Professional Documents
Culture Documents
Suc Sosyolojisi
Suc Sosyolojisi
SUÇ SOSYOLOJ‹S‹
Yazarlar
Yrd.Doç.Dr. Osman DOLU (Ünite 1)
Prof.Dr. Aytekin GELER‹ (Ünite 2, 4, 5, 6, 7, 8)
Prof.Dr. H. ‹brahim BAHAR (Ünite 3)
Editör
Prof.Dr. Aytekin GELER‹
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Genel Koordinatör
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Yrd.Doç.Dr. Alper Altunay
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
Suç Sosyolojisi
ISBN
978-975-06-1549-8
1. Bask›
Bu kitap ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Web-Ofset Tesislerinde 10.000 adet bas›lm›flt›r.
ESK‹fiEH‹R, Ocak 2013
‹çindekiler iii
‹çindekiler
Önsöz ............................................................................................................ ix
Organize Suç Örgütleri Yöntem Olarak fiiddet ve Rüflveti Kullan›rlar ...... 180
Organize Suç Örgütlerinin Faaliyetlerinde Uzmanlaflma ve
‹fl Bölümü Vard›r........................................................................................... 181
Organize Suç Örgütleri Tekelci Zihniyet Tafl›rlar........................................ 181
Organize Suç Örgütlerinin Aç›k ve Belirgin Kurallar› Vard›r ..................... 182
ORGAN‹ZE SUÇ ÖRGÜTLENMELER‹N‹N TEMEL ESASLARI...................... 182
Kan Ba¤› ........................................................................................................ 182
Etnik Köken................................................................................................... 183
Hemflehrilik.................................................................................................... 183
Arkadafll›k Ba¤lar› ......................................................................................... 184
Siyasi Görüfl Birlikteli¤i................................................................................. 184
Ritüel Ba¤l›l›klar ............................................................................................ 184
TÜRK‹YE’DE ORGAN‹ZE SUÇ ÖRGÜTLER‹N‹N ORTAYA ÇIKMASINDA
ETK‹L‹ OLAN FAKTÖRLER........................................................................... 185
Mafya Tipi Örgütlenmeye Uygun Toplum Yap›s›n›n Bulunmas›............... 185
Göçler ve Çarp›k Kentleflme ........................................................................ 186
Yasal Boflluk ve Yetersizlikler ...................................................................... 186
Siyasi Otorite Bofllu¤u................................................................................... 187
Ekonomik Otorite Bofllu¤u........................................................................... 187
Bürokrasideki Yozlaflma ............................................................................... 188
Yasaklamalar.................................................................................................. 188
Toplumsal Özenti.......................................................................................... 189
Terörün Varl›¤› .............................................................................................. 189
E¤itim ve Ö¤retim ‹mkânlar›n›n Yetersiz ve Kalitesiz Olmas› ................... 190
Çok Çocuklu Aile Yap›s›............................................................................... 190
Özet................................................................................................................ 191
Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... 192
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ 193
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. 193
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek Kaynaklar ............................................... 194
Önsöz
Ço¤u insan için sadece polis veya ceza adalet sisteminin ilgi alan›na giren bir ko-
nu olarak de¤erlendirilen suç, asl›nda çok farkl› disiplinlerle yak›n iliflki içinde olan
bir olgudur. Suç, farkl› yer, zaman ve flekillerde, do¤rudan veya dolayl› olarak he-
men herkesi etkilemektedir. Bu yönüyle suç, insano¤lunun varolufluyla birlikte orta-
ya ç›kan, insanl›k tarihi kadar eski ve insan var oldu¤u sürece varl›¤›n› sürdürecek,
toplumsal derinlikleri olan sosyal bir olgudur. Suç, meydana geldi¤inde dar ölçekte
sadece ma¤duru ve suçu iflleyen kifliyi içine alan mikro dairenin ötesinde bütün top-
lumu farkl› flekil ve boyutlarda olumsuz flekillerde etkileyen bir toplumsal sorundur.
Bu kitab›n amac›, uzaktan e¤itim almak isteyen ö¤rencilere Suç Sosyolojisinin
ilgi alan›na giren temel konular› aktarmakt›r. Suç Sosyolojisi kitab›, toplam sekiz
(8) üniteden oluflmaktad›r. “Suç ve Sapma Teorileri” konulu ilk unite iki temel k›-
s›mdan oluflmaktad›r. Birinci bölümde, öncelikle suç ve sapmaya iliflkin temel
kavramlara yer verilmekte ve genel olarak suç mekanizmas›n›n nas›l iflledi¤ine
de¤inilmektedir. ‹kinci bölümde ise, suçun neden meydana geldi¤ine iliflkin biyo-
lojik, psikolojik ve sosyolojik görüfller ele al›nmaktad›r. ‹kinci ünite “Kamu Düze-
ni ve Güvenli¤i: Polislik” bafll›¤›n› tafl›maktad›r. Burada güvenlik kavram› ve hiz-
meti ve demokratik polis sistemleri konular› ifllenmektedir. Üçüncü ünitenin ko-
nusunu “Aile içi fiiddet” oluflturmaktad›r. Bu ünitede baflta aile kurumu olmak
üzere ailenin yap›s› ve ailedeki de¤iflimler ile aile içi fliddetin nedenleri ve aile içi
fliddetin önlenmesi konular› incelenmektedir. Dördüncü ünitede suç önlemenin
genel çerçevesi, ilkeleri, polisin suç önlemedeki yeri ve rolü ile suç önleme ted-
birleri sonucunda ortaya ç›kan suçun yer de¤ifltirmesi konular› incelenmektedir.
Suç korkusuna yer verilen beflinci ünitede suç korkusunun ortaya ç›k›fl› ve gelifli-
mi, suç korkusunu etkileyen/belirleyen unsurlar ile suç korkusunun olumsuz et-
kileri üzerinde durulmaktad›r. Alt›nc› ünite suç ma¤duriyetini ele almaktad›r. Bu
ba¤lamda, suç ma¤duriyetinin etkileri, ma¤dur psikolojisi, ma¤dur ve polis iliflki-
si ile suç ma¤durlar›na yard›m ve destek hizmetlerini içeren de¤erlendirmeler ya-
p›lmaktad›r. Organize suçlar›n ifllendi¤i yedinci ünitede Türkiye’de organize suç-
lar›n tarihsel geliflimi, organize suçlar›n ortak özellikleri, organize suç örgütlenme-
sinin temel dinamikleri ve Türkiye’de organize suçlar›n ortaya ç›kmas›nda etkili
olan faktörler kapsaml› bir flekilde aç›klanmaktad›r. Son olarak, sekizinci ünitede
terörizm konusu ifllenmektedir. Bu ana konu çerçevesinde terörizmle ilgili temel
kavramlar, terörizmin unsurlar›, terörizmin ortaya ç›kma nedenleri ile terörizmin
nedenlerinin ortadan kald›r›lmas›na yönelik yaklafl›mlar ortaya konulmaktad›r.
Bu kitab›n gerçeklefltirilmesinde ve flekillenmesinde çok büyük emekleri ge-
çen de¤erli hocalar›m Prof.Dr. Nadir SU⁄UR ile Prof.Dr. Ali ÇA⁄LAR baflta olmak
üzere ilgili ünitelerin yazarlar› Prof.Dr. H.‹brahim BAHAR ve Yrd.Doç.Dr. Osman
DOLU’ya, kitab›n Aç›k Ö¤retim Fakültesi normlar›na uygun hale gelmesine büyük
katk› sa¤layan Yrd.Doç.Dr. Alper Altunay’a ve kitab›n dizgi ve bas›m ifllerinde
eme¤i geçen AÖF dizgi birimine en içten teflekkürlerimi sunar›m.
Kitab›n, baflta Aç›k Ö¤retim Fakültesi ö¤rencileri olmak üzere Sosyoloj bölü-
mü ö¤rencilerine, bu konuda araflt›rma yapan ve ilgi duyan herkese yararl› olma-
s› dileklerimle.
Editör
Prof.Dr. Aytekin GELER‹
1
SUÇ SOSYOLOJ‹S‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Suç ve sapma konusuna iliflkin temel kavramlar› tan›mlayabilecek,
N
Suç teorilerine iliflkin genel bir de¤erlendirme yapabilecek,
N
Suç teorilerinin bafll›ca okullar›n› s›ralayabilecek,
Sosyolojik suç teorilerinin temel bak›fl aç›s›n› ortaya koyabilecek ve en önde
N
gelen sosyolojik suç teorilerini s›ralayabilecek,
Suç teorilerinin farkl› yönlerini analiz edebilecek bilgi ve yetene¤e sahip ola-
caks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Suç ve Sapma • Pozitivist Okul
• Kriminoloji • Sosyolojik Suç Teorileri
• Suç Teorileri
‹çindekiler
• G‹R‹fi
Suç ve Sapma • TEMEL KAVRAMLAR
Suç Sosyolojisi Teorileri
• SUÇ TEOR‹LER‹
Suç ve Sapma Teorileri
G‹R‹fi
Suç, insanl›k tarihi kadar eski bir kavramd›r. Bu yönüyle, insanl›k var olmaya de-
vam etti¤i sürece varl›¤›n› devam ettirecek bir olgudur. Suç, ilk bak›flta yaln›zca
polis ve mahkemeyle iliflkili bir olay olarak de¤erlendirilse de, mikro planda her
bir bireyi makro planda ise pek çok toplumsal yap›y› ilgilendiren bir sosyal olgu-
dur. Bu itibarla suçun nedenleri, sonuçlar› ve bileflenleri göz önünde bulundurul-
du¤unda oldukça karmafl›k bir kavram oldu¤u görülecektir. Bu sebeple, ceza ada-
let sisteminin s›n›rlar›n› aflan çeflitli boyutlar› bulunmaktad›r.
‹lk ortaya ç›k›fllar›ndan günümüze, devletlerin en az›ndan iki temel fonksiyonu
icra etmelerinin beklendi¤ini söyleyebiliriz: (1) güvenlik, (2) adalet. Bu itibarla, bir
toplumu oluflturan bireylerin devletten talep edebilecekleri en temel hizmet, gü-
venlik ve adaletin sa¤lanmas›d›r. Güvenlik ve adaleti sa¤layamayan bir devlet iflas
etmifltir. Suç, iflte bu iki fonksiyonu birden ilgilendiren önemli bir problemdir.
Sapma ise, suça benzemekle birlikte ceza adalet sisteminin alan›na girmeyen
norm ihlalleridir. Ne var ki, sapma da aynen suç gibi toplumu her zaman ilgilen-
dirmeye devam eden ve çözüm bekleyen bir sorundur. Bu itibarla, suç ve sapma-
n›n birlikte ele al›narak öncelikle bu sorunlar›n detayl› araflt›rmalarla incelenerek
nedenlerinin belirlenmesi; daha sonra, suçun ve sapman›n önlenmesi ve daha et-
kin bir flekilde suç ve sapmayla mücadele edilebilmesi için ulafl›lan bulgulara ba¤-
l› olarak çözüm önerilerinin gelifltirilmesi gerekmektedir. Suç ve sapman›n neden-
lerine iliflkin kriminoloji literatüründe son 250 y›lda gelifltirilen teorilerin temel ar-
gümanlar›n›n bilinmesi bu tür çal›flmalarda büyük önem arz etmektedir.
‹ki k›s›mdan oluflan bu bölümde, öncelikle suç ve sapmaya iliflkin temel kav-
ramlara yer verecek ve genel olarak suç mekanizmas›n›n nas›l iflledi¤ine de¤ine-
ce¤iz, daha sonra ise suçun neden meydana geldi¤ine iliflkin ortaya konulan di¤er
görüfllere k›saca de¤indikten sonra sosyolojik görüflleri ele alaca¤›z.
TEMEL KAVRAMLAR
SUÇ TEOR‹LER‹
Ülkemizde henüz çok genç bir bilim dal› olan kriminolojide gelinen son nokta iti-
bariyle, suçun nedenlerini aç›klayan görüfllerin do¤aüstü güçler perspektifi, klasik
okul, pozitivist okul ve elefltirel perspektif olmak üzere temel olarak dört temel pa-
radigma alt›nda s›n›fland›r›ld›¤›n› görmekteyiz (Dolu, 2011). Do¤aüstü güçler pers-
pektifi Orta Ça¤ cehaletini ve dogmalara saplanm›fl bir devrin suç ve suçluya ba-
k›fl›n› yans›t›rken, Klasik Okul Ayd›nlanma Ça¤› ile birlikte insan› tüm sosyal ana-
1. Ünite - Suç ve Sapma Teorileri 5
lizlerin merkezine koyan rasyonalite ve ak›lc›l›k eksenli bir bak›fl aç›s›yla suçu “ras-
yonel bir tercih” olarak ele alm›flt›r. Pozitivist Okulla birlikte ise biyolojik, psikolo-
jik ve sosyolojik faktörlerin önemli oldu¤u vurgulanm›flt›r. Biyolojik teoriler suçlu
davran›fl› bireyin sahip oldu¤u biyolojik yap›daki bozukluk, gerilik ya da patoloji-
ye ba¤larken, psikolojik teoriler ise suçu, bireyin erken yafllardan itibaren yaflad›-
¤› kötü tecrübeler, yanl›fl güdülenmeler ve sosyalleflememe ya da hatal› sosyallefl-
meyle aç›klam›flt›r. Sosyolojik suç teorileri ise suçu, bireyi çepeçevre saran sosyal
ve fiziksel çevrenin bir ürünü olarak bazen sosyal yap›lar›n bazen de sosyal süreç-
lerin bir ürünü olarak ele alm›flt›r. Elefltirel perspektif ise suçu, güç ve çat›flma pers-
pektifinden ele alarak baflta ceza adalet sistemi olmak üzere devlet ayg›t›n›n siste-
me hakim s›n›flar›, elitleri ve güçlüleri korumak üzere infla edilmifl kurumlar ol-
duklar›n› savunmaktad›r. Bu bölümde, suçun nedenlerine iliflkin ortaya at›lan gö-
rüfllerden sosyolojik suç teorilerinini inceleyece¤iz.
Pozitivist Okul
Pozitivist Okul, Klasik Okulun rasyo- fiekil 1.1
nalite ve ak›lc›l›k anlay›fllar›n› kabul et- Pozitivist Okula
Biyolojik
meyerek suçun birey taraf›ndan bili- Faktörler Göre Suçun
nerek ve istenerek gerçeklefltirilen bir Nedenleri
eylem oldu¤u fikrini reddetmifl, suçu
determinist bir tak›m faktörlere ba¤la-
m›flt›r. Pozitivist Okula göre suç, bire-
yin tamamen özgür iradesi d›fl›nda ka-
lan birtak›m biyolojik, psikolojik ve
sosyolojik faktörlerin bir neticesi ola- Psikolojik Sosyolojik
Faktörler Faktörler
rak ortaya ç›kmaktad›r. Bu bölümde,
Pozitivist Okul içinde önemli bir yer
tutan sosyolojik teorileri ele alaca¤›z.
Shaw ve McKay (1942), flehir merkezine ifl bulma ümidiyle gelen göçmen aile- Sosyal düzensizlik teorisine
göre suçun nedeni
lerinde yetiflkinlerin fabrikalara çal›flmaya giderken çocuklar›n ço¤u zaman ebe- geleneksel sosyal kontrol
veynlerinden yeterli ilgiyi göremedi¤ini, gün boyunca sokaklarda di¤er çocuklarla mekanizmalar›n›n
çökmesidir.
vakit geçirirken kendi ailelerinde gördükleri sosyal normlardan ve kurallardan çok
farkl› bir hayatla tan›flt›klar›n› gözlemledi. Böylece, ev ve sokak aras›nda ikilemde
kalan çocuklar, yafllar› ilerledikçe fiikago flehrini saran 1000’e yak›n çetenin herhan-
gi biriyle o ya da bu flekilde tan›flarak “Amerikan Rüyas›”n› gerçeklefltirebilmek için
ana-babalar›n›n yapt›¤› gibi gün boyu çal›flmaktan baflka yollar›n da oldu¤unu fark
ediyorlard›. Yaflad›klar› bu kültür ve de¤er çat›flmas› içinde çocuklar ve gençler, za-
ten zay›f olan aile etkisinden uzaklaflarak zamanla sokak hayat›n› daha çok benim-
siyor ve içinde bulunduklar› ortama uyma e¤ilimi gösteriyorlard›. Mant›k olarak ya-
fl› daha büyük suçlular›n kendilerinden küçükleri suç çetelerine katt›¤› bu yap› için-
de, yetiflkin suçlularla genç suçlular aras›nda ciddi bir iletiflim vard›. Yetiflkin suçlu-
lar genç ve çocuk suçlulara bildikleri her fleyi ö¤reterek bu insanlar›n da kendileri-
nin yolundan gitmesini sa¤l›yorlard›. Böylece suç, hep ayn› ortamda ayn› k›s›r dön-
gü içinde varl›¤›n› devam ettirebiliyordu. Öyle ki, Shaw ve McKay yapt›klar› orijinal
araflt›rmay› tam 30 y›l boyunca üç dalga halinde tekrarlad›lar ve her seferinde ayn›
sonucu elde ettiler: suç sürekli olarak flehrin merkezinde varl›¤›n› devam ettiriyor
ve merkezden d›fla do¤ru azalarak yay›l›yordu. fiehre d›flar›dan gelen onca farkl›
milliyet, kültür, etnisite ve ›rka mensup insanlar ayn› davran›fl kal›plar›n› takip ede-
rek öncelikle flehir merkezine, fabrikalara çok yak›n olan ucuz yerleflim yerlerine
gelip, benzer ifllerde çal›flt›ktan sonra biraz para kazan›nca flehrin d›fl bölgelerine
do¤ru hareket ediyorlard›. fiehir merkezinin sürekli bir dolup-boflalma yaflamas›na
ra¤men aradan geçen on y›llara ra¤men suçun flehir merkezindeki varl›¤›n› devam
ettirmesi Shaw ve McKay’i gerçekten de suçun, içinde yaflan›lan yerin bir sonucu
olarak ortaya ç›kt›¤›na ikna etmiflti. Suçu, geleneksel sosyal kontrol mekanizmala-
r›ndaki çöküfle ba¤layan bu araflt›rma, nüfus hareketlili¤i, etnik heterojenlik ve bu-
na ba¤l› olarak kültür farkl›l›¤› ve baz› durumlarda da kültür çat›flmas›n› kal›c› ve et-
kin sosyal kontrol mekanizmalar›n›n oluflamamas›nda temel faktörler oldu¤unu or-
taya koymufltur. Böylece, fiziksel yap›n›n sosyal yap›y›, sosyal yap›n›n da bireyi et-
kileyece¤ini öngören sosyal düzensizlik teorisi do¤mufltur.
Suç ekolojisi çal›flmalar›nda bir dönüm noktas› niteli¤i tafl›yan sosyal düzensiz-
lik teorisi, kriminoloji literatüründe oldukça do¤urgan ve etkili teorilerden biri ol-
mufltur. Öyle ki, sosyal düzensizlik teorisi öncülü¤ünde fiikago Okulu 1950’lere
kadar kriminoloji biliminde sahip oldu¤u tekel konum ile suç araflt›rmalar›na yön
veren en önemli ekol olmufltur. Bu dönemden sonra da etkisini sürdüren bu ekol,
yine ayn› gelenekten ç›kan di¤er teorilerle de varl›¤›n› günümüze kadar devam et-
tirmifltir. Bunlar aras›nda kontrol ve ö¤renme teorileri, sosyal düzensizlik teorisin-
den türemekle birlikte birbirine rakip teoriler olarak literatürdeki yerlerini alm›fllar-
d›r. Afla¤›daki bölümlerde bu teorileri inceleyece¤iz.
Kontrol Teorileri
Kontrol teorileri di¤er kriminoloji teorilerinin cevaplamaya çal›flt›¤› “‹nsanlar ne-
den suç ifller?” sorusunun yanl›fl oldu¤unu, zira insanlar›n uygun f›rsat› yakalad›k-
lar› zaman zaten suç iflleyeceklerini iddia eder. Bu ba¤lamda, temel varsay›m ola-
rak insan›n özünde iyilik potansiyeliyle dolu bir varl›k yerine, her an kötülük yap-
maya müsait ve kötülü¤e haz›r bir varl›k olarak de¤erlendirilir. Kontrol teorilerinin
temel bak›fl aç›s›na göre, cevaplanmas› gereken as›l soru “‹nsanlar neden suç iflle-
mez?” olmal›d›r (Dolu, 2011: 267).
8 Suç Sosyolojisi
Öz-Kontrol Teorisi
Travis Hirschi (1969), az önce inceledi¤imiz SBT’si ile bireyin “d›fl-kontrol eksen- Gottfredson ve Hirschi’ye
li bir mekanizmayla” kontrol alt›na al›narak suçun “harici” faktörlerle önlenebile- göre suçu önlemenin en
etkin yolu bireyin öz-
ce¤ini varsaym›flt›r. Hirschi, bu görüfllerini ortaya att›¤› 1969’dan sonra literatür- kontrolünü gelifltirmekten
de oldukça ses getiren bu teorisini daha sonralar› yetersiz bulmufltur. SBT’yi “do- geçer. Öz-kontrol artt›kça
suç iflleme olas›l›¤› azal›r.
layl› kontrol”ler vas›tas›yla suçu önlemeye çal›flan bir model olarak de¤erlendiren
yazar, Micheal Gottfredson isimli baflka bir kriminologla bir araya gelerek bu kez
“do¤rudan kontrol” imkân› sa¤layacak “iç-kontrol eksenli” bir model gelifltirmifl-
tir. Yazarlar, toplumsal kontrol mekanizmalar›n›n önemli oldu¤unu söylemekle
birlikte as›l önemli faktörün bireyin kendi kendini kontrol alt›na almas› oldu¤u-
nu iddia etmifllerdir. 1990 y›l›nda yay›nlad›klar› “Genel Suç Teorisi” isimli kitap
ile yazarlar literatürde “Öz-Kontrol Teorisi” (ÖKT) olarak da bilinen modeli orta-
ya atm›fllard›r.
ÖKT, bireyin herhangi bir flekilde toplumsal engellemeyle karfl›laflmasa bile suç
ifllememesinin yüksek bir öz kontrol ile mümkün olaca¤›n› savunmufltur. ÖKT’ye
göre özkontrolü yüksek bireyler, içinde bulunduklar› ortamda ne kadar suç f›rsat›
olursa olsun suç ifllemezler. Aksi takdirde, bireyin bizzat kendisinin suç iflleme ka-
rar›nda olmas› halinde hiçbir gücün bu kimseyi suç ifllemekten al›koyamayaca¤›
iddia edilmifltir.
Gottfredson ve Hirschi (1990), öz-kontrolü düflük olan bireylerin özelliklerini; Öz-kontrolü yüksek bireyler
beklemeye tahammülsüz, sab›r ve sebattan yoksun, hayal k›r›kl›klar›na dayanma yetifltirebilmek için en
önemli faktör etkin ebeveyn
gücü az, çal›flkanl›ktan uzak, her an risk almaya haz›r, heyecan› ve tehlikeyi seven, terbiyesidir.
sözlü ifade kabiliyetleri zay›f ve problemlerini güç kullanarak çözmeye e¤ilimli ol-
mak fleklinde s›ralamaktad›r. Yazarlar, öz-kontroldeki zay›fl›¤›n nedeni, daha çok
küçük yafllardan itibaren kazand›rmakla yükümlü olan aileye ba¤lamaktad›r. Etkin
ebeveyn terbiyesinden mahrum olarak yetiflen çocuklar›n öz-kontrolünün zay›f
10 Suç Sosyolojisi
Ö¤renme Teorileri
Ö¤renme teorileri, günümüz kriminolojisinin en önde gelen teorik geleneklerin-
den biridir. Lombroso ve takipçilerinin biyolojik determinizm fikirlerini reddede-
rek ifle bafllayan ö¤renme teorisyenleri, suçlu davran›fl›n nedenini bireyin çevresiy-
le olan etkileflimine ba¤lam›fllard›r. Dolay›s›yla, ö¤renme teorileri için birey ve çev-
renin etkileflimi en temel çal›flma alan›d›r.
Bu bölümde, kriminoloji literatüründe en çok bilinen ve en etkili teorilerinden
biri olan Edwin Sutherland’›n “Ay›r›c› Birliktelikler Teorisi”ni ele alaca¤›z. Suther-
land’›n modeli kriminoloji literatüründeki ilk ö¤renme teorisi olmas› ve daha son-
ra gelifltirilen teorilerin de hep bu teorinin temel argümanlar› etraf›nda flekillenme-
si nedeniyle büyük önem tafl›maktad›r.
nilmesi aras›nda “ö¤renme bak›m›ndan” herhangi bir fark yoktur. (3) Ancak bu
ö¤renme kiflinin tek bafl›na ö¤renmesi fleklinde gerçekleflmez; kifli suçlu davran›-
fl› di¤er bireylerle iletiflim ve etkileflimle ö¤renir. (4) Suçlu davran›fl›n ö¤renilme-
sinde bireye yak›n ve bireyin de¤er verdi¤i kiflilerle olan iletiflimi en etkili faktör-
dür. (5) Ö¤renmenin derecesini ve etkisini; görüflme s›kl›¤›, görüflme/birliktelik
süresi, önem durumu ve görüflme/birliktelik yo¤unlu¤u gibi faktörler belirler. (6)
Suçlu davran›fl›n ö¤renilmesiyle iki fleyin ö¤renilmesi kastedilir: (i) suç iflleme
teknikleri, (ii) suç ifllemeyi hakl› ç›karacak gerekçeler. Birinci ö¤renme ile birey,
suçun nas›l ifllenece¤ini ö¤renirken; ikinci ö¤renme ile gerek suç ifllemeden ön-
ce gerekse de suç iflledikten sonra vicdani azaptan nas›l kurtulaca¤›n› ö¤renir.
Aksi takdirde, bir h›rs›z›n çald›¤› bir eflya ya da paran›n di¤er insanlar için ne an-
lama geldi¤ini ya da o fleylerin çal›nmas›n›n o insanlar›n hayat›nda nas›l bir etki
yapt›¤›n› düflünmesi o kiflinin bir h›rs›z olarak yaflam›n› sürdürmesine imkân ver-
mez. Zira suçlular›n, özellikle de kariyer suçlular› olarak adland›r›lan “ifli-gücü
suç ifllemek” olan insanlar›n, ma¤durlar›n neler hissettikleri hakk›nda empati kur-
malar› durumunda hayatlar› zehir olur. Bu nedenle, ö¤renme yaln›zca suç iflleme
tekni¤i ile s›n›rl› de¤ildir, ayn› zamanda ifllenen suçtan dolay› bireyin suçluluk
duymamas›n› ya da en az›ndan yapt›¤› ifli hakl› ç›karacak birtak›m gerekçeleri ve
mazeretleri de ö¤renmesini içerir. (7) Birey, ö¤renme sürecinde suç ifllenmesinin
iyi ve güzel oldu¤u yönünde veya suç ifllemenin yanl›fll›¤› yönünde tan›mlamala-
ra da maruz kal›r. (8) Bireyin suç ifllemeyi tercih etmesinin nedeni, suç ifllenme-
sini takdir edilecek, hofla gidecek, do¤ru eylemlermifl gibi tan›mlayan söylemle-
re daha fazla maruz kalmas›d›r. (9) Her ne kadar çeflitli ihtiyaçlar veya de¤erler
suçlu davran›fllar›n gerekçesi olarak ileri sürülse de, suçlu davran›fl› aç›klamak
için bu ihtiyaçlar ve de¤erler tek bafl›na yeterli olamazlar zira bu ihtiyaçlar suç ifl-
lemeden de karfl›lanabilir.
Sutherland’›n ö¤renme teorisini dünya çap›nda test eden yüzlerce makale yay›n- Sutherland’a göre bireyi suç
lanm›flt›r. Bu çal›flmalar ay›r›c› birliktelikler teorisinin alkol ve uyuflturucu madde iflleme çizgisine en çok
yaklaflt›ran fley, bireyin suç
kullan›m›ndan fliddet suçlar›na, oradan da mala ve flahsa karfl› suçlara kadar hemen ifllemeyi hakl› ç›karacak
hemen bütün suç türlerini aç›klama kapasitesinin oldu¤unu ortaya koymufltur. tan›mlamalara, suç
ifllemenin yanl›fl oldu¤unu
ifade eden tan›mlamalardan
Anomi ve Gerilim Teorileri daha fazla maruz
kalmas›d›r.
Anomi ve gerilim teorileri, esas itibariyle ayn› görüflleri savunmalar›na ra¤men, ç›-
kar›m yapt›klar› olgular›n bulundu¤u analiz düzeyi farkl›l›k gösterir. Anomi teori-
leri ile “neden baz› toplumlar›n di¤er toplumlardan daha yüksek suç oranlar›na sa-
hip oldu¤u” sorusu cevaplanmaya çal›fl›l›rken, gerilim teorileri ile “neden ayn› top-
lum içindeki baz› gruplar›n di¤erlerinden daha yüksek suç oranlar›na sahip oldu-
¤u” sorusu cevaplanmaya çal›fl›l›r (Dolu, 2011: 301).
Emile Durkheim, insan arzular›n›n ve isteklerinin dipsiz okyanuslar gibi son-
suz oldu¤unu söylemifltir. Durkheim, elini uzatt›¤› her fleyi elde etmek, her diledi-
¤inin olmas›n› istemek arzusunda olan insan›n kendi kendini s›n›rlay›p kontrol al-
t›na alamayaca¤›n›, bunun için toplumun bireyi s›n›rland›rmas› ve kontrol alt›na
almas› gerekti¤ini iddia etmifltir. Ne var ki, toplumsal yap›da meydana gelecek sar-
s›nt›lar ve düzensizlikler toplumun bireyi kontrol edebilme kapasitesini ciddi bi-
çimde zay›flat›r. Bunun en önemli sebebi, Durkheim’in “anomi” olarak ifade etti-
¤i, bozulan sosyal yap›d›r. Anomi kavram›n› ilk olarak “Toplumsal ‹fl Bölümü”
(Division of Labor in Society) isimli kitab›nda ortaya atan Durkheim, daha sonra
bu kavram› intihar vakalar›n› aç›klamak için kullanm›flt›r (Bkz: Durkheim, 1933;
Durkheim, 1951).
12 Suç Sosyolojisi
Anomi, sosyal hayat›n, Durkheim’a göre toplumlar›n geliflim süreçleri her zaman sabit bir h›z ve ritim-
sosyal hayat› düzenleyen
normlardan, de¤erlerden ve de gerçekleflmez. Savafllar, do¤al afetler, yang›nlar, ekonomik patlamalar ve eko-
kurallardan daha h›zl› nomik çöküfller toplumsal hayatta çok h›zl› de¤iflimlere yol açar. Bu tür zamanlar-
de¤iflmesi sonucu eski
normlar, de¤erler ve da, toplumsal hayat, sosyal hayat›m›z› düzenleyen normlardan ve kurallardan da-
kurallar›n yeni oluflan ha h›zl› de¤iflir. Bu durumda, eski kurallar, normlar ve de¤erler, ortaya ç›kan yeni
durumlar› düzenleyememesi
sonucu ortaya ç›kan durumlar› düzenlemekte yetersiz kal›r. ‹flte, ortaya ç›kan bu kurals›zl›k ve norm-
normsuzluk ve kurals›zl›k suzluk durumuna Emile Durkheim “anomi” ismini vermifltir.
halidir.
Örne¤in, ekonomik patlamalar›n yafland›¤› dönemlerde insanlar, daha önce sa-
hip olmad›klar› imkanlara kavuflurken daha önce davranmad›klar› flekilde davrana-
bilmektedirler. Bu insanlar, varl›k içinde bir hayat› daha önce yaflamad›klar› için, bu
yeni hayatlar›nda çeflitli hatalar yapabilmekte, fark›nda olmadan suç ve sapma teflkil
eden davran›fllarda bulunabilmektedirler. Ayn› flekilde ekonomik durumu çok iyi
olan bir insan, ekonomik çöküntü zamanlar›nda eski hayat tarz›n› devam ettirmek is-
temekte ancak buna maddi imkânlar› elvermemektedir. Bu durumda bunal›ma giren
insanlar mevcut hayat standartlar›n› devam ettirebilmek için illegal yollardan maddi
kazanç elde etmeye e¤ilim gösterebilmekte veya intihar edebilmektedirler.
‹nternet ve yüksek teknoloji ürünü cihazlar›n hayat›m›za girmesiyle de hayat›-
m›za anominin hakim olmaya bafllad›¤›n› görüyoruz. Bilgisayar ve internet ba¤›m-
l›s› olan on binlerce insan, bu teknolojilerle birlikte eskiden sahip olmad›klar› im-
kânlara kavuflmakta, eskiden hiç görmedikleri fleyleri görmekte, hiç yapmad›klar›
fleyleri yapmaya bafllamaktad›rlar. Bir önceki neslin köyden flehre göç etti¤i dö-
nemde yaflad›¤› kültür flokunun bir benzerini flimdilerde internetle tan›flan yeni ne-
sil yaflamaktad›r. Sokakta ve aile hayat›nda hakim olan pek çok sosyal norm, ku-
ral ve de¤erin sanal dünyada etkisini yitirdi¤ine ve bireylerin davran›fllar›n›n kon-
trolünde yetersiz oldu¤una flahit olmaktay›z.
Saym›fl oldu¤umuz bu tür davran›fl sorunlar›n›n sebebi, anominin yüksek oldu-
¤u zamanlarda insanlar›n nas›l hareket etmeleri gerekti¤ine dair ihtiyaç duydukla-
r› rehberlikten mahrum kalmalar›d›r. Bu zamanlarda suçlar ve sapk›n davran›fllar
artar, toplumsal düzen bozulur. Durkheim (1951), bu görüfllerini test edebilmek
amac›yla anomiyi intihar say›lar›n› aç›klamak için kullanm›flt›r. Durkheim, yapt›¤›
istatistiksel de¤erlendirme sonucunda intihar say›lar›n›n anominin yüksek oldu¤u
zamanlarda daha yüksek oldu¤unu tespit etmifltir.
Gerilim teorileri bize “her ne Amerikal› bir sosyolog olan Robert K. Merton, Amerika’da gözlemlenen yüksek
pahas›na olursa olsun
sonuca ulaflma” mant›¤›n›n
suç oranlar›n›n anomi ile izah edilebilece¤ini söyleyerek Durkheim’in anomi teori-
suç için en elveriflli ortam› sininin bu amaçla kullan›labilece¤ini savunmufltur. Bu fikir üzerinde çal›flan Mer-
haz›rlad›¤›n› göstermektedir.
ton, anomi teorisini ABD özeline uyarlayarak literatürde “Klasik Gerilim Teorisi”
ad› verilen teoriyi gelifltirmifltir.
Merton’un klasik gerilim Merton (1938), Amerikan toplumunda suçun neden düflük sosyo-ekonomik
teorisine göre suç, toplumun statüye sahip insanlar aras›nda yo¤unlaflt›¤›n› gerilim teorisiyle aç›klam›flt›r. Mer-
önüne konulan amaçlarla
araçlar aras›ndaki ton, Amerika’da, zengin-fakir, beyaz-zenci fark etmeksizin herkesin önüne konu-
uyumsuzluktan lan “her ne pahas›na olursa olsun para kazanma ve zengin olma” amac›n›n toplu-
kaynaklanmaktad›r.
mun bütün kesimleri için gerçeklefltirilebilir bir hedef olmad›¤›n›, ancak toplumun
sürekli Amerikan Rüyas› olarak nitelendirilen bu ideallerle bombard›man alt›nda
tutuldu¤u için, özellikle dezavantajl› konumda bulunan insanlar›n zenginlik ve bol
para hedefine ulaflabilmek için gayri meflru yollara sapma bask›s› alt›nda oldukla-
r›n› iddia etmifltir. Zira Merton’a göre, toplumun önüne konulan hedeflere yap›lan
vurgu, bu hedeflere nas›l ulaflabilece¤i konusunda yap›lmamaktad›r. Böylece, yal-
1. Ünite - Suç ve Sapma Teorileri 13
n›zca sonuca kilitlenen insanlar, “her ne pahas›na olursa olsun” bu hedefe varmak
istemektedirler. Merton, bu tür bir gerilimle karfl› karfl›ya kalmalar› halinde insan-
lar›n içinde bulunduklar› bu duruma befl farkl› flekilde uyum sa¤layacaklar›n› sa-
vunmufltur.
Tablo 1.1
Toplumsal Toplum taraf›ndan Merton’un Uyum
hedefler/amaçlar onaylanan yollar/araçlar fiekilleri
fiekilcilik — +
Geri Çekilme — —
Damgalama Teorileri
Sembolik etkileflim Suçun nedenlerini aç›klamaya çal›flan di¤er görüfllerin aksine damgalama teorisi
yaklafl›m›na göre bir kimse insanlar›n suça ve suçluya gösterdikleri tepkiler üzerinde yo¤unlaflan bir yaklafl›m-
kendisinin nas›l biri
oldu¤unu ancak kendisini d›r. Charles H. Cooley’in (1902) “ayna benlik” ve George H. Mead’in (1934) “sem-
toplum aynas›nda görerek bolik etkileflim” modellerinin temelini oluflturdu¤u bu yaklafl›ma göre, insanlar›n
anlayabilir.
kendilerine ait kimlik ve benlik alg›lar› üzerinde hem kendileri hakk›nda sahip ol-
duklar› kendi düflüncelerin hem de di¤er insanlar›n kendileri hakk›ndaki düflünce-
leri etkilidir. Yani, bir kimse kendisinin nas›l biri oldu¤unu ancak kendisini toplum
aynas›nda görerek anlayabilir.
Herkesin herhangi bir sebeple hata edebilece¤ini ve suç iflleyebilece¤ini savu-
nan damgalama teorisi, as›l önemli olan noktan›n insanlara yapt›klar› hatalardan
sonra nas›l davran›laca¤› oldu¤unu vurgulamaktad›r. Temelde suça gösterilen top-
lumsal tepkilerle ilgilenen damgalama teorisi, bir bütün olarak de¤erlendirildi¤in-
de, suçluya gösterilen tepkiye göre bireyin suçlu bir kariyere veya toplumun üret-
ken, faydal› ve de¤erli bir bireyi olarak yaflam›n› sürdürebilmesine neden olunaca-
¤›n› söylemektedir. Bu aç›dan de¤erlendirildi¤inde damgalama teorisinin genel
olarak iki ana ak›m halinde geliflmekte oldu¤unu görmekteyiz: (1) ayr›flt›r›c› utan-
d›rma/damgalama, (2) birlefltirici utand›rma.
1. Ünite - Suç ve Sapma Teorileri 15
Geçmifle Dönük Yorum Yapma: Kifliye ait bir hata, kusur ya da suçun ortaya ç›k-
mas›yla birlikte insanlar bu kimseyle yaflad›klar› geçmifl hat›ralar› bu yeni bilgilerle
yeniden düflünür yeni bir gerçeklik infla ederler. Örne¤in, bir kimsenin h›rs›zl›k yap-
t›¤›n›n ortaya ç›kmas›, geçmiflte bu kimsenin oldu¤u ortamlarda kaybolan fleylerin
de bu kifli taraf›ndan çal›nm›fl olabilece¤i düflüncesini akla getirir. Geçmiflte sebebi
bilinmeyen olaylar, ö¤renilen yeni bilgilerle ve oluflturulan kurgularla doldurulur. Ki-
fli, asl›nda hiç yapmam›fl oldu¤u fleylerden g›yab›nda sorumlu tutulur. Böylece, kifli
geri dönüflü olmayan bir flekilde insanlar›n gözünden düfler ve dolay›s›yla yap›lan
bu yorumlardan haberdar olmad›¤› için kendisini savunamaz. Zaten haberi olsa bile
inand›r›c›l›¤›n› yitirmifl oldu¤u için bütün çabalar› boflunad›r. Art›k kifli, insanlar›n gö-
zünde bambaflka bir kimse haline gelmifltir (Dolu, 2011: 401-402).
Kendini Gerçeklefltiren Kehanet: Suç iflleyen/hata yapan kifliye insanlar›n sü-
rekli olarak “sen flöyle kötü bir insans›n!”, “senden adam olmaz”, “sen bir h›rs›zs›n”
ve benzeri sözlerle örselenmesi, bu kimselerin bir müddet sonra kendilerine söy-
lendi¤i gibi kifliler olmas›na yol açabilir. Kültürümüzde “bir adama k›rk kere deli
dersen deli olur” atasözüyle ifade edilen durum da esas itibariyle budur. Kendisi-
ne yüklenen olumsuz kimlik tan›mlamalar› kiflinin ancak belli bir süre dayanabil-
mesine imkan tan›r. Bu süre sonunda birey, kendisi için biçilen rolden baflka bir
alternatifin olmad›¤›na ikna olur. Kendisine sürekli olarak h›rs›z denilen kifli için
h›rs›z olmaktan, ahlaks›zl›k itham›nda bulunulan kiflinin ahlaks›z olmas›ndan bafl-
ka bir çaresi kalmaz. Bu durum, özellikle insanlar›n içinde bulunduklar› ortam›
terk edemedi¤i küçük ve kendi içine kapal› toplumlarda kendisini bütün a¤›rl›¤›y-
la hissettirir (Dolu, 2011: 400-401).
Bu sayd›¤›m›z özellikleriyle damgalama teorisi, ay›plama, k›nama ve di¤er top-
lumsal tepkilerin bireyi geri dönülmez bir yola sevk edece¤ini savunmufl ve insan-
lar›n yapt›klar› hatal› davran›fllardan sonra kendilerini bir daha düzeltemeyip bu
hata veya suç üzerine devam etmelerini, gösterilen afl›r› toplumsal tepkilere ba¤la-
m›flt›r. Ay›plama ve utand›rman›n her zaman bu tür bir etki göstermeyece¤ini sa-
vunan “birlefltirici utand›rma teorisi” ise bize farkl› bir senaryo sunmaktad›r.
s›n›rs›z bir flekilde tabi tutuldu¤u, ancak suçlu kiflinin toplum için önemli bir de¤er
olmaya devam etti¤inin suçluya ifade edildi¤i bir modeldir. Yani, bu yaklafl›ma gö-
re davran›fl ay›plan›p kötülenirken yanl›fl davran›fl› gerçeklefltiren kiflinin bizzat
kendisi bu elefltirilerden korunmufl olur. Ancak, bu durum, kiflinin iflledi¤i suçlar-
dan dolay› ceza almayaca¤› veya yapt›r›ma tabi tutulmayaca¤› anlam›na gelmez.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, kifliye yapt›¤› hatadan dolay› ceza verilir-
ken, ceza çekme s›ras›nda ve ceza sonras›nda kiflinin hatas›n› kabul edip toplum-
dan özür dileyerek kendini affettirme f›rsat› ve imkân›n›n verilmesidir. Dolay›s›yla
birlefltirici utand›rma yaklafl›m›nda suçlular›n cezas›z kalaca¤› gibi yanl›fl bir kana-
at oluflmamal›d›r.
Bu çerçevede, alkolizm düzeyinde içki içen bir kifliye “ayyafl, sarhofl” demek
yerine, kifliye içki içmenin ve sarhofl olman›n yanl›fll›klar›n›n hat›rlat›lmas› ve kifli-
ye bu kötü al›flkanl›ktan kurtulmas› için yard›m edilmesi önerilir. Ayn› flekilde, bir
çocu¤a yapt›¤› yanl›fll›ktan dolay› asla “kötü çocuk” denilmemesi gerekti¤i sal›k
verilir (Braithwaite, 1995: 193). Zaten bu bak›fl aç›s› birlefltirici utand›rma yaklafl›-
m›n› ayr›flt›r›c› utand›rma yaklafl›m›ndan ay›ran en temel farkt›r. Bu farkl›l›¤›yla bir-
lefltirici utand›rma yaklafl›m›n›n tüm dünyada onar›c› adalet olarak bilinen adalet
modeline kaynakl›k etti¤ini söylememiz gerekir.
18 Suç Sosyolojisi
Özet
N
A M A Ç
Suç ve sapma konusuna iliflkin temel kavramlar› gun ortam oldu¤unu söylerken, baz›lar› suçun
1 tan›mlayabilmek. aynen di¤er davran›fllar gibi ö¤renilen davran›fl-
Suç, kanunlarda aç›kça yasaklanan ve karfl›l›¤›n›- lar oldu¤unu savunmufl, baz›lar› ise suçu bireyi
da bir yapt›r›m öngörülen kanun ihlallerini ifade etkiyelen birtak›m iç ve d›fl kontrol mekanizma-
ederken; sapma, kavram› ise sosyal normlar› ih- lar›ndaki zay›flaman›n ve çöküflün bir fonksiyo-
lal eden davran›fllar› ifade etmektedir. Suç ve sap- nu olarak tarif etmifltir. Baz› sosyolojik teoriler
ma kavramlar› birbiriyle ilgili kavramlar olmakla suçu sosyal yap›n›n ve kültürün bir ürünü olarak
birlikte bu kavramlardan biri di¤erinin bir alt kü- de¤erlendirirken baz› sosyolojik teoriler ise su-
mesi de¤ildir; çünkü, her suç bir sapma olmad›- çu, toplumun suç iflleyen kimseye gösterdi¤i tep-
¤› gibi her sapma da bir suç de¤ildir. kiler çerçevesinde ele alm›flt›r. Sosyal düzensiz-
lik teorisi, kontrol teorileri, ö¤renme teorileri,
N
A M A Ç
Suç teorilerine iliflkin genel bir de¤erlendirme ya- anomi ve gerilim teorileri ve damgalama teorile-
2 pabilmek. ri sosyolojik suç teorileri aras›nda en önde gelen
Oldukça karmafl›k bir sosyal olgu olan suçun ne- görüfllerdir.
denlerini aç›klayabilmek için son 250 y›lda gelifl-
tirilen yüzlerce teori bulunmaktad›r. Bu teoriler,
N
A M A Ç
Sosyolojik suç teorilerinin farkl› yönlerini analiz
ço¤u zaman suçu inceleyen bilim insanlar›n›n 5 edebilmek.
içinde yaflad›klar› zaman ve mekâna hâkim olan Görüldü¤ü üzere, suçu ve suçlu davran›fl› tek bir
sosyal, kültürel, tarihsel ve entelektüel birikimin teori ile izah edebilmek o kadar da kolay de¤il-
bir yans›mas› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu dir. Bu itibarla, çok yönlü ve çok boyutlu karma-
itibarla, bazen do¤aüstü güçlerin bireyi suça itti- fl›k bir sosyal olgu olan suçu en do¤ru flekilde
¤i düflünülmüfl, bazen bireyin tamamen özgür anlayabilmek, anlamland›rabilmek, nedenlerini
iradesiyle hareket etti¤i ve bütün davran›fllar› ortaya koyabilmek ve en etkin suç önleme stra-
üzerindeki tek etkili gücün yine kendisi oldu¤u tejilerini gelifltirebilmek için genifl perspektifli bir
kabul edilmifl, bazen de bireyde görülen birta- bak›fl aç›s›na ihtiyaç vard›r. Örne¤in sosyal dü-
k›m biyolojik veya psikolojik özelliklerin, sahip zensizlik teorisi suçu anlayabilmek için sosyal ve
oldu¤u baz› patolojik durumlar›n bireyi suç ve fiziki çevrenin dikkatli bir biçimde incelenmesi
sapma teflkil eden davran›fllarda bulunmaya yö- gerekti¤ini, ö¤renme teorisi suçun nas›l bireyden
neltti¤i edilmifltir. Bu noktada sosyolojik teoriler, bireye ö¤retildi¤ini, kontrol teorileri bireylerin
bireyi suça iten, bireyin suç ifllemesini kolaylaflt›- hangi flartlar alt›nda suç ifllemeyeceklerini izah
ran ve suç için uygun ortam› haz›rlayan sosyal etmektedir. Anomi ve gerilim teorileri, toplumsal
faktörler üzerinde yo¤unlaflm›flt›r. hayata hakim kültürün ve toplumsal yap›n›n bi-
N
reyleri nas›l suça itebilece¤ini ele al›rken damga-
A M A Ç Suç teorilerinin bafll›ca okullar›n› s›ralayabilmek. lama teorileri ise toplumun suç ve suçluya göste-
3
Kriminoloji literatüründe suçun nedenlerine ilifl- rece¤i farkl› tepkilerle suç sonras›nda bireyi ba-
kin ortaya at›lan teorilerin temel olarak üç grup zen yeniden kazan›rken bazen de bireyi toplu-
etraf›nda topland›klar›n› söyleyebiliriz: (1) Klasik mun d›fl›na iterek bu kimselere suçlu bir kariyer-
Okul, (2) Pozitivist Okul, (3) Elefltirel Perspektif. den baflka bir flans b›rak›lmad›¤›n› gözler önüne
sermektedir.
N
A M A Ç
Sosyolojik suç teorilerinin temel bak›fl aç›s›n› or-
taya koyabilmek ve en önde gelen sosyolojik suç
4
teorilerini s›ralayabilmek.
Temel olarak suçu sosyal çevrenin bir ürünü ola-
rak de¤erlendiren sosyolojik teorilerden baz›lar›
“insan yaflad›¤› çevrenin çocu¤udur” diyerek kö-
tü çevrenin suçun geliflip kök salmas› için en uy-
1. Ünite - Suç ve Sapma Teorileri 19
Kendimizi S›nayal›m
1. Suç ve sapma aras›ndaki iliflkiyi en iyi ifade eden se- 6. Afla¤›dakilerden hangisi Hirschi’nin Sosyal Ba¤ Te-
çenek afla¤›dakilerden hangisidir? orisini oluflturan bileflenlerden biri de¤ildir?
a. Suç ve sapma kanunlarla yasaklanan eylemler- a. ‹nanç
dir ancak yaln›zca suçlar için cezalar vard›r. b. Ba¤l›l›k
b. Her suç bir sapmad›r ancak her sapma bir suç c. ‹fl-güç sahibi olmak
de¤ildir. d. Sürekli meflguliyet
c. Her sapma bir suçtur ancak her suç bir sapma e. Adanm›fll›k
de¤ildir.
d. Her suç bir sapma olmad›¤› gibi her sapma da 7. Gottfredson ve Hirschi’nin öz-kontrol teorisine göre
bir suç de¤ildir. aile, öz-kontrol ve suç aras›ndaki iliflkiyi en iyi özetle-
e. Suç bireyin bilerek ve isteyerek gerçeklefltirdi¤i yen ifade afla¤›dakilerden hangisidir?
bir davran›flken sapmada bireyi içinde yaflad›¤› a. Öz-kontrol bireyin ailesiyle iliflkilerini iyilefltirdi-
sosyal çevrenin etkisi büyüktür.
¤i için suç iflleme olas›l›¤› azal›r.
b. Etkin ebeveyn terbiyesiyle bireyin öz-kontrol
2. Afla¤›dakilerden hangisi kriminoloji literatüründe su-
düzeyi yükselir, bu da kiflinin suç iflleme olas›l›-
çun nedenlerine iliflkin gelifltirilen temel düflünce okul-
¤›n› azalt›r.
lar›ndan biri de¤ildir?
c. Öz-kontrolü düflük olan bireyler ana-babalar›yla
a. Do¤aüstü güçler perspektifi
kötü iliflkilere sahip olduklar› için onlar›n nasi-
b. Klasik okul
hatlerini dinlemezler, bu nedenle de suç ifllerler.
c. Frankfurt okulu
d. Her iki ebeveyni de çal›flan bireyler genellikle
d. Pozitivist okul
akrabalar› taraf›ndan (büyükanne, dede, vb) bü-
e. Elefltirel perspektif
yütüldükleri için ana-baba sevgisinden mahrum
3. Hangisi Pozitivist Okulda suça neden olan faktörler kal›rlar; bu durum da bu kimselerin daha büyük
aras›nda yer al›r? bir olas›l›kla suç ifllemelerine neden olur.
a. Ekolojik faktörler e. Annesi çal›flmayan çocuklar›n öz-kontrolü daha
b. Fizyolojik Faktörler yüksek olur, bu durum da bu kimselerin suç ifl-
c. Ekonomik Faktörler leme olas›l›¤›n› azalt›r.
d. Sosyolojik Faktörler
e. Demografik Faktörler 8. Afla¤›dakilerden hangisi Merton’un klasik gerilim te-
orisinde sayd›¤› uyum modellerinden biri de¤ildir?
4. Sosyal düzensizlik teorisine göre suçun nedeni: a. Uyumluluk
a. ‹nsanlar›n iflsiz kalmas›d›r. b. Geri çekilme
b. fiehirleflmenin düzensiz olmas›d›r. c. Amerikan Rüyas›
c. Geleneksel sosyal kontrol mekanizmalar›n›n d. Yenilikçilik
çökmesidir e. ‹syankârl›k
d. Göçlerdir.
e. Hayat pahal›l›¤›. 9. Damgalama teorisine göre bireyi suç sonras› nor-
malleflme imkân› vermeyen utand›rma flekli hangisidir?
5. Kontrol teorileri hangi kriminolojik soruyu cevapla- a. Toplum içinde küçük düflürme
maya çal›fl›r? b. Ayr›flt›r›c› utand›rma/damgalama
a. ‹nsanlar neden suç ifller? c. Hapse atma
b. ‹nsanlar neden suç ifllemez? d. ‹dari para cezas›
c. Baz› toplumlar neden di¤erlerine k›yasla daha e. Birlefltirici utand›rma
yüksek suç oran›na sahiptir?
d. Ayn› toplumda neden baz› gruplar di¤erlerine
k›yasla daha çok suç ifllerler?
e. Baz› toplumlar di¤erlerine k›yasla neden daha
düflük suç oranlar›na sahiptir?
20 Suç Sosyolojisi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Adams, Reed (1973). “Differential Association and Lear- Theory to Work, Boulder, CO: Westview Press, Inc.,
ning Principles Revisited.” Social Problems, Vol.20, pp.191-205.
No.4, pp. 458-470. Braithwaite, John (2005). Crime, Shame and Reintegra-
Agnew, Robert (1992). “Foundation of a General Strain tion. 15th Edition. New York, NY: Cambridge Uni-
Theory of Crime and Delinquency.” Criminology, versity Press.
Vol.30, No.1, pp.47-87. Braithwaite, John (2005). Crime, Shame and Reintegra-
Agnew, Robert (2001). “Building on the Foundation of tion. 15th Edition. New York, NY: Cambridge Uni-
General Strain Theory: Specifying the Types of Stra- versity Press.
in Most Likely to Lead to Crime and delinquency.” Brown, Stephen E., Finn-Aage Esbensen, and Gilbert
Journal of Research in Crime and Delinquency, Geis, (1998). Criminology: Explaining Crime and Its
Vol.38, No.4, pp. 319-361. Context. Third Edition, Cincinnati, OH: Anderson
Agnew, Robert (2005). Why Do Criminals Offend? A Publishing.
General Theory of Crime and Delinquency. Los An- Burgess, Ernest (1925). “The Growth of the City: An In-
geles, CA: Roxbury Publishing Company. troduction to a Research Project” ‹çinde geçti¤i eser:
Agnew, Robert (2006). Pressured into Crime: An Over- Robert Park, Ernest W. Burgess and Roderick D.
view of General Strain Theory. Los Angeles, CA: Rox- McKenzie (eds), The City, Chicago: University of
bury Publishing Company. Chicago Press.
Akers, Ronald L. (1991). “Self-Control as a General The- Burgess, Robert L. and Akers, Robert L. (1966).”A Diffe-
ory of Crime.” Journal of Quantitative Criminology, rential Association-Reinforcement Theory of Crimi-
Vol.7, No.2, pp.201-211. nal Behavior.” Social Problems, Vol.14, No.2, pp.128-
Akers, Ronald L., (2000). Criminological Theories: In- 147.
troduction, Evaluation, and Appplication. Los An- Bursik, Robert (1988). “Social Disorganization and The-
geles, CA: Roxbury Publishing Company. ories of Crime and Delinquency.” Criminology,
Allport, Floyd H. (1931). “Culture Conflict and Delinqu- Vol.26, No.4, pp.519-551.
ency II: Culture Conflict versus the Individual as Bursik, Robert J. (1986). “Ecological Stability and the
Factors in Delinquency.” Social Forces, Vol. 9, No.4, Dynamics of Delinquency.” Crime and Justice, Vol.8,
pp. 493-497. Issue: Communities and Crime, pp. 35-66.
Anderson, James F. and Dyson, Laronistine (2002). Cri- Bursik, Robert J. and Grasmick, Harold G. (1993). Ne-
minological Theories. Lanham - New York - Oxford: ighborhoods and Crime: The Dimensions of Effecti-
University Press of America. ve Community Control. New York: Lexington Bo-
Anderson, James F. and Dyson, Laronistine (2002). Cri- oks.
minological Theories. Lanham - New York - Oxford: Cloward, Richard and Ohlin, Lyloyd (1960). Delinqu-
University Press of America. ency and Opportunity: A Theory of Delinquent
Bandura, Albert (1973). Aggression: A Social Learning Gangs. The Free Press.
Analysis. Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall, Inc. Cohen, Albert K. (1955). Delinquent Boys: The Culture
Bandura, Albert; Ross, Dorothea; and Ross, Sheila A. of the Gang. The Free Press.
(1961). “Transmission of Aggression Through Imita- Conklin, John E. (2004). Criminology. 8th Edition. Bos-
tion of Aggressive Models.” Journal of Abnormal ton: Pearson Education Inc.
and Social Psychology, Vol.63, No.3, pp.575-582. Cooley, Charles H. (1902). Human Nature and the So-
Becker, Howard S. (1991). Outsiders: Studies in the So- cial Order. NewYork: Scribners
ciology of Deviance. New York: The Free Press. Cressey, Donald (1953). Other People’s Money. New
Beirne, Piers and Messerschmidt, James (1991). Crimi- York: The Free Press.
nology. San Diego: Harcourt Brace Jovanovich, Pub- Cullen, Francis T. and Agnew, Robert (2003). Crimino-
lishers. logical Theory: Past to Present - Essential Readings.
Braithwaite, John (1995). “Reintegrative Shaming, Re- Los Angeles, CA: Roxbury Publishing Company.
publicanism, and Policy.” In Huges Barlow, Putting
22 Suç Sosyolojisi
De Fleur, Melvin L. and Quinney, Richard (1966). “A Merton, Robert K. (1938). “Social Structure and Anomie.”
Reformulation of Sutherland’s Differential Associati- American Sociological Review, Vol.3, No.5, pp.672-
on Theory and a Strategy for Empirical Verificati- 682.
on.” Journal of Research in Crime and Delinquency, Merton, Robert K. (1994). “Durkheim’s Division of La-
Vol.3, No.1, pp. 1-22. bor in Society.” Sociological Forum, Vol. 9, No. 1,
Dolu, Osman (2011). Suç Teorileri: Teori, Araflt›rma ve Special Issue: The 100th Anniversary of Sociology’s
Uygulamada Kriminoloji. 3. Bask›. Ankara: Seçkin First Classic: Durkheim’s “Division of Labor in Soci-
Yay›nevi. ety.” (March 1994), 17-25.
Durkheim, Emile (1933). Division of Labor in Society. Messner, Steven F. And Rosenfeld, Richard (1994). Cri-
Glencoe, IL: Free Press. me and American Dream. Belmont, CA: Wadsworth,
Durkheim, Emile (1951). Suicide: A Study in Sociology. Inc.
New York: Free Press. Özbay, Özden and Özcan, Yusuf Ziya (2006). “Classic
Einstadter, Werner and Henry, Stuart (1995). Crimino- Strain Theory and Gender: The Case of Turkey.” In-
logical Theory: An Analysis of Its Underlying As- ternational Journal of Offender Therapy and Com-
sumptions. Forth Worth, TX: Harcourt Brace Colle- parative Criminology, Vol.50, No.1, pp. 21-38.
ge Publishers. Park, Robert; Burgess, Ernest W.; and McKenzie, Rode-
Gibbs, John J.; Giever, Dennis; and Higgins, George E. rick D. (1925). The City. Chicago: University of Chi-
(2003). “A Test of Gottfredson and Hirschi’s Gene- cago Press.
ral Theory Using Structural Equation Modeling.” Cri- Pratt, Travis C, and Cullen, Francis T. (2000). “The Em-
minal Justice and Behavior, Vol. 30 No. 4, pp.441- pirical Status of Gottfredson and Hirschi’s General
458. Theory of Crime: A Meta-Analysis.” Criminology,
Gottredson, Michael R. and Hirschi, Travis (1990). A Vol.38, No.3, pp.931-964.
General Theory of Crime. Stanford: Stanford Univer- Quinn, James A. (1940). “The Burgess Zonal Hypothe-
sity Press. sis and its Critics.” American Sociological Review.
Hirschi, Travis (1969). Causes of Delinquency. Berkeley Vol. 5, No. 2, pp. 210-218.
and Los Angeles: University of California Press. Reckless, Walter C. (1967). The Crime Problem. New
Jeffery, C. R. (1965). “Criminal Behavior and Learning York: Appleton-Century-Crofts.
Theory” The Journal of Criminal Law, Criminology, Reckless, Walter C.; Dinitz, Simon; and Murray, Ellen
and Police Science, Vol. 56, No. 3, pp. 294-300. (1957). “The ‘Good’ Boy in a High Delinquency Are-
Kobrin, Solomon (1951). “The Conflict of Values in De- a.” The Journal of Criminal Law, Criminology, and
linquency Areas.” American Sociological Review, Police Science, Vol.48, No.1, pp.18-25.
Vol.16, No.5, pp.653-661. Reid, Sue T. (1997). Crime and Criminology. 8th Editi-
Lemert, Edwin (1951). Social Pathology: A Systematic on. Madison, WI: Brown and Benchmark.
Approach to the Theory of Sociopathic Behavior. Shaw, Clifford R. (1930). The Jack Roller: A Delinquent
McGraw-Hill Book Company. Boy’s Own Story. Chicago: University of Chicago
Lilly, J. Robert, Cullen, Francis T., and Ball, Richard A. Press.
(1989). Criminological Theory: Context and Consequ- Shaw, Clifford R. (1931). The Natural History of a Delin-
ences. Studies in Crime, Law, and Justice, Vol. 5. New- quency Career. Chicago: University of Chicago
bury Park, London, New Delhi: Sage Publications. Press.
Matsueda, Ross L. and Heimer, Karen (1987). “Race, Fa- Shaw, Clifford R. and McKay, Henry D. (1942). Juveni-
mily Structure, and Delinquency: A Test of Differen- le Delinquency and Urban Areas. Chicago: The Uni-
tial Association and Social Control Theories.” Ame- versity of Chicago Press.
rican Sociological Review, Vol. 52, No.6, pp. 826- Shaw, Clifford R.; McKay, Henry D.; & MacDonald, Ja-
840. mes F. (1938). Brothers in Crime. Chicago: Univer-
Maxim, Paul S. and Whitehead, Paul C. (1998). Explai- sity of Chicago Press.
ning Crime. 4th Edition. Butterworth-Heinemann. Shoemaker, Donald J. (2000). Theories of Delinquency:
Mead, George Herbert (1934). Mind, Self, and Society. An Examination of Explanations of Delinquent Be-
Chicago: University of Chicago Press. havior. Fourth Edition. New York, NY: Oxford Uni-
versity Press.
1. Ünite - Suç ve Sapma Teorileri 23
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Güvenlik, güvenlik hizmeti, polis ve polislik kavramlar›n› tan›mlayabilecek,
N
Dünya’daki polis sistemlerini karfl›laflt›rabilecek,
N
Polis siyaset aras›ndaki iliflkiyi analiz edebilecek,
Suçla mücadele faaliyetlerinde aç›kl›k ve gizlilik durumunu aç›klayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Kamu düzeni • Polis sistemleri
• Kamu güvenli¤i • Polis ve siyaset
• Güvenlik • Suçla mücadelede aç›kl›k ve
• Polis gizlilik.
• Polislik
‹çindekiler
• GÜVENL‹K KAVRAMI
• GÜVENL‹K H‹ZMET‹
• POL‹S VE POL‹SL‹K
Kamu Düzeni ve
Suç Sosyolojisi • DEMOKRAT‹K POL‹S S‹STEMLER‹
Güvenli¤i: Polislik
• POL‹S S‹YASET ‹L‹fiK‹S‹
• GÜVENL‹K H‹ZMETLER‹NDE
AÇIKLIK VE G‹ZL‹L‹K.
Kamu Düzeni ve Güvenli¤i:
Polislik
GÜVENL‹K KAVRAMI
Güvenlik, insano¤lunun var oluflundan itibaren yaflam›n her alan›nda önemli ol- Güvenlik, toplum yaflam›nda
mufl, kendisine ayr› bir yer edinmifl bir kavram ve olgudur. Kendisinin ve yak›n- kanuni düzenin aksamadan
yürütülmesi, kiflilerin
lar›n›n can ve mal güvenli¤inin sa¤lanmas› ve sürdürülmesi bireyin temel kayg›s› korkusuzca yaflayabilmesi
olmufltur. Güvenlik ihtiyac› en ilkel toplumlardan günümüz ça¤dafl toplumlar›na durumu, k›sa bir ifadeyle bir
emniyet halidir (TDK, 2005).
kadar her dönemde insan›n en temel ihtiyaçlar› aras›nda yer alm›flt›r. Amerikal›
araflt›rmac› Abraham Maslow’un yapm›fl oldu¤u klinik gözlemlerine dayanarak
gelifltirdi¤i ihtiyaçlar hiyerarflisi piramidi güvenlik olgusunun bireylerin yaflam›n-
daki yerini anlamak aç›s›ndan önemli bir katk› sa¤lamaktad›r. ‹nsan ihtiyaçlar›n›n
veya güdülerinin piramit fleklinde bir hiyerarflik yap› gösterdiklerini ileri süren
Maslow (1943), gelifltirdi¤i bu s›n›fland›rmay› iki temel varsay›ma dayand›rm›flt›r.
Bunlardan birincisinde, insan davran›fllar›n›n temelinde ihtiyaçlar›n bulundu¤unu;
‹kincisinde ise baz› ihtiyaçlar›n di¤erlerinden daha önemli oldu¤unu ifade etmek-
tedir. Bu genel çerçevede insanlar›n birincil, ihtiyaçlar›n› karfl›lad›ktan sonra di¤er
ihtiyaçlar›n› karfl›lama yoluna gittikleri ifade edilmifltir. Bireylerin davran›fllar›n›
anlamak için önce onlar›n ihtiyaçlar›n›n neler oldu¤unun bilinmesi gerekti¤ine
vurgu yapan Maslow (1943), ihtiyaçlar piramidine göre insanlar›n davran›fllar›n›n
temelini oluflturan ihtiyaçlar› befl basamakta s›ralamaktad›r. Bu ihtiyaçlar ve s›ra-
lamas› flöyledir:
1. Fizyolojik ihtiyaçlar,
2. Güvenlik ihtiyac›,
3. Ait olma ve sevgi ihtiyac›,
4. Takdir ve sayg› ihtiyac›,
5. Kendini ispatlama ihtiyac›d›r.
‹nsan ihtiyaçlar› hiyerarflisinde yeme, içme ve bar›nma gibi temel ihtiyaçlar kar-
fl›land›ktan sonra ikinci s›rada yer alan en önemli ihtiyaç güvenliktir. Bireyler bu-
rada kendileri için fiziki, sosyal, ekonomik, siyasal, hukuki ve psikolojik aç›dan
emniyette hissedebilecekleri bir ortama ihtiyaç duymaktad›r. Bu anlamda bireyin;
geçimini sa¤layabilece¤i, yaflam›n› sürdürebilece¤i güvenceli, sigortal› bir ifl ara-
mas›, can ve mal emniyetini güvende oldu¤unu hissedece¤i bir konuta sahip ol-
maya çal›flmas›, güvenli bir fiziki ve sosyal çevre oluflturmaya çal›flmas› ve bir siya-
sal kurum olan devleti oluflturmas› hep bu güvenlik ihtiyac›n›n karfl›lanmas› çerçe-
vesinde de¤erlendirilebilir (Göksu, 2002:29).
26 Suç Sosyolojisi
Güvenlik denildi¤inde daha Güvenlik, insan›n sahip oldu¤u de¤erler, can ve mal varl›¤›na yönelik herhan-
çok devlet güvenli¤i,
emniyet ve asayifl gi bir tehdidin ya da tehdit korkusunun olmamas› olarak tan›mlanabilir (Wolfers,
denildi¤inde ise bireysel ve 1962). Güvenlik birey, toplum, devlet ve hatta küresel toplum için hayati öneme
toplumsal güvenlik
anlafl›lmaktad›r.
sahiptir. Güvenlik kavram› birey ve toplumun Anayasa ve yasalar ile s›n›r› çizilen
ölçüler içerisinde varl›¤›n› devam ettirmesi, yaflam›n› sürdürmesi, kendini gelifltir-
mesi durumu; güvenlik hizmeti ise bu durumun sa¤lanmas›, korunmas› ve sürdü-
rülmesi görevinin profesyonel kurum ve personel taraf›ndan yerine getirilmesi ola-
rak da tan›mlanabilmektedir. Güvenlik kavram› ve hizmetlerinin evrimi hukuktan
ba¤›ms›z düflünülemez. Güvenlik hizmetleri ile adalet hizmetleri birbirine paralel
sunulan ve birbirini tamamlayan iki hizmet türü olarak de¤erlendirilmektedir (Filiz,
2006:39). Bu yönüyle güvenlik ve hukuk asl›nda ilk toplumlardan itibaren birlikte
geliflen iki kavram olarak dikkat çekmektedir (Cerrah, 2011: 35). Güvenlik; genel
anlamda bireyin ve toplumun her türlü suç riskine karfl› korunmas›, temel hak ve
özgürlüklerin yasal s›n›rlar içerisinde kullan›lmas›n› mümkün k›lan ortam›n sa¤lan-
mas›, yasalara karfl› gelen, suç iflleyen kiflilerin yakalanarak, haklar›nda adlî ifllem-
lerin yap›lmas› için gerekli sistemli, kurumsal ve profesyonel yap›n›n oluflturulma-
s›d›r (Ayd›n, 2002:124). Bu tan›mlardan da anlafl›laca¤› gibi güvenlik, birey ve top-
lum yaflam›n›n, kamu düzen ve huzurunun mevcut yasalar ve toplumsal ahenk içe-
risinde aksamadan sa¤lanmas›, bireylerin herhangi bir ma¤duriyet korkusu tafl›ma-
dan yaflayabilmesi halidir. Bazen çok s›radan ve bireysel bir yap› ile s›n›rl› olarak
görülebilen bir güvenlik sorunu asl›nda (veya daha sonra) toplumsal, ulusal ve hat-
ta uluslararas› bir sorun haline dönüflebilmektedir. Günümüzde terör ve s›n›raflan
organize suçlar, ortaya ç›kma, geliflme ve geldikleri nihai noktalar itibariyle bu tür-
den bir yap› göstermektedir. Bu yönüyle güvenlik, demokratik hukuk devleti yap›-
s› içerisinde bireylerin en temel hak ve özgürlüklerini rahat bir flekilde kullanabil-
dikleri ortam ve bireylere yönelebilecek her türlü tehdit ve tehlikeye karfl› devletin
üstlendi¤i görev ve sorumluluklar olarak da tan›mlanabilir (Göze, 2000). Güvenlik-
le ilgili iki temel anlay›fltan söz edilmektedir. Bunlardan birincisi asayifl olarak da
ifade edilen sert güvenlik, ikincisi ise insani güvenlik olarak da tan›mlanan yumu-
flak (esnek) güvenliktir. Sert güvenlik konseptini asayiflin sa¤lanmas› odakl› ve ön-
celikli klasik güvenlik modeli olarak da tan›mlamak mümkündür. Bu modelde gü-
venli¤in ancak askeri, polisiye ve silahl› mücadele yöntemleriyle sa¤lanabilece¤i
ileri sürülmektedir. Türkiye’de terörle mücadelede 1980 ve 1990’l› y›llarda hâkim
olan genel görüfl, sert güvenlik anlay›fl›na dayan›yordu. Yumuflak (esnek) güvenlik
yaklafl›m› birey odakl› insani de¤erlere a¤›rl›k veren bir anlay›fl› yans›tmaktad›r. Bu-
rada birey güvenlik politikalar›n›n merkezinde yer almaktad›r. Bu yönüyle yumu-
flak güvenlik konsepti, ekonomik refah, sa¤l›k, e¤itim, siyasal özgürlük ve demok-
rasi yoluyla sorunlarla ve tehditlerle bafla ç›kma kapasitesini öne ç›kar›r. Yumuflak
güvenlik yaklafl›m›n› etkin k›lmadan sert güvenlik modelinin baflar›ya ulaflmas› pek
mümkün de¤ildir. ‹nsani güvenlik yaklafl›m› günümüz demokratik de¤erleri, insan
haklar› anlay›fl› ile örtüflen bir modeldir (Bozkurt ve Kanat, 2007:63). Di¤er taraf-
tan, sadece yumuflak güvenlik modeline dayanarak ortaya konulan sorun çözme
yetene¤i de sert güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duyabilir. Bu yüzden mevcut koflul-
lar, sorunun boyutu ve karmafl›kl›¤› göz önünde bulundurulmak suretiyle dengeli
bir karma yaklafl›m›n daha etkili ve kal›c› olaca¤› söylenebilir.
Güvenlik kavram›na de¤inilen bir yerde “emniyet ve asayifl” kavramlar›ndan da
söz etmek gerekir. Asayifl, kargaflan›n, karmafl›kl›¤›n olmamas›, sükûn ve istikrar›n
var olmas›d›r. Bu anlamda asayifl; hukuka uygun ve gerekli önlemlerin al›nmas›
sonucu devlete, topluma, kiflilere, mal ve eflyalara yönelik tehlike, kaza ve sabo-
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 27
tajlar›n söz konusu olmad›¤› bir ortam, düzensizlik ve kar›fl›kl›klar›n önlendi¤i, ha-
yat›n normal ak›fl›n›n sa¤land›¤› hali, dirlik ve düzenin varl›¤› konusunda kamuda
oluflturulan yayg›n ve yerleflik inanc› ifade etmektedir (Dündar, 1998:16)
Görüldü¤ü üzere güvenlik ile ilgili tan›mlar çeflitlilik göstermektedir. Bu du-
rum, kavram›n genifl bir alana hitap etmesi ve zaman içerisinde de¤iflim gösterme-
si ile yak›ndan ilgilidir. Avlanma ve korunma ile s›n›rl› bir yaflama sahip ilkel top-
lumlarda güvenlik, insano¤lunun do¤a karfl›s›nda verdi¤i yaflam mücadelesine
ba¤l› olarak hayatta kalabilme ile iliflkili bir anlam yüküne sahipti. Ortaça¤ toplum-
lar›nda, tehlike ve güvensizlik alg›s› sadece vahfli do¤a ile s›n›rl› olmaktan ç›km›fl
küçük kent devletlerinin ortaya ç›kmas› ile birlikte belli bir kimlik yap›s›na sahip
topluluklar› içte ve d›flta koruyan silahl› birlikler, düzenli ordular oluflturulmufltur
(fienel, 1996:41). Ortaça¤da, toprak mücadeleleri, objektif hukuk kurallar›ndan
yoksun feodal yap›n›n, toplumsal yaflam›n kendine has yap›s› içerisinde güvenlik
olgusu farkl› bir s›n›rl› alana, boyuta kavuflmufltur. Frans›z ‹htilali ile birlikte, yafla-
m›n birçok alan›nda oldu¤u gibi, güvenlik ile ilgili konularda da çok önemli de¤i-
flim meydana gelmifltir. Bu dönemde birey, temel haklar ve özgürlükler gibi kav-
ramlar ön plana ç›km›fl ve böylece güvenlik art›k sadece devlet yo¤un olarak de-
¤il ayn› zamanda birey yo¤un olarak da ele al›nmaya bafllanm›flt›r. Frans›z ‹htila-
linden sonra yay›mlanan “‹nsan ve Yurttafl Haklar› Bildirisi” güvenlik olgusuna bi-
reylerin en temel haklar› aras›nda yer vermifltir. Frans›z ‹htilali ile bafllayan özgür-
lükçü rüzgâr dünyan›n farkl› bölgelerini farkl› seviyelerde etkilemifl, güvenlik ol-
gusu da h›zla de¤iflim ve geliflim göstermifltir. 1839 y›l›nda ç›kar›lan Tanzimat Fer-
man› ile de Osmanl› Devleti güvenlik konusunu reform önerilen temel alanlar içi-
ne alm›flt›r. Bu kapsamda, reform yap›lmas› önerilen dört temel konudan bir tane-
si “insanlar›n can ve mal güvenli¤inin garanti alt›na al›nmas›” ilkesi olarak tespit ve
ilan edilmifltir (Ergut, 2004:79). Bu reform paketi ile zaten devletin yükümlülü¤ü
alt›nda olan bu amaçla kolluk teflkilatlanmas› ve yasalar› bulunan Osmanl› Devle-
ti vatandafllar›n can ve mal güvenli¤inin bundan sonra çok daha öncelikli bir de-
¤ere sahip olaca¤›n›n vurgusunu ve garantisini yaz›l› olarak ifade etmifltir.
ler içinde yer alan devletler hem iç sosyo-ekonomik ve politik sistemlerinin deva-
m›n› sa¤lamak hem de d›fl dünyadan gelebilecek tehlikelere karfl› kendilerini ulus-
lararas› bir çat› alt›nda korumaya almak ve uluslararas› bar›fla, sorunlar›n çözümü-
ne katk› sunmak istemifllerdir (Dedeo¤lu, 2003:25-27). Küreselleflme ile birlikte iç
ve d›fl tehdit alg›lar› art›k de¤iflmifl ve iç içe geçmifltir. ‹ç güvenlikle ilgili bir sorun
ya da zafiyet d›fl güvenli¤e iliflkin politikalar› da olumsuz etkilemektedir. Ayn› fle-
kilde d›fl güvenlikle ilgili geliflmeler iç güvenli¤e iliflkin etkiler de meydana getir-
mektedir. Bu nedenle, devlet güvenli¤i konseptini bir bütün olarak düflünme ihti-
yac› ve gereklili¤i bulunmaktad›r. Türkiye’de devletin iç ve d›fl olmak üzere genel
güvenlik politikalar›n›n ve stratejilerinin belirlendi¤i en üst organlar Milli Güvenlik
Kurulu (MGK) ve Bakanlar Kuruludur. Cumhurbaflkan›n›n baflkanl›¤›nda Baflba-
kan, ilgili bakanlar, Genelkurmay Baflkan›, Kuvvet Komutanlar› ve MGK Genel
Sekreterinin kat›l›m›yla toplanan MGK’n›n kararlar›, Bakanlar Kurulu için sadece
tavsiye niteliklidir. Bu konulardaki as›l sorumluluk ve yetki, Bakanlar Kuruluna ait-
tir. Anayasa’n›n 117. Maddesine göre; Milli Güvenli¤in sa¤lanmas›ndan ve Silahl›
Kuvvetlerin yurt savunmas›na haz›rlanmas›ndan, Türkiye Büyük Millet Meclisine
karfl›, Bakanlar Kurulu sorumludur.
Güvenlik Hizmeti
Güvenli¤in sa¤lanmas›na yönelik hizmetler, içinde bulunulan toplumsal yap› ve Güvenlik konsepti ve
hizmetleri toplumsal
ihtiyaçlara göre belirlenmifl ve flekillenmifl, zaman içerisinde de de¤iflim göstermifl- de¤iflime paralel olarak
tir. ‹lk toplumlarda da o günkü sosyal ve güvenlik ihtiyaçlar›n› karfl›layacak sosyal belirli bir evrim geçirmifltir.
kurumlar vard›. Çok küçük bir yap› olan ve nadir olarak suç ifllenen aile ve kabi- Toplumsal yap›n›n
ihtiyaçlar› ve özelliklerine
le gibi küçük sosyal kurumlarda güvenlik hizmetini sunacak ayr› bir kurum, do¤al uygun olarak her zaman
olarak yoktu. Bu tür sosyal yap›larda aile, üyelerine bar›nma koflullar›n› haz›rla- belirli ölçüler içinde bu
ihtiyaçlar› karfl›layacak
makla yetinmez, ayn› zamanda e¤itim, sa¤l›k, ekonomi ve güvenlikle ilgili fonksi- yap›lanmalar olmufltur.
yonlar› da yerine getirirdi (Cerrah, 2011:34). Uzmanlaflma ve iflbölümünün henüz
geliflmedi¤i göçebe toplumlar ile avc› ve toplay›c› toplumlarda aile ve kabilenin
güvenli¤i ailenin erkek üyeleri taraf›ndan sa¤lan›rd›. Bu toplumlarda suç daha çok
can güvenli¤ini hedef alan fliddet kullan›m› ve mal emniyetine yönelik h›rs›zl›k ile
s›n›rl›yd›. Suçlular› cezaland›racak ayr› ve kurumsal bir yap›n›n olmamas› nedeniy-
le bu ifllev aile veya kabile içinde yerine getirilirdi. Tar›m toplumuna geçifl ile bir-
likte sosyal normlar ve buna paralel olarak hukuk nosyonu da oluflmaya bafllam›fl-
t›r (Cerrah, 2011:34). Aile ve kabile içinde çözülemeyen türden sorunlar da bu dö-
nemde, mal mülk sahibi olmaya bafllad›ktan sonra ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Bu
gruplar aras›nda meydana gelen sorunlar› çözmek üzere “arabuluculuk kurumu”
oluflmufltur. Asker ve polis gibi herhangi bir güce dayanmayan bu yap›da arabulu-
cular sadece istiflari bir rol oynam›fl ve dan›flma ifllevini yerine getirmifllerdir. Bu
evrede yerine getirilen ve sosyal düzeni sa¤lamaya yönelik bir sorun çözücü yak-
lafl›m olan bu yöntem, Ça¤lar (1999:122-4) taraf›ndan “ilkel polislik” ve “informal
polislik” olarak adland›r›lmaktad›r.
Bir zamanlar aile ve kabilenin s›n›r ve koflullar› içinde yerine getirilen güvenlik
hizmeti daha sonraki evrelerde kurumsallaflma sürecine girmifltir. Üretim ve eko-
nomik iliflkilerde art›fl ve çeflitlilik olmufl ve art›k insanlar mal ve servet biriktirebi-
lir hale gelmifllerdir. Yerleflik ve toplumsal hayatla birlikte, ortada ekonomik de¤e-
ri olan eflyan›n da bulunmas›yla h›rs›zl›k ve fliddet içeren eylemlerde de art›fl ya-
flanm›flt›r. Tar›m toplumlar›nda güvenlikten sorumlu ilk küçük askeri yap›lanmalar
ortaya ç›km›flt›r. Tar›m toplumu olarak da tan›mlanan Orta Ça¤ toplumlar›nda, bu
kurumsal askeri yap›lar d›fl tehditlerle mücadelenin yan› s›ra iç güvenlik hizmetle-
rinin yürütülmesi, toplum yap›s› içerisinde meydana gelen suçlarla da mücadele
30 Suç Sosyolojisi
POL‹S VE POL‹SL‹K
Toplumsal birlikteli¤in sürdürülebilir olmas› için bireyleri bir arada tutacak, top-
lum bilinci içinde yaflam›n› sürdürecek baz› kurallara ihtiyaç duyulur. Kurallara
duyulan ihtiyaç ilk toplumlardan itibaren farkl› flekillerde giderilmifltir. Gelenek-
sel, enformel sosyal yap›lardan kurumsal formel yap›lara geçifl ile birlikte uyulma-
s› gereken kurallar ve bu kurallara uymayanlar hakk›nda yap›lmas› gerekenler,
yapt›r›mlar yaz›l› olarak kabul edilip uygulamaya konulmufltur. ‹lk toplumlarda
var olan sosyal kurallar (social norms) yerini zaman içerisinde önce hukuk kural-
lar›na b›rakm›fl, daha sonra da bu kurallar›n uygulanmas›n› sa¤lamak üzere kanun
uygulay›c› teflkilatlar ortaya ç›km›flt›r. Bu teflkilatlar, günümüz kolluk güçlerinin
yani polisin ilk formel yap›lanmalar› olmufltur (Wrobleski ve Hess (2000), akt.
Cerrah, 2011:35).
Türkiye’de polis ve polisli¤i ifade etmek için daha çok hangi kavramlar
SIRA kullan›lmaktad›r.
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
1
Polis ve polislik dünyan›n farkl› ülkelerinde tarihsel süreç içerisinde farkl› kav- Avrupa’da polis
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ükelimesi
fi Ü N E L ‹ M
ramlarla ifade edilmifltir. Türkiye’de geçmifle bak›ld›¤›nda ilk önceleri genelde ‘za- 18.yüzy›la kadar olan
b›ta, kolluk, kolluk faaliyeti’ kavramlar›n›n ‘polis ve polis faaliyetleri’ yerine kulla- dönemde do¤rudan
içgüvenlik hizmeti sunan
n›ld›¤› görülmektedir. Devlet ad›na kamu düzenini sa¤lamakla Sgörevli O R U olan ve ge- belirli bir kamu Spersonelini
O R U
rekti¤inde zor kullanma yetkisine sahip kamu kurumlar›na ve personeline ‘kolluk’, veya kurumunu
tan›mlamaktan ziyade
bu kurum ve personelin yerine getirdi¤i güvenlik hizmetlerine de ‘kolluk faaliyeti’ polislik anlay›fl›n›n
D‹KKAT D ‹ Kgenifl
K A Tbir
denilmektedir. Kolluk genel kolluk ve özel kolluk fleklinde iki temel ayr›ma tabi sosyal fonksiyonu olarak
kullan›lm›flt›r.
tutulmufltur. Genel kolluk, ülke genelinde kamu düzenini sa¤lamak, suçlar› önle-
N N
mek, suç iflleyenleri yakalay›p adalet önüne ç›karmak ve yasalar›nSIRA S‹ZDE verdi¤i di¤er SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
32 Suç Sosyolojisi
Polislik, genifl manada, di¤erlerinin sosyal kontrolüyle ilgili faaliyetleri içerir. Uluslararas› polis ve
kriminoloji çal›flmalar›nda
Bu çerçevede hepimiz hayat›m›z›n belirli dönemlerinde bir polis gibi hareket etmi- polislik (policing) k›sa ve öz
flizdir. Büyük kardefller küçük kardefllerini, anne ve babalar çocuklar›n› kontrol bir ifadeyle iç güvenlik
eder. Bu örnekleri bu flekilde ço¤altmak mümkündür. Zaman zaman hepimiz ta- hizmetlerinin yürütülmesi,
hukukun uygulanmas› (law
raf›ndan yerine getirilen bu amatör polisli¤e ilave olarak, baz› meslek mensuplar› enforcement) olarak
( ö¤retmenler, sosyal hizmet uzmanlar›, özel güvenlik personeli, belediye görevli- tan›mlanmakta ve
anlafl›lmaktad›r (Cerrah,
leri, zab›talar, gümrük personeli gibi) görevleri gere¤i bir polislik veya kontrol ro- 2011:35).
lünü üstlenmifl durumdad›r.
Polislik, görüldü¤ü üzere, sosyal kontrolün bir flekli olarak bak›ld›¤›nda çok ge-
nifl bir alan› içermektedir. Hatta bu aç›dan ele al›nd›¤›nda hemen hemen bütün dev-
let kurumlar›n›n yapm›fl olduklar› faaliyetler “polislik” kavram›n›n içinde yer alabil-
mektedir. ‹çiflleri Bakanl›¤›na ba¤l› bütün birimler, Milli E¤itim, Savunma, Çevre ve
Sa¤l›k Bakanl›klar› bünyesindeki kurumlar polislik karakteri tafl›yan görevler icra
ediyor denebilir. Polislik kavram›n›n, günümüzde bu kadar genifl manada kullan›l-
mas› halinde konular› ve meydana gelen olaylar›, kurumlar aras›ndaki iliflkileri, or-
taklafla yap›lan veya yap›lmas› gereken faaliyetlerin özelliklerini ve boyutlar›n› an-
lamakta ve ifade etmekte flüphesiz büyük bir zorluk yaflanacakt›r.
Yürürlükteki hukukun uygulanmas›, yukar›da ifade edildi¤i üzere, oldukça ge-
nifl bir alan›, kurallar bütününü ve bunlar› uygulama görevini üstlenen kurumlar›
içine almaktad›r. Bu kavram›n daha dar ve belirli bir manada kullan›lmas› duru-
munda, kavram›n tan›m› ve kapsam›na iliflkin sorun azalacak ve bu yaklafl›m bizi
yayg›n olan flu sonuca götürecektir: Daha önce yap›lan tan›mlara ilave olarak flöy-
le söylenebilir; polis toplumda suçlar› önlemek, ifllenmifl suçla ilgili soruflturma
yapmak, suç iflleyenleri yakalamak ve adalete teslim etmek, kamu düzenini sa¤la-
mak ve kanunlar›n kendisine verdi¤i di¤er görevleri yerine getirmek, böylece ka-
nunlar›n ifllerli¤ini sa¤lamak üzere teflkilatlanm›fl, gücünü hukuktan ve kanunlar-
dan alan üniformal›, silahl› devlet gücüdür, organ›d›r.
de suç do¤al bir olgu, yaflam›n bir parças› ve birlikte yaflan›lmas› ve kabullenilme-
si gereken bir realite olarak görülmektedir. Belçika, Kanada, Hollanda, ‹sveç ve
Amerika Birleflik Devletleri, bu polis modelini uygulayan ülkelere örnek olarak ve-
rilebilir (Bayley, 1985). Bu ülkeler içerisinde, en da¤›n›k ve suçlarla mücadeledeki
baflar› oran› nispeten en düflük polis sistemi Amerika’da bulunmaktad›r.
Amerikan Polisi
Amerikan polis sistemi Amerika, küçük ölçekli polis teflkilatlar›n›n bulundu¤u bir ülkedir. Ülke genelinde
oldukça ileri seviyede
yereldir. Çok fazla say›da yaklafl›k 664.000’i polis olmak üzere, toplam 900.000’den fazla kanun uygulay›c›
polis teflkilat›n›n bulunmas› personel görev yapmaktad›r. Bu da, her 100.000 kifliye 250 polisin düfltü¤ünü gös-
ve bu teflkilatlar aras›nda
bölgesel farkl›l›klar›n olmas› termektedir (Feinberg, 2000). 1998 verilerine göre Amerika’da 20.000’den fazla ka-
nedeniyle birbirinin ayn› nun uygulay›c› güvenlik kuruluflu bulunmaktad›r. Bunlardan sadece 50’si federal ve
denebilecek hiçbir polis
teflkilat› yoktur.
200’ü eyalet düzeyinde görev ve yetki sahibi iken, geriye kalan büyük bir ço¤unluk
ise yerel güçlerden oluflmaktad›r. Yerel polis birimleri kasaba, ilçe ve flehirlerde ör-
gütlenmifltir. Bu polis kurulufllar›nda görevli personel say›s› 1 ile 35.000 kifli aras›n-
da de¤iflmektedir (Kandemir, 2000). New York Polis Müdürlü¤ü gibi çok büyük ku-
rumlar›n varl›¤›na ra¤men, polis hizmetlerinin sa¤lanmas›, a¤›rl›kl› olarak küçük öl-
çekli ünitelerin sorumlulu¤undad›r. Bu birimlerin büyük bir ço¤unlu¤unda da
10’dan daha az personel çal›flmaktad›r. Bu yap› içerisinde, yaklafl›k olarak 17.000’den
fazla polis örgütü 30’dan daha az personelle görev yapmakta (Cole, 1989) ve polis
güçlerinin ancak %5’i 100 ve daha fazla personel istihdam etmektedir.
ABD’de ülke içerisinde polis hizmetlerinin sa¤lanmas› konusunda ciddi anlam-
da farkl›l›klar bulunmaktad›r. Federal, yerel ve eyalet polisleri aras›ndaki s›n›rlar;
görev, yetki ve sorumluluklar oldukça aç›k ve net bir flekilde belirlenmifltir. Her
eyalet s›n›rlar› içerisinde, suçlarla mücadelede birinci derecede sorumlu olan yerel
polis teflkilatlar›d›r. Her bir polis biriminin ba¤›ms›zl›¤›na, yetki alan› ve faaliyetle-
rine hassas ölçülerde sayg› duyulan ve yetki bölgeleri aras› ihlallerden büyük ölçü-
de kaç›n›lan bu sistemde kurumlar aras› iflbirli¤i, iletiflim ve dayan›flma oldukça ile-
ri seviyededir. Federal güvenlik birimlerinin içinde en fazla tan›nan ve ayn› zaman-
da en büyük örgütlenmesi olan kurum Federal Soruflturma Bürosudur (FBI). F.B.I.’›n
ana merkezi Washington’dad›r. Ancak, her eyalette en az›ndan bir ve dünya gene-
linde ise yaklafl›k 20 F.B.I bürosu faaliyet göstermektedir. 10.000’den fazla özel aja-
n› bulunan F.B.I.’da ayr›ca, 13.000 civar›nda da destek personeli görev yapmakta-
d›r (Kandemir, 2000). Federal ceza kanunlar›n›n ihlalini oluflturan bütün suçlar
F.B.I’›n görev ve sorumluluk alan› içerisine girmektedir. Bu suçlar flunlard›r: Fede-
ral mal›n çal›nmas› veya zarar görmesi, Adam kaç›rma, Banka soygunu, Sahtecilik,
Terör, Kalpazanl›k, Yay›n yoluyla aldatma. Bu suçlar›n yan› s›ra, iki veya daha faz-
la eyaleti içine alan herhangi bir suç da bu kapsamda de¤erlendirilmektedir. Örne-
¤in; çal›nt› otolar›n nakli veya eyaletler aras› gerçeklefltirilen h›rs›zl›k suçlar› gibi
(Feinberg, 2000). F.B.I.’›n d›fl›ndaki di¤er bafll›ca Federal kanun uygulay›c› güven-
lik birimleri flunlard›r: Uyuflturucuyla Mücadele Teflkilat› (D.E.A.), Göç ve Vatan-
dafll›k Birimi, Gümrük Polisi, Gizli Servis, Alkol, Tütün ve Ateflli Silahlar Bürosu.
Birleflik Devletlerde, Federal güvenlik güçlerinin yan› s›ra, her eyaletin kendi
polis gücü bulunmaktad›r. Ülke genelinde yaklafl›k 52.000 eyalet polisi görev yap-
maktad›r. ‹lk eyalet polisi, 1905 y›l›nda Pennsylvania’da kurulmufl ve bu uygulama,
ülkenin di¤er eyaletleri için bir model olmufltur. Eyalet polisi, görev ve sorumluluk
alan› itibariyle kamu düzeninin ve ülkeyi birbiriyle örümcek a¤› gibi ba¤layan oto-
yollar›n güvenli¤inin sa¤lanmas› üzerine yo¤unlaflmaktad›r. Günümüzde eyalet
otoyollar›nda devriye gezmek, bu yollarda trafik kurallar›na uyulmas›n› sa¤lamak,
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 35
üzere iki k›s›md›r’ fleklinde ifade edilmifltir. Merkezde, ‹çiflleri Bakanl›¤›na ba¤l› bir Türk polis sistemi, Türk
kamu bürokratik sisteminin
Genel Müdürlük olarak örgütlenen polis teflkilat›; merkez, taflra ve yurt d›fl› birim- karakteristik özelliklerini
leri olan ve ülke içerisinde silahl› kuvvetlerden sonra en belirgin ve kat› hiyerarflik yans›tmaktad›r. Bu
yap›ya sahip bulunan, üniformal› bir kurulufltur. Emniyet Genel Müdürlü¤ü merkez anlamda, kamu yönetiminin
en dikkat çekici ve temel bir
teflkilat›; Genel Müdüre do¤rudan ba¤l› birimler (‹stihbarat Daire Baflkanl›¤› ve Tef- özelli¤i olan merkezden
tifl Kurulu Baflkanl›¤› gibi), Genel Müdür Yard›mc›lar›na ba¤l› Daire Baflkanl›klar› yönetim (merkeziyetçi)
yap›lanmas›, polis
ile fiilen illerde örgütlenmekle birlikte merkeze ba¤l› birimler (Polis Meslek Yüksek teflkilat›n›n da
Okullar› gibi) fleklinde yap›lanm›flt›r. Taflra örgütlenmesi ise il emniyet müdürlük- örgütlenmesinin temel
hatlar›n› çizmifltir.
leri ile ilçe emniyet müdürlükleri ve amirlikleri fleklindedir. Bu örgütlenme içerisin-
de en alt birimi polis merkezleri, karakollar› ve noktalar› oluflturmaktad›r. 5442 sa-
y›l› ‹l ‹daresi Kanununa göre, il genel idaresinin bafl› o ilin en büyük mülki amiri
olan Validir. ‹l Emniyet Müdürü de, bütün birimleriyle Valiye karfl› sorumlu olup,
onun emrindedir. Ayn› flekilde, ilçe düzeyinde ise ilçe idaresinin bafl› Kaymakam-
d›r ve ‹lçe emniyet Müdürü veya Amiri de, ildeki düzenlemeye paralel olarak, Kay-
makama karfl› sorumlu olup, onun emrindedir. 3201 say›l› Emniyet Teflkilat› Kanu-
nunun 3518 say›l› kanunla de¤iflik 16. maddesi ile ‹çiflleri Bakanl›¤›, Kamu Kurum
ve Kurulufllar›n›n Yurtd›fl› Teflkilat› Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararname hü-
kümlerine uygun olarak yurtd›fl› teflkilat› kurmaya yetkili k›l›nm›flt›r. Yurtd›fl› teflki-
lat› olarak fiilen Romanya, Avusturya, Fransa ve ‹talya gibi ülkelerde Türk Polisini
temsil eden irtibat görevlileri bulunmaktad›r (fiimflek ve Ömrüuzun, 2001:46).
Türk polisi 3201 say›l› Emniyet Teflkilat› Kanununun 9’uncu maddesine göre;
idari polis, siyasi polis ve adli polis, olmak üzere üç ana k›sma ayr›lmaktad›r. ‹da-
ri polis, sosyal ve genel kamu düzenini sa¤lamakla; siyâsi polis, devletin genel em-
niyeti ile anayasal düzenini ilgilendiren hususlarda çal›flmakla; adli polis ise, suç
sonras› araflt›rma ve soruflturma ifliyle görevli olan k›s›mlard›r. Adli polis, adli gö-
revlerin yerine getirilmesinde cumhuriyet savc›lar›n›n emrinde olmakla birlikte, ka-
nun gere¤i adli vazifelerin d›fl›ndaki hizmetlerde idarî yap›lar›n›n içindeki emir ve
komuta zincirine tabi olarak görev yapmaktad›r.
Suça karfl› tolerans konusu da¤›n›k ve merkeziyetçi polis sistemlerinde nas›l bir denge
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
içinde de¤erlendirilmektedir? 2
Jandarma D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Türkiye’de güvenlik hizmetleri, farkl› genel kolluk birimleri taraf›ndan yerine geti-
rilmektedir. Türkiye’deki güvenlik birimlerinin yap›lanmas› Fransa’dan S O R U esinlenerek S O R U
gerçeklefltirilmifltir. Bu ba¤lamda güvenlik hizmetleri polis ve jandarma olmak üze-
re iki temel ve farkl› teflkilat taraf›ndan yürütülmektedir. Jandarma, Polis Teflkilat›
D‹KKAT D‹KKAT
d›fl›ndaki di¤er büyük genel kolluk birimidir. Polisin görev alan› d›fl›nda kalan, k›r-
sal bölgelerde görev yapmaktad›r. Jandarma Teflkilat› 14 Haziran 1839 tarihinde
N N
kurulmufl, 10 Haziran 1930 tarihinde ç›kar›lan 1706 Say›l› Kanun SIRAile günümüzdeki
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
hukuki statüsünü elde etmifl, daha sonra 1983 y›l›nda ç›kar›lan 2803 Say›l› Jandar-
ma Teflkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile kapsaml› bir hukuki çerçeveye oturtul-
AMAÇLARIMIZ
mufltur. Jandarma, Türkiye’ye has bir yap› içerisinde hem ‹çiflleri Bakanl›¤›na hem AMAÇLARIMIZ
de Genelkurmay Baflkanl›¤›na ba¤l› olarak varl›¤›n› ve faaliyetlerini yürütmektedir.
2803 Say›l› Kanunun 4. Maddesi Jandarman›n ba¤l› oldu¤u makamlar› ve ba¤l› ol-
K ‹ T A P K ‹ T A P
ma koflullar›n› flu flekilde ifade etmektedir: “Jandarma Genel Komutanl›¤›, Türk Si-
lahl› Kuvvetlerinin bir parças› olup, Silahl› Kuvvetlerle ilgili görevleri, e¤itim ve ö¤-
renim bak›m›ndan Genelkurmay Baflkanl›¤›na, emniyet ve asayifl iflleriyle di¤er gö-
rev ve hizmetlerinin ifas› yönünden ‹çiflleri Bakanl›¤›na ba¤l›d›r.T E L E VAncak
‹ Z Y O N Jandarma TELEV‹ZYON
Genel Komutan› Bakana karfl› sorumludur.”
‹NTERNET ‹NTERNET
38 Suç Sosyolojisi
Polis ve jandarman›n görev Jandarma’n›n görevleri 2803 Say›l› Jandarma Teflkilat, Görev ve Yetkileri Kanu-
ve yetkileri farkl› kanunlarla
düzenlenmifl olmas›na nu’nda mülki, adli, askeri ve di¤er görevler olmak üzere dört temel bafll›k alt›nda
ra¤men ayn›d›r. toplanm›flt›r. Mülki görevler: Bu görev alan› emniyeti, asayifli ve kamu düzenini
sa¤lamak, korumak ve kollamak ve suç ifllenmesini önleyici faaliyetleri içermekte-
dir. Bunlar›n yan› s›ra, kaçakç›l›¤›n men, takip ve tahkiki ile ceza infaz kurum ve
tutukevlerinin d›fl koruma görevleri de bu görev alan› içine girmektedir. Adli gö-
revler: Suç ifllendikten sonraki süreci ifade etmektedir. Suçlar›n ifllenmesinden son-
ra suçun ortaya ç›kar›lmas›, suçlular›n tespit edilip yakalanmas› ve delillerle birlik-
te adli makamlara ulaflt›r›lmas› aflamalar›ndaki faaliyetleri kapsamaktad›r. Askeri
görevler: Jandarman›n, Genelkurmay Baflkanl›¤›na ba¤l› olmas›ndan dolay›, aske-
ri kurum ve nizamlar›n gere¤i olan görevlerle, Genelkurmay Baflkanl›¤› taraf›ndan
verilen görevleri kapsamaktad›r. Di¤er görevler: Bu bafll›k alt›nda yer alan görev-
ler mülki, adli ve askeri görevler d›fl›nda kalan ve di¤er kanun ve yasal düzenle-
melerin yerine getirilmesi ve bu ba¤lamda hükümet kararlar›yla verilen görevleri
ifade etmektedir. Daha önceleri kara s›n›rlar›m›z›n korunmas› ve güvenli¤in sa¤-
lanmas› Jandarma’n›n görev ve sorumlulu¤unda iken 1988 y›l›nda ç›kar›lan 3497
Say›l› Kanun ile bu görev Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›’na verilmifltir. Bununla bir-
likte özellikle PKK terörü ile etkin mücadele edebilmek amac›yla ‹ran, Suriye ve
Irak s›n›r›nda halen Jandarma, s›n›r güvenli¤i konusunda aktif görev yapmaktad›r.
Jandarman›n görev ve sorumluluk alan›, genel olarak, polisin görev sahas› d›-
fl›nda kalan veya polis teflkilat› bulunmayan yerlerdir (2803 say›l› JTGYK,
Mad.10).Jandarma sorumluluk alan› d›fl›nda olmakla birlikte:
• Polis teflkilat› kurulmam›fl olmas›,
• Özel kolluk kurulufllar›n›n sorumluluk alan›na giren yerlerde jandarmay› il-
gilendiren bir suç ifllenmesi,
• Özel kolluk kurulufllar›n›n sorumluluk alan›na giren konularda, bu kurulufl
ve kuvvetlerin yoklu¤undan dolay› suç ifllenmesi,
hallerinde jandarman›n görevlendirilmesi ya da kendili¤inden olaya el koyma-
s› mümkündür. Bu durumda, jandarman›n görev yapt›¤› yer, jandarman›n görev
alan› say›l›r (2803 Say›l› JTGYK, Mad.10). Kentleflme nedeniyle belediye s›n›rlar›
içine girmesi, özel kanun ve düzenlemelerin öngörmesi ve ilgili bakanl›klarca ge-
rekli görülen ve özellik tafl›yan yerler için özel düzenleme getirilmesi halinde Va-
lili¤in önerisi, Jandarma Genel Komutanl›¤›n›n uygun görmesi ve ‹çiflleri Bakan›-
n›n onay› ile Jandarman›n sorumlulu¤unda olan alanlar polise devredilebilmekte-
dir (JTGY Mad.21).
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Bütünleflmifl Polis Sistemleri
Bütünleflmifl polis sistemleri, “orta dereceli (›l›ml›), yerinden yönetilen”, “birleflik”
S O R U veya “uzlafl›lan”
S O Rpolis
U sistemleri olarak da ifade edilir (Bayley, 1985). Bu model, ye-
rel ve merkezi yönetimlerin kontrolü paylaflabilece¤i bir yap› sunmaktad›r. Bu sis-
D‹KKAT
tem içerisinde, merkeziyetçi polis teflkilatlar›n›n neden olabilece¤i, olas› kifli hak
D‹KKAT
ve özgürlükleri ihlalleri ve di¤er güç denemelerini engellemek ve ayn› zamanda
da¤›n›k polis modelinden kaynaklanan etkisizlik ve verimsizlik sorunlar gider-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ilmek istenmifltir. Yerel kontrol ve sorumluluk sa¤lan›rken, ülke genelinde uyul-
mas› zorunlu ulusal tek tip standartlar gelifltirilmifltir. Bu modelde, merkeziyetçi ya-
AMAÇLARIMIZ p›daki polis teflkilat› say›s›ndan daha fazla, da¤›n›k polis sistemindeki polis kuru-
AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 39
‹ngiliz Polisi
Avrupa’n›n en eski ve etkili teflkilatlar›ndan olan ‹ngiliz polisi, dünyan›n da en es- Türkiye’de ‹ngiliz Polisi
denilince akla ilk önce,
ki ve geliflmifl güvenlik kurulufllar›ndan biridir. Yeni ad›yla ‘New Scotland Yard’, “Scotland Yard” gelir. Oysa
ünü uluslararas› alana yay›lm›fl ve polis literatüründe önemli bir yer edinmifl Lon- “Scotland Yard”,
dra Metropolitan Polis Teflkilat›n›n simgesi haline gelmifltir (F›nd›kl›, 1993). ‹ngiliz- ‹ngiltere’nin en büyük polis
gücü olan Londra
ler, kendi polis sistemlerini kendileri gelifltirmifltir. ‹ngiliz polisinin geçmifli 1285 y›- Metropolitan Polisinin Genel
l›ndaki Winchester yasas›yla oluflturulan orta ça¤ kasaba polisli¤ine dayan›r. O dö- Karargâh Merkezinin ad›d›r.
nemlerden bugüne kadar olan süreç içerisinde, demokratik özgürlükleri tehlikeye
sokmadan suçla mücadele modelleri gelifltirmek ‹ngilizlerin en önemli ilgi, çal›flma
ve tart›flma noktas› olmufltur. Bu aç›dan ‹ngilizler, kifli hak ve özgürlüklerini zede-
leyebilece¤i gerekçesi ile ülkede ulusal ve merkezi bir polis teflkilat›n›n kurulma-
s›na ve polisin tek bir merkeze veya kifliye ba¤lanmas›na öteden beri fliddetle kar-
fl› ç›km›fllard›r (F›nd›kl›, 1993). Vatandafllar›n bu konudaki hassasiyetini, endifle ve
korkusunu dikkate alan önceki yönetimler, s›n›rl› polis yetkisi ile yerel kontrolü
esas alan parçal› polis sistemini benimsemifller ve uygulam›fllard›r.
‹ngiliz polisi ulusald›r, ancak, bu ülkede tek bir ulusal polis gücü bulunmamak- E¤itim seviyesi ne olursa
olsun, herkes polisli¤e düz
tad›r. ‹ngiliz polis sistemi 43 ayr› polis teflkilat›ndan oluflmaktad›r. Bunlardan 7’si polis memurlu¤u rütbesi ile
Metropolitan polisi, di¤er 36’s› ise taflra polisi olarak örgütlenmifltir. ‹skoçya ve Ku- bafllamaktad›r. Esas olan,
zey ‹rlanda ile birlikte, Birleflik Krall›ktaki polis müdürlü¤ü say›s› 54’tür. Bu birim- vatandafllarla do¤rudan
iliflki içerisinde bulunan
ler aras›nda yak›n iflbirli¤i ve koordinasyon vard›r ve ihtiyaç halinde Metropolitan polisliktir. Belli bir süre
polis teflkilatlar› di¤erlerine gerekli yard›m ve deste¤i sa¤lamaktad›r (Groombrid- polis memurlu¤u hizmeti
yapmadan, deneyim
ge, 2000:220-238). ‹ngiltere’de her ilin emniyet müdürü atamas›nda, o bölgenin kazanmadan, polisin
halk› taraf›ndan seçilen yerel yöneticilerin a¤›rl›kta oldu¤u bir komisyon, ciddi söz çal›flma koflullar›n› ve
sosyo-kültürel yap›s›n›
sahibidir. ‘Police Committee’ olarak bilinen bu yerel komisyonun belirleyip teklif ö¤renmeden, zaman
etti¤i aday›n atamas› Londra’daki merkezi hükümetin ‹çiflleri Bakan› taraf›ndan ya- içerisinde idareci ve liderlik
yetene¤ini ispatlamadan
p›lmaktad›r. Sorumlu müdürün üst düzey yard›mc›lar›n› atayan ve polise mali des- polis amiri olmak, ‹ngiliz
tek veren bu komisyon, o ildeki seçilmifl ‘belediye meclis üyeleri’ ile hükümet ta- polis gelene¤ine
raf›ndan atanan yaklafl›k yirmi kifliden oluflmaktad›r (Ayd›n, 1997:120-123). Polis uymamaktad›r.
surlar olmamas› ve buna dayal› olarak, ülke genelinde etkili ve verimli bir güven-
lik hizmetinin sunulmas›nda sorunlar yaflanmas› sonucunda 1856 y›l›nda yeni bir
yasa ç›kar›lm›flt›r. Dönüm noktas› say›labilecek bu yasa ile bugünkü polis sistemi-
nin temelleri at›lm›fl ve ‹skoçya’da 8 ayr› polis müdürlü¤ü kurulmufltur (Stead,
1985:49). Kendilerine ait görev ve sorumluluk bölgelerinde hizmet veren bu polis
güçlerinin birbirleri ve ‹ngiltere’nin di¤er polis müdürlükleri aras›nda devaml›l›k
gösteren bir iletiflim, iflbirli¤i ve dayan›flma vard›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
tad›r. Bunlar flunlard›r: Aç›k ve hilesiz suçla mücadele faaliyetleri, aç›k ve taktik-
sel suçla mücadele faaliyetleri, gizli ve hilesiz suçla mücadele faaliyetleri ve gizli
AMAÇLARIMIZ
ve taktikselAMAÇLARIMIZ
suçla mücadele faaliyetleri (Marx, 1988).
neksel soruflturma yöntemleriyle çok zor, hatta bazen de imkâns›z olabilir. Bu du-
rumlarda örtülü operasyonlar polise, ifllenmifl, ifllenmekte olan veya planlanan suç
faaliyetlerini yak›n takip alt›nda bulundurma f›rsat ve yetene¤ini vermektedir
(Marx, 1988). Örtülü operasyonlar, önceleri anlaflmal› yani karfl›l›kl› r›zayla gerçek-
leflen suçlar› (uyuflturucu alan ve satanlar gibi) hedef almakta ve s›radan sokak
suçlar› üzerinde yo¤unlaflmaktayd›. Bu anlay›fl yavafl yavafl bütün dünyada de¤ifl-
mektedir. Suçla mücadele ekipleri, bu ba¤lamda, aç›k bir flekilde tan›mlanabilecek
ma¤durlar›n oldu¤u organize olmufl sokak suçlar› ve evden yap›lan h›rs›zl›klarla il-
gili olarak suç flebekeleri içine “s›zma” ve “çal›nt› mallar› sat›n almak isteyen kifli
k›l›¤›na girme” gibi taktikler gelifltirmifllerdir. Filmlerde çok s›k bir flekilde ifllenen,
polisin organize suç örgütleri içine gizlice s›zmas› suretiyle yürütülen soruflturma
yöntemi uygulamada az baflvurulan bir yoldur. Suçun orta¤› (çal›nt› mal› satmak
veya almak isteyen kifli gibi) rolünü üstlenmenin yan› s›ra, muhtemel suç ma¤du-
ru rolü de s›kça oynanm›flt›r. Bu uygulamada örne¤in (Geleri ve ‹leri, 2003);
1. Polis memuru, yankesicileri suçüstü yakalayabilmek amac›yla, yolda cüzda-
n› görünür bir flekilde yürüyen s›radan vatandafl gibi hareket etmektedir.
2. Fuhuflla mücadelede klasik bir yol olan hayat kad›nlar›yla pazarl›k yaparak
(kimli¤ini gizleyen bir polis memuru ya da polis ad›na çal›flan bir vatanda-
fl›n) suçüstü yapma taktiklerinin yan› s›ra, bayan polisler veya polis ad›na
çal›flan bayanlar “hayat kad›n›” rolünü üstlenerek, kendilerine para karfl›l›-
¤›nda fuhufl teklif eden erkeklerin yakalanmas›n› sa¤lamaktad›r.
3. Ayn› flekilde, gizli polis görevlileri uyuflturucu veya çal›nt› mal› sat›n almak
isteyen kifliler gibi davranman›n yan› s›ra bu tür mallar› satan kifliler k›l›¤›na
da girmektedirler.
Dedektiflerin, yukar›da örnekleri verilen baz› yasa d›fl› faaliyetleri yapmak iste-
yen kifliler k›l›¤›na girmeleri, özellikle 1980’li y›llardan itibaren Avrupa ve ABD’de
yayg›n olarak kullan›lmaktad›r. Bu yaklafl›m kapsam›nda polis, k›l›k de¤ifltirmek
ve farkl› kimliklerle hareket etmek suretiyle suçlarla mücadele yöntemleri gelifltir-
mektedir.
ve buna paralel oluflan di¤er sorunlar›n üstesinden gelmesi pek mümkün de¤ildir.
Di¤er taraftan, suç seviyelerini afla¤›ya çekmek amac›yla afl›r› derecede bir kontrol
ve gözetleme sisteminin kurulmas› halinde ise; suçlarla mücadelede k›smi bir ba-
flar› elde edilmekle birlikte, hükümet ve kamu organlar›n›n günlük yaflam süreci ve
vatandafllar üzerindeki yo¤un keyfi müdahaleleri ve bask›s› nedeniyle, yine özgür-
lüklerin ihlali gibi, telafisi mümkün olmayan bir di¤er olumsuz durum ortaya ç›kar.
Demokratik sistemlerde, özgürlüklerin en önemlisi ve güzeli, F›nd›kl›’n›n (2000)
da iflaret etti¤i üzere, endifle ve korkudan uzak olma özgürlü¤üdür. Güvenlik
odakl› yaklafl›mlar ancak suç korkusundan uzak bir flekilde yaflam› devam ettir-
mek, demokratik hak ve özgürlüklerin kullan›m› kolaylaflt›rmak ve insan onuruna
yak›fl›r bir sistem oluflturmak amac›yla yerine getirildi¤inde bir anlam tafl›r.
Demokrasilerde polis, görevlerini yerine getirebilmek ve suçla mücadele ede-
bilmek için hem etkili mücadele yöntemleri gelifltirmek hem de, belki de en önem-
lisi, vatandafllar›n temel hak ve özgürlüklerine keyfi müdahalelerde bulunmamak,
bu özgürlüklerin yasal s›n›rlar içerisinde kullan›lmas›n› sa¤lay›c› ve kolaylaflt›r›c›
zemini haz›rlamakla yükümlüdür. Bütün bunlar›n yap›lmas›nda polis, vatandaflla-
r›n genifl kapsaml› deste¤ini kazanmak gibi bir di¤er önemli ifllevi de yerine getir-
mek durumundad›r. Bu unsurlara sahip bir polislik modeli, demokratik uluslar›n
en ay›rt edici özelliklerinden ve ayn› zamanda, en ciddi zay›fl›klar›ndan biridir.
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 47
Özet
N
A M A Ç
Güvenlik, güvenlik hizmeti, polis ve polislik kav- sal tek tip standartlar gelifltirilmektedir. Bu mo-
1 ramlar›n› tan›mlayabilmek. delde, merkeziyetçi yap›daki polis teflkilat› say›-
Güvenlik ilk ça¤lardan itibaren insano¤lunun en s›ndan daha fazla, da¤›n›k polis sistemindeki po-
temel ihtiyaçlar›ndan biridir. ‹nsan her zaman ve lis kurumundan ise daha az ba¤›ms›z polis teflki-
her koflulda kendini emniyette hissetmek, can›na lat› bulunmaktad›r. Örne¤in; ‹skoçya ve Kuzey
ve mal›na karfl› herhangi bir zarar, sald›r› riski ol- ‹rlanda ile birlikte, Birleflik Krall›kta toplam 54
madan yaflamak ister. Bu durum güvenlik, emni- Polis Müdürlü¤ü bulunmaktad›r.
N
yet olarak tan›mlan›r. Güvenlik hizmeti ilkel top-
lumlarda aile, akraba ve küçük topluluklar içeri- A M A Ç Polis siyaset aras›ndaki iliflkiyi analiz edebilmek.
3
sinde enformel flekilde sa¤lanmaktayd›. Tar›m Türkiye’de, siyasilerin polise müdahalesi olduk-
toplumlar›nda sosyal normlar ve buna paralel ça yayg›n ve ayn› zamanda elefltirilen bir uygula-
olarak hukuk nosyonu da oluflmaya bafllad›. Bu mad›r. Siyasilerin kamu bürokrasisi üzerindeki
dönemde sorunlar› çözmek üzere “arabuluculuk etkisini d›fllamak yerine demokratik sistemin özü-
kurumu” oluflturuldu. Tar›m toplumlar›nda daha ne uygun düzenlemeler yapmak daha uygundur.
sonra d›fl güvenli¤i sa¤layan asker içgüvenlik hiz- Demokratik sistemlerde siyasiler farkl› zamanlar-
metleri de sunmaya bafllad›. Günümüz modern da ve farkl› konularda polise müdahalelerde bu-
toplumlar›nda güvenlik hizmeti esas olarak po- lunabilir. Burada as›l konu, siyasilerin polise mü-
lis, baz› durumlarda da polis ve jandarma taraf›n- dahalesi de¤ildir müdahalelerin nedeni, flekli,
dan sa¤lanmaktad›r. kapsam› ve içeri¤ine iliflkin olarak yap›lan de-
N
¤erlendirmelerdir.
Dünya’daki demokratik polis sistemlerini karfl›-
N
A M A Ç
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi güvenlik kavram›n› aç›kla- 4. Afla¤›dakilerden hangisi “bütünleflmifl polis sistemi-
mak için do¤ru bir ifade de¤ildir? ni” aç›klamada do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. Güvenlik, toplum yaflam›nda kanuni düzenin a. Bu polis sistemi, “birleflik” veya “uzlafl›lan” polis
aksamadan yürütülmesi, kiflilerin korkusuzca ya- sistemleri olarak da ifade edilir.
flayabilmesi durumudur. b. Bu model, yerel ve merkezi yönetimlerin kon-
b. Güvenlik, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarflisine gö- trolü paylaflabilece¤i bir yap› sunmaktad›r.
re insan›n en baflta gelen öncelikli ihtiyac›d›r. c. Bu modelde, merkeziyetçi yap›daki polis teflki-
c. Güvenlik, insan›n sahip oldu¤u de¤erler, can ve lat› say›s›ndan daha fazla, da¤›n›k polis siste-
mal varl›¤›na yönelik herhangi bir tehdidin ya mindeki polis kurumundan ise daha az ba¤›m-
da tehdit korkusunun olmamas›d›r. s›z polis teflkilat› bulunmaktad›r.
d. ‹nsanlar›n güvenlik ihtiyac›n›n karfl›lanmamas› d. Bu sistemde, merkeziyetçi polis teflkilatlar›n›n
halinde di¤er ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› da teh- neden olabilece¤i, olas› kifli hak ve özgürlükleri
likeye girer. ihlallerini engellemek ve da¤›n›k polis modelin-
e. Güvenlik, sadece bireyler için de¤il, toplum, ül- den kaynaklanan etkisizlik ve verimsizlik sorun-
ke uluslararas› toplum için de öneme sahip bir lar›n› da gidermek hedeflenmifltir.
olgudur. e. Bu polis sisteminde merkezi yönetimin yerel po-
lis idaresi üzerinde hiçbir yetkisi bulunmamak-
2. Afla¤›dakilerden hangisi güvenlik hizmetinin gelifli- tad›r.
mini aç›klamada do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. ‹lk toplumlarda da o günkü sosyal ihtiyaçlar› ve 5. Afla¤›dakilerden hangisi gizli ve hilesiz polis faali-
güvenlik ihtiyaçlar›n› karfl›layacak sosyal ku- yetlerinden de¤ildir?
rumlar vard›. a. fiüpheli kiflilerin fiziksel olarak gizlice izlenmesi.
b. Bir zamanlar aile ve kabilenin s›n›r ve koflullar› b. fiüpheli kiflilerin telefonlar›n›n gizlice dinlenmesi.
içinde yerine getirilen güvenlik hizmeti daha son-
c. fiüphelilerin gizli kamera ile gizlice izlenmesi.
raki evrelerde kurumsallaflma sürecine girmifltir.
d. Gizli görevli kullanmak suretiyle suç örgütleri
c. Orta Asya Türk toplumlar›ndaki iç güvenlik hiz-
hakk›nda bilgi toplan›lmas›.
metleri asker d›fl›nda özel olarak oluflturulmufl
e. Bilgisayar teknolojisi kullan›larak suçlar›n ve de-
kolluk birimleri taraf›ndan yerine getirilmifltir.
lillerin ortaya ç›kar›lmas›
d. Tar›m toplumlar›nda güvenlikten sorumlu ilk
küçük askeri yap›lanmalar ortaya ç›km›flt›r.
6. Afla¤›dakilerden hangisi gizli ve taktiksel bir suçla
e. Bat›da sanayi devrimi ile bafllayan modernleflme
mücadele faaliyetidir?
sürecinin ortaya ç›kard›¤› modern polis teflkilat›
a. Devriye gezmek.
yap›s›ndan Osmanl› da etkilenmifltir.
b. Olay yerini incelemek.
c. Suç flüphelisinin ifadesini almak.
3. Afla¤›dakilerden hangisi demokrasi ve güvenlik ara-
d. Gizli görevli kullanmak.
s›ndaki dengeyi aç›klamada do¤ru bir ifade de¤ildir?
e. fiüphelinin telefonlar›n› dinlemek ve kaydetmek.
a. Kontrol ve denetim alt›nda tutulmayan, esnek
yetki ve sorumluluk portresine sahip bir polis sis-
7. Afla¤›dakilerden hangisi polis siyaset iliflkisi ba¤la-
temi, demokratik yönü zay›f bir özellik gösterir.
m›nda do¤ru bir ifade de¤ildir?
b. Totaliter rejimlerde otoritesi olmayan polis dü-
a. Polisin ba¤›ms›z olmas›, onun özerk ve sorum-
flünülemeyece¤i gibi, demokratik rejimlerde de
suz oldu¤u anlam›na gelmemektedir.
çok genifl otoritesi olan bir polis sisteminin var-
l›¤› kabul edilemez. b. Polis siyasi iradenin d›fl›nda yap›lanm›fl, ba¤›m-
c. Polis, otoriter sistemlerde iktidar› elinde bulun- s›z ve özerk bir kurumdur.
duranlar›n en önemli güç kayna¤›d›r. c. Polis görev ve faaliyetlerinde ba¤›ms›z olmas›d›r.
d. Suçla etkin mücadele için demokratik hak ve d. Polis kanunlara, hükümete ve vatandafllara kar-
özgürlüklerin s›n›rlanmas› söz konusu olabilir. fl› sorumludur.
e. Demokrasilerde, kifli hak ve özgürlükleri ile gü- e. Polis, görevi ile ilgili faaliyetler hakk›nda hiçbir
venlik aras›nda hassas bir denge bulunur. siyasinin etkisi alt›nda kalmaz.
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 49
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
sudur. Çünkü bu durumda da, vatandafllar›n gerçek suç Alderson, J. (1973) The Police We Deserve, London: Wolf
olay› ile suç ma¤duru olma endifle ve korkusundan do- Ayd›n, A.H. (1997) Police Organisation and Democracy:
lay› kiflisel tasarruf emniyetini, temel hak ve özgürlük- Case Studies of England, Wales and Turkey,
lerin tam olarak kullanamamas› ortaya ç›kar. Yani böy- Avebury: Aldershot
le bir durumda da, devletin kolluk kuvvetlerinin bask› Ayd›n, A.H.,(2002) “Özel Güvenlik Teflkilat›:Kuruluflu,
ve keyfi müdahalelerinden kaçarken suç dünyas›n›n s›- Görevleri, Yetkileri”, Polis Bilimleri Dergisi, C.4
n›r tan›maz bask›, fliddet ve müdahaleleri ile karfl› kar- Ayd›n, A.H. (2007) “Toplumsal Güvenlik ve Yerel Siya-
fl›ya kalma gibi bir di¤er ciddi risk meydana gelir. Bir- set”, Yerel Siyaset Sempozyumu, 8 Aral›k 2007, ‹s-
birine adeta z›t olan bu iki de¤iflik unsur aras›nda olma- tanbul: Greenpark Oteli.
s› gereken, ancak uygulamas› da o derece zor olan hu- Bayley, D.H. (1975) ‘The police and political
sus, demokratik s›n›rlar içerisinde kalmak suretiyle, ki- development in Europe’, C. Tilley (ed.) The
fli hak ve özgürlükleri ile kamu düzeni ve güvenli¤i ara- Formation of National States in Western Europe,
s›nda bir denge kurmakt›r. Princeton, Princeton University Press.
Bayley, D.H. (1985) Patterns of Policing: A Comparative
S›ra Sizde 3 International Analysis, New Brunswick, NJ: Rutgers
Fransa’da jandarma teflkilat› tamamen sivil iradenin de- University Press.
netimi ve kontrolü alt›nda hizmet sunmaktad›r. Belçi- Bayley, D.H., (1994), Police For The Future, New York,
ka’da art›k jandarma teflkilat› bulunmamaktad›r çünkü Oxford: Oxford University Press, s.25
Belçika Hükümeti 2000 y›l›nda bu birimi kapatm›flt›r. Becker, H.K. (1980) Police Systems of Europe, Second
‹spanya Jandarma teflkilat› da Frans›z modeline benzer Edition, Springfield: Charles Thomas Publishers.
flekilde oldukça fleffaf, sivil kontrol ve denetime aç›k Birinci, A. (1999), ‘Türk Emniyet Teflkilat›nda ‹lkler’,
bir kurumdur. Yani Frans›z ve ‹spanya Jandarmas› as- Polis Bilimleri Dergisi, Cilt.1(3)
ker olman›n d›fl›nda hemen her fley demokratik ve sivil Bozkurt, E. Ve S. Kanat (2007) Uluslararas› Toplum
ölçüler içinde yerine getirilmektedir. Türkiye’de sivil Paradoksu: Terörizm, ‹nsan Haklar›, Güvenlik ve
iradenin jandarma üzerindeki yetkileri, denetimi ve kon- 11 Eylül Sonras› Meydana Gelen De¤ifliklikler,
trolü çok s›n›rl›d›r. Jandarman›n sivilleflmesi konusunda Ankara: As›l Yay›n Da¤›t›m
yeni ad›mlar at›lmal›d›r. Brogden, M., T. Jefferson, ve S. Walklate, (1989)
Inroducing Policework, London: Sage Publications.
S›ra Sizde 4 Brown, L.P., (1989), ‘Community Policing: A Practical
Polisin suçla mücadele faaliyetlerinde aç›kl›k ve gizlilik Guide for Police Officials’, Police Chief, August,
denildi¤inde genelde akla ilk önce dedektif ve istihba- Cerrah, ‹. (1988) ‘Güvenlik Hizmetleri ve Demokratik-
rat hizmetleri gelir. Bu do¤ru olmakla birlikte biraz ek- leflme’, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt. 1, Say›: 2
sik bir de¤erlendirme olur. Suçla mücadele faaliyetle- Cerrah, ‹. (2011) Demokratik Toplumlarda ‹çgüvenlik,
rinde aç›kl›k ve gizlilik konusu dört temel s›n›fland›rma Ankara: Korza Bas›m.
içinde ele al›nabilir. Bunlar; aç›k ve hilesiz faaliyetler, Cihan, E. Ve F. Yenisey (1996) Ceza Muhakemesi Hu-
aç›k ve hileli faaliyetler, gizli ve hilesiz faaliyetler ve kuku, 1.Bas› ‹stanbul: Beta Bas›m Yay›m, XI.
gizli ve hileli faaliyetlerdir. Cole, G.F. (1989) The American System of Criminal
Justice, Fifth Edition, Pacific Grove: Brooks/Cole
Critchley, T.A. (1967) A History of Police in England
and Wales, 900-1966, London: Constable.
Ça¤lar, A. (1999) “Polis ve Polisli¤in Ortaya Ç›k›fl›”, Po-
lis Bilimleri Dergisi, Cilt 1(4)
Dedeo¤lu, B. (2003) Uluslararas› Güvenlik ve Strateji,
‹stanbul: Derin Yay›nlar›.
Delattre, E.(1989) Character and Cops, Lanham, MD:
University Press of America, s.XIII,
2. Ünite - Kamu Düzeni ve Güvenli¤i: Polislik 51
Dönmezer, S. (2000) “Çetelerle Mücadele Amac›yla 4422 Hunter, R.D. (1990) ‘Bringing Order To Chaos: A Model
Say›l› Kanunla Kabul Edilen Koruma Tedbirleri”, for American Police’, Journal of Contemporary
Yarg› Reformu 2000 Sempozyumu, ‹zmir Barosu Ya- Criminal Justice, November.
y›nlar›, Birinci Bas›m, Ekim 2000. Hunter, R.D. (1992) ‘Three Models of Policing’, Journal
Dündar, A. (1998) Emniyet Teflkilat› ve Hizmetleri, 2. of Contemporary Criminal Justice
Bask›, Ankara. Inbau, F.E., Reid, J.E. & J.P. Buckley, (1986) Criminal
Ergut, F. (2004) Modern Devlet ve Polis: Osmanl›dan Interrogations and Confessions (Third edition),
Cumhuriyete Toplumsal Denetimin Diyalekti¤i, ‹s- London, Baltimore: Williams & Wilkins.
tanbul: ‹letiflim Yay›nlar›. Interpol (1987) ‘Policing and Justice in Europe’,
Feinberg, G. (2000), ‘United States (Developed Nation- International Criminal Police Review, No.407
State)’, G.Barak (Ed.) Crime and Crime Control, ‹nan, K. (1993) Devlet ‹daresi, 3. Bas›m, Ankara: Ötü-
Westport, Connecticut, London: Greenwood Press. ken Yay›nevi.
F›nd›kl›, R. (1993) ‹ngiliz Polis Teflkilat›, Ankara: Akid Kandemir, M. (Çev.) (2000) Bat› Demokrasilerinde Po-
Yay›nc›l›k. lis, Ankara: Temiz Yay›nlar›.
F›nd›kl›, R. (1999-2000), ‘Polislik Mesle¤inin Özellikleri Kania, R.R.E. (1989) ‘The French Municipal Police
ve Mesleki Kimlik Olgusu’, Polis Bilimleri Dergisi, Experiement’, Police Studies, Vol.12, No.3
Cilt.2 (5). Kavgac›, H.‹, (1997) Demokratik Polislik: Temel Yakla-
Filiz, O. (2006) “Türkiye’de Özel Güvenlik Yönetimi”, fl›mlar, Ankara: Maset Matbaac›l›k,
Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi, ‹nönü Üniversitesi Kunter, N. Ve F. Yenisey (2000) Arama, El koyma ve
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya. ‹letiflimin Denetlenmesi, 1’inci Bas›, May›s 2000, ‹s-
Geleri, A., (2003) “Karfl›laflt›rmal› Polis Sistemleri”, T.G. tanbul: Beta Bas›m Yay›m.
‹çli ve F. Karaosmano¤lu (Editörler.), Uluslararas› Leigh, H.L. (1985) Police Powers in England & Wales,
Polislik ve ‹ç Güvenlik, Ankara: Nobel Yay›n Da¤›- Second Edition, London: Butterwooths.
t›m. Marx G.T., (1988) Undercover, Police Surveillance in
Geleri, A., (2002) Devriye Polisi, Ankara: Seçkin Yay›nevi. America, California: Univ. of California Press.
Geleri, A., ve H. ‹leri (2003) Organize Suçlarla Müca- Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterli¤i (1990) Devle-
delede Gizli ve Örtülü Yaklafl›mlar, Ankara: Seçkin tin Kavram ve Kapsam›, Ankara: MGK.
Geleri, A. (2009) Önleyici Polis Hizmetleri, Ankara: Po- Maslow, A.H. (1943) “A Theory of Human Motivation”,
lis Akademisi Baflkanl›¤› Psychological Review, 50(4), Washington DC:
Göksu, T., (2002) “Türkiye’de Yönetim Anlay›fl› ve Po- American Psychological Assocciation.
lis Davran›fl›”, H.H. Çevik ve T. Göksu (Der.), Tür- Nichols, L.D., Robbins R.B. & D.B. Harrelson (2000)
kiye’de Devlet, Toplum ve Polis, Ankara: Seçkin Ya- The Texas Police Officer, Volume II, Texas:
y›nevi. McCutchan Publishing.
Göze, A. (2000) Siyasal Düflünceler ve Yönetimler, ‹s- Öztürk, B., M. R, Erdem ve V. Ö. Özbek (2000) Uygula-
tanbul: Beta Yay›nlar›. mal› Ceza Muhakemesi Hukuku, Gözden Geçiril-
Greene, J.R., ‘Police and Community Relations, Where mifl ve Geniflletilmifl 5’inci Bask›, Ankara: Seçkin Ya-
Have We Been and Where Are We Going?’, R.G. y›nevi.
Dunham & G.P. Albert, Critical Issues in Policing, Palmiotto, J.M. (1994) Criminal Investigation, Chicago:
Waveland Nelson-Hall Inc.
Groombridge, N. (2000), ‘United Kingdom (Developed Pate, A. ve E.E.Hamilton (1991) The Big Six:Policing
Nation-State), G.Barak (Ed.) Crime and Crime America’s Largest Cities,Washington:Police Founda.
Control, Westport, Connecticut, London: Pekin, H. (1999) “‹sviçre Hukukunda Örgütlü Suçlara
Greenwood Press. Karfl› Al›nan Hukuksal Önlemler”, Türkiye Barolar
Gülmez, M. (1983) ‘Polis Örgütünün ‹lk Kurulufl Belge- Birli¤i Yay›nlar›, Prof. Dr. Faruk Erem’e Arma¤an
si ve Kayna¤›’, Amme ‹daresi Dergisi, Cilt.16. Say›s›, Ankara.
Heper, M. (1977), ‘Osmanl›-Türk Bürokrasisinde Mo- Seçkin, O. (2001) Devlet Güvenli¤i ve Haberalma, An-
dernleflme: Saf Patrimonyalizmden Patrimonyal Ya- kara: Polis Akademisi Baflkanl›¤› Yay›nlar›.
sall›¤a Geliflim’, Ö. Bozkurt (ed.), Yönetim Sosyolo-
jisi, Ankara: TODA‹E
52 Suç Sosyolojisi
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Aile kurumunu tan›mlayabilecek,
N
Aile ve demokrasi aras›ndaki iliflkiyi özetleyebilecek,
N
Aile içi fliddet olgusunu ifade edebilecek,
N
Ailede fliddete neden olan faktörleri s›ralayabilecek,
fiiddetin neden devam etti¤ini özetleyebilecek bilgi ve becerilere sahip ola-
caks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Aile • Aile ‹çi fiiddet
• Genifl Aile • Kad›na Yönelik fiiddet
• Çekirdek Aile • Ö¤renilmifl Çaresizlik
‹çindekiler
• A‹LE KURUMU
• fi‹DDET
• KADINA YÖNEL‹K fi‹DDET
Suç Sosyolojisi Aile ‹çi fiiddet • KADIN VE A‹LE ‹Ç‹ fi‹DDET
• fi‹DDET‹N ALGILANMASI VE
fi‹DDETE KARfiI TEPK‹LER
• A‹LE ‹Ç‹ fi‹DDET‹N ÖNLENMES‹
Aile ‹çi fiiddet
A‹LE KURUMU
Aile, ba¤lar› kan, evlilik ya da evlatl›k edinmeye ba¤l› olarak akrabal›k olarak ad- Aile, Türk toplumunun
temelidir ve efller aras›nda
land›r›lan bir toplumsal kurumdur. Aile kurumu tüm toplumlarda görülmektedir. eflitli¤e dayan›r. Devlet,
Modern toplumlar›n en temel kurumu ailedir. Aile kurumunun varl›¤›, insan do¤a- ailenin huzur ve refah› ile
s›n›n bir gere¤i olarak alg›lanmaktad›r. Aile kurumunun olmad›¤› bir toplum düflü- özellikle anan›n ve
çocuklar›n korunmas› ve aile
nülmemektedir. Aile, bireyin korundu¤u, desteklendi¤i ve gelifltirildi¤i bir kurum- planlamas›n›n ö¤retimi ile
dur. Öte yandan aile yaflam›n›n birçok kifli için de üzüntü kayna¤› oldu¤u tart›fl›l- uygulanmas›n› sa¤lamak
için gerekli tedbirleri al›r,
maz bir gerçektir. Aile, toplumda birtak›m fonksiyonlar› yerine getirmektedir. Her teflkilât› kurar (Anayasa,
toplumsal kurum birçok fonksiyonu yerine getirmektedir. Toplum gelifltikçe, bu madde 41)
ifllevler farkl› kurumlara ayr›lmaktad›r. Endüstri öncesi toplumlarda ailelerin so-
rumlulu¤u, üyelerinin sadece bak›m›yla s›n›rl› de¤ildi. Bu toplumlarda aile ayn› za-
manda bireylerin e¤itim ve ifl gereksinimlerinin karfl›lanmas›ndan da sorumluydu-
lar. Endüstriyel geliflmenin devam› sonucu aile, e¤itim ve ifl fonksiyonunu di¤er
kurumlara b›rakm›flt›r. Formel okullar e¤itim fonksiyonunu yerine getirirken, fab-
rika ve di¤er iflyerleri de ifl fonksiyonunu üstlenmifllerdir. Modern aile çocuklar›n
sosyalleflmelerinden sorumludur. Ailenin büyüklü¤ü ve aile bireylerinin toplumun
di¤er k›s›mlar›yla olan ilgisi, ailenin günümüzdeki fonksiyonunu belirlemektedir.
Modern endüstri toplumlar›nda aile, endüstri öncesi aileye göre belli bir oranda
toplumdan izole olmufltur. Günümüzde modern aileler, çekirdek aile olarak tan›m-
lanmakta ve sadece ebeveyn ve çocuklardan oluflmaktad›r. Modern ailede efllerin
sorumluluklar›n›n da sadece birbirlerine karfl› oldu¤u kabul edilmektedir. Endüstri
öncesi toplumlarda evlilik, ailenin geniflletilmesi anlam›n› tafl›makta ve efller birbir-
lerinin ebeveyn ve akrabalar›na karfl› da sorumluluk tafl›maktayd›lar. Ebeveyn ve
çocuklar birlikte, akrabalar ise birbirlerine yak›n yerlerde yaflarlard›. Aile, genifl ve
çekirdek olmak üzere iki bafll›kta ele al›nmaktad›r.
Genifl Aile
Genifl aile, endüstri öncesi toplumlar›nda ve günümüzde de tar›m toplumlar›nda
olan bir aile yap›s›d›r. Genifl ailede ebeveynler, çocuklar ve di¤er akrabalar bir ara-
da yaflarlar. Bu ailede kan ba¤› ile ba¤l› olanlar›n birlikteli¤i söz konusudur. Evli
çiftler birbirlerinin akrabalar›na karfl› sorumluluk duyarlar. Genifl ailede aile üyele-
ri ekonomik zorunluluklar yüzünden bir arada yaflam›flt›r. Baba evin reisidir. En-
düstrileflme ile birlikte aile üyeleri iflçi haline geldi ve ifl bulduklar› kentlere göç
ettiler.
56 Suç Sosyolojisi
Çekirdek Aile
Endüstrileflme ve toplumsal hareketlilik sonucu genifl ailenin yerini çekirdek aile
alm›flt›r. Modern aile anne, baba ve çocuklardan oluflan çekirdek aile olarak adlan-
d›r›lmaktad›r. Çekirdek ailenin birden bire olufltu¤u söylenemez. Kentlere göç sü-
recinde genifl aile, çekirdek aileye destek olmufltur. Endüstrileflme sonucu ailede-
ki bireylerin sorumluluklar›nda da de¤iflmeler olmufltur. Çocuk, hasta ve yafll›lar›n
bak›m›nda aile d›fl›nda uzmanlaflm›fl profesyonel kurumlar rol almaya bafllam›flt›r.
Çocuklar›n bak›m ve e¤itiminin aile d›fl›na ç›kmas›, kad›n›n rolünde de de¤iflmele-
ri getirmifltir. Kad›n, sadece ev iflleri ve annelik sorumlulu¤uyla s›n›rl› kalmam›fl;
ayn› zamanda ev d›fl›nda üretim faaliyetlerine de bafllam›flt›r.
Endüstrileflme sonucu ortaya ç›kan çekirdek aile, birçok sosyolojik araflt›rmaya
ilham kayna¤› olmufltur. Bununla birlikte baz› araflt›rmalar, çekirdek ailenin sade-
ce endüstrileflme sonras› olufltu¤u tezini kabul etmemektedirler. Eskiden yafll› ak-
rabalar›n genç akrabalar›n›n yan›nda yaflamak için yeterli bir süreye (uzun bir öm-
re) sahip olmad›klar›n› öne sürmektedirler. Endüstrileflme sonucu k›rsal kesimden
kentlere göçler bafllad›. Bu göçlerin ilk dura¤› kentte yaflayan akrabalar›n evidir.
Bu da endüstrileflme sonras› ailelerin genifllemesi anlam›na gelmektedir. Kentte
ayakta kalabilmek için akrabalar›n birbirlerine destek olmalar› kaç›n›lmazd›.
Aile ve Demokrasi
Aile, toplumdaki en küçük demokrasi ünitesi olarak tan›mlanmaktad›r. Aile top-
lumbilimi anlam›nda geliflim, evrim ve de¤iflimden en çok etkilenen ve bunlar› en
erken içsellefltiren kurumdur. Türk toplumunda aileye yönelik atasözlerinin günü-
müzde bile kullan›lmas›, ailede ve kamusal yaflamda kad›n›n neden ikinci s›n›f ol-
ma özelli¤ini devam ettirdi¤ini aç›klamaktad›r. Bütün eski otoriter aile düzenine ve
di¤er toplumsal hiyerarflilere karfl› bir kültürde kad›n›n bask› alt›nda kalm›fl ama
yads›namam›fl da olan gizli gücünden türetilebilecek ve bugün arzulanan “aile içi
demokratikleflme”ye katk›da bulunabilecek ö¤eler vard›r. Bugün art›k önemli olan,
o ö¤elerin yaln›zca geçmiflin ciddi incelenmesi yoluyla tespiti olmay›p, bugünün
pazara dayal›, yararc›l›k ilkesine vurulan ve bireycili¤e indirgenmifl bireysellik ko-
flullar›nda anlam tafl›d›¤›n›n ve demokratikleflmeye ne ölçüde katk›da bulunabile-
ce¤inin gerçekçi olarak saptanmas›d›r. Demokrasi salt d›flar›dan yapay özendirme-
ler -ya da daha kötüsü “önlem”ler- yoluyla aile kurumuna enjekte edilemeyece¤i
Osmanl› toplumunun gibi, böylesi genel politikalar da bütün “demokratiklik” görünümlerine ve gerisin-
geleneksel, ataerkil genifl deki bütün içtenlik ve iyi niyetlere karfl›n “buyurgan,” giderek totaliter ve fliddet
ailesi, Atatürk devrimlerinin
de¤ifltirmeyi amaçlad›¤›
içerici hale gelebilirler. fiiddetin yeterince yafland›¤› bir toplumda da özenle gelifl-
kurumlardan biridir. Asl›nda tirilememifl politikalar onca iyi amaca karfl›n baflar›s›zl›kla sonuçlanabilir (AAK,
aile yap›s›n› de¤ifltirmeye 1994, s.93). Dolay›s›yla, demokrasi kavram›n›n öncelikle aile içinde içsellefltirilme-
yönelirken Atatürk’ün
kafas›ndaki düflünce, si gerekmektedir. Böylece ailede efller aras› ve ebeveyn ile çocuklar aras›ndaki ilifl-
kad›n›n özgürlü¤e kilerin niteli¤i de ortaya ç›kar. Bu ba¤lamda aile iliflkilerinin demokratikleflmesi
kavuflmas›yd›. (Unan,1959,
s.150-151; aktaran Kongar, gündeme gelir.
1995, s.427).
Aile ve De¤iflim
Ailenin di¤er sosyal durumlarla olan iliflkilerinin rol ve fonksiyonlar›, içinde bulun-
du¤u toplumun sosyo-kültürel unsurlar› ve ekonomik koflullar›yla ba¤lant›l›d›r.
Toplumdan topluma zaman içinde de¤iflen pek çok aile tipleri ile karfl›lafl›l›r. Aile-
nin yaflad›¤› yere göre gösterdi¤i farkl›l›k kültürel, etnik, dini ve di¤er faktörlere
ba¤l› olarak aç›klanmaktad›r. Aile tiplerindeki farkl›laflma, zaman içinde de ortaya
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 57
ç›kar. Bu farkl›laflmalar yaln›z yeni aile tiplerinin ortaya ç›kmas›yla de¤il, ayn› za-
manda yerleflmifl aile tiplerindeki de¤iflmelerle de meydana gelir.
Aile yap›s›ndaki de¤iflmeler yaflam döngüsünün çeflitli aflamalar›nda ortaya ç›k-
maktad›r. Bu aflamalar ailenin oluflmas› (evlilik, beraberlik) ailenin genifllemesi
(do¤um, evlat edinme, çocuk yetifltirme) ve ailenin çözülmesi (üyelerin aileden ay-
r›lmas›, boflanma) olarak belirlenmifltir. Bunlara ek olarak ailenin çevresinde, de-
¤erlerde, yap›da ya da fonksiyonlardaki de¤iflmeler, aile tipini etkileyen unsurlar-
d›r. Bu tür de¤iflmeler büyük bir ço¤unlukla ailenin d›fl bask›lara karfl› gösterdi¤i
tepki ve talepler, ya da ailenin kendisi için yeni bir aile yaflam›n› seçmesi sonucun-
da meydana gelebilir (AAK, 1994, s.5).
Endüstrileflme, kentleflme ve modernleflmenin beraberinde getirdi¤i de¤i-
flimden en çok aile kurumu etkilenmifltir. Söz konusu de¤iflim, ailenin yap›s›n›
de¤ifltirmekte; ayr›ca birtak›m fonksiyonlar›n› yerine getirmesi için toplumun ör-
gütlü deste¤ini almaktad›r. Ancak aile tarihi, sosyal, ekonomik, siyasal olaylardan
etkilenerek de¤iflimlere u¤ram›fl olsa dahi, bir kurum olarak toplumdaki e¤itici,
sosyallefltirici, tüketici, esirgeyici, sosyal güvenlik rollerini korumaktad›r. O ne-
denle ailenin sosyal güvencesinin sa¤lanmas›, aile bütünlü¤ü içinde aile üyeleri-
nin haklar›n›n korunmas› ve toplumun yap›sal de¤iflimine uyum sa¤lanarak so-
runlar›n çözülmesine gereksinim vard›r. Bunun yerine getirilmesini sa¤layacak
mekanizman›n nas›l örgütlenece¤i, yasal dayana¤›n›n ne olaca¤› kapsam, amaç
ve hedeflerinin nas›l saptanaca¤› aile politikas› aç›s›ndan çok önemlidir (AAK,
1994, s.5-6)
Türkiye’de anne, baba ve bekar çocuklardan oluflan çekirdek aile tipinin yay-
g›nlaflmas›na ra¤men, kuflaklar ve akrabalar aras› dayan›flmaya dayal› geleneksel
genifl aile iliflkilerinin sürdü¤ü görülmektedir. Bu da tar›m toplumundan endüstri
toplumuna geçifl dönemine özgü göç ve kentleflme gibi süreçlerin birey ve aileler
üzerindeki bask›s›n› hafifletmektedir (Atalay ve di¤erleri, 1993). De¤iflim, tüm top-
lumlar için geçerli olan bir olgudur. Geliflme ve de¤iflme yaflam›n zenginleflmesi,
bireylerin yapt›klar›ndan daha çok doyum sa¤lamalar› anlam›na gelmekte ise de
geliflme süreciyle, aile aras›ndaki iliflkiden söz edildi¤inde çeliflkili ifadeler kullan›-
l›r (AAK, 1994, s.6). Olumlu olarak ele al›nd›¤›nda de¤iflme flu anlamlar› içermek-
tedir (Acar, 1993, s.60): sa¤l›k, çevre koflullar› ve beslenme olanaklar›n›n iyileflme-
si, ortalama yaflam›n yükselmesi, ekonomik gelirin artmas›, yaflam standartlar›, e¤i-
tim düzeyi ve çal›flma koflullar›n›n geliflmesi ve e¤itim olanaklar›n›n geliflmesi (kü-
çük kent, ilçe veya büyük kentlerin sosyo-ekonomik yönden düflük olan bölgele-
rinde yaflayan genç kad›nlar›n yüksek ö¤renim görme flanslar›n›n artmas›). Olum-
suz aç›dan bak›ld›¤›nda ise; Ailenin fakirleflmesi, kad›n erkek aras›ndaki eflitsizlik-
lerin artmas›, ailenin çözülmesi ve destekleyici rolünün ortadan kalkmas›, çocuk
suçlulu¤unun artmas› ve çocuklar›n zararl› al›flkanl›klar edinmesi gibi durumlar or-
taya ç›kmaktad›r.
Toplumsal de¤iflmenin aileye olan etkisi yads›namaz. Toplumsal de¤iflmenin
ailede yol açt›¤› de¤iflikliklerin bafl›nda ailenin yap›s›, efller aras› sorumluluk pay-
lafl›m› ve cinsiyet rollerinin sosyalleflmesi gelmektedir. Birleflmifl Milletler Genel
kurulunca 10.12.1948’de kabul edilen ‘‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nde kiflile-
rin özel hayat›na ve ailesine kar›fl›lmamas›, ailenin toplumun temel birimi olarak
korunmas›, yetiflkin kad›n ve erke¤in evlenmeye serbest iradeleriyle haklar› oldu-
¤u, evlenmesi s›ras›nda evlilik süresince ve evlili¤i sonland›rmada eflit haklara sa-
hip olmalar› öngörülmüfltür. Ayr›ca, herkesin kiflili¤inin serbestçe geliflmesine ola-
58 Suç Sosyolojisi
nak tan›nmas›, temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›, sosyal güvenlik ile sosyal hizmet-
lere hak sahibi k›l›nmas›, annelik ve çocuklu¤un ister evlilik içinde ister d›fl›nda
özel koruma bak›m ve yard›m› gerektirdi¤i gibi aile ve çocu¤a yönelik temel hü-
kümler yer alm›flt›r (AAK, 1994, s.26).
Aile kurumu devingen ve de¤iflen toplumsal koflullara uyum sa¤lamak zorun-
dad›r. Bu ba¤lamda Türk ailesi de günümüz koflullar›na ayak uydurma sorunuyla
karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Dolay›s›yla Türk ailesinin günümüz koflullar›nda sorgulan-
mas› gerekmektedir. Türk ailesi tarihsel olarak zaman ve yer, toplumsal yaflamda
üretim biçimleri ve kültürel evrimler ›fl›¤›nda flekillenmifl ve dönüflümlere u¤ram›fl-
t›r. Dolay›s›yla aile yap›s›n›n hep ayn› kalan bir aile içi örgütlenme ve hiyerarflik
bir yap›y› devam ettirdi¤i varsay›lamaz. Günümüzde pazar ekonomisinin ifllemesi,
aile yap›s›n› da etkilemifltir. Ataerkil ve otoriter aile yap›s› de¤iflime u¤ram›flt›r. Bu
de¤iflimde, hukuk kurallar›ndaki geliflme ve sosyo-ekonomik ilerlemeler etkin rol
oynam›flt›r. Demokrasi kavram› da ailenin yap›s›n›n de¤iflmesinde önemli bir rol
oynam›flt›r.
Modernleflme ve Aile
Modernleflme sonucu, iflbölümü ortaya ç›km›flt›r. ‹fl gücü, tar›m ve tar›m d›fl› sek-
törlerine göre da¤›lm›flt›r. Üretim tekniklerindeki geliflmeler ve kentleflme mo-
dernleflmenin önemli bir sonucudur. Kentleflmeyi art›ran nedenlerin bafl›nda, mo-
dern tar›m araçlar›n›n ortaya ç›kmas› sonucu tar›m iflgücü say›s›n›n azalmas› gel-
mektedir. Ayr›ca miras yoluyla topra¤›n bölünmesi; kentin daha zengin e¤itim,
sa¤l›k ve ifl olanaklar› sunmas› kentleflmeyi art›rmaktad›r. Modernleflme sosyal ta-
bakalaflmaya da etki etmifltir. Siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel yap›lara göre
sosyal tabakalaflmalar oluflmufltur. Modernleflme sonucu gerçekleflen e¤itim ala-
n›ndaki ilerlemeler, tabakalar aras›nda hareketlili¤in artmas›na neden olmufltur.
Modernleflme sonucunda okuryazarl›k oran›nda, kad›nlar›n e¤itiminde ve üniver-
site e¤itiminin kalitesinde de art›fllar kaydedilmifltir. Endüstrileflme sonucunda ge-
liflmifl teknolojinin kullan›m› ortaya ç›km›flt›r. Bu da yaflam düzeyinin artmas›n›
sa¤lam›flt›r. Endüstrileflme toplumsal de¤erleri de etkilemifltir. Bireycilik geliflir-
ken, ayn› zamanda kad›n erkek eflitli¤i hakk›ndaki tart›flmalar da artm›flt›r.
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
Ailenin ‹fllevleri
Ailenin temel fonksiyonu neslin devam›, çocu¤un yetifltirilmesi, aile üyelerine ba-
k›m, sevgi, geliflme ve disiplin sa¤lay›c› ve destekleyici bir çevre oluflturmakt›r.
Kültür ve ailenin yap›s›na dayal› olan fonksiyon ve iliflkiler ise giderek ailenin
kendi d›fl›ndaki kiflilerle olan etkilefliminde gerçekleflmektedir. Bunlar›n bafl›nda
üretim çal›flmalar›, ev iflleri, sosyal ve kültürel normlar, beklentileri ö¤renme, e¤i-
tim, sa¤l›k, beslenme ve di¤er sosyal çal›flmalar gelmektedir. Ailenin di¤er bir
fonksiyonu sosyal ve kültürel de¤erlerin yeni kuflaklara aktar›lmas›d›r (AAK, 1994,
s.12).
Ailede ‹flbölümü
Geleneksel aile yaflam› y›llara göre de¤iflmektedir. Tam gün çal›flan kad›nlar›n sa-
y›s› artmaktad›r. Günümüzde ailelerin nüfuslar› evliliklerin ilk y›llar›nda tamam-
lanmaktad›r. Bu da çocuk say›s›n›n azalmas›na neden olmaktad›r. Geleneksel ai-
ledeki iflbölümünde erkek ekmek paras› kazan›rken, kad›n ise ev ifllerini yapmak-
tad›r. Aileyi etkileyen önemli olaylarda erkek karar verirken, kad›n ise ev ifllerine
yönelik çal›flmalarla ilgili kararlar› vermektedir. Evin tüm sorumluluklar›n› tafl›mak
zorunda olan kad›nlar, ifl yaflam›nda da birçok sorunlarla karfl› karfl›ya gelmekte-
dir. Yöneticilik alanlar›nda “erkek kad›nlardan emir almaz” düflüncesi ifl yaflam›n-
da a¤›rl›¤›n› hissettirmektedir. Kad›nlar›n sosyal güvenli¤i göz ard› edilerek eflle-
rinin güvenli¤inden yararland›r›lmas› yoluna gidilmifltir. Kad›nlar, ücretsiz aile ve
tar›m iflçili¤inin vazgeçilmez elemanlar›d›rlar. Erkekler, kad›nlar›n fiziksel olarak
zay›f olduklar›n› öne sürseler bile, kad›nlar›n fiziksel gücü ön plana al›nm›fl, on-
lar›n ak›llar›ndan yararlanma geri plana at›lm›flt›r. Endüstri öncesi toplumda genifl
ailede yaflayan bireyler ve hizmetliler güçleri ölçüsünde ailenin gereksinimlerini
karfl›lamak amac›yla üretime katk›da bulunmak zorundayd›lar. Üretilen mal ve
hizmetler öncelikle ailenin gereksinimini karfl›lamak amac›na yöneliktir. Nüfus ar-
t›fl›, üretici-tüketici dengesini bozmufltur. Bireyler aile d›fl›nda da üretim yapmak
zorunda kalm›flt›r. Bu durum ailenin yap›s›n›n de¤iflmesine neden olmufltur. Bü-
yük fabrika ve iflyerlerinde üretimler iflgücü gereksinimini ortaya ç›karm›flt›r. Ev
ile iflyeri ayr›lm›flt›r.
Genifl ailenin fonksiyonlar›nda de¤iflimler ortaya ç›km›flt›r. Endüstri öncesi top-
lumunda aile hem üretici, hem tüketici iken; endüstri toplumunda aile tüketicidir.
Endüstri toplumunda mal ve hizmetler sat›n al›n›r ve evde tüketilir. Aile bireyleri
ise emeklerini iflverene satarak gereksinim duyduklar› mal ve hizmetleri sat›n ala-
bilecekleri paray› kazan›rlar. Bireylerin emeklerini satmas› ve gereksinim duyduk-
lar› mal ve hizmetleri sat›n almas› genifl ailenin yavafl yavafl kaybolmas› ve yerine
çekirdek ailenin geçmesine yol açm›flt›r. Çekirdek ailenin birden bire olufltu¤u
söylenemez. Kentlere göç sürecinde genifl aile, çekirdek aileye destek olmufltur.
Endüstrileflme sonucu ailedeki bireylerin sorumluluklar›nda da de¤iflmeler olmufl-
tur. Çocuk, hasta ve yafll›lar›n bak›m›nda özel kurulufllar gündeme gelmifl, çocuk-
lar›n e¤itiminde de kurumsallaflm›fl profesyonel yaklafl›mlar ortaya ç›km›flt›r. Ço-
cuklar›n bak›m ve e¤itiminin aile d›fl›na ç›kmas›, kad›n›n rolünde de de¤iflmeleri
getirmifltir. Kad›n sadece ev iflleri ve annelik sorumlulu¤uyla s›n›rl› kalmam›fl ayn›
zamanda ev d›fl›nda üretim faaliyetlerine de bafllam›flt›r.
60 Suç Sosyolojisi
fi‹DDET
fiiddetin ne anlama geldi¤i, fliddet araflt›rmalar›n›n metodolojisi ve elde edilen so-
nuçlar tart›flmaya aç›kt›r. Öncelikle aile içinde ve toplumsal alanda gözlenen flid-
detin meydana gelmesi, nedenleri, etkileri, ulafl›lan sonuçlar ve odaklanmas› gere-
ken temel noktalar saptanmal›d›r. fiiddet nedir? Afla¤›da farkl› yazarlar taraf›ndan
verilen fliddet aç›klamalar› görülmektedir:
Psikiyatristler, fliddete yol fiiddet, kanuna uymamak, kifliye zarar vermek, hakaret etmek, onurunu k›r-
açan etkenleri araflt›rmak mak, sükûnet ve huzura son vermek; birbirinin hakk›n› çi¤nemek, h›rpalamak, in-
istediklerinde ço¤u zaman
ilk önce bireyin kiflili¤ini citmek, can›n› ac›tmak için zor kullanmak; yak›c› afl›r› davran›fllarda bulunmak ve
incelemek istemektedirler. afl›r› derecede öfke ifade etmek flekillerinde kendini gösteren davran›fllara denir
Winnigott’a göre fliddete
e¤ilimli bir kiflide onu (Erten & Ardal›, 1996, s. 143). Ço¤u zaman fliddet, ya içgüdüsel ve bu nedenle top-
fliddete yönelten en önemli lumsallaflma sürecinde çok az de¤iflen, ya da sadece ve sadece çevre etkenlerin-
etkenler, ‘yetersiz kalan’
ana-baba-çocuk-aile den kaynaklanan bir davran›fl olarak görülür. Genellikle psikiyatristler, fliddet ey-
iliflkisi, aile flefkati ve ayr›ca leminde bulunan bireyin toplumla ve ebeveynleriyle olan iliflkilerine varana de¤in
nesilden nesile aktar›lan
fliddet içeren davran›fl
tüm geçmiflini (aile içi fliddeti de göz önünde bulundurarak) ön plana ç›karmay›
biçimleridir (Moses, 1996, ye¤liyorlar (Moses, 1996, s.23).
s.24). fiiddetin ma¤duru olan kad›nlar ço¤u kez hor görülmekte ve suçlanmaktad›r
(DPT, 1993, s.84) Burada sormam›z gereken önemli bir soru var: fiiddet nedir?
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 61
“... ‘fiiddet’ en genelde kifliye sadece fiziksel fliddet kullan›m› de¤il, ayr›ca psikolojik
aç›lardan onu incitebilen söz, tav›r ve davran›fllar› da içine al›r. fiiddetin bu tan›m›
hak ve özgürlüklerin k›s›tlanmas› ve her türlü bask›y› da içermektedir (Niemi 1974,
aktaran Kalayc›o¤lu & T›l›ç, 1994, s.314).”
“...Di¤er taraftan hangi davran›fllar›n fliddet içerdi¤i veya fliddet olarak alg›land›¤›,
büyük ölçüde toplumun kültürüne ve bireylerin de¤er yarg›lar›na ba¤l›d›r. De¤er
yarg›lar› da toplumdan topluma, ayn› toplumun bir kesiminden baflka bir kesimine
ve zamana göre de¤iflmektedir. Buradan anlafl›labilece¤i gibi fliddet konusunda yer-
leflmifl ve kesinleflmifl bir tan›ma eriflebilmek zordur (Kalayc›o¤lu & T›l›ç, 1994, Aile bireyleri aras›nda ortaya
s.314).” ç›kabilecek çat›flma, çeliflki
ve anlaflmazl›klar›n
çözülmesinde fliddetin
Aile içi fliddet denildi¤inde genel olarak kad›n ve çocuklara karfl› yap›lan flid- kullan›m› bireylerin
det eylemleri akla gelmektedir. Buna ek olarak özellikle Avrupa ve Amerika’da toplumsal iliflkilerine de
yans›yabilecek bir
yafll›lar›n maruz kald›¤› fliddet eylemleri de gündeme gelmektedir. Yafll›lar›n aile demokratik kültür sorunu
bireyleri veya bak›c›lar› taraf›ndan gereksinimlerinin karfl›lanmad›¤›, dayak yedi¤i olarak da incelenmesi
gerekli bir sosyal olgudur
saptanmaktad›r. Türk toplumunda genel olarak yafll›lara büyük sayg› gösterilmek- (Kalayc›o¤lu & T›l›ç, 1994,
le birlikte yafll›lar aile bireyleri taraf›ndan fliddete maruz kalabilmektedir. s.313).
içinde yaflan›lmas› aile içi fliddetin oluflmas› ve devam etmesine ortam haz›rlamak-
tad›r. Aile içi fliddette yoksulluk, sa¤l›ks›z koflullarda yaflama ve destek alamama
temel problemler aras›ndad›r. Sosyo-ekonomik yönden yaflanan olumsuz koflullar,
bireyleri toplumsal alanda sinik bir hale getirmektedir. Sürekli sinik yaflayan insan-
lar, ortam›n› bulduklar›nda patlamaktad›rlar. Aile içi fliddete maruz kalan kad›nla-
r›n ço¤unun ekonomik ba¤›ms›zl›klar›n›n olmad›¤› ve efllerine ba¤›ml› olduklar›
bir gerçektir. Aile içi fliddete maruz kalan kad›nlar›n çocuklar›na fliddet uygulad›k-
lar› ortaya ç›km›flt›r. Sadece aile içi fliddete u¤rayanlar›n de¤il, buna tan›k olanla-
r›n da yaflamlar›nda duygusal ve davran›flsal olarak birtak›m olumsuzluklar sergi-
ledikleri saptanm›flt›r (‹çli, 1994).
Ülkemizde “aile içi fliddet bir s›r olarak saklanmaktad›r” sav›, genel olarak ge-
çerli bir savd›r. Türkiye’de kad›nlar aile içi fliddetin ortaya ç›kmas›na neden so¤uk
bakmaktad›rlar? Türkiye’de aile içi sorunlar mahrem meselelerdir ve ailenin d›fl›n-
daki kiflilerle konuflulmaz. Kocas›ndan fliddet gören kad›n, bu durumu d›flar›da di-
le getiremez. Kocan›n kar›s›n› dövmesi, toplumun gözünde kad›n› de¤ersiz hale
getirmektedir. Dayak atan kocan›n yerine, dayak yiyen kad›n ay›plan›r. Dayak yi-
yen kad›n hakk›nda ortal›kta konuflulmas›, kad›n› utand›r›r. Bu nedenlerle aile içi
fliddet gizli kalmaktad›r. fiiddet davran›fllar›n›n daha çok erkeklerde ve hatta genç
erkeklerde gözlenmesi bireyin yafl›n›n ve cinsiyetinin de fliddetin oluflumunda rol
oynad›¤›n› düflündürmektedir. Toplumun, erkek sald›rganl›¤›n› onaylamas›, kad›n
davran›fllar›nda itaati savunmas›; erkekte istenilen özellikleri ‘mert’. ‘cesur’, ‘korku-
suz’ ifadeleri ile; kad›nda istenilen özellikleri ‘han›m k›z’, ‘sessiz’, ‘uysal’ ifadeleri
ile betimlemesi, Erdal Atabek’in dedi¤i gibi ‘K›flk›rt›lm›fl Erkeklik Bast›r›lm›fl Kad›n-
l›k’ olgusunun yarat›lmas›, erkeklerin fliddet uygulamas›na izin vermektedir (Tekin
& Gözütok, 1996, s.6).
Aile içi fliddet problemi, kültürel anlamda bir bütünlük yaklafl›m›yla incelenme-
lidir. Ailenin yap›s›, gelenek ve görenekler, sosyalleflme, demografik özellikler,
çevresel ve sosyo-ekonomik koflullar göz önüne al›nmal›d›r. Ayr›ca sa¤l›k, e¤itim,
siyaset, hukuk ve güvenlik kurumlar›n›n rolü de göz ard› edilmemelidir. Kad›na
yönelik fliddet, temel özgürlükleri ve insan haklar›n› ortadan kald›rmaktad›r. Ayr›-
ca kad›nlar›n haklar›n›n kullan›lmas› da güçleflmektedir.
Kad›n ve erkek aras›ndaki denk olmayan tarihsel ve geleneksel güç iliflkisi aç›-
s›ndan, kad›na yönelik fliddetin özel bir önemi vard›r. Sosyal s›n›f, kültür ve eko-
nomik gelire göre kad›na yönelik fliddet de¤iflik flekiller almaktad›r. Bununla bir-
likte kad›na yönelik fliddet yayg›n bir biçimde yaflanmaktad›r. Çok sesli geliflmeye
aç›k bir toplum için farkl› kifliliklere gereksinim vard›r. fiiddet hem kurban, hem
64 Suç Sosyolojisi
uygulayan, hem de tan›k olanlar için bir y›k›m niteli¤indedir. fiiddet ma¤durlar›n›n
ben duygusu azalmakta, kimlikleri kaybolmakta, sa¤l›k yönünden ise sorunlu ha-
le gelmektedirler. Böylece toplumu oluflturan bireylerin fiziksel ve ruhsal yönden
sa¤l›ks›z olmas› durumu ortaya ç›kmaktad›r. Bu da demokrasinin taban›n›
daraltmaktad›r. Kad›n programlar› da dahil olmak üzere kad›nlara yönelik
programlarda geleneksel kad›nl›k rolünün öne ç›kar›ld›¤›, kad›n›n aile ile s›n›rl› ya
da aile öncelikli bir yaflam biçimini benimsemesi esasl› bir yaklafl›m güdüldü¤ü gö-
rülmektedir. Kad›nlar› kad›nl›k sorunlar›na yabanc›laflt›ran, kendi gözlerinde de-
¤ersizlefltirici bu yaklafl›m, kad›nlar›n kendine sayg›s›n›, onurunu, kimli¤ini yok
edici, kendini bir süs eflyas› olarak alg›lamaya zorlayan zay›f, duygusal bir ikincil
varl›k kal›b›na dökülmesi do¤rultusunda bir etki yapmaktad›r (DPT, 1993, s.88).
“...diziler, filmler, e¤lence yay›nlar› ve reklamlar arac›l›¤› ile daha kal›c› etkiler de
yapmaktad›r. Yaz›l› bas›ndan çok daha h›zl› ve çok daha genifl ölçekli bir kitleye
ulaflan elektronik yay›nc›l›k, reklam ve fliddet aç›s›ndan etkisi en önemli yay›nc›l›k
türüdür. “Evlilerin ak›ls›z cinsel objeleri”, “erkekler için kozmetik ürünler tüketen,
beyni ile de¤il bedeni ile var olan kad›n” imaj› her türlü ürünü en iyi satt›ran rek-
lam arac› durumundad›r. Kad›n vücudu reklamlar›, video klipleri, video filmleri,
posterleri, dergileri, afiflleri ve takvimleri cinsel obje olarak süslemekte, bu yolla
sembolik bir kad›n imaj› yarat›lmaktad›r (DPT, 1993, s.88)”.
Ailedeki güç dinami¤ine iliflkin literatür, cinsiyete dayal› gücün çok boyutlu ol-
du¤unu söylemektedir. Kad›n›n aile yaflam›ndaki bir boyut üzerinde kontrol sahi-
bi olmas›, yaflam›n di¤er boyutlar›nda da söz sahibi olmas›na olanak haz›rlama-
maktad›r. Örne¤in ekonomik kararlarda kad›n söz sahibi olurken, ekonomi ile il-
gili olmayan kararlarda söz sahibi olamamaktad›r (Bradley & Khor, 1993, aktaran
Malhotra & Mather, 1997, s.604). Dolay›s›yla parasal durumlar ile aile ve sosyal ilifl-
kilere yönelik kararlarda kad›n›n söz sahibi olup olmamas› de¤iflmektedir. Erkek-
lerin sahip oldu¤u güç de kad›nlarda oldu¤u gibi, ekonomik kaynaklar ve sosyo-
kültürel yap› ile iliflkili olarak aç›klanabilir (Malhotra & Mather, 1997, s.603).
Ö¤renilmifl Çaresizlik
Kat› cinsiyet rolü sosyalizasyonu sonucunda baz› kad›nlar yaflad›klar› olumsuzluk-
lar›n üstesinden gelemeyece¤ine inan›rlar. Bu kad›nlar çaresiz olmay› ö¤renirler.
Ö¤renilmifl çaresizlik içinde olan kad›nlar›n fliddetle karfl›laflt›¤›nda onunla baflet-
me veya ondan kaçma becerileri yoktur. Bunun sonucu kad›n›n içinde bulundu¤u
çaresizlik, erke¤in uygulad›¤› fliddetin devam etmesini sa¤lar. Kad›nlar›n fliddete
maruz kald›klar› halde eflleriyle olan iliflkilerini devam ettirmeleri nas›l aç›klan-
maktad›r? ‘Ö¤renilmifl çaresizlik’ yeterli bir aç›klama m›d›r? Kad›nlar ailedeki efl ve
annelik rollerini devam ettirmekte ›srar etmektedirler. Bunun nedeni ise sosyal ve
ekonomik faktörlerle aç›klanmaktad›r. Kad›nlar›n evi terk etmesi halinde kocalar›-
n›n daha fazla fliddete baflvurmalar›ndan korkmalar›, kad›n›n gidecek yerinin ol-
mamas› aile içi fliddetle yaflamay› zorunlu k›lmaktad›r.
Aile içi fliddet neden gizli kalmaktad›r? SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
2
fiiddeti Rasyonellefltirmeyi Sa¤layan Faktörler
fiiddeti rasyonellefltirmeyi sa¤layan faktörlerin bafl›nda, fliddet Duygulayan
Ü fi Ü N E L ‹ M
eflin için- Baz› kad›nlar Dise
Ü fi‘erkektir
ÜNEL‹M
döver de, sever de!’ veya
de bulundu¤u sosyo-ekonomik koflullar gelmektedir. Eflin süregelen iflsizli¤i, iflten ‘seven erkek k›skan›r’ gibi
at›lmas›, ekonomik yetersizlik, eflin ev d›fl› kiflisel iliflkilerindekiSaksakl›k
O R U ve sorun- S O efllerinin
ifadelerin etkisiyle, R U
lar, kad›n›n fliddeti mazur görmesine neden olmaktad›r. fiiddete maruz kalan ve uygulad›¤› fliddetten olumlu
sonuç ç›karmaktad›rlar.
bunu rasyonellefltirmeye çal›flan kad›nlar, efllerine karfl› anlay›fll› olmalar› gerekti¤i fiiddetin temel kayna¤›n›n
D‹KKAT D‹KKAT
inanc›n› tafl›maktad›rlar. Kad›nlar efllerine yard›m edemedikleri ve onlara destek erke¤in kad›na duydu¤u
ba¤l›l›k, sevgi, sahiplenme
olamad›klar› gerekçeleriyle kendilerini bile suçlama e¤ilimi tafl›maktad›rlar. ve benzeri duygular
N N
Kocas›ndan fliddet gören baz› kad›nlar, kocalar›n›n fliddetlerine SIRA S‹ZDE
iliflkin nedenler oldu¤una inananSIRA S‹ZDE
kad›nlar,
sonuçta maruz kald›klar›
ortaya atmaktad›rlar. Bu kad›nlara göre, iflsiz kalmak veya ifl yaflam›nda s›k›nt› için- fliddetten kendilerine bir
de olmak, kocan›n kad›na fliddet uygulama nedenlerinin bafl›nda gelmektedir. Ka- de¤er pay› ç›karmaktad›rlar.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
d›nlarda, kocalar›n›n ifl bulmas› veya ifl yaflam›ndaki s›k›nt›lar›n ortadan kalkmas›
halinde maruz kald›klar› fliddetin de sona erece¤i beklentisi vard›r. Bu beklentiler,
kad›nlar›n maruz kald›klar› fliddeti rasyonellefltirmelerine neden olmaktad›r.
K ‹ T A P K ‹ T A P
Her türlü olumsuz Ailedeki fliddete neden olan sorunlar›n ortaya ç›kart›l›p, önlemlerin al›nmas› yö-
sonuçlar›na ra¤men genel
olarak toplumuzda aile içi nünde yeterli çal›flmalar yoktur. fiiddet, ailede yaflanan birtak›m problemlerin yan-
fliddet önemli problem s›mas› anlam›na gelmektedir. fiiddete baflvurma, yukar›da da belirtildi¤i gibi, yafla-
olarak
de¤erlendirilmemektedir.
nan problemlerin yans›t›lmas› demektir. Bu durumda beden, mesaj›n iletiminde
Dahas› fliddete maruz kalan kullan›lan bir araç haline gelmektedir. Kad›nlar›n kendi yaflamlar›na yönelik karar-
kad›n suçlanmaktad›r. lar almas› ortadan kalkmaktad›r. Dolay›s›yla kad›nlar›n yaflad›klar› bu problemlerin
ortadan kalkmas› için çok kurumlu yaklafl›ma gereksinim vard›r. Kad›nlara yönelik
fliddetin önlenebilmesi için bütüncül yaklafl›mlar uygulanmal›d›r. Bunun için yasal,
hukuksal ve kültürel çal›flmalara gereksinim vard›r. Siyaset kurumu, kad›n erkek
eflitli¤ini temel politikalar› aras›na almal›d›r. Kad›n erkek eflitli¤i tüm yasal düzen-
lemelere yans›t›lmal›d›r. Kad›n erkek eflitli¤i toplumsal yaflam›m›zda bir norm hali-
ne gelmelidir. Baflta ailemizde olmak üzere tüm toplumsal yaflam›m›z eflitlik ilkele-
rine göre düzenlenmelidir. Ekonomik yönden özgür olmayan kad›n, aile içi flidde-
te karfl› sabrederek yaflam›n› devam ettirmeye çal›flmaktad›r. Ekonomik özgürlük-
leri olsa bile çocuklar›n gelece¤i aç›s›ndan boflanma söz konusu olmamaktad›r. En
az›ndan fliddet içinde olsa bile evde yaflam› devam ettirmek, fliddetten kurtulmak
amac›yla evi terk etmekten daha kolay gelmektedir (‹çli, 1994).
Aile içi fliddetin önlenebilmesi için çocuklar›n sosyalizasyon sürecinde cinsiyet
rollerinin belirlenmesinde, ayr›mc›l›¤›n ortadan kalkmas› gerekmektedir. Bu ba¤-
lamda baflta ebeveyn ve ö¤retmenlere önemli sorumluluklar düflmektedir. Proble-
min önlenebilmesi için, “kad›nlar›n e¤itimi” ele al›nacak konular›n bafl›nda gel-
mektedir. Kad›nlar›n fliddete u¤ramalar›n›n nedenlerinin kendileri olmad›¤›n›n
vurgulanmas› gerekmektedir. Kad›nlar›n çaresiz olmad›klar› ve soruna karfl› ç›ka-
bilecekleri ö¤retilmelidir. Annelerin çocuklar›na, karfl› cinse sayg›l› olmalar›n› ö¤-
retmeleri de al›nacak önlemler aras›nda gelmektedir. Ekonomik gelir düzeyinin
yükseltilmesi ve e¤itim olanaklar›n›n gelifltirilmesi, aile içi fliddetin önlenmesinde
yeterli de¤ildir.
Aileye iliflkin geliflmelerin sa¤lanabilmesi için resmi ve gönüllü kurulufllar›n ifl-
birli¤i içinde olmalar› ve günün koflullar›na uygun bilimsel araflt›rmalar sonucunda
elde edilen bulgular›n de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Ailenin gelifltirilmesi için
sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik geliflmeler ele al›nmal›d›r. Ayr›ca kentlefl-
me, göç ve demokrasi sorunlar› ile aile yaflam› aras›ndaki iliflkiler göz ard› edilme-
melidir. Kad›nlar›n kamusal ve özel alanda u¤rad›¤› fliddetin ortadan kald›r›lmas›
ve kad›nlar›n erkeklerle eflit yaflam koflullar›na sahip olabilmesi için uluslararas›
çal›flmalar da yap›lmaktad›r. Bu amaçla “Birleflmifl Milletler Kad›nlara Karfl› Her
Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Uluslararas› Sözleflmesi” 1981 y›l›nda yürürlü¤e gir-
mifltir. Türkiye ise sözleflmeyi 1985 y›l›nda imzalam›fl ve sözleflme 19 Ocak 1986 ta-
rihinde yürürlü¤e girmifltir. Sözleflmeyi imzalayan devletler, cinsiyete ba¤l› olarak
yap›lan herhangi bir ayr›m, mahrumiyet veya k›s›tlaman›n ortadan kald›r›lmas› için
tüm uygun yollardan yararlanarak, gecikmeksizin kad›nlara karfl› ayr›m› ortadan
kald›r›c› bir politika izlemek yükümlülü¤ü alt›na girmifltir (Madde 2). Kad›nlara
Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Uluslararas› Sözleflmesi 2. maddeye göre
taraf devletler;
a) Kad›n ile erkek eflitli¤i ilkesini kendi anayasalar›na ve di¤er ilgili yasalara,
henüz girmemiflse dahil etmeyi ve yasalar ile ve di¤er uygun yollarla bu il-
kenin uygulanmas›n› sa¤lamay›,
b) Kad›nlara karfl› her türlü ayr›m› yasaklayan ve gerekli yerlerde yapt›r›mlar›
da içeren yasal ve di¤er uygun önlemleri kabul etmeyi,
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 69
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
da bir çeliflki yaratmaktad›r. Ailenin demokratikleflmesi ve efller aras› rol paylafl›m›-
n›n sa¤l›kl› olabilmesi için her fleyden önce iyi bir demokrasi kültürünün varl›¤›
AMAÇLARIMIZ gereklidir. AMAÇLARIMIZ
Sosyal ve ekonomik koflullar da ailenin demokratikleflmesinde önemli
etkenlerdir. Afla¤›da ailenin demokratikleflmesi yolundaki engelleri dile getiren
aç›klamalar verilmifltir:” ...Ailede kad›n çal›fl›yor dahi olsa; hatta kariyer sahibi pek
K ‹ T A P çok kad›n, Kevde ‹ T Aaile P reisinin erkek oldu¤unu, ev ifllerini yapmaya kendisinin de-
vam etti¤ini söylemektedir. Ailede kad›n çal›fl›yorsa, kocalar›n en iyi niyetlisinin
yapt›¤›, kad›ndan çok fazla fley talep etmemektir. Örne¤in mükemmel bir sofra
TELEV‹ZYON beklemek Tgibi.
E L E V ‹Çal›flan
ZYON kad›n, ailede çift meslekli, iki ifli de ayn› güne s›¤d›rmak
zorunda kalmaktad›r. Kad›n iflinden eve geldikten sonra hem o günün, hem de er-
tesi günün ifllerini yapmak durumundad›r. Çal›flma yaflam› aile içinde kad›n› eflit-
lemedi¤i gibi, aileyi demokratiklefltirmemifltir (Akyüz, 1994, s.233). “Aile demokra-
‹NTERNET tikleflemez.‹ NCins
T E R Nayr›mc›,
ET egemen erkek sistem, ç›karlar› gere¤i buna ideolojik ola-
rak izin vermez. Çünkü cinsiyetçi kapitalist sistem, kad›n›n ikincil cins olarak var-
l›k sürdürmesinden say›s›z ç›kar elde etmektedir. Erkek, yorgun arg›n olarak eve
geldi¤inde gömle¤ini kendi y›kar, pantolonunu kendi ütüler, yeme¤ini piflirir ve
bulafl›¤›n› y›kar, çocu¤una da bakarsa; dinlenme, iflgücünü yenileme yerine, iflgü-
cünü daha da tüketecektir. Ertesi gün daha yorgun ve bitkin ifle gidecektir. Serma-
yenin, iflverenin yorgun bir iflgücünü istemeyece¤i çok aç›kt›r. Erkek iflçi, bu iflle-
rini parayla yapt›rmaya kalkt›¤›nda ise; paras› yetmeyecek ve iflvereni daha çok üc-
ret için s›k›flt›rmaya bafllayacakt›r. Bu iflleri bo¤az toklu¤una yapan kad›n›n ezilme-
si, yorgunlu¤u, erke¤i pek ilgilendirmez. ‹flleri kad›n yapt›¤›nda pek sorun yoktur.
Kad›n›n ailede ve toplumda ikincil cins olarak bulunmas› kapitalist sistemin ç›ka-
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 71
r›nad›r. ‹fl gücüne gereksinim duydu¤unda iflsizler ordusu kad›nlar, sonsuz bir kay-
nakt›r. Toplumsal olarak bast›r›lm›fl uysal, uyumlu, hak aramayan, iflçi kad›nlar,
ucuz ifl gücü cennetidir (Akyüz, 1994, s.237).
Modern toplumlarda kad›n haklar›nda gerçeklefltirilen geliflmeye ra¤men, kad›-
n›n kimli¤i ile ilgili geliflmeler istenen düzeye gelmemifltir. ‘Kulpu kadar kocas›
olan›n, kazan kadar itibar› olur’ atasözünün oldu¤u bir toplumda Radikal gazete-
sinden Mehmet Y. Y›lmaz 24 Temmuz 1998 tarihli yaz›s›nda flunlar› söylüyor: Ka-
d›nlar›n çok büyük bir bölümü hala toplumsal kimliklerini ‘bilmem kim beyin ka-
r›s›’ olarak tan›ml›yorlar. Bir birey olarak kendi varl›klar›n› ortaya koyam›yorlar. Bu
yüzden de bir kez bir evlilik yap›p kendilerine iyi kötü bir sosyal kimlik kazand›k-
lar›n› düflündükleri andan itibaren de bunu korumak için her fleye katlanmay› gö-
ze al›yorlar....Ebeveynler k›zlar›na elbette iyi bir e¤itim sa¤lamak için çal›flmal›lar.
Ama bu yetmiyor. Kocalar›n›n onlar için sadece ‘bir hayat arkadafl›’ oldu¤unu, ar-
kadafll›¤›n bitmesini do¤uracak olaylarla karfl›laflt›klar›nda kendi kimliklerine ve
kifliliklerine sahip ç›kmalar› gerekti¤ini de ö¤retmek zorunday›z. Ailenin demokra-
tikleflebilmesi için öncelikle e¤itim ve toplumun demokratikleflmesine gereksinim
vard›r. Bunun tersi de do¤rudur. E¤itim ve toplumun demokratikleflebilmesi için
öncelikle ailenin demokratikleflmesi gerekmektedir.
72 Suç Sosyolojisi
Özet
N
A M A Ç Aile kurumunu tan›mlayabilmek. N
A M A Ç fiiddetin neden devam etti¤ini özetleyebilmek.
1 5
Aile, tüm toplumlarda görülen toplumun en kü- Toplumsal cinsiyet alg›s›na göre fliddete u¤rayan
çük ünitesidir. Toplumlar›n geliflmifllik düzeyi ile kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u ma¤duriyetlerini
aile kurumu aras›nda bir iliflki vard›r. Ailenin eflit- gizlemektedirler. Bu da ma¤duriyetin devam et-
likçi bir yap›da olmas›, toplumun demokratik ol- mesine neden olmaktad›r. fiiddet ma¤duru ka-
mas› anlam›na gelmektedir. d›nlar›n toplumda ma¤dur olarak kabul edilme-
mesi de toplumsal cinsiyet kal›plar›n›n ne dere-
N
A M A Ç
Aile ve demokrasi aras›ndaki iliflkiyi özetleye- ce etkin oldu¤unu göstermektedir. Aile içi flidde-
2 bilmek. tin devam etmesinin nedenlerinin bafl›nda ka-
Eflitsizlikler, demokrasinin en büyük düflman›d›r. d›n-erkek eflitsizli¤inin ortadan kald›r›lmamas›
Demokrasinin temeli eflitli¤in sa¤lanmas›d›r. Cin- gelmektedir. Kad›n-erkek eflitli¤inin sa¤lanabil-
siyet eflitsizli¤i de tüm eflitsizliklerin temelini olufl- mesi için tüm toplumsal kurumlar sorumlulukla-
turmaktad›r. Cinsiyet eflitli¤inin sa¤lanmas› ise r›n› yerine getirmelidir. Sadece yasal düzenleme-
öncelikle ailede gerçekleflebilir. Demokrasi, her- ler eflitli¤in sa¤lanabilmesi için yeterli de¤ildir.
kesin karar alma süreçlerine kat›l›m›n› gerektir- E¤itim kurumu k›z çocuklar›n›n ve kad›nlar›n
mektedir. Aile de en küçük demokrasi ünitesidir. e¤itiminde ilerlemeler yaparken, siyaset kurumu
Bu nedenle ailedeki karar alma süreçlerine kat›- ise kad›nlar›n siyasetteki temsil oranlar›n›n yük-
l›m›n sa¤lanmas›, bireylerin toplumdaki demok- seltilmesine iliflkin çal›flmalar yapmal›d›r.
ratik süreçlere de kat›l›m›n› cesaretlendirecektir.
N
A M A Ç
Ailede fliddete neden olan faktörleri s›ralaya-
4 bilmek.
Aile içi fliddetin nedenlerinin anlafl›lmas›nda “top-
lumsal cinsiyet” kavram› anahtard›r. Toplumsal
cinsiyet öncelikle kad›nlar ile erkeklerin eflit ol-
mad›¤›n› vurgular. Bu eflitsizlik de kad›na yöne-
lik her türlü fliddetin toplumda normallefltirilme-
sine neden olur. Kad›na yönelik fliddet, toplum-
sal eflitsizli¤in de en temel nedenlerinden biridir
ve tüm dünyada yak›n zamana kadar evrensel
insan haklar› tart›flmalar›n›n d›fl›nda b›rak›lm›flt›r.
‹flte bu nedenle “kad›n›n insan haklar›” kavram›
ortaya ç›km›flt›r.
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 73
Kendimizi S›nayal›m
1. Toplumun en küçük demokrasi ünitesi nedir? 5. Afla¤›daki kavramlardan hangisi kad›n hareketleri-
a. E¤itim, nin ana çerçevesini oluflturan kavramlardand›r?
b. Aile, a. Çekirdek aile
c. Okul, b. Genifl aile
d. Çevre, c. fiiddete son
e. Grup d. Önce e¤itim
e. Toplumsal eflitlik
2. Afla¤›dakilerden hangisi toplumsal de¤iflmenin aile-
ye olan olumsuz etkilerinden de¤ildir? 6. Kad›nlar›n eflitlik elde etme çabas› öncelik s›ras›na
a. Genifl ailenin çekirdek aileye dönüflmesi konuldu¤unda, en ideal s›ralama afla¤›dakilerden han-
b. Ailenin fakirleflmesi gisidir?
c. Kad›n erkek aras›ndaki eflitsizliklerin artmas› a. Toplumda eflitlik, ailede eflitlik, siyasette eflitlik
d. Ailenin çözülmesi ve destekleyici rolünün orta- b. eflitlik, toplumda eflitlik, ailede eflitlik
dan kalkmas› c. Ailede eflitlik, siyasette eflitlik, toplumda eflitlik
e. Çocuk suçlulu¤unun artmas›, çocuklar›n zarl› d. Toplumda eflitlik, siyasette eflitlik, ailede eflitlik
al›flkanl›klar edinmesi e. Ailede eflitlik, toplumda eflitlik, siyasette eflitlik
3. Afla¤›dakilerden hangisi aile içi fliddetin nedenlerin- 7. Afla¤›dakilerden hangisi aile içi fliddet hakk›ndaki
den de¤ildir? yarg›lardan de¤ildir?
a. fiiddet içeren video oyunlar›n› oynama a. Evlilik yafl› ile aile içi fliddet aras›nda bir iliflki
b. Sosyal destek sisteminin zay›f olmas› vard›r.
c. Aile içi dayan›flma duygusunun eksikli¤i b. Evlilik yafl› küçüldü¤ünde, fliddete maruz kalma
d. Aileye yönelik kararlar›n al›nmas›nda kat›l›m›n da artmaktad›r.
olmay›fl› c. Aile içi fliddeti sürekli yaflay›p, evlili¤i devam et-
e. Küresel ›s›nma tirmek istemenin temel nedeni, çocuklar›n ol-
mas› ve kad›n›n baflka seçene¤inin olmamas›d›r.
4. Kad›na yönelik fliddet konusunda afla¤›daki yarg›- d. fiiddete maruz kalan bir çocukluk yaflamak, bi-
lardan hangisi yanl›flt›r? reyin yetiflkinlik döneminde aile ve toplumsal
a. Kad›na yönelik fliddet, özel ve kamusal alanda hayat›nda bir fliddet uygulay›c›s› olma olas›l›¤›n›
olmak üzere her yerde yayg›n bir flekilde görül- art›rmaktad›r.
mektedir. e. Modernleflme, ailenin yap›s›nda de¤iflmelere ne-
b. Kad›na yönelik fliddet, temel hak ve özgürlükle- den oldu.
rin en büyük engelleyicilerinden biridir.
c. Kad›na yönelik fliddet az geliflmifl ülkelere özgü 8. fiiddetin baz› ailelerde sürekli yaflanan bir olgu ol-
bir toplumsal sorundur. mas›n›n en temel nedeni nedir?
d. Kad›na yönelik fliddet kad›n haklar›n›n kullan›l- a. Kad›n›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n›n olmamas›
mas› karfl›s›ndaki en büyük engellerden biri de b. fiiddetin kad›nlar taraf›ndan normallefltirilmesi
fliddettir. ve kabul edilmesi
e. Kad›n ve erkek aras›nda, kökü tarihsel ve gele- c. Kad›n›n gidecek baflka bir yerinin olmamas›
neksel yaflama kadar uzanan güç dengesizli¤i d. Kad›n›n kocas›n› sevmesi
vard›r. e. Kad›n›n daya¤› hak etti¤ine inanmas›
74 Suç Sosyolojisi
S›ra Sizde 2
Aile içi fliddet mahrem bir mesele olarak tan›mlanmak-
tad›r. Bu nedenle fliddet ma¤duru kad›nlar, bu sorunu
baflkalar›yla paylaflmaktan çekinmektedirler. Ayr›ca ba-
z› kad›nlar fliddetin sorumlusu olarak kendilerini gös-
termektedirler. “nas›l olsa düzelir”, “çekilecek çilemiz
varsa çekeriz” veya benzeri anlay›fllar da fliddetin gizli
kalmas›n›n nedenleri aras›ndad›r.
S›ra Sizde 3
Kad›na yönelik fliddetin önlenmesi bütüncül politika-
larla gerçeklefltirilebilecek bir hedeftir. Eflitlik temel
prensip olmal›d›r. Kad›n-erkek eflitli¤i tüm yasalarda
yerini almal›d›r. Çocuklar›n sosyalleflme sürecinde de
kad›n-erkek eflitli¤i mutlaka vurgulanmal›d›r.
3. Ünite - Aile ‹çi fiiddet 75
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Acar, F. (1993) ‘Women and University Education in Kalayc›o¤lu, S. & T›l›ç, H. R. (1994) ‘Aile Bireyleri Ara-
Turkey’, Higher Education in Europe. Vol.XVIII, No. s›nda fiiddet ‹çeren Davran›fllar Ankara’da Bir Ör-
4. neklem’, Aile Kurultay› ‘De¤iflim Sürecinde Aile;
Aile Araflt›rma Kurumu (AAK) (1994) ‘De¤iflim Sürecin- Toplumsal Kat›l›m ve Demokratik De¤erler’. 16-18
de Aile; Toplumsal Kat›l›m ve Demokratik De¤er- Kas›m 1994, Birinci Kitap, Ankara: Baflbakanl›k Aile
ler’, Aile Kurultay› ‘De¤iflim Sürecinde Aile; Toplum- Araflt›rma Kurumu Baflkanl›¤›.
sal Kat›l›m ve Demokratik De¤erler’. 16-18 Kas›m Kongar, E. (1995) ‹mparatorluktan Günümüze Türki-
1994, Birinci Kitap, Ankara: Baflbakanl›k Aile Arafl- ye’nin Toplumsal Yap›s›, Cilt 1-2. 9.Bas›m, ‹stanbul:
t›rma Kurumu Baflkanl›¤›. Remzi Kitabevi.
Akyüz, N. (1994) ‘De¤iflim Sürecinde Aile: Toplumsal Malhotra, A. & Mather, M. (1997) ‘Do Schooling and
Kat›l›m ve De¤erler’, Aile Kurultay› ‘De¤iflim Süre- Work Empower Women in Developing Countries?
cinde Aile; Toplumsal Kat›l›m ve Demokratik De¤er- Gender and Domestic Decisions in Sri Lanka’, Soci-
ler’. 16-18 Kas›m 1994, Birinci Kitap, Ankara: Baflba- ological Forum. Vol.12, No.4.
kanl›k Aile Araflt›rma Kurumu Baflkanl›¤›. Moses, R. (1996) ‘fiiddet Nereden Bafll›yor?’ Çeviren Ay-
Anayasa fle Kul, COG‹TO. Say›: 6-7
Alp, T. (1998) Kemalizm. ‹stanbul: Toplumsal Dönü- Tekin, M. & Gözütok, D. (1996) Ankara Gecekondula-
flüm Yay›nlar›. r›nda Yaflayan ve fiiddete Karfl› E¤itim Alan Kad›n-
Atalay. B., Kontafl, Y.M, Beyaz›t, S., Madencio¤lu, K. lar›n Eflleraras› fiiddet Ac›s›ndan Konumlar›. Anka-
(1993) Türk Aile Yap›s› Araflt›rmas›. Ankara: DPT ra: Kad›n Dayan›flma Vakf›.
Baflbakanl›k Kad›n ve sosyal Hizmetler Müsteflarl›¤› Y›lmaz, M.Y. (1998) Radikal. 24 Temmuz 1998.
(1994) Uluslararas› Aile Y›l› Özel ‹htisas Komisyon Yüksel, fi. (1995) ‘A Comparison of Violent and Non-
Raporlar›. Ankara. violent Families’, içinde fi. Tekeli (ed.) Women in
Birleflmifl Milletler Kad›na Yönelik Her Türlü Ayr›mc›l›- Modern Turkish Society ss. 627-639), New Jersey:
¤›n Önlenmesi Sözleflmesi (1981) Zed Books.
Devlet Planlama Teflkilat› (1993) Kad›n, Çocuk ve Genç-
lik Özel ‹htisas Komisyonu Kad›n Alt Komisyon Ra-
poru. Ankara: DPT Yay›nlar›.
Erkal, M.E. (1997) Sosyoloji. ‹stanbul: Der Yay›nlar›.
Erten, Y. & Ardal›, C. (1996) ‘Sald›rganl›k, fiiddet ve Te-
rörün Psiko-sosyal Yap›lar›’, COG‹TO. Say›: 6-7
Gökçe, B. (1994) ‘Toplumsal De¤iflim Sürecinde Gece-
kondu Ailesi’, Aile Kurultay› ‘De¤iflim Sürecinde Ai-
le; Toplumsal Kat›l›m ve Demokratik De¤erler’. 16-
18 Kas›m 1994, Birinci Kitap, Ankara: Baflbakanl›k
Aile Araflt›rma Kurumu Baflkanl›¤›.
Ifl›k, N. (1995) ‘Bafl›ndan Bugüne ‘fiiddete U¤rayan Ka-
d›nlara Yasal Haklar, F›rsatlar ve bunlar› Kullanma
Amaçl› Bilgilendirme/Bilinçlendirme E¤itim Projesi’,
fiiddete Karfl› Somut Bir Ad›m: Ankara Gecekondu-
lar›nda Kad›nlarla Ortak Bir Çal›flma. Ankara: Ka-
d›n dayan›flma Vakf›.
‹çli, T. (1994) Kriminoloji. Ankara: Bizim Büro Bas›mevi.
Kad›n Dayan›flma Vakf› (1997) Kad›n›n ‹nsan Haklar›
Projesi - II, Orta ve Üst Sosyo-Ekonomik Düzeydeki
Ailelerde Kad›na Yönelik fiiddet. Ankara: Kad›n Da-
yan›flma Vakf›.
4
SUÇ SOSYOLOJ‹S‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Suç önleme kavram›n› ve kapsam›n› aç›klayabilecek,
N
Suç önleme aflamalar›n› özetleyebilecek,
N
Polisin suç önlemedeki rolünü ortaya koyabilecek,
Suç önleme programlar›n›n baflar›l› olabilmesi için dikkat edilmesi gereken
N
hususlar› s›ralayabilecek,
Suçun yer de¤ifltirmesi kavram›n› ve içeri¤ini izah edebilecek bilgi ve bece-
riye sahip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Suç önleme • Suçun yer de¤ifltirmesi
• Suç önleme aflamalar› • Suç önleme ilkeleri
• Suç önleme ve polis
‹çindekiler
Bu aflamalar›n her birinin kendine ait özel yaklafl›mlar› bulunur. Bir anlamda,
her bir model kendinden önceki aflaman›n etkisiz ve yetersiz kalmas› durumunda
harekete geçer ve kendine özgü yeni ve farkl› mücadele esaslar›n› ortaya koyar.
Her bir model bir önceki modelde görülen eksiklik ve yetersizlikleri gidererek suç-
lar›n önlenmesinde baflar›l› olmaya çal›fl›r. Bu aç›dan, teorik olarak ilk modelin ba-
flar›l› olmas› durumunda sonraki modellere ihtiyaç duyulmaz. Ancak, dünya ger-
çekleri ›fl›¤›nda, uygulamada her bir modele de ihtiyaç duyulur. Bu ihtiyac›n son-
suza kadar da devam edece¤i görülmektedir. ‹deal anlamda bir yaflam ve bir ölçü-
de de sorunsuz bir dünya meydana getirme, mükemmel suç önleme politikalar›
gelifltirme kudret ve imkânlar›ndan yoksun olan insano¤lu bu süreç içerisinde s›-
n›rl› baflar›lara giden etkili yöntemleri bulmak ve uygulamak zorunda kalm›fl ve
kalmaya da devam edecek gibidir. Bu nedenle, suçun oluflmas›n›, artmas›n› ve de-
¤iflmesini sa¤layan unsurlar›n aç›k ve tam olarak tespit edilmesi ve anlafl›lmas›; po-
litika belirleyici kiflilerin de yeni suç kontrol politikalar› gelifltirilmesi konusunda
daha dinamik ve üretken olmas› büyük bir önem tafl›maktad›r.
Proaktif Aflama
1960’l› y›llarda ortaya ç›kan ve suç öncesi suçun oluflmas› için elveriflli olan ortam- Proaktif model suçun zararl›
lar›n ve unsurlar›n tespit edilip ortadan kald›r›lmas› (veya iyilefltirilmesi) görüflüne sonuçlar›yla birlikte suçu
oluflturan nedenlerin de
dayanan bu yaklafl›m, 1970’li y›llardan itibaren polis teflkilatlar› taraf›ndan yayg›n incelenmesini ve bu
bir flekilde kullan›lmaya bafllanm›flt›r (Gladstone, 1980: 139-140). Bu strateji, esa- do¤rultuda bir strateji
gelifltirilmesini
s›nda bilgi toplama, de¤erlendirme, analiz, sorun oluflturan alanlar›n belirlenmesi, hedeflemektedir.
politik seçeneklerin ve planlar›n haz›rlanmas› ve son olarak da bu planlar›n uygu-
lanmas› ve sonuçlar›n›n takip edilmesi aflamalar›na dayan›r (Weatheritt, 1986: 76).
Burada, geleneksel suç önleme yöntemlerinin yetersiz kalmas› sonucu ortaya ç›-
kan, ülke içerisindeki kamu kurumlar›n›n yan› s›ra halk› da içine alan ortak bir
yaklafl›m söz konusudur.
Suç önlemede sadece polis taraf›ndan al›nacak önlemler yeterli de¤ildir. Bilim-
sel çerçevede, ilgili her kifli, grup, kurum ve toplumun bu ortak soruna karfl› du-
yarl› olmas› gereklidir (Weatheritt, 1983: 130). Bu model, belirlenen ortak amaç
do¤rultusunda toplumun her kesiminin iflbirli¤i halinde çal›flmas›n› gerekli k›lar.
Bu anlamda, geleneksel suç önleme yöntemlerinin kullan›lmas›yla birlikte her de-
recede e¤itim, sosyal yard›m kurumlar›, gençlik ve spor, sa¤l›k, ulaflt›rma, bay›n-
d›rl›k ve belediyeler gibi topluma farkl› hizmetler sunan birçok kurumu, özel gö-
nüllü sivil toplum örgütlerini (ifladamlar› derne¤i, gönüllü sosyal yard›m dernekle-
ri gibi) içine alan genifl bir yelpazedir. Bu özellikleri itibariyle suç önlemede suç
öncesi ‘ortak yaklafl›m’, ‘iflbirli¤i halinde yaklafl›m’ veya di¤er bir ifadeyle ‘kurum-
lararas› iflbirli¤i’ veya ‘çok kurumlu yaklafl›m’ fleklinde bir anlay›flla da özdefllefl-
mifltir. ‹nsanlar› suça iten nedenlerin üzerine gidilmesi gereklili¤ini savunan bu
yaklafl›m toplumun aktif kat›l›m›, r›zas› ve deste¤i ile yap›labilir (Lord Scarman,
1981: 140). Uzun vadeli bir yat›r›md›r ve sonuçlar›n›n somut bir flekilde hemen
gözle görülmesi mümkün de¤ildir. Aileler, okullar ve di¤er benzeri e¤itim kurum-
lar› bu tür yat›r›m›n yap›labilece¤i en uygun yerlerdir. Bu yaklafl›m, gençli¤i siste-
min önemli bir parças› olarak ele al›r. Suç e¤iliminin göstergesi olan uyuflturucu
kullan›m›n› hedef almak bu aç›dan ayr› bir öneme sahiptir. Aileler ve okullar, hem
sorun oluflturan durumlar› ve gençli¤in sorunlar›n› tespit etmek hem de bu durum
ve sorunlara çözüm üretmek aç›s›ndan büyük bir rol oynar. Bu çerçevedeki akti-
vitelerin ço¤u bireylerle günlük temas› olan, sapma ve korkuya yol açan koflullar›
bilen anne, baba, e¤itimci ve yetkililerin elindedir.
80 Suç Sosyolojisi
Önleyici Aflama
Burada önemli olan nokta, Suç eylemleri, ifllenmesi düflünülen suç sonucunda elde edilebilecek kazanç, bu-
suç için elveriflli f›rsatlar›n na ulaflmak için harcanan emek ve göze al›nan risk üçlüsünün bir arada de¤erlen-
minimum seviyeye
indirilmesi, suç dirilmesiyle flekillenir. Bu de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda, yakalanma riskinin düflük, el-
kaynaklar›n›n ve flüphelinin de edilebilecek kazanc›n yüksük ve harcanacak çaban›n da az veya normal bir dü-
zay›flat›lmas› ve ma¤durun
güçlendirilmesidir. zeyde olmas› halinde suç iflleme düflüncesi eyleme dönüflür. Ancak, yakalanma
riskinin yüksek ve elde edilecek kazanc›n düflük olmas› halinde, potansiyel suçlu-
lar büyük ço¤unlukla suç ifllemekten vazgeçerler. Yani, potansiyel (alg›lanan) kay-
b›n, potansiyel (alg›lanan) kazançtan daha a¤›r bast›¤› durumlarda suçlar önlenmifl
olur. Bu aflamada yer alan suç önleme çal›flmalar›nda amaç suçun oluflmas›n› ön-
lemek, al›nan bütün önlemlere ra¤men suçun meydana gelmesi halinde ise olas›
zararlar› en düflük seviyede tutmakt›r. Bu amaç kapsam›nda, suçlu unsurlar›n ya-
sad›fl› faaliyetler için bulabilecekleri fiziksel f›rsatlar›n ortadan kald›r›lmas› ve bu
suçlar› ifllemek azim ve güvenlerinin k›r›lmas› hedeflenir (Brantingham ve Faust,
1976). fiüphelinin, suç iflleme yetene¤inin ve iste¤inin engellenmesi veya k›s›tlan-
mas› bu konuda elde edilebilecek baflar›da büyük önem tafl›maktad›r.
Önleyici aflama, cayd›r›c›l›k yoluyla suçlar›n önlenmesini hedeflemektedir. Bu
yaklafl›m›n, insanlar›n içinde var olan suç iflleme niyet ve e¤ilimini ortadan kald›r-
ma ve onlar› ›slah etmek suretiyle topluma kazand›rmak gibi bir amac› ve fonksi-
yonu bulunmamaktad›r. Ancak her ne kadar polisiye önlemlerle kiflilerin suç iflle-
me istek ve arzular› ortadan kald›r›lam›yor ve bu suçlu kesim rehabilite edilemiyor
ise de; suça elveriflli fiziksel koflullar›n ortadan kald›r›lmas› veya azalt›lmas› yoluy-
la suçlar›n ifllenmesi daha zor hale getirilmektedir. Bu aflamada etkili olan aktörler
aras›nda polis, özel güvenlik flirketleri, vatandafllar ve medya yer almaktad›r. Bu
amaca yönelik gerçeklefltirilen bafll›ca suç önleme faaliyetleri flunlard›r: Devriye
hizmetleri, vatandafllar›n bilgilendirilmesi, suç önleme kampanyalar›n›n düzenlen-
mesi, özel güvenlik personelinin kullan›lmas›, özel güvenlik sistemlerinin kullan›l-
mas› (güvenlik kameras›, alarm sistemleri gibi) ve fiziki güvenlik önlemlerinin kul-
lan›lmas› (kapan, bariyer, çevre duvar› gibi).
Tepkisel Aflama
Tepkisel aflama, özellikle Bu modelin özünü suç ifllendikten sonra yap›lan soruflturmalarla suçlar›n ayd›nla-
polisin görev alan›na giren t›lmas› ve bu flekilde suçlular›n tekrar suç ifllemelerinin önüne geçilmesi, bu bafla-
bir suç önleme aflamas›d›r.
Suç ifllendikten sonra ne r›lar›n kamuoyuna duyurulmak suretiyle potansiyel suçlular›n suç iflleme azim ve
yap›p edip suçlular› kararl›l›¤›n›n k›r›lmas›, bu yolla suç seviyelerinin azalt›lmas› ve vatandafllar›n gü-
yakalamak ve adalete teslim
etmek, böylece tahrip edilen venlik birimlerine olan güvenlerinin art›r›lmas› oluflturur. Brantingham ve Faust’a
kamu otoritesi ve düzeninin göre (1976: 284-296), tepkisel suç önleme yaklafl›m›, aktif sald›rganlar ve suç son-
yeniden onar›lmas› için bu
ön kofluldur. ras› müdahale ile ilgilenir. Bu anlamda, polis faaliyetlerindeki dedektif çal›flmalar›-
n›n büyük önemi vard›r. Bilgi toplama, yakalama, gözalt›na alma, sorgulama ve
yarg›lama çal›flmalar›, bir bütün olarak bu modelin içine girmektedir. Tepkisel afla-
ma, itfaiye (yang›n söndürme) polisli¤i olarak da tan›mlan›r (Alderson, 1983). Ad-
li flubelerin, dedektif olarak bilinen sivil soruflturma personelinin yapt›¤› çal›flma-
lar (suç araflt›rma ve soruflturmalar›) bu kapsamda yer al›r ve de¤erlendirilir. Polis,
burada herhangi bir suç ifllendikten sonra devreye girer. Bu ba¤lamda polis, olaya
en h›zl› flekilde müdahale eder, gerekli önlemleri al›r, mesleki ve kiflisel bilgi ve
deneyimlerini en iyi flekilde kullanarak olay› ayd›nlatmaya çal›fl›r. Bu faaliyetlerin
gerçekleflmesi için adli bir olay›n meydana gelmesi, bir suçun ifllenmifl olmas› ön
kofluldur. Suçlar, ço¤unlukla ya k›sa bir sürede çözülür ya da hiç çözülemez. Za-
man geçtikçe suçun ayd›nlat›lmas› daha da zorlafl›r; flüphelilerin tespiti ve eldeki
4. Ünite - Suç Önleme 81
bilgileri destekleyici delilleri bulmak olas›l›¤› zay›flar. E¤er suç k›sa bir sürede ay-
d›nlat›lamazsa, konu genellikle kapat›l›r ve dedektifler bir baflka olay› ele al›r. Ar-
tan suçlar ve buna ba¤l› olarak yap›lan bask›lar nedeniyle, aradan belirli bir süre
geçmesine ra¤men ayd›nlat›lamayan suçlar bir kenara b›rak›larak di¤er suçlar›n so-
ruflturmas›na geçilir. Polisin suç ayd›nlatmalar›nda göstermifl oldu¤u baflar›n›n ka-
muoyu taraf›ndan bilinmesinde yarar bulunmaktad›r. Bu flekildeki bir uygulama
sonucunda:
• Kanunlara sayg›l› vatandafllar›n polise olan güveni artar ve polisin itibar›
h›zla yükselir. Buna ba¤l› olarak da vatandafllar, polisin suçla mücadele ça-
balar›na daha çok destek verir. Bu da suçlar›n önlenmesini ve ayd›nlat›lma-
s›n› kolaylaflt›r›r.
• Bu baflar›lar› gören potansiyel suçlular›n bir k›sm›, suç iflledikleri takdirde
kendi sonlar›n›n da ayn› flekilde olaca¤›n› ve en k›sa sürede yakalanacakla-
r›n› düflünerek ya tamamen ya da k›smen suçtan vazgeçer.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
dir. Suç önleme aflamalar›nda ve di¤er yaklafl›mlarda oldu¤u gibi her bir modelin
kendine ait anlay›fl ve uygulamalar› bulunmaktad›r.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Geleneksel Model
Geleneksel model yasalar›, devletin ve kamunun otoritesini ön plana ç›karan bir
K ‹ T A P modeldir. Bu K ‹ yaklafl›ma
T A P göre suç ve suçluluk asl›nda mevcut otoriteye karfl› bir
sayg›s›zl›k ve baflkald›r›d›r. Suçlular suç ifllemeden önce f›rsatlar› de¤erlendirmek-
te, risk analizi yapmakta ve daha sonra da seçimini yapmaktad›r. Suçlunun suç
TELEV‹ZYON
sonras› alaca¤›
TELEV‹ZYON
cezan›n suçla elde etmeyi düflündü¤ü kazançtan (yarardan) çok
fazla olmas› halinde suç ifllemekten vazgeçece¤i ileri sürülmektedir. Yani burada
cezalar›n cayd›r›c› olmas› yoluyla yasalar›n daha etkin uygulanabilece¤i görüflü hâ-
kimdir. Di¤er taraftan, suç önlemenin sadece polisin bireysel çabalar› ile mümkün
‹NTERNET ‹ N T E R N E Tvatandafllar›n bu konuda polise yard›mc› olmas› gerekti¤i vur-
olmad›¤›, mutlaka
gulanmaktad›r. Suçlar›n önlenmesi, suçlular›n yakalanmas› ve böylece daha huzur-
lu ve emniyetli bir yaflam›n oluflturulmas› için vatandafl polis iflbirli¤i olmazsa ol-
MAKALE maz ilke kabul M A Kedilmektedir
ALE (White, 1996).
Liberal Model
Bu modelde suç, sosyal bir sorun olarak görülmektedir. Bireyin içinde bulundu¤u
ortam›n dezavantajlar› suçlulu¤un oluflmas›nda önemli bir etkendir. Dezavantajl›
konumda bulunan bireyler bu durumdan kurtulmak, avantajl› duruma geçmek, da-
ha iyi bir yaflam seviyesine ulaflmak için mevcut yasal f›rsatlar›n yetersiz oldu¤unu
düflünmekte ve ç›k›fl yolu olarak suç ifllemeyi görmektedir. Bunun için, liberal mo-
del suçun kendisinden çok suç ifllemeye meyilli potansiyel suçlu gruplar› üzerin-
de odaklanmaktad›r. Bu ba¤lamda, bireylerin ve topluluklar›n yasal ve meflru f›r-
satlar›n›n art›r›lmas› yoluyla suçlar›n önlenebilece¤i ileri sürülmektedir (White,
1996).
Radikal Model
Radikal model, toplumdaki eflitsizliklerin suçlar›n oluflmas›ndaki en önemli unsur
oldu¤unu ileri sürmektedir. Bu yaklafl›ma göre, insanlar›n refah seviyesi ile temel
hak ve hürriyetleri art›r›lmak, yönetime kat›lmalar› ve eflit birer yurttafl olmalar›
4. Ünite - Suç Önleme 83
sa¤lanmak suretiyle köklü bir de¤iflim meydana getirilmelidir. Sosyal adaletin sa¤-
land›¤›, ekonomik gelir da¤›l›m›n›n adaletli bir flekilde gerçeklefltirildi¤i bir yap›da
insanlar›n suç ifllemek için pek fazla nedenleri kalmayacakt›r (White, 1996).
N N
• Suç önlemenin genifl bir çerçevesi vard›r: Suç önleme, sadece SIRA S‹ZDE belirli suç tür- SIRAdevlet
Suç önleme baflta S‹ZDEve
vatandafllar olmak üzere
leri, belirli bir bölge veya belirli kifli veya gruplara yönelik bir yaklafl›m de- herkesin iflidir,
¤ildir. Suç önleme bireylerin, ev ve iflyerleri ile toplumun korunmas›n› içe- sorumlu¤udur ve bu
AMAÇLARIMIZ sorumluluk çokAMAÇLARIMIZ
yönlü bir
rir. Bu aç›dan toplumun her kesimi suç önlemenin hedef kitlesi içerisinde tespit, de¤erlendirme, analiz
yer al›r. ve çözüm yaklafl›m› içinde
• Suç önleme herkesin iflidir: Suç önleme sadece bir kurumun ele al›nmal›d›r.
K ‹ T A veya P kesimin K ‹ T A P
sorumlulu¤unda olan bir konu de¤ildir. Suç önleme ancak genifl ve farkl›
kitlelerin kat›l›m› ile anlam kazan›r. Bu anlamda suç ve bu sorunun çözümü
herkesin sorumluluk hissetmesi gereken bir konudur. Suç T E L Eönlemenin
V‹ZYON herke- TELEV‹ZYON
sin ifli ve görevi olmas› nedeniyle bu konu ile ilgili her türlü kaynak (bilgi,
para ve araflt›rmalar gibi ) herkes taraf›ndan ulafl›labilir olmal›d›r.
• Suç önleme aktif iflbirli¤ini gerektirir: Suç önleme hiç bir kifli veya kurumun
‹ N T E R N Ebir
tek bafl›na üstesinden gelebilece¤i kadar basit ve dar kapsaml› T konu de- ‹NTERNET
¤ildir. Suç önleme bireyler, kurum ve kurulufllar, topluluklar ve ceza adalet
sistemi aras›nda ortakl›k ve koalisyonlar yoluyla aktif iflbirlikçi çabalar› ge-
rektirir. MAKALE MAKALE
• Suç önleme polisin en önemli görevlerindendir: Suç önleme programlar›n›n
hayata geçirilmesi ve uygulanmas›nda vatandafllara yard›m eden ilk ve en
önemli kurum polistir. Suç önleme bütün polis faaliyetlerinin merkezi duru-
mundad›r. Polis, bu anlamda birinci derecede suç ifllenmeden önce önlem-
ler almak ve suçlar›n oluflmas›n› önlemekle görevlidir.
• Suç önleme hükümetin sorumlulu¤udur: Temel stratejileri belirlemek, poli-
tika üretmek, rehberlik hizmeti sunmak ve kaynak sa¤lamak suretiyle top-
lumsal suç önleme çabalar›na önderlik etmek hükümetin en önemli ve ha-
yati sorumluluklar›ndan biridir. Özellikle, merkezden yönetim yap›lanmas›-
n›n belirgin ve yayg›n oldu¤u ülke ve toplumlarda bu sorumlulu¤un önemi
daha da fazlad›r.
• Suç önleme ve e¤itim iç içe kavramlard›r: Suçu önlemede anahtar unsur e¤i-
timdir. E¤itim, gençlik ve aile üzerine e¤ilmeyle ve suç önlemeyle ilgili bil-
gilerin bas›n yay›n organlar› taraf›ndan yay›lmas›yla desteklenmelidir.
• Suç önleme ihtiyaçlara göre ayarlanmal›, düzenlenmelidir: Belirli bir toplu-
luk için kullan›lan suç önleme program›n›n ayn› flekilde baflka bir topluluk
için de kullan›lmas› ayn› ölçüde verimli ve etkili sonuçlar do¤urmayabilir.
Bu nedenle, etkin suç önleme programlar› her bir toplulu¤un kendine özgü
yap›s› ve ihtiyaçlar›na uygun olarak de¤ifltirilip düzenlenmelidir.
84 Suç Sosyolojisi
• Suç önleme yaflam kalitesi sunar: Suç önleme, suç korkusunu azaltmak su-
retiyle bireylerin yaflamlar›ndan haz almalar›n›, temel hak ve hürriyetlerini
rahat bir flekilde kullanmalar›n› sa¤lar. Bireylerin, kendi topluluklar›n›n iler-
lemesi yolundaki çal›flmalara kat›l›m›na ve bu tür çabalar› sahiplenmelerine
yard›mc› olur. Böylece, bireylerin yaflam kalitesini yükseltir.
• Suç önleme ileri görüfllülüktür: Suç önlemeye iliflkin ileri görüfllü yaklafl›m-
lar, suçlar›n ifllenmesinde etkili olan yoksulluk, iflsizlik ve uyuflturucu kulla-
n›m› gibi temel faktörler ve bunlar›n toplum üzerindeki etkilerine hitap
eder. Bu ba¤lamda, as›l suç nedenlerinin incelenmesi ve iyilefltirilmesine yö-
nelik çal›flmalar büyük önem tafl›r.
• Suç önleme yüzeyin alt›na iner: Suç önleme, suç örneklerini analiz etmek,
suç e¤ilimlerini önceden tahmin etmek, araflt›rmalar yapmak ve elde edilen
baflar›lar› de¤erlendirmek suretiyle suç önleme konusunda daha derin ve
kapsaml› bir anlay›fl ve yaklafl›m› önerir. Örne¤in; Bir oto h›rs›zl›¤›na müda-
hale eden polis, oto h›rs›z›n› yakalad›ktan sonra o iflin bitmifl oldu¤unu ve
kapand›¤›n› düflünmez. Bu konuda polis, flu sorular›n cevaplar›n› bulmaya
çal›fl›r: Oto h›rs›zl›¤› en çok hangi bölgede iflleniyor? En çok hangi saatlerde
iflleniyor? Genelde hangi tip ve model arabalar hedef seçiliyor? Genelde
hangi yöntemler kullan›lmak suretiyle bu suç iflleniyor? Bu suçu iflleyen suç-
lu tipleri kimlerdir? Bu suçtan hüküm giymifl suçlular kimlerdir? Bu sab›ka-
l›lardan hangileri yak›n çevrede oturuyor? Bu suçun önlenmesi için gelifltiri-
lebilecek önlemler nelerdir? Polis bu sorulara geçerli ve rasyonel cevaplar
vermek suretiyle konuyu derinlemesine inceler, analiz eder, böylece sadece
hedefteki suçu de¤il, oradan hareketle genel anlamda o gruptaki suçlar›
çözmeye ve önlemeye çal›fl›r.
• Suç önleme parasal yat›r›ma de¤er bir aland›r: Suç önleme programlar›na
çok miktarda maddi kaynak harcan›p karfl›l›¤›nda ayn› türden kazanç elde
edilmese de, orta ve uzun vadede ulafl›lacak sonuçlar yap›lan masraflar› te-
lafi edici türdendir. Suç önleme çal›flmalar›na aktar›lan maddi kayna¤›n çok
k›sa bir süre içerisinde kendisini amorti etmesi düflüncesi rasyonel bir de-
¤erlendirme de¤ildir. Orta ve uzun vadede, insanlar›n daha huzurlu olmas›,
temel hak ve hürriyetlerin rahat ve mutlu bir flekilde kullan›lmas›, birbirine
karfl› olumlu düflünce ve davran›fllar sergileyen bir toplumun varl›¤›, bu
u¤urda harcanan her türlü maddi kayna¤a de¤er bir sonuçtur. Sonuçta hu-
zur, mutluluk, güven ve cesaretin oldu¤u toplumlarda üretim artacak, bu da
beraberinde ekonomik kazanc› ve zenginli¤i getirecektir.
2. Verilerin analizi: Sorun teflkil eden suçlar›n ifllenmesine izin veren veya ko-
laylaflt›ran fiziksel ve durumsal flartlar›n belirlenmesi ve analiz edilmesi.
3. Fiziksel güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve planlanmas›: Belirli
suçlara zemin haz›rlayan, bu suçlar›n ifllenmesini kolaylaflt›ran fiziksel ko-
flullar› ortadan kald›racak önleyici vas›talar ve önlemlerle ilgili olarak, mas-
raflar› da içerecek flekilde, sistematik bir projenin haz›rlanmas›.
4. En uygun plan›n seçilmesi ve uygulanmas›: Ortaya ç›kan alternatif projeler
içerisinden en ümit verici, uygulanabilir ve ekonomik olan güvenlik önlem-
lerinin seçilip uygulamaya konulmas›.
5. Takip ve de¤erlendirme: Uygulamaya konulan önlemlerle ilgili sonuçlar›n
takip edilmesi, de¤erlendirilmesi ve elde edilen deneyimlerin bu konuyla il-
gili kifli ve kurumlar›n istifadesine sunulmak üzere yay›lmas›.
Suç önlemede çözüm odakl› yaklafl›m ile bireysel anlamda bir suçun SIRA
önlenmesi
S‹ZDE veya ayd›n- SIRA S‹ZDE
lat›larak failinin yakalanmas› aras›ndaki fark› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? 3
Sorunun Tespiti D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Toplum veya polisin sorun olarak gördü¤ü durum bir suç veya toplumsal bir ko-
nu, toplumu rahats›z eden bir davran›fl veya eylem de olabilir; 18 S Oyafl›ndan
R U küçük- S O R U
lerin alkol kullanmas›, alkol tüketilen yerlere gitmeleri, toplumsal nitelikli gösteri-
ler ve aile içi kavgalar gibi. Halk›n ve polisin ilgisi sorun olarak görülen duruma
D‹KKAT D‹KKAT
karfl› yönelir. Türü ve boyutu ne olursa olsun karfl›lafl›lan sorun çok iyi tan›nmal›
ve bilinmelidir. Sorun belirlendikten sonra, bu konuyla ilgili ulafl›labilir bütün bil-
N N
giler (toplumun yap›s›, zarar verilen veya çal›nan eflya, ma¤durunSIRA S‹ZDE
ad›, soyad› ve SIRA S‹ZDE
adresi, ifllenen suçlar›n türü, ifllenme yöntemleri, yo¤un olarak ifllendikleri yerler,
ma¤dur ve hedeflerin özellikleri, suçlular›n özellikleri, suçlar›n genelde hangi za-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
manlarda ve koflullarda ifllendikleri ve buna benzer bilgiler) toplan›r. Ne kadar bol,
gerekli ve kaliteli bilgi toplan›rsa, ileri aflamalarda o kadar etkili analizler yap›l›r.
Toplanan bilgiler bilgisayar ortam›na aktar›l›r. Burada, hem okunabilir
K ‹ T A P
yaz› hem de K ‹ T A P
analiz edilebilir veri olarak altyap› oluflturulur ve buna göre say›sal girdiler kulla-
n›l›r. Bu flekilde, sonradan veriler üzerinde de¤ifliklik, ekleme ve analiz kolayl›¤›
sa¤lan›r. Çok say›da karmafl›k bilgilerden k›sa bir süre içerisinde anlaml› ve önem-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
li sonuçlar elde edilir.
lamak, suç öncesi önleyici hizmetler sunmak polisin asli görevlerinden biri olarak Suç önleme polisin en baflta
gelen görevlerindendir.
kabul edilmifl ve bu konu yasal çerçeveye oturtulmufltur (Geleri, 2009). Ancak ya- Polis, bunu baflta devriye
salar böyle demesine ra¤men, polisin suçlarla mücadeledeki rolü denildi¤inde ak- hizmetleri olmak üzere farkl›
program ve uygulamalarla
la ilk olarak suçlar›n önlenmesi de¤il ‘suç iflleyenlerin yakalanmas›’ gelir. Polis mü- baflar›l› bir flekilde yerine
dürlerinin suçla mücadele politikalar›na göre farkl›l›k gösteren bu yaklafl›mda po- getirmeye çal›flmaktad›r.
lisin birinci derecede ifllenen suçlar› ayd›nlatmak ve san›klar› adalete teslim etmek-
le görevli ve yükümlü oldu¤u alg›s› etkili olmaktad›r. Suç önleme polisin sadece
bir flubesinin, bir k›sm›n›n yapmas› gereken dar kapsaml› bir faaliyet de¤ildir. Po-
lis her ne kadar suçun önlenmesinde önemli bir rol oynasa da, yaln›z bafl›na bu
iflin üstesinden gelemez. Devriye polisi, suç soruflturma flubeleri, polis merkezleri,
di¤er ilgili flubeler, sivil toplum örgütleri, di¤er kamu kurum ve kurulufllar› ile ge-
nifl çapta halk›n kendisi, bu faaliyet içerisinde yer almal›d›r (Gladstone, 1980:5).
Devriye Hizmetleri
Devriye kelimesi, Ortaça¤ Fransa’s›nda ‘çamur veya kirli suda yürümek, gezinmek Üniformal› devriye
veya kürek çekmek’ anlam›nda kullan›lan bir kavramdan türemifltir (Pate, 1986: hizmetinde birinci öncelik
cayd›r›c›l›k ve önleyicilik
137-140). Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakol- iken; sivil devriye hizmetinde
lar› Teflkilat› ile Vazifelerine Dair Talimatname’nin 155. maddesinde devriye poli- ise suç sonras› müdahale ile
suç san›klar›n›n olay yeri
si; “umumi emniyeti korumak, suçlar› olmadan evvel önlemek veya yap›ld›ktan veya yak›n›nda yakalanmas›
sonra takip etmek ve lüzumunda halka yard›mda bulunmak üzere karakol m›nt›- birinci önceli¤i almaktad›r.
kas›na ç›kar›lan ve dolaflarak vazife gören memurlard›r,” fleklinde tan›mlanm›flt›r.
Di¤er bir ifadeyle; genel güvenli¤i korumak, suçlar› ifllenmeden önce önlemek, ifl-
lendikten sonra gerekli takibi yapmak, halka yard›mc› olmak ve kendisine verilen
di¤er görevleri yapmak üzere, kendisine ayr›lan sorumluluk bölgesinde karakol,
merkez, ekip veya ilgili flubeler taraf›ndan resmi veya sivil olarak göreve ç›kart›lan
ve çevreyi gezerek (Miller, 2000: 9) önleyici hizmet görevi yapan personele ‘dev-
riye polisi’; devriye polisinin görev yapt›¤›, sorumlulu¤una verilmifl, s›n›rlar› belli
olan hususi bir bölgeye ‘devriye bölgesi’, ‘devriye m›nt›kas› veya devriye alan›;
devriye polisinin, hizmet sundu¤u bölgede önceden belirlenmifl, takip etmesi ge-
reken belirli bir yol haritas›na “devriye güzergâh›” ve söz konusu bölgede devriye
polisi taraf›ndan yap›lan faaliyetlere de “devriye görevi veya devriye hizmeti” de-
nir. Devriye hizmetleri, geliflmifl ülkelerde polisin hizmet verdi¤i alanlar içerisinde
en fazla personelin istihdam edildi¤i aland›r. Bayley’in (1994) yapt›¤› bir araflt›rma-
ya göre, Amerikan polisinin yaklafl›k olarak %65’i devriye hizmeti için görevlendi-
rilmektedir. Bunu %64 ile Kanada, %56 ile ‹ngiltere, %54 ile Avustralya ve %40 ile
Japonya takip etmektedir (Bayley, 1994: 16). Türkiye’de ise bu oran yaklafl›k ola-
rak %30’dur. Bu bir anlamda, o ülkelerin siyasi idarecilerinin, polis yöneticilerinin
ve vatandafllar›n›n, polislik dendi¤inde ak›llar›na gelen ilk çal›flma alan›n›n devri-
ye hizmetleri oldu¤unu göstermektedir. Devriye, y›l›n her günü 24 saat, aral›ks›z
bir flekilde, üniformal› polisler taraf›ndan yerine getirilir. Polis varl›¤›n› hissettire-
rek vatandafllara güven, suç iflleme e¤iliminde olan kiflilere de korku veren devri-
ye polisinin özünde resmi, üniformal› polislerin yerine getirdi¤i bir hizmet vard›r.
Temel devriye hizmeti bu olmakla birlikte, bu görev, suç soruflturma flubeleri tara-
f›ndan sivil olarak da yerine getirilmektedir. Sivil olarak yap›lan devriye hizmetinin
özünde yakalama, araflt›rma ve soruflturma amac› bulunmakla birlikte, önleyici
fonksiyon da temel amaç ve hedefler içerisindedir. Devriye hizmetlerinde kullan›-
lan yöntemler ve devriye çeflitlili¤i ancak polisin ileri görüfllülü¤ü ile s›n›rl›d›r. Kul-
land›klar› tekni¤in türü, devriyeye ihtiyaç duyulan yere göre de¤ifliklik gösterir. Bu
devriye çeflitlerinden her biri, kendi içinde avantaj ve dezavantajlara sahiptir. Yay-
88 Suç Sosyolojisi
g›n olarak kullan›lan devriye çeflitleri flunlard›r (Geleri, 2009): Yaya devriyesi, oto-
mobil devriyesi, hava devriyesi, motosikletli devriye, sahil devriyesi, atl› devriye,
köpekli devriye ve bisikletli devriye.
lenmifl biliflim sistemidir. Mobil uygulamalar sistemi ise kullan›c›lar›n (sahada görev
yapan devriye polisi gibi) KGYS’den yararlanarak karfl›laflt›klar› olay, flah›s ve araç
karfl›s›nda zaman kaybetmeden ön bilgi almalar›n› sa¤layan, kullan›c›lar› konum bil-
gisi ile destekleyen, gerçeklefltirilen ifllemlerden de¤erlendirme niteli¤inde döküm,
grafik ve harita üretebilen yaz›l›m, donan›m ve hizmetler bütünüdür (http://www.an-
kara.gov.tr) Sistem çok say›da kamera, plaka tan›ma sitemi, k›rm›z› ›fl›k ve h›z ihlal
sistemi, yüksek çözünürlüklü portatif kamera sisteminden oluflmaktad›r.
Güven Timleri
Potansiyel suçlular›n alg›lanan yakalanma risk seviyelerini yüksek tutarak suçlar› Güven timleri özellikle
önlemede sivil devriye ve gizli özel ekipler görevlendirmenin de büyük yarar› bu- kamuya aç›k alanlarda ve
mala karfl› ifllenen suçlarda
lunmaktad›r. Bu ana düflünce kapsam›nda, bir potansiyel suçlunun herhangi bir (kapkaç ve h›rs›zl›k gibi) çok
yer ve zamanda suç ifllemesi halinde polis taraf›ndan yakalanma olas›l›¤›n› ‘öznel’ mükemmel sonuçlar elde
etmifl, önemli baflar›lara
olarak de¤erlendirmesine ‘alg›lanan yakalanma riski’ denir (Haight’den akt. Bir, imza atm›fl bir yöntem
1994: 12). Örne¤in; yak›n›nda bulunan bir polis memurunun varl›¤›n› gören potan- olarak dikkat çekmektedir.
siyel bir suçlu, kapkaçç›l›k yapmas› halinde yakalanma olas›l›¤›n›, büyük ço¤un-
lukla, %100 olarak de¤erlendirir. Yani, potansiyel suçlu, burada yakalanma olas›l›-
¤›n›n %100, kaç›fl ve kurtulma olas›l›¤›n›n ise %0 oldu¤unu düflünür. Alg›lanan ya-
kalanma riskinin yüksek olmas›, genelde, suç iflleme düflünce ve eyleminden vaz-
geçme ile sonuçlan›r. Yak›n çevrede görünürde herhangi bir polisin olmamas› du-
rumunda ise, potansiyel suçlunun alg›lad›¤› yakalanma riski, deneyimlerine ba¤l›
olarak de¤iflir ve büyük olas›l›kla azal›r (Bir, 1994). Alg›lanan yakalanma riskinin
düflük olmas› halinde, genelde suç iflleme düflüncesi eyleme dönüflür. Potansiyel
suçlu, hiçbir polisin veya önleyici güvenlik önleminin olmad›¤› bir çevrede suç ifl-
liyorsa, büyük bir olas›l›kla yakalanmayaca¤›na inanmaktad›r.
Simitçi, boyac›, esnaf, taksici, tamirci ve benzeri farkl› görünümler ile dolaflan,
sabit duran sivil polislerden oluflan özel ekipler özellikle kapkaç, yankesicilik,
okul çevresinde çocuklara karfl› ifllenen suçlar ve benzeri suçlarla mücadelede, ge-
rek bu suçlar›n önlenmesi gerekse bu suçlar› iflleyenlerin yakalanmas›nda önemli
baflar›lar elde etmifllerdir. “Güven Timleri” olarak adland›r›lan bu ekipler farkl› yer-
lerde farkl› zamanlarda farkl› görünüm ve kimlikler ile ortaya ç›karak suçlular›n su-
çüstü yakalanmalar›n› sa¤lam›fllard›r. Afla¤›da Güven Timleri ile Y›ld›r›m Devriye
ekiplerinin müdahale ettikleri olaylar sonras› yapm›fl olduklar› yakalamalara iliflkin
veriler sunulmufltur (EGM, 2010).
Bu tablo, güven timleri ile sokaklarda görev yapan devriye ekiplerinin olaylara
an›nda müdahale ve flüphelilerin yakalanmas› konusunda ne kadar baflar›l› olduk-
lar›n› göstermektedir. Elde edilen baflar› potansiyel suçlular›n cayd›r›lmas› aç›s›n-
dan büyük bir etki oluflturmaktad›r. Böylece, potansiyel suçlular art›k hemen her
yerde mutlaka sivil ve gizli polis vard›r endiflesini tafl›makta, yakalanma riskini
yüksek alg›lamakta ve böylece suç ifllemekten vazgeçmektedir. Nitekim suç istatis-
tikleri de bu yönde veriler ortaya koymaktad›r. Türkiye’de 2006 ile 2010 y›llar›nda
ifllenen suçlara bakt›¤›m›zda özellikle d›flar›da, cadde ve sokaklarda ifllenen suçlar-
da önemli bir düflüfl oldu¤u görülmektedir (EGM, 2010). Bu da polisin uygulama-
ya koydu¤u yeni yaklafl›mlar›n etkili oldu¤unu göstermektedir.
Bu uygulamalar› etkin ve devaml› hale getirmek çok önemlidir. Daha önce ifa-
de etti¤imiz “sistemli ve devaml› olmak” ilkesi çerçevesinde özellikle gündüz ve
sorun oluflturan yerlerde ve zaman dilimlerinde üniformal› ekipler yerine sivil ve
gizli polis timlerini görevlendirmekte, zaman içerisinde de bunu daha profesyonel
hale getirmekte yarar bulunmaktad›r. Gizli ve sivil polisiye uygulamalar gerçek ya-
kalanma riskini art›rmakla birlikte alg›lanan yakalanma riski üzerinde etkili olmak
suretiyle suçlar›n ifllenmesinin önüne geçmekte, böylece suçlar azalmaktad›r.
SIRA S‹ZDE Polisin suç önleme konusunda yapm›fl oldu¤u çal›flmalar›, gelifltirmifl oldu¤u yeni yöntem-
SIRA S‹ZDE
4 leri nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
D Ü fi Ü N E L ‹ M ToplumD ÜDestekli
fi Ü N E L ‹ M Polislik
Toplum Destekli Polislik, Artan bir flekilde kullan›lan motorize devriyelerin, toplum yaflam›n›n ve suçla
birey ve toplum odakl›,
S O R U
onlar›n duygu, düflünce,
mücadele yöntemlerinin
S O R U vazgeçilmez bir parças› haline gelmesiyle birlikte bu
talep ve beklentilerine önem uygulaman›n polisin halkla iliflki kurmas›n› engelledi¤i ve böylece polisi halktan
ve de¤er veren bir suçla uzaklaflt›rarak karfl›l›kl› yard›mlaflmay› ve bilgi al›fl-veriflini de azaltt›¤› görülmüfl-
mücadele
D ‹ K K modelidir.
AT D‹KKAT
Vatandaflla el ele, iflbirli¤ine tür. Otomobil devriyesi, polisi kendi içinde s›n›rlam›fl; toplum içinde dolaflma,
dayal› suç önleme program› insanlarla konuflma, onlarla iletiflim kurma ihtiyac›na ra¤men polisi toplumdan
N N
olarak
SIRA bütün
S‹ZDE dünyada
oldukça kabul görmüfl bir d›fllam›fl veSIRA S‹ZDE polis aras›na so¤uk duvarlar›n, afl›lmas› güç engellerin gir-
toplumla
ça¤dafl yaklafl›md›r. mesine neden olmufltur. ‹nsanlar toplumda nelerin olup bitti¤ini, kimlerin neler
yapt›¤›n› anlatabilecekleri, kendilerine yak›n hissettikleri polisi bulma ve konufl-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
ma konusunda çok az bir flansa sahip olmufltur. Cadde ve sokaklarda görülen
polis, d›fla kapal›, d›fl dünya ile fiziksel ve duygusal anlamda herhangi bir tema-
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
4. Ünite - Suç Önleme 91
Toplum Destekli Polislik TDP, yukar›da ifade edilen bu amaçlar› gerçeklefltirmek üzere iki aflamal› bir
çocuklara, yafll›lara, esnafa,
sivil toplum örgütlerine ve program bütünü olarak ele al›nabilir. Birinci aflamada, dan›flma kurullar›, yaya dev-
toplumun farkl› birçok riye ekipleri, toplum destekli suç önleme projeleri, suçlara karfl› çok kurumlu yak-
kesimine yönelik özel
programlar yürütmektedir.
lafl›mlar örnek verilebilir. ‹kinci aflamada ise, polis-halk iliflkilerinin gelifltirilmesi ve
daha iyi polis imaj›n›n oluflturulmas› hedeflenmektedir (Bahar, 2002: 296). TDP
modeli suçla mücadele ve güvenlik hizmetlerinin sadece polisle s›n›rl› bir hizmet
olmad›¤› temel konsepti üzerine gelifltirilmifltir. Polis bu amaçla ilgili kamu kurum
ve kurulufllar›, sivil toplum örgütleri, e¤itim kurumlar›, belediyeler ve vatandaflla-
r›n yak›n deste¤i ve kat›l›m› ile farkl› projeler yürütmektedir. Bu kapsamda sosyal
duyarl›l›¤› ve fark›ndal›¤› art›rmaya, çocuklar› ve gençleri suçlardan, bunlar›n za-
rarl› sonuçlar›ndan korumaya, aileleri çocuklar›n›n maruz kalabilece¤i tehlikeler
konusunda bilgilendirmeye, vatandafllar›n suç ma¤duru olmamalar› için almas› ge-
reken güvenlik önlemleri konusunda bilgili ve duyarl› hale gelmelerine ve toplum-
da güveni art›rmaya yönelik farkl› faaliyetleri içermektedir. Bu hizmetler Türkiye
genelinde ‹l Emniyet Müdürlüklerine ba¤l› Toplum Destekli fiube Müdürlükleri va-
s›tas›yla yürütülmektedir. Bu ba¤lamda yürütülen bafll›ca faaliyetler flunlard›r (EGM,
2010: 45):
• Mahalle toplant›lar›
• Site-Apartman toplant›lar›
• Okullarda düzenlenen bilgilendirme toplant›lar›
• Esnafa yönelik duyarl›l›¤› art›r›c› ve bilgilendirici toplant›lar
• Vatandafllarla yap›lan toplant›lar
• Resmi kurumlara yönelik bilgilendirme toplant›lar›
• Özel güvenlik kurulufllar›na yönelik bilgilendirme toplant›lar›
• Sivil toplum örgütlerine yönelik bilgilendirme toplant›lar›
Toplum Destekli Polislik kapsam›nda gelifltirilen bir di¤er önemli proje de “Gü-
venli Okul-Güvenli E¤itim Projesidir”. Çocuklar›n güven içerisinde okula gitmele-
ri, ö¤renimlerini sürdürmeleri ve e¤itimlerini olumsuz etkileyebilecek olumsuzluk-
lardan korunmalar› amac›yla her okul yönetiminin irtibat halinde olaca¤› ve gü-
venlik sorunlar›n› paylaflabilece¤i irtibat görevlileri uygulamas› bafllat›lm›flt›r. Bu
flekilde hayata geçirilen proje kapsam›nda görevlendirilen polis say›s› 2010 y›l›nda
13.140’› bulmufltur. ‹rtibat görevlileri okul içi ve çevresinde yapm›fl olduklar› çal›fl-
malar›n yan› s›ra 2009-2010 e¤itim ö¤retim y›l›nda 103.816 servis arac› ile 44.049
internet kafe ve di¤er umuma aç›k yerlerde denetleme yapm›flt›r (EGM, 2010).
Polisin suç önleme kapsam›nda yürütmüfl oldu¤u projelerden bir di¤eri de
“Umut Y›ld›z› Projesidir”. Polis bu proje kapsam›nda yafllar› 16-18 aras›nda olup da
suça sürüklenmifl ve soka¤a itilmifl çocuklara yönelik çok önemli bir sosyal sorum-
luluk faaliyeti yürütmektedir. Bu çal›flmalar ile söz edilen çocuklar› suç ma¤duru
olmaktan, suç ifllemekten ve zararl› al›flkanl›klardan korumak amaçlanmaktad›r.
Bu proje kapsam›nda ülke genelinde yürütülen çal›flmalarda 6.035 çocuk tespit
edilmifl, bunlardan 1.185’ine e¤itim verilmifl, 303’üne de ifl imkân› sa¤lanm›flt›r
(EGM, 2010).
Tan›mlanabilir Olmak
Toplumun fark›nda olmad›¤› veya fark›nda olmakla birlikte rolünü ve fonksiyon- ‹nsanlar›n önleyici güvenlik
lar›n› bilmedi¤i bir sistemin cayd›r›c› olmas› beklenemez. Bilindi¤i üzere; “cahil ve- önlemlerinin kullan›m›, rolü
ve etkileri konusunda
ya bilmeyen insan cesur olur” sözü toplumumuzda çok iyi bilinir. Suç önlemede bilgilendirilmesinin, bu
kullan›lan önlemlerin içeri¤inin, etkisinin, elde etti¤i baflar›lar›n farkl› yollarla va- önlemlerin cayd›r›c›l›¤›n›n
yüksek hale getirilmesinde
tandafllara duyurulmas›, bilinir hale getirilmesi durumunda potansiyel suçlular kar- büyük önemi vard›r.
fl›lar›ndaki gücün varl›¤›n› ve boyutunu daha iyi idrak edecek ve böylece suç iflle-
mekten vazgeçecektir. Potansiyel suçlular›n, al›nan önleyici güvenlik önlemlerini
görmeleri, bu önlemlerin ifllevini ve etkisini çok iyi bilmeleri halinde alg›lanan ya-
kalanma riski artacak ve dolay›s›yla suçlar da önlenmifl olacakt›r. Yani burada, ön-
leyici önlemleri sadece görmek de¤il, onlar›n do¤rudan suçlar› önlemek amaçl›
olarak kullan›mda olduklar›n› bilmek ve tan›mlamak gerekmektedir.
Kameralar›n varl›¤› suç ifllemek isteyen flüphelileri bu fikirden vazgeçirmekte
ve böylece suçla ilgili herhangi bir harekette bulunmalar›n› engellemektedir. Bu
amaçla örne¤in; birçok ma¤azada güvenlik kameralar›n›n kullan›ld›¤›n› gösteren
uyar› levhalar› ve büyük ekranlar bulunmaktad›r. Böylece, içeri girenler ve ma-
¤azada gezenler bu kameralar›n varl›¤›ndan, fonksiyonlar›ndan ve teknik özel-
liklerinden bizzat görerek haberdar olmakta, suç ifllenmesi halinde meydana ge-
lebilecek tepkisel durumu bizzat görerek suç risk analizini yapmakta ve olas› so-
nucun kendisi aç›s›ndan riskli oldu¤unu düflünerek suç ifllemekten vazgeçebil-
mektedir.
94 Suç Sosyolojisi
ya baflka bir suç çeflidi olarak tekrar ortaya ç›kmas›na neden olabilmektedir. Bu
duruma “suçun yer de¤ifltirmesi (crime displacement)” denmektedir. Suçun yer de-
¤ifltirmesi, suçun potansiyel bir hedeften bir di¤erine do¤ru olan hareketidir.
Suçun yer de¤ifltirmesi, suç önleme çal›flmalar› içerisinde dikkatle ele al›nmas›
gereken bir konudur. Uygulamadaki örnekler yer de¤ifltirmenin her bir flekliyle il-
gili s›n›rl› veriler sunmaktad›r. Bunun bafll›ca nedeni, suç önleme çal›flmalar›n›n
ço¤unun bu konuya ek ve ikincil öneme sahip bir alan gözüyle bakm›fl olmalar›-
d›r. Bu programlar›n as›l odak noktalar› suç önlemenin farkl› yönleri olmufl ve bu-
nunla ilgili çal›flmalar yap›l›rken az ve s›n›rl› bir dikkat de suçun yer de¤ifltirmesi-
ne ayr›lm›flt›r. Böylece bu konuyla ilgili hususlar kapsaml› ve detayl› incelemeler-
den mahrum kalm›flt›r. Dolay›s›yla, suç önlemenin bu yönüne do¤rudan hitap
eden çal›flma gerek say› gerekse içerik olarak tatmin edici seviyede de¤ildir. Suçun
yer de¤ifltirmesi, farkl› birçok suç önleme araflt›rma ve program›nda ele al›n›p in-
celenmifltir. Bu alanda en göze çarpan konu, suçun bir bölgeden baflka bir bölge-
ye kaymas› olmakla birlikte suçun yer de¤ifltirmesi afla¤›daki alt› farkl› flekilde ol-
maktad›r (Barron, 1991: 22):
1. Suç bölgesinde yer de¤ifltirme.
2. Suç zaman›nda yer de¤ifltirme.
3. Suç iflleme yönteminde yer de¤ifltirme.
4. Suç hedefinde yer de¤ifltirme.
5. Suç çeflidinde yer de¤ifltirme.
6. Suçlu tipinde yer de¤ifltirme.
Özet
N
A M A Ç Suç önleme kavram›n› aç›klayabilmek. N
A M A Ç
Suç önleme programlar›n›n baflar›l› olabilmesi
1 4 için dikkat edilmesi gereken hususlar› s›ralaya-
Suç ifllenmeden önce olas› bütün önlemleri al-
bilmek.
mak suretiyle suçun ifllenmesinin önüne geçmek
Suç önleme programlar›n›n baflar›l› olabilmesi
suçla mücadelede önemli bir süreçtir. Suç önle-
için bu programlar; yüksek seviyede görünür, ta-
me olas› suç riskinin ortadan kald›r›lmas›, fiili
n›mlanabilir, suç sonras› müdahaleye haz›r, sis-
suç eyleminin meydana gelmesinin engellenme-
temli ve devaml› olmal›d›r, suçla ilgili endifle ve
si için gerekli, mümkün olan bütün önlemlerin
korkuya yol açmamal›d›r, her yerde var olma al-
al›nmas›d›r.
g›s›n› oluflturmal›d›r, elde edilen baflar›lar› kamu-
N
A M A Ç Suç önleme aflamalar›n› özetleyebilmek.
oyuna duyurmal›d›r ve kurumlar aras› iflbirli¤i
2 içerisinde yürütülmelidir.
Suç önleme farkl› aflamalarda gerçeklefltirilebilir.
N
Bunlar›n ilk ve en temel aflamas› suçlar meydana
Suçun yer de¤ifltirmesi kavram›n› ve içeri¤ini
gelmeden suçlar›n ifllenmesine neden olan sos- A M A Ç
5 izah edebilmek.
yal, ekonomik, siyasal, hukuki ve psikolojik un-
Suç önleme programlar›n›n uyguland›klar› alan-
surlar›n tespit edilerek ortadan kald›r›lmas› veya
larda suç say›s›nda azalma görülmektedir. Ancak
iyilefltirilmesi fleklinde tan›mlanan proaktif afla-
suçlar›n bir k›sm› farkl› yer, zaman ve flekillerde
mad›r. ‹kinci aflama, cayd›r›c›l›k esas›na dayal›
tekrar ifllenmektedir. Bu duruma “suçun yer de-
bir anlay›fl› içeren fiziksel ve sosyal suç önleme
¤ifltirmesi” denmektedir. Suçun yer de¤ifltirmesi,
programlar›n›n uygulanmas›n› içeren önleyici
co¤rafik alan, zaman, yöntem, hedef, suç çeflidi
aflamad›r. Tepkisel aflama, suç ifllendikten sonra
ve suçlu tipinde de¤ifliklik olarak kendini göster-
suçlular›n yakalanmas› ve adalete teslim edilme-
mektedir.
si sürecine hitap etmektedir. Cezaland›r›c› ve ›s-
lah edici aflama ise cezaevi modelleri ile cezaevi
sonras› eski mahkûmlar›n topluma kazand›r›lma-
s› ve tekrar suç ifllememesi için yap›lmas› gere-
ken çal›flmalar› içine alan bir model ortaya koy-
maktad›r.
N
A M A Ç Polisin suç önlemedeki rolünü ortaya koyabilmek.
3
Polis suç önlemede önemli bir unsurdur. Polis
bu görevini devriye hizmetleri baflta olmak üze-
re güven timleri, istihbarat, toplum destekli po-
lislik ve teknolojiyi içeren farkl› uygulamalar ile
yerine getirir. Bununla birlikte suç önleme sade-
ce polis ve adalet sistemi ile s›n›rl› bir olgu de¤il-
dir. Suç önleme farkl› birçok disiplinin, alan›n bir
arada iflbirli¤i içinde uyumlu bir flekilde hareket
etmesini gerekli k›lan kurumlararas› bir model-
dir. Suç önleme çal›flmalar›n›n baflar›l› sonuçlar
verebilmesi bu programlar›n aç›k bir flekilde her-
kes taraf›ndan bilinmesi, etkinlik alan›n›n iyi an-
lafl›lmas›, çevrede görülmesi, baflar›l› sonuçlar›-
n›n kamuoyu ile paylafl›lmas› ve vatandafl deste-
¤inin sa¤lanmas› ile mümkündür.
4. Ünite - Suç Önleme 101
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi suç önleme ile ilgili do¤ru 4. Afla¤›dakilerden hangisi polisin suç önlemedeki ro-
bir tan›mlama olarak nitelendirilemez? lüne iliflkin do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. Suç önleme disiplinler aras› bir yaklafl›md›r. a. Polisin suç önlemede tek bafl›na baflar›l› olmas›
b. Suç önleme, suç riskinin önceden görülmesi ve mümkün de¤ildir.
buna ba¤l› olarak suçun meydana gelmesini en- b. Polisin suç önlemedeki rolü ve konumu zaman
gelleyici önlemlerin al›nmas›d›r. içerisinde s›n›rlanmaktad›r.
c. Suç önleme, suçlar›n tamamen ortadan kald›r›l- c. Güven timleri özellikle kamuya aç›k alanlarda
mas› amac›na yönelik faaliyetlerdir. suç önlemede baflar›l› sonuçlar elde etmifltir.
d. Suç önleme, gerçek, fiili suç seviyesini veya al- d. Polis say›s›n›n art›r›lmas› ile suç say›s›n›n azal-
g›lanan suç korkusunu azaltmak için tasarlanan mas› aras›nda do¤ru orant›l› bir iliflki vard›r.
her türlü faaliyettir. e. Polis, vatandafl odakl› toplum destekli polislik
e. Suç önleme, suç tehdidini azaltmak, emniyet ve ve benzeri projelere a¤›rl›k vermelidir.
güvenlik duygusunu artt›rmak amac›na yönel-
mifl tutum ve davran›fllar bütünüdür. 5. Afla¤›dakilerden hangisi suç önlemenin temel ilkele-
rinden biridir?
2. Afla¤›dakilerden hangisi suç önleme aflamalar›ndan a. Suç önleme polisin görevidir.
biri de¤ildir? b. Suç önlemede baflar›l› olunabilmesi için polisin
a. Tepkisel aflama. yetkileri art›r›lmal›d›r.
b. Önleyici aflama. c. Suç önlemede tek yetkili organ yerel idareler ol-
c. Proaktif aflama. mal›d›r.
d. Cezaland›r›c›/›slah edici aflama. d. Suç önleme kurumlararas› aktif iflbirli¤ini gerek-
e. Emniyetli aflama. tirir.
e. Suç önleme bireylerin kiflisel çabalar› üzerine
3. Afla¤›dakilerden hangisi geleneksel, liberal ve radi- kurulu bir yaklafl›md›r.
kal teorileri aç›klamada yanl›fl bir ifade olarak de¤er-
lendirilebilir? 6. Afla¤›dakilerden hangisi suç önlemenin temel ilkele-
a. Radikal model cezalar›n art›r›lmas›n›n suç önle- rinden biri de¤ildir?
mede cayd›r›c›l›k aç›s›ndan önemine iflaret et- a. Suç önlemenin genifl bir çerçevesi vard›r.
mektedir. b. Suç önleme herkesin iflidir.
b. Geleneksel model yasalar›, devletin ve kamu- c. Suç önleme ihtiyaçlara göre ayarlanmal›, düzen-
nun otoritesini ön plana ç›karan bir modeldir. lenmelidir
c. Liberal modele göre bireyin içinde bulundu¤u d. Suç önleme hükümetin sorumlulu¤udur.
ortam›n dezavantajlar› suçlulu¤un oluflmas›nda e. Suç önleme özel güvenli¤in sorumluluk alan›d›r.
önemli bir etkendir.
d. Radikal model, toplumdaki eflitsizliklerin suçla- 7. Afla¤›dakilerden hangisi suç önleme programlar›n›n
r›n oluflmas›ndaki en önemli unsur oldu¤unu ulaflmak istedi¤i sonuçlardan biridir?
ileri sürmektedir. a. Suçun ortadan kalkmas› veya azalmas›.
e. Geleneksel model, suç önlemede vatandafllar›n b. Suç iflleyenlerin yakalanmas›.
yard›m ve deste¤inin önemine vurgu yapmak- c. Kamuya aç›k alanlarda güvenlik kameralar›n›n
tad›r. kurulmas›
d. Suçlular›n ›slah edilmesi.
e. Suç say›s›n›n belli bir seviyede kalmas›n›n sa¤-
lanmas›.
102 Suç Sosyolojisi
S›ra Sizde 3
Bir suçun bireysel olarak önlenmesi, meydana gelen
bir suçun failinin yakalanmas› önemlidir. Ancak, daha
önemli olan konu suçu bir sorun olarak görüp belirli
suç türleri için genifl kapsaml› önleyici, sorun çözücü
projeler gelifltirmektir. Bir kapkaç suçunun polisin çev-
rede bulunmas› suretiyle önlenmesi veya failinin he-
men suçtan sonra yakalanmas› bu anlamda mutlaka
önemli bir polisiye konudur. Ancak bu tür çal›flmalar›n
yan› s›ra, suçu (kapkaç, h›rs›zl›k gibi) bir sorun olarak
görüp genel anlamda bu sorunu ortadan kald›rmaya
yönelik çözüm odakl› çabalar›n gelifltirilmesi ayr› bir
öneme ve de¤ere sahiptir. Suç önleme süreci bu temel
anlay›fl› hayata geçirmenin önemli bir arac›d›r.
104 Suç Sosyolojisi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Alderson, J., (1983) ‘Community Policing’, T. Bennett Gilling, D., (1996) Policing, crime prevention and part-
(ed), The Future of Policing, Cambridge, Institute of nerships, in F. Leishman, B. Loveday and S.P. Sava-
Criminology. ge (eds), Core Issues in Policing, Longman, London
Allatt, P. (1984)”Residential Security: Containtment and and New York, 1996.
Displacement of Burglary” Howard Journal, (23) Gladstone, T., (1980) Co-ordinating Crime Prevention
Ankara Kent Güvenli¤i Yönetim Sistemi (2010) Ta- Efforts, London, HMSO, 1980.
n›t›m Broflürü, Ankara Valili¤i. Godfrey, E. Drexel & D. Harris, (1971), Basic Elements
Bahar, H. ‹. (2002) “Toplum Destekli Polislik ve Türki- of Intelligence, Washington DC: Office of Criminal
ye’ye Uygulanabilirli¤i”, H. H. Çevik ve T. Göksu Justice Assistance.
(Ed.) Türkiye’de Devlet, Toplum ve Polis, Ankara: Greacen, J. M., (1980) ‘The Role of The Police: Should
Seçkin Yay›nevi. It Be Limited To Crime Fighting?’ R. Staufenberger,
Barron, M. 1991, “Crime Prevention Strategies. Preven- (ed.), Progress in Policing, Cambridge, Mass.: Bal-
tion v Displacement”, Risk Analysis Course Notes, linger.
Stafford: Home Office Crime Prevention Centre. Haight, F. A. (1986) ‘Risk, especially risk of traffic acci-
Bayley, D. H. (1994) Police For The Future, New York, dent’, Accident Analysis and Prevention, 18 (5).
Oxford: Oxford University Press. Home Office Crime Prevention Centre, (1989) Preventi-
Bir, A. A.(1994) Trafik Güvenli¤i ve ‹letiflim Kampanya- ve Policing: A Work Skill for the Management of Cri-
lar›, Eskiflehir: A. Ü. Yay›nlar›, No: 783. me Reductions, 1989, Stafford: Home Office Crime
Brantingham, P.J. & F.L. Faust, (1976) ‘A Conceptual Prevention Centre.
Model of Crime Prevention’, Crime and Delinqu- http://www.ankara.gov.tr/Portal.asp?ID=526 (15.10.2011)
ency, 22 March 1976. ‹çli, T., (1992) Türkiye’de Suçlular: Sosyal, Kültürel ve
Chaiken, J. M., “Drugs and Pedatory Crime”, Drugs and Ekonomik Özellikleri, Ankara: Bizim Büro.
Crime, Tonry, M., J.O. Wilson (eds), Chicago: Uni- Kelling, G. L., Pate, T., Dieckman, D., & C. E. Brown,
versity of Chicago Press. (1974) The Kansas City Preventive Patrol Experi-
Cirel, P., P. Evans, D. McGillis & D. Whitcomb (1977) ment, Washington, DC.: Police Foundation.
Community Crime Prevention Program, Seattle, Lab, S. P., (1992) Crime Prevention: Approaches, Prac-
Washington: An Exemplary Project. Washington, tices and Evaluations (Second Edition) Cincinnati:
DC: National Institute of Justice. Anderson Publishing.
Clarke, R. V., (1995) “Situatinal Crime Prevention, Buil- Lavrakas, P. J., ve Kushmuk, J. W., (1986) ‘Evaluating
ding a Safer Society, Strategic Approaches to Crime Crime Prevention Through Environmental Design:
Prevention”, Crime and Justice: A Review of Rese- The Portland Commercial Demonstration Project:
arch, vol.12., M. Tonry ve D.P. Farrington (eds), Rosenbaum, D. P. (ed.) Community Crime Preven-
Chicago ve Londra, The University of Chicago Press tion. Does It Work?, Beverly Hills-London: SAGE
Dallas Area Criminal Justice Council, (1975) Report on Publications.
Crime Problem in Dallas. Lord Scarman, (1982) The Scarman Report: The Brixton
EGM, (2009), TDP Hizmet Standard› ve Uygulamalar›, Disorders, London, Pelican Books.
Ankara: Emniyet Genel Müdürlü¤ü yay›nlar›. Manning, P. K., (1977) Police Work, Cambridge: MIT
EGM (2010) Faaliyet Raporu 2010, Ankara: EGM. Press.
Friedrich, R. J. (1977) ‘The Impact of Organizational, In- Maslow, A. H. (1954) Motivation and Personality, New
dividual and Situational Factors on Police Behavio- York: Harper & Brothers.
ur’, Bas›lmam›fl Doktora Tezi, University of Michigan. Mayhew, P. ve N. A. Maung(1992) Research Findings
Geleri, A. (2002) ‘Fiziksel Güvenlik Tedbirleri Yoluyla from the 1992 British Crime Survey, London: HMSO
Suç Önleme ve Suçun Yer De¤ifltirmesi’: Çevik, Meyer, H. E., (1987) Real World Intelligence, New York:
H.H.& Göksu T. (ed.), Türkiye’de Devlet, Toplum ve Weidenfeld and Nicolson.
Polis, Ankara: Seçkin Yay›nevi. Miller, M. R., (2000) Police Patrol Operations (2nd Edi-
Geleri, A. (2009) Önleyici Polis Hizmetleri, Ankara: Po- tion), USA., Copperhouse Publishing Company.
lis Akademisi Baflkanl›¤›.
4. Ünite - Suç Önleme 105
Muir, W. K. (1977) Police: Streetcorner Politicians, Chi- Weatheritt, M., (1983) ‘Community Policing: does it
cago: The University of Chicago Press. work and how do we know?’ in Bennett, T. (ed),
National Crime Prevention Institute (NCPI) (1978) “Un- The Future of Policing, Cambridge: Institute of Cri-
derstanding Crime Prevention”, The Practice of Cri- minology.
me Prevention, Louisville, KY, National Crime Pre- Webb, B., (1994) “Steering Column Locks and Motor
vention Institute, Vol.1, No.1-2. Vehicle Theft: Evaluations from Three Countries”,
Nichols, L. D., Robbins R. B. & D. B. Harrelson (2000), Crime Prevention Studies.
The Texas Police Officer, Volume II, Texas: McCutc- White R., (1996) Situating Crime Prevention: Models,
han Publishing. Methods And Political Perspectives, Crime Preventi-
O’Block, R., J. F. Donnermeyer ve S.E Doeren (1991) on Studies.
Security and Crime Prevention, Boston: Butter- Wilson, O. W. and R. C. McLaren, (1977) Police Admi-
worth-Heinemann. nistration (4rd ed.), New York.
Pate, A. M, (1986) ‘Experimenting with Foot Patrol, The Wright, R., M. Heilweil, & K. Dickinson (1974) The Im-
Newark Experience’, Rosenbaum, D..P. (ed.) Com- pact of Street Lightning on Street Crime, Ann Arbor:
munity Crime Prevention. Does It Work?, Beverly University of Michigan.
Hills-London: SAGE Publications. Young A. (1978) Second Year Report for the Cabrini-
Prunckun, H. W., (1990) Special Access Required, Lon- Green High Impact Project, Chicago: Chicago City
don: The Scarecrow Press, Inc. Department of Development and Housing.
Rapp, B., (1989) Deep Cover, Police Intelligence Ope-
rations, Colorado, Paladin Press.
Report of The Dallas Area Criminal Justice Council,
1975.
Sherman, L. (1983) ‘Patrol Strategies for Police’, Wilson,
J..Q. (ed.). Crime and Public Policy, San Francisco,
CA.: ICS Press.
Shinar, D. ve J. A. McKni¤ht (1985) The effect of enfor-
cement and public information on Compliance: L.
Evans ve R. C. Schwing (Der.), Human Behaviour
and traffic safety, New york. Plenum Press.
Silberman, C. (1978) Criminal Violence, Criminal Justi-
ce, New York: Random House.
Spelman W .G. & D. K. Brown ‘Response Time’ C. B.
Klockars & S. D. Mastrofski (1992) Thinking about
Police, London: McGraw Hill Inc.
fiimflek, C. & H. Ömrüuzun, (2001) Polisin Görev ve Yet-
kileri, Ankara: Polis Akademisi Baflkanl›¤›.
Tupman, W. A., (1992) “Ethics for Computer Techno-
logy and the Criminal Justice System”, Law, Compu-
ters & Artifical Intelligence, Vol.1, Number 1.
U. S. National Advisory Commission on Criminal Justi-
ce Standards and Goals, Police, Washington, DC.:
U. S. Government Printing Office.
Uzuner A., & Y. Ac›biber, (2001) Özel Güvenlik Teflkila-
t›, Havameydan› Güvenli¤i E¤itimi, Ankara; Yar-
d›mc› Ofset.
Walker, S. (1994) The Police in America, New York:
McGraw- Hill Book Company.
Weatheritt, M. (1986) Innovations in Policing, Becken-
ham: Croom Helm.
5
SUÇ SOSYOLOJ‹S‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Suç korkusu ve suç ma¤duriyeti riski kavramlar›n› tan›mlayabilecek,
N
Suç korkusunun ortaya ç›k›fl› ve geliflimini ifade edebilecek,
N
Suçun ölçülmesinin önemini ve yöntemlerini tan›mlayabilecek,
N
Suç korkusunu belirleyen unsurlar› özetleyebilecek,
N
Suç korkusunun olumsuz etkilerini s›ralayabilecek,
Suç korkusuyla mücadelenin çerçevesini aç›klayabilecek bilgi ve beceriye
sahip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Suç korkusu • Suç korkusu ve polis
• Suç ma¤duriyet riski • Suç korkusunu etkileyen unsurlar
• Suçun ölçülmesi
‹çindekiler
• SUÇ KORKUSU KAVRAMI
• SUÇ KORKUSU VE SUÇ
MA⁄DUR‹YET‹ R‹SK ALGISI
• SUÇ KORKUSUNUN ORTAYA
ÇIKMASI VE GEL‹fiMES‹
Suç Sosyolojisi Suç Korkusu • SUÇ KORKUSUNUN ÖLÇÜLMES‹
• SUÇ KORKUSUNU ETK‹LEYEN/
BEL‹RLEYEN FAKTÖRLER
• SUÇ KORKUSU MEDYA ‹L‹fiK‹S‹
• SUÇ KORKUSUNUN OLUMSUZ
ETK‹LER‹
Suç Korkusu
Toplumda genel bir edilmifltir (Zedner, 1997). Bu konudaki araflt›rmalar ileriki y›llarda benzer bir duru-
güvensizlik kayg›s›n›n
tespiti önemli olmakla mun Avrupa ülkelerinde de var oldu¤unu ve yay›ld›¤›n› belirlemifltir.
birlikte suç ma¤duriyeti Suç korkusu araflt›rmalar› ilk bafllarda belirli suç türleri ba¤lam›nda de¤il, daha
korkusunun suç tiplerini,
zaman dilimlerini ve
çok genifl bir suç tan›mlamas› esas al›nmak suretiyle yap›lm›flt›r. Suç çok farkl› tür-
co¤rafik bölgeleri de içine lerden oluflmaktad›r: Mala karfl› ifllenen suçlar, flahsa karfl› ifllenen suçlar, biliflim
alacak flekilde kapsaml› suçlar›, terör suçlar›, organize suçlar ve devlete karfl› suçlar gibi. Toplumlarda ba-
olarak incelenmesi daha
yerinde ve yararl› verilerin z› suçlar di¤erlerine göre daha fazla ma¤duriyet kayg›s›n›n duyulmas›na yol açabi-
ortaya ç›kmas›na yard›mc› lir. Özellikle, soygun, kapkaç, fiziksel sald›r›, cinsel sald›r›, h›rs›zl›k, fliddet suçlar›
olacakt›r.
ve terör gibi suçlar di¤er birçok suç çeflidine göre (uyuflturucu suçlar›, kaçakç›l›k,
fuhufl gibi) daha fazla suç korkusuna yol açmaktad›r.
N N
SIRA S‹ZDE ma¤duru olma SIRA korkusu
S‹ZDE üzerinde bireylerin gerçek risk ile alg›lanan risk aras›nda-
ki de¤erlendirmeleri rol oynar. Gerçek risk, “herhangi bir olay›n gerçekleflme s›k-
AMAÇLARIMIZ
l›¤›na ba¤l›AMAÇLARIMIZ
geçmifl say›sal veriler temel al›nd›¤›nda, ilgili olay›n bir bireyin bafl›na
ampirik gelme olas›l›¤›” olarak ifade edilebilir. Alg›lanan riski ise, “ bir olay›n birey
Suçun ölçülmesine yard›mc› taraf›ndan alg›lanan gerçekleflme olas›l›¤›na eklemlenen ilgili olay›n gerçekleflme-
olan güvenlik alg›s›
K ‹ T A Pço¤u zaman
anketlerinde si durumunda K ‹ birey
T A P taraf›ndan deneyim edilece¤i düflünülen etkinin fliddeti” flek-
suç korkusu yerine suç linde tan›mlamak mümkündür (Adams, 1995:69). Alg›lanan risk, bireylerin suç
ma¤duriyet risk alg›s›
ölçülmektedir. oranlar›na ve ma¤dur olma olas›l›klar›na iliflkin öznel de¤erlendirmelerdir. Suç
TELEV‹ZYON korkusu, ma¤duriyet
T E L E V ‹ Z Y O N tehlikesinin çok say›daki bilefleninden biri olarak kavramsal-
laflt›r›labilir. Rader’e göre (2004:690-710) suç korkusu, risk alg›s›, kaç›nma davra-
n›fllar› ve korunma davran›fllar› ile birlikte farkl› bir kavram olan ma¤duriyet tehli-
kesi birbirleriyle iliflkili yap›tafllar›d›r. Baz› suç korkusu araflt›rmalar› basit bir flekil-
‹NTERNET ‹ N T E Rrasyonel,
de suça iliflkin NET fakat genel kayg›y› incelemektedir. Bu flekilde ele al›n›p
incelenen asl›nda risk alg›s›d›r (Rountree ve Land, 1996).
Genel olarak bireylerin bir suçun ma¤duru olma konusunda kendilerini ne ka-
MAKALE dar güvendeMhissettiklerini
AKALE veya bu konudaki duygu ve düflüncelerini tespit etme-
ye çal›flan suç ve güvenlik alg›lama anketleri asl›nda büyük ölçüde suç korkusu
yerine suç ma¤duru olma risk alg›s›n› ölçmektedir. Dolay›s›yla bu araflt›rmalarda
bir duygu ve his hali olan suç korkusu de¤il bir zihinsel de¤erlendirme ifllemi olan
yarg› olarak suç ma¤duriyeti alg›s› ölçülmektedir.
Güvensizlik, anl›k ve geçici bir duygu de¤ildir. Güvensizlik kayg›s› suç, yasa d›-
fl›l›k, keyfilik ve sorunlar yuma¤› içerisinde suça maruz kalma kayg›s›n›n tafl›nma-
s›d›r. Bu kayg› halinde; kayna¤›, nedeni ve aktörleri bilinen, k›sa süreli bir korku
de¤il kayna¤› belirsiz, yeri, zaman› ve faili bilinmeyen bir çerçevede ortaya ç›kacak
uzun süreli olumsuz ruh hali söz konusudur. Güvenlik hissi fiilen var olan gerçek
riskler ile bireysel ve toplumsal alg›lar aras›ndaki iliflkiler ba¤lam›nda izah edilebi-
lir. Günlük yaflam biçimleri, ekonomik varl›klar›, ifl ve sosyal çevreleri ile ikamet
yerlerine ba¤l› nedenlerden dolay› daha fazla suça maruz kalma riskini tafl›yanlar
5. Ünite - Suç Korkusu 109
ile yine bu ögelere dayal› olarak daha az suç ma¤duru olma riskini tafl›yanlar söz
konusudur. Ancak bu durum her zaman istatistiksel bir paralellik göstermeyebilir.
Biraz önceki durum göz önünde bulunduruldu¤unda, suç ma¤duru olma risk dü-
zeyi yüksek olanlar daha az güvensizlik kayg›s› tafl›yabilece¤i gibi suç ma¤duru ol-
ma riski az olan bireyler de daha fazla güvensizlik kayg›s›na sahip olabilirler. Yani,
ço¤u zaman gerçek suç ve ma¤duriyet riski ile suç ma¤duru olma kayg›s› aras›nda
bir paralellik bulunmayabilir. Bu yüzden, karmafl›k yap›s› nedeniyle suç ma¤duru Bireylerin suça iliflkin
olma endiflesinin aç›k ve net ölçüler içinde aç›klanmas› oldukça zordur. Her ne ka- deneyimlerinin suç korku
dar ma¤duriyet endiflesi ile suç aras›nda do¤rudan ve pozitif bir iliflki olmamakla seviyeleri üzerinde etkisi
bulunmaktad›r.
birlikte bireylerin suç deneyimleri, suça iliflkin duygu ve düflünceleri suç ma¤duru
olma korkular› üzerinde farkl› flekillerde rol oynamaktad›r.
ile ilgilidir. Asl›nda duygusal bir tepki veya hissedilen sübjektif kayg› halidir. Dav-
ran›flsal suç korkusu ölçümleri di¤er taraftan, bireylerin suç ma¤duriyeti olas›l›¤›n›
azaltmak için ne söyledikleri ve ne yapt›klar› konusundaki farkl›l›klar› ortaya koy-
maktad›r, de¤erlendirmektedir.
Suç ve ma¤duriyet ilk baflta fiziksel zarar ve yaralanma ile iliflkilendirilmektedir.
Suç korkusunun oluflmas›nda etkili olan önemli bir konu, olas› bir suç ma¤duriye-
Bireylerin suç ma¤duru olma
endiflesi tafl›malar›, ti karfl›s›nda fiziksel olarak zarar görme, yaralanma (veya ölüm) tehlikesine karfl›
kendilerini güvende ortaya ç›kan fliddetli kayg›d›r. Bu bak›fl aç›s›na göre suç korkusu fiziksel yaralan-
hissetmemeleri farkl› birçok
bileflene dayal› olarak ortaya ma tehlikesine karfl› ortaya ç›kan tehlike ve kayg› duygusu olarak tan›mlanmakta-
ç›kar. Suç ma¤duru olma d›r (Garofalo, 1979). Suç korkusu, bireyin suça ya da suçla iliflkilendirdi¤i sembol-
endiflesi ile suç ma¤duru
olma korkusu aras›ndaki
lere karfl› gelifltirdi¤i duygusal dehflet ya da kayg› tepkisidir. Suç korkusu bireysel
fark›n anketlerle güvenli¤e iliflkin bir duygu hali iken suç ma¤duriyeti kayg›s› ise suç ma¤duriyeti-
aç›klanmas›, bireylerin bu ne iliflkin biliflsel bir kayg› durumudur (Furstenberg, 1971). Buradaki duygusal tep-
fark› kendi iç dünyalar›nda
net bir flekilde ay›rt edip ki mala karfl› verilen zarar karfl›s›nda gösterilen duygusal tepkiden farkl›d›r. Bu ne-
aç›klamalar› oldukça zordur. denle genelde bu iki suç türü baflta olmak üzere suç türleri aras›nda ayr›ma gitmek
gerekmektedir. Suç korkusunu incelerken bir di¤er ayr›m noktas› da gerçek korku
ile alg›lanan korku aras›ndad›r. Yüksek suç seviyesine sahip bir bölgede gece tek
bafl›na yürüyen bir kiflinin hissetti¤i korku ile anket uygulamas›nda benzer bir du-
rumda ne hissedece¤i sorulan bir kiflinin ifade edece¤i korkuya iliflkin de¤erlen-
dirmeleri de birbirinden farkl›d›r. “Gerçek korku”, bireyin günlük yaflam›nda kar-
fl›laflt›¤› olaylar, geçirdi¤i deneyimler ve gözlemledi¤i iflaretlerle ilgili bir fliddetli
kayg› halidir. Anket çal›flmas›na kat›lan bir bireyin bu duyguyu yaflamas›, hisset-
mesi ve o oranda yans›tmas› pek de mümkün de¤ildir. Ancak konunun detay öl-
çüleri bizi bu yönde bir tart›flma zeminine do¤ru çekmekle birlikte suç korkusu
araflt›rmalar›nda hedeflenen sonuç, alg›lanan suç korkusunu incelemektir (Garofa-
lo, 1981). Aksi takdirde, kavramsal ve teorik belirsizliklerden, tart›flmalardan s›yr›l-
mak mümkün olmayacakt›r.
Bu konudaki araflt›rmalar›n ço¤u suçlar aras›nda ayr›m yapmadan suç korkusu-
nu genel anlamda ölçmeye çal›flmaktad›r (Cozens, 2000). Suç korkusuna iliflkin
kavram bütünlü¤ü sa¤lanamam›fl olmakla birlikte bu olguyu ölçmek amac›yla ya-
p›lan çal›flmalar gerek içerik gerekse yöntemsel olarak benzerlik göstermektedir.
Bu yöndeki ilk anket çal›flmalar›nda genelde; “Gece d›flar›da (mahallenizde) yaln›z
bafl›na kendinizi ne kadar güvende hissediyorsunuz?” türünden sorular kullan›l-
m›flt›r. Bu ve buna benzer sorular suç korkusu yerine daha çok bireysel ma¤duri-
yet olas›l›¤›n› (riskini) ölçme çabalar›n›n ötesine geçememifltir. Bu bak›fl aç›s› ve
ölçüm yöntemi suç korkusu ile suç ma¤duriyeti riski aras›nda net bir ayr›m ortaya
koyamam›fl, bu nedenle de bu iki olgu birbiriyle kar›flt›r›lm›fl, efl anlaml› gibi alg›-
lan›p kullan›lm›flt›r (Ferraro ve LaGrange, 1987). Asl›nda suç korkusunu ölçen
araflt›rmalarda; belirli suç türleri ve belirli bir co¤rafi mekân (mahalle) aç›k bir fle-
kilde ifade edilmelidir. Bu anlamda; “(Burada) mahallenizde gece yaln›z bafl›n›za
yürümekten korkaca¤›n›z bir yer var m›?”, “ Mahallenizde daha çok hangi suçlar›n
ma¤duru olmaktan korkuyorsunuz?”, “Kendinizi mahallenizde güvende hissediyor
musunuz?” fleklinde sorular›n yöneltilmesi çok daha sa¤l›kl› verilerin elde edilme-
sinin yolunu açm›fl olacakt›r. Suç korkusu, de¤iflik suç türleri için farkl› dereceler-
de kendini göstermektedir. En çok korkulan, ma¤dur olunabilece¤i düflünülen suç
çeflitlerine bak›ld›¤›nda, birçok insan, özellikle yafll›lar, h›rs›zl›k, kapkaçç›l›k ve
gaspa karfl› özel bir korku duymaktad›r. Geceleri duyulan suç ma¤duru olma kor-
kusu ise gündüze göre daha fazlad›r. Bunun yan› s›ra, yaln›z kanunlara sayg›l› va-
tandafllar de¤il, suç ifllemifl olanlar ve potansiyel suçlular da suç ma¤duru olma
korkusunu tafl›maktad›r (Geleri, 1996).
5. Ünite - Suç Korkusu 113
Kimisi bu karfl›laflmay› s›radan bir durum olarak görürken kimisi ise olas› bir sald›-
r› kayna¤› olarak alg›layabilmektedir. Yaflan›lan veya çal›fl›lan bölgenin suç profili
de bu anlamda dikkate de¤er bir rol oynamaktad›r. Bak›ms›z, kirli, ayd›nlatmas›
yetersiz, iflsiz gençlerin ve yetiflkinlerin yo¤unlukta oldu¤u, uyuflturucu kullan›m›
ve ticaretinin yap›ld›¤›, alkollü e¤lence yerlerinin bulundu¤u ve buna benzer so-
runlu bir bölgede bulunan bireylerin suç ma¤duru olma riskini daha yüksek sevi-
yede yaflad›klar› söylenebilir. Suç ma¤duru olma korkusu yafl, cinsiyet, sosyo-eko-
Suç ma¤duriyeti korkusunun nomik durum, sosyal çevre, yaflam biçimi, ikamet yeri, daha önce ma¤dur olup ol-
flekillenmesinde bireylerin
yafl›, cinsiyeti ve sosyo- mama ve benzeri di¤er birtak›m unsurlara ba¤l› olarak de¤iflkenlik gösterir.
ekonomik yap›s› ile
yaflan›lan çevrenin sosyal ve
fiziki koflullar› rol Yafl
oynamaktad›r. Savunmas›zl›k teorileri kapsam›nda yafl, suç korkusu çal›flmalar›nda genel olarak
anlaml› bir de¤iflkendir. Suç korkusuna iliflkin olarak yafll›lar›n di¤er yafl gruplar›n-
da olanlara göre daha yüksek seviyede suç ma¤duru olma korkusuna sahip olduk-
lar› yönünde kamuoyunda genel bir yarg› bulunmaktad›r. Kamuoyundaki genel
inanç ve bilimsel çal›flmalardaki sonuçlar, yafl›n artmas›yla suç korkusu aras›nda po-
zitif bir iliflki oldu¤u yönündedir. Sosyal bilimler alan›nda demografik de¤iflkenler
aras›nda en baflta gelen unsurlardan birisi olan suç korkusu ile yafl aras›ndaki ilifl-
kiyi ortaya koyan çok say›da araflt›rma bulunmaktad›r. Konuya fiili suç ma¤duriye-
ti ve suç ma¤duriyeti riski aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, araflt›rmalar ve suç istatistikleri
yafll›lar›n gençlerden daha az suça maruz kald›klar›n› göstermektedir. Yafll›lar kate-
gorisinde; yafll› erkeklerin yafll› kad›nlardan daha fazla, flehirlerde yaflayan yafll›la-
r›n k›rsal bölgelerde yaflayan yafll›lardan daha fazla ma¤duriyet oran›na sahip ol-
duklar› belirlenmifltir. Di¤er taraftan, efllerinden ayr› ya da boflanm›fl kiflilerin, az›n-
l›klar›n, büyük kentlerde yaflayanlar›n ve evlenmemifl kiflilerin suç ma¤duru olma
oranlar›n›n daha yüksek oldu¤u yönünde çok say›da araflt›rma sonucu bulunmak-
tad›r (Joseph, 1997). Yaln›z yaflama, savunmas›zl›k konusu içerisinde incelenmesi
gereken bir konudur. Bu insanlarda daha çok flahsa karfl› ifllenen suçlar›n ma¤duru
olma korkusu üzerinde etkilidir. Yafll›lar genelde h›rs›zl›k, kapkaç, soygun ve darp
gibi suçlara iliflkin ma¤duriyet riskini yüksek seviyede tafl›rken yafll› kad›nlarda ise
cinsel içerikli suçlara iliflkin ma¤duriyet riski çok düflüktür (Evans, 1995).
Yafll›lar›n suç ma¤duru olma korku seviyelerinin çevresel koflullara göre de¤i-
fliklik gösterdi¤i yönünde görüfller bulunmaktad›r. Yafll›lar›n suç ma¤duriyeti kor-
kusunun fiili suç ma¤duriyeti riski ile orant›l› oldu¤u ifade edilir. Suç oran› ve ma¤-
duriyet riskinin yüksek oldu¤u yerlerde suç korkusu da yüksek seviyededir. Ben-
zer flekilde, suç say›s› ve ma¤duriyet riskinin düflük oldu¤u co¤rafi alanlarda ise
yafll›lar›n suç korku seviyeleri de düflüktür (Hale, 1996). Buna benzer olarak, gelir
seviyesinin düflük oldu¤u yerleflim alanlar›nda ikamet eden yafll›lar›n suç korkula-
r› gençlerden daha fazla iken gelir seviyesinin yüksek oldu¤u, düzenli ve bak›ml›
semtlerde oturan yafll›lar›n suç korku seviyeleri düflük tespit edilmifltir (Baumer,
1985). Di¤er taraftan, yafl›n suç korkusu üzerindeki etkisinin büyük kentlerde ve
flehir merkezlerinde çok yüksek, küçük kasabalarda ve k›rsal yerleflim alanlar›nda
ise çok düflük oldu¤u yönünde bulgular ortaya konulmufltur (Baumer, 1985).
‹statistiksel suç oranlar› ba¤lam›nda yafll›lar›n suç ma¤duriyet risk seviyelerine
bak›ld›¤›nda suç ma¤duriyet riski ile suç korkusu aras›nda anlaml› bir iliflki olma-
d›¤› söylenebilir. Yafll›lar›n gerçek suç ma¤duriyeti risk oranlar›n›n çok üstünde bir
korku seviyesi sergiledikleri de öne sürülmektedir. Olas› suç riski karfl›s›nda ken-
dini koruma gücünden mahrum olma, yan›nda kendisine yard›m edecek kimsenin
olmay›fl›ndan kaynaklanan zay›f ve korumas›z olma hissi burada etkilidir (Fattah
5. Ünite - Suç Korkusu 115
ve Sacco, 1989). Suç korkusu yafll›larda suçun kendisinden daha büyük bir sorun- Suç korkusu çal›flmalar›nda
yafl ve cinsiyet suç ma¤duru
dur. Suç korkusu yafll›lar›n yaflam kalitesini ve refah›n› önemli ölçüde düflürerek olma risk alg›s›n› ve suç
bu kiflilerin sosyal aktivitelerini k›s›tlayabilmekte, yaflam koflullar› ve sorunlar› kar- korkusunu art›ran iki önemli
ba¤›ms›z de¤iflkendir.
fl›s›ndaki dirençlerinin zay›flamas›na ve mutluluklar›n›n da azalmas›na yol açabil-
mektedir (Lawton vd., 1976). Öyle ki, baz› yafll›lar›n suç korkusunun etkisiyle ken-
dilerini d›fl dünyadan soyutlad›klar› ve eve hapsettikleri yönünde veriler bulun-
maktad›r (LaGrange ve Ferraro, 1987). Gençler, yaflam tarzlar›ndaki farkl›l›klar›
(daha fazla d›flar›da olmalar›, geceleri d›flar›da olmalar›, geceleri alkol tüketilen
yerlere gitmeleri gibi) nedeniyle, daha fazla ve s›kl›kla suça maruz kalabilmekte-
dir. Günlük rutin aktiviteleri esnas›nda daha fazla suç ma¤duriyet riski tafl›malar›
nedeniyle gençlerin suç korku seviyelerinin yüksek olmas› oldukça anlafl›l›r bir so-
nuç olarak de¤erlendirilebilir (Ferraro, 1995). Gençler aras›nda genelde fliddet içe-
ren suçlara karfl› bir korku hali öne ç›kmaktad›r. Gençler kendilerinin sald›r›, darp,
fliddet suçu ma¤duru olma risk seviyelerini daha yüksek görmektedir (May, 2001b).
Ancak bu risk alg›lamas›n›n suç korkusuna iliflkin yönü tam olarak aç›klanama-
maktad›r. Çocuklar ve gençler suç korkusu konusunda yetiflkinlerden farkl› tepki-
ler vermektedir (Marks, 1978). Baz› çocuklarda suç korkusu oldukça düflük sevi-
yede ve herhangi bir ba¤›ms›z de¤iflkenle aç›klanamayacak özellik gösterirken ba-
z› çocuklarda ise, suç tiplerine göre de¤iflen ölçülerde, yüksek seviyede bir korku
görülebilmektedir (Marks, 1978). Bu nedenle, çocuklar›n suç korkusu ve suç ma¤-
duriyet riskine iliflkin görüfl ve alg›lar› bu konudaki araflt›rmalarda ayr› bir alan ola-
rak de¤erlendirilmektedir.
N N
SIRA S‹ZDE
ve fliddete yol açabilecek tutum ve davran›fllardan uzak olmalar›n›n etkili oldu¤u SIRA S‹ZDE
söylenebilir. ‹statistiksel gerçek bu olmakla birlikte konu suç ma¤duriyeti korkusu-
na geldi¤inde, suç ma¤duriyeti riski daha düflük olmas›na ra¤menAMAÇLARIMIZ
kad›nlar›n suç AMAÇLARIMIZ
ma¤duru olma korku seviyelerinin erkeklerden daha fazla oldu¤u görülmektedir
(Chiricos vd., 1997). Kad›nlar›n suç korku seviyelerinin yüksek oldu¤u feminist ki-
fli ve gruplar taraf›ndan da kabul edilmektedir (LaGrange ve Ferraro,
K ‹ T A 1989). P Kad›n- K ‹ T A P
lar›n suç korkusu, tecavüz tehdit alg›s› ve di¤er cinsel içerikli sald›r›lardan (laf at-
ma, gözlerle ve elle taciz etme gibi) dolay› yüksek seviyede olabilmektedir (Goo-
dey, 1994). Kad›nlar›n suç ma¤duriyeti risk oranlar› ile suç korku
T E L E Vseviyeleri
‹ZYON aras›n- TELEV‹ZYON
da do¤ru orant›l› bir iliflki bulunmamaktad›r. Bu durum özellikle cinsel suçlar ile
flahsa karfl› suçlarda çok daha belirgin bir durumdad›r. Cinsel sald›r› ma¤duru ol-
ma riskinin %1 oldu¤u bir yerleflim yerinde kad›nlar›n yaklafl›k %70’inin bu suçtan
ma¤dur olma korkusunu tafl›d›klar› görülmüfltür (Geleri, 2006).‹ NBu T E Rparadoksu
NET sa¤- ‹NTERNET
l›kl› bir flekilde aç›klaman›n zorlu¤u sakl› kalmak kofluluyla kad›nlar›n suç korku-
sunun yüksek olmas› psikolojik analizlerle izah edilebilir. Fiziksel özelliklerinden
dolay› kendilerini suçlar karfl›s›nda savunmas›z hissetmeleri, olas›M A K AsuçL E ma¤duriye- MAKALE
116 Suç Sosyolojisi
Yafl ve cinsiyet ile suç tinin olumsuz etkilerinin kendileri için çok a¤›r olmas›, suç ma¤duriyetinin etkile-
korkusu aras›nda güçlü bir
iliflki vard›r. Bu iliflki rinden kurtulman›n çok uzun ve sanc›l› bir süreç olmas› gibi nedenlerden dolay›
özellikle kad›nlar için flahsa kad›nlar›n suç ma¤duriyet korkular› daha yüksek olmaktad›r (Crowell ve Burgess,
karfl› ifllenen suçlarda,
erkekler içinse mala karfl›
1996). Kad›nlar psikolojik, davran›flsal, kiflili¤e dayal› ya da fiziksel baz› faktörler-
ifllenen suçlarda çok daha den dolay› kendilerini suçlulara karfl› savunmas›z hissetmektedir (Hale, 1996).
anlaml› bulgular ortaya Kad›nlar özellikle tecavüz korkusunun etkisiyle geceleri meydana gelebilecek
koymaktad›r.
h›rs›zl›k, gasp ve kapkaç baflta olmak üzere her türlü suç riskinin tecavüz ile so-
nuçlanabilece¤i kayg›s›n› da yüksek seviyede hissetmektedir. Gece evden h›rs›zl›k
veya soygun suçunun bununla s›n›rl› kalmay›p tecavüzü de içine alabilece¤i yö-
nünde bir kayg› bulunmaktad›r (Ferraro, 1995). Di¤er taraftan Stanko (1995) ka-
d›nlar›n daha fazla suç korkusuna sahip olmalar›n› onlar›n ço¤u kez gizli kalan,
Kad›nlar gece evlerine yaln›z a盤a ç›kmayan, resmi suç istatistiklerine yer almayan ancak kendilerinin bildi¤i,
giderken kapkaç veya
soygun suçlar›ndan ve bu
bizzat yaflad›¤› ve etkilerini unutamad›¤› çok farkl› fliddet suçuna (aile içi fliddet,
suçlar›n cinsel sald›r› ve fliddet tehdidi, cinsel taciz ve cinsel sald›r› gibi) maruz kalmalar›na ba¤lamaktad›r.
tecavüz ile Bu konuda yürütülen anket çal›flmalar›nda erkeklerin suç korkusuna iliflkin duy-
sonuçlanmas›ndan çok
korkmaktad›r (Ferraro, gular›n› aç›k ve do¤ru bir flekilde söylemekten kaç›nmalar›, korkular›n› reddetme-
1995). leri veya gizlemeleri söz konusu olabilmektedir (Smith ve Torstensson, 1997). An-
cak bu olas›l›¤a dayal› bir yaklafl›m, erkeklerin suç ma¤duriyeti korku seviyelerin-
de s›n›rl› oranlarda oynama olabilece¤i varsay›m› sakl› kalmak kayd›yla, kad›nlar›n
suç ma¤duru korkusunun erkeklerden fazla oldu¤u yönündeki bulgular›n yanl›fl
oldu¤u anlam›na gelmemelidir.
Sosyo-Ekonomik Durum
Skogan ve Maxfield (1981) ekonomik ve sosyal yetersizli¤i, sosyal savunmas›zl›k
olarak tan›mlamaktad›r. Bireylerin sosyo-ekonomik yap›s›yla suç korkusu aras›nda
anlaml› bir iliflkinin varl›¤›ndan söz edilebilir. Ancak, gelir ve e¤itim seviyesi, yafl ve
cinsiyet ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, suç korkusu ile daha az iliflkilidir (Baumer, 1978). Bu
konudaki araflt›rmalar›n büyük bir k›sm› suç korkusu ile sosyo-ekonomik statü ara-
s›nda ters orant›l› bir iliflkinin varl›¤›na iflaret etmektedir (Will ve McGrath, 1995).
E¤itim düzeyi ile suç korkusu
Bireylerin e¤itim ve ekonomik durumlar› iyilefltikçe suç ma¤duru olma riskleri de
aras›nda ters orant›l› bir azalmaktad›r. Ekonomik durumlar› iyi olan insanlar suç oran› düflük ve daha güven-
iliflki bulunmaktad›r. E¤itim li yerlerde oturmakta, sosyal aktivitelerini yapmakta, can ve mal emniyetleri (kiflisel
düzeyi artt›kça suç korkusu
azalmaktad›r. Yüksek e¤itim güvenlik, araba, ev ve iflyeri güvenli¤i) için güvenlik önlemleri almaktad›r. Bu ne-
düzeyi suç ma¤duru olma denle, bu grupta yer alan kiflilerin suç ma¤duriyeti risk seviyeleri ile suç ma¤duru
kayg›s›n› azaltmaktad›r.
olma korku seviyeleri de düflük olmaktad›r (Clemente ve Kleinman, 1977).
E¤itim seviyesi yüksek olan bireyler suç, suçluluk, suç önleme ve ma¤duriyet
konular›nda daha duyarl› ve bilinçli hareket etmektedir. Kentlerde mahalle ve
semtlerin sosyo-ekonomik yap›s› farkl›l›k gösterir. Ekonomik ve e¤itim seviyesi
yüksek olan bireylerin genelde belirli semtlerde, düflük olanlar›n da benzer flekil-
de di¤er belirli semtlerde ikamet ettikleri görülür. Bu durum asl›nda kendi içinde
do¤al bir seleksiyona yol açmaktad›r. Yaflam tarz› suç korkusun varl›¤› ve seviye-
si üzerinde etkisini göstermektedir. E¤itim seviyesi yüksek olan bireyler kendileri
aç›s›ndan sorunsuz ve nezih gördükleri yaflam alanlar›nda ikamet etme, gezme ve
ifl yapma e¤ilimindedir. Bu yerler büyük ço¤unlukla gerek özel güvenlik persone-
li gerekse güvenlik teknolojileri anlam›nda güvenlik önlemleriyle donat›lm›flt›r.
Herkesin hassasiyet seviyesi birbirinden farkl›l›k gösterir. E¤itim seviyesi yüksek
olan kiflilerin çevresel koflullar›, olaylar› ve olas› sorun kaynaklar›n› de¤erlendirir-
ken rasyonel davrand›klar› ve afl›r› duygusall›ktan kaç›nd›klar› da söylenebilir.
5. Ünite - Suç Korkusu 117
Suç korkusu, toplumda gelir seviyesi yüksek olanlar ile düflük olanlar aras›nda Gelir ve e¤itim seviyesi
düflük olan insanlar›n suç
genifl bir uçuruma yol açmaktad›r. Gelir seviyesi yüksek olanlar, ma¤duriyet riski- ma¤duru olma risklerinin ve
ni azaltmak için özel güvenlik personeli ve teknolojilerinin bulundu¤u sitelerde dolay›s›yla suç korkular›n›n
yüksek oldu¤unu söylemek
oturmakta veya kendi evlerinde bu teknolojileri kullanmakta iken bu tedbirleri ala- gerçekçi olmaz. Bu durum
bilecek ekonomik gücü olmayanlar ise suçlara karfl› daha korumas›z hale gelmek- özellikle mala karfl› ifllenen
tedir. Asl›nda burada göze çarpan bu zengin ve fakir aras›ndaki uçurum yaflam›n suçlarda çok daha
belirgindir. Sosyo-ekonomik
her alan›nda farkl› flekillerde bulunmaktad›r: ekonomik durumu iyi olanlar çocuk- durumu düflük olan
lar›n› özel okullarda okuturken, ekonomik durumu iyi olmayanlar çocuklar›n› dev- bireylerin maddi aç›dan
suçlular› cezp edebilecek bir
let okullar›na göndermektedir; zenginler özel doktor ve hastanelerden yararlan›r- mala sahip olmad›klar›
ken devlet memurlar› ve di¤er vatandafllar devlet hastanelerinden yararlanmakta- söylenebilir.
d›r. Bu tür örnekleri ço¤altmak mümkündür. Bunun yan›nda, e¤itim ve gelir sevi-
yesinin düflük olmas›yla suç korkusu aras›nda da benzer bir iliflkinin olabilece¤i
akla gelebilir.
Sosyo-ekonomik durum ile suç korkusu aras›ndaki iliflki suç türleri bak›m›ndan
farkl›l›k göstermektedir. Mala karfl› ifllenen suçlara iliflkin suç ma¤duriyeti korkusu
ile yafl ve cinsiyet aras›nda anlaml› bir iliflkinin varl›¤›n› ileri sürmek çok zor. Bi-
reylerin gelir seviyesi artt›kça, ekonomik varl›klar› ço¤ald›kça mala karfl› suç ma¤-
duriyet riskleri ve dolay›s›yla mala karfl› suç ma¤duru olma korkular› da artmakta-
d›r. Bu ba¤lamda, özellikle mala karfl› ifllenen suçlar›n ma¤duriyet korkusunun
varl›k ve yoklukla yak›n iliflkisi bulunmaktad›r.
Kent Yaflam›
Suç korkusu adeta kentsel yaflam›n do¤al, ayr›lmaz bir unsurudur. Büyük kentler-
deki kültürel farkl›l›klar ve yabanc›laflma hissi suç korkusuna olumsuz katk› sa¤la- Kent yaflam› k›rsal
maktad›r. Büyük kentlerde çok s›k görülen bireyselleflme, yabanc›laflma, mesafeli, alanlardakine göre daha
stresli ve risklidir. Bu aç›dan
uzak ve resmi iliflkiler, sosyal kontrol mekanizmalar›n›n zay›fl›¤› ve iflsizlik suç ve kentlerde suç korkusu çok
suçlulu¤u, dolay›s›yla da suç korkusunu art›rmaktad›r. Bu genel çerçevede büyük daha fazla hissedilir.
Yaflan›lan yerin co¤rafik
kentlerin nüfus fazlal›¤› ve yo¤unlu¤u ve heterojen yap›s› ile suç korkusu aras›n- büyüklü¤ü, nüfus yo¤unlu¤u
da anlaml› pozitif bir iliflki oldu¤u görülmektedir. Kentsel çevrede yabanc›larla bir- ve yerleflim yap›s›n›n
likte yaflama duygusu beraberinde güvensizlik hissinin oluflup artaca¤› ortamlar› bireylerin suç korkusu
üzerinde etkisi
haz›rlamaktad›r (Merry, 1981). K›rsal bölgede, herkesin genelde birbirini tan›d›¤› bulunmaktad›r.
az nüfuslu bir yerleflim bölgesinde (köy veya kasaba) herhangi bir suç ma¤duru
olma endifle veya korkusu kentlere göre çok daha düflüktür.
Büyük kentlerden küçük kentlere ve kasabalara gidildikçe suçlarda azalma
meydana gelmektedir. Büyük kentlerde yaflaman›n çok farkl› olumsuz yanlar›n›n
ve suç oranlar›n›n yüksek olmas›n›n da etkisiyle nüfusun fazla oldu¤u yerlerde, Kentler aras›nda da büyük
büyük kentlerde yaflayan insanlar›n suç ma¤duru olma korkusunun küçük yerle- kentler ile nispeten küçük
kentler aras›nda da benzer
flim alanlar›nda yaflayanlar›n suç ma¤duriyeti korkusundan daha yüksek oldu¤u bir fark oldu¤u söylenebilir.
yönündeki bulgular ço¤unluktad›r (Yarwood ve Gardner, 2000). ‹stanbul do¤al Nüfus yo¤unlu¤u fazla olan,
sanayileflmifl, göç alm›fl
olarak güvensizlik kayg›s› daha yüksek olan bir kenttir. Bugün ‹stanbul’daki gü- büyük kentler, çok yo¤un
vensizlik seviyesi ile bir küçük kentteki (Erzincan gibi) güvensizlik seviyesi ve ne- nüfus yap›s›na sahip
denleri aras›nda farkl›l›k vard›r. Erzincan ilinde 2008 y›l›nda yap›lan “güvenlik al- olmayan kentlere göre daha
fazla güvensizli¤in
g›lama anketi” sonucuna göre bu araflt›rmaya kat›lanlar›n %73,2’sinin flehrin gü- hissedildi¤i yerlerdir.
venli¤inden memnun olduklar› ortaya ç›km›flt›r (Polat ve Gül, 2010:173). Konuyu
bu mant›k içerisinde biraz daha detayland›rd›¤›m›zda, büyük kentlerde de mahal-
leler ve semtler aras›nda da güvensizlik kayg›s› aç›s›ndan farklar oldu¤u görülmek-
tedir. Büyük kentlerde baz› semt ve mahalleler di¤er yerlere göre çok daha az gü-
venli kabul edilir. Örne¤in; Ankara’da Alt›nda¤ Yenido¤an ile Çankaya Oran semt-
Suç korkusu küçük
leri veya Sincan Sarayc›k ile Keçiören Etlik semtleri aras›nda suç korku seviyeleri kasabalarda, az nüfuslu
oldukça farkl›l›k gösterecektir. Yenido¤an ve Sarayc›k mahalleleri konumlar›, suç yerleflim yerlerinde ve gelir
düzeyinin yüksek oldu¤u
oran› ve türleri ve buralarda ikamet eden kiflilerin sosyo-psikolojik, e¤itim, ekono- yerlerde daha düflüktür
mik ve kültürel yap›lar›ndaki farkl›l›klar çerçevesinde di¤er mahallelere göre suç (Hale, 1996).
ma¤duru olma endiflesinin, korkusunun çok daha fazla hissedildi¤i yerlerdir. Bu
durum ABD, AB ülkeleri veya bir baflka ülke için de benzer bir özellik gösterir.
Suç Seviyesi
Suç korkusu ile daha önce yaflanan suç ma¤duriyeti veya ifllenen suç say›s› aras›n-
da yak›n bir iliflki oldu¤u aç›kça söylenebilir. Suçlar›n fazla say›da ifllendi¤i bölge-
lerde suç ma¤duru olma korkusu da yüksek olmaktad›r. Genelde belirli bir bölge-
deki suç say›s›, seviyesi ile suç korkusu aras›nda pozitif bir iliflki oldu¤u yönünde
güçlü bir görüfl birli¤i bulunur. Yani, suç say›s›n›n fazla oldu¤u yerlerde suç kor-
kusunun da yüksek, suç say›s›n›n az oldu¤u yerlerde ise suç korkusunun da dü-
flük seviyede oldu¤u düflünülür. Ancak yap›lan araflt›rmalar bu tezin bilimsel ola-
rak geçerli bir taban›n›n olmad›¤›n› göstermektedir. Bu konudaki araflt›rmalar›n
120 Suç Sosyolojisi
büyük bir k›sm› suç say› ve seviyelerinin suç korkusu üzerinde oldukça s›n›rl› bir
etkisinin oldu¤unu ortaya koymufltur (Adams ve Serpe, 2000).
Çok say›da kapkaç, h›rs›zl›k veya soygun suçunun ifllendi¤i bir bölgede ikamet
eden, çal›flan veya flu veya bu nedenle zaman›n› geçiren kiflilerin bu bölgeye ilifl-
kin güvensizlik kayg›lar› oldukça yüksek olur. Bu konuda rol oynayan suç türleri
kentler ve bölgeler aras›nda farkl›l›k gösterebilir. Büyük kentlerde ço¤u zaman h›r-
s›zl›k, kapkaç, sald›r› önemli bir güvensizlik kayna¤› olurken baz› yerlerde organi-
ze suçlar ve terör de bu öncelikler aras›na girebilir. Bölgenin suç yap›s›n›n bilin-
mesi nedeniyle bireyler kendilerinin suç ma¤duru olma risk seviyesini yüksek al-
g›lar. Bir sonraki s›ran›n kendilerine gelme olas›l›¤›n› yüksek görür. Ancak, suç se-
viyesi düflük olan bir yerde bu kayg›n›n da göreceli olarak daha az seviyede oldu-
¤u söylenebilir. Burada bireyler gerekli tedbirleri almak suretiyle suç ma¤duru ol-
ma olas›l›¤›n› en az seviyeye düflürebileceklerine inan›r ve bu flekilde çok ciddi bir
güvensizlik kayg›s› tafl›mazlar.
Suç seviyesi ile suç korkusu aras›nda do¤rudan bir sebep-sonuç iliflkisinin ol-
mad›¤› yönünde görüfller de bulunmaktad›r. Korku, gerçekleflen suçun do¤rudan
bir yans›mas› de¤ildir. Bir baflka deyimle; korku, suçlar›n ifllenmesiyle var olan,
artmas›yla artan ve azalmas›yla da azalan bir olgu de¤ildir. ‹nsanlar›n kendilerinin
suç ma¤duru olma risk seviyelerinin düflük oldu¤u yönündeki alg›lar› onlar›n suç
ma¤duru olma korkular›n› ortadan kald›rmamaktad›r. Yani, suç ma¤duru olma ris-
kini düflük olarak alg›layan bireylerde yüksek seviyede suç ma¤duru olma korku-
su görülebilmektedir. Ayn› flekilde, suç ma¤duru olma konusunda kendilerini yük-
sek risk alt›nda gören bireylerin mutlaka yüksek seviyede suç ma¤duru olma kor-
kusu sergileyecekleri fleklinde bir ç›kar›m da söz konusu de¤ildir. Yüksek seviye-
de suç ma¤duriyeti riski tafl›d›¤›na inanan kifliler aras›nda suç ma¤duru olma kor-
kusunun düflük seviyede olmas› da mümkün olabilmektedir (LaGrange ve Ferraro
(1989:697-705). Normal ölçülerde, ifllenen toplam suç say›s›n›n kifli bafl›na oran›
düflünüldü¤ünde, bir kiflinin gerçek suç ma¤duru olma olas›l›¤› ile duyulan endi-
fle aras›nda büyük bir fark bulunmaktad›r. Suçlar›n ifllenmedi¤i veya çok az ifllen-
di¤i yerlerde dahi suç korkusu var olmakta, hatta oldukça yüksek bir seviyede bu-
lunabilmektedir (Mayhew vd., 1983:88). French’in Harlow flehir merkezinde (‹ngil-
tere) yapm›fl oldu¤u araflt›rmada (French, 1994:63), özellikle han›mlar, cinsel sal-
d›r› suçunun ma¤duru olma korkusunu tafl›d›klar›n› ifade etmelerine ra¤men, ma-
halli polis istatistiklerinde, bu çal›flman›n yap›ld›¤› dönemlerde, flehir merkezinde
polise intikal etmifl hiçbir cinsel taciz veya sald›r› suçu görülmemifltir (French,
1994:131). Demek ki, insanlar her ne kadar günlük yaflamlar›nda suça maruz kal-
masalarda, ifllenen suç say›s› itibariyle suç ma¤duru olma olas›l›klar› (ma¤duriyet
risk olas›l›klar›) çok düflük olsa da, suç ma¤duru olabilme düflüncesi onlar›n hayat-
lar›n› olumsuz yönde etkilemekte ve bu yönde ciddi bir endifle ve korku
yaflamaktad›rlar. Yani suç korkusu, biraz da, gere¤inden fazla abart›labilmektedir.
duriyeti ve suç korkusu seviyesinin azalmas›na katk› sa¤lar. Bunun için bireyin ya-
flad›¤› çevre ve toplumla bütünleflmesi, bar›fl›k olmas› gerekmektedir. Evli ve aile-
si olan, baflkalar›yla birlikte sosyal ve ifl aktivitelerinde bulunabilen, toplumsal var-
l›k olan kiflilerin suçla ilgili korkular› da azalmaktad›r. Bununla birlikte, yaln›z ya-
flayan (özellikle yafll›lar), içine kapal›, d›fl dünyayla fazla bir iliflkisi bulunmayan,
toplumsal de¤erlerin önemine inanmayan kiflilerin, olas› sorun ve suçluluk karfl›-
s›nda kendilerini daha zay›f ve korumas›z hissettikleri ve daha yüksek suç korku-
suna sahip olduklar› görülmektedir (Braungart vd., 1980).
Sosyal a¤lar›n zay›f oldu¤u
Suç korkusu ile alg›lanan çevresel düzen, huzur aras›nda iliflki bulunmaktad›r. bölgelerde yaflayan ve
Yaflan›lan çevredeki toplumsal bütünleflme suç oran›n› ve suç korkusunu azaltmak- kendilerini d›fllanm›fl, izole
edilmifl, arkadafls›z, dostsuz
tad›r (Walklate, 1998). Burada bireylerin karfl›l›kl› anlay›fl ve güven duygusu önem- hisseden bireylerin suç
lidir. Güven duygusu basit anlamda dürüstlük ve do¤ruluk de¤erleri ile ilgili bir korku seviyeleri daha
kavramd›r. En az iki taraf aras›nda oluflan bir duygusal ve zihinsel durumdur. Kar- yüksektir.
fl›daki kifliye inanma, kiflilik de¤erleri, söz ve davran›fllar› konusunda emin olma ha-
lidir. Bu anlamda güven; bir kiflinin baflka bir kiflinin sözlerinden, davran›fllar›ndan
ve kararlar›ndan emin olmas› ve bunlara göre hareket etmesi veya hareket etme is-
teklili¤ine sahip olmas› fleklinde tan›mlanabilir. Güven duygusu insanlar›n özellikle
kent yaflam›nda bir arada yaflamlar›n› sürdürmek için ihtiyaç duydu¤u en temel un-
surlardan biridir. Emniyet, fiziki ve sosyal güvenli¤i içerir (F›nd›kl›, 2009). Güven bir
anlamda sosyal sermayedir. Sosyal sermaye muhabbet, ilgi, sevgi, sayg›, iletiflim,
birlikte hareket edebilme yetene¤idir, maddi sermayenin d›fl›nda moral de¤erlerle
desteklenmifl olan bir yumuflak güçtür. Bireylerin, suç önleme ve suç korkusunun
azalt›lmas›nda karfl›l›kl› iletiflim sa¤lama, ortak hareket etme, sosyal projelerin ha-
z›rlanmas› ve uygulanmas›nda yer alma hususlar›nda güven duygusu önemli rol oy-
namaktad›r. Komfluluk iliflkilerinin gelifltirilmesinin özellikle kent yaflam›nda suçun
önlenmesi ve suç korkusunun azalt›lmas›nda büyük etkisi bulunmaktad›r. Sa¤l›kl›
iletiflimi ve güven duygusu olan toplumlarda sorun çözme ile sorunlara karfl› direnç
gösterme yetene¤i geliflir. Birey, aile, sivil toplum örgütleri, toplum, özel ve kamu
kurum ve kurulufllar› çerçevesinde gerçeklefltirilebilecek oluflumlar ile suç korkusu-
nun azalt›lmas› konusunda önemli çal›flmalar yap›labilir.
SIRA S‹ZDE Olumsuz fiziksel koflullar ile suç korkusu aras›nda nas›l bir iliflki vard›r? Aç›klay›n›z.
SIRA S‹ZDE
3
Ancak baz› araflt›rmalarda ise bu bölgelerde ikamet eden kiflilerin, kendi semtle-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M ço¤unlu¤unun orada yaflamayan, d›flar›dan gelip suç iflleyenler
rinde suç iflleyenlerin
oldu¤unu düflündü¤ü yönünde bulgular da ortaya konulmufltur. Bu görüfle sahip ki-
S O R U fliler suç korkusunun
S O R U bölgelerinde yaflayan insanlar›n yap›s›ndan de¤il ancak mahal-
lenin fiziksel koflullar›ndan, karakteristik yap›s›ndan kaynakland›¤›n› ileri sürmüfller-
dir. Bu görüfl etraf›nda geliflen analiz ve de¤erlendirmelerde suç korkusunun büyük
D‹KKAT D‹KKAT
ço¤unlukla ikamet edilen bölgede oturmayan, bu nedenle de tan›nmayan, yabanc›
kiflilere karfl› duyuldu¤u tespit edilmifltir (Brantingham vd., 1977).
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE yaflayan ve art›k buralarla özdeflleflen, bir anlamda bütünle-
Bu tür bölgelerde
flen, düzensizli¤in, kurals›zl›¤›n parças› haline gelen baz› insanlarda suç ma¤duri-
AMAÇLARIMIZ
yeti riski ve suç korkusu düflünüldü¤ü kadar yüksek olmayabilir. Bu kifliler, mev-
AMAÇLARIMIZ
cut koflullar› ola¤an görüp buna uygun bir yaflam kültürü gelifltirebilir. Bu aç›dan,
d›flar›dan bak›ld›¤›nda çok itici ve ürkütücü gelen baz› durum ve geliflmeler orada
K ‹ T A P yaflayanlar Ktaraf›ndan
‹ T A P oldukça ola¤an ve sorunsuz alg›lanabilir. Bu belirtiler zaman
içerisinde daha fazla olumsuzlu¤u da beraberinde getirmektedir. Bu tür bölgeler
buralarda yaflamayanlar taraf›ndan sorunlu, sosyo-ekonomik ve kültürel yap›s› dü-
TELEV‹ZYON flük ve hatta
T E Lsuç
E V ‹ Zbölgeleri
YON olarak etiketlenmektedir. Böylece, ad› ç›kan ve art›k bu
‹NTERNET ‹NTERNET
5. Ünite - Suç Korkusu 123
olumsuz yönleri tescillenen bu tür yaflam alanlar›nda kiralar ve konut fiyatlar› düfl- Suç korkusu, yaflan›lan
fiziksel ve sosyal koflullarla
mektedir. Bu yerler toplumun e¤itimli, kanunlara sayg›l›, sosyo-ekonomik seviye- iliflkilidir. Düzensizli¤in, geri
si iyi olan kesimler taraf›ndan itici olarak görülürken bunun d›fl›nda kalan kesim- kalm›fll›¤›n çok belirgin
oldu¤u yerleflim alanlar›nda
ler taraf›ndan ise cazip olarak de¤erlendirilmektedir. yaflayan sakinler, içinde
Yaflan›lan sosyal çevre, suç korkusu üzerinde oldukça etkilidir. Söz konusu me- bulunduklar› çevrenin
deni olmayan davran›fllar ve olumsuz fiziki koflullar, bireylerin kontrol duygusuna olumsuz yönlerine iflaret
eden sembollere dayal›
zarar vermekte ve düzenli toplumsal yaflam›n kaybedilmesine dair kayg›ya yol aç- olarak, gerçekte suç
maktad›r (Wilson, 1968). Bu sosyal gerçe¤in göz önünde bulundurulmas› suretiy- düzeyleri oldukça düflük olsa
dahi, yüksek seviyede suç
le kent yaflam›nda suç korkusunun, güvensizlik alg›s›n›n giderilmesine yönelik korkusu hissedebilmektedir.
sosyal projeler gelifltirilmelidir. Toplumsal ba¤lar›, iliflkileri güçlendirmek, bireyler
aras› etkileflimi art›rmak, bu konuda duyarl›l›¤› art›rmak, ortak sorunlara karfl› ifl- Sosyal ve fiziki düzensizlikler
bireylerin güvensizlik kayg›s›
birli¤ine dayal› yaklafl›mlar sergilemek, bunun için sosyal birliktelikler, örgütlen- üzerinde olumsuz etki
meler meydana getirmek ve birlikte yaflama duygusunu gelifltirmek büyük önem yapmaktad›r. Türkiye’de baz›
yerleflim alanlar›nda evlere
tafl›maktad›r. Bu tür proje ve yaklafl›mlarla komfluluklar, mahalleler bir tehdit ol- gelen pazarlamac›lar, sokak
maktan ç›karak koruyucu, emniyetli bir yaflam alan›na dönüflebilir. Vatandafllar›n çocuklar›, uhucu ve balici
komflular›ndan emin olmas›, kendisi olmad›¤›nda evi, ailesi ve çevresine karfl› so- çocuklar, dilenciler, alkollü
flah›slar, dü¤ünlerde silah,
rumluluk duygusu içerisinde yaklaflan komflular›n›n bulundu¤una inanmas› sosyal havai fiflek ve maytap
ve duygusal anlamda bir güven atmosferi tesis eder. Birlikte ortak yaflam alan›, kullan›lmas› ve gürültü
yap›lmas› o bölgede ikamet
kültürü oluflturmaya kat›l›m, yaflan›lan bölgeyle bütünleflmeye yard›mc› olur. Böy- edenlerin güvensizlik
le ortamlar fiili suç seviyesini, suç ma¤duriyeti riskini ve suç korkusunu azalt›r. kayg›lar›n› art›rmaktad›r
(Polat ve Gül, 2010).
yerde, kanunlara uygun bir biçimde dahi yaflam›n› devam ettirememektedir. Bütün
bunlar, olas› suç ma¤duriyeti riskine karfl› duyulan korkuya ba¤l› olarak geliflen
ma¤duriyeti engelleme amac›na yönelik kiflisel tedbirlerdir (Polat ve Gül, 2009).
GALLUP taraf›ndan 1993 y›l›nda ‹ngiltere’de yap›lan bir araflt›rma, suç korkusunun
insan›n günlük yaflant›s›na müdahale etti¤ini ve olumsuz yönde etkiledi¤ini ortaya
koymufltur. Bu araflt›rmada, kad›nlar›n %32’si ve erkeklerin %9’u kendi hayatlar›n›
tehlikede hissetmeleri nedeniyle gece vakti d›flar› ç›kma konusunda büyük endifle ve
korku duyduklar›n› ifade etmifllerdir (Maxfield, 1984:14). Ancak, suç korkusunun
her zaman bu türden davran›fl de¤iflikliklerine yol açt›¤›n› söylemek hatal› olur. ‹n-
sanlar›n önemli bir k›sm› kent yaflam›ndan ellerini tamamen çekmemekte, suçla bir-
likte yaflamay› ola¤an hale getirmekte, suçu kent yaflam›n›n do¤al bir parças› olarak
kabul ederek yaflad›klar› ortamda suçun üstesinden gelmeye çal›flmaktad›r (Miethe,
1995). Bu yaklafl›m oldukça yayg›nd›r çünkü ço¤u vatandafl›n daha güvenli semtle-
re ve sitelere tafl›nmak, suç ma¤duriyet riskini azaltacak teknolojik tedbirler almak
için yeterli ekonomik gücü bulunmamaktad›r. Rutin aktiviteleri ve yaflam tarz›n› de-
¤ifltirmek kentsel yaflam içindeki ço¤u insan için pek mümkün de¤ildir. Bu yüzden
ekonomik gücü yeterli olmayan bu insanlar suçla birlikte yaflamay› ö¤renmek zorun-
da kalmaktad›r (Miethe, 1995:27).
Suç korkusunun bireysel etkileri nelerdir? Aç›klay›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
4
Suç korkusunun toplumsal seviyede olumsuz etkiye sahip olmas› halinde bu
duygu sosyal yaflam›n hemen her yönünü etkileyebilmektedir. D Ü fi ÜSuç
N E L ‹korkusunun
M D Ü fi Ü N E L ‹ M
toplumsal düzeydeki olumsuz etkileri yaflam kalitesinin zay›flamas› fleklinde ken-
dini gösterebilir. Korku, önleyici güvenlik tedbirleri alma gücüne S Osahip
R U olma ve ol- S O R U
mama ba¤lam›nda zengin ile fakir aras›ndaki sosyal bölünmeleri art›rabilir. Top-
lumsal yaflam›n bozulmas› ayn› zamanda toplumun suçla mücadele yetene¤inin
D‹KKAT D‹KKAT
zay›flamas›na da yol açabilir (Cozens, 2000). Sosyal aç›dan güvensizlik kayg›s›,
toplumlar›n kendilerini zay›f hissetmesine, yabanc›lardan çekinmesine ve içine ka-
N N
SIRA S‹ZDE
panmas›na yol açar. Komflular aras› iliflkiler zay›flar. Herkes küçük ve dar ölçüler- SIRA S‹ZDE
deki bireysel s›n›r›na çekilir. Mahalle, komflu ve toplum olma karakteristikleri yoz-
lafl›r. Bu sosyo-psikolojik hal, bir anlamda, zay›f düflmüfl, zararl› etkilere, mikrop-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
lara karfl› direncini kaybetmifl bir insan vücuduna benzer. Çok basit ve s›radan bir
mikrop, karfl›s›nda direnç gösteren bir yap› olmad›¤› için, insan vücuduna zarar
verebilir, onu hasta edebilir. Bu durumda, toplum yap›s› içerisindeki
K ‹ T A P gayri resmi K ‹ T A P
kontrol mekanizmas› zay›flar. Bu olumsuz tablo en çok suçlular›n ifline yarar. Suç-
lular, amaçlar›na ulaflmak ve bu ba¤lamda eylemlerini gerçeklefltirmek için zay›f-
layan toplumsal dayan›flma a¤›nda kendileri için çok elveriflli f›rsatlar
T E L E V ‹ Z Ybulur.
ON Bu du- TELEV‹ZYON
rum toplumda suç say›s›n›n artmas›na ve suçlular›n yakalanma olas›l›¤›n›n azalma-
s›na yol açar. Ekonomik aç›dan güvensizlik kayg›s›, suç ma¤duriyetlerinin önüne
geçebilmek amac›yla bireylerin, toplumlar›n, kamu ve özel kurumlar›n›n maddi
‹NTERNET
kaynak ay›rmak suretiyle güvenlik önlemleri gelifltirmelerini sa¤lar. ‹NTERNET
Suç korkusu, ma¤duriyet riskini azaltmaya yönelik tedbirler almay› teflvik et-
Toplumsal yaflam›n
mektedir. Bu durum da do¤al olarak suçlar›n ifllenmesini engellemeyi kolaylaflt›- bozulmas› sonucu sosyal
M A K A L Eve geliflmesi-
ran teknoloji ve insan odakl› güvenlik stratejilerinin ortaya ç›kmas›n› aç›dan güvensizlik
M Akayg›s›
KALE
artar, toplumlar olas› ve
ni kolaylaflt›rmaktad›r. Bu söz konusu sistem ve uygulamalar ekonomik yat›r›mla- gerçek sorunlar karfl›s›nda
r›, parasal harcamalar› gerekli k›lmaktad›r (Hale, 1996). Bu kapsamda özel güven- oldukça zay›f ve korunmas›z
bir duruma düfler.
lik personeli ve sistemlerinin kullan›lmas›, bireylerin kiflisel önleyici tedbirler alma-
s› (alarm, sa¤lam kap›, kilit vb), ev, araba ve iflyerleri için sigorta hizmetlerinden
126 Suç Sosyolojisi
yararlanma gibi hizmetlere yo¤un ilgi duyulmaktad›r. Nitekim dünya’da son 20-25
y›lda özel güvenlik sektöründe ve sigortac›l›k hizmetlerinde çok büyük geliflmeler
yaflanmaktad›r. Bu sektörlere karfl› ilk baflta geliflmifl ülkelerde bafllayan büyük yö-
nelim yavafl yavafl geliflmekte olan ülkelere de kaym›flt›r. Güvensizlik kayg›s› poli-
tik sahada da itici bir rol oynamaktad›r. Suç, suçluluk, ma¤duriyet ve buna iliflkin
konular politikac›lar için gerek seçim öncesi gerekse seçim sonras› kamuoyunda
kullanabilecekleri, üzerinde söylem ve projeler gelifltirebilecekleri popüler konu-
lard›r. Demokratik seçimlerde yer alacak adaylar vatandafllar›n bu önemli kayg›la-
r›na hitap etmek suretiyle seçilmeleri, iktidara gelmeleri halinde toplumda huzu-
run ve düzenin sa¤lanaca¤›, suçla etkin mücadele edilece¤i, cadde ve sokaklar›n
gece ve gündüz daha güvenli hale getirilece¤i, hukukun üstünlü¤ünün tesis edile-
ce¤i, suçlular›n hak etti¤i cezalara çarpt›r›laca¤›, ceza adalet sisteminin düzeltilece-
¤i, davalar›n daha k›sa süre içinde sonuçland›r›laca¤›, cezalar›n ve cezaevlerinin
daha cayd›r›c› bir yap›ya kavuflturulaca¤› yönünde mesajlar vermekte ve vaatlerde
bulunmaktad›r. Politik bak›fl aç›s› genelde seçim odakl› olup k›sa süreli sonuç el-
de etmeye yöneliktir. Bu aç›dan, sorunun çözümüne yönelik kal›c›, kapsaml› ve
köklü projeler gelifltirmek yerine özel ve kamusal alanda resmi kontrol ve gözetim
yollar›n›n art›r›lmas›, suç iflleme e¤iliminde olan potansiyel suçlular›n yak›n takibe
al›nmas› ve bast›r›c› polisiye tedbirlerin kullan›lmas› yöntemleri ile s›n›rl› bir yak-
lafl›m›n ortaya konulmas› da mümkündür (Polat ve Gül, 2009).
Suç korkusunun toplum baz›nda yol açt›¤› sonuçlarla ilgili olarak flu de¤erlen-
dirmeler yap›labilir: Suç korkusu toplumsal iliflkileri, uyumu ve sosyal kontrol al-
g›s›n› zay›flatarak suçlar için çok elveriflli koflullar haz›rlamaktad›r. Suç sorunuyla
mücadelede toplumsal beklentilerin yüksek olmas› nedeniyle politik aç›dan çok
daha sert, cezaland›r›c› suçla mücadele politikalar›n›n oluflturulmas›n› teflvik et-
mekte, bu durumda demokrasi, temel hak ve özgürlükler ile güvenlik dengesinin
sa¤lanmas›nda zorluklar yaflanmaktad›r (Jackson, 2006). Kimi bireyler iflini de¤ifl-
tirmekte, baflka kentlere, bölgelere göç etmekte, kimi yat›r›mc›lar kendilerini gü-
vende görmedikleri için ifllerini sonland›rmakta, riskli gördükleri belirli yerlere ya-
t›r›m yapmamaktad›r. Bu olumsuz süreç ekonomik yat›r›mlara, üretime ve mevcut
ekonominin sa¤l›kl› bir flekilde yürütülmesine de zarar vermektedir.
Suç korkusunun sonuçlar›n› aç›klamak amac›yla gelifltirilen görüfller içerisinde
Dubow ve arkadafllar›n›n (1979) ileri sürdü¤ü befl kategoriye de¤inmekte büyük
yarar bulunmaktad›r. Bunlar kaç›nma davran›fllar›, koruyucu davran›fllar, kendini
garantiye alma davran›fllar›, iletiflimsel davran›fllar ve kat›l›mc› davran›fllard›r. Ka-
ç›nma davran›fllar›; bireyin kendisi aç›s›ndan suç ma¤duriyet riskini yüksek gördü-
¤ü durumlardan uzaklaflmas› suretiyle suç ma¤duru olma olas›l›¤›n› en aza indir-
mesidir. Bireyin, gece geç saatlerde yaln›z bafl›na karanl›k sokaklarda yürümeme-
si, yan›nda çok fazla miktarda nakit para tafl›mamas› gibi. Koruyucu davran›fllar,
bir anlamda olas› ma¤duriyet risklerine karfl› kendini daha dirençli, güçlü k›lmaya
yönelik davran›fllard›r. Bu davran›fllar bireyin yaflad›¤› alan› korumaya yönelik ve
kamuya aç›k alanlarda kendini korumak üzere sergiledi¤i davran›fllard›r. Evde sa¤-
lam çelik kap› ve kilit sistemleri, görüntülü kap› zili kullanmak; d›flar›da yan›nda
göz yaflart›c› sprey, alarm tafl›mak gibi. Kendini garantiye alma davran›fllar›; ma¤-
duriyet bedelini azaltmaya yönelik davran›fllard›r. Evden h›rs›zl›k olmamas› için
gerekli güvenlik tedbirlerini almak. Buna ra¤men h›rs›zl›k olmas› halinde h›rs›z›n
alabilece¤i de¤erli eflya, para ve benzeri nesneleri evde bulundurmamak gibi. ‹le-
tiflimsel davran›fllar, bireylerin suça iliflkin bilgileri ve duygular›n› yak›nlar›, ve çev-
resindekiler ile paylaflmas›d›r. ‹nsanlar genelde suça ve ma¤duriyete iliflkin olarak
5. Ünite - Suç Korkusu 127
teorik çerçevede veya medyada gördü¤ü, okudu¤u ve duydu¤u ölçüler içinde bil-
gi sahibi olmaktad›r. Arkadafllar›n, akrabalar›n, birbirini tan›yan insanlar›n suç ve
ma¤duriyet konular›nda iletiflim kurmalar›, bilgi al›flveriflinde bulunmalar› ileride
karfl›lafl›labilecek olas› ma¤duriyetlerin önlenmesi yollar›n› kolaylaflt›r›c› rol oyna-
maktad›r. Bir kiflinin söz etti¤i doland›r›c›l›k yöntemini duyan bir baflkas› ayn› ve-
ya benzer yöntemi içeren bir durumla karfl›laflt›¤›nda daha önceden edindi¤i bilgi-
ler ›fl›¤›nda ma¤dur olmaktan kurtulabilmektedir. Kat›l›mc› davran›fllar ise belirli
bir suç türünden ya da genel olarak suçlar›n açm›fl oldu¤u sorunlardan ortaya ç›-
kan ve toplumun di¤er bireyleri ile ortak bir flekilde gerçeklefltirilen davran›fllard›r.
suç korkusu nedeniyle eve kapanmamalar›n›n, tam tersi d›flar› ç›kmalar›n›n teflvik
edilmesi; sosyal etkinliklerin özendirilmesine yönelik çal›flmalar›n yap›lmas›, bu
konuda verilebilecek örnek uygulamalardand›r (Polat ve Gül, 2009). Tabii burada
önemli ve etkili olabilecek yöntem, bu suç önleme stratejilerinin kurumlararas› ifl-
birli¤i içinde, koordineli bir flekilde uygulanmas›d›r.
Bireylerin kendilerini daha güvende hissetmeleri ve suç korkusunun azalt›lmas›
konusunda farkl› çal›flmalar yap›labilir. Suç önleme tedbirleri konusunda vatandafl-
lar›n bilinçli hale gelmesi ve bu tedbirleri uygulamas›, medyan›n suçla ilgili haber-
leri verirken korkuya yol açmayacak bir özen, polisin suçla mücadelede, suç önle-
me ve suçlular› yakalamada etkin olmas›, merkezi ve yerel yönetimlerin suç önle-
me politikalar› gelifltirmesi, çevresel düzenleme, mimari ve gençlere yönelik proje-
ler gelifltirilmesi ve buna benzer birçok husus burada s›ralanabilir.
5. Ünite - Suç Korkusu 129
Özet
N
A M A Ç
Suç korkusu ve suç ma¤duriyeti riski kavramlar›- N
A M A Ç Suç korkusunu belirleyen unsurlar› özetleyebilmek.
1 n› tan›mlayabilmek. 4
Güvensizlik kayg›s› ve daha spesifik anlamda suç
Güvenlik k›sa bir ifadeyle, toplumsal yaflam›n
korkusu genelde bireylerin alg›lad›klar› savun-
yasal çerçevede, huzurlu ve düzenli bir flekilde
mas›zl›k durumu ile ilgilidir. Toplumda baz› in-
yürümesi, bireylerin canlar›na ve mallar›na zarar
sanlar (yafll›lar, kad›nlar, çocuklar) di¤erlerine
gelme endiflesi tafl›madan, korkusuzca yaflamas›
göre daha yüksek seviyede suç ma¤duru korku-
halidir. Korku, tehlikenin önceden sezilmesiyle
su hisseder. Suç korkusu, bireysel ve çevresel
ortaya ç›kan bir histir ve her zaman fiziksel, psi-
nedenlere ba¤l› olarak ortaya ç›kan psikolojik
kolojik ve sosyal sonuçlar› bulunur. Suç korku-
bir durumdur. Suç ma¤duru olma korkusu yafl,
su, bireyin bir suça ya da suç ile iliflkilendirdi¤i
cinsiyet, ifl durumu, sosyal çevre, yaflam biçimi,
sembollere karfl› gelifltirdi¤i duygusal endifle ve-
ikamet yeri, daha önce ma¤dur olup olmama ve
ya korku tepkisidir. Suç ma¤duriyeti riski ise, bi-
benzeri di¤er birtak›m de¤iflkenlere ba¤l› olarak
reyin suç ma¤duru olma olas›l›¤›n› öznel olarak
farkl› seviyelerde ortaya ç›kar. Suç korkusunun
de¤erlendirmesi sonucu ortaya ç›kan alg›d›r. Her
oluflmas›nda bu de¤iflkenlerden her biri farkl›
ma¤duriyet risk alg›s›, suç korkusuna yol açmaz.
derecelerde etkili olur.
N
A M A Ç
Suç korkusunun ortaya ç›k›fl› ve geliflimini ifade
N Suç korkusunun olumsuz etkilerini s›ralayabilmek.
2 edebilmek. A M A Ç
N
fiziksel çevrenin yaflanabilirli¤ini ve komfluluk
Suç korkusuyla mücadelenin çerçevesini aç›kla-
iliflkileri de sorgulanmaktad›r. A M A Ç
6 yabilmek.
N
Suç korkusuyla mücadele, suçun kendisi kadar
Suçun ölçülmesinin önemini ve yöntemlerini ta-
A M A Ç önemli bir konudur. Suçla mücadele ve özellikle
3 n›mlayabilmek.
suçlar›n önlenmesi alan›nda yap›lacak çal›flmala-
Suçun ölçülmesinde suç istatistikleri önemli bir
r›n yan›nda suç korkusunun giderilmesine yöne-
araçt›r, ancak tek yöntem de¤ildir. ‹statistikler
lik bir hedef de konulmal›d›r. Devriye hizmetle-
sadece bilinen, kay›t alt›na al›nan suçlar› ölçme-
ri, özellikle yaya devriyelerin tekrar uygulamaya
de ve de¤erlendirmede kullan›l›r. Güvenlik alg›-
konulmas›, çevresel düzenlemeler ve durumsal
s› anketleri ise, bireylerin maruz kald›klar› ancak
suç önleme tedbirleri belirli ölçüler içinde birey-
bilinmeyen suç ma¤duriyetlerini, bireylerin kifli-
lerin kendilerini daha güvende hissetmelerine
sel alg›lar›n› ortaya koyar.
yard›mc› olmaktad›r. Ancak bu önlemlerin al›n-
mas›nda afl›r›ya kaç›lmas› suç korkusunun artma
riskini ortaya ç›karabilir.
130 Suç Sosyolojisi
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi suç korkusu konusunda 4. Afla¤›dakilerden hangisi suç korkusunun ölçülmesi
do¤ru bir ifade de¤ildir? konusunda do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. Suç korkusu, olas› suç riskine karfl› duyulan de- a. Biliflsel ölçümler, bireyin suç ma¤duru olma ola-
rin ve güçlü bir olumsuz histir. s›l›¤› hakk›ndaki alg›s›, risk ve emniyetin de¤er-
b. Suç korkusu, günümüz modern toplumlar›nda lendirilmesiyle ilgilidir.
bireylerin büyük bir ço¤unlu¤unun en önemli b. Biliflsel ölçümler, zihinsel ve öznel bir de¤erlen-
sorunlar›n›n bafl›nda gelmektedir. dirme süreci ile oluflmaktad›r.
c. Suç korkusu ilk bafllarda suç ve suç önlemeye c. Davran›flsal ölçümlerde, suç ma¤duriyetini en-
iliflkin araflt›rmalar içinde ele al›nm›flt›r. gellemeye yönelik tutum ve davran›fllar tespit
d. Suç korkusu, 1970’l› y›llarda ba¤›ms›z bir konu ola- edilmektedir.
rak bilimsel ölçülerde araflt›r›lmaya bafllanm›flt›r.
d. Davran›flsal ölçümler, bireylerin suç ma¤duriye-
e. Normal seviyedeki korku günlük yaflamda tehli-
ti olas›l›¤›n› azaltmak için söyledikleri ile yapt›k-
keden uzak olma konusunda bireyleri olumlu
lar› aras›ndaki farkl›l›klar› ortaya koymaktad›r
anlamda yönlendirir.
e. Duygusal ölçümler, belirli suç türlerinin potansi-
yel ma¤duru olma kayg›s› ve korkusu ile ilgilidir.
2. Suç korkusunu aç›klamaya yönelik olarak yap›lan
afla¤›daki de¤erlendirmelerden hangisi do¤ru bir ifade
5. Afla¤›dakilerden hangisi ayd›nlatma sistemlerinin ya-
de¤ildir?
a. Herkes, suç ma¤duru olmaktan, suç sonras› psi- rarlar›ndan biri de¤ildir?
kolojik, fiziksel ve/veya ekonomik zarar gör- a. Suç önleme harcamalar›n›n düflük seviyede ol-
mekten çekinir. mas›na katk› sa¤lama.
b. Özellikle büyük kentlerde suç korkusu daha b. Potansiyel suçlulara karfl› cayd›r›c›l›k.
önemli bir sorundur. c. Bireylerin kendilerini daha güvende hissetmele-
c. Risk de¤erlendirmeleri bireyler aras› farkl›l›k gös- rine yard›mc› olma.
terir. Kimisinin sorunsuz olarak alg›lad›¤› bir du- d. Güvenlik personelinin kiflisel emniyetinin sa¤-
rum bir di¤eri taraf›ndan oldukça riskli görülebilir. lanmas›.
d. Suç korkusu, kamuya aç›k alanlarda gündüz sa- e. Suç iflleyen kiflilerin tan›nmas›n› ve yakalanma-
atlerine göre geceleri daha çok hissedilir. s›n› kolaylaflt›rma.
e. Suç korkusuna iliflkin risk de¤erlendirmelerinde
suç yo¤unlu¤u tek önemli belirleyici de¤iflkendir. 6. Afla¤›dakilerden hangisi bireylerde suç korkusunun
artmas›na yol açabilecek önleyici yaklafl›mlardan biri
3. Afla¤›dakilerden hangisi suç korkusunun ortaya ç›- de¤ildir?
k›fl› ve geliflimine iliflkin do¤ru bir ifade de¤ildir? a. Önleyici tedbirlerin al›nmas› ve halka duyurul-
a. Suç korkusu, bireylerin suç ma¤duriyeti konu- mas› konular›nda ileriye gidilmesi ve afl›r›ya ka-
sunda alg›lad›klar› savunmas›z kalma ile yak›n ç›lmas›.
iliflkili bireysel süreçlerin ve çevresel dinamikle- b. Vatandafllar›n gece belirli bir saatten sonra d›fla-
rin bir ürünüdür.
r› ç›kmamalar› konusunda s›k olarak uyar›lmas›.
b. Suç korkusunun oluflmas›nda yap›sal faktörler
c. Vatandafllar›n suç önleme tedbirleri konusunda
de rol oynamaktad›r.
bilgilendirilmesi.
c. Suç korkusu ilk önce aile içinde meydana gelen
d. Yo¤un olarak h›rs›zlar›n, kapkaçç›lar›n ve gaspç›-
risk alg›lamalar› ile ortaya ç›kar, daha sonra çev-
lar›n varl›¤›ndan ve bu tür suçlardan söz edilmesi.
resel koflullara ba¤l› olarak geliflir.
e. Çok fazla say›da polisin cadde ve sokaklarda de-
d. Suç korkusu, ço¤u zaman gerçek suç seviyele-
vaml› surette üniformal› olarak devriye gezmesi.
rinden ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kmakta ve gelifl-
mektedir.
e. Bireyler sadece suç say›s› ve yo¤unlu¤u ile de-
¤il ayn› zamanda günlük yaflamlar›nda karfl›lafl-
t›klar› sosyal ve fiziksel koflullar›n olumsuz etki-
leriyle de suç korkusuna kap›lmaktad›r.
5. Ünite - Suç Korkusu 131
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Adams, J. (1995). Risk, London: UCL Press Ditton, J., S. Farrall, J. Bannister, G. Elizabeth ve K. Pea-
Agnew, R. S. (1985) “Neutralizing the impact of crime”, se (1999) “Reactions to Victimization: Why has an-
Criminal Justice and Behavior, 12 ger been ignored?” Crime Prevention and Commu-
Atkinson, R. L., R.C. Atkinson, E.E. Smith, D.J. Ben ve nity Safety: An International Journal, (1.)
E.R. Hilgard (1990) Introduction to psychology (10th Dolu, O. fi. Uluda¤ ve C. Do¤utafl (2010), “Suç Korku-
ed.). San Diego, CA: Harcourt Brace Jovanovich. su: Nedenleri, Sonuçlar› ve Güvenlik Politikalar› ‹lifl-
Barkan, S. (2005) Criminology: A sociological unders- kisi, A.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 65,
tanding. New York:Prentice Hall. Say› 1.
Baumer, T.L. (1978) “Research on fear of crime in the Dubow, F. E. McCabe ve G. Kaplan (1979) Reactions to
United States”, Victimology, 3, Crime: A Critical Review of the Literature, National
Baumer, T.L. (1985) “Testing a general model of fear of Institute of Law Enforcement and Criminal Justice.
crime: Data from a national Sample”, Journal of Re- Washington D.C.: U.S. Government Printing Office
search in Crime and Delinquency, 22(3) Emniyet Genel Müdürlü¤ü, Asayifl Dairesi Baflkanl›¤›
Belyea, M. J., ve M.T. Zingraff (1988) “Fear of crime and (2007) Toplum Destekli Polislik Hizmet Standard› ve
residential location”, Rural Location, (53) K›lavuz Belgeleri, Ankara: EGM Yay›nlar›.
Bennett, T. (1990) Tackling fear of crime, London: Ho- Fattah, E., A., ve V.F. Sacco (1989) Crime and Victimi-
me Office Research Bulletin No. 22 zation of the Elderly. New York: Springer-Verlag
Brantingham, P. J., P.L. Brantingham, ve T. Molumby Ferraro, K. F., ve R.L. LaGrange (1987) “The measure-
(1977) “Perceptions of crime in a dreadful enclosu- ment of fear of crime”, Sociological Inquiry. (57)
re”, Ohio Journal of Science, (77) Ferraro, K.F. (1995) Fear of Crime: Interpreting Victimi-
Braungart, M., M., Braungart R., G., ve W.J. Hoyer (1980) zation Risk. Albany: State University of New York
“Age, Sex, and Social Factors in Fear of Crime”, So- Press.
ciological Focus (13) F›nd›kl›, Remzi. (2009) Güvenli¤in Sosyal Temelleri ve
Chiricos, T., S. Eschholz, ve M. Gertz (1997) “Crime, Güvenlik Sistemleri Dersi, Güz ve Bahar Dönemi.
News, and Fear of Crime: Toward an Identification Yüksek Lisans Ders Notlar›, Ankara: Güvenlik Bi-
of Audience Effects”, Social Problems, (44) limleri Enstitüsü.
Clemente F. & Kleinman, M. (1976) “Fear of crime French, P. (1994) ‘Closed Circuit Television Surveillan-
among the aged”, The Gerontologist,16(3) ce’. Bas›lmam›fl Master Tezi, Exeter: Exeter Üniver-
Clemente, F., ve M.D. Kleiman (1977) “Fear of Crime in sitesi, Department of Police Studies.
the United States: A Multivariate Analysis”, Social Furstenberg, F. (1971) “Public Reactions to Crime in the
Forces (56) Streets”, American Scholar. (40)
Collins, E. (November, 1979), ‘The New Jersey Foot pat- Garofalo, J. (1979) “Victimization and the Fear of Cri-
rol Program’, Paper presented att the annual mee- me”, Journal of Research in Crime and Delinqu-
ting of teh American Society of Criminology, Phila- ency, (16)
delphia. Garofalo, J. (1981) “The Fear of Crime: Causes and Con-
Cozens, P. (2000) “Investigating defensible space and sequences”, Journal of Criminal Law and Crimino-
the criminogenic capacity of characteristic British logy, (82)
housing designs”, Unpublished doctoral thesis, Wa- Geleri, A. (1996) An Examination Of The Public Attitu-
les: University of Glamorgan, Pontypridd. des Towards The Use of CCTV in Public places, Ba-
Crowell, N. A., ve A.W. Burgess (Ed.) (1996) Unders- s›lmam›fl Doktora Tezi, Exeter: Exeter Üniversitesi
tanding violence against women, Washington DC: Gerbner, G. Ve L. Gross (1976) “Living with television:
National Academy Press. The violence profile”, Journal of Communication,
Darwin, C. (1872) On the Expression of Emotions in 26 (2)
Man and Animals. London: John Murray. Hale, C. (1996) “Fear of Crime: A Review of Literature”,
International Review of Victimology, (4)
134 Suç Sosyolojisi
Hartley, J. E. (1974) Lighting reinforces the crime fight. Maslow, A.H. (1954) Motivation and Personality, New
Pittsfield, MA: Buttenheim. York: Harper & Brothers
Heath, L. (1984) “Impact of newspaper crime reports Maxfield, M., (1984) Fear of Crime in England and Wa-
on fear of crime”, Journal of Personality and Social les, London: Home Office Research Study, Say›.78
Psychology, 47 May, D.C ve R.G. Dunaway (June 2000) “Predictors of
Hersh, D. Ve C. Hersh, (Mart 1990), ‘I Spy’, içinde Secu- fear of criminal victimization at school among ado-
rity Management, American Society for Industrial lescents”, Sociological Spectrum, 20(2)
Security. May, D.C.(2001) Adolescent Fear of Crime, Perceptions
Honess, T. Ve E. Charman, (1992), Closed Circuit Tele- of Risk and Defensive Behaviors: An alternative Exp-
vision in Public Places, London: Police Research lanation of Violent Delinquency. Lewiston: Edwin
Group, Crime Prevention Papers. Mellen Press.
Hunter, A. (1978) Symbols of Incivility, Dallas: Ameri- Merry, S. (1981) Urban danger: Life in a neighborhood
can Society of Criminology. of strangers, Philadelphia: Temple University Press.
Jackson, J. (2006) “Introducing Fear of Crime to Risk Miethe, T. D. (1995) “Fear and Withdrawal From Urban
Research”, Risk Analysis, (26) Life”, Annals of American Academy of Political So-
Joseph, J. (1997) “Fear of Crime Among Black Elderly”, cial Science, (539)
Journal of Black Studies, (27) Miceli, R., M. Roccato ve R. Rosato (2004) “Fear of Cri-
Kenney, D.J. (1987) Crime, Fear and the New York City me in Italy: Spread and Determinants”, Environ-
Subways: The Role of Citizen Action. New York: ment and Behaviour, 59/2
Praeger. Mish, F.C. (Ed.) (1997) The Merriam Webster Dictio-
Kenney, D.J. ve T.S. Watson (1998) Crime in Schools, nary, Springfield: Merriam-Webster
Washington DC: Police Executive Research Forum. Moore, M. H., ve R.C. Trojanowicz (1988) “Policing and
Killias, M. (1990) “Vulnerability: Towards a better un- fear of crime”. Perspectives on Policing (Vol. 3),Was-
derstanding of a key variable in the genesis of fear hington, DC: U.S. Department of Justice.
of crime”, Violence and Victims, (5) Öner, N. (1977) Durumluk ve Sürekli Kayg› Envanteri-
Koskela, H., ve P. Pain, P. (2000) Revisiting fear and nin Türk toplumundaki Geçerlili¤i, Ankara
place: Women’s fear of attack and the built environ- Pate, A.M. (1986) ‘Experimenting with foot patrol, The
ment. Geoforum, (31) Newark Experience’: Rosenbaum; D. (ed.) Commu-
Köknel, Ö. (1988) Zorlanan ‹nsan, ‹stanbul: Alt›n Ki- nity Crime Prevention, Does It Work?, Beverly Hills-
taplar Yay›nevi. London: SAGE Publications
LaGrange, R.L. ve K.F. Ferraro (1989) “Assessing age Polat, A. Ve S. K. Gül (2009), “Kentlerde güvensizlik kay-
and gender differences in perceived risk and fear of g›s›: Erzincan alan araflt›rmas›,” V.K. Bilgiç (ed.) De-
crime”, Criminology, (27) ¤iflik Yönleriyle Yerelleflme, Ankara: Seçkin yay›nevi.
Lane, J. Ve J.W. Meeker (2003) “Ethnicity, information Rader, N., E. (2004) “The Threat of Victimization: A The-
sources, and fear of crime”, Deviant Behavior: An oretical Reconceptualization of Fear of Crime”, Soci-
Interdisciplinary Journal, (24) ological Spectrum, (24)
Lawton, M.P., L. Nahemow, S. Yaffe ve S. Feldman Rohe, W. M., ve R.J. Burby (1988) “Fear of crime in
(1976) “Psychological aspects of crime and fear of public housing”, Environment and Behavior, (20)
crime” J. Goldsmith ve S. Goldsmith (Ed.) Crime Rountree, P.W., ve K.C. Land (1996) “Perceived risk
and the Elderly: Challenge and Response, Lexing- versus fear of crime: Empirical evidence of a con-
ton: Heath. ceptually distinct reactions in survey data”, Social
Lewis, D. A., ve G. Salem (1986) Fear of crime: Incivi- Forces, 74 (4)
lity and the production of a social problem, New Skogan, W., G., ve M.G. Maxfield (1981) Coping with
Brunswick, NJ: Transaction. Crime: Individual and Neighborhood Reactions, Be-
Loftus, B., (1992), ‘King’s Lynn Closed Circuit TV Aimed verly Hills: Sage Publications.
to Reassure Shoppers’, Parking Review (Ocak 1992) Sampson, R.J., S.W. Raudenbush ve F. Earls (1997) “Ne-
Marks, I.M. (1978) Living with Fear, New York: McGraw ighbourhoods and Violent Crime: A Multilevel Study
Hill. of Collective Efficacy”, Science, New Series, 277:5328
5. Ünite - Suç Korkusu 135
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Ma¤dur ve ma¤duriyet kavramlar›n› tan›mlayabilecek,
N
Ma¤duriyet nedenlerini aç›klayabilecek,
N
Suç ma¤duriyetinin etkilerini özetleyebilecek,
N
Ma¤dur ile polis iliflkisinin çerçevesini ortaya koyabilecek,
Suç ma¤durlar›na yard›m ve destek hizmetlerinin kapsam›n› izah edebilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Ma¤dur • Suç ma¤durlar›na yard›m
• Ma¤duriyet • Ma¤dur psikolojisi
• Suç ma¤duru • Suç ma¤duru ve polis
‹çindekiler
• MA⁄DUR VE MA⁄DUR‹YET
KAVRAMLARI
• MA⁄DUR ÇALIfiMALARININ
KAPSAMI
• MA⁄DUR‹YET NEDENLER‹
• SUÇ MA⁄DUR‹YET‹N‹N ETK‹LER‹
Suç Sosyolojisi Suç Ma¤duriyeti
• MA⁄DUR PS‹KOLOJ‹S‹
• MA⁄DUR PROF‹L‹
• MA⁄DUR POL‹S ‹L‹fiK‹S‹
• MA⁄DUR ÇOCUKLAR VE POL‹S
• SUÇ MA⁄DURLARINA YÖNEL‹K
YARDIM VE DESTEK H‹ZMETLER‹
Suç Ma¤duriyeti
olmaktad›r. Yani, bir hareket ceza kanununa ayk›r› ve o konuda suç olarak tan›m-
lanm›fl ise suçtur. Ancak ma¤duriyeti sadece hukuki alanla s›n›rlamak pek do¤ru
de¤ildir. Toplumsal yaflamda ma¤duriyetler farkl› alanlarda ve farkl› flekillerde de
meydana gelebilmektedir.
Ma¤dur bilimi kavram›n› ilk Ma¤durlarla ilgili bilimsel çal›flmalar, a¤›rl›kl› olarak 2. Dünya Savafl›ndan son-
önce Amerikal› psikiyatrist ra yap›lmaya bafllam›fl, 70’li y›llardan itibaren de Kriminoloji biliminin ilgisini çek-
Frederick Wertham
kullanm›flt›r. Ancak ma¤dur mifl ve böylece bu alandaki çal›flmalar artm›flt›r (Keiser, 1991). Daha sonralar› ma¤-
çal›flmalar›n› yayg›nlaflt›ran durlar, büyük ço¤unlukla viktimoloji (ma¤dur bilimi) içerisinde çal›flma konusu ol-
ise Von Hentig’dir (Bahar,
2006:2). mufltur. En baflta suç ma¤durunu ve ma¤durla ba¤lant›l› her fleyi çal›flma oda¤› ya-
pan viktimoloji, önceleri kriminolojinin bir alt dal› olarak ortaya ç›km›fl, ancak da-
ha sonralar› ba¤›ms›z bir bilim alan› haline gelmifltir (Sokullu-Ak›nc›, 1999: 21). Bu-
radan da anlafl›laca¤› üzere suç ma¤durlar›yla ilgili yaklafl›mlar ve dolay›s›yla vik-
timoloji, oldukça yenidir. Latince ve Yunanca kökenli bir sözcük olan viktimoloji,
ma¤duru inceleyen bilim dal›d›r. Latince ‘victima’ ve yunanca ‘logos’ sözcüklerinin
bir araya gelmesiyle oluflmufltur (Drapkin, 1974). Ma¤duriyet olgusu toplumsal ge-
liflmelere paralel olarak de¤iflim göstermektedir. Türkiye’de bir zamanlar kocan›n
kar›s›n›, baban›n çocu¤unu dövmesi normal bir durum olarak görülürken flimdi
bunlar›n her ikisi de hem hukuki hem de toplumsal olarak asla kabul edilmeyen
suçlu davran›fllar olarak görülmektedir.
Ma¤dursuz Suç
Toplum, kendini oluflturan Her suçun muhakkak bir ma¤duru olmas› zorunlu de¤ildir (Viano, 1975:106). Ce-
bireylerle birlikte bir za hukukuna göre her suçun mutlaka bir ma¤durunun bulunmas› gerekti¤i kabul
bütündür ve bu nedenle de
bir kiflinin zarar görmesi, edilse de (Sokullu-Ak›nc›, 1999:21) baz› suçlar›n do¤rudan ma¤duru bulunmamak-
herkesin zarar görmesi ta veya bilinmemektedir. Baz› durumlarda da ma¤durla fail ayn› kifli olabilmekte-
demektir. Bu nedenle de
verilen zarar, her yönüyle dir. Bu tür suçlar literatürde ma¤dursuz suç (victimless crime) olarak tan›mlanmak-
toplumsal sahiplenme tad›r. Ma¤dursuz suç, k›sa ve basit bir ifadeyle ma¤duru olmayan suçtur. Gerçek
ölçüleri içerisinde
giderilmeye çal›fl›lmal›d›r.
anlamda ma¤duru olmayan suç yoktur. Bütün suçlarda suça maruz kalan kifli, top-
lum ve hatta bütün insanl›k bir anlamda ma¤dur olabilir. Konuya sosyolojik aç›dan
bak›ld›¤›nda, suç ma¤durlar›n›n sorunlar›n›n bireysel de¤il toplumsal bir sorun
olarak alg›lanmas› ve de¤erlendirilmesi gerekti¤i görülür. Çevre suçlar›, uyuflturu-
cu ticareti, insan ticareti, fuhufl ve kad›nlar›n cinsel amaçl› sömürülmesi gibi suçlar
sonuçta bütün toplumu ve insanl›¤› ma¤dur etmektedir. Bu tür suçlar do¤rudan bir
bireye zarar vermemekle birlikte, toplumsal sorunlara yol açabilmesi nedeniyle
suç olarak kabul edilmektedir. Bunlar belirli bir bireye de¤il toplumsal y›¤›na kar-
fl› ifllenmifl say›lmaktad›r (Özek, 1984:27). Bu yönüyle bütün suçlar›n do¤al ve zo-
runlu ma¤duru devlet ve toplumdur.
Ma¤dursuz suçlar›n say›s› oldukça fazlad›r. Ma¤dursuz suçlarda ma¤dur kimi
zaman belirli bir kifli de¤il, belirli olmayan çok say›da kifliler, genifl y›¤›nlard›r. Bu
suçlarda suçun ifllendi¤ini ço¤u zaman sadece fail ve ma¤dur bilir. Bu nedenle de
suçu ihbar edecek baflka kimse yoktur (Befle, 2006:83). Bu durumdu ortada bili-
nen ve aç›kça tan›mlanan bir ma¤durun olmamas› nedeniyle flikâyet ve sorufltur-
ma için gerekli çal›flmalar yap›lamamaktad›r. Bu yüzden ma¤dursuz suçlar›n yo-
¤unlu¤u ve kapsam› hakk›nda net bilgiler ortaya koymak oldukça zor, bir anlam-
da da imkâns›zd›r. Özellikle kamuya karfl› ifllenen suçlar, takibi flikayete ba¤l› suç-
lar ve karfl›l›kl› r›za ile gerçeklefltirilen suçlar bu s›n›fland›rma içerisine girer (Clerk-
son, 1984:71). Örne¤in, karfl›l›kl› r›za ile ifllenen fuhufl ve uyuflturucu al›m sat›m›
gibi suçlara genel olarak bak›ld›¤›nda bu suçlar›n ma¤durlar› vard›r; ama, hemen
hiç kimse kendisini ma¤dur olarak kabul etmez, bu konuyu yetkililere söylemez
ve itirafta bulunmaz.
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 139
Fail ve ma¤durun ayn› kifli oldu¤u durumlarda da ma¤dursuz suçlardan söz et-
mek mümkündür. Örne¤in, uyuflturucu madde kullan›m›, alkollü araç kullanma ve
kumar olaylar›nda oldu¤u gibi (Sokullu-Ak›nc›, 1999:81). Bu fiillerin ifllenmesinde,
ortada herhangi bir flikâyetçi veya kendini ma¤dur olarak gören bir kifli olmasa da-
hi, asl›nda fiilleri iflleyenlerin kendisi ayn› zamanda yapm›fl olduklar› hareketten
zarar görenlerdir, yani ma¤durlard›r. Bu tür suçlarda ma¤durun anlam›n›, meyda-
na gelen ma¤duriyetin yap›s›n›, boyutunu ve kimlerin ma¤dur olarak tan›mlanabi-
lece¤ini belirlemek için sadece hukuki de¤il ayn› zamanda toplumsal ve psikolo-
jik aç›lardan da incelemek gerekir.
Gizli Ma¤duriyet
Bir ülkede veya belirli bir co¤rafyada ifllenen suçlar›n tam ve eksiksiz bir flekilde
bilinmesi ve ölçülmesi mümkün de¤ildir. Suçlar genelde aç›k bir flekilde ifllenir ve
kamu otoritesi bu suçlar›n ifllendi¤ini daha sonra ö¤renir. Suçlar›n büyük bir k›sm›
vatandafllar (ma¤dur, tan›k veya sonradan ö¤renen kifliler) taraf›ndan polise yap›-
lan ihbarlar sonucunda ö¤renilir. Suç istatistikleri de bu bilinen suçlar esas al›nmak
suretiyle oluflturulur. Ancak baz› suçlar ise bilinmez, gizli kal›r. Bu suçlar›n ma¤-
durlar› toplumdan d›fllanma, ay›p karfl›lanma, be¤enilmeme, olay› önemsememe
ve benzeri nedenlerden dolay› ma¤duriyetlerini sakl› tutarlar. Suçlar›n farkl› ne-
denlerden dolay› resmi makamlar taraf›ndan bilinmemesi, kay›tlara geçmemesi so-
nucu “gizli ma¤duriyetler”, “karanl›k say›lar”, bir baflka ifadeyle “karanl›k alan” or-
taya ç›kar.
‹hbar edilmeyen, bu yüzden de varl›klar› bilinmeyen suçlar resmi kay›tlarda ve
istatistiklerde yer almaz. Bu yüzden gerçek suç say›s›n› ve ma¤duriyeti ortaya ç›-
karmak isteyen araflt›rmac›lar istatistiklerin yan› s›ra “ma¤dur anketleri (victim sur-
veys)” ve “kendili¤inden itiraf anketlerinden (self-report surveys)” yararlan›rlar
(Befle, 2006: 78). Bilinen suçluluk, ifllendi¤i, varl›¤› polis taraf›ndan bilinen ve res-
mi kay›tlara geçirilen suçlar›n toplam›ndan oluflur. Kanuni suçluluk ise mahkeme-
lere intikal edip mahkûmiyetle sonuçlanan suçlar› ifade eder. Bir ülkede ifllenen
suçlar›n hepsini ifade etmek için de “gerçek suçluluk” tabiri kullan›l›r. Bir ülkede-
ki veya co¤rafi alandaki gerçek suçluluk miktar› bilinen suçluluk, kanuni suçluluk
ve siyah say›lar›n toplam›ndan ibarettir. Baz› suçlar polis taraf›ndan yap›lan araflt›r-
malar veya suçüstü durumlar ile ortaya ç›kar›l›rken suçlar›n önemli bir k›sm› suçun
ma¤duru, tan›¤› veya vatandafllar›n polise yapm›fl oldu¤u ihbarlar sonucunda ö¤-
renilir. Polise yap›lan ihbarlar›n say›s› ve niteli¤i modern toplumlarda polis-vatan-
dafl aras›ndaki güven duygusunun seviyesinin belirlenmesi noktas›nda önemli
ipuçlar› verir. Polisle iliflkileri iyi olmayan, ona güven duymayan toplumlarda ih-
bar oran› azd›r. Ancak bunun tersi durumlarda yani vatandafl-polis kaynaflmas›n›n
üst seviyede oldu¤u, vatandafl›n polise güven ve sayg› duydu¤u toplumlarda ihbar
oranlar› da bir o kadar yüksektir.
Gizli ma¤duriyetler nas›l ortaya ç›kar›labilir, anlat›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
1
MA⁄DUR ÇALIfiMALARININ KAPSAMI
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Suç ma¤duriyeti gerek ceza adalet sistemleri gerekse toplumsal yap›lar içerisinde
çok ciddi anlamda ihmal edilen konulardan biridir. Suç sonras› genelde bütün
enerji, dikkat ve kaynaklar suçlu üzerine yo¤unlaflmakta, ma¤dur S O adeta
R U bir kenara S O R U
itilmekte ve kendi sorunlar›yla bafl bafla b›rak›lmaktayd›. Ancak 1970’li y›llardan iti-
baren durum biraz de¤iflti. Suç ma¤duriyeti ve ma¤durlar da hukuki, ekonomik, D‹KKAT
D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
140 Suç Sosyolojisi
Türkiye’de, di¤er geliflmekte sosyal ve siyasal aç›lardan dikkatle üzerinde durulan bir unsur haline geldi. Ma¤-
olan ülkelerde oldu¤u gibi,
ma¤dur, ma¤dur haklar› ve durun konumu ve haklar› önce geliflmifl bat› toplumlar›nda daha sonra da di¤er
ma¤dur politikalar› gibi geliflmekte olan toplumlarda bafll›ca gündem konular›ndan biri haline geldi. Böy-
konular›n yeterince ele lece ma¤dur haklar› evrensel ölçüler içinde ele al›n›p tan›nmaya, ma¤durlar› içine
al›nd›¤› söylenemez. Bunun
en önemli nedenlerinden alan farkl› politikalar üretilmeye baflland› (Bahar, 2006:2). ABD yasalar›, 1980’li y›l-
birisi Türkiye’nin sosyo- larda ma¤durun da yarg›lama sürecine kat›lmas› baflta olmak üzere, ma¤durun ifa-
ekonomik ve siyasal
geliflmifllik seviyesinin ileri desinin mahkemelerde kullan›lmas›n› kabul etmifltir. Avrupa’da ise daha çok suç
demokrasilerdeki sonras› ma¤dura verilebilecek hizmetler ön plana ç›km›flt›r (Maguire ve Shap-
standartlarda olmay›fl›d›r.
land’dan akt. Bahar, 2006) Bat›’da bireysel haklar, temel hak ve özgürlükler, kad›n
haklar›, az›nl›k haklar›, çocuk haklar› ve tüketici haklar› gibi alanlarda çok önemli
geliflmeler yaflan›rken ma¤dur haklar› ve ma¤dur politikalar› da bu geliflmelerden
hissesini alm›flt›r.
Türkiye’de demokratikleflme, temel hak ve hürriyetler alan›nda geliflmeler ol-
dukça bunlara paralel bir flekilde ma¤dur haklar› ve ma¤durlara yönelik hizmetler
konusunda da önemli ilerlemeler yaflanmaktad›r. Devlet yasalar ve ilgili kurumla-
r› vas›tas›yla y›llarca ihmal edilmifl bu sorunun üzerine gitmekte, özel kurulufllar ile
gönüllü teflekküller de bu hizmet alan›nda büyük bir duyarl›l›kla yer almaya çal›fl-
maktad›r. Ma¤dur ile ilgili çal›flmalar, ma¤dur ve ma¤durun sorunlar›n› ve bu so-
runlara yaklafl›m yöntemlerini de¤iflik referans modelleri içinde ele almaktad›r. Bu
modelleri afla¤›daki dört ana bafll›k alt›nda toplamak mümkündür (Hentig’den akt.
Sokullu-Ak›nc›, 1999:23):
1. Suç sonras› ma¤durda meydana gelen kiflisel ve sosyal boyutlardaki sorun-
lar ile ma¤dur ve fail aras›ndaki iliflkilerin araflt›r›lmas›, bunun yan› s›ra ma¤-
duriyetin meydana gelmemesi için gerekli ortam›n, koflullar›n belirlenmesi
amaçlanmaktad›r. Viktimolojinin bu yönü ampirik viktimolojinin çal›flma
alan›na girmektedir.
2. Klinik viktimoloji çal›flmalar› içerisinde yer alan bu bölümde, ma¤duriyetin
ma¤dur üzerinde meydana getirdi¤i mediko-psikolojik etkiler ve sonuçlar›n
araflt›r›lmas› söz konusudur. Klinik viktimoloji, ma¤duriyet sonras› ma¤du-
run maruz kald›¤› psikolojik sorunlar›n azalt›lmas› ve mümkünse tamamen
ortadan kald›r›lmas› için gerekli araflt›rmalar› yapmaktad›r.
3. Ma¤durun hukuki durumu viktimoloji araflt›rmalar›n›n di¤er bir boyutunu
oluflturmaktad›r. Bu anlamda, ma¤durun hukuk sistemleri içindeki yeri,
ma¤durun sahip oldu¤u haklar, ma¤durun korunmas›na iliflkin kurallar ile
ma¤durun sahip oldu¤u haklardan yararlanmas› ve gerekli koruman›n sa¤-
lanmas› için düzenlenmesi gereken yard›m ve koruma sistemleri, viktimolo-
jinin bu bölümü içerisinde ele al›n›p incelenmektedir.
4. Viktimoloji çal›flmalar›n›n bir di¤er yönü ise ma¤dura yard›m ve koruma sis-
temlerinin oluflturulmas› ile ilgilidir. Ma¤duriyetin meydana geldi¤i ilk an-
dan bafllamak üzere ileri aflamalar› da içine alacak flekilde ma¤dura yard›m
edilmesi ve ma¤durun korunmas› için modellerin gelifltirilmesi amaçlan-
maktad›r. Ma¤duriyetin meydana geldi¤i fiziki alandan bafllayarak daha
uzun dönemlere de hitap eden bu yaklafl›m, polisin çal›flmalar› ile di¤er il-
gili kurumlar›n oluflturaca¤› yard›m ve koruma sistemlerini içermektedir.
Ma¤duriyetlere müdahale eden polis baflta olmak üzere ilgili di¤er kifli ve
birimlerin bu konuda yerine getirmesi gereken çal›flmalar bulunmaktad›r.
Bütün bu çal›flmalar›n kurumsal bir yap› oluflturmas› büyük önem tafl›mak-
tad›r. Örne¤in; ma¤duriyet sonras› ilk müdahale sistemlerinin gelifltirilmesi
ve ifllerlik kazand›r›lmas›, kad›n s›¤›nma evleri ile çocuk ›slah evlerinin aç›l-
mas› bu anlamda önemli bir yere sahiptir.
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 141
MA⁄DUR‹YET NEDENLER‹
Ma¤duriyete yol açan suç eylemi kasten, ihmal veya bir istismar (kötüye kullanma)
sonucu meydana gelmektedir. Buradaki her üç yöntem suçun ifllenmesi ve ma¤-
duriyetin oluflmas› için yeterlidir. Eylemin kasten veya ihmale, dikkatsizli¤e dayal›
olarak gerçekleflmesinin sonuç aç›s›ndan bir fark› yoktur. Her iki durumda da
ma¤duriyet oluflmufl, ma¤dur zarar görmüfltür. Burada eylemin niteli¤ine göre ve-
rilecek cezada fark bulunmaktad›r (Dinler, 2001: 85). Kas›tl› olarak ifllenen suç ey-
lemlerinde ceza fazla, ihmal ile meydana gelen suç ma¤duriyetlerinde ise ceza da-
ha azd›r. Suçlar, ma¤dur etme boyutu bak›m›ndan; ma¤duriyetin kas›tla oluflturul-
du¤u suçlar (adam öldürme, ›rza geçme gibi), ma¤duriyetin dikkatsizlik sonucu
olufltu¤u suçlar (taksirli suçlar) ve ma¤durun gönüllü olarak suça kat›ld›¤› suçlar
(fuhufl, kumar ve uyuflturucu suçlar› gibi) olmak üzere üç kategoriye ayr›lmaktad›r
(‹çli, 2004:5).
Birey kaynakl› ma¤duriyetlerde failin kast› önemlidir. Çünkü burada ma¤duri-
yete neden olan birinci derecede failin suç iflleme kast›na sahip olmas›d›r. Kasten
adam öldürme ve fliddet uygulama suçlar›nda fail bu eylemlerle karfl›s›ndaki kifli-
nin zarar görece¤ini bilerek bu eylemleri gerçeklefltirmektedir. Zaten failin istedi¤i
de o kiflinin zarar görmesidir. Baz› suçlarda ise fail ma¤duru flahsen tan›mamakta-
d›r. Bu durumlarda fail do¤udan belirli bir kifliyi ma¤dur etmek, özellikle ona za-
rar vermek için de¤il ortada bir ma¤duriyetin meydana gelece¤ini bilerek bir fley-
ler elde etmek amac›yla suç ifller. H›rs›zl›k suçunda fail büyük ço¤unlukla ma¤du-
ru tan›maz ancak ekonomik kazanç elde etmek amac›yla ve ma¤duriyete yol aça-
ca¤›n› bilerek kasten bu eylemi gerçeklefltirir (Dinler, 2006: 63).
‹hmal, yap›lmas› gereken bir fleyin yap›lmamas›n› ifade eder. Bu durumda bü-
yük ço¤unlukla ortaya bir sorun ç›kmas› ve zarar oluflmas› söz konusudur. Trafik
kazalar›, ev ve iflyeri yang›nlar› ço¤unlukla ihmal sonucu meydana gelir. Buna
benzer bir di¤er konu ise hata sonucu ma¤duriyete yol açmakt›r. Hiç kimseyi ma¤-
dur etme niyetinde olmayan bir kifli yanl›fl bir fley yapmak suretiyle bir baflkas›n›
ma¤dur edebilmektedir. Doktorlar›n yanl›fl t›bbi uygulamalar› nedeniyle yaflam›n›
kaybeden, hastal›¤› a¤›rlaflan veya tedavi edilemez boyuta gelen kifliler söz konu-
sudur. Baz› ma¤duriyetler kiflinin kendisinin gönüllü olarak bir eyleme ortak olma-
s›, bundan farkl› flekillerde kazanç elde etmesi, hofllanmas› veya yap›lan eylemi bir
suç, içinde bulundu¤u durumu da ma¤duriyet olarak görmemesi sonucu ortaya
ç›kmaktad›r. Uyuflturucu kullanan bir kifli, bunu bir zevk ve e¤lence vas›tas› ola-
rak görebilmekte ve kendisini ma¤dur olarak de¤erlendirmemektedir.
MA⁄DUR PS‹KOLOJ‹S‹
Di¤er taraftan, ma¤duriyet Suç ma¤durlar›yla ilgili yürütülen araflt›rmalar, suçun ma¤dur üzerinde olumsuz et-
sonras› hiddet, öfke, nefret kiler meydana getirdi¤ini göstermektedir. Ma¤durlar suç sonras› yayg›n olarak
ve intikam arzusu da
oldukça yo¤un bir flekilde kendilerine flu sorular› yöneltirler: Neden ben? Niçin böyle oldu? Nerede hata yap-
gözlemlenebilir. Bu t›m? Bunu hak etmek için ne yapt›m? Suç sonras› ma¤durda meydana gelen k›sa
durumlarda ma¤dur özellikle
suçluya kendisi ceza vermek süreli etkiler genelde flunlardan biri veya birkaç›d›r (Maguire ve Corbett, 1987:12):
hissiyle hareket Öfke, uyku veya dinlenme zorluklar›, kafa kar›fl›kl›¤›, ne yapaca¤›n› bilmeme,
edebilmektedir.
depresyon, titreme, kusma giriflimleri, kirlenmifl (özellikle tecavüz olaylar›nda) his-
setme, mide bulant›s›, çaresiz hissetme ve afl›r› hassasiyet. Baz› durumlarda, karfl›
karfl›ya kal›nan olay›n etkisinin çok yüksek olmas› nedeniyle a¤›r travmatik du-
rumlar da gözlemlenir. Özellikle afl›r› fliddete maruz kalan ma¤durlarda travma
sonras› stres düzensizli¤i (post-traumatic stress disorder) oldukça yayg›nd›r. Böyle
bir durum polis taraf›ndan dikkate al›nmas› gereken önemli bir noktad›r. Bunlar›
haf›za kayb›, çal›flma iste¤inin olmay›fl›, endifle, sinirlilik ve kendini suçlama hisle-
ri de takip edebilmektedir. Ma¤durlar, saçma gelebilecek davran›fl ve sözlerden
kaç›nmak için iradelerini tekrar kontrol alt›na almaya, suç için baz› bahaneler bul-
maya ve kendilerini korumaya çal›fl›rlar. Suç iflleyen kiflinin yap›s› hakk›nda olum-
suz noktalar› ön plana ç›karma veya her fleyi yarat›c›n›n bir takdiri olarak görme
e¤ilimi de yayg›nd›r (Hough, 1986).
Ma¤dur, bu istenmeyen, ciddi zarar ve ac› oluflturan olay›n kendi ad›yla an›l-
mas›n›, kendisinin aciz, zavall› ve büyük yara alm›fl biri olarak hat›rlanmas›n› iste-
meyebilir. Bu nedenle de, maruz kald›¤› olay›n karfl›l›ks›z kalmayaca¤›n›, kendisi-
nin karfl›l›k verebilecek güç ve imkâna sahip oldu¤u mesaj›n› vererek, içinde bu-
lundu¤u durumun vahametini hem kendisinin hem de di¤erlerinin gözünde hafif-
letmeye çal›fl›r (Inbau, 1959:200-). Di¤er suç ma¤durlar›yla karfl›laflt›r›ld›klar›nda
cinsel suç ma¤durlar› daha uzun süreli ve a¤›r s›k›nt›lar yaflamaktad›r. Tecavüz
ma¤durlar› s›k olarak kirlenmifl olma, her fleyden i¤renme, ümitsizlik, öfke, korku,
çaresizlik, özgüven eksikli¤i ve keskin nefret evrelerini geçirir (London Ra-
pe,1984:17). Bunlardan birço¤u rüyada veya ay›k iken olay›n meydana gelifli ve
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 143
sonuçlar›n› tekrar yaflar, yapmakta olduklar› ifle bir süre ara vermek, konsantrasyo-
nunu tekrar kazanmaya çal›flmak zorunlulu¤u hisseder. Bunlarda uyku sorunlar›,
sinirlilik, öfkenin d›fla vurulmas›, konsantrasyon eksikli¤i ve di¤er düzensizlikler
fleklinde iflaretler gösteren afl›r› heyecan ve hareketlili¤in inatç› belirtileri görülebi-
lir (Battal ve Özmenler, 1997). Kiflisel alan, özel hayat ve onur burada istila edilmifl
ve zedelenmifltir. Y›kanma, elbiseleri de¤ifltirme ve kendi kimli¤ini yeniden infla
etme arzusu çok güçlüdür. Cinsel suç ma¤durlar› baflkalar›yla olan iliflkilerinde de
sorunlar yaflamaktad›rlar. Utanan bir ma¤dur, insanlarla yüz yüze irtibat kurmak-
tan kaç›nabilir, ilgi ve duyarl›l›k gösteren ifadeler ve sorulara karfl› hissiz ve duy-
gusuz tepkiler verebilir (Battal ve Özmenler, 1997).
Travman›n etkisinden kendini kurtar›p da normal ve mutlu bir yaflam çizgisini
yeniden kazanmaya çal›flan ma¤durlardan bir k›sm›, as›l olay›n etkilerini ileriki za-
manlarda da k›smen üzerinde tafl›r, kendisini b›rakmayan hat›ralarla meflgul olur
ve belirli dönemlerde kriz etkilerini tekrar yaflar. Bu etkiler genelde, yaflan›lan zor
günleri (travmay›) hat›rlatan bir olayla karfl›lafl›ld›¤›nda tepki olarak ortaya ç›kar.
Ma¤durdan ma¤dura de¤ifliklik göstermekle birlikte ma¤dura maruz kald›¤› olay›
hat›rlat›c› etki yapan baz› unsurlar flunlar› içerir (Battal ve Özmenler, 1997):
1. Sald›rgan›n kimli¤i (ad› ve soyad›),
2. Ma¤durun, travma s›ras›nda hat›rlayacak derecede fark›nda oldu¤u bir fleye
benzeyen bir fleyi görmesi, koklamas› veya iflitmesi,
3. Olay›, s›k s›k ve s›k›nt› verecek flekilde rüyada görme,
4. Yaflan›lan travman›n y›l dönümü,
5. Dava, duruflma veya di¤er önemli adli süreçler ve
6. Benzer bir olayla ilgili medya haberleri.
Birçok insan yaflam›nda travmal› dönemler geçirmekte ve d›flar›dan herhangi Her ma¤duriyetin psikolojik
bir destek ve yard›m görmeden kendilerini toparlay›p, yaflamlar›n› yeniden düzen- bir yönü ve etkisi vard›r ve
bu durum, ma¤duru uzun
lemekte ve böylece eski sa¤l›kl› ve normal yap›lar›na kavuflabilmektedirler. Ancak süreli olabilecek duygusal
flu bir gerçek ki, bu ac›l› ve sanc›l› sürecin çok daha az zararla ve k›sa zamanda at- sorunlarla bafl bafla
b›rakabilecek bir özellik
lat›labilmesi için profesyonel uzmanlar ile aile bireyleri, ifl ve sosyal çevre arkadafl- gösterir (Fattah, 1984:78).
lar› ve di¤er yak›nlar›n içten ilgi, yard›m ve deste¤ine büyük ihtiyaç duyulmakta-
d›r. Ma¤durlar›n büyük bir k›sm›, travma ile mücadele ederken çevresindeki yarar-
l›, iyi huylu d›fl unsurlar›n yard›m›n› al›r. Ma¤dur kendini, içinde bulundu¤u du-
rumdan kurtaracak, duygu ve düflüncelerine hitap edecek kiflilerle ve ortamlarda
yaflam›n› devam ettirme yolunu seçer. Di¤er iyileflme çabalar› çerçevesinde ma¤-
dur, kafas›ndaki travmayla ilgili olay›n kontrolünü elde etmeye çal›fl›r. Ma¤dur,
olay› farkl› boyutlar›yla de¤erlendirip anlamak ister. Yaflam›n›n daha anlaml› hale
gelmesini sa¤lamak amac›yla, kendine güven ve gelece¤e ümitle bakma duygula-
r›n› harekete geçirerek dengeli bir yaflam felsefesi oluflturmaya çal›fl›r (Nichols vd.,
2000). Böylece, içinde bulunulan zor koflullar›n a¤›r etkileri zaman içerisinde aza-
l›r. Yeniden kurulan ve istikrar kazanan süreç içerisinde huzurlu ve mutlu geçen
yeni bir gün eskilerden uzaklaflmak için bulunmayacak bir f›rsatt›r.
MA⁄DUR PROF‹L‹
Suçla etkin mücadele edebilmek için flüpheliye iliflkin konularda çal›flma yapma-
n›n, flüpheli ve suçlu profili ç›karman›n yan› s›ra ma¤dur profilleri üzerinde de
araflt›rma yapmak gerekmektedir (Turvey’den akt. Bahar, 2006). Suçun ayd›nlat›l-
mas›nda görev alan polislerin ma¤durun ruh halini, s›k›nt›lar›n› bilerek konuya
yaklaflmas›, ma¤durla iletiflim kurmas› çok önemlidir. Bu temel husus sakl› kalmak
kayd›yla, suç soruflturmas›n› yapan polis, asli görevinin s›n›rlar›n› aflacak flekilde
144 Suç Sosyolojisi
t›n bulunduran veya al›flverifl yapmak amac›yla gelen paral› kiflilerin bulundu¤u bu
tür yerler ve iflyeri sahipleri, potansiyel suçlular için oldukça cazip hedeflerdir. Ay-
r›ca, taksi floförleri ve hayat kad›nlar›n›n ya¤ma ve buna ba¤l› olarak da bazen ci-
nayet suçunun ma¤duru olmalar› da oldukça yayg›nd›r. Görevlerini yaparken ya-
flamlar›n› kaybetme riski tafl›yan asker, polis, itfaiyeciler ve taksi floförleri de bu an-
lamda potansiyel ma¤durlard›r.
Haftan›n belirli günleri ile günün baz› saatleri ma¤duriyet aç›s›ndan yüksek risk
tafl›yabilmektedir. Türkiye’de suçlar›n büyük bir k›sm› akflam 22:00 ile 02:00 ara-
s›nda ifllenmektedir. Suç türleri ile suçlar›n ifllendi¤i saat dilimleri aras›nda da be-
lirli bir iliflki bulunmaktad›r. Örne¤in; sarhoflluk ve icrai rezalet ç›karma suçlar›n›n
büyük ço¤unlukla gece 22.00 ile 02.00 saatleri aras›nda (EGM, 2002:245), doland›-
r›c›l›k suçlar›n›n ise saat 12:00 ile 18:00 aras›nda yo¤unlaflt›¤› görülmektedir (EGM,
2002:78). Elde edilen istatistiksel verileri ve görevli polislerin araflt›rma ve incele-
me sonuçlar› ile deneyimlerini içine alan raporlar esas al›narak yap›lan analizler,
ileriki aflamalarda ortaya konacak yaklafl›mlar için çok önemli bir temel oluflturur.
Bu temel ne kadar sa¤lam olursa, bu sorunun üstesinden gelmek amac›yla gerçek-
lefltirilen projeler de (suç önleme tedbir ve uygulamalar›) o derece baflar›l› olur.
Suçlar›n yo¤unlaflt›¤› yer ile saat dilimlerinin tespit edilmesi ve bu tespitlerin suç
yerinin fiziksel yap›s›yla birlikte analiz edilmesi yoluyla suçlarla ilgili olarak uygu-
lamaya konulacak mücadele yöntemlerinin ana hatlar› da belirlenmifl olur.
N N
adeta ihtiyaç duyulan bütün hizmetlerin üstlenicisi ve merkeziSIRA S‹ZDE
konumunda bulun- SIRA S‹ZDE
4. Meydana gelen maddi zararlar veya içinde bulunulan olumsuz ekonomik ko-
flullar dikkate al›nmak suretiyle ma¤dura maddi yard›m ve destek sa¤lanmas›.
5. Suç nedeniyle ma¤durun içine girmifl bulundu¤u flokun, psikolojik ve buna-
l›ml› halin rahatlat›l›p, ma¤durun tekrar normal hayata dönmesine yönelik
çal›flmalarda bulunulmas›; ma¤dura psikolojik yard›m ve destek sa¤lanmas›.
6. Ma¤dura suçla ilgili olarak baflvurabilece¤i yasal yollar hakk›nda yol göste-
rilmesi, gerekti¤inde de, avukat tutulmas› konusunda yard›m yap›lmas›.
Ma¤durun u¤ram›fl oldu¤u zararla ilgili olarak, herhangi bir sigorta flirketi
veya karfl› taraf (özel veya tüzel kifli) aleyhine baflvurularda bulunma ve da-
va açma hakk›na sahip olmas› halinde, zarar›n tazmini için gerekli hukuki
yollar›n denenmesi.
7. Ma¤dura, ileride tekrar ma¤dur olmamas› için almas› gereken tedbirler hak-
k›nda bilgi verilmesi, önerilerde bulunulmas›; ma¤durun, maruz kalabilece-
¤i suçlar karfl›s›nda güçlendirilmesi.
Yukar›da belirtilen hususlar ›fl›¤›nda, ifllenme flekline ve çeflidine bak›lmaks›z›n Ma¤dura sunulan yard›m ve
her suç ma¤duru, yard›m ve destek çal›flmalar›n›n hedef kitlesi olarak görülmeli- destek hizmetlerinde dengeli
ve ölçülü olunmal›d›r. ‹yi
dir. Ma¤dura yard›m hizmeti sunan kurumlar›n hedefleri ile ma¤durlar›n beklenti- niyetlerle yap›lmaya
leri aras›nda uyum olmas› gerekir. Suç ma¤durlar›na, ma¤duriyet durumlar› ve ya- çal›fl›lan yard›mlar bazen
ma¤durun kendi ayaklar›
p›lar› dikkate al›nmak suretiyle yaklaflmak ve hizmet sunmak gerekmektedir. Cin- üzerinde durma, kendi
sel suça maruz kalm›fl bir kad›nla kavgada yaralanan bir erke¤e ayn› flekilde yak- iradesiyle sorunun
üstesinden gelme istek ve
laflmak veya ayn› türden yard›m ve destek hizmeti sunmak flüphesiz ki ne uygun azmini k›rabilir hatta
ne de mümkün olacakt›r. Ma¤dura yard›m etmek isterken ma¤durun psikolojisine ortadan kald›rabilir (Fattah,
olumsuz etki yapmak, geçirdi¤i travmay› devam ettirmek de söz konusu olabilir. 1997:269)
Di¤er taraftan hukuki yard›ma ihtiyaç duyan bir ma¤dura sadece psikolojik destek
odakl› yard›m hizmeti de istenilen sonucu vermeyebilir. Burada ma¤durlar›n ma-
ruz kald›klar› ma¤duriyeti nas›l alg›lad›klar› da önemlidir. Ma¤durlara iliflkin yürü-
tülen çal›flmalarda sosyo-kültürel faktörler ve tutumlar önemli bir yere sahiptir.
Psikolojik ma¤duriyetlerin giderilmesine yönelik yard›m hizmetleri baz› kültürler-
de çok baflar›l› sonuçlar verirken baz› toplumlarda ise oldukça s›n›rl› bir ilerleme
kaydedilebilmektedir. Ma¤dura yard›m etme düflüncesi dengeli bir flekilde hayata
geçirilmelidir.
Esas itibariyle, toplumsal duyarl›l›k temeli üzerine kurulu olan ma¤dur merkez-
li yard›m ve destek çal›flmalar›n›n Türkiye gibi geliflmekte olan bir ülkede tam an-
lam›yla ve tatmin edici bir seviyede olmas›n› beklemek biraz fazla iyimserlik olur.
Ancak, her ne olursa olsun as›l amaç en iyiye ulaflmak olmal› ve bütün hedefler ve
çal›flmalar bu yolda planlan›p yerine getirilmelidir. Kendisi ve di¤erlerinin refah›,
huzuru ve mutlulu¤u noktalar›nda duyarl› olan her toplum, suça maruz kalm›fl, fi-
ziksel veya ruhsal ac›lar çekmifl ma¤durlara karfl› yak›n ilgi, sempati, yard›m ve
destek gösterme konusunda çaba göstermelidir. Bu anlamda sivil toplum örgütle-
ri, polis ve di¤er ilgili kamu ve özel nitelikli kurumlar e¤itim programlar›, k›sa film-
ler, broflürler ve benzeri çal›flmalar yolu ile ma¤durlara yard›m ve destek çal›flma-
lar›na katk›da bulunmal›d›r.
konusunda görüfller ileri sürülür. Bu tür olaylar genifl anlamda toplum ve ceza ada-
let sistemi dar anlamda ve birinci derecede ise ma¤durlar ve daha sonra da onla-
r›n yak›nlar› üzerinde olumsuz derin izler b›rak›r. Yani ortaya ç›kan bu olumsuz
tablodan en çok etkilenenler, maddi veya manevi aç›dan suçtan do¤rudan zarar
gören ma¤durlar ve onlar›n aile fertleri ile ifl arkadafllar› ve sosyal çevre yak›nlar›-
d›r. Kendisi ve di¤erlerinin refah›, huzuru ve mutlulu¤u konusunda duyarl› olan
her toplum, suça maruz kalm›fl, fiziksel, ekonomik, sosyal veya ruhsal zararlar gör-
müfl ma¤durlara karfl› yak›n ilgi, sempati, yard›m ve destek göstermelidir. Hiç kim-
se, ma¤dur olmak için gönüllü de¤ildir. Ancak, hiç istenmemekle birlikte birçok
insan farkl› nedenlerden dolay› bu istenilmeyen evreyi ve deneyimi yaflamak zo-
runda kalmaktad›r. Türkiye’deki suç ma¤durlar›na yard›m ve destek hizmetleri;
1. Devlet destekli hizmetler,
2. Özel sektör hizmetleri ve
3. Gönüllü hizmetler,
Olmak üzere üç temel sektör vas›tas›yla yerine getirilmektedir.
Yasama Faaliyetleri
Suçlar›n ifllenmemesi, ifllenmesi halinde suçlulara verilecek cezalar›n belirlenmesi,
bu cezalar›n cayd›r›c› olmas›na özen gösterilmesi, suç ma¤durlar›na yönelik eko-
nomik, hukuki, sosyal ve di¤er haklar›n verilmesi ve benzeri hususlarda ma¤dur-
lara iliflkin koruyucu, yard›m ve destek sa¤lay›c› yasal düzenlemelerin yap›lmas›
Yasama organ› olan TBMM, yasama organ› olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) çal›flma, görev ve so-
suç oluflturan eylemleri rumluluk alan›na girmektedir. Ancak uygulamada yasama organ›, kanun yapma
tan›mlama, bunlar›n
karfl›l›¤›nda verilecek yetkisini do¤rudan ve kendili¤inden kullanmamakta, baflbakanl›¤›n ve bakanl›kla-
cezalar› tespit etme, r›n kendi alanlar›na giren konularla ilgili haz›rlam›fl oldu¤u tasar›lar ile milletvekil-
toplumsal ve küresel
de¤iflimlere, teknolojik lerinin sunmufl oldu¤u teklifleri iç tüzük hükümlerine uygun olarak görüflmek su-
geliflmelere paralel olarak retiyle kanun yapma sürecini tamamlamaktad›r. Yasama organ›, zaman içerisinde,
yeni baz› suçlar belirleme,
baz› eylemleri suç olmaktan toplumsal ve di¤er geliflmeleri dikkate alarak önceden suç say›lmayan baz› davra-
ç›karma, suç ma¤durlar›na n›fllar› suç saymak, baz› suçlara verilen cezalar› art›rmak, baz› suçlar›n s›n›fland›r-
sa¤lanacak yard›m ve
destek hizmetlerinin hukuki
mas›na farkl› bir yaklafl›m getirmek (kapkaçç›l›k suçunu organize suç kapsam›na
alt yap›s›n› oluflturma sokmak gibi) suretiyle genel anlamda suçla mücadele, konumuz yönüyle de suç
noktas›nda hayati bir role ma¤durlar›na yard›m ve destek sa¤lamak yolunda gerekli düzenlemeleri yapmak
sahiptir.
durumundad›r.
fiiddet uygulayan aile bireylerine yasal yapt›r›m uygulanmas› ile fliddet ma¤du-
runu korumak amac›yla verilmesi gereken tedbirleri içeren 4320 say›l› Ailenin Ko-
runmas›na Dair Kanun bu anlamda, önceleri ihmal edilen “aile içi fliddet” konusu-
na çok ciddi bir yasal düzenleme getirmifltir. Bu yasayla; aile bireylerinin aile içi
fliddet konusunda daha duyarl› hale gelmesi, ülkemiz geleneksel aile yap›s› içinde
yer alan “cezas› olmayan fliddet” anlay›fl› yerine cezai yapt›r›m› olan ve bu neden-
le de yasal güvencelere sahip bir aile içi fliddet ma¤duru bilinci oluflturulmaya ça-
l›fl›lmaktad›r (www.ksgm.gov.tr) Ayn› flekilde, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlü¤e
giren Yeni Türk Ceza Kanunu ile özellikle do¤u ve güneydo¤u Anadolu’da çok
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 151
ciddi toplumsal sorun ve kanayan yara olan töre cinayetleri ile ilgili yasal düzen-
leme yap›lm›fl ve bu suçlarla ilgili hiçbir hafifletici neden kabul edilmemifltir. Böy-
lece, çok yayg›n ve kolay bir flekilde töre cinayetlerine kurban giden yöre kad›n›-
n›n karfl› karfl›ya kald›¤› bu ciddi sorunun üstesinden gelebilmek için hukuki alan-
da önemli bir ad›m at›lm›fl olmaktad›r. Bu ve benzeri yasal uygulamalar ile potan-
siyel suçlular üzerinde cayd›r›c› rol oynayarak suçlar›n ifllenmesinin önüne geçil-
mesi, suç ifllenmesi halinde ise ma¤durlar›n korunmas› ve suçlulara a¤›r ceza ver-
mek suretiyle bozulan kiflisel ve kamu zarar›n›n telafi edilmesine çal›fl›lmaktad›r.
Bu tür çal›flmalar›n yan› s›ra bölge insan›n›n, özellikle k›z çocuklar› ile kad›nlar›n
e¤itim seviyesinin yükseltilmesine büyük önem verilmelidir. E¤itim seviyesi belirli
bir düzeye gelmifl, sosyal ve ekonomik aç›dan kendini güvende hisseden bir or-
tamda k›z çocuklar› ile kad›nlar›n bu tür sorunlar karfl›s›ndaki durumu çok daha
güçlü olacak ve hatta iflin bafl›nda bu tür sorunlarla karfl›lafl›lmayacakt›r.
Bakanl›klar
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl›¤›na ba¤l› olarak hizmet veren Kad›n›n Statüsü
Genel Müdürlü¤ü ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdür-
lü¤ü ve Özürlü ve Yafll› Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü toplum hayat›m›z içerisinde
önemli bir yer oluflturan ve potansiyel ma¤dur gruplar› olarak tan›mlanan çocuk,
kad›n, yafll› ve özürlülere yönelik çal›flmalar yapmaktad›r. Bu gruplar içerisinde
özellikle yaln›z yaflayanlar ile bak›ma muhtaç olanlar çok daha ciddi yaklafl›mlar›
gerekli k›lmaktad›r. Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü özellikle fliddet ma¤duru
kad›nlar ile genç k›zlara yard›m ve destek hizmeti sunan her türlü araflt›rmaya des-
tek vermeye çal›flmakta, fliddete maruz kalan kad›nlar›n baflvuruda bulundu¤u, bu-
nunla ilgili ifllemleri yapmakla yükümlü bulunan güvenlik güçleri, sa¤l›k persone-
li ve di¤er kamu görevlilerinin e¤itimine önem vermektedir (www.ksgm.gov.tr).
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Anayasan›n 61.maddesi
gere¤ince potansiyel ma¤dur grubu içerisinde yer alan ve ekonomik ve sosyal
yoksunluk içinde olan, korunmaya, bak›ma, yard›ma ve rehabilitasyona muhtaç
çocuk, sakat ve yafll›lar ile kad›nlar›n ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n›, çeflitli sorunla-
r›n önlenmesi ve çözümlenmesine yard›mc› olunmas›n›, hayat standartlar›n›n iyi-
lefltirilmesini amaçlayan sistemli ve programl› hizmetler yerine getirmektedir
(www.shcek.gov.tr).
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl›¤› bünyesinde yerine getirilen ve yukar›da ifa- Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanl›¤› potansiyel suç
de edilen hizmetler kuramsal olarak oldukça iyi, günün koflullar›na hitap eden bir ma¤duru konumunda
anlay›fl›n ve uygulaman›n varl›¤›na iflaret etmektedir. Ancak, son y›llarda ‹zmir, bulunan kimsesiz çocuklar
Malatya ve di¤er baz› çocuk yuvalar›nda ortaya ç›kan çok ciddi fliddet içerikli olay- ile yaln›z yaflayan yafll›lar,
özürlüler ve fliddet ma¤duru
lar ve gün ›fl›¤›na ç›kmamakla birlikte varl›¤› hakk›nda hemen herkesin görüfl bir- kad›nlara yönelik koruyucu,
li¤i içinde oldu¤u olumsuz ve yetersiz yaklafl›mlar kuramsal düzenlemelerin uygu- kollay›c› ve destek sa¤lay›c›
çok önemli hizmetler
lamada tam olarak ifllerlik kazanmad›¤›n› göstermektedir. Buralarda görev yapan sunmaktad›r.
ve asli görevi çocuklar, özürlüler, yafll›lar ve kad›nlarla ilgili bak›m ve psikolojik
hizmetleri yürütmek olan personelin bilgi, deneyim, kiflilik ve psikolojik aç›lardan,
üstlendi¤i misyonu yerine getirebilecek ölçülerde olmas› büyük önem tafl›makta-
d›r. Bu yönlerden zay›f veya yetersiz olan personel, rutin ifllerin yürütülmesi veya
karfl›lafl›lan sorunlar›n çözümlenmesi konusunda olumlu katk›lar sunamamakta ve
böylece usulüne ve bilimsel gerçeklere ayk›r› bir flekilde davranma yolunu seç-
mektedir. Bu da en kolay ve yayg›n olarak durumu idare etmek ve fliddet kullan-
mak suretiyle sorunun üstesinden gelmeye çal›flmak fleklinde kendini göstermek-
tedir. Burada yapt›¤› ifli sevmeme, hizmet verdi¤i kiflilerle bütünleflememe de
152 Suç Sosyolojisi
önemli bir di¤er faktördür. Bu durum asl›nda hemen her alanda farkl› yap›larda
kendini gösteren yayg›n bir hastal›kt›r. Örne¤in; modern soruflturma yöntemleriy-
le olay› ayd›nlatma konusunda yetersiz olan polisin fliddet kullanarak çözüme git-
meye çal›flmas›; derslerine çal›flmayan veya kapasitesi yetersiz olan ö¤rencinin za-
y›f almamak için yaz›l› s›navda kopya çekmesi; profesyonel oyun düzeniyle rakip
tak›m›n oyuncular›n›n gol atmas›na engel olamayan defans oyuncular›n›n sert ha-
reketlerle faul yaparak gole engel olmaya çal›flmas› gibi. Buralardaki ortak nokta;
ortadaki durum veya karfl›lafl›lan sorunun üstesinden gelebilecek irade, bilgi, yete-
nek, deneyim ve di¤er de¤erlere sahip olmayan kiflilerin yanl›fl ve bazen de yasa
d›fl› usul ve uygulamalarla sorunu aflmaya çal›flmas›d›r. Bunu sa¤layabilmek için
her iflin standard›n›n belirlenmesi, ifle uygun nitelikli insanlar›n çal›flt›r›lmas›, flef-
faf, denetlenebilir ve hesap verebilir bir sistemin oluflturulmas› gerekmektedir.
Her çocuk, yafll› ve özürlü ailesinden, çevresinden, toplumdan ve ilgililerden
yak›n ilgi, flefkat ve destek görmek ister. Kald› ki, bak›ma ve korunmaya muhtaç
olup da bu amaçla kurumsal kimli¤e sahip yerlerde özel bak›m ve gözetim alt›n-
da tutulan çocuk, yafll› ve özürlüler iflin bafl›nda dezavantajl› olmalar› nedeniyle di-
¤er normal akranlar›ndan çok daha fazla ilgi, flefkat ve anlay›fla muhtaçt›r. Bu yak-
lafl›m, birinci derecede kendilerine do¤rudan hizmet sunan bak›c›lar ve di¤er gö-
revliler taraf›ndan yerine getirilmelidir. Korunmaya muhtaç çocuklar, özürlüler ve
yafll›lara hizmet verilen yerlerde görev yapmak sadece para kazanmak için yap›la-
bilecek bir ifl de¤ildir. Buralarda çal›flanlar›n ayn› zamanda sevgi, flefkat, paylaflma
ve fedakârl›k duygular›n›n ön planda olmas› gerekir. Çocuklar›, yafll›lar› ve di¤er
ilgili hedef kitleleri sevmeyen bir kiflinin sadece günlük yaflam›n› idare etmek, ma-
afl elde etmek amac›yla bu iflleri hakk›yla yapmas› adeta imkâns›zd›r. Bu ifl gerçek-
ten de bir gönül ve sevgi iflidir. Ancak bu konu sadece çal›flanlar›n inisiyatifine ve
vicdani de¤erlendirmelerine emanet edilmeyecek kadar önemlidir. Hukuk devle-
tinde bu tür konular hiçbir zaman sadece kiflisel inisiyatif ve de¤erlere b›rak›lma-
mal›d›r. fieffafl›k içinde denetlenebilir ve hesap verebilir bir sisteme duyulan ihti-
yaç bu aç›dan çok aç›k ve nettir. Hata yapanlar›n tespit edilip cezaland›r›ld›¤›, ifli-
ni iyi yapanlar›n da ödüllendirildi¤i bir model uygulanmal›d›r.
SHÇEK, ülke genelinde 46 Aile Dan›flma Merkezi, 45 Kad›n Konuk Evi ve yak-
lafl›k 94 Toplum Merkezi vas›tas›yla kad›nlara hizmet sunmaktad›r (www.shcek.
gov.tr). Kad›n konukevleri ve toplum merkezleri sosyal hayat içerisine tam anla-
m›yla girerek hemen her suç ma¤duru kad›na sosyal, ekonomik, hukuki ve sa¤l›k
yard›m› sa¤laman›n yollar›n› gelifltirmelidir. Bu anlamda, psikolojik ve hukuki da-
n›flmanl›k, e¤itim ve ekonomik yard›m çal›flmalar› konusunda ciddi ad›mlar at›lma-
l›d›r. Her ne kadar baz› yerel yönetim organlar› kad›nlara yönelik s›¤›nma evi, da-
n›flma merkezi ve kad›n evi açmak suretiyle bu alanda hizmetler yerine getirmeye
çal›flmakta ise de bu tür yerler hem say› hem de ifllevleri itibariyle oldukça s›n›rl›
durumdad›r. ‹fllerin daha sa¤l›kl› ve yerinde yürütülebilmesini sa¤lamak amac›yla
bu tür hizmetlerin tamamen yerel yönetimler taraf›ndan yerine getirilmesinde ya-
rar bulunmaktad›r. Çocuk, yafll›, özürlü ve kad›nlara hizmet sunan kurumlar ile bu
kurumlarda görev alan her seviyede görev yapan personelle ilgili olarak afla¤›daki
hususlarda dikkatli olunmal›d›r (www.shcek.gov.tr):
• Buralarda yap›lacak iflin tan›mlanmas› yap›lmal›d›r.
• Buralarda görev yapacak personelin görev tan›mlamas› yap›lmal›d›r.
• Buralarda görev yapacak personelde bulunmas› gereken, sosyal, kültürel ve
psikolojik de¤erler tespit edilmelidir.
• Buralarda görev yapacak personel için genel memuriyet s›nav› d›fl›nda özel,
görev ve ihtiyaç duyulan personel tan›mlamas›na uygun s›nav yap›lmal›d›r.
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 153
• Do¤rudan hizmet sunan bak›c› ve di¤er görevlilerin çal›flma alanlar› ile ilgi-
li özel e¤itim alm›fl olmalar›na büyük önem verilmelidir.
• Temizlik ve di¤er destek hizmetlerini yerine getiren personelin bak›m hiz-
meti sunulan kiflilerle yak›n iliflki içine girmeleri engellenmelidir.
• Buralarda yeterli say›da personel görevlendirilmelidir.
• Kurumsal ve kurum d›fl› denetim mekanizmas› oluflturulmal›d›r. Periyodik ve
ani denetimler yap›lmal›d›r. Bu denetimler sonucunda haz›rlanan raporlar
çerçevesinde gerekli her türlü eksiklikler giderilmeli, çözümler üretilmelidir.
• Buralarda görev yapacak personelin ailevi ve psikolojik durumlar›n›n böyle
bir görevi yerine getirmeye uygun olup olmad›¤› çok iyi araflt›r›lmal›d›r.
• Bu hizmetlerle ilgili toplumsal duyarl›l›k oluflturulmal›, insanlar›n maddi ve
manevi kat›l›mlar› sa¤lanmal›d›r.
• Bu hizmetlerin yürütülmesinde gönüllü yard›m meleklerinden yararlan›lma-
l›d›r. Bu flekilde yard›m sunmak isteyen kiflilerin, yerine getirilecek hizmete
uygun olup olmad›¤›na özen gösterilmeli, bu kiflilere verilecek hizmet içi
kurslar ve seminerler yoluyla hizmetin kalitesi art›r›lmal›d›r.
• Bu hizmetler yerel yönetimler taraf›ndan yerine getirilmelidir.
Adli yarg›lama sürecinin hak ettikleri cezaya çarpt›r›lmas› gerekmektedir. Suç ma¤durlar› adli yarg›lama sü-
uzun sürmesi, ma¤durun
gerekli gereksiz yere savc› ve recinde önemli ve a¤›rl›kl› bir konumda olmas› gerekirken büyük ço¤unlukla s›n›r-
mahkemeler taraf›ndan l› bir konumda tutulmaktad›r. Adli yarg›lama sürecinin sa¤l›kl› ve etkin bir flekilde
ça¤r›lmas› ma¤durlara
ekonomik ve psikolojik
yürütülebilmesi için ma¤durla ceza adalet sistemi aras›nda iyi bir iflbirli¤i a¤›n›n
aç›dan olumsuz yükler kurulmas› gerekir. Suçun polise bildirilmesi, delillerin toplanmas›, suçlunun teflhis
getirmekte, böylece ikincil edilmesi ve adli yarg›lama sürecinin her aflamas›nda tan›kl›k yap›lmas› suçun ay-
ma¤duriyete yol açmaktad›r.
d›nlat›lmas› ve suçlunun hak etti¤i cezay› almas›nda önemli hususlard›r. Suç ma¤-
durlar›, kendilerini zarara u¤ratan kiflilerin, ifllemifl olduklar› haks›z eylem veya su-
çun karfl›l›¤› olan cezay› en k›sa zamanda ald›klar›n› görmek böylece rahatlamak
ister ki bu onlar›n en do¤al insani ve demokratik hakk›d›r. Ancak, mahkemelerin
iflleyifli, suç ma¤durlar›na yönelik ceza adalet sisteminin aktörlerinden gelen talep-
ler, ma¤durlara karfl› yap›lan olumsuz ve duyars›z çal›flmalar ve davran›fllar ile da-
valar›n sonuçlanmas›n›n çok uzun zaman almas› ma¤durlar› daha fazla s›k›nt›ya
sokmakta ve psikolojik aç›dan y›pratmaktad›r (Bahar, 2006:12). Adli yarg›lama sü-
recinde ma¤durun yaflad›¤› olumsuzluklar sonucunda ma¤durun ceza adalet siste-
miyle olan iflbirli¤i kopabilmektedir. Bu da do¤al olarak suçun ayd›nlat›lmas›n›
güçlefltirmekte hatta imkâns›z hale getirebilmektedir. Ma¤dur öncelikli olarak du-
rumunun anlay›flla karfl›lanmas›n›, kendisine sayg› duyulmas›n›, dinlenilmesini ve
süreç hakk›nda bilgilendirilmesini ister. Bunlar›n hepsi çok makul ve kabul edile-
bilir beklentilerdir.
Ma¤durlar›n hiçbiri profesyonel ma¤dur de¤ildir. Yani, bu insanlar yaflamlar›
boyunca belki bir veya birkaç defa bu tür olaylarla karfl›laflm›fl ve ma¤dur olmufl-
lard›r. Ma¤dur olmak, gerçek zarar seviyesi ne olursa olsun, onlar için afl›lmas› çok
zor bir durumdur. Bu yap› kapsam›nda, ceza adalet sistemi içerisinde yer alan ak-
törler kendileri için her gün karfl›lafl›lan, çok s›radan ve önemsiz say›labilecek bir
olay›n, ma¤dur için afl›lmas› güç çok ciddi bir durum olabilece¤ini bilmeli ve ona
göre davranmal›d›rlar. Hemen herkes için geçerli olan bu ortak nokta dikkate al›n-
mak suretiyle, karfl›lafl›lan her olayda ilgili personel, ma¤durlar›n sorunlar›na karfl›
duyarl› olmal›d›r. 2000’li y›llar›n bafl›nda, Avrupa’da nüfus yo¤unlu¤u ülkemize ya-
k›n olan Fransa’da 30,000 hâkim görev yapmakta iken bu say› ülkemizde yaklafl›k
5500 idi (Güner, 2003). A¤›r ifl yükü ve çal›flma koflullar› alt›nda görev yapan s›n›r-
l› say›da hâkimin yapaca¤› çok fazla bir fley kalmamakta, mevcut gerçekler ve so-
runlar nedeniyle adalet oldukça geç tecelli etmektedir. Bu alanda mutlaka ciddi bir
reform yap›lmal›; hâkimlerin say›s› yeterli seviyeye getirilmeli, Adalet Bakanl›¤›
bünyesinde bütün mahkemeleri içine alan bilgisayar a¤› gelifltirilmeli, adli istatis-
tiklerin tam ve güncel tutulmas› sa¤lanmal›, mahkemelerdeki dosya arflivi ve mu-
hafazas› daha profesyonel ve güvenli hale getirilmeli ve hâkim ve savc›lar›n çal›fl-
ma konular›na göre uzmanlaflmas› sa¤lanmal›d›r. Ma¤dur, meydana gelen olay,
kendisine karfl› ifllenen suç hakk›nda sahip oldu¤u bilgiler ›fl›¤›nda ceza adalet sis-
teminde etkin rol oynamal›d›r.
sebbibi olarak devleti veya herhangi bir kamu kurumunu görmekte ve buna göre
dava açabilmektedir. Terör olaylar›n›n yo¤un oldu¤u yerlerde, meydana gelen
bombal› eylem sonucu evlad›n› kaybeden bir anne veya baba yeterli güvenlik ön-
lemlerini almad›¤› gerekçesiyle ‹çiflleri Bakanl›¤› aleyhine dava aç›p tazminat ala-
bilmektedir. Bu tür davalar›n artmas› ve mahkemelerin ‹çiflleri Bakanl›¤›n› kusur-
lu görüp ma¤durlara tazminat ödemeye hükmetmesi üzerine bu konuda yasal dü-
zenlemeler yap›lm›flt›r. Buna göre, art›k mahkeme sürecine gerek kalmadan terör-
den zarar gören kiflilere tedavi ve di¤er ekonomik yard›mlar do¤rudan ‹çiflleri Ba-
kanl›¤› taraf›ndan yap›lmaktad›r. Bu uygulama oldukça yerinde ve do¤ru bir ad›m-
d›r. Ancak, devletin terör ma¤durlar›yla ilgili olarak göstermifl oldu¤u bu olumlu
yaklafl›m› di¤er suç ma¤durlar›na da yans›tmas› gerekmektedir. Sokaklarda asayifl
ve güvenli¤i sa¤lamak sorumlulu¤unu tafl›yan devlet; gasp, yankesicilik, kapkaç
ve benzeri suç ma¤durlar› için de tedavi, psikolojik, ekonomik ve di¤er yard›m
mekanizmalar›n› harekete geçirmelidir. Çünkü sonuçta, bu tür suçlar›n ma¤durla-
r› da kolluk güçlerinin (dolay›s›yla da devletin) yetersiz veya eksik kalmas› nede-
niyle ma¤dur olmaktad›rlar. Ayn› flekilde, adli soruflturma süreci içerisinde, gözal-
t›na al›nan veya tutuklanan kifliler güvenlik kuvvetlerinin kendisine kötü muame-
lede bulunmas› nedeniyle maddi ve manevi yönden zarar gördü¤ü iddias›yla, gü-
venlik kuvvetleri veya devlet aleyhine ülke içi veya uluslararas› mahkemelerde
dava açabilmektedir.
2001 krizinde birçok bankan›n bir anda ekonomik krize girmesi ve iflas etme-
si sonucu binlerce vatandafl (o bankalarda paralar› bulunan mudiler) çok zor du-
ruma düflmüfl, fiziksel ve ruhsal sorunlar yaflam›flt›r. Bu durum karfl›s›nda, buralar-
da hesab› bulunan vatandafllar›n u¤ram›fl oldu¤u zararlar›n devlet garantisi alt›na
al›nmas› ve bu bankalara (dolay›s›yla bu bankalarda hesab› bulunan vatandafllara)
parasal destekler sa¤lanmas› da bu çerçevede de¤erlendirilebilir. Bunun yan› s›ra,
devlet, kendi ad›na görev yaparken ma¤dur olan personeline de farkl› yard›m ve
destekler sa¤lamaktad›r. Yaralanma halinde tedavilerinin yap›lmas›, parasal destek
verilmesi, ölüm veya maluliyet halinde ise kendisine veya kanuni mirasç›lar›na taz-
minat ve ayl›k ba¤lanmas›, faizsiz konut kredisi verilmesi ve özel baz› kolayl›kla-
r›n sa¤lanmas› (paras›z tatil, geride kalan çocuklar›n okutulmas›, giyecek ve yaka-
cak yard›m› gibi) bu aç›dan çok büyük önem tafl›maktad›r.
Konu bu flekilde ele al›n›p hukuki, idari, sosyal ve ekonomik çözümler de bu
mant›k zinciri içerisinde üretilmeye bafllad›¤›nda özel sektöre ba¤l›, yani güvenli-
¤in özel sektör (özel güvenlik flirketleri) taraf›ndan sa¤land›¤› yerlerde (al›flverifl
merkezleri gibi) suç ma¤duru olan kiflilere de ayn› flekilde ilgili özel sektör ifllet-
meleri taraf›ndan maddi ve manevi yard›mlar›n yap›lmas› gerekmektedir. Nitekim
Yarg›tay, özel otoparklara park edilen araçlar›n veya araçlar›n içerisinden herhan-
gi bir fleyin çal›nmas› veya araçlara zarar verilmesi halinde ilgili otopark iflletmesi-
nin bundan sorumlu olaca¤› ve u¤ran›lan zarar› karfl›layaca¤› yönünde karar ver-
mifltir. Günümüzde bu hususlarla ilgili gerek özel sektör iflletmeleri gerekse top-
lum nezdinde yeterli duyarl›l›¤›n olmad›¤› görülmektedir. ‹nsanlar›n büyük bir k›s-
m› haklar›n› bilmemekte veya bilmekle birlikte mücadeleden kaçmakta, hak ara-
ma çabas› içine girmemektedir. Bu tür uygulamalar›n henüz günlük yaflant›m›za
yans›mamas› nedeniyle vakit geçirmeden gerekli sosyal, toplumsal ve hukuki dü-
zenlemelerin yap›lmas›nda büyük yarar bulunmaktad›r.
156 Suç Sosyolojisi
terilerine koruma hizmeti sunmaktad›r. Son y›llarda Türkiye’de giderek artan bir
flekilde hayat›m›za girmifl olan bu model tamamen ticari bir anlay›fl›n ürünü olup,
belirli bir ücret karfl›l›¤›nda sunulan bir hizmet olarak suç ma¤duriyetinin önlen-
mesi konusunda önemli bir ifllevî yerine getirmektedir. fiüphesiz bu uygulama, pa-
ras› olanlar›n daha iyi ve kapsaml› koruma ve güvenlik hizmetine sahip olmas›, pa-
ras› olmayanlar›n ise devletin sa¤lam›fl oldu¤u hizmetlerle yetinmesi anlam›na gel-
mektedir. ‹lk bak›flta ciddi bir haks›zl›k ve eflitsizlik olarak alg›lanabilen bu durum
asl›nda modern, demokratik ve liberal toplumlar›n geldi¤i nokta ölçüleri içerisin-
de oldukça do¤al ve olmas› gereken bir sonuçtur. Devlet okullar› ile özel okullar,
devlet hastaneleri ile özel hastaneler, ülke içinde e¤itim ile yurt d›fl› e¤itim, ülke
içindeki hastanelerde tedavi görme ile yurt d›fl›nda tedavi görme, toplu tafl›ma
araçlar› ile özel araçlar konular› için de ayn› temel felsefe geçerlidir. Dünyada her-
kes ayn› zeka, yetenek, sosyal, aile ve ekonomik koflullara sahip olmad›¤›na ve
olamayaca¤›na göre, bu çerçevede meydana gelen farkl›l›klar›n toplum hayat›nda
belirli yans›malar›n›n olmas› da bir o kadar do¤al ve normaldir. Bu anlamda, eko-
nomik koflullar› yerinde olan kifli ve kurumlar›n devletin sa¤lam›fl oldu¤u koruma
ve güvenlik hizmetlerine ek olarak geliflmifl baz› tedbirler almas› günümüzde ol-
dukça yayg›n ve kabul gören bir uygulamad›r.
Bu konuda ifade edilebilecek di¤er bir uygulama ise sigortac›l›k sistemiyle ilgi-
lidir. Bu modelde, daha önceden yapt›r›lan sigorta kapsam›nda, u¤ran›lan maddi
zarar›n ve tedavi masraflar›n›n karfl›lanmas›, ma¤dura nakdi yard›mda bulunulma-
s›, çocuklar›n›n e¤itim masraflar›n›n karfl›lanmas› gibi farkl› hizmetler sunulabil-
mektedir. Burada, ortaya ç›kan zararlar ma¤durun sigorta flirketi veya ma¤duriye-
te yol açan kifli veya onun sigorta flirketi taraf›ndan karfl›lanmaktad›r. Yani bir an-
lamda, sigorta hangi amaçla yap›lm›fl ise yard›m›n flekli de o do¤rultuda olmakta-
d›r. Sigorta flirketleri, faaliyet alanlar›na giren konularda suç önleme sorumlulu¤u-
nu müflterileriyle paylaflma, potansiyel ma¤durlar› suç öncesi bilinçlendirme ve
suç karfl›s›nda güçlendirme yolunda özel çal›flmalar yapma yollar›n› aray›p bulma-
l› ve uygulama hayat›na geçirmelidir. Örne¤in; Sigorta flirketleri müflterilerine, si-
gorta yapt›rmadan önce belirli ön koflullar› yerine getirmelerini önerebilir: Sigorta-
lanacak olan bir ev ise evin kap›s›nda, penceresinde sa¤lam materyallerin, kilit ve
alarm sistemlerinin kullan›lmas›, e¤er sigortalanacak olan araba ise arabada alarm
ve di¤er baz› kilitleme sistemlerinin kullan›lmas›, araban›n geceleri özel garaj veya
evin önünde park edilmesi gibi.
Suçlular› cayd›r›c› özelli¤e sahip bu ve benzeri önlemleri almayan kifliler (kifli-
lerin mallar›; araba, ev ve iflyeri gibi) suçlar karfl›s›nda daha kolay hedef haline gel-
mektedir. Önleyici ve cayd›r›c› unsurlar›n yerine getirildi¤i durumlarda suç iflleme
niyetinde olan kifliler daha kolay cayd›r›labilir ve böylece bireyler suç ma¤duru ol-
maktan korunabilir. Bu nedenle, önleyici ve cayd›r›c› önlemleri alan müflteriler bu
tür tedbirleri almayan müflterilere göre daha az sigorta ücreti ödemelidir. Sigorta
sistemi ve ücretleri buna göre düzenlenmelidir. Bu flekilde, bireyler ve toplum suç
ma¤duriyeti ve suç önleme tedbirleri konusunda çok daha duyarl› ve bilinçli hale
getirilebilir. Ma¤duriyet sonras› hukuki süreçle ilgili olarak da, ma¤durun yasal ko-
nularda kendisine yard›mc› olabilecek özel kifli veya flirketleri aray›p bulmas› ge-
rekmektedir. Bireysel çal›flan avukatlar ve avukatl›k bürolar› suçtan zarar gören ki-
flilerin haklar›n› adli yollardan aramak için hizmet sunmaktad›r. Tabii, bu hizmet
belirli bir ücret karfl›l›¤›nda olup karfl›l›kl› anlaflmayla yürütülmektedir. Bu çerçe-
vede yerine getirilen hizmetlerde ticari kazanç daha ön plandad›r.
158 Suç Sosyolojisi
Gönüllü Hizmetler
1993 y›l›nda Türkiye’nin ilk Devlet ve özel sektör uygulamalar›na ilave olarak geliflmifl ülkelerde ve son y›llar-
kad›n s›¤›nma evini ve da ülkemizde de çok fazla say› ve çeflitlilikteki gönüllü kurulufllar suç ma¤durlar›-
dan›flma merkezini açan
Kad›n Dayan›flma Vakf› na yard›m ve destek çal›flmalar› yürütmektedir. 1970’li y›llar›n sonu 1980’li y›llar›n
gönüllü bir kurulufl olarak bafl›ndan itibaren Amerika ve Avrupa’da suç ma¤durlar›yla ilgili yo¤un çal›flmalar
bu alanda çok önemli bir
ilke imza atm›flt›r yap›lmaya bafllam›flt›r. Ma¤durlar›n suç sonras› çok zor duruma düfltükleri, psiko-
(www.ksgm.gov.tr). lojik ve fiziksel aç›dan gördükleri zarar›n telafi edilmesi için yak›n ilginin ve duyar-
l›l›¤›n gösterilmesi gerekti¤i düflüncesi yay›lm›flt›r. Bu çerçevede, 1979 y›l›nda ‹n-
giltere’de gönüllü ma¤dur destekleme organizasyonlar› kurulmaya bafllanm›flt›r.
Bu sivil toplum örgütleri afla¤›daki konularda çal›flmalar/faaliyetler yapmak ama-
c›yla ma¤dur üzerine örgütlenmifllerdir;
1. Ma¤durlar ad›na konuflmak.
2. Ma¤durlar› temsil etmek.
3. Ma¤durlara maddi ve manevi yönden destek sa¤lamak.
4. Ma¤durlar›n tekrar ma¤dur olmamalar› için bilgilendirme, yönlendirme ve
e¤itim çal›flmalar› yapmak.
5. Genel anlamda vatandafllar›n suç ma¤duru olmamalar› için neler yapmas›
gerekti¤i konusunda e¤itim faaliyetlerinde bulunmak.
Gönüllü hizmetler kapsam›nda yürütülen ma¤dur destekleme projeleri toplu-
mun farkl› kesimleriyle ilgilenir. Bu yap›l›rken kimileri baz› ma¤dur çeflitlerini he-
def kitle olarak seçebilir (flehit aileleri, trafik kazalar› ma¤durlar›, cinsel suç ma¤-
durlar› ve aile içi fliddet ma¤durlar› gibi). Özellikle aile içi fliddete maruz kalm›fl ka-
d›nlar›n baflvurabilece¤i acil yard›m hatt›, ifl dan›flmanl›¤›, hukuki dan›flmanl›k ve
psikolojik dan›flmanl›k hizmetleri sa¤lamak amac›yla 1993 y›l›nda Kad›n Dayan›fl-
ma Vakf› taraf›ndan aç›lan ilk kad›n s›¤›nma evi projesini daha sonraki y›llarda bir-
çok di¤er gönüllü kurulufl izlemifltir. Bu tür yap›lanmalar›n yan› s›ra, özellikle met-
ropol illerde bulunan Barolar da bu konuya e¤ilmifl ve bünyelerinde Kad›n Dan›fl-
ma Merkezleri kurmufltur. Bu merkezler, baflta aile içi fliddet olmak üzere, kad›n-
lara her türlü hukuki ve psikolojik dan›flmanl›k ve rehberlik hizmeti sunmak sure-
tiyle çok ciddi bir bofllu¤u doldurmaktad›r. Gönüllü organizasyonlar bir anlamda
ma¤durlar ad›na konuflma, onlar› temsil etme, maddi ve manevi yönden destek
sa¤lama, tekrar ma¤dur olunmamas› için gerekli bilgilendirme ve e¤itim faaliyetle-
rini yerine getirmektedirler. Gönüllü organizasyonlar›n befl önemli ve ortak karak-
teristi¤inden söz edilebilir (Mawby ve Walklate, 1994). Bunlar;
1. Devletten ba¤›ms›z olarak kurulurlar.
2. Devlet taraf›ndan kontrol edilmezler.
3. Baz› yard›m taleplerini kabul ederler (en az›ndan ba¤›ms›z bir kaynaktan
gelen yard›mlar›).
4. Kazanç (ticari) amac› tafl›mazlar.
5. Hizmetleri karfl›l›¤›nda ücret talep etmezler.
Kad›nlar daha çok bildikleri, Bu ana ilke çerçevesinde, genel anlamda toplumun ve özel anlamda da ma¤-
yak›ndan tan›d›klar› erkekler
taraf›ndan cinsel suçlara
durlar›n ayd›nlat›lmas›na yönelik e¤itim programlar›, paneller, yaz›l› kaynaklar ve
maruz kalmaktad›r. k›sa filmleri içeren çal›flmalar yap›lmaktad›r. Barolar›n, sivil toplum örgütlerinin ve
medyan›n yak›n ilgi ve deste¤inin sa¤lanmas›nda büyük yarar bulunmaktad›r. Bu-
nun için gerekli her türlü zemin haz›rlanmal›, medya ile ikili iliflkiler çerçevesinde,
bu programlara önem verilmelidir.
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE ma¤durlarla ilgili ne tür çal›flmalar yapabilir? Aç›klay›n›z.
Gönüllü organizasyonlar
3
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 159
Gönüllü ma¤dur destekleme programlar› genelde k›sa süreli yard›mlar sa¤la- Suç do¤rudan veya dolayl›
yollardan insanlar›
maktad›r. Her suç ma¤duruna destek veren bu uygulamalar, di¤erlerinin aksine, etkilemektedir. Bu
suç ma¤durlar› aras›nda herhangi bir ayr›m yapmamaktad›r. H›rs›zl›k, gasp, yara- çerçevede, ma¤durlara
yard›m ve destek anlay›fl› ile
lanma ve di¤er suçlardan birine maruz kalm›fl ma¤durlara gerekli ilgi ve deste¤i çal›flan sivil toplum
göstermektedir. Bu örgütler, suçlar›n büyük bir k›sm›n›n do¤rudan bildirildi¤i yer örgütleriyle el ele
olan polisle yak›n iliflki ve iflbirli¤i içerisindedirler. Bu projelerin baflar›ya ulaflma- çal›fl›lmal›d›r.
Özet
N
A M A Ç
Ma¤dur ve ma¤duriyet kavramlar›n› tan›mlaya- N
A M A Ç
Ma¤dur polis iliflkisinin çerçevesini ortaya koya-
1 bilmek. 4 bilmek.
Ma¤dur, herhangi bir konuda zarara veya hak- Polis ile ma¤dur aras›nda çok yönlü bir iliflki bu-
s›zl›¤a u¤ram›fl kiflidir. Ma¤duriyet ise ma¤durun lunur. Ma¤dur, yard›m ve destek hizmetinin sa¤-
içine düfltü¤ü sosyal, ekonomik, hukuki ve/veya lanmas›, suçun ayd›nlat›lmas›, vatandafl iliflkileri-
ruhsal zarar durumudur. Ma¤duriyet denilince nin gelifltirilmesi ve suçla mücadelede vatandafl
akla ilk gelen suç ma¤duriyetidir. H›rs›zl›k ma¤- deste¤inin sa¤lanmas› aç›s›ndan polis için bü-
duru, kapkaç ma¤duru gibi. Ma¤dursuz suç, ma¤- yük önem tafl›r. Suça kar›flma ve suç ma¤duru
duru olmayan suçtur. Ortada aç›kça tan›mlanan olma aç›s›ndan çocuklar yetiflkinlerden ayr› bir
bir ma¤durun olmamas›, bu konuda flikâyetin önem tafl›r. Bundan dolay› polis, çocuk polisi
bulunmamas› halinde ma¤dursuz suç söz konu- ad›nda ayr› bir birimle çocuklarla ilgili çal›flma-
sudur. Kamu mallar›na zarar verilmesi, takibi fli- lar› yürütür. Korunmaya muhtaç, sokakta yafla-
kâyete ba¤l› suçlar (hakaret gibi) ve karfl›l›kl› r›- yan, suça maruz kalan, suça kar›flan, kendisini
za ile ifllenen suçlar (fuhufl gibi) bu kapsamda- ifade edemeyen ve benzeri dezavantajlar içinde
d›r. ‹fllenen bütün suçlar kamu taraf›ndan bilin- bulunan çocuklara yönelik olarak polis kapsam-
mez, resmi kay›tlara girmez. Bu durumda, bilin- l› çal›flmalar yürütmektedir.
N
meyen “gizli ma¤duriyetler” ortaya ç›kar. Gerçek
suç say›s›n› ve gizli ma¤duriyetleri ortaya ç›kar- Suç ma¤durlar›na yard›m ve destek hizmetleri-
A M A Ç
mak amac›yla resmi suç istatistiklerinin yan›nda 5 nin kapsam›n› izah edebilmek.
“ma¤dur anketleri” ve “kendili¤inden itiraf an- Suç ma¤duriyetinin toplumsal hayata verdi¤i za-
ketleri” gerçeklefltirilir. rarlar› azaltmak için baflta gerçek/fiili suç ma¤-
N
durlar› ve potansiyel suç ma¤durlar› olmak üze-
A M A Ç Ma¤duriyet nedenlerini aç›klayabilmek. re genel anlamda herkese yönelik ma¤duriyeti
2
Ma¤duriyet kasten, ihmal veya bir istismar (kötü- önleyici, ma¤duriyet sonras› gerekli yard›m ve
ye kullanma) sonucu meydana gelmektedir. Ba- destek hizmetlerini sa¤lay›c› projelerin aktif bir
z› ma¤duriyetler de ma¤durun kendi r›zas› ile flekilde yürütülmesi büyük önem tafl›maktad›r.
oluflmaktad›r. Bu tür bir duruma maruz kalan ki- Bu çerçevedeki çal›flmalar kamu sektörü, özel
fli kendini ma¤dur olarak görmemektedir (uyufl- sektör ve gönüllü organizasyonlar arac›l›¤›yla
turucu kullan›m›, kumar gibi). yürütülmektedir.
N
A M A Ç Suç ma¤duriyetinin etkilerini özetleyebilmek.
3
Suç eylemleri ma¤dur üzerinde fiziksel, ruhsal,
sosyal ve ekonomik olmak üzere dört farkl› et-
ki oluflturmaktad›r. Ma¤dur fiziksel olarak yara-
lanabilmekte, sosyal aç›dan toplumda itibar kay-
b›na u¤rayabilmekte, ruhsal anlamda psikolojik
sorunlar yaflayabilmekte ve ekonomik kay›plar
yaflayabilmektedir.
6. Ünite - Suç Ma¤duriyeti 161
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi ma¤dur ve ma¤duriyet kav- 4. Afla¤›dakilerden hangisi suç ma¤durlar›n›n maruz
ramlar›n› aç›klamak için do¤ru bir ifade de¤ildir? kald›klar› suçu polise bildirmeme nedenlerinden biri
a. Ma¤dur, herhangi bir konuda zarara veya hak- de¤ildir?
s›zl›¤a u¤ram›fl kiflidir. a. Suçun ma¤duru ifllenen suçun fark›nda olma-
b. Ma¤duriyet olgusu evrenseldir, toplumsal yap›- yabilir.
ya göre de¤ifliklik göstermez. b. Ma¤dur, kendisine karfl› ifllenen fiilin suç oldu-
c. Ma¤duriyet, suç oluflturan eyleme ba¤l› olarak ¤unu bilmeyebilir.
ma¤durun içine düfltü¤ü sosyal, ekonomik, hu- c. Ma¤dur, ifllenen suçu polise bildirecek kadar
kuki ve/veya ruhsal zarar durumudur. önemli görmeyebilir.
d. Ma¤duriyet; Suç ma¤duriyeti, töre ma¤duriyeti, d. Ma¤dur, polisi meflgul etmek istemeyebilir.
insan kaynakl› felaket ma¤duriyeti ve do¤al e. Ma¤dur, faili kendisi cezaland›rmak istedi¤i için
afet ma¤duriyeti olmak üzere dört kategoride ihbarda bulunmayabilir.
de¤erlendirilebilir.
e. Ma¤duriyet denilince akla ilk gelen ve ma¤duriyet 5. Afla¤›daki ifadelerden hangisi yanl›flt›r?
türleri aras›nda en çok bilinen suç ma¤duriyetidir. a. Bir ülkede ifllenen suçlar›n hepsini ifade etmek
için “gerçek suçluluk” kavram› kullan›l›r.
2. Afla¤›dakilerin hangisi “ma¤dursuz suç” kavram›n› b. Gerçek suçluluk, ma¤dursuz suçlar hariç, resmi
aç›klamada do¤ru bir ifade de¤ildir? kay›tlara giren ve mahkûmiyetle sonuçlanan suç-
a. Baz› suçlar›n do¤rudan ma¤duru bulunmamak- lar toplam›d›r.
tad›r veya bilinmemektedir. c. Gerçek suçluluk miktar› “bilinen suçluluk, ka-
b. Ma¤dursuz suç, k›sa ve basit bir ifadeyle ma¤- nuni suçluluk ve siyah say›lar›n” toplam›ndan
duru olmayan suçtur. ibarettir.
c. Çevre suçlar›, uyuflturucu kullan›m›, fuhufl ve d. Bilinen suçluluk polisin ifllendi¤ini, varl›¤›n› bil-
kumar ma¤dursuz suç grubuna girmektedir. di¤i ve resmi kay›tlar›na geçirdi¤i suçlar›n topla-
d. Ma¤dursuz suçlarda, bilinen ve aç›kça tan›mla- m›ndan oluflur.
nan bir ma¤durun olmamas› nedeniyle flikâyet e. Kanuni suçluluk, mahkemelere intikal edip mah-
ve soruflturma için gerekli çal›flmalar yap›la- kûmiyetle sonuçlanan suçlar› ifade eder.
mamaktad›r.
e. Ma¤dursuz suç, adli aç›dan kas›t içermeyen ve 6. Afla¤›dakilerden hangisi ma¤durla ilgili çal›flmalar›n
cezas› az olan suçlarda kullan›lan bir kavramd›r. kapsam› d›fl›ndad›r?
a. Suç sonras› ma¤durda oluflan kiflisel ve sosyal
3. Afla¤›dakilerden hangisi suç oluflturan eylemin ma¤- boyuttaki sorunlar.
dur üzerinde b›rakt›¤› etkilerden biri de¤ildir? b. Suç sonras› ma¤durda oluflan mediko-psikolojik
a. Hukuki etkiler.
b. Ekonomik c. Ma¤durun aile ve ifl çevresine yönelik hizmetler.
c. Ruhsal d. Ma¤durun hukuki durumu ve sahip oldu¤u haklar.
d. Fiziksel e. Ma¤dura yard›m ve koruma hizmetleri.
e. Sosyal
7. Afla¤›dakilerden hangisi suç sonras› ma¤durda mey-
dana gelen etkilerden de¤ildir?
a. Öfke
b. Afl›r› yemek yeme
c. Uyku veya dinlenme zorluklar›
d. Kafa kar›fl›kl›¤›
e. Çaresiz hissetme
162 Suç Sosyolojisi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
S›ra Sizde 2 Azak, Ü. (2001) Polis Soruflturmas› ve Sorgu Teknikleri,
Polis suçla mücadelede farkl› unsurlar› dikkate alan Ankara: Özkan Matbaac›l›k
projeler gelifltirmektedir. Suçlu davran›fllar›, suç için el- Bahar, H.‹. (2006) “Ma¤dur Bilimi”, H.‹. Bahar (2006)
veriflli yerler ve zamanlar ile suçlu profilleri bu anlam- Suç Ma¤durlar›, Ankara: Adalet Yay›nevi
da polis için de¤erlendirmeye al›nan unsurlard›r. Ben- Bahar, H.‹. (2006) Suç Ma¤durlar›, Ankara: Adalet
zer flekilde, ma¤dur profillerinin ç›kar›lmas› ve analiz Battal, S. Ve N. Özmenler, (1997) Psikiyatri Temel Kitab›,
edilmesi yoluyla olas› suç eylemlerine karfl› potansiyel (Ed. C. Güleç ve E. Köro¤lu) Cilt. 1, Ankara:
ma¤durlar belirlenerek ona uygun önleyici tedbirlerin Hekimler Yay›n Birli¤i
gelifltirilmesi mümkün olabilmektedir. Buna göre polis Befle, E. (2006) “Suç ‹statistiklerinde Karanl›k Say› ve
baz› yerler ve zamanlarda devriye yo¤unlu¤unu art›r- Ma¤durun Rolü”, H.‹. Bahar (2006) Suç Ma¤durlar›
makta, sivil ekipler (güven timleri) görevlendirmekte, (Ed.), Ankara: Adalet Yay›nevi
potansiyel ma¤durlara ve genel anlamda vatandafllara Clerkson, C.M. (1984) Criminal Law: Text and Material,
yönelik suç önleme ilgi ve duyarl›l›¤›n› gelifltirme amaç- London: Sweet and Maxwell
l› çal›flmalar yapmaktad›r (Kapkaç, h›rs›zl›k, uyuflturu- Criminal Victimization in the U.S., (1985) Washington,
cu, doland›r›c›l›k ma¤duru olmamak için yap›lmas› ge- D.C.: U.S. Department of Justice Statistics
rekenlerin topluma duyurulmas› gibi). Demirbafl, T. (2001) Kriminoloji, Ankara: Seçkin
Yay›nevi
S›ra Sizde 3 Develio¤lu, F. (2003) Osmanl›ca Türkçe Ansiklopedik
Gönüllü organizasyonlar ma¤durlara psikolojik, huku- Lügat, 23. Bas›m, ‹stanbul: Ayd›n Kitabevi
ki, sosyal ve ekonomik konularda yard›m ve destek Dinler, V. (2006) “Ma¤dur Kavram›na Çok Yönlü
hizmeti sunabilir, tekrar ma¤dur olmamalar› için yap- Yaklafl›m”, H.‹. Bahar (2006) Suç Ma¤durlar›,
mas› gerekenler konusunda bilgilendirebilir. Bu hiz- Ankara: Adalet Yay›nevi
metlerin bir k›sm› do¤rudan kendileri taraf›ndan sa¤la- Emniyet Genel Müdürlü¤ü, (2002) Suç ve Suçlu Profili
nabilece¤i gibi önemli bir k›sm› ise burada görev alan (2), Ankara: Emniyet Genel Müdürlü¤ü Bas›mevi,
kiflilerin rehberli¤inde di¤er ilgili kurumlar taraf›ndan APK Dairesi Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Araflt›rma No: 26,
yerine getirilebilir. Yay›n No: 162
Fattah, A. (1984) ‘Victims Response to Confrontational
Victimisation’, Crime and Delinquency
Fattah, E.A. (1997) “Toward a Victim Policy Aimed at
Healing, not Suffering”, C.D. Robert, J.L. Arthur ve
G.S. Wesley (Ed.) Victims of Crime, 2. Bas›, London:
Sage Publications
Geleri, A. (2005) “Suç Ma¤durlar› ve Polis: Olaylara
Müdahale Eden Polisin Suç Ma¤durlar›yla ‹liflkisi,
Polis Bilimleri Dergisi, Cilt:6, Say›: 1
Geleri, Aytekin (2006) Türkiye’de Suç Ma¤durlar›na
Yard›m ve Destek Mekanizmalar›, H. ‹brahim Bahar
(Ed.), Suç Ma¤durlar› Ankara: Adalet Yay›nevi.
Güner, S (2003) Organize Suç Örgütleri; Kara Para ve
Aklanmas›, Ankara: Bilgi Yay›nevi.
Hent›g, V. (1948) The Criminal and His Victim, New
Haven
Hough, (1986) British Crime Survey 1984, London
Inbau, F.E. (1959) Compensation for Victims of Criminal
Violence, J. Public Law
164 Suç Sosyolojisi
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Organize suç ve iliflkili di¤er kavramlar› tan›mlayabilecek,
N
Organize suçlar›n Türkiye’de ortaya ç›kmas› ve geliflmesini özetleyebilecek,
N
Organize suçlar›n ortak özelliklerini s›ralayabilecek,
N
Organize suç örgütlenmesinin temel dinamiklerini aç›klayabilecek,
Organize suçlar›n Türkiye’de ortaya ç›kmas›nda etkili olan faktörleri ifade
edebilecek, bilgi ve becerilere sahip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Organize suç • Organize suçlar›n ortak
• Mafya özellikleri
• Mafya tipi organize suç • Organize suçlar›n nedenleri
‹çindekiler
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
si’nde ise s›n›raflan organize suç; suçun birden fazla devlette ifllenmesi, suçun tek
bir devlette ifllenmekle beraber haz›rl›k, plan, idare aflamas›n›n tamam› veya bir
AMAÇLARIMIZ bölümününAMAÇLARIMIZ
baflka bir devlette oluflturulmas›, suçun tek devlette ifllenmesi ancak
birden fazla devlette faaliyet gösteren örgütlü suç grubunun suça kar›flmas› ve su-
çun tek devlette ifllenmesi ancak baflka bir devlette etkilerinin olmas› fleklinde ta-
K ‹ T A P n›mlanm›flt›rK (Finckenauer,
‹ T A P 2000:3).
eme¤ine dayal› bir iflgücü ayr›m›n›n ürünü olarak s›n›fland›r›lan suç türleridir. Bi-
lek gücüyle, el eme¤iyle çal›flan iflçi s›n›f› ile bilgiye dayal› olarak beyin gücü ile
çal›flan orta ve üst s›n›fa ait kiflilerin sosyal yaflamda sergiledikleri eflitsizlikler, iflle-
nen suç türlerine de yans›m›flt›r. Beyaz yakal› suç, suçlar›n sadece alt s›n›flara öz-
gü bir sapk›n davran›fl oldu¤u yönündeki alg›lamay› y›km›flt›r. Suç sadece s›radan,
vas›fs›z, alt s›n›flara ait kiflilerin iflledi¤i adi suçlarla s›n›rl› görülmemifl, nezih, say-
g›n ve elit ortamlarda beyin gücü ile çal›flan orta ve üst s›n›fa ait kiflilerin de görev-
leriyle ilgili olarak iflledi¤i (iflleyebilece¤i) suç türlerinin (rüflvet, irtikap gibi) varl›-
¤›na iflaret etmifltir.
7. Ünite - Organize Suçlar 169
lar› ve gelenekleri olan bir yap›lanma söz konusudur. Bu durum toplum hayat›n-
da “çifte ahlak çifte hukuk” anlay›fl›na dayal› yeni bir modele iflaret etmektedir. Ya-
salar›n ve devletin resmi kurumlar›n›n kendi sorunlar›n› çözmede yetersiz, ilgisiz
veya sonuçsuz kalaca¤›n› düflünen ve ma¤dur konumunda bulunan kifliler “çifte
hukuk çifte ahlak” anlay›fl› çerçevesinde, kendi kurallar›na göre k›sa sürede sorun-
lar› çözme, ifli halletme yetene¤ine ve gücüne sahip mafya gruplar›na baflvurmay›
tercih etmektedir. Bu flekilde artan bir ilgiyle karfl›laflan mafya, gün geçtikçe daha
da güçlenmifl ve sosyolojik gerçeklere uygun olarak toplumsal yaflam›n vazgeçil-
mez bir unsuru haline gelmifltir (Befle, 2002:156).
Alman sosyolog Hess’e (1973) göre mafya, bilimsel olarak “merkezi otoriteye
karfl› yerel gücün direniflini temsil etmektedir.” Mafya devletle, devletin kurumla-
r›yla çat›flma ve savafl içerinde de¤ildir, olmak da istemez. Bu anlamda, Hess’in
(1973) mafyay› “merkezi otoriteye karfl› yerel güçlerin ve odaklar›n direnifli” veya
“çifte ahlak, çifte hukuk” kavramlar›n› ileri sürüflüne uygun bir flekilde, çifte söy-
lemli bir yaklafl›m› söz konusudur. Mafya bu anlay›fl içerisinde belki de herkesten
fazla devlet kurumlar›n› sahiplenir (veya sahiplenmifl görünür), bu kurumlar› kon-
trol alt›na almaya çal›fl›r. Amaç, sonuçta bu kurumlar›, ç›karlar› do¤rultusunda kul-
lanabilmektir (Çulcu, 2001:28-31). Çulcu’ya (1998:15) göre merkezi otorite, bürok-
ratik ve üniter devlet yap›s› içinde, belirli bir ahlak ve hukuk yap›s›n› benimsemek-
te, ülke genelinde de bu yap›n›n egemen olmas› için düzenleme yapmakta ve bu-
na uygun yasal yapt›r›m uygulamaktad›r. Yerel otorite ise, merkezi gücün dayatt›-
¤› ça¤dafl hukuk ve ahlak anlay›fl›n› kabullenmifl görünmekle birlikte, geleneklere
ve örfi yaflama dayanan yerel ahlak ve hukuk kurallar›na uygun olarak yaflam ala-
n›n› düzenler. Böylece yerelde “çifte ahlak ve çifte hukuk” sistemi ortaya ç›kar. Za-
ten z›tlaflman›n ve sorunlar›n bafllang›ç noktas›n› da bu çifte ahlak - çifte hukuk
anlay›fl›n›n yerelde topluma egemen olmas› noktas› oluflturur. Yerel otorite, yerel
ahlak ve hukuk anlay›fl›n› kabul etmesi nedeniyle ve gücünü de buradan alarak,
merkezi güce karfl› direnir. Böyle bir yap›da yerel otorite, yerel gücün ve de¤erle-
rin savunucusu ve bir anlamda da koruyucusu konumundad›r.
d›rma ve do¤rudan fliddet kullanma yöntemleriyle kendine ait bir hukuk, vicdan
ve ahlak anlay›fl›yla hareket etmek suretiyle yüksek ekonomik kazanç getirecek
hemen her türlü yasad›fl› aktivitelerle u¤raflmak, bu dönemde oldu¤u gibi bu suç-
lar›n ortaya ç›kt›¤› ilk dönemlerde de geçerli¤ini koruyan, koflullar› elveriflli ve ca-
zip k›lan unsurlard›.
Türkiye’deki mafya tipi yap›lanmalar›n geçmiflini ‘kabaday›’ kurumundan itiba- Kervanlara sald›ran
ren ele alan araflt›rmac›lar oldu¤u gibi, daha geriye giderek konuyu Selçuklulara eflk›yalar ile denizlerde ticari
gemilere sald›ran korsanlar
kadar götürenler de bulunmaktad›r. Bize göre, toplumsal yap› ile çok yak›n iliflki- hiyerarflik bir yap›ya dayal›
li olan bu konunun tarihsel geçmifli çok eskilere dayanmaktad›r. Mafya tipi olu- olarak, ekonomik ç›kar elde
etmek amac›yla tehdit,
flumlar›n yüzy›llar öncesindeki durumuna iliflkin yaz›l› literatürün, düzenli bir arafl- korkutma ve fliddet
t›rman›n olmay›fl› veya çok yetersiz olmas› nedeniyle somut bilgi ve verilerin orta- yöntemini esas alan ve
sürekli suç ifllemek üzere bir
ya konulmas›nda sorun yaflanmaktad›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, Osmanl›’n›n son araya gelerek mafya tipi suç
dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk dönemlerinin birçok araflt›rmac› ve yazar için gidi- örgütü kurmufllard›r.
lebilecek makul bir tarihsel geçmifl olarak kabul gördü¤ü anlafl›lmaktad›r. Çulcu,
bu tip örgütlenmelerin kökeninin Selçuklulardan bafllay›p Osmanl› Devletiyle de-
vam etti¤ini ve Cumhuriyet dönemiyle birlikte farkl› bir flekil alarak günümüze ka-
dar geldi¤ini ifade etmektedir. Toplumsal yaflam›n, savafllar›n, göçlerin, etnik yap›-
lar›n, hukuk, siyasal ve ekonomik sistemlerin ortaya ç›kard›¤› toplumsal gerçekler
›fl›¤›nda, bu konunun geçmiflinin çok eskilere gitti¤i bir gerçek. Türkiye’de organi-
ze suç yap›lanmalar›n›n geçmifli yüzy›llar öncesine dayanmaktad›r. Selçuklular dö-
neminde ticaretin, ithalat›n ve ihracat›n ana nakliye unsuru olan kervanlara sald›-
rarak ya¤malayan eflk›yalar asl›nda o dönem birer “mafya” tipi organize suç örgü-
tü oluflturmufllard›r. Asilerin, eflk›yalar›n ticaret kervanlar›na sald›rarak ekonomik
kazanç elde etmeleri, devletin güvenlik kuvvetlerinden kaçabilecekleri, saklanabi-
lecekleri da¤lar› kendilerine mesken ederek ayr› bir güç haline gelmeleri, köylü-
lerden ve toprak zenginlerinden haraç almalar› o dönemin koflullar› içerisinde
mafya tipi yap›lanmalar›n varl›¤›na iflaret etmektedir. Ayn› flekilde, yüzy›llar önce-
si denizlerde meydana gelen korsan faaliyetleri de birer mafya tipi yap›lanma ör-
ne¤idir. Eflk›ya çeteleriyle mücadele etmek amac›yla emniyetli kervansaraylar›n in-
fla edilmesi, ticaret ve kervan güzergâhlar›nda atl› (kimi yerlerde ise develi) askeri
devriyelerin görevlendirilmesi, eflk›yalar›n kol gezdi¤i, sakland›¤› ve üs olarak kul-
land›¤› bölgelerde ve da¤larda operasyonlar›n yap›lmas› o döneme ait mücadele
yollar›n›n bafl›nda geliyordu.
Tarihsel süreç eflk›yalar, çeteler, tulumbac›lar, külhanbeyleri, kabaday›lar, ba-
balar, a¤abeyler, reisler, beyler ve buna benzer kavram ve tan›mlamalarla an›lan,
bilinen mafya tipi yap›lanmalar›na ve bu yap›lanmalara önderlik eden liderlere
sahne olmufltur. Bütün bunlar iflin özünde, içinde yaflad›klar› dönemin sistemleri-
ne, düzenlemelerine, koflullar›na ayk›r› olarak kendilerine ait kurallar›, yaflam flek-
li ve anlay›fl› ortaya koyan bir tarz, kiflilik ve yap›lanman›n temsilcileri olmufllard›r.
Bu anlamda, bu tip yap›lanmalar›n toplum hayat›m›zdaki geçmiflini anlayabilmek
için çok fazla geriye do¤ru gidilmeden Osmanl›’y› da içine alan tarihsel bir pers-
pektif ortaya koymakta büyük yarar bulunmaktad›r.
‹syanc›lar ve Eflk›yalar
Bolu’da 1500’li y›llar›n son çeyre¤inde yaklafl›k 200 adam›yla, yasad›fl› faaliyetlerde
bulunan ve halka zulmeden devlet yetkililerine bafl kald›ran, onlara meydan oku-
yan, bu flekilde bölgede büyük bir nam salan, herkesin gönlünde taht kuran ve
“Köro¤lu Efsanesi”nin baflkahraman› olarak bilinen “Köro¤lu Ruflen” bu konu ba¤-
lam›nda üzerinde konuflulmas› gereken güzel bir örnektir. Köro¤lu, do¤rudan ve
172 Suç Sosyolojisi
temelde bir yasa d›fl›l›k veya ya¤malay›c› zihniyetin de¤il, merkezi idarenin ve yö-
netimi elinde bulunduranlar›n adaletsiz, haks›z ve zulmedici uygulamalar›na karfl›
dik duruflun, baflkald›r›fl›n, zay›flar›n ve mazlumlar›n sesi oluflun simgesi ve mima-
r›d›r. Köro¤lu, adamlar›yla birlikte, mevcut idarenin hukuk, yönetim ve yapt›r›m
kodlar›n›n d›fl›na ç›karak kendilerine ait ikinci ve yaz›l› olmayan bir hukuk ve ya-
flam fleklini ortaya koymak suretiyle tan›nm›fl, sevilmifl, say›lm›fl ve etkinlik kurmufl-
tur. Halk›n derdinden anlamayan servet sahiplerine, tefecilere, yolsuzluk ve haks›z-
l›klar içerisinde yer alan devlet yetkililerine ve halka zulmeden eflk›ya gruplar›na
karfl› direnifl gösteren ve bu nedenle de bölge halk›n›n gözünde çok önemli bir
makam elde eden efsanevi Köro¤lu do¤rudan bir organize suç yap›lanmas› olma-
makla birlikte yasalara, merkezi güce karfl› gelmesi aç›s›ndan sosyolojik olarak
özellikle incelenmesi gereken bir örnek teflkil etmektedir (Çulcu, 2001:405-410).
Celali isyanlar›, Çulcu’ya (2001:444) göre, mafya tipi organize suç yap›lanmala-
r›n›n ülkemizdeki tarihsel geçmiflinde önemli bir yere sahiptir. 16. yüzy›lda Os-
manl› ‹mparatorlu¤unun toplumsal yaflam›na flekil veren büyük olaylardan biri
olan Celali ‹syanlar›, di¤er yasa d›fl› unsurlarla birlikte, merkezi otoriteye karfl› ör-
gütlü bir baflkald›r›fl›n önemli bir ad› ve sembolüdür. Bu isyanlar daha sonra bü-
tün Anadolu genelinde devlet idaresine karfl› örgütlenen mafya tipi oluflumlar için
bir simge halini alm›flt›r. T›pk› günümüz örgütlerinde oldu¤u gibi eflk›ya, asiler,
bürokrat ve asker ayn› düflünce ve eylem etraf›nda devlet idaresine karfl› iflbirli¤i
içine girmifltir. Bu oluflum sadece içinde bulundu¤u dönem ve yerle s›n›rl› kalma-
m›fl, çok uzun y›llar süren bir sürece ve Anadolu geneline etki eder flekilde top-
lumsal yap›n›n de¤iflimine yol açm›flt›r (Çulcu, 2001:444).
Suhteler, levendler ve Osmanl› döneminde zaman zaman meydana gelen ayaklanmalar devlet otori-
eflk›yan›n yerel güç
merkezlerini ellerinde tesinin zay›flamas›na yol açm›fl, otorite boflluklar› da bu tip yap›lanmalar için elve-
bulunduran t›mar sahibi riflli ortamlar› haz›rlam›flt›r. Genelde k›rsal kesimlerde meydana gelen isyanlar 15.
sipahiler, yürütme gücüne
sahip bürokratlar (ehl-i örf)
Yüzy›ldan itibaren kentlere do¤ru kaymaya bafllam›flt›r. Bu anlamda ‹stanbul, kent-
ve adalet mekanizmas› sel suç sorunlar› aç›s›ndan Avrupa’n›n büyük flehirlerinin yaflad›¤›na benzer sorun-
içinde yer alan görevliler larla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Çeteleflmeye dayal› suçlar ve huzursuzluklar da bunla-
(ehl-i fler) ile ortak menfaat
odakl› çok yak›n iliflki r›n içinde yerini alm›flt›r. Medreselerde okuyan ö¤rencilerin (suhteler) bafllatt›¤›
içerisine girmek suretiyle “suhteyan hareketi” ilk organize olmufl örgütleflmeye dayal› protesto eylemlerin-
mafios tipi bir yap›lanma
oluflturdu¤u ileri den biridir. Medreselere, ihtiyaçtan fazla ö¤renci al›nmas› ve buna paralel olarak
sürülmektedir (Çulcu, bu okullardan, ihtiyaç duyulan say›dan fazla mezunlar›n ç›kmas› medrese ö¤renci-
2001:462).
lerini rahats›z etmifl ve dolay›s›yla toplu gösteri ve eylemler bafllat›lm›flt›r. Eylemci-
ler sadece isteklerini dile getirmekle yetinmemifl, sokaklarda küçük gruplar olufl-
turmufllar, cadde ve sokaklar›, evleri ve iflyerlerini tahrip etmifller ve ya¤malam›fl-
lard›r. Bunlarla da yetinmeyen eylemciler o dönem için pek görülmemifl flekilde
kendileri için hedef oluflturan birçok kifliyi de öldürmüfllerdir (Bovenkerk ve Ye-
flilgöz, 2000:106-109).
Çulcu, merkezi yönetim içinde yer alan Kap›kulu Ocaklar›n›n ve Yeniçeri Oca-
¤›n›n da mafios yap›lanma içine girdi¤ini ve ‘sened-i ittifak’›n da yerel güç odak-
lar›n›n merkezi otoriteye karfl› kabul ettirdikleri bir anlaflma oldu¤unu, bunun da
bu tip yap›lanmalar›n ulaflt›¤› gücü aç›k bir flekilde ortaya koydu¤unu ifade et-
mektedir (Çulcu, 2001:12). Bu yüzdendir ki, Kap›kulu Ocaklar› ve Yeniçeri Ocak-
lar›, as›l amaç ve uygulamalar›n›n d›fl›na ç›kt›klar›, merkezi otoriteye karfl› geldik-
leri, mafios tipi bir anlay›fl ve uygulama içine girdikleri için daha sonra ortadan
kald›r›lm›fllard›r.
7. Ünite - Organize Suçlar 173
Tulumbac›lar
Tulumbac›l›k, külhanbeyli¤i ve kabaday›l›k günümüz mafya tipi yap›lanmas›n›n Tulumbac›l›k, toplumsal
yak›n geçmifl tarihi içerisinde yer alan önemli toplumsal kavram ve sosyal kurum- yard›mlaflma ve
dayan›flman›n ürünü olan
lard›r. Bunlar özleri itibariyle bireysel oluflumlard›r. Tulumbac›l›k, Osmanl›’n›n son sosyal bir kurumdur.
dönemlerinde ‹stanbul’da ortaya ç›km›fl, gönüllülük esas›na dayal› itfaiye kurumu- Tulumbac›lar sadece
gönüllü itfaiyecilik
dur. O dönemlerde, günümüzdeki gibi, kamu kurumlar› tam anlam›yla oturmufl ve yapmazlar, ayn› zamanda
yayg›n olmad›¤› için birçok alanda kamu hizmetleri gönüllülük içerisinde vatan- ferdi olduklar› mahallenin
dafllar taraf›ndan yerine getiriliyordu. Tulumbac›l›k, mahallelerde ç›kan yang›nlara “namus bekçisi”,
mahallelinin de
müdahale etmek amac›yla o mahallede oturan gençler aras›ndan güçlü, cesur, h›z- “koruyucusu” rolünü yerine
l› koflan ve gönüllü olarak bu ifli yapmak isteyen delikanl›lardan oluflan gönüllü it- getirirlerdi.
faiye teflkilat›n›n ad›d›r. Bu delikanl›lar ‘tulumbac›’ olarak adland›r›l›yordu (Boven-
kerk ve Yeflilgöz, 2000:109).
Tulumbac›lar çevrelerinde sevilen, büyüklerine sayg›l›, mahallelerini koruyan,
suçlulara geçit vermeyen delikanl›lard›. Bu tür gönüllü oluflumlar içerisinde daha
sonra öne ç›kan, kendini arkadafllar›na ve mahalleye kabul ettiren kifliler grubun
lideri, sözü geçen delikanl›s› olarak görülürdü ki, asl›nda bu da bir anlamda kaba-
day›l›¤›n ortaya ç›kmas›na yol açan do¤al ortamlardan birisidir. Lider konumunda
bulunan tulumbac› dönemlerinin “usta, b›çk›n delikanl›lar›d›r”. Tulumbac›l›kta,
çevresindekilere zarar vermek, haks›zl›k yapmak, suç ifllemek veya haraç topla-
mak yoktur ve asla kabul edilemez davran›fllard›r. Zaten tulumbac›lar›n temel
fonksiyonlar›ndan biri, bu tür huzur bozucu kifli ve davran›fllara engel olmakt›. Bu
yönleri ve kiflilik yap›lar› nedeniyledir ki, tulumbac›lar halk taraf›ndan çok sevilir-
lerdi (Saçan, 2005:63).
Külhanbeyleri
Gedik Pafla Hamam› ‹stanbul’un fethinden sonra infla edilen ilk Türk hamam›d›r.
Bu hamam›n külhan›, çok fazla say›da insan›n bar›nabilece¤i ve ›s›nabilece¤i flekil-
de yap›lm›flt›. Bu nedenle, özellikle havalar›n so¤uk oldu¤u k›fl aylar›nda gidecek
yeri olmayan evsiz-barks›zlar için bu hamam›n külhan› bulunmaz bir nimetti ve bu
kifliler so¤uktan korunmak ve bar›nmak için bu külhanda kal›yor, yafl›yorlard›.
Külhanbeyi de, burada toplanan, yaflayan kiflilerin aras›nda bile¤inin gücü, dövüfl-
te iyi olmas›, b›ça¤› iyi kullanmas› ve cesaretiyle ön plana ç›k›p etraf›ndakilere
hükmeden, sözü geçen, lider konumundaki kifliye deniyordu. Bu ba¤lamda, kül-
hanbeyli¤inin ilk kez Gedik Pafla Hamam›nda ortaya ç›kt›¤› ve örgütlendi¤i ifade
edilmektedir (Çulcu, 2001:379). Külhanbeyli¤i, gidecek yeri olmayan ve bu yönü
itibariyle de suç ifllemeye meyilli kiflilerin külhan etraf›nda bir araya gelmesi, bir-
likte yiyip içmesi, yasal ve yasa d›fl› yollarla elde edilen yiyecek, giyecek veya di-
¤er gelirlerin kendi aralar›nda paylafl›lmas›, birbirine yard›m etmesi ve destek ver-
mesi aç›lar›ndan sosyal yönü oldukça güçlü olan bir toplumsal kurumdur. Bu çer-
çeveden bak›ld›¤›nda ritüelleri, ilkeleri, anlay›fl›, uygulamalar› ve kurallar› ile kül-
hanbeyli¤i günümüz mafya tipi yap›lanmalar› ile önemli ölçüde benzerlik göster-
mektedir (Çulcu, 2001:403).
Külhanbeyli¤i, kriminal yönünün yan› s›ra toplumsal karakteristikler de tafl›ma- Külhanbeyleri, yak›n
s› nedeniyle sosyal bir kurum olarak kendini kabul ettirmifltir. Tabii bu durum sa- çevresinde toplanan
sorunlu, suça meyilli ve
dece hamam, külhan›n etraf› ve burada toplanan kimsesiz ve sorunlu kiflilerle s›- hatta suçlu kiflilerden
n›rl› kalmam›flt›r. Külhanbeyi ve ilgili di¤er kifliler külhan›n etraf›nda geçirdikleri ald›klar› güç ve destekle
zaman›n d›fl›nda mahallede ve daha genifl çevrede bulunan vatandafllar ve esnafla esnaflardan bedava yiyip
içiyor, al›flverifl yap›yor,
da iç içe, karfl›l›kl› etkileflim içerisindeydiler. Bu aç›dan külhanbeyleri zamanla sa- e¤leniyor, bunlar›n
dece külhandaki düzeni sa¤lamakla yetinmemifl ‹stanbul’un farkl› semtlerinde de karfl›l›¤›nda para isteyenleri
de ya dövüyor ya da iflyerine
sözleri, icraatlar› ve namlar›yla hâkimiyet kurmufllar, toplumda kendilerine has al- zarar veriyorlard›.
ternatif bir hukuk ve adalet anlay›fl› kurmufllard›r.
174 Suç Sosyolojisi
Külhanbeyleri külhanda elde ettikleri güç ve itibar›n de¤eri alt›nda çok çabuk
ezilmifl, o a¤›rl›¤› kald›ramam›fl ve zamanla çevredeki halka, esnafa ve zenginlere
musallat olmaya bafllam›fllard›r. Yasa d›fl›l›k ve zorbal›k sadece bunlarla da s›n›rl›
kalmam›fl, do¤rudan iliflki içinde bulunulan veya bulunulmayan esnaftan haraç
toplanmaya da bafllanm›flt›r. Haraç vermek istemeyen esnafa karfl› fliddet tehdidi,
korkutma, fliddet kullan›m› ve iflyerine ve mal›na zarar verme gibi farkl› alternatif-
ler içerisinden biri veya birkaç› sert bir flekilde uygulan›yordu. Kendilerine karfl›
gelen, sorun ç›karan veya harac›n› vermeyen esnaf›n iflyerine önce do¤ranm›fl ek-
mek at›l›yor, bir anlamda kendine çeki düzen vermesi için ihtarda bulunuluyordu.
Esnaf tutumunda ›srar ederse ikinci aflama olarak azg›n köpekler devreye sokulu-
yor ve esnafa sald›r›larak korkutuluyordu. Buna ra¤men herhangi bir ilerlemenin
sa¤lanamad›¤› durumlarda ise esnafa karfl› fliddet, iflyerinin ya¤malanmas› ve tah-
rip edilmesini de içine alan bir dizi eylemler gerçeklefltiriliyordu (Çulcu, 2001:379).
Bu yönleriyle külhanbeyli¤inin toplumsal destek yönü hep çok zay›f kalm›flt›r. Or-
taya ç›k›fl› itibariyle her ne kadar suç iflleme niyetine dayal› bir geçmifle sahip ol-
masa da, içinde bulunulan koflullar ve külhanla ba¤lant›l› kiflilerin bireysel, ailevi
ve sosyal durumlar› gere¤i külhanbeyleri, içinde yaflad›klar› toplum taraf›ndan
pek benimsenmemifltir.
‹kinci Abdülhamit döneminde toplum ve devlet için ciddi sorun teflkil etmeye
bafllayan külhanbeyleri, maafl ba¤lanmak veya ifl vermek suretiyle kontrol alt›nda
tutulmaya çal›fl›lm›flt›r. Devlet, bu flekilde kontrol edilemeyen külhanbeylerinin
karfl›s›na baflka bir grup veya külhanbeyini ç›kararak (veya mevcut bir grup veya
külhanbeyine gizli destek vererek) güçleri dengelemeye, bu yolla da toplumsal ya-
p›n›n zarar görmesini engellemeye çal›flm›flt›r. Bu yöntem, devletlerin belirli kifli ve
gruplar› kontrol etmek ve yönlendirmek için uygulad›¤› geleneksel gizli ve örtülü
yaklafl›mlar›n ola¤an bir parças› olarak oldukça yayg›n bir uygulamad›r. Örne¤in,
‹kinci Abdülhamit döneminde, ‹stanbul’da Fehim Pafla ve adamlar›ndan meydana
gelen, herkesin korktu¤u ve çekindi¤i ve “Onikiler” olarak bilinen grubun di¤er
suç gruplar›na karfl› saray taraf›ndan desteklendi¤i ileri sürülmüfltür (Ayd›n, 2003).
Hemen hiç kimse taraf›ndan sevilmeyen ancak bir o kadar da korkulan külhan-
beylerinin yaflam› baflkas›n›n s›rt›ndan geçinmek, suç ifllemek üzere kuruluydu. Bu
yönüyle, onlar için dönemlerinin suç makineleriydi demek pek de hatal› bir tan›m-
lama olmasa gerek (Saçan, 2005:63) Bu sorun zaman içerisinde o kadar büyüyüp
‹stanbul’daki toplumsal yaflam› tehdit eder hale gelmiflti ki, bireysel ve yerel dü-
zeydeki emniyet tedbirleri ifle yaramaz hale gelmifl ve büyük çapl› ve köklü müca-
dele yöntemleri gelifltirmek zorunlulu¤u ortaya ç›km›flt›. Bu amaçla, “Cihan Ser-As-
keri” olarak an›lan R›za Pafla ‹stanbul’da say›lar› 600-700 kifliyi bulan külhanbeyle-
rinin hepsini birden askere alarak Anadolu’nun de¤iflik bölgelerindeki birliklere
göndermifl ve böylece bu sorunu kökten çözmüfltür (Çulcu, 2001:382). Al›nan bu
köklü tedbir külhanbeyli¤ini tarihten silmifl; ancak, toplumsal yaflamdaki elveriflli
koflullar›n varl›¤›n›n devam etmesi nedeniyle sorun farkl› bir zaman diliminde,
farkl› bir flekil ve yap› alarak “kabaday›l›k” kurumu olarak tekrar ortaya ç›km›flt›r.
Kabaday›lar
Kabaday›l›k kültürü Türkiye’nin toplum yaflam›n›n bir parças› ve gerçe¤idir. Os-
manl›’n›n son, Cumhuriyet’in de ilk dönemlerinde ortaya ç›kan bu sosyal kurum
kriminal yönünün yan› s›ra sosyolojik bir özellik de tafl›maktad›r. Kabaday›l›k bi-
raz da tulumbac›l›¤a dayan›r. Kendisini çevresine kabul ettirmek, haks›zl›¤a karfl›
gelmek, mazlumlar›n yan›nda olmak isteyen bile¤i sa¤lam, kendine güvenen genç
delikanl›lar uygun koflullar› bulduklar›nda “kabaday›l›k” serüvenine girerek yer
edinmeye ve isim yapmaya çal›flm›fllard›r.
7. Ünite - Organize Suçlar 175
Kabaday›l›k, külhanbeyli¤i gibi sadece ‹stanbul ve ‹stanbul’un belirli semtleri Küçük bir mahalle veya
semtte yaflayan, halkla iç
ile s›n›rl› kalmam›fl, ‹stanbul’un d›fl›nda Anadolu’nun hemen her flehrinde kendini içe olan, onlara yard›m
göstermifltir. Kabaday›lar, külhanbeylerinin aksine, yaflad›klar› dönem ve yerlerde eden, koruyan ve kollayan,
kavgalar› ay›ran, taraflar›
çevreleri taraf›ndan oldukça sevilen, sayg› duyulan, merak edilen ve ço¤u kez de bar›flt›ran, sözü geçen,
korkuyla izlenen kifliler olmufllard›r. Kabaday›, toplumun içinde yetiflmifl, toplum- güvenilir, güçlü, cesur, iyi
la iç içe olmufl, özü sözü bir, güvenilir, hakk›n ve hakl›n›n yan›nda olan, güce ve b›çak kullanan ve kavga
eden, bile¤i sa¤lam ve
haks›za boyun e¤meyen özellikleriyle toplumda sayg›n bir konuma sahip olmufl- genelde cezaevine girip
tur. Kiflilik de¤erleri o kadar sa¤lamd› ki, b›rak›n dedikodu yapmay› has›mlar›n›n ç›km›fl b›çk›n delikanl›lar›
tan›mlamak için kullan›lan
bile arkas›ndan konuflmay› kendileri için bir zül olarak görüyorlard›. Yi¤it meyda- bir kavramd›r “kabaday›”.
n›nda bile¤ini bükemedi¤i bir kifliye (veya kabaday›ya) sinsice pusu kurmak ve
kallefllik yapmak gibi mertlikle ba¤daflmayan hiçbir tutum ve davran›fl› kendileri
için uygun görmüyorlard›. Çevresine güven veren kabaday›lar, bu yüzden, zaman
zaman kifliler aras› anlaflmazl›klar› çözmek için “hakem, arac›” olarak da önemli bir
sosyal rol de üstlenmifller (Day›o¤lu, 1993:5).
Kabaday›lar›n bir di¤er özelli¤i de yan›ndaki adamlar›ndan çok; bileklerinin
gücü, cesaretleri, mertlikleri, dövüflteki ustal›klar› ile kendilerini kabul ettirmifl ol-
malar›d›r. Külhanbeylerinde ve günümüz mafya tipi yap›lanmalar›nda ise bunun
tersi olarak, adamlar›n say›s›na ve ac›mas›zl›¤›na dayal› bir güç ve hâkimiyet kur-
ma, isim yapma söz konusudur. Zaten silah ç›kt›ktan sonra mertlik ve delikanl›l›k
kavram› da art›k de¤iflime u¤ram›flt›r. Yaln›z bafl›na s›radan bir kifli olanlar ailesi,
akrabalar› veya yan›ndaki di¤er adamlar›yla ve ellerindeki silahlar›n gücüyle fliddet
ve korkuya dayal› olarak kendilerine yer edinmeye çal›flmaktayd›. Ancak, daha
sonra bu sosyal kurum da di¤er birçok alanda oldu¤u gibi yozlaflm›flt›r. Fiziksel
gücü ve cesareti olan, beline silah takan, biraz da etraf›nda kendine benzeyen
adamlar› bulunanlar ortaya kabaday› olarak ç›km›fl, kendini ispatlamak için haks›z
ve gereksiz yere güç gösterisinde bulunarak topluma, esnafa, ifladam›na zarar ver-
mifl, kibirli ve kendini be¤enmifl tav›rlarla di¤er insanlar› küçük görmüfltür. 1950’li
y›llardan itibaren kabaday›lar tamamen yasad›fl› suç aktivitelerine yönelmifltir.
Özellikle gece hayat›n›n yo¤un oldu¤u bölgelerde gece kulüplerinden, barlardan,
gazinolardan, kahvehanelerden ve kumar oynatan yerlerden koruma hizmeti kar-
fl›l›¤›nda haraç almaya bafllam›fllard›r. Ülkemizin toplumsal yaflam›nda bir dönem
sosyolojik bir gerçek olarak etkin bir rol oynayan kabaday›l›k kurumu, günümüz
organize suç örgütlerinin “baba” olarak tan›mlanan liderlerinin bir anlamda öncü-
leridir. “Baba” olarak tan›mlanan mafya patronlar› da asl›nda kabaday›l›k geçmiflin-
den ve kültüründen gelmektedir. Ülkemiz toplum yaflam›ndaki de¤iflim ve gelifl-
meler kabaday›l›k kurumunun da koflullara uygun olarak de¤iflim göstermesine
yol açm›flt›r.
Babalar ve fiefler
Mafya yap›lanmas›n›n, günümüze hitap eden yönleriyle 1950’li y›llar›n bafllar›nda Bu dönemde yer alan ve
kendilerine ba¤l› örgütsel
ortaya ç›kt›¤› söylenebilir. Türkiye’de 1960’l› y›llardan sonra yaflanan iç göçlerin yap›lar›, adamlar›, ifl
mafya gruplar›n›n oluflumu üzerinde önemli bir etkisi olmufltur. Baflta ‹stanbul ol- alanlar› olan kabaday›lar›n
mak üzere, özellikle ekonomik s›k›nt›lar ve dolay›s›yla daha iyi bir yaflam ve gele- (mafya babalar›n›n) en
önemli özelliklerinin bafl›nda
cek kurma istek ve hevesiyle köylerden ve küçük yerleflim alanlar›ndan büyük fle- kendilerinin bizzat suç
hirlere göç eden taflral› kabaday›lar, özellikle aile veya hemflerilik esas›na dayal› ifllemifl olmalar› ile
bileklerinin ve yüreklerinin
mafya yap›lanmas›na öncülük etmifllerdir. Bu flekilde kendilerine yer edinen, nam gücü sayesinde belirli bir
salan kabaday›lar ya kendi adlar› ya da geldikleri yerin veya etnik kökenin, isim- konum elde etmeleri gelir.
lerinin bafl›na eklenmesiyle an›lmaya bafllam›fllard›r: Kürt ‹dris, Of’lu Hasan, Laz
Ziya gibi (Saçan, 2005:66).
176 Suç Sosyolojisi
Yani bu dönemde kabaday› olmak için kendi tabirleri ile ‘yürekli ve bilekli’ ol-
mak ve ‘bizzat duruma vaziyet etmek’ gereklidir. Yine bu dönemde kabaday›lar
genellikle belirli bir iflkolunu ele geçirmifl, elde ettikleri gelirlerle hemflehrilerine
bakm›fl ve eylemci olarak da yine hemflehrilerini ya da aile fertlerini kullanm›fllar-
d›r. Bu dönem kabaday›lar›nda, zengin veya haks›zdan al›p hakl›ya veya ihtiyac›
olana verme gibi bir tarz vard›r. Örgütlü hareket etmeleri söz konusudur. Yine,
devlete karfl› son derece ba¤l› ve halktan sempatik yaklafl›mlar alm›fllar ve varl›k-
lar›n› ölünceye dek sürdürmüfllerdir (Saçan, 2005:66).
‹kinci Dünya Savafl› sonras› uyuflturucu kullan›m›nda yay›lma olmufltur. Bu ge-
liflmeleri f›rsat bilen baz› kifliler örgütlenmek suretiyle uyuflturucu ticaretine el at-
m›fllard›r. Özellikle 1960’l› y›llarda meydana gelen bu tür yap›lanmalarda “Baba”
olarak tan›mlanan bir lider etraf›nda örgütlenen mafya grubu uyuflturucu kaçakç›-
l›¤›n›n hemen her aflamas›nda yer alm›flt›r. Bu yolla çok büyük kazançlar elde
eden mafya gruplar› k›sa zaman içerisinde kontrol ve suç alanlar›n› geniflletmifl ve
güçlenmifllerdir. O güne kadar polis baflta olmak üzere devlet yetkililerinin pek
fazla kar›flmad›¤›, toplumsal yaflam›n biraz farkl›, sorunlu ancak tolere edilebilir,
mert insanlar› olarak gördükleri kabaday› format›ndaki kifliler, art›k aç›kça devlet
ve toplum karfl›t› suçlular ve suç gruplar› olarak görülmeye bafllanm›flt›r. Uyufltu-
rucu ifli bu anlamda bir k›r›lma noktas› oluflturmufltur.
“Baba” lakapl› bu mafya 1960’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren küçük flehirlerden ve k›rsal kesimlerden büyük
liderlerinin hiçbiri fazla
e¤itimli de¤ildi ve hepsi de flehirlere do¤ru göçler bafllam›flt›r. Göçlerle birlikte yeni ekonomik, sosyal, kültü-
do¤duklar› flehirlerden, rel ve kriminal sorunlar da ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Anadolu’nun çok farkl› böl-
köylerden adeta ellerinde
küçük bir bavul, yüreklerinde
gelerinden hiç bilmedikleri, her fleyine tamamen yabanc› olduklar› büyük kentle-
ise büyük umut ve hayallerle re gelenler gelmifl olduklar› bu flehirlerin belirli semtlerine, kendi yak›nlar›n›n,
büyük flehirlere (özellikle hemflehrilerinin bulundu¤u yerlere yerleflmifllerdir. Böylece büyük kentlerde hem-
‹stanbul örne¤inde çok daha
belirgindir) gelmifllerdir. flehrilik, etnik yap› ve aile ba¤lar› gibi ortak de¤erlere dayal› birlikteliklerden olu-
flan mahalleler ve semtler meydana gelmifltir. Bu oluflum ile büyük kentlerde “Er-
zurumlular, Karsl›lar Diyarbak›rl›lar Mahallesi” veya “Çerkezlerin, Kürtlerin, Lazla-
r›n yo¤un oldu¤u semt ve mahalleler” meydana gelmifltir. Göçler, dünyan›n hemen
her ülkesinde benzeri bir tablo sergilemifltir. Örne¤in, Londra’da Çin Mahallesi,
Türk Mahallesi, Almanya’da Türklerin yo¤un oldu¤u mahalleler bu flekildeki bir
sosyo-kültürel özelli¤e dayal› olarak oluflmufltur. Bu insanlar›n büyük bir k›sm›
herhangi bir mesle¤e, nitelikli iflgücüne sahip olmamalar› nedeniyle yo¤un emek
gerektiren düflük ücretli ifllerde (kap›c›l›k, inflaat iflçili¤i, seyyar sat›c›l›k gibi) çal›fl-
maya bafllam›fllard›r. Bu insanlar geldikleri yörenin kültürel özelliklerini da büyük
flehirlere tafl›d›lar. Bu göçenlerden baz›lar› cesaretleri, bilek güçleri, kavgadaki ma-
haretleri ve çevrelerinde bulunan aile bireyleri, akrabalar› ve hemflehrileri ile etkin
bir güç oluflturmaya bafllad›lar. Bunlar büyük ço¤unlukla isimlerinin bafllar›na et-
nik kökeninin veya geldi¤i bölgenin tan›mlamas› konulmak suretiyle an›lmaya, ta-
n›nmaya bafllad›lar. Bunlar›n içinde en çok tan›nm›fl ve isim yapm›fl olanlar “Kürt
‹dris, Oflu ‹smail, Oflu ‹dris, Kürt Ahmet’tir”.
Bu dönemde özellikle aile, akraba ba¤lar› ve hemflehrilik esaslar›na dayal› maf-
ya tipi yap›lanmalar ortaya ç›km›fl ve a¤›rl›k kazanm›flt›r. Bu mafya gruplar› her za-
man devletle ve polisle çat›flmaya girmekten kaç›nm›fl, devlet yetkililerine ve poli-
se sayg›da kusur etmemifl, çevrelerindeki ihtiyaç sahiplerine yard›m konusunda ol-
dukça cömert davranm›fllard›r. Bu yüzden toplum taraf›ndan belirli ölçüler içerisin-
de sayg› görmüfl, polis ve di¤er devlet yetkililerinin gözünde de olumlu imaj olufl-
turmufltur. Mafya gruplar› 1970’li y›llardaki terör ortam›n›n ülkede meydana getir-
di¤i kaos ve anarfli ortam›n› dikkate almak suretiyle de¤iflim sürecine girmifllerdir.
7. Ünite - Organize Suçlar 177
Milyonlar ve ülke için tam bir kay›p olan bu dönemde özellikle karaborsa, stokçu-
luk ve silah kaçakç›l›¤› alanlar›nda yeni mafya gruplar› ortaya ç›km›flt›r. Eski ve ye-
ni mafya gruplar› çok büyük kazançlar elde etmifl, uluslararas› boyut kazanm›fl ve
her yönüyle disiplinli, örgütlü, dinamik, etkin ve ekonomik aç›dan güçlü hale gel-
mifllerdir. Bekir Çelenk ve Abuzer U¤urlu bu dönemde ortaya ç›km›fl ve uluslarara-
s› boyutlu çok büyük silah ve mühimmat kaçakç›l›¤› örgütleri kurmufllard›r.
Türkiye’de ‘organize suç’ ve 1980 ve 1990’l› y›llar mafya tipi organize suç örgütlerinin faaliyet alanlar›n› ala-
‘mafya tipi yap›lanmalar’
uzun y›llard›r var olmakla bildi¤ince geniflletti¤i bir dönemdir. Özellikle 1990’l› y›llar›n ikinci yar›s›ndan itiba-
birlikte, ciddi anlamda, ren organize suç gruplar› dünyadaki geliflmelere ve küreselleflmeye ayak uydur-
devlet yetkilileri ve maya bafllam›fl ve geleneksel mafyadan giriflimci mafyaya geçifller bafllam›flt›r. Bu
kamuoyunun gündemine
‘Susurluk kazas›’ olarak dönemde ayr›ca, gücün, zenginli¤in ve prestijin sembolleri say›labilecek yeni ya-
bilinen bir olayla gelmifltir. flam tarzlar› da mafya gruplar› taraf›ndan benimsenmifltir. Lüks arabalara binmek,
fl›k gezmek, lüks dairelerde oturmak, lüks otel ve lokantalara gitmek, tan›nm›fl sa-
natç› ve mankenlerle birlikte olmak, kat›ld›klar› sünnet, niflan ve evlilik törenlerin-
de pahal› hediyeler takmak, art›k mafya tipi bir yaflam kültürünün temel karakte-
ristiklerinden olmufltur.
‹çinde bir milletvekili, bir polis müdürü ve bir de adli makamlarca aranan or-
ganize suç örgüt eleman›n›n bulundu¤u Mercedes marka otomobilin Bal›kesir’in
Susurluk ilçesinde kaza yapmas› sonucunda, polis müdürü ile aranan kifli ölmüfl,
milletvekili ise sa¤ olarak kurtulmufltu. O günden sonra, çok uzun bir süre, Türki-
ye’nin en önemli gündem konular›ndan biri haline gelen ‘Susurluk kazas›’, baflta
organize suçlar olmak üzere pek çok konuda adeta bir referans kayna¤› haline gel-
mifltir. Susurluk kazas› ülkedeki politik ve bürokratik yozlaflmay› bütün aç›kl›¤›yla
gözler önüne sermifltir. Çok tan›nan, 55. Hükümetin da¤›lmas›na neden olan ve
polis taraf›ndan aranan bir suçlunun, çok tan›nm›fl bir siyasetçi ve polis müdürüy-
le ayn› arabada olmas›n›n nedenleri ve bu birlikteli¤in boyutlar› çok uzun bir süre
kamuoyunu meflgul etmifltir.
SIRA S‹ZDE
Kabaday› kültürü içinde külhanbeyinin yerini nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
SIRA S‹ZDE
2
ORGAN‹ZE SUÇ ÖRGÜTLER‹N‹N ORTAK
D Ü fi Ü N E L ‹ M ÖZELL‹KLER‹
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Avrupa Organize Suçlarla Mücadele Çal›flma Grubu’nun 28-31 Mart 1996 y›l›nda, Al-
S O R U
manya’n›n Leipzig kentinde yapt›¤› toplant›larda, organize suç örgütlerinin ortak özel-
S O R U
likleri tespit edilmifltir. Buna göre organize suçlar (Avrupa Konseyi Raporu 1999):
1. Ekonomik kazanç amac›n› tafl›rlar.
D‹KKAT D ‹ K K Abir
2. Hiyerarflik T yap› gösterirler.
3. S›n›rl› üyelik sistemi vard›r.
N N
SIRA S‹ZDE 4. Devaml›l›k
SIRA S‹ZDEgösterir ve zamanla s›n›rl› de¤ildir.
5. Yöntem olarak fliddet ve rüflveti a¤›rl›kl› olarak kullan›rlar.
6. Faaliyetlerinde uzmanlaflma ve ifl bölümü vard›r.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
7. Tekelci zihniyet tafl›rlar.
8. Aç›k ve belirgin kurallara sahiptir.
K ‹ T A P Organize
K ‹ Suç
T A PÖrgütlerinin As›l Amac› Ekonomik Kazanç
Elde Etmektir
Organize suç örgütlerinin en önemli amac› ekonomik kazanç elde etmektir. Bu ne-
TELEV‹ZYON T E L Epolitik
denle onlar›n V ‹ Z Y O Nhedefleri yoktur ve ideolojik kayg› ve endiflelerle hareket et-
mezler. Siyaset sahnesinde yer almak, baz› siyasilerle yak›n iliflki kurmak, seçim
zamanlar›nda kendilerine yak›n gördükleri siyasi flahsiyetlere destek vermek bu
örgütlerin faaliyetlerinin bir parças› olabilir, ancak burada içinde bulunduklar› ya-
‹NTERNET ‹NTERNET
sad›fl› faaliyetler için kendilerine bir destek ve yasal soruflturmalar karfl›s›nda ko-
runma sa¤layabilmek amac› yatmaktad›r. Yaflad›klar› ve vatandafl› bulunduklar› ül-
kenin rejimini de¤ifltirme, rejim ve siyasi yap›lanma karfl›t› propaganda ve eylem-
lere giriflme gibi herhangi bir düflünce ve amaç tafl›mazlar. Buna karfl›l›k bir terör
örgütünün en önemli hedefi ise siyasi kazançt›r. Ekonomik kazanç ikinci derece-
7. Ünite - Organize Suçlar 179
de önemlidir ve as›l hedefe ulaflabilmek amac›yla ihtiyaç duyulan bir finansal araç
olarak görülür. Bu husus, organize suç örgütleriyle terör örgütlerini birbirinden
farkl› k›lan en önemli ve en belirgin özellik olarak görülmektedir.
s›n›n sa¤lad›¤› yasal bir flirketin monopol oluflturdu¤u bir piyasaya girmek isteyen
küçük firmalar ve yasad›fl› gruplar bu piyasaya (yasal veya yasad›fl› olabilir) gire-
bilmek için tekelci firmaya (veya suç grubuna) ‘piyasaya girifl-lisans ücreti’ niteli-
¤inde ödeme yapmak (bir anlamda haraç vermek) zorundad›r. Böylece, piyasaya
girifller ve ç›k›fllar ‘organize suç’ taraf›ndan düzenlenmektedir” (Güvel, 2004:37).
Mafyan›n flehirlerdeki meyve, Gambetta ve Reuter’a (1995:195-202) göre, baz› pazarlar kartellerin ortaya ç›k-
sebze ve bal›k hallerine el
atarak, tekelleflme yolunda
mas›nda kendilerini avantajl› k›lan belirli karakteristiklere sahiptir. Bu piyasalar ge-
faaliyet göstermesi ve nelde çok az üretim farkl›l›klar›na sahiptir. Düflük teknoloji, kalitesiz iflçilik, genel-
böylece belirli say›daki de de¤iflmeyen talep seviyesi, sendikalar ve küçük ölçekli iflletmelerin oldu¤u bu
büyük toptanc›n›n flehirdeki
fiyatlar› kontrol etmesi pazarlara girmek zor de¤ildir. Adil bir rekabet ortam›n›n oluflmas›n› engellemek ve
oldukça yayg›nd›r. dolay›s›yla tekelleflmeyi sa¤lamak için mafyaya baflvurulur. Bu durumda mafya,
yeni giriflimcilerin bu ifl alanlar›na girmesini önler. Birçok ülkede inflaat ve tafl›ma
endüstrisinden caddelerde iflportac›l›k yapanlara kadar birçok sektör bölgesel ola-
rak mafya taraf›ndan kontrol edilmektedir. fiehirlerdeki meyve, sebze ve bal›k top-
tanc›lar› genelde belirli yerlerde toplan›r ve ifllerini o merkezlerden yürütürler. Di-
¤er taraftan, baz› bölgelerde kapkaçç›lar ve cepçiler gibi suçlular da genelde böl-
geyi kontrol alt›nda tutan mafya taraf›ndan izinli olarak çal›fl›r. Suç iflleme lisans›n›
veren mafyan›n kontrol alan› d›fl›nda yap›lan eylemler cezaland›r›l›r, çünkü lisans
sadece belirli bir bedel karfl›l›¤›nda belirli bölgeler, belirli suçlar ve belirli suçlular
için geçerlidir (Gambetta ve Reuter, 1995).
den birisidir. Aile tipi yap›lanmalar›n (ailevi) organize suç örgütlenmelerindeki Uyuflturucu örgütleri genelde
iç içe faaliyet göstermekte
avantajlar›, gizlilik ve güven duygusunun en yüksek düzeyde sa¤lanmas›, mal ve ve di¤er suç
gelirlerin paylafl›m›nda sorunlara fazla yol açmamas› gibi hususlard›r. Bir örgüt içe- organizasyonlar› ile irtibatl›
hareket etmektedirler. Bu
risinde, a¤›rl›kl› olarak akrabal›k iliflkisinin olmas›, aile d›fl›ndan hiç kimsenin ör- örgütler birbirleri aras›nda
güt içerisinde yer almayaca¤› anlam›na gelmez. Bir organize suç örgütünün ‘ailevi’ güç birli¤i yapmak ve güveni
nitelikte olmas›, o örgütün çekirdek kadrosunun, yani oluflumu bafllatan ve yön- pekifltirmek düflüncesiyle k›z
al›p vermek suretiyle
lendiren lider kadrosunun yak›n akrabal›k iliflkisine sahip olmas›d›r. Örgütün çe- akrabal›k ba¤› oluflturma
kirdek kadrosunu genellikle kan ba¤› olan kifliler oluflturur. Tetikçiler ile düflük se- veya ‘kirvelik’ gibi
uygulamalarla mevcut olan
viyeli iflleri yapan di¤er elemanlar büyük ço¤unlukla aile d›fl›ndan kiflilerden seçil- ba¤› daha da güçlendirme
mektedir. Örgütün sevk ve idaresi, eylem ve politikalar›n›n belirlenmesi, kaynak- yoluna gitmektedirler
(Savafl, 1998:84-85).
lar›n paylaflt›r›lmas›, ailevi özelli¤e sahip çekirdek kadronun kontrol ve yönetimin-
dedir. Türkiye’de özellikle uyuflturucu kaçakç›l›¤›yla u¤raflan büyük çapl› mafya ti-
pi örgütlenmeler, ‘ailevi’ niteliktedir (Geleri ve Befle, 2010).
Etnik Köken
Organize suç örgütlerinin oluflumunda rol oynayan en önemli unsurlardan birisi Amerika’ya göç eden ‹talyan
kökenli kiflilerin büyük bir
de ‘etnisite’dir. Ortak kültür, dil ve de¤erlerin paylafl›lmas› örgüt elemanlar› aras›n- ço¤unlu¤unun mafya tipi
daki uyum, güveni, iletiflimi, sadakati ve gizlili¤i yüksek düzeye tafl›maktad›r. yap›lanmalarla iliflkili
1900’lü y›llar›n bafl›nda Amerika’ya göç eden ‹talyanlar›n bir k›sm› k›sa bir süre içe- oldu¤u ve ‹talyan güvenlik
güçlerinin yo¤un bask›s› ve
risinde buralarda kendilerinden önce gelip yerleflen geleneksel ‹talyan organize Sicilya’daki mafya gruplar›
suç örgütlerinin üyesi olmufllar, bir k›sm› da yerleflik örgütler d›fl›nda kendilerine aras›nda meydana gelen
kanl› çat›flmalar nedeniyle
ait ba¤›ms›z yap›lanma yolunu seçmifllerdir. Avrupa’daki durum da Amerika’dan ülkeyi terk etmek ve
farkl› de¤ildir. Almanya’da 2001 y›l›nda yap›lan araflt›rmalar bu ülkede yaflayan Amerika’ya göç etmek
zorunda kald›klar› tespit
Yugoslav, Türk ve ‹talyan kökenli topluluklar›n organize suç örgütü kurma ve üye- edilmifltir (Abadinsky,
si olma potansiyeli en yüksek gruplar oldu¤unu ortaya koymufltur. Bu ba¤lamda 1991).
organize suç yap›lanmas› içinde olan yabanc› flüpheliler içinde Türkler %8.7, Yu-
goslavlar %5.69 ve ‹talyanlar %4.0 ile en büyük oran› oluflturmufllard›r (Von Lam-
pe, 2002). Dünya genelinde faaliyet gösteren organize suç örgütlerinin büyük bir
k›sm› etnik kökeni esas alarak örgütlenmifltir. Örne¤in; Sicilyan Mafyas›, Kolombi-
yan Uyuflturucu Kartelleri, Japon Yakuzalar›, Çin Triadlar›, Rus Mafyas›, Nijeryal›
Suç Gruplar› gibi. Mafya gruplar› Türkiye’de de etnik kökene dayal› olarak Kürt
Mafyas›, Gürcü Mafyas› ve Karadeniz (Laz) Mafyas› fleklinde etnik özelliklere at›f-
ta bulunulmak suretiyle tan›mlanmaktad›r (Geleri ve Befle, 2010).
Hemflehrilik
Akrabal›k ba¤›n›n yan› s›ra Türkiye’deki organize suç örgütlenmelerinde dikkat çe- Hemflehrilik olgusu, göç
edilen yere her yönüyle
ken bir di¤er yap›lanma flekli de ‘hemflehrilik’ iliflkisine dayanmaktad›r. Bu tip ya- yabanc› olan kiflilerin,
p›lanmalarda örgütü ya da grubu bir araya getiren ve bir arada tutan en önemli karfl›laflabilecekleri olas›
sorunlar karfl›s›nda
faktör, ayn› flehrin ya da ayn› bölgenin insan› olmakt›r. K›rsal alanda yaflanan eko- yard›mlaflma ve dayan›flma
nomik s›k›nt›lar›n artmas›, ifl olanaklar›n›n azalmas› burada yaflayanlar› bu olanak- içinde olabilecekleri ayn›
dili, kültürü (ve inanc›)
lar›n daha fazla oldu¤unu düflündükleri kentlere göç etmeye itmifltir. Büyük kent- paylaflt›¤› insanlarla birlikte
lere göçlerde “göç ve suçluluk” ba¤lam›nda dikkat çeken en önemli unsur yeni olma ihtiyac›ndan ortaya
ç›kmaktad›r.
kentsel yaflama uyumda sorun yaflanmas›d›r. Örgüt liderinin yak›n çevresinde ço-
¤unlukla hemflehrileri yer al›r. Bunlar›n d›fl›nda istisnai olarak farkl› yerlerden ge-
len insanlar bulunmaktad›r. Tüm örgütlenme yap›s›, bu temel faktör üzerine kurul-
du¤u gibi, bu hemflehrilik ya da bölgecilik esas›, partito (nüfuzlu kiflilerle) iliflkile-
rinin kurulmas› ve sürdürülmesini de kolaylaflt›r›r. Hemflehrilik iliflkisi, böylece, ir-
tibat ve iliflkinin gerekçelendirilmesi ve meflrulaflt›r›lmas›nda, karfl›l›kl› güvenin
184 Suç Sosyolojisi
Arkadafll›k Ba¤lar›
1980’li y›llar›n ortalar›na Organize suç örgütlenmelerinde birbirlerini uzun süredir tan›yan kiflilerin bu süre
do¤ru, ço¤unlu¤unu ülkücü
ideolojiye sahip eski içinde kurmufl olduklar› güçlü arkadafll›k ba¤lar›na dayal› birliktelikler de söz ko-
hükümlüler cezaevi sonras› nusudur. Bu ba¤lamda cezaevlerinde yaflanan arkadafll›k iliflkilerine dayal› olarak
büyük bir boflluk yaflam›fllar
ve gerek iflsizli¤in gerekse
gerçekleflen organize suç yap›lanmalar›yla da karfl›lafl›lmaktad›r. Çeflitli nedenlerle
ideolojik hedeflerdeki cezaevine düflmüfl bir tak›m kimselerin buralarda bafllayan arkadafll›k ve dostlukla-
de¤iflimin bir sonucu olarak
mafya tipi yap›lanmalar
r›, cezaevi sonras›nda organize suçta birlikteli¤e dönüflür. Cezaevi arkadafll›klar›na
oluflturmaya bafllam›fllard›r. dayal› olarak oluflmufl bu yap›, son zamanlarda Türkiye’de en çok ad› geçen orga-
nize suç gruplar›ndan baz›lar›na da damgas›n› vurmufltur. Bu örgütlerde, kimi hem-
flerilik iliflkilerinin de söz konusu olmas›na ra¤men, cezaevi arkadafll›¤›na dayal› bir
karakteristik daha fazla dikkat çekmektedir. Sedat Peker’in liderli¤inde örgütlenen
mafya grubu bu tür bir geçmiflin ürünü olarak ortaya ç›km›flt›r (Saçan, 2005).
Ritüel Ba¤l›l›klar
Ancak son dönemlerde Kardefllik, kader arkadafll›¤› ve benzeri duygu ve düflünceler örgüt alt kültürünün
özellikle büyük ölçekli
yap›lanmalarda avukatlar ve oluflmas›nda önemli rol oynar. Örgüt üyeleri aras›ndaki ba¤l›l›k, dayan›flma ve kar-
muhasebeciler aç›s›ndan defllik duygular›n›n bir gere¤i olarak her bir örgüt üyesinden zor durumlarda ken-
uzun süreli ve düzenli
birliktelik kurma e¤ilimi de dini arkadafllar› ve lideri için feda etmek veya cezaevine girmek zorunda oldu¤u-
oldukça yayg›n hale nu hisseden bir grup ba¤l›l›¤› psikolojisi ve ideolojisine sahip olmas› önemlidir. Bu
gelmifltir.
anlamda, mafya tipi yap›lanmalar içinde yer alan veya almay› düflünen herkes bu
yaz›l› olmayan ilkeyi benimsemifltir. Bu beklentiye uygun davrananlar örgüt için
her zaman flerefle, takdirle ve sayg›yla an›l›r, örgüt içerisindeki konumu ve etkin-
li¤i artar. Bu beklentiyi bofla ç›karanlar, do¤rudan suç aktivitelerine kat›lmada is-
teksiz davranan, gevfleklik gösteren ve kaytaranlar ise, hayal k›r›kl›¤›na yol açan
davran›fl›n boyutuna göre, örgütten d›fllan›r, konumu düflürülür veya di¤er flekil-
lerde cezaland›r›l›r (Geleri ve Befle, 2010).
SIRA S‹ZDE Türkiye’de büyük kentlerde yap›lanan mafya tipi suç örgütlerinin oluflumunu nas›l aç›kla-
SIRA S‹ZDE
3 yabilirsiniz?
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
7. Ünite - Organize Suçlar 185
1980’li y›llardan sonra geliflen yeni mafya tipi örgütlenme ve yasad›fl› faaliyetler
toplumda kabul görmüfltür. Bu örgütler müflteri bulma, para kazanma konusunda
s›k›nt› çekmemifllerdir.
büyük çapl› olmufltur. Sistemdeki eksiklikleri ve zay›fl›klar›, vatandafllar›n ihtiyaç- Demokratik ülkelerde
san›klara tan›nan haklar
lar›n›n giderilmesine yönelik kamu hizmetlerindeki yetersizlikleri iyi tespit eden paraya sahip örgütler
organize suç gruplar› bir anlamda devletle rekabete girmifl ve devletin yerine geç- taraf›ndan en üst seviyede
avantaja dönüfltürülmüfltür.
meye çal›flm›flt›r. Özellikle icra ve iflas kanunu, borçlar kanunu, kamu ihale kanun- S›radan bir adi suç san›¤›
lar› ve özellefltirme alan›ndaki mevzuat boflluklar› çok kazançl› olan bu alanlara or- ile bir uyuflturucu veya
ganize suç örgütlerinin el atmas›na neden olmufltur. Çek senet mafyas› borçlar ve mafya örgüt üyesi san›¤›n›n
savunma imkânlar›
icra ve iflas; yolsuzluk örgütleri de kamu ihale ve özellefltirme kanunlar›ndaki bofl- aras›nda da¤lar kadar fark
luk ve yetersizlikleri f›rsat bilip de¤erlendirerek ortaya ç›km›fllard›r (Saçan, vard›r. ‹kinci grupta yer alan
san›klar alan›nda en iyi
2005:102). Bu gruplar›n elde ettikleri güç ve devletin üst düzey yetkilileri ve mil- avukatlar› tutarak, yasalar
letvekilleriyle kurmufl olduklar› yak›n iliflkiler nedeniyle yasal boflluklar›n k›sa sü- ve soruflturmadaki
boflluklar› en ince
rede giderilmesi de mümkün olmam›flt›r. ayr›nt›s›na kadar
Ceza soruflturma ve yarg›lamalar›n›n uzun sürmesi, ma¤durlar›n beklentilerine kullanm›fllard›r (Saçan,
2005:99).
cevap vermemesi adalete, hukuk devletine olan güvenin ve inanc›n sars›lmas›na
yol açm›flt›r. Bu durumda ma¤durlar bir sorunla karfl›laflmalar› halinde polise ve
yarg›ya gitmek yerine k›smen kendileri ço¤u zaman da bu konularda faaliyet gös-
teren organize suç gruplar› vas›tas›yla haklar›n› elde etmeye çal›flm›fllard›r. Bu ki-
fliler ayr›ca soruflturmay› yürüten polisleri adli ve idari aç›dan zora sokacak bütün
olas› hukuki yollar› da devreye sokmak suretiyle polisi y›ld›rmaya ve pasifize et-
meye çal›flm›fllard›r.
gin ve yayg›n olarak yaflanm›flt›r. Rusya, benzer flekilde, geçifl ekonomilerine da-
yal› olarak ortaya ç›kan organize suç yap›lanmalar›na verilebilecek en dikkat çeki-
ci örneklerden birini oluflturmaktad›r (Paoli’den (2001) akt. Güvel, 2004:72).
Türkiye’nin demokrasiye ve piyasa ekonomisine geçifl çabalar›, pusuda f›rsat
bekleyen organize suç gruplar› için kaç›r›lmayacak elveriflli ortamlar sunmufltur.
Bu f›rsatlar› de¤erlendirmek amac›yla yeni suç örgütleri kurulmufl ve piyasaya gir-
mifl, var olan suç gruplar› daha çok büyümüfl ve faaliyet alan›n› geniflletmifltir. Suç
örgütleri birçok sektörde güçlenmifl, devletin kaynaklar›n› ve imkânlar›n› kendi ç›-
karlar› do¤rultusunda kullanmaya bafllam›fl, çok yüksek kazançlar elde etmifl ve
ayn› flekilde yüksek miktarlardaki paray› kay›t d›fl›na ç›karm›flt›r. Sonuçta, çok sa-
y›da ve yüksek de¤erdeki kamu yat›r›mlar› zarar görmüfl, kaynaklar heba olmufl ve
verimlilik düflmüfltür.
Bürokrasideki Yozlaflma
Hükümetlerin rant da¤›tma gücüne sahip oldu¤u, toplumsal de¤iflim sürecinin ve
geçifl ekonomilerinin yafland›¤›, hukuksal yap›n›n ve devlet otoritesinin zay›f ve
yetersiz oldu¤u toplumlarda çok daha kolay ve yayg›n bir flekilde görülmektedir.
Organize suç gruplar› yasad›fl› aktivitelerini kolaylaflt›rmak ve risklerini minimize
etmek için yozlaflm›fl kamu görevlilerine ihtiyaç duyarlar. Bürokratik yozlaflman›n
oldu¤u dönemlerde devlet kurumlar›n›n zay›f olmas›, hesap vermemesi, fleffaf ol-
mamas› ve ekonomik faaliyetlerle iç içe olmas› devleti bir rant kap›s›na dönüfltür-
müfltür. Devlet kurumlar›n›n rant kap›s›, hükümetlerin ve kamu kurumlar› ile te-
flekküllerinin de rant da¤›tma gücü olmas› nedeniyle bürokraside çok ciddi suiisti-
maller olmufltur. Di¤er taraftan, bürokraside ifllerin yavafl yürümesi, ifllerini bir an
önce bitirmek isteyen kiflilerin (özellikle de ifladamlar›n›n) bu ifli k›sa sürede çöze-
bilecek organize suç örgütlerine yönelmelerine yol açm›flt›r. Bu tür örgütler de sa-
hip olduklar› partito iliflkileri, rüflvet baflta olmak üzere her türlü yolsuzluk meka-
nizmas›yla ifl bitirici bir konumda olman›n rant›n› elde etmifllerdir (Saçan, 2005:102).
Siyasiler ve bürokratlar ç›kar iliflkilerine dayal› olarak kamu kaynaklar›n› farkl›
yöntemlerle üçüncü kiflilere peflkefl çekmifllerdir. ‹flin daha da garip taraf› bu tür-
den iliflkilerin ve uygulamalar›n bürokraside ve toplumda ola¤an ve meflru görül-
mesidir. Hatta yozlaflm›fl iliflkileri olmayan bürokratlar (bazen kendi aile ve yak›n-
lar› taraf›ndan da olmak üzere) yak›n ifl arkadafllar› ve amirleri taraf›ndan d›fllanm›fl
ve hor görülmüfltür. “Devletin mal› deniz yemeyen keriz” sözü hemen herkesin
büyük kabul gösterdi¤i bu dönemler organize suç yap›lar› için bulunmaz bir f›rsat
olarak de¤erlendirilmifl ve bu nedenle de bu tür suç örgütlerinin ortaya ç›kmas›na
ve geliflmesine zemin haz›rlam›flt›r. Böyle bir tablo flüphesiz ekonomik yap›y› boz-
mufl, sürdürülebilir ekonomik geliflmeyi engellemifl, devlet kurumlar›n› zay›flatm›fl
ve dolay›s›yla organize suçlar için elveriflli f›rsatlar› art›rarak adeta onu beslemifltir.
Yasaklamalar
Organize suçlar›n ortaya ç›kmas›nda ve geliflmesinde yasaklay›c› ve s›n›rlay›c› eko-
nomi ve hukuk politikalar›n›n önemli bir rolü bulunmaktad›r. Bu tür politikalar
suçlulu¤u ve suç ekonomilerini beslemektedir. Her mal ve hizmet normal ekono-
mik yap› içerisinde piyasadaki arz ve talep koflullar›na göre üretilir ve belirlenir.
Ancak, talep piyasas› olmas›na ra¤men baz› mal ve hizmetler çeflitli nedenlerle ya-
saklanabilmekte veya kullan›m› s›n›rlanabilmektedir. Örne¤in, 1970 ve 1980’li y›l-
larda elektronik mallar, sigara ve döviz ile ilgili yasal baz› s›n›rlamalar›n olmas› ne-
deniyle bu tür ürünlerin yasad›fl› yollardan piyasaya sürülmesinde çok büyük ka-
7. Ünite - Organize Suçlar 189
zanç gören organize suç örgütleri bu alana el atm›fllard›r. Yasad›fl› piyasalar›n olufl- Türkiye’de 1970’li y›llarda
uygulanan k›s›tlay›c› ve
mas›nda ve organize suç gruplar›n›n bu söz konusu piyasalarda etkin konuma gel- yasaklay›c› ekonomik
mesinde rol oynayan bafll›ca uygulamalar flunlard›r (Güvel, 2004): politikalar›n sonucu olarak
mafya, karaborsa ve
• ‹thal ürünlere yüksek düzeyde s›n›rlama veya vergi yükü getirilmesi. stokçuluk ifline de girmifltir.
• ‹nflaat, turizm, ticaret veya mesleki uzmanl›k gerektiren baz› alanlarda lisans Sigara, fleker, ya¤ ve un gibi
ya da izin s›n›rlamalar›n›n getirilmesi. baz› maddelerin yan› s›ra
akaryak›tta da
• Fiyat kontrolleri, teflvik, kota veya benzeri de¤iflimi s›n›rlay›c› müdahalele- karaborsac›l›k yapm›fl ve bu
rin yap›lmas›. yolla çok büyük kazançlar
elde etmifllerdir (Saçan,
• Mali piyasalara iliflkin düzenlemelerin çok fazla ve vergi sisteminin karma- 2005:67).
fl›k olmas›.
Toplumsal Özenti
Popüler kültürün empozesi ve reyting endiflesi nedeniyle yaz›l› ve görsel medya-
da s›k olarak yer alan mafya ile ilgili haberlerin ve programlar›n organize suç ör-
gütlerinin ve liderlerinin kamuoyunda meflru bir kimlik kazanmalar›nda önemli rol
oynad›¤› söylenebilir. Bu konular› içeren haber ve programlarda suç örgütü lider-
lerinin “ünlü baba, yer alt› dünyas›n›n tan›nm›fl ismi ve ünlü kabaday›” gibi tan›m-
lamalarla z›mnen övülmesi özellikle gençler üzerinde ciddi olumsuz etki yapm›fl,
onlar›n mafyaya özenmelerine yol açm›flt›r. Ayr›ca, mafya liderleri hakk›nda konu-
flulurken isimlerinin bafl›na “Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut” gibi etnik terimler ile “Ka-
radenizli, Of’lu, Diyarbak›r’l› ve Mufl’lu” gibi bölgesel tan›mlamalar›n konulmas›
sonucu toplumsal yap›da önyarg›, etiketleme ve ayr›ma yol aç›lm›fl, di¤er taraftan
da bu örgütlerin ve liderlerinin daha fazla tan›nmas›na ve isim yapmas›na neden
olunmufltur (Özdiker, 2004).
Medya, bilmeden veya reyting endiflesiyle organize suç liderlerine, örgütlerine ‹çinde bulundu¤u sosyal,
ekonomik ve hukuki
ve bunlar›n eylemlerine gere¤inden fazla gündemlerinde yer ay›rarak adeta orga- ortamdan memnun olmayan
nize suçlulu¤un toplumda sosyal, kültürel ve hukuki aç›lardan meflruluk kazan- ve “ne yaparsam yapay›m
hiçbir zaman güzel bir evim
mas›na yard›mc› olmufltur. Mafya gruplar›n›n liderlerinin sanat ve ifl dünyas›n›n ve arabam olmayacak”,
gözde insanlar› veya sayg›n bir kifli gibi gösterilmesi toplum üzerinde ciddi olum- “dürüst çal›flsam ne olacak,
suz etkiler meydana getirmifltir. Al›n teriyle yaflam›n› sürdürme, hakk›na raz› ol- evimi zor geçindiriyorum” ve
benzeri düflüncelere sahip
ma, elindekiyle yetinme, daha fazla kazanabilece¤i yasal ve meflru yollar› arama bireyler, kendileri gibi olup
yerine, yol ve yöntemin yasall›¤›na, meflrulu¤una ve ahlaki olufluna bakmaks›z›n, da yasad›fl› faaliyetler
yoluyla daha iyi bir yaflam
en k›sa ve kolay yoldan çok kazanma ve zengin olman›n hedef haline geldi¤i bir seviyesine ve sosyal itibara
toplumsal yap› flüphesiz organize suçluluk için çok elveriflli bir ortam oluflturmufl- sahip olan tan›d›¤› kiflileri
örnek alarak yasad›fl›
tur. Bu, bireylerin gelece¤e ait olumlu beklentilerinin, umutlar›n›n olmay›fl› ile de yap›lanmalara
ba¤lant›l›d›r. kat›lm›fllard›r.
Terörün Varl›¤›
Terörün yo¤un oldu¤u 1984-1996 y›llar› aras›nda devlet kurumlar› ve yetkilileri
üniter devlet yap›s›n›n ve kamu güvenli¤inin korunmas› üzerine odaklanm›fl, bü-
tün dikkatler, kaynaklar ve enerji bu yönde harekete geçirilmifl, organize suç faali-
yetleri s›radan asayifl olaylar› olarak alg›lanm›fl bu nedenle de pek fazla üzerine gi-
dilmemifltir. Bu dönem, koflullar›n çok elveriflli olmas› nedeniyle, organize suç
gruplar›n›n oldukça güçlendi¤i, faaliyetlerini art›rd›¤›, inan›lmaz derecede yüksek
gelir elde ettikleri ve ayn› zamanda politikac›, bürokrat, yarg› mensubu, güvenlik
personeli, banka yetkilileri ve di¤er ilgili kamu kurum görevlileriyle çok yak›n par-
tito iliflkiler kurup gelifltirdikleri bir dönemdir.
Organize suç gruplar›, devlet yetkililerinin bütün dikkatlerini ve enerjilerini te-
rörle mücadeleye yöneltmesini f›rsat bilmifl ve kendilerini bu duruma uygun ola-
190 Suç Sosyolojisi
Özet
N
A M A Ç
Organize suç ve iliflkili di¤er kavramlar› tan›m- N
A M A Ç
Organize suçlar›n ortak özelliklerini s›ralaya-
1 layabilmek. 3 bilmek.
Organize suç, tan›m› üzerinde uzlafl› sa¤lanama- Organize suçlara iliflkin üzerinde uzlafl› sa¤lan-
yan bir kavramd›r. Organize suç, k›sa ve öz bir m›fl bir tan›m bulunmamakla birlikte uluslararas›
ifadeyle, en az üç kiflinin devaml› olarak suçlar ifl- alanda kabul görmüfl ortak özellikleri vard›r. Bun-
lemek amac›yla, belirli bir hiyerarflik yap› içinde lar flu flekilde s›ralanabilir: Ekonomik ç›kar ama-
gizli iflbirli¤i yapmalar› ve suçlar ifllemeleridir. Or- c› tafl›rlar, hiyerarflik yap›lar› vard›r, devaml›l›k
ganize suç denildi¤inde akla ilk önce mafya gelir, gösterirler, s›n›rl› üyelik sistemi vard›r, kurallar›
ancak organize suç mafya tipi yap›lar› da içine bulunur, tekelci anlay›fla sahiptirler, yöntem ola-
alan üst bir kavramd›r, olgudur. Organize suç ve rak fliddet ve yolsuzlu¤u kullan›rlar, uzmanlaflma
mafya sosyolojik, örgütlü suç ise hukuki bir an- ve iflbölümü vard›r.
N
lam derinli¤ine sahiptir. S›n›raflan (organize) suç
birden fazla ülkeyi içine alan suçtur. Suç bir ülke- Organize suç örgütlenmesinin temel dinamikle-
A M A Ç
de planlan›p bir baflka ülkede ifllenebilir, sonuç- 4 rini aç›klayabilmek.
lar› birden fazla ülkeyi etkileyebilir. Beyaz yakal› Organize suç örgütlerinin yap›lanmalar›nda; kan
suç, flirket (kamu veya özel) çal›flanlar›n›n, beyin ba¤›, etnik köken, hemflehrilik, arkadafll›k ba¤la-
gücüyle, bilgileri ile yaflamlar›n› kazananlar›n gö- r›, ideoloji birlikteli¤i ve ritüel ba¤l›l›k ile kiflisel
revleriyle ilgili konularda görevlerini kötüye kul- deneyim ve özellikler bafll›ca örgüt içi güven sa¤-
lanmak suretiyle kiflisel ç›kar sa¤lamalar›d›r. fiir- lay›c› mekanizmalard›r.
ket suçlar›nda ise, flirket çal›flanlar›n›n veya yetki-
lilerinin, kiflisel ç›karlar› d›fl›nda kurumlar›n›n N
A M A Ç
Organize suçlar›n Türkiye’de ortaya ç›kmas›n-
menfaati için ihmal gösterme veya eylem gerçek- 5 da etkili olan faktörleri ifade edebilmek.
lefltirme suretiyle yasad›fl› ifl yapmalar›d›r. Türkiye’de organize suçlar›n ortaya ç›kmas›nda
N
etkili olan unsurlar flunlard›r: Yozlaflm›fl toplum
Organize suçlar›n Türkiye’de ortaya ç›kmas› ve yap›s›, göçler ve çarp›k kentleflme, yasal boflluk
A M A Ç
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi organize suç (örgütü) yeri- 6. Afla¤›dakilerden hangisi organize suç örgütlenmele-
ne kullan›lan tan›mlamalardan biri de¤ildir? rinin temel esaslar›ndan de¤ildir?
a. Örgütlü suç a. Kanba¤›
b. Mafya b. Etnik köken
c. Siyasi mafya c. Arkadafll›k ba¤lar›
d. Çete d. Eski mahkûmiyet hali
e. ‹llegal giriflim e. Kiflisel deneyim ve özellikler
2. Afla¤›dakilerden hangisi mafya kavram›n› aç›klamak 7. Afla¤›dakilerden hangisi organize suçlara iliflkin te-
için uygun bir ifadedir? orilerden de¤ildir?
a. Mafya, organize suç örgütlerinin tepe yap›lan- a. Yabanc›lar›n gizli iflbirli¤i teorisi
mas›d›r. b. Yasad›fl› örgütlenme teorisi
b. Mafya Amerikan organize suç örgütlerinin aç›k- c. Etnik miras teorisi
lanmas› için kullan›lan bir kavramd›r. d. Güçlülerin suçu teorisi
c. Her mafya tipi yap›lanma bir organize suç örgü- e. Özel koruma teorisi
tüdür, her organize suç örgütü de mafya tipi bir
yap›lanmad›r. 8. Afla¤›dakilerden hangisi Türkiye’de organize suçla-
d. Mafya organize suç örgütlerini tan›mlamak için r›n ortaya ç›kma nedenlerinden biri de¤ildir?
‹talya’da kullan›lan bir kavramd›r. a. Toplumsal özenti
e. Mafya, ilk önce Sicilya’da geleneksel ve ailevi b. Yasaklamalar
suç örgütlerini tan›mlamak için kullan›lm›flt›r. c. Siyasi otorite bofllu¤u
d. Göçler ve çarp›k kentleflme
3. Afla¤›dakilerden hangisi “beyaz yakal› suç” tan›mla- e. Yerel yönetimlerin etkisizli¤i
mas› için do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. Beyaz yakal› suç, flirket çal›flanlar›n›n flirketleri- 9. Afla¤›dakilerden hangisi organize suçlar›n Türkiye’de
nin ç›kar›n› korumak amac›yla iflledikleri suçtur. yol açt›¤› zararlara iliflkin do¤ru bir ifade de¤ildir?
b. Beyaz yakal› suç, beyin gücüyle çal›flan kiflilerin a. Organize suç bürokrasiyi yozlaflt›rm›flt›r.
iflledi¤i suçtur. b. Organize suç ekonomik dengeleri ve vergi gelir
c. Beyaz yakal› suç, flirket çal›flanlar›n›n görevle- sistemini bozmufltur.
riyle ilgili iflledi¤i suçtur. c. Organize suç ülkenin d›fl politika dengelerini
d. Beyaz yakal› suç, flirket çal›flanlar›n›n görevleri- bozmufltur.
ni kötüye kullanmak suretiyle iflledi¤i suçtur. d. Organize suç toplumsal yozlaflmaya yol açm›flt›r.
e. Beyaz yakal› suçta flirket çal›flanlar› kiflisel ç›kar e. Organize suç politik yap›y› olumsuz etkilemifltir.
amac›yla suç ifllemektedir.
10. Afla¤›dakilerden hangisi 1900 ile 1910 y›llar› aras›n-
4. Afla¤›dakilerden hangi kavram Türkiye’deki organi- da ‹talya’dan Amerika’ya göç edenlerin durumunu aç›k-
ze suç tarihinde geçen ve mafya tipi yap›lanmalar ile lamak için do¤ru bir ifade de¤ildir?
özdeflleflen bir kavram de¤ildir? a. Amerika’ya göç eden ‹talyanlar›n çok büyük bir
a. Kabaday› k›sm› Güney ‹talya ve Sicilyal›yd›.
b. Külhanbeyi b. Güney ‹talya ve Sicilya o dönemlerde yoksullu-
c. Tulumbac› ¤un en fazla oldu¤u bölgelerdi.
d. Baba c. Sicilya’daki mafya gruplar› aras›ndaki çat›flmalar
e. Büyükbaba ve ‹talyan güvenlik güçlerinin yo¤un bask›s› ne-
deniyle Güney ‹talya ve Sicilya’daki göçlerde
5. Afla¤›dakilerden hangisi organize suçlar›n ortak özel- h›zl› art›fl olmufltur.
liklerinden biri de¤ildir? d. Güney ‹talya ve Sicilya’dan Amerika’ya göç eden
a. Tekelci anlay›fl vard›r. insanlar›n sadece %5’i meslek sahibiydi.
b. Derin yap› vard›r. e. Güney ‹talya ve Sicilya’daki organize suç örgüt-
c. Yöntem olarak fliddet ve yolsuzluk yayg›nd›r. leri belirli bir plan dâhilinde yeni örgütler kur-
d. Hiyerarflik yap› vard›r. mak amac›yla Amerika’n›n farkl› kentlerine göç
e. S›n›rl› üyelik sistemi vard›r. ettiler.
7. Ünite - Organize Suçlar 193
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Ar›bo¤an, D.Ü. (1996) Globalleflme Senaryosunun Ak- Geleri, A.,(2003) “Organize Suçlar›n Ortaya Ç›k›fl› ve
törleri, ‹stanbul: Der Yay›nlar›, Yay›n No. 181. Geliflimi: ‹talyan-Amerikan Mafyas› Üzerine Bir Ça-
Ayd›n, B. (2003) Kravatl› Mafya, ‹stanbul: Selis Yay›nlar› l›flma” A. Geleri ve H.H. Çevik, (Editörler.), Organi-
Bal, ‹. (2000) “Türkiye’de Organize Suçlar ve Terörizm ze Suçlarla Mücadele ve Polis, s. 19-74, Ankara: Seç-
Üzerine”, Polis Bilimleri Dergisi, Ankara: Polis Aka- kin Yay›nevi.
demisi Baflkanl›¤›, Cilt. 2, Say›. 7-8. Geleri A., ve E.Befle, (2010) “Türkiye’de Organize Suç
Bell, D. (1988) ‘Crime as an American Way of Life: A Örgütlenmelerinde Güven Unsurunun Yeri ve Öne-
Queer Ladder of Social Mobility’, içinde Bell, D. The mi”, S. ve Arkadafllar› (ed.), Yerelden Küresele S›n›-
End of Ideology: On the Exhaustion of Political Ideas raflan Suçlar, Polis Akademisi Yay›nlar›: Ankara.
in Fifties, Chap.7, Cambridge, MA: Harvard Güvel, E.A. (2004) Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk
University Pres. Uygulamas›, Ankara: Roma.
Befle, E. (2002) ‘Polis ve Organize Suç: Kapsam ve Ge- Hess, H. (1973) Mafia and Mafiosi: The Structure of
nel Nitelikler’, H.H. Çevik ve T. Göksu (editörler), Power, Lexington, MA: D.C. Heath.
Türkiye’de Devlet, Toplum ve Polis, Ankara: Seçkin Kahya, Y., ve N. Özerkmen (2007) Bir Gulyabani: Or-
Yay›nevi. ganize Suç Örgütleri (Mafya), Ankara: Adalet.
Bovenkerk, F. Ve Y. Yeflilgöz (2000) Türkiye’nin Maf- Kelefl, R. (1990) Kentleflme Politikalar›, Ankara: ‹mge
yas›, ‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›. Kitapevi.
Bovenkerk, Frank, “Organized Crime and Ethnic Kurdo¤lu, A. (2004) Hemflehrilik ve fiehirde Siyaset: Ke-
Minorities: Is There a Link?” Transnational çiören Örne¤i, ‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›.
Organized Crime, 1998, Volume: 4, Number 3-4. Conferences on Combating Organized Crime, Albany,
Cassell P. (ed.), (1993) The Giddens Reader, Houndmill, NY: Office of the Counsel to the Governer, Executive
Macmillan Press. Chamber, State Capitol, 1966.
Clutterbuck, R. (1995) Drugs, Crime and Corruption, Özdiker, C. (2004) “Türkiye’de Medya ve Terör”, Polis
London and Houndmills: Macmillan. Dergisi, Ankara: EGM Yay›nlar›, Y›l.10, Say›.40.
Çulcu, M. (1992) Dünyam›z› Saran Mafya, II. Cilt, I. Pileggi, N. (1985) Wise Guy: Life in a Mafia Family,
Bask›, ‹stanbul: Kastafl Yay›nlar›. New York: Pocket Books.
Çulcu, M. (1998) Mafia Üzerine Notlar, I. Bask›, ‹stan- Ryan, P. J. Ve G.E. Rush (1997) Understanding
bul: Kastafl Yay›nlar›. Organized Crime in Global Perspective, London:
Çulcu, M. (2001) Türkiye’de Mafia’laflman›n Kökenleri SAGE Publications.
1 - Her Sakaldan Bir K›l, ‹stanbul: E Yay›nlar›. Saçan, A. (2005) Ak Babalar Örgütü, ‹stanbul: Birharf
Day›o¤lu, K. (1993) Ankara Kabaday›lar›, Ankara: ‹nce Yay›nlar›.
Yay›nevi. Savafl, K. (1998) Susurluk Raporu, ‹stanbul: Medya Hol-
Dilulio, John, J. Jr. “Help Wanted: Economists, Cr,me ding Bask›s›.
and Public Policy”, Journal of Economic http:www.unodc.org/pdf/publications/Pilot_sur-
Perspectives, Vol. 10, No.1, Winter, 1996. vey.pdf. Eriflim tarihi: 16.10.2011.
Do¤an, M. (1995) Büyük Türkçe Sözlük, ‹stanbul: ‹z Ya- Stanislawski, B.H. (2004) “Transnational Bads in the
y›nlar›. Globalized World: The Case of Transnational
Erdem, M.R. (2001) Ceza Muhakemesinde Organize Organized Crime”, Public Integrity, Vol.6, No.2,
Suçlulukla Mücadelede Gizli Soruflturma Tedbirleri, Spring.
Ankara. Seçkin Yay›nevi. Sutherland, E., (1949) White Collar Crime, New York:
Falcone, G. (1993) Cosa Nostra, ‹stanbul: Cep Kitaplar› Dryden Press.
Finckenauer, J.O. (2000) “Meeting The Challenge of Von Lampe, K. (2002) Assessing Organized Crime: The
Transnational Crime”, National Institute of Justice Case of Germany, ECPR Standing Group Newsletter
Journal, July 2000. Organized Crime No.3 september 2002.
8
SUÇ SOSYOLOJ‹S‹
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Terörizm ile iliflkili kavramlar› tan›mlayabilecek,
N
Terörizmin unsurlar›n› s›ralayabilecek,
Terörizmin ortaya ç›kma nedenlerini ifade edebilecek, bilgi ve becerilere sa-
hip olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Terör • Terörle mücadele
• Terörizm • Terörizmin nedenleri
• Terörist • Terörizmin unsurlar›
‹çindekiler
Siyasal fiiddet
fiiddet genel anlamda bir fiziki güç kullanmad›r. Bu durumda siyasal fliddet de bu
fiziki gücün siyasal amaçlarla kullan›lmas› olarak ifade edilebilir. Siyasal fliddet ge-
nifl anlamda; “Amac›, hedef ve kurbanlar›n seçimini çevreleyen koflullar, uygula-
maya konulufllar› ve etkileri itibariyle siyasal anlam tafl›yan veya tafl›yabilecek, ya-
ni toplumsal sistem üzerinde sonuçlar do¤urabilecek, bir uzlaflma durumunda öte-
kilerinin davran›fllar›n› de¤ifltirmeye yönelik kar›flt›r›c›, y›k›c› ve zarar verici eylem-
ler” olarak tan›mlanabilir (Kelefl ve Ünsal, 1982:3). Haz›r (2001) siyasal fliddeti; “si-
yasal amaçlarla mallara ve kiflilere karfl› hukuka ayk›r› güç kullanma veya güç kul-
lanma tehdidi olarak tan›mlamaktad›r. Siyasal fliddet; siyasal bir çevrede rejime, re-
jimin aktörlerine ve politikalar›na karfl› yöneltilen her türlü organize olmufl örgüt-
lü sald›r›d›r. Siyasal fliddet yöneldi¤i hedefler, seçti¤i kurbanlar, çevresel koflullar,
eylem türü, eylem yöntemi ve yol açt›¤› sonuçlar›yla siyasal önem tafl›yan, toplum-
sal kar›fl›kl›k meydana getirme, kaos oluflturma, kitleleri provoke etme, maddi ve
manevi zarar oluflturma amaçlar›n› tafl›r (Haz›r, 2001). Siyasal fliddet oldukça kar-
mafl›k ve çok yönlü bir olgudur. Toplant› ve gösteri yürüyüfllerinden bafllamak su-
retiyle, silahl› sald›r›, bombal› eylemler, polisle çat›flma, ayaklanma ve iç savafla ka-
dar uzanan bir yap›y› ifade eder. Frans›z düflünür Channes’in tan›mlam›fl oldu¤u
kolektif fliddet kavram› siyasal fliddet olgusunun anlafl›lmas›na katk› sa¤lamaktad›r.
Kolektif fliddet üç farkl› yap›da aç›klanmaktad›r. Bunlardan birincisi, vatandafllar›n
iktidara karfl› olan fliddetidir. fiiddetin bu çeflidi terör ile birlikte grevler ve ihtilal-
ler fleklinde ortaya ç›kmaktad›r. Kolektif fliddetin ikinci türü, birincinin tersi olarak,
iktidarlar›n vatandafllara karfl› uygulam›fl oldu¤u fliddeti içermektedir. Bu durum
ise devlet terörü ve endüstriyel fliddet fleklinde kendini göstermektedir. Son olarak
ve son aflamada fliddet halk ayaklanmas› ve iç savafl olarak belirmektedir (Ünsal,
198 Suç Sosyolojisi
Her ne kadar siyasal fliddet 1996:32). Bu ba¤lamda, siyasal fliddetin farkl› flekillerde ortaya ç›kt›¤› görülmekte-
denildi¤inde ilk önce akla
terörizm gelse de asl›nda dir. Hedefine, kayna¤›na ve yo¤unluk derecesine göre siyasal fliddet türlerini flu
terörizm siyasal fliddetin flekilde s›ralamak mümkündür: yasad›fl› gösteri yürüyüflleri, ayaklanma-isyan, fesat
türlerinden birisidir.
- kargafla - baflkald›r›, ihtilal, iç savafl, gerilla savafl› ve terörizm.
Siyasal fliddetin temel nitelikleri befl bafll›k alt›nda toplanabilir. Bunlar flunlard›r
(Ünsal, 1996):
1. fiiddet, karmafl›k bir yap›n›n sorunlu bir sonucudur. Bazen kimin as›l sorum-
lu oldu¤unu bulmak oldukça zordur. Devleti, devlet yetkililerini, uygulanan
politikalar› ve karmafl›k iliflkiler a¤›n› içine alan bir genifl nedenler ve sorum-
lular halkas› bulunur.
2. fiiddet zamana ve teknolojik geliflmelere göre de¤iflik araç ve yöntemlerden
yararlan›r. S›radan eylemlerin yan› s›ra teknolojideki geliflmelere parallel
olarak çok özgün, sofistike yöntemlerden yararlanmak suretiyle de eylemler
gerçeklefltirilir.
3. fiiddet zamana yay›larak gerçeklefltirilir. fiiddet eylemlerinde, tek bir seferde
yap›l›p sona erdirme yoktur, devaml›l›k vard›r. Belirli bir stratejik plan çer-
çevesinde bireylerde, toplumda ve devlet yetkililerinde kal›c› izler, gerilim,
korku ve panik havas› oluflturmak için kademeli olarak, belirli zaman ara-
l›klar›yla eylemler yap›l›r.
4. Verilmesi amaçlanan zararlar çeflitlilik gösterir. Yaralama, can kayb›, büyük
korku oluflturma, a¤›r veya hafif maddi ve manevi zararlar, do¤rudan ve do-
layl› ma¤dur kitlesi oluflturma gibi çok farkl› flekillerde zarar meydana getirilir.
5. fiiddet, kendini meflru gösterme aray›fl›ndad›r. fiiddet, özellikle ideolojik flid-
det, varl›¤›n› devam ettirmek, taban›n› zinde tutmak ve geniflletmek, eylem
kapasitesini aktif k›lmak için her zaman bir meflruiyet aray›fl› içindedir.
Terörizm
Türkçe’de karfl›l›¤› “korku, dehflet ve tedhifl” olan terörizm kelimesi Latince’den tü-
retilmifltir. Terörizm, terörü belirli bir siyasal amaç do¤rultusunda sürekli ve sistem-
li bir flekilde kullanmay› benimsemifl örgütlü bir stratejik anlay›flt›r (Denker, 1997).
Terörizm, mevcut siyasi yap›y› de¤ifltirmek amac›yla belirli bir örgüt taraf›ndan sis-
temli olarak uygulanan ve halk› pani¤e sokan fliddet eylemleridir (Zafer, 1999a:10).
Bireylerin ya da az›nl›klar›n kiflilere, mallara ya da kurumlara yönelik olarak flidde-
te dayanan siyasal amaçl› eylemlerinin hepsi (cinayet, adam kaç›rma, gasp, sabo-
taj, patlay›c› kullanma gibi) terörizm olarak adland›r›labilir.
Terörizm, siyasal fliddet türlerinden sadece birisidir. Bununla birlikte, genelde
siyasal fliddet denildi¤inde akla ilk önce terörizm gelir. Terörizm, bu anlamda,siya-
sal fliddetin adeta özel uygulamas›d›r. Terörizm kelimesinin geçmifli Frans›z ‹htila-
line uzanmaktad›r. Frans›z ihtilalinden sonra Robespierre’nin yapt›¤› haks›z tutuk-
lama, bask› ve keyfi vergi uygulamalar›ndan oluflan yap› terör rejimi olarak adlan-
d›r›lm›flt›r (Y›ld›r›m, 2000). Baz› olay ve eylemler terör olgusuna iflaret etmekle bir-
likte terörizm olarak adland›r›lmayabilir. Gençlerin sokaklarda kavga etmesi, so-
kaklar›n güvensiz hale gelmesi sokak terörü; trafik kazalar›n›n yo¤un, can ve mal
kayb›n›n yüksek seviyede olmas› trafik terörü olarak tan›mlanabilirken bunlar as-
la terörizm kapsam›nda de¤erlendirilemez.
Küresel ve bölgesel nitelikli çok say›da örgüt ve sözleflme olmas›na ra¤men
bunlar›n hiçbirinde standart bir tan›m yap›lamam›flt›r. Bu amaç do¤rultusunda ya-
p›lan tan›mlar birtak›m ikilem bünyesinde bar›nd›rmas› nedeniyle daima itirazlar›n
oda¤› olmufl ve dolay›s›yla kusurlu olarak görülmüfltür (Befle, 2004). Sosyal ve aka-
8. Ünite - Terörizm 199
Mahkemeleri kurulmufltur. Bu mahkemeler birkaç ay gibi çok k›sa bir zaman içe-
risinde binlerce insan› ölümle veya hapisle cezaland›rm›flt›r (Zafer, 1999a:12-15).
Bu dönem baflta olmak üzere 19. Yüzy›ldaki terör daha çok yeni ortaya ç›kan sa-
nayileflme ve kentleflmesini devam ettiren bat› ülkelerindeki alt s›n›f›n (iflçileri)
oluflturdu¤u kitlesel eylemlerden kaynaklanm›flt›r. Frans›z ‹htilali ile terörizm, mev-
cut siyasal bask›ya karfl› bafl kald›rma ile s›n›rl› kalmam›fl, huzurlu, mutlu bir gele-
ce¤e sahip olmak ad›na at›lan ad›mlara hizmet eden bir araç haline dönüflmüfltür.
Bu flekilde ortaya ç›kan terörizm bask›c› totaliter rejimlerde özgürlükçü, adil yöne-
timlerin beklentisini ifade etmifltir. Terör ile devletin halk› keyfi uygulamalar ile yö-
netmesi, bask› alt›nda tutmas› anlafl›l›rken terörizm kavram› ile halk›n devlet idare-
sini zay›flatmak veya ortadan kald›rmak amac›yla gizlice örgütlü olarak sald›r› ve
eylemler gerçeklefltirmesi ifade edilir. O dönemlerde terörizm siyasal bask› ve sos-
yal kontrol arac› olarak kullan›lan devlet idaresi ve eylemleri ile efl anlaml›yd› (Al-
tu¤, 1995:19). ‹htilal sonras› devletin uygulad›¤› ac›mas›z ve s›n›rs›z fliddeti ifade
etmek için kullan›lan terörizm kavram› daha sonraki süreçte bugünkü flekliyle, ya-
ni devleti, sivil vatandafllar› hedef alan fliddet eylemlerini de içeren bir anlam ka-
Günümüzde terörizm zanm›flt›r (Urhal, 2009:244). Terörizm devlete, topluma ve uluslararas› camiaya ilan
denildi¤inde ilk önce edilmifl bir savaflt›r. Hiçbir yerel, ulusal veya uluslararas› kural ve kaideye tabi ol-
bireysel ve organize
gruplar›n devlete veya madan toplumlar›n temel dinamiklerine, huzuruna, bar›fl›na, geliflmesine ve gele-
topluma yönelik fliddet ce¤e yönelik umutlar›na karfl› aç›lm›fl aç›k ve ac›mas›z bir savafl olan terörizm ar-
içerikli yasad›fl› eylemleri
anlafl›lmaktad›r. t›k devletlerin ve vatandafllar›n güvenli¤ini tehdit eden bir yo¤unluk kazanm›flt›r
(Altu¤, 1995:13).
Frans›z ‹htilalinden sonraki dönemlerde terör eylemleri genelde etnik milliyet-
çilik ad›na gösteri düzenleme, adam öldürme, bombalama, suikast düzenleme gi-
bi eylemler yoluyla kendini göstermifltir (Topal, 2005:39). 19. Yüzy›l, terörün orga-
nize ve sistematik bir hale dönüfltü¤ü, ideoloji yönünün daha çok ön plana ç›kt›¤›
ve stratejik bir yöntem olarak kullan›ld›¤› bir dönem olmufltur. Bu yüzy›lda daha
özgür ve huzurlu bir dünya kurmak hayali ve hedefleri iddias›nda olan anarflizm
ve komünizm gibi ak›mlar ortaya ç›km›fl ve h›zla yay›lm›flt›r. Anarflizm ilk önce fel-
sefi ak›m olarak kendini göstermifl, daha sonra bu felsefi yönünü kaybederek de-
¤iflik ideolojiler için bir kaynak ve ayn› zamanda araç haline dönüflmüfltür. Bu afla-
madan sonra anarflizm art›k terörizm olarak an›lmaya ve kullan›lmaya bafllanm›flt›r
(Urhal, 2009:244).
Terörizm, 20. Yüzy›lda da kendisine uygun bir ortam bulmufltur. Bu dönemde
terörizme esas teflkil eden unsurlar, ideolojiler olmufltur. Bu ideolojilerin bafl›nda
da komünizm ile faflizm gelmektedir. Bu süreçte terörizmin temel amac› ve ifllevi,
ideolojisine düflman olarak gördü¤ü siyasi sisteme tabi olarak yaflayan toplumu
korkutmak, y›ld›rmak ve huzursuz etmek olmufltur. Terörizmin günümüzde geldi-
¤i nokta küresel boyuttur. Yerel veya ulusal s›n›rlar› aflan terör daha çok küresel
ölçekli aktör konumuna gelmifltir. Böylece literatüre “küresel terör” olarak ifade
edilen yeni bir konsept girmifltir. So¤uk Savafl döneminde terör önemli ölçüde
devletlerin himayesi alt›na girmifl ve uluslararas› siyasi, ekonomik ve askeri güç re-
kabetinde kullan›lan bir araç haline dönüflmüfltür. Devletler, kendileri aç›s›ndan
bölgesel veya küresel rakip veya sorun kayna¤› gördükleri ülkeleri güçsüzlefltir-
mek, istikrars›zlaflt›rmak amac›yla bu ülkelere karfl› talepleri olan, eylemler gerçek-
lefltiren terör örgütlerini destekleme yolunu tercih etmifllerdir. Bu temel felsefe
ba¤lam›nda CIA, KGB, MOSSAD, MI6 gibi istihbarat örgütleri küresel düzeyde ge-
nifl bir hareket alan›na sahip olmufllard›r. Bugün dünyada uluslararas› sistem önce-
ki dönemlerden çok farkl› bir duruma gelmifltir. Bu durum daha çok tek kutuplu
8. Ünite - Terörizm 201
Terör
Terör, dehflete düflürmek, korkutmak ve korkutup kaç›rmak anlam›na gelen Latin-
ce kökenli “terrere”den türetilmifltir. Terör, Türkçe’de afl›r› korkuya neden olan,
yakmaya ve y›kmaya yönelik, fliddetli k›zg›nl›k ve öfke hali durumlar›n› ifade et-
mek için de kullan›lmaktad›r. Terör, Latince’den al›nd›¤› 13.Yüzy›l’dan itibaren bi-
reysel psikolojik ruh hali olan korku durumunu ifade etmektedir (Zafer, 1999b:9).
Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlü¤ü’ne (1993:124) göre terör; “kamu
otoritesini veya toplum yap›s›n› y›kmak için giriflilen korku ve y›lg›nl›k yaratan flid-
det hareketleri” olarak tan›mlanmaktad›r. Terörle ilgili yap›lan tan›mlarda ortaya ç›-
Terörizm kavram› Frans›z kan ortak görüfl; terörün mutlaka fliddet içerdi¤i, uygulanan fliddetin sistematik ol-
‹htilali ile birlikte literatürde
yer alm›flt›r. Terör ise
du¤u ve farkl› flekillerde baflvurulan bu fliddetin belirli bir amac›n gerçeklefltirilme-
insanl›k tarihi boyunca var sine yönelik olarak kullan›ld›¤› yönündedir (Çitlio¤lu, 2006:97). Araflt›rmac›, aka-
olan bir kavramd›r. Tarihsel demisyen ve yazarlar aç›s›ndan ise terör, özü itibariyle toplumsal bir olgu olarak
geçmiflte devletler aras›
savafllar kadar bireysel terör görülmekte ve politik amaçlar do¤rultusunda fliddet kullanarak veya kullanma teh-
eylemleri de ayr› bir önemli didinde bulunarak genifl halk kitlesinde korku ve güvensizlik havas› yaratmaya yol
yere sahiptir.
açan eylemler olarak anlafl›lmaktad›r (Gündüz, 1996:54). Terör kapsam›na giren
örgütlerin elemanlar›na ve bu eylemleri gerçeklefltiren kiflilere de terörist denmek-
tedir. Belkemi¤ini ideoloji, örgüt ve fliddet üçgeni oluflturmaktad›r.
‹slam tarihinde ikinci Halife Hz. Ömer, üçüncü Halife Hz. Osman ile dördüncü
Halife Hz. Ali siyasi amaçl› ifllenen terör eylemleri (suikastlar) sonucu flehit olmufl-
lard›r. Roma ‹mparatoru Sezar’›n siyasi rakipleri taraf›ndan öldürülmesi de ayn› fle-
kilde bir terör olay›d›r. Cumhuriyetçi Brutus, Sezar’› iktidardan devirerek Cumhuri-
yeti kurmak için bu eylemi gerçeklefltirmifltir. Türk siyasi tarihinde kara leke olarak
8. Ünite - Terörizm 203
yer alan darbeler ve darbe giriflimleri de bu anlamda birer terör eylemidir. Darbeler,
muht›ralar ve darbe giriflimleri mevcut siyasal yap›y› ve iktidar› ortadan kald›rmak
veya gücünü zay›flatmak amac›yla silahl› kuvvetler ile farkl› kurum ve kesimlerin ifl-
birli¤i içerisinde uygulamaya geçirilmifldir. Demokrasi gelifltikçe, siyaset alan› güç-
lendikçe ve toplum daha duyarl› hale geldikçe bu tür giriflimlerin hareket alan› da-
ralmakta, önü kesilmekte ve böylece baflar› olas›l›¤› da ortadan kalkmaktad›r.
Sicariiler, tarihin bilinen ilk terör örgütlerindendir (Laqueur, 2002). Bu örgüt
M.Ö. 73-76 y›llar›nda var olmufltur. Geri kalm›fl bölgelerden gelen erkeklerden
oluflan, kat› bir hiyerarflik yap›ya sahip dini motifli bu örgüt, genelde hedeflerine
gündüz kalabal›k ortamlarda arkadan gerçeklefltirdikleri sald›r›lar ile nam salm›fl-
lard›r. Elbiselerinin alt›nda saklad›klar› k›sa k›l›çlar›yla sald›r›y› gerçeklefltiren örgüt
elemanlar› daha sonra kalabal›k içine kar›flarak gözden uzaklafl›yorlard›. Romal›la-
ra karfl› savaflan Sicariiler, Ananias rahiplerinin manast›rlar›n› ve Herodes Sülale-
si’nin saraylar›n› da tahrip etmifllerdir. Bu örgüt, borçlar›n tahsil edilmesini önle-
mek amac›yla tefecilerin senetlerini ve devlet arflivlerini ortadan kald›rmak suretiy-
le k›smen organize suç örgütü gibi de faaliyet göstermifltir. XI. Yüzy›l’da, Ortado-
¤u’da ortaya ç›kan Haflflafliler de tarihin bilinen en eski dini motifli terör örgütle-
rindendir. Hasan bin Sabbah’›n kurucusu ve lideri oldu¤u bu örgüt, kendilerini
bask› alt›nda tuttuklar›n› iddia ettikleri Selçuklulara karfl› terör eylemleri yapmak
suretiyle mücadele etmifllerdir. Oldukça küçük bir grup olan ‹smailiye mezhebine
ba¤l› bu örgüt suikastlar konusunda uzmanlaflm›flt›r (Altu¤, 1995).
tir. Bu durum özellikle terörle mücadele alan›nda önemli sorunlara yol açmakta-
d›r. Evrensel bir tan›m›n olmay›fl› nedeniyle ülkeler aras›nda terör sorununun tes-
piti, tan›mlanmas› ve mücadeleye yönelik ad›mlar›n at›lmas› konusunda ülkeler
aras›nda görüfl ve davran›fl farkl›l›klar› görülmektedir. Yukar›da ifade edilen tan›m-
lar ve aç›klamalar ›fl›¤›nda terör eylemlerini iflleyen bireyler ‘terörist’ olarak tan›m-
lan›rken terörizm içinde yer alan bireyler terörist olarak tan›mlanamaz. Bu temel
farkl›l›kdan dolay› terörle mücadele ve terörizmle mücadele birbirinden ayr› düflü-
nülmeli, bunlarla mücadelede kullan›lan yöntemler de farkl› olmal›d›r. Terörle mü-
cadele as›l olarak güvenlik güçlerinin görev alan›na girerken, terörizmle mücade-
le baflta devletin çeflitli kurumlar› taraf›ndan iflbirli¤i içinde yürütülmelidir. Terör
çok yönlü bir sorundur, bu nedenle de çok yönlü ve boyutlu bir yaklafl›m içinde
ele al›nmay› ve mücadeleyi gerekli k›lmaktad›r (Cerrah, 2011:264).
Siyasi Suç
Üzerinde görüfl birli¤i sa¤lanm›fl bir terör tan›m›n›n olmamas›n›n nedenlerinden
Kamuoyunda genelde siyasi biri de “terör suçlar›yla” “siyasi suçlar” kavramlar›n› birbirinden ay›rmadaki zorluk-
suç ile terör suçu ayn›
anlam› ifade ediyormufl gibi
tur. Kendi ülkesinde terörist olarak görülen birçok kifli di¤er baz› ülkelerde “dü-
bir alg› olmakla birlikte iflin flünce suçlusu” veya “siyasi suçlu” olarak tan›mlanabilmektedir. Bu kifliler gittikle-
esas›nda siyasi suç büyük ri ülkede siyasi s›¤›nmac› olarak kalabilmektedir. Bu önemli f›rsat› de¤erlendirmek
ölçüde düflünce ve fikir suçu
olarak fliddet ça¤r›s› amac›yla, vatandafl› oldu¤u ülkede hiçbir terör örgütü veya eylemi ile ba¤lant›s› ol-
içermeyen ifade özgürlü¤ü mayan kiflilerin de siyasi s›¤›nma hakk›n› elde edebilmek için kendilerini siyasi
kapsam›nda
de¤erlendirilmelidir. suçlu gibi gösterdikleri bilinmektedir.
Terör suçu ile siyasi suç kavramlar› efl anlaml› gibi kullan›lmaktad›r. Siyasi suç
kavram› Türkiye’de genellikle düflünce suçu ya da fikir suçu kapsam›nda tart›fl›l-
maktad›r (Befle, 2004:56-58). Bu yanl›fl teflhisten dolay› ülkeler, soruna farkl› tep-
kiler verebilmektedir. Di¤er taraftan ülkeler terörle ilgili tespit ve politikalar›nda
politik, ekonomik ve askeri ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmektedir. Suç iflle-
yen, terör eylemlerinde bulunan bir terörist veya terör örgütü lideri daha sonra bir
baflka ülkeye kaçmakta veya örgütünün merkezi yap›lanmas›n› bir baflka ülke top-
raklar› içerisinde devam ettirmektedir. Bu durumda teröristin bulundu¤u ülke, si-
yasi suçlular›n iadesinin mümkün olmamas› nedeniyle söz konusu suçu, siyasi suç
olarak görmekte, böylece herhangi bir yarg›lama yapmamakta ve suçluyu da iade
etmemektedir. Bu durum bazen çok daha ileri boyutta olabilmektedir. Baz› ülke-
ler terör örgütünün eylemlerini kendileri aç›s›ndan yararl› sonuçlar do¤uran bir f›r-
sat olarak görmekte, bu nedenle de terör örgütüne çok çeflitli avantajlar sunabil-
mektedir. Bu anlamda örgüt lideri ve üst düzey yönetimine do¤rudan yada dolay-
l› olarak her türlü deste¤i vermektedir.
Otoriteye bafl kald›ran, her türlü vesayeti ve kural› reddeden kifli. Anarflizm: Bire-
yin her türlü devlet vesayetinden kurtar›lmas› gerekti¤ini ileri süren siyasal görüfl.”
Tam ve s›n›rs›z bireysel özgürlükten yana olan anarflizm hiç bir flekilde örgüt-
lenmeyi kabul etmemekte, örgütlenmenin her türlüsünü reddetmektedir. Bu ne-
denle anarflistler düzenli bir örgütsel yap› olarak ortaya ç›kmam›fllard›r. Bireye
emir veren kurumlar›, düzenleri ve kurallar› ortadan kald›rarak, bireyi kay›ts›z flart-
s›z özgür k›lmay› amaç edinen bir ideolojidir. Bu anlay›fla göre birey ve toplum hü-
kümetsiz olabilir ve o zaman herkes tabii haklar›n› muhafaza eder ve yetenekleri-
ni en üst seviyede gelifltirir (Bolay, 1984:30). Anarflizm bireyi herfleyin üstünde tu-
tarak eflitli¤e ve adalete giden tek yolun otoriteyi bütünüyle ortadan kald›rmaktan
geçti¤ini ileri süren ideolojik ak›md›r. Anarflizm, bu aç›dan her türlü otoriteyi red- Anarflizmde mevcut sistemi,
otoriteyi y›kma ve böylece
deden ve otoritenin y›k›lmas›n› hedefleyen bir siyasal görüfltür. Bu düflünceye gö- herhangi bir yönetim
re, mevcut yönetimin y›k›lmas› ve yerine hiçbir otoritenin geçmemesi ancak güç yap›s›n›n olmad›¤›, bireyin
kullanarak gerçeklefltirilebilir. Bu amac›n› terörizmle gerçeklefltirme yolunu seç- tamamen özgür ve serbest
oldu¤u bafl›bofl bir sistem
mektedir. Yani anarflizm bir ideolojidir ve amac›na ulaflmak için terörizmi kullan- amac› varken; terörizm,
maktad›r. Terörizm de mevcut siyasal sistemi hedef alarak onu y›kmak istemekte- mevcut sistemi y›k›p yerine
kendi istedi¤i yeni bir rejimi
dir. Ancak terörizm bununla yetinmeyerek, mevcut sistemin yerine baflka bir sis- getirmeyi amaçlar.
tem kurmay› hedeflemektedir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
kan, 2007:106). Öyle ki, terör örgütleri bu yolla bir ülkenin savafl uçaklar›n›, haber-
leflme sistemini, finans sistemini, nükleer tesislerin bilgisayar sistemlerini bir virüs-
AMAÇLARIMIZ le çal›flamaz hale getirebilir (Çakmak, 2008a:39). Siber suç ile siber terörizm aras›n-
AMAÇLARIMIZ
da benzerlik olmakla birlikte ikisi birbirinden farkl›d›r. Bu farkl›l›klar eylemin flid-
deti, nedenleri, motivasyonu, hedefleri ve failleri aç›s›ndan de¤erlendirilmektedir.
K ‹ T A P Bununla birlikte
K ‹ T AenP önemli ay›rt edici unsur siber terörizmin siyasal bir amaç, si-
ber suçun ise kiflisel bir nedenle (büyük ço¤unlukla ekonomik ç›kar) yap›lmas›d›r.
TELEV‹ZYON TERÖR‹ZM‹N
T E L E V ‹ Z Y O N UNSURLARI
Terörizmin unsurlar› hem terör örgütü kavram›n›n hem de terör suçunun belirlen-
mesinde, özellikle hukuki aç›dan önemli bir yere sahiptir. Devlete veya siyasal re-
jime yönelik bir eylemin terör suçu kapsam›nda de¤erlendirilebilmesi için belirli
‹NTERNET ‹NTERNET
unsurlar›n varl›¤› flartt›r (Dilmaç, 1997:65). Kimi yazarlara göre terörizmin dört te-
mel unsuru vard›r. Bunlar ma¤dur, motif, kast ve yöntemdir. Terör sadece belirli
makamda bulunan, toplumsal, siyasal konumlar› olan kiflileri de¤il masum insan-
lar› da hedef al›r. Terör sald›r›s›n›n motifi, ideolojik bir özellik tafl›r ve politiktir. Si-
yasi, askeri, etnik, ideolojik veya dinsel amaçlar›n baflar›lmas› hedeflenir. Suç ka-
s›tl› olarak, yani bilerek ve isteyerek ifllenir. Amaca ulaflmak için kullan›lan en be-
lirgin yöntemler ise fliddet, cebir, korkutma ve bask› alt›na almad›r (Kaya, 2005:24).
Terörizm özü itibariyle fliddet Terörizm, hedef ald›¤› toplumun sosyal yap›s›n› tahrip etmek ve karfl›t kutup-
unsurunu içermekte, lar oluflturmak istemektedir. 3713 Say›l› Terörle Mücadele Kanununa göre teröriz-
ideolojik bir yönü
bulunmakta, halk› min temel unsurlar›: belirli bir ideolojiye sahip olunmas›, illegal bir örgütlenmenin
korkutmay› ve sindirmeyi olmas› ve silahl› fliddet eylemlerine baflvurulmas› olarak tan›mlanm›flt›r. ABD’nin
hedeflemekte ve devlet
otoritesini y›pratmay› 1972 y›l›nda BM Genel Kuruluna sundu¤u “Belirli Baz› Milletleraras› Terör Eylem-
amaçlamaktad›r. lerinin Cezaland›r›lmas› ve Önlenmesine Dair Sözleflme Tasla¤›” ile terörizmin
uluslararas› olma boyutu ortaya konmufl ve bu görüfl uluslararas› camiada kabul
görmüfltür (Zafer, 1999a:71). Terörizm, zaman içerisinde ve ülkeler aras›nda farkl›
anlamlar ifade etmekle birlikte genel olarak belirli ortak özellikleri tafl›r. Teröriz-
min bafll›ca unsurlar›n› dört bafll›k alt›nda özetlemek mümkündür. Bunlar: ‹deolo-
ji, fliddet, örgüt ve uluslararas› olma unsurlar›d›r.
8. Ünite - Terörizm 207
‹deoloji Unsuru
‹deoloji, Latince ‘eidos’ ve ‘logos’ kelimelerinin biraraya getirilmesiyle oluflmufl bir
kavramd›r. Çok k›sa bir ifadeyle ‘fikirlerin bilimi’ anlam›ndad›r. Bu yönüyle ideolo-
ji, fikirlerin nas›l olufltu¤u, benimsendi¤i ve bu fikirlerin kendi aralar›nda nas›l bü-
tünlefltirilip kendi içinde tutarl›, uyumlu bir sistemler bütünü haline getirilmesiyle
ile ilgili bir kavramd›r. ‹deoloji, siyasi veya toplumsal bir doktrin meydana getiren
ve bir hükümetin, partinin veya sosyal s›n›f›n politika ve faaliyetlerine yön veren
düflünce ve görüfller sistemi olarak tan›mlanabilir (Meydan Larousse, 1986). Top-
lumlarda siyasi, dini, iktisadi ve felsefi doktrinler genelde ideoloji ifllevini görürler.
‹deolojiler insanl›k tarihi boyunca her zaman toplumlarda önemli bir iflleve sahip
olmufllard›r. ‹nsanlar›n yaflam nedenlerini, dünyadaki amaçlar›n› aç›klamaya çal›flan
ideolojiler özellikle toplumlar›n buhranl› dönemlerinde bireylere ve toplumlara be-
lirli hedefler göstermek suretiyle karamsarl›¤a kap›lmamalar›n›, gelece¤e ümitle
bakmalar›n› sa¤layan itici bir güç rolünü yerine getirir. Bu aç›dand›r ki, her toplu-
mun kendine has de¤erleri ölçüsünde belirli ideolojiler etraf›nda bir araya geldi¤i
görülmektedir. fiüphesiz, toplumu yönetenler ile lider konumunda olan kifliler, top-
lumlar›na benimseyebilecekleri ve takip edebilecekleri bir ideolojiyi ortaya koymak
ve göstermek durumundad›r (Alkan, 2000:29). ‹deoloji kavram›n› ilk kez Frans›z
düflünür Tracy’nin kulland›¤› ifade edilmektedir. Tracy’den yaklafl›k 50 y›l sonra ise
Marks, ideoloji için; “bir insan›n ya da toplumsal bir grubun zihninde egemen olan Marks ve Engels
fikirler, tasar›mlar sistemi” fleklinde bir tan›mlama yapm›flt›r (Althusser, 1991). kendilerinden önceki
sosyalist ak›mlar› ideoloji
Bir ideolojinin varl›¤›ndan söz edebilmek için kendi içinde tutarl› bir düflünce olarak tan›mlam›fllard›r.
ve fikir sistemine ihtiyaç vard›r. Dolay›s›yla, bir terörist örgütten söz edebilmek için Marks’›n bak›fl aç›s› ele
al›nd›¤›nda ideoloji herhangi
siyasi bir fikir etraf›nda, belirli bir hedefe yönelik olarak biraraya gelen, hareket bir soyal grubun yaflam›na
eden insanlar›n varl›¤› gereklidir. Bu aç›dan ideoloji, terörist yap›lanmalar›n daya- yön veren flekillerin
bütünüdür (Dilmaç,
nak ve hareket noktas›n› oluflturur. Bir terör örgütü için ideoloji, hedef olarak ta- 1997:70)
n›mlad›klar› noktaya ulaflabilmeleri için takip etmeleri gereken yoldur, yasad›fl› ha-
reketlerinin rehberidir. Terörist örgütlerin belirli bir amaç do¤rultusunda sistema-
tik ve iç tutarl›l›k denklemi ile gelifltirdikleri görüfller ve fikirler sahip olunan ide-
oloji ekseninde flekillenir. Terör eylemlerinin türleri, hedefleri ve yöntemleri ile ör-
gütün eleman temin etme ve e¤itme programlar› hep mevcut ideoloji unsuruna gö-
re belirlenir ve flekillenir. Di¤er taraftan, örgütlü suçlar ba¤lam›nda, ideoloji unsu-
runun yer almad›¤› fliddet içeren bir hareket terör olarak tan›mlanamaz (Dilmaç,
2004:360). Bu tür eylemler ve bunlar› gerçeklefltiren yap›lanmalar ç›kar amaçl› or-
ganize suç örgütü ve faaliyeti kapsam›nda de¤erlendirilir. ‹nsanlar çok eski tarih-
lerden beri sahip olduklar› ideoloji ad›na fliddete baflvurmay› ola¤an görmektedir.
Terör örgütleri de bir ideoloji ad›na örgütlenmeye gitmekte, eylem yapmakta ve
fliddet kullanmaktad›r. ‹deoloji, silahl› bir terör örgütünün en önemli zenginli¤i,
sermayesi ve gelece¤e yönelik hayali, düflü olarak kabul edilir. Bu hayal, örgüt
ad›na geçmifli, yaflan›lan an› ve gelece¤i aç›klar, teröristlerin düflüncelerini ve an-
lay›fllar›n› flekillendirir, uygun görmedikleri yasalara karfl› silahl› mücadeleyi teflvik
eder. Teröristler, yaflamlar›n› hiçe saymak ve göz k›rpmadan öldürebilmek için pe-
flinden koflacaklar› bir ideolojiye ihtiyaç duyarlar.
Türkiye’de ve dünyada teröre kaynak oluflturan ideolojileri 3 temel bafll›k alt›n-
da toplamak mümkündür. Bunlar; Marksist-Leninist ‹deoloji, Etnik Milliyetçi ‹deo-
loji ve Dini motifli ‹deolojilerdir. Terör örgütü elemanlar› için, hizmet ettikleri da-
valar›, peflinde gittikleri ideolojileri her fleyleridir. Yaflamlar›n›, eylemlerini ideolo-
jileri ekseninde planlar ve uygulamaya koyarlar. Örgüt ideolojisinin peflinde giden-
208 Suç Sosyolojisi
ler için davalar› her fleydir. ‹nand›klar› dava için her fleylerini feda etmeyi bir gö-
rev bilirler. Örgütsel yap›lanma içinde aile, kardefl, arkadafl, özgürlük ve gelecek
yoktur, her fley, tüm yaflam örgüt ideolojisine göre düzenlenir (Dilmaç, 2004:360).
fiiddet Unsuru
‹nsan›n oldu¤u her yerde fliddet de her zaman var olmufltur. Bask›, korkutma, ezi-
yet, sindirme, öldürme, cezaland›rma ve bunlar›n yan› s›ra baflkald›r› her toplum-
da farkl› derecelerde ve sürekli bir biçimde, günlük yaflam›n bir parças› olma özel-
li¤ini hep korumufltur. fiiddet kavram› Özdiker (2004:151) taraf›ndan “bedene zor
uygulama, bedensel zedelenmeye neden olma, kiflisel özgürlü¤ü zor yoluyla k›s›t-
lama, do¤al süreçlere, al›flkanl›klara yersiz k›s›tlamalar getirme, ac›mas›zl›k, haflin-
lik, tahribat, kiflisel duygularda sertlik unsurlar›n› içeren, kendi içine ya da d›flar›-
ya karfl› uygulanan davran›fl biçimi” olarak tan›mlanmaktad›r. fiiddet kavram› afl›r›
duygu durumu ile birlikte kaba ve sert davran›fl›; sald›rgan, yakan, y›kan, yok eden
davran›fllar›, kaba kuvveti, fiziksel gücün kötüye kullan›lmas›n›, bireye ve topluma
zarar veren faaliyetleri, tafll› sopal› sald›r›lar› ifade eder (Köknel, 1996:30). Frans›z
filozofu Domenach ise fliddet olgusunu 3 önemli aç›dan ele al›r: 1) Psikolojik an-
lamda fliddet: Akli, rasyonel olmayan ve ço¤unlukla öldürme fleklinde kendini gös-
teren bir güç patlamas›, 2) Etnik anlamda fliddet: Komflusunun dini ve etnik de¤er-
lerine, milliyetine ve hürriyetine yönelik sald›r›, 3) Siyasi anlamda fliddet: Mevcut
siyasi yap›y› de¤ifltirmek, iktidar› ele geçirmek veya yasal olmayan amaçlar› elde
etmek için mevcut iktidara bafl kald›r›lmas› ve bu amaçla güç kullan›lmas›d›r. Bun-
lardan üçüncü s›rada yer alan siyasi amaç ba¤lant›l› aç›klanan fliddet olgusu terö-
rizm olgusu içinde yer alan fliddeti ifade etmektedir (Kelefl, 1982:1)
Terörizm bir anlamda sonuca ulaflabilmek ad›na takip edilen bir silahl› müca-
dele yöntemidir, stratejisidir. Terör örgütleri tam anlam›yla antidemokratik ve da-
yatmac› bir yap›ya sahiptir. Halklar›n ezilmiflli¤inden, özgürlükten, demokrasiden
ve kula¤a hofl gelen benzeri kavramlardan s›kça söz etmelerine ra¤men küçük bir
az›nl›¤›n, marjinal bir ideolojinin iradesini ço¤unlu¤a kabul ettirmeyi amaçlamala-
r› nedeniyle gerçek anlamda özgürlü¤ü ve özgür iradeyi hiçbir zaman dikkate al-
Savafllarda belirli kurallar, mazlar. fiiddet, terörün var olmas›n›n ve devam etmesinin ön koflullar›ndand›r. Te-
uluslararas› sözleflmeler
geçerli iken terörizm hiçbir
rör örgütleri amaçlar›na ulaflabilmek için fliddetin her türlüsünden maksimum se-
kurala ve düzenlemeye tabi viyede yararlan›rlar. Adam öldürme, yaralama, bombal› eylem, suikast, intihar ey-
olmadan tamamen örgütlü lemi, yakma ve benzeri türden eylemler hep fliddet eksenli bir özellik gösterir. Ör-
ve kurals›z fliddet uygular.
güt için; ses getirmek, örgütün ad›n› duyurmak, toplumda korku ve y›lma meyda-
na getirmek, örgüt elemanlar›na psikolojik destek sa¤lamak, yeni eleman devflir-
mek ve toplumda bask› oluflturmak için güç gösterisinde bulunmak, hedef ülke
yönetimlerini taleplerini kabul etmeye zorlamak için tek yol fliddet kullan›m›d›r ve-
ya fliddet kullan›m› tehdididir. Devletin otoritesini ve toplumsal kurumlar› tehdit
eden terör eylemlerinin kendisi de önemli bir fliddet kayna¤›d›r.
Terör örgütleri mevcut sistemi fliddet kullanmak suretiyle de¤ifltirmeyi hedefler.
Hedef devlet ve sistem olmakla birlikte ço¤u kez masum insanlara zarar vermek-
ten kaç›nmaz, bunu as›l hedefe giden yolda yap›lmas› gereken meflru eylemler
olarak görürler. Eylemlerini, kurbanlara savunma hakk› ve f›rsat› vermeden, en za-
y›f anlar›nda gerçeklefltirirler. fiiddeti meflru göstermek için devaml› olarak hedef
ülkenin yönetimin haks›z politikalar› ve uygulamalar› örnek gösterilir. fiiddeti etkin
k›labilmek için örgüt içinde lidere ve yönetime mutlak itaati sa¤larlar. Bunun için
de sadece d›fla karfl› de¤il örgüt içinde de fliddetin her türlüsü bir bask› ve bo¤un
e¤dirme arac› olarak kullan›l›r.
8. Ünite - Terörizm 209
Terör örgütlerinin fliddet kullanma amaçlar› nelerdir, aç›klay›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
2
Örgüt Unsuru
Terör, var olmak ve yaflam›n› devam ettirmek için bir örgütlenmeye D Ü fi Ü N E Lgerek
‹M duyar. D Ü fi Ü N E L ‹ M
Örgüt, ortak bir amaç veya ifli gerçeklefltirmek amac›yla biraraya gelmifl, kiflilerin
veya kurumlar›n oluflturdu¤u birli¤e, yap›lanmaya denir (TDK, S O Türkçe
R U Sözlük, S O R U
1998). 3713 Say›l› Terörle Mücadele Kanununa göre iki veya daha fazla kiflinin ay-
n› amaç etraf›nda birleflmesi halinde bir örgütten söz edilebilmektedir. Buradaki
D‹KKAT D‹KKAT
örgüt tan›m› organize suçlar da dahil olmak üzere her türlü yasad›fl› örgütlenmeyi
içermektedir. Terör örgütleri, belli bir örgütsel yap›lanma içerisinde ayn› amaç et- Terör örgütlerinde kat› bir
N N
raf›nda toplanan ve ayn› hedefe yönelen kiflilerin eflgüdüm halindeSIRA S‹ZDE organize ola- hiyerarflik emirSIRA
komuta S‹ZDE
zinciri vard›r. Emre itaat
rak fliddet eylemlerini ve di¤er faaliyetlerini gerçeklefltirmeleri ile ortaya ç›kmakta- zorunludur. Liderin veya
d›r. Örgütsel yap›lanmalarda eylemlerin planlanmas›ndan gerçeklefltirilmesine ka- yöneticinin emirlerine
AMAÇLARIMIZ uymayanlar çok AMAÇLARIMIZ
sert bir
dar geçen sürecin her aflamas›nda farkl› kifliler görev almaktad›r. Bunun için örgüt flekilde cezaland›r›l›r. Verilen
içinde farkl› konum ve rolleri üstlenen çok say›da eleman bulunmaktad›r. Örgütün cezan›n di¤er elemanlar
taraf›ndan bilinmesi
yap›s› karmafl›kt›r ve hücre tipi yap›lanma esas›na dayan›r. Örgüt K ‹ büyüdükçe
T A P yap›- sa¤lan›r. Bu yolla
K ‹örgüt
T A P
s› daha da karmafl›k bir hal al›r. Yasad›fl› örgütlenmelerde merkezi yap›, yeralt› ör- içinde bask› ve korkuya
dayal› bir yönetim anlay›fl›
gütü, silahl› birim ve propaganda birimi olmak üzere asgari dört ana unsur bulu- oluflturulur (Ça¤lar, 1997).
nur. Bu yap›, gizlili¤i sa¤lamak ve eylemleri etkin k›labilmek Tamac›yla
ELEV‹ZYON
oluflturulur. TELEV‹ZYON
Uzmanlaflm›fl birimler ve destek ekipleri bulunur. Örgüte yeni kat›l›mlar› sa¤la-
mak, halka propaganda yapmak, örgüt içi e¤itim programlar›n› yürütmek, silahla-
r› temin etmek, parasal kayna¤› sa¤lamak, di¤er örgütler ve devlet birimleriyle ilifl-
kileri yürütmek ve benzeri görev ve fonksiyonlar› yerine getirmek ‹ N T E R N Ehep
T ayr› ko- ‹NTERNET
numlarda bulunan farkl› elemanlar taraf›ndan yerine getirilir. Terör örgütleri belir-
li aflamalar› geçtikten sonra silahl› eylemlere bafllarlar. ‹lk önce örgütlenmesini ta-
210 Suç Sosyolojisi
mamlamak zorunda olan terör örgütleri belirli bir altyap› oluflturduktan sonra ya-
vafl yavafl taban elde etme ve ses getiren eylemlere bafllama yolunu seçerler.
TERÖR‹ZM‹N AfiAMALARI
Terörizm dört aflamal› bir süreçten geçerek hedefe ulaflmay› planlar. Bunlar; Ha-
z›rl›k Aflamas›, Örgütlenme Aflamas›, Eylem Aflamas› ve ‹ç Savafl Aflamas›d›r (Seç-
kin, 2001).
Haz›rl›k Aflamas›
Terörizmin ilk aflamas› haz›rl›k olarak tan›mlan›r ve planlaman›n yap›ld›¤› bir dö-
nemdir. Bu evrede, terörizmin uygulanaca¤› toplum yap›s› her yönüyle detayl› bir
flekilde incelenir, analiz edilir. Toplum yap›s›n›n zaaflar›, güçlü yönleri ve hassas
noktalar› belirlenerek bu do¤rultuda eylem sürecinin etkili olmas›n›n alt yap›s›
oluflturulur. Hedef toplumun zay›flat›lmas›n›, provoke edilmesini, ayr›flt›r›lmas›n›
ve soka¤a dökülmesini kolaylaflt›racak unsurlar belirlenerek buna yönelik planla-
ma yap›lmas› sa¤lan›r. Bu aflama ayn› zamanda örgüte eleman ve sempatizan ka- Haz›rl›k aflamas›nda
zand›rma sürecinin ilk basama¤›d›r. Bu yönüyle bir anlamda örgütsel taban olufl- yürütülen faaliyetlerin büyük
bir k›sm›n›n küçük çapl›
turma, halk kitlesi elde etme çal›flmalar› yap›l›r. elefltiriler, itirazlar ve
Devlet taraf›ndan yap›lan baz› haks›zl›klar, yanl›fl politika ve uygulamalar ile bunlara dayal› yeni
söylemler fleklinde yasal
toplum yaflam›nda ortaya ç›kan sorunlar, eflitsizlikler ve benzeri durumlar yüksek s›n›rlar içerisinde
sesle dile getirilmek suretiyle toplumda memnuniyetsizlik ve söylemlerin tasdik olmas›ndan dolay› ortada
genellikle yasad›fl›l›k yoktur.
edilme zemini oluflturulur. Genelde ço¤u insan›n evet diyebilece¤i, destekleyebi-
lece¤i sorunlu, hatal› yönler ileri ç›kar›lmak suretiyle ileride ortaya at›lacak as›l ze-
hirli plan›n yolu sa¤lamlaflt›r›lmaya çal›fl›l›r. Tepkilerin ve elefltirilerin seviyesi git-
tikçe art›r›l›r. Bu yolla elde belirli bir sempatizan grup oluflturulur. Bundan sonra
amaç bu grubu örgütün hedefleri do¤rultusunda eylemsel alana yönlendirmektir.
Bunun için ilk önce silahl› veya fliddet içeren eylemlerden ziyade gösteri yürüyü-
flü, toplant›, miting, protesto gibi basit say›labilecek eylemlerle ifle bafllan›r. Amaç,
yeni sempatizan kitleleri ürkütmeden yavafl yavafl örgütsel faaliyetlere ›s›nd›rmak-
t›r (Seçkin, 2001).
Örgütlenme Aflamas›
‹lk aflamada kazan›lan sempatizanlar ve elde edilen veriler de¤erlendirilerek ikin-
ci aflamaya, yani örgütlenme evresine geçifl yap›l›r. Sempatizan kitlesi içinde dik-
kat çeken, güven veren ve ümit vaad eden kifliler bir araya getirilerek bir örgüt ru-
hu oluflturulur. Bu dar ve kapal› yap› içinde hem örgütsel e¤itim verilir hem de bu
kiflilerin aras›ndaki ba¤lar›n güçlendirilmesi sa¤lan›r. Burada elde edilen e¤itim ile-
riye dönük çok büyük bir önem tafl›maktad›r. Sempatizanlar ileride kendilerine ve-
rilecek her türlü görevi yerine getirebilecek, kemikleflmifl bir ideolojiye sahip mili-
tan aday› olarak yetifltirilir. Bundan sonra sahip olunan siyasi düflünceye, felsefe-
212 Suç Sosyolojisi
ye, inanca yak›n olan di¤er yasal ve yasal olmayan örgütlerle ve kurulufllarla temas
sa¤lan›r. Toplumda olumlu, güçlü ve itibarl› bir yere sahip örgüt, kurum ve kuru-
lufllara s›zmaya, buralar ele geçirilmeye çal›fl›l›r. Bu amaç çerçevesinde güç birli¤i
oluflturmak suretiyle toplumda genifl yank› uyand›racak silahs›z ancak ses getire-
cek toplu eylemler yap›l›r. Bu flekilde bir taraftan da bireysel boyutta silahl› eylem-
ler için de ortam oluflturulmaya çal›fl›l›r (Seçkin, 2001).
Eylem Aflamas›
Burada, birinci aflamadan farkl› olarak art›k silahl› eylemlerin hayata geçirilmesi
söz konusudur. Bu amaçla gerek flehirlerde gerekse k›rsalda bireysel ve toplu si-
lahl› eylemler yapmak suretiyle güvenlik kuvvetleri zaafa u¤rat›l›r, y›ld›r›l›r, vatan-
dafllar›n devlete olan güveni zay›flat›l›r. Böylece toplum tam anlam›yla sindirilmek
istenir. Nitekim artan eylemler ve devletin yetersiz kalmas›, vatandafllar›n güvenli-
¤ini sa¤layamamas› sonucunda toplumda ciddi bir moral bozuklu¤u ve adeta ör-
gütün taleplerine karfl› boyun bükme, teslim olma duygusu hâkim olur. Özellikle
devletin üst düzey yetkililerine, güvenlik personeline karfl› silahl› sald›r›lar düzen-
lenerek, flehirlerde silahl› eylemler yaparak korku ve güvensizlik atmosferinin top-
lumda daha kolay bir flekilde yay›lmas› sa¤lan›r. Vatandafllar, devletin kendi per-
sonelini, yetkililerini bile koruyamad›¤›n› düflünür ve kendilerinin bir sonraki kur-
ban olabilece¤i endiflesiyle kendilerini güvende hissetmez. Böylece anarflik bir or-
tam oluflturulur (Seçkin, 2001).
‹ç Savafl Aflamas›
Son aflama iç savafl halidir. Örgütsel amac›n son noktas›na gelinmifltir. O da yöne-
timi ele geçirmektir. ‹ller, ilçeler ve hatta bölgeler ele geçirilerek buralarda örgü-
tün idaresinde yönetimler oluflturulur. Güvenlik güçleri ile silahl› çat›flmalar yap›-
l›r ve bunlardan baflar› ile ç›k›larak örgüte ait kurtar›lm›fl bölgeler oluflturulur. Ör-
gütün yabanc› ülke yönetimleri ve istihbarat birimleri ile olan yak›n iliflkileri bu
aflamada daha belirgin bir hal al›r. Farkl› flekillerde elde edilen yard›mlar ile iç sa-
vafl bafllat›larak yönetimi ele geçirme ifli tamamlanm›fl olur (Seçkin, 2001).
N N
SIRA S‹ZDE gibi fak-
enflasyon, d›fl borçlar›n artmas› ve d›fl ülkelerin bask›lar›n›n yo¤unlaflmas› SIRA S‹ZDE
törler ile terörizme elveriflli bir hale gelir (TBB, 2006:175). Ekonomik unsurlar›n
toplumun büyük bir kesimini ilgilendirmesi nedeniyle provokasyona aç›k bir du-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
rum ortaya ç›kmaktad›r. Yokluk, ekonomik s›k›nt› ve buna ba¤l› olarak bireysel ve
toplumsal düzeyde yaflanan ruhsal bunal›m hali büyük çapl› olaylar›n, isyan ve
ayaklanmalar›n ve terörist yap›lanmalar›n ateflleyici unsurlar›d›r. Nitekim Frans›z
K ‹ T A P K ‹ T A P
Devrimine bakt›¤›m›zda ülke ekonomisinin içinde bulundu¤u kötü durumun, ge-
lir da¤›l›m›ndaki büyük uçurumun, toplumsal s›n›flaflman›n, vergilerin yüksekli¤i-
nin de önemli bir etken oldu¤unu görmekteyiz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Terör örgütleri kendileri için en uygun adaylar› araflt›r›p bulmakta, gelir da¤›l›-
m›ndaki adaletsizlik, iflsizlik ve yoksulluktan bunalan gençleri çok daha kolay bir
flekilde kand›rmakta ve örgüte kazand›rmaktad›r. ‹flsiz ve ekonomik durumu zay›f
olan kifliler kendilerini toplum taraf›ndan d›fllanm›fl olarak görmekte,
‹ N T E R N E Töz güvenle- ‹NTERNET
rini kaybetmekte, topluma karfl› h›nç ve intikam duygusu beslemektedir. Bu kifli-
ler normal koflullarda önemsenmedikleri toplumdan terör yoluyla intikam alma,
kendilerini kabul ettirme duygusunu da tafl›maktad›r. Yoksulluk terörün as›l ve tek
sebebi de¤ilse de terörü besleyen, ona hayat veren en önemli unsurlardan biridir.
214 Suç Sosyolojisi
Nitekim yap›lan araflt›rmalarda terör örgütlerine kat›lan kiflilerin ailelerinin çok bü-
yük bir k›sm›n›n orta ve ortan›n alt›nda gelir seviyesine sahip oldu¤u, durumu iyi
olan aile çocuklar›n›n istisnai bir durum oluflturdu¤u görülmektedir (Alkan, 2002).
Ekonomik nedenler tek bafl›na bir terör nedeni olarak görülemez. Yani, ekonomi-
si kötü olan toplumlarda terörizm olur, ekonomisi iyi olan ülkelerde ise kesinlikle
terör olmaz demek hatal› olur. Bu konuda görüfllerini dile getiren Ç›nar (1997:257)
Ülkelerin ekonomik durumu flöyle demektedir: “Ekonomik durumla terörizm iliflkisi ancak, terörle mücadelede
ile terör aras›nda do¤rudan kendini belirgin flekilde ortaya ç›kar›r. Ekonomisi düzgün ve sa¤l›kl› iflleyen dev-
bir iliflki oldu¤unu ileri
sürmek çok do¤ru olmaz. letler terörle mücadeleyi daha kolay yaparlar ve baflar›l› olurlar. Buna ek olarak,
Ekonomisi kötü olan ekonomik durumu bir reklam olarak kullanan terörizm bunu yapamaz, dolay›s›y-
ülkelerde terörizm
olmayabilece¤i gibi la da mevcut sistemin de¤ifltirilmesi konusunda kendine taraftar bulamaz. Ekono-
ekonomisi iyi olan ülkelerde mik durumu çok kötü olan devletlerde terörizm olmad›¤› gibi; ekonomisi çok iyi
ise terörizm bulunabilir.
olan devletlerde de terörizm olabilir.”
Siyasal Nedenler
Siyasi istikrars›zl›klar, siyasal kat›l›m›n yayg›n de¤il düflük seviyede olmas›, siyasal
kutuplaflman›n varl›¤›, siyasal davran›fl bozukluklar›, siyasi kay›rmac›l›k, siyasi par-
tilerin gerilime dayal› söz ve tutumlar›, hükümete ve/veya siyasi partiler ile Mecli-
se karfl› halk deste¤inin düflük seviyede olmas›, toplumda siyasi bilincin yetersiz
olmas›, toplumun belirli bir dini veya etnik kökene tabi gruplar›n›n hak ve hürri-
yetlerinin s›n›rlanmas›, özgürlüklerinin kullan›lmas›n›n engellenmesi gibi hususlar
terörizmin ortaya ç›kmas›nda etkili olan siyasal nedenler olarak s›ralanabilir (fienel,
1995:53). Kamu idarecilerinin ve görevlilerinin halka, toplumun belirli etnik, dini
veya mezhebe mensup bireylerine karfl› belirgin bir flekilde kötü davranmas›, hak-
s›zl›klar yapmas›, adaletin d›fl›na ç›kmas›, zulmetmesi durumunda da bu uygulama
ve politikalara karfl› bir tepki olarak terörizm ortaya ç›kmakta veya zaten var olan
terörizm toplumda ciddi anlamda destek bulmaktad›r. Bu konuda 12 Eylül 1980
darbesi sonras› Diyarbak›r Cezaevi’nde yaflanan iflkenceler ve bölge halk›na karfl›
yap›lan haks›z muameleler o tarihten itibaren hep PKK terör örgütü için istismar
edilen çok güçlü nedenler olmufltur. Toplumun büyük bir kesimi devletin, yetkili-
lerin ve kamu personelinin bu dönemdeki politika ve eylemlerine karfl› tav›r alm›fl,
gençler da¤a ç›km›fl, PKK terör örgütüne gitmifl, k›rsalda ve flehirde yaflayan aile-
ler de farkl› flekillerde terör örgütüne destek vermifllerdir.
Sosyal Nedenler
Terörizme neden olan sosyal faktörler çok çeflitlilik gösterir. Sanayileflme ve kent-
leflmenin getirdi¤i sorunlar, sa¤l›ks›z yerleflim alanlar›n›n olmas›, iç göçler ve so-
nucunda meydana gelen çevreye uyum sorunu, aile ve komfluluk ba¤lar›n›n zay›f-
lamas›, sosyal ve kültürel de¤iflmede yaflanan sorunlar (moda tak›nt›s›, gençlik so-
runlar›, birey-toplum çat›flmas›, kültürel yabanc›laflma) (fienel, 1995:52), toplumsal
yap›n›n demokratik de¤erler d›fl›nda feodal özelli¤e sahip olmas›, din ve mezhep
ayr›l›klar›na dayal› sorunlu bir durumun bulunmas›, e¤itim imkânlar›n›n s›n›rl› ol-
mas›, dini inançlar›n bask› alt›nda tutulmas›, güvenlik güçlerine ve devlete olan
inanç ve güvenin düflük seviyede olmas›, ahlaki de¤erlerin bozulmas›, bürokrasi
ve ifl yaflam›nda yozlaflman›n olmas› terörizmin ortaya ç›kmas›nda etkili olan sos-
yal faktörler olarak s›ralanabilir (TBB, 2006:142).
PKK terör örgütünün bölgede destek bulmas›n›n iki önemli nedeni bulunmak-
tad›r. Bunlardan birincisi, bölgenin sosyo-ekonomik yap›s›, ikincisi ise bölgenin
e¤itim düzeyinin düflük ve yetersiz olmas›d›r. Güneydo¤u insan›n›n e¤itim seviye-
8. Ünite - Terörizm 215
si ülkenin di¤er bölgelerine oranla daha düflüktür. Bölge insan›n›n aile, akrabal›k,
hemflehrilik ve afliret yap›s› da ülkenin di¤er bölgelerine göre önemli farkl›l›klara
sahiptir. Bu aç›dan e¤itim seviyesinin yükseltilmesi bireylerin toplumu, ülkeyi ve
dünyay› daha iyi görmelerini ve anlamalar›n› sa¤layacakt›r. Bölgenin ekonomik
kalk›nmas›n›n sa¤lanmas› gerekmektedir. Buna yönelik olarak bölge halk›n› kal-
k›nma hamlelerinin içine dâhil etmeden yap›lan ekonomik yat›r›mlar pek fazla
olumlu etki yapmamaktad›r. Bölge halk› gerek e¤itim gerekse ekonomik kalk›n- ‹nsanlar büyük ço¤unlukla
maya yönelik faaliyetleri benimsemeli ve bunlar›n içinde yer almal›d›r. Halk›n be- iflsizlik, terörden kaçma,
daha iyi bir yaflam elde
nimsemedi¤i, destek vermedi¤i sosyal içerikli politikalar›n baflar›l› olmas› adeta im- etme, çocuklar›na daha iyi
kâns›zd›r. PKK terör örgütü üyeleri üzerinde yap›lan bilisel araflt›rmalar örgüt üye- bir yaflam ve gelecek
haz›rlama, daha iyi sa¤l›k
lerinin büyük bir ço¤unlu¤unun iflsiz, tatmin edici bir sosyal statü ve role sahip ol- hizmetlerinden yararlanma
mayan, ileride böyle bir rol ve statüye ulaflma ümidi tafl›mayan insanlar aras›ndan gibi nedenlerden dolay›
büyük kentlere göç
ç›kt›¤›n› ortaya koymaktad›r. Bu, flu anlama gelmektedir: hayattan herhangi bir etmifllerdir.
beklentisi olmayan ve bir anlamda da kaybedecek bir fleyi olmad›¤›na inanan
gençler, terör örgütüne yönelmekte ve bu yap› içerisinde bir kimlik kazanmaya ça-
l›flmaktad›r (Ergil, 1995).
Göç edilen kentlerde göçmenlerin kente uyumunu ve beklentilerini karfl›layacak
sosyal ve ekonomik durumun yetersizli¤i ile kentli kimli¤inin oluflmas›nda sorunlar
yaflanm›flt›r. E¤itim, sa¤l›k, belediye, güvenlik, kültür ve ifl alanlar› konusunda görev
yapan kurumlar ve özü itibariyle sistem bu beklentilere yeterince cevap verememifl-
tir. Toplumun ve dolay›s›yla gençlerin büyük bir bölümü iç göçler sonucunda ciddi
anlamda hayal k›r›kl›klar› yaflam›flt›r. Büyük idealler peflinde büyük kentlere gelen
aileler buralarda toplumsal de¤iflim konusunda sorun yaflamakta ve çocuklar›na sa-
hip ç›kamamaktad›r. Zihinlerde var olan idealler ile fiili yaflamdaki gerçekler aras›n-
da uçurumlar›n olmas› insanlarda karamsarl›k ve umutsuzluk meydana getirmifltir.
Bu durumu sorgulayan ve kendilerine göre cevap arayan gençler terör örgütleri için
çok uygun bir hedef ve eleman profili oluflturmaktad›r. Göçmenlerin sorunlar›n› ha-
fifletecek önlemlerin al›nmamas› nedeniyle herkes kendi önlemini kendisi almaya
çal›flm›fl, böylece gecekondulaflma ve buna paralel sorunlar da beraberinde gelifl-
mifltir. Göç eden insanlar›n genel olarak e¤itimsiz, vas›fs›z, yoksul olmas› nedeniyle
göç alan kentlerde ekonomik ve sosyal sorunlar yaflanmaya bafllanm›flt›r. Bu sorun-
lardan birisi de bu durumda bulunan gençlerin terörizmin a¤›na düflmeleri olmufl-
tur. ‹yi bir e¤itim almam›fl, çocuklu¤u yokluk ve d›fllanm›fll›k içinde geçmifl kifliler
ço¤u zaman baflkalar›n›, toplumu ve devleti suçlar. Ellerine f›rsat geçti¤inde suçla-
d›klar› kesime karfl› tav›r sergiler, eylem gerçeklefltirir. Böylece, göçler sonucu olu-
flan gecekondu bölgeleri hem organize suç hem de terör örgütleri için çok uygun
birer eleman kazanma alanlar› olmufltur (Kelefl ve Ünsal, 1996:33-34).
Sosyal sorunlar yal›n haliyle terör nedeni de¤ildir. Ancak terör örgütleri bu so-
runlar› kullanmak, istismar etmek suretiyle kendilerine taraftar bulmaktad›r. Mev-
cut sorunlar› s›kça dile getirmek suretiyle memnuniyetsizlikleri provoke etmekte,
konuyu durmadan kafl›mak suretiyle sald›rgan, flikâyetçi kitlesi oluflturmakta ve bu
grubu istedi¤i gibi yönlendirmek suretiyle hedeflerini gerçeklefltirmeye çal›flmak-
tad›r. Sosyal sorunlar, terörizmin ortaya ç›kmas›, geliflmesi ve güçlenmesi için el-
veriflli f›rsatlar sunmaktad›r (Ç›nar, 1997:258).
Kültürel Nedenler
Toplum yaflam› içerisinde var olan kültürel farkl›l›klar da terörizmin ortaya ç›kma-
s›nda ve geliflmesinde rol oynamaktad›r. Kültür: “Bir milletin inanç, duygu, düflün-
ce ve davran›fl kal›plar›n›, bilgi, sanat ve beceri birikimlerini, kendi varl›¤› hakk›n-
216 Suç Sosyolojisi
daki tarih bilincini ve milletin nesnel sosyal yap›s›n› oluflturan sistemler bütünlü-
¤ünü, din, ahlak, hukuk, dil, sanat ve edebiyat ile ekonomik, teknolojik ve benze-
ri kurumlar›n biçim ve içeriklerini kapsayan hayat tarz›” olarak tan›mlanabilir (fie-
nel, 1995:53). Hiçbir toplum, di¤er toplumlardan soyutlanm›fl olarak kendi içine
kapanm›fl bir flekilde yaflam›n› devam ettiremez. Bu durum kültürler için de geçer-
lidir. Kültürler aras› etkileflim her zaman farkl› seviyelerde söz konusudur. Toplum
yap›s›nda meydana gelen de¤iflmeler do¤al olarak kültürel de¤iflmelere de yol
açar. Bu durumda bazen kültür çat›flmas› ortaya ç›kar. Toplumla yeterince bütün-
leflemeyen gruplarda alt ve hatta karfl›t kültürler meydana gelebilir. Toplumsal de-
¤iflim geçirmek isteyen alt kültüre ait baz› unsurlar bu süreçte karfl›laflt›klar› baz›
sorunlar› aflmak düflüncesiyle yasad›fl› yollara, fliddet içeren yap›lanma ve eylem-
lere baflvururlar. Yasad›fl›l›¤›, fliddeti normal ve çözüm elde etmek için meflru gö-
ren bir kültürel koda sahip toplum veya gruplar terörizm için çok elveriflli bir kay-
nak oluflturur. Feodal yap› kendine ait gelenekleri, kurallar› ve kültürel kodlar› ile
terörizm için ayr› bir ortam›n habercisidir. Aile, sülale veya afliret büyüklerinin be-
lirli sorunlar karfl›s›nda ald›klar› tav›r, izledikleri politika büyük ölçüde bu alt kül-
türe sahip bireyleri, özellikle de gençleri etki alan› içine hapseder. Buna paralel
olarak, bireysel düflünce ve inanç de¤erlerinden ziyade mevcut feodal yap›n›n dü-
flünce ve eylem politikas› a¤›rl›¤›n› hissettirir. Bu durumda terörizm adeta bir top-
lu inanç, düflünce ve eylem birli¤i olarak de¤erlendirilir.
Özellikle Frans›z Devrimi’nden sonraki süreçte geliflen milliyetçilik ak›m› ile
Etnik milliyetçili¤e dayal› birlikte etnik ve milliyetçilik eksenli dönüflümler h›z kazanm›flt›r. Ulus-devlet yap›-
sorunlar 1789 Frans›z
‹htilali ile birlikte ulus s›na dayal› sistemlerini devam ettirmeye çal›flan devletler kendi içlerinde sorunlar
devlet modeline duyulan yuma¤›na sar›l› etnik gruplar›n ba¤›ms›zl›k veya daha fazla özgürlük talepleri ile
öfkenin etkisiyle dünyada
önemli bir terörizm nedeni
karfl› karfl›ya kalm›fllard›r. Bu taleplere gösterilen tepkilere paralel olarak mevcut
haline gelmifltir. sisteme karfl› ses yükseltme, protesto yapma ve silahl› mücadele yollar› birer hak
arama yöntemi olarak ortaya ç›km›flt›r. Bu farkl›l›klar ve d›fllamalar terörizmin or-
taya ç›kmas› için elveriflli koflullar oluflturmufltur.
8. Ünite - Terörizm 217
Özet
N N
A M A Ç Terörizmin unsurlar›n› s›ralayabilmek.
A M A Ç Terörizm ile iliflkili kavramlar› tan›mlayabilmek. 2
1
Terörizmin küresel düzeyde belirli bir ortak ta- Terörizmin uluslararas› alanda kabul görmüfl or-
n›m› yap›lamad›¤› gibi kimi ülkelerin terörist ola- tak bir tan›m› bulunmamakla birlikte üzerinde
rak tan›mlad›¤› baz› kifli ve örgütler di¤er bir k›- uzlafl›ya var›lan baz› temel unsurlar› vard›r. Terö-
s›m ülkeler taraf›ndan ‘özgürlük savaflç›lar›’ ola- rizmin bafll›ca unsurlar›n› dört bafll›k alt›nda özet-
rak da benimsenebilmektedir. fiiddet her yerde lemek mümkündür. Bunlar: ‹deoloji, fliddet, ör-
ayn› kavram ve ifadelerle tan›mlan›rken fliddetin güt ve uluslararas› olma unsurlar›d›r.
N
kendini ifade flekli ve kendisine yüklenen an-
lamlar farkl›l›k gösterebilmektedir. Bu anlamda Terörizmin ortaya ç›kma nedenlerini ifade ede-
A M A Ç
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi siyasal fliddetin temel nite- 6. Afla¤›dakilerden hangisi terörün yöntemlerinden bi-
liklerinden biri de¤ildir? ri de¤ildir?
a. fiiddet, karmafl›k bir yap›n›n sorunlu bir sonucu- a. Bask›
dur. b. fiantaj
b. fiiddet zamana ve teknolojik geliflmelere göre c. fiiddet
de¤iflik araç ve yöntemlerden yararlan›r. d. Korkutma
c. fiiddet zamana yay›larak gerçeklefltirilir. e. Tehdit
d. fiiddetin en önemli amac› can kayb›n› art›rmakt›r.
e. fiiddet, kendini meflru gösterme aray›fl›ndad›r. 7. Afla¤›dakilerden hangisi gerilla ve gerilla savafl› ile
ilgili do¤ru bir bilgi de¤ildir?
2. Afla¤›dakilerden hangisi terörizmle iliflkili temel kav- a. Gerilla savaflç›s› savafl hukukuna tabidir.
ramlardan biri olarak say›lamaz? b. Gerilla, ülkesini iflgal eden yabanc› ülke askerle-
a. Siyasi suç rine karfl› savafl›r.
b. Organize suç c. Gerilla, profesyonel asker olmayan sivil savaflç›d›r.
c. Anarflizm d. Gerilla, iflgalcilere karfl› savafl›rken herhangi bir
d. Özgürlük savaflç›s› kurala ba¤l› kalmadan ve uymadan savafl›r.
e. Siyasal fliddet e. Gerilla, ülkesini iflgal eden askerler ve askeri bir-
liklere yönelik eylem gerçeklefltirir.
3. Afla¤›dakilerden hangisi terörizmin unsurlar›ndan
de¤ildir? 8. Afla¤›dakilerden hangisi terörizmin ana unsurlar›n-
a. fiiddet dan biri de¤ildir?
b. ‹deoloji a. ‹deoloji
c. Örgüt b. fiiddet
d. Uluslararas› olma c. Örgüt
e. Siyasi faaliyetler d. Uluslararas› olma
e. Silah gücü
4. Afla¤›dakilerden hangisi 2000’li y›llarda meydana ge-
len ve küresel etkilere yol açan terör sald›r›lar›ndan bi- 9. Afla¤›dakilerden hangisi terörizmin ortaya ç›kma ne-
ri de¤ildir? denlerinden bir olarak ifade edilemez?
a. 15 Haziran’da IRA’n›n Manchester bombal› sal- a. Ekonomik nedenler
d›r›s› b. Kültürel nedenler
b. 11 Eylül’de El Kaide’nin ABD ‹kiz Kuleler sald›r›s› c. Kiflisel nedenler
c. 15-20 Kas›mda El Kaide’nin ‹stanbul HSBC, ‹ngi- d. Siyasal nedenler
liz Konsoloslu¤u ve Sinagog sald›r›lar› e. Sosyal nedenler
d. 11 Martta ETA’n›n Madrid yolcu treni sald›r›lar›
e. 7 Temmuz’da IRA’n›n Londra metro istasyonlar› 10. Afla¤›dakilerden hangisi terör kavram›n› tan›mlama-
sald›r›s› da do¤ru bir ifade de¤ildir?
a. Terör, dehflete düflürmek ve korkutmak anlam›na
5. Afla¤›dakilerden hangisi hedefine, kayna¤›na ve yo- gelen Latince kökenli “terrere”den türetilmifltir.
¤unluk derecesine göre siyasal fliddet türlerinden biri b. Terör, ülkelerin d›fl güvenlik politikalar›n›n bir
de¤ildir? parças› olarak uygulamaya koyduklar› organize
a. Yasad›fl› gösteri yürüyüflleri bir eylem türüdür.
b. Ayaklanma - isyan c. Terör, Türkçe’de afl›r› korkuya neden olan, yakmaya
c. Siyasi örgütlenme ve y›kmaya yönelik ve fliddetli k›zg›nl›k ve öfke ha-
d. ‹htilal li durumlar›n› ifade etmek için de kullan›lmaktad›r.
e. ‹ç savafl d. Terör, Latince’den al›nd›¤› 13.Yüzy›l’dan itiba-
ren bireysel psikolojik ruh hali olan korku duru-
munu ifade etmektedir.
e. Terör, kamu otoritesini veya toplum yap›s›n› y›k-
mak için giriflilen korku ve y›lg›nl›k yaratan flid-
det hareketleri olarak tan›mlanmaktad›r.
8. Ünite - Terörizm 219
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Alderson, J., (1977) Communal Policing, Devon and Ça¤›ran, M.E. (2008) “Terörizm ve Uluslararas› Hukuk”,
Cornwall Constabulary’, Public Relations Department H. Çakmak (Ed.) Terörizm, Ankara: Bar›fl Platin Kitap
Alkan, N. (2000) Psikolojik Harekat, Terörizm ve Polis. Ça¤lar, A. (1997) “Türkiye’de Terör Örgütlerinin Yap›sal
Ankara: EGM TEMÜH Daire Baflkanl›¤› Yay›nlar› Özellikleri”, Strateji Dergisi, Ankara: Damla Matbaas›
Alkan, N. (2002) Gençlik ve Terörizm, Ankara: EGM TE- Çakmak, H. (2008a) “Kavramsal Olarak Terör”, H. Çak-
MÜH Daire Baflkanl›¤› Yay›nlar› mak (Ed.) Terörizm, Ankara: Bar›fl Platin Kitap
Alkan, N. (2007) Söz Bitmeden: Terörle Mücadelede Ön- Çakmak, H. (2008b) “Tarihsel Aç›dan Terör” H. Çak-
leme Stratejileri. Ankara: USAK Yay›nlar› mak (Ed.) Terörizm, Ankara: Bar›fl Platin Kitap
Althusser, L. (1991) ‹deoloji ve Devletin ‹deoloji Ayg›tla- Ç›nar, B. (1997) Devlet Güvenli¤i, ‹stihbarat ve Terör,
r›. Y. Alp ve M. Öz›fl›k (Çeviren), ‹stanbul: ‹letiflim Ankara: Sam yay›nlar›
Yay›nlar› Çitlio¤lu, E. (2006) Gri Tehdit Terörizm, Ankara: Ümit
Altu¤, Y. (1995) Terörün Anatomisi. ‹stanbul: Alt›n Ki- Yay›nc›l›k
taplar Denker, S. (1997) Uluslararas› Terör, Türkiye ve PKK,
Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlü¤ü ‹stanbul: Bo¤aziçi Yay›nlar›
(1993), Ankara: Güvenlik ve Yarg› Muhabirleri Der- Dilmaç, S. (1997) Terörizm Sorunu ve Türkiye, Ankara:
ne¤i Yay›nlar› EGM Yay›nlar›
Ar›bo¤an, D.Ü. (2001) Globalleflme Senaryosunun Ak- Dilmaç, S. (2004) “Global Tehdit: Terörizm ve Türki-
törleri. ‹stanbul: Der Yay›nlar› ye’ye Etkisi”, Polis Dergisi, Ankara: EGM Yay›nlar›,
Bal, ‹. (2006) “Terör, Terörizm ve Tarihsel Süreç” ‹. Bal Y›l.10, Say›. 40
(Der.) Terörizm, Terör ve Küresel Terörle Mücadele- Ergil, D. (1980) Türkiye’de Terör ve fiiddet, Ankara: Tur-
de Ulusal ve Bölgesel Deneyimler, Ankara: USAK Ya- han Kitabevi
y›nlar› Ersoy, Ö. (2004) “Terör ve Organize Suçlarda Yak›nlafl-
Befle, E. (2004) “Terörizm Literatürü Üzerine”, Polis Der- ma ve ‹flbirli¤inin ‹ncelenmesi”, Polis Dergisi, Anka-
gisi, Ankara: Emniyet Genel Müdürlü¤ü Yay›nlar› ra: EGM Yay›nlar›, Y›l. 10, Say›. 40
Bolay, S.H. (1984) Felsefi Doktrinler Sözlü¤ü, 3. Bask›, Geberth, V. (1993) Practical Homicide Investigation:
‹stanbul: Ötüken Yay›nlar› “Tactics, procedurers, and forensic techniques” (2.
Bowyer, B.J. (1992, Mart), ‘Career Moves: Reflections Bas›m), Boca Raton, FL:CRC
on the Irish Gunmen’, Studies in Conflict and Terro- Geleri, A. (1999), ‘Proaktif Polislik: Suçla Mücadelede
rism, Say›.15 Farkl› ve Etkili bir Yaklafl›m’, Do¤u Anadolu’da Gü-
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (1986) Cilt.22, venlik ve Huzur Sempozyumu. 17-19 Aral›k 1998”,
Interpress Bas›n ve Yay›nc›l›k F›rat Ün. Ve Elaz›¤ Em. Md’lü¤ü, Ça¤layan A.fi.
Campbell, C. (1976, fiubat), Portrait of a mass killer,’, Gladstone, T., (1980) Co-ordinating Crime Prevention
Psychology Today, Say›.9 Efforts, London: HMSO
Canter, D. (1989), ‘Offender Profiles’, The Psychologist Godwin, J. (1978) Murder USA: The ways we kill each
(Ocak 1989) other, New York, Ballantine
Cerrah, ‹. (2009) Demokratik Toplumlarda ‹çgüvenlik, Gündüz, A. (1994) Milletleraras› Hukuk ve Milletlerara-
Ankara: Polis Akademisi Yay›nlar› s› Teflkilatlar Hakk›nda Temel Belgeler, ‹stanbul: Be-
Chomsky, N. (1999) “Uluslararas› Terörizm: Görünüfl ile ta Yay›nlar›
Gerçek”, N. Chomsky, E.S. Herman, G. O’Sullivan Hazelwood, R.R. (1989), ‘The Serial Rapist, His
ve A. George (Editörler), Terörizm Efsanesi, Anka- Characteristics and Victims’, FBI Law Enforcement
ra: Ayraç yay›nevi Bulletin (Ocak, 1989)
Covey, S.R., (1988) Etkili ‹nsanlar›n 7 Al›flkanl›¤›, Çev: Haz›r, H. (2001) Siyasal fiiddet ve Terörizm, Ankara:
G. Suveren ve O. Deniztekin, Varl›k, Özel Dizi, 7.Ba- Nobel Yay›nc›l›k
s›m, ‹stanbul Heal, K., and J. Burrows (eds) (1983) Crime Prevention:
Craig, D.P. (1980), Hip Pocket guide to planning and A Coordinated Approach, London: HMSO
evaluation, Austin, TX, Learning Concepts
8. Ünite - Terörizm 221
Hickey, E., (1991), Serial Murderers and their victims, Poveda, T. (1990) Lawlessness and Reform: The FBI in
Pacific Grove, CA, Brooks/Cole Transition, California: Brooks/Cole
Home Office, (1983) Crime Reduction: Report of an Reich, W. (1990), ‘Understanding Terrorist Behaviour’,
Inter_Departmental Group on Crime, London: Origins of Terrorism, Cambridge University Press,
HMSO Sch›ppers, C. (1992, 16 Ocak) ‘Netherlands National
Home Office, (1984) Crime Prevention, Circular 8/84, Criminal Intelligence Service’, Presentation at the
London: HMSO Investigative Psychology Seminar, Metropolitan
Horn, J.(1985), ‘Criminal Personality Profiling’, FBI Police Detective Training School,
World Conference on Psychology fienel, M. Ve A.T. fienel (1995) Genel Hatlar›yla Terö-
Jenkins, P. (1995), ‘A historical perspective on serial rizm, Ankara: EGM yay›nlar›
murder: England, Germany and the USA 1900-1940’, Topal, A.H. (2005) Uluslararas› Terörizm ve Terörist Ey-
T. O’Reilly-Fleming ve S. Egger (ed), Serial and Mass lemlere Karfl› Kuvvet Kullan›m›, ‹stanbul: Beta Ya-
Murder: Theory, research, policy. Toronto, y›nlar›
University of Toronto Press Türkiye Barolar Birli¤i, 2006) Türkiye ve Terörizm, An-
Karagöz, A. (2008), “Terörizmin Etkilerinin Damla Te- kara: TBB Yay›nlar›
orisi Aç›s›ndan De¤erlendirilmesi”, Polis Dergisi, An- Urhal, Ö. (2009) Küreselleflen Dünyada Güvenlik, An-
kara: EGM yay›nlar›, No.446, Say›. 14 kara: Adalet Yay›nlar›
Kaya, ‹. (2005) Terörle Mücadele ve Uluslararas› Hu- Ünsal, A. (1996) “Geniflletilmifl Bir fiiddet Tipolojisi”,
kuk, Ankara: USAK Yay›nlar› Cogito Dergisi, Yap› Kredi Yay›nlar›, S (6-7 K›fl - Ba-
Kelefl, R. Ve Ü. Artun (1996) Kent ve Siyasal fiiddet, An- har)
kara: AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay›nlar› Wilkinson, P. (2002), “Terör ve Terörizm: Kavramlar,
Kerner Commission, (1986) Report of the National Özellikleri ve Tipoloji”, C. Güzel (Der.) Silinen Yüz-
Advisory Commission on Civil Disorders, London ler Karfl›s›nda Terör, Ankara: Ayraç Yay›nevi
Kocao¤lu, M. (1999), ‘Türkiye’yi bölme ve köfleye s›k›fl- Wilson, C., ve D., Seaman, (1992) The Serial Killers,
t›rma vas›tas› olarak iç ve d›fl mihraklar taraf›ndan London: True Time
kullan›lan terör’, Do¤u Anadolu’da Güvenlik ve Hu- Wycoff, M.A., (1988) The Benefits of Community
zur Sempozyumu. 17-19 Aral›k 1998”, F›rat Ün. Ve Policing: Evidence and Conjecture, Temple, Police
Elaz›¤ Em. Md’lü¤ü, Ça¤layan A.fi Foundation
Laqueur, W. (2002) “Terörizmin Yorumlanmas›, C. Gü- Y›ld›r›m, E. (2000) “Küreselleflme, Refah Devleti ve Risk
zel (Haz›rlayan) Silinen Yüzler Karfl›s›nda Terör, ‹s- Toplumu”, V. Bozkurt (Der.) Küreselleflmenin ‹nsa-
tanbul: Ayraç Yay›nevi ni Yüzü, No. 386, Dizi No. 031, ‹stanbul: Alfa Ya-
Mason, G. (1988, 25 Mart), ‘Offender Profiling: The New y›nlar›
Science?’, Police Review Yunuso¤lu, K. (1996) Devlet Güvenli¤i ve ‹stanbul, An-
Moore, M.H., R.C. Trojanowicz ve G.C. Kelling (1988), kara: EGM E¤itim Daire Baflkanl›¤› Yay›nlar›
Perspectives on Policing: Crime and Policing, No.2, Zafer, H. (1999a) Ceza Hukukunda Terörizm, Milletle-
Washington D.C.National Institute of Justice, June raras› Metinler ve 3713 Say›l› Terörle Mücadele Ka-
1988 nunu Ifl›¤›nda, ‹stanbul: Beta Yay›nlar›
Newman, K., (1984) Report of the Commissioner for the Zafer, H. (1999b) Sosyolojik Boyutuyla Terörizm, ‹stan-
Metropolis, London: HMSO bul: Beta Yay›nlar›
Özdiker, C. (2004) “Türkiye’de Medya ve Terör”, Polis
Dergisi, Ankara: EGM Yay›nlar›, Y›l.10, Say›.40
Özönder, C. (1999), ‘Terörün Sosyo-Kültürel Yönleri’,
Do¤u Anadolu’da Güvenlik ve Huzur Sempozyu-
mu. 17-19 Aral›k 1998”, F›rat Ün. Ve Elaz›¤ Em.
Md’lü¤ü, Ça¤layan A.fi.
Palmiotto, M., (1994) Criminal Investigation, Chicago:
Nelson-Hall
Porter, B. (1983), ‘Mind hunters’, Psychology Today
(Nisan, 1983)
Sözlük 223
Sözlük
A Anarfli: Hükümetsiz kalan ya da iktidar›n, karfl›t siyasal, eko-
nomik ve toplumsal güçler aras›nda uzlaflt›rma görevini
Adalet: Yasalarla sahip olunan haklar›n herkes taraf›ndan
kullan›lmas›n›n sa¤lanmas›, Belli bir toplumda, belli bir art›k yerine getiremedi¤i bir toplumun durumu. Kural-
tarihsel dönemde bir toplumsal olgunun adil say›lmas› s›zl›k, yönlendirici bir ilkenin bulunmamas› ya da bu il-
yoluyla korunmas› tutumu. kelere uyulmamas› yüzünden baz› etnik alanlarda orta-
Adli Makam: Adalet ifllerinin görüldü¤ü ve sonuca ba¤land›- ya ç›kan düzensizlik ve kargafla durumu.
¤› kamuya ait yönetim yeri, adli merci. Anarflist: Anarflizmi savunan, bu ö¤retiyi destekleyen ve onun
Adli Yarg›: Anayasa yarg›s›, idari yarg› ve askeri yarg› d›fl›n- için mücadele eden kifli.Otoriteye bafl kald›ran, her tür-
da kalan yarg›sal faaliyetleri, yani adalet (adliye) mahke- lü vesayeti ve kural› reddeden kifli.
meleri taraf›ndan yürütülmekte olan yarg› faaliyetlerini Anarflizm: Bireyin her türlü devlet vesayetinden kurtar›lmas›
kapsayan yarg› türüdür. Di¤er yarg› türlerine oranla ad- gerekti¤ini ileri süren siyasal görüfl. Toplumsal yaflam›
li yarg›, uygulama alan› en genifl olan yarg› türüdür. Ad- düzenleyen tüm kurum ve kurallar› reddeden anarflizm,
li yarg› kolunun biri “ceza yarg›s›”, di¤eri “medeni yarg›” do¤al olarak ahlak kurallar›n›n egemenli¤ini de redde-
(hukuk yarg›s›) olmak üzere bafll›ca iki türü vard›r. der. Bireysel iradenin her fleyin üstünde oldu¤unu savu-
Ahlaki Geliflim: Ahlaki Geliflim, Kiflilik Gelifliminin en önem- nan anarflizmin kurucusu Proudhon ve di¤er temsilcile-
li parças›d›r. Çünkü bireyin “Toplumsallaflma Süreci” ri Bakunin, Kropotkin ve Stirner, ahlak yasalar›n›n di¤er
içersinde neyin ne oldu¤u ve uygun kabuller konusun- yasalar gibi insanlar› kolay yönetmek için uyduruldu¤u-
da bir bilinç gerçeklefltirmesi ile ilgilidir. Ahlaki gelifli- nu savunurlar.
min en önemli unsurlar›: kiflinin sorumluluk sahibi oldu- Anket: Belli kiflilerin ya da gruplar›n bir konu üzerindeki duy-
¤u çevresine ve topluma karfl› yani iletiflim içersinde ol- gu, düflünce ve deneyimlerini anlamak için belli bir pla-
du¤u evrene karfl› kendisin ne kadar denetleyebildi¤i ve na göre haz›rlanm›fl olan soru listeleridir. Sosyal bilim-
sorgulayabildi¤idir. lerde nicel araflt›rma tekni¤i olarak yayg›nca kullan›l›r.
Aile ‹çi fiiddet: Aile içerisinde bireylerin bedensel ve ruhsal Ölçme ve istatistikî araflt›rmay› içerir.
aç›dan zarar görmesine, yaralanmas›na ve sakat kalma- Anomi: Kiflilerin davran›fllar›na yön veren kurallar›n ve de¤er
s›na neden olan bireysel ve toplu hareketlerin tamam›- sistemlerinin zay›flamas›yla, kiflilerin flaflk›nl›¤a sürük-
d›r. Aile içi fliddet, büyük oranda kad›n ve çocuklara na- lendi¤i ve yo¤un bir doyumsuzluk içinde bulunduklar›
diren de yafll›lara yönelik olmaktad›r. toplumsal durum.
Aile: Kan, evlilik ve evlat edinme yoluyla iliflki halinde olan Asayifl: Hukuka uygun ve gerekli önlemlerin al›nmas› sonu-
ve genellikle ortak bir mekân› paylaflan toplumsal birim. cu devlete, topluma, kiflilere, mal ve eflyalara yönelik
Alg›lanan Yakalanma Riski: Bir potansiyel suçlunun her-
tehlike, kaza ve sabotajlar›n söz konusu olmad›¤› bir or-
hangi bir yer ve zamanda suç ifllemesi halinde polis ta-
tam, düzensizlik ve kar›fl›kl›klar›n önlendi¤i, hayat›n nor-
raf›ndan yakalanma olas›l›¤›n› ‘öznel’ olarak de¤erlen-
mal ak›fl›n›n sa¤land›¤› hali, dirlik ve düzenin varl›¤› ko-
dirmesine denir.
nusunda kamuda oluflturulan yayg›n ve yerleflik inanc›
Alt Benlik: Alt benlik, bizim bencil k›sm›m›zd›r ve yaln›zca
ifade etmektedir.
kiflisel isteklerimizi tatmin etmeye çal›fl›r. Alt benlik haz
Asosyallik: Sosyal olmayan, herhangi bir etkinlikten yoksun
ilkesine göre hareket eder, di¤er bir deyiflle herhangi bir
insan.
fiziksel ve toplumsal s›n›rlamay› dikkate almaks›z›n, sa-
Ataerkil Aile: Güç ve otoritenin babada (erkeklerde) oldu¤u,
dece kiflisel tatmin sa¤layacak fleylerle ilgilenir.
en yayg›n aile sistemidir.
Ampirik Kriminoloji: Suç ve suçlulukla ilgili çal›flmalar›n
Atavistik Adam: Lombroso’ ya göre evrim merdiveninde ç›k-
deney ve gözleme dayal› olarak yap›lmas›d›r.
malar› gereken basama¤a ulaflamam›fl, evrimleflememifl
Ampirik: Bilginin duyular sayesinde ve deneyimle kazan›la-
insan.
bilece¤ini öne süren görüfl, görgül, deneysel. Bir kura-
Atavizm: Organizmalarda evrimsel geliflim süresince ortadan
ma de¤il yaln›zca gözleme dayal› olan.
kalkan baz› özelliklerin tekrar görülmesi. Evrimleflme
Ampirizm: Bilginin tek kayna¤›n›n deney oldu¤unu ileri sü-
sürecini tamamlayamama.
ren ö¤reti... Bu ö¤reti bilginin sadece duyumlardan gel-
di¤ini ve deney d›fl›nda hiçbir yoldan bilgi edinilemeye-
ce¤ini savunur.
224 Suç Sosyolojisi
Damgalama: Bir kimsenin ad›n› kötüye ç›karan, yüz k›zart›c› Durumsal Suç Önleme: Sorun oluflturan belirli yerlerin so-
durum. kak ayd›nlatmalar›n›n art›r›lmas›, özellikle akflam ve so-
De¤iflme: Baflka bir biçim veya duruma girme. runlu saat dilimlerinde görünür polis devriye say›s›n›n
Demokrasi: Kelime anlam›, halk›n (demos) yönetimi (kratos) art›r›lmas›, yo¤un kalabal›klar›n ve suç sorununun oldu-
demektir. ¤u (veya olabilece¤i) yerlerde görünür güvenlik kamera-
Demokratik Rejim: Demokrasi halk›n kendi kendisini yönet- s› ve devriye uygulamas›na a¤›rl›k verilmesi ve buna
ti¤i bir güç yap›s›n› ifade eder. ‹ktidar olma yetkisi huku- benzer di¤er yöntemleri içerir.
ken halk›n elindedir. Halk kendini yönetecekleri, kendi Düzen: Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmufl olan
iradesince seçer. Demokratik rejimlerin baz› özellikleri durum, uyum, nizam, sistem.
vard›r. Öncelikle serbest ve özgür bir seçim olmal›d›r. Bu
uyum ve uzlaflma mekanizmas›d›r. Seçim, halk›n do¤ru- E
dan ya da dolay›s›yla kamusal gücü kullanacaklar› belirle- Ego: Ak›l ve sa¤duyu denilebilecek fleyleri temsil eder. Ego,
mesini sa¤layan bir etkinliktir. Di¤er özellikler: Yetkiler, çevreyle etkileflim sonucu ortaya ç›kar. ‹d, isteklerini
konumlar, sorumluluklar, yasalar ve nesnel kurallarla be- karfl›lamas› için egoya bask› yapar. Bilinç düzeyine ç›k-
lirlenmelidir, Yurttafllar siyasi parti kurabilme hakk›na sa-
maya çal›fl›r; ancak, egod id’in toplumsal onay görmeye-
hip olmal›d›r ve Kitle iletiflim araçlar› özgür olmal›d›r.
cek talepleri bilinçalt›na bast›rma çabas› içinde olur. Ego,
Demokratikleflme: Toplumsal alan›n halk›n gücünün hakimi-
gerçeklik ilkesine göre ifller.
yetinde olmas› durumuna geçifl, bir tür toplumsal de¤iflim.
Egoist: Bencil. Yaln›z kendini düflünen, kendi ç›karlar›n› her-
Determinizm: ‹nsan›n, “ahlaki eylemleri ile ilgili kararlar›, iç-
kesinkinden üstün tutan kifli.
ten ve d›fltan belirlenen koflullar›n etkisiyle oluflur” görü-
Ekonomik Ma¤duriyet: Bir kiflinin maruz kald›¤› olaya da-
flüne dayanarak ahlaki eylemlerinde özgür olmad›¤›n›
yal› olarak ekonomik aç›dan zarar görmesi, kayba u¤ra-
savunan filozoflar vard›r. Bunlar ahlak felsefesi alan›nda
mas›d›r. Bu tür ma¤duriyetler bireysel bir eyleme daya-
deterministtir.
l› olabilece¤i gibi (h›rs›zl›k veya doland›r›c›l›k gibi) kit-
Devlet: Belli bir toprak parças› üzerinde egemen, yasal düze-
lesel bir olaya (ekonomik kriz, bankan›n hileli iflas› ve-
ni ve politikalar›n› uygulamak için askeri güç kullanma
ya batmas› ev do¤al afetler gibi) ba¤l› olarak da meyda-
kapasitesi olan bir ayg›tt›r. Modern devletler, parlamen-
na gelebilir.
tolar› ve bürokratlar› olan ulus devletlerdir. Belirli toprak
Emniyet: Güvenlik. Güven, inanma, itimat. Güvenlik ifllerinin
parças› üzerinde söz sahibidirler. S›n›rlar› belirli bir top-
yürütüldü¤ü yer.
rak parças› ile bu topraklarda yaflayan insanlar üzerinde
Empati: Bir baflkas›n›n duygular›, içinde bulundu¤u durum
egemenlik hakk› kullanan siyasal, sosyal, kültürel ve
ya da davran›fllar›ndaki motivasyonu anlamak ve içsel-
ekonomik örgütlenmelerdir.
Devriye Güzergâh›: Devriye polisinin, hizmet sundu¤u böl- lefltirmek.
gede önceden belirlenmifl, takip etmesi gereken belirli Endüstri Toplumu: Fabrika üretimi düzeninin egemenli¤in-
Devriye Hizmeti: Devriye polisinin görev bölgesi veya gü- Endüstrileflme: Bir toplumdaki iktisadi faaliyetlerin a¤›rl›¤›-
zergah›nda yerine getirmifl oldu¤u faaliyetlere denir. n›n sanayi kesimine kaymas› ulusal gelir için de sanayi
Devriye M›nt›kas›: Devriye polisinin görev yapt›¤›, sorumlu- kesiminin pay›n›n artmas› ve ileri üretim tekniklerini kul-
lu¤una verilmifl, s›n›rlar› belli olan hususi bir bölgeye lanan otomatik makinalara yo¤unluk tan›yan teflebbüs-
denir. lerin yayg›nlaflmas› yoluyla ülkenin ara ve mamul mallar
Devriye: Genel emniyeti korumak, suçlar› ifllenmeden önce üretme kapasitesinin geliflmesi sürecidir.
önlemek, suç ifllenmesi halinde ise en k›sa sürede olaya Etnik Köken: Biyolojik ve kültürel bak›mlardan benzer özel-
müdahale etmek ve gerekti¤inde halka yard›mda bulun- liklerle birbirine ba¤lanm›fl üyelerden kurulu olan ve bu
mak üzere kendisine ayr›lan bir bölgede yaya, motorize özellikleriyle di¤er gruplardan ay›rt edilebilen bir top-
veya atl› olarak görev yapan polislere verilen add›r. lumsal gruba aidiyet. Budun, kavim, soy.
Dogmatizm: Genel olarak, kimi ö¤retilere en küçük bir elefl- Etnik fiiddet: Bir toplumda var olan bir etnik grubun di¤er
tiriye izin vermeden, rasyonel ve mant›ksal kan›tlar yeri- gruplara yönelik toplumsal fliddet hareketlerine yönel-
ne, salt duygulara veya kiflisel e¤ilimlere dayanarak kö- mesi durumu.
rü körüne inanma, onlar› sorgusuz sualsiz bir biçimde
benimseme.
226 Suç Sosyolojisi
Fiziksel Ma¤duriyet: Kiflinin vücut bütünlü¤üne karfl› yap›- lanma, ay›p karfl›lanma, be¤enilmeme, olay› önemseme-
lan bir sald›r› ve uygulanan fliddet sonucunda ortaya ç›- me ve benzeri nedenlerden dolay› ma¤duriyetlerini sak-
kan bir ma¤duriyet türüdür. Bu durum bir suç eylemi, l› tutarlar. Suçlar›n farkl› nedenlerden dolay› resmi ma-
kaza veya do¤al afet sonucunda meydana gelebilir. kamlar taraf›ndan bilinmemesi, kay›tlara geçmemesi so-
Fiziksel Yap›: Toplumun flekil ve çevresi olarak belirtilen d›fl nucu “gizli ma¤duriyetler” ortaya ç›kar.
görünüflünü oluflturan nüfusun yerleflim tarz› (köy - fle- Göç: Kent, köy gibi bir yerleflme biriminden bir di¤erine yer-
hir) fiziksel yap›s›n› oluflturur. leflmek amac›yla oluflan nüfus hareketleri.
Fonksiyon (‹fllev, Görev): Bir kültür ö¤esinin belli bir top- Günlük Rutinler: Günlük hayat›n ak›fl› içerisinde kiflilerin
lumsal düzenin uyumlu ifllemesine yapt›¤› katk›. s›kl›kla gerçeklefltirdikleri eylemler, faaliyetler. Yaflam
tarz›.
G Güven Timleri: Simitçi, boyac›, esnaf, taksici, tamirci ve ben-
Genel Kolluk: Ülke genelinde kamu düzenini sa¤lamak, suç- zeri farkl› görünümler ile dolaflan, sabit duran sivil polis-
lar› önlemek, suç iflleyenleri yakalay›p adalet önüne ç›- lerden oluflan özel ekipler. Güven timleri özellikle ka-
karmak ve yasalar›n verdi¤i di¤er görevleri yerine getir- muya aç›k alanlarda ve mala karfl› ifllenen suçlarda (kap-
mekle görevli ve yetkili kamu kurumlar›n› ve personeli- kaç ve h›rs›zl›k gibi) baflar›l› olmufltur.
ni ifade eder. Güvenlik Alg›lama Anketi: Toplumun suç ve ma¤duriyet
Genetik Anomali: Do¤ufltan gelen genetik bozukluklar. konular›ndaki alg›lar›n›, düflüncelerini tespit etmek ve
Genifl Aile: Ana, baba ve çocuklar›n d›fl›nda birkaç kufla¤›n de¤erlendirmek amac›yla belirli bir denek grubu üzerin-
bir arada yaflad›¤› aile grubudur.
de gerçeklefltirilir. Bu anketler bireylerin kiflisel güvenlik
Gerçek Korku: Bireyin günlük yaflam›nda karfl›laflt›¤› olaylar,
durumunun bir göstergesidir ve güvensizlik kayg›s›n›
geçirdi¤i deneyimler ve gözlemledi¤i iflaretlerle ilgili bir
ölçmeyi ve bunun nedenlerini kapsaml› bir flekilde orta-
fliddetli kayg› halidir.
ya koymay› hedefler.
Gerçek Ma¤duriyet: ‹fllenen bir suç sonras› fiili olarak sosyal,
Güvenlik Kuvveti: Güvenlik güçlerinin oluflturdu¤u birlik.
psikolojik ya da fiziksel anlamda zarar görme durumu.
Güvenlik Teknolojisi: Güvenlik alan›ndaki teknolojik araç
Gerçek Suçluluk: Suç istatistiklerinin yar› s›ra suçun siyah sa-
ve gereçler.
y›lar›n›n da bilinmesi. Bilinen suçlulukla birlikte gizli
Güvenlik: Toplum yaflam›nda yasal düzenin aksamadan yü-
kalm›fl ma¤dur
rütülmesi, kiflilerin korkusuzca yaflayabilmesi durumu,
Gerçeklik Evresi: Ego’nun ifllev gördü¤ü evre. Ego "gerçek-
emniyet.
lik prensibi"yle ifller. Ego, idin tatmin edilebilece¤i elve-
Güvensizlik Kayg›s›: Suç, yasa d›fl›l›k, keyfilik ve sorunlar
riflli flartlar oluflana kadar onu kontrol alt›nda tutuyor.
yuma¤› içerisinde suça maruz kalma kayg›s›n›n tafl›nma-
Çevresel flartlar› de¤erlendirerek pek çok davran›fl›n ola-
s› sonuçlar›n› tartar. Bu flekilde, uygun zaman› kollaya- s›d›r. Bu kayg› halinde; kayna¤›, nedeni ve aktörleri bili-
rak bireyin anl›k dürtüleri sonras›nda ac› çekmesini en- nen, k›sa süreli bir korku de¤il kayna¤› belirsiz, yeri, za-
Gerilla Savafl›: Düflman kuvvetlerinin eylemlerini engelle- uzun süreli olumsuz ruh hali söz konusudur.
mek, baltalamak veya geciktirmek amac›yla gerillalar›n
yapt›¤› savafl. H
Gerilla: Ülkesi yabanc› ülke askerleri taraf›ndan iflgal edilmifl Haz Evresi: ‹din hakim oldu¤u evredir. ‹d, ilkel ve do¤ufltan
halklar›n içinden ç›kan ve profesyonel asker olmayan si- getirdi¤imiz dürtülerimizi kapsar. Bedensel ihtiyaçlar›m›-
vil savaflç›lard›r. Teröristler asker sivil, yafll› çocuk, kad›n z›n, cinsel arzular›m›z›n ve sald›rgan tepkilerimizin id-
Sözlük 227
‹d: Biyolojik arzu ve dürtüleri içerir. Kiflili¤in enerji deposu yaflam› çerçeveleri belli kurallar ile yönetir; yönetilenler
olarak da görülen bilinçalt› bölümüdür. ‹nsanl›¤›n, he- de uymalar› gereken kurallar çerçevesinde toplumsal ya-
Mülakat: Nitel araflt›rmalarda en çok kullan›lan yöntemdir. Organizasyon: Ortak bir amaç çerçevesinde kurulmufl, ortak
Mülakat›, önceden haz›rlanm›fl sorular›n belli bir sistema- bir çal›flma düzenine sahip, kendi performans›n› yönete-
tik dâhilinde görüflülene sorulmas› ve cevaplar›n›n al›n- bilen toplumsal bir düzen. Sosyolojide "Organizasyon",
mas›n› öngören sosyal bir etkileflim olarak tarif edebiliriz. insanlar›n elle tutulabilen veya tutulamayan bir ürün
oluflturmak için belli bir amaç do¤rultusunda yapt›klar›
N planl› ve efl güdümlü hareketlerdir.
Narsizm: Narsisizm veya özseverlik, kiflinin kendisine tapma- Organize Suç: Devaml› suç ifllemek üzere gizli bir flekilde ör-
s›, kabaca tabirle kiflinin kendisine afl›k olmas› olarak ta- gütlenen üç veya daha fazla kiflinin ekonomik kazanç el-
n›mlanan bir terimdir. Sigmund Freud Narkissos adli mi- de etmek amac›yla bir araya gelmek suretiyle suç iflle-
tolojik kiflilikten etkilenerek narsisizm terimini kullanan mesidir.
ilk kiflidir. Narsistler baflkalar›n›n hak ve gereksinimleri- Ö¤renilmifl Çaresizlik: Kiflinin herhangi bir durumda çok
ni göz önüne almadan kendilerini öne ç›karmaya ve her say›da baflar›s›zl›¤a u¤rayarak, bir fley yapsa da hiçbir fle-
fleyi istedikleri gibi yönlendirmek için baflkalar›ndan ya- yin de¤iflmeyece¤ini, olaylar›n kendi kontrolünde olma-
rarlanmaya çal›fl›rlar. Narsizm bir kiflilik bozuklu¤udur. d›¤›n›, o konuda bir daha asla baflar›ya ulaflamayaca¤›n›
Negatif ‹liflki: Z›t yönlü iliflkidir. ‹ki de¤iflkenden birinin azal- düflünüp, bir daha deneme cesaretini kaybetmesidir. Ö¤-
mas› di¤erinin artmas›n› sa¤lar. Örne¤in kiflilerin e¤itim renilmifl çaresizlik, daha önceki denemelerde karfl›lafl›-
durumlar›n›n yükselmesiyle fliddete e¤ilimlerinin azal- lan baflar›s›z sonuçlar›, kendini s›n›rlayacak flekilde yan-
mas› e¤itim ile suça e¤ilim de¤iflkenlerinin negatif yön- l›fl yorumlamakla ve bugünün davran›fllar›n› ona göre
de iliflkili oldu¤unu gösterir. flekillendirmekle ortaya ç›kmaktad›r.
Nitel Araflt›rma: Gözlem, görüflme ve doküman analizi gibi ni- Örgüt: Belirli bir otorite iliflkileri kümesini içeren, büyük bir
tel veri toplama yöntemlerinin kullan›ld›¤›, alg›lar›n ve insan grubu.
olaylar›n do¤al ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde Özel Kolluk: Özel yasalara göre kurulan, bu yasalar çerçeve-
ortaya konmas›na yönelik nitel sürecin izlendi¤i araflt›rma. sinde belirli görevleri ve görev alanlar› olan güvenlik ku-
Norm: Toplumsal etkileflim süreci içinde insanlar›n kabullen- rulufllar›n› ve personelini ifade etmektedir.
dikleri ve uyduklar› ortak davran›fl kural›. Belli bir du-
rumda insanlar›n nas›l davranmalar› gerekti¤i konusun- P
da beklentilerdir. Örne¤in, yurtseverlik bir de¤er olmas›- Paradigma: En genel anlam›yla bak›fl aç›s› olarak tan›mlaya-
na karfl›n, bayra¤a sayg› bir normdur. bilece¤imiz paradigma, dünyay› nas›l gördü¤ümüz ve
Normsuzluk: Bu kavram bireyler ve toplumlar aç›s›ndan bir nas›l yorumlad›¤›m›za iliflkin master flablonard›r. Para-
tür anlam kayb›na iflaret eder. Topluma yön veren ve bi- digmalar, çat› düflünceler veya bir tak›m ön kabuller ve
reyleri kontrol alt›nda tutan (ahlak, din, hukuk kurallar› tan›mlamalar üzerinde yükselen düflünce kal›plar›d›r.
gibi) normlar›n ifllevini yitirmesi durumudur. Bunun so- Partito ‹liflkiler: Organize suç örgütlerinin üslendikleri ülke ve
nucunda toplumsal bir hastal›k olan anomi bafllar. bölgelerde baflta yasama organ› üyeleri olmak üzere dev-
Nüfus Hareketlili¤i: Bir toplumda nüfusun tümünün ya da letin önemli kurumlar›n›n üst düzey yetkilileriyle (politika-
bir k›sm›n›n ekonomik, siyasal, kültürel ve co¤rafi ne- c›lar, yarg› mensuplar›, güvenlik görevlileri, cezaevi yöne-
denlerle bir yerden bir yere göç etmesidir. Nüfus hare- ticileri, bürokratlar, finans sektörlerinin önde gelenleri, sa-
ketlili¤i sosyolojik olarak iç göçler ve d›fl göçler biçimin- nayici ve ifladamlar›, medya mensuplar› veya bu kiflilerin
de yaflan›r. aile yak›nlar› veya arkadafllar›) yak›n iliflkiler kurmak sure-
tiyle ve gerekti¤inde rüflvet vererek onlar› kendi ç›karlar›
O-Ö do¤rultusunda kullanmak üzere kurduklar› iliflkiler a¤›d›r.
Organizasyon Suçlar›: Yasal bir organizasyon içerisinde o Polis: Toplumda düzeni sa¤lamak, yard›m isteyenler ile yar-
kurumun mensuplar› (birey, grup veya herhangi bir üni- d›ma ihtiyaç duyanlara yard›m etmek, suç ifllenmesini
tesi) taraf›ndan, mesleklerinin icras› sürecinde, o organi- önlemek ve suç ifllendikten sonra gerekli adli sorufltur-
zasyonun amaçlar›n› gerçeklefltirmek, baflar›s›na katk›da may› yaparak failleri adalete teslim etmekle görevli ve
bulunmak için ihmal ya da icra fleklinde ifllenen ve o or- yetkili silahl› icra ve inzibat kuvvetidir.
ganizasyonun mensuplar›, toplum, tüketiciler, müflteri- Potansiyel Ma¤dur: Ma¤dur olma riski yüksek birey. ( ka-
ler, di¤er organizasyonlar, flirketler ve hükümetler üze- d›nlar yafll›lar, engelliler…)
rinde ekonomik ve fiziksel etki yapan suçlar olarak ta- Potansiyel Suçlu: Suçlu oldu¤u varsay›lan veya tahmin edi-
n›mlanabilmektedir. len kimse.
230 Suç Sosyolojisi
Sosyal Düzensizlik: Sosyal çevre ve suç aras›ndaki etkileflim- Suç Kontrolü: Mevcut suç seviyesini kabul etme ve bunun
dir. Suç ve suçlulu¤un oluflumu üzerinde suç iflleyen bi- daha fazla artmamas› için çaba harcama.
reylerin kiflisel özelliklerinin yan› s›ra bu bireyleri kufla- Suç Korkusu: Genelde kent yaflam›nda var olan suç ve suç-
tan sosyal çevrenin etkisidir. lulu¤a iliflkin bir kavramd›r. Bireyin bir suça ya da suç ile
Sosyal Etkileflim: ‹nsanlar›n di¤erlerinin tepkilerini dikkate iliflkilendirdi¤i sembollere karfl› gelifltirdi¤i duygusal en-
alarak gerçeklefltirdikleri eylemlerdir. Sosyal etkileflim, difle veya korku tepkisi olarak tarif edilebilir. Suç korku-
sokakta karfl›laflt›¤›m›z insanlarla kurdu¤umuz yüzeysel su, bireylerin suç ma¤duriyeti konusunda alg›lad›klar›
temastan, kar›, koca veya ebeveyn rollerine kadar çok savunmas›z kalma ile yak›n iliflkili bireysel süreçlerin ve
genifl bir alan› kapsar. çevresel dinamiklerin bir ürünüdür.
Sosyal ‹liflki: Toplum üyelerinin ortaklafla manevî ve maddî et- Suç Ma¤duriyeti: Bireyin bizzat suçun ma¤duru olmas› ne-
kinlikleri dolay›s›yla aralar›nda oluflan ba¤lant›lar›n tümü. deniyle ya da baflka suç ma¤durlar›n› tan›mas› ya da için-
Sosyal Kontrol: Toplumsal düzeni sa¤lamak, toplumsal ya- de bulundu¤u sosyal iliflki a¤›ndan suça iliflkin bilgiler
flamda iliflkileri yöneten normlardan sapmay› önlemek ö¤renilmesi fleklinde suç korkusu düzeyinde meydana
için toplumsal grup taraf›ndan kullan›lan mekanizmalar›n gelen de¤ifliklikle oluflan ma¤duriyettir.
bütünüdür. Böylece bireylerin tutum ve davran›fllar› etki- Suç Motivasyonu: Uygun hedef ve hedef koruyucular›n yok-
lenmifl olur. Baflka bir deyimle sosyal kontrol sapma ola- lu¤u sonucu suçlular›n suça motive olmas›d›r.
rak nitelendirilen davran›fllara karfl› toplumsal tepkidir. Suç Önleme: Suç riskinin önceden sezilmesi, görülmesi, ta-
Sosyal Ma¤duriyet: Bir kiflinin sosyal iliflkilerinin zarar gör- n›nmas› ve de¤erlendirilmesi ve bunu ortadan kald›rmak
mesi, toplumda statü veya prestij kayb›na u¤ramas› so- veya azaltmak amac›yla gerekli politika ve faaliyetlerin
nucu meydana gelen ma¤duriyettir. hayata geçirilmesidir.
Sosyal Olgu: Bafllay›fl ve bitifl süresi ve nerede sona erece¤i Suç: Kanunlarda aç›kça yasaklanan ve karfl›l›¤›nda ceza öngö-
belli olmayan olgudur. Örne¤in evlilik, ölüm, kentlefl- rülen her türlü eylem.
me, küreselleflme, suç birer olgudur. Ancak Ali ile Fat- Suçun Bast›r›lmas›: Özellikle küçük ve orta ölçekli sokak
ma’n›n evlili¤i, ‹stanbul’daki bir cinayet toplumsal olay- suçlulu¤u ile toplum taraf›ndan hofl karfl›lanmayan sap-
d›r. Bu anlamda sosyal olgu sosyal olaydan süreklilik, m›fl ve gayri medeni davran›fllara karfl› etkin mücadele
bir süreç içinde oluflma ve sonunun kestirilememesi ba- yöntemlerinin gelifltirilmesi, olaylara h›zl› müdahalenin
k›mlar›ndan farkl›d›r. yap›lmas› ve flüphelilerin olay yeri ve yak›n›nda yakalan-
Sosyal Tabaka: Ayn› ya da benzer statüde olan kiflilerin bir mas› fleklinde olabilir.
yer iflgal ederek oluflturduklar› topluluktur. Bunlar hiye- Suçun Siyah Say›lar›: Bilinen suçlulu¤un d›fl›ndaki alan, giz-
rarflik bir s›ralama göstererek toplumsal tabakalaflmay› li ma¤duriyetler.
olufltururlar. Böylece tabakalaflma, bir tür eflitsizlik hiye- Suçun Yer De¤ifltirmesi: Suçu önlemek veya azaltmak ama-
rarflisidir. c›yla fiziksel güvenlik tedbirlerinin uygulanmas› sonu-
Sosyal Yozlaflma: Çözülme, materyalistleflme, sürüleflme ve cunda potansiyel suçlu, daha kolay suç iflleyebilece¤i bir
ruhsuzlaflmay› ifade etmektedir. baflka bölgeye veya potansiyel hedefe yönelebilmekte-
Sosyalizasyon: Sosyalleflme süreci. dir. Ya da suç çeflidinde, zaman›nda, suçun hedefinde,
Sosyalleflme: Bir kimsenin içinde bir tak›m ifllevleri olabile- suç iflleme tekni¤inde ve suçlu gruplarda da fiziksel gü-
ce¤i belirli bir toplum ya da toplumsal grubun tarzlar›n› venlik tedbirleri sonucu de¤iflim görülebilmektedir. Bu-
ö¤renme sürecidir. Uygun örnekler, de¤erler ve duygu- na en genel tabirle suçun yer de¤ifltirmesi denmektedir.
lar›n kiflisellefltirilmesini ve ö¤renilmesini içerir. Süper Ego: ‹nsan kiflili¤ini ve benli¤ini oluflturan ilkel benlik
Sosyo-Ekonomik Statü: Kiflilerin sosyal yap› içerisinde gelir ve benlikle birlikte rol üstlenen bir kavram da üstben-
ve servetlerine göre edindikleri yer. lik(süperego) kavram›d›r. Bu kavram vicdan olarak bili-
Sosyoloji: Toplumsal iliflkileri ve bu iliflkileri düzenleyen dev- nen bir dizi yasaklamalar›, k›namalar› ve benlik ideali gi-
let, e¤itim, ekonomi, din, aile gibi kurumlar›n yap›lar›nda bi mekanizmalar› içerir. Üstbenlik, geliflim sürecinde ai-
ve görevlerinde (ifllevlerinde) meydana gelen de¤iflmele- le ve toplumun geleneklerini temsil ederek ve öncelikle
ri somut koflullar› içinde inceleyen bilime sosyoloji denir. toplumsal iliflkiler için tehlike oluflturan sald›rgan ve cin-
Statik: Dura¤an, bulundu¤u durumu koruyan, sürdüren, de- sel dürtüleri denetleme ifllevini üstlenmektedir.
vinim veya dönüflüm geçirmeyen. fiiddet: Güç ve bask› uygulayarak insanlar›n bedensel veya
Statü: Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki du- ruhsal aç›dan zarar görmesine neden olan bireysel veya
rumu. toplu hareketlerin tümüdür.
232 Suç Sosyolojisi
U-Ü
Uluslararas› Terörizm: Terörist faaliyetlerinin birden fazla
ülkede yürütülmesidir. Uluslararas› boyutlar› da bulunan
bir uzlaflmazl›¤›n üzerine, bu uzlaflmazl›¤›n arzu edilen
yönde geliflimini sa¤lamak amac›yla bir üçüncü devletin
s›n›rlar› dahilinde bir yabanc›n›n kendi uyru¤unda bu-
lunmayan bir baflkas›na uygulad›¤› fliddet ve bask›.
Üniter Devlet: Devletin ülke, millet, egemenlik unsurlar› ve
yasama,yürütme ve yarg› organlar› bak›m›ndan teklik
özelli¤i gösteren fleklidir.
Üstbenlik: Süper ego.
V
Vatandafl: Ayn› topraklar üzerinde yaflayan ve ayn› devlete
ba¤l› bireylere denir.Vatandafll›k önemli ve kutsal bir
ba¤d›r.
Viktimoloji: Ma¤duru inceleye bilim dal›d›r. Viktimolojide,
suç ma¤duru ile ilgilenmekte, ma¤dur tipolojisi, bunun
suç nedenleri ile olan ba¤lant›s›, suç korkusu, suçu ön-
leme, suçun ma¤durlar üzerindeki etkileri, ma¤durun
suçtaki rolü ve sorumlulu¤u, korumaya, deste¤e ve gi-
derime iliflkin olarak ma¤durun gereksinimleri özellikle
üzerinde durulan konulard›r.
Y
Yabanc›laflma: Kurals›zlaflma, yaln›zlaflma, sald›rganlaflma,
kaç›fl ve anlam yitimini ifade etmektedir.
Yaya Devriye: Daha çok resmi üniformayla yürüyerek yap›-
lan devriye.
Z
Zekâ: Bireyin, gerek sorunlar› çözerken gerek çevreye uyum
sa¤larken var olan tüm yetenek ve becerilerini kullan-
mas› ile ortaya ç›kan düzeydir. Örne¤in, bir ö¤renci bir
matematik problemini çok k›sa sürede çözerken bir bafl-
kas› çok uzun sürede çözebilir. Bir baflkas› ise problemi
çözemeyebilir.