Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

www.e-uyar.com 26.12.

2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

GENEL HACİZ YOLU İLE İLAMSIZ TAKİPLERDE “ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN


SONUÇLARI” ve “İTİRAZ VE ŞİKAYET ARASINDAKİ FARKLAR”

§ 1. İTİRAZIN SONUÇLARI 

İtirazın doğurduğu en önemli  sonuç , takibi olduğu yerde durdurmasıdır (İİK. mad. 66). İtiraz
üzerine takip “iptal” edilmeyip, sadece durur.

I- Borçlunun itirazı ile takibin durması, alacaklı ile borçlu arasında eşitliği sağlamak için kabul
edilmiştir.  Gerçekten,  alacaklı  elinde  bir  belge  bulunmasına  gerek  olmadan,  icra  takibi
yapabilmekte ve bunun üzerine icra dairesince “alacağın var olup olmadığı” araştırılmadan,
borçluya  bir  “ödeme  emri”  gönderilmektedir.  Kanun  alacaklıyla  borçlu  arasında   eşitliği 
sağlamak  için,  borçluya  “ödeme  emrine  itiraz”  yetkisini  vermiş  ve  bununla  “icra  takibinin
duracağını” kabul etmiştir.[1]

İtirazın  takibi  olduğu  yerde  durdurması  acaba  “her itiraz”  için  geçerli  midir?  Yoksa  sadece
“geçerli olan itirazlar”  mı  takibi  durdurabilmektedir?  Kanunun  kesin  gözüken  ifadesine
rağmen,  itiraza  bağlanan  sonucun  doğabilmesi  için  ortada  geçerli  bir  itirazın  bulunması
gerekir. [2] Örneğin; borçlunun “süresi (yedi gün) geçtikten sonra yapacağı itiraz” [3] , “icra
dairesi yerine icra mahkemesine yapacağı itiraz” [4] , “itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmeden
yapacağı kısmi itiraz”  [5]  ,  geçersiz  olur  ve  takibi  durdurmaz.  Keza,  şirket  adına  yapılan
itirazın  takibi  durdurabilmesi  için,  itirazın  “şirketi temsil yetkisine sahip bulunan ortak”
tarafından yapılmış olması gerekir. [6] Ödeme emrine itiraz eden vasinin, bu itirazının takibi
durdurabilmesi için, mahkemeden husumet izni almış olması (MK. mad. 405/8) gerekir. [7]

II- İtirazın “geçerli olup olmadığını” dolayısıyla bu nedenle “takibin durmuş olup olmadığını” 
önce  icra müdürü takdir eder. İcra müdürü, borçlunun aslında geçersiz olan itirazını “geçerli
bir itiraz” olarak kabul eder ve “takibin bu nedenle durmuş olduğuna” karar verirse, alacaklı,
icra müdürünün bu kararına karşı, icra mahkemesine  süresiz  şikayet  (İİK. mad. 16/II) yolu ile
başvurabilir.[8] Şikayet hakkında kesin bir karar verilinceye kadar icra takibi durur. Bunun için
icra mahkemesinin  İİK.  mad.  22’ye  göre “icranın geri bırakılmasına”  karar  vermesine  gerek
yoktur. Buna karşın icra müdürü  itirazı geçerli bir itiraz  olarak kabul etmez -örneğin;  süresi
geçtiği  için-  ve  borçlu  icra  müdürünün  bu  kararına  karşı  icra  mahkemesine  şikayette  (İİK.
mad.  16/II)  bulunursa,  bu  halde,  şikayet  üzerine  icra  takibi  kendiliğinden  durmaz,  icra
takibinin durabilmesi için, borçlunun İİK. mad. 22’ye göre icra mahkemesinden “icranın geri
bırakılmasına” ilişkin bir karar alması gerekir. [9]

İcra  müdürü,  borçlunun  geçerli  biçimde  yaptığı  itiraz  üzerine  takibi  durduracak  yerde  bu
itirazı geçersiz sayıp, takibe  devam eder ve borçlunun  mallarını haczederse, borçlu  “süresiz
şikayet” yolu ile icra müdürünün yaptığı haciz işlemini iptal ettirebilir.[10]

Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul edilen -itiraz edilmeyen-
1/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

miktar için devam olunur.[11]       

Takibin  belgeye  dayandığı  durumlarda,  belgenin  tasdikli  örneğinin  ödeme  emriyle  birlikte
borçluya  gönderilmemiş  olması  halinde,  borçlu  bir  taraftan  takibe  itiraz  edip  onu
durdururken,  diğer  taraftan  şikayet  yolu  ile  “ödeme  emrinin  iptali”  hususunda   başvuruda
bu-lunabilir. [12]  Buna karşın,  süresi  içinde borca  itirazda  bulunarak takibi  durdurmuş  olan
borçlu, ayrıca icra mahkemesine başvurarak, “ödeme emrinin -vekilleri yerine- borçlu asillere
tebliğ edildiği”nden bahisle, “ödeme emirlerinin iptalini” isteyemediği gibi, [13] “ödeme emri
tebligatının usulüne uygun olarak yapılmamış olduğunu”da   şikayet  yoluyla  icra
mahkemesine  bildiremez  [14]  …  Yine  bu  konudaki  borçlu  -yani;  süresinde  ödeme  emrine
itiraz  ederek,  takibi  durdurmuş  olan  borçlu-  aynı  itirazları  “şikayet”  sebebi  olarak  icra
mahkemesine bildiremez [15]…       

Ancak,  uygulamadaki  önemi  nedeniyle  ayrıca  belirtelim  ki,  borçlunun  genel  haciz  yoluyla
yapılan  takibe  süresinde  yapacağı  itirazla  takibi  durdurmuş  olması,  alacağın  temini  için
takipten önce konulmuş olan ihtiyati hacizleri kaldıramayacağı gibi, takipten sonra da borcu
karşılar miktarda haciz yapılmasını önlemez. [16]

Borçlu süresi içinde icra dairesine başvurarak itirazda bulunup takibi durdurmasından sonra
alacaklı  takibin  devamını  ancak  genel  mahkemeden  alacağı  “itirazın iptali”  (veya  “alacak
(tahsil)  kararı”)  ile  yahut  icra  mahkemesinden  alacağı  “itirazın  kaldırılması”  konusundaki
olumlu kararla sağlayabilir.[17]

Süresi geçtikten sonra yapılan itiraz hükümsüz olacağından, alacaklının bu durumda “itirazın
kaldırılmasını”  icra  mahkemesinden  istemesi  gereksiz  ve  geçersiz  olacağından,  icra
mahkemesince alacaklının “itirazın kaldırılması talebinin reddine” karar verilir.[18]

İcra  müdürü  “itirazın süresinde yapıldığını”  kabul  ederek,  vermiş  olduğu  “takibin
durdurulması”  konusundaki  karardan  kendiliğinden  -veya  alacaklının  bu  husustaki  talebini
kabul ederek- dönemez[19] …                              

III- Borçlu  itirazında,  takibin  dayandığı  belgedeki  imzasını  inkar  etmişse,  alacaklı,  borçlunun
imza uygulamasında örnek olarak alınabilecek (medarı tatbik olabilecek) imzaların bulunduğu
yerleri bildirerek, icra dairesinden bunların getirilmesini isteyebilir (mad. 66/II). Kabul edilen
bu  yeni  hükümle,  “itirazın  kaldırılması”  duruşmasının  -imzaların  bulunduğu  yerlerden
getirilmesi  işi  için-  ertelenmesi  önlenmek  istenmiştir.  [20]  Ancak  uygulamada  bu  hüküm
işlememekte, icra dairelerince uygulanmamaktadır. Esasen, “imza karşılaştırılması”nı yapacak
olan  icra  hakimi  olduğundan,  icra  müdürüne  “karşılaştırmaya  esas  (ölçü;  emsal)  olacak”
imzaları getirtme görevinin yüklenmesi pratik olmamıştır. Bu nedenle, hükmün yerinde olup
olmadığı tartışma götürür. [21]

IV- Borçlu ileri sürdüğü itirazı, “itiraz süresi içinde” değiştirebilir. İtiraz konusu miktar bu yolla
“arttırılabileceği”  gibi  “azaltılabilir”  de.  İtirazın  alacaklıya  tebliğ  edilmiş  olması,  durumda
2/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

değişiklik  yaratmaz.[22]  Sadece  borçlu,  itiraz  ederken  “yetki  itirazı”nı  (İİK.  mad.  50/II)
bildirmemişse, artık süresi içinde de olsa, yetki itirazında bulunamaz. [23]

V- Borçlunun,  borcun  tamamına  yönelik  itirazı,  borcun  eklentilerini  de  kapsar  yani  “borcun
tamamına”  itiraz  etmiş  olan  borçlu,  borcun  eklentilerine  -örneğin;  faizine-  de  itiraz  etmiş
sayılır.[24]  Fakat,  borçlu  borcun  aslına  değil  de  eklentilerine  itiraz  etmişse,  bu  itiraz  takibi
durdurmaz. [25]

Alacaklının  takip  talebinde  bulunurken  “borçlunun yapacağı itirazın kendisine tebliği için
gerekli masrafı yatırmamış olması” nedeniyle,  itirazın  kendisine  tebliğ  edilmemiş  olması,
itirazı geçersiz kılmaz.[26]   

VI- “Ödeme  emrinin  usulsüz  tebliğ  edildiğini”  bildiren  borçlu  bir  taraftan  şikayet   yolu  ile
“ödeme  emrinin  tebliğ  tarihinin,  bildirdiği  tarih  olarak  düzeltilmesi”ni  icra  mahkemesinden
talep ederken diğer taraftan -ödeme emrinin  tebliğini öğrendiği tarihten itibaren- yedi  gün
içinde  icra  dairesine  başvurup,  ödeme  emrine  itiraz  etmesi  gerekir.[27]Aksi  taktirde,
hakkındaki takip kesinleşir…

VII- Ödeme emrine itiraz edildiği, icra dairesi tarafından üç  gün içinde, alacaklıya bir yazı ile
bildirilir  (İİK.  mad.  62/II).  Ancak,  bu  zorunluluğa  icra  dairesince  -çok   kez  işlerin  sıkışıklığı
nedeniyle- uyulmamış olması, itirazın geçerliliğine etkili olmaz.

VIII- Borçlu,  ödeme  emrinin  tebliği  üzerine,  borcun  tamamını  ya  da  bir  bölümünü  kabul
ettikten  sonra,  henüz  “itiraz  süresi  dolmadan”  bu  kabulünden  cayarak,  itirazda  bulunabilir
mi?  Yargıtay[28]  “yedi günlük itiraz süresi içinde   kabulden vazgeçilerek, itiraz
edilebileceğini” kabul  etmiştir.  Kanımızca,  “maddi  bir  hatadan  ileri  geldiği  kanıtlanmadıkça,
icra  dairesinde  yazılı  ya  da  sözlü  olarak  yapılan  kabulden  cayılamayacağı”  şeklindeki  görüş
[29]   daha doğrudur.

IX- Borçluya itiraz  ettiğine  dair  “bedava ve  pulsuz  bir  belge” verilir.  (İİK.  mad.  62/son.  Yön.
mad. 37)

538  sayılı  yasa  ile  yapılan  değişiklik  sırasında,  maddenin  önceki  şeklinde  bulunan  “borçlu
isterse” sözcükleri çıkarılmıştır. Buna rağmen, uygulamada bu hükmün işlediği söylenemez. 
                                     * 

§ 2. “İTİRAZ” VE “ŞİKAYET” ARASINDAKİ FARKLAR 

Buraya  kadar   niteliklerini   ve   yapılma   şeklini   belirtmeye  çalıştığımız  “itiraz”ın  daha  iyi
anlaşılabilmesi  için  benzer  kurum  olan  “şikayet”den  ayrıldığı  noktaları  belirtmek  yararlı
olacaktır.

I-  Şikayette   (İİK.  mad.  16);  “icra  ve  iflas  organlarının  takip  hukukuna  ilişkin  hükümlerinin

3/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

çiğnendiği”  ileri  sürülmesine  rağmen   itiraz’  da,  daha  çok  maddi  hukuka  dayanan
nedenlerden dolayı takibe karşı konulur. Başka bir deyişle,  itiraz  “maddi hukuku”,  şikayet 
ise  “takip  hukukunu”  ilgilendirir.  Örneğin;  itirazda  alacaklının  maddi  hukuk  bakımından
alacağına  itiraz  edilir  ve  alacağın  “mevcut  olmadığı”,  “gününün  gelmediği”,  “zamanaşımı,
takas, ödeme gibi nedenlerle sona erdiği” ileri sürülür.

Belirtilen bu “nitelik” yönünden fark yanında ayrıca;

a)  Başvuru  yeri  bakımından:  Şikayet,  doğrudan  doğruya  icra  mahkemesine  yapılmasına
rağmen (İİK. mad. 16),  itiraz  icra dairesine yapılır (İİK. mad. 62).

b) Süre bakımından: İtiraz  yedi günlük süreye bağlıdır (İİK. mad. 62). Bazen bu süre beş gün
olarak öngörülmüştür (İİK. mad. 168/4, 5).  Şikayet  ise kural olarak yedi günlük süreye bağlı
olup,  “süresiz  şikayet”  (İİK.  mad.  16/II)  halleri  olduğu  gibi  şikayet  süresinin  beş  gün  olarak
düzenlendiği durumlarda (İİK. mad. 168/3) vardır.

İtiraz  süresi   tebliğ   ile  (İİK.  mad.  62/I),  şikayet  süresi  ise   öğrenme   ile  (İİK.  mad.  16/I)
işlemeye başlar.

“Süresiz  şikayet  halleri”  [30]  kanunda  (İİK.  mad.  16/II),  doktrinde  ve  içtihatlarda  açıkça
öngörüldüğü  halde,  “süresiz  itiraz”  halleri  kanunda  ve  doktrinde  kabul  edilmediği  halde,
yüksek mahkeme [31]  “takas ve  mahsup iddiasının, her  zaman -bir  süreye bağlı  olmadan- 
itiraz  şeklinde bildirilebileceği” içtihadında bulunmuştur…

İtiraz  süresinin  kaçırılması  halinde   gecikmiş   itiraz   yoluna  (İİK.  mad.  65)  başvurulabildiği
halde,  şikayet  süresinin  kaçırılması  halinde  “eski  hale  getirme”  yoluna  başvurulabilip
başvurulamayacağı doktrin ve Yargıtay içtihatlarında tartışmalıdır.[32]

c)  Etki  bakımından:  İtiraz   takibi  durdurduğu  (İİK.  mad.  66/I)  halde,   şikayet   başlı  başına
takibi durdurmayıp, icra mahkemesinden bu konuda karar almak gerekir (İİK. mad. 22).

d) Yöntem bakımından: İtiraz  hakkı, sadece borçluya tanındığı halde,  şikayet  yoluna, hukuki
yararı bulunan alacaklı, borçlu ve üçüncü kişiler başvurabilirler.

Şikayeti,  icra  mahkemesi  karar  bağladığı  halde,   itirazı   icra  müdürü  değerlendirir  ve
alacaklının  “itirazın kaldırılması”  isteminde  bulunması  -ya  da  bu  değerlendirmeye  karşı
tarafların  “şikayet”  yoluna  başvurması-  halinde  icra  mahkemesi,  itirazı  inceler.  Alacaklı
“itirazın iptalini” isterse, itiraz o zaman mahkemede incelenir.

II- Bu açıklamalardan sonra, şimdi uygulamada önem taşıyan ve hakkında “itiraz yolu”na mı
yoksa “şikayet yolu”na mı başvurulması gerekeceği duraksama konusu olan  özel  durumlara 
değinelim:

4/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

a) Para alacağına ilişkin olmayan alacak hakkında ödeme emri gönderilmiş olması halinde,
icra müdürünün bu işlemi  şikayete  yol açar. Çünkü, “ilasız takibin” konusu ancak “para” ya
da “teminat” alacağı olabilir. Bu nedenle, alacaklı borçlusundan “bin kg. buğday”, “300 adet
Cumhuriyet  altını”  istemekte  ise;  icra  müdürü  bu  alacak  hakkında  “ödeme  emri”
gönderilmesi  istemini  reddedecek  yerde,  kabul  eder  ve  borçluya  ödeme  emri  gönderirse,
ödeme emri içeriği nedeniyle, yasaya aykırı olacağından şikayete yol açar.[33]

b) Rehinle güvenceye bağlanmış bir alacak hakkında haciz yoluyla takibe geçilmesi halinde,
bir  görüşe  göre[34]  ,  icra  müdürü  alacağın  rehinle  güvence  altına  alınmış  olduğunu  ancak
tesadüfen öğrenmiş olacağından, haciz yolu ile takibe ait ödeme emrini düzenlemiş (borçluya
göndermiş)  olması,  icra  memuru  tarafından  yasanın  çiğnenmesi  anlamını  taşımaz.  Kaldı  ki,
rehine rağmen alacaklının itirazına göre, önce haciz yolu ile takibe girişmek yetkisi alacaklı ile
borçlu  arasında  geçerli  olarak  kararlaştırılabileceğinden,  böyle  bir  sözleşmenin  varlığını
araştırmak  da  icra  memurunun  yetkisine  girmediğinden,  borcun  rehinle  güvence  altına
alınmış  olduğu  ve  alacaklıya  önce  haciz  yoluna  başvurabilme  hakkının  sözleşme  ile
tanınmamış  olması  halinde,  borçlu  bu  takibe  karşı  “itiraz  yolu  ile”  karşı  koyabilmektedir.
Diğer bir görüşe göre [35] ise, eğer alacaklı takip talebinde alacağın rehinle güvence altına
alınmış  olduğunu  bildirmişse,  icra  memurunun  haciz  yolu  ile  takibin  mümkün  olmadığını
kendiliğinden  gözetmesi  gerektiğinden  bu  durum  bir  “şikayet”  sebebi  sayılır.  Eğer  alacağın
rehinle  güvence  altına  alınmış  olduğu  takip  talebinde  bildirilmemişse  icra  memuru  bunu
tesadüfen öğrenebileceğinden, bu durumu kendiliğinden dikkate alamaz. Federal mahkeme
[36]  ise,  aksi  görüşü  benimsemiş  olup,  bu  varsayımda  “İcra  ve  İflas  Kanununun  çiğnenmiş
olduğunu”  kabul  etmekte  ve  bunun  borçlu  tarafından  “şikayet”  yolu  ile  ileri  sürülmesini
istemektedir. Yargıtay [37] da kararlarında “şikayet” görüşüne katılmıştır. [38]

c)  Alacaklı  adına  takip  talebinde  bulunan  kimsenin,  temsil  yetkisine  sahip  olmaması  bir 
şikayet  sebebidir. [39] [40]  Çünkü, icra müdürünün, temsilcinin  temsil yetkisine sahip  olup
olmadığını  doğrudan  doğruya  araştırması  gereklidir.  Temsilcinin  temsil  yetkisinin
bulunmaması halinde, icra dairesinin hiçbir işlem yapmaması gerekir.

Alacaklı adına vekil sıfatıyla takipte bulunan kimsenin avukat olmaması da   şikayet  yolu ile
ileri sürülür.[41]

d)  Alacağın  devrinin  hükümsüz  olduğu  gerekçesiyle,  “devralanın  takip  hakkının  mevcut
olmadığı”  iddiası  da  bir   itiraz   şeklinde  ileri  sürülmelidir.  Çünkü,  şikayet,  icra  müdürünün
sahip  olduğu  yetkiyi  yasaya  aykırı  olarak  kullanması  halinde  sözkonusu  olur.  Halbuki  bu
varsayımda, icra müdürü, takip edilen alacağın varlığı ya da yokluğu hususunda karar vermek
yetkisine sahip değildir.[42]

e)Alacaklı  veya  borçlunun   taraf   ehliyetini   veya  takip  ehliyetine  sahip  olmadığı  süresiz
şikayet yolu ile ileri sürülebilir. [43] [44]

Buna karşın sıfat yokluğu, itiraz  yolu ile ileri sürülebilir.[45]
5/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

f)  “Konkordato  mühleti  içinde  borçlu  hakkında  takip  yapılamayacağı”na  ilişkin  İİK.  mad.
289/I   hükmüne  aykırı  olarak,  hakkında  konkordato  mühleti  verilmiş  olan  borçluya  karşı
takip yapılması halinde[46] -kanımızca- borçlu “süresiz şikayet yolu ile” takibi iptal ettirebilir.

g) Yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu Devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi
bulunması halinde,  o  yabancı  uyruklu  kişi teminat   göstermeden   -2675  sayılı  Kanunun  32.
maddesi  gereğince-  Türkiye’de  takipte  bulunabileceğinden  [47]  ,  bu  durumdaki  bir
yabancıdan Türkiye’de takip yapabilmesi için teminat istenmesi halinde, bu kişi -kanımızca-
“süresiz şikayet yolu ile” bu kararın iptalini sağlayabilir.

h)  Küçüğün  babası  ile  birlikte  imzaladığı  senetten  dolayı  sorumlu  tutulabilmesi  için,  MK.
mad. 271  uyarınca “hususi  bir vasi”nin  de iştiraki  ve hakimin  onayı gerekli  olduğundan,  bu
işlemler  yapılmadan  küçük  hakkında  takip  yapılamaz.  Yapılması  halinde,  yapılan  takibin  -
kanımızca- “süresiz şikayet yolu ile” iptali gerekir.

ı) Ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ  edilmiş olması halinde, borçlunun bunu  öğrendiği


tarihten  itibaren  7  gün  içinde,  bir  taraftan  icra  dairesine  başvurup  ödeme  emrine   itiraz 
ederken, diğer taraftan icra mahkemesine  şikayet  yolu ile başvurup “ödeme emrinin tebliğ
tarihinin kendi bildirdiği tarih olduğu” konusunda karar alması gerekir.[48]          

[1] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, 1988, C:1, s:274 – POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtiraz
(Ad. D. 1961/3-4, s:293)

[2] KURU, B. age. s:273 – POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, 1982, s:175

[3]  Bknz:  12.  HD.  12.10.2000  T.  14063/14839;  12.10.1999  T.  1176/12032  –  22.9.2000  T.
11720/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761 – 4.6.1992 T. 715/7820; 14.3.1989 T. 6824/3531

[4] Bknz: 12. HD. 31.5.2004 T. 10014/13888; 7.10.2003 T. 15497/19442 vb.

[5] Bknz: 12. HD. 26.5.2003 T. 9068/12018; 8.5.2003 T. 7922/10409

[6] Bknz: 12.HD. 6.2.1968 T. 1002/1125 – HGK. 7.4.1965 T. İc. İf-547/158

[7] Bknz: TD. 10.1.1961 T. 2409/66

[8] Bknz: 12. HD. 12.10.2000 T. 14063/14839; 12.10.1999 T. 11176/12032

[9] KURU, B. age. s:274

[10] Bknz: İsv. Fed. Mah. 24.10.1947 T. – İsv. Fed. Mah. 20.2.1959 T. (Naklen: KURU, B. age.
s:273, dipn. 132)

6/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

[11] Bknz: 12. HD. 27.5.2004 T. 9509/13319;  4.3.2004 T. 27851/4906; 7.2.1996 T. 924/1726;
22.12.1995 T. 18546/18388

[12]Bknz:  12.  HD.  17.2.2004  T.  25645/3080;  30.9.2002  T.  18068/19110;  3.5.2002  T.
8295/9395

[13]Bknz: 12. HD. 25.3.2003 T. 3780/6314

[14]Bknz: 12. HD. 23.3.2000 T. 3948/4353

[15]Bknz: 12. HD. 2.3.2000 T. 2835/3862; 9.2.1992 T. 12134/2261; 31.3.1986 T. 9685/3482

[16]Bknz: 12. HD. 17.6.1999 T. 7426/8305

[17]Bknz: 12. HD. 21.3.2003 T. 2990/6016; 23.6.2000 T. 10132/10471; 2.3.2000 T. 2394/3665

[18]Bknz: 12. HD. 22.9.2000 T. 11726/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761

[19]Bknz: HGK. 20.9.2000 T. 12-1145/1159

[20] AKYAZAN, S. İcra ve İflas Kanunundaki Yeni ve Değişik Hükümler Üzerinde İnceleme ve
Açıklamalar, 1965, s:44  

[21] BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Değişen Maddeler Şerhi, 1966, s:46

[22]  ÜSTÜNDAĞ,  S.  İcra  Hukukunun  Esasları,  2004,  dipn.311  ve  burada  yollama  yapılan;
BRAND, FJS. No:979, S:1 ve BGE. 32, I. 595 vd. – Ayrıca bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:176 –
BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:409    

[23] KURU, B. age. s:180, dipn:17a; 248

[24]Bknz: 12. HD. 3.5.1995 T. 6450/6564; 18.4.1984 T. 4153/4812; 25.11.1982 T. 6550/710

[25]Bknz: İİD. 15.10.1956 T. 4970/4996

[26]Bknz: 12. HD. 26.2.1992 T. 13845/2146; 25.2.1991 T. 9745/2223

[27]Bknz:  12.  HD.  12.7.1993  T.  8512/12426;  15.5.1990  T.  5211/5679;  29.3.1990  T.
10572/3573 vb.

[28] Bknz: İİD. 25.12.1956 T. 78185/7169 (Naklen; AKYAZAN, S. age. s:37)

[29] AKYAZAN, S. age. s:38

[30]  Ayrıntılı  bilgi  için  bknz:  UYAR,  T.   Gerekçeli  –  İçtihatlı  İcra  ve  İflas  Kanunu  Şerhi,  C:1,

7/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

2004, s:1591 vd.

[31] Bknz: 12. HD. 24.3.1994 T. 3619/3950; 9.10.1990 T. 2336/9696; 7.3.1989 T. 7711/3212;
5.11.1987 T. 15063/11202 (Yuk. İİK. mad. 62 § 3, İçt. No:19c) “s:      ”

[32] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. age. s:1590 vd.

[33] POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, 1982, s:148

[34] POSTACIOĞLU, İ. age. s:149

[35]  KURU,  B.  age.  s:276  –  GÜRDOĞAN,  B.  Türk  –  İsviçre  İcra  ve  İflas  Hukukunda  Rehnin
Paraya Çevrilmesi, 1967, s:22 – BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, 1949, s:363

[36]  JdT  1932  II  101  –  JdT  1943  II  114  (Naklen;  POSTACIOĞLU,  İ.  age.  s:1449,  dipn.  4  –
POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtirazın Mahiyeti (İHFM. 1948/1-2, s:288 vd.)

[37]Bknz:  12.  HD.  14.5.2004  T.  7669/12429  –  28.2.2002  T.  2614/4111;  18.12.2000  T.
19268/20066; 1.11.2000 T. 14762/16362 vb. 

[38] Ayrıca bknz: UYAR, T. İcra Hukukunda Rehnin Paraya Çevrilmesi, 1992, s:57 vd.

[39] KURU,  B.  age.  s:276 –  UMAR,  B.  Postacıoğlu’nun İcra  Hukuku  Esasları  Kitabının  Tahlili
(İHFM. 1968/3-4, s:345)

[40] Aksi görüş: POSTACIOĞLU, İ. age. s:152 – agm. s:283

[41] KURU, B. age. s:276

[42] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:284

[43] KURU, B. age. s:276

[44]  Bknz:  12.  HD.  28.3.1994  T.  3096/4052;  28.2.1994  T.  2558/2792;  12.5.1992  T.
13298/6458 

[45] KURU, B. age. s:276

[46]  Bknz:  12.  HD.  19.6.1995  T.  9014/9003;  10.10.1994  T.  11648/11961;  13.3.1993  T.
9361/13177  

[47] Bknz: 12. HD. 26.4.1989 T. 11005/6345   

[48]Bknz:  12.  HD.  12.7.1993  T.  8512/12426;  15.5.1990  T.  5211/5679;  29.3.1990  T.
10572/3573 

8/9
www.e-uyar.com 26.12.2019

ONLİNE
HUKUK YAYINCILIĞI

Makaleler

9/9

You might also like