Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

iSTiDRAK

Kudame b. Ca'fer, "Şiirde tenakuz ne- ile başlayan cümle ilk cümlenin anlamını görerek istidrak kısmı ile ilk hüküm yeri-
vilerinden biri de -ardarda gelen-Icab ve pekiştirmektedir. ne daha yumuşak bir hüküm getirmek-
sel b üsiObu üzere bulunan türdür" ifa- Aşağıdaki ayette İstidrakin ikinci türü- tedir.
desiyle istidrake işaret etmiştir. EbO Ta- ne iki örnek bulunmaktadır: "Siz öldür- BİBLİYOGRAFYA :
hir ei-Bağdadi. Kuqame'den etkilenerek mediniz onları, fakat Allah öldürdü; attı­ ibnü"I-Mu'tez, el-Bedi' (nşr. M. Abd ülmün 'i m
istidrak ve rücu adını verdiği türü "ön- ğın zaman da sen atmadın, fakat Allah ei-HafacT). Beyrut 1410/1990, s. 154-155; Ku-
ceden nefyedileni ispat. ispat edileni de dilme b. Ca"fer, Na~dü 'ş-şi'r (n şr. M. Abdül-
attı" (el-Enfal 8/1 7) . Burada müslüman-
mün'im ei-HafacT). Beyrut, ts. (Darü 'l-kütübi 'l-
nefyederek telafi etmek" şeklinde tanım­ ların düşmanı öldürmesinde, Hz. Pey-
ilmiyye). s. 200; Ebü Hilal el-Askeri. Kitabü'ş-Şı­
lamıştır. Kudame'nin tesirinde kalan İbn gamber'in düşmanların yüzüne çakıl ta- nft'ateyn (nŞ[ Müfıd M. Kumeyha). Beyrut 1404/
Sinan ei-Hafaci türü mütenakız olarak şı atıp gözlerine isabet ettirmesinde ve 1984, s. 443-444; ibn Sinan ei-Hafaci. Sırrü '1-
adlandırmıştır. İstidrake tedarük adını bunların sonunda gerçekleşen zaferde feşft/;.a, Beyrut 1402/1982, s. 240-241; Hatib
et-Tebrizi. el-Vafi fi'l-'arüz ve'l-~avft{i(nş[ ömer
verenlerin yanında onu istisna ve i'tiraz sadece insan gücü ile fizik etkiyi hesaba
Yahya- Fahreddin Kabave). Dımaşk 1399/1979,
türleriyle birleştirenler, ayrıca "te'kidü'l- katan anlayışın sakatlığı ifade edilmiş, bu- s. 280; Ebü Tahir ei-Bağdadi. f<:anünü '1-belftga
medh bi-ma yüşbihü'z-zem"den sayan- nun ardındaki metafizik gücün ve ilahi (Muhsin Gayyaz Uceyl). Beyrut 1409/1989, s.
lar da vardır (bk. İSTiSNA). yardımın göz ardı edilme yanılgısını ta- 111-112; ibn Münk.ız, ei-Bedi' fi na~di'ş-şi'r
mir etmek üzere istidrak ifadeleri geti- (nşr. Ahmed Ahmed ei-Bedev1- Ham id Abdül-
İbn Ebü'I-İsba' türü, istidrak cümlesin- mecTd). Kahire 1380/1960, s. 120-123; İbn Mu '-
rilm iştir.
den ewel öndeki sözü pekiştiren bir kısım ti. el-Bedi' fi 'ilmi'l-bedi' (n ş[ Mustafa es-Sa vi
bulunan ve istidrakten önce nefiy bulu- İstidrakte genellikle sevgi , hüzün, ei-Cüveyni). İskenderiye 1996, s. 12-14; İbn
nan olmak üzere ikiye ayırmıştır. İbnü'r­ elem. hasret. şaşkınlık, övme, övünme, Ebü'l-isba'. Bedi'u '1-/<:ur'ftn (nşr. Hıfni M. Şeref).
yerme gibi duygularla verilen yanlış hü- Kahire 1392/ 1972, s. 117 -120; Nüveyri. Nihft-
ROml'nin şu mısraları birinci kategoriye yetü '1-ereb, VII , 151; Ahmed Matlüb , Mu 'ce-
örnektir: kümler. duygusallıktan sayılıp gerçeğin
mü 'l-muştalal;.ftti'l-belftgıyye ve tetavvürüh,
farkına varılarak bu yanlışlığın tamir edil-
Bağdad 1403/1983, ı, 123-127; BesyüniAbdül-
.ş.:ıt.:w ı:,SJ, ı,.,_;ı.o 1 e:,;.:ı ~.w ..:,ıl,_>!,
mesi şeklinde görülür. Züheyr b. EbO SOl- fettah Besyüni. 'ilmü ' l-bedi', Kahire 1408/
.ş.:ıı;s ..j ı:,SJ, ı,.,_; LO 1 ..:..ı~ı.o c.~ ~' ma'nın ı,.~,.~ • ı"~'~ rol~~ ;4..>.14 ...Ai 1987, s. 113-115.
.ş .:ı ı .:ı, 0-" ı:rı, 1'!)..>..<>~ 1 ..,..,ı; ~ .::...;....~§ ı ,.ı ıs, I'>!..>Jf' L:f,/11 (Zaman aşımının-izlerini si- ~ İSMAİL DURMUŞ
lemediği. ama rüzgar ve yağmurların de-
(Nice dostlar ki zırh bilmiştim onları ğiştirdiği şu diyarda dur) beytinde şair,
İSTİF
kendime, gerçekten öyleydiler ama düş­ sevgilisiyle yaşadığı diyarı görünce şaş­
maniarım için. Onları hedef şaşmaz oklar Hat sanatında harf ve kelimelerin
kınlık içinde hasret ve hayal alemine da-
sanmıştım,gerçekten öyleydiler ama kal- üst üste getirilerek
larak gönlün ün arzuladığı şekilde bir be-
ahenkli ve göze hoş gelecek
bi me doğrulan oktar. "Kalplerimiz arın­ yanda bulunmakta, zaman aşıınının sev- bir şekilde yerleştirilmesi.
mıştır" dediler. Gerçekten doğru söyledi- gilisinin konakladığı yerleri eskitemedi- L _j
lerama benim sevgimden) . Burada "ger- ğini ifade etmektedir. Ancak şair, hayal
çekten öyleydiler, gerçekten doğru söy- aleminden kurtulup gerçeğin farkına va- Hat sanatında hattatların, yazacakları
lediler" ifadeleri. öndeki sözü pekiştirdi­ rınca da hakikati söyleyerek hatasını ta-
ibareyi uzun denemelerden sonra uygun
ği gibi istidrak harfinden (.::,0) sonraki mir etmekte. sevgilisinin diyarını rüzgar yazı çeşitleriyle en güzel terkip haline ge-

kısım için de onun önemine dikkat çeken ve yağmurların harabe haline getirdiğini tirmesine istif adı verilir. Bu sanatta harf
bir vurgu vazifesi görmektedir. Şu ayet itiraf etmektedir. ve kelimelerin satır nizarnında sıralanma­
sı esastır . Harflerin baş, gövde veya uzan-
de pekiştirmen istidrak türüne örnek Hassan b. Sabit. J.?. ı~ ı. ~ıfo!' ..;_,...ı Y
tılarının satır çizgisi üstünde yahut altın­
gösterilmiştir: "Hatırla ki Allah uykunda .ş~~~ .j3f}! Y (Ben şairleri n sözlerini
da yer alması kaidelerle belirlenmiştir.
sana onları az göstermişti. Eğer onları çalmam, doğrusu şiirim onların şiirlerine
Yazı cinsine göre satır nizarnının usul ve
sana çok gösterseydi elbette -onlardan- benzemez) mısraında, övünme duygusuy-
kaideleri uzun bir tarihi tecrübeden son-
çekinecek ve bu iş (savaş) hakkında tar- la hiçbir şairden asla serika ve intihalde
rateşekkül etmiştir. Aklam-ı sittenin ince
tışmaya girişecektiniz. Fakat Allah -sizi bulunmadığını söyledikten sonra duygu-
kalemle yazılan nesi h, reyhani, rika' ne-
bundan- kurtardı. Şüphesiz ki O kalplerin sallıktan kurtulup öncekilerden etkilen-
vileri bu nizama uyularak satır halinde
özünü bilir" (ei-Enfill8/43). Burada "eğer" menin her şair için kaçınılmaz olduğunu
yazılır. Buna " hattın satıra oturtulması "
denilir. Satır nizarnında zaruret dolayısıy­
la harflerin birkaçı esas yerine göre daha
üste veya alta alınırsa bu uygulama istif
niteliğiyle değerlendirilemez. Ağzı daha
geniş kalemle yazılan muhakkak ve tev-
kl' hatları da harflerinin bünyesi gereği
satır nizamma uygunluk gösterir. Sülüs
İsmail hattı yapı olarak hem satır nizamma hem
Hakkı
de istife uyumlu olduğundan yeni ter-
Altunbezer'in
celi sülüs kipierin geliştirilmesine daha da müsait-
istifi tir.
(M. U~ur
Derman İstifin en güzel örneklerinin verildiği
koleksiyonu) sülüs veya celi sülüsle istif hazırlanırken

330
iSTiF

rektirir. Bu sebeple sülüs ve bilhassa cell patı ve armut gibi çiçek ve meyve şekil­
sülüsle uğraşanlar için ayrı bir ihtisas ko- leri de hendes! biçimler dışında farklı is-
nusu olan istif cell sülüsün tamamlayıcısı tif sahası olarak ele alınmıştır. Bu gibi uy-
olarak bu sanatın öğreniminde son mer- gulamalar için tarikat tacı veya sikkesiy-
haledir. İstif tatbikatma celi yazının ip- le cami, kalyon gibi şekillerin yanında za-
tida! şekli olan "kalemü'l-celll" ile başlan­ man zaman birtakım soyut alanlara da
dığı akla yakın gelmekteyse de o devirler- ilgi duyulduğu görülmektedir.
den zamanımıza bir örnek intikal etme- istifli ceıı yazılar bir kalemde tam ma-
diği için bu hususta kesin bir kanaate nasıyla ortaya çıkmaz: birçok tasarımdan
varmak mümkün değildir. Ancak taş ve- sonra nihai şeklini alır. Hattat. bazı kalem
ya m ermer üstünde yazılmış ilk cell sülüs eksiklikleri ve kusurlarını dikkatli bir tas-
uygulamalarında istifin başarılı veya ba- hihle giderdikten sonra harfleri iğnele­
şarısız birçok örneğine rastlanmaktadır. yerek kalıp hazırlar veya günümüzde ol-
Aynı ibare değişik istifler ve farklı görü- duğu gibi ışıklı masadan faydalanarak is-
nüşlerle aynı hattat tarafından yazılabi­ tifin içinde sağa-sola veya yukarı-aşağ ı
lir. Diğer bir hattat bu istifi örnek alıp bir çekme yoluyla istifi yerine oturta bilir.
değişiklik yapmadan tekrar yazdığında Sülüs ve cellsinde istif boşluklarını dal-
ilk defa kimin tertiplediğinin belirtilmesi durmakta hareke ve diğer işaretler kul-
gibi bir gelenek yerleşmediğ i için istifi lanılır. Ancak aslolan, harflerin uyumlu ve
terkip eden hattatın hakkının yendiği de ahenkli bir şekilde istif sahasına yayılma­
Sami Efendi'nin celi sülüs istifi bir gerçektir. Bazı hattatlar, büyük kabi- sı dır. Bunun için istif sadece harflerin da-
(M. Ugur Derman koleksiyonu) liyetlerine rağmen yeni istifler geliştir­ ğılışı göz önünde bulundurularak tertip-
mekte verimli o lamayıp eski tertipleri lenmelidir. İstife okutma, tezyin ve müh-
tekrarlamışlardır. Bu da istifi gerçekleş­ mel işaretlerinin seyrek olarak yerleşti­
tirmenin ayrı bir kabiliyet i stediğini gös- rilmesi eel! sülüsün ünlü hattatı Mustafa
termektedir. Ressamlıkla da uğraşmış Rakım Efendi tarafından başlatılmış . za-
bulunan Mustafa Rakım Efendi. Abdul- manla sıkış ık hale getirilen bu uygulamayı
bina inşaatında temelden yukarıya doğru lah Zühdi Efendi. Mehmed Fehmi, İsmail daha sonraki hattatlardan bilhassa Sami
katların yükselişi gibi harf ve harf grup- Hakkı Altunbezer gibi hattatlar cell sülüs Efendi ve ona tabi olan istif üstatları da-
larının da adeta kat üstüne kat bindirile- istiflerinde başarılı olan isimlerdir. ha da yaygınlaştırmışlardır. İstifi sıkışık,
rek tertiplenmesine dikkat edilir. Her harf Cel! sülüste en yaygın istif sahası ola- harfleri birbirine aşırı derecede geçmiş
imkan nisbetinde okunuş sırasına uyula- rak dikdörtgen, kare, daire ve beyzl, da- ve bindirilmiş olan istiflere "girift istif"
rak yerleştirilir. Harf ve harf grupları sağ­ ha az nisbette de üçgen ve yarım beyzl denilmiştir. Cel! sülüs istifler, harekeler
dan sola doğru sıralanır. Sahası dolunca şekiller kullanılmıştır. Camilerde kuşak ve noktasız harflerin altına yahut üstüne
bir kat daha üstünden yine aynı istika- yazılardan başka, kubbedeki dairevi sa- konu lan hurGf-ı mühmele rumuzları ile
mette yazmaya devam edilir. Buna yazı­ hayı dönerek sGre veya ayetin başladığı doldurulup bezenir. işaretierin konulma-
nın teşrifatı veya harflerin takdim ve te- harf ile bitiş harfinin birbirine kavuştu­ sında asıl hattın yazıldığı kalemin üçte
hirine riayet adı verilir. Böyle yazılara teş­ rulduğu istifler bu hususta ilk hatırlana­ biri veya en fazla dörtte biri kadar kalın­
rifatlı veya teşrifatı yerinde, harf ve keli - cak çeşitlemelerdendir. Ayrıca papağan, lıkta ve hareke kalemi denilen bir başka
melerin sanat gayretiyle okunuş sırası de- leylek ve arslan gibi hayvan: !ale. kasım- kamış kalemin kullanılması uygundur.
ğişmişse teşrifatı bozuk veya teşrifatsız
denir. Osmanlı Türk hattatları, elif ve lam
gibi dik harflerin aşırı derecede uzaması
gibi estetik mahzurların yanı sıra okuma-
da artan güçlükten çekindikleri için istif-
te üç katın fazlasına pek iltifat etmeyip
yazı teşrifatına uymaya özen göstermiş­
lerdir. Ana dili Arapça olan hattatlar oku-
mada güçlük çekmediklerinden teşrifatı
ihmal ederken Türk hattatları bilhassa
ayet ve hadislerin okunuşunda hatalı oku-
mayı önlemek ve kolaylık sağlamak için
teşrifata büyük bir hassasiyetle uymuş­
lardır. Yazılan ayetin başında Allah keli-
mesi varsa istifi hürmeten aşağıdan yu-
karıya doğru değil yukarıdan başlayarak
Allah kelimesi üstte bulunacak şekilde
tertip etmişlerdir. Sami Efendi'nin
celi ta'li k istifi
Sülüs ve eelisinde istif yapabilme me- (Safvet Tanman

lekesini kazanmak ayrı bir kabiliyet ge- koleksiyonu)

331
iSTiF

n ün her tarafa aynı yoğunlukta dağılma­ mayabilir. Hattatın bu şartlarda harfleri


sı, harflerin duruşunda uzvi bütünlüğün mükemmel yazmak dışında başarabiie­
sağlanması. çizgileri arasında denge ve ceği şey yoktur. Bu sebeple eski hat üs-
ah engin var olması mükemmel bir istifin tatları kendilerine özel bir siparişte bu-
asli unsurlarıd ı r. Bunun temini için harf- lunulmadıkça ancak istife uygun gelen
lerin birbiriyle kesiştiği yerlerde istifin ayet, hadis ve güzel sözleri seçip yazma-
denge ve uyumunu aksatacak şekilde yı tercih etm işlerdir. İstifte , kesişen harf-
ağır ve kesif bir kütlenin oluşturulma­ lerden birinin diğerini delerek geçişi, de- ..
ması şarttır. Ayrıca harfin hüviyetini giz- len harfin kıyısında çok ince bir açıklıkta
leyip bozacak mahiyetteki kesişmelerin belirtilmiş olur. Celi sülüsün geliştiği XIX.
bulunmaması, istifte bir boşluk veya gev- yüzyılda bu uygulama Kazasker Mustafa
şekliğin varlığı kaçınılmaz ise bunun üst İzzet Efendi mektebine bağlı bulunan
tarafa getirilmesi, elif -lam gibi dikine Şefik Bey, Abdullah Zühdü Efendi, Muh-
yükselen harflerin dengeli olarak dağıtıl­ sinzade Abdullah Harndi Bey, Çırçırlı Ali
ması ve bu harflerin ıstifte üst sınıra ka- Efendi, Alaeddin Bey gibi hattatlarda ge-
dar dayanması gerekir. Genişlik farkından lenek halini almış. Rakım Efendi rnekte-
dolayı kaf ve ya harflerinde "çanak". ra, bine mensup olanlarda ise ancak zaruret
nun ve "vav"da "kase" olarak adlandırı­ halinde nadiren kullanılmıştır.
lan gövde kısımlarının bitiş uçları , hemen Osmanlı resmi yazışmaların da kullanı­
yanındaki harfe mutlaka değdirilerek lan celi divan! hattı da sonu yukarıya yük-
bunların boşlukta kalması önlenir. Harf- selen kanal şeklinde farklı bir satır uygu-
Alaeddin Bey' in celi sülüs istifi (Kubb ea ltı Kültür ve Sanat'
Vakfıkoleksiyonu) lerin kesişmesi.ndeki temel kaide bu- l amasıyla yazıldığından bu kanalın içinde
nun ancak yani harfi oluşturan kısım­ mecburen istif uygulamasına gidilir. Bu-
ların keskin dönemeçli dirsekieri ar a-
nun, Bursa Ulucamii'nde Mehmed Şefık
sındaki düzlüklerde meydana gelmesi ve
Bey'in ce li divani büyük levh ası gibi nadir
fa, kaf, mim, vav, ha gibi gözlü harflerin görülen resmiyet dışı örneklerinde de ay-
baş yahut dirsek bölümlerinde olmama-
nı teamül geçerlidir.
Sadece uzatılınaya müsait görülen fetha sıdır. Cim. çe, l)a. tıa . ayn. gayn harfleri-
Satır nizamma göre yazılan ta'lik hattı
işareti gerektiğinde yer doldurmak üzere nin "küp;, denilen gövdeleri istife nefes
ile ~eli istifler tertiplenmesi de çok az gö-
yazının kendi kalemiyle konulur. Bazan aldıran ve bu sebeple rağbet edilen un-
rülmektedir. Çünkü bu yazı nevi hareke
cezim , zamme. tırnak veya tenvin işaret­ surlardır. ancak bunların sahaya dengeli
olarak dağıtılması gerekir. Ayrıca imla ka- ve zemini dolduran diğer işaretler kulla-
leri de boşluğu kapatmak için hattın ya-
nı lmadan yazıldığı için aslı itibariyle isti-
zıldığı kalemle konulabilir. idelerine göre bir harfin diğerine bağlan­
ması gereken yerinin dışına çıkılarak oku-
fin gereğine uymaz ve ister istemez ara-
Sülüs veya eelisinde harfi oluşturan çiz- da aşırı boşluklar kalır . Ayrıca harflerin
giler bir başka harfin başka bölümüne şe­ ma güçlüğü doğurmadan yeni şekiller
birbirini keserek istiflenmesi de ta'lik
kil itibariyle aynen uyar: yani bir harfteki yakalanması ıstifte sıkça rastlanan hu-
suslardandır. İstifin herhangi bir bölümü harflerinin yapısına yakışmaz: bununla
belirli bir parça farklı bir harfte de aynen birlikte bazı sınırlı örnekleri bulunmakta-
yer alabilir. Bu sebeple istiflerde imkan diğer kısımlardan ayrı veya kopuk görün-
memeli, tamamında uzvi birlik sağlanma­ dır. Klasikyazı çeşitleri arasında sayılan
bulunursa bir harfin sanki yanındaki harf-
satrançlı veya hendesi kufi yazısı da istif-
te aradaki boşluğa rağmen devam ettiği lıdır. Boşlukları doldurmada kullanılan ha-
reke ve diğer işaretierin yerleştirilmesi de lenerek ortaya çıkarılır. Ancak bu yazı ka-
i ntibaı uyandırılmak istenir. Mevcut harf
rastgele yapı lmayıp istif gibi mütecanis lemle yazılınayıp hen desi bir uygulamay-
aralıkları ve gerektiğinde uzatılma imka-
olarak dağıtılmalıdır. Bazan istiflenecek la hazırlanır.
nı olan harflerle ma'kus ya harfi gibi ters
yönlü şekiller istifin muvazenesini ahenk- ibare, harf yahut kelime uyumsuzluğu ve- Mustafa Rakım, Kazasker Mustafa iz-
li bir surette sağlar. Yazı istiflerinin baş­ ya yetersizliğ i yüzünden istife elverişli ol- zet, Abdullah Zühdü, Mehmed Haşim ,
tan sona daima aynı kalınlıktaki kalemle
tertiplenmesi usulden ise de yazılanın
ayet veya hadis olduğunu belirten Arap-
ça lfadelerin istifin sonunda yahut orta
üst kısmında daha ince kalemle yazıldığı
da görülmektedir. İlk defa Mustafa Ra-
kım Efendi'nin uyguladığı istifli hattat
imzaları istifin alt sınırında, bazan da ya-
zının bittiği yerde bulunur. Hattın yazılış
tarihi ise ekseriya istifin alt boşluklarına ,
bir arada veya serpiştirilerek yerleştirilir.
Sülüs veya celi sülüste harflerin yahut lsmail Hakkı
Altunbezer'in
harfleri teşkil eden kısımların oluşturdu­
celi sülüs istifi
ğu çizgiler istifsahasına mütecanis nis- (M . Ugur Derman
bet ve biçimde,Yayılmalıdır. istif örgüsü- fotograf a rşivi )

332
iSTiHARE

Mehmed Şakir Recai, Abdülfettah. Çır­ için. dünyam ve ahiretim için senin ilmin-
İSTiliARE
çırlı Ali. Ömer Vasfi efendilerle Mehmed de hayır diye yer almışsa onu bana nasip
( ö);i.;.... YI)
Şefik, Sami, Çarşambalı Arif, Muhsinza- et, onu kolaylaştır ve uğurlu kıl. Eğer şu
de Abdullah Ham di, Hacı Nazif beyler cell Yapılması düşünülen bir işin işim dinim için, dünya ve ahiretim için
sülüs istiflerinde ilk hatırianacak isimler- Aİlah katında hayırlı olan şekliyle senin ilminde kötü diye yazılmışsa onu
gerçekleşmesini isteme.
dir. Cumhuriyet devrinde İsmail Hakkı L _j benden, beni de ondan uzaklaştır. Hayır
Altunbezer, Şeyh Aziz Efendi. Mehmed nerede ise onu nasip et ve gönlümü ona
Emin Yazıcı, Macit Ayral, Harnit Aytaç Ve Sözlükte "hayırlı olanı isteme" anlamına yönelt!' Hz. Peygamber sözüne devamla.
Mustafa Halim Özyazıcı mükemmel cell gelen istihare: terim olarak "bir iş veya ' İstihareyi yapan kişi bu sırada işini de
sülüs örnekleri bırakmışlardır. davranışta Allah katında hayırlı olanı kılı­ s.öylesin' dedi (f\1üsned, III. 344; Buhar!,
BİBLİYOGRAFYA : nan nafile bir namaz ve dua ile talep et- "Da<avat", 49. "TevJ:ıld", 10: ibn Mace ,
İsmayil Hakkı Ba ltacıoğlu. Türk lerde Yazı Sa-
me" manasında kullanılır. İnsanların. yap- "il5ame", 188).
natı,Ankara 1958, s. 52, 54; Mahmut Bedret- mak istedikleri bir işin kendileri hakkında Hz. Peygamber'in tavsiye ettiği isti-
tin Yazır,
Kalem Güzeli, Ankara 1974, ll, 224; iyi veya kötü sonuçlar doğuracağını anla- hareduası: .:.t1 .>A;..ıf_,~.:.ı~ı..Jı ~~
İslam Kültür Mirasında Hat San'atı (haz. M . mak için fal vb. uygulamalara çok eski- 'ıl .9 1 .ı..QJ ~ts ~~ ~ ıJO .!.l!Li .9 ~;...\Ö.!
Uğur Derman), İstanbu l 1992, s. 35-36; Muhit-
den beri başvurdukları bilinmektedir. Ni- .::.,.;.J wl ~Iıı ·y~ı ı"~ ..:...ıı_,rJı:l'ıl_,~ _, 1 -üı
tin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, İs-
tanbul 1999, s. 33. r:;:ı
tekim Cahiliye Arapları bir işe başlama­ ~L.: .9 ~L..o .9 ~.:ı ı,s9 ~ l_r-> _,.'ıli '~ ;:,ı ~
• M. UöuRDERMAN dan önce, üzerine "evet" veya "hayır" ya- wl ~#1 • ..;,; ~ .:.t 1 ~
j;J ~o;..ı_,~ o1 ..ülS .s_,.ı
zılı "ezlam" denilen fal oklarıyla karar ve-
.Sı" ' ~lı: .9 ~L..o .9 ~.:ı ı,s9 ~ _;.;. ~~ ~ .:..,;5'
rirlerdi. Kur'an - ı Kerim "şeytan işi" olarak wll ~ _r.;.ıı ~ 1 -üı_, ~ ~Y"''-' ~ .ıSY""ts
İSTİFAL
nitelendirdiği bu uygulamayı yasaklamış
(JL;;:...Yf ) '41~; j;J
(ei-Maide 5/3, 90), peygamberler dahil
İstihare duasının. bu niyetle kılınacak
Arap alfabesine ait hiç kimsenin gaybı ve dolayısıyla bir işin
belli harflerin telaffuzunda, · iki rek'at nafile namazdan sonra okunma-
kendisi için hayırlı olup olmadığını bileme-
dil gövdesinin üst damağa yükselmeyip sının en uygun usul olacağı konusunda
yeceğini , Allah'ın dilemesi dışında ken -
aşağıda kalmasını belirten terim dört mezhep görüş birliği içindedir. Ma-
disine fayda veya zarar verecek bir güce
(bk.HARF). lik! ve Şam mezheplerine göre herhangi
L _j sahip bulunamayacağını bildirmiştir (ei-
bir namazdan sonra da söz konusu dua-
A'raf 7/188).
nın okunınası caizdir. Hanbelller'in dışın­
ı ı
İSTİFTA Hayr kelimesi ve çeşitli türevleri Kur- da kalan üç mezhebe göre istihare nama-
'an'da sıkça geçmekle birlikte aynı kök- zını kılmak mümkün değilse sadece dua
(bk. FETVA). ten türeyen istihare yer almaz. Ancak in-
L _j ile de yetinilebilir. İstihare namazı kera-
sanın şer zannettiği bir şeyin hayır olabi-
het vakitleri hariç her zaman kılınabilir.
ı ı leceğini (en-N Gr 24/1 1). bir şey hayırlı ol-
İSTiGASE Bütün mezheplere göre istihare namazı­
duğu halde ondan hoşlanmayabileceği­
nın en faziletiisi iki rek'at olarak kılınanı­
(4i ~Y f)
ni. şer o l duğu halde sevebileceğini (el-Sa- dır.
Tehlikeli veya kara 2/2 ı 6) , Allah'ın her türlü noksanlık­
İ stihare duasının namazdan hemen
sıkıntılı bir durumda kalan insanın tan münezzeh olup dilediğini yaratarak
bundan kurtulmak için sonra ve kıbleye dönülerek okunması, el-
seçtiğini (el-Kasas 28/68) . her türlü hay-
mil.nevi yardım istemesi rm O'nun elinde bulunduğunu. her şeye leri n kaldırılması ve dua adabına riayet
anlamında bir terim edilmesi, duanın kabul olma ihtimalini
gücünün yettiğini (Al-i imran 3/26). bir işe
(bk. İSTİMDAD; KUTUB). arttıran güzel davranışlar olarak telakki
L _j girişirken başkalarına danışmak ve karar
edilmiştir. Kişinin olumlu veya olumsuz
verince de Allah'a güvenip dayanmak ge-
rektiğini. böyle yapanlara Allah'ın yetece-
bir karara varamaması halinde Hanefl,
ı ı
İSTİGFAR ğini (Al-i imran 31159; et-Talak 65/3) ifade
Maliki ve Şafii alimleri, Enes b. Malik'ten
(bk. MAGFİRET). eden ayetter İ slam'da istiharenin istinat gelen bir rivayete dayanarak (Münavl, ı.
L _j
ettiği temel çerçeveyi oluşturur. Alimie- 450) istiharenin yediye kadar tekrarlana-
rin sünnet veya m üstehap saydıkları isti- bileceğini söylemişlerdir. Şafii ve Maliki
ı ı
İSTİGRAK harenin meşruiyeti Cabir b. Abdullah'tan alimleri, Hz. Peygamber'in bir rahatsızlık
(Jı_;;.•.m) rivayet edilen şu hadise dayandırılmakta­ sebebiyle başkasını "okuyarak" tedavi-
dır : "ResGiullah. Kur'an'dan bir süre öğ­ ye izin vermesi ve bu vesileyle söylediği,
Salikin ilahi sevginin istilası altında "Kardeşine faydalı olmaya gücü yeten bu-
retir gibi işlerimizin tamamında bize is-
kendisi ve maddi alem hakkında nu yapsın " (f\1üsned, lll, 302, 334, 382, 393;
hiçbir duygu, algı ve bilince tihareyi öğretiyar ve şöyle diyordu: 'Biri-
niz bir şey yapmaya niyet edince farz dı­ Müslim, "Selam", 61-63) sözünden hare-
sahip olmaması anlamında
tasavvuf terimi şında iki rek'at namaz kılsın ve arkasın­ ketle başkası adına istihare yapmanın
(bk. VECD). dan şu duayı yapsın: Allahımı Senden, se- caiz olduğunu ileri sürerken Maliki faki-
L _j
nin ilim ve kudretinden hayır beklerim. hi Hattab bu uygulamanın bir dayana-
Senin büyük lutfundan talep ederim. Sen ğını bulamadığım belirtmiştir (f\1v.F, lll,
ı ı 246)
İSTiliALE kadirsin. benimse gücüm yetmez. sen bi-
lirsin. ben bilmem. Sen bütün gizlilikleri Enes b. Malik'ten nakledilen istihare
(bk. TEKAMÜL NAZARİYESİ).
L _j bilensin. Allahımı Şu benim işim dinim hadisinin devamında ResGl-i Ekrem. "Son-

333

You might also like