Download as pdf
Download as pdf
You are on page 1of 21
ANTIK BiLIM VE DUSUNCE MIRASININ iSLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN KURDUGU BEYTU’L-HIKME’NiN ROLU MUSTAFA DEMIR: ABSTRACT Ir point of cultural movements. development. oaths, all great ciiisations beneft rom sav- Ings pier fo sof cviisatons. They are accul- ‘uration with each other. al the religions form great cisions by combining their own values ‘of humanity. sla civilisation arise over inst tions philsophies, sciences and techniques de- veloped by civssions of gree, indian... There fore the grap is imposible the many elements of 'slamic cviission for most meters withaut inves- tigatng the ruts. nthe 7th and 9 th century in ‘Bagdad set up by Abbasids in te mederese of ‘Bay. al Hikma, has been translated from gre, ‘sya, persian in an intensive manner. a transla- tion period began, butto benefit frm te ancient hhertage and tis ransation in the establshment ofislamis nat only practical, but ako y shoua be ‘kown as a oppinion of “perennial silsophia” hich isthe meaning of contunty of cvtsaton ‘Keywords: Translation Movement, Bayt A-Hic- ‘ma, acculturation, Islamic Civilazon + Prof. Or Selgk Unversites,Fen-Edebiyat Fa bites, Tah lind éz Her buyuk medeniyt, zonginijini ve bayok- lagon Kendinden snceki medenivetterin be rier! Gzerine olurtarak Kazanmigi. Dinlee ddekerdi get evrensel dagerir. insanligin ‘evranselmiras le bulusturarak buyok medent- yell kurarlar. Islam medeniyet de daha once i Yunan, Hin, Iran gibi buyuk medeniyetlrin ‘gelstrcigi Kurumlay,felseteler,bilimer ve tek rikler Uzerinde gelsgmigt Bu sebepten dala), kokenlerine inmeden Islam medeniyetinn pek {0k unsurunu anlamak gogu konudaimkansiz« cir. VIl ve IX. asilarda Abbasilerin Bagdat'a kurdugu“BeytalHikme” akademisinde, Yu- nanea, Suryanice, Farsca ve dijer dilerden youn bir tercame faalyet yoratileek bu in- ‘al sarecinin yagandigin gorayoruz. Ancak Islam medeniyetiin tegekeal devrindeki bu intial ve anti mirastan faydalanma, sadace pratikc intvaglar ve tesadu gebgmeter le defi, rmedeniyeterin srekiliifeleotesin fad ‘Ezel Hkme! tasavvuruiginde geligmst [Anahtar Kelimeler: Tercime harekel. Bey tulbHikme, Kaltrel etdlegn, slam Medenivet renmureouinnes 59 ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU Bv* medeniyetlerin ortaya cikigina ve gelisinesine iligkin tarih felsefe- cileri tarafindan gelistirilen nazariyeler, genellikle biiytik fikri ve kiilti- rel geleneklerin belli havzalara yayilarak bir biriyle karstlagmast ve bir bir ile ctkilesime girmesi gibi cok yonlii fikri ve kiilvel tesirlerin alunda gelistigini ortaya koymaktadir, Bu durunmu tarih filozofia Spengler “arkeolojik malzeme zenginligi” olarak kavramsallagtinr ve bir medeniyetin ve diisiince sistemi- nin kurulusu igin zaruri goriir. Ciinkti medeniyetler ve diigiince sistemleri kendilerinden nce gelistirilmis sistemieri ve tecriibeleri devsirerek ve fark, gelenekleri sentezleyerck kendi sistemlerini kurarlar. Tarihte bu tir karsi- lagmalar ikili bir isle girir: bir taraftan katilagmis ve yerellesmis kalplart ve bakis acilarint kirarak topluma yeni ufiklar kazandirirken, diger yandan, farkh gelenckler arasinda koklii sentezlere ulasilarak bityiik ilmi kegifle- rin ve evrensel disiincelerin dogmasina yol agmugtr. Bundan dolayicir ki medeniyetlerin canhiiga ve inkisafi, bu ttirden kargilikh tesirler neticesinde meydana gelmistir (Uiken,1935; 16). Yakin zamanlara kadar kendi kendine gelistigi samlan Cin medeniyetinin de sanilanm aksine én Asya'daki Siimer ve Misi medeniyetleri ile temas icinde oldugu gorilmiistiir. Kendini chs tesirlere kapatan topluluklar, mevcut geleneklerini keskinlestirerek oldukca rafine sanatsal yapitlar, kendi icinde son derece tutarh toplumsal gelenekler ve kendilerine ézgit bir takim icat ve zanaatlar gelistirebilir; fakat biittin in= sanliga kucaklayacak zenginlikte bir diigiince ve medeniyet gelistirmelerine sahit olunmamigur. Bu tir toplumlar zamanla katt geleneklerin ve kurum- arin iginde yaraticilklarina, kusaticihga ve evrensellik vasfins kaybetmnisler- dir (Kipriili, 1973:6). Eski diinya ile XVI. asirdaki kesifler gaganda Amerika yerlileri arasindaki medeniyet farki bu durumun en carpici omeklerinden birini olusturur (Toynbee,1978: 61) slam medeniyetinin bu anlamdaki konumuna baktyjamy zaman iki nokta dikkatimizi ceckmektedir. Birincisi Islam, eski diinyada yayilitken ilk nce Nil ile Amu Derya nehirleri arasindaki “ckiimenik bilgeyi” cle gecirdi ve Islam’in medeniyeti ve diisiincesi burada kurulup gelisinistir (Hodgson 1993: 1, 54 ve), Yukanida igaret ettigimiz gibi insanhgm kurdugu koklG me- deniyetlerin Szellikle Nil ile Amuderya arasinda kurulmug olmasindaki en biiyiik sebep, bu cografyada biiyiik killtir, inang ve geleneklerin tarih boyu. siirekli bir biri ile rekabet, etkilesim ve tecriibe paylastm: iginde olmasin- dan kaynaklanmisuir. ikincisi ise [slam medeniyeti kelimenin tam anlamryla aliman orta kusakta kurulmus merkez medeniyettir. Her ne kadar Avrupa merkezci paradigmaya bagh kalan batih arastirmacilar Islam medeniyeti= ni aract medeniyet olarak tammlasalar da, Islam medeniyeti sadece Antik 200 Meseteweasnestm mete ua te 1 MustAva oe Helen medeniyeti/mirast ile Rénesans arasinda bir nakilei degildir; bilakis kendi degerlerini de yaratabilmistir. Bundan dolayi bu medeniyeti “ara” veya “aract” kavramlan ile aracsallagturmak yerine “merkez” medeniyet tabirini kullannak daha dogrudur. Ctinkii islam Siimer, Asur, Babil, Misir, fran, (Orta Asya, Hint, Grek, Roma gibi insanligan biittin biiytik ve koklii medeni yetlerinin kuruldugu “ekiimenik” alanda kurulmus; aymt zamanda Dogu Cin, ‘Orta Asya, Hint medeniyetleri ile Batida Aftika, Greko-Roman ve Avrupa medeniyetleri, Kuzey ile Giiney medeniyetleri arasinda kelimenin tam anla- muyla merkezi konumda olup bir “merkez medenipettir”. Modern bat yayilma- st ve teknolojisi ortaya gikincaya kadar Islam medeniyeti ve digiincesi, kendi merkezi konumunun ceperindeki diger biittin medeniyetleri sentezleyen, ctkileyen, stirikleyen hatta asimile eden diinyanm en canh ve dinamik me- deniyeti Szelligine sahipt Nitekim Miisliimanlar fetiblerle birlikte, Hicazin sade ve basit hayatin- dan cikarak, ele gecirdikleri Kuzey Afrika, Mistr, Suriye, Anadolu, Irak, fran, Orta Asya, Kuzey Hindistan gibi eski uygarlik merkezlerindeki schirlerde ok degisik din, kiltir, gelenek ve diigiincelerle karstlastlar. Bunlar arasinda ‘zellikle besi dikkat geker: Maniheizin, Gnostisizm, Yunan Felsefesi, Yahu- dilik ve Hnristiyanhk. Islam'mn yayildyga dénemde Paganlarm ve Gnostiklerin, ctkilesimi Suriye, Iran ve Irak bilgelerini cesitli din ve inanglann mozayigi haline getirmisti, Ozellikle Manihezim, Deysinilik, Mazdekizm ve Marsi- yonculuk akimlant en etkili akimlardt, Nil ile Amuderya nehri arasindaki ‘kiimenik bélgedeki gehirlerde daganik bir vaziyette bulunan Sofistler (Te- ciliyye), Dualistler (Seneviyye), Gnostikler (Sabiiler), Paganlar (Veseniyye) ve BhL-i Kitap firkalan: Miisltimanlar arasinda din ve felsefe konularda hara- retli bir tartigma basladi (ibnil-Murtaz4,, 61). Bunlar arasinda en tehditkar olan ise Maniheistlerdi ( Chokr, 2002; 14-15) islam’m yayildigs “ekiimenik” alanda hala faaliyetlerini sitrdtiren énemli diigtince ve ilmi merkezler bulunuyordu. Islam fetibleri arefesinde, Bizans topraklaninda Yunan bilim ve felsefesinin okutulmas: ve 6gretimi yasaklan= digandan, bu bilimlerle ilgilenen Nastiiri ve Yakdbiler, doguya yani Orta Asya ve Sasint topraklarina ve imparatorlugun dogusundaki kiliselere kag- muslardi, Miiskimanlar Suriye ve Irak topraklarmi ele gecirdikleri zaman, sadece Yukar Mezopotamya’da (el-Cezire) 50'ye yakin medresede Yunan, imi dgretiliyordu (Akyiiz. 1998; 23), Bu okullann dogu kanadint olusturan- larin baslicalanr; Iskenderiye, Antakya, Nusaybin, Ruha, Kinnesrin, Edessa, (Cundigapur, Haran medreseleridir. Miisliimanlar bu medreselerdeki ilmi wie MIO ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU calsmalar vasitastyla, Mezopotamya, Asur-Babil, Hint, Misir, Fenike, Grek, Roma, fran ve Yunan medeniyetlerinin gelistirdikleri imi ve kiiltirel mirasa tulagabilmiglerdir, BU felsefi ve ilmi miras tizerinden kendi felsefesini inga eden Farabi durumu gu ifadeler ile dzetler: “Felsefe énce Kaldeiler arasinda basladi, Onlardan Misir halkina gecti, onlardan da Yunanhlara intikal etti Siiryanilere ve daha sonra da Araplara gecinceye kadar Yunanhilarda kaldh, Bu. ilmin ifade ettigi her sey Yunan dilinde, sonra Stiryanicede, nihayet Arapea- da ifade edilmigtir”. (Parabi 199: 8-89). Bu sizler Miisliimanlara Stirydniler kanaltyla gelen ilmi ve felsefi mirasin insanligin en eski ortak mirast oldugu- nu da ortaya koymaktacir. Ciinkti Yunan bilim ve diigiince eserlerinin yaztl ili cogunlukla Yunanca ve miladi IV. asirdan sonra yapilan terciimelerle de Siiryanice idi, Bunun yaninda fbn’u-Nedim’in el-Fihrist adh eserinin 7-10. boliimlerindcki bilgiler, Miisliimanlarin devraldigs ilmi ve felsefe mirasin sadece Yunan eserler ile sinirh olmadigams, aynt zamanda fran, Orta Asya ve Gtiney Asya topraklarinda Peblevice, Nebatice ve Sanskrit edebiyatinda dile getirilmis cok zengin bir ilmi ve felsefi mirasi da devraldiklarum gésteriyor. Dogu bilim ve diisiince eserlerinin tercitmesinde dzellikle Ciindigapur sehri dikkat ceker. Yunan felsefesine dzel bir ilgi duydugu bilinen I. Hiis- reviin, Nasttiri ve Yakabi bilginleri davetiyle Cundisapur, Yunan bilim ve felsefesinin incelendigi ve okutuldugu en dnemli merkezlerden biri haline geldi, Onun zamaninda Yunancadan pek cok felsefi eser, bu schirde Pchle- viceye ve Stiryaniceye terctime edildi, Burada Yunanca ve Stiryinicenin ya- nunda, Pehlevice ve Sanstriktgeyle Iran ve Hint diigiincesi de dgretiliyordu, Cundigapur’daki up akademisinde Yunanh bilim adamlarinin yant sira Hint- i bilim adamlan da ders veriyordu, Bunlar vasitastyla pek cok Hintce kitap Pehleviceye terctime edildi. Bu sekilde Cundisapur, sadece Yunan bilim ve diisiincesinin degil, Hint diisiincesinin de Islam diinyasima aktariminda aract olmustur. Miladi 5. yiizyilda degisik milletlerden olusan 5000 dgrencisi bu- lunuyordu, Sasaniler zamamnda Cundigapur'a Hintli birgok dim gelerek, Hint bilim ve diisiincesi ile ilgili kitaplari Pehlevice'ye terciime etmisler ve Hint diisiincesini buraya tagimuslardir, Bunlardan kaynaklara ismi gegen ta- bip Berzfiye ve Sencehl dnde gelen Hint'li bilginlerdir. Bunlarin kitaplart daha sonra Bagdat'ta kurulan Beytu’leHikme’ye getirilerek bu eserler daha sonra Peblevice'den Arapca'ya terctime edilmislerdir. (Bkz. Ibn Ebt Usay- bi'a, s. 473-474; Sdylemez 203: 75-76; Demirci 1996: s. 59-60.) 102 Mestre dan mae Kn ite MustAva oe Antik medeniyetlerin Yazili Mirast ile Yuzlesmeler ve Terciimelere Giden Yol Bir yiiz yl siiren Islam fetihleri ile gegen Nil ile Amuderya nehirleri ara~ smdaki schirlerde yasayan fran ve Sami halklar ile Miisliimanlar arasindaki ilk tarismalar dini ve felsefi konularda baslamusti, Bu tartigmalar biittin hi- ‘ayla siirerken Emevilerin 132/750 yilinda biiyiik bir kitlesel hareketle yikilp yerine Abbasilerin kurulmasinin etkileri, sadece siyasi-askeri hayatla swumrh, kalmamuis; bilakis dtigiince hayati, ticari hayat, sehitlesme gibi toplumsal ha- yatin her alanda biiyiik geligmelerin baslangici olmustur. Bunlar arasinda en, dikkat geken gelistneler ise bili ve diistince hayatinda olmustur: Abbasi- lerin daha devrim heyecam ve atesi snmeden halife Mansur zamanindan, itibaren Yunanea, Farsea, Stiryanice, Sansriktge, fbranice, Aramice vs. antik dillerden bir takim terciimelerin yapildigi dikkat gckmektedir. Abbasilerin ik déneminde baslayan bu terctime hareketi [slam medeniyetinde dini, fel- sefe ve bilimsel diisiincenin gelisimini derinden etkileyen en mithim gelis- melerden biti kabul edilir, Ashnda bu terctime faaliyetleri Emeviler devrin- de baslamis, (Karla, 1985:194+199) fakat diizenli ve dagimik halde devam, cetmediginden ve arkasinda bu harekete destek veren kararh bir siyasi irade olmadygandan yogun ve kapsamh bir harekete déniigememist. Abbasilerin kurulugundan hemen sonra béyle bir ceviri harcketinin bag Jamasinda elbette gok farkli dinamikler belirleyici olmustur. flki; Bir dinya imparatorlugn olarak kurulan Abbasilerin Iskender'den sonra Misir, Suriye, iran, Orta Asya, Hindistan bélgelerini, bir anlamda Nil ile Amu Derya ara- smdaki kadim Asya medeniyetlerinin ve felsefelerinin dogup yayildiga alanin tck bir siyasi bir cat altmda birlestirilmesi, ticari mallar kadar, insanlarm, dinlerin, mezheplerin ve felsefelerin de serbestge dolasabildigi bir diinya ontaya cikarmisur, Islam hakimiyeti, Orta Asya’dan Atlas Okyanusuna ka- dar olan alandaki biittin kapal: kilttrleri ve toplumlan iletisime sokmustur. Bu kargilagmalar, klasik bir medeniyetin dogmasinin zeminini hazarlamngtr (Miquel, 1, 121). Gzellikle Bagdat’in Abbasiler tarafindan kurulmast, kisa zaman iginde kozmopolit unsurlan, her tirli felsefe ve dini gelenegin tem- silcilerini bir araya getiren bir metropol gehirdcki bir birini etkileyen fark unsurlarn olusturdugu entelektiiel ortam, bilim ve diisiincenin gelismesi, her tirlt bilginin harmanlanmasi ve unutulmaya yiiz tutmus geleneKerin yeniden dirilmesi icin miisait bir iklim olusturmustur. Bagdat, Dogu top= Jumlarmn, tiiccarlarm, zanaatkarlarin oldugu kadar Antik kiiltirlerin de bulusma noktast olmugtur. Bu siyasi merkezin ve baskent Bagdat'in cekim, wie 303 ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU slic X. asra kadar her yerde etkindir; diinya tarihi Bagdat saatinin etrafinda donmektedir. ikinci olarak, her medenilesen ve gelisen toplumun ihtiyag duydugu bile ve géziimler de o diizeyde ileri bir seviyede olmalidhr, Biiyiik bir imparator- Jugun mali hesaplan, arazi dlgtimleri, gin gectikge kalabahiklagan bir toplu- mun gchir planlamalan, saghk sorunlan, ticari usulleri, muamele gekilleri gibi giindelik problemleri gézmek icin ileri ditzeyde tup, matematik, astrono- mi gibi ilimlere ihtiyag duywlur, Abbasiler gibi bityiik bir diinya imparator- Ingunun yénetim ve sorunlarinin géztimii ve bununla paralel geligen Miis- iiman toplumun huzla sehirlilesen ve aym zamanda medenilesen toplumun, karsilagtigr girift meseleleri, daha ileri bilgi ve céziimlere ihtiyag duymasi iik planda bu tir sorunlari cézmek igin, kendi topraklan iginde meveut fakat atil vaziyettcki o zamana kadar gelistirilmis bilgi ve tecriibeleri hizla gevirme ve devsirme yoluna gidilmistir (Gutas,2003:24-25; Demirci:1996, 33-43) Mesela; hukuk alaninda islam diinyasinda yasanan kaostin Sniine gegebil- mek icin Abdullah ibn Mukaffa tarafinda Aristo mantik eserlerinin terctime edilerek hukukun isleyisinin ve muhakemesinin sistematik hale getirilmek istenmesi, bu duruma ilging bir ornek teskil eder (Demirci, 2005: 145-146) Uxdincis ise Matezite ile diger inang gruplariarasmda, dzellikle de Mani- heist entelektiieller arasinda devam eden tartismnalardir. Fakat uzun zaman- dir devam eden bu tartigmalar nasil oldu da Yunan felsefesine dair kitap- Jarin terciime edilmesine dogru yon degistirdi, Bizim igin énemli olan bu siireci anlamaktir. Aristo'nun “Topika” (cedel) ve “Fizik” (es-Sema’et-tabit) adh. iki kitabunm terciime sertiveninden, yasanmakta olan bu siirecin iki énemli amilini anlayabiliriz, Demirci:2003, 112-126; Gutas,2003: 71) Bu gruplar ile {slam’in ilk asirlarinda yapilan tartigmalar, daha énce Thristiyanlik ve Ya~ hndilerin de tecriibe ettigi gibi, asirlardan beri insanoghinun giindeminden, cikmayan ve kargilagmaktan kurtulamadiga bir cok felsefi ve teolojik prob- emi, Miisliimanlarin da gtindemine getirmis, bu sorunlar karsisinda kendi dinlerini yorumlamak ve muanizlan ile bir cok konuyu tartismak zorunda kalmslardir (Watt,1981:20-21; Sezgin:1985, 66). Islam toplumunun igin- den gecmekte oldugu: bu hassas dénemde yabanct inanglann “meydan oku- ma” ve hitcfimlarma karg ilk sistemli “kargi koyu”, énce Basra ve Bagdat'ta yasayan, muarizlan ile aynt sosyal kokten ve simiftan gelen, bir orta simf burjuvazisi olarak yiikselmekte olan Mutezile kelamcalart tarafindan yapil- mistir. Mutezile Onderleri, baslangictan itibaren birlikte yasadiklan sehirler- deki karglasuklan cesitli dini gruplarin temsilcileri, filozof ve mezheplere 04 Mma dan mae Ln ite MustAva oe mensup insanlarin, Islamn’a karst yonelttikleri sorular ve elestiriler karsisinda, tartismadan kacmayip herodian bir tavirla kendi inanglanm muarvzlannin anlayabilecegi akli-felsefi bir dil gelistirerek tartigmaya dahil olmuslar, dint akideleri akli esaslara gore izah etmek suretiyle, dint hakikatler ile felseff ha~ kikatler arasindaki uyugmazliga gozmek icin gayret gistermislerdir. Bu tar= tugmalar zamanla felsefi bir dini soylemin belirginlesmesi gibi bir gelismeyi de beraberinde getirmigtir. Onlar bu halleriyle daha 6nce Yahudi ve Hiristi- yanlarda (Schristani, 1992; 1, 224) Smnekleri gértilen ve yukanida tarif et miz Islam’ “diga acik cephesin;” temsil ederler. Bu halleriyle Mutezile, ilhidi fikirlerin meydan okumasi kargisinda, bir entelektiel karsi koyusun simgesi olmuslardir. Kadim kilttir mirast diye adlandinilan tarihsel ve kiilttirel mal- zemelerin islam diinyasina aktanhsinda, Mutezile temayiillerin kurumsal- lagi veghesi olarak tebiriiz. edecek olan Beytii'l-Hikme'nin kuruluguna yol actnislardir (Watt,1981; 66). Bu siirecte belki en etkili neden “tevhid” inanct ekseninde gekillenen slam’ insan, tabiat ve varhk gértigiintin toplammt olusturan bilgi siste= mi gelistirmis olmasidir. Ciinkit Islam vark, bilgi ve deger gibi ontolojik konularda yeni bir bakis agist getirerek evreni, tabiat ve insant yeni bir bakis acist ile yorumladi. Bu bakag agisinin 6zii ve temelini “tevhid” akidesi olusturuyordu ve Islam bilim ve felsefe, hatta terctime faaliyetleri bu bakag agisinin bir neticesiydi, Ctinkit tevhidi bakig agisindan mutlak bilgi ancak Allah’a aittir, beser diizeyinde tiretilen her bilgi gercegin sadece bir parcasi~ dir, son tahlilde eksiktir. © halde Miisliiman her tiirli bilgiye actk olmalidir, cksik oldugunu var saydigindan elestirel yaklagmak, gergekligini sorgulamak {slami bakis agisinin zorunlu bir neticesidir. Bu tavir her tilt bilgiye cesur- ca yaklagmays da beraberinde getirmistir. Ayrica Islam kendini hem en son. hem de en mitkemmel din olarak gériir. © zamana kadar tekamiil eden bilgi ve tecriibe insanhgin ortak malidir. Bu anlayts Islam dtigiincesine Llikmet”(Cavidansi Hired) olarak yerlegmistir. wzcl-i Ancak biittin bu gelismelerin zaman iginde Beytit’l-Hikme gibi bir ku- rum etrafinda yogunlasmasinda ve sistemli bir terciime hareketine déniis- esinde kararh ve bilincl bir bilim politikast ytiriiten Abbasi siyasi iradesini giz arch etmemek gerekir. Terctime hareketlerinin ilk dénem Abbasi hali- feleri olan Mansur, Mehdi, Harun Resid, ve Me'mun tarafindan bir devlet siyaseti olarak desteklendigini biliyoruz (Rufai, 1, 379:Hiti, 1, 478; Celebi, 76-78). Sayet bu destek olmasaydi, Antik cajan yikintilan ve tahribi arasinda hala ayakta kalabilmig, Atina‘dan Kaskar’a kadar genis bir alanda dagimik wie M305 ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU vaziyetteki yazmalann toplanmast, bunlan anlayabilecek bilginlerin bir araya getirilmesi ve terctimesi ve miitercimlerin finansmami ve desteklenmesi biitiin bunlann kendiliginden olmasi elbette imkansizch. Bu bakimdan Hicri IVIL, ve TIX. asirlarda islam diinyasinda baslayan terctime hareketinin arkasindaki Abbasi yoneticilerinin gtiglit ve kararli bir siyasi iradesini gor- meden, siz. konusu terciime hareketinin sebebini anlayamaytz. Nitekim bu amacla Abbas halifeleri Beytiil-Hikme'yi kurmuslar ve bu akademi tercii- me hareketinin bir anlamda merke7i ve sembolii olmustur. Abbasi halife ve bilginlerinin, tarihteki biiyiik dtigiince athmlarinin, kapsamli bir terciime hareketi sonucunda meydana geldigini cok iyi anladiklanm, bunun icin de, tarih boyunca Iskenderiye, Cundigapur medreselerinin gordiigit misyona sahip olabilecek bir mektep olarak Bagdat'ta Beyti'l-Hikme’yi kurarak, ka- dim ilim ve distince mirasimt aktarmayt hedefledikleri anlagihyor. (ken, 1936: 19,24,30, 357 .) Beyti’|-Hikme’nin Kurulus Seriiveni Beyti'l-Hikme’nin kurulugu, gergck mahiyeti ve yapis ile ilgili konue lardaki bilgilerimiz dagimik ve oldukca simrlt oldugundan, modern arastir- macilar arasnda tartigmalar da devam etmektedir. Onun hakkinda en temel bilgiler, ibn Nedim’in Fihrist’i olup, o da sadece yirmiye yakin yerde konuya atnfia bulunmaktadir. Son zamanlardaki M. Atallah, gibi bir takim arasturma- calar, buranin en eski iiniversite oldugunu varsayarak, kiittiphane ve terciime biirosunun yaninda, modern anlamdaki drneklerine yaklagtirarak efitim-3g- retim faaliyeti verdigini, genis bir kadro ile calistigim iddia etmektedir. Buna kargin Dimitri Gutas ise Beyttil-Hikme’nin énemini tahfif ederek ve hatta yok sayarak gergekte biyle bir mtiessesenin hig olmadigint, ancak rani ge- lenegin etkisiyle kurulmus bir saray kiitiiphanesinden dte bir sey olmadigint iddia edecek kadar ileri gitmektedir. Beyti'l-Iikme hakkinda ézellikle Arap tarihgilerinin modern anlamda bir tiniversite gibi tahayyiillerinde miibalaga- ya gittiklerini kabul etmeliyiz. Nitekim Fuad Sezgin de Beytitl-Hikme'nin rolti hakkinda modern tarihgilerin abartiya gittiklerine dikkat geker. (Sezgin: 1984, s.24) Ancak Dimitri Gutas, Beytii’-Hikme’nin kurulusunu daha gok Abbasi halifesi Mansur'un Sasani-Zerdiigti ideolojisinin benimsenmesinin bir devami olarak giriir ve biitiin geligmneleri de buna baglar. Ona gre Sa- saniler doneminde Ciindisapur da baslayan bilimsel bir siirecin fran kokenli katipler aracilayla devam: oldugunu ileri siirerek Islam'in belirleyiciligini gilgelemeye caligmaktadir. Halbuki Beyti'|-Hikme’nin kurulusunda ve fa- aliyetlerinde etkili ve belirleyici olan isimler Iran’h biirokratlardan ziyade 106 Mesetaeasneetam mde ua te 1 MustAva oe Stiryanilerdir. Ayrica Gutas, buranin bir ilmi merkez olmaktan ziyade gayri resmi terciimelere dolayh olarak imkan saglayan bir kitiphane oldugunu, sanuldigi gibi bir akademi ve tist diizey arastirma merkezi olamayacagant id= dia eder. Fakat degerlendirmesinin son kisminda, kiitiiphaneden éte, tercii- ‘me birimleri, rasathane gibi birimlerinin varligim kabul etmesi, buranmn bir saray kiitiiphanesinden dte bir yer oldugunu ispatlar (Gutas,2003: 59-65) Beyti'l-Hikme’nin kurulugu konusunda kaynaklar kesin bir tarih ver= mezler. Genellikle halife Me’mun’un girdiigti bir rityaya bagh olarak ter- ctime harcketinin basladiga ve bunun icin Beyti'-Iikme'nin kuruldugu yazilidir. Ancak konu ile ilgili bilgiler kronolojik olarak takip edildigi 22- man Abbasilerin gergek kurucusu Halife Mansur Déneminden (754-774) itibaren Beyti-Ilikme’nin niivesinin olusturuldugu dikkat ceker. Daha Mansur déneminde Ciindisapur'daki Tip akademisindeki bas tabip Curcis b. Cebrail Buhtisu’nun (6. 152/769) dnderligindeki tabiplerin Bagdat’a gicti (Ibn Ebi Usaybia, 183-186) ve Halifelik sarayt etrafindaki basta Hasan b. Sch, tinlii gk bilimci Fazl b. Nevbaht ve tinlii miitercim ve siyaset bilimci Abdullah b. Mukaffa (Cebgiyari, 103-104sIbn Hallikan, I, 412-413; Sourdel, 307-323) olmak tizere Iranh biirokratlarin etkisi ile Perslere, Yunanbiara ve Siiryanilere ait yazmalarm toplanarak (Hizanetil-Hikme) achyla bir kiittipha- ne kuruldugu, bunun da Beyti’l-Hikme'nin ilk nitvesini olusturdugu tah- min ediliyor (Cehsiyari,138; R. Muhammed, 320). Bu iki grubun yanmda, Hintli Sindbad ve Rahhak el-Hindi, Ibrahim el-Feziri, Yahudi Masallah gibi cok degisik kiken ve inanctan tanmmus bilgin, filozof ve miitercim bir araya getirilmisti (Ibn Ebi Usaybia, 373-375). Halifenin bu alanda galigan bilgin- lere gisterdigi ihtimam ve verdigi destek dikkate alimirsa, bu ¢alismalann, bilincli ve iyi diistinillerek verilmis bir devlet politikasi oldugu neticesine vanr (Kaya, VII, 89). Ayrica Halife Mansur, Bizans !mparatoruna eleiler gondererek dzellikle matematik ve mantik ile ilgili Yunan kitaplan getirt- 1isti, Daha da dnemlisi Hindistan’a davetiye gikararak, bazt bilginler Abbasi sarayina davet edilmisti, Hindistan’dan gelen bir grup lim beraberlerinde meshur “Sind-Hind” ve “Erkund” adh Hint Klasiklerini getirmislerdi (Ib- nun-Nedim, 305; Ibn Ebu Usaybia, 474). Nitekim daha onun zamaminda diinya klasikleri arasinda saytlabilecek eserlerin terciime edilmeye baslandig1 dikkat ceker. Iran’ katip Abdullah ibn-i Mukaffa' ve siyasi gelenegi ile ilgili basta “Kelle ve Dimne” olmak itzere, “Hudeyné- ime” “Ayinname” gibi tran tarihi ve edebiyat ve Aristo'nun mantik kitaplan ile Forfiryos'un “Isogoji’si gibi temel eserleri terciime edilirken; Yahya b. Bat- rik ve oglu tarafindan Hipokrat'mn, Calinos’tin eserleri ve dzellikle de Bat Iamyus'un “Mecist’si terctime edilmistir. Hindistan’dan gelen kitaplarmn ise mn fran tarihi, efsaneleri vice MAO ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU fbrahim el-Fezari tarafindan tercime edildigi rivayet edilir. Battin bu caltg- malar daha o dénemde Beytii’l-Hikme’nin ilk niivesinin olusturulduguna, giisterir (Demirci:1996, 85; Attallah, 151; O'leary, 1971: 73-75), Burada verilen bilgilerden anlagilan o ki Beytii’l-Hikme’nin ilk kurulusi Yunanca eserlerin terctimesinden ziyade kadim fran ve Hint medeniyeti- nin yazih kaynaklarimn terctime ihtiyacndan dogmustur. Zaten ilk yapilan terciimeler de ya Pehlevice, ya Sanriktge ya da Stiryanice gibi Asya mede- niyet dilleri ve eserleridir. Hatta Yunan medeniyetine ait eserlerin ilk ter- ctimeleri dahi Pehlevice ve Stiryanicedir. Yunanca eserlerin terctimesi iler= eyen zamanda; Mehdi dénemi Manihesit meydan okumaya bir cevap ve Me’mun’un Muteziliilgilerine ve astronomi cetvellerine duytslan ihtiyaca bagh olarak terciime edilmistir. Ancak sunu da ifade edelim ki Yunanca bi= lim ve felsefe eserleri, bilimsel bakimdan en geligmis eserler oldugundan daha sonra ézellikle astronomi, matematik, tp ve felsefe gibi alanlarda yay- gin kabul girdiigiinden digerlerini gilgeledi. Abbasiler dineminde yasanan sehirlesmeye bagh olarak giincel problem- lerin géziimiinin ileri bilimsel géztimler gerektirmesi ve Mehdi dénemin- deki ( MS.775-785) Gnostik ve Manici bilgin ve din adamlarinin (zenadika) felsefi alandaki hareketliligine ve “meydan okumalarina” bagi olarak Yunan, felsefesindeki Sokratik filozoflarm eserlerinin terctimesine hiz verilmistir. Mutezile kelamcilan ile Zenadika diye adlandinlan Maniheist ve Gnostik- lerin dini ve felsefi tartigmalan ézellikle Aristo'nun mantik ve felsefi eserle- rinin devlet tegviki ile terctimesini saglamistir. Mehdi zamaninda Manihe- istlerin ciddi bir tehlike haline gelmesi, terctimelere bir yavaslamaya neden olsa da bu devrin ihtiyaclarma uygun olarak Manihesitler ve Gnostiklerle tartigmalarda kullanmak amaciyla Aristo'nun “Topika” ve “Fizika”, ile Urfal, (Edessa) astronom Teophilos (Teofil) tarafindan ilyada ile Odese Siiryanice- ye terciime edilmistir, (Demirci: 2003, 109-130; Gutas, 71) Bu alanda en dikkat gekici gelismeler, Harun Resid zamaninda (786-808) yasanmustrr. Harun Resid (789-809) zamaninda Anadolu'ya yaprlan seferler esnasinda dzellikle Ankara (4nkyra), Ammuriye, Kostantiniyye ve diger Bi- zans gehirlerinden eski Yiman bilginlerine ait, gogu matematik, tp, felsefe ile ilgili kitaplar Bagdat’a getirilerek terciime ettrilir.( Ibn Ebi Usaybia, 246; Demirci: 2004, 43-60) Harun er-Resid’in sarayt Sarktan, Garba, defisik din, milliyet ve mezhebe mensup edip, sair, fakih, muhaddis, filozof, tabip, man- tukg1, astronomi bilginlerinin kaulmuyla uzun siiren ilmi tarugmalara sahne olmaktaych. Nitckim Yuhanna b, Maseveyh'in Cundisapur medresesinin bir benzerini de Bagdat'a kurmast icin Harun Resid’i tegvik ettiklerini kaynaklar 108 Mesetawacagnet mde ua te 1 MustAva oe nakletmektedir. (Ibn Ebi Usaybia, 245) Ayrica dinlit vezir ailesi Bermekiler, atalari Budizin’in ikinei bityitk mabedi olan Belh’teki “New-Wihara” mabe- dinin basrahibi oldugundan, Hint, Iran ve diger Dogu din ve felsefeleri ko- nusunda k6kl bir gecmise ve birikime sahiptiler. Bu 6zelliklerinden dolay: cogunlugu Sansriktce, Pehlevice olan Hint ve fran medeniyetine ait eserler- den olusan hususi kiitiiphaneler tegekkil ettirilmislerdi. Ebu Seleme el-Hal- 1, Halid b, Bermek, Mansur’un; Ebu Eyup Merzubani Mehdi’nin; Yakub b. Davud ve Ca'fer b. Bermek, Harun Resid'in; Fazl b. Nevbaht ve Hasan b. Schl, Me'mun vezirligini yapmis farkh din, bélge ve milliyete mensup devlet adamlaridir (Cehsiyari, 90, 143, 306). Bunun gibi diger kokli aile ve gelenckten gelen Sasani devlet gelenegindeki saray kiitiiphanelerinin, Abbasi saraylarmnda da benzer sekilde gériilmesi, Beytii'l-Hikme'nin kurulmasinda- ki Sasani geleneginin etkisini gostermesi bakimindan énemlidir. Ancak bu. etki Gutas'in iddia ettigi gibi butdiniiyle fran-Zerdiisti ideolojisine ve Pers gelenegini diriltme gabalanna da indirgenemez. Harun Resid déneminde verir ailesi Bermekilerin de tesvik ve yardumlanyla galigma alant genisletmis, {inli Siiryani miitercim ve tabip Yuhanna b. Maseveyh ve franh gk bilim- ci Ebu Sehl Faz b. Nevbaht baskanliginda, frank, Hintli, Stiryani bilginler igin ayn béliimler olusturularak Beytiil-Hikme daha sistemli bir miiessese haline gelmistir. Bundan dolay1 modern tarihciler, Beytiil-Likme’nin ger= ek banisi olarak Harun er-Resid’i gésterirler. ( Ibn Nedim, 304; Ibn Ebi Usaybia (ty): 474, 475) Kaynaklarda yaygin rivayetlere gore Beytii'-Hikme’nin gercek kuruct: sumun Me'mun olduguna inanihr, Yukanda bahsettigimiz gibi bu miies- sesenin kurulugunun Me'mun’dan éncesine dayandija kesindir. Ancak en. parlak dénemini Me’mun déneminde yasamasi, Me'mun tarafindan ézel- likle Bizans seferleri esnasinda, Ktigitk Asya’nin Kostantin, Kibnis, Efes ve Bergama gibi énemili schirlerinden felsefe ile ilgili kitaplar getirtmesi, en. ‘6nemlisi de bu devirde Mutezilenin devletin resmi mezhebi ilan edilmesi ve bu mezhebin argiimanlarint desteklemek amaciyla yogun bir gekilde Yunan, filozoflaninun eserlerinin terciime edilmesi, Beytit'l-Hikme ile Me’mun’u Szdeslestirmis olmahdir(Ibn Nedim, 304) Ayna eski bir frank astronom ve filozof olan Yahya b. Ebi Mansur'u gorevlendirerek buray1 béliimlerine gre yeniden diizenletip, bir rasathane eklenir, genis okuma salonlan, tercii- me birimleri ve ihtisas ktittiphaneleri olusturmasi ve terctime edilen eserlere bagh olarak astronomi ve cografi éleiimler icin miistakil ilmi heyetlerin ku- rulmast, Beytiil-Hikme’yi gercek anlamda bir akademiye déntisttirir ( A. Emin, II, s. 62; Celebi, Il, 108, 227;R. Muhammed, 338). vice M309 ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU Bu gelismelerden dolayt da baslangtctaki “Hlizaneden” yani kiitiiphane hiiviyetinden “Beye” yani kuruma veya akademiye déniigmiisttir. Dimitri Gutas incelemesinin son kismunda, Beyti'-Hikme’nin kitiphanesinin ya- ninda tercitmanlan, diger cahsanlan ile birlikte bir de rasathanesinin oldu- gunu kabul etmektedir. Ancak konuya girerken, buranin adimn Sasani saray gelenegindeki “kiittiphane” ya da “Hizanetii’l-Kitiip/Beyti’-Kiitip” olarak adlandinlan yerlerin bulundugu, buranin da ayn onlarin bir devamt oldug yoniindeki vurgusu daha én plana cikmaktadir. Muhtemelen modern baz aragturmacilar tarafindan sadece bir kiittiphane olarak kabul edilmesinin se- bebi de ilk halinden dolayidir. (Gutas, 60, 69; R. Muhammed, 239) Bey- till-Hikme’nin “Beyt” ve “Hizane” kelimelerinin igerdikleri manalara gore tablil ettigimiz. zaman, Snceleri bir kitiiphane oldugu, bu sebeple “Hiza- ne” dendigi, ancak daha sonra geligerek kiittiphane etrafinda bazi birimle- rin olugmast, calsanlarmi artmasi ve “Hizanetu Harun Resid”, “Hizanetu Berimike” “Hizanetu Me’ mun” baska “Hizine”lerin(kiitiiphane) eklenmesi ile biiytik bir kurum haline geldigi ve bu sebeple de “Beytt'l Mal” da ol- dugu gibi “Beytii’Hikme” isminin verildigi anlagihyor (Ibn Nedim, 8, 12, 24,133, 354) Beytii'l-Hikme ile ilgili girevler ve tinvanlar takip edildigi zaman saglam bir kurumsal yapt iginde faaliyetlerini stirdigit anlagihyor. Bu kurumun en. basinda “Sahubu Beyti’1-Hikme” denilen, genellikle de devrin énde gelen bil- ginleri arasindan segilen bir bilim adarm bulunuyordu, Ibn Nedim bu girevi ifa etmig baz: isimleri verir; Bu unvan dogrudan halife tarafinds tayin edilen ve iist diizey gérevlilere verilen bir unvan oldugu anlagihyor, Bunlarm al- tunda *Hazinu Beyti’-Hikme” denilen dogrudan kitiiphaneden sorumlu bir kimse bulunuyordu, Hatta zamanla Beytitl-Hikme bir ktittiphaneler top- Inlugu haline geldiginden Bermekiler (Fazinu Beramnike), Harun er-Resit'in kiitiiphanesi (Hazinu er-Resit) icin ayrt hazinler vardh.( Ibn Nedim1988: 8, 12, 24,153, 354) Bu kiittiphanelerin detayh kitap kataloglan, bulunuyordu. Bunun yaninda kitaplan cogaltmak isteyenlere ydnelik hizmet sunan ve yeni yazilan kitaplarin ntishalarit gikaran “miistensibler” bulunuyordu (Ibn Ne- dim,1988: 118). Ayrica Ibn Nedim, kitabmin ilk béltimtinde miicellitlerin isimlerini zikrederken, “Ibn Ebi Haris” adnda birisinin Me’mun’un “Fiza neti’ -Tikme” sinde kitap ciltledigini aktarmaktadir ki bu kayit burada kitap- Jann bakim ve ciltlemesi ile ilgili gérevlilerin oldugunu gésterir. Bunlara ilave olarak kitaplan raflardan cikaran ve yerlerine koyan miistakil bazi go- reviiler (miinavil) bulunuyordu (bn Neditn, 1988: 12) Sonu olarak Beyti'|-Hikme tabiri, kurumun son aldigi mahiyeti anlatan bir terkip olarak cikmishir. Diger yandan “Hikmet” kelimesi, bu dénemlerde 0 mma dan mae en te MustAva oe felsefe’nin mtiradifi olarak kullaniimisur. Bu asitlarda kullanilan “Uluma’l Hikme” tabiri, daha cok tip, kimya, matematik, astronomi, mantik vb. beseri bilimlerim tiimii icin kullanilmistr (Atallah, 31). Terkibi bu gizle ol dugumuz zaman Beytii'l-Hikine, dnceleri ktittiphane iken (Hizine), daha sonra geligerek kiittiphanelerden, rasathaneden, terctime odalanndan, ilmi heyetlerden olusan bir akademiye (Beyt) déntigityor. Kitaplarnin cogun- Iugunu felsefe, tp, matematik, astronomi, vb. kitaplar olusturdugu igin de “Hikmet” kelimesi kullanihyor. (Guneyme, 54; Attallah, 30, 31). Bu haliyle Beytii'l-Hikme, Batlamyus hanedanmin kurdugu Iskenderiye kiitiiphane- sine, Yunanlilarin Delf Mabedine ve Sasanilerin Cundigapur'daki Nasturi akademisine ve 17. yy. Ingiltere'sindeki “Kraliyet Demegine” (Royal Society 1660) benzemektedir. Burada klasik Asya medeniyetlerinin yazah mirast, ya- sayan son temsilcileri vasitastyla yeniden ele almarak ve gelistirilerek Orta- cafan en dnemli bilim ve diigiince merkezlerinden birisi ortaya gikmistr. Bunlarin yaninda degisik dillerden terciimeler yapan mitercimler top- Iulugu bulunuyordu, Kaynaklar sadece Yiananca ve Siityaniceden Arapga'ya terciimeler yapan kirk yedi miitercimin isim listesini verir. Yunanca’nm ya- nunda Pehlevice, Sansriktce, Hindu dilleri, Aramice, fbranice vs. degisik dil- erden miitercimler bulunuyordu. Terciime edilen kitaplarin redaktasyonu. ve Arapcaya nygunlugunu kontrol eden bilginler de bulunuyordu. Mesela ilk Islam filozof kabul edilen Ebu Ya'kup Ishak el-Kindi, burada Yunan- caldan terctime edilen kitaplarda Yunanca felsefi ve ilmi kavramlarin Arap- saya adaptasyomn ile ilgili calgmalarda bulunuyordu, Buranin finansmamt ise dogradan devlet tarafindan saglanmaktaydh. Bey= ti’LHikme’nin en dinlii miitercimi Huneyn b. Ishak, terciime ettigi kitap- arin agirlganca Abbasi halifeleri tarafindan altin ile édillendirildikleri, bu ylizden kagitlan kalin secerek ve harfleri biiyiik yazarak kitaplarin afarhgim. artirmaya calistiklarm1 kendi kitabinda itiraf eder. Ibn Ebi Usaybia, “Me’mun, Tluneyn’in tercime etigi her kitaba karlk onun agurliginca alton veriyordu” diyor. Diger bir yerde de bizzat kendi gérdiigi ilgi cekici bu tamkhgani nakleder; “Beyt’l-Hikme'de Huneyn b, Ishak’sn katibi olan Ezxdk'sn Kiif yazsstyla yazdigs bir kita gordiion. Kitabin harfleribiiyik, stelan aralikt, kagulan ise o giinkit imal edilen kajilani tig veya dért agit kalinliginda idi. Bununla Hlunenyn’in maksads, heitabin hacmini biiyitmek ve bu sayede de kitabin aferigint arttrarak, 0 nisbete alacagt alton meblagint artrmaktt. Bu kajitlarda kasith olarak kalin imal ediliyordu, Bu kagidin kalin olmasinin dikkat ekmemesi ie onun uzun yillar boyunca kalmasint saglamak.”( Ibn Ebi Usaybia 1988: 260, 271) ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU Terciime Faaliyetleri Beyti'-Likme’nin en dnemli faaliyeti kuskuswz Islam dneesi yah bir bilim ve diigiince ortaya koymtug medeniyetlerin eserlerinin terciimelerdir. Her ne kadar Islam dinyasinda ilk terciimeler Emeviler devrinde Halid. Yerid’in kisisel cabalaryyla baslamissa da kapsamli ve yaygan olarak terciime faaliyetlerinin baslamas: Abbasiler’in kurulugundan sonra goriliir. Abbasi- lerin gercek kurucusu kabul edilen Halife Mansur zamanindan itibaren bu ilmi faaliyetlerin bir devlet politikasi olarak desteklendigi ve ciddi ve sistemli terciimelerin basladiga dikkat geker. Bu dénemde yapilan terctimeler gogun- lukla tip, kozmografya, hendese ve mantik ilimleri ile alakah olup, daha cok Farsca Siiryanice ve Sansktritge’den yapilmistir, Mansur, yakalandig: mide hastahjandan kurtulmak icin, Ctindisptir'daki tabipleri getirtmis, ayrica fran asil tinkii gok bilimci Fazl b. Nevbaht'm ve Habib b. Ibrahim el- Fe- zari’nin yildizlann hareketlerine gore verdigi bir takvimde Bagdat gehrinin, temelini atmustrr (Ibn Ebi Usaybia, 183), Ayrica Aristo’num mannk kitap- Jari da bu dénemde terciime edilmigtir. Dolayistyla Mansur déneminden ‘Me’mun’un halifeligine kadar devam eden (750/132-813/198) siirede Bey- ti -Hikme’deki terctimelerde biitiin ilgi, manuk ile ilgili kitaplar harig tu- tuhursa, Hintge ve Farsca kitaplara olmustur. Farsca terctimelerde tinlit bir katip olan Abdullah ibn Mukaffz’nin Aristo’nun manuk eserleri yaninda fran tarihi ve efsanelerine ve siyasetine dair terctime ettigi eserler hakkinda uzun bir liste verir (Ibn Nedim, 132; bn Usaybia, 413; Ibn Hallikan, I, 152; Derirci:1996, 82) Terciimeler Farscanin yaminda Hindtge ve Sanskritgeden de yapilmist Mansur ve Bermekiler’in gayretleri sonucu, Hind diisiincesinden ve bili- minden bir takin kitaplar terciime edilmistir. Daha once séyledigimiz gibi, Hint kitaplarinin bir kism Farsca ya da Pehlevice kanalryla nakledilmisti. bn. Nedim bu alanda terciime edilmis eserlerin uzun bir listesini verir, Bunlarn yaninda fbn Vahsiye (8.291) adi Mezopotomya’l biri tarafindan Nebatice- den sihir, biyii, Keldani inanglan ve tarim teknikleri hakkinda kitaplar ter- ciime edilmistir. Benzer sekilde Abdullah b. Selam ve Said el-Furni tarafin- dan Ibranice ve Aramice’den Tevrat, Incil ve baz kutsal suhuflar Arapcaya terciime edilmistir(Ibn Nedim, 24, 305, 372; Ibn Ebi Useybia, 473- 475) Beytii'l-Hikme’deki esas tercitmeler Yunanca ve Stiryaniceden yapulmis- tur. Harun Resid’in ilk zamanlanndan itibaren, ézellikle Me'mun zamann= da, Yunan felsefesi ile ilgili biitiin kitaplar terciime edilmeye baslanmistr. Gzellikle Me'mun'un felsefi egilimi ve Miitezile mezhebine baghhia, Ya- nanca felsefe eserlerinin terciimesinde ve Beytii'l-Hikme’nin en parlak dev- rini yasamasinda baslica amil olmustur. Bu yiizden “felsefe eserlerinin ilk 12 Mata mde sa te 4 MustAva oe terciimesini emreden kisi Me'mun'dur” diye tarihe mal olmustur. Yunanca- dan terciime edilen eserler arasnda basta Aristo, Eflatun, Helenistik dénem, sarihleri, Yunan ubbinin biiytik tabipleri olan Hipokrat ve Galen’in eserle- ri, matematik alaninda Oklid, Apoolonius ve Arsimedos'un kitaplanmin bir cogu defalarca terciime edilmistir. En gok dikkat geken ve defalarca tercti- mesi yapulan bilginlerden biri de Batlamyus (Ptolemeos)‘dur (Ibn Nedim, 326, 346-359; Ibn Ebi Useybia, 43-60, 134-150;Demirci:1996, 105-109). Beytii'l-Iikme sadece bir ktittiphane ve terctime biirosu degildi, Burada ismi gecen bilginlerin aynt zamanda Islam biliminin ilk 6nemli kesiflerini yapan ve temel klasikleri yazan bilgin ve diistiniirlerdir. Huneyn b. Ishak, ‘up kitaplarinmn terciimesi ile meshur olmus, hatta Galen’in eserlerinin tam bir bibliyografik caligmasim yaparak, ne kadarinin kendi zamanina ulastigint, ne kadarinm kayip oldugunu, meveut niishalarin degisik versiyonlarm da karsilagtirarak modern tahkiklinesr aligmalarina dnciliék etmenin yaninda; otuz yal gibi uzun bir siire calhsarak meydana getirdigi giz hakkmdaki “Ki- fabu'l- ‘ayn” kitabs, Islam tp ve oftalmoloji tarihinde bir ilke imza atmigtr. (ibn Nedim, 305, 310, 315, 321, 327, 347-356; Ibn Ebi Useybia, 259-260.) Ebu Ya’kup Ishak el-Kindi, Beytii-Hikme’de felse Arapcaya adaptasyonu ile ugrastyordu, Bu caligmalari neticesinde 300° ya- eserlerin kavramlanin an eser yazarak Islam Megsai felsefesinin ilk filozof olmustur. Aymi se- Kilde Beyti'l-Hikme’deki matematik galigmalan ile Hint, Misir ve Yunan. matematiklerini sentezleyerek yazdig “Kitabu’l-Cebr ve-Mukabele” kitabryla bugiinkii “Cebir” biliminin temelini atmsur (Ibn Nedim, 333; Ibn Hal- Jikan, V,161, 162; Miquel, 1,217). Harran’h bir Sabii olan Sabit b. Kurra'nin, astronomi ve matematik ile ilgili calsmalan da, bu alanda pek cok kesif ve yenilik getirmistir. Ben’ Musa kardesler olarak bilinen Muhammed, Ha- san ve Ahmed kardeslerin mithendislik ve matematik alanindaki caligma- Jan, Islam teknoloji tarihinin ve mekanik makinelerin Islam diinyasindaki ik 6rnekleridir. Ayrica alts yedi bilim adammin ortaklasa Musul-S sahrasinda hazirladigi “Me’muni” haritalart, o zamana kadar hazirlanmig en. dogeu diinya haritast olarak kabul edilmektedir. Kisacast Beyti-Hikme, sa- dece kiittiphane ve terciime biirosu degil, tam aksine buradaki bilginlerin ‘yaphiga caligmalarda goriildiigii tizere diinya bilim tarihinde bir cok yenili« ge Onciiliik etmnig bir akademidir.(Ibn Nedimn, 331, 333; Ibn Ebi Usaybia, ) ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU Beytill-Hikme’nin Etkileri ve Tarihi Roli Beytii'l-Hikme’de yiiritillen faaliyetlerin yankast, adeta ilk dénem Islam kiiltiir ve dtisiince tarihindcki meydana gelen degismelerde merkevi bir rol oynamis tarihi bir olaydir. Islam’ getirdigi degerlerin isiginda kendi ig di- namikler ile geligmekte olan Miisltiman evreni, dogdugu cografyanin disina caktiginda kadim ve ileri medeniyetlerin mirasi ve temsilcileri ile yiizlesti- ler, Bu ytizlesme, zamanla kargikh meydan okumalara ve buna bagh olarak bir asirdan fazla siiren dini, felsefi ve ilahiyat tartigmalanina girdiler. Bunun neticesinde akl-t makul ile ortaya gikan gergek suydu ki, Miisliimanlar ev- rensel medeniyetlerini kurarken, o zamana kadar yagamis olan kadim me- deniyetlerin bilgi birikiminden ve tecriibelerinden bigane kalmamuslardir ( Kindi,3-4) Bir yontt tiirel miras ile dogrudan intibata gecirmek ve iktisap etmek icin girigtikleri cabalarin kurumsallasmis bir vechesi olarak Abbasi halifelerinin abalarryla Beyti'l-Hikme kurulmustur. Buradaki terciimeler, ilmi faaliyetler ve diger calymalarl ilk filozof Kindi, cebirin kurucusu Harezmi, gelmis-gecmig en biiyitk matematikcilerinden biri kabul edilen Sabit b. Kura, iinli mviitercim ve tabip IInneyn b. Ishak yanmnda bir diizine astronom, mantiker dogrudan Ae begeri tecriibenin son halkasint olugturan bu ilmi ve kiil- bu dnemde ve bu muhitte yetigmistir. Ortacag ve sonrasinda yagayan in= sanlar, eski Yunank bilginleri ve diigiincelerini, Pers uygarhginin yazalt mi- asim, Hint medeniyetinin gelistirdigi tip, eczacik ve allak felsefesini bu cahgmalar vasitastyla dgrenebilmistir. Hatta Avrupa Rénesansi bile Yunan Kasiklerini bu donemde yapilan Arapca terciimeleri vasitastyla ulasabilmig ve tantyabilmistir. Beytii'l-Hikme’yi islam tarihinde yiizlerce medrese, kiittiphane, rasat= hane vb. arasinda farkh kalan ve asirlar sonra tarihcinin énie konu olarak getiren sebep budur: insanhigin medeniyet ve diigtince zincirinin kopusunu. engelleyerek stirekliliginin saglanmast ve bu alanda bir halka olmasidir. Is- Jam kiiltirtiniin Klasik caga dedigimiz cagan olusmasinda da en biiytik pay yine Beytiil-Hikme ve cevresindeki faaliyetlerle dogrudan iliskilidir. Bu- radaki terciimeler, biitiin antik gagan yazilt mirasin: Miisliiman zihnine su- nulmugtur. Ibn Sina, Yunan filozoflarms, Razi kendinden dnceki ubbi dene- yimleri, Biruni teorilerini temel aldigi astronomi bilgilerini, Harezmi cebiri kurarken kullandigi Hint, Yunan ve Sabi matematik teoremlerini buradaki faaliyetlerle temin edebilmistir. Islam kiltiirve bilim tarihinde Beytii LI lik- me'den énceki bilimsel calismalar ve felsfi seviye ile Beyti|-Hikme'den. sonraki durum kiyaslandigi zaman cok belirgin farkhhklarm oldugu ortaya {14 matte an mci sa te 4 MustAva oe grkmaktadir, Bu sebeple, ilk dénem Islam kiltir tarihini, “Beyti’l-Likme én- esi” ve “Beytil-Hikme sonrast” diye ayrmak zorundayrz, Beyti'I-Hikme’de yapilan terciimelerle Yunan felsefesini, fran ve Hint irfanmi, Mezopotamya ve Misr bilimi gibi ilmi ve kiltiirel gelenek- leri, Islam digiince evrenine tasinmistir. Bunun sonucunda, fslim'n en- tellekttiel mubitinde yepyeni bir dénem acilmistir. “Islamin Klasik déne- mi” diye adlandinilan ve miladi VII asir ile XIII. astrlar arasim kapsayan, bbu devir, gerek diisiince alnmda, gerekse beseri bilimler alaninda, biiyik geligmeler ve degisinelerin yaninda, {slam tarihinin hig bir déneminde gi- riilmeyecek yogunlukta biiyiik tabiat bilginleri ve filozoflar yetismistir. Bu durumun apacik gistergesi durumunda olan Kindi, Harezmi, Benu Sakir, Sabit b. Kurra, Huneyn b. Ishak, Zekeriya Razi, Battani gibi dogrudan bu. kurumda yetigen tabiat bilimecilerinin yam stra; Farabi, Ibn Sina, Ibn Riist, ibn Tifeyl, Biruni gibi filozoflar da Beyti’l-Hikme’de yapilan terciimeler ve bilimsel galgmalarin olusturdugu fikri ve ilmi birikimin atmosferinde yetigmislerdir. Kisacast Beytit'l+Hikme'de yetigen bilginler tarafindan bilim biitiin alanlarinda dikkate deger geligmelerin goriilmesi, Beyti?-Hikme’nin {slim kiiltiir tarihi bakumindan déniim noktast saytlabilecek bir énemde ol- dugu gériilmektedir. Nitckim Bagdat bu dénemde biitin antik cagan ya- sayan mirasim devralarak adeta Perikles dénemi Atinasi, Italyan Ronesanst, 17. yiizyil Avrupa aydinlanmasina muadil bityiklikte, insanbk tarihinin en dikkat gekici entelekttiel hareketlerinden birine sahit oldu, Ortacag fslam. aydinlanmasint ve klasik Islam medeniyetinin ortaya cikigin: anlamak icin, {lk Abbasi dineminde Bagdat’m sosyal ve entelektiiel hayatinin derinlikle- rinde yatan bu tiir cabalar ve kurumlar olmustur. Arapganin esas olarak bilim dili haline gelmesi, bity’k oranda Bey- tii’LHikme’de felsefi ve ilmi kitaplar terciime edilirken, Arapcada karsihga bulunmayan ve daha énce hig kullaniimamis manuki, felsefi ve teknik te- rimlerin, buradaki Kindi, [arezmi, Huneyne b. Ishak, {stafon b. Basil, Yahya b. Adi ve Farabi gibi Hazinler ve filozoflar tarafindan yiiritiilen yogun kav- rambastirma faaliyetleri neticesinde, biitiin soyut, felsefi ve teknik ifadeleri igerebilecek genis bir ifade zenginligini kazanmas ile olmustur. Hazinlerin, terciimelerin akict bir gekilde aktarnmunt saglamak amactyla, bir takim kalip= lar gelistirerek Arapca ifadenin yetersiz kaldygs durumlarda tirettikleri teknike terim ve felsefi kavramlar bu dilin bir ilim dil hiline gelmesine sebep olmus- tur. Béylece Arapca, Modern Cag éncesi biitiin diinya kilttirinti aktarabilen ve Ortacag biliminin yegdne dili haline gelmigtir(Hodgson, 1993; 1, 382). X. Wie MS ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU ytizytlda yasayan bir aydin Arapea'yt cok iyi bilmek zorundaydh, Hatta bu dili &grenmek igin medreselerde bir cok yil gecirmek zahmetine katlamyordu, Gankit o donemde bu dil meveud bitin bilgi hazinelerinin kapisint agt- yor, hudutsuz bir malzemeyi toplama imkant da saghyordu, Arapga bilen bir aragurmact, Yunan’m felsefesini, Babil'in astrolojisini, Misr’ matematik ve tbbim, Hind’in tip, matematik ve astronomisini, fran’ binbir gece ma- sallarm, tariblerini ve siyasetlerini ..vs. biitiin bilgi dairesini bu dil sayesin- de égrenebiliyordu. fbn Haldun tek dil biliyordu; Arapca bu dil yardimiyla bitin diinya abidelerinin irfamm toplayarak Mukaddime’yi yazabilmistir. Ondan iki asir nce Ibn Riigd, Yunan felsefesini sadece Arapga kanaliyla incelemis, bitin Avrupa'ya tanttabilmigti. Ibn Sina yine Arapca sayesinde, kendinden dnceki geligen bitiin bilgi hazinelerine ulagarak, “Kanun” ve “Sifa” adh dev eserlerini yazimistur. Kisacast, Ortagagda Arapea sadece Miis Jimanlar igin degil, aydinlanmak igin butiin dinyanin dfrenmek zorunda oldugu bir dil idi, Bu zoruntuluk sadece islim diisiincesini ve medeniyetini tanimak icin degil, bilakis eski medeniyetlerin bilgi hazinelerini tamumak igin de Arapcaya itiyac vardh, Bugiin Antik Cag’a ait bircok esere sadece Arapca vasitastyla ulagabiliyoruz. Cxinkit Beyti'l-Hikme'deki faaliyetler sayesinde, {slim kalttira biitiinityle cihan kiltiirimiin tek varisi durumuna gelmisti ‘Yiirtitilen terciimeler ve serhler ile Yunan felsefesi ve tabiat bilimleri, fran tarihi ve siyaseti, Hint astronomi ve tibb, Babil ziraatt ve astrolojisi, Misir kimya ve sihri tamamen Arapgaya aktarilmistt, Bunlan dgrenmek isteyen bi- risinin Arapca bilmesi yeterliydi. Beytii'l-Hikme’de muhafaza edilen ve terciime edilen alismalar saye- sinde Antik Cag diinyasmin bilim ve diigiince Klasikleri korunarak Arap- a terctimeleri ile giintimtize ulagabilmistir. Sayet Abbasi halifeleri Bey- tél likme’yi kurarak burada kaybolmaya yiiz tutmus eserleri toplamasaydi ve Arapgaya terciime edilmeseydi, insanligin cok énemli klasikleri giinti- iize lagmayacakti. Ozellikle de Yunan Klasiklerini toplamak igin Bizans topraklarina hususi bilim heyetleri ginderdikleri ve ele gegen kitaplart da Beyti'l-Hikme'de topladiklan biliniyor. Bu caligmnalar sayesinde Yunan kla~ sikleri kaybolmaktan kurtarilmis, XII. asirda Latinceye terctimesi ile de Av- rupa Rénesansina sebep olmustur. Beytii'l-Hikme’nin iff ettigi tarihi gorev- le ilgili olarak Haydar Bammat goyle demektedir: “Beytit'l-Hikme, tesirini XV. yiizyil sonlarma kadar hissetiren Bagdat mektebinin besigi olmustur. VI yiizyilda Roma’nm diigmesi ile kopan insani bilgiler zincirini tekrar bagla+ yarak medeniyetin devamliligim saglama gerefi bu mektebe aittir” (Bammat, 1963:116). {16 Matlin a mci sa te 4 MustAva oe Beyti'l-Iikme, kurum olarak kendi tiriiniin ilk Ornegini olusturmakta~ dur. Buradaki faaliyetler(terctimeler, felsefi eserler) daha dnce ya hig yoktu. veya dagumk bir sckilde degisik yerlerde yiiritiilmekteydi. Dolayrsiyla bu kurum kendinden sonraki kurumlasmalara Snciilitk etmig ve etkilemistir. Nitekim Beyti'l-Hikme’den kisa bir zaman sonra, bir kismt bu miiessesede cahian bilginler tarafindan olmak tizere, Miisliimanlarin Beytii'l-Hikme’ye benzer kurumlan kurmak icin harekete gectikleri goriilmektedir. Oncelikle Bagdat'taki zenginler, vezirler, sultanlar, yiiksck fiyatlar 6deyerek aldiklant kitaplardan hususi kiittiphaneler olusturmaya baslamislardir. Bu hareket daha sonra Islam diinyasinin degisik sehirlerine de yaytlarak, [skim mede- niyetini bilgi medeniyeti haline getiren Hizdneti/1-Hikme'ler, Rasathaneler ve Hastaneler ile gelismeye baslamistir. Bagdat’ta baslayan hareket, impara- torlugun degisik sehirlerine dagalmus, biylece Islam ehirleri ilim ve fende digerleri ile yangir hale gelmisti. Kurulan zengin kiitiiphancler, rasathane= ler, hastaneler ve daha sonralan ortaya gikan medreseler, islam diinyasinda yiikselen kiltdrin ve bilimin ana merkezleri durumuna gelmistir (Uiken, 184,195) Sonug olarak Abbasilerin Beyti'-Hikine’yi kurarak devlet siyaseti olarak bilimsel caligmalara her tiirli destegi vermeleri ve biittin kiltiir ve ilmi gele- neklerin temsilcilerine esit yaklagmalan, Islam bilim ve diigtince devriminin, bathlarm tabiri ile “islam Rénensansmin” olugmasinda en etkili unsur ol- mustur, Bundan sonraki siiregte Arapca vasitastyla Miisliiman bilginler bii- tiin diinya bilim ve diisiince eserlerine wlasabilmistir. Islam medeniyetinin dahi beyinleri bu zengin bilgi birikimi iginde farkh gelenekleri sentezleyerek yetisebilmislerdir. Son olarak bu kurum modern anlamda efitim-dgretim faaliyeti yapmanus, tam aksine bir akademi ve bilimsel aragtirma merke= zi formatinda faaliyet gistermistir. Bu yiizden bir cok bilimsel aragturma- ya Gneiiliik etmistir, Beytii'l-Hikme bir dzelligi ile medrese ve cami efiti- minden farklt olarak daha gok tabii bilirnler ve felsefi konularda aragtirma yapan ve dokiiman saglayan bir merkezdir. Ne var ki kiltiirel kaliplanma, mezhepeilik ve siyasi pragmatizm daha etkili olmaya basladijandan, {slam bilim geleneginde bu tiir mitesseselere maalesef daha sonraki devrilerde rastlamlmamustir. ‘anti stim ve DUSUNCE MiRASININ ISLAM DUNYASINA TERCUMESINDE ABBASILERIN ROLU Kaynakca AKU, abriyl (1998) “Musaybin’dek Mor okup Kites ve Musaybin Oka", Mardin ATTALLAH, Hadr Ahmed. “Beytl ime Asn Abbasiyin, Dar Fi Arabi” Kare (ty) BAMMAT, Hamydar (1963); “Islémiyetin Manevi ve Kittiirel Degerlen,, tre. Bahadur Dilger”. Ankara CEHSHVARL, Muhammed b, Abdus eel izer ve"LAGab, “ng: Mustafa Sakkd-brahim Ebyiss- Abdu'-HafizSalebi.Kahire 1401/1980 GELEBL, Ahmed (1966). "Tvhu'Lslam ve Hadérat'-stamiye TL Basia, Metebetu Naha” wahire (HOKR, Methem (2002), Zam’ Hic kine enna Zakk ve Zndkay, tre Ayje Mera istanbul DEMIRCY, Mustafa (2004) “Antik Yuna Kitaplannmn Abstr Bagdat'ne Youu. Ankara Islamiy deri, VI, sy. 2, 843-60, DEMIR, Mustafa (2003) “Muterlnin stam Mederiete Kathlan:Cedel-Tercime ve Tobi Sinerdeki Rot” Kony: Marie ergs. CTL, Sy. 3, 109-130 DEMIRCI, Mustafa (1996). * Beytii'l-Hikme”. Istanbul Demirci, Mustafa (2005), Emerlerden Abbisilere Gey Surecinin Bir Tamgh: Abdullah fbnd'- Mukaffa ve “Risileti’s-Sahabesi", Dokuz Eyl Universitesi llahiyat Fakiiltesi Dergisi, say: 2,5. 117-148 EL-KIFT Cemaludn Alb, Yusuf, hbou'LUlema 6 Ahban-Hokema, Lepiz, 1903, ARABI, fb Nast Muhammed (1999). “Mulugun Kazantmas(Tahsi's-Saade). Anka ev, Ahmet Aslan, 5, 88-49 GGUNEIE, Muhammed Abdurahman (1953). “Tarhy Cimiatu'tIslamiyyetu' Kabra” evan GUTAS, Dimitri (2003), Yunanca Diistince Arapga Kiiltir, tre. Litt $imsek, Istanbul. HODGSON, M. G5. (2992). ”tm'n Seven, I-Ie.” Kossyonftanbul {BN EBt‘USAYBIA, Muvafakuddin Eb Abbas Ahmet b. Kasim b.Hanife b. Yunus es-Sadi el Hareci(.669 fh), ‘Ujunu' nba Toba Ebb, Tk. Nizar Riza, Dar Mektebetut- Hayat, Beyrut, (ty.). {BN NEDIM, Ferec Muhammed b.EbiYakup. Ishak(M, 997) (1968). “elit”. This Rs, Diru Mesive-Tahran, {bn Halikin €biL-Abbss Ahmed b. Muhammed (681/1282),Vefeyéti"hAyan, thks Thsan Abbas, EMI, Beyrut 1977 KARUGA, Beir (1985) alstim Dogrncesinin Dogusunu Etkileyen Nedenles. istanbul: Marmara ULE. ergs 5.3 «nl, Ebu Yakup Ishak (6.857). “Felefisoleler tre. Mahmut Kaya, Istanbul, OPRULO-BARLTOD, W-Mehmet Fuad (1972). "Zslim Medenvet Tah, Ankara: TX. Yay. I Bas MIQUEL, Andre (1988). “Tslam ve Medeniyti, Istanbul: ev: Ahmed Fidan, Hasan Mentes, BinlesikYay CLEARY, De Lacy, (1973) {lam DugUncesi ve Tarhteli Yr i Bast, Gv. Yaar Kutay Huseyin aziYurdaydin, AULE. Yay, aaa, 118 meat an mc sa ta 4 MUsiNVA DeMiRcl REMZIVE Muhammed (1980). “Beyti’|-HikmetiL-Bagdadi ve Eseruha fi Hareketil lniyye" ‘Mieriha't Arab, Ba@dat: Sy: 14 s. 320, RUFAL, Ahmed Feri (1927). “Asru'LMe’mun, Darul Kutubu'l Msriyye". Kahite: HT. Bask, SEZGIN Fuad (1982). “Muhadarat i Torhi'-Ulumi‘Lérabiyyetve‘LIslamiyye”. Frankfurt SOURDEL, Dominique “La Biyographie dibn al-Mukatfé apres les Sources Anciennes ”. ‘Arabica, (I~ 1954), 5, 307-323 SSOYLEMEZ, M. Mahfuz (2003), “Bilimin YitkSehri Cindigopur” Ankara, ‘SEHRISTANI, Muhammed b. Abdulkerim (1992), Lie ve'n Mal, tk. Muhammed Fehmi Muhammed, Daru'-Kitubi-ilmiyye, Beyrut, TOYNBEE, Arnold (1978). "TorihBitinc” Istanbul: Gev: Murat Belge, Betas Yay LULKEN, Mil Zya,( 1935) UyonisDevierindeTercimenin Rold, Vakit Mat. fstanbul, WATT, Montgomery (1981), islam Dusinecesnin Tegekkil Devi, ev. Ethem Ruhi Figla, Unran Yay., Ankara, re BLAS

You might also like