Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 130

O 68 6 47

OLUMLE YÜZLEŞMEK
Irvin Yalom
1 6 8 64 7
Irvin D. Yalom
Staring at the Sun - Overcoming the Terror of Death
© Irvin D. Yalom, 2 0 0 8 (ONK Ajans aracılığıyla) IRVİN D. YALOM
Güneşe Bakmak - Ölümle Yüzleşmek
© Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2 0 0 8

Birinci Basım: Haziran 2 0 0 8


GÜNEŞE BAKMAK
Kapak Düzeni: Gökçen Yanlı ÖLÜMLE YÜZLEŞMEK
Teknik Hazırlık: Zeliha Güler

Yayıma Hazırlayan: Elif Öztarhan


Çeviren
Zeliha tyidoğan Babayiğit
KABALCI YAYINEVİ
Ankara Cad. No: 4 7 Cağaloğlu 3 4 1 1 0 İstanbul
VSYV)
Tel: (0212) 5 2 6 85 86 Faks: (0212) 5 1 3 6 3 05
yayinevi@kabalci.com.tr www.kabalciyayinevi.com
Le soleil ni la mort ne se peuvent regarder enface.
internetten satış: www.kabalci.com.tr
(Güneşin ya da ö l ü m ü n yüzüne doğrudan bakamazsınız.)

FRANCOTS DF I A ROCHEFOUCAULD, Özdeyiş 26

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI T. C.


Cataloging-in-Publication Data (CİP) r K Ü L T Ü R BAKANLIĞI
Yalom, Irvin D. BALIKESİR
Güneşe Bakmak - Ölümle Yüzleşmek 1» Halk Küıüphaiir.-ı M W ö | 6
8<HQmO : İ Ş
ISBN 9 7 5 - 9 9 7 - 1 3 3 - X
İBiBirfcaş N* : 6 8 6 * 4 * ! ?
J&* İM
İffonif » T
.f Baskı: Y.ıyiank Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. (0212 567-8003)
, ; Litros Yolû'Fatih San. Sitesi No:12/197-203 Topkapı-Istanbul K A B A L C I YAYINEVİ

f
"^İ^v's,
İÇİNDEKİLER

Benden okuyucularıma dalgalanan


akıl hocalarım, John Whitehorn, Jerome Frank,
David Hamburg ve Rollo May'e adanmıştır Ö N S Ö Z VE T E Ş E K K Ü R 7

1. Bölüm: Ölümcül Yara 9

2. Bölüm: Ölüm Anksiyetesini Tanıma 18

3. Bölüm: U y a n m a Deneyimi 36

4. Bölüm: Fikirlerin G ü c ü 74

5. Bölüm: Fikirler ve İlişkiler Yoluyla

Ölüm Korkusunun Üstesinden Gelmek 106

6. Bölüm: Ölüm Farkındalığı: Bir Hatıra 135

7. Bölüm: Ölüm Anksiyetesiyle Uğraşmak:


Terapistlere Tavsiyeler 177

SONSÖZ 239

GÜNEŞE BAKMAK İÇİN O K U Y U C U K I L A V U Z U 241

DİZİN 249
Önsöz ve Teşekkür

u kitap ölüm hakkındaki düşüncelerin bir özeti değildir ve ola-


B maz, çünkü bin yıldır her ciddi yazar, insanın ölümlü oluşu ko-
nusunda yazmıştır.
Aslında bu benim ölümle yüzleşmem sonucunda ortaya çıkan ol-
dukça kişisel bir kitap. Ölüm korkusu bütün insanlarda ortaktır: hiç
ayrılmadığımız karanlık gölgemizdir. Bu sayfalar ölüm korkusunun
üstesinden gelmek hakkında kendi deneyimlerimden, hastalarımla
yaptığım çalışmalardan ve çalışmamı bilgilendiren yazarların düşünce-
lerinden öğrendiklerimi içeriyor.
Bu yolda bana yardım eden pek çok kişiye minnettarım. Ajansım
Sandy Dijkstra ve editörüm Alan Rinzler bu kitabı şekillendirip topar-
lamamda bana çok yardımcı oldu. Pek çok arkadaşım ve meslektaşım
kitabın bazı kısımlarını okuyup önerilerde bulundu: David Spiegel,
Herbert Kotz, Jean Rose, Ruthellen Josselson, Randy Weingarten, Neil
Brast, Rick Van Rheenen, Alice Van Harten, Roger Walsh, Robert Ber-
ger ve Maureen Lila. Philip Martial beni isim sayfasındaki La Rouche-
foucauld düsturuyla tanıştırdı. Entelektüel geçmişimde sevgili dostla-
rım ve öğretmenlerim olan Van Harvey, Walter Sökel, Dagfin Folles-
dal'a minnettarım. Phobe Hoss ve Michele Jones kitabı baskıya harika
bir şekilde hazırladı. Dört çocuğum Eve, Reid, Victor ve Ben paha bi-
çilmez danışmanlardı. Karım Marilyn her zamanki gibi beni daha iyi
yazmaya zorladı.

7
GÜNEŞE BAKMAK

En çok da esas öğretmenlerime borçluyum: isimleri gizli kalması 1. Bölüm


gereken hastalanma (ama onlar kendilerini biliyor). En derin korkula-
rım anlatarak, hikâyelerini kullanmama izin vererek, kimliklerini en ÖLÜMCÜL YARA
iyi şekilde gizlemem için bana tavsiyelerde bulunarak, müsveddenin
tamamını ya da bir kısmını okuyarak, tavsiyeler vererek, deneyimleri-
nin ve bilgeliklerinin dalgalar halinde okuyuculara yayılması düşünce-
sinden zevk alarak beni onurlandırdılar.

Yüreğim umutsuzluk içinde. Ölümden korkuyorum.


GILGAMIŞ

z-farkmdalık büyük bir armağan, hayat kadar değerli bir hazine-


O dir. Bizi insan yapan şeydir. Ama bedeli de çok ağırdır - ölüm-
lülük yarası. Varoluşumuz, büyüyüp gelişeceğimiz ve kaçınılmaz bir
şekilde ölüp yok olacağımız bilgisiyle gölgelenir.
Ölümlülük düşüncesi tarihin başından beri peşimizi bırakmaz.
Dört bin yıl önce Babil kahramanı Gılgamış arkadaşı Enkidu'nun ölü-
mü üzerine yukarıda alıntıladığım sözleri söylemiştir: "Sen artık ka-
ranlıklar içindesin ve beni duyamaz oldun. Ben de öldüğümde Enkidu
gibi olmayacak mıyım? Yüreğim umutsuzluk içinde. Ölümden korku-
yorum."
Gılgamış hepimiz adına konuşuyor. Onun ölümden korktuğu gibi
hepimiz korkarız - her erkek, kadın ve çocuk ölümden korkar. Bazı-
larımız için ölüm korkusu genelleşmiş bir huzursuzluk şeklinde do-
laylı olarak kendini gösterir ya da başka bir psikolojik bozukluk kılığı-
na girer; bazılarımız ölümle ilgili açık ve bilinçli bir anksiyete yaşar-
ken, bazılarımız için ölüm korkusu bütün mutluluk ve sevinci engel-
leyen bir dehşet haline gelir.

8 9
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜMCÜL YARA

Düşünceli filozoflar çağlar boyunca ölümlülük yarasını sarmaya, benim şahsen ölüm anksiyetesiyle yüzleşmeme yardımcı olup hastala-
uyum ve huzur içinde yaşamamız için bize yardım etmeye çalışmıştır. rıma yardım etmem için gerekli araçları sağlamıştır. Bundan sonraki
Ölüm anksiyetesine karşı mücadele veren pek çok insanı tedavi eden tartışma bölümünde bu değerli fikirlere sık sık gönderme yapacağım.
bir psikoterapist olarak kadim bilgeliğin, özellikle de kadim Yunan fi- Kişisel deneyimlerim ve klinik çalışmalarım bana ölümle ilgili ank-
lozoflarının bilgeliğinin bugün için oldukça geçerli olduğunu gördüm. siyetenin hayat döngüsü içinde artıp azaldığını göstermiştir. Küçük
Gerçekten de terapistlik çalışmalarımda, entelektüel atalarım ola- çocuklar etraflarını saran ölümlülüğün işaretlerini -ölü yapraklar, bö-
rak on dokuzuncu yüzyılda ve yirminci yüzyılın başlarında yaşamış ceklerin ve hayvanların ölümü, ortadan kaybolan büyükanne ve baba-
olan büyük psikiyatrları ve psikologları -Pinel, Freud, Jung, Pavlov, lar, yas tutan ebeveynler, geniş bir alanda uzanıp giden mezar taşları-
Rorschach ve Skinner- değil, klasik Yunan filozoflarını, özellikle Epi- ellerinde olmadan fark ederler. Çocuklar yalnızca gözler, merak eder
kouros'u kabul ediyorum. Atinalı bu sıradışı düşünür hakkında daha ve anne babalarının sunduğu örneği izleyerek sessiz kalırlar. Eğer
fazla şey öğrendikçe Epikouros'u proto-varoluşçu psikoterapist olarak anksiyetelerini açıkça ifade ederlerse anne babaları gözle görülür şe-
daha fazla kabul ediyorum. Bu kitap boyunca da onun fikirlerinden kilde rahatsız olur ve tabii ki büyük bir telaşla çocuklarını rahatlatma-
yararlanacağım. ya çalışırlar. Bazen yetişkinler rahatlatıcı sözcükler bulmaya çalışır ve-
Epikouros MÖ 341'de, Platon'un ölümünden kısa bir süre sonra ya bütün konuyu uzaktaki bir geleceğe atar ya da çocuklarının anksi-
dünyaya geldi ve MÖ 270'te öldü. Bugün insanlar onun adını, duyusal yetesini ölümü reddeden dirilip hayata dönme, ebedi hayat, cennet ve
zevklere (özellikle iyi yiyecek ve içeceklere) önem veren insanları ta- yeniden bir araya gelme gibi hikâyelerle hafifletmeye çalışırlar.
nımlayan Epikouros veya Epikourosçu sözcüğünden tanıyorlar. Ama ta- Ûlüm korkusu normal olarak altı yaştan ön ergenliğe kadar, yani
rihsel gerçeklik içinde Epikouros duyusal zevki savunmuyordu; din- Freud'un örtük cinsellik dönemi olarak tanımladığı yıllar içinde orta-
ginliğe (ataraksiya) ulaşmak onu çok daha fazla ilgilendiriyordu. dan kaybolur. Sonra ergenlikte ölüm korkusu büyük bir güçle yeni-
Epikouros "tıbbi felsefe" uygulamış ve bir doktorun bedeni tedavi den ortaya çıkar: ergenler ölümle ilgilenir, birkaçı intiharı düşünür,
etmesi gibi bir filozofun da ruhu tedavi etmesi gerektiğinde ısrar et- günümüzdeki çoğu ergen şiddetli video oyunlarındaki ikinci hayatla-
mişti. Bu görüşe göre felsefenin yalnızca tek bir doğru amacı vardı: in- rında ölümün efendileri ve ölüm saçanlar haline gelerek ölüm anksi-
sanın mutsuzluğunu dindirmek. Peki, bu mutsuzluğun kökeni nedir? yetesine tepki verirler. Kimileri kara mizah, ölümle dalga geçen şarkı-
Epikouros bunun her zaman ve her yerde yar olan ölüm korkumuz oldu- lar veya arkadaşlarıyla korku filmleri-seyrederek bir karşı duruş sergi-
ğuna inanıyordu. Kaçınılmaz ölümün ürkütücü hayalinin insanın ha- ler. Ben ergenlik yıllarımın başında haftada iki kez babamın dükkâ-
yattan zevk almasını engellediğini ve hiçbir zevkin tam anlamıyla ya- nından sonraki köşede bulunan küçük sinemaya gider, arkadaşlarımla
şanmasına izin vermediğini söylüyordu. Epikouros ölüm korkusunu birlikte korku filmlerinde çığlıklar atar veya II. Dünya Savaşını anlatan
dindirmek için birkaç tane etkili düşünme deneyi geliştirmişti. Bunlar bitmek bilmez filmleri ağzı açık seyrederdim. Normandiya çıkartma-

10 11
GÜNEŞE BAKMAK
ÖLÜMCÜL YARA

sındaki katliamda ölen kuzenim Harry gibi beş yıl önce değil de
Varlıkla birleşme yoluyla ölümün acı veren ayrılığını aşmaya çalışırlar.
1931'de doğmanın yalnızca kaderin bir cilvesi olduğunu ürpererek
Ölüm anksiyetesi, sonlu oluşumuzun verdiği ıstırabı öyle ya da böyle
düşündüğümü hatırlıyorum.
hafifletmeye çalışan bütün dinlerin anasıdır. Tanrı, kültürler-ötesi ya-
Bazı ergenler cüretkâr riskler alarak ölüme meydan okurlar. Erkek
pıda anlatıldığı şekliyle, sonsuz bir yaşam hayaliyle ölümlülük korku-
hastalarımdan biri -birden fazla fobisi vardı ve her an bütün hayatını
sunu yumuşatmakla kalmaz, ebedi bir varoluş ile anlamlı bir hayat ya-
mahvedebilecek korkunç bir şey olacağına dair yaygın bir korku du-
şamaya yönelik bir yapı ve kurallar bütünü geliştirerek korku dolu bir
yuyordu- on altı yaşındayken serbest paraşütçülüğe (skydiving) nasıl
tecriti de hafifletir.
başladığını ve paraşütle defalarca serbest atlayış yaptığını anlatmıştı.
Ama en sağlam, en saygıdeğer savunmalara rağmen ölüm anksiye-
Şimdi geriye dönüp bakınca bunun kendi ölümlüğünün neden olduğu
tesini asla tam olarak bastıramazsınız: her zaman oradadır, zihnin bazı
süregiden korkuyla başa çıkmanın bir yolu olduğuna inanıyor.
gizli yarıklarında dolaşır durur. Belki de Platon'un söylediği gibi ben-
Yıllar geçtikçe ergenin ölümle ilgili kaygıları, genç yetişkinliğin ka-
liğimizin en derin noktalarına yalan söyleyemeyiz.
riyer sahibi olmak ve aile kurmak gibi iki önemli yaşam görevi tarafın-
Eğer MÖ 300 yıllarında (felsefenin altın çağı olduğu söylenir) ka-
dan bir kenara itilir. Ve otuz yıl kadar sonra çocuklar evden ayrılıp
dim Atinada yaşayan biri olsaydım ve ölüm paniği yaşasam ya da bir
profesyonel kariyerlerin bitiş noktaları görünmeye başlarken orta yaş
kâbus görseydim zihnimi korkunun ağlarından kurtarmak için kime
krizi başlar ve ölüm anksiyetesi bir kez daha büyük bir güçle ortaya
başvururdum? Büyük olasılıkla kadim Atina'nın bir kesimi olan ve
çıkar. Hayatımızın doruk noktasına ulaşıp önümüzdeki yola bakarken
önemli felsefe okullarının bulunduğu meydana giderdim. Platonun
yolun artık yukarı doğru değil, aşağıya doğru gittiğini fark ederiz. Bu
kurduğu ve şimdi yeğeni Speusippos tarafından idare edilen Akade-
andan itibaren ölümle ilgili kaygılar artık aklımızdan hiç çıkmaz.
mi'nin yanından geçerdim. Ayrıca bir zamanlar Platonun öğrencisi
Her anı ölümün tamamen farkında olarak yaşamak hiç kolay değil- olan, ama felsefi açıdan onun halefi olamayacak kadar farklı olan Aris-
dir. Bu, güneşe dosdoğru bakmaya benzer: fazla dayanamazsınız. Ha- toteles'in okulu olan Lykeion'u da geçerdim. Stoacıların ve Kyniklerin
yatımızı korkudan donmuş bir şekilde geçiremeyeceğimiz için ölüm okullarını geçer, öğrenci arayışındaki gezgin filozoflara aldırmazdım.
korkusunu yumuşatacak yöntemler üretiriz. Çocuklarımız aracılığıyla Sonunda Epikouros'un Bahçelerine ulaşır ve sanırım orada aradığım
kendimizi geleceğe yansıtırız; zenginleşir, ünlü olur, hayatta her za- yardımı bulurdum.
mankinden daha fazla yer kaplarız; saplantılı, koruyucu ritüeller geliş-
Bugün ölüm anksiyetesiyle baş edemeyen insanlar nereye başvuru-
tiririz; ya da nihai kurtarıcıya karşı konulmaz bir inanç geliştiririz.
yor? Bazıları ailelerinden ve arkadaşlarından yardım alıyor; diğerleri
Ölüme karşı bağışıklığı olduğuna inanan bazı insanlar kahramanca dini kurumlardan ya da terapiden: kimileriyse elinizdekine benzer ki-
bir hayat yaşar, başkalarının ya da kendi güvenliklerini hiçe sayarlar. taplara başvuruyor. Ölüm yüzünden dehşete düşen pek çok insanla
Bazılarıysa sevdikleri biriyle, bir davayla, bir cemaatle ya da bir ilahi çalıştım. Bu tür terapötik çalışma yaparak geliştirdiğim gözlemlerin,

12
13
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜMCÜL YARA

«İn mu cin m ve müdahalelerin ölüm anksiyetelerinin üstesinden ken- fikirler tek başlarına, ölümü kuşatan dehşete karşılık gelmez. Ölüme
ılı lı.i'.ınn gelemeyen kişilere yardım ve içgörü sağlayacağına inanıyo- bakarken en büyük yardımcımız fikirlerin ve insani bağların sinerj isi-
rum. dir, ben de bu sinerjiyi gündelik hayatımıza uygulamak için pek çok
Hu ilk bölümde ölüm korkusunun başta ölümlülükle doğrudan pratik yol öneriyorum.
İlişkili görünmeyen problemler yarattığını vurgulamak istiyorum. Bu kitap yardım için bana gelenlere yönelik gözlemlerime dayanan
Ölüm genellikle gizlenen bir etkiyle çok geniş bir alana uzanabilir. bir bakış açısı sunuyor. Ama gözlemci her zaman gözlenen şeyi etkile-
Ölüm korkusu çoğu insanı tamamen hareket edemez hale getirse bile, diği için altıncı bölümde gözlemciyi inceliyor ve ölümle ilgili dene-
bu korku genellikle gizlenir ve insanın ölümlülüğüyle bir ilgisi görün- yimlerimi ve ölümlülük hakkındaki tutumlarımı sunuyorum. Ben de
meyen semptomlarla ifade edilir. ölüm anksiyetesiyle boğuşuyorum. Ve bütün kariyeri boyunca ölüm
Freud psikopatolojinin insanın cinselliğini bastırmasının bir sonu- anksiyetesiyle çalışan bir profesyonel ve ölümün tehditkârca yaklaştığı
cu olduğuna inanıyordu. Ben bu görüşün çok dar olduğuna inanıyo- biri olarak ölüm anksiyetesiyle ilgili deneyimlerim konusunda samimi
rum. Klinik çalışmalarımda insanın yalnızca cinselliğini değil, bütün ve açık olmak istiyorum.
yaratılmış benliğini ve özellikle sonlu doğasını da bastırabileceğini öğ- Yedinci bölümde terapistlere rehberlik yapıyorum. Çünkü tera-
rendim. pistler büyük oranda ölüm anksiyetesiyle doğrudan çalışmaktan kaçı-
İkinci bölümde örtülü ölüm anksiyetesini tanımanın yollarını irde- nırlar. Belki de bunun nedeni kendi ölüm anksiyeteleriyle yüzleşmeye
liyorum. Çoğu insanın ölüm anksiyetesiyle körüklenen anksiyete, isteksiz oluşlarıdır. Ama daha da önemlisi mesleğe ilişkin okullar va-
depresyon ve buna benzer semptomları vardır. Bu ve sonraki bölüm- roluşçu yaklaşım konusunda yok denebilecek kadar az eğitim verir ve
lerde, söylemek istediklerimi filmler ve edebiyat eserlerinin yanı sıra genç terapistler bana genellikle ölüm anksiyetesini fazla sorgulamadık-
çalışmalarımdan aldığım klinik vaka öyküleri ve uygulamalarla örnek- larını, çünkü aldıkları cevaplarla ne yapacaklarını bilmediklerini söy-
lendireceğim. lerler. Ölüm anksiyetesiyle kafaları karışanlara yardımcı olmak için te-
Üçüncü bölümde ölümle yüzleşmenin hayatın bütün anlamını yok rapistlerin yeni fikirlere ve hastalarıyla yeni tip ilişkilere gereksinimle-
eden bir kederle sonuçlanmasının gerekmediğini göstereceğim. Tam ri vardır. Bu bölümü terapistlere yönelik hazırlamama rağmen mesleki
tersine daha dolu bir hayat yaşamak için bir bilinçlenme deneyimi ola- dilden kaçındım. Bu yüzden metnin göz atan herkes için yeterince an-
bilir. Bu bölümün esas tezi şudur: ölümün fizikselliği bizi yok etse de, laşılır olduğunu umuyorum.
ölüm fikri bizi esirger.

Dördüncü bölümde ölüm korkusuyla baş etmek için filozoflar, te-


Neden bu nahoş, ürkütücü konuyu seçtiğimi sorabilirsiniz. Neden
rapistler, yazarlar ve sanatçılar tarafından ortaya konan etkileyici fikir-
güneşe doğrudan bakıyorum? Neden yüzyıl önce psikiyatrları uyaran
ler anlatılıyor ve tartışılıyor. Ama Beşinci bölümde ifade edildiği gibi

14 15
0 647
ÖLÜMCÜL YARA
GÜNEŞE 11AKMAK

Aıııcıll m | >-. ı KI y. 1111 •. 11111 • saygıdeğer duayeni Adolph Meyer'in, "Kaşın- inanıyorum.

ın. ı\.ııı yıı! I .1 mı.iyin." şeklindeki tavsiyesini dinlemedim?1 Neden Bu yüzden bu kitabı bir umut ışığı olarak sunuyorum. Ölüme doğ-

lı.ı\.ıiııı rıı lnıkııııç, eıı karanlık ve en değişmez özelliğiyle boğuşuyo- rudan bakmanıza ve bunu yaparken yalnızca duyduğunuz dehşeti ha-

ııııir' (in çekini de son yıllarda kontrollü bakımın, kısa terapinin, fifletmekle kalmayıp hayatınızı zenginleştireceğinize güçlü bir şekilde
M 1111 >11 >ıtı kontrolünün ve düşünme kalıplarını değiştirme girişimleri- inanıyorum.
ortaya çıkışı yalnızca bu at gözlüğü takmış bakış açısını şiddetlen-
dirmiştir.
Ancak ölüm kaşınır. Hem de her zaman; her zaman bizimle birlik-
tedir, bazı iç kapıları tırmalar, bilinç zarının hemen altında zorlukla
duyulacak şekilde hafifçe uğuldar. Burası endişelerimizin, streslerimi-
zin ve çatışmalarımızın kaynağıdır ve sızıntı yapan çeşitli semptomlar
gizli ve kılık değiştirmiş bir şekilde ortaya çıkar. 2
Çok uzak olmayan bir gelecekte ölecek birisi ve onlarca yılı ölüm
anksiyetesiyle uğraşarak geçirmiş bir psikiyatr olarak ölümle yüzleş-
menin rahatsız edici Pandora'nm kutusunu açmamızı değil, hayata da-
ha zengin, daha şefkatli bir tarzda yeniden girmemizi sağlayacağına

1 Adolph Meyer'in Jerome Frank tarafından alıntılanmış yazısı, personal


communication, 1979.
2 Ölüm anksiyetesi üzerine çok geniş ve aktif bir deneysel araştırma alam
mevcut (büyük bölümü "Korku Yönetim Kuramı" destekleyicilerinden gel-
mektedir). Bu alan ölüm anksiyetesinin her yerde bulunabileceğini ve kişi-
lik özellikleri, inançlar, davranış ve insanın kültürel dünya görüşünün
inatçılığından ve geçerli standartlarından oluşan olağanüstü derecede geniş
bir yelpazede bulunan özsaygı üzerindeki geniş etkilerini göstermektedir.
Şu kaynaklara bakabilirsiniz:
S. Solomon, J. Greenberg, ve T. Pyszczynski, "Pride and Prejudice: Fear of
Death and Social Behaviour." Current Directions in Psychological Science,
2000, 9(6), 200 204; T. Pyszczynski, S. Solomon, J. Greenberg, In the Wake
of 9/11: The Psychology of Terror. Washington, D.C.: American Psychologi-
cal Association, 2002.

17
16
ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

2. B ö l ü m mak; başka biri, sevdiği bir insanı bir daha görmemek, duymamak ya
da ona dokunmamaktan korkar; bütün arkadaşları yukarıdayken top-
ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA rak altında olmanın acısını hisseder. Ailesine, arkadaşlarına, kendi
dünyasına neler olacağını hiç bilmese de hayat tıpkı daha önce olduğu
gibi devam edecektir.
Hepimiz her gece uykuya dalarken ya da anestezi altında bilinci-
mizi kaybederken ölümü tadarız. Yunan sözcük dağarcığında ölüm ve
Ölüm her şeydir.
uyku, yani Thanatos ve Hypnos ikiz kardeştir. Çekoslavak varoluşçu
Ve hiçbir şeydir.
yazar Milan Kundera da unutma edimiyle ölümü önceden tattığımızı
Solucanlar kıvrılarak içeri girer, kıvrılarak dışarı çıkar. ileri sürer 1 : "Çoğu insanı ölüm konusunda dehşete düşüren şey gele-
ceğin kaybı değil, geçmişin kaybıdır. Aslında unutma davranışı haya-
tın içinde her zaman var olan bir ölüm biçimidir."

er insan ölümden kendi tarzında korkar. Bazı insanlar için ölüm Çoğu insan için ölüm anksiyetesi açık, kolayca tanınabilir, ama st-

H anksiyetesi hayatın arka planındaki müziktir ve her etkinlik o


anın bir daha asla gelmeyeceğini düşündürür. Eski bir film bile için-
res yaratan bir durumdur. Bununla birlikte diğer insanlar için ölüm
korkusu gizli ve örtülüdür, başka semptomların ardına gizlenir ve yal-
deki bütün aktörlerin artık toprak olduğunu düşünmeden edemeyen- nızca keşif, hatta kazı işlemiyle tanımlanır.
ler üzerinde çok güçlü bir etki bırakır.
Bazı insanlar için anksiyete daha gürültücü, daha zaptolunmazdır
ve sabahın üçünde patlayarak kişiyi ölüm hayaletinin karşısında nefes A Ç I K Ö L Ü M ANKSİYETESİ

alamaz halde bırakır. Bu insanlar etraflarındaki herkes gibi kendileri-


Çoğumuz ölümle ilgili anksiyeteyi kötülük, terk edilme veya yok
nin de yakında öleceği düşüncesiyle kuşatılırlar.
olma korkusuyla birleştiririz. Bazıları ebediyetin büyüklüğü, sonsuza
Yaklaşan ölümle ilgili belirli bir fantezi bazı insanların peşini bı- dek ölü kalma fikri karşısında sendeler; bazılarıysa var olmama duru-
rakmaz: kafalarına doğrultulmuş bir silah, Nazi idam mangası, üzerle- munu kavramada zorluk çekip öldükten sonra nerede olacakları soru-
rine doğru gelen bir lokomotif, köprüden veya gökdelenden düşmek sunu düşünüp dururlar; kimileri bütün kişisel dünyalarının yok olma-
gibi. sının verdiği dehşete odaklanır; kimileriyse ölüm anksiyetesi nöbetleri
Ölüm senaryoları daha göz kamaştırıcı biçimler de alabilir: tabutta
kilitli kalmak, burun delikleri toprakla dolu bir şekilde ölü, ama her 1 Philip Roth, Shop Talk: A Writer and His Colleagues and Their Work. Boston:
şeyin farkında olarak karanlıkta sonsuza dek uyanık bir şekilde yat- Houghton Mifflin, 2001, s. 97.

18 19
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

geçiren otuz iki yaşındaki bir kadından gelen elektronik postada ifade Bu. genç kadının sözlerinde birkaç ana tema var: ölümün onun için
edildiği gibi ölümün kaçınılmazlığı konusuyla boğuşur: kişisel hale gelmesi; ölümün artık belki olabilecek bir şey veya yalnızca
başkalarının başına gelen bir şey olmaması; ölümün kaçınılmazlığının
Sanırım en güçlü duygular ölecek olanın Yaşlı-Bayan-Ben veya
bütün hayatı anlamsız hale getirmesi. Fiziksel bedeninden ayrı olarak
Ölümcül-Hasta-ve-Ûlmeye-Hazır-Ben değil de BEN olduğum gerçe-
var olan ölümsüz ruh fikrinin pek mümkün olmadığını düşünüyor ve
ğini fark etmemden kaynaklanıyor. Sanırım ölümü hep kaçamak
ölümden sonra hayat kavramıyla bir rahatlığa ulaşamıyor. Aynı za-
olarak düşündüm, mutlaka olacak bir şey değil de, belki olabile-
manda ölümden sonraki bilinçsizlik fikrinin doğum öncesi bilinçsiz-
cek bir şey olarak gördüm. Güçlü bir panik nöbetinden sonra haf-
likle aynı olup olmadığı sorusunu da ortaya atıyor (bu aynı zamanda
talarca ölümü her zamankinden daha yoğun bir şekilde düşündüm
iîpikouros'la ilgili tartışmamızda tekrar ortaya gelecek olan önemli bir
ve artık biliyorum ki ölüm belki olabilecek bir şey değil Korkunç
noktadır).
bir hakikati fark ettiğimi ve bundan asla geri dönemeyeceğini hisset-
tim. Ölüm panikleri geçiren bir hasta ilk seansımızda bana şu şiiri ver-
di:
Bazıları korkularını daha ileri götürüp dayanılmaz bir sonuca va-
Ölüm her yerde.
rırlar: ne dünyalarının ne de ona dair anıların hiçbir yerde var olma-
Varlığı canımı sıkıyor,
yacağına inanırlar. Sokakları, aile toplantıları, anne babaları, çocukla-
Beni yakalıyor; yönetiyor.
rı, yazlıkları, liseleri, en sevdikleri kamp yerleri - hepsi onların ölüm-
leriyle birlikte yok olacaktır. Hiçbir şey sabit, hiçbir şey kalıcı değildir. Istırapla feryat ediyorum.

Böylesine çabuk kaybolan bir hayatın nasıl bir anlamı olabilir ki? Hayatıma devam ederken.

Mektup şöyle devam ediyor: Yok oluş her geçen gün yaklaşıyor.

Birden anlamsızlığın farkına vardım - yaptığımız her şeyin nasıl Geride iz bırakmaya çalışıyorum
unutulmaya mahkûm olduğunun, gezegenin sonunda öleceğinin. Bir anlamı olacak;
Anne babamın, kardeşlerimin, erkek arkadaşımın ve arkadaşları- Anı yaşıyorum.
mın ölümünü hayal ettim. Sık sık hayali ya da varsayıma dayalı bi- Yapabileceğim en iyi şey.
rinin değil de, BENİM kafatasımın ve kemiklerimin bir gün bedeni-
Ama ölüm hemen altında,
min içinde değil de dışında olacağını düşünüyorum. Bu düşünce in-
Bir çocuk battaniyesi gibi
sanı allak bullak ediyor. Bedenimden ayrı bir varlık olma fikri bana
Rahatlığına sığındığım
pek uymuyor ve kendimi yok olmayan ruh fikriyle teselli edemiyo-
rum. O koruyucu sahte görüntünün.

20 21
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

Bu battaniye korumuyor uyanıyor, kendi ölümüyle ilgili düşünceler karşısında tir tir titriyordu.
Gecenin sessizliğinde Kendisinin yok olduğunu, sonsuza dek karanlıkta sendelediğini, yaşa-
Dehşet geri döndüğünde. yan dünya tarafından tamamen unutulduğunu düşünüyordu. Sonun-
da her şey mutlaka yok olacaksa hiçbir şeyin gerçekten anlamlı olma-
Daha fazla benlik olmayacak
dığını kendine söylüyordu.
Nefes almak için,
Bu tür düşünceler çocukluğundan beri peşini bırakmıyordu. Beş
Yanlışı düzeltmek için,
yaşındayken yaşadığı ilk epizodu canlı bir şekilde hatırlıyordu. Ölüm
Tatlı üzüntüyü hissetmek için.
korkusuyla anne babasının yatak odasına koşmuş, annesi ona hiç
Ama dayanılmaz kayıp
unutmadığı iki şey söyleyerek rahatlatmıştı:
Farkında olmadan geliyor.
"Önünde uzun bir hayat var ve bunları şimdi düşünme-
Ölüm her şeydir
nin bir anlamı yok."
Ve hiçbir şey.
"iyice yaşlanıp ölüme yaklaştığında, ya huzur içinde ola-

Aslında son iki dizesinde ifade ettiği düşünceler onun peşini bırak- caksın ya da hasta; her iki durumda da ölümü iyi kar-

mıyordu: Ölüm her şeydir / Ve hiçbir şey. Hiçbir şey olma düşüncesinin şılayacaksın."

onu tüketip, her şey haline geldiğini söylüyordu. Ama şiirde iki önem- Jennifer hayatı boyunca annesinin bu rahatlatıcı sözlerine güvendi
li rahatlatıcı düşünce var: geride iz bırakarak hayatının anlam kazan- ve atakları iyileştirmek için de ilâve stratejiler geliştirdi. Kendi kendi-
ması ve yapabileceği en iyi şeyin anı kucaklamak olması. ne ölümü düşünüp düşünmemenin onun seçeneği olduğunu hatırlatı-
yordu. Veya iyi deneyimleriyle ilgili anılarını -çocukluk arkadaşlarıyla
gülüşmelerini, kocasıyla Rockiesde yürürken ayna gibi göllere ve ince,
Ö L Ü M KORKUSU uzun bulutlara hayranlıkla bakmasını, çocuklarının güneşten yanmış
BAŞKA BİR ŞEYIN DUBLÖRÜ DEĞILDIR yüzlerini öpüşünü- hatırlamaya çalışıyordu.

Psikoterapistler genelde hatalı bir şekilde, açık ölüm korkusunun Ama yine de ölüm korkusu başına bela olmaya devam etmiş ve

gerçekte ölümün kendisiyle ilgili bir kaygı olmayıp başka bir problemi mutluluğunun çoğunu alıp götürmüştü. Birkaç terapiste danışmıştı,

maskelediğini düşünürler. Yirmi dokuz yaşındaki emlak uzmanı Jen- ama fazla yardımlarını görmemişti. Çeşitli ilaçlar atakların yoğunluğu-

nifer'ın başına gelen de buydu. Hayatı boyunca geceleri gelen panik nu hafifletmiş, ama sıklığını azaltmamıştı. Terapistleri onun ölüm kor-

atakları önceki terapistleri tarafından gerçek anlamıyla ele alınmamış- kusuna hiç odaklanmamışlardı, çünkü bunun başka bir kaygının yeri-

tı. Jennifer geceleri sık sık ter içinde, gözleri tamamen açık bir şekilde ne geçtiğine inanıyorlardı. Ben önceki terapistlerin hatalarını tekrarla-

20 23
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

mamaya karar verdim. Kafalarının Jennifer'm beş yaşında görmeye rincisi, ölümle ilgili kişisel bir deneyimimiz yoktur ve ikincisi, var ol-
başladığı güçlü bir şekilde yinelenen rüyalarla karıştığına inanıyorum. mayışımızı düşünmek bizim için mümkün değildir.
Freud I. Dünya Savaşı sonrasında yazdığı "Ölüme Karşı Tutumları-
Bütün ailem mutfakta. Masada bir kâse solucan var. Babam beni onları
mız" gibi kısa ve sistematik olmayan makalelerinde ölüm hakkında ol-
avcuma alıp sıkmam ve içlerinden çıkan sütü içmem için zorluyor.
dukça etkileyici ve bilgece yazmış olmasına rağmen 4 ölümü, gelenek-
Danıştığı her terapiste göre sütlerini çıkarmak için solucanları sık- sel psikanalitik kuram içinde Robert Jay Lifton'm ifadesiyle, "etkisiz
mak anlaşılır bir şekilde penis ve meni anlamına gelmişti; sonuç ola- hale getirmesi"5 sonraki kuşak terapistleri büyük ölçüde etkilemiş,
rak her biri babası tarafından cinsel tacize uğrayıp uğramadığını sor- odak noktasını ölümden uzaklaştırarak, ölümün bilinçdışmda temsil
gulamıştı. Benim ilk düşüncem de bu yönde oldu. Ama Jennifer'm bu ettiğine inandıkları şeye, özellikle terk edilme ve kastrasyon korkusu-
tür soruların terapiyi nasıl yanlış yöne götürdüğünü söylemesiyle bu na yöneltmelerine neden olmuştur. Gerçekten de geçmişe yapılan psi-
düşüncemden vazgeçtim. Jennifer'm babası son derece ürkütücü ve kanalitik vurgunun, gelecek ve ölümle yüzleşmekten geri çekilme ol-
sözel anlamda tacizkâr olsa da ne Jennifer ne de kız kardeşleri herhan- duğu iddia edilebilir.6
gi bir cinsel taciz olayı hatırlamıyordu. Jennifer'la çalışmamın en başından itibaren ölüm korkularını açık-
Önceki terapistlerinin hiçbiri ölüm korkusunun her an var oluşu- ça incelemeye giriştim. Hiç dirençle karşılaşmadım: Jennifer çalışmaya
nun ciddiyetini ve anlamını incelememişti. Bu sık rastlanan hata çok hevesliydi ve Varoluşçu Psikoterapi adlı kitabımı okuduğu ve hayatın
saygın bir geleneğe dayanıyor, kökleri psikoterapinin ilk yayınma, varoluşsal gerçekleriyle yüzleşmek istediği için beni görmeyi seçmişti.
Freud ve Breuer'in 1895'teki Histeri Çalışmaları'm kadar uzanıyor. Terapi seanslarımız onun ölümle ilgili düşünceleri, anıları ve fantezile-
Metnin dikkatle okunması 2 sonucunda ölüm korkusunun Freud'un ri üzerine yoğunlaştı. Ölüm panikleri sırasında düşüncelerini ve rüya-
hastalarının hayatlarına hâkim olduğunu görüyoruz. Freud'un, nevro- larını dikkatle not almasını istedim.
zun kökenlerinin çeşitli bilinçdışı, ilkel, içgüdüsel güçler arasındaki Fazla beklemesi gerekmedi. Yalnızca birkaç hafta sonra Nazi döne-
çatışmaya dayandığını açıkladığı daha sonraki yazıları olmasa, ölüm
korkusunu incelememiş olması şaşırtıcı olabilirdi. Freud, bilinçdışm- don: The Hogarth Press, 1936. (İlk olarak 1926'da yayımlanmış.)
da bir temsili olmadığı için ölümün nevrozun oluşumunda bir rol oy- 4 S. Freud, "Thoughts for the Time on War and Death: Our Attitudes
Toward Death," Collected Papers of Sigmund Freud, Cilt. 4; London: Hogarth
nayamayacağını yazmıştır. Bunun için iki neden öne sürüyordu 3 : bi-
Press, 1925, Ayrıca bkz. 1. Yalom, Ebcistential Psychotherapy, New York: Ba-
sic Books, 1980, s. 64-69.
2 Daha fazla ayrıntı için Studies in Hysteria'nın son baskısına yazdığım önsöze 5 Robert Jay Lifton, The Broken Connection, New York: Simon and Schuster,
bakın. J. Breuer ve S. Freud, Studies in Hysteria (çeviri J. Strachey) New 1979.
York: Basic Books, NY, 2000. (İlk olarak 1895'te yayımlanmış.) 6 D. Spiegel, "Man as Timekeper: Philosophical and Psychotherapeutic Issu-
3 S. Freud, (çeviri James Strachey), Inhibitions, Symptoms, and Anxiety', Lon- es." American Journal of Psychoanalysis, 1981, 41(5), 14.

20 25
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

mine dair bir film seyrettikten sonra ciddi bir ölüm paniği yaşadı. Üzerini toprak ve taşla doldururlar,
Filmde tasvir edilen hayatın mutlak gelgeçliği onu derinden sarsmıştı. Bir hafta her şey yolunda gider,
Masum rehineler keyfi bir şekilde seçilip öldürülüyordu. Tehlike her Ve sonra tabut sızdırmaya başlar!
yerdeydi: hiçbir yer güvenli değildi. Çocukluğunda yaşadığı evle ilgili Solucanlar girer, solucanlar çıkar,
benzerlikler onu çok etkilemişti: babasının öngörülemeyen öfke epi-
Solucanlar burnunda oyun oynar.
zotlarının yarattığı tehlike, saklanacak bir yer olmadığı ve kurtuluşu
Gözlerini yerler, burnunu yerler,
yalnızca görünmezlikte -yani olabildiğince az şey söyleyip az şey iste-
Ayak parmaklarının arasındaki pelteyi yerler.
m e - arama hissi.
Yuvarlak gözlü bir solucan,
Kısa süre sonra çocukluğunda yaşadığı evi yeniden ziyaret etti ve
Karnına girer ve gözlerinden çıkar,
önerdiğim gibi anne babasının mezarında meditasyon yaptı. Bir hasta-
Karnın yapışkan yeşile döner,
dan mezarda meditasyon yapmasını istemek7 radikal bir şeymiş gibi
İrin krema gibi dışarı akar.
görünebilir, ama Freud 1895'te hastalarına aynı talimatları verdiğini
anlatıyor. Jennifer babasının mezarının başında dikilirken birden Bir dilim ekmeğe sürersin,

onunla ilgili garip bir şey aklına gelmişti: "Mezarda ne kadar üşüyor- İşte öldükten sonra yediğin budur.

dun" Şarkıyı söylerken ablalarının (Jennifer en küçükleriydi) onun gözle


Bu garip düşünce üzerine konuştuk. Sanki çocukluğunda ölümle görülür, elle tutulur sıkıntısına aldırmadan bu şarkıyı tekrar tekrar
ilgili düşündüğü akıl dışı öğeler (örneğin, ölünün soğuğu hissedebil- söyleyerek ona nasıl takıldıklarına dair anılar aklına geldi.
mesi), imgeleminde yetişkin akılcılığıyla yan yana bulunuyor gibiydi. Bu şarkıyı hatırlamak Jennifer için solucanların sütünü içmesiyle
Bu seanstan sonra eve giderken çocukluğunda popüler olan bir ilgili yinelenen rüyasının seksle değil, çocukluğunda yaşadığı ölüm,
şarkı aklına geldi ve söylemeye başladı. Bütün sözlerini hatırlayabil- irlılike ve emniyet eksikliği hissiyle ilgili olduğunu anlamasını sağla-
mesine çok şaşırmıştı: yan bir aydınlanma noktası oldu. Çocukluktaki ölüm düşüncesini
dondurulmuş bir gerçeklik gibi sakladığı içgörüsü, terapide Jennifer'a
Bir cenaze arabası geçerken hiç düşündün mü,
yeni bakış açıları sağladı.
Sırada senin olabileceğini?
Seni büyük beyaz bir çarşafa sarıp
Yerin bir buçuk metre altına gömeceklerini. Ö R T Ü L Ü Ö L Ü M ANKSİYETESİ
Seni büyük siyah bir kutuya koyarlar,
Örtülü ölüm anksiyetesini açığa çıkarmak için bir hafiye gerekebi-
1 J. Breuer ve S. Freud, 1895/2000. > lir, ama terapide olsun olmasın genellikle herkes kendisi üzerinde dü-

20 27
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

şünerek bu örtüyü açabilir. Ölüm düşünceleri, bilinçli zihninizden ne bir şeye bağlar. Susan'm hikâyesi, bir kişi bir olay hakkında orantısız
kadar gizlenmiş olursa olsun rüyalarınıza sızabilir. Her kâbus, ölüm derecede yüksek anksiyete duyduğunda bu kavramın nasıl işe yaradı-
anksiyetesinin tutulduğu yerden çıkıp kişiyi tehdit ettiği bir rüyadır. ğına güzel bir örnektir.
Kâbuslar uyuyan kişiyi uyandırıp hayatını risk. altındayken betim- Titiz, verimli, orta yaşlı bir mali müşavir olan Susan patronuyla ya-
ler, kişi hayatını kurtarmak için bir katilden kaçıyordur veya yüksek şadığı bir çatışma yüzünden bana başvurdu. Birkaç ay görüştük ve so-
bir yerden düşüyordur veya ölümcül bir tehditten saklanıyordur ya da nunda işinden ayrılıp rekabetçi, oldukça başarılı bir firma kurdu.
gerçekten ölüyordur. Birkaç ay sonra acil bir randevu istemek için beni aradığında sesini
Ölüm rüyalarda genellikle sembolik biçimde görünür. Örneğin zor tanıdım. Normalde iyimser ve kendine hâkim olan Susan'm sesi
gastrit problemleri ve mide kanseriyle ilgili hipokondriyal kaygılan titriyor ve paniğe kapılmış gibi geliyordu. Onu aynı gün daha geç bir
olan orta yaşlı bir adam rüyasında egzotik bir Karayip adasına giden saatte gördüm ve görünüşü karşısında endişelendim: her zaman sakin
bir uçakta ailesiyle birlikte olduğunu görebilir. Sonraki sahnede ken- ve modaya uygun giyinirken şimdi saçı başı dağılmış ve huzursuzdu,
disini mide ağrısıyla iki büklüm olmuş yatarken görür. Dehşet içinde gözleri kızarmış, ağlamaktan şişmişti ve boynunda hafif kirli bir ban-
uyanıp uçakta olmamasının ve egzotik geziyi kaçırmasının anlamını daj vardı.
kavrar; mide kanserinden ölmüştür ve hayat onsuz devam ediyordur. Duraksayarak hikâyesini anlattı. İyi bir işi olan sorumluluk sahibi
Son olarak, belirli yaşam olaylarının neredeyse her zaman ölüm yetişkin oğlu George uyuşturucu suçundan hapisteydi. Polis onu basit
anksiyetesini uyandırdığını söylemeliyim: örneğin ciddi bir hastalık, bir trafik kontrolü için durdurmuş ve arabasında kokain bulmuştu.
bir yakının kaybı, kişinin temel güvenliğine yönelik engellenemez bü- Testlerde uyuşturucu kullandığı ortaya çıkmıştı. Daha önce de alkollü
yük bir tehdit - tecavüze uğramak, boşanmak, üzerine ateş edilmesi, araba kullanma cezası yüzünden eyalet destekli bir iyileşme progra-
soyulmak. Bu tür olaylar hakkında düşünmek genellikle açık ölüm mında bulunduğu ve bu uyuşturucuyla ilgili üçüncü suçu olduğu için
korkularının ortaya çıkışıyla sonuçlanır. bir ay hapse mahkûm olmuş ve on iki aylık uyuşturucu rehabilitasyon
programına katılması zorunlu kılınmıştı.
Susan dört gündür ağlıyordu. Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor ve
NEDENI BELLI OLMAYAN ANKSİYETE ASLINDA işe gidemiyordu (yirmi yıldır bu ilk kez oluyordu). Geceleri oğlu ile il-
Ö L Ü M ANKSIYETESIDIR gili gördüğü korkunç hayaller ona işkence ediyordu. Bu hayallerde
oğlu leş gibiydi, kahverengi bir kesekâğıdmdaki şişeden durmadan iç-
Yıllar önce psikolog Rollo May nükteli bir ifadeyle, nedeni belli ol-
ki içiyor, dişleri çürüyor ve bir çöplükte ölüyordu.
mayan anksiyetenin bir şeye bağlı anksiyete olmaya çalıştığını söyle-
"Hapishanede ölecek," dedi bana ve oğlunu kurtarmak için dene-
miştir. Başka bir deyişle, hiçlikle ilgili anksiyete kendim hızla somut
diği her yolu anlattı. Oğlunun sonsuz umut vaat eden çocukluk fotoğ-

20 29
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

raflarına bakmak onu öldürüyordu - kıvırcık sarı saçları, neşeli gözle- siyetesinin büyük bir kısmının başka bir kaynaktan geldiğinden şüp-
riyle melek gibiydi. helenmeye başlamıştım.
Susan normalde kendisini son derece becerikli olarak görürdü, işe Özellikle Susan'm derin çaresizlik hissi karşısında şaşkına dön-
yaramaz ve uçarı ebeveynlerine rağmen başarıya ulaşmış, kendini yok- müştüm. Kendisini her zaman son derece becerikli biri olarak görür-
tan yaratmış bir kadındı. Ama bu durumda kendini tamamen çaresiz dü ve şimdi bu hayal paramparça olmuştu - oğlu için yapabileceği
hissediyordu. hiçbir şey yoktu (kendisini oğlunun hayatından çekip çıkarmak dışın-

"Bunu bana neden yaptı?" diye soruyordu. "Bu bir isyan, onun için da).

yaptığım planlara yönelik bilinçli bir sabotaj. Başka ne olabilir ki? Ona Ama George neden onun hayatında bu kadar merkezi bir yer oluş-
her şeyi, başarı için gerekli her aracı vermedim mi - en iyi eğitim, te- turuyordu? Evet, George onun oğluydu. Ama bundan fazlası vardı.
nis, piyano, binicilik dersleri? Bunların karşılığını bu şekilde mi ödü- Çok fazla merkezdeydi. Sanki bütün hayatı oğlunun başarısına dayanı-
yor? Hele verdiği utanç - arkadaşlarımın öğrendiğini bir düşünün!" yordu. Ona pek çok ebeveyn için çocuklarının nasıl bir ölümsüzlük
Susan arkadaşlarının başarılı çocuklarını düşündükçe içi kıskançlıkla projesini temsil ettiğini anlattım. Bu düşünce onun ilgisini çekti. Geor-
kavruluyordu. ge aracılığıyla kendisini geleceğe taşımayı umduğunu kabul etti, ama

İlk yaptığım ona zaten bildiği şeyleri hatırlatmak oldu. Oğlunun şimdi bu fikri terk etmesi gerektiğini anlamıştı:

çöplükteki hayali gerçekçi değildi, ortada bir felaket yokken durumu "O, bunun altından kalkabilecek kadar sağlam değil," dedi.
öyle görüyordu. Her şey göz önünde bulundurulduğunda oğlunun "Bunun altından kalkabilecek kadar sağlam bir çocuk var mıdır?"
ilerleme kaydettiğini belirttim: iyi bir rehabilitasyon programındaydı, diye sordum. "Ve dahası, George bu işi hiçbir zaman üstlenmedi - bu
mükemmel bir terapistten özel bir terapi alıyordu. Bağımlılıktan kur- yüzden onun bu davranışının, tekrar uyuşturucuya dönmesinin senin-
tulmak hiçbir zaman kolay olmazdı: birden fazla geri dönüş kaçınıl- le bir ilgisi yok!"
mazdı. Kuşkusuz Susan bunları biliyordu - kısa bir süre önce oğlu- Seansın sonuna doğru boynundaki bandajı sordum, boynunu ger-
nun iyileşme programında tam bir hafta geçirmişti. Üstelik kocası da dirme ameliyatı geçirdiğini söyledi. Ameliyat hakkında biraz daha so-
onun, oğullarıyla ilgili endişelerini paylaşmıyordu. ru sorduğumda sabırsızlanıp oğluyla ilgili konuya geri dönmeye çalıştı
Ayrıca "George bunu bana niye yaptı?" sorusunun da akılcı olma- - beni görmeye gelmesinin nedeni oydu.
dığını biliyordu ve ben kendisini bu resimden çıkarması gerektiğini Ama ben ısrar ettim.
söylediğimde onaylayarak başını salladı. Oğlunun uyuşturucuya geri "Ameliyat olma kararını biraz daha anlat."
dönüşünün onunla bir ilgisi yoktu. "Şey, yaşlanmanın vücuduma yaptıklarından nefret ediyorum -
Her anne oğlunun yeniden uyuşturucu kullanmasına ve hapse gir- göğüslerim, yüzüm, özellikle de sarkan boynum. Ameliyat kendi ken-
mesine üzülürdü, ama Susan'm tepkisi biraz aşırı görünüyordu. Ank- dime verdiğim doğum günü hediyesiydi."

20 31
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

"I laııgi doğum günü?" İşe yarayabilecek her şeyi dahil etmek istediğimden Susan çıkar-
Büyük harfle doğum günü. Altmış numara. Geçen hafta." ken şunu da söyledim: "Bu oğlumun ikinci evliliği Susan. Boşanması
t ) altmışında olmak ve zamanının tükendiğini fark etmek hakkın- sırasında çok kötü bir dönemden geçtiğimi hatırlıyorum - bir ebeveyn
da konuştu (ben yetmiş olmak hakkında). Sonra durumu özetledim: olarak kendini çaresiz hissetmek korkunç bir şey. Bu yüzden dene-
"Anksiyetenin aşırı olduğundan eminim, çünkü zihninin bir tarafı yimlerime dayanarak senin kendini ne kadar korkunç hissediyor ola-
bağımlılık tedavisinin her türünde geri dönüşler olduğunu çok iyi bili- bileceğini biliyorum. Çocuklarımıza yardım etme arzusu yapımızda
yor. Bence anksiyeten başka bir yerden geliyor ve yer değiştirerek Ge- var."
orge'a yükleniyor." Sonraki iki hafta George'a daha az zaman ayırıp daha çok Susan'ın
Susan'ın hararetle onaylamasıyla sözlerime devam ettim, "Anksiye- kendi hayatına odaklandık. George'la ilgili anksiyetesi çarpıcı şekilde
tenin büyük bir kısmının George değil, kendin hakkında olduğunu azalmıştı. George'un terapisti Susan ve George'un birkaç hafta için te-
düşünüyorum. Altmışıncı doğum gününle, yaşlandığına dair farkmda- ması kesmelerinin iyi olacağını söylemişti (ve ben de onaylamıştım).
lığmla ve ölümle ilişkili. Bence derin bir düzeyde bazı önemli soruları Susan ölüm korkusu ve insanların bununla nasıl baş ettiği konusunda
düşünüyor olmalısın: Hayatının geri kalanında ne yapacaksın? Özel- daha fazla şey bilmek istiyordu. Ben de bu sayfalarda anlattığım ölüm
likle de şimdi George'un ona yüklediğin görevi gerçekleştiremeyeceği- anksiyetesiyle ilgili düşüncelerimin çoğunu onunla paylaştım. Dör-
ni fark ettikten sonra?" düncü hafta normale döndüğünü hissettiğini söyledi ve birkaç hafta
Susan'ın tavırları sabırsızlıktan yoğun ilgiye doğru dönüştü. "Yaş- sonrası için izleme seansı koyduk.
lanma ve zamanımın bitmesi konusunda fazla düşünmedim. Ve daha Bu son seansımızda, ona terapiler sırasında en çok neden yarar
önceki terapimizde de bu konu hiç açılmadı. Ama ne demek istediği- gördüğünü sordum, ileri sürdüğüm fikirler ve benimle anlamlı bir
nizi anlıyorum." ilişkisi olması arasında açık bir ayrım yaptı.
Seansın sonuna geldiğimizde bana baktı: "Fikirlerinizin bana nasıl "En değerli şey bana oğlunuz hakkında söylediklerinizdi," dedi.
yardımı olacağını bilmiyorum, ama şunu söyleyebilirim: şu son on beş "Bana o şekilde ulaşmaya çalışmanız beni çok etkiledi. Üzerine yoğun-
dakikada dikkatimi çektiniz. Son dört gündür George'un bütün düşün- laştığımız diğer şeyler -hayat ve ölümle ilgili korkularımın yerini de-
celerime hâkim olmadığı en uzun süreydi bu." ğiştirip George'a yüklemem- kesinlikle dikkatimi çekti. Bu konuda
Sonraki hafta erken bir saat için randevulaştık. Önceki çalışmaları- haklı olduğunuza inanıyordum ... ama fikirleriniz, örneğin Epiko-
mızdan sabah saatlerini yazmaya ayırdığımı bildiği için normal çalış- uros'tan aldıklarınız çok şey ... ah ... entelektüeldi ve onların bana ne
ma düzenimin dışına çıktığıma dair bir yorumda bulundu. Gelecek kadar yardımcı olduğunu bilemiyorum. Ama görüşmelerimizde etkili
hafta oğlumun düğününe katılmak için yolculuğa çıkacağımdan zaten bir şeyler olduğundan kuşkum yok."
programımın dışına çıktığımı söyledim.

20 33
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİNİ TANIMA

Fikirlerle bağlantı arasındaki iki uçluluk 8 anahtar noktaydı (bakı- olmuş gibi tepki veriyordu. Oysa oğlu uyuşturucu konusunda yıllar-
nız beşinci bölüm). Fikirler ne kadar yararlı olsalar da diğer insanlarla dır mücadele veriyordu ve başka geri dönüşleri de olmuştu.
yakın bağlantılarla hayati önem kazanıyorlar. Boynundaki kirli bandaja, estetik ameliyatının kanıtına odaklana-
Seansın sonlarına doğru Susan hayatıyla ilgili önemli değişiklikler rak yerinde bir tahminde bulunmuştum. Ancak hata riski azdı, çünkü
yapmak konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunmaya başladı. "Prob- onun yaşında olup yaşlanma konusunda endişelenmeyen kimse ol-
lemlerimden biri işimde çok fazla tecrit edilmiş olmam. Uzun yıllardır mazdı. Estetik ameliyatı ve altmışıncı doğum gününün ortaya koydu-
ve yetişkin hayatımın büyük bir bölümü boyunca mali müşavirlik ğu "niyet," yer değiştirip oğluna yönlendirdiği örtülü ölüm anksiyete-
yaptım ve şimdi bunun bana pek uymadığını düşünüyorum. İçedönük sini açığa çıkarmıştı. Terapimizde anksiyete kaynağının farkına varma-
bir meslekte dışadönük bir kişiyim. İnsanlarla sohbet etmeyi, ilişki sını sağlayıp onunla yüzleşmesine yardım etmeye çalıştım.
kurmayı seviyorum. Ve bir muhasebeci olmak fazlasıyla münzevi bir Susan birkaç içgörüyle sarsıldı - bedeninin yaşlanması, oğlunun
yaşam biçimi. Yaptığım işi değiştirmeliyim. Son birkaç hafta içinde ölümsüzlük projesini temsil ediyor olması, oğluna yardım etmek ya da
kocam ve ben geleceğimiz konusunda ciddi konuşmalar yaptık. Yeni yaşlanmasını durdurmak için sınırlı gücünün olması. Son olarak da
bir kariyer için hâlâ zamanım var. Yaşlanıp geriye bakmak ve başka bir pişmanlık dağı oluşturduğunu fark etmesi en önemli hayat değişi-
bir şey yapmayı denemiş bile olmadığımı fark etmek düşüncesi hiç mini başlattı.
hoşuma gitmiyor." Yalnızca ölüm anksiyetesini hafifletmekten çok daha fazlasını yapa-
O ve kocasının geçmişte Napa Vadisinde kahvaltı ve yatak verilen bileceğimizi gösteren örneklerimden ilki bu. Ölümün farkına varmak,
küçük bir motel alma hayali hakkında konuştuklarını anlattı. Bu iş ar- bir uyanış deneyimi, büyük hayat değişiklikleri için güçlü bir katalizör
tık ciddiye binmişti ve geçen hafta sonu bir emlakçiyle çeşitli motelle- olabilir.
re bakmışlardı.
Altı ay sonra Susan'dan bir not aldım. Napa Vadisinin büyüleyici
bir fotoğrafının arkasına onları ziyaret etmemi istediklerini yazmıştı.
"İlk gece bizden!"
Susan'm hikâyesi birkaç noktayı ortaya koyuyor. Birincisi, orantı-
sız anksiyete miktarı. Kuşkusuz, oğlunun hapse girmesi onu çok sık-
mıştı. Hangi anne böyle bir şey için üzülmezdi ki? Ama o bir felaket

8 Fikirlerin ve insan ilişkilerinin sinerjisi romanımın ana temasım oluşturu-


yor, Bugünü Yaşama Arzusu, Kabalcı Yayınevi, 2006.

20 34
UYANMA DENEYİMİ

3. Bölüm leceğin Hayaleti Scrooge'u mezarını görmesi için kilise mezarlığına gö-
türür. Scrooge mezar taşma bakar, adının harflerine dokunur ve o an-
UYANMA DENEYİMİ da kişiliği dönüşür. Bir sonraki sahnede Scrooge yeni ve merhametli bir
insandır.
Uyanma deneyimine dair başka örnekler -hayatı zenginleştiren
ölümle yüzleşme deneyimleri- edebiyat ve film dünyasında bol bulu-
nur. Tolstoy'un destansı romanı Savaş ve Barış'm kahramanı Pierre
debiyatta bütün karakterler içinde en tanınmışı, Charles Dic- idam mangasının karşısında ölümle yüz yüze gelir. Kendisinden yal-
E kens'ın Bir Noel $arfcısı'ndaki açgözlü, yalnız, kötü ruhlu, yaşlı
Ebenezer Scroogedur. Ama hikâyenin sonunda Ebenezer Scrooge'a
nızca birkaç sıra öndeki adamın vurulmasından sonra cezası iptal edi-
lir. Bu olaydan önce kayıp bir ruh olan Pierre bir dönüşüm yaşar ve
bir şey olur - büyük bir değişim geçirir. Buz gibi duruşu birden deği- romanın geri kalanında anlamlı ve coşkulu bir hayat yaşar. (Gerçek
şir ve sıcak, cömert, çalışanlarına ve arkadaşlarına yardım etmeye is- hayatta yirmi bir yaşındaki Dostoyevski'nin cezası da benzer şekilde
tekli biri haline gelir. son anda iptal edilir ve hayatı aynı şekilde değişir.)
Ne olmuştur? Scrooge'un dönüşümünü sağlayan şey nedir? Vicda- Tolstoy'dan çok önceki -sözcüklerin yazıya dökülmesinin başlan-
nı değil. Noel ruhunun sıcaklığı değil. Dönüşümün nedeni varoluşçu gıcından beri- ilk düşünürler bize yaşam ve ölümün birbirine bağımlı
şok terapisi ya da bu kitapta sözünü edeceğim gibi uyanma deneyimi- olduğunu hatırlatmıştır. Stoacılar (örneğin, Khrysippos, Zenon, Cice-
dir!1 Geleceğin Hayaleti (Gelecek Noelin Hayaleti) Scrooge'u ziyaret ro, Marcus Aurelius) bize iyi yaşamayı öğrenmenin iyi ölmeyi öğren-
eder ve ona geleceği önceden göstererek güçlü dozda şok terapisi ya- mek, aynı şekilde iyi ölmeyi öğrenmenin de iyi yaşamayı öğrenmek ol-
par. Scrooge cesedinin ihmal edilişine tanık olur, yabancıların giysile- duğunu öğretmiştir. Cicero, "Felsefe yapmak ölüme hazırlanmaktır,"
ri, hatta çarşafları üzerine kavgaya giriştiğini, insanların konuşmaları- der. St. Augustine, "Bir adamın benliği yalnızca ölümün karşısında do-
na kulak misafiri olup ölümünü hafife aldıklarını duyar. Ardından Ge- ğar," diye yazmıştır. Ortaçağda pek çok keşiş düşüncelerini, ölümlü-
lük ve hayatı düzenlemek için ölümün bize verdiği dersler üzerine
odaklamak için odalarına kafatası koyardı. Montaigne, insanın düşün-
1 Bu tür deneyimler Psikiyatri Literatüründe çoğunlukla "sınır deneyimleri"
celerini keskinleştirmek için çalışma odasının mezarlığa bakması ge-
olarak adlandırılır. Alman varoluşçu analitik terim Crenzsituationen'in çevi-
risidir. Anlamı, insan sınırları veya limitleri demektir. Ama sınır terimi bi- rektiğini ileri sürmüştü. Çağlar boyunca büyük düşünürler bu ve ben-
raz problemlidir. Çünkü terapistler genellikle teropötik ilişkilerin sınırla- zer şekillerde ölümün fizikselliği bizi yok etse de, ölüm fikrinin bizi koru-
rından bahsetmek için kullanılırlar ve teropötik ilişki dışında bu terimi duğunu bize hatırlatmışlardır.
kullanmaktan kaçınırlar. Bu yüzden ben uyanma deneyimi ifadesini tercih
ediyorum. Ölümün fizikselliği bizi yok etse de, ölüm fikri bizi korur. Bu düşünce-

36 37
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

yi yakından inceleyelim. Bizi korur mu? Neden korur? Ve ölüm fikri likleri yeniden düzenliyorlardı. Gerçekten istemedikleri şeyleri yapma-
bizi nasıl korur? ma gücüne sahip çıkıyor, sevdikleriyle daha derin ilişkiler kurup ha-
yatın denetlenemez gerçeklerini -değişen mevsimler, doğanın güzelli-
ği, son Yılbaşı veya Yeni Yıl- daha içtenlikle takdir ediyorlardı.
"ŞEYLERIN NASıL O L D U Ğ U " ILE "ŞEYLERIN V A R O L M A S ı " Çoğu, başka insanlara karşı duydukları korkuların azaldığım2, risk
ARASıNDAKI FARK almaya daha istekli olduklarını ve reddedilme konusunda daha az en-
dişe duydukları belirtiyorlardı. Bir tanesi "kanserin psikonevrozları te-
Yirminci yüzyıl Alman filozofu Heidegger tarafından ifade edilen
davi ettiğine" dair ilginç bir yorumda bulundu; bir başkası düşüncele-
bir diyalektik bu ikilemi açıklıyor. Heidegger iki tarz varoluş ileri sür-
rini, "Nasıl yaşayacağımı öğrenmek için vücudum kanserle kalbura
müştür: gündelik ve ontolojik varoluş (onto, "var olmak," loji, "bilim").
dönene kadar beklemek zorunda kalmam ne acı!" şeklinde ifade etti.
Gündelik tarzda etrafınıza odaklanır ve dünyadaki şeylerin nasıl oldu-
ğuyla ilgilenirsiniz; ontolojik tarzda "varlık" mucizesinin kendisine
odaklanır ve şeylerin var olmasına, sizin var olmanıza hayranlık duyar- HAYATIN SONUNDA UYANMAK:
sınız. TOLSTOY'UN İV AN İLYİÇ'İ
Şeylerin nasıl olduğu ile yalnızca varolmaları arasında önemli bir
Tolstoy'un İvan îlyiç'in Ölümü adlı eserinde orta yaşlı, bencil, kibir-
fark vardır. Gündelik tarza gömüldüğünüzde fiziksel görünüş, mülki-
li bir bürokrat olan kahraman, ölümcül bir hastalığı olduğunu ve din-
yet veya saygınlık gibi çabucak unutulan dikkat çelicilere odaklanırsı-
mek bilmez bir acıyla öleceğini öğrenir. Ölüm yaklaşırken Ivan llyiç
nız. Öte yandan ontolojik tarzda yalnızca var oluşun, ölümlülüğün ve
bütün hayatı boyunca saygınlık, görünüş ve parayla meşgul olarak
hayatın diğer değişmez özelliklerinin daha fazla farkına varmakla kal-
kendisini ölüm kavramına karşı koruduğunu fark eder. Ona iyileşece-
maz, anlamlı değişiklikler yapma konusunda daha heyecanlı ve hazır olur-
ğine dair temeli olmayan umutlar vermeye çalışarak bu yalanı sürdü-
sunuz. Temel insanlık görevimiz olan sorumluluk, bağlanırlık, anlam
ren herkese büyük öfke duyar.
ve kendini-gerçekleştirmeden meydana gelen özgün bir hayat inşa et-
Sonra en derin noktasıyla yaptığı şaşırtıcı bir konuşmanın ardın-
me fikrine sarılmak için acele edersiniz.
dan kendine gelerek çok kötü yaşadığı için bu kadar kötü bir şekilde öldü-
Ölümle yüzleşmenin hızlandırdığı çarpıcı ve kalıcı değişikliklerle
ğü gerçeğini görür. Bütün hayatı yanlıştır. Kendisini ölüme karşı koru-
ilgili pek çok rapor bu görüşü destekler. On yıl boyunca kanser yü-
yarak kendisini hayata karşı da korumuştur. Hayatını, tren vagonla-
zünden ölümle karşı karşıya olan hastalarla yoğun bir şekilde çalışır-
rında olduğu gibi, o ileri gittiğini sanarken aslında geriye gitme dene-
ken çoğunun insanı hareketsiz bırakan bir kedere gömülmek yerine
olumlu yönde ve çarpıcı bir şekilde değiştiklerini gördüm. Bu insan-
lar, hayatın önemsiz ayrıntılarını bir tarafa atarak hayatlarmdaki önce- 2 I. Yalom, Varoluşçu Psikoterapi, Kabalcı Yayınevi

38 39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

yimine benzetir. Kısacası varolmanın farkına varır. Yangın, tecavüz, hırsızlık gibi bir felaket travması
Ölümü hızla yaklaşırken İvan tlyiç hâlâ zamanı olduğunu görür. Çocukların evden ayrılması (boş yuva)
Yalnızca kendisinin değil, yaşayan her şeyin ölmesi gerektiğinin farkı- Iş kaybetmek veya kariyer değiştirmek
na varır. Kendisi için yeni bir his olan merhameti fark eder. Başkaları Emeklilik
için şefkat duymaya başlar: elini öpen küçük oğluna, doğal, sevgi dolu
Huzurevine taşınmak
bir tutumla onunla ilgilenen o hizmetkâr çocuğa ve hatta ilk kez genç
Son olarak daha derin benliğinizden mesaj getiren etkileyici rüya-
karısına. Neden olduğu acı için onlara üzülür ve sonunda acı içinde
lar.
değil, yoğun merhametin hazzıyla ölür.
Tolstoy'un eseri yalnızca utulmaz bir edebiyat şaheseri değil; aynı Klinik deneyimlerimden aldığım aşağıdaki hikâyelerin her biri

zamanda etkileyici eğitici bir derstir ve çoğu kez ölmekte olanları ra- farklı bir uyanış deneyimini gösterir. Hastalarımla kullandığım taktik-
hatlatma eğitimi alanların okuması istenmektedir. lerin hepsi herkese uygulanabilir: her birini değiştirebilir ve yalnızca

Eğer "varolmanın farkında olmak" kişisel değişim için önemli bir kendinizi sorgularken değil, sevdiklerinize yardım etmek için de kul-

nedense, gündelik tarzdan çıkıp değişimi sağlayacak olan tarza nasıl geçe- lanabilirsiniz.

biliriz? Bunu yalnızca dileyerek, çaba harcayarak veya dişlerinizi sıka-


rak yapamazsınız. Bir insanı uyandırıp sıradan tarzdan çekip çıkara-
rak ontolojik tarza girmesini sağlamak için genellikle yaşamsal veya U Y A N M A DENEYİMİ OLARAK Y A S

geri dönüşü olmayan deneyimler gerekir. Ben buna "uyanma deneyi- Yas ve kayıp, kişiyi uyandırmaya yardım eder ve kendi var oluşu-
mi" diyorum.
nun farkına varmasını sağlar - tıpkı hem yasla hem de huzurevine git-
Peki, ölümcül kanserle, idam mangasıyla karşılaşmayan veya Gele- mek zorunda kalmayla baş etmeye çalışan yeni dul Alice; arkadaşının
ceğin Hayaletinin ziyaret etmediği bizler için uyanma deneyimi sıra- ölümünün kendi ölüm korkusunun üstünü açtığı Julia gibi; kardeşi-
dan hayatın neresinde bulunur? Benim deneyimime göre, uyanma de- nin ölümünün verdiği acıyı yıllar boyunca gömülü tutan James için ol-
neyiminin en büyük kolaylaştırıcısı önemli hayat olayları olabilir: duğu gibi.

Sevdiğiniz birinin kaybıyla duyduğunuz üzüntü


Hayati tehlikesi olarç hastalık Sonsuza Dek Fanilik: Alice

Özel bir ilişkinin bitmesi Uzun bir süre boyunca Alice'in terapistiydim. Ne kadar mı uzun?
Büyük bir doğum günü (elli, altmış, yetmiş yaş) gibi hayatın Çağdaş kısa terapi modelini bilen bütün genç okurlar, şimdi sandalye-
önemli dönüm noktaları nize sıkıca oturun. Alice'i otuz yıldan uzun bir süre boyunca gördüm!

41 39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Art arda otuz yıl boyunca değil (ama bazı insanların bu kadar kurtulmanın rahatlığı.
uzun süre sürekli desteği ihtiyacı olduğunu kayda geçirmek isterim). Cenazeden birkaç gün sonra, arkadaşları ve ailesi kendi hayatları-
Kocası Albert'la birlikte bir müzik enstrümanı dükkânı olan Alice beni
na geri dönünce Alice boş evle karşı karşıya geldi ve yeni bir korku
ilk kez elli yaşındayken, oğlu, bazı arkadaşları ve müşterileriyle artan
hissetmeye başladı: gece eve bir yabancının girmesi fikri. Dışarıda de-
çatışmaları yüzünden aradı, iki yıl bireysel terapide görüştük ve sonra
ğişen bir şey yoktu: orta sınıf mahallesi her zamanki kadar emniyetliy-
üç yıl da grup terapisine devam ettik. Büyük oranda iyileşmesine rağ-
di. Biri polis olan, dostane mahalle arkadaşları vardı. Belki Alice koca-
men sonraki yirmi beş yıl boyunca birkaç kez önemli yaşam bunalım-
sının yokluğunda kendini korunmasız hissediyordu: kocası birkaç yıl-
larıyla terapiye geri döndü. Onunla son konuşmam seksen dört yaşın-
dır fiziksel olarak aciz durumda olsa da sırf varlığı bile güven hissi ve-
da ölümünden kısa bir süre önce yatağının başucunda oldu. Alice ba-
riyordu. Sonunda bir rüya Alice'in hissettiği dehşetin kaynağını anla-
na çok şey öğretti, özellikle hayatının ikinci dönemindeki stresli aşa-
masını sağladı.
malarda.
Bir havuzun kenarında oturuyorum, ayaklarım suyun içinde. Bir-
Sonraki epizot, yetmiş beş yaşındayken başlayıp dört yıl süren te-
den korkmaya başlıyorum, çünkü suyun içinden bana doğru gelen
rapinin son aşamasında gerçekleşti. Kocası alzheimer hastalığına yaka-
büyük yapraklar var. Bacaklarıma sürtündüklerini hissediyorum -
lanınca Alice yardım için beni aradı. Desteğe ihtiyacı vardı: hayat ar-
ığğğ... onları düşünmek şimdi bile ürpermeme neden oluyor. Siyah,
kadaşının zihninin yavaş yavaş, fakat amansızca dağıldığına tanık ol-
büyük ve oval biçimliler. Yaprakları uzaklaştırmak için ayağımla
maktan daha korkunç çok az sıkıntı vardır.
dalga yapmaya çalışıyorum, ama ayaklarım kum torbalarıyla aşa-
Kocası önlenemeyen bütün aşamalardan geçerken Alice büyük acı-
ğıya çekiliyor. Belki de kireç torbalarıydı.
lar çekti: anahtar ve cüzdan kaybetme gibi kısa süreli bellek kaybının
olduğu ilk aşama; sonra arabasını nereye park ettiğini unutup bütün "Burada paniğe kapılıp bağırarak uyandım. Rüyaya geri dönme-
şehri dolaşarak kaybettiği arabayı aramaya başladığı dönem; mahalle- mek için saatlerce uykuya direndim."
de kaybolup polisin yardımıyla eve döndüğü aşama; ardından kişisel Rüyasıyla ilgili çağrışımlarından biri rüyanın anlamını açıklıyordu.
temizlik alışkanlıkları bozuldu; son olarak da empati kaybının eşlik et- "Kireç torbaları? Bunun senin için ne anlamı var?" diye sordum.
tiği korkunç bencillik dönemi geldi. Alice için en korkunç olanı elli "Gömülme," diye cevap verdi. "Irak'taki toplu mezarlara kireç at-
beş yıllık kocasının artık onu tanımamasıydı. mıyorlar mıydı? Hani veba sırasında da Londra'da kullanmışlardı?"
Albert öldükten sonra dikkatimizi yasa ve özellikle Alice'in üzüntü Demek eve giren davetsiz misafir ölümdü. Kendi ölümü. Kocasının
ve rahatlama arasında hissettiği gerilime çevirdik - ergenlik çağından ölümü onu ölüme karşı savunmasız bırakmıştı.
beri tanıdığı ve sevdiği Albert'i kaybetmenin üzüntüsü ve tamamen bir "Eğer o öldüyse, ben de ölebilirim. Demek ki öleceğim."
yabancıya dönen kocasına sürekli bakım vermenin ağır yükünden Kocasının ölümünden birkaç ay sonra Alice ciddi yüksek tansiyo-

42 39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

nu ve gözlerindeki bozukluk yüzünden görme kaybı yaşadığı için kırk boş kalmasını istemişlerdi. Kitaplıkların bile kaldırılması gerekmişti.
yıllık evinden ayrılıp tıbbi bakım da sağlayan bir huzurevine taşınma- Alice rafların duvarlardan sökülüşünü seyrederken ardıç kuşu yumur-
ya karar verdi. tası mavisine boyalı duvardaki kalan çizgileri görünce irkildi.
Artık Alice'in zihni yalnızca eşyalarını elinden çıkarmayla meşgul- Ardıç kuşu yumurtası mavisi! Alice bu rengi çok iyi hatırlıyordu.
dü. Aklında başka hiçbir şeye yer yoktu. Mobilyalar, hatıralar ve anti- Kırk yıl önce bu eve ilk taşındığında duvarlar o maviye boyalıydı. Ve
ka enstrüman koleksiyonuyla dolu dört odalı bir evden küçük bir da- bunca yıldır ilk defa evi onlara satan kadının ifadesini, kendisi gibi
ireye taşınması pek çok eşyasından kurtulmak zorunda olması anlamı- evini terk etmekten nefret eden, acılı, içi ıstırap dolu dulun kederli
na geliyordu. Tek oğlu o sırada Danimarka'da çalışıyor ve küçük bir yüzünü hatırlıyordu. Ve şimdi Alice'in kendisi de acılı ve evinden ay-
dairede yaşıyordu, bu yüzden o da Alice'in eşyalarını alamazdı. Yap- rılmaktan nefret eden bir duldu.
mak zorunda olduğu seçimler arasında en zoru Albert'le birlikte bü- Hayatın bir geçit töreni olduğunu söylüyordu kendi kendine. El-
tün hayatları boyunca topladıkları müzik aletlerini ne yapacağıydı. bette! Faniliğin her zaman farkındaydı. Pali dilinde fanilik anlamına
Küçülen hayatının yalnızlığı içinde sık sık büyükbabasının Paolo Tes- gelen anicca sözcüğünün aralıksız olarak söylendiği bir haftalık medi-
tore 1751 yapımı çelloyu çaldığını ya da kocasının o çok sevdiği 1775 tasyon atölyesine katılmamış mıydı? Ama her şeyde olduğu gibi bura-
İngiliz yapımı harpsikordu çalışını duyabiliyordu. Bir de anne babası- da da, bir şeyi bilmek ile kendi deneyimimizle öğrenmek arasında bü-
nın düğün hediyesi olarak verdiği İngiliz yapımı akordeon ve flüt var- yük bir fark var.
dı. Şimdi kendisinin de fani olduğunu, daha önceki sahipleri gibi ken-
Evindeki her eşya artık yalnızca kendisinin sahip olduğu hatıralar- disinin de o evden geçip gittiğini gerçek anlamıyla fark ediyordu. Ay-
la doluydu. Bana bütün eşyaların geçmişlerini hiç bilmeyen ve onlara rıca ev de geçiciydi. Günün birinde aynı arsada yapılacak başka bir
kendisi gibi değer vermeyecek olan insanlara dağıtılacağını söyledi. Ve eve yer açmak için yok olacaktı. Eşyalarından vazgeçmek ve taşınmak,
son olarak kendi ölümü harpsikorda, çelloya, flütlere ve daha pek çok bol mobilyalı ve halı kaplı hayatın sıcak ve rahat yanılsamasıyla kendi-
şeye gömülü olan zengin hatıraları tamamen silecekti. Geçmişi onunla ni örten Alice için bir uyanma deneyimiydi. Artık eşya bolluğunun
birlikte yok olacaktı. onu varoluşun çoraklığından koruduğunu öğrenmişti.
Alice'in taşınma günü uğursuz bir şekilde yaklaşıyordu. Saklaya- Bir sonraki seansımızda ona Tolstoy'un Anna Karenina'smdan,3
mayacağı eşyalar ve mobilyalar teker teker yok oluyordu - satılıyor, Anna'nm kocası Alexey Alexandrovitch'in karısı Anna'nm onu gerçek-
arkadaşlara ya da yabancılara veriliyordu. Evi boşalırken paniğe kapıl- ten terk edeceğini fark ettiği pasajı okudum. "Şimdi bir köprüden sa-
masına neden olacak şiddetteki yerinden olma hissi artıyordu. kin bir şekilde geçerken birdenbire köprünün yıkık ve aşağıda da bir
Evinde geçirdiği son gece özellikle sarsıcıydı. Evin yeni sahipleri
39
geniş çaplı bir restorasyon çalışması planladıkları için evin tamamen 3 L. Tolstoy, Anna Karenina, (İlk olarak 1877'de yayımlanmış.)
45
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

uçurum olduğunu fark eden bir adammkine benzer bir his duyuyor- yürüyüşle girip oturarak beni şaşkına çevirdi.
du. Uçurum hayatın kendisiydi, köprüyse Alexey Alexandrovitch'in "Mutluyum!" dedi.
yaşadığı yapay hayat." Onu gördüğüm bunca yıl içinde seansa hiç böyle başlamamıştı. Bu
Alice de hayatın süssüz iskelesini ve aşağıdaki hiçliği görmüştü. neşenin nedeni neydi? (Öğrencilerime danışanların kendilerini mutlu
Tolstoy'dan yaptığım alıntı Alice'e yardımcı oldu, bunun nedeni kıs- hissetmesini sağlayan etkenleri anlamanın, kendilerini kötü hissetme-
men deneyiminin adının konması ve böylece aşinalık ve kontrol his- lerine neden olanları anlamak kadar önemli olduğunu öğretirim.)
siyle dolmasıydı; kısmen de bunun ilişkimiz için anlamıydı - yani en Mutluluğunun kaynağı derin geçmişinde yatıyordu. Evlatlık olarak
sevdiğim Tolstoy satırlarını bulmak için zaman ve çaba harcayıp ona büyümüş, odalarını başka çocuklarla paylaşmış, genç yaşta evlenmiş,
okumuş olmamdı. kocasının evine taşınmış ve bütün hayatı boyunca kendi odasının öz-
Alice'in hikâyesi bu kitaptaki başka anlatımlarda yeniden ortaya çı- lemini çekmişti. Ergenlik çağında Virginia Woolfun Kendine Ait Bir
kacak birkaç fikri ortaya koyuyor. Kocasının ölümü, kendi ölüm ank- Oda adlı kitabından derinden etkilenmişti. Şimdi onu mutlu eden şey,
siyetesinin ortaya çıkışıyla sonuçlandı. Önce dışsallaştırıldı ve eve izin- huzurevinde de olsa seksen yaşında nihayet kendine ait bir odasının
siz girecek birinden duyulan korkuya dönüştü; sonra bir kâbus haline olmasıydı.
geldi; ardından yaşadığı yas sırasında "eğer o ölüyorsa, ben de ölebili- Yalnızca bu değil, ayrıca hayatının ilk dönemlerinin bazı kısımları-
rim," farkındalığma varmasıyla daha açık bir hale geldi. Bütün bu de- nı tekrarlamak için bir fırsat bulduğunu da hissediyordu -bekâr, yal-
neyimlerin yanı sıra değer verdiği onca şeyin, anı yüklü eşyaların kay- nız, kendi başına olmak- ve bu kez bu işi doğru bir şekilde yapacaktı:
bı onu ontolojik tarza yönlendirdi; bunun sonucunda da anlamlı kişi- sonunda kendine özgür ve özerk olma iznini verecekti. Yalnızca ona
sel değişimler yaşadı. yakından bağlı olan, geçmişini ve onun büyük bilinçdışı kompleksini
Alice'in anne babası öleli uzun zaman olmuştu ve hayat arkadaşı- bilen birisi bu sonucu anlayabilirdi.
nın kaybı varoluşunun kırılganlığıyla yüzleşmesine neden olmuştu. Bu iyilik halinde rol oynayan başka bir etmen daha vardı: özgür-
Artık onunla mezar arasında kalan hiçbir şey yoktu. Bu deneyim hiç- leşme hissi. Mobilyalarını bırakmak onun için büyük bir kayıp olduğu
bir şekilde sıradışı değildir. Bu sayfalarda birkaç kez vurgulayacağım gibi büyük bir rahatlama da sağlamıştı. Eşyalarının çoğu değerli, ama
gibi yasın yaygın görülen ama genellikle takdir edilmeyen kısmı, geri- aynı zamanda hatıralarla yüklüydü. Onları bırakmak kozadan çıkmak
de kalanın kendi ölümüyle kişisel olarak yüzleşmesidir. gibiydi; şimdi geçmişin hayaletlerinden ve kalıntılarından kurtulunca
Beklenmedik bir son. Alice'in evden ayrılıp huzurevine taşınma za- yeni bir odası ve yeni bir derisi olmuştu, yeni bir başlangıç yapabilir-
manı geldiğinde kendimi her şeye hazırladım: Alice'in daha derin, bel- di. Seksen yaşında yeni bir hayat.
ki de dönüşü olmayan bir kedere gömülmesinden endişeleniyordum.
Ama taşındıktan iki gün sonra ofisime daha hafif, neredeyse neşeli bir

47 39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Gizli Ölüm Anksiyetesi: Julia "Sana bir ressam olarak geçmişimi anlatmam lazım. En başta res-
sam olmak istiyordum. Herkes, bütün öğretmenlerim çok yetenekli
Şimdi Massachusetts'de yaşayan kırk dokuz yaşındaki İngiliz tera-
olduğumu söylerdi. Ama küçükken ve ergenlik çağımda kazandığım
pist Julia, iki haftalık Kaliforniya ziyareti sırasında önceki terapisinde bütün övgülere rağmen psikolojiye karar verince resmi bir kenara bı-
direnç gösteren bir problemine yardımcı olmam için benimle görüş- raktım."
mek istedi.
Sonra söylediklerini düzeltti. "Hayır, bu tam olarak doğru değil.
Yakın bir arkadaşının iki yıl önceki ölümünün ardından Julia arka-
Tamamen bir kenara bırakmadım. Sık sık desen ya da yağlıboya tablo
daşının ölümünün üstesinden gelmeyi başaramadığı gibi hayatını cid- yapmaya başlıyorum, ama hiç bitirmiyorum. Bir şeye başlıyorum, son-
di şekilde engelleyen bazı semptomlar geliştirmişti. Tam bir hipo- ra çekmeceye kaldırıyorum. Dolabım bitmemiş işlerle dolu."
kondriyak olmuştu: en ufak bir ağrı veya kasılma onu telaşlandırıyor
"Neden? Eğer resim yapmayı bu kadar seviyor ve projelere başlı-
ve doktorunu aramasına neden oluyordu. Dahası buz pateni, kayak, yorsan onları bitirmene engel olan nedir?"
dalma veya en ufak bir risk taşıyan eski faaliyetlerinden çoğunu yap-
"Para. Çok meşgulüm ve terapi bütün zamanımı alıyor."
maya korkuyordu. Araba kullanırken bile rahatsız olmaya başlamış,
"Ne kadar para kazanıyorsun? Ne kadar paraya ihtiyacın var?"
Kaliforniya'ya gelmek için uçağa binmeden önce Valium alması gerek-
"Şey, pek çok insan çok kazandığımı söyler - haftada en az kırk
mişti. Öyle görünüyordu ki arkadaşının ölümü üstü hafif şekilde ör-
saat, bazen daha fazla hasta görüyorum. Ama özel okula giden çocuk-
tülmüş, önemli derecede ölüm anksiyetesini başlatmıştı. larımın masrafı çok yüksek."
Ölümle ilgili fikirlerinin geçmişini açık ve gerçekçi bir şekilde al-
"Ya kocan? Onun de terapist olduğunu söylemiştin. O da senin ka-
maya başladığımda öğrendim ki, çoğumuz gibi onun da ölümle ilk dar kazanıyor mu?"
karşılaşması çocukken ölü kuşları ve böcekleri görmesi ve büyükanne
"O da aynı sayıda, bazen daha fazla hasta görüyor ve daha fazla ka-
ve büyükbabasının cenazelerine katılmasıyla olmuştu. Kendi ölümü-
zanıyor - zamanının çoğunda nöropsikolojik testler yapıyor, bu daha
nün kaçınılmazlığını ilk olarak ne zaman fark ettiğini hatırlamıyordu, da kârlı."
ama ergenlik çağında bir iki kez kendi ölümünü düşündüğünü hatırlı-
"Demek ki kocanla birlikte ihtiyacınız olduğundan daha fazla para
yordu: "Altımda bir kapağın açılması ve sonsuza dek karanlığa düş-
kazanıyorsunuz. Ama bana paranın sanatını sürdürmene engel oldu-
mek gibiydi. Sanırım oraya bir daha gitmemeye çok dikkat ediyo- ğunu söylüyorsun?"
rum."
"Şey, konu para, ama garip bir şekilde. Kocam ve ben her zaman
"Julia," dedim. "Sana basit bir soru sorayım. Ölüm neden bu kadar
kimin daha çok kazandığı konusunda bir rekabet içindeyiz. Bu açıkça
korkutucu? Ölüm hakkında seni korkutan şey tam olarak ne?" kabul edilen, belirgin bir yarışma değil, ama her zamanböyle bir reka-
Hemen yanıt verdi, "Yapmadığım her şey." bet olduğunu biliyorum."
"Nasıl yani?"

48 39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

"Peki, sana bir soru sorayım. Diyelim ki ofisine bir danışan geldi nin üstünde örümcek ağı kadar ince bir örtü oluşturan bir dizi semp-
ve çok yetenekli olduğunu, yaratıcılığını ifade etmek için kıvrandığını, tomla gelmişti. Bundan başka, Alice'in durumunda olduğu gibi, semp-

ama daha fazla para kazanmak -ihtiyacı olmayan parayı kazanmak- tomları ona yakın olan birinin ölümünden, onu kendi ölümüyle yüz-

için kocasıyla rekabet ettiğinden resim yapamadığını söylüyor. Ona ne leştiren bir uyanma deneyimi olarak hizmet eden bir olaydan sonra

derdin?" ortaya çıkmıştı. Terapi hızla ilerledi ve yalnızca birkaç seans sonra

Julia'nın bazı heceleri yutan İngiliz aksanıyla hemen verdiği yanıt üzüntüsü ve korkulu davranışları çözüldü, hayatını yetersiz ve tatmin

hâlâ kulaklarımdadır. "Ona saçma sapan bir hayat yaşıyorsun, derdim." edici olmayan şekilde yaşamasıyla doğrudan mücadele etmeye başladı.

O halde Julia'nın terapide yapacağı şey daha az saçma bir hayat ya- "Ölümün tam olarak nesinden korkuyorsun?" sorusunu danışanla-

şamanın yollarını bulmaktan ibaretti. Evliliğindeki rekabeti ve masa- rıma sık sorarım, çünkü genellikle terapi çalışmasını hızlandıran çeşit-

sındaki ve dolaplarmdaki bitmemiş desenlerin anlamını inceledik. Ör- li yanıtlar ortaya çıkarır. Julia'nın yanıtı -"Yapmadığım her şey"- ölü-

neğin, doğumdan ölüme kadar uzanan düz çizginin etkisini azaltacak mü düşünen ya da ölümle yüzleşen çok sayıda insan için büyük öne-
mi olan bir temaya4 işaret ediyor: ölüm korkusu ve yaşanmamış hayat
şekilde davranmanın alternatif bir kader fikri olup olmayacağını dü-
hissi arasındaki pozitif ilişki.
şündük. Ya da çalışmalarını bitirmemesinin ve böylece yeteneğinin sı-
nırlarını test etmemesinin bir karşılığı olabilir miydi? Belki de eğer Başka bir deyişle hayat ne kadar yaşanmamışsa ölümden o kadar

yalnızca isterse harika şeyler yapabileceği inancını sürdürmek istiyor- korkarsınız. Nietzche iki kısa sözde bu fikri etkileyici bir şekilde ifade

du. Belki de istese büyük bir ressam olabileceği fantezisinde çekici bir ediyor: "Hayatınızı mükemmel hale getirin" ve "Doğru zamanda ölün"

şey vardı. Belki de hiçbir resim çalışması onun kendisinden beklediği Yunanlı Zorba'mn söylediği gibi "Ölüme yanık bir kaleden başka bir
şey bırakmayın,"5 ve Sartre'ın özyaşamöyküsünde6 olduğu gibi: "Ses-
düzeye ulaşamıyordu.
sizce sonuma yaklaşıyordum... Kalbimin son atışının yapıtımın son
Julia özellikle bu son düşünceye tepki verdi. Kendisinden hiçbir
• ayfasına kaydedileceği kesindi ve ölüm yalnızca ölü bir adamı alacak-
zaman tatmin olmuyordu ve kendisini, sekiz yaşındayken okuldaki
lı."
karatahtada ezberlediği bir düsturla zorluyordu.

İyi, daha iyi, en iyi


Hiç bırakma rahat ' Varılan bu sonuç ölüm anksiyetisiyle hayat tatmini arasında ters bir ilişki
olduğunu doğrulayan doktora teziyle desteklenmiştir - başka bir deyişle:
* /yi. daha iyi
I lııyat tatmini ne kadar azsa, ölüm anksiyetisi o kadar fazladır. Cheryl God-
T Vs<$W' en (yi °\ana kadar. ley, Death Amciety, Defensive Styles, and Life Satisfaction. Yayımlanmamış
doktora tezi, Colorado Devlet Üniversitesi, 1994.
^ ^ İ u l i a ' ı ü n hikâyesi ölüm anksiyetesinin kendini gizlice gösterme
jjf Nikos Kazansakis, Yunan Zorba.
yallarına gerebileceğim örneklerden biri. Terapiye, ölüm anksiyetesi-
I P. Sartre, Sözcükler

51
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Bir Ağabeyin Ölümünün Uzun Gölgesi: James cenazesi? James yalnızca tek bir şey hatırlıyordu: tek ağlamayanın
kendisi olduğu. Gazetedeki bir aile hakkında okuyormuş gibi tepki
Kırkaltı yaşında avukat yardımcılığı yapan James birkaç nedenden
verdiğini söylüyordu. Ölüler için düzenlenen yıllık kutlamalarda bile
dolayı terapiye gelmişti: işinden nefret ediyordu, huzursuzdu ve bir
bedeninin orada olduğunu, ama ruhunun ya da zihninin orada olma-
kökünün olmadığını hissediyordu, aşırı alkol alıyordu, karısıyla olan
dığını hissediyordu.
sıkıntılı ilişkisinden başka yakın bir ilişkisi yoktu. İlk seanslarımızda
çok sayıda kişisel, mesleki, evlilik, aşırı alkol kullanımı gibi problem- Ölüm anksiyetesi? Ölümü tehditkâr bulmayan James için sorun

lerin arasında fanilik veya ölümlülük gibi varoluşsal problemlere dair değildi. Aslında ölümü olumlu bir olay olarak görüyor ve ailesine ye-

bir iz göremedim. niden kavuşmak için ölümü hevesle bekliyordu.

Ama kısa sürede daha derinlerdeki meseleler yüzeye çıktı. Birinci- Aşırı şüpheciliğimi göstermemek veya savunmaya geçmemesi için

si, ne zaman başkalarından tecrit edilmişliğini incelemeye kalksak elimden geleni yaparak bu normal ötesi inançları çok sayıda yönden

kendimizi hep aynı noktada buluyorduk: ağabeyi Eduardo'nun ölü- inceledim. Stratejim içerikten (dış dünyadan gelen şeylerin veya UFO

mü. James on altı yaşındayken, on sekiz yaşındaki ağabeyi Eduardo kalıntılarının görülmesinin olumlu ve olumsuz yanları) kaçınıp bunun

bir araba kazasında ölmüştü. İki yıl sonra James üniversitede okumak yerine iki şeye odaklanmaktı: ilgisinin psikolojik anlamı ve epistemo-

için Meksika'dan ayrılıp Amerika'ya gelmişti. O zamandan beri ailesini lojisi - yani bildiklerini nereden bildiği (hangi kaynakları kullandığı

yalnızca yılda bir kez görüyordu: her kasım ayında el dia de los muer- ve yeterli kanıtları nelerin oluşturduğu?)

tos, ölüler günü töreni için ağabeyinin anısına Oaxaca'dan evine uçu- Çok iyi bir üniversitede mükemmel bir eğitim almasına rağmen in-

yordu. sanoğlunun kaynağı olduğuna inandığı bu nesneler üzerinde neden


bilimsel bir araştırma yapmadığını sordum. Ezoterik, doğaüstü inanç-
Hemen her seansta başka bir şey daha ortaya çıkmaya başlamıştı:
lara tutunmasının kendisi için olumlu karşılığı neydi? Bana göre bun-
kökenler ve bitişler konusu. James eskatologyayı, dünyanın sonunu
lar onun için zehirliydi: tecrit edilmişliğini arttırıyorlardı, çünkü ken-
takıntı haline getirmişti ve Vahiyler Kitabını neredeyse ezberlemişti.
disini garip görmemeleri için bu fikirlerini arkadaşlarıyla paylaşmıyor-
Kökenler, özellikle de onun görüşüne göre insanoğlunun dış dünyada
du.
köklerinin olduğunu düşündüren kadim Sümer yazıtları da onu bü-
yülüyordu. Bütün çabalarım pek bir etki yapmadı ve terapi kısa sürede dura-

Bu başlıklarla baş etmek benim için çok zordu. Çünkü ağabeyiyle ğanlaştı. Seanslarımız sırasında huzursuz ve terapiye karşı sabırsızdı.

ilgili yasa ulaşılamıyordu: ağabeyinin ölümüne verdiği duygusal tepki- Genellikle her seansa şüpheci veya küstah bir soruyla başlıyordu. "Bu

nin etrafını saran büyük bir unutkanlık söz konusuydu. Eduardo'nun terapi daha ne kadar sürecek doktor?" veya "Tedavi oldum mu artık?"
ya da "Bu da kasanın sürekli çınlamasına neden olan o bitmek bilme-
53 yen vakalardan biri mi olacak?"
Dünyanın sonunu ve öteki dünyayı anlatan bilim dalı - ç n .

39
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Derken bir seansa her şeyi değiştiren etkileyici bir rüya getirdi. Se- "Gerçekte cenaze töreninde Eduardo'nun cesedini gördün mü?"
anstan birkaç gece önce görmüş olmasına rağmen olağanüstü bir açık- "Hatırlamıyorum. Kaza yüzünden Eduardo çok zarar gördüğü için
lıkla zihnine kazınmıştı: tabut kapalıydı galiba."
"James, bu rüyayı düşünürken yüzünü buruşturduğunu, yüzün-
Bir cenaze törenindeyim. Masada biri yatıyor. Rahip ölünün bozul-
den pek çok ifadenin gelip geçtiğini görüyorum."
maması için yapılan ilaçlama işlemi hakkında vaaz veriyor. İnsan-
lar cesedin yanına sıralanıyor. Ben de sıradayım ve cesedin pek çok "Bu garip bir deneyim. Bir yandan daha ileri gitmek istemiyorum

kez ilaçlandığını ve kozmetik işlemden geçtiğini biliyorum. Kendimi ve dikkatim sürekli dağılıyor. Öte yandan rüyaya doğru çekiliyorum.

katılaştırıp verip kuyrukla birlikte ilerliyorum. Önce ayaklarını gö- Çok güçlü bir rüya."

rüyorum, sonra bacaklarını ve gözlerimle yukarı doğru çıkıyorum. Rüyanın çok önemli olduğunu düşündüğüm için ısrar ettim.
Sağ eli bandajlı. Sonra cesedin başına bakıyorum ve ağabeyim Edu- '"Eduardo iyi görünüyor,' demenle ilgili ne düşünüyorsun? Bunu üç
ardo olduğunu görüyorum. Boğazımdan bir hıçkırık kopuyor ve ağ- kez tekrarladın."

lamaya başlıyorum. İki şey hissediyorum: birincisi üzüntü ve sonra "Ee, iyi görünüyordu. Bronz, sağlıklı."
yüzünün tahrip olmaması ve bronz görünmesi yüzünden rahatla- "Ama James, o ölmüştü. Ölen birisinin sağlıklı görünmesinin ne
ma. "Eduardo iyi görünüyor," diyorum kendi kendime. Sonra başı- anlamı var ki?"
na geldiğimde eğilip, "İyi görünüyorsun Eduardo," diyorum. Sonra "Bilmiyorum. Sizce?"
kız kardeşimin yanma oturup ona dönüyor ve "Eduardo iyi görünü- "Bence," dedim, "iyi görünmesi onun hâlâ hayatta olmasını ne ka-
yor!" diyorum. Rüyamın sonunda Eduardo'nun odasında yalnız ba- dar istediğinin bir yansıması."
şıma oturmuş Eduardo'nun Rosewell UFO görüntüleriyle ilgili kita- "Beynim haklı olduğunuzu söylüyor. Ama sözcükler yalnızca söz-
bını okumaya başlıyorum. cüktür. Öyle hissetmiyorum."

Rüyasıyla ilgili kendiliğinden bir çağrışım yapamasa da görüntüler "On altı yaşında ağabeyini birdenbire kaybetmek. Hem de bir ka-

üzerinde "serbest çağrışım" yapması için ısrar ettim. "Zihininin gözün- zada parçalanarak. Bence bu senin bütün hayatını etkiledi. Belki artık

de ısrarla kalan görüntüye bak," dedim. "Ve sesli düşünmeye çalış. on altı yaşındaki o çocuğa biraz anlayış göstermenin zamanı gelmiş-

Aklına gelen düşünceleri tarif et. Sana göre aptalca veya ilgisiz görünse tir."

bile hiçbir şeyi atlamamaya ya da sansürlememeye çalış." James yavaşça başını salladı.

"Hortumların girip çıktığı bir gövde görüyorum. Sarı sıvı havuzu- "Üzgün görünüyorsun James. Ne düşünüyorsun?"
nun içinde yatan bir ceset - herhalde ilaçlama sıvısıdır. Başka bir şey "Anneme Eduardo'nun kazasının haber verildiği telefonu hatırlıyo-
göremiyorum." rum. Onu bir an dinledim, önemli bir şey olduğunu anladım ve öteki

72 5 4
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

odaya gittim. Galiba duymak istemiyordum." engellediğini biliyordu.


"Acına yaptığın şey bu işte, dinlememek ve duymamak. Ve inkâ- Normal ötesi olaylara karşı ilgisini hiç yitirmese de kendisinde ge-
rın, içki içmen, huzursuzluğun - hiçbiri artık bir işe yaramıyor. Acı niş kapsamlı değişiklikler yaptı: bir tedavi programına katılmadan iç-
orada duruyor; üzerine bir kapı kapadığında başka bir yerden dışarı kiyi hemen bıraktı, karısıyla ilişkisini büyük oranda iyileştirdi, işinden
çıkmaya çalışıyor - bu kez rüyana hücum etmiş." ayrıldı, gözleri görmeyenlerin kullandığı köpekleri eğitme işine -dün-
James başını sallarken ekledim. "Peki ya rüyanın sonuna ne diyor- yaya yararlı bir şey vererek anlam kazandıran bir mesleğe- girdi.
sun, UFO'lar ve Rosewell'e?"
James yüksek sesle nefes alıp tavana baktı. "Biliyordum. Bunu so-
racağınızı biliyordum!" U Y A N M A DENEYİMÎ O L A R A K ÖNEMLI KARARLAR
"Bu senin rüyan James. Rüyanı sen yarattın ve Rosewell ve
Önemli kararların her zaman derin kökleri vardır. Her seçim bir
UFO'ları sen yerleştirdin. Bunların ölümle ne bağlantısı var? Aklına ne
vazgeçiştir ve her vazgeçiş sınırlılıkların ve geçiciliğin farkına varma-
geliyor?"
mızı sağlar.
"Bunu size itiraf etmek zor, ama bu kitabı ağabeyimin çantasında
buldum ve cenazeden sonra okudum. Tam olarak açıklayamıyorum,
Bağlanmak ve Karar Vermek: Pat
ama şöyle bir şey: tam olarak nereden geldiğimizi anlayabilirsem -ve
belki UFO'lar ve dış dünyayla ilgili bir şeydir- o zaman çok daha iyi Pat, kırk beş yaşında bir borsa simsarıydı. Dört yıl önce boşanmış-
yaşardım. Neden bu dünyaya getirildiğimizi anlardım." tı, yeni bir ilişki kurmada yaşadığı zorluk yüzünden terapiye gelmişti.
Bana öyle geliyordu ki bu inanç sistemine bağlı kalarak ağabeyini Beş yıl önce boşanmaya karar verdiğinde onu birkaç ay görmüştüm.
hayatta tutmaya çalışıyordu, ama bu düşüncenin onun için yararlı ola- Benimle yeniden bağlantı kurmasının nedeni çekici bir adamla tanış-
cağını düşünmediğimden sustum. mış olmasıydı. Pat'in ilgisini çeken Sam onun şiddetli anksiyete fırtı-
Bu rüya ve karşılıklı analizlerimiz terapide bir değişimin başlangıcı naları yaşamasına neden oluyordu.
oldu. Hayatını ve terapiyi çok daha ciddiye almaya başladı ve terapö- Pat bana çelişki içinde olduğunu söylüyordu: Sam'i seviyordu, ama
tik işbirliğimiz fazlasıyla güçlendi. Kasanın çınlaması konusunda baş- onu görmeye devam etme konusunda işkence çekiyordu. Beni arama-
ka iğneleme ya da terapinin daha ne kadar süreceğine veya iyileşip iyi- sına neden olan bardağı taşıran son damla şöyle bir olaydı: yakın arka-
leşme diğine dair bir soru sorduğunu duymadım. James ölümün genç- daşlarının ve iş arkadaşlarının katılacağı bir partiye davet edilmişti.
liğinde derin bir iz bıraktığını, ağabeyi için duyduğu üzüntünün haya- Sam'i de çağırmalı mı yoksa çağırmamalı mıydı? Bu ikilem, gözünde
tındaki seçimlerin pek çoğunu etkilediğini ve son olarak da yoğun acı- gittikçe daha çok büyüyordu. Şimdi hiç durmaksızın bu konuyu dü-
sının hayatı boyunca kendisini ve kendi ölümlülüğünü incelemesini şünüyordu.
72
57
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Neden böyle bir karmaşa yaşıyordu? İlk seansımızda, bu rahatsızlı- ceki terapimizden evliliğimizi benim mahvetmediğimi biliyorum -siz
ğının anlamını düşünmesi için ona yardım etmeye çalıştığım başarısız ve ben bu suçluluk konusunda çok çalışmıştık- ama bu fikir tekrar
girişimlerden sonra dolaylı bir yol deneyip rehberli bir fantezi kurma-
zihnime üşüşüyor. Başarısız evliliğim hayattaki ilk gerçek başarısızlı-
sını önerdim.
ğındı - ondan önce her şey yükseklere doğru ilerliyordu. Elbette evli-
"Pat, şunu dene, sanırım işine yarayacaktır. Gözlerini kapa ve Sam liğim artık bitti. Hem de yıllar önce. Ama başka bir adam seçmek bo-
ve senin partiye gittiğinizi hayal et. Onunla el ele içeri giriyorsunuz. şanmayı gerçek hale getiriyor. Hiçbir zaman geri dönemeyeceğimi
Arkadaşlarının çoğu sizi görüyor, el sallayıp sana doğru geliyor." Dur- gösteriyor. Hayatımın geçmişte kalan bir evresi. Geri dönüşü yok...
dum. "Bunu hayalinde canlandırabiliyor musun?" kaybolmuş bir zaman. Evet, evet, bunu biliyordum, ama şimdi bir-
Başını evet anlamında salladı. denbire anladığım zamanki gibi bilmiyormuşum."
"Şimdi o sahneye bakmaya devam et ve duygularının oluşmasına Pat'in hikâyesi özgürlük ve ölümlülük arasındaki ilişkiyi gösteri-
izin ver. Kendini izle ve bana hissettiğin her şeyi söyle. Rahat olmaya yor. Zor kararların kökleri genellikle varoluşsal kaygılar ve kişisel so-
çalış. Aklına gelen her şeyi söyle." rumluluk temeline uzanır. Şimdi Pat'in kararının neden bu kadar acı
"Ûff, parti. Hiç hoşuma gitmiyor." Yüzünü buruşturdu. "Sam'in verdiğini inceleyelim.
elini bıraktım. Onunla görünmek istemiyorum." Birincisi kararı bir vazgeçişin habercisiydi içeriyordu. Her "evet"
"Devam et. Neden istemiyorsun?" bir "hayır" anlamı taşır. Bir kez Sam'e "bağlandıktan" sonra diğer ola-
"Bilmiyorum. Benden yalnızca iki yaş büyük. Ve yakışıklı bir sılıklar -diğer daha genç, belki daha üstün adamlar- dışlanmış olu-
adam. Halkla ilişkiler alanında çalışıyor ve kendini sosyal ortamlarda yordu. İfade ettiği gibi yalnızca Sam'e bağlanmış olmayacak bir karar
nasıl davranacağını çok iyi biliyor. Ama ben, veya biz, bir çift olarak da vermiş olacaktı. Diğer bütün olasılıkları yok etmiş olacaktı. Olası-
etiketleneceğiz. Yaşlı bir çift. Bir karar vermem gerekecek. Sınırlanaca- lıkları böyle daraltmanın karanlık bir yanı vardı: ne kadar olasılığın
ğım. Başka her erkeğe 'hayır' demiş olacağım. 'Bağlanmak' ve 'karar yolunu kapatırsanız hayatınız o kadar küçük, kısa ve önemsiz görü-
vermek'" -gözlerini açtı- biliyor musunuz, bu çifte anlamı daha önce nür.
hiç düşünmemiştim. Bilirsiniz, lisede bir erkeğin kardeşlik rozetini Heidegger bir keresinde ölümü "başka olasılıkların olanaksızlığı"
taktığınızda ona bağlanmış olursunuz, ama aynı zamanda karar da olarak tanımlamıştı. Bu yüzden Pat'in anksiyetesi -görünüşte bir ada-
vermiş olursunuz." mı partiye getirmek gibi yüzeysel bir karar hakkında olsa da- gücünü
"ikilemini tasvir etmek için ne kadar uygun bir yol, Pat. Başka dipsiz ölüm anksiyetesi kuyusundan alıyordu. Bir uyanma deneyimi
hangi duygulan hissediyorsun?" olarak hizmet ediyordu: kararının daha derin anlamlarına odaklanma-
Pat gözlerini tekrar kapatıp fantezisine geri döndü. "Evliliğimle il- mız çalışmamızın etkisini birden artırdı.
gili şeyler var. Evliliğimi mahvettiğim için suçluluk duyuyorum: Ûn- Sorumluluk analizimiz gençliğe geri dönüşün olanaksız olduğunu

72
59
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

72
daha gerçekçi bir şekilde kabullenmesine neden oldu. Ayrıca boşan- lanması çok etkileyici bir deneyimdir. Hayat döngüsünü, onlarca yıl
maya kadar hayatının yükseklere doğru ilerliyormuş gibi göründü- önceki sınıf arkadaşlarınızın büyüdüğünü hatta yaşlandığını görmek-
ğünden, ama artık boşanmanın geri dönüşsüz olduğunu kabullendi- ten daha fazla elle tutulur hale getiren başka bir şey yoktur. Ve kuşku-
ğinden de söz etti. Sonunda bıraktı, vazgeçmeyi kabul etti, yüzünü ge- suz bazı sınıf arkadaşlarının ölmesi daha da ayıltıcı ve güçlü bir 'uyan'
leceğe döndü ve kısa süre içinde Sam'e bir vaatte bulundu. çağrısıdır. Bazı toplantılarda gelenlere yakalarına iliştirmeleri için genç
Hep geliştiğimiz, ilerlediğimiz, yukarı doğru çıktığımız yanılgısı yüzlerini gösteren fotoğrafları verilir. İnsanlar salonda dolaşıp fotoğ-
sık karşılaşılan bir şeydir. Batı medeniyetinin Aydınlanma çağından rafları ve yüzleri karşılaştırır, karşılarındaki kırışık maskelerde genç,
beri var olan ilerleme fikri ve Amerikan tarzı yukarıya doğru hareket masum gözleri bulmaya çalışırlar. Peki, bu düşünceye kim direnebilir:
zorunluluğu bu yanılgıyı pekiştirmektedir. Kuşkusuz, ilerleme yalnız- "Çok yaşlanmışlar, hepsi çok yaşlanmış. Bu grubun içinde ben ne ya-
ca bir yapıdır: tarihi kavramsallaştırmamn başka yolları da vardır. Ka- pıyorum? Ama onlar beni nasıl görüyor acaba?"
dim Yunanlar ilerleme fikrine katılmamışlardır: tam tersine geçen yüz- Okul toplantıları benim için otuz, kırk, hatta elli yıl önce okumaya
yıllarla birlikte geri dönüp daha da parlayan altın çağa bakmışlardır. başladığım hikâyelerin tamamlanması gibidir. Sınıf arkadaşlarının
Yukarılara doğru ilerlemenin yalnızca bir mit olduğunu birdenbire paylaşılmış bir geçmişi vardır, birbiriyle derin bir yakınlık hissi payla-
fark etmek Pat için olduğu gibi sarsıcı olabilir ve inançların ve fikirle- şırlar. Arkadaşlarınız sizin genç ve taze olduğunuz dönemleri, gizleyici
rin önemli oranda değişmesini sağlar. olan yetişkin kişiliğine bürünmediğiniz günleri hatırlarlar. Belki de bu
yüzden okul toplantılarından sonra yeni evliliklerde şaşırtıcı bir artış
olur. Eski sınıf arkadaşlarının güvenilir olduğu düşünülür, eski aşklar
UYANMA DENEYİMİ O L A R A K alevlenir, hepsi sınırsız umut perdesinin önünde başlayan dramanın

HAYATIN D Ö N Ü M NOKTALARI oyuncularıdır. Hastalarımı hep okul toplantılarına katılmaları için teş-
vik eder ve onlardan tepkilerini bir günlüğe yazmalarını isterim hep.
insanın uyanışının -hem daha olağan hem de daha incelikli bir şe-
kilde- diğer nedenleri arasında lise ve üniversite arkadaşlarının top-
lanması, doğum günleri ve yıldönümleri, emlak planlaması, vasiyetna- Miras Düzenlemeleri

me yazmak ve ellinci ve altmışıncı gibi önemli doğum günleri bulu- Miras düzenlemeleri ölümünüzü, varislerinizi tartışıp hayatınız bo-
nur. yunca biriktirdiğiniz para ve eşyaların kullanımını düşündüğünüzde
kaçınılmaz bir şekilde varoluşsal farkmdalığı artırır. Hayatınızı bu şe-

Lise ve Üniversite Arkadaşlarının Toplanması kilde özetleme süreci pek çok soruyu akla getirir: Kimi seviyorum? Ki-
mi sevmiyorum? Beni kim özleyecek? Kime karşı cömert olmalıyım?
Özellikle yirmi beş yıl sonra lise ve üniversite arkadaşlarındı top-

61
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

I Uyııtınızı böyle gözden geçirdiğiniz bir dönemde hayatınızın sonuyla lektüel yeteneklerini en iyi şekilde kullanamadığına (çok iyi bir üni-
yüzleşmek, defin için gerekli düzenlemeleri yapmak, bitirilmemiş işle- versiteden iyi bir dereceyle mezun olmuştu) üzüldüğü için terapiye
ri çözmek için pratik önlemler almak zorundasmızdır. geliyordu. Dördüncü seansımızdaydık.
Ölümcül hastalığı olan bir danışanım işlerini yoluna sokmaya baş- Seansa iş arkadaşlarından birinin kendisini fazla yardım işi yapıp
ladığında ailesine rahatsızlık verecek bütün e-mail'lerini silmek için çok az faturalı iş yapması konusunda eleştirmesinden yakınarak başla-
günler harcadı. Eski sevgililerinin mesajlarım silerken hastalık hissi dı. On beş dakika boyunca iş ortamını tarif ettikten sonra, her zaman
her yerini kapladı. Bütün fotoğrafların ve anıların, eski şefkat dene- organizasyonlarda uyumsuz biri olduğunu uzun uzun anlattı. Bunlar
yimlerinin ortadan kaldırılması, kaçınılmaz bir şekilde varoluş anksi- onun geçmişine ait önemli bilgilerdi ve hepsini dikkatle dinlerken se-
yetesi uyandırdı. ansın bu bölümünde çoğunlukla sessiz kaldım - yalnız karşılıksız ola-
rak yaptığı işler için gösterdiği şefkat konusunda yorumda bulundum.

Doğum Günleri ve Yıldönümleri Kısa bir sessizlikten sonra, "Bu arada bugün benim 50. yaş gü-
nüm."
Önemli doğum günleri ve yıl dönümleri de potansiyel uyanma de-
"Öyle mi? Kendini nasıl hissediyorsun?"
neyimleri olabilir. Doğum günlerini genellikle hediyeler, pastalar,
"Karım bu konuda fazla heyecanlı. Bu akşam arkadaşlarımızla bir
kartlar ve neşeli partilerle kutlasak da bu kutlamanın asıl amacı nedir?
doğum günü yemeği yiyeceğiz. Ama bu benim fikrim değil. Benim ho-
Belki de zamanın karşı konulmaz biçimde akışının üzücü bir şekilde
şuma gitmiyor. Benim için bu kadar telaşa girmesi hoşuma gitmiyor."
hatırlatan şeyleri dağıtma girişimidir. Terapistlerin, hastalarının özel-
"Nasıl yani? Senin için telaşa girmesinin nesi hoşuna gitmiyor?"
likle önemli doğum günlerini ve yıldönümlerini not etmeye ve bunla-
rın uyandırdıkları duyguları sorgulamaya dikkat etmeleri yerinde "Tebrikler karşısında kendimi rahatsız hissediyorum. Iç sesim As-

olur. lında beni bilmiyorlar' veya 'bir bilseler' diyerek bunları sanki geri çe-
viriyorum."

ELLI YAŞ: WILL Ölümle ilgili konuların hassasiyetini kavramış her "Eğer seni gerçekten bilseler, ne görürlerdi?" diye sordum.
terapist, bunların her yerde oluşundan çok etkilenecektir. Ne zaman "Ben bile bilmiyorum. Ve yalnızca tebrik almak değil, vermek de
bu kitabın yeni bir bölümünü yazmaya başlasam, aynı gün gelen bir zor geliyor. Bunu anlamıyorum ve nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum,
hasta benim bilinçli bir şekilde istememe gerek kalmadan klinik öne- yalnızca bunun altında karanlık bir yüzey olduğunu söyleyebiliyorum.
mi olan bir örnek getirmiştir. Benim uyanma deneyimlerini yazdığım Oraya ulaşamıyorum."
bu bölüm sırasında yaptığım bir terapi seansını inceleyelim: "Oradan fışkıran her şeyin farkında mısın, Will."
Son derece entelektüel bir adam olan kırk dokuz yaşındaki avukat "Evet. Bir şey var. Ölüm. Ne zaman ölümle ilgili bir kitap okusam,
Will, işine karşı tutkusunu yitirdiği ve dikkate değer düzeydeki ente- özellikle bir çocuğun ölümüyle ilgili, boğulur gibi oluyorum."

72 63
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

"Benim yanımdayken o karanlık düzeyden çıkan bir şey oldu mu?" şey söylemem karşısında ne hissettin? Ve bana olumlu bir şey söyleme
"Sanmıyorum. Neden? Aklınızda bir şey mi var?" konusunda zorluk yaşar mısın?" (Hiçbir seansı buna benzer burada-
"Birinci veya ikinci seansımızda güçlü bir şekilde duygulanıp göz- ve-şimdi sorusu sormadan bitirmem.)
lerinin yaşardığını hatırlıyorum. O zaman nadiren gözyaşı döktüğünü "Emin değilim. Düşünmem lazım," dedi ayağa kalkarken.
söylemiştin. İçeriği tam olarak hatırlayamıyorum. Ya sen?" "Bir şey daha var, Will," diye ekledim. "Bugün benimle ve seansla
"Aklımda bir şey yok. Hatta olayı hiç hatırlamıyorum." ilgili ne tür düşünceler uyandı içinde?"
"Babanla ilgili bir şeydi galiba. Bir bakayım." Bilgisayarıma gidip "İyi bir seans oldu. Daha önceki seansımızdan gözyaşlarımı hatırla-
dosyasını açtım, "gözyaşı" sözcüğünü aradım. Bir dakika sonra tekrar manızdan etkilendim. Ama seansın sonunda bana tebrik etmenizle il-
yerime oturdum. "Babanla ilgiliymiş. Kederli bir şekilde onunla hiçbir gili duygularımı sorduğunuzda kendimi gerçekten rahatsız hissetmeye
zaman şahsi bir şekilde konuşmadığın için pişman olduğunu söyledin başladığımı söylemeliyim."
ve birden gözlerin doldu." "Bu rahatsızlığın çalışmamızdaki en verimli yöne doğru bize reh-
"Oh evet, hatırlıyorum ve... oh, Tanrım, dün gece onunla ilgili bir berlik edeceğine inanıyorum."
rüya gördüğümü hatırladım şimdi! Şu dakikadan önce bu rüya hiç ak- WiH'le yaptığımız bu seansın ölüm konusunun ben 'karanlık yü-
lıma gelmemişti! Seansın başında dün gece rüya görüp görmediğimi zey'ini sorguladığımda kendiliğinden ve beklenmedik bir şekilde orta-
sorsaydınız hayır derdim. Rüyamda babamla ve amcamla konuşuyor- ya çıktığına dikkat edin. Seansın ortasında kalkıp bilgisayarıma gitmek
dum. Babam on iki yıl önce, amcam da ondan birkaç yıl önce ölmüş- nadir yaptığım bir şeydir, ama Will bu konuyu o kadar çok düşün-
tü. Üçümüz keyifli bir konuda sohbet ederken kendi kendime, 'Onlar müştü ki, seansımızda gösterdiği tek duygu belirtisinin peşine düşmek
öldü, ama endişelenme, bütün bunlar çok mantıklı, bu normal bir rü- zorundaydım.
ya,' diyordum." İlgilenebileceğim bütün o varoluşsal konuları bir düşünün. Birinci-
"Öyle görünüyor ki arka plandaki ses rüyanın ağırlığını azaltmaya, si o gün ellinci yaş günüydü. Böyle önemli yaş günleri genellikle pek
senin uyumaya devam etmeni sağlamaya yarıyor. Rüyanda babanı sık çok içsel dallanma yaratır, içindeki gizli katmanı sorguladığımda ben-
görür müsün?" den herhangi bir ipucu almamasına rağmen ne zaman ölüm hakkında,
"Asla. Hiç hatırlamıyorum." özellikle bir çocuğun ölümü hakkında, bir şey okusa, boğulacak gibi
"Zamanımız neredeyse bitti Will, ama sana daha önce konuştuğu- olduğunu söylemişti. Ve sonra yine tamamen beklenmedik bir şekilde
muz tebrik alıp vermeyle ilgili bir şey sormama izin ver. Bu durumu ölmüş babası ve amcasıyla konuştuğu rüyasını hatırladı.
bu odada hiç yaşadın mı? Senin ve benim aramda? Daha önce karşılık- Sonraki seanslarda ben bu rüyaya odaklanınca Will, gizli ölüm
sız baktığın davalardan söz ettiğinde senin merhametin hakkında yo- korkusu ve ölümle ilgili üzüntüsünün farkına vardı - babasının ölü-
rumda bulunmuştum. Bana karşılık vermedin. Acaba sana olumlu bir mü, küçük çocukların ölümü ve bunların arkasından da kendi ölümü.
72
65
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

Ölümle ilgili duygularının kendisini etkisi altına almasını engellemek lamını da anlamıştı: kocası kırmızı ekoseli pijamalarıyla ölmüştü. Ca-
istediği için kendisini bu duygulardan ayrıştırdığını söyleyerek seansı navarı yatıştırmak olanaksızdı: avı oydu. Bu rüyanın açıklığı terapi-
tamamladık. Sonraki seanslarda tekrar tekrar gözyaşı döktüğü oldu. mizde büyük bir değişim başlattı: korkunç kaybından uzaklaşıp kendi
Ona karanlık bölgesi ve bundan önce ifade edemediği korkuları hak- faniliğini ve nasıl yaşaması gerektiğini düşünmeye başladı.
kında açıkça konuşması için yardım ettim. Uyanma deneyimi tuhaf ve nadir görülen bir kavram değildir; as-
lında bu konu klinik çalışmaların temelidir. Bu yüzden zamanımın ço-
ğunu terapistlere uyanma deneyimlerini terapötik kullanım için nasıl
U Y A N M A DENEYİMI OLARAK RÜYALAR tanıyıp dizginleyebileceklerini öğretmek için harcarım. Tıpkı Mark'm
hikâyesinde olduğu gibi. Mark'm gördüğü bir rüya uyanışına yol açan
Pek çok önemli rüya, insanın derinliklerinden gelen ve bir uyanma
bir kapıyı araladı.
deneyimini harekete geçirebilen bir mesaj taşır. Büyük bir yas içindeki
genç bir dulun şu rüyasını düşünün. Sevilen birinin kaybının geride
Uyanma Deneyimi Olarak Bir Yas Rüyası: Mark
kalan kişiyi kendi ölümlülüğüyle nasıl yüzleştirdiğine dair çok canlı
bir örnek: Kırk yaşında bir psikoterapist olan Mark, kronik anksiyetesi ve
ölümle ilgili olarak zaman zaman yaşadığı panik ataklar yüzünden te-
Derme çatma yazlık bir kulübenin verandasındayım.' Ön kapının bir-
rapiye gelmişti, ilk seansımızda ne kadar huzursuz ve sıkıntılı olduğu-
kaç adım ötesinde kocaman ağzıyla bekleyen korkunç bir canavar var.
nu görebiliyordum. Ablası Janet'in ölümü zihnini acı verecek derecede
Dehşet içindeyim. Kızıma bir şey olmasından korkuyorum. Bir kurbanla
meşgul ediyordu. Mark beş yaşındayken annesi kemik kanseri olup
canavarı yatıştırmak istiyorum ve kırmızı ekoseli, içi doldurulmuş bir hay-
on yıl sonra hastalığın defalarca tekrarlaması ve biçimini bozan ameli-
vanı kapıdan ona atıyorum. Canavar yemi yutuyor, ama orada durmaya
yatlardan sonra ölmüştü. Bütün bu süre boyunca Janet onun annesi
devam ediyor. Gözleri üzerime sabıtlenmiş, alev alev yanıyor. Av benim.
yerine geçmişti.

Bu genç dul rüyayı açıkça anlıyordu. Başta kocasını almış olan ölü- Ablası yirmili yaşların başında kronik alkolik olmuş ve sonunda
mün (yani kötü canavarın) şimdi de kızı için geldiğini düşünmüştü. karaciğer yetmezliğinden ölmüştü. Kardeşi olarak ona kendini adama-
Ama neredeyse aynı anda kendisinin av olduğunu fark etti. Sıradaki sına rağmen -hastalığı sırasında ablasına yardım etmek için ülkenin
kendisiydi ve canavar onun için gelmişti. Canavara bir kurban vererek bir ucundan kalkıp defalarca onun yanına gitmişti- yeterince şey yap-
yatıştırmaya ve dikkatini dağıtmaya çalışmıştı, kırmızı ekoseli, içi dol- madığı, suçlu ve bir şekilde onun ölümünden sorumlu olduğu düşün-
durulmuş bir hayvan. Benim sormama gerek kalmadan sembolün an- cesinden kurtulamıyordu. Suçluluk duygusu çok kuvvetliydi ve tera-
pide onun bu duyguyu aşması üzerine yaptığımız çalışmada çok zorla-
72
7 Bu rüyayı Bağışlanan Terapi adlı kitabımda anlattım. nıyordum.

67
GÜNEŞE BAKMAK
UYANMA DENEYİMİ

Daha önce söylediğim gibi neredeyse her yasın seyrinde potansiyel


meleri için küçük bir hediye hazırladım. Sonra yola çıktıklarında,
bir uyanma deneyimi yatar ve genellikle ilk kez rüyalarda ortaya çıkar.
hediyeye kart eklemeyi unuttuğumu hatırlayıp peşlerinden koştum.
Mark'm sık gördüğü rüyalardan birinde ablasının elinden kan fışkırı-
Kartın nasıl göründüğünü hatırlıyorum. Oldukça resmi ve mesafeli
yordu. ilk hatıralarına ait bir görüntüydü bu. Beş yaşındayken ablası
bir şeydi. 'Kardeşinden Janet'e' yazıyordu. Garip bir şekilde Janet'in
komşudaydı ve parmağını elektrikli pervaneye sokmuştu. Ablasının
nehrin karşı tarafında ayakta durduğunu ve büyük olasılıkla el sal-
çığlık atarak sokakta koştuğunu hatırlıyordu. Her yerde kıpkırmızı
ladığını görebiliyordum, ama pek bir şey hissetmiyordum.
kan ve ikisinin yaşadığı dehşet vardı.
Bu rüyadaki imgeler olağanüstü derecede şeffaftı. Yaşlı akrabalar
Çocukken düşündüğü (ya da düşünmüş olması gereken) şeyi ha-
ölüyor (yani nehri geçiyor) ve yedi blok ötedeki Janet'i ziyarete gidi-
tırlıyordu: eğer o kadar büyük, yetenekli ve güçlü olan koruyucusu
yorlar. (Janet yedi yıl önce ölmüştü) Mark da nehri daha sonra geçme-
Janet aslında bu kadar kırılgansa ve kolayca çökebiliyorsa kendisinin
si gerektiğini bilmesine rağmen geride kalmaya karar vermişti. Yapa-
gerçekten korkması gerekiyor demekti. Janet kendini bile koruyamı-
cağı işler vardı ve hayatta kalmak için ablasını bırakması gerektiğini
yorsa onu nasıl koruyacaktı? Bu durumda bilinçdışmda şöyle bir
denklem bulunuyor olmalıydı: Eğer ablam öldüyse ben de ölebilirim. biliyordu. (Bu durum hediyeye iliştirdiği resmi kartta ve ablasının kar-
şıdan el salladığını görmesine rağmen çok az üzüntü hissetmesiyle
Mark'm ölüm korkusunu açık bir şekilde konuştukça o daha da
açıkça görülüyordu).
huzursuz hale geldi. Biz konuşurken ofisimde durmadan dolaşırdı.
Bu rüya bir değişimin habercisi oldu: Mark'm geçmişle ilgili takın-
Hayatta her zaman hareket halindeydi, birbiri ardına yolculuklar
tısı hafifledi ve hayatı yavaş yavaş şimdide daha zengince yaşamayı öğ-
planlıyor, mümkün olan her fırsatta yeni yerleri ziyaret ediyordu.
rendi.
Herhangi bir yere kök salmanın Azrail'i beklemek anlamına geldiği
birkaç kez aklından geçmişti: hayatının, aslında bütün hayatların yal- Rüyalar diğer birçok hastam için de bir kapı açmıştır, emekli bir

nızca ölümü bekleyen bir örüntüden ibaret olduğunu hissediyordu. cerrah olan Ray ve çalışmamız bitme noktasına geldiğinde ve terapi-
den ayrılırken tepe noktasına ulaşan Kevan'da olduğu gibi.
Bir yıllık sıkı terapi çalışmasından sonra ablasının ölümüyle ilgili
suçluluk duygusundan kurtulmasını sağlayan şu aydınlatıcı rüyayı
gördü: Emekli Olan Cerrah: Ray

Yaşlı amcam ve yengem yedi blok ötedeki Janet'i ziyaret ediyorlar. Ray altmış sekiz yaşında bir doktordu. Yaklaşan emekliliği yüzün-
(Mark bu arada bir kalem isteyip yedi-çarpı-yedilik rüya haritasını den sürekli anksiyete yaşadığı için terapiye gelmişti. Bu ikinci terapi
çizdi) Ona ulaşmak için nehri geçecekler. Benim de onu ziyarete git- seansında şu kısa rüyayı anlattı.
mem gerektiğini biliyordum, ama yapacak işlerim olduğu için evde
Okul arkadaşlarımla toplantıya gidiyorum. Altıncı sınıf olabilirler.
kalmaya karar verdim. Onlar gitmeye hazırlanırken Janet'e götür-
Binaya giriyorum ve girişe asılmış sınıf resmini görüyorum. Resme
68
69
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

uzun süre dikkatle bakıyorum ve sınıf arkadaşlarımın hepsinin yü- terapi süreci için gündemi belirledi.
zünü görüyorum, ama ben yokum. Kendimi orada bulamıyorum. Ama dikkatim en çok bir şeye odaklanmıştı: onun sınıf fotoğrafın-
da olmayışına. Ray'in ölümüyle ilgili yorumunu da görmezden gele-
"Rüyanda ne hissediyordun," diye sordum. (İlk sorum her zaman
mezdim. En önemli konu bu gibiydi: Ne de olsa altmış sekiz yaşında
bu olur, çünkü rüyanın bazı parçalarıyla veya bütünüyle ilgili duygu-
bir adamdı ve yaklaşan emekliliği onu terapiye getiren şeydi. Emeklili-
ları bulmada çok işe yarar.)
ği düşünen herkesin ölümle ilgili endişeleri vardır ve bu endişeler ço-
"Bunu söylemek çok zor," diye cevap verdi. "Rüyam oldukça ağır
ğu kez rüyalar yoluyla ortaya çıkar.
ve kasvetliydi - kesinlikle neşeli bir rüya değildi."
"Bana rüyanla ilgili aklına gelen çağrışımları söyle. Zihin gözüyle
rüyanı hâlâ görebiliyor musun?" (Rüya ne kadar tazeyse hastanın çağ-
BIR UYANMA DENEYIMI OLARAK TERAPININ SONU
rışımlarıyla ilgili o kadar yararlı bilgiler verir.)
Başını salladı. "Şey, en önemli şey resim. Resmi açıkça görebiliyo-
rum. Yüzlerin birçoğunu açıkça göremiyorum ama orada olmadığımı Terapinin Sonuyla İlgili Bir Rüya: Kevan
biliyorum. Kendimi bulamıyorum." Kırk yaşında bir mühendis olan Kevan'm ölüm panikleri on dört
"Peki, bundan ne anlam çıkarıyorsun?" aylık terapi süresi içinde neredeyse tamamen sona ermişti. Kevan son
"Bundan emin değilim - ama iki olasılık var. Birincisi, hiçbir za- seansımıza şu rüyayı getirdi:
man o sınıfın -ya da herhangi bir sınıfın- bir parçası olmadığım duy-
Uzun bir binada birisi beni kovalıyor. Kim olduğunu bilmiyorum.
gusu var. Hiçbir zaman popüler değildim. Her zaman dışlanırdım.
Korkuyorum ve merdivenlerden bodrum gibi bir yere iniyorum. Bir
Ameliyathane hariç." Durakladı.
noktada tavandan kum saatinden süzülür gibi kumların aktığını gö-
"Peki, ikinci olasılık?"diye onu zorladım. "Şey, çok açık," dedi sesi
rüyorum. Ortalık karanlık; biraz daha ilerliyorum ve dışarı çıka-
alçalırken. "Sınıf orada resimde var, ama ben yokum - belki de bu be-
cak yol bulamıyorum. Birdenbire bodrumdaki koridorun sonunda
nim ölümümü gösteriyor."
kapısı hafif aralık olan kocaman bir depo görüyorum. Korkmama
Böylece bu rüya sonucunda pek çok zengin malzeme ortaya çıktı rağmen bu kapıdan geçiyorum.
ve bize birkaç olası yol sundu. Örneğin hastanın ait olmama hissi, po-
püler olmayışı, arkadaş eksikliği, ameliyathane hariç kendini evindey- Bu karanlık rüyadaki hissi neydi? "Korku ve ağırlık," diye cevap

miş gibi hissetmemesini inceleyebilirdim. Ya da 'Kendimi bulamıyo- verdi Kevan. Ona çağrışımlarım sordum, ama çok az çağrışım kurabil-

rum' cümlesine yoğunlaşır ve kendi özüyle iletişim kuramadığı hissi di: Ona göre rüyası anlamsız gibiydi. Benim varoluşçu bakış açıma gö-

üzerine odaklanabilirdim. Bu rüya bu konularda çalıştığımız bir yıllık re terapiyi bitirmek ve bana veda etmek, onda başka kayıplar ve ölüm
düşüncesini uyandırmış olabilirdi. Rüyada özellikle iki görüntü benim

72 71
GÜNEŞE BAKMAK UYANMA DENEYİMİ

dikkatimi çekmişti: Kumların kum saati gibi tavandan süzülmesi ve Bu yüzden uyanma deneyimleri, İvan Ilyiç'in ölüm döşeği deneyi-
deponun kapıları. Ama bunlar hakkında fikirlerimi ifade etmek yerine minden, pek çok kanser hastasının yaşadığı ölüme çok yaklaşma de-
Kevan'm bu görüntülerle ilgili çağrışım kurmasını istedim. neyimine ve gündelik hayatta karşılaşılan ve kişinin varoluşsal mesele-
"Kum saati aklına ne getiriyor?" leri incelemesini gündeme getiren (yaş günleri, yas, okul toplantıları,
"Zamanla ilgili düşünceleri. Zaman tükeniyor. Hayatımın yarısı rüyalar, boş yuva) gibi deneyimlere kadar uzanır. Bilinçlenme genel-
bitti." likle bu tür konulara karşı büyük duyarlılığı olan (bu duyarlılığın bu
"Ya depo?" sayfalarla birlikte daha da artacağını umuyorum) bir başkasının -tera-

"Cesetler depoya kaldırılır, yani morga." pist veya arkadaş- yardımıyla kolaylaşır.

"Bu bizim son seansımız Kevan. Zamanımız tükeniyor." Bu karşılaşmaların anlamını aklınızdan çıkarmayın: Ölümle yüzleş-

"Evet, ben de bunu düşünüyordum." mek anksiyete doğurur, ama aynı zamanda hayatı zenginleştirecek bir po-
tansiyel de taşır. Uyanma deneyimleri güçlü, ama geçici olabilir. Bir
"Bir morg ve bir de depoya kaldırılan cesetler var: birkaç haftadır
sonraki bölüm bu deneyimi nasıl uzun ömürlü kılacağımızı irdeliyor.
ölüm üzerinde konuşmuyordun, ama en başta beni bu yüzden görme-
ye gelmiştin. Görünüşe göre terapinin bitişi senin için eski konuları
yeniden gündeme getiriyor."

"Sanırım öyle - Şimdi terapiyi gerçekten bitirmeye hazır olup ol-


madığımızı sorguluyorum."
Deneyimli terapistler terapiyi uzatma konusunda bu tür soruları
ciddiye almamaları gerektiğini bilirler. Anlamlı bir terapi seyri yaşayan
hastalar genellikle terapinin sonuna ikili duygular ve çoğunlukla da
baştaki semptomlarının tekrarlayışla yaklaşırlar. Bir keresinde biri psi-
koterapiye döngüsel terapi demişti: kişi aynı konular üzerinden tekrar
tekrar geçer. Her seferinde kişisel değişimi biraz daha garanti altına
alır. Kevan'a terapiyi planladığımız gibi sonlandırmayı, ama iki ay
içinde bir takip görüşmesi yapmayı önerdim. O görüşmede Kevan iyi
görünüyordu ve terapiden öğrendiklerini dışarıdaki hayata aktarma
sürecinde gayet başarılıydı.

72 73
FİKİRLERİN GÜCÜ

4. Bölüm Epikouros, hoş deneyimlere ait derinlere kazılmış hatıraları depo-


layıp hatırlamamız üzerinde durarak, bitmek bilmeyen ve tatmin edici
FİKİRLERİN GÜCÜ olmayan yeni etkinlikler arayışımızla ilgilenmiştir. Eğer bu hoş anılar-
dan tekrar tekrar yararlanmayı öğrenirsek sürekli olarak zevk peşinde
koşma ihtiyacımızın kalmayacağını ileri sürmüştür.
Efsaneye göre, Epikouros kendi tavsiyesine uymuş ve ölüm döşe-
ğinde (böbrek taşı düşürmenin sonucunda gelişen komplikasyonlar
addi olmayan sözcükler gibi görünseler de fikirlerin bir gücü
M vardır. Yüzyıllar boyunca pek çok büyük düşünür ve yazarın
içgörüleri bizim ölüm anksiyetisiyle baş etmemize ve hayata anlam ka-
yüzünden) çektiği büyük acılara rağmen yakın arkadaşları ve öğrenci-
leriyle yaptığı hoş sohbetleri hatırlayarak sükûnetini korumayı başar-
mıştı.
zandırmaya yardımcı olmuştur. Bu bölümde ölüm anksiyetisi yüzün-
Çoğu kişinin ölüm anksiyetisinin bilinçli bir şekilde farkında ol-
den büyük azap çeken hastalarımla yaptığım terapilerde en çok işime
madığını vurgulayarak çağdaş bilinç dışı bakış açısını da önceden sez-
yarayan fikirleri anlatacağım.
mesi Epikouros un dehasının bir parçasıydı. Epikouros ölümün kılık
değiştirmiş görüntülerinden bir anlam çıkartılması gerektiğini belirt-
EPIKOUROS VE ESKIMEYEN BILGELIĞI mişti: örneğin aşırı dindarlık, aşırı zenginlik, güç ve onur kazanmak
için verilen büyük çaba, bütün bunlar ölümsüzlüğün sahte bir mode-
Epikouros felsefenin esas misyonunun insanı acıdan kurtarmak ol-
lidir.
duğuna inanıyordu. Peki, insanın acısının temeldeki nedeni nedir?
Peki, Epikouros kendi ölüm anksiyeti'sini nasıl hafifletmeye çalışı-
Epikouros bu sorunun yanıtından hiç kuşku duymuyordu: her zaman
yordu? Öğrencilerinin bir öğreti kitapçığıymışçasma ezberlediği iyi ya-
ve her yerde var olan ölüm korkusu.
pılandırılmış bir dizi iddia ortaya koymuştur. Bu iddiaların pek çoğu
Epikouros, kaçınılmaz ölümün verdiği ürkütücü düşünce hayattan
geçen iki bin üç yüz yıl boyunca tartışılmış ve ölüm korkusunun üste-
zevk almayı engellediğinde ve bütün zevklere müdahale ettiğinde ıs-
sinden gelme konusunda hala geçerli oldukları görülmüştür. Bu bö-
rarcıydı. Hiçbir etkinlik ebedi hayat özlemimizi tatmin edemediği için
lümde Epikouros'un en iyi bilinen ve benim kendi ölüm anksiyetimi
aslında hiçbir etkinliğimiz özünde ödüllendirici değildir. Aslında Epi-
hafifletmede ve hastalarımla çalışmada çok yararlı bulduğum üç iddi-
kouros pek çok insanın hayattan nefret ettiğini, hatta ironik bir şekil-
asını irdeleyeceğim.
de bu nefretin intihar noktasına getirdiğini, bazılarmınsa varoluşsal
gerçekten ve bizi gelecekte bekleyen dertlerden kaçmaktan başka bir 1. Ruhun ölümlülüğü

anlamı olmayan çılgınca ve anlamsız etkinliklere giriştiklerini yazmış- 2. Ölümün nihai hiçliği
tır. 3. Simetri iddiası

74 75
FİKİRLERİN GÜCÜ
GÜNEŞE BAKMAK

Ruhun Ölümlülüğü Ölümün Nihai Hiçliği

Epikouros ruhun ölümlü olduğunu ve bedenle birlikte yok oldu- Epikouros ikinci iddiasında, ruh ölümlü olduğu ve ölümle birlikte

ğunu söyler. Bu görüş, yüz yıl önceki idamından kısa bir süre önce dağıldığı için ölümün bizim için hiçbir anlamı olmadığını ileri sürer.

ruhun ölümsüz olduğu ve ölümden sonra bu ruhun kendisinin bilge- Dağılan şey algılamaz ve algılanmayan şey bizim için bir hiçtir. Başka

lik arayışını paylaşan benzer zihinsel yapıdaki ruhlarla ebedi bir top- bir deyişle: benim olduğum yerde ölüm yok; ölümün olduğu yerde

luluğun keyfini süreceği inancıyla rahatlığa kavuşan Sokrates'in görü- ben yokum. Bu yüzden Epikouros, "Algılamamızın bile mümkün ol-

şüyle taban tabana zıttı. Sokrates'in, Platonun Phaidon diyalogunda madığı ölümden neden korkalım ki?" görüşünü savunur.

ayrıntılarıyla verilen görüşlerinin çoğu Yeni-Platoncular tarafından be- Epikouros'un görüşü, Woody Allen'in, "Ben ölümden korkmuyo-
nimsenip korunmuştur ve nihai olarak da Hıristiyanlığın ölümden rum, yalnızca öldüğümde orada olmak istemiyorum," şeklindeki nük-
sonraki hayat yapısı üzerinde önemli etkisi olmuştur. teli sözüyle zıttır. Epikouros aslında orada olamayacağımızı, ölümün

Epikouros, kendi güçlerini artırmak için, ortaya koydukları kural- geldiğini anlamayacağımızı, çünkü ölümle aynı anda var olamayacağı-

lara ve düzenlemelere kulak asmayanları bekleyen ölümden sonraki mızı söylüyordu. Ölü olduğumuz için öldüğümüzü bilmeyeceğimizi

cezalar konusunda uyararak takipçilerinin ölüm anksiyetelerini artı- ve bu durumda da korkacak bir şey olmadığını ifade eder.

ran çağdaş dini liderleri şiddetle kınamıştır. (Sonraki yüzyıllarda orta-


çağ Hıristiyanlığının Cehennem cezalarını tasvir eden dini ikonografisi Simetri İddiası
- o n beşinci yüzyılda Hieronymus Bosch tarafından resmedilen kıya-
Epikouros'un üçüncü iddiası, ölümden sonra var olmama duru-
met sahnesinde olduğu gibi- ölüm anksiyetesini büyük ölçüde artır-
mumuzun doğumdan önceki durumumuzla aynı olduğunu savunur.
mıştır.)
Bu eski iddiayla ilgili pek çok felsefi itiraz olsa da bu görüşün, ölmekte
Epikouros, eğer biz ölümlüysek ve ruh da yaşamaya devam etmi-
olanlara rahatlık sağlama konusunda gücü hâlâ elinde tuttuğuna ina-
yorsa ölümden sonraki hayattan korkmamız gereken bir şey olmadı-
nıyorum.
ğında ısrar etmiştir. Herhangi bir bilinç belirtisi, yitirilen hayat için
Yüzyıllar boyunca hiç kimse bu iddiayı büyük Rus romancı Vladi-
duyulan pişmanlıklar ya da tanrılardan korkacak bir şey olmayacaktır.
mir Nabokov kadar güzel ifade etmemiştir.1 Nabokov'un Konuş, Bellek
Epikouros tanrıların varlığını inkâr etmiyordu (Sokrates yüzyıldan kı-
isimli otobiyografisi şu satırlarla başlar: "Beşik büyük bir boşluğun
sa bir süre önce sapkınlık yüzünden idam edilmişken böyle bir iddia
üzerinde sallanırken sağduyum bana varoluşumuzun iki karanlık son-
tehlikeli olurdu), ama tanrıların insan hayatından habersiz olduklarını
suzluk arasındaki kısa ışık yarığı olduğunu söylüyor. İkisi de birbiri-
ve yalnızca ulaşmaya çalışmamız gereken huzur ve mutluluk için bize
model olduklarını iddia ediyordu.
1 V. Nabokov, Konuş, Bellek

77
76
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

nin aynı olmasına rağmen insan bir kural olarak doğum öncesi boşlu- DALGALANMA
ğu, gitmekte olduğu boşluktan daha sakin bir şekilde karşılıyor (saatte
İnsanların ölüm anksiyetesi ve hayatın faniliğinin verdiği sıkıntıyla
dört bin beş yüz kalp atışıyla)."
mücadele etmek için yıllarca yaptığım uygulamalar sonucunda ortaya
Ben şahsen iki var olmama durumunun -doğum öncesi ve doğum
çıkan fikirlerin içinde dalgalanma kavramının olağanüstü derecede et-
sonrası- özdeş olduğunu ve ikinci karanlık havuzundan çok korkar-
kili olduğunu gördüm.
ken birincisi için hiç endişelenmediğimizi düşünmenin pek çok olay-
Dalgalanma, her birimizin -bunun bilincinde olmadan- diğer in-
da beni rahatlattığını söyleyebilirim.
sanları yıllarca, hatta kuşaklar boyunca etkileyebilen ortak merkezli
Benzer duyguları paylaşan bir okurum gönderdiği e-postada şun-
halkalar yaratmasını ifade eder. Yani diğer insanlar üzerindeki etkimiz
ları söylüyor:
sürer gider, tıpkı bir göldeki dalgaların artık görünmez olana kadar
Şu anda bilinçsizlik fikriyle az çok rahatım. Tek mantıklı sonuç bu sürmesi, ama nano düzeyde devam etmesi gibi. Farkında olmasak da
görünüyor. Çocukluğumdan beri ölümden sonra insanın mantıksal geride kendimizden bir şeyler bırakabileceğimiz fikri, insanın faniliği
olarak doğumdan önceki durumuna geçmesi gerektiğini düşünür- ve sonlu oluşundan kaçınılmaz bir şekilde anlamsızlığın doğduğunu
düm. Ölümden sonra hayat fikri bu sonucun basitliğiyle karşılaştı- iddia edenlere karşı etkili bir yanıt vermektedir.
rıldığında uyumsuz ve karmaşık görünüyor. Ölümden sonra hayat Dalgalanma, geride mutlaka görüntünüzün ya da adınızın kalması
fikriyle kendimi teselli edemiyorum, çünkü ister hoş olsun isterse gerektiği anlamına gelmez. Çoğumuz bu stratejinin anlamsızlığını
nahoş, sonu olmayan varoluş fikri benim için sonlu varoluş fikrin- uzun zaman önce okul müfredatında bulunan Shelley'in, eski bir ül-
den çok daha ürkütücü. kede parçalanan dev bir heykelle ilgili şiirinin şu satırlarını okuduğu-
muzda öğrenmişizdir:
Ölüm korkusu çeken hastalarımla çalışırken Epikouros'un fikirle-
rini başlarda anlatırım. Bu fikirler hem hastaya terapideki fikirsel ça-
Benim adım Ozymandias, Krallar Kralı
lışma hakkında ipucu verir, hem de onu anlama çabamı gösterir: yani
Yaptıklarıma Bak, ey insan ve kederlen.
hasta onun içsel korku bölgelerine girmeye istekli olduğumu ve yolcu-
luğumuzu kolaylaştıracak bazı yardımcılarım olduğunu öğrenir. Bazı Kişisel kimliği koruma girişimleri her zaman boştur. Fanilik son-
hastalar Epikouros'un fikirlerinin ilgisiz ve zayıf olduğunu düşünse de suza dek vardır. Oysa benim kullandığım şekliyle dalgalanma geride
bu fikirler çoğu hastamı rahatlatır ve yardımcı olur - belki de bunun yaşam deneyimlerinizden bir şey bırakmayı ifade eder, bir özellik, bil-
nedeni endişelerinin evrenselliğini hatırlatması ve Epikouros gibi bü- gelik, rehberlik, başkalarına iletilen rahatlık gibi. Barbara'nm hikâyesi
yük insanların bile aynı konularla mücadele ettiğini görmeleridir. oldukça aydınlatıcı.

102
79
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

"Onu Arkadaşlarının Arasında Ara": Barbara rının arasında arayın."


Bu sözün çok büyük bir gücü vardı: annesinin hayata karşı ilgisi-
Yıllarca ölüm anksiyetesi yaşamış olan Barbara anksiyetesini belir-
nin, şefkatinin ve sevgisinin onun içinde, yani tek çocuğunda yaşadığı-
gin şekilde azaltan iki olay bildiriyor.
nı biliyordu. Konuşmayı yaparken kalabalığı taramış ve annesinin dal-
Birincisi bir okul toplantısında gerçekleşmişti. Kendisinden biraz
galarla arkadaşlarına ulaşan yönlerini fiziksel olarak hissedebilmişti.
daha genç olan ve ergenlik dönemlerinde yakın arkadaşı olan Allison'ı
Onlar da bu özellikleri dalgalar halinde çocuklarına ve sonra da ço-
otuz yıldır ilk kez görüyordu. Allison koşarak ona gelmiş, sarılarak
cuklarının çocuklarına geçireceklerdi.
öpücüklere boğmuş, ergenlik çağında kendisine yaptığı rehberlik için
Çocukluğundan beri Barbara'yı hiçlik düşüncesinden daha fazla
ona teşekkür etmişti.
korkutan bir şey olmamıştı. Ona sunduğum Epikourosçu iddialar et-
Barbara genel dalgalanma kavramım sezgisel olarak öğreneli çok
kisiz kaldı. Ölümden sonra farkmdalığı kalmayacağı için hiçliğin deh-
olmuştu. Öğretmen olarak öğrencilerini çeşitli şekillerde etkilediğini
şetini asla yaşamayacağını söylediğimde rahatlamadı. Ama dalgalanma
üzerinde düşünmeden kabullenmişti. Fakat unutulmuş bir çocukluk
fikri -başkalarına geçirdiği ilgi, yardım ve sevgi davranışları aracılığıy-
arkadaşıyla karşılaşmak dalgalanmayı onun için çok daha gerçekçi ha-
la sürekli varoluş-korkusunu büyük ölçüde hafifletti.
le getirmişti. Verdiği tavsiyelerin ve rehberliğin çocukluk arkadaşının
belleğinde kaldığım öğrendiğine çok memnun olmuş ve biraz da şaşır- "Onu arkadaşlarının arasında ara" - bu fikirde ne büyük bir rahat-

mıştı, ama ertesi gün annesinin efsanevi arkadaşıyla tanıştığı için gözle lık, hayatm-anlamı için ne güçlü bir çerçeve yaratılıyor. Daha sonra

görülür şekilde heyecanlanan Allison'm on üç yaşındaki kızını gördü- Beşinci bölümde daha ayrıntılı olarak anlatacağım gibi, ortaçağ tiyatro

ğünde gerçek bir şok yaşamıştı. oyunu, Everyman'in dünyevi mesajı bu sanırım - İyi Davranışlar insa-
na ölümüne kadar eşlik eder ve dalgalanarak sonraki kuşaklara aktarı-
Barbara uçakla eve dönerken bu okul toplantısını düşündüğünde,
lır.
karşısında ölümle ilgili yeni bir perspektif açan bir kavrayışa ulaşmıştı.
Barbara bir yıl sonra annesinin mezar taşını koymak için mezarlığa
Belki de ölüm sandığı gibi bir yok oluş değildi. Belki kendisinin, hatta
gittiğinde çeşitli dalgalanmalar yaşadı. Annesinin ve babasının mezar-
hatıralarının bile geride kalması o kadar önemli değildi. Belki de önem-
larının bir sürü akrabalarının yanında yattığını görünce üzülmek yeri-
li olan dalgalarının kalıcı olmasıydı, başkalarının hayatta sevinç ve er-
ne olağanüstü bir rahatlama hissi duydu ve hafiflediğini hissetti. Ne-
deme ulaşmalarına yardımcı olan, içini gururla dolduran, medyayı ve
den? Bunu söze dökmekte zorlandı: en yakın şekliyle şöyle ifade ede-
dış dünyayı tekeline alan ölümsüzlük, dehşet ve şiddete karşı harekete
bildi, "Eğer onlar yapabiliyorsa ben de yapabilirim." Ataları ölümlerin-
geçmesini sağlayan dalgalar.
de bile ona bir şey aktarmışlardı.
İki ay sonra gerçekleşen ikinci olay Barbara'nm bu düşüncelerini
pekiştirmişti. Annesinin ölümünde cenaze töreni için kısa bir konuş-
ma yaparken annesinin en sevdiği söz aklına gelmişti: "Onu arkadaşla-

102 81
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

Diğer Dalgalanma Örnekleri kimliğini bilmesem de içimde bir başkasından parçalar taşıdığımı bili-
yor ve bilinmeyen o kişiye karşı büyük bir minnettarlık hissi duyuyo-
Çok sayıda ve iyi bilinen dalgalanma örnekleri vardır. Başkalarının
rum.
hayatında bilerek ya da bilmeyerek önemli olduğunu öğrenince kim
mutluluk yaşamaz ki? Altıncı Bölümde akıl hocalarımın bana ve bu Diğer dalgalanma etkileri arasında şunlar bulunur:

sayfalar aracılığıyla size nasıl dalgalanma yaptıklarını anlatacağım.


Politik, sanatsal, mali başarılar aracılığıyla şöhretin art-
Gerçekten de emeklilik yaşım geçeli uzun zaman olmasına rağmen hâ-
ması
lâ klavyemi tuşlamamı sağlayan şey, başkaları için değerli olma ar-
İnsanın binalara, kurumlara, vakıflara ve burslara adını
zumdur.
bırakması
Bağışlanan Terapi adlı kitabımda radyoterapi yüzünden saçlarını
Diğer bilim adamlarının üzerine inşa edeceği temel bi-
kaybeden bir hastanın görüntüsü nedeniyle büyük bir rahatsızlık duy-
limlere katkıda bulunmak
duğunu ve birisi onu peruksuz görür diye ödünün koptuğunu anlat-
insanın dağınık molekülleri aracılığıyla doğayla yeniden
mıştım. Peruğunu benim odamda çıkarma cesaretim gösterdiğinde de
birleşmesi gelecek hayatın yapı blokları olarak hizmet
parmaklarımı yumuşak bir şekilde kalan tek tük saçlarında gezdirmiş-
edebilir
tim. 2 Yıllar sonra kısa bir terapi için onu tekrar gördüğümde, kitabım-
da kendisiyle ilgili bölümü yeniden okuduğunu ve onun bu parçasını Özellikle dalgalanmaya odaklanmamın nedeni, terapist olarak bu-
kaydedip diğer terapistlere ve hastalara ulaştırmam karşısında duydu- lunduğum avantajlı konumum sayesinde bir kişiden diğerine doğru
ğu sevinci anlattı. Yaşadığı deneyimin kendisi farkında olmasa bile gerçekleşen sessiz, yumuşak, soyut aktarımları olağanüstü derecede
başkalarına bir şekilde yardımcı olacağını öğrenmenin ne büyük bir ayrıcalıklı bir şekilde görebilmemdir.
haz olduğunu söyledi.
Japon yönetmen Akira Kurosawa, hâlâ dünya çapında gösterilmeye
Dalgalanma uzun bir geleneğin bir parçası ve insanın kendisini ge- devam eden 1952 yılındaki şaheseri İkiru'da dalgalanma sürecini etki-
leceğe aktarma şeklindeki yürek burkan özlemini paylaşan pek çok st- leyici bir şekilde resmediyor. Bu film mide kanseri olduğunu ve yal-
ratejinin akrabasıdır. Bunların en belirgin olanı, insanın genlerini ak- nızca birkaç aylık ömrü kaldığını öğrenen köle ruhlu Japon bürokrat
tararak çocukları aracılığıyla veya kalbimizin bir başkası için çarptığı, Watanabe'nin öyküsünü anlatıyor. Çok dar bir hayat yaşadığı için ça-
kornealarımızın bir başkasının görmesine izin verdiği organ bağışları lışanlarının ona "mumya" dediği bu adam için kanser bir uyanma de-
yoluyla biyolojik olarak kendini geleceği yansıtma arzusudur. Yirmi neyimi oluyor.
yıl kadar önce iki gözüme de kornea nakli yapıldı ve ölmüş vericimin
Teşhisi öğrendikten sonra otuz yıllık iş hayatında ilk kez işten kay-
tarıyor, banka hesabından büyük miktarda para çekiyor ve canlı gece
2 I. Yalom, Bağışlanan Terapi, Kabalcı Yayınları.

102 82
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

102
kulüplerinde hayatım yaşamaya çalışıyor, içki âlemlerinde beyhude ereceği düşüncesiyle kararır. Bir arkadaşla yapılan güzel bir yürüyüş
para harcamalarının sonunda eski bir çalışanına rastlıyor. Kadın onun her şeyin yok olacağı düşüncesiyle bozulur - arkadaşı ölecektir, or-
ajansmdaki işinden ayrılmıştır, çünkü iş onu donuklaştırmaktadır. man yavaş yavaş büyüyen şehir gelişimiyle değişecektir. Eğer her şey
Oysa kadın yaşamak istemektedir! Onun canlılığı ve enerjisiyle büyü- sonunda toprağa dönüşecekse neyin anlamı vardır ki?
lenen kahramanımız kadını takip eder ve kendisine nasıl yaşanacağını Freud bu iddiayı (ve karşı-iddiayı) kısa makalesi "Fanilik Üzeri-
öğretmesi için yalvarır. Kadın ona eski işinden anlamsızlığı yüzünden ne"de çok güzel bir şekilde ortaya koyar. Burada biri şair ve diğeri
nefret ettiğini söyler. Yeni işi, çocuklara mutluluk getirdiği düşünce- analist bir meslektaşı olan iki arkadaşıyla yaptığı yaz yürüyüşünden
sinden ilham alarak oyuncak fabrikasında bebek yapmaktır. söz eder. J Şair, bütün güzelliklerin kaderinin solarak hiçliğe dönüş-
Watanabe ona kanser olduğunu ve ölümünün yaklaştığını söyleyince mek olduğundan ve sevdiği her şeyin nihai kayboluşla değerini yitir-
kadının içi korkuyla dolar ve oradan hızla uzaklaşırken omzunun üze- diğinden yakınır. Freud şairin kasvetli görüşüne itiraz edip faniliğin
rinden tek bir mesaj verir: "Bir şey yap." değer veya anlamı azalttığını şiddetle reddeder.
Watanabe işine değişmiş olarak geri döner. Bürokratik ritüellerle "Tam tersine," der. "Arttırır! Alman zevkin sınırlılığı, zevkin değe-
bağlanmayı reddederek bütün kuralları bozar, hayatının geri kalanını rini artırır." Ardından faniliğin yapısında anlamsızlık olduğu fikrine
mahallesinde çocukların kuşaklar boyunca eğlenebileceği bir çocuk karşı etkileyici bir iddia ortaya koyar:
parkı yapmaya adar. Son sahnede ölümü yaklaşan Watanabe parktaki
Güzelliğin fani oluşunun ondan aldığımız keyfi engellediği düşüncesi-
salıncakta oturuyordur. Atıştıran kara rağmen Watanabe huzurludur nin anlaşılamaz olduğunu belirttim. Tabiatın güzelliğine gelince, ne
ve ölüme yeni bulduğu bir sükûnetle yaklaşır. zaman kış tarafından mahvedilse, ertesi sene yeniden geri gelir, öyle ki
Dalgalanma, başkalarına aktarılıp hayatlarını genişletecek olan bir hayatlarımızın uzunluğu karşısında bu güzellik ebedi olarak bile görü-
şey yaratma fenomeni Watanabe'nin korkusunu derin bir tatmine dö- lebilir. insan biçiminin ve yüzünün güzelliği hayatlarımızın seyri için-

nüştürür. Film ayrıca önemli olan şeyin Watanabe'nin kimliğinin ak- de sonsuza dek azalır, ama bunların silinip kaybolur oluşu kendilerine

tarılmasının değil, park olduğunu da vurgular. Hatta ardından, sarhoş taze bir çekicilik kazandırır. Yalnızca tek bir gece için açan bir çiçek

bir belediye bürokratı, Watanabe nin parkı yaptırdığı için takdir edil- bize daha az güzel görünmez. Neden bir sanat eserinin veya entelektü-
el başarının güzelliği ve mükemmelliğinin, zamansal sınırlılıkları yü-
mesinin gerekip gerekmediğine dair uzun, ironik bir tartışmaya girer.
zünden değerlerini yitirmeleri gerektiğim de anlamıyorum. Bugün
hayran olduğumuz resimlerin ve heykellerin yok olacağı veya arka-
Dalgalanma ve Fanilik

Pek çok insan kendi ölümünü nadiren düşündüğünü söyler, ama 5 S. Freud, "On Transience", J. Strachey çevirisi, Standard Edition of the
fani olma fikrini, korkusunu saplantı haline getirir. Her güzel an, arka Complete Psychological Works of Sigmund Freud. 14. Cilt. London: Hogarth
planda şimdi yaşanan her şeyin geçici olduğu ve kısa sürç içinde sona Press, 1955, s. 304,307. (ilk olarak 1915'te yayımlanmış.)

85
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

102
mızdan gelen insan ırkının şairlerin ve düşünürlerin çalışmalarını ar- düşünmesine yardım eder. Bu tür etkileyici düşünceler, ifadenin gücü,
tık anlamayacağı bir dönem, hatta dünya üstündeki bütün canlı haya- söz sanatı, satırların tınısı, kinetik enerjiyle dolu oluşuyla okurun veya
tın biteceği jeolojik bir çağ bile gelebilir; ama bütün bu güzellik ve hastanın silkinip, o tanıdık, atıl varoluş durumundan çıkmasını sağla-
mükemmelliğin değeri, yalnızca bizim duygusal hayatlarımız için taşı-
yabilir. Daha önce belirttiğim gibi belki de düşünce devlerinin de ben-
dığı anlamla belirlendiği için bizden sonra da var olması gerekmez. Bu
zeri ağır endişelerle mücadele edip zafer kazanmış olmalarıdır rahatla-
yüzden mutlak kalıcılıktan bağımsızdır.
tıcı olan. Ya da belki de bu tür unutulmaz sözler kederin sanata dönü-
Freud bu şekilde insan estetiği ve değerlerini ölümün ellerinden şebileceğini gösterir.
alarak ve faniliğin insanın duygusal hayatı için büyük önem taşıyan En büyük özdeyiş ustası olan Nietzsche bu tür etkileyici düşünce-
şeyler üzerinde bir iddiasının olamayacağını öne sürerek ölüm korku- lerin gücünü en anlamlı şekilde ifade etmiştir:4 "İyi bir aforizma zama-
sunu yumuşatmaya çalışır. nın dişleriyle öğütülemeyecek kadar serttir ve aradan binlerce yıl geç-
Pek çok gelenek anı yaşamanın, anlık deneyimlere odaklanmanın, se de tüketilemez, ama her zaman besleyiciliğini korur: işte edebiyatın
her anı dolu dolu yaşamanın önemini vurgular. Budizm'de anicca (sü- büyük paradoksu budur, değişimin ortasında geçici olmayan bu gıda,
reksizlik) üzerine bir dizi meditasyon vardır. Burada kişi ağaçtan dü- tıpkı tuz gibi, hep beğenilir, tadından hiçbir şey yitirmez."
şen yaprakların kurumasına ve yok oluşuna, sonra ağacın gelecekteki Bazı özdeyişler açıkça ölüm anksiyetesiyle ilişkilidir; diğerleriyse
süreksizliğine ve ardından da kendi bedeninin süreksizliğine odakla- bizi daha derinlere bakmaya ve önemsiz endişelere karşı direnmeye
nır. Bu uygulama, "koşullanmanın kaldırılması" ya da insanın korktu- teşvik eder.
ğu şeye, onunla yüzleşerek alıştığı bir tür maruz bırakma terapisi ola-
rak düşünülebilir. Belki bu kitabı okumak da okurlar üzerinde aynı
"Her Şey Silinip Gider: Seçenekler Hariç Tutar"
etkiyi yapar.
Dalgalanma, biz bilmesek de, farkında olmasak da bir parçamızın John Gardner'm harika romanı Grendel'da5 Kurtadam efsanesin-

kalıcı olduğunu bize hatırlatarak fanilik acısını hafifletmek için bir deki korkunç canavar hayatın esrarını çözmek için bir bilge aramaya

yöntem daha sunar. başlar. Bilge adam ona der ki, "Nihai kötülük, zamanın sürekli yok ol-
masıdır ve gerçek olmak yok etmeyi içerir." Hayatla ilgili düşünceleri-
ni ilham veren yedi sözcükle, iki kısa, derin önermeyle özetler: "Her
Ö L Ü M ANKSIYETESININ ÜSTESINDEN GELMEYE şey silinip gider: seçenekler hariç tutar."
YARDIM EDEN ETKİLEYİCİ DÜŞÜNCELER
4 F. Nietzsche, İnsanca, Pek İnsanca (İlk olarak 1878'de yayımlanmış.)
Bir filozofun ya da başka bir düşünürün söylediği birkaç özlü söz,
5 J. Gardner, Grendel, New York: Vintage Press, 1989, s. 133. (İlk olarak
çoğu kez insanın kendi ölüm anksiyetesi ya da hayat sevinci üzerine
s 1971'de yayımlanmış.)

87
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

Şimdiye kadar "her şey silinip gider" hakkında yeterince şey söyle- olmasının yanı sıra diğer ölümlü mahlûklarda bulunan sınırlılıklar-
diğim için şimdi ikinci önermenin önemi üzerinde duracağım. "Seçe- dan, ölümden bile muaf olduğu inancı. Vazgeçmeyi gerektiren her şey
nekler hariç tutar" ifadesi, pek çok insanın bir karar vermesi gerekti- Les (Üçüncü Bölümdeki Pat gibi) için fazlasıyla tehditkârdı: "seçenek-
ğinde dikkatinin başka yöne çekilmesinin altında yatan nedendir. Her ler hariç tutar" kuralından kaçmaya çalışıyordu ve bu girişiminin açığa
"evet" için bir "hayır" olmalıdır; her seçim diğer seçeneklerden vazgeç- çıkarılması odak noktamızı netleştirip terapideki çalışmalarımızı hız-
memiz anlamına gelir. Çoğumuz varoluşu perçinleyen sınırları, eksil- landırdı. Ancak vazgeçmeyi kabul ettikten ve sahip olduğu her şeye
meleri ve kayıpları tamamen anlamaktan kaçarız. çılgınca sahip olmaya çabalamayı bıraktıktan sonra hayatı nasıl yaşadı-
Örneğin, vazgeçmek otuz yedi yaşında bir doktor olan Les için çok ğı ve özellikle karısı ve çocuklarıyla ilişkisi üzerinde çalışabildik.
büyük bir problemdi. Evlenmek istediği birkaç kadınla ilgili olarak Les'in hayatın sürekli olarak yükselen bir sarmal olduğu inancı te-
yıllarca acı çekti. Sonunda evlendiğinde karısının yüz mil ötedeki evi- rapide sık sık ortaya çıkar. Ünlü bir bilim adamı olan yetmiş yaşındaki
ne taşındı ve yeni bir çevrede ikinci muayenehanesini açtı. Yine de kocası geçirdiği felç sonucunda bunamaya başlayan elli yaşında bir ka-
birkaç yıl boyunca eski ofisini haftada bir buçuk gün için açık tuttu ve dını tedavi etmiştim. Hasta kocasının bütün gün televizyon karşısında
haftanın bir gecesini eski kız arkadaşlarıyla geçirdi. oturmaktan başka bir şey yapmadığını görmek onu çok rahatsız edi-
Terapisinde diğer alternatiflere "hayır" demeye karşı direnmesine yordu. Kocasını, zihnini geliştirmek için ne olursa olsun bir şey yap-
odaklandık. "Hayır" demenin -yani ilk muayenehanesini kapatıp iliş- ması gerektiği konusunda taciz etmekten kendini alıkoyamıyordu. Ki-
kilerine son vermesinin- ne anlama geldiği konusunda onu sıkıştırdı- tap okumasını, satranç oynamasını, İspanyolca çalışmasını, bulmaca
ğımda yavaş yavaş benlik bilincinin heybetinin farkına vardı. Les aile- çözmesini istiyordu. Kocasının bunaması, hayatın her zaman daha çok
nin çok yetenekli altın çocuğuydu - müzisyen, atlet, bilim alanında şey öğrenmeye, daha çok keşif ve övgüye doğru yükseklere yol aldığı
ulusal onur ödülü sahibi. Seçtiği her meslekte başarılı olacağını biliyor inancını parçalamıştı; diğer seçeneğe -yani her birimizin fani olduğu-
ve kendisini başkalarının sınırlılıklarından muaf olarak görüyordu. na, bebeklik ve çocukluktan olgunluk ve nihai çöküşe doğru yol aldı-
Hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmayan biriydi o. "Seçenekler ha- ğımıza- katlanması çok zordu.
riç tutar" başkaları için uygun olabilirdi, ama onun için değildi. Onun
kişisel miti, hayatın sürekli olarak yukarıya, daha iyi, daha büyük bir
"Yorulduğumuzda Yıllar Önce Yendiğimiz Eski
geleceğe doğru giden bir sarmal olduğuydu ve bu miti tehdit eden her
Düşüncelerin Hücumuna Uğrarız"
şeye direniyordu.
Boşanmış bir doktor olan Kate'i yirmi yıllık bir süre boyunca üç
Başta Les'in terapisi şehvet, sadakatsizlik ve kararsızlık gibi konu-
ayrı terapi seyrinde görmüştüm. Kate ile yaptığım çalışmada Nietzsc-
lara odaklanmalıymış gibi görünüyordu, ama sonunda daha derin, va-
he'nin yukarıdaki sözü önemli bir rol oynamıştı. Bu kez altmış sekiz
roluşsal konuların incelenmesi gerekti: gittikçe daha iyi ve daha zeki

102
89
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

yaşında yaklaşan emekliliği, yaşlanması ve ölüm korkusu yüzünden fifletmeye çalışmakla kalmamış, onu hâlâ hayatta olan rahatsız, müda-
yaşadığı baskın anksiyeteyle bana geldi. haleci annesinden özgürleştirmek için de çok çabalamıştık.
Terapi görürken bir keresinde sabah saat dörtte banyoya gittiğinde Bir sonraki seansımıza elinde notlar, başında güzel bir türbanla ve
kayıp düşmüş ve kafasında derin bir kesik olmuştu. Şiddetli kanama- ilerleme kaydedemediği için cesareti oldukça kırılmış bir şekilde geldi.
sının olmasına rağmen ne komşularını, ne çocuklarını ne de acil servi- "Size yaşlanma ve ölüm korkusu yüzünden geldim, ama işte bunca
si aramıştı. Önceki iki yıl içinde saçları o kadar seyrelmişti ki peruk yıl sonra hâlâ aynı yerdeyim. Utanç içindeyim, deli annemi özlüyorum
takmaya başlamıştı. Bu yüzden hastanedeki arkadaşlarına peruğu ol- ve kendimi onun kahveli dondurmasıyla teselli ediyorum."
madan, yaşlı ve kel bir kadın olarak görünmek istememişti. "Kate, terapiye eski konulan getirdiğin için kendini nasıl hissettiği-
Bir havlu, buz torbası ve bir kutu dondurma alarak yatağına uzan- ni anlıyorum. Sana yardımı olacak bir şey söyleyeyim. Nietzsche'nin
mış, havluyu ve buz torbasını başına bastırırken dondurmasını yiyor; bir asır önce söylediği bir söz var: 'Yorulduğumuzda ve cesaretimizi
bir yandan da yirmi iki yıl önce ölmüş olan annesi için ağlıyor ve ken- kaybettiğimizde yıllar önce yendiğimiz düşüncelerin hücumuna uğra-
dini tamamen terk edilmiş hissediyordu. Şafak sökünce oğlunu ara- rız.' "
mış, o da annesini bir meslektaşının özel muayenehanesine götürmüş-
Normalde hiç sessiz kalmayan ve inandırıcı cümleler ve paragraf-
tü. Arkadaşı yarayı diktikten sonra peruğu en az bir hafta takmaması-
lar kullanan Kate birden sessiz kalmıştı.
nı söylemişti.
Nietzsche'nin sözünü tekrarladım. Yavaşça başını salladı ve bir
Üç gün sonra Kate'i gördüğümde başını bir şalla sarmıştı. Peruğu, sonraki seansımızda yaşlanmayla ilgili endişelerine ve gelecekle ilgili
boşanması, evliler kültüründe bekâr olması yüzünden utanç içindey- korkularına geri döndük.
di. Kaba, psikozlu annesinden (ne zaman mutsuz olsa ona kahveli
Özdeyişte yeni bir şey yoktu: Travmasına tepki olarak bir gerile-
dondurma veriyordu), çocukluğu boyunca katlandığı yoksulluktan ve
me yaşadığına onu zaten inandırmıştım. Ama zarif bir cümle ve onun
o daha çocukken ailesini terk eden sorumsuz babası yüzünden de uta-
yaşadıklarının Nietzsche gibi büyük bir insan tarafından da paylaşıldı-
nıyordu. Yenilgiye uğradığını hissediyor, iki yıllık terapiden sonra hiç
ğının hatırlatılması zehirli zihinsel durumunun yalnızca geçici olduğu-
ilerleme kaydedemediğini, daha önceki terapilerinde de böyle olduğu-
nu kavramasına yardımcı oldu. İçindeki şeytanları daha önce yendiği-
nu düşünüyordu.
ni anlamasına ve bunu yeniden yapabileceğine yürekten inanmasını
Hiç kimsenin kendisini peruksuz görmesini istemediği için (bir tek sağladı. İyi fikirler, hatta güç fikirleri bile, nadiren tek seferde yeterli
bizim seansımız hariç) bütün haftayı evinde büyük bir temizlik yapa-
olur: tekrar dozlar halinde verilmeleri gerekir.
rak geçirmişti. Dolapları temizlerken geçen terapi seanslarımızda aldı-
ğı notları bulmuştu ve yirmi yıl önce de tamamen aynı konulan ko-
nuştuğumuzu görüp şok geçirmişti. O zamanlar yalnızca utancını ha-

102 91
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

Sonsuza Dek Tekrar Tekrar Aynı Hayatı Yaşamak Aynı hayatı sonsuza dek tekrar tekrar yaşama fikri, çok sarsıcı, bir
tür ufak varoluşsal şok terapisi olabilir. Genellikle insanın aklını başı-
Nietzsche, İşte Böyle Dedi Zerdüşt'te (1883) bilgelikle olgunlaşmış,
na getiren bir düşünme deneyi olarak hizmet eder, kişiyi gerçekte na-
öğrendiklerini insanlarla paylaşmak için dağdan inmeye karar veren
sıl yaşadığını ciddi şekilde düşünmeye yönlendirir. Gelecek Noel'in
yaşlı bir peygamberi anlatmaktadır.
Hayaleti gibi bu hayatın, elinizdeki tek hayatın iyi bir şekilde ve dolu
Vaaz ettiği fikirleri içinde bir tanesinin "en yüce düşüncesi" oldu-
dolu yaşanması, olabildiğince az pişmanlığın olması gerektiğine dair
ğuna inanmaktadır - sonsuza dek yeniden dünyaya gelme fikri. Zer-
farkındalığmızı artırır. Böylece Nietzsche bizi önemsiz kaygılara odak-
düşt şöyle bir düşünceyle meydan okur: ya sonsuza dek aynı hayatı
lanmaktan kurtarıp canlı bir şekilde yaşama hedefine yönlendiren bir
yaşayıp durursan - bu seni nasıl değiştirir? İnsanın kanını donduran
rehber olur.
sonraki sözleri Ebedi Dönüş adlı düşünme deneyinin ilk tarifidir. Has-
İyi bir hayat yaşamamanızın nedeninin sizin dışınızda olduğu dü-
talarıma bu satırları sık sık okurum. Siz de yüksek sesle okumayı de-
şüncesine tutunduğunuz sürece hayatınızda olumlu bir değişiklik ola-
neyin. 6
maz. Bütün sorumluluğu size haksızlık eden başkalarına -kaba saba
Ya bir gün şeytan sizin en yalnız yalnızlığınıza gizlice girer ve size şöy-
bir koca, talepkâr ve destekleyici olmayan bir patron, kötü genler,
le derse: "5u anda içinde yaşadığın ve daha önce yaşamış olduğun bu
karşı konulmaz takıntılar- bağladığınız sürece durumunuz içinden çı-
hayatı bir kez ve sayısız defa daha yaşayacaksın; içinde yeni hiçbir şey
kılamaz bir hal alacaktır. Hayatınızın önemli yönlerinden siz ama yal-
olmayacak, ama her acı, her sevinç ve her düşünce, her iç çekiş ve an-
nızca siz sorumlusunuz ve yalnızca siz hayatınızı değiştirecek güce sa-
latılamayacak kadar küçük veya büyük her şey aynı sırayla sana geri
hipsiniz. Dışarıdan çok fazla sınırlamayla karşı karşıya olsanız bile bu
dönecek - ağaçların arasındaki şu örümcek ve ay ışığı, hatta şu dakika
sınırlamalara göre çeşitli tutumlar uygulama seçeneğiniz ve özgürlü-
ve ben bile. Varoluşun ebedi kum saati tekrar tekrar ters çevrilecek ve
onunla birlikte bir kum tanesi olan sen de!" Bu durumda kendini yere ğünüz vardır.

atıp dişlerini gıcırdatmaz ve bunları söyleyen şeytana lanetler yağdır- Nietzsche'nin en sevdiğim sözlerinden biri şöyle: amor jati (kaderi-
maz mısın? Yoksa ona şunları söylediğin muazzam bir an yaşadın mı nizi sevin): başka bir deyişle sevebileceğiniz bir kader yaratın.
hiç: 'Sen tanrısın ve daha önce bundan daha ilahi bir şey duymadım.' Başta Nietzsche ebedi dönüş fikrini ciddi bir öneri olarak ileri sür-
Eğer bu düşünce seni ele geçirseydi ya seni olduğun gibi değiştirirdi dü. Onun mantığına göre, eğer zaman smırsızsa ve madde sınırlıysa, o
ya da belki de ezip geçerdi.
halde madde, rastgele bir şekilde tekrar tekrar yeniden düzenlenecek-
tir. Bu durumda bazıları maymunlardan oluşan yazıcı ordusunun bir
milyar yıl sonra tesadüf eseri Shakespeare'in Hamlet'ini yaratacağını
6 F. Nietzsche, "Ebedi geri dönüş" düşünme deneyi işte Böyle Dedi Zerdüşt'te iddia edebilir. Bu noktada Nietzsche matematikten kalır ve mantıkçı-
ortaya çıkmıştır, ancak bu alıntı daha önceki bir yapıtmdandır: F. Nietzsc-
lar tarafından da ağır eleştirilere uğrar. Yıllar önce Nietzsche'nin on
he, Şen Bilim (İlk olarak 1882'de yayımlanmış.)

102 9 2
GÜNEŞE BAKMAK FIKIRLERIN GÜCÜ

dört yaşından yirmi yaşma kadar eğitim gördüğü Pforta'yı ziyaret etti- babasıyla uzlaşmaya varamaması, kötü bir coğrafi bölgede tatmin edici
ğimde karnelerine bakmama izin verildi. Yunanca, Latince ve klasik olmayan bir işe girmesi.
çalışmalarda çok yüksek notlar almıştı (ama bana rehberlik eden yaşlı Portland, Oregondaki iş ilânını gördüğünde oranın yaşamak için
arşiv görevlisi onun sınıfındaki en iyi klasik çalışmalar öğrencisi olma- daha uygun bir yer olduğunu düşünmüş ve hatta kısa bir süre için
dığını söylemeyi unutmadı), ama matematik notları oldukça düşüktü. oraya yerleşmeyi ciddi bir şekilde düşünmüştü. Ama cesaret kırıcı
Sonunda Nietzsche belki de bu alandaki eksikliğinin farkına vararak olumsuz düşüncelerin hücumuyla heyecanı hızla sönmüştü: taşınama-
bu ebedi dönüş fikri üzerinde, açıkça bir düşünce deneyi olarak dur- yacak kadar yaşlıydı, çocukları arkadaşlarından ayrılmaktan hiç hoş-
du. lanmayacaktı, Portlandda kimseyi tanımıyordu, maaş daha düşüktü,
Eğer bu düşünce deneyini yaptığınızda bu düşüncenin size acı ver- yeni iş arkadaşlarından hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değildi.
diğini, hatta dayanılmaz olduğunu düşünüyorsanız bunun tek bir "Yani bir süre umudum oldu," dedi, "ama gördüğünüz gibi hâlâ
açıklaması olabilir: hayatınızı iyi yaşadığınıza inanmıyorsunuz. Ben bu kapana kısılmış durumdayım."
durumda şu tür sorular sormaya devam ederim: Nasıl iyi yaşamadı- "Bana öyle geliyor ki hem kapana kısılan, hem de kapanı kuran
nız? Hayatınızla ilgili pişmanlıklarınız neler? sensin. Bu şartların hayatını değiştirmeni nasıl engellediğini anlayabili-
Amacım kimseyi geçmişe ait pişmanlıklar denizinde boğmak değil, yorum, ama bunların durumun tamamını açıklayıp açıklamadığını da
ama eninde sonunda bakışını geleceğe ve potansiyel olarak hayatı de- merak ediyorum. Diyelim ki bütün bu gerçek hayata dair, kontrolün-
ğiştirme gücüne sahip şu soruya çevirmektir: Bir yıl ya da beş yıl sonra dışmdaki bu nedenler -çocukların, yaşın, maaşın, nahoş iş arkadaşla-
geriye dönüp baktığında taşıdığın yeni pişmanlıklar yüzünden aynı üzüntü- rın- hareketsizliğinin, diyelim ki, yüzde doksanını açıklıyor, ama yine
yü yaşamamak için şu anda hayatında ne yapabilirsin? Başka bir deyişle, de sana ait bir oranın -yüzde on bile olsa- olup olmadığını merak edi-
pişmanlık duymadan yaşamanın bir yolunu bulabilir misin? yorum."
Nietzsche'nin düşünce deneyi klinikçiye, ölüm korkusu hayatını Başıyla onayladı.
dolu dolu yaşayamamaktan kaynaklanan insanlara yardım etmek için "Tamam, o halde terapimizde yüzde onluk bu oranı inceleyebiliriz.
çok güçlü bir araç sağlar. Bu noktada Dorothy bizim için iyi bir klinik Çünkü senin değiştirebileceğin tek kısım bu." Bu noktada ona Ni-
örnek oluşturur. etzsche'nin düşünce deneyini anlattım ve ebedi dönüşle ilgili bölümü
okudum. Sonra Dorothyden kendisini bu düşünceye uygun şekilde
Y Ü Z D E ONLUK O R A N : DOROTHY Kırk yaşındaki muhasebeci Dorothy
geleceğe yansıtmasını istedim. Şu öneriyi getirdim: "Diyelim ki aradan
hayatta kapana kısıldığını hissediyordu. Yaptığı birçok şey yüzünden
bir yıl geçti ve yeniden bu ofiste buluştuk. Tamam mı?"
pişmanlık yaşıyordu: uzun zaman önce yaşadığı bir ilişki yüzünden
Dorotohy başını salladı. "Tamam, ama sanırım nereye varmak iste-
kocasını affedememesi ve evliliğini bu yüzden bitirmesi, ölmeden önce
diğinizi anlıyorum."

94 95
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

"Öyle bile olsa deneyelim. Aradan bir yıl geçti. Rolümü oynamaya meyen şey güçlü kılar." 7 Bu cümlelerin ikisi de genel terapi diline gir-
başlıyorum: "E, Dorothy, geçen yıla şöyle bir bakalım. Hangi pişman- miştir. Her birini sırayla inceleyeceğiz.
lıkları yaşadığını söyle bana. Ya da Nietzsche'nin düşünce deneyi dilini
kullanırsak geçen yılı sonsuza dek tekrar tekrar yaşamak ister miy- "Olduğunuz Kişi Olun"
din?"
Birinci granit cümle -"Olduğunuz kişi olun"- Aristoteles'e de tanı-
"Hayır, o kapanda sonsuza dek yaşamayı asla istemezdim - üç ço-
dıktı ve Spinoza, Leibnitz, Goethe, Nietzsche, Ibsen, Karen Horney,
cuk, az para, korkunç bir iş, hâlâ kapana kısılmış olurdum."
Abraham Maslow ve 1960'larda da insan potansiyeli hareketi aracılı-
"Şimdi geçen yıl içinde işlerin böyle gitmesinde senin sorumlulu-
ğıyla çağımızdaki kendini var etmek fikrine kadar iletilmiştir.
ğuna, yüzde onluk payına bakalım. Son on iki ay içinde hangi hare-
"Olduğunuz kişi olma" kavramı, Nietzsche'nin diğer açıklamalarıy-
ketlerinden pişmanlık duyuyorsun? Neyi farklı yapabilirdin?"
la yakından ilişkilidir - "Hayatını tam yaşamak" ve "Doğru zamanda
"Şey, Portland'daki o iş olasılığıyla hapishanenin kapısı birazcık,
ölmek." Bütün bu ifadelerle Nietzsche bize yaşanmamış bir hayattan
hafifçe aralandı."
kaçınmayı öğütlemektedir. Der ki: kendinizi var edin, potansiyelinizin
"Eğer aynı yılı tekrar tekrar. farkında olun, cesur ve tam anlamıyla yaşayın. O zaman, ancak o za-
"Tamam, tamam, ne demek istediğinizi anladım. Belki de önümüz- man pişmanlık duymadan ölürsünüz.
deki yılı Portland'daki o işi denemeye bile kalkmadığım için pişman Örneğin, otuz bir yaşında, avukat sekreteri olan Jennie, ciddi ölüm
olarak geçireceğim." anksiyetesi yüzünden bana başvurdu. Dört seans sonra şu rüyayı gör-
"Doğru, hem mahkûm hem de gardiyan olduğunu söylerken kas- dü:
tettiğim şey tam olarak buydu."
Doğduğum yer olan Washington'dayım ve şimdi ölmüş olan büyü-
Dorothy o işe başvurdu, mülakata alındı, yeri görmeye gitti, işe ka-
kannemle birlikte şehirde yürüyorum. Malikânelerin bulunduğu gü-
bul edildi, ama okulları, hava durumunu, emlak fiyatlarını ve orada
zel bir mahalleye geliyoruz. Gittiğimiz malikâne çok büyük ve bem-
yaşamanın maliyetini kontrol ettikten sonra teklifi geri çevirdi. Ama
beyaz. Liseden bir arkadaşım ailesiyle birlikte orada yaşıyor. Onu
bu süreç gözlerini (ve hapishanenin kapısını) açtı. Sırf taşınmayı ciddi gördüğüme seviniyorum. Bana evini gösteriyor. Hayran kalıyorum
bir şekilde düşündüğü için kendisi hakkında farklı hissetmeye başladı; - evi çok güzel ve odalarla dolu. Otuz bir odası var ve hepsi dayalı
dört ay sonra evine daha yakın olan daha iyi bir işe başvurdu, kabul döşeli! Ona diyorum ki, "Benim evim beş odalı ve yalnızca ikisi mo-
edildi ve kendisi de kabul etti. bilyalı." Çok tedirgin bir şekilde ve kocama kızgın bir halde uyanı-
yorum.
Nietzsche'nin zamanın aşındırmasına dayanacak kadar sert gördü-
ğü iki "granit" cümlesi vardır: "Olduğunuz kişi olun" ve "Beni öldür- 7 F. Nietzsche, İşte Böyle Dedi Zerdüşt.

102 96
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

Rüyayla ilgili sezgileri otuz bir odanın, otuz birinci doğum gününü Bir keresinde bir hastam bu temanın farklı bir biçimini sunmuştu.
ve hayatında keşfetmesi gereken bütün alanları temsil ettiğiydi. Kendi Büyük bir sanayi şirketinde üst düzey yönetici olan etkili ve becerikli
evinin yalnızca beş odalı oluşu ve yalnızca ikisinin döşenmiş olması kadın hastam, çocukken babasının kötü ve sürekli sözel tacizlerine
hayatını doğru bir şekilde yaşamadığı fikrini pekiştiriyordu. Üç ay ön- katlanmak zorunda kalmıştı. Bir seansta bir hayalini, gelecekçi terapi
ce ölen büyükannesinin varlığı rüyayı korkuyla sarıyordu. şeklinde ifade edilebilecek olan fikrini anlattı.

Rüyası terapideki çalışmamızı çarpıcı şekilde hızlandırdı. Ona ko- "Hayalimde belleği tamamen silebilen teknolojiye sahip bir terapis-
casına karşı duyduğu kızgınlığı sordum. Çok utanarak kocasının onu te gidiyordum. Belki bu fikri Jim Carrey'in Sil Baştan adlı filminden al-
sık sık dövdüğünü açıkladı. Hayatıyla ilgili olarak bir şey yapması ge- mışımdır. Bir gün terapistin bana babama dair anıları belleğimden ta-
rektiğini biliyordu, ama evliliğini bitirme fikri onu dehşete düşürüyor- mamen silmesini isteyip istemediğimi sorduğunu hayal ettim. Yalnızca
du: erkeklerle çok az deneyimi vardı ve başka bir adam bulamayacağı- babamın evde olmadığını bilecektim. Bu başta harika bir fikir gibi gel-
na emindi. Özsaygısı o kadar düşüktü ki evliliğini tehlikeye atıp di. Ama sonra biraz daha düşündükçe zor bir karar olduğunu fark et-
önemli değişiklikler istemek için kocasıyla yüzleşmek yerine birkaç yıl tim."
boyunca onun tacizlerine katlanmıştı. Bu seanstan sonra evine gitme- "Neden zor bir karardı?"
yip anne babasının evine gitti ve birkaç hafta orada kaldı. Kocasına çift "Şey, başta çok basit görünüyordu: babam bir canavardı ve çocuk-
terapisine katılmak zorunda olduğu şeklinde bir ültimatom verdi. Ko- luğumuz boyunca bana ve kardeşlerime büyük korkular yaşattı. Ama
cası onu dinledi ve bir yıllık çift terapisi ve bireysel terapi evliliklerin- sonunda belleğimi olduğu gibi bırakıp hiçbir şeyi sildirmemeye karar
de büyük bir değişimle sonuçlandı. verdim. Yaşadığım o korkunç tacizlere rağmen hayatta hayal bile ede-
meyeceğim kadar başarılı olmuştum. Bir yerde, bir şekilde büyük bir

"Beni Öldürmeyen Şey Güçlü Kılar" esneklik ve beceriklilik geliştirmiştim. Bu babama rağmen miydi? Yok-
sa babam sayesinde mi?"
Nietzsche'nin ikinci granit cümlesi pek çok çağdaş yazar tarafın-
Bu fantezi geçmişe bakışında büyük bir değişimin ilk adımı oldu.
dan, bazen aşırı şekilde kullanılmıştır. Örneğin, Hemingway'in en sev-
Söz konusu olan şey babasını bağışlaması değil, geçmişin değiştirile-
diği temalardan biriydi (Silahlara Veda adlı eserinde bu düşünceye 'kı-
mez oluşunu kabullenmesiydi. Er ya da geç daha iyi bir geçmiş um-
rık yerlerden güçleniriz' sözünü eklemişti). Bu kavram, kötü deneyim-
maktan vazgeçmesi gerektiğine dair yorumumla sarsıldı. Evde karşı-
lerin insanı daha güçlü ve talihsizliklere karşı daha dayanıklı hale ge-
laştığı talihsizliklerle biçimlenip sertleşmiş, bunlarla nasıl baş etmesi
tirdiğini etkileyici bir şekilde hatırlatır. Bu özdeyiş Nietzsche'nin baş-
gerektiğini öğrenmiş ve hayatı boyunca ona iyi hizmet eden yaratıcı
ka bir sözüyle yakından ilişkilidir: bir ağaç fırtınalara dayanarak ve
stratejiler geliştirmişti.
köklerini daha derinlere gömerek daha da güçlenir ve uzar.

102 9 8
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

"Bazıları Ölüm Borcundan Kurtulmak İçin Yaşam Otto Rank'tan bir alıntı yaparak kendi dinamiklerini açık bir şekilde
Kredisini Reddeder" ortaya koymayı başarabildim: "Bazıları ölüm borcundan kurtulmak
için yaşam kredisini reddeder."8 Bu dinamiğe sık rastlanır. Çok fazla
Bernice canım sıkan bir problem yüzünden terapiye gelmişti. O ve
şey kaybetmekten korkarak hayata büyük bir iştahla girmekten kaçı-
kocası Steve yirmi yıldır sevgi dolu bir evlilik yaşamalarına rağmen
nan ve uyuşuk bir duruma giren insanları hepimiz görmüşüzdür.
kocasına açıklanamaz şekilde kızgın olduğunu hissediyordu. Ayrılma
Biraz daha ilerledikçe, "Bu durum okyanusta bir gemide yolculuk
hayalleri kurduğu bir noktaya geldiğinin farkındaydı.
yaparken, yolculuğun kaçınılmaz bir şekilde bittiğinde vereceği acıdan
Ona zamanlamayı ve Steve'le ilgili duygularının ne zaman değiş-
kurtulmak için kimseyle arkadaşlık etmemeye veya eğlenceli etkinlik-
meye başladığını sordum. Yanıtı çok açıktı: yetmişinci doğum günün-
lere katılmamaya benziyor," dedim.
de Steve'in birden borsa simsarlığı işinden emekli olup şahsi portfol-
"Çok doğru," dedi.
yosunu evden idare etmeye başlamasıyla her şey ters gitmeye başla-
mıştı. "Ya da gün batımmdan korkup.

Bernice ona karşı duyduğu öfke karşısında şaşkındı. Kocası hiçbir "Evet, evet, evet, söylemek istediğinizi çok güzel açıkladınız," diye
sözümü keserek kahkaha attı.
şekilde değişmemiş olmasına rağmen Bernice onda eleştirecek pek çok
şey buluyordu: dağınıklığı, aşırı televizyon seyretmesi, görünüşüne Değişim konusuna girdiğimizde birkaç tema ortaya çıktı. On ya-

dikkat etmemesi, egzersiz yapmaması. Evet Steve, Bernice'den yirmi şındayken annesini kaybettiğinde açılan yaranın tekrar açılmasından

beş yaş büyüktü, ama bu her zaman böyle olmuştu. Onun artık yaşlı korkuyordu. Birkaç seans sonra bilinçdışı stratejisinin etkisizliğini an-

bir adam olduğunun farkına varmasına neden olan şey Steve'in emekli lamaya başladı. Birincisi artık on yaşındaki çaresiz, dayanaksız çocuk

olmasıydı. değildi. Ayrıca Steve öldüğünde üzüntüden kaçınmasının mümkün ol-


madığı gibi, bir de kendisine en fazla ihtiyacı olduğu zamanda Steve'i
Konuşmamızda birkaç dinamik ortaya çıktı. Birincisi, onun ifade-
terk ettiği için duyacağı suçluluk duygusunun ona eşlik etmesi söz ko-
siyle yaşlanmayı "ileri sarmamak" için Steve'le arasına mesafe koymayı
nusu olacaktı.
umuyordu. İkincisi, on yaşında bir çocukken annesinin ölümünün
acısını hiçbir zaman silememişti; Steve öldüğünde kesinlikle yaşayaca- Otto Rank, terapistler için son derece kullanışlı olabilen bir dina-

ğı o acı kayıpla yeniden yüzleşmek istemiyordu. mik, yani "yaşam anksiyetesi" ve "ölüm anksiyetesi" arasında sürege-

. Bana öyle geliyordu ki Steve'e olan bağlılığını azaltarak kendisini len gerilim olduğunu öne sürmüştür.9 Bu görüşe göre gelişmekte olan

, 'onu kaybetmenin acısından korumak istiyordu. Ne öfkesinin ne de


gçfi çekilmesinin sonlardan ve kayıplardan kaçınmak için etkili yollar 8 O. Rank, Will Therapy and Truth and Reality. New York: Knopf, 1945, s.
4? gibi 'görünmediğini1 söyledim. Freud'un meslektaşlarından biri olan 126. (ilk olarak 1930'da yayımlanmış.)
IL '.V^ :••.>! 9 Rank, 1930/1945, s. 119, 133.
V•'•*y ' 1.
r, .
•' , ıoo 101
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

bir insan bireyselleşmek, büyümek ve potansiyelini gerçekleştirmek muzda yanıt açık hale geldi. O gün kocası Steve neredeyse ciddi bir
için çabalar. Ama bunun bir bedeli vardır! Birey, doğarken, büyürken araba kazası geçiriyordu. Bernice, Steve'in gece görüşü bozulduğu için
ve doğayla mücadele ederken yaşam anksiyetesi ile, yani ürkütücü bir artık araba kullanmaktan vazgeçmesinde ısrar edince korkunç bir
yalnızlık, savunmasızlık hissi ve daha büyük bir bütünle temel bağlan- kavga etmişlerdi.
tının kaybolması durumuyla karşılaşır. Peki, bu yaşam anksiyetesi da- Peki, ama neden timsah görmüştü? Bu nereden çıkmıştı? O gece
yanılmaz olduğunda ne yaparız? Farklı bir yöne gireriz: geriye gider, televizyonda Avustralyalı "timsah avcısı" Steve Irwin'in dalışı sırasında
ayrılıktan uzaklaşır, rahatlığı birleşmede, yani bir başkasıyla birleşip zehirli bir vatoz balığı tarafından öldürüldüğüne dair korkunç bir ha-
kendimizi onun içinde kaybetmede ararız. ber seyrettikten sonra yattığını hatırladı. Biz konuşurken Bernice "işte
Ama birleşme çözümü, rahatlığına ve sıcaklığına rağmen güvenil- buldum" deneyimi yaşadı, çünkü birdenbire Steve Irwin'in adının ko-
mezdir: kişi sonunda eşsiz benliğin kaybından ve durağanlık hissin- casının ve benim adımın -hayatta ölümlerinden en çok korktuğu iki
den korkar. Bu yüzden birleşme ölüm anksiyetesini ortaya çıkarır, in- yaşlı adamın- birleşmesinden oluştuğunu fark etmişti.
sanlar bütün hayatları boyunca bu iki kutup -yaşam anksiyetesi ve
ölüm anksiyetesi veya bireyselleşme ve birleşme- arasında gidip gelir-
ler. Bu formülasyon sonunda Ernest Becker'in olağanüstü kitabı Ölü- SCHOPENHAUER'İN Ü Ç DENEMESI:
mün înkârı'mn omurgasını oluşturur. 10 KişiNiN NE OLDUĞU, KişiNiN SAHİP OLDUKLARI,
Bernice terapisi bittikten birkaç ay sonra ilginç, oldukça rahatsız KİŞİNİN TEMSIL ETTIKLERI
edici bir kabus gördü ve bunu konuşmak için danışmanlık istedi. Rü-
Hangimiz, tamamen dış odaklı, başkalarının ne düşündüğünü faz-
yasını e-postayla gönderdi:
lasıyla önemseyen ve eşya biriktirmeye çalışan, hatta bu uğurda bütün
Peşimdeki timsah yüzünden büyük bir korku duyuyorum. Ondan benlik hissini yitiren birilerini -bu kişi kendimiz de olabilir- tanıma-
kaçmak için havaya altı metre sıçrayabilmeme rağmen peşimden yız ki? Böyle bir kişiye bir soru sorulduğunda yanıt için kendi içine
gelmeye devam ediyor. Nereye saklanırsam saklanayım beni bulu- bakmaktansa yanıtı dışarıda arar; hangi yanıtı istediklerini ya da bek-
yor. Titreyerek ve ter içinde uyanıyorum. lediklerini görmek için diğerlerinin yüzlerini tarar.

Seansımızda rüyanın anlamıyla boğuştu. Timsahın kendisini kova- Böyle insanlar için Schopenhauer'in hayatının son döneminde yaz-

layan ölümü temsil ettiğini biliyordu. Ve kaçış olmadığının da farkın- dığı üç makaleyi özetlemenin yararlı olacağını düşünüyorum.11 (Felse-

daydı. Ama neden şimdi? Kâbustan önceki gün olanları konuştuğu-


11 A. Schopenhauer, "What a Man Is," "What a Man Has," ve "What a Man
Represents." Parerga and Paralipomena. 1. Cilt. Oxford: Oxford University
10 E. Becker, Denial ojDeath. New York: Free Press, 1973. Press, 1974, s. 323, 403. (İlk olarak 185l'de yayımlanmış.)

102 103
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLERİN GÜCÜ

feye eğilimli olan herkes için kolayca anlaşılabilir açık bir dille yazıl- ladığımız olduğunu bilmekten kaynaklanır.
mış.) Makaleler temel olarak yalnızca kişinin ne olduğunun önemli ol-
Bu son fikir -hayat kalitemizin deneyimlerimiz tarafından değil de,
duğunu vurgular; ne zenginlik, ne maddi eşyalar, ne sosyal statü, ne
deneyimlerimizi yorumlama biçimlerimiz tarafından belirlendiği fikri—
iyi bir nam mutluluk getirir. Bu düşünceler açıkça varoluşsal konular-
kökü eskilere dayanan önemli bir terapötik doktrindir: Stoa okulunun
la ilgili olmasa da, yüzeysel temelden daha derin konulara inmemize
en önemli ilkesi, Zenon, Seneca, Marcus Aurelius, Spinoza, Schopen-
yardımcı olurlar.
hauer ve Nietzsche tarafından bugüne kadar getirilerek dinamik ve bi-
1. Sahip Olduklarımız. Maddi zenginlik ulaşılamayacak bir hedeftir. lişsel-davranışçı terapinin temel ilkesini oluşturur.
Schopenhauer zenginliğe ulaşma ve maddi kazanç sahibi olmaya çalış-
manın sonu gelmez ve tatmin edici olmayan bir iş olduğunu mükem-
mel bir şekilde açıklamıştır; ne kadar çok mala sahip olursak, o kadar Epikouros'un iddiaları, dalgalanma, yaşanmamış hayattan kaçınma
fazlasını isteriz. Zenginlik deniz suyu gibidir: içtikçe susuzluğumuz ve alıntıladığım özdeyişlerdeki özgünlüğe yaptığım vurgu; hepsinin,
artar. Sonunda biz mallara değil - onlar bize sahip olur. ölüm anksiyetesiyle savaşmada çok büyük faydası vardır. Ama bütün
bu fikirlerin gücü başka bir unsur tarafından -başkalarıyla yakın iliş-
2. Başkalarının Gözünde Temsil Ettiklerimiz. Şöhret de maddi zen-
k i - arttırılmaktadır. Bu konuyu bir sonraki bölümde anlatacağım.
ginlik gibi silinip gidiverir. Schopenhauer şöyle diyor, "Endişelerimi-
zin ve kaygılarımızın yarısı başkalarının bizim hakkımızda düşündük-
lerinden kaynaklanır... bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız." İyi bir iz-
lenim yaratma isteği o kadar güçlüdür ki pek çok mahkûm, idama
giysilerini ve son hareketlerini düşünerek gitmiştir. Başkalarının fikir-
leri her an değişebilen bir hayaldir. Fikirler pamuk ipliğine bağlıdır ve
insanı başkalarının ne düşündüğüne ya da daha kötüsü ne düşünüyor-
muş gibi göründüklerine köle eder - çünkü gerçekte ne düşündüklerini
asla bilemeyiz.

3. Ne Olduğumuz. Gerçekten önemli olan tek şey ne olduğumuz-


dur. Schopenhauer iyi bir vicdanın iyi bir şöhretten fazla şey ifade et-
tiğini söyler. En büyük amacınız iyi sağlık ile tükenmez fikir kaynağı-
na, bağımsızlığa ve ahlaki hayata götüren entelektüel zenginlik olmalı-
dır. İçsel dengemiz, bizi rahatsız edenin şeyler değil, onları nasıl yorum-
ı
102 105
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

5. Bölüm Sevgili babamı iki yıl önce kaybettim ve o zamandan beri daha önce
tahmin edemeyeceğim bir gelişim yaşıyorum. Daha önce faniliğimle
FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA yüzleşme becerimi merak ederdim ve benim dc bir gün bu hayattan

ÖLÜM KORKUSUNUN göçeceğim fikri peşimi bırakmazdı. Ama şimdi o korkuların ve kay-
gıların içinde canlılara karşı daha önce bilmediğim bir sevgi bul-
ÜSTESİNDEN GELMEK dum. Bazen önemsiz olaylar ve tarzlarla ilgilenmediğim için akran-
larımdan uzaklaştığımı hissediyorum. Ama bunu kabul edebiliyo-
rum, çünkü neyin önemli, neyin önemsiz olduğu konusunda iyi bir
fikrim olduğuna inanıyorum. Sanırım toplumun benden bekledikleri
yerine hayatımı zenginleştirecek şeyleri yapmayla ilgili gerginlikle
baş etmeyi öğrenmek zorunda kalacağım... Yeniden ateşlenen bu
Sonunda öldüğümüzü ve diğer bütün bilinçli varlıkların da bi-
hırsımın yalnızca ölüm korkumu örtmeye yarayan bir şey olmadığı-
zimle birlikte öldüğünü anladığımızda, her anın ve her varlı-
nı bilmek harika. Aslında ölümlü olduğumu bilip kabullenmeye is-
ğın kırılganlığı ve değerli oluşuna dair yakıcı, neredeyse yürek
tekli oluşumu gösteriyor. Sanırım "anlama" becerime karşı gerçek
burkan bir his duymaya başlarız ve buradan bütün varlıklar
bir güven kazanmaya başladım."
için derin, açık, sınırsız bir şefkat hissi gelişebilir.
SOGYAL RİNPOCHE, Tibet'in Yaşayanlar ve Ölüler Kitabı "Anlamayanlar" genellikle ölümle inkâr, dikkat çeldiriciler veya
yer değiştirme aracılığıyla baş etmeye çalışır. Daha önceki öykülerde
yetersiz başa çıkmaya yönelik böyle örnekler gördük: Kronik korkula-
lüm kaderdir. Hayatta kalma isteğiniz ve yok olma korkunuz rı yüzünden en ufak risk taşıyan etkinliklere katılmayı bile reddeden
Ö hep var olacaktır. Bunlar protoplazmanıza yerleştirilmiş içgüdü- Julia ve ölüm anksiyetesinin yerine önemsiz endişeleri koyan Susan
sel duygulardır ve nasıl yaşadığınız üzerinde büyük bir etkisi vardır. (bakınız üçüncü bölüm); kâbuslardan kurtulamayanlar, "ölüm bor-

Biz insanlar yüzyıllar boyunca ölüm korkusunu hafifletmek için - cundan korkup yaşam kredisini reddederek" kendilerini sınırlayanlar

kimisi bilinçli, kimisi bilinçsiz, hatta belki var olan insan sayısı kadar veya saplantılı bir şekilde yenilik, seks, sonsuz zenginlik ve güç peşin-

çok sayıda yöntem geliştirmişizdir. Bazı yöntemler işe yarar; bazıları de koşan daha pek çokları.

güçsüz ve etkisizdir. Ölümle gerçekten yüzleşmek için kendine izin Ölüm anksiyetesi çeken yetişkinler, egzotik bir hastalığa yakalan-
veren ve ölümün gölgesini kendi öz varlığıyla birleştiren genç bir ka- mış yabancı kuşlar değil, aileleri ve kültürleri onları ölümlülüğün
dının bana yazdığı şu e-posta çok iyi bir örnektir: dondurucu soğuğundan koruyacak uygun giysileri dikmeyi başarama-
mış kadınlar ve erkeklerdir. Hayatlarının çok erken döneminde çok
I

106 107
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

fazla ölümle karşılaşmış olabilirler; evlerinde sevgiyi, ilgiyi ve güvenli- Bana göre, psikoterapi uygulamalarımda ve özel hayatımda ölüm
ği bulamamış olabilirler; ölümle ilgili endişelerini hiç paylaşmamış anksiyetesine en etkili yaklaşım varoluşsal yaklaşımdır. Şimdiye kadar
yalnız bireyler olabilirler; kültürlerinin sunduğu ölümü reddeden dini kendine has değeri olan çok sayıda etkileyici fikri ana hatlarıyla ifade
mitlerin rahatlığını reddeden farkmdalık sahibi kişiler olabilirler. ettim, ama bu bölümde fikirlerin gerçekten değişimi sağlayıcı olması
Her çağ ölümle baş etmede kendi yöntemlerini geliştirir. Pek çok için gereken ilâve unsuru anlatmak istiyorum: insanın bağlanmışlığı.
eski kültür -örneğin kadim Mısır- açıkça ölümün inkârı ve ölümden Ölüm anksiyetesini azaltmada ve kişisel değişim sağlaması için uyan-
sonraki hayat vaadinin etrafında düzenlenmiştir. Ölünün mezarı - e n ma deneyimini kontrol altına almada en etkili olan şey, fikirler ve kişi-
azından üst sınıfa ait olanlar (geriye kalanlar onlardır)- ölümden son- nin diğer insanlarla arasındaki yakın ilişkiyle yarattığı sinerjidir.
raki hayatı kolaylaştıracak gündelik hayatla ilgili eşyalarla dolu olur-
du.

Tuhaf bir örnek olarak, Brooklyn Sanat Müzesinde, ölümden son- INSANıN BAĞLANMıŞLıĞı
raki hayatta ölüyü eğlendirmek için onunla birlikte gömülen su aygırı
Biz insanların donanımı diğerleriyle ilişki kurmayı gerektirecek şe-
heykellerini görmek mümkün. Ama bu taş hayvanlar ölüyü korkut-
kildedir. İnsan toplumunu -ister geniş evrimsel tarih çerçevesinden,
masın diye yavaş ve dolayısıyla zararsız olacak şekilde kısa bacaklı ya-
ister tek bir bireyin gelişiminden olsun- hangi bakış açısından inceler-
pılmışlardı.
sek inceleyelim, insanoğlunu kendi kişilerarası bağlamında -diğerle-
Daha yakın geçmişte Avrupa ve Batı kültürlerinde, çocuk ölümleri riyle ilişki içinde- görürüz. İlkel primatları, ilkel insan kültürlerini ve
ve doğum sırasında ölen kadınlar yüzünden ölüm daha belirgindi. çağdaş toplumları inceleyen çalışmalardan ait olma gereksinimimizin
Ölenler bugün olduğu gibi hastane yatağında, perdenin ardında göz- çok güçlü ve temel olduğuna dair inandırıcı veriler elde edilmiştir: her
den saklanmıyordu: çoğu insan evinde ölüyor, son anlarında aile üye- zaman üyeler arasında yoğun ve sürekli ilişkilerin olduğu gruplar için-
leri yanlarında oluyordu. Zamansız ölümü yaşamayan hemen hemen de yaşamışızdır. Bunun doğrulandığını her yerde görebiliriz:1 tek bir
hiçbir aile yoktu. Mezarlıklar insanların evinin yakınındaki kiliselerde örnek verecek olursak, pozitif psikolojide yapılan yakın dönemli pek
bulunuyor ve sık sık ziyaret ediliyordu. Hıristiyan kilisesi ölümden çok çalışma, yakın ilişkilerin, mutluluğun olmazsa olmazı olduğunu
sonra ebedi hayat vaat ettiği ve hayatın giriş-çıkışının resmi anahtarı göstermektedir.
rahibin elinde bulunduğu için halkın büyük bir bölümü teselliyi din-
Ancak ölmek hayatın yalnız yapılan tek olayıdır. Ölmek yalnızca
de arıyordu. Kuşkusuz pek çok insan bugün de bu tür inançlarla ra-
sizi diğerlerinden ayırmakla kalmaz, sizin ikinci, hatta daha da ürkü-
hatlıyor. Altıncı bölümde dini teselliyle ilgili incelememde, ölümün
sonluluğu karşısındaki teselliyle ölümün inkârı veya öneminin azaltıl-
1 C. Lambert, "The Science of Happiness." Harvard, Ocak/Şubat 2007.
masıyla ulaşılan teselli arasında ayrım yapmaya çalışacağım.
www.harvardmagazine. com/on-1 ine/0107783.html

108 109
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

tücü olan bir yalnızlığa -dünyanın kendisinden ayrılmaya- maruz bı- zalimce bir ceza vermek gerekmezdi. 3
rakır.
İkinci tür yalnızlık olan varoluşsal tecrit daha derindir ve kişiyle
diğer insanlar arasındaki kapanmaz boşluktan kaynaklanır. Bu boşluk
İki Tür Yalnızlık yalnızca her birimizin varoluşa tek başımıza atılmamız ve yalnız başı-
na çıkmamız gerekmesinin değil, her birimizin tamamen yalnızca bi-
iki tür yalnızlık vardır: sıradan ve varoluşsal. Birincisi kişiler-arası,
zim tarafımızdan bilinen bir dünyada yaşamamız gerçeğinin bir sonu-
başka insanlardan tecrit edilmiş olmanın acısıdır. Bu tecriti -sıklıkla
cudur.
yakınlık korkusu veya reddedilme, utanç ve sevilmeme hissiyle ilgili-
On sekizinci yüzyılda Immanuel Kant, hepimizin tamamlanmış, iyi
dir- hepimiz tanırız. Aslında psikoterapide yapılan işin çoğu danışan-
yapılandırılmış, paylaşılan bir dünyada yaşadığımız şeklindeki kabul
ların başkalarıyla daha yakın, kalıcı ve uzun süreli ilişkiler kurmayı
görmüş sağduyulu varsayımı çürütmüştür. Bugün nörolojik aparatla-
öğrenmesine yardımcı olmaya yöneliktir.
rımız sayesinde biliyoruz ki her insan kendi gerçekliğinin yaratılma-
Yalnızlık ölüm acısını büyük ölçüde artırır. Kültürümüz genellikle
sında büyük bir rol oynuyor. Başka bir deyişle, duyularınıza gelen bir
ölümün etrafında bir sessizlik ve tecrit perdesi yaratır. Ölümün varlı-
veriyle karşılaştığınızda işe karışan ve dünyayı otomatik ve bilinçdışı
ğında arkadaşlar ve aile üyeleri daha mesafeli olur, çünkü ne diyecek-
olarak eşsiz bir tarzda oluşturmanızı sağlayan çok sayıda zihinsel kate-
lerini bilemezler. Ölen kişiyi üzmekten korkarlar. Aynı zamanda ken-
gori (örneğin, nicelik, nitelik, neden ve sonuç) yapınızda bulunmakta-
di ölümleriyle şahsen yüzleşmekten korktukları için de fazla yaklaş-
dır.
maktan kaçınırlar. İnsanın ölüm anı yaklaştığında Yunan Tanrıları bile
Bu yüzden varoluşsal tecrit yalnızca biyolojik hayatın kaybını de-
kaçarlar. 2
ğil, aynı zamanda başkasının zihninde aynı şekilde var olmayan sizin
Bu sıradan tecrit iki türlü işler: sağlıklılar ölmekte olandan kaç-
kendi zengin, mucizevi şekilde ayrıntılı dünyanızın da kaybını ifade
makla kalmaz, ölmekte olan da genellikle onların tecritine göz yumar-
eder. Benim kendi can yakıcı anılarım -yüzümü annemin İran kuzu
lar. Sevdikleri insanları kendi korkunç, karamsar dünyalarına çekme-
derisinden küflü, hafif kâfur kokulu paltosuna gömmem, ilkokulda
mek için sessizliği kucaklarlar. Fiziksel olarak hasta olmayan, ama
Sevgililer Gününde kızlarla geçirme olasılığının yarattığı heyecanlı ola-
ölüm anksiyetesi yaşayan bir kişi de aynı şeyi hissedebilir. Kuşkusuz
sılıklarla dolu bakışmalar, kırmızı deri kaplı, kıvrık abanoz bacaklı
böyle bir tecrit korkuyu artırır. William James'm yüzyıl önce yazdığı
masada babamla satranç, amcalarımla iskambil oynamak, yirmi yaşım-
gibi: Eğer bir kişinin toplumda başıboş bırakılıp kimse tarafından fark
dayken kuzenlerimle havai fişek tezgâhı kurmak- bütün bu anılar ve
edilmemesini sağlamak fiziksel olarak mümkün olsaydı, bundan daha

I W. James, The Principles ofPsychology. 1. Cilt. New York: Henry Holt, 1893,
Örneğin Euripides'in oyunu Hippolytos'ta Artemis'in konuşmasına bakın s. 293.

106 111
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

gökteki yıldızlardan daha fazla olan diğerleri yalnızca bana ait. Ve ne hissettiğini derinden anlamanızı sağlar.
bunların hepsi teker teker hayaletimsi imgeler olarak ölümümle bir- Ölümün yarattığı yalnızlık ve bağlantı kurma gereksinimi hiçbir
likte sonsuza dek söndürülecekler. yerde Ingmar Bergman'm şaheseri Çığlıklar ve Fısıltılarda olduğundan
Her birimiz hayat döngüsünün her aşamasında çeşitli şekillerde ki- daha canlı ve etkileyici bir biçimde tasvir edilmemiştir. Filmde büyük
şilerarası tecrit (sıradan yalnızlık hissi) yaşarız. Ama varoluşsal yalnızlık acılar ve korku içinde ölmekte olan Agnes yakın bir insan teması için
hayatın erken döneminde daha nadir görülür: insan bu yalnızlığı yaş- yalvarmaktadır. İki kız kardeşi, Agnes'in ölümünden derinden etkilen-
landıkça ve ölüme yaklaştıkça daha keskin bir şekilde yaşar. Böyle za- mektedir. Kardeşlerden biri uyanarak kendi hayatının da bir 'yalan
manlarda dünyamızın yok olacağının ve bu kasvetli yolculukta kimse- dokusu'ndan ibaret olduğunu fark eder. Ama hiçbiri kendini Agnes'e
nin bize eşlik edemeyeceğinin farkına varırız. Yaşlı bir ruhani liderin dokunmaya ikna edemez. İkisinde de kimseyle, hatta kendileriyle bile
bize hatırlattığı gibi, "O ıssız vadide tek başına yürümek zorundasın." yakın olma becerisi yoktur ve dehşet içinde ölmekte olan Agnes'ten

Tarih ve mitoloji, insanların ölümün tecritini azaltma girişimleriyle uzak dururlar. Yalnızca hizmetçi Anna Agnes'e sarılmaya, onunla ten

doludur. İntihar antlaşmalarını, pek çok kültürde kölelerinin de ken- tene kalmaya isteklidir.

dileriyle birlikte canlı canlı gömülmesini emreden hükümdarları veya Agnes'in ölümünden kısa bir süre sonra yalnız ruhu geri döner ve
kocası yakılırken cenaze ateşinde karısının da kurban edilmesini ge- küçük bir çocuğun ürkütücü ağlamasıyla kız kardeşlerinden dokun-
rektiren Hint sati uygulamasını düşünün. Cennetteki dirilişi ve yeni- malarını ister, ancak o zaman gerçekten ölebilecektir. iki kardeş ona
den bir araya gelmeyi, Sokrates'in sonsuzluğu diğer büyük düşünür- yaklaşmaya çalışır, ama ölümün alacalı derisinden ve kendi ölümlerin-
lerle konuşarak geçireceğine duyduğu mutlak inancı düşünün. Çin den korkarak dehşet içinde odadan kaçarlar. Bir kez daha Anna'nm
taşra kültüründe anne babaların ölen bekâr oğulları için (mezar kazı- kucaklayışı Agnes'in ölüme giden yolculuğunu tamamlamasını sağlar.
cılardan veya yeni bir ceset bulanlardan) ölü bir kadın satın alarak iki- Kendi korkularınızla yüzleşmeye ve diğeriyle ortak zeminde buluş-
sini bir çift gibi birlikte gömmelerini düşünün. 4 maya istekli değilseniz ölenle bağlantı kuramaz veya Anna'nın bu film-
de yaptığım yapamazsınız. Bir başkası için bu fedakârlığı yapmak ger-
çek şefkatin özü, empatik bir edimdir, insanın kendi acısını bir başka-
Çığlıklar ve Fısıltılar: Empatinin Gücü
sıyla birlikte yaşamaya istekli oluşu, yüzyıllar boyunca hem dünyevi,
Empati diğer insanlarla bağlantı kurma çabalarımızda sahip oldu- hem de dini iyileşme geleneğinin bir parçası olmuştur.
ğumuz en güçlü araçtır, insan bağlılığının tutkalıdır ve başka birinin
Bunu yapmak kolay değildir. Aile üyeleri veya yakın arkadaşlar
Agnes'in kız kardeşleri gibi yardım etmeye hevesli ama çok ürkek ola-
4 J. Yardley, "Dead Bachelors in Remote China Stili Find Wives." New York bilirler: burunlarını soktuklarından veya kasvetli konular açarak öl-
Times, Ekim 5, 2006. www.nytimes.com/2006/10/05/world/asia/05china.
mekte olan kişiyi rahatsız edeceklerinden korkabilirler. Ölüm hakkm-
html?ex= 1180065600&en=38 73c0b06f9d3e41 &ei=5070.

108 113
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

da konuşurken genellikle ölmekte olan kişinin önderlik etmesi gere- Araştırmalar aynı hastalığa sahip olup bir lider tarafından yönetilen -
kir. Eğer ölüyorsanız veya ölüm konusunda paniğe kapılıyorsanız ve gruplara katılan insanların yaşam kalitelerinin yükseldiğini gösteri-
arkadaşlarınız ve aileniz mesafeli duruyor veya kaçamak karşılık veri- yor.6 Grup üyeleri birbirleriyle empati kurarken kendi öz-saygılarını
yorsa, burada-ve-şimdi'de kalıp (yedinci bölümde daha ayrıntılı olarak ve yeterlilik hislerini artırmış oluyorlar. Ancak yakın dönemli çalışma-
anlatılacak) doğrudan konuyla ilgili olarak konuşmanızı öneririm. Ör- lar aynı zamanda kendiliğinden işleyen ve online grupların etkinliğini
neğin, "Korkularımı ifade ettiğimde direkt olarak yanıt vermediğini de gösteriyor,7 bu yüzden eğer profesyonel lideri olan bir grup bula-
görüyorum. Senin gibi yakın arkadaşlarımla konuşmanın bana çok mıyorsanız kendiliğinden işleyen veya online bir grup da bulabilirsi-
yardımı dokunur. Bu senin için çok zor, çok fazla mı olur?" niz.
Bugün hangi türde olursa olsun ölüm anksiyetesi çeken herkes
için yalnızca sevdiklerimizle değil, daha büyük bir toplulukla bağlantı
kurmak için çok daha büyük fırsatlar var. Tıpta ve medyadaki açıklık YANıNDA BULUNMANıN G Ü C Ü
ve çeşitli grupların mevcut olması sayesinde ölümle yüzyüze olan kişi
Bir kişi ölümle yüz yüze olan birine (bu noktadan itibaren ölümcül
yalnızlık acısını hafifletmek için yeni kaynaklar bulabilir. Örneğin, gü-
hastalığı olan ya da fiziksel olarak sağlıklı olduğu halde ölüm korkusu
nümüzde iyi kanser merkezleri hastaya destek grupları sağlar. Ama
yaşayan kişilerden söz ediyorum) karşı salt varlığını sunmaktan daha
benim otuz yıl önce ölümcül kanser hastaları için oluşturduğum grup,
büyük bir hizmet yapamaz.
bildiğim kadarıyla, dünyadaki bu türden ilk gruptu.
Bir kadının ölüm korkusunu hafifletmeye çalıştığım aşağıdaki ör-
Üstelik internetin kullanımıyla her türlü destek gruplarının sayısı
nek birbirine yardım öneren arkadaş veya aile üyelerine rehberlik edi-
çarpıcı şekilde artıyor: yakın dönemde yapılan bir araştırma5 bir yıl
yor.
içinde on beş milyon insanın online gruplardan destek aradığını gös-
termiştir. Ölümcül bir hastalığı olan herkesin, benzer durumda bulu-
nan insanlardan oluşan bu tür gruplardan yararlanmasını ısrarla öne-
riyorum. İster profesyonellerin yönettiği, ister kendiliğinden işleyen 6 D. Spiegel, J.R. Bloom, ve I. Yalom, "Group Support for Patients with Me-
bu tür gruplar kolayca bulunabilir. tastatic Cancer: A Randomized Prospective Outcome Study." Archives of
General Psychiatry, 1981, 38(5), 527 533; D. Spiegel ve M.S. Glafkides, "Ef-
En etkili gruplar genellikle profesyoneller tarafından yönetilir.
fects of Group Confrontation with Death and Dying." International Journal
of Group Psychotherapy, 1983, 33(4), 433 447.
5 S. Fox, D. Fallows, Internet Health Resources. 2003. http://www.hetinitiative ' M. A. Lieberman ve başkaları. "Electronic Support Groups for Breast Car-
.org/sub-resources/ehlstudentresearchthomdike.html. Pew Internet & cinoma: A Clinical Trial of Effectiveness." Cancer, 2003, 97(4), 920-925; M.
American Life Project. Düzeltme, Ocak 27, 2007, http://www.pewinternet. A. Lieberman ve B. Goldstein, "Self-Help Online: An Outcome Evaluation
Org/PPF/r/95/report_display.asp. of Breast Cancer Bulletin Boards." Health Psychologhy, 2005, 10(6), 855 862.

108 1 1 4
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

Dostlara Uzanmak: Alice Buna odaklanalım."


"Bunu daha önce konuştuk." Alice'in sesi kızgın ve sabırsız geliyor-
Üçüncü Bölümde hikâyesini anlattığım, evini ve anılarla dolu mü-
du.
zik aletlerini satmak zorunda kalması yüzünden sıkıntı yaşayan dul
"Yeterince değil. Devam et Alice, istediğimi yap, lütfen. Hadi, çalış-
Alice bir huzurevine taşınmanın eşiğindeydi. Taşınmasından kısa bir
maya başlayalım."
süre önce birkaç günlük tatil için şehir dışına çıkıyordum. Bunun Ali-
ce için zor bir dönem olacağım bildiğimden acil durumlar için ona "Aslında, sorun ölmenin acısı değil -doktoruma güveniyorum-

cep telefonu numaramı verdim. Taşımacılar evini boşaltırken Alice ar- morfine filan ihtiyacım olduğunda yanımda olacak. Ölümden sonraki

kadaşlarının, doktorunun ve masaj terapistinin hafifletemediği felç hayat da sorun değil - yarım yüzyıl önce o düşüncelerden kurtuldu-

edici bir panik yaşayınca beni aradı ve yirmi dakika konuştuk: ğumu biliyorsun."

"Rahat oturamıyorum," diye başladı. "O kadar huzursuzum ki pat- "O zaman sorun ölümün kendisi ve ölümden sonraki hayattan

layacak gibiyim. Rahatlayamıyorum." korku değil. Devam et. Ölüm konusunda seni dehşete düşüren şey

"Paniğinin tam ortasına bak. Bana ne gördüğünü söyle." ne?


"Yarım kalan hayat değil - dolu dolu yaşadığımı biliyorum, iste-
"Son. Her şey sona eriyor. Hepsi bu. Evimin sonu, her şeyimin,
diklerimi yaptım. Bunu daha önce konuşmuştuk."
anılarımın, geçmişle olan bağlantılarımın sonu. Her şeyin sonu. Benim
sonum - en ortada bu var. Sen şimdi neden korktuğumu bilmek ister- "Lütfen devam et, Alice."

sin: çok basit - artık ben yokum'." "Az önce söylediğim şey - ben artık olmayacağım. Yalnızca bu ha-

"Bunu diğer -seanslarımızda konuştuk Alice, bu yüzden kendimi yattan ayrılmak istemiyorum... Sana ne olduğunu söyleyeyim: Sonları

tekrarladığımı biliyorum, ama sana evini satmanın ve huzurevine ta- görmek istiyorum. Oğluma ne olduğunu görmek için orada olmak is-

şınmanın olağanüstü bir travma olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ta- tiyorum - sonunda çocuk sahibi olmak isteyecek mi? Bunu bilemeye-

bii ki böyle alt üst olacak ve büyük bir şok yaşayacaksın. Senin yerinde cek olduğumu fark etmek çok acı."

olsam ben de böyle hissederdim. Herkes böyle hisseder. Ama bundan "Ama burada olmadığını bilmiyorsun. Bilmediğini bilmeyeceksin.

sonraki üç haftaya gidecek olursan durumun nasıl görüneceğine dair Sen de benim gibi ölümün, bilincin tamamen yok olması anlamına
konuştuklarımızı hatırla..." geldiğine inanıyorsun."

"Irv," diye sözümü kesti, "bu işe yaramıyor - bu acı çok taze. "Biliyorum, biliyorum, bunu o kadar çok tekrarladın ki bütün söz-

Ölüm etrafımı sarıyor. Ölüm her yerde. Çığlık atmak istiyorum." leri ezbere biliyorum: var olmama durumu korkutucu değil, çünkü var ol-

"Bana biraz katlan Alice. Benimle kal - sana daha önce sorduğum madığımızı bilmeyeceğiz, vs. vs. Ve bu da demektir ki önemli şeyleri ka-

aynı basit soruyu soracağım: ölümün nesi seni bu kadar korkutuyor? çırdığımı bilmeyeceğim. Ayrıca var olmama durumu hakkında söyle-
diklerini de hatırlıyorum - doğumdan önceki durumun aynısı olması

108 117
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

filan. Bu daha önce işe yaramıştı, ama şimdi işe yaramıyor - bu duygu dar. Şu ifadeyi kullanmıştı, "Çabaladığını biliyorum, ama bu fikirler
çok güçlü Irv- fikirler işe yaramıyor, dokunamıyor bile." işe yaramıyor, oraya -göğsümdeki acı dolu bu ağırlığa- dokunamıyor-
"Doğru, dokunamazlar. Bu da yalnızca yolumuza, çözmeye devam lar bile."
etmemiz anlamına gelir. Bunu birlikte yapabiliriz. Yanında olacağım O halde fikirler işe yaramamıştı. Konuşmayı bir de ilişki açısından
ve gidebildiğin kadar derine inmene yardımcı olacağım." inceleyelim. Birincisi, onunla tatilde olduğum bir dönemde konuş-
"Bu insanı saran bir dehşet. Adını koyamadığım ya da bulamadı- muş, dolayısıyla onunla ilişki kurmaya tamamıyla istekli olduğumu
ğım bir tehdit söz konusu." göstermiştim. Bu konuda çalışmaya devam edelim anlamında bir şey
"Alice, ölümle ilgili bütün duygularımızın temelinde yapımızda söylemiştim. Anksiyetesinden kaçmaya çalışmamıştım. Ölümle ilgili
bulunan biyolojik bir korku vardır. Bu korkunun yeni başladığını bili- duygularını derinlemesine incelemeye devam etmiştim. Kendi anksi-
yorum - ben de yaşamıştım. Sözleri yok. Ama yaşayan her canlı kendi yetemi kabul etmiştim. Bu işte birlikte olduğumuza dair ona güvence
varlığında kalmak ister - Spinoza bunu 350 yıl önce söylemiş. Yalnız- vermiştim. Yapımız gereği onun, benim ve başka herkesin ölüm konu-
ca bunu bilmeliyiz, beklemeliyiz, donanımımız zaman zaman bize sunda kaygı duyduğunu söylemiştim.
dehşetle saldıracak. Hepimiz bunu yaşayacağız." İkincisi, kendi varlığımı açıkça ona sunmamın ardında güçlü bir
Yirmi dakika sonra Alice'in sesi daha sakin geliyordu. Telefonu ka- gizli mesaj vardı: "Ne kadar korkarsan kork, senden uzaklaşmayaca-
pattık. Ama birkaç saat sonra telefondaki seansın suratına bir şamar ğım ve seni asla terk etmeyeceğim." Yalnızca Çığlıklar ve Fısıltılar'dakı
gibi indiğini, benim soğuk ve anlayışsız olduğumu söyleyen ters bir Anna'nm yaptığı şeyi yaptım. Ona sarılıp, onunla kaldım.
telefon mesajı bıraktı. Ayrıca bir dip not gibi kendini anlaşılmaz bir Onunla çok yakın olduğumu hissetsem de korkusunun kontrol al-
şekilde iyi hissettiğini de ekledi. Ertesi gün paniğinin tamamen kay- tında olmasını sağladım. Korkusunun bulaşıcı hale gelmesine izin ver-
bolduğunu söyleyen başka bir mesaj bıraktı - yine bunun nedenini de medim. Korkusunu didikleyip analiz ederken bana katılmasını ister-
bilmediğini söylüyordu. ken sakin, gerçekçi bir ses tonu kullandım. Daha sonra beni soğuk ve
Peki, bu konuşma Alice'e neden faydalı olmuştu? Sunduğum fikir- anlayışsız olmakla suçlasa da sükûnetim onu sakinleştirdi ve korkusu-
ler miydi işe yarayan? Büyük olasılıkla hayır. Epikouros'tan getirdi- nun hafiflemesine yardımcı oldu.
ğim, bilinci yok olacağı için kendisine yakın olan insanların sonlarım Buradan alınması gereken ders çok basit: ilişki en önemli şeydir. İs-
hiç öğrenemeyeceği, ölümden sonra da doğumdan öncekiyle aynı du- ter ailesi üyesi, ister arkadaş, isterse terapist olun, bütün yüreğinizle
rumda olacağı iddialarına aldırmamıştı. Diğer önerilerim de -örneğin, hemen konuya dâhil olun. Uygun görünen her şekilde yakmlaşm. Yü-
hayatına dair bir bakış açısı kazanmak için kendisini üç hafta sonra- rekten konuşun. Kendi korkularınızı açıklayın. Doğaçlama yapın. Acı
sında düşünmesini istemem veya problemi araştırmaya devam etme çeken kişiyi rahatlatacak şekilde tutun.
çabam- hiçbir etki yaratmamıştı. Yalnızca aşırı panik haldeydi o ka- Onlarca yıl önce bir keresinde ölüme yaklaşmış bir hastam, ben

108 119
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

ona veda ederken bir süre yanında yatmamı istedi. Benden istediğini nüyle paylaşabilirseniz, arkadaşlığınız da o kadar derin ve kalıcı olur.
yaptım ve inanıyorum ki onu rahatlattım.8 Sırf orada bulunmanız bile Böyle bir yakınlığın varlığında bütün sözcükler, bütün rahatlama bi-
ölümle karşı karşıya olan (veya fiziksel olarak sağlıklı olup ölüm ank- çimleri, bütün fikirler daha büyük bir anlam taşır.
siyetesi yaşayan) bir kişiye sunabileceğiniz en büyük hizmettir. Arkadaşlar birbirlerine (ve kendilerine) kendilerinin de ölüm kor-
kusu yaşadıklarını hatırlatmalıdır. Bu yüzden Alice'le yaptığım konuş-
mada ölümün kaçınılmazlığını anlatırken kendimi de dâhil ettim. Böy-
KENDINİ A Ç M A le bir açıklama yüksek risk taşımaz: yalnızca örtülü olanı açık hale ge-
tirir. Ne de olsa hepimiz "artık var olmamak" düşüncesi karşısında
Yedinci bölümde anlatacağım gibi bir terapistin eğitiminin en bü-
korkan mahlûklarız. Hepimiz evrenin sınırsız genişliği (bundan bazen
yük bölümü, ilişkinin merkeziliğine odaklanır. Benim görüşüme göre
"muazzamlık deneyimi" olarak söz ederiz) karşısında küçüklük ve
bu eğitimin en önemli bölümü, terapistin istekliliğine ve kendi şeffaflı-
önemsizlik hissiyle yüz yüze geliriz. Kâinatın büyüklüğü karşısında
ğı yoluyla bağlantıyı artırma yeteneğine odaklanmalıdır.
hepimiz birer noktacık, bir kum tanesi gibiyiz. Pascal'm on yedinci
Çoğu terapist donukluğun ve tarafsızlığın önemini vurgulayan ge-
yüzyılda dediği gibi, "sınırsız uzayın ebedi sessizliği beni dehşete dü-
leneklerde eğitim aldığı için kendilerini birbirlerine açmaya istekli
şürüyor."9
olan arkadaşların profesyonel terapistlere göre daha fazla üstünlükleri
Ölüm karşısındaki yakınlık ihtiyacının, kısa bir süre önce sergile-
vardır.
nen Anna Deavere Smith'in Let me Down Easy [Beni Yavaşça Bırakın]
Yakın bir ilişkide insan özel hislerini ve düşüncelerini ne kadar
adlı oyunundaki kadar yürek burkan bir şekilde anlatıldığını hiç gör-
açarsa diğerlerinin kendilerini açması o kadar kolay olur. Kendini aç-
medim. 10 Bu performansta resmedilen karakterlerden biri AIDS'li Af-
ma, yakınlığın gelişmesinde önemli bir rol oynar. İlişkiler genellikle
rikalı çocuklarla ilgilenen olağanüstü bir kadındı. Sığmağında pek yar-
karşılıklı açılma süreciyle inşa edilir. Bir kişi harekete geçip kendisiyle
dım alamıyordu. Çocuklar her gün ölüyordu. Ölmekte olan çocukla-
ilgili çok gizli bir şeyi açıklar, böylece kendini riske atar: diğeri de ay-
rın korkusunu hafifletmek için ne yaptığı sorulduğunda iki şey söyle-
nı şekilde karşılık vererek aradaki gediği kapatır; böylece birlikte ken-
di: "Asla karanlıkta yalnız başına ölmelerine izin vermiyorum ve onla-
dini açıklama sarmalı içinde ilişkiyi derinleştirirler. Eğer kendini riske
ra 'Her zaman kalbimde benimle birlikte olacaksın' diyorum."
atan kişi diğerinin karşılık vermemesiyle ortada kalırsa arkadaşlık ge-
Açık olmaya karşı derinlere yerleşmiş bir engeli olanlar -yakın ar-
nellikle bocalar.
kadaşlıklardan her zaman kaçınanlar- için bile ölüm fikri uyandırıcı
Ne kadar çok gerçekten kendiniz olabilirseniz, içinizdekileri bütü-

9 B. Pascal, Pensees. New York: Penguin, 1995. (İlk olarak 1660'da yayımlan-
s Divan'da (Ayrıntı Yayınları) ölmekte olan bir kadının yanma uzanma olayı- mış.)
nı kurguladım. 10 http://mednews.stanford.edu/releases/2006/october/deavere.html.

108 121
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

bir deneyimdir; insanın yakınlık kurma arzusunda ve bu yakınlığa edecek birini bulma çabasını içerir. Bütün arkadaşları ve tanıdıkları
ulaşmak için çaba gösterme istekliliğinde muazzam bir hızlanma mey- onu reddeder; örneğin kuzeninin ayak parmağına kramp giriyordur.
dana getirir. Ölmekte olan insanlarla çalışanların çoğu, daha önce me- Metaforik figürler (Dünyevi Eşyalar, Güzellik, Güç, Bilgi) bile davetini
safeli olan kişilerin çarpıcı derecede değişerek birdenbire derin ilişki- reddeder. Sonunda yolculuğa yalnız başına çıkmaya karar verirken
lere hazır hale geldiklerini görmüşlerdir. durumu uygun olan ve kendisine ölüme doğru bile olsa eşlik etmeye
istekli bir arkadaş bulur: İyi Davranışlar.
Everyman'in kendisine eşlik edecek bir arkadaş, iyi Davranışlar'ı
DALGALANMA HAREKET HALINDE bulması kuşkusuz bu ahlak oyununun Hıristiyan açılımlı kıssadan his-
sesidir: aldığınız hiçbir şeyi bu dünyadan götüremezsiniz; yalnızca
Bir önceki bölümde açıkladığım gibi insanın kendi bireysel kişili-
verdiklerinizi götürebilirsiniz. Bu dramanın dünyevi yorumu dalga-
ğiyle değil, ama kuşaklar boyunca dalgalanarak yayılan değerleri ve
lanmanın -iyi davranışlarınızın, başkaları üzerindeki erdemli etkileri-
eylemleriyle varlığını sürdürebileceği inancı, kendi faniliği yüzünden
nizin sizin dışınızda da varlığını sürdürdüğünün farkında olmanız-
kaygı duyan herkes için güçlü bir teselli olabilir.
son yolculuğun acısını ve yalnızlığını hafifletebileceği şeklindedir.

Ölümün Yalnızlığım Hafifletmek


Minnettarlığın Rolü
Ortaçağdan ahlak dersi veren oyun [morality play] Everymarı [Her-
Yararlı olduğunu düşündüğüm pek çok fikir gibi dalgalanma da,
kes], insanın ölümle karşılaştığı zamanki yalnızlığını dramatize eder-
insanın kendi hayatının bir başkasınınkini nasıl etkilediğini birinci el-
ken aynı zamanda dalgalanmanın teselli edici gücünü de resmeder.
den öğrendiği yakın ilişki bağlamında çok daha büyük bir güç üstle-
Yüzyıllardır tiyatro seyircisini memnun eden Everymarı büyük kitlele-
nir.
re sergilenmeden önce kiliselerin karşısında oynandı. Ölüm meleği ta-
Arkadaşlar bir başkasına yaptığı ya da söylediği şey için teşekkür
rafından ziyaret edilen ve son yolculuk zamanının geldiğini öğrenen
edebilir. Ama yalnızca teşekkür değildir önemli olan. Gerçekten etkili
Everyman'in alegorik hikâyesini anlatır.
olan mesaj, "Senin bir parçanı alıp kabul ettim. Bu beni değiştirdi ve
Everyman ertelemek için yalvarır. "Yapacak bir şey yok," diye ya-
zenginleştirdi ve aldığım bu şeyi başkalarına da geçireceğim," şeklin-
nıtlar ölüm meleği. Bunun üzerine Everyman bir ricada bulunur, "Bu
dedir.
umutsuzcasma yalnız yolculuğumda bana eşlik etmesi için birini davet
Dünyaya etkileyici dalgalanmalar gönderdiği için bir insana duyu-
edebilir miyim?" Melek gülümseyip bu ricayı hemen kabul eder: "Ah
lan minnettarlık genellikle o kişi hayattayken değil, ölümünden sonra-
evet - eğer birini bulabilirsem"
ki konuşma sırasında ifade edilir. Cenaze törenlerinde ölen kişinin
Oyunun geri kalanı Everyman'in yolculuğunda kendisine eşlik

108 122
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

orada olup bu konuşmaları ve minnettarlık ifadelerini duymasını iste- öğrendiği için iyi hissetti - mektubu okuduğunda memnuniyetle gü-
diğiniz olmamış mıdır? Ya da bunu isteyenlerin konuşmalarına tanık lümsediğini söyledi.
olmuşsunuzdur. Kaçımız Scrooge gibi olup kendi cenazemize kulak Yaşlandıkça dalgalanma hakkında daha fazla düşünür oldum. Bir
misafiri olmayı istememişizdir ki? Ben istedim. aile babası olarak ailem ile restoranda yemek yediğimde hesabı hep
Dalgalanmayla ilgili bu "artık çok geç" probleminin üstesinden gel- ben alırım. Dört çocuğum her zaman (biraz itiraz ettikten sonra) min-
menin bir tekniği "minnettarlık ziyareti"dir. Kişi hayattayken dalgalan- nettar bir şekilde teşekkür eder ve ben de her zaman, "Büyükbabanız
mayı güçlendirmenin harika bir yoludur bu. Böyle bir çalışmaya ilk Ben Yalom'a teşekkür edin. Ben yalnızca onun cömertliğini ileten bir
kez, pozitif psikoloji hareketinin liderlerinden biri olan Martin Selig- aracım. Benim hesabımı da her zaman o öderdi," derim. (Ve bu arada
man'ın atölye çalışmasında rastlamıştım. Büyük bir dinleyici toplulu- ben de hep biraz itiraz ederdim.)
ğundan, hatırladığım kadarıyla şöyle açıkladığı, bir egzersize katılma-
sını istemişti: Ona karşı duyduğunuz minnettarlığı hiç ifade etmediği-
Dalgalanma ve Model Olma
niz ve hâlâ hayatta olan birini düşünün. On dakika ayırarak o kişiye
bir minnettarlık mektubu yazın ve buradan biriyle çift oluşturup bir- Ölümcül kanser hastalarıyla oluşturduğum ilk grubumda çoğun-
birinize mektubunuzu okuyun. Sonraki adım bu kişiyi yakın bir gele- lukla, üyelerin umutsuzluk hissinin bulaşıcı olduğunu görürdüm. Ço-
cekte ziyaret edip mektubu ona okumanız olacak. ğu grup üyesi büyük bir üzüntü içindeydi, ölümün yaklaşan ayak ses-

Mektuplar çiftler halinde okunduktan sonra grubun içinden seçi- lerini dinleyerek bekliyor, hayatın boş ve anlamsız olduğunu iddia

len birkaç gönüllüden mektubunu herkese okuması istendi. Okuma ediyordu.

sırasında istisnasız herkes duygulanıp hıçkırıklara boğuldu. Bu egzer- Ve sonra bir gün bir üye grubu bir duyuruyla açtı: "Her şeye rağ-
sizde böyle duygu gösterilerinin kaçınılmaz olarak gerçekleştiğini öğ- men hâlâ başkalarına sunabileceğim bir şey olduğuna karar verdim.
rendim: çok az katılımcı derin duygulanımlara kapılmadan mektubu- Örneğin, nasıl ölüneceğine ilişkin bir örnek olabilirim. Çocuklarıma
nu okumayı başardı. 11 ve arkadaşlarıma ölümle cesur ve vakur bir şekilde karşılaşmaları için

Bu alıştırmayı ben de yapıp, Stanford'da ders verdiğim ilk on yılda model oluşturabilirim."

Psikiyatri Bölümünün her türlü imkânını sağlayan başkanı David Bu onun, benim ve grubun diğer üyelerinin keyfini yerine getiren
Hamburg'a bir mektup yazdım. O sıralar New York'ta yaşıyordu ve bir açıklama oldu. Hayatını anlamla doldurmanın bir yolunu bulmuş-
New York'a bir dahaki gidişimde birlikte güzel bir akşam geçirdik. tu.
Minnettarlığımı ifade ettiğim için iyi hissettim: o da minnettarlığımı Kanser grubu üyelerinin öğrenci gözlemcilere yönelik dalga olgusu
belirgindi. Grup terapistlerinin eğitimi açısından, deneyimli klinisyen-
lerin grup yönetmelerini izlemeleri çok önemlidir. Ben de öğrencileri-
11 M. Seligman, Authentic Happiness, New York: Free Press, 2002.

124 125
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

min bazen televizyon monitörleri kullanarak, ama çoğunlukla tek şındayken ön verandada oturup köpeğinin yasını tuttuğu sahneyi an-
yönlü aynadan gruplarımı izlemelerini sağlarım. Eğitim ortamlarında- lattı.
ki gruplar bu tür gözlemlere izin verse de grup üyeleri genellikle göz- "Orada ve o zaman," diye devam etti, "eğer hepimiz ölmek zorun-
lemciler konusunda şikâyet eder ve zaman zaman da açık bir şekilde daysak hiçbir şeyin bir anlamı yok diye düşündüm -piyano dersleri-
bu davetsiz misafirlere karşı kızgınlıklarını dile getirirler. min, yatağımı mükemmel şekilde toplamamın, okuldaki devamlılığım-
Kanser hastaları gruplarımda böyle olmadı: onlar gözlemcileri ka- dan ötürü aldığım altın yıldızların. Bütün altın yıldızlar yok olacaksa
bul ettiler. Ölümle karşı karşıya olmalarının bir sonucu olarak bilge- altın yıldız almanın ne anlamı var ki?"
leştiklerini ve öğrencilere verecek daha fazla şeyleri olduğunu hissedi- "Jill," dedim, "dokuz yaşlarında bir kızın var. Düşün ki sana 'eğer
yorlardı. Sadece daha önce de belirttiğim gibi, nasıl yaşanacağını öğ- hepimiz öleceksek neden ya da nasıl yaşamalıyız?' diye sordu. Nasıl
renmek için bu kadar beklemeleri gerekmesi onları üzüyordu. yanıt verirdin?"
Tereddüt etmeden, "Yaşamanın sevinçlerinden, ormanların güzel-
liklerinden, arkadaşlarla ve aileyle vakit geçirmenin keyfinden, başka-
KENDI BILGELIĞINIZI KEŞFETMEK larına sevgi vermenin mutluluğundan ve dünyayı daha iyi bir yer ola-
rak bırakmaktan söz ederdim."
Sokrates bir öğretmen -ve eklememe izin verin bir arkadaş- için
Sözlerini bitirdikten sonra arkasına yaslanıp gözlerini açtı, kendi
en iyi yolun, öğrencinin kendi bilgeliğini bulmasına yardımcı olacak
sorular sormak olduğuna inanıyordu. Arkadaşlar bunu her zaman ya- sözlerine kendisi de şaşırmıştı, 'Bunlar da nereden çıktı?" der gibiydi.

par, terapistler de öyle. Aşağıdaki örnekte hepimizin kullanabileceği "Bu harika bir yanıt Jill. Senin içinde büyük bir bilgelik var. Kızma

basit bir yol gösteriyor. hayat hakkında tavsiye verdiğini hayal ederken büyük gerçeğe ilk kez
ulaşmıyorsun. Şimdi de kendi annen olmayı öğrenmen gerekiyor."
O halde işimiz yanıt vermek değil, arkadaşlarımıza ve bize yakın
Eğer Hepimiz Öleceksek Neden ya da Nasıl Yaşamalıyız: Jill
olanlara kendi yanıtlarını keşfetmelerine yardım edecek yolları bul-
Her şey yok olmaya mahkûmsa hayatın anlamının ne olduğu soru- mak.
sunu insanlar tekrar tekrar sorar. Çoğumuz bu sorunun yanıtını dışı- Aynı ilke Julia'nm terapisinde de işe yaradı. Üçüncü bölümden ha-
mızda arasak da Sokrates'in yöntemini takip edip bakışlarınızı içinize tırlayacağınız gibi psikoterapist ve ressam Julia'nm ölüm anksiyetesi
çevirseniz iyi olur. kendisini tamamen var edemeyip para kazanmak için kocasıyla yarışıp
Uzun zamandır ölüm anksiyetesi yaşayan Jill, ölümü ve anlamsızlı- sanatını ihmal etmesinden kaynaklanıyordu. Aynı stratejiyi çalışmamı-
ğı birbirine eş görüyordu. Bu düşüncenin geçmişini sorduğumda ilk za uyguladım ve kendisi gibi davranan bir danışana nasıl yanıt verece-
ortaya çıkışını canlı bir şekilde hatırladı. Gözlerini kapatıp dokui ya- ğini düşünmesini önererek duruma mesafeli bir bakış açısından bak-

108 1 2 6
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

masını istedim.12 gelirinin belirgin şekilde düştüğünü anlattı. Her hafta saplantılı bir şe-

Julia hemen verdiği -"Saçma bir hayat yaşadığım söylerdim!"- yanıtı kilde sigorta istatistiklerini inceleyip ne kadar ömrü kaldığını hesapla-

kendi bilgeliğini keşfetmek için sadece biraz rehberliğe gereksinim yarak saatlerini harcıyordu. Haftada iki üç kez kâbuslarla uyanıyordu.

duyduğunu gösteriyordu. Terapistler her zaman kişinin kendisinin Geliri düşmüştü, çünkü artık işinin bir parçası olan vasiyetname-
keşfettiği gerçeğin, ona sunulan gerçekten çok daha etkili olduğu var- lerle ve emlak hukukuyla uğraşamıyordu: kendi vasiyetnamesine ve
sayımıyla hareket ederler. kendi ölümüne öylesine saplanıyordu ki yaklaşan paniği onu görüş-
meleri kısa kesmeye zorluyordu. Müvekkilleriyle yaptığı görüşmelerde
"ölüm öncesi," "vefat," "geriye kalan eş" ve "ölüm yardımı" gibi söz-
HAYATINIZI GERÇEKLEŞTİRMEK cükleri söylerken kekelediği, hatta öğürdüğü için mahcup oluyordu.
ilk seansımızda Jack mesafeli ve tedbirliydi. Ona ulaşmak veya ra-
Çoğu kişinin ölüm anksiyetesi Julia'da olduğu gibi potansiyellerini
hatlatmak için bu kitapta anlattığım pek çok fikri denedim, ama başa-
gerçekleştirememelerinin verdiği düş kırıklığıyla körüklenir. Pek çok
rılı olamadım. Garip bir şey dikkatimi çekti: anlattığı rüyalarının
insan hayalleri gerçekleşmediği için umutsuzluğa düşer, bu hayalleri
üçünde de sigara vardı. Örneğin, bir rüyasında sigaralarla dolu bir ye-
kendileri gerçekleştirmedikleri için daha da üzülürler. Bu derin tat-
raltı geçidinde yürüyordu. Ama yirmi beş yıldır sigara içmediğini söy-
minsizliğe odaklanmak, ölüm anksiyetesinin üstesinden gelmede çoğu
lüyordu. Sigarayla ilgili çağrışımlarını sorduğumda ortaya bir şey çık-
kez başlangıç noktasını oluşturur - Jack'in hikâyesinde olduğu gibi:
madı, ta ki üçüncü seansın sonunda titrek bir sesle kırk yıllık karısı-
nın evliliklerinin her günü marihuana içtiğini açıklayana kadar. Başını
Ölüm Anksiyetesi ve Yaşanmamış Hayatlar: Jack ellerinin arasına alıp sessiz kaldı ve saatindeki yelkovan elli dakikanın
bittiğini gösterirken ne hoşçakal anlamında baş sallayarak ne de bir
Uzun boylu, iyi giyimli, altmış yaşındaki avukat kendisim zayıf dü-
yorumda bulunarak kapıdan fırlayıp çıktı.
şüren semptomlarla perişan bir halde ofisime geldi. Oldukça düz, ifa-
desiz bir tonla ölüm hakkında saplantılı düşünceleri olduğunu, uyu- Sonraki seansta bu büyük utancından söz etti. İyi eğitim görmüş,
yamadığım, iş hayatındaki verimliliğinde çarpıcı bir iniş yaşadığını, akıllı, saygıdeğer, meslek sahibi biri olarak bilişsel yetersizlik gösteren
ve üstü başı çok kötü olduğu için birlikte görünmekten utandığı bir
bağımlıyla kırk yıl geçirecek kadar aptal olduğunu itiraf etmek onun
12 Bazıları bu yaklaşımımın haksızlık olduğunu düşünebilir. Ne de olsa tera-
için acı vericiydi.
pistlerin yardıma ihtiyacı olduğunda ve terapiye girdiğinde onlar da diğer
danışanlarla aynı ilgi ve bakımı hak etmiyorlar mı? Pek çok terapist hastam Jack seansın sonunda sarsılmış, ama rahatlamıştı. Bu sırrı yıllardır
olur, ama bu düşünce tarzının tuzağına asla düşmem. Kişisel olarak uz- kimseye anlatmamıştı - garip bir şekilde kendisine bile itiraf edemi-
manlık deneyimi olan biriyle karşılaştığımda uzmanlıklarını onların lehine
yordu.
kullanmaya çalışırım.

132 129
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

Sonraki seanslarda daha fazlasını hak ettiğine inanmadığı için ha- utancının başka yakın ilişkiler kurmasını engellemesiyle ilgili olanlar
sarlı bir ilişkinin içinde kaldığını kabul etti ve evliliğinin geniş kap- aldı. Bunca yıl başka arkadaşlıklar kurmasına engel olan gizlilik kura-
samlı etkilerini anladı. Utancı ve gizlilik gereksinimi yüzünden sosyal lını nasıl kıracağımız konusunda beyin fırtınası yaptık. Terapi grubu
hayatı kalmamıştı. Çocuk yapmamaya karar vermişti: karısı hamilelik olasılığını ortaya getirdim, ama bu fazla tehditkâr görünüyordu: karı-
sırasında temiz kalamazdı ya da çocukları için sorumlu bir rol modeli sıyla ilişkisini bozacak, başarı hırsıyla dolu bir terapi istemiyordu. Bu-
olamazdı. Karısıyla ilişkisini sürdürdüğü için aptal yerine konulaca- nun yerine sırrını paylaşabileceği iki kişi belirledi: kız kardeşi ve bir
ğından o kadar emindi ki, bu sırrını kimseye, kız kardeşine bile açma- zamanlar yakm arkadaşı olan bir adam.
mıştı. Kendini gerçekleştirme konusuna odaklanmaya özen gösterdim.
Şimdi, altmış yaşına vardığında karısını terk edemeyecek kadar Hâlâ gerçekleştirebilecek olduğu hangi kısımlarını bastırmıştı? Hayal-
yaşlı ve yalnız olduğuna kati bir şekilde inanıyordu. Evliliğim bitirme, leri nelerdi? Çocukken hayatta ne yapmayı istemişti? Ona en büyük
hatta bitirmekle tehdit etme tartışmasının yasak bölge olduğunu bana zevki hangi geçmiş girişimleri vermişti?
açıkça ifade etti. Karısının bağımlılığına rağmen onu gerçekten sevi- Bir sonraki seansa "karalamalar" dediği kaim bir klasörle geldi -
yordu, ona ihtiyacı vardı ve evlilik yeminini ciddiye alıyordu. Karısı- genellikle ölümle ilgili, çoğu kâbus görerek uyandığı sabaha karşı saat-
nın onsuz yaşayamayacağını biliyordu lerde yazılmış şiirlerdi bunlar. Birkaçını bana okumasını rica ettim, o
Jack'in ölüm anksiyetesinin, hayatını kısmen yaşayıp mutluluk ve da en sevdiği üç şiirini seçti.
kendini gerçekleştirme hayallerini bastırmış olmasıyla ilişkili olduğu- Okumayı bitirdiğinde "Korkunu böyle güzel bir şeye çevirebilmen
nu fark ettim. Korkusu ve kâbusları zamanın bittiği, hayatının elinden ne harika," dedim.
kayıp gittiği hissiyle birlikte hücum etmeye başlamıştı. On iki seans sonra Jack hedeflerine ulaştığını bildirdi: ölüm kor-
Jack'in yalnızlığı beni çok etkilemişti. Gizlilik gereksinimi yüzün- kusu belirgin şekilde azalmıştı, kâbusları ufak rahatsızlıklar veya düş
den karısıyla yaşadığı sıkıntılı ve çelişkili duygular taşıdığı ilişkisi dı- kırıkları barındıran rüyalara dönüşmüştü. Kendisini bana açması baş-
şında yakın bir ilişki yaşamamıştı. Bizim ilişkimize odaklanarak ve kalarına güvenme cesaretini vermiş, böylece kız kardeşi ve eski arka-
onu asla bir aptal olarak değerlendirmediğimi açıkça ifade ederek ya- daşıyla yakm bir ilişki kurmuştu. Üç ay sonra bana iyi olduğu bildiren
kınlaşma problemleri üzerinde durdum. Benimle bu kadar şey paylaş- bir e-posta gönderdi. Online yazı seminerine katılmış ve yerel bir şiir
tığı için onur duyduğumu ve insanın hasta eşine karşı nasıl davranma- yazma grubuna girmişti.
sı gerektiğine dair içinde bulunduğu ahlak çıkmazını anladığımı söyle- Jack'le çalışmam, bastırılmış bir hayatın kendisini ölüm korkusu
dim. olarak ifade edebildiğini gösteriyor. Tabii ki dehşet içinde olurdu: ken-
Yalnızca birkaç seans sonra Jack'in ölüm anksiyetesi belirgin şekil- tlisine sunulan hayatı yaşamadığı için ölümden korkması için çok fazla
de azaldı. Bunun yerini başka endişeler, özellikle karısıyla iljşkisi ve sebebi vardı. Sayısız sanatçı ve yazar bu duyguyu çeşitli dillerde ifade

132 131
GÜNEŞE BAKMAK FİKİRLER VE İLİŞKİLER YOLUYLA ÖLÜM

etmiştir. 13 "Doğru zamanda öl," ifadesini kullanan Nietzsche'den "Di- lığı hem ileriye, hem de geriye bakarak inceleyebilirsiniz. Eğer bakış-
lin ya da kalemin söyleyebileceği üzücü sözler içinde en üzücüsü: larınızı geçmişe doğru çevirirseniz gerçekleştirmediğiniz her şey için
'Olabilirdi!' sözüdür," diyen Amerikalı şair John Greenleaf Whittier'a pişmanlık duyarsınız. Eğer bakışlarınızı geleceğe çevirirseniz ya daha
kadar çok sayıda yazardan söz edilebilir. fazla pişmanlık duyma ya da pişmanlıktan görece arınmış bir hayat
Jack'le olan çalışmamda, şiir yeteneğinden, yakın sosyal ilişki ağma sürme olasılığını yaşarsınız.
kadar uzanan, kendisinin ihmal ettiği yönlerini bulma ve yeniden can- Ben genellikle kendime ve hastalarıma bir yıl, beş yıl ilerisini ve bu
landırma girişimleri de yer alıyordu. Terapistler, danışanlara kendile- süre içinde meydana gelecek yeni pişmanlıkları düşünmelerini tavsiye
rini gerçekleştirmelerinin önündeki engelleri kaldırmalarına yardım ederim. Sonra gerçekten terapötik dönüm noktası olan bir soru sora-
etmenin, tavsiyelere, yüreklendirmelere veya önerilere dayanmaktan rım, "Şimdi yeni pişmanlıklar duymadan nasıl yaşayabilirsin? Hayatını
daha iyi olduğunu fark etmelidir. değiştirmek için ne yapman gerek?"
Ayrıca Jack'in yalnızlığını, onun için uygun olan sosyal fırsatları
işaret ederek değil, yakın ilişki kurmasının önündeki engellere odakla-
narak azaltmaya çalıştım: yani utancına, diğerlerinin onu aptal bir UYANMA
adam olarak göreceğine dair inancına odaklandım. Ve kuşkusuz be-
Hepimiz hayatımızın bir döneminde -bazen gençliğimizde, bazen
nimle yakın ilişkiye girmesi de önemli bir adımdı: Yalnızlık sadece
daha sonra- uyanarak ölümlü olduğumuzu fark ederiz. Bunu tetikle-
yalnızlıkta vardır, paylaşıldıktan sonra kaybolur.
yen pek çok şey vardır: aynaya baktığınızda gördüğünüz sarkan gıdı-
nız, kırlaşan saçlarınız, sarkık omuzlarınız; doğum günlerinin hızla
Pişmanlığın Değeri geçişi, özellikle o yuvarlak onlu yılları gösterenler - elli, altmış, yet-

Pişmanlığa kötü bir isim verilmiş. Genellikle telafi edilemez üzün- miş; uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızı görmeniz ve yaş-

tüleri çağrıştırsa da yapıcı bir biçimde de kullanılabilir. Aslında kendi- lanmış olması karşısında duyduğunuz şok; çocukluğunuza ait fotoğ-

me ve başkalarının kendilerini var etmelerine yardım etmek için kul- raflardaki çoktan ölmüş kişileri görmek; rüyalarınızda Bay Ölümle ta-

landığım bütün yöntemler içinde pişmanlık fikri -hem ona neden ol- nışmak.

ma hem de ondan kaçınma- en değerlisidir. Böyle deneyimler karşısında ne hissediyorsunuz? Onlarla ne yapı-
Doğru bir şekilde kullanıldığında pişmanlık, daha fazla birikmesi- yorsunuz? Anksiyeteden kurtulmak ve konudan kaçmak için delicesine
ni engellemeye yönelik önlemler almanızı sağlayan bir araçtır. Pişman- bir etkinlik içine mi giriyorsunuz? Yoksa estetik ameliyatla kırışıklıkla-
rınızı yok edip saçlarınızı mı boyuyorsunuz? Birkaç yıl daha otuz do-
13 J. G. Whittier, "Maud Mulier." 1856. http://en.wikiquote.org/wiki/John_ kuz olarak kalmaya mı karar veriyorsunuz? Çalışma ve gündelik ru-
Greenleaf_Whittier. tinle dikkatinizi mi dağıtıyorsunuz? Bütün bu deneyimleri unutuyor

132 133
GÜNEŞE BAKMAK

musunuz? Rüyalarınıza boş mu veriyorsunuz? 6. Bölüm


Dikkatinizi gelmemenizi öneririm. Bunun yerine bu uyanışın tadı-
nı çıkarın. Bundan faydalanın. Gençlik fotoğraflarınıza bakarken du- ÖLÜM FARKIND ALIĞI
run. Yakıcı duygunun içinizi kaplayıp biraz kalmasına izin verin; bu-
rukluğu yanında tadını da alın. Bir Hatıra
Ölümün farkında olmanın, üzerinize düşen gölgesini kucaklama-
nın avantajını aklınızdan çıkarmayın. Böyle bir farkındalık, karanlığı
hayatın kıvılcımlarıyla birleştirir ve hâlâ elinizdeyken hayatınızı güç-
lendirir. Hayata değer vermenin yolu, başkaları için şefkat duymanın yolu,
Çünkü sona yaklaştıkça başlangıca daha çok yaklaşan
her şeyi en derin şekilde sevmenin yolu bu yaşantıların sonunda kaybolaca-
bir dairenin içinde dönüp duruyorum. Yolun açılıp te-
ğının farkında olmaktır.
mizlenmesi gibi bir şey. Yüreğim uzun zaman önce
Pek çok kez hastalarımın hayatlarının çok geç bir döneminde, hat- uykuya dalan pek çok hatırayla sızlıyor.
ta ölüme yaklaşırken hayatlarıyla ilgili önemli, olumlu değişiklikler CHARLES DICKENS, İki Şehrin Hikâyesi
yaptıklarını görerek hoş bir sürpriz yaşamışımdır. Asla çok geç değil-
dir. Asla çok yaşlı değilsinizdir.

ietzsche bir keresinde bir filozofun yapıtlarım anlamak istiyorsa-


N nız otobiyografisini incelemeniz gerekir yorumunda bulunmuş-
tur.1 Psikiyatrlar için de durum böyledir. Kuantum fiziğinden ekono-
miye, psikolojiye ve sosyolojiye kadar pek çok alanda gözlemcinin
gözlenen şeyi etkilediği bilinen bir gerçektir. Şimdiye kadar hastaları-
mın hayatları ve düşünceleriyle ilgili gözlemlerimi sundum. Şimdi sıra
süreci tersine çevirip ölümle ilgili kendi kişisel fikirlerimi -kaynakları-
nı ve hayatımı nasıl etkilediklerini- ifade etmeye geldi.

1 "Bütün felsefelerin ne anlama geldiğini yavaş yavaş anladım: yazarın kişisel


itirafı ve bir tür istemsiz biyografi; ayrıca her felsefedeki ahlaki (veya ahlaki
olmayan) niyetlerin bütün bitkinin geliştiği gerçek hayat tohumunu oluş-
turduğunu da anladım." F. Nietzsche, İyinin ve Kötünün Ötesinde

134 135
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKINDAL1ĞI: BİR HATIRA

KARŞILAŞILAN Ö L Ü M L E R şaşkınlık ifadesini açıkça görüyorum. Belki bütün bunları ben uydu-
ruyorumdur, belki yalnızca hayat yolculuğunun bu kadar erken bir
Hatırladığım kadarıyla ölümle ilk karşılaşmam beş ya da altı yaşın-
döneminde Bay Ölümle karşılaştığı zaman ne kadar şaşırmış olabile-
dayken babamın bakkalındaki kedilerden biri Stripy'ye araba çarpma-
ceğini hayal ediyorumdur.
sı sonucu oldu. Onu ağzından sızan ince bir kan şeridiyle kaldırımda
'Bay Ölüm' çocukluğumdan beri kullandığım bir ifade. E.E. Cum-
yatarken seyrederken, misket büyüklüğünde bir et parçasını ağzının
mings'in Buffalo Bili hakkındaki şiirinden almıştım. Şiir beni o kadar
yanma koydum, ama o bunu fark etmedi: yalnızca ölmeyi istiyordu.
şaşırtmıştı ki hemen oracıkta ezberlemiştim.
Stripy için hiçbir şey yapamadığımdan uyuşturan bir güçsüzlük hissi
duyduğumu hatırlıyorum. Başka canlılar ölüyorsa benim de ölmem
gerektiği şeklindeki o aşikâr sonuca vardığımı hatırlamıyorum. Ama Buffalo Bill'in

kedimin ölümünün ayrıntıları olağanüstü bir açıklıkla belleğimde du- Ölümü2

ruyor. Su gibi pürüzsüz-gümüş

İnsan ölümüyle ilk karşılaşmam ikinci ya da üçüncü sınıfta L.C. aygıra

adlı sınıf arkadaşımın ölümüyle oldu. L.C.'nin açılımını hatırlamıyo- binen


rum: belki hiç öğrenmemiştim - yakın arkadaş olup olmadığımızı, Ve bir iki üç dört beş güvercini öylece vuran
hatta birlikte oynayıp oynamadığımızı bile hatırlamıyorum. Geriye İsa aşkına,
yalnızca birkaç parlak anı kaldı. L.C. kırmızı gözlü bir albinoydu ve yakışıklı biriydi
annesi öğle yemeği için ona turşu dilimli sandviçler hazırlardı. Bunun Ve bilmek istediğim şey
garip olduğunu düşünürdüm - daha önce sandviçlerde hiç turşu gör- Mavi gözlü çocuğunuzu nasıl bulduğunuz
memiştim.
Bay Ölüm?
Sonra bir gün L.C. okula gelmez oldu ve bir hafta sonra öğretme-
nimiz bize onun öldüğünü söyledi. Hepsi bu. Başka tek söz etmedi.
L.C.'nin ortadan kaybolmasıyla ilgili fazla bir şey hissettiğimi hatır-
Bir daha onun hakkında hiç konuşulmadı. Örtülere sarılı bir bedenin
lamıyorum. Freud nahoş duyguları belleğimizden sildiğimizi söyler.
güverteden karanlık denize kayışı gibi sessizce yok olup gitti. Ama
Bu bana uygun geliyor ve zihnimdeki canlı görüntüye rağmen duygu-
zihnimde ne kadar açık bir şekilde yer etmiş. Aradan yetmiş yıl geçti
larımın silinmesi çelişkisini açıklıyor. Bir akranın ölümüyle ilgili pek
ve ben neredeyse uzanıp parmaklarımı onun sert, hayalet beyazı saçla-
çok şey hissettiğim sonucunu çıkarmak bana mantıklıymış gibi geli-
rının arasından geçirebilirmişim gibi hissediyorum. Sanki onu dün
görmüşüm gibi hayali zihnimde sabit bir şekilde duruyor. Beyaz cildi-
ni, yüksek botlarını ve her şeyden çok, irileşmiş gözleriyle yüzündeki 2 E. E. Cummings, Complete Poems: 1904 1962

136 137
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

yor. L.C.'yi o kadar açık bir şekilde hatırlarken o günlerden başka hiç- talıkta dolandığını gösteriyordu. Benden yedi yaş büyük ablam o sıra-
bir arkadaşıma dair tek bir şeyi bile hatırlamamam bir tesadüf değil. O da evdeydi ve benim hatırlamadığım çoğu şeyi hatırlamasına rağmen
halde belki de, benim, öğretmenlerimin, sınıf arkadaşlarımın, hepimi- bu olayı hatırlamıyor. Bu bastırmanın, her birimizin eşsiz, kişisel dün-
zin er ya da geç L.C. gibi yok olacağına ilişkin farkmdalığımdan geriye yamızı oluşturduğumuz -neyi hatırlayıp neyi unutacağımızı belirleme-
kalan tek şey onun zihnimdeki görüntüsünün netliğidir. deki- hassas seçici sürecinin gücünü gösteriyor.
Belki de E.E. Cumming'in şiirinin aklımda böyle kalmasının nede- Babam kırk altı yaşındayken kalp krizinden neredeyse ölüyordu.
ni, 'Bay Ölüm un ergenlik çağmdayken tanıdığım başka bir çocuğu zi- Gecenin bir yarısıydı. On dört yaşındaydım ve ödüm patlamıştı. An-
yaret etmesidir. Kalp yetmezliği yüzünden her zaman hasta olan Ailen nem üzüntüden deliye dönmüş, bir açıklama, kaderin bu sillesi yü-
Marinoff mavi gözlü bir çocuktu. Sivri, melankolik yüzünü, alnına dü- zünden suçlayacak birini arıyordu. Ben uygun bir hedef olduğum için
şen ve her zaman parmaklarının ucuyla geriye attığı açık kahverengi -asiliğim, saygısızlığım, ev halkına verdiğim rahatsızlıkla- bütün bu
saç tutamını, böyle kırılgan bir çocuk için uygunsuz bir şekilde büyük felaketten benim sorumlu olduğumu söyledi. O akşam babam acı için-
ve ağır olan yıpranmış okul çantasını hatırlıyorum. Bir akşam onlarda de kıvranırken annem bana birkaç kez, "Onu sen öldürdün!" diye
kalırken ona sorunun ne olduğunu -sanırım fazla zorlamadan- sor- haykırdı.
maya çalıştım. "Sana neler oluyor Ailen? Kalbinde bir delik olması ne On iki yıl sonra analiz kanepesinde bu olayı anlatmam aşırı dere-
demek?" Çok korkunçtu. Doğrudan güneşe bakmak gibi. Ne cevap cede geleneksel psikanalistim Olive Smith'ten sıradışı bir şefkat patla-
verdiğini hatırlamıyorum. Ne hissettiğimi ya da düşündüğümü hatır- ması yükselmesine neden oldu. "Cık cık cık!" diyerek bana doğru eğil-
lamıyorum. Ama kuşkusuz içimde, hareket ettirilen ağır mobilyalar di ve "Ne kadar korkunç. Senin için korkunç bir şey olmalı," dedi.
gibi gümbürdeyen, böyle titizlikle seçilmiş bir hatıranın kalmasını sağ- Düşünceli, yoğun ve dikkatle seçilmiş sözcüklerle yaptığı yorumların-
layan güçler vardı. Ailen öldüğünde on beşindeydi. dan hiçbirini hatırlamıyorum. Ama o şefkat dolu anda bana doğru
Pek çok çocuğun tersine cenazelerde bana tabutu göstermezlerdi; uzanmasını kırk beş yıl sonra bile güçlü bir şekilde hatırlıyorum. O
anne babamın kültüründe çocuklar böyle olayların dışında tutulurdu. gece annem, babam ve ben umutsuzluk içinde Dr. Manchester'm gel-
Ama ben dokuz ya da on yaşındayken büyük bir şey oldu. Bir akşam mesini bekledik. Sonunda caddedeki sonbahar yapraklarını ezen ara-
telefon çaldı ve babam açtı. Neredeyse aynı anda öyle yüksek, tiz bir basının sesini duydum ve kapıyı açmak için merdivenleri üçer üçer
inilti kopardı ki çok korktum. Kardeşi, Meyer amcam ölmüştü. Baba- indim. Bu iri, yuvarlak yüzün cesaret veren görüntüsü paniğimi hafif-
mın ağıtlarına dayanamayarak dışarı kaçtım ve evin etrafında tekrar letmişti. Elini başıma koyup saçlarımı karıştırdı, anneme güven verdi,
tekrar koştum. babama bir iğne (herhalde morfindir) yapıp steteskopunu babamın
Babam sessiz, nazik bir adamdı. Kontrolünü böyle şok edici ve ola- göğsüne bastırdı. Sonra bana da dinletti, "Bak, saat gibi düzenli atıyor,
ğanüstü bir şekilde kaybetmesi çok büyük, uğursuz, kötü bir; şeyin or- iyi olacak."

138 139
ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA
GÜNEŞE BAKMAK

O akşam benim için pek çok açıdan hayat değiştiren bir akşam ol- Birincisi fırında bir şey pişirmeyle ilgili. Cenazeden bir gece önce

du, ama en çok Dr. Manchester'ın evimize girişiyle yaşadığım tarifi birden annemin harika kichel'inden pişirmek için inanılmaz bir istek
olanaksız rahatlamayı hatırlıyorum. Orada ve o anda onun gibi doktor duydum. Dikkatimi dağıtmam gerektiğini düşünüyordum. Üstelik an-
olmaya ve onun bana verdiği rahatlığı başkalarına vermeye karar ver- nemle kichel pişirmek keyifli bir anıydı ve sanırım onu biraz daha ya-
dim. şamak istiyordum. Hamuru hazırladım, gece boyu kabarmaya bırak-

Babam o gece ölmedi; ama yirmi yıl sonra bütün ailenin gözü tım ve sabah erkenden yuvarladım, tarçın, ananas reçeli, üzüm ekle-

önünde birdenbire öldü. Karım ve üç küçük çocuğumla birlikte yip cenazeden sonra bizimle oturmak için eve gelen aile üyelerine ve

Washingtondaki ablamı ziyarete gitmiştim. Annem ve babam arabayla arkadaşlara sunmak üzere pişirdim.
geldiler; babam oturma odasına gidip oturdu, başının ağrıdığını söyle- Ama kichel berbattı! Bu ilk kez oluyordu. Şeker koymayı unutmuş-
di ve birdenbire yığılıp kaldı. tum! Belki de kendi kendime annemin aksiliğine çok fazla odaklandı-

Kendisi de doktor olan ablamın kocası da serseme dönmüştü. Da- ğıma dair sembolik bir mesaj veriyordum. Sanki bilinçaltım beni dür-

ha sonra otuz yıllık çalışma hayatı boyunca hiç ölüm anma tanık ol- tüyordu: "Görüyorsun ya, iyi şeyleri unutmuşsun - ilgisini, o sonsuz,

madığını söyledi. Sükûnetimi kaybetmeden babamın göğsünü yum- genellikle sözü edilmeyen adanmışlığmı."

rukladım (suni solunum daha sonra kullanılmaya başlandı) ve bir ya- ikinci olay cenazeden sonra gördüğüm etkileyici bir rüyaydı. An-

nıt alamayınca eniştemin siyah çantasından bir şırınga alıp babamın nem öleli on beş yıl oldu, ama bu rüyadaki görüntüler zihnimin gö-
gömleğini yırttım ve kalbine adrenalin enjekte edim. Ama bir işe yara- zünde hâlâ capcanlı parlıyor ve çürümeye meydan okuyor.
madı. Annemin adımı haykırdığını duyuyorum. Aceleyle çocukluğumdaki
Daha sonra bu gereksiz hareket için kendime kızacaktım. Nöroloji evimize giden patikada koşuyorum, ön kapıyı açıyorum, geniş ai-
eğitimimi hatırlayacak kadar sakinleşince problemin kalbi değil, beyni lemdeki herkes (hepsi şimdi ölü - son yaprak olan annem hepsinden
olduğunu fark ettim. Babamın gözlerinin birden sağ doğru çekildiğini uzun yaşadı) sıra sıra merdivenlere oturmuş bana bakıyor. Merdi-
görmüştüm ve kalbine verilen hiçbir uyarıcının işe yaramayacağını an- venler deki bu tatlı yüzlere bakarken Minnie teyzemin ortada otur-
lamalıydım: sağ tarafta masif beyin kanaması (veya tromboz) geçiri- duğunu görüyorum. Eşek arısı gibi titriyor ve o kadar hızlı hareket
yordu. Böyle durumlarda gözler her zaman felç olan tarafa bakar. ediyor ki yüz hatları bulanıklaşıyor.
Babamın cenazesinde o kadar serinkanlı değildim. Tabutuna ilk
Minnie teyzem beş ay önce ölmüştü. Ölümü beni tam anlamıyla
toprağı atmam gerektiği söylenince neredeyse bayılıyordum. Eğer ak-
dehşete düşürmüştü. Geçirdiği masif inmeyle felç olmuştu, bilinci ye-
rabalarımızdan biri beni tutmasaydı açık mezara düşebilirdim.
rinde olmasına rağmen göz kapakları haricinde bedenindeki hiçbir
Annem çok daha uzun yaşadı, doksan üç yaşında öldü. Onun ce-
kası oynatamıyordu (bu "kilitlenme sendromu" olarak bilinir). İki ay
nazesinde iki unutulmaz olay hatırlıyorum.

141
138
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

sonra ölene kadar öyle kalmıştı. nuyordu. Bu şiiri aslında nişanlımın babası öldüğünde, onlarca yıl ön-
Ama işte rüyamdaydı - öne arkaya deli gibi hareket ediyordu. Sa- ce yazmışım. Yani aslında kendimden çalıntı yapmışım!
nırım bu ölüme meydan okuyan bir rüyaydı: teyzem merdivenlerde Bü bölümü yazıp annemi düşünürken rahatsız edici başka bir rüya
oturuyordu ve felç olmamıştı. Minnie tekrar ve bu kez gözün yakala- daha gördüm.
yamayacağı kadar hızlı hareket ediyordu. Aslında bütün rüya ölümü
Bir arkadaşım evime beni ziyarete geliyor. Ona bahçemi gösterip
geri alma girişiminde bulunuyordu. Annem ölmemişti: canlıydı ve ba-
çalışma odama götürüyorum. Birden bilgisayarımın olmadığını, bel-
na her zamanki gibi sesleniyordu. Sonra ölmüş olan bütün ailemi gö-
ki de çalındığını görüyorum. Üstelik üstü genellikle dolu olan ma-
rüyordum, hepsi merdivenlerime oturmuş gülümsüyor, bana hâlâ ha-
sam tamamen temizlenmiş.
yatta olduklarını gösteriyorlardı.

Sanırım başka bir mesaj daha vardı, "beni unutma" mesajı. Annem Bu bir kâbustu ve panik halde uyandım. Kendi kendime, "Sakin

bana, "Beni hatırla, hepimizi hatırla, yok olmamıza izin verme," de- ol, sakin ol," deyip durdum. "Neden korkuyorsun?" Rüyamda bile

mek için beni çağırmıştı. Ben de istediğini yaptım. korkumun mantıksız olduğunu biliyordum: ne de olsa yalnızca bilgi-

"Beni hatırla," sözü beni her zaman etkiler. Nietzsche Ağladığında sayarım kaybolmuştu ve bilgisayarımdaki her şeyin bir kopyası vardı.

adlı romanımda Nietzsche'yi mezarlıkta dolaşıp mezar taşlarına bakar Ertesi sabah rüyamda yaşadığım korkuyu düşünürken bu biyogra-

ve birkaç satırlık basit bir şiir yazarken resmediyorum: finin ilk bölümünün taslağını gönderdiğim ablam aradı. Hatırladıkla-
rımla çok sarsılmıştı, kendi hatırladıklarından bazılarını anlattı, bunla-
Taş taş üstünde
rın arasında benim unutmuş olduğum bir tanesi de vardı. Annem kal-
Kimse duymasa da
ça ameliyatından sonra hastanede yatıyordu ve ablamla ben onun da-
Kimse görmese de
iresinde bazı kâğıt işlerini hallediyorduk ki hastaneden hemen gelme-
Her biri sessizce ağlıyor: beni hatırla, beni hatırla. mizi söyleyen bir telefon aldık. Hızla hastaneye koşup annemin odası-

Bu satırları Nietzsche için hızla yazmıştım ve ilk şiirimi basma fır- na daldığımızda yalnızca boş bir yatakla karşılaştık: annem ölmüştü ve

satı karşısında çok keyiflenmiştim. Ve bir yıl sonra garip bir keşifte cesedi kaldırılmıştı, ona ait bütün her şey yok olmuştu.
bulundum. Stanford Psikiyatri Bölümü yeni bir binaya taşınıyordu. Ablamı dinlerken rüyamın anlamı berraklaştı. Rüyamdaki dehşetin
Sekreterim bu taşınma sırasında dosya dolabımın arkasında büyük, kaynağım anlamıştım: sorun kaybolan bilgisayar değildi, annemin ya-
şişkin, geçen yıllarla sararmış, uzun zaman önce gözden kaybolmuş tağı gibi tamamen temizlenen masamdı. Rüya bana ölümümü haber
olan bir zarf bulmuştu. Zarfta ergenlik ve ilk yetişkinlik dönemlerim- veriyordu.
de birkaç yıl boyunca yazdığım şiirler vardı. Bu şiirlerin arasında ro-
manım için yeni yazdığımı sandığım şiirin satırı satırına aynışı bulu-

138 143
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

ÖLÜMLE KIŞISEL KARŞıLAŞMALAR mı görmek için dördüncü bölüme bakınız).


Julius, Nietzsche'nin meydan okumasını düşünür. Hayatını şu an-
On dört yaşındayken ölüme çok yaklaştım. Washington D.C.'de
da yaşadığı şekliyle tekrar tekrar yaşamaya istekli midir? Fark eder ki,
On yedinci Caddedeki Gordon Otelinde satranç turnuvasında oyna-
evet, hayatını doğru bir şekilde yaşamıştır ve... birkaç dakika sonra
mış ve kaldırımın kenarında otobüsün gelmesini bekliyordum. Sat-
Julius "ayıldı"; ne yapacağını ve son yılını nasıl geçireceğini çok iyi bi-
ranç turnuvasında tuttuğum notlarımı incelerken bir sayfa elimden
liyordu. Önceki yıl ve ondan önceki yıl ve ondan önceki yıl nasıl yaşa-
kayıp caddeye uçtu ve içgüdüsel olarak kâğıdı almak için eğildim. Bir
dıysa öyle yaşayacaktı. Terapist olmayı seviyordu, başkalarıyla ilişki
yabancı beni birden geri çekerken bir taksi başımın birkaç santim öte-
kurmayı ve içlerinde bir şeylere hayat vermeyi... belki de yardım et-
sinden büyük bir hızla geçti. Bu olay beni derinden sarstı ve zihnimde
tiklerinin alkışına, onayına ve minnettarlığına ihtiyacı vardı. Öyle bile
sayısız defalar tekrarladım. Şimdi bile o an aklıma geldikçe başım dö-
olsa, terapist rolünün arkasında karanlık amaçlar bile olsa işine müte-
nüyor.
şekkirdi. Tanrı onu korusun!
Birkaç yıl önce kalçamda ciddi bir ağrı oldu ve ortopedi uzmanına
Kendi sözlerimi okumak aradığım rahatlamayı sağladı. Hayatını
göründüm. İstediği röntgen filmini birlikte incelerken büyük bir ap-
mükemmelleştir. Potansiyelini yerine getir. Nietzsche'nin tavsiyesini daha
tallık ederek ve duyarsızlık göstererek filmdeki küçük bir noktayı işa-
iyi anladım. Kendi yarattığım karakter Julius bana yolu gösterdi: kur-
ret edip doğal bir tavırla, doktor-doktora konuşuyormuş gibi bunun
guyu taklit eden güçlü ve sıradışı bir hayat örneği.
metaztaz lezyonu -başka bir deyişle ölüm kararı- olabileceğini söyle-
di. MR istedi, ama günlerden Cuma olduğu için ancak üç gün sonra
çektirebilirdim. Acı dolu o üç gün boyunca ölüm farkmdalığı zihni-
min merkezini kapladı. Kendimi rahatlatmaya çalıştığım bütün yollar POTANSIYELIMI GERÇEKLEŞTIRME ÜZERINE

içinde en etkili olanın -ne gariptir k i - yeni tamamladığım romanımı Stanford Üniversitesinde onlarca yıldır psikiyatri profesörü olarak
okumak olduğunu fark ettim. kendimi gereğinden fazla başarılı olduğumu düşünüyorum. Meslek-
Bugünü Yaşama Arzusu'nun kahramanı olan Julius ölümcül mela- taşlarım ve öğrencilerimden de genelde saygı görürüm. Yazar olarak
noma teşhisi konan yaşlı bir psikiyatrdı. Ölümle uzlaşmaya varmak ve Roth, Bellow, Ozick, McEwan, Banville, Mitchell ve çalışmalarını hay-
geriye kalan zamanını anlamlı bir şekilde geçirmek için verdiği müca- ranlıkla okuduğum diğer çağdaş büyük yazarların şiirsel hayal gücün-
deleyi sayfalarca anlatmıştım. Nietzsche'nin İşte Böyle Dedi Zerdüşt'ü- den yoksun olduğumu biliyorum, ama sahip olduğum yetenekleri de-
nü" açana ve ebedi dönüş adlı düşünce deneyini düşünene kadar hiç- ğerlendirdim. Oldukça iyi bir hikâye anlatıcıyım, kurgu ve kurgu ol-
bir fikrin ona yardımı olmuyordu. (Bu fikri terapide nasıl kullandığı- mayan pek çok kitap yazdım ve hayal bile etmediğim kadar çok oku-
yucum oldu ve övgü aldım.
Bkz. s. 92 dipnot 6 -yn.

138 1 4 4
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

Geçmişte yaklaşan bir semineri düşünürken çoğu kez seçkin biri- di. Aklıma kendi çalışmalarını hocalarına atfeden kadim yazarlar gel-
nin, belki de kıdemli bir psikanalistin ayağa kalkıp yorumlarımın saç- di. Bugünün klasik bilim adamları böyle pek çok çalışmanın gerçek
malıktan başka bir şey olmadığını söylediğini hayal ederdim. Ama ar- yazarını belirlemede zorluk çekiyor. Aquinalı Thomas da aynı şekilde
tık bu korkum kayboldu, çünkü kendime güvenim arttı ve dinleyiciler kendi düşüncelerinin çoğunu âlim usta Aristoteles'e atfetmiştir.
arasında benden daha yaşlı biri yok. Dalai Lama 2005'te Stanford Üniversitesinde konuşma yaptığında
Söylediklerim onlarca yıldır okuyucular ve öğrenciler tarafından olağanüstü bir saygı gördü. Her sözü idealize edildi. Konuşmanın so-
pek çok kez doğrulandı. Bazen bu övgüleri dikkate alıyorım ve başım nunda Stanford'daki meslektaşlarımın pek çoğu -ünlü profesörler, de-
dönüyor. Bazen kendimi yazdığım şeye iyice kaptırdığımda takdirler kanlar, Nobel düzeyindeki bilim adamları- dua kurdelesini başlarının
pek etki etmiyor. Bazen başkalarının bana sahip olduğumdan çok da- üstünden geçirmesi için, onu selamlamak ve "hazretleri" diyebilmek
ha fazla bilgelik atfetmesine şaşırıyor ve kendi kendime böyle övgüleri için okul çocukları gibi sıraya girdiler.
fazla ciddiye almamam gerektiğini hatırlatıyorum. Herkesin bir yerler- Hepimiz büyük adam ve kadınlara saygı göstermek, "Hazretleri!"
de gerçekten bilge kadın Ve erkeklerin olduğuna inanmaya ihtiyacı diyebilmek için güçlü bir arzu duyarız. Belki de Erich Fromm'un Öz-
vardır. Gençken ben de böyle birilerini arıyordum ve şimdi yaşlı ve gürlükten Kaçış'ta "teslimiyet tutkusu" dediği şey budur. Dinlerin kay-
ünlü olduğum için başkalarının istekleri için uygun bir araç haline naklandığı köken budur.
geldim.
Özetle diyebilirim ki özel ve meslek hayatımda kendimi gerçekleş-
İnsanların akıl hocasına duydukları gereksinimin, savunmasızlığı- tirdiğimi, potansiyelimi yaşayıp yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bu
mızı ve daha üstün bir varlık için duyduğumuz gereksinimi yansıttığı- farkmdalık yalnızca tatmin değil, aynı zamanda faniliğe ve yaklaşan
na inanıyorum. Ben dâhil pek çok insan akıl hocalarını aziz tutmakla ölüme karşı da bir destek sağlıyor. Bir terapist olarak yaptığım çalış-
kalmaz, aynı zamanda onlara hak ettiklerinden fazla güvenirler. Bir- malar bunlarla başa çıkma çabalarımın önemli bir parçası olmuştur.
kaç yıl önce eski bir öğrencimin bir psikiyatri profesörünün anısına Terapist olarak çok mutlu olduğumu hissediyorum: başkalarının ha-
yazdığı övgü konuşmasını dinledim. Burada James diyeceğim eski öğ- yata karşı açılmalarını sağlamak olağanüstü derecede tatmin edici. Te-
rencim şimdi doğu sahilindeki bir üniversitede Psikiyatri Bölüm baş- rapi dalgalanma için mükemmel fırsatlar sunuyor. Çalıştığım her saat
kanı. İki adamı da yakından tanıyordum ve James'in konuşmasında kendimden parçaları, hayat hakkında öğrendiklerimin parçalarını baş-
kendi yaratıcı fikirlerinin çoğunu ölmüş akıl hocasına atfettiğini duy- kalarına geçirebiliyorum.
mak beni çok şaşırtmıştı.
(Yeri gelmişken, bunun mesleğimiz için ne kadar daha doğru ol-
O akşam James'e düşündüklerimi söylediğimde mahcup bir şekil- maya devam edeceğini merak ediyorum. Uygulamalarım sırasında ne-
de gülümseyip, "Ah, Irv, hâlâ bana bir şeyler öğretiyorsun," dedi. redeyse tamamen bilişsel-davranışçı terapi içeren programlardan yeni
Haklı olduğumu doğruladı, ama yaptığı şeyin nedeninden emin değil- mezun birkaç terapistle çalıştım. Hastalarla davranışçı reçeteler yardı-

138
147
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

mıyla mekanik bir şekilde çalışma olasılıkları karşısında büyük keder John Whitehorn ve Rollo May. Bu üç adamın her biriyle ölümlerine
duyuyorum. Ve hastaları bu kişisellikten uzak davranışçı tarzda tedavi yakın bir zamanda unutulmaz karşılaşmalarım oldu.
etmek için eğitim görmüş bu terapistlerin kendileri yardıma ihtiyacı
olduğunda nereye başvuracaklarını da merak ediyorum. Bahse gire-
Jerome Frank
rim, kendi ekollerine bağlı meslektaşlarına gitmeyeceklerdir.)
Jerome Frank, John Hopkins'te profesörlerimden biri, grup terapi-
Kişilerarası ve varoluşsal konulara odaklanan ve bilinçdışmm varlı-
ğını kabul eden (ancak benim bilinçdışmm içeriğine yönelik bakış sinin öncüsü ve o alandaki rehberimdi. Bunun ötesinde hayatımda ki-

açım geleneksel analitik yaklaşımdan çok farklı) yoğun terapi yaklaşı- şisel ve zihinsel bütünlük modeli olarak kaldı. Eğitimimi tamamladık-

mıyla başkalarına yardımcı olma fikri benim için çok değerli. Bunu tan sonra onunla yakın ilişkimi sürdürdüm ve güçten düşüp Baltimo-

canlı tutma ve başkalarına iletme arzusu bana anlam kazandırıyor. Şu re'daki bakımevine yattıktan sonra kendisini düzenli olarak ziyaret et-

yaşımda bile, Bertrand Russell'ın dediği gibi 'bir gün güneş sistemi ha- lim.

rap olacak' olsa bile çalışıp yazmaya devam etmem için cesaret veri- Jerry, doksanlı yaşlarında yavaş yavaş bunamaya başladı ve doksan

yor. Russel'ın sözüne itiraz edemem, ama bu kozmik bakış açısının beş yaşında, ölümünden birkaç ay önceki son ziyaretimde beni tanı-

konuyla ilgili olduğuna inanmıyorum: benim için önemli olan tek şey madı. Yanında kalıp onunla ilgili anılarımı ve birlikte çalıştığı bütün

insan dünyası, insan ilişkilerinin dünyasıdır. Kendinin farkında olan meslektaşlarını anlatarak onunla uzun süre konuştum. Yavaş yavaş be-
öznel bir zihnin bulunmadığı boş bir dünyadan ayrılma fikri karşısın- ni hatırladı ve başını üzgün bir şekilde sallayarak bellek kaybı için
da bir üzüntü, keder duymazdım. Dalgalanma, yani hayatta önemli özür diledi.
olan şeyi başkalarına iletme fikri, kendinin farkında olan diğer özlerle "Çok özür dilerim, Irv, ama bu benim kontrolümde değil. Her sa-
bağlantıyı ifade eder; bu olmadan dalgalanma mümkün değildir. bah bütün belleğim tertemiz oluyor." Bunu söylerken elini bir kara-
tahtayı silermiş gibi alnından geçirdi.
"Bu senin için çok korkunç olmalı Jerry," dedim. "Olağanüstü bel-
Ö L Ü M VE A K I L HOCALARIM leğinle ne kadar gururlandığını hatırlıyorum."
"O kadar da kötü değil," diye cevap verdi. "Uyanıyorum, her sabah
Otuz yıl kadar önce varoluşçu psikoterapiyle ilgili bir ders kitabı
yabancı gelen, ama gün içinde gitgide tanıdık görünen diğer hastalar
yazmaya başladım. Bu iş için hazırlanırken yıllarca ölümcül hastalık
ve çalışanlarla birlikte bu koğuşta kahvaltı yapıyorum. Televizyon sey-
yüzünden ölümle yüz yüze olan hastalarla çalıştım. Çoğu yaşadıkları
rediyorum ve sonra birisinden tekerlekli sandalyemi camın kenarına
bu çetin sınav karşısında bilgelik kazanıp öğretmenlerim oldular ve
itmesini rica edip dışarıya bakıyorum. Gördüğüm her şeyden zevk alı-
hayatım ve işim üzerinde kalıcı etkiler yarattılar.
yorum. Çünkü çoğu şeyi ilk kez görüyor gibi oluyorum. Yalnızca bak-
Bunların ötesinde üç olağanüstü akıl hocam oldu: Jerome Frank,

138 149
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

maktan ve görmekten zevk alabiliyorum. O kadar da kötü değil Irv." servisi yapılırdı. Yemek basitti, ama Güneyli zarafetiyle sunuluyordu:
Bu, boynu iyice büküldüğünden bana bakmak için kendisini zorla- keten masa örtüsü, parlak gümüş tepsiler ve porselenler. Ûğle yemeği
ması gereken tekerlekli sandalyedeki Jerry Frank'i son görüşüm oldu. sohbeti uzun ve sakindi. Hepimizin yanıt vermemiz gereken çağrıları,
Yıkıcı bir bunama yaşıyordu, ama o hâlâ bana insanın her şeyini kay- ilgimizi isteyen hastaları olurdu, ama Dr. Whitehorn u telaşlandırma-
bettiğinde bile geride sadece varolmanın zevkinin kaldığını öğretiyor- nın yolu yoktu. Nihayetinde grubun içinde en telaşlı olan ben bile ya-
du. vaşlayıp zamanı beklemeye almayı öğrendim.
Olağanüstü akıl hocamın bana hayatının sonunda son bir cömert- Bu iki saat içinde ona her şeyi sorma fırsatı bulurduk. Ona parano-
lik göstererek verdiği bu armağana büyük değer veriyorum. yanın kökeni, intiharda doktorun sorumluluğu, terapötik değişimle
determinizm arasındaki fark gibi meseleler hakkında sorular sorduğu-
mu hatırlıyorum. Böyle sorulara açıkça cevap vermesine karşılık o,
John VVhitehorn
Büyük iskender'in generallerinin askeri stratejisi, Pers okçularının isa-
Psikiyatri alanında önemli bir kişilik olan ve otuz yıl boyunca bet oram, Gettysburg savaşındaki büyük hatalar ve en önemlisi de da-
Johns Hopkins Üniversitesinin Psikiyatri bölüm başkanlığını yapan ha iyi hale getirdiği periyodik cetvel (aslında kimya eğitimi almıştı) gi-
John Whitehorn eğitimimde önemli bir rol oynamıştır. Bir tutam kır bi konuları tercih ediyordu.
saçı parlak kafasının üstüne titizlikle yapıştırılmış, müşkülpesent, ki-
Yemekten sonra daire şeklinde oturup Dr. Whitehorn'un servisteki
bar adam altın çerçeveli gözlük takardı. Ne yüzünde ne de yılın her
dört ya da beş hastayla görüşmesini izlerdik. Her konuşmanın uzunlu-
günü giydiği kahverengi takım elbisesinde (öğrenciler dolabında aynı
ğunu baştan tahmin etmek mümkün değildi. Bazıları on beş dakika,
elbiseden iki ya da üç tane bulunduğunu düşünüyordu) tek bir kırışık
bazıları iki üç saat sürüyordu. Hiç acelesi yoktu. Bol bol zamanı vardı.
bile olmazdı.
Hiçbir şey onu bir hastanın işi ve uğraşıları kadar ilgilendirmiyordu.
John Whitehorn ders verirken gereksiz ifadeler kullanmazdı. Yal- Bir hafta bir tarih profesörünü ispanyol Donanmasının başarısızlığını
nızca dudakları kıpırdardı. Başka her yeri -elleri, yanakları, kaşları- uzun uzadıya tartışmak için zorluyor, ertesi hafta Güney Amerikalı bir
olağan dışı bir şekilde hareketsiz kalırdı. Hiç kimse, meslektaşları bile çiftçiyi bir saat boyunca kahve ağaçları hakkında konuşması için cesa-
onu ilk adıyla çağırmazdı. Yalnızca bir kadeh şeri ikram edip bir lok- retlendiriyordu - sanki en önemli amacı ağacın boyuyla kahve çekir-
ma yiyecek sunmadığı yıllık ayaküstü kokteyl partisinden bütün öğ- değinin kalitesi arasındaki ilişkiyi anlamaktı. Kişisel alana öyle ustaca
,j'rendlterin.,ödü kopardı. giriyordu ki paranoid bir hasta birdenbire kendisi ve psikotik dünyası
' ' Psikiyatri uzmanlığımın üçüncü yılında beş kıdemli doktor ve ben hakkında açıkça konuşmaya başladığında irkiliyordum.
Pçtşcnıbe öğleden sonralarını Dr. Whitehorn'la vizite yaparak geçir-
Dr. Whitehorn bir hastanın kendisine ders vermesine izin vererek
(dik- Viziteden önce hepimize meşe lambri kaplı ofisinde öğle yemeği
hastanın patolojisinden çok o kişiyle ilişki kuruyordu. Stratejisi kaçı-
fcV?''.."' '-V-

138 151
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

nılmaz bir şekilde hem hastanın öz-saygısmı güçlendiriyor, hem de mesi beni de korkutuyordu.
kendini açmaya yönelik istekliliğini güçlendiriyordu. Ama neden beni görmek istemişti? İki kuşak psikiyatr yetiştirmiş,
"Kurnaz" bir görüşmeci olduğu söylenebilir. Ama düzenbaz değil- çoğu önde gelen üniversitelerde önemli pozisyonlara gelmişlerdi. Yok-
di. Kesinlikle iki yüzlü değildi: Dr. Whitehorn samimi bir şekilde bir sul bir göçmen bakkalın kendine güvensiz, huzursuz oğlunu neden
şeyler öğrenmek istiyordu. O bir bilgi koleksiyoncusuydu ve bu şekil- seçmişti? Onun için ne yapabilirdim ki?
de yıllar boyunca şaşırtıcı derecede ilginç bir bilgi hazinesi oluştur- Zaten fazla bir şey yapamadım. Kaygılı bir ziyaretçi gibi davranıp
muştu. umutsuzca rahatlatıcı sözler aradım. Yirmi beş dakika sonra da uyku-
"Hayatları ve ilgi alanları hakkında size yeterince çok şey öğretme- ya daldı. Ziyaretimden iki gün sonra da öldüğünü öğrendim.
lerine izin verirseniz hem siz hem hastalarınız kazanır," derdi. "Böyle- "Neden ben?" sorusu yıllarca zihnimi kurcaladı. Belki de ben onun
ce yalnızca aydınlanmakla kalmaz, sonunda hastalıklar hakkında ge- II. Dünya Savaşı çıkartmasında kaybettiği oğlunu temsil ediyordum.
rek duyduğunuz her şeyi öğrenmiş olursunuz." Eğitimimin son yılma denk gelen emekliliğinde verdiği ziyafeti ha-
Dr. Whitehorn'un eğitimim -ve hayatım- üzerinde çok büyük bir tırlıyorum. Yemeğin sonunda pek çok önemli kişinin kadeh kaldırıp
etkisi olmuştur. Yıllar sonra onun etkileyici tavsiye mektubunun Stan- onunla ilgili anılarını anlatmasından sonra o ayağa kalkıp veda konuş-
ford Üniversitesine atanmamı kolaylaştırdığını öğrendim. Stanford'da- masını görkemli bir şekilde yapmıştı.
ki kariyerime başladıktan sonra tedavi için bana gönderdiği kuzeniyle "Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim sözü vardır," di-
yaptığım seanslar dışında birkaç yıl boyunca onunla hiç temasım ol-
ye başladı. "Eğer bu doğruysa," burada durup düşünceli bir şekilde
madı.
yavaş yavaş dinleyicileri taradı, "ben gerçekten çok iyi bir adam olma-
Ve sonra bir sabah erken saatte hiç tanışmadığım kızı beni arayıp lıyım." Bu düşünceyi kendime uyguladığım olmuştur, ama yeterince
Dr. Whitehorn'un felç geçirdiğini, ölüme yaklaştığını ve özellikle beni sık değil, "Eğer hakkımda bu kadar iyi şeyler düşünüyorsa gerçekten
görmek istediğini söyledi. Derhal Kaliforniya'dan Baltimore'a uçarken iyi bir adam olmalıyım."
yol boyunca "Neden ben?" diye düşündüm. Uçaktan inince doğruca Çok daha sonra biraz mesafe kazanıp ölüm hakkında daha fazla
hastaneye gittim. şey öğrendikçe Dr. Whitehorn'un yalnız bir ölüm yaşadığına inanma-
Tek taraflı felç geçirmişti. Afazisi yüzünden konuşma yeteneği bü- ya başladım. Sevgi dolu yakın arkadaşlar ve aile üyeleriyle çevrelenmiş
yük ölçüde bozulmuştu. bir ölüm değildi. Bana, on yıldır görmediği, benim fikrimce samimi
Tanıdığım en güzel konuşan insanlardan birini salyaları akarken bir anı paylaşmadığı bir öğrencisine uzanması, benim özel oluşumu
ve sözcükleri çıkarmaya çalışırken görmek büyük bir şoktu. Sonunda, değil, sevdiği ve kendisini seven insanlarla olan ilişkisinin trajik eksik-
"Ben... ben... korkuyorum, çok korkuyorum," demeyi başardı. Ben liğini gösteriyordu.
de korkuyordum, büyük bir heykelin yıkılıp böyle enkaz1 haline gel- Geriye dönüp baktığımda sık sık onunla ikinci bir şansım daha ol-

138 153
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

masını dilerim. Sırf ülkenin bir ucundan kalkıp gelerek ona önemli ettiği için Rollo May'e müteşekkirim. (Özellikle ilk üç makalesinden
bir şey verdiğimi biliyordum, ama daha fazlasını yapabilmiş olmayı ne söz ediyorum; diğer makaleler Avrupalı dasein-analistlerinin çevirile-
kadar isterdim. Ona dokunmalıydım, elini tutmalı, hatta sarılıp yana- rinden oluşuyor ve bana göre daha az değerli.) Yıllar sonra kanserli
ğına bir öpücük kondurmalıydım. Ama o kadar katı ve sert görünüm- hastalarla terapi yaptığım sırada ölüm anksiyetesi yaşamaya başladı-
lüydü ki onlarca yıldır kimsenin ona dokunduğunu sanmıyordum. ğım için onunla terapi yapmaya karar verdim.
Örneğin ben ona hiç dokunmamış ve dokunan birini de görmemiş- Rollo May, Stanford'daki ofisimden arabayla seksen dakika süren
tim. Keşke benim için ne kadar önemli olduğunu, fikirlerinin bana na- Tiburon'da yaşıyor ve çalışıyordu, ama ben harcayacağım bu zamana
sıl dalgalanarak ulaştığını, hastalarla onun usulüyle konuşurken onu değeceğini düşünüyordum. Onunla -yazları New Hampshire'deki ku-
ne kadar düşündüğümü ona söyleyebilseydim. Orada yatmış ölürken lübesinde tatil yaptığı üç ay dışında- üç yıl boyunca her hafta görüş-
gelmemi rica etmesinin bazı açılardan bir akıl hocasının bana verdiği tüm. Seanslarımızı kaydedip bir önceki seansı dinleyerek her hafta
son armağan olduğunu düşünüyorum - ama ne kadar uçlarda oldu- yaptığım yolculuğu daha yapıcı hale getirmeye çalıştım. Bu tekniği da-
ğunu düşünürsek bunun aklındaki son şey olduğundan eminim. ha sonra, bana gelmek için uzun yol kateden hastalarıma sık sık öner-
dim.
Rollo May Ölüm ve ölmekte olan hastaların bende uyandırdığı anksiyete hak-
kında bol bol konuştuk. Aklıma en çok takılan şey ölüme eşlik eden
Rollo May benim için yazar, terapist ve son olarak da arkadaş ola-
tecrit haliydi; ve bir noktada seminer vermek için gittiğim yerlerde ge-
rak önemliydi.
celeri şiddetli anksiyete nöbetleri yaşamaya başlayınca, o geceden önce
Psikiyatri eğitimimin başlarında mevcut kuramsal modellerle kafa-
ve sonra onunla seanslar yapmak için May'in ofisinden fazla uzak ol-
mın karıştığını ve tatmin olmadığımı hissediyordum. Bana göre biyo-
mayan bir motelde bir gece geçirmeye başladım.
lojik ve psikanalitik model, formülasyonlarmdan insan özüne ilişkin
Tahmin edilebileceği gibi o akşamlarda, korkunç bir cadının elinin
çok şey dışlıyordu. Uzmanlığımın ikinci yılında May'in Varoluş adlı ki-
pencereden bana doğru uzandığı, korkunç kovalamacalarm olduğu
tabı yayımlandığında her sayfasını yutarcasına okudum ve karşımda
ürkütücü rüyalarla birlikte bol miktarda anksiyete yaşadım. Ölüm
parlak, yepyeni bir ufkun açıldığını düşündüm. Hemen batı felsefesi
anksiyetesini keşfetmeye çalışırken bir şekilde güneşin yüzüne bakma-
tarihi bölümünde araştırma kursuna kaydolarak felsefe eğitimi almaya
ma konusunda gizli bir anlaşmaya vardığımızı düşünüyorum: bu ki-
başladım. O zamandan beri felsefeyle ilgili okumaya ve kurslar verme-
tapta sözünü ettiğim ölüm hayaletiyle yüzleşmekten kaçındık.
ye devam ediyorum. Bana göre felsefe, psikoterapiyle ilgili olarak ala-
Ama genel anlamda Rollo benim için mükemmel bir terapistti; te-
nımdaki mesleki literatürden daha fazla bilgelik içeriyor.
rapiyi bitirdikten elini bana bir arkadaş olarak da uzattı. On yıl bo-
Bu kitap için ve insan sorunlarına daha bilgece bir yaklaşımı işaret
yunca yazdığım ve yeni tamamlamış olduğum Varoluşçu Psikoterapi

138 1 5 4
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

adlı kitabım hakkında iyi şeyler düşünüyordu. Terapist-hasta ilişkisin- yüzünden uyandım. Sanki yatak odama spot ışıkları çevrilmişti. Rüya-
den dostluğa doğru olan karmaşık ve oldukça nazik dönüşüm konu- nın hemen başında sakin, neredeyse sevinçli olduğumu hissediyor-
sunda görece rahattık. dum, ama ailemi bulamayınca kötü bir şey olmuş gibi büyük bir kor-
Aradan yıllar geçtikçe rollerde değişiklik oldu. Rollo kendisini şaş- ku duymaya başlamıştım. Ondan sonra da rüyanın bütün kontrolü o
kın ve panik halde bırakan bir dizi küçük felç geçirdikten sonra ben- parlak Ayı Smoky görüntüsünün kontrolüne geçmişti.
den destek istedi. Eminim Ayı Smoky'nin parlak görüntüsünün ardında Rollo'nun
Bir akşam yine yakın arkadaşım olan karısı Georgia May beni ara- yakılması bulunuyor. Rollo'nun ölümü beni kendi ölümümle yüzleş-
yıp Rollo'nun ölmek üzere olduğunu ve hemen beni ve karımı görmek tirdi. Bu durum rüyamda ailemi kaybetmem ve bitmek bilmez asansör
istediğini söyledi. O akşam üçümüz birlikte kaldık ve bilincini kaybe- yolculuğu şeklinde tasvir edilmişti. Bilinçaltımm saflığı karşısında şok
den ve ileri akciğer ödemi yüzünden zorlukla nefes alan Rollo'nun ya- olmuştum. Bir parçamın asansör yolculuğu ve tropik sahillerle dolu
nına sırayla oturduk. Sonunda benim nöbetim sırasında sarsıntılı son cennet görüntüsüyle (Cennet olmasına rağmen bomboş olması yüzün-
bir nefes aldı ve öldü. Georgia ve ben onu yıkayıp cenazeci için hazır- den tam olarak cennet sayılamazdı) tasvir edilen Hollywood modeli
ladık. Sabah adam gelip onu aldı ve krematoryuma götürdü. ölümsüzlüğe kandığını fark etmek ne kadar utandırıcıydı.
Rollo'nun ölümü ve yaklaşan yakılma işlemi yüzünden sarsılmış Bu rüya korkuyu azaltmak için kahramanca çabaları temsil eder
bir şekilde yattım ve şu etkileyici rüyayı gördüm: gibi görünüyor. Rollo'nun ölümü ve yakılacak olması yüzünden sarsıl-
mıştım. Rüyam bu olayı yumuşatarak, korkumu gidermek için çabalı-
Annem babam ve ablamla alışveriş merkezinde yürüyorduk. Sonra
yor. Ölüm kılık değiştirerek tropik bir sahile doğru yapılan asansör
üst kata çıkmaya karar verdik. Kendimi asansörde buldum, ama
yolculuğuna dönüşmüştü. Ateşli yakılma olayı bile dostça bir şeye dö-
yalnızdım - ailem yok olmuştu. Uzun, çok uzun bir asansör yolcu-
nüşmüş ve ölüm uykusuna dalmaya hazır, üzerinde Ayı Smoky'nin se-
luğuydu. Asansörden indiğimde tropik bir sahildeydim. Bütün ara-
vimli resminin bulunduğu pijama şeklinde görünmüştü.
malarıma rağmen ailemi bulamadım. Güzel bir ortam -tropik sa-
hiller benim için cennettir- olmasına rağmen büyük bir korku duy- Bu rüyam, Freud'un, rüyaların uykunun koruyucusu olduğuna da-

maya başlamıştım. Daha sonra üstünde Ayı Smoky'nin gülümseyen ir inancına uygun bir örnekti. Benim rüyam da, beni uyur durumda

sevimli bir resminin bulunduğu bir tişört giyiyordum. Tişörtteki yüz tutmak, rüyamın kâbusa dönüşmesini engellemek için büyük çaba

gitgide daha parlak hale geliyordu. Kısa süre içinde sanki rüyanın harcamıştı. Bir baraj gibi dehşet dalgasını engellemiş, duygunun sız-

bütün enerjisi sevimli, gülümseyen Ayı Smoky'nin yüzüne aktarılmış masına izin vermişti. Sonunda o sevimli ayı görüntüsü de aşırı derece-

gibi bütün rüyayı kaplıyor. de ısınıp beni uyandıracak kadar parlak bir alev halini almıştı.

Rüyadan korkuyla değil, pijamanın üstündeki amblemin parlaklığı

138 157
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

ÖLÜMLE KIŞISEL OLARAK BAŞA ÇLKMA YOLLARıM madaki esas amacım kendi ölüm anksiyetem üzerinde çalışmak değil.
Esasen öğretmen olarak yazdığıma inanıyorum. Ölüm anksiyetesini
Okuyucularımın çoğu yetmiş beş yaşında bu kitabı yazarken kendi
hafifletmek konusunda çok şey öğrendim ve hâlâ hayatta ve zihinsel
ölüm anksiyetemle başa çıkıp çıkamadığını merak ediyordur. Daha
açıdan sağlamken bu bilgileri insanlara aktarmak istiyorum.
şeffaf olmalıyım. Hastalarıma sık sık, "Ölümün seni en çok korkutan
Bu yüzden bu kitabı yazma girişimim dalgalanmayla yakından iliş-
yönü nedir?" diye sorarım. Bu soruyu kendime de soruyorum.
kili. Kendimden bir şeyleri geleceğe aktarmaktan büyük tatmin alıyo-
Aklıma gelen ilk şey karımı, on beş yaşımızdan beri ruh eşim olan
rum. Ama sürekli söylediğim gibi bu kitapla birlikte benim, hayali-
kadını bırakmanın acısı oluyor. Aklıma şu görüntü geliyor: Onu ara-
min, kişiliğimin değil, bazı fikirlerimin, rehberlik ve rahatlık sağlaya-
basına binip yalnız başına uzaklaşırken görüyorum. Açıklayayım. Her
cak bazı şeylerin geriye kalmasını bekliyorum: bazı erdemli, şefkatli
hafta Perşembe günleri hastalarımı görmek için San Francisco'ya geli-
edimlerin ilgili hareketlerin, bilgeliğin veya korkuyla başa çıkmanın
yorum. O da Cumaları trene binip hafta sonu için yanıma geliyor.
yapıcı yollarının hiç tanımadığım insanlar arasında tahmin edilemez
Sonra birlikte Palo Altoya gidiyor, onu arabasını alması için tren istas-
şekillerde dalgalar halinde yayılarak varlığını sürdüreceğine inanıyo-
yonuna bırakıyorum. Her zaman dikiz aynamdan arabasını çalıştırma-
rum.
sını bekliyor ve ancak ondan sonra yola çıkıyorum. Ölümümden son-
Kısa bir süre önce genç bir adam evliliğindeki problemleriyle ilgili
ra onu seyreden, koruyan ben olmadan arabasına yalnız biniyor olaca-
olarak ve aynı zamanda merakını tatmin etmek istediğini söyleyerek
ğı hayali içimi açıklanamaz bir acıyla dolduruyor.
bana başvurdu. Yirmi yıl önce annesi (kim olduğunu artık hatırlamı-
Kuşkusuz bunun katımın acısıyla ilgili bir acı olduğunu söyleyebi-
yordum) birkaç seans için bana gelmişti ve oğluyla sık sık benim hak-
lirsiniz. Ya kendi acım? Cevabım acı duyacak bir "ben"in olmayacağı-
kımda konuşmuş, benimle geçirdiği terapinin hayatını nasıl değiştirdi-
dır. Epikouros'un vardığı sonuca katılıyorum: "Ölüm varken ben yo-
ğini anlatmıştı. Her terapistin (ve öğretmenin) buna benzer uzun dö-
kum." Korku, üzüntü, keder, yoksunluk yaşayacak bir ben olmaya-
nemli dalgalanma etkisi yaşadığını biliyorum.
cak. Bilincim yok olacak, ışıklar kapanacak. Epikouros'un simetri id-
Benim, kendimin, imgemin herhangi somut bir biçimde varlığını
diası da beni rahatlatıyor: ölümden sonra doğumdan önceki var olma-
sürdürmesi isteğimden vazgeçtim. Kuşkusuz beni tanımış olan son ki-
ma hali olacak.
şinin de öleceği bir zaman gelecek. Onlarca yıl önce (Alan Sharp'm ro-
manı, A Green Tree in Gedde [Gedde'de Yeşil Bir Ağaç}) iki bölümlü bir
Dalgalanma taşra mezarlığının tasvirini okumuştum: "hatırlanan ölüler" ve "ger-
çekten ölüler." "Hatırlanan ölülerin" mezarlarına bakılıp çiçeklerle be-
Ama ölümle ilgili bu kitabı yazmanın benim için çok önemli oldu-
zenirken "gerçekten ölülerin" mezarları unutulmuştu: çiçeksizdiler,
ğunu da inkâr edemem. Ölümle ilgili duyarlılığımı azalttığına inanıyo-
yabani otlarla kaplıydılar, mezar taşları eğrilmiş ve aşınmıştı. Gerçek-
rum: Sanırım her şeye alışabiliyoruz, ölüme bile. Ancak bu kitabı yaz-

138 1 5 8
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

ten ölüler, tanınmayan kadim, yaşayan hiç kimsenin görmemiş olduğu ne kadar rahatlatıcı."
ölülerdi. Yaşlı bir insan -bütün yaşlılar- pek çok insanın görüntüsü- Ona katılıyorum - zengin ilişkiler faniliğin acısını hafifletir. Pek
nün son deposudur. Çok yaşlı biri öldüğünde onunla birlikte pek çok çok filozof faniliğin acısını hafifletmek için başka fikirler ortaya atmış-
kişi daha ölür. lardır. Örneğin, Schopenhauer ve Bergson, insanoğlunu, bir kişinin
ölümden sonra yeniden içine alındığı her şeyi kuşatan yaşam gücünün
İlişkiler ve Fanilik ('İstenç', 'yaşam şevki') bir görüntüsü olarak düşünüyordu. Reenkar-
nasyona inanan kişiler, insanoğlunun özünün -tin, ruh veya ilahi bir
Yakın ilişkilerin ölüm korkumun üstesinden gelmeme yardım etti-
kıvılcım- varlığını sürdüreceğini ve başka bir varlık halinde yeniden
ğini düşünüyorum. Ailemle olan ilişkilerim benim için çok değerli -
doğacağına inanır. Materyalistler, ölümden sonra DNA'mızm, organik
karım, dört çocuğum, torunlarım, ablam ve çoğu onlarca yıl geriye
moleküllerimizin, hatta karbon atomlarımızın kozmosa dağıldığını ve
dayanan yakın arkadaşlarım. Eski arkadaşlıkları sürdürme ve besleme
başka bir hayat türünün bir parçası olmak için çağrılana dek bekledi-
konusunda çok azimliyimdir; yeni yaşlı arkadaşlar edinemezsiniz.
ğini söyleyebilir.
İlişki kurma olanağı tanıyan terapi, terapistler için çok ödüllendiri-
Varlığın kalıcılığını ileri süren bu modeller, faniliğin acısını hafif-
cidir. Gördüğüm her hastayla, görüştüğümüz her saat yakın ve gerçek
letme konusunda benim için pek yararlı olmuyor: bilincim olmadan
bir ilişki kurmaya çalışırım. Kısa bir süre önce aynı zamanda meslek-
moleküllerimin kaderi bana yalnızca soğuk bir rahatlık sağlıyor.
taşım da olan yakın bir arkadaşıma yetmiş beş yaşımda olsam da
Benim için fanilik arka planda çalan bir müzik gibi: sürekli çalıyor,
emeklilik fikrinin aklımdan çok uzakta olduğunu söyledim.
ama çarpıcı bir olay onun farkında olmamızı sağlayana kadar pek fark
"Bu iş öyle tatmin edici ki," dedim. "Bedavaya bile yaparım. Bu işi
edilmiyor. Bir grup oturumunda olan bir şey aklıma geliyor.
bir ayrıcalık olarak görüyorum."
Önce oturumla ilgili biraz bilgi vereyim: son on beş yıldır on tera-
"Ben bazen bu işi yapmak için para vermeye bile razı olacağımı
pistin bulunduğu lidersiz bir destek grubuna katılıyorum. Son birkaç
düşünüyorum," diye karşılık verdi.
aydır grup tedavi edilemeyen bir kanser yüzünden ölmekte olan psiki-
Peki, ama ilişkinin değerinin sınırları yok mu? Ne de olsa şöyle so-
yatr Jeff e odaklanmıştı. Birkaç ay önceki teşhisinden beri Jeff, diğer
rabilirsiniz, eğer yalnız doğduysak ve yalnız öleceksek bir ilişkinin ka-
bütün üyelere ölümle nasıl yüzleşecekleri konusunda doğrudan, dü-
lıcı temel değeri ne olabilir ki? Bu soruyu ne zaman düşünsem ölmek-
şünceli ve cesaret verici tarzda rehberlik ediyordu. Önceki iki otu-
te olan bir kadının bir terapi grubunda söylediği yorumu hatırlıyo-
rumda Jeff belirgin şekilde zayıflamıştı.
rum: "Her yer simsiyah. Limana giren teknede yalnızım. Diğer tekne-
Bu seansta fanilikle ilgili uzun bir dalgınlığa kapıldığımı fark edip
lerin ışıklarını görüyorum. Onlara ulaşamayacağımı ya da onlara katı-
oturumdan hemen sonra şu notu aldım. (Gizlilik kuralımızın olması-
lamayacağımı biliyorum. Ama limanda inip kalkan o ışıkları görmek
na rağmen grup ve Jeff bu olayı anlatmam için bana özel izin verdi.)

138 1 6 0
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKINDAUĞI: BİR HATIRA

f e f f çok zayıf düşeceği ve grup onun evinde toplansa bile gruba katı- sıksiz ve dürüst bir şekilde var olduğunu söylerken gözlerime yaşlar
lamayacağı ileriki günlerden söz ediyordu. Bu bize veda edişinin hücum etti.
başlangıcı mıydı? Bizden uzaklaşarak kederin acısından mı kaçıyor- Birdenbire -başka bir üye canlı canlı tabuta gömüldüğüyle ilgili
du? Kültürümüzün öleni nasıl pislik ve çöplük olarak gördüğünü ve bir kâbus gördüğünü söyleyince- uzun zaman önce unuttuğum bir
sonuç olarak da hepimizin ölmekte olandan uzaklaştığımızı söyledi. anı aklıma geldi. Tıp fakültesindeki ilk yılımda H.P.Lovecraft'un il-
"Peki, ama burada böyle bir şey oldu mu?" diye sordum. ham verdiği kısa bir hikâye yazmıştım. Hikâye tam bu konuyla ilgi-
Gruba bakıp başını salladı. "Hayır, burada olmadı. Burası fark- liydi: gömülmüş bir adamın farkındalığının sürmesi. Hikâyeyi bir
lı; sen, hepiniz benimle kaldınız." bilim kurgu dergisine göndermiş ve ret cevabı almıştım. Tıp fakülte-
Diğerleri ona ilgi göstermeyle hayatına burunlarını sokmak si çalışmalarım yoğunlaşınca hikâyeyi bir yere kaldırmıştım (bir
arasındaki sınırı belirlemeye ihtiyaçları olduğunu söylediler-yani daha da hiç bulamadım). Gruptaki bu ana kadar 48 yıl boyunca hi-
ondan çok fazla şey mi istiyoruz? O bizim öğretmenimiz, dedi birisi. kâye aklıma hiç gelmemişti. Ama bu anı bana kendimle ilgili bir şey
Bize ölmeyi öğretiyor. Haklı da. Onu ve derslerini hiç unutmayaca- öğretmişti: ölüm anksiyetesiyle uğraşmaya farkında olduğumdan
ğım. Ama enerjisi azalıyor. çok daha önce başlamıştım.

Geçmişte faydalı olan geleneksel terapinin artık önemini yitirdi- Ne olağanüstü bir toplantı, diye düşündüm. İnsanlık tarihinde
ğini söyledi. O, ruhani konular -terapistlerin gezinmediği alanlar- hiçbir grup böyle bir tartışma yapmış mıdır? Hiçbir şey gizlenme-
hakkında konuşmak istiyor. den. Söylenmemiş bir şey kalmadan. İnsan koşullarıyla ilgili en zor,

"Ne demek ruhani alanlar?" diye sordum. en kasvetli sorulara yüzümüzü buruşturmadan, gözlerimizi kırp-

Uzun süre durakladıktan sonra, "Eh, ölüm nedir? Ölmekte madan bakabiliyoruz.

olanla nasıl meşgul olursun? Hiçbir terapist bu konuda konuşmaz. O gün daha erken saatte gördüğüm, erkeklerin duyarsızlığı, ka-
Eğer soluk alma konusunda meditasyon yapıyorsam ve soluklarım balığı hakkında söylenen bir kadın hastayı düşündüm. Hepsi erkek
ağırlaşsa ya da dursa, zihnime ne olur? Ya sonrası? Yalnızca çöplük olan gruba baktım. Bu sevgili adamların her biri o kadar duyarlı,
olan beden gittikten sonra farkındalık olacak mı? Bunu kimse ger- kibar, ilgili ve olağanüstü varlıklardı ki. Ah, bu grubu görmesini ne

çekten bilemiyor. Ailemden cesedimi (sızıntıya ve kokuya rağmen) kadar isterdim. Bütün dünyanın bu grubu görmesini ne kadar ister-

üç gün gömmemelerini istesem bu olur mu? Budist görüşüne göre dim!

ruhun bedenden ayrılması için üç gün geçmesi gerekiyor. Ya külle- Karanlıklarda gizlenip bekleyen fanilik düşüncesi tam o sırada
rim? Grup küllerimi bir törenle diyelim ki yaşlanmayan sekoya zihnimi kapladı. Birdenbire bu emsalsiz oturumun da ölmekte olan
ağaçlarının arasına serpmeyi ister mi?" üyemiz kadar fani olduğunu fark ettim. Yolun biraz aşağısında bizi
Daha sonra o, bu grupta başka hiçbir yerde olmadığı kadar ek- bekleyen ölüme doğru giden hepimiz kadar fani. Peki ya bu mükem-

ibi 163
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

mel, bu muhteşem, bu bilge oturumun kaderi ne? Yok olup gitmek. sordum. Gerçek adını kullanmamı istedi. Bu örneğin yardımıyla dal-
Hepimiz, bedenlerimiz, bu oturumun anısı, anılarımı yazdığım bu galanma fikrinin ona son bir rahatlama sunduğunu düşünmek hoşu-
notlar, Jeffin yaşadığı zorluk ve öğretileri, ona varlığımızı böylesine ma gidiyor.
sunmamız, havada kaybolup gidecek, karanlıkta süzülen karbon
atomları dışında geriye hiçbir şey kalmayacak.
İçimi bir üzüntü kapladı. Bu oturumu korumanın bir yolu olma- D I N VE INANÇ
lı. Keşke filme alınıp bütün dünya kanallarında gösterilip bütün in-
Hiçbir şeyden sapmış değilim. Hatırladığım kadarıyla hiç dini
sanlar tarafından izlemeydi, dünyayı sonsuza dek değiştirirdi. Evet,
inancım olmadı. Önemli günlerde babamla birlikte sinagoga gittiğimi,
bilet bu - sakla, koru, unutulup gitmekle savaş. Korumaya bağımlı
Tanrının gücüne ve görkemine bitmek bilmez övgülerden oluşan du-
değil miyim? Bu kitapları bu yüzden yazmıyor muyum? Bu notu ne-
aların ingilizce çevirilerini okuduğumu hatırlıyorum. Cemaatin bu ka-
den yazıyorum? Bunu kaydedip saklamak boş bir çaba değil mi?
dar zalim, kibirli, kindar, kıskanç ve övgüye aç ilahi bir varlığa olan
Dylan Thomas'ın aşıklar ölse de aşkın hayatta kaldığını söyle- bağlılığına çok şaşırmıştım. İnip kalkan kafalara ve yetişkin akrabaları-
yen dizesi aklıma geldi. İlk okuduğumda çok etkilenmiştim, ama mın ilahi söyleyen yüzlerine bana bakıp gülümsemelerini umarak dik-
şimdi merak ediyorum, nerede "hayatta kalmak?" Platonik bir ideal katle bakıyordum. Ama onlar dua etmeye devam ediyordu. Her za-
olarak mı? Onları duyacak bir kulak olmadığında düşen ağaçlar man şakacı ve düzgün bir adam olan Sam amcama bakıp, bana göz
duyuluyor mu? kırparak "Bunları fazla ciddiye alma ufaklık," demesini bekliyordum.
Sonunda dalgalanma ve bağlanabilirlik fikri, bir rahatlama ve Ama böyle bir şey olmadı. Amcam ne göz kırptı ne de gülümsedi:
umut hissi taşıyarak zihnime süzülüyor. Bu gruptaki herkes bugün doğruca önüne bakıp ilahi söylemeye devam etti.
tanık olduğumuz şeyden belki de sonsuza dek etkilenecek. Herkes
Yetişkin olduktan sonra Katolik bir arkadaşımın cenaze törenine
birbirine bağlanmış; bu oturumdaki herkes burada yüzeye çıkan
gidip rahibin hepimizin Cennette yeniden buluşacağımızı söylemesini
hayat derslerini açıkça ya da örtülü biçimde başkalarına iletecek.
dinledim. Bir kez daha etrafımdaki yüzlere baktım ve ateşli bir inanç
Ve onlardan etkilenen kişi başkalarına aktaracak. Böyle bir gücün
dışında bir şey görmedim. Etrafımın bir aldanmayla sarıldığını düşün-
dersini başkalarına iletmemek olmaz. .. Bilgelik, şefkat, erdem dal-
düm. Şüpheciliğimin büyük bir bölümü ilk din öğretmenlerimin kaba
gaları çağlayacak, çağlayacak, ta ki... ta ki... ta ki...
pedagojik yöntemleri yüzünden olabilir: belki hayatımın ilk dönemle-
rinde iyi, hassas, incelikli bir öğretmenle karşılaşsaydım ben de etkile-

Son bir not. iki hafta sonra Jeff ölüme yaklaşırken onun evinde nir ve Tanrısız bir dünya düşünemezdim.

buluştuğumuzda bu notları yayınlama konusunda tekrar iznini isteyip Ölüm korkusuyla ilgili bu kitapta, içinde bulduğum idaresi1 zor
gerçek ismini mi yoksa takma bir isim mi kullanmamı tercih edeceğini ikilemler yüzünden, dini teselliler yazmaktan kaçındım. Bir taraftan

138 165
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

burada ifade ettiğim fikirlerin en güçlü dini inançlara sahip kişiler için Dini inançların pek çok korkuyu hafiflettiğine hiç kuşku yok. Fa-
bile değerli olduğuna inanıyor ve bu kitaptan veya inançlarından kat bu bana ölümün etrafından dolaşmak gibi geliyor - ölüm reddedi-
uzaklaşmalarına neden olacak bir şey söylememeye çalışıyorum. Öte liyor, ölüm son değil, ölüm etkisizleştiriliyor.
yandan çalışmam, doğaüstü dini inançlardan uzak duran dünyevi, va- O halde dini inancı olanlarla nasıl çalışıyorum? Bunu her zamanki
roluşçu dünya bakış açısına dayanıyor. Benim yaklaşımım, hayatın tercihimle yani bir hikâye aracılığıyla anlatayım.
(insan hayatı dâhil) rasgele olaylardan kaynaklandığım; bizim fani ya-
ratıklar olduğumuzu; bunu ne kadar arzu etsek de bizi koruması, dav-
"Tanrı Neden Bana Bu İmgeleri Gönderiyor?": Tim
ranışlarımızı değerlendirmesi, anlamlı bir hayat şeması sunması için
kendimizden başka kimseye güvenemeyeceğimizi ileri sürüyor. Önce- Birkaç yıl önce Tim'den bir telefon aldım. Onun ifadesiyle, "Varo-
den belirlenmiş bir almyazımız yok ve her birimiz hayatı nasıl olabil- luşta - ya da benim varoluşumdaki en önemli soru" konusunda ona
diğince dolu, mutlu ve anlamlı bir şekilde yaşayabileceğimize dair ka- yardım etmem için tek seanslık danışma istiyordu. Sonra ekledi, "Tek-
rarlar almalıyız. rar edeyim, tek bir seans istiyorum. Ben dindar bir adamım."
Bu görüş bazı insanlara göre çok katı görünse de ben öyle düşün- Bir hafta sonra beyaz boya lekeli Hollanda ressam tulumuyla, çi-
müyorum. Eğer Aristoteles'in dediği gibi, bizi eşsiz biçimde insan ya- zimlerinin bulunduğu bir dosyayla ofisime girdi. Kısa boylu, tıknaz,
pan özelliğimiz akılcı zihnimizse, öyleyse bu özelliğimizi mükemmel- iri kulaklı bir adamdı. Beyaz saçları asker tıraşı yapılmıştı; kocaman
leştirmemiz gerekir. Mucizelere ve akıldışı fikirlere inanmamız gerek- gülümsemesi birkaç tahtası kırık beyaz çitlere benzeyen dişlerini ser-
tiğini söyleyen katı dini görüşler beni her zaman şaşırtmıştır. Ben şah- giliyordu. Gözlük camları o kadar kalındı ki coca-cola şişelerinin altım
sen doğa kanunlarına meydan okuyan şeylere inanmakta güçlük çeki- hatırlatıyordu. Elinde küçük bir kayıt cihazı vardı. Seansı kaydedip
yorum. edemeyeceğini sordu.
Şu düşünce deneyini bir deneyin. Dosdoğru güneşe bakın; hayat- Kabul edip hakkında kısa bir bilgi aldım. Altmış beş yaşındaydı,
taki yerinize gözlerinizi kırpmadan bakın; pek çok dinin koruyucu boşanmıştı, son yirmi yıldır ev inşa ediyordu ve dört yıl önce sanatına
korkulukları -ölümün son oluşunu inkâr eden reenkarnasyon, ölüm- yoğunlaşmak için emekli olmuştu. Bundan hemen sonra benim hiçbir
süzlük, bir tür süreklilik fikri- olmadan yaşamaya çalışın. Bence kor- zorlamam olmadan doğrudan konuya girdi.
kuluklar olmadan yaşayabiliriz. "Daha iyi var olmanın bir yolu olsay- "Sizi aradım, çünkü Varoluşçu Psikoterapi adlı kitabınızı okudum.
dı, En Kötüsüne bakmayı gerektirirdi," diyen Thomas Hardy'yle aynı Akıllı bir adama benziyorsunuz?"
fikirdeyim.3
"Peki, neden bu akıllı adamı yalnızca bir kez görmek istiyorsu-
nuz?"
3 T. Hardy, "De Profundis II" (1895 96). Poems of the Past and the Present.
"Çünkü tek bir sorum var ve sizin tek bir seansla cevap verecek
http://infomotions.com/etexts/gutenberg/dirs/etext02/pmpStl0.htm.

138 166
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

kadar akıllı olduğunuzu düşünüyorum." Porföyünü dikkatle açtı, belli ki bütün çalışmalarını görmem ko-
Hızlı cevabına şaşırarak ona baktım. Bakışlarımdan kaçıp pencere- nusunda tereddütlüydü. Büyük bir çizimi çıkardı, "işte geçen haftadan
ye döndü, huzursuz bir şekilde ayağa kalktı, iki kez oturdu ve porfö- bir örnek."
yüne daha sıkı tutundu." Yere yüzükoyun uzanmış çıplak bir adamın mürekkepli kalemle
"Tek neden bu mu?" son derece ayrıntılı çizilmiş olağanüstü bir deseniydi bu. Toprağı ku-

"Bunu soracağınızı biliyordum. İnsanların ne söyleyeceğini önce- caklıyor, hatta onunla çiftleşiyor, etrafındaki çalılar ve dallar ona doğ-
den biliyorum. Ama neden tek seans sorunuza geri dönelim. Size asıl ru eğilmiş, onu yumuşak bir şekilde okşuyor gibiydi. Çok sayıda hay-
cevabımı verdim, ama başkaları da var. Aslında üç tane. Birincisi - van -zürafa, kokarca, deve, kaplan- etrafını sarmış, dua edermiş gibi
mali durumum tatmin edici, ama mükemmel değil, tkincisi - kitabınız başlarını eğmişlerdi. Sayfanın kenarına "Toprak anayı sevmek" yaz-
çok bilgece yazılmış, ama inançlı olmadığınız açık ve ben inancımı sa- mıştı.
vunmak için burada bulunmuyorum. Üçüncüsü - siz bir psikiyatrsı- Resimlerini birer birer çıkarmaya başladı. Garip, çarpık, dikkat çe-
nız ve tanıdığım bütün psikiyatrlar bana ilaç vermeye çalıştı." kici desenleri ve akrilik resimleri ile şaşkına dönmüştüm. Hepsi arke-

"Açıklığın ve aklmdakileri söyleme şeklin hoşuma gitti Tim. Ben tip semboller, Hıristiyan ikonografisi ve evrenin sembolü olan parlak
de aynısını yapmaya çalışacağım. Sana tek bir görüşmede yardım et- renkli yuvarlak çizimlerle doluydu.
mek için elimden geleni yapacağım. Sorun neydi?" Saate bakarken gözlerimi resimlerden zorla ayırmak zorunda kal-

"Müteahhitliğin yanında bir sürü şey yaptım," dedi Tim hızla. San- mıştım: "Tim zamanımız doluyor ve ben soruna cevap vermeyi dene-

ki bunun provasını daha önceden yapmıştı. "Şiir yazarım. Gençken mek istiyorum. Seninle ilgili iki gözlemim var. Birincisi, olağanüstü

müzisyendim - piyano ve harp çaldım. Bazı klasik besteler yaptım ve derecede yaratıcısın ve bütün hayatın boyunca bunun kanıtlarını ser-

yerel amatör bir grup tarafından icra edilen bir opera yazdım. Ama gilemişsin - müziğin, operan, şiirlerin ve şimdi de bu olağanüstü sa-

son üç yıldır yalnızca resim yapıyorum. İşte bunlar," diyerek hâlâ ko- nat çalışmaların, ikinci gözlemim öz-saygm çok düşük: sahip olduğun

lunun altında olan portföyünü işaret etti, "yalnızca son bir ayın çalış- yeteneklerin farkında olup takdir ettiğini sanmıyorum. Şu ana kadar

ması." söylediklerimi anlıyor musun?"

"Ya sorun?" "Sanırım," dedi Tim. Mahcup bir şekilde camdan dışarı bakıyordu.

"Bütün resimlerim ve çizimlerim Tanrının bana gönderdiği imgele- "Bunu ilk kez duyuyor değilim."

rin birer kopyası. Şimdi neredeyse her gece uykuyla uyanıklık arasın- "Olanlara dair görüşüm, bu fikirlerin ve olağanüstü çizimlerin se-
da Tanrıdan bir imge geliyor ve ertesi günün tamamını ya da günleri nin kendi yaratıcı kaynağından çıktığı, ama özsaygın çok düşük oldu-
yalnızca bu imgeyi yaparak geçiriyorum. Sorum şu, Tanrı neden bana ğu ve kendine güvenin olmadığı için bu tür şeyler yaratabileceğine
bu imgeleri gönderiyor? Bakın." , inanamıyorsun, dolayısıyla otomatik olarak övgüleri bir başkasına, bu

138 169
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

örnekte Tanrı ya atfediyorsun. Yani demek istediğim şu ki yaratıcılığın Anlam Olmadan Nasıl Yaşayabilirsiniz?: Haham
Tanrı vergisi olsa da bu imgeleri ve çizimleri senin, ama yalnızca senin
Yıllar önce yabancı bir ülkeden gelen genç bir haham beni araya-
yarattığına inanıyorum."
rak danışma istedi. Varoluşçu terapist olmak üzere eğitim aldığım,
Tim beni dikkatle dinlerken başını sallıyordu. Kayıt cihazını işaret
ama dini temeliyle benim psikolojik açıklamalarım arasında uyumsuz-
edip, "Bunları hatırlamak istiyorum, bu yüzden bu kaseti sık sık dinle-
luk yaşadığını ifade etti. Onu görmeyi kabul ettim ve bir hafta sonra
yeceğim. Sanırım bana ihtiyacım olan şeyi verdiniz."
ofisime geldi. Delici gözleri, uzun sakalı, uzun kıvırcık favorileri, tak-
kesi ve ne gariptir ki tenis ayakkabılarıyla çekici, genç bir adamdı.
Otuz dakika genel olarak terapist olma isteği ve dini inançlarıyla Varo-
Sonuç olarak, dindar biriyle çalışırken kişisel değerler hiyerarşim-
luşçu Psikoterapi adlı kitabımda verdiğim bazı ifadeler arasındaki çatış-
de
malar hakkında konuştuk.
en üstte duran kuralı izlerim: hastamla ilgilenmek. Hiçbir şeyin bu-
nu bozmasına izin vermem. Bir kişiye yardımı dokunan bir inanç sis- Başta saygılı olan duruşu yavaş yavaş değişti ve inançlarını öyle

teminin altını oymaya asla girişmem, bu inanç sistemi bana göre tama- coşkulu bir şekilde ifade etmeye başladı ki ziyaretinin gerçek amacının

men fantastik bile olsa. Bu yüzden, dini inançları olan bir kişi benim beni dini hayata döndürmek olduğundan şüphelenmeme neden oldu.

yardımımı istediğinde genellikle erken yaşlarından itibaren kökleşen (Bir misyoner tarafından ilk ziyaret edilişim olmayacaktı bu.) Sesi

olan özdeki inançlarına asla meydan okumam. Tam tersine genellikle yükselip sözcüklerinin temposu arttıkça ne yazık ki sabrımı yitirip

inançlarım desteklemenin yollarını ararım. âdetim olmadığı kadar açık ve düşüncesiz bir şekilde konuştum.

Bir keresinde ayin öncesi sabaha karşı isa'yla konuşmaktan büyük "Endişeniz çok yerinde, Haham," diye araya girdim. "Görüşlerimiz
rahatlık duyan bir rahiple çalışmıştım. Onu gördüğüm sırada idari gö- arasında temel farklılıklar var. Her yerde var olan, her şeye kadir olan,
revler ve piskoposluk bölgesindeki meslektaşlarıyla çatışmaları onu o sizi izleyen, koruyan özel bir Tanrı inancı, özgür, yalnız, ilgisiz bir ev-
kadar rahatsız ediyordu ki İsa'yla yaptığı bu sohbetleri kısa kesmeye rene rasgele fırlatılmış ve ölümlü olduğumuz şeklindeki varoluşçu gö-
ya da tamamen atlamaya başlamıştı. Ona bu kadar rahatlık ve rehber- rüşüme aykırı. "Sizin görüşünüze göre ölüm son değil," diye devam
lik ettim. "Siz bana ölümün yalnızca iki gündüz arasındaki gece olduğunu
sunan bir şeyden kendisini neden yoksun bıraktığını anlamaya ça- ve ruhun ölümsüz olduğunu söylüyorsunuz. Bu yüzden evet, sizin va-
lıştım. Birlikte direnci üzerinde çalıştık. Bu uygulamasını sorgulamayı roluşçu psikoterapist olma isteğiniz konusunda gerçekten bir problem
ya da onu şüpheye düşürmeyi hiç düşünmedim. var: görüşlerimiz birbirine taban tabana zıt."
Bununla birlikte hastamın inançlarını sorgulamamaya yönelik ka- "Ama siz," diye karşılık verdi yüzünde ciddi bir endişeyle. "Yalnız-
rarlılığım konusunda hatırladığım dikkat çekici bir istisna var. Tera- ca bu inançlarla ve bir anlam olmadan nasıl yaşayabilirsiniz? İşaret
pötik dayanak noktamı biraz kaybettiğim bir olaydı bu. parmağını bana doğru salladı, "iyi düşünün. Sizden daha büyük bir

138 171
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

şey olmadığı inancıyla nasıl yaşayabilirsiniz? Size bunun mümkün ol- uzaklaşmış olmama karşı şaşkın hayretini ifade etmek için başına
madığını söylüyorum. Bu karanlıkta yaşamak gibidir. Bir hayvan gibi. uzanmıştı. Seansı dostça bitirip ayrıldık, o kuzeye, ben güneye yol al-
Her şey yok olacaksa hayatın ne anlamı var ki? Benim dinim, anlam, dık. Varoluşçu psikoterapist olarak çalışmalarına devam edip etmedi-
bilgelik, ahlak, ilahi rahatlık ve bir yaşam tarzı sağlıyor bana." ğini hiç öğrenemedim.
"Bunun akılcı bir karşılık olduğunu düşünmüyorum Haham. Bu
şeyler -anlam, bilgelik, ahlak, iyi yaşamak- Tanrıya olan inancımıza
bağlı değildir. Ve evet, elbette, dini inançlar kendinizi iyi, rahat, erdem- ÖLÜMLE ILGILI BIR KITAP Y A Z M A ÜZERINE
li hissetmenizi sağlar, dinlerin amacı tam olarak budur. Bana nasıl ya-
Ölümle ilgili yazmak üzerine son bir söz söyleyeceğim. Kendisi
şayabildiğimi soruyorsunuz. İyi yaşadığıma inanıyorum, insanlar tara-
üzerinde düşünen yetmiş beş yaşındaki bir adamın ölümü ve faniliği
fından üretilen ilkeler bana rehberlik ediyor. Doktor olarak ettiğim
düşünmesi doğaldır. Gündelik veriler aldırmazlık edilmeyecek kadar
Hipokrat yeminine inanıyorum ve kendimi başkalarının iyileşmesine
güçlü: kuşağım geçip gidiyor, arkadaşlarım, meslektaşlarım hastalanıp
ve gelişmesine yardım etmeye adıyorum. Ahlaklı bir hayat yaşıyorum.
ölüyor, görme yetimi kaybediyorum, bedenimin çeşitli noktalarından
Etrafımdakilere karşı merhamet duyuyorum. Ailem ve arkadaşlarımla
noktalarımdan -dizlerim, omuzlarım, sırtım, boynum- daha fazla sı-
sevgi dolu ilişkiler yaşıyorum. Ahlaki bir pusula için dine ihtiyacım
kıntı işareti alıyorum.
yok."
Gençliğimde anne babamın arkadaşlarının ve akrabalarının bütün
"Bunu nasıl söylersiniz?" diye itiraz etti. "Sizin için çok üzülüyo-
Yalom erkeklerinin çok nazik olduklarını -ve hepsinin genç yaşta öl-
rum. Bazen Tanrı, gündelik ritüellerim, inançlarım olmasa yaşayamam
düğünü- duyardım. Bu erken ölüm senaryosuna uzun zaman inan-
diye düşünüyorum."
dım. Ama işte yetmiş beş yaşındayım. Babamdan yıllarca daha uzun
"Ve ben de bazen," dedim sabrım iyice taşmış bir şekilde, "hayatı-
yaşadım ve artık ödünç alınmış bir zaman yaşadığımı biliyorum.
mı inanılmaz bir inanca adamak zorunda kalsam ve günümü 613 ku-
Yaratıcı eylemin kendisi fanilikle ilgili endişelerle iç içe değil mi-
ralı yerine getirerek ve insanların övgüsüne düşkün bir Tanrıyı överek
dir? İyi bir yazar ve ressam olan, St. Michel Dağm'ın sevimli, kübik
geçirsem kendimi asardım diye düşünüyorum!"
tablosu ofisimde asılı duran Rollo May'in inancı bu yöndeydi. Ölüm
Bu noktada Haham takkesine uzandı. Ah, Ah, diye düşündüm, ah
korkumuzu aşmak için yarattığımıza inanan May neredeyse hayatının
hayır, fırlatıp atmayacak, değil mi? Çok ileri gittim! Çok ileri! Hiç düşün-
sonuna kadar yazdı. Faulkner da aynı inancı ifade ediyordu: "Her res-
meden istediğimden fazlasını söyledim. Kimsenin dini inançlarını yok et-
samın amacı, yapay araçlarla hareketi, yani hayatı yakalamak ve sabit
meyi asla, asla istemedim.
tutmaktır ki, yüz yıl sonra bir yabancı ona baktığında tekrar hareket-
Ama hayır, o yalnızca başını kaşımak ve ikimizi ayıran ideolojik
uçurumun genişliğine, kültürel mirasımdan ve geçmişimden bu kadar

172 138 172


GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM FARKIN D ALIĞI: BİR HATIRA

lensin." 4 Ve Paul Theroux, ölümün düşünülemeyecek kadar acı verici varlığı rahatsız edici görüntüyle denge kurar ve onu hafifletir.6
oluşunun "hayatı sevmemize ve ona, bütün sevinçlerin ve sanatın Bilinç ekranımın yarısı ciddidir ve faniliğin her zaman farkındadır.
mutlak nedeni olacak kadar tutkuyla değer vermemize" neden oldu- Bununla birlikte diğer yarısı farklı bir gösteri, senaryo oynayarak
ğunu söylemiştir.5 onun etkisini azaltır. Bu senaryoyu en iyi şekilde evrim biyologu Ric-
Yazma ediminin kendisi insana yenilenme gibi gelir, ilk fikir parıl- hard Dawkins'in7 ileri sürdüğü bir metaforu kullanarak anlatabilirim.
tısından son cilalı ürüne kadar yaratma eylemini çok seviyorum. Sırf Uzun zaman cetvelinde engellenemez bir spot ışığı gibi ince bir lazer
yazım yöntemlerinin bile zevk kaynağı olduğunu düşünüyorum. Ya- ışını hayal edin, der. Bu ışının geçtiği her şey geçmişin karanlığında
zım sürecinin marangozluğunu seviyorum: doğru sözcüğü bulmak, kaybolur; spot ışığının önündeki her şey henüz doğmamış olmanın
kaba cümleleri zımparalayıp cilalamak, ifadelerin tik-taklarıyla oyna- karanlığında gizlenir. Yalnızca spot ışığının aydınlattığı şey yaşar. Bu
mak ve cümlenin ahengi. görüntü, kasveti dağıtır ve içimde, burada ve canlı olup sırf var olma-

Bazıları ölümün içine bu kadar batmanın öldürücü olduğunu dü- nın keyfini sürebildiğim için ne kadar şanslı olduğum düşüncesini

şünebilir. Bu konuda ders verdiğimde bir meslektaşım böyle kasvetli uyandırır! Hayat ışığmdaki kısa zamanımı, gerçek hayatın önümdeki

konularla uğraştığım için kasvetli bir hayat yaşıyor olmam gerektiğini muazzam karanlıkta başka bir yerde olduğunu iddia ederek hayatı in-

söyler. Ben de ona, eğer buna inanıyorsanız işimi iyi yapmamışım de- kâr eden tasarılarla hafifletmek ne kadar aptalca olurdu.

mektir, diyerek karşılık veririm. Bu kitabı yazmak geçmişe, çocukluğuma ve anne babama doğru

Bazen "bölünmüş ekran" tekniği metaforunu kullanarak içsel du- etkileyici bir yolculuk oldu. Uzun zaman önceki olaylar üzerime asılıp

rumumu ifade ediyorum. Bu hipnotik terapi tekniği, hastaların acı ve- beni çekiyor. Ölümün bütün hayatım boyunca beni gölgelediğini gör-

rici anılarının zehrinin akmasına yardımcı olur. işlem şöyledir: tera- mek çok şaşırtıcı. Ölümle ilişkili pek çok anının ısrarcılığı ve açıklığıy-

pist hipnotize olmuş hastadan gözlerini kapamasını ve görsel ufkunu la da şaşkına döndüm. Belleğin değişkenliği bana büyük bir güçle vur-

ya da karşılarındaki ekranı iki yatay kısma ayırmalarını ister: hasta ek- du - örneğin, bir zamanlar aynı evde yaşayan ablam ve ben o kadar

ranın yarısına travmatik bir görüntüyü, diğer yarısına güzel, zevk ve farklı olaylar hatırlıyorduk ki.

huzur veren (örneğin sevdiği bir orman patikasında ya da tropik bir Yaşlandıkça geçmişin her zamankinden daha fazla benimle birlikte
sahilde yürüdüğünü) bir sahneyi yerleştirir. Huzurlu sahnenin sürekli olduğunu görüyorum - tıpkı Dickens'in bu bölümün açılışındaki alın-
lıda güzel bir şekilde ifade ettiği gibi. Belki de ben onun önerdiği şeyi

4 T. W. Southalfda alıntılanmış. Of Time and Place: Walker Evans and V/illiam David Spiegel ekranı ikiye bölme tekniğini bana ilk öğreten kişidir. Bakınız
Christenberry. San Francisco: Friends of Photography, 1990. H. ve D. Spiegel, Trance and Treatment: Clinical Uses of Hypnosis.
5 P. Theroux. "D İs for Death." S. Spender (ed), Hockney's Alphabet. New Washington, D.C.: American Psychiatric Publishing, 2004.
York Random House, 1991. R. Davvkins, The God Delusion, Boston: Houghton Mifflin, 2006, s. 361.

138 175
GÜNEŞE BAKMAK

yapıyorum: halkayı tamamlıyor, hikâyemin kaba noktalarını düzelti- 7. Bölüm


yor, beni ben yapan ve olduğum beni kucaklıyorum. Çocukluğumda
yaşadığım yerleri yeniden ziyaret edip okul toplantılarına katılırken ÖLÜM ANKSİYETESİYLE
eskiden olduğumdan daha fazla etkileniyorum. Belki de orada hâlâ bir
UĞRAŞMAK:
"orada" olduğunu bilmenin, geçmişin tamamen kaybolmadığı, ister-
sem oraları yeniden ziyaret edebileceğim sevincini yaşıyorum. Kunde- TERAPİSTLERE TAVSİYELER
ra'nın dediği gibi ölüm korkusu geçmişin kaybolması fikrinden kay-
naklanıyorsa, o halde geçmişi yeniden yaşamak önemli bir güvence-
dir. Fanilik ertelenir - yalnızca kısa bir süre için olsa bile.8

Ben insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değil.

TERENTIUS

u son bölüm terapistlere yönelik olsa da, isteyen herkesin okuyup


B anlayabilmesi umuduyla mesleki dili kullanmadan yazmaya çalış-
tım. Bu yüzden terapist değilseniz bile okumaya devam edin.
Benim psikoterapiye yaklaşımım ana akım değildir. Çok az terapi
eğitim programı, müfredatında varoluşçu yaklaşımı vurgular (hatta
sözünü eder); sonuç olarak pek çok terapist benim yorumlarımı ve -
klinik örneklerimi garip bulabilir. Yaklaşımımı açıklamak için önce
kafa karışıklığına yol açan "varoluşçu" terimini açmam gerekiyor.

VAROLUŞÇU N E ANLAMA GELİYOR?

Felsefi bilgisi olan pek çok kişi için bu terim bir anlam potpurisi
akla getirir: Kierkegaard'm özgürlük ve seçimi vurgulayan Hıristiyan
varoluşçuluğu; Nietzsche'nin ikonoklastik determinizmi; Heidegger'in
8 P. Roth tarafından alıntılanmış Shop Talk: A Writer and His Colleagues and
Their Work. Boston: Houghton Mifflin, 2002. zamansallık ve sahiciliğe odaklanması; Camus'nün saçmalık hissi; Jean

134 177
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Paul Sartre'm mutlak nedensizlik karşısında sorumluluğa vurgusu. uzaklaştırın, daha önceden var olan bütün kuramları ve inançları pa-
Ancak ben klinik çalışmalarımda "varoluşçu" sözcüğünü yalnızca rantez içine alıp dünyadaki "durumunuzu" düşünün. Zaman içinde
varoluşu ifade etmek için açık bir tarzda kullanıyorum. Varoluşçu dü- kaçınılmaz bir şekilde varoluşun derin katmanlarına ya da din bilimci
şünürler farklı bakış açılarını vurgulasalar da aynı basit varsayımı pay- Paul Tillich'in iyi seçilmiş ifadesini kullanacak olursam nihai kaygılara
laşırlar: kendi varoluşları problem oluşturan tek yaratıklar biz insanlarız- varacaksınız. Benim görüşüme göre dört nihai kaygı terapi uygulama-
dır. Bu yüzden varoluş benim anahtar kavramımdır. "Varoluş terapisi" sıyla yakından ilişkilidir: ölüm, tecrit, hayatın anlamı ve özgürlük.
veya "varoluş odaklı terapi" gibi ifadeler de kullanabilirdim. Bunlar işe Bu dört nihai kaygı 1980 yılında yazdığım Varoluşçu Psikoterapi ad-
yaramaz göründüğü için daha derli toplu olan "varoluşçu psikoterapi" lı kitabımın dayanak noktasını oluşturuyor. Bu kitapta dört nihai kay-
terimini kullanıyorum. gının fenomenolojisini ve terapi üzerindeki etkilerini ayrıntılarıyla an-
Varoluşçu yaklaşım, varolma nedenleri aynı olan pek çok psikote- latıyorum.
rapi yaklaşımından biridir - insan umutsuzluğuna yardım etmek. Va- Sıradan terapi çalışmasında dördü iç içe geçmiş olsa da ölüm kor-
roluşçu psikoterapi görüşü, canımızı sıkan konuların yalnızca biyolo- kusu en belirgin ve rahatsız edici nihai kaygıdır. Ancak terapi ilerle-
jik genetik katmanlarımızdan değil (psikofarmakolojik görüş), yalnızca dikçe hayatın anlamı, tecrit ve özgürlük gibi konular da gün yüzüne
bastırılmış içgüdüsel çabalarımızdan değil (Freudyen görüş), yalnızca çıkar. Farklı bakış açılarına sahip varoluşsal yönelimli terapistler farklı
içselleştirdiğimiz ilgisiz, sevgisiz, nörotik, önemli yetişkinlerden değil bir hiyerarşi ifade edebilirler: örneğin, Cari Jung ve Viktor Frankl te-
(nesne ilişkileri görüşü), yalnızca bozulmuş düşünce biçimlerimizden rapi arayışındaki hastaların oranının, hayatın anlamım kaybettikleri
değil (bilişsel-davranışçı görüş), yalnızca unutulmuş travmatik anıların için arttığını vurgular.
parçalarından değil, yalnızca kişinin kariyerini, önemli diğer kişilerle Üzerine klinik çalışmalarımı inşa ettiğim varoluşçu bakış açısı,
olan ilişkilerini içeren mevcut hayat krizlerinden değil, aynı zamanda akılcılığı kucaklar; doğaüstü inançlardan uzak durur ve genel olarak
-aynı zamanda- varoluşumuzla yüzleşmemizden de kaynaklandığını hayatın ve özel olarak insan hayatının rasgele olaylardan meydana gel-
ileri sürer. diği, varlığımızı sürdürmeyi çok istesek de fani yaratıklar olduğumuz,
O halde varoluşçu terapinin asıl duruşu acımızın, diğer umutsuz- önceden belirlenmiş bir yapı ve kader olmaksızın varoluşa tek başımı-
luk kaynaklarımıza ek olarak aynı zamanda insan koşullarıyla -varo- za fırlatıldığımız, her birimizin nasıl olabildiğince dolu, mutlu, ahlaklı
luşun "getirilen"- kaçınılmaz şekilde yüzleşmemizden de kaynaklan- ve anlamlı bir hayat yaşayabileceğimize karar vermemiz gerektiği gö-
dığını ileri sürer. rüşünü ileri sürer.
Bu "getiriler" nelerdir? Varoluşçu terapi var mıdır? Varoluşçu psikoterapiden tekrar tek-
Bu cevap her birimizin içindedir ve kolayca bulunabilir. Kendinize rar ve rahat bir şekilde söz etsem ve hakkında uzun bir kitap yazmış
biraz zaman ayırıp kendi varoluşunuzu düşünün. Dikkat çelicileri olsam da bunun müstakil bir ekol olduğunu asla düşünmedim. Aslm-

178 179
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

da ben daha çok, pek çok terapötik yaklaşım konusunda bilgisi ve be- İçeriğin anlamı ise çok açık: yalnızca konuşulan konuları ve başlık-
cerisi olan iyi eğitimli terapistlerin, ayrıt zamanda varoluşsal konular ko- ları ifade ediyor. Danışanın ve benim bu kitapta ifade edilen fikirlere
nusunda da duyarlı olacak şekilde eğitilmeleri gerektiğine dair inancımı ve gömülerek geçireceğimiz zamanlar olur; ama genellikle danışan; ilişki,
umudumu yansıtıyorum. aşk, seks, kariyer seçimleri, ebeveynlik problemleri, para gibi diğer

Bu bölümdeki amacım, terapistlerin büyük önem taşıyan varoluş- konularla ilişkili kaygılarını anlatırken varoluşçu içeriğe dair haftalar-

sal konulara karşı duyarlılıklarım artırmak ve onları bu konularla ilgi- ca bir şey konuşulmaz.

lenmeleri için teşvik etmek olsa da, varoluşsal konulara karşı bu du- Başka bir deyişle varoluşçu içerik bazı hastalar için (ama hepsi
yarlılığın genel olumlu bir sonuç için nadiren yeterli olduğuna inanı- için değil) terapinin bazı aşamalarında (ama hepsinde değil) dikkat çe-
yorum: hemen hemen her terapi seyrinde başka yönelimlere dair tera- kici olabilir. Bu olması gerektiği gibidir. Etkin bir terapist içeriğin ba-
pötik becerilerin devreye girmesi gerekir. zı alanlarını zorlamaya asla kalkışmamalıdır: terapi kuram-güdümlü
değil, ilişki-güdümlü olmalıdır.
Seansı içerik için değil, 'ilişki' için incelediğinizde durum çok fark-
TERAPI SAATINDE IÇERIK VE lıdır (mesleki literatürde sık sık 'süreç' olarak geçer). Varoluşsal konu-
SÜRECIN BIRBIRINDEN AYRıLMASı lara karşı hassas olan bir terapist hastasıyla, bu konulara karşı hassasi-
yeti olmayan bir terapiste göre çok daha farklı şekilde ilişki kurar - bu
İnsanın terapideki koşullarını düşünmenin gerekliliği konusunda
her seansta belirgin olan bir farktır.
ders verirken öğrenci terapistlerden biri, "Varoluştaki yerimizle ilgili
Bu kitapta şimdiye kadar varoluşsal içerik konusunda pek çok şey
bu fikirler kulağa doğru gibi geliyor, ama o kadar havada, o kadar so-
söyledim; anlattığım örneklerin çoğu fikirlerin değiştirme gücüne
yut görünüyor ki. Varoluşçu bir terapist terapi saatinde gerçekte ne
odaklanır (örneğin, Epikourosçu ilkeler, dalgalanma, insanın kendini
yapar?" diye sorabilir (ve sormalı da). Ya da bir öğrenci, "Ofisinizdeki
gerçekleştirmesi). Ama genellikle fikirler yeterli değildir: gerçek terapö-
duvarda duran bir sinek olsam, terapi saatleriniz sırasında ne görür-
tik gücü yaratan şey, fikirlerle birlikte ilişkinin sinerjisidir. Bu bölümde
düm?" diye sorabilir.
terapist olarak terapi ilişkisinin anlamlılığını ve etkisini artırmanıza
Önce psikoterapi seanslarını nasıl gözleyip anlayacakları konusun-
yardım edecek çok sayıda öneri sunuyorum. İlişkinin anlamının ve et-
da ipucu vererek karşılık veririm - bütün terapistlerin eğitimlerinin
kisinin artması da hastalarınızın ölüm korkusuyla yüzleşip üstesinden
başında öğrendikleri ve onlarca yıllık çalışma sonrasında bile hâlâ fay-
gelmelerine yardım etme becerinizi güçlendirecektir.
dasını gösteren bir ipucudur bu. İpucu insanı yanıltacak kadar basit-
ilişkinin dokusunun terapötik değişim için önemli olduğu fikri ye-
tir: içerikle süreç arasında ayrım yapın. ("Süreç" terimini terapi ilişkisi-
ni bir şey değildir. Psikoterapi klinisyenleri ve öğretmenler yüzyıldır
nin yapısını ifade etmek için kullanıyorum).
iyileştiren şeyin kuram veya fikirler değil, ilişki olduğunu fark etmiştir.

180 181
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

ilk analistler sağlam terapötik bir işbirliğinin olmasının çok önemli ol- Danışanlarımla çalışmalarımda bağlanmışlığı her şeyin üstünde tu-
duğunu biliyorlardı ve sonuç olarak hasta ve terapist arasındaki ilişki- tarım. Bu amaçla, iyi niyetle hareket etmeye kararlıyım: üniforma ya
yi ayrıntılarıyla incelediler. da kostüm yok; diplomalar, profesyonel dereceler ya da ödüller teşhir
Eğer terapötik ilişkinin psikoterapi için yardımcı olduğu önermesi- etmek yok; sahip olmadığım bilgiyi biliyormuşum gibi yapmak yok;
ni (ve bunu destekleyen ikna edici araştırmaları) kabul edersek, bir varoluşsal ikilemlerin benim için de geçerli olduğunu inkâr etmek
sonraki belirgin soru şu olacaktır: En etkili ilişki türü hangisidir? Psi- yok; sorulara cevap vermeyi reddetmek yok; rolümün arkasına sak-
koterapi araştırmalarında öncü olan Cari Rogers altmış yıl önce terapi- lanmak yok; ve son olarak kendi insanlığımı ve savunmasızlığımı giz-
deki iyileşmenin terapist davranışlarmdaki üçlüyle ilişkili olduğunu lemek yok.
göstermiştir: samimiyet, eksiksiz bir empati ve olumlu koşulsuz saygı.
Bu terapist özellikleri her tür terapi şekli için önemlidir ve bunları Kilerde Havlayan Vahşi Köpekler: Mark
ben de güçlü bir şekilde destekliyorum. Bununla birlikte, ölüm anksi-
Konuya, varoluşsal duyarlılığın terapötik ilişki üzerindeki etkisi-
yetesi veya herhangi bir varoluşsal konuyla çalışırken samimiyet kav-
nin, burada-ve-şimdi ve terapistin kendini açması gibi konuları da içe-
ramının farklı, geniş kapsamlı bir vurgu aldığına, bunun da terapötik
ren bazı yönlerini gösteren bir terapi seansını anlatarak başlayacağım.
ilişkinin doğasında radikal değişiklerle sonuçlandığına inanıyorum.
Bu seans Mark'm terapisinin ikinci yılında gerçekleşti. Üçüncü bölüm-
de anlattığım Mark kırk yaşında bir psikoterapistti ve terapiye ölüm
anksiyetesi ve ablası Janet'in çözümlenmemiş yası yüzünden başlamış-
Ö L Ü M ANKSIYETESIYLE BAŞA ÇıKMADA
tı.
ILIŞKININ G Ü C Ü
Bu seansın birkaç ay öncesinde ölümle ölümle aşırı meşguliyeti ye-
Bakışlarımı hayatın varoluşsal olgularına sabitlediğimde hasta olan ni bir konu ile yer değiştirmişti: hastalarından Ruth'a âşıktı.
danışanlarımla, şifacı olan benim aramda açık bir sınır olmadığını gö- Seansa sıradışı bir şekilde başladım. Mark'a o sabah grup terapisi
rürüm. Sıradan rol tanımları ve karakter teşhisleri terapiyi kolaylaştır- için otuz yaşında bir hastamı ona yönlendirdiğimi söyledim. "Eğer se-
maktan çok engeller. Bu acının panzehirinin sırf bağlanmışlık olduğu- ninle bağlantı kurarsa, lütfen beri ara, sana görüşmemiz hakkında da-
na inandığım için aramıza yapay ve gereksiz engeller koymadan terapi ha fazla bilgi vereyim," dedim.
saatini hastamla birlikte yaşamaya çalışırım. Terapi sürecinde ben has-
Mark'm baş sallaması üzerine devam ettim. "Pekâlâ, bugün nere-
tam için bir uzmanım, ama hatasız bir rehber değilim. Ben bu yolcu-
den başlayalım?"
luğu daha önce yaptım - kendi keşif yolculuğum sırasında ve başka
"Aynı şeyler. Her zamanki gibi buraya gelirken Ruth'u düşünüp
birçoklarına rehberlik ederken.
durdum. Onu aklımdan çıkarmam çok zor. Dün gece bazı lise arka-

180 183
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

daşlarımla yemeğe çıktım ve hepsi o zamanlar yaşadığımız çıkma de- atamadım. Pazar günü kızımı motosikletle La Honda'ya, oradan da
neyimleri hakkındaki deneyimlerini anlattı ve Ruth yine saplantılı bir Santa Cruz'da okyanusa götürdüm - muhteşem bir gündü, ama ölüm
şekilde kafamı meşgul etmeye başladı." düşüncesi beni rahat bırakmadı. 'Bunu daha ne kadar yapabileceksin?'
"Bu saplantıyı tarif edebilir misin? Aklından neler geçtiğini aynen diye sorup durdum kendi kendime. Her şey geçiyor - yaşlanıyorum,
söyle." kızım büyüyor."
"Ah, işte o aptalca, çocuksu, hayalperest duygu. Kendimi salak gibi "Bu ölüm düşünceleri," dedim. "Onları analiz etmeye, incelemeye
hissediyorum - artık bir yetişkinim. Kırk yaşındayım. Psikologum. O devam edelim. Ölüm düşüncesinin boğucu olduğunu biliyorum -
benim hastam ve bunun geleceğinin olmayacağım biliyorum." ama doğruca bu düşüncenin içine bak ve bana söyle, ölmekte olmanın
"O hayalperest duyguyla kal," dedim. "İçine gir. Aklına ne geldiği- en korkutucu yanı neresi?"
ni söyle." "Sanırım ölümün acısı. Annem çok acı çekti - ama hayır, esas ko-
Gözlerini kapadı. "Hafiflik, uçuyormuşum gibi hissediyorum... nu bu değil. Daha çok kızımın bununla nasıl baş edeceğini düşünüyo-
ölen zavallı ablamla ilgili düşünceler yok... ölüm düşünceleri yok... rum. Ben öldüğümde onun nasıl olacağını düşünmek anında gözleri-
birden annemin kucağında oturuyorum ve o bana sarılıyor. Beş ya da min yaşarmasına neden oluyor."
altı yaşında olmalıyım - o kanser olmadan önce." "Mark, ölümle çok fazla - ç o k küçük yaşta, çok defa- karşılaştığına
"Demek bu hayalperest duygu içine çökünce, ölüm yok oluyor ve inanıyorum. Sen küçük bir çocukken annen kanser oldu ve sonraki
onunla birlikte ablanın ölümüyle ilgili bütün düşünceler de gidiyor. on yıl boyunca onun ölümünü seyrettin. Ve bunu babasız yaptın. Ama
Ve bir kez daha kanser olmadan önce annenin sarıldığı küçük çocuk kızının farklı ve sağlıklı bir annesi ve güzel bir Pazar gününde onu
oluyorsun." motosikletle okyanusa götüren ve her şekilde varlığını hissettiren bir
"Şey, evet, daha önce hiç böyle düşünmemiştim." babası var. Bence kendi deneyimini kızma yüklüyorsun - yani kendi

"Mark, acaba bu hayalperest duygunun verdiği mutluluk, birleş- korkularını ve kendi zihin yapını ona yansıtıyorsun."

meyle, yalnız 'ben'in 'biz'de çözülmesi hissiyle ilişkili olabilir mi diye Mark başıyla onayladı. Bir süre sessiz kalıp bana döndü. "Sana bir

düşünüyorum. Ve bana öyle görünüyor ki buradaki diğer önemli şey sorayım, sen bununla nasıl baş ediyorsun? Ölüm korkusu seni et-
oyuncu cinsellik - o kadar hayati bir güç ki en azından geçici olarak kilemiyor mu?"
ölümü zihninden uzaklaştırıyor. Bu yüzden senin Ruth'a olan aşkının "Sabah üçte ölümle ilgili anksiyete nöbetleri yaşıyorum, ama artık
ölüm anksiyetenle iki kuvvetli biçimde çarpıştığını düşünüyorum. Bu bu çok daha az oluyor. Yaşlandıkça ölüme bakmak bazı olumlu şeyler
aşka bu kadar sıkı bir şekilde sarılmana şaşmamak gerek." sağlıyor. Daha hassas, daha canlı hissediyorum. Ölüm her anı daha

"Seksin ölümü 'geçici' olarak aklımdan çıkardığını söylerken haklı- fazla yaşamamı sağlıyor - sırf farkında olmanın, hayatta olmanın zev-
sın. Oldukça iyi bir hafta geçirdim, ama ölüm düşüncelerini kafamdan kini değerlendiriyor ve takdir ediyorum."

180 185
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

"Peki, ya çocukların? Senin ölümüne verecekleri tepki için endişe- yüzünden beni terapist olarak nasıl değerlendiriyorsun?"
lenmiyor musun?" "Seni anlıyorum Mark. Ben de hastalarım tarafından cinsel açıdan
"Bu konuda fazla endişelenmiyorum. Ebeveynlerin işinin çocukla- uyarılıyorum ve tanıdığım bütün diğer terapistler de öyle. Senin ifa-
rının özerk olmalarına, onlardan uzaklaşmalarına ve iş sahibi olmala- denle sınırı geçip kendini kaybettiğine kuşku yok, ama cinselliğin
rına yardım etmek olduğunu düşünüyorum. Çocuklarım bu konuda mantığı yenen bir yanı var. Senin karakter sağlamlığının hastana karşı
iyiler - yas tutacaklar, ama hayatlarına devam edeceklerdir. Tıpkı se- cinsel arzuna yenik düşmemeni sağlayacağını biliyorum. Ve belki de
nin kızının yapacağı gibi." birlikte çalışmamız garip bir şekilde duygularında bu kadar ileri git-
"Haklısın. Akılcı düşününce kızımın iyi olacağını biliyorum. Aslın- men konusunda rol oynadı. Yani belki de her hafta benim güvenlik
da son zamanlarda ölümle yüzleşme konusunda ona model olabilece- ağı gibi burada olacağımı bildiğin için seni tutan bağları attın.
ğimi düşünüyorum." "Peki, beni yetersiz olarak değerlendirmiyor musun?"
"Ne harika bir fikir bu Mark. Kızma vereceğin ne harika bir arma- "Bugün sana hasta yönlendirmeme ne diyorsun?"
ğan." "Ya, evet - önce bunu sindirmeliyim. Bunun çok güçlü bir mesaj
Kısa bir duraklamadan sonra devam ettim, "Burada-ve-şimdi ile il- olduğunu biliyorum - bunu yapman sonucunda kendimi o kadar
gili, bugünkü sen ve ben konusunda sana bir şey sorayım. Bu seans onaylanmış hissettim ki bunu ifade edecek sözcük bulamıyorum.
farklı - bana diğer seanslardan çok daha fazla soru sordun. Ve ben de "Yine de," diye devam etti Mark, "içimdeki küçük bir ses benim
cevap vermeye çalıştım. Bu konuda kendini nasıl hissediyorsun?" bir pislik olduğumu düşündüğünü söylüyor."
"iyi. Çok iyi. Kendini benimle böyle paylaştığın zaman kendi tera- "Hayır, düşünmüyorum. Bu düşünceyi silme zamanı geldi. Bugün-
pi uygulamalarımda da daha açık olmam gerektiğini fark ediyorum." kü süremiz doldu, ama sana söylemek istediğim başka bir şey var: bu
"Bugünkü seansımız konusunda sana sormak istediğim başka bir yolculuğun, Ruth'la bu deneyimin o kadar da kötü değil. Olanlardan
şey daha var. Seansın hemen başında söylediğin bir şey. 'Her zamanki ders çıkarıp büyüyeceğine gerçekten inanıyorum. Nietzsche'nin sözle-
gibi' beni görmeye gelirken yolda Ruth'u düşündüğünü söyledin. Bun- rini sana uyarlamak istiyorum: 'Bilge olmak için kilerinde havlayan
dan ne çıkarıyorsun? Neden beni görmeye gelirken?" vahşi köpekleri dinlemeyi öğrenmelisin.' "
Mark sessiz kalıp başını iki yana salladı. işte bu söz hedefi tam on ikiden vurdu - Mark bu sözleri kendi
"Burada karşılaşmak zorunda kalacağını tahmin ettiğin zor işten kendine fısıldadı. Ofisimden gözlerinde yaşlarla ayrıldı.
rahatlamak için olabilir mi?" diye sorarak atıldım. Bu seans bağlanma konularıyla birlikte çok sayıda diğer varoluşçu
"Hayır, değil. Ne olduğunu söyleyeyim." Mark cesaretini topluyor- temayı da gösteriyor: aşk saadeti, ölüm ve cinsellik, ölüm korkusunun
muş gibi durakladı. "Ruth'u düşünmek beni başka bir sorudan uzak- incelenmesi, terapötik edim ve terapötik sözler, terapide burada-ve-
laştırıyor. Soru şu: benim hakkımda ne düşünüyorsun, şu Ruth olayı şimdi'nin kullanımı, Terentius'un düsturu ve terapistin kendini açması.

180 187
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

A Ş K MUTLULUĞU Mark'm seansın başında tarif ettiği mekanizma - ÖLÜM KORKUSUNU AZALTMAK Mark'ın ölüm korkusuna seslenmek
'hayalperest' duygusu ve Ruth'a olan tutkusundan yayılan sınırsız se- için ona -daha önceki diğer örneklerde olduğu gibi- ölmek konusun-
vinçle birlikte, kanseri başlamadan önce sağlıklı zamanlarında annesi- da en çok neden korktuğunu sordum. Mark'ın cevabı, "Gerçekleştire-
nin kucağında sallanırken hissettiğine benzer mutluluğa dair anılar- mediğim onca şey," "Hikâyelerin sonunu görmek istiyorum," "Daha
aşk tutkularında sıklıkla görülür. Tutkulu bir aşığın zihninde diğer fazla ben olmayacak" gibi diğer cevaplardan farklıydı. O, yokluğunda
endişeler sahneyi terk eder: bütün dikkatini sevgili -onun her sözcü- hayatla başa çıkamayacak olan kızı için endişeleniyordu. Bu korkusu-
ğü, her tavrı, hatta zaafları- alır. Bu yüzden Mark annesinin kucağın- na, bunun mantıksızlığını ve kendi korkularını (her zaman mevcut
da kıvrıldığında artık yalnız bir "ben" değildi. "Yalnız 'ben', 'biz'de çö- sevgi dolu annesi ve babası olan) kızma yansıttığını görmesine yar-
zünür" şeklindeki yorumum, saplantılarının acısını nasıl azalttığını dımcı olarak ilgilendim. Kızma bir armağan verme fikrini sonuna ka-
ortaya çıkardı. Bu sözün orijinali bana mı ait, yoksa daha önce bir yer- dar destekledim - insanın ölümle nasıl sükûnetle yüzleşeceği konu-
de okuduğum bir şey mi hatırlamıyorum, ama aşkla büyülenmiş pek sunda kızma model olacaktı. (Beşinci bölümde birkaç ölümcül hasta-
çok hastamda işe yaradığını gördüm. nın aynı kararı verdiği bir grubu anlattım.)

CINSELLIK VE ÖLÜM Cinsellik ve ölüm konusunda, Mark'm varoluş- TERAPÖTİK EDİM VE TERAPÖTİK SÖZCÜK Mark'la terapiye, terapi grubu-
sal anksiyetesini aşk-birleşmesi hafifletmedi kalmadı, ölüm anksiyete- na bir hasta yönlendirdiğimi söyleyerek başladım. Neredeyse bütün -
sini azaltan başka bir merhem de -cinselliğin gücü- devreye girdi. Ha- psikoterapi öğretmenleri böyle ikili ilişkiler - yani psikoterapi hasta-
yati güç olan seks, sıklıkla ölüm düşüncelerine karşı çıkar. Bu meka- sıyla ikinci bir ilişki kurulmasını çok eleştirir. Mark'a bir hasta gön-
nizmanın örnekleriyle pek çok kez karşılaştım: ciddi bir kalp krizi ge- dermenin potansiyel tehlikeleri vardı: örneğin, beni memnun etme
çiren ve kendisini acile götüren ambulansta cinsel açıdan fazlasıyla hevesi gerçekten o hastanın yanında olmasını güçleştirebilirdi; ilişkide
uyarıldığı için ambulans görevlisinin göğsüne dokunmaya çalışan biri; üç kişinin var olması söz konusu olabilirdi - Mark, hasta ve Mark'm
kocasının cenazesine giderken güçlü cinsel arzular yaşayan bir dul; sözlerini ve duygularını etkileyen hayaletim.
ölümden korkan, cinsel açıdan karakteristik olmayan şekilde uyarılan, İkili ilişkiler gerçekten de genellikle terapi sürecinin yararına de-
huzurevinde kadınlarla çok sayıda cinsel ilişki yaşayan ve çok fazla ğildir, fakat bu örnekte riski küçük, potansiyel kazancı büyük gör-
huzursuzluk yarattığı için müdür tarafından psikiyatrik danışma al- düm. Mark hastam olmadan önce onun grup terapisine gözetmenlik
ması gerektiği söylenen dul bir adam. ikiz kardeşi felç olarak ölen baş- yapmıştım ve onu yeterli bir grup terapisti olarak değerlendirmiştim.
ka bir kadın vibratörle üst üste şiddetli orgazmlar yaşadığı için kendi- Üstelik benimle terapiye başlamadan önceki yıllarda kendisine gönde-
sinin de felç olmasından korkuyordu. Kızlarının cesedinin yanında rilen hastalarla harika işler çıkarmıştı.
vibratör bulmasından korktuğu için onu hemen attı. Seansın sonunda kendisini küçümseyen düşüncelerini dile getirin-

188 189
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

ce ve benim de onun hakkında olumsuz düşündüğüm konusunda ıs- Bu yüzden seansın sonunda Mark, uzun süre bastırdığı bir soru-
rar edince son derece güçlü bir karşılık verdim Ona az önce bir hasta y u - "Ruth'la olanlar konusunda beni bir terapist olarak nasıl değer-
gönderdiğimi hatırlattım. Bu edim benim söyleyebileceğim her türlü ra- lendiriyorsun?"- sormak için cesaretini toplayınca onu anlayabildiğimi
hatlatma sözünden daha destekleyiciydi. Terapötik edim terapötik söylemeyi seçtim, çünkü zaman zaman ben de hastalarıma karşı cinsel
sözcükten çok daha önemlidir. 1 açıdan uyarılıyorum. Bunun tanıdığım her terapist için doğru olduğu-
nu da ekledim.
TERAPIDE BURADA-VE-ŞİMDİ'NİN KULLANIMI Seans sırasında Burada-
Mark rahatsızlık verici bir soru sordu, fakat bu soruyla karşı karşı-
ve-Şimdi'ye geçtiğim iki örneği hatırlayın. Mark ofisime gelirken yolda
ya kaldığımda Terentİus'un düsturunu izleyip kendime dair benzer
"her zamanki gibi" hastası Ruth'la ilgili hayaller kurduğunu söylemişti.
bir şey hatırlayıp hatırlamadığımı görmek için zihnimi yokladım ve
Belli ki bu yorumun bizim ilişkimiz için bir anlamı vardı. Bunu bir ke-
sonra bunu paylaştım. Bir hastanın deneyimi ne kadar zalimce, acıma-
nara saklayıp seansın daha ileriki zamanlarında neden beni görmeye
sız, yasak veya yabancı olursa olsun, kendi karanlığınıza girmeye is-
gelirken Ruth'u saplantılı bir şekilde düşünmeyi alışkanlık haline ge-
tekli olursanız kendi içinizde hastanıza karşı biraz yakınlık bulabilirsi-
tirdiğini sordum.
niz.
Sonra Mark benim ölüm anksiyetemle ve çocuklarımla ilgili birkaç
işe yeni başlayan terapistler Terentİus'un önermesini gerçek empa-
soru sordu ve ben her soruya cevap verdim, ama bana soru sorması ve
tinin gelişimini güçlendiren benzeri içsel deneyimler bulmalarına yar-
benim cevaplarım hakkındaki duygularıyla ilgili de soru sormaya özen
dım eden bir düstur olarak kabul edebilirler. Bu özdeyiş özellikle
gösterdim. Terapi her zaman etkileşim ve etkileşim hakkında düşünmenin
ölüm anksiyetesi olan hastalarla çalışmada çok uygundur. Böyle hasta-
birbirini takip ettiği bir sıra izler. (Bu bölümde daha sonra burada-ve-
ların gerçekten yanında olacaksanız kendinizi ölüm anksiyetesine kar-
şimdi konusunu anlatırken bu konuda daha fazla şey söyleyeceğim.)
şı açmalısınız. Bu konu hakkında çok kolay bir işmiş gibi konuşmak
Son olarak, Mark'la yaptığım seans, fikirler ve ilişkiler konusunda bir
istemiyorum: hiç kolay değildir ve terapistleri bu tip bir çalışmaya ha-
sinerji olduğunu gösteriyor: bu seansta çoğu seansta olduğu gibi iki
etmen de etkindi. zırlayan bir eğitim programı yoktur.

TAKİP Sonraki on yıl boyunca tekrarlayan ölüm anksiyetesi yüzün-


TERENTİUS'UN DÜSTURU VE TERAPİST'İN KENDİNİ AÇMASI İkinci yüzyıl
den Mark'ı iki kez kısa terapiye aldım. Birinde yakın bir arkadaşı öl-
Romalı oyun yazarı Terentius terapistin içsel çalışmasında etkili olan
müştü, diğerinde de beyin tümörü için ameliyat olması gerekiyordu.
bir özdeyiş sunuyor: Ben insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı
Her seferinde birkaç seansta toparlandı. Sonunda kemoterapiye giden
değil.
ve ölüm anksiyetesi yaşayan bazı hastaları görecek kadar güçlü hale
geldi.
1 I. Yalom, Bağışlanan Terapi, 2002.

180 191
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Zamanlama ve Uyanma Deneyimi: Patrick onu yere indirebilir, hatta Havayolu Taşıma Pilotu belgesine, bu yüz-
den de işine mal olabilirdi. Bütün bu engeller yüzünden Patrick seans-
Şimdiye kadar pedagojik nedenlerle fikirleri ve ilişkileri ayrı ayrı
larımızda mesafeli duruyordu. Ona ulaşamıyordum. Seanslarımızı sa-
anlattım, ama şimdi hepsini bir araya getirmenin zamanı geldi.Önce
bırsızlıkla beklemediğini, görüşmelerimizin arasında terapiyi düşün-
temel bir önerme: fikirler yalnızca terapötik işbirliği sağlandıysa etkili
mediğini biliyordum.
olur. Uçak pilotu Patrick'le yaptığım çalışma, sağlam terapötik işbirliği
yokken fikirleri empoze etmeye çalıştığım bir zamanlama hatasını gös- Bana gelince, Patrick için endişelensem de aramızdaki mesafeyi ka-

teriyor. patamıyordum. Onu gördüğüme nadiren memnun oluyor, kendimi


uzak, beceriksiz ve engellenmiş hissediyordum.
Uluslararası yolculukları randevulaşmayı zorlaştırsa da elli beş ya-
Bir gün terapinin üçüncü ayında Patrick'de ciddi bir karın ağrısı
şındaki Patrick'i iki yıllık süre boyunca aralıklı danışmalar için gör-
oldu, acile gidince doktor karnını eliyle muayene ederken bir kitle
düm. Uçuş ofisinde altı aylık özel bir göreve getirilince, yerde geçire-
hissetti ve yüzünde büyük bir ciddiyetle tomografi istedi. Patrick to-
ceği bu süreyi haftada bir buluşmak üzere kullanmaya karar verdik.
mografi için beklediği dört saat içinde kanser olma olasılığı yüzünden
Çoğu uçak pilotu gibi Patrick de havayolu endüstrisindeki son ka-
dehşete kapılıp ölümünü düşündü ve hayatını değiştiren birkaç karar
rışıklıklar yüzünden sarsılmıştı. Havayolu maaşını yarıya indirmiş,
verdi. Sonunda ameliyatla alınan tümörün iyi huylu olduğunu öğren-
otuz yıldır biriktirdiği emeklilik parasından mahrum etmişti. Üstelik
di.
onu o kadar çok uçuşa gönderiyordu ki jet lag ve günlük ritmdeki bo-
zulmalar yüzünden ciddi uyku bozuklukları yaşıyor, işle ilgili aralıksız Yine de ölümü düşündüğü o dört saat Patrick'i olağanüstü şekilde

ve tedavi edilemez kulak çınlamasını daha da kötü hale getiriyordu. etkiledi. Sonraki seansımızda değişime her zamankinden daha fazla

Havayolu şirketi bu problemlerin sorumluluğunu üstlenmediği gibi, açıktı. Örneğin, hayatında yerine getiremediği bir sürü potansiyele

Patrick'e göre, pilotlarını daha da fazla çalışmaya zorluyordu. rağmen ölümle karşı karşıya olduğu düşüncesiyle uğradığı şoktan söz
etti. Artık -gerçekten- işinin ona fiziksel olarak zarar verdiğini bili-
Terapideki hedefleri mi neydi? Patrick uçmayı hâlâ sevse de sağlı-
yordu. Bu yüzden yıllardır kendisi için çok şey ifade eden işinden
ğının yeni bir iş bulmasını gerektirdiğini biliyordu. Dahası son üç yıl-
uzaklaşmaya karar verdi. Geri çekilebileceği bir pozisyonu olduğu için
dır kız arkadaşı Marie'yle yaşadığı cansız ilişki yüzünden mutsuzdu.
kendini talihli sayıyordu - ağabeyinin işinde çalışması için yapılmış
Ya ilişkisini iyileştirmek ya da bitirmek ve evden ayrılmak istiyordu.
bir davet vardı.
Terapi yavaş ilerliyordu. Başarısız bir şekilde güçlü bir terapötik
Patrick ayrıca yıllar önce babasıyla arasındaki aptalca bir tartışma-
işbirliği kurmaya çalışıyordum, ama Patrick bir havayolu pilotuydu,
dan kaynaklanan ve büyüyerek bütün ailesiyle olan ilişkisini etkileyen
kendi gösterisini yürütmeye alışıktı ve üstün askeri geçmişi yüzünden
problemi de gidermeye karar verdi. Ayrıca tomografi için uzun süre
zayıf taraflarını açığa çıkarma konusunda dikkatliydi. Üstelik dikkatli
beklemesi Maria'yla olan ilişkisini değiştirme kararlılığını da artırmış-
olmak için nedenleri vardı, çünkü herhangi bir ruh hastalığı tanısı

180 193
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

ti. Ya onunla daha sevgi dolu ve samimi bir ilişki kurmak için gerçek ettim. Bu yüzden, buraya dikkat edin, güvensiz, hatta rekabete dayalı
bir çaba harcayacak ya da ondan ayrılıp daha iyi geçinebileceği bir eş bir terapist-hasta ilişkisinde en iyi niyetli, hatta en iyi bilgilendiren te-
bulacaktı. rapötik çabalar başarısız olabilir, çünkü hasta gözlemlerinizle yenildi-
Sonraki birkaç hafta içinde terapi yeni bir güç kazandı. Patrick ğini hissedebilir ve sonunda sizi yenmenin bir yolunu bulur.
kendisine ve hatta bana karşı biraz daha açıktı. Kararlarından birkaçı-
nı uyguladı: babası ve bütün ailesiyle bağlarım güçlendirdi, on yıldır
ilk kez ailenin şükran yemeğine katıldı. Uçmayı bıraktı ve maaşmdaki BURADA-VE-ŞIMDI'DE ÇALıŞMAK
yeni bir düşüşe rağmen ağabeyinin bayiliklerinden birinde müdür ol-
Sık sorulan bir soru: bir insanın yakın arkadaşları varsa terapiste
du. Ama Maria'yla zayıflayan ilişkisiyle ilgilenme konusunu erteledi.
ihtiyacı var mıdır? Yakın arkadaşlar iyi bir hayat için esastır. Dahası
Derken birkaç hafta sonra gerilemeye başladı ve benimle ilişkisi eski
bir insanın etrafı iyi arkadaşlarla çevriliyse ya da (daha önemlisi) sevgi
istikrarsız yapısına geri döndü.
dolu ilişkiler kurma becerisine sahipse, kişi nadiren terapi görme ihti-
Yeni işine başlamak için başka bir şehre taşınmasından önce geriye
yacı duyar. Öyleyse iyi bir arkadaş ve terapist arasındaki fark nedir?
kalan üç seansımızda terapiyi hızlandırıp onu ölümle yüzleştiği za-
İyi arkadaşlar (ya da kuaförünüz, masözünüz veya antrenörünüz) des-
manki zihin durumuna geri döndürmeye çalıştım. Bu amaçla acil son-
tekleyici ve empatik olabilir. İyi dostlar ihtiyaç duyulduğunda güveni-
rasında yaptığımız ve onun çok açık ve kararlı davrandığı seansta tut-
len sevgi dolu ve ilgili sırdaşlar olabilir. Ama hâlâ arada büyük bir fark
tuğum geniş kapsamlı notları ona e-postayla gönderdim.
vardır: yalnızca terapistler sizinle burada-ve-şimdi'de buluşabilir.
Bu tekniği daha önce uyguladığımda iyi sonuçlar almış, hastaların
Burada-ve-şimdi etkileşimleri (yani, diğer kişinin o anki davranış-
önceki zihinsel durumlarına yeniden girmelerini sağlamıştım. Ayrıca
larıyla ilgili yorumda bulunma) sosyal hayatta nadiren görülür. Görül-
onlarca yıldır grup terapi hastalarıma oturumların yazılı özetlerini
düğü haller ya çok yakın bir ilişkiye ya da yaklaşmakta olan bir çatış-
gönderirim.2 Ama şaşkınlıkla gördüm ki bu yaklaşımım tamamen geri
maya işaret eder (örneğin, "Bana bakışlarından hoşlanmıyorum") ve-
tepmişti. Patrick e-postama öfkeyle karşılık verdi: amacımı cezalandı-
yahut da ebeveyn-çocuk etkileşimine ("Seninle konuştuğumda gözünü
rıcı olarak yorumlamış ve hareketimde yalnızca eleştiri görmüştü. Ma-
devirmeyi kes").
ria'yla ilişkisinde hiçbir değişiklik yapmadığı için kendisini azarladığı-
Terapi saatinde burada-ve-şimdi, terapist ve hasta arasında o anda
ma inanıyordu. Geriye dönüp baktığımda Patrick'le yeterince güçlü
neler olduğuyla ilgili odak noktasıdır. Hastanın tarihsel geçmişine
bir terapötik işbirliği kurma konusunda hiç başarılı olamadığımı fark
(orada-ve-o zaman) ya da hastanın dışarıdaki mevcut hayatına (orada-
ve-şimdi) odaklanmaz.
2 Bu tekniği Grup Psikoterapisinin Teorisi ve Pratiğinde ayrıntılı olarak irdeli- Peki, burada-ve-şimdi neden önemlidir? Psikoterapi eğitiminin te-
yorum, Kabalcı Yayınevi, 2005. mel öğretisi, terapi ortamının sosyal mikrokozmos olduğudur; yani

180 195
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

hastalar dışarıda sergiledikleri davranışı eninde sonunda terapi orta- şın), siz ve hastanız yakın ve güven verici bir ilişkiye birbirinize o ka-
mında da sergilerler. Çekingen veya ukala veya korkak veya baştan çı- dar kenetlenirsiniz.
karıcı veya talepkâr biri er ya da geç terapi saatinde terapistine karşı iyi bir terapinin belirgin bir ahengi vardır. Hastalar önceden inkâr
da aynı davranışı sergileyecektir. Terapist bu noktada hastanın terapi ettikleri ya da bastırdıkları duygularını açığa çıkarırlar. Terapistler bu
ilişkisinde ortaya çıkan bazı problemli konuların yaratılmasında hasta- karanlık veya yumuşak duyguları anlar ve kabul eder. Bu kabulle des-
nın rolüne odaklanabilir. teklenen hastalar kendilerini güvende, onaylanmış hisseder ve hatta
Bu, hastanın hayatındaki açmazların sorumluluğunu almasına yar- daha büyük riskler alırlar. Yakınlık, yani burada-ve-şimdi'nin yarattığı
dım etmede ilk adımdır. Sonunda hasta temel bir çıkarımda bulunur: bağlanmışlık, hastaları terapi sürecine bağlı tutar. Hastanın geriye dö-
hayatınızda yanlış giden şeylerden siz sorumluysanız o halde onu yal- nüp bakabileceği ve sosyal dünyasını yeniden yaratmaya çalışabileceği
nızca siz değiştirebilirsiniz. içsel bir atıf noktası sağlar.
Ayrıca -ve bu çok önemli- burada-ve-şimdi'de terapistin topladığı Kuşkusuz kişinin terapistiyle iyi bir ilişki kurması terapinin nihai
bilgiler son derece doğrudur. Hastalar başkalarıyla ilişkilerini -sevgili, hedefi değildir. Hasta ve terapist kalıcı gerçek bir dostluk neredeyse
arkadaş, patron, öğretmen, ebeveyn- sık sık anlatsalar da siz terapist hiç kurmazlar. Ama hastanın terapistle olan yakın ilişkisi hastanın dı-
olarak diğerleri (ve hastanızla olan etkileşimleri) hakkındaki her şeyi şarıdaki sosyal ilişkileri için bir prova görevi görür.
hastalarınızın gözüyle görürsünüz. Dışarıdaki hikâyelere dair anlatı- Terapistlerin her seansı unutulmaz yapmak için çabalamaları ge-
lanlar dolaylı verilerdir ve genellikle çarpıtılmış ve güvenilmezdir. rektiği konusunda Frieda Fromm-Reichman'a katılıyorum. Böyle bir
Kaç kez bir hastanın başka bir kişiyi -örneğin eşini- anlatmasını seans yaratmanın anahtarı burada-ve-şimdi'nin gücünü kullanmaktır.
dinlemişimdir ve birkaç seans sonra bu eşle tanıştığımda hayrete düş- Burada-ve-şimdi'de çalışmayı başka bir yerde uzun uzun anlatsam
müşümdür. Bu sevimli, hayat dolu kişi bunca aydır dinlediğim o sinir da,3 burada birkaç önemli adımdan söz edeceğim. Bu örneklerin bazı-
bozucu, cansız, ilgisiz kişi midir? Bir terapist bir hastayı, en iyi terapi ları ölüm anksiyetesine odaklanmasa da terapistlerin, ölüm korkusu
ilişkisini gözleyerek tanır. Bu sizin en güvenilir verinizdir: hastayı olanlar dâhil gördükleri bütün hastalarıyla bağlarını güçlendirmeleri-
doğrudan yaşarsınız, sizinle ve dolayısıyla başkalarıyla nasıl ilişki kur- ne izin vererek onlara yararlı olacaktır.
duğuna dair doğrudan gözlem yaparsınız.
Burada-ve-şimdi'nin terapi sırasında uygun kullanımı güvenli bir Burada-ve-Şimdi Duyarlılığı Geliştirmek
laboratuar ortamı sağlar. Burası hastaların risk alabildiği, en karanlık
Mark'la yaptığım seansta burada-ve-şimdi'ye odaklanmak sorun
ve en parlak yönlerini sergilediği, geribildirim verip aldığı ve - e n
önemlisi- kişisel değişim yaşadığı güvenli bir arenadır. Burada-ve-
şimdi'ye ne kadar odaklanırsanız (ve bunu her seansta'yapmaya çalı- J I. Yalom, Bağışlanan Terapi, 2002.

180 197
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

değildi. Öncelikle Ruth'u beni görmeye gelirken düşünmesiyle ilgili ŞIKÂYET ETMEYEN KADIN: ELLEN Ellen kendini hasta hissettiği için
yorumunu sorguladım, daha sonra da seanstaki davranış değişikliği neredeyse seansı iptal etmek için ofisimi arayacak olduğunu söyleye-
(bana kişisel sorular sorması) üzerine düşündüm. Ama bir terapistin rek seansa başladı.
genellikle daha gizli geçişleri araması gerekir. "Kendini ne kadar kötü hissediyorsun?" diye sordum.
Yıllarca süren uygulamalarımdan sonra terapi ortamımdaki çeşitli Omuz silkti. "Şimdi iyiyim."
davranışlar için normlar geliştirdim ve bu normlardan sapmalara karşı "Anlat bana," dedim. "Evde hasta olduğunda ne oluyor?"
tetikte dururum. Park etmek gibi görünüşte önemsiz ve ilişkisiz bir "Kocam fazla ilgilenmez. Genellikle hasta olduğumu fark etmez bi-
konuyu düşünün. Son on beş yıldır ofisim evimin birkaç yüz metre le."
önündeki bir kulübede bulunuyor. Caddeye dar bir araba yolundan "Sen ne yaparsın? Kocanın bilmesini nasıl sağlarsın?"
çıkılıyor. Evimle ofisim arasında bol bol park yeri olmasına rağmen
"Hiçbir zaman şikâyet eden biri olmadım. Ama hasta olduğumda
ara sıra bir hastanın caddede uzak bir yere park etmeyi alışkanlık hali-
benim için bir şey yapsa fena olmazdı."
ne getirdiğini fark ederim.
"Demek seninle ilgilenmesini istiyorsun, ama bunu sen istemeden
Bir ara bu seçimi sorgulamak işe yarar. Bir hasta arabasının evimin
veya ihtiyacın olduğunu göstermeden yapmasını istiyorsun?"
yakınma park edildiğini kimsenin görmesini istemediğini, çünkü biri-
Başıyla onayladı.
sinin, belki evime ziyarete gelen birinin arabasını görüp onun psiki-
Bu noktada pek çok seçeneğim vardı. Örneğin, kocasının ona ba-
yatra gittiğini anlamasından korktuğunu söylemişti. Bir başkası mah-
kım vermemesini inceleyebilir ya da hastalık geçmişine bakabilirdim.
remiyetime saygısızlık etmek istemediğini söyledi. Bir diğeri pahalı
Ama bunun yerine burada-ve-şimdi'ye geçmeyi tercih ettim.
Masserati'sini görmemden utandığım söyledi. Bu nedenlerin her biri
"Peki, söyle bana Ellen, bu durum burada, benimleyken nasıl olu-
terapötik ilişkiyle açıkça alâkalıydı.
yor? Benim resmen seninle ilgileniyor olmam gerekse de sen fazla şi-
kâyet etmiyorsun,"
Dış Materyalden İç Materyale Dönmek "Hastalığım yüzünden bugün neredeyse seansı iptal edeceğimi söy-

Deneyimli terapistler, ortaya getirilen her konunun burada-ve- ledim ya."

şimdi karşılığına karşı tetikte durur. Terapist hastanın dışarıdaki ha- "Ama nasıl olduğunu sorduğumda başka yorumda bulunmadan
yatından veya uzak geçmişinden burada-ve-şimdi'ye yönelerek hasta- omuz silktin. Acaba gerçekten şikâyet etsen ve benden ne istediğini
nın bağlılık düzeyini ve çalışmanın etkinliğini artırır. Ölüm panikleri söylesen durum nasıl olurdu."
yüzünden bir yıldır gördüğüm kırk yaşındaki Ellen'le yaptığım bir se- "Bu dilenmek gibi olurdu," dedi hemen.
ans bu yönelme stratejisini gösteriyor. "Dilenmek mi? Ama seninle ilgilenmem için bana para ödüyorsun?

180 1 9 8
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Bu dilenme konusunu biraz daha anlat. 'Dilenme' sözcüğü sende neler Ellen bana rüyasını anlatabildikten sonra terapide yeni, yapıcı bir
uyandırıyor?" aşamaya girdik. O, bu aşamada erkeklere karşı korku ve güvensizlik
"Dört kardeşim vardı ve evin en başta gelen kuralı şikâyet etme- duygularını, bana yakınlaşma korkusunu anlamaya çalıştı.
mekti. Üvey babamın sesi hâlâ kulağımdadır: 'Büyü artık, hayatın bo- Bu örnek burada-ve-şimdi yönlendirmesinin önemli bir ilkesini
yunca sızlanamazsm.' Bu sözü ondan kaç kez duyduğumu anlatamam. gösteriyor: bir hasta hayatıyla ilgili bir konuyu gündeme getirdiğinde
Annem de onu desteklerdi; yeniden evlenebildiği için şanslı olduğunu o konunun burada-ve-şimdi karşılığını, bu konuyu terapi ilişkisine ta-
ve kocasını kızdırmamızı istemediğini söylerdi. Biz istenmeyen bavul- şımanın bir yolunu bulmaya çalışın. Ellen hastalık ve kocasının ilgisiz-
lardık. Üvey babam çok acımasız ve sertti. Yapmak istediğim son şey liği konusunu açtığında ben hemen onunla terapide ilgi konusuna
onun dikkatini çekmekti." odaklandım.

"O halde, bu ofise yardım istemek için geliyorsun, ama şikâyetleri-


ni bastırıyorsun. Aklıma birkaç ay önce boynunda bir problem olduğu Burada-ve-Şimdi'yi Sık Sık Kontrol Edin
için boyunluk taktığın, ama bu konuda konuşmak istemediğin geldi.
Her seansta en az bir kere burada-ve-şimdi'yi kontrol etmeye dik-
Acı çekip çekmediğin konusunda kafamın karıştığını hatırlıyorum.
kat ederim. Bazen yalnızca, "Seansın sonuna yaklaştık ve şimdi biraz
Hiç şikâyet etmiyorsun. Ama söyle bana, şikâyet edecek olsan ben ne
da ikimizin bugün nasıl olduğuna odaklanmak istiyorum. Aramızdaki
der ya da ne hissederdim?"
mesafe nasıl?" ya da "Bugün aramızda ne kadar mesafe var?" diye sora-
Ellen çiçek desenli eteğini düzeltti -her zaman kusursuz giyinir,
rım. Bazen bundan hiçbir şey çıkmaz. Ama öyle bile olsa davet yapıl-
tertemiz olurdu- ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı, "İki ya da
mış olur ve aramızda geçen her şeyi incelediğimize dair normları koy-
üç hafta önce bir rüya gördüm, ama size anlatmadım. Sizin banyonuz-
muş oluruz.
daydım ve âdet görüyordum. Kanı durduramıyordum. Kendimi te-
Ama sıklıkla bu sorudan bir şeyler çıkar, özellikle de ben bazı göz-
mizleyemiyordum. Kan çoraplarıma akmış ayakkabılarıma sızıyordu.
lemlerimi eklediysem: örneğin, "Görüyorum ki geçen hafta konuştu-
Siz yanda ofisteydiniz, ama bana ne olduğunu sormuyordunuz. Sonra
ğumuz konuların etrafında dönüyoruz. Sen de böyle mi hissediyor-
içeriden gelen sesleri duydum. Belki bir sonraki hastanız, arkadaşınız
sun?" Ya da "Son birkaç haftadır ölüm anksiyetenden söz açmadığını
ya da karmızdı."
fark ettim. Sence neden? Bana fazla geleceğini düşündüğünden olabilir
Rüya, eninde sonunda terapiye sızacak olan utanç verici, kirli, gizli
mi?" Ya da "Seansın başında çok yakm olduğumuzu hissediyordum,
J^ıSirrilârıyla ilgili endişelerini tasvir ediyordu. Ama o beni kayıtsız gö-
ama son yirmi dakikadır uzaklaştık. Buna sen de katılıyor musun? Se-
rüyordu: : Önâ neyin ters gittiğini sormamıştım, başka bir hastayla ya
nin gözlemin de böyle mi?"
arkadaşla meşguldüm ve ona yardım edemiyor ya da bunu istemi-
Günümüzde psikoterapi eğitimi genellikle kısa terapiye ve yapılan-
..ycİTdum: •

201
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

dırılmış terapiye yönelik olduğu için genç terapistlerin çoğu benim Ama öncelikle öğrenci terapistlere önerdiğim gibi bu duyguların
burada-ve-şimdi ilişkisine böyle odaklanmamı ilişkisiz, aşırı özenli kaynağını belirlemeniz gerekir. Kendinize özgü ve nevrotik meselele-
hatta garip olarak değerlendirebilir. "Neden kendimize bu kadar atıfta riniz duygularınızı ne ölçüde belirliyor? Başka bir deyişle doğru bir
bulunmalıyız?" diye soranlar olur. "Neden her şeyi terapistle gerçek gözlemci misiniz? Duygularınız hastanız veya kendiniz hakkında bilgi
olmayan ilişkiye atfedelim ki? Ne de olsa terapide hastayı hayata hazır- veriyor mu? işte burada aktarım ve karşı aktarım konusuna giriyoruz.
lama işi yapmıyoruz. Dışarıda hastaların rekabetle, çekişmeyle, sertlik- Hasta terapiste karşı uygunsuz, akılcı olmayan tarzda tepki veri-
le karşılaşacağı zorlu bir dünya var." Burada Patrick vakasının göster- yorsa buna 'aktarım' diyoruz. Diğer hastaların güçlü bir şekilde güven
diği gibi pozitif terapötik işbirliğinin her terapi için gerekli olduğu ya- duyduğu bir terapiste -belirgin bir neden olmaksızın- güvenmeyen ve
nıtını verebilirim. Bu bir son değildir, ama sona giden bir araçtır. Te- üstelik otorite figürü erkeklere güvenmeyen bir hasta, aktarımla ilgili
rapistle samimi, güvene dayalı bir ilişki geliştirebildiğinde bir hastada çarpıtma için açık bir örnek oluşturur. (Aktarım terimi kuşkusuz Fre-
büyük bir içsel değişim meydana gelir, her şeyi açabilir ve yine de ka- ud'un erken çocukluk döneminde yetişkinlere karşı duyulan önemli
bul edilip desteklenebilir. Böyle bir hasta kendisine ait daha önce in- duyguların başka birine 'aktarılmasını' ifade eder.)
kâr ettikleri ya da çarpıttıkları yeni kısımlarım yaşayabilir. Kişi diğer- Bunun tersi de olabilir: terapistler danışanlarına karşı çarpıtılmış
lerinin algılarına aşırı değer vermek yerine kendi algılarına değer ver- görüşler taşıyabilirler - bir terapist danışanını çarpık bir tarzda, (diğer
meye başlayabilir. Bir hasta terapistin pozitif saygısını, kişisel kendine terapistler de dâhil) başkalarının gördüğünden çok farklı bir şekilde
saygıya dönüştürebilir. Dahası kişide gerçek ilişkinin kalitesi konu- görebilir. Bu fenomene 'karşı aktarım' denir.
sunda yeni bir içsel standart oluşur. Terapistle kurulan ykmlık içsel
İkisi arasında bir ayrım yapmanız gerekir. Hastanın kişiler arası
bir atıf noktası olarak iş görür. Kişi bir kez başardığını görünce gele-
ilişkilerinde çarpıtma eğilimi mi var? Yoksa terapist hastalarını çarpık
cekte de buna benzer iyi ilişkiler kurma konusunda kendine güven ve
merceklerden gören öfkeli, kafası karışık, savunmacı (veya çok kötü
istek geliştirebilir.
bir gün geçiren) bir kişi mi? Kuşkusuz, bu bir ya hep ya hiç fenomeni
değildir - aktarım ve karşı aktarım unsurları bir arada da görülebilir.
Kendi Bıtrada-ve-Şimdi Duygularınızı Kullanmayı Öğrenin Öğrenci terapistlere en önemli araçlarının kendileri olduğunu ve
dolayısıyla bu aleti iyi bir şekilde bilemeleri gerektiğini söylemekten
Terapist olarak en değerli aracınız hastanıza karşı kendi tepkiniz-
hiç bıkmam. Terapistlerin öz-bilgileri çok fazla olmalıdır, gözlemleri-
dir. Eğer yılmış, öfkeli, baştan çıkmış, şaşkın, büyülenmiş veya diğer
ne güvenmelidirler ve danışanlarıyla ilgi dolu ve profesyonel bir tarz-
duyguların bir karışımını yaşadığınızı hissediyorsanız, bu tepkileri
da ilişki kurmalıdırlar. Kişisel terapi bu yüzden her terapi eğitimi
çok ciddiye almalısınız. Bunlar önemli verilerdir ve terapide bunları
programının merkezindedir (veya olmalıdır). Terapistlerin yalnızca
en iyi şekilde kullanmanın bir yolunu bulmalısınız.
eğitimleri sırasında yıllarca kişisel terapi (ve grup terapi) görmeleri ge-

180 203
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

rektiğine değil, hayatta ilerledikçe de terapiye geri dönmeleri gerekti- sı kolay şeyler değildi ve ben ona bu konuları ortaya getirmedeki is-
ğine inanıyorum. Bir terapist olarak kendiniz, gözlemleriniz ve taraf- tekliliğine hayran olduğumu söylemiştim. Kalbindeki aritmi yüzünden
sızlığınız konusunda güven duydukça, hastalarınızla ilgili duygularını- kullandığı yeni ilaçların onda bazı semptomlara neden olduğunu dü-
zı daha büyük bir güvenle özgürce kullanır hale gelirsiniz. şündüğü için seans sırasında Hekimin Rehberi adlı kitabımı çıkarıp
ilaçların yan etkilerini onunla birlikte okumuştum. Zaten yaşadığı
" B E N ! DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRATTIN": NAOMİ Yüksek derecede ölüm
uzun sağlık problemleri listesine yenisinin eklenmesi yüzünden onu
anksiyetesi, ciddi hipertansiyonu ve pek çok fiziksel somatik şikâyeti
çok iyi anladığımı hatırlıyordum.
olan altmış sekiz yaşında emekli İngilizce öğretmeni Naomi'yle yaptı-
Peki, ne yapacaktım? Önceki seansın analizini mi? İdealleştirdiği
ğım seans, burada-ve-şimdi duygularını açmayla ilgili meselelerin ço-
beklentilerine mi bakacaktım? Önceki seansa dair farklı algılarımızı mı
ğunu gösteriyor. Bir gün ofisime her zamanki sıcak gülümsemesiyle
inceleyecektim? Ama burada daha zorlayıcı bir şey vardı - benim ken-
gelip oturdu, başını dikleştirip doğruca bana baktı ve sesi hiç titreme-
di duygularım. Naomi'ye karşı büyük bir kızgınlık dalgası hissetmeye
den şaşırtıcı bir saldırıya girişti:
başlamıştım: karşımda tahtına oturmuş, benim neler hissettiğimi hiç
"Son seansta verdiğin karşılık şeklin beni düş kırıklığına uğrattı.
umursamadan beni yargıladığını düşünüyordum.
Hem de büyük bir düş kırıklığına. Yanımda değildin, bana ihtiyacım
Üstelik bu ilk değildi. Üç yıllık terapimiz boyunca seanslara birkaç
olan şeyi vermedin, benim yaşımda bir kadının böyle zayıf düşüren
kez bu şekilde başladığı olmuştu, ama daha önce beni hiç bu kadar
bir mide problemi olması veya bu konuda konuşmanın ne kadar zor
kızdırmamıştı. Belki de bunun nedeni geçen hafta onun problemlerini
olduğunu anlayamadm. Seanstan, birkaç yıl önceki bir olayı hatırlaya-
araştırmaya, seanslar arasında zaman ayırmam ve bir arkadaşla, bir
rak çıktım. Vajinamdaki kötü bir lezyon için dermatologuma görün-
gastroenterologla Naomi'nin semptomları hakkında konuşmamdı -
müştüm. O da bu yarayı görmeleri için bütün tıp öğrencilerini çağır-
ama henüz bunları ona anlatacak zaman bulamamıştım.
mıştı. Çok korkunçtu. Geçen seansta kendimi aynen öyle hissettim.
Naomi'ye kendimi nasıl hissettiğimi anlatmanın önemli olduğuna
Beklentilerime ulaşamadın."
karar verdim. Birincisi, duygularımı anladığını biliyordum: algıları
Şaşkına dönmüştüm. En iyi nasıl cevap vereceğimi düşünerek ge-
olağanüstü derecede güçlüydü. Ama aynı zamanda beni kızdırıyorsa
çen seansı hızla aklımdan geçirdim. (Elbette seanstan önce notlarımı
hayatında başkalarını da kızdırdığı açıktı. Bir hasta için terapistinin
okumuştum.) Benim önceki seansa ilişkin görüşüm tamamen farklıy-
ona kızgın olduğunu duymak yıkıcı bir şey olabileceği için yumuşak
dı: mükemmel bir seans olduğunu ve iyi iş çıkardığımı düşünmüştüm.
bir şekilde ilerlemeye çalıştım.
Naomi yaşlanan bedeni ve gaz, kabızlık, basur, kendine lavman yap-
"Naomi, yorumların beni şaşırttı ve huzursuz etti. Bütün bunları o
manın zorluğu gibi sindirim sistemi problemleri ve çocukken yapılan
kadar... o kadar... şey buyurgan bir şekilde söylüyorsun ki. Geçen
lavmanlardan hatırladıklarını uzun uzun anlatmıştı. Bunlar, anlatılma-
hafta sana elimden geleni vermek için çok çalıştığımı düşünmüştüm.

180 205
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Üstelik seansa ilk kez böyle eleştirel bir tavırla başlamıyorsun. Bir şey şimdi bana öfkelendiğimde kendimi tutmam gerektiğini söylüyorsun.
daha söyleyeyim, bazı seansları da bunun tam tersi şekilde açmıştın. Bu beni kızdırıyor. Terapimizin işleyişi böyle değildi. Terapimiz böyle

Yani bazı seanslar için minnettarlığını bildirmen beni çok şaşırtmıştı, olmamalı."

çünkü ben o seansı olağanüstü olarak görmemiştim." "Sana hiçbir zaman kendini tutman gerektiğini söylemedim. Ama
Naomi telaşla bana baktı. Gözbebekleri büyümüştü. "Yani duygu- sözlerinin benim üstümdeki etkilerini bilmek istersin. Sanırım sen de

larımı söylememem gerektiğini mi söylüyorsun?" benim susmamı istemezsin. Ne de olsa ettiğin sözlerin bazı sonuçları

"Hayır, asla. ikimiz de kendimizi susturmamalıyız. İkimiz de duy- oluyor."

gularımızı birbirimizle paylaşmalı ve sonra onları analiz etmeliyiz. "Ne demek istiyorsun?"

Ama tarzın beni çok şaşırttı. Bunları söylemenin pek çok farklı yolu "Eh, seansın başındaki sözlerin senden uzaklaşmama neden oldu.
olabilir. Örneğin geçen hafta iyi çalışmadığımızı ya da aramızda mesa- İstediğin bu muydu?"
fe olduğunu ya da ..." "Biraz daha açıkla. Çok belirsiz konuşuyorsun."
"Bak," dedi tiz bir sesle. "Bedenimin parçalara ayrılması sinirimi "Şöyle bir ikilem var: Sana yakın olmamı istediğini biliyorum - bu-
bozuyor, kalp damarlarımda iki stent var, kalp atışlarımı düzenleyen nu pek çok kez söyledin. Ama sözlerin sakıngan olmama, ısırılmamak
bir alet taşıyorum, bir kalçam yapay ve diğer kalçam beni öldürüyor, için sana çok yaklaşmamam gerektiğini hissetmeme neden oluyor."
ilaçlar beni bir domuz gibi şişiriyor ve gazım yüzünden insan içine çı- "Artık burada her şey çok farklı olacak," dedi Naomi, başı önüne
kamıyorum. Burada da parmak uçlarımda mı yürümeliyim?" düşerek. "Bir daha asla aynı olmayacak."
"Bedenine olan şeyler konusunda ne hissettiğinin farkındayım. "Şu andaki duygularımın geri dönüşsüz olduğunu mu kastediyor-
Acını hissediyorum ve bunu da geçen hafta söyledim." sun? Çimentoyla mı karıldı? Geçen yıl arkadaşın Marjorie'nin bir filme
" 'Buyurgan derken ne demek istiyorsun?" gitmekte ısrar ettiğin için sana kızdığını ve seninle bir daha asla ko-
"Doğruca bana bakıp buyurur gibi konuşuyorsun. Sözlerinin ken- nuşmayacak diye nasıl paniğe kapıldığını hatırlıyor musun? Ama gör-
dimi nasıl hissetmeme neden olacağı konusunda hiçbir endişen yok düğün gibi duygular değişebiliyor. O ve sen bu konuyu konuştunuz

gibi geldi bana." ve arkadaşlığınız devam ediyor. Aslında ikinizin daha da yakınlaştığı-

Yüzü karardı. "Kullandığım dil ve tarzım ve sana hitap şeklim ko- na inanıyorum. Bu odadaki durumun da başka hiçbir yerde olmadığı

nusunda" -burada neredeyse tıslıyor gibiydi- "buna sen neden oldun. kadar üzerinde çalışmaya uygun olduğunu unutma, çünkü başka yer-

Sen başlattın." lerin tersine bizim belirli kurallarımız var - yani ne olursa olsun ileti-

"Burada bir sürü duygu var, Naomi," dedim. şime devam etmek.

"Eleştirilerin beni çok üzdü. Burada her zaman kendimi çok özgür "Ama Naomi," diye devam ettim. "Öfkenden uzaklaşıyorum. 'Buna

hissederdim - özgür olarak konuşabildiğim tek yer burası. Oysa sen sen neden oldun,' dediğinde - bu çok yoğundu. Bu sözler çok derin-

180 206
ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK
GÜNEŞE BAKMAK

lerden geldi." Naomi bunu kabul etti, ama ertesi gün arayıp bir hafta bekleyeme-
yecek kadar huzursuz olduğunu söyledi, bu yüzden bir sonraki gün
"Bu sözün bu kadar güçlü çıkması beni şaşırttı. Öfke, hayır... öf-
keden fazlası -hiddet- patlaması oldu içimde." için anlaştık.
Seansa her zamanki gibi başladı: "Dylan Thomas'ın 'Usulca Gitme' 4
"Yalnızca burada mı? Yoksa başka yerlerde de oluyor mu?"
adlı şiirini biliyorsunuzdur."
"Hayır, hayır, yalnızca burada değil. Her yerde içimden taşıyor.
Ben cevap veremeden ilk mısraları okudu:
Dün yeğenim beni doktora götürdü. Stop etmiş bir bahçıvan minibü-
sü yolu kapamıştı. Şoföre o kadar öfkelendim ki adamı yumruklamak Usulca gitme o iyi gecelere,
istedim. Onu aramaya gittim, ama bulamadım. Sonra kaldırıma çıka-
Günün bitiminde yanmalı, kasıp kavurmalı yaşlılık;
rak bile olsa minibüsün etrafından dolaşmadığı için yeğenime öfkelen-
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümüne
dim. O, yeterli alan olmadığını söyledi. Ben ısrar ettim ve öyle bir tar-
Bilge adamlar karanlığın doğru olduğunu bilseler de
tışmaya girdik ki arabadan indik ve mesafeyi adımlayarak yola park
Sözleri şimşek gibi çakmadığından, onlar
etmiş arabalar yüzünden yeterli alan olmadığını bana gösterdi. Hatta
Usulca gitmezler o iyi gecelere.
kaldırım çıkamayacağı kadar yüksekti. 'Sakin ol Naomi teyze, o yal-
nızca işini yapmaya çalışan bir bahçıvan. Bu durumdan o da memnun "Devam edebilirim," dedi Naomi. "Şiiri ezbere biliyorum, ama..."
değil ve bu konuda bir şeyler yapmaya çalışıyor.' Bense kendi kendi- Durakladı.
me konuşmaya devam ediyordum. Şoföre deli olmuştum ve kendi Ah lütfen, lütfen devam et, dedim kendi kendime. Dizeleri çok güzel
kendime, 'Bunu bana nasıl yapar? Kurallara uymuyor,' deyip duruyor- okuyordu ve benim şiir dinlemekten daha fazla sevdiğim çok az şey
dum. vardı. Bu keyif için bir de para almam ne kadar garipti.
"Ve elbette yeğenim haklıydı. Şoför iki yardımcıyla gelip bizim "Bu dizelerde öfkemle ilgili soruna -veya sorumuza- bir cevap bu-
geçmemiz için minibüsü itti. Çok mahcup olduğumu hissettim - dır-, lunuyor," diye devam etti Naomi. "Dün gece, seansımızı düşünürken
dır eden yaşlı bir kadın. Her yerde öfkeli - buzlu çayımı hızlı getirme- aklımı bu şiir geliverdi. Çok garip, bu şiiri yıllarca on birinci sınıf öğ-
yen garsonlara, yavaş hareket eden park görevlisine, para üstü ve bile- rencilerime öğrettim, ama anlamını gerçekten hiç düşünmemişim - en
timi vermek için çok oyalanan gişe görevlisine; o süre içinde ben bir azından kendime uygulamamışım."
araba satardım." "Nereye varmak istediğini anlıyorum," dedim. "Ama senden duy-
Saatimiz bitmişti. "Üzülerek bitirmek zorundayım Naomi. Bugün mayı tercih ederim."
çok güçlü duygular var. Senin için pek rahat olmadığını biliyorum, "Sanırım... yok, bundan kesinlikle eminim, öfkem hayattaki du-
ama önemli bir çalışmaydı bu. Gelecek hafta da devam edelim. Neden
bu kadar çok öfkelendiğini bulmak için kafa kafaya vermeliyiz." 4 The Poems of Dylan Thomas, New Directions, 1952.

209
208
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

rumumla ilgili: gittikçe küçülmem ve ölümümün fazla uzakta olma- söyledim. Ardından hemen bunun onun çıkarlarına aykırı olduğunu,
ması. Her şey elimden alınıyor - kalçam, bağırsak işlevlerim, libidom, çünkü ondan uzaklaşmamı, korkmamı ya da rahatsız olmamı isteme-
gücüm, işitme ve görme yeteneğim. Zayıfım, savunmasızım ve ölümü yeceğini ekledim.
bekliyorum. Bu yüzden Dylan Thomas'ın talimatını yerine getiriyo- Naomi'nin tedavisinde empatiyi vurgulamama da dikkat edin. Et-
rum: Yumuşak bir şekilde gitmiyorum, günün bitimine öfkeleniyor, kin, bağlılık olan bir terapi ilişkisinde bu çok önemlidir. Cari Ro-
kuduruyorum. Açması, güçsüz sözlerim elbette şimşek gibi çakmıyor. gers'm etkin terapist davranışıyla ilgili daha önce anlattıklarımda tera-
Ölmek istemiyorum. Ve sanırım öfkemin yardım ettiğini düşünüyo- pistin yarattığı (koşulsuz olumlu saygı ve samimiyetin yanı sıra) ger-
rum. Ama belki de öfkelenmenin tek gerçek işlevi büyük şairlere il- çek empatinin rolünü de vurgulamıştım. Ama empati üzerinde çalış-
ham vermesidir." mak iki -yönlüdür: yalnızca hastanın dünyasını yaşamakla kalmamalı,
Sonraki seanslarda öfkenin ardındaki dehşete daha yoğun ve güçlü aynı zamanda hastaların da başkaları için empati geliştirmelerine yardım-
bir şekilde odaklandık. Naomi'nin (ve Dylan Thomas'ın) ölüm anksi- cı olmalısınız-
yetesini bastırma stratejisi küçülme ve güçsüzleşme hissine karşı koy- Şöyle bir soru sormak etkin bir yaklaşımdır. "Sence yorumun yü-
maya yardım ediyordu; ama içindeki yaşamsal destek halkasına bağ- zünden kendimi nasıl hissediyorum?" Böylelikle Naomi'nin yorumla-
lanmışlık hissini bozduğu için geri tepti. Gerçekten etkili olan terapi, rının sonuçları hakkında bilgi sahibi olmasını sağladım. Öfkesinden
gözle görünür semptomlarla (bu örnekte öfkeye) değil, bu semptom- çıkan ilk tepki "bunu sen istedin," oldu; ama ardından biraz mesafe
ların kaynaklandığı altta yatan ölüm dehşetiyle ilgilenmelidir. kazandıktan sonra kendi iğneleyici ses tonu ve yorumları onu da ra-
Naomi'nin tarzını buyurgan olarak tarif edip sözcüklerinin sonuç- hatsız etti. Bende olumsuz duygular yaratmasından rahatsız olunca te-
larını ona hatırlatırken bazı riskler almıştım. Ama geniş bir güvenlik rapinin güvenli, destekleyici alanını tehlikeye attığından korktu.
hattım vardı: uzun süre boyunca yakın, güvene dayalı bir ilişki kur-
muştuk. Kimsenin, özellikle de terapistinden olumsuz bir yorum duy-
mak istemediğini bildiğim için onun söylediklerimi kabul etmesini TERAPISTIN KENDINI AÇMASı
sağlamak için birkaç adım attım. Onu gücendirmeyeceğini düşündü-
Terapistler kendilerini açığa vurmalıdır - benim Naomi'yle yaptı-
ğüm bir dil kullandım: Örneğin, ondan 'uzaklaştığımı' söyleyerek as-
ğım gibi. Terapistlere yaptığım çok az öneri, kendilerini daha fazla aç-
lında altta yatan ona yakın ve samimi olma isteğimi dile getirmiş ol-
malarında ısrar etmem kadar rahatsızlık vericidir. Bu onlarda tatsız
dum, buna kim alınabilirdi ki?
bir duygu uyandırır. Hastanın hayaletinin özel hayatlarını istila ettiğini
Üstelik (ve bu önemli bir nokta) onu genel olarak eleştirmedim:
düşünmelerine neden olur. Burada bütün sakıncaları ayrıntılarıyla an-
Yalnızca bazı davranışlarına yorumda bulunmaya dikkat ettim. Şöyle
latmadan önce terapistlerin kendilerini gelişigüzel açmalarını kastet-
şöyle davranırsa benim böyle böyle hissettiğim anlamına gelen şeyler
mediğimi söyleyerek söze başlamak istiyorum: bir kere sadece, hasta-

180 211
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

ya bir yararının dokunacağını düşünüyorlarsa kendilerini açmalıdır-


rak kazanacağı çok şeyi, kaybedecek hiçbir şeyi olmadığına inanıyo-
lar.
rum. Hem bireysel hem de grup terapi dokümanlarında hastanın tera-
Terapistlerin kendilerini açmalarının tek boyutlu olmadığını aklı- piye sistematik ve iyi bir şekilde hazırlanmasının terapinin etkinliğini
nızdan çıkarmayın: Naomi vakasının örnek olduğu burada-ve-şimdi'- artırdığını gösteren çok sayıda ikna edici araştırma bulunuyor. Aktarı-
de kendini açmaktır. Ama buna ek olarak iki kategori daha vardır: te- ma gelince bunun dayanıklı bir organizma olduğuna ve gün ışığında
rapinin mekanizması konusunda kendini açmak; terapistin geçmiş ve- bile güçlü bir şekilde büyüyeceğine inanıyorum.
ya mevcut hayatıyla ilgili olarak kendini açmak.
Bu yüzden ben terapinin mekanizması konusunda şeffaf davranı-
yorum. Hastalara terapinin nasıl işlediğini, bu süreçteki rolümü ve en
Terapinin Mekanizması Konusunda Kendini Açmak önemlisi kendi terapilerini hızlandırmak için yapabileceklerini anlatı-
yorum. Eğer uygun görünüyorsa terapiyle ilgili seçilmiş yayınları
Terapinin yardımcı olurken kullanacağı yol konusunda şeffaf ol-
önermekte tereddüt etmiyorum.
malı mıyız? Dostoyevski'nin Büyük Engizisyoncusu insanoğlunun ger-
Burada-ve-şimdi odağını açıklamaya özen gösteriyorum ve ilk se-
çekten istediği şeyin "sihir, gizem ve otorite" olduğuna inanır. Ve ger-
ansta bile ikimizin nasıl olduğunu soruyorum. Benden neler bekliyor-
çekten de eski şifacılar ve dini figürler bu sözü edilemez şeylerden bol
sun? Bu beklentilere ne kadar uyuyor, uymuyorum? Doğru yolda mı-
bol sağlıyordu. Şamanlar sihir ve gizemde ustaydı. Daha önceki dok-
yız? Benimle ilgili incelememiz gereken duyguların var mı? gibi soru-
tor kuşakları uzun, beyaz önlükler kuşanıyor, her şeyi bilen bir hava
lar soruyorum.
ve duruş takmıyor, Latince yazdıkları etkileyici reçetelerle hastaları
Bu soruları takiben şunları söylüyorum: "Bunu çok sık yaptığımı
büyülüyorlardı. Yakın dönemlerde terapistler -ketumluklarıyla, kula-
göreceksin. Burada-ve-şimdi soruları soruyorum, çünkü ilişkimizi in-
ğa derinmiş gibi gelen yorumlarıyla, duvarlarını süsleyen öğretmenler
celemenin bize yararlı ve doğru bilgiler vereceğine inanıyorum. Bana
ve guruların resimleri ve diplomalarıyla- hastalarından ayrı ve yukarı-
arkadaşların, patronun ya da eşinle ilgili konuları anlatabilirsin, ama
da kalmaya devam ettiler.
her zaman bir sınır olacak. Ben onları tanımıyorum ve sen de elinde
Bugün bile bazı terapistler hastalarına terapinin nasıl işlediğine da-
olmadan bana kendi önyargılarını yansıtan bilgiler vereceksin. Bunu
ir üstünkörü bir tarif yaparlar, çünkü Freud'un terapistin anlaşılmazlı-
hepimiz yaparız, bu elimizde değildir. Ama bu ofiste olanlar güvenilir
ğınm ve belirsizliğin, aktarım oluşumunu teşvik ettiği görüşüne ina-
dir, çünkü bunları ikimiz de yaşıyoruz ve bu bilgi üzerinde hemen ça-
nırlar. Freud aktarımın önemli olduğunu düşünüyordu, çünkü aktarı-
lışabiliriz." Bütün hastalarım bu açıklamayı anlar ve kabul eder.
mın incelenmesi hastanın iç dünyası ve erken yaşam deneyimleri hak-
kında değerli bilgiler sağlar.

Ancak ben terapi süreci konusunda terapistin tamamen şeffaf ola-

180 213
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Terapistin Özel Hayatını Açması olsun herkesle çalışabileceğime inanıyorum. Ama normal ötesi olayla-
ra olan ateşli tutkusuyla James ofisime girdiğinde terapötik tarafsızlığı-
Terapistler, özel hayatlarına bir kapı aralarsalar hastalarının aman-
mın acı bir şekilde test edileceğini anladım.
sızca daha fazlasını soracağından korkar, "Ne kadar mutlusunuz? Evli-
liğiniz nasıl gidiyor? Sosyal hayatınız nasıl? Cinsel hayatınız?" James normal ötesi inançları yüzünden terapiye girmediyse de bu-
nunla ilgili bazı konular her seansta ortaya çıkıyordu. Şu rüya üzerin-
Benim deneyimlerime göre bu sahte bir korkudur. Hastaların so-
de çalıştığımızı düşünün:
rular sormalarını teşvik etmeme rağmen hiçbir hastam hayatımın ra-
hatsız edici mahrem ayrıntıları öğrenmek için ısrar etmemiştir. Eğer Havaya yükseliyorum. Mexico City'deki babamı ziyaret ediyorum,
böyle bir şey olursa sürece odaklanarak karşılık veririm: yani hastanın şehrin üstünde uçup yatak odasından içeri bakıyorum. Ağladığını
beni sıkıştırmada ya da mahcup etmedeki motivasyonunu sorgularım. görüyorum ve ona sormadan benim için, çocukken beni terk ettiği
Terapistler için tekrar vurgulamak istiyqrum, kendinizi terapiyi güç- için ağladığını biliyorum. Sonra kendimi ağabeyimin mezarının bu-
lendireceği zaman açm, hastalardan gelen baskı veya kendi ihtiyaçları- lunduğu Guadalajara mezarlığında görüyorum. Nedense kendi cep
nız ya da kurallarınız yüzünden değil. telefonumu arıyorum ve kendi mesajımı duyuyorum: "Ben James
Bu açıklama terapinin etkinliğine zengin bir şekilde katkıda bulun- G... Acı çekiyorum. Lütfen yardım gönderin.
sa bile kırk altı yaşındaki James'le yaptığım seanstan göreceğimiz gibi
Bu rüya hakkında konuşurken James, kendisi çocukken ailesini
karmaşık bir eylemdir. Üçüncü bölümden hatırlayacağınız James on
terk eden babası hakkında buruk bir şekilde konuştu. Babasının yaşa-
altı yaşındayken ağabeyi araba kazasında ölmüştü.
yıp yaşamadığını bilmiyordu: son duyduğuna göre Mexico City'de ya-

JAMES ZOR B I R SORU SORUYOR Terapist olarak temel değerlerimden şıyordu. James ondan bir kez bile baba şefkati taşıyan bir sözcük veya

ikisi hoşgörü ve koşulsuz kabul olmasına rağmen hâlâ bazı önyargıla- hediye aldığını hatırlamıyordu.

rım var. Benim en nefret ettiğim şey tuhaf inançlardır: aura terapisi, Rüyayı birkaç dakika tartıştıktan sonra, "Peki, rüyan babandan bir

yarı tanrılaştırılmış gurular, elle şifa verenler, peygamberler, çeşitli şey umduğunu ifade ediyor, seni düşündüğünü ve iyi bir baba olama-

beslenme uzmanlarının test edilmemiş iyileştirme iddiaları, aroma te- dığı için üzüldüğünü gösteren bir şey," dedim.

rapisi, astral seyahat gibi komik fikirler, kristallerin şifa verici gücü, "Ve yardım isteyen o cep telefonu mesajı!" diye devam ettim. E11
kanalize etme, uzaktan görme, meditasyonla havaya kaldırma, psiko- çok dikkatimi çeken şey şu ki sen sıklıkla yardım istemede zorlandığı-
kinesis, dolaşan ruhlar, geçmiş hayatlar terapisi, UFO'lar ve buğday nı söylersin. Hatta geçen hafta açıkça yardım istediğin tek kişinin ben
tarlalarında oluşan ve ilk medeniyetlere ilham verip Mısır piramitleri- olduğumu söyledin. Ama rüyanda açıkça yardım istiyorsun. O halde
ni inşa eden dünya dışı varlıklar. rüya bir değişimi mi işaret ediyor? Sen ve ben hakkında bir şey mi

Yine de bütün yargılarımı bir kenara koyup inanç sistemi ne olursa söylüyor? Belki benden aldığın veya istediğin şeyle babandan almayı

180 215
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

özlediğin şey arasında bir paralellik vardır. "Ama ben gördüm! Astral seyahatten söz ettiğimde de gözlerini
"Ve bir de rüyanda ağabeyinin mezarı var. Bu konudaki düşünce- kıstın. Bana gerçeği söyle Irv, ben az önce cennetten söz ederken tep-
lerin ne? Ağabeyinin ölümüyle baş etmek için yardım mı istiyorsun?" kin ne oldu?"
James onunla ilgilenmemin onda bir farkındalık uyandırdığını ve Terapistlerin sık sık yaptığı gibi soru sorma sürecine odaklanarak
babasından hiç almadığı şeye hasret duymasına neden olduğunu bu sorudan kaçabilirdim, ama en iyi yolun dürüst olmak olduğuna
onayladı. Aynı zamanda terapiye başladığından beri değiştiğini de ka- karar verdim. Şüpheciliğim konusunda birkaç ipucu yakaladığına
bul etti: problemlerini karısı ve annesiyle daha kolay paylaşıyordu. kuşku yoktu; bunları inkâr etmek gerçeği (doğru) algılamasını engel-
Ama sonra şunları ekledi, "Siz rüyama bakmanın bir yolunu öneri- leyerek terapiye zarar verirdi.
yorsunuz. Bunun zayıf, işe yaramaz bir yol olduğunu söylemiyorum. "James, aklımdan geçenleri elimden geldiğince sana anlatmaya ça-
Ama benim için çok daha gerçek olan başka bir açıklamam var. Bence lışacağım. Büyükbaban ve ağabeyinin senin hayatınla ilgili her şeyi bil-
sizin rüya dediğiniz şey aslında rüya değil. Bir hatıra, dün gece baba- diğini söylediğinde irkildim. Bunlar benim inandığım şeyler değil.
mın evine ve ağabeyimin mezarına yaptığım astral seyahatin kaydı." Ama sen anlatırken elimden geldiğince senin deneyimini hissetmeye
Gözlerimi devirmemek veya başımı ellerimin arasına almamak için çalıştım, ruhlar dünyasında yaşamanın, ölü akrabalarının senin ve dü-
kendimi zor tuttum. Kendi cep telefonunu aramasının da bir hatıra ol- şüncelerin hakkında her şeyi bildiği bir dünyanın nasıl olduğunu ha-
duğunu söyleyip söylemeyeceğini merak ettim, ama onu zekice tuzağa yal etmeye çalıştım."
düşürmenin veya inancına kayıtsızlık göstermenin ters tepeceğini his- "Ölümden sonra hayata inanmıyor musun?"
sediyordum. Bunun yerine, aylarca süren terapimiz boyunca kendimi, "İnanmıyorum. Ama böyle şeylerden asla emin olamayacağımızı da
şüpheciliğimi bastırmak için disipline ettiğimden, ruhlar ve astral se- düşünüyorum. Bu inancın sana büyük rahatlık sağladığını düşünüyo-
yahat dünyasında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye ça- rum ve sana iç huzuru, hayat tatmini veren ve seni erdemli bir hayata
lıştım ve aynı zamanda inançlarının psikolojik kaynağını ve geçmişim teşvik eden her şeye varım. Ama şahsen cennette yeniden bir araya
de yumuşak bir şekilde keşfetmeye çalıştım. gelme fikrini inanılır bulmuyorum. Bunun bir dilekten kaynaklandığı-
Seansın sonunda içki içmesi ve tembelliği konusundaki utancını nı düşünüyorum."
anlatıp cennette büyükanne ve büyükbabasıyla ve ağabeyiyle yeniden "O zaman nasıl bir dine inanıyorsun?"
bir araya geldiğinde yerin dibine geçeceğini söyledi. "Bir dine ya da tanrıya inanmıyorum. Tamamen dünyevi bir hayat
Birkaç dakika sonra şunu ifade etti. "Büyükannem ve büyükba- görüşüm var."
bamla yeniden bir araya geleceğimi söylediğimde gözlerini kıstığını
"Ama böyle yaşamak nasıl mümkün olabilir ki? İlahi ahlak buy-
fark ettim."
rukları olmadan. Sonraki hayattaki pozisyonunu geliştirme fikri olma-
"Bunun farkında değilim James." dan hayatın ne anlamı olur ya da hayata nasıl katlanılabilir ki?"

180 217
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Bu tartışmanın nereye varacağı ve James'in çıkarlarına hizmet edip "Benimle konuşmaya devam etmeye çalış James. Bu gözyaşları ne-
etmediği konusunda huzursuzlanmaya başlamıştım. Ama yine de sa- ler söylüyor?"
mimi olmaya devam etmeye karar verdim.
"Diyorlar ki, 'Bu konuşma için o kadar uzun zaman bekledim ki...
"Benim gerçek ilgim bu hayata ve bu hayatı kendim ve başkaları derinliği olan şeyler hakkında ciddi, entelektüel bir konuşma yapmak
için iyileştirmeye yönelik. Din olmadan hayatta nasıl anlam bulduğum için o kadar bekledim ki.' Etrafımdaki her şey, bütün kültürümüz -te-
konusundaki hayretini gidermeye çalışayım. Dinin anlam ve ahlakın levizyon, video oyunları, porno- insanı aptallaştırıyor. işte yaptığım
kaynağı olduğunu kabul etmiyorum. Aralarında bir bağ olduğuna her şey, bütün sözleşmeler ve davalar ve boşanmalar- hepsi parayla il-
inanmıyorum - ya da en azından şöyle diyeyim din, anlam ve ahlak gili, hepsi pislik, hepsi anlamsız, değersiz."
arasında özel bir bağ olduğunu düşünmüyorum. Bence dolu dolu ve Böylece James yalnızca terapi içeriğinden değil, süreçten de etki-
erdemli bir hayat yaşadım. Başkalarına tatmin edici bir hayat yaşama- lendi- yani onu ciddiye almamdan. Fikirlerimi ve inançlarımı ifade
ları konusunda yardım etmeye kendimi adadım. Hayattaki anlamı he- edişimi bir armağan olarak düşündü ve büyük ideolojik farklılıkları-
men burada ve şimdi yaşanan insan dünyasından aldığımı söyleyebili- mız tamamen önemsiz hale geldi. Aynı fikirde olmama konusunda ay-
rim. Sanırım benim anlamım başkalarının anlam bulmasına yardım et- nı fikirdeydik: o bana UFO'lar hakkında bir kitap getirdi, ben ona
mekten geliyor. Sonraki hayatla ilgili meşguliyetin bu hayata tam ola- çağdaş şüpheci Richard Dawkins tarafından yazılmış bir kitap öner-
rak katılımı engelleyeceğine inanıyorum." dim. ilişkimiz, onunla ilgilenmem ve babasından alamadıklarını ver-
James o kadar ilgili görünüyordu ki, birkaç dakika daha yeni oku- mem terapimizdeki en önemli etmen oldu. Üçüncü bölümde işaret et-
muş olduğum Epikouros ve Nietszche'nin bu konuyu nasıl vurgula- tiğim gibi James pek çok açıdan büyük ölçüde gelişti, ama terapiyi
dıklarını anlattım. Nietzsche'nin İsa'ya hayran olduğunu, ama Paulus normal ötesi inançları sapasağlam bir şekilde bıraktı.
ve sonraki dini liderlerin İsa'nın gerçek mesajını sulandırdıklarını ve
hayatın anlamını yok ettiklerini düşündüğünü söyledim. Hatta Ni-
Kendini Açmanın Sınırlarına İtilmek
etzsche'nin, bedeni küçümsedikleri, ruhun ölümsüzlüğünü ve sonraki
hayata hazırlanmayı vurguladıkları için Sokrates ve Platon a karşı bü- Amelia elli bir yaşında, siyah, utangaç, iri yarı, oldukça zeki bir
yük bir düşmanlık duyduğunu da ekledim. Bu inançlar Yeni-Platon- halk sağlığı hemşiresiydi. Otuz beş yıl önce onu görmüştüm, iki uzun
cular tarafından değer gördü ve sonunda dünyanın sonuyla ilgili ilk yıl boyunca evsiz bir eroin bağımlısıydı ve (bu bağımlılığını sürdür-
Hıristiyanlık öğretilerine girdi. mek için) fahişelik yapıyordu. Harlem caddelerinde onu -pejmürde

Durup James'a baktım, meydan okuyan bir tepki vermesini bekle- kılıklı, zayıf, evsiz eroin bağımlısı fahişeler ordusunda morali bozuk

dim. Birden ağlamaya başlayarak beni hayrete düşürdü. Hıçkırıkları bir asker- gören herkesin sonunun geldiğini düşündüğüne emindim.

dinene kadar ona art arda peçete verdim. Ama hapiste kaldığı altı ay boyunca uyuşturucudan uzak kalması -

180 2 1 8
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

isimsiz Narkotikler, olağanüstü bir cesaret ve vahşi bir yaşama isteği rum. Saat dört civarında gerçekten korkmuş bir halde uyandım. O
ile birlikte- sonucunda Amelia hayatını ve kimliğini değiştirip Batı Sa- gecelik uykum böylece son buldu.
hiline taşındı ve kariyerine kulüp şarkıcısı olarak başladı. Liseye ve
Onu terapiye getiren yalnızca kâbusları ve uykusuzluk değildi:
sonra da Hemşirelik Okuluna gitmesini sağlayacak kadar şarkıcılık ye-
ikinci bir önemli problemi daha vardı: bir erkekle ilişki yaşamak isti-
teneği vardı. Son yirmi beş yıl boyunca kendini tamamen düşkünler
yordu ve birkaç kez bunu denemişti, ama bu denemelerin hiçbiri ba-
yurdu ve evsizler bakımevinde çalışmaya adadı.
şarılı sayılmazdı.
ilk seansımızda ciddi uykusuzluk çektiğini öğrendim. Peşinde biri-
İlk seansta geçmişini, ölüm korkusunu, fahişelik yıllarında ölüm-
nin olduğu ve hayatını kurtarmak için kaçması gerektiği haricinde çok
den nasıl ucuz kurtulduğunu incelemeye çalıştım, ama büyük bir di-
küçük bir bölümünü hatırladığı kâbuslarla uyanıyordu. Sonunda
renç gösterdiğini hissettim. Duyguları sessizdi. Ölüm konusunda bi-
ölüm yüzünden o kadar kaygılanıyordu ki nadiren tekrar uykuya da-
linçli bir anksiyete yaşamıyor gibiydi: tersine ölümcül hastaların kaldı-
labiliyordu. Durum artık yatmaktan korkmasına kadar gelince yardım
ğı bir bakımevinde çalışıyordu.
almaya karar vermişti. "Sahibini Arayan Düşler"5 adlı yeni hikâyemi
Terapinin ilk üç ayında sırf benimle konuşması ve sokaklardaki
okuduğu için ona yardım edebileceğimi düşünmüştü.
hayatının ayrıntılarım ilk kez anlatması ona rahatlatıcı geldi ve uyku-
Ofisime ilk girdiğinde kendini koltuğa bırakıp gördüğü kâbus yü-
ları düzeldi. Rüya görmeye devam ettiğini biliyordu, ama küçük par-
zünden bütün gece uyanık olduğu için bitkinlikten ofisimde uyuya-
çalardan fazlasını hatırlamıyordu.
kalmayacağmı umduğunu söyledi. Rüyalarını genellikle hatırlamadığı-
Terapi, ilişkimizdeki yakınlık korkusu hemen ortaya çıktı. Bana
nı, ama bunun aklında kaldığını ekledi.
nadiren bakıyordu ve aramızda geniş bir uçurum olduğunu hissedi-
Uzanmış perdelerime bakıyorum. Gülkurusu pililerden yapılmış ve yordum. Daha önce hastalarımın arabalarını park etme alışkanlıklarını
pililerin arasından sarımsı bir ışık süzülüyor. Kırmızımsı çizgiler anlatmıştım. Hastalarımın içinde en uzağa park eden Amelia'ydı.
ışığın süzüldüğü çizgilerden daha geniş. Ama garip olan şey perde- Patrick'ten aldığım, yakın, güven verici bir ilişki olmadan fikirlerin
nin müziğe bağlanmış olması. Yani içeriye ışık yerine Roberta etkinliğini kaybettiği dersini (bu bölümde daha önce incelendi) aklım-
Flack in şarkısının süzüldüğünü duyuyorum, "Killing Me Softiy" ad- da tutarak sonraki birkaç ay yakınlık problemleri üzerinde çalışmaya,
lı şarkı ışık çizgilerinin arasından içeri akıyor. Eskiden üniversite- özellikle de benimle olan ilişkisine odaklanmaya karar verdim. Ancak
deyken bu şarkıyı Oakland kulüplerinde çok sık söylerdim. Rüyam- bir sonraki unutulmaz seansa kadar buzul hızıyla hareket ediyorduk.
da ışığın yerini müziğin alması beni korkutuyor. Sonra birden mü- Ofisime girerken birisi cep telefonundan aradı ve Amelia bana açıp
zik duruyor ve müziği yapan kişinin beni almaya geldiğini anlıyo- açamayacağını sordu. Sonra o gün daha sonraki bir randevusuyla ilgili
kısa bir görüşme yaptı. Konuştuğu dil o kadar resmi ve üstünkörüydü
5 1. Yalom, Aşkın Celladı, Remzi Kitabevi.

180 220
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

ki, patronuyla konuştuğunu sandım. Telefonu kapar kapamaz ona so- "Evet, öyle bir şey. Ama başka bir şey daha var. Buna inanmakta
runca konuştuğunun patronu değil, son erkek arkadaşı olduğunu ve zorlanabilirsiniz, ama o zaman sokaktaki hayatım çok daha basit ve
akşam yemeği ayarlaması yaptığını öğrendim. kolaydı. Bütçe ve randevular konusunda endişelenmen ya da bir hafta
"Onunla konuşma şeklinle patronunla konuşma şeklin arasında içinde kaçacak olan bir hemşireyi eğitmen gerekmiyor. Arabalar, mo-
bir fark olmalı," dedim. "Birkaç sevgi sözcüğüne ne dersin? Tatlım? bilyalar, vergi iadeleri konusunda telaş etmene gerek yok. insanlara
Aşkım? Canım?" yasal olarak neler yapıp neler yapamayacağımı düşünmem gerekmez.

Bana başka bir evrenden gelmişim gibi baktı ve konuyu değiştirip Doktorların kıçlarını yalamak yok. Harlem sokaklarındayken bütün

bir gün önce katıldığı İsimsiz Narkotikler grup toplantısını anlatmaya yapmam gereken şey tek bir konuyu düşünmekti. Yalnızca tek bir şey

başladı. (Otuz yıldır uyuşturucu kullanmamasına rağmen bu toplantı- - bir sonraki uyuşturucu paketi. Ve kuşkusuz onu ödemek için gele-

lara ve Adsız Alkolikler toplantılarına düzenli bir şekilde katılıyordu.) cek olan müşteriyi. Hayat günbegün, dakika dakika hayatta kalmaktan
Toplantının yapıldığı yer hayatını bağımlı ve fahişe olarak geçirdiği ibaretti."
Harlem'i hatırlatıyordu. Uyuşturucunun istila ettiği mahalleden yürür- "Burada seçici bir hafıza söz konusu, Amelia. Pislik, sokakta geçen
ken her zamanki gibi garip bir nostalji hissetmiş ve kendini geceyi ge- dondurucu geceler, kırık şişeler, sana tecavüz eden acımasız adamlar,
çirmek için uygun görünen bir sokak veya kapı aralığı ararken bul- idrar ve bira kokusuna ne diyorsun? Ve her yerde dolanan ölüm -
muştu. gördüğün cesetler ve senin de neredeyse öldürülmüş olman? Bu şeyle-

"Oraya dönmek istiyor değilim, Dr. Yalom." ri aklından çıkarmışsın."

"Bana hâlâ Dr. Yalom diyorsun, ama ben sana Amelia diyorum," "Evet, evet, biliyorum. Haklısınız, bunları unutuyorum. Ve olduk-
diye sözünü kestim. "Bu biraz dengesiz görünüyor." ları zaman da unutuyordum. Bir kaçık tarafından neredeyse öldürül-

"Dediğim gibi, bana biraz zaman verin. Sizi daha iyi tanımalıyım. müştüm, ama bir dakika sonra yeniden sokaklardaydım."

Ama dediğim gibi ne zaman kentin bu kötü kesimlerine gitsem tama- "Hatırladığım kadarıyla bir arkadaşının çatıdan atıldığını görmüş-

men olumsuz olmayan duygu dalgaları hissediyorum. Bunu tarif et- tün ve sen de üç kez ölüme çok yaklaşmıştın - parkta bıçaklı bir man-

mek zor ama... bilmiyorum... şey gibi, ev özlemi çekmek gibi." yak tarafından kovalandığını ve ayakkabılarını çıkararak yarım saat

"Ev özlemi mi? Bundan ne anlam çıkarıyorsun Amelia?" yalınayak koştuğunu anlattığın o korkunç hikâyeyi hatırlıyorum. Ama

"Ben de pek emin değilim. Size her zaman duyduğum şeyi söyleye- her seferinde işine geri döndün. Sanki eroin bütün düşüncelerini ak-

yim: kafamın içindeki bir ses, 'Başardım,' diyor. Her zaman bu sesi lından çıkarıyordu. Ölüm korkusunu bile."

duyuyorum. 'Başardım.' " "Doğru. Yalnızca tek bir şey düşünüyordum- bir sonraki eroin pa-

"Sanki bunu kendi kendine söylüyor gibisin. 'Cehenneme gidip ge- ketini. Ölümü düşünmüyordum. Ölümden hiç korkmuyordum."

ri döndüm ve hayatta kaldım' " "Ama şimdi ölüm seni rüyalarında kovalıyor."

180 2 2 2
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

"Evet çok garip - bu... bu... ev özlemi." "Sizin terapiniz mi? Ne zaman? Neler düşünüyordunuz?"
"Bunun içinde gurur var mı?" diye sordum. "Oradan çıktığın için "On beş yıl önce iyi bir adama, bir psikologa giderdim. Rollo May.
kendinle gurur duyuyor olmalısın." Seanslarımızı sabırsızlıkla beklerdim. Nezaketini, her şeye dikkat edişi
"Biraz. Ama yeterince değil. Serbest düşünecek zamanım yok. Ak- çok hoşuma giderdi. Boğazlı kazak giyişini ve turkuaz rengi Hint kol-
lım ağzına kadar sayılar, iş ve bazen de Hal'le (erkek arkadaşı) dolu. yesini severdim. Aynı profesyonel ilgilerimiz olduğu için özel bir iliş-
Ve sanırım hayatta kalmayla. Uyuşturucudan uzak durmayla." kimiz olduğunu söylemesi hoşuma giderdi. Kitaplarımın taslaklarını
"Buraya gelip benimle konuşmak hayatta kalmana yardım ediyor okuyup bana iltifat etmesine bayılırdım."
mu? Seni uyuşturucudan uzak tutuyor mu?" Bir sessizlik oldu. Amelia hareketsiz durmuş, camdan dışarı bakı-
"Bütün hayatım, grup çalışmalarım, terapim, hepsi ediyor." yordu.
"Sorum bu değildi Amelia. Ben sana uyuşturucudan durman için "Ya sen?" diye sordum. "Şimdi senin sıran."
yardım ediyor muyum?" "Şey, sanırım ben de nezaketinizi seviyorum." Bunu söylerken vü-
"Dedim ya. Yardım ediyorsunuz. Her şey yardım ediyor." cudunu kıvırıp bükerek başka tarafa baktı.
" 'Her şey yardım ediyor' dediğinde - bunun her şeyi nasıl hafiflet- "Devam et. Başka?"
tiğini görebiliyor musun? Bizden bir şeyler götürdüğünü? Aramıza "Utanıyorum."
mesafe soktuğunu? Benden kaçtığını. Benim hakkındaki duyguların "Biliyorum. Ama utanmak birbirimize önemli bir şey söylediğimiz
hakkında biraz daha konuşabilir miyiz - şimdiye kadar bu seansta anlamına gelir. Bence utanma duygusu hedefimiz, avımız olmalı - bu
yaptıklarımızı ya da geçen haftaki seans veya hafta boyunca benim konuda çalışmalıyız. Hadi şimdi doğruca utanç duygunun ortasına da-
hakkımda ne düşündüğünü?" lalım. Devam etmeye çalış."
"Oh hayır. Yine mi bu konu?" "Şey, bana ceketimi giymem için yardım etmeniz çok hoşuma gitti.
"Güven bana, bu çok önemli Amelia." Halının kıvrık köşesini düzelttiğimde gülmenizi seviyorum. Yani bu-
"Bana bütün hastaların terapistleri hakkında düşündüklerini mi nun sizi neden rahatsız etmediğini anlamıyorum. Ofisinizi biraz te-
söylüyorsunuz?" mizletebilirsiniz. Masanız karmakarışık... tamam, tamam, konudan
"Evet, kesinlikle. Benim deneyimlerim bu yönde. Ben de kendi te- sapmayacağım. Dişçinin bana elli Vicodin'lik bir şişe verdiği zamanı
rapistim hakkında bir sürü şey düşünürdüm." hatırlıyorum. O şişeyi benden almak için çok uğraşmıştınız. Yani dişçi
Amelia koltuğuna yığılmış oturuyor, tartışmayı bize döndürdüğüm onu benim kucağıma bırakmıştı - nasıl verirdim? O seansın sonunda
zaman hep yaptığı gibi kendini küçülterek oturuyordu. Ama birden ofisten kaçmaya çalıştığımda elimi bırakmadığınızı hatırlıyorum. Bir
doğruldu. Bütün dikkatini üzerime çekmeyi başarmıştım. şey diyeyim mi, terapiyi tehlikeye atmadığınız için minnettarım - ba-
na ya vicodin şişesini verirsin ya da terapiyi bitiririm diyebilirdiniz.
180
225
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Başka terapistler olsa böyle yapardı. Ne diyeceğim - ben onları bıra- dim. "Cevabım evet, Amelia. Seni cesur biri olarak görüyorum. Ve
kırdım. Sizi de bırakırdım." sevgi dolu bir insan. Üstesinden geldiğin şeyler ve o zamandan beri

"Bunları anlatman çok hoş, Amelia. Çok etkilendim. Son birkaç hayatında başardıklarına hayranım. Bu yüzden, evet, seni aileme ka-

dakika senin için nasıl geçiyor?" bul ederdim."

"Utandırıcı, hepsi bu." Amelia'nm gözleri yaşarmıştı. Bir mendil alıp kendini toparlamak

"Neden?" için döndü. Birkaç saniye sonra, "Tabii ki böyle söylemek zorundası-
nız. İşiniz bu."
"Çünkü artık alay edilmeye açığım."
"Bu hiç oldu mu?" "Beni kendinden nasıl uzaklaştırdığını görüyor musun Amelia. Ya-
kınlaşmamızdan rahatsız oldun, değil mi?"
Bunun üzerine Amelia erken çocukluk döneminde ve ergenlik ça-
Süremiz dolmuştu. Dışarıda sağanak yağmur vardı. Amelia yağ-
ğında alay edildiği bazı olayları hatırladı. Bunlar bana pek çarpıcı gö-
murluğunu bıraktığı koltuğa yöneldi. Ben yağmurluğuna uzanıp giy-
rünmedi ve mahcubiyetinin karanlık eroin günlerine dayanıyor olup
mesi için tuttum. Amelia yüzünü buruşturup huzursuzlandı.
olamayacağını sordum. Başka zamanlarda da olduğu gibi, bunu kabul
etmedi. Mahcubiyetinin uyuşturucu kullanmasından çok öncelere da- "Görüyor musunuz?" dedi. "Görüyor musunuz? Söylemek istedi-

yandığını söyledi. Sonra sabırsızlanıp döndü ve doğruca bana bakıp, ğim buydu. Benimle alay ediyorsunuz."

"Size bir sorum var," dedi. "Bu aklımdan geçebilecek en son şey, Amelia. Ama bunu söylemen

Bu benim dikkatimi çekti. Bunu daha önce hiç söylememişti. Ne iyi oldu. Her şeyi ifade etmek iyi. Dürüstlüğün hoşuma gidiyor."

bekleyeceğimi bilmiyordum. Merakla bekledim. Böyle anları çok se- Kapıda durup bana döndü, "Size sarılmak istiyorum," dedi.

verdim. Bu gerçekten sıradışıydı. Ama söylemesi hoşuma gitti, ona sarılıp

"Bununla uğraşmayı isteyip istemeyeceğinizi bilmiyorum, ama işte sıcaklığını ve cüssesini hissettim.

geliyor. Hazır mısınız?" Ofisimin önündeki birkaç basamağı inerken ona, "Bugün iyi iş çı-

Başımı salladım. kardın," dedim.

"Beni ailenizin bir üyesi olarak kabul eder miydiniz? Yani ne de- Çakıl taşı kaplı yolda onu benden uzaklaştıran ilk birkaç adımı du-

mek istediğimi biliyorsunuz. Teorik olarak." yabiliyordum, sonra bana dönmeden omzunun üstünden seslendi,

Bunu biraz düşündüm. Dürüst ve samimi olmak istiyordum. Ona "Sen de iyi iş çıkardın."

baktım: başı dikti, iri gözleri üzerime sabitlenmişti, her zaman yaptığı
gibi gözlerini benden kaçırmıyordu. Alnındaki ve yanaklarmdaki par- Seansımızda ortaya çıkan konulardan biri Amelia'nm bir bağımlı
lak kahverengi deri yeni temizlenmişti. Duygularımı dikkatle incele - olarak geçirdiği eski hayatına duyduğu garip nostaljiydi. Belki de yal-

180
227
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

nızca basit bir hayatın özlemini çektiği şeklindeki açıklaması bu kita- nunda kendisiyle bağını koparmasına neden olan iç bölmelerini kır-
bın ilk satırlarını ve Heidegger'in düşüncesini hatırlatıyor: insan sıra- masını sağladı. Terapiyi bitirene kadar bütün bir yıl hiç kâbus görme-
danlıkla tükendiğinde derin endişelerden ve kendini derinlemesine di ve gece panikleri kayboldu. Üç yıl sonra da Amelia'nın düğün töre-
incelemetken uzaklaşır. nine katılma zevkini yaşadım.
Burada-ve-şimdi üzerinde çalışmaya devam etmem seansımızın
odağını temelden değiştirdi. Amelia benimle ilgili duygularını paylaş-
Terapistin Model Olarak Kendini Açması
mayı reddedip şu sorumdan bile kaçınmıştı, "Buraya gelmek ve sana
yardım ettiğimi görmek hayatta kalmana ve uyuşturucudan uzak dur- Terapistin kendini açması için uygun olan ölçü ve zamanlama de-

mana yardım ediyor mu?" Yıllar önce terapistim hakkında duyduğum neyimle kazanılır. Kendini açmanın amacının her zaman terapi çalış-

hislerimi paylaşma riskine girmeye karar verdim. masını kolaylaştırmak olduğunu unutmayın. Terapist kendini terapi
sürecinde çok erken açarsa, terapi ortamının güvenli olup olmadığın-
Ona model olmam onun da risk alıp yeni alanlara adım atmasını
sağladı. Uzun süredir düşündüğü, şaşırtıcı bir soruyu soracak cesareti dan emin olmak için daha fazla zamana ihtiyacı olan danışanları ür-

buldu, "Beni ailene kabul eder misin?" Kuşkusuz bu soruyu çok bü- kütme riski vardır. Ama dikkatli bir şekilde kendini açmak, danışanlar

yük bir ciddiyetle ele almak zorundaydım. Yalnızca eroin bağımlılığı için etkili bir model olarak hizmet eder. Terapistin kendini açması

bataklığından kurtulduğu için değil, o zamandan beri yaşadığı hayat hastanın da kendini açmasını sağlar.

için de ona büyük bir saygı duyuyordum - başkalarına yardım edip Terapistin kendisini açmasıyla ilgili bir örnek yakın dönemde psi-

rahatlatmaya adanmış ahlaki bir hayat. Dürüst bir şekilde cevap ver- koterapi dergisinde yayımlandı.6 Makalenin yazarı yirmi beş yıl önce

dim. gerçekleşen bir olayı anlatıyordu. Katıldığı bir grup terapisi oturu-
munda grup liderinin (iyi tanınan bir terapist olan Hugh Mullen) yal-
Ve cevabımın olumsuz bir yansıması olmadı. Kendimi açma konu-
sunda kendi kurallarımı (ve sınırlarımı) izledim. Amelia'yı çok iyi ta- nızca rahat bir şekilde arkasına yaslanmakla kalmayıp gözlerini da ka-

nıyordum ve kendimi açmamın onu uzağa itmeyip tam tersine kendi- padığını fark etmişti. Bunun üzerine mektubu yazan kişi Mullen a sor-

ni açmasına yardım edeceğine inanıyordum. muştu: "Bugün nasıl bu kadar rahat görünüyorsun Hugh?"
"Çünkü bir kadının yanında oturuyorum," diye cevap vermişti
Bu, Amelia'nm yakınlıktan kaçınması üzerinde çalıştığımız birçok
Mullen hemen.
seanstan biriydi. Unutulmaz bir seanstı ve sık sık bu seansa atıfta bu-
lunuyorduk. Sonraki çalışmalarımızda Amelia karanlık korkuları ko- Mektubu yazan kişi o sırada terapistin bu cevabının çok garip ol-

nusunda pek çok şey açıkladı. Çok daha fazla rüya ve sokaklarda ge- duğunu düşünmüş ve yanlış bir grupta olup olmadığını merak etmişti.

çirdiği korkunç yıllara dair bir sürü anı hatırladı. Bunlar başta anksi-
6 "Being Seen, Moved, Disrupted, and Reconfigured: Group Leadership from
yetesini artırdı - b u eskiden eroinin dağıttığı anksiyeteydi- ama so-
a Relational Perspective." International Journal of Group Psychothcrapy, 2004.

180 229
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

Ama yavaş yavaş duyguları ve fantezileri konusunda açık olmaktan Onlara rüyaları pragmatik olarak düşünmelerini söylerim. Rüyala-
korkmayan bu grup liderinin grup üyelerini harika bir şekilde özgür- rı, bir hastanın hayatındaki kaybolmuş insanlar, yerler ve deneyimler-
leştirdiğini görmüştü. le ilgili bilgi kaynağı olarak görmelerim isterim. Üstelik ölüm anksiye-
Tek bir yorum gerçek bir dalgalanma gücü yaratmış ve bu adamın tesi pek çok rüyaya sızar. Çoğu rüya, rüya görenin uyumaya devam
daha sonraki terapistlik kariyerinde öylesine etkili olmuştu ki yirmi etmesini sağlamaya çalışırken, kâbuslar yuvasından çıkmış çıplak
beş yıl sonra bile terapistin model olmasının kalıcı etkisini paylaşmak ölüm anksiyetesinin rüya göreni korkutup uyandırmasına neden olur.
için bu mektubu yazacak kadar müteşekkirdi. Üçüncü bölümde anlattığım gibi diğer rüyalar uyanma deneyiminin
habercisidir: böyle rüyalar, hayatın varoluşsal gerçekleriyle temas ha-
linde olan benliğin derin kısımlarından mesaj taşır gibi görünürler.

RÜYALAR: BURADA-VE-ŞİMDI'YE GİDEN Genellikle terapi süreci için en verimli rüyalar kâbuslar, tekrarla-

KRALİYET Y O L U yan rüyalar veya etkileyici rüyalardır - yani hafızada sabit kalan canlı
rüyalar. Eğer hasta seansa birden fazla rüyayla gelirse, genellikle en
Rüyalar çok değerlidir. Bu yüzden çoğu terapistin özellikle kari-
son gördüğünün veya en canlı olanın en verimli çağrışımları sunduğu-
yerlerinin başında rüyalardan uzak durmaları büyük talihsizliktir. Bi-
nu görürüm. İçimizdeki güçlü bir bilinçdışı güç rüyanın mesajını us-
rincisi, genç terapistler nadiren rüya çalışmalarıyla ilgili eğitim alırlar.
taca yollarla gizlemeye çalışır. Rüyalar belirsiz semboller ve başka giz-
Hatta pek çok klinik psikoloji, psikiyatri ve psikolojik danışmanlık
leme yolları içermekle kalmaz, kolayca da kaybolurlar: rüyaları kolay-
programları terapide rüyaların değerinden söz etmez. Genç terapistle-
ca unuturuz ve rüyalar hakkında not alsak bile notlarımızı bir sonraki
rin çoğu rüyaların gizemli doğasından, rüya sembolizmi ve yorumlan
terapi seansına götürmeyi unutmamız sık görülen bir durumdur.
üzerine yazılmış karmaşık ve eski literatürden ve rüyaların bütün yön-
Rüyalar bilinçaltı görüntülerin temsilleriyle o kadar doludur ki
lerini yorumlamaya çalışmayı gerektiren zaman alıcı işten ürkerler.
Freud bunlara bilinçaltının via regiası -kraliyet yolu- der. Ama bu
Yoğun kişisel terapi almış olan terapistlerin çoğu rüyaların önemini
sayfalar için asıl önemli olan, rüyaların hasta-terapist ilişkisini anla-
gerçekten takdir edebilir.
mak için de via regia olmasıdır. Terapiste veya terapiye dair temsiller
Ben genç terapistleri, rüya yorumu konusunda endişelenmemeleri-
içeren rüyalara özellikle dikkat etmenizi tavsiye ederim. Genelde, tera-
ni söyleyerek rüya çalışmasına katmaya çalışıyorum. Bir rüyayı tam
pi süreci ilerledikçe, terapi rüyaları daha sık görülür hale gelir.
anlamıyla anlamak mı? Bunu unutun! Böyle bir şey yok. Freud'un
Rüyaların neredeyse tamamen görsel olduğunu, zihnin bir şekilde
1900 şaheseri, Rüya Yorumu'nda görünen ve Freud'un yorumlamak
görsel görüntüleri soyut kavramlara tayin ettiğini unutmayın. Bu yüz-
için büyük çaba harcadığı Irma'nm Rüyası bile yüzyıl boyunca tartış-
den terapi genellikle yolculuk, kişinin evini tamir ettirmesi ya da kişi-
malara konu olmuştur. Bu rüyanın anlamı konusunda pek çok seçkin
nin kendi evindeki daha önce kullanmadığı, bilmediği odaları keşfet-
klinisyen hâlâ farklı görüşler ileri sürmektedir.

180 231
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

180
mesi gibi görsel şekillerde tasvir edilir. Örneğin, Ellen'in rüyası (bu hafta komada kaldı ve ölmeden kısa bir süre önce gözleri kısmen açıl-
bölümde daha önce incelenmişti), utancını, benim banyomda elbisele- dı ve 'iğrenç' göründü. Yirmi yıl önce de babam felç geçirmişti ve ba-
rinden sızan âdet kanı ve bana güvenmediğini ona aldırmamam, yar- caklarını kullanamaz olmuştu. Son birkaç ayını tekerlekli sandalyede
dımına gitmemem ve başkalarıyla yoğun bir şekilde konuşmaya dal- geçirdi."
mam olarak görsel şekilde tasvir ediyordu. Aşağıdaki örnek ölüm ank- "Bu rüyadan uyandıktan sonra birkaç saat ölümü düşündüğünü
siyetesi olan hastaları tedavi eden terapistler için önemli bir konuya söylüyorsun. Hatırladığın kadarıyla bana o saatleri anlat."
ışık tutuyor - terapistin ölümlülüğüne.
"Sana daha önce anlattığım şeyler: sonsuza dek karanlığa gömülme
korkusu ve sonra artık ailemin yanında olmamanın verdiği büyük
Terapistin Savunmasızlığı Konusunda Bir Rüya: Joan üzüntü. Dün gece uyumadan önce ailemin eski fotoğraflarına bakıyor-
dum ve anneme ve bize korkunç davranmasına rağmen babamın da
Elli yaşındaki Joan sürekli ölüm korkusu ve gece panikleri yüzün-
bir varoluşu olduğunu fark ettim. Sanki bunu ilk kez fark ediyordum.
den terapiye gelmişti. Şu rüya uykusunu böldüğünde, bu konular üze-
Belki babamın fotoğraflarına bakmak her şeye rağmen geride bazı izler
rine çalışmaya başlayalı birkaç hafta olmuştu.
bıraktığını, hatta bu izlerin bir kısmının iyi bile olduğunu fark etmemi
Terapistimle buluşuyorum (siz olduğuna eminim, ama size hiç ben- sağladı. Evet, geride iz bırakma fikrinin yardımı oluyor. Annemin eski
zemiyor) ve büyük bir tabaktaki kurabiyelerle oynuyorum. Birkaç sabahlığını giymek ve kızımın annemin eski Buick'ini kullandığını
kurabiye alıp her birinin bir köşesinden küçük bir ısırık alıyorum ve görmek rahatlatıcı.
sonra her birini kınklayıp parmaklarımla karıştırıyorum. Sonra te- "Aynı soru hakkında düşünen bütün o büyük düşünürleri anlat-
rapist tabağı alıp bütün kırıntıları ve kurabiyeleri bir hamlede yu- mandan bir şeyler öğrendiysem de," diye devam etti, "bazen bu fikir-
tuyor. Birkaç dakika sonra arka üstü düşüp hastalanıyor. Sonra ler dehşeti pek hafifletmiyor. Gizem çok ürkütücü: ölüm öyle bilinme-
daha da kötüleşip ürkütücü görünmeye ve uzun yeşil tırnakları çık- yen, bilinemeyen bir karanlık ki."
maya başlıyor. Gözleri iğrenç hale geliyor ve bacakları kayboluyor. "Ama her gece uykunda ölümü biraz tadıyorsun. Yunan mitoloji-
Larry (kocası) gelip yardım ediyor ve onu rahatlatıyor. Bu konuda
sinde Hypnos ve Thanatos'un yani uyku ve ölümün ikiz kardeşler ol-
o benden çok daha iyi. Ben donup kalıyorum. Uyanıyorum, kalbim
duğunu biliyor muydun?"
çarpıyor ve sonraki birkaç saati saplantılı şekilde ölümü düşünerek
"Belki de bu yüzden uykuya karşı bu kadar direniyorum. Ölmek
geçiriyorum.
zorunda olmam o kadar acımasız, o kadar adaletsiz bir şey ki."
"Bu rüyayla ilgili olarak aklına hangi fikirler geliyor Joan?" "Herkes böyle hissediyor. Ben de öyle. Ama varoluştaki anlaşma
"Şey, iğrenç gözler ve bacaklar bazı hatıraları uyandırıyor. Birkaç böyle. Biz insanlarla yapılan anlaşma bu. Yaşayan -ya da yaşamış-
ay önce felç geçirdikten sonra annemi ziyarete gittiğimi biliyorsun. Bir olan her şeyle yapılan anlaşma bu."

233
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

"Yine de çok haksızca." rinde çalışmayan terapistler gerçekten de kendi ölümleriyle ilgili ank-
"Hepimiz -ben, sen- doğanın bir parçasıyız, bütün kayıtsızlığıyla siyeteyle boğulabilirler.
doğada haksızlık veya haklılık diye bir kavram yoktur."
"Biliyorum. Bütün bunları biliyorum. Yalnızca bu gerçeği ilk kez
Dul bir kadının Kâbusu: Carol
keşfettiğim çocuksu zihinsel duruma geri dönüyorum. Her seferinde
ilk kez gibi oluyor. Bu konuda kimseyle böyle konuşamayacağımı bili- Hastalar yalnızca terapistlerini aşırı boğmak konusunda endişelen-

yorsun. Sanırım bu noktada böyle yanımda kalmanın ifade edemedi- mez, sonunda Carol'ın rüyasında olduğu gibi terapistin yapabilecekle-

ğim biçimde yararı oluyor bana. Örneğin, iş yerinde kendime iyi bir rinin sınırları olduğu gerçeğiyle de yüzleşirler.

yer edinmeye başladığımı sana anlatmadım." Kocasının dört yıl önceki ölümünden beri yaşlı annesine bakan alt-

"Bunu duymak çok güzel, Joan. Çalışmaya devam edelim. Rüyana mış yaşındaki dul Carol'la terapimiz sırasında annesi öldü ve tek başı-

geri dönelim," dedim. "Rüyanda yanında kalmadım: Kaybolmaya baş- na yaşayamayacak kadar yalnız olduğunu hissederek başka bir eyalet-

ladım. Kurabiyelerin gözlerime ve bacaklarıma yaptıkları konusunda- teki oğlunun ve torunlarının yanma taşınmaya karar verdi. Son seans-
ki sezgilerin neler?" larımızdan birinde şu rüyayı anlattı:

"Şey, ben kurabiyelerden yalnızca bir ısırık alıp oynamaya, kırıkla- Dört kişi var -ben, bir gardiyan, bir kadın mahkûm ve sen- ve gü-
maya başlıyorum. Ama sen hepsini alıp yutuyorsun ve başına neler ge- venli bir yere gidiyoruz• Sonra oğlumun evinin oturma odasında
liyor. Sanırım rüyam benim sana fazla geldiğime, senden çok fazla şey oluyoruz - burası güvenli ve pencerelerinde demir parmaklıklar
istediğime dair endişelerimi yansıtıyor. Ben bu ürkütücü konuyu di- var. Sen odadan bir an için çıkıyorsun -belki banyoya gitmek için—
diklerken sen içine dalıyorsun - ve bunu yalnızca benimle değil, diğer ve- birden pencerelere ateş açılıyor ve mahkûm ölüyor. Sonra sen
hastalarınla da yapıyorsun. Sanırım senin ölümün, senin de annem ve odaya geliyorsun, kadını yerde görüp yardım etmeye çalışıyorsun.
babam gibi, herkes gibi yok olacağından endişeleniyorum." Ama o kadar çabuk ölüyor ki onun için yapabileceğin hiçbir şey
"Eh, bu bir gün olacak. Yaşlanmam, ölmem ve aynı zamanda ölüm yok, hatta onunla konuşamıyorsun bile.
hakkında konuşmanın benim üzerimde yaptığı etkiler konusunda en-
"Bu rüyayla ilgili duyguların neler Carol?"
dişelendiğini biliyorum. Ama ben fiziksel olarak mümkün olduğu sü-
"Bir kâbustu. Korkarak uyandım, "kalbim o kadar hızlı çarpıyordu
rece yanında kalmaya kararlıyım. Bana yük olmuyorsun aksine, en
ki yatak sarsılıyordu. Uzun süre uykuya dalamadım."
gizli düşüncelerini bana açmana çok değer veriyorum. Üstelik gözle-
"Rüyayla ilgili aklına ne geliyor?"
rim ve bacaklarım hâlâ yerinde duruyor."
"Yoğun bir koruma var - mümkün olabildiğince çok: sen oradasın
Joan'm terapistini kendi kederine sürüklediği şekündeki endişesi-
ve bir gardiyan var, camlarda da demir parmaklıklar. Ama bütün ko-
nin biraz geçerliliği var: kişisel terapilerinde kendi ölümlülükleri üze-

180
235
GÜNEŞE BAKMAK ÖLÜM ANKSİYETESİYLE UĞRAŞMAK

rumaya rağmen mahkûm kurtarılamıyor." Çok ciddi hastasın ve hastanede yatıyorsun. Ben de senin doktoru-
Rüyayla ilgili konuşmamızda rüyanın merkezinin, hayati mesajının num. Ama sana bakmak yerine ısrarla mutlu bir hayatın olup ol-
onun ölümünün de mahkûmunki gibi engellenemeyeceği olduğunu madığını soruyorum. Bana hayatın sadece saçmalıktan ibaret olma-
hisseti. Rüyada hem kendisi, hem de mahkûm olduğunu biliyordu. dığını söylemeni istiyorum.
Kendini ikiye katlamak rüyalarda sık görülen bir fenomendir; hatta
Ölüm konusunda dehşete kapılan, seksen yaşındaki Phil'e rüyayla
geştalt terapi yaklaşımının kurucusu Fritz Pearls rüyadaki her kişinin
ilgili fikirlerini sorduğumda hemen kanımı emiyormuş gibi hissettiğini,
veya fiziksel nesnenin rüyayı görenin bir özelliğini temsil ettiğini ileri
benden çok şey istediğini düşündüğünü söyledi. Rüyası, o doktor, ben
sürmüştür.
hasta olsam da onun ihtiyaçlarının her şeyi aştığı ve benden durmadan
Carol'ın rüyası onu her zaman koruyacağım şeklindeki miti yok
bir şey istediğine dair endişesini resmediyordu. Hastalıkları, ölmüş ya
etti. Rüyanın pek çok ilginç yönü vardı (örneğin, kendini mahkûm
da sakat arkadaşları yüzünden üzgündü ve hayatın yalnızca saçmalık-
olarak ikiye katlamasıyla yansıtılan benlik imajı konuları ve oğluyla
tan ibaret olmadığını söyleyerek ona umut vermemi istiyordu.
yaşama fikrinin demir parmaklıklı oda hayali uyandırması), ama tera-
Rüyayla harekete geçerek açıkça sordu, "Senin için fazla bir yük
pinin yaklaşan sonu düşünülünce ilişkimize, özellikle de benim yapa-
müyüm?"
bileceklerimin sınırlarına odaklanmaya karar verdim. Carol şunu fark
"Hepimiz aynı yükü taşıyoruz," diye karşılık verdim. "Ve senin çe-
etti: rüya, oğlunun evine taşmmayıp benimle temas halinde kalsa da
kirdekteki kurtla karşılaşman (onun ölüm için daha önce kullandığı
onu yine de ölümden koruyamayacağımı söylüyordu.
bir ifadeydi bu) ağır, ama benim için aydınlatıcı bir durum. Seansları-
Bu içgörünün anlamı üzerinde çalıştığımız son üç seans, yalnızca
mızı sabırsızlıkla bekliyorum ve benim hayatta bulduğum anlam, se-
terapiyi bitirmemizi kolaylaştırmakla kalmadı, aynı zamanda bir uyan-
nin kendi coşkunu yeniden bulmana ve hayat deneyimlerinden gelen
ma deneyimi oldu. Başkalarından alabileceklerinin sınırlarını her za-
bilgelikle yeniden bağlantıya geçmene yardım etmekten geliyor.
mankinden daha fazla anladı. Bağlantı acıyı yumuşatsa da, insan ko-
şullarının acı dolu kısımlarını engelleyemez. Carol bu görüyle büyük
bir güç kazandı, nerede yaşarsa yaşasın yanında götürebileceği bir Bu kitaba ölüm anksiyetesinin psikoterapi sürecine nadir olarak
güçtü bu. girdiğini söyleyerek başladım. Terapistler bu konudan birkaç neden-
den dolayı uzak dururlar: ölüm anksiyetesinin varlığını veya önemini
Bana Hayatın Yalnızca Saçmalık Olmadığını Söyle: Phil inkâr ederler; ölüm anksiyetesinin aslında başka bir şeyle ilgili anksi-
yete olduğunu iddia ederler; kendi korkularını harekete geçirmekten
Son olarak terapist hasta ilişkisinin bazı yönlerini aydınlatan rüya-
korkabilirler; veya ölümlülük konusunda akılları karışık veya kederli
lara dair son bir örnek vereceğim.
olabilirler.

180
237
GÜNEŞE BAKMAK

Bu sayfalarda bütün korkuları, hatta en karanlık olanları bile keş- Sonsöz


fedip onlarla yüzleşmenin gerekliliğini ve yapılabilirliğini anlatabildi-
ğimi umuyorum. Ama yeni araçlara ihtiyacımız var - farklı fikirlere ve
farklı bir terapist-hasta ilişkisine. Ölümle açıkça yüzleşen büyük düşü-
nürlerin fikirlerine kulak vermemizi ve terapötik ilişkiyi hayatın varo-
luşsal gerçekleri üzerine inşa etmemizi öneriyorum. Herkes hayatın
İsim sayfasında alıntı yaptığım La Rochefoucauld'un önermesi "Le
sevincini ve ölümlülük korkusunu yaşamaya mecburdur.
soleil ni la mort ne se peuvent regarder en face," güneşe ya da ölüme
Terapist varoluşsal konularla dürüstçe uğraşırken etkin terapi için
bakmanın tehlikeli olduğunu söyleyen bir halk inancını yansıtır. Ben
hayati değer taşıyan 'samimiyet' yeni bir boyut kazanır. Garip bir has-
güneşe bakmayı kimseye tavsiye etmem, ama ölüme bakmak tamamen
talıktan muzdarip bir hastanın soğukkanlı, kusursuz, kendini kapat-
farklı bir konu. Bu kitabın mesajı ölüme sarsılmadan bakmaktır.
mış bir şifacı tarafından tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen tıbbi yak-
Tarih, ölümü inkâr etmenin çeşitli örnekleriyle dolu. Örneğin, ta-
laşımın bütün unsurlarını terk etmeliyiz. Hepimiz aynı korkuyla,
mamen incelenmiş bir hayatın güvenilir şampiyonu Sokrates, "bede-
ölümlülük yarasıyla, varoluşun özündeki kurtla karşıyayız.
nin aptallığından" kurtulduğu için müteşekkir olduğunu söyleyerek
ve sonsuza dek kendisininkine benzer kafa yapısına sahip ölümsüzler-
le felsefi sohbetler yapacağından emin bir şekilde ölüme gitmiştir.
Kendini keşfe adanan, düşüncenin en derin katmanlarını açmada
ısrarlı olan çağdaş psikoterapi alanı duygusal hayatımızın altında ya-
tan önemli ve geniş kapsamlı bir etmen olan ölüm korkumuzu incele-
mekten kaçınmaktadır.
Son iki yıldır arkadaşlarım ve meslektaşlarımla yaptığım görüşme-
lerde bu kaçınmayı birinci elden görme fırsatı buldum. Normalde bir
kitaba başladığımda işim hakkında uzun sosyal sohbetlere alışığımdır.
Ama bu kitapta böyle olmadı. Genellikle arkadaşlarım mevcut proje-
min ne olduğunu sordular. Ölüm korkusunun üstesinden gelmek
hakkında yazdığımı söyledim. Sohbet burada bitti. Birkaç istisna hariç
hiç kimse başka bir soru sormadı, kısa sürede başka bir konuya geç-
tik.

134 2 3 8
GÜNEŞE BAKMAK

Ölümle de diğer korkularımızla olduğu gibi yüzleşmemiz gerekti-


ğine inanıyorum. Mutlak sonumuzu düşünmeli, onu tanımalı, incele-
yip analiz etmeli, onunla uzlaşmaya varmalı ve ölümle ilgili çocuklu-
ğumuza ait dehşet verici çarpıtmaları fırlatıp atmalıyız.
Ölümün dayanılmayacak kadar acı verdiği, düşüncesinin bizi
mahvedeceği, gerçeğin hayatın anlamsızlığına neden olmaması için fa-
niliğin inkâr edilmesi gerektiği sonucuna varmayalım. Bu inkârın her
Güneşe Bakmak
zaman bir bedeli olur - içsel hayatımızı daraltır, görüşümüzü bulanık- İÇİN
laştırır, mantığımızı köreltir. Sonunda da kendini kandırma bizi yaka-
OKUYUCU KILAVUZU
lar.
Ölümle yüzleşmemizde her zaman anksiyete var olacaktır. Bu söz-
leri yazarken bile anksiyete hissediyorum; öz-farkmdalığm karşılığın-
da ödediğimiz bedel bu. Bu yüzden, ham ölüm korkusunun baş edile-
bilir sıradan anksiyeteye indirgenebileceğini göstermek için alt başlık-
ta "anksiyete" yerine "dehşet" ifadesini kullandım. Bir rehber eşliğinde
ölüme bakmak yalnızca dehşeti hafifletmekle kalmaz, hayatı daha güç-
lü, değerli ve önemli hale getirir. Ölüme bu şekilde bir yaklaşım ha-
yatla ilgili bir ders verir. Bu amaçla ölüm korkusunu nasıl azaltacağı-
mızın yanı sıra onu nasıl tanıyacağımızı ve uyanma deneyimi olarak
nasıl kullanabileceğimizi de anlattım.
Bu kitabın kasvetli bir kitap olmasını istemiyorum. İnsani duru-
mumuzu -faniliğimizi, ışıktaki kısa süremizi- kavrayarak, ama ger-
çekten kavrayarak her anın tadını çıkarmakla ve sırf var olmanın key-
fini sürmekle kalmayıp kendimiz ve bütün insanlar için duyduğumuz
şefkati artırmayı umuyorum.

240
rvin Yalom Güneşe Bakmak'm ölümle yüzleşmesinden doğan çok ki-
I şisel bir kitap olduğunu söylüyor. "Ölüm korkusu bütün insanlarda
ortaktır: hiç ayrılmadığımız karanlık gölgemizdir."
Siz de ölümle yüzleştiniz mi? Siz de onun korkusunu paylaşıyor
musunuz, yoksa hayatınızın üstünde karanlık bir gölge gibi mi? Bu
karanlık gölgenin hepimiz için olmasa bile çoğumuz için var olduğu-
nu onaylıyor musunuz yoksa ret mi ediyorsunuz?
Güneşe Bakmak'ı okuduktan sonra başka okuyuculara ya da kendi-
nize bu soruları sormayı isteyebilirsiniz. Aşağıdaki soruları kendinize
ya da bir gruba sormak bile Dr. Yalom un kitabında ortaya koyduğu
konular ve sorular hakkında sohbet etmenizi sağlayacaktır.

KITABıN BAŞLıĞı VE A L T BAŞLıĞı

Ölümle yüzleşmenin güneşe bakmak gibi - acı verici, zor, ama


eğer insan durumunun gerçek doğasını, faniliğimizi, ışıkta geçireceği-
miz kısa zamanı kavrayan tamamen bilinçli kişiler olarak yaşamaya
devam etmek istiyorsak gerekli olan bir şey- olduğunu kabul ediyor
musunuz?
Dr. Yalom'un alt başlıkta ölümle yüzleşmek derken, yüzleşilen
"dehşet" ile korku arasında yaptığı ayrımı anlayıp kabul ediyor musu-

243
GÜNEŞE BAKMAK GÜNEŞE BAKMAK İÇİN OKUYUCU KILAVUZU

nuz? Neden yalnızca dehşete odaklanmalıyız? İnsanın ölüm korkusu- ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
nun üstesinden asla gelemeyeceği doğru mudur?
Hayatınızda hiç büyük bir hastalık, boşanma, iş kaybı, emeklilik,
sevilen birinin kaybı, etkileyici bir rüya veya anlamlı bir okul toplantı-
sı gibi bir "uyanma deneyimi" yaşadınız mı?
BİRİNCİ BÖLÜM
Bu tür bir deneyim sizi etkiledi mi etkilemedi mi? Böyle bir uyan-
Webster Sözlüğü epikürün, kendini lüks yaşama ve bedensel zevk- ma deneyiminin hayatı daha fazla takdir etmenizi ya da ölümle ilgili
lere adayan kişi olduğunu söylüyor. Dr. Yalom sizi Yunan filozof Epi- olarak daha farklı şeyler hissetmenizi sağladığını düşünüyor musu-
kouros'un hepimize öğreteceği daha değerli bir şeyi olduğuna ikna etti nuz?
mi? Eğer öyleyse bu değerli şey nedir?
Altı yaşla ergenlik çağı arasında bulunan çocuklar sizinle hiç ölüm
korkusu hakkında konuştu mu? Ölümü merak ediyorlar mıydı? DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Sizin dünyanızdaki ergenler ölüm saplantısı ve anksiyetesinde ar-
Bugüne kadar hayatınızda kimi "dalgalanmayla" etkilediğinizi dü-
tış, hatta "patlama" yaşıyor mu? Eğer öyleyse bunu nasıl ifade ediyor-
şünüyorsunuz? Gelecekte dalgalanmayla kimi etkileyebilirsiniz?
lar?
Sıkıntılı zamanlarda veya ölüm korkusu yaşarken kendi kendinize
Sigmund Freud'un zihinsel problemlerimizin çoğunun bastırılmış
tekrarladığınız "Öldürmeyen şey güçlendirir" veya "Kimsen o ol," gibi
cinselliğin sonucu olduğuna inandığını biliyorsunuzdur. Irvin Yalom
fikirler, özdeyişler ya da sözler var mı?
bunun tersine anksiyetemizin ve psikopatolojimizin çoğunun bizi
ölüm anksiyetesine götürdüğünü söylüyor. Buna katılıyor musunuz?
Bu sizin için doğru mu?
BEŞİNCİ B Ö L Ü M

Başka bir insana yakından bağlı olmanın ölüm korkusuyla baş et-
İKİNCÎ B Ö L Ü M menize yardımcı olduğuna inanıyor musunuz? Hayatınızda böyle bir
deneyim yaşadınız mı?
Sizin ölümle ilişkili en büyük korkunuz nedir? Sözcüklere dökebi-
Başka insanlardan tecrit edilerek yalnız kaldığınızı hissettiğiniz ol-
lir misiniz? Zihninizde canlandırabilir misiniz?
du mu hiç?
Gerçekten ölüm korkusuna dayandığını düşündüğünüz anksiyete
Siz olmanın nasıl bir şey olduğunu sizden başka kimsenin bilmedi-
ya da korkularınız oldu mu hiç?
ğini fark ettiğinizde ve ölümün aynı zamanda hayatınız boyunca kur-

244 245
GÜNEŞE BAKMAK GÜNEŞE BAKMAK İÇİN OKUYUCU KILAVUZU

duğunuz dünyanın sonu olduğunu anladığınızda Dr. Yalom'un varo- diğinde zihnin de (ve zihinle ilişkili her şeyin) bittiği şeklindeki ifadesi
luşsal yalnızlık dediği şeyi hiç hissettiniz mi? karşısında ne hissediyorsunuz?
Dr. Yalom, Ingmar Bergman'm Yaban Çilekleri adlı filminin empati-
nin nasıl işlediğine dair harika bir örnek olduğunu ifade ediyor. İnsan
empatisini sizin bildiğiniz ya da bilmek isteyeceğiniz şekilde anlatan YEDİNCİ BÖLÜM

bir film var mı?


Hiç psikoterapi gördünüz mü ya da şu anda görüyor musunuz?
Beş ya da on yıl sonraya bakıp şu anda yaptıklarınızı yapmaya de-
Terapistiniz kendisi hakkında bir şey açıklıyor mu? Bu size nasıl
vam ederseniz duyacağınız pişmanlıkları hayal edebilir misiniz? Bir ya
geliyor? Terapistinizin kendini daha fazla açmasını ister miydiniz?
da beş yıl sonra dönüp geriye baktığınızda pişman olmayacağınız şe-
Terapinizde derinlemesine incelendiğinde ölüm anksiyetesiyle iliş-
kilde yaşadığınızı hayal edebilir misiniz?
kili olduğu anlaşılan problemlerle uğraştınız mı?
Dr. Yalom'un "bilge olmak için kilerinizde havlayan köpekleri din-
lemeyi öğrenmeniz gerekir" tavsiyesi sizin için ne ifade ediyor?
ALTINCI BÖLÜM

insan ölümüyle ilgili ilk deneyiminizi hatırlıyor musunuz? Size


gerçekten yakın olan ve ölen ilk kişi kimdi? Bu sizin için nasıl bir de-
neyimdi?
Çok sayıda cenazeye katıldınız mı? Hafızanızda kalan birkaç cena-
zeyi düşünün.
Ölüme yakın bir deneyim yaşadınız mı? Tepkiniz ne oldu? Bu ko-
nuda ne hissediyorsunuz?
Çocukluk hayallerinizi gerçekleştirdiğinizi düşünüyor musunuz?
Potansiyelinizi gerçekleştirdiniz mi?
Dr. Yalom'un, çalışmalarının ve kişisel inançlarının doğaüstü
inançları reddeden dünyevi, varoluşsal bir dünya görüşüne dayandığı-
nı söylemesi karşısında ne düşünüyorsunuz?
İnanç ya da din, ölümle baş etmenizin bir parçası mı? Dr. Ya-
lom'un ölümden sonraki hayata inanmaması ve beynin işlevi sona er-

246 244 246


DİZİN

Afrika, 121 Bay Ölüm, 133, 137


AİDS, 121 Becker, Ernest, 102
Aktarım, 203, 212 Bellow, S., 145

Alice, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 51, Beni Yavaşça Bırakın (Smith), 121
116, 117, 118, 121 Bergman, 1., 113, 246
alzheimer hastalığı, 42 Bergson, Henri, 161
Amelia, 219, 221, 222, 223, 224, Bernice, 100
225, 226, 227, 228 Bernice'in rüyası, 102
amorfati, 93 Bir Noel Şarkısı (Dickens), 36
anicca, 45, 86 Birinci Dünya Savaşı, 25
Anlam, 171, 179, 218 Bosch, Hieronymus, 76
Anna Karenina (Tolstoy), 45 Breuer, Joseph, 24
Aquinalı Thomas, 147 Brooklyn Sanat Müzesi, 108
Aristoteles, 13, 97, 147, 166 Budizm, 86
Aşk Mutluluğu, 188 Buffalo Bill'in Ölümü, 137
Atina, 13 Burada-ve-şimdi
Aurelius, Marcus, 37, 105 - duyarlılığı geliştirmek, 197
Avrupa kültürü, 108 - duygularınızı kullanmayı
Aydınlanma, 60 öğrenin, 202
Ayırma, 109 - ve rüyalar, 230
-yi sık sık kontrol edin, 201
Bağışlanan Terapi (Yalom), 82 Büyük Engizisyoncu
Baglanmışlık, 109, 182, 183, 197 (Dostoyevski), 212
BanvilleJ., 145 Büyük İskender, 151
Barbara, 80, 81
Bastırma, 244 Camus, 177
Batı medeniyeti, 60, 108 Carol, 235, 236

249
GÜNEŞE BAKMAK DİZİN

Carol'ın rüyası, 236 Dönüşüm, 37 Hıristiyan varoluşçuluğu, 177


Fromm, Erich, 147
Carrey, Jim, 99 Ebedi Dönüş, 92 Hıristiyanlık, 76
Fromm-Reichman, Frieda, 197
Cehennem, 76 Ellen, 199, 232 Hindistan, 112
Cennet, 112 Emeklilik, 69, 71, 100 Histeri Çalışmaları (Freud ve
Gardner, John, 87
Cicero, 37 Empati, 112, 211 Breuer), 24
Gedde'de Yeşil Bir Ağaç (Sharp),
Cinsellik, 188 Enkidu, 9 Hypnos, 19, 233
159
-örtük, 11 Epikouros, 10, 158, 218 Geleceğin Hayaleti, 36, 40
Cummings, E. E., 137 -un bahçeleri, 13 Gelecek Noelin Hayaleti, 36 Ibsen, Henrick, 97
- ve eskimeyen bilgeliği, 74 Gettysburg savaşı, 151 Internet destek grupları, 114
Çığlıklar ve Fısıltılar (Bergman), Epikourosçu, 10 Goethe, J. W. von, 97 Irma
113 Everyman, 81, 122 -nm rüyası, 230
Gordon Oteli, 144
Çin taşra kültürü, 112 Irwin, Steve, 103
Grendel (Gardner), 87
Fanilik, 41, 176 Gündelik tarz, 38, 40
Dalai Lama, 147 - ve dalgalanma, 84 İçerik, 53, 180, 181
Dalgalanma - ve ilişkiler, 160 iki Şehrin Hikâyesi (Dickens), 135
Haham, 171, 172
- Barbara örneği, 79 Fanilik Üzerine (Freud), 85 İkiru (Kurosawa), 83
Hamburg, David, 124
- hareket halinde, 122 Faulkner, W., 173 Hamlet (Shakespeare), 93 ilahi Varlık, 13
- ve fanilik, 84 Fikirlerin gücü, 74 Hardy, Thomas, 166 İlerleme fikri, 60
- ve model olma, 125 - özdeyişler, 87 Harlem, New York, 219, 222 inanç,165
- ve minnettarlığın rolü, 123 - Schopenhauer, 103 Hayat İnsan koşullan, 178, 180
Danimarka, 44 - dalgalanma, 79 İnsan potansiyeli hareketi, 97
- yaşanmamış, 51
Dawkins, Richard, 175, 219 - ölümün nihai hiçliği, 77 -ı gerçekleştirmek, 128 İnsanın mutsuzluğu, 10
Destek grupları, 114 - ruhun ölümlülüğü, 76 -m dönüm noktaları, 60 İspanyol Donanması, 151
Determinizm, 177 - simetri iddiası, 77 -m yaşanmamışlığı, 51 İşte Böyle Dedi Zerdüşt (Nietzsche),
Dickens, Charles, 36, 175 Frank, Jerome, 149 Hayatta kalma isteği, 106 92, 144
Dini teselli, 108, 165, 216 Frankl, Viktor, 179 Heidegger, Martin, 38, 59, 177, Ivan tlyiç'in Ölümü (Tolstoy), 39
Diriliş, 112. Freud, S., 11, 24, 25, 26, 85, 86, 228 İyi Davranışlar, 81, 123
Doğum günleri,-6.2, 63 100, 137, 178, 203, 212, 230, Hekimin Rehberi, 205 iyi vicdan, 104
EJprothy, 94 231 Hemingway, Ernest, 98
»Pp^töyevski, 37, 212* - Irma'nın rüyası, 230 Hıristiyan ikonografisi, 169 James, 52, 53, 55, 56, 214, 215,
v * '..,'
216, 218, 219

251
GÜNEŞE BAKMAK DİZİN'

James, William, 110 L.C., 136 Nabokov, Vladimir, 77 -ü reddetmek, 108


Jeff, 161, 164 La Honda, Kaliforniya, 185 Naomi, 204, 205, 206, 207, 208, -ün nihai hiçliği, 77
Jennie, 97 La Rochefoucauld, François de, 209, 210,211 - ve cinsellik, 188
Jennifer, 22, 24, 25, 27 239 Napa Vadisi (Kaliforniya), 34 -yalnızlığı, 122
Jill, 126, 127 Leibnitz, G. W., 97 Nazi dönemi, 25 Ölüm Anksiyetesi, 48
Joan, 232, 234 Les, 88, 89 Nedensizlik, mutlak, 178 - açık, 19
Johns Hopkins Üniversitesi, 150 Lifton, Robert Jay, 25 Nevroz, 24 - başka bir şeyin dublörü
Julia, 41, 48, 50, 51, 107, 127, 128 Lovecraft, H. P., 163 New Hampshire, 155 olarak, 22
Jung, C., 179 New York, New York, 124 -ne varoluşsal yaklaşım, 109

Maddi zenginlik, 104 Nietzsche, 87, 89, 91, 92, 93, 94, - nedeni belli olmayan, 28

Kâbus, 28 Manchester, Dr., 139 95, 96, 132, 142, 144, 145, 177, -ni (anıma, 18

Kaliforniya, 48 Marinoff, Ailen, 138 187, 218 - örtülü, 27

Kant, Immanuel, 111 Mark, 67, 68, 69, 183, 184, 185, Nietzsche Ağladığında (Yalom), 142 - üzerine özdeyişler, 86

Kate, 89, 90, 91 186, 187, 188, 189, 190, 191, Nihai kaygılar, 179 - ve Yaşam Anksiyetesi, 101

Kayıp, 41, 47 197 Normal ötesi inançlar, 53, 215, -yle başa çıkmada ilişkinin

Kendine Ait Bir Oda (Woolf), 47 Massachusetts, 48 219 gücü,182

Kendini Açma, 120, 190, 191 May, Georgia, 156 Normandiya çıkartması, 12 Ölüm Farkmdalığı

- model olarak, 229 May, Rollo, 28, 149, 154, 155, 173, - din ve inanç üzerine kişisel

-mn sınırlarına itilmek, 219 225 Oakland, Kaliforniya, 220 görüşler, 164

kendini var etmek, 97 McEwan, I, 145 Oaxaca, Meksika, 52 - ölümle kişisel karşılaşmalar,

Kevan, 69, 71, 72 Meksika, 52 Okul toplantısı, 61 144

Khrysippos, 37 Meyer, Adolph, 16 Ontolojik tarz, 38 - ölümle kişisel olarak başa

Kıyamet, 76 Mısır, kadim, 108 Ortaçağ keşişleri, 37 çıkma yollarım, 158


Minnettarlığın Rolü, 123 Ozick, C., 145 - dalgalanma üzerine kişisel
Kierkegaard, 177
Miras düzenlemeleri, 61 Ozymandias (Shelley), 79 notlar, 158
Kişisel bilgelik, 126
Mitchell, M., 145 - karşılaşılan ölümler, 136
Konuş, Bellek (Nabakov), 77
Mitoloji, 112 ölüm - kişisel hikâye, 135
Kundera, Milan, 19, 176
Model Olma, 125, 229 - kader olarak, 106 - kişisel ilişkiler ve fanilik, 160
Kurosawa, Akira, 83
Montaigne, Michel de, 37 - korkusu,189 - ölüm ve akıl hocalarım, 148
Kurtadam, 87
Mullen, Hugh, 229 -le ilgili kitap yazmak, 173 Ölüme Karşı Tutumlarımız
Kynikler, 13
(Freud), 25
- sembolik biçimde, 28

252 253
GÜNEŞE BAKMAK DİZİN'

Ölümün İnkârı (Becker), 102 Stoacılar, 13, 37, 105 -nin sonu, 71
saçmalık hissi, 177
Önemli kararlar, 57 Susan, 29, 30, 32, 33, 34, 35 - varoluşçu, 179
Sahibini Arayan Düşler (Yalom),
Özgürlük, 179 220 Sümer yazıtları, 52 - ve dalgalanma için fırsatlar,

Özgürlükten Kaçış (Fromm), 147 sahicilik, 177 Süreç, 180 147

Samimiyet, 238 - ve terapistin kendini açması,


190
Pascal, B., 121 San Francisco, Kaliforniya, 158 Samanlar, 212
- ve terapistin özel hayatını
Pat, 57, 58, 59, 60 Santa Cruz, 185 Şöhret, 104
açması, 214
Patrick, 192, 193, 194,202,221 Sartre, Jean Paul, 51, 178
Terentius, 187, 190
Paulus, 218 Sati, (Hindistan), 112 Tanrı, 13
Thanatos, 233
Pforta (Almanya), 94 Savaş ve Barış (Tolstoy), 37 Tecrit, 110
Theroux, P., 174
Phaidon (Platon), 76 Bugünü Yaşama Arzusu (Yalom), - kişilerarası, 112
Thomas, Dylan, 164, 209
Phil, 237 144 - varoluşsal, 111
Tillich, Paul, 179
Pişmanlığın değeri, 132 Schopenhauer, A., 103, 104 Terapi
Tim, 167, 169, 1-70
Platon, 10, 13, 76, 218 Scrooge, Ebenezer (kurgusal - ve çlüö anksiyetesi ile başa
Timsah avcısı (Steve lrwin), 103
Portland, Oregon, 95 karakter), 36, 124 çıkmada ilişkinin gücü, 182
Tolstoy, L., 39, 40, 45
Psikopatoloji, 14 seçenekler hariç tutar, 87, 88, 89 - ve terapötik edim ve
Seligman, Martin, 124 terapötik sözcük, 189
Umutsuzluk, 178
Rank, Otto, 101 Seneca, 105 - ve Terentius'un düsturu, 190
-de ,çerik ve sürecin 'Usulca Gitme' (Thomas), 209
Ray, 69, 71 Sharp, Alan, 159
birbirinden ayrılması, 180 Uyan, 133
Reenkarnasyon, 161 Shelley, P. B., 79
-de burada-ve-şimdi'nin Uyanma deneyimi, 37, 40, 41, 45,
Rinpoche, Sogyal, 106 Sınırlılık, 85
kullanımı, 190, 195 51, 57, 59, 60, 60, 67, 6H, 71,
Rogers, Cari, 182 Sil Baştan (film), 99
-de dış materyalden iç 83, 109, 192, 231, 236
Roth, Philip, 145 Silahlara Veda (Hemingway), 98
Simetri iddiası, 77, 158 materyale dönmek, 198
ruh hastalığı tanısı, 192
-de ilişkinin dokusu, 181 Vahiyler Kitabı, 52
Ruhun ölümlülüğü, 76 Smith, Anna Deavere, 121
-de ölüm korkusunu azaltmak, varolmanın farkuıdu olııııık. 40
Russel, Bertrand, 148 Sokrates, 76, 112, 126, 218, 239
189 varoluş
Rüya Yorumu (Freud), 230 Speusippos, 13
-de takip, 191 -un getirilen, 17H
Rüyalar, 66 Spinoza, 97, 105, 118
-de zamanlama, 192 Varoluş (May), 154
- burada-ve-şimdi'ye giden St. Augustine, 37
-nin mekanizması konusunda Varoluşçu
kraliyet yolu, 230 Stanford Üniversitesi, 124, 142,
kendini açmak, 212 -lugun anlamı, 177
145, 147, 152, 155

254 252 254


o P S 6 47 GÜNEŞE BAKMAK

Varoluşçu Psikoterapi (Yalom), 25, Yalom, B., 125


155, 167, 171, 179 Yas, 41
- rüyası, 67
Washington D.C., 140, 144 Yaşam anksiyetesi, 101
Whitehorn, John, 149, 150, 151, Yeni-Platoncular, 76, 218
153 Yukarıya doğru hareket, 60
YVhittier, John Greenleaf, 132 Yunan felsefesi, 10
Will, 62, 63, 64, 65 Yunan mitolojisi, 233
Woolf, Virginia, 47 Yüzde Onluk Oran, 94

Yakınlık, 120, 123 Zamansallık, 177


Yalnızlık, 109 Zenon,37
- iki tür, 110 Zorba (kurgusal karakter), 51
-ı hafifletmek, 123
GÜNEŞE BAKMAK

Irvin Yalom
"Öz-farkındalık büyük bir armağan,
hayat kadar değerli bir hazinedir. Bizi
insan yapan şeydir. Ama bedeli de
çok ağırdır - ö l ü m l ü l ü k yarası.
Varoluşumuz, büyüyüp gelişeceğimiz
ve kaçınılmaz bir şekilde ölüp yok
olacağımız bilgisiyle gölgelenir.

Ölümlülük düşüncesi tarihin başından beri peşimizi bırakmaz. Dört


bin yıl önce Babil kşhramarjı Gılgamış, arkadaşı Enkidu'nun ölümü
üzerine yukarıda alıljblad^iı^sözİ|fi"^ylefrçiştif: "Sen artık karanlıklar
içindesin ve beni duyamaz bldurt. Ben de öldüğümde Enkidu gibi
olmayacak mıyım?jYüreğim umutsuzluk içinde. Ölümden korkuyorum."

Gılgamış h e p i m i ! adına konuşuyor. Onun ölümden korktuğu gibi


hepimiz korkarız - her erkek, kadın ve çocuk ölümden korkar. Bazılarımız
için ölüm korkusu genelleşmiş bir huzursuzluk şeklinde dolaylı olarak
kendini gösterir ya da başka bir psikolojik bozukluk kılığına girer;
bazılarımız ölümle ilgili açık ve bilinçli bir anksiyete yaşarken, bazılarımız
için ölüm korkusu bütün mutluluk ve sevinci engelleyen bir dehşet
haline gelir..." Son derece kişisel olan bu kitabını Ifvin D. Yalom, ölüm
korkusuyla verdiği mücadele sırasında öğrendiklerinden yola çıkarak
hazırlamış. Ölümle siz yüzleştiniz mi? Irvin D. Yalom okuyucularına
ölümle korkmadan yüzleşmenin yollarını ıhastal^rıyla seanslarında
edindiği deneyimler y a r d ı m ı y l a biz okuyucularına aktarıyor.

You might also like