Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1

edip öğretisine sunacağım onun.

Ama bu sözlerin ardından Siddhartha’yı tahrik ederek bir sevi oyunu


başlatmış, onu acılı bir coşkuyla kendine bent etmişti; ısırmalar ve gözyaşları
arasında, sanki bu boş, bu geçici hazdan en son tatlı damlayı sıkıp almak ister
gibiydi. Şehvetin ölüme bu kadar yakın olduğunu hiç daha böylesine tuhaf
şekilde anlamamıştı Siddhartha. Sevi oyunundan sonra Kamala’nın yanı
başına uzanıp yatmıştı, Kamala’nın yüzü o kadar yakındaydı ki, gözlerinin
altında ve ağız köşelerinin bitiminde şimdiye kadar görülmedik bir açık
seçiklikle ürkütücü bir yazı okumuştu, ince hatlarla yazılmış bir yazıydı, hafif
kırışıklardan oluşuyor, güz mevsimini ve yaşlanmayı akla getiriyordu, zaten
kendi siyah saçlarının arasında yer yer ağırmış saç telleri de gözünden
kaçmamıştı henüz kırkına varmamış Siddhartha’nın. Kamala’nın güzel
yüzünde yorgunluk okunuyordu, mutlu bir hedefe ulaşmayan uzun bir yol
yürümenin verdiği yorgunluktu bu. Yorgunluk okunuyordu yüzde, yeni
başlayan hazan mevsimi okunuyor, gizli tutulmuş, henüz söze dökülmemiş,
belki bilincine bile varılmamış bir korku okunuyordu; yaşlanmaktan korku,
hazan mevsiminden korku, ölecek olmaktan korku. Siddhartha, göğüs
geçirerek veda edip Kamala’dan ayrılmıştı, ruhu sıkıntıyla dolu, saklanıp
açığa vurulmamış korkuyla dolu.

Eve gelen Siddhartha geceyi dansözlerle oturup şarap içerek geçirmiş,


meslektaşları arasında onlardan üstün biri gibi davranmıştı, oysa böyle biri
sayılmazdı artık. Hayli şarap yuvarlamış, gece yarısından epey sonra kalkıp
yatmaya gitmişti, yorgun ve telaş içinde, ağladı ağlayacak, umarsızlığın
eşiğinde. Uyumaya çalışmışsa da uzun süre uyuyamamıştı, yüreği
dayanılamayacak kadar perişanlıkla dolu, tiksintiyle doluydu. Tiksinti tıpkı
şarabın ılık ve iğrenç kokusu gibi, aşırı derecede tatlı ve aşırı derece kof
müzik gibi, dansözlerin aşırı derecede yumuşak gülümsemeleri, saçları ve
göğüslerinin aşırı derecede bayıltıcı kokusu gibi iliklerine kadar işlemişti.
Ama bütün bunlardan çok kendinden tiksinmekteydi Siddhartha, kendi güzel
kokulu saçlarından, kendi ağzının şarap kokusundan, cildindeki peltemsi
yorgunluktan ve keyifsizlikten. Fazla yiyip içmiş biri nasıl sancılar içinde
kıvranarak midesindekileri yine kusup çıkarır, kusmanın sağladığı
hafiflemeyle rahatlık hissederse, bir türlü uyku tutmayan Siddhartha da
olağanüstü bir tiksinti dalgasının etkisiyle bütün bu hazlardan, bu
alışkanlıklardan, bütün bu anlamsız yaşamdan ve kendi kendisinden sıyrılma

You might also like