Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 30

BALKANLARDA TÜRK ESERLERİNİN BUGÜNKÜ DURUMU

VE
KÖPRÜ MİMARİSİNDEN ÖRNEKLER

Doç. Dr. Mehmet Zeki İbrahimgil


Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Öğretim Üyesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Sempozyumda, bildiri-


mizin konusu iki ana başlıktan oluşmaktadır. Birinci bölümde, Balkanlarda
günümüze kadar ayakta kalmış eserler hakkında istatistikî bilgiler verilerek,
yapıların kullanım amaçlarına göre dağılım oranları verilecektir. İkinci bö-
lümde ise, asıl sempozyumun sembol ismi “Köprüler Kurdum Balkanlara”
olması sebebiyle bölgede belli başlı önemli gördüğümüz köprü mimarisin-
den söz edeceğiz.
Batılı tarihçilerin son birkaç yıldır Balkan Yarımadası’nı “Güneydoğu
Avrupa” olarak adlandırmaları moda haline gelmiştir. Oysa Türkçe kökenli
bir kelime olan ve “sıra dağ” ya da “dağlık” anlamına gelen “Balkan” keli-
mesi sadece coğrafi anlam taşımamakta, aynı zamanda ayrı bir siyasi ve kül-
türel kimliği de ifade etmektedir. Bütün yarımadayı tanımlayacak şekilde,
Balkan kelimesinin 19. yüzyılın başlarında kullanılmaya başladığı belirtil-
mekte ise de, farklı yazarların geliştirdiği tanımlardan, Balkan Yarımada-
sı’nın hangi toprakları kapsadığı konusunda da evrensel boyutta paylaşılabi-
lecek net bir tanımın olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber “Balkan
Yarımadası”, “Balkanlar” ve “Güneydoğu Avrupa” kavramlarının çoğu yazar
tarafından eşanlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Balkanlar tarih için-
de Avrupa kıtasının en sorunlu bölgesi olarak kalmış ve her an yeni bir sa-
vaşın çıkma tehlikesi olan bir bölgedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde böl-
gede yaşanan beş savaş bunun açık bir göstergesidir. Söz konusu savaşlar
2 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

sonucunda parçalanmalar yaşanmış ve yeni devletlerin türemiş olması, ulus-


lar arası literatürde “Balkanlaşma” gibi yeni bir kavram ortaya çıkmıştır. Bu
kelime ilk kez 20. yüzyılın başında Osmanlı Devleti’nden ayrılan diğer dev-
letlerin ayrılma/parçalanma süreçlerini ve sonrasında gelen savaş dönemle-
rini anlatmak için kullanılmıştır. Buradan hareketle, Balkanlaşma kelimesi-
nin her dinin veya etnik grubun bir ulusal devlet oluşturma girişimlerinde
bulunmaları, farklı din, dil ve kültüre sahip ulusların birbirine karşı güç ve
kuvvet kullanarak üstünlük kurma gayretlerinden kaynaklanmaktadır.
Balkanlar, tarih boyunca Roma ile Bizans veya Doğu ile Batı dünyası
arasında ticaret, kültür ve sanat yolunun köprülüğünü yapmış, tarihi geçmi-
şi çok eski çağlara kadar dayanan önemli bir yerleşim merkezidir. Bu sebep-
le Balkanlar, çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü bir yapıya sahip, iç içe
geçmiş kültürel gelenekleri, inançları ve görenekleriyle karışık bir etnoloji ve
arkeoloji müzesi görünümündedir.
Balkanlar’da beş asırdan fazla süren Osmanlı hâkimiyeti döneminde,
fethin ilk yıllarından itibaren sistemli bir iskân politikası yürütülmüştür.
Anadolu’nun değişik bölgelerinde (özellikle Konya, Karaman, Aydın ve Ma-
raş) aşiretlerinin zorunlu iskâna tabi tutulmasıyla bölge kısa zamanda Türk-
leşmiş ve İslamlaşmıştır1. Bölgenin sahip olduğu askeri, ticari, ekonomik,
kültürel ve sosyal önemden dolayı Osmanlılar Balkanlar’da yoğun bir imar
faaliyeti yürütmüşlerdir. Mevcut şehirler yeni bir anlayışla imar ve ihya edi-
lirken yeni şehirler ve yerleşim yerleri de kurulmuştur. Şehirlerde, bir cami
etrafında gelişen külliye yapıları, şehrin fiziki yapısına yön vermiştir2.
Şehir merkezlerinde, cami-mescit, tekke-zaviye ve türbe gibi dini; han,
bedesten, arasta, ve çarşı gibi ticari; imaret, hamam, köprü, su kemeri, çeş-
me ve kulesi gibi sosyal; mektep, medrese ve kütüphane gibi eğitim; kale,
kule-ocak, burç ve tabyalar gibi askeri yapılar inşa etmek suretiyle, Türk
şehir dokusu anlayışı bölgeye hâkim kılınmıştır. Bu suretle bölgeye yeni bir
yaşama tarzı, ticari hayat ve medeniyet getirilmiştir.

1
Tayyib Gökbilgin, “15. ve 16. Asırlarda Edirne ve Paşaeli Livası”, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi
Dergisi, S.3, İstanbul 1952, s.158.
2
Hamdija Kreşevljakoviç, “ Stari Bosanski Gradovi”, Naşe Starine, S. 2, Sarajevo 1954, s.
12.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 3

I. GÜNÜMÜZDE BALKAN ÜLKELERİNE TÜRK ESERLERİ


ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME

Değerli araştırmacı ve mimar merhum Ekrem Hakkı Ayverdi’nin Vakıf-


lar Genel Müdürlüğü Arşivi, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi belge-
lerine dayanarak kaleme aldığı “Avrupa’da Osmanlı Mimarisi” adlı dört ciltlik
külliyatında, 3 Balkanlar’da beş asırdan fazla Türk hâkimiyeti döneminde
15.787 mimari değeri olan yapının inşa edildiğini ortaya koymuştur. Birde
buna araştırılmamış veya kayıp vakıf kayıtlarındaki eserleri ilave edecek
olursak bu sayı daha da artması mümkündür. On bir Balkan ülkesinde gü-
nümüze kadar ayakta kalabilen eserlerin istatistikî olarak genel durumu şu
şekildedir:

1. BULGARİSTAN

Bulgaristan, Balkanlarda Türk hâkimiyetine ilk önce giren ve Türk ha-


kimiyetinde en çok kalan bir bölgedir. 14. Asrın ikinci yarısında bugünkü
Bulgaristan toprakları Osmanlı yönetimine girdi. Türk hâkimiyetine girişi
müteakip Anadolu’dan Türkmen ve Yörük aşiretleri Bulgaristan’ın çeşitli
bölgelerine yerleştirilmiş, kısa bir süre içerisinde bölgede Müslüman Türk
nüfus çoğunluk durumuna geçmiştir. Bütün bu sebeplerle Bulgaristan, en
fazla Türk eseri inşa edilmiş bir Balkan ülkesidir. Bulgaristan’da beş asırdan
fazla süren Türk hâkimiyeti döneminde 3.339 Türk eseri inşa edilmiştir4.
1300–1912 yılları arasında Bulgaristan’da inşa edilmiş Türk eserlerinin kul-
lanım amaçlarına göre dağılımı şu şekildedir:

3
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, C.1- C.4, Kitap 1-6, İstanbul,
1981- 1982
4
Ayverdi, C.4, s.143; Maria Stainova, Osmanski İskustva na Balkanite 15 –18. Vek, Sofya,
1995, s.35; M. Kiel, “Some Early Ottoman Monuments in Bulgarian Thrace”, Belleten,
S.33, 1974, s. 636.
4 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ARŞİV KAYITLARINDA MEVCUT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ YÜZDE
TESPİT EDİLEN ESER SAYISI ESER SAYISI
Cami-Mescit 2356 146 6%
Tekke 174 8 5%
DİNÎ YAPILAR Türbe 27 30
Namazgâh 0 2
Hazire 0 37
Medrese 142 5 4%
Mektep 273 9 3%
Dar-ül Kura 2 0
EĞİTİM YAPILARI
Okul 0 2
Kütüphane 2 2 100%
Rüştiye 0 2
Han 116 5 4%
Kervansaray 16 3 19%
Bedesten 3 4
TİCARİ YAPILAR Arasta 1 0
Çuha Fabrikası 2
Değirmen 1
Debbahane 1
İmaret 42 2 5%
Hamam 113 36 32%
SOSYAL YAPILAR
Köprü 24 75
Çeşme 36 54
Kale 5 4 80%
Kule 1 3
Tabya 3
Kışla 2
ASKERİ YAPILAR Debboy 1
Tophane 1
Cephane 1
Baruthane 6
Zindan 1
Saat Kulesi 2 29
Hastane 1 2
Saray 3 1 33%
KAMU YAPILARI İdari Bina 4
Hükümet Konağı 4
Telgrafhane 2
Tren İstasyonu 1
Konak 26
SİVİL YAPILAR
Misafirhane 1
TOPLAM 3339 518 14%

Bulgaristan’da 2001, 2003 ve 2004 yılları arasında arazide yaptığımız


envanter çalışması sırasında toplam 518 yapının ayakta olduğu tespit edil-
miştir.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 5

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Bulgaristan’daki yapıların grafiği

3000

2500

2000

1500 Arşiv Kayıtlarında


Mevcut olan
1000

500

0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil

2. KOSOVA

Kosova 1389’daki “Kosova Muharebesi” ile Türk idaresine katılmıştır.


Arnavut ve Türk nüfusun çoğunlukta yaşadığı Kosova’da hemen her şehir ve
kasabada Türk eserlerini görmek mümkündür. Günümüzde kısmen de olsa
Türk şehir dokusunu hala koruyan Prizren, İpek, Priştine ve Cakova şehir
merkezleri vardır. Kosova’da en önemli yapılar arasında Priştine yakınında
Meşhedi Hüdavendigâr Türbesi, Priştine’de Fatih Camii, Prizren’de Sinan
Paşa ve Gazi Mehmet Paşa Külliye yapıları ile Cakova (Yakova)’da Hadım
Camii ve Mahmut Paşa camilerini sayabiliriz. Ayverdi’nin Vakıflar Genel
Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivlerindeki belgelere
dayanarak yaptığı araştırmada Kosova’da toplam olarak 576 eserin kaydı
olduğu anlaşılmaktadır.
Son 1999’daki Sırp işgalinde kısmen veya tamamen tahrip olan yapıların
sayısı takriben 80 civarındadır. Bu savaşta en fazla hasar gören İpek,
Cakova, Gilan ve Mitroviçe’deki yapılardır. Savaştan hasar gören bu yapılar-
dan sadece 5–6 yapı onarılabilmiştir. Kosova’da 2001 yılında arazide yaptı-
ğımız envanter çalışmaları sonucunda, ayakta olduğu tespit edilen eserlerin
kullanım amacına göre durumu şu şekildedir:
6 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ARŞİV KAYITLARINDA
MEVCUT ESER
FONKSİYON YAPI TÜRÜ TESPİT EDİLEN ESER YÜZDE
SAYISI
SAYISI
Külliye 26 17 65%
Camii 233 66 28%
Tekke 24 9 38%
DİNİ YAPILAR
Türbe 42 9 21%
Namazgâh 0 2
Hazire 0 16
Medrese 24 5 21%
Mektep 33 5 15%
EĞİTİM YAPILARI
Kütüphane 8 3 38%
Rüştiye 4 4 100%
Han 33 2 6%
TİCARİ YAPILAR Arasta 4 3 75%
Debbahane 3 2 67%
Hamam 14 6 43%
Köprü 14 9 64%
SOSYAL YAPILAR
İmaret 3 0
Çeşme 58 17 29%
Kale 8 6 75%
Kule-Ocak 1 1 100%
ASKERİ YAPILAR
Redif 2 0 0%
Kışla 5 4 80%
Saat Kule 7 5 71%
Hastane 4 2 50%
Trafo 0 1
Saray 2 2 100%
KAMU YAPILARI
Islahane 1 1 100%
Belediye Binası 1 1 100%
Hükümet Kon. 2 3
Postane 0 1
Konak 14 14 100%
SİVİL YAPILAR
Kule-Ev 6 6 100%
TOPLAM 576 222 39%

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Kosova’daki yapıların grafiği

350

300

250

200
Arşiv Kayıtlarında
150 Mevcut olan

100

50

0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 7

3. MAKEDONYA

Bugünkü Makedonya bölgesi 1392 yılında Paşa Yiğit Bey tarafından


Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmış, 10 Ağustos 1913 tarihli Bük-
reş Antlaşması ile Sırbistan’a verilişine kadar beş asırdan fazla bir süre Os-
manlı yönetiminde kalmıştır. Makedonya’da günümüzde kısmen de olsa
Türk şehir dokusunu yansıtan önemli şehirler arasında Üsküp, Manastır,
Ohri ve Kalkandelen(Tetova)’i sayabiliriz. Bu dönem içinde, Vakıflar Genel
Müdürlüğü Arşivi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Tapu Kadastro Genel Mü-
dürlüğü Arşivi, Makedonya Milli Arşivi ve mahalli vakıf kuruluşlarında ince-
lenebilen vakfiye ve defter kayıtlarından, Makedonya’da mimari değeri olan
1411 yapının inşa edildiği anlaşılmaktadır 5.
Makedonya Cumhuriyeti Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Enstitü-
sü tarafından 225 Türk vakıf eseri tescil edilmiştir. Bunların 107 tanesi “Ta-
rihi Eser” statüsündedir. Bu statüye alınmış eserler koruma altında olup
bunlar üzerinde her türlü tasarrufta bulunma hakkı sadece bu kuruma aittir.
Bu eserlerin 43’ü dini, 64’ü sosyal amaçlı yapılardır. Bu Kurumda 118 Türk
eseri de “Kültür Varlığı” olarak kayıtlıdır. Söz konusu kurum tarafından
kültür varlığı olarak tescil edilmiş eserler ise, koruma altında değildir. Bu
eserlerin 93’ü dini, 25’i ise sosyal amaçlıdır.
Makedonya Cumhuriyeti Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Enstitü-
sü tarafından kısmen veya tamamen restore edilen yapıların sayısı 20 civa-
rındadır. Restorasyon ve konservasiyona tabi tutulan yapıların çoğunluğu
Üsküp’tedir. Bu şehirde 1963 depreminde hasar gören yapıların önemli bir
kısmı, UNESCO’nun maddi desteğiyle Makedonya Cumhuriyeti Tabiat ve
Kültür Varlıklarını Koruma Enstitüsü tarafından restore edilmiştir. Eski
eser statüsünde kaydı devam etmesine rağmen yıkılmış olan Köprülü Kum-
sal Camisi ve Üsküp Faik Paşa Camisi gibi yapı örnekleri de vardır.
Makedonya’da Osmanlı idaresinin çekilmesinden sonra özellikle şehir
varoşları ile köylerde eski vakıf eserlerin yerine yeni vakıf eserleri inşa edil-
miştir. Günümüzde bunlardan ayakta kalabilen vakıf eserlerin sayısı 494
civarındadır.

5
Ayverdi, a.g.e., C. 3, s. 349.
8 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ARŞİV KAYITLARINDA
MEVCUT ESER
FONKSİYON YAPI TÜRÜ TESPİT EDİLEN ESER YÜZDE
SAYISI
SAYISI
Külliye 31
Camii 765 155 20%
Tekke 77 15 19%
DİNİ YAPILAR Türbe 42 57
Namazgâh 1
Hanikâh 1
Hazire 59
Medrese 67 4 6%
Mektep 132 10 8%
EĞİTİM YAPILARI Okul 2
Kütüphane 5
Darülkurra
Han 65 10 15%
Arasta 1 2
TİCARİ YAPILAR
Kervansaray 6
Bedesten 3 3 100%
Hamam 40 36 90%
Şifahane 9
Matbaa 1
Köprü 20 14 70%
SOSYAL YAPILAR
İmaret 13 2 15%
Su Kemeri 1 1 100%
Şadırvan 2
Çeşme 123 23 19%
Kale 6 5 83%
Kule 8 10
ASKERİ YAPILAR Darphane 3
Cephane 1
Kışla 6 3 50%
Saat Kule 10 13
Vali Konağı 2
KAMU YAPILARI
Islahane 1
Postane 1 1 100%
SİVİL YAPILAR Konak 9 20
TOPLAM 1413 484 34%

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Makedonya’daki yapıların grafiği

900
800
700
600
500 Arşiv Kayıtlarında
400 Mevcut olan
300
200
100
0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 9

4. HIRVATİSTAN

Hırvatistan’da Osmanlı döneminde inşa edilen Türk eserleri genellikle


Osjek, Varajdin, Vinkovci, Slavonski Brod ve Vukovar şehirlerindeydi.
Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü
Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı araştırmada Hıvatistan’da toplam
187 vakıf eserinin inşa edildiği belirtilmiştir 6.
ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT MEVCUT
FONKSİYON YAPI TÜRÜ YÜZDE
EDİLEN ESER SAYISI ESER SAYISI
Cami-Mescit 102 6 6%
DİNİ YAPILAR Tekke 12
Türbe 5 2 40%
Medrese 6
EĞİTİM YAPILARI
Mektep 19
Han 18 2 11%
TİCARİ YAPILAR
Kervansaray 1 1 100%
Kale 38 16 42%
Kule 11 9 82%
ASKER YAPILAR Kışla 1
Hisar 2
Cephane 1
Hamam 8 2 25%
SOSYAL YAPILAR Köprü 6 4 67%
Çeşme 15 2 13%
Karantina Binası 1
KAMUSAL YAPILAR
Karakol 1
SİVİL YAPILAR Konak 2
TOPLAM 241 52 22%

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Hırvatistan’daki yapıların grafiği

120

100

80

60 Arşiv Kayıtlarında
Mevcut olan
40

20

0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil

6
Ayverdi, a.g.e., C. 2, s. 420.
10 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

Hırvatistan 1878’de Türk hakimiyetinden çıktıktan sonra Avusturya ida-


resine geçmesiyle buradaki Türk eserlerine karşı amansız bir tahribat siyase-
ti uygulanmıştır. Arazideki envanter çalışmasında yerinde tespit ettiğimiz
eserlerin kullanım amaçlarına göre dağılımı yukarıda verilmiştir.
Günümüzde kısmen veya tamamen ayakta olan eserlerin sayısı sadece
52’dir. Bu yapılardan Zagreb - Varajdin yolu üzerinde Hasanovo (Hasan Ağa
Köyü)’da bir cami izi, Slavoski Brod’ta cami, Osjek’te cami ve hamam, Split-
Knin yolu üzerinde bir cami ve hamam izlerine rastlayabiliyoruz. Burada
Avusturya’nın Türk eserlerine karşı başlattığı temizlik hareketi belki de en
şiddetli bir şekilde uygulandığı yer Hırvatistan’ın olduğunu söyleyebiliriz.

5. SIRBİSTAN

Sırbistan sınırları içerisinde kalan Voyvodina ve Sancak bölgeleri 16.


Yüzyılın başlarından itibaren Türk idaresine katılmışlardır. Voyvodina böl-
gesi 18. Yüzyılın sonunda, Orta Sırbistan olarak adlandırdığımız bölge 19.
Yüzyılın sonlarına doğru, Sancak bölgesi ise 1913’de Osmanlı idaresinden
çıkmıştır. Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı araştırmada Yeni
Yugoslavya’da Türk hâkimiyeti döneminde toplam 909 eserin inşa edildiği
anlaşılmaktadır7.
Divne Curiç-Zamalo tarafından “1521- 1867 Yılları Arasındaki Türk Haki-
miyeti Döneminde Mimari ve İmar açısından Belgrad” konulu doktora tezinde8,
Belgrad’da yeri tespit edilen ve arşiv fotoğrafları bulunan 59 cami ve mescit,
2 Bedesten, 5 Kervansaray, 19 han, 3 medrese, 5 imaret, 2 şifahane, 11 çeş-
me ve 18 saray- konak yapısından bahsetmektedir. Günümüzde ise
Belgrad’da Bayraklı Camii ve kale içinde iki hamam kalıntısı ile Terazi Çeş-
mesi olarak adlandırılan bir çeşme yapısı ayaktadır. Sırbistan’da günümüzde
sadece 162 yapı ayakta kalabilmiştir. Ayakta olan yapıların çoğu Sancak
bölgesinde Novi Pazar, Rojaj ve Tutin ile Karadağ Cumhuriyeti’ndeki
Podgoriça şehirlerindedir. Sırbistan’da Türk eserlerinin mevcut durumu ise
yok denecek kadar azdır. Sadece Belgrad ve Niş’te göstermelik olarak 2–3
eser ayakta kalabilmiştir.

7
Ayverdi, a.g.e. C. 2, s. 250
8
D. Curiç - Zamalo, Beograd Kao Orientalna Varoş Pod Turcima 1521-1867, Arhitektonsko
Urbanistiçka Studija, Beograd 1977, s. 287
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 11

ARŞİV KAYITLARINDA MEVCUT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ YÜZDE
TESPİT EDİLEN ESER SAYISI ESER SAYISI
Cami 377 35 9%
DİNİ YAPILAR Tekke 66 8 12%
Türbe 13 10 77%
Medrese 60 5 8%
EĞİTİM YAPILARI Mektep 98 2 2%
Darulkurra ve Hadis 2
Han 75 5 7%
Kervansaray 1
TİCARİ YAPILAR Bedesten 1
Arasta 1
Çuha Fabrikası 1
Kale 11 18
Hisar 3 1 33%
Kule-Ocak 2 4
Burç 1 2
ASKERİ YAPILAR Darphane 1
Baruthane 1 4
Kışla 2
Cephane 1
Debboy 1
İmaret 9 1 11%
Hamam 46 26 57%
Çeşme 86 14 16%
SOSYAL YAPILAR
Köprü 42 5 12%
Su Kemeri 1
Sebil 1
Saray 2 2 100%
KAMU YAPILARI
Saat Kulesi 2 2 100%
SİVİL YAPILAR Konak 10 10 100%
TOPLAM 909 162 18%

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Sırbistan’daki yapıların grafiği

500
450
400
350
300
250 Arşiv Kayıtlarında

200 Mevcut olan

150
100
50
0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil
12 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

6. MACARİSTAN

Macaristan’da 16. ve 17. Yüzyılda süren Türk hakimiyeti 150 yıla yakın
bir süre devam etmiştir. Burada Türk eserlerinin yoğun olduğu şehirler ara-
sında, Budapeşte, Peç, Szigetvar, Egri, Siklos, Estergon, Hatvan ve Mohaç
şehirlerini sayabiliriz. Osmanlı döneminde sadece Budin’de 24 cami, 46
mescit ve türbe, 5 medrese,16 okul,10 tekke,8 kaplıca, 5 hamam, 1 barut-
hane ve 75 çeşme yapısı olduğu belirtilmektedir.9 E.H. Ayverdi’nin ve Geza
Feher’in yaptıkları araştırmalara göre Osmanlı hakimiyeti döneminde 724
Türk eseri inşa edildiği belirtilmektedir 10.

ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT MEVCUT ESER


FONKSİYON YAPI TÜRÜ YÜZDE
EDİLEN ESER SAYISI SAYISI
Cami 200 8 4%
DİNİ YAPILAR Tekke 39 3 8%
Türbe 23 3 13%
Medrese 40 1 3%
EĞİTİM YAPILARI Mektep 85
Darül-Kurra 1
Han 39 1 3%
TİCARİ YAPILAR
Kervansaray 1
Kale 31 7 23%
ASKERİ YAPILAR
Kule-Ocak 2 2 100%
İmaret 2
Hamam 32 12 38%
Köprü 1 1 100%
SOSYAL YAPILAR
Çeşme 135 2 1%
Su Kemeri 1
Darüşşifa 1
Saray 2
KAMU YAPILARI
Saat Kulesi 1 1 100%
SİVİL YAPILAR Saray-Konak 8
TOPLAM 644 41 6%

Macaristan’ın Türk hakimiyetinden sonra Avusturya’nın Habsburg İm-


paratorluğu idaresine girmesiyle Türk eserlerinin çoğu yıkılmıştır. Ayakta
olan cami örneklerinden bir kısmı müze, birkaçı kiliseye dönüştürülmüş,
geriye kalanları da farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Macaristan’da ayakta
kalabilen önemli yapılar arasında Budapeşte'de kiliseye dönüştürülen Toy-

9
G. Feher, “Macaristan’da Osmanlı Mimarisi”, Kültür ve Sanat, Aralık sayısı, Ankara 1991,
s.19
10
Ayverdi, a.g.e., C.1, s.271
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 13

gun Paşa Camii duvar izleri, Gül Baba Türbesi, ve 3 hamam, Peç Gazi Kasım
Paşa ve Yakovalı (Cakovalı) Hasan Paşa Camileri ile İdris Baba Türbesi,
Szigetvar Kale içi camii ve şehir merkezinde kiliseye dönüştürülen Ali Paşa
Camii ve Egri’de minare yapısını sayabiliriz. Günümüzde kısmen veya ta-
mamen ayakta olan yapı sayısı 41’dir.

Arşiv kayıtlarına ve günümüzdeki duruma göre


Macaristan’daki yapıların grafiği

300

250

200

150 Arşiv Kayıtlarında


Mevcut olan
100

50

0
Dini Eğitim Ticari Sosyal Askeri Kamu Sivil

7. ARNAVUTLUK

Arnavutluk, 1463’de Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı toprakla-


rına katılmıştır11. Osmanlı Döneminde Arnavutluk’ un 9 kazası bulunmak-
taydı. Arnavutluk nüfusunun % 80’ninden fazlası Müslüman’dır. Arnavut-
luk 1940 – 1990 yılları arasında koyu bir komünizm döneminden geçirmiş-
tir. Bu dönemde her çeşit dini düşünce ve dini hayat yasaklandığı gibi, bü-
tün dini yapılara karşı uygulanan bir tahribat da vardır. Haliyle, bu tahribat-
tan Türk yapıları da nasibini almıştır. Birçok cami, tekke, medrese, imaret,
han ve hamam yapısı ya yıkılmış ya da farklı amaçlar için kullanılmıştır.
Örneğin Tiran'daki Ethem Bey Camii ve Berat’taki II. Bayezid camii bas-
ket sahası, Ergiri'deki (Gjrokastra) kale hapishane, Tiran Bektaşi Tekkesi

11
Aleksander Meksi, “Arhitektura Dhe Restaurimi ı Xhamise Se Haxhi Ethem Beut Ne
Tıran”, Monument, S. 14, Tiran 1977, s.125; B.Strazmiri, H. Nalbani, N. Ceka,
Monumente Te Arkitektures Ne Shqiperi, Tiran.1973, s.7
14 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

kimsesiz yaşlıların yurdu olarak kullanılmıştır. Ayakta bıraktıkları sivil mi-


mari örneklerimizden saray, konak ve ev gibi yapıları da kendi ulusal mima-
rileri olarak takdim etmektedirler. Türkiye’de Safranbolu ev örneklerinin
bulunduğu Berat şehrindeki Türk evlerini Arnavut ulusal mimarisi olarak
empoze edilmesi gibi. Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Ka-
dastro Genel Müdürlüğü Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı araştır-
mada Arnavutluk’ ta Osmanlı idaresi döneminde dini, sosyal, eğitim, ticari
ve askeri amaçlı olmak üzere toplam 1.015 yapı inşa edildiği belirtilmiştir 12.
Kullanım amacına göre yapıların dağılımı şu şekildedir:

ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT EDİLEN


FONKSİYON YAPI TÜRÜ
ESER SAYISI
Cami-Mescit 482
DİNİ YAPILAR Tekke 144
Türbe 38
Medrese 28
EĞİTİM YAPILARI
Mektep 111
TİCARİ YAPILAR Han 123
Kale 9
ASKERİ YAPILAR
Kule-Ocak 4
İmaret 9
Hamam 18
Saat Kulesi 3
SOSYAL YAPILAR
Köprü 18
Çeşme 13
Konak-Saray 15
TOPLAM 1015

Arnavutluk’ ta 1990’dan sonra çok partili sisteme geçilerek dış dünyaya


açılması ve dini hayatın serbest bırakılmasıyla, buradaki Türk eserleri hak-
kında araştırma imkânı bulunabildi. 1992 ve 1999 yıllarında Arnavutluk’ta
yaptığımız yüzey araştırmaları sonucunda 200’ün üzerinde cami, tekke,
türbe, medrese, han, hamam, körü, saat kulesi, ocak- kule, kale, saray ve
konak gibi yapıların ayakta olduğu tahmin edilmektedir. Arnavutluk’ta en-

12
Ayverdi, a.g.e., C.4, s. 420.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 15

vanter çalışması yapılmadığından günümüzde ayakta kalan eserlerin kulla-


nım amacına göre dağılımını veremiyoruz.

Arnavutluk’daki yapıların grafiği

1200

1000

800
Arşiv Kayıtlarında
600
Tahmini mevcut
400

200

0
Osmanlı dönemi yapıları

1990 yılından sonra ayakta kalabilmiş bu Türk vakıf eserleri Arnavutluk


Diyanet İşleri Başkanlığı’na iade edilme işlemleri devam etmektedir. Asli
fonksiyonlarına dönüştürülen bu yapılarda yoğun bir şekilde onarım çalış-
maları devam etmektedir. Arnavutluk’taki Türk mimari eserleri, Klasik ve
geç dönem Osmanlı mimari özelliklerini taşımaktadırlar 13. Cami ve diğer
yapılarda kullanılan duvar süslemeleri Batı tarzındaki duvar süsleme anlayı-
şını yansıtmaktadır. Tiran’da Ethem Bey ve Berat’ta Bekârlar camilerindeki
duvar süslemeleri buna örnek teşkil etmektedirler.

8. ROMANYA

Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdür-


lüğü Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı araştırmada Romanya’da
Türk hakimiyeti döneminde toplam 291 yapı inşa edildiği anlaşılmaktadır 14.
Kullanım amaçlarına göre yapıların dağılımı şu şekildedir:

13
Strazmiri – Nalbani - Ceka, a.g.e. , s.8.
14
Ayverdi, a.g.e. C. 1, s.68.
16 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESER SAYISI
Cami 165
DİNİ YAPILAR Tekke 7
Türbe 7
Medrese 11
EĞİTİM YAPILARI
Mektep 37
TİCARİ YAPILAR Han 20
Kale 10
ASKERİYAPILAR
Kule 2
Hamam 18
Çeşme 8
SOSYAL YAPILAR İmaret 2
Köprü 2
Saat Kulesi 2
TOPLAM 291

Romanya’daki yapıların grafiği

300

250

200
Arşiv Kayıtlarında
150
Tahmini mevcut
100

50

0
Osmanlı dönemi yapıları

Bölgede yaptığımız yüzey araştırmalarında günümüzde takriben sadece


80-100 eserin günümüzde ayakta kalabildiğini söyleyebiliriz. Ayakta kala-
bilmiş Türk eserlerinin çoğu Köstence, İshakça, Tulça, Mangalya, Mecidiye
ve Babadağ bölgelerindedir. Romanya’da ayakta kalabilmiş önemli yapılar
arasında: Köstence’de Gazi Bali Bey ve Hünkâr Camileri ile Bayram Dede
Türbesi, Babadağ’da Sarı Saltuk Türbesi ve Gazi Ali Paşa Camii ve Türbesi,
Mangalya’da Esma Han Sultan Camii ve Mecidiye’de Sultan Mecid Ca-
mii’dir.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 17

9. KARADAĞ

Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdür-


lüğü ve Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı
araştırmada Karadağ’da Türk hâkimiyeti döneminde toplam 222 eserin inşa
edildiği anlaşılmaktadır 15. Bunların kullanım amacına göre dağılımı şu şe-
kildedir:
ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT
FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESER SAYISI
Cami 107
DİNİ YAPILAR Tekke 14
Türbe 3
Medrese 8
Mektep 23
EĞİTİM YAPILARI
Darül-Kurra 1
Darrül-Hadis 2
Han 25
TİCARİ YAPILAR Kervansaray 2
Bedesten 1
Kale 6
ASKERİ YAPILAR
Kule 2
Hamam 3
Köprü 23
SOSYAL YAPILAR
Saat Kulesi 1
Su Kemeri 1
TOPLAM 222

Karadağ’daki yapıların grafiği

250

200

150
Arşiv Kayıtlarında
Tahmini mevcut
100

50

0
Osmanlı dönemi yapıları

15
Ayverdi, a.g.e. C. 2, s. 250
18 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

Karadağ ve Sancak bölgesi dahil olmak üzere günümüzde ayakta kalabi-


len eserlerin sayısı takriben 80-90 civarındadır. Ayakta olan yapıların çoğu
Sancak bölgesinde Rozaje, Tutin, Bar, Nikşiç, Ulçin, Budva ve Podgoriça
şehirlerindedir. En önemli yapılardan biri Bar Kalesi ve Su Kemeri’dir.

10. BOSNA-HERSEK

Bosna- Hersek, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1463’de Türk idaresine


katılmasına rağmen16, bölgede Türk kültürü ve hâkimiyetinin yerleşmesi,
ancak 16. yüzyılın ilk yarısında veya başka bir deyişle Türk - Macar savaşla-
rından sonra gerçekleşebilmiştir17. Bosna- Hersek’de Osmanlının ilk hâkim
olduğu yıllarda birer küçük yerleşim yeri olan Saraybosna, Mostar, Travnik,
Poçitel, Stolaç, Banyaluka, Bihaç ve İzvornik iktisadi ve ticari hayatın artma-
sıyla kısa bir dönemde büyük şehir görünümüne gelmişlerdir. Osmanlı Dev-
leti askeri idari yönde ağırlığını gösterirken, buna karşılık Vakıf Müessesele-
ri müstakil olarak halkın dini, sosyal, kültürel ve ticari alanlarında ihtiyaçla-
rını karşılayacak vakıf eserleri inşa etmekle uğraşmıştır.
Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdür-
lüğü Arşivlerindeki belgelere dayanarak yaptığı araştırmada Bosna – Her-
sek’te Osmanlı idaresi döneminde dini, sosyal, eğitim, ticari ve askeri amaçlı
olmak üzere toplam 3560 yapı inşa edildiği belirtilmiştir18.
Bosna-Hersek’te Türk eserlerine karşı tahribat Avusturya işgaliyle baş-
lamıştır. Nitekim 1717-1738 yılları arasında Saraybosna’yı işgal eden Avus-
turyalı’lar sadece bir gecede şehirde mevcut 177 camiden 120’sini ateşe
vermişlerdir 19. Saraybosna bütün bu tahribata rağmen günümüze kadar
Türk şehir dokusunu koruyan ender şehirlerden biridir. Gazi Hüsrev Bey
Camii, medresesi, hanı, bedesteni, hamamı, hanikâhı ile bu külliyenin he-
men yakınındaki ‘Baş Çarşı’ şehir merkezinin çekirdeğini oluşturmaktadır.
Bosna-Hersek’te Türk eserlerime karşı tahribat Krallık ve komünist dönemi
Yugoslavya’sında da devam etmiştir. En son 1992–1995 yılları arasındaki

16
A. Hanciç, “16.yüzyılda Bosna’da Osmanlı Şehirlerinin Oluşumuna Bir Bakış”, Türk
Dünyası Araştırmalar Vakfı, İstanbul 1992, s. 16.
17
H. Şabanoviç, Postanak i Razvoj Sarajevo, Sarajevo 1959, s. 28.
18
Ayverdi, a.g.e., C.2, s. 247; A. Paşiç, İslamic Architekture ın Bosnıa and Hercegovina,
İstanbul, 1994, s.206; M. Mujezinoviç, İslamska Epıgrafika Bosne i Hercegovine, Kn. 1,
Sarajevo 1998, s. 9.
19
Şabanoviç, a.g. e., s. 28.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 19

savaşta, Sırp ve Hırvat güçleri tarafından mevcut 1701 cami ve mescitten


614’ü tamamen 307’si kısmen toplam 921 cami ve mescidi tahrip ettikleri
tespit edilmiştir 20. Savaştan önce mevcut 90 türbeden 37’i tamamen 7’i
kısmen, 15 türbeden 4’ü tamamen 5'i kısmen tahrip olmuştur.

ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESER SAYISI
Cami-Mescit 1182
DİNİ YAPILAR Tekke 75
Türbe 135
Medrese 76
Mektep 874
EĞİTİM YAPILARI Darül-Kurra 2
Rüştiye 2
Kütüphane 6
Han 622
Bedesten 2
TİCARİ YAPILAR
Arasta 4
Kervansaray 8
Kale 64
ASKERİ YAPILAR
Kule-Ocak 135
Hamam 9
Çeşme 45
SOSYAL YAPILAR İmaret 146
Köprü 121
Su Kemeri 1
Saray 3
KAMU YAPILARI Saat Kulesi 24
Hükümet Konağı 5
TOPLAM 3541

Bu savaşta, Mostar’da şehirle simgeleşen Mostar Köprüsü ve Hacı Hasan


Camii, Odzak’ta Çarşı Camii, Stolaç’ta Fahreddin Rizvan Bey Külliyesi, Bal-
kanlarda Türk Mimarisinin en güzel örneklerindendi. UNESCO tarafından
koruma altına alınan tek örnek Foça Alaca Camii, Banyaluka’da Arnavudiye-
Defterdar Camii ve Ferhat Paşa Camii, Poçitel Hacı Ali Camii, Nevesinje
Hünkar Camii, Çayniçe’de Sinan Paşa Camii, Vişegrad’da Gazanfer Bey ve
II. Mehmet Fatih camileri tamamen yıkılan önemli eserlerimizden sadece
birkaçıdır 21. Bütün bu tahribatlara rağmen, bölgede yaptığımız yüzey araş-

20
M. Omerdiç, Prilozi İzuçavnju Genocida nad Boşnacima (1992- 1995), Sarajevo,1999, s.
461-467.
21
Omerdiç, a.g.e. s.461.
20 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

tırmaları sonucunda, Bosna-Hersek’te takriben 800–900 civarında eserin


kısmen veya tamamen ayakta olduğu tahmin edilmektedir. Bosna-Hersek’te
günümüze kadar detaylı bir envanter çalışması yapılmamıştır. Bu sebeple
ayrıntılı bir tablo verme imkânımız yoktur. Savaştan nasibini almayan eser-
lerimizin sayısı yok denecek kadar azdır. Yıkılan bu yapıların çoğu 16. ve 17.
Yüzyıl Klasik Osmanlı mimarisi özelliklerini taşıyan merkezi kubbeli yapı-
lardır 22. Avrupa Birliği ve UNESCO’nun 25.04.1996 tarihinde Viyana’daki
toplantılarında restorasyonu mümkün olan yapıların onarılması için maddi
imkânın temin edileceğini karara bağlamışlardır 23. Ancak, yapıların onarımı
devam ettiği bu dönemde, bu yardımlardan pek faydalanıldığı söylenemez.

Bosna-Hersek’teki yapıların grafiği

4000
3500
3000
2500
Arşiv Kayıtlarında
2000
Tahmini mevcut
1500
1000
500
0
Osmanlı dönemi yapıları

11. YUNANİSTAN

Yunanistan 1385 Selanik zaferiyle Türk idaresine katılmıştır. Türkiye ile


Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesinden önce Türk nüfusunun
Balkanlarda yaşadığı en yoğun ülkelerden biriydi. Balkanlarda Yunanistan’ın
Türk idaresine en erken katılan ülkelerden biri olması sebebiyle sayı itiba-
riyle en fazla Türk eserinin bu ülkede inşa edildiği görülmektedir. Yunanis-
tan’ın kara bölgesinde, Türk eserlerinin yoğun olarak bulunduğu şehirler

22
S. Husedzinoviç, Kulturna Baştina, Sarajevo 1998, s. 4.
23
Husedzinoviç, a. g. e. , s.5.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 21

arasında Selanik, Vardar Yenicesi, Kavala, Gümülcine, Dimetoka, Karaferye


(Veronia), İskeçe ve Yanya şehirlerini sayabiliriz.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu Kadast-
ro Genel Müdürlüğü arşivlerindeki belge ve bilgilere dayanarak daha önce
yapılan ön araştırmalarda, Yunanistan’ın genelinde (Adalar dâhil) Osmanlı
dönemine ait 3.771 vakıf eserinin inşa edildiğini mevcut tarihi vesikalardan
öğrenmekteyiz. Ancak, günümüzde bu eserlerden ne kadarı yıkıldı, ne kada-
rı ayakta veya ayakta olanların mevcut durumları hakkında çok yüzeysel ve
kısıtlı bilgilere sahip olduğumuz malumunuzdur. Bu konuda günümüze
kadar ciddi ve bilimsel kriterlere uygun arazide yapılan bir çalışma yoktur.
Yapılmış olanlar arasında en dikkat çeken, Hermes Balducci’nin Rodos’ta
Türk Mimarisi, (çev. Celalettin Rodoslu- orijinali ise 1932 yılında Milano’da
basılmış), Ankara 1987; Zeki Çelikkol, Rodos'taki Türk Eserleri ve Tarihçe,
Ankara, 1992; E.H. Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, C.IV, İs-
tanbul 1981 ile İsmail Bıçakçı’nın Yunanistan’da Türk Mimari Eserleri, İs-
tanbul 2003 eserlerini sayabiliriz. Ayverdi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü ve
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki
belgelere dayanarak yaptığı araştırmada Yunanistan’da beş asırdan fazla
Türk hakimiyeti döneminde, kara ve adalar bölgesinde inşa edilmiş Türk
eserlerinin kullanım amaçlarına göre dağılımı şu şekildedir24:

A) Yunanistan’da Osmanlı Döneminde İnşa Edilmiş Eserlerin Durumu:

Haziran–Temmuz 2007’de, Girit ve Ege Adaları Ekonomik, Sosyal ve


Kültürel Araştırmalar Derneği’nin maddi katkılarıyla, “Girit ve Rodos Adala-
rı’ndaki Osmanlı Dönemi Mimari Eserleri” adı altında tespit projesi yapıldı.
Söz konusu tarihler arasında, Rodos ve Girit Adalarındaki Türk eserleri ye-
rinde tespit edildi.
Rodos Adasında, Rodos, Lindos, Uzgur ve Salakos gibi yerleşim yerle-
rinde 117 yapı tespit edildi. Rodos Adasının tamamında, arazide kısmen
veya tamamen ayakta olduğunu tespit ettiğimiz yapıların kullanım amacına
göre dağılımı şu şekildedir:

24
Ayverdi, a.g.e., C.4, s. 384
22 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ARŞİV KAYITLARINDA TESPİT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESER SAYISI
Cami-Mescit 2336
DİNİ YAPILAR Tekke 307
Türbe 30
Medrese 182
EĞİTİM YAPILARI Mektep 315
Darül-Kurra 7
Han 171
TİCARİ YAPILAR
Kervansaray 10
ASKERİ YAPILAR Kale 22
İmaret 65
Hamam 134
Köprü 25
Saat Kulesi 5
SOSYAL YAPILAR
Su Kemeri 6
Çeşme 10
Sebil 4
Hayratlar 142
TOPLAM 3771

B) Rodos Adasında Ayakta Olduğu Tespit Edilen Eserler:


AYAKTA OLDUĞU TESPİT
FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESERLER
Külliye 3
Cami 29
DİNİ YAPILAR Tekke 5
Türbe 13
Hazire 4
Medrese 3
Mektep 6
EĞİTİM YAPILARI
Kütüphane 1
Rüştiye 2
Han 1
TİCARİ YAPILAR
Arasta 1
Kale 2
Burç 4
ASKERİ YAPILAR
Zindan 1
Cephane 2
Hamam 3
Çeşme 21
SOSYAL YAPILAR
Sebil 2
İmaret 1
Köşk 3
SİVİL YAPILAR Konak 4
Saray 1
Saat Kulesi 1
Hükümet Konağı 1
KAMU YAPILARI Vali Konağı 1
Şeriat Mah. 1
Telgrafhane 1
TOPLAM 117
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 23

Rodos Adasındaki şehir, kasaba ve köylerinin tamamında toplam 117


Osmanlı Dönemi Eseri yerinde incelenerek tescili ve tespiti yapıldı. Ayrıca,
Rodos şehrinde Murat Reis Külliyesinde Osmanlı dönemine ait takriben
260, dış kaleden Müslüman Mezarlığına taşınmış takriben 250 olmak üzere
toplam 500’ün üzerinde mezar taşının fotoğrafları çekildi.

C) Girit Adasında Ayakta Olduğu Tespit Edilen Eserler:

Girit Adasında yaptığımız arazi çalışmasında Hanya (Hania), Resmo


(Rethimno), Kandiye (İrakleo) ve Kalami Köyü’ndeki Osmanlı dönemi eser-
lerinin envanteri çıkarıldı. Arazi çalışmasında tespit edilen eserlerin kulla-
nım amacına göre dağılımı şu şekildedir:

AYAKTA OLDUĞU TESPİT


FONKSİYON YAPI TÜRÜ
EDİLEN ESERLER
Külliye 3
Cami 30
DİNİ YAPILAR Tekke 5
Türbe 6
Hazire 2
Medrese 5
Mektep 4
EĞİTİM YAPILARI
Kütüphane 1
Rüştiye 1
Bedesten 1
TİCARİ YAPILAR
Arasta/Loca 1
Kale 4
Hisar 1
Tersane 4
Kışla 4
ASKERİ YAPILAR Baruthane 2
Cephane 2
Zindan 1
Karargâh Binası 1
Tabya 1
Hamam 5
Çeşme 25
SOSYAL YAPILAR Sebil 1
Sarnıç 4
İmaret 2
SİVİL YAPILAR Konak 3
Hükümet Konağı 3
KAMU YAPILARI Vali Konağı 2
TOPLAM 124

Her iki adada yaptığımız arazi çalışmasında toplam 245 yapı yerinde in-
celenerek envanter çalışması yapıldı. Envanterini çıkardığımız yapıların bü-
yük bir kısmı asıl fonksiyonlarının dışında kilise, şapel, müze, galeri, hedi-
24 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

yelik eşya satan dükkân, kafeterya ve mesken gibi farklı amaçlar için kulla-
nıldığını tespit ettik. Yunanistan’ın genelinde günümüzde ayakta olan eser-
leri sayısı takriben 600–700 civarındadır.

Genel olarak Yunanistan’daki yapıların grafiği

4000
3500
3000
2500
Arşiv Kayıtlarında
2000
Tahmini mevcut
1500
1000
500
0
Osmanlı dönemi yapıları

II. BALKANLARDA KÖPRÜ MİMARİSİNDEN BİRKAÇ ÖRNEK

Sempozyumun sembol isminin “Köprüler Kurdum Balkanlara” olması


sebebiyle, Balkanlarda gerek mimari özelliği ile gerekse yapan mimarı ve
tarihi ile öne çıkmış birkaç köprüden söz edeceğiz. Özellikle Mimar Sinan’ın
Bulgaristan Svilengrad Cisr-î Mustafa Paşa Köprüsü ve Vişegrad Sokullu
Mehmet Paşa Köprüsü ile Mimar Sinan’ın kalfalarından Mimar Hayreddin’in
Mostar Köprüsünü ele alacağız.

1. Svilengrad, Cisr-i Mustafa Paşa Köprüsü

Köprü, Bulgaristan’ın Türkiye ile sınır kenti olan, eski ismi Cisr-i Mus-
tafa Paşa yeni ismi Svilengrad Kasabasında Meriç Nehri Üzerinde bulunur.
Meriç nehri kıyısında olan bu kasabanın en büyük eserlerinden birisi de
Mustafa Paşa Köprüsüdür. Edirne’den sonra ilk menzil külliyesi bu köprü
etrafında kurulmuş ve etrafında da bugünkü Svilengrad meydana gelmiştir.
Orduların ilkbaharlarda taşan nehri geçebilmesi için köprünün yapılması
şart olmuştur. Bu sebeple, Kanunî Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Musta-
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 25

fa Paşa hicri 935/miladî 1528–29 yılında köprüyü Mimar Sinan’a yaptırdığı


bilinmektedir.
Meriç nehri kıyısında olan bu kasabanın en büyük eserlerinden birisi de
Mustafa Paşa Köprüsüdür. Edirne’den sonra ilk menzil külliyesi bu köprü
etrafında kurulmuş ve etrafında da bu günkü Svilengrad meydana gelmiştir.
Orduların ilkbaharlarda taşan nehri geçebilmesi için köprünün yapılması
şart olmuştur. XVII. yüzyılın Cisr-i Mustafa Paşa kasabasını ziyaret eden
Evliya Çelebi köprünün 12 gözlü olduğunu söylemektedir. Ayrıca Kanu-
ni’nin Budin gazasına giderken bu köprüden geçmek istediğini fakat veziri-
nin onu bu düşünceden vazgeçirdiğini yazmıştır25. Eyice, makalesinde köprü
banisi Mustafa Paşa’nın, Gebze’de ve Eskişehir’de iki mimari külliye sahibi
Çoban Mustafa Paşa olduğunu belirtmiştir. Ayrıca bir Bulgar’ın köprüden
bahsederken 295 m. boyunda olup 20 adet göz bulunduğunu ortadaki dört
gözün diğerlerinden daha büyük olduğunu belirtir26.
Köprünün tam ortasında sol korkuluğun üzerinde, 6 m. yükseklikte 4.40
m genişliğinde ve 0.80 m. kalınlığında kesme taştan yapılmış bir duvar üze-
rinde beyaz mermer üzerine Celi-sülüs hat ile yazılmış kitabesi bulunmak-
tadır. Kitabenin son iki kelimenin ebcet değeri H.935 tarihini(M.1528/29)
vermektedir. Köprü Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri tarafından inşa etti-
rilmiştir.
Köprünün inşa kitabesinin transkripsiyonu;

Hâzâ cisrun enşeehü fi ahlafihi a’zami’s-selatin es- Sultan Süleyman Han bin es-
Sultan Selim Han dâme bihi’l –emnu
Ve’l- eman vezirhuma Mustafa Paşa vaffakahu’llahu li-ma yeşâ’u ve iz ebka’ı- meb-
ni’ı-hasenâtu’s- seniyye esbaha târihuhâ haseneten ebediyyeten

Ebcet hesabıyla son iki kelimeden H. 935 tarihi düşürülmektedir. Bu da


1528-1529 yıllarına tekabül etmektedir.
Meriç Nehri üzerindeki bu köprü sadece büyüklük bakımından değil
mimari unsurlarının muntazamlığıyla da dikkat çekmektedir. 1534 yılında
Venedik sefirinin kâtibi Benedetto Ramberti, bu köprüden geçerken ilk tas-

25
Ayverdi, a.g.e., C.4,, s. 20.
26
Semavi Eyice, Svilengrad’da Mustafa Paşa Köprüsü (Cisr-i Mustafa Paşa), Belleten,
XXVIII/112 Ankara 1964, 729-752.
26 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

virlerinden birini kaleme alır ve belirttiğine göre köprü yirmi kemerli ve


beyaz mermer yapılı olup, ortasında da hayır sahibi ve masrafı hakkında
bilgi veren altın kaplamalı levhası bulunurmuş27. benzer bir tasvir 1547’de
İstanbul’a seyahate gelen Jaque Gasko’nundur. 1553’de ise Hans
Dernschwam, köprünün Mustafa Paşa tarafından yapıldığını ve 112 adım
uzunluğunda 23 adım genişliğinde olduğunu belirtmiş köprü gözünün ise
yirmi bir tane olduğunu söylemiştir. Meriç nehri üzerinde bulunan bu köprü
Klasik Osmanlı mimari özelliğine sahiptir. Mimar Sinan’ın ilk eserlerinden
biri olduğu tahmin edilen köprünün temelinde önceden hazırlanmış demir
perçinli ve kurşun lehimli değişik boyutlarda taşalar kullanılmıştır. Uzunlu-
ğu 295 m. genişliği ise 6.30 m. olan köprünün iki yan korkuluğu 1.10 m.
yüksekliğinde ve 1.15 - 1.20 m. uzunluğunda iri taş parçalardan yapılmıştır.
Bunlar Yunanistan’da bulunan Karaaba köyünden getirilmiştir. İlk olarak
yirmi kemeri varmış köprünün, M. Popnikolov'a göre , 1766 yılındaki şid-
detli nehir taşkında çökmüş olan ortadaki beş kemerden dört tanesi 1790
yılında III.Selim zamanında tamir edilmiştir. Bu bilgilerin doğruluğu konu-
sunda tereddütlerimiz bulunur.
Yapının inşa sürecinde Mustafa Paşa içine kendi ve eşi Hanım Hatunun
mülkü olan Karaağaç köyünü ve Aladeresi mezrasını içine alan bir vakıf
kurmuştur. Bu vakfın gelirlerini Meriç üzerinde bulunan bu köprünün ba-
kım ve onarımı için kullanmıştır. Nitekim Rumeli vilayeti 1523–1537 tarihli
icmal defterlerinde Kanuni Sultan Süleyman zamanında Karaağaç köyünün
gelirlerinin Meriç köprüsünün tamir işlerine harcanacağı yazılmıştır28. Gü-
nümüzde 18 gözden oluşan bu köprünün mahmuzları ve kitabe köşkü ilk
günkü ihtişamıyla bizleri karşılamaktadır.

2. Mostar, Mostar Köprüsü

Bir gerdanlık gibi şehrin iki yakasını birbirine bağlayan köprünün Kanu-
ni Sultan Süleyman döneminde, Karagöz Mehmet Bey veya diğer ismi ile
Hacı Zaim Mehmet Bey tarafından H.965/M.1557-58’de inşasına başlanmış
ve H. 974/M.1566-67’de tamamlanmış olduğunu tarihi vesikalardan öğreni-

27
Eyice, a.g.e., s. 729-752.
28
Eyice, a.g.e., s. 729-752.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 27

yoruz29. Köprü inşaatı dokuz yıl sürmüş. Köprünün mimarı, Mimar Sinan’ın
talebelerinden Mimar Hayrettin’dir.
Köprünün her iki yanında kuleler, değirmenler, hamam, bekâr evi ve
Tabhane Camii şehrin siluetini oluşturmaktadır. Bu sebepten köprü Mostar
şehrinin sembolü olmuştur. Bütün Dünya Mostar’ı bu köprüsüyle tanımak-
tadır. Köprü inşa edildiğinden beri 450 yıldır farklı kültürleri, farklı dinleri
ve milletleri ayıran Neretva nehri üzerinden yılmadan yıpranmadan asli
fonksiyonu olan köprülük vazifesini yaptı.
Köprü birçok şiire, romana ve hikâyeye konu olmuştur. Tek kemer gözlü
sivri kemerli olan köprünün uzunluğu 28.60 m.’dir. Köprüde iki ayak ara-
sındaki mesafe 12 m.’dir. Kemer gözündeki kilit taşının su seviyesinden
olan yüksekliği 19.70 m.’dir. Köprünün taş korkuluklar arasındaki genişliği
4 m.’dir. Kesme taştan yapılmış köprünün kemer taşları birbirine kurşun
dökümü çivilerle bağlanmıştır. Sadece yayalar tarafından kullanılan köprü-
nün alt döşemesi küçüklü büyüklü taş levhaların oluşturduğu basamaklar
bulunmaktaydı. Son restorasyonda köprünün sol sahil ayağının ön tarafında
kâgir bölümde, 6.70 m. Boyunda, 2 m. genişliğinde ve en az 6.50 m. yüksek-
liğinde bir odanın olduğu tespit edildi. Bu odalar Türk köprü mimarisi gele-
neğinde yolcuların barınması için kullanılan mekânlar olduğu bilinmektedir.
Köprü 1737 ve 1963 yıllarında onarıldığı bilinmektedir. Büyük bir tahribata
yol açan 1992–1995 yılları arasındaki iç savaştan belleklerde kalan görüntü-
lerden biri Mostar Köprüsü’nün yıkılış sahnesiydi. Türk halkı, Mostar Köp-
rüsünü 9 Kasım 1993 tarihinde Hırvatlar’ın attığı bir obüs mermisi ile yıkı-
lış sahnesini televizyonlardan seyrederek tanıdı. Mostar’ın ve hatta Balkan-
ların bu kültür sembolünü geleneksel teknikler ve yerel zanaatkârların yar-
dımıyla yeniden inşa etmek için birçok uluslararası kuruluş harekete geçti-
ler. Köprü restorasyonunda, Mostar köprüsü ile ilgili arşiv belgelerini top-
lamakla Türkiye adına görevlendirilmiş olmaktan da mesleki hayatımda çok
büyük bir has aldım diyebilirim. Türk İnşaat firması ER-BU tarafından aslı-
na uygun şekilde restorasyonu yapılarak 4 Ağustos 2004 yılında muhteşem
bir açılışla tamamlandı.

29
Bejtiç, Alija, Spomenici Osmanlıjske Arhitekture u Bosni i Hergovini, Prilozi, Br. III-IV,
Sarajevo, 2953, s. 275; Cevdet Çulpan, Türk Taş Köprüleri, TTK, Ankara, 1975; Çeliç,
Cemal, Stari Most u Mostaru, Naşe Starine, Br. I, Sarajevo, 1953, s.140-143.
28 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

3. Vişegrad, Sokullu Mehmed Paşa Köprüsü

Mimar Sinan’ın Balkanlarda günümüzde ayakta kalmış en önemli eserle-


rinden biri de, üç padişaha sadrazamlık yapmış Sokullu Mehmed Paşa’nın
kendi adına doğum yeri olan Vişegrad’ta (eski ismi Sokol) Mimar Sinan’a
Drina Nehri üzerine yaptırdığı köprüdür. Birçok tarihi sahneye şahitlik
yapmış olan köprü, şiirlere ve romanlara da konu olmuştur. Osmanlının son
dönem siyasi ve sosyal hayatını konu alan ve birçok ödüle layık olan İvo
Andriç’in “Drina Köprüsü” adlı Nobel ödüllü romanın ilham kaynağını bu
köprü teşkil etmiştir.
Tarihi vesikalarda, Mimar Sinan’ın köprüyü inşaatı sırasında, köprü ile
birlikte Sokullu Mehmed Paşa adına bir saray ve külliye yapıları inşa ettiği
belirtilmektedir.30 Sözü edilen saray ve külliye yapılarından günümüzde
hiçbir iz kalmamıştır. Köprünün hicrî 979 miladî 1601 yılında inşaatına
başlanmış ve hicrî 985 milâdî 1607 tarihinde tamamlandığını iki ayrı kita-
beden öğreniyoruz31. Eski tarihli olan kitabe tâlik, daha geç tarihli olan
kitabe ise sülüs yazı türünde yazılmıştır. Köprü, 12 kemer gözlü, 189 m
uzunluğunda ve korkuluklar arası yol genişliği ise 6 metredir. Kemer ayakla-
rı 3.65-3.85 ölçüsündedir. Kemer göz açıklıkları doğu tarafından başlayarak
sırasıyla 10.70, 11.56, 12.47, 13.42, 13.88, 14.74, 14.18, 13.12, 11.60, 11.20
ve 5.10 m’dir32. Köprü, 1664, 1876, 1911, 1915, 1940 ve 1949 yıllarında
kısmen tamir geçirdiği bilinmektedir33. Kesme taştan yapılmış köprünün
orta kısmında suyun aktığı yönde bir seyir köşkü ve karşısında kitabe levha-
sı bulunmaktadır. Günümüzde ağır vasıtaların kullandığı köprü, acilen köp-
rü ayakları, kemer gözleri, mahmuz ve korkuluklarının onarıma ihtiyacı
vardır.

30
Saî Mustafa Çelebi, Tezkiretü’l-Enbiya, İstanbul Üniversitesi Merkez Kitaplığı, Nu: 6826,
el yazması.
31
Ayverdi, a.g.e., s. 509.
32
C. Çeliç-M.Mujezinoviç, Stari Mostovi u Bosni i Hercegovini, Sarajevo, 1969, s. 141-158;
33
Cemal, Çeliç, Obnova Sokoloviçeva Mosta u Vişegradu, Naşe Starine Br. I, Sarajevo,
1953, s.177-181.
KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA 29

Sonuç ve Değerlendirme

Sonuç olarak, Balkanlarda Türk eserlerinin durumuna genel olarak bak-


tığımızda, Makedonya, Bosna-Hersek ve Kosova’daki yapılar, diğer Balkan
ülkelerine nispetle daha iyi korunmuş ve bakımlıdır diyebiliriz. Balkanlar’da
1913’te Türk hâkimiyetinin çekilmesinden sonra, Türk yapılarının büyük bir
kısmı zamanla yıkılıp ortadan kaldırılmış; bir kısmı birkaç duvar parçası
veya harabe halinde, çok az bir kısmı da eski orijinal haliyle veya tamiratlar-
da değiştirilerek günümüze ulaşabilmiştir. Yapıların büyük bir kısmının yok
olmasında değişik tarihlerde vuku bulan savaşların, yangın ve deprem gibi
tabii afetlerin yanı sıra tarihi mirasa sahip çıkması gereken kurum, kuruluş
ve kişilerin bilinçsizliğinin de rolü vardır. En önemli sebep ise, Balkan ülke-
lerindeki yönetimlerin şehir görüntüsünü Osmanlı varlığı ve kültürüne ait
yapılardan “temizlemek” maksadıyla şehir imar planlarını bahane ederek
giriştikleri kasıtlı tutumlardır.
Türklerin veya Müslüman nüfusun azınlıkta kaldığı Bulgaristan, Make-
donya, Bosna- Hersek, Yunanistan, Arnavutluk, Karadağ ve Kosova’ya naza-
ran, tamamen terk ettikleri Sırbistan, Macaristan, Romanya ve Hırvatistan
gibi ülkelerde bulunan Türk eserlerindeki tahribat büyük boyutlardadır. Bu
ülkelerdeki Türk eserleri ya bakımsız ya da kendi hallerine terkedilmiş du-
rumdadırlar. Burada ayakta kalmayı başaran bir kısım eserde sahipsiz kaldı-
ğı için farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Buna örnek olarak, Bulgaristan’da
Sofya’da Mahmut Paşa Camii’nin başlangıçta kilise, şimdi müze, Macaris-
tan’da Peç’te Kazım Paşa ve Zigetvar’da Ali Paşa, Yunanistan Kavala’da İb-
rahim Paşa, Hırvatistan’da Cakovo Camilerinin kilise olarak kullanılmasını
gösterebiliriz.
Balkanlar’daki Türk yapıları plân, hacim biçimlenişi, malzeme ve teknik,
cephe düzeni ve süsleme bakımından Osmanlı–Türk mimarisinin bir bölü-
münü teşkil etmektedir. Balkan ülkelerindeki Türk eserleri Anadolu’daki
çağdaşı olan yapılarla pek çok bakımdan benzerlikler göstermektedirler. Öte
yandan Balkanlar’da, Anadolu Türk mimarisinde de örneği az bulunan, son
cemaat kısmında üç kubbe yerine iki kubbe kullanılan Üsküp Muslihuddin
Abdulgani (Dükkancık) Camii ile Yeni Pazar (Novi Pazar)’da Altın Alem
Camii ve Mitroviça Majiç Köyündeki Muslihuddin Abdülgani (Müezzin Ho-
ca Camii) gibi yapılara rastlanmaktadır. Balkanlar’da kısmen veya tamamen
30 KÖPRÜLER KURDUK BALKANLARA

ayakta olan camilerin Erken ve Klasik Osmanlı Mimarisi’nin plan ve hacim,


malzeme, teknik ve süsleme anlayışını devam ettirdikleri dikkat çekmekte-
dir.
Balkanlarda Türk eserleri, Türklerin haklı olarak iftihar kaynağı olmanın
yanı sıra, aynı zamanda bölgede yaşayan insanların ve insanlığın ortak mira-
sı ve zenginliğidir. Bu itibarla söz konusu eserlerin korunması, aslına uygun
bir şekilde restore edilmesi ve kullanılması için öncelikle Türkiye ve Balkan
ülkelerinin ilgili kurumlarının işbirliği içerisinde bulunmaları gerekmekte-
dir. Başlangıçta Balkanlarda envanteri çıkarılmamış Arnavutluk, Karadağ,
Yunanistan, Romanya ve Macaristan’daki Türk eserlerinin bir envanterinin
çıkarılmasına acilen ihtiyaç vardır. Bunların içinden restorasyona acil ihtiya-
cı olanların tespit edilip onarılmasına ihtiyaç vardır. Türkiye’de yurt dışı
Türk eserlerinin envanter ve restorasyon işleriyle ilgilenecek devlet destekli
bütün yetkilerle donatılmış, bu sahada uzman kişilerden oluşan devlet ku-
rumlarından ayrı özerk bir yapılanmaya gidilmesi gerekir. Şimdiye kadar,
konuyla ilgili devlet kurum ve kuruluşlar arası yetki kargaşalığı yüzünden
başlayan restorasyonlar güçlükle devam etmektedir. Bütün bu engelleri aş-
mak için sağlam bir hukuki zemine oturan, tam yetkilerle donatılmış sadece
yurt dışı kültür mirasımızla ilgilenecek özerk bir kurumun oluşturulmayla
mümkündür. Günümüzde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Mü-
dürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı, TİKA, bazı vakıf ve belediyelerimizin özel
gayretlari ile yürütülen bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürümediği her-
kesçe malumdur. Özerk bir birim veya kuruluşun sadece bu işlerle ilgilen-
mesi durumunda, haliyle eserlerle ilgili bir veri bankası oluşacak ve müda-
haleler daha etkin ve hızlı oluşaşacaktır. İnsanlığın ortak mirası olan bu
eserlerimizin onarımına, her ülke ve kuruluştan destek bulunabileceğini
umuyoruz.

You might also like