Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 48

Neden Üniversitede Devrimci Mücadele?

A rtık eğitim bir bütün halinde; tek tip insanlar yetiştiren, sistemin devamı ve ihtiyaçları çerçevesinde şekillenmiş bir
hal almıştır. Daha ilkokul sıralarından itibaren yetenekleri sınırlayan, hayalleri daraltan, hakim anlayışın dikte
edildiği bir eğitim sistemi mevcuttur. Bu düzen içinde üniversite en somut haliyle, bir avuç zengin azınlık için kalifiye
eleman yetiştirilip, ar-ge çalışmaları yapılan, kariyer hayallerinden başka hayalleri olmayan rekabetçi, tartışmak-
tan, sorgulamaktan, özgürce düşünmekten uzak, tüketen ama üretmeyen bir gençlik yaratma alanıdır. Bilim eğer
piyasa için değer ifade etmiyorsa hiçe sayılmakta, değersiz kılınmaktadır. Öğrenciler, yemek paraları, barınma
masrafları, ikinci öğretimde harçlarla boğuşmaktadır. Üniversitenin öznelerine, üniversitenin yönetiminde söz hakkı
tanınmamakta, öğrenci temsilci meclisleri ise tepeden atama usülüyle dostlar alışverişte görsün diye vardır. Ancak
bu böyle gitmez, gitmemelidir.

Tek tip yaşama karşı çıkmak için, rekabetçi anlayışa karşı dayanışmayı örgütlemek için, parasız barınma, ulaşım,
beslenme, öğrenim imkânı için, patronlar için değil, halk için bilim üretmek, öznesi olduğun üniversitede söz söy-
leyebilmek için, alternatifler yaratmak, düşünmek, yeteneklerinle gelişmek, var olanı sorgulamak, yaşanılabilir bir
dünyayı bugünden kurmak için üniversitede devrimci siyasette örgütlenmelisin!

Örgütlenmek, özgürleşmenin ilk adımıdır. Devrimci Gençlik saflarında örgütlen, özgür bilim, parasız, demokratik
eğitim, özerk, demokratik üniversite mücadelesini birlikte örelim!

Dergimizin İlk Sayısına


Toplatma Kararı

D evrimci Yol’da Devrimci Gençlik dergisi için, dergimizde yayımlanan ha-


berler, makaleler ve fotoğraflarda “terör örgütlerinin cebir, şiddet veya
tehditlerinin meşru gösterildiği ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik ettiği”
bahanesiyle “THKP-C / Devrimci Yol” propagandası yapıldığı iddia edile-
rek toplatma kararı çıkarılmıştır.

Yapılan eylemlere her fırsatta saldıran, onlarca insanın yaralanmasına


ve dört insanımızın ölümüne sebep olan faşizmin baskılarına boyun eğ-
medik, eğmeyeceğiz. Keyfi saldırı, gözaltı, tutuklama terörüyle devrim-
cilere saldıranlar bilmelidirler ki bütün bu çabaları sonuçsuz kalacaktır.
Bizler tüm bu saldırılara cevabımızı eşit, parasız, bilimsel, demokratik
ve anadilde eğitim talebimizi, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm müca-
delemizi yükselterek sokaklarda “Tek Yol Devrim!” şiarıyla vereceğiz.

Devrimci basın üzerindeki yasaklama, toplatma, kapatma vb. her


türden gerici uygulama derhal son bulmalıdır. Dergimizin yasaklanması
bizleri mücadelemizden ve yeni dergilerimizi hazırlamaktan geri koymayacaktır.

Bütün halkımızı bu faşist, gerici uygulamalara karşı dergimizle dayanışmaya ve mücadeleyi yükseltemeye
çağırıyoruz!

Özgür Basın Susturulamaz!

Baskılar Bizi Yıldıramaz!

1
YÖK Düzeni Yıkılacak!

Önümüzdeki en önemli görev; egemenlerin korkularını büyütmek ve mücadeleyi


yükseltmektir. “Kapitalizmde Korku” isimli kitabında Dieter Duhmn, egemenlerin
korkusunun, meşru olmayan bir iktidarı ellerinde tutmaktan ve bunu milyonlarca insana
rağmen yapmaktan ileri geldiğini söyler. İşte bugün bize düşen, egemenlerin bu tepeden
tırnağa gayrı-meşru varlıklarını teşhir etmek ve beraberinde insanlığa yakışan bir düzenin
nüvelerini bugünden yaratmaktır.

6 Kasım 1981’de kurulan


YÖK’ün ne olduğunu ve ne
amaçla kurulduğunu anlamak
mik yaşamdan koparmaktır.
6 Kasım 1981’de YÖK’ü
Demokles’in Kılıcı misali akademi-
kapsamına alan bir nitelikte idi.
Bundan dolayı egemenler genç-
liği etkisizleştirdikleri oranda,
için sadece kurulduğu döneme nin başına bela eden cuntacıların bir bütün halinde halk muhale-
bakmak bile yeterlidir. YÖK, 12 temel amaçlarından biri de; 68 fetini de engelleyebileceklerinin
Eylül 1980 askeri-faşist cuntası- ile başlayan, 70’li yılların ortala- farkındaydılar. İşte bu yüzden
nın hemen ertesinde gündeme rına doğru devrimci mücadelenin gençlik, sadece 60’lı, 70’li yıllar-
getirilmiş ve hepimizin en yay- rotasını çizecek denli olgunlaşan da değil her dönem sistemin ege-
gın bildiği adıyla, üniversitele- devrimci gençlik hareketinin de- menlerinin hedefinde olmuştur.
rin MGK’sı olarak kurulmuştur. yim yerindeyse kökünü kazımak Gençlik, egemenler açısından o
YÖK’ün kuruluş amacı, dar an- idi. Çünkü gençliğin devrimci denli büyük bir tehdit olarak al-
lamda sadece üniversiteleri de- eylemi, sadece üniversiteleri/ gılanmıştır ki, 70’li yılların dev-
netim altına almak değil; bunun okulları değil; köylülüğü, memur- rimci gençlik önderlerinin tümü
daha ötesinde eğitim sistemini, ları, esnafları, işçi hareketini ve bir biçimde katledilmiştir. Deniz
üniversite yaşamını, akademide sendikaları, Alevileri-Kürtleri, kı- Gezmiş ve arkadaşları idam edil-
üretilen bilimi, bilim insanlarını sacası toplumun kapitalist sistem- miş, Mahir Çayan ve yoldaşları,
ve de öğrencileri kapitalizmin (ve den mağdur olan tüm kesimlerini Arnavutköy’de, Maltepe’de ve
de faşizmin) ih-
tiyaçları çer-
çevesinde ye-
niden biçim-
l e n d i r m e k t i r.
YÖK’ün amacı;
tektipleştirmek,
baskı altında
tutmak, eğiti-
min özelleşti-
rilmesinin (ser-
mayeye peşkeş
çekilmesinin)
önünü açmak,
muhalif-sol-
devrimci dina-
mikleri tasfiye
etmek, bilimin
yerine hurafe-
yi getirmek ve
gençliğin için-
deki anti-em-
peryalist/ilerici
öğeleri akade-

2
Devrimci Gençlik Üniversite Gündemi

Kızıldere’de çatışmalarda öldü- olan kesitte ortaya çıkan dilden jisi egemenleri korkutmakta, bu
rülmüş, İbrahim Kaypakkaya ise mizaha, barikattan karikatüre, enerjinin diğer halk kesimleri ile
işkencede katledilmiştir. Fakat, paylaşma kültüründen “para”sız buluşması potansiyeli onları kay-
buna rağmen gençlik mücadele- bir düzenin mümkün olduğunun gılandırmaktadır. O denli kaygı-
den koparılamamış bugüne uza- gösterilmesine, birbiriyle bir ara- lanmış durumda ki egemenler ve
nan bir direngenlik sergilenmiştir. ya gelmesi imkansızmış gibi gö- onların bugünkü temsilcisi AKP,
Hepimizin bildiği gibi, devrim- rünen toplum kesimlerinin aynı örneğin İstanbul Üniversitesi’nde
cilerin en önemli niteliklerinden mevzide direnmesine dek hemen bugün itibariyle fakülteler ara-
biri de dün-bugün arasındaki her şey, “Direnmek Yaratmaktır” sı geçiş yasaklanmış durumda.
ilişkiyi kurarken, dünde takılıp olarak ifade edebileceğimiz bir Yani İstanbul Üniversitesi öğren-
kalmamaları; geçmiş dönemde anlamda kendisini var ediyor. cisi olan herhangi bir öğrenci
yaşanan pratiklerden doğru so- Evet, direnen yaratır. Direniş, kendi fakültesi haricinde hiçbir
nuçlar çıkararak, onları bugüne sistemin alternatifini de, aşılmaz fakülteye gezmek için bile olsa
taşıyabilmeleridir. Bundan dola- gibi görülen sorunları da, umut- girememekte. Yine bu senenin
yı, bugün bizler için önemli olan suzluğun karşısında umudu da başı itibariyle özellikle devrimci
sadece, faşizmin kurumlarından öğrenciler polis tarafından aleni
biri olan YÖK’e karşı bir biçimde tehdit
değil, baştan aşağı Biz Devrimci Gençliğiz edilmekte, soruş-
YÖK’leştirilmiş olan ODTÜ’de Comer’in arabasını tutuşturan ateşte turma açılacağı
eğitim sistemine karşı söylenerek korku-
nasıl ve hangi araçlar- Soğuk sularına 6. Filo’nun döküldüğü tulmak istenmek-
la mücadele edilece- Dolmabahçe’de saklıdır kimliğimiz tedir. Elbette ki
ğidir. devrimci gençlik
Yaratıcılık bu nok- bu tür tehditlere
tada en büyük avan- Biz Devrimci Gençliğiz aldırmayacak ve
tajımızdır. Yaratmak İstanbul Hukuk’un koridorlarındadır çalışmalarına de-
dediğimizde birileri- vam edecektir.
nin sıkça ifade ettiği Hala Önder Babat’ın naif gülümsemesi Önümüzdeki
gibi ‘’ artık yeni şey- Ve hiçbir gülümseme öksüz kalmasın diyedir. en önemli görev;
ler söylemek lazım, Bunca acıya katlanmak. egemenlerin kor-
yeni bir sosyalizm ta- kularını büyütmek
nımı yapmak gerek” ve mücadeleyi
ya da “21. Yüzyılın Biz Devrimci Gençliğiz y ü k s e l t m e k t i r.
sosyalizmi” gibi, dün Soğumasın diye ana kucağındaki evlat duygusu “ Ka p i t a l i z m d e
bugün diyalektiğini Korku” isimli ki-
paramparça ederek Ali İsmail olur ismimiz tabında Dieter
sistemiçileşmenin su- Hepimiz Ethem’ce işçiyiz, emekçiyiz. Duhmn, egemen-
larında kulaç atmayı
kastetmiyoruz. Gezi
Ahmet’iz, Mehmet’iz, Medeni’yiz, Abdullah Cömert’iz. lerin meşru
korkusunun,
olmayan
Direnişi’nde ifadesini bir iktidarı ellerin-
bulan yaratıcılıklar sö- Bedellerimizin büyüklüğüne saygıdan de tutmaktan ve
zünü ettiğimiz. Bugü- bunu milyonlarca
ne dek Gezi’ye dair Barikata döner bedenimiz. insana rağmen
fikirlerimizi ayrıntılı yapmaktan ileri
sayılabilecek biçimde yaratır/somut hale getirir. Genç- geldiğini söyler.
ifade ettik. Bu anlamda tüm yön- liğin son dönemlerde, bu anlam- İşte bugün bize düşen, egemen-
leriyle bir tekrar yapmak en azın- daki yaratıcılığı tarif ettiğimiz lerin bu tepeden tırnağa gayrı-
dan yazımızın kapsamında de- duruma en güzel örnektir. Bütü- meşru varlıklarını teşhir etmek ve
ğil. Gezi Direnişi’ndeki gençliğin nüyle değişmiş olmasa da bugün beraberinde insanlığa yakışan
etkisi, direngenliği ve yaratıcılığı direnişin öncesine oranla çok bir düzenin nüvelerini bugünden
çeşitli biçimlerde devam etmekte. daha farkında, yüzü sola daha yaratmaktır.
Bugün örneğin Ahmet Atakan’ın dönük, sistemi daha iyi tanıyan Bunun önkoşulu ise uzun bir
katledilmesinin hemen sonra- bir gençlik vardır. süreçte oluşmuş rekabet ve ben-
sında 19 ilde militan bir direniş Faşizmin ve onun bugünkü merkezcilikten sıyrılıp, Gezi’de
ortaya konuyorsa, hiç kimse di- ‘ustaları’nın Ekim ayında (üniver- yankılanan “Birimiz hepimiz,
renişin sönümlendiğini iddia ede- sitelerin açıldığı dönem) büyük hepimiz birimiz için!” şiarına sa-
mez. Bu, ancak değişik biçimler- ‘provokasyon’lar beklemelerinin! rılmaktır. “Faşizme Karşı Omuz
de devam ettiğinin bir göstergesi nedeni tam da burada aranmalı- Omuza!” haykırışını milyonların
olabilir. Bu anlamda sürmekte dır. Gençliğin açığa çıkan ener- diline taşımaktır.

3
Daha Fazla Polis Değil,
Özgür Bilim, Parasız Eğitim,
Özerk Demokratik Üniversite İstiyoruz!

Bilindiği gibi kitleler oligarşinin politikalarının daha rahat, engelsiz yürütülmesi


amacıyla her alanda bir biriyle doğrudan ilişkili bir şekilde baskı altında tutulmaya
çalışılır. Üniversiteler, emperyalizme ve oligarşiye karşı halkın devrimci mücadele tarihinin
hep içinde, faşizme karşı mücadelenin en keskin noktasında yer almıştır. 12 Eylül açık
faşist darbesi ardından YÖK ile pek çok yönden zapturapt altına alınmaya çalışılmış olsa
dahi, bugün hala üniversiteler ve dolayısıyla öğrenci gençlik toplumsal muhalefetin tam
ortasında yer almaktadır.

İ ktidar her alanda olduğu gibi


özgün ihtiyaçları çerçevesinde,
üniversitelerdeki baskısını arttır-
üniversite özelinde yürüttüğü po-
litikalarla açıklanması eksik bir
tanımlama olacaktır. Üniversite-
ve bir o kadar ‘doğal’ sonucu
olarak; bilim üretilen değil bilim
pazarlanan, bilim insanları değil
maya yönelik uygulamalar ge- ye yönelik bu hamle ile yalnızca bir meta olarak tariflenen bilimin
liştirmeye, tehditler savurmaya üniversiteler değil, bir bütün ha- pazarlamacılarını hedefleyen,
devam ediyor. Faşizm sıkıştıkça linde bütün bir toplum hedef tah- öğrenciyi müşteri, üniversiteyi
daha da koyulaşıyor. AKP, Ha- tasına konmaktadır. her yönüyle, derinlemesine sö-
ziran ayı boyunca, emperya- Bilindiği gibi kitleler oligarşi- mürmeyi hedefleyen, rant kapısı
lizme/oligarşiye uşaklık bilinci nin politikalarının daha rahat, olarak gören, neo-liberal saldırı-
ekseninde gerçekleştirdiği bütün engelsiz yürütülmesi amacıyla larla karşı karşıyadırlar. Varlığı
politikaların karşılığını halkın so- her alanda bir biriyle doğrudan ile devletin yapısının eğitim ala-
kaktaki direnişiyle aldı. Gezi Par- ilişkili bir şekilde baskı altında nındaki cisimleşmiş bir tezahürü
kı ile nitel bir sıçramaya ulaşan tutulmaya çalışılır. Üniversiteler, niteliği taşıyan üniversiteleri, ser-
bu toplumsal birikim, esas itiba- emperyalizme ve oligarşiye karşı mayenin ve siyasal iktidarın hiza-
riyle, Gezi’ye müdahale ile bir halkın devrimci mücadele tarihi- sında sabit kılmak için geliştiril-
kez daha teşhir olan, güvenlikçi, nin hep içinde, faşizme karşı mü- miş bir araç olarak, Demokles’in
baskıcı politikanın karşılığı oldu. cadelenin en keskin noktasında Kılıcı’nı okulların üzerinde salla-
Gezi Direnişi süresince açığa çı- yer almıştır. 12 Eylül açık faşist yan YÖK ve onun gerici uygu-
kan tepki, yaşanan son saldırılar darbesi ardından YÖK ile pek lamaları, üniversiteleri demok-
kadar onları önceleyen politika- çok yönden zapturapt altına alın- ratik olmayan, neo-liberal kabın
ların hem sonucu hem de cevabı maya çalışılmış olsa dahi, bugün şeklini alan, rantsal, anti-bilimsel
niteliği taşımaktadır. Suriye politi- hala üniversiteler ve dolayısıyla alanlar haline çevirmiştir. Öte
kalarından kentsel dönüşüme, tu- öğrenci gençlik toplumsal muha- yandan tekçi, asimilasyoncu poli-
tuklama furyasından sağlık poli- lefetin tam ortasında yer almak- tikalar uzun yıllardır olduğu gibi
tikalarına kadar yaşanan hemen tadır. ‘demokratikleşme ve barış süreç-
her pratik bu durumu önceleyen Öğrenci gençliğin bu toplum- lerinden’ etkilenmeden halen sür-
politikaların sadece bazılarıdır. sal dinamiği ve devrimci potan- mekte, Kürt halkına/gençliğine
Elbette ki bütün bu süreçler, on- siyeli karşısında çeşitli şekillerde yönelik saldırılar da üniversite-
larca yıldır olduğu gibi üniver- saldırılar gerçekleştirilmiş ve gü- lerde anadilinde eğitim hakkının
siteli-öğrenci gençliğin dışında nümüzde de AKP eliyle gerçek- gaspından başlayarak gerçekleş-
gelişen bir durum değildir. Üni- leştirilmeye devam edilmekte- tirilmekte, hakim asimilasyoncu,
versitelere ÖGB’lerin yerine poli- dir. Üniversiteler, oligarşinin ve tekçi zihniyet ile Kürt halkı yok
sin yerleştirilmesi meselesinin de uluslararası tekellerin ihtiyaçları, sayılmaktadır. Tüm bu çürümüşlü-
yalnızca üniversiteyle ve devletin sömürü politikalarının zorunlu ğe ve saldırılara karşı, devrimci

4
Devrimci Gençlik Üniversite Gündemi

öğrenciler eşit, parasız, bilimsel, larına ulaşmasından gençliğin polisle geliyorlar, çünkü faşizme
demokratik ve anadilde eğitim daha geniş kitleler halinde po- karşı demokrasi, emperyalizme
taleplerini ortaya koymaktadır. litikleşmesinden, örgütlenmesin- karşı bağımsızlık, kapitalizme
Devrimci öğrencilerin bu haklı den korkuyorlar. Öğrenci genç- karşı sosyalizm mücadelemizin
ve meşru mücadelesine topyekün liğin örgütlü halde mücadelesin- damarlarını kopartmaya çalışı-
bir taarruzla; soruşturmalarla, den, faşizme ve emperyalizme yorlar!
okuldan atmalarla, uzaklaştırma karşı, neoliberal politikalara Yağma yok. Onların bu kor-
cezalarıyla, ÖGB’leriyle, çevik karşı, asimilasyona, Kürt halkına kularını büyüteceğiz, nasıl ki
kuvvet polisleriyle, sivil polisle- dönük yürütülen kirli savaş poli- bugüne kadar onlarca koldan
riyle, TOMA’larıyla saldırmakta- tikalarına karşı, katliamlara karşı yürüttükleri baskıları yasakları
dırlar. Şimdi ise bu bütün baskı mücadelesinden korkuyorlar. sökmediyse, yeni baskı uygula-
araçlarının yerine zaten okulları Halktan, üniversitelerdeki maları da sökmeyecek. Onlar
mesken eyleyen sivil polislerin, emekçi çocuklarından, öğren- Akrep’leriyle, TOMA’larıyla,
kendi hukuklarını dahi tanıma- ci gençlikten korkuyorlar çünkü gaz bombaları, plastik mermi-
dan okullara sürekli giren çevvik güçlü, yıkılmaz, sarsılmaz de- leriyle, keyfi gözaltı, tutuklama
kuvvet diye tabir ettikleri polis- dikleri düzenleri, çürümüştür. terörleriyle saldırmaya devam
lerin yanına, malumun ilanı adı- Ortadoğu’da kardeş halklara ettikçe bizler onların karşısında
na, polise istihbarat toplayan ve karşı yürüttükleri savaş politi- yılmadan, öğrenci gençliği hal-
öğrencileri fişleyen ÖGB’lerin kaları çökmüştür. Kar hırsıyla kın meşru devrimci mücadelesini
yerine doğrudan ‘koruma polisi’ saldırdıkları işçi emekçileri taşe- örgütleyeceğiz. Bulunduğumuz
adını verecekleri polisleri yerleş- rona mahkum etme politikaları her alanda daha çok örgütlene-
tireceklerini söylüyorlar. Her ge- çökmüştür. Bir yandan barış sü- rek korkularını büyüteceğiz. Ali
çen gün üniversitelerdeki sözde reci deyip öte yandan katliam- İsmail’in Ethem’in, Abdullah’ın,
güvenlik önlemlerini arttırıyorlar. lar yürüten, Roboski’de katilleri Medeni’nin, Mehmet’in, Ah-
Binlerce kamera ile gözetliyor, koruyan, doktorları, avukatları, met’in ve onlarca devrimci öğ-
devrimci öğrencileri fişliyorlar. gazetecileri, Kürt siyasetçileri rencinin katili olan faşizmden he-
Ama on yıllardır olduğu gibi ha- adalet tiyatrolarıyla tutuklayan, sap soracağız!
len bütün bu gerici uygulamalara işkence yapan politikaları çök- Özgür Bilim, Parasız Eğitim,
karşı öğrenci gençliği susturama- müştür. Faşizmin bütün bu uy- Özerk Demokratik Üniversite
dılar, sindiremediler. Saldırıyor- gulamaları, onun politikalarının İstiyoruz!
lar, çünkü gençliğin devrimci po- sürdürülemez olduğunu bir kez
tansiyelinden ve dinamizminden daha göstermiştir. Bugün daha Yaşasın Emperyalizme Karşı
korkuyorlar. Bütün bu kokuşmuş net görülmektedir ki er ya da geç Bağımsızlık, Faşizme Karşı
düzenin tehdidi olan devrimci nihayet faşizme karşı halk kaza- Demokrasi, Kapitalizme Karşı
politikanın emekçi halkın çocuk- nacaktır. Üniversitelere daha çok Sosyalizm Mücadelemiz!

5
F Tipi Üniversite Genelgesi
Halkın Meşru Direnişini Engelleyemez!

Haziran direnişi haklıdır ve mutlaka nihayete ulaşacaktır. Halkın, gençliğin


meşru talepleri bu gibi geri uygulamalarla sönümlendirilemeyecek denli güçlüdür.
Soruşturmaları, gözaltıları, polisleri, kameraları, yeni genelgeleri karşısında da
özgür bilim, eşit parasız eğitim, özerk demokratik eğitim mücadelesini yükselteceğiz.
Üniversitelerde ve sokaklarda binlerce devrimcinin katili olan devletten hesap
soracağız!
Ali Köse

H aziran ayında başlayan Gezi


Direnişi sonrası, sokaktaki
halk muhalefetinin önünü kes-
tim yılını kapsayacak şekilde ih-
tiyaç halinde güvenlik gücü, sivil
polis görevlendirme talep edil-
ruşturmalar açılmakta, öğrenci-
lere cezalar verilmektedir. Hal
böyleyken bütün bu baskılara
meye çalışan devlet, toplumun mesi, üniversitelerde meydana karşı Haziran direnişinde ön saf-
bütün kesimlerini baskı altında gelebilecek olayları engellemek larda yer alan gençlik bu gibi
tutmaya çalışıyor. Bu kapsamda amacıyla yeteri kadar kamera korku ve baskı ortamı yaratmak
üniversitelere yönelik saldırılar- sistemi ile beraber fiziki güvenlik amacıyla oluşturulan, ilan edilen
da gittikçe artıyor. İçişleri bakan- tedbirlerin öncelikli olarak ele genelgelere de boyun eğmeye-
lığının üniversitelere gönderdiği alınması, kampüs giriş çıkışları- cektir.
yeni baskı hamlesi olan genel- na turnike sistemi kurulması ve Haziran direnişi haklıdır ve
gede; üniversitelerde ve yurtlar- giriş-çıkışların manyetik kartlarla mutlaka nihayete ulaşacaktır.
da meydana gelmesi muhtemel sağlanması gibi maddeler bulu- Halkın, gençliğin meşru talep-
olayları engellemek amacıyla nuyor. leri bu gibi geri uygulamalarla
kamera sistemi ile beraber fiziki Bugün üniversitelerde hali ha- sönümlendirilemeyecek denli
güvenlik tedbirlerinin alınması, zırda onlarca sivil polis görev güçlüdür. Soruşturmaları, gözal-
Yurt-Kur Bölge Müdürlerinin üni- yapmakta, yüzlerce kamera ile tıları, polisleri, kameraları, yeni
versite güvenlik koordinatörleri öğrenciler fişlenmektedir. Çevik genelgeleri karşısında da özgür
ile yurtlarda meydana gelebile- Kuvvet polisleri çok basit, sıra- bilim, eşit parasız eğitim, özerk
cek olaylarla ilgili sürekli irtibat dan gerekçelerle üniversitelere demokratik eğitim mücadelesini
halinde olması, yerleşkelerde girmekte, öğrencilere saldırmak- yükselteceğiz. Üniversitelerde ve
meydana gelebilecek olaylara tadır. Rektörler ve dekanlar po- sokaklarda binlerce devrimcinin
süratle müdahale edilmesi için lis amiri gibi davranmakta, polis katili olan devletten hesap sora-
rektörlüklerce valiliklerden öğre- fezlekeleri referans alınarak so- cağız!

6
Faşizme Karşı Demokrasi İçin;
Sokağa, Eyleme, Özgürleşmeye!

Buradaki en önemli olgu egemenlerin kar hırsının, halkların geleceğini karanlığa


sürükleyen bir niteliğe sahip olmasıdır. Bir çok geri uygulama ile birlikte on yıllarca
mücadele edilerek elde edilmiş kazanımlara ve hatta insanlığın en temel haklarına dahi
düşmanca, sömürü ve kar hırsı ile oligarşiye hizmette kusur etmemek niyetiyle saldıran AKP
iktidarının, emekçi halkı hiçe sayarak yürüttüğü günlük politikalarının artık uygulanamaz/
devam ettirilemez hale geldiğinin göstergesidir.
Emek Devrim

G ezi Parkı eylemleriyle başla-


yan süreç, esas itibariyle onu
önceleyen iktidar politikalarının
lunmak önemsenmeli bugüne ve
geleceğe iz düşürmede rehber iş-
doğrultusunda gerçekleştirmeye
çalıştığı bütün politikaların karşılı-
levi görmelidir. ğıdır.
halktaki karşılığı olarak ortaya Gezi Parkı eylemlilikleri ile baş- Buradaki en önemli olgu ege-
çıkmıştır. Son dönemde özellikle layan direniş süreci, egemenlerin menlerin kar hırsının, halkların ge-
Erdoğan’ın yoğun manipülasyon on yıllardır sömürü politikalarının leceğini karanlığa sürükleyen bir
çabasına alet ettiği bir çok ar- dönemsel ihtiyaçları çerçevesinde niteliğe sahip olmasıdır. Bir çok
güman iktidarın pervasızlığının geliştirdikleri, doğrudan emper- geri uygulama ile birlikte on yıllar-
göstergesi olurken, söylenen her yalizm menşeili AKP iktidarının, ca mücadele edilerek elde edilmiş
yalanın adeta bir bumeranga dö- içeride ve dışarıda gerçekleştirmiş kazanımlara ve hatta insanlığın en
nüşerek sahibini vurması, iktida- olduğu veya doğrudan emper- temel haklarına dahi düşmanca,
rın alenen insanlık suçu işlediği- yalizmin ve oligarşinin ihtiyaçları sömürü ve kar hırsı ile oligarşiye
nin göstergesidir de.
Bu bağlamda Gezi
Direnişi biçimiyle or-
taya çıkan refleksi
doğru tanımlamak
için eylemlerin hedefi
olan iktidarın genel
ve sınıfsal niteliğini
anlamadan değerlen-
dirmelerde bulunmak
yanılgı ihtimalini artı-
rabileceği gibi süre-
cin doğru bir şekilde
ilerlemesinin önünde
engel de teşkil edebi-
lir. Gerçekte mesele-
nin özü üç beş ağaç-
la açıklanamayacak
denli derin ve kap-
samlıdır. Bu bağlam-
da süreci önceleyen
politikaları incelemek
ve bu doğrultuda de-
ğerlendirmelerde bu-

7
Devrimci Gençlik Gençlik Gündemi

hizmette kusur etmemek niyetiyle organik olarak bütünlük arz ettiği lara kadar gelmezdi” önermeleri
saldıran AKP iktidarının, emekçi yadsınamaz bir gerçektir. AKP’nin yanlıştır. Zira sokakta yaşanan
halkı hiçe sayarak yürüttüğü gün- heterojen yapısı içinde önemli yer vahşet esasen oligarşinin ve do-
lük politikaların artık uygulana- tutan bir kesimle bir boğazlaşma layısıyla AKP’nin sıkışıklığının te-
maz/devam ettirilemez hale geldi- söz konusu olmasa da rahatsızlık zahürüdür. Ayrıca sokağa çıkan
ğinin göstergesidir. göze çarpmaktadır. Öte yandan insanların tepkisi de yalnızca ser-
Gelinen süreçte özellikle em- Suriye’de yaşanan, emperyalist- mayeye peşkeş çekilmek istenen
peryalizmin taşeronu, faşizmin ve ler ve dolayısıyla AKP açısından Gezi Parkı’ndan ibaret olmayıp,
oligarşinin temsilcisi olarak iktida- tıkanan ya da istenilen sonuç alı- onu önceleyen HES projelerinden,
ra gelen AKP’nin, emeğin sömürü- namayan süreç taşeronluk politi- özelleştirmelere, taşeronlaştırma-
sünden, demokratik taleplerin zor kasının maşa ürünü AKP’yi zora lara, yolsuzluklara, sokak ortasın-
yollarıyla bastırılmaya çalışılması- sokmaktadır. Mültecilerin durumu da polis infazlarına, alkol düzen-
na, keyfi gözaltılardan, tutuklama- ve savaşın Cilvegözü, Gaziantep lemesine, Ortadoğu’daki savaş
lara, adalet tiyatrolarından, Kürt ve son olarak Reyhanlı patlama- politikaları sonucu Reyhanlı’da,
halkına yönelik aldatmacalara, larıyla ülkeye sıçraması günlük Cilvegözü’nde patlayan bombala-
ve tekçi, asimilasyoncu, kadınları manipülasyon politkalarının işlevi- ra, N.Ç ve diğer davalardaki teca-
yok sayan veya bir dolgu malze- ni yitirmesine neden olmaktadır. vüzcüyü koruyan adalet oyunları-
mesi olarak gören, Ortadoğu’da Kısacası tüm bu sıkışan dinamik- na, haksız ve keyfi gözaltı, tutukla-
kardeş halklara yönelik kışkırtma, lerden doğru AKP bir yöneteme- malara, üniversite öğrencilerinin,
tehdit ve alenen gerçekleşen sal- me kriziyle karşı karşıyadır. Bütün avukatların tutuklanmasına, KCK
dırgan politikaları halk muhalefe- medyayı Gobbels nizamına dizmiş adı altında yürütülen asimilasyon
tinin ortaya çıkması için önemli bir ve imha politikalarına karşı da bir
etken olmuştur. AKP’nin tüm bu uy- duruşun somutlanması olmuştur.
gulamalar çevresinde pervasızlığı AKP egemenlerin sahnedeki Bir yönüyle toplumdaki birikmeler
ve tabii olarak bir bütün halinde görünen yüzüdür. Ve bu yüz açıkça bir potada birleşmiş ve nitel bir sıç-
devletin faşist ve oligarşik yapısı rama ile sokağa yansımıştır.
içinde demokratik kanalları halka
halka karşı bir savaş başlatmıştır. Tüm bunların karşısında
kapatması; tüm bu farklı sorunla- Buna karşılık da emekçi halkın halk düşmanı sömürücü azınlık;
rın muzdariplerine veya muhatap- ve tüm Devrimcilerin, bu baskı Oligarşi, krizini aşmak için AKP
larına artık sessiz ve edilgen bir eliyle faşizmi işletmekte ve halka
duruşun daha fazla taşınamaya-
ve zulme karşı, bu vahşi soygun saldırmaktadır. AKP’nin almış ol-
cağı noktasında meşru bir zemin ve sömürüye karşı, cesaret duğu ekonomik kararlardan uygu-
kazandırmıştır. Dolayısıyla tam da ve kararlılıkla mücadeleye ladığı şiddete kadar her şey em-
demokratik devrim programına peryalizm bağlamlı politikaların
konu olabilecek yelpazeden doğ- atılmaktan, faşist zulme karşı bir sonucudur. Sokakta yaşanan
ru insanlar sokaklara çıkmıştır. direnmekten başka bir yolu yoktur budur. Resme yukarıdan bakıldı-
AKP uluslararası dengelerin ğında halka karşı alenen bir cep-
-ekstrem bir şekilde olmasa da, hesel savaş işletildiği görülecektir.
dönemsel ihtiyaçlar çerçevesinde- hükümet, suni gündemler oluştura- “Ayaklar baş olmuş” deyimi ise
görece değişmesi, özellikle 2008 mamış, bütün çabasına, provakas- oligarşinin AKP sözcülüğüyle hal-
ve sonrası dönemde piyasalar da yonlarına karşı iktidar ile çelişkisi ka savaş şiarıdır. Esasen tam da
halen aşılamamış kronik ve lokal olan tüm kesimlerin yan yana ör- bu noktada saflar iyiden iyiye be-
hallerde de olsa yaşanan dalga- gütlediği eylemlerin meşru zemi- lirlenmiştir. Bir yanda halka karşı
lanmalar ve kriz hallerinin yan- nini kaydıramamıştır. Ekonomik sermaye gruplarının yanında hiz-
sımasının da bir sonucu olarak, krizin etkisi ile üst yapıda yaşadığı met sevdalısı AKP bir yanda ise
temsil ve hizmet ettiği tekellerin sıkışıklığa ve krize karşı eylemci- baş olmaya niyet etmiş sömürülen
zorunlu heterojen yapısının sonu- lerin meşru taleplerinden de geri ve ezilen halk vardır.
cu yaşanan çıkar ve pay çatışma- adım attıramamasıyla birlikte AKP, AKP egemenlerin sahnedeki gö-
larının krizini doğrudan yaşamak- süreç öncesi demokratik makyajlı rünen yüzüdür. Ve bu yüz açıkça
tadır. Bu nokta da elbetteki önemli ılımlı rolünün aksine daha agresif halka karşı bir savaş başlatmıştır.
aktörlerden biri de, taraftarlarının tavır sergilemiştir. Buna karşılık da emekçi halkın
veya ona biat edenlerin deyişiyle AKP’nin agresif, saldırgan tavrı ve tüm Devrimcilerin, bu baskı ve
Hizmet, yani Gülen Cemaat’idir. tesadüfi bir şekilde gelişmemiş ve zulme karşı, bu vahşi soygun ve
Esasen her ne kadar uhrevi mese- hatta kimi çevrelerce ifade edil- sömürüye karşı, cesaret ve kararlı-
leler eksenin bir araya gelmiş ola- diği gibi Erdoğan’ın kişisel özel- lıkla mücadeleye atılmaktan, faşist
rak lanse edilse de Cemaat’in siya- liklerinden kaynaklanmamıştır. zulme karşı direnmekten başka bir
sal alanda popüler bir aktör olma Çeşitli kereler dillendirilen “süreç yolu yoktur.
durumunun yanında bir sermaye yanlış işletildi, çadırlar yakılma-
kliğini doğrudan temsil ettiği veya malıydı. AKP isteseydi süreç bura-

8
Zorbalığınız Sökmeyecek

Söylediğiniz yalanların ortaya çıkmayacağına, sindirilen kitlenin ayağa kalkmayacağına,


oluşturulan korku mekanizmalarının dağılmayacağına inanmak istiyorsunuz. Ancak
saldırdıkça yeniliyor, yenildikçe saldırıyorsunuz.

A BD patentiyle iktidara geldi-


ğinden bu yana emekçi hal-
ka fiili baskıyı ve zoru reva gören
yor, tutukluyor. Daha dün talep-
leri için bir araya gelen Taksim
Dayanışması heyetini darpederek
ğılmayacağına inanmak istiyorsu-
nuz. Ancak saldırdıkça yeniliyor,
yenildikçe saldırıyorsunuz.
Erdoğan, sınır tanımayan yön- gözaltına alan, bugün kapılarını Sizden korkmuyoruz.
temlerle saldırganlıklarına devam kırarak zorla evlerine giren ikti- Yıllardır uyguladığınız yöntem-
ediyor. 1 Mayıs’tan bu yana fiili darın ne kadar demokrat olduğu lerin, oyunların artık sökmediği
şiddeti giderek artıran Erdoğan, ortadadır. ortadadır. 31 Mayıs kararlılığı bu-
iktidarın tetikçisi olan polisi, adeta nun en somut ifadesi anlamına gel-
bir kiralık katil gibi kullanmakta ve FAŞİZM’DEN, ZORUNUZDAN, miştir. İnsanlık sokakta Nazım’ca
halkı/muhalefeti korkuyla sindir- BASKILARINIZDAN KORKMUYORUZ! direnmeyi öğrenmiş, ödediği veya
meye çalışmaktadır. Erdoğan 1 Canlarımızı, yoldaşlarımızı birer ödeyebileceği bedelin değil, top-
Mayıs’tan bu yana vurulan can- birer yitiriyoruz. Yüzlerce yaralı, lumsal kazanım için sokaklarda
larımızın sayısını dahi bilmezken yüzlerce işkenceye uğrayan insa- sloganlarını birleştirmiştir.
katil polisine terfiler ve nakit öde- nımız var. Sivil faşistlerin tehditle- Sizden korkmuyoruz.
meler sunmaktadır. Aldığı ödüller- riyle, palalı, silahlı saldırılarıyla Çünkü gücümüz haklılığımızda-
le iştahı iyice kabaran zorbalar karşı karşıyayız. Operasyonları- dır. Dünyayı yaratan ellerimiz bir
ise Hitler’in SS’lerini anımsatan nız, hileleriniz ve uydurma senar- kez daha birleşmiş, bir kez daha
yöntemlerini ezilenlere karşı kor- yolarınızla şubelerinizi, adliyeleri- birbirine sıkıca kenetlenmiştir.
kusuzca uygulamaktadır. nizi, tutukevlerinizi devrimcilerle/ Sizden korkmuyoruz.
Egemen ağızlardan beslenen demokratlarla doldurmuş bulunu- Çünkü siz küçük bir azınlık biz
medya ise kara propaganda da yorsunuz. ise koskoca bir dünyayız.
sınır tanımayarak iktidarın en Söylediğiniz yalanların ortaya KAHROLSUN FAŞİZM!
önemli askeri haline gelmiş durum- çıkmayacağına, sindirilen kitlenin
da. Terfiler ve ödüller ise sadece ayağa kalkmayacağına, oluşturu- 9 TEMMUZ 2013
polise değil satılık kalemlere de lan korku mekanizmalarının da- DEVRİMCİ GENÇLİK
özenle sunulur hale gelmiş durum-
da. Zeka özrünü ve gazete bayisi
dahi işletecek denli yeteneği bulun-
mayan Yiğit Bulut’un Başbakan’ın
Başdanışmanı olarak ödüllendiril-
mesi de bunun göstergesidir.
31 Mayıs’tan bu yana kurmay-
ları dahil yalancılıkta sınır tanıma-
yan Erdoğan kendi halkına Faşiz-
mi reva görürken, Mısır’daki geliş-
meleri ise anti-demokratik olarak
tanımlıyor. Bölge ülkelerine dair
gelişmelerde adeta bir demokrasi
havarisi kesilen Erdoğan kendi ül-
kesinde muhaliflere karşı her yön-
temi mübah görüyor. Sokaklarda
yürek kardeşliğini mayalayarak
geleceğini isteyen gençliğe karşı
azgınca saldırıyor, gözaltına alı-

9
Emperyalizmin
Direnen Halklar Karşısındaki Aczi ve
Kimyasal Silah İddiaları

Y ine kimyasal silah iddiaları.


Yine bir ülkenin değerlerine
kastetmek için emperyalizmin ve
Devrede her türlü çirkinliğe mü-
sait, taşeron kuruluşlar var. Hiç-
bir değerleri olmadığı için, önce
egemenin ihtiyaçları bağlamında
işletilmektedir. Bu çifte standart
giderek oran büyütürken, aynı
işbirlikçilerinin yalanları… katliam gerçekleştirip sonra ce- zamanda sahiplerinin niteliğinin
Obama’nın 2012 Ağustos’un- nazeleri propaganda malzemesi deşifre olmasına neden oluyor.
da “kimyasal silah kullanımının yapmak veya önceden hazırlan- Şimdi, “BM kararı olmasa da
‘kırmızı çizgi’ olduğunu ve kul- mış videoları, haber görüntüsü vurabiliriz” duruşu öne çıkarıl-
lanılması halinde Suriye krizine diye yayınlamak, işlevleri ve kim- maya başlandı. Dünya halkları
müdahil olmakla ile ilgili düşün- likleri gereği kolay yapabilecek- bu türden örneklere de yeterince
celerini değiştirebileceğini” söy- leri işler. Hele ki bu tür güçlerin tanık olmuş durumda. Bu yöntem-
lemesi, Suriye’ye dönük daha ardında devletler varsa, zarar ler, emperyalizmin dünya ölçe-
saldırgan ve daha provokatif bir verme potansiyelleri çok daha ğindeki politikalarının ve zorlan-
hazırlığın yapılmakta olduğunun fazla olmaktadır. Bu bağlamda, ma oranının göstergesi olduğu
habercisiydi. “Kimyasal silaha ancak devletler kadar, taşeron güçlerin de poli-
Süreç işledi ve senaryo sah- sahip olup kullanabilir” biçimin- tikalarının ve zorlanma oranının
neye konuldu. Kimileri önceden deki kimi “uzman” açıklamaları göstergesidir.
hazırlanmış görüntüler eşliğinde, gerçekliği yansıtmıyor. Çünkü, Daha önce de söyledik, ne Ce-
Esad’ın kimyasal silah kullan- örneğin ÖSO gibi yapılar zaten nevre türü hamleler ABD’nin ihti-
dığına dair kampanya başlattı. devlet imkanlarıyla hareket eden yacını karşılamaya yeter, ne de
Ancak artık ne denli profesyonel çetelerdir. Onların kimyasal silah geçici yenilgiler bölgeden çekip
biçimde hazırlık yapılırsa yapıl- üretim tesislerine, laboratuarla- gitmesine veya Suriye politikasın-
sın, yavuz hırsız ev sahibini bas- ra ihtiyacı yok. O tesisler, onla- dan vazgeçmesine sebep olur.
tırmakta güçlük çekiyor. Suriye ra taşeronluk yaptıran ülkelerde Emperyalizmin BOP, Bahar, vb
direndikçe, emperyalizmin ve yeterince var. Gerekmesi halinde projeleri, nasıl halklar için değil
işbirlikçilerinin bölge politikaları her türlü silah onlara hazır halde de daha çok sömürü, daha çok
ve ikiyüzlülüğü daha bariz biçim- verilebilir. yayılma ve tahakküm için yapıl-
de açığa çıkıyor. Öyle bir düzen ki söz konusu dıysa, bundan sonraki süreçte ne
Süreç, bir yanıyla Irak işgali olan, kimyasalından sığınak de- yapıp edecekleri de bu ölçüler
öncesini anımsatsa da, emper- len bombasına kadar her türlü si- bağlamında gerçekleşecektir.
yalist aktörler, inandırıcılıklarını lah, gerektiğinde ülkelere saldırı Bugüne kadar ki deneyimler
daha da kaybetmiş durumda. ve işgal için icazeti veren BM’yle gösteriyor ki, kimyasal silah üre-
Dünya kamuoyu, işgal edilen veya emperyalizmin vurucu gücü ten de dünyaya yayıp kullanan
Irak’ta kimyasal silah bulunama- NATO’yla beraber bir bütün oluş- da emperyalizm ve işbirlikçileri-
dığına tanık oldu. Bugün benzer turmakta; uluslararası yasalar, dir. Daha önce Adana’da El Nus-
bir zorlama Suriye için yapılıyor. meşruiyet ölçüleri, vb. tamamen ra güçlerine yapılan bir operas-

10
Devrimci Gençlik Dünya Gündemi

yonda sarin gazına rastlanması taltif eden, Rojava’daki katliam- olur. İster Rojava bağlamlı olsun,
bir tesadüf değildir. Biz uzman ları teşvik eden veya Lazkiye’de isterse Lazkiye bağlamlı; ister
değiliz, elimizde ekspertiz rapor- katliam gerçekleştiren çeteleri konu Suriye, isterse Mısır veya
ları da yok. Ama, siyasal öngörü- özgürlük savaşçısı gibi gösterip Irak Kürdistanı olsun, emperya-
müz var. Buna göre, Suriye’deki destekleyen duruş, başvurulan lizmin ve suç ortaklarının sınıfsal
kimyasal saldırıyı yapmak veya tüm atraksiyonlara rağmen hızla niteliği unutulmadan saf tutulma-
yapılmış göstermek için işbirlikçi halkların akli ve vicdani ölçüle- lı, dost-düşman ayrımı bu ölçek
çetelerin çokça nedeni vardır. Su- rinde mahkum oluyor. üzerinden yapılmalıdır.
riye devletinin ise bu tür bir saldı- Bulanık ve puslu havaların oluş- Suriye yönetimine dönük it-
rıyı yapmamak için çokça nedeni turulduğu durumlarda, yer ve hamlar, bölge halkları için daha
vardır. İç politik arenada giderek yön tayininde en isabetli ölçek, büyük oyunların ve katliam se-
sıkışan ve hem prestij hem de güç naryolarının hazırlandığının
yitimine uğrayan AKP’nin de Mı- göstergesidir. Sömürü, rant ve
sır’daki darbeyi ve Suriye’deki
Gezi süreci, halk saflarındaki talan üzerinden tekelleşip halkla-
çete organizasyonlarını iç politik çelişmelerin nasıl algılanması rın her değerine göz diker hale
malzeme haline getirmeye her- ve kime karşı nerede durulması gelen egemen güçlerin, krize
kesten daha çok ihtiyacı vardır. giren sistemlerini kurtarma yo-
Haksızlıkla, katillikle, sömürü gerektiğine dair olduğu kadar, lunda başvurmayacakları hiçbir
ve zorbalıkla halkların kimyasını sınıf düşmanlarıyla neden yol yoktur. Lübnan’da peş peşe
bozan, Guantanamo’lar oluştu- dost olunamayacağına dair patlayan bombaların ardında da
ran, misket bombasından napal- Suriye’yi yalnızlaştırma hesapla-
ma kadar her türlü silahı işgal de öğretici bir pratik olmuştur. rı yatmaktadır. Bu nedenle, on-
ettikleri coğrafyalarda kullanan O sürece içkin olan ölçüler, lara inanmamak yetmez. Oyun-
güçler, şimdi Suriye’de kimya- Suriye’de veya Mısır’da larını bozmak için, onları teşhir
sal kullanıldığını söyleyip ayağa etmek ve geriletici karşı duruşlar
kalkmış durumda. Suriye’yi işgal yaşananlar karşısında doğru geliştirmek gerekiyor.
edip, yakıp yıkan, kadınlarına yerde saf tutabilmenin de Gezi süreci, halk saflarında-
tecavüz edip, “tekbir” eşliğinde ki çelişmelerin nasıl algılanması
kafa kesen güçler, şimdi Suriye
ölçüleridir. ve kime karşı nerede durulması
insanını kimyasal silahtan koru- gerektiğine dair olduğu kadar,
ma derdine düşmüş!.. sınıfsal duruştur. Egemen güçler sınıf düşmanlarıyla neden dost
Şam kırsalında kimyasal sal- birbirini sınıfsal çıkarları gereği olunamayacağına dair de öğre-
dırı iddiasının, Suriye güçlerinin gözetir. Halkların direnişi söz tici bir pratik olmuştur. O sürece
aynı bölgede taşeron çetelere konusu olduğunda, aralarındaki içkin olan ölçüler, Suriye’de veya
karşı 13 merkezde aynı anda çelişmeleri unutup kenetlenirler. Mısır’da yaşananlar karşısında
operasyon başlatmasının ve ka- Emperyalistlerin ve işbirlikçileri- doğru yerde saf tutabilmenin de
çacak fırsat bırakmayarak büyük nin halklara dönük tüm gülümse- ölçüleridir.
bir darbe indirmesinin ardından meleri sahte, tüm çağrıları tuzak- SURİYE HALKI YALNIZ DEĞİLDİR!
gelmiş olması, neden böyle bir tır. Onlarla halk adına kurulan YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
yalana başvurmuş olabilecekleri dostluklar, gerçekleştirilen itti-
konusunda önemli bir ipucudur. faklar, sınıfsal yüzlerini gizleme- EMPERYALİZM YENİLECEK
Aslında iddialar pek çok çelişme ye ve başka halklara saldırmak HALKLAR KAZANACAK!
içermektedir. Ancak bundan da üzere güç biriktirmelerine neden
öte salt yaşanan pratiğe bakıldı-
ğında bile, kiralık çetelerin bunu
ilk kez yapmadığı, daha önce de
ya temelsiz iddialarda bulunduk-
ları ya da saldırıya uğradıkları
yerde katliam yapıp bunu Suriye
güçlerine yükledikleri biliniyor.
T. Erdoğan, Mısır’da öldürülen
Esma’nın görüntüleri eşliğinde
gözyaşı döküyor. Veya Esad’ın
zulmünden bahsediyor. Bu ritü-
ellere aldananlar oluyor mu bi-
lemiyoruz. Ama Ali İsmail’in ve
Ethem’in öldürülme görüntüle-
rini yok sayan, hatta o ölümleri
hazırlayan süreci “destanlık”la

11
Gezi Süreci D
Geleceğinde Devrim Gö
Y kuşağı dendi. İnternetin marife-
ti olarak görüldü. Arap Baharı
veya turuncu devrim benzetmeleri
KUŞAK ÇATIŞMASI DEĞİL
SINIFLAR MÜCADELESİ
yapmak veya konuyu magazin-
leştirip kişiselleştiren kimi burjuva
yazarlara öykünürcesine, “Tayyip
Gezi sürecinde heterojen bir
yapıldı. Çünkü böyle öğretilmişti. bileşim, geniş çaplı bir ittifak ger- İstifa” veya “Hükümet İstifa” slo-
Gençlik apolitikti. Örgütsüz ve öz- çekleşti. Sokakta programatik bir ganını öne çıkarmak, uzun soluklu
güvensizdi. Kendisinin üretip yap- izdüşüm yaşandı. Devrim anlarına olma potansiyeli taşıyan bir mü-
ması olanaksızdı… özgü katılım, kararlılık ve coşkuyla cadeleyi, anlık çıkar hesaplarına
Gerçekte bunlar öğretilmiş ya- harekete geçen kitleler, ne yalnız- feda etmektir.
nılgılardı. Diğer bir ifadeyle, insa- ca gençti, ne de yalnızca işçiydi. Marksizm yoksunluğuyla, do-
nı kendine, emeğine ve çevresine Bu fiili durumu doğru adlandır- layısıyla yöntemsizlikle açıklana-
yabancılaştıran sistemin temenni mak, sınıfsal tanımını doğru yap- bilecek bu duruş, günümüz koşul-
ettiği hiçlik ve edilgenliği, gerçek- mak, devamlılığın olduğu kadar larında, hemen her kesitte yaygın
leşmiş ve geri dönüşsüz kabul et- başarının da koşuludur. biçimde rastlanan ve mücadeleyi
mekti. Bir mücadeleye sınıfsal nitelik devrim perspektifli mecradan çıka-
Chaplin’in Modern Zamanlar fil- atfetmek için, o mücadelenin işçi- ran önemli bir sorundur. Hatırla-
mi, insanın, üretim araç- nacak olursa, Tunus’ta
ları içerisinde kendisi- Bin Ali, Mısır’da Mü-
ne yabancılaştığı, bir barek, koltuğundan in-
üretim aracına indir- dirilerek yerine sınıfsal
gendiği saptamasına olarak aynı nitelikte
dayanır. Buna inanan bir başka diktatör ge-
sistem sahipleri kişiyi tirilerek halkın tepkisi
bir eşya gibi görür. bu yöntemle sistem içi
Bundan hareketle ki- kanallara akıtıldığın-
mileri de insanın kendi da, olup biteni devrim
iradesiyle bu yabancı- olarak nitelendiren-
laşmayı kırıp alternatif ler, Tayyip Erdoğan’a
bir duruş sergileyebile- “Sonun Mübarek ol-
ceğine inanmaz. sun” diyenler oldu.
Halbuki Modern Gerçekte Gezi süre-
Zamanlar’a rağmen cindeki mücadele, bir
Che, yeni insanın mi- hükümet veya başba-
mikleriyle gülümsemiş; kan değişikliğini talep
Nazım ise “Topraktan, etmekten çok daha öte
ateşten ve denizden ler tarafından yürütülüyor olması bir ufka sahiptir. Bu uf-
doğanların en mükemmeli doğa- şart değildir. Önemli olan amacı kun dar bakış açıları ve öznel he-
cak bizden” demişti. Yani kapi- ve kimlere karşı yürütüldüğüdür. saplarla sakatlanması, halka karşı
talizm koşullarında kapitalizme Yalnız işçi sınıfının yürüttüğü mü- bir sorumsuzluk örneğidir. Böylesi
rağmen, sınıfsız, sömürüsüz ilişki- cadele sınıfsaldır demek, olguyu süreçlerde genelde devrimcilere
ler kurmak, komünal soluklar alıp daraltmaktır. Bu konuda en büyük özelde Devrimci Gençliğe düşen
vermek mümkündü. yanılgı, amaçları itibarıyla sınıfsal görevlerin ne olduğu, Devrimci
Gezi süreci, bu konudaki ege- nitelik taşıyan bir hareketi, fiziki bi- Yol’un teorik ve pratik mirasında
men yönlendirme ve önkabulleri leşim açısından mercek altına alıp içkindir.
yıktı. İktidar sahiplerinin kaygısı, değerlendirmektir.
sokaktaki insanın ise umudu arttı. Gezi sürecinde parklara taşı- DEVRİMCİ GENÇLİK,
Bu süreçte yaşananları ve ilerde nan mücadelenin giderek tıkanma GENÇLİĞİN SINIFSAL
yaşanması muhtemel olanları an- veya ayrışma belirtileri gösterme- PERSPEKTİFLE DONANMIŞ
lamak, doğru yerde saf tutup mü- sinde, uzun vadeli bakış ve plan- ÖRGÜTLÜ GÜCÜDÜR
cadeleyi yaşama içerebilmek için lamanın yerine, gerçekte Gezi Gençliğin devrim perspektifli
Gezi’nin şifrelerini sınıfsal bir pers- ruhuna uymayan, günü kurtarma örgütlü gücü olan Devrimci Genç-
pektifle okuyabilmek, olmazsa ol- hesaplı daraltılmış perspektifin de lik, Gezi sürecini bir kuşak mese-
maz bir koşuldur. önemli rolü olmuştur. Örneğin, lesi olarak değil, halkın sisteme
sınıfsal perspektiften uzak, biçim- karşı biriken öfkesinin sokaktaki
de görüngülerle değerlendirme tezahürü olarak gördü. Ve süre-

12
Devam Ediyor
ören Bir Kuşak Geliyor
cin başından beri, miras edindiği masına cahilim. Yine de yalnız iki larında da karşılığı olacaktır.
geleneğin de gerekleri çerçevesin- sınıf var galiba ortada. Proletarya Bundan sonra Devrimci Gençlik
de üzerine düşen görevleri yerine ve burjuvazi.” biçimindeki sözle- olarak işimiz daha kolay, çünkü
getirdi. Bu konuda isabetin ölçüsü, riyle özetler. aynı programda bütünleşeceğimiz
yaşanmakta olan mücadele kesiti- Bugün de sınıfsal bir tavır koy- ve özgür yarınlara beraber yürü-
ni, sınıflar mücadelesi ile ifadesini mak için, işçi olmak şart değildir. yeceğimiz halk kesimleriyle omuz-
bulan büyük resim içine oturtarak Devrimci Gençlik, geçmişte antiem- larımız birbirine değdi; emeğimiz,
değerlendirebilmektir. peryalist eylemlerde, fındık miting- terimiz birbirine karıştı. Beraber
Toplumsal mücadeleler tarihi, lerinde, işçi yürüyüşlerinde veya bedel ödeyip sonuçlarını beraber
devrim anlarında veya devrimsel halkın yanında faşist saldırılara kar- göğüsledik. Ve yumruklarımızın
önemdeki pratiklerde olağan dö- şı saf tutarken de sınıflar mücadele- yıldızına kavuşmasının anlamı
nemlerden farklı ittifakların gün- sinin bir bileşeni olarak üzerine dü- daha net biçimde kavrandı.
deme geldiğine dair pek çok ör- şen sorumluluğu yerine getirmiştir. Aynı zamanda işimiz hala çok
nek barındırır. Örneğin, 1979’da Bundan sonra da mücadele, zor. Çünkü bütün diktatörlükler bir-
İran’da faşist şah rejimine karşı, değişik zeminlerde farklı araç ve birine benzer. Onlar, haksızlığın,
içinde mollaların da devrimcile- yöntemlerle sürecektir. Yer yer mü- sömürünün, zulüm ve zorbalığın
rin de yer aldığı geniş çaplı bir cadele ivmesinde bir düşme göz- temsilcileri oldukları için yenilgiyi
ittifak oluştu. Daha sonra bu it- lense de özellikle sonbaharda, kabul etmez. Devamcısı oldukları
tifakın parçalanması, mollaların yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte sistemin bekası için, sınıfsal ataları-
devrimci süreci tersine işletmesi, yeniden bir canlanma beklenmeli- nın miras bıraktığı tüm silahları ve
bu tür ittifaklara girmenin yanlışlı- dir. Kaldı ki artık, hiçbir şeyin eski- savaş yöntemlerini halkın üzerinde
ğının kanıtı olarak görülmemelidir. si gibi olmaması için yeterli zemin dener.
Demokratik devrim süreçlerinde ve neden oluşmuş durumda. Onlara karşı güçlü bir duruşun
geniş çaplı ittifaklara açıklık, prog- Rüyasında devrim gören bir ku- ve başarılı bir mücadelenin şifrele-
ramın gereği zorunlu bir olgudur. şak yetişiyor, kimse hafife almasın. ri Gezi sürecinde vardır. Faşizme
Bu bağlamda Gezi’de oluşan çok Yaklaşık bir buçuk asır önce yaşa- karşı birleşik mücadele; okulda,
bileşenli hareketin içinden, tekil nan Paris Komünü, hala öğrettik- fabrikada, tarlada ve mahallede
kimi örnekleri öne çıkarıp bütüne leri ile yol gösteriyor. Bu durum, bir toplam oluşturacak şekilde mü-
olumsuzluk atfetmek, programatik Taksim Komünü için de sürecin bü- cadele etmeyi gerektirir.
olarak bu türden süreçlerde güç tününde yaşanan deneyim için de Bu perspektifle Devrimci Genç-
ve eylem birliklerinin nasıl olması geçerli. Kimse bu sürecin izlerinin lik, “Halkın tüm kesimlerinin sorun-
gerektiğine dair bilgi ve deneyim silinmesini veya geriye işletilmesini ları bizim de sorunumuzdur” diye-
eksikliği ile ilintilidir. beklemesin. “Marjinaller”, “pro- cek ve “Faşizme karşı mücadelede
Gezi sürecinde, AKP ile soru- vokatörler” yakıştırması yapmak; ön saflara” sloganını güncelleye-
nu olduğu için veya salt Tayyip göstericilere bonzai, vb uyuşturu- rek saf tutacak, Gezi yoldaşlaş-
Erdoğan’a kızdığı için sokağa cu maddeler dağıtmak, onları pa- masını kalıcılaştıran bir mücadele
dökülenler olmuştur; bu normal- rayla satın almak, eskiden başarılı hattında ısrarcı olacaktır.
dir. Her insanın sınıfsal bilinçle ve olan bir yöntemdi. Gezi sü-
doğrudan sistemi hedef alarak saf reci bu yöntemleri de boşa
belirlemesi beklenmemelidir. Böy- çıkardı.
lesi anlarda, önemli olan sokağa Bu toplam süreçte insan-
taşan enerjinin doğru bir mecrada ların romanlarda okuduğu,
akıtılması, daha bilinçli ve kalıcı bir filmlerde izlediği bir pra-
süreç için önderlik edilebilmesidir. tik yaşandı. Bunun izleri-
Mücadele, başlı başına öğretici, ni silmek de öğreticiliğini
netleştirici ve isabet oranını arttırı- ölçmek de kolay değildir.
cı bir olgudur. Pratik, sınıfsal algı- Sıcak pratik, azla çoğu,
yı, sezgi ve öngörüyü arttırır. parça ile bütünü birbirine
John Reed, “Dünyayı Sarsan eklemeyi öğretti. Artık so-
On Gün” adlı eserinde Sosyalist- kağa çıkan, yalnız olmadı-
Devrimci bir öğrenci ile bir asker ğını, yalnız bırakılmayaca-
arasında geçen tartışmada bu isa- ğını biliyor. Kitleler kendi
beti, askerin “Nasıl açıklanır bile- deneyimleriyle öğrendi,
mem orasını. Ama her şey bana özgüvenleri arttı. Bunun
olduğu gibi gözüküyor. Cahil ol- Devrimci Gençlik çalışma-

13
Faşizme Karşı Mücadelede Düşenler
Dokuyor Yaşamı
Bu süreçte devrimcilerin önceliklerinden biri de sistemin yıllardır özenle işlediği algı
bulanıklığından kurtulmak olmalıdır. Sürece diyalektik olarak bakabilmek için geçmişin
tecrübelerini bilmek, direniş örneklerini tekrar tekrar incelemek gerekir. Direniş tarihine
mayalanan yoldaşlarımız ne ilk ne de sondur. Her biri mücadelemizde kızıllaşan
karanfillerdir artık.
Hasan Akdağ

F aşizme karşı mücadelede dü-


şenler dokuyor yaşamı
Yüreklerde acısı dinmeden
direnişçileri hafızaların en derini-
ne gömmek istiyor.
Biz de gidenler kilim misali
tır. Tüm gerçeklikleriyle sokağa
dökülen kitleler sisteme kinlerini
alanlara yansıtıp bir eliyle düşeni
devralıyor bayrağı yoldaşları… örer acıyı da sevinci de kaldırıp bir eliyle direnç havuzu-
Emperyalist sistemden barış, Bundandır asla çözülmez yol- na su taşımaya devam etmekten
huzur, demokrasi ve özgürlük culuğumuzun ilmekleri geri kalmamıştır. Öyle bir havuz-
beklemek eşyanın tabiatına aykı- Topun tüfeğin yetersiz kaldığı dur ki bu; ne dövüşenlerin kanı
rıdır. Kanla beslendiğini, son sü- yerde temel argümanlarını yani eksik kalmıştır nede direnenlerim
reçte en somut örnekleriyle göz- kini, nefreti, ötekileştirmeyi aldı- alın teri.
ler önüne seren sistem azgınca ğı darbelerle her alanda yayan Bir havuzda birikti toplumun
saldırmaya devam ediyor. Kimi sistem siper yoldaşlığının karşı- alın teri
zaman Mehmet oluyor kavga- sında çürümüşlüğünden başka Umudu büyütmek için suladı,
nın adı kimi zaman Ethem oluyor bir algı uyandırmıyor. Dövüşen- toprağa düşen tohumları
yoldaşlık. Bir tohum misali topra- lerin/direnenlerin en büyük or- Bu süreçte devrimcilerin ön-
ğa düşüyor bedeni Ali İsmail’in. tak paydası sınıfsal temelleridir. celiklerinden biri de sistemin yıl-
Dövüşerek, direnerek düşenler Süreç boyunca karşı karşıya ge- lardır özenle işlediği algı bula-
değişiyor olsa da katil aynı; tabi- len kesimlerin özü ezen ve ezilen nıklığından kurtulmak olmalıdır.
atını kan ve gözyaşı üzerene kur- kimlikleridir. Bu gün sokaklara Sürece diyalektik olarak baka-
muş emperyalizm. Sistem medya vahşeti yayıp her hareketlilikte bilmek için geçmişin tecrübelerini
desteğiyle daha güzel bir dünya hastaneleri dolduran katiller, Si- bilmek, direniş örneklerini tekrar
düşüyle düşenleri, plastik mer- vas’ında, Çorum’unda, Gazi’nin tekrar incelemek gerekir. Direniş
milerle, hedef gözeterek atılan de katilleridir. Sokakta polis, has- tarihine mayalanan yoldaşları-
kapsüllerle yaralananları sadece tanede doktor, mahallede faşist mız ne ilk ne de sondur. Her biri
birer sayısal değere indirgemeyi hatta evde de medya ile sürdü- mücadelemizde kızıllaşan karan-
hedefliyor. Değersizleştirerek, rülen bu bütünlüklü saldırılar fillerdir artık.
ötekileştirerek, marjinalleştirerek dahi insanları sokaklardan, siper ANILARI MÜCADELEMİZDE
kendi konumunu meşrulaştırmak, yoldaşlığından alı koyamamış- YAŞAYACAK!

14
İnsanlık Sokaklarda
Nazım’ca Direniyor!
Ostrovski’nin “Ortak bir amaç için mücadele edemeyen insanlar kendi bireysel
mutlulukları için de mücadele edemezler.”sözlerini düstur edinmişçesine, kavga
alanında da mutlular, özgürlük için yola çıkanlar…

O strovski’nin  “Ortak
amaç için mücadele ede-
meyen insanlar kendi bireysel
bir insanlarımızda, tutsak düşmüş
memleketi özgürleştirmek için
tutsak düşüyor, içeride veya dı-
nebilir yarınlara.
Sokaklar, “Dans edemeyecek-
sem devriminiz sizin olsun” diyen
mutlulukları için de mücadele şarıda ölümü göze alıyor. “Ha- Emma Goldman’la da, “Her gün
edemezler.”sözlerini düstur edin- pishane dışında öldün, bu da biraz daha gencim Havana’da”
mişçesine,  kavga alanında da çok şey.” diye yazmıştı Aragon, diyen Nazım’la da empati kur-
mutlular, özgürlük için yola çı- Nazım’ın ardından. du.
kanlar… Ölüleri artıyor, ağaçla baş- Ülkesinde devrimcilik ve ha-
 Nazım, gerçek şairin şiirlerin- layıp bilinçle büyüyen direni- pislik, Sovyetlerde sosyalistlik
de halkının nabzının atması ge- şin. Ölüleri artıyor, ama sayıları görmüş Nazım, 1961 Mayıs’ın-
rektiğini söyler.Başkası için emek çoğalıyor azalacağına; şiirdeki da, devrimci Küba’ya taşınınca,
harcamayı, kolektif değerler için gibi… Cellât kendi boğuluyor başka türlü bir coşku dolar satır-
bedel ödemeyi bilmeyenler ger- gazı sıktıkça, direnişçinin soluk larına. Ve “Saman Sarısı”nı ya-
çek şair olamazlar. Bugün halkta alma alanları artıyor gazlandık- zar. İşte o zaman sorar Abidin’e
ustaca bir duyarlılık, bir şairleş- ça. “Çok şükür çok şükür bu günleri
me hali gözlenmektedir. Sokağa Moral değerler en büyük gı- de gördüm. Ölsem de gam ye-
dize dize dökülmekte birbirini mem gayrının resmini yapabilir
tamamlayarak şiirleşmekte ve misin?” diye.
hep bir ağızdan şarkılaşmakta- Şimdi mutluluk tüm bedelle-
dır. rine rağmen sokaklarda yaşa-
Düşeni ayaktaki kaldırmakta, nıyor. Direnişçi, Kübalı misali,
ayaktaki ayaktakine cansimi- Nazım’ca yaşıyor bu tarihsel
di, yani yoldaş olmaktadır. Bu, ânı:
sokakların sosyalizm okuluna “Hürriyet sözcüğünü söyler-
dönüşmesi, pratiğin teoriyi be- ken sulanıyor ağızları”, dire-
lirlemesi ve diyalektik mater- nişte yoldaşlaşanların. “Bulutsu
yalizmin bir kez daha hayatın bir karpuzu kesiyorlarmış gibi”
içinde doğrulanmasıdır. gözlerinde resimleşiyor içeriği
“Gerçek yaşamdan kaçan ve ve niteliği devrimsel tadın.
onunla bağıntısız konuları işle- “Faşizme karşı omuz omu-
yen kimse, saman gibi anlam- za” vererek cepheleşme ânıysa
sızca yanmaya yargılıdır.” de- eğer tarihin bugünkü sorumlu-
mişti Nazım. Ama anlamlı yan- luk kesiti; aynı zamanda “No
dadır böylesi anlarda. Bir bakış,
gınların da şiirini yazmıştı, “Sen Pasaran” diyen İspanya direnişçi-
bir dokunuş, terin tere karışması,
yanmasan, ben yanmasam, biz lerine götürüyor bizi, Taksim’den
ruhsal şiirin dizelerini oluşturur.
yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar tüm ülke sathına yayılan halkla-
Neruda, yazdığı dizelerle “Güz
aydınlığa?” diye sormuştu. rın itiraz ateşi. Ve insanları birbi-
Çiçeklerinden Çelenk” yapmıştı
Bugün sokaklarda insanlık rine yoldaşça bağlıyor, “Her yer
Nazım’a.
Nazım’ca direniyor.  Ödediği Taksim her yer direniş” bilinci.
Birinin ağzında Fırat kurudu-
veya ödeyebileceği bedelin de- “İnsan yaptığı işe dönüşür” di-
ğunda direniş alanında, Dicle’ye
ğil, toplumsal kazanımın hesabını yen Marks’tan ilham alarak
dönüşür bir diğeri onun yanın-
yapıyor. Sloganları göğe yüksel- söylersek; sokakta, değerlerine
da.  Ancak böyle bir duyarlı-
diğinde güneşi içiyorlar birbirinin sevdalı, direnişte ısrarlı bir kuşak
lık aralığında, tarihin dize ya-
sesinde. Halaya kalktıklarında ve mayalandı. Bu halk direnişi daha
tağında ulaşılabilir Nazım’a.
coşkulu yorgunluklarda, “mızrak- şimdiden kazandı.
Karmatilerin komünal ruhunu
ları göğü yırtan atlılar koşuyor!”
Bedreddin’in Varidat’ından okur
göğüslerinin avlusunda. 7 HAZİRAN 2013
gibi, Mahir’in pusulasında yürü-
Özgürlük  öyle bir değer ki DEVRİMCİ GENÇLİK

15
Gezi, 11. Tez’in Doğrulanmasıdır*

Şimdi halk, okumamış da olsa, 11. Tez’i biliyor, gereğini yerine getiriyor;
Che’yi daha çok seviyor ve sadece tişörtünde değil, beyninde ve yüreğinde taşıyor.
“Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır;
oysa sorun onu değiştirmektir.” (Marks, Feuerbach üzerine 11. Tez)

Mehmet Yeşiltepe

M arks’ın 11. Tezi’nde, prati-


ğin önemi öne çıksa da ve
8. Tez’de “Tüm toplumsal yaşam,
kat çeker.
Deyim yerindeyse bugünün
koşullarında yabancılaşma, sis-
TOMA’yla, gazla, dolayısıyla
yenilmez sanılan araç ve ku-
rumlarla başedilebileceğini bi-
özünde pratiktir.” dense de, ger- temin kendini en yoğun biçimde liyordu. Ethem’e, Ali İsmail’e,
çekte vurgulanan teori ve pra- hissettirdiği ve dolayısıyla sınıflar Abdullah’a, Medeni’ye, Meh-
tiğin birliğidir. W. Goethe’nin, mücadelesinin en kesintisiz biçim- met’e ve Ahmet’e dair duygula-
“Güzel bir düşünceyle güçlü bir de sürdüğü alandır. rını soğutmamış, hesap sorma bi-
karakter birleşince, harikalar or- Yabancılaşma, insanları siste- lincinin çelmelenmesine izin ver-
taya çıkar!” sözü, bu birliğin bir min, meta ve mülkiyet ilişkilerinin memişti. Ethem’in abisi ve anne-
başka açıdan ifadesidir. çekim alanına sokar; her şeyin si, “ODTÜ’ye biz gelebildiğimize
11. Tez iradedir, eylemdir; alınıp satıldığı sistemle bütünleş- göre siz de gelebilirsiniz.” diye
koşulları eylemle değiştirme tirir. sosyal medya üzerinden çağrı
iradesidir. 11. Tez insanı, düşü- “Kapital iktidarda kaldıkça; yapabiliyordu.
nen-sorgulayan ve yapan insan- değil yalnız toprak, değil yalnız Karşıtların diyalektiği, sınıflar
dır. 11. Tez, Arjantin’de astımlı insan emeği, değil yalnız insan mücadelesinin yasaları bir kez
diye askere alınmayan Che’nin, kişiliği, değil yalnız vicdan, değil daha işledi. Saldırıdan, baskı-
Küba’da kumandan olmasıdır. yalnız aşk, değil yalnız bilim, her dan, asimilasyon ve sindirmeden
11. Tez, Küba’ya Granma’yla çı- şey, her şey kaçınılmaz olarak başka bir şey bilmeyenler, halka
karma yapan “sakallılar”dır. 11. alınıp satılacaktır”( Lenin.) yaratıcı yöntemlerle direnmeyi
Tez Che Guevara’dır. Bu durum, sistemin her gün öğretti. Lice ile İstanbul arasın-
Che Guevara, hem teori hem yeniden üretilmesini, her ilişkide daki mesafe bugüne dek görül-
pratiktir, “Gülünç olma riskini mikro düzeyde de olsa varlık memiş düzeyde kısaldı. Reyhan-
göze alarak gerçek devrime güç- göstermesini beraberinde geti- lı’daki anne, Roboski’deki anney-
lü aşk duygularının yol göster- rir. Bu aynı zamanda sistemin le empati kurdu.
diğini belirteceğim. Gerçek bir devamlılığı için bir güvencedir. Evet bütün bunları ve fazlasını
devrimciyi bu nitelik olmaksızın Egemen sınıfların mülkiyetsiz, Gezi sağladı. Yazın son günleri-
düşünmek imkânsızdır.” diyecek komünal ilişkilerden korkması ve nin göreli olarak sakin geçmesi
denli hayatın içindedir. Che, dün- mayalanma ihtimallerinin olduğu kimseyi yanıltmamalıdır. Acıla-
ya devrimcilerinin yoldaşı, yaşa- her yere TOMA göndermesi bun- rın dili ve barutun kokusu bütün
yan pusulasıdır. dandır. insanlar için benzerdir. Bu kez
Yabancılaşmaya veya kapi- Gezi sürecindeki “Dolmabah- hedefteki Lazkiye, Halep veya
talizmin birey tanımına karşı al- çe’de türbanlı kadına dayak” Şam’ın, bir zamanlar Bağdat’ta,
ternatif denince akla Che’nin veya “Camide içki” hikayeleri Necef’te veya Nasıriye’de oldu-
gelmesi, onun yeni insan kimliği ne ise, ODTÜ’de türban bağlam- ğu gibi yakılıp yıkılmasına sessiz
sebebiyledir. lı hikaye de odur. AKP zaten bu kalınması beklenmemeliydi. Nite-
Yabancılaşmanın metayla ilişki- türban bağlamlı iddiadan önce, kim öyle oldu; Amerika dahil pek
sini doğrudan kuran Che, “Karşıt okullara polis sokmayı kararlaş- çok ülkede insanlar, kimyasal ya-
sistemin savunucuları için tüketim tırmış, sonbaharda Gezi’nin diril- lanla gerekçelenmiş bir katliama
maddeleri, hayatın vazgeçilmez mesine izin verilmeyeceği, bizzat karşı durdu. Ve yaşanmakta olan
parçası ve bilincin temel unsuru. T. Erdoğan tarafından duyurul- hegemonya bocalaması, içine
Kanaatimizce maddi uyarıcılar muştu. Halbuki onların da bildiği egemeni de taşeronu da alarak
(aslında uyuşturucular) ve bilinç, gibi Gezi bu süreçte hiç ölmedi; yeni bir boyut kazandı.
birbiriyle hiç örtüşemeyecek iki hep diriydi. Esma’lı, ayetli ve gözyaşılı ma-
zıt kavramdır”  diyerek, mutlulu- Sessizliğin/sakinliğin oldu- nipülasyonlar, eski etkileyiciliğini
ğun yanlış yerde aranmasına dik- ğu günlerde de insanlar artık yitirmiş durumda. Evet Esma gibi

16
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

masum insanların tırnağına dahi leleriyle değil, çıkar eksenli or- malıdır. Neruda’ca söylersek,
zarar gelmemeli; zulmün tüm taklaşmalarla oluşmaktadır. Bu Gezide nitelik ve nicelik olarak
biçimleri, nedenleri ile beraber bağlamda Mısır’daki kutuplaş- bütünleşen halkın sesinde “pırıl
kovulmalı; halk, nasıl yaşaya- mada AKP iktidarı nesnel olarak pırıl bir güç var/ karanlıkta boy
cağına kendisi karar vermelidir. darbecilerin safındadır; İsrail’in atmaya/ sessizliği aşmaya yara-
Bunun öncelikli ve zorunlu ko- dostu, ABD’nin taşeronudur. yan…”
şulu katillikle, işgalle ve siyasal Gezi, bu ilişkilenme biçiminin Ekim ayı aynı zamanda
gericilikle sabıkalı emperyaliz- üzerindeki kamuflajları kaldır- Che’nin ölümsüzlüğe uğurlandı-
min Ortadoğu’dan kovulmasıdır. mış, sınıfsal kimlikleri görünür ğı aydır. Ve Gezi’de artık, aldı-
Kimse Obama’nın rengine aldan- kılmıştır. Şimdi halk, okumamış ğı kurşunlara rağmen 1967’den
mamalıdır; onun müttefiki olma- da olsa, 11. Tez’i biliyor, gereği- beri öldürülemeyen Che ruhu
nın, Bush’un müttefiki olmaktan; ni yerine getiriyor; Che’yi daha vardır. Gezi gerçekçidir ve im-
Suriye’ye kıymanın, Afganistan çok seviyor ve sadece tişörtünde kansızı isteyip ona ulaşma yolla-
veya Irak’a kıymaktan bir farkı değil, beyninde ve yüreğinde ta- rını bulabilecek kadar yaratıcıdır.
yoktur. şıyor.
Dünya ölçeğindeki dostluklar Kimse, sonbahar geldi, yağ- *22 Eylül 2013 Tarihli Birgün Gazetesi Pazar
da sınıfsaldır; cepheler, mikrofon mur yağacak, forumlar dağıla- Eki’nden Alınmıştır.
önünde söylenen ajitasyon cüm- cak diye karamsarlığa kapılma-

Picasso’nun Guernica’sına Denk Tablolar


Oluşuyor Düşenlerin Ardında

A bdullahlar, Mehmetler, Et-


hemler, bir ağaç gibi tek ve
hür ve bir orman gibi kardeşçesi-
mış her insan, bir diğerinin acısı
için ayağa kalkıyor. Yüz binler
gece yarıları sokaklara dökülü-
Devrimci Gençlik, sokağa çıkan
emekçilerle el ele vermiş, “işçi
köylü gençlik devrim için birleş-
ne direnirken, “yüzünü bile gör- yor. Adeta herkes Taksim’e akı- tik” sloganında yerini almıştır.
mediği insanlar için ölebilmenin” yor. İktidarın tehditleri korkutmu- Bugün de bu sıcak Haziran vak-
erdemiyle yürüdü sonsuzluğa. O yor. tinde, Devrimci Gençlik rolünü
anda, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Egemenlerin iktidar imkanları- oynamalı, niceliğini de niteliğini
Nazım için yazdığı “Yiğidim as- nı kullanarak bilinçlerde oluştur- de büyüterek, bu tarihsel anda
lanım burada yatıyor” dizeleri duğu yanılgılar dizgesi bir anda umuda umut katan öznelerden
dirildi, hafızalarda. Ve sanki ters yüz oluyor. Devletin birbirin- biri olmalıdır.
Nazım “İşte: şu güneşten düşen den ayrıştırıp yan yana gelmesini Sınıflar mücadelesinde öyle
ateşte milyonlarla kırmızı yürek önlemeye, ortak mücadelelerini anlar vardır ki, önceden planlan-
yanıyor!” sözleriyle dile gelmişti sakatlamaya çalıştığı halk kesim- mış bir takvim gerektirmez. Ger-
Novo-Deviçye Mezarlığı’nda. leri, görülmemiş boyutta birbirini çekliğin bilincinde olan herkese,
André Malraux, Umut isimli sahipleniyor, tek vücut oluyor. yapabileceklerinin azamisi ora-
eserinde, savaşı “sağlıklı insan- “Apolitik” denilerek küçüm- nında sorumluluklar yükler. Dev-
ların vücutlarına çelik parçaları senen gençlik, ne denli politik rimci Gençlik, bu tarihsel anda
sokmaya çalışmak” olarak tanım- olduğunu ortaya koydu. Üstelik hem katalizör, hem de pusula
lar. Aslında bu, egemen sınıfların bu, “Y kuşağı” denilip geçilecek işlevi görerek, halk hareketi için-
halklara karşı uyguladığı haksız bir olgu değil. İrili ufaklı pek çok deki yerini almalıdır.
savaştır. Kendisine karşı duran haksızlığın tetiklediği ve giderek Bunun için, kuşak farkı gözet-
her insanı düşman olarak gören biriken öfke, sokağa taştı. İnsan- meksizin tüm gençliği, yıldızla
iktidarların sınıfsal tutumudur. lar korku duvarını aştı. Tepkisini, bütünleşmiş yumruğumuzu bü-
Belki ödenen bedellere yeni öfkesini ve imkanlarını birleştir- yütmeye çağırıyoruz. Bu aynı za-
bedeller eklenecek, tutsaklıklar, menin sonuçlarıyla tanıştı. Bu bir manda, direnişte şehit düşenlere
ölüm ve yaralanmalar olacak. bilinç sıçramasıdır; toplumsal tüm karşı da bir sorumluktur; anma-
Ama insanlar TOMA’nın, gazın çelişmelerin sınıfsal mücadeleye nın ve yaşatmanın, döneme kar-
ve silahın üzerine yürüyerek hak içerilmesidir. şılık düşen en uygun biçimidir.
aramayı, geleceğini güvenceye Devlet, son saldırısını 15-
almayı öğreniyor. Yani bir tarih 16 Haziran’a denk getirmiştir. 16 HAZİRAN 2013
yazılıyor. İktidar zehrini soluma- 1970 Haziran’ında aynı tarihte, DEVRİMCİ GENÇLİK

17
İzmir Devrimci Gençlik’ten
Haziran Direnişi Günlüğü

3 1 Mayıs günü Gezi Parkı’nın


yıkımına karşı gelen, yıkım
kararının hukuksuz olduğunu
laşmıştır. Saldırı karşısında geri
adım atmayan İzmir halkı büyük
bir cesaretle barikatlarını kurmuş
gelindiğinde ise HDK’nın çağrısı
ile İzmir Eski Sümerbank önünde
bir eylem gerçekleştirilmiştir. Çe-
haykıran grup, çadırlarıyla bir- sabaha kadar ‘’Faşizme karşı vik kuvvet ekipleri, eli sopalı sivil-
likte parkı işgal etme ve yıkımı omuz omuza’’ sloganlarıyla di- ler, akrep ve tomalar ile abluka-
önleme kararı almıştı. Polis park- renişe geçmiştir. ya alınan eylem gerçekleştirildiği
ta bulunan gruba sert bir şekilde sırada Gündoğdu Meydanı’nda
müdahale etmiş ve bu müdahale 1 Haziran Cumartesi günü polis saldırıya başlamış, Gün-
bir anda halkın gündemine otur- düzenlenen yürüyüşe Devrimci doğdu Meydanı’nı boşaltmıştır.
muştu. Barışçıl bir eylem karşı- Gençlik de katılmış, polisin sal-
sında, doğanın talanına karşı dırısı ardından tekrar çatışmalar 5 Haziran Genel Grevi son-
gelen insanlara devletin hunhar- başlamış, sokakta yoldaşlaşan rasında direniş İzmir’de yeni
ca saldırısı kitleleri ülke çapında halk büyük bir dayanışmayla bir aşamaya sıçramış ve müda-
harekete geçirmiş, sokaklara tekrar sabah saatlerine kadar halenin ardından Gündoğdu’yu
dökmüştür. AKP iktidarı boyunca çatışmaları sürdürmüştür. Aynı savunma refleksi geliştiren İzmir
yürütülen tüm halk düşmanı poli- gece yüzlerce gözaltı olmuş ve halkı, direniş çadırlarıyla gece
tikalar son olarak kendini bu sal- çatışmaların başladığı bölgede gündüz Gündoğdu Meydanı’nda
dırıda somutlamış, halkın biriken bir çok boş bina ve otopark polis kalmaya karar vermiştir. 5 Hazi-
öfkesini açığa çıkartmıştır. ‘’3-5 tarafından işkencehanelere çev- ran öncesi mahallelerde ve mer-
ağaç meselesi’’ olarak başlayan rilmiştir. Polis tarafından sokak- kezde devam eden eylemler bir
bu öfke günden güne siyasallaş- lara salınan elleri sopalı sivil ve anlamda merkezileşmiş ve İzmir
mış ve somut taleplere dönüşerek resmi faşistler tek tek veya küçük için direnişin merkezi Gündoğdu
sokakları haftalarca zaptetmiştir. gruplar halinde yakaladığı dire- Meydanı’na dönüşmüştür. İzmir
İzmir’de 31 Mayıs gecesi Tak- nişçilere saldırmaya başlamıştır. halkı, direniş çadırlarıyla muaz-
sim Gezi Parkı’na müdahale Öyle ki Başak isminde genç bir zam bir dayanışma örneği gös-
arkasından sokaklara dökülen kadın onlarca polis tarafından termiş, oluşan komüne her gün
binler Basmane Meydanı’ndaki sokak ortasında linç edilmiş, vü- yiyecek, içecek, giysi ve ilaç yar-
AKP ilçe binasına yürümek iste- cudunun bir çok yerinde kırıklar dımında bulunmuştur. Devrimci
miş ve polisin saldırısıyla karşı- oluşmuştur. 2 Haziran gününe Gençlik’in alanda kurduğu dire-
niş çadırı halk tarafından büyük
bir ilgiyle karşılanmış, örgütlenen
film ve sinevizyon gösterileri hal-
kın kitlesel katılımıyla gerçekleşti-
rilmiştir.

Gündoğdu Meydanı’nda olu-


şan bu potansiyel güç, Gündoğ-
du Dayanışma Platformu olarak
kendini somutlamıştır. Şehit ha-
berlerine oluşturulan refleks ey-
lemlerden, 15 – 16 Haziran bü-
yük işçi direnişine kadar bir çok
eylem ve etkinlik düzenlenmiş va-
rolan potansiyel ortaklaştırılmış-
tır. İzmir valisi Mustafa Toprak
18 Haziran günü yaptığı açıkla-
mada Gündoğdu Meydanı’nın
boşaltılmasını, aksi takdirde ala-

18
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

na müdahale edeceklerini be- tulmuş, 32 kişi savcılık tarafından Bir çok kurumdan onlarca dev-
yan etmiştir, platform ise alanı serbest bırakılırken 14 kişi sevk rimci evi basılarak gözaltına
Taksim Gezi Parkı talepleri kabul edildikleri mahkeme tarafından alınmış ve 4 hafta boyunca dü-
edilene kadar boşaltmayacağını tutuklanmıştır. zenlenen operasyon sonucunda
düzenlediği basın açıklamasıyla Gündoğdu Meydanı’na ya- 52 kişi tutuklanarak Buca Kırıklar
bildirmiştir. Basın açıklaması ar- pılan saldırı sonrasında direniş F Tipi Cezaevi’ne gönderilmiştir.
dından Platform üyelerinden olu- bir çok mahallede örgütlenen Mevcut dağınıklığı toparlamak
şan bir heyetle görüşmek isteyen forumlarla devam etmiş, merkezi adına yaklaşık 14 kurumun ör-
Vali, tutumunda ısrar etmiş ve uz- anlamda gerçekleştirilen eylem- gütleyicisi olduğu ‘’Tutsaklarla
laşma sağlanamamıştır. 20 Hazi- ler ise bir nebze zayıflamıştır. Dayanışma Konseri’’ düzenlen-
ran Perşembe günü sabaha kar- İzmir’de devrimci örgütlenmele- miştir. Tutsak ailelerinin de yer
şı alana yüzlerce çevik kuvvet, rin bir anlamda dağınık durması; aldığı, konuşma yaptığı, Cev-
sivil polis, akrep ve tomalarla eylem takvim ve programlarının det Bağca, Baran Tuncel, İzmir
operasyon düzenlenmiş, alanda ortaklaştırılamaması, yerellerde Müzisyenler Derneği ve Grup
bulunanlar kolkola girerek çadır- düzenlenen etkinlik, eylem ve Günışığı gibi sanatçıların destek
larını terketmeyeceklerini belirt- forumlara etkin bir şekilde müda- verdiği konser büyük bir ilgiyle
mişlerdir. Kitlenin ‘’Baskılar bizi hale edilememesi olarak kendini karşılanmış ve kitlesel bir katılım-
yıldıramaz’’ sloganlarını atmaya göstermiştir. la gerçekleştirilmiştir.
başlamasıyla birlikte polis saldı-
rıya başlamış ve 46 kişiyi yaka- Kitlelerin sokaklardan çekilme- Geçtiğimiz günlerde ise Gün-
paça gözaltına almıştır. Gözaltı- si üzerine, ancak mahallelerde doğdu Meydanı’nda düzenlenen
na alınan yoldaşlarımız 2 gece oluşan forumlarla güç toplaması konser ile kendini somutlayan
Bozyaka Polis Karakolu’nda tu- ve direnişin daha da siyasallaş- potansiyel ‘’İzmir Dayanışması’’
ması üzeri- adı altında İzmir’de düzenlene-
ne telaşa cek etkinlikleri merkezileştirme,
düşen ege- direniş tutsaklarıyla dayanışma,
menler, direnişi ‘’Bu daha başlangıç, mü-
İzmir’de cadeleye devam’’ şiarıyla ileriye
dört dalga- taşıma kararı almıştır.
dan oluşan
bir tutukla- HER YER TAKSİM,
ma ‘’cadı HER YER DİRENİŞ !
avı’’ süreci
başlatmış, FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA !
direnişi dev-
rimci öncü- HIDIR İLYAS ÖZENÇ,
sünden ko- SAVAŞIYOR DEV-GENÇ!
par tmaya
çalışmıştır.

19
Direnişin Pasif Yüzü

31 Mayıs ile başlayan Haziran direnişini geride bıraktık. Günler bir bir akarken
direnişin ateşi sönümlendi gibi izlenimlere kapılanlarda bir yenilmişlik haleti ruhiyesine
de rastlamak mümkün. Ancak yaşanılanlar bir direnişin boyutunu aşan niteliktedir. Bu
niteliği fark etmemek ise onun tarihsel ve sınıfsal önemini görmemek/ıskalamak anlamına
gelmektedir.

Aydın Kaya

3 0 Haziran 2013 Cuma günü


Gezi Parkı’nda başlayan ve ül-
kenin birçok kentinde hala devam
toplumda yankı bulmasına fırsat
verilmeden, yine egemenler ta-
rafından bilinçli olarak gündemin
her ne kadar toplumun yıllardır
karşı karşıya geldiği baskıcı politi-
kalar olsa da, Gezi Parkı Direnişi
eden direniş, sadece egemenlerin değiştirilmesi ve bu durumun ardı protestoları ile başlayan eylemsel-
Gezi Parkı projesine tepki olarak ardına tekrar etmesi, bu doğrultu- lik polisin (devletin) orantısız şid-
çıkmış bir durum değildir. Tam ter- da basın yayın organlarının çokça det kullanmasıyla birlikte kitlesel
si bu durum toplumun egemenlere kullanılması insanlarda bir farkın- bir direnişe dönüşmüştür.
ve onların uyguladığı yöntemlere dalık yarattı. Aynı zamanda iktida- Toplum biliminin en önemli olgu-
karşı oluşan birikim ile bu çıkışa rın Suriye bağlamlı politikalarıyla larından biridir. Toplumlar yaşa-
neden olmuştur. Politikanın siyasal birlikte dış politikadaki başarısızlı- dıkları süreçten damıttıkları bilgile-
ve ekonomik açıdan tıkanması yö- ğının faturasının da üst üste gelen ri yoğurarak/harmanlayarak geli-
netenleri bir yönetememe haline vergi zamlarıyla halka kesilmesi şir ve ilerler. Dolayısıyla günümüz
itmiş ve bu süreci göğüsleyememiş durumu da, bu farkındalığa katkı Türkiye’sinde toplumun süreçten
olmalarıyla birlikte süreç, toplum- sağlamıştır. Bu bağlamda yaşa- öğrendiği ve süreçle ilerlediği bir
daki nicel birikimin nitel bir sıçra- nanlar bir park meselesinden çok dönemde olduğunu ifade etmek
maya dönüşmesinin önünü açmış- öte anlamlar taşımakta, tarihsel abartılı olmayacaktır. Direnişin öğ-
tır. önemini bu anlamla yakalamakta- rettikleri arasında en önemli olgu
Egemenlerin kendi çıkarları doğ- dır. ise örgütlü bir halkın önünde hiç-
rultusunda ortaya koyduğu işlerin Sürecin işaret fişeğini ateşleyen bir gücün duramayacağı gerçekli-
ğidir. Bunu yaşanılan süreçte halk
kadar egemenler de görmüştür.
Egemenlerin özellikle direniş son-
rasında örgütlü kesimlere dönük
gerçekleştirdiği operasyonlar ise
bunun en somut ifadesidir.
31 Mayıs ile başlayan Haziran
direnişini geride bıraktık. Günler
bir bir akarken direnişin ateşi sö-
nümlendi gibi izlenimlere kapılan-
larda bir yenilmişlik haleti ruhiye-
sine de rastlamak mümkün. Ancak
yaşanılanlar bir direnişin boyutunu
aşan niteliktedir. Bu niteliği fark et-
memek ise onun tarihsel ve sınıfsal
önemini görmemek/ıskalamak an-
lamına gelmektedir.
Kuşkusuz sürecin durağanlaş-
ması ve daha pasif (uzlaşmacı)
yöntemlerle ilerlemesi mümkün-

20
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

dür. Bu ise örgütlü güçlerin sürece 5 Haziran 1989’da Çin’de öğ- değerlendirilmelidir. Ancak daha
müdahalesi ile aşılabilecek bir ko- rencilerin başlattığı demokratikleş- önce olumlu sonuçlar vermiş olma-
nudur. Süreci programatik olarak me hareketini ve buna bağlı ey- ları her koşulda yine olumlu sonuç-
ele almak ve ileriye taşımak ege- lemleri bastırmak için Tiananmen lar vereceği algısı yaratmamalıdır.
men politikaları aşmak için önemli Meydanı’na tanklar gelir ve genç Günlerce süren direnişin ekonomi-
bir araçtır. Bu durum ise araçların bir öğrenci de ilerleyen tankların yi olumsuz etkilemesi yüzünden
doğru kullanılmasıyla gelişebi- önüne geçer ve tankların sağdan egemenlerin bu direnişi yok ede-
lecek bir süreç olduğu gibi aynı soldan geçme girişimlerini de en- bilmek için pasif direnişe destek
zamanda direnişin programatik geller, onları durdurur. vermeleri, ortaya çıkan şiddeti ba-
olmasını sağlayabilmek için ko- 17 Nisan 1965’te Washing- hane ederek pasif direnişi halka
şulları doğru analiz edebilmekten ton’daki yürüyüşte, askeri muha- olumlamaya çalışmaları gözden
geçmektedir. fızların süngüsüne çiçek takan kaçmamalıdır. Devletin özellikle
Gelinen süreçte meslenin salt ey- gençler basit ama güçlü bir mesaj eylemcileri (taş atan, atmayan,
lemsel yönüne vurgu önemli oldu- verdiler. 1970’de düzenlenen gös- marjinal gruplar,halk gibi) ayrım-
ğu kadar yanlıştır da. Burada ikili terilerde bu tekrarlandı. 1970 Ma- larla bölmeye çalışmasının önüne
bir yön vardır. Eylemin önemi geçilmelidir. Günümüz koşulları
kadar eylemin amacıda altında pasif direnişin tam
önemlidir ve bu durum ger- aksine mücadeleyi hızlan-
çekleşen tüm atraksiyonla- Kuşkusuz ki son dönemlerde bir çok eylem dırmalı, devrimciler olarak
rın niteliğini belirler. Hedefi biçimi ortaya çıkmış ve kamuoyunda yankı halkla el ele verip haklı
olmayan eylemlerin salt bir mücadelemizi her alanda
yaratmıştır. Özellikle bir pasif direniş
aktivist harekete dönüşme yaymalıyız.
olasılığı yüksektir. eylemi olan duran insanlar, medyanın da Devrimciler her şart al-
Kuşkusuz ki son dönem- etkisiyle halkın gündemine oturmuştur. Her tında pasif direnişe karşı
lerde bir çok eylem biçimi çıkmazlar ya da bu direniş
ortaya çıkmış ve kamuoyun-
ne kadar pasif bir anlayışa sahip olsada tarzını körükörüne benim-
da yankı yaratmıştır. Özel- bu eylemler içinde egemenlere ve onların semezler. Mücadelede hiç
likle bir pasif direniş eylemi uyguladıkları yöntemlere karşı bir refleks bir argümanı baştan red
olan duran insanlar, med- etmezler. Her koşulda, her
yanın da etkisiyle halkın özelliği taşımaktadır. Bu nedenle medyatik/ zeminde verilen mücadele
gündemine oturmuştur. Her barışçıl yanıyla kamuoyunda yansımasını biçimini kendi öznel duru-
ne kadar pasif bir anlayışa bulmuş ve kitleler tarafından kısa sürede muna göre değerlendirir-
sahip olsa da bu eylemler ler. Ancak aktif bir şekilde
içinde egemenlere ve onla- benimsenen bir eylem biçimi haline mücadele edilmesi gereken
rın uyguladıkları yöntemle- gelmiştir. koşullarda pasif direnişin
re karşı bir refleks özelliği önerilmesi geri bir duruşa
taşımaktadır. Bu nedenle neden olur. Devletin eylem-
medyatik/barışçıl yanıyla cileri bölmeye çalışması du-
yıs’ında Ohio’daki üniversite öğ-
kamuoyunda yansımasını bulmuş rumu karşısında marjinal ve terö-
rencilerinin eylemi sırasında ölen
ve kitleler tarafından kısa sürede rist olarak görülmeyelim mantığıy-
dört öğrenciden biri olan Allison
benimsenen bir eylem biçimi hali- la pasifizmi örgütleyenler devletin
Krause’nın bir önceki gün namlu-
ne gelmiştir. faşist niteliğini anlayamamış de-
ya çiçek takanlardan biri olması,
PASİF DİRENİŞ mektir. Zira karanfilli eyleme dahi
gösteriye ayrı bir anlam kazandır-
Dünya geçmişinde daha ön- şiddetle yanıt veren devletin faşist
dı.
cede sistemin işleyişine karşı ger- yüzü ya da örgütlere saldıran,
1 Aralık 1955 günü Rosa Parks ,
çekleşen pasif direnişler olmuştur. gezi parkındakilere saldırmayan
Jim Crow Yasaları gereği yerini bir
1928 de Hindistan’a bir yıl içinde ancak bir gün sonra gezi parkında
beyaza vermesi gerektiği halde
dominyon statüsü verilmesi teklifi- dahi çadırları yakan zihniyet faşiz-
buna karşı geldiği için tutuklandı.
ne İngilizlerin olumlu cevap ver- min gerçek yüzüdür. Dayatıldığı
Bunu üzerine King, Montgomery
mesi üzerine önce INC 26 Ocak gibi pragmatik değil programatik
otobüs boykotunu düzenledi. Boy-
1930 da bağımsızlık ilan etti ve davranmak gerekir. Aksi takdirde
kot 382 gün sürdü ve bu durum
12 Mart’ta Gandhi ve 78 yoldaşı ülkenin dört bir yanında günlerce
otobüslerde ve diğer ulaşım araç-
ünlü tuz yürüyüşüne başladı. Yürü- süren uğruna 6 insanın can verdiği
larında ırk ayrımcılığının kanun
yüşün amacı, 1762 yılında Doğu haklı direnişimiz sonuçsuz kalacak-
dışı ilan edilmesine kadar devam
Hindistan Kampanyası’nın mirası tır. Direnişe en yüksek kararlılıkla
etti.
olan ve yılda 25 milyon paund’luk devam ederek mücadeleyi dalga
Tarihte bunlar gibi daha bir çok
vergiye kaynaklık eden tuz yasa- dalga büyütelim.
pasif direniş örneği vardır. Bu dire-
sını ihlal etmek için denizden tuz
nişler öncül koşullar çerçevesinde
çıkarmaktı.

21
Medyayı Nasıl Bilirdiniz?

Bana vicdansız bir medya temin et; sana bilinçsiz bir halk sunayım.
Joseph Goebbels

Yeşim Salih

M edya kendi kendisinin kati-


lidir. Hem öldürülendir hem
de öldürendir. Milyonların karşı-
israfı desek daha doğru olur.)
Geçtiğimiz günlerde yine Dolma-
bahçe’deki camiyle ilgili olarak
Adam orda esnaf..”
El insaf. Eğer o palayla ger-
çekten biri öldürülmüş olsaydı
sında bir avuç egemenin yanında yaptıkları haber (Ona haber de- bu “yazarın” diyeceği şey: “Ne
olmalarını yok oluşlarıyla ödeye- meyelim de neyse) “akit ne içiyor- yapsın. Adam orda esnaf.”
ceklerdir. Sokaklarda insanlar sa aynısından” dedirtecek cins- Efendim bir de mizahı Y ku-
vurulurken penguen belgeseli tendi.Haberde Yeni Akit Dolma- şağından daha iyi yapan kanal-
vermek zaten cinayete kimlerin bahçe’deki camide türlü içkiyle larda mevcut. Gezi Parkı fan-
ortak olduklarını açıklar nitelikte. âlem yapan Ermeni ve Rum dire- tezilerine 10 numaradan giriş
Penguen demişken, malumunuz nişçiler görmüş. Hadi direnişçiler yapan Samanyolu TV Gezi Parkı
penguenlerin ülkemiz tarihinde tamam eyvallah zaten arkasında direnişçilerinin arkasında faiz lo-
bu kadar revaçta olduğu bir dö- faiz lobisi mi istersiniz, finansal bisi olduğunu tüm gerçekliğiyle
nemden geçiyoruz ve bunu ger- Ergenekon mu istersiniz,cehape ispatladı. Tabi sokaklardaki ça-
çekleştiren ne belgesel kanalları zihniyeti mi yoksa dış mihraklar tışmaları da faiz lobisi yakından
ne de ülkemizdeki kültür sanat mı istersiniz ne ararsanız var.(Dış izliyormuş. Hatta taş atıldıkça
“lobilerinin” üstün başarıları. mihraklar tamlamasını da uzun kötü kötü gülümseyen bir faiz
Aslında sorun penguenlerin bu bir aradan sonra eksik olmasın lobisi. Hatta sormadan edemiyo-
kadar popüler olması değil. Asıl Yiğit Bulut’tan duyduk. Nostal- ruz: Hiç mi bütçeniz yok da faiz
sorun bu şirin arkadaşlarımızın jik zamanlarda yolculuğa çıkar- lobicisi için yabancı bir oyuncu
nasıl bir dönemde meşhur olduk- dı bizi.) E içki içtiler demiştiniz tutamayıp da yerlerde sürünen,
ları. buna da ölümüne inanmıştınız hangi ülkeye ait olduğunu kesti-
Ülkemiz ağaçlara başlayan tamam ona da bir şey demiyo- remediğimiz aksanıyla bir Türk
saygısızlıkla birlikte yekvücut ruz artık(!) ama gidip de Ermeni oyuncu koyuyorsunuz? Zaten ya
olarak ayağa kalkmış ve barda- ve Rum olduğuna nerden kanaat ses efekti koymayı unuturlar ya
ğın taşan son damlasını zübükle- getirdiniz? Karin Karakaşlı’nın sahneye fon, görüntü efektleri
re zehir etmesini çok iyi bilmiştir. attığı tweetteki gibi: Bu yoklukta koymayı unuturlar… Kara propa-
Geldiğimiz noktada ise dost kim, müthiş kombinasyon! gandayı bile ellerine yüzlerine
düşman kim, çadırlarda atom Yeni Akit’in ismi lazım değil bulaştırıyorsunuz bırakın efen-
bombası yapan kim, fışkiyeyi sözüm ona yazarlarından biri dim televizyonculuğu.
kıranlar kim, eylemcilere bira 10.07.2013 tarihli yazısı artık Neyse bu Samanyolu’nun so-
verip üstüne 200 TL veren kim halkı sinirlenmekten öte sinirleri- runu.
(bu yoklukta iyi iş), kan gölüne nin laçkalaşmasına yol açtığı ke- Bir de tabi ki de azımsanma-
dönen camide içki içip sevişenler sin: “Görüntülerde izliyorsunuz, yacak ölçüde, Başbakan için
türbanlılara saldırıp üstlerine işe- göstericileri kovalayan esnafın öleceğini dosta düşmana ilan
yenler ve utanmadan bir de üs- amacı, palayı korkutucu araç etmiş bir Yiğit Bulut faktörü var.
tüne bunları ayakkabılarıyla ya- olarak kullanmak. Evet, tehlikeli Efendim bu şahıs türlü komplo-
panlar kim çok net ortaya koydu. bir iş ama.. Sonuçta o palanın ların (aslında komplonun bile
Görüldüğü üzere ortalık biraz kesici bölümü ile yaralanan kim- bir haysiyeti vardır ama bun-
karışık ve kafalar da karışık. On- se yok. Şikâyetçi olan bayan da o da yok), çeşitli fantastik
ların kafası daha bir karışık. Bi- bile, palanın kesici bölümü ile hikâyelerin kurucusu, özel bir
lirsiniz yeni akit diye bir gazete bir darbe aldığını ileri sürmüyor. kanalın genel yayın yönetme-
var.(Gazetenin adını imla kural- “Pala, pala” deyince.. İnsan da ni, şimdilerde Başbakan’ın Baş
larına uyup büyük harflerle yaz- sanıyor ki, pala ile insan kesmiş- Danışmanı ünvanıyla kamuo-
mak bile istemedim. Hatta gazete ler.. Adam palayı, yanında ya- yunda salınmakta. Lugatımıza
denmeyi bile hak etmeyen kâğıt ralayıcı alet olarak taşımıyor.. yeni yeni sözcük öbekleri katan

22
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

bu şahıs faiz lobisinin fikir baba- bir medya kuruluşunun değil ülke giydirmesi yapmayı geciktirmemiş-
sı.Sonrasında finansal Ergenekon gündemi dünya gündemini salla- lerdir. Oysa bugün radikal dar-
dedi ama o kadar tutmadı. Bu işin ması bizim o “özgür, bağımsız, be karşıtı kesilen bu medya kuru-
kötü tarafı bunun gerçekten kabul- objektif” medyamızı alakadar et- luşları Mursi iktidara geldiğinde
lenilmiş olması. Öylesine bir dış memiştir. Öyle bir medya ki kendi darbeye sesini çıkarmamış fakat
mihrak ki babaannelerimize pan- binasının önünde gerçekleşen ey- bugün Mursi ’ye darbe yapıldığın-
kartlar tutturup, faiz lobisi destekli lemliliklerde bile, kafasını pencere- da ‘efendim biz tarihimizde hep
tencere tavaları balkonlarda dile den çıkarıp bakmaya dahi üşenmiş darbeye karşıydık’ demekten de
getirtti!Çok şaşırmayınız. İşte bun- ve masa başı habercilik anlayışıy- geri durmamışlardır. Halk artık
lar hep faiz lobisi! la hareket edip, bu halkın gerçek- ana akım medyanın ne mal oldu-
Tabi aklımızdan çıkması çok te olmayan sorunlarını kendi suni ğunu yakından, birebirde görerek
mümkün olmayan 7 gazetenin gündemlerini yaratıp bunları da tanık olmuştur. Tüm sansüre, bütün
aynı kelimelerle aynı gün “tesa- halkın asıl sorunu gibi gösterme- haber alma özgürlüğünün engel-
düfen” attığı manşet var. Bunu ye çalışmışlardır/çalışmaktadırlar. lenmesine rağmen yaşananları bir
zaten garip karşılamak haşa hu- Bugün hala istisnasız ana akım şekilde öğrenmişlerdir ve tepkileri-
zurdan haddimiz değil! Bu kadar medyada/haber kanallarında, ni ortaya koymuşlardır.
çeşitli gazetenin olması bizi basın Mısır’da yapılan darbenin meşru- Yaşanan Gezi Direnişi küçümse-
özgürlüğü ya da gerçekten fikir luğu; Suriye yönetiminin ve devril- necek bir olgu değildir. Şöyle ki:
özgürlüğü olduğunu düşünmemiz mesi yönünde hararetli tartışmalar Olaylar boyunca 10’u aşkın insan
gafletine düşürebilir. Hâlbuki olay yapılmaktadır. Bugün bu televiz- gaz fişeklerinin doğrudan insanla-
bunun tam tersidir! yon kanallarında darbe karşıtlı- rın üzerine hedeflenerek atılması
Bir de atlarsak kesinkes ahı ka- ğının naraları atılıyor, Suriye’de sonucu kör olmuş, yine 100’ü aş-
lacak olan “Bir Ankara Saçmalığı” diktatörlük olduğu ve bu neden- kın insan kafa travması geçirmiş
Melih Gökçek var pek tabii. Onu le Suriye yönetiminin düşmesinin (hala da kafa travmasından ko-
atlamamız düşünülemezdi.Rettwe- meşruluğu harıl harıl insanlara mada bulunan insanlar var), 6 kişi
etten kafayı yemesi yakın zaman- anlatmaktan öte empoze ediliyor. katledilmiş ve bunlar bir elin par-
larda muhtemel. Adam belediye Madem o kadar demokratiksiniz, maklarını geçmeyecek kanallar
başkanlığına başbakanının baş madem bu kadar demokrasiye bu dışında o “özgür” medyamızda
belası diye mimlediği twitterı yeğ kadar inanıp kanallarınızda bu esamesi bile okunmamıştır. Fakat
tutuyor. Tabi canım devir teknoloji kadar saat yer veriyorsunuz, yanı atladıkları bir şey var: Biz özgür
devri. Bundan sonra belediye baş- başınızda ölen gençleri neden medyayı da sizden iyi biliriz! An-
kanlığını da ordan yapsın. İnsan yazmadınız? Mısır’daki darbeyi lattığımız bunca şeyin yanında son
içine çıkmasa iyi olur! 24 saat naklen veren bu haber sözümüz: “Allahını seven defansa
Elbette yukarıda anlattıklarımız/ kanalları kendi ülkesindeki halk gelsin” den başka bir şey olamaz-
söylediklerimiz tali olarak görüle- direnişini göstermeyip fakat bunu dı!
bilir. Ama asıl mesele son olarak CNN international canlı verdiğin- Sevgiyle kalın…
Armutlu ‘da yaşananlar dâhil hiç- de hemen faiz lobisi, dış mihraklar

23
Gezi Direnişi Üzerine

Devrimci Gençlik mahallelerde oluşan Direniş forumlarından okullarda gelişecek


muhalif hareketlere ve eylemliliklere kadar her alanı bu bilinçle ele almalıdır.
Özellikle 6 Kasım çalışmaları zaman geçirmeden kampanyalarla başlatılmalı ve klasik
YÖK protestolarını aşan bir anlayışla ele alınmalıdır. Bu bağlamda forumlardan
ÖTK seçimlerine kadar bir çok araç değerlendirilmeli ve sonuç alıcı mekanizmalara
dönüştürülmelidir.
Serhat Dağ

İ nsanlık 31 Mayıs süreci ile


başlayan Haziran direnişi ile
Nazım’ın dizelerinde yer aldı-
edilebilen gerçeklik, artık ege-
men politikaların yaşamda karşı-
lık bulamıyor oluşudur. Burjuva
yalizmin kendi krizini aşmak için
ortaya koyduğu projeler, özelde
ise AKP iktidarının emekçi sınıf-
ğı gibi “bir ağaç gibi tek ve hür medyanın dahil bu olgudan uzak larla arasındaki sorunları ötele-
ve bir orman gibi kardeşçesine” değerlendirmelerde bulunama- mek için emperyalist denklemler-
direndi. Bedel ödemekten kaçın- ması bunun ifadesi anlamına gel- den fırsat devşirmeye çalışması,
mayan yürekler binler, yüzbinler mektedir. ölü doğumları çağrıştıran bir ni-
oldu alanlarda. Bir halk isyanı Başlangıcı 28 Mayıs günü olan telik taşımaktadır.
olarak tanımlanabilecek bu sü- ve üç gün boyunca artarak süren
reç, faşizmin her türlü manipüle polis şiddetinin yarattığı etki yü- EGEMENLER TELAŞ İÇİNDE
yöntemine ve saldırganlığına zünden 31 Mayıs Cuma günü Bilindiği gibi kapitalist/emper-
karşı çok geniş ve farklı kesimle- tüm ülkeye yayılan bu direniş, yalist sistemin yarattığı sorunlar
ri de içinde barındırarak önemli toplumun sisteme dönük tepkisi- bugün aşılamayacak denli derin-
politik sonuçlara evrilen bir hare- nin bir yansımasıdır. leşmiştir. Ve tüm dünyayı etkisi al-
kete dönüştü. Ve kısa sürede ni- Evet; egemen politikalar artık tına alan bir nitelik taşımaktadır.
cel ve nitel bir birikim potansiyeli yaşamda karşılık bulamayacağı 2008 yılında varlığı egemenler
de açığa çıkmış oldu. bir sürece girmiştir. Ve artık mız- tarafından resmi olarak açıkla-
Şimdi karşımızda çok farklı bir rak çuvala sığmamaktadır. Hat- nan ekonomik krizin kısa sürede
Türkiye tablosu var. Kardeşleşe- ta bugün bunu en iyi görenler (Tayyip Erdoğan’ın teğet geçti
bilen, ayrılıkları değil ortak nok- (Marksistler hariç) egemenlerdir. söylemleri hatırlanmalıdır) etki-
taları yakalayabilen, cesur ve Uyguladıkları her politikanın ve sini yitirdiğine dair pek çok şey
kararlı bir potansiyeldir artık söz kendi çıkarlarına dönük ürettik- söylenmişti. Ancak daha önce de
konusu olan. Aynı zamanda bu leri çözümün kısa sürede iflas dile getirdiğimiz gibi süreç neo
potansiyel kimilerinin iddia ettiği etmesi ve her iflas sonrasında liberal politikaların çökmeye baş-
gibi öz niteliği ne ekolojik ne de yeni yöntemlere başvurması bu- laması anlamında bir başlangıçtı.
salt ulusal muhtevaya sahip bir nun göstergesidir. Bu bağlamda Özellikle krizin niteliğine ve de-
olgu değildir. Görülen ve analiz ele alındığında genelde, Emper- vamlılığına, dolayısıyla sürecin
sebep olacağı bir çok gelişmeye
dikkat çekmeye çalışmıştık. Bu
bir yanılgı değildir. Bugün dün-
yanın hemen her coğrafyasında
yaşanan gelişmeleri büyük resim
içerisinde görmek ve değerlen-
dirmeleri buna göre yapmak bir
önkoşul haline gelmiş durumda.
Bugün krizlerin birbirine yakla-
şan sıklıklarla tekrarlanması esas
itibariyle bu krizlerin sürekliliği
ve sistemin koma hali anlamına
gelmektedir. Dolayısıyla krizlerin
derinleştiği ve bilinen ekonomik
uygulamalarla aşılamayacak

24
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

denli nitelik kazandığını söyle-


yebilmek mümkündür. İşte tam-
da bu nedenle; bugün artık ge-
linen aşamada, kriz sonrasında
dengelerin nasıl şekilleneceğini
hesaba katan tarzda, bağrında
hegemonya ilişkilerinin yeniden
oluşturulmasını da taşıyan yeni
odaklar oluşuyor. Ve bu odak-
lardan biri olan ABD’nin, geç-
mişteki konumunu sürdürebilmek
için önemli atılımlar içerisine gir-
diği gözleniyor. Özellikle önemli
enerji kaynaklarına ulaşma ve bu
kaynakların taşındığı ulaşım yol-
larını denetim altında tutma ko-
nusunda büyük çabalar sarfedi-
liyor. Bu hegemonya ve denetim saplandığı ve giderek çözüleme- olarak adeta bir ordu eşliğinde
mücadelesinin bir boyutunu da, yecek sorunlarla karşı karşıya ODTÜ’ye giden Erdoğan, öğren-
emperyalist kapitalist sistem içeri- kaldığı ortadadır. Türkiye dışpo- cilerin protestosuyla karşılaşmış
sinde kendisine rakip olabilecek litikası artık tam bir illüzyon ve ve kiralık katilleri ile ODTÜ’yü sa-
olası hegemonya güçlerinin söz mezhepsel bir dengeye oturur vaş alanına döndürmüştü. Buna
konusu kaynaklara ulaşabilmesi- konuma gelmiştir. AB’ye dahil karşı ODTÜ’lü öğrenciler göğüs-
ni engellemek oluşturuyor. Kaf- olma projesi rafa kalkmış, kom- lerini siper ederek saldırganlığa
kaslar, Büyük Ortadoğu projesi, şularla dostluk ilişkileri ise adeta karşı direnmişler ve tepkilerini or-
Arap Baharı dahil yaşanan her bir kan davası sürecini hatırlatır tak bir duruşla dile getirmişlerdi.
gelişmenin arkasında yatan ger- hale gelmiştir. Mısır’dan Irak’a Bu direniş aynı zamanda ülkenin
çeklikte budur. ve İran’dan Suriye dışpolitika- birçok üniversitesinde yansıma-
İşte tam da bu nedenle sına kadar neredeyse bölgenin sını bulmuş ve öğrenci gençlik
Türkiye’de yaşanan tüm gelişme- tamamı Türkiye için bir mayın Türkiye’nin hemen her yerinde
leri bu bağlamda ele almak ge- tarlasına dönüşmüştür. Türkiye ODTÜ direnişine destek vermişti.
rekiyor. ÖSO ilişkileri ise bir bumerangı Rektörlükler işgal edilmiş, polis
Hatırlanacağı gibi, komşu- hatırlatmaktadır. Reyhanlı ise bu barikatlarına karşı omuz omuza
larla sıfır sorun diyerek politika politikaların bir sonucudur. direnen bir potansiyel açığa çık-
yapan Erdoğan’ın ABD’nin yel- Hatırlanacağı gibi yaptığımız mıştı. Hatırlanacağı gibi öğretim
kenine hava solumasıyla önemli açıklamada Reyhanlı’da patla- üyelerinden, rektörlere kadar
yol katettiği/prestij yakaladığı yan bomba yüklü aracın şoför bir çok aydın bu direnişe destek
bir süreç yaşanmıştı. Erdoğan mahallinde AKP’nin olduğunu olmuştu. Her Yer ODTÜ Her Yer
Ortadoğu’da adeta İslam ülke- belirtmiş ve emperyalizm ile gi- Direniş sloganı öğrenci gençliğin
lerinin abisi olarak ilan edilmiş rilen ilişkiler neticesinde bu ey- kardeşleştiğinin ispatı omuştu.
“one munite” çıkışından sonra lemin gerçekleştiğine dikkat çek- ODTÜ ile başlayan bu direniş,
İran’la ABD arasında yaşanan miştik. Reyhanlı halkının canına esas itibariyle üniversiteleri birer
gerilimde dahi hakemlik yapma- kast eden Emperyalizm ve onun şirket haline getiren eğitim politi-
ya soyunmuştu. Ancak yaşanan işbirlikçisi olan AKP’ydi. Zira kalarına karşı konan bir tepkiydi.
gelişmeler sürecin yaldızlarını Reyhanlı halkı bu somutluğu kav- Üniversitelerde demokratik hiç-
dökmüş ve takke düşmüş kel rayarak ortaya koyduğu eylem- bir gelişmeye tahamül edemeyen
görünmüştü. Bugün Erdoğan’ın lerde katilin kimliğini doğru tes- egemenlerin, gençliği gelecek-
bırakalım Filistin’de kurtarıcı pit etmiş ve tepkisini AKP’ye ve sizliğe ve sömürüye itmesinin mu-
olarak görülmesini (Erdoğan’ın onun politikalarına dönük olarak halif yansımasıydı.
cafcaflı Gazze mitingleri hatır- göstermişti. Reyhanlı patlamasıy- Bunun dışında egemenler tara-
lanmalıdır) ABD, İsrail ve Filistin la birlikte halkın ortaya koyduğu fından uygulanan temel hak ve
arasında gerçekleşen “çözüm” tepki Haziran direnişinin sinyalle- özgürlüklere yönelik saldırılar ise
toplantılarına dahi davet edilme- rini veren bir özellik de taşımak- muhalif tepkinin zeminini hazırla-
mesi projelerin ne kadar kaygan taydı. yan diğer bir faktördü. Gösterme-
bir zeminde şekillendiğinin kanıtı- Bu sinyalleri veren başka bir lik alevi açılımlarından demokra-
dır. “Dış politikamız sorunsuz bir örnek ise ODTÜ Ayakta eylem- tikleşmeye kadar bir çok argüma-
şekilde ve Türkiye’yi güçlendiri- leriydi. nı diline peleseng eden AKP’nin
yor” diyerek propaganda yapan 18 Aralık 2012’de Göktürk neredeyse iktidara geldiğinden
AKP’nin dışpolitikada bataklığa 2 uydusunun fırlatılışıyla ilgili bugüne kadar demokratikleşme

25
Devrimci Gençlik Gezi Süreci

adına söylediği sözlerin birer al- emekçilerin ellerinden alınarak siyelin kolluk güçlerine olan gü-
datmaca olduğu açıkça görüldü. tırpanlanmıştır. İşte bu nedenle venini yitirerek onlara karşı yiğit-
Zira KCK Operasyonu adı altın- emekçiler bulunduğu her merkez- çe başkaldırması, barikatlarda
da yürütülen komplolardan en de alanlara çıkmış ve öfkelerini terini terine katarak direnmesi ve
barışçıl eylemlere kadar azgınca Gezi Direnişi’nin ruhuyla açığa kardeşleşmesi bu bilincin açığa
müdahalelerde bulunulmasına, çıkarmıştır. Her ne kadar işçi sı- çıkmış ifadesidir. Her ne kadar
laiklik karşıtı söylemlerden basın nıfının öz örgütlülüğü olan sendi- tepkiyi salt AKP ve hatta Tayyip
özgürlüğüne dönük saldırılara kaların genel grev söylemlerinde karşıtlığıyla sistemin kanallarına
kadar her uygulamanın içinde bu durum objektif olarak ortaya hapsetme anlayışlarıyla karşı
devrimci bir birikimi yaratan po- çıkmadıysa da işçi sınıfının birey- karşıya gelinir olmuşsa da, cin
tansiyele dönüştüğü Gezi alanın- sel tepkileri şeklinde alanlarda artık şişeden çıkmış ve sistem içi
da ispatlanmıştır. Nitekim Taksim kendisine yer bulmuş ve bir po- reformlarla sorunların aşılama-
Meydanı’nı dolduran binlerce in- tansiyel ve enerji olarak açığa yacağı net bir biçimde görülmüş-
sanın temel hak ve özgürlüklere çıkma imkânını yakalamıştır. tür. Gezi Direnişi’nin sınıfsal bağ-
dokunulmasına ve anti demokra- Gezi Direnişi en büyük des- lamda bir çok kesimi kapsaması
tik uygulamalara karşı özgürlük teklerinden birini de kırsal ke- ve mayalayıcı bir işlev görmesi
taleplerini dile getirdiği evlerinin simden bulmuştur. Yıllardır uygu- de bunun kanıtıdır. Artık ne terör
pencerelerinden balkonlardan lanan tarım politikalarının (Hes demogojileri ne de ayrıştırma
ve mahallelerinden tencere ve Projeleri’de buna dahildir) emek- çabaları boşunadır. Hatta iktidar
tavalarla tepkilerini dile getirme- çi köylülüğü yıkıma uğrattığı bi- dahi bunun korkusu içindedir.
si de bunun ifadesidir. liniyor. Kırsal kesimin neredeyse Zira demogojik bir üslupla dahi
GEZİ DİRENİŞİ VE İŞÇİ SINIFI tamamı kotalardan, ağır koşul- olsa beş benzemezi yan yana
Bu eylemlerde işçi sınıfı yoktu larla ve borçlandırmaya dayalı getirdik diyerek bu ortaklaşmayı
demek dar görüşlülükten başka kredi uygulamalarına, hayvancı- itiraf etmiştir. İşte bu nedenle bu
bir şey değildir. lıkta ithalata dayalı projelerden, ortaklaşmayı büyütmek, geliştir-
Egemenlerin yıllardır uyguladı- emperyalist tarım tekellerinin mek gibi bir görevle karşı karşı-
ğı akıl dışı uygulamalardan biri önünü açan kararlarla borç ba- yayız.
de emekçi halka dönük politika- tağına ve iflasa itilmiş durumda- Mücadele de ayrıştırıcı bir nite-
lardır. Taşeronlaştırmadan esnek dır. Ülkenin birçok bölgesinde liğe sahip olan diğer bir konuda
çalıştırmaya sendikal faaliyetleri köylüler borçlarını ödemek için Seçim ittifaklarına dayalı bir an-
engellemekten, grev yasağına ve böbreğini satmak zorunda kal- layışın ön plana çıkmasıdır. An-
kıdem tazminatlarına kadar ade- mış durumda. Gezi Direnişi’ne cak görüldüğü gibi yaşanan ve
ta emekçileri kölelik koşullarında kırsal alandan da büyük oranda karşı karşıya kalınan sorunlar se-
yaşamaya mahküm hale getiren destek gelmesinin nedeni budur. çim ittifaklarını aşan bir boyutta-
politikalar tüm kesimlerde oldu- Emekçi köylüler artık bu gidişe dır. Emperyalizmin Ortadoğu’yu
ğu gibi işçi ve emekçiler içerisin- dur deme vaktinin geldiğini anla- kan gölüne çevirmeye çalışan
de de önemli bir muhalif birikime mışlar ve tepkilerini gezi ruhuyla projelerinden (Suriye Saldırısı)
neden olmuştur. Tekel direnişi ile açığa çıkarma imkanını bulmuş- tutuklama furyasına, okullara
başlayan süreç ve hemen her lardır. polis merkezleri kurulmasından
sanayi bölgesinde cılız da olsa Gezi Direnişi salt yukarıda cadı avına kadar uygulanan her
grevlerin sayısının artması potan- anlatılanlarla da sınırlı bir tepki hamle devrimciler ve muhalif ke-
siyel öfkenin ayak sesleri anlamı- değildir. Sıkça vurguladığımız simler için radikal ve sonuç alıcı
na gelmekteydi. gibi özünde hem emperyalist bir direniş hareketini zorunlu
Bilindiği gibi Türkiye iş güvenli- kapitalist sistemin krizinin ve onu kılmaktadır. Bu nedenle devrim-
ği/iş cinayetleri konusunda dün- aşmaya çalışan egemen politika- ci gençlik mahallelerde oluşan
yanın en sabıkalı ülkelerinden ların hem de varolan sorunların Direniş forumlarından okullarda
biri haline gelmiş durumda. Bu- reformlarla aşılamayacak denli gelişecek muhalif hareketlere ve
nun yanında egemenlerin ihtiyaç- büyük olduğunun ifadesidir. İşte eylemliliklere kadar her alanı bu
larına denk düşen taşeronlaştır- tam da bu nedenle gezi direnişi bilinçle ele almalıdır. Özellikle 6
ma politikalarıyla birlikte adeta devrimcidir, politiktir. Kasım çalışmaları zaman geçir-
işsiz işçiler ordusunun yaratıldığı DEVRİMCİ GENÇLİK meden kampanyalarla başlatıl-
bir zemin yaratılmış durumda. GÖREV BAŞINA! malı ve klasik YÖK protestolarını
Çalışma saatlerinin 18. Yüzyılı Albert Einstein “Sorunlar, on- aşan bir anlayışla ele alınmalıdır.
dahi arattığı bir uygulamadır söz ları yaratanların mantığı ile çö- Bu bağlamda forumlardan ÖTK
konusu olan. zümlenemez” der. Dolayısıyla seçimlerine kadar bir çok araç
Yeni çıkarılan sendikalar ya- süreç egemenlerin yarattığı so- değerlendirilmeli ve sonuç alıcı
sası ile örgütlülüğe bir darbe runları yine onların mantığı ve mekanizmalara dönüştürülmeli-
vurulmuş grev hakkından toplu yöntemleriyle aşacak boyutu dir.
sözleşmelere kadar bir çok hak çoktan aşmıştır. Devrimci potan-

26
Egemenlerin Silahları da
Yalanları da Aynı
Y ıllardır egemenler, birbirleri ile
çelişmeli olsalar da, halklara
karşı imkanlarını da, yalanlarını ve
McCarthycilik’ten beri güncellene-
rek uygulanan yöntemlerdir. Ülke-
mize özgü etkili versiyonlarından
ve dünyada; Türkiye egemenleri,
bölgede ve ülkede (özellikle Gezi
süreciyle beraber) nasıl bir duru-
silahlarını da birbirine ekleyerek biri de “Camiye saldırıldı” denile- ma düştüklerinin ve bir daha hiç-
hareket etmekte, doların da silahın rek halkın yönlendirilmesidir. Ha- bir şeyin eskisi gibi olmayacağının
da etkilerini dünyanın en ücra kö- tırlanacak olursa, 2004 Mart’ında farkındalar. Bugün artık bu ülke
şelerine kadar taşıyabilmekteydi. yoldaşımız Önder Babat, önce gençliği,
Adının küreselleşme, demokra- susturucu takılmış silahla başından “ALİ İSMAİL’İ VE ABDULLAH’I
tikleşme, insan hakları, vb olma- vuruldu sonra da “başına taş düş- POLİS ÖLDÜRDÜ.. GENÇLİK YE-
sı bir şey değiştirmiyordu; üstü tü” denilerek Adlı Tıp incelemesi MİN ETTİ: POLİSLE BARIŞ YAP-
örtülü, sivri yanları gizlenmiş yapılmadan gömülmek istendi. MAYACAĞIZ...DİREN ODTÜ..
sömürgecilik(yeni sömürgecilik) Bugün Suriye’de, Taksim’de, AYAĞA KALK ANTAKYA....” di-
gerçekte daha da derinleştirilip Kızılay’da veya Antakya’da em- yerek mücadele hattı çiziyorsa ve
yaygınlaştırılıyordu. Girilen her peryalizm ve işbirlikçileri, gerçek- “LAZKİYEDE TECAVÜZE UĞRA-
ülkeye yine “tekellerin en emper- liği gören halklara karşı bir araç YAN ANALAR KADINLAR BİZİM
yalist unsurlarının diktatörlüğü” ve yöntem sorunu yaşamaktadır. ANALARIMIZ BACILARIMIZ.. ÖL-
götürülüyordu. Ama modern ka- ABD, Ortadoğu’daki emperyalist DÜRÜLEN ÇOCUKLAR KARDEŞİ-
muflajlar eşliğinde, bunun faşizm politikalarını; Türkiye oligarşisi, MİZ OĞLUMUZ.. ÖLÜM BİZİ ÇA-
değil, demokrasi olduğu anlatılı- emek sömürüsüne, doğa talanına ĞIRIYOR, HOŞ GELDİ SAFA GEL-
yor/dayatılıyordu. dayalı, rant amaçlı politikalarını Dİ.....” diyerek ölüme gidiyorsa,
Gelinen aşamada, bizlerin eskisi gibi uygulayamıyor. Üstelik, egemenlerin işi her zamankinden
Gezi’de, dünya halklarının Libya, kriz nedeniyle halkın sırtına yeni daha zordur; gerginlikleri, telaş
Mısır veya Suriye’de gördüğü, yükler yıkmayı, talanın ve rantın ve saldırganlıkları bundandır.
artık haramilerin yamalarının kısa çapını büyütmeyi planladıkları bir Onlara karşı geliştirilecek mü-
kaldığı, kamuflaj malzemelerinin konjonktürde bu sorunla karşılaş- cadelenin araç ve yöntemleri de
eskiyerek işlevini yitirdiğidir. Bun- mışlardır. bu sınıfsal gerçeklik temel alınarak
da, emperyalizmin ve faşizmin sı- En barbar atalarının yöntemleri- düşünülmelidir. Devrimci Gençlik,
nır tanımaz saldırganlığı ve yalan- ni makyajlayarak kullanma şansını nasıl yoldaş şehidi Önder Babat’ı
ları yanında, halkların gerçekliği da giderek yitirmekte olan emper- yaşatmayı ve değerlerini büyütme-
görebilme imkanlarındaki gelişme- yalistlerin ve bölgesel taşeronları- yi bilmişse, bugün de düşenlere ve
ler de etkili olmuştur. nın ellerinde sihirli yöntem yoktur. düşeceklere karşı sorumluluğunun
Evet Goebbels, “Söylediğiniz Yaptıkları, yapacaklarının göster- bilinciyle hareket edecek; Gezi
yalan ne kadar büyük olursa o gesidir. Onlardan, yöntemlerinde dinamiğinin geleceği kazanma bi-
kadar etkili olur ve insanların o ısrar dışında ters yönde adım ve linci ve iradesiyle bütünleşmesi için
yalana inanması o kadar kolay- politikalar beklenmemelidir. Yüz- ne gerekiyorsa yapacaktır.
laşır” demişti; ama, yalanlar ve leri teşhir olmasına rağmen, aynı Biz, geçmişi önemsemekle veya
yalancılar arasındaki bağların yöntemde ısrar edeceklerdir. gelecek düşüyle yetinmeyen,
giderek görünür hale geldiği bu Mehmet’i, Ethem’i, Ahmet’i, Ali “Devrimcilik ânın sosyalizmidir.”
koşullarda, Goebbels’in mirası da İsmail’i katleden iktidar, mevcut diyen bir çizgide, Devrimci Yol’da
egemenlerin baskı ve sömürü üze- suç ve yalan dosyasına rağmen Devrimci Gençliği örgütlüyoruz;
rine kurulu sistemlerini meşru gös- nasıl Ahmet Atakan’ı da katletmiş egemenlerin silahlarıyla da yalan-
termelerine yetmiyor. ve hatta daha önceki ölümlerde ol- larıyla da başedecek boyutlarda-
Halk artık, Suriye üzerine söy- duğu gibi valilik açıklamaları üze- dır ufkumuz. Direnerek yaratıyor,
lenen yalanla Antakya üzerine rinden arkadaşlarını suçlamışsa, yaratarak direniyoruz.
söylenen yalanın benzerliğini fark bundan sonra da artan bir ivmey-
ediyor. Suriye’de kimyasaldan le aynı saldırganlığı sürdürmesi AHMET ATAKAN ÖLÜMSÜZDÜR!
söz edilirken, Antakya’da hal- beklenmelidir. DEĞERLERİ VE MÜCADELESİ
kın üzerine kimyasallı su sıkılıyor. Emperyalizmin Suriye’de, taşe- ONURUMUZDUR!
Sonra da gaz fişeğiyle vurulan ron iktidarın Türkiye’de yaptıkları, HESAP SORACAĞIZ!
Ahmet için “çatıdan düştü” deni- sınıfsal kimlikleri gereğidir. Bunlar
yor. Gezi’de söylenen “türban” kişilerle, niyetlerle açıklanacak 10 EYLÜL 2013
yalanı ODTÜ’ye taşınıyor. Bunlar, olgular değildir. ABD Suriye’de DEVRİMCİ GENÇLİK

27
Bir Canımızı Daha Yitirdik
Ali İsmail Korkmaz Ölümsüzdür!
E mperyalizmin Taşeronu Tayyip
Erdoğan’ın katliam albümüne
bir fotoğraf daha eklendi. 2 Hazi-
gerçeklik artık hiçbirinin rahat
bir uyku uyuyamayacaklarıdır.
Bu gerçeklik, taşeronlaştırmadan
birer birer dökülmektedir. Ege-
menlerin yaşadıkları bu paranoid
şizofreni halinin başka bir tanımla-
ran gecesi, Eskişehir’de zalimlerin geleceksizleştirmeye, bölgeler ması yoktur.
zorbalığına hayır demek için katıl- arasında gerilimler yaratarak Ethem’in, Mehmet’in,
dığı eylemde polisler ve sivil faşist- halkların kanına susamış emper- Abdullah’ın, Medeni’nin, Ali’nin
ler tarafından linç edilen Ali İsmail yalist projelerden, krizin faturasını mücadele kararlılıkları, aynı za-
Korkmaz bugün tedavi gördüğü emekçi halkın sırtına yıkmaya çalı- manda, kavgada son sözü, dire-
hastanede yaşamını yitirdi. De- şan rant, talan, yağma düzenine nenlerin söyleyeceğinin ispatı ol-
mokrasi söylemini dilinden düşür- karşı duruşun günden güne güçle- muştur. İşte bu bilinç ve kararlılıkla
meyen egemenler bugün bir kez nen yönüdür. Bu gerçeklik halkın tüm zorluklara rağmen mücade-
daha gerçek yüzlerini gösterdiler. devrimci gerçekliğidir. lesini sürdüren Devrimci Gençlik,
Polisin uyguladığı şiddeti oran- Medyada her şeyin güllük gülis- bir suç rejimi olan faşizmi yenene
tılı güç diyerek tanımlamaktan, tanlık gösterildiği, demokrasi rüz- kadar mücadeleye devam edecek,
uyguladıkları şiddet oranına göre garlarının estirildiği, ilerleme masal- emperyalizme karşı bağımsızlık, fa-
mükafat dağıtanların gerçek niye- larının eksik edilmediği ülkemizde, şizme karşı demokrasi, kapitalizme
tinin korku imparatorluğunu daha gerçekler karanlığın gölgesinde bo- karşı sosyalizm bayrağını şehitleri-
güçlü kılmak olduğu açıkça görül- ğulmaya çalışılıyor. Ama bilinmeli- mizin bize miras bıraktığı inanç ve
mektedir. Yaratılan gözaltı, tutuk- dir ki güneş balçıkla sıvanmaz. bilinçle taşımaya devam edecektir.
lama ve linç furyasının nedeni tam Bugün devrimci gençlik “bu
da budur. Senaryolarını yazdıkları daha başlangıç mücadeleye de- ALİ İSMAİL KORKMAZ
iddianamelerin, hazırlayıp servis vam” diye haykırarak zalimlerin ÖLÜMSÜZDÜR!
ettikleri yalan haberlerin altında saltanatının emekçilerin eliyle yer- KAHROLSUN FAŞİZM
yatan gerçeklik, karlarına kar ka- le bir edilebileceğini ispatlamıştır. YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
tacak düzenin temellendirilmesi ih- Yalanın ve manipülasyonun tüm
tiyacından başka bir şey değildir. örneklerini uygulayanların ipliğini 10 HAZİRAN 2013
Ali’yi aramızdan alanlar bugün pazara çıkarmıştır. Artık dikiş tut- DEVRİMCİ GENÇLİK
bir gerçeklikle yüz yüzedirler. Bu mayan AKP politikalarının boyası

Gençlik Örgütlerinden Ortak Açıklama


Ö ğrenci Kolektifleri’nin İstanbul
Üniversitesi’nde, devrimciliğe
yakışmayan tarz ve üslüpları nede-
laştırdığımız onca şeyi bir kenara
koyarak bir arada nasıl mücadele
edeceğimizi öğrendik.
zanım elde etmek için her şeyi bir
kenara koyarak nihai amaçlarımız
doğrultusunda hep beraber ortak
niyle, çeşitli devrimci yapılar ortak Bugün üniversitelerimizde de mücadele vermek gerekmektedir.
bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı devletin, AKP hükümetinin uygu- Üniversite içinde mücadele
aşağıda yayınlıyoruz. lamış olduğu politikalara karşı yo- eden farklı gençlik örgütleri de
Dün yaşananlara dair ğun bir mücadele hattı örüyoruz. AKP iktidarının üniversiteye sal-
zorunlu açıklama Okulların açılmasına yakın bir dırılarını geçmiş pratikleriyle ve
Yakın zamanda tarihe yön ve- zaman kala üniversitelere yönelik Gezi direnişiyle birlikte edindikleri
ren bir sürece tanıklık ettik. Gezi saldırılar başlamıştır. Bu saldırılar deneyimlerle beraber Eylül’den iti-
Parkı süreci hayatımıza dair birçok kendini en somut haliyle ÖGB ve baren daha büyük bir mücadeleyi
şeyi değişime uğrattı. Her şeyden polis şiddeti ile ortaya koymakta- örmeye başlamıştırlar.
önce bize birlikte hareket etmeyi, dır. Üniversiteliler üzerinde baskı Bununla beraber, dün üniversi-
beraber bir şeyler yapabilmeyi politikalarını uygulamaya koyma- temizde Edebiyat Fakültesi bah-
öğretti. Bunun sonucunda da nasıl ya çalışan AKP iktidarı zor aygıtla- çesinde yaşanan kavga ve siyasi
başarıya ulaşabildiğimizi, ancak rını harekete geçirmiştir. Buna karşı kurumlara yöneltilen hakaret ve
bir araya geldiğimizde gerçek- mücadele etmenin en belirgin yolu suçlamalar, hiçbir şekilde İstan-
ten güzel şeyler yapabildiğimiz Gezi’den edindiğimiz deneyimler- bul Üniversitesi’nde yaratmaya
görmüş olduk. Tabularımızı, kalıp- le birlik olmaktan geçmektedir. Ka- ve korumaya çalıştığımız devrimci

28
değerlere yakışmamaktadır. Bizler Bu hususta, dün üniversitemizde de gerilimi yaratan bir odak halin-
de aşağıda imzası bulunan kurum- yaşanan olayın tarafları, geçmiş den çıkmalarını istemekteyiz.
lar olarak her zaman, hangi kurum dönem mücadelesinde temsil et- Kurtuluş yok tek başına; ya hep
tarafından olursa olsun, kurumlar tikleri yer ve Haziran direnişinde beraber, ya hiçbirimiz!
arasında geçebilecek olan şiddet sokaktaki milyonların bir parçası Yaşasın devrimci dayanışma!
hakaret ve karalamaların karşısın- ve öncüleridirler. Tarafların yukarı- 27.09.2013
da olacağımızı ilan ediyoruz. da da bahsettiğimiz süreçte daha Anarşist Gençlik, AEF, Diren
Kimi zaman aramızda yaşaya- fazla hassasiyet göstermelerini Üniversite, Ekim Gençliği,
cağımız tartışmalar, yukarıda bah- beklemekteyiz. Yaşanan olayların Kaldıraç, Kurtuluş Yolunda Dev –
settiğimiz tutumu ve Haziran son- şiddet vb. çözüm yollarıyla değil; Genç, Öğrenci Dayanışması, TKP,
rası üniversite mücadelesini etkile- ortak zeminlerde kurulacak plat- TÜM – İGD, Yeni Demokrat Gençlik
memeli ve sekteye uğratmamalıdır. formlarla çözmeleri ve üniversite-

Öznelleşen Devrimcilik
Önce Sahibini Çürütür
K apitalizm, öncelikle rekabettir,
hırstır ve her şeyin kâra/ranta
tahvil edildiği şahsileştirilmiş bir çı-
zi bizzat Halkevleri çevresinden
dostlar ve gelişmelere tanık çeşitli
yapılar bilmektedir.
ci Yol, Devrimci Gençlik örgütlen-
mesinin nitelik büyütmüş ve içine
gençliği de alarak bir harekete
kar zeminidir. Kapitalizmin bireyi, ÇÜRÜME ÇÜRÜMEYİ TETİKLER dönüşmüş halidir. Devrimci Genç-
yabancılaşma tarafından biçimlen- Yaşanan sorunların tek nedeni- lik, 1968’den beri genelde Türki-
dirilir. O, “ben” eksenli düşünür; nin bu ülkede en az 6-7 yapının yeli devrimcilerin, özelde bizlerin
“Biz” dendiğinde bile bireysel çı- kullandığı ve Türkiyeli devrimcile- temel önemde bir değeridir.
kar eksenli hareket eder. rin pek çoğunun miras kabul etti- Nerede neyin yaşandığı, bir
Yaygın ve baş edilmesi güç olan ği Devrimci Gençlik isminin (Şaka sonuçtur. Sebep ise açıktır: Bir
bu biçimlenme, örgütsel duvarla- gibi ama) Halkevleri içinde bir ke- yapının diğerine siyaset yasağı
rın geçirgenliği oranında devrimci- sim tarafından, “Ben bunu kimseye koymasıdır. Soru sormak, gerçe-
demokrat zeminlerde de kendini kullandırmam” denilerek tekelci ği araştırmak ve doğru yerde saf
gösterir. Dışavurumları ise, dar bir anlayışla ( ve gerçekte o adın tutmak “Kolektif” anlayışın gereği-
grup çıkarlarının öne çıkarılması, içerdiği değerin özüne aykırı ola- dir; Gezi sürecinden öğrenilmesi
dost yapılarla sekter ve saldırgan rak) sahiplenilmesidir. gereken ilk derslerden biri budur.
ilişki kurulmasıdır. Bu çarpık ve çürütücü duruş, Devrimci Demokrat Yapıları
ŞAKA GİBİ! başka çarpılmaları beraberinde Uyarıyoruz!
Bir süredir “Öğrenci Kolektifle- getirmiştir. Yaşanan tek tek sorun- Ortada üzerinde uzun boylu
ri” olarak bilinen grup, “Devrimci ları ayrıntılı biçimde açmadan di- soruşturma/araştırma yapmayı
Gençlik biziz, siz bu adı kullana- yebiliriz ki, hemen hiçbir gelişme, gerektiren bir durum yoktur. Hala
mazsınız.” diyerek çalışmalarımı- bu çevre tarafından kendi arkadaş- duvarlarda, logosunda Mahir, Hü-
za müdahale etmekte, afişlerimizi larına bile doğru aktarılmamakta; seyin, Ulaş’ın olduğu “Devrimci
yırtmakta, kendi afişiyle bizim afiş- yalan söylenmekte, bizlere dönük Yolda Devrimci Gençlik” afişleri-
lerimizi kapatmakta veya spreyle olarak (atılan sloganlar dahil) kü- mizin söz konusu çevre tarafından
logomuzun üstünü örtmektedir. fürle harmanlanmış, devrimcilere spreylenmiş örnekleri durmakta-
Bu süreçte yaşanan gerilimler, yakışmayan bir dil kullanılmakta- dır.
tatsız olaylar, vb. bütünüyle bu dır. Yapılmakta olan, siyaset yasa-
tekelci, sekter ve siyaset yasakçı Halkevleri’ni Uyarıyoruz! ğıdır, tekelciliktir; gerisi ayrıntıdır.
tutumun sonucudur. Sorumlusu da İçinizdeki bu eğilim, çevre (veya Rol alınacaksa bugün alınmalıdır.
bu müdahaleleri yapan, yaptıran her ne ise) sizlere de zarar ver- Aksi takdirde mazruf dururken
ve aynı örgütsel zeminde bulunup mekte, kendilerinin dahi inanma- zarfla uğraşılmış olacak ve doğru
göz yumandır. dığı tanımlar ve yakıştırmalar yap- yer ve zamanda gerekli işlevi yeri-
Bugüne dek açıklama yapmak- makta, geri dönüşü olmayacak ne getirme fırsatı kaçırılacaktır.
tan kaçınmamızın nedeni, bu tat- mesafelerin oluşumunu tetiklemek- Devrimci ahlak, devrimci değer-
sız konunun yaygınlaşmadan ka- tedir. (Bugüne dek solda kaç ya- lerin bütünüdür ve her koşulda sa-
panmasına dair beklentimizdir. Bu pıyla benzer sorunların yaşandığı vunulmasıdır. Bu rotada ısrar, sa-
konuda, uzun süre, elimizden ge- üzerine kafa yorulmasında yarar hibini büyütür; tersine her hareket
len her şeyi yaptığımızı, sorun ya- vardır.) ise, küçültür ve çürütür.
şamadan bu dayatmanın aşılması Kolektif Çevresini Uyarıyoruz! 27 EYLÜL 2013
için kimi aktiviteleri ertelediğimi- Biz Devrimci Yol’cuyuz. Devrim- DEVRİMCİ GENÇLİK

29
Politik Bir Refleks:
İşsizliğin Örgütlenmesi

İşsizlik oranları her geçen gün artmasına rağmen, işsizler arasında örgütlenme pek
azdır. Elbette ki, işsizlik, hem geçici olabilmesi, hem de işsizlerin belirli bir uzamdan
yoksun olmalarından dolayı, örgütlenmesi zor bir alandır. Ancak ne kadar zor olursa
olsun, geçmiş dönemdeki başarılı örnekler bugüne ışık tutabilirler.

Cevdet Ünlü

B ugün, işsizlik, hemen herkesin


peşinde koşan, kimsenin pek
de uzak olmadığı bir gerçeklik ha-
lık, geometrik bir şekilde (1+3+5...)
artan insan nüfusunun bir getirisi
değildir. Hem nüfusun kendisi, in-
lumun kendi iç dinamiklerine göz
atmak gerekir; işsizlik, kapitalist
toplumun bir sonucu, hatta kendi
line gelmiştir. Hem artık hiç kimse san doğasına içkin ve değişmez, üretim ilişkilerinin gereksindiği zo-
işsizlikten muaf da değildir. Örne- bir takım doğal üreme eğilimleriy- runlu bir koşuldur.2
ğin eskiden, “üniversite mezunları le açıklanamaz. Bu eleştirinin sa- Marx, kapitalist bir toplumda,
işsiz kalmaz” denirken, şimdi her hibi Karl Marx, Malthus’da olsun işsizlik sonucunu doğuran farklı
yer üniversiteli işsizlerle doludur. diğer düşünürlerde olsun, her türlü nedenlerden bahseder. Örneğin,
Dahası, farklı özelliklere sahip o doğallaştırma fikrine karşı çıkar. kapitalist ilişkiler altında üretim,
kadar işsiz insan vardır ki, işi olan- Elbette ki bu, Marx’ın, insanın rekabetçi dönemden farklı olarak,
lar, patron tarafından, çok farklı görece-doğal niteliğini dışladığı tekellerin ortaya çıktığı dönemde
gerekçelerle işten çıkarılıp, tıpkı anlamına gelmez. Marx’ın itiraz sınırlanır ve canlı-emek gereksinimi
bir makine parçası gibi bir başka- ettiği, toplumsal olanın doğal olan düşme eğilimine girer. Bu noktada,
sıyla değiştirilebilirler. olarak nitelenmesi; toplumsallığın her ne kadar sürekli daha fazla
İşsizlik oranları her geçen gün insan gerçekliğinden –“metafizik” işçi istihdam edilse de, artan genel
artmasına rağmen, işsizler arasın- bir bakış açısıyla– koparılmasıdır. nüfus içinde bu oran, toplamın ge-
da örgütlenme pek azdır. Elbette risinde kalır. Ancak bu ve sıralana-
ki, işsizlik, hem geçici olabilmesi, Marx açısından nüfus, bir top- bilecek diğer nedenler (örneğin,
hem de işsizlerin belirli bir uzam- lumdaki üretim ilişkilerinden ha- belirli bir mülkü olan zanaatçı,
dan yoksun olmalarından dolayı, reketle, sağlıktan kültüre her top- küçük-köylü ve esnaf gibi kimsele-
örgütlenmesi zor bir alandır. An- lumsal ilişkinin etkisi altındadır.1 rin, tekelleşme sonucu mülksüzleş-
cak ne kadar zor olursa olsun, Bunlara, nüfusun kendi içindeki meleri ve işçi sınıfı nüfusuna eklen-
geçmiş dönemdeki başarılı örnek- rastlantısal denklemleri ve döne- meleri) her zaman düz bir rotada
ler bugüne ışık tutabilirler. Bu ba- min aile yapısı veya yapıları da ilerlemez ve kimi zaman düzensiz,
kımdan en dikkate değer örnek eklenmelidir. Değişen toplumsal ters bir şekilde hareket ederler.
Birleşik Devletler’deki İşsizler Kon- ilişkilere bağlı olarak, kölelerin Bu durumda, genel olarak düşme
seyleri (Unemployment Councils) olduğu bir toplumla, daha fazla eğilimi gösteren koşullar, belirli bir
deneyimidir. insanın ihtiyaçlarını giderebilecek süre tam tersi bir gerçeklik de oluş-
İşsizler Konseyleri’ne geçme- koşullara sahip kapitalist bir top- turabilirler.
den önce, “işsizlik doğal bir nüfus lum arasında, nüfus oranları açı- Diğer taraftan, bunlar arasın-
sorunudur” gibi kimi argümanları sından, belirgin farklılıklar olduğu daki en kararlı etken değişen-ser-
eleştirmek üzere, Kapital’in sayfa- düşünülebilir. Örneğin bugün, artı- mayenin (emek-gücü) değişmeyen-
larında biraz dolaşmak gerekir. nüfustan –üretimin dışında kalmış sermaye (hammadde ve üretim
ve ihtiyaçlarını kendisine dayalı araçları) lehine azalması ve değiş-
II olarak karşılayamayan insanlar- meyen-sermayenin sürekli artması-
dan söz edildiğinde, kapitalist top- dır.3
İşsizlik, Thomas R. Malthus’un İşçi, kendi ihtiyaçlarını karşıla-
iddia ettiği gibi, sıralı bir şekilde 1 Karl Marx, Kapital I,
(1+2+3...) artan kaynaklara karşı- çev. Alaattin Bilgi, Ankara: Sol 2 A.g.e., s. 545.
Yayınları, 2010, s. 544. 3 A.g.e., s. 542-545.

30
Devrimci Gençlik İşsizlik

mak üzere, emek-gücünü tıpkı bir


meta gibi burjuvaya satar. Burju- İşçi, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, emek-gücünü
va, emek-gücünün üretim sırasında tıpkı bir meta gibi burjuvaya satar. Burjuva, emek-gücünün
kullanılmasını (kullanım-değeri),
işçinin ihtiyaçlarına karşılık gelen
üretim sırasında kullanılmasını (kullanım-değeri), işçinin
(değişim-değeri) bir ücret (ücret- ihtiyaçlarına karşılık gelen (değişim-değeri) bir ücret
li-emek) karşılığında elde etmiş (ücretli-emek) karşılığında elde etmiş olur. İşçi üretime
olur. İşçi üretime katıldığında ve
nesnelerin dönüşümü için zaman
katıldığında ve nesnelerin dönüşümü için zaman (emek-
(emek-zamanı) harcadığında, ken- zamanı) harcadığında, kendi ücretini de içerecek bir
di ücretini de içerecek bir üretimde üretimde bulunur. Örneğin 4 birim ücret almasına karşılık,
bulunur. Örneğin 4 birim ücret al-
masına karşılık, 8 saatte 32 birim 8 saatte 32 birim meta üretmiştir. Bu noktada kendi ücreti
meta üretmiştir. Bu noktada kendi 1 saatte çıkmasına karşılık, emek-gücünün kullanımını bir
ücreti 1 saatte çıkmasına karşı- başka öznenin denetimine sunduğudan ötürü, 7 saat de
lık, emek-gücünün kullanımını bir
başka öznenin denetimine sundu- onun için çalışır. Bu fazlalık artı-değerin ta kendisidir.
ğudan ötürü, 7 saat de onun için
çalışır. Bu fazlalık artı-değerin ta
kendisidir. bir işin, eskiden 4 işçi tarafından lir.7 İşgünü saatlerinin kısaltılması
Bu noktada, işçinin, üretim ara- çıkarıldığı, ancak şimdi 2 işçi tara- yerine insanların işsiz kaldıkları
cıyla olan ilişkisine dikkat etmek fından tamamlandığı düşünülebi- bir üretim biçimi olarak kapita-
gerekir. İşçi, nesnenin bir meta lir; bu iş için artık iki işçi kâfi, iki lizm, asla işsizliğin giderilmesini
olarak dönüşümünü, üretim ara- işçi ise fazladır. sağlayamaz. Bugün üretimin ulaş-
cını kullanarak gerçekleştirir. Bu Bu noktada üretim araçlarındaki tığı boyut düşünüldüğünde, bunun
ilişki sırasında, ağırlık, işçide veya gelişim, insanların tüketimlerinden nedeni de anlaşılabilir. Ücretlerin
üretim aracında olabilir; ve üretim daha hızlı gerçekleşir. Böylece, artması özellikle tekeller açısından
aracının ağırlığına göre emeğin gerekli olan işçi sayısı eskisine “büyük bir yük” olacaktır. Bundan
yoğunluğu –emek-gücünün nesne- oranla sürekli düşüş eğilimindedir. ötürü başta tekeller olmak üzere,
ye kattığı değerin oranı belirlenir. Her ne kadar bir toplumun, ken- sermaye-sahipleri, emek-gücünün
Bu bir örnekle açılabilir. Bir işçinin, di dinamiklerindeki düzensizliğe arz-talep ilişkisine bağlı olan den-
elektriksiz bir makineyle 2 birim bağlı olarak, durum “şu” veya gesini korumak isteyeceklerdir.8
meta ürettiği ve söz konusu üretim “bu” şekilde farklılık gösterse de, İşsizliğin, doğal bir nüfus soru-
için 8 saat harcadığı düşünülsün. genel eğilim düşüş yönündedir. nu, bir rastlantı veya kişilerin kendi
Buna karşılık, elektrikli bir maki- Marx bunun, kapitalizmin en derin kabahatleri olarak değerlendiril-
neyle 2 birim meta, sadece 4 sa- çelişkilerinden biri olduğunu düşü- mesi anlamsızdır. İşsizlik de tıpkı
atte hazırdır.4 Birinci örnek için iş- nür, çünkü artı-değerin elde edildi- diğer ilişkiler gibi kapitalist top-
çinin bedeni tarafından yapılanlar, ği canlı-emek/değişen-sermaye bir lumun kendi iç dinamiklerinin bir
ikinci örnekte makine tarafından tarafa atılmakta ve değişmeyen- parçasıdır. İşaret edildiği gibi, iş-
üstlenilmiştir. Böylece işçi, daha sermayenin ağırlığı artmaktadır. sizliğin, artı-değer sömürüsünü içe-
kısa sürede, daha fazla üretimde Bu da artı-değerdeki, dolayısıyla ren bir toplumda aşılmasının ola-
bulunma olanağını elde etmiştir. kâr oranındaki düşüşün en önemli naklarından bahsedilemez. Kısmi
İlk örnekte, emeğin yoğunluğu nedenlerinden birini oluşturur. anlamda işsizliğin giderilmesi ise
daha fazladır, ikincisinde ise, bu Bu arada, artı-nüfus –üretimin asla bir çözüm değildir. Bu durum-
yoğunluk, üretim aracı tarafından dışına itilmiş nüfus– kapitalist top- da, dün işleri olan işsizlerin tıpkı
azaltılmıştır; ve işçinin emek yo- lum açısından gereksiz bir toplam yarın işleri olmayacak arkadaşları
ğunluğu azaldıkça üretkenlik de da değildir. Bu, kapitalist toplum- gibi bir arada olmaları ve sorun-
artar.5 Bu örneğe, farklı bir açıdan da, emeğin yoğunluğunun azal- larına çözümler üretebilmek üzere
da bakılabilir. Mesela, 8 saatlik masının bir sonucu olduğu gibi, örgütlenmeleri için pek çok sebep
4 Burada, konunun diğer taraftan başka ilişkiler için vardır.
sınırlandırılması açısından, emek- de bir neden, bir etkendir: Artı-
nüfus yedek-işgücü ordusunu oluş- III
gücünün nispi artı-değer üretimi
turur.6 Bu, kabaca, klasik arz ve İşsizlerin örgütlenmesine dair
açısından olanakları göz ardı talep ilişkisi üzerinden bakılırsa, henüz aşılamamış, model oluştura-
edilmiştir. Bu olanaklar bugün fazla olan emek-gücüne biçilen bilecek bir örnek aranırsa, en baş-
esnek üretim gibi isimler altında ücretin azalması ve sürekli belirli ta Birleşik Devletler’deki İşsizler
pervasızca açığa çıkarılmaktadırlar. bir sınırda tutulması anlamına ge-
5 Karl Marx, Kapital I, s. 7 A.g.e., s. 548.
554. 6 A.g.e., s. 545. 8 A.g.e., s. 549-550.

31
Devrimci Gençlik İşsizlik

Konseyleri’ni düşünmek gerekir. İş- itibaren Komünist Parti tarafından ancak imkansız da değildir. Ör-
sizler Konseyleri, Büyük Buhran’ın yönlendiriliyordu. Ancak bunlar, neğin Birleşik Devletler’deki de-
en önemli sonuçlarından biri olan nicelik anlamında son derece neyim, işsizlerin önce kendi yer-
%25 işsizlik oranına karşı geli- eksiktiler. Ne zaman ki tepkiler leşim alanlarında diğer işsizlerle
şen, politik reflekslerin bir getirisi güçlendi (1930) ve işsizler, da- ilişki kurduklarını göstermektedir.
olarak düşünülmelidir.9 Birleşik ğınık veya organize reflekslerini İşsizlerin pub (public house) gibi
Devletler’deki işsizliğin önemli bir adım adım bir dayanışma ağına toplandıkları, zaman geçirdikle-
sonucu, işçi ücretlerinin düşmesi dönüştürdüler, sonrasında İşsizler ri mekanlar, farkında olmaksızın
ve işçilerin çok düşük ücretler al- Konseyleri’ni kuracak bir toplam kendi durumundaki insanlarla gö-
tında çalışmalarıdır. Ancak daha oluşabildi. Bu ağ adım adım eko- rüştükleri-buluştukları uzamlardır.
da önemlisi, insanların önemli bir nomik bir kapsamdan çıkıp, bir Birleşik Devletler’de, bunlara, yar-
kısmının uzun süre işsiz kalmaları diğer ifadeyle işsizlerin bir arada dım kuruluşları da eklenebilir. Bu
ve ihtiyaçlarını karşılayamayacak durdukları, iş aradıkları ve ihtiyaç- iki örnekte de, belirli bir uzamda
duruma gelmeleridir. Bu sonuncu- larını karşıladıkları bir kapsamdan toplanma durumu söz konusudur.
su için işsizliğin çok ciddi sonuç- çıkıp, politik talepler içermeye baş- Bu durum Birleşik Devletler’deki
lar doğurduğunu anlamak hiç de ladı. Böylece, dayanışma ağından politik reflekslerin kitlesel olması
zor değildir. Örneğin, o dönem ekonomik örgüte dönüşen bir or- açısından önemli bir etken olmuş-
(1925-1936), kiralarını ödeyeme- ganizasyon, adım adım politik bir tur. Ancak daha da önemlisi, bu
yen işsizlerin, barındık- refleksler kimi zaman
ları konutlardan çıkarıl- söz konusu uzamlarda
mak istenmeleri sık gö- doğmuşlardır.
rülen bir durum haline Bu politik refleksler-
gelmişti. Buna karşılık den doğan Konseyler,
kimi işsizlerin konutla- işsizlere, örgütlenme
rı terketmemeleri, kira sorunları açısından
çatışmaları (rent conf- son derece önemli de-
licts) ismiyle anılan ça- neyimler kazandırmış-
tışmalara karşılık gelir. tır. Örneğin Konsey-
Bunlar işsizlerin ilk po- lerin oluşturulması ve
litik refleksleri olarak işler hale getirilmesi
düşünülebilirler. sırasında, daha önce
Bu olanlara rağmen politik alanda etkisiz
hükümet, önlem olarak olan insanların, sade-
sadece, yardım kuru- ce işsizlikten hareket-
luşları kurulması ve le toplum içinde neler
varolanların desteklen- olduğunu anlamaları
mesi için kampanyalar ve adım adım sınıfsal
düzenledi; diğer taraf- bir bakış açısı kazan-
tan da “zor durumda maları, hatta bu bakış
olan” tekellerle ilgile- açısının oluşturulması-
niyordu. Ancak işler na çeşitli katkılar sun-
niteliğe de sahip olmaya başladı.
hükümetin istediği gibi olmadı ve maları da dikkat çekici olmuştur.
İşsizler Konseyleri, Birleşik
yardım kuruluşları yetersiz kaldı. Kısa bir süre önce düzen partileri
Devletler’i aşan, dikkat çekici ve
Böylece, işsizliğe bağlı olarak, en arasında sıkışmış insanların, kendi-
öğretici bir deneyimdir. Bu açıdan
temel ihtiyaçlarını dahi karşılamak- lerinin politik bir alternatif oldukla-
farkında olunması gereken kimi
ta zorlanan kalabalık bir kitle oluş- rını görmeleri ve işsiz olma durum-
önemli noktalara işaret etmek ge-
tu. Bu noktada insanlarda içten içe larından hareketle ekonomik ve
rekir.
biriken tepkiler ani patlamalarla de politik taleplerde bulunmaları
İşsizlerin örgütlenmesindeki en
açığa çıkmaya başladı. Bunların egemenleri oldukça endişelendir-
önemli sorun, işsizlerin belirli bir
sonucunda, işsizliğe karşı tepkiler miştir.
uzamdan yoksun olmaları ve vasıf-
kendiliğinden veya düzenli-orga- Bu taleplerden en önde geleni
lı iseler çok çeşitli iş kollarına ait
nize/örgütlü bir şekilde, zamanla, işsizlik ücreti olmuştur. Konseyler
olmalarıdır. İşsizler ne bir fabrika
önce refleks ardından da daha öncesi ve sonrası, işsizlerin önemli
ne de başka bir uzam içerisinde
kapsamlı olarak gelişmeye baş- bir kısmı, insanların, çeşitli kuruluş-
değildirler. Bundan ötürü, işsizler,
ladı. Bunlardan düzenli-organize lara bağımlı kılınarak ‘sadaka’/
şehirde veya kırda farklı uzamlara
olan tepkiler, zaten 1920’lerden yardım almalarına ve zor durum-
dağılmışlardır. Bu koşullar altında
9 % 25, Birleşik Devletler ları kullanılarak söz konusu kuru-
ortak bir hareketlilik örebilmek
gibi nüfusu kalabalık bir uzam için luşlar içinde “ehlilleştirilmelerine”
son derece zor görünmektedir;
önemli bir rakam olsa gerek karşı çıkmışlardır. Daha sonra

32
Devrimci Gençlik İşsizlik

Konseyler, işçilerin, işsiz kaldıkları ücreti de alınmıştır. larına daha çabuk ulaşabilir.
durumlarda işsizlik ücreti almaları Sendikalar içinde veya dışında
gerektiğini savunarak, özel veya IV işsizlerin örgütlenmesi, sürekli ar-
devlet kuruluşlarının işsizlere “sa- İşsizliğin örgütlenmesi, gittikçe tan işsizlik oranları düşünüldüğün-
daka” dağıtmalarının altındaki artan işsizlik oranları düşünüldü- de kısa süre içinde önemli bir poli-
başka amaçları da teşhir etmiştir. ğünde son derece önemli politik tik pratik sunacaktır.
Kamu harcamaları için oluşturulan bir olanak sunar. Olası bir örgüt-
fonların, işçilerin emeği üzerinden lülük, işsizlerin iş bulmalarıyla olu- Kaynakça
oluşturulmasına rağmen, işsiz ka- şan sirkülasyonu doğru yöneterek Danny Lucia, ”The Unemployed
lan işçilerin her türlü olanaktan dağınıklığa karşı bir önlem de ge- Movement of the 1930s”, Interna-
yoksun kalması ve emeği sömürü- tirebilir. Böylece, işsizlerin refleks tional Socialist Review, sayı 71,
len işçinin, bir de güvencesi olma- tepkilerinin örgütlenmesi, düzen- May.- Haz. 2010, <http://www.is-
dan bir işte çalışması, emek cep- li-organize bir nitelik kazanması review.org/issues/71/feat-unemp-
hesi açısından haksızlık olarak de- sağlanabilir. Bu da işsizliğin önü- loyed.shtm>
ğerlendirilmiştir. Bu noktada Kon- ne geçilmesi ve işçi sınıfını baskı al- Frances F. Piven ve Richard Clo-
seyler, kuruluşların “sadaka”larını tında tutmak için el altında tutulan ward, 1930-1939: The Unemplo-
onur kırıcı görmekteydi. Bunlara yedek-işgücü ordusunun eritilmesi yed Workers’ Movement, Libcom,
karşı Konseyler, işsizlerin en temel için olanaklar sağlayabilir. <http://libcom.org/history/1930-
ihtiyaçlarını karşılamak için kuru- Bu noktada işsizliğin örgütlen- 19 3 9 - u n e m p l o y e d - w o r k e r s -
lan dayanışma ağını/komünleri mesi için sendikalar önemli bir rol movement>
genişletmiş ve yenilerinin kurulma- üstelenebilirler. Ancak bugüne Joan Robinson, “Marx on
sı için öncülük etmiştir. Herkesin kadar sendikalar, işsizlik örgütlen- Unemployment”, The Economic
elinde olanı getirdiği komünler, melerine karşı pek az ilgi göster- Journal, cilt. 51, sayı 202/203
hem işçilerin kendi öz güçlerine mişlerdir. Bu, İşsizler Konseyleri (Haz. - Eyl., 1941), ss. 234-248.
dayanması açısından, hem de yar- deneyimi sırasında da farklı değil- Karl Marx, Kapital I, çev. Ala-
dım kuruluşlarına alternatif olma- di. Bundan dolayı Konseyler önce attin Bilgi, Ankara: Sol Yayınları,
ları açısından önemli deneyimler sendikalardan bağımsız kurulmuş 2010, s. 544.
sunmuştur. bir organizasyondur. Ancak daha Steve Valocchi, “External Reso-
İşsizler Konseyleri, Büyük Buh- sonra, artan etkisi doğrultusunda, urces and the Unemployed Coun-
ran dönemindeki muhalefette sendikalar içerisinde kendisine bir cils of the 1930s: Evaluating Six
önemli bir rol almış ve Yeni Sözleş- alan bulabilmiştir. Oysa ki sen- Propositions from Social Move-
me (New Deal) ismiyle 1933-1936 dikalar içinde kurulabilecek bir ment Theory”, Sociological Fo-
yılları arasında hükümetin yürürlü- örgütlenme hem daha fazla ara- rum, Vol. 8, No. 3 (Eyl., 1993),
ğe koyduğu reformların üzerinde ca sahip olarak avantajlı olabilir, ss. 451-470.
önemli bir baskı unsuru olmuştur. hem de işçi sınıfının diğer kesimleri
Bu reformların kapsamına işsizlik ile ortak hareket edebilme imkan-

33
Kürt Sorunu Ve Görevlerimiz

Kürt Sorunu, coğrafyamızda devrimcilerin ve egemenlerin sürekli gündeminde olan


ulusal bir meseledir. Ortadoğu’da emperyalizm ve halklar arasında sürekli değişen
dengelerin arasında hem emperyalistlerin hamlelerini hem de halkların geleceğini
etkileyen, halen çözülmemiş, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan bir sorundur. Ülkemiz
devrimcileri ise tarihleri boyunca Kürt Sorunu konusunda çeşitli çözüm önerileri ve
teoriler üretmiş ve sorunun Kürt halkının özgürleşmesi temelinde çözülmesi için mücadele
Serdar Deniz Cevahir

K ürt Sorunu coğrafyamızda


devrimcilerin ve egemenlerin
sürekli gündeminde olan ulusal
hem de cumhuriyet dönemlerinde
defalarca kitlesel kıyımlara uğra-
mış ve zorunlu göçe maruz bıra-
lerdir. Bedirhan Bey ve Yezdan
Şer ayaklanmaları bu dönemde
çıkan çatışmaların başlıcalarıdır.
bir meseledir. Ortadoğu’da em- kılmıştır. Bu isyanlar feodal karakterli hare-
peryalizm ve halklar arasında sü- ABD emperyalizminin yeni sö- ketler olmasına rağmen Kürtlerin
rekli değişen dengelerin arasında mürgesi olan ülkemizde, faşist dev- modern çağlarda devletle ilk ka-
hem emperyalistlerin hamlelerini lete karşı demokrasi ve emperya- pışması olduğu için milliyetçi Kürt
hem de halkların geleceğini etki- lizme karşı bağımsızlık mücadelesi aydınları tarafından heyecanla
leyen, halen çözülmemiş, geçmişi veren devrimcilerin Kürt halkının karşılanmış, Kürt ulusal hareketi-
yüzyıllar öncesine dayanan bir özgürlüğünü sağlamak için Kürt nin şekillenmesine büyük katkı sağ-
sorundur. Ülkemiz devrimcileri sorununu tarihselliği içinde bilim- lamıştır.
ise tarihleri boyunca Kürt sorunu sel olarak ele alması gerekmekte- Osmanlı içindeki birçok farklı
konusunda çeşitli çözüm önerileri dir. Kürt sorununun tarihinin yanlış ulus küresel ölçekte kapitalizmin
ve teoriler üretmiş ve sorunun Kürt kavranması, soruna yanlış çözüm- gelişmesi ile beraber bir burjuvazi
halkının özgürleşmesi temelinde ler üretilmesine sebep olmaktadır. oluşturabilmiş ve bu burjuvaziler
çözülmesi için mücadele etmişler- belli ölçüde bir sermaye birikimi
dir. KÜRT SORUNUNUN TARİHİ sağlayabilmişlerdir. Bu ulusların
Kısaca değinecek olursak, 1639 yılına kadar feodal bey- kendi topraklarında ulusal bur-
Marksizm’e göre uluslar; araların- liklere bölünmüş olan Kürdistan, juvazileri güçlendikçe Osmanlı
da dil birliği, toprak birliği, iktisadi o tarihten sonra Osmanlı ve İran devleti ile aralarında çelişkiler ço-
yaşam birliği ve kültür birliği olan arasında yapılan Kasr-ı Şirin an- ğalmış ve en sonunda bağımsızlık-
milliyetlerdir. Uluslar feodalizmin laşmasına göre iki devlet arasın- larını elde edebilmişlerdir. Ancak
parçalanıp, kapitalizmin gelişme- da bölünmüştür. Bu durum bugün bu uluslar daha çok Osmanlının
ye başlamasıyla ortaya çıkan; pa- 4 parça olan Kürdistan’ın, İran batı kısmında, Avrupa ile ilişkileri
zar sınırlarının netleşmesi sorunu Kürdistan’ı ile diğer parçalar ara- bulunan, kapitalistlerin ilgi alanına
sürecinde şekillenmişlerdir. sında farklı bir sosyal ve ekonomik giren ve ülkenin ekonomik merkezi
Türkiye Cumhuriyeti çok uluslu yapının oluşmasına yol açmıştır. durumunda olan bölgelerde yaşı-
bir devlettir. Üzerinde Türk ve Kürt Bu nedenle biz siyasi görevlerimiz yorlardı. Kısaca Osmanlı içinde
ulusları ile bu ulusların içinde dağı- gereği daha çok Kuzey ve Güney Sırp, Yunan vb. ulusal sorunları o
nık şekilde yaşayan çeşitli azınlık- Kürdistan üzerinde duracağız. ülkelerin burjuvazileri ve halkla-
lar yaşamaktadır. Türkiye’de Türk Osmanlı döneminde 19. Yüzyıla rının öncülüğüyle bağımsızlık te-
ulusu ile diğer ulus ve azınlıklar kadar Kürdistan özerk bir yapıya melinde çözülmekteydi. Kürdistan
arasında ezen-ezilen ilişkisi vardır. sahip olmuş, Kürt feodalleri tara- ise bu ulusların ülkelerine nazaran
Türkiye’de Osmanlı dönemin- fından yönetilmiştir. 19. Yüzyıl ile Osmanlı’nın iç bölgesi sayılabile-
den başlayarak Kürt ulusu ezil- beraber devletin merkezi otorite- cek bir coğrafyada olmasından ka-
mektedir. Kürt ulusu büyük ölçüde sinin azalması ile birlikte Kürt fe- pitalist gelişmelere uzaktı ve kapi-
emekçi bir halktır, hem ağır bir odalleri varlıklarını güçlendirmiş, talizmin ilgi alanına girecek (ham-
sınıfsal sömürü altındadır hem de görece bağımsız bir yapıya kavuş- madde kaynakları gibi) özellikleri
yoğun bir ulusal baskı altındadır. muşlar ve merkezi devlete karşı henüz bilinmemesinden dolayı bir
Varlığı reddedilmiş, dili yasaklan- iktidar amacıyla Osmanlı ile çeşitli sermaye birikimi sağlayamamıştı.
mıştır. Kürt ulusu hem imparatorluk çatışma ve sürtüşmelere girişmiş- Üstelik kuzey yarımkürenin büyük

34
Devrimci Gençlik Kürt Sorunu

kısmında feodalizm çözü-


lüp kapitalizm yeşerirken,
Bugün Kuzey Kürdistan’da devletin tarihi kadar eski olan
Kürdistan’da Osmanlı otori-
tesinin zayıflamasıyla bera- imha, inkâr ve asimilasyon politikaları daha gelişmiş biçimiyle
ber feodalizmin güçlenmesi devam ediyor, Cemaat eliyle Kürt gençliği kendi varlığına
ulusal mücadeleyi yüklene-
cek bir burjuva sınıfının oluş-
düşmanlaştırılmaya çalışılıyor, gerici örgütlenmeler devlet eliyle
masını engellemiş ve zayıf büyütülerek halkın özgürlük mücadelesine karşı koz olarak
olan milliyetçi Kürt aydınla- kullanılıyor, Kürt halkının örgütlü güçleri tasfiye edilmek isteniyor,
rının çalışmalarına da engel
yaratmıştır. Kürdistan coğrafyası insansızlaştırılıyor, Kürdistan doğası barajlar
Yirminci yüzyıla gelindi- ve orman yangınlarıyla yok edilmeye çalışılıyor… Türkiye’de
ğinde bir ulusal burjuvazisi Kürtlerin kırıntı düzeyinde dahi hiçbir hak ve özgürlükleri
olamayan Kürtlerin ulusal
özlemlerini Avrupa’da eği- bulunmamaktadır. En temel insan haklarından olan anadilde
tim almış Kürt aydınları dile eğitim hakkına dahi sahip değillerdir. Kuzey Kürdistan’da yürüyen
getirmiş, Kürt ulusal müca-
ulusal mücadele hala var olma – yok olma seviyesinde sürmektedir.
delesinin yükünü omuzlarına
almışlardır. Osmanlı için gi-
derek büyük bir tehlike du- (Sivas) ve Milli (Urfa) gibi çeşitli lışılmıştır. 1923’ten sonra Kürtler
rumuna gelen Kürt ulusal hareketi direnişler geliştirilmiş ve bu direniş- devlet tarafından sosyal ve zaman
(milliyetçi aydınlar ve aşiretler) ler Türk Devleti tarafından vahşice zaman fiziki imha yoluyla bastırıl-
Birinci Emperyalist Paylaşım Sava- bastırılmıştır. mak istenmiştir. TC’nin imha politi-
şı öncesi ve sırasında Osmanlı ta- Kurtuluş Savaşı emperyalist kalarına karşı önce 1925’te Azadi
rafından önce Hamidiye Alayları güçleri Anadolu’da gerilettikçe örgütünün önderliğinde Şeyh Said
daha sonra ise Aşiret Mektepleri Kürdistan’a baskı ve zulüm götür- İsyanı, 1926 yılında Hoybun ör-
gibi Müslümanlık temelinde örgüt- müştür, bu bakımdan emperyaliz- gütünün önderliğinde Ağrı İsyanı
lenmiş askeri birlikler kurularak, mi geriletmesi sebebiyle bir açıdan patlak vermiştir. Büyük kitlesel kı-
bir ölçüde devlet politikalarına ve ilerici bir karaktere sahip olmasına yımlarla bastırılan bu isyanlardan
Alman emperyalizminin çıkarları- rağmen, Kürt halkına uyguladığı sonra, 1938 yılında silahlı bir isyan
na yedeklenebilmiştir. Bu birlikler ulusal baskı ve katliamlar sebebiy- olmamasına rağmen Dersim’de je-
emperyalist savaş boyunca sa- le gerici bir nitelik de taşımaktadır. nosit düzeyinde büyük bir kitlesel
vaşmaktan ziyade başta Ermeni Savaşın ardından kurulan dev- kıyım gerçekleşmiştir. Feodalizmi
halkına, Osmanlı karşıtı aşiretlere, let, kökü Osmanlı döneminde de tasfiye etme bahanesiyle dönemin
karşı kitlesel kıyımlar yapmak için olsa modern anlamda yeni geli- solunu ve aydınlarını da arkasına
kullanılmıştır. Savaş boyunca dev- şen, embriyo halindeki burjuvazi alan Kemalizm, isyan etmeyen Kürt
let hem Ermeni ulusal hareketini için zorlama bir ulus devlet şek- bölgelerinde ve Türkiye’de kendi
ezmiş, hem de Kürt ulusal hareke- lindeydi. Sermayenin üst yapıda- dümen suyundaki feodal güçlere
tini büyük ölçüde denetim altına ki ihtiyaçları çerçevesinde tek ve dokunmamış ve elinden geldiğince
almıştır. muktedir ulus oluşturulma çabası, bu güçlerle işbirliği yapmıştır. Ya-
Emperyalist savaş bittiğinde Os- küçük burjuva Kemalist önderliğin şanan kıyımlardan sonra, Türkiye
manlı Devleti parçalanmış, Kürdis- doğrudan giriştiği katliamlarla, Devrimci Hareketinin ayağa kalk-
tan’daki devlet otoritesi tamamen İstiklal mahkemeleri gibi gerici uy- masına kadar Kuzey Kürdistan’da
ortadan kalkmıştır. Emperyalizmin gulamalarla, Türk Tarih Tezi gibi siyasal ve toplumsal anlamda
işgali altına giren Anadolu’da iş- zorlama destanlar eşliğinde asimi- yaprak kımıldamamış, TİP’in Doğu
gale karşı küçük burjuva Türk milli- lasyoncu politikalarla gerçekleşti- Mitingleri ile beraber Kürt Sorunu
yetçi aydınlarının önderliğinde bir riliyordu. Osmanlı Devleti’nin son tekrar ülke siyasetinde üzerinde ko-
ulusal kurtuluş savaşı şekillenme- döneminden miras alınan bu gerici nuşulan bir mesele haline gelmiştir.
ye başlamıştır. Kurtuluş Savaşının politika başta Ermeniler ve Kürtler Türk devletinin kuzey gibi ilhak
önderliği savaşın başlangıcında olmak üzere Anadolu’da Türk ol- etmek istediği ancak başarama-
Kürtlere anayasal eşitlik ve bölge- mayanları imha etme ve ‘Türkleş- dığı Güney Kürdistan’da ise İn-
sel özerklik sözü vermesi üzerine tirme’ operasyonlarıyla sürdü. Bu giliz işgali yaşanmıştır. İşgalin ilk
Kürtler ile küçük burjuva Kemalist bağlamda Kürdistan, yeni kurulan zamanlarında cılız olan direniş
önderlik arasında bir yakınlaşma TC tarafından ekonomik ve siyasi zamanla İngiliz güçlerine ve yer-
olmasına rağmen, bu hareketin olarak tamamen ilhak edildi. li işbirlikçilerine karşı güçlü bir
Kürdistan üzerindeki ilhakçı tutu- Tekçi ve ırkçı bir politika izleyen mücadeleye dönüşmüştür. Güney
mundan dolayı daha savaş sıra- TC yönetimi tarafından Kürtçe ko- Kürdistan’daki ulusal mücadele
sında Kemalist önderliğe karşı, nuşmak yasaklanmış, Kürt kültü- önce İngilizlere, daha sonra Irak
Kürt aydınları tarafından Koçgiri rüne ait her şey yok edilmeye ça- Krallığına, daha sonra ise BAAS

35
Devrimci Gençlik Kürt Sorunu

oymaktadır. ABD, Gü-


ney Kürdistan’da hızla
örgütlenen cemaat ve
cemaate yakın olan Go-
ran Hareketi eliyle AKP
benzeri bir yönetim için
çalışmaktadır.
Doğu Kürdistan’da
ise Kürt ulusal mücade-
lesi inişli çıkışlı bir çizgi
izlemiştir. Kürtler ulusal
haklar bir yana, en te-
mel insan haklarından
bile yoksundurlar. İran
rejimi Kürdistan’daki
otoritesini şiddet üzeri-
ne kurmuştur. En basit
olaylarda dahi idam ce-
zaları verilmekte, siya-
set yapmak ise tümüyle
yasaklanmaktadır. Ka-
çakçılıkla mücadele adı
şovenizmine karşı kesintisiz şekilde edilmeye çalışılıyor… Türkiye’de
altında her yıl onlarca Kürt köylüsü
sürmesine rağmen daha sonra feo- Kürtlerin kırıntı düzeyinde dahi
idam edilmektedir. Kadınlar evle-
dal karakterinden dolayı işbirlikçi hiçbir hak ve özgürlükleri bulun-
rine kapanmaya zorlanmaktadır,
bir konuma sürüklenmiştir. mamaktadır. En temel insan hakla-
şeriat düzenine uygun yaşamaları
Suriye topraklarında kalan Batı rından olan anadilde eğitim hak-
için ortaçağdan kalma işkence ve
Kürdistan’da diğer parçalardaki kına dahi sahip değillerdir. Kuzey
baskı yöntemleri uygulanmakta-
düzeye kıyasla cılız bir ulusal mü- Kürdistan’da yürüyen ulusal mü-
dır. Türkiye’de olduğu gibi İran’da
cadele gelişmiştir. Bunun nedeni cadele hala var olma – yok olma
da Kürt coğrafyasında yoğun bir
Suriye’deki Kürtlerin Arap yer- seviyesinde sürmektedir.
kontrgerilla faaliyeti bulunmakta-
leşimleriyle bölünmüş, bütünsel Güney Kürdistan’da ise Kürtler
dır. İnsanlar köylerinden ayrılma-
olmayan bir coğrafyada yaşama- Irak devleti içinde bir federasyona
ya zorlanmakta, Kürtlerin yaşa-
sı ve nüfusun büyük kısmının Ku- sahiplerdir. Ancak Güney Kürdis-
dığı bölgeler insansızlaştırılmaya
zey Kürdistan’daki yerleşimlerin tan yönetiminin feodal karakteri,
çalışılmaktadır.
doğal devamı olan bölgelerde emperyalizmle girdiği işbirliği ve
Batı Kürdistan’da Kürt halkı bu-
yaşamasından kaynaklıdır. Batı ABD işgalinden sonra Irak’ın diğer
gün örgütlülüğünü çok üst seviye-
Kürdistan’da yaşayan Kürtler, halklarına karşı işlediği suçlar, Gü-
lere çıkarmasına karşın El Kaide
Arap yönetiminin ırkçı baskılarına ney Kürdistan’ın doğal kaynakları-
ve ÖSO gibi ABD işbirlikçisi çe-
maruz kalmış, kimlik sahibi bile nı emperyalizme peşkeş çekmesi,
teler tarafından tehdit edilmekte-
olmadan haymatlos statüsünde ülkede Suudi Arabistan benzeri
dir. İşbirlikçi çeteler halk güçleri
yaşamlarını sürdürmeye çalışmış- (petrol gelirlerinin halka rüşvet
tarafından yenilgiye uğratıldıkça,
lardır. olarak dağıtıldığı) bir ekonomik
sivil halka yönelik katliamlar ger-
GÜNÜMÜZDE KÜRDİSTAN’IN model kurması, yönetim sisteminin
çekleştirmektedir. Diri diri insan
DURUMU boğazına kadar rüşvet ile yolsuz-
yakmaktan, yamyamlığa kadar
Bugün Kuzey Kürdistan’da dev- luğa batması halkta bir öfke biriki-
her türlü iğrenç yöntemi kullanan
letin tarihi kadar eski olan imha, mine yol açmıştır. Üstelik yönetimin
çeteler yüzünden her geçen gün
inkâr ve asimilasyon politikaları Türkiye ve İran’ın Güney Kürdistan
Batı Kürdistan’dan yeni bir katliam
daha gelişmiş biçimiyle devam edi- topraklarına yönelik saldırılarına
haberi gelmektedir. Rojava halkı-
yor, Cemaat eliyle Kürt gençliği sessiz kalması sebebiyle halkın de-
nın geleceğini bütün Suriye’de ya-
kendi varlığına düşmanlaştırılma- rin bir güvensizliği bulunmaktadır.
şanan anti-emperyalist mücadele
ya çalışılıyor, gerici örgütlenmeler İktidardaki Barzani ailesinin nere-
belirleyecektir.
devlet eliyle büyütülerek halkın deyse bütün Güney Kürdistanı bir
Kürdistan günümüzde farklı
özgürlük mücadelesine karşı koz aile çiftliği haline getirmesi libera-
ülkeler tarafından siyasi ve eko-
olarak kullanılıyor, Kürt halkının linden, radikal İslamcısına kadar
nomik olarak tamamen ilhak edil-
örgütlü güçleri tasfiye edilmek iste- bütün siyasi güçleri anti-Barzani
miş durumdadır. Kürdistan’ın dört
niyor, Kürdistan coğrafyası insan- bir politika izlemeye zorlamakta-
parçası sosyo-ekonomik ve siyasi
sızlaştırılıyor, Kürdistan doğası ba- dır. Ancak emperyalizm Barzani
olarak birbirinden oldukça farklı
rajlar ve orman yangınlarıyla yok yönetiminin de altını gün geçtikçe
süreçler yaşamıştır.

36
Devrimci Gençlik Kürt Sorunu

ne evet ne de hayır diyemeyip, or- özgürlüğünü istemeyi reddetme-


KÜRT SORUNU, SOL taya irade koyamayan çevrelerin lerini, yukarıda belirttiğimiz an-
DEVRİMCİ ÇİZGİMİZ de Kürt halkının özgürlük mücade- lamda, demokrasiye, enternasyo-
Türkiye solunun bir bölümü Ke- lesini zaferle taçlandıracak gücü nalizme ve sosyalizme doğrudan
malizm ve Kürt isyanları konusun- yoktur. doğruya ihanet sayıyoruz.” (Le-
da yanlış tespitlerde bulunarak Hareketimiz ise Marksizmin nin, UKKTH)
Kürt sorununda sosyal şoven bir ustalarının öğrettiği şekilde, Bugün yine Marksizm-
pozisyona sürüklenmişlerdir. Bu THKP/C’den Devrimci Yol’a Kürt Leninizm’in öğretileri doğrultusun-
kesimler Kürt isyanlarının kitlesel sorununda devrimci ve kararlı bir da Kürt halkının haklı özgürlük
kıyımlarla bastırılmasını yalnızca tutum sergilemiştir. Bu teorik-pratik mücadelesindeyiz. Ulusların ken-
“burjuva demokrasisinin feoda- hattımız Kürt sorununun çözümün- di kaderlerini tayin özgürlüğünü
lizmi tasfiyesi” olarak nitelendirir- de ve faşizme karşı mücadelemiz- istemeyi reddetmelerini, demok-
ken, katliamlara karşı çıkış yerine de kutupyıldızı olarak bizlere yol rasiye, enternasyonalizme ve sos-
ikircikli tutumlarıyla dolaylı dahi göstermektedir. Bizim politikamız yalizme doğrudan doğruya ihanet
olsa katliamları, ulusçu politika- koşulsuz şartsız Kürt halkının kendi sayarak, ulusal sorunu, devletin
ları ve statükocu devlet anlayışını kaderini tayin hakkını savunmuş; yapısı itibariyle, demokrasi soru-
desteklemişlerdir. Kürtlere yönelik özerklik, federasyon ve bağımsız- nunun bir parçası olarak görerek
girişilen bütün katliamlara karşı lık gibi çeşitli çözümleri dıştalama- devrimci, kararlı, cüretli bir tarzla
“ama”sız,”fakat”sız bir duruş ser- mış, ayrı örgütlenmeyi mutlaklaş- Kürt halkının ve coğrafyamızdaki
gilemek bu sorundaki kararlılığın tırmadığı gibi, ortak örgütlenmeyi bütün halkların özgürlük ve de-
ve samimiyetin turnusolu olması- de mutlaklaştırmamıştır. Halkla- mokrasi mücadelesini yükseltiyo-
nın dışında, devrimcilik ve komü- rın kardeşliği temelinde, faşizme ruz. Günümüz koşullarında Kürt
nistlik iddiasının da sağlamasıdır. karşı demokrasi mücadelesinde, ve Türk halklarının ortak örgütlen-
Bu sağcı görüşü savunan kesimler şovenizme geçit vermeden Kürt mesini ve eşitlik temelinde gönüllü
günümüzde Kürt ulusu faşizm tara- halkının özgürlük mücadelesini sa- birliğini savunuyoruz. Kürt halkının
fından ezilmekteyken, TC bayrağı hiplenmiş ve bunun için mücadele gerçekten özgürlüğü ve mutluluğu-
Kürtlerin üzerinde bir baskı aracı etmiştir. nun Anadolu ve Mezopotamya
iken, TC’nin “ulusal” bayrağının “..bunu, Sosyalizm için devrimci halklarıyla birlikte emperyalizme
ilerici(!) yanlarını keşfedip, dev- savaşımımızdan ayrı bir şey ola- ve faşizme karşı ortak mücadelesi-
rimcilerin ve sosyalistlerin değeri rak istiyor değiliz; eğer bu sava- nin zaferinde görüyoruz. Kısacası
olduğunu söyleyecek kadar ulusal- şım, ulusal sorun dahil, demokra- Kürt halkını, Demokratik Halk Dev-
cı ve sağcı bir zeminde bulunmak- sinin bütün sorunlarına devrimci rimi programımızın temel bileşen-
tadırlar. bir yaklaşımla ilişkilendirilmezse lerinden olarak görüyoruz. Kürt
Başka bir bölümü ise Kürt soru- boş bir sözden öteye gitmeyeceği halkının özgürlük mücadelesini,
nunda iradelerini Kürt hareketine için istiyoruz. Kendi kaderini tayin faşizme karşı demokrasi mücade-
teslim ederek iradesiz bir pozisyo- etme özgürlüğü, yani bağımsız- lesinin bir parçası olarak görüyor
na sürüklenmişlerdir. Kürt ulusal lık, yani ezen uluslardan ayrılma ve bu bağlamda ele alıyoruz. Ulu-
hareketinin paradigma değişimi özgürlüğü istiyoruz. Bunu, ülkeyi sal baskı, imha, inkâr ve asimilas-
olarak adlandırdığı pragmatist si- ekonomik bakımdan bölmeyi, ya yon politikalarına karşı özgürlük
yasetinin değişkenliğinden dolayı da küçük devletler idealini düş- mücadelesini yükseltiyoruz. Kürt
tutarsız bir politika izlemişlerdir. lediğimiz için değil, tam tersine, gençliğinin insanca yaşayabilme-
Öyle ki Kürt ulusal hareketinin yalnızca gerçekten demokratik, si için anadilde eğitim mücadelesi
Irak’ın ABD emperyalizmi tara- gerçekten enternasyonalist bir te- veriyor ve ırkçı-gerici eğitime karşı
fından işgalini olumlamasını dahi mel üzerinde, geniş büyük devlet- çıkıyoruz.
destekler duruma düşecek kadar ten ve ulusların yakın birliği, hatta Dün nasıl halklarımızın gönül-
Marksizmden uzaklaşmışlardır. kaynaşmasından yana olduğumuz lü birliğini simgeleyen Devrimci
Kürt sorununda solun bağımsız için istiyoruz. Ancak ayrılma öz- Gençlik köprüsünü Zap suyu üze-
bir şekilde beyanlarını ve bilimsel gürlüğü olmaksızın böyle bir te- rinde yükselttiysek, Dersim dağ-
çözüm yöntemlerini ortaya ko- mel düşünülemez. nasıl ki, Marx larında Hasan Gök’ü, Diyarbakır
yarak teorik-pratik bir hat ortaya 1869’da, İrlanda’nın ayrılmasını, Zindanlarında Orhan Keskin’i şe-
koyması halkların mücadelesini İrlanda’yla Britanya, arasında bir hit verdiysek, bugünde halklarımı-
geliştirecek bir tutumdur, aksi de- bölünme olsun diye değil, ama zın eşitlik ve özgürlük mücadelesi-
mokrasi ve özgürlük mücadelesini onun ardından gelecek özgür bir ni daha nice değerler yaratarak
geliştirmez. Genel olarak hem bu birlik için istediyse, “İrlanda için büyüteceğiz. Kürt halkının özgür-
iki hatalı görüşün hem de beyanda adalet”i sağlamak üzere değil, lük mücadelesini zafere ulaştıraca-
dahi ikircikli tutum alan; süreçte ama Britanya proletaryasının dev- ğız.
her yöne esneyebilmek için imza- rimci savaşı için istediyse, biz de FAŞİZM YENİLECEK,
sız yazılarla ne yardan ne serden aynı biçimde, Rus Sosyalistlerinin, HALKLAR KAZANACAK!
vazgeçmeyerek, tasfiye sürecine ulusların kendi kaderlerini tayin

37
Kadın Sorunu Ezilen Sınıfların Sorunudur

Dinsel öğretilerde kadının erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı gibi safsatalardan


tutalım da Adem’i ilk günaha sürükleyerek sonsuz bir günahkar olarak tanımlanmasına
kadar birçok geri duruşa tanığızdır. Bununla birlikte mitolojide dahil kadının salt cinsel bir
obje olduğuna, biyolojik farklılıklar nedeniyle geri planda tutulmasına dair birçok yanlış
algınında yıllardır yaratılmaya çalışıldığı bilinmektedir.

S anayinin gelişmeye başladığı


yıllara kadar kadın, sadece
erkeğin özel mülkiyetinde sayılı-
kadın olmasında arıyor, acılarını
dahi içine gömüyor ve büyük bir
sabırla yaşıyordu.
kadın gerçekliğidir. Bununla bir-
likte sanayide makineleşmeyle
birlikte ortaya çıkan olgunun ka-
yordu. Eve hapsolan kadının baş- Egemenler, sanayinin/kapita- dınlar ve çocuklar gibi kalifiye ol-
lıca “görev”leri iyi bir eş olmak, lizmin gelişmesiyle birlikte kadı- masa da üretim süreci içerisinde
soyun devamını sağlamak, ço- nın ucuz iş gücü olarak da kul- aktif yer alabilmesinin koşulunu
cuklara bakan bir anne olmak ve lanılabileceğini gördü. Evdeki eş yaratmış olmasıdır.
ev işlerini yapmaktı. Çocuk bakı- ve ev hanımı kimliğine bir de üc- Kadına ikinci sınıf bir anlam
mı ve ev işleri gibi işlerin sürekli- retli kölelik kimliği ekleniyordu. biçmek sınıflı toplum gereğidir
liği onu toplumdan koparıyordu. Kadının iş hayatına girmesi top-
Tüm hayatını dört duvar arasın- lumdaki ikincil sınıf olduğu ya da Dinsel öğretilerde kadının er-
daki işlerle geçiren kadın tama- toplumdan yalıtılmışlık gerçeğini keğin kaburga kemiğinden yara-
mıyla toplumdan kopuk, erke- değiştirmiyordu. Daha çok sömü- tıldığı gibi safsatalardan tutalım
ğe bağımlı halde yaşıyordu. Ve rülüyor, daha ucuza çalıştırılıyor- da Adem’i ilk günaha sürükleye-
bunu başlıca görevlerinden sa- du. Üretim ilişkilerinin gelişmesiy- rek sonsuz bir günahkar olarak
yan kadın, kendine yapılan tüm le birlikte kadın iş gücü en başın- tanımlanmasına kadar birçok
müdahalelere boyun eğiyordu. dan çok düşük fiyatlara satın alı- geri duruşa tanığızdır. Bununla
Toplumda ikincil bir sınıf olarak nırdı. İş yaşamında erkeklerden birlikte mitolojide dahil kadının
adlandırılmasını bir kader olarak çok kadınların tercih edilmesinin salt cinsel bir obje olduğuna, bi-
kabul ediyor ve verilen bu kut- nedenlerinden biride egemen yolojik farklılıklar nedeniyle geri
sal görevi en iyi şekilde yapmak politikalar ve dini öğretiler sonu- planda tutulmasına dair birçok
için didinip duruyordu. Tüm suçu cunda ortaya çıkan boyun eğmiş yanlış algınında yıllardır yaratıl-
maya çalışıldığı bilinmektedir.
Ancak bunlar ne bilimseldir
nede gerçeklikle uzaktan ya-
kından alakası olmayan afo-
rizmalardır. Kadın-erkek ara-
sındaki biyolojik farklılığa ba-
karak birinin diğerinden üstün
olduğunu söylemek yanlıştır.
Zira yapılan birçok bilimsel
araştırmaya göre ilkel toplu-
luklarda dahi ilişki biçimleri
bugüne göre farklılık göster-
mektedir. Bunun en önemli
nedeni ise emeğin/tüketimin
ortaklaşmasıdır. Öyleki bu du-
rum yaşamsal pratikte (tarihsel
anlamda) defalarca kanıtlan-
mıştır.
Bilindiği gibi İlkel komünal
toplum her şeyin ortaklaşa
yapıldığı ve ortaklaşa payla-
şıldığı bir toplum örneğidir.
Bu ortaklaşmayı sağlayan en

38
Devrimci Gençlik Kadın Sorunu Üzerine

önemli olgu ise onun sınıf-


sız bir nitelik taşımasıdır.
İlkel komünal toplumda
besin kaynağı bitki olduğu
için toplayıcılık yapılıyor
ve bu toplayıcılık kadınlar
tarafından yapıldığı için
kadına büyük önem verili-
yordu. Ayrıca çocukların
soyu, babaları belli olma-
dığından anneye göre be-
lirleniyordu. Böylece bu
dönemde anaerkil bir aile
yapısının olduğu saptan-
dı. Günümüzde yapılan
araştırmalara göre hala
Hindistan’da ve Afrika’da
anaerkil bir şekilde yaşa-
yan iki topluluğun olduğu
biliniyor.
Özel mülkiyetle birlikte
kadın ev işleriyle ilgilendiği için kararlaştırılan bir evlilik biçimi list sistem için en ideal birimdir.
erkek mülkiyeti elinde topluyor oluşmuştur. Engels, “…burjuva Kadının özel mülkiyetin ortaya
ve kadının sınıfsal karakteri de evliliklerde eğer kadın alelade çıkışından bu yana geçirdiği sü-
değişiyordu. Bu durum cinsler orospudan ayrılıyorsa bunun tek reç onu tahrip eden ve gün geç-
arası ilişkilerde de etkili oluyor nedeni, vücudunu bir ücretli gibi tikçe omuzlarına yeni yüklerin
ve kadın üretim ilişkilerinden yok- parça parça kiralamayıp, bir verildiği bir süreçti. Kapitalizmle
sun bir hale geliyordu. Ve böy- köle gibi bir seferde tamamen birlikte kadının geldiği yer tam
lece çocuklar babasının mülkiye- satmasıdır.” der. anlamıyla uçurumun kenarıdır.
tinden yararlanmaya başlıyordu. Kapitalizm güçlendikçe kendi
Böylelikle anaerkil toplumdan sonunu getirecek olan proletar- ÜLKEMİZDE KADIN MÜCADELESİ
ataerkil topluma geçiliyor ve yayı da kendi elleriyle yaratmış 80’li yıllardan sonra ülkemiz-
Engels’in deyişiyle, “Kadın cin- ve onu da zamanla güçlendir- de geçirilen darbelerin ve bas-
sinin dünya üzerindeki tarihsel miştir. Proletaryanın mirasçılara kıların etkisiyle bir çok değer
yenilgisi” bu şekilde başlıyordu. geçecek mülkiyeti bulunmadığı yitirilerek yozlaşmıştır. Kadın
Köleci toplumda servetini ço- için erkek üstünlüğünün korun- sorununun sınıflarüstü bir sorun
ğaltan erkek çok eşli yaşama ması için de bir neden yoktur. olduğunu söyleyen feministler,
hakkına da sahipti. Çünkü köle Mirasının kalabileceği sınıflarda diyalektiğin parça-bütün ilişkisini
sahibine aitti ve o ne derse yap- boşanmak zor olduğu gibi erke- yok sayarak olguları kendi bü-
mak zorundaydı. Feodal toplum- ğin kendi üstünlüğünü de koru- tünlüğü içinde değerlendirmek
da artık evlilikler aile büyükleri ması gerekmektedir. Evlilikler ne yerine birbirinden koparıp de-
tarafından kararlaştırılıyordu ve şekilde olursa olsun kadının evsel ğerlendirmiştir. 80 sonrası yıp-
cinsler arasında aşkın kalıntıları köleliği üzerine kurulmuştur. ranmış bu dönemde feminizm
da yok ediliyordu. Bununla bir- Kapitalist sistem varlığını sür- kendine yer bulmuştur.
likte erkeklerin evlilik dışı ilişkileri dürebilmesi için en ideal birim Feminist düşünce tarzı aslın-
de gelişmeye başladı. olan aileye önem vermiştir. Çün- da sistemi besleyen bir düşünce
Kapitalizmde ise yukarıda da kü çocukları sisteme hazırlayan tarzıdır. Kadın sorununa sistemin
ifade edildiği gibi kadın ve çocuk ilk eğitim aileden geldiği gibi istediği çerçeveden bakar. On-
emeği egemenlerin ucuz üretim ev kadınları ekonomik krizlere lar için sorun tamamıyla cinsiyet
ihtiyacı nedeniyle azgınca sömü- tasarrufla önlem alarak bunun temellidir ve asıl suçlu erkektir.
rülmeye başlanmıştır. Gittikçe az- hissedilmesini de önler. Onun Çözümü de yine onu bu hale ge-
gınlaşan sömürü uzun iş saatleri- “biricik görevi” ailesinin mutlu- tiren düzen içinde aramaktadır.
ne rağmen düşük ücretle küçük luğu ve onların bakımıdır. Bunu Suçluyu erkek olarak görmek,
yaştaki çocukları servet uğruna yapan kadın onlara sorunların asıl hedefi ıskalamak demektir.
fabrikalarda çalışmaya mecbur olmadığını hissettirmek için çaba Onu bu hale getirenin aslında
bırakmış ve yaşam sınırını 30- harcar. İşten yorgun argın gelen sistem olduğunu görememek sı-
35’lere düşürmüştür. Cinsler ara- kocasını memnun etmeye çalışıp nıfsal bakamamayı da berabe-
sı ilişkilerde evlilikler burjuva bir tüm laflarını alttan alan da yine rinde getirir. Sistem kendi çıkar-
karakter almış ve eşlerin dışında kadındır. Bu yüzdendir ki kapita- ları doğrultusunda kadına bir rol

39
Devrimci Gençlik Kadın Sorunu Üzerine

çizer ve onu oynaması gerekti- olan ilişkilerinin insani bir boyut sahip olması, hiçbir ayrımcılığa
ğini söyler. Kadının evde köle kazanabilmesini sağlar. Gelir da- tabi tutulmamasıdır. Marksist-
gibi çalışmasının da, çocuklarına ğılımındaki uçurumun giderilmesi lerin görevi, temelde fizyolojik
ve kocasına bakıp hizmetçiliğini ve bunun neden olduğu psikolo- farklılıklar olmak üzere birtakım
yapmasının da nedeni sistemdir. jik etkiler ve yaşam koşullarının farklılıklar barındırması gayet
Sistem kadını köleleştirir, meta- şekillendirdiği boyun eğen ka- doğal olan erkek ve kadının,
laştırır. Feministlerin yanılgıya derci zihniyetin ortadan kalkma- aynı mücadelenin, kapitalizmi
düştüğü nokta da işte budur. sı için eğitim, sağlık, iş, barınma yıkma mücadelesinin eşit haklar
Asıl hedef olan sistemi ıskalayıp gibi temel sorunların halledilmesi ve sorumluluklar yüklenen özgür
karşısına suçlu olarak erkeği al- gerekir. Bu da ancak başında da savaşçıları haline getirmektir. Bu
masıdır. Örneğin; 8 Mart Dünya söylediğimiz gibi özel mülkiyetin mücadeleyi zevkle ve gönüllü
Emekçi Kadınlar Günü’nde fe- ortadan kaldırılmasıyla mümkün- olarak sürdüren kadın ve erkek
minist hareketi alanlara sadece dür. Kadın sorunu tek başına sı- arasında, anlamsız çekişmeler;
kadınların çıkması gerektiğini nıflarüstü bir sorun değildir. Ka- kıskançlıklar ve yarışlar da olma-
savunur. Onlara destek vermeye dın sorunun asıl sorun olan sınıf yacaktır.” (Alan Woods)
giden erkekleri de yanlarında is- sorununun bir parçasıdır. Ve bu Devrime giden bu yolda kadın-
tememektedirler. İşte bu tam da sorunu çözerken asıl sorundan lar bu süreci sırtlayacaktır. Hem
sistemi besleyen tarzda bir ey- koparıp onu tek başına değerlen- buna en çok ihtiyacı olanlar on-
lemlilik ve düşünce tarzıdır. Nasıl dirmek ve tek başına çözüm ara- lar hem de kapitalizmin soysuz-
olur da iliğine kadar sömürülen maya çalışmak bizi yanlışa götü- laştırmasına en çok direnen ve
emekçi kadınla, kocasının ya da rür. Asıl sorun olan sınıf sorununu en az etkilenen yine onlardır.
kendisinin artı-değerle kazandığı çözdüğümüzde kadın sorunun Bu mücadelede kadının ayağa
parayı harcayan burjuva kadın da çözüldüğünü göreceğiz. Tabiî kalkması, mücadeleyi omuzla-
aynı alanda yer alır ve çıkarları ki de bu sorun ve toplumdaki ka- ması gerekmektedir. Bunu ya-
aynı doğrultuda olur? dına yönelik önyargılar, yani sis- parken asla yalnız olmayacak-
Sistem din, dil, ırk, cinsiyet ay- tem kalıntıları elbette devrimin ol- tır. Sorun, ezilmiş tüm insanlığın
rımı yapmaz. Bu yüzden kadının masıyla birlikte otomatik olarak sorunudur. Gezi direnişinde de
kurtuluşu ne feminist örgütlen- hemen değişecek şeyler değildir. gördüğümüz gibi kadınlar ve on-
melerde ne de düzen içi yönlen- Toplumsal mülkiyete geçişle ka- ların korkusuz yürekleri direnişin
dirmelerde mümkündür. Kadını dın-erkek arasındaki mücadele sembolü olmuş durumdaydılar.
bugün bu hale getiren sistem, ya da kadının ayağa kalkışı bit- Onlara mücadelede destek çıka-
özel mülkiyetin ortaya çıkmasıy- mez, ama buna olanak sağlaya- cak olan onun düşmanı olan er-
la başlar. Özel mülkiyetin varlığı cak zemini kadına sağlar. kek değil, onunla el ele kurtuluşa
“kadın sorunu”nu oluşturduysa, “Kadın-erkek eşitliği dendiğin- yürüyecek olan erkektir. Gelecek
özel mülkiyetin ortadan kalkması de anlaşılması gereken, kadın- onların ellerinde yükselecek, öz-
da bu sorunun çözümüne yönelik larla erkeklerin her açıdan aynı gürleşen kadın, özgür geleceği
adımdır. Bunun yıkılıp yerine top- olması değil, kelimenin en geniş yaratacaktır.
lumsal mülkiyetin gelmesi kadını anlamında tüm dünya nimetlerin-
eve hapsolmuş halinden kurtarır den yararlanmada kendini öz- KADIN ERKEK EL ELE
ve hem erkekle hem de toplumla gürce geliştirmede eşit haklara MÜCADELEYE !

40
Zeki GÖKER ve
Devrimci Sanat
Üzerine

S ahnelerimizin onlarca yıl emek


harcayan adsız kahramanları
vardır. Onlar ülkenin dört bir ya-
DEV-GENÇ’li
olarak
ya
aranma-
başlayınca
nında oyunlar sergileyerek dola- Ankara’ya geçip
nır dururlar. Oyunlar sergilerler, burada Ankara
bilgilerini, deneyimlerini paylaşır- Birlik Tiyatrosu’nu
lar oyuncularıyla, izleyenlerle... kurdu. 1987 yılına
Tiyatroya bir ömür verirler. Sıra- kadar Ankara’da
dan insanların, emekçilerin, genç- ve Anadolu tur-
lerin gizli kahramanlarıdır onlar. nelerinde bulun-
Medya onlardan pek söz etmez. du. Sonrasında
Büyük kentlerde oyunları kalaba- İstanbul’da çalış-
lıklarla dolup taşmaz. Ama ülke malarını sürdürdü.
çapında bilinir ve tanınırlar. İşte 2006’da hayata oynanan oyunu yok diyebilirim.
o kahramanlardan birini, Zeki veda edene kadar ABT’de yazar, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz,
Göker’i, yakından tanıyalım ve yönetmen, oyuncu ve senarist ola- Kara Düzen, Yeniden Doğarız
dostlarımıza tanıtalım istedik. rak çalıştı. Tiyatro yaşamı boyun- Ölümlerde, Özgürlüğün Bedeli,
Zeki Göker’in yönetmenliğini ca yeni tiyatro sahneleri ve atöl- Komşularımız, Davulun Sesi, Gü-
yaptığı Ankara Birlik Tiyatrosu’na yeleri kurdu, tiyatrocuları teşvik neşin Katli, Teneke, Hastane mi
yıllarca emek vermiş, 2008’den etti, destekledi, inandığı uğurda Kestane mi, İcraatın İçinden İnsan
bu yana Önder Babat Politik Ti- saldırılara uğradı, oyunları bir- Manzaraları, Pir Sultan Abdal,
yatro Topluluğu’nun da yönet- çok defa yasaklandı ve aklandı. Ana, Haziranda Ölmek Zor, Bir
menliğini üstlenmiş olan Bilge Mücadelesini yaşamının sonuna Ulu Çınar, Güneşten Bir Parça,
Can Göker ile bir söyleşi gerçek- kadar sürdürdü. Tiyatrocu, Bir Güzel Çirkin Kral,
leştirdik. DG - Yasaklanan oyunlarının Gurbet Kuşları, Canavar Ca-
DG - Merhabalar hocam. başında Pir Sultan Abdal geliyor fer, Kral Çıplak, Nuhun Gemisi,
BCG - Merhaba arkadaşlar. sanırım. Günde Dünü Yaşamak… Hatta
DG - Bizler, Zeki Göker’i, po- BCG - Evet. Pir Sultan oyunu 87 ‘Becerikli Kanguru’ adlı çocuk
litik duruşu ve sanat anlayışıyla, defa, aynı gerekçelerle veya ba- oyununun bile oynatılmasına izin
samimiyetiyle, defalarca yasakla- zen bir gerekçe gösterilmeksizin verilmedi. Üstelik de çok komik
nan oyunlarıyla ve halkın kendisi- yasaklandı. Ama her defasında gerekçelerle. Bütün oyunlar mut-
ne ve tiyatrosuna olan sevgisi ve mahkeme kararıyla aklandı. Ya- laka en az bir defa yasaklanıp
saygısıyla tanıdık. Ama isterse- saklamalar ve engellemelere rağ- mahkeme kararıyla oynandı. Bu
niz yaşamıyla ilgili kısa bir bilgiy- men en çok oynanan oyun da Pir yasaklamalar ve zaman zaman
le başlayalım söyleşimize. Sultan Abdal oldu. 3,5 sene bo- yapılan faşist saldırılar oyunla-
BCG - Zeki Göker, 1946’da yunca yurt içinde ve yurt dışında rın oynanmasına engel olamadı.
İstanbul’da doğdu. 1959 yılında yaklaşık 1200 kere oynandı. Aksine, her yasaklama ve saldırı,
Adana Şehir Tiyatrosu’nda çocuk DG - Zeki Göker’in oynadığı halkın ABT ve Zeki Göker’i daha
oyunlarında oyunculuğa başladı. ve yönettiği oyunların birçoğu ya- fazla sahiplenmesine yol açtı.
Daha sonra Şehir Tiyatrosu’ndan saklanmış ve mahkeme kararıyla DG - Zeki Göker ile birlikte siz
Adana Devlet Tiyatrosu’na oynanmış. Pir Sultan Abdal’ın de birçok yasaklanma, saldırı ve
geçti. 1967 yılında Ceyhan Şe- dışında ustanın yönettiği yasaklı gözaltı yaşadınız. Bunlardan ba-
hir Tiyatrosu’nu kurdu. İki yıl oyunlardan bahseder misiniz? zılarını paylaşır mısınız?
Ceyhan’da yönetmen-oyuncu ola- BCG - Ankara Birlik BCG - Aslında yasaklama ve gö-
rak çalıştı. 1971 yılında Adana’da Tiyatrosu’nun yasaklanmadan zaltlarının çoğu trajikomik olay-

41
Devrimci Gençlik Zeki Göker Üzerine Söyleşi

halkımıza olan inancımı- dan mücadele etmesi, politik kim-


zın pekiştiği durumlar ol- liğinin oluşmasının hem sebepleri
muştur hep. hem de sonuçları olmuştur.
DG - Zeki Göker’in ti- DG - Politik tiyatronun kurucu-
yatro dışında sinemaya larından Piscator,  tiyatronun sınıf
da bir dönem ilgisi oldu- mücadelesine bir silah olarak hiz-
ğunu biliyoruz. Bu süreç met etmesi gerektiğini öngörür.
hakkında bilgi verir misi- Peki bu silahı geniş halk kitlele-
niz? rine ulaştırırken nasıl bir estetik
BCG - Zeki Göker’in arayışı içinde bulunuyor Zeki
yazdığı 12 tane senaryo- Göker? Sanatsal olarak ABT’nin
su vardır. Aynı zamanda gelişim çizgisi nasıl bir düzlemde
toplumsal gerçekçi sine- ilerliyor?
mamızın örneklerinden BCG - Döneminin devrimci
olan Karınca Katırı, Bir Ir- rüzgârıyla sanat alanında var ol-
mağa Yolculuk, Kurt Payı, maya ve üretmeye başlıyor Zeki
Kimlik gibi filmlerde de Göker. O günlerde bir dolu tiyat-
rol almıştır. ro topluluğu kuruluyor, oyunlar
DG - Biraz da Zeki üretiliyor, politik görüş ayrılıkları-
Göker’in politik kimliğin- na düşülüp dağılınıyor. Zeki Gö-
den ve muhalif sanatçılığı- ker ise bir yandan politik bilincini
nın gelişiminden bahsede- geliştirmeye çalışırken öte yandan
bilir misiniz? da geniş kitlelerle bağ kurabile-
BCG - Zeki Göker, döne- cek bir sahne estetiğinin peşine
minin muhalif gazetecileri düşüyor. Özellikle halk tiyatrosu
olan bir anne – babanın formları onu çok etkiliyor. Halk ti-
oğlu olarak dünyaya ge- yatrosu türküleriyle yoğrulmuş bir
liyor. Sonrasında çocuk- politik tiyatro yapmak üzere yola
lardı… Çünkü genelde yasakla- luğunu ve gençlik yıllarını düşen Göker bir dolu tiyatro ile
malar sudan sebeplerle veya ge- geçirdiği Adana’nın o dönem- çalışmalar yaptıktan sonra düşle-
rekçesiz yapılıyordu. Yasada, bir ki atmosferini kendi sanatında diklerini var etmek üzere ABT’yi
tiyatro oyununun oynanması için, özümlüyor. Yaşar Kemal’den Yıl- kuruyor. 
oyun saatinden 48 saat önce mül- maz Güney’e, Orhan Kemal’e, ABT gerek oyunculuk gerekse
ki amire müracaat etmek gerekli- Nejat Uygur’a, bir dolu sanat- estetik ve politik olarak baştan
dir deniyor. Yani oyun oynamak çının harmanını mayalayan bu sona çizgisini kararlılıkla sürdü-
izne tabi değil. Emniyet güçleri- topraklarda oluşmaya başlıyor ren bir topluluk olarak sanatsal
ninse oyunları yasaklama yetki- Zeki Göker’in politik ve muhalif mücadelenin içinde yerini alıyor.
leri yok, en büyük mülki amir bu kimliği. Bunlara bir de 68’in dev- Önceleri Aziz Nesin, Muzaffer
yetkiye sahip. Ama çoğu oyunu- rimci rüzgârı eklenince, sanatının İzgü’nün düz yazılı metinlerini
muz, polis tarafından, toplantı ve akacağı nehir de yatağını bulmuş oyunlaştırma yolunu seçen top-
gösteri yürüyüşleri yasasının alışı- oluyor, sanatı ile yaşamı arasında luluk giderek yazarlarla işbirliği
lagelmiş ihlalinde olduğu gibi, il bir diyalektik bağ oluşuyor. Sanat yaparak yeni oyun metinlerinin
idaresi yasasının ihlaliyle yasak- yaşamı, yaşam da sanatı besliyor. yazılmasını sağlıyor.
lanmak isteniyordu. Oynanacak Erken yaşlarında tanıştığı devrim- “Kara Düzen”, “Yeniden Doğa-
oyun tekstinin emniyet birimlerine ci kültür ve pratiğini temellendir- rız Ölümlerde” ve “Güneşin Kat-
gönderilmesi söz konusu bile de- mek ve ileriye taşımak adına yo- li” 70’li yılların politik ortamında
ğilken, ABT’den bu istenebiliyor ğun çalışmaların, örgütlenmelerin üretilen yoğun izleyici kitlesinin
ya da ilk defa sahnelenecek bir içinde bulunuyor. Adana’dan desteğini alan çalışmalar oluyor.
oyunu, bölünmez bütünlüğe ve ayrılmak zorunda kaldığında, bu DG - Ustanın aktörlüğünden
anayasa düzenine aykırıdır di- durum bir anlamda Zeki Göker’in bahsedelim isterseniz. Tiyatronun
yerek yasaklayabiliyorlardı. Bu- politik ve sanatsal temelini geniş- tüm alanlarında usta bir sanatçı
nunla birlikte tüm ABT’liler gibi letmesinin, farklı örgütlenmeler Zeki Göker. Ama özellikle onu
ben de birçok defa bunlara tanık içinde hem kendi bilincini, hem de sahnede izleyip de oyunculuğun-
oldum. Zaman zaman da devlet çevresindeki insanların bilinçlerini dan etkilenmeyen yok deniyor.
kendi eliyle sürdürdüğü baskıları geliştirmesinin yolunu açıyor. Sa- Bu birikim nasıl oluşmuş ve Usta
faşist gruplar aracılığıyla gerçek- natının halkla iç içe olması, insan nasıl bir oyunculuk ve üretim tarzı
leştirmeye çalışıyordu. Tiyatroya sevgisi, toplum için sanat ilkesini geliştirmiş?
yapılan faşist saldırılar, halkımı- yaşamının bütününe yayabilmesi, BCG - O, 68’in ölümüne koşan
zın bizleri sahiplendiği ve savun- sürekli bir üretim içinde olması, çocuklarından biri. O yıllardaki
duğu, bizlerin de bir anlamda baskılara boyun eğmeyip yılma- devrimcilerin tüm yüreğiyle du-

42
Devrimci Gençlik Zeki Göker Üzerine Söyleşi

yumsadığı arkadaşlık, paylaş- emek harcadı.  tek için para verenlerin önünde
mak gibi duyguları sonuna kadar Özel yaşamı tiyatronun içindey- hazırolda beklerken Göker oyun
muhafaza etmiş, o değerlerden di. Öncelikle iyi bir okur olarak afişlerinin altına devlet ve serma-
ödün vermemek için her türden edebiyat alanını dikkatle izlerdi. ye çevrelerinden destek almadan
zorluğu göğüslemiş bir savaşçı. Bir metnin içinde oyun olabilecek oyunu var ettiğini yazarak muha-
Öncelikle ülke tiyatrosunun malzemeyi hemen fark eder onu lif geçinen bir dolu düzenbazın
yetiştirdiği önemli bir oyuncu. oyunlaştırmak için harekete ge- ipliğini pazara çıkardı.
Adana Şehir Tiyatrosu sürecinde çerdi. Özellikle ’80 sonrası politik DG - Zeki Göker’in son yıl-
Devlet Tiyatrosu’nun çok önemli oyun yokluğu onu yeni metinler larında tutulduğu hastalığa rağ-
akademisyen, yönetmen ve oyun- üretmeye zorladı.  men, yaşam mücadelesinin yanın-
cularıyla tiyatroya başlamıştı. Bu- Bir oyunu üretirken onun pa- da sanat mücadelesini de sürdür-
nun yanında alaylı eğitimini aldı- ralelinde oyunun afişi ve dekoru düğünü görüyoruz.
ğı bir dolu usta sanatçı var. Nejat üzerine de düşünceler üretirdi. BCG - Buna en güzel örnek sa-
Uygur, Tevfik Gelenbe’den halk Elindeki kısıtlı olanaklarla en faz- nırım Günde Dünü Yaşamak adlı
tiyatrosu oyunculuğunu öğrenen la bir minibüse sığacak dekor oyun… Bu amansız hastalığa tu-
Zeki Göker, yoğun bir çabayla malzemesiyle dünyalar yaratma- tulduktan sonra, bir oyuncunun
kendini geliştirdi. Doğanın ken- ya çalışırdı.  en önemli enstrümanı olan sesi,
disine bahşettiği müthiş etkileyici Onun için büyük kentlerdeki Usta’nın elinden alınıyor. Ama
ses tonu ve diksiyonu dışında, be- izleyiciden çok Anadolu izleyicisi son yıllarında film öyküleri ve
densel anlatıma dayalı bir dolu önemliydi. Oyunlarını üretirken o senaryolar yazarak üretimini sür-
teknik yanını yıllar içinde ustalıkla izleyiciyi düşünürdü. Anadolu’da dürürken sözsüz bir rolle de olsa
yetkinleştiren Usta, özellikle bazı sahneye çıkmadığı il ve ilçe yok sahneye çıkmaya devam ediyor.
oyunlarda sahnede unutulmaz gibidir. Topluluğu ABT ile 35 yıl- DG - Devrimci tiyatro zemi-
rollere imzasını attı. da Anadolu’nun her yanında per- ninde mücadele vermeye çalışan
Bir rolü ele alırken onun ayrıntı- de açmıştır. dostlarımıza Zeki Göker’den mi-
larını usta oyunculuğuyla işleyen, Ülke yönetimi ise Zeki Göker ras kalan anlayış size göre nedir?
sahnede “rol kesmek” yerine ka- ve ABT’nin bu çabasına “duyar- BCG - Zeki Göker 60 yıllık ya-
nıyla canıyla yaşayan bir karakte- sız” kalmamış tüm il ve ilçelerde şamında hep alnının teriyle, kendi
ri ortaya koyan Göker, var ettiği onun oyunlarını yasaklamıştır. emeğiyle ayakta durmaya çalıştı.
oyunculuk estetiği ile de Anadolu Zeki Göker’in sanat yaşamı ve Duruşuyla, dövüşüyle gelecek
illerinde on binlerce izleyicinin mücadelesi bir yanıyla da ülkede kuşaklara önemli bir örnek bı-
gönlünde yer etmesini bildi. sanatın devlet yaptırımıyla boğuş- raktı. Devrimci tiyatro yapmaya
Kendi çocuklarından çok gö- masının tarihidir. Göker ülkedeki soyunanlar mutlaka onun yolu ve
zetip yaşatmaya çalıştığı Ankara sorumsuz sanat düşmanı yönetici- yöntemini de gözden geçirecek-
Birlik Tiyatrosu’nun sıradan bir lerin tüm yasaklamalarına karşın ler. Geri adım atmama ve sonuna
emekçisi gibi çalıştı. Oyunların tek bir geri adım atmamış, tümü- dek savaşma konusunda ondan
metninin oluşturulmasından de- ne de hukuk ve demokrasi müca- öğrenecekleri bir tarih var.
korlarının var edilmesine boyan- delesiyle karşı koymuştur. DG - Zeki Göker’in anısına
masına, oyun yönetimine dek DG - Bir dolu özel tiyatro Kadıköy’de bir kültür merkezi
teatral sürecin her aşamasında devlet ve sermaye çevrelerinin açılıyor. Son olarak bu konudaki
desteği almak için mücadele duygu ve düşüncelerinizi alalım…
ederken, Usta, bağımsızlığını BCG - Kadıköy’de tarihi bir
yitirmemek için devlet desteği- bina restore edilerek yoğun bir
ni reddediyordu. Peki bunca çalışmayla ve Önder Babat Kül-
sene kısıtlı imkanlarla ABT nasıl tür Merkezi’nin öncülüğünde Zeki
ayakta durabildi? Göker Kültür Merkezi adıyla açı-
BCG - Zeki Göker sa- lışa hazırlanıyor. Elbette öncelikle
natını üretirken kaynağını hep Zeki Göker’in kızı ve ABT’li yol-
izleyiciden alma yolunu seçti. daşı olarak, benim için onur ve-
80’li yılların başında 12 Eylül rici, heyecanlı bir süreç bu. Ama
yönetimi sanat alanına parasal bunun da ötesinde, Zeki Göker’in
destek vermeye başlarken geç- anısının bir kültür merkezinde ya-
mişte mangalda kül bırakma- şatılması, O’nun halkımız tarafın-
yan bir dolu tiyatro insanı para dan bir kez daha sahiplenildiğini
yardımı almak için bir yanda bilmek, eminim O’nu tanıyan her-
devletin öte yanda sermaye kes için mutluluk verici bir oluşum.
çevrelerinin kapısında kuyruk Bunun için, bu oluşuma yoldaş
oldular. Onlarca yıl izleyicinin olan, destek veren herkese, onu
desteği ile ayakta durmuş top- sevenler ve örnek alanlar adına
luluklar aldıkları üç kuruş des- teşekkür ederim.

43
Zeki Göker
Kültür Merkezi’nden
Merhaba*
“Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan

Ölü, Yiğit, gölge ve buz, ne varsa


Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.”

Diye seslenmişti uzak diyarlardan büyük ozan Pab-


lo Neruda. Bu haykırışa Nazım Hikmet, Anadolu top-
rağının acılı ve direngen sesiyle güç kattı:

“Ölüyor çarpışarak insanlarımız


-halbuki nasıl haketmişlerdi yaşamayı-
ölüyor insanlarımız
ne kadar çok
Sanki şarkılar ve bayraklarla
bir bayram günü nümayişe çıktılar
öyle genç ve fütursuz…

Varılacak yere kan içinde varılacaktır


Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp koparılacaktır

İşte Zeki Göker dostlar, yaşamının son anına dek


çarpışarak ölen insanlarımızdan. Zeki Göker, yaşa-
mayı en çok haketmiş insanlarımızdan. Zeki Göker
şarkılar ve bayraklarla, bir bayram günü nümayişe
çıkmış gibi aramızda şuanda. Tıpkı Ethem Sarısülük,
Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldı-
rım, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan gibi.
Ne zor ve de onurlu bir görev bir devrimciyi an-
mak, onun taşıdığı bayrağı yere düşürmemek ve onu,
kimliğindeki değerlerle yaşatmak. Bugün bu atmosfe-
re yüreğini katarak bu zor ve onurlu duruşu büyüten
siz dostlarımıza Zeki Göker Kültür Merkezi olarak
teşekkür ediyoruz.
Dostlar,
Hepimizin bildiği gibi egemenler, dün ile bugün
arasında köprü işlevi gören birikimi kopardıkları
oranda emekçi halkları hafızasızlaştırmış ve gelecek-
ten yoksun bırakmış olurlar. Bunu başarmak için ise
baskıdan zora, manüplasyondan yalana, hapisten
katliama dek birçok yöntemi denerler. Egemenlerin

44
bu anlamda ellerindeki en etkili araçlardan biri de
halkın yaşamında iz bırakmış olay ya da kişileri ya
hiç yaşamamış gibi göstermek ya da çarpıtarak bu-
güne taşımaktır.
Bu anlamda bizlerin bugün en hassas davranma-
mız gereken noktalardan biri de mücadele içinde
düşmüş yoldaşlarımızı/arkadaşlarımızı bugüne doğ-
ru biçimde taşımaktır. Anmak yaşatmak, unutmak ya-
bancılaşmaktır. Anmak bu nedenle bir değer, unut-
mak bu nedenle ihanettir.
Zeki Göker, dostlar, bugün unutulmaması ve kimli- alınmış, dekorları parçalanmıştır. Fakat, Zeki Göker
ğindeki niteliklerle birlikte yaşatılması gereken binler- yönetmenliğindeki ABT, her seferinde daha dirençli
ce değerimizden biri. Zeki Göker, bir devrimci. İşçi bir biçimde yoluna devam etmiştir.
ve emekçi halkların kurtuluşunun faşizme karşı müca- Başlı başına bu bile “nasıl bir sanat, ne için sanat?”
deleden geçtiğine inanan bir devrimci. Zeki Göker, sorularına verilmiş bir yanıttır.
bir mücadele insanı. Bugün, kendini sanatçı, aydın Yoldaşlar,
olarak tanımlayıp kendilerine halktan kopuk küçük Gezi’nin kendi çapını ve sınırlarını aşarak memle-
dünyalar yaratanların aksine o, yüreğini mücadele ketleştiği, direnişin bir jilet gibi karanlığın perdelerini
içerisindeki siper yoldaşlarının yanıbaşından bir an yırttığı günler yaşıyoruz. Bir halk, çok uzun bir za-
bile ayırmamış bir kimlik. mandan sonra tekrar kendi gücünün farkına varıyor.
19 Aralık 2000’de devlet, ‘Hayata Dönüş’ adı al- Egemen ağızlardan peşi sıra çıkan yalan dolanlara
tında Türkiye hapishanelerinde bir katliama girişiti- artık inanmıyor. Güneş balçıkla sıvanmıyor. Taksim’de
ğinde Zeki Göker, canhıraş bir biçimde, yanına İlkay karşı karşıya gelen ezen ile ezilen arasındaki müca-
Akkaya’yı da alarak Özgür Radyo’ya gider. Orada dele keskinleşerek sürüyor.
hem yaşanan katliamı teşhir etmek hem de özgür tut- Ağızlardan kan damlayarak ve emperyalist efen-
saklara güç vermek ister. Ve bu şiiri okur: dilerinin güç ve imkanlarını da arkalarına alarak
Zeki Göker, devrimci bir kimliktir. 12 Eylül ile birlik- kardeş Suriye halkının tüm değerlerini paramparça
te ağırlığını yaşamın her hücresinde hissettiren cunta, etmeyi hedefleyen Türkiye egemenleri ve onların bu-
onun azmini ve direngenliğini engelleyemez. Ne gö- günkü temsilcisi AKP, bir sınır ve akıldışı savaş arife-
zaltılar, ne yasaklar, ne tutsaklıklar ne de işkenceler sinde, öncelikli olarak kendi cephe gerisini temizle-
Zeki Göker’i üretmekten, halkın sanatını halkla be- me derdinde. AKP, işçi, emekçi, alevi, Kürt, devrimci,
raber yapmaktan alıkoyamaz. O, deyim yerindeyse sosyalist, kadın, yani bu ülkenin gerçek sahiplerine
Fatsalaşmış bir politik iradenin sanat sahnesindeki düşmanca saldırıyor. Varsın saldırmaya devam etsin.
karşılığıdır. Zulüm, artık çeliğe verilen sudan başka hiçbir işe ya-
Sanatın işçi ve emekçi halkların dünyasında değişti- ramıyor.
rici, ufuk açıcı bir yere sahip olması gerektiğine inan- Büyük bir Gezi Davası açılacakmış. En az bin kişiyi
mıştır Zeki Göker. Oyunlarını bu perspektifle yazmış kapsayacakmış. Bu insanlar yargılanacakmış vb. vb.
ve sahnelemiştir. Onun Türkiye tiyatrosunda, varlığı Bilinmelidir ki Gezi, bir avuç egemen dışındaki
yadsınamayacak bir yeri vardır. 80 öncesini görüp tüm halkın ayağa kalkmış halidir. Buyurun yargılayın
“Pir Sultan” oyununu izlememiş devrimci var mıdır koca bir halkı. Fakat bilin ki, ne yasalarınızın gücü
acaba? Yahut Maksim Gorki’nin o unutulmaz eseri yeter bizi teslim almaya ne de parmakla sayılacak
“ANA”yı bu topraklarda tiyatro sahnesine taşıyan kadar azız biz.
kimdir? ZGKM olarak bir kez daha buraya gelerek bizi
İşte bundan dolayı Ankara Birlik Tiyatrosu’nun bir- onurlandıran tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz.
çok oyunu yasaklanmış, fiili olarak jandarma ya da *22 Eylül 2013’deki Açılışta Okunan Metindir.
polisçe basılarak engellenmiş, oyuncuları gözaltına

45
Zeki Göker Kültür Merkezi Açıldı

tiyatrocu, yönetmen, müzisyen


kimliğiyle tanıdığımız Renan Bilek
vardı. Şarkıları ve okuduğu şiirle-
rin ardından Renan Bilek sahneyi,
İstanbul Alevi Derneği Hubyar
Semah Ekibi’ne bıraktı. Semah-
larını dostluğa, kardeşliğe, Zeki
Göker’e dönen Hubyar Semah
ekibinin ardından bu kez Serhad
Raşa türküleriyle dayanışmayı bü-
yüttü. Ender Yiğit, Hasan Hüseyin
Korkmazgil’in bir şiirini seslendi-
rerek Zeki Göker’i selamladı. Ti-
yatro Simurg’un sahnelediği kısa
bir teatral gösterinin ardından
sahneyi İlkay Akkaya devraldı.
Türkülerini konuklarla hep bir
ağızdan söyleyen İlkay Akkaya,
Zeki Göker ile anılarını paylaştı.
Son olarak İlkay Akkaya’nın Çav

A lternatif bir yaşamı örme mü-


cadelesinde yeni bir ilmek,
Kadıköy’de Zeki Göker Kültür
mücadeleden besleyen Adalılar
sahne aldı. Adalılar, Gezi Parkı
Direnişi sırasında düşenlere ada-
Bella marşı hep bir ağızdan söy-
lendi. Marşın bitmesiyle birlikte
Tellalzade sokakta ‘Her Yer Tak-
Merkezi’nin açılış etkinliği ile dıkları marşları, türküleri seslen- sim, Her Yer Direniş’ ‘Bu Daha
atıldı. Bir süredir Zeki Göker’in dirirken bu sırada etkinliğe gelen Başlangıç, Mücadeleye Devam’
yoldaşları, ailesi, arkadaşları ve kitlenin sık sık ‘Her Yer Taksim sloganları yankılandı. Etraftaki
onun devrimci sanatçı mirasını Her Yer Direniş’ sloganları attığı evlerden halkın da yoğun ilgi ile
sahiplenen dostlarının humma- görüldü. Açılış etkinliğine katıla- etkinliğe ve sloganlara eşlik etti-
lı çalışmaları sonucu, kültür ve mayan Zeki Göker dostlarının et- ği görüldü. Etkinlik devrimci mü-
sanat faaliyetleri için hazır hale kinlik için hazırladıkları röportaj- cadeleyi ve devrimci sanatı güçlü
getirilen Kültür Merkezi’nin açı- lar sahnede katılımcılara gösteril- kılmak şiarıyla sonlandı.
lış etkinliği 22 Eylül Pazar günü, di. Gösterimin ardından sahnede
Kültür Merkezi’nin önüne kuru-
lan sahnede Önder Babat Çocuk
Korosu’nun şarkılarıyla başladı.
Çocuk Korosu’nun şarkılarının
ardından açılış konuşmaları ya-
pıldı. Konuşmaların ardından,
Gezi Direnişi’nde yitirilen canlar
şahsında tüm devrim şehitleri için
saygı duruşu gerçekleştirildi. Zeki
Göker’in sanatçı dostlarının ve
öğrencilerinin yoğun ilgi ile katı-
lım gösterdiği etkinlik, Marmara
Trio adlı grubun klasik müzik din-
letisi ile devam etti. Bu dinletinin
ardından Cemal Karakuş sahne-
deydi.
Zeki Göker’in hayatı, sanatı ve
devrimci mücadelesinden kesitle-
rin yer aldığı sinevizyon gösterim-
lerinin ardından sanatını devrimci

46
Adalılar’la Müzik Üzerine Sohbet Ettik

Devrimci Gençlik: Bize biraz sevdasıyla an’ı yaşamak bir da önemli bir araç olarak kulla-
Adalılar’dan bahsedebilir misi- moda haline gelmiş durumda. nıldığı böylesi dönemde yaşanan
niz? Bu bir anlamda postmodern kül- gelişmeleri gerçek boyutlarıyla
Adalılar : Adalılar bilindiği türün kitlelere dayatmış olduğu halka anlatmanın sanatın görevi
gibi tüm muhalif sanat alanında ve yıllardır sanatı da etkisi altına olduğunu düşünüyoruz.
olduğu gibi toplumsal mücadele almış bir olgu. Bu nedenle an’ın
koşullarının içinden damıtılmış, müziğini ya da sanatını yapmak Devrimci Gençlik: “Geceyi Ku-
bu nedenle de kendini devrim- bizim için popülaritenin ötesinde şatanlara” isimli albümünüz uzun
ci mücadele içerisinde gören ve anlamlar taşımaktadır. Çünkü bi- bir aradan sonra Adalılar’ın din-
sanat/mücadele diyalektiğini be- zim için an ile geçmiş ve gelecek leyicileriyle buluşması anlamında
nimseyen bir müzik grubu. Kuru- arasında kopmaz bir bağ vardır. güzel bir sürpriz olmuştu. Yeni bir
luşu ise 2006 yılında kurulan Ön- Bu nedenle gündemle alakalı albüm çalışmanız var mı?
der Babat Kültür Merkezi’nin bir birçok üretimimizi bu bağlamda
ürünü olarak ortaya çıkar. Kültür ele alıyoruz. İş cinayetlerinden, Adalılar : Önümüzdeki dö-
Merkezimizin oluşturulmasıyla kadın sorununa, tutsakların kat- nemde dinleyicilerimiz için güzel
birlikte ÖBKM Müzik Topluluğu ledilmesinden, Roboski’ye ka- bir sürprizimiz olacak. Bunun da
olarak çalışmalarına başlayan dar birçok üretimimizi bu bakış yeni bir albüm olduğunu şimdi-
müzik grubumuz kendi üretimle- açısıyla ele aldık. Hatırlanacağı den söylemiş olalım. Grup kurul-
rini de yaratarak yoluna devam gibi Metin Lokumcu’nun öldü- duğundan bugüne kadar birçok
etti. Geceyi Kuşatanlara isimli al- rülmesinin ardından yaptığımız bestemiz, birçok üretimimiz var.
büm çalışmamızda ise 90’larda “Metin Lokumcu’ya” ve Gezi Bunların tekrar gözden geçirilme-
özgün müzik yapan si, aranje, düzenleme
ve bizim de gelene- gibi emek isteyen ça-
ğimizin bir parçası lışmaları oluyor. Grup
olan Adalılar ismini olarak bu çalışmaları
aldık. Hakan Yeşil- sürdürürken yeni yeni
yurt, Cemal Kara- çalışmalarımız da
kuş, Edip Emre gibi oluyor. Bu bir anlam-
isimlerinde içinde da albüm için atılan
bulunduğu grubun önemli ve olmazsa ol-
eski üyeleri ile yap- maz diyebileceğimiz
tığımız görüşmeler- adımlar. Bir an önce
de bu ismi alma- bu çalışmalarımızı bi-
mızın onlar için de tirip dinleyicilerimiz
bir mutluluk sebebi ve sevenlerimizle bu-
olduğunu gördük. luşmak istiyoruz.
Albüm çalışmala- Albüm çalışmaları
rında ise eski grup sürerken bir yandan
üyeleriyle birlikte da kültür merkezinin
çalışma imkanı bul- çalışmaları kapsamın-
duk ve yolumuza da ele aldığımız Ada-
Adalılar olarak devam ettik. Direnişi’nde şehit düşenlere ada- lılar Korosu çalışmamız da ola-
Devrimci Gençlik: Çalışmaları- dığımız “Gezi Direnişçilerine” cak. Önder Babat Kültür Merkezi
nızda ve ürünlerinizde genel ola- isimli üretimlerimiz de bunun bir yeni dönem çalışmalarımızda bu
rak toplumsal gelişmelere ilişkin parçasıdır. alanda yürüteceğimiz çalışmay-
bir refleks söz konusu. Ve bu an- Bu çalışmalarımızı sanatın sağır la birlikte Adalılar’ın kadrosu-
lamda birçok besteniz olduğunu kulaklara seslenmesi olarak dü- nun daha da genişletme gibi bir
da biliyoruz. Bu nedenle Adalılar şünebiliriz. Her şeyin manipülas- düşüncemiz var. Ve bu anlamda
biraz da an’ın ve geleceğin müzi- yon yöntemleriyle değiştirildiği, çalışma yapmak isteyen tüm dost-
ğini yapıyor diyebilir miyiz? duyargaların körleştirilmeye ça- larımızı kültür merkezimize çağı-
Adalılar: Sanatta popüler olma lışıldığı, bilinçlerin çelmelenmeye rıyoruz.
çalışıldığı ve sanatında bu anlam-

47
Gezi Direnişi Şehitleri Onurumuzdur!

Buyurun oturun dostlar Ya siz Abdullah Cömert? Ya siz?


Hoş gelip sefalar getirdiniz, Katledilmeden önce “3 günde sadece beş saat
Biliyorum ben uyurken hücreme pencereden uyudum, sayısız biber gazı yedim, üç defa ölüm
girdiniz tehlikesi atlattım. Ve insanlar ne diyor biliyor
Ne ince boyunlu ilaç şişesini musunuz! Boşver ülkeyi sen mi kurtaracaksın.
Ne kırmızı kutuyu devirdiniz. evet kurtaramasak da bu yolda öleceğiz sadece
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı devrim için !” diyen siz değil miydiniz?
Başucumda durup elele verdiniz. Demek siz de burada bizimlesiniz.

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor! Medeni Yıldırım!


Ethem Sarısülük!!! Siz de yaşıyorsunuz!
Ne tuhaf şey, hani siz ölmüştünüz kardeşim? Oysa ben kendi gözlerimle gördüm Diyarbakır
Ankara’da bu memleketin başkentinde, da kahpe bir kurşun ile katledişinizi.
Omuz verirken Gezi Direnişi’ne… Oysa ben kendi ağzımla haykırdım
Her yer Lice her yer direniş!
Yere düşmüştünüz hani polis kurşunu ile,
Yerde yatarken siz kıpkırmızı kanınız Belki başından beri arıyor gözlerim
Simsiyah saçınızı yıkamıştı… Kusura bakmayın yeni fark ettim.
Kimbilir nasıl yanmıştır canınız! Ali İsmail Korkmaz !!!
Ayakta durmayın oturun, ben sizi ölmüş Hayat dolu, yaşam dolu bakan gözlerinizi şimdi
zannediyordum. fark ettim.
Hücreme pencereden girdiniz Demek ki siz de ölmediniz ve hücreme girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı Zaten az mı söyledik “Uyan Alim Uyan”
Hoş gelip sefalar getirdiniz… türküsünü arkanızdan…
Siz de iyi ki buradasınız kardeşim
İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nden Memet! İyi ki ölmediniz.!!
Mehmet Ayvalıtaş!
İki gözüm merhaba… Ahmet Atakan!!
Siz de ölmediniz miydi? Merhaba kardeşim, hoş geldiniz.
Otobanda halkın yanındayken bir araba sizin Hatay’da toprağa düşen 3. fidandınız.
üzerinizden geçipte, Ve şimdi siz de bizimlesiniz.
Sıcak bir yaz günü kabristana gömülmediniz Yaşıyorsunuz siz de buradasınız…
miydi?
Demek ölmemişsiniz… Ben sizi hepinizi ölmüş zannediyordum!
Başucumda durup elele verdiniz!
Buyurun oturun dostlar.
Hoş gelip sefalar getirdiniz…

Sırrı Mısırlı

48

You might also like