Professional Documents
Culture Documents
Metatron Dünya Krallığı - Rene Guenon PDF
Metatron Dünya Krallığı - Rene Guenon PDF
: j -� ��
zg ,5� ��
·c=o
z
o
z o z
w
'W � ·� �o
�
;;>:'
�.J3
:::> = iN
(!)
�
i:Q
1
I� a�
�
ô)�
'(])
c: !o <::l :E
ca
(]) �
!j <
II
�
a:
� >-t '§.
�
:$ �<
o
'"_",.·.).; -"�"':_.,.,_,,.,J,-...-"'--
iÇiNDEKiLER
SUNUŞ ..........................................................................................'........... 7
Bu Kitabın Her Türlü Hakkı BATI DÜNYASINDA "AGART'A" HAKKINDA . Kİ
Metapsişik Tetkikler BİLGİLER······························································································· 9
ve KRALLIK ve YÜKSEK RAHİPLİK .......................................... 13
İlmi Araştırmalar Derneğine "SEKİNAH" ve "METATRON"..................................................... 18
A ittir EN YÜKSEK ÜÇ İŞLEV...................,............................................ 24
GRAAL SEMBOLİZMİ ................................................................... 30
• "MELKİ-SEDEK" ............................................................................... 35
"LUZ" YA DA ÖLÜMSÜZLÜK ÜLKESİ .............................. 42
Demekten Yazılı İzin Alınmadan "KALİ-YUGA" BOYUNCA GİZLENEN
Hiçbir Alıntı Yapılamaz YÜCE MERKEZ .................................................................................. 46
"OMFALOS" ve BETİLLER ........................................................ 49
• RUHSAL MERKEZLERİN İSİMLERİ ve
SEMBOLİK T EMSİLLERİ .....................�.................................... 55
Kapak Düzeni RUHSAL MERKEZLERİN,YERLERİ ................................... 58
. BAZI SONUÇLAR ............................... :............ ,............................... 61
Haluk ÖZDEN
DİPNOTLAR ························································································· 63
EK BÖLÜM ..................................................................................................... 96
•
ÇEVİRENİN NOTU ........................................................................... 97
Yayın FERDİNAND OSSENDOWSKİ'NİN "HAYVANLAR,
İNSANLAR ve TANRILAR" ADLI ESERİNDEN ..................... 99
Ruh ve Madde Yayınlan .
azı. No: 4, D: 8 FERDİNAND OSSENDOWSKİ KİMDİR?......................... 100
Hasnun Galip Sok. Pembe Çıkm
SIRLARIN SIRRI DÜNYA KRALI ............ ........................... :�........ .... 102
80060 Beyoğlu / İstanbul
. .
İstanbul 1992
.. f-;";,:�-,.,,.·-�,;;...
SUNUŞ
Hint ve Yahudi ezoterizminin bazı bilgilerine dayanarak
meydana getirilen bir geleneğe ilaveten Batı'nın ezoteıik ge
lenekleriyle birleştirilen İDARECİ PLANLAR bilgisinin uyar
lanmış bir ifadesiyle karşı karşıyayız.
Çok kadim uygarlıkların kendilerine ait tekamül sevi
yelerinin gerekleri olarak meydana getirdikleri bilgi sistem
lerinin günümüze yansıyan zahiri bilgilerinin bir yekunu
olan bu kitaptaki bilgilerin tek bir amacı vardır: Kozmik ve
Dünyasal İdareci Plaruar vardır ve Onlar hakiki kudret sahi
bidirler.
R.Guenon'un orijinal eserine yapılan eklerle, kitabın
anlaşılırlık seviyesini artırma yoluna gidilmiştir. Böylesi zor
bir çeviriyi ve eklemeleri yapan Haluk ÖZDEN'e teşekkür
ederiz.
iÇiNDEKiLER
SUNUŞ ..........................................................................................'........... 7
Bu Kitabın Her Türlü Hakkı BATI DÜNYASINDA "AGART'A" HAKKINDA . Kİ
Metapsişik Tetkikler BİLGİLER······························································································· 9
ve KRALLIK ve YÜKSEK RAHİPLİK .......................................... 13
İlmi Araştırmalar Derneğine "SEKİNAH" ve "METATRON"..................................................... 18
A ittir EN YÜKSEK ÜÇ İŞLEV...................,............................................ 24
GRAAL SEMBOLİZMİ ................................................................... 30
• "MELKİ-SEDEK" ............................................................................... 35
"LUZ" YA DA ÖLÜMSÜZLÜK ÜLKESİ .............................. 42
Demekten Yazılı İzin Alınmadan "KALİ-YUGA" BOYUNCA GİZLENEN
Hiçbir Alıntı Yapılamaz YÜCE MERKEZ .................................................................................. 46
"OMFALOS" ve BETİLLER ........................................................ 49
• RUHSAL MERKEZLERİN İSİMLERİ ve
SEMBOLİK T EMSİLLERİ .....................�.................................... 55
Kapak Düzeni RUHSAL MERKEZLERİN,YERLERİ ................................... 58
. BAZI SONUÇLAR ............................... :............ ,............................... 61
Haluk ÖZDEN
DİPNOTLAR ························································································· 63
EK BÖLÜM ..................................................................................................... 96
•
ÇEVİRENİN NOTU ........................................................................... 97
Yayın FERDİNAND OSSENDOWSKİ'NİN "HAYVANLAR,
İNSANLAR ve TANRILAR" ADLI ESERİNDEN ..................... 99
Ruh ve Madde Yayınlan .
azı. No: 4, D: 8 FERDİNAND OSSENDOWSKİ KİMDİR?......................... 100
Hasnun Galip Sok. Pembe Çıkm
SIRLARIN SIRRI DÜNYA KRALI ............ ........................... :�........ .... 102
80060 Beyoğlu / İstanbul
. .
İstanbul 1992
KRALLIK ve vUKSEK RAHİPLİK
En yüksek, en eksiksiz ve en katı anlamıyla ele alındı
ğında "Dünya Kralı" unvanı, adına çeşitli biçimler: altında es
ki toplumlann pek çoğunda rastladığımız ilksel ve evrensel.
Kanun Yapıcı (Yasa Koyucu) Manu'ya tam uymaktadır. Buna
ilişkin olarak Mısırlılar' da Mina ya da Menes, Keltler'de Mem
ve Yunanlılar'da da Minos (8) ilk akla gelenlerdir. Zaten bu
isim, tarihi bir kişiliği ya da efsanevi bir kahramanı da belirti
yor değildir; onun temsil ettiği, gerçekte bir prensiptir: Saf
ruhsal ışığı ve dünyamızın ya da bizim varoluş devremizin
şartlanna özgü Kanunu (Dhanna) yansıtan Kozmik Zeka'dır;
ve aynı zamanda, düşüiiei'rvarlık olarak bilhassa saygı gör
mekte olan insanın (Sanskritçe'de Manava) arşetipidir.
Diğer taraftan şunu da öncelikle belirtmek gerekir ki bu
prensip; kendisi vasıtasıyla ilksel bilgeliğin çağlar boyunca
onu alabilecek kapasitede olanlara ulaştığı, kökeni "beşeri
olmayan" (apaurusheya) ve kutsal tradisyonun deposunu
bütünüyle muhafaza"ermekle görevli bir organizasyonun
yeryüzü aleminde kurmuş bulunduğu bir ruhsal merkez ta
rafından tezahür ettirilmekte olabilir. Hemen hemen Ma
nu'nun bizzat kendisini temsil etmekte olan böyle bir organi
zasyonun lideri pek tabii olarak onun unvanını ve nitelikleri
ni de taşıyabilir ve hatta fonksiyonunu yerine getirebilmesi
için ulaşmış olması gereken bilgi seviyesi açısından o, tıpkı
beşeri bir ifadesi gibi olduğu ve karşısında kendi kişiliğinin
ortadan kalktığı o prensip ile özdeşleşmektedir. Saint Yves'in
belirttiği gibi, şayet bu merkez, yani Agarta, eskiden Ayodh
ya'da (9) yerleşmiş bulunan ve kökeni de şimdiki devrenin
Manu'su olan_Vaivasvata'ya kadar uzanan antik "güneş ha
nedanı"nın mirasını devralmış ise, aynı durum onun için de
söz konusudur.
13
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
14
KRAUIK ve YÜKSEK RAHİPLİK
üstündedirler". (13)
Orta Çağ'da, otoritenin birbirini tamamlayıcı durum
daki iki görünümünün kayda değer biçimde birleştirilmiş ol
duğu bir ifade mevcuttu: O devirde sık sık "Rahip Jean (Jan)
Krallığı" adı verilen esrarengiz bir ülkeden söz edilirdi (14). O
zamanlarda, bu söz konusu merkezin "dış örtü" olarak ta
nımlanabilecek olan kısmı büyük ölçüde Nasturiler (ya da
doğru veya yanlış, böyle tanımlanmış olanlar) ve Sabiiler
(15) tarafından oluşturuluyordu ve bunlardan Sahiller, ken
dilerine Yahya'nm Mendayyeh'i, yani "Jean'ın Müritleri" adı
nı veriyorlardı. Bu hususta hemen şunu da belirtmeliyiz ki
İsmaililer'den ya da diğer bir ifadesiyle "Dağın İhtiyarı"nın
müritlerinden Lübnan'ın Dürzileri'ne varıncaya kadar çok
kapalı bir karaktere sahip Doğulu grupların pek çoğunun,
tıpkı Batının şövalyelik tarikatları gibi, "Kutsal Toprakların
Muhafızları" unvanını taşımaları da hayli ilginçtir. Bunun
ne an.lama gelebileceği ileriki satırlarda daha iyi anlaşılacak
tır. Saint Yves, "Agarta'nın Tampliye Şövalyeleri" ifadesini
kullandığı zaman, belki kendisinin de farkında olmadığı çok
doğru bir sözcük bulmuş oluyordu.
Kullanmış olduğumuz "dış örtü" ifadesinin bir şaşkın
lık yaratmaması için, şövalyelere özgü inisiyasyonun esas
itibarıyla bir Kşatriyalar inisiyasyonu olduğuna dikkat et
menin gerekliliğini de belirtmeliyiz. Bu da, diğer hususların
yanısıra burada esas rolün, Sevgi'nin sembolizmine ait oldu
ğunu açıklamaktadır (16).
Aynı zamanda hem rahip hem de kral olan bir kişi kav
ramı, Hristiyanlığın kökeninde bulunmasına ve "Maj Kral -
15
Metatron 'DÜNYA KRAU.lGI"
16
c
KRALLIK ve YÜKSEK RAHİPLİK
17
"SEKİNAH" ve "METATRON"
Önceden edinmiş oldukları birtakım fikirlerle anlayış
ları tuhaf bir biçimde sınırlı hale gelmiş bazı korkak kişiler,
sırf "Dünyanın Kralı" tanımı ile bile paniğe kapılmışlar ve bu
nu hemen, İncil'de söZ konusu edilen Princeps hajus mımdi
(*) ile kıyaslamışlardır. Böyle bir benzetmenin tamamen
yanlış ve temelden yoksun olduğu meydandadır. Bunu bir
kenara atmak amacıyla, bu "Dünyanın Kralı" unvanının İb
ranice'de ve Arapça'da yaygın biçimde Tanrı'yı kastetmek
için kullanıldığını belirtebiliriz (26). Bu arada, şu noktada
birkaç enteresan gözlem yapma fırsatı doğabileceğinden, bu
konuyla ilgili olarak İbrani Kabalası'nın bu etüdümüzün
ana konusu ile doğrudan bağlantılı olan ve "göksel (semavi)
aracıiar"a ilişkin kuramlarını incelemeden geçemeyeceğiz.
Söz konusu olan "göksel aracılar" , Sekinah (**) ve Me
tatron'dur ve şunu da hemen belirtmeliyiz ki, en genel anla
mıyla Sekinah, Tanrı'nın "gerçek katı"dır (huzuru). Kutsal
Kitap'ın özellikle bundan bahseden bölümleri, bilhassa ruh
sal bir merkezin kuruluşundan söz edilen kısımlardır: Ta
bernakl'ın (ahit sandığının korunduğu çadır) yapılması, Sü
leyman ve Zerub bab�LJ:apınaklarının inşa edilmesi gibi...
Kurallara uygun olarak saptanmış şartlarda inşa edilen
böyle bir merkez, daima "Işık" olarak temsil edilmiş olan ilahi
tezahürün yeri olmalıdır. Ve ayrıca, Masonluğun muhafaza
etmiş olauğu şu "çok aydınlatılmış ve çok düzenli yer" ifade
si, tapınakların yapımına başkanlık eden ve aslında hiç de
Yahudiler'e özgü olmayan antik çağların o rahipliğe ait bili
minin bir hatırası gibidir. Bu konuya daha sonra tekrar geri
döneceğiz. "Ruhsal tesirler" kuramını da geliştirmek niye-
18
''SEKİNAH" ve ''METATRON"
19
Metatron 'DÜNYA KRALLIÔI"
20
'SEKİNAH" ve "METATRON"
21
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
22
''SEKİNAH" ve "METATRON"
23
EN YÜKSEK ÜÇ İŞLEV
( Saint Yves'in aktardığı bilgilere göre, Agarta'nın en yük
sek başkanı Brahatma (Brahmatma yazmak daha doğru
olur) unvanını taşımaktadır. Brahatma, "ruhların İlahi
Ruh'taki desteği" anlamına gelmektedir. )
\:] ki yardımcısı vardır; bunlar Mahatma, yani "Evrensel
Ruh'un temsilcisi" ve Mahang�ani "Kozmos'un tüm mad
di organizasyonunun sembolü" (47) unvanlarına sahiptirler.
Bu, Batı doktrinlerinin "ruh, can, beden" üçlemesiyle temsil
ettikleri ve burada makrokozmos ile mikrokozmos arasında
ki benzeşime göre uygulanmış olan hiyerarşik bölünmedir.
Bu terimlerin Sanskritçe'de prensipleri tanımlamak için kul
lanıldığını, insanlar içinse ancak o kişiler bu prensiplerin bir
temsilcisi olduklarında kullanılabildiğini ve hatta pu durum
da bile kişiliklere değil, esas olarak yerine getirilmekte olan
vazifeye bağlı olduklarını belirtmek gerekir. Ossendowski'ye
göre Mahatma "gelecekte olacakları bilmektedir" ve Mahan
ga da "bu olayların sebeplerini yönetmektedir"; Brahatma'ya
gelince, o, 'Tanrı ile ytiz yüze gelerek konuşabilir"ı.}48) ve şa
yet onun, yeryüzü alemi ile yüksek haller ve bunlardan geçe
rek de en yüksek prensip ile doğrudan ilişkinin gerçekleştiril
diği merkezi nokta olduğu anımsanırsa, bunun ne anlama
geldiği kolayca anlaşılabilir.(49) .
Zaten, kısıtlı bir anlamda ve yalnızca yeryüzü dünyası
na bağlı olarak değerlendirildiği zaman "Dünyanın Kralı" ifa
desi bir hayli uygunsuz bir havaya bürünmektedir. Bazı gö
rüşlere bakılırsa Brahatma için "Üç Alemin Efendisi" (50) ta:...
nımını kullanmak daha doğru olacaktır, çünki bütün gerçek
hiyerarşilerde en üst derecenin sahibi, bu nedenden ötürü
aynı zamanda kendi altında olan ve kendisine bağlı diğer tüm
seviyelerin de sahibidir ve bu "üç alem" (Hindu tradisyonun�
daki Tribuvana'yı meydana getirirler), biraz daha ileride açık-
24
EN YÜKSEK üç İŞLEV
�
layac ımıi gibi, sırasıyla biraz evvel saydığımız üç işlev ile
ilişkifisahalardır.
"Tapınaktan çıktığı zaman Dünyanın Kralı İlahi Işık
saçmaktadır." demektedir, Ossendowski. İbraniler'in Tev
rat'ı da, aynı şeyi Musa'nın Sina_Dağı'ndan inişi (51) için söy
ler ve bu yaklaşımla alakalı olarak İslam tradisyonunµn Mu
sa'yı kendi çağının "Kutubu" olarak kabul ettiğini belirtme
miz gerekir (El -K uib); Kabala'da da onun bizzat Meiatron ta
rafından eğitilmiş olduğunun belirtilmesi bu nedenle değil
midir zaten? Ayrıca, dünyanın başlıca ve en önemli ruhsal
merkezi ile ona bağrmlı olması muhtemel ve onu sadece özel
şekilde belirli milletlere uyarlanmış hususi tradisyonlara
bağlı olarak temsil etmekte olan ikinci derecedeki merkezleri
birbirinden ayırt etmemiz yerinde olur. Bu noktada fazla ta
kılmamaya özen göstererek şunu da belirtelim ki Musa'ya
ait olan "yasa koyucu" (Arapça'da rasıll) işlevi, Manu isminin
belirlediği kudretin bir temsilcisi olma seviyesini gerektir
mektedir. Diğer taraftan bu Manu isminde mevcut bulunan
anlamlardan biri de tam tamına İlahi Işığın yansımasını be
lirlemektedir.
11( Lamalardan biri Ossendowski'ye, "Dünyanın Kralı, in
sanlığın kaderini yönetenlerin tümünün düşünceleriyle
bağlantı halindedir... Onların niyetlerini ve fikirlerini bilir.
Şayet bunlar Tanrı'nın hoşuna giden niteJikte olursa, Dün
yanın Kralı da bunları görünmez yardımıyla güçlendirir; şa
yet Tanrı'nın hoşuna gitmeyecek olurlarsa Dünyanın Kralı
bunların başarısız olmalarını sağla�!,ft3u kudret Agarii'ye,
tüm dualarımıza başlarken kullandıgımız esrarengiz kelime
Om 'un ilimi tarafından verilmiştir." der. Bu ifadenin hemen
ardından da, kutsal Om hecesinin anlamı hakkında sadece
belirsiz bir fikre sahip olanları bir hayli şaşırtacak olan şu
cümle gelmektedir: "Om, eski bir azizin, Gorolar'ın ilkinin
(Ossendowski guru yerine, goro yazmıştır), bundan 300 000
sene önce yaşamış ilk Goro'nun adıdır." Bu cümle şayet şu
husus üzerinde düşünülmezse pek anlaşılamayacaktır: Söz
konusu edilen ve bize göre hayli belirsiz biçimde tanımlan
mış olan bu çağ, şimdiki Manu'nun çağındaı;ı çok önce yer
almaktadır; diğer taraftan bizim Kalpa'mızın birinci Manu
s u ya da diğer bir deyişle Adi-Manu, Svayambuva olarak
25
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
26
EN YÜKSEK üç İŞLEV
27
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
28
EN YÜKSEK üç İŞLEV
29
. .
GRAAL SEMBOLiZMi
Biraz önce 'Yuvarlak Masa Şövalyeleıi"ne değinmiştik.
Burada, Kelt kökenli efsanelerde bu şövalyelerin başlıca uğ
raşlan olarak sunulmuş olan "Graal'ın aranması"nın ne an
lama geldiğini belirtmemiz hiç de konu dışı olmayacaktı.
Belli bir çağdan itibaren kaybolmuş ya da saklanmış her
hangi bir şeye ait imalara tüm tradisyonlarda rastlanmakta
dır: Örneğin Hindular'da Soma. Persler'de "ölümsüzlük iç
kisi" Haoma gibi. Haoma'nın Graal ile güçlü ve doğrudan bir
bağlantısı olduğu kesindir; çünki Graal. içinde Hz. İsa'nın
kanının bulunduğu kutsal çanaktir ve bu kan da "ölümsüz
lük içkisi" olarak bilinir. Diğer taraflarda ise sembolizm fark
lıdır: Örneğin Yahudiler'de, kayıp olan şey büyük ilahi Ad'ın.
telaffuz edilişidir (62); ancak temel fıkir daima aynıdır ve da
ha ileride bunun tam olarak neyi ifade etmekte olduğunu
göreceğiz.
·
.
30
GRAAL SEMBOUZMİ
31
Metatron 'DÔNYA KRAILIGI"
32
GRAAL SEMBOLİZMİ
33
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
34
.
''MELKI-SEDEK"
Doğu tradisyonlannda , belirli bir çağda Soma'nın artık
meçhul bir duruma geldiği ve bu yüzden bazı kurban (adak)
ayinlerinde, onun yerine sadece ilkel Soma'nın bir figürün
den ibaret olan başka bir içki koymak zorunda kalındığı söy
lenir (77); bu rolü belli başlı olarak şarap oynamıştır ve Yu
nanlılar'da Diyonizos efsanesinin büyük bölümü buna aittir
(78). Şarap sık sık gerçek inisiyatik tradisyonu temsil etmek
için kullanılmıştır: İbranice'de iain sözcüğü "şarap" (Fr. :
''Vin") anlamına gelir ve sod sözcüğü de "sır" demektir; bun
lann her ikisi de sayısal bakımdan aynı değere sahip olduk
larından zaman zaman biri diğerinin yerine kullanılır (79).
Sufilerde şarap ezoterik bilgiyi , her insana uygun olmayan
ve seçkin kişilere aynlmış bulunan doktrini temsil etmekte
dir; tıpkı herkesin, şarabı cezasız kalmadan içemeyişi gibi.. .
Bundan da, bir ayinde şarap kullanılmasının bu ayine belir
gin bir inisiyatik karakter verdiği sonucu çıkmaktadır. Mel
kisedek'in "öşaristik" (Fr. : eucharistie- Ekmek ve şarap ile
yapılan katolik ayini) adağı (80) da özellikle böyledir ve şimdi
üzerinde durmamız gereken başlıca nokta da budur.
(.Melkisedek (ya da daha doğru bir biçimde Melki-Sedek )
ismi, Yahudi-Hristiyan tradisyonunda "Dünyanın Kralı"nın
bizzat kendi fonksiyonunun gayet açıkca altına gizlenmiş ol
duğu isimdir. İbrani Tevrat'ın en muammalı bölümlerinden
birinin açıklamasını içeren bu olguyu belirtmeye biraz çe
kindik, ancak ne zaman ki bu "Dünyanın Kralı" meselesini
ele almamız gerekti , bu durumda sessiz kalabilmemiz ger
çekten imkansızdı.)Bu husus ile alakalı olarak Aziz Pavlus
tarafından söylenmiş olan şu sözü burada hatırlatabiliriz :
"Bu konu hakkında söyleyecek olduğumuz pek çok şeyler
vardır ve bunlar açıklanması zor olan şeylerdir, çünki sizler
bunları anlamakta geç kalan bir hale geldiniz. " (81)
İşte , Tevrat'ta söz konusu olan bölümün metni: ''Ve Sa-
35
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
36
1'MELKİ-SEDEK11
37
Metatron 'DÜNYA KRAUJGI"
38
''MELKİ-SEDEK"
39
Metatron 'VÜNYA KRALLI GI"
40
''MELKİ-SEDEK''
41
"LUZ" YA DA ÖLÜMSÜZLÜK ÜLKESİ
1
42
'LUZ" YA DA ÖLÜMSÜZLÜK ÜLKESİ
43
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
44
"LUZ" YA DA ÖLÜMSÜZLÜK ÜLKESİ
ekilir, şan içinde yeniden dirilecektir. " ( 1 26) Burada da, her
zaman olduğu gibi "şan", yukan alemde tasavvur edilen Se
kinah'a aittir ve biraz önce de gördüğümüz gibi, "semavi çiğ"
ile bunun arasında sıkı bir ilişki vardır. Tahıip edilemez olan
(mahvolmayan) ( 1 2 7) olan Luz, insan varlığında mevcut
olan "ölü msüzlük çekirdeği"dir. Tıpkı. aynı isimle tanımla
nan bölgenin "ölümsüzlük ülkesi" oluşu gibi: Burada her iki
durumda da "Ölüm Melcği"nin kudreti geçersiz kalmakta
dır. Bu . bir tür Ölü msüz'ün yumurtası ya da tohu mu dur
( 1 28); bu nu , içinden kelebeğin çıktığı krizalit ile de kıyasla
mak mümkündür ( 129) ; bu karşılaştırma, yeniden diriliş ol
gusu ile gerçek anlamını bulmaktadır.
(Luz'u omurganın aşağı ucuna yerleştirirler: Bu biraz
garip gelse de Hindu tradisyonunda, insanın içinde var oldu
ğu kabul edilen Ş��ti 'nin ( 1 30) bir şekli olan ve ku ndalini
( 131) adı verilen güç hakkında söylenenler göz önüne alındı
ğında anlam kazanmaktadır. Bu güç, süptil (seyyal) organiz
manın, yine aynı şekilde omurganın, kesinlikle aşağı ucuna
denk gelen bir bölgesinde yer alan ve kendi üzerine sanlmış
olarak gösteT!len bir yılan figürü ile temsil edilmiştir (l\n cak
bu güç, örnegin Hala-Yoga uygulamalannın etkisiyle uyan
makta, açılmakta ve değişik pleksuslan ifade eden "çarklar"
(tekerlekler - şakralar) ya da "lotüsler"den geçerek "üçüncü
göz"e, .Y'._ani Şiva'nın alnındaki göze ulaşmaktadır)B u aşama,
insanoglunun "ebediyet duyusu"nu ve bunun n eticesinde,
daha başka bir yerde değinmiş olduğumuz o gizli ölümsüzlü
ğü elde ettiği "ilksel ha.l"e yeniden kavuşmasını temsil eder.
Buraya kadar hala daha beşer halindeyizdir; ancak bir son
raki aşamada, sonunda ku ndalini baştaki taça ulaşır ( 132)
ve bu son safha, varlığın yüksek hallerinin bilfiil olarak fet
hedilmesi demektir. Bu yaklaşımdan çıkarılabilecek olan
sonuç, luz'un organizmanın aşağı kısmında yer alışının yal
nızca "insanın seviye yitim1iş olması" şartlarında geçerli ol
duğudur. Ve tüm yeryüzü insanlığı açısından ele alındığın
da, yüce ruhsal merkezin "yeraltı dünyası"nda yer alışı da bu
nedendendir. ( 1 33) )
45
"KALI-YUGA" BOYUNCA
GİZLENEN YÜCE MERKEZ
( Agarta'nın her zaman yeraltında bulu nmamış olduğu
ve l:5undan sonra da hep orada kalmayacağı söylenmektedir.
Öyle bir zaman gelecektir ki, Ossendowski'nin ifadesiyle,
"AgarU milletleri mağaralarından çıkacaklar ve yeryü zünde
görüneceklerdir ) ( 1 34) l9 örünen alemden elini eteğini çek
meden önce bu merkezin başka bir ismi vardı, çünki "ele ge
çirilemez" ya da "ulaşılamaz" (ve ayrıca "dokunulamaz" anla
mına da gelir, çünki bu, "Barış Ülkesi" Salem'dir) anlamına
gelen Agarta ismi onun bu durumuna FiTÇ de uymazdı. Os
sendowski onun yeraltına geçişfhin "altı bin yıldan" bile da
ha eskiye dayandığını belirtir ve bu tarihin tahminen, Man
vantara'mn ( 135) dört devresinden sonuncusu olan ve eski
Batılıların "Demirçağı" dedikleri Kalt;yuga, yani "kara çağ"ın
başlangıcı olduğuna karar verir. Demek ki , onun yeniden or
taya çıkışı, bu çağın sona ermesiyle aynı zamana rastlaya
caktır. ')
Daha önceki satırlarda, tüm tradisyonlarda saklı ya da
kaybolmu ş bir şeye ilişkin bazı imalar bulunduğundan ve
bunun çeşitli sembollerle temsil edildiğinden söz etmiştik.
Bunu geniş anlamında ele aldığımızda, tüm yeryüzü insanlı
ğı açısından, Kali-Yuga'nın şartlarına kesin olarak uymak
tadır. Demek ki şimdi yaşadığımız devre tam bir kararma ve
karışıklık devridir ( 1 36) ; ve bu devrenin şartlarının öyle bir
niteliği vardır ki, bunlar sürüp gittiği mü ddetçe inisiyatik
bilgi zorunlu olarak saklı kalmak mecburiyetindedir. Bura
dan da "tarihi" denilen (halbuki bu devrenin başlangıcına bi
le uzanmaz) ( 1 37) antik çağın "Misterlerinin" (Mysteres: Kut
sal sırlar) ve tüm milletlerdeki gizli teşkilatların karakteri
oluşmuştur: B unlar gerçek bir tradisyonel (geleneksel)
doktrinin hfila varlığını sürdürdüğü bir yerde bilfiil bir inisi
yasyon veren, ancak bu doktrinin ruhu yalnızca dışsal bir
temsilden ibaret olan sembolleri canlı tutmayı kestiğinde ise
46
''KALİ-YUGA" BOYUNCA GİZLENEN YÜCE MERKEZ
47
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
48
.
"OMFALOS" ve BETILLER
'( Ossendowski'nin aktardıklarına göre "Dünyanın Kra
lı" , eskiden Hindistan ve Siyam'da pek çok defa ortaya çık
mış ve "üstünde bir kuzu duran altın bir küre ile halkı takdis
etmişti"; bu son ayrıntı Saint Yves'in "Kuzu ve Koç Devri"
hakkında söylemiş olduklarıyla bir bağlantı kurulduğunda
),
oldukça önem kazanmaktadır 146) . Diğer taraftan daha da
kayda değer bir husus olarak, Hristiyan sembolizminde Ku
zu'yu , kendisinden dört ırmağın indiği bir dağın tepesinde
gösteren sayısız resimler vardır ve buradaki dört ırmak Yer
yüzü Cenneti'ndeki dört ırmakla aynıdır ( 147). Agarta 'nın
Kali-Yuga başlamadan önce başka bir adı olduğunu söyle
miştik; bu isim Sanskritçe'de "yüce ülke" anlamına gelen ve
"Dünyanın Kalbi" olarak da tanımlanan ruhsal merkeze ga
yet iyi uyarı, Paradeşa'dır. Kaldeliler Pardes ve Batılılar da
Paradis (cennet) sözcüklerini bundan türetmişlerdir. Bu
son sözcüğün asli anlamı da işte budur ve bu da, söz konusu
olan şeyin şu veya bu biçim altında, İbrani Kabalası'ndaki
Pardes ile ayn ı şey olduğuna ilişkin daha önce söyledikleri
mizindaha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır.
Diğer taraftan, "Kutup " sembolizmi hakkında açıkla
malarımıza başvurulduğunda Yeryüzü Cenneti Dağı'nın, çe
şitliisimler altında bütün tradisyonlarda geçen "kutupsal
dağ" ile aynı şey olduğu kolayca görülecektir: H indular'ın
Meru, Persler'in AlboTj ve Batı efsanesi olan Graal'daki Mont
salvat (Salvat Dağı) dağlarından daha Önce söz ettik. Bunla
ra Araplar'ın Kaj Dağı'nı ( 148) ve hatta yirıe ayn ı anlama sa
hip olan Yunanlılar'ın Olimpos Dağı'nı da eklemeliyiz. Söz
konusu edilen şey daima, tıpkı Yeryüzü Cenneti gibi, alelade
beşeriyetin ulaşamayacağı ve devresel periyotların sonunda
beşeri dünyayı alt üst eden doğal afetlerden asla zarar gör-
49
Metatron "DÜNYA KRAU.JGI"
50
"OMFALqS" .ve BETİLLER
51
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
52
"OMF.ALpS" ve BETİUER
53
Metatron 'DÜNYA KRAU.JGI"
54
. . . . '
55
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
56
RUHSAL MERKEZLERİN İSİMLERİ
ve SEMBOLİK TEMSİLLERİ
57
RUHSAL MERKEZLERİN YERLERİ
Şimdiye kadar yaptığımız çalışmada "yüce ülke"nin
gerçek yerinin neresi olduğu konusunu hep bir kenara bı
raktık. Aslında bu çok karmaşık ve bizim de bu çalışmadaki
asıl hedefimizin yanında ikinci derecede kalan bir husustur.
Adına Murıvarılara denilen çok daha geniş bir devrenin alt
bölümlerini oluşturan çeşitli devrelere göre, birbirini takip
eden değişik yerleştirmelerin yapılmış olduğunu düşünmek
yerinde Olacağa benzemektedir. Marıvantara'mn bütününü
herhangi bir şekilde zaman dışı olarak ele alacak olursak, bu
yerleşimler arasında, tüm Marıvarıtara'ya hakim olan esas
ve ilksel tradisyonun birer uyarlaması durumundaki tradis
yonel formların oluşturulmasına karşılık gelen bir hiyerar
şik düzenin varlığını müşahede etmek mümkün olur. Diğer
taraftan, aynı zamanda esas merkezin dışında, buna bağlı ve
bunun birer imajı niteliğinde olan diğer pek çok merkezlerin
de mevcut olabileceğini bir defa daha hatırlatmamız yerinde
olur. Bu durum bir karışıklık kaynağıdır ve hatta bu ikincil
merkezler daha dışta olmalarından dolayı yüce merkezden
çok daha görünür vaziyettedirler ( 182).
Bu son husus ile Ugili olarak özellikle Lamaizmin mer
kezi olan (Lhassa) ile Agarta arasındaki benzerliği daha önce
de belirtmiştik. Batı'da bile hala, en azından iki kentin varlığı
bilinmektedir ki bunların topografya bakımından durumları
birtakım özellikler arz eder ve esas bakımından her ikisiniiı
de varlığı benzer bir nedene dayanmaktadır: Bu kentler Ro
ma ve Kudüs'tür (ve bu ikincisinin, Melki-Sedek'in esraren
giz Salem'inin bilfiil görünür bir imajı olduğunu daha önce
belirtmiştik). Daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, antik
çağlarda kutsal ya da ruhani denebilecek bir coğrafya vardı.
Kentlerin ve tapınakların yerleri öyle keyfe bağlı olarak seçil
mezdi; tersine, çok kesin yasalara göre saptanırdı ( 1 83).
Bundan da, "ruhani sanat" ve "krallığa ait sanat" ile inşaatçı-
58
RUHSAL MERKEZLERİN YERLERİ
59
Metatron 'DÜNYA KRAILIGI"
60
BAZI SONUÇLAR
61
Metatron "DÜNYA KRALLIGI"
62
.
DiPNOTLAR
63
Metatron 'DÜNYA KRAU.JGI"
64
DİPNOTLAR
65
Metatron "DÜNYA KRA.ILIGI"
66
DİPNOTI.AR
67
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
68
DİPNOTLAR
69
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
duğunu görmüştük.
(49) �Jzak Doğu tradisyonuna göre "Değişme�kez", "Gö
gün Faaliyeti"nin tezahür ettiği noktadır. ')
(50) Bu ifadeyi garip karşılayanlar olursa onlara triregnum,
yani anahtarlar ile birlikte Papalığın başlıca işaretlerin
den birini olu şturan üçlü taç hakkında hiç düşünüp
düşünmemiş olduklarını sorarız.
(5 1) Mu sa'nın , bu parlaklığa dayanacak güçte olmayan
halkla konuşurken yüzünü bir örtü ile kapadığı da söy
lenir (Çıkış, X:XXIV, 29-35); sembolik anlamıyla bu, ço
ğunluk için egzoterik (dışrak) bir uyarlamanın gerekli
olduğunu belirtir. Buna ilişkin olarak "vahyetmek" (ya
da "ifşa etmek") kelimesinin (Fr. : Reveler) çifte anlamını
anımsayabiliriz. Bu hem "örtüyü kaldırmak" , hem de
"üstünü örtmek" anlamlarına gelmektedir. Bu da kela
mın, ifade ettiği düşünceyi heµı tezahür ettirdiğini, hem
de örttüğünü göstermektedir.
(52) Bu isim, gayet şaşırtıcı biçimde eski Hristiyan sembo
lizminde de görülmektedir. Burada, Mesih'i (Christ}
temsil etmeye yarayan işaretler. arasında daha sonrala
rı Ave Maria'nın kısaltılarak yazılması olarak kabul
edilmiş olan, ancak ilk zamanlarda Kelam'ın her şeyin
prensibi ve sonu olduğunu ifade etmek için Yunan alfa
besinin iki uç harfleri olan alja ve omega'yı birleştiren
ile eşdeğerde olan bir işarete de rastlanır. Gerçekte bu
işaret daha da eksiksizdir; çünki prensip, merkez ve
son anlamlarına gelmektedir. Bu işaret, yani ( . � )
AVM olarak ayrışır. Bu harfler Latince'dir ve tek heceli
bir kelime olan Om'u meydana getiren üç unsurdur (O
harfi, Sanskritçe'de a v e u harflerinin birleşmesiyle
oluşur) . Her biri Mesih'in birer sembolü olarak ele alın
dıklarında A um ile svastika işaretlerinin birbirleri ile
olan yakınlıkları, şu andaki bakış açımıza göre gayet
anlamlıdır. Diğer taraftan, bu işaretin biçiminin birbiri
ne zıt yönlerde yerleştirilmiş durumdaki iki üçlüyü gös
terdiğini ve bu açıdan da "Süleyman'ın Mührü" ile eşde
ğerde olduğunu belirtmeliyiz. Bu işaret ( Ş ) oldu
ğuna göre, ortadaki yatay çizgi yansıma planını ya da
diğer bir ifadeyle, "Suların yüzeyi"ni belirtmektedir. Her
70
DİPNOTLAR
71
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
72
DİPNOTLAR
73
Metatron 'VÜNYA KRALUGI"
74
DİPNOTLAR
rilmiştir.
(79) Bu sözcüklerin her birinin sayısı da 70'tir.
(80) Melkisedek'in adağı, genel olarak Öşaristi'nin (Eucha
ristie) "önceden temsil edilişi" şeklinde kabul edilmek
tedir ve Hristiyan papazlığı, prensip bakımından, Mez
murlar'da bulunan şu sözün Hz. İsa'ya uygulanmış ol
ması açısından Melkisedek'in papazlığı ile aynı olmak
tadır: "Tu es sacerdos in aeternum secundum ordinem
Melchissedec" (Not: Türkçe'ye "Melkisedek tertibi üzre
sen ebediyen kahinsin. " şeklinde tercüme edilmiştir.)
(Mezmurlar CX, 4.)
(81) İbranilere Mektup, V, 1 1 . (Not: İncil'in Türkçe çevirisin
de şöyle yazılmıştır: "Bunun hakkında söyleyecek çok
sözümüz vardır ve kulaklarınız işitmekte ağırlaştığın
dan, tefsiri güçtür.")
(82) A bram ın adı henüz İbrahim (Abraham) olarak değiş
'
75
Metatron 'VÜNYA KRALUGI"
76
DİPNOTLAR
77
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
taZa""edildı ı cadır.
( 106) u iau·d, Yahudi Kabalası, C. I , s. 509.
( 107) Danie EzoierizmL 1 957 baskısı, s. 64.
( 108) Yahudi Kabalası, C. ll, s. 1 1 6.
( 109) (Bir Kalpa on dört Mahvantara içerir; Vaivasvaia, ya
ni şimdiki Manu, Şri·Şveta-Varaha-Kalpa ya da "Be
yaz Yaban Domuzu Çağı" adı verilen bu Kalpa'nın ye
dinci Manusu'dur':\ Diğer bir kayda değer husus da
şudur: Yahudiler Roma'ya Edom adını verirler. Tra
disyon da Roma'nın yedi: kralı olduğundan bahseder
ve bu kralların ikincisi olan ve kentin yasa koyucusu
olarak kabul edilen Numa'nın adı, Manu isminin he
celerinin yerleri değiştirilerek elde edilmektedir ve
bu, aynı zamanda Yunanca'da "yasa" anlamına gelen
nomos sözcüğü ile de akraba gibidir. Demek ki diğer
bir bakış açısından, Roma'nın bu yedi kralının, yedi
Manu'nun belirli bir uygarlıkta özel bir şekilde temsil
edilişinden başka bir şey olmadığı ortaya çıkmakta
dır. Aynı şekilde, Yunanistan'ın yedi bilgesi de, ben
zer şartlarda, kendilerinde bizden bir önceki devre
nin bilgeliğinirt bireşimlendiği yedi Rişi'nin birer tem
silidirler.
( 1 10) Kült: Tapınca.
· ( 1 1 1) Mağa'İi ya da in, varlığın merkezi ve ayrıca "Dünya
Yumurtası"nın içi olarak kabul edilen kalp boşluğu
nu temsil etmektedir.
( 1 1 2) Buna örnek olarak "Cehennemlere İniş"ten bahseden
bölümü gösterebiliriz. İnceleme fırsatı bulanlar bu
nu, aynı konu hakkında "Dante Ezoterizmi" adlı ki
tapta yapılan açıklamalarla kıyaslayabilirler.
( 1 13) Burada kullanmakta olduğumuz bilgilerin bir bölü-
78
DİPNOTLAR
79
Metatron 'VÜNYA KRALUGI"
80
DİPNOTLAR
81
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
82
DİPNOTLAR
83
Metatron 'DÜNYA KRALUGI"
84
DİPNOTLAR
85
Metatron 'VÜNYA KRAU.JGI"
86
DİPNOTLAR
87
Metatron ''DÜNYA KRALLİGI"
den biridir.
( 174) Bu, aynı şekilde antik Batı'nın "Zengin Adaları"m
anımsatmaktadır. Ancak bu adalar Batı'da yer alıyor
lardı ("Hesperidler Bahçesi": Yunanca'da hesper,
Latince'de vespe�kşam anlamına gelirler, yani Batı
demektir.); bu da Atlantis kökenli bir tradisyonun söz
konusu olduğunu gösterir. Bu aynı zamanda Tibet
88
DİPNOTLAR
mektedir.
·
( 175) "Azizler Adası" ismi, tıpkı "yeşil ada" ismi gibi daha
sonralan İ rlanda'da ve hatta İngiltere'de de kullanıl
mıştır. Heligoland Adası'nın isminin de aynı anlama
geldiğini belirtelim.
( 176) Yeryüzü Cenneti'ne ilişkin benzer tradisyonlardan
daha önce bahsetmiştik. İ slam ezoterizminde "yeşil
ada" (el- jezirah, el kadrah) ve "beyaz dağ" (el-jabal,
el-abiod) da gayet iyi tanınırlar; ancak dışarıda bun
lardan pek söz edilmez.
( 177) Burada, Dante Ezo ie rizmi'nde de bahsedilen üç her
metik renge rastlıyoruz: Yeşil, beyaz ve kırmızı.
( 178) Diğer taraftan zaman zaman, gökkuşağının renkleri
ni taşıyan bir kuşaktan söz edilir; İris'in eşarbı ile bu
nun arasında bir yakınlık kurulabilir. Saint Yves
.Hint Misyonu adlı eserinde buna değinmiştir; aynı
şeye Anne-Catherine Emmerich'in rüyetlerinde de
rastlanmaktadır. Daha önce gökkuşağının sembolik
anlamı ve yedi dvipa hakkında yaptığımız açıklama
lara başvurmak yararlı olur.
( 179) Latince'de "beyaz" anlamına gelen albus ile İbrani
ce'de aynı anlama gelen ve dişisi olan Lebanah'ın Ay'ı
tanımlamakta kullanıldığı La.ban arasında bir yakın
lık vardır. Latince'deki Luna, aynı zamanda hem "be
. yaz" hem de "ışıklı" (parlak} anlamına gelir. Zaten bu
iki fikir de birbiriyle bağlıdır.
( 180) Argos (beyaz} sıfatı ile kentin adı arasında yalnızca
basit bir aksan farkı vardır; kentin adı nötrdür ve bu
aynı adın erili Argus'tur. Burada Argo isimli gemiyi
de düşünmek mümkündür. (Bu geminin Argus tara
fından inşa edilmiş ve direğinin de Dodan ormanın
daki bir meşe ağacından yapılmış olduğu söylenir.}
Bu duruma göre, bu kelime aynı zamanda "hızlı" an
lamına da gelir, çünki hızlılık, ışığın (ve özellikle de
şimşeğin} bir. niteliği olarak kabul edilir; ancak ilk an
lamı "beyazlık" ve ardından da "ışık saçıcılık"tır. Aynı
kelimeden, beyaz metal olan ve astrolojik bakımdan
Ay'a karşılık gelen gümüşü12_ (c;ı_rgent} adı türemiştir.
89
Metatron 'VÜNYA KRALLIGI"
90
DİPNOTLAR
91
Metatron 'VÜNYA KRALUGI"
yerine geçer.
(190) Bu durum, bir devre boyunca gelişecek olan tüm
imkanları tohum halinde içinde barındıran "Dünya
Yumurtası"nın, o devrenin başlangıcı için temsil etti
ği şeye benzetilebilir. Gemi (Nuh'un G emisi) de aynı
şekilde, dünyanın yeniden ıslah edilmesi için gerekli
olan ve onun gelecekteki halinin tohumlarını teşkil
eden tüm unsurları içinde bulundurmaktadır.
(191) Bir devreden bir başka devreye geleneksel (tradisyo
nel) olarak ulaştınlması ya da geçilmesini sağlamak
da "Yüksek Rahipliğin" (Pontifıcat) fonksiyonların
dan biridir. Gemi'nin inşa edilişi burada, sembolik
köprünün inşa edilişi ile aynı anlamdadır; çünki her
ikisi de aynı şekilde "sulardan geçmeyi" sağlamakta
dırlar ki bunun da pek çok anlamlan mevcuttur.
(192) Nuh'un aynı zamanda ilk defa üzüm bağı diken kişi
olduğu görülmektedir (Tekvin, IX, 20) . Bu olgu ile,
Melkisedek'in adağına ilişkin olarak şarabın sembo
lik anlamı ve inisiyatik _merasimlerdeki rolü hakkın
da daha önce söylemiş olduklarımız. arasında bir ya-
kınlık kurulabilir. ,
(193) Tevrat'taki tufanın tarihe ilişkin anlamlarından biri
de Atlantis'in sulara gömüldüğü doğal afet olabilir.
(194) Pek çok milletlerde görülen tufan ile alakalı tradis
yonlar için de bu aynı husus geçerlidir. Bu tufanlar
arasında çok daha özel devrelere ait olanlar da vardır;
bilhassa Yunanlılar'daki Dökalyon (Deukalion ve Oji- ·
92
DİPNOTLAR
93
Metatron ''DÜNYA KRALUGI"
çı4
DİPNOTLAR
95
EK BOLUM
. .
ÇEVIRENIN NOTU
Rene Guenon'un son derece ayrıntılı ve eksiksiz olarak
nitelendirilebilecek bu çalışmasının sonuna, kendisinin de
temel kabul ettiği başlıca iki eser olan Ossenciowski'nin
"Hayvanlar, İnsanlar ve Tannlar"ı ile Saint Yves cİ'Alveyd
re'in "Hint Misyonu"nun Agarta'ya ilişkin bölümlerini ekle
mekle çalışmanın daha bütünlük kazanması hedeflenmiş
tir. Aynca Serge Hutin'in "Yeraltı Alemlerinden Dünya Kralı
na" isimli kitabında Agarta ve Dünya Kralına ilişkin ilginç
açıklamaların yer aldığı bölümü de aktarmayı uygun gör
dük. Agarta konusuna ilişkin olarak aktarılabilecek daha
pek çok belge vardır hiç kuşkusuz. Ancak bunlar arasında
en belli başlı olan üçünün, yani Guenon, Ossendowski ve
Saint Yves d'Alveydre'in eserlerinin oluşturduğu temel ve en
önemli kaynak, araştırmacıları konu ile ilgili diğer belgeleri
incelemeye yöneltmek için fazlasıyla yeterlidir. Rus ressamı,
arkeoloğu ve kaşif olan Nikolay Roerich'in (1874-1947) ve
Fransızlar'ın değerli araştırmacı , kaşif ve yazarı Robert
Charroux' nun çalışmalarında (*) konu ile alakalı ve burada
aktarmış bulunduğumuz başlıca üç belge ile tam bir bütün
lük içindeki (çünki hepsi aynı kaynaktan yayılmıştır) bilgile
re rastlanmaktadır.
Agarta ve onun yeryüzündeki fonksiyonu ile alakalı
tüm bu ifşaatlarda ve belgelerde merkez bölge Orta Asya'dır.
Ari ırkın yayılma merkezi, ezoterik kaynaklardan da bilindiği
gibi bir zamanlar deniz olan Gabi çölü bölgesidir. Büyük va-
97
Met�tron 'DÜNYA KRAILIGI"
98
Ferdinand Ossendowski'nin
.
1 00
FERDINAND OSSENDOWSKI KİMDİR?
101
SIRLARIN SIRRI
DÜNYA KRALI
.
YERALTI DEVLETi ·
(. - Durunuz!
· Bir gün, Çagan Luk Y?-kınlanndaki ovadan geçerken
Moğol kılavuzum mırıldandı:
- Durunuz!
Devesinin üstünden kendini bırakıp yavaşca aşağı kay
dı, deve de kendiliğinden yere çöktü.
Moğol. dua va.ziyetinde ellerini yüzüne koyduktan son
ra kutlu cümleyi tekrarlamaya başladı:
- Om mani padme hung!
İnsanı hayallere gömen akşam güneşinin son ışınlan ile
aydınlanan bulutsuz göğe kadar ufukta uzanıp giden taze
yeşilliğe bakarak, kendi kendime: "Ne oldu?" dedim.
Moğollar bir süre dua ettiler, aralarında fısıldaştılar ve
develerin kolanlarını (*) sıktıktan sonra tekrar yola koyuldu
lar. Kılavuz sordu: ;)
·1 - Gördünüz mu, korkudan develer kulaklarım nasıl oy
natıyor, ovadaki at sürüsü nasıl hareketsiz ve tetikte duru
yor, koyunlar ve sığırlar nasıl toprağa yatıyorlardı? Kuşların
uçmaz, tarla fareleıinin koşmaz ve köpeklerin havlamaz ol
duklarına dikkat ettiniz mi? Hava hafif hafıf titriyor ve insan
ların, hayvanların, kuşların yüreğine işleyen bir şarkının
nağmelerini uzaklardan getiriyordu . Yeryüzü ile gökyüzü
nefes almıyorlardı. Rüzgar esmiyor, güneş ilerleyişini dur
duruyordu. Böyle bir anda, gizlice koyunlara yaklaşan kurt
o sinsi yürüyüşünden vazgeçer; ürkek antilop Sürüsı'.i o çıl
gınca koşusunu ağırlaştırır; koyunun boğazını uçurmaya
hazır olan bıçak çobanın elinden düşer; yırtıcı insan, kuşku
suz olan salg�kekliğinin ardındaki sürünerek ilerleyişini bı
rakır. Bütün canlı yaratıklar korkuya kapılırlar, dua için is-
1 03
Metatron 'DÜNYA KRAILIGI"
ve sahipliğini gizlemektedirler J1 ·
1 04
YERALTI DEVLETİ
1 05
Metatron 'DÜNYA KRALUGI"
1 07
Metatron 'VÜNYA KRALUGI"
1 08
DÜNYA KRALI
TANRI'NIN KARŞISINDA
1.� Urga'da kaldığım süre içinde blf Dünya Kralı efsanesine
bir açıklama bulmaya çalıştım. Bana en iyi bilgi verebilecek
olan kişi, tabii ki yaşayan Buda idi. Kendisini bu konuda ko
nuşturmaya çalıştım. Bir görüşmemiz sırasında Dünya Kra
lı adını ortaya attım. Ruhani reis, başını birdenbire benim
tarafıma çevirdi. Hareketsiz ve cansız gözlerini üzerime dik
ti. İster istemez sustum. Sessizlik uzadı ve reis konuşmamı�
za yeniden öyle bir tarzda başladı ki, bu konuya yanaşmak
istemediğini anladım. Sözlerimin yanımızda bulunanlar ve
özellikle de Bogdo Han'ın kütüphanecisi üzerinde yapmış ol
duğu etkiyi, yüzlerindeki şaşkınlık ve korku belirtilerinden
fark ettim. Bu durumun beni daha çok şeyler öğrenmek ko
nusunda iyice sabırsızlandırmış olduğu kolayca tahinin edi
lebilir.
Bogdo Hutuktu'nun çalışma odasından çıkarken ben
den önce ayrılmış olan kütüphaneciye rastlayarak, yaşayan
Buda'nın kütüphanesini ziyaret etmeme razı olup olmaya
cağını sordum. Bunu sorarken de basit bir hileye başvur
dum:
- Bilir misiniz ki aziz lamam, bir gün Dünya Kralı'nın
Tanrı ile görüştüğü saatte ovada bulunuyordum; o anın he
yecan verici görkemini hissettim, dedim.
İhtiyar lama beni hayrete düşüren bir sükunetle yanıt
ladı: ·
109
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
İlave etti:
· f::",..
,
- İşte, dinleyiniz: Dünya Kralı, bütün yıl, Agarti pandi-
talan ve Gorolan'nın vazifelerini sevk ve idare eder. Yalnız.
bazı zamanlar, selefinin kara taştan bir sanduka içinde yat
tığı mağaradaki tapınağa gider. Bu mağara daima karanlık
sa da, Dünya Kralı içeri girer girmez duvarlarda ateşten çiz
giler belirip, sandukanın kapağından da alevler çıkmaya
başlar. Gorolar'm en eskisi, başı ve yüzü örtülü, elleri de göğ
sünde kavu şturulmuş 'olarak, onun önünde durur. Goro,
örtüyü yüzünden hiç kaldırmaz: Çünki başı, hareketli gözler
ve konuşan bir dil ile çıplak bir kafatasından ibarettir. Dün
yadan göçüp gitmiş olanların ruhları ile temas kurar.
lİ Dünya Kralı uzun bir süre söyler ve sonra, ellerini ileri
doğru uzatarak sandukaya yaklaşır. Alevler daha da parlar,
duvarlardaki ateş çizgileri yanıp söner ve birbirine geçerek
VatannaQJ!J.fabesinin esrarlı işaretlerini meydana getirirler.
Sandukadan , göze ancak görünen saydam ışık şeritleri çık
maya başlar. Bunlar, onun selefinin düşünceleridir. Bir sü
re sonra, Dünya Kralı bu ışığın halesi içindedir ve ateşten
harfler, duvarlara , Tanrı'nın ·arzu ve emirlerini durmadan
yazar, yazar, yazarlar. O esnada Dünya Kralı, insanlığın ka
derine bütün hükmedenlerin düşünceleri ile temas halinde
dir: Kralların, çarların , hanların, şavaşçı şeflerin, büyük ra
hiplerin, bilginlerin, kudretli kimselerin düşünceleri ile . . . O,
bunların niyet ve fikirlerini öğrenir. Bu niyet ve fikirler Tan
rı'nın hoşuna gidiyorsa, Dünya Kralı bunları görünmez yar
dımı ile gerçekleştirecektir; Tanrı'nın hoşuna gitmiyorsa,
başarısızlığa uğramalarını sağlayacaktır. Bu kudreti Aga'.r
ti'ye esrarlı Om bilimi vermektedir; Öm ki, bütün dualarımı
za bu sözle başlarız, eski bir azizin adıdır. Om, üç yüz bin yıl
önce yaşamış olan ilk Goro'dur. O , Tanrı'yı tanıyan, beşeri
yete inanmayı, umutlanmayı ve kötülükle savaşmayı öğre
ten ilk insan olmuştur. Tanrı ona, göze görünür dünyayı ida
re eden kuvvetlere hükmetmek kudretini o zaman verdi. \1\
6 Dünya Kralı, selefi ile görüştükten sonra, büyük Tanrı
kurultayını toplar, büyük adamların fiil ve fikirlerini muha
keme eder, onlara yardım eder veya karşı gelir. Mahitma ile
Mahinga, dünyayı yöneten nedenler arasında bu fiil ve fikir
leri bulurlar. Daha sonra, Dünya Kralı büyük tapınağa girip
11 0
DÜNYA KRALI TANRl'NİN KARŞISINDA
1 11
GERÇE� Mİ, .
YOKSA SOFUCA BiR HAYAL MI?
'4 Sordum:
- Dünya Krali'nı kimse gördü mü?
Lama yanıtladı:
- Evet. Siyam ile Hint'te yapılan eski Budizm törenlerin
de Dünya Kralı tam b�ş kez göründü. Beyaz fillerin çektiği al
tın, kıymetli taş ve ince kumaşlarla süslü çok güzel bir araba
daydı. Beyaz bir cüppeye sarınmıştı ve başındaki taçtan sar
kan elmas dizileri yüzünü örtüyordu. Üstünde bir kuzu du
ran altın bir küre ile halkı takdis etü; Dünya Kralı'nın gÇızleri
ne tarafa çevrildi ise, o taraftaki körler gördü, sağırlar işitti,
' kötürümler yürüdü ve ölüler mezarlarından ayağa kalktılar.
Yüz elli yıl önce O, Erden-Cu'da göründü ve eski Sakkay Ma
nastırı ile Narabanşi Kür'ü de ziyaret etti . V\
\(. Bizim yaşayan Budalar'dan biri ile Taşi-Lamalar'dan
biri ondan altın levhacıklar üzerine bilinmeyen harllerle ya
zılmış mektuplar aldılar. Bu işaretleri kimse okuyamazdı.
Taşi-Lama, tapınağa girip başına altın levhacığı koyarak du
aya başladı. Dünya Kralı'nın düşünceleri bu dua sayesinde
beynine iş�edi ve anlaşılmaz işaretleri okumaksızın. Kral'ın
mektubunu anlayıp dediklerini yaptı.
- Kaç kişi Agarti'ye gitti? , .
olan bir kabile vardır ki, Agarti mağarasında bir süre yaşa -
mıştır. Bu kabileden olanlar, ölülerin ruhları havada uçtuk
lan zaman anlan çağırmayı bilirler.
Lama bir süre sustu. Ardından, düşüncelerime cevap
veriyormuşcasına devam etti: �\
� - Agarti'de bilginler, gezeg�nlerimizle diger bütün dün
_
1 13
DÜNYA KRALI'NIN
1890'DAKİ KEHANETİ
Narabanşi Hutuktusu, 1 92 1 yılında kendisini manastı
rında ziyaretim sırasında bana şunu anlattı:
\l - Dünya Kralı, otuz yıl önce manastınmızda Tann'nın
yalınlığına erişmiş lamalara göründüğünde, gelecek elli yıl
hakkında kehanette bulundu. İşte bu kehanet: "İnsanlar
ruhlarını gittikçe unutup bedenleri ile meşgul olacakl�r. .
Yeıyüzünde büyük bir ahlak bozukluğu hüküm sürecek. in
sanlar, kardeş kanına susamış yırtıcı hayvanlara benzeye
cek, büyük ve kuçük kralların taçlan düşecek: Bir, iki, üç,
dört, beş, altı, yedi, sekiz. . . Bütün milletler arasında kor
kunç bir savaş olacak; okyanuslar kızaracak.. . Toprağın üs
tü ile denizlerin dibi kemikle dolacak... Devletler parçalana
cak... Milletler toptan ölecek. . . Dünyanın şimdiye kadar hiç
görmediği açlık, hastalık ve yasaların bilmediği cinayetler. ..
O zaman, insanlar arasında Tann'nın ve ilahi ruhun düş
manları ortaya çıkacaklar. . . Unutulmuş, zulüm görmüş
olanlar ayaklanacak ve bütün dünyanın dikkatini Üzerleri
ne çekecekler, sisler ve fırtınalar olacak. Çıplak dağlar or
manla örtünecekler. Yer sarsılacak. . . Milyonlarca insan,
esaret zincirleri ile hakaretleri açlık, hastalık ve ölümle değiş
tokuş edecek. Eski yollar, bir yerden başka bir yere göçen ka
labalıklarla dolacak. En büyük, en güzel şehirler ateşle yok
olacak . . . Bir, iki, üç . . . baba oğulu, kardeş kardeşi, ana kızı
aleyhine yürüyecek. Sefihlik (*), canilik, bedenin ve ruhun yı
kılışı arkadan gelecek. . . On bin kişiden yalnız biri sağ kala
cak. . . O da çıplak, deli, dermansız olacak ve kendine ne ev
kurabilecek, ne de yiyecek bulabilecek. . . Kuduz bir kurt gibi
uluyacak, leşleri kemirecek, kendi etini dişleyecek ve Tan
n'ya meydan okuyacak... Bütün toprak boşalacak, Tanrı on
dan yüz çevirecek, dünyayı yalnız karanlık ve ölüm kaplaya
��:..9..��ı g2!?.9.�����ğ��. :-şimdi tanınmayan'" bir kavim,
.. .
1 14
DÜNYA KRALI'NIN 1 B90'DAKİ KEHANETİ
1 15
Serge Hutin'in
YERALTI ALEMLERİNDEN
DÜNYANIN KRALI'NA
Adlı Eserinden
YERALTI ALEMLERİNDEN DÜNYA NIN KRALINA
G \?� o .v !)t._."'
1 17
AGARTA ve DÜNYA KRALI
Raymond Bernard (*) 'Tuhaf Olanla Karşılaşmalar" adlı
kitabında ( 1 7 - 1 8) bizlere şu açıklamalarda bulunmaktadır:
cJ "Tradisyon, dünyanın okült bir yönetimi olduğundan
söz etmekten asla vazgeçmemiştir ve .bu yönetime çağlar bo
yunca pek çok isimler verilmiş ve ikamet yeri olarak da deği-
·
1 18
AGARTA ve DÜNYA KRAU
(*) Aynca, bir Orta Asya efsanesi olan ve bizim alışılmış zamanı
mızın dışında bir yerde bulunan gizli bir lama manastın olan
Şangrila �fsanesi de anımsanabilir. İngiliz romancısı olan Ja
mes HilfÖrı bu konuya "Kayıp Ufuklar" adlı küabında değin
mektedir.
1 19
Metatron 'DÜNYA KRALUGI''
minde kurmuş bulunduğu bir ruhsal merkez tarafından te-
zahür ettirilmekte olabilir.":') ,
Bu Dünyanın Kralı, Ferdinand Ossendowski'nin de
"Hayvanlar, İnsanlar ve Tannlar" isimli kitabında yazdığı gi
bi, insanlığın okült yönetimi ile temasta olmalıdır. Bir lama,
Ossendowski'ye şöyle der�'Dünyanın Kralı, insanlığın kade
rini yönetenlerin tümünün de düşünceleri ile bağlantıdadır.
Onların niyetlerini ve fikirlerini bilir. Şayet bu niyet ve dü
şünceler Tanrı'nın hoşuna giderse, Dünyanın Kralı görün
mez yardımı vasıtasıyla bunları başarıya ulaştirır; şayet
Tann'nın hoşuna gitmezlerse, Kral bunların başarısız olma
sını �ağlar.' �
·
insanlar arasındaki kavgalar, kanlı ve cinayetle sonuç-
lanan karşıtlıklar sahnesinin önüne dikilen zıt düşünce ve
değerlendirmelere rağmen tarihin yönlenişi ve oluşumu,
gerçekte metotlu üstün bir planın yansıması mıdır? Agar
ta'nın hükümdarı olan ünlü Dünyçı Kralina gelince, burada
söz konusu olan bir mitos ya da doğaüstü bir varlık değil,
dünyanın gizli kaderinin efendisi olan ve tamamen etten ve
kemikten bir şahıstır.
{) �yrıca, Dünyanın Kralı'nın pek çok kereler Orta As
yli.'da, Hindistan'da ve Tayland'da, beyaz bir fıl ya da lekesiz
bir ata binmiş ve elindeki üzerinde bir kuzu bulunan altın
bir elmadan topuzu olan bir asa ile halkı kutsaclığını anlatan .
bir dizi kesin tanıklık da mevcuttur. Bu ortaya çıkışlarından
biri 1 938 senesinde, İngiltere Kralı VI. George'un Hindistan
İmparatoru olarak taç giymesi şerefine yapılan kutlama tö
renleri sırasında gerçekleşmiştir: Dünyanın Kralı, Britanya
lı efendileıine bağlılık yemini etmek için gelmiş olan Hint hü�
kümdarlan (rajalar ve maharajalar) kortejine şahsen katıl
mış, ancak o bu boyun eğme seremonilerinden hiç birine iş-
tirak �tmemiştir (*):)\ -
Unlü Fransız bayan seyyah Simone de Villermont orada
hazır bulunuyordu: Tanığı olduğu bu olayı, Paris'te "Natya
inisiyatik merkezi" adına verdiği bir konferans esnasında,
1 957 yılında anlatmıştı.
1 20
\
. AGARTA ve DÜNYA KRAU
I{\ Kendisini Saint Gennain Kontu olarak tanıtan ve 1 972
yılıiıda O. R T. F. (Fransız Radyo Televizyon Kurumu) kame
raları önünde titiz bir denetim altında kurşun bir teli altına
d9�L�a.ris'in gündemine kon.u:-oTaii --Rrcfiard
Chanfrey de -tıpfil Saint Yves d'Alveydre'in daha önceden
yapmış olduğu gibi- Agarta'yı yerin derinliklerine yerleştir
mektedir. İşte, kendisinin Pascal Seuran'a yaptığı açıklama
lar (*): '\)
\,{ "Agarta, der Saint Germain, yer�tı dünyasıdır. Çünki
dünyanın içi oyuktur. Büyük Üstatlara göre Agarta, Her
mes'in yirmi iki arkanı (Tarot) ve kutsal alfabenin yirmi iki
harfi içinde Mistik SıfırTtemsil eder. M� Sıfü: Bµlµpa • .
121
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
oıi =�t�����ı
��i����i;<l� ��e��3�����p
yayacağını bilmez ve bilemeyecektir de, Sa.dece inisiyeler ha
riç, ki ben böyleyim.
Şayet labirent doğru bir hat haline getirilebilseydi, bu
altın çağ olurdu . . . "
Bu olağanüstü iddianın tüm sortJmluluğunu kendisine
bırakıyoruz. G.H. Williamson'a göre (Aslanın Gizli İnleri. 9)
Dünyanın Kralı, tufan öncesi insanları arasında hayatta
kalmış olanlann sonuncusudur.
"And Dağlan__'.!ıdajg_�itede Büyü�_r:!_g!Y_���· · · O ,
gezegeilfmizde devlerin dolaştıkları devirlerde yeryüzunde
yaşamış olan büyük insanların, o Eskilerin içinden, hayatta
kalmış olandır. Onun yönetimi altında 1 44 kişi çalışmakta
dır ve bunların arasında bazıları, bir zamanlar bu dünyanın
'büyükleri' olmuşlardır J/
\)'.\ Bu esrarengiz Agdrta, yerin .derinliklerinde oldukça
uzaJtlara kadar yayılmış olmalıydı. Iyi ama bu Agarta adı da
nereden geliyordu? Sanskritçe'de agarta sıfatı "ele geçirile
mez" ya da "ulaşılamaz" anlamına gelir. Ancak agarta sözcü
ğü aynı zamanda, "uzun gemi" anlamına gelen arga'dan tü
remiştir ve "yeraltı bölmesi" anlamına gelmektedir. Ezote
ristlerin bir kısmı böylesine yürekli etimolojiler de vermekte
dirler.
Agarta'ya götüren başlıca beş giriş bulunduğu ifade
edilir (**): Himalayalar'da; Gobi çölünde, gizli krallığın baş
kenti Şambala'ya çıkan giriş; Saint Michel Tepesi'nde; Eri-
1 22
AGAHTA ve DÜNYA KRAU
1 23
Metatron ''.DÜNYA KRALLIGI"
1 24
AGARTA ve DÜNYA KRAU
125
Metatron 'DÜNYA .KRALLlGr'
adlı kitabında (s. 2 1 -23) kendisine, ince tülden bir sarık taşı
yan, kendini Maha (*) adıyla tanıtan ve tüm dünya işlerini
denetleyen Yüce Konsey'in şefi olarak takdim eden, basba
yağı etten ve kemikten, Doğulu bir zat tarafından yapılan ga
rip ifşaatları anlatmaktadır. Bu esrarengiz Maha, Agarta'ya
ilişkin olarak şu açıklamaları yapmıştır: ·�
"Agarta'dan yalnızca söz edildiğini duymuş olabilirsi
niz, ancak malesef bu isim bile artık ona uygun değildir. Ger
çek ve kesin isim 'çok az sayıda' insan tarafından bilinmek
tedir ve bunun başkalarma söylenmemesi gerekmektedir.
Bu isim A. . . . dır (**) Dünyanın okült yönetimi tık Bu ifade ne
·
kadar da hatalıdır! Ancak, bununla beraber Yirce Konsey'i
ve onu oluşturan on ikileri ne kadar da iyi tanımlamaktadır!
Tüm çağlarda içitıe düşülmüş olan bir yanlışlık da, Yüce
Konsey'in üyelerinin ebedi olduklarına inanmak olmuştur.
Yüce Konsey ebedidir, ama üyeleri� tıpkı sizin ve benim gibi
ölümlüdür. Onları farklı kılan bir şey varsa, o da 'bilgileridir';
bilgileri ve bu dünyanın geleceği hakkındaki olağanüstü viz- -
yanlan (rüyetleri) . ve kavrayışları! Bir üye öldüğü zaman,
onun yerine geçmek üzere seçilmiş olan üye derhal yerini
alır ve üç ay boyunca selefınin bırakmış olduğu 'bilgi' ve 'de
neyim'e alışır. Aynca, ilk kez olarak Yüce Konsey'in biraraya
gelmiş olan üyeleri ile temasa geçmiş olur. Böylelikle, intikal
kesilmemiş olur. '\)\
. Bu Yüce Konsey nedir ve kudretleri tam olarak neler-
·
dir?
)\Yüce Konsey, bu dütıyanın evriminde ulaşaç:ağı en son
npktayı bilmektedir. Bunun aşamalarını da bilir. lnisiye çev
releri içindeki bazı inisiyeler bunların bazılarını tanırlar; ör
neğin Balık Burcu Çağı ya da Kova Burcu Çağı gibi. . . Ancak,
daha başkaları da vardır ki, bunları Yüce Konsey'in dışında
ki hiç kimse bilemez. Yüce Konsey'in başlıca rolü ne midir?
Herbir aşamanın öngörülen zaman içinde tamamlanmasını
ayarlamak ya da duruma göre işi çabuklaştırmak ya da ge
ciktirmektir. Yüce Konseyin, pek tabii olarak olaylara etkide
bulunabilme imkanları mevcuttur ve beşeriyetin hatasın
dan ve yeni şartlara, orasını burasını zedelemeden uyum
···c*fs;:;�krtt:ç�:d�·;;8iiyük;:·�i�mdadır.
(**) Gerçek isim bize açıklanmadL
1 26
AGARTA ve DÜNYA KRAU
127
Metatron ''.DÜNYA KRAILIGI"
128
AGAHTA ve DÜNYA KRAU
lamak_tan çekinmiyor:
"Oyle görünüyor kt; yardımcıları ile çevrili ve kendisine
beşeriyetin seçkin tabakasının hizmet ettiği, bir insan bede
ni içerisinde öğreneceği hiçbir şey bulunmayan ve dünya ile
sakinlerinin evrimini yönetmek misyonuna sahip esrarengiz
bir varlığı keşfetmiş bulunuyoruz. Ancak onların ve bizlerin
arasından gerçeğin bazı parçalarının muhafızları, kutsala
yabancı olc:ınlan gelecekteki 'Tapınağa' girişlerine hazırla
mak için göreve atandılar. Başlarında ezoterik ve inisiyatik
merkezler bulunan popüler egzoterik (dışrak) dinler, binler
ce yıl boyunca işte böyle yaratıldılar."
Rene Guenon ise şöyle diyordu:
"Bu Dünyanuı Kralı ismi tarihi ya da efsanevi bir kişiliği
tanımlamamaktadır. Onun temsil ettiği, gerçekte bir pren-
(*} Joseph Miliiard, Sırrın Adamı: Edgar Cayce
129
Metatron ''DÜNYA KRALLIGI"
1 30
AGARTA ve DÜNYA KRALI
131
SAINT YVES D'ALVEYDRE KİMDİR?
132
SA1NT YVES D'.ALVEYDRE KİMDİR?
133
Jacques Weiss'in
. .
SINAR Ş I
Adlı Eserind.en
. .
HiNT MiSYONU
135
Metatron 'DÜNYA KRALUGI''
1 36
HİNT MİSYONU
ÖNSÖZ
Evrensel Taıih ancak tüm insanlığın fikirlerini ve yaşa
dığı olayları gerçek biçimde yansıttığı takdirde doğru kabul
edilebilir. O hiç kimsenin tekeli altında değildir. Çağdaş ya
zarlar arasında Saint Yves, sadece tek bir şeyin yaratıcısı al
duğunu iddia etµıektedir: Bu, Sinarşi fikridir.
Antik çağdan itibaren bu fikir yalnızca Dorlar'a ait kut
sal metinlerde değil, ayrıca Ram Devresi'nin tüm organizas
yonunda da kendini gösteriyordu. Hükümdarlann Misyonu
ve Yahudilerin Misyonu adlı eserlerde modern bir Sinarşi'nin
kuruluşundan itibaren Avrupa Öğretim Odası'nın doğal ve
kutsal bilimlerin-yeniden oluşturulması için gerekli tüm bil
gileri alacak olduğu belirtilmiştir. Saint Yves bu verilmiş sö
zü şunları ekleyerek doğrulamaktadır: "Ram Paradeşa'sı,
onun Üniversite tapınağı, tradisyonları , dörtlü öğretim hiye
rarşisi günümüzde de olduğu gibi ve değişmez biçimde varlı
ğını sürdürmektedir. Bu kitabı saygılarımla onun Ruhani
Lideri'ne ithaf ediyorum."
.
AGARTA'NIN ORGANiZASYONU
Saint Yves tarafından yeniden keşfedilmiş olan, dünya
üzerindeki en eski tradisyon ile en eski zihinsel ve sosyal ya
pıyı güvencesi altında bulunduran otorite, yeryüzünün en
eski üniversitesi olan Paradeşa'da bulunmaktadır. Bunları
kaleme aldığı dönemde ( 1 886) dünyanın öğretim birliğinin
yaşlan şöyleydi:
Muhammed'in . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 264 yıl.
. . .
1 37
Metatron ''.DÜNYA KRALUGI"
1 38
HİNT MİSYONU
139
Metatron 'DÜNYA KRALLIGI"
140
HİNT MİSYONU
141
Metatron ''DÜNYA KRALLIGI"
AGARTA'NIN ÖGRETISI
Agarta'nın kapsadığı şaşırtıcı deneyler birikimi arasın
da beşeri ayıklanmaya ilişkin alanlan görülmemiş bir sevi
yeye ulaşır. Ram Devresi'nin bilginleri türlerin sımna ve in�
san fizyolojisinin en alt ve en üst sınırlarına ilişkin sırların
deıinliklerine nüfuz edebilmek için olabilecek her şeyi dene
diler.
Görünmez krallıklar ile ilişkiler, uykunun yasaları,
ruhsal yükseliş için uygun olan gıda rejimleıi, psişik güç, rü
yalar, bedeni uyur vaziyette bırakarak uyanmanın yönte
mi . . . Tüm bunlar incelendi, uygulandi ve bilindi.
Ancak zekanın. duygunun ve içgüdünüiı mutlak anlı
ğına ulaşmadan ve kutsal bilimin kontrolüne sahip bulun
madan ebediyetin kapılarını zorlayacak olanların vay hali
ne! İşte bu nedenden dolayı İrşu'nun bölücü hareketi gibi
kutsal olana saygısızlığın korkunç boyutlardaki örnekleri,
her geçip gittikleri yerlerde en korkunç cezalan kendilerine
cezbetmişlerdir. Bu cezalar daha hala son bulmuş değil
dir.
Himalayalar'ın arı dorukları, ayak basılmamış karlan
ve berrak selleıi, İndus ya da Ganj'ın çirkef ve ceset dolu bu
lanık suları yüzünden reddedilebilir mi? Ve bünyesinden
tüm zihinsel ya da manevi kokuşmuşluğu, tüm bağnazlığı,
tüm kurnazlığı, tüm düşünce ya da irade keyfiliğini, tüm ba
tıl inancı, tüm putperestliği, tüm kara büyüyü daima dışarı
atmış olan Agarta hiç kınanabilir mi?
Bu yüzden, Agarta'nın hizmet servisleri öğrenciler tara
fından güven altına alınmıştır. Arıcak, eskiden bu böyle de
ğildi. Dvijalar'ın odalarını , Plınditler'in konutlarını. üniver
site'nin laboratuarlannı ve gözlemevlerini toplama ve temiz
leme işlerini aşağı konumda bu1Ul1an ilkel kavimler görüyor
lardı.
Budist bölünmeden (ayrılıktan, aykınJıktan} sonra, bu
1 42
HİNT MİSYONU
143
Metatron "DÜNYA KRA.LLIGr'
odasına dönen Sakya Muni, sessizlik içinde hazırlamış oldu- .
ğu devrimci hareketi gerçekleşt:irmek için üzerinde tüm he
saplarını kurniuş olduğu tetkik defterlerini yerlerinde bula
mayınca korkunç bir çığlık attı ve Brahatma'nın ikamet etti
ği merkezi tapınağa boşuna koştu. Kapılar kendisine acıma
sızca kapalı tutuldu. Tüm gece ' boyunca maji bilgilerinin'
hepsini boş yere uygulayıp durdu. Yüce Hiyerarşi her şeyi
önceden görmüştü ve her şeyi biliyordu . Böylece Budizm'in
kurucusu, bir an önce oradan uzaklaşmak ve hafızasında
\ı
.
144