Professional Documents
Culture Documents
İlhan Tekeli-Selim İlkin Cumhuriyetin Harcı 1 PDF
İlhan Tekeli-Selim İlkin Cumhuriyetin Harcı 1 PDF
CUMHURİYETİN HARCI
BİRİNCİ KİTAP
Köktenci Modern Iten İn Doğuşu
1. Bas ki
İs t a n b u l , Ey lü l 2003
www.bilgiyay.com
E - po s ta yayin@bilgiyay.com
Da ğ it im dagitim@bilgiyay.com
L
İstanbul Bilgi University Library Cataloging-in-Publication Data
A catalog record for this book is available from the Istanbul Bilgi University Library
Tekeli, Ilhan.
Cumhuriyetin Harcı: Köktenci Modemitenin Doğuşu / ilhan Tekeli, Selim İlkin,
p. cm.
Includes bibliographical references and index.
ISBN 975-6857-56-0 (pbk.)
CUMHURİYETİN HARCI
BİRİNCİ KİTAP
KÖKTENCİ MODERNİTENİN DOĞUŞU
İlhan Tekel! ve S elİm İlk İn’In Ortak KItaplari
ix Sunuş
ilhan Tekeli
67 2 M aked on ya İç D evrim ci Ö rgütü ve
1 9 0 3 İlinden Ayaklanm ası
ilhan Tekeli
79 3 İttih at ve Terakki D önem inde
Dış Dünya ve U ygulanan Dış Politika
79 Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanma Süreci İçin
Bir Düşünce Çerçevesi
89 İttihat Terakki ve II. Abdülhamid Dönemleri
Dış Politikalarının Karşılaştırması
98 İttihat Terakki ve Birinci Dünya Savaşı
sunuş Xİ
bin “La Haye Türk Haber (İstihbarat) Bürosu’nun Bir Bildirisi ve Bir
Yazısı” adlı beşinci yazısı, yine Asım Süreyya İloğlu’nun bize verdiği
belgelerden kaynaklandı. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç safhasında İt
tihatçıların Avrupa’daki örgütlenmesi hakkında bölük pörçük olan
bilgileri bir ölçüde tamamlıyor.
Kuşkusuz Türkiye’nin yaşadığı Kurtuluş Savaşı deneyimi, bir
ülkenin yaşayabileceği en dramatik olgulardan biridir. Türkiye’de bu
olgu genellikle Mustafa Kemal’in ünlü N utuk1u verildikten sonra
onun direniş güzergâhından, onun liderliğini merkez alarak anlatıl
maktadır. Oysa silahlı direniş Yunan ordusunun İzmir’e çıkmasıyla
başlamıştır. Ege’de kısa sürede silahlı direniş cepheleri kurulmuştur.
Ege merkezli bir direniş öyküsünün nasıl kurgulanabileceği bizim ilgi
mizi hep çekmiştir. Bu konuda oldukça şanslı olduğumuzu söyleyebi
liriz. Önce Atatürk’ün 100. Doğum Yılı’nda düzenlenen bir toplantı
için, bu kitapta altıncı yazı olarak yer alan “Bölgesel Kurtuluş Sava
şandan Ulusal Kurtuluş Savaşı’na” bildirisini hazırlamıştık. Bundan
sonra Ege direnişinin iki önemli belgesi elimize geçti. Tanınmış politi
kacılarımızdan Ahmet Tahtakılıç bir gün bizi arayarak babası İbrahim
Tahtakılıç’tan kendisine intikâl eden Alaşehir-Uşak Heyet-i Merkezi-
yesi’nin Karar Defteri’ni bizim yayına hazırlamamızı istedi. Biz de bir
yandan bu defterin yeni harflere çevrimini sağlarken, bu defterin sağ
ladığı bilgileri merkeze alarak Ege direnişi merkezli bir öykü kurduk.2
Bu kitabı tamamladığımızda artık Ege direnişi üzerinde yeni bir çalış
ma yapmayı düşünmüyorduk. Ama İstanbul’da yapılacak bir müzaye
denin kataloğunda Aydın Cenûb Mmtıkast Heyet-i Merkeziyyesi’nin
Kongre Mukarrerâtıyle Nizâmnâmelerini Mübeyyin Risâle’nin satıldı
ğını gördük; bu risâleyi British Museum’un aldığını saptadık. Seyfettin
Özeğe Kataloğu’nda da adı bulunmayan bu nadir risâlenin fotokopi
sini getirtince onu da yayımlamayı istedik; bu da kitabın yedinci yazı
sını oluşturdu. Üç ayrı çalışmada Ege merkezli direniş öyküsünü ku
runca, anlatımın Mustafa Kemal’in güzergâhını esas alan anlatıya gö-
2 Ilhan Tekeli-Sclim İlkin, E g e’d eki Sivil Direnişten Kurtuluş Savaşı'na G eçerken Uşak Heyet-ı
M erkeziyesi ve İbrahim (Tahtakılıç) Bey, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1989.
sunuş XV
re farkı çok daha açık hale geldi; başlangıçta bölgesel direniş eksenli
gelişen bir hareketin, bir iktidar vizyonunun bulunmayışı dolayısıyla,
onun ulusal Kurtuluş Savaşı’na dönüşmesini sağlayamadığını ortaya
koydu. Kurtuluş Savaşı’nın öyküsü nereden başlanarak kurulursa ku
rulsun, yapılabilecek yorum değişmiyordu.
Türkiye’de direniş örgütlenirken ve Kurtuluş Savaşı sürerken,
Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’ya eğitime gitmiş ve Avrupa’da
Türk Yurtları halinde örgütlenmiş bulunan gençler, Avrupa’da Türkle-
rin haklarını savunmak için aktif olarak tanıtım faaliyetlerine girmiş
lerdir. Belki de bundan daha ilginç olan, bu gençlerin, kurtuluş sonra
sı için projeler geliştirmiş olmalarıdır. Kurtuluş sonrası için kalkınma
politikaları geliştiren gençlerin belki de başta geleni A. Şerif Önay o l
muştur. İlhan Tekeli 1975 sonrasında üniversiteden uzaklaştırıldığında
Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay’a danışmanlık yaparken, o
yıllarda Ankara’nın hava kirliliğine çözüm arandığı sırada, Belediye’ye
çok iyi giyinmiş yaşlı bir adam başvurdu. Kalorifer kazanlarının yakıl
masıyla ilgili önerilerini anlattı. Bu vesileyle başlayan konuşma sonun
da, A. Şerif Önay’ın ilk sanayi planını hazırlayan Türk uzmanların ba
şı olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine A. Şerif Önay’la dostluğumuz geliş
ti. Onun sağladığı belgelerden yararlanarak bu kitabın sekizinci yazısı
olan “Kurtuluş Savaşı Sırasında, Avrupa’daki Bir Türk Gencinin (A.
Şerif Önay’ın) Kalkınma Sorunlarıyla İlgili Çalışmaları” yazıldı.
Kitabın dokuzuncu yazısı “ (Kör) Ali İhsan (İloğlu) Bey ve Tem-
sil-i Meslekî Programı” başlığını taşıyor. (Kör) Ali İhsan Bey daha ön
ce sözünü ettiğimiz Asım Süreyya İloğlu’nun ağabeyidir. (Kör) Ali İh
san Bey İttihat ve Terakki içinde Kara Kemal Bey’e, Vasıf Bey’e, Mem-
duh Şevket Esendal’a yakındır. İttihat ve Terakki içinde esnaf kesimini
örgütlemekte ve çıkarlarını korumaktadırlar. Bu grubun ideologluğu-
nu (Kör) Ali İhsan Bey yüklenmiştir; Ziya Gökalp çizgisi dışında ma
teryalist bir ideolojik çizgiyi savunmaktadır. Meclisin toplanmasından
sonra Ankara’ya gelen Ali İhsan Bey, sol İttihatçılar arasında Meslekî
Temsil Programı’nı savunmaya başlamıştı. Bu programdan değişik ya
zılarda söz edilmesine karşın, Cumhuriyet’in “Halkçılık” ilkesinin yo
xvl cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmiyor, ama bir savaş ekonomisi ya
şıyor. Büyük bir iş gücünü üretimden çekerek büyük bir orduyu besli
yor. Ayrıca ekonomisi dışa karşı zorunlu olarak kapanıyor. Ekonomi
adeta bir laboratuvar deneyine sokularak yeni koşullara uyum sağla
ması istenilmektedir. Bu gözlenmesi çok ilginç bir durumdur. Türki
ye nin ikinci Dünya Savaşı ekonomisinin bu bakımdan yeterince ince
lendiği söylenemez. Bu yazı böyle bir deneyin sadece bir yönünü orta
ya koyuyor.
Üçüncü kitabı oluşturan onbir yazı Türkiye’nin modernité tari
hinde bir yandan imar (kalkınma) kavramının nasıl geliştiği üzerinde
duruyor, öte yandan bununla yakından ilgili olan altyapı ve teknoloji
gelişmelerini ele alıyor.
ilk iki yazı daha çok imar kavramının gelişmesini kavramamız
bakımından önem kazanıyor. Birinci yazı Miralay Mustafa Celâdettin
Bey’in “Bir Eyaletin Islah ve İmarı Hakkında Mükâleme” adlı risale
sini bulmamız üzerine yazılmıştır. Daha önce de söz ettiğimiz üzere,
bizim işbirliğimiz Türkiye’nin 1 9 6 0 ’Iardaki planlama deneyimi üze
rindeki bir kitap dolayısıyla başlamıştı. Türkiye’de planlama ve kal
kınma tarihi konusu, çalışmalarımızda hep merkezi konumunu koru
muştur. Bu konuda belki ilginç bir risaleye rastlarız diye Seyfettin
Özeğe nin E ski H arflerle Basılmış Türkçe Eserler Kataloğu’nu karış
tırırken böyle bir risâle ismine rastlamıştık. Ama tüm uğraşlarımıza
karşın bu risaleye ulaşamıyorduk. Nihayet Dr. Hidayet Nuhoğlu bu
risaleye ulaşabildi. Çok az sayıda basılmış risâle bir tek kütüphanede
kalmıştı. Risâle beklediğimizden de ilginçti. 20. yüzyılın başında
Irak ın kalkınmasına toplumdaki değişik nesilden, değişik konumda
ki yöneticilerin nasıl baktıklarını karşılıklı konuşmalar halinde veri
yordu. Kuşkusuz bu hem zihniyet tarihi, hem de bölge planlama tari
himiz bakımından değerli bir belgeydi. Onun yeni yazıya çevirisini ya
yımlamaya karar verdik. Ayrıca, bu risâle için yazdığımız yazıda da
imar kavramının Osmanlı împaratorluğu’ndaki gelişmesini irdeleye
rek bu risâledeki imar anlayışının hangi gelişme aşamasına tekabül et
tiğini göstermeye çalıştık.
sunuş xxi
3 Celal Dincer, “Osmanlı Vezirlerinden Haşan Fehmi Paşa’nın Anadolu Bayındırlık İşlerine Dair
Hazırladığı Layiha”, Belgeler, cilt V-Vll, sayı 9-12, 1968-1971, ss.153-233.
xxiv cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğucu
kcriye” okulundaki öğrenciler İbrahim Temo, Arapkirli Abdullah Cevdet, Diyarbakırlı İshak
Sukûti, KafkasyalI Mehmet Reşit vc Bakûlü Hüseyinzade Ali Bey ve diğerlen lttihad-i Osmani
Cemıyetı’nı kurdular. İstanbul’daki bu gizli örgüt II. Abdülhamid’e karşı çalışmaya başlamıştır.
te yandan, 1889 yılında açılan Paris Scrgisi’ni görmek amacıyla yurt dışına çıkan Ahmet Rı
za Bey orada kalarak II. Abdülhamıd’e karşı mücadeleye girmiş ve 1895 yılında M eşveret gaze
tesini yayımlamaya başlamıştır. İstanbul grubu, okuldan çıkartılan Ahmed Verdani, Doktor Na
zım ve Ali Zühtü Bey yoluyla Ahmet Rıza Bey’den kendilerinin dışardaki temsilcileri olmasını
istemişlerdir. İki grup karşılıklı anlaşma ile “İttihat ve Terakki Cemiyeti” ismini almıştır.
İstanbul’daki grubun varlığının II. Abdülhamid tarafından öğrenilmesi üzerine bunlar, İs
tanbul dışına sürüldüler. Bu gruptan bağımsız olarak diğer gruplar da aynı tür baskılarla karşı
laştı ve imparatorluk dışına kaçmak zorunda kalarak mücadele merkezleri oluşturdular. Bu
merkezlerin en etkinlerinden biri İbrahim Temo’nun öncülüğünde Köstence’de kurulmuştur. En
canlı merkezlerden bir diğeri Kahire’de kurulan merkez olmuştur. Mısırlı prensler bu merkezi
destekleyerek, II. Abdülhamid ile olan ilişkilerinde bundan yararlanmışlardır. Diğer bir merkez
Mizancı Murad Bey’in çevresinde Cenevre’de gelişmiştir. 1900 yılında Damat Mahmut Paşa ve
Prens Sabahattin Bey Avrupa’ya geçerek bir başka çekirdek oluşturmuştur.
Boylece İmparatorluk dışında birbiriylc ilişkileri güçlü olmayan çok merkezli bir hareket
oluşmuştur. Hareketlerin birliğini sağlamak önemli bir sorun haline gelmiştir. 1901 yılında bir
liği sağlamak için Brindizi’de bir kongre toplanmaya çalışılmış ise de, başarıya ulaşılamamıştır.
Ancak 1902 yılında bu amaçla I. Genç Tiirk Kongresi’nin toplanması sağlanabilmiştir. Bu kong
reye yalnız Türkler değil, aynı zamanda da Rum, Ermeni, Yahudi ve Arap gruplar ya da komi
teler katılmıştır. Bu kongre birleşmeyi sağlamaktan çok ayrılıkların belirginleşmesini sağlamış
tır. Kongrede yayın ve propaganda ile devrim yapılamayacağı üzerinde durularak, askeri güçler
le birleşme ve yabancı ülkelerin müdahalelerinden yararlanma gereği gibi savlar ilen sürülmüş
tür. Kongrede bu tür eyleme dönük tartışmaların yer almasında, devrimci birikimi olan Ermeni
Taşnaksutyun Komıtesi’nm kongreye katılmasının önemli bir etkisi olmuştur. Kongrede Prens
Sabahattin yabancı ülkelerin müdahalesi gereğini savunurken, Ahmet Rıza Bey bu görüşe karşı
çıktı. Kongre sonrasında hareket “müdahaleciler” ve “adem-i müdahaleciler” diye ikiye bölün
dü. Prens Sabahattin Terakki gazetesi çevresinde kümelenen grubuyla “adem-i merkeziyetçiliği”
savunmaya başlarken, Ahmet Rıza ve çevresi M eşveret gazetesinde merkeziyetçiliği savunuyor
lardı. Her şeye rağmen bu kongreden sonra her iki gruhun da daha etkin çalışmaya başladığı,
birbirinden bağımsız da olsa İmparatorluk içinde İzmir, Selanik, Şam, Erzurum vb. merkezler
de örgütlenmeye çalıştıklar, görülmektedir. Örneğin 1906'da Erzurum’da gerçekleştirilen ayak
lanma ile Prens Sabahattin grubunun belli bir derecede de olsa ilişkisi olmuştur. 1907 ilkbaha
rında, Taşnaksutyun Komitesı’nin öncülüğünde Paris’te 11. Genç Türk Kongresi toplanarak Taş-
nak Hareketi, Ahmet Rıza Grubu, Prens Sabahattin Grubu, II. Abdülhamid rejimine karşı Meş
rutiyet in ilânını sağlamak için birlikte mücadeleye karar vermişlerdir. Bu kongreden sonra 1907
Eylül ünde Selanik Hareketi ile Ahmet Rıza Grubu ilişki kurmuştur. Bu hareketlerin gelişimi için
bkz. Ahmet Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorluğu nda ve Türkiye Cumhuriyetimde İnkılâp
H areketler,, İstanbul, 1959, s. 155-450; E. E. RamsaurJ ö n Türkler ve 1908 İhtilâl, (çev. Nuran
Ülken), Sander Yayınevi, İstanbul, 1972, s. 19-122.
ittihat ve terakki hareketinin oluşumunda selânik'in toplumsal yapısının belirleyiciliği 3
2 örgütün, ihtilâlden bir yıl önce İttihat ve Terakki adını alması, bu adın “doğrudan kendileri
ne miras kalmış olduğundan değil, geçmişe ait olan saygılarından ötürü...”dür. Bkz. a.g.e.,
S -1 4 2 - ,
3 İttihat ve Terakki Cemiyeti’niıı önde gelen kurucularından biri olan İbrahim Temo hatıratında,
1908’den önce Cemiyet mührünün Osman!. Terakki ve İttihat Cemiyeti’nden, Osmanlı İttihat
ve Terakki Cemiyeti şekline dönüştürülme nedenini Selânik hareketinin başarı kazanmasından
sonra anladığın, anlatmaktadır: “Bu kelimeleri alt üst etmelerinin sebebini ilân-, hürriyetten
sonra, ebeveynini görmek üzere Ohri’ye giderken Selanik’te ‘Kâbei Hürriyet’ ismini verdikler, o
menfaat membasına uğradığımda, fatihi hürriyet Unvanını alan bazılarının ’bana doktor bu ce
miyet senin tesis ettiğin cemiyet değildir, bunu biz kurduk, bu muzafferiyet bizimdir’, demele
rinden bu mühür şeklinin değişmesi hikmetini o vakit anladım.” İbrahim Temo, İttihat ve Te
rak k i C em iyeti’nm Teşekkülü, Romanya Mecidiye, 1939, s.201.
4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
6 Yuriy Asatoyıç Pctrosyan, Sovyet G özüyle Jö n Türkler, Bilgi Yayınevi, 1974; 1906’da vergile
rin artırılması Erzurum ve Kuzey Anadolu’da İslamların isyanına sebep olmuştur. Erol Uluben,
Ingiliz Belgeleriyle Türkiye, İstanbul, 1967, s.20; Bedevi Kuran şöyle anlatmaktadır: “Erzurum
İsyanı çok şayanı dikkatti. Bu kıyamı hazırlayanlar memleketin diğer hürriyetçi mıntıkalarıyla
işbirliği yapmak ve müşterek faaliyete geçmek imkânın, bulabilselerdı, belki de, Meşrut.yet’.n
ilânına o tanhte yol açılır ve bilâhare vücud bulan Selânik politikacılarının inhisar siyasetine
mahal kalmazdı. İsyan esnasında Erzurum’da bir hafta kadar çarşılar kapanmış olduğundan şe
hir iaşe buhranına uğramıştı. Bunun üzerine eşraf günlerce muhtaç ailelerin iaşesin, temin etmiş
ve mukavemeti beslemiştir. Neticede, hiçbir taraftan yardım görmiyen müteşebbisler. Sultan Ab-
dülhamid tazyikine daha fazla mukavemet edememişler ve teslime mecbur kalmışlardı.” Bedevi
Kuran, a.g.e., s.393-394.
6 . cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
7 Birinci Dünya Savaş.'nda Makedonya’ya çıkan Müttefik Ordularının Kumandan. Sarrail, Fran
sa’da sol çevrelerin desteğine sahipti ve Hmason”du. 1890’da Dreyfus hadiselerinde Dreyfus’e
olan sempatisini gizlememiş». Makedonya’da bulunduğu s.rada da Cumhuriyetçileri ve Venize
los u desteklemekten geri kalmadı. Alan Palmer, The Gardeners o f Salonica, Simon and Schus
ter, New York, 1965; G. Ward Price, The Story o f Salonica Army, Hodder and Stoughton, 1917.
8 Alan Palmer, a.g.e., s.95.
ittihat ve terakki hareketinin oluşumunda selânik'in toplumsal yapısının belirleyiciliği ~J
9 Vardar Vadisi, Ege Deni/.i’ni Doğu Avrupa’ya bağlayan tek ticari yoludur. Bu vadinin ucundaki
Selânik I.ımanı Süveyş’e, İstanbul, Riyeka ve Triyeste’den yakın olmak açısından da konumsal
üstünlüklere sahiptir. John Baxevanis, The Port o f Thessaloniki, Institute for Balkan Studies,
Thessaloniki, 1963.
10 George W. Hoffman, “Thessaloniki, The Impact of A Changing Hinterland", East European
Quarterly, n .l, 1968, s.12-15.
8 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doluşu
11 N. J. Pantazopoulos, Church and U w in the Balkan Peninsula During the O ttom an Rule, Ins
titute For Balkan Studies Thessaloniki, 1967.
10 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
12 Apostólos E. Vacapoulos, A History o f Thessaloniki, Institute for Balkan Studies 1963, s.78.
13 M. Tayyib Cîökbitgin, “Selanik”, Islâm Ansiklopedisi, c.10, s.341-345.
Selânik'te Roma döneminden kalm a Golden Gale*in bir gravürü (19. başı)
m Tekeli, “Evolution of Spatial Organization in the Ottoman Empire and Turkish Republic ,
17
,n Friedmann ve William Alonso (Ed.), Regional Policy, The MIT Press, Cambridge, 19 5.
ostolos Vacalopoulos, “A History of Thessaloniki”, çev. Osman Öndeş, “Asırlar Boyunca
18
ânik”, H ayat Tarih Mecmuası ilavesi, İstanbul, 1972.
* 4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
- ‘T l S >«- »■
1 1 . - . „ „nsrerdi 16. yüzyılda mamul madde İhraç eden Osmanlı
l'nıparatorluğu batidaki teknolojik gelinmeye uyum S°st“ emed^
m mamul madde ithalatçısı haline geldi; buna karşılık hammadde
, ' ediyordu Aslında Bat.’daki sanayi gelişmesi ve şehirleşme hem
' ^ • hammaddelerine talebi artırmıştı hem de şehirlerin beslenme,
,cin gerekli hayvan ürünleri ve tahılın pazarın, genişletmişti. Bu ge ş
2 Z m s t * . » r» t F S Z Ü l
ge merkezi olan Selanik’te yer alıyordu ve artık koylule
ürünlerini Selanik’te satmayı yeğliyordu. Makedonya mu ticarete
-r -n «
„ „ „ k , . . . «M , . « I İ A" " )" " " "
25
L S M Uw‘andCu5,oms w"k™ ^ °«~.
26
27
Apııstolos E. Vacaiopolos, a.g.e., s.83-94.
T T w
30 N. Panrazopoulos, a.g.m.
ittihat ve terakki hareketinin oluşumunda selânik'in toplumsal yap.sm.n belirleyiciliği 23
32 Elıe Kednunc, The C hatham H ouse Version and O ther M iddle Eastern Studies, Praeger New
York, 1979, s.309. ’
33 Mehmet Cavid, “Miiesscsatı Nafıamız Rumeli Şimendiferleri", Ulum-, iktisadiye ve içtim aiye
M ecmuası, c .l , sayı 1 (1325).
ittihat ve terakki hareketinin oluşumunda sdânik'in toplumsal yapısının belirleyiciliği 2 Ş
34 Herbert Feis, Europe The W orld’s Banker, 1870-1914, W. W. Norton and Company Inc., New
York, s.293-312.
35 1325 (1909) Senesi Selanik Salnamesi, s. 193-564.
26 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemltenin doğuşu
38 Edwin Pears, Forty, Years in Constantinople (The Recollection of Sir Edwin Pears, 1873-1915),
New York, 1916, s.200.
39 N. Todorov, a.g.m ., s.317.
28 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
AO H. N. Brailsford, M acedonia: Its Races and Their Future, Methuen and C O ., Londra, 1906,
s.57-66.
A1 Parvus Efendi, (düz. Muammer Sencer), Türkiye'nin Mali Tutsaklığı, May Yayınları, İstanbul,
1977, s. 139.
ittihat ve terakki
„„««I«» «■**'!■ W*»““ * » * * " '* 3 9
$OUVCN)R Ot »AlON.aUE - t«
okul, 1850’de açılan Rum Kız Okulu oldu. 1868’de Margarıtus Dımıt-
yönetiminde açılan spor okulunda gerilla eğitimi yapıldı. 1875’te
kurulan “Yunan Kültürünü Yayma Kurumu”, geliştirdiği Rum öğret
menleri Selanik ve Makedonya’daki okulların başına getiriyordu.
Rumların örgütlenmesini Bulgar okullarının gelişmesi izledi.
Bıılgarlar önce Selanik’te o zamanki okulların en düzenlisi olduğu söy
lenen “erkek öğretmen okulu”nu açtılar. Bunu kısa bir süre sonra açı
lan “kız öğretmen okulu” izledi/14
Bir yandan Selanik’te diğer milletlerin eğitim kurumlarındakı
gelişmeler, öte yandan Tanzimat’la beraber başlayan modern eğitim
kurumlan kurma çabaları Türkleri de etkiledi. Yeni usul eğitim yapan
özel Türk okulları 1873’te Mithat Paşa’nın Selanik Valiliği sırasında
açılmaya başladı. İstanbul’a yeni usul özel okulu götüren Selânikli
“muallimler” oldu. İstanbul’da yeni eğitim usulünü Selânikli İsmail
Hakkı Efendi’nin öğrencisi Abdi Kâmil Efendi getirdi. İsmail Hakkı
Efendi ise Hayeıı Şalom adlı bir Musevi okulunda eğitim görmüştü.4
Yine bir “Musevi” okulunda eğitim gören Şemsi Efendi ile bırleşerek
ilk özel okulu açtı. Mithat Paşa bir yandan bu girişimleri desteklerken
öte yandan da kısa valiliği süresinde “sanayi mektebi”ni açtı. Bunun
sonucu olarak şehirde Terakki-i Osmani, Fevziye, Hamidiye, Selimiye
gibi düzenli okullar kuruldu.4 56
4
Galip Paşa’nın valiliği zamanında, eğitim hamlesine devam edil
di. Emrullah Efendi’ye (sonra İttihat ve Terakki’nin Maarif Nazırı) di
ğer “milletlerin” okulları ile yarışacak bir idadi kurduruldu. İdadinin
mükemmel laboratuvarları vardı; sıraları bile Fransa’dan getirtilmişti.
1882’de Selânik, Manastır, Yanya idadileri, leyli haline getirildi.
1889’da öğrenim süresi üç yıl olan bir “Ziraat Ameliyat Mektebi
açıldı; Sedes Çiftliği’nde uygulamalı eğitim yapıyordu.
Alman usulüne göre, Golç Paşa’nın orduyu düzenleme progra-
44 Fazlı Necib (sadeleştiren Şemsenin Kutlu), “ Rumeli’yi Neden Kaybettik?“, H ayat Tarih Mec-
muast ilavesi, İstanbul, 1972, s. 10-12.
45 Osman Ergin, Türkiye M aarif Tarihi, c.2, İstanbul, 1940, s.392.
46 Fazlı Necib, a.g.tn., s.8 .
3 3 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
minin parçası olarak Manastır’da varolan “askeri idadi” yanı sıra bir
de “Harbiye” açıldı. Makedonya Islahat Programımın parçası olarak
Selanik’te 1907’de bir “Hukuk M ektebi” bir de “Polis M ektebi” açıl
dı.47 Bu gelişmeler sonucunda 1909’da yalnız Selanik vilayetinde,
1901 okul vardı. Bunların 13’ü “idadi”, 6 3 ’ü “rüştiye”, gerisi “ipti
dai” idi. 13 idadinin 4 ’ü Osmanl. (resmî); 4 ’ü Rum, 2 ’si Bulgar, birer
tanesi Fransız, İtalyan ve Sırp cemaatlerine aitti. Ayrıca dört meslek
eğitimi veren okul vardı. 1 ziraat okulu, 1 “harir darüt talimi”, 2 sa
nayi mektebi vardı, bunlardan biri resmî, biri de “Yahudi” cemaati-
nındı. Bu çok sayıda modern eğitim kurumuna karşın sadece 62 med
rese bulunmaktaydı ve toplam öğrencisi 8 1 5 ’ti. Oysa modern eğitim
sistemindeki öğrenci sayısı 9 9 .6 9 1 ’dL^ Selânik’in özel koşullar, tüm
eğitim sisteminde hızlı bir dönüşümü gerçekleştirmiştir.
Kapitalistleşme sürecinde oldukça ilerlemiş olan çok canlı bir
eğitim ve kultiir merkezi haline gelen Selanik şehri, özellikle 19. yüz
yılın ıkına yarısında hızlı bir şehirleşme geçirmiştir. 1835’lerin 65 000
nüfuslu şehri 1 8 8 0 ’de 9 0 .0 0 0 ’e, 1 8 9 5 ’de 1 2 0 .0 0 0 ’e ve 191
1 5 3 .0 0 0 ’e çıktı.49
Selanik şehri nüfusu hem etnik hem de sınıfsal olarak çok fark
lılaşmıştı. 1908’de şehir nüfusunun yüzde 2 7 ’si Müslüman, yüzde 4 0 ’ı
Yahudi, yüzde 13’ü Rum, yüzde 3 ’ü Bulgar, % 17’si başka ülkelerin te
baası ıdı. Şehirde yaşayanlar sınıfsal olarak; sermaye ve ticaret kesimi
oldukça geniş bir bürokrasi, küçük üreticiler (Makedonya’nın diğer
şehirlerine göre genişçe, bir tahmine göre. 7 .000 kişilik bir işçi kesimi)
lümpen kesim olmak üzere farklılaşmıştı. Kırdan kopmanın hızlı oldu
ğu donemde, şehirlerde bir lümpen kesimin oluşması beklenen bir ol
gudur. Bunun yalnız Selanik için değil, tüm Balkan şehirleri için geçer
li olduğu saptanmıştır.50
siz), s. 1 0 .
Ş^cumhuriyetin harç / birine) k)ıan- Wktencl
modemltenin doğuşu
j j T r “ * * — **■
kendisine taraftar kazanma vönii ^ u* g §mede her s^ asai hareketin
göçler de etkili oluyordu Daha önce faa,l> tle r i kadar,
- - ¿ i C S . ¡ r
1906 da Hüseyin Hilmi Paşa’nm reform programının uygula-
İttihat ve terakki hareketinin oluşumunda selânik'in toplumsal yapısının belirleyiciliği 35
Makedonya
Selanik Kosova Manastır Toplam
1, Islâm 485.000 752.000 460.000 1.000.000 (Türk)
(Türk-Arnavut) 750.000 (Arnavut)
2. Rum Patrikliğine bağlı
(Ulah dahil) 323.000 13.000 291.000 627.000
1. Bulgar Ekzarhlığına bağlı 217.000 170.000 188.000 575.000
4. Diğerleri (Yahudi, Ermeni
Katolik, Protestan) 53.700 “ 199.000
(Yahudi)
57 Wayne S. Vucinich, The O ttom an Em pire: Its R ecord and Legacy, New Jersey, 1965.
j 8 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: kdklenci modernitenin doğuşu
(erj 6. ü ::: l H6l Bulgar “ " i " Botev « Levski dışındaki lider-
en, hareketin Rusya nın desteg, olmadan, sırf köylüye dayanarak
gerçekleşeceği kanısında değildiler. Bu yüzden köylülerin isteklerine kı
yasla Rusya nın istekler, daha ağırlık kazanacaktır. Bu nedenle hareke-
tın kırsal desteği zayıf kalmıştır.
Nitekim Bulgaristan'ın kuruluşu da 1877-1878 Osmanl,-Rus
avaş, "dan sonra olacaknr. Savaş sonrasında yapılan Ayastefanos An-
aşmas, buyuk bır Bulgar devleti yaratıyordu.« Bu devletin güney sını
rı neredeyse Sellnık’e yaklaşıyordu. 1878 Berlin Kongresi’nde Avru
58 A.g.e., s.61-62.
59
Nizam ettin Nazif Tepedelenlioğlu, K ornealar, Toker Yaymları, 1972 s 148
60 Stephen-Fıscher Galati, a.g.m., s.19 . ’
61
Bulgar hareketine Robert College’in öğretim kadrosunun da önemli İmelr .
62 Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa, c .l , Remzi Kitabeyi, İstanbul, 1970, s.368-370.
4 0 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
67 Jerry Augusrinos, “The Dynamics of Modern Greek Nationalism, The “Great Idea” and the
Macedonian Problem", East European Quarterly, c.VI, n.4, s.445.
68 Stephen-Fisher Galati, “The International Macedonian Revolutionary Organization: Its Signifi
cance in Wars of National Liberation”, East European Quarterly, c.VI, n.4, s.461.
69 A.g.e., s.458.
* * ***
r ™ * * - * * * >
iyi ödeme yapnğ. paralı askerler durumundaydı. 1903
kedonya’daki Bulgar hareketlerinde bir yavaşlama olurken, Yuna
M İ * - - Hilmi •
74 A.g.e., s.210.
75 Jerry Augustinos, a.g.m ., s.449. Struggle in Macedonia 1901-1909",
76 Douglas Dakin, “British Sources Concerning the Greek Strugg
Balkan Studies, c . 2 , 1961, s.78-84.
j ^ n h uriyetln harç, / birinci kitap: köktenci modemi,enin doguju
bastırılması, M a k e d o n y a ’d a k i h a r e k ^ r k„ı
dönüm noktası teşkil etti; Makedonva’v I T '” ^ onemil kir
biline getirdi. Daha 1902’de akan olavl “ f . ' u " 'İ8'nİn merkc7İ
* * • * ■ -> • -» e « . k— ■■
kedonya vilayetine genel müfettiş olarak ı 1 ^ ^ ^ * ^ a’
* . kJ
Z Z ïïz s z S i : ; “ “r ’1
a s i s s a r ^ - ™
• » - — k" " ' r " - ■
luylealınmayacak, doğrudan toplama yolu geliştirilecek^ ' r'“ m.USU‘
tın bütçesinde Osmanl, Bankas.’nın kontrolü olacaktır Adliye' 77'
örgütlenecektir. Jandarma ıslah edilecek ve uluslararası bi t '"
örgütü kurulacaktır. Bu reform Drom-am.n r ianc^arma
İtalyan generalinin yönetiminde uluslarara's" SOni' nda’ bir
İtaiyanlar Manastır, Ruslar Selanik ve Bat, M^ed OTra’8 ^ 11™11111'
Uskip'e, Fransa Şerefe, İ n g iliz Drama’y a S Zl 7 T
rulaa.andarma mektebinin müdürlüğüne de Almanlar g e tiril ™
Murzsteg Program, başarıya ulaşamadı, çünkü Makedonya e
nura, MakedonyalIların dışmda çözmek istiyordu. 190J Ocaf - d“’
Lord Lansdowne’nin79 getirdiği yeni reform ^ ı • . ° cagı nda
___ _____________8 8 yeni retorm «nenlerinde yönetimde de-
77 H.N. Brailsford, a.g.e., s.29l.
78 Upward, The Fmsî end o f Europe, lohn Mıırroo ı
AJlcn . ,„
79 H N. Brailsford, W ) s.3 0 9 . ’ J oh" Murray, Londra, 1908.
ittihat ve terakki hareketinin oluşumunda selânik'in toplumsal yapısının belirleyiciliği 47
MAKEDONYA ORTAMINDA
İTTİH A T VE TERA K K İ’NİN DOĞUŞU
Makedonya’da gelişimini gördüğümüz “milliyetçi” hareketlerin çoğu
bu yörenin tümünü ya da bir bölümünü bir başka ülkeye bağlamak is’
rıyordu Makedonya’nın böyle bir dönüşüm geçirmesi halinde kaybe-
ecek olan yalnızca b.rb,tiyle yanşan milliyetçilik hareketlerinin üye
ni olmayacaktı. Bu tur bir dönüşümde kaybedecek olan başka etkin
gruplar da vardı. Bunların başhcası “Yahudi'lerdi. 19. yüzyılda tekrar
yu selmeye baş'ad'ğım gördüğümüz “Yahudi'ler Selanik ekonomisin-
la r l8 b T T ’ ÇOk yÖnlÜ dlS rağmen, kendi baş-
Yal areketl yürütecek nesnel koşullara sahip değillerdi
¿İniz Selanik te toplanmış bir nüfusa sahiptiler ve Makedonya’nın
kırsal alanında, hiçbir etkinlikleri yoktur
85 Hareketin Gelişimi için bkz. Galip Vardar, S. N. Tansu, ittihat ve T erakki İçinde D önenler, İn
kılap K.itabevi, İstanbul, 1960. Feroz Ahmad, 111,h ad ve Terakki. 1908-1914, Sander Yayınlan;
İstanbul Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa, c .l , Remzi Kitabevi, 1970.
Ş2 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
'Ÿ* i-'Ulî. I i*
Comité de I* jeune Turquie
Ahmed Ri/a Bey, Prince Mohamed Aly Pacha Fadii, Ahmed Saib Bey,
Nazim effendi Sezayei Bey___________
u ,Urd, b#sılan blr kartpostalda aralarında Ahmet Rıza’nın da bulunduğu Genç Türk
ko m ite^A yakta, solda Dr. Hazım. Sami Paşazade Sezai, oturanlar, solda Ahmet Rıza Bey. k ıs ırlı
Komitesi, *y**“>. an Fani Pasa. Ahmet Saib Bey
Meşruuyct in .lamndan once saraya telgraf çeken II. Ordu kumandan. “III. Ordu dahil,nde Jön
Turk olmayan b,r ben kald.m” d,yordu. Daha sonraki dönemde Cumhuriyet’in kurucusu ola
cak genç subaylar,n heps, hareket .çinde yer alm.şt.r, Mustafa Kemal’in “Vatan” cemiyeti, Itti-
ha ve Terakki ye kanhrken, ismet (İnönü) II. Ordu’da hareket,n Kâz,m Karabekir’le birhkte ön-
emerinden olacaktı.
90
Ahdüibaki Gölpmarh, Türkiye'de M ezhepler ve T a n ıt la r , Gerçek Yay,nevi, Kas,m 1969,
I' P ’ EnVker ^ hr’an Şap0İy°> Me* hePler ve Tarikatlar Tarih,, Türkiye Yay,nevi, 1964, s. 144
91
t . h Knight, Turkey, The Awakening o f Turkey: The Turkish R evolution o f 1908 I B Millet
Company, Boston, 1910, s.103-105.
92
Abidin Nesimi, Yillartn İçinden, Gözlem Yayınlan, Istanbul, 1977, s.31.
93
Selanik grubu işb.rliği yapmasma rağmen Paris’tek, Ahmet R,za grubunun fik,Herini doğrudan
doğruya kabd etmişnr. 1907’de II. Genç Türk Kongresi’nde vardan anlaşma metninde adem-i
merkez,yetç.hk konusuna değ.mlmemektedir. Selanik grubu aktif bir tutum alarak, bu konuda
Prens Sabahattm ve Ahmet R.za gruplar,yla müzakereye girerek uyuşma sağlam,şt,r. Ahmet R,-
ran da Reval’de bir araya gelerek, duruma yeni bir çözüm arama ihti
yacını duymuşlardı.*94 Böyle bir gereksinme Makedonya’da olayların
sürüp gitmesinden çok, 1908 Ocağı’nda II. Abdülhamid’in Avusturya-
Macarıstan’a, Selanik’te demiryolu bağlantısı yapma imtiyazı verme
sinden kaynaklanıyordu. Makedonya üstünde Avusturya-Macaris-
tan’m etkisinin artmakta oluşu, Rusya ve İngiltere’yi birbirine yaklaş
tırdı. Reval toplantısında, Makedonya’daki yabancı denetiminin artı
rılmasına, gönderilen yabancı asker sayısının çoğaltılmasına karar ve
rildi. Ayrıca İngiltere buraya uluslararası denetime bağlı özel bir vali
atanmasını istiyordu. Bu öneriler Makedonya’daki İttihat ve Terakki
çevrelerinde, Makedonya’nın yakında OsmanlIlardan koparılması için
yapılan hazırlıklar olarak yorumlandı. Makedonya’daki İttihat ve Te
rakki komiteleri, kendi vilâyetlerindeki konsoloslara Reval’de alman
kararları protesto eden notalar verdiler.
Bu ortam içinde, 3 Temmuz 1908 günü, Resne Garzinonu’ndan
Niyazı Bey’m bir çete kurarak dağa çıkması ile, İttihat ve Terakki’nin,
kendisini sonuca götürecek eylemi başlamış oldu.95 Niyazi Bey’in çete
sini, diğer subayların örgütlediği çeteler izledi. Başkaldırı, hızla tüm
Makedonya’yı kapladı. İttihat ve Terakki Örgütü’nün 1908 yılı içinde
yayımladığı tüzükte eylemlerin beş kişilik bir merkez komitesince ka
rarlaştırılacağı bildirilmesine rağmen, oldukça desantralize çalışılıyor
du. Eylemlerin başlaması bir merkezden verilen emir üzerine olmaktan
çok Reval toplantısına karşı oluşan tepkinin, bütün Makedonya örgü
tünde birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmasıyla oldu. İttihat ve
Terakki nın örgütsel yapısı içinde eylemin bu yayılma biçimini Ramsa-
ur şöyle anlatmaktadır:
99 Hareketin önderlerinden bin olan Talât Paşa, İttihat ve Terakki’mn kendilerinden rahatsız ola
rak karşı çıktıklar, kesimi şöyle tanımlamaktadır: “Abdülhamid’ın keyfi idaresi merkezde ve vi
lâyetlerde hususi bir zümre yetiştirmişti. Bunlar geniş mikyasta kend,
şıyor, bu esnada da zavallı halk tamamen eziliyordu. Bu zümre mensuplarm, muş erek menfa
atleri birbirine bağlıyordu. Hükümet merkezinde nazırlar ve saray mensuplar. İstanbul dak,
hempalariyle (?) nasıl sık. sıkıya birleşmiş ve karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmekte ıdıy-
selerf vilâyetlerdeki zenginler ve eşraf da nazırlar ve saray mensuplarıyla s,k, temasta olup ha -
k, istismar etmekte devam ediyorlardı. Bu zümrenin bir kısmı da ¿ f * * ^ 1* * *
idi...” Enver Bolay.r (der.), Talât Paşa’nm HaUralan, Güven Yayınevi, İstanbul, 1946, .. •
100 Ramsaur, subayların bu dönemdeki durumların, şöyle anlatmaktadır: Aylıklar he™ "
hiçbir zaman vaktinde ödenmezdi. Subaylar arasında, alacaklar, aylıgı, başkentte bırkaspişiye
rüşvet verip gecikmiş subay aylıkların, çıkartmayı meslek haline getiren sarraflara kırdırmak
olağan sayılıyordu artık. Böylece özel mali imkânlara sahip olmayan Türk subayının sıradan
erden pek fark, kalmamıştı”. İhtilal, önceleri, askerin son bir iki yıl içinde, ödenmeyen aylıkla
rı için düzenlediği ayaklanmalardan biri sanılmıştı. A.g.e., s. 136-138.
Ortalama Aylık (Kş) Ortalama Yevmiye (Kş)
Türkiye 556
İstanbul 1.16 . ı
Vedat Eldem’in 1913 yılına ait verdiği bu rakamlar İttihatçılar iktidara geçtikten ve maaşlar a
t e , d e m e l e r yapaktan » a r a bile İstanbul'da «T alan ,, m a„,n Türkiye'n« rk. kan öldü
ğünü göstermektedir. I * i yevmiyelerinde ise (ark ( »k aadu. Veda. F.ldem Osmarrl,
¡„ ■ J, Şartlan H akktnda Bir Tetkik, Türkiye 1S Bank,s, K u l.« Yayınlan, IK70, s.212.
6o cumhuriyetin ham / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
102 Akçuraoğlu, Yusuf, Siyaset ve İktisat, İstanbul, 1340/1924, s.24-25, İstanbul’un durumunu Ve
dat Eldem de şöyle anlatmaktadır: “Küçük çapta bir devlet bütçesine muadil muhasesesatı bu
lunan sarayın en çok sayıda yüksek maaşlı memurun yarattığı iştira kudreti dolayısiyle, İmpa
ratorluğun belli başlı bütün malî ve ticarî müesseselerini sinesinde toplayan İstanbul’un ayrı bir
hususiyeti vardır. İstanbul, Anadolu’dan, Rumeli’den, Suriye’den çektiği paraları hem kendi
hem memleket hesabına işletmesini bilmiştir. Bu suretle husule gelen faaliyetlerin genişliği, İs
tanbul’da dünyanın bu bölgesinde imtiyazlı ve mukayese kabul etmez bir mevki vermiştir.” Ve
dat Eldem, a.g.e., s.43.
^ « rerakki hareketinin o . u ş u r n u n d a s e j ^ ^
- 2 ^ r 3 î s S : S -
rindekı tanımlaması, bu are e nurada kullanılan merkez-
KAYNAKÇA
1 3 2 S (1 9 0 9 ) S en esi Selanik S aln am esi, s .1 9 3 -5 6 4 oq
Resnel, Niyazi Bey',n Andan, Çağdaş Yavın, i !’ ^
Ahmad, F„ İHİhad„Terakki, 190S.,9 I4 t 'j T ’ ’^
Ahmet, S., Selanik Hatıralart (Selanik Esrani aym,an’ Îstanbul, s.39-40.
(tarihsiz), s. 10. K Manzumei Efkâr Matbaası, no.54
Akçura Y.,5/yaspfW/toaf,lstanbul, 1340/1924 s 2 4 _?ç
pak, K., Ana Çizgileriyle Türkiye'deki Masonluk T a • i
Augustinos, J., “The Dynamics o f Modern Greek N r 1958’ s J 4 -38-
Aydemir Ş. S., Enver Paşa, c .l, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1970, s.368-370, 436,
4S7.
h.ixevanis, J., The Port o f Thessaloniki, Institute for Balkan Studies, Thessaloniki,
1963.
holayır, E. (der.), Talât Paşa’mn Hatıraları, Güven Yayınevi, İstanbul, 1946, s.13.
lUailsford, H. N., Macedonia: Its Races and Their Future, Methuen and CO.,
Londra, 1906, s.57-66, 136, 152, 210, 291, 309.
Hushkoff, L., “Marxism, Communism and the Revolutionary Tradition in the Bal
kans, 1878-1924, An Analysis and an Interpretation”, East European Quar
terly, Ocak 1969, n.4, s.373.
( .'avid, M., “Müessesatı Nafıamız Rumeli Şimendiferleri”, Ulum-ı iktisadiye ve iç
timaiye Mecmuası, c .l, sayı 1 (1325).
Dakin, D., “British Sources Concerning the Greek Struggie in Macedonia 4 901 -
1909”, Balkan Studies, c.2, 1961, s.78-84.
Fldem, V., Osmanlı imparatorluğumun iktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Tür
kiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1970, s.43, 212.
Ergin, O., Türkiye Maarif Tarihi, c.2, İstanbul, 1940, s.392; Türkiye Maarif Tari
hi, c.3, İstanbul, 1941, s.710-712.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Türkçeleştiren Zuhuri Danışman), Onikinci Kitap,
s.100-110.
Feis, H., Europe The World’s Banker, 1870-1914, W. W. Norton and Company
Inc., New York, s.293-312.
Field, J. A., America and the Mediterranean World, Princeton University Press,
Princeton New Jersey, 1969, s.371.
Galati, S-E, “The Peasantry as a Revolutionary Force in the Balkans”, Journal o f
Central European Affairs, Nisan 1963, s.17, 19.
------ , “The International Macedonian Revolutionary Organization: Its Significan
ce in Wars of National Liberation”, East European Quarterly, c.VI, n.4, s.458,
461, 468.
Galip, S., Belgelerle Türkiye’de Dönmeler ve Dönmelik, Kıraçlı Yayınları, İstanbul,
1977.
Gökbilgin, M. T., “Selanik”, İslâm Ansiklopedisi, c.10, s.341-345.
Gölpınarlı, A., Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin, Eti Yayınevi, 1966.
------ , Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, Gerçek Yayınevi, Kasım 1969, s.269.
Haupt, G. ve Dumont P., Osmanlı İmparatorluğumda Sosyalist Hareketler, Göz
lem Yayınları, İstanbul, 1977, s.42.
Hoffman, G. W., “Thessaloniki, The Impact of A Changing Hinterland”, East Eu
ropean Quarterly, n .l, 1968, s.12-16, 19-23.
Jackh, E., Yükselen Hilâl, (çev.) Perihan Kutman, İstanbul, 1946.
Jackh, E., a.g.e ., s.118.
cumhurlyetin^haıtı / birinci kitap: köktenci modern i n i n d o g ^ u
Kedourıe E., The Chatham House Version and Other Middle Eastern Studies Fra
eger, New York, 1979, s.309. ^uaies, Fra-
Nankivell, j . M„ A Life for the Balkans (The Story of John Henry House of the
PalraTr^ ' ’n r " ,f ndm ’9 k a im YaY '"'* ", l«anbul, 1977, s.31.
aimer, A., The Gardeners ofSalonica, Simon and Schuster, New York 1965 s 95
Pantazopoutos N. J„ Church and Lau, in the Balkan Penlnsuk, D ^ t h l o l o
man Rule, Institute For Balkan Studies, Thessaloniki, 1967
antazoppulos, N "Community Law, and Customs of Western Macedonia Un-
der Ottoman Rule”, Balkan Studies, c 2 1961
Pe^ u ; , Y
z ; : r“ 2oo, s e Rtcollec,ion of sir >«*-
P r f a 'G W * '™ * ? * * f * 6* * 1” Türkl‘ r’ »¡İği Yay,nevi, 1974.
n t ' G- ^ l J keStory°fS alonicaA rm y, Hodder and Stoughton 1917
I 'a n İ 935 5rim>e'' Kn Patl'Ya" Tabanca”, A ^ m , 29 Ha-
““ S “ ■■■■ » • » . U - . — .i,
Rıfat, H., Farmasonluk, Tefeyyüz Kitaphanesi, 1934
lo d o r ^ N T -T h e ' Balkan Towntn the Second Half of the 19th Century”, Etudes
iialkaniques, n .l, 1969, s.31-50.
I lluhcn, F.„ /ngiliz Belgeleriyle Türkiye, Istanbul, 1967, s^-0.
I Inward, A., The East end o f Europe, John Murray, Londra, 1908, s-29 -
Vacalopoulos, A. E„ A History o f Thessaloniki, Institute for Balkan
Vucinich, W. S., The Ottoman Empire: Its Record and Legacy, New Jersey, 1965,
s.61-62.
Makedonya İç Devrimci örgütü ve
1903 İlinden Ayaklanması
İLHAN TEKELİ
lk „ daha Çok
nelinde işte böyle çözülmesi z yüzyılda, daha çok
S i„ u l M ü “ 't IZ r — .... * M M *W *
»»■ - '" C i ««"■ > '
nesansı yaşanıyordu. Missirkov ve arkadaşları Make
gor Prilişev ve 19. yüzy,l so" undaj " ceği kültürel bir çerçeve
E S S £ 5 2 S S 2 * İ ~ ~ ~ ~
7 O cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
lete ait ayrı bir kilisenin varlığının kabul edilmesinin özel bir önemi
vardı. Nitekim Bulgarlar bağımsızlıklarını sağlamadan önce Rum O r
todoks kilisesinden ayrı bir Bulgar Ekzarklığı’nı Osmanlı İmparatorlu
ğu na kabul ettirmişlerdi. Üsküp Piskoposu Teodossie başarıya ulaşa
mamış olsa da Bulgar Ekzarklığı’ndan ayrı bir Makedonya kilisesi
oluşturmaya çalışmıştı.
Makedonya’da bir yandan Makedonyalılık bilincinin dayanaca
ğı temeller oluşurken, diğer yandan Balkan ülkelerindeki Marksist dü
şünce de özellikle aydınlar arasında etkili olmaya başlamış ve 1890’Iar-
da ilk sosyalist partiler ortaya çıkmıştı. Bulgar Sosyal Demokrat Partisi
1891’de, Romenlerinki 1893’te kuruldu. Bunları 1899’da Bulgar Tarım
sal Bırlığı’nde olduğu gibi köylülerin ilk siyasal örgütleri izledi.
Bu tur kültürel ve siyasal gelişmelerin sonucunda, Makedonya
SOrUnU? a’ 22 Ek'm 1893’te Se,ânik’te Makedonya-Edirne İç Devrimci
Örgütü nün kurulmasıyla yeni bir bir yanıt getiriliyordu. Bu devrimci
örgütün kurucuları Damıan Gruyev (öğretmen), Hristo Tatarçev (dok-
tor), Petar Pop Arsov (öğretmen), Anton Dimitrov, Hristo Bostanciev
(öğretmen) ve Ivan Hacı Nikolov (kitapçı) idi. Merkez komitesinin baş
kanı Tatarçev, sekreteri Gruyev’di. Bu örgütün devrim pratiği içinde ef
saneleşecek önderleri Goce Delçev ve Jorc Petrov (öğretmen) 1894’te,
Nikolay Karev (öğretmen) 1 899’da, Jan Sandanskiy (kütüphaneci)
1900 de harekete katıldılar. Bu örgütü kuranlar yaşamlarının yirmili
yılları içindeydiler. Örgüt genç aydınların önderliğinde kurulmuştu, bü
yük çoğunluğunun ana dili Bulgarcaydı. Bu örgütün önderlerinin
önemli bir kısmı Dimitra Blagoev’in önderliğindeki Bulgaristan Sosyal
Demokrat İşçi Partisi hareketi içinde de yer alıyordu. Gruyev, Delçev,
Petrov, Karev, Sandanskiy sosyalisttiler. Blagoev partisini kurmadan
çok önce daha 1885’te “Makedonya MakedonyalIlarındır” ilkesini ile
ri sürdüğü için bu iki hareketin bir araya gelmesi güç olmuyordu.
Örgütün programı temelde dört öğeye dayanıyordu. Bunlardan
birincisi, Makedonya’nın ulusal kurtuluşunu ve tam bağımsızlığını
sağlamaktı. İkincisi bu amaca, dış güçlere dayanmadan sadece Make
donyalIların güçlerine ve kaynaklarına dayanarak ulaşmak istenmesiy-
makedonya iç devrimci örgütü ve 1903ilinden ayaklanması
bir belge
Bıılgaristan Sosyal Demok-
,.ıt işçi Partisi ile işbirliği
içindeydi. Bu faaliyetler Verhovistler içinde ıkı kanadın oluşmasına ne
den oldu. Boris Saravof ve yandaşları Makedonya’nın, sonunda Bul
garistan'la birleşmesini öngörmekle birlikte, bir ara aşamada M ake
donya’nın bağımsızlığı için birlikte çalışmasını istiyordu. Bu stratejinin
İç Devrimci Örgüt’e sızmak için etkili bir yol alacağını düşünüyorlar
dı. General Tsonçev grubu ise hiçbir biçimde İç Devrimci Örgut’le iş
birliği yapma yanlısı değildi. Bu örgütün önderlerini suikastlarla orta
dan kaldırmaya çalışıyorlardı. 1 901’de Verhovistler’e General Tsonçev
kesin olarak hâkim oldu, Saravof ayrıldı. Aynı yıl İçinde Osmanlılar
Selanik’te,- istihbaratları sonucunda İç Devrimci Örgut’un hemen e-
men tüm merkez komitesi üyelerini tutukladı. Bu tutuklamada Verho-
vistler’in rolü her zaman şüphe konusu oldu.
1902 ve 1 903’lerde çetelerle Türk kuvvetlerinin çatışması he
men hemen her yerde günlük olay haline geldi. Bu olaylar, 1902’de II.
Abdülhamid’i bir reform programı ilân ederek Hüseyin Paşa’yı Make
donya’daki üç eyalete genel müfettiş atamak zorunda bırakmıştı. Os-
manlılar bir dış müdahaleye yol açmadan Makedonya’yı denetim altı
na almak istiyorlardı. 1902’de büyük yankı uyandıran iki eylem oldu.
Birincisi İç Devrimci Örgüt’ten Sandanskiy ve çetesinin Gradevo Kö
yü yakınlarından Amerikalı misyoner Miss Stone’u kaçırması ve a tı
ay rehin tutmasıydı. Osmanlı Hükümeti rehineyi 14.500 altın fidye
karşılığı kurtardı. Diğeri, Verhovistler’in Gorna Cumaca’da Ekım’de
7 4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
20 m o V ' T , k'5' Öld“ ’ 200 kÖy yand'’ 70'000 kİ5‘ evsiz kald‘-
30 000 kışı Bulgaristan’a göç etti. Ayaklanmayı yönetenlerin dış mü
dahale olacağı varsayımı gerçekleşmedi. Büyük güçler buradaki denge-
nın erm esinden yanaydı. Sadece Rusya ile Avusturya-Macaristan 23
F-kım 1903 te Makedonya için Mürzteg Reform Programı’n, ilân et
mekle yetindiler. Yunanistan ve Sırbistan ise bu ayaklanmaya karşıydı
lar. Bulgaristan ise İç Devrimci Orgüt’ün başarıl, olmasını istemiyor-
du. Sonuçta sol kanadın haklılığı ortaya çıkmıştı ama bu yanlış karar-
la orgut büyük darbe yemiş oldu.
Bu başarısızlığın Makedonya İç Devrimci Örgütü’ndeki yansı
malar, buyuk oldu. Jorc Petrov, Pere Toşev Makedonya’da bir yıl ka-
arak örgütü yemden canlandırmaya çalıştılar. Dimo Hacı Dimov ve
Jan Sandanskıy etkisindeki Serez grubunun etkisi arttı. 1905’te Rila
M anastm ’nda toplanan kongrede yönetime sol kanat egemen oldu. Bu
grup, Jan Sandanskıy başkanlığında, İttihat ve Terakki’nin 24 Tem
muz 1908’de Hürriyet ilân, ile sonuçlanan hareketini destekledi. Bu
ı ışkılerın varlığı bilinmektedir ama derecesi hakkında açık bilgilere sa-
makedonya iç devrimci örgütü ve 1903 itinden ayaklanmas. 7 7
if
>■
h
İttihat ve Terakki Döneminde
Dış Dünya ve Uygulanan Dış Politika
I lh a n T e k e l !
1 Şevket Pamuk, Osmanlı E konom isi ve Dünya Kapitalizmi (1820-1913), Ankara, 1984; Roger
Owen, M iddle East in the World Econom y 1800-1914, Londra, 1981.
go cumhuriyetin hare, / birinci kitap: köktenci modemltenin doguju
2
’
f i "“"T
V- '• L m n -
«“•I- A- i* * * » , a
T U HigU>, S u g , o f Capitalism, New York
s,»jy,
itttihad ve
terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika 8 l
lir alış biçimi, dış ilişkiler arasındaki belirleyiciliklerin daha iyi kav-
yardımcı olacaktır.
fııı»m .ısm a t
Büyük Güç’ler, İmparatorluk etrafındaki ulusal devletler, Imp -
„Korluk içindeki “milletler” ve Osmanlı Devleti ayırımın, yaptıktan
.om a, bu dört öğe arasındaki temel ilişkiler düzeninin niteliği ortaya
konulabilir. . „ ..
18 7 0 ’lerden sonra dünya yeni emperyalizmin çağına gırıy
l„, çağda, değişen iki şey vardı. Bir yandan, İngiltere artık Avrupa ve
dünyada tek güç olmaktan çıkmıştı. Emperyalizm olgusu, Buyuk
t .„ç'ler dengesi içinde sürecekti. Öte yandan kapitalizm, tekelcim e
aşamasına gelmiş ve finans kapital olgusu ortaya çıkmıştı. Artık kapı-
lali/m, sorunların, uluslararası örgütlenmeler içinde çözümlemek zo
rundaydı. Sanayileşme yoluyla kapitalist merkez içinde yer alan ulus
ların her biri, gelişen sanayisi için yeni pazarlar ve hammaddt.kaynak
lar, aramanın ötesinde, finans kapitalleri için merkezdekınden daha
kâri, yatırım alanlar, bulmak zorundaydı. Ayrıca sanayileşme, bu ül
kelerde önemli bir nüfus sorununu da beraberinde getiriyordu. Bır
yandan gelişen sağlık koşullarının getirdiği hızlı bır nufus artışı, ote
yandan hızlanan şehitleşme, bu ülkeleri artan nüfus ^ sk.sm ı azal
mak için nüfus ihraç edebileceği yerler aramaya itiyordu. 1870 terin
kapitalist merkezi, bu sorununun çözümünü sömürgelerim genişle -
mekte buluyordu. 19. yüzyıl sonlarında, o zamana kadar girilmemiş
olan Avustralya ve Afrika da dahil olmak üzere dünya tümüyle sö
mürgeci Büyük G ü çler tarafından paylaşılmıştı. Yen, açılan bu sömür
geler, yeni pazar, hammadde kaynaklar, ve finans kapital için özellik
le ulaşım sektöründe kârlı yatırım olanaklar, sağlarken, Avrupa dan
sömürgelere olan göçler de Avrupa'daki nüfus baskısını azalt,yordu.
Böylece, sömürgeleri genişletme olanaklar, bulundukça kapıt
merkez içindeki çatışmalar, yumuşatmak olanağı bulunabiliyordu.
d«,u> oöc rdmlrriu ray,» nida b „ milyonu . « » d u . 1906 ,k 1 9 ,0 aravnda ydUk or-
Avrupa d.şına goç * rckor sonradan hıç kl„ lamad.. Bu göçmenlerin buyuk
ta lama göçmen sayısı • . .. ı • <y co>: Amerika'ya eöc etmiş-
bir k.amb, ABD irkiyordu. 1901-1910 arasmdak, (°tm «<krm /. 58 A ™ "
tir. “G öç", 20. Yüzyıl Tarihi, c.2, Arkın Kitabcvı, İstanbul, 1969, c .l , s.29 .
8^ ^ n J ?^ n ç Lfc)tep! kflk,en<|modcrn„en|ndo8uiu
o l a n b i r ü l L uşuımesı,
^ i l b T böyle
S tfy a r " güçler
yarışan ” k° nUma kolay-
için, üzerinde Sah'P
ca anlaşmaya varılabilecek bir konu değildir. Bir yer Büyük Güçlerden
6 Ferdinand Şehevili, History o f the Balkan Peninsula, New York, 1966, s.439. Bu kitap ilk kez
1922 de yayımlanmıştır.
itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika 8 5
..^
grupların bağımsızlığı (|„puı mi»l, d «** bi’ kînka l
cak parçalanma eğilimim sureK imparatorlukta yapılan
olarak canlı tutacak haklar verm • merkezileştirilmesi güçlendı-
ıslahatlarla, bir yandan ln? aJ g “ ük Güç-,erin etkisiyle değişik grup-
rilmeye çalışılıyor, öte yan ayrılıkçı ‘milliyetçilik’ akımları-
lara verilen haklar, bu grup ar ıç n)rluğun bütünlüğünü azaltı-
nın yayılmasına neden o uy™ v kurtulamıyordu.n
kend. ıçındek, ‘milletler’
'* ,,yorf“-3Htoi
88 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
bÎ T T t ' ' * , m bİf ŞCk'ldc' yanİ vaki oldu. Ve günün birinde dört
İstanbul 7 * 6 0 s U 9 ^ ***** » k Yay,nevi,
itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika 8 9
13
Bu konuda bkz. Mustafa Hakdi ve Ömer Ferruh, Islâm Ülkelerinde M is y o n e r i ve Em berya-
tızm, çev. Osman Şekerci, İstanbul, 1968.
14
Bağdat Dcmityolu’uun 1*00-1908 ata.mda insa «U ta, Ş.m-Medinc v , Şam-Huyfu kmmlurmm
toplam uzunluğu 1585 km'dlt. Bu konuda bkz. Mahutu, Emin Bozu,.lan, “Hicaz H.uttdiyc Dc-
mıryolu İnşaatı”, 20. Yüzyıl Tarihi, c.2, Arkın Kitabevi, İstanbul, 1969, c .l , s 131
Bu Fonu ile ilgili olarak bkz. jacop M. Landau, The Railway an d the Muslim Pilgrimage•A C a
se a f O ttom an Political Propaganda, Detroit, 1971, (landau kitaba yazdığı önsözde demiryo
lunu, daha çok -kitabında kullandığı başlık gibi- Osmanlılarm Arap ülkelerindeki bir propagan
das, olarak ele alırken, k.tab.n esas dayanağı olan ve 1900’lerde Muhammed Arif tarafından
yazılmış plan bro„ur [kitapçık], bu projenin muhtemel ekonomik faydaları üzerinde durmakta-
itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika 9 *
dır) Nitekim, hu demiryolu, Bağdat Demiryolu’ndan çok daha ucuza mal olduğu halde, km.
haşma 1 9 1 1 ve 1913’te ondan daha çok gelir elde edilmiştir. Bkz. Vedat F.ldem, Osmanlı İm pa
ratorluğunun İktisadi Şartlan H akkında Bir Tetkik, Ankara, 1969, s.163.
15 11. Abdülhamid, Cemalettin Afgani’nin öğrencisi olan reformist Mısır müftüsü Muhamme
Abduh’u, Cemalettin Afgani kanalıyla kullanmıştır. Böylece İngiliz işgalindeki Mısır’da pan-
tslâmizmi yayarak hem Arap milliyetçiliğine hem de İngiliz emperyalizmine karşı Osmanlı
kontrolünü artırmak istiyordu. P. K. Hıtti, L eban on in H istory, 3. baskı. New York, 1967,
s.479.
92 cumhuriyetin harcı / birinci kitap; köktenci modemitenin doğuşu
16 Abdülhamid’in, tahttan indirildikten sonra Binbaşı Debreli Zünnün’e, İmparatorluk içinde yap
mak istediği iktisadi girişimleri önleyen ana faktörü şöyle açıkladığı, kaydedilmektedir: “l...] en
korktuğum şey, yabancı sermayenin, mevcut kapitülasyonları, daha tahammül edilmez hale sok
ması ihtimali idi. F.sasen düşmanlarımızın mali tazyiki altındayız. Borçlarımız pek fazladır. Ya
bancı sermaye memleketi bu suretle daha müşkül bir vaziyete sokacaktır. Bir müstemleke hali
ne gelmeden korktum [...)” Hüsamettin Ertürk (anlatan) ve Samih Nafiz Tansu (derleyen), İki
Devrin Perde A rkası, İstanbul, 1969, s.43.
Abdülhamid ödediği Düyun-u Umumiye borçlarını hatıratında şöyle anlatmaktadır: “Ma-
kam-ı hükümdariye geldiğim zaman, üç yüz milyon liraya rakanup etmiş olan Düyun-ı Umumi-
yemizi... otuz milyona indirmeye muvaffak olmuştum... İttihatçılar ise, benim bıraktığım otuz
milyon borcu bugüne kadar (1917) dört yüz milyona çıkardılar. Yani, on üç misline. Demek ki,
haleflerim... yalnız mikdar-ı düyunu tezyid hususunda ibzal-i faaliyet ve ihraz-ı muvaffakiyet et
miştir.” A bdülham ıd’in Hatıra D efteri, Selek Yayınevi, İstanbul, 1960, s. 108. 11. Abdülhamid
1886’daıı 1896’ya kadar olan 10 yılda 9 istikraz yapmıştır. 1896’dan 1909’a kadar geçen süre
de ise 2 istikraz yapmıştır. Abdülhamid’in borç ödeyerek emperyalist baskıyı azaltmaya çalıştı
ğı dönem 1896-1909 dönemidir. İşin ilginç yönü, “Genç Türk” hareketi de Avrupa’da bu dö
nemde örgütlenme imkânı bulmuştur.
17 1908 devriminden sonra Bağdat Demiryolu etrafında yapılan anlaşmaların sayısı, büyük devlet
lerin çıkarlarını uzlaştırmakta İttihatçıların ne kadar aktif olduklarının bir kanıtıdır.
• 21 Mart 1911 Osmanlı Hükümeti ve Bağdat Demiryolu Şirketi Anlaşması.
• 19 Ağustos 1911 Rus-Alman Anlaşması.
• 12 Ağustos 1913 Ingiliz-Türk Anlaşması.
• 15 Şubat 1914 Osmanlı Bankası ve Deutsche Bank Anlaşması.
• 12 Ağustos 1913 Ingiliz-Türk Anlaşması.
• Temmuz 1914 Bağdat Demiryolu Şirketi’yle Osmanlı Hükümeti Anlaşması.
Tevfik Çavdar, Osmanltlarm Yart-Sömürge Oluşu, s. 137.
18 Nitekim 1 9 0 8-19(8 döneminde Türkiye’de şirketleşme hareketinde hızlı bir gelişme olmuştur.
1863’ten 1908’e kadarki 45 yılda yalnız 6 anonim şirket kurulduğu halde, 1909’dan 1 9 I4 ’e ka
dar 37, 1914’ten 1918’e kadar 55 şirket kurulmuştur. 1908-1918 arasında şirket sermayeleri 13
kat artmış, bu dönemde yerli sermaye hissesi % 3 ’ten % 38’e çıkmıştır.
Itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan d.ş politika 93
masını gerektirmektedir.
J S S S S s « « - . »■
Z S S E S S S ttss& tt-
araç olarak yararlanmak istemektedirler. demiryollarının maden kay-
° ^ « *• ^
Itttlhad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika 9 7
„ „ Teşkilât, bir gizli ıstihbaeat örgürünün hedeflerini taşıyordu. Bu hedefler <fc demem,mn siy
Si ideolojisine bağl, olarak resekkül ediyordu. Bunla, bi, taraftan imparatorluk ,ç, çok parç
,ap , hakkında bilgi mplanrak , e iç grupla, arasında burunlesmey, j
faaliyetlerde bulunurken, bır yandan da İmparatorluk d,S,na da yönelmiş.,, 1 lam ve Türk u
jeti ve OsmanlIların terkettiğ, eski topraklar, üzerinde İmparatorluğun ' ,kll' ,,n '
organize eraeye yönelmişti. Pan-I.lâmist «e pan-Türkısr polirikanm uyguknmasrnda önemi, bı,
a ,!ç oluyordu. Bn kumlusun faaliyetleri içm bkz. Cemal Kuray, Brr.rn» Ounyu
S T M * « * . ve Hayber'de Trirk Cengi, Isranbui, « 2 ı E. Hıçyrlmaz, Belgelerle Te,k,l»r-
Mahsusa ve Casusluk örgü tleri, İstanbul, 1979.
9 8 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenln doğuşu
26 İttihat ve Terakki’nin pan-İslâmik eğilimleri, Ermeni isyanının doğurduğu tepkilerin dışında İn
giltere, Fransa ve Rusya’da yeni endişeler doğurdu. İngiltere “|...| Mısır ve Hindistan’daki mil
liyetçilik hareketlerinin Türkler tarafından desteklenmesinden, Fransızlar da İslamcılık hareke
tinin Tunus, Cezayir ve Fas’ta tepkiler uyandırması ihtimalinden huylanmaya başladılar [...]”
Makedonya ve Balkanlar’da reform isteyen Ruslar ise, bunu vesile yaparak Balkanlar’daki pro
pagandalarını pekiştirdiler. Bkz. Edward Mead Earle, a.g.e., s.242.
27 Cemal Paşa, bkz. Hatıralar, İstanbul, 1977, s.127.
uygulanan dış politika 99
itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve
gösteren Alman egemenliğini uzaklaştırmaktır. İşte bu hedef maksadı elde edebilmek için orta
ya gayet elverişli bır fırsat çıkmıştır. Sadrazam (Said Halim Paşa), Enver’in bizimle yakınlaşmak
hususundaki arzusuna kendisinin de katıldığın, ve bir anlaşmanın süratle akdi içın elinden ge
len butun yardımı esirgemeyeceğini gizlice söyledi.” 1914 Ağustos’unun sonlarında Rus Harici
yecisi Sazanof, Londra’daki elçileri Benkerdorf’a çektiği telgrafta şöyle diyordu: “Üç hükümetin
İstanbul da, derhal, Türkiye’nin tarafsızlığı halinde ülke bütünlüğünün garanti edilmekte oldu-
gu hakkmda beyanatta bulunmalar, arzuya şayandır [...] İstanbul’daki büyükelçimizin üst üste
bildirdiğine göre, arazi taviz, olmaksızm Türkiye’nin kazanılması imkân, yoktur. Bu sebeple
aşağıdaki uzlaşma alternatifinin muhakeme edilmesi mümkün değil midir? Türkiye (Limni)
Adası m a sm Öteki adalar üzerindeki iddialarından vazgeçsin. Yunanistan’a da Limni’ye kar
in! ( n P I| 7 dcdl T L,mni Adas,’nm Türk,ye> eeri verilmesi, gerek Türkiye’nin gerekse Üçlü
İtilaf Devletlerinin hayat, çıkarlarına daha uygundur. Zira I.ımni’nin bütün önemi, Boğazlar’,n
selametim sağlamaktan ibarettir.”
Türkiye’ye tam bir iktisadi bağımsızlık verilmesi gerek Paris’te, gerekse Londra’da kabule
şayan görülmüyordu. İstanbul elçisi Giers’i Sazanof’a 20 Ağustos 1914’te çektiği telgrafta, “Ar-
kadaşlarım, kapitülasyonların kaldırılmasın, güç bır mesele sayıyorlar” demektedir. A * e
s. 105-106, 111. s ’
30
Alman büyükelçisi 18 Haziran’da Alman hariciye nazırına çektiği bir telgrafta, “Türkiye hiç
şüphesiz şimdilik müttefik rolüne asla yakışmaz. Bu, devlet, kendi müttefiklerine hiçbir yarar
vadetmedıkren başka, üstelik onların yükünü de artnrır" demişti. A.g.e., s.94.
31
Goeben’in kaçışının ayrıntılı öyküsü için bkz. Richard Humble, “GoebJn’in Kaçış, ve Türkiye
Savaşta , 20. Yüzytl Tarihi, c.2, s.345-349. 7
itttihad ve terakki döneminde dış dünya ve uygulanan dış politika İ P İ
37
38
1914-1918 a ra sıd a , Almanya savaş sonu ekonomik etkisin, art.rmak için birçok girişim yap-
39
1J Ocak 1917-de Sefir Hakk. Paşa ile Almanya’da imzalanan anlaşmalarda. Almanya'n,n Tür-
k.ye dek. kapnuler haklar,n,n kald.nld.ğ, kabul ediliyor, bunlarm yerini .ki devlet aras.nda eşit-
r ? lna daLyanan yCm adalCt’ ticaret ve konsolosluk ilişkileri al.yordu. A .g .e ., s.130
40
880 den mbaren Osmanl. İmparatorluğuma gmmeye başlayan Alman sermayesi 1914'te tek
hak,m sermaye hal,ne gelememiştir. 1913’te Osmanl,lann yapnğ, ihracatta Ingiltere. Fransa ve
Avusturya-Macanstan’dan sonra dördüncü s,ray,, khalatta Ingiltere, Avusturya Macaristan’dan
sonra uçuncu s,ray, almaktad.r. 1914'te Frans.zlann toplam yacnm, 800-900 milyon akm
Ka yn a k ç a . , 1Q, Q . . qq
•'( ,oç”, 20. Yüzyıl Tarihi, c.2, Arkın Yayınları, İstanbul, 1969, c .l s.29 ,
AJ.unof, E. E., Anadolu'nun Taksimi Planı, İstanbul, 1972, s.94, 96, 105-106,
ItM/arslan, M. E., “Hicaz Hamidiye Demiryolu İnşaatı”, 20. Yüzyıl Tarihi, c.2, İs
tanbul, 1969, c .l, s. 131.
Iicmal Paşa, Hatıralar, İstanbul, 1977, s. 127. . 1V7
Çavdar, T., Osmanltların Yarı-Sömürge Oluşu , İstanbul, 1970, s. - » •
Earle, E. M., Bağdat Demiryolu Savaşı, çev. Kâzım Yorgancı, İstanbul,
Water, F. G. f w , Y ’ M tu k Ya>™lan,
T*rk,sh AU,J L n u ? J 7 T ¿ Germmy- 3 " « ™ w ^ a ,
^ R a,
m7Ha7ly:l90
J 45-
S-19,5, Berkeley, 19 75 of,he
Kurtuluş Savaşı’nda Talât Paşa ile
Mustafa Kemal’in Mektuplaşmaları
İ lhan T e k e l ! - S e l İm İ l k İ n
. tf, hat ve Tcrakki’nm önderler, arasmda Talât Paşa’nm yerim. Emin Erişirgil şöyle değerlendir-
s < *.
T‘ " h «t
M İ ' m I , - . » i * c ™ , Ku«y. X * . « — I “ **-
I I , Aralık 1964, s.858-864.
1 1 0 cumhuriyetin harç, / blflnd kitap: köktenci modernltenin doğuşu
" T T‘m h' “ ' ' “ ‘T '« - . T*™ Badesinin 15 Ek,m 19441» , sonraki „ „ I , ™ . fa.
rnır suıkasn dav,smın tabularının ,,ldukça geni, bu özerlemesi - femır Soikasnn,,, Içyte'ü-
Dunya gazeMgnm 3 Eylül 195<i'dan 6 M ,r, 1957 tarihine kadar olan saydama bakma
İzmir Suikastının içyüzü", Dünya, 24 Şubat 1957,
Kâzım Karabekir, a.g.e., s.974.
Dr Fua, Sabi, (Kalka,ya,, D , Ömer Lü,f, İle, Erzurum K o n i s i sırasında, K u m lu , S a v ,,, û„.
derler,um Bol,e. klerle ,l„k. kumaya gönderdiği İlk grubu ,e,kll emek.edir. Halil ,Ku,| P,.
,a nın aynı gaye de gönderdi,, Sivas Kongresi s,ras,ndad„. Avrupa’daki im ha,,, önderler Mos
kova ya ulamgınd, Musrala Kemal'in gönderdiği heyede, B ö lü k le r le görü,meler, bmlam,,-
lardu. Dr. Fua, Sabi, Bey esk, b „ Türkyü ve "Tesk,lâM Mahsusa" üyesi ,ken bu görevi dolay ■
sıyla sola kaymıpu. Bu konuda bkz. Mete Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlür, 1967, s.68-69 ve
George S. Harris, Türkiye d e Komünizmin Kaynakları, 1975 s 78-79
ıo Rü„ü Bey Kârım Karabekir', yakın olan tümen kom m anl.m d.ndırErzurum 'dak, 9. Tümen
komutanıdır. Trabzon dak, "H ah, Bey Olay,"„da olay, bastırmak için görevlendi,ilm i*,.
ile mustafa kemal’in mektuplaşmaları 1 1 1
kurtuluş savaşı'nda talât paşa
c î:: “ 3 ; ; ^ ^
Birliği’nin Haneye Kom.serl.ği’nm Cemal Paşa'ya verdiği, asi, Tanh Kuru»« ^
likte Cemal Paşa, “Anadolu-Türkiye İhtilalci Hükümetinin temsilci» olarak gorulmektedm Oy
112 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
“ 30 Ocak 1921 ’de CelaJettm Arif Bey'e yazdığı mektupta, Ankara hükümetinin Trabzon kana-
hyla Moskova’ya ulaşt.nlan yazısında, “Anadolu Büyük Millet Meclisi Hükümet, namına hiçbir
suretle harekete mezun olmad.klar.m Enver, Talât ve Cemal paşalara tebliğinden yak.nmaktad.r.
Halil Paşa’nın Ankara adına Moskova’daki faaliyetlerine kurye zabiti İbrahim Efendi’nin Make
donya’ya vanş. ile son verilmiştir. Bu konuda bkz. Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e., s.590-591.
13 Camı (Baykurt) Bey, Aydın mebusu iken Ankara hükümetinin, İtalya mümessilliğine tayin edil
miştir. Mütareke sırasında kurulan M illî Kurtuluş Hareketi’ne taraftar M illî Ahrar F.rkas.’n.n
kurucularındandır.
14 Mektup Hüseyin Cahit Yalçın tarafından 9-10 Şubat 1945 tarihi. T a n ın gazetesinde “Tarihî
Mektuplar”'" arasında yayımlanmıştır. Daha sonraki bir yayımı için bkz. Sadi Borak, A ta
t ü r k ’ü n ö z e l M e k t u p la r ı, İstanbul, 1970, s.148.
kurtuluş savaşı'nda talât paşa ile mustafa kemal'in mektuplaşmaları 113
15 Talât Paşa, 15 Mart 1921’dc Berlin’de, bir Ermeni ihtilâlcisi “Soghomon Tehlırıan" tarafından
Hardenburgstrasse 4 no’daki evine dönerken öğleye doğru vuruldu.
16 Hüseyin Cahit Yalçın, “Tarihî Mektuplar”, T a n ın , 13 Kasım 1944.
17 İttihatçı önderlerin Berlin’deki yaşantısı için bkz. Emir Şekip Aslan (çev. Azız Akpınarlı), Şe h it
E n v e r Pa şa ve A r k a d a ş la r ı, Samsun, 1952; bu sırada Berlin’de öğretim yapmakta olan Sayın
Esat Şihay’ın yazarlara anlattığı ilginç bazı gözlemlen ilende yazılacak kitap çerçevesinde ele alı
nacaktır.
114 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemltenin doğuşu
İttihatçı önderlerden; bir torpido ile birlikte 23 Kasım gecesi ülkeyi terkedenler; Talât Pasa, En
ver aşa, Cemal Paşa, Dr. Rusuhi, Dr. Nâzım, Bahaeddin Şakır, Polis Müdürü Azmi ve Bedri
beylerdir. Cavit Bey, 5 Mart 1919’da Damat Fent Paşa hükümeti kurulup ittihatç.ların tevkif
leri başlayınca 175 gun İstanbul’da saklanmış, sonra Avrupa’ya kaçmıştır.
19 ülkeden aynlan İttihatçıların ülke içinde nasıl bir örgütlenmeye gittikleri konusunda bkz. S. Ak
şınJ s t a n b ı d Hüküm etleri ve Milli M ücadele, İstanbul, 1976; Hüsamettin Ertürk, İki Devrin
Vtrde Arkaeı, İstanbul, 1969, Hüsnü Himmetoglu, Kurtuluş Savaşın da İstanbul ve Yardımlar,
(ıkı cilt), İstanbul, 1975.
f
20 Enver Paşa 1 Aralık 1919’da Cemal Paşa’ya yazdığı mektupta, “ve bir de şimdilik bence Ta
lât’a ayr, çalışıyormuş vaziyetini göstermemek iyi olacaktır ki, harice karşı kuvvetli görünmüş
olalım,” demektedir. Hüseyin Cahit Yalçın, “Tanh, Mektuplar”, W » , 17 Ekim 1944 Enver
Paşa, Talât Paşa’nın ölümünden sonra hazırladığı 20 Mart 1921 tarihli rapor a; L--l on
manlarda maşanürilcyh ile aramızda İslam’ın ve memleketin halası uğrundaki mücadelatımızda
ufak bir nokta-i nazar fark, mevcut idi [...] Mağfur müşarünileyh bütün hareket ve icraat, şah
sında cemetmek suretiyle hedefe vasıl olmak fikrindeydi. Böyle nâgehan, bir suretle gaybubet,
bu fikir etrafında toplanmış olan bütün mesai irtibatın, da beraberinde götürerek şimdiye kadar
istihsal edilebilmiş bir şey varsa an. da yanda bırakmak neticesin, vermiş olsa gerekir. Bu da gös
teriyor ki mucahedanmızda eşhastan ziyade teşkilâta ehemmiyet vermek lazımdır.” Hüseyin Ca
hit Yalçın, “Tarihi Mektuplar", 7 a n m , 25 Ekim 1944.
İttihatçıların “kongre" diye adlandırdıklar, bu toplantılar, örgütlü büyük toplantılar olarak
21
düşünmemek gerekir, bunlar, disiplinli bir arkadaşlar toplantısı olarak düşünmek daha doğru
OAlexinsky, “Bolshevism and the Turks”, Q u a r t e r ly R e in e w , c.239, Haziran 1923, s.l 83-197.
22
116 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemltenin doğuşu
Mustafa Kemal bu dönemde karşılaşt.ğ, zorluklar, Büyük Nuruk’ta aç.kça anlatm.şt.r, Kemal
a ur , utu , c. , 1919-1920, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1960, s 356-398
24
S,vas Kongres, nde, Karakol Teşkilât,’n,n nizamnamesinin dagtttlmas, üzerine, Kara VastfBey
‘ Va^f 1 • b ¡“ “ " Î T " " k°nU*ma HÜSamettin E« ürk’ün anlatttğma göre «öyledir:
as.f Bey e bu g,zl, teşekküller,n başkumandan, kimdir? diye sormuş o cevap vermeden
- Mzm gizli başkumandanınızın adm, da söyleyin, bu Enver Paşa’dır.
Kara Vasıf, ‘Hay.r Paşam, yanıyorsunuz, bizim başkumandammız sîzsiniz.’ Talât Paşa Ber-
bnden b.ze gonderd.ğ, talimatta, 'bundan sonra başkumandan,nız Mustafa Kemal Paşa’dır
Onun açtığı bayrak altında birleşiniz,’ diye yazmıştır.
Mustafa Kemal, Vasıf Bey’e Karakol Teşkilât,’n,n ilga edildiğini, isteyenin ‘Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-, Hukuk Cemiyet,’nde çal.şacağın, söylemiştir. Hüsamettin Ertürk, a.g e s 349
25
Aşım Bey, La Haye’e Karasu Efendi’nın ticari işlerini izlemek için gitmişti.
26
Al, Ihsan Bey’m ttıhat ve Terakki’nın bu dönemdeki program,nm oluşmasmdaki aktif rolü üze-
= £ M' “ — —
kurtuluş savaşı’nda talât paşa ile mustafa kemal'in mektuplaşmalan 117
28 Cavit Bey, “Felâket Günleri; Mütareke Devrinin Feci Tarihi”, Tanin, 30 Aralık 1945.
r
kemal’in mektuplaşmaları 1 1 9
kurtuluş «tavası'nda talât paşa İle mustafa
yı anılarında;
Un /JrlııcTunıı hildirivormus..-
tir. Bu nedenle mektup, Talât Paşa’ya bir aydan kısa süre içinde ulaş
mıştır.
Talât Paşa nın yazdığı ikinci mektup ne olmuştur? Bunun için
elimizde, Cavit Bey’in hatıratına 7 Aralık 1920 günü yazdığı kısa not
dışında başka bir ipucu yoktur.30 Bu notta Cavit Bey, “Kendisine31
Saı’nin [Talât Paşa] pek çok şeyler emniyet ettiği Lâhey ataşemiliteri
Nuri32 gittiği zaman, daha Antalya’da iken (Mustafa Kemal’in) kurye
yi açtırıp okutması, Nuri ile olan mülakattan sonra da ‘Biz çalışıyoruz,
çabalıyoruz, Berlin’deki bizim yaptıklarımızı kendilerine mal ediyor
lar demesi [Mustafa Kemal’in], ne hissiyat ile çalışmakta olduğunu
pek güzel göstermiyor mu?”33 demektedir. Nuri Bey de, muhtemelen
Asım Bey’in yolunu izleyerek, Talât Paşa’nın ikinci mektubunu Mus
tafa Kemal’e götürmüştür. Bu mektubun ve varsa cevabının Nuri
Bey’in evrakı arasında bulunması umulabilir.
Daha önceki kısımlarda belirtildiği üzere, izlenecek strateji ba
kımından İttihatçı önderler arasında önemli görüş ayrılıkları vardır.
Dr. Nâzım’ın mektubundan yapılan alıntıda görüldüğü gibi, Talât Pa
şa ile Enver Paşa farklı stratejileri savunmaktadır. Talât Paşa, önce
Anadolu’yu desteklemek ve Anadolu’da başarı kazanıldıktan sonra
içeriye girip, bir siyasal parti kurarak iktidarı kontrol etmek yolunu
önermektedir. Enver Paşa ise, şimdiden Anadolu Hareketi kontrol
edilmezse, daha sonra kontrol edilemeyeceğine inanmaktadır. Talât
Paşa için ülke dışındaki İttihatçılar arasında kendi stratejisini savuna
bilmek açısından Anadolu ile iyi ilişkiler içinde olduğunu etrafa gös
termek çok önem taşımaktadır.
Mustafa Kemal’in cevabı ulaştıktan sonra Talât Paşa, ilişkileri-
M Mithat Şükrü (Bleda), İttihat ve Terakki’nin savaş dönemindeki kâtibi umumilerindendir. Sala-
hattin Güngör, “Talat Paşa’ya Ait Hatıralar, Mithat Şükrü Bleda Anlatıyor“, Cumhuriyet, 27
Şubat 1943. .
55 Mısırlı Aziz Bey, Arap milliyetçilik hareketi içinde önemli yer tutan, Osmanlı ordusunda yetiş
miş bir albaydır. Değişik gizli örgütler içinde çalışan Mısırlı Aziz Bey, çoğunlukla subayların ka
tıldığı Al-Ahd Örgütü’nün kurucusudur. Trablusgarb Savaşı’na katılmıştır. Gizli çalışmaları yü
zünden- Teşkilât-ı Mahsusaca tutuklanmış ve idama mahkûm olmuştur. İttihatçı önderlerinin
çoğunun, bu arada Enver Paşa’nm sınıf arkadaş, olması idamdan kurtulmasın, sağlamıştır. Bu
konuda ayrıntılı bilgi için bkz Cemal Kutay, Müslüman Kardeşler H areketi, İstanbul, 1977.
122 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
23.12.[i9)i9: Berlin’den büyük acele ve telaş içinde hareket. Basel'e zor bir se
yahat.
24. [i2].[i9i9): Bern’e yolculuk Bay W.’yi37 ziyaret ve paketin teslim edilmes
25. U2M1919]: Basel’de Berlin’e mektuplar vs...
26.12. (1919]: Basel’den hareket Milano’ya kadar rahat bir yolculuk. Milano’da
güç durum.
27.12. (1919]: Roma’ya varış. “Hotel Exelsior". Birinci sınıf bir ikametgâh.
27.12. (1919]: Konsolosluğa ziyaret.
28.12. (1919]: Şehir gezisi.
29.12. (1919]: Şehri görme.
1.1.1920: (okunamadı) Diş ağrısı.
5.1.1920: Ameliyat (operasyon).
7.1. (1920]: Roma’dan ayrılış.
8-13.1.(1920]: Brindisi’de...
13.1. (1920]: Brindisi’den ayrılış.
14.1. (1920]: Korfu’da Aya Saranda.
15-1-Î19İ20: Patras.
16.1. (1920]: Pire Limam’na çok geç saatlerde varış. Gece Atina’ya yolculuk.
17.1. (1920]: Sabah 11.00 Pire’den ayrılış ve oldukça kötü bir yolculuk.
18.1.(1920]: öğlen Rodos’ta. Kötü bir ruhsal durumda. Bütün gün hiçbir şey
yapmadım.
19.1. (1920]: Fes satın aldım. Bütün gün bir şey yapmadım.
20.1. (1920]: Bütün gün hiçbir şey yapmadım. Akşam Dr. ... ile hasbıhal ettik.
21.1.(1920]: Bütün gün çalıştım. Notların kopyasını çektim.38 iki kitap aldım.
22.1. (1920]: Bütün gün çalıştım.
23.1. (1920]: Bütün gün çalıştım.
23-27.1.(1920]: Sadece çalıştım.
36 Almanca tutulan notların tercümesi Sevin Osmay tarafından yapılmıştır. Köşeli parantez içinde
ki kelimeler ve sayılar tarafımızdan eklenmiştir.
37 Bay W.’nin, Talât Paşa ile Cavit Bey’in mektuplarında adı sık sık geçen Weil olması muhtemel
dir. Weil, Rejinin müdürü olup, bu dönemdeki en etkin kişilerdendir. Bkz. Mustafa Ragıp Esat-
lı, İttihat ve Terakki, İstanbul, (1976)?, s.159.
38 Muhtemelen elimizdeki defterdeki Talât Paşa'nın notları, bugün kopya edilmiştir.
kurtuluş savası'nda talât paşa ile mustafa kemaCin mektuplaşmalar. 1 2 3
39 Makri - Fethiye.
40 Wati - Kaş.
41 Adalia - Antalya.
42 Angora - Ankara.
124 cumhuriyetin harcı / birine) kitap: köktenci modemltenin doğuşu
l.tı Sovyet teşkilâtı yapıp bu teşkilâtı Petersburg veya Moskova’ya rabt etmek
ve bu suretle eski Rus Imparatorluğu’nu, başka bir kisve altında, ihya etmek
m/usunda bulunuyorlardı. Bugün Bolşevik’ler bu fikirlerinden bazı fedakârlık
lar yapmışlardır. Eski Rusya İmparatorluğu dahilinde teşekkül eden muhtariyet
ve istiklâliyetleri tanıyacaklarından bahs ediyorlar. Buradaki Bolşevik rüesası
İle hal-i temastayım. Şimdiye kadar mahbus bulunan (Radek) ile defaât ile gö
rüştüm. Ve bâlâda zikrettiğim esaslar dairesinde çalışmak üzere (Lenin)’nın
tasdikine ta’likan anlaştım. (Radek)’in tahliyesi ve tayyare ile Moskova’ya gi
debilmesi için Almanlar nezdinde pek çok çalışarak muvaffak oldum. Ve baş
ka bir nam altında esbab-ı seyahatini temin ettim. Bundan dolayı (Radek) ve
burada bulunan Bolşevik’ler bize medyunu şükrandırlar. (Radek) Bolşevik’ler
hükümetinin Şark mesaili mütehassısı olduğundan mukarreratımızın merkezce
kabul edileceğini suret-i katiyyede temin ediyor.
İkinci saha-i mesainin âlem-i İslâm olduğunu söylemiş idim. Türkistan teşkilâ
tı Efganistan vasıtasiyle Hindistan’da çalışarak Hindistan âleminde bir tesir ya
pabilir ve Devlet-i Aliyye ve Hilâfet i Islâmiyye lehinde kuvvetli bir cereyan
uyandırabilir. Araplar mütârekeden sonra tamamiyle inkisar-ı hayale uğramış
lardır. Fransızlar ile Ingilizler arasında (1916)43 tarihinde akt edilen mukavele
name Arabistan’ı tamamiyle parçalayıp kuşa benzetiyor. Ve müstakil Arabis
tan’a kıt’a olarak çölden başka hemen hiçbir şey bırakmıyor. Emir Faysal ın
maiyyetinde bulunanlardan biri İsviçre’de bize mensup bir zat ile olan müla
katında Arap gençlerinin maziyi unutarak Türkler ile eski Almanya veya Avus
turya, Macaristan gibi birleşmek ve beraber çalışarak itilâfçıların istilâsına mâ
ni olmak fikrinde olduklarını söylemiş ve Mustafa Kemal Paşa ile tesıs-i mü
nasebet arzusunda bulunduklarını ilâve etmiştir. Sulh şeraitinin müzakeresi sı
rasında Arapların Türkler ile birleşmek arzusunu izhar etmeleri ve bu babta
haklı tezahüratta bulunmaları nüfûz-u hilâfetin o havalide devam ve bekasını
göstereceğinden fevkalâde faydalı olabilir. Dahilden vesait-i muhtelife ile bu
maksadın istihsaline sarf-ı mesai olunabilir. Bu tarz ve şekl-i mesâi Rauf Bey in
gayesine ve arzusuna pek muvafık olduğundan bu hususta sarf ı mesai ede-
biliyor.
Biz de haricî bir teşkilât ile kendisine muavenet edebiliyoruz. Mısırlı Azız Bey
iki gün evvel Berlin’de beni buldu. Bu esas dairesinde kendisiyle uzun uzadı
ya görüştük. Inkisar-ı hayale uğramış, Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben yazdığı
Azmi Bey, ben göndermedim. Mumaileyhin benimle hiçbir alakası yoktur Pa-
ras, kalmadığından bahisle dahile giderek bir köşede oturacağından bahsetti
Ben de münasip gördüm. Maateessüf haber aldığıma göre bu zavallı budala
dünyayı velveleye vermiş ve bizim İşlerimize de sekte iras etmiştir.
47
Karas" kehmes, tam ok«namam,Şnr. tik ik, harf tam okunamamaktadır. Karasu olmas, muh
temelde Bir raraftan savaş ,ç,nde Almanya’dan alınacak mallarda Karasu Efendi’ye bir öncelik
tanındığı ve Karasu Efendı’nm hu ticaretten kâr ettiği bilinmektedir. Avrupa’da onun işleri ile
Msm'd ' ^ ' R’T r' ÇUnkU Kar3SU EÎCndİ değİŞ'k yaZarlarca lttihat ve Terakkicilere savaş son-
t-mb t ,P; ; ; yaf m' yar Da n ğl SU' lanmiŞtl- Ru konuda bkz' ™ 'h Zeytin D ağ,, İs
tanbul, 1938, s.5 ve Falıh Rıfkı Atay, Ç ankaya, c.I, İstanbul, 1953 s 25
48
Nrsın, Mazliyah Irriha, ve Terakki'nin temi, mebusudur. T llât ^ ^ ^
j d a olmuştur. Amsrerdnm'dak, sosyali» kongresine <fc Talât Paşa ile birlikte girmiş,ir. Nesim
dıyah ,,ı sosyal», çevrelerle ilişkisi daha eskidir. 1917'de Stockholm'de toplanan Uluslara-
Millî Teşkilât rüesas. mebusana girmeli, hükümeti elde etmelidir. Kabine dahil-
,ln ve hariçte otorite te'sis edebilecek bir zatın riyasetinde ve ekserıyyet. bu ru
j d a n mürekkep olmak üzere teşkil edilmelidir. Ahval ve vaziyet katiyen .cap
'ittirdiği takdirde fırka-i saireden birkaç zat da kabineye ıdhal olunabilir Bence
bu otoriteyi haiz zat buradan gördüğüme nazaran Mustafa Kemal Paşa'dır Bu
suretle teşekkül edecek kabine (Clemanso)’nun tarz-ı siyasetim meşk ittihaz
„ilebilir Cavit Bey’in beyanatına nazaran bugün memlekette fenalıkları doku
nan erazil-i eşhasın 31 Mart hadisesinde vücutlar, tahakkuk eden edan, imiş Bu
edepsizlere hadlerini bildirmek ve rezilliklerine meydan vermemek memleketin
menafi! iktizasındandır. Matbuatı erâzil-i nls elinen kurtulmalıdır. Biz buna mu
vaffak olamadık, inşallah siz olursunuz. Millî kuvvet buradan mutalea derme-
yan edemiyeceğim bir şekilde sulh neticesine kadar muhafaza olunmalıdır. Kuv-
ve-i milliyyeye istinad eden mütecanis bir kabinenin dahilde ve hariçte pek bü
yük tesiri olacağından şüphe yoktur.
52 General Harbord yönetiminde bir heyet, Ermenistan’da Amerikan Mandas.’n.n olabilirliğini in
celemek üzere 22 Ağustos 1919’da Paris’ten ayrılımştır. Altı hafta süren incelemeleri sırasında
22 F.ylül’de Mustafa Kemal’le Sivas'ta, 25 Eylül’de Kâz.m Karabekır ile Erzurum’da konuşmuş-
lardır. Hazırladıklar. 13 ciltlik raporu Wilson, 3 Nisan 1920’de senatoya sunmuştur. Hazırla
nan rapor için bkz. “Türkiye’de Kurulmak İstenen Amerikan Mandası General James G. Har
bord un Gizli Raporu”, Belgelerle Türk Tariht Dergisi, sayı 33, Haziran 1970.
kurtuluş savaşı'nda talât paşa ile mustafa kemaPİn mektuplaşmaları 133
meb’ustan mürekkep (Felah ı Vatan) namı altında bir ekseriyyet grubu vücuda
getirdik. Bu grup intihap olunan dokuz kişilik bir heyet-i idare tarafından ida
re edilmektedir. Heyet-i Temsiliyye azasından olan meb’us arkadaşları kamilen
meclise gönderdim. Bunlardan icap edenler grup heyet-i idaresi dahilindedir
ler. Ben de mebusum. Fakat kuvvâ-i umumiyyeyi muhafaza ve menfî ihtimalât
karşısında serbest sevk ve idare edebilmek için İstanbul’a gitmedim. İkmal et
tiğim heyet-i merkeziyye â’zasiyle şimdilik Ankara’yı merkez ittihaz ettim. Hem
Kuvay-ı Milliye hem de heyet-i idaredeki murahhaslarımız vasıtasiyle grup ile
irtibat münasebetteyim.
Bilvasıta icra eylemekte olduğum muhaberat ile zât-ı şâhanenin niyatına ıttıla
hasıl ediyorum. Zat-ı şâhane Kuva-yi Milliye’den mütevahhıştır. Me’buslar, siz
ce pek güzel tahmin olunur, daima sevk ve idare edilmek lâzımdır. Bundan
mahrum oldukları dakikada gûnâgûn te’sirat altında mevcudiyetleri muayyen
bir gayeye yürümeye hadim ve nâfi olmaktan ziyade hail olur. Elyevm İstan
bul’da 30-40 bin Ingiliz ve aynı miktarda Fransız kuvveti vardır. Polis ve jan
darmamız dahi ecanibin âletidir. Ali Kemal, ReF. Cevat ve hempaları gibi alçak
lar, Ferit Paşa ve tevabii gibi ahmaklar kendilerini düşman mevcudiyetinden
istifade ederek emin görüyorlar ve teşebbüsat-ı melanetlerinde serbest bulu
yorlar. Kuva-yi Milliye’den mütevahhiş olan Padişah Kuva-yi Milliye ye muarız
olanlara ve onların ığfalâtiyle belki Ingilizlere tevdî-i hayata mütemayil görü
nüyor. İşte bu kuyûd ve şurûtdan dolayı bugün için Dahiliye, Hariciye vesair
bir iki nâzırın tebdili şartıyle Ali Rıza Paşa kabinesini mevki-i iktidarda tutmak
tercih olundu. Zâhiren itilâf etmiş gibi olduğumuz Ali Rıza Paşa hakikatte Ku
va-yi Milliye’ye değil, zât-ı şâhâne’ye merbuttur. Ve bizi iğfal ederek Kuva-yı
Milliye’yi imha için çarecûdur. Bütün fikirlerimizi ve maksatlarımızı bütüm
meb’uslara anlatmağa ve onları İstanbul muhitinin ve düşman tehdidinin ve
padişah vehminin tesirinden kurtarmağa imkân olmadığından bugün hükümet
meselesinde radikal hareket edilmek mahzurlu telâkkî edilmiştir.
Ben harekât safhasını ikiye ayırıyorum: Birincisi sulha kadar takip olunacak
tarz-ı hareket; İkincisi sulhtan sonra tavır ve hareket. Bunlar birbirinden farklı
olmak lâzımgelir. Çünkü bugün yalnız dahilî düşmanlarımıza karşı değil onlar
la beraber doğrudan doğruya itilâf devletlerine bilhassa Ingilizlere karşı vazi
yet ve tedbir almak mecburiyetindeyiz.
Halbuki istiklâlimiz mahfuz kalmak şartiyle bir sulh aktedildikten sonra yalnız
dahili husemâmızla karşı karşıya bulunacağız ki bugünkü âm ve şâmil kuvvet
ve nüfuzumuzu hüsn-ü muhafaza ettiğimiz takdirde bu zavallılara lâyık olduk
ları muameleyi tatbikte hiçbir müşkülât tasavvur etmiyorum.
Fakat birinci safha bence henüz çok mühimdir. İtilâf devletleri yukanda söyle-
1 3 4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
diğim hudud dahilinde (cenup hududu İskenderun cenubu -Halep ile Fusta ara-
Slû ,Îerab,US-KÖPrÜ?Î1 Ve Ş3rkta MUSUİ vilâyeti) temamiyet-i mülkiyemizi ve Is-
tıklalımızı butun mânasiyle kabul ve tasdik etmek şartiyle bir sulh yaparsa ve
ıktısaden te’mın-i menâfi için dermeyan edeceği şurût hakk-ı hayâtımızı iptal
etmıyecek derecede olursa ba’dessulh çalışmak İçin müsait bir sahaya ve şerâ-
ite malık olabiliriz. Eğer istiklâlimiz iktisaden olduğundan ziyade siyaseten ln-
gılizlerin taht-ı murakabesinde olacak surette bir sulh yapılırsa âtiyen dahi ser
besti-, harekâttan mahrum bırakılmış olacağız, işte böyle bir neticeye razı ol
mamak ve bu noktada lüzum görülürse sulhu muallakta bırakıp harekete geç
meyi şahsen tercih ederim. Yalnız burada nâzik bir nokta vardır. O da bu fik-
rm Medis-i Mebusan'ca ve Padişahça kabulünde tereddüt gösterilmesidir. Bu
takdirde hareket isyan halinde olacak demektir. Herhalde az çok kabil-i hazım
şerait-, sulhiyye karşısında mesai-î âtîyye ile telâfi-i mâ-fât’a güvenerek’ifratkâr
harekattan mücanebet olunacaktır. Bugün için hükümetin henüz bütün mana-
sıyle teşkilat ı mıllıyyenin elinde bulunmadığını zikretmek lazımdır. Agleb-i ihti
mal sulhu yapacak olan kabine Ali Rıza Paşa kabinesi olacaktır. Bu kabinenin
sulh yapmakta bızım prensiplerimizi takip edeceğini me’mul ederim. Fakat bir
tarafın da atıy, düşünerek Kuvay-ı Milliye’yi imhâda sarf-, mesaî edeceğini ka
bul ediyorum. Maahaza bugün bütün vesait-i icraiyye hemen bizim elimizde bu
lunduğuna göre teşebbüsatının akîm bırakılacağından eminim. Yukarıda tasvir
ettiğim gibi bir sulh akdinden sonra teşkilât-i milliyyeye münasip bir şekil ve
receğim. Ve bizzat meclise girerek herhalde kuvvetli bir parti yapmağa ve hü-
umete hakim olmağa çalışacağım. Bizzat kabine teşkil etmek niyetinde deği-
ım. Kuvvetli bir parti vücuda getirmek ve bu partiye meclis dahilinde ve mem-
e ette idame ve husn-ü idare etmek cihetini uzun zaman için daha faydalı ve
müessir görüyorum. Mamafih hükümeti tamamen şâyan-, emniyet ve enerjik ar
kadaşlardan ve radikal bir tarzda teşkil ettirmeyi de lâzimeden addederim Bit
tabi böyle bir kabine gayeye tevcih ve himaye edilecektir.
Türkiye’deki mesâinin tarihî mesuliyyeti teşebbüsat ve faaliyyet-i şahsiyem ile
alakadar bulundurulunca rey ve mütalaam haricindeki teşebbüslere muârızım
Türkiye’nin tâli ve mukadderatına ma’tuf mesâil-i hariciyyenin dahi nokta-i nazar
ve mütalâatım dairesinde olmasını lüzumlu addederim. Mütalâatımda ve tasav
vurumda mutaassıb değilim. Icabat-ı ahval ve hâdisatı sühuletle takdir ederim
Türkiye’nin menafiine mutabık her türlü muhassala-i mesaîyi hürmetle karşıla
rım. Mudavele-i efkârla mutalaatımdan gaye-i umumîye nafi olabilecek feda
karlığı yapmakta tereddüd etmem. Ancak ikinci üçüncü derecede vesaitle mu-5 3
Ali Rıza Paşa hükümeti kurulduktan sonra, 9 F.kim 1919’da Harbiye Naz,n Cemal Paşa tara-
fından gönderilen bir telgrafla, Mustafa Kemal’den Birmc, Dünya Savaş, na kat,İman,n doğru
olup olmadığın, ilân ederek ittihatç, önderleri suçlama*, ,stenm,ştı. Mustafa Kemal, bu me up
ta da bildirdiği gibi, bu isteğe karş, çıkm.ştır. Bu isteğe karş, ç,karken de Bmnc, Dünya Sava-
şı’na kat,İd,ğ,m,z konusunda aşağıdaki çok ilginç ve gerçekçi analizi yapm.şt.r l - l Savaşa ka-
tılmamak elbette çok .stenirdı. Fakat buna katılmamak ancak sılahl, tarafs.zhkla ve Boğazlar m
kapat,İması ile sağlanabilirdi. Oysa ki vatanımızın coğrafî ve İstanbul'un strate.ık durumu Kuş
lar,n İtilaf Devletleri yamnda yer alması, buna imkân vermediği g,b, silahlı bır tarafsızlığı sağ
layacak paramız, silâh,m,z ve gerekli araçlar,m,z da yoktu l...| Şimdi savaşa g.rmekhg.m.z, b,r
cinayet saymak ve koca bir milleti dört beş kişinin elinde oyuncak g,b, göstermek b,r fayda sağ
lamayacağı gibi, Klemanso’nun Ferit Paşa’ya verdiği hakaret dolu cevabın tekrarlanma*,na se
bep olabilir [...I", Mahmud Goloğlu, Sivas Kongresi, Ankara, 1969, s.168-169.
136 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
niz gibi bir zaman için münasebatımızın bilhassa hafi tutulması pek mühimdir.
Refet Beyi, pek mühim olan Denizli cephesindeki kuvvetlere kumandan tayin
ettik. Yunanlılann taarruz hazırlıklarında bulundukları bu sıralarda oradan ayrıl-
ması mümkün değildir. Buna mümasil muktedir ve şayan-ı itimad arkadaşların
kâffesi vücutlarıyle kaim mühim vezayıf üzerinde bulunuyorlar. Şimdilik Asım
Bey’in sür’at-i mümkine ile tekrar size mülâki olması ve yine kendisinin avde
tiyle aramızdaki rabıtayı muhafaza eylemesini daha emin ve sehîl buluyorum.
Parasızlıktan bahsediyorsunuz. Maatteessüf ben de ondan bahsedeceğim. Bu
gün içinde bulunduğum vaziyete girerken beş param olmadığını suhuletle tah
min edeceğinizden eminim. Girdikten sonra da İstanbul’da bol bot mevaidde
bulunan zengin zevatın bizi derhatır edeceklerini farz etmek gafletinde bulun
dum. Milletten para istemek, onlara en mukaddes gayeler hakkında bile şüp
he ve tereddüt ilka ediyor. Bundan başka muhaliflerin en kuvvetli propaganda
silâhını teşkil ediyor. Bu sebeple pek elîm ihtiyacat içinde dua ile İş görmeğe
çalışıyoruz. Fakat bittabi parasızlık yüzünden birçok nâfi teşebbüsler ve kafî
ihtiyaçlar te’min ve tatmin edilemiyor. Binaenaleyh sizden şimdilik hiç olmazsa
elli bin liranın Asım Bey’le gönderilmesine intizar eylerim.
Şimdilik münasebet ve irtibatımızın yalnız benimle ve yalnız Asım Bey55 vası-
tasıyle olmasını lüzumlu görürüm. Çünkü başka vasıtalarla ve başka şahıslar
ile münasebette bulunduğumuz takdirde derhal şuyû bulur... Nitekim bulmuş
tur... Bu takdirde memlekette bütün teşebbüsatımızı zaten tefsir etmekte ol
dukları (İttihatçılık) ile tavsif ederek kuvvetinizi tenkis için düşmanlara silâh ve
fırsat vermiş oluruz.
(Aziz) Bey’in Arap mesailinde burada istifadeli olacağını tasavvur ediyorum.
Ancak kendisine maddeten muavenet edecek halde olmadığını bilmesi müna
sip olur.
★ ★ ★
Mektubunuzu aldım. Öteden beri hemfikir olduğumuz kanaatındayım. Suriye ve
Irak işlerinde buraya gelmekle.pek nafi olabileceğinizi ümid ederim. (Tarik An
talya üzerinden olabilir ve nâm-ı müstearla gelebilirsiniz icap eden malûmatı
Asım Bey size verecektir.)56
(...) hakkında nokta-i nazar (O) 19.2.36 tarihli telgrafnâmeden.57
55 Mektubun bu kesimi Asım Bey’in döneceği varsayımına göre yazılmıştır. Oysa biliyoruz ki,
Asım Bey Almanya’ya dönmemiştir. Asım Bey’in neden dolayı dönmediğini bilmiyoruz.
56 Mektubun bu kesimi Mısırlı Aziz Bey’e yazılmıştır.
57 Mustafa Kemal’in, Halil Paşa ve Nuri Paşa’dan elde ettiği bilgilen veren telgraf budur.
kurtuluş savaşı'nda talât paşa ile mustafa kemal’in mektuplaşmaları 1 3 7
,8 Mustafa Kemal’in bu konudaki en açık konuşması 1 Aralık 1921*de TBM M ’de yaptjfr konuş
madır, “Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyler, yapar görünen sahtekar insan
lardan değiliz. Efendiler; büyük ve hayalî şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bü
tün dünyanın husumetini, garazın, kinim bu memleketin ve bu milletin üzerine celbettık. Bız
pan-tslâmizm yapmadık. Belki ‘yapıyoruz, yapacağız,’ dedik. Düşmanlar da ‘yaptırmamak .çın
bir an evvel öldürelim,’ dediler. Pan-Turan.zm yapmadık. ‘Yaparız, yapıyoruz dedik yapaca-
ğ,z ’ dedik ve yine ‘öldürelim’ dediler. Bütün dâva bundan ibarettir. Efendiler, butun cihana havf
ve telaş veren mefhum bundan ibarettir. Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhum ar
üzerinde koşarak düşmanlarımızın üzerimize olan tazy.katın. tezyit etmekten ise hadd-ı tabiiye,
haddi meşrua rücu edelim. Haddimizi bilelim.” A tatürk’ü» Söylev ve D em eçler», Türk İnkılap
Tarihi Enstitüsü Yayınlan, İstanbul, 1945, s.195-196.
1 4 ° cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
59 1909’da ilk gizli Arap milliyetçi hareketlerinden biri olarak ortaya ç.kan al-quahtaniya’n.n ga
yesi de Osmanlı İmparatorluğunu Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna benzer b,r ık.lı mo
narşiye çevirmekti. „ ,oeo
Z. N. Zeıne, Arab-Turktsh Relations and the Em ergence o f Arab Natıonalızm, Beirut, 19. 8.
U f 2 cumhuriyetin haro / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
.......... Talat Pa5a nın mektubunda, bir strateji ve buna bağlı bir işbö
lümü önerisi bulunmasının yanı sıra ilginç birçok bilgi de verilmekte
dir. Bunların en ilginçlerinden biri, Radek’in Almanya’da hapisten çık
masında ittihat ve Terakki önderlerinin oynadığı roldür. Radek, önde
gelen Bolşevik liderlerindendir; özellikle III. Enternasyonal’de etkin rol
oynamıştır. İttihatçı önderlerin Berlin’de bulunduğu sırada o da hapis
bulunmaktadır.
İttihatçı önderlerle Radek arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğu
ve hangi tarafın girişimiyle başladığı konusunda elimizde açık bir ka
nıt yoktur. Radek’in hapisten çıkarılması, Bolşevikler, Alman milliyet-
çı subaylar ve eski İttihat ve Terakki önderleri arasındaki ilginç bir iş-
itliğinin sonucudur. Bu işbirliğinin rasyonelini açıklamak oldukça
kolay olmakla beraber, ilişkinin üç gruptan hangisinin girişimi ile ku
ru ugu hakkında ancak bazı varsayımlar ileri sürülebilir. Bu konuda
ttıhat ve Terakki önderlerinin kendi aralarındaki mektuplaşmalardan
ipucu elde edilememektedir. İlişkinin nasıl kurulduğu konusundaki il-
kurtuluş savaşı'nda talât paşa ile mustafa kemal’in mektuplaşmaları 1 ^ 3
yapmak için ^ d e r i W l Î 1^ 11^ ’,^ ;^ n“do,“ ’yu Sİrİ5 i«in b'> deneme
* * 2 r Je; i si,mek ve bu
hu ko™ “«ünde durmaktadır. " lektubunda’ *Y*«m gibi görünen
65 Mektubu yazdığı döneme yakın tarihteki (7 Ocak 1920) bir başka strateji değerlendirmesi için
bkz. Cengiz Kürşad, “Mustafa Kemal’in 1920 Sonunda Türkiye’nin Siyasî Durumu Hakkında
Görüşleri”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, c.X , sayı 59, Ağustos 1972.
148 cumhuriyetin harç, / birinci kitap; köktenci modemitenln dogu>u
„ Z m Z S < *** * * « * • - « — f * » *
o h Z , Z k « Z k l c d i n “ Muştala Kemal PaşaMau 23 HaziranMa . k l * m « * * * 3;
si Bolşevikliğe katar yediklerim »e bemm 17 Haziran şifrenin bu felâkerl, kararın onunu al t-
ğ,„. gösteriyor.” Kâz.m Karabckir, İstiklâl H a rb ,m a , 1960, s.54.
İ Ş O cumhuriyetin hare. / birinci kitap: köktenci modernitenln doğuşu
68 Mustafa Kema bu mektubu yazdıktan k.sa bir süre sonra böyle bir emrivaki ile karşılaşır. Kara
kol örgütü üyelerinden Baha Sait, 11 Ocak 1920’de «Türkiye İhtilal Hareket,’ni temsil eden Ka-
rakol Ûrgutu ve Uşak Kongresi Yürütme Kurulu delegesi olarak Kafkasya’daki bir Bolşevik tem
silcisi ,1e ittifak Antlaşması” imzalar. Bunu Karakol Örgütü başındaki Vasıf Bey’e yollar. Vasıf
, ¡ T " ' ? ŞUbat 1920 tarihlİ bİr mekrUpla Ankara> a’ Mustaia Kemal’e yollar. Bolşe-
vı eleğe Albay Ilyaçev, onaylanmış anlaşmayı götürmek için beklemektedir. Mustafa Kemal
Karakol Örgütünün bu tutumun “sahtekârlık” olduğunu söyleyerek, anlaşmaya karşı çıkar. Do-’
gan Avcıoglu, M,ll, Kurtuluş Tanh,, İstanbul, 1974, s.486-487. Talât Paşa’ya mektubu 29 Şubat
1920 de yazmıştır. Muhtemelen Vasıf Bey’in gönderdiği mektup eline daha geçmemişti.
kurtuluş savaşı’nda talâl paşa İle mustafa kemal’ln mektuplaşmaları İ Ş İ
ittihatçılar d.ş.ndak, gruplann Avrupa’daki çabalar,nm bir k.sm, ,çin bk,. A. Bcdev, Kuran, Os-
manl, İm paratorluğu'nda ve Türkiye Cum huriyetinde İnkılap H areketlen İstanbul 1. 59
Bu dönemde para s.kmfsm.n mertebesin, göstermesi bak.m.ndan Muşta a Kemal ,1e Alfred
Rüstem Bey arasmdak, düello teklifi için bkz. Mazhar Müfit Kansu, Ölümüne K adar Ata
tü rk’le, s.506-510 ve Mahmut Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s.40-42.
1Ş2 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
Cavn Bey, bu değerlendirmesine rağmen yine de, İtrihatç.lann Anadolu'ya dönüşleri konusun
da ümidini kesmemiştir. 18 Şubat 1 9 2 l’de Londra'ya giderken Roma'ya uğram,ş bulunan An
ara heyet,nden Yunus Nad, ve Tayyareci Selim Salim ile görüşmekte ve onlara Mustafa Ke
mal ın yumuşayıp yumuşam adım , Talât’,n hattâ Enver’in dönmesine izin verip vermeyeceğini
sormaktadm Sahm Bey doneb.lecekleri fikrindedir. Fakat Mustafa Kemal’e yakm olan Yunus
Nad, Bey, Kat,yen olmaz," demektedir. Cavit Bey onlara “Bu iş uzun müddet devam edecek
olursa Mustafa Kemal’,n yürütebilip yürütemeyeceğini sormaktad.r.” Yunus Nadi, “Hatta se-
nelerce devam etse, bu fena heyeti vekile ile dahi yürütebilir,” diyor. A.g.y., 18 May,s 1946.
76 Hüseyin Cavit Yalçın, “Tarihi Mektuplar", Tanin, 9 Şubat 1945.
kurtuluş savaşı'nda ta!3t paşa ile mustafa kemal’in mektuplaşmaları İ Ş 5
Ka y n a k ç a , . * , ,
Matürk'ün Söylev ve Demeçleri, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları, İstanbul,
1945, s.195-196.
It.ıyur, H., Türk İnkılabı Tarihi, c.4, Ankara, 1953-63.
Ilır Fikir Adamının Romanı Ziya Gökalp, İstanbul, 1951, s.191.
'‘İzmir Suikastının İçyüzü”, Dünya, 3 Eylül 1956-6 Mart 1957 arasındaki sayılar.
“İzmir Suikastının İçyüzü”, Dünya, 24 Şubat 1957.
“İzmir Suikastının İçyüzü”, Dünya, 23 Aralık 1956.
Talât Paşa’nın Hatıraları, İstanbul, 1946.
"Türkiye’de Kurulmak İstenen Amerikan Mandası General James G. Harbor un
Gizli Raporu”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 33, Haziran 1970.
Petrosyan, Y. Asatovic, Sovyet Gözüyle Jöntürkler, Ankara, 1974.
Ramsaur, E. E., Jön Türkler ve 1908 İhtilali, İstanbul, 1974.
AsUn E Ş , Şehit Enver Pasa ve Arkadaşlar,, Vcv. Aziz Akpınarh, Samsun, 1952
C' ' ’ 1 9 I9 ->920- Türk O « ™ Tarihi Enstitüsü, İstanbul,
I960, s.356-398.
Himmetoğlu, H., Kurtuluş Savaşt’nda İstanbul ve Yardımlar, (iki cilt), İstanbul, 1975.
nonu, I. (haz. Sabahattin Selek), Hatıralarım, 1969, s.227.
“İzmir Suikastının İçyüzü”, Dünya, 3 Eylül 1956-6 Mart 1957 arasındaki sayılar,
23 Aralık 1956, 24 Şubat 1957.
♦uunul, C:„ “Mustafa Kemal’in 1920 Sonunda Türkiye’nin Siyasi Durumu Hak-
k.mla Görüşleri”, Belgelerle Türkiye Tarihi Dergisi, c.10, sayı 59, Ağustos
1972. ,
huı.ıy, C;„ “Talât Paşa’mn Berlin’deki Son Günleri”, Tarih Konuşuyor, c .l, sayı 2,
Mart 1964, s.133-136.
-Cemal Paşa’nm Bitirilmemiş İfşaat Mektubu", Tarih Konuşuyor, c.2, sayı
I I , Aralık 1964, s.858-864.
Kardeşler Hareketi, İstanbul, 1977.
., M ü s lü m a n ,
Nevakivi, J„ Br,tam, France and the Arab Middle Eas,, 1914-1920, Umversıty of
|.ondon, 1969. .
IVirosyan, Y. Asatovic, Sovyet Gözüyle Jöntürkler, Ankara, 1974.
K.nnsaur, E. E., Jön Türkler ve 1908 İhtilali, İstanbul, 1974.
I,ılât Paşanın Hatıraları, İstanbul, 1946.
Iııııçay, M., Türkiye’de Sol Akımlar, s.68-69.
•lurkiye’de Kurulmak İstenen Amerikan Mandası General James C.H arbord un
Cüzü Raporu”, Bebelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 33, Haziran 1970
Ş.,l,™ Hüseyin ¿ h i t , "Tarih, Mektuplar”, Tanin, Ekim 1944-Nisan 1945 (tarih-
İcri arasındaki derleme)
___ , “Felâket Günleri”, Tanin, 9 Şubat 1946.
— , “Talat Paşa”, Yedigün, İstanbul, 1943.
/.çine, Z. N., The Struggle for Arab Independence, 1960, s. 130-150.
— , Arab-Turkish Relations and the Emergence o f Arab Natıonalızm, Bey ,
1QÇ«
La Haye Türk Haber (İstihbarat)
Bürosu’nun Bir Bildirisi ve Bir Yazısı
İttihatçılara yollatıyordu.1
Ayrıca Lloyd George’a, Churchill’e mektuplar yazıyor, Alman
ya’da hapisanede bulunan Radek’le ilgileniyor, İttihatçılar için yeni bir
siyaset oluşturmaya çalışıyordu.
Bu arayışlar sırasında, Şubat 1919’da Amsterdam’da toplanan
II. Enternasyonal’in 10. Kongresi’ne, daha önce de Sosyalist Enternas-
yonal’in kongresine giden, Nesim Masliyah katıldı. Talat Paşa’nın da
Masliyah ile Hollanda’ya gittiği, bu çevrelerle ilişki kurmaya çalıştığı
anlaşılmaktadır.
Nisan ayının sonlarına doğru da La Haye Haber Bürosu (La
Haye Bürosu) kurulmuştur. Bu büronun açılmasından bir süre önce
Bosnalı Necip Turhan takma adıyla, Azmi Bey’in La Haye’ye yaptığı
ziyaretin, bu büronun açılışıyla ilgili olduğu düşünülebilir.
Bu büronun posta kutusunun 15 numaralı olduğunu biliyoruz.
Ama La Haye’deki adresi bilmiyoruz. Başlıklı kâğıtlarda da adres bu
lunmamaktadır. Sadece posta kutusu numarası verilmektedir. Bu, ya bir
güvenlik önlemidir ya da bu büronun genel sekreteri Asım Süreyya’nın
(İloğlu), evinden ayrı bir mekânı yoktur. Asım Süreyya Bey, İttihat ve
Terakki’de Meslek-i İçtimaî akımının ideologluğunu yapan ve Talât Pa-
şa’ya yakın olan (Kör) Ali İhsan Bey’in küçük kardeşidir.2 Asım Sürey
ya Bey’in Hollanda’da bulunması, Emanuel Karasu’nun Hollanda’daki
temsilcisi olması nedeniyledir. Bu yazının ekinde yayımlanan bildiri ve
yazının orijinalleri de bize Asım Süreyya Bey tarafından verilmiştir.
La Haye de açılan bu büroda gerçekten Asım Süreyya Bey’den
başka bir kimsenin çalışıp çalışmadığını bilmiyoruz. Talât Paşa, Asım
Süreyya Bey’e çok güvenmektedir. Nitekim Mustafa Kemal’e yazdığı
mektubu Asım Süreyya Bey eliyle Ankara’ya göndermiştir.3 Bu seyahat
1 Arif Cemil Bey, “İttihat ve Terakki Rüesasımn Diyar ı Gurbet Maceraları”, Tevhid-i E fkâr 22
Mayıs 1922.
2 İlhan Tekeli-Seiim İlkin, “(Kör) Ali İhsan (İloğlu) Bey ve Temsil-i Meslekî Programı", Atatürk
Döneminin E kon om ik ve Toplumsal Sorunları, İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Mezunları
Derneği, Istanhul, 1977, s.285.
3 İlhan Tekeli-Selim İlkin, “Kurtuluş Savaşı’nda Talât Paşa ile Mustafa Kemal’in Mektuplaşmala
rı”, Belleten, c.XLJV, sayı 174, Nisan 1980, s.313-315.
la haye türk haber (istihbarat) bürosu'nun bir bildirisi ve bir yazısı 161
n,ın Asını Süreyya Bey 23 Aralık 1919’da Berlin den hareket etmiş, 15
Şubat 1920’de Ankara’ya varmıştır. Asım Süreyya Bey’in bu seyahati
suresince büronun çalışıp çalışmadığını bilmiyoruz. Bizim elimizde bu
lunan bu büroya ilişkin son yazı 22 Kasım 1919 tarihini taşımaktadır
kı, bu seyahatin öncesine rastlamaktadır.
Talât Paşa, Mustafa Kemal’e yazdığı bu mektupta La Haye’de
açılan bu bürodan söz etmekte, amacının Hollanda ve diğer tarafsız ül
kelerin matbuatında yayın yapılması olduğunu belirttikten sonra, bu
örgütün ileride hükümete bağlanabileceğini anlatmaktadır. Bu büronun
bildirilerinin Vûderlatîd, Rotterdûttısche Coutdnt, I m Gazctte dc Mol-
Lınde'de yayımlandığını biliyoruz. Talât Paşa bu mektupta, Bureau
I ^Information Turques”den söz ederken “haber bürosu” dememekte,
“istihbarat bürosu” sözcüğünü kullanmaktadır. Bu farklılık, bürodan
bilgi toplama işlevinin beklendiğinin bir göstergesi olarak da alınabilir.
Elimizde bulunan yazışmalara göre, La Haye Bürosu ile Cenev
re’deki Türk Yurdu arasındaki ilk yazışmaların büronun kuruluşun
dan yedi ay sonra başlamış olması da ilgi çekicidir. La Haye Büro-
su’nun 22 Kasım 1919’da Cenevre Türk Yurdu Riyaset-i Aliyesi’ne
yazdığı bir yazıda “Büro [kuruluşundan] bir müddet sonra Kopenhag
ve Stockholm şehirlerinde de birer muhabir âzâ bularak daire-i neşri
yatını onlara da teşmil etmiştir. Büro elyevm, bilumum Hollanda mat
buat ve telgraf ajanslarıyla münasebette bulunduğu gibi, kısmen Al
manya ve Fransa matbuatlarıyla da hali temastadır deniliyordu.
Gene aynı yazıda, bu yerin seçilmesinin nedeni “Hollanda, va-
ziyet-i coğrafyası itibariyle üç büyük devletin yakın komşusu bulun
ması ve çok zengin müstemlekata sahip olması hasebiyle, şuyunat [ha
her] ve vakay-i siyasiyenin mühim bir merkezi olmuştur. Bu ehemmi
yet harb-ı umumîden sonra, daha ziyade vüs’at peyda etmiştir. Hollan
da matbuatı ise bu ehemmiyetin derecesiyle mütenasip, haberin ve te-
nevrü-ü münderecatı ile alem-i matbuatta bir mevki-i mümtaz ihraz
eylemiştir” diye anlatılmaktadır.
Büronun amacı ise, “Başlıca gaye-i mesaiyemiz, Türkiye ve
Türklüğe müteallik bilumum hadisat ve vaka-i yevmiyeyi takip ederek,
162 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: kOktend modemltenin doğuşu
Ka y n a k ç a
Anf Cemil Bey, “İttihat ve Terakki Rüesasmın Diyar-ı Gurbet Maceraları”, Tevhid-i
Efkâr , 22 Mayıs 1922.
Tekeli, 1. ve İlkin, S., “(Kör) Ali İhsan (İloğlu) Bey ve Temsil-i Meslekî Programı”,
Atatürk Döneminin Ekonomik ve Toplumsal Sorunları, İktisadi ve Ticari İlim
ler Akademisi Mezunları Derneği, İstanbul, 1977.
n <‘Kurtuluş Sava§,,nda Talat Paşa ile Mustafa Kemal’in Mektuplaşmaları”,
Belleten, c.XLIV, sayı 174, Nisan 1980, s.313-315.
la haye türk haber (istihbarat) bürosu'nun bir bildirisi ve bir yazısı 163
EK I:
TÜRK İSTİHBARAT (HABER) BÜROSU BİLDİRİSİ
EK II:
BUREAU D'INFORMATIONS TURQUES
UlurM«l'infonsiiuomTuro
4« 1« Kujr», qui suit a»MgjrardinUrtl 1m
effort» votre Litre«peur le i/ntm Me
droite 4e la nationTurque, * l'atintie* 4e
»ou«envoyer eople de»artlaie» parue don»
le ire*»» ’tallanuaiee»
Tele bit ooeeun
poursuivi por vo*re 11**« et notre ure«uf il
*»t utile uue aee deuxorganisation» «oient
en to n te cí > < « *tin e» l.
2a*u»oet eepoir nous
»eu* »rfoontore ron illutation» fraternelle».
Tour te Bureaud*lrronMMon»
le $*ir4ta»r*.
ta Llda»pour la i4r*n«adue
brait» de 1« Nation Turque
Z
6 Bölgesel Kurtuluş Savaşı’ndan
Ulusal Kurtuluş Savaşfna
İ lhan T e k e l ! ■ S e l İ m İ l k in
^^^S
„T l
S in i
Ş S S S S S İS S İZ
V ,'8 ' gerÇekler kar5'smda ne tür dönüşümler geçirdi-
g g° rrnek, kurtuluş savaşının toplumsal dayanaklarını dah • v
= ~ r ~ , '"“ k“ ■ **» *
» « .î,r * '* " olanak
2 Mithat Sertoğlu, “Saltanat Şurası ve Milli Şura Hazırlıkları”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, s.43.
3 Harry N. Howard, “Paris-San Remo-Sevr’de Türkiye’yi Yok Etme Planlan”, Belgelerle Türk
Tarihi Dergisi, Eylül 1970, sayı 36.
4 Avni Doğan, Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası, Dünya Yayınlan, İstanbul, 1964, s.9.
ı68 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
6 Mustafa Kemal, Mütareke sonras.nda Y.ld.r.m Ordular. Kumandan, iken hükümete; 1) Jandar-
may. kuvvetlendirmeyi, 2) Yedek subaylar, emn.yette, komiser yard.mc.l.klar.nda kullanmayı,
3) Genç doğumluların terhisinin geciktirilmesin., 4) Halka s.lah dağ.t.lmas.m, 5) S.lahlar.n Iç
Anadolu’ya taş.nmas.n. öneriyordu. Kurtuluş Savaşında İçel, Türkiye Kuvay-. M.ll.ye Mucah.t
ve Gazileri Cemiyeti, Mersin Şubesi, İstanbul, 1971, s.29.
7 Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nde 23 Temmuz 1919’da irad ettiği nutukta yok etrafl. b.r d.ş
durum analizi yaparak, “Almanlarla birlikte iken İtilaf devletlerine yenildik, şimdi mı yeneceğiz
sorusuna cevap vermekted.r. Bu ilginç nutuk .çin bkz. M. Fahrettin K.rz.oğlu, “Yayınlanmam.?
Belgelerle Erzurum Kongresinin İlk Günü“, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, say. 35, s.4-34.
1 7 0 cumhuriyetin harç. / birinci kitap: köktenci m od e rninin doftuşu
Mustafa Kemal, Samsun’a ç.kt.ktan üç gün sonra İstanbul’a gönderdiği raporda Samsun vc
ç^rcsmde çetelerm örgütlenme*,m ayrmtd, olarak anlatmaktad.r. Bkz. Mithat Sertoğlu. “Mus-
14, s 5-9 m GOnCİerd,ğİ ' kİ Mühİm RaP °r". i l e r l e Türk Tarih, Dergisi, say,
9
10 “d" ' 7 * 'T " ™ 1'aP" k'an ba’l',nl“ “ ai' habCTİ" alo" k“J "-
7 -1 : ^ • *-*« *. * * * * Türk
11
sT T tT s8M" ™ " * Erü' T° V’ TU'k ^ T° ' U ’ C™ r *m n la n , İstanbul. „ 7 0 ,
12
Kara Haşan tçin bkz, Zühtü Güven, Anzaur İsyant, İstanbul, 1948, s 1-56
13
l a T is la lT i s " , 0m" Sl™ ^ AWMMUh ^ ‘ ^ V^u.-
bölgesel Kurtuluş savaşı’ndan ulusal kurtuluş savaşı na 1 7 1
14 Zühtü Güven, s.42-44 ve Uluft iğdemir, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olaylar,, Ankara,
„ —****n rr:
o
çalı Kel Mehmet orneğmdt ayrmtılı bit îekılde anlatmaktadır. Bkt. Etol oy, g . ., ■
17 Alman yard.mlar.yla ilgili olaıak b k ı. Nurdoğan Taçalan, a.g.e.. s.170 ve 175.
8 Kurtulı^ S a ,.S,’na »i. tornanla,m büyük b i, ktsmtnd. (em la .lt,etler, etraf,nda M,Ih Mueade-
" " m a s , anlanlmaktadır. W Kubbeye IH.I.de Edip Ad,vat ,9 2 6 , Votgm,
.Kemal Tah.r, 19611, K ütük fed a.ler (Fikte, Ant, 1962), Kulpu*,.,ur (Sanum KoeaBor, 1962).
172 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernltenin doğuşu
tâ aralarında çelişki vardır. Celal Bayar, İzmir civarında iki çete grubu
arasında ilişki kurulmaması için çalışmaktadır.19 Biga’da Hamdi Bey,
Kara Haşan çetesini ortadan kaldırmaktadır.20 Bu iki yönlü örgütlen.’
meden birincisi, askeri ve sivil bürokratlara dayanırken, İkincisi, dalın
çok mahalli eşrafa dayanmaktadır. İkincilerinin kontrolündeki hare-
ket, mahalli bağımsızlık eğilimlerini artırıcı yönde etki yapacaktır.
Azınlık çetelerinin faaliyetleri ve baskısı, Yunanlıların İzmir’i iş
gal etmesinden sonra ve özellikle Yunan ordusunun Ege Bölgesi’ne ya
yıldığı dönemde artmıştır. Bu durumda dengeyi tutabilmek için, bütün
güçlerin bir koalisyona gitmesi zorunluluğu doğmuştur. Artık bir çete
örgütü ile dengeyi tutmak imkânı yoktur, yeni bir örgütlenmeye git
mek gerekmektedir. Bu haide orduya veya ordu kaynaklarına dayan-
ma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Milli Mücadele’nin başlangıcında mahalli olarak kurulan karşı
koyma örgütlerinin şeklini başlıca üç değişken tayin etmiştir. 1) Azın
lık gruplarının faaliyetlerinin derecesi, 2) Bölgede ordu gücünün dere
cesi, 3]i Azınlık gruplarının ve çetelerinin faaliyetlerinin Kurtuluş Sava
şı nın örgütlenme dinamiği içinde ortaya çıktığı zaman dilimi. Bu üç
değişken, Ege, Trabzon, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da
farklı özelliklere ve örgütlenme biçimine sahiptir.
Mahalli eşrafa dayanan bir direnme örgütünün kurulup faaliye
te geçebilmesi ıçm, azınlık gruplarının dış güçlere dayanarak faaliyete
geçmeleri gerekmektedir. Yoksa, bir bölgenin yalnızca bir dış güç tara
fından işgale uğraması, böyle bir direnişi başlatmak için yeterli olma
maktadır. Örneğin Güneydoğu Anadolu İngilizlerin işgalinde iken, ma
halli bir direnme örgütü gelişmemişken, Fransız işgal kuvvetlerinin böl
geyi devralmasından sonra Ermenilerle işbirliği yapmaları ve Ermeni çe
telerinin faaliyete başlamasıyla mahalli dayanışma örgütleri gelişmeye
başlamıştır.21 Benzer örnekler, İtalyan işgalinde olan yerler için de veri-
I k L i Ordu Müfettiş Vekili Selahnmn Bcy'ln 7-10-11 Tctnmur. tarihlerinde Harbiye Neaarer. ne
22
gönderdiği raporlarda bu konuda bilgi verilmektedir. ‘ Adalar’dan gelerek yerleşmiş olan Antal
ya Ulamlarından b .a , eşrafın evvelce İtalyanlara imra vererek davet enikleri malumdur. Propo-
ganda tesiriyle Burdur-lsparra ve civar bölgede dahi o umumi hissiya.m boenlmasma çalısdmıî
ve büyük mikyasta muvaffak olmnsl»rd,r.- M. Tayyip Gökbilgi», Milli Mncmfefe «►
rinci Kitap, tş Bankası Kültür Yayınlan, Ankara, 1959, s.160.
Alaşehir Kongresi Başkan. Hacım Muhittin Bey, “İşbu işgal keyfiyet. İngiliz, Fransız veya Ame-
23
rikal.lar taraf.ndan vuku bulmuş olsaydı, kimse ses ç.karmayacakn,” demektedir. Alaşehir eşraf
ve beylerinden 150’den fazla kişi Fransız himayesine g.rmişlerd.r- Bkz. Hac.m Muh.tt.n Çank-
h, Kuvay-t Milliye Hatıralar,: Bahkesir ve Alaşehir Kongreleri, Türk İnk.lap Tar.h Enst.tusu,
Ankara, 1957. ,. .
28 Ek,m 1919’da Konya’daki 27 köyün eşraf, Ing.liz Yüksek K o m ise rlin e şöyle bn mektup
24
göndermektedir: “Milli Kuvvetler ad. altmda bir grup Müslüman ve H.rıst,yanlan öldürmekte
dir Hayvanlarım,z, elimizden al,yortar, telgraf hatlarımız, kesip biz,m sîzlere haber vermemiz,
önlüyorlar. Bizim hükümetimiz zayıf olduğu için milliyetçileri ezemez. Milliyetçi 1er, ezmek için
İngiliz hükümetinin bize yardım elini uzatması için yalvannz.” Erol Uluben, Ingiliz Gizli Belge
lerinde Türkiye, Aykaç Kitabevi, İstanbul, 1967.
174 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
bir kısmı İstanbul ve Trakya’ya nakil edilirken, geri kalan dört tüme
ni XV. Kolordu kurularak yerinde bırakılmıştı.25 Bu kolordunun gerek
para gerek iaşe olarak, bir yıl yetecek kaynakları vardı.26 Kuvvetlerin
beslenmesinin sağlanmasında, mahalli eşrafa bağımlı olmayacaktı.
Halbuki, Ege Bölgesi’nde böyle güçlü bir birlik yoktu. Mevcut birlik
lerde ise kadrolarının çok altında efrad vardı ve bunlar da bölgede da
ğılmıştı. Ege Bölgesi’nde, mahalli direnme örgütlerinin işbirliği yapa
cağı askeri güçler bunlardı. Ordunun iki bölgedeki farklı kuvveti, ör
gütlenen direnişte eşrafın kontrolünün mertebesini tayin ediyordu.
Mahalli direnişin örgütlenmesinde, azınlık grupların baskı dere
cesinin ve ordunun gücünün yaptığı değişiklikler, Ege ve Doğu Karade
niz ile Doğu Anadolu örgütlenmelerini karşılaştırdığımızda, açıkça gö
rülmektedir. Üçüncü değişken olan, direnenişe geçmenin genel hareket
içindeki zamanlamasının etkisi ise, Güneydoğu Hareketi’nde görülmek
tedir. Bu nedenle, Ege ve Doğu Karadeniz’deki hareketlerin örgütlenme
si aynı zamanda geliştiği halde, farklı yapılar göstermiştir. Güneydoğu
Hareketi’nin örgütlenmesi ise, Anadolu’da hareket belirli bir aşamaya
vardıktan sonra ortaya çıktığı için, hareket içinde kontrolü ele geçiren
Kuzeydoğu Anadolu Hareketi’nin örgütlenme şeklini kabul etmiştir.
Mahalli direnişlerin örgütlenmesinde, 15 Mayıs 1919’da İz
mir’in işgali bir dönüm noktası olmuştur. Bu tarihten sonra, İstanbul
Hükümeti ile çevresinin görüşlerinin uygulanamayacağı açıkça hisse
dilmeye başlamıştır. Böylece her bölge, örgütlenerek kurtuluşlarını
sağlama çabasına önem vermeye başlamıştır. Bu tip örgütlenmelerin
çeşitli bölgelerde nasıl geliştiğini görelim.
28 A.g.e., s.204. ,M
29 Mithat Sertoğlu, “Ingilizlerin Kuvay-ı Milliye’yi Bolşeviklere Karşı Kullanma İstıklerı , Belge
lerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 12, s.10.
30 Yunanlıların verdikleri bir rapora göre 27 Mayıs 1919'da “Aydm’tn kan dökülmeden işgaline
Rum ve Türk ileri gelenlerinin anlaşmaları müessir olmuştur” denilmektedir. Bkz. C. Bayar,
a.g.e., s.1912.
31 C. Bayar, a.g.e., c. 6 , s.1915. Ayrıca bkz. Erol Toy, a.g.e., s. 174.
32 H. Muhittin Çarıklı, a.g.e., s.51.
176 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
33
Toynbre, savaş sonrasındaki subay kadrosunun önemine şöyle değinmektedir. “Oysa Mustafa
Kemal Paşa nın elinde çok daha iyi bir güç kaynağı vardı. Bu imparatorluk ordusunun subay
ı y d ı . Mutareke'den sonra çoğu İstanbul’da ve başka şehirlerde işsiz güçsüz dolaşıyorlardı.
sman ı or usunda 25.000 subay bulunduğu ve çoğunun da Arnavut, Arap, Kürt gibi Türk ol
mayan unsurlardan olduğu hesaplanmıştır. Muhtemelen bu eski subaylardan 5 .0 0 0 ’i hayatları
nı kazanmak .çın Mustafa Kemal’e katılmışlardır. Bu güçlerle meydana gelen milliyetçi ordunun
aşına geçen Mustafa Kemal de Türk anavatanın, savunmak için istilacı Yunan kuvvetlerini
azimle karşılamaya çıkmıştı.» Arnold Toynbee, Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu, Milliyet
Yayınları, 1917, s. 1 1 8. 7
34 Erol Toy, a.g.e., s. 174.
35
Bayar hatıratında yağmayı engellemeye çalıştıkların, ve “özellikle zeybeklerin intikam alma fi
kirlerim frenlediğin, söyleyerek» şunlar, ekliyor: “En korktuğumuz mesele de ticaretin büyük
kısmı Rumların elinde bulunan Aydın gibi büyük kentlerin zengin çarşısına karşı uygulayacak
lar. hareket tarz. ıdı. Burada hiç vak’a olmamıştır denilemez. Fakat benzeri olaylara n.sbetle çok
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşı'na 177
hafif geçirilmişti.” “Kuvay-ı Milliye hedefi yalnız memleketimizi istilaya kalkan Yunanlılara ve
ona silahla yardımcı olanlara karşıdır. Bunun dışındaki yerli ve yabancılar korunacaktır, yollu
telkin ve ilânlarımızın tesiri kendini göstermiştir |...] (birkaç küçük hadise) l - l Bir yana can ve
mal emniyete sağlanmıştır (...]” C. Bayar, a.g.e., c.6 , s. 1978. „ , , ,
)6 Yalnız hareketin başlangıcında değil, örgütlenme ilerleyip belirli bir düzene kavuştuğunda da bu
güçlerin eşraf ve halk üzerinde baskısı sürmüştür. “Yozgat isyanı dönüşünde Ethem, Eskişe
hir’de zenginleri toplayarak kendisine 6 saat içinde 80 bin altın verilmesin, emretmiş, bu d.leg.
mahalle hevetleri delaletiyle derhal yerine getirilmiştir [...] Ethem birlikler, üzerinde şahsı ve
münferit çapulculuklar, önleyen şiddeti, bir disiplin ve otorite kurmuştu.” Y. Abadan, Mustafa
Kem al ve Çetecilik, Varlık Yayınları, 1972, s. 107.
37 Bu dönemde toplanan kongrelerin listesi aşağıda verilmiştir.
Erzurum Kongresi 26 Temmuz - 17 Ağustos
1. Balıkesir Kongresi 26 Temmuz - 30 Temmuz
I. Nazilli Kongresi 7 Ağustos
Alaşehir Kongresi 16 Ağustos - 26 Ağustos
Sivas Kongresi 4 Eylül - 12 Eylül
II. Balıkesir Kongresi 16 Eylül - 22 Eylül
II. Nazilli Kongresi 19 Eylül
III. Balıkesir Kongresi 19 Kasım - 29 Kasım
IV. Balıkesir Kongresi 10 Mart - 25 Mart
Lüleburgaz Kongresi 31 Mart - 2 Nisan
Edirne Kongresi 9 Mayıs - 16 Mayıs
Bu liste çeşitli kaynaklardan yararlanarak hazırlanmıştır. Sabahattin Selek, a.g.e., s 83; H.
Muhittin Çarıklı, a.g.e..; Mahmut Goloğlu, a.g.e., s.46; Cengiz Kürşad, “23 Nisan Mı ı s e
menlik Bayramı’nın 50. Yıl Dönümü”, B e lg ele rle T ü r k T a rihi D e r g is i, say. 43.
178 cumhuriyetin hare. / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
Bal,kesir Kongresinden, İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya siyasi mümessillerine çekilen telgraf,
40
47 kişi imzalamıştır. Bu 47 imza kongrenin yap.sm, göstermek için kafid.r. Bu 47 k.ş.nm 40 .e ş
raf veva eşraf kökenlidir. 4’ü hoca veya din adam,d,r. 3’ü sivil bürokrat veya askerd.r. Bu mahal-
I, kongrelerdeki eşraf hakim,yetini göstermek bakımından iyi bir gösterged.r. A.g.e., s.l 18-120.
ahkesır Kongresi nde “Masarif-, umumiyenin, her yerin cesamet ve serveti nisbctinde taksim
edilmesi münasip görülmüş ve neticede Balıkesir kazası masarif-i umumiyenin yüzde 2 1 ’ine Ed
remit yüzde 17’sıne, Burhaniye yüzde 7 ’sine, Balya yüzde 4 ’üne, Bandırma yüzde 10’una Gö
nen yüzde 6 'sına, Sındırgı yüzde 4 ’üne, Gördes yüzde 4 ’üne, Soma yüzde 5 ’ine, Bergama yüzde
L sine iştirak etmesi takamir etmiştir. A.g.e., s. 113.
49 A.g.e., s.222.
bölgesel kurtuluş savaşı’ndan ulusal kurtuluş savaşı na 181
50 A.g.e., s. 179.
Sİ A.g.e., s.S.
52 A.g.e., s.6 6 .
182 cumhuriyetin haro / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
„11ak bir hareket birliğinin sağlanması istenildi ise de, bu tam olarak
ilkleşem edi. Kongre açıldığında Nazilli ve Aydın cephesinden kim
inim katılmadığı görüldü. Kongre, özel temsilci göndererek, onları
koııgrc’ye çağırmıştır. Bu cephelerin temsilcileri ancak Kongre’nın son
pimlerinde yetişmişlerdir.
Mahmut Goloğlu, hareketin gayesi bakımından da kesimler
,„asında farklar olduğuna değinmektedir. Örneğin, Denizli kesiminde-
l„ hareketin Yunanlılara karşı yalnız bölgesel kurtuluş hedeflerine sa
hip olmadığını, daha genel hedeflere sahip olduğunu belirtmektedir.56
57 Bugün Doğu Karadeniz’i teşkil eden illerden Samsun ve Ordu, Samsun müstakil livasına; Tra
zon, Giresun, Gümüşhane ve Rize, Trabzon vilayetine bağlı idi. Bu bölgede tek vilayet merkezi
Trabzon’du. Arif T. Payaslıoğlu, Merkezi İdarenin Taşra Teşkilâtı Üzerinde Bir İnceleme„
D A İE ve DPT, Ankara, 1966, Ek 3.
--------- ^
■»....*
dulu Ginsun'da, Topal Osman'a, strafındl l<üm V * ' " " ’ ilk' " ",' 1
nize edilmeye başlandı 58 “Ç* . ^ kar§1 Çete orgütieri <»n-,.ı <
tarafından “ » .i ,
g e tir e r e k k e n d i l i ha- " -
C SK ST tsrü T T
y^n^^i^n^yolaçıkm ışlardı. Ordu gücüne dayanan'bu'örgüdenlme ile
Ali Fuat Paşa, Rauf Bey ve Refet Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın
yaptığı Amasya toplantısında, ülke düzeyinde bir hareketin örgütlen
mesi ıçm Sivas’ta bir kongre toplanmasını kararlaştırdılar (19 Haziran
1919).68 Halbuki aynı dönemde, artık Erzurum Kongresi’nin hazırlık
ları ilerlemişti. Kâzım Karabekir’in durumu bildirmesi üzerine yayın
lanan Amasya Tamimi’nde “Vilayat-ı Şarkiye namına 10 Temmuz’da
Erzurum’da bir kongre inikad edecektir. Mezkûr tarihe kadar vilayat-
ı saire murahhasları da Sivas’a vasıl olabilirlerse, Erzurum Kongre
si’nin azası da Sivas içtima-i umumisine dahil olmak üzere hareket
eder, 69 denilmekte, ülkesel düzeyde bir kongrenin hemen toplanılma
sında ısrar edilmektedir. Amasya Tamimi’nde, “vatanın tamamiyeti ve
milletin istiklalinin tehlikede” olduğu ve merkezdeki hükümetin gö
revlerini yerine getiremediği, onun için milletin sesini duyuracak bir
milli kongrenin Sivas’ta toplanacağı bildiriliyordu.70 Böyle olunca, Si
vas Kongresi, Sultan tarafından kapatılan Meclis-i Mebusan yerine ge
çecek bir meclis olarak yorumlanıyor ve Mustafa Kemal üstündeki
baskı artırılarak, Erzurum Kongresi öncesinde (8 Temmuz 1919) as
kerlikten ayrılmak zorunda bırakılıyordu.
Mustafa Kemal, 3 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum’a gelerek
kongre öncesi hazırlıklara başlamıştır. Erzurum, Vilayat-ı Şarkiye Mü-
75 A.g.e., s.90.
76 A.g.e., s.92, 94.
190 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
77 Bu kınama ve yak.nmalar için bkz. Hayri Mutluçağ, “Erzurum Kongresi’nin Tutanak ve Karar
lan , Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 61, s.3-12.
78 Mahmut Goloğlu, Sivas Kongresi, Ankara, 1969, s. 12.
79 Hacim Muhittin Çarıklı, a .g .e s.5,
80 Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Ankara, 1968, s. 115.
bölgesel kurtuluş savaşı’ndan ulusal kurtuluş savaşı'na İ Ç İ
83 Yunus Nadı, Mustafa K em al Paşa Samsun’da, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s.99.
84 Mustafa Kemal daha Erzurum Kongresi sırasında arkadaşları ile yaptığı toplantıda yeni bir
hükümet fikrim ortaya atmıştır. Şevket Süreyya Aydemir, Tek A dam, c.2, Remzi Kitabevi İstan
bul, 1966, s.126.
85 Mahmut Goloğlu, Sivas Kongresi, s.83.
86 M. Tayyip Gökbilgin, a.g.e., s.10-12.
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşı’na 1Ç 3
»8 “ Bu arada hükümet, acele olarak, Karadeniz sahillerinde olduğu gibi Batı Anadolu’da da arazı
ve emlak sahiplerinin eşkiya taarruzundan korunması maksadıyla bu vilayetlerde, noksan ve İs
laha muhtaç olduğu anlaşılan jandarma kadrosunun tamamlanması ve maaşlarının artırılması
kararına varmıştı. Boylccc hem bölge asayişinin bir an evvel teminine ait tedbirler alınmakta,
hem de işgale karşı bir çare bulunduğu savunulmaktaydı.” Bkz. Türkan Ülkütaşır, a.g.e., s.42.
99 “tzmir, meşru mukavemet halinde ve hükümete isyan etmemiş bir vaziyette, kendi başına uğra
şıyordu. öteki taraf ise merkeze karşı bir hareket hazırlıyordu, buna bir isim verilmek lazımsa,
hareket-i ihtilaliye demek lazımgelirdi. Hareket-i ihtilaliye?” Bkz. Refik Halit Karay, a.g.e.-,
s.164.
19« cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
Alaşehir Heyet-i Merkeziyesl. Oturanlar soldan sağa, Mazhar Nunıllah, İbrahim Tahtakılıç, Mazmi
Bev (Alaşehir delegesi), ayakta soldan itibaren Raşlt Bey (Kula delegesi). Şaphane« Mehmet Fuat
(Gediz delegesi), Abdullah Salim Bey (Salihli delegesi)
bilmesi için, iyi bir haberleşme kanalına ihtiyaç vardır. Mustafa Kemal
çatışmayı başlattığında telgraf sistemi kendi kontrolüne geçmiş bulu
nuyordu.107 İstanbul’un çevre ile haberleşmesini keserek, kontrol ala
nını en çoğa çıkarmış oluyordu.
Heyet-i Temsiliye’nin aldığı bu karar, kumandanların bir kısmı
ve Heyet-i Merkeziye’ler tarafından, bir oldu bittiye getirilme olarak
görüldü. En kuvvetli muhalefet Trabzonlularca yapıldı. Trabzonlular
Sivas Kongresi’ni bir üst kongre olarak tanımıyorlar; Erzurum Kong
resinin kararlarına aykırı buluyorlardı. Erzurumlular da Trabzonlula
ra katıldılar. Erzurum ve Sivas Heyet-i Temsiliye’lerinin ayrı kurullar
olduğu tartışılmaya başladı. Trabzonlular İstanbul a bir heyet gönder
TARTIŞMALAR
Oturum Başkanı Münci Kapani:* Çok teşekkür ederim. Sözüıııı/n
kesmek zorunda kaldığım için de özür dilerim. Zaman sınırlatıl.ı*>ı
olmasaydı kendimizi kaptırıp sizi ilânihaye dinleyebilirdik. Haki
katen son derece ilginç noktalara değindiniz. Fakat şimdi açıklama
fırsatını bulamadığınız bazı noktaları öyle sanıyorum, tartışma dö
neminde açıklama imkânı ortaya çıkacaktır. Şimdi oturuma on l>r>
dakikalık bir ara veriyorum, ondan sonra tartışmalar bölümün,
geçeceğiz.
İkisi de son derece ilginç, iki ayrı bildiri sunuldu. Bu bildirileri a>
rı ayrı ele alıp, bildiri sahiplerine ayrı ayrı soru yöneltmek yolun.ı
gitmekte yarar var sanıyorum. Önce Sayın Kongar’ın bildirisi üzc
rine tartışmaları başlatacağım. Söz isteyenler lütfen bildirsinler,
Evet efendim Sayın Çubukçu.
Agâh Çubukçu:** Ben tartışmacı olarak toplantıya katılıyorum,
Şimdiye kadar kendi branşımla ilgili çeşitli görüşler oldu, fakat so
na bıraktım. Sayın İlhan Tckeli’nin konuşması ile ilgili bir açıkla
mada bulunacağım ama bu konuda laiklik konusuna de değinecc
ğım. Çünkü orada bir tümce geçti, o tümce yanlıştı onu düzeltecc-
ğim efendim. İzin verirseniz yalnız Kongar’ı değil, ondan önceki
konuşmacıları da kapsayacak konuşmam. Yani bundan önceki
oturumlarda Sayın İlhan Tekeli Bey’in konuşması münasebetiyle,
bir yanlışlık münasebetiyle konuyu biraz derinleştireceğim izin ve
rirseniz, efendim.
Başkan: Efendim o zaman size Sayın Tekeli’nin konuşmasının sıra
sı geldiğinde söz vereyim müsaade ederseniz. Şimdi Sayın Kon-
gar ın bildirisi üzerine söz almak isteyen Sayın Selim llkin’e söz ver
mek istiyorum. Buyurun.
Selim İlkin: Efendim ilk önce tebliğini yazılı olarak vermiş olan Sa
yın Kongar’a teşekkür etmek isterim. Çünkü çok net olarak ne söy
lemek istediğini görmek olanağını sağladı. Kongar’ın kendi özetle
diği gibi tebliğinin ana teması, devletçiliğin resmen ilânının Sayın
Boratav, Tekeli, ben vs.nin dediği gibi, 1930 Ağustos’unda olmayıp
Afet İnan a Şubat ayında dikte ettirildiği teması üzerinde çalışıyor,
değiniyor ve kendisinin 1977 yılında Özgür İnsan dergisinde yaz
dığı bir yazıyı okumadığımızdan yakınıyor. Kimsenin kimseyi oku-
kehme^sav “ T “ '0" k“ran" f‘la" bUni» " a ki’ < > " - b bir olguyu
kelime sayısıyla satır sayısıyla saysın. Emre Kongar devletçiliğm L
12 mı (tebliğde 12 diyor galiba, burada 8 dedi) 8 kelime mi |■
kelime m. bu önemli değil. Fakat önemli olan bir olay var ki o,m
hatırlatmak isterim. Devletçilik ilkesinin ¡„önü tarafından aç ıL İ T
stnm bama E ^ k a p a t ı l m a l ı n d
sonra hanı Emre Kongar',n normal yıl olarak bulduğu 30 yılında
S ı t £ r d'":
letç,lıgm naSıl formüle edileceği hakkında. Ve 193 l'y lM a y ıs ^ m
. ,H alk Part,sl kongresinde Devletçilik Halk Partisi programın,
İrdiği gibiS ' b ' " ^ " T ™ , lla" ' A«ustos'ta de kendisinin söy-
T * gibi Şubat ayında olsaydı acaba herhangi bir değişiklik olur
muydu b„ formülasyonda? Yani alt, ay evvel i,!„ ed i.m fşZ asm m
e sosyolojik önem, var? Neden bu kadar üst üste tebliğ yazdı bu
onuda, anlamakta güçlük çekiyorum. Alt. ay önce ilâmn Devlet
(*> Zafer Tunaya’ Prof- Dr- <1916-1991,. Anayasa ve Siyaset Bilimi sorunlanyla ilgili çal.s-
malar yapmış tanınmış bilim adamı. *
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşt'na 209
Şimdi arkadaşımız dedi ki, bunun daha önceleri var dedi. Ve Selim
İlkin de bunu vurguladı. Ve bazı şeyler söyledi. 1908 dedi; bunları
uzun uzun izah ettim, raporumda dedi. Maalesef bunu göremiyo
rum. Şimdi bu var tabii, 1908’de zaten sosyalizmden bahseder İtti
hatçılar. Bundan sonra meşhur Maliye Nazırı Cavit Bey daimi su
rette müdahaleci ekonomiden, “biraz daha borç alacağız, daha
sonra kurtulacağız” gibi bir takım tezler ileri sürerek, hattâ savaş
ekonomisi içinde İttihat Terakki’nin ana tezi halinde bunu söyler.
Bir taraftan Kara Kemal şirketler, kooperatifler vs. vasıtası ile eko
nominin bir yanım vurgular. Ondan sonra Ziya Gökalp de şiirleri
ile ve daha soyut teklifleri ile İttihat ve Terakki’nin iktisadi yönünü
yahut programını açıklamaya çalışır. Ve bir gün artık Birinci Dün
ya Savaşı’nın sonlarına doğru Talat Paşa bir Romanya gezisinden
dönerken yanındaki Falih Rıfkı Atay ile, “bizde” der, “yanlış şey
ler oldu, devlet sosyalizmi lazımdı” der. Ondan sonra tabii artık ye
nilgi yılları ve İttihatçıların İstiklal Harbi sonunda henüz daha tam
tasfiye edilmemeleri ile beraber yeni bir rejimin ortaya çıkışı görü
lür. Bir gün 1926 İzmir suikastı dolayısıyla İstiklal Mahkemesinde
Kâzım Karabekir Paşa yargılanırken, Ali Çetinkaya ki Ayvalık ta
düşmana karşı ilk kurşunu atan sayılmaktadır devrim tarihimiz
içinde, sorar, nesini beğenmiyorsunuz Halk Partisi programını da
siz bir parti kurmaya teşebbüs ediyorsunuz vs. diye. O da der kı,
mesela şimendiferleri devlet yapmamalıydı. Oysa bu Terakkiperver
Fırkası kendisini daha radikal, daha sosyal sanıyordu Halk Fırka-
sı’na nazaran. Ve ondan sonra Lozan gelir. Lozan’ı alalım ele, bir
ara konuşmalar tamamen kesilir. O zaman, bilmiyorum halâ ha
yatta mıdır, İkdam gazetesinin yazarlarından Mecdı Sadrettın Bey,
“barış birkaç şirketin bazicesi mi (yani oyuncağı mı) olacaktı? ’ der
ve sayar, der ki, “Bugün çok uluslu diyebileceğimiz bir takım şir
ketlere benzer şirketler: Bir tanesi Vikersarmstrong, bir tanesi Tur-
kish-Petrolium, bir tanesi Règie-General. Bunların menfaati dolayı
sıyla, istedikleri imtiyazlar dolayısıyla, barış tehlikeye düşecektir.
Biz bunu kabul edemeyiz.” Bakıyorsunuz bir takım sosyal mesele
ler ortaya çıkıyor. Ve bir gün, tanığı var zannederim, Beylerbeyi Sa-
rayı’nda Atatürk, öğretmenleri kabul ettiği zaman konuşmalar sı
rasında demişti ki, (demişti ki diyorum, yazıldı ama tabii yazanla
rın mesuliyeti altında) “Bize devlet sosyalizmi lazımdır” demiş ve
bu uzun zaman tartışma konusu oldu. Fakat zamanın iktisatçıla
rından ve maliyecilerinden İbrahim Fazıl Pelim ki Cavit Bey in ta-
210 cumhuriyetin hara / blunci kitap: köktenci modernltenin doğuşu
C*) Prof. Dr. Nejat Kaymaz, Ankara Üniversitesi, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi.
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşı’na 211
na bakınız, işte kara kaplı bir kitap, eskinin tabiriyle 292 sayf.iıKıtı
başlıyor, 327. sayfadan biten koskocaman bir nutuk.
Hani diyor ki, kalite kantite meselesi, efendim satırın sayısı öıırıtı
lı mi, fikri önemli filan. Doğru ama fikir olarak da adam habirc p
mendifer diyor, vergi diyor, aşar diyor, şunu diyor, milli iktisat ılı
yor, istikraz yapamazdım diyor, sermaye diyor, dış sermaye aııl.ı
mında filan. 1008 satır bunları söylüyor. Gene Selim İlkin kızacak
ama kızmasın, ben de yaptım bu hatayı, yani demin konuşurken cif
söyledim. Ben bu tebliği yazdım, ama kendi kitabımda gene ond.ın
sonra kalem sürçmesi İsmet Paşa’nın devletçilik nutku demişim. I
baskıda düzeltebildim. Yani yapıyor insan, bu hataları yapmaya
lım. 1008 satırda 8 satır, hem de bakın nasıl 8 satır bir daha oku
yayım, hakikaten şaşılacak bir şey, lütfen buna bakın. Yani bu nııı
ka devletçilik nutku demek tarihi yanılgıdır. Yani uzun uzun her şc
yı anlatıyor anlatıyor, devletçilikten söz ettiği yer... Hem de ben clı
bol davrandım satır sayarken. Bakın ilgili saydığım satırları okuya
yım: “Bizi bu istikamete sevk eden bu memleketin ihtiyacı ve bu
milletin fıtrî temayülüdür” -o da ne demekse yani fıtrî temayülü
müz devletçi imiş, mutedil devletçi imiş-. “Memleketin ihtiyaçları
için herkes ve her yer hâzineden çare arar. Elektriği yapılmayan, şe
hir limanı fena olan yer, iş bulamayan adam, hükümeti muhatap
tutar. Mutedil devletçi olarak halkın temayülatına ve metalibinc
(taleplerine) yetişemiyoruz” diye kusurluyuz diyor ve devletçilikten
büsbütün vazgeçip, her nimete sermayedarlara filan diye... gidiyor.
Yani her tebliğin önemi tartışılabilir. Ben kendi verdiğim tebliğin en
önemsiz tebliğlerden biri olduğu kanısındayım. Gerçekten İsmet
Paşa bunu ilân etse, Afet Hanım söylese ne olacak. Fakat ilginç gel
di. Yani, 40 sayfalık bir nutukta, iki 8 sayfaya sürekli atıf yapılıyor,
nedir diye baktım. Baktım ki bu Atatürk’ten kaynaklanıyor. Şimdi
tabii bir başvekilin söylemesiyle bir ders kitabında yazılması aynı
şeyler gibi geliyor ama 1930’ları düşünürseniz pek de öyle değil.
Selim İlkin’e çok teşekkür ederim ve kızdırdıysam çok üzüldüm,
çünkü ben bunların birçoklarını Selim İlkin’le, İlhan Tekeli’nin ça
lışmalarından öğrendim. Ama bu demek değildir ki bir kalem sürç
mesi olursa söylemeyeceğiz. Nitekim bu Mustafa Şeref’e benim
malettiğim ve Selim İlkin’in itiraz ettiği bölümün yazarı yok. Ben
bunu araştırdım kim yazmış olabilir diye, onu işte Afet Hanımla l
konuştum ve başka birkaç kişiyle konuştum. İlkin dediklerini bile.
O sırada Mustafa Şeref yok, bu da söylendi. Muhtemelen o kale-
bölgesel kurtuluş savaşı’ndan ulusal kurtuluş savaşı'na 2 İ Ç
devletçilik nutku diye atıf yaptıkları bir nutkun hiç de öyle olma
ğını, ancak o nutku bizzat okuyunca öğrendim. Bu konunun ı.
manlarına tavsiye etmek haddim değil ama dışarıdan bunlarla u
mak için söyleyeceğim birkaç şey var. Bir kere o zaman kurulmuş
olan bu tür cemiyetler, dernekler Reddi İşgal, Reddi İlhak, İstihlav
ı Vatan, Heyet-i Milliye, Denizli’de olduğu gibi, bu gibi cemiyetle
rin icabında silahla müdafaaya yani savaşa kararlı olduklarım ben
yazmıştım, Türkiye'de Siyasi Partiler kitabımda. Derhal yanıtı gel
dı rahmetli Tevfik Bıyıklıoğlu’ndan. Hayır, dedi bana. Mesela dedi
Trakya’da Paşaeli Cemiyeti silahlı bir savaşa taraftar değildi dedi,
sonradan oldu vs. Bunları söyledi onun için bunlar arasında bir ayı
rım yapmak lazım. Celal Bayar’ın siyasal cemiyetler dediği cemiyet
leri anlamıyor. Eğer o cemiyetler bu tür ellerinde silah olmayan ce
miyetler ise onu bilemem tabii, onu açıklaması lazım ama o da açık
lamıyorum. Yalnız kendisi 2 numaralı Redd-i İlhak Cemiyeti’nin si
yası komiseriydi. Onu biliyorum. Bu bakımdan, yani bu cemiyetle
rin idarecileri bir siyasi, bir askeri olmak üzere ikiye ayrılıyordu ve
bunlardan birisi de kendisiydi. Fakat zaman geçtikçe tabii hem
unutuluyor ve bir türlü sizin söylediğiniz gibi meseleleri hassaslaştı
rıp açıklama yapmak mümkün olmuyor. Bir kere bu türleri iyi tes
pit etmek lazım. Ondan sonra bunların arasındaki bağları iyi tespit
etmek lazım. Bunlar bölgeleştiler, evvela çok mahalli idiler. Bu saf
hayı zannediyorum pek nazara almadınız. Ondan sonra bölgeleşti
ler, ondan sonra millileştiler. Yani dereler ırmak oldu, ırmak da
TBM M ’ye aktı. Bu birikim nasıl oldu? Bunu Atatürk de sizin gibi
sordu, yanı nasıl bu milli savaşa geçildiğini. Ve kendisi, Trabzon
Kongresi’nden sonra Erzurum Kongresi sıralarında Batı’da Alaşehir
Kongresi’nin toplandığını işitince şaşıp kalıyorlar ve derhal bir telg
raf çekiliyor ve cevabı alınıyor. Bu telgrafı ve cevabını Siyasi Parti
ler kitabımda yer verdim, neşrettim. O çok ilginçtir. Sizin Batı’dan
gelen kuvvetinizle bizim Doğu’dan gelen kuvvetimiz birleştiği anda
memleket kurtulacaktır. Maalen söylüyorum, tam değil.
Yalnız bir şey daha var çok iyi kabul etmemiz ve üzerinde durma
mız lazım. Başka kongre teşebbüsleri vardı. Ve bunların bir kısmı
da İstanbul’un tahriki ile yapılacaktı, yapılmadı. Demek oluyor ki
bu heyetler arasında yahut dernekler arasındaki bağı bulmak, bun
ların hangi aşamaya gelince birbirleriyle birleştiklerini ve sonra ge-
nel birleşmeye gittiklerini çok iyi tespit etmek lazım ki, bana sizin
verdiğiniz bu unsurlar yani çetelerin bulunuşu, ordudan ayrılmış
subayların bulunuşu vs. gibi unsurlar çok yeterli gelmiyor. Bu tak
dirde biz genel bir birleşmeyi ortaya koyacak unsurlara sahip de
ğiliz. Bunların üzerinde bazı kişiler durmuşlardır. Mesela Sadri Et-
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşı'na 223
hem Bey.. Sadri Ethem Bey, Türk İnkılabının Prensipleri diye bir
kitap yazmıştır. Sonra Midillili Ahmet Bey, sonra Türkçeye çevril
medi zannediyorum hatıraları. Hacim Muhittin Çarıklı ki Alaşehir
Kongresi’nin başkanı idi. Fakat onlar da meseleyi sadece mahalli
aşamada aydınlatabiliyorlar. Onun için bu konuda durulmalı. Bu
konu, üzerinde durulacak bir mesele, yeni bir bakış.
İtalya’ya gelince, bilmiyorum Prof. Rainero burada mı, fakat bu
İtalyan işgali zannedildiği kadar bilinmiyor ve Başbakanlık Arşı-
vi’nden özellikle bu işgale dair birçok belgeler buldum, ltalyanlar
orada, özellikle şimdi adını unuttuğum bir albay vasıtasıyla yardım
lar yapmışlar, halka hastane gibi müesseseler açmışlar ve bunlarla
halkı kendilerine celbetmeye çalışmışlar. Gerçi orada yumuşaklık
görülmekte ise de halkın kendilerine ne dereceye kadar tepki gös
terdiği henüz meçhulümüz. Ama halk bunu tam olarak da kabul et
miş sayılmaz. Onun için ben bu şekilde bu kadar kesin bir karara
sizin gibi varamıyorum. Bunları bilmek istedim, teşekkür ederim.
Başkan: Teşekkür ederim, Sayın Ortaylı buyrun..
İlber Ortaylı: Efendim ben sadece konuşmacının konuşmasını ta
mamlayabilmesi için şu soruyu soruyorum. Batı’daki Alaşehir, Na
zilli gibi yerel kongrelerle bunların arasında bir ittihada nasıl gidi
liyor? İkinci nokta Doğu’daki Müdafaa-i Hukuk gruplarıyla bun
ların arasında ne gibi farklar, ne gibi benzerlikler var? Teşekkür
ederim.
Başkan: Sayın Kongar buyrun.
Emre Kongar: Benimki de bir soru, tamamlamasına yardım eder.
Sayın Tekeli seçenekleri söylerken, ulusal bağımsızlık savaşının se
çeneklerini söylerken, mandayı değil, yerel bölük pörçük savaşları
seçenek olarak aldığını söyledi. Oysa Mustafa Kemal in genel tutu
muna baktığımızda onun tavrının tam tersi olduğunu görüyoruz.
Çünkü hocanın söylediği Paşaeli Trakya var, onunla ilişkileri var.
Yani ne pahasına olursa olsun yerel ayrıcalıklara izin vermiyor ama
icabında mandaya çok karşı çıkar gözükmüyor veya Türk Komü
nist Partisi’ni kurduruyor. Ne olur ne olmaz diye. Acaba bu konu
daki ne olabilir? Teşekkür ederim.
Başkan: Evet bu sorulara ve konuşmalara cevap vermek üzere Sa
yın Tekeli’ye söz veriyorum.
İlhan Tekeli: Şimdi önce isterseniz İtalya meselesinden bir miktar
başlamakta yarar var... İtalyanların 1905 yılında hazırlattıkları bir
(*) Doç. Dr. İlber Ortaylı, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi.
cumhuriyetin harp / birinci kitap: köktenci modernltenin doğuşu
ilginç rapor da var. Önce bunu bir miktar tanımak lazım. Niye tlı
ger işgal kuvvetlerinden farklı davrandılar? 1905 yılında İtalya kcıı
dı emperyalist yayılımını programlamak için bir coğrafyacılar heye
tini Türkiye’ye gönderiyor ve coğrafyacılar heyetinin verdiği rapo
run meali kısaca şöyle: Diyorlar ki; biz gittik bütün liman şehirleri
ni dolaştık, liman şehirlerinde 3 grup var; Rumlar vat; Ermenilc»
var ve bir de yeni yeni palazlanan Türk tüccarları var. Rumlarla Kr
meniler çok pahacı diyorlar, biz onları aracı olarak kullanamayız
diyorlar, bizim Türkiye’de örgütlemek için kullanacağımız ucuz eş
raf Türk-Müslüman gruplarıdır. Şimdi bu strateji İngiliz, Fransız ve
diğer yabancı grupların Türkiye’deki yayılma stratejilerine alterna
tif olarak, geç gelen bir emperyalist ülke İtalya’nın stratejisi farka
ve bu farklılığı işgal ettiği yerlerdeki ilişkilerinde de görüyoruz. Şim
di bunun ötesindeki noktada hakikaten Türk gruplardan ne kadar
buna evet dediler, ne kadarı hayır dediler? Bunu saptamak için bel-
kı daha ayrıntılı çalışmalar yapmak lazım. Yalnız şunu da biliyoruz
kı Celal Bayar Redd-i İlhak Cemiyeti’ndeyken İtalyanlarla ilişki
kurmuştu ve İsparta, Burdur ve civarındaki gruplar özellikle Yunan
ilerlemesi Nazilli’ye kadar yanaştığı zaman İtalyanlarla işbirliği
yapmaya çalışmışlardır. Siz gelin buraya işgal edin, bunlar gelmesin
diye. Bu daha ayrıntılandırılabilir, detaylandırılabilir. Başta da söy
lediğim gibi bu anlattığım genel olarak kurguda bazı spekülatif öğe
ler var, çünkü büyük bir kurgu yaptığımız zaman içinde o tür öğe
lerin kalması kaçınılmaz. Ama üstünde açıklanabilip detaylandın-
labılir. Birinci konu üzerinde durmak istediğim bu.
Şimdi ikinci konu, bu dernekler arası ilişkiler nasıldı meselesi. Bu
çok önemli. Ben biraz daha farklı bakmak eğilimindeyim hocam
dan. Bu dernekleri kronolojik olarak işlevlerinin değişmesine göre
tasnif etmemiz gerekebilir, mesela Trabzon’daki olay. Trabzon’da
ilk başladığı zaman bunların ellerine silah milah almaya hiçbir ni
yetleri yok. Bunlar propaganda yapacaklar, broşür neşredecekle^
burada Türkler çok işte... Wilson prensiplerine göre barış örgütle
rine heyet gönderecekler, ama olaylar bırakmıyor adamları. Yani
olay, orada yabancı çeteler örgütlenmeye başlayınca, Pontus çete
leri örgütlenmeye başlayınca, bunlar da tesirli tedbirler almaya ka
rar veriyorlar. Tesirli tedbirler; silahlanıyorlar. Yani bir çeşit örgüt
lerin de kendi içinde tek tek dönüşümleri söz konusu. Zaman için
de örgütler nitelik değiştiriyor ve tabii örgütlerin sayısı çok, bütün
bunlar çok karmaşık bir ilişkiler ağı ortaya çıkartıyor. Mesela şim
bölgesel kurtuluş savaşı’ndan ulusal kurtuluş savaşı'na 225
Ka y n a k ç a
Abadan, Y., Mustafa Kemal ve Çetecilik, Varlık Yayınları, 1972, s.107.
Adıvar, Halide Edip, Vurun Kahbeye, 1926.
Arıt, Fikret, Küçük Fedailer, 1962.
Armstrong, Bozkurt, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s.89.
Aşkun, V. C., Sivas Kongresi, Sivas, 1945, s. 125.
Atatürk, K., Nutuk, c .l, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1960 s 11-H
30-35, 47, 63.
Atatürk, K., a.g.e., c.III, Vesika 26, s.140, 145, 915.
Atay, F. R., Çankaya, İstanbul, 1969, s.39, 43-146.
Altay, F, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, İnsel Yayınları, İstanbul, 1970, s.222.
Aydemir, Ş. S., Tek Adam, c.2, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966, s. 126.
Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çanklı’nın Kuvay-ı Milliye Ha
tıraları (1919-1920), Türk İnkılâp Tarih Enstitüsü, Ankara, 1967, s.3, 5, 37, 51,
62, 66, 75, 91-93, 113, 118-120, 123, 127-129, 179, 191, 222, 224, 230. ’
Bayar, C., Ben de Yazdım, c.6, İstanbul, 1968, s.1739, 1912, 1915, 1960, 1978.
Coşar, Ö. S., Atatürk’ün Muhafızı Topal Osman, Harman Yayınları, İstanbul
1971, s.80.
“Çerkez Ethem’in Hatıratı”, Dünya Gazetesi, Tefrika No.37.
Doğan, A., Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası, Dünya Yayınları, İstanbul, 1964, s.9.
Goloğlu, M., Sivas Kongresi, Ankara, 1969, s. 12, 42, 43, 46, 49, 83 115-144
203, 213.
------ , Erzurum Kongresi, Ankara, 1968, s.21-24, 30, 43, 48, 51-65, 78-80 83 90
9 2 ,9 4 ,1 1 5 . ’ ’ ’
C.ökbilgın, M. T., Millî Mücadele Başlarken, Birinci Kitap, İş Bankası Kültür Ya
yınları, Ankara, 1959, s.10-12, 160.
------ , a.g.e., c.II, s. 17-19, 25-26.
Güven, Z., Anzavur İsyanı, İstanbul, 1948, s. 1-56, 42-44, 47, 174.
Hemingway, E., İşgal İstanbul’u, Milliyet Genel Kültür Dizisi, İstanbul 1970
s. 17-34.
Howard, H. N., “Paris-San Remo-Sevr’de Türkiye’yi Yok Etme Planları”, Belge
lerle Türk Tarihi Dergisi, Eylül 1970, sayı 36.
Ilgar, İ., “Güney Cephesi”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 12, s.17-23.
İğdemir, U., Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları, Ankara, 1973.
Karabekir, K., İstiklâl Harbimizin Esasları, Sinan Matbaası ve Neşriyat Evi 1972
s.36, 167. ’
Karaosmanoğlu, Y. K., Sodom ve Gomore, Hamit Matbaası, İstanbul, 1928.
Karay, R. H., Milelbab İlelmihrap: 1918 Mütarekesi Devrinde Olan ve Biten İşle
re ve Geçen İnsanlara Dair Bildiklerim, İstanbul, 1964, s.84, 108-175.
bölgesel kurtuluş savaşı'ndan ulusal kurtuluş savaşı’na 2 2 Ç
İ lh a n T e k e l İ - S e l İ m İ l k İ n
junu bilılirm ekıedi,' S u k i V d * r ” ' ,! J , " i" " k' " ‘ l" ,‘n ,k bulundu
1 ..I » b , ı u„ , „ , , 7>
t a: î s s ^ ***
‘ “ A- * b * * “ *• ' « - * * « » ^ Ankara>
10 Burada verilen genel yaklaşımın daha ayrıntılı bir sunumu için bkz. Ilhan Tekeli-Selim İlkin,
a.g.e., s.50-56, 73-74.
“aydın cenûb mıntıkası heyet-i merkeziyyesi’nin kongre nizâmnâmelerini mübeyyin risâle ürerine 2 3 5
27 Nuri Köstüklü, Milli M ücadelede Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları, Kültür Bakanlığı,
1990, s.72-73, 96-98, 108, 110.
28 İlhan Tekeli-Selim İlkin, a.g.e., s.147.
29 Asaf Gökbel, a.g.e., s.172.
2 ^ 2 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
\r # ■
r. y
A İ
[e* '*■'
Ege direnişinin önemli isimlerinden Hacim Muhittin Bey (oturanlardan sağdan ikinci) sağında ise
8 r Çerkez Ethem.
31 A.g.e., s.153-162.
32 Denizli livasında, ismini ilk olarak değiştirerek Heyet-i Milliye adını, 10 Haziran 1919’da Sa
rayköy örgütü almıştır. Ama bu haldeki değişiklik bir nitelik değişikliğini yansıtmıyordu. T. To-
ker, a.g.e., s.39.
“aydın cenûb mıntıkası heyet i merkezlyyesl'nln kongre nizâmnâmelerini mübeyyin risale" üzerine 2 4 5
36 A.g.e., s.289.
37 Sıtkı Aydınel, a.g.e., s.240.
38 Ahmet Akif Tütenk, a.g.e., s.30; Sadi Borak, Hacı Süleyman Efendi, İstanbul, 1974, s.84; Sıtkı
Aydınel, a.g.e., s.257.
"aydın cenûb mıntıkası heyet-i merkeziyyesi'nin kongre nizâmnâmelerini mübeyyin risâte" üzerine 2 ^ 9
to Haziran ı 919’da S u M .n h b .rta Mağaüç köprüsünde Yunan kuvvetierine karşı ilk basktm
dii7 »nleven Yörük AU Efe (ortada oturan) solunda danışmanı Şükrü Oğuz, sağında da Çine
45 Celal Bayar, Çal delegesi olmamasına karşın toplantıda bulunan Şeyhülislâm Sabri Hoca’nın öğ
rencisi olan Muftuzade Emin Efendi’nın tepkisinden özellikle söz etmektedir. Müftüzade, II. Na
zilli Kongresi’ne Çal delegesi olarak katılmıştır (Celal Bayar, a.g.e., c.7, s.2230-2232). '
'aydın cenûb mıntıkası heyet i merkezlyyesi’nin kongre nizâmnâmelerini mübayyin rlsâle" üzerine 2 Ş 3
47 Ünal Türkeş’e göre, bu heyette; Menteşe livasmdan Mutasarrıf Serf.cel. H.lm, Bey, Belediye
kan. Zorbazade Rag.p Bey, Muğla l.vas, Reisi Hamza Hayati Bey, Ah.koy (Yataganl Şu ^s. e-
isi Yerkesikli Kad.zade Fehmi Bey, Yüzbaş. Leyneli Cav.t (Oral) Bey, M.las Askerlik Şubes, Baş
kan. Binbaşı Gaz. Bey ve Muğla Hastanesi d o k to rlard an Muhsin^(Ertuğrul)
t.l.rlar, Muğla kazas.n. Müftüzade Sadettin Bey, Bodrum kazasın. Dede R.flooglu Fuat Bey,
hiye k a z a r , eski Komiser Arif Bey, Köyceğiz kazas.n. Necmedd.n Altmalay, Marmara kazas.-
n. Hahz Mehmet Efendi, Milas kazas.n. esk. zabitlerden Emin Bey tems.l eder. Kongreye bu ka-
TABLO 1
Risaleye Göre II. Nazilli Kongresi’ne Katılanlar
İzmir Livası
Balyambolu Nahiyesi 1. İsmail Hakkı Efendi
2. Abdullah Efendi
Bademiye Nahiyesi 1. Hacı İbrahim Efendi
2. Ahmet Efendi
Aydın Livası
Bozdoğan Kazası 1. Ali Bey
2. Hacı Ahmetzade Süleyman Efendi
Karacasu Kazası 1. Müftü Hulusi Efendi (Kongre Reis Vekili)
2. Tahsin Bey
3. Emin Bey
Nazilli Kazası 1. İlhami Bey (Alaşehir Kongresi’ne katıldı)
2. Ömer (Lütfi) Bey (Kongre Kâtibi)
Atça Nahiyesi 1. Abbas Bey
2. Tapucuzade Ali Efendi (Alaşehir Kongresi’ne katılan
Tapucuzade Ali Enveri Bey olabilir.)
Karahayıt Nahiyesi 1. Küçük Mehmet Ağazade
2. Mehmet Efendi
Kuyucak Nahiyesi 1. Zihni Efendi
2. İsmail Hakkı Efendi
Dalama Nahiyesi 1. Mustafa Efendi
2. Hacı Hüseyin Efendi
Sultanhisar Nahiyesi 1. Ahmet Bey
2. Ali Zühdi Bey
Denizli Livası
Liva Merkezi 1. Helvacızade Mehmet Emin Bey (Kongre Reis Vekili
(I. Nazilli Kongresi’ne katılmış, ismi 1. maddede değil,
ikinci maddede geçiyor.)
Rultan Kazası 1. Hacı Rasih Efendi
2. Kara Ahmedzade Halil Ağa
Çal Kazası 1. Müftüzade Emin Efendi (Kongre Kâtibi)
Sarayköy Kazası 1. Müftü Ahmet Şükrü Efendi (Alaşehir Kongresi’ne katıldı.)
2. Hüseyin Efendi
lavaş Kazası 1. Mehmet Kemal
2. Hacı Ali Efendi
Garbi Karaağaç Kazası 1. Mehmet Kamil
(Acıpayam) 2. Ahmet Latif Efendi
Apa Nahiyesi 1. Hacı Ahmet Efendi
Çardak Nahiyesi 1. Rıza Bey
2. Hulusi Efendi
Honaz Nahiyesi 1. Tevfik Bey
2. Hoca Ahmet Efendi
Güney Nahiyesi 1. Eyyüb Efendi (I. Nazilli Kongresi’ne katılan
Eyüp Hilmi Efendi ile aynı kişi olabilir.)
Kadıköy (Babadağ) 1. Mehmet Efendi
Nahiyesi 2. Ahmet Efendi
Afyon Livası
Çivril Kazası 1. Çorbacızade Mehmed Ali
Sandıklı Kazası 1. Ahmet Efendi
İsparta Livası
Merkez 1. Müfti-i Sabık Hacı Hüsni Efendi
2. Üçkoyunizade Ali Efendi (Uçkurcuzade ?)
Eğridir Kazası 1. Hacı Ahmet Efendi
Keçiborlu Nahiyesi 1. Göbekli Sadık Efendi
2. Hacı Hüseyin Efendi
Burdur Livası
Merkez 1- Şamdanizade Osman Bey
2. Tayyarzade Osman Bey
Antalya Livası
Merkez 1- Nuri Bey (Kongre Reisi)
2. Tahsin Bey
258 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
Mİ edecek olan Miralay Kara Vasıf Bey’di. Mazhar Müfit Bey de, E>e-
ıu/li ve Aydın’ı temsil edecekti. Sivas Kongresi kararlarının 9. madde
si, tüm milli örgütlenmelerin “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk
Cemiyeti” adı altında toplanmasını öngörüyordu. Bu, Batı Anado
lu’da tüm Redd-i İlhak örgütlerinin isim ve nitelik değiştirmesi demek
ti Kuşkusuz, 1919 yılının çalkantılı ortamı içinde karar almak değil,
om. uygulatabilmek önemliydi. Mustafa Kemal, İstanbul HükÛmeti’-
nin Elazığ Valisi Ali Galip Bey eliyle Sivas Kongresı’m engelleme giri
şimini boşa çıkarttıktan sonra, HükÛmet’in hıyanet içinde olduğunu
ileri sürerek milletin dileklerini bildirmek için doğrudan Padişahla iliş
ki kurmaya çalışır. Bu örgütlenince, Heyet-i Temsiliye adına tüm ku
mandanlıklara, mülki makamlara, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ne
çektiği telgraflarla, Ferit Paşa Hükümeti sürdükçe, İstanbul’la bütün
leşmenin kesilmesini, meşru bir hükümetin kurulmasına değin haber
leşmenin Sivas’ta Heyet-i Merkeziye ile yapılmasını istiyordu. Musta
fa Kemal’in 12 Eyliil’de başlattığı bunalım, 2 Ekim’de Damat Fent Pa
şa Hükûmeti’nin istifasıyla çözüldü. Bu istifa, Mustafa Kemal’in tüm
Anadolu direnişinin önderi olduğunu açık hale getirdi.
İşte bu bunalım sürerken toplanan II. Nazilli Kongresı’ne, 23.
Tümen Komutan. Ömer Lütfi Bey, Sivas Kongresi’nin kararların, ve
daha sonraki yazışmaları bildirerek, bu kongrenin kararlarının kabul
edilmesini ve İstanbul’la ilişkinin kesilmesini istemiştir.5 Kongre’n.n
vaziyetini saptamak zorunda kaldığı konu, işte budur.
Temelde bu soruya verilecek yanıtı hazırlamak için Kongre’nın
oluşturduğu siyasal encümen, Kongre’ye, “Husus-ı mezkûr hakkında
halen lazım gelen malûmatı haiz olamadığımızdan ve meselenin derkar
olan ehemmiyetine binaen şimdilik ittihaz-ı karar için hiçbir teklifte bu
lunmamayı” kararlaştırmıştır. Encümen, Nazilli Heyet-ı Merkezıye-
si’nce “red ve kabulü muazzammın olmamak üzere”, “Heyet-ı Mıllı-
ye’yi tenvir etmek talebini havi bir telgraf çekilmesine karar vermiştir.”
II. Nazilli Kongresi’nin böyle ihtiyatlı bir tutum izlemesini, sa-56
56 A .g.e., s.230.
262 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
Risale içinde yer alan bir başka nizamname, Gençlik Yurdu Ni
zamnamesidir. Bunlar Heyet-i Milliye’lerde mahalle düzeyine inerek
kurulacaktır. Bunlar, rehberlik edebilecek belde ileri gelenlerinin fahri
rehberliği altında faaliyet göstererek, Türk ve Müslüman gençlerini
fikren ve bedenen geliştirmeyi amaçlamıştır. Gençlik Yurdu üyelerinin,
tezahürat-ı milliyede bulunmak için mitingler ve protestolar düzenle
mesi, Heyet-i Milliye’lerin izniyle olacaktır.
Böyle ayrıntılı bir örgütlenmeyi gerçekleştirilen Nazilli Heyet-i
Merkeziyesi’nin geliştirdiği nizamnameler arasında, Kuvay-ı
Milliye’ye ilişkin bir nizamname bulunmayışı dikkati çekmektedir. Bu
konuda, kanımızca, yapılabilecek gerçekçi olmayan bir yorum, Alaşe
hir Kongresi’nin kararlarının kabul edilmesiyle bu konuda düzenleme
yapıldığıdır. Kanımızca, daha gerçekçi yorum, düzenlemelerin yapıldı
ğı bu dönemde ve bu bölgede, Demirci Efe’nin hakimiyetinin büyük
ölçüde kurulmuş bulunmasının Kuvay-ı Milliye alanında düzenlemele
re olanak vermemesidir.
57. Tümen Komutanı Albay Şefik Bey’e göre, cephede bulunan
51 zeybek çetesi üzerinde denetim kurabilmek için ve İstanbul
Hükûmeti’nin silahlı mücadelenin meşruiyetini kabul etmeyişi karşı
sında, harekât için gerekli insan gücü ve kaynağın sağlanmasında bir
“Efe Diktatöryası”na gereksinme bulunuyordu.61 Ege’deki diğer dire
niş bölgelerine göre bu yörede zeybek çetelerinin öneminin göreli yük
sekliği bir özel durum yaratıyorsa da; Çerkez Ethem’in Salihli-Alaşe-
hir yöresinde Poyrazlılarla ve Mustafa Bey’le çatışması, Mustafa
Bey’in Bozdoğan cephesine gönderilmesi, çok güçlenen Ethem Bey’in
denetlenemez hale gelmesi, belli bir süre ödün verilerek yararlanılma
ya çalışılmasından sonra, askeri müdahale ile hareket dışında kalması,
Büyük Menderes havzasındaki Demirci Efe’nin serüvenine çok benze
mektedir. Demirci Efe de kendisinden önce harekete katılmış diğer bir
güçlü efe olan Yörük Ali’yle çatışmış; demirci Mehmet Efe’ye Aydın
Mıntıkası Kumandanı ünvanı ve mührü verilmişken, Yörük Ali Efe’ye
rinde bir ölçüde denetim kurulmuş, öte yandan Sivas’a giden heyet ge
ri dönmüş bulunuyordu; Nazilli büyük ölçüde Sivas hareketini tanı
maya hazır hale gelmişti. Bu gelişmelerin sonucu Risâle’de, “3 .1 .3 6 ’da
11920] Heyet-i Umumiye’ce Heyet-i Merkeziye’nin şekil ve idaresi hu
susunda müttefikan ittihaz olunan mukarrerat” başlığı altında verilen
dört maddelik kararda görülmektedir. Buna göre, Nazilli Heyet-i M er
c i y e s i ve ona bağlı yerler Sivas Kongresi kararlarını kabul etmiş ol
maktadırlar (Madde 1). Bu, gerçekte, Heyet-i Merkeziye’nin kendisini
de ortadan kaldırmasını içeren bir karardır. Ama cephede harekât sür
düğünden, Sivas Heyet-i Temsiliyesi, Nazilli Heyet-i Merkeziyesi’nin
“Aydın Cenûb Mıntıkası Heyet-i Merkeziyesi” adıyla işlevlerim sür
dürmesini kabul etmiştir (Madde 2). Sivas kararlarına göre oluşan Ay
dın ve Havalisi Harekât-ı Milliyesi (yani Rumeli ve Anadolu Müdafaa-
i Hukuk Cemiyetleri) cephe harekâtı ve cephe ihtiyacı için doğrudan
bu Heyet-i Merkeziye’ye ve onun kararlarına tabi olacaklardır (Mad
de 3). 4. Maddede, Heyet-i Merkeziye’nin yapısında ufak bir değişik
lik öngörülmüştür. Temelde, Heyet-i Merkeziye’nin kazaların temsilci
lerinden oluşması, bu temsilcilerin hem kazalarını hem livalarını tem
sil etmesi ve 60 lira ücret alması öngörülmüştür. Nahiyelerdeki Heyet-
i Milliye’ler de aynı yetkilerle temsilci gönderebilecektir, ama onlara
tahsisat verilmeyecektir (Madde 4). Bu son hüküm, Nazilli Heyet-i
Merkeziyesi’nin kurulu yapısını gözönünde tutmak için eklenmiş bir
uzlaşı formülasyonudur.
Bu kararla, yöredeki hareketin Müdafaa-i Hukuk sistemi içine
alınması tamamlanmış oluyordu. Mustafa Kemal’in, bu yöredeki ör
gütleri, zaten, Ekim ayından itibaren birer Müdafaa-ı Hukuk Cemiye
ti olarak gördüğü, Denizli Müftüsü’ne 10 Ekim’de çektiği telgraftan
anlaşılmaktadır.70
İsparta heyetinin, Heyet-i Temsiliye’nin etkisine daha önce gir
diği anlaşılmaktadır: Ağustos ayı içinde Heyet-i Temsiliye’nin isteği
üzerine yeniden seçim yaparak yönetimini yenilemiştir. Hafız İbrahim
1336
Karahisar
İkaaz Matbaası
2 7 4 cumhuriyetin harç, / birinci kitap: köktenci modernitenln doS uşu
■T H
>1^ ,1 f
cV* ¿ f ^ r -'A- w & ; > , » v 'i
k A r > r ] j / u r» y J W ¿A ı . ,ı ^ ^ . ^
: ¿1*1 o i„ v - . ., „*^, .«.-¿Vıf ıJu .¿¿fjL ^.-L
• • J * J ^ y . r*'- jj* •';.} __ ^ <jU
Jİ* t v - t » . rfA »l J p « Jj . « İT . ti .¿ ü ^ * jr L ♦ i T
Hey’et-i Merkeziyye kararlanma her mahal için m uti' olma* karargîr oklu
Hey ew Merkez,yye a'zûlannm 1 Teşrîn-i Evvel 35’de Nazilli'de huzurlar, dahi
cumle-ı mukarrcrâtdandır.
Madde 4- Bu suretle teşkili karargîr olan Hey’et-i Merkeziyyenin teşekku
^ MCrk" n kemâ * * * e t-
Madde 5- Hey’et-i Merkeziyyenin vezüfini ta’yin eden yedi maddelik bir
kanun kabul edılmışdır. vSûreri zirde münderecdir.
Madde 6 Vaz lyyet-i siyâsiyye hakkında dûr-u derâz müzâkerâtdan sonr;
H E Y ’ET-İ M E R K E Z İY Y E V EZ A İFİ
Madde 1- Hey’et-i Merkeziyye, cebhe ile geri vezâifi arasında tavassut hizrne
n ve vatan.n selamet-, müstakbelesini te’min edecek ve-zâif-i mühimme ile muva/
SİYASİ E N C Ü M E N İN M A Z B A T A S I SURETİ
H E Y ’ET-İ M E R K E Z İY Y E N İZ A M N A M E -İ D A H İL İS İ
Şubelerin Vezâifi
Madde 5- Makbuzât Şûbesine bir Sarfiyyât Şubesine iki numra verilerek
numralara izafeten unvanları tevsim kılınmıştır.
Şube(1)
Madde 1- Bu Şube, bir müdîr ve iki a’zâdan mürekkeb olarak teşekkül eder.
Hey’et-i Merkeziyyeye merbut ne kadar Hey’et-i Milliyye varsa bunların istitâ-
âf-ı mâliyyeleri derecesini kayd resmî veyâ ma’lûmân mevsûka-ı sahıha ile tes-
bit etdikden ve her Hey’et-i Milliyyenin tehammül edeceği mikdârı tetkik ve
ta’yin eyledikden sonra Hey’et-i Umûmiyyece berây-ı müzâkere defterim baı tak
rir Riyâsete takdîm ve Sandık mevcudunu nazaran ihtiyâcât-ı nakdıyyeyı bildi
rir. Vezneye teslim olunacak bil’umûm vâridât içün teslîmât müzekkeresi tanzim
veyâ evrâk-ı müteallikasını vezneye havâle eder. Sandık mev-cûdundan dâima
doğru olarak ma’lûmât verebilmek içün ittihâz ı tedâbir eder. Tevzi olunan me-
bâligin gelen ve gelmeyen mikdârından dâimâ Rıyâseti haberdâr eder.
Madde 2- Teberruât-ı ayniyye dahi nakid makaamında olub bunları da âıd
olduğu Hey’et-i Milliyyenin hesabına yürüterek ona göre hesabat-ı umumıyye-
nin tanzimini te’min eyler.
Teberrûat-ı ayniyye vürûd edib de sarf olunamayan ve anbarda çürümek ıh-
284 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
tımalı bulunan veya lüzumundan fazla olduğu tebeyyün eden mevâdd-ı g.d.îiy.
yeyi furuhar etmek ve bunu nakde birtahvil vezneye koymak tesbit-i defter et-
mek bu Şubenm cümle-i vezâifindendir. Ancak bu hususu Levazım Hey’eti tara-
, Î ? n .bf. müzâkf e Hey’et-i Merkeziyye Riyâserine arz ve Riyasetin havâlisıy-
e ıfa eddm Bedelât-ı nakdiyye-i askeriyyenin celb cem’ı da bu Şûbeye âid vezâ*
Şube (2)
Madde 6- Bu Şube dahi Varidat Şubesi gibi bir müdîr ve iki a’zâdan mü-
rekkebdır.
A) Bu Şube buğun sarfiyatdan mes’ûldür. Sarfiyatın Levazım Hey etine
hey at ve şuabât-ı sâirenin ibraz edeceği musaddak senedât veya ibn-i habere
müsteniden defter-i mahsûsuna kayd ve sarfını tasdik erdikten sonra Fncümen
Riyasetine takdim eder.
IndePicâb hey’etden birinin mazbata mukabilinde avans olarak sarfiyyâtda
bulundular. Sarfiyyât içlin iaşe ve rechîzât kısımlarını gösterir birer defter göste
rilir.
B) Hey’et-i Merkeziyyenin göstereceği lüzum üzerine masârifât-ı müteferri
ka ve fevkaPadde ayrı bir deftere kayd eder. Her hafta masârifât-ı umûmiyyesi-
n. ırae eder. Bır de icmal defteri bulundurur. Ve bununla her ân içün masârifât-
1 umunııyye yekunundan Riyaseti haberdâr eder
“aydın cenûfa mmtıhas. heyet-i merkeziyyesiTıin kongre nizâmnâmelerini mübeyyin risâie" üzerine 2 8 Ş
edebilecek vesait, ihzar eylemek üzere seyyâr bir hâlde münâvebe edebilir.
C) Bunların yevmiyye ve harc.râhlar. Hey’et-i UmÛmiyyecede tekarrur etdı-
TEŞKİLÂT NİZAMNAMESİ
1- Me’zûn gidecek a’zâ-yı kirâmın her birisi birer encümene merbût bulun
duğundan encümen vezâifine halel gelmemek şartıyle ve Encümen Riyasetinin
muvâfakatıyle me’zûn olabilirler. Encümen Reisleri bu bâbda adilane ve bıtara-
lânc bir sıra ta’kib edecekdir. Ma’zeret-i meşrûa-i fevkal’âdde bî sıra tertibinden
h.iricdir. •
2- Me’zûniyyctlerini tecâvüz etdirenlerle bilâ izin savuşanlar:
a) Verilen me’zûniyyet hâricinde tecâvüz-i müddet edenlerin hastalığı ve em
sali gibi ma’zeret-i meşrûası olmadığı gerek Hey’et-i Milliyyesi ve gerek esna-yı
râldaki resmî makaamât tarafından bâ varaka bildirilmediği ve me’zumyyet
müddeti bilâ sebeb bir hafta tecâvüz erdirildiği hâlde o zât Hey’et a’zalığından
musta’fî ad edilir. Ve bilâ sebeb müddet-i me’zûniyyetden mahrûm bırakılır.
b) Bilâ müsâade savuşan a’zâyı kirâm, hiç bir sebeb kabul edilmemek şar-
,,yle müsta’fî ad edilerek ve mensûb olduğu Hey’et-i Milliyeye yazılarak diğeri
nin celbine tevessül olunur. ^
c) Taraf-ı Riyâsetden me’zûniyyet i’tâ olunacak zevâta gidecekleri mahallin
bu’diyyetine göre azimet ve avdet hâriç olmak üzere bir haftadan fazla me zu-
niyyet verilmez. Me’zûniyyet alan zâtın mensûb olduğu Hey’et-ı Mıllıyyeye ta-
rih-i muvâsalat ve avdetinin lüzûm-ı iş’ârı bâ telgrafnâme taraf-ı riyâsetden bı -
dirilir.
(*) Başlıkta 4 alt bölüm olacağı söylenmesine rağmen, ana metinde yalnızca ıkı alt bolüme yer
verilmiştir. ______ __________________________________
292 cumhuriyetin ham / birinci kitap: köktenci modemltenin doğuşu
Madde 14- Her gün ve yâhud eyyam-, muayyenede tebdil-j havaya gidecek
erm aded ve mikdârlanyle mahalbi am erlerini bildirir.
h m l CU ' ' r 55 hâS,' ederek al'r- Vc •>“ ciheti bir intizâma rabteder. İcâbı
ndc tebdil-, havaya gidecekleri bizzat mulyene eder. Kazadan gidecekleri ve
rma kadar
rina kâdar mureffehen
m ü reffÎ'” ıÎ zamları
- “' ? " vesâilini
m‘" " me|t 'kdÎm
istikmâl eylen Vc bunlarm nKvfa’la-
eder.
Madde 15- Teşkilât Şubesiyle alâkadar olan bu meseleden teşkilât şubesin,
* haberdar eyler. Ve teşkilât defter-i mahsûsuna müddet-i tebdil-i hava kayıl
a h n a tk s A h f r a ^ ^ -1 ^ ^ ™ ^ne ve
“ f ' T ' UK™ c " ’ cın.ele eylemek yine bu şubeye âiddir. Onbeşin-
maddede beyan olunan teşkilât şubesiyle temas keyfıyyeti burada da ta’kib ve
knnler ,ade olunmuş veya hasrahâneye yannlm.ş ise künyeleri bâlâsma J r « et-
* Z d d ll« 5 tT ’-USUÎ'- S'hh,yyC " ° İ!ta' İ nazar,ndan ara «ra teftiş eder.
- Teftışat-ı harıcıyye ,çun Encümen kararı ve rağbet-i umûmivye
mn tasvıb ve muvafakati istihsâl olunur. Hangi mıntıkaların ne kadar zaman
âarz
n olunduktan
o U u k n sonra
* B' IİK' E' CSbâb"'
ta’yın mÛdbe tekarrur,)’le Eıyâset-i Umûmiyyeye
ve icra olunur. 77 7
Madde 19- Encümen Reisi, bu şubelerin fevkmda olub her vakit icün dâhi
, teftiş salah,yyenn, haizdir. Riyâset-i Umûmiyyenin muvâfakarin, istihsâl etdik-
M . d r e7 nUH mud,ran"’ dan biri". tevkil eyledikten sonra hârice gidebilir
Madde 20 -H e r on beş günde bir Usûl-i sıhhiyye-i umûmiyyeye âid Encü-
Mukaddime ve Karâr
N İZ A M N A M E
b) Riyaset, bu fi’l sahibini nezdine celb ve hafiyen icrâ-yı nasîhat eder. Te’sır
etmezse Hey’et-i Umûmiyyece tebligat îfâ olunur. . . . .
c) Bu üç tebligatı da dinlemeyen insanların kanuna tevfikan cezalandırılma
ları lâzım geldiğinden Hey’et İdârenin tasvibiyle Hükümete arz-ı şikâyet ve tec
ziyesi taleb olunur. Islâh-ı nef etdiği ânda o zât Hey’etin muhterem bir a’zasıdır.
d) İşret etmek dinen mezmûmdu. Yurd müntesibîni içün işret ve kumar
kat’iyyen memnû’dur.
h) Irz ve nâmûsa teallûk eder mesâil ile hırsızlık ve sirkat gibi ef al dereca-
una göre Hükümetin müdâhale edeceği vezâif-i resmiyyesindendir. Gençlik Yur
du Hey’etleri muhakeme ve Hükümete teallûk eden mesâilde a’zasını müdafaa
etmek hakkım hâiz değildir.
v) Yalan söylemek gençliğin ve memleketin esâsâtını tahr.b eder. Bil umum
gençler bu gibi ef’âl-i kabihadan mütevakki olmalıdır. •^
Madde 11- Hey’et-i İdâre dâhilinden tensib olunacak iki a zâ:
Gençliğin bedenen neş-vü nemasını te’min edecek vesâiti tekeffül ve ihzar
eder (İdman alanı vesaire). Bu bâbda Hükümetin veyâ bulunduğu mevki dakı
askeri devâirinin muavenetini ta’kib ve taleb eyler.
a) Vesâit-i lâzimenin ikmâlinde haftada bir iki defa cem’ıyyetle toplanmak
(bütün memleket gençleri) ve âdâb-ı terbiyeye muvâfık oyunlar tertibi ile faalıy-
yet-i bedeniyyeyi tezyid etmek Hey’et-i İdârenin karârı ve memur olan a zaların
nezâretiyle îfâ olunur. .
b) Müddet-i içtimâ’ iş ve gücü olanların işlerine mânî olmamak üzere ıkı sa-
atdan fazla olmamalıdır.
Madde 12- A’zâdan ikisi.
Haftada bir def’a hayât-ı muâşerete dâir bütün cem’ıyyet ve a’zâ-yı tabıyye-
sine nazarî fikirler vermekle mükellefdir. Bu içtimâ’ esnasında görülen noksan
lar birer birer ta’dâd olunarak bir lisan-ı nezâketle tenkîd ve ıkmal-ı nevakısın
nelere mütevakkıf olduğu zikr olunur. a ..............,
a) Her ferdin bir cem’ıyyet huzurunda her hangi bir mevzua dair soz soy e-
bilmesi, istikbâl-i memleket içün elzemdir. Herkesin hâline göre memleketinin
icâbâtına muvâfık bir tarzda idâre-i kelâm edebilmeleri hususlarında teşvıkatda
bulunulur ve ictimâ’dan bir kaç gün evvel icâb edenlere münâsib mevzu’lar ve
rilir ise tedricen bu kaabiliyyet tezyid edilmiş olur.
b) Zamânında hareket her insan içün farzdır. Hey’etin a’zâ-yı daımesı ken
dilerini saat, saatına harekete alışdırmalar, lâzımdır. Bu bâbda yine vakitli va
kitsiz ictimâ’lar emr olunur. Ve saatlar vaktiyle tashih edilerek tedrici bir suret-
de en mühim olan bu hususun dahî ruha nüfûzuna ikdam edilir.
c) A’zâ-yı dâime ve tabîiyye, kendi hayât-ı hususıyyelerini her gün içünı tan
zim edeceği programa tâbi kılacak ve bedenin ihtiyâcı olan zindeliği hu vesile ile
3 0 0 cumhuriyetin harcı / birine) kitap: köktenci modemitenln doğuşu
istihsal edecekdır (Bir kişi kendine bir yol çizemezse bir çok insanların hayâtın
tanzim kudretini hiç gösteremez).
d) Hey’et-i Umûmiyyeye gidecek istihbarat evrakı ve şâire haberlerin birer
suretim ihraç ve kuraya kadar irsaline yine bu iki a’zâ memurdur. Kuradan ge
lecek haberleri, Hey’et-i İdarenin karârıyle lazım gelen istihbarat mevâkına arz
etmek yine bu a’zâlara muhavveldir.
h) Memlekete bir ecnebi geldiği zaman Heyet-i Milliyyelerle temas ederek
onların re’y ve muvafakatiyle Türklük ve Müslümanlığın uğradığı fecâyiı arz ve
ahaliye o ecnebi ile temas telkin eyleyecekdir.
v) Memleket lehine tezlhürât-ı milliyyede bulunmak ve ledePhacce miting-
er ve protestolar tertıb etmek yine Yurdun vazifesi ise de evvel emirde Hey’ct-ı
Mıllıyelerle temas ederek onların re’y ve muvafakati alınmak lâzımdır.
... Mad? " 13' Bu rae* âd zaman ve ahva|-i hâzıra nazar-ı i’tibâra alınarak tesbıt
edilmiş olduğundan icâbında ve zaman ilerledikçe lüzumu vecihle ta’dilât icrası
(Liva, Kazâ, Nevâhî) Heyetlerinden müteşekkil Kongre a’zâs, tarafından yap.la-
çaktır. 1
Madde 14- Memleketini seven, her Müslüman ve Türk, bu Yurdların terak-
ki ve tealisi içün muâvenetde bulunmak ve ibrâz-ı mesâi edenleri teşvik ve ter-
gıbe mecburdur. Hey’etlerin bir tarik-i müstahsende yürüdükleri hâlde ibtâl-i
mesâisine çalışanlar hâin-i vatan ad olunur.
•aydın cenûb mıntıkası heyet-l merkerivyesi’nin kongre nizamnamelerini mübeyyln risâle" üzerine 3 0 1
Madde 4- Her Livâ merkez kazası dahî dâhil olmak üzere kazâlarm adedin-
ce Hey’et-i Merkeziyyeye murahhas i’zâm edecekdir. Bu murahhasların her biri
birer kaza tarafından intihâb edilir. Fakat murahhaslar kendi hazâlarını, temsil
ettiği gibi tekmil Livâyı da temsil hakkına mâlikdirler. Hey’et-ı Merkeziyye a za-
larına masârifi-i zarûriyyeleri mukaabili olarak Hey’et-i îdârelerce verilecek mu-
hassasât-ı şehriyye mikdârı, a’zamî altmış liradır.
Cebheye merbût Livâların teşkilât-ı mülkiyyeye nazaran mçvcud bil umum
nâhiyyeleri diğer kazâ murahhaslarının hâiz olduğu salâhiyyeti1 tamamen haiz
olmak üzere Hey’et-i Merkeziyyeye murahhas gönderebilirler. Fakat bu vazife
lerinden dolayı kendilerine hiçbir tahsisât verilmez.
302 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
Ka y n a k ç a
Aker, M. Ş , “57. Tümen ve Ayd.n Milli Cidali”, Askeri Mecmua: Tarih Kuttu s,-
yı 46-47, Ankara, 1937, say. 46, s.4-5, 45-46, 71, 72, 238; say. 47, s.2-18, 22
Ayd.nel, S., Güney ha t, Anadolu'da Kuvay-ı Milliye Harekât,, Kültür Bakanla
Ankara, 1990, s.17-18, 82-91, 240, 243, 258, 257, 259, 265-267, 271, 274İ
275, 313, 319.
Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıklı’nm Kuvay-ı Milliye
Hatıraları (1919-1920), Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 1967.
Raya2435 2452 ^ YaZd'm”’ Mİ//l’ Mücadeleye Gir'i, İstanbul, 1967-72, c.8,
İ lh a n T e k e l ! - S e l I m I l k İ n
(*) Yazarlar, bu çalışmada girişimleri konu edilen A. Şerif Önay’ın hatırasın, sayg.yla anarlar. Ayrı
ca, yakın ilgi gördükleri İlhan Uğurel, N. Nusret Uzgören, Dr. Hâmid Zübeyr Koşay, Orhan Du
ru, Mehmet Ali Erkin ve Mete Tunçay’a teşekkür ederler.
3 0 4 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
yine kadar uzanan çalışmalar, Kurtuluş Savaşı sonrası için savaş dön
mınde yapılan fikri hazırlıkların bir yönünü aydınlatmaktadır. Ama
belki de daha ilginç olan yanları, bu çalışmalar etrafında, çok geniş bir
çevre hakkında bilgi elde etme olanağının doğmuş olmasıdır.
Birinci ve ikinci çalışma dolayısıyla, o dönemde, Avrupa’da
Türk Yurtlarının örgütlenme biçimi ve faaliyetlerini tanımak olana
ğı doğmaktadır. Bu yurtların Şükrü Saraçoğlu, Mahmut Esat Boz-
kurt, Cemal Hüsnü Taray gibi yöneticileri, daha sonraki yıllarda
Cumhuriyet rejiminin önemli kişileri haline gelmişlerdir. Bu nedenle,
Türk Yurdu çevresinde oluşan siyasal akımın ve ideolojik eğilimlerin
bilinmesinde yarar vardır. Bu çevrenin siyasal yöneliminin incelen
meşine, daha genel bir sorunsal açıdan da bakılabilir. Genç Osman
lIlardan ben, sürekli olarak, Türkiye dışında gelişen siyasal akımlar
olagelmiştir. Bu akımların yurt dışında bulunan boyutlarının, bu
akımların nitelikleri üzerinde ne tür etkiler doğurduğu 19 2 0 ’lerin bu
örneğinde araştırılabilir.
Üçüncü çalışma, Kâzım Karabekir’in Doğu Harekatımdan son
ra üzerinde çalıştığı konuların niteliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu ça
lışmalar, Kâzım Karabekir’in, İzmir’deki Türkiye İktisat Kongresi’ne
Başkan seçilmesinin bir rastlantı olmadığını, yaptırdığı bu tür çalışma
lar sonucunda seçildiğini söyleyebilmek olanağını vermektedir.
Söz konusu üç çalışma, sağlayacağı bu yan bilgilerin ötesinde,
Türkiye’de devletçiliğe geçiş döneminin İktisat Vekili Mustafa Şeref
Özkan’ın yanında önemli bir yer tutan ve Sovyetler Birliğimden gelen
heyetle beraber Birinci Sanayi Plam’nın hazırlanmasında etkin bir rol
oynamış olan A. Şerif Önay’ın, bu görevleri hangi ön hazırlıklara sa
hip olarak yüklendiği konusunda bilgi vermektedir.
1 Bkz. A. Çankaya, Yem Mülkiye Tarihi ve M ülkiyeliler, c.4, Ankara, 1968-69, s. 1373.
306 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin
5
Bu konuda bkz. Ilhan Tekeli ve Selim Ilkın, “(Kör) Ali Ihsan Bey ve Meslek-, Temsil Progra
mı... , Atatürk Döneminin E kon om ik ve Toplumsal Sorunları: 1923-1938, İstanbul 1972
s.283-363. ’ ’
1
kurtuluş savaş, s.rasmda, avrupa’daki bir türk gencinin kalk.nma sotunlanyla ilgili şahşmalan Ş 1 3
1. İmar projesinin saha-i tatbika vaz’ı için (...) her şeyden evvel K.ı
pitülasyonlann rePi lâzımdır. Bu gayeye hükümetimizin vasıl ola
cağını bütün kalbimizle temenni edelim.
2. (...) tarik-i hadiyyenin mİlli-şirketler haline kalbi ne surette miı
mün’ül husul görülüyor (...) Bu boyunduruktan kurtulduğumuzu
farz etsek bile bu müesseseleri işgal ve bil cümle umurunu tedvir et
mek için derhal işçileri (personel) nasıl tedarik edeceğiz...
3. (...) mahsulât-ı milliyye bankasının tesisini pek parlak bir fikir
olarak telakki diyorum. Yalnız bu gibi cesim bir müessesenin ser-
maye-i evvelliyyesini tedarik ve senedatının revacını temin için zen
gin fakat cahil mal sahiplerini kim tenvir edecektir? (...) J
4. Bugün bilhassa alât-ı zıraiyye kısmında ancak ağır yük taşımağı)
mahsus kamyonlar veya hususi alât-ı cerriyeye ile kabil-i nakil ma-
kinâlar inşâ ediliyor. Bunlar için ise muntazam şosalar lâzımdır. Bu
makinalar eşek ve katır sırtında taşınmazlar (...) inkişaf-ı sinaimiz
de memleketin mümkün olduğu kadar sıkı bir yol şebekesiyle teç
hiz edilmesine bağlıdır. Bu husus temin edildikten sonra imar daire
si nakliyat kumpanyaları vücuda getirilmesine çalışmalıdır.
5. Projenin en şayan-ı dikkat fikrini Türk Mühendisleri İttihadı’nda
buluyorum (...) Bu cemiyetin vezaif ve faaliyeti projede pek güzel vc
etraflıca bahs ve izah edilmiştir (...) Yalnız şu hususu da ilâve etmeği
faydalı buluyorum; Anadolu kıtasının topografya haritasının (...) se-
rian ikmali temin edildikten sonra bir de (...) tabakat-ıl arz haritası
nın (Carte Géologique) vücuda getirilmesi ile (...) uğraşılmalıdır.
7 Saffet (Yalçın), Suat Yalçın’ın oğlu, Hüseyin Cahit Yalçın’ın yeğenidir. 1922'de Lozan Mühen
dislik Okulu'nda (Fakültesinde) öğrenci idi (Nusret Uzgören’le mülakatlar).
sorunlanyta ilgili çalışmaları 3 1 7
■ daki bir türk gencinin kalkınma
kurtuluş savaşı sırasında, avrupa
M zorlu k larla d o M u n
nek az olan bu k.tada tabii keşif bir sanay. hayatı mk.şaf ede •
inkişafı da arzu edilemez. Sanayiden doğrudan doğruya ipti al
na olan krsmm da tarz-, lay.k.nda inkişaf edebı.mes, M
Uvve ve şimendüferlerin saat-, reküssürüne merbuttur. Oysa Pro
muharrir. |A. Şerif Onay] bu meselede yeniden
rından ziyade mevcutların yenileştirilmesine taraftardır.
Cemal Hüsnü Taray, demiryollannm Türk sermayes.,Turk .l,m ve
fenni ile yap,m ve idaresini arzu edilir görmekle birlikre, bunun ş,md.l,k
I OZAN TÜ R K YURDU
Lozan Türk Yurdu da, 1908-1911 arasında İmparatorluk coğrafyasın
da ve olgusunda meydana gelen büyük değişikliklerin meydana çıkar
dığı Türkçülük cereyanının ürünlerinden biridir.
1909’da Lozan’da, bir bölümü Arap ve Arnavut olmak üzere, 15
kadar Osmanlı öğrencisi bulunmaktaydı.11 Bu grup, aralarındaki kül
türel dayanışmayı geliştirmek amacıyla, Lozan Osmanlı Kütüphanesi
kurarlar. Fakat Türkçülük akımının İmparatorluk içinde giderek ağır
lık kazanması, ülke dışındaki bu ve buna benzer örgütleri de etkilemek
tedir. Lozan’daki Türk öğrencileri de, 1911 başlarında, Lozan Osman-
lı Kütüphanesi adını taşıyan bu örgütlenmeden ayrılarak, Lozan Türk
Yurdu’nu kurdular. Benzer gelişmeler, başta Cenevre olmak üzere, Av
rupa şehrindeki Türk öğrenci örgütleri arasında da görülmektedir.
Avrupa’nın çeşitli yerlerindeki bu Türk yurtları arasındaki iliş
kilerin çok zayıf bulunması ve hattâ bazı hallerde aralarında gereksiz
bir rekabetin doğmuş olması dikkate alınarak, bu yurtlar, bir dernek
içinde toplandı. Bu amaçla, 23 Ekim 191 l ’de, Lozan yakınındaki Gra-
mon’da, 1. Yurdcular Derneği Kongresi yapıldı. Bu kongrede, derneğin
amacı şöyle saptandı:
11 Bu bölümde geniş ölçüde şu kaynaktan faydalanılmıştır. Cenevre Türk Yurdu, Yurdçular Yasa
sı: 15 Mart 1329-18 Mart 1329 (28 Mart 1913-31 Mart 1919) İsviçre’de Cenevre Şehrine Ya
kın Le Petit Lance Köyü’nde Pansiyon Racin’de Kurulan “İkinci Yurdçular DerneğCnin Müza-
karat ve Mükarreratı, Cenevre, 1914.
322 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
neden oldu. Ayrıca, Avrupa’ya eğitime gönderilen yem öğrenciler için de,
“tarafsız” İsviçre, hemen hemen tek emin yer olmuştur. Bundan baş
ka ticari ve siyasi nedenlerle İsviçre’ye gelmiş olanlar da dikkate alınır
sa,’ bu ülkede geniş bir Türk (Osmanlı) kolonisi oluşmuş oluyordu.
Savaş döneminin sonlarına doğru, Cenevre ve Lozan Türk yurt
ları, yabancı basında Türkiye lehine yayınlar yapılmasını sağlamak,
Türk davasını açıklayan kitapçıklar çıkarmak vs. gibi yoğun girişim-
lerde bulunmuştur.
1917’lerde Lozan Türk Yurdu’nun başında, hukuk alanında ça-
lışmalar yapmakta olan Mahmut Esat Bozkurt bulunmaktaydı Yanın
da ise Cemal Hüsnü (Taray), Harun Alice, Kâzım Esat, Latif, Talat,
Hüseyin (Erler), Namık Nusret (Uzgören), Süheyl Nizamı (Derbı ),
Mustafa Besim (Akkoya), Saffet (Yalçın) gibi gençler vardı. Mahmut
Esat Bozkurt, farklı siyasi eğilimdeki gençleri bir araya toplayabilmek,
16 Hamid Zübeyr (Koşay), tzgü M escid (M ukaddes Camı), Kütüphâne-i Sûdi 1339, İstanbul; bu
kitabın ikinci baskısı. Kazan Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Demeği Yayınları arasında Anka
ra’da 1976’da tekrar basılmıştır.
320 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
17 Ahmet Şerif (Önay], Türk Gençliğinin Milli Vazifesi N e Olm alıdır? (Lozan Türk Yurdu tarafın
dan 1922 senesinde açılan müsabakada ikinciliği kazanmıştır), Kütüphane-i Sûdi, İstanbul
1 9 2 3 (1339).
18 Bu iddia, orada bulunan Osman Zade Ziya Bey’in eşleri Hacer Hanım’la tutuşulmuş idi (A. Şe
rif önay ile yapılan mülakattan).
19 A. Şerif (ÖnayJ, a.g.e., s.7.
kurtuluş savaşı sırasında, avrupa'daki bir türk gencinin kalkınma sorunlarıyla ilgili çalışmaları 327
haksız nevilere taksim etmek ne kadar adi bir çirkinlik iken bugün
alelumum hakşinas ve sulhperver milletleri yavaş yavaş kuvvetten
düşürerek birer birer rıbka-ı esarete geçirmek suretinde tecelli rdrtı
bir siyaset-i beynelmilel haksızlık ve vicdansızlığın zalim en şek İ l
melunudur.*z
Bugün zeman-ı milleti bizzat ele almak üzere vazife başına çağ
rılan Türk Gençliği şimdiye kadar saklandığı köşe-i acz ve vesayet
ten çıkarak, hukuk ve vezaifi tabiiye-i milliyesine sahip olmalıdır.
Gençlik milletin istikbaliyle en ziyade alâkadar olan uzuvdur. Bu
nun için milletin mukadderat-ı müstakbelesini idare ve tâyin eyleyen
her turlu iktisadi, medeni ve siyasî inkişafat ve fezahürat-ı umumi-
yeyı tenkid ve takib ederek istikbal ve selamet-i millet namına, mü
dahale ve amali nüfuz eylemek gençliğin en tabii bir hakkıdır.23
Gençlik bu hakkın kendine teslimini beklememelidir. Çünkü,
hak verilmez fakat alınır, yani, hak ancak kendisini arayan sahibin
malıdır ve gasıbın yed-i esaretinden başka türlü kurtulamaz.”
A. Şerif Önay, gençliğin o zamana kadar ki tutumunu bu ba
kımdan yetersiz bulmakta ve şöyle demektedir:
Zavallı Gorki daha bir sene evvel tasavvur edebilir mi idi ki,
Garp alem-i medeniyeti Volga steplerinde evca-ı müthişenin taht-ı
tesirinde evlâtlarının naaşlarına kadar tenezzül eden milyonlarca aç
ölüm namzetlerini bolşevizm korkusuna kurban edecek. İnsanlık
hemcinsinin sefalet ve mahvından müteselli ve ümid varolan bir
hodbin ve alçak medeniyetten hayır bekliyemez.45
Önay ın, imar ile ilgili olarak koyduğu ikinci önemli ideolo
jik ilke, yabancı kaynaklara dayanmamaktır. Türkiye bu konuda Sov-
yetler örneğinden ders almalıdır. Önay ilkesini şöyle savunur:
Faal Gençlik
Muhasebemiz Türk gençliğine ithaf edildi. Gençlik tabirlerim
den anladığımız umumiyetle genç, kuvvetli, yaşayan ve faaliyet
gösteren zihinlerdir. Bazı genç kuvvetler vardır ki, vücuda en ihti.
yar, en natuvan zamanlara kadar refakat eder, kezalık bazı vücut-
ların gençlik kuvveti, daha pek küçük yaşta hattâ hin-i sebayette
(gençlikte) körlenip mahvolabilir. Vazife-i milliye, en ziyade hazır
lanmış ve yetişmiş gençliğe terettüp eder. Yetişen, hazırlanmakta
olan gençliğe gelince kendisini kafi derecede kuvvetli ve tedarikli
görmeden fiiliyat sahasına atılmamalıdır.53
Meslek
Yeniden gençliğin en mukaddes ve yegâne vazifesi hazırlanmak
tahsil-i ilm-i marifet eylemektir. Hayatta muvaffakiyet, istidat ve ka-
biliyet-i şahsiyeye en muvafık olan meslekte ihtisas kazanmakla olur.
Mesleğin fenası yoktur. Fakat sahibini ne kadar serbest ve müsta
kil yaşatırsa, o kadar güzeldir. Türk muhitinde serbest mesalik ma
alesef henüz pek iptidai bir haldedir. Binaenaleyh, Türk gençleri bu
faideli sahada belki ömürleri müddetince rekabetsiz ve parlak bir
SUret,e İCra'' faa,İyCt edebilecekler- Yetişir ki sahayı milliyemiz öz
Türklüğünü muhafaza eylesin. Meslek insanın hayat-ı iktisadiyede
intihap ve kabul eylediği yoldur. İktisadiyatın rüknü ise istihsaldir.
Gerek şahsın ve gerek milletin menfaat ve saadeti, tezyid-i istihsa-
lata matuf ve merbut olup, bulunduğumuz fakrü ihtiyaç hali ise
hiçbir kuvvetin istihsalat sahasından ayrılmasına müsait değildir.
Binaenaleyh meslek intihabında en evvel göz edilecek nokta, şan ve
rahattan ziyade elde edilecek mahsulün keyfiyet ve kemniyeti ol
malıdır. Meslek ne kadar serbest, kuvvay-ı tabiyye ile teması ne ka
dar çok ve emin ise, istihsalat da o kadar bereketli olur. Vatanımı
zın en mebzul kuvvay-ı tabiyyesi Anadolu toprağındadır. Payitaht
Anadolu nun saha-i istihsaliyesine uzak olduğundan, sanayii, tica
ret ve mesalik-i müstakile, Anadolu ziraatine en yakın olan istihsa
lat merkezlerine nakledecekler. İstanbul’un hayatı yalnız transit ti
careti, hususi sanayi, seyahat ve münasebat-i beynelmilel vesaiti ve
Ana Yurduna
Buna mukabil Anadolu’nun, rekabet-i ecnebiyeden masum
olan, milli istihsalatı fevkalâde parlak istikballer hazırlıyor. Bunun
için ey Türk genci, hazırlıklarını bitirir bitirmez, Anadolu’ya git.
Cahil köylünün en iptidai vesaitle bile hayatını kazanmağa ve ko
ca bir hükümeti beslemeye muvaffak olduğu o zengin topraklarda,
seni mesut ve bahtiyar edecek binlerce istihsalat imkânı bekliyor. O
münbit ana yurdunda ilminle, vesait-i mihanikiyenle kendinin ve
milletinin hayat ve istikbalini kurtaracaksın. Orada her şey var,
yalnız sen yoksun, ilmin ve marifetin yok. Anadolu’nun hicran ve
viran köşelerine karşı his ettiğin tevehhüs vahime-i cehalettir. O gü
zel vatanı tanır, okursan çok seveceksin ve oralarını kendi eserlerin
le tezyin edersen, artık hiç ayrılamayacaksın. Gurbetteki medeni
yetten istifade edemeyiz, onu evimize getirmeliyiz. Elbirliğiyle, ilim
ve marifetle, vatanımızda, düşmanın bıraktığı viraneliklerden yeni
bir gülistan yaratalım. Son senelerde İstanbul’da sürüklenen haya
tın ne güzelliği vardı. Gelecek seneler ise kimbilir ne kadar karan
lık ve müşgil olacak. Bizi müteselli edecek ve yeniden canlandıra
cak güneşi ancak Anadolu’nun bakir tabiyatında bulacağız. Her
halde tenperver ve atıl maziye ebedi bir elveda.
56 Bkz. Ahmet Şerif (Onay), M ahsulat, M ahalliye tçm Tahmin, Sanayi Projeleri Layihâs, TBM M
Hukumen Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatından, Dersaadet, 1339. Bu
kitabın onsozu, Kazım Karabekir tarafından yazılmış. Bu kitabın önsözü ile A. Şerif ön ay’ın ya
zılarından alınmış kısa bir bölüm Kâzım Karabekir’in şu kitabında tekrar basılmıştır. Bkz. Kâ
zım Karabekir, Ç ocuk Davamız, 1965, s.48-52.
57 A. Şerif Jönay], a.g.e., s.2.
58 A. Şerif önay ile yapılan mülâkattan.
kurtuluş savaş, s.ras.nda, avrupa’daki bir tUrk gencinin kalkmma sorunlanyla ilgili çakmaları 3 4 3
64 Kâzım Karabekir’in bu bölgesel girişimleriyle ilgili olarak bkz. Sabahattin Selek, Milli M ücade
le (Anadolu İhtilali)., c .t , s. 137 ve 234-235.
65 A. Şerif [önay], a.g.e., s.4-5.
66 A. Şerif [Önay], a.g.e., s.5-6.
3 ^ 6 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
78 A. Şerif ö n ay’ın ad., İstanbul’dan giden temsilciler aras.nda görülmemektedir. Bu kend.smm ka
fileye son anda katılmış bulunmasından kaynaklanmış olabilir. Nitekim, Kazım Karabe ir in
başkan, olduğu Mazbata Encümeni’nde, A. Şerif önay (İstanbul), Sanayi Grubu te m .la s, ola
rak yer aldığı görülmektedir. Bkz. A. G. Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi: 1923-tzmır, S.B.h a
yını, Ankara, 1968, s.435.
3 5 2 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
Ka y n a k ç a
Çankaya, A., Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, c.4, Ankara, 1968-69, s.1373.
İnalcık, H., “Cafer Seyd Ahmet Kırımer”, Türk Kültürü, Mayıs 1965, s.31-34. Ay
nı makale ayrıca Emel, yıl 5, no.28, Mayıs-Haziran 1965, s.l5 -1 9 ’da yayım
lanmıştır.
Karabekir, K., Çocuk Davamız, 1965, s .l, 48-52, 187.
Karabekir, K., İstiklâl Davamız, s.1064-65.
Kuran, A. B., İnkılâp Tarihimiz ve Jön Türkler, İstanbul, 1945, s.356-369.
Ökçün, A. G., Türkiye İktisat Kongresi: 1923-lzmir, S.B.F. Yayını, Ankara, 1968,
s.435.
Sağol, R., “Cemal Hüsnü Taray İle Bir Konuşma”, Karınca, yıl 38, no.414. Hazi
ran 1971.
Seıdamet, D., La Crimée: Passe-Present Revedication des Tatar de Crimee (Avant
Propos de M. Le Professor G. D. Herron, Perface M. Le Professor E. Pittard),
Lausanne, 1951.
kurtuluş savaş, sırasında, avrupa'dakl bir tflıfc gencinin talkınım sorunlanyla ilgili Çalışmaları 3 5 3
G İRİŞ
u çalışmada, (Kör) Ali İhsan (İloğlu) Bey’in yaşam öyküsü ile bü
B tünleşmiş bir biçimde, meslekî-temsil fikrinin gelişmesi incelene
cektir. Böyle bir incelemenin değişik bakımlardan anlamlı olacağı ileri
sürülebilir.
öncelikle İttihat ve Terakki hareketi içindeki farklı ideolojik
çevreden birini tanımamıza ya da ortaya çıkarmamıza yardımcı ola
caktır. İttihat ve Terakki hareketi içinde yer alan düşün adamlarından
Ziya Gökalp’in çok ön plana çıkartılmış olması, İttihat ve Terak-
ki’nin eylemlerini yönlendiren tek ideoloğun bulunduğu kanısını yay-
gınlaştırmıştır. Oysa, bir Cavit Bey-Karasu İkilisinin eylemlerini, Zi
ya Gökalp’in ideolojik çerçevesiyle bağdaştırmak çok zordur. Ger
çekte ise, İttihat ve Terakki içinde pek çok fikir çevresi bir arada yer
(*) Yazarlar, bu çalışmaya esas teşkil eden belgelerin tümünü kendilerine vermekle yetinmeyip, ko
nu ile ilgili sorularına büyük bir içtenlikle cevap vermiş olan Asım Süreyya lloğlu’na; konu ile
ilgili açıklamalarda bulunmuş olan Celal Bayat, Prof. Dr. Ahmet Escndal ve Abidin Nesimi’ye,
ayrıca Doç. Dr. Sina Akşin ve Doçı Dr. Rona Aybay’a da sağladıkları belge ve yorumlan için te
şekkür ederler.
3 5 6 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
ı M. Tunçay, Mesai 1920, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara , 1972.
2 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Ayfer. GözeKorporatif Devlet, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1968.
r
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil i meslekî programı 3 5 7
Yaşam Öyküsü
Ali İhsan Bey,3 Harbiye Nezareti mektupçuluğuna yükselmiş olan
Mustafa Süreyya Bey’in oğludur. 1870 yılında, İstanbul Koska’da (Ak
saray) doğmuştur. İlk tahsilini tamamladıktan sonra, yine o muhitteki
Dar’ültedris adını taşıyan bir okula devam etmiş ve burada, Doğu ve
Arap kültürü üzerinde ihtisasıyla tanınmış olan Hacı İbrahim Efen-
di’nin öğrencisi olmuştur. Aynı dönemde Fatih Camii’ne devam ede
rek, bir yandan İslâmî bilgisini yoğunlaştırmaya, bir yandan da Arap
ça bilgisini geliştirmeye çalışmıştır.4
Gözündeki arızanın da artması neticesinde -ki bu yüzden daha
sonra Kör lâkabı ile anılacaktır- başka bir okula devam etmeyerek, Har
biye Nezareti’nde küçük bir memurluğa girecektir. Ne var kı, özellikle
“Türk İçtimai Tarihi” üzerindeki çalışmalarına, burada da yoğun bir şe
kilde devam edecektir. 1908’de Meşrutiyet ilân edildiğinde Harbiye Ne
zareti’nde “mümeyyizlik rütbesine kadar yükselmiş bulunuyordu.
3 Bu yaşam öyküsünün, başka kaynaklara dayandır.lm.ş olan k.s.mlan d.şında kalan bölümler. Al.
İhsan Bey’in küçük kardeşi Sayın Asım Süreyya Iloğlu ile Şubat-Mart 1974 tarihlerinde yapılmış
mülakatlara dayanmaktadır (Bundan sonra Asım Süreyya Iloğlu ile mülakat diye anılacaktır).
4 Ali Ihsan Bey, 1920’lerde Ankara’da, programını sol çevrelere sunduğu sıralarda, “Validelerinin
büyük pederinin [...1” Sultan Mahmud’a benzemesi yüzünden yanlışlıkla boğdurulması, dedele
rinin ise sefil kalarak bir mumcunun yanına çırak girmesi gibi aile şeceresinin daha çok drama
tik yönlerine ağırlık veren otobiyografik bir açıklama yapmıştır. Bkz. A. Cerrahoğlu, lurk.ye de
Sosyalizm: 1848-1925, İstanbul, 1968, s.245 (Anadolu’da Yeni Gün'den naklen).
5 Ali İhsan Bey, İzmir Suikasti’yle ilgili dava sırasında yargılanırken, İttihat ve Terakkı’ye, Fat.n
Hoca aracılığıyla “Meşrut,yet’ten evvel ve sonra” olmak üzere ik, kez girdiğin, söylemektedir.
Bkz. “İzmir Suikasti’nın İçyüzü”, Dünya, no.118, 5 Ocak 1957. İttihat ve Terakkı’nın bu do
nemdeki örgütlenmesi için bkz. E.E. Ramsaut,Jön Türkler ve 1908 İhtilal,, tstanbul, 1972, özel
likle s. 113-159.
358 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitemn doğuşu
semt 6 arkadaşı (Kara) Kemal ile, daha sonra Kara Kemal tarafından
İttihat ve Terakki’ye sokulan Memduh Şevket (Esendal),7 kendisinin
en yakın çalışma arkadaşları olmuşlardır.8
1908 Hareketi nin başarıya ulaşmasından sonra, bu üç arkadaş
grubu, sonraları Ali İhsan Bey de, “meslekî temsil” inancını güçlendire
cek bir hareket içine girdiler. Bu dönemde, Tanzimat döneminde kaldı
rılmış olan lonca teşkilâtı, bozulmuş bir şekilde esnaf kâhyalığı olarak
devam ediyordu. İttihat ve Terakki, 1909’da, esnafları örgütlemeye ka
rar verdi, Esnaf Odalan (Cemiyetleri) kurdu.9 Böylece küçük iş sahiple
ri örgütlendirilerek bir kamu kuruluşu olarak tanınıyor ve denetimi şeh-
remanetine bağlanıyordu.10 Esnaf Odaları’nın örgütlenmesinde Ali İh
san Bey, Memduh Şevket Esendal ve Kara Kemal Bey etkin bir rol oyna
dılar; başarılı oldular. Bu başarıları, bir yandan, İttihat ve Terakki için
deki güçlerinin kaynağını teşkil ederken, aynı zamanda da bunlara kar-
ş1 grupların oluşmasının nedeni oldu. Ali İhsan Bey, gözlerindeki arıza-
n,n da etkisiyle olsa gerek, bu hareketin kuramcısı olarak geride kalmış
tır. Memduh Şevket (Esendal), örgütlenmede aktif olarak çalışmış, par
tinin “esnaf odaları mümessili” olmuş, Kara Kemal Bey de, esnaf cemi-
11 Nizamettin Âli Sav, Sanayi İktisadı ve Türk Sanayii, İzmit, 1950, s.136-37.
3oo cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
12 ittihat ve Terakki’nin iktidardan uzaklaştırıldığı ve büyük bir ekseriyete sahip olan Meclis-i
Mebusan’ın feshedilmek istendiği bir dönemde yapılan Kongre’de, “Merkez-i Umumi Üyele-
ri”nin arasına İstanbul, Bursa ve İzmir şehirlerindeki parti müfettişlerinin dahil edilmesi, Ce-
miyet’in Selanik dışındaki parti örgütünden destek arama çabalarının bir neticesidir. Yapılan
seçimler için bkz. Tarık Z. Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, İstanbul, 1952, s. 192-193 ve
199. Bu dönemdeki siyasi durum ile ilgili olarak bkz. Y. Hikmet Bayur, Türk inkılâp Tarihi,
c.II, kısım IV, s.210-293; Feroz Ahmad, ittihat ve T erakki: 1908-1914, İstanbul, 1971, s.143-
180 ve 236.
13 Bkz. “İzmir Suikasti’nin içyüzü...”. Dünya, S Ocak 1957.
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 36i
14 Ali İhsan Bey’in, İzmir Suikasti’yle ilgili İstiklâl Mahkemesi’ndeki soruşturmasının 9 Ağustos
1923 tarihli ve 1827 sayılı Hâkimryet-i Milliye'de yayımlanan kısmından.
362 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
15 Alı İhsan Bey’in İstiklâl Mahkemcsi’nde yaptığı bu açıklama, Mahkeme Reisi tarafından “|...|
Temsıl-ı Meslekî hakkında konferans istemiyoruz [...]” diye kesilmiştir. Bkz. Dünya 8-9 Ocık
1957(121-122).
16 Bu konuda, bkz. Operatör Cemil (Topuz) Paşa, Hatıraları, Canlı Tarihler, no.8, İstanbul, 1945,
özellikle s.91-95 ve Hikmet Bayur, a.g.e., c.3, kısım 4, Ankara, 1967, s.523-545. Ali İhsan
Bey in bu konudaki açıklamaları için bkz. “İzmir Suikasti’nin İçyüzü", Dünya, no.118, 5 Ocak
(kör) ali İhsan (iloğlu) bey ve temsil i meslekî programı 3^3
22 5 Ağustos 1926 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde, 400-500 liralık vakıfnamesi yayımlan
mıştır. Bu vakıfta ismi sayılan malikler: Memduh Şevket, Hüseyin Hüsnü, (Hammal) Ferid, Se
lâhaddın, Vehbi, Ethem, Hüseyin, Tevfik, Sabri, Muhtar, Ali, İzzet, Sait, Celâl Rıza, Bekir, Mil
hat, Sadettin Cemil ve Kemal beylerdir. Vakfiyeye göre paranın işletilmesinden elde edilecek kâ
nn % 2 Vİ ana ParaVa eklenecektir. Geri kalan % 75 ’in nasıl kullanılacağı Esnaflar Cemiyeti’nm
genel kurulunda, vakfın mütevellilerinin katılmasıyla ve oybirliğiyle kararlaştırılacaktır
23 Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 9 Ağustos 1926, sayı 1827.
24 “İzmir Suikasti’nin İçyüzü”, Dünya, 14 Şubat 1957.
25 Bu konuda bkz. H. Avni Şanda, Türkiye’de İlk Sermaye Şirketleri, İstanbul Ticaret Odası Ya
yınları, İstanbul, 1967.
26 Cavıt Bey, 5 Mayıs (1916) tarihli günlüğünde, bu şirketlerin, siyasal güçten yararlanmasını şöy
le anlatmaktadır:
Canbulat, Esnaf Cemiyeti mesailinden dolayı şehremanetindcn istifa etti. Talât kendisini
Dahiliye Müsteşarlığıma tayin etmek istediyse de reddetmiş [...] Fakat Talât’ın ısrarı üzerine ni-
(kör) ali Ihsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 3 6 5
hayet kabul etmiş. Anadolu Mahsulat Şirketi veya sair esnaf cemiyetinden müteşa’ıb şirketlerin
hükümetle hiçbir gûna münasebetleri olmayacağına, hiçbir nevi himaye ve müzaheret için mü
racaat etmeyeceklerine, hattâ Merkez-i Umumi’nin bu muamelatta alâkadar olduğunu yakın
dan ve uzaktan gösterecek bir tezahürde bulunulmayacağına Talât Bcy’den söz almış [...1 Bu
sözlerin hiçbir hükmü olmayacağına, çünkü Talât Bey’in de her istediğini yaptıracağına şüphe
yok Tanin, 17 Şubat 1945.
27 Y. Hikmet Bayur, a.g.e., s.538.
28 A .g.e., s.544.
366 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenfn doğuşu
A.g.e., s.545.
ss
Ahdin Nesimi, “Esendal’ın Fıkır Cephesi”, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, M.Ş.E. özel sayısı, c.6,
sayı 5, 1952. Mustafa Ragıp Esatlı, İttihat ve Terakki, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1975 (ikin
ci baskı) ve Galip Vardar (Samih Nafis Tansu), İttihat ve Terakki İçinde Dönenler, İnkilâp Ki
tabeyi, İstanbul, 1960’ta, Yakup Cemil olayıyla ilgili olarak yazdıkları, Memduh Şevket Bey’in
bu konuda suçlu durumuna düşürülmesinin oldukça zor olduğu izlenimi vermektedir. Bu kitap
larda verilen bilgilere göre, Yakup Cemil’in münferit sulh girişimlerini ve bunların arkasında bu
lunanları açığa çıkarmak üzere Memduh Şevket Bey, hem Talât Paşa’nın hem de Kara Kemal’in
bilgisi içinde Yakup Cemil ile ilişki kurmuştur. Ve bu olayda Talât Paşa grubunun adamı olarak
yer almıştır. Bu nedenle ilk bakışta suçlu duruma düşürülmesinin zor olacağı söylenebilir. Suçlu
duruma hangi ilişkiler kullanılarak düşürüldüğünün açıklanması gerekir. Yakup Cemil olayının
perde arkasında, yalnız Memduh Şevket Bey yer almamıştır. Aynı zamanda Ali Ihsan Bey de yer
almıştır. Bahaeddm Şakir Bey ve Alı Ihsan Bey, Romanya’ya giderek Sapancalı Hakkı Bey’in Ro
manya’daki faaliyetlerinin ne olduğunu araştırmışlardır. Bu araştırmada, Sapancalı Hakkı
Bey’'0 tekli barış girişimlerinde bulunup bulunmadığının araştırıldığı söylenmektedir. Oysa ola
yın bir başka boyutu olmasından da kuşkulamlabilir. Sapancalı Hakkı Bey de Romanya’dan İs
tanbul’a un göndermektedir. Başka bir deyişle, Kara Kemal’lerin çalışma alanı içine girmekte
dir. Bu konuda bir çelişki olabilir. Biz, Alı İhsan Bey’in seyahatinde böyle bir boyutun olmasın
dan da kuşkulanmamıza rağmen, hiçbir kanıta sahip değiliz.
(kör) ati İhsan (lloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 3 6 7
31 Nitekim daha sonra, Kurtuluş Savaşı döneminde hazırlandığı söylenen program da “ıkı meclıs-
li”dir. Daha sonra göreceğimiz gibi, tek meclisli “saf bir korporatif” sistemde, gerçekte, siyasi
parti ortadan kalkmaktadır. Bu dönemde Ali İhsan Bey’in “siyasi parti”ye karşı olduğunu gös
teren bir belirti yoktur. Tam tersine, yeni bir siyasal parti kurmaya çalışmaktadırlar. Bu neden
le tek meclisli saf bir korporatif sistem önermesi beklenmez.
32 Ali İhsan Bey yine İstiklâl Mahkemesi’ndeki ifadesinde, 1917’de temsil-î meslekî fikrim kabul
etmeyen Kara Kemal Bey’in, Terakkiperver Fırkası’nın program hazırlıkları sırasında, Alı İhsan
Bey’in temsili meslekî esasını getiren bir madde önerisini desteklediğim söylemektedir. İsmet
Bozdağ’m eski İttihatçı çevrelere atfen bize anlattığına göre, 1917’de bu programın hazırlanma
sına Talât Paşa çok kızmıştır. “Bu körü gözüm görmesin” diye Ali thsan Bey’ı çevresinden uzak
laştırmışım Kara Kemal’in bu programı benimsememesi, Talât Paşa’nın bu tepkisiyle açıklana-
368 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
bılır. Daha önce sözü edilen Memduh Şevket’in İstanbul’dan uzaklaştırılmasını, Yakup Cemil
olayından çok 1917 programına bağlamanın daha doğru olacağı anlaşılmaktadır.
33 M eslek Resimli ilavesi, sayı 2, 23 Kânunuevvel 1925.
Ayn, yazı, Ziya G ökalp , say, 1, c .I, Kasım 1974, s.50-55’te yeniden yayımlanmıştır.
(kör) ali ihsan (iloflu) bey ve temsil i meslekî programı 3 6 9
idealist bir yorumunu yapan Gökalp, “ [...] tıpkı Hegel gibi yalnız ta
rih felsefesinde değil, sosyolojiden de serbest rekabetçi burjuvazinin
müdafii değil, güya fenalığı giderilmiş bir burjuvazinin müdafaasını
yapar [...]”39 Oysa savaş koşulları içinde, Gökalp’m bu tur bir burju
vazi bulmasına olanak yoktur. 1917’de, spekülasyonu ve spekülatörle
ri kınayan, amme ahlakına saygı gösterilmesini isteyen Mesleki Ahlak
Beyannamesi adlı bir kitapçık yayınlatır.
Bu bakımdan, Kara Kemal’in küçük girişimcileri korumaya dö
nük örgütlenmesini olumlu olarak karşılaması beklenebilir.41 Ama kü
çük girişimciler de bu fırsatlardan paylarını alacaklardır. Onun “ide
alist” ahlâk görüşlerinin dışına çıkacaklardır. Bu ise, Zıya Gokalp ın
kuramının, uygulamada çöküşüdür. Bu çöküşü 1923’te kendisi şöyle
anlatacaktır:
39 Uriel Heyd, Foundation ofTurkish NattanaUzm; The U f e and Teachmg o f Ziya Gökalp, Lond-
43 İttihat ve Terakki’nin bu son kongresi için bkZ. Tank Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler,
İstanbul, 1952, s.407-410 ve Hikmet Bayur, a.g.e., c.lll, kısım 4, s.774-789; Teceddüt Fırkası
ile ilgili olarak bkz. Tarık Zafer Tunaya, a.g.e., s.412-414.
44 Hüsnü Himnetoğlu, Kurtuluş SavaşTttda İstanbul ve Yardımları, İstanbul, 1976, s.81
45 Sına Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, Cem Yayınevi, İstanbul, 1976 s. 142.
46 A.g.e., s. 153.
47 Ah İhsan Bey, İstanbul’da bulunduğu bu dönemde Talât Paşa ile iki defa mektuplaşmıştır (İstik
lâl Mahkemesi’ndeki ifadesinden).
(kör) ali ihsan (liogiu) bey ve temsil i meslekî programı 3 7 3
48 Ali İhsan Bey’in, bu programı hazırlarken temsil-î meslekî esasına karşı olan yakın arkadaşı Ka
ra Kemal’in tutuklu olmasından da faydalandığı izlenimi doğmaktadır. Bkz. “İzmir Suıkastı’nın
İçyüzü", Dünyû^ no. 121, 8 Ocak 1957.
49 Tarık Zafer Tunaya, a . g . e s.402 ve 407-410. Bu seçimlere Hürriyet ve İtilâf Fırkasfnın katıl-
mamasının nedenlerinden birinin de İttihatçıların özellikle Anadolu’daki başarısını, bir ölçüde
de olsa, tahmin etmiş olmaları olduğunu söylemektedir. Bkz. a.g.e., s.452-454.
50 “Müntehabat-ı Sani tntihabatı Devam Ediyor...”, Tasvir-i E fkâr, 26 Teşrinisani 1335. Ayrıca
bkz. Sabah, 22, 23 ve 24 Teşrinisani ve 9 Kânunuevvel 1335.
51 “İntihabat Neticesi...”, Vakit, 20 Kânunuevvel 1335.
3 7 4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
52 “Dedikodu Zaman. Değil " , Vakit. 22 Kânunuevvel 1335. Seçimi kazanan tüm İstanbul me
buslarının adı için bkz. “Dün İstanbul Mebusları Taayüt Etti...”, V a k it , 19 Kânunuevvel 1335,
53 “intihabın Neticesi...", V a k it , 20 Kânunuevvel 1335.
54 Aslında, yapılan bu seçimlerde, “kanun bakımından meşru olmadığı iddia...” edilebilecek bir
şey bulunamamıştır. Fakat Şehremini Cemil Paşa’nın deyişiyle “... gözü açık bir hizip teşkilâtı
sayesinde çalıştı ve eğri davrandı ve muvaffak oldu..." Bkz. “İntihabatm Neticesi”, V a k it , 20
Kanunusani 1335 ve “Şehremini Cemil Paşa ve İstanbul İntihabat....”, Sabah, 21 Kânunuevvel
1335. Buna rağmen Lütfi Fikri, sert bir kınamayla birlikte, milletvekilliğinden istifa etmiş ve ay
rıca bu uç İttihatçı milletvekilini “vatani bir vazife olarak...” istifaya çağırmıştır. Bkz. “Lütfi Fik
ri Bey’,n İstifası...”, V akit, 20 Kânunuevvel 1335 ve “Vaziyeti Tamir İçin Gazetemizin Bir Tek-
lıfı...w, Vakit, 22 Kanunuevvel 1335.
55 P e y a m -t S a b a h .
Cihanın sosyalizme gittiği bir devrede biz, bir amele mebus çıkar
tılmasına yardım etmişiz, (bu) çok mu...
63 Dn NazımTn İstanbul’dan aldığı haberleri, Cavit Bey şöyle nakletmektedir: “... oradaki teşkila
tımız tamamiyle mahfuz imiş. Cemiyet-i hayriye, esnaflar kâmilen ellerinde bulunuyormuş.
Kuvay-ı Milliye’ye mutavassıt vazifesini görüyorlar. Fakat istiklallerinde muteassıp davranıyor-
larmış..." Bkz. “Felâket Günlerim”, Tanin, 14 Temmuz 1946.
3 7 & cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
(...) Ali İhsan Bey’i eskiden tanırdım (...) Şeref Sokağı’nı her zi
yaretimde kendisine uğrar ve görüşürdüm (...) Ali İhsan Bey ile
Memduh Şevket (Esendal) Bey, arkadaşlarıyla birlikte Ankara’ya
geçtiklerinde, ilk önceleri toplu bir halde yaşıyor (...) Toplu bir hal
de yemek pişiriyor idiler (...) hattâ maddi vaziyetlerinin bozuklu
ğundan, bu sırada gelir sağlamak amacıyla, hamam bile işletmeye
veM 920 ^ 8CÇ May'S ay‘ ,<r’İndC Ankara’ya gclİŞ bulunuyordu.” Bkz. Yen, Gün, 12 Teşriniev-
66 Celâl Bayat’la 13 Mayıs 1975 tarihinde, Çiftehavuzlar’daki evlerinde, Selim ilkin tarafmdan ya
pılmış olan mülakattan. Celâl Bayar’m, Mete Tunçay ,1e yaptığ, benzer içerikli bir görüşme ıçın
(kör) ali ihsan (iloftlu) bey ve temsil-i meslekî programı 3 7 7
72 “ Rus Bolşevizmi, Türk Komünizmi...”, Hakimiyet-i Milliye, no.65 (16 Teşrinievvel 1336),
Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Aktmlar..., s.85-6’dan naklen. Aynı gazetede 12 Teşrinievvel
1336 tarihinde çıkmış olan ve Feridun Kandcmir’in Mustafa Kemal ile Hakkı Behiç in ...
birlikte kaleme aldıkları...” ileri sürdüğü, benzer kapsamlı makale, Feridun Kandemır, a.g.e.,
s.l 1 6 -1 18’de verilmiştir. Yine Hakimiyet-i Millıye'de, “İki Komünizm...” başlığı no.64 (12
Teşrinievvel 1336)’da çıkan yazıdan bazı bölümler, Mete Tunçay, a.g.e., s.85’de nakledılmek-
tedir. . . . . . .
73 Programın yayınlanmaya başladığı gün yazdığı makalede, Muhittin (Bırgen), o güne kadarkı ge
lişmelerin yetersizliğine değinerek şöyle demektedir: "... sosyalist olmamız gerektiği halde ve ha
kikaten böyle olduğumuz halde şimdiye kadar (buna) bir formül veremedik... sırf bizim olan bir
programla bir yandan tatbikatla (ıslahat) uğraşırken, bunları muayyen bir plan dahilinde hari
ce anlatıp onların arasına karışamadık...” Yazar, sosyalist olduğumuzu söylemenin, dış destek
sağlamak için yetmeyeceğini “... bunu fiilen ispat edecek şeylerin...” de olması gerektiğini belirt
mektedir. Bkz. Muhittin (Birgen), “Bir Siyaset ..."Anadolu’da Yem Gün, 11 Teşrinievvel 1920.
74 Bu programın tümü bu çalışmaya ek olarak verilmiştir.
75 A.g.e.
380 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
değişiklikler yapılmıştı. Ali İhsan Bey, bir gün sonraki uzun bir nı.ık
leşinde, bu değişiklikleri şöyle açıklamaktadır:
J
(kör) ali İhsan (iloğlu) bey ve temsil i meslekî programı 38i
80 A.g.e.
382 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
81 A.g.e.
82 A.g.e.
83 Muhittin (Birgen), “Meslekî Temsil...», 15 Teşrinievvel 1920. Aym makalenin k.saltıla-
rak sadeleştirilmiş şekli için bkz. A. Cerrahoğlu, a.g.e., s. 164-165.
(kör) ali İhsan (iloglu) bey ve temsil-i mesleki programı 383
84 A.g.e.
3 & f cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenln doğuşu
85 L918, y'lm» an İtİbarCn’ AMÜlganİ AHmcd EÎCndİ tarafmdan Afy°n’da çıkarılmaya haşlanan
Nasthat adlı gazete b,r süre bu yörede, yabancı baskılara karş, direnen kesin bir çizgi içinde, ya
yımını sürdürdü. Fakat Yunan işgali üzerine, bu tür yayına devam edemeyeceğini anlayarakAb-
dulganı Ahmet Efendi gazetenin baskı makinelerini 1919 y.lmda Konya’ya taşıdı. İstanbul’dan
kaçarak Konya’ya gelmiş olan Feridun Fikri, bu gazetenin yaz. işlerini yüklendi. Bu şehirde, ar
tık Öğüt adıyla çıkmaya başlayacak olan bu gazede, 1920 yılında Anadolu’nun “ilk yevmi ga-
zetes. " oluyordu. Gazetenin Konya’ya taşınması sırasında bu şehirde Italyan kuvvetleri vardı.
Fakat Italyan yönetiminin toleranslı tutumu, gazetenin resmen kapatıldığı anlarda bile yayımı-
na engel olmadı. 7 Temmuz 1921’den itibaren Konya’da yayınlanmasına ek olarak Ankara’da
da yayınlandı. Bkz. Ömer Sami Coşar, Milli M ücadele Bas,m ..., s.155-163.
86 “Temsıl-ı Meslekîde Hukuk-u Amme”, Öğüt, sayı 509, 16 Kasım 1920.
(kör) ali ihsan Çıloglu) bey ve temsll-1 meslekî programı 3 8 5
87 “Temsil Mesleğ,”, Öğüt, say, 487, Konya, 21 Ek,m 1920. Ekte yaymlanan Temsil-i Meslekî
program,nda meslekler dokuz gruba aynlm.şnr. Öğüt gazetesinin .steklermm programda değ,-
şiklikler yapılmasına neden olduğu söylenebilir.
88 “Temsil-i Meslekî’de Hukuk-ı Amme”, Öğüt, say, 509, 16 Kasım 1920.
89 “Temsil-i Meslekî’de Hukuk-, Amme”, Öğüt, say, 509, 16 Kasım 1920.
386 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
90 Walter Z. Laquer, Communism and Nationalism in the M iddle East, Londra, 1956, s.208.
Adı geçen makale için bkz. A nadolu'da Yeni Gün, 20 Ekim 1920.
(kör) ali İhsan (iloglu) bey ve temsil i meslekî programı 3 8 7
(...) Emin olunuz efendiler, her millet iki sınıftır. Biri idare eden
ler, diğeri idare edilen mazlum sınıftır. Her millette mazlum sınıf hak
kında doğan halet-i ruhiyenin de bizim üzerimize tesiri olmuştur.
105 A. Afet inan, M. K em al A tatürk’ten Yazdtklanm, Ankara, 1969, s.26, 57 ve A. Afet inan, Me-
deni Bilgiler ve M. Kem al A tatürk’ün El Yazılar,, Türk Tarih Kurumu Yayınlar. XVI. sen, s.9,
Ankara, 1969, s.424-425.
3 9 2 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci m o d e rn in in doğuşu
(...) Geçen gün Anadolu’dan Enver Bey isminde bir genç ı;cl«lh
Hararetli, hamiyetli ve İttihatçı bir genç. İzmir’de İttihat ve Terak
ki Mektebi Müdür-i imiş. Şimdi Büyük Millet Meclisi’ndr
bus. Pul tabettirmek üzere İtalya’ya gönderilmiş. Bu menün ty».
tim bizim İzmir murahhası ve şimdi İzmir mebusu İktisat Vekili ( e-
lâl Bey tensip etmiş. Maksat Almanya’ya kadar gelip bizimle t»
mas etmesi imiş. Geldi. Eyüp Sabri Bey’den,109 Celâl Bcy(dnı)
mektuplar getirdi. Bizim Kör Ali Bey de bir program gönder,,,,,.
Teşkilâtımızın tanzim ve ihyâsı düşünülüyor. Eyüp Sabri, dahil»
girmek zamanına kani isek, zemini izhâr etmek üzere yazmaklığı
mızı rica ediyor. (...) Teşkilâtın ihyâsına dair fikrimi yazdım. Pmg
ram için bir müddet sonra cevap vereceğimizi söyledim (...)
106 Talât Paşa, Cavit Bey’e yazdığı, tarihsiz mektup. A.g.e., Tam», 7 Aralık, 7 Arahk 1944, Dr. R.,
su , Bey İzmir Su,kast,’mn Mahkemesi s.rasmda, bu program,n geldiğini doğrulamaktad.r. Bk/
a.g.m., Dünya, 21 Ocak 1957.
107 Izmir-Aydın Milletvekili Enver Bey.
, 0 . Celâl Baya,, Enver Bey'm kibri, ,si ile ilgili olarak Roma'ya gönderildiğin, hamlamak,ad,e Fa-
kat onun program goturmesmden ve orada teşkilâtlanma girişiminde bulunulmasından” bilgi-
a. oln,ad,g,n, söylem i*,. Baya,. Talâ, Paya'y. "... hal ve h „ „ sormak için- bir kea mekrop ya«,
dığın, ve ondan da bir kez “teşekkür cevabı" geldiğim hatırlamaktadır.
109 Eskişehir Milletvekili.
110 Burdur Milletvekili; daha aynntıl, bilgi için bkz. Mün.r Hayn Ürgüplü, M ustafa Şeref ö z h a n
ve Eserleri, Ankara, 1939.
111 Bu program Mete Tunçay tarafından yayınlanan M esaidir
(kör) ali Ihsan (üogtu) bey ve temsil-i meslekî programı 3 9 3
mı/.ı esaslı bir suretle tanzim etmeyi ve âtiyen bir kongrede programı
ıcsbit etmeyi muvafık buluyorum [...]”,112 demektedir.
Talât Paşa, Cavit Bey’e bundan sonra yazdığı mektupta ise,
(Anadolu’daki, Yeni Gün gazetesinin “ l-..] henüz mesleğini tayin ede
memiş [...]” olmasından yakınmaktadır.113 Fakat, mecliste fırka teşki
lâtının kurulmamış olduğu, herkesin serbest, müstakil olarak aklına
geleni söylediği, hükümet ve teşkilâta ciddi bir şekil verilmediği bir or
tamda, böyle olmasını da tabii görmektedir. Talât Paşa adı geçen gaze
tede yayımlanmış olan Kör Ali İhsan Bey’in programı ile Muhittin
(Birgen) ve Yunus Nadi’nin makalelerinden şunu anlamakta olduğunu
yazmaktadır:
112 A.g.e., bu mektuba Cav.t Bey ilk tepkiler, için bkz. Cavit Bey, “... Felâket Günleri...", A.g.e., Ta
nın, 2 Nisan 1946.
113 Talat Paşa’nın, Cavit Bey’e yazdığı, 15 Teşrinisan, 1920 tarihli mektup, a.g.e., 7 Aralık 1944.
114 Talât Paşa, ad. geçen mektuba “hamiş olarak” yazdığı notta, suret.n. almad.g. bu programm,
kendisine taahhütlü olarak geri gönderilmesini istemektedir... Bkz. a.g.e.
115 Cavit Bey, f.rsat buldukça, Talât Paşa’ya sert ç.k.şlarda bulunmaktad.r. Bu .k. şah,s arasmdak,
süre gelen gizli çekişme, yen, liderlik mücadelesi dolay.s.yla tekrar kuvvet kazanm.şt.r. Başka el
lere geçmesi korkusuyla kapalı ifade ile yazdan mektuplar, Cav.t Bey’e b.rçok kere arad.ğ, r-
394 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
demektedir.
Bütün bunlar, adı geçen programın, Avrupa’daki İttihatçılar ara
sında gerekli desteği bulamadığını göstermektedir Nitekim daha ileri
bir tarihte, Berlin’de, Talât Paşa ile birlikte çalışmakta olan Dr. Nazım,
Anadolu’dan gelmiş olan iki program taslağını incelediklerini kaydet
mektedir. Bu programda, Ali İhsan Bey’inkinin “kabiliyeti tatbikiyesini
görmemiş (...)”lerdir. Küçük Talât Bey’in programı ise, onlara, bazı de
ğişikliklerle, gerektiğinde kullanılabilir nitelikte görünmüştür.117
satı vermekte veya böyle bir fırsatı yaratmasını kolaylaştırmaktadır. Cavit
Bey, programa ilk
tepkileri için bkz. Cavit Bey, “Felâket Günleri...”, 19 Teşrinisani 1920 tarihli
günlük Tanin, 11
Nisan 1946.
116 Bkz. Cavit Bey, “Felâket Günleri...
, 22 Teşrinisani 1920 tarihli günlük Tanin, 13 Nisan 1946.
117 Dr. Nazım Cavit Bey’e yazdığı 26
Nisan 1921 tarihli mektup. Bkz. “Tarihi Mektuplar...”, Ta-
nin, 14 Kasım 1944.
(kör) ali ihsan (lloŞlu) bey ve temsil i meslekî programı 3 9 5
118 Dr. Nazım'a göre, gürel ve kabili tatbik bit program etrafında >ayanı ıttmat ve kanaat erbabı-
m memlekette toplayabilmek" daha uzunca bir süre yalnız “eski İttihatçıların” ışı olabilecektir.
Bu işi başarabilmenin, gerek bir seçimle karşılaşılması halinde kazanılması yönünden ve gerekse
savaş sonrası dönemde idareyi “askeri partinin..." elinden alabilmek bakımından, önem, büyük
tür. Dr. Nazım, Talat Paşa’n.n da hayatta iken, bu şekilde düşündüğünü ve bu amaçla Ankara da
Eyüp Sabri Bey’e “talimat" verdiğinden bahsetmektedir. Bkz. A.g.m., Tanın, 14 Kasım 1944.
119 (Mustafa) Şeref, Enver Paşa ile araları bozulduktan sonra, Talât Paşa tarafından, gerekli temas
lar. yapmak için Anadolu’ya yollanmıştır. Bkz. Cavit Bey, “Felâket Günlen...”, Tanın, 12 Mayıs
1946 Anadolu’ya geçtikten sonra, (Mustafa) Şereften haber alınamamış olması karşısında Talat
Paşa ve Dr. Naz.m’.n mektuplarında kullandıklar, ifadeler, bu kişinin Ankara’ya önemi, görev
lerle gönderildiği hissini vermektedir. Bkz. “Tarihî Mektuplar...", Tanin, 11 ve 18 Kasım 1944.
120 Dr. Nazım’dan Cahit Bey’e yazılmış olan tarihsiz bir mektup (muhtemelen Mayıs 1921 de ya
zılmış), A.g.e., Tanin, 14 Kasım 1975.
121 Dr. Nazım, Talât Paşa’n.n bu program. “... baz. tadilât ile memleketimiz .çın kabil, tatbik gö
rüyordu...” demektedir. Bkz. Dr. Nazım’dan Cavit Bey’e yazılan 26 Nisan 1921 tanhl. mektup.
A.g.e., Tanin, 14 Kasım 1944. .
122 (Necmettin) Molla, bu programlar, İsviçre’ye, muhtemelen, bu sırada burada yoğun bir çaba
içinde bulunan, Türk Talebe Cemiyeti Reisi Harun (Alıçe) ve arkadaşlarına göstermek ve on a-
nn bir. üzerinde -tercihen de Küçük Talât Bey’.n ki- anlaşmaların, sağlamak .çın götürmüş olsa
gerekir Bu seyahati sırasında, yine İsviçre’de olan Cavit Bey ve arkadaşlarına -k. aralarında ar
tık Malta’dan dönen Hüseyin Cahit Yalçın da bulunmaktadır- göstermemiş veya gösterememiş
olduğundan, bunlara Dr. Nazım ayrıca yollamıştır. Bkz. a.g.e., Tanin, 16-17 ve 20 Kasım 1 .
123 Cavit Bey, bu programlarla ilgili görüşleri için bkz. “Felaket Günleri...”, Tanın, 30 Haziran,
ve 27 Temmuz 1946.
3 9 6 cumhuriyetin hare. / birinci kitap: köktenci modemitenin dojuşu
fenver Paşa n.n yanma hareketli s.rasmda, yazm.ş olduğu bir mektup. Dr. Nazmım içinde bu
lunduğu durumu aç,kça göstermektedir: «... Ruhu as.r devam eden avantüre hayatına bir sayfa
daha tlave edersem ümid ederim ki memleketime bilerek fenalık etmiş olmayacağ.m.. ” Bkz Dr
Nazımın Cav,t Bey’e yazd.ğı 7 Haziran 1921 tarihli mektup. A.g.e., Tattın, 20 Kasım 1944. '
Enver Paşa «le Dr. Naz.m’.n Batum’a gelişlerindeki amaç ve oradaki girişimler, için bkz. A.g.m.,
(...) zaten bir ... (?) kabileden ibaret olan Türkiye’nin halis
Türk kapitalist ve emperyalistinin, kahraman Türk köylü ve ame
lisinin arzu ve meramına pek kolaylıkla serfürû edeceklerini mütte-
129
hid bir lisan ile söylemeli (...)
130 A.g.e.
131 Cemal Paş., 11 Trmmur 1920’de M u m la Kemal’e yazdığ, mektubun müsvettesinde, Bak,,
135 Bu konuyla ilgili çalışmalar yeterli olmaktan çok uzaktır. İttihatçılar bu dönemdeki girişimleri*
nin, gizli belgeler, kapalı toplantılar biçiminde yapılmış olması konunun araştırılmasını zorlaş
tırmaktadır. Elde mevcut en ayrıntılı bilgi, bu şahısların İzmir Suikasti dolayısıyla mahkemede
yapmış olduğu açıklamalardır.
136 Birinci ve İkinci Gruplarla ilgili olarak bkz. Tarık Z. Tunaya, a.g.e., s.533-537 ve Mahmut Go-
loğlu, Cumhuriyet’e Doğru 1921-1922, Ankara, 1971, s.160-167.
(kör) ali İhsan (lloglu) bey ve temsll-l meslekî programı 4 ° 3
137 Bu dönemle ilgili olarak bkz. Mahmut Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti: 1923, Ankara, 1971,
s.49-70 ve Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi K ronolojisi: 1918-19.38, Türk İnkılâp Ta
rihi Enstitüsü, Ankara, 1973.
138 Utkan Kocatürk, a.g.e., s.242.
404 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktene) modemitenin doğuşu
139 Bkz. A.g.e., Dünya, no.97, 12 Arahk 1956. Ayrıca bkz. Hüseyin Cahit Yalçın, “İstiklâl Mahke
meleri...”, Yakın Tarihimiz, c.2, no.24, 9 Ağustos 1972, s.332-333.
140 Cavit Bey’in Türkiye’ye döndükten sonraki girişimleri için bkz. a.g.e., Dünya, no. 146-149 2-5
Şubat 1957. ’
141 Bu dönemle ilgili olarak bkz. Mahmut Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti..., s.49-70 ve 143-170.
142 Bu toplantı için bkz. Kandemir, İzmir Suıkasti'nm İçyüzü, c.2, İstanbul, 1955 ve Hüseyin Cahit
\ alçın, Siyasal Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1976, s.281-286.
(kör) ali ihsan (iloflu) bey ve temsil-i meslekî programı 4 ° 5
hatç. önderlerin artan etkinliğinin, Ali İhsan Bey’in ideolojik tesir ala
nını önemli derecede kısıtladığı anlaşılmaktadır.
Mustafa Kemal’in, 14 Nisan 1923*te Anadolu Ajansı’na, “ bu
ğun kimse İttihat ve Terakki Cemiyeti veya Fırkası namına hareket
etmek selâhiyetini haiz değildir,” 1” diye tepki göstermesi üzerine, İt
tihatçıların bu hazırlıkları su yüzüne çıkamamıştır. Ancak Mustafa
Kemal’in listesinden T B M M ’ye girmeye çalışmak zorunda kalmışlar
dır.
Alı İhsan Bey’in, temsil-i meslekî fikrini Büyük Millet Mecli
simden sonra İstanbul’daki İttihatçı çevrelere de kabul ettirememesi
sonucu, bu akımın siyasal desteği oldukça zayıfladı. Bu zayıflama en
açık şekilde, 1924 Anayasası meclis müzakereleri sırasında ortaya çık
tı. Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun müzakeresi sırasında, TB M M ’yi
günlerce işgal eden meslekî temsil’den 1924 Anayasısı konuşulurken
sadece bir kere Bursa Mebusu Refet Bey söz etmiştir.15
156 Bu konu üs-
tünde duran başka bir kimse olmamıştır.
İstanbul’da eski İttihatçıların gücünü kıracak önlemleri almak
ta Cumhuriyet hükümetleri gecikmedi. İstanbul Valisi Reşit Bey ve Be
lediye Reisi Emin Bey’in işbirliğiyle, 1924 Temmuz’unda, hammallar
ve mavnacılar loncalarının ayrıcalıkları kaldırıldı.15715
8Ayrıca, 2 7 Eylül
1925 te çıkarılan kararname ile Esnaf Cemiyetleri üzerinde şehrema-
netlerine verilmiş olan yetkiler Ticaret ve Sanayi Odaları’na devredil
di. Böylece esnaf dernekleri, çelişki içinde bulundukları bir kuruluşun
kontrolüne sokularak, güçleri kırılmak isteniyordu. Böylece, eski İtti
hatçılar ın bir dayanağı daha zayıflatılıyordu.15®
159 “Türk Meşrutiyeti’nin Tarihi”, Küçük M ecmua, Birinci Kanun 1922. Bu makalenin yen, harf
lerle bas,m, için bkz. Z.ya Gökalp, Kırka N edir (derleyen Enver B. Şapolyo), Zonguldak, 1947,
s.31-32.
16 0
Ziya Gökalp’tcki demokrasi anlayış, için bkz. Unel Heyd, a.g.e., s. 133-140.
4 1 0 cumhuriyetin harç, / birinci kitap: Köktenci modemitenln doğuşu
M eslek Dergisi
Bu sıralarda, meslekî temsil fikri yönünde önemli bir atılım da, 1920
Mayıs’ından 1921 Mayıs’ına kadar Ankara’da (Matbuat ve İstihbarat
Muduru) görevini yüklenmiş*« ve bu dönemde Hakimiyet-i Milliye ve
Yem Gutı gazetelerinde, Ali İhsan Bey ve programı lehinde yaz. yazmış
olan Muhittin (Bırgen) tarafından yapılıyordu. Muhittin (Birgen) An
kara’da bulunduğu bu bir yıllık süre içinde, baz. arkadaşlarıyla birlik-
sK™ B^ün 'd'a'”T ^ P‘!° " UA“ “ Tmtİİ ***»• <“ "M.
al k °b" R'“ (Biıgen)’in devamh „ a r
lan kavramda. kend.s,ne "M aarif Müdürlüğü...- verdiğini yazmakradır. Bkz. R,za Nur, H .y a ,
ve Hatıralarım, c.3, İstanbul, 1968, s.633. 7
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil i mesleki programı ! \ 1 \
te “ 1 - 1 Anadolu mücadelesi
nin muvaffakiyetle neticelene
bilmesi [için] askeri cidalin ay
nı zamanda [ve] mutlaka İçti #/> J- ■ f* ***
maî bir hareket müterafikan
cS jT-J.J'îj}
■'< v^ fc *jh ¿ p . » » Jrf*
..«»¿»ı*!*-*•/>*>*-*■■* »*#>/
idare edilmesi [...]” yönünde f *J **-* ,*>/’•J&4* *>» j.4~ J,0u»f* ■-V-J*v* -a**
,.*-r j . , f <.,»**> i «-.1 ı/uAj1^ ^jU»/V. ♦.//,**«?*
mücadele etmiş, bu girişimin . ^ . M-*r >5»j»W J#t*> t ^ x/y-*y awr j*- f -* **
Sr»+*'>'**»* *<s^î-* Jb> u ^ y *•*■ '/ ■ «ı« f ü^ ' r «i~j—4r*-'v*»&**t'»
yöneticilerce “zamansız” bu y7 **•# i*
ı . 7**»«**c*ir J*sS*' ■*>•>*
¿*4/ ■***•,^’'*w
*' M*¿n
lunması sonucu “mağlup ol •******j»r•*•>>-'A/**1^*k *Vj>-^
r****'^*4'•****** 1 ✓ i»X»*Vı,.*j»T•
>VyM,¿ı,»»W e +r~ •j#• ^ ' ♦'
maları” üzerine, Moskova’ya
Meslek Dergisi
ve oradan da Tiflis’e geçmiş ve
orada “ [...] ticaret ve tetebbu
[.„]» ile meşgul olmuştu.1« Orada dört yıl kaldıktan sonra 1924 te
Türkiye’ye geri dönen1« Muhittin (Birgcn), ortamın da elverişli olma
sından yararlanarak aynı yılın sonlarında Meslek adlı haftalık bit der-
gi çıkarmaya başladı.16
166
5
Gazete, adının ifade ettiği meslekî temsil fikrine “... muassır en
yeni fütuhatı [...]” nazarıyla bakıyor ve bunu “ [...] neşriyat programı
nın ilk maddesi [...]” olarak kabul ediyordu.167
Muhittin (Birgen), Meslek 'te yine, siyasi partilere ve demokratik
seçim yöntemlerine dayalı bir temsil sisteminin yetersizlikleri üzerinde
ayrıntılı bir şekilde durmakta ve “ I-..] her tarafta parlamentarızm[ın] ıf-
164 Muhittin (Birgen), 16 Teşrinievvel 1921 tarihinde, Tiflis'ten, Kâz,m Karabekir’e yazdığı uzun ve
o derece de ilginç mektubunda, o s, talar da “içtimai İnkılâp” fikrin, savunur görünmekte olan
Enver Paşa ile “Islâm İhtilâl Cem.yetleri İttihadı” aleyhine Anadolu basınında ç.kan haberler,n,
ne derece isabets.z ve yanhş olduğuna değinmiş ve bu arada, harp sonrası donem ıçm haz.rhk-
sız olunmasından ve özellikle, örgütlenmenin eksikliğiyle, “entrikacıların iş baş,n, tutmuş^ -
masının tehlikelerine dikkat, çekmişti. Bkz. Kâzım Karabekir, a.g.e., s.170-182. Ayrıca bkz. M -
vı 4, 6 Kanunsani 1925. i l ı
166 1911 yılında İstanbul’da bu adı taşıyan gazete çıkmıştır. Ne var kı Ankara utup ane
yalnızca tek btt sayısı bulunan bu gazetenin, tents.l e n * ftkir akımım, saptamak mümkün ol-
mamıştır. c
167 “Meslekî Temsilcilik Ne Demektir...”, M eslek, 5 Kanunuevvel 1340, s.5.
412 cumhuriyetin hare, / birinci kitap: köktenci modernltenin dojuşu
las etmekte [...]” olduğunu ve onun dayanağı olan (hukuk-ı esasîye) tık
rinde buyuk değişiklikler meydana geldiğini işaretle, şöyle demektedir:
168 “M r g t ’ M|Uhj ttİnj (Bİr8en)’İn bu ko" uda M eslek'teki diğer makaleleri için ayr.ca bkz
I MS 1 -M Sınıfdaşlık ve Fııkadaşhk, vay, 3, 30 K i l u ™ ,
Tem !l N M ' S1' ° ' Ur- ”’ 8371 4’ 6 kânunsan, 1925, “B.zde Meslekî
Temsil N.çm Laz.m", say. 5, 13 Kanunsam 1925.
1«» B k z « .« .e., « p l , J Kânunuevvel 1340, ,.3 : Muhillin (Bilgen) d.ha scnı.k i bi, laıihıe Tüıhi-
y 5>n yaptığı benzer öneriler .çın bkz. a.g.e., say. 18, 14 Nisan 1925 s 12
riyordu.
vücudâjîetireceği..." endişesiyle kar*, çıkacaktır. Bkz. “Doğrudan Doğruya Bir Devlet Sermaye-
vucuda getir g î „ v ı 12 1925 ve a .e.e., “İktisadî Siyasetimizin Ana
darlığına Niçin Taraftar Değiliz... , a.g.e., say. JZ , iv z j ve a.g.c ,
Prensipleri Nedir", say. 31, 14 Temmuz 1925. „ „f , 0, , e 7 x
171 “ Mesleğin •KM'»' Meslek Nas.1 Bi, Mnte.ynlismr", Meslek, s,y. 37, 25 Agus.os 1925, s.2-3.
172 “Mesleğin Mesleği Nedir...”, sayı 38, 18 Ağustos 1925, s.11.
4 ^ 4 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
173 M eslek, bu arada «... Türkiye'de demokrasinin tahkimi vc Cumhuriyet fütuhatın,,! muhafaza
sı... konusunda özel b,r d.kkat göstermiştir. Bkz. a.g.e., say, 1, 15 Kânunuevvel 1925
174 A.g.e., s. 1.
175 “Bizde Meslekî Temsilcilik Nasıl Çıktı...", a.g.e., s.S.
176 A.g.e., sayı 2 (resimli ilâve), s .l.
177 Maksim Le Roi, “Teşriî Tekniğimizi Islâh Edelim”, M eslek, sayı 38, 1 Eylül 1925 s 7
178 Dergi 15 Kânunuevvel 1924 ile 1 Eylül 1925 yıllar, arasında hafta!,k olarak 38 say.'çıkm.ştır.
(kör) ali ihsan Çıiogiu) bey ve temsil i meslekî programı t\ İ Ş
H alk Gazetesi
Haftalık Meslek gazetesinin son sayısı çıktıktan kısa bir sure sonra, 30
Kasım 1925’te, Muhittin (Birgen) ve arkadaşları günlük H alk gazete
sini yayımlamaya başladılar. Gazetenin yayını 22 Mart 1926’ya kadar
sürdü. İlk sayısında başyazar Muhittin (Birgen), “Halkın mesleği de,
Mesleğin mesleğiyle aynıdır,” demesine rağmen, bazı değişiklikler ol
duğu gözlenmektedir. Meslekî temsil fikrinin geri planda kalıp, koope
ratifçiliğin daha ön plana çıkartıldığı görülmektedir.
Ayrıca ilginç olan bir değişiklik, H alk gazetesinde Ali İhsan
Bey’den hiç söz edilmemiş olmasıdır.180*Yazar kadrosunda da ilginç
değişiklikler vardır. O zaman Türkiye’deki sosyalist hareket içinde yer
alan Vedat Nedim (Tör) ve İsmail Hüsrev (Tökin) Halk gazetesinde
yazmaya başlamıştır. 4 Mart 1925’te Takrir-i Sükûn Kanunu’ndan
sonra kapatılan Aydınlık ve Orak Çekiç gazetesinin, 1925 tevkıfatı dı
şında kalan yazarlarının Halk gazetesinde yer aldığı görülmektedir.
179 Memduh Şevket (Esendal), M eslek’te takma adla yazdığı ve 38 sayı tefrika edilmiş olan Miras
adlı romanıyla, her sayısında bir kısa hikayesi bulunuyordu. Onun “...yazarlık hayatının en ve
rimli..." zamanı olarak nitelendirilen bu dönemdeki çalışmaları için bkz. Tahır Alangu, Cumhu-
riyet'ten Sonra, H ikâye ve R om an, İstanbul, 1959, c .l , s.125-129.
180 Abidin Nesimi, H alk gazetesini çıkaranlar arasında Memduh Şevket, Kör Al. İhsan, Nail, Mu
hittin Birgen, İffet Nüzhet Hanım, Nazmi Topçuoğlu, Dilci Necm, Dilmen ve Servet beyler, say
masına rağmen, biz H alk gazetesinde Ali İhsan Bey’.n hiçbir yazısına rastlayamadık. Ab,dm Ne
simi, Seçilmiş H ikâyeler Dergisi M.Ş.E. özel sayısı, c.6, sayı 5, 1952.
İ jl6 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenln doğuşu
181 Muhittin, “Halkın İlk Sözü”, H alk gazetesi, 30 Kasım 1925 savı 1
182 A.g.m. ’183
183 Muhittin, “Siyasi İstiklâli Kazandık, İktisadî İstiklâli Nasıl Kazanabiliriz?
H alk gazetesi, sayı
14, 13 Aralık 1925.
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 4 * 7
maddeleri ucuz almak üzere her nevi şirket, tröst, federasyon ve meslek
teşkilâtlan tarafından toplanırlar ve beynelmilel mübadele pazarlarına
bu suretle toplu, müttehit, yekpare ordu, makine (?) halinde çıkan bir
millî iktisat sistemini vücuda getirirler. Asri orduya karşı sıyası zaferi
asri ordu ile temin eden inkılâp kahramanları, Türkiye’ye iktisadı istih
sâl verecek bu iktisat sistemini de temin” etmektedirler. Ortam, Halk
gazetesinin geniş bir taraftar ve fikirlerini rejimin yöneticilerine benim
setmesine elverişli değildir ve daha dört ay dolmadan kapanacaktır.
184 İstiklâl Mahkemesinin, özellikle Ankara’da yapılan bölümü, 1919-1926 arasındaki sadece İtti
hatçılar değil, fakat tüm siyasi ve iktisadi gedmelerle ilgili bir önemi, bilgiler gct.rm.şt.r. Ne var
ki, bu mahkeme zabıtları, henüz tam olarak, yeni harflerle bakmamıştır. Mevcut ■
olanlar ise ^en
uzunu “İzmir Suikastı’mn İçyüzü” başlığı altında Dünya gazetesinde tefrika (3 Eylül 1956-6
Mart 1957) edilendir ki, bu çalışmada geniş çapta bu kaynak kullanılmıştır. Bu konudaki diğer
kaynaklar şunlardır: Kılıç Ali, İstiklâl M ahkem esi Hatıraları, İstanbul, 1955; Kandem.r, İzmir
Suikasti’nın İçyüzü, İstanbul, 1955 (2. baskı), c.2; Azmi Nihat Erman, İzmir Suikastı ve isti -
iâl M ahkem eleri, İstanbul, 1971.
185 Kılıç Ali, a.g.e., s.31.
186 Kandemir, a.g.e., s.417.
418 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
187 İzmir Suikasti davasının genişleyerek Ankara’da devam etmesi ile ilgili çeşitli yorumlar için bkz.
Mahmut Goloğlu, Deifrimler ve Tepkiler, s. 189-215.
188 Dünya, 2 Mart 1957.
189 Al. Ihsan Bey’in, Kara Kemal’in intihar ve Ziya Hurşit’in idam edildikten sonra yaptığı bu açık
lama, davanın meşruluğunun bir göstergesi olarak alınmıştır. Ali Ihsan Bey’in bu konuda açık
lamaları için bakz. A.g.e., Dünya, 11 Ocak ve 11 Şubat 1957.
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil i meslekî programı 4 * 9
190 Ali Ihsan Bey’in küçük kardeşleri Asım Süreyya tloğlu bu konu ile ilgili an.sal notunda şunlar,
yazmaktadır: "... Ahim Ali İhsan, 18 Kânunusani 1942 Pazar günü ... Makr.koy (Bakırköy)
Emrazi Akliye ve Asabiye Hastahanesi’nde vefat etmiştir.... Şeker hastalığından mustarip ve kıs
men mefluç idi... Cenaze merasiminde en yakın arkadaşlar, bu meyanda, Mühendis Salım, Dr.
Fahri Can, Telefoncu Ziya İrfan bulundular...”
191 Memduh Şevket Esendal, ilk önce Elçi olarak Afganistan’a atanmıştır. Fakat kend.s, bu göreve
başlamadan, çalışma yeri İran olarak değiştirilmiştir. Bu son görevde Büyükelçi olarak bulun
muştur. Bkz. Hâmid Aral, Dışişleri Bakanlığı Yıllığı, 1964-65, Ankara, 1966 (?), s.313 ye .
192 Memduh Şevket Esendal, 1930 sonrasında hâla ısrarla meslekî temsili savunmaktadır. Bkz. Ah-
med Hamdi Başar, Atatürk'le Üç Ay ve 193 0 ’dan Sonra Türkiye, İstanbul, 1945.
Şevket Süreyya Aydemir’in 11. Dünya Harbi sonunda, Memduh Şevket Esendal ile yaptığı ilginç
bir görüşme için bkz. Suyu Arayan A dam , İstanbul, 1965, s.500-501.
Muhittin Birgen ise, 1930’da, Aydın İncir Müstahsillerinin çıkarmaya başlayacağı ve ken
disinin “müdür ve muharrir” olduğu, Türk K ooperatifçiliği adlı bir dergide, kooperasyon siste-
t $ 2 Q cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
minin fiilen sona erdiği 1 9 4 6 ’da da, kendi isteği ile siyasal hayattan
çekilecektir.
mi ile ilgili teorik çalışmalarım geliştirecektir. İkinci Dünya Savaşı içinde ise, bu sistemi politik
düzeyde yoğun olarak savunacaktır. Bu sonuncu girişimlerinin yarattığı tepki ile ilgili bkz. H.
Topuz, Faşizm ve Yurttaşlara Açık M ektup, Ankara, 1937.
(kör) ali Ihsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı Q 2 1
EKİ
TEM SİL İ MESLEKİ PR O G R A M I*
Mukaddime
Program
Meslek
Türkiye devletinin umde-i teşekkülü tahsil ve ta’mim-i refah ve te’min-i adi
ve müsavattır.
(*) Bu program ve onun ile ilgili açıklamalar Ali İhsan (lloğlu) Bey’in konu ile ilgili tutmuş oldu
ğu bir defterden alınmıştır. Programın aslı ayrıca, çok ufak farklarla 11 Ekim 1920’de Ana
dolu da Yeni Gün (Ankara) de ve 25 Kasım 1920’de ö ğ ü t (Konya)’te yayımlanmıştır. Ayrıca
Samet Ağaoğlu ve Selahartin Hüdaioğlu, Türkiye'de Iş Hukuku, c .l , Merkez Basımevi, 1938,
s.l 15-116’da “Tesanütçülerin Programı” adı altında bu programın 1., 2., 13. ve 14. madde
leri yayımlanmıştır.
(kör) ali İhsan (iloğlu) bey ve temsil-l meslekî programı 4 ^ 5
Bu itibarla meslek-i esas-ı, ammc-i halkın refah-ı umûmiyeye hadim bir uzv-
u nafi halini iktisap etmesine hizmet ve delâlet ve hususa masruf teşebbüsâtı, in-
diyattan tecrit ile İktisadî işbölümünün icabâtına mutavaat ve dahil-i memleket-
de aheng-i iktisadinin te’sisiyle seyyiat-ı rekabetten halkı sıyanettir.
Hakk-ı Hükümet
Madde 1- Hakk-ı hükümet ve hakimiyet bilâ kayd-ü şart millete racidir. Bu
itibar ile kudret-i icrâ ve selâhiyeti teş’ri milletin mümessili hakikisi olan meclis-
i umûmî-i milletde tecelli eyler.
Madde 2- Meclis-i Umûmî-i Millî, cüz-ü tam-ı idari olan livalarda mukim
ve atiyûzzikûr mesâlike münkasem ahalinin rey-i âm usuliyle intihap edecekleri
mebuslardan terekküp eder. Her meslek eshabı kendi mebuslarını içlerinden ay
rıca intihab edecekler ve haizi nisab olmıyan meslekler eshabı için de her cüz-i-
tam behemehal bir mebus verecektir. Mesalik-i mezkûre erbabından on sekiz
yaşını ihmâl etmiş ve nizamnâme-i mahsusta ayrıca tasrih olunacak esbab-ı ma
niadan azâde bulunmuş olan her ferd hakk-ı intihabı haizdir. Kezalik bizzat me-
salik-i mezkûreye mensup olmayıp ta bunları ifasına mecbur oldukları hidemât
ve mesaiyi ibraza ikdar için muktezi hidemât-ı beytiyeyi ifa edenler aynı mesle
ğe mensuplar ile beraber itay-ı re’y eylerler.
Mesâlik-i mezkûre şunlardır:
1. Çiftçiler, çobanlar
2. Sanatkârlar
3. Tacirler
4. Me’murin ve müstahdemin
5. Efrad-ı askeriyye
6. Gemiciler bulunan elviyede
7. Madenciler
8. Serbest meslekler eshabı
9. İşçiler
Madde 3- Mebusân iki sene müddetle intihap olunur ve ikişer ayı tecavüz
etmemek üzere senede iki defa akd-ı içtima’ eyler.
Mebusânın gayr-ı mün-akid bulunduğu zamanlarda azasından üçte biri in
tihap ile müçtemi kalır ve kâffe-i mesalih için merci ve hâkimdir. Meclis mün’a-
kid bulunduğu zamanlar selâhiyeti icra ve hakk-ı teşri’ kendisine ait olup gayr-
i mün’akid bulunduğu zamanlarda hal-i içtimai muhafaza etmiş olan sülüsü,
Meclise ait hukuk ve selâhiyeti istimâl eyler.
Madde 4- Bilûmûm kavâninin va’z ve ta’dil ve feshi ve hukuk-u meksube-
nin tevsi ve tecdidi, affı umûmî ve husûsi, akd-i sulh ve ilân-ı harp meclis-i
umûminin cümle-i hukukundandır.
426 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitemn doğuşu
İdare
Madde 7- Memleketin ihtiva ettiği iktisat merkezleri ehemmiyetleri itiharıy
le iki sınıf addolunacaktır.
Bunların birinci derecede mühim olan merkezler, iktisaden kendisine met
but etrafı ve kazalariyle livaları ve ikinci derecede mühim merkezler etrafı ve na
hiyeleriyle kazaları teşkilde esastır. İdare bir dereceli olup her liva İktisadî bir
merkez etrafında toplanan bir iktisat dairesidir ve bir cüz’ü tamı İdarîdir. Her
cüz ü tamda idare-i mahalliye ve hidemât-ı umumiyeye ait teşkilât memleketin
ihtiyacına göre şubelendirilir.
Madde 8- Livalar idare-i mahalliyeyi, mevzu kavanin ve nizamat dahilinde
tanzim ve hususi bütçeyi tertip ve suret-i sarfını tayin salahiyetini haiz umûmi
meclislere maliktir. Meclis-i umûmilerce müntehap bir encümen livalara ait umur
ve hususatı aleltcmadi mürakaba eyler ve hususi bütçenin sarfiyatını taht-ı tefriş
te bulundurur. Liva dahilinde hidemât-ı mahalliye ait icra selâhiyeti işbu encüme
nin reisine mevdudur. Liva meclis-i umûmilerinin tarz-ı intihapları mebusan inti-
habarının aynıdır.
Madde 9- İktisaden istidatlarına göre müteaddid köyler bir belediye meclisi
ne malik bir nahiye teşkil ederler. Şehir ve kasabalar dahi bir belediye meclisine
maliktirler. Kaza merkezleri şehir ve nevahi-i Belediye mümessillerinden mürek
kep olarak teşekkül eden kaza meclislerinin makamdır. İşbu kaza meclisleri, o
kaza dahilindeki şehir ve kasabalar ile köyleri müştereken alâkadar eden husu-
satı icra eyler.
Madde 10- Hidemat-ı umumiye: hariciye, adliye, müdafaa-i milliyye, ma-
arıf-i umumiye, nafıa, maliye, dahiliye, sıhhiyye, posta telgraf, ziraat, iktisadi
yat, muavenet-i umumiyeden ibaret olup bu hizmetler ber-vech-i bâlâ şartlar
tahtında on iki komiserliğe ayrılmıştır. Orman ve maadin ziraat komiserliğine,
rüsûmat mâliyeye; sicill-i nüfus, tapu dâhiliyeye mülhak olduğu gibi, Ticaret ve
sanayi ve umûmi istatistik hidemâtı da iktisat komiserliğine ilhak edilmiştir.
Madde 11- Meclis-i umûmi gayr-i mün’akid bulunduğu zamanlarda icray-ı
faaliyet edecek olan sülüs âzâ hidemat-ı umûmiyenin kâffesinde hakk-ı teftişi
haiz oldukları gibi, bunlardan müfrez ve umûr-u dâhiliyeye nezaretle mükellef
bir heyet-i müntahabede livaları mütemadi bir surette nazar-ı tetkikten geçire-
(kör) ali ihsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 4 2 7
İktisat
Madde 13- İktisadî mcnafiin teraküm ve inhisarına mani olmak matlubdur.
Bu itibarla çiftçi ve esnaf zirai sendika ve istihsal kooperatifleri teşkiline sevk
edilecekleri gibi vûcûd-pczîr olacak her nevi sendika ve kooperatiflerin yekdi-
ğerleriyle tesis-i irtibatına hizmet edilecek ve eyadi-i tedavül taksir ve bu suret
le temin-i tasarruf için istihlâk kooperatifleri dahi teksir olunarak müessesât-ı
mezkîırenin himâyesi emrinde icap eden nizamat tedvin edilecektir.
Madde 14- İstihsal-i azimenin tevakkuf ettiği sermayeyi hariçten celp için
her türlü teshilât yapılacaktır. Ancak erbab-ı fen ile maliye me’murlarından ma
ada sai erbabının Türk tabiiyetini haiz olması şarttır.
Madde 15- Teşebûsat-ı uınûmiye-i iktisadiyede imtiyaz usulü merdûd olup
bu kabil teşebbûsat hükümet hesabına icra olunacaktır. Ancak hükümetin, bu
na kadir olacağı vüs’at-ı mâliyeye usulüne kadar efrad ve ecnebi sermayesine lü-
zûm görüldüğünden her işin mahiyet ve müsaadesine göre çareler ve suret-ı tes
viyeler aranacak, hükümetin bu kabil işlerde hâkimiyeti muhafaza etmesine mu
kabil bir kısım sermayeyi devlet hâzinesinden vermesi ve hariçten gelecek serma
ye için asgarî menafi te’min etmesi gibi şekiller ile tahsil-i maksad olunacaktır.
Madde 16- Ecnebi sermayesinin memlekete duhuliyle faydabahş olması, re-
fahi umûmiyeye hizmet namına matlup ve mültezem olmakla beraber ne hem
şehrilik hukukunu haiz olan efrad-ı ehali, ne de ecanip müstekillen Bank tesisi
ne ve bu şekil altında muamelât-ı nakdiyye ile iştigâle me zun değildirler. Ecne
bi sermaye-i nakdisi, dahil-i memlekette âmil olabilmek için eshab-ı hükümetle
428 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
muş olur. Çünkü evvelâ bu ana kadar devam eden hâl, halkın menfuru olan
şekil olduğu, ..........................
Saniyen, devam edegelen şekli gayri kâfi bulan halkm hır kısmı inkılaba m-
tizar ettikleri, . . . . . . .
Salisen; yapılacak inkılâp neticesinde teessüs edecek şekli ruh itibar,y e ko
münizme muvafık, şekil itibariyle Rusya Sovyet idaresine hatta faik olacağı
için; umûmi olan tereddütleri izale ve kısmen mevcut olan intizar, inkılabı tat
min eyler. , „ ,, . w . I
Bugün halk ya mütereddit veya muntazırdır. Ve bu Şark ta doğan ruhun
lâkkileri, itikatları, za’fa uğratması demektir. Bu his olunmaksızın sirayet eden
bir hâldir. Ve asıl inkılâpçılar buradan kuvvet alacaklardır. Muhtelif sahalarda
tahaddüs eden igtişaşlar, ihtiras ve fesad ile ne kadar meşbu olursa olsun bun
ların manas, da bugünkü idareyi reddir. Ve kudret-i inkılâbiyyede bu meyil is
yan ve reddi, hal-ı hazır, tahvil için en kabil-i istimal ve ıstınad bir his halinde
vazedilebilmektedir. Diğer cihetten inkılâp demek, artık devamına imkan kalmı-
yan bir şeklin yerine diğerine ikâme etmek, bir sosya* sınıfın red ve inkar edile
rek hakimiyetin diğer bir sosyal sınıfa geçmesi demektir. Bizi şimdiye kadar
devşirmelikten gelen hükümet için hükümet ve memurun ruhu idare etti. Ve reh
beri yanlış hesaplar, mugâlatalar ve nihayet mevki-i iktidara vusul arzusu ıdı.
Bunun yerine inkilâbı tasvir ettiğimiz şekilde yapmak tarih-ı mazimizde yapı a- |
cak en dakik bir tahlilin icabın, kabul olmakla beraber Şarktan gelen ruh-u sa
riye de memleketimize ve ihtiyacımıza göre yerini vermektir. Eğer bız inkılabı
mızı sakat doğurmasak hem halk çok kavi olabileceği gibi velûd ve feyzaver tr
idareye malik olarak İngiltere’ye, emperyalizme karşı mukavemetini en buyu
nisbetde iraeye imkân bulur. Hem de Rusya seylabmın anif olarak bizden geç
mesine mani oluruz. Şuna pek dikkat lazımdır ki bizde mukavemet edecek teş
kilâtın za’fı hasebiyle memurların bir kısmı ve zabitandan bazıları yağma-gera-
ne hislere kapılmaktadırlar. Bunlar komünizmi tişkil edemezler. Ve idare olun
mazlarsa mevcudiyet-i milliyeyi tahrib ederler. Vaki olacak müsademeler netice
sinde eziliriz. Bizim bakamız âlemi cedid ile eski âlemin Adalar Deniz, de A e-
niz’de karşılaşması demektir. Eğer memleket dahili müsademâta ma’ruz kalırsa
bu mücadele dahile geçer ve zayiat o kadar artar ki varlığından nişane, şayan-ı
tefekkür olur. Hülasa ilk iş Kanun-ı Esası ta’dilâtı ve intihap mzamnamesıy e
meclise şekil vermektir. Bunun için de istinat edilecek şey meclisteki halkçılar ve
halkm ruhundaki tereddüt ve intizardır...
4 3 2 cumhuriyetin hare, / birinci kitap: köktenci modemimin doguşu
EK II
T E M S İL M E S L E Ğ İN E D A İR P R O G R A M VE M Ü T A L E A *
Ö ğufan hir hafta kadar zaman evvel elime geçen bn nüshası, takriben beş
y ar evvel İstanbul dan geldiğimiz zaman birlikte getirmiş ve burada bir
program ittihaz, lüzumundan bahis etmekte olan zevata irae e l ş o ld u ğ lu ,
P Uğrama ait bir makalat-ı mahsuseyi muhtevi idi. Makale esas itibari ilenm e
temsil h u su l o k l-
gu beyan olunarak bu hususta bazı ıstihzahatta bulunmakta idi
v a k ıa n ' Z m l muharrirlerinden biri ile pek meşgul bir zamanımızda
bu babrak k T1 C Ctlere cevap Çalışmıştım. Ancak
bu babtak, kısa mülakatımı muğteber gazetenize yazmayı daha muvafık buldu-
gıundan şu satırlarla bu emele hizmet ediyorum.
m a l ^ T 1'' u“" ’d' İn,İ5ar ede" Pr° 8ram Sehv tOTİP eseri olarak pek ha-
taalud olmuş ıdı. Bunun için bir nüshai mnsahhiyeti takdimi laz,madan ad e y
tipleri halen haiz meslekler programında arz. olunan (9) kısma inkisam eyler.
Memleketimizin en baş sanat, olan çiftçilik ve çobanlık mesai,k-,sa,reden fark-
1, bir mevkii mahsusa sahip olduğu gibi herhangi madde-ı ıbtıdaıyeye sar
dit ile elde edilmiş melekei mahsusa sayesinde şekli diğer verere ı tıyaçı
re taharrüp eden sanatkârlar ve asar, sanatta gayr, mamul eşyayı nakil ve m
zie vesara/edenler mesaliki hurre eshab, dediğimiz munevveran, h“!« ™ «
muru olsun olmasın yövmi ve şehri ücretlerle çalışan muhasipler, katipler an-
ka ve ticarethaneler müstahdemini kendilerine has bir hayat yaşarlar ve bu
ya, bunların ayn, ihtiyacına maruz bulundurur ve ayn, efkar ve J
bağ eyler. Kezalik tamamen kesbi ehemmiyet etmemiş olmamakla beraber m
dericilik ve gemicilik de aynı kabiliyeti pek büyük birer meslek, mahsusdur. As
kerler henüz sayde adamlardır. Mesalike tamam, ile musap etmezden
vrl vazifei vataniyeye davet olunurlar.
Sanatlar, cansiperlikren ibaret olduğu için ehemmiyetler, ve Şereflen pek
azim olan bu vatanlarında kendilerine güre
İhtiyat zabitan, eğer henüz hidemat, nizam,yey,,fa ediyorlarsa, mevk
rai askeriye meyan,nda olmak lâzımgelir. Bu zaman, geçırup diğerinedeklerde
ahzı mevki etmiş olanların o meslekler meyanında bulunmaları tabu o ur.
Memlekette baz, kısım halk daha vardır ki hayat onlara sanat ıçm muktez,
melekeyi vermemiş ve kendilerini ırgatlık, hammal.ık gib, hidemat, şakkaya
mahkûm eylemiştir. Bunların da yaptıklar, iş çok krymettardır haklar, ihmal
olunamaz. Elbette bu hukuk muhafaza olunmalı ve kendiler, bunu müdafaa ıçm
bîr teskilât-ı mahsusa tabi bulunmalıdır. , .
Memleket diğer bir ihtiyaca daha maruzdur. O da iktisadı hareketimizin
tanzimi keyfiyetidir Elbette derpiş edilmek icap eden bu ihtiyaç programın ,k„-
sadi mevadının sebebi taharriri olmuştur.
Komünistler sermayenin tahakkümünden bahis ediyorlar. B a d e sermaye
nin mahkurlarıyız. Ancak bizi kahreden sermaye memleketimiz dahılmdek ^
maye değildir. Ecnebi sermayesidir. Kapitülâsyonların himayesi ,1e. ecnebi
mayesi memleketimizde keyfi mayeşa icrayi ahkâm eyler ve sanayi, dahiliye v
bunun tagallübüne karşı aciz bir mevkide bulunur Memlekette haya, sanatın m
ııeşvü nema bulamaması için, bu pek büyük bir amildir ve fıkdan, refah başlı-
Bcyk.°2’ İT 1i,’İ1 n' ! ' rf' k aba fabrikas' Bibi müessesat millerindir. Şömcndülerln
t ,r- Bt ,biibaT Türkieri' <* "
yok,,,, Ve olmamak lazımgeh, Mütemadi mücadele »e muharebeler teksin uu
fuza meydan vermediği için hali araziden çok bir şey yoktu, Eğer baz, mahal
l a r Î h"k i c ,htl>,i,«lar'ndan f“ hı ve davaya tesahup eyliyor
arsa hukuku tasarruf,ye yemden takip olunmak şar,, ile bunlar bu topraklar,
ya zer ve imar veya ahare ferağa pek kolay icbar olunurlar.
Bizzat zer eylerler ise amele yövmiyesi yükselir: Fukara müstefit olu. Ede-
hak Z r ü Kn hakla/ \ hakk' '™ lk* « hakkı tasarruf olduğundan bu
hak ,„larda„ murrefı olur, o zaman mesele boş yerleri işleyecek adam ve işlere-
T Z T u' Ur- T ' mÜhim ° 'an da budur- Evrtl İnkâr olunamaz. Biz
de eşyay, ecnebtye hanende satan ve imal eden ticaret evi veya fabrika burada
olan toptancı ve bu toptancıdan mübayaatta bulunan küçük tüccar ve toakal iki
mu,evass„ ah,l hesap baştna altmc, elde müstehhğin veya müstağmilin e t ge
rek mahsulatı aynı zamanda arza tabi tutacağı gibi kraalık istihlak koopera ı
tinden kendilerine kredi açtırır ve mukavemetlerini tezyıd eder.
Fikrimizce memleketin muhtaç olduğu iktisadi organizasyon_bundan ibarem .
Komünistler hali hazır iktisadiyeyi tahrip ederek yerme d,ger bır alem, ıktı-
sa ikame etmek isterler. Biz o kadar tahrip olunduk ki artık fazlası kabil, taham-
Hayatı iktisadiyesine kast edildiği zaman ise beka pezır olmasına unkân
yoktur Rusya’da ise hayatı iktısadiyeye erbabı say. idame ediyorlardı denilebi
lir Onlar bunu idame ettirmek için ihtiyaçlarından dun bile olsa yine baz, ana
sıra malik idiler. Ve inkılâplarının elân payidarım bu mevcudiyete medyun
ler. Bizde ise memurin hayat, iktisadiyenin nazımlar, olarak telakki edilmek th-
T A R T IŞ M A *
Oturum Başkan, Prof. Dr. Esat Çam :** Efendim, soru sormak „
teyenler... Buyurun sayın hocam.
Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya: Dün akşam son konuşmam, yann
gım zaman Saym Tekeli ve Saym İlkin yoktular. Fakat herhalde
ehj un<*ay veya bir başka arkadaş onlara kendilerini de kansa
yan değerlendirmemi ileteceklerdir. Şu anda burada Türkiye tarih,
nm h,ç bilinmeyen meçhulleri aydınlanm.ş oluyor. Bu bakımdan b„
sempozyumu hazırlayanlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu gene
insanların bilimsel bır merakla böyle tarihin tozlar, arasında kalnuş
veya bırakılmış sorunları incelemek istemeleri Türkiye’de bence bı
hm,n kalitesin, ifade eden bir durumdur. Kendilerine söyleyeceğim
bir tek söz var: Bravo. B
Yalnız burada birkaç konu üzerinde durmak istiyorum. Birinci mc
sele ittihat ve Terakki içinde tek merkez yoktur, merkez-i umum,
azalar, arasında bile bır çeşit birbirlerine yakın olmayan koalisyon
cu bır( yap, vardır. Meselâ Kara Kemal televizyondaki belediye re
is, tipli bır adamdır. Senetsiz kredi alabilir, kredi verebilip bir şir
etten diğer bir şirkete para gönderir ve kimse de suistimal ermez,
ıraz sonra belirteceğim, benim anladığım suistimal çok az olmuş
tur. Kara Kemal ,n arkasındaki grupta Memduh Şevket ve Kör Ali
Ihsan Bey var. Diğer bir grup ise Cavit Bey ve Karasu grubudur.
Ya nız ben Cav,t Bey ile Karasu’nun ne kadar beraber olduğunu
anlamıyorum. Çunku Karasu fevkalâde meçhulleri olan bir insan
dır. Mütareke de tevkif edildiği zaman “Ben İtalyan tebasıyım” di
yor. Ve hapısancden çıkıp İtalya’ya gidiyor. Bu adam ki yıllar yıl,
OsmanI, Parlamentosu’nda mebusluk etmiştir. Ayrıca Hürriyet ve
itilaf la da bazı bağlantıları var, onun için ben Cavit Bey’le Kara
su nun tamamen bir grup teşkil edebileceği kanısında değilim. Ca-
vıt Bey ise ittihat ve Terakki ve İkinci Meşrutiyet’in en bilimsel Ma-
lyeu ve iktisatçısı olarak görüküyor, ayrıca çok büyük bir hatip.
Cav,t Bey dek, bu hitabet kudreti ne Kara Kemal’de ne de Ziya Gö-
kalp te var. Bu söylediğimize Cavit Bey grubu dersek bir de Gökalp
grubu var Bu uçu birer küçük merkez olarak İttihat ve Terakki’nin
içinde vardır. Bana öyle geliyor ki Kara Kemal grubu ile Zıya Gö-
ne olur? Hiçbir şey olmaz, ama yüz tane işçi ölse, yüz tane maraı,
g°z gitse memleketin iktisadiyatı sarsılır,” diyerek Meslekî temsili
zannediyorum Yunus Nadi Bey’le ama başta Mahmut Esat Bozkurı-
buyük bir heyecanla müdafa etmesidir. Fakat sonunda kabul edil
medı. Yalnız arkadaşların bu tebliğlerinde bu işler Halkçılık Beyan
namesi dolayısıyla konuşulmuş gibi geliyor.
Bir soru yöneltmek istiyorum: Arkadaşlar buna acaba Kara Kemal
şirketlerinin kaç tane olduğunu söyleyebilirler mi? Bu fevkalâde
önemli bir şey, tamamen olacağını zannetmiyorum. Ama umalım ki
olsun. Bunları bilmek tarih bakımından çok önemli bir şey olacak
tır. Ondan sonra Kara Kemal’in yanılmıyorsam 1916/1332 Kongre-
si’nde bu şirketlerin neden kurulduğuna dair bir raporu vardır. Çün
kü Hüseyin Cahit’in söylediği gibi İttihat ve Terakki’nin asıl düşma
nı ne Ingılızler ne Fransızlardı. Asıl düşman doğrudan doğruya intı-
kar yapan insanlardı ve bunlar memleketin içindeydiler. Bu şirketler
iaşe bakımından çok önemli işler görmüşlerdir. Fakat bunlar sonra-
an gerek Mütareke Divan-ı Harbi’nde gerekse İstiklâl Mahkeme
si nde hiçbir suretle ıyı işler olarak tanımlanmamıştır. 1926 İstiklâl
Mahkemeleri işe başladıklar, zaman bütün eski İttihatçılar büyük
bir korku içindeydiler. Memduh Şevket Bey burada değildi. İttihat
çılarla -ki İttihat ve Terakki hiçbir zaman çok partili hayatı kabul et
miş değildi- tek partici Halk Fırkası çatıştılar ve sonunda İstiklâl
Mahkemesi durumu halletti. Fakat bundan sonra İttihatçılarla bir
tartışma oldu. Hattâ kalan İttihatçılardan Reisicumhur bile oldu.
Bu arkadaşlara bir kere bize fevkalâde enteresan meselelere değin
mek fırsatını verdikleri için teşekkür ediyorum. Bunun yanı sıra
yaşları ve nesillerinin içinde bulunmadık fakat sadece bilimsel bir
merakla bu konuları inceledikleri ve tarihin karanlık bir yönünü
aydınlattıkları için kendilerine ikinci bir kez teşekkür etmek istiyo
rum. Ayrıca başta Sayın Reşat Kaynar olmak üzere bütün bu sem
pozyum hazırlayıcılarına özellikle teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Esat Çam: Sayın Tunaya’nm tebriklerine müsaadenizle ben
de kendi tebriklerimi eklemek istiyorum. Gerçekten çok enteresan
bir konu. Doğrudan doğruya konuya değinmeyeceğim ama birkaç
noktaya burada dokunmak istiyorum. İttihat ve Terakki Partisi’nin
başlıca özelliği gizli oluşuydu. İttihat ve Terakki Partisi’ne yeminle gi
rileceği ve hiçbir şeyin açıklanmayacağı saptanmıştı, bu bakımdan İt
tihat ve Terakkı’nın kuruluşuna ait çok az şey biliyoruz. Hüseyin Ca
hit, ittihat ve Terakki üyesi olmasına ve İttihat ve Terakki’nin ne va
kit ve kimin tarafından kurulduğunu bilmesine rağmen kitabında sa-
(kör) ali İhsan (iloglu) bey ve temsil-i meslekî programı 4 3 9
Ka y n a k ç a
Abidin Nesimi (Fatinoğlu), Türkiye’nin Tekâmül Hamlesinde Ziya Gökalp, Istan-
bul, 1940, s.6. . , ,
Ağaoğlu, S. ve Hüdaioğlu, S., “Tesanütçülerin Program.”, Turktye de İş Hukuku,
c .l, Merkez Basımevi, 1938, s.115-116.
Ahmad, F., İttihat ve Terakki: 1908-1914, İstanbul, 1971 s.143-180 Z.e 236y
Akçura, Y , “Gökalp Ziya Bey Hakkında Hatıra ve Mülahazalar , Türk Yurdu,
c.l,’ no.3, 1340 (1934), s.156-162.
Akşin, S., İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele, Cem Yayınevi, İstanbul, 1976,
s. 142, 153. ., . . ..
Ali İhsan (İloğlu), Temsil-Î Meslekî Programı (konu ile ilgili tutmuş oldukları bir
defterden alınmıştır).
“Ankara’da Yeni Bir Şirket...”, Hâkimiyet-i Milliye, 26 Temmuz 1338, no.566, s.2;
25 ve 28 Temmuz 1338, no.565 ve 568.
Aral, H., Dışişleri Bakanlığı Yıllığı, 1964-65, Ankara, 1966 (?), s.313 ve 357.
Arar, İ., Atatürk’ün Halkçılık Programı, İstanbul, 1963, s.9.
Aydemir, Ş.S., Suyu Arayan Adam, İstanbul, 1965, s.500-501.
____ ^a.g.e., c.3, s.604-618.
Başar, A. H., Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, İstanbul, 1945.
Bayur, Y. H., Türk İnkılâp Tarihi, c.ll, kısım IV, s.210-293.
____, a.g.e., c.3, kısım 4, Ankara, 1967, s.523-544, 774-789.
Birinci Doğu Halklar, Kurultay,: Baku 1-8 Eylül 1920 (Türkçeye çev.ren Al, Alevi,
İstanbul, 1975. ,
“Bizde Meslekçilik Nasıl Çıktı?”, Meslek, n o .l, 25 Kanunuevvel 1925, s.5.
Cemil (Topuz) Paşa, Hatıralar: Canlı Tarihler, no.8, İstanbul, 1945.
Cerrahoğlu, A., Türkiye’de Sosyalizm: 1848-1925, İstanbul, 1968, s.245.
Coşar, Ö. S., Millî Mücadele Basını, s.155-163.
Ç,naral„ Konuşmalar,. Ankara, 1966, s.36-37 ve 47, 70; “lktisad, Adem, Merke
ziyet..,", Cumhuriyet, 31 Temmuz 1924; “Türklcrm En Zayıf ve Kuvveti,
Noktası...”, Cumhuriyet, 12 Mayıs 1924. . .
Duran, T., “Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında ‘Felahı Vatan ittifakı, Belgeler
le Türk Tarihi Dergisi, c.XI, sayı 61, Ekim 1972.
Dünya, 11 Ocak ve 11 Şubat 1957.
Dünya, 2 Mart 1957. .
Erman, A. N., İzmir Suikasti ve İstiklâl Mahkemeleri, İstanbul, 1971.
Mahmud Esat (Bozkurt), “Yeşil Elma”, Anadolu’da Yeni Gün, 20 Ekim 1920
Galip Vardar (Samih Nafiz Tansu), İttihat ve Terakki İçinde Donenler, İnkılap Kı-
tabevi, İstanbul, 1960.
Goloğlu, M., Üçüncü Meşrutiyet: 1920, Ankara, 1970, s.261-74.
W C M M * * harcı / birini, t i „ p! >M,,eod roa>mi, „ , . ^
n a ,İ 1 - 7 * * * ^
İzmir Suıkasti’nin İçyüzü" (tefrika), Dünya, Eylül 1956-6 Mart 1957
Kandemtr (Feridun), İzmir Suikasli'nin İçyüzü, c.2 , İstanbul, 1 9 5 5 ',2 . bask„,
Katu !:rrH
<“96K7İ ^ - '«*« - Terakki Erkdnı, Istan-
K'hç Alı İstiklâl Mahkemesi Hatıraları, İstanbul, 1955 s 31
Kocaturk, U., Dünya, no.97, 12 Aralık 1956
Uıkılüp
“ S İ» «T 1 Î Î »*-.»
“ Millî Ticaret Türk Anottun Şirketi Nizamnamesi nden... , Hakmuyet
— '^M esleğin 'Mesleği', Meslek Nasıl Bir Materyalisttir", Meslek, say. 37, 25
Ağustos 1925, s.2-3.
Nesimf, A-, “Esendal’ın Fikir Cephesi", Seçi/rm, Hikâyeler Dergi», M.Ş.E. özel sa-
* * * D
j f ' 1075 ,'1 İ,,U h:'Sİ" ’
Nur, R., Hayat ve HaUralanm, c.3, İstanbul, 1968, ; n ,t , om m .
Pawlowitsch, M„ “Die Kommunistische Bewegung ,n der Furkeı... ,
nistische International, 2. Jahrang, c.l , • özelliHe s 113-1 J ‘-'
D
Ramsaur,r F
t. F Jön Türkler
t ., Jon ve 1908 ihtilâli, İstanbul, 19/2,
im m er ve özelin
136-37
- e r O - — ,
tanbul, 1967.
Şevket (Esendal),M„ “ Miras” (38 sayı tefakal, Meslek
Tahir Alangu, Cumhmryeften Soma, Htkaye ve Roman, c .l,
s.125-129.
TBMM Zabıt Ceridesi, 18.9.1936, c.3, s- •
TBMM Zabıt Ceridesi, 18.9.1336, c.3, s.
4 4 6 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
Gazete ve Dergiler
Anadolu'da Yeni Gün
Belgelerle Türk Tarihi Dergisi
Cumhuriyet
Die Kommunistische International
Dünya
Hâkimiyet-i Milliye
Halk
Küçük Mecmua
Meslek
Milliyet
ODTÜ Gelişme Dergisi
Öğüt
Politika
Seçilmiş Hikâyeler Dergisi
Tasvir-i Efkâr
TBMM Zabıt Ceridesi
Vakit
Yakın Tarihimiz
P
10 Türkiye’de
Bir Aydın Hareketi: Kadro
İ lh a n T e k e l ! - S e l Im İ l k İ n
GİRİŞ
adro Hareketi, 1930’lar Türkiye’sinde aydınlar arasındaki bir gru-
bun siyasal elit haline gelme arayışıdır. Bu yazıda Kadro Hareketi-
’nin öyküsünün anlatılmasından çok, niteliği sergilenmeye çalışılacak
tır. Bunun için önce, Kadrocular’ın böyle bir istemi nasıl temellendir
dikleri araştırılacaktır. Aydınlar kesiminden gelen küçük bir grubun,
böyle bir istemde bulunmakta kendilerini haklı görebilmeleri için, ay
dınların diğer kesimini yadsıyabilecek gerekçelere sahip olması gerekir.
Bu ise, ister açık ister üstü kapalı olarak belirtilmiş bir aydın yaklaşımı
nın ortaya konulması demektir. İlk olarak bu yaklaşım incelenecektir.
İkinci olarak, Kadro Hareketi’nin toplumsal olaylara ne tür dünya gö
rüşü ya da bilim anlayışıyla yaklaştığı araştırılacaktır. Yazının üçüncü
bölümünde ise, Kadro ideolojisinin içeriği üzerinde durulacaktır. Ulusal
bağımsızlığını yeni kazanmış ülke aydınlarının oluşturmaya çalıştıkları
fikir hareketleri ya da ideolojiler, genellikle iki soruya yanıt getirmeye
çalışmaktadırlar. Bu sorulardan birincisi ekonomik ve toplumsal geliş
menin nasıl sağlanacağı, İkincisi ise, toplumsal gelişmenin özgünlüğü
nün nasıl başarılacağıdır. Kadrocuların da, bu iki temel boyuttaki öne
4 5 0 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
1 K adro dergisinin kurucularından Şevket Süreyya, Burhan Asaf, Vedat Nedim, İsmail Hüsrev
1920’li yılların ilk yansında sol siyasal hareketin ön saflarında yer aldığından, K adro dergisi etra
fında toplanan bu grup, saldan gelen Kadrocular olarak nitelenmiştir. Kendilerine Kadro diye ad
takmamış olsalar da D önem dergisi etrafında toplanan grup sağ Kadrocular diye adlandırılabilir
2 Şerif Mardin, Siyası Fıkır Tarihi Çalışmalarında M uhteva Analizi, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakülte
si, Ankara, 1969.
3 Yapılan içerik analizinde oldukça esnek bir yöntem izlenmiştir. Cümleler bağlam birimi olarak
alınmıştır. Her cümlede, ideolojik olarak anlamlı bulunan kavramların olumlu ya da olumsuz de
ğer yüklü olarak kullanıldığı saptanmıştır. Her kavramın olumlu ya da olumsuz değerle yüklü ola
rak kaç kere kullanıldığı sayılmıştır. Yazılardaki kavramların sıklıklarına dayanan yorumlarda çok
dikkatli olunacağından, hazırlanan tablolarda her kavramın kaç kez kullanıldığı gösterilmekle be
raber, bunların yüzdesinin alınmasına gidilmemiştir. Ama böyle yüzdeleri almak isteyenlerin bu iş
lemi yapabilmeleri için, her yazann kullandığı kavramların sıklıklarının toplamını burada vermek
te yarar vardır: Bu sayılar Şevket Süreyya’da 4884, Yakup Kadri’de 542, Burhan Asaf’ta 1818, Ve
dat Nedim’de 1626, İsmail Hüsrev’de 1999’dur. Bu sayılar Kadro’cu ideolojisinin oluşmasında her
yazarın göreli katkısının ne olduğunu kabaca gösteren bir gösterge olarak alınabilir.
tlirkiye'de bir aydın hareketi: kadro ^ 5 ^
TABLO 1
Kadrocular’ın Değişik Aydın Kategorilerine Yönelimi
8 Şevket Süreyya (Aydemir), Inkdâp ve K adro, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, Ankara, 1932.
4 5 4 cumhuriyetin haro / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
9 A .g .e ., s. 139-150.
10 A .g .e ., s. 143, 150.
11 Partmn siya,al t |iti i « ay„, y,lllrda 0 I U Cumhllri Ha|k
olopk çizgisini savunmuşlardır.
tiirkiye'de bir aydın hareketi: kadro 4 5 5
48
Pasif ruh esareti, İdealist sulhçular, Pasif ütopist
----- 1 2 f!iî!^ İ îİ !^ 0nservatör, Liberal hümanizm 25
OÇÜNCÜ GRUP KARŞITLIKLAR-------------------
Olumlu Bağlamda Kullanılan Kategoriler
ilen bdgı seviyesi, İleri teknik, Medeniyet, Kültür
70 34 15 7
S k ilâ tVe * k" ll^ is* mli,ik>Sistemleştirmek 4 1
Ieşkılatçı, Teşkilatlı, Teşkilâtlanma 2 1
Rasyonahre, Rantabilite, Rasyonalizasyon,
1 1 24
Rasyonel teknik
20
39 27
Olumsuz Bağlamda Kullanılan Kategoriler
lskolasnzm, Şarklılık
Eklektisizm, Spekülasyon 7 1
Metodsuzluk, Sistemsizlik 8
2
DÖRDUingu g r u p KARŞITLIKLAR ~
O undu Bağlamda KulUmlan Kategoriler
Otorite, Sıyası otorite, Devlet otoritesi
Otoriter rehber
İş disiplini, İnkılâp disiplini
OJumsuz Bağlamda Kullanılan Kategoriler
Diktatör, Askeri disiplin, Formalist. Sol,darkr
türklye'de bir aydın hareketi: kadro 457
13 Murat Belge, “Tarihi Gelişme Süreci İçinde Aydınlar", Cumhuriyet D önem i Türkiye A nsiklope
disi, İletişim Yayınları, İstanbul, 1983, s.122-128
4 5 8 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
maktadır. Aydın olabilmek için bunu aşıp, belli bir dünya görüşüne s.ı
hip olmak gerekmektedir. Osmanlı aydını, siyasal otoritenin isteğiyl«
eğitilerek Batı’daki gelişmeleri ülkesine getirmek işleviyle yükümlenin
ce, bu işleri görmesi onu zaman zaman siyasal otoriteyle çatışmaya g<>
türdüyse de, bu çatışma, yadsımaktan çok, onunla bütünleşme için ol
muştur. Böylece, Osmanlı aydını anlayışını eğitim boyutunda aşan
Kadrocular, siyasal otoriteye yönelmede bu geleneğe paralellik göster
miştir.
Kadrocu aydın anlayışını değerlendirirken üzerinde durulması
gereken bir konu da, aydının eleştirici niteliğinin ön plana çıkarılma
masıdır. Değişik çevrelerde yapılan aydın tanımlarının14 ortak noktala
rından biri, aydının toplumdaki diğer kişilere göre duygusal bağlılıklar
dan daha az etkilenmesi, olayların gidişine kapılmayıp, onları dıştan
gözleyerek eleştirilebilmesidir. Kadro’cu aydın, eleştiren bir kişi olmak
tan çok, inkılâba inanan, inkılâp heyecanını taşıyan, onu ilerletmek için
sürekli eylem içinde bulunan bir kişidir. Bu Kadrocular’ın “organizas-
yonel elif” olmasının bir sonucudur. Normal olarak siyasal elit araştır
maları, kapitalist, demokratik sistemlerdeki elitleri inceler. Bu tür çalış
malardaki elit anlayışında rejime ilişkin varsayımlar gizil olarak bulu
nur. Lenszovvski,15 tek parti rejimlerinde farklı türde elit kavramlar,
üzerinde durmanın önemine değindikten sonra, “organizasyonel elit”
kavramını önermektedir. Böyle bir siyasal rejimde yeni elitlerin ortaya
çıkması, yükselmesi, diğer elitlerle örgütçülük, kültür, deney, ahlâk vb.
konularda yarışarak olacaktır. Bu yarışma içinde eleştirinin yeri yoktur.
Kadrocular da bu çerçeve içine kolayca oturmaktadırlar.
Kadro cu aydın anlayışına daha da açıklık kazandırmak için,
Gramsci nin16 organik aydın” ve “geleneksel aydın” kategorilerine
göre konumunu tartışmak yararlı olacaktır. Gramsci’ye göre, toplum-
İA Bu tanımlamalar için bkz. Toker Dereli, Aydınlar; Sendika H areketi ve Endüstriyel İlişkiler Sis
temi, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İstanbul, 1974.
15 George Lenszovvski (ed.). Political Elites in the M iddle East, Washington DC, American Enterp
rise Institute for Public Policy Research, 1978, s.5.
16 Antonio Gramsci, Aydınlar ve Toplum, Örnek Yayınları, İstanbul, 1983.
türkiye'de bir aydın hareketi: kadro 459
Kadrocular eşleriyle birlikte. Ayaktakiler M. Şevki Yazman. İsmail Hüsrev Tökin, Şevket Süreyya
Aydemir ve Vedat Nedim Tör ortada oturan Yakup Kadri Karaosmanoğiu,
yerde oturan Burhan Belge.
k a d r o c u l a r ın d ü n y a g ö r ü ş ü v e
TABLO 3
Kadrocuların Dünya Görüşleri Üzerine Yönelimleri
nail Hiısrev, “ Milli Kurtuluş Devletçiliği, K adro, no.19, Temmuz 1933, s.26-28
18
dat Nedim, “S.mflaşmamak ve İktisat Siyaseti, K adro, n o .ll, »kına Teşnn 1932, s. 17-2 .
19
4 6 4 cumhuriyetin harcı / birinci k't
--------------------------------- — tap: köktenci '"odemltenin Hn»«..
v a , TAB LO 4
“ Ek° n0mİk » » T - İdeolojilere Y e l i m i
16 92
29
36 H
Olumsuz Bağlamda Kullandanlar 4 7
derebeylik, Feodalizm
Merkantilizm 40 48
Teokrasi, Teokratik I 120
~ 4 12
20 Kadrocular'ın Fransız Devrimi’ni olumsuz bağlamda ele almaları, onları Cumhuriyct’in yöneti
ci elitınden ayıran en önemli noktalardan biridir. Bilindiği gibi Cumhuriyet önderleri için Fran
sız Devrimi etkilendikleri en önemli örnek olmuştur.
466 cumhuriyetin hare, / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
21 Burhan Asaf, “Rejimler Niçin Değişiyor?", K adro, no.12, Birinci Kânun 1932, s.27-32.
türkiye'de bir aydın hareketi: kadro 4 6 7
25 Yakup Kadri, “Ankara Moskova Rom a”, Kadro, sayı 6-16, Haziran 1932-Nisan 1933).
türkiye’de bir aydın hareketi: kadro 4 6 9
TABLO 5
D ü n ya Ekonomisi İçinde T ü rk iy e ’nin Yeri Üzerine
26 Şevket Süreyya, tnkılâp ve Kadro, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, Ankara, 1932, s.46-53.
türkiye'de bir aydın hareketi: kadro 4 7 1
27 A.g.e., s.44-48.
4 7 2 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
28 A.g.e., s. 16.
29 A.g.e., s. 17.
türkiye'de bir aydın hareketi: kadro 4 7 3
30 A.g.e., s.55.
31 İsmail Hüsrev, “Milli Kurtuluş Devletçiliği", Kadro, no.19, Temmuz 1933, s.25.
4 7 4 cumhuriyetin hara / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
TABLO 6
K a d ro ’cu Düşüncede Ü lke İçi Gelişm enin N iteliği
Ü R E T İM G Ü Ç L E R İN İN G E L İŞ M E S İ B O Y U T U
Olumlu Bağlamda Kullanılan Kategoriler
İleri teknik, Teknik Terakki, Teknik inkılâp,
Makineleşmek, M akine medeniyeti,
Sanayileşme, Sanayileşme inkılâbı 170 2 91 71 4 1
Sermaye terakümü, M illi sermaye terakümü 9 - 5 20 11
S IN IF S IZ Ç A T IŞ M A S IZ T O P L U M B O Y U T U
Olumlu Bağlam da Kullanılan Kategoriler
M illi bütünlük, Millet birliği, Sınıfsızlık, Sınıfsız
milliyetler, İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış kitle
mefkuresi, Tezatsız reaksiyonsuz millet 34 _ 1 16 23
Olumsuz Bağlamda Kullanılan Kategoriler
Sınıf mücadelesi. Tezadı, İstismarı, Tahakkümü,
Diktatörlüğü, Menfaat mücadelesi 26 - 26 43 75
Ü R E T İM İN Ö R G Ü T L E N M E S İ B O Y U T U
Olumlu Bağlamda Kullanılan Kategoriler
Türk devletçiliği, M illi kurtuluş devletçiliği,
Devletçi iktisat siyaseti, İnkılap devletçiliği,
Devletin umumi kuruculuğu,
Devletçi İktisadi kontrolü 200 1 15 151 52
Olumsuz Bağlam da Kullanılan Kategoriler
Ferdi teşebbüs, Serbest refaket, Serbest istismar,
Serbest sermayedarlık, Sermaye esareti, M onopol,
Karteller, Tröstler, İnhisarcı teşkilâtlar 91 6 106 116 88
Devlet müdahalesi, İdari müdahale, Devlet himayesi 24 2 - 17 13
Bürokratik hükûmetçiiik 2 - - - -
T O P L U M D A İŞ B Ö L Ü M Ü N Ü N P L A N L A N M A S I B O Y U T U
Olumlu Bağlam da Kullanılan Kategoriler
Planlı iktisat, İçtimai ve devletçi plan, Beş yıllık
plan, Planlaşmak, Sanayi planı, Devlet planı,
Planlı cemiyet, Planlı inkişaf, İş ve inşa planı 146 20 8 53 92
İşbirliği, M illi işbirliği, M illi işbölümü,
İçtimai ve iktisadi işbölümü, ihtisaslaşma 30 - 7 4 65
Olumsuz Bağlamda Kullanılan Kategoriler
Plansızlık, Plansız Cemiyet, İktisad anarşisi,
İstihsal anarşisi 35 - 16 9 10
türkiye’de bir aydın hareketi: kadro 475
32 tsm.ıı! I lüsrev, “Milli Kurtuluş Devletçiliği”, K adro, no.18, Haziran 1933, s.26.
33 İsmail I Itisrcv, “Milli Kurtuluş Devletçiliği”, Kadro, no. 19, Temmuz 1933, s.30.
4 7 ^ cumhuriyetin harct / birinci kitap: köktenci modernltenin doğuşu
34 A.g.e., s.30-31.
35 Şevket Süreyya, “Plan Mefhumu Hakkında”, K adro, sayı 5, Mayıs 1932, s.8.
36 Vedat Nedim, “Kadroyu Teyid Eden Bir Eser Die Zukunft Des Kapitalismus Werner Sombart”
K adro, sayı 5, Mayıs 1932, s.37.
37 Şevket Süreyya, “Plan Mefhumu Hakkında”, K adro, sayı 5, Mayıs 1932, s.9.
tüfkiye'de bir aydın hareketi: kadro 477
38 A .g.e., s.19.
39 İsmail Hüsrev, “ Plan Mefhumu Hakkında”, K adro, sayı 9, Eylül 1932, s.37-38.
40 Şevket Süreyya, “İş Hasreti ve 500.000.000 Liralık Türk Bütçesi”, K adroh sayı 9, Eylül 1932,
4 7 & cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenin doğuşu
rini günü gününe takip eden aktif bir Merkez Bankası’nın hıilası, ış
ve para hareketlerini tek elde toplayarak para fiyatını arz ve talebe
göre idare etmek tarzı öyle bir iştir ki bunun mahiyeti bile klasik
bir “enflasyon” hadisesinin tamamiyle zıddıdır.41
41 Şevket Süreyya, “Enflasyon Değil İş Bolluğu”, K adro, sayı 12, Birinci Kânun 1932, s.5-6.
42 Şevket Süreyya, “İş Hasreti ve 500.000.000 Liralık Türk Bütçesi”, Kadro, sayı 9, Eylül 1932,
s.8-10.
43 Şevket Süreyya, “îçpazar ve İktisatta Bütünlük”, K adro, sayı 10, Birinci Teşrin 1932, s.5-12.
türkiye’de bir aydın hareketi: kadro 479
44 Vedat Nedim, “İktisat İşlerinde Devlete Veto Hakkı ve İktisat Vekâleti”, K adro, sayı 10, Birin-
ci Teşrin 1932, s. 19.
45 Şevket Süreyya, İnkılâp ve K ü dfot Muallim Ahmet Halit Kütüphanesi, Ankara, 1932, s.143.
480 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modernitenln doğuşu
46 Şevket Süreyya. “Hüseyin Cahit Bey’in Hazin Tarafı”, Kadro, say. 31, Temmuz 1934 s 35-
41; Şevket Süreyya, “Hüseym Cahit Bey Öncü”, K adro, say. 3, Eylül 1934, s.37-44.
47 Şevket Süreyya, “Biz Avrupa’nın Hayranı Değil, Mirasçısıyız”, Kadro, sayı 29, Mayıs 1934
s.43-46. 1 ’
48 Hakkı Mahir, “Avrupa Bize ideal mi örnek mi Olabilir?”, K adro, sayı 18, Haziran 1933
s.59-62. ’
49 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, İstanbul, Varlık Yayınları, 1972, s.29.
türkrye’de bir aydın hareketi: kadro ¿ f 8 l
ro cular için olumlu bir niteliktir. Bu ele alış içinde, öngörülen gelişme
nin özgüllüğü nasıl temellendirilmelidir? Avrupa, gelişmesini, sınıf çeliş
kilerinin hâkim olduğu bir toplum olarak gerçekleştirmiştir. Oysa
“Milli Kurtuluş Cidali” Türkiye’sinin gelişimi sınıf çelişkilerinin olma
dığı bir toplumsal yapıda gerçekleşecektir. Bu nedenle de özgül bir olu
şum olacaktır. Türkiye’de verilecek bu ilk örnek özgül olduğu kadar da
evrenseldir. Türkiye ulusal çözümüyle, tüm ulusal kurtuluş savaşı veren
ülkeler için evrensel alanı yaratacaktır. Şevket Süreyya’nın deyişiyle:
SONUÇ YERİNE
Bu yazıda Türkiye, Kurtuluş Savaşı sonrasında, dünya ekonomik buh
ranında iktisadi politika arayışları içinde iken gelişen Kadro’cu akımı
gördük. Bu akım, bir düşün hareketi olarak iç tutarlılığı, olguları açık
lamakta düştüğü yetersizlikler bakımından eleştirilebilir. Ama böyle
bir eleştiriye girmek, akımın üzerinden elli yıl geçtikten sonra çok an
lamlı olmayacaktır. Çünkü Kadrocular’ın getirdikleri çözümleme bir
kuram olmaktan çok, pratikte etkili olmayı amaçlayan bir ideolojidir.
İdeolojilerin sınanmasının yolu ise kuramdan değil, eylemden
geçer. Eylemle amaçlarına ulaşamayan bir ideolojiyi kurtarmaya ku
ram yardımcı olamaz. Kadro ideolojisi ise, hem Ulusal Kurtuluş Sava
şı Türkiye’si için öngördüğü amaçları, hem de bir küçük grup olarak
Kadrocular ın oynamak istedikleri “organizasyonel elit” rolünü ger
çekleştirmekte yetersiz kalmıştır. Bir ideoloji için önemli olan budur.
Bu yetersizliğin nedenleri, bu yazının çerçevesini aşan ilginç bir başka
araştırma konusu olacaktır.
54 Şevket Süreyya, İnkılâp ve Kadro, Muallim Ahmet Halit Kütüphanesi, Ankara, 1932, s.69-70.
türkiye'de bir aydın harekeli: kadro 4 8 3
Ka y n a k ç a
Asaf, B., “Rejimler Niçin Değişiyor?”, Kadro, no.12, Birinci Kânun 1932, s.27-32.
____ } “İktisat İşlerinde Devlete Veto Hakkı ve İktisat Vekâleti , Kadro, sayı 10, Bi
rinci Teşrin 1932, s. 19.
____ t “Faşizm ve Türk Milli Kurtuluş Savaşı”, Kadro, sayı 8, Ağustos 1932, s.36-
4°.
____, “İşte Bir Roman ‘Yaban’”, Kadro, sayı 16, Nisan 1933, s.47-49.
Aydemir, Ş. S., “Yarı Münevverler Kulübü”, Kadro, no.8, Ağustos 1932, s.41.
____ , inkılâp ve Kadro, Muallim Ahmet Halit Kütüphanesi, Ankara, 1932, s. 16,
17, 46-53, 55, 69-70, 92-102, 139-150, 143, 150.
____ , “Türk Nasyonalizmi”, Kadro, no.20, Ağustos 1933, s.9-12.
------ , “Faşizm”, Kadro, sayı 18, Haziran 1933, s.5-14.
____ 5 “Plan Mefhumu Hakkında”, Kadro, sayı 5, Mayıs 1932, s.8, 9, 19.
____ } «İş Hasreti ve 500.000.000 Liralık Türk Bütçesi”, Kadro, sayı 9, Eylül 1932,
s.5.
____ , “Enflasyon Değil İş Bolluğu”, Kadro, sayı 12, Birinci Kânun 1932, s.5-6.
____ ’ «İş Hasreti ve 500.000.000 Liralık Türk Bütçesi”, Kadro, sayı 9, Eylül 1932,
s.8-10.
____ 5 “İçpazar ve İktisatta Bütünlük”, Kadro, sayı 10, Birinci Teşrin 1932, s.5-12.
____ ? “Hüseyin Cahit Bey’in Hazin Tarafı”, Kadro, sayı 31, Temmuz 1934, s.35-
41.
____ , “Hüseyin Cahit Bey Öncü”, Kadro, sayı 3, Eylül 1934, s.37-44.
____ , “Biz Avrupa’nın Bayramı Değil, Mirasçısıyız”, Kadro, sayı 29, Mayıs 1934,
s.43-46.
____ , “Ziya Göka\p”, Kadro, sayı 2, Şubat 1932, s.29-40.
Belge, M., “Tarihi Gelişme Süreci İçinde Aydınlar”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, İstanbul, 1983, s.122-128.
Dereli, T., Aydınlar, Sendika Hareketi ve Endüstriyel İlişkiler Sistemi, İstanbul Üni
versitesi, İktisat Fakültesi, İstanbul, 1974.
Gökalp, Z., Türkçülüğün Esasları, Varlık Yayınları, İstanbul, 1972, s.29.
Gramsci, A., Aydınlar ve Toplum, Örnek Yayınları, İstanbul, 1983.
Hüsrev, İ., Türkiye Köy İktisadiyatı, Kadro Mecmuası Neşriyatı, Ankara, 1934.
____ } “Milli Kurtuluş Devletçiliği”, Kadro, no.19, Temmuz 1933, s.26-28, 30, 31.
____ t “Milli Kurtuluş Devletçiliği”, Kadro, no.18, Haziran 1933, s.26.
____ ’ “Plan Mefhumu Hakkında”, Kadro, sayı 9, Eylül 1932, s.37-38.
Kasıosmanoğlu, Y. K., “Ankara Moskova Roma”, Kadro, sayı 6-16, Haziran
■1932-Nisan 1933.
____ t “Kültür ve Medeniyet”, Kadro, sayı 15, Mart 1933, s.25-27.
------ , Yaban, Birikim Yayınları, İstanbul, 1977.
4 ® 4 cumhuriyetin harcı / birinci kitap: köktenci modemitenin doğuşu
Lenczowski, G., Political Ellies in the Middle East, Washington DC, American In
terprise Institute for Public Policy Research, 1978, s.5.
Mahir, H., “Avrupa Bize İdeal mi Örnek mi Olabilir?”, Kadro, sayı 18 Haziran
1933, s59-62.
Mardin, Ş., Siyasi Fikir Tarihi Çalışmalarında Muhteva Analizi, A.Ü. Siyasal Bilgi
ler Fakültesi, Ankara, 1969.
[Tor] V. N., “Sınıflaşmamak ve İktisat Siyaseti”, Kadro, no. 11, İkinci Teşrin 1932
s.17-21.
------ , “Kadroyu Teyid Eden Bir Eser Die Zekunft Des Kapitalismus Werner Som-
bart”, Kadro, sayı 5, Mayıs 1932, s.37.
*85
4 İlhan Tekeli, Selim İlkin, Kurtuluş Savaşı’nda Talat Paşa ile Mustafa
Kemal’in Mektuplaşmaları, Belleten, cilt XLIV, sayı 174, Nisan 1980,
Ankara, ss.301-347 (Ayrıca Mustafa Kemal-Talat Paşa Mektuplaşması
Yazı-Dizisi 1-9, Milliyet, 15-23 Mayıs 1976).
5 İlhan Tekeli, Selim İlkin, La Haye Türk Haber (İstihbarat) Bürosunun Bir
Bildirisi ve Bir Yazısı, Tarih ve Toplum, sayı 98, Şubat 1992, ss.108-110.
8 İlhan Tekeli, Selim İlkin, Kurtuluş Savaşı Sırasında, Avrupa’daki Bir Türk
Gencinin (A. Şerif Önay’ın) Kalkınma Sorunlarıyla İlgili Çalışmaları,
Armağan Kanun-ı Esasi’nin 100. Yılı, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yayınları, no.423, Ankara, 1978, ss.257-356.
9 İlhan Tekeli, Selim İlkin, (Kör) Ali İhsan (lloğlu) Bey ve Temsili Mesleki
Programı, Attila Aksoy, Mustafa Pirili (yay. haz.), Atatürk Döneminin
Ekonomik ve Toplumsal Sorunları, İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Mezunlar Derneği, Ocak 1977, ss.283-363.
10 İlhan Tekeli, Selim İlkin, Türkiye’de Bir Aydın Hareketi: Kadro, Toplum ve
Bilim , sayı 24, Kış 1984, ss.35-64.
Konu Dizini
Adapazarı 350
23. Tümen 261, 270
adem-i merkeziyet 189
27. Tümen 270
57. Tümen 235, 237-239, 241, 242, Afganistan 141, 441
262, 267, 269, 270, 272 Afrika 81, 91
Afyon Karahisar 123, 199, 225, 227,
57. Tümen Karargâhı
232, 254, 260
57. Tümen Topçu Alayı 243
Afyon, bkz. Afyon Karahisar
1876 Anayasası 1, 57
Akdeniz 103
1903 Ayaklanması 47, 50
Akhisar 179
1903 İsyanı 46
Akhisar cephesi 268
1905 Hareketi 143
Alaşehir 175, 180, 223, 253, 262
1908 Hareketi 1, 5, 50, 358
Alaşehir Heyet-i Merkeziyesi 258, 262
1912 Kongresi 360
Alaşehir Kongresi 177, 181, 182, 190,
1916/1332 Kongresi 438
222, 223, 226, 253-255, 258-260,
1927 Kongresi 210
1938 İngiliz Ticaret Anlaşması 23 263, 264, 267
Alaşehir Umumi Kongresi 258
1. Doğu Halkları Kongresi 396
Alatini Tuğla Fabrikası 26
I. Genç Türk Kongresi 2
Ali Galip Hareketi 199
I. İktisat Kongresi 212
Ali Rıza Paşa Hükümeti, kabinesi 165,
I. Meşrutiyet 1
I. Yurdcular Demeği Kongresi 321 202
II. Abdülhamid dönemi 30, 89 Alman ordusu 144
Alman, Almanlar 15, 25, 31, 94-96, 99,
rejimi 50, 57
101,103, 114, 1 4 3 ,1 4 5 ,1 6 9 ,4 4 0
yönetimi 4, 55
Alman-Türk Muadeneti Cemiyeti 326
politikası 89
Almanya 10, 14, 40, 82, 89, 91, 93,
II. Enternasyonal 160
95, 96, 99, 100-104, 142-144,
II. Genç Türk Kongresi 2, 55
146, 154, 160, 1 6 1 ,2 1 4 , 303,
II. Meşrutiyet Meclisi 243
304, 306, 322, 332, 339, 347,
II. Meşrutiyetin ilânı 3, 357
350, 417, 473
II. Ordu 54, 58
Alyans İsraelite Cemiyeti 23, 30
III. Enternasyonal 142, 396, 398
Amasya 149
III. Ordu 58
Amasya Protokolü 165, 203
III. Ordu merkezi 53
Amasya Tamimi 166, 186, 190, 197,
XV. Kolordu 184
221, 227
Amerika ^Birleşik Devletleri, ABDİ 15,
Acıpayam 237, 239, 247
27-29, 134, 82, 67, 398
Adana 320