Professional Documents
Culture Documents
Ağaç Ve Doğanın Doğası - John Fowles PDF
Ağaç Ve Doğanın Doğası - John Fowles PDF
Ağaç Ve Doğanın Doğası - John Fowles PDF
Çeviren:
Kemal Doğan
“Kendimi böyle saçma ve boş laflarla anlatmak, bana bu kadar anlam
ifade etmiş tüm şeyler hakkında artık hiçbir şey söyleyememek bana acı
veriyor. Beni belki de normallikten uzak kalmış, tuhaf ve toplumdışı biri
olaıak kabul edeceksiniz. Yetersizliklerime karşın, vahşi doğaya gerçekten
saygı göstermemi takdir edeceğinizi umuyorum; ayrıca kendilerini, vahşi
doğa olmaksızın da yaşayabilecek kadar mükemmel biçimde evrimleşmiş
sayan herkesin bu bilgisizliğine de acıyorum. Bu tür insanlar yok olmanın
peşinde koşuyor gibidirler; günümüzdeki gibi, bu aradıkları şeyi de
bulacaklardır."
John Fowles
İçindekiler
Önsöz
Ağaç
Doğanın Doğası
Önsöz
James ve Carolyn Robertson bu baskı için doğaya ilişkin bir iki şey daha
eklemek isteyip istemediğimi sorduklarında, önce kuşkuluydum. Bunun
nedeni 1979’da Ağaç’ta söylemiş olduklarımdan utanmam değildi. Doğa beni
büyülemeye, sevindirmeye ve bana bir şeyler öğretmeye devam ediyor.
Ayrıca, her ne kadar inançsız biriysem ve doğa sözcüğünü Emerson’ın
kullandığı anlamda kullanmasam da, onun gibi ben de doğayla söyleşip ilişki
kurmadan geçen günlerimin profane olduğu duygusunu hâlâ taşımaktaydım.
İsteksizliğimin asıl nedeni, bizi Taş Devri’ne zincirlerle bağlayan sayısız
korku ve batıl inançtan kendisini kurtaramayan kendi türümün zalimliği ve
aptallığı konusunda git gide artan umutsuzluk duygusuydu. Bu zalimlik ve
aptallık, en açık biçimde insan dışındaki diğer türlere ve yaşam biçimlerine
karşı körü körüne düşmanca tutumda görülmektedir. Romanlarımı yazdığım
bu sıkışık ve aşırı kalabalık Britanya Adaları’nda, doğa ile aramızda makul
bir ilişki, hatta birbirlerine karşı yarı terbiyeli bir ortaklık ilişkisi kurmadaki
yeteneksizliğimiz trajik bir durumdur. Biz İngilizler daha çok diğer
konulardaki genel hümanist yaklaşımımızla gururlanırız. Oysa, hâlâ daha
liderlik yapabileceğimiz ve yapmamız gereken bu alanda dünya lideri değiliz.
Günümüzde dünya kimi zaman kıyamet gününe öylesine yakın, öylesine
felaketin eşiğinde görünüyor ki, gerçekten marazi biri için, dünya neredeyse
dikkat çekecek ölçüde hastadır. Belirli türde bir şair, ince zekasını ve süslü
zevkini, ölümün eşiğinde ve çökmekte olanı betimlemekteki ustalığını
göstermek için bu fırsatın tadını çıkarabilir (ve bu tür şiirler hep çok satar).
Ama bu, belki ben bir şair değil de bir romancı olduğum için, benim
betimlemek isteyeceğim bir manzara değildir, iyimserlerin kuruntusu da, şu
son iki bin yılda bu denli gelişme göstermemizin ne kadar muhteşem bir şey
olduğunu düşünmeleridir. Korkarım benimkisi daha çok kötümserlerin
sistemli karşılığını andırıyor: Bu denli az büyümüş olmamız ne kadar
korkunç.
Düşünceleri bana her zaman çok çekici gelmiş olan Montaigne’e
dönüyorum. Montaigne, constructions arbitraires de Vesprit’den çok
tarihinpetits faits’si dediği şeye bağlıydı, yani aklın başdöndürücü zihinsel
gökdelenleri karşısında gerçek tarihin küçük olgularına. Ben de öyleyim ve
Montaigne’in insanlığa ilişkin en özlü deyişini hep aklımda tutmuşumdur:
Vain, divers et ondoyant - anlamsız, değişken ve deniz gibi, ebediyen
dalgalanan. Kendimi hep orada, dalgayı andıran özelliğin, ondoyant'ın içinde
bilmişimdir. Bu gezegenin her yerindeki tüm doğa beni büyüler. Bir su
değirmeni için ırmak, bir ampul için elektrik enerjisi neyse benim için de
doğayla olan deneyimim, hiç kuşkusuz, yaşamımdaki en temel güç
kaynağıdır. Onsuz yaşamı tahayyül edemem.
Son zamanlarda bu ülkede ABD kaynaklı mükemmel bir televizyon dizisi
gösterilmişti. Vahşi Batı adındaki bu dizide Stephen Ambrose’dan bir alıntı
yapılmış, bu alıntı da beni çok etkilemişti. Dakota’daki Black Hills (Kara
Tepeler) için yapılan 1869- 1876 Savaşı sırasında, biri beyaz biri yerli iki
kahramandan söz ediyordu Ambrose: "Crazy Horse halinden memnundu.
Değişmek istemiyordu. Sürmekte olduğu yaşamın mükemmel olduğunu
düşünüyordu. Yalnızca yaşamım sürdürebilmeyi istiyordu. Custer hep yeni
bir şey olmayı isteyen Amerikan tarzım benimsemişti. Hep gelecekte bir
şeyler elde etmeye çalışıyordu - daha çok prestij, daha çok güç, daha çok
tanınma. Crazy Horse daha iyi olmak istemiyordu; yalnızca var olmak
istiyordu."
Bu, her zaman Amerika’nın yolu üzerindeki çok tehlikeli kayalıklar olarak
algıladığım şeye çok yakın. En güzel zaferlerinden birçoğuna Custer’ın tavrı
yol açmıştır; yine de, her zaman arka planda, olanaksızı elde etmeye yönelik
ümitsiz ve şiddetli özlemle birlikte gerçek ve fiili dünyada yaşamayı öğrenme
zorunluluğunun sabırsızlığı yatmaktadır.
Varolmak ve yeni bir şey haline gelmek arasındaki böyle bir ayrım uzun
süredir aklımı meşgul ediyordu. Kuşkusuz bu ayrım yalnızca Amerika’yı
değil, benim gibi kendilerini, bir bakıma İngiliz olduğu kadar da Amerikalı
sayan herkesi etkiler. Bilim, Custer gibi davranır; yalnızca varolmanın
sıkıcılığını fazlasıyla hakir görül' ve başka bir şey olmaya aşırı Faustvari bir
istek duyar. Tüm zaferlerinde bilgelikten yoksunluk göze çarpar; varolma
bilincinin önemini ya da bu bilincin insanlık durumunun temeldeki kararsız
gerçekliğine dayalı olduğunu kavrayamaz. Her bir insandan yalnızca bir tane
vardır; bu, cinsiyet, ırk, tür ve tüm diğer ayrımlardan bağımsız bir olgudur.
Bu bireysellik bizim hem sıkı gözetim altındaki hapishanemiz hem de göz
ucuyla baktığımız cennetimizdir. Varolmamızın değil, yaşamamızın
nedenidir.
JOHN FOWLES
5 Haziran 1995
1
PosKuv. Numaracı
2
Sideros (Yunanca): Demir; Keraunos (Yunanca): Şimşek: Eh'.ulheria
(Yunanca): Özgürlük.
3
urbs (Latince): kent: rus Latince): taşıa. kır.
4
hipKi'trofi. Bir organın olağandışı büvümcsi.