önemli adımlar atılmış, niha-
yet 1876’da modern anlamda bir Anayasa, Kanun-u
Mecelle kabul edilmeden önce, Osmanlı toplu-
Esasî ile meclis ve meşruti ilkeler kabul edilmiştir. mu için modern bir medeni yasanın nasıl olması
gerektiği tartışması Osmanlı aydınlarını iki görüşe
ayırmıştı: Bir yanda Ali Paşa’nın başını çektiği, Fran-
sız Medeni Yasası’nın (Code Civile) Türkçeleştirilip
Kanun-u Esasî benimsenmesini savunanlar ile diğer yanda başını
1876’da ilan edilmiş, 1878’de II. Abdülha- Ahmet Cevdet Paşa’nın çektiği ve fıkıh geleneğine
mit tarafından askıya alınmış, 24 Temmuz dayalı olarak bir medeni yasa ortaya konulmasını
1908 ihtilali sonucunda değişikliklerle yü- savunanlar... Tanzimat boyunca hukuk kaynağı ola-
rürlüğe girmiş ve kısmen 1924 tarihine rak Fransız mevzuatının tercih edilmesi, Osmanlı
kadar yürürlükte kalmış Anayasa’dır. hukuk sisteminin birliğini sağlayacağı umuduyla
Ali Paşa’yı Fransız Medeni Kanunu’nun (Code Ci-
vile) iktibasını savunmaya itmişti. Ali Paşa’ya göre
1858’de, 1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu’na bu adım Osmanlı toplumunu içinde bulunduğu
dayanılarak, kimi eklemelerle Cumhuriyet’in ku- hukuk krizinden kurtaracaktı. Böylece yabancı-
ruluşuna dek yürürlükte kalacak modern bir ceza lara tanınmış adli kapütülasyonlar ve azınlıklara
kanunu kabul edilmiştir. 1858’de Kanunname-i tanınan yargısal bağışıklıklara katlanmaya gerek
Ticaret, 1864’de Ticaret-i Bahriye Kanunamesi, kalmayacak, söz konusu unsurlar Fransız Mede-
1880’de Usûl-i Muhakemet-i Cezaiye Kanunu ni Kanunu’na itiraz edemeyecekleri için, hukuk
(ceza yargılaması) ve Usul-i Muhakematı Kanunu alanında sağlanan birlik temin edilebilecekti. Ali
Paşa’ya göre Fransız Medeni Kanunu’nun kabulü
58
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
59
Hukukun Temel Kavramları
ayrıcalıklarının, ancak laik bir hukuk düzeninde anlamsızlaştırılabileceğini vurgulamaktaydı. Türk Medeni
Kanununun 1926’da kabulünün bağımsızlığı güvencelendirme amacını da aşan sonuçları oldu:
• İlkin Türkiye böylelikle laik bir hukuk düzenine geçmiş oldu. Buna bağlı olarak, Türk hukuku Kıta
Avrupası hukukunun bir parçası oldu;
• İkinci olarak, çok hukukluluktan çöküşle birlikte çok başlı hukuka evrilen yapı tasfiye edilerek
hukukun birliği ve tekliği sağlanmış oldu;
• Üçüncüsü, Hukuku Aile Kararnamesi’yle başlayan çok eşli evliliğin yasaklanması ile tek eşli evlili-
ğin kabulü başta olmak üzere aile düzeni ve evli kadının statüsünde kökten bir değişim gerçekleşti-
rilmiş oldu.
• Dördüncüsü, ve daha kapsayıcı olanı Medeni Kanun ve onu izleyen benimsemelerle, modern hu-
kuki düşünce ve hukuk kültürü de benimsenmiş oldu.
1926 ile başlayan ağırlıklı olarak benimsemeye dayalı hukuki modernleşmenin tek ürünü Türk Medeni
Kanunu değildi kuşkusuz. Ancak Türk Medeni Kanunu özel hukuk alanında Ticaret Kanunu ve usul ka-
nunları gibi diğer pek çok düzenlemenin temeli olan ana hukuki düzenleme niteliği taşıdığı; dahası mede-
ni yasalar ilgili oldukları toplumun hukuksal kimliğini ifade ettikleri için, onun benimsenmesi neredeyse
tek başına bütün bir hukuk devriminin yön ve içeriğini ifade etmektedir.
Resim 3.4 Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Prof. Ali Kemal Bey’in dersinde
Kaynak: http://istanbuluniversitesi.hukukfakultesi.gen.tr/images/img_main_02.jg
60
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
Araştırmalarla
İlişkilendir
Efendiler, ilk Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nu ha- dıracaktır. Oysa, herkes kendi vicdanını susturmaya
zırlayanlara bizzat başkanlık ediyordum. Yapmakta imkân görecek mi? O zaman İki şey düşündüm.
olduğumuz kanunla, “şer i hükümler” deyiminin bir Biri, yeni Türkiye Devletinde her ergin şahıs
ilişkisi olmadığını anlatmak için çok çalıştık. Fakat dinini seçmekte serbest olmayacak mıdır? sorusu.
bu deyime, kendi zanlarınca bambaşka anlam veren- Diğeri, Hoca Şükrü Efendinin : “Bazı yüksek din ar-
leri inandırmak mümkün olmadı İkinci nokta Efen- kadaşlarımızla birlikte düşündüklerimizi şeriat kitap-
diler, yeni Teşkilât-ı Esasiye Kanununun ikinci mad- larında yer almış belirli ve değişmez İslâmî hüküm-
desinin başında yer alan “Türkiye Devleti’nin dini, leri yayınlayarak, maalesef yanıltıldığı görülen İslâm
İslâm dinidir” cümlesidir. Bu cümle daha Teşkilât-ı kamuoyunu aydınlatmayı boynumuza borç bir görev
Esasiye Kanunu’na geçmeden çok önce İzmit’te, İs- saydık” girişinden sonra yer alan “İslâm halifesinin
tanbul ve İzmit basın mensuplarıyla yaptığımız uzun görevi, dinin emirlerini korumak ve kollamakta pey-
bir görüşme ve sohbet sırasında, karşımdakilerden gamberin yerini tutmaktır. Dinî hükümler koymakta
birinin şu sorusuyla karşılaştım: “Yeni hükümetin da yüce Peygamber Efendimizin vekilliğini yapmak-
dini olacak mı?” tır” sözleri.
İtiraf edeyim ki, böyle bir soru ile karşılaşmayı hiç Oysa, Hocanın sözlerini uygulamaya kalkışmak,
de istemiyordum. Sebebi, pek kısa olması gereken ce- millî hâkimiyeti, vicdan hürriyetini kaldırmaya çalış-
vabın, o günkü şartlara göre ağzımdan çıkmasını he- maktı. Bundan başka; Hocanın bilgi dağarcığında, Ye-
nüz istemeyişimdir. Çünkü, vatandaşları arasında çeşitli zitler zamanında yazdırılmış istibdat rejimine has for-
dinlere bağlı unsurlar bulunan ve her dinden olanlar müller bulunmuyor muydu?
hakkında adaletli ve tarafsız davranmak, mahkemele-
O halde, ne anlama geldiği ve ne kastedildiği ar-
rinde vatandaşları ve yabancılar için adaleti eşit ölçülerle
tık herkesçe iyiden iyiye anlaşılmış bulunan devlet ve
uygulamakla yükümlü bulunan bir hükümet, düşünce
hükümet kavramlarını ve millet meclislerinin görevle-
ve vicdan hürriyetine saygılı olmak zorundadır. Hükü-
rini din ve şeriat kılıklarına bürüyerek kim ve ne için
metin bu tâbiî sıfatının, şüpheli yoruma yol açabilecek
aldatılacaktır?
vasıflarla sınırlandırılması elbette doğru değildir.
Gerçek bundan ibaret olmakla birlikte, o gün
“Türkiye Devleti’nin resmî dili Türkçe’dir” de-
İzmit’te basın mensuplarıyla, bu konuda daha faz-
diğimiz zaman bunu herkes anlar. Hükümetle olan
la görüşmekte yarar yoktu. Cumhuriyetin ilânından
resmî işlemlerde Türk dilinin geçerli olmasını herkes
sonra da, yeni Teşkilât-ı Esasiye Kanunu yapılırken,
tâbii bulur. Fakat, “Türkiye Devletinin dini İslâm
lâik devlet deyiminden dinsizlik anlamı çıkarmak
dinidir” cümlesi aynı şekilde mi anlaşılacak ve kabul
eğiliminde olanlara ve bundan yararlanmak isteyen-
edilecektir? Bu elbette, açıklanmaya ve yorumlanmaya
lere fırsat vermemek için, kanunun ikinci maddesini
muhtaçtır.
anlamsız kılan bir deyimin sokulmasına göz yumul-
Efendiler, karşımdaki gazetecinin sorusuna “hü- muştur.
kümetin dini olamaz!” diyemedim. Aksini söyledim.
Kanunun gerek 2. ve gerek 26. maddelerinde
Vardır Efendim, İslâm dinidir, dedim. Fakat, hemen
fazladan yer alan, yeni Türkiye Devleti’nin ve Cum-
arkasını “İslâm dininde düşünce özgürlüğü vardır”
huriyet rejimimizin çağdaş karakteriyle bağdaşmayan
cümlesiyle cevabımı açıklamak ve yorumlamak gere-
deyimler, inkılâp ve Cumhuriyetin o gün için sakınca-
ğini duydum. Demek istedim ki, devlet, düşünce ve
lı görmediği tavizlerdir.
vicdana saygı göstermekle kayıtlı ve yükümlü olur.
Karşımdaki gazeteci, verdiğim cevabı akla yatkın bul- Millet, bu fazlalıkları, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu-
madı ki, sorusunu şu tarzda tekrarladı: “Yani devlet muzdan ilk fırsatta kaldırmalıdır!
bir dine bağlı kalacak mı?’’
“Kalacak mı, kalmayacak mı bilmem!” dedim. Kaynak: Kemal Atatürk, “Nutuk 1919-1927”; Ata-
Konuyu kapatmak istedim. Fakat, mümkün olmadı. türk Araştırma Merkezi Yayım; Bugünkü Dille Yayına
O halde, denildi; herhangi bir konuda inançla- Hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara 1995,
rım ve düşüncelerim doğrultusunda bir fikir ortaya s. 483-484; 1927 baskısında s. 435-436.
atmaktan, hükümet beni engelleyecek veya cezalan-
61
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
3 Türk toplumunun tarih içindeki hukuk kültürünün değişimini saptayabilme
62
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
2 Hukuk sistemlerini
açıklayabilme
63
Hukukun Temel Kavramları
64
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
1 “Yargısal örnek kararların ana kaynak olduğu 5 Aşağıdakilerden hangisi Equity hukukunu
İngiliz Hukuku gibi bir hukuk kültüründe hukuki açıklayan ifadedir?
akıl yürütme ve kanıtlama örnek olayları kullanır-
neler öğrendik?
ken, temel kavramların kurucu nitelik taşıdığı Kıta A. Aşırı biçimsel formalitelere sahip olma yüzün-
Avrupası hukuklarında hukuki akıl yürütme ve ka- den Statute Law ortaya çıkmıştır.
nıtlama genel kavramların özel durumlara uyarlan- B. Common Law uygulamalarının aşırı biçimcili-
masına ağırlık verecektir.” Metinde Kıta Avrupası ğinin adalet arayışını karşılamadaki yetersizliği-
ve İngiliz hukuku hangi yönden karşılaştırılmıştır? ni giderme gereksiniminden doğmuştur.
A. Hukuk anlayışları C. Parlamentonun yasama faaliyetinin bir sonu-
B. Hukuk teknikleri cudur.
C. Hukuk sistemleri D. Önceki örnek kararları izleme zorunluluğu
D. Hukuk tarihleri yoktur.
E. Hukuk düzenlemeleri E. Norman krallarının atadığı gezici yargıçların
faaliyetinin ürünüdür.
2 Aşağıdaki ifadelerden hangisi Gaius’un
institutiones’i hakkında söylenemez? 6 Amerikan hukukunun hangi özelliği onun
modern hukuk tarihindeki özel yerini vurgular?
A. Gaius’un institutiones’i, kişiler (personae), şeyler
(res), borçlar (obligatione), aileler (familias) ve A. Batıya göç hareketi, hukuksuz bir toplumsal
davalar (actiones) olmak üzere beş bölümdür. yaşam biçiminden hukuki bir yaşam biçimine
B. Gais’un institutiones’i günümüze intikal etmiştir. geçişin yegane modern örneği olması
C. Gais’un institutiones’i corpus iuris civilis’te ye- B. Yüksek Mahkemenin yetkileri konusunda tu-
ralan institutiones’lere de kaynaklık etmiştir. tucu davranması
D. Yapıt hukuk kurum ve kavramlarını genelden C. Kongrenin yasama faaliyetine önem vermesi
özele gidecek şekilde ortaya koyar. D. Önceki örnek kararlara uyma zorunluluğunun
E. Gaius’un institutiones’i, kişiler (personae), şey- bulunması
ler (res) ve davalar (actiones) olmak üzere üç
bölümdür. E. Kişisel hakların korunmasında etkili hukuki
mekanizmalara sahip olması
3 Özgür bir kimsenin Roma Hukukuna göre
hak sahibi olabilmesinin koşulu nedir? 7 Sosyalist toplum ilişkilerinin oluşturulması
için araçsal bir değer taşıyan hukuka ilgililerin ita-
A. Belirli bir malvarlığına sahip olması ati hangi sosyalist hukuk ilkesinin içeriğini oluştu-
B. Belirli bir yaşı doldurması rur?
C. Roma’da ikamet ediyor olması
D. Aynı zamanda vatandaş olması A. Sosyalist Demokrasi
E. Erkek olması B. Kollektivizm
C. Demokratik Merkeziyetçilik
4 Aşağıdaki ifadelerdelerden hangisi Pandekt D. Hukuk Devleti
Hukuku kavramını açıklar? E. Sosyalist Yasallık
A. Roma Hukukunun Amerika’nın bazı eyaletle-
rinde etkili olmuş halidir. 8 Bir ülkede dağınık halde bulunan hukuk ku-
B. Roma Hukukunun İtalya’da Rönesansla birlikte rallarının ait oldukları hukuk dalına bağlı olarak
yeniden ele alınmış halidir. derlenip sistemli bir bütünlüğe kavuşturulması et-
C. Roma Hukukunun Almanya’da geçerli olduğu kinliğine ne ad verilir?
bölgenin ve zamanın gereklerine göre düzen- A. Yayılma
lenmiş halidir.
B. Benimseme
D. Roma Hukukunun Gaius tarafından
Institutiones’te işlenmiş halidir. C. Aktarma
E. Roma Hukukunun Bizans’ta zamanın gerekle- D. Tedvin
rine göre düzenlenmiş halidir. E. Kültürleme
65
Hukukun Temel Kavramları
A. Batılılaşma ve dünyevileşme
B. Münâkehat B. Bağımsızlık ve modernleşme
C. Münâkalat C. Batılılaşma ve kalkınma
D. Münâcat D. Refah ve kalkınma
E. Müçtehid E. Yenilenme ve dünyevileşme
66
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
1. B Yanıtınız yanlış ise “Karşılaştırmalı Hukuk” 6. A Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Hukuku” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. D Yanıtınız yanlış ise “Roma Hukukunun İlke- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Kıta Avrupası Hukuk Sis-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. temi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “Pandekt Hukuku” ko- 9. A Yanıtınız yanlış ise “İslâm Hukuku” konusu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
İngilizlerin yazılı bir Anayasa’ları olmadığı gibi Amerikan Hukuku anlamında bir
Anayasa yargısına da sahip değildirler. Bazı tarihsel belgeler ve kimi devlet gele-
nekleri İngiliz toplumu için Anayasa değerindedir. Buna karşılık A.B.D. için Ana-
Araştır 1 yasa, federal bir devletin kurucu belgesi olduğu kadar, ülkedeki hukuk birliğinin
kendisine göre sağlandığı temel önemde bir yasadır. Amerikan Yüksek Mahkeme-
si ve onun otoritesi ile federal mahkemelerin yürüttükleri Anayasa’ya uygunluk
denetiminin konusu yalnızca yasalar değil; aynı zamanda değişik yargı yerlerinin
Amerikan Hukukunu ele alış biçiminin de Anayasa’ya uygunluğudur.
Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile ortaya konan değişiklik, özel hukuk
Araştır 2 alanındaki diğer düzenlemelerin temeli olduğu kadar; yeni toplumsal düzenin
hukuksal kimliğini de ifade etmektedir.
67
Hukukun Temel Kavramları
Kaynakça
Aydın, Ufuk (2010). Temel Hukuk Dersleri. Gözler, Kemal (2011). Hukuka Giriş. Bursa:Ekin
Eskişehir: Nisan Yayınları. Yayınları.
Arnaldez, Roger (2005). Les Sciences Coraniques: İlhan, Cengiz (2003). Hukukun Doksan Dokuz
Grammaire, Droit, Théologie et Mystique. İlkesi. İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal
Paris: Librairie Philosophique J.Vrin. Tarih Vakfı.
Aydın, M.Âkif (2009). Türk Hukuk Tarihi. İstanbul: İzzetbegoviç, Ali (2008). Doğu ve Batı Arasında
Beta. İslâm. Salih Şaban (çev.) İstanbul:NehirYayınları.
Barkan, Ömer Lütfi (1980). Türkiye’de Toprak Oğuz, Arzu (2003). Karşılaştırmalı Hukuk.
Meselesi. İstanbul:Gözlem Yayınları. Ankara:Yetkin Yayınları.
Belgesay, Mustafa Reşit (1963). Kur’an Hükümleri ve Özsunay, Ergun (1976). Karşılaştırmalı Hukuka
Modern Hukuk. İstanbul: Fakülteler Matbaası. Giriş. İstanbul: Sulhi Garan Matbaası.
Bozkurt, Gülnihal (1996). Batı Hukukunun Şener, Abdülkadir (1974). Kıyas, İstihsan, İstıslah.
Türkiye’de Benimsenmesi. Ankara. Türk Tarih Ankra: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.
Kurumu Basımevi.
Iutinianus (1968). Institutiones. Ziya Umur (çev.).
Çataloluk, Gökçe (2010). Hukuka Sistemik İstanbul: Fakülteler Matbaası.
Yaklaşımlar. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Umur, Ziya (1982). Roma Hukuku. İstanbul:
Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku
Fakülteler Matbaası.
Anabilim Dalı, yayımlanmamış doktora tezi.
Üçok, Coşkun - Mumcu, Ahmet (1991). Türk
David, René (1985). Çağdaş Büyük Hukuk
Hukuk Tarihi. Ankara: Savaş Yayınları.
Sistemleri. Argun Köteli (çev.). İstanbul: Üçdal
Neşriyat. Villey, Michel (2000). Roma Hukuku Güncelliği.
Bülent Tahiroğlu (çev.) İstanbul. Der Yayınları.
Eroğul, Cem (1997) Çağdaş Devlet Düzenleri.
Ankara. İmaj Yayıncılık. Yakut, Esra (2005). Şeyhülislamlık: Yenileşme
Döneminde Devlet ve Din. İstanbul: Kitap
Fromont, Michel (2005) Grand Systèmes de Droit
Yayınevi.
Etrangers. Paris: Dalloz.
İnternet Kaynakları
http://chartsbin.com/view/aq2
http://turkish.turkey.usembassy.gov/media/pdf/
federal_yargi.pdf
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/731/9309.
pdf
68
Bölüm 4
Yargı Örgütü
1 2
Adlî Yargı İdarî Yargı
1 Adlî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev 2 İdarî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev
öğrenme çıktıları
3 4
Anayasa Yargısı Diğer Yargı Kolları
3 Anayasa Yargısını ve bu yargı kolu içinde 4 Diğer yargı kolları içinde görev alan
görev alan mahkemeleri açıklayabilme mahkemeleri açıklayabilme
5
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargısı
5 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
yapısını ve işleyişini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Yargı Kolu • Adlî Yargı • Danıştay • Hukuk Mahkemeleri • Ceza Mahkemeleri
• Anayasa Mahkemesi • Yargıtay • İdarî Yargı
70
Hukukun Temel Kavramları
71
Yargı Örgütü
bölge adliye mahkemeleri Adana, Antalya, Ankara, Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek
Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Sam- hâkimlidir (5235 s.K. m. 5, II). Özel kanunlarla
sun illerinde faaliyete başlamış ve yargı çevreleri kurulan diğer ilk derece mahkemelerinin kuruluşu
yeniden belirlenmiştir. Bölge adliye mahkemeleri hakkında ise özel hükümler bulunmaktadır.
15 Temmuz 2016 tarihinde tüm yurtta göreve baş- Hukuk mahkemeleri her il merkezi ile bölge-
lamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin göreve baş- lerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate
lamasıyla birlikte, adlî yargı kolundaki üç dereceli alınarak belirli ilçelerde kurulur. Bu mahkemeler
mahkeme sistemi aşağıdaki şekilde oluşmaktadır: kuruldukları il ve ilçenin adı ile anılır (ör. Eskişe-
• Kişiler arasında doğan uyuşmazlık hakkında hir Asliye Hukuk Mahkemesi veya Mihalıççık Sulh
yargılama yapma ve uyuşmazlığı çözmeye Hukuk Mahkemesi). Mahkemelerin yargı çevresi
yönelik olarak davanın esası hakkında karar bulundukları il veya ilçe merkezi ile bunlara adlî
vermekle görevli ilk derece mahkemeleri, yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarına göre
• İlk derece mahkemesi kararlarının istinaf belirlenir. Büyükşehir belediyesi bulunan illerde
incelemesini yapmakla görevli ikinci derece yer alan ve o ilin adıyla anılan sulh ve asliye hu-
bölge adliye mahkemeleri, kuk mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçenin
• Bölge adliye mahkemesi ve bazı hallerde ilk yargı çevresine bakılmaksızın, Adalet Bakanlığı’nın
derece mahkemesi kararlarının temyiz ince- önerisi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
lemesini yapmakla görevli Yargıtay. belirlenir.
72
Hukukun Temel Kavramları
usûlleri ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Ka- Özel mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi hariç,
nunu ile belirlenmiştir. Genel mahkemelerin göre- tek hâkimlidir. Asliye ticaret mahkemesi ise, bir
vi aşağıdaki şekilde özetlenebilir: başkan ve yeteri kadar üyeden oluşur (5235 s.K.
• Asliye hukuk mahkemesi, kanunlarda aksi- m. 5, III). Bir yerde özel mahkeme kurulmamışsa,
ne bir düzenleme bulunmadıkça, özel mahkemenin görev alanına giren dava ve iş-
lere, özel mahkeme sıfatıyla, o yerde görevli asliye
- Dava konusunun değer veya miktarına
hukuk mahkemesi tarafından bakılır.
bakılmaksızın malvarlığı haklarına iliş-
kin davalarla, şahıs varlığına ilişkin da-
valara, Ceza Mahkemeleri
- Sulh hukuk mahkemesi ve diğer özel Ceza mahkemeleri kanunların suç saydığı fiil
mahkemelerin görev alanları dışında (davranış) veya işlemlerin gerçekleşmesi halinde,
kalan tüm dava ve işlere (HMK m. 2) suç işleyenlerin yargılanması ve suçlu bulundukları
bakar. takdirde alacakları cezaların belirlenmesi için açılan
• Sulh hukuk mahkemesi, dava konusunun davalara bakmakla görevlidirler. Ceza mahkemeleri
değer veya tutarına bakılmaksızın; de genel ve özel ceza mahkemeleri olarak iki gruba
ayrılabilir. Adlî Yargı Teşkilat Kanununa göre, ceza
- Kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmaz-
yargısındaki genel mahkemeler asliye ceza ve ağır
lıkları konu alan davalar ile bu davalara
ceza mahkemeleridir. Asliye ceza mahkemeleri tek
karşı açılan davalara,
hâkimlidir. Ağır ceza mahkemesinde ise, bir başkan
- Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın ile yeteri kadar üye bulunur.
paylaştırılmasına ve ortaklığın gideril-
5235 sayılı Adli Yargı Teşkilat Kanununda
mesine ilişkin davalara,
18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunla yapı-
- Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece lan değişiklikle, sulh ceza mahkemesi kaldırılmış,
zilyetliğin korunmasına yönelik olan onun yerine, kanunların ayrıca görevli kıldığı
davalara, hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturma-
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile di- larda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararla-
ğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi rı almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan
veya sulh hukuk hâkimini görevlendir- itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği
diği diğer davalara (ör. Taşınmazın ay- kurulmuştur. Sulh ceza mahkemelerinde görül-
nına ilişkin olmayan, kat mülkiyeti ka- mekte olan dava dosyaları ise, yetkili asliye ceza
nundan doğan davalara veya çekişmesiz mahkemelerine devredilmiştir. Örneğin, yürütül-
yargı işlerine) bakmakla görevlidir. mekte olan soruşturmayla ilgili olarak Cumhuri-
Genel mahkemeler yanında, özel bir kanunla yet savcısının kararına karşı sulh ceza hakimliğine
kurulan ve bakacakları dava ve işler belirli kişiler itiraz edilebilir (CMK m. 173). Müstakilen sulh
veya uyuşmazlık türleri ile sınırlandırılmış bulunan ceza hâkimliğinde görevlendirilen hâkimler, adli
mahkemeler ise özel mahkeme (uzmanlık mahke- yargı adalet komisyonu tarafından, başka mahke-
mesi) olarak adlandırılır. Hukuk mahkemeleri ara- melerde veya işlerde görevlendirilemez (5235 s.K.
sındaki özel mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi, m. 10).
aile mahkemesi, tüketici mahkemesi, iş mahkemesi, Ceza mahkemeleri ile sulh ceza hakimliği, her
icra mahkemesi, kadastro mahkemesi, fikri ve sınaî il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yo-
haklar hukuk mahkemesi olarak özetlenebilir. Özel ğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde
mahkemelerin bakmakla görevli oldukları davalar Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu görüşü
ise, kendi kanunlarında belirlenmiştir; örneğin, alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur. İş du-
asliye ticaret mahkemesi, ticari nitelikteki davalara rumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemele-
bakmakla; tüketici mahkemesi, Tüketicinin Ko- rinin ve sulh ceza hakimliğinin birden fazla dairesi
runması Hakkında Kanuna göre, tüketici işlemleri oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Ceza
ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek mahkemeleri ve sulh ceza hakimliği, bulundukları
uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözmekle görevlidir. il veya ilçenin adı ile anılır.
73
Yargı Örgütü
Ceza mahkemelerinin ve sulh ceza hakimliğinin m. 25 vd.), fikri ve sınaî haklar ceza mahkemesi
yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile (5846 s. FSEK m. 76) ve icra ceza mahkemesidir
bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırla- (2004 s. İİK m. 346-354).
rıdır. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir beledi- Ceza yargısında görev yapan genel ve özel mah-
yesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırla- kemeler yanında, her il merkezi ve ilçede, o il veya
rı içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh ceza ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı
hakimliğinin ve asliye ceza mahkemesinin yargı kurulur. Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhu-
çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet riyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı
Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar bulunur (5235 s.K. m. 16). Cumhuriyet başsavcı-
Kurulunca belirlenir. Coğrafi durum ve iş yoğunlu- lığı, kamu davasının açılmasına yer olup olmadı-
ğu göz önünde tutularak bir sulh ceza hakimliğinin ğına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya
kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesi- yaptırmak; kanun hükümlerine göre, yargılama
ne, Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katıl-
ve Savcılar Kurulu tarafından karar verilir. mak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak;
Ceza yargısındaki genel mahkemelerin görevi kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi
aşağıdaki şekilde özetlenebilir: ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek ve kanunlarla
• Asliye ceza mahkemesi, kanunların ayrıca verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir (5235
görevli kıldığı hâller dışında, sulh ceza ha- s.K. m. 17).
kimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görev- Kanunlarda Cumhuriyet savcılığının görev ya-
leri dışında kalan dava ve işlere bakmakla pacağı belirtilen mahkemelerdeki duruşmalarda,
görevlidir. başsavcılık, Cumhuriyet başsavcısı, görevlendireceği
• Ağır ceza mahkemesi ise, kanunların ayrıca gö- Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet savcısı-
revli kıldığı haller dışında, Türk Ceza Kanu- nın katılımı ile temsil edilir (5235 s.K. m. 22).
nunda yer alan yağma (TCK m.148), irtikâp
(TCK m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahte- Bölge Adliye Mahkemeleri
cilik (TCK m. 204/2), nitelikli dolandırıcı-
Bölge adliye mahkemeleri, ikinci derece adlî yar-
lık (TCK m. 158), hileli iflas (TCK m. 161)
gı mahkemeleri olup, bölgelerin coğrafi durumları
suçları, Türk Ceza Kanununun ikinci kitap
ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen
dördüncü kısmının dört, beş, altı ve yedinci
yerlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu
bölümünde tanımlanan suçlar (devletin gü-
görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kuru-
venliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu
lur. Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunma-
belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkeme-
ya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve
lerin kaldırılmasına ise, Adalet Bakanlığı’nın öneri-
casusluk, 318, 319, 324, 325 ve 332’nci mad-
si üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu karar verilir.
deler hariç) ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Türkiye’de Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Er-
Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıy-
zurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun illerin-
la açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet ha-
de bölge adliye mahkemeleri kurulmuş olup ve bu
pis, müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis
mahkemelerin yargı çevreleri Hakimler ve Savcılar
cezasını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere
Kurulu tarafından belirlenerek Resmî Gazete’de
bakmakla görevlidir.
ilân edilmiştir. Bölge adliye mahkemelerinin yurt
Özel ceza mahkemelerinin (uzmanlık mah-
genelindeki sayısının yakın zaman içinde artması
kemelerinin) kuruluşu ile görev ve yetkileri özel
beklenmektedir Ülke nüfusu, bölgelerin coğrafi
kanunlarda düzenlenmekte olup, bu mahkemeler
durumu ve mahkemelerin iş yükü dikkate alındı-
özel kanunlarla belirlenen dava ve işleri görür. Özel
ğında bölge adliye mahkemelerinin mevcut sayısı
ceza mahkemeleri, çocuk mahkemesi, çocuk ağır
yetersiz olduğundan, bölge adliye mahkemelerinin
ceza mahkemesi (5395 s. Çocuk Koruma Kanunu
74
Hukukun Temel Kavramları
sayısının kısa sürede artırılması gerektiğini belirt- • Yargı çevresindeki yetkili ilk derece hu-
mek gerekir. kuk mahkemesinin bir davaya bakmasına
Bölge adliye mahkemelerinin aslî görevi, adlî fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki
yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin mahkemenin yargı sınırları kapsamının be-
olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak istinaf lirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, o
başvurularını inceleyip karara bağlamak ve kanun- davanın bölge adliye mahkemesi yargı çev-
larla verilen diğer işleri yapmaktır (5235 s.K. m. 33). resi içerisinde başka bir hukuk mahkemesi-
ne nakline veya yetkili mahkemenin tayini-
Bölge adliye mahkemeleri, başkanlık, başkanlar
ne karar vermek,
kurulu, daireler, bölge adliye mahkemesi Cumhu-
riyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet • Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
komisyonu ve müdürlüklerden oluşur. Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin gö-
Bölge adliye mahkemeleri daireleri ise, hukuk revleri ise şunlardır:
ve ceza dairelerinden oluşur. Her bölge adliye • İlk derece ceza mahkemelerince verilen ve
mahkemesinde en az üç hukuk ve iki ceza dairesi kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı
bulunur. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet yapılacak istinaf başvurularını karara bağla-
Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar mak,
Kurulu’nca artırılabilir veya azaltılabilir. Daireler- • Yargı çevresi içerisinde bulunan ilk derece
de bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur (5235 ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev
s.K. m. 29). Her daire, bir başkan ve iki üyenin uyuşmazlıklarını çözmek,
katılmasıyla toplanabilir. Dairelerde yargılama ku-
• Yargı çevresindeki ilk derece ceza mahke-
ral olarak aleni şekilde yürütülür, ancak görüşmeler
meleri hâkimlerinin davayı görmeye huku-
gizli yapılır, kararlar çoğunlukla verilir (5235 s.K.
ki veya fiili engellerinin çıkması hâlinde, o
m. 46).
davanın bölge adliye mahkemesi yargı çev-
resi içerisinde başka bir adlî yargı ilk dere-
Hüküm ce ceza mahkemesine nakli hakkında karar
Bir davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk vermek,
kurallarına göre incelenmesi sonucunda, davanın • Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
esas bakımından kabulü veya reddi şeklinde mah- Her bölge adliye mahkemesinde ayrıca bir
kemece verilen nihai karardır.
Cumhuriyet başsavcılığı bulunur. Bölge adliye
mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, Cumhuriyet
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin gö- başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısından
revleri şunlardır: oluşur. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet sav-
cıları, ceza davalarına ilişkin hüküm ve kararlara
• İlk derece hukuk mahkemelerinden verilen
ait dosyalardan kendilerine verilenleri inceleyerek
ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı
yazılı düşüncesiyle birlikte ilgili daireye göndermek
yapılan istinaf başvurularını karara bağla-
ve duruşmalara katılmak; ceza daireleri kararları-
mak,
na karşı gerektiğinde kanun yollarına başvurmak;
• Yargı çevresi içerisinde bulunan ilk derece Cumhuriyet başsavcısının vereceği veya kanun-
hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve gö- la belirlenen diğer görevleri yapmakla görevlidir
rev uyuşmazlıklarını çözmek, (5235 s.K. m. 41).
75
Yargı Örgütü
Yaşamla İlişkilendir
İstinaf bilançosu: Karar oranı yüzde 77 106 bin 477 karardan 5 bin 537’si temyiz edildi.
İki yıl içinde, Türkiye çapında planlanan 15 Temyiz oranı yüzde 5,2 olarak tespit edildi.
istinaf mahkemesi de kurulacak. Hürriyet’in Ada- HUKUK: Hukuk dairelerine gelen 111 bin
let Bakanlığı’ndan aldığı bilgiye göre Bölge Adliye 141 dosyadan 75 bin 182’si hakkında karar ve-
Mahkemeleri’nin faaliyete girdiği 20 Temmuz 2016 rildi. Derdest dosyaların sayısı 35 bin 959. Karar
ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar geçen sürede, verdik- verme oranı yüzde 67 oldu. 75 bin 182 karardan
leri karar türü, sayıları, dosyaların temyiz oranları şöyle: toplam 8 bin 417’si temyiz edilirken, temyiz ora-
CEZA: Ceza dairelerine gelen 136 bin 928 nı yüzde 11 oldu.”
dosyadan 106 bin 477’sinde karar verildi. Derdest
(devam eden) dosya sayısı 30 bin 451. Cezalarda Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/isti-
karar verme oranı yüzde 77 olarak gerçekleşti. naf-bilancosu-karar-orani-yuzde-77-40505012
76
Hukukun Temel Kavramları
Yargıtay’ın bir diğer karar organı ise Büyük Genel Kuruldur. Yargıtay Büyük Genel Kurulu, birinci baş-
kan, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeler ile Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı ve Yargıtay Cumhu-
riyet başsavcı vekilinden oluşur (YK m. 8, I). Yargıtay Büyük Genel Kurulunun görevlerinden bazıları, Yar-
gıtay Başkanını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adayını, daire başkanlarını ve Yargıtay üyelerinin katılması
gereken kurullara gönderilecek üyeleri seçmektir. Ayrıca içtihat uyuşmazlıklarını gidermek ve içtihatları
birleştirmek de Genel Kurulun görevleri arasındadır. Buna göre;
• Hukuk Genel Kurulunun benzer olaylarda birbirine aykırı biçimde verdiği kararları ile Ceza
Genel Kurulunun yine benzer olaylarda birbirine aykırı olarak verdiği kararları,
• Hukuk Genel Kurulu ile Ceza Genel Kurulu; Hukuk Genel Kurulu ile bir hukuk dairesi; Hukuk
Genel Kurulu ile bir ceza dairesi;
• Ceza Genel Kurulu ile bir ceza dairesi, Ceza Genel
Kurulu ile bir hukuk dairesi;
• Bir hukuk dairesi ile bir ceza dairesi arasındaki içtihat internet
uyuşmazlıkları Büyük Genel Kurulun içtihadı birleştirme
Yargıtay Başkanlığı Resmî Web Sitesi (http://
kararlarıyla giderilir (YK m. 16).
www.yargitay.gov.tr/)
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararları kesin olup,
bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz.
Öğrenme Çıktısı
77
Yargı Örgütü
78
Hukukun Temel Kavramları
• Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi ile başkan ve üye-
mahkemeleri arasındaki görev ve yetki lerinin nitelikleri ve seçimi, idarî yargının özelliği,
uyuşmazlıklarını çözmek mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
• Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk dere- esaslarına göre kanunla düzenlenir (AY m. 155, son).
ce mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili Danıştay’ın karar organları daireler, Danıştay
veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mah- Genel Kurulu, İdarî İşler Kurulu, İdarî Dava Daire-
kemenin yargı çevresi sınırlarında tered- leri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, İçtihatları
düt edildiği veya iki mahkemenin de aynı Birleştirme Kurulu, Başkanlar Kurulu, Başkanlık
davaya bakmaya yetkili olduklarına karar Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin Kuru-
verdikleri hâllerde, o davanın bölge idare ludur (DK m. 5).
mahkemesi yargı çevresi içinde bulunan Danıştay, dokuzu dava, biri idarî daire olmak
başka bir mahkemeye nakline veya yetkili üzere on daireden oluşur (DK m. 13, I). Bölge ida-
mahkemenin tayinine karar vermek re mahkemelerinin verdikleri nihai kararların ve
• Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen
Bölge idare mahkemesi başkanının görevlerin- davalarla ilgili nihai kararların temyiz incelemesi
den başlıcaları, mahkemeyi temsil etmek; mah- Danıştay Dava Daireleri tarafından yapılır (2577
kemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını s.K. m. 46; DK m. 25). Her dairede bir başkan ile
sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak; da- yeteri kadar üye bulunur. Heyetler bir başkan ve
irelerin benzer olaylarda kesin olarak verdikleri ka- dört üyenin katılmasıyla toplanır, salt çoğunluk ile
rarlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için baş- karar verir. Üye sayısının yeterli olması halinde bir-
kanlar kuruluna başvurmaktır (2576 s.K. m. 3/B). den fazla heyet oluşturulabilir. Bu durumda, oluş-
Bölge idare mahkemesi daireleri ile idare ve vergi turulan diğer heyetlere, heyette yer alan en kıdemli
mahkemesi başkanlarının başlıca görevleri, görüşme üye başkanlık eder. Dairelerde yeteri kadar tetkik
ve duruşmaları yönetmek, düşünce ve görüşlerini hâkimi bulunur (DK m. 13).
bildirirmek ve oylarını vermektir. Bu mahkeme- İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu, Danıştay İdarî
lerde görevli üyeler ise, bulundukları mahkemede Dava Dairelerince verilen bozma kararları üzerine
başkanlar tarafından verilen dosyaları geciktirmeden bölge idare mahkemesince verilen direnme kararları-
incelemek, mahkeme kuruluna gerekli açıklamaları nın ve idarî dava dairelerinin ilk derece mahkemesi
yapmak, düşünce ve görüşlerini bildirmek, oylarını olarak verdikleri kararların temyiz incelemesini yapar.
vermek, kararları yazmak ve makemeyle ilgili başkan Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu ise, Danıştay vergi
tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmektir dava dairelerince verilen bozma kararlarına üzerine
(2576 s.K. m. 10 ve 11). bölge idare mahkemesince verilen direnme kararları-
nın ve vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi
Danıştay olarak verdikleri kararların temyiz incelemesini yapar
Danıştay, kanunun başka bir idarî yargı mer- (DK m. 38; İYUK m. 50).
ciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son ince- İçtihatları Birleştirme Kurulu, dava dairelerinin
leme (temyiz) merci olup, kanunla gösterilen belli veya idarî ve vergi dava daireleri genel kurullarının
davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar ara-
bakar (AY m. 155, I; DK m. 23; İYUK m. 46). sında uyuşmazlık (çelişki) bulunması ya da birleş-
Danıştay, kamu hizmetlerinin yürütülmesine iliş- tirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerektiğinde, iç-
kin imtiyaz sözleşmeleri hakkında görüş bildir- tihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında
mek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gös- karar vermekle görevlidir.
terilen diğer işleri yapmakla da görevlidir (AY m.
155, II). Buna göre, Danıştay hem temyiz merci
olarak görev yapar hem de Anayasa ve kanunlarda
öngörülen hallerde ilk derece mahkemesi sıfatıy- internet
la kendisine verilen dava ve işlere bakmak, görüş
Danıştay Başkanlığı Resmî Web Sitesi (http://
bildirmek ve karar vermekle yükümlüdür (Ayrıca
www.danistay.gov.tr/)
bkz. DK m. 23-25).
79
Yargı Örgütü
Öğrenme Çıktısı
80
Hukukun Temel Kavramları
81
Yargı Örgütü
başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, lecek yargılamalara Genel Kurulda bakılır, bireysel
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutan- başvurular ise bölümlerde karara bağlanır.
larını görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin
Yüce Divan sıfatıyla yargılamak kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun
2. Siyasi partilerin kapatılmasına ve devlet bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya
yardımından yoksun bırakılmasına ilişkin katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
davaları karara bağlamak Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla baktı-
3. Siyasi partilerin mal edinmeleri ile gelir ve gi- ğı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler.
derlerinin kanuna uygunluğunun denetlemek Ancak, bireysel başvurularda duruşma yapılmasına
4. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü
milletvekillerinin yasama dokunulmazlık- hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgi-
larının kaldırılmasına, milletvekilliklerinin lileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir
düşmesine ya da milletvekili olmayan ba- ve siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda,
kanların dokunulmazlıklarının kaldırılma- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapa-
sına karar verilmesi hâllerinde, Anayasa, tılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının
kanun veya Türkiye Büyük Millet Meclisi veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
İçtüzüğü hükümlerine aykırılık iddiasına Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davaların-
dayanan iptal istemlerini karara bağlamak da, kural olarak kanunların esas ve şekil bakımın-
5. Mahkeme üyeleri arasından Anayasa Mahke- dan, Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından
mesi Başkanı ve başkanvekilleri ile Uyuşmazlık Anayasa’ya uygun olup olmadığı denetlenir. Ka-
Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekilini seçmek. nunların şekil bakımından denetlenmesi, son oyla-
manın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı
bakımından mümkün iken; Anayasa değişiklikle-
Anayasa Mahkemesinin Çalışma rinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilik-
Usûlü le görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hu-
Anayasa Mahkemesi, iki Bölüm ve Genel Kurul susları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme,
halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet
dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mah- Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir.
keme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkan- Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün
vekilinin başkanlığında en az on üye ile toplanır. Bö- geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal da-
lümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. vası açılamayacağı gibi daha sonra def ’i yoluyla da
Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ileri sürülemez.
ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütü-
Öğrenme Çıktısı
82
Hukukun Temel Kavramları
83
Yargı Örgütü
Olumlu görev uyuşmazlığında, uyuşmazlık çıkarma talebinde bulunabilecek makam çeşitli ihtimallere
göre belirlenir (2247 s.K. m. 10, IV). Buna göre, reddedilen görevsizlik itirazı;
• Adlî yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı,
• İdari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başsavcısı uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makamdır.
Olumsuz görev uyuşmazlığı ise adlî veya idarî yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan
davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması ile
ortaya çıkar. Olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi talebi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir
(2247 s.K. m. 14).
Öğrenme Çıktısı
84
Hukukun Temel Kavramları
85
Yargı Örgütü
Sözleşmeci devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt
ederler. Mahkemenin kesinleşmiş kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine
gönderilir (AİHS m. 46). Bakanlar Komitesi sözleşmeci devletlerden, mahkeme kararının yerine getirilip
getirilmediği konusunda bilgi isteme yetkisine sahiptir.
Öğrenme Çıktısı
86
Hukukun Temel Kavramları
Adlî yargı olağan ve genel yargı koludur. Adlî yargıda mahkemeler üç derecelidir: ilk derece mahkemeleri,
bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay. İlk derece mahkemeleri hukuk mahkemeleri ve ceza mahkemeleri
olarak ikiye ayrılır. İlk derece hukuk mahkemeleri, genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ay-
rılır. Genel hukuk mahkemeleri sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemesidir; özel hukuk mahkemeleri ise
asliye ticaret mahkemesi, aile mahkemesi, tüketici mahkemesi, icra mahkemesi, iş mahkemesi, fikri ve sınai
haklar hukuk mahkemesi ve kadastro mahkemesidir. İlk derece ceza mahkemeleri asliye ceza ve ağır ceza
mahkemeleridir. Ayrıca yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri
yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur. Özel ceza
mahkemeleri ise çocuk mahkemesi, trafik mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bölge adliye
mahkemeleri ilk derece mahkemelerince verilen kararların istinaf incelemesini yapar, Yargıtay ise, bölge adli-
ye mahkemelerince ve bazı hallerde ilk derece mahkemelerince verilen kararların temyiz incelemesini yapar.
İdarî Yargı
İdarî yargı kolu da üç derecelidir: İlk derece mahkemeler, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleridir. İkinci
derece mahkemeler bölge idare mahkemeleridir. İdari yargıdaki en üst mahkeme ise Danıştay’dır. Bölge idare
mahkemelerinin görevleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularını incele-
yip karara bağlamak, yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmaz-
lıklarını kesin karara bağlamak ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmektir. Danıştay ise, idare
mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerince verilen hüküm ve diğer kararların temyiz incelemesini yapar.
Danıştay, aynı zamanda, kanun tasarıları, kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri
hakkında görüş bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen
diğer işleri yapmakla da görevlidir.
Anayasa Yargısını ve bu
3 yargı kolu içinde görev alan
mahkemeleri açıklayabilme
Anayasa Yargısı
Anayasa yargısında görevli mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Anayasa mahkemesinin asli görevi kanunların,
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve diğer bazı yasama işlemlerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetle-
mektir. Bunun yanında Cumhurbaşkanı veya bakanlar ya da yüksek yargı organlarının üyeleri gibi bazı kişi-
leri, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı yüce divan sıfatıyla yargılamak, siyasi partilerin kapatılması davaları
hakkında karar vermek gibi başka görevleri de vardır.
87
Yargı Örgütü
“İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleşme” ile güvence altına alınan hak ve özgür-
lüklerin korunabilmesi için kurulan mahkeme; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir. Avrupa İnsan Hakla-
rı Mahkemesi, sözleşmeci devletlerin sayısına eşit sayıda hâkimden oluşmaktadır. Mahkemede görev alan
hâkimler, mahkemeye geldikleri devlet adına değil, kendi adlarına katılırlar. Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesinin organları Genel Kurul, Komiteler, Daireler ve Büyük Dairedir. Sözleşme ve Eki Protokollerin sözleş-
meci devletlerden biri tarafından ihlal edilmesi nedeniyle zarar gören gerçek kişiler, hükümet dışı kuruluşlar
ve kişi grupları, Mahkemeye başvurabilirler. Kişiler, Mahkemeye, ancak iç hukuk yollarını tükettikten sonra
başvurabilirler. Mahkeme, inceleme sonucunda Sözleşme veya Eki Protokollerin ihlal edildiği sonucuna
varırsa, gerektiğinde hakkaniyete uygun bir tazminata hükmederek, başvuruda bulunan tarafın zararlarının
giderilmesini sağlar.
88
Hukukun Temel Kavramları
1 Aşağıdakilerden hangi adlî yargı kolunda gö- 6 Her türlü idarî eylem ve işlemler ile idarenin
revli mahkemelerden biri değildir? sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut
A. Bölge adliye mahkemesi bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine
neler öğrendik?
B. Çocuk mahkemesi yahut kişinin ölümüne bağlı maddî ve manevi za-
C. Tüketici mahkemesi rarların tazminine ilişkin davalara aşağıdaki mah-
kemelerden hangisinde bakılır?
D. Vergi mahkemesi
E. Yargıtay A. Bölge adliye mahkemesi
B. İdare Mahkemesi
2 Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa’ya C. Danıştay
aykırı olması nedeniyle açılan iptal davasına aşağıda- D. Bölge idare mahkemesi
ki mahkemelerden hangisinde bakılır? E. Asliye hukuk mahkemesi
A. Danıştay
B. Anayasa Mahkemesi 7 Aşağıdakilerden hangisi, birden fazla
C. Uyuşmazlık Mahkemesi hâkimden oluşan ve heyet halinde çalışan toplu
mahkemelerden biri değildir?
D. Yargıtay
E. Bölge İdare Mahkemesi A. Ağır ceza mahkemesi
B. İdare mahkemesi
3 Aşağıdakilerden hangi adlî yargı kolunda yer C. Bölge adliye mahkemesi
alan hukuk mahkemelerinden biri değildir? D. Asliye hukuk mahkemesi
A. Asliye ticaret mahkemesi E. Danıştay
B. Tüketici mahkemesi
C. Trafik mahkemesi
8 Aşağıdakilerden hangisi adlî ve idarî yargı
mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlık-
D. Sulh hukuk mahkemesi larını kesin olarak çözmekle görevli ve yetkili yük-
E. Aile mahkemesi sek yargı merciidir?
4 Aşağıdakilerden hangisi idarî yargı kolundaki A. Anayasa mahkemesi
en üst mahkemedir? B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
C. Yargıtay
A. Anayasa Mahkemesi D. Danıştay
B. Uyuşmazlık Mahkemesi E. Uyuşmazlık Mahkemesi
C. Danıştay
D. Yargıtay 9 İdari yargı kolunda, birden fazla idare veya
E. Sayıştay vergi mahkemesi kurulduğu takdirde, bu mahke-
meler arasındaki işbölümü aşağıdaki mercilerden
5 Aşağıdakilerden hangisi adlî yargı kolundaki hangisi tarafından belirlenir?
özel hukuk mahkemelerinden biridir? A. Danıştay
A. İcra mahkemesi B. Adalet Bakanlığı
B. Çocuk mahkemesi C. Hakimler ve Savcılar Kurulu
C. Sulh hukuk mahkemesi D. Uyuşmazlık Mahkemesi
D. İdare mahkemesi E. Yargıtay
E. Vergi mahkemesi
10 Aşağıdakilerden hangisi Anayasa Mahkemesi’nin
görevlerinden biri değildir?
A. Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak
B. Gönderilen kanun tasarıları ve teklifleri hak-
kında görüş bildirmek
C. Siyasi partilerin devlet yardımından yoksun bı-
rakılmasına ilişkin davaları karara bağlamak
D. Mahkeme üyeleri arasından Uyuşmazlık Mah-
kemesi başkanı ve başkanvekilini seçmek
E. Temel hak ve hürriyetlerin ihlali nedeniyle ya-
pılan bireysel başvuruları karara bağlamak
89
Yargı Örgütü
2. B Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Yargısı” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Mahkemeleri”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı” konusunu 9. C Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı” konusunu
yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
5235 sayılı Adlî Yargı Teşkilat Kanunu’nun 33. maddesine göre, bölge adliye mah-
kemelerinin aslî görevi, adlî yargı ilk derece mahkemelerince (örneğin, asliye hukuk,
sulh hukuk veya özel mahkemeler) verilen ve kesin hüküm teşkil etmeyen hüküm
Araştır 1 ve kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını incelemek ve karara bağlamak ve ka-
nunlarla verilen diğer görevleri gerçekleştirmektir. İstinaf, ilk derece mahkemesi ka-
rarlarının hem vakıa tespitlerinin doğru olup olmadığı hem de hukuka uygun olup
olmadığı yönünden incelenmesine imkân sağlayan bir hukuki çaredir.
Danıştay’ın karar organları; daireler, Danıştay Genel Kurulu, İdarî İşler Ku-
rulu, İdarî Dava Daireleri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, İçtihatları
Araştır 2 Birleştirme Kurulu, Başkanlar Kurulu, Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin
Kurulu ve Disiplin Kuruludur.
90
Hukukun Temel Kavramları
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
Kaynakça
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi İnsan Hakları Gözler, K. Hukukun Temel Kavramları. (14., Baskı.
Hukuku Projesi Resmî Web Sitesi, (2011). (http:// Ekin Basım Yayın, Bursa, 2016).
ihami.anadolu.edu.tr/).
Gözler, K. (2003). İdare Hukuku-C. I. Bursa.
Aydın, U. (2014). Temel Hukuk Dersleri. 6. Baskı.
Hanağası, E., Özekes, M. (2013). Yargı Örgütü ve
Eskişehir.
Tebligat Hukuku, Eskişehir.
Duran, L. “Türkiye’de Anayasa Yargısının İşlevi ve
Özekes, M. (2014). Temel Hukuk Bilgisi. 5. Baskı.
Konumu”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. 1, Y. 1984,
Ankara.
s. 57-87.
Yıldırım, T., (2010). İdari Yargı, 2. Baskı. İstanbul.
İnternet Kaynakları
Yargıtay Başkanlığı Resmî Web Sitesi: http://www.
yargitay.gov.tr/
Danıştay Başkanlığı Resmî Web Sitesi: http://www.
danistay.gov.tr/
Anayasa Mahkemesi Resmî Web Sitesi: http://www.
anayasa.gov.tr/
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Resmî Web Sitesi:
http://www.echr.coe.int
91
Bölüm 5
Hukuki İlişkiler ve Haklar
öğrenme çıktıları
Hakların Ayrımı
1 2
2 Kamu haklarını ve türlerini açıklayabilme
Hak Kavramı ve Tanımı 3 Özel hakları tanımlayıp, türlerini
1 Hak kavramını açıklayabilme sınıflandırabilme
Anahtar Sözcükler: • Hak • Hak Sahibi • Kamu Hakları • Özel Haklar • Şahıs (Kişi) • Mutlak Haklar
• Nisbi Haklar • Malvarlığı • Kişilik • Mülkiyet
92
Hukukun Temel Kavramları
GİRİŞ
“Hukuki İlişkiler ve Haklar” başlıklı bu bölüm- Hak, “hukuk tarafından tanınan, yararla-
de “Hak Kavramı ve Tanımı”, “Hakların Ayrımı” nılması hak sahibinin iradesine bırakılan
temel başlıkları altında ele alınacak temel kavram- ve korunmasını isteme hususunda bireyin
lar; hak, hak sahibi, hukuki ilişki, yetki, hakların yetkili sayıldığı menfaatlerdir.”
ayrımı, kamu hakları, kişisel kamu hakları, sosyal
ve ekonomik kamu hakları, siyasal kamu hakla-
rı, genel nitelikli kamu hakları, özel nitelikli kamu
Sözlük anlamına bakıldığında hakkın hukuk
hakları, özel haklar, şahıs (kişi), mutlak haklar,
sözcüğünün tekili olarak ifade edildiği görülmekte-
nisbî haklar, malvarlığı, mülkiyet hakkı, eşya, aynî
dir. Ancak sıklıkla çeşitli haklardan, örneğin alacak
haklar, sınırlı aynî haklar, devredilebilen haklar,
hakkından, ortaklık hakkından, mülkiyet hakkın-
devredilemeyen haklar, yenilik doğuran haklar,
dan, sınırlı aynî haklardan, marka, patent hakların-
alelâde haklar, bağımlı haklar, bağımsız haklardır.
dan, telif hakkından, kişilik haklarından bahsedilir.
Bu ünitemiz ile amaçlanan; öğrencilerimizin hak
Bu örneklerde hak kavramı tamamen başka bir an-
kavramını tanımlayabilmeleri, hakların ne şekilde
lam taşımaktadır. Hukukun, toplum yaşamını dü-
ayırıma tâbi tutulduğunu ifade edebilmeleri, kamu
zenleyen ve Devlet gücü ile yerine getirilen, hukuki
hakları ve özel hakların türlerini belirtip bunları
yaptırımla kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütü-
örneklendirebilmeleri, mülkiyet hakkını açıklaya-
nünü ifade eden haline öğretide objektif hukuk de-
bilmeleri, mutlak haklar ve nisbi haklar arasındaki
nilmektedir. Objektif hukukun kişilere bahşettiği
farkları belirtebilmeleridir.
yetkileri ifade eden kısmı ise, subjektif hukuk ola-
Hak kavramı, özel hukuk alanının en temel kav- rak adlandırılmaktadır. İşte öğretide objektif hu-
ramlarından biridir. Öğretide objektif hukuk sadece kuk sadece hukuk sözcüğü ile ifade edilirken, sub-
hukuk sözcüğü ile ifade edilirken, subjektif hukuk jektif hukuk için ise hak sözcüğü kullanılmaktadır.
için ise hak sözcüğü kullanılmaktadır. Hakkı çeşitli Yukarıdaki örneklerde geçen hak kavramı da esasen
şekillerde tanıma tâbi tutmak mümkündür. Hak, subjektif hukukun kapsamına girmekte olup, kısa-
esasen, hukuk düzeni tarafından kişilere tanınmış ca hak kavramı ile ifade edilmektedir.
olan yetkileri ifade eder. Bir başka tanımla da hak,
“hukuk tarafından tanınan, yararlanılması hak sa-
hibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme Objektif hukuk, öğretide hukukun top-
hususunda bireyin yetkili sayıldığı menfaatlerdir. lum yaşamını düzenleyen ve Devlet gücü
Haklar doğdukları hukuk kuralının niteliğine göre ile yerine getirilen, hukuki yaptırımla
kamu hakları ve özel haklar olmak üzere iki alt gru- kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütünü-
ba ayrılır. Özel haklar, kişiler ile kişiler arasındaki nü ifade eden haline denilmektedir. Ob-
ilişkileri düzenleyen özel hukuk kurallarından do- jektif hukuk, sadece “hukuk” sözcüğü ile
ğan haklardır. Bunlar “medeni haklar” olarak da ifade edilebilir.
nitelendirilmektedir. Kamu hakları ise kamu hu-
kukundan doğan, vatandaşların Devlet’e karşı sahip
Hakkı, “hukuk tarafından kişilere tanınmış
olduğu hakları ifade eder. Diğer ifadesiyle kamu
yetkiler ve yüklenen yükümlülükler” şeklinde ta-
hakları, kişiler ile Devlet arasındaki ilişkileri düzen-
nımlamak da mümkündür. Birbirinden farklı gibi
leyen hukuk kurallarından doğan haklardır.
duran “hukuk” ve “hak” kavramları, her olayda
ayrı ve başka açılardan ele alınabilecekleri hâlde,
HAK KAVRAMI VE TANIMI aralarında nitelikleri bakımından bir fark bulun-
Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramı- mamaktadır. Aralarındaki bağlantı açısından, dai-
dır. Hakkı çeşitli şekillerde tanıma tâbi tutmak müm- ma hukuk tarafından benimsenmiş olan bir haktan
kündür. Hak esasen, hukuk düzeni tarafından kişilere bahsedilebileceği unutulmamalıdır. Gerçekten her
tanınmış olan yetkileri ifade eder. Bir başka tanımla hak daima bir hukuk kuralına dayanır. Bu hukuk
da hak, “hukuk tarafından tanınan, yararlanılması hak kuralının, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi,
sahibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik
hususunda bireyin yetkili sayıldığı menfaatlerdir.” gibi bir yazılı kural yahut örf ve âdet hukuku gibi
93
Hukuki İlişkiler ve Haklar
yazılı olmayan bir kural olması önem arz etmez. Bu ta ileri sürülen birçok kuramdan önemli olanları-
nedenle hukuk kurallarının korumadığı bir hareket nı, bu kitabın kapsamı nedeniyle sadece saymakla
tarzının, bir menfaatin, bahşetmediği bir yetkinin yetineceğiz: Bu kuramlar, İrade Kuramı, Menfaat
hak olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kuramı ve Karma Kuramdır.
Öğrenme Çıktısı
1 Hak kavramını açıklayabilme
94
Hukukun Temel Kavramları
95
96
HAKLAR
Mülkiyet Hakkı
Maddi
Özel Hakları Mallar Üzerindeki
Kamu Hakları Mutlak Haklar
Mallar Sınırlı
Üzerindeki Aynı Haklar
Mutlak Haklar Maddi Olmayan
Mahiyetlerine Mutlak Haklar Mallar Üzerindeki
Göre Özel Şahıslar Mutlak Haklar
Haklar Üzerindeki
Nisbi Haklar Kendi Şahsı
Özel Nitelikli Genel Nitelikli Mutlak Haklar
Üzerindeki
Mutlak Haklar
Devredilebilen
Sosyal ve Kullanılmalarına Haklar
Ekonomik Haklar Göre Özel
Haklar Devredilemeyen
Haklar
Sosyal ve Ekonomik Kamu Hakları “dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvur-
Kişinin toplum hayatı içindeki sosyal ve ekono- ma hakkı” (m.74) örnek gösterilebilir.
mik faaliyetleri ile ilgili olan; bireylere Devlet’ten
olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım iste-
me imkânını tanıyan haklardır. Bu haklara “isteme dikkat
hakları (pozitif statü hakları)” da denir. Bu haklar Siyasal kamu hakları, kişinin Devlet yönetimine
Anayasa’nın ikinci kısmının üçüncü bölümünde 41- ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağlayan hak-
65. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu haklara lardır. Bu haklara “katılma hakları (aktif statü
örnek olarak “ailenin hakları)” da denilmektedir.
korunması ve çocuk
hakları” (m.41), “eği- dikkat
tim ve öğretim hakkı” Sosyal ve ekonomik kamu Özel Nitelikli Kamu Hakları
(m.42), “çalışma ve hakları, kişinin toplum ha- Belli kişilerin kamu kuruluşları ile olan ilişki-
sözleşme hürriyeti” yatı içindeki sosyal ve eko- lerini düzenleyen kamu hakları özel nitelikli kamu
(m.48), “çalışma hak- nomik faaliyetleri ile ilgili hakları olarak nitelendirilmektedir. Devlet memu-
kı” (m.49), “çalışma olan; bireylere Devlet’ten runun aylık hakkı yahut ücretli izin hakkı gibi hak-
şartları ve dinlenme olumlu bir davranış, bir lar kanunlarda öngörülmekte ve taraf iradelerinden
hakkı” (m.50), “sen- hizmet isteme imkânını ta- bağımsız olarak düzenlenmektedirler.
dika kurma hakkı” nıyan haklardır. Bu haklara
(m.51), “toplu iş söz- “isteme hakları (pozitif sta- Kamu Haklarının Sınırlandırılması
leşmesi ve toplu söz- tü hakları)” da denir.
Anayasa’da düzenlemeye kavuşturulmuş olan
leşme hakkı” (m.53),
“temel hak ve hürriyetler” Anayasa’nın öngördü-
“grev hakkı ve lokavt”
ğü çerçevede sınırlanabilmektedir. Anayasa’nın
(m.54), “sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması”
13. maddesinde düzenlemeye göre, “Temel hak
(m.56), “konut hakkı” (m.57), “sosyal güvenlik hak-
ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
kı” (m.60) gösterilebilir. Bu tür haklar Devlet’in bazı Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
hizmetleri yapmasını zorunlu kılar, Devlet’e sosyal bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sı-
alanda birtakım ödevler yükler. Ancak Anayasa’ya nırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demok-
göre Devlet’in bu hizmetleri yerine getirebilmesi ratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gerek-
malî kaynaklarının yeterliliğine bağlıdır (m.65). lerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Anayasa,
temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmadan,
Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak an-
Sosyal ve ekonomik kamu hakları cak kanunla sınırlandırılabileceğini hükme bağ-
Devlet’in bazı hizmetleri yapmasını zo- lamaktadır. Anayasa’nın m.14/1 hükmüne göre,
runlu kılarak Devlet’e sosyal alanda bazı “Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri,
ödevler yükler. Devlet’in ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve
lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan fa-
Siyasal Kamu Hakları aliyetler biçiminde kullanılamaz.”
Siyasal kamu hakları, kişinin genelde seçim Anayasa’daki genel sınırlamaların haricinde te-
yolu ile yahut diğer herhangi bir biçimde Devlet mel hak ve hürriyetler yine Anayasa’da gösterilen
yönetimine ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağ- hallerde ayrıca özel sınırlamaya da tâbi tutulabil-
layan haklardır. Bu nedenle bu haklara “katılma mektedir (örn. m.23/3, m.26/2, m.28/3, m.33/3,
hakları (aktif statü hakları)” da denilmektedir. Si- m.34/2, m.35/2, m.51/2, m.63/2).
yasal kamu hakları, Anayasa’nın ikinci kısmının
dördüncü bölümünde 66-74. maddeler arasında
düzenlenmiştir. Bu haklara “seçme, seçilme ve si- Anayasa’da, temel hak ve hürriyetlerin öz-
yasi faaliyette bulunma hakları ile halk oylamasına lerine dokunulmadan, Anayasa’nın sözü-
katılma hakkı” (m.67), “siyasal parti kurma hakkı” ne ve ruhuna uygun olarak, ancak kanun-
(m.68), “kamu hizmetlerine girme hakkı” (m.70), la sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.
97
Hukuki İlişkiler ve Haklar
Yaşamla İlişkilendir
“Seçme Seçilme Hakkı AİHM’ e Taşınıyor rekçeyi anlattı. Amaçlarının Türkiye Cumhu-
AA - 22 Mart 2011 riyeti devletini mahkum ettirmek olmadığını
vurgulayan Kahraman, gayelerinin Anayasa’nın
Köln – UETD’nin Almanya’nın Köln ken-
67. maddesindeki seçme ve seçilme hakkını te-
tinde bulunan genel merkezinde Türkiye’den
min etmek olarak açıkladı. Bu sorunu YSK’da
avukat İsrafil Kahraman ile birlikte basın toplan-
halledemedikleri için üzgün olduklarını belir-
tısı düzenleyen Hasan Özdoğan, dün YSK’nın
ten Kahraman,“Ancak Avrupa İnsan Hakları
kararına karşı AİHM’ye dava açmak için müra-
Mahkemesi’nde alınan ek protokol kararıyla oy
caatta bulunduklarını, müracaat dilekçesini Der-
ve seçim hakkı temel insan hakkı olarak kabul
ya Kara, Salih Altınışık, Bayram Keskin, Ahmet
ediliyor” dedi. YSK’nın 120 sayılı kararını an-
Cemal Günaydın, Ali Arslan, Şenol Aslan ve
latan Kahraman, 1960’lı yıllardan bu yana yurt
Mahmut Bostan ile birlikte AİHM’ye verdikle-
dışında yaşayanların oy kullanmada sorunları ol-
rini söyledi.
duğunu ifade ederek, şunları söyledi:
Özdoğan, “yurt dışında yaşayan Türklerin
“AİHM’ye verdiğimiz aynı içerikteki dilek-
seçme ve seçilme hakkını hala sınırlara koyulan
çeyi YSK’ya da vereceğiz. Bu 120 nolu karar de-
sandıklarda oy vererek kullandığına” dikkati çek-
ğiştirilsin diye. AİHM’ye kalmadan bu kararını
ti. Seçme ve seçilme hakkının vatandaşlığın temel
düzeltsin istiyoruz. YSK oy verme işlemleri için
haklarından biri olduğuna işaret eden Özdoğan,
yeterli zamanın olmadığını ifade etti. Bu gerekçe
Türk vatandaşıyken Alman vatandaşlığına geçen-
haklı değil. Bu zaman yeterlidir. AİHM’nin bu
lere Türkiye’deki işlemlerinde kolaylık sağlaması
konuyla ilgili Birleşik Krallık aleyhine ve buna
bakımından devlet tarafından verilen Mavi Kart’a
benzer birkaç örnek kararı var. Umuyoruz ki YSK
sahip olanlar ile kendi aralarında hiçbir farkın ol-
da kararını düzeltir AİHM’nin kararına gerek
madığını savundu ve “Türk vatandaşı olarak bizler
kalmaz. Bu mücadelede bugün sekiz kişi vardır,
de burada oy kullanamadığımıza göre o arkadaşlar
yarın milyonlarca kişi bu davayı açabilir.”
ile aramızda bir farkımız yok” diye konuştu.
Türkiye’de oy kullanan vatandaşların oy kul-
Bu meselenin çözülmesi için geçen yıl
lanmada herhangi ekonomik külfeti olmadığına
Ankara’da bazı ziyaretler yaptıklarını hatırlatan
dikkati çeken Kahraman, yurt dışında yaşayan
Özdoğan, YSK Başkanı’nın o dönemde konuya
vatandaşların oy kullanmak için ortalama bin
gereken ilgiyi göstereceğini beyan ettiğini, ancak
avro masraf yapması gerektiğini ve bunun da eşit-
bunun gerçekleşmediğini belirterek, “YSK kararı
lik ilkesine aykırı olduğunu savundu.
ile tüm ümitlerimizi suya düşürdü. Vatandaşları-
mız tekrar dışlandıklarının, ikinci sınıf oldukları- 2007’deki genel seçimlerde 228 bin kişinin,
nın tasdikini görmüş oldular. Biz bunu hazmede- 2010’daki referandumda 196 bin kişinin oy kul-
medik. Çok üzüldük. Ne pahasına olursa olsun landığını belirten Kahraman, demokrasilerde bir
hakkımızı hukuk içerisinde aramak istedik” dedi. oyun bile çok önemli olduğunu ifade etti.”
Basın toplantısına İstanbul’dan katılan avu-
kat İsrafil Kahraman da müracaatlarındaki ge- Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=227118
98
Hukukun Temel Kavramları
Özel Haklar ve Türleri Özel haklar da kamu hakları gibi çeşitli ayırım-
Özel hukukun kapsamında eşit durumda olan lara tâbidir. Özel haklar mahiyetlerine (nitelikle-
kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kural- rine), konularına, kullanılmalarına, devredilebil-
larının bahşettiği haklar özel haklardır. Diğer bir melerine ve amaçlarına göre çeşitli ayırımlara tâbi
ifadeyle özel haklar, özel hukuk tarafından hak sü- tutulmaktadırlar.
jesine, yani kişiye tanınan hukuki yetkilerdir.
Özel haklar, özel hukuktan doğarlar ve kişilerin
birbirlerine karşı sahip oldukları hakları ifade eder- dikkat
ler. Genellik ilkesi çerçevesinde, kamu haklarının Genellik ilkesi çerçevesinde, kamu haklarının
aksine, özel haklardan herkes yararlanır. Bu hak- aksine, özel haklardan herkes yararlanır. Bu
lardan yararlanmada kamu haklarına ilişkin Ana- haklardan yararlanmada kamu haklarına ilişkin
yasa’daki düzenlemeden farklı olarak yabancılarla Anayasa’daki düzenlemeden farklı olarak yaban-
vatandaşlar arasında herhangi bir fark bulunma- cılarla vatandaşlar arasında herhangi bir fark
maktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanunu (TMK) 8. bulunmamaktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanu-
maddesinde “insan” kavramına vurgu yaparak her nu (TMK) 8. maddesinde “insan” kavramına
insanın hak ehliyeti olduğunu ve buna göre bütün vurgu yaparak, her insanın hak ehliyeti olduğu-
insanların, hukuk düzeninin sınırları içinde hakla- nu ve buna göre bütün insanların, hukuk dü-
ra ve borçlara ehil olmada eşit olduklarını hükme zeninin sınırları içinde haklara ve borçlara ehil
bağlamaktadır. Görüldüğü üzere özel haklardan ya- olmada eşit olduklarını hükme bağlamaktadır.
rarlanmada eşitlik ilkesi söz konusudur. Görüldüğü üzere özel haklardan yararlanmada
Her özel hakkın karşısında kural olarak bir hu- eşitlik ilkesi söz konusudur.
kuki yükümlülük de yer almaktadır. Bu hukuki yü-
kümlülük genel nitelikte bir yükümlülük olabileceği
Mahiyetlerine (Niteliklerine) Göre
gibi, bir kişinin bir şeyi yapması, yapmaması ya da
vermesi şeklinde de cereyan edebilir. Genel nitelikte
Özel Haklar
hukuki yükümlülük açısından bir gerçek ya da tüzel Özel haklar ileri sürülebileceği çevre açısından
kişinin mülkiyet hakkına müdahale etmeme yükü- mahiyetlerine (niteliklerine) göre mutlak haklar ve
mü örnek gösterilebilir. Bir talep hakkı söz konusu nisbî haklar olarak ikiye ayrılır. Mahiyetlerine göre
olduğunda da genellikle bir tarafın diğer tarafa karşı hakların asıl ayırımı budur.
bir edimi yerine getirmek, bir şeyi vermek ya da bir
şeyi yapmaktan kaçınmak yükümlülüğü doğabile-
Özel haklar esasen mutlak haklar ve nisbî
cektir. Bir satış sözleşmesi söz konusu olduğunda,
haklar olarak ikiye ayrılır.
benzer şekilde, bir taraf satmış olduğu malı teslim
etme yükümü altına girerken diğer taraf da kendi
edimi olan para borcunu ödemekle yükümlü olacak- Bu esas ayrımın yanı sıra mahiyetlerine göre
tır. Bir apartmanın sakinleri arasında hafta sonunda hakları yararlanma hakları (iktidar hakları; birinci
belirli saatler dışında tamirat-tadilat yapılmaması derecede haklar) ve düzenleme hakları (talî haklar;
konusunda bir sözleşme yapılmışsa, bu durumda da ikinci derecede haklar) şeklinde ikiye ayırmak da
bir yapmama yükümlülüğü ortaya çıkar. mümkündür. Ancak bu ayrım da esas itibarıyla
mutlak haklar ve nisbî haklar ayrımının içerisinde
ifade edilebilir niteliktedir.
Her özel hakkın karşısında kural olarak bir huku- Yararlanma hakları, mallar ve kişiler üzerinde
ki yükümlülük (bir kişinin bir şeyi yapması, yap- iktidar temin eden haklardır. Diğer bir ifade ile ki-
maması ya da vermesi şeklindeki yükümlülük) de şinin belli bir konu, bir şey, bir kişi, bir fikir ürü-
yer almaktadır. Örneğin satış sözleşmesinde bir nü üzerinde etkide bulunabilmesini ifade eder. Bu
taraf (satıcı) sattığı malı teslim etmekle yüküm- haklar sahibine belirli bir davranıştan veya hukuki
lüyken diğer taraf (alıcı) da kendi edimi olan para değerden yararlanma imkânı verirler. Yararlanma
borcunu (malın bedelini) ödemekle yükümlüdür. haklarından alacak hakları ve grup hakları sadece
belli kişilere karşı ileri sürülebilirler. Bu yapıları iti-
99
Hukuki İlişkiler ve Haklar
100
Hukukun Temel Kavramları
Sonuç olarak mülkiyet hakkı, malike sahip ol- Eşyaya bağlı irtifak hakları, genellikle iki taşın-
duğu eşyayı kullanma, ondan yararlanma ve onun- mazdan birinin diğeri üzerinde sahip olduğu hak
la ilgili her türlü maddi ve hukuki tasarrufta bu- şeklinde ortaya çıkar. Hak sahibi olan taşınmaza
lunma yetkilerini veren tam bir ayni hak niteliği hâkim (yararlanan) taşınmaz, üzerine külfet yük-
taşımaktadır. lenmiş taşınmaza da yüklü taşınmaz denir. TMK
Sınırlı Aynî Haklar: Mülkiyet hakkının aksine 779. maddede taşınmaz lehine irtifak hakkı, “Ta-
bir kısım aynî haklar sahibine tam ve sınırsız yet- şınmaz lehine irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde
kiler vermez. Bu tür aynî haklara sınırlı ayni hak- diğer bir taşınmaz lehine konulmuş bir yük olup,
lar denilmektedir. Mülkiyet hakkının bünyesinde yüklü taşınmazın malikini mülkiyet hakkının sağ-
barındırdığı kullanma, yararlanma ve tasarrufta ladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya
bulunma yetkilerinden sadece bir kısmını hak sa- yararlanan taşınmaz malikinin yüklü taşınmazı be-
hibine tanır. lirli şekilde kullanmasına katlanmaya mecbur kılar.”
şeklinde tanımlanmıştır. Taşınmazın el değiştirme-
si, geçerli bir şekilde kurulmuş olan irtifak hakkı
“İrtifak hakları”, “taşınmaz yükü” ve “re- üzerinde bir tesir icra etmez. Bir taşınmaz üzerinde
hin hakları”; sınırlı aynî haklardandır. diğer taşınmaz lehine kurulmuş olan “geçit hakkı”,
eşyaya bağlı bir irtifak hakkı niteliği taşır (TMK
m.747, m.838).
Sınırlı aynî haklar (TMK m.779 vd.’da), hak
sahibine tanıdıkları yetkinin niteliğine göre irtifak Şahsi irtifak hakları, bir mal üzerinde kişiler
hakları, taşınmaz yükü ve rehin hakları olmak üzere lehine kurulur. Taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya
üç gruba ayrılır. bir malvarlığı üzerinde kurulabilen ve hak sahibine
konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi veren “in-
İrtifak hakları, başkasına ait (başkasının mül-
tifa hakkı” (TMK m.794) ya da bir binadan veya
kiyetinde olan) bir eşyayı kullanma veya ondan
onun bir bölümünden konut olarak yararlanma
yararlanma yetkisini veren aynî haklardır. İrtifak
yetkisini veren “oturma hakkı” (TMK m.823) şah-
hakları bir başka kişinin para ile ölçülebilen hak ve
si irtifak haklarına örnek olarak verilebilir.
borçlarının bütününü ifade eden malvarlığı (ma-
melek) üzerindeki bir yükümü ifade eder. Bir eşya-
nın mâliki, bu eşyası üzerinde bir irtifak hakkının
Taşınmazın el değiştirmesi, o taşınmaz
tesis edilmiş olması hâlinde, sahip olduğu mülkiyet
üzerinde geçerli bir şekilde kurulmuş olan
hakkının kendisine bahşetmiş olduğu yetkilerden
irtifak hakkını etkilemez.
bazılarının irtifak hakkı sahibi tarafından kullanıl-
masına katlanmak yahut bu hakları kullanmaktan
sakınmak mecburiyetinde kalır. Böyle bir durumda
mâlikin üzerinde genellikle tasarrufta bulunabilme Karma irtifak hakları ise bir taşınmaz lehine
yetkisini içeren çıplak mülkiyet kalır. veya belli bir kişi lehine kurulabilen irtifak hak-
larıdır. Başkasına ait bir arazinin altında (örneğin
101
Hukuki İlişkiler ve Haklar
mahzen) veya üstünde (örneğin bina) inşaat yapma ki, teslimsiz taşınır rehni hakkının güvence olarak
yetkisi veren “üst hakkı” (TMK m.726, m.826); kullanılmasının yaygınlaştırılması ve Rehinli Ta-
başka birisinin taşınmazında çıkan sulardan yarar- şınır Sicili’nin işleyişinin düzenlenmesi için 6750
lanma hakkı veren “kaynak hakkı” (TMK m.756, sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu çı-
m.837) da karma irtifak hakları arasında yer alırlar. karılmıştır (bkz. 28.10.2016 tarih ve 29871 sayılı
Taşınmaz yükü, bir taşınmazın malikinin yal- Resmi Gazete).
nız o taşınmazla sorumlu olmak üzere diğer bir
kimseye bir şey vermek veya bir iş yapmakla yü-
Taşınmaz rehninin türleri; “ipotek”, “ipo-
kümlü kılınmasıdır (TMK m.839).
tekli borç senedi” ve “irat senedi”dir.
Rehin hakları, güvence teşkil eden haklardır.
Rehin hakkı sahibine, alacağını borçlusundan ala-
maması hâlinde rehin verilmiş olan şeyi sattırıp pa- İrtifak haklarıyla taşınmaz yükü ve taşınmaz
raya çevirmek yoluyla alacağını tahsil etmek yetki- rehni ancak taşınmazlar üzerinde kurulabilir ve
sini veren bir sınırlı ayni haktır. Hakkın konusunu tapu siciline tescil ile geçerlilik kazanabilir.
teşkil eden eşyanın taşınır veya taşınmaz olmasına
göre rehin “taşınır rehni” (TMK m. 939 vd.) ve “ta-
şınmaz rehni” (TMK m.850 vd.) olmak üzere ikiye dikkat
ayrılır. Türk Medeni Kanunu’nda “teslim koşullu Rehin hakkı sahibine, alacağını borçlusundan
taşınır rehni” düzenlenmişken; taşınmaz rehninin alamaması hâlinde rehin verilmiş olan şeyi sat-
üç türü vardır. Bunlar, “ipotek”, “ipotekli borç se- tırıp paraya çevirmek yoluyla alacağını tahsil et-
nedi” ve “irat senedi”dir. Ayrıca belirtmek gerekir mek yetkisini veren bir sınırlı aynî haktır.
Araştırmalarla
İlişkilendir
14. Hukuk Dairesi 2005/7801 E., 2005/9502 K. bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol
GEÇİT HAKKI KURULMASI ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla
kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve dokt-
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT
rinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit
VARLIKLARINI KORUMA ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi
KANUNUNDA ... [Madde 1] geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu
28.03.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh
hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruş- ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin
ma sonunda; davanın kabulüne dair verilen tamamının davada yer alması zorunludur. An-
08.06.2005 günü hükmün Yargıtay’ca incelen- cak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek
mesi davalı tarafından istenilmekle süresinde ol- mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya
duğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ka- birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan
rar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve
kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 (önce- karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek
ki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanı- olana yöneltmelidir.
larak açılmış geçit hakkı kurulması istemine iliş- Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken ön-
kindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı celikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira
bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir
yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davaları- irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk
nın nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol
102
Hukukun Temel Kavramları
saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilme- Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
lidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın ni- Davacıya ait 888 parselin genel yola bağlan-
teliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla tısının bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davalı-
karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre ya ait 886, 996 ve 887 parsellerden genel yola
değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşın- ulaşmak istemiştir. Davalı mahkeme huzurunda
maz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda ve vermiş olduğu dilekçelerle taşınmazlarının gü-
genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi neyinden davacıya geçit hakkı vereceğini kabul
prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. etmiştir.
Uygun güzergâh saptanırken, aleyhine geçit Mahallinde yapılan keşif sonucu verilen ra-
kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozul- porlarda çeşitli alternatifler değerlendirilmiş en
mamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün uygun alternatifin 16.05.2005 tarihli kadastro
bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus teknisyeni Ayhan tarafından çizilen krokide da-
gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir. valı taşınmazlarının kuzeyinden geçen yeşil renk-
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda ka- le boyalı güzergâh olduğu kabul edilmiştir. Dava-
yıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, lı ise en uygun yerin taşınmazlarının güneyinde
özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracı- bulunan krokide sarı renkle gösterilen güzergâh
nın geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) olduğunu buradan verilecek geçit hakkını kabul
geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu mik- ettiğini, kuzeydeki geçidin taşınmazını sulama-
tarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi ka- sına engel olacağını savunmuştur. Kuzeydeki
rarda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. alternatifin güneydekine geçit bedeli dışında üs-
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz tünlüğü yoktur. Davalı kendi taşınmazlarının gü-
malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın ni- neyinden geçit hakkı kurulmasını kabul etmekle
teliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile fedakârlıkta bulunmaktadır. Buna karşı davacı-
objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. nın daha fazla geçit bedeli ödemesi fedakârlığın
Saptanacak bedel hükümden önce depo ettiril- denkleştirilmesi ilkesine uygun olacaktır.
meli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler uya-
taşınmazın değerinde önemli derecede değişim rınca tarafların istekleri göz önünde tutularak ge-
yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede çidin davalı taşınmazlarının güneyinde, krokide
de geçit için öngörülen bedel davanın daha ba- sarı renkle gösterilen yerden kurulması gerektiği
şında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine ka- düşünülmeden ve belirlenen geçit bedeli de hü-
rar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan kümden önce depo ettirilmeden yazılı gerekçe ile
taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olu- krokide kuzeydeki yeşil renkli yerden geçit ku-
nacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması rulmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve
sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti ya-
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
pılmalıdır.
davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanun’un (BOZULMASINA), peşin yatırılan temyiz har-
748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da cının istek halinde yatırana iadesine, 24.10.2005
gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin dava- tarihinde oybirliği ile karar verildi.
larda davanın niteliği gereği yargılama giderleri
davacı üzerinde bırakılmalıdır. Kaynak: http://emsal.yargitay.gov.tr/
103
Hukuki İlişkiler ve Haklar
104
Hukukun Temel Kavramları
105
Hukuki İlişkiler ve Haklar
fazla kişinin iradelerini açıklamalarıyla meydana tarafından ancak vaadde bulunan diğer tarafa karşı
gelebilen hukuki işlemleri ifade eder. Bu tür huku- ileri sürülebilir.
ki işlemlerin uygulamadaki en tipik örneğini karşı- Güçlendirilmiş Alacak Hakları (Etkisi Kuv-
lıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla kuru- vetlendirilmiş Alacak Hakları): Bu tür alacak
lan sözleşmeler (akit, mukavele) teşkil etmektedir haklarında kanun koyucuya alacak hakkının etki-
(örneğin; kira sözleşmesi. Kiracı kirasını ödemediği sini daha fazla kuvvetlendirme imkânı tanınmak-
takdirde kiraya veren bu kira borcunu ödemesini tadır. Bir kısım alacak hakları için tapu kütüğüne
sadece kiracıdan isteyebilecektir). şerh verilmesi şartı aranarak bu tür hakların sadece
Nisbî haklar, hukuk düzeninin izin vermediği, işlemin tarafına değil üçüncü kişilere de ileri sü-
hukuka aykırı zarar verici fiiller (haksız fiiller)den rülebilmesi imkânı getirilmiştir (örneğin; ön alım
de doğabilirler (örneğin, bir kişinin dükkanına za- hakkı TMK m.732, geri alım hakkı TMK m.736).
rar vermek, bir arabaya çarpmak, bir insanı yarala- Şerh verilebilecek haklar, tapu kütüğünün güvenli-
mak ya da öldürmek gibi). ğini ve aleniyetini korumak amacıyla sınırlı olarak
Nisbî haklar, bir kişinin malvarlığının başka bir kanunda açıkça düzenlenmiştir. Öğretideki hâkim
kişinin malvarlığı aleyhine çoğaldığı sebepsiz zen- görüş, tapuya şerh verilmesiyle kuvvetlendirilmiş
ginleşmeden de doğabilir. alacak haklarının ayni hak niteliği kazanmadığı
yönündedir. Zira tapuya şerh sadece şerh edilen
alacak hakkının (kişisel hakkın) taşınmazın sonraki
Sebepsiz zenginleşme; bir kimsenin mal- maliklerine ve o taşınmazda şerhten sonra hak ka-
varlığının, haklı bir neden olmaksızın, zanan kişilere karşı ileri sürülmesi imkânı dışında
diğer bir kimsenin malvarlığının aleyhine bir imkân sağlamaz.
çoğalmasıdır.
106
Hukukun Temel Kavramları
belirli bir kişiye yahut kişilere karşı yönelti- 4. Mutlak haklar bir mal ya da kişi üzerinde
lebilmektedir (alacak hakkı gibi). doğrudan doğruya sahip olunan iktidar
2. Mutlak haklarda, hak sahibinin bu hakkına hakları iken, nisbî hakların konusunu bir
diğer bütün kişiler saygı göstermek zorun- edimin yerine getirilmesi (bir şeyin verilme-
dadır. Mutlak haklar karşısında üçüncü ki- si, yapılması ya da yapılmaması) yönündeki
şiler pasif bir görev üstlenirler. Zira mutlak talepler teşkil eder.
hakları herkesin ihlâl edebilmesi ihtimal
dâhilindedir. Nisbî haklarda ise hak sahi- Konularına Göre Özel Haklar
binin karşısındaki kişi, bazen pasif olsa da
Özel haklar korudukları menfaatin maddi ya da
genellikle aktif bir görevi yerine getirmekle
manevi oluşuna göre malvarlığı (mamelek) hakları
yükümlü bulumaktadır (bir şeyi yapmak,
ve kişilik hakları şeklinde ayrılırlar.
vermek ya da yapmamak gibi). Nisbî hak-
lardaki görevin üçüncü kişilerce ihlal edil-
mesi mümkün değildir. Bir satım sözleşme- Malvarlığı (Mamelek) Hakları
sinde satıcı alıcıya malı teslim etmek, alıcı Malvarlığı (mamelek), bir kişinin sahip olduğu
da malın bedelini (semeni) ödemek yükü- şeylerin bütünüdür. Malvarlığı hakları, kişilerin
mü altına girer. Bu ilişkide her iki tarafın maddi menfaatlarini koruyan haklardır. Hukuki
da bir nisbî hakkı bulunmaktadır. Bir taraf açıdan da “malvarlığı hakları”, kişilerin para ile öl-
malın teslimini, diğer taraf da malın bede- çülebilir nitelikte olan, paraya çevrilebilen, kural
lini karşı taraftan isteme hakkını bu şekilde olarak başkalarına devredilebilen ve miras yoluyla
haiz olur. Mal teslim edilmeden bir üçüncü intikal eden hak ve borçlarının bütününü ifade
şahıs mala, satanın elinde iken zarar verecek eder. Görüldüğü üzere malvarlığı hakları aktif ve
olursa, üçüncü kişiden zararın tazminini pasif kısımdan oluşur. Aktif kısma kişinin para ile
ancak malı henüz teslim etmemiş olan satıcı ifade edilebilen tüm hakları girerken, pasif kısım
isteyebilir. Çünkü malın mülkiyeti (mutlak kişinin borçlarından oluşur. Taşınır ve taşınmaz
hak) hâlâ kendisine aittir. Oysa nisbî hak eşyalar üzerindeki haklar (örneğin mülkiyet hakkı,
olarak malın teslimini isteyebilecek alıcı- sınırlı aynî haklar), fikir ve sanat eserleri üzerindeki
nın, mala satıcının elinde iken zarar veren haklar (örneğin telif hakkı), nisbî haklar (örneğin
üçüncü şahsa karşı böyle bir tazminat talep maddi alacak hakkı), maddi değeri olan yenilik
hakkı bulunmamaktadır. doğuran haklar malvarlığı hakları arasındadır. Mal-
3. Mutlak haklarla nisbi haklar arasındaki bir varlığı haklarından, ölçülebilen, tartılabilen ve sayı-
başka fark sayılarında ortaya çıkar. Mutlak labilen, başka bir ifade ile biri diğerinin yerine ika-
haklar belli sayıdadır. Kanunda öngörülen me edilebilen haklara “maddi malvarlığı hakları”,
mutlak haklar dışında yeni mutlak haklar buna karşı fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklara
yaratılması mümkün değildir. Mutlak hak- da “manevi malvarlığı hakları” denilmektedir.
lar, maddi mallar üzerindeki mutlak haklar
(ayni haklar), maddi olmayan mallar üze-
rindeki haklar ve kişilik haklarıdır. Nisbî Malvarlığı, kişilerin para ile ölçülebilir
haklar ise, aile hukukunda öngörülmüş bu- nitelikte olan, paraya çevrilebilen, kural
lunan sınırlı sayıdaki nisbî haklar haricin- olarak başkalarına devredilebilen ve miras
de, çok çeşitlilik göstermektedir. Sözleşme yoluyla intikal eden hak ve borçlarının bü-
özgürlüğü ilkesi çerçevesinde borç ilişkile- tünüdür.
rinden doğan nisbî haklar bu şekildedir.
Kişilik (Kişi Varlığı) Hakları
Kanunda öngörülen mutlak haklar dışında yeni Kişilerin, değerleri para ile ölçülemeyen, paraya
mutlak haklar yaratılması mümkün değildir. çevrilemeyen, başkalarına devredilemeyen ve miras
Mutlak haklar; “maddi mallar üzerindeki mut- yoluyla da intikali mümkün olmayan, sahibi için
lak haklar (ayni haklar)”, “maddi olmayan mallar sadece manevi bir değer ifade eden haklarına “ki-
üzerindeki haklar” ve “kişilik hakları”dır. şilik (kişi varlığı/şahsiyet) hakları” denilmektedir.
107
Hukuki İlişkiler ve Haklar
Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar olup kişi- istisnai hallerde bu hakkın yasal temsilci aracılığıyla
nin ölümü ile sona ererler. Kişilik hakları arasında, kullanılması da kabul edilmektedir (örneğin, ayırt
kişinin adı, vücut tamlığı, şeref ve haysiyeti, resmî etme gücünü haiz olmayan bir kişiye eşi tarafından
üzerindeki hakları, özgürlüklerine karşı saldırı- fena muamelede bulunulması hâlinde o kişinin ya-
da bulunmaktan kaçınmalarını herkesten isteme sal temsilcisi eşe karşı boşanma davası açabilecektir).
hakkı sayılabilir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de Hakkın kişiye sıkı sıkıya bağlı olması, hakkın
nitelikleriyle bağdaştığı ölçüde kişilik haklarına sa- kullanılmasına ancak hak sahibinin karar verebile-
hiptirler. ceği anlamını taşır. Ancak hak sahibi hakkı kullan-
maya karar verdikten sonra, bu hakkın kullanılma-
Kullanılmalarına Göre Özel Haklar sı için bir iradi temsilci aracılık edebilecektir [evli
bir kişi boşanmaya karar verdikten sonra, boşanma
Kullanma yetkisi bakımından, hak sahibine
davasını açıp yürütmek üzere bir avukatı (iradi
bağlılıklarına göre özel haklar, devredilebilen hak-
temsilci) vekil tayin edebilir].
lar ve devredilemeyen haklar şeklinde ikiye ayrılır.
108
Hukukun Temel Kavramları
bir hukuki ilişki yaratılır, başka bir ifade ile bir hak vermek, ihtarda bulunmak, çocuğun mallarını yö-
kazanılır. Hak sahibi iradesini açıklamak suretiy- netmek, onu temsil etmek haklarının da girdiği sa-
le yeni bir hukuki ilişkinin doğmasını sağlar. Bir dece anne ve babalara tanınmış olan velâyet hakkı,
sözleşme kurulurken taraflardan birinin yapmış ol- bu tür hakların örneğini oluşturur. Esasen anne ve
duğu öneriyi (icabı) karşı tarafın kabul etmesi (ka- babanın velayet hakkını kullanmalarıyla yeni bir
bul beyanı), kurucu yenilik doğuran haklardandır. hukuki durum ortaya çıkmadığı gibi, mevcut hu-
Zira, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 1. maddesi, kuki durumda bir değişiklik olmaz yahut mevcut
“Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbi- hukuki durum ortadan kalkmaz.
rine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur” hük-
münü içermektedir. Yetkisiz temsil hâlinde temsil
olunanın işleme icazet vermesi (TBK m.46/1); bir Alelâde haklar, hak sahibinin hakkını kul-
taşınmazın üçüncü bir kişiye satılması hâlinde hak lanmasıyla herhangi bir yeni hukuki ilişki
sahibine o taşınmazı öncelikle satın alabilme yetkisi doğurmayan haklardır.
veren ön alım (şuf ’a) hakkı (TMK 732), hak sahi-
bine tek taraflı irade beyanı ile bir taşınmazı satın
alabilme yetkisi veren alım (iştira) hakkı ile kendi- Bağımsız Olup Olmamalarına Göre
sine ait bir taşınmazı bir başkasına devreden kişinin Özel Haklar
devrettiği bu taşınmazı daha sonra tek taraflı irade Özel haklar, elde edilmeleri yönünden başka
beyanı ile geri alabilme yetkisini içeren geri alım bir hakka bağlı olup olmamalarına göre, bağımsız
(vefa) hakkı (TMK m.736); “Sahipsiz bir taşınırı haklar (asıl haklar) ve bağımlı haklar olmak üzere
malik olmak iradesiyle zilyetliğine geçiren kimse, ikiye ayrılırlar:
onun maliki olur” hükmünü içeren sahipsiz şeylere
(ihraza) ilişkin düzenleme (TMK m. 767), kurucu
yenilik doğan hakların diğer örneklerindendir. Bağımsız Haklar
Değiştirici yenilik doğuran haklar: Değiştirici Bağımsız haklar (asıl haklar), herhangi bir hak-
yenilik doğuran haklar, tek taraflı irade açıklaması ka bağlı olmayan hakları ifade eder. Bu haklar, hak
ile mevcut bir hukuki durumun değiştirilmesi so- sahibinin doğrudan doğruya sahip olduğu haklar
nucunu doğururlar. Örneğin; boşanma davası aç- olup, (istisna teşkil eden oturma hakkı, intifa hakkı
maya hakkı olan eşe tanınan boşanma veya dilerse gibi devredilemeyen bağımsız haklar hariç olmak
ayrılık davası açabilme hakkı (TMK m.167), se- üzere) başkalarına devredilebilir, miras yolu ile de
çimlik borçlarda borçlu tarafından seçim hakkının mirasçılarına intikal eder (örneğin; mülkiyet hakkı,
kullanılması (TBK m.87), satılanın ayıplı çıkması alacak hakkı, fikri haklar).
hâlinde satış bedelinden (semenden) indirim yapıl-
masını isteme hakkı (TBK m.227).
Bağımsız haklar, herhangi bir hakka bağlı
Bozucu yenilik doğuran haklar: Bozucu yenilik
olmayan haklardır. Bağımlı haklar ise, ba-
doğuran haklar, hak sahibi tarafından kullanılmaları
ğımsız bir hakka belirli bir bağlılığı olan,
ile mevcut bir hukuki durumu ortadan kaldıran hak-
asıl hak bulunmaksızın mevcut olmayan
lardır. Boşanma/ayrılık talep etmek (TMK m.167);
haklardır.
önceki vasiyetname ortadan kaldırılmaksızın yeni
bir vasiyetname yapılmak suretiyle önceki (tamam-
lanmamış) vasiyetnamenin iptali (TMK m.544); Bağımlı Haklar
kira, hizmet, adi şirket sözleşmelerindeki feshi ihbar Bağımlı haklar (fer’i haklar/yan haklar) ise ba-
hakkı, vekâletten azil ya da istifa hakkı gibi. ğımsız bir hakka belirli bir bağlılığı olan, asıl hak
bulunmaksızın mevcut olmayan hakları ifade et-
Alelâde Haklar mektedir. Bağımlı haklar, asıl (bağımsız) hakların
amacına ulaşmasına yardımcı olmayı (alacaklının
Hak sahibinin hakkını kullanmasıyla herhangi kefile karşı sahip olduğu hak), bu hakları güçlen-
bir yeni hukuki ilişki doğurmayan haklara alelâde dirmeyi, bu haklara güvence vermeyi (ipotek hak-
haklar (yenilik doğurmayan/yalın haklar) denir. kı) ya da o hakların kapsamını genişletmeyi (bir
Kapsamına ergin olmayan çocuğa (küçüğe) öğüt sözleşmede yer alan faiz talepleri) amaçlamaktadır.
109
Hukuki İlişkiler ve Haklar
Bağımlı haklar, asıl (bağımsız) hak herhangi bir nedenle sona ererse, kanundan dolayı son bulmakta
(örneğin; asıl alacak son bulunca alacaklının kefile karşı olan hakkı da sona erer), asıl hakkın devri hâlinde,
bağımlı haklar da kural olarak asıl hak ile birlikte devredilmektedir (örneğin; ipotek ile teminat altına alın-
mış bir alacağın temliki hâlinde teminat da alacakla birlikte devredilmiş olur).
Öğrenme Çıktısı
2 Kamu haklarını ve türlerini açıklayabilme
3 Özel hakları tanımlayıp, türlerini sınıflandırabilme
110
Hukukun Temel Kavramları
1 Hak kavramını
açıklayabilme
1 Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramıdır. Hak, “hukuk tarafından tanınan, yararla-
nılması hak sahibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme hususunda bireyin yetkili sayıldığı
menfaatlerdir.” Öğretide objektif hukuk, hukukun toplum yaşamını düzenleyen ve Devlet gücü ile
yerine getirilen, hukuki yaptırımla kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütününü ifade eden haline
denilmektedir. Objektif hukuk, sadece “hukuk” sözcüğü ile ifade edilebilir. Öğretide subjektif hu-
kuk, objektif hukukun kişilere sağladığı yetkileri ifade eden kısmıdır. Subjektif hukuk için, “hak”
sözcüğü kullanılabilir. Hukukta hak sahibi olan varlıklara “kişi (şahıs)” denir. Her hak daima bir
hukuk kuralına dayanır. Hukuk kurallarının düzenlemekte olduğu ilişkiler çok çeşitli ve birbirin-
den farklıdır. Bu nedenle hukuk kurallarının tanıdığı yetkiler olarak nitelendirilen haklar da özleri
itibarıyla birbirinden farklı ve çeşitlidir. Haklar doğdukları hukuk kuralının niteliğine göre kamu
hakları ve özel haklar olmak üzere ikiye ayrılır.
111
Hukuki İlişkiler ve Haklar
Hakların Ayrımı
2 Kamu hakları kamu hukukundan doğan, vatandaşların Devlet’e karşı sahip olduğu haklardır. Bu hak-
lara örnek olarak kişisel özgürlükler, seçme hakkı, seçilme hakkı, eğitim ve öğretim hakkı, çalışma hakkı,
dilekçe hakkı gibi haklar sayılabilir. Kamu hakları kendi içinde genel nitelikli kamu hakları ve özel nitelikli
kamu hakları olmak üzere üzere ikiye ayrılır. Kamu haklarından yararlanabilmek için Türk vatandaşı olma
zorunludur. Kamu haklarından yararlanmada vatandaşlar açısından eşitlik mevcut değildir. Genel nitelikli
kamu hakları, kamu kuruluşları ile hukuken bir ilişkiye girilmeksizin, genel olarak kişilere verilen hukuki
yetkilerdir. Bunlar, kişisel kamu hakları, sosyal ve ekonomik kamu hakları ve siyasal kamu hakları olmak
üzere üç kategoride toplanmaktadır. Kişisel kamu hakları (negatif statü hakları), kişinin maddi ve manevi
tüm varlığı ile ilgili bulunan, kişinin Devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının
sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir (kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve
güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması vb.). Sosyal ve ekonomik kamu hakları (pozitif statü hakları),
kişinin toplum hayatı içindeki sosyal ve ekonomik faaliyetleri ile ilgili olan, bireylere Devlet’ten olumlu bir
davranış, bir hizmet, bir yardım isteme imkânını tanıyan haklardır (ailenin korunması ve çocuk hakları, eği-
tim ve öğretim hakkı, çalışma ve sözleşme hürriyeti, sosyal güvenlik hakkı vb.). Siyasal kamu hakları (aktif
statü hakları), kişinin genelde seçim yolu ile Devlet yönetimine ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağlarlar
(seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları vb.). Özel nitelikli kamu hakları, belli kişilerin kamu
kuruluşları ile olan ilişkilerini düzenlerler.
3 Özel haklar, kişiler ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen özel hukuk kurallarından doğan haklardır.
Medeni haklar olarak da nitelendirilen bu haklara örnek olarak mülkiyet hakkı, sınırlı ayni haklar, alacak
hakkı, fikri mülkiyet hakları, kişilik hakları verilebilir. Genellik ilkesi gereği, özel haklardan herkesin ya-
rarlanması mümkündür. Özel haklardan yararlanmada vatandaşlar arasında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vb.
hususlarda eşitlik ilkesi geçerlidir. Özel haklar mahiyetlerine (niteliklerine), konularına, kullanılmalarına,
amaçlarına, bağımsız olup olmamalarına göre türlere ayrılır. Mahiyetlerine (niteliklerine) göre özel haklar;
“mutlak haklar” ve “nisbi haklar” olarak ikiye ayrılır. Mutlak haklar; “mallar üzerindeki mutlak haklar” ve
“şahıslar (kişiler) üzerindeki mutlak haklar” olarak ikiye ayrılır. Mallar üzerindeki mutlak haklar; “maddi
mallar üzerindeki mutlak haklar” ve “maddi olmayan mallar üzerindeki haklar” olarak ikiye ayrılır. Maddi
mallar üzerindeki mutlak haklar; “mülkiyet hakkı”, “sınırlı aynî haklar” olarak ikiye ayrılır. Şahıslar (kişiler)
üzerindeki mutlak haklar ise “kendi şahsı üzerindeki mutlak haklar” ve “başkasının şahsı üzerindeki mutlak
haklar” haklar olarak ikiye ayrılır. Konularına göre özel haklar; “malvarlığı hakları” ve “kişilik hakları” olarak
ikiye ayrılır. Kullanılmalarına göre özel haklar; “devredilebilen haklar” ve “devredilemeyen haklar” olarak
ikiye ayrılır. Amaçlarına göre özel haklar; “yenilik doğuran haklar” ve “alelâde haklar” olarak ikiye ayrılır. Ye-
nilik doğuran haklar; “kurucu yenilik doğuran haklar”, “değiştirici yenilik doğuran haklar”, “bozucu yenilik
doğuran haklar” olarak üçe ayrılır. Bağımsız olup olmamalarına göre özel haklar; “bağımlı haklar”, “bağımsız
haklar” olarak ikiye ayrılır.
112
Hukukun Temel Kavramları
1 “Hak kavramı” için aşağıdaki ifadelerden 5 Aşağıdakilerden hangisi kişisel kamu hakla-
hangisi söylenemez? rından biri değildir?
neler öğrendik?
A. Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramıdır. A. Özel hayatın gizliliği ve korunması
B. Haklar, korunmasını isteme hususunda bireyin B. Konut dokunulmazlığı
yetkili sayıldığı menfaatlerdir. B. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
C. Öğretide objektif hukuk için ise hak sözcüğü D. Süreli ve süresiz yayın hakkı
kullanılmaktadır.
E. Çalışma ve sözleşme hürriyeti
D. Hak kavramı hukuki ilişkinin özünü teşkil et-
mektedir.
E. Hukuk kurallarının korumadığı bir hareket 6 Sahibine şahıslar (kişiler) ile maddi ve gayrı-
tarzı, bir menfaat, bahşetmediği bir yetki hak maddi (maddi olmayan) bütün mallar üzerinde en
olarak nitelendirilemez. geniş yetkileri veren ve hak sahibi tarafından her-
kese karşı ileri sürülebilen haklar aşağıdakilerden
hangisidir?
2 Aşağıdakilerden hangisi kamu haklarından
biri değildir? A. Kişisel haklar B. Mülkiyet hakkı
C. Özel nitelikli haklar D. Bağımsız haklar
A. Seçme hakkı
E. Alelade haklar
B. Dilekçe hakkı
C. Alacak hakkı
D. Eğitim ve öğretim hakkı 7 Sınırlı aynî haklar, hak sahibine aşağıdaki
yetkilerden hangisini vermez?
E. Çalışma hakkı
A. Kullanma hakkı B. Yararlanma hakkı
3 Aşağıdakilerden hangisi özel haklar arasında C. İrtifak hakkı D. Yok etme hakkı
yer almaz? E. İpotek tesis etme hakkı
113
Hukuki İlişkiler ve Haklar
9 Yenilik doğuran haklar ile ilgili aşağıdaki ifa- 10 Bağımsız olup olmamalarına göre özel haklar
delerden hangisi doğrudur? ayırıma tâbi tutulduğunda, aşağıdaki ifadelerden
A. Bir sözleşme kurulurken taraflardan birinin hangisi söylenemez?
yapmış olduğu öneriyi (icabı) karşı tarafın ka-
neler öğrendik?
114
Hukukun Temel Kavramları
4. A Yanıtınız yanlış ise “Kamu Hakları ve Türle- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Amaçlarına Göre Özel
ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Kamu hakları ile özel haklar arasında bazı farklar bulunmaktadır. En önem-
li fark, bu haklardan yararlanmada ortaya çıkmaktadır. Özel haklardan her-
kesin yararlanması mümkün iken kamu haklarından ancak vatandaş olanlar
yaralanabilir. Yani, özel haklardan yararlanabilmek için Türk vatandaşı olma
Araştır 2 zorunluluğu bulunmaz ancak kamu haklarından yararlanabilmek için Türk
vatandaşı olmak şarttır. Bunun yanında, özel haklardan yararlanmada vatan-
daşlar arasında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vb. hususlarda eşitlik ilkesi geçerli-
dir. Ancak kamu haklarından yararlanmada böyle bir eşitlik mevcut değildir.
115
Hukuki İlişkiler ve Haklar
Kaynakça
Adal, Erhan: Hukukun Temel İlkeleri, 12. Bası, Gözler, Kemal: Anayasa Hukukuna Giriş, 26. Bası,
İstanbul 2012. Bursa 2017.
Akı, Erol: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Gözler, Kemal: Genel Hukuk Bilgisi, 17. Bası, Bursa
İzmir 2010. 2017.
Akıntürk, Turgut / Karaman, Derya Ateş: Medeni Gözler, Kemal: Hukuka Giriş, 14. Baskı, Bursa 2017.
Hukuk, 24. Bası, İstanbul 2018.
Gözler, Kemal: Hukukun Temel Kavramları, 15.
Akyol, Şener: Medeni Hukuka Giriş, 2. Bası, İstanbul Bası, Bursa 2017.
2006.
Gözübüyük, A. Şeref: Hukuka Giriş ve Hukukun
Anayurt, Ömer: Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Temel Kavramları, 39. Bası, Ankara, 2017.
Kavramları, 17. Bası, Ankara 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetim Hukuku, 34. Bası,
Antalya, O. Gökhan: 4721 Sayılı Türk Medeni Ankara 2016.
Kanunu, 4. Bası, İstanbul 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetsel Yargı, 36. Bası, Ankara
Aral, Vecdi: Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, 2017.
İstanbul 2012.
Güriz, Adnan: Hukuk Başlangıcı, 18. Bası, Ankara
Aslan, İ. Yılmaz / Şenyüz, Doğan / Kortunay, Ayhan 2017.
/ Deliveli, Ömür: Hukuka Giriş,11.Bası, Bursa
Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Giriş, 8. Bası,
2018.
İstanbul 2017.
Ayan, Mehmet: Medeni Hukuka Giriş, 12. Bası,
Helvacı, Serap / Erlüle, Fulya: Medeni Hukuk, 5.
Konya 2016.
Bası, İstanbul 2018.
Aybay, Aydın / Aybay, Rona: Hukuka Giriş, 12. Bası,
Ildır, Gülgün: Hukuka Giriş, 3. Bası, Bursa 2008.
İstanbul 2017.
İnan, Ali Naim: Medeni Hukuk, 3. Bası, Ankara
Aydın, Nurullah: Hukuka Giriş, 2. Bası, Ankara
2014.
2009.
Kaboğlu, İbrahim Ö.: Anayasal Sosyal Haklar, 1.
Aydın, Ufuk: Temel Hukuk Dersleri, 7. Bası,
Bası, İstanbul 2012.
Eskişehir 2016.
Kayıhan, Şaban: Hukukun Temel Kavramları, 7.
Battal, Ahmet: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası,
Bası, Ankara 2017.
Ankara 2015.
Kılıçoğlu, Ahmet M.: Medeni Hukuk, 6. Bası,
Bilge, Necip: Hukuk Başlangıcı, 35. Bası, Ankara
Ankara 2017.
2017.
Keyman, Selahattin: Hukuka Giriş, 5. Bası, Ankara
Bilgili, Fatih / Demirkapı, Ertan: Hukukun Temel
2012.
Kavramları, 14. Bası, Bursa 2017.
Özel, Çağlar / Cansel, Erol: Hukuk Başlangıcı, 6.
Bozkurt, Enver: Hukukun Temel Kavramları, 12.
Bası, Ankara 2015.
Bası, Ankara 2017.
Özekes, Muhammet: Temel Hukuk Bilgisi, 11. Bası,
Buz, Vedat: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran
Ankara 2016.
Haklar, 1. Bası, Ankara 2005.
Öztan, Bilge: Medeni Hukukun Temel Kavramları,
Demirbaş, Harun: Yenilik Doğuran Haklar, 1. Bası,
42. Bası, Ankara 2017.
İstanbul 2007.
Oğuzman, M. Kemal / Barlas, Nami: Medeni Hukuk,
Erman, Hasan: Medeni Hukuk Dersleri, 6. Bası,
23. Bası, İstanbul 2017.
İstanbul 2016.
Palamut, Mehmet E.: Medeni Hukuk, 1. Bası,
Gemalmaz, H. Burak: Avrupa İnsan Hakları
İstanbul 2004.
Sözleşmesinde Mülkiyet Hakkı, 1. Bası, İstanbul
2009.
116
Hukukun Temel Kavramları
Pulaşlı, Hasan / Korkut, Ömer: Temel Hukuk, 16. Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Özel Kısım, 9. Bası,
Bası, Ankara 2016. Ankara 2018.
Reisoğlu, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçok, Coşkun / Mumcu, Ahmet / Bozkurt, Gülnihal:
25. Bası, İstanbul 2014. Türk Hukuk Tarihi, 19. Bası, Ankara 2017.
Sarı, H. Gürbüz: Malvarlığı Haklarının Korunması, Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2016.
1. Bası, İstanbul 2006.
Zevkliler, Aydın / Havutçu, Ayşe / Gürpınar, Damla:
Serozan, Rona: Medeni Hukuk Genel Bölüm/ Medeni Hukuk, 9. Bası, Ankara 2015.
Kişiler Hukuku, 7. Bası, İstanbul 2017.
Zevkliler, Aydın: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Sümer, Haluk Hadi / Ulukapı, Ömer: Temel Hukuk 1. Bası, Ankara 2001.
Bilgisi, 9. Bası, Konya 2015.
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Genel Kısım, 24.
Bası, Ankara 2018.
İnternet Kaynakları
www.turkpatent.gov.tr
http://emsal.yargitay.gov.tr/
117
Bölüm 6
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve
Korunması
öğrenme çıktıları
1 2
1 Hakkın kazanılmasını açıklayabilme 3 Hakkın kaybedilmesini açıklayabilme
2 Hakkın kazanılmasında iyiniyet kavramını ve hakkın kaybedilmesinin sebeplerini
açıklayabilme saptayabilme
3 4
Hakkın Kullanılması Hakkın Korunması
4 Hakkın kullanılmasını ve dürüstlük kuralını 5 Hakkın korunmasının yollarını
ifade edebilme özetleyebilme
Anahtar Sözcükler: • Hukuki Olay • Hukuki Fiil • Hukuki İşlem • İyi Niyet • Dürüstlük Kuralı • Kötü Niyet
• İspat Yükü • Çekişme • İfa • Eda Davası • Tespit Davası • İstihkak Davası • İnkâr • İkrar • İtiraz
• Karine • Meşru Müdafaa
118
Hukukun Temel Kavramları
119
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
Hukuki fiil, hukukun kendisine hukuki sonuç onun iradesine uygun sonucu bağlaması halinde
bağladığı insan iradesini (insan davranışlarını) ifa- hukuki işlem ortaya çıkar [örneğin, satış sözleş-
de eder. Diğer bir ifade ile hukuki olaylar içinden, mesi, bağışlama sözleşmesi birer hukuki işlemdir
sadece insanların davranışlarının ürünü olanlar, hu- (TBK m.207)]. Her hukuki işlemde, irade açıkla-
kuki fiilleri meydana getirir. Hukuk düzeni insan ması ve hukuki sonuç olmak üzere iki unsur bulun-
davranışlarının hepsine olmasa da bir kısmına hu- maktadır. Hukuki işlemin çekirdeğini teşkil eden
kuki sonuçlar bağlamaktadır. Hukuki fiilde, kişinin irade açıklamasında, bir hakkın veya bir hukuki
o hukuki sonucu isteyip istemediği önem taşımaz. ilişkinin kurulması, değiştirilmesi veya sona erdi-
Kişi fiiline (davranışına), böyle bir hukuki sonucun rilmesi istenir. Hukuki işlemler, irade açıklama-
bağlanmasını istememiş olsa da hukuk düzeni kişi- sında bulunan tarafın sayısına göre iki veya çok ta-
nin iradi fiiline belli bir hukuki sonuç bağlayabil- raflı hukuki işlemler (örneğin, bir satış sözleşmesi,
mektedir. Örneğin TMK m.19’un “Yerleşim yeri bir bağışlama sözleşmesi iki taraflı iken on ortaklı
bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer- bir limited şirket sözleşmesi çok taraflıdır; yine
dir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim çok taraflı irade açıklaması gereken hâller arasında
yeri olamaz” diyen hükmü karşısında, bir gerçek “kararlar” da yer alır) olabileceği gibi tek taraflı
kişinin yerleşmek niyetiyle bir şehirde sürekli otur- hukuki işlemler de olabilir. İki ya da daha fazla
maya başlaması halinde, o şehir o kişinin istese de tarafın iradesinin arandığı sözleşmeler ile çok ta-
istemese de yerleşim yeri sayılacaktır. rafın irade açıklamasıyla oluşan kararlardan farklı
olarak tek bir irade açıklaması ile hukuki sonuç
yaratan tek taraflı hukuki işlemlerin bir kısmının
bir muhatabı bulunmamaktadır (örneğin, vasiyet-
Hukukun kendisine hukuki sonuç bağladığı in-
name yapılması, TMK m.531; taşınır malın terki;
san iradesi, hukuki fiil olarak adlandırılır.
evlilik dışı doğan çocuğun tanınması). Bir kısım
tek taraflı hukuki işlemler ise belli bir muhataba
Hukuki fiiller, hukuka uygun fiiller (hukuk dü- yöneltilmektedir (örneğin, bir sözleşmeden dö-
zeninin onayladığı fiiller) ve hukuka aykırı fiiller nülmesi, bir vekilin azledilmesi, önalım, alım, ge-
(hukuk düzeninin uygun bulmadığı fiiller) olmak rialım haklarının kullanılması).
üzere ikiye ayrılır.
Hukuka uygun fiiller: Hukuka uygun fiiller, Hukuki işlemlerde, irade açıklaması ve hukuki
hukuk düzeninin uygun gördüğü, onayladığı ve sonuç olmak üzere iki unsur bulunur.
kendilerine hukuki sonuçlar bağladığı davranışla-
rı ifade eder. Hukuka uygun fiiller, irade veya iş ve
İradenin açıklanmasıyla istenen bir hakkın
emek açıklamaları, bilgi veya haber verme (tasavvur)
veya hukuki işlemin kurulmasının, değiştirilme-
açıklamaları ve duygu açıklamaları olmak üzere üç
sinin veya sona erdirilmesinin bir hukuki sonuç
gruptur.
olarak ortaya çıkması mümkündür. Hukuki so-
İrade veya iş ve emek açıklamaları, hukuki nuç, kişinin isteği sonucu ortaya çıkar. Bu neden-
işlem, hukuki işlem benzeri fiiller ve maddi fiiller ol- le istenen bir hukuki sonucun doğması için insan
mak üzere üçe ayrılır: iradesinin bu hukuki sonucun doğmasına yönelik
Hukuki işlem, bir veya birden fazla kişinin olarak açıklanması gerekir. Sözleşme ilişkilerinde
hukuki bir sonuca yöneltilmiş irade açıklaması- hukuki sonuca yönelmiş bu tür iradeye taraf irade-
dır. Diğer ifade ile hukukun, kişinin davranışına, si denilmektedir.
120
Hukukun Temel Kavramları
Açık veya örtülü (zımnî) olabilen irade açıkla- Hukuki işlem benzeri fiillerde de hukuki işlem-
maları, karşı tarafa ulaşması gereken irade açıkla- ler gibi bir irade açıklamasına ihtiyaç vardır. Böyle
maları ve karşı tarafa ulaşması gerekli olmayan ira- bir durumda irade açıklaması sadece pratik sonuca
de açıklamaları olarak ikiye ayrılırlar. İlkinde, irade yönelik olup, hukuki sonuç bu irade açıklamasından
açıklamasının hukuki sonuç doğurabilmesi için bağımsız olarak meydana gelir (örneğin, muaccel bir
mutlaka karşı tarafa yöneltilmiş olması gerekirken borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde
(örneğin, sözleşmelerde); diğerinde ise hukuki so- düşeceğini düzenleyen TBK m.117 hükmündeki
nucun doğması için irade açıklamasının karşı tarafa ihtar hukuki işlem benzeri bir fiildir. İhtarın ama-
yöneltilmesi gerekli değildir. Bu tür irade açıkla- cı borçlunun borcunu ödemesine yöneliktir. Ancak
malarının üçüncü kişiler tarafından tanınabilecek borçlunun temerrüde düşmesi şeklinde bir hukuki
şekilde yapılmış olması yeterli olacaktır (örneğin, sonuç kendiliğinden ortaya çıkmaktadır). Bu tür fi-
vasiyetname yapılmasında). illerde de hukuki işlemlere ilişkin esaslar uygulanır.
İrade veya iş ve emek açıklamaları; hukuki işlem, Hukuki işlem benzeri fiillerde, irade açıklaması
hukuki işlem benzeri fiiller ve maddi fiiller olmak sadece sonuca yöneliktir, hukuki sonuç bu irade
üzere üçe ayrılır. açıklamasından bağımsız olarak meydana gelir.
HUKUKİ FİİLLER
Bilgi
Açıklamaları
Maddi fiiller, bir irade açıklamasına yönelik olmayan fiillerdir. Bu tür fiillerde bir açıklama bu-
lunmamaktadır. Kişinin dış alemde bir değişiklik meydana getirmiş olan iradesinin bir hukuki sonuca
yönelmiş olması da gerekli değildir. Burada kanun-
dan dolayı hukuki sonuç ortaya çıkmaktadır [örne-
ğin, TMK m.772/3 hükmü gereğince (maddi bir Maddi fiiller, bir irade açıklamasına yönelik olma-
fiil olarak) define bulmuş bir kişi kanundan dolayı yan fiillerdir. Maddi fiil söz konusu olduğunda, ka-
değerinin yarısını aşmamak üzere uygun bir ödül nundan dolayı hukuki sonuç ortaya çıkmaktadır.
isteyebilecektir].
Bilgi veya haber verme (tasavvur) açıklamaları ile meydana gelmiş bir olay ilgili kişi ya da kişilere
bildirilir. Bu tür bildirimlerden de hukuki sonuçlar ortaya çıkabilmektedir (örneğin, bir kişinin bir başka
kişiyi vekil tayin etmesi).
Duygu açıklamalarına kanun koyucu istisnaen bir hukuki sonuç bağlayabilmektedir (örneğin TMK
m.578’deki mirastan yoksunluk nedenlerinden birinin varlığı nedeniyle mirasçı olamayacak bir kişiyi,
miras bırakan affederse o kişi mirastan mahrum edilemez).
Hukuka aykırı fiiller: Hukuk düzenini ihlâl eden hukuka aykırı davranışlar karşısında kanun koyucu
sessiz kalmamış bu davranışlara da hüküm ve sonuçlar bağlamıştır. Kişinin hukuk düzenince onaylanma-
yan davranışı, borcun yerine getirilmesini engelliyorsa sözleşmeye aykırılık, objektif bir hukuk kuralını ihlal
ediyorsa kanuna aykırılık ortaya çıkar. Hukuk düzeninin uygun görmediği hukuka aykırı fiiller, herkese
121
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
122
Hukukun Temel Kavramları
Uygulamada hakların aslen kazanılması istisnai larına geçmiş, diğer bir ifade ile onlar tarafından
olup genellikle haklar devren kazanılmaktadır. kazanılmış olur.
123
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
124
Hukukun Temel Kavramları
Bir kişinin iyiniyetli olduğunu ileri sürmesi 3. Bu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik; ya
onun mutlaka iyiniyetli olduğu anlamına da gel- yalnız hakkın doğumu veya kazanılma-
meyecektir. Kanunda iyiniyete ilişkin yer alan sı anında bulunmalı ya da devamlı olarak
düzenlemeler, sadece iyiniyetin varlığına ilişkin mevcut olmalıdır.
kanuni karine teşkil ederler. İyiniyetli kişi iyiniye-
tin varlığını ispat etmek zorunda değildir. Ancak
karşı taraf, iyiniyetli olduğunu ileri süren kişinin
İyiniyetin Sonuçları
bu iddiasının aksini ispat edebilir. Diğer ifade ile, İyiniyetin en önemli sonucu (hükmü), hakların
iyiniyet karinesi nedeniyle iyiniyetli olduğunu ispat kazanılmasını sağlamasıdır. Gerçekten iyiniyet, bir
etme yükünden kurtulmuş kişinin karşısında diğer hakkın kazanılması için gerekli olan şartların mev-
taraf onun iyiniyetli olmadığını ispat etmek zorun- cut olmamasına veya hakkın geçişini engelleyen
dadır. TMK. m.3 ikinci fıkrasında yer alan, “An- sebeplerin varlığına rağmen, o hakkın geçerli bir
cak, durumun gereklerine göre, kendisinden beklenen şekilde kazanılmasına imkân sağlamaktadır. Demek
özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında buluna- ki, bir hakkın kazanılması için gerekli olan unsurlar
maz” şeklindeki hüküm çerçevesinde karşı taraf, bir mevcut olmasa da, iyiniyetli davranan kişi, bu hakkı
hakkı kazanmakta olan kişinin iyiniyetli olmadığı- geçerli olacak bir şekilde kazanmış olur.
nı, onun kendisinden beklenen özeni göstermemiş Ancak bazı istisnaî hallerde kişi iyiniyetli de
olduğunu ispat etmek suretiyle ortaya koyacaktır. olsa, hakkı kazanması söz konusu olmayacaktır. Bu
istisnaî haller; iyiniyetin, daha öncelikli korunması
öngörülmüş olan yararlarla çatışması nedeniyle or-
taya çıkmaktadır. Bu istisnaî haller, ayırt etme gücü
dikkat bulunmayanın, malı çalınanın ve malı elinden rızası
İyiniyet, sadece malvarlığı haklarında değil, kişilik olmadan çıkmış olan kişinin korunmasına ilişkindir:
haklarının (örneğin; aile hukuku ile ilgili bir kısım
Ayırt Etme Gücü Bulunmayan Kişinin Korunması:
hakların) doğması, kazanılması, hüküm ve sonuçları-
Bir hakkı iyiniyetle kazanabilecek bir kişinin menfa-
nı meydana getirmesinde de önemli rol oynar. İyini-
ati, ayırt etme gücü bulunmayan bir kişiden hakkı
yet en çok hakların devren kazanılmasında rol oynar.
kazanabilmesinde hukuk düzeni tarafından ilk sırada
korunmamıştır. Burada Kanun, bir hakkın iyiniyetle
kazanılmasından önce, ayırt etme gücü bulunmayan
İyiniyetin Unsurları kişinin menfaatlerini öne alarak onu korumaktadır.
Gerçekten TMK m.15’te bu yönde, “Kanunda göste-
İyiniyetten söz edebilmek için belirli özellikleri
rilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü
bulunan bir bilgisizliğin varlığı gereklidir. TMK.
bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz”
m.3 ikinci fıkrasında yer alan, “Ancak, durumun
şeklindeki hükme yer verilmiştir.
gereklerine göre, kendisinden beklenen özeni gös-
termeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz” Malı Çalınanın Korunması: Çalınmış olan bir
şeklindeki hüküm, bilgisizliğin niteliğinin belirlen- malın devredilmesi hâlinde, gerçek malik, iyiniyet-
mesi için iyiniyetin bazı unsurlarının mevcut ol- li kişiye de takipte bulunabilir. TMK 989. madde-
duğu ve bunların araştırılması gerektiği sonucunu de taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında
ortaya koymaktadır. başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyetin, o
şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde
İyiniyetin unsurları üçe ayrılarak incelenebilir:
taşınır davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı
1. Kişi hatalı (yanlış) bir bilgiye sahip veya bil- maddenin ikinci fıkrasına göre bu taşınır, açık art-
gisiz olmalıdır. tırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satan-
2. Bu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik ken- lardan iyiniyetle edinilmiş ise iyiniyetli birinci ve
di kusurundan ortaya çıkmış olmamalıdır. sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak öde-
Başka bir ifade ile, mazur görülebilir bir ha- nen bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilecektir.
talı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik bulunmalı; Malı Elinden Rızası Olmadan Çıkmış Kimsenin
gereken özenin gösterilmesi ihmal edilmiş Korunması: Malvarlığı kendisinin rızası olmadan
olmamalıdır. elinden çıkmış kişiyi de kanun koyucu, iyiniyetli
kişiden önce korumaktadır. Malvarlığının bir kişi-
125
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
nin rızası olmadan elinden çıkması, üç halde söz b) Malı çalınmış kişinin korunması: Bir kimse-
konusu olur: nin malvarlığından bir şey çalınmışsa, malı
a) Malı kaybolmuş kişinin korunması: Bir kim- çalan da ondan satım ve benzeri yollardan
senin mal varlığından kaybolmuş bir şeyi bu- alan kişi de iyiniyetli olsalar bile o mal üs-
lan iyiniyetli kişi, Kanun’da aranan bazı yü- tünde herhangi bir hak kazanamaz.
kümlülükleri yerine getirmemişse bulduğu c) Malı gaspedilen kişinin korunması: Bir kim-
eşya üzerinde mülkiyet hakkını kazanamaz. senin malvarlığından bir şey gaspedilmişse,
TMK m.769 hükmüne göre, “Kaybedilmiş ne malı gaspeden ve ne de ondan satım ve
bir şeyi bulan kimse, malın sahibine, sahibi- benzeri yollardan elde eden kişi, iyiniyetli
ni bilmiyorsa kolluk kuvvetlerine, köylerde olsa bile, o mal üstünde herhangi bir hak
muhtara bildirmek veya araştırma yapmak ve kazanamaz. Yalnız, bulunmuş, çalınmış ve
gerektiğinde ilan etmek zorundadır. Bulunan gaspedilmiş malı bir pazar veya aleni bir
şey önemli ölçüde değerli ise her halde kolluk müzayededen almış olan iyiniyetli kişiden,
kuvvetlerine veya muhtara bildirmek gerekir. ödediği bedel verilmek koşuluyla, malın ia-
Oturulan bir evde veya iş yerinde ya da kamu desi istenebilecektir (bkz. TMK m.989/2).
hizmeti görülen yerde bir şey bulan kimse, İyiniyetli olma sonuçlarını, diğer örnekler bir
bunu o yer sahibine veya kiracıya ya da kamu yana, özellikle eşya hukuku, aile hukuku, miras
hizmeti görülen yerde denetim ve gözetim ile hukuku ve borçlar hukukunda göstermektedir.
görevli olanlara teslim etmek zorundadır.”
Yaşamla İlişkilendir
126
Hukukun Temel Kavramları
Eşya Hukukunda
İyiniyetli olma sonuçlarını en çok eşya huku- Bir eşyayı beş yıl süre ile davasız ve aralıksız iyi-
kunda ayni hakların, özellikle de mülkiyet hakkı- niyetle ve malik sıfatıyla (malik olduğu inancıyla)
nın kazanılmasında gösterir. Mülkiyet hakkı açısın- zilyetliğinde bulunduran kişi, zamanaşımı yoluy-
dan iyiniyetin sonuçları taşınır ve taşınmazlar için la o eşyanın maliki olur.
ayrı ayrı incelenebilir.
127
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
128
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
1 Hakkın kazanılmasını açıklayabilme
2 Hakkın kazanılmasında iyiniyet kavramını açıklayabilme
129
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
m.578 “mirastan yoksunluk” başlığı altında mirasçılık hakkının kaybedileceği hâlleri saymıştır. Bunlardan bi-
risi de mirasçılardan birinin mirasbırakanı öldürmesi halidir. Mirasbırakanı öldürmüş bir mirasçı bu hükme
göre mirasçılık hakkını kaybetmiş olur. Türk Medeni
Kanunu’nda zina bir boşanma sebebi olarak düzen-
lenmiş bulunmaktadır. Ancak dava hakkı olan eş, di- Hakkın kullanılması, kişinin hukuk düzenince
ğerini affeder ve süresi içinde dava açmazsa bu hakkını korunan menfaatleri (hakları) çerçevesinde, ken-
kaybetmiş olur (TMK m.161). disine tanınan yetkilerinden faydalanmak üzere
Bir hukuki işlem de hakkın mutlak kaybına ne- harekete geçmesidir.
den olabilir. Feragât halinde bir hukuki işlemle hak
sona erebilir (örneğin; mirastan feragât sözleşmesiyle Davranış kuralları, kişilerin haklarını kullanırken
mirastan feragat eden, mirasçılık sıfatını, dolayısıyla ve borçlarını ifa ederken hangi kurallara göre ha-
miras hakkını kaybeder, TMK m.528). Aynı şekilde reket edeceklerini gösteren, başka deyişle hakların
kamulaştırma da taşınmaz mülkiyetinin bir hukuki kapsamını ve içeriğini düzenleyen kurallardır.
işlemle mutlak kaybına yol açmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
3 Hakkın kaybedilmesini açıklayabilme ve hakkın kaybedilmesinin sebeplerini saptayabilme
130
Hukukun Temel Kavramları
kuralı içermektedir. Maddedeki “Herkes haklarını TMK m.2’de yer alan “Herkes haklarını kulla-
kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük nırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük ku-
kurallarına uymak zorundadır” hükmü ile Kanun, rallarına uymak zorundadır” şeklindeki birinci fıkra
kişinin haklarını kanunla kendisine tanınan sınır- hükmü kişi davranışlarına yöneliktir.
lar içinde dilediği gibi kullanabileceğini öngören Dürüstlük kuralları (objektif iyiniyet kuralları),
yaklaşımın (bireyci görüş) ötesine geçerek, konulan dürüst, normal, orta zekâlı, makûl kişilerin, top-
kuralların bireysel yararlar kadar toplumsal yarar- lum içinde karşılıklı güvene, ahlâka ve dürüstlüğe
ları da gerçekleştirmek amacının bulunması gerek- dayalı davranışları sonucunda ortaya çıkan ve top-
tiğinden hareketle, hakkın sahibi tarafından ancak lumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gereklerine uygun
bu amaca uygun ölçülerde kullanıldığında hukuk olduğu ölçüde herkesçe benimsenen yazılı olmayan
düzenince korunabileceği esasını (toplumsal görüş) kuralların tümünü ifade etmektedir. Bir hak sahibi
benimsemiştir. hakkını kullanırken, bir borçlu borcunu ifa ederken
TMK m.2 hükmünün getirdiği genel kural dı- bu esaslara uygun hareket etmiş mi etmemiş mi ona
şında, hakkın kullanılması sırasında hak sahibinin bakılacak ve dürüstlük kurallarına uygun davranıp
davranışlarının sınırlarının bir kanun hükmüyle davranmadığı belirlenecektir.
de belirlenmiş olduğu görülebilmektedir. Buna
örnek olarak, mülkiyet hakkının kullanılmasının
toplum yararına aykırı olamayacağını düzenleyen Dürüstlük ilkesi, ister kanundan, ister sözleş-
Anayasa’nın 35. maddesi hükmü gösterilebilir. meden yahut sözleşme öncesi ilişkiden doğmuş
Aynı şekilde TMK m.737 hükmü ile komşu hakkı- olsun, ortaya çıkan hakların kullanılmasına, bir
na ilişkin kullanma biçimi düzenlenmiştir. Bu hük- borç doğmuşsa da borcun ifasına ilişkin olacaktır.
me göre, “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan
yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetlerini Sözleşmeden doğan ilişkide, sözleşmeye ilişkin
sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileye- hal ve şartlarda önemli değişiklikler ortaya çıksa
cek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle, ve bu nedenle borçlunun ifa edeceği edim daha
taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre ağırlaşsa bile, ahde vefa ilkesi gereği sözleşmenin
komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan taraflarca aynen ifa edilmesi, tarafların birbirle-
duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürül- rine verdikleri söz ve taahhütlere bağlı kalmaları
tü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.” esastır. Ancak bu durumun istisnaları vardır.
Görüleceği üzere, Medeni Kanun’da, taşınmaz
mâlikinin mülkiyet hakkını kullanırken komşula-
rına zarar verecek her türlü taşkınlıktan kaçınmak Dürüstlük kuralları, esas itibarıyla, kişilere hem
zorunda olduğu belirtilerek, yasak olan hareketler haklarını kullanırken hem de borçlarını ifa ederken
düzenlenmiştir. Kanundan doğan haklar kullanı- dürüst ve doğru davranmak zorunda olduklarını ha-
lırken, kanun koyucunun, bu hakları düzenlerken tırlatmaktadır. TMK m.2 hükmü, sadece hak sahip-
belirlediği sınırlamalara uyulması gerekmektedir. leri ve borçlular yönünden değil, hâkimler açısından
da genel bir ilkeye uyulması gerektiği yönünde dikkat
Hakkın Kullanılmasında Dürüst çekmektedir. Her hukuki olayda kişilerin haklarını
kullanırken veya borçlarını yerine getirirken dürüst
Davranma (Dürüstlük Kuralları)
davranıp davranmadıklarını hâkim takdir edecektir.
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde bahsi Hâkim, kişilerin dürüst davranıp davranmadıklarını
geçen dürüstlük kuralları hukuki ilişkilerin içeriği- belirlerken, dürüst, namuslu, makûl, hareketlerinin
ni düzenlemektedir. Bu kurallar belirli bir makam sonuçlarını düşünebilen, sorumluğunun kapsamını
tarafından konulmuş yazılı kurallar değillerdir. Bu bilen bir farazi kişinin ne şekilde hareket edebilece-
yazılı olmayan kurallar kişiler dışında oluşmuş ve ğini gözönünde bulundurarak uyuşmazlık hakkında
onlara zorla kabul ettirilmiş kurallardır. Dürüstlük sonuca varacaktır.
kurallarını hakim önüne gelen uyuşmazlıkta taraf-
Bir hakkın kullanılması, sözleşmeye dayalı ola-
ların bir talebi olmasa da kendiliğinden uygula-
bilir. Sözleşmenin tarafları, sözleşmeden doğan iliş-
makla yükümlüdür.
kide birbirlerine verdikleri söz ve taahhütleri yerine
getirmekle yükümlüdürler. Bu sayede tarafların
131
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
verdikleri söz ve taahhütlere bağlı kalacakları (ahde özellikle sözleşmelerin yorumu bu şekilde yapılır.
vefa) kanaati taraflar arasında uyanır ve bir güven Bir hukuki işlem yapılırken tarafların, kapsamını
ilişkisi tesis edilmiş olur. Sözleşme yapıldıktan son- belirledikleri esaslı noktalar dışında kalan ikinci
ra, sözleşmeye ilişkin hâl ve şartlarda önemli deği- derecedeki (talî) noktalar hakkında da hakim işin
şiklikler ortaya çıksa ve bu nedenle de borçlunun niteliğine göre, bu ikinci derecedeki noktaları be-
ifa edeceği edim daha da ağırlaşsa bile ahde vefa lirlerken dürüstlük kurallarını göz önünde bulun-
ilkesi gereği sözleşmenin aynen ifa edilmesi gerekir. duracak ve hayatın normal akışına göre dürüst,
Ancak bu durum mutlak değildir. Bazen ahde vefa makûl, hukuka saygılı, orta zekâlı bir kişinin ne
ilkesinin uygulanması dürüstlük kurallarına aykırı gibi hususları ikinci derece koşullar olarak belirle-
sonuçlar ortaya çıkarabilir. Özellikle sözleşme ya- yeceğini dikkate alarak taraflar arasındaki hukuki
pılırken önceden öngörülemediği için sözleşmede işlemin tali noktalarını tespit edecektir. Taraflar bir
hükme bağlanmamış olan olağanüstü bir hâlin son- sözleşme yapılmadan önceki aşamada da dürüstlük
radan ortaya çıkması durumunda sözleşmenin aynı kurallarına uymalıdır. Bu aşamada taraflar özellik-
şartlarla yerine getirilmesi borçlunun ciddi şekilde le sözleşmenin yapılmasına etkili olacak hususlar
zarar görmesine hattâ mahvına yol açacağından, hakkında birbirlerini bilgilendirmelidir. Bir em-
sözleşmedeki mevcut hükümlere göre ifanın isten- redici hukuk kuralının hukuka aykırı bir fiil için
mesi dürüstlük kurallarına uygun olmaz. Böyle bir öngördüğü yaptırımdan korunmak amacıyla ka-
durumda hâkim borçlunun talebi üzerine sözleş- nunda yer alan bir başka kuraldan yararlanarak ya-
meyi yeni durum ve şartlara uygun olarak değiş- saklanmış sonucu elde etmek demek olan kanuna
tirmeli, sözleşmeden dönülmesine imkân tanımalı karşı hilede de esasen bir hukuk kuralı, dürüstlük
ya da dürüstlük kurallarının gerektirdiği hâllerde kurallarına aykırı kullanılmaktadır. Kanun koyu-
ileriye etkili sonuçlar doğuracak şekilde sözleşme- cu, kişilere tanıdığı hakların belirli sınırlar çerçeve-
nin feshine karar vermelidir. Emprevizyon teorisi sinde kullanılmasını öngörmektedir. Bu sınırların
(öngöremezlik teorisi) denilen bu yaklaşıma uygun belirlenmesi yönünden de dürüstlük kuralları öne
olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesinin çıkmaktadır. Aynı şekilde kanun koyucu, bir huku-
ikinci fıkrasında eser (istisna) sözleşmesinde ücretin ki kurumu düzenlerken o hukuki kurumun amaca
götürü olarak tespit edilmiş olduğu hâllere ilişkin uygun kullanılmasını da istemektedir. Bu yönde
olarak şu hükme yer verilmiştir: “Ancak, başlangıçta bir hukuki kurumun amacı dışında kullanılması da
öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz dürüstlük kurallarına aykırı düşer (örneğin; vatan-
önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen daşlık elde etmek için evlenme).
götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son
derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin
yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün Dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eden kanu-
olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde na karşı hile, bir emredici hukuk kuralının, hu-
sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük ku- kuka aykırı bir fiil için öngördüğü yaptırımdan
rallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak korunmak amacıyla, kanunda yer alan bir başka
fesih hakkını kullanabilir.” kuraldan yararlanarak yasaklanmış sonucu elde
Medeni Kanun’da düzenlenen dürüstlük ku- etmektir.
rallarına ilişkin hüküm genel niteliktedir. Bu yüz-
den her hukuki olay ve hukuki ilişki için ayrı ayrı
dürüstlük kurallarına uygun hareket tarzını önce-
den belirlemek mümkün olmamakla birlikte, dü-
dikkat
rüstlük kurallarının işlevini tespit etmek imkân Dürüstlük kuralları normal, orta zekâlı, makûl, dü-
dâhilindedir. Hukuki işlemlerin yorumunda ilk rüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı güvene, ahlâka
olarak o hukuki işlemin taraflarının irade açıkla- ve dürüstlüğe dayalı davranışları sonucunda ortaya
maları ele alınır. Ancak, bu açıklamalarla irade sa- çıkan ve toplumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gerek-
hibinin ne demek istediğinden ziyade, dürüst, doğ- lerine uygun olduğu ölçüde herkesçe benimsenen
ru, namuslu ve orta zekâlı bir kimsenin bu irade kurallardır.
açıklamalarından nasıl bir anlam çıkaracağı araştı-
rılır. Güven ilkesinin ışığında, hukuki işlemlerin ve
132
Hukukun Temel Kavramları
133
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
Öğrenme Çıktısı
4 Hakkın kullanılmasını ve dürüstlük kuralını ifade edebilme
134
Hukukun Temel Kavramları
Topluluk Davası
Belirsiz Alacak Davası
İnşai dava ile mahkemeden, yeni bir hukuki du-
rum yaratılması veya var olan bir hukuki duru-
Şekil 6.3 Hukuk Davasının Türleri mun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun ortadan
kaldırılması talep edilir.
Eda davası ile mahkemeden, davalının, bir şeyi
vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm
edilmesi talep edilmektedir (HMK m.105). Eda HMK’da yer verilen yeni bir dava çeşidi de
davası, davanın dayandığı hakka göre göre çeşitli belirsiz alacak davasıdır. HMK m. 107 hükmüne
isimler almaktadır (örneğin; bir zararın giderilmesi göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını
talep edilirse tazminat davası, davalının bir borcu- yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilme-
nu yerine getirmesi talep edilirse ifa davası, mül- sinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun
kiyet hakkına bağlı olarak bir malın iadesi talep imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi
edilirse istihkak davası söz konusu olur). ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle
135
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
belirsiz alacak davası açabilecek; hattâ, karşı tarafın lerek Savunmada, davacının ileri sürdüğü olaylara,
verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı olgulara karşı, davalı da karşı olaylar, olgular belir-
veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilme- terek, hakkın mevcut olmadığını iddia etmektedir.
sinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın geniş- Burada inkârdan farklı olarak, davalı, davacının
letilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında ileri sürdüğü olayları, olguları esas itibarıyla kabul
belirtmiş olduğu talebini artırabilecektir. etmekle birlikte; bunlara karşı, kendisi de bu olay
ve olguları hükümsüz kılacak bazı olaylar, olgular
ileri sürmektedir. Davalı def ’i ileri sürerek de savun-
Dava görülürken ikrarda bulunan taraf, diğer ma yapabilir. Def ’i davacının ileri sürdüğü olay ve
tarafça ileri sürülen veya aleyhine hukuki sonuç dava konusunun davalı tarafından kabul edilmek-
doğuracak nitelikteki bir maddi olgunun doğru- le birlikte, davalının edimini yerine getirmekten
luğunu beyan etmektedir. çekinmesini haklı gösterecek karşı sebeplerin ileri
sürülmesini ifade eder [örneğin; zamanaşımı sü-
Dava sırasında taraflardan biri (davalı), diğer resinin geçmesi halinde zamanaşımı def ’inde bu-
tarafın istemini kabul ederse, kural olarak dava lunulması; iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde
sona erer. önce karşı tarafın borcunu ödemesinin ileri sürül-
düğü ödemezlik def ’i ileri sürülmesi (dermeyanı)].
Savunma ile davalı iddia edilen olgulara karşılık
İnkâr Yoluyla
vermektedir.
SAVUNMA İtiraz Yoluyla
İtirazda davalı, davacının ileri sürdüğü olgulara Savunmada davalının ileri sürebileceği itiraz-
karşı başka olaylar, olgular belirterek, davacının id- la def ’i arasında iki fark mevcuttur. İlki, itirazdan
dia ettiği hakka sahip olmadığını iddia etmektedir. farklı olarak def ’ide hak mevcut olmakla birlikte
bazı haklı sebepler dolayısıyla hak artık dava yoluy-
la hiç veya geçici olarak elde edilemez hâle gelmek-
HMK’da yer verilen bir diğer yeni dava çeşidi tedir (alacağın zamanaşımına uğramasında olduğu
de topluluk davasıdır. HMK m.113 hükmüne göre, gibi). İkincisi; usûl hukukuna göre itiraz söz konu-
dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesin- su olduğunda hâkimin itirazı re’sen dikkate alması
de, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil et- gerekirken, def ’inin hakim tarafından re’sen dik-
tikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi kate alınamaması, davalının def ’inin varlığını ileri
adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka sürmesi gerekliliğidir.
aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gele-
cekteki haklarının ihlâl edilmesinin önüne geçil-
mesi için dava açabileceklerdir. Def ’i, davalının, davacının ileri sürdüğü olay ve
Bir davada davalı davayı kabul ederse kural ola- dava konusunu kabul etmekle birlikte, kendi edi-
rak dava sona erer. İkrarda da bir taraf, diğer ta- mini yerine getirmekten çekinmesini haklı göste-
rafça ileri sürülen veya aleyhine hukuki sonuç do- recek karşı sebepleri ileri sürmesidir.
ğuracak nitelikteki bir maddi vakıanın (olgunun)
doğruluğunu bildirmektedir. Ancak davalıda, hak
sahibinin taleplerini reddetmesini haklı gösterecek Borçlunun borçlarını yerine getirmemesi
sebepler de bulunabilir. Bu gibi durumlarda davaya hâlinde, alacaklının talebi ile borçlunun borcunu
karşı davalının çeşitli savunma imkânları elinde var yerine getirmesi (haciz ya da iflas yoluyla) zorla,
demektir. Davalı savunması ile iddia edilen olgu- devletin adalet örgütü içinde yer alan resmî ma-
lara karşılık vermekte, onları cevaplandırmaktadır. kamlarca (icra daireleri, iflas daireleri, icra mahke-
Savunma, kural olarak üç şekilde yapılır: İnkâr meleri) sağlanır. Buna cebri icra denilmektedir.
Ederek Savunmada, davacının dayandığı olguların,
olayların mevcut olmadığı iddia edilir. İtiraz Edi-
136
Hukukun Temel Kavramları
137
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
Yaşamla İlişkilendir
“Meşru Müdafaa Var Ceza Vermeyin !” ve Ramazan Atakul ile birlikte balkonda yattığı
Geceleyin eve giren ve ikiz bebeklerinden evde, ikizlerden Ramazan ağladı. Bebeğe mama
birini çalmak isteyen hırsızı öldüren Mehmet- hazırlayıp odaya geçtiği sırada diğer ikiz bebeği
Yasemin Atakul çifti hakkında ömür boyu hapis alan Çakmak ile karşılaşan Yasemin Atakul, çığlık
talebiyle dava açıldı. attı. Gürültüye uyanan Mehmet Atakul, eşinin
verdiği bıçakla, Çakmak’ı bıçakladı. Yaralanan
Savcı ise meşru müdafaa halinin dikkate alı-
Çakmak, ikinci kattaki evin balkonundan atla-
narak çifte ceza verilmemesini istedi.
yınca, yaşamını yitirdi. Gözaltına alınan Atakul
ADANA’da, çocuklarını çalmak isteyen 46 çifti, çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılan-
yaşındaki Mustafa Çakmak’ın ölümüne neden mak üzere serbest bırakıldı. Atakul çifti hakkın-
olduğu iddia edilen 30 yaşındaki Mehmet Ata- da, ‘Kasten adam öldürme’ suçundan ömür boyu
kul ile 38 yaşındaki eşi Yasemin Atakul hakkında hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ancak savcı,
ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. An- çifte, meşru savunma ve zorunluluk halinin dik-
cak savcı, çifte ceza verilmemesini istedi. kate alınarak ceza verilmemesini istedi.
Çakmak, 5 Ağustos 2009’da sabaha karşı
Atakul ailesinin evine girdi. Çiftin, havanın sı-
Kaynak: Mehmet KAYMAK / DHA 13 Ocak 2010
cak oluşu nedeniyle, iki yaşındaki kızları Gülten
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13460750.asp
ve olay tarihinde 1.5 aylık olan ikizleri Mustafa
Hakkın Korunmasında İspat Yükü her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını is-
İspat, bir olayın veya olgunun varlığı veya yoklu- patla yükümlüdür.” Demek ki, bir davada davacı
ğu hakkında hâkimin kanaat sahibi olmasına yöne- iddiasını dayandırdığı olguların varlığını, davalı da
lik bir ikna faaliyetidir. Bir davada davacı, bir hakkın savunmasını dayandırdığı olguların varlığını ispat
varlığını, davalı da böyle bir hakkın yokluğunu ileri etmekle yükümlüdür.
sürmektedir. Dava, iddia ve savunma olmak üzere iki
kısımdan meydana gelmektedir. Davacı talebini çe-
şitli iddialara dayandırır. Davalı da bu iddialara karşı İspat yükü ilkesine göre; kanunda aksine hüküm
kendisini savunur. Bunu yaparken davalı da savun- bulunmadıkça, bir davanın taraflarından her biri,
masını çeşitli iddialara dayandırmaktadır. İddia ve hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla
savunmalardan oluşan davayı bir sonuca bağlamak yükümlüdür.
zorunda bulunan hâkim, ya davayı kabul etmek su-
retiyle davacının haklılığına veya davayı reddetmek
suretiyle davalının haklı olduğuna karar verecektir. TMK’nın 6. maddesinde hükme bağlanmış olan
Bunun için hâkimin, öncelikle birbirine karşıt iddi- “taraflardan her birini”, “hakkını dayandırdığı olgu-
alardan hangisinin doğru ve gerçeğe uygun olduğu ların varlığını” ispatla yükümlü tutan ilkenin bazı
konusunda bir kanaat sahibi olması gerekir. Bu ise, istisnaları bulunmaktadır. Esasen TMK m.6, “ka-
hâkime sunulan delillerle (kanıt / beyyine) sağlanır. nunda aksine bir hüküm bulunmadıkça” kuralıyla
Deliller usul hukukunun konusunu oluştururlar. bu istisnaların var olabileceklerini ortaya koymuştur.
İspat ve deliller konusu 6100 sayılı Hukuk Muha- Böyle bir durumda, istisnalar lehine olan kimse, is-
kemeleri Kanunu’nun 187 ve devamı hükümlerinde pat yükünden kurtulmuş olacaktır. Bu sebeple, is-
düzenlenmiştir. pat yükü istisnaî hallerde ters çevrilmekte ve iddia
Bir davada ortaya çıkan en önemli sorun, iddia edenin değil, karşı tarafın bu iddianın aksini ispat
ve savunma olarak ileri sürülen olguları kimin is- etmesi söz konusu olmaktadır. Bu istisnalar arasında
pat edeceğidir. Türk Medeni Kanunu da bu önemli aşağıda yer verilen hususlar dikkat çekicidir:
sorunu, ispat yükü denilen bir ilkeye bağlamıştır. İspat yükünün kanun hükmü ile yer değiştirmesi:
TMK m.6’da düzenlenmiş olan bu ilkeye göre, Bazı hâllerde ispat yükü, bir kanun hükmü ile de-
“Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan ğiştirilmiş olabilir. Haksız fiillerde, bazı koşulların
138
Hukukun Temel Kavramları
yanı sıra, haksız fiilde bulunan kimsenin kusuru- küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı,
nun da ispat edilmesi zorunlu olduğu hâlde (TBK. sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla
m. 49), sözleşmelerde, edimin ifa edilmemesinde uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olma-
borçlu, kusursuz olduğunu ispat ile yükümlü tu- yan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne (temyiz
tulmuştur (TBK. 112). Anonim şirketlerde yöne- kudretine) sahiptir” hükmüyle getirilen ayırt etme
tim kurulu üyeleri de kusursuz olduklarını ispat- gücü karinesi, TMK m.285’in düzenlediği “Evlilik
lamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem devam ederken veya evliğin sona ermesinden başlaya-
de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan rak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır”
sorumlu tutulmaktadırlar (TTK m.553/1). şeklindeki babalık karinesi, bu yönde örnek olarak
gösterilebilir. TMK’nın 7. maddesi “Resmî belgeler-
le ispat” kenar başlığı altında, “Resmî sicil ve senetler,
Karine, kanun tarafından mevcut ve belli olarak belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.
kabul edilen bir olaydan, bilinen bir olgudan, bi- Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanun-
linmeyen bir olayın, bir olgunun varlığı hakkında larda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir
sonuç çıkarılmasını ifade eder. şekle bağlı değildir” hükmüne yer vermektedir. Bu
durumda hakkın kaynağını teşkil eden olgu, resmî
Devlet memurları veya noterler, resmî makamlar bir sicile (örneğin; nüfus siciline, tapu siciline) veya
tarafından tutulan sicillere (nüfus kütüğü, tapu resmî bir senede (örneğin; tapu senedine, noter se-
sicili, evlenme sicili vb.) resmi siciller denir. nedi) dayandırılıyorsa, bunların doğru olmadığının
ispatı, karşı tarafa düşecektir. Ayrıca, TMK’nın 7.
Noterler veya yetkili makamlar tarafından düzen-
maddesinin ikinci fıkrasına göre, kanunda başka
bir düzenleme bulunmuyorsa, bu ispat herhangi bir
lenen, mahkeme ilamları, vakıf senedi, miras söz-
şekle de bağlı olmayacaktır. Bu maddedeki düzenle-
leşmesi vb. yazılı belgelere resmî senetler denir.
me de resmî sicil ve resmî senetler hakkında bir kari-
neye işaret etmektedir. İddiasını resmî sicil ve resmî
Karineler: Karine, kanun tarafından mevcut ve senetlere dayandıran taraf, karineden yararlandığı
belli olarak kabul edilen bir olaydan, bir olgudan, için iddiasını ispat zorunda kalmayacaktır.
bilinmeyen bir olayın, bir olgunun varlığı hakkında İkrar: Taraflardan birinin iddiasının gerçek oldu-
sonuç çıkarılmasını ifade eder. Lehine karine olan ğunun karşı tarafça kabul edilmesi demek olan ikrar
kişi de ispat yükünden kurtulmakta, sadece kari- halinde de diğer tarafın ispat yükümlülüğü ortadan
neyi ileri sürmesi yeterli sayılmaktadır. TMK’nın kalkar. Ancak TMK’nın boşanmada yargılama usulü-
3. maddesinde düzenlenmiş olan, “... asıl olan iyi- ne ilişkin 184. maddesinin 3. bendinde yer alan “ta-
niyetin varlıdır” şeklindeki iyiniyet (subjektif iyini- rafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağla-
yet) karinesi, TMK’nın 13. maddesindeki “yaşının maz” şeklindeki hüküm ikrarın istisnasını teşkil eder.
Öğrenme Çıktısı
5 Hakkın korunmasının yollarını özetleyebilme
139
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
1 Hakkın kazanılmasını
açıklayabilme
Hakkın kazanılmasında
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti
2 iyiniyet kavramını
açıklayabilme
Hakkın Kazanılması
1 Bir hakkın bir kişiye bağlanmasına hakkın kazanılması adı verilir. Bu durumda kişi ile hak arasında bir bağlantı
kurulmaktadır. Bir hakkın kazanılmasına, başka bir ifade ile hakkın doğumuna yol açan olgular üç tanedir. Bunlar;
hukuki olay, hukuki fiil ve hukuki işlemdir. Hukuk düzeninin kendilerine hukuki sonuçlar bağladığı olaylara hu-
kuki olay denir. Hukukun kendisine hukuki sonuç bağladığı insan iradesi, hukuki fiil olarak adlandırılır. Hukuki
işlem, bir veya birden fazla kişinin hukuki bir sonuca yöneltilmiş irade açıklamasıdır. Haklar, özellikle de malvarlığı
hakları aslen kazanma ve devren kazanma olmak üzere iki şekilde kazanılır. Aslen kazanmada kişi, o zamana kadar
hiç kimseye ait olmayan ve aslında daha önceden mevcut olmayan bir hakkı, kendi fiiliyle elde ederek o hakkın ilk
sahibi olmaktadır. Hakların aslen kazanılmasının yolları; işgâl, ihraz, başkasına ait bir şeyi işleme, malların karış-
ması ya da birleşmesi, başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanmadır. Devren kazanma, bir kişinin bir hakkı o
zamana kadar sahibi olan kişiden elde etmesidir. Devren kazanmada, hakkı kazanana “halef” denilmektedir. Hak,
bütün alacak (aktifi) ve borçları (pasifi) ile devrediliyorsa, “külli halefiyet”; sadece bir kısım haklar bir kimseden
başka bir kimseye devir yoluyla geçiriliyorsa “cüz’î halefiyet” söz konusudur.
2 İyiniyet kavramı, bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasına engel olan bir sebebin mevcudiyeti veya o hak-
kı kazanma için gerekli olan bir unsurun yokluğu hakkında gerekli özeni göstermesine rağmen kişide varolan,
makûl görülebilen bir yanlış bilgi ya da bilgisizliği ifade eder. TMK m.3’te yer alan “Kanunun iyiniyete hukuki
bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır” şeklindeki hüküm, hakların doğumuna, hüküm ve
sonuçlarına uygulanacak ana ilke olan “iyiniyet kuralı”nı düzenlemektedir. İyiniyetin unsurları şöyle sıralanabilir:
Kişi hatalı (yanlış) bir bilgiye sahip veya bilgisiz olmalıdır, bu hatalı bilgi veya bilgisizlik kişinin kendi kusurundan
ortaya çıkmış olmamalıdır, söz konusu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik ya yalnız hakkın doğumu veya kazanıl-
ması anında bulunmalı ya da devamlı olarak mevcut olmalıdır. Sahibinin elinden isteğiyle çıkan bir taşınır malı
devralan iyiniyetli üçüncü kişi o malın mülkiyetini kazanır. Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan bir taşınır
malın (örneğin çalınan, bir yerde unutulan eşyanın) iyiniyetli de olsa mülkiyeti kazanılamaz. Fakat iyiniyetli kişi
sahibinin elinden rızası dışında çıkan bir malı açık arttırmadan, bu gibi mallar satan yerlerden veya pazardan al-
mış ise kısmen korunmaktadır, yani o malın mülkiyetini kazanamamaktadır, ama malı iade etmeden önce malın
sahibinden o mal için ödediği bedelin iade edilmesini isteyebilir. Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan mal para
veya hamiline yazılı senet ise, bunları iktisap eden (kazanan) iyiniyetli üçüncü kişi hak sahibi olur.
Hakkın Kaybedilmesi
3 Hakkın kaybedilmesi, bir hakkın hak sahibinin elinden çıkması, o hakkın hak sahibinden ayrılmasıdır. Hak
sahibinin, sahip olduğu bir hakkın hukuki işlem, hukuki fiil ya da hukuki olay sonucunda bir başka kişiye devre-
dilmesiyle hakkın nisbi kaybı gerçekleşir (örneğin; satış sözleşmesinde satış ile; bağışlama sözleşmesinde bağışlama
ile bazı haklar hakkı devredenden hakkı devralana geçmektedir). Bir hakkın kaybı sonucunda hak tamamen
ortadan kalkıyorsa hakkın mutlak kaybı söz konusu olur. Hakkın mutlak kaybı da bir hukuki olay, hukuki fiil ya
da hukuki işlem sonucu gerçekleşebilir (bir kimsenin sahip olduğu gazeteyi çöpe atmasıyla artık gazetenin sahibi
olmaktan çıkması, ya da mirastan feragât sözleşmesiyle mirastan feragât eden bir kişinin, mirasçılık sıfatını, dola-
yısıyla miras hakkını kaybetmesi vb.).
140
Hukukun Temel Kavramları
Hakkın kullanılmasını ve
4 dürüstlük kuralını ifade
edebilme
4 Hakkın kullanılması, kişinin hukuk düzenince korunan menfaatleri (hakları) çerçevesinde, kendisine tanınan
yetkilerinden faydalanmak üzere harekete geçmesidir. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrası;
“Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” demekte-
dir. Dürüstlük kuralları, normal, orta zekâlı, makûl, dürüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı güvene, ahlâka ve
dürüstlüğe dayalı davranışları sonucunda ortaya çıkan ve toplumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gereklerine uygun
olduğu ölçüde herkesçe benimsenen kurallardır. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklindeki düzenleme, hakkın kötüye kul-
lanılmasına işaret eder. Buna göre bir hak, sahibi tarafından iyi kullanıldığı takdirde hukuk düzenince korunmaya
layıktır, aksi takdirde hukuk düzeninin korumasından yararlanamaz.
5 Hakkın korunmasının
yollarını özetleyebilme
Hakkın Kullanılması
5 Günümüzde modern hukuk sistemlerinde hakların devlet eliyle korunması ilkesi benimsenmiş olup, hak sahibi
hakkını devletin yargı organları önünde dava açarak ve bu organların zorlamasıyla elde edebilmektedir. Kanun
ancak çok istisnaî hallerde kişinin kendi hakkını doğrudan doğruya korumasına müsaade etmiştir. Bir kişinin
sahip olduğu talep hakkı, bir kişinin hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla,
sözlü ya da yazılı olarak karşı tarafa yönelttiği isteme yetkisidir. Dava hakkı, talep hakkını devletin tarafsız ve ba-
ğımsız yargı organları (mahkemeler) önünde ileri sürme ve onlar aracılığı ile yerine getirilmesini isteme yetkisidir.
Bir kişinin, hakkının korunması ya da elde edilmesi, bir uyuşmazlığın halli veya önlenmesi yahut bir kişiye karşı
hukuki bir etkinin sağlanması için mahkeme yoluyla devletin harekete geçmesinin istenmesine dava denir. Dava
sırasında taraflardan biri (davalı), diğer tarafın istemini kabul ederse, kural olarak dava sona erer. Savunma ile
davalı iddia edilen olgulara karşılık vermektedir. İnkâr, davalı tarafından, davacının dayandığı olguların, olayların
mevcut olmadığının iddia edilmesidir. İtirazda davalı, davacının ileri sürdüğü olgulara karşı başka olaylar, olgular
belirterek, davacının iddia ettiği hakka sahip olmadığını iddia etmektedir. Def ’i, davalının, davacının ileri sürdü-
ğü olay ve dava konusunu kabul etmekle birlikte, kendi edimini yerine getirmekten çekinmesini haklı gösterecek
karşı sebepleri ileri sürmesidir. Cebrî icra, borçlarını ödemeyen borçluların, devlet gücü ile borçlarını ödemeye
zorlanmalarıdır. Kanun çok istisnaî durumlarda, kişinin hakkını bizzat kendisinin korumasına izin vermektedir.
Bu istisnaî hâller; haklı savunma (meşru savunma / meşru müdafaa), zaruret (ıztırar) hâli ve kuvvet kullanma
(ihkak-ı hak) olarak belirtilmektedir.
141
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
1 “Bir kısım tek taraflı hukuki işlemler belli bir 4 TMK m.3’te yer alan “Kanunun iyiniyete
muhataba yöneltilmektedir.” hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan
neler öğrendik?
Yukarıdaki ifadeye göre aşağıdakilerden hangisi bu iyiniyetin varlığıdır...” şeklindeki hüküm, hakların
tür bir hukuki işlem değildir? doğumuna, hüküm ve sonuçlarına uygulanacak
ana ilke olan iyiniyet kuralını düzenlemektedir.
A. Evlilik dışı doğan çocuğun tanınması
B. Bir sözleşmeden dönülmesi Yukarıdaki bilgi doğrultusunda aşağıdaki ifadeler-
C. Bir vekilin azledilmesi den hangisi söylenemez?
D. Önalım hakkının kullanılması A. TMK m.3, özel hüküm niteliğindedir.
E. Gerialım hakkının kullanılması B. Esasen iyiniyet kavramı, bir olayı bilmek veya
bilmemek şeklindeki sübjektif bir esasa dayanır.
C. TMK m.3, kişilerin bir hakkı kazanırken dü-
2 Hakkın kazanılmasına (doğumuna) yol açan ol- rüst ve namuslu bir şekilde hareket etmeleri
gular ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
gerektiğini hatırlatmaktadır.
A. Hakkın kazanılmasına (doğumuna) yol açan D. TMK. m.3’de iyiniyet, bir karine niteliği ka-
olgular; “hukuki olay”, “hukuki fiil” ve “hukuki zanmıştır.
işlemler” olmak üzere üç tanedir. E. TMK m.3’de, herkesin iyiniyetli olduğu kanun
B. Geniş anlamda hukuki olay, kanun koyucunun tarafından farz ve kabul edilmiştir.
kişi iradesi sonucu olup olmadığına bakmaksı-
zın hüküm ve sonuç bağladığı olaylardır. 5 Bir taşınır malı kaç yıl süre ile davasız ve
C. Hukuki fiil, hukukun kendisine hukuki sonuç aralıksız iyiniyetle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde
bağladığı insan iradesini (insan davranışlarını) bulunduran kişi, zamanaşımı yoluyla bu sürenin
ifade eder. sonunda o taşınır malın maliki olur?
D. Hukukun, kişinin davranışına onun iradesine
uygun sonucu bağlaması halinde hukuki işlem A. 1
ortaya çıkar. B. 2
E. Her hukuki işlemde, irade açıklaması ve duygu C. 3
açıklaması olmak üzere üzere iki unsur bulunur. D. 5
E. 10
3 Aşağıdakilerden hangisi, hakların aslen kaza-
nılması yollarından değildir? 6 Aşağıdakilerden hangisi, hakkın mutlak kay-
bının söz konusu olduğu hallerden değildir?
A. Başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanma
B. Sahipsiz bir taşınmaz üzerinde aslen mülkiyet A. Satış sözleşmesinde satıcının malı satması
hakkının kazanılmasını sağlayan “işgal” B. Bir kimsenin gazetesini çöpe atması
C. Sahipli taşınırlar üzerinde bu yolla mülkiyet C. Bir kimsenin evinin yanarak kül olması
hakkının kazanılmasına imkan veren “ihraz” D. Bir kimsenin arazisinin kamulaştırılması
D. Başkasına ait bir şeyi işleme E. Mirasbırakanı öldüren mirasçının mirasçılık
E. Malların karışması ya da birleşmesi hakkını kaybetmesi
142
Hukukun Temel Kavramları
7 Dürüstlük kuralları ile ilgili aşağıdaki ifade- 9 Hakkın korunması için açılabilecek davalarla
lerden hangisi doğru yanlıştır? ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
neler öğrendik?
A. Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde bahsi A. Eda davası ile mahkemeden, davalının, bir
geçen dürüstlük kuralları hukuki ilişkilerin içe- şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya
riğini düzenlemektedir. mahkûm edilmesi talep edilmektedir.
B. Dürüstlük kuralları, belirli bir makam tarafın- B. Tespit davası ile mahkemeden, bir hakkın veya
dan konulmuş yazılı kurallardır. hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun
C. Dürüstlük kuralları, kişiler dışında oluşmuş ve yahut bir belgenin sahte olup olmadığının be-
onlara zorla kabul ettirilmiş kurallardır. lirlenmesi talep edilmektedir.
D. Dürüstlük kurallarını hakim önüne gelen uyuş- C. Eda davası ile mülkiyet hakkına bağlı olarak bir
mazlıkta tarafların bir talebi olmasa da kendili- malın iadesi talep edilirse ifa davası söz konusu
ğinden uygulamakla yükümlüdür. olur.
E. Dürüstlük kuralları, normal, orta zekalı, ma- D. İnşai dava ile mahkemeden, yeni bir hukuki
kul, dürüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı durum yaratılması veya mevcut bir hukuki
güvene, ahlaka ve dürüstlüğe dayalı davranışları durumun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun
sonucunda ortaya çıkan ve toplumun ihtiyaç- ortadan kaldırılması talep edilebilmektedir.
larıyla iş hayatının gereklerine uygun olduğu E. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen is-
ölçüde herkesçe benimsenen kurallardır. tisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta
hukuken korunmaya değer güncel bir yararı
8 Bir kişinin kendisine veya malına yönelik bir bulunması gereğini de Kanun aramaktadır.
saldırı söz konusu olduğunda belirli şartlar altında
kuvvet kullanarak bu saldırıyı uzaklaştırma hakkı- 10 Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin
na sahip olmasına ne denir? ikinci fıkrasında, “Bir hakkın açıkça kötüye kulla-
A. Iztırar nılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklindeki dü-
B. İhkakı hak zenleme yer alır.
C. Cebri icra Yukarıdaki ifade doğrultusunda, “hakkın kötüye
D. Meşru müdafaa kullanılması” ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
E. Def ’i gisi yanlıştır?
A. Hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebil-
mek için, hukuk düzeni tarafından tanınmış
bir hakkın varlığı gerekir.
B. Hakkın açıkça dürüstlük kuralına aykırı olarak
kullanılması gerekir.
C. Hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanılma-
sından başkalarının zarar görmüş ya da zarar
görme tehlikesiyle karşılaşmış olmaları gerekir.
D. Bir hakkın kullanılmasının başkalarının men-
faatlerini zarara uğratmış olması herzaman
hakkın kötüye kullanılması teşkil eder.
E. Sırf başkasına zarar vermek amacıyla hareket
edilmesi ve yaratılmış olan güvene aykırı ha-
reket edilmesi, hakkın kötüye kullanılmasına
ilişkin olay örnekleridir.
143
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
1. A Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kaybedilmesi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. E Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 7. B Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kullanılması”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 8. D Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Korunması” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. A Yanıtınız yanlış ise “İyiniyet Kavramı” konu- 9. C Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Korunması” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “İyiniyetin Sonuçları” ko- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kullanılması”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Türk Medeni Kanunu’na göre, bir hakkın doğumuna veya kazanılmasına engel
olan fiili veya hukuki bir unsuru makûl bir özür kabul edilecek bir nedene
Araştır 1 dayanarak bilmeyen veya bilmesi mümkün olmayan kişi “iyiniyetli” sayılırken
bu tür bir engeli bilen veya bilmesi gereken kişi “kötüniyetli (suiniyetli)” sayılır.
Bir hak sahibi, sahip olduğu bir hakkı bir başka kişiye devretmekle sahip oldu-
ğu hakkı kaybetmiş olur. Bu hakkın nisbi kaybını teşkil eder. Hakların devren
kazanılmasına yol açan bir hukuki işlem (örneğin; satış sözleşmesinde satış ile;
Araştır 2 bağışlama sözleşmesinde bağışlama ile) veya hukuki olay (örneğin; bir kişinin
ölümü ile mirasın mirasçılarına geçmesi), eski sahibi bakımından hakkın kay-
bedilmesi sonucunu doğururlar.
Savunmada davalının ileri sürebileceği itiraz ile def ’i arasında farklar şöyledir:
1) İtirazdan farklı olarak def ’ide hak mevcut olmakla birlikte bazı haklı sebep-
ler dolayısıyla hak artık dava yoluyla hiç veya geçici olarak elde edilemez hale
Araştır 4 gelmektedir (alacağın zamanaşımına uğramasında olduğu gibi). 2) Usul hu-
kukuna göre itiraz söz konusu olduğunda hâkimin itirazı resen dikkate alması
gerekirken, def ’iyi hâkim resen dikkate alamaz, davalı ancak def ’inin varlığını
ileri sürerse hakim dikkate alır.
144
Hukukun Temel Kavramları
Kaynakça
Adal, Erhan: Hukukun Temel İlkeleri, 12. Bası, Gözler, Kemal: Genel Hukuk Bilgisi, 17. Bası, Bursa
İstanbul 2012. 2017.
Akı, Erol: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Gözler, Kemal: Hukuka Giriş, 14. Baskı, Bursa 2017.
İzmir 2010.
Gözler, Kemal: Hukukun Temel Kavramları, 15. Bası,
Akıntürk, Turgut / Karaman, Derya Ateş: Medeni Bursa 2017.
Hukuk, 24. Bası, İstanbul 2018.
Gözübüyük, A. Şeref: Hukuka Giriş ve Hukukun
Akyol, Şener: Medeni Hukuka Giriş, 2. Bası, İstanbul Temel Kavramları, 39. Bası, Ankara, 2017.
2006.
Gözübüyük, Şeref: Yönetim Hukuku, 34. Bası,
Anayurt, Ömer: Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Ankara 2016.
Kavramları, 17. Bası, Ankara 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetsel Yargı, 36. Bası, Ankara 2017.
Antalya, O. Gökhan: 4721 Sayılı Türk Medeni
Güriz, Adnan: Hukuk Başlangıcı, 18. Bası, Ankara 2017.
Kanunu, 4. Bası, İstanbul 2017.
Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Giriş, 8. Bası,
Aral, Vecdi: Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine,
İstanbul 2017.
İstanbul 2012.
Helvacı, Serap / Erlüle, Fulya: Medeni Hukuk, 5.
Aslan, İ. Yılmaz / Şenyüz, Doğan / Kortunay, Ayhan
Bası, İstanbul 2018.
/ Deliveli, Ömür: Hukuka Giriş,11.Bası, Bursa
2018. Ildır, Gülgün: Hukuka Giriş, 3. Bası, Bursa 2008.
Ayan, Mehmet: Medeni Hukuka Giriş, 12. Bası, İnan, Ali Naim: Medeni Hukuk, 3. Bası, Ankara 2014.
Konya 2016. Kaboğlu, İbrahim Ö.: Anayasal Sosyal Haklar, 1.
Aybay, Aydın / Aybay, Rona: Hukuka Giriş, 12. Bası, Bası, İstanbul 2012.
İstanbul 2017. Kayıhan, Şaban: Hukukun Temel Kavramları, 7.
Aydın, Nurullah: Hukuka Giriş, 2. Bası, Ankara 2009. Bası, Ankara 2017.
Aydın, Ufuk: Temel Hukuk Dersleri, 7. Bası, Kılıçoğlu, Ahmet M.: Medeni Hukuk, 6. Bası,
Eskişehir 2016. Ankara 2017.
Battal, Ahmet: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Keyman, Selahattin: Hukuka Giriş, 5. Bası, Ankara 2012.
Ankara 2015. Özel, Çağlar / Cansel, Erol: Hukuk Başlangıcı, 6.
Bilge, Necip: Hukuk Başlangıcı, 35. Bası, Ankara 2017. Bası, Ankara 2015.
Bilgili, Fatih / Demirkapı, Ertan: Hukukun Temel Özekes, Muhammet: Temel Hukuk Bilgisi, 11. Bası,
Kavramları, 14. Bası, Bursa 2017. Ankara 2016.
Bozkurt, Enver: Hukukun Temel Kavramları, 12. Öztan, Bilge: Medeni Hukukun Temel Kavramları,
Bası, Ankara 2017. 42. Bası, Ankara 2017.
Buz, Vedat: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran Oğuzman, M. Kemal / Barlas, Nami: Medeni Hukuk,
Haklar, 1. Bası, Ankara 2005. 23. Bası, İstanbul 2017.
Demirbaş, Harun: Yenilik Doğuran Haklar, 1. Bası, Palamut, Mehmet E.: Medeni Hukuk, 1. Bası,
İstanbul 2007. İstanbul 2004.
Erman, Hasan: Medeni Hukuk Dersleri, 6. Bası, Pulaşlı, Hasan / Korkut, Ömer: Temel Hukuk, 16.
İstanbul 2016. Bası, Ankara 2016.
Gemalmaz, H. Burak: Avrupa İnsan Hakları Reisoğlu, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Sözleşmesinde Mülkiyet Hakkı, 1. Bası, İstanbul 25. Bası, İstanbul 2014.
2009. Sarı, H. Gürbüz: Malvarlığı Haklarının Korunması,
Gözler, Kemal: Anayasa Hukukuna Giriş, 26. Bası, 1. Bası, İstanbul 2006.
Bursa 2017.
145
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması
Serozan, Rona: Medeni Hukuk Genel Bölüm/ Üçok, Coşkun / Mumcu, Ahmet / Bozkurt, Gülnihal:
Kişiler Hukuku, 7. Bası, İstanbul 2017. Türk Hukuk Tarihi, 19. Bası, Ankara 2017.
Sümer, Haluk Hadi / Ulukapı, Ömer: Temel Hukuk Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2016.
Bilgisi, 9. Bası, Konya 2015.
Zevkliler, Aydın / Havutçu, Ayşe / Gürpınar, Damla:
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Genel Kısım, 24. Medeni Hukuk, 9. Bası, Ankara 2015.
Bası, Ankara 2018.
Zevkliler, Aydın: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Özel Kısım, 9. Bası, 1. Bası, Ankara 2001.
Ankara 2018.
İnternet Kaynakları
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13460750.asp
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/02/15/599824.asp
146
Bölüm 7
Özel Hukukun Dalları
1 2
öğrenme çıktıları
3 İş Hukuku
3 İş Hukukunu açıklayabilme
4 Ticaret Hukuku
4 Ticaret Hukukunu özetleyebilme
Anahtar Sözcükler: • İyiniyet Kuralı • Fiil Ehliyeti • Hak Ehliyeti • Gerçek Kişi • Tüzel Kişi • Vesayet
• Kayyımlık • Vasiyetname
148
Hukukun Temel Kavramları
GİRİŞ
Kamu hukuku - özel hukuk ayrımı, hukukun temel ayrımlarından biri olmakla beraber artık eski
önemini yitirmiştir. Günümüzde sadece eğitim amacıyla kullanılmaktadır. Bu ayrımda esas olan, kamu
hukukunun aksine özel hukukta, tarafların serbest iradeleri ile eşitlik ilkesi esasları içinde hukuki ilişkiye
girmeleridir. Kamu hukukunda ise ilişkinin kamusal bir yanının olması, ilişkinin eşit şartlarda olmasını
engellemekte, kamu menfaati dikkate alınmaktadır.
Son yıllarda çağdaş insan ilişkilerinin daha karmaşık bir içeriğe sahip olması, kamu hukuku - özel hu-
kuk ayrımının önemini yitirmesine neden olmuştur. Artık bir ilişkiyi sadece özel hukuk ya da salt kamu
hukuku ilişkisi olarak görebilme imkânı neredeyse kalmamıştır. İnsana verilen değer, onun korunmasına
yönelik çabaları her geçen gün daha da artırmaktadır. Çünkü her geçen gün, sahip olduğumuz haklara
yönelik tehdit ve tacavüzler artmaktadır. Bu sebeple söz konusu hakların korunmasını taraflardan bekleme
imkânı azalmıştır. O nedenle de koruma, kamu gücü kullanarak sağlanmaya çalışılmaktadır.
Kamu gücü, hakların korunmasında değişik araçlara sahiptir. Hakların korunmasında kolluk kuvvetle-
rinden yararlanılabileceği gibi, koruyucu hükümlerle de toplumun davranışlarına sınırlamalar getirilebilir.
Bu durum kamu hukukunun etkinliğini her geçen gün artırması sonucunu doğurmakta ve kamu huku-
ku, içerdiği sınırlandırıcı ve koruyucu hükümlerle özel hukuku gittikçe istila etmektedir. Tarafların özgür
iradeleriyle sözleşme yapabilme hürriyeti her geçen gün daha fazla sınırlandırılmakta, getirilen koruyucu
hükümlere tarafların da uyması istenmektedir. Buna, sözleşme serbestisinin yasalarla sınırlandırılması di-
yebiliriz.
Tüm bu çağdaş gelişmelere rağmen kamu hukuku - özel hukuk ayrımı varlığını korumaktadır. Biz de
bu bölümde özel hukukun dallarına ve o dalların karakteristik içeriklerine değinmeye çalışacağız.
Devletler Özel
Medeni Hukuk İş Hukuku Ticaret Hukuku
Hukuku
MEDENİ HUKUK
Medeni hukuk, gerçek ya da tüzel kişilerin toplumsal ilişkilerinde ön plana çıkan haklarını konu alır.
Temeli Roma hukukunda, Roma vatandaşlarına tanınan özel hukuka dayalı olan medeni hukukta esasen
insanın doğumla kazandığı haklar dışında, sonradan elde ettiği haklar da düzenlenir.
Medeni Kanun’un başlangıç kısmını oluşturan ilk yedi maddesinde, temel ilkelere yer verilmiştir. Bu
ilkeler hukukun hemen her alanında küçük değişikliklerle uygulanmaktadır. Nitekim 5. maddeye göre
“Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine
uygulanır”.
Buna göre kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün ko-
nularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yok-
Kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün
sa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi
konularda uygulanır.
kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona
göre karar verir. Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını
yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk
düzeni korumaz (m.2). Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin var-
lığıdır (iyiniyet kuralı). Yani kişilerin kural olarak iyiniyetle davrandığı kabul edilir. Aksini iddia eden bunu
ispatlamak durumundadır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen
kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz (m.3).
149
Özel Hukukun Dalları
Hâkimin takdir yetkisi de aynı bölümde, 4. maddede yer alır. Hükme göre, kanunun takdir yetkisi
tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim,
hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Yine kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her
biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
1926 tarihli eski Medeni Kanun, 2001 yılında yerini yenisine bırakmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Ka-
nunu, 22.11.2001’de kabul edilmiştir. Yasa toplam dört kitaptan oluşturulmuştur. Bunlar, kişiler hukuku,
aile hukuku, eşya hukuku ve miras hukuku kitaplarıdır.
Türk
Türk Medeni Kanunu Borçlar
Kanunu
Kişiler Hukuku
Medeni Kanun kişileri, gerçek ve tüzel kişiler olmak
üzere ikiye ayırmıştır. Bu sebeple kişiler hukukunda da aynı
yapı kullanılır. Gerçek kişiler hukukunda, önce her insanın Bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle otur-
hak ehliyeti olduğu belirtilir. Fiil ehliyeti ise ayrıca irdelenir duğu yer, başka bir deyişle kişinin yerle-
ve fiil ehliyetine sahip olan kimsenin kendi fiilleriyle hak şim yeri, hukuk dilinde “ikametgâh” ola-
edinebileceği ve borç altına girebileceğinden hareket edilir. rak ifade edilir.
Bunun dışında kişiler hukuku, on sekiz yaşın doldurulma-
sıyla başlayan erginliği de ele alır.
Kişiler hukuku, kişiler arasındaki hısımlık ilişkilerini de ele alır. Hısımları birbirine bağlayan doğum
sayısıyla belli olan hısımlığa kan hısımlığı denir. Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dere-
ceden kayın hısımları olur.
Kişileri ilgilendiren bir diğer konu da ikametgâhtır. Yeni yasanın yerleşim yeri olarak ifade ettiği bu
kavram, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yeri ifade eder. Kişiler hukuku, kişinin yerleşim
yerini, nasıl değiştirilebileceğini, yasal olarak ne şekilde belirlendiğini de ele alır.
Kişiliğin korunması da kişiler hukukunun konusuna girer. Kişiliğe yönelik saldırıların ne şekilde engel-
leneceği, ortaya çıkan zararın nasıl karşılanacağı hep kişiler hukukunda incelenir. Doğum, ölüm, gaiplik
kararı gibi kişisel durum sicilleri de bu alana girer.
Tüzel kişiler, başlı başına bir varlığı olmak üzere örgüt-
lenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan
bağımsız mal topluluklarını ifade eder. Kişiler hukuku, tüzel Tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olan
kişilerin hak ve fiil ehliyetlerini de inceler. Gerçekten de tü- vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli
zel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaratılış gereği insana özgü mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca
niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara özgülemeleriyle oluşurlar.
ehildirler. Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre
gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
Tüzel kişiler hukukunda, onların kuruluşu, malvarlıkları genel olarak ele alındıktan sonra, iki temel tüzel
kişi türü ele alınır. Bunlardan ilki derneklerdir. Dernekler, en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında
belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluş-
150
Hukukun Temel Kavramları
turdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır. Ev yönetimi de bir aile hukuku konusudur. Ya-
Derneklerin kuruluşu, organları, işleyişi, sona erme- saya göre, aile hâlinde yaşayan birden çok kimsenin
si ve diğer ayrıntıları bu kapsamda incelenmektedir. oluşturduğu topluluğun kanuna, sözleşmeye veya
Tüzel kişiler bağlamında ele alınan ikinci yapı vakıf- örfe göre belirlenen bir ev başkanı varsa, evi yönet-
lardır. Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal me yetkisi ona ait olur. Evi yönetme yetkisi, kan
ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle veya kayın hısımlığı, işçilik, çıraklık veya benzeri se-
oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Kişiler beplerle ya da koruma ve gözetme ilişkisi içinde ev
hukuku, vakıfları da tıpkı dernekler gibi tüm ayrın- halkı olarak bir arada yaşayanların hepsini kapsar.
tılarıyla ele alır ve inceler. Kuruluşları, vakıf senetleri, Medeni Kanun’a göre, aile bireylerinin eğitim
işleyişleri ve tasfiyeleri bu kapsamda yer alır. ve öğrenimleri, donanım ve desteklenmeleri ve
bunlara benzer amaçların gerektirdiği harcamala-
rın yapılması için kişiler hukuku ve miras hukuku
Aile Hukuku hükümleri uyarınca aile vakfı kurulabilir. Bir malın
Aile hukuku, Medeni Kanun’un ikinci kitabı- veya hakkın başkalarına geçmemek üzere aynı soy-
dır ve oldukça kapsamlı bir içeriğe sahiptir. Bu alan dan gelenlere kuşaktan kuşağa kalacak şekilde özgü-
öncelikle evlenme ve nişanlanma kavramlarını ele lenmesi yasaktır. Böyle bir özgülenme, vakıf kurma
alır. Bu iki yapının oluşum şartları, sonuçları yanı yoluyla da yapılamaz. Bu durum aile malları olarak
sıra, batıl olan evlilikler de aynı kapsamda incele- tanımlanan bir kurum oluşturmuştur ve aile huku-
nir. Boşanma da aile hukukuna dâhildir. Boşanma ku içinde ele alınmaktadır.
sebepleri, ayrı yaşama ve nafaka bu kapsamdadır. Vesayet, vesayet organları ve kayyımlık, aile hu-
Evlenme ile ortaya çıkan bir başka konu, mal re- kukunun ele aldığı son konudur. Bu kurumların
jimleridir. Mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal oluşması, koşulları, sona ermesi ve sonuçları ayrı
ortaklığı gibi kavramlar mal rejimine dahil edilen ayrı değerlendirilir. Vesayet organları, vesayet daire-
konularıdır. Eşlerin birbirlerinin malları üzerindeki leri ile vasi ve kayyımlardır. Kamu vesayeti, vesayet
hakları ve ortak edinilen malların hukuki durumu, makamı ve denetim makamından oluşan vesayet
bu bağlamda irdelenir. daireleri tarafından yürütülür. Vesayet makamı,
sulh hukuk mahkemesi, denetim makamı, asliye
hukuk mahkemesidir. Vasi, vesayet altındaki kü-
çüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili
Evlenme, hısımlık, nafaka, aile vakıfları ve
bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde
vesayet aile hukukunun konuları arasında
onu temsil etmekle yükümlüdür. Kayyım, belirli
yer alır.
işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için ata-
nır. Vesayeti gerektiren haller olan küçüklük, kısıt-
lamayı gerektiren akıl hastalığı veya akıl zayıflığı,
Aile hukukunda ele alınan konulardan biri de
savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlı-
hısımlıktır. Soybağının kurulması, kocanın babalı- lığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim de aile huku-
ğı, tanıma ve babalık kararı, evlat edinme, velayet ku içinde incelenir. Kısıtlanması için yeterli sebep
gerek koşulları gerek sonuçları itibarıyla aile huku- bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil
ku konusudur. Ailenin üyelerinden olan çocuğun ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir
malları da bu kapsamda görülmüştür. Ana ve baba, kişiye belirli işlerde görüşü alınmak üzere atanan
velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yasal danışmanlık da bir aile hukuku konusudur.
yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler
Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve
ve kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana
kayyımlardır. Kamu vesayeti, vesayet makamı ve
ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri denetim makamından oluşan vesayet daireleri ta-
durumlarda hâkim müdahale eder. rafından yürütülür. Vesayet makamı, sulh hukuk
Aile hukuku kapsamındaki yapılardan biri de mahkemesi, denetim makamı, asliye hukuk mah-
aile içi nafakadır. Medeni Kanuna göre herkes, kemesidir. Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya
yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün men-
üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle faatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil
yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, etmekle yükümlüdür. Kayyım, belirli işleri görmek
refah içinde bulunmalarına bağlıdır. veya malvarlığını yönetmek için atanır.
151
Özel Hukukun Dalları
Araştırmalarla
İlişkilendir
T.C. Muharrem Işık’tan olma 02.03.2001 doğumlu
YARGITAY torunu Hüseyin Işık’a kendisinin baktığını belir-
2. HUKUK DAİRESİ terek, torununa vasi olarak atanmasına karar ve-
rilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne
E. 2009/16476 karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin
K. 2010/6149 kesinleştiği anlaşılmıştır.
T. 31.3.2010 Dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinin in-
• VASİ TAYİNİ DAVASI (Küçüğün Ba- celenmesinden, küçük Hüseyin Işık’ın Muhar-
basının Vefat Ettiği/Annenin Tekrar Ev- rem ve Fatma Işık’ın resmi evliliklerinden dünya-
lendiği - Tekrar Evlenmenin Velayetin ya geldiği, babasının 08.02.2003 tarihinde vefat
Kaldırılması İçin Geçerli Neden Olama- ettiği, annesinin sağ olduğu ve 01.08.2004 tari-
yacağı/Davacının Torunu İçin Açtığı Da- hinde yeniden evlendiği görülmüştür.
vanın Reddi Gerektiği) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336.
• YENİDEN EVLENEN VELİNİN VE- maddesinde;
LAYET AÇISINDAN DURUMU (Tek- “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba vela-
rar Evlenmenin Velayetin Kaldırılması yeti birlikte kullanırlar.
İçin Geçerli Neden Olamayacağı - Küçü-
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali
ğe Bakan Büyükannenin Kendisinin Vasi
gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine ve-
Olarak Tayini İçin Açtığı Davanın Red-
rebilir.
dedileceği)
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü ha-
• VELAYETİN KALDIRILMASI (Kü-
linde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine
çüğün Babasının Vefat Ettiği/Annenin
bırakılan tarafa aittir.” hükmü mevcuttur.
Tekrar Evlendiği - Tekrar Evlenmenin
Velayetin Kaldırılması İçin Geçerli Ne- İncelenen dosya içeriğine göre, küçük
den Olamayacağı/Davacının Torunu İçin Hüseyin’in babasının ölümüyle sağ kalan annesi-
AçtığıVasi Tayini Davasının Reddine Ka- ne ait olan velayet hakkının kaldırıldığına ilişkin
rar Verileceği) herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
4721/m. 336, 349 Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu’nun
349. maddesine göre, velayete sahip ana veya ba-
ÖZET: Davacı torununa kendisinin baktığını
banın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını
belirterek, torununa vasi olarak atanmasına karar
gerektirmemektedir.
verilmesini istemiştir. Küçüğün babasının ölü-
müyle sağ kalan annesine ait olan velayet hakkının Mahkemece, küçük Hüseyin’in kanunen an-
kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bu- nesinde olan velayet hakkının kaldırıldığına iliş-
lunmamaktadır. Velayete sahip ana veya babanın kin herhangi bir karar bulunmaksızın babaanne-
yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerek- sinin vasi tayinine karar verilmesi usul ve yasaya
tirmemektedir. Davanın kabulü hukuka aykırıdır. aykırı bulunmuştur.
DAVA: Davanın yapılan muhakemesi so- SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı-
nunda mahalli mahkemece verilen hükmün ğının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma
yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün
tarafından istenilmekle evrak okunup gereği gö- sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA,
rüşülüp düşünüldü: 31.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARAR: Davacı Yeter Işık tarafından veri-
len 06.05.2005 tarihli dilekçeyle, vefat eden oğlu Kaynak: www.kazanci.com
152
Hukukun Temel Kavramları
153
Özel Hukukun Dalları
154
Hukukun Temel Kavramları
155
Özel Hukukun Dalları
yükümlüdür. Özellikle, taşınmazın durumuna, ni- Eşya hukukunun en temel bölümlerinden bir
teliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş diğeri de sınırlı ayni haklardır. Bunlardan irtifak
görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, hakkı, bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz
toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak lehine konulmuş bir yük olup, yüklü taşınmazın
rahatsızlık vermek yasaktır. Taşınmaz maliki, üst ta- malikini mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkileri
raftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan su- kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşınmaz
ların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak malikinin yüklü taşınmazı belirli şekilde kullanma-
sularının akışına katlanmak zorundadır. Her taşın- sına katlanmaya mecbur kılar. İrtifak hakkı sahibi,
maz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden hakkının korunması ve kullanılması için gerekli
ödenmesi koşuluyla, su yolu, kurutma kanalı, gaz ve olan önlemleri alabilir ancak, hakkını yüklü taşın-
benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablola- mazın malikine en az zarar verecek biçimde kullan-
rının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı mak zorundadır. Yüklü taşınmazın maliki, irtifak
ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin hakkının kullanılmasını engelleyecek ya da zorlaş-
altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla tıracak davranışlarda bulunamaz.
yükümlüdür. Taşınmazından genel yola çıkmak için Bir başka sınırlı ayni hak olan intifa hakkı, ta-
yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel kar- şınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üze-
şılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından rinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu
isteyebilir. Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yet-
istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en kisi sağlar. İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri,
uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütü-
en az zarar görecek olana karşı kullanılır. ğüne tescil ile kurulur. İntifa hakkı, gerçek kişilerde
Kaynak ve yer altı suları üzerindeki mülkiyet ve hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan
irtifak hakkı da oldukça özgün karakterlidir. Kay- sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin
naklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa
mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir.
birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulu-
nan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı ola-
rak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, Sınırlı bir ayni hak olan intifa hakkı, ta-
kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, şınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir mal
onun altındaki yer altı sularına da malik olmak so- varlığı üzerinde kurulabilir.
nucunu doğurmaz.
Taşınır mülkiyeti eşya hukukunun temel iki bö-
lümünden ikincisidir. Taşınır mülkiyetinin konu- Bunlar dışında sınırlı ayni hak kategorisinde
su, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile yer alan oturma hakkı, bir binadan veya onun
edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi
kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Taşınır mül- verir. Üst hakkı, bir taşınmaz malikinin, üçüncü
kiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir ta- kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı
şınırın zilyetliğini iyi niyetle ve malik olmak üzere yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek
devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi yetkisi veren bir irtifak hakkıdır. Oturma hakkı-
olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanma- nı aksine, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak,
nın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. Taşınır devredilebilir ve mirasçılara geçer. Üst hakkı, ba-
mülkiyetini kazanma yolları eşya hukukunda ayrı ğımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin
ayrı ele alınmakta ve Medeni Kanun tarafından da istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak
ayrıntılı düzenlenmektedir. kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hak-
kı, sürekli niteliktedir.
Kaynak hakkı, başkasının arazisinde bulunan
Taşınır mülkiyeti zilyetliğin devri ile nak- kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini
ledilir. suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yü-
156
Hukukun Temel Kavramları
kümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak
hakkı, bağımsız nitelikte ve en az otuz yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir.
Bunlar dışında malik, taşınmazı üzerinde herhangi bir kişi veya topluluk lehine atış eğitimi veya spor
alanı ya da geçit olarak kullanılmak gibi belirli bir yararlanmaya hizmet etmek üzere başka irtifak hakları
da kurabilir. Bu haklar, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez. Bu
hakların kapsamı, hak sahibinin olağan ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Taşınır rehni, taşınmaz rehni (ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi), taşınmaz rehniyle güvence
altına alınan ödünç senetleri, alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin, rehin karşılığında ödünç verme işi
ile uğraşanlar, zilyetlik ve tapu sicili, eşya hukuku içinde incelenen diğer konulardır.
Öğrenme Çıktısı
BORÇLAR HUKUKU
Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini konu alır. Hukuk sistemimiz içinde borcun kaynağı
kural olarak, kanun, sözleşme ya da hukuka aykırı fiil olabilir. Borçlar hukuku bu borç kaynaklarını, yarat-
tıkları sorumluluk türünü ve sonuçlarını düzenler.
Borçlar hukukunun temel kaynağı durumundaki Türk
Borçlar Kanunu, iki temel bölümden oluşur. İlk bölüm Borcun kaynağı; kanun, sözleşme ya da
genel hükümler olarak adlandırılmıştır ve hemen her borç hukuka aykırı fiil olabilir.
ilişkisine uygulanabilen hükümlerden oluşur. Bunlara borç-
lar hukukunun genel ilkeleri denir. Bu ilkeler, bünyesi uy- Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı
gun olduğu ölçüde ilgili borç ilişkilerini düzenler. Yasanın ve birbirine uygun olarak açıklamalarıy-
ikinci bölümü özel hükümler olarak adlandırılmıştır ki bu- la, rızaların uyuşmasıyla kurulur.
rada da, çeşitli sözleşme tipleri ve onlara özgü hükümler
düzenlenmektedir.
Bu noktadan hareket edildiğinde, borçlar hukukunun genel ilkeleri denildiğinde bazı temel yapılar akla
gelir. Bunlardan ilki sözleşmenin kuruluşudur. Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun
olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir. Sözleşmelerin geçerliliği, kanun-
da aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak
geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.
157
Özel Hukukun Dalları
Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlen- ları ve genel işlem koşullarının yorumlanması gibi
mesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla konular açıklığa kavuşturulmuş ve tüm sözleşmeleri
veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları kapsayacak şekilde, genel hükümler kısmında em-
sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri redici biçimde düzenlenmiştir. Buna göre genel iş-
esas alınır. lem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin,
Borçlar hukukunun en önemli ilgi alanlarından ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak
biri, ilk kez yeni Borçlar Kanunu’nda düzenlenen amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak karşı ta-
genel işlem koşullarıdır. Türk Borçlar Kanunu rafa sunduğu sözleşme hükümleridir.
esasen, bireysel sözleşme modeline dayanır. Birey- Borçlar hukuku, sadece sözleşmelerin kuruluşu
sel sözleşme denilince, Borçlar Kanunu’nun 1. ve ile değil, işleyişi ve sona ermesi ile de yakından ilgi-
devamı maddeleri anlamında öneri, öneriye karşı lenir. Aynı şekilde sözleşmenin yapılması aşamasın-
öneri ve kabul gibi aşamaların sonunda, irade açık- da iradeyi sakatlayan yanıltma, aldatma ve korku
lamalarının uygunluğu ve uyuşması sağlanıncaya bu kapsama girer.
kadar, sözleşmenin her hükmünün tartışma ve pa- Temsil de borçlar hukuku konusudur. Sözleşme
zarlık konusu yapıldığı sözleşmeler anlaşılır. Ancak, yapanların ya da ifa edenlerin hangi şekilde temsil
çağımızın sosyal ve ekonomik gelişmeleri, kitlelere edileceği, temsilin içeriği, çeşitleri, yetkisiz temsil,
yönelik hizmet gereksinimini yaratmış ve yığınlar temsilin icrası ve sona ermesi bu alanda ele alınır.
için üretim zorunluluğu doğurmuştur. Buna bağlı Sözleşme sonrası borcun ikinci kaynağı olan
olarak bireysel sözleşme modeli yanında, kitle söz- hukuka aykırı (haksız) filler de bu alanın çok önem
leşmesi veya formüler sözleşme denilen, yeni bir verilen konularından biridir. Haksız fiilin icra şekli
sözleşme modeli ortaya çıkmıştır. ve sonuçları ayrıntılı incelenir. Yine böyle bir fiil
Bankalar, sigorta şirketleri, seyahat ve taşıma iş- ile oluşan maddi manevi zararlar ile ölüm hâlinde
letmeleri, dayanıklı tüketim malları üretimi ve pa- ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararları ve
zarlaması yapan teşebbüsler, bireysel sözleşmelerin tazmini, borçlar hukuku alanına girer.
kurulmasından önce, soyut olarak tek yanlı kaleme
alınmış sözleşme koşulları hazırlamakta ve bunlarla
gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, fakat aynı şekil Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel iş-
ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedirler. İşte, lem koşulları, bir sözleşmenin yapılması
önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için sırasında sözleşmeyi düzenleyenin, ileride
genel işlem koşulları terimi kullanılmakta, bu tip çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak
sözleşmelere “kitle sözleşme”, “katılmalı sözleşme” amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak
ya da “formüler sözleşme” denilmektedir. Kitlelere, karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri
yığınlara yönelik bu sözleşmelerde, sözleşmenin ku- olarak ifade edilebilir.
rulması ile ilgili görüşmeler ve pazarlıklar yapılması
söz konusu değildir. Hatt, çoğu zaman fiyat konusu
bile, tarifelerle belirlenmekte ve pazarlık dışı bıra- Borçlar hukukunda sorumluluğun kaynağı ku-
kılmaktadır. Girişimci karşısında diğer sözleşen, ral olarak kusurlu eylemlerdir. Ancak bu alanda,
ya karşı tarafın koşulları içinde sözleşmeyi kuracak istisnai nitelik taşıyan kusursuz sorumluluk halleri
ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edim ya da de ele alınır; Borçlar Kanunu’nda yer verilen hak-
hizmetten yararlanmayacaktır. Başka bir ifadeyle kaniyet sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumlulu-
sözleşmenin diğer tarafını oluşturan birey, önüne ğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu, yapı mali-
hazır getirilen metin karşısında “evet” ya da “ha- kinin sorumluluğu bu niteliktedir.
yır” diyebilecek, “evet, ama” seçeneğinden yoksun Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri
olacaktır. Hizmet ya da edimden hiç yararlanmama de borçlar hukukunda incelenir. Buna göre, haklı
söz konusu olamayacağına göre, “evet, ama” deme bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığın-
imkânının olmaması karşısında, bireyin, bu türden dan veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi
sözleşmeler uygulamasında yasalarla korunması geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özel-
gereği ve zorunluluğu ortadadır. İşte, Yeni Borçlar likle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçek-
Kanunu’nda, genel işlem koşullarının tâbi olduğu leşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması
geçerlilik kuralları ile bunlara aykırılığın yaptırım- durumunda doğmuş olur. Böyle bir hâlde iade
158
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
159
Özel Hukukun Dalları
İŞ HUKUKU
Çalışma yaşamına ilişkin kuralları ele alıp inceleyen iş hukuku, esasen içerdiği konular itibarıyla hem
özel hukuk hem de kamu hukuku karakteri taşıyan bir alandır.
İŞ HUKUKUNUN ALANI
Bireysel İş Hukuku
Bireysel iş hukuku, 4857 sayılı İş Kanunu’nu temel alır. İçerdiği özgün hukuki yapılar, bir ikili borç
ilişkisinden beklenmeyecek düzeyde kamusal bakış açısı, daha önceleri borçlar hukukunun bir parçası olan
iş hukukunu, tümüyle ondan koparmış ve çok kapsamlı bir alan haline getirmiştir.
İş hukukunun en temel özelliği, bir özel hukuk sözleşmesi olan ve Borçlar Kanunu’nda düzenlenen
hizmet sözleşmesiyle taraflardan birinin korunmasını amaçlamasıdır. Gerçekten de iş hukuku, serbest ko-
şullarda yapıldığında pazarlık şansı olmayan işçinin aleyhine hükümler içermesi muhtemel bir hizmet söz-
leşmesine müdahale ederek işçiyi korumaya çalışır. Bu bakış açısından hareket edildiğinde İş Kanunu’nu,
kapsamlı bir iş akdine benzetebiliriz. Gerçekten de İş Kanunu incelendiğinde, eşit koşullarda yapılması
hâlinde işçi aleyhine kararlaştırılabilme ihtimali yüksek hemen her konu düzenlenmiş ve işçi lehine bir
alt sınır oluşturulmuştur. Sözleşmenin niteliği, ücret, yıllık izin, fazla çalışma, kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı, hafta tatili ve sözleşmenin feshi, İş Kanunu’nda oldukça ayrıntılı düzenlenmiş ve işçinin burada
belirtilenlerden daha aşağıda haklarla karşılaşması engellenmiştir. Örneğin İş Kanunu’na göre fazla çalışma
ücreti %50 zamlı ödenmelidir. Bu hüküm sayesinde işçi, imzaladığı bireysel iş sözleşmesinde kendisine
%20 zam kabul ettirilmiş olsa da %50 zam talep edebilecektir. O sebeple İş Kanunu’ndaki düzenlemelerin
büyük çoğunluğunu, işçi aleyhine değiştirilemeyen ama lehine değiştirilebilen hükümler (yani nisbi em-
redici hükümler) olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin işçinin fazla çalışmalarına uygulanacak zam oranının
%60 olarak kararlaştırılması hâlinde, bu işçi lehine yaratılan bir farklılık olduğundan, %50’lik yasal zam
oranı değil, kararlaştırılan %60’lık oranı talep edilebilir.
Hizmet sözleşmesi Borçlar Kanunu’nda tanımlanmıştır. İş Kanunu’nda bu konu ayrıca düzenlenme-
miştir. İş Kanunu esasen, bu sözleşmenin kuruluşu, işleyişi ve sonuçları ile ilgilenir. Ancak İş Kanunu,
hizmet (iş) sözleşmesi ile çalışan her işçiyi kapsamına almaz. Dolayısıyla iş hukuku, İş Kanunu’nun kapsa-
mına giren işçilerle ilgilenir. Zira İş Kanunu, Borçlar Kanunu ile kıyaslanamayacak düzeyde geniş kapsamlı
haklar içerir. Bu ayrım sebebiyle işçileri İş Kanunu’na tâbi olanlar ve olmayanlar olarak ayırmaya bir engel
yoktur. İş Kanunu’nun kapsamına girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanu-
nu hükümlerine tâbi olacaklar, orada tanınan haklarla yetineceklerdir.
İş Kanunu’nun kapsamına girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanunu
hükümlerine tâbi olurlar.
İş Kanunu’nun içeriğinde önce “iş sözleşmesi” ve “işçi-işveren-alt işveren” yapılarının düzenlendiği
görülür. Buna göre, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel
kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir. İşçi ile işveren arasında kurulan ilişki
ise iş ilişkisini ifade eder. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan
unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim ise işyeridir. İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve
işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak
ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerin-
den doğrudan işveren sorumludur.
160
Hukukun Temel Kavramları
161
Özel Hukukun Dalları
Toplu iş hukukunda, işçi ve memurların sen- Kanun’un uygulanması bakımından gerçek kişiler
dikal hakları ele alınır. Söz konusu sendikaların ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve
kuruluşu, işleyişi ve tasfiyesi dışında, üyelerine tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları
sağladıkları haklar, bu bağlamda incelenmektedir. kapsar ve onların hak ve yükümlülüklerini düzenler.
Sendikaların kendi iç işleyişindeki sendikal demok-
rasi, bu sendikaların imzaladıkları toplu iş sözleş-
melerinin hukuki yapısı ve getirdiği haklar, toplu iş
Sigortalı, kısa ve/veya uzun vadeli sigorta
hukukunun ilgi alanına girer.
kolları bakımından adına prim ödenmesi
Toplu sözleşme süreci, ciddi bir prosedürü ba- gereken veya kendi adına prim ödemesi
rındırdığından, bu alanın en ilgi çekici konuların- gereken kişidir.
dan biridir. Bu noktada bakanlık ile olan ilişkiler,
iş kolları, iş kolu tespitleri ve itirazları, sendika üye
kayıt fişleri, bakanlık istatistikleri, bunlara yapılan Yasaya göre sigortalı, kısa ve/veya uzun vadeli
itirazlar, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi, yetki iti- sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi
razları önemli hukuksal yapılar olarak görülmekte ve gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken ki-
ele alınmaktadır. Bu sürecin arzu edilmeyen ancak şiyi ifade eder. Genel sağlık sigortalısı ise aynı yasa-
Anayasal koruma altındaki sonucu grev ve lokavt da da bu kapsamda olduğu söylenen kişileri tanımlar.
toplu iş hukukun hayati konuları arasında yer alır. Sosyal güvenlik hukukunda, işçi ve memurlar
İmzalanan bir toplu iş sözleşmesinin yürürlük dışında bağımsız çalışanlar da kapsama dâhildir.
tarihi, geriye etkisi, üye olmadan toplu sözleşme- Söz konusu sigortalılara birtakım sigorta yardım-
den yararlanma, dayanışma aidatı, konunun uy- ları verilmektedir. Bir kısmı parasal bir kısmi ise
gulamada önemli yargısal sorunlara ve tartışmalara sağlık yardımı sunan ve karşılığında çalışanlardan
neden olan diğer yapılarıdır. prim alınan sigorta kolları şunlardır; iş kazası ve
meslek hastalığı sigortası, hastalık sigortası, analık
Sosyal Güvenlik Hukuku sigortası, malullük sigortası, yaşlılık sigortası, ölüm
İş hukukun belki de en kamusal karakterli ya- sigortası ve genel sağlık sigortasıdır.
nını oluşturan sosyal güvenlik hukuku, muhatap Bu sigorta kollarının sunduğu yardımlar da
aldığı kitle itibarıyla Türkiye’nin kapsamı en geniş farklıdır. Bir kısmı parasal yardım sunarken, bir
hukuk dalı durumunadır. Genel sağlık sigortasının kısmı sadece sağlık yardımı verir. Bu kategoride
uygulanmaya başlanmasıyla Türkiye’de Sosyal Gü- sağlanan parasal yardımlar, geçici iş göremezlik
venlik Kurumu ile bağlantısı olmayan neredeyse ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, emzirme öde-
hiç kimse kalmamıştır. neği, evlenme yardımı, cenaze yardımı, malullük
Sosyal güvenlik sisteminin temel yasası, 5510 aylığı, yaşlılık aylığı, ölüm aylığı olarak sıralanabi-
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası lir. Yapılan yardımların koşulları, yardımların mik-
Kanunu’dur. Yasa esasen, sigortalı ve genel sağlık tarlarını belirleyen ölçütler, sosyal güvenlik hukuku
sigortalısı olarak tanımladığı kişileri ve onların bak- tarafından incelenir.
makla yükümlü oldukları kişileri muhatap alır. Bu İsteğe bağlı sigortalılık, borçlanmalar, kurumun
Kanun’un amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortalılara yapmış olduğu yardımları, bu yardım-
sigortası bakımından kişileri güvence altına almak, ların yapılmasına neden olanlara rücü hakkı, prim
bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hesabı ve sorumluluğu, sosyal güvenliğin finans-
hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finans- manı bu alanda inceleme konusu olan başlıklar
man ve karşılanma yöntemlerini belirlemek, sosyal arasındadır.
sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile Sosyal güvenlik hukuku, primli rejim kadar,
ilgili usûl ve esasları düzenlemektir. Kanun, sosyal primsiz rejimi de kapsamına alır. O nedenle sosyal
sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak yardım ve sosyal hizmetler de sosyal güvenlik huku-
kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu ku konusu içinde incelenir.
162
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
3 İş Hukukunu açıklayabilme
İşverenler’in işyerlerinde iş
sağlığı ve güvenliğinin sağ-
lanması için gerekli her türlü
önlemi almaları yükümlülü- İş Kanunu’nun, her türlü
İş hukukunun işçiyi koru-
ğü hakkında ayrıntılı bilgi işçiyi kapsamına aldığından
masının sebepleri nelerdir?
için Sarper Süzek’in “İş Hu- bahsedebilir miyiz, tartışınız.
kuku (İstanbul: Beta Basım
Yayım Dağıtım AŞ, 2011)”
adlı eserini inceleyiniz.
TİCARET HUKUKU
Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiilleri konu almaktadır. Bu yapısıyla ticari
işletme, şirketler hukuku, deniz ticareti, kıymetli evrak, taşıma işleri ve sigorta olmak üzere altı bölümden
oluşur.
163
Özel Hukukun Dalları
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle
sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faa- ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun
liyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar
işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasın- ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren
daki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararna- faize hak kazanır.
mede gösterilmektedir. Ticari işletmelerin kayıtlı olduğu sicil Ticaret
Ticaret hukukunun temel sujelerinden biri ta- Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ticaret sicili, Sanayi
cirdir. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi ve Ticaret Bakanlığının gözetim ve denetiminde
adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bün-
kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve yesinde kurulacak ticaret sicili müdürlükleri tara-
diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesi- fından tutulur. Bir yerde oda mevcut değilse veya
ni ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş yeterli teşkilatı yoksa, ticaret sicili, Sanayi ve Tica-
olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile ret Bakanlığınca belirlenecek bir odadaki ticaret
tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi sicili müdürlüğü tarafından tutulur. Ticaret sicili
adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçün-
olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adı- cü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sici-
na ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyini- li Gazetesi’nde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı
yetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. nüshada yayımlanmamış ise son kısmının yayım-
landığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki
Ticaret şirketleriyle amacına varmak için ticari
sonuçlarını doğurur.
bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi ku-
ruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine Ticaret unvanı ve işletme adı, konunun önemli
göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üze- kavramlarındandır. Her tacir, ticari işletmesine iliş-
re Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletme-
kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve siyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında
kuruluşlar da tacir sayılırlar. Devlet, il özel idare- imzalamak zorundadır. Tescil edilen ticaret unvanı,
si, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı
kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarı- bir şekilde yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesiyle ilgili
sından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin
sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merke-
harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğru-
zi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve öde-
dan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre
nen sermaye, İnternet sitesinin adresi ve numarası
yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler,
gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara
kendileri tacir sayılmazlar.
bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim
Tacir ile karıştırılmaması için esnaf, Ticaret kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneti-
Kanunu’nda ayrıca tanımlanmıştır. Buna göre es- cilerin adları ile soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler
naf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir şirketin İnternet sitesinde de yayımlanır. İşletme
sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekono- sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işlet-
mik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışması- meyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek
na dayanan ve geliri çıkarılacak kararnamede göste- için kullanılan işletme adlarının da sahipleri tara-
rilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan fından tescil ettirilmesi gerekir.
kişidir. Haksız rekabet konusu da ticari işletme hukuku
Ticari iş karinesi bu alanın en temel kavramla- içinde yer alır. Haksız rekabete ilişkin düzenlemele-
rından biridir. Bir tacirin borçlarının ticari olma- rin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve
sı asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler ara-
yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olma- sında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki
dığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına
sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygu-
adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş nite- lamalar, haksız ve hukuka aykırıdır. Haksız rekabet
liğinde olan sözleşmeler, Kanun’da aksine hüküm halleri ve sonuçları Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı
bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır. Tacir olarak sıralanmıştır.
164
Hukukun Temel Kavramları
165
Özel Hukukun Dalları
mede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçi- Kıymetli Evrak Hukuku
lebilir. Anonim şirketin ve şirketler topluluğunun Kıymetli evrak hukuku, Ticaret Kanununun
finansal tabloları denetçi tarafından, uluslararası üçüncü kitabını oluşturur. İçeriğinde bir hakkı
denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim barındıran ve piyasada dolaşımı mümkün evraklar
Standartlarına göre denetlenir. Pay sahipleri şirket incelenir. Bu alanın temel kavramı olan kıymetli
işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar. evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak,
Genel kurulun oluşumu, yetkileri, toplantıya çağ- senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başka-
rılması ve karar alma süreci ayrıntılı olarak düzen- larına da devredilemez. Kıymetli evrakın borçlusu,
lenmiştir. Şirketin çıkaracağı pay senetleri, intifa ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yü-
senetleri, tahviller, yedek akçeler yine şirketler hu- kümlüdür. Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça
kuku kapsamında yer alan konulardandır. borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre
alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulun-
makla borcundan kurtulur.
Anonim şirketler genellikle büyük serma-
ye oluşturma ya da büyük taahhütlerde
bulunma amacıyla kurulur.
Kıymetli evrak, ticaret hayatının güven ve
çabukluk gereksiniminden doğmuştur.
166
Hukukun Temel Kavramları
Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim Diğer bir kıymetli evrak ise “çek”tir. Çekte açık-
ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıy- lık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösteri-
metli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır. len yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı
Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa kar- yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek,
şı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka
metninden anlaşılan def ’ilerle, alacaklı her kim ise bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bu-
ona karşı şahsen sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir. lunduğu yerde ödenir. Türkiye’de ödenecek çeklerde
muhatap ancak bir banka olabilir. Bir çekin düzen-
lenmesi için, muhatabın elinde düzenleyenin emrine
KAMBİYO SENETLERİ tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin
bu karşılık üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasar-
ruf hakkını haiz olacağına dair muhatapla düzenle-
Poliçe Çek Bono
yen arasında açık veya zımni bir anlaşma bulunması
şarttır. Düzenleyen, muhatap nezdinde çekin ancak
Şekil 7.6 Kambiyo Senetleri bir kısım karşılığını hazır bulundurduğu takdirde,
muhatap, bu tutarı ödemekle yükümlüdür.
Kıymetli evrakın en yaygın modelini kambiyo Çek “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olma-
senetleri oluşturur. Poliçe, bono, çek bu kapsama dan belirli bir kişiye, “emre yazılı değildir” kaydıy-
girer. Poliçenin oluşması için varlığı aranan ko- la veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişiye c)
şullar Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Poliçe veya hamile, ödenmek üzere çekilebilir. Belirli bir
bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, kişi lehine “veya hamiline” kelimelerinin veya buna
bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi he- benzer başka bir ibarenin eklenmesiyle düzenle-
sabına da düzenlenebilir. Poliçe, bir üçüncü kişinin nen çek, hamiline yazılı çek sayılır. Kimin lehine
nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka düzenlendiği gösterilmemiş olan bir çek, hamiline
bir yerde ödenmek üzere düzenlenebilir. Poliçelerin yazılı çek hükmündedir. Makbuz senedi, varant ve
görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre taşıma belgeleri bu alanda tüm yönleriyle ele alınan
sonra ödenmesi şart kılınabilir. diğer senetlerdir.
Poliçeler açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zil-
yetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir. Düzenle- Taşıma İşleri Hukuku
yen, poliçeye “emre yazılı değildir” ibaresini veya 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’yla ilk kez
aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe (dördüncü kitap) olarak düzenlenen taşıma işleri
ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu hukuku kısmında önce genel hükümlere yer veril-
devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğu- miş, sonrasında ise çeşitli taşıma işlerine değinil-
rur. Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın miştir. Bunlar arasında eşya taşıma, taşınma eşyası
muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına taşıma, değişik tür araçlarla taşıma ve yolcu taşıma
girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu yer alır. Bu kitapta ayrıca taşıma işleri komisyoncu-
kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler. Cironun suna ilişkin hükümler de bulunmaktadır.
kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tu-
tulduğu her şart yazılmamış sayılır. Deniz Ticareti Hukuku
Kıymetli evrakın önemli problemlerinden biri- Deniz ticaretinin temel unsurlarından biri ge-
si de kabul edilmemesi ya da ödenmemesidir. Bu midir. Ticaret Kanunu’na göre, tahsis edildiği amaç,
gibi hallerde, kabul etmemenin veya ödememenin, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bu-
kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen lunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden
resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur. Pro- hareket etmesi imkânı bulunmasa da “gemi” sayılır.
testonun ne şekilde icra edileceği ve içeriği Ticaret Suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis
Kanunu’nda kapsamlı olarak düzenlenmiştir. edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her
Kıymetli evrak hukuku kapsamında incelenen gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya hesa-
diğer senetler, bono ve emre yazılı senetlerdir. Bir bına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.
bonoyu düzenleyen kişi, tıpkı bir poliçeyi kabul Gemi adamları ise, kaptan, gemi zabitleri, tayfalar
eden gibi sorumludur. ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir.
167
Özel Hukukun Dalları
Deniz ticaret hukukunda, gemi, kaptan, gemi labilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını, geminin
alacakları, çatma, kurtarma, donatanın, gemi bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemi-
adamlarının kusurundan doğan sorumluluk gibi lerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği
konular ele alınır. Bu hükümler belirli koşullarla yolu ile sağlanır. İleride doğabilecek veya şarta ya
yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece gezin- da kıymetli evraka bağlı bir alacak için de ipotek
ti, spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis kurulabilir. Sicile kayıtlı gemiler üzerinde intifa
edilmiş gemilere de uygulanır. hakkı da kurulabilir. Bu hak, aksi kararlaştırılma-
Geminin kimliği, bayrağı, bağlama limanı de- dıkça, sahibine üzerinde kurulduğu gemiden tam
niz ticaret hukukunun konuları arasındadır. Türk yararlanma yetkisini sağlar.
gemileri için, Denizcilik Müsteşarlığının uygun Deniz ticaret hukukunun bir diğer ilgi alanı do-
göreceği yerlerde gemi sicili tutulur. Gemi, bağla- natma iştirakidir. Gemisini menfaat sağlamak ama-
ma limanının tâbi olduğu sicil müdürlüğünce tes- cıyla suda kullanan gemi malikine donatan denir.
cil olunur. Bir geminin seferleri yabancı bir liman- Kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak
dan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden amacıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan ara-
yönetildiği takdirde, malik, gemisini dilediği yer cılığıyla kullanan kişi, üçüncü kişilerle olan ilişki-
siciline tescil ettirebilir. Gemi, kurtarılamayacak lerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilme-
şekilde batar veya tamir kabul etmez hâle gelir sinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir istemde
yahut her ne suretle olursa olsun Türk Bayrağını bulunan kişiyi, bu işletilme malike karşı haksız ve
çekme hakkını kaybederse, istem üzerine sicilden alacaklı da kötüniyet sahibi olmadıkça, hakkını is-
kaydı silinir. temekten engelleyemez. Birden çok kişinin paylı
Yapı hâlindeki bir gemi, malikin istemi üzerine mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, men-
veya yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin kurulması faat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları
yahut yapının ihtiyati ya da kesin haczi veya tersa- sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda
ne sahibinin gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik kullanmaları hâlinde ise donatma iştirakinden bah-
istem hakkını teminat altına almak amacıyla sici- sedilir. Tek başına bir geminin maliki veya işletme
le şerh verilmesi söz konusu olduğu takdirde yapı hakkına sahip olan ticaret şirketleri veya diğer tüzel
hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur. Yapı, ya- kişiler hakkında donatma iştirakine ilişkin hüküm-
pım yerinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünce ler uygulanmaz.
tescil olunur.
168
Hukukun Temel Kavramları
169
Özel Hukukun Dalları
Öğrenme Çıktısı
170
Hukukun Temel Kavramları
başka bir ülkedeki taşınmazlar üzerindeki aynî hak- amacı, Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına
lara ilişkin işlemler bu hükmün dışındadır. Kişinin dair iş ve işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve
millî hukukuna göre kazandığı erginlik, vatandaşlı- esasları belirlemektir. Türk vatandaşlığı, doğumla
ğının değişmesi ile sona ermez. Tüzel kişilerin veya veya sonradan kazanılır. Doğumla kazanılan Türk
kişi veya mal topluluklarının hak ve fiil ehliyetleri, vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre
statülerindeki idare merkezi hukukuna tâbidir. An- kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatan-
cak fiilî idare merkezinin Türkiye’de olması hâlinde daşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder.
Türk hukuku uygulanabilir. Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya
Bunun dışında vesâyet, kısıtlılık ve kayyımlık, babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk va-
gaiplik veya ölmüş sayılma, nişanlılık, evlilik ve ge- tandaşıdır. Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan
nel hükümleri, boşanma ve ayrılık, evlilik malları, evlilik birliği dışında doğan çocuk Türk vatandaşı-
soybağının kurulması, evlât edinme, nafaka, miras, dır. Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik
aynî haklar, taşıma araçları, fikrî mülkiyete ilişkin birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını
haklara uygulanacak hukuk, sözleşmeden doğan sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi hâlinde
borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk, taşınmazla- Türk vatandaşlığını kazanır. Türkiye’de doğan ve ya-
ra ilişkin sözleşmeler, iş sözleşmeleri, temsil yetkisi, bancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi
hakkında kanunlar ihtilafı düzenlemesi olan konu- bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, do-
lardan bazılarıdır. ğumdan itibaren Türk vatandaşıdır.
Örneğin İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri
hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip
olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, ta- Türkiye içinde veya dışında Türk vatanda-
rafların seçtikleri hukuka tâbidir. Tarafların hukuk şı ana veya babadan evlilik birliği içinde
seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, doğan çocuk Türk vatandaşıdır.
işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uy-
gulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede
yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir ya-
İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yap- bancı, kanunda belirtilen şartları taşıması hâlinde
mayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kaza-
hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bu- nabilir. Söz konusu hakkın kazanılması için gere-
lunduğu ülke hukukuna tâbidir. Ancak hâlin bü- ken prosedür de yasada düzenlenmiştir.
tün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili Bazı ülkelerde görülen evliliğin vatandaşlığa et-
bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci kisi, ülkemizde daha farklıdır. Buna göre, bir Türk
ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygu- vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığı-
lanabilir. Meslekî veya ticarî olmayan amaçla mal nı kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az
veya hizmet ya da kredi sağlanmasına yönelik tüke- üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden ya-
tici sözleşmeleri, tüketicinin mutad meskeni huku- bancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere baş-
kunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı vuruda bulunabilir.
asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seç- Bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen er-
tikleri hukuka tâbidir. gin olmayan kişi, millî güvenlik ve kamu düzeni
Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunma-
devletler özel hukukunun içeriğine dahildir. Bu- mak şartıyla, karar tarihinden itibaren Türk vatan-
nun dışında, yabancı mahkeme ve hakem kararla- daşlığını kazanabilir.
rının tenfizi ve tanınması da aynı alana girer. Bu konular dışında vatandaşlıktan çıkma, çı-
Vatandaşlık, devletler özel hukukunun bir di- karılma ve vatandaşlığın kaybı konuları ve bunlara
ğer konusudur. Vatandaşlık konusundaki haklar bağlanan sonuçlar da devletler özel hukuku kapsa-
Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenir. Bu Kanunu’n mında değerlendirilir.
171
Özel Hukukun Dalları
Çok vatandaşlık bu kapsamda ele alınan konulardan biridir. Buna göre, herhangi bir nedenle yabancı
bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin, bu durumlarına ilişkin belgeleri ibraz etmeleri ve yapılacak
inceleme sonucunda kayden aynı kişiler olduklarının tespiti hâlinde, nüfus aile kütüklerindeki kayıtlarına
çok vatandaşlığa sahip olduklarına dair açıklama yapılır.
Devletler özel hukuku kapsamında yer alan başka bir alan da yabancılar hukuku olarak ifade edilir. Bu
alana ilişkin temel bir yasa yoktur. Ancak bazı yasalarda yabancıları ilgilendiren hükümlere yer verilmiştir.
Pasaport Kanunu, İskan Kanunu, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yabancıların İkamet ve Seyahat-
leri Hakkında Kanun ve bu kişilerin çalışma izinlerine ilişkin mevzuatta çeşitli hükümlere yer verilmiştir.
Bu düzenlemeler ve doğurduğu sonuçlar da devletler özel hukuku kapsamında ele alınmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
172
Hukukun Temel Kavramları
Özel hukukun dallarından en kapsamlısı olan Medeni hukuk, gerçek ya da tüzel kişilerin toplumsal ilişkile-
rinde ön plana çıkan haklarını inceler. Medeni hukukta esasen insanın doğumla kazandığı haklar dışında,
sonradan elde ettiği haklar da düzenlenir. Bu alanın temel kanunları Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar
Kanunudur. Medeni Kanun, toplam dört kitaptan oluşturulmuştur: Kişiler hukuku, Aile hukuku, Eşya
hukuku ve Miras hukuku. Medeni Kanun kişileri, gerçek ve tüzel kişiler olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kişiler
hukukunda, önce her insanın hak ehliyeti olduğu belirtilir. Fiil ehliyetine sahip olan kimsenin ise kendi
fiilleriyle hak edinebileceği ve borç altına girebileceği belirtilir. Bunun dışında kişiler hukukunda erginlik,
hısımlık ilişkileri, ikametgâh, kişiliğin korunması, vb. konular ele alınır. Aile hukuku; evlenme, nişanlanma,
batıl olan evlilikler, boşanma, nafaka, mal rejimleri, hısımlık, soybağının kurulması, tanıma ve babalık kara-
rı, evlat edinme, velayet, çocuğun malları, ev yönetimi, vesayet, kayyımlık vb. konularda düzenleme getirir.
Miras hukuku, kişinin ölümü sonrasında geride kalan malvarlığı üzerindeki hakları ele alır. Yasal mirasçı-
lar, mirasbırakanın birinci derece mirasçıları olan altsoyu, altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları,
ana ve babasıdır. Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede
halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Evlatlık ve altsoyunun, evlat edinene mirasçılığı da kan hısmı gibidir.
Eşya hukuku, taşınır ve taşınmaz malların üzerindeki hakları konu alır. Eşya hukukunun temel kavramı
mülkiyettir. Mülkiyet hakkına sahip olan kişiye malik denir. Malik, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey
üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Taşınmaz mülkiyeti,
belki de eşya hukukunun en önemli bölümünü oluşturur. Arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedi-
len bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler, taşınmaz mülkiyetinin
konusunu oluşturur. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Eşya hukuku ayrıca, kaynak ve yer
altı suları üzerindeki mülkiyet ve irtifak hakkını da konu alır. Taşınır mülkiyetinin konusu ise nitelikleri
itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen
doğal güçlerdir. Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyi niyetle
ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine
göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. Eşya hukukunun en temel bölümlerinden olan
sınırlı ayni hakların kapsamına ise irtifak hakkı, intifa hakkı, oturma hakkı, üst hakkı, kaynak hakkı girer.
173
Özel Hukukun Dalları
Borçlar Hukuku
Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenler. Borcun kaynağı kural olarak, kanun, sözleşme ya da
hukuka aykırı fiil olabilir. Borçlar hukuku bu borç kaynaklarını, yarattıkları sorumluluk türünü ve sonuçlarını
düzenler. Borçlar hukukunun temel kaynağı durumundaki Borçlar Kanunu, iki temel bölümden oluşur; ilk
bölüm genel hükümler olarak adlandırılmıştır ve hemen her borç ilişkisine uygulanabilen hükümlerden oluşur,
ikinci bölüm ise özel hükümler olarak adlandırılmıştır ve çeşitli sözleşme tiplerini ve onlara özgü hükümleri
düzenlenmektedir. Borçlar Kanunu’nda yer verilen sözleşmeler dışında, atipik, karma nitelikli sözleşmeler de
borçlar hukukunun düzenleme alanına girmektedir. Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun
olarak açıklamalarıyla kurulur. Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel işlem koşulları, bir sözleşmenin yapıl-
ması sırasında sözleşmeyi düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden,
tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak ifade edilebilir. Temsil, haksız fiilin icra
şekli ve sonuçları, sorumluluğun kaynağı olarak kusurlu eylemler ve istisnai nitelik taşıyan kusursuz sorum-
luluk halleri, sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri, borçların ifası, borç türleri, faiz, temerrüt borçlar
hukukunda incelenen temel konulardır. Müteselsil borçluluk, bağlanma ve cayma parası, ceza koşulu, alacak
devri, borcun üstlenilmesi, borca katılma, borçlar hukukunun ayrıntılı olarak ele aldığı diğer yapılardır.
3 İş Hukukunu açıklayabilme
İş Hukuku
İş hukuku, çalışma yaşamına ilişkin kuralları ele alır. İş hukuku; Bireysel İş hukuku, Toplu İş hukuku, Sosyal
Güvenlik hukuku gibi alt dallara ayrılır. Bireysel İş hukuku, 4857 sayılı İş Kanununu temel alan bir alandır.
İş hukuku, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen hizmet sözleşmesini konu alsa da, serbest koşullarda yapıldığında
pazarlık şansı olmayan işçinin aleyhine hükümler içermesi muhtemel bir hizmet sözleşmesine müdahale ederek
işçiyi korumaya çalışır. Sözleşmenin niteliği, ücret, yıllık izin, fazla çalışma, kıdem tazminatı, ihbar tazmina-
tı, hafta tatili ve sözleşmenin feshi, İş Kanunu’nda oldukça ayrıntılı düzenlenmiştir. İş Kanunu, hizmet (iş)
sözleşmesi ile çalışan her işçiyi kapsamına almaz, sadece İş Kanunu’nun kapsamına giren işçilerle ilgilenir. İş
Kanunu, Borçlar Kanunu ile kıyaslanamayacak düzeyde geniş kapsamlı haklar içerir. İş Kanunu’nun kapsamı-
na girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanunu hükümlerine tâbi olacaklardır.
İş güvencesi, sözleşmenin feshi, kıdem, ihbar ve iş güvencesi tazminatları, çıkarılan işçinin işe iade hakkı ve
sonuçları, yeni iş arama izni, toplu işçi çıkarma, özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu, İş hukukunun
karakteristik yapılarıdır. İş hukukunda işçinin güvence içinde olabilmesi için ücreti koruyan özel hükümler
vardır. İş Kanunu’nun bir bölümü ise, iş sağlığı ve güvenliğine ayrılmıştır, işverene önemli mükellefiyetler geti-
rilmiştir. İş belli düzeyde kamusal kontrole tâbi tutulur. Toplu iş hukuku ise işçilerin Anayasa’dan kaynaklanan
örgütlenme hakkını güvence altına alan Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile
düzenlenmektedir. Sendikaların kuruluşu, işleyişi ve tasfiyesi, üyelerine sağladıkları haklar, sendikaların kendi
iç işleyişindeki sendikal demokrasi, bu sendikaların imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinin hukuki yapısı ve
getirdiği haklar, toplu iş hukukunun ilgi alanına girer. Sosyal güvenlik hukuku, muhatap aldığı kitle itibarıyla
neredeyse Türkiye’nin kapsamı en geniş hukuk dalıdır denebilir. Sosyal güvenlik sisteminin temel yasası, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’dur. Sosyal güvenlik hukukunda, işçi ve memurlar
dışında bağımsız çalışanlar (esnaf, sanatkar, şirket sahibi,...) da kapsama dahildir. Sigorta kollarının sunduğu
yardımlar farklıdır; bir kısmı parasal yardım, bir kısmı ise sadece sağlık yardımı verir. Sosyal güvenlik hukuku
kapsamında incelenen önemli konular arasında; isteğe bağlı sigortalılık, borçlanmalar, kurumun sigortalılara
yapmış olduğu yardımları, bu yardımların yapılmasına neden olanlara rücü hakkı, prim hesabı ve sorumluluğu,
sosyal güvenliğin finansmanı, sosyal yardım ve sosyal hizmetler yer almaktadır.
174
Hukukun Temel Kavramları
Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlemleri, fiilleri konu alır ve ticari işletme, şirketler hukuku,
deniz ticareti, kıymetli evrak ve sigorta olmak üzere beş bölümden oluşur. Ticari işletme hukukunda, ticari
iş, ticari işletme, tacir kavramları yanında, ticari örf âdet ele alınır. Ticaret Kanunu’nda yer alan hükümlerle,
bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hüküm-
lerdir. Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel
hükümlere göre karar verir. Tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişidir. Esnaf, eko-
nomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan, geliri çıkarılacak kararnamede gösterilen
sınırı aşmayan, sanat veya ticaretle uğraşan kişidir. Tacir, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüşse,
uygun bir ücret ve faiz isteyebilir. Ticaret sicili, ticaret unvanı ve işletme adı, haksız rekabet, ticari defterler,
cari hesap sözleşmesi, acente, ticari mümessil, ticari vekil, ticari işletme hukukunun önemli kavramlarından-
dır. Ticaret Şirketleri hukuku kapsamında ele alınan şirket, iki veya daha fazla kişinin ortak bir ekonomik
amaca erişmek için emek ve sermayelerini bir araya getirmelerini ifade eder. Ticaret Kanunu’nda, kolektif
ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ise sermaye şir-
keti olarak belirtilmiştir. Şirketler hukukunda her şirket, kuruluşlarından işleyişlerine, ortaklık yapılarından
tasfiyelerine kadar çok ayrıntılı hükümlerle ayrı ayrı ele alınır. Kıymetli evrak hukukunun temel kavramı
olan kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi
başkalarına da devredilemez. Ciro, senette var olan bir hakkın, devir veya rehin edilmesi gibi hukuki sonuç-
lar doğuran bir irade beyanıdır. Nama yazılı senet, belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını
içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evraktır. Hamiline yazılı senet, senet
metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan kıymetli evraktır. Kambi-
yo senetleri (çek, bono, poliçe), kıymetli evrakın en yaygın modelidir. Deniz Ticareti hukukunun ise temel
unsurlarından biri gemidir. Ticaret Kanunu’na göre gemi, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunsun
bulunmasın, tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük
olmayan araçtır. Deniz ticaret hukukunda, gemi, kaptan, gemi alacakları, çatma, kurtarma, donatanın, gemi
adamlarının kusurundan doğan sorumluluk, geminin kimliği, bayrağı, bağlama limanı gibi konular ele
alınır. Türk gemileri için, Denizcilik Müsteşarlığının uygun göreceği yerlerde gemi sicili tutulur. Deniz ti-
caret hukukunun bir diğer düzenleme alanı donatma iştirakidir. Gemisini menfaat sağlamak amacıyla suda
kullanan gemi malikine donatan denir. Sigorta hukukunda sigorta sözleşmesi ve çeşitli sigorta tipleri ince-
lenir. Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara
uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin
hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer
edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Reasürans, sigortacının, sigorta ettiği menfaati, dilediği
şartlarla, tekrar sigorta ettirmesine denir.
175
Özel Hukukun Dalları
Devletler özel hukuku, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlemlerde uygulanacak hukuktur,
farklı vatandaşlığa sahip kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerini konu alır. Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı
kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular, yetkili yabancı hukukun muh-
tevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araş-
tırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır. Uygulanacak yabancı hukukun ka-
nunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin
ihtilâflarda dikkate alınır. Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün kamu düzenine
açıkça aykırı olmaması gerekir. Devletler özel hukukunun temel konularından birisi kanunlar ihtilafıdır.
Hak ve fiil ehliyeti ilgilinin millî hukukuna tâbidir. Devletler Özel hukukunun içeriğine, Türk mahkemele-
rinin milletlerarası yetkisi, yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi ve tanınması da dahildir. Vatan-
daşlık, devletler özel hukukunun bir diğer konusudur ve Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenir. Vatandaşlık
Kanunu, Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına dair işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları
belirler. Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır. Bir yabancı, Türk vatandaşlığını kazanmak
istiyorsa, kanunda belirtilen şartları taşıması hâlinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabi-
lir. Devletler özel hukuku kapsamında ayrıca, vatandaşlıktan çıkma, çıkarılma ve vatandaşlığın kaybı, çok
vatandaşlık konuları incelenir. Yabancılar hukuku, Devletler Özel hukuku kapsamında ele alınan diğer bir
alandır. Yabancılar hukukuna ilişkin temel bir yasa yoktur ancak, Pasaport Kanunu, İskan Kanunu, Doğru-
dan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun ve bu kişilerin çalışma
izinlerine ilişkin mevzuatta yabancıları ilgilendiren hükümlere yer verilmiştir.
176
Hukukun Temel Kavramları
neler öğrendik?
Kanun’da ele alınmazken, insanların sonradan
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki ifadede bahse-
elde ettiği haklar Medeni Kanun’da düzenlen-
dilen kusurlu eylemlerden doğan sorumluluktur?
mektedir.
B. Medeni Kanun’un başlangıç kısmını oluşturan ilk A. Hakkaniyet sorumluluğu
yedi maddesinde, temel ilkelere yer verilmiştir. B. Haksız fiil işlenmesi hâlindeki sorumluluk
C. Medeni Kanun’da düzenlendiği üzere, bu ka- C. Adam çalıştıranın sorumluluğu
nun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konu- D. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
larda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hü- E. Yapı malikinin sorumluluğu
küm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre,
bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl
bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. 5 Aşağıdakilerden hangisi, İş Kanunu uyarınca,
D. Medeni Kanun’a göre herkes, haklarını kulla- işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve iş-
nırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük letmenin yönetiminde görev alan kimselere denir?
kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça A. Alt işveren
kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. B. Müfettiş
E. Medeni Kanun’un iyiniyete hukuki bir so- C. İşveren vekili
nuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin D. Müdür
varlığıdır, yani kişilerin kural olarak iyiniyetle
E. İşyeri temsilcisi
davrandığı kabul edilir, aksini iddia eden bunu
ispatlamak durumundadır.
6 “İş Kanunun bir bölümü, iş sağlığı ve güven-
2 Medeni hukukun dalları ile ilgili aşağıdaki liğine ayrılmıştır. Buna göre işverenler işyerlerinde
iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli
ifadelerden hangisi doğrudur?
her türlü önlemi almalıdır. İşçinin çalışırken sağlık
A. Vesayet ve kayyımlık, Eşya hukuku kapsamında sorunu yaşamaması, işçinin tehlikeye girmemesi
ele alınır. için işverene önemli mükellefiyetler getirilmiştir.”
B. Boşanma, Kişiler hukuku kapsamında ele alınır. Aşağıdakilerden hangisi, işverenin, yukarıda bah-
C. Nafaka, Miras hukuku kapsamında ele alınır. sedilen mükellefiyetlerinden biri değildir?
D. Rehin ve ipotek, Eşya hukuku kapsamında ele
alınır. A. İşverenlere, İş Kanunu uyarınca özürlü ve eski
hükümlü çalıştırma mükellefiyeti getirilmiştir.
E. Kişiliğin korunması, Miras hukuku kapsamın-
da ele alınır. B. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemelidir.
C. İşverenler, işçileri karşı karşıya bulundukları
3 Aşağıdakilerden hangisi Borçlar Hukukunun mesleki riskler ve bunlar karşısında alınması
inceleme alanına girmez? gerekli tedbirler konusunda bilgilendirmelidir.
A. Sözleşmelerin kuruluşu D. İşverenler, işçileri iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili
B. Zilyetlik yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgi-
C. Genel işlem koşulları lendirmelidir.
D. Yetkisiz temsil E. İşverenler, işçilere gerekli iş sağlığı ve güvenliği
eğitimini vermek zorundadırlar.
E. Hukuka aykırı (haksız) fiillerin sonucunda olu-
şan maddi zararın tazmini
177
Özel Hukukun Dalları
7 Tacir ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi 9 Aşağıdakilerden hangisi Devletler Özel Hu-
yanlıştır? kukunun içeriğine dahil değildir?
neler öğrendik?
178
Hukukun Temel Kavramları
1. A Yanıtınız yanlış ise “Medeni Hukuk” konu- 6. A Yanıtınız yanlış ise “İş Hukuku” konusunu
sunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
3. B Yanıtınız yanlış ise “Borçlar Hukuku” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ticaret Hukuku” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
4. B Yanıtınız yanlış ise “Borçlar Hukuku” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “Devletler Özel Hukuku”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “İş Hukuku” konusunu 10. B Yanıtınız yanlış ise “Devletler Özel Hukuku”
yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini konu alır. Buna göre Borç-
Araştır 2 lar hukuku; borç kaynaklarını ve bunların yarattıkları sorumluluk türünü,
borç ilişkilerinin sonuçlarını düzenler.
179
Özel Hukukun Dalları
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiilleri konu almak-
tadır. Bu yapısıyla ticari işletme, şirketler hukuku, deniz ticareti, taşıma işleri
Araştır 4 hukuku, kıymetli evrak ve sigorta olmak üzere altı bölümden oluşur. Ticaret
Kanunu’nda yer alan hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiil-
lere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.
180
Hukukun Temel Kavramları
Kaynakça
Akıntürk, T. (2004). Medeni Hukuk, İstanbul: Beta Gözübüyük, Ş. (2010). Hukuka Giriş, Ankara:
Basım Yayım Dağıtım AŞ. Turhan Kitabevi.
Akıntürk, T. - KARAMAN, D. (2012). Türk Medeni Güriz, A. (2009). Hukuk Başlangıcı, Ankara: Siyasal
Hukuku Aile Hukuku, Cilt:2, İstanbul: Beta Kitabevi.
Yayınevi.
İmregün, O (2001). Kara Ticareti Hukuku Dersleri,
Arkan, Sabih (2011). Ticari İşletme Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları.
Ankara: Bankacılık ve Ticaret Hukuku Araştırma
Kılıçoğlu, A. (2012). Borçlar Hukuku Genel
Enstitüsü.
Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.
Aydın, Ufuk(2011). Temel Hukuk Dersleri,
Öztan, B. (2004). Medenî Hukuk’un Temel
Eskişehir: Nisan Kitabevi.
Kavramları, Ankara: Turhan Kitabevi.
Bilge, N. (2005). Hukuk Başlangıcı, Ankara: Turhan
Poroy, R. - Tekinalp, Ü. (2010). Kıymetli Evrak
Kitabevi.
Hukuku Esasları, İstanbul: Vedat Kitapçılık.
Çelikel, A. (2016). Milletlerarası Özel Hukuk.
Riesoğlu, S. (2008). Borçlar Hukuku Genel
İstanbul: Beta Basım Yayın.
Hükümler, İstanbul: Beta Yayınları.
Ergin, B. İ., - Serozan, R. (2012). Miras Hukuku,
Süzek, S. (2011). İş Hukuku, İstanbul: Beta Basım
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yayım Dağıtım AŞ.
Gözler, K.(2010). Hukukun Temel Kavramları,
Zevkliler, A (2001). Borçlar Hukuku Genel
Bursa: Ekin Kitabevi.
Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.
Gözler, K.(2008). Genel Hukuk Bilgisi, Bursa: Ekin
Kitabevi.
İnternet Kaynakları
www.kazanci.com
181
Bölüm 8
Kamu Hukukunun Dalları
1 2
Uluslararası Kamu Hukuku Anayasa Hukuku
1 Uluslararası kamu hukukunu genel hatları 2 Anayasa hukukunu genel hatları ile
ile açıklayabilme açıklayabilme
öğrenme çıktıları
3 4
Genel Kamu Hukuku Ceza Hukuku
3 Genel Kamu hukukunu genel hatları ile 4 Ceza hukukunun temel kavramlarını analiz
açıklayabilme edebilme
5 6
İdare Hukuku Mali Hukuk
5 İdare hukukunun genel kapsamını 6 Mali hukukunun genel kapsamını
belirleyebilme belirleyebilme
7
Yargılama Hukuku
7 Yargılama hukukunun temel esaslarını
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Kamu Hukukunun Dalları • Anayasa Hukuku • Ceza Hukuku• İdare Hukuku
• Mali Hukuk • Genel Kamu Hukuku • Uluslararası Kamu Hukuku • Yargılama Hukuku
182
Hukukun Temel Kavramları
183
Kamu Hukukunun Dalları
ğeri ise psikolojik koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devletlerin belli bir
davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu
sürekli ve genel davranışın bir kural düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devlet-
ler bu şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.
Hukukun Genel İlkeleri: Hukukun genel ilkeleri, tüm devletlerin ulusal hukuklarının ortak temeli ola-
rak kabul edilmektedirler. Niteliği konusunda öğretide büyük tartışmalar bulunan bu ilkeler, genel olarak
şu şekilde tarif edilebilir: Birçok ulusal hukuk düzeninde yer alan ve uluslararası hukuk düzenine aktarıl-
malarında, ne hukuk mantığı ne de devletlerin değer yargıları bakımından herhangi bir engel bulunmayan,
devletlerin ortak hukuk değerini içeren kurallardır (Pazarcı, 2001: 221 vd.). Hukukun genel ilkelerine
birkaç örnek vermek gerekirse; hakkın kötüye kullanılmaması, adaletten kaçınmanın yasaklanması, ayrım
gözetmeme ve kazanılmış hak ilkeleri sayılabilir.
Öğrenme Çıktısı
184
Hukukun Temel Kavramları
devleti ilkesi en yalın haliyle devletin de koymuş temel düşüncenin bir ürünü olarak, XVII. yüzyılda
olduğu kurallarla bağlı olmasını ifade eder. Bu ba- ortaya çıkmıştır (Kaboğlu, 1996: 1; Çeçen, 1995:
kımdan devletin kurallara bağlı kalıp kalmadığını 26). Bu değerler ilk önce doğal hukuk ve toplum
etkin şekilde denetleyebilmek, ancak bağımsız bir sözleşmesi kuramlarıyla açıklanmaya başlanmıştır.
yargı erki sayesinde mümkün olabilecektir. Gerek doğal hukuk kavramı gerekse toplum söz-
Tarihsel süreçte 1924 Anayasası’nda güçler bir- leşmesi birer varsayım olsalar da insan haklarının
liği ilkesinin benimsendiği, 1961 Anayasası’nda ilk temelleri bu varsayımlar sayesinde atılmıştır. Bu
ise yumuşak güçler ayrılığı ilkesinin kabul edildiği bağlamda insan haklarının ortaya çıkışında, belirli
görülmektedir. 1982 Anayasası da başlangıçta aynı olmamakla ve kişiden kişiye değişmekle eleştirilen
sistemi benimsemekteydi. Ancak gerek 1961 ge- doğal hukuk anlayışının büyük etkisi olmuştur
rekse 1982 Anayasa’ları ilk ortaya çıktıklarında bir (Akıllıoğlu, 1995: 1). İnsan haklarını, insanlığın
önceki Anayasa’ya tepkinin izlerini taşımaktaydılar. belirli bir gelişme çağında teorik olarak bütün in-
Bu bağlamda başlangıçta 1961 Anayasası’nda ya- sanlara tanınması gereken ideal değerler listesi ola-
samanın, 1982 Anayasası’nda ise yürütmenin öne rak tanımlayacak olursak; temel haklar terimi, in-
çıkartıldığı görülmektedir. Nitekim 1961 Anaya- san hakları denilen ideal listenin devlet tarafından
sası önceki dönemde yürütmenin sahip olduğu tanınmış bölümünü ifade eder (Gören, 1995:15).
gücü, hukuku zorlar şekilde kullanmasına; 1982 Geçtiğimiz yüzyılda insan haklarına ilişkin ola-
Anayasası ise önceki dönemde yürütmenin yasama rak birçok bildirge yayınlanmış ve uluslararası söz-
karşısında zayıf kalmasına ve yasamanın gerektiği leşme imzalanmıştır. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş
gibi çalışamamasına tepkiden kaynaklı hükümler Milletler Genel Kurulunca İnsan Hakları Evrensel
içermekteydi (Aydın, 2008: 190). Ancak yukarıda Bildirgesi yayınlanmış, burada kabul edilen haklara
da belirttiğimiz üzere, 2017 değişiklikleri sonrasın- dayalı olarak 1966 yılında da iki uluslararası sözleş-
da 1982 Anayasası’nın başlangıçta kabul ettiği hü- me daha kabul edilmiştir. 1966 yılında kabul edilen
kümet sistemi tümden değişmiş ve hükümet siste- bu iki sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
mimiz parlamenter sistemden başkanlık sistemine Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesidir.
evrilmiştir. Birleşmiş Milletler daha sonra ayrıca Uluslararası
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ek seçimlik
bir protokol de benimsemiştir. Tüm bu saydığımız
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin metinler; yani 1948 tarihli bildirge, 1966 tarihli iki
Temel Nitelikleri sözleşme ve daha sonra kabul edilen ek protokol
1982 Anayasası’nın 1. maddesinde devletin hep birlikte Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi ola-
bir cumhuriyet olduğu ifade edildikten sonra, 2. rak bilinmektedirler. Bunun dışında Amerika İnsan
maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hük- Hakları Sözleşmesi, Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi
me bağlanmıştır. Buna göre; “Türkiye Cumhuriyeti, ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok böl-
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı gesel sözleşmeler de mevcuttur. Türkiye Cumhuriye-
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliği- ti Devleti 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde açıkça
ne bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, ifade edildiği üzere temel insan haklarına saygılı bir
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir (Any. devlettir. Bu saygının gereği olarak kamusal faali-
m.2).” Bu düzenlemeden hareketle Türkiye Cum- yetlerini insan haklarına uygun şekilde yürütme yü-
huriyeti Devleti’nin nitelikleri; insan haklarına kümlülüğü altındadır.
saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik,
laik, sosyal hukuk devleti olarak sıralanabilir. Aşa-
ğıda bu nitelikler başlıklar hâlinde incelenecektir. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa m.2’de açıkça
ifade edilen niteliklerinden birisi de Atatürk milliyet-
İnsan Haklarına Saygılı Devlet çiliğine bağlılıktır. Milliyetçilik genellikle ırki temelli
İnsan hakları, modern sürecin bir ürünüdür. Bu bir ideolojik görüş olarak değerlendirilmekle birlikte,
haklar, insanların sırf insan oldukları için, doğuş- Atatürk milliyetçiliği daha çok vatandaşlık ve aidiyet
tan bazı hak ve özgürlüklere sahip olduğu ve devlet hissi odaklı olarak yapılandırılmıştır. Bu bağlamda
tarafından bunlara dokunulamayacağı yolundaki Atatürk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyetine vatan-
185
Kamu Hukukunun Dalları
daşlık bağı ile bağlı olan herkesin, renk, din, dil ve Kamusal faaliyetlerde dini referansların dikkate
ırk ayrımı olmaksızın Türk sayılmasını ifade eder (Ay- alınmaması laiklik ilkesinin ilk gereğini oluştur-
dın, 2008:192). Bu bağlamda Atatürk milliyetçiliğine maktadır. Laikliğin ikinci gereği olarak ise devletin
bağlı bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, hangi ırk- dini inanç ve ibadetlere karışmaması, ibadetlere en-
sal kökenden olursa olsun vatandaşlık bağı ile devlete gel olmak isteyenlere yönelik tedbirleri alması ara-
bağlı olan ve kendisini Türk kabul eden herkesi Türk nır. Dolayısıyla laik bir devlet kamusal faaliyetlerini
kabul etmekte ve ona tüm vatandaşlara tanınan hak- dinî referanslara göre düzenleyemeyeceği gibi, dini
ları ayrım yapmaksızın tanımaktadır. inanç ve ibadetlere eşit mesafede olmalı, bireylerin
inançlarına ve bunun gereği olan ibadetlerine kural
olarak karışmamalıdır. Laik bir devlet olan Tür-
Demokratik Devlet kiye Cumhuriyeti de bu gereklere uygun şekilde
Siyasal anlamda demokrasi, toplumdaki birey- kamusal faaliyetlerini yürütmektedir. Ayrıca Any.
lerin doğrudan yönetime katılmak veya yönetici- m.24’te de herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat
leri belirlemek suretiyle devlet yönetiminde etkili hürriyetine sahip olduğu açıkça vurgulanmış ve te-
olabildikleri ve ifade özgürlüğü başta olmak üze- minat altına alınmıştır.
re diğer temel haklarının teminat altında olduğu
yönetim biçimidir. Demokratik sistemlerde ege-
menliğin muhakkak halkın elinde olmasına gerek Sosyal Devlet
yoktur. Egemenliğin halkın elinde olduğu devlet Sosyal devlet-sozialstaat (refah devleti-welfare
biçimleri cumhuriyet olarak ifade edilir (Tanör- state), acımasız ve sert liberalizmin ortaya çıkardığı
Yüzbaşıoğlu, 2006, s.62). Ancak cumhuriyet ol- sorunları gidermeye yönelik olarak ortaya konulan
mamakla birlikte demokratik olan siyasal sistemler ve serbest piyasa ekonomisinin yanında devlete
de mevcuttur. Bunun klasik örneği olarak Birleşik birtakım sosyal sorumluluklar da getiren bir devlet
Krallık gösterilir. Bu devlette egemenliğin kral veya anlayışını ifade etmektedir. Temelde serbest piyasa
kraliçede olmasına karşın, halk, devlet yönetimine ekonomisinin kurallarına bağlı hareket eden sosyal
etkin şekilde katılmaktadır. Dolayısıyla devlet si- devlet, diğer taraftan da toplumdaki her bir birey
yasal yapı bağlamında monarşik bir demokrasidir. için minimum bir hayat standartı sağlama kaygısı-
Bu anlatılanlar ışığında denilebilir ki, bir devlette nı da taşımaktadır. Bu bağlamda sosyal devlet anla-
kural olarak isteyen herkes yönetimde rol almaya yışı, bireysel özgürlüklere ve serbest piyasa ekono-
talip olabiliyor ve yöneticiler halk tarafından eşit misine dayanan liberal düşünce sisteminin insani
oyla seçiliyorsa, ayrıca bireylerin temel hakları da öğelerle güçlendirilmesine hizmet etmektedir. Ger-
teminat altına alınmışsa, o devlette demokrasinin çekten de vahşi ve sert kapitalizmin hâkim olduğu
temel koşulları var demektir. Bu bağlamda yöneti- bir toplumda, sosyal sınıflar arasındaki farkın iyice
cilerin seçimle işbaşına gelmesi, kural olarak isteyen açılması, mevcut düzenin meşruiyetini de halk nez-
herkesin yönetimde rol almaya talip olabilmesi, diğer dinde sorgulanır hâle getirecektir. Bu bağlamda gü-
temel hakların ve özellikle ifade özgürlüğünün gü- nümüz refah devletinde sosyal haklar merkezî bir
vence altına alınmış olması, demokratik toplumun konuma sahiptir (Kara, 2004: 45). Sosyal bir devlet
temel gerekleri olarak sayılabilir (Aynı yönde bk. olarak Türkiye Cumhuriyeti de vatandaşı olan her
Özbudun, 2000, s.82). Türkiye Cumhuriyeti de bir birey için insanca yaşamanın minimum koşulla-
demokratik bir devlet olarak bu gereklerin yerine rını sağlamak amacıyla faaliyetlerini yürütmelidir.
getirildiği bir devlettir. Refah toplumunun oluşturulmasında alınabile-
cek aktif ve pasif önlemler bulunduğu ifade edilirken,
Laik Devlet pasif önlemlerin sosyal devlet ilkesi gereğince sosyal
haklar alanında gerçekleştirilecek faaliyetlerden oluş-
Cumhuriyet, egemenliğin halka ait olduğu dev-
tuğu kabul edilmektedir. Buna göre refah toplumu
let biçimidir. Her ne kadar laiklik sıklıkla din ve
için aktif önlemler bireysel zenginliklerin arttırılması-
devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak ifade
nı sağlayacak faaliyetlerden ibarettir. Doğal kaynakla-
edilse de hukuki anlamda laiklik hukuk kuralı koy-
rın bireylerin üretim ve etkinliğine açılması, kamusal
ma yetkisinin beşerî iradeye, yani insan iradesine
arazilerin girişimcilere tahsis edilmesi aktif önlemlerin
bağlı olmasını, bu konuda herhangi bir tanrısal re-
önde gelenlerindendir. Nitekim bireyler zenginleştik-
feransla hareket edilmemesini ifade etmektedir.
186
Hukukun Temel Kavramları
187
Kamu Hukukunun Dalları
188
Hukukun Temel Kavramları
lir. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye • Milli güvenlik politikalarını belirler ve ge-
Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Genel oyla rekli tedbirleri alır.
yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu • Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Si-
alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu lahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci eder.
pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına
oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli
karar verir.
oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı
seçilir. Seçimlerin tamamlanamaması halinde, ye- • Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle
nisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaş- kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
kanının görevi devam eder (Any. m.101). • Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin
Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Any. konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
m.104’te şu şekilde düzenlenmiştir; çıkarabilir. Anayasa’nın ikinci kısmının bi-
rinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel
• Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme
haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü
yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler
• Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzen-
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin lenemez. Anayasa’da münhasıran kanunla
birliğini temsil eder; düzenlenmesi öngörülen konularda Cum-
• Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organları- hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Ka-
nın düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. nunda açıkça düzenlenen konularda Cum-
• Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanun-
açılış konuşmasını yapar. larda farklı hükümler bulunması halinde,
kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Bü-
• Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise
yük Millet Meclisinin aynı konuda kanun
mesaj verir.
çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı
• Kanunları yayımlar. kararnamesi hükümsüz hale gelir.
• Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye • Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını
Büyük Millet Meclisine geri gönderir. sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak
• Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararna-
İçtüzüğünün tümünün veya belirli hüküm- meler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki
lerinin Anayasa’ya şekil veya esas bakımın- bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede
dan aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa yayımlandıkları gün yürürlüğe girer.
Mahkemesinde iptal davası açar. • Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa’da ve ka-
• Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları nunlarda verilen seçme ve atama görevleri
atar ve görevlerine son verir. ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri
• Üst kademe kamu yöneticilerini atar, gö- kullanır.
revlerine son verir ve bunların atanmalarına
ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenler.
Yargı
• Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa’ya göre yargı yetkisi, Türk Milleti adına
temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuri- bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır (Any.
yetine gönderilecek yabancı devlet temsilci- m.9). Hukuk devleti ilkesinin hayat bulabilmesi
lerini kabul eder. bakımından hâkimlerin ve mahkemelerin bağım-
sızlığı hayati öneme sahip bir husustur. Bu bağlam-
• Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve ya-
da söz konusu husus Anayasa koyucu tarafından
yımlar.
anayasal teminata bağlanmış (Any. m.138), ayrıca
• Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları bağımsızlığı sağlamaya yönelik birtakım güvenceler
gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. de getirilmiştir (Any. m.139).
189
Kamu Hukukunun Dalları
Devletin başta gelen fonksiyonlarından biri de Bununla birlikte bağımsızlıklarını güvence al-
adalet dağıtmaktır. İyi bir adaletin başlıca şartı ise tına almak adına hâkimlere, Anayasa’da bir takım
adaleti dağıtanların, yani hâkimlerin bağımsız ol- teminatlar da tanınmıştır. Bu bağlamda, hâkimler
masıdır. Zira en küçük bir yabancı unsurun müda- azlonulamazlar, kendileri istemedikçe Anayasa’da
halesi ile bile bozulan kurum adalettir (Toroslu ve öngörülen yaştan (65 yaşından) önce emekliye ayrıla-
Feyzioğlu, 2006:97). Hâkimin bağımsızlığı, onun mazlar, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması
genel olarak herhangi bir kişi veya kuruma bağlı ol- sebebiyle de olsa aylık, ödenek ve özlük haklarından
mamasını, hiçbir kişi veya kurumdan emir almama- yoksun kılınamazlar (Any m.139).
sını ifade eder. Bu bağlamda hâkimin bağımsızlığı Kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal bir sonucu ola-
belirli uyuşmazlıklar bakımından değil; genel olarak rak ortaya çıkan mahkemelerin bağımsızlığı, mevcut
tüm uyuşmazlıklar bakımından ortaya çıkan soyut siyasi düzen ve iktidar karşısında hukukun üstünlü-
nitelikli bir özelliktir. Dolayısıyla hâkimin bir uyuş- ğünü sağlamanın da en önemli enstrümanını oluş-
mazlıkta bağımsız olması bir başka uyuşmazlıkta ise turmaktadır. Bu itibarla mahkemelerin genel olarak
bağımsız olmaması diye bir şey söz konusu olmaz. bağımsız olması, sadece adil yargılanma hakkı bakı-
Hâkim genel olarak ya bağımsızdır ya da değildir. mından değil; genel olarak iktidarın sınırlandırılma-
Hâkimlerin yerine getirdikleri görevin önemi- sı ve toplumun hukuk düzenine güvenini sağlamak
ne binaen, Anayasa’da bağımsızlıkları özel olarak bakımından da büyük önem arzeder.
düzenlenmiştir. Buna göre; hâkimler, görevlerinde Mahkemelerin bağımsızlığının sağlanabilmesi
bağımsızdırlar. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uy- bakımından öngörülen en önemli teminatlardan bi-
gun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. risi de kanuni hâkim ilkesidir. Anayasa’nın 37. mad-
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetki- desinde güvence altına alınan kanuni hâkim ilkesi,
sinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere somut bir uyuşmazlığa ilişkin yargılama yapacak
emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye mahkemenin kuruluşunun, yetkilerinin ve yargıla-
ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava ma usulünün kanunla ve daha bu uyuşmazlık ortaya
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kulla- çıkmadan önce belirlenmiş olması gerekliliğini ifade
nılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz eder. Bu şekilde sanıkların salt kendileri için kurul-
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve muş, ad hoc nitelikteki (özel) mahkemelerde yargı-
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına lanmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim
uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme olaya ve kişiye özel kurulmuş olmaları dolayısıyla bu
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların ye- tür mahkemelerin bağımsızlığına ve dolaylı olarak
rine getirilmesini geciktiremez (Any m.138). tarafsızlığına güven duyulamayacaktır.
Öğrenme Çıktısı
190
Hukukun Temel Kavramları
GENEL KAMU HUKUKU eşitliği sağlamak amaçlanırsa çoğu kez özel mülki-
Bu hukuk dalı Fransız Devrimi sonrası ortaya yet, ticari faaliyette bulunma, üretim araçlarına sa-
çıkan Fransız öğretisinin bir ürünüdür. Bu hukuk hip olma gibi özgürlüklerin kısıtlanması söz konu-
dalının gelişmesinde Alman ekolünün de önemli su olacaktır. Ancak devlet bireysel özgürlükleri ön
etkileri olmuştur. Hukuk felsefesine yakın olan, planda tutarsa ve bu amaçla özel mülkiyeti, ticareti
devleti ve insan haklarını ele alan genel kamu hu- ve üretim araçlarına sahibi olmayı serbest bırakırsa,
kuku bu bağlamda Anayasa hukuku ile yakın iliş- bu durumda da bu yolla zenginleşen bir sınıf ortaya
kilidir. Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, çıkacak, bu da toplumsal eşitliğe zarar verecektir. İşte
devlet yapıları ve insan hakları bu alanın temel in- genel kamu hukuku bunlardan hangisinin toplum-
celeme konularını oluşturur. sal önceliği olduğu konusundaki görüşleri de konu
edinmektedir. Bu bağlamda liberal devletler özgür-
Devlet toplumun siyasal örgütlenmesidir. Tarih- lüğün toplumsal gerekliliğini ön planda tutarken,
sel süreçte insan topluluklarında giderek artan nüfus, sosyalist örgütlenmeler eşitliğin toplumsal gereklili-
beraberinde kargaşa ve düzensizliği de getirince, in- ğini öncelemektedirler.
sanlar kendilerini güven altına alabilmek ve hakları-
nı koruyabilmek açısından, devlet kurumuna ihtiyaç Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıf-
duymuşlardır (Çeçen, 1995: 93). Büyüyen tehlike ları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında bir takım
ve tehditler karşısında bireysel savunmanın yeter- haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yan-
sizliğini gören insanlar, kolektif güvenlik sistemleri sıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
kurmaya başlamışlar ve bu amaçla bir araya gelerek hukuku içerisinde ele alınmaktadır. Doktrinde te-
ilk devlet örneklerini oluşturmuşlardır. İlerleyen sü- mel hak terimi yerine farklı terimlerin kullanıldığı
reçte bu yapılar giderek daha çok kurumsallaşmış da görülmektedir. Örneğin; Kapani, kamu hürri-
ve kurulan düzen zaman içerisinde adaletle uyuştu- yetleri terimini kullanmaktadır (Kapani, 1976: 14
rulmaya başlanmıştır. Bu şekilde adaletten nasibini vd). Ayrıca temel hak ve özgürlükler şeklinde bir
alan devlet doğa ve nitelik değiştirmiş bu arada da terim kullanıldığı da görülmektedir (Korkusuz,
adaletin değişik görünüm ve anlayış şekilleri ortaya 1998: 12). Ancak özgürlük bir şeyi yapma ya da
çıkmıştır (Zabunoğlu, 1973: 65). yapmama serbestliğidir. Hak kavramı ise özgürlük-
ten daha geniş bir anlam taşır. Hak, yalnız serbest
Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerin- olmayı değil; bunun yanında devletten ve diğer bi-
de egemenlik sahibi olan insan topluluğu olarak reylerden bir takım taleplerde bulunmayı da kap-
tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin sar. Bu bağlamda her özgürlük bir haktır ancak
insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel un- her hak bir özgürlük değildir. Bu nedenle pozitif
suru bulunmaktadır (Aydın, 2008: 239). Bununla hukuka aktarılmış insan haklarını ifade etmek için
birlikte modern süreçte devlet nitelik ve yapı de- kamu hürriyetleri terimi kullanıldığında, bu ifade,
ğiştirmiştir. Ulus devlet şeklinde yapılanan modern genellikle bir şeyi talep edebilme yetkisi olarak or-
devletlerin en önemli egemenlik göstergelerinden taya çıkan sosyal hakları kapsamayacaktır. Ayrıca
birisi belirli bir toprak parçası üzerinde şiddet te- her özgürlük aynı zamanda bir hak olduğundan
kelini ellerinde bulundurmalarıdır. Bazı düşünür- temel hak ve özgürlükler şeklindeki ifadede, öz-
ler modern anlamda devlet tanımı yaparken şiddet gürlük kavramı gereksiz kullanılmış olacaktır ki,
tekelini elinde bulundurmayı belirleyici unsur ola- bu da bir tür anlatım bozukluğudur. Bu nedenle
rak kullanmışlardır. Bu bağlamda en kısa tanımıyla biz temel haklar terimini kullanmayı daha uygun
devlet; belli bir arazi içinde fiziksel şiddetin meşru buluyoruz. Son olarak şunu da belirtmek gerekir
kullanımını tekelinde bulunduran insan toplulu- ki doktrinde bazen temel haklar teriminin insan
ğudur (Pierson, 2000: 24 vd.). hakları kavramını ifade etmek için kullanıldığı da
Bunlar dışında genel kamu hukukunun en görülmektedir (Uygun, 2000: 20).
önemli çalışma konularından birisi de özgürlük ve Temel haklar, temel fonksiyon olarak devlet ve
eşitlik paradoksudur. Nitekim bu iki kavram her ne diğer bireyler karşısında kişinin maddi ve manevi
kadar ilk bakışta birbiriyle paralel ilerleyen kavramlar bütünlüğünü koruma altına alır. Hemen her insa-
gibi görünseler de, daha yakından incelendiklerinde, nın özünde, gizli bir potansiyel vardır. Bu potan-
ikisinin çoğu kez birbiriyle çelişir durumda oldukları siyel sayesinde insan birçok eylemi gerçekleştirebi-
görülecektir. Gerçekten de bir devlette bireyler arası lir. Bu bağlamda bugünkü medeniyet insanın bu
191
Kamu Hukukunun Dalları
potansiyelini kullanabilmesi sayesinde doğmuştur. akımın devamı olan bireycilik öğretisi, bu özgür-
Örneğin, birçok insanın yapısında Hamlet’i yaza- lüklerin kuramsal verilerini sağlamışlardır. Bu hak-
cak ya da ampulü bulacak potansiyel vardır. Ancak lardan belli başlıları; yaşam hakkı ve kişi dokunul-
bunları sadece bu potansiyeli gerçekleştirebilecek mazlığı, kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği, düşünce ve
uygun ortamı bulan kimseler yapabilmişlerdir. düşünceyi açıklama özgürlüğü, eşitlik hakkı, seçme
İnsanın bu potansiyelini kullanabilmesi, toplum ve seçilme hakkı, tarafsız yargıç önünde yargılanma
düzeninin uygun koşulları sağlamasına bağlıdır. hakkı, inanç ve ibadet özgürlüğü, dernek kurma
Bu koşullardan en önemlisi ise insanların özgür hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, dilekçe
olmasıdır. Özgürce düşünmek ve araştırmak yasak- hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, mülkiyet hakkı
lanmışsa düşünsel, bilimsel, edebî ya da sanatsal bir olarak sayılabilir (Uygun, 2000: 22 vd.).
ürün ortaya çıkarmak zorlaşır. Baskı altında insa- İkinci Kuşak Haklar (Sosyal Haklar): XIX. yüz-
nın yaratıcılığı ve verimliliği azalır. Özgür ortam ise yılda eşitlik ve özgürlükler herkese tanınmış olsalar
insana yaratıcılık ve verimlilik konusunda sınırları da bunlardan sadece küçük bir zümre yararlanabi-
zorlama imkânı verir. Böylelikle özgür insanlardan liyordu. Büyük bir kesim ise yoksulluk nedeniyle
oluşan toplumların gelişimi diğerlerine nazaran sahip olduğu haklardan faydalanamıyordu. Örne-
daha hızlı ve daha fazla olacaktır. Bu nedenle geliş- ğin insanların yaşam hakkı vardı ancak basit has-
miş ülkelerin bu gelişmişlikleri sayesinde mi temel talıklara karşı bile bazen çaresiz kalabiliyorlardı.
haklara saygılı olup onları güvence altına aldıkları; Ne doktora gidecek ne de ilaç alacak maddi güce
yoksa bu ülkelerin temel haklara saygı gösterip on- sahiptiler. Konut dokunulmazlıkları vardı ancak
ları güvence altına aldıkları için mi bu kadar ge- konutları yoktu. Zamanla insan haklarından fayda-
lişmiş oldukları sorusuna net bir cevap verebilmek lanabilmek için bireylerin sadece özgür olmalarının
oldukça güçtür. yeterli olmadığı anlaşıldı. Özgür oldukları hâlde bu
İnsan hakları, bu kavramın ilk ortaya çıktığı haklardan faydalanamayan çok kimse vardı ve bun-
zamandan beri değişik kriterlere göre ayrımlara ların bu haklardan faydalanabilmeleri için destek-
tabi tutulmuş ve sınıflandırılmışlardır. Jellinek ta- lenmeleri gerekiyordu (Kaboğlu, 1996: 7 vd.). Bu
rafından yapılan bir sınıflandırmada insan hakları; düşünceler temelinde 19. yüzyıldan başlayarak in-
negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif san hakları düşüncesinde önemli bir gelişme oldu.
statü hakları şeklinde bir ayrıma tabi tutulmuştur. İnsan hakları artık sadece bir özgürlük olarak değil;
Negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından do- aynı zamanda devletten bir hizmet isteme yetkisi
kunulamayacak alanını çizen, bireyi devlete karşı veren haklar olarak da düşünülmeye başlandı ve
koruyan hakları ifade ederken pozitif statü hakları, ikinci kuşak haklar bu şekilde doğdu. Bu haklar-
bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet dan başlıcaları; çalışma hakkı, sendika kurma hak-
isteme hakkı tanıyan haklardır. Aktif statü hakları kı, grev ve toplu sözleşme hakkı, işyeri yönetimine
ise kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan katılma hakkı, dinlenme hakkı, sosyal güvenlik
haklardır. Doktrinde bu ayrım da sıklıkla kullanıl- hakkı, parasız eğitim ve öğretim hakkı, kültürel
makla birlikte, biz insan haklarını, kavramın tarih- yaşama katılabilme hakkı, sağlık hakkı, beslenme
sel gelişim sürecine de paralellik arz etmesi bakı- hakkı, konut hakkı, anne-çocuk-sakat-yaşlı gibi
mından birinci kuşak haklar, ikinci kuşak haklar korunmaya muhtaç kimselerin korunmasıyla ilgili
ve üçüncü kuşak haklar şeklinde sınıflandırarak haklar olarak belirlenebilir (Uygun, 2000: 24).
incelemeyi daha uygun buluyoruz. Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları):
Birinci Kuşak Haklar (Klasik Haklar): Bu hak- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası iliş-
ların temel özelliği, kişilere devletin karışamayacağı kilerin gelişmesi ve birçok uluslararası örgütün
özel bir alan oluşturmasıdır. Bu özel alan içerisinde kurulması ile insan hakları devletler üstü düzeyde
kişiler diledikleri gibi hareket edebilirler. Birinci gündeme gelmeye başladı. Üçüncü kuşak haklar,
kuşak haklar, kişileri devlete karşı korurken devlete işte tam da bu dönemde, özellikle sömürgeden çı-
kişilere müdahale etmeme ve karışmama yükümlü- kan üçüncü dünya ülkelerinin baskısı sonucu ta-
lüğü getirir. Birinci kuşak hakları kullanabilmek ba- nınmaya başlamıştır (Kaboğlu, 1996:10). Çevre
kımından kişinin ihtiyacı olan en önemli şey özgür hakkı, insanlığın ortak mal varlığına saygı hakkı,
olmaktır. Devlete düşen ise kişiye karışmamak, pasif gelişme hakkı ve barış hakkı üçüncü kuşak haklar-
bir tutum sergilemektir. Doğal hukuk akımı ve bu dan başlıcaları olarak sayılabilirler. Bu hakların in-
192
Hukukun Temel Kavramları
san hakları olarak nitelendirilmesi konusu oldukça tartışmalıdır. Bununla birlikte 21. yüzyılda bu hakların
insan hakları tartışmalarında önemli yer tutacağı beklenmektedir. Dayanışma haklarını doğuran başlıca
nedenler, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı sorunlardır. Çevre kirliliğinin aşırılığı, nükleer silahlan-
madaki artış, ülkeler ve bölgeler arasında ciddi gelişmişlik farklılıklarının bulunması bu bağlamda ilk akla
gelen nedenlerdir. Bu sorunların çözümü için insanlık çeşitli arayışlar içerisindedir ve söz konusu sorunla-
rın insan hakları içerisinde ele alınması da bu çözüm arayışlarından bir tanesidir. Üçüncü kuşak hakların
gerçekleşebilmesi için kişilerin, kurumların ve devletin ortak çabası gerekir. Yani bu hakların gerçekleşebil-
mesi bakımından tek başına devlet değil, onunla birlikte kişiler ve kuruluşlar da sorumluluk altındadırlar
(Uygun, 2000: 24 vd.).
Öğrenme Çıktısı
193
Kamu Hukukunun Dalları
düzenlenenler dışında, Bankacılık Kanunu, Türk hapis cezası. b) Müebbet hapis cezası. c) Süreli ha-
Ticaret Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu pis cezası. Bu noktada belirtmek gerekir ki süreli
gibi diğer kanunlarda da cezai yaptırıma bağlan- hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde
mış kurallara yer verilmiş olabilir. Örneğin, izinsiz bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. Hükme-
bankacılık faaliyetinde bulunma suçu, Bankacı- dilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa
lık Kanunu’nda düzenlenmiş olan bir suç tipidir. süreli hapis cezasıdır (TCK m.46 vd.). Süreli hapis
Yaptırım olarak da üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasının kısa süreli olması cezanın adli para ceza-
cezasına ve beş bin güne kadar adli para cezasına sına ve diğer alternatif cezai yaptırımlara çevrilmesi
bağlanmıştır (Bank. K. m.150/1). bakımından önem arz eder. Bununla birlikte adli
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, kanunda, para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hü-
ceza hukuku anlamındaki suç karşılığında yaptırım küm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden
olarak ceza ve/veya güvenlik tedbiri öngörülmüş- fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,
tür. Güvenlik tedbirleri, TCK m.53 vd. belirli hak- bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çar-
ları kullanmaktan yoksun bırakma, eşya ve kazanç pılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
müsaderesi, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden iba-
vb. olmak üzere hükme bağlanmıştır. Cezalara iliş- rettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan
kin esaslar ise TCK m.45 vd. yer almaktadır. Buna bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin
göre; suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak ekonomik ve diğer şahsi hâlleri göz önünde bulun-
cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır (TCK m.45). durularak takdir edilir (TCK m.52).
Hapis cezaları şunlardır; a) Ağırlaştırılmış müebbet
Yaşamla İlişkilendir
“Suç mağduru çocuk ve şiddet mağduru kadınlara Adli görüşme odalarında “çocuğun üstün yararı”
güven hissedecekleri yeni ifade odaları” ilkesi gözetilmek suretiyle öncelikli olarak mağdur,
DHA tanık ve suça sürüklenen çocuklar olmak üzere cinsel
suç ve aile içi şiddet suçu mağduru kadınlar ile diğer
Ümit KOZAN/ANKARA, (DHA) - ADALET Ba-
kırılgan gruba mensup mağdurların ifade ve beyanla-
kanlığı, suç mağduru çocuk ile şiddet mağduru kadın-
rının alınmasında kullanılması amaçlanıyor. Bu saye-
ların ifade ve beyanlarının alınmasında kendilerini daha
de mağdurların ifadesinin bir defa alınması ve ikincil
güvende hissetmelerini sağlamak amacıyla 23 il 26 adli-
mağduriyetinin önlenmesi hedefleniyor.
yede 30 Adli Görüşme Odası’nın kapılarını yarın açıyor.
AYRI ODADAN OLUŞUYOR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla hazırla-
nan Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği 24 Şubat 2017 Adli görüşme odaları, görüşme yapılacak kişilerin
tarihinde yürürlüğe girdi. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri ifade ve beyan öncesinde kendilerine uygun şekilde ha-
Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Mağdur Hak- zırlanmış olan ‘Bekleme Odası’, ifade ve beyanlarının
ları Daire Başkanlığı Adli Görüşme Odalarını faaliyete alındığı sırada sadece uzmanın ve görüşülen kişilerin
geçirilmesiyle ilgili çalışmalarını tamamladı. 2012– bulunduğu, ifade ve beyanın kamera ile kayıt altına
2014 yılları arasında yürütülen Çocuklar için Adalet alındığı ‘Görüşme Odası’ ve Cumhuriyet savcısı, avu-
Projesi kapsamında çocukların uygun koşullarda ifade kat, zabıt katibi gibi ilgililerin adli görüşme odasında
ve beyanlarının alınması için proje bütçesinden yaklaşık yapılan görüşmeyi izledikleri, mikrofon ve kulaklık
522 bin Euro maliyetle teknik donanımlı ve SEGBİS aracılığıyla adli görüşmeciye, sorulmasını istedikleri so-
uyumlu odalar oluşturuldu. ruları ilettikleri ‘Gözlem Odası’ olarak isimlendirilmiş
olan üç odadan oluşuyor.
İKİNCİL MAĞDURİYETLER ÖNLENECEK
A’DAN Z’YE TÜM KONTROLLER YAPILDI
Pilot uygulamanın yürütüldüğü İstanbul Çağla-
yan, İstanbul Bakırköy, İstanbul Anadolu, Ankara ad- Yönetmelik gereğince yapılması gereken çalışmalar
liyelerinde 2’şer, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Kayseri, Bakanlık tarafından tamamlandı. Odalarda verilecek
Konya, Manisa, Gaziantep, Mersin, Samsun, Aydın, hizmetin aksamaması için Cumhuriyet Başsavcılıkla-
Sakarya, Zonguldak, Malatya, Diyarbakır, Elazığ, Er- rınca odaların gerekli fiziki koşulları sağlanarak kullanı-
zurum, Çorum, Şanlıurfa, Eskişehir ve Trabzon adliye- ma hazır hale getirildi. Bilgi işlem Daire Başkanlığı’nca
lerinde de 1’er Adli Görüşme Odası hizmete giriyor. iş akışının sağlanması için UYAP ekranları oluşturuldu.
194
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
İDARE HUKUKU çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir.
İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini in- Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir
celeyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel ko- (Any m.126).
nuları; idari yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, Mahalli idareler ise; il, belediye veya köy halkı-
kamu malları ve yönetimin denetimidir. İdare, ku- nın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
ruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla dü- kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organ-
zenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden ları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından
yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli
Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya Cumhur- idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerin-
başkanlığı kararnamesiyle kurulur (Any. m.23). den yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzen-
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişile- lenir (Any m.127).
ri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların İdare kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıta-
ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulan- sıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı
masını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak gerçekleştirmek için idarenin yapmış olduğu irade
şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler (Any. m.124). açıklamalarına idari işlem denilir (Gözler, 2010:
Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, 263). İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı için
coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu yapılır ve kanuna dayanır.
hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer İdarenin insan ögesine kamu görevlileri ya da
kademeli bölümlere ayırılır. İllerin idaresi yetki ge- kamu personeli denilmektedir. Kamu kurum ve
nişliği esasına dayanır. Kamu hizmetlerinin görül- kuruluşlarının genel idare esaslarına göre yürüt-
mesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden mekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin ge-
195
Kamu Hukukunun Dalları
rektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten kişilere kamu görevlisi denir. Kamu görevlileri, devlet memurları
ile diğer kamu görevlilerinden oluşmaktadır.
İdarenin kamu malları üzerinde koruma, kullanma, gelir ve ürünlerinden yararlanma, genel ve özel olarak
başkalarını yararlandırma, kamu malı olmaktan çıkarma gibi yetkileri vardır. Bunun dışında kamu kuruluşla-
rı, anayasal çerçevede ve kanuna uygun olarak özel mülkiyet içerisindeki bazı malları kamulaştırma imkânına
da sahiptirler. Kamu malları devlete ait olan mallar demektir. Bunlar satılamazlar, kamulaştırılamazlar, hac-
zedilemezler, vergiye tabi değillerdir ve kural olarak bunlara verilen zarar nedeniyle şahıslara ait olan mallara
verilen zarara oranla daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
Son olarak belirtmek gerekir ki hukuk devletinin en önemli gereklerinden birisi idarenin hukuk kural-
larıyla bağlı olmasıdır. Bu nedenle idarenin hukuka uygun davranıp davranmadığının denetiminin yapıl-
ması gerekir. Hukuk devleti olmanın gereği olarak, 1982 Anayasası’nda idarenin bütün eylem ve işlemle-
rinin yargı denetimine tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir. Ancak idarenin yargısal denetimi hukuk devleti
olmanın bir gereği olmakla birlikte, idarenin yegane denetim yöntemi değildir. Yargısal denetim dışında,
idarenin kendi organlarınca yaptığı denetim, siyasal denetim, uluslararası denetim ve kamuoyu denetimi
gibi yollarla da idarenin denetlenmesi de söz konusudur.
Öğrenme Çıktısı
MALİ HUKUK şur. Vergi hukuku, genel vergi hukuku ve özel vergi
Devletin kamu hizmetlerini görürken ihtiyaç hukuku olmak üzere iki alt dala ayrılır. Vergi usul
duyduğu parayı elde etmesi, kullanması, harcaması hukuku, vergi icra hukuku, vergi yargılama huku-
gibi konulara ilişkin kurallar toplamı mali hukuku ku, vergi ceza hukuku ve uluslararası vergi hukuku
oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle mali hukuk, genel vergi hukuku altında ele alınırken özel vergi
devletin mali uğraşlarını, kamusal gelir elde etme hukukunda Türk vergi sistemi incelenmektedir.
ve harcama işlerini inceleme konusu yapmaktadır. Vergi hukukun temel ilkelerini; genellik, adalet
Kamu gelirleri, kamu giderleri ve bütçe mali huku- ve kanunilik oluşturmaktadır. Genellik ilkesi, ku-
kun temel çalışma alanlarıdır. ral olarak, ayrımcılık yapılmaksızın herkesten vergi
Vergi hukuku mali hukuk içerisindeki alt dal- alınmasını ifade eder. Vergide adalet, vergilendir-
lardandır. Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere menin mali güce göre yapılmasını vurgulayan bir
devletin, tek taraflı olarak ve vergilendirme yetki- ilkedir. Kanunilik ilkesi ise verginin kanunla ko-
sine dayanarak kişilerin gelir ve mallarından aldı- nulmasını, değiştirilmesini ve kaldırılmasını ifade
ğı ekonomik değerleri ifade eder. Vergi hukuku ise etmektedir.
devlet ile kişiler arasında vergi ilişkisinden doğan Mali hukuk kapsamında ele alınması gereken
hak ve ödevleri, verginin tarh ve tahakkukunu, tah- bir diğer alt alan da bütçedir. Bütçe, devletin ve di-
silini ve vergi yargısını düzenleyen kurallardan olu- ğer kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve giderlerinin
196
Hukukun Temel Kavramları
karşılıklı olarak gösterildiği ve gelir ve giderlerin toplanmasına, harcamaların yapılmasına gelecek bir yıl
için izin ve yetki veren belgedir (Aydın, 2008: 250). Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri
dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır. Malî yıl başlangıcı ile merkezi yö-
netim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir. Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz. Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmiş beş gün
önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun
elli beş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabilecek tutarın
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz (Any. m.161).
Öğrenme Çıktısı
197
Kamu Hukukunun Dalları
karar verilen kimseler tarafından doğrudan yerine yargı davası ise ihlal edilmiş hakkın yerine getiril-
getirilemez. Bu konudaki yetki icra dairelerindedir. mesi veya uğranılan zararın giderilmesi için açılır.
Dolayısıyla ilgilinin icra dairesine başvurması gere- Bir idari sözleşmenin uygulanması dolayısıyla idare
kir. Her ne kadar özel hukuk alanındaki hak sahip- ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar da (tahkim yolu
lerinin haklarını elde etmelerine ilişkin usulleri in- öngörülen idari sözleşmeler hariç) idari yargılama
celeme konusu yapsa da icra-iflas hukuku da kamu makamları tarafından çözüme kavuşturulurlar.
hukukunun altında ele alınması gereken bir alandır. Ceza Muhakemesi Hukuku: Bir suç işlendiği şüp-
Nitekim özel hukuka ilişkin hakkın devlet eliyle ve hesiyle ortaya çıkan cezai uyuşmazlığın ne şekilde
zorlamasıyla elde edilmesine dair kurallardan oluşur. çözüme kavuşturulacağına dair kurallardan oluşan
Bu bağlamda işin içine devlet zorlaması ve müda- hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi, soruşturma ve
halesinin girmesine bağlı olarak bu hukuk dalının kovuşturma olmak üzere iki temel kısımdan oluşur.
kamu hukuku niteliği ağır basar. Bu alandaki genel Suç şüphesinin ortaya çıkmasından iddianamenin
kanun, 19 Haziran 1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve mahkeme tarafından kabul edilmesine kadar olan
İflas Kanunu’dur. Kanunda günümüze kadar birçok muhakeme süreci soruşturma; iddianamenin kabu-
değişiklik yapıldığını ve yeni bir kanun oluşturulma- lünden hükmün kesinleşmesine kadar olan muhake-
sı için tasarı çalışmalarının devam ettiğini de ayrıca me süreci ise kovuşturma olarak isimlendirilmekte-
belirtmek gerekir. dir. Soruşturma sırasında suç isnadı altında bulunan
İdari Yargılama Hukuku: İdari yargı organları- kimseye şüpheli olarak ifade edilirken kovuşturma
nın idarenin eylem ve işlemlerini denetlerken izle- sırasında isnat altında bulunan kimseye ise sanık
yecekleri yöntem ve usulleri düzenleyen kurallar- denilmektedir. Soruşturma temelde C. Savcısının
dan oluşan hukuk dalıdır. Bu alandaki genel kanun ön planda olduğu ve onun tarafından idare edilen
6 Ocak 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama bir muhakeme süreci iken iddianamenin mahkeme
Usulü Kanunu’dur. İdari yargılama hukukunda tarafından kabulüyle başlayan kovuşturma evre-
idarenin yapmış olduğu eylem ve işlemlerden zarar si ise ceza mahkemesinin ön planda bulunduğu ve
görenlerin açmış olduğu davaya idari dava denir. muhakemenin onun tarafından yönlendirildiği bir
Bu alanda başlıca üç tür dava vardır. Bunlar; iptal muhakeme sürecidir. Bu alandaki genel kanun 4
davası, tam yargı davası ve idari sözleşmeden do- Aralık 2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
ğan davalardır. İptal davası idari işlemin iptali için Kanunu’dur. Söz konusu Kanun 1 Haziran 2005 ta-
idari yargı mercileri nezdinde açılan davadır. Tam rihinde yürürlüğe girmiştir.
Öğrenme Çıktısı
198
Hukukun Temel Kavramları
Genel anlamda kamu hukukuna ilişkin yalın bir tanım vermek gerekirse kamu hukuku; devlet teşkilatını,
devletin başka bir devletle veya bireylerle ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütününü ifade eder.
Özellikle birey-devlet ilişkileri bakımından kamu hukuku ilişkisi, devletin belirli bir konuda iradesini ortaya
koymasıyla ortaya çıkar. Muhatap olan bireyin bunu kabule ya da onaya ilişkin bir beyanda bulunması ge-
rekli değildir. Bu bağlamda kamu hukuku ilişkisi tek taraflıdır. Bu tek taraflılığın doğal sonucu olarak devlet
bireye karşı daha üstün konumdadır. Bununla birlikte kamu hukuku dalları içerisinde uluslararası kamu
hukukunun biraz daha farklı özellikler gösterdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim uluslararası hukukta, ulu-
sal hukuklarda olduğu gibi devlet-birey ilişkisi değil, daha çok devlet-devlet veya devlet-uluslararası kuruluş
ilişkileri düzenlenmektedir. Bu bağlamda uluslararası arenada bir devletin başka bir devlete üstünlüğü ilkesel
olarak söz konusu olamayacağından, uluslararası kamu hukuku kapsamındaki hukuksal ilişkilerde bir dev-
letin başka bir devletten daha üstün konumda bulunması, tek taraflı açıklamasıyla uluslararası hukuksal bir
ilişki kurması kural olarak mümkün olmaz. Bu farklılık ise uluslararası hukukun kendine özgü yapısından
kaynaklanmaktadır. Kamu hukuku içerisinde yer alan alt dalları ele alacak olursak uluslararası kamu huku-
ku, devletlerin birbiriyle ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini düzenleyen kurallardan oluşur. Genel
kabule göre uluslararası hukukun temel kaynakları, uluslararası antlaşmalar, uluslararası örf âdet ve hukukun
genel ilkeleridir.
Anayasa Hukuku
Anayasa hukuku, devletin yönetim biçimi, erklerini ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirleyen ve
ülkedeki bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen anayasal kuralların toplamından oluşur. Türk
anayasa hukukunun temel kaynağını 1982 anayasası oluşturur. 1982 anayasasında Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hükümet sistemi olarak, güçlerin ayrılığı ilkesine dayanan ve Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak da
ifade edilen, başkanlık sistemi benimsenmiştir. 1982 Anayasasının 1. maddesinde devletin bir cumhuriyet
olduğu ifade edildikten sonra, 2. maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hükme bağlanmıştır. Buna
göre; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına say-
gılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir
hukuk Devletidir (Any. m.2).” 1982 anayasasına göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasama, yürütme ve
yargı olmak üzere üç temel erki bulunmaktadır. Yasama erkini TBMM, yürütme erkini Cumhurbaşkanı,
yargı erkini ise bağımsız mahkemeler oluşturur.
199
Kamu Hukukunun Dalları
Genel kamu hukukunun temel çalışma alanları ise devletin tanımı, ögeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları
ve insan haklarıdır. Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerinde egemenlik sahibi olan insan topluluğu
olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel unsu-
ru bulunmaktadır. Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıfları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında
bir takım haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yansıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
hukuku içerisinde ele alınmaktadır.
Ceza Hukuku
Bir diğer kamu hukuku dalı olan ceza hukuku, suçu, yaptırımını ve bunlara etki eden koşulları inceleme
konusu yapar. Geniş anlamda ceza hukuku, maddi ceza hukuku (genel ve özel hükümler), ceza muhakemesi
hukuku ve infaz hukukundan oluşur. Ancak bu başlık altında dar anlamda ceza hukukunu ifade eden maddi
ceza hukuku inceleme konusu yapılacaktır. Maddi ceza hukuku da kendi içerisinde genel hükümler ve özel
hükümler diye ikiye ayrılır. Genel hükümlerde kural olarak tüm suç tipleri bakımından geçerli olan hususlar
ile yaptırıma etki eden koşullar inceleme konusu yapılırken özel hükümlerde gerçek anlamdaki ceza normla-
rı, bir başka deyişle suç tipleri ve yaptırımları incelenmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki ceza hukuku
alanındaki genel kanun; 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur.
İdare Hukuku
İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini inceleyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel konuları; idari
yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, kamu malları ve yönetimin denetimidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari
yapılanması, genel idare örgütü ve yerinden yönetim örgütü olmak üzere ikiye ayrılır. Bununla birlikte idare
kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıtasıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı gerçekleştirmek
için idarenin yapmış olduğu irade açıklamalarına idari işlem denilir. İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı
için yapılır ve kanuna dayanır.
200
Hukukun Temel Kavramları
201
Kamu Hukukunun Dalları
1 Aşağıdakilerden hangisi kamu hukukun içeri- 6 Aşağıdakilerden hangisi ikinci kuşak (sosyal)
sinde yer alan hukuk dallarından biri değildir? haklardan biridir?
neler öğrendik?
202
Hukukun Temel Kavramları
1. A Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. E Yanıtınız yanlış ise “Genel Kamu Hukuku”
den gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ceza Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
4. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “İdare Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Yargılama Hukuku” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Genel olarak kabul edildiği şekliyle, belirli bir şekilde davranma yükümlülü-
ğünün bir örf ve âdet kuralından kaynaklandığını söylemek için aranan bazı
koşullar bulunmaktadır. Bunlardan ilki maddi koşullar, diğeri ise psikolojik
koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devlet-
Araştır 1 lerin belli bir davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel
olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu sürekli ve genel davranışın bir kural
düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devletler bu
şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.
Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları, insan hakları, özgür-
Araştır 3 lük ve eşitlik paradoksu, Genel Kamu Hukukunun temel inceleme konularını
oluşturur.
203
Kamu Hukukunun Dalları
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
204
Hukukun Temel Kavramları
Kaynakça
Aydın, U. (2008). Hukukun Temel Kavramları, Pazarcı, H. (2001). Uluslararası Hukuk Dersleri,
Nisan Kitabevi, Eskişehir. Cilt.1, Turhan Kitabevi, Ankara.
Bozkurt, E. (1999) Türkiye’nin Uluslararası Pierson, C. (2000). Modern Devlet, Çev. Dilek
Hukuk Mevzuatı, Nobel Yayınları, Ankara. Hattatoğlu, Çivi Yazıları, İstanbul.
Çeçen, A. (1995). İnsan Hakları, Gündoğan Sur, M. (2013). Uluslararası Hukukun Esasları,
Yayınları, Ankara. Beta Yayınevi, İstanbul.
Gören, Z. (1995). Temel Hak Genel Teorisi, Dokuz Tanör B. ve Yüzbaşıoğlu N. (2006). 1982 Anayasasına
Eylül Üniversitesi Yayınları, Ankara. Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul.
Gözler, K. (2010). İdare Hukuku Dersleri, Ekin Toroslu, N. (2005). Ceza Hukuku Genel Kısım,
Yayınevi, Bursa. Savaş Yayınevi, Ankara.
Gözler, K. (2012). Hukukun Temel Kavramları, Toroslu, N. ve Feyzioğlu, M. (2006) Ceza
Ekin Yayınevi, Bursa. Muhakemesi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara.
Kaboğlu, İ. Ö. (1996). Dayanışma Hakları, Uygun, O. (2000). “İnsan Hakları Kuramı” İnsan
TODAİE Yayını, Ankara. Hakları Derlemeleri, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul.
Kapani, M. (1976). Kamu Hürriyetleri, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Ankara. Varansel, M. (2010). Devlet ve Refah Toplumu,
İkinci Adama Yayınları, İstanbul.
Kara, U. (2004) Sosyal Devletin Yükselişi ve
Düşüşü, Maki Basın Yayın, Ankara. Zabunoğlu, Y. K. (1973) Kamu Hukukuna Giriş-
Devlet, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Koca, M. ve Üzülmez, İ. (2012). İ. Ceza Hukuku
Yayınları, Ankara.
Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara.
Özbudun E. (2000). Türk Anayasa Hukuku,
Ankara.
205
Hukukun Temel Kavramları
sözlük
207
Sözlük
cevap süresi içinde) ileri sürülmelidir; aksi takdir- etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki
de bir daha ileri sürülemez, sürülürse savunmanın sonuç doğurmaz.
genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya gelinir.
Doktrin: Öğreti; bilim adamlarının görüşleri.
G
Donatan: Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi
Gaip: Gıyaba kalan kişi; yitik; yok olan kişi, hazır
sahibi; kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına
olmayan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun süre
deniz ticaretinde bizzat veya bir kaptan aracılığıyla
haber alınamayan kişi.
kullanan kimse üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde
donatan sayılır. Grev: İşbırakımı; işçilerin, işverene isteklerini kabul
ettirmek ve onlara bu yolda baskıda bulunmak
için aralarında verdikleri karara göre toplu olarak
E işi bırakmaları.
Eda davası: Davalının bir iş yapmaya, bir ifada (eda-
da) bulunmaya veya bir iş yapmamaya, bir ifada
bulunmamaya mahkûm edilmesinin istenildiği
H
dava. Hak: Hukuken korunan menfaat; adalet; insaf; hak-
kaniyet; kişilere tanınan yetki, davranış özgürlüğü;
Edim: İfa; eda; borçlanılan şey; borcun konusu; alacak-
edinebilme, sahiplik ileri sürebilme yetkisi; yasaca
lının borçludan yerine getirmesini talep etme hakkı
tanınan ayrıcalık.
bulunduğu ve borçlunun yerine getirmekle yüküm-
lü olduğu hareket biçimi; bu, genellikle bir verme, Hak ehliyeti: Medeni haklardan yararlanma ehliye-
yapma veya vermeme, yapmama biçiminde olur. ti; her insanın hak ehliyeti vardır; insanlar, hukuk
düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil-
Equity law (hakkaniyet ve nefaset hukuku): İngi-
dirler.
liz hukukunda, geleneklerin sertliğini gidermek
üzere hakkaniyete dayanılarak verilen kararlardan Haksız fiil: Bir kimsenin, ister bile bile (kasden), ister
doğan hakkaniyet ve nesafet hukuku. savsama (ihmal) yoluyla olsun, bir başkasının hu-
kuka aykırı olarak zarara uğramasına neden olan
Ergin: Reşit; onsekiz yaşını doldurmuş, evlenmiş
eylemi.
veya mahkeme kararıyla ergin kılınmış kişi.
Hata: İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, ku-
Evleviyet: Öncelik
sur, yanılma, yanılgı.
Hısımlık: Birbirin kan, evlenme veya evlat edinme
F sözleşmesi gibi doğal veya sözleşmesel bir bağla
Fail: Yapan; suçu işleyen; fiili (eylemi) yapan. yaklaşmış olanlar arasındaki yakınlık; akrabalık.
Federasyon: Savunma ve dış politika alanında da- Hile: Aldatma; yanıltma; bir kimsenin; kendi dav-
yanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik ranış biçimi veya sarf ettiği sözler ile diğer bir
devleti içinde birleşmesi. Aynı alandaki çeşitli ku- kimseyi bir irade beyanında bulunmaya veya bir
ruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği. sözleşme yapmaya yöneltmek için yanlış bir fikir
doğuşuna veya yanlış fikrin devamına bile bile ne-
Feragat etme: Vazgeçme.
den olmasıdır.
Feshi ihbar: Sözleşmelerde, taraflardan birinin söz-
Hukuki fiil: Hukuki sonuç doğuran ve kişi elinden
leşme hükümlerine devam etmemek hakkında-
çıkan eylem.
ki iradesini diğer tarafa bildirmesi; sürekli borç
ilişkilerinde, sözleşmenin tek yanlı olarak ileriye Hukuki işlem: Bir veya birden çok kişinin hukuksal
dönük şekilde ortadan kaldırılacağı yolundaki be- bir sonuca yönelttikleri irade açıklaması. Hukuki
yan; feshin bildirilmesi. işlem, vasiyetname düzenlenmesinde olduğu gibi
tek yanlı; sözleşme veya kararda olduğu gibi iki
Fesih: Bozmak; geçersiz hale getirmek; hükümden dü-
(çok) yanlı da olabilir.
şürmek.
Hukuki olay: Hukuki sonuç doğuran ve insan eliyle
Fiil ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyeti; ayırt
olmayan olay.
etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin ki-
şinin fiil ehliyeti vardır; fiil ehliyetine sahip olan Hukuki sorumluluk: Ceza ve disiplin sorumluluğu
kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç al- dışında kalan özel hukuktan doğan sorumluluk;
tına girebilir; ayırt etme gücü bulunmayanların, hukuki sorumluluk, kural olarak ödenceyi (tazmi-
küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; ka- natı) gerektirir, örneğin, haksız fiil failinin tazmi-
nunda gösterilen ayrık durumlar dışında, ayırt nat sorumluluğu.
208
Hukukun Temel Kavramları
Hukuki tağyir: İşleme; bir kimsenin malik olmadığı İrtifak hakları: Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma
şeyi işlemesi veya başkalaştırması; örneğin, başka- ve yararlanmaya rıza göstermeyi yahut mülkiyete
sına ait bir mermerden heykel yapması. özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı
Hükümsüz: Geçersiz; hukuki geçerliliği olmayan; gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına
batıl; iptal edilebilir; keenlemyekûn. ayni hak olarak kurulan hukuki işlem.
Hüsnüniyet: İyiniyet
K
I-İ Kambiyo senetleri: Poliçe, bono ve çek’ten oluşan senet
türleri.
Iztırar: Çaresizlikten ve zorda kalmaktan dolayı, bir
işi yapmak zorunda kalmak. Kamu tüzel kişileri: Kamu hukukuna göre kamu
hizmetlerini görmek üzere kurulmuş tüzel kişiliğe
İbra: Aklama; borçtan kurtarma; alacaklının, borç-
sahip kurumlar.
lusunda bulunan alacağından tamamen veya kıs-
men vazgeçmesi. Karine: Bilinen bir olgudan (olgulardan) bilinmeyen
bir olgunun (sonucun) çıkartılmasıdır.
İcap: Öneri; taraflardan birinin diğerine yaptığı ve
kabul edildiği takdirde sözleşmenin oluşmasını Kazai: Yargısal; yargıyla ilgili.
sağlayacak nitelikteki öneri. Kazai içtihat: Mahkeme kararı; yargısal karar.
İçtihat: Karar Kıymetli evrak: Hakkın senede bağlı olduğu ve ayrı
İdari yargı: İdari uyuşmazlıkların çözümü; idari olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da dev-
uyuşmazlıklarla ilgili yargı kolu (dalı); idari kaza. redilemeyen senetler.
İddia: Sav; bir konu ile ilgili olarak ısrarlı bir şekilde Kusur: Tazminatı (ödenceyi) veya cezalandırılmayı
öne sürülen görüş; bir davada, tarafların istemleri- gerektiren hukuka aykırı davranış biçimi; kusur,
ni ve karşılık istemlerini öne sürmeleri. kast, ihmal veya tedbirsizlik sonucunda ortaya
çıkar; ayrıca borçlunun sözleşmenin gereklerini
İfa: Yerine getirme; ödeme; edim; eda; borçlanılan şe-
yerine getirmemesi akdî kusurdur.
yin yerine getirilmesi; borcu sona erdiren neden-
lerden biri. Kusur sorumluluğu: Sorumluluğun doğması için
kusurun arandığı sorumluluk türü.
İflas: Borcunu ödeyemeyen veya ödemelerini tatil
eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, Kusursuz sorumluluk: Sorumluluğun doğması için
mahkeme kararı ile tespit ve ilân edilen bir durum kusurun aranmadığı, kusursuz da olunsa sorum-
olup, iflas kararı üzerine borçlunun bütün malvar- luluğun doğduğu sorumluluk türü.
lığı tüm alacaklılar yararına tasfiye edilir; küllî icra Kuvvetler ayrılığı: Devlet yönetiminde, yargı, yasama
takibi. ve yürütme organlarının birbirinden ayrılması.
İhtar: Hatırlatma; uyarma; ikaz. Kuvvetler birliği: Bir devlet yönetiminde, yasama,
İhtilaf: Çekişme; niza; uyuşmazlık; anlaşmazlık; ayrı- yargı ve yürütme erklerinin ayrı ayrı organlar de-
lık; bozuşma; görüş farklılığı. ğil, bir el tarafından kullanılması.
İhtira: Teknik buluş; icat etme; yeni bir şey yaratma
(bulma). L
İkrar: Tanıma; kabullenme. Lâfzi: Sözle ilgili; sözsel.
İktisap: kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülki- Lâik devlet: Herhangi bir dinsel inanca dayandırıl-
yetini elde etme. mayacak şekilde örgütlenen ve işleyen devlet dini,
İlâm: Yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son) devlet işlerine karıştırmayan (ve fakat din işlerini
kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre ve- düzenleyen) devlet.
rilen onamalı örnekleri; mahkeme kararı örneği Lehdar: Yararlanıcı; lehine (yararına) bir hak yaratı-
(sureti). lan; kambiyo senedinde; senet bedelini tahsil ede-
İlga: Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hü- cek olan kimse.
kümden düşürme; geçersizleştirme.
İnkâr: Yadsıma; kabul etmeme; aksini iddia etme. M
İnsan hakları: Devlet karşısında, hiçbir ayırım gö- Maddi hukuk: Hakların gerçek içeriklerini düzenle-
zetmeksizin bireye ait eşitlik, mülkiyet, özgürlük, yen (medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret huku-
güvence gibi haklar. ku vb) kurallar; şeklî hukuk (usul hukuku) karşıtı.
209
Sözlük
210
Hukukun Temel Kavramları
211