Professional Documents
Culture Documents
GENEL HACİZ YOLU İLE İLAMSIZ TAKİPLERDE "ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN SONUÇLARI" Ve "İTİRAZ VE ŞİKAYET ARASINDAKİ FARKLAR" PDF
GENEL HACİZ YOLU İLE İLAMSIZ TAKİPLERDE "ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN SONUÇLARI" Ve "İTİRAZ VE ŞİKAYET ARASINDAKİ FARKLAR" PDF
2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
§ 1. İTİRAZIN SONUÇLARI
İtirazın doğurduğu en önemli sonuç , takibi olduğu yerde durdurmasıdır (İİK. mad. 66). İtiraz
üzerine takip “iptal” edilmeyip, sadece durur.
I- Borçlunun itirazı ile takibin durması, alacaklı ile borçlu arasında eşitliği sağlamak için kabul
edilmiştir. Gerçekten, alacaklı elinde bir belge bulunmasına gerek olmadan, icra takibi
yapabilmekte ve bunun üzerine icra dairesince “alacağın var olup olmadığı” araştırılmadan,
borçluya bir “ödeme emri” gönderilmektedir. Kanun alacaklıyla borçlu arasında eşitliği
sağlamak için, borçluya “ödeme emrine itiraz” yetkisini vermiş ve bununla “icra takibinin
duracağını” kabul etmiştir.[1]
İtirazın takibi olduğu yerde durdurması acaba “her itiraz” için geçerli midir? Yoksa sadece
“geçerli olan itirazlar” mı takibi durdurabilmektedir? Kanunun kesin gözüken ifadesine
rağmen, itiraza bağlanan sonucun doğabilmesi için ortada geçerli bir itirazın bulunması
gerekir. [2] Örneğin; borçlunun “süresi (yedi gün) geçtikten sonra yapacağı itiraz” [3] , “icra
dairesi yerine icra mahkemesine yapacağı itiraz” [4] , “itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmeden
yapacağı kısmi itiraz” [5] , geçersiz olur ve takibi durdurmaz. Keza, şirket adına yapılan
itirazın takibi durdurabilmesi için, itirazın “şirketi temsil yetkisine sahip bulunan ortak”
tarafından yapılmış olması gerekir. [6] Ödeme emrine itiraz eden vasinin, bu itirazının takibi
durdurabilmesi için, mahkemeden husumet izni almış olması (MK. mad. 405/8) gerekir. [7]
II- İtirazın “geçerli olup olmadığını” dolayısıyla bu nedenle “takibin durmuş olup olmadığını”
önce icra müdürü takdir eder. İcra müdürü, borçlunun aslında geçersiz olan itirazını “geçerli
bir itiraz” olarak kabul eder ve “takibin bu nedenle durmuş olduğuna” karar verirse, alacaklı,
icra müdürünün bu kararına karşı, icra mahkemesine süresiz şikayet (İİK. mad. 16/II) yolu ile
başvurabilir.[8] Şikayet hakkında kesin bir karar verilinceye kadar icra takibi durur. Bunun için
icra mahkemesinin İİK. mad. 22’ye göre “icranın geri bırakılmasına” karar vermesine gerek
yoktur. Buna karşın icra müdürü itirazı geçerli bir itiraz olarak kabul etmez -örneğin; süresi
geçtiği için- ve borçlu icra müdürünün bu kararına karşı icra mahkemesine şikayette (İİK.
mad. 16/II) bulunursa, bu halde, şikayet üzerine icra takibi kendiliğinden durmaz, icra
takibinin durabilmesi için, borçlunun İİK. mad. 22’ye göre icra mahkemesinden “icranın geri
bırakılmasına” ilişkin bir karar alması gerekir. [9]
İcra müdürü, borçlunun geçerli biçimde yaptığı itiraz üzerine takibi durduracak yerde bu
itirazı geçersiz sayıp, takibe devam eder ve borçlunun mallarını haczederse, borçlu “süresiz
şikayet” yolu ile icra müdürünün yaptığı haciz işlemini iptal ettirebilir.[10]
Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul edilen -itiraz edilmeyen-
1/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
miktar için devam olunur.[11]
Takibin belgeye dayandığı durumlarda, belgenin tasdikli örneğinin ödeme emriyle birlikte
borçluya gönderilmemiş olması halinde, borçlu bir taraftan takibe itiraz edip onu
durdururken, diğer taraftan şikayet yolu ile “ödeme emrinin iptali” hususunda başvuruda
bu-lunabilir. [12] Buna karşın, süresi içinde borca itirazda bulunarak takibi durdurmuş olan
borçlu, ayrıca icra mahkemesine başvurarak, “ödeme emrinin -vekilleri yerine- borçlu asillere
tebliğ edildiği”nden bahisle, “ödeme emirlerinin iptalini” isteyemediği gibi, [13] “ödeme emri
tebligatının usulüne uygun olarak yapılmamış olduğunu”da şikayet yoluyla icra
mahkemesine bildiremez [14] … Yine bu konudaki borçlu -yani; süresinde ödeme emrine
itiraz ederek, takibi durdurmuş olan borçlu- aynı itirazları “şikayet” sebebi olarak icra
mahkemesine bildiremez [15]…
Ancak, uygulamadaki önemi nedeniyle ayrıca belirtelim ki, borçlunun genel haciz yoluyla
yapılan takibe süresinde yapacağı itirazla takibi durdurmuş olması, alacağın temini için
takipten önce konulmuş olan ihtiyati hacizleri kaldıramayacağı gibi, takipten sonra da borcu
karşılar miktarda haciz yapılmasını önlemez. [16]
Borçlu süresi içinde icra dairesine başvurarak itirazda bulunup takibi durdurmasından sonra
alacaklı takibin devamını ancak genel mahkemeden alacağı “itirazın iptali” (veya “alacak
(tahsil) kararı”) ile yahut icra mahkemesinden alacağı “itirazın kaldırılması” konusundaki
olumlu kararla sağlayabilir.[17]
Süresi geçtikten sonra yapılan itiraz hükümsüz olacağından, alacaklının bu durumda “itirazın
kaldırılmasını” icra mahkemesinden istemesi gereksiz ve geçersiz olacağından, icra
mahkemesince alacaklının “itirazın kaldırılması talebinin reddine” karar verilir.[18]
İcra müdürü “itirazın süresinde yapıldığını” kabul ederek, vermiş olduğu “takibin
durdurulması” konusundaki karardan kendiliğinden -veya alacaklının bu husustaki talebini
kabul ederek- dönemez[19] …
III- Borçlu itirazında, takibin dayandığı belgedeki imzasını inkar etmişse, alacaklı, borçlunun
imza uygulamasında örnek olarak alınabilecek (medarı tatbik olabilecek) imzaların bulunduğu
yerleri bildirerek, icra dairesinden bunların getirilmesini isteyebilir (mad. 66/II). Kabul edilen
bu yeni hükümle, “itirazın kaldırılması” duruşmasının -imzaların bulunduğu yerlerden
getirilmesi işi için- ertelenmesi önlenmek istenmiştir. [20] Ancak uygulamada bu hüküm
işlememekte, icra dairelerince uygulanmamaktadır. Esasen, “imza karşılaştırılması”nı yapacak
olan icra hakimi olduğundan, icra müdürüne “karşılaştırmaya esas (ölçü; emsal) olacak”
imzaları getirtme görevinin yüklenmesi pratik olmamıştır. Bu nedenle, hükmün yerinde olup
olmadığı tartışma götürür. [21]
IV- Borçlu ileri sürdüğü itirazı, “itiraz süresi içinde” değiştirebilir. İtiraz konusu miktar bu yolla
“arttırılabileceği” gibi “azaltılabilir” de. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmiş olması, durumda
2/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
değişiklik yaratmaz.[22] Sadece borçlu, itiraz ederken “yetki itirazı”nı (İİK. mad. 50/II)
bildirmemişse, artık süresi içinde de olsa, yetki itirazında bulunamaz. [23]
V- Borçlunun, borcun tamamına yönelik itirazı, borcun eklentilerini de kapsar yani “borcun
tamamına” itiraz etmiş olan borçlu, borcun eklentilerine -örneğin; faizine- de itiraz etmiş
sayılır.[24] Fakat, borçlu borcun aslına değil de eklentilerine itiraz etmişse, bu itiraz takibi
durdurmaz. [25]
Alacaklının takip talebinde bulunurken “borçlunun yapacağı itirazın kendisine tebliği için
gerekli masrafı yatırmamış olması” nedeniyle, itirazın kendisine tebliğ edilmemiş olması,
itirazı geçersiz kılmaz.[26]
VI- “Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini” bildiren borçlu bir taraftan şikayet yolu ile
“ödeme emrinin tebliğ tarihinin, bildirdiği tarih olarak düzeltilmesi”ni icra mahkemesinden
talep ederken diğer taraftan -ödeme emrinin tebliğini öğrendiği tarihten itibaren- yedi gün
içinde icra dairesine başvurup, ödeme emrine itiraz etmesi gerekir.[27]Aksi taktirde,
hakkındaki takip kesinleşir…
VII- Ödeme emrine itiraz edildiği, icra dairesi tarafından üç gün içinde, alacaklıya bir yazı ile
bildirilir (İİK. mad. 62/II). Ancak, bu zorunluluğa icra dairesince -çok kez işlerin sıkışıklığı
nedeniyle- uyulmamış olması, itirazın geçerliliğine etkili olmaz.
VIII- Borçlu, ödeme emrinin tebliği üzerine, borcun tamamını ya da bir bölümünü kabul
ettikten sonra, henüz “itiraz süresi dolmadan” bu kabulünden cayarak, itirazda bulunabilir
mi? Yargıtay[28] “yedi günlük itiraz süresi içinde kabulden vazgeçilerek, itiraz
edilebileceğini” kabul etmiştir. Kanımızca, “maddi bir hatadan ileri geldiği kanıtlanmadıkça,
icra dairesinde yazılı ya da sözlü olarak yapılan kabulden cayılamayacağı” şeklindeki görüş
[29] daha doğrudur.
IX- Borçluya itiraz ettiğine dair “bedava ve pulsuz bir belge” verilir. (İİK. mad. 62/son. Yön.
mad. 37)
538 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sırasında, maddenin önceki şeklinde bulunan “borçlu
isterse” sözcükleri çıkarılmıştır. Buna rağmen, uygulamada bu hükmün işlediği söylenemez.
*
§ 2. “İTİRAZ” VE “ŞİKAYET” ARASINDAKİ FARKLAR
Buraya kadar niteliklerini ve yapılma şeklini belirtmeye çalıştığımız “itiraz”ın daha iyi
anlaşılabilmesi için benzer kurum olan “şikayet”den ayrıldığı noktaları belirtmek yararlı
olacaktır.
I- Şikayette (İİK. mad. 16); “icra ve iflas organlarının takip hukukuna ilişkin hükümlerinin
3/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
çiğnendiği” ileri sürülmesine rağmen itiraz’ da, daha çok maddi hukuka dayanan
nedenlerden dolayı takibe karşı konulur. Başka bir deyişle, itiraz “maddi hukuku”, şikayet
ise “takip hukukunu” ilgilendirir. Örneğin; itirazda alacaklının maddi hukuk bakımından
alacağına itiraz edilir ve alacağın “mevcut olmadığı”, “gününün gelmediği”, “zamanaşımı,
takas, ödeme gibi nedenlerle sona erdiği” ileri sürülür.
Belirtilen bu “nitelik” yönünden fark yanında ayrıca;
a) Başvuru yeri bakımından: Şikayet, doğrudan doğruya icra mahkemesine yapılmasına
rağmen (İİK. mad. 16), itiraz icra dairesine yapılır (İİK. mad. 62).
b) Süre bakımından: İtiraz yedi günlük süreye bağlıdır (İİK. mad. 62). Bazen bu süre beş gün
olarak öngörülmüştür (İİK. mad. 168/4, 5). Şikayet ise kural olarak yedi günlük süreye bağlı
olup, “süresiz şikayet” (İİK. mad. 16/II) halleri olduğu gibi şikayet süresinin beş gün olarak
düzenlendiği durumlarda (İİK. mad. 168/3) vardır.
İtiraz süresi tebliğ ile (İİK. mad. 62/I), şikayet süresi ise öğrenme ile (İİK. mad. 16/I)
işlemeye başlar.
“Süresiz şikayet halleri” [30] kanunda (İİK. mad. 16/II), doktrinde ve içtihatlarda açıkça
öngörüldüğü halde, “süresiz itiraz” halleri kanunda ve doktrinde kabul edilmediği halde,
yüksek mahkeme [31] “takas ve mahsup iddiasının, her zaman -bir süreye bağlı olmadan-
itiraz şeklinde bildirilebileceği” içtihadında bulunmuştur…
İtiraz süresinin kaçırılması halinde gecikmiş itiraz yoluna (İİK. mad. 65) başvurulabildiği
halde, şikayet süresinin kaçırılması halinde “eski hale getirme” yoluna başvurulabilip
başvurulamayacağı doktrin ve Yargıtay içtihatlarında tartışmalıdır.[32]
c) Etki bakımından: İtiraz takibi durdurduğu (İİK. mad. 66/I) halde, şikayet başlı başına
takibi durdurmayıp, icra mahkemesinden bu konuda karar almak gerekir (İİK. mad. 22).
d) Yöntem bakımından: İtiraz hakkı, sadece borçluya tanındığı halde, şikayet yoluna, hukuki
yararı bulunan alacaklı, borçlu ve üçüncü kişiler başvurabilirler.
Şikayeti, icra mahkemesi karar bağladığı halde, itirazı icra müdürü değerlendirir ve
alacaklının “itirazın kaldırılması” isteminde bulunması -ya da bu değerlendirmeye karşı
tarafların “şikayet” yoluna başvurması- halinde icra mahkemesi, itirazı inceler. Alacaklı
“itirazın iptalini” isterse, itiraz o zaman mahkemede incelenir.
II- Bu açıklamalardan sonra, şimdi uygulamada önem taşıyan ve hakkında “itiraz yolu”na mı
yoksa “şikayet yolu”na mı başvurulması gerekeceği duraksama konusu olan özel durumlara
değinelim:
4/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
a) Para alacağına ilişkin olmayan alacak hakkında ödeme emri gönderilmiş olması halinde,
icra müdürünün bu işlemi şikayete yol açar. Çünkü, “ilasız takibin” konusu ancak “para” ya
da “teminat” alacağı olabilir. Bu nedenle, alacaklı borçlusundan “bin kg. buğday”, “300 adet
Cumhuriyet altını” istemekte ise; icra müdürü bu alacak hakkında “ödeme emri”
gönderilmesi istemini reddedecek yerde, kabul eder ve borçluya ödeme emri gönderirse,
ödeme emri içeriği nedeniyle, yasaya aykırı olacağından şikayete yol açar.[33]
b) Rehinle güvenceye bağlanmış bir alacak hakkında haciz yoluyla takibe geçilmesi halinde,
bir görüşe göre[34] , icra müdürü alacağın rehinle güvence altına alınmış olduğunu ancak
tesadüfen öğrenmiş olacağından, haciz yolu ile takibe ait ödeme emrini düzenlemiş (borçluya
göndermiş) olması, icra memuru tarafından yasanın çiğnenmesi anlamını taşımaz. Kaldı ki,
rehine rağmen alacaklının itirazına göre, önce haciz yolu ile takibe girişmek yetkisi alacaklı ile
borçlu arasında geçerli olarak kararlaştırılabileceğinden, böyle bir sözleşmenin varlığını
araştırmak da icra memurunun yetkisine girmediğinden, borcun rehinle güvence altına
alınmış olduğu ve alacaklıya önce haciz yoluna başvurabilme hakkının sözleşme ile
tanınmamış olması halinde, borçlu bu takibe karşı “itiraz yolu ile” karşı koyabilmektedir.
Diğer bir görüşe göre [35] ise, eğer alacaklı takip talebinde alacağın rehinle güvence altına
alınmış olduğunu bildirmişse, icra memurunun haciz yolu ile takibin mümkün olmadığını
kendiliğinden gözetmesi gerektiğinden bu durum bir “şikayet” sebebi sayılır. Eğer alacağın
rehinle güvence altına alınmış olduğu takip talebinde bildirilmemişse icra memuru bunu
tesadüfen öğrenebileceğinden, bu durumu kendiliğinden dikkate alamaz. Federal mahkeme
[36] ise, aksi görüşü benimsemiş olup, bu varsayımda “İcra ve İflas Kanununun çiğnenmiş
olduğunu” kabul etmekte ve bunun borçlu tarafından “şikayet” yolu ile ileri sürülmesini
istemektedir. Yargıtay [37] da kararlarında “şikayet” görüşüne katılmıştır. [38]
c) Alacaklı adına takip talebinde bulunan kimsenin, temsil yetkisine sahip olmaması bir
şikayet sebebidir. [39] [40] Çünkü, icra müdürünün, temsilcinin temsil yetkisine sahip olup
olmadığını doğrudan doğruya araştırması gereklidir. Temsilcinin temsil yetkisinin
bulunmaması halinde, icra dairesinin hiçbir işlem yapmaması gerekir.
Alacaklı adına vekil sıfatıyla takipte bulunan kimsenin avukat olmaması da şikayet yolu ile
ileri sürülür.[41]
d) Alacağın devrinin hükümsüz olduğu gerekçesiyle, “devralanın takip hakkının mevcut
olmadığı” iddiası da bir itiraz şeklinde ileri sürülmelidir. Çünkü, şikayet, icra müdürünün
sahip olduğu yetkiyi yasaya aykırı olarak kullanması halinde sözkonusu olur. Halbuki bu
varsayımda, icra müdürü, takip edilen alacağın varlığı ya da yokluğu hususunda karar vermek
yetkisine sahip değildir.[42]
e)Alacaklı veya borçlunun taraf ehliyetini veya takip ehliyetine sahip olmadığı süresiz
şikayet yolu ile ileri sürülebilir. [43] [44]
Buna karşın sıfat yokluğu, itiraz yolu ile ileri sürülebilir.[45]
5/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
f) “Konkordato mühleti içinde borçlu hakkında takip yapılamayacağı”na ilişkin İİK. mad.
289/I hükmüne aykırı olarak, hakkında konkordato mühleti verilmiş olan borçluya karşı
takip yapılması halinde[46] -kanımızca- borçlu “süresiz şikayet yolu ile” takibi iptal ettirebilir.
g) Yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu Devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi
bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişi teminat göstermeden -2675 sayılı Kanunun 32.
maddesi gereğince- Türkiye’de takipte bulunabileceğinden [47] , bu durumdaki bir
yabancıdan Türkiye’de takip yapabilmesi için teminat istenmesi halinde, bu kişi -kanımızca-
“süresiz şikayet yolu ile” bu kararın iptalini sağlayabilir.
h) Küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için, MK.
mad. 271 uyarınca “hususi bir vasi”nin de iştiraki ve hakimin onayı gerekli olduğundan, bu
işlemler yapılmadan küçük hakkında takip yapılamaz. Yapılması halinde, yapılan takibin -
kanımızca- “süresiz şikayet yolu ile” iptali gerekir.
[1] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, 1988, C:1, s:274 – POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtiraz
(Ad. D. 1961/3-4, s:293)
[2] KURU, B. age. s:273 – POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, 1982, s:175
[3] Bknz: 12. HD. 12.10.2000 T. 14063/14839; 12.10.1999 T. 1176/12032 – 22.9.2000 T.
11720/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761 – 4.6.1992 T. 715/7820; 14.3.1989 T. 6824/3531
[4] Bknz: 12. HD. 31.5.2004 T. 10014/13888; 7.10.2003 T. 15497/19442 vb.
[5] Bknz: 12. HD. 26.5.2003 T. 9068/12018; 8.5.2003 T. 7922/10409
[6] Bknz: 12.HD. 6.2.1968 T. 1002/1125 – HGK. 7.4.1965 T. İc. İf-547/158
[7] Bknz: TD. 10.1.1961 T. 2409/66
[8] Bknz: 12. HD. 12.10.2000 T. 14063/14839; 12.10.1999 T. 11176/12032
[9] KURU, B. age. s:274
[10] Bknz: İsv. Fed. Mah. 24.10.1947 T. – İsv. Fed. Mah. 20.2.1959 T. (Naklen: KURU, B. age.
s:273, dipn. 132)
6/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
[11] Bknz: 12. HD. 27.5.2004 T. 9509/13319; 4.3.2004 T. 27851/4906; 7.2.1996 T. 924/1726;
22.12.1995 T. 18546/18388
[12]Bknz: 12. HD. 17.2.2004 T. 25645/3080; 30.9.2002 T. 18068/19110; 3.5.2002 T.
8295/9395
[13]Bknz: 12. HD. 25.3.2003 T. 3780/6314
[14]Bknz: 12. HD. 23.3.2000 T. 3948/4353
[15]Bknz: 12. HD. 2.3.2000 T. 2835/3862; 9.2.1992 T. 12134/2261; 31.3.1986 T. 9685/3482
[16]Bknz: 12. HD. 17.6.1999 T. 7426/8305
[17]Bknz: 12. HD. 21.3.2003 T. 2990/6016; 23.6.2000 T. 10132/10471; 2.3.2000 T. 2394/3665
[18]Bknz: 12. HD. 22.9.2000 T. 11726/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761
[19]Bknz: HGK. 20.9.2000 T. 12-1145/1159
[20] AKYAZAN, S. İcra ve İflas Kanunundaki Yeni ve Değişik Hükümler Üzerinde İnceleme ve
Açıklamalar, 1965, s:44
[21] BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Değişen Maddeler Şerhi, 1966, s:46
[22] ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukukunun Esasları, 2004, dipn.311 ve burada yollama yapılan;
BRAND, FJS. No:979, S:1 ve BGE. 32, I. 595 vd. – Ayrıca bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:176 –
BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:409
[23] KURU, B. age. s:180, dipn:17a; 248
[24]Bknz: 12. HD. 3.5.1995 T. 6450/6564; 18.4.1984 T. 4153/4812; 25.11.1982 T. 6550/710
[25]Bknz: İİD. 15.10.1956 T. 4970/4996
[26]Bknz: 12. HD. 26.2.1992 T. 13845/2146; 25.2.1991 T. 9745/2223
[27]Bknz: 12. HD. 12.7.1993 T. 8512/12426; 15.5.1990 T. 5211/5679; 29.3.1990 T.
10572/3573 vb.
[28] Bknz: İİD. 25.12.1956 T. 78185/7169 (Naklen; AKYAZAN, S. age. s:37)
[29] AKYAZAN, S. age. s:38
[30] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Gerekçeli – İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C:1,
7/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
2004, s:1591 vd.
[31] Bknz: 12. HD. 24.3.1994 T. 3619/3950; 9.10.1990 T. 2336/9696; 7.3.1989 T. 7711/3212;
5.11.1987 T. 15063/11202 (Yuk. İİK. mad. 62 § 3, İçt. No:19c) “s: ”
[32] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. age. s:1590 vd.
[33] POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, 1982, s:148
[34] POSTACIOĞLU, İ. age. s:149
[35] KURU, B. age. s:276 – GÜRDOĞAN, B. Türk – İsviçre İcra ve İflas Hukukunda Rehnin
Paraya Çevrilmesi, 1967, s:22 – BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, 1949, s:363
[36] JdT 1932 II 101 – JdT 1943 II 114 (Naklen; POSTACIOĞLU, İ. age. s:1449, dipn. 4 –
POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtirazın Mahiyeti (İHFM. 1948/1-2, s:288 vd.)
[37]Bknz: 12. HD. 14.5.2004 T. 7669/12429 – 28.2.2002 T. 2614/4111; 18.12.2000 T.
19268/20066; 1.11.2000 T. 14762/16362 vb.
[38] Ayrıca bknz: UYAR, T. İcra Hukukunda Rehnin Paraya Çevrilmesi, 1992, s:57 vd.
[39] KURU, B. age. s:276 – UMAR, B. Postacıoğlu’nun İcra Hukuku Esasları Kitabının Tahlili
(İHFM. 1968/3-4, s:345)
[40] Aksi görüş: POSTACIOĞLU, İ. age. s:152 – agm. s:283
[41] KURU, B. age. s:276
[42] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:284
[43] KURU, B. age. s:276
[44] Bknz: 12. HD. 28.3.1994 T. 3096/4052; 28.2.1994 T. 2558/2792; 12.5.1992 T.
13298/6458
[45] KURU, B. age. s:276
[46] Bknz: 12. HD. 19.6.1995 T. 9014/9003; 10.10.1994 T. 11648/11961; 13.3.1993 T.
9361/13177
[47] Bknz: 12. HD. 26.4.1989 T. 11005/6345
[48]Bknz: 12. HD. 12.7.1993 T. 8512/12426; 15.5.1990 T. 5211/5679; 29.3.1990 T.
10572/3573
8/9
www.e-uyar.com 26.12.2019
ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI
Makaleler
9/9