Professional Documents
Culture Documents
Birinci Dunya Savasi Yillarinda Erzurum PDF
Birinci Dunya Savasi Yillarinda Erzurum PDF
ERZURUM VALİLİĞİ
Yayına Hazırlayan
Merve UĞUR
ANKARA-2015
5846 sayılı kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve iktibas hakları
Atatürk Araştırma Merkezi’ne aittir.
KİTAP SATIŞI:
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
Mağaza : Bayındır 1 Sok. Nu:24/6 Kızılay/ANKARA
Kurum : Ziyabey Cad. Nu: 19 Balgat-Çankaya/ANKARA
Tel: 009 (0312) 285 55 12
Belgegeçer: 009 (0312) 285 65 73
e-posta : bilgi@atam.gov.tr
web : http://www.atam.gov.tr
e-mağaza : e-magaza.atam.gov.tr
ISBN : 978-975-16-3093-3
İLESAM : 15.06.Y.0150-460
BASKI SAYISI : 500 Ad.
BASKI : ÜÇ S BASIM LTD. ŞTİ. (0312) 395 94 45
İÇİNDEKİLER
AÇILIŞ KONUŞMALARI
Erzurum Valisi
Dr. Ahmet ALTIPARMAK ....................................................................... 11
BİLDİRİLER
SALON I
I. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ömer TURAN
SALON II
I. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Selami KILIÇ
SALON I
II. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Besim ÖZCAN
SALON II
II. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Selma YEL
SALON I
III. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehmet CANATAR
SALON II
III. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mustafa TURAN
SALON I
IV. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Abdullah İLGAZİ
SALON II
IV. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ömer TURAN
SALON I
V. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Adnan SOFUOĞLU
Prof. Dr. Mehmet ÇANLI ..................................................................... 621
Üsteğmen Hüseyin Avni (GENÇAĞA) Bey’in Hatıralarında Doğu Cephesi’nde
Sosyal ve Ekonomik Hayat
SALON II
V. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mustafa TURAN
SALON I
VI. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Esin DERİNSU DAYI
SALON II
VI. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Betül ASLAN
SALON I
VII. OTURUM
Oturum Başkanı: Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR
EKLER................................................................................................... 921
SEMPOZYUM KURULLARI
DÜZENLEYEN KURUMLAR
Erzurum Valiliği
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü
T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi
ONUR KURULU
Dr. Ahmet ALTIPARMAK (Erzurum Valisi)
Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA (Yükseköğretim Kurulu Başkanı)
Prof. Dr. Derya ÖRS (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı)
Prof. Dr. Yakup MAHMUDOV (Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı)
Prof. Dr. Hikmet KOÇAK (Atatürk Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN (Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı)
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN (Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı)
Nihat BÜYÜKBAŞ (Atatürk Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı)
Prof. Dr. Yavuz ASLAN (Atatürk Üniversitesi)
Prof. Dr. Süleyman ÇİĞDEM (Atatürk Üniversitesi)
Prof. Dr. Abdullah İLGAZİ (Dumlupınar Üniversitesi, ATAM Bilim Kurulu Üyesi)
Prof. Dr. Selami KILIÇ (Atatürk Üniversitesi, ATAM Bilim Kurulu Üyesi)
Prof. Dr. Adnan SOFUOĞLU (Hacettepe Üniversitesi, ATAM Bilim Kurulu Üyesi)
Prof. Dr. Ömer TURAN (ODTÜ, ATAM Bilim Kurulu Üyesi)
Prof. Dr. Selma YEL (Gazi Üniversitesi, ATAM Bilim Kurulu Üyesi)
Yrd. Doç. Dr. Savaş EĞİLMEZ (Atatürk Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. İskender YILMAZ (Atatürk Üniversitesi)
Hüseyin TOSUN (ATAM Bilimsel Çalışmalar Müdürü)
Merve UĞUR (ATAM Uzman Yardımcısı)
Arş. Gör. Ersoy ZENGİN (Atatürk Üniversitesi)
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Dursun Ali AKBULUT (Ondokuz Mayıs Üniversitesi)
Prof. Dr. Betül ASLAN (Atatürk Üniversitesi)
XII SEMPOZYUM KURULLARI
ERGÜL BALLI*
ÖZET
Birinci Dünya Savaşı’nda uygulanan savaş ekonomisi koşulları hem ekono-
miler ve hem de toplumlar üzerinde uzun vadede yıpratıcı ve öğretici etkiler ya-
ratmıştır. Savaş yıllarında uygulamaya konan iktisadî, toplumsal ve demografik
projeler, savaş sonrası dönemde uluslararası ilişkilerin ve dünya ekonomisinin ye-
niden şekillenmesinde belki de en önemli faktör olmuştur. Birinci Dünya Savaşı,
savaşan tüm ülkelerde olduğu gibi Osmanlı topraklarında da cephe ilerisi ve ge-
risiyle topyekûn bir mücadele ortamı yaratmıştır. Savaş, özellikle iaşe konusunda
ülke çapında çözülmesi güç sorunları beraberinde getirmiştir. İaşe meselesiyle
birlikte savaş mağdurlarının iskânı, sıcak savaşın fiilen yaşandığı bölgelerde tam
anlamıyla bir ölüm kalım mücadelesine dönüşmüştür.
Kafkas Cephesi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında sa-
vaştığı iki taarruz cephesinden biridir. Kafkas Cephesi’nin açılmasıyla birlik-
te Rusların esas hedefi Erzurum olmuş ve tüm taarruz stratejilerini Erzurum’u
ele geçirmek üzerine kurmuşlardır. Rus ordularının Erzurum yönüne doğru
ilerlemeye başlamalarıyla birlikte hem Rus hem de Ermeni saldırılarından ko-
runmak isteyen Erzurum halkı, batı istikametine bir göç dalgası başlatmıştır.
Erzurum’dan özellikle Erzincan, Sivas, Adana, Elazığ, Diyarbakır, Halep yönü-
ne göç eden mültecilerin sevk ve iskânı ile iaşe meselesinin çözümü güç bir sorun
halini almıştır. Süreç içinde mülteciler iktisaden üretici olmaktan çıkıp sadece
tüketici bireyler haline gelmişlerdir. Bundan dolayı öncelikle hayatta kalmala-
rı ve yaşamaya devam edebilmeleri için iktisaden üretici niteliğine kavuşturul-
ABSTRACT
The war economy conditions which existed during the World War I (WWI)
created long term effects which are corrosive as well as instructive both on econo-
mies and societies. The economic, societal and demographic projects which were
adopted during the war constituted possibly the most important factor in the re-
shaping of international relations and the world economy. The WWI created an
atmosphere of altogether struggle both at the battle fronts and behind the front
lines for the Ottomans, like it did for other fighting parties. The war brought
particularly difficult problems related to subsistence at the national level. In ad-
dition to subsistence, relocation and settlement of the victims of the war brought
along a life-or-death struggle for the regions directly affected by the fighting.
The Caucasian Front is one of the two offensive fronts which the Ottomans
fought at WWI. With the opening of the Caucasian Front, the main target for
the Russians became the city of Erzurum and the whole offense strategy of the
Russians was centred on taking control of this city. When the Russian troops
started advancing towards this city, the people of Erzurum created a migration
wave towards the West. In consequence, the settlement and subsistence of the
refugees who moved towards the cities of Erzincan, Sivas, Adana, Elazığ, Di-
yarbakır, Halep became very difficult problems. In this process, the refugees
stopped being producers and became mere consumers. Therefore, it became ne-
cessary for these individuals to be made economically active producers for them
to survive. For this purpose, the General Directorate of Tribes and Refugees
(Aşâir ve Muhacirîn Müdiriyet-i Umumiyesi) which was under the Ministry of
Interior took certain precautions using its available financial resources. The issue
of migration and migrants from Erzurum created a considerable strain on the
Treasury and national economy under the conditions of war economy. When
the Russians retreated, they intended to return to where they used to live. They
860 ERGÜL BALLI
faced the adverse conditions this time concerning the lack of subsistence and
public order created by the destruction and looting during the occupation. They
were only to able reach their pre-war living standards in the Republican years.
Key Words: World War I, Erzurum, General Directorate of Tribes and
Refugees, Subsistence, Settling
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 861
İSKÂN VE İAŞESİ
1- GİRİŞ
Birinci Dünya Savaşı’na giden yolda etkili olan asıl sebep, Fransız Devrimi’yle
birlikte Avrupa’da hanedana dayalı devlet sisteminin yerini ulus devletin alması
konusunda duyulan özlemdi. Bu hayale ulaşılması için seçilmiş olan yegâne va-
sıta ise ulusçu bir söylem üzerine oturtulmuş emperyalist siyasetti. Almanların
Germen ırkı, Rusların Slav ırkı ve İngilizlerin Anglo-Sakson ırkının üstünlüğü
üzerine inşa ettiği politikalarla 1914 yılı öncesinde Balkanlar adeta bir barut fı-
çısı halini almıştı. Balkan devletlerinin patronları olan Avrupalı büyük devletler,
sadece bu bölgede değil Afrika, Orta Doğu, Kafkasya gibi tüm stratejik coğraf-
yalarda sonsuz bir mücadele halindeydiler. İstanbul ve Boğazlar ise, emperyalist
çıkarlar açısından savaşmadan çözülmesi imkânsız bir kördüğüme dönüşmüştü.
Emperyalist devletlerin hiçbiri diğerini tam anlamıyla yutabilecek ya da savaş
tehlikesi belirdiğinde tek başına ayakta kalabilecek kadar güçlü değildi. Bu du-
rum, dünya üzerindeki en büyük emperyalist güçleri iki ayrı blok halinde örgüt-
lenmeye itti. 1 Ağustos 1914 günü geldiğinde ise epeydir silahlanan iki ayrı blok,
birbiri üzerinde hegemonya kurmak ve dünyayı yeniden paylaşmak için sıcak
savaşa girdi. Bu tarihten itibaren dünyanın gördüğü en yıpratıcı savaşlardan biri
başlamış oluyordu.
Birinci Dünya Savaşı, yaratacağı iktisadî, siyasî, sosyolojik, demografik,
çevresel etkilerle 20. yüzyılın geri kalanını şekillendirecekti. Bu bağlamda mil-
yonlarca insanın ölümüne sebep olan bu yıkım, ayrı ayrı savaşan ülkelerin tama-
mını etkilemiştir. Savaşan taraflar, 19. yüzyıl savaşlarından farklı olarak savaş
ekonomisi koşulları içinde tüm insan gücü ve iktisadî kaynaklarını kullandıkla-
rından siviller de cephedekiler kadar savaştan etkilenmişlerdir. Savaşın meydana
getirdiği en önemli sorunlardan biri de göçmen meselesi olmuştur.
Bu çalışmanın amacı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Erzurum’dan iç böl-
gelere doğru yaşanan göç dalgasını yönetmek durumunda olan İttihat ve Terak-
ki hükümetleri ile özellikle İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyet-i Umumiyesi
(Mart 1916’dan itibaren Aşâir ve Muhacirîn Müdiriyet-i Umumiyesi)’nin iskân
ve iaşeye dair faaliyetlerini analiz ederek sıcak savaşın yarattığı zorlayıcı iktisadî
ve sosyal sorunları ortaya koymaktır.
Çalışmamızın önemi, genelde Cihan Harbi özelde de Kafkas Cephesi’nin
Osmanlı ekonomik ve sosyal hayatında yarattığı etkilere dair var olan boşlu-
ğun doldurulmasına katkı sağlamasıdır. Araştırma, T.C. Başbakanlık Osmanlı
Arşivi, Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Âyan Zabıt Cerideleri ile dönemin süreli
yayınlarından elde edilen verilerle desteklenmiştir.
862 ERGÜL BALLI
güçlü bir orduya sahip olmak ve ayrı bir emperyalizm teorisi kurmak suretiyle
kendi politikasını şekillendirmek durumundaydı. İngiltere bu yarışa bütün dev-
letlerden önce başlamış, çoktan “üzerinde güneş batmayan krallık” halini almıştı.
Sanayileşme ve dünya ticaretine hakim olma sürecine İngiltere’den hemen sonra
katılan Fransa da benzer şekilde dünyanın pek çok bölgesinde sömürgeler edin-
mişti.
İktisaden diğer Avrupalı güçlerin gerisinde kalmış olan Rusya’nın emperya-
list fikirlerinin göz bebeği ise İstanbul’du. İstanbul ve Boğazlar, Rusya’ya sahip
olduğu coğrafyanın kapısını açıp açık denizlere inme ve dünya ticaretini haki-
miyeti altına alma imkânı sunan bir simge halini almıştı. Devasa topraklara sa-
hip olan Rusya, bununla yetinecek değildi. Emperyalist hedefleri onu ekonomik
zenginlik açısından önemli olan topraklar –Türkiye, Kafkasya ve İran- istikame-
tinde yayılmaya yönlendiriyordu.
Bu ülkelerin arasında en agresif yayılmacı siyaseti benimseyen ülke ise, eko-
nomik kaynakların kontrolü konusunda İngiltere, Fransa ve Rusya’ya göre yarışa
geç başlamış olan Almanya’ydı. Benimsemiş olduğu doğu politikası gereğince
Osmanlı Devleti ile yakınlaşan Almanya, Berlin-Bağdat arasında inşa edeceği
demiryolu, başka bir deyişle açacağı koridor sayesinde emperyalist hedeflerine
ulaşmayı planlıyordu.
Emperyalizm yarışına sonradan katılan bir diğer millet olan İtalyanlar ise
1870’ten sonra Akdeniz’den “Bizim Deniz” diye bahsetmeye başlamış; henüz
Batılıların eline geçmemiş bir toprak olan Trablusgarp’a göz koymuşlardı.2
20. yüzyıl yaklaşırken Avrupalı büyük devletler arasındaki rekabet, doruk
noktasına ulaşmıştı. 19. yüzyılın sonlarına doğru en ürkütücü ortak düşman
olan Almanya’ya karşı güvenlik tedbirlerini arttırmak için bir araya gelen İngil-
tere, Fransa ve Rusya ikili çekişmelerin olduğu bölgelerde eski düşmanlıklarının
üzerini örterek bir uzlaşma bloğu oluşturmuşlardı. Almanya ise Ruslara karşı
desteklediği Avusturya-Macaristan ve Fransızlara karşı tuttuğu İtalya ile diğer
bloğa oranla daha sıkı bağları içeren bir ittifakın içine girmişti. Artık dünya
birbirine düşman iki kampa ayrılmış, nefesler tutulmuş, büyük Avrupa savaşı
beklenir olmuştu. Nihayet Balkanlar’da patlayan bir kurşunla, iki perdeli bu
emperyalist oyunun ilk perdesi açılmış oldu.
2 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi (İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı, 1908-
1918), C IX, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s. 359.
864 ERGÜL BALLI
7 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitapevi, İstanbul, 2011, s. 414.
8 Karal, a.g.e., s. 382.
9 Karal, a.g.e., s. 384.
10 Cemal Paşa, Anılarım 1913-1922, hzl. Fahri Parin, Paraf Yayınları, İstanbul, 2010, s. 143;
Servet-i Fünun, “ ‘Yavuz’ ve ‘Midilli’ Zırhlılarımız”, C 47, S 1210, 31 Temmuz 1330 (13
Ağustos 1914), s. 208.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 867
İSKÂN VE İAŞESİ
Bununla birlikte Goben ve Breslau isimli iki Alman zırhlısı 3 Ağustos günü
Cezayir limanlarını bombaladıktan sonra aldıkları emir üzerine Çanakkale
doğrultusunda yol almaya başlamışlardı. Gemilerin süvarisi Amiral Souchon’a
Osmanlı-Alman İttifak Antlaşması’nın imzalandığı haberi ulaştırılmıştı. Gemi-
lerin Çanakkale istikametinde yol aldığını öğrenen Enver Paşa, Alman Elçisi’ne
zırhlıları Boğaz’dan geçirebileceğini belirtmişti.11
Fakat bu iki savaş gemisini Çanakkale Boğazı’ndan içeriye almak, İttihat ve
Terakki Hükümetini siyasal bir krizle karşı karşıya getirmişti. Osmanlı tarafsız-
lığını ilan ettiğinden tarafsızlık kurallarına göre Osmanlı Devleti’nin ya 48 saat
içinde bu savaş gemilerini kendi kara sularından çıkarması ya da silahsızlandıra-
rak savaş sonuna kadar bu limanda gözetim altında bulundurması gerekiyordu.
Osmanlı Devleti, Almanları gücendirmekten fazlasıyla çekiniyordu. Zaten bu
iki tedbir de Osmanlı-Alman İttifak Antlaşması’nın muhteviyatına aykırıydı.
Diğer taraftan hiçbir şey yapılmaz ise bu da Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığı-
nın sonu anlamına gelir ve bir oldu-bittiyle kendini fiilen sıcak savaşının içinde
bulurdu. Meclis-i Vükela üyeleri arasında yapılan müzakere neticesinde zaman
kazanmak maksadıyla Alman Elçisi’yle görüşmeye karar verildi. Alman Elçi-
si Wangenheim ile görüşmeye Talat Paşa ile Halil Bey gitmişti. Wangenheim,
Halil Bey’in gemilerin Osmanlı Hükümeti tarafından satın alınması teklifini
kabul etti.12 Bu siyasî krizin çözülmesi için aldatmacaya başvurulmuş, kamuo-
yuna ve İtilaf Devletleri’ne aslında bu iki geminin Almanya’dan 80 milyon mark
karşılığında satın alındığı bildirilmişti. Osmanlı sancağı altında Goben’e “Yavuz
Sultan Selim”, Breslau’ya da “Midilli” isimleri verilmişti. Boğaz’dan geçen Al-
man gemilerinin bu şekilde Osmanlı donanmasına katılması, kamuoyu tarafın-
dan Reşadiye ve Sultan Osman’ın diyeti olarak yorumlanmıştı. İngiltere’ye bu
iki gemi sipariş edilirken Hükümet, halkın yardımına başvurmuş olduğundan
Yavuz ve Midili’nin Osmanlı donanmasına katılması, kamuoyunu biraz olsun
teselli etmişti. Servet-i Fünun’da çıkan bir makalede bu iki Alman zırhlısının
teknik özelliklerinden bahsedilirken özellikle Goben’in ne derece mükemmel bir
savaş gemisi olduğunu belirtiliyor; İngiltere’nin insafsızlığına karşın Almanların
gemileri satma şeklindeki hoş teklifi memnuniyetle karşılanıyordu.13
tirilmişti. Fakat Amiral, her fırsatta Bahriye Nazırı Cemal Paşa’dan bağımsız
hareket etmek niyetinde olduğunu belli ediyordu. Osmanlı Hükümeti ise bu
sıralarda Amiral Souchon’un donanmayı Karadeniz’e çıkarıp bir oldu-bittiyle
Osmanlı Devleti’ni savaşa sürüklemesinden endişe ediyordu.15
5 Ekim’de Enver Paşa’nın Amiral Souchon’a Osmanlı donanmasını ta-
lim yaptırmak için Karadeniz’e çıkartma izni vermesiyle beklenen olup-bitti-
nin zamanı yaklaşmaya başlamıştı. Enver Paşa ile Alman Genelkurmay Baş-
kanlığının görüş birliği neticesinde Osmanlı donanmasının savaş ilan etmeden
Karadeniz’de Rus filosunu batırarak deniz üstünlüğünü ilan etmesine karar ve-
rilmiş; saldırının zamanı Amiral’e bırakılmıştı.16
Karadeniz’e açılan Amiral Souchon’un nihayet 29 Ekim 1914’te Rus filo-
sunu vurmasıyla Karadeniz çatışması başlamış oldu. Fakat meselenin özü ka-
muoyuna basın aracılığıyla farklı biçimde yansıtılmıştı. Buna göre Osmanlı do-
nanması Karadeniz’de talim yaparken Rus savaş gemilerinin düşmanca manev-
raları karşısında kendini savunmak zorunda kalmış; yaşanan mücadelede Rus
tarafı epeyce zayiat vermişti. Osmanlı Hükümeti’nin başındaki isim olan Sait
Halim Paşa, Karadeniz çatışmasının üzerine çıkması muhtemel savaşı önlemek
maksadıyla 31 Ekim’de Rusya’ya bir nota vermişse de artık ok yaydan çıkmıştı.
Osmanlı notasının Rus başkentine gönderildiği gün, Rus Elçisi İstanbul’dan
ayrılmış ve siyasal ilişkiler kesilmiş bulunuyordu. 1 Kasım’da Ruslar Kafkas sı-
nırında düşmanca hareketlere başlamışlardı. 2 Kasım’da da Rus Çarı, Osmanlı-
lara karşı savaş açtığını tüm Rus milletine bildiriyordu. 5 Kasım’da İngiltere ve
Fransa da Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmıştı. Artık savaşı kabullenmekten
başka bir çare kalmadığını gören Hükümetin, Osmanlı Meclisi’nden güvenoyu
alması üzerine 11 Kasım’da İttifak Devletleri’ne karşı savaş açıldı.17 Bu savaş
Osmanlı Devleti için artık bir ölüm kalım savaşıydı.
Öte yandan Karadeniz olayının gerçekleşmesinden önce Osmanlı Kafkas
Ordusu nam-ı diğer 3. Ordu, Rusların bir taarruzu karşısında Erzurum-Kars yo-
lunu kapamak maksadıyla Erzurum civarında yapılacak bir savunma savaşı için
hazırlıklarını sürdürüyor; taarruz için de bazı alanlarda tahkimde bulunuyordu.
cephesinde yine Türklere karşı harb etti. Rus Kafkas ordusunun en ağır
işlerini ve en tehlikeli hücumlarını biz Ermeniler deruhte etmiştik. Rusya
bu cephede Ermenilerden çok istifade etti.”
Bkz.“Ermenilerin Harbi Umumideki Hizmetleri” Sebilürreşad, C 18, S 449, 20 Teşrinisani
1335 (20 Kasım 1919), s. 84.
25 Karal, a.g.e., s. 408-416.
26 Rusların Erzurum’u işgal etmelerinin ardından bölgedeki faaliyetleri için bkz. Mevlüt
Yüksel, “Birinci Dünya Savaşı’nda Erzurum’un İlk İşgal Günleri”, Atatürk Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S 37, 2008, s. 259-287.
27 “Kafkasya Saha-i Harbi”, Servet-i Fünun, C 48, S 1225, 13 Teşrinisani1330 (26 Kasım
1914), s. 46.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 873
İSKÂN VE İAŞESİ
28 “Kafkasya Saha-i Harbi”, Servet-i Fünun, C 48, S 1225, 13 Teşrinisani1330 (26 Kasım
1914), s. 46.
29 Karal, a.g.e., s. 418-422.
30 Tuncay Öğün,“Turan Gazetesi Örneğinde Osmanlı Basınında Kafkas Cephesi’nin İlk Ay-
ları ve Sarıkamış Harekâtı”, TYB Akademi Dil, Edebiyat ve Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl
4, S 11, Mayıs 2014, s. 69.
874 ERGÜL BALLI
elverişli bir ortamın oluşmasını sağladı. Nihayet 18 Aralık 1917’de Ruslar ile
Osmanlılar arasında Erzincan Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Türk-Rus savaşı
son bulmuş oldu.33 Fakat bu sefer de aynı cephede iki müttefik devlet Almanya
ve Osmanlı, karşı karşıya geleceklerdi. Savaşın son yılında Osmanlı Devleti’nin
tekrar Kafkas ötesine geçişi ve bölgeye yönelik emellerini aşırı bulan Almanlar,
kısa süre içinde müttefik rolünü bırakıp Türklere karşı savaşan bir düşman or-
dusu halini alacaktı.34
İşte tam da bu sıralarda yani Ruslar tarafından Doğu Anadolu vilayetleri-
nin işgal edilmeye başlandığı Mart 1916’dan Bolşeviklerin iktidarı ele geçirip
savaştan çekilme kararı alması ve Rusların cepheyi terk etmesine kadar geçen
süreçte Osmanlı topraklarında en büyük insanlık dramlarından biri yaşanmıştı.
Doğu vilayetlerinde yaşayan ve Rus işgalinden kaçan Müslüman halk, mülteci
konumuna düşmüştü. Doğu cephesinde savaşın bitmesinin ardından Rus asker-
lerinin Kafkas Cephesi’ni terk ederken silahlarını Ermenilere bırakmaları, mül-
teci sorunun bir süre daha devam etmesine sebep oldu.
35 Bu konuda bkz. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, C 3, İçtima Senesi 3, 5 Mart
1333 (1917)
36 “Muhacirin Meselesi”, İktisadiyyat Mecmuası, C 1. Sene 2, S 50, 29 Mart 1333 (29 Mart
1917), s. 1.
37 Ahmet Efiloğlu, “ ‘24 Mayıs 1920 Tarihli Raporuna’ Göre Aşair Ve Muhacirin Müdüriyet-i
Umumiyesi Ve Faaliyetleri”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S 19, Yıl. 2011,
s. 112-113; Teşkilat kanunu hakkında bkz. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, C
1, İçtima Senesi 2, 30 Kânunusâni 1331 (1915), s. 575-576.
38 Volkan Marttin, “Bir Osmanlı Kurumunun Adı ve Etkinliği Üzerine”, Uluslararası Av-
rasya Sosyal Bilimler Dergisi, C 2, S 5, Aralık 2011, s. 22.
39 Osmanlı kaynaklarında mülteci ve muhacir kavramları birbirinden farklı olarak değerlen-
dirilmiş olmasına rağmen iki kavram arasındaki farkın, her zaman ve herkes için net oldu-
ğunu söylemek mümkün değildir. Bu konuda yaşanan kavram kargaşası üzerine duruma
açıklık getiren Aşâir ve Muhacirîn Müdiriyet-i Umumisi Hamdi Bey durumu şöyle ifade
etmiştir:
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 877
İSKÂN VE İAŞESİ
42 Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Bilge Umar (çev.), İnkılap Yayınları, İstanbul, 1998, s.
265.
43 Tuncay Öğün, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayât-ı Şarkiye Mültecileri (1915-1923),
Babil Yayıncılık, Ankara, 2004, s. 36; Fuat Dündar, İttihat ve Terakki’nin Müslümanları
İskân Politikası (1913-1918), İletişim Yayınları, İstanbul, 2011, s. 239; Erol Kaya, Birinci
Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk Mültecileri-Vilâyât-ı Şarkiyye ve Aydın
Vilayeti Mültecileri (1915-1923), Ebabil Yayınları, Ankara, 2007, s. 27.
44 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dahiliye Nezareti Sicill-i Nüfus Tahrirat Kalemi, 82/55.
45 Erzurum’dan diğer Osmanlı vilayetlerine iltica edenler arasında yedi kişilik bir Rus mülteci
grubu da vardı. Dönemin Erzurum Valisi Reşid Bey tarafından Emniyet-i Umûmiye
Müdüriyeti’ne çekilen 1 Temmuz 1330 (14 Temmuz 1914) tarihli telgrafta Konya’ya
gönderilecek olan Rus mültecilerinin masrafları için şimdilik en az 700 kuruşluk sevk
masrafının gerektiği belirtiliyor ve mütemadiyen mülteci gelmekte olduğundan diğer
mülteciler geldikçe kullanılmak üzere 10.000 kuruşluk bir tahsisat gönderilmesi talep
ediliyordu. Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti’nden gelen cevaba göre, içinde bulunulan
senenin bütçesinin altıncı faslının birinci maddesine 700 kuruşluk bir ilave tahsisatta
bulunulmuştu. Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM.MH., Dosya No: 87,
Gömlek No: 95, 26 Şaban 1332 (19 Temmuz 1914); Başbakanlık Osmanlı Arşivi,
DH.EUM.MH. Dosya No: 253, Gömlek No: 56, 24 Haziran 1330 (7 Temmuz 1914).
Ayrıca Erzurum vilayetinden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen 15 Teşrinisani 1330 (28
Kasım 1914) tarihli şifreli telgrafa göre Erzurum’da ikamet eden 48’i erkek 54’ü kadın 102
kişiden oluşan bir Rus tebaası nüfusu vardı. Erzurum’un savaş bölgesi haline gelmesinden
ötürü tıpkı Konya’ya sevk edilen Rus tebaasından olan diğer mülteciler gibi bunların da iç
bölgelere sevkine karar verilmişti. Erzurum Vilayeti, Dahiliye Nezareti’ne sadece erkeklerin
mi yoksa bütün aile bireylerinin mi nakledileceğini soruyordu. Bkz. Başbakanlık Osmanlı
Arşivi, DH.EUM. 5. Şb. Dosya No: 4, Gömlek No: 58, 15 Teşrinisani 1330 (28 Kasım
1914).
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 879
İSKÂN VE İAŞESİ
Valisi Cevdet Bey’in 1 Kanunisani 1332 (14 Ocak 1917) tarihinde gönderdiği
bir telgraftan anlaşıldığına göre Erzurum mültecilerinin bir kısmı Adana’dan
Suriye vilayetine bağlı Baalbek’e sevk ediliyorlardı. Vilayet, mülteci meselesinin
hassasiyetini dikkate alarak yevmiyesi 10 kuruş hesabıyla maaş tahsis edilmesini
talep etmişti.46
Erzurum mültecilerinin iltica ettiği vilayetlerden biri de Halep’ti. Islahiye’de
toplanmış ve çamur içinde bulunan mülteciler buradan Halep’e sevk edilmişler-
di. Halep’ten Baalbek’e sevk edilmeleri için vagon tahsisine imkan olmadığı, ka-
radan nakilleri de son derece zor olduğu için Suriye Valisi Tahsin Bey, mülteci-
lerin Halep vilayetinde iskân edilmelerinin daha uygun olduğunu belirtiyordu.
Bunun üzerine Halep valisi, Halep’e gelen Erzurum mültecilerini emlak-ı emi-
riyeye yerleştirme girişiminde bulundu. Mülteciler, emlak-ı emiriyeye yerleştiri-
lebilirlerdi fakat emlak-ı emiriye statüsünde olan kulübeler tamamen tek kapılı
piramit biçimindeki kulübelerden ibaretti. Daha kötüsü bu kulübeler doluydu.
Bir gün sonra gönderilen telgraftan anlaşılıyor ki, Erzurum mültecilerinin iskânı
için Halep’ten dört günlük mesafede deniz kenarında emlak-ı metrukeden bazı
bahçeli evler bulunmuştu. Ayrıca emlak-ı emiriyede yapılan incelemeler sonu-
cunda seksen hanenin mültecileri yerleştirmeye müsait olduğu anlaşılmıştı.47
Mültecilerin iskânı için yapılan bu tahkikat süresince mültecilerin sefaletleri
daha da artıyor; biraz olsun umutla geldikleri yeni memleketlerde bu duygu ye-
rini hızla bıkkınlığa bırakıyordu.
Osmanlı topraklarının neredeyse en doğusundan yola çıkan Erzurum mül-
tecilerinin bir kısmı da Aydın vilayetine kadar ulaşmıştı. İzmir ve civarında
iskân edilmiş olan Erzurum mültecilerinin sayısı 19 idi.48 Uzun ve yıpratıcı bir
göçle ülkenin en batı kesimine ulaşan bu mülteciler, bir süre sonra Yunan işga-
linden kaçacak ve benzer bir iltica sürecini yeniden yaşayacaklardı.
Mülteciler yukarıda sayılan yerlerin dışında Osmanlı topraklarında çeşitli
vilayet ve sancaklara yerleşmişlerdi. Bunların arasında Ankara, Halep, Hüdaven-
46 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 543, Gömlek No: 27, 1 Kanunisani
1332 (14 Ocak 1917).
47 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM.4. Şb. Dosya No: 24, Gömlek No: 17, 14.11.1332
(27 Ocak 1917), 17.11.1332 (30 Ocak 1917), 19.11.1332 (1 Şubat 1917) ve 22.11.1332 (4
Şubat 1917) tarihli telgraflar.
48 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 577, Gömlek No: 80, 11 Şubat 1334
(11 Şubat 1914).
880 ERGÜL BALLI
49 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 87, Gömlek No: 23, 4 Mayıs 1334 (4
Mayıs 1918).
50 Emval-i metruke kavramı, 1915-1923 yılları arasında Osmanlı topraklarından başka bölge-
lere nakledilen, yabancı ülkelere giden veya kaybolan kişiler bilhassa Ermeni ve Rumların
başta gayrimenkuller olmak üzere terk etmiş oldukları malları tanımlamak için kullanılır.
51 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 61, Gömlek No: 124, 13 Şubat 1331
(26 Şubat 1916); Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 61, Gömlek No:
112, 13 Şubat 1331 (26 Şubat 1916).
52 Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 3, 22 Kanunuevvel 1332
(1916), s. 227.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 881
İSKÂN VE İAŞESİ
gezmekle görevlendirilmişti.53
Görüldüğü üzere Osmanlı Hükümeti, mülteci akınına kayıtsız kalmıyor;
elden geldiğince süreci planlamaya ve yönlendirmeye gayret ediyordu. Bu amaç-
la mültecilerin iskân ve iaşesine yönelik bir takım tedbirler almıştı. Elbette bu
tedbirlerden ilki AMMU’ye tahsis edilen ödeneklerle mültecilerin iskân ve iaşe-
lerinin sağlanmasıydı. Devlet bütçesinin ciddi bir mali baskı altında olduğu bu
yıllarda mülteciler için tahsis edilen ödeneğin yeterli gelmesini beklemek elbette
mümkün değildi. Mültecilerin tamamı kayıtlı olmadığından ve mülteciler de
sürekli hareket halinde olup yer değiştirdiklerinden yardıma muhtaç olanların
gerçek sayısı belirlenemiyor; ihtiyaç duyuldukça Meclis-i Umumi’nin onayıyla
AMMU bütçesine ek ödenekler konuluyordu.54
Savaş bölgesinden kaçan mülteciler için kısa vadede alınan ilk tedbir mu-
hacirin tahsisatından yapılan yardımlarla iskân ve iaşelerine destek olmak olu-
yordu. Bu maksatla mültecilerin sığındıkları bölgelerde tasfiye komisyonları
oluşturulmuştu. Tasfiye komisyonları mülteciler için gerekli olan erzak ve eşya
bedellerini belirleyerek muhacirin ödeneğinden karşılanmak üzere merkez teş-
kilata bildirmekle görevliydiler. Yapılan müracaatlar üzerine Aşâir ve Muhacirîn
Müdiriyet-i Umumiyesi tarafından uygun miktarda para gönderiliyordu.55
Mültecilerin günlük ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için sığındıkları vila-
yetlerce kendilerine belli bir miktar para yevmiye olarak ödeniyordu. Mültecilere
yevmiye tahsis edilmişti ama savaş ekonomisinin yarattığı koşullarda enflasyon
-o günkü deyimiyle gala-i esar- o kadar yüksekti ki, verilen yevmiyelerle mülte-
cilerin hayatlarını idame ettirmeleri mümkün olmuyordu.
İaşe meselesi sadece sıcak savaşın yıkımına maruz kalan mültecileri ilgilen-
diren bir sorun olmaktan çok öteydi. Ülkedeki tüm kaynakların ordu için sefer-
ber edildiği savaş yıllarında hem cephedeki askerlerin hem de cephe gerisindeki
sivillerin ve payitahttaki İstanbul halkının iaşesi en önemli sorun halini almış56;
53 Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 2, İçtima Senesi 3, 12 Mart 1333 (1917), s.
214.
54 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 4, 29 Teşrinisani 1333
(1917), s. 145.
55 Tuncay Öğün, Kafkas Cephesinin I. Dünya Savaşındaki Lojistik Desteği, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1999, s. 317-318.
56 İstanbul’un iaşesi sadece Birinci Dünya Savaşı yıllarına mahsus bir sorun değildi. 1787 yı-
lında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı’nda da mal kıtlığı, yüksek fiyatlar ve nihayet faydadan
çok zarar getiren narh tedbirleri, İstanbul halkını bezdirmişti. Çok da yeni olmayan bu
olguya Osmanlı basını savaş yıllarında fazlasıyla ilgi gösteriyor, yeni yürürlüğe giren İaşe
882 ERGÜL BALLI
kıtlığın getirdiği fiyat artışlarıyla enflasyon oranı 1917 yılında %300’e ulaşmış-
tı.57 Karayolu ulaştırma ağının çok zayıf olduğu Osmanlı topraklarında savaşın
başlamasıyla birlikte uluslararası ticaret yollarının kapanması ve eskiden ithalat
yapılan bazı ülkelerle ticari bağlantıların kopması üzerine Osmanlı Devleti’nde
büyük bir iaşe darboğazı ortaya çıkmıştı. Bu yüzden Osmanlı Devleti, ordu ve
halkın tüm tüketim ihtiyacını iç piyasadan temin etmek zorunda kaldı. Fakat
hem üretken yaştaki erkeklerin silah altına alınması dolayısıyla üretimin düş-
mesi hem de dahili ulaştırma vasıtası olarak da kullanılan hayvanların önemli
bir bölümüne ordunun el koyması yüzünden iaşe sorunu, savaş yılları boyunca
varlığını korudu. Köylülerin askere alınması ve hayvanlara el konulması aynı
zamanda tarımsal üretimde ciddi azalmalara sebep oldu. İaşe buhranı dolayısıyla
cephede ve cephe gerisinde pek çok kişi açlıktan hayatını kaybetti.
Diğer yandan Hükümet, savaşın başlamasıyla birlikte ordunun ihtiyaçlarını
karşılamak için gerekli olan mallara ve çeki hayvanlarına Tekalif-i Harbiye adı
altında el koymuş; karşılığında da ilgililere bir mazbata vermişti. Buna göre el
konulan malların ve hayvanların bedelleri savaşın bitiminden sonra mazbata sa-
hiplerine geri ödenecekti. Mültecilerin bu uygulamadan muaf tutulmasına ka-
rar verilmişti. Buna göre Tekalif-i Harbiye Kanunu’nun 4. maddesine ek olarak
yürürlüğe konulan 6 Şubat 1332 (19 Şubat 1917) tarihli kanun gereğince mül-
tecilerin elinde bulunan tekalif-i harbiye mazbatalarının 10.000 kuruşa kadar
olanlarının tamamı ve 10.000 kuruştan fazla olanların 10.000 kuruşun tamamı
ve geri kalanının yarısı, vilayetçe her ay Harbiye Nezareti’nden talep edilecek
havaleye dayanarak mültecilere ödenecekti.58 Söz konusu kanun hükmünün uy-
gulamasını kolaylaştırmak maksadıyla 7 Mart 1333 (7 Mart 1917) tarih ve 227
numaralı umûm telgrafla vilayetler ve müstakil livaların mülkiye memurları-
na tebligatta bulunulmuştu. Ankara vilayetine bağlı Haymana’da iskân edilmiş
olan Erzurum mültecilerinden Binbaşı Sadık Bey’in dilekçesi üzerine yapılan
işlemden anlaşıldığına göre, Tekalif-i Harbiye mazbatasına sahip olan mültecile-
rin iskân edildikleri mahallin mal sandığına başvurmaları gerekiyordu. Mülkiye
Kanunu hakkında ayrıntılı analizler yapıyorlardı. Bkz. Kazım Şinasi, “Şuun-İaşe İşleri”,
Yeni Mecmua, C 2. C 1. Sene, S 41, 25 Nisan 1918, s. 298.
57 Zafer Toprak, İttihad – Terakki ve Cihan Harbi – Savaş Ekonomisi ve Türkiye’de
Devletçilik (1914-1918), Homer Kitabevi, İstanbul, 2003, s. 197.
58 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İ.UM., Dosya No: E-41, Gömlek No: 54, 30
Teşrinievvel 1333 (30 Ekim 1917) tarihli tezkire.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 883
İSKÂN VE İAŞESİ
59 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İ.UM., Dosya No: E-37, Gömlek No: 75, 14 Temmuz
1333 (14 Temmuz 1917) tarihli tezkire.
60 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İ.UM., Dosya No: E-24, Gömlek No: 70, 15
Teşrinievvel 1332 (28 Ekim 1916) tarihli tezkire.
61 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İ.UM., Dosya No: E-33, Gömlek No: 76, 14 Şaban
1335 (5 Haziran 1917).
62 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İ.UM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-47, 8 Nisan
1334 (8 Nisan 1918) tarihli tezkire.
884 ERGÜL BALLI
63 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-69, 19 Mayıs
1334 (19 Mayıs 1918) ve 27 Mayıs 1334 (27 Mayıs 1918) tarihli tezkireler.
64 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 76, Gömlek No: 243-42, 27 Mayıs
1333 (27 Mayıs 1917).
65 “Erzurum’da Ermenilerin Yaptıkları Mezalim”, Ceride-i Sofiye, C 5, S 137, 9 Nisan 1334
(9 Nisan 1918), s. 373.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 885
İSKÂN VE İAŞESİ
66 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-15, 22 Mart
1334 (22 Mart 1918) tarihli tezkire.
67 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 87, Gömlek No: 23, 4 Mayıs 1334 (4
Mayıs 1918).
68 24 Mart 1334 (24 Mart 1918) tarihli bir tezkireden anlaşılmaktadır ki, Erzurum vilayetine
gidecek olan mülkî memurlar tayin edilmiş fakat sevkleri için bir ulaşım aracı tedarik
edilemediğinden henüz Erzurum’a ulaşamamışlardır. Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi,
DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-15, 24 Mart 1334 (24 Mart 1918).
69 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-15, 22 Mart
1334 (22 Mart 1918) tarihli tezkire.
886 ERGÜL BALLI
70 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-39, 18 Nisan
1334 (18 Nisan 1918) tarihli tezkire.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 887
İSKÂN VE İAŞESİ
74 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-11, 12 Mart
1334 (12 Mart 1918) tarihli telgraf.
75 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No:12-34, 3 Nisan
1334 (3 Nisan 1918) ve 16 Nisan 1334 (16 Nisan 1918) tarihli tezkireler.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 889
İSKÂN VE İAŞESİ
76 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-51, 16 Mayıs
1334 (16 Mayıs 1918).
77 Kaya, a.g.e., s. 116.
78 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-15, 22 Mart
1334 (22 Mart 1918) tarihli tezkire.
79 Öğün, Kafkas Cephesinin I. Dünya Savaşındaki Lojistik Desteği, s. 325.
890 ERGÜL BALLI
büyük bir kısmı için mesken sorunu çözülmüştü.80 Ama geri dönemeyenler ve
yollarda telef olanlar için yapacak maalesef hiçbir şey yoktu.
Rus işgalinden kaçıp iç bölgelere sığınan ardından tekrar memleketlerine
dönen Erzurum mültecilerine yönelik bazı muafiyetler ve istisnalar, savaş sıra-
sında olduğu gibi savaş sonrasında da devam etmişti. Şöyle ki, fakirlik ve ça-
resizlik içinde yaşayan Erzurum mültecilerinin iskân talebi ve düşman istilası
ve istiladan kurtuluş esnasında uğradıkları yağmaya ilişkin dilekçeleri, damga
pulundan istisna tutulmuştu. Zaten pul bulmak, satın almak da pek mümkün
değildi. Erzurum’a dönen ahalinin pul satın alacak gücü zaten yoktu. O yüzden
ahali tarafından verilen arzuhaller pulsuz olarak kabul edilecek ve Erzincan mu-
tasarrıflığının başvurusu üzerine gerçekleştirilmesine karar verilen bu uygulama
vilayette yaşam koşulları normalleşene kadar devam edecekti.81 Erzurum vilaye-
tinin ahalisi 1918 yılının Temmuz ayında alınan bir kararla, Tekalif-i Harbiye
adı altında orduya hayvan satma zorunluluğundan da muaf tutulmuştu.82
Meclis-i Vükela’da yapılan görüşmeler neticesinde Vilâyât-ı Müstahlasa’nın
bir an evvel yeniden imar edilmesi ve düzenin sağlanması ile ziraat ve bayındır-
lıkla ilgili sorunların çözülmesi amacıyla Harbiye, Adliye, Maliye, Nafia, Maarif
ve Ticaret ve Ziraat Nezareti müsteşarlarından oluşan bir komisyonun oluştu-
rulmasına karar verilmişti.83
Ayrıca savaşta tahrip olan vilayetlerin yeniden imarı için Maliye Nezareti
bütçesine 5.000.000 liralık bir olağanüstü ödenek tahsis edilmişti. Bu ödeneğin
ne şekilde kullanılacağına dair 3 Haziran 1334 (3 Haziran 1918) tarihli bir ka-
rarname ve 27 Haziran 1334 (27 Haziran 1918) tarihli bir nizamname yürürlü-
ğe konulmuştu. Bu hukuki düzenlemeler, işgale uğrayan diğer bölge halkı gibi
Erzurumluların da sefaletlerini dindirmek amacıyla yapılmıştı. Nizamnamenin
sekizinci faslı, memleketlerine geri dönen mültecilere ayrılmıştı. Buna göre, iaşe
ihtiyacı içinde olan mültecilere iaşe yardımında bulunulmaya devam edilecek
fakat bu süre bir yılı aşmayacaktı. Memleketlerine dönen mültecilerin mesken-
leri inşa veya tamir edilinceye kadar mülteciler, tahribata uğramamış olan civar
köylere misafir edilecek ve gerektiği takdirde mültecileri misafir eden hane sa-
hiplerine hükümet tarafından bir kira bedeli ödenecekti. Dul kalmış olan mül-
tecilere ayrı ayrı haneler inşa edilmesi mümkün olmadığından bunlar bir çatı
altında fakat kapıları ayrı olacak biçimde iskân edilecekti. Bu binalar, mahalli
ihtiyaçlara göre dul kadınlara birer veya ikişer oda tahsis etmek suretiyle bir veya
iki katlı olarak inşa edilecekti.84
Denilebilir ki, uzun ve yıpratıcı bir savaştan çıkmış olan merkezi hükümet
ve yerel idareler, kısıtlı bütçe olanakları dahilinde tüm Vilâyât-ı Şarkiyye’de ol-
duğu gibi Erzurum’da da yaşamın normale dönmesi için çaba göstermişti. Buna
rağmen mülteciler, uzun bir müddet daha sefalet çekmeye devam edeceklerdi.
Başka bir deyişle Birinci Dünya Savaşı 1918 yılında bitmişti ama Erzurum mül-
tecilerinin sefaleti daha epey bir süre devam edecekti.
5- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Rusların yaşadıkları bölgeyi işgal etmeleri üzerine can havliyle daha iç kı-
sımlara sığınan Erzurumlu savaş mağdurları, iskân ve iaşe konusunda çok zor
koşullarda yaşamak zorunda kalmışlardı. Açlık, sefalet, salgın hastalık yüzün-
den maalesef pek çoğu hayatını kaybetmiş; hayatta kalmayı başaranlar da Rus-
ların boşaltmasıyla birlikte memleketlerine geri döndüklerinde Milli Mücadele
döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar devam edecek başka bir yaşam
mücadelesine girmişlerdi.
Osmanlı Hükümeti ve Dahiliye Nezareti’ne bağlı AMMU tarafından uy-
gulanan göçmen politikası, mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve onları hayat-
ta tutmaktan çok uzaktı. Hükümet bütçe olanakları izin verdiği ölçüde elinden
geleni yapmaya çalışmıştı ama elinden gelen, sayısı bir milyonu geçen Vilâyât-ı
Şarkiyye ve bunların arasında önemli bir sayıya ulaşan Erzurum mültecilerini
sefaletten kurtarmaya yetmemişti. Bütçe olanaklarının kısıtlı olmasına ilaveten
vilayette nakliye vasıtalarının olmaması yüzünden iaşe konusunda yaşanan sı-
kıntılar, mülki memurların yokluğunda karşı karşıya kalınan düzensizlikler ve
asayiş sorunu harabeye dönen bölgede varlığını uzun bir müddet korumuştur.
84 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No:12-78, Vilâyât-ı
müstahsala için Mâliye Nezâreti bütçesine vaz’ olunan beş milyon liralık tahsîsât-ı fevka’l-
âde hakkındaki 3 Haziran sene [1]334 târîhli karârnâmenin sûret-i tatbîkîyesini mübeyyin
nizâmnâme.
892 ERGÜL BALLI
KAYNAKÇA
Arşiv
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.SN.THR., Dosya No:82, Gömlek
No:55
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM.VRK., Dosya No:16, Gömlek
No:42
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM.MH., Dosya No:87, Gömlek
No:95
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM.MH. Dosya No:253, Gömlek
No:56
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM. 5. Şb. Dosya No:4, Gömlek
No:58
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.EUM. 4. Şb. Dosya No: 24, Gömlek
No:17
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 543, Gömlek No: 27
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 577, Gömlek No: 80
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 61, Gömlek No: 124
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 76, Gömlek No: 243-42
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 61, Gömlek No:112
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 87, Gömlek No: 23
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Dosya No: 87, Gömlek No: 108
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.ŞFR., Doysa No: 87, Gömlek No: 324
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: E-41, Gömlek No: 54
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: E-37, Gömlek No: 75
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: E-24, Gömlek No: 70
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: E-33, Gömlek No: 76
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No:20-18, Gömlek No: 12-47
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-69
894 ERGÜL BALLI
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-15
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-39
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-11
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-34
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-51
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-74
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH.İUM., Dosya No: 20-18, Gömlek No: 12-78
Resmi Yayınlar
Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 2, 30
Kânunusâni 1331 (1915)
Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 3, İçtima Senesi 3, 5
Mart 1333 (1917)
Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 4, 29
Teşrinisani 1333 (1917)
Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 3, 22 Kanu-
nuevvel 1332 (1916)
Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 2, İçtima Senesi 3, 12 Mart
1333 (1917)
Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 1, İçtima Senesi 4, 3
Kânunusâni 1334 (1918)
Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre. 3, Cilt. 2, İçtima Senesi 4, 24 Mart
1334 (1918)
Kitaplar
AKŞİN, Sina, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitapevi, İstanbul,
2011
Cemal Paşa, Anılarım 1913-1922, Fahri Parin (hzl.), Paraf Yayınları, İs-
tanbul, 2010.
DÜNDAR, Fuat, İttihat ve Terakki’nin Müslümanları İskân Politikası
(1913-1918), İletişim Yayınları, İstanbul, 2011.
KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi (İkinci Meşrutiyet ve Birinci
Dünya Savaşı, 1908-1918), C IX, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999.
KAYA, Erol, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk
Mültecileri-Vilâyât-ı Şarkiyye ve Aydın Vilayeti Mültecileri (1915-1923),
Ebabil Yayınları, Ankara, 2007.
LENİN, V. İ., Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm, Olcay
Geridönmez (çev.), Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2008
MCCARTHY, Justin, Ölüm ve Sürgün, Bilge Umar (çev.), İnkılap Yayın-
ları, İstanbul, 1998.
896 ERGÜL BALLI
Makaleler
EFİLOĞLU, Ahmet, ““24 Mayıs 1920 Tarihli Raporuna” Göre Aşair Ve
Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Ve Faaliyetleri”, Güney-Doğu Avrupa
Araştırmaları Dergisi, S 19, Yıl 2011, ss. 111-181.
MARTIN, Volkan, “Bir Osmanlı Kurumunun Adı ve Etkinliği Üzerine”,
Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, C 2, S 5, Aralık 2011, ss. 14-30.
ÖĞÜN, Tuncay, “Türklerin ve Rusların Gözüyle 100’üncü Yılına Girerken
Karadeniz Baskını ve Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na Girişi”, History
Studies, Special Issue on Balkan Wars, Volume. 5, Issue. 6, 2013, 90-111.
, “Turan Gazetesi Örneğinde Osmanlı Basınında Kafkas
Cephesi’nin İlk Ayları ve Sarıkamış Harekâtı”, TYB Akademi Dil, Edebiyat ve
Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl 4, S 11, Mayıs 2014, ss. 69-90.
YAVUZ, Nurcan, “Erzincan Mütarekesi’nin Türk Tarihindeki Yeri ve Öne-
mi”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C 17, S 28, 1995, ss.
207-232.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA ERZURUMLU MÜLTECİLERİN 897
İSKÂN VE İAŞESİ