Professional Documents
Culture Documents
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları PDF
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları PDF
Ekonomik Tetikçinin
İtirafları-II
EKONOMİK TETİKÇİLER, ÇAKALLAR,
DÜNYA BANKASI VE IMF
John Perkins
ŞİRKETOKRASİ
VE ONDAN KURTULMA YOLLARI
Yayın No: 20
1,-2. Baskı, 2007
3.-4.-5. Baskı, 2009
6. Baskı, 2011
ISBN: 978-975-6006-19-1
Yayın Yönetmeni
K. Egemen İPEK
Editör
Asiye Koray BENDON
Türkçesi
Cihat TAŞÇIOĞLU
Katkıda Bulunanlar
Zuhal KOÇDAĞ
Son Okuma ve Dizgi
Özlem ARAS
Kapak Tasarım
Mineral Tasarım
Baskı
Özkan Matbaacılık
Yayın
A.P.R.I.L Yayıncılık
Cinnah Cad. Kırkpınar Sok. 5/4 06690Çankaya-
ANKARA
Tel: (0312) 440 8011 Fax: (0312) 440 89 10
www.aprilyayincilik.com
bilgi@aprilyayincilik.com
THE SECRET HISTORY OF AMERICAN
EMPIRE © 2006 BİR EKONOMİK
TETİKÇİNİN İTİRAFLARI 2 © 2007 Bu
kitabın yayın hakları AKÇALI Telif Hakları
Ajansı aracılığı ile alınmıştır.
Her türlü yayım hakkı A.P.R.I.L Yayıncılık'a
aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri
gereğince alıntı yapılamaz, fotokopi yöntemiyle
çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik vb.ler
yayınevinin izni olmadan kopya edilemez.
Önsöz
Bu kitap Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
I’in bıraktığı yerden başlar. 2004 yılında ilk
kitabımı yazmayı bitirdiğimde, birilerinin benim
ekonomik tetikçi (ET) olarak yaşadığım hayatı
okumakla ilgilenip ilgilenmeyeceği konusunda
hiçbir fikrim yoktu. İtiraf etme gereği duyduğum
olayları anlatmaya karar vermiştim. Sonrasında
ABD’yi ve öteki ülkeleri dolaştıkça, konuşmalar
yaptıkça, tartışma programlarına katıldıkça ve
geleceğimiz için kaygılar taşıyan insanlarla
konuştukça, dünyanın her tarafındaki insanların
bu dünyanın uzak köşelerinde gerçekten neler
olup bittiğini bilme isteği taşıdığının bilincine
vardım. Hepimiz haberlerin satır aralarını
okuyabilmek, ülkemizi, iş dünyamızı ve
medyamızı (işbirliği ya da bir şirketleşme
anlayışıyla) yöneten bireylerin sadece kendi
amaçlarına hizmet eden bir söylemle kararttığı
gerçekleri duymak isteriz.
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları I’de
açıkladığım gibi, o kitabı yazmaya birçok kez
niyetlenmiştim. Öteki ekonomik tetikçiler ve
sponsorluğunu CIA’nın yaptığı, rüşvet, tehdit ve
kimi zaman suikast eylemleriyle Ön plana çıkan
çakallarla ilişkiye geçtim; onlardan öykülerini
anlatmalarını istedim. Ama bu girişimimin haberi
çabucak yayıldı ve kendimi hem rüşvetle
doyurulur halde, hem de büyük tehditler altında
buldum. Yazmay ı kestim. 11 Eylül
saldırılarından sonra tekrar harekete geçmeye
karar verince, bu kez müsveddeler hazır olana
dek yazdıklarımdan kimseye söz etmemekte
kararlıydım. Bir noktaya gelindiğinde, bu benim
için bir yaşam sigortası olacaktı. Çakallar bana
b i r şey olursa kitabın satışının roket gibi
fırlayacağını bilecekti. Bir Ekonomik Tetikçinin
İtirafları I’i benzer deneyimlerden geçmiş
diğerlerinden yardım almadan yazmak zor
olmuştu ama benim için güvenli bir güzergâh da
oluşturmuştu.
Kitap yayınlandıktan sonra kimi insanlar
gölgelerden çıkmaya başladı. Ekonomik
tetikçiler, çakallar, haberciler, Bar ış Gönüllüleri,
ticari kuruluşların, Dünya Bankası’nın, IMF’nin
yöneticileri ve devlet memurları kendi itiraflarını
paylaşmak için bir adım atıp benimle ilişkiye
geçmeye başladı. Onların öyküleri,
okuyacağınız sayfalara çocuklarımızın miras
alacağı dünyayı şekillendirmiş gerçekler olarak
yansıyacaktır. Hepsi de kaçınılmaz sonucun
altını vurguyla çizer: Harekete geçmeliyiz,
değişmeliyiz.
Bu kitapta keder ve lanetli bir yazgıya doğru
gidiş belirtileri bulmayacağınızı önceden
belirtmek isterim. Ben iyimser bir insanım.
Sorunlarımız her ne kadar ciddi olsa da, insan
aklının ürünüdür. Yani gezegenimiz kaç ılması
olanaksız dev bir meteor tarafından tehdit
edilmiyor. Güneşin verdiği ısı sönmeye yüz
tutmadı henüz. Mevcut sorunları biz yarattıysak,
çözüm de ancak bizde olabilir. Geçmişimizin
karanlık girintilerini araştırarak, geleceğe dönük
araştırmaya (ve değişime) bir ışık kaynağı
oluşturabiliriz.
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları I başlıklı
kitabım çıktıktan birkaç ay sonra
Washington’daki bir kitabevinden bir davet
aldım. Konuşma yapmam ve imza vermem
isteniyordu. Beni dinleyicilere sunacak olan
hanım, Dünya Bankası’ndan da birilerinin
gelmesini beklediklerini söylemişti. Bu beni çok
gerilere götürdü.
Temelleri 1944’te, çocukluk ve gençlik
yıllarımın geçtiği New Hampshire’deki Bretton
Woods’da atılan Dünya Bankası, savaşta yıkıma
uğrayan ülkelerin toparlanmasına yardım etmek
amacıyla kurulmuştu. Kurumun misyonu kısa
zaman içinde kapitalist sistemin o zamanki
Sovyetler Birliği’ne üstünlüğünü kanıtlamaya
dönüştü. Organizasyon çalışanları daha sonra bu
rolü bir adım daha ileri taşıyarak, kapitalizmin
ana oyuncularından çokuluslu şirketlerle sıcak
ilişkiler kurdu. Bu da bana ve öteki ekonomik
tetikçilere multi-trilyon dolarlık bir çıkar sağlama
oyununun köşesine ilişme fırsatı tanıdı. Dünya
Bankası’ndan ve kardeş organizasyonlarından
gelen fonları görünüşte yoksul halklara yardım
etmek için ama gerçekte varlıklı insanların
çıkarlarını ön planda tutarak aktardık. Bunu
yaparken sıkça izlediğimiz yol ticari
kuruluşlarımızın göz diktiği (petrol gibi)
kaynaklara sahip, gelişmekte olan bir ülke
belirleyip, çok büyük miktarlarda borçlanmasını
sağlamak, bu paranın çok büyük bir bölümünü
de bizim mühendislik ve inşaat firmalarımıza (o
arada birazını da ülke içinde bizimle işbirliği
yapan kişilere) yönlendirmekti. Her yerde enerji
santralleri, havaalanları, sanayi tesisleri gibi
altyapı projeleri patlak veriyordu. Ancak
bunların elektrik şebekelerine bağlı olmayan,
havaalanı kullanmayan ve sanayi tesislerinde işe
girecek eğitim ve yapıya sahip olmayan
yoksullara nadiren yararı oluyordu. Sürecin bir
aşamasında ekonomik tetikçiler olarak ülkeye
geri dönüyor ve katkılarımızın bedelini istiyor,
bunu ucuz petrol, kritik Birleşmiş Milletler
kararlarında yandaş oy ya da askerlerimizin Irak
gibi yerlerde desteklenmesi olarak tahsil
ediyorduk.
İlk kitabımı yazdıktan sonra yaptığım
konuşmalarda, dinleyicilerimi (çoğu insanın
yanlış anladığı bir noktayı açıklayarak) uyarma
gereği duydum: Dünya Bankası gerçekte
‘dünyanın bankası’ değil ABD’nin bankasıdır.
Tıpkı onun en yakın çalışma arkadaşı
konumunda olan kardeş kuruluşu IMF gibi.
Yönetim kurullarındaki 24 yöneticiden 8 kişi
birer ülkenin temsilcisidir: ABD, Japonya,
Almanya, Fransa, Britanya, Suudi Arabistan, Çin
ve Rusya. Öteki 184 üye ülke, geri kalan 16
yönetici tarafından temsil edilir. ABD, IMF’de
belirleyici oyun %17’sini, Dünya
Bankası’ndaysa %16’sını elinde bulundurur; onu
IMF’de yaklaşık %6 ve Dünya Bankası’nda %8
ile Japonya izler. ABD ayrıca kararları veto etme
yetkisine sahiptir ve Dünya Bankası başkanını
da ABD başkanı atar.
Bunlar önümüzdeki sayfalarda sıkça
karşılaşacağımız bazı kavram ve kuruluşlara dair
kısa notlardı. Kitaba geçmeden önce biraz daha
açıklığa kavuşturmamız gereken birkaç nokta
daha olabilir, Örneğin imparatorluk kavramı.
Son birkaç yıldan beri Amerika kastedilerek
dile getirilen imparatorluk yakıştırması
okullarda, basında, hatta akşam içkilerine eşlik
eden sohbetlerde ağızdan ağza dolaşıyor. Ama
bir imparatorluk tam olarak nedir? Harika
anayasası, İnsan Hakları Bildirgesi, o ünlü
demokrasi savunuculuğuyla Amerika, akla zarar
bir zulüm geçmişini ve sadece kendi çıkarlarını
kovalamayı belirten böyle bir etiketi gerçekten
hak ediyor mu?