Professional Documents
Culture Documents
Osmanli Kelam Literaturunde Temel Bir Kelam Tecrid Metni
Osmanli Kelam Literaturunde Temel Bir Kelam Tecrid Metni
Editörler:
Fuat Aydın-Metin Aydın-Muhammed Yetim
MAHVA YAYlNCillK 85
Osmanlı Düşüncesi
Kaynaklan ve Tarhşma Konulan
Yayma Hazulayanlar
Fuat Aydın-Metin Aydın-Muhammed Yetim
Baskı/ Cilt
Step Ajans Rek. Matbaacılık Tan. ve Örg. Ltd. Şti..
Göztepe Mah. Bosna Cad. No: ll Bağcılar /İstanbul
Serti.fik.a No: 12266 T (0212) 446 88 46
GİRİŞ
Asırlar boyunca üzerine yazılan pek çok şerh ve haşiye ile adeta bir ge-
lenek oluşturan Nasiruddin Ti'ı.si'nin (ö. 672/1274) Tecrtdü'l-itikad adlı eseri;
Osmanlı kelam literatürünün kaynak metinlerinden biridir. Felsefi kelam
alanındaki ilk eserlerden biri kabul edilen Tecrtd, nispeten muhtasar bir
metin olarak telif edilmiştir. Bu nedenle açıklanmaya muhtaç özet bir me-
tindir ve üzerine çok sayıda şerh/haşiye yazılmJştır. Siinnl ve Şii medrese-
lerde okutulan en önemU Tecrid şerhleri şunlardır: · .
1. İbnü'l-Mutahhar Hılli (ö. 1324)'nin Keşfü'l-murad'ı,
2. Şemsüddin İsfaharu (ö. 1349)'nin Tesdfdü'l-kavaid'i (Şerh-i Kadim),
3. Ali Kuşçu (ö. 1474)'nun Şerhu tecrfdi'l-kelam'ı (Şerh-i Cedfd),
4. Abdürrezz§k Lahid (ö. 1642)'nin Şevariku'l-i lham fi Şerhi tecrı-
di'l-kelam'z.Ul ·
Bunlardan İsfaharu'nin şerhi Sünni çevrelerde çok tutulmuş ve Ti'ı.si'nin
bilhassa imarnet düşüncesinj tenkit etmesiyle öne çıkmıştır. Bununla bir-
likte Ali Kuşçu'nun şerhi, üzerine yazılan haşiyelerle canlı bir tarhşmaya
sahne olmuştur. Bu şerh üzerine önce Celaleddin Devvaru bir haşiye yaz-
mış, sonra onu eleştirrnek amacıyla Sadreddin Şirazi reddiye sadedinde
başka bir haşiye kaleme alnuş, daha sonra Devvaru ona cevaben tekrar bir
haşiye yazmış ve böylece şerh üzerinden fikirlerini tarb.şmaya devam et-
mişlerdir. Bu durum haşiye yazımının basitçe metindeki ibareyi açıklamak
değil, aynı zamanda metnin/şerhin nasıl yeni bir diyalog inşa etme alaru
haline geldiğinin bir kanıb.dır. Bu şekilde söz konusu şerhler, kelam düşÜn
cesi.J::tin temel metinleri haline gelmiştir.
• Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi. Dr. Öğr. Üyesi (betul.tekin@yalova.~du.tr).
[1] Tecrld'in bu şerhleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Ayşe Betül Tekin, Tiisi'nin Tecridii'l-İ
tikad'ı ve Şerhlerinde Varlık ve Mahiyet (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2013).
210 · OSMANLI DÜŞÜNCESi: Kaynaklan ve Tartışma Konulan
~
Şema 1. Kelam ilminin maksatlan
e. Cismam Mead
Bunların üzerine Sipahizade, Ali Kuşçu'nun Şerh-i Tecrzd'inde yazdığı
"aklın müstakil olarak ispat ederneyeceği mead halleri"135l meselesine dair·
Kuşçu· şerhinin haşiyelerlnden alıntılar yaparak tartışmayı gündeme getir-
mektedir. Söz konusu meselede öncelikle Sadreddin el-Hüseyni (Deşteki)
şu yorumu yapmaktadır: Akıl, mead hallerinin çoğunda müstakil değildir.
Beden harap olduktan sonra lezzet ve elemin so.q.a ermesi gibi bazı konular
müstakil olarak akılla bilinebilir. Bu yüzden hükema o görüşü savunmuş
tur. Bu görüşe karşı, işitme ve görme gibi bazı durumlarda akıl müstakil
olmasa bile, mebde hallerinin çoğu müstakil olarak akılla bilinebilir. Bu
yüzden hükema o görüşü savunmamıştır. Buna binaen Deşteki, "aklın müs-
takil olmadığı nıead hallerinin çoğu ve mebde hallerinin bazısı deseydi daha açık
olurdu." demektedirP6J Bu sözün üzerine (Celaleddin) Devvaru, Kuşçu'nun
kastettiği şeyin cismani mead olduğunu belirtmektedir. Cismani meadın
kelam ilmine özel maksat olduğunu; ehl-i şer'e ıtlak olunduğunda akla ilk
gelen şey olduğunu ifade etmektedir. Zaten mead hallerinde akım müsta-
kil olmadığı açıktır.!37J Buna karşı Deşteki, fihi bahsün diyerek meseleniniki
yönden tartışmalı olduğunu açıklamaktadır. Mukabilinde Devvaru fil-bahsi
bahsün diyerek karşı çıkmakta ve sonra Deşteki tekrar fihi bahsün diyerek ce-
vap vermektedir.1381Sipahlzade buraya tamamuu alamadığuruz iki muh<).ŞŞi
arasındaki uzun tartışmayı naklettikten sonra Şeyh'in eş-Şifa'sına yani İbn
[33] Taşköprizade, Hfişiye, 6b.
[34] Taşköprizade, Hfişiye, 7a.
[35] Kuşçu, Şerhu Tecridi'l-akfiid, s. 71.
[36) Sipahizade, Ta'lika, 14a.
[37] Sipahizade, Ta'lika, 14a.
[38] Sipahizade, Ta 'likn, 14a-14b.
222 · OSMANLI DüŞüNCESi: Kaynaklan ve Tartışma Konulan
Sina'ya başvurmaktadır. İbn Sina haşrin cismaro ve ruharn olmak üzere iki
kısmı olduğunu; ruharn haşri aklen ispat ettiklerini ve dsınam haşrin de
bazı yerlerde ispat edildiğini bahsetmektedir.
Zikrettiği bütün görüşlere karşı sonunda fihi bahsiin diyen Sipahizade
her birine tek tek cevap vererek kendi düşüncelerini açıklamaktadır. Önce-
likle kitapta bahsedilen mea<lıp, cismaro haşirden daha genel olmadığını
belirtmektedir. Akıl müstakil olarak cismarn mead hallerini bilemez ama
ruharn mead hallerini bilebilir ve hükema onu ispat etmiştir. Sipa,hizade'ye
göre 'mead hallerinin çoğunda akıl müstakil değildir' demek ile 'cismaru
mead hallerinin çoğu' demek arasında sadece lafzt bir fark bulunmaktadır.
Son olarak İbn Sına'nın cismaro me adı felsefi meseleler arasında zikretmesi
gerekmediğini fakat onun nebevt hikmet ile felsefi kanunları birleştirmek
istediğini vurgulamaktadır. Sipahizade, İbn Sına'nın çelişkili ifadeleri ol-
duğunu, Kitiibii'l-mefid'da dsmarn haşri inkar etmesine ıq.ğmen Şifa'nın İla
hiyyat'mda ve Neciit'ta kabul ettiğini belirtmektedir. İbn Sına'dan naklettiği
iladelerin mefhumu şöyledir: Meadm bir kısmı şeriattan ~ştır. Onun
ispah, sadece şeriat yoluyla olur. Nübüvvetin getirdiği haber, dirilişi beden
için tasdik eder. Hz. Muhammed'in getirdiği hak olan şeriatta bedenin sa-
adet ve şekavet hali anlahlmaktadır. Meadın diğer kısmı ise bür~anf kıyas
ve akılla idrak edilir. Nübüvvetin de doğruladığı, kıyasla ispat edilmiş olan
nefislerin saadet ve şekavetidir. Bir başka deyişle, İbn Sina cismarn haşrin
sadece şeriatla, ruharn haşrin ise akılla bilinebileceğini düşünmektedir.l391
Sipahizade'ye göre İbn Sına'nın bu görüşlerin~ binaen Tiisi', nakli delile tu-
tunmak felsefenin görevi olmadığı için dsınam meadın isbatırun, felsefe
bakımından değil de şeriat bakımından old~ğunu vurgulamaktadır. İmam
Razı ise Erbatn'de muhakkiklerin çoğunun şeriat ve hikrnetin arasını birleş
tirmek için ruhani mead ile cismaru meadın birlikte gerçekleşeceği görü-
şünde olduklarını yazmakta, ayrıca cis~aro haşrin gerçekliğine dair akli
deliller sunmaktadır. l40l ·
Daha sonra Sipahizade cismaro haşir ile alemin kıdemi arasındaki iliş
kiye değinmekte ve Devvanı"'nin Enmılzecu'l-~lilm'da şöyle dediğini aktar-
maktadır: ''Alemiıı kıdemi ile cismiini haşir birlikte savunulamaz. Çünkü niitık ne-
fisler in kadim ve sonsuz olduğu kabul edilirse onlar için cismiini haşir imkansız lı iile
gelir."1411 Bu görüşler üzerine Sipahizaqe bu konuda ilginç bir yorum olan
Kemalpaşazade'nin şu görüşünü nakletmektedir: "İnsanlığın biitiin bireyleri
[39] Sipahizade, Ta'lika, 15b-16a.
[40) Sipahi.zade, Ta'lika, 16a-16b; Fahreddin Razi, el-Erbain fi Usfıli' d-din, thk. Ahmed Hicazi
es-Sekka (Kahire: Mektebetü'l-Külliyeti'l-Ezheriyye, 1986), 2: 71-74.
[41] Sipahizade, Ta'lika, 16b; Celaleddin Muhammed b. Es'ad ed-Devvari, Enmfizec, Milli
Kütüphane, Ol Hk 127/2, v. 67a.
Cürcaro'nin H§şiye-i Tecrld'i · 223
Sonuç
Geride bırakhğımız son on yıla kadar Osmanlı ilim hayatındaki başiye
geleneği önemsiz görülmüş, dolayısıyla bu gelenek üzerine yeterince çalış
ma yapılmamışhr. Oysaki başiyeler Osmru;tlı döneminin telif tarzını yan-
sıtmaktadır. Bu araşhrmada başiye yazım tarzıru,n iyice geliştiği ıs." ve 16.
yüzyılda telif edilen başiyeler incelenmiş ve eleştirel bir düşünceyle kaleme
alındıkları görülmüştür. Bu yüzden başiyeler bir metni sadece açıklamak
tan öte onu eleştirrnek ve doğru görüşü sunmak için yazılmışlardır. Örnek
metin olel!ak, Osmanlı kelam düşüncesinin kaynak metinlerinden Cür-
caru'nin Hfışiye-i Tecrzd'i ve üzerine Hatibzade, Taşköprizade ve Sipahiza~
de tarafından yazılan başiyeler ele alınmıştır. Bu başiyeler karşılaştırılarak
derinlemesine okunduğıında, muhaşşilerin aynı meseleye yaklaşımlan ve
aynı ibareyi yorumlamaları arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya
çıkıruştır.
. Bir haşiyeyi okumaya başladığımızda metin içerisinde genellikle kır
mızı hatla yazılan kavliihü-ekUlü kelimelerinin .metin ile yorum kısmını
birbirinden ayırdığıru görmekteyiz. Metnin kenarlarında ise günümüzde
dipnot işlevi gören bazı notlar ve atıf yapılan bir takım isimler yer almakta-
dır. Araşhrmamızda metin içerisinde geçen sözlerin ve itirazların kime ait
olduğunu, derkenarda veya bazen metnin kendisinde belirtınesi bakımın
dan"Sipahizade nüshası çok önemli bir kaynak olarak karşımıza çıkmışhr.
Sözgelimi metin içinde ''bazı fuzala" derken Hatibzade'nin kastedildiğini
derkenar notlarından öğrenmekteyiz. Ayrıca bu notlar sayesinde tarhşma
ların kökenierine inebilmekteyiz. Hem Taşköprizade hem de Sipahizade
[49] Taşköprtzade, Hfişiye, 7a-7b.
226 · OSMANLI DÜŞÜNCESi: Kaynaklan ve Tartışma Konulan
KAYNAKÇA
Arıo, Müstakim. ''Bir "Otorite" Olarak Seyyid Şerif Cürcaru ve Osmanlı ilim
Hayabndaki Yeri", İslam Düşüncesinde Süreklilik ve Değişim Seı;yid Şerif Cür-
ciint Önıeği. Ed. M. Cüneyt Kaya. 61-95. İstanbul: Klasik, 2015.
Ayğan, Fadıl. "İsfaharu'nin Tecn<i Şerhi: Felsefi-Şii-Mu' tezili Bir Metnin Sünni
Yorum ve Eleştirisi". Osmanlı'da İlnı-i Kelam Alimler Eserler Meseleler. Ed. Os-
man Demir-Kadir Gömbeyaz-Veysel Kaya-U. Murat Kılavuz. 315-348. İstan
bul: İsar Yayınları, 2016.
Baltao, Cahid._XV- XVI. yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri 1. İstanbul: İFAV
Yayınları, 2005.
Beyzavi, Kadl. Taviili'u'l-eııviir. Tre. İlyas Çelebi - Mahmut Çınar. İstanbul: Türki-
ye Yazma Eserler Kurumu Başkanlıgt, 2014.
Bursalı, Mehmed Tahir Efendi.. Osmanlı Müellifleri I. Haz. A.Fikri Yavuz -İsmail
Özen. İstanbul: Meral Yayınevi.
Cürcaru, Seyyid Şerif Ali b. Muhammed. Hfişiye ala Şerlıi Tecrldi'l-akiiid, 50
Gül-Kara, 86: la-17a. Milli Kütüphane.
Devvaru, Celaleddin Muhammed b. Es'ad. Emnı1zec, Ol Hk 12712: 23b-67b. Milli
Kütüphane.
Cürcamnin HaŞiye-i Tecıid'i · 227