Professional Documents
Culture Documents
Ormanekolojisi Fa640
Ormanekolojisi Fa640
Ormanekolojisi Fa640
1- Rüzgârın şiddeti
3- Toprak nemi
4- Ormandaki bakım müdahaleleri
1- Pala oluşumu
2- Bayrak oluşumu
3- Aerodinamik oluşum
4- Ekzantrik gövde oluşumu
5- Genç sürgünleri, dokuları ve yaprakları parçalama
Gibi zararlar meydana getirir.
Rüzgar
Sedir
Sarıçam Kızılçam
Dişbudak
Karaçam
Akçaağaç
Gürgen
Huş Avrupa ladini
Rüzgar büyük kentlerde kirli havayı da uzaklaştırarak kentlinin sağlığı bakımından
büyük rol oynar. Fakat bu kirli havayı götürdüğü yerde zarar yapar. Örneğin
Murgul–Göktaş bakır fabrikasından çıkan dumanlar çevredeki tüm bitki örtüsünü
zehirleyerek öldürmüştür.
Toprak ile Orman Ekosistemlerinin Diğer Faktörleri Arasındaki İlişkiler
Toprak tekstürünün diğer faktörlerle ilişkisi, özellikle orman ağaçları üzerindeki etkisi
Toprak tekstürünün ince veya kaba olmasında etkili olan en önemli faktör anataşdır. Toprağı
oluşturan anataş ne kadar kaba taneli olursa ve bileşimindeki mineraller ne kadar güç
ayrışırsa, bunlardan kaba taneli, yani kumlu topraklar meydana gelir. Kaba taneli kumtaşı,
granit, kıyı kumulları, iç püskürük kayaçlar kaba taneli (hafif) toprakları meydana getirir.
Granit Kumtaşı
Bunun aksine kalker, killer, kil şistleri, bazalt, diyabaz gibi ince taneli taşlar ince
tekstürlü (ağır) toprakları meydana getirir.
Kiltaşı Kireçtaşı
Toprak tekstürünün ekolojik önemi
Köklerin girmesine karşı direnç
Toprak ince tekstürlü olduğu oranda köklerin girmesi zorlaşır. Toz ve kil fraksiyonları
bakımından zengin olan topraklar, köklere karşı önemli bir direnç gösterirler ve hem kökün
toprağa girdiği derinlik, hem de kökün dallanma derecesi azalır.
Suyun sızması
Kaba taneli bir toprağın yüzeyine düşen yağmur derhal emilerek derin tabakalara sızar ve
böylelikle yüzeyden akışla su kaybı olmaz. Buna karşılık ağır topraklarda suyun sızma hızı
çok yavaştır ve yüzeyden akış daha büyüktür.
Su tutma kapasitesi
Su, toprakta parçacıkların yüzeyini saran filmler, taneler arasında kalan köşelerde ve
kolloidlerin iç yüzeylerinde emilmiş nem halinde tutulurlar. İnce tekstürlü topraklarda özgül
yüzey daha büyüktür. Bundan dolayı film şeklinde daha fazla su tutar. Ancak kil toprakta çok
su tutarak bitkiler için O2 yetersizliği oluşturabilir. Kurak dönemlerde, ince tekstürlü
topraklarda bitkiler daha iyi nem şartlarına sahiptir. Çünkü daha fazla su depo ederler. Tabii
ki taş ve çakılın artışına paralel toprağın su tutma kapasitesi düşer.
Verimlilik
Orman ağaçlarının gelişim ve verimi ile toprak tekstürü arasında belirgin ve kesin bir ilişki
yoktur. Kesin ilişki kum toprakları ve taşlı topraklar için söylenebilir. Homojen derin kum
toprakları su ve besin maddeleri bakımından fakirdir. Buralarda genel olarak çamlar yetişir.
Çamlar az su ve besin maddesi ile yetinebilir ve derin kök geliştirebilirler. Çamlar, kum
topraklarında 5m kök geliştirdiği tespit edilmiştir.
Kil miktarı çok olan topraklarda ise oksijen kıtlığına karşı hassas türler gelişim gösteremez.
Örneğin Ladin en iyi gelişimini Balçıklı kum toprakları üzerinde yapar.
Şekildeki yassılaşmış
Kalp kök sistemi üstte
kum tabakası bulunun kil Tabansuyunun yüzeye
içerisinde gelişmiştir. yakın olduğu organik
toprakta gelişmiş yayvan
kök sistemi
Strüktür, toprak taneciklerinin kırıntılar oluşturmak üzere bir araya gelme ve gruplaşma şeklini
ifade eden bir deyimdir.
Bu tanımlamadan anlaşılacağı üzere ince tekstürlü bir toprak kaba taneli bir toprak gibi
görünebilecek ve ince taneli topraklara özgü kötü fiziksel özelliklerden kurtulabilecektir. Onun
içindir ki strüktür, özellikle kil ve toz oranı yüksek topraklar için büyük bir önem
taşımaktadır. Bu topraklarda iyi bir kırıntı strüktürü hem havanın, hem de suyun toprak içinde
kolayca hareket etmesini sağlayacaktır. O halde strüktürün en başta gelen ekolojik önemi,
toprağın su ve hava ekonomisini etkileyen toprak içindeki boşlukların şekil ve miktar
bakımından optimum durumda olmasını sağlamasıdır. Böylece bitki köklerinin toprakta
kolayca gelişmesi ve yayılması üzerinde etkili olduğu gibi yeterli su ve havayı alabilmesi
için gerekli ortamı sağlayan bir faktör olmaktadır.
Toprak Strüktürü Üzerinde Etkili Olan Faktörler
Fiziksel Etkenler
Toprağın strüktürü üzerinde rol oynayan başlıca fiziksel etkenler toprak türü, ıslanma –
kuruma, don olaylarıdır.
İnce tekstürlü topraklarda taneciklerin yüzeyi fazla olacak ve bunun sonucunda da yüksek
bir adezyon kuvveti ile birbirini çekerek kırıntılar meydana getireceklerdir. Zira adezyon
kuvveti ancak çapları 0.01 mm den küçük olan parçacıklar arasında meydana gelerek
toprakta kırıntı yapar. Onun için iri tanelerden oluşan topraklara kırıntı yoktur.
Don olayı da kırıntılaşma yapan önemli bir fiziksel etmendir. Su donunca hacminin % 9
oranında genişlemesinden dolayı toprağı sıkıştırıp, hareket ettirir, böylece toprakta belirli
kopmalar ve kırıntılar oluşturur. Toprakta tuz ve humus maddeleri ne kadar çoksa ve ne
kadar ince tekstürlü ise don olayı o derece iri kırıntılar meydana getirir.
Kimyasal Etkenler
Topraktaki kil, kalsiyum katyonları, humus, kollaidal demir ve aliminyum oksitler toprak
taneciklerini birbirine birleştirmede doğal çimento görevi yaparlar. Son zamanlardaki
araştırma sonuçlarına göre topraktaki bazı polisakkaritler de kırıntı meydana getirmede
önemli role sahiptirler.
Genel olarak besin maddelerince zengin kireçli topraklar, besin maddelerince fakir, asit
podsol topraklarına kıyasla daha büyük kırıntılara sahiptirler.
Biyotik Etkenler
Biyotik etkenlerden toprak yangınları dehidratasyonla ve sudaki tuz konsantrasyonunu
arttırmakla kırıntı oluşumuna neden olur.
Ağaç kökleri ve mantar miselleri toprak taneciklerini sıkıştırıp birbirine bağlayarak kırıntı
yaparlar. Bazı mikroorganizma salgılarının da toprakta kırıntı oluşumu için yararlı olan
çimento maddesi yerine geçtiği araştırmalarla saptanmıştır. Bundan başka solucanlar,
kırkayaklar toprağı organik madde ile birlikte sindirim organlarından geçirirler ve böylece
kırıntı bünyesi verirler. Örneğin solucan mulu deyimi solucanlar tarafından meydana
getirilen çok iyi kırıntılı , humuslu topraklar için kullanılır.
Strüktür İle Orman Ağaçları Arasındaki İlişkiler
İyi bir kırıntı strüktürü orman altında meydana gelir, buda bitki köklerinin ve
yağış sularının toprağa kolayca girmesini sağlar. Bunun sonucunda da özellikle
eğimli yerlerde toprak , erozyonla taşınmaktan korunur. A.B.D de dağlık bölgede
ki orman kaldırıldıktan sonra geçen 11 yıllık sürede strüktürün bozulması nedeni
ile 55 hektarlık bir araziden 200 ton toprağın taşındığı araştırmalarla
bulunmuştur.
Özet olarak denilebilir ki, toprak strüktürü, dar anlamda toprağın kırıntılılığı ve buna
bağlı olarak gözenekliliğine ait özelliklerini kapsayan bir deyimdir. İyi strüktürdeki
topraklarda kırıntılar arasında kalan boşluklarda yağış suları akıtılarak atmosfer
havasının da toprak içinde dolaşımı sağlanır, taze hava köklerinin çıkardığı CO2 in
yerini alır ve böylece toprağın hava ekonomisi düzenlenir.
Toprak rengi üzerinde rol oynayan başlıca faktörler, anataşın minerolojik bileşimi,
iklim koşulları, toprağın tekstürü ve nem derecesi, organik maddelerdir. Bunların
toprağa hangi rengi verdikleri kısaca açıklanacaktır.
Anataşın Toprak Rengi Üzerindeki Etkisi
Anataşa bağlı olarak bazen topraklar baştan aşağı açık veya koyu renkte görünür.
Açık veya beyaz renkli topraklar genel olarak kireç marnı, kaolin, açık renkli kil
şistleri ve kuvarsitler üzerindeki topraklardır. Buna karşılık koyu renkli topraklar ise
genel olarak bazlar bakımından zengin, humuslu topraklardır. Çoğunluğunu
montmorillonit kilinin oluşturduğu topraklar ise genellikle koyu renklidir.
Toprağın rengi üzerinde rol oynayan diğer bir etmende toprağın nem derecesidir. Kuru
topraklar ışığı yansıttığı için açık renkli, nemli topraklar ise koyu renkli görülür.
Toprak Tekstürü
Toprak tekstürü de toprak rengi üzerinde önemli derecede rol oynar. Kaba tekstürlü topraklar
az iç yüzeye sahip olduklarından renk maddesi toprak tanecikleri etrafını kalın bir tabaka ile
sarar, renk kuvvetli görünür. İnce tekstürlü topraklarda bunun aksi olur. Gerçekten aynı renk
tonunu elde etmek için kum topraklarına % 1- 2 oranında, kil topraklarına % 5 – 10 oranında
demir hidroksit vermek gerekir.
Topraktaki oksitlenme redüklenme olayları da toprak rengi üzerinde ekili olur. Genellikle leke
veya damar şeklindeki renkler buralarda birikmiş demir bileşiklerinin oksitlenme veya
redüklenmesinden meydana gelir. Oksitlenme sonucunda esmer, kırmızı renkler, redüklenme
sonucunda ise boz, yeşil v mavimsi renkler meydana gelir. Böylece toprak alacalı bir renk alır.
Oksitlenme olan yerlerde toprağın geçirgenliği iyi, redüklenme olan yerlerde ise kötüdür.
Böylece topraktaki renk lekeleri homojen olmayan drenaj koşullarının bulunduğunu gösterir.
Toprak Rengi İle Bitkiler Arasındaki Karşılıklı İlişkiler
Siyah, esmer yada bozumsu esmer renkte olan kalın bir A- horizonu üst toprağın çok
miktarda humus ihtiva ettiğini, dolayısıyla fiziksel ve kimyasal bakımdan iyi toprak
elverişli bir ortam var demektir. Genellikle grimsi bir rengin egemen olduğu
Aşırı derecede yıkanmış topraklar açık renkte olur, onun içindir ki özellikle soğuk ve
çok nemli iklimlerdeki açık renkli asit topraklar verimsiz olmaya eğilimlidir. Koyu
verimli olurlar.
Bitki kökleri çıkarmış oldukları salgılarla etrafındaki toprakların demirli ve
aluminyumlu bileşiklerini çözündürür ve bunların kök etrafından uzaklaşmasını
sağlarlar. Kökleri salgıladığı asitli salgıların etkisi dışına çıkmış olan bu çözünmüş
seskioksitler, tekrar çökerler ve çöktükleri yerlerde oksitlenerek kırmızı bir renk
alırlar. Böylece toprak profili yukardan aşağıya doğru türlü uzunluk ve kalınlıktaki
beyaz şeritler, onların arasında da esmer veya kırmızı yüzeylerle bezenir. Açık renkli
kısımların ortasında kökler bulunabileceği gibi, bunlar eskiden burada yaşayıp sonra
ölen ve ayrışan, böylece ortadan kalkmış olan eski köklerin geçtiği yerlerde olabilir.
Belgrad Ormanı’ nda özellikle meşe meşcereleri altında böyle damarlı mermerleri
andıran renklere sahip ( mermerleşmiş toprak ) topraklar vardır.
Podsol topraklarının B – Horizonundaki koyu kırmızı veya esmer renkli, belirgin bir
tabaka, bitki köklerinin bu kısımdan aşağı geçemeyeceğinin bir işaretidir.
Entisol Histosol Spodosol
Toprak oluşumu işlemleri çok kısa, Organik toprak materyalinin hakim Soğuk iklim etkisi ve iğne yapraklı
bu nedenle zayıf toprak profili olduğu topraklardır. Bunlar, bataklık ormanlar altında gelişmiş
gelişimi vardır. Sadece a horizonu veya devamlı su ile doygun şartlarda topraklardır. Eski ismi podsol
belirgindir. Eski ismi Regosol. bulunan anaerobik ortamlarda topraklardır.
gelişen bitki artıklarının birikimi
sonucunda oluşmuş topraklardır.
Organik toprak, peat, muck olarak
adlandırılırlar.
Vertisol Ultisol Inceptisol
Koyu renkli ağır veya çok ağır Sıcak nemli tropik iklimlerin altında Entisol lere göre daha ileri toprak
tekstürlü ve düşük organik madde gelişen rutubetli topraklardır. Eski oluşum işlemlerinin etkisinde kalmış
içeren topraklardır.eski adı sınıflama sisteminde Kırmızımsı-sarı topraklar. B horizonu içerirler.
Grumusol olan bu topraklara yerel lateritik toprak olarak isimlendirilir. Kahverengi orman toprakları olarak
olarak Karakepir denmektedir. bilinmektedir.
Toprak Organik Maddeleri ile Diğer Faktörler Arasındaki İlişkiler
Organik artıklardan oluşan bazı maddeler bitkilerde toksik etkiler yaparak gelişmeyi önler
(benzoik asit ve vanilin gibi). Humus bunları absorbe ederek zararsız hale getirebilir. Buna
karşılık belirli organik maddelerin az miktarda olanları bile bitkinin gelişimi üzerinde
önemli derecede olumlu etkiler yapar (önemli derecede dispersleşmiş humus asitleri, bazı
aromatik bileşikler, amino asitlerin bazı ayrışma ürünleri gibi). Organik maddelerin toprak
özellikleri üzerinde etkileri şu şekilde özetlenebilir :
Toprak Minerallerinin Ayrışmasında Organik Maddelerin Rolü
Organik artıkların ( orman ölü örtüsünün ) ayrışmasından meydana gelen bazı organik
asitlerin topraktaki kalsit, aragorit, magnezit, dolomit ve siderit gibi karbonatları
çözündürdüğü saptanmış fakat bu etki şekillerinin biyoşimik mekanizması henüz
tamamen aydınlanmamıştır.
Son yıllarda organik maddelerin chelat teşkil etme özellikleri ile temas ettikleri taş ve
minerallerden bazı elementleri ayrıştırdığı böylece kayaların dağılmasında ve
minerallerin ayrışmasında önemli derecede rol oynadığı ortaya çıkarılmıştır. Yine
humus maddelerinin buna benzer etkileri dolayısıyla Sovyet Rusya da kuzey ve güney
podsol zonların da bilhassa pH değerleri bakımından değişik toprak tipleri meydana
gelmektedir.
Organik Maddelerin Toprak Strüktürü Üzerindeki Etkisi
Orman topraklarında humus ve ölü örtü mikroorganizmalar için bir besin maddesi
kaynağı olduğundan bazı mikroorganizmaların, özellikle solucanların sindirim
organlarından geçen humuslu maddeler dolaylı olarak toprağa bir kırıntılılık
kazandırmış olur. Humus kendi ağırlığını dokuz katı kadar su tutabildiğinden, toprağa
kırıntı strüktürü kazandırması yanında su ekonomisi bakımından da iyi bir özellik
sağlar.
Organik Maddelerin Toprağın Besin Maddesi Ekonomisine Etkisi
Toprağın besin maddesi ekonomisi üzerine humusun yapmış olduğu etki iki türlüdür.
Bunlardan birincisi yüksek bir sorpsiyon kuvvetine sahip olması nedeniyle besin
maddesi tutucusu karakterini göstermesidir. İkincisi ise kendisini besin maddesi
kaynağı olmasıdır. Bilhassa azot gerçek humus maddelerinde yüksek miktarlarda depo
edilir. Mangan, bakır, çinko ve kobalt gibi toprak minerallerinde ekseriya güç çözünen
oksitler halinde bulunan elementlerin bitki tarafından alınabilmesi için asitlerle birlikte
bazı indirgeyici maddelere de gereksinim vardır.
Yüksek bir redoks potansiyeline sahip humus maddeleri bu hususta indirgeyici olarak
büyük çapta yardımcı olurlar. Toprağa karışan humus mineralize olursa yapısındaki
mineral besin maddeleri iyon haline geçer ve bunlar toprak kolloidleri tarafından
tutulur.
Böylece bitki kökleri için alınmaya hazır mineral besin maddeleri haline gelirler. Bu
yolla toprağın kazanmış olduğu besin maddelerinin miktarı oldukça yüksektir. Bu
besin maddelerinin gübre olarak değeri düşünülürse bu yolla toprağa verilen besin
maddelerinin ne kadar önemli olduğu kolayca anlaşılır.
Humus maddelerinin mineralizasyonu sonucunda serbest hale geçen bu şekildeki inorganik
besin maddeleri yanında organik artıkların ayrışmasından meydana gelen organik
bileşimindeki humus maddelerinden bazılarının doğrudan doğruya bitkiler tarafından
alınabildiği saptanmıştır. Bitki bünyesine alınmış olan bu organik besin maddelerinin ne
olacağı hususu üzerinde de durulmuştur.
Bunların ya olduğu gibi bitki dokularında depo edileceği, ya bazı maddelere yapıtaşı olarak
monte edilebileceği veya bitkide madde değişimi olaylarına karışabileceği kabul
edilmektedir. Diğer bazı araştırmalarla da toprak organik maddesinin ayrışmasından
meydana gelen bazı humus maddelerini (bunlar enzim, antibiyotik, hormon vb. yapıda
olabilirler) bitki gelişimi ve ürün miktarı üzerinde son derece etkili olduğu meydana
çıkarılmıştır.
Topraktaki humus, yüksek bir sorpsiyon kuvveti ile toprağın katyon değiştirme
kapasitesi üzerinde etkili olur.
meydana gelen humusun toprağa karışması ile, toprağın bazı fiziksel ve kimyasal
dönmesi arasında bir denge vardır. Normal iklim ve vejetasyon koşullarında bu denge,
genel olarak topraktaki humus miktarı % 10 olmadan önce gerçekleşir. Humus toprak
özellikleri için o kadar önemlidir ki toprağa eklenince anataşın bitki gelişimi üzerinde