Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

Felsefe Bölümü Lisans Bitirme Ödevi

TÜRK DÜŞÜNCESİNİN GELİŞİMİNDE İKİ FİKİR ÖNCÜSÜ:


ABDULLAH CEVDET VE AHMET RIZA
Zeynep Tuğba Kahyaoğlu
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir
Aralık 2019

Giriş
17.yüzyıldan itibaren Avrupa’da başlayan bilimsel ve felsefi düşüncenin yükselişi toplumlara
önce günlük yaşamda ve üretimde pratik kolaylıklar sağladı sonrasında ise derin fikri
çatışmalara sebep oldu. İnançlar ile bilimsel düşünceler arasında kalma durumunu Avrupa’nın
sancı ile yaşamasından yaklaşık iki yüzyıl sonra yani 19. yüzyılda Osmanlı Devleti de aynı
durumla yüzleşmeye başladı. Farklı olarak bu durumla önce aydınlar yüzleştiler çünkü
Osmanlı’da henüz Avrupa’daki gibi bir bilim üretme durumu yoktu. İnanç ve İslami
değerlerle yetişen aydınlar pozitif bilimsel eğitimin yanı sıra yabancı dil bilgileriyle
Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip edebiliyor, kaynaklarını okuyor düşünüyorlardı. İşte
bunlardan iki tanesi tıp doktoru Abdullah Cevdet ve Ziraat Mühendisi Ahmet Rıza Beylerdi.
Osmanlı gibi büyük bir cihan devletinde toplumun çok ilerisinde olan aydın kimselerin
yetişmemesi, ortaya çıkmaması ve kötüye giden duruma karşı var güçleriyle itiraz etmemeleri
düşünülemezdi. Bu sanki hastalık kapmış bir vücudun savunmaya geçen hücrelerin
zorunluluğu kadar olağan bir durumdur. Yapısalcı kuramlara göre aktör ancak yapının izin
verdiği şekilde toplumsal değişimlerde rol alabilir (Sunar, 2018) yani Abdullah Cevdet ve
Ahmet Rıza onları yetiştiren yapının zorunlu sonuçlarıdır ve yapmaları gerekeni yapmışlardır.
Bu yazıda bu iki ismin Türk düşüncesinin gelişimine katkıları üçer madde ile özetlenmeye
çalışılmıştır.
Abdullah Cevdet’in Türk düşüncesinin gelişimine katkıları
İlk gençliğinde çok sıkı bir dindar olarak bilinen Abdullah Cevdet tıp eğitimi sırasında bilim
ve felsefe ile yoğruldukça fikir dünyasında çatışmalar yaşamaya başlamıştır. Bu çatışmaları
aşmak için samimiyetle tüm kaynakları yani hem dini hem felsefi hem ilmi eserleri bolca
okumuş ve düşünmüştür. Türk düşüncesine gelişimine en önemli kabul edilebilecek üç katkısı
islam ile modern bilim ve felsefeyi bağdaştırması (Hanioğlu, 2005), batıcılık ile ilerleme
düşüncesi (Tansu, 2018) ve zıt fikirlerin hürriyetinin uygulamalı örneğini göstermesi olarak
söylenebilir.
İslam ile Modern Bilim ve Felsefeyi bağdaştırma
Henüz çocukken aklına taşa kazınır gibi kazınan dini inanç ve dini düşüncenin yetişkin
olduğunda bilgi ile olgunlaşmış beyninde sebep olduğu karmaşıklığı dindirme çalışan kişi
öncelikle bilim içinde bu inançlarının doğrulamasını arar. Abdullah Cevdet tam olarak bunu
yapmak istemiş dahası toplumun da gelmekte olan bilimsel ve felsefi akıma karşı inançlarını
yenileyerek, yeniden yorumlayarak sapasağlam kalmasını istemiştir. Sıklıkla “ilm havassın
dinidir, din avamın ilmidir” (Cevdet, 1913) demiştir yani toplumsal dönüşümde dinin gerekli
olduğunu söylüyordu. Ona göre islam bir felsefe ve ahlak olarak muhafaza edilmeli, geleceğin
toplumunun ahlaki ve felsefi zeminini hazırlamalıydı.

Batıcılık

Dr. Abdullah Cevdet’in yayımladığı îctihad Dergisi ile 28 yıl boyunca istikrarlı ve ısrarlı
şekilde Batıcılığı bir hayat tarzı ve sorunları çözme yolu olarak savunmuştur (Tansu, 2018).
Osmanlı'nın mevcut sorunlarının benzerini yüzyıllar öncesinde yaşayıp çözüme kavuşturan
batı dünyasının her konuda örnek alınmasını istemesi çok geç de olsa karşılığını bulmuştur.
1923-1932 döneminde daha önce dergisinde senelerce savunduğu kadın hakları, laiklik, Latin
alfabesi gibi batıcı adımların birer birer devrimler olarak gerçekleştiğini görmüş ama
çatışmacı kişiliği sebebiyle bunların uygulanışında görev alamamıştır (Tansu, 2018).

Zıt Fikirlerin Hürriyeti

Son olarak Ahmet Cevdet’in 28 yıl boyunca yayınladığı İçtihad Dergisi; zıt fikirlerin
hürriyetini, birbirlerini geliştirmelerini, tartışma ve karşılaştırma yöntemini Türk düşüncesine
uygulamalı olarak göstermiştir. Dergisinin sürekli bir yazar kadrosu yoktu ve yazarlarının
arasında batıcı olmayanlar, İslamcı veya Türkçüler de bulunmaktaydı (Tansu, 2018). “Dr.
Abdullah Cevdet, İctihad dergisinin her çeşit fikrin yayınlanabileceğini, hatta birbirine
tamamen zıt olan fikirlerin bir arenası olduğunu söylemektedir. Birçok yazı, birbirine muhalif
niteliktedir. Dr. Abdullah Cevdet, bunun tabii olduğunu, ancak bazılarının bu durumu
anlamadığını söylemektedir” (Tansu, 2018, s.130). Bu açıdan İçtihad dergisinin zıt fikirlerin
hürriyeti kavramını Türk düşüncesine uygulamalı olarak dahil ettiği söylenebilir.

Ahmet Rıza’nın Türk düşüncesinin gelişimine katkıları

Abdullah Cevdet’e çok benzer şekilde çocukluk ve ilk gençliğinde dindar olarak bilinen
Ahmet Rıza Bey Avrupa’da aldığı ziraat bilimleri eğitimi sırasında henüz Osmanlı Devleti’ne
ulaşmamış olan felsefi ve bilimsel düşüncelerle tanışır ve düşünceleri karışmaya başlar. Yurda
dönüp faydalı olmak ister ancak kendi uzmanlığıyla ilgili iş bulamaz. Kimya öğretmeni ve
müdür yardımcısı olarak eğitim alanında çalışmaya başlar. Dönemin şartları ve kısıtlamaları
içinde faydalı olunamayacağına kanaat getirerek tekrar Avrupa’ya döner ve fikri çalışmalarına
devam eder. Türk düşüncesine gelişimine en önemli kabul edilebilecek üç katkısı maarifin
önemi (Gündüz ve Bardak, 2011), kadın eğitimi ve sanatın önemi (Gündüz ve Bardak, 2011)
olarak söylenebilir.

Maarifin Önemi

Ahmet Rıza’ya göre sorunları çözmek ve ilerlemek için eğitim yani maariften geçer. Bir
toplumda maarif ilerlemedikçe ve topluma dahil olmadıkça faydalı insan yetişmez ve devletin
geleceği tehlikeden kurtulamaz (Gündüz ve Bardak, 2011). Bu durumu anlamasında Ahmet
Rıza'nın öğretmenlik yapması ve eğitim sorunlarıyla yüzleşmesinin de etkili olduğu
söylenebilir.

Kadın Eğitimi

Ahmet Rıza’ya göre milletin ilerlemesi kadının eğitimiyle doğrudan ilgilidir. Ahmet Rıza
bunu Paris’te iken fark ettiğini şu sözlerle bildirir: “Ben bu gerçeğe daha Paris’te milli
kütüphanede çalışırken vakıf olmuştum. Kadını esir gibi kullanmak isteyenler, kızların eğitim
ve öğretimlerine serbestliklerine razı olmazlar.” (Rıza, 1988 sf.33). Yaşadığı devirdeki
toplumda kadınların oy bile kullanamadığı düşünülürse eğitimlerinin zorunlu olması gerektiği
fikrinin ne kadar ilerici bir görüş olduğu anlaşılabilir. Bu açıdan özellikle Ahmet Rıza
bulunduğu toplum için gerçek bir aydın rolündedir.

Sanatın Önemi

Ahmet Rıza sanata da en az eğitime verdiği kadar önem vermiştir. Ona göre sanatla
uğraşmayan toplumlarda milli servet korunamaz çünkü sanatla uğraşan kimseler ancak her
yerde özerk ve hür kalabilir (Gündüz ve Bardak, 2011). Ona göre sanatın toplumda
desteklenmesi ve sanatçıların yetiştirilmesi bu açıdan önem verilmesi gereken bir devlet
ödevidir.

Sonuç

Abdullah Cevdet’in katkıları yukarıda bahsedildiği gibi islam ile modern bilim ve felsefeyi
bağdaştırma (Hanioğlu, 2005), batıcılık ile ilerleme (Tansu, 2018) ve zıt fikirlerin hürriyetinin
uygulamalı örneğini göstermesi olarak söylenebilir. Ahmet Rıza Bey’in katkıları ise maarifin
önemi (Gündüz ve Bardak, 2011), kadın eğitimi ve sanatın önemi (Gündüz ve Bardak, 2011)
olarak söylenebilir. Türk düşüncesinin gelişimine yadsınamaz katkıları bulunan Osmanlı'nın
son dönem iki aydını Abdullah Cevdet ve Ahmet Rıza Bey aynı zamanda aydın olmanın
getirdiği tüm zorluklarla da yüzleşmişlerdir. Dışlanma, anlaşılamama, haksız olarak
yaftalanma ile zor yıllar geçirmişler, kimi zaman yayınları durdurulmuş, kimi zaman yurt
dışında yaşamaya mecbur kalmışlardır. Belirsizliği ve yanlış anlaşılmayı kucaklamışlar yine
de doğru bildiklerini söylemekten vazgeçmemişlerdir. Ne yazık ki ikisi de ikisi de toplumun
maddi ve manevi dinamiklerini tanımak yolunda gayret göstermelerine rağmen dinsizlikle
suçlanmışlardır. Bu iki aydın da toplumu aydınlatmak amacı ile hiç durmadan çaba
göstermelerine rağmen hayallerinin gerçekleşmesinde rol alamamışlardır ancak onların
başlatıcı rolleri ve fikir öncülükleri daha sonradan anlaşılmış ve gayretlerinin takdir edildiği
yıllar gelmiştir. Hazırladığımız bu ödevde bu fark edilmiş takdirlerden biridir. Her ikisini de
saygıyla yad eder manevi huzurlarında kendilerine bir Türk genci olarak teşekkür ederim.

Kaynakça

Cevdet, A. (1913). Şehzade Mecid Efendi Hazretleri’yle Mülakat. İçtihad, No:57, sf.1257.
Gündüz, M & Bardak, M. (2011). Ahmet Rıza Bey ve “Vazife ve Mesuliyet” Eserleri. Divan
Kitap, İstanbul.
Hanioğlu, M. Ş. (2005). “Blueprints for a Future Society: Late Ottoman Materialist on
Science, Religion, and Art”, Late ottoman Society: The Intellectual Legacyiçinde, ed.
Elisabeth Özdalga, Routledge Curzon, Oxfordshire, New York.
Rıza, A. (1988). Meclis-i Mebusan ve Ayan Reisi Ahmed Rıza Bey’in Anıları. Arba Yayınları,
İstanbul.
Sunar, L. (2018). Toplumsal Değişme Kuramları. T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Tansu, Y.E. (2018). Osmanlı İmparatorluğu’nda batıcı düşünce çerçevesinde Dr. Abdullah
Cevdet ve İçtihad Dergisi. Tarih ve Gelecek Dergisi, Nisan 2018, Cilt 4, Sayı 1 sf. 113-
142.

You might also like