15-Keton Cisimleri-Eikosanoidler-Fosfolipid-Glikolipdler

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 25

26 DrTus.

com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

KETON CİSİMLERİ
• Keton cisimleri metabolizmanın normal işleyişi sırasında da ürtilen ve dokular tarafından enerji metaboliti olarak
kullanılan maddelerdir. Fakat keton cismi üretimi açlık, uzun süreli şiddetli egzersiz ve kontrolsüz diabet gibi
durumlarda artmaktadır.

• Keton cisimlerinin tek öncül molekülü Asetil koenzim A’lardır. Keton cismi üretimine katılan asetil
KoA’ların büyük kısmı yağ asidlerinin yıkımından elde edilir. Bununla beraber lösin, izolösin, lizin,
fenilalanin, tirozin ve triptofan aminoasidlerinden de keton cisimleri sentezlenir.
• Keton cisimleri mitokondride üretilen asetil KoA’lar TCA’nın kapasitesini aşmaya başladığında
senzlenmektedir.
• Keton cismi sentezi ve yıkım insanda mitokondrilerde gerçekleşmektedir.
Keton cisimleri:
• Asetoasetat
• β-hidroksibütirat
• Aseton’dur (aseton metabolize olmayan bir yan üründür)

Bu bileşikler kan yolu ile periferik dokulara taşınırlar. Bu dokularda tekrar Asetil KoA’ya dönüşürler ve TCA’da
oksitlenirler.

Keton cisimleri periferik dokular için önemli bir enerji kaynağıdır:


• Sulu çözeltilerde çözünürler ve böylece lipoprotein/albumin gibi taşıyıcı proteinlere gereksinim göstermezler.
• KC’de mevcut A KoA’lar karaciğerin oksidatif kapasitesini aşınca oluşurlar.
• İskelet, kalp kası, böbrek korteksi ve beyin gibi ekstra hepatik dokularda kandaki miktarları ile orantılı olarak
kullanılır. Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.
DrTus.com 27
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Beyin normalde keton cismi kullanamaz ancak uzun süreli açlık ve kontrolsüz diabet gibi
durumlarda glukoz yetmemeye başladığında kullanabilir.
Keton cismi sentezi:

Ketotik durumda hormona duyarlı lipaz aktiftir ve TAG’ler yağ asitleri ve gliserol oluşturmak üzere parçalanmaktadır.
Oluşan yağ asidleri adipositten kan yolu ile albuminle kompleks halinde karaciğere taşınır. Karaciğerde β-oksidasyon
ve ketogenez oluşur. Oluşan keton cisimleri (asetoasetat ve D-3-hidroksibütirat) özellikle kas ve beyinde
yakıt maddeleri olarak kullanılmak üzere dolaşıma verilir.

1. Basamak 2 Asetil KoA birleşerek, asetoasetil KoA thiolaz enzimi ile asetoasetil KoA’nın oluşumudur.
2. Basamakta oluşan asetoasetil KoA’ya 3. bir asetil KoA birleşerek, HMG KoA sentaz varlığında 3-hidroksi 3-
metilglutaril CoA (HMGCoA) oluşur (HMGCoA ayrıca kolesterolün öncül maddesidir).

• Mitokondriyal HMGKoA sentaz keton cismi sentezinde hız kısıtlayan basamktır ve sadece
karaciğerde bulunur.

3. basamakta HMG KoA HMG KoA liyaz enzimi ile asetoasetat ve Asetil KoA oluşturmak üzere ikiye ayrılır.
Asetoasetat, D-3-hidroksibütirat oluşturmak üzere H vericisi olan NADH’ın kullanıldığı reaksiyon ile D-3-
hidroksibütirat dehidrogenaz enzimi ile indirgenebilir veya aseton oluşturmak için kendiliğinden
dekarboksile olabilir. Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.

Periferde keton cismi kullanımı:


Karaciğer sürekli olarak düşük miktarlarda keton cismi üretmektedir. Fakat açlıkta üretimi artar. Açlıkta periferik
dokulara enerji sağlamak için keton cisimlerine gereksinim duyulur. Karaciğer aktif olarak keton cismi üretir
fakat asetoasetatı asetoasetil KoA’ya geri çeviremez. Bu nedenle keton cisimlerini kendisi kullanamaz.
28 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Beynin dahil olduğu fakat mitokondrisi olmayan (RBC) hücrelerin hariç olduğu ekstrahepatik dokular,
keton cisimlerini A KoA’ya çevirir ve TCA’da yıkarak enerji elde ederler. Bu işlem için üç enzim gereklidir:
• D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz
• 3-ketoaçil KoA transferaz
• asetoasetil Ko tiolaz
Keton cismi yıkımı:
Hidroksibütirattan başlanırsa:
1. Basamakta: 3-hidroksibitürat, 3-hidroksibitürat dehidrogenaz ile asetoasetata oksidlenir ve NADH
üretilmiş olur. D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz mitokondri membranına bağlı olarak yer alır.
2. Basamakta: Oluşan asetoasetat, 3-ketoaçil KoA transferaz (tioforaz) enzimi ile süksinil KoA’dan bir
molekül KoA alarak asetoasetil KoA’ya döner.
3. Basamakta: Asetoasetil KoA asetoasetil Ko tiolaz ile aktif olarak 2 mol Asetil KoA oluşturur.

• KC’de 3-ketoaçil KoA transferaz bulunmaz ve keton cisimlerini yakıt olarak kullanamaz.

Enerji eldesi:
D-3-hidroksibütirat dehidrogenaz basamağında → 1 mol NADH → 3 ATP
2 mol Asetil KoA’dan TCA’da → 6 mol NADH → 18 ATP
→ 2 mol FADH2 → 4 ATP
→ 1 GTP oluşur (1 süksinil KoA asetil KoA’dan asetoasetil KoA
oluşumunda harcanır).
Toplam net enerji kazancı: 26 ATP’dir.

Ciddi açlık ve diabette ketonemi ve ketonüri görülür. Keton cismi artışı, asidoza yol açar. İdrarda glukoz ve keton
cismi atılımı hücrelerin su kaybetmesine yol açar. Bu nedenle artmış H+ konsantrasyonu, azalmış plazma hacmi ile
birleşince ciddi asidozlara neden olur.

Diabetik ketoasidozda β-hidroksibütirat (BOHB) dominant keton cismidir ve asetoasetata göre klinik
durumu daha iyi yansıtır. BOHB/Asetoasetat oranı normalde 3/1’dir. Bu oran ketozisde 6/1, 12/1’e kadar
artabilir.
Ketogenez üç basamakta düzenlenir:
1. Denetim ilk olarak yağ dokusunda uygulanır. Yağ dokusunda hormon duyarlı lipaz aktiflenir, dolaşıma çok fazla
miktarda serbest yağ asidi çıkmadıkça ketogenez oluşmaz. Dolayısıyla yağ dokusunda lipolizi denetleyen
etmenler ketogenezde önemlidir.
2. Açlıkta lipolizin artışıyla karaciğere gelen aktif yağ asidi (açil-KoA) miktarı artar. Açil KoA artışı asetil Ko A
karboksilazı (yağ asidi sentezi hız kısıtlayıcı enzimi) inhibe eder ve malonil KoA mikatı azalır. Malonil KoA
azalınca karnitin açil transferaz-1’in üzerindeki inhibisyon ortadan kalkar ve daha fazla yağ asidi mitokondriye
taşınarak lipolizi artırır.
3. Yağ asidi oksidasyonun artışı karaciğer mitokondrilerinde yüksek enerjili bir duruma yol açar. Yüksek enerjili
durumda TCA hızı azalır ve yağ asidi yıkımıyla ortaya çıkan asetil KoA2lar özellikle ketogeneze kayar.

Keton cismi artışına yol açan durumlar:


• Diabetik ketoasidoz
• Uzun süreli yüksek doz insülin uygulanması,
• Uzun süreli açlık,
• Normal yağ alımı sırasında karbonhidrat alımının kısıtlanması (diyet),
• Anoreksia nervoza,
• Israrlı kusmalar,
• Glikojen depo hastalıkları Tip 1, 3 ve 6,
DrTus.com 29
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Dallı zincirli ketonüri,


• Metilmalonik asidüri,
• Egzersiz,
• Gebelik,
• Stres,
• Post-anestezi.

PROSTAGLANDİNLER

Doğal bir yağdaki doymamış yağ asidi içeriği, yağın erime noktasını dolayısıylada akışkanlığını belirler. Diyette çoklu
doymamış yağ asitlerinin, doymuş yağ asitlerine oranının yüksek oluşu plazma kolesterol düzeyini azaltır ve koroner
kalp hastalığı riskini azaltır.

Memelilerde metabolik öneme sahip bazı uzun zincirli doymamış yağ asitleri :
* Esansiyel yağ asidleri

Trans yağ asidleri: Metabolizması doymuş yağ asidlerine benzer ve hiperkolesterolemik etkilidir

DOYMAMIŞ YAĞ ASİDLERİ


Palmitoleikasid 9-hexadecenoic 16C, 9 ω-7
Oleik asid 9-octadeconoic 18C, 13 ω-9
30 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Vaccenic asid Trans-11- octadeconoic 18C, 11 ω-7

Linoleik asid* 9, 12- octadeconoic 18C, 9, 12 ω-6

α-Linoleik asid* 9, 12, 15- octadecatrienoic asid 18C, 9, 12, 15 ω-3

γ-Linoleik asid* 6, 9, 12- octadecatrienoic asid 18C, 6, 9, 12 ω-6

Araşidonik asid* 5, 8, 11, 14-Eicosatetraenoik asid 20C, 5, 8, 11, 14 ω-6


Nervonik asid 15-tetracosenoic 24C, 15 ω-9

.Cis yağ asidleri: Hipokolesterolemik etkilidir.

Araşidonik asit memelilerin çoğunda linoleik asitten sentezlenebilirse de (linoleik asitte diyetle alınması
zorunlu olan yağ asitlerinden olduğu için) diyetle alınması zorunlu olan yağ asitlerindendir.

Prostaglandin ve löktrien oluşumu bir yana bırakılırsa, diyetle alınması zorunlu olan yağ asitlerinin işlevleri çok
çeşitlidir:

• Hücrenin yapısal lipidlerinde yer alır ve mitokondri zarı yapısal bütünlüğü ile ilişkilidir.
• Araşidonik asit zarlarda yer alır ve fosfolipidlerde yer alan yağ asitlerinin %5-15’inden sorumludur.
• α-linoleik asitten sentezlenen veya balık yağlarında doğrudan alınan doksohekzaenoik asit retina, serebral
korteks, testis ve spermde yüksek oranda bulunur. Beyin ve retina gelişimi için özellikle gereksinim vardır.
Retinitis pigmentozada doksohekzaenoik asit düzeyleri düşük olarak bulunmuştur.

Prostaglandinler ve ilişkili bileşikler olan tromboksanlar, lökotrienler (hepsine birden eikosanoidler denilir) oldukça
potent bileşiklerdir.

Etkileri bakımından hormonlara benzetilmelerine karşın bazı özellikler açısından


hormonlardan farklıdırlar:

1. Hormonlar özgün bezlerden salınırken prostaglandinler hemen her dokuda üretilirler.


2. Hormonlar gibi kan yoluyla uzak bölgelere iletilmezler daha çok lokal etki gösterirler.
3. Hormonlardan farklı olarak da sentez bölgelerinde inaktif ürünlere dönüştürürler ve kayda değer miktarda
depolanmazlar.
DrTus.com 31
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Fosfolipid Hız kısıtlayıcı


(hücre membranından) basamak
Özellikle PI
bradikiin, trombin
ve anjiotensin II Fosfolipaz A2

Kortikosteroidler Lizofosfolipid

Araşidonik asit

Elongasyon-desatürasyon

Esansiyel yağ asidi olan “linoleik asit


(C18:29,12) (Aynı zamanda linolenik
asidde kullanılabilir C18:29,12,15 )

Prostaglandin (Pg) sentezi:


Pg’lerin diyetle alınan öncül maddesi esansiyel yağ asidi olan “linoleik asit (C18:29,12) tir. (Aynı zamanda
linolenik asidde kullanılabilir C18:29,12,15 ) Linoleik asit elongasyon ve desatürasyon işlemleri ile Pg’lerin öncül
maddesi olan 20 C’lu 3,4 veya 5 çift bağ içeren çoklu doymamış yağ asine döner. Araşidonik asit pg’lerin
çoğunun öncül maddesidir.

Araşidonik asit linoleik asitten sentezinin yanı sıra, fosfalipaz A2 etkisi ile membrana bağlı fosfolipidlerden
serbestleştirilir. Membranda araşidonik asid deposu olarak iş gören fosfolipid özellikle fosfatidil inozitoldür (PI).
PI’ün 2. Pozisyonuna araşidonik asit bağlanır ve fosfalipaz A2’nin etkisi ile 2. Pozisyondaki yağ asidi
(araşidonik asit) serbestleşir.

Fosfolipaz A2 etkisi ile araşidonik asid serbestleşmesi travma, hipoksi, epinefrin, bradikinin, trombin,
vazopressin ve anjiotensin II tarafından artırılır. Bu basamak prostaglandin sentezinin hız kısıtlayıcı
basamağıdır.

Pg sentezinde ilk basamak araşidonik asidin PgG2 ve PgH2 oluşturmak üzere prostaglandin endoperoksit
sentaz kompleksi ile oksitlenmesi ve çembersel şekil almasıdır.

Pg endoperoksit sentaz (veya prostaglandin H sentaz) kompleksi: 2 katalitik aktiviteye


sahip mikrozomal bir enzim proteinidir. Üzerinde iki enzimatik aktivite taşır:
1. Yağ asidi siklooksijenaz: Oksijen gerektirir ve ürün olarak PgG2 oluşur.
2. Glutatyon (GSH) peroksidaz sistemi: İndirgenmiş glutatyon gerektirir ve PgG2’den PgH2
oluşumunu katalizler. PgG2 ve PgH2 unstabil öncül bileşiklerdir. Bu bileşikler hızla bulundukları dokuya göre
prostaglandin endoperoksit izomerazla diğer prostaglandinlere, prostasiklin sentetazla prostasikline
veya tromboksan sentetazla tromboksana çevrilir.
32 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

PgH2 bir grup Pg’ler ve tromboksanlar için öncül bileşiklerdir.


Prostaglandin sentez reaksiyonlarının son ürünü bulunduğu dokuya göre değişir. Bazı dokularda TX’lar, bazı
dokularda prostasiklin son ürün olabilir. Tek organda farklı dokularda da farklı ürünler ortaya çıkabilir. Örneğin
akciğer vasküler endotelyumda prostasiklin son ürünken, akciğer parenkiminde son ürün tromboksanlardır.
Tromboksanlar ve prostasiklinler, PgE ve PgF’lere göre çok daha potent bileşiklerdir.

Pg sentez inhibisyonu:
Kortizol fosfolipaz A2’yi inhibe eder. Araşidonik asit oluşamaz.
Aspirin, indometazin ve fenilbutazon gibi nonsteroidal antiInflamatuar ilaçlar Pg endoperoksit sentazı inhibe
eder ve böylece PgG2 ve PgH2 gibi Pg’lerin sentezini inhibe ederler fakat Lökotrien sentezini etkilemezler.
Aspirin geri dönüşümsüz bir inhibitördür fakat diğer NSAID ise yaklaşık 48 saatte geri döner.

EİKOSANOİD SENTEZ REAKSİYONLARINA KATILAN ENZİMLER VE İNHİBİTÖRLERİ


Enzim Ürün Doku dağılımı İnhibitör
Kortikosteroidler
Fosfolipaz A2 Araşidonik asid Geniş doku dağılımı
Mepakrin
Salisilatlar
Prostaglandin endoperoksid
Pg G2, Pg H2 Geniş doku dağılımı İndometazin
sentaz
NSAID
Vasküler endotelium 15-hidroperoksi-
Prostasiklin sentaz Pg I2 Böbrek araşidonik asid
Kalp Tranilsipromin
Plateletler
PNL
Tromboksan sentaz TXA2 Dipiridamol
Beyin
Akciğer
Nötrofil
Mast hücreleri Eikosatetraenoik asid
Lipooksijenaz LT
Plateletler Benoxaprofen
Akciğer, deri
DrTus.com 33
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
34 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Lt sentezi:
Araşidonik asit 5-lipooksijenaz ile nötrofillerde 5-hidroksiperoksieikozatetraenoik asite (5-HPETE) dönüştürülür.
5-HPETE Lökotrienleri meydana getirir.

Lökotrienler (LT):
• Lipooksijenaz aktivitesinin en fazla olduğu yerler: bazofiller, polimorf nüveli lökositler, plateletler, mast
hücreleri, ve akciğerler, kalp ve vasküler dokulardır.
• Nötrofil, PNL ve eozinofil lökositlerin kemotaksisini sağlarlar. SRS-A (LTC4, LTD4, LTE4) astmada bronş düzkasını
kasar.
• Hızlı hipersensitivitede polen ve benzeri antijenler IgE molekülleri ile etkileşir ve mast hücrelerine bağlanırlar.
Sonuçta SRS-A ve histamin salınır. Bunlar da düz kaslarda kasılma ve küçük damarlarda permiablite artışına
neden olurlar.
• Lökotrien sentezinde ilk olarak LTA4 sentezlenir. LTA4 daha sonra LTB4 ve SRS-A (LTC4-LTD4-LTE4) moleküllerine
çevrilir. LTA4’den LTB4’e dönüşümde glutatyon S-transferaz aktivitesinden yaralanılır.
LTC4, LTD4, LTE4:

• Düz kas kasılması,


• Bronkokonstrüksiyon
• Vazokonstrüksiyon (vzk)
• Mukus sekresyonunu artırırlar
• Artmış permiabliteye yol açarlar.
• Barsak ve bronşların düz kaslarının kasılmasında histamine göre çok daha etkilidirler.
• LTD4 LTC4’e göre çok daha potenttir
• Anaflaksinin yavaş reaksiyon veren maddesinin bileşenleri (SRS-A)dirler.

LTB4→ Güçlü kemotaktik maddedir.

• PNL artmış kemotaksisi


• Nötrofil kemotaksisinden sorumludur
• Adenilat siklaz sistemini uyararak PNL’de degranülasyonunu ve lizozomal hidrolitik enzimlerin salınımını
sağlarlar.
• Lökosit adezyonunu sağlar adezyonu
• LTB4’ün immün supresif etkiside bulunmaktadır. CD4+ hücreleri ve CD8+ hücrelerin proliferasyonunu inhibe
eder.
• LTB4’ün ülseratif kolitte mukozal hasarın artışında kilit rolü olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle selektif 5-
lipooksijenaz inhibitörü olan Zileuten tedavide verilmektedir.

Prostaglandinlerin fonksiyonları:

o Pg’ler sekonder mesajcı olarak cAMP’yi kullanırlar


o Pg-F’ler ve TX’lar sekonder mesajcı olarak Ca++ kullanırlar. TXA2 cAMP düzeylerini
azaltır
o Pg-F2α bazı dokularda cGMP’yi kullanır.

1. Kardiovasküler sistem:
DrTus.com 35
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Pg E’ler, Pg A’lar ve prostasiklinler potent vazodilatatör maddelerdir. Sistemik kan basıncını azaltırlar

2. Hematolojik yanıt:
• Kapiller permiablite artışı: Pg-E1, E2, F1α ve F2α
• Platelet: Pg-E1 ve Pg-I platelet agregasyonunun potent inhibitörüdür. TX A2 platelet agregasyonunu sağlar.
3. Gastrointestinal sekresyon:
• Gastrik sekresyon: Pg-E1, E2, I ve A1 beslenme, histamin veya pentagastrinle uyarılmış olsa bile gastrik
sekresyonu (volüm ↓, asit ve pepsin içeriği ↓) inhibe eder. Bu etkiyi cAMP ile gösterirler.
• Pankreatik sekresyon: Etkileri tersdir. Volüm, bikarbonat ve enzim içeriğini artırırlar.
• İntestinal sekresyon: Mukus salınımını artırırlar. Su ve elektrolitlerin intestinal lümene hareketini artırırlar. Pg-
E1 oral olarak uyfulandığında sulu diare yapar. İntestinal adenilat siklazı aktive ederek, mukozadan Na emilimini
inhibe ederken, Cl ve suyun dışarı çıkmasına neden olurlar.
4. Düz kasa olan etkileri:
• Gİ kaslar: Pg-E ve F’ler Gİ longitudinal kaslarını kasarlar.Pg-E oral olarak uygulandığında purgatif etkisi vardır.
• Tiroid medüller karsinomunda tümör dokusunda Pg’ler salınır ve hastada flushing, diare ve hiperkalsemi
izlenir. Hiperkalseminin nedeni Pg’lere bağlı olarak kemik rezorpsiyonunun artışıdır.
• Bronş düz kası: Bronşial ve trakeal düz kasları, genellikle Pg-F’ler kasar, Pg-E’ler gevşetir. Pg-E1 ve Pg-E2 status
astmatikus tedavisinde kullanılır.
• Uterus kası: Gebe olsun veya olmasın Pg-E1, E2 ve Pg-F2α’nın İV uygulanması doza bağlı olarak uterus tonusunu
ve ritmik kontraksiyonu artırır.
5. Metabolik etkileri:
• Lipoliz: Pg-E’ler adenilat siklazı inhibe edip, cAMP’yi azaltarak lipolizi inhibe ederler.
• Pg-E’lerin karbonhidrat metabolizmasına insülin benzeri etkileri vardır.
• PTH benzeri etkiyle kemiklerden kalsiyum mobilizasyonunu artırırlar ve hiperkalsemi yaparlar.
• Tiroid bezde tirotropin benzeri etki oluştururlar.
• Adrenal korteskde steroid hormon üretimini artırırlar.
• Pg-F2α’nın parenteral verilmesi, progesteron sekresyonundaki azalmayı uyararak luteolizise neden olur. Bu etki
erken gebeliklerin sonlandırılmasında önemlidir.
• PGE2 cAMP’yi ikincil haberci olarak kullanan hormonların salınımını artırır
6. Renal etki:
• Pg-E, I ve A’ların İV infüzyonu, renal plazma akımını, GFR’yi ve idrar oluşumunu artırır. Pg-E2 renal tübüllerde
vazopressinin etkisine aracılık eden cAMP’yi azaltarak etki eder.
• Na+ ve K+ atılımı artar.
• Pg-E’ler juxtaglomerüler hücrelerden renin sekresyonunu artırır.
• Pg-E inhibitörleri diabetes insipitus tedavisinde kullanılabilir.
7. İnflamasyondaki etkileri:
• PgE’ler ve Pg-D2 travma ve yanık olanından salınarak vazodilatasyon ve kapiller permiablite artışına
yol açar.
• Pg-D2 bronkokonstruksiyona yol açar ve anaflakside çok önemli bir mediatördür.
8. İmmünolojik cevap:
• Pg-E’ler makrofajlar tarafında salınır ve B ve T lenfosit fonksiyonunu azaltır.
• Ayrıca lenfosit mitojenik afktörü baskılayark lenfosit proliferasyonunu azaltır.
• Pg-E2 Malign hücrelerden salınan pgler N-killer hücrelerini inhibe ederek immüniteyi azaltır.
36 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• PGE2 ve PGF2α bir çok dokuda birbirine çevrilebilir. Bu önemlidir çünkü her ikisi ters etkilidir.

PROSTAGLANDİN, PROSTASİKLİN VE TROMBOKSANLARIN BAZI GENEL ETKİLERİ

Sistem PgE’ler PgF’ler Prostasiklin Tromboksan

Düz kas Dilatasyon Daralma


Daralma
Vasküler Dilatasyon Hafif dilatasyon, Daralma
Daralma daha çok bron-
Bronşial Dilatasyon
kokonstruksiyona
engel olur

Kasılma Kasılma Diğer ajanların


Gastro intestinal yarattığı kasılmayı Hafif kontraksiyon
Diare Diare engeller

Diğer
prostaglandinlerin
Uterin Kasılma Kasılma Hafif kasılma
yarattığı kasılmayı
engeller

Platelet PgE1, cAMP’yi artırır ve inhibe eder. İnhibe eder (cAMP’yi Uyarır. (cAMP’yi
agregasyonu PgE2bifazik etkilidir artırır) azaltır)

Lipolizi inhibe eder. Hormonlar tarafından uyarılan


Adipoz doku
cAMP’yi azaltır.

ACTH, TSH, LH ve paratiroid hormon benzeri etkiler


gösterirler
ACTH, prolaktin
Vazopressini inhibe ederler. ve
gonadotropin
ACTH, GH, LH, TSH ve steroid hormon salınımını salınımını
Endokrin
artırırlar. İnsülinle uyarılmış glukoz salınımını inhibe artırırlar.
ederler.
Luteolizisi
Glukagon salınımını artırırlar uyarırlar

Osteoklastları uyararak Ca++ salınımını uyarırlar. Bu


Ca++, kemik
etki PTH’dan bağımsızdır

Gastrik asid salınımı Azaltır Azaltır

Pankreatik ekzokrin
Uyarırlar
sekresyon

Renal kan akımını ve renin sekresyonunu artırır. Renal kan akımı ve


Böbrek Tübüler Na+ reabsorbsiyonunu ve vazopressinle renin sekresyonunu
uyarılmış su transportunu inhibe eder artırır

Pg’lerden daha az
İnflamasyon İnflamasyonu yaratır
etkilidir

İmmünolojik T ve B-hücre fonksiyonlarını azaltır

Periferal sinir Sempatik sinir sonlanmalarından NE salınımını inhibe


sistemi eder

Pirojenik etkilidir.
Santral sinir sistemi
Sedasyona yol açar
DrTus.com 37
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

FOSFOLİPİD VE GLİKOLİPİD METABOLİZMASI


İnsanda yağ asidlerinin esterifikasyonunda kullanılan 2 temel yapı GLİSEROL ve SFİNGOZİN’dir. Bu kaynak
drtus.com’da yayınlanmaktadır.

Gliserol yapısına iki şekilde yağları bağlamak mümkündür:


1. Olasılık: Gliserolün 3 tane molekül bağlama bölgesine üç tane yağ asidi bağlanabilir. Oluşan yapı TAG’dür.
TAG nötr bir yapıdır ve enerji depolamak amacı ile yağ dokuda depolanır.
Yağ asidi
G
L
İ
S Yağ asidi
E
R
O
L
Yağ asidi
Tüm gliserol moleküllerine bağlı yağ asidleri genelde aynı gruptan değildir. 1.C’a bağlı olanlar doymuş, 2.C’a bağlı
olanlar doymamış yağ asididir ve 3.C’a bağlı olanlar doymuş veya doymamış olabilir.
2. Olasılık: Gliserolün ilk iki pozisyonuna birer yağ asidi ester bağı ile bağlanır. 3. Pozisyona önce bir fosfat
grubu bağlanır. Bu yapının adı fosfatidik asittir.
Yağ
G
L
İ
S Yağ
E
R
O
PO4
Fosfatidikasid
38 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Fosfatidik asid yapısına çeşitli alkol grupları PO4 grubundan yapıya fosfodiester bağı ile bağlanarak çeşitli
fosfolipidler oluşturulur. Bu grup fosfolipidler gliserol omurga yapısı içerdiği için “Gliserofosfolipidler” adı verilir.

Yağ asidi
G
L Ester bağı
İ
S Yağ asidi Fosfodiester bağı
E
R
O
L
PO4 Alkol

Gliserofosfolipidler
(genel yapısı)

Yağ asidi
G
L
İ
S Yağ asidi
E
R
O
L
PO4

Fosfatidikasid + Gliserol → Fosfatidil gliserol


Fosfatidikasid + İnozitol → Fosfatidil inozitol
Fosfatidikasid + Etanolamin → Fosfatidil etanolamin
Fosfatidikasid + Serin → Fosfatidil serin
Fosfatidikasid + Kolin → Fosfatidil kolin

2 molekül fosfatidik asit, fosfat grupları aracılığı ile ek bir gliserol ile birleşirse bu bileşik “kardiyolipin” dir.
Kardiyolipin [(fosfaridil gliserol + fosfatidil gliserol) – gliserol] olarak da tanımlanabilir. Kardiyolipin antijenik olan
tek insan fosfogliserididir (iç mitokondri zarı ve bakteri zarının önemli bileşenidir).

Sfingozin yapı olarak gliserolden farklıdır. Sfingozin kendisi kuyruklu bir yapıdır ve
üzerinde moleküllerin bağlanacağı iki bölge bulunur:
Sfingozinin 1. Bölgesine 1 mol yağ asidi bağlanır. 2 bölgeye 1 mol H’nin bağlandığı en basit yapıya “seramid” adı
verilir.
S
F
İ
N
G
O Yağ asidi
Z
İ
N

Seramid
DrTus.com 39
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Seramide 4 olasılıkla madde bağlamak mümkündür:

1. Seramid + Fosfokolin = Sfingomyelin oluşur. Sfingomyelin yapısı PO4 (fosfat) taşıdığı için fosfolipid olarak
sınıflandırılır. Sfingozin içeren tek fosfolipid yapısı “Sfingomyelin” dir.

S
F
İ
N
G Yağ asidi
O
Z
İ
N PO4+Kolin

Sfingomyelin

2. Seramid’e bir monosakkarid bağlanabilir. Oluşan yapının adı “serebrozid”dir. Birleşen monosakkarid glukoz ise
“glukoserebrozid”, galaktozsa “galaktoserebrozid” adı verilir.

S
F
İ
N
G
O Yağ asidi
Z
İ
N
Monosakkarid

Serebrozid

3. Seramide bir oligosakkarid bağlanabilir. Oluşan yapıya “globosid” adı verilir. Globosid yapısı fizyolojik pH’da
yüksüz bir yapıdır.

S
F
İ
N
G
O Yağ asidi
Z
İ
N
Oligosakkarid

Globosid
40 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

3. Seramide bir oligosakkarid ve 1 veya daha fazla nöraminik asid (NANA) (sialik asid) bağlanabilir. Oluşan
yapının adı “gangliozid”dir. Gangliozid yapısı üzerindeki sialik asid nedeni ile fizyolojik pH’da negatif
yüklüdür ve bu özellikle globosidden ayrılabilir. Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.

S
F
İ
N
G
O Yağ asidi
Z
İ
N
Oligosakkarid + NANA

Gangliozid

Sfingozin ana omurgası içeren lipidlerden sfingomyelin dışındakilerin hepsi karbonhidrat birimleri taşıdıkları için
“Glukolipidler” olarak sınıflandırılırlar. Glukolipidlerin hepsi sfingozin yapısı içerirken, fosfolipidlerden sadece bir
tanesi (sfingomyelin) sfingozin içermektedir.

Fosfolipidler:
• Polar ve iyoniktirler
• Yağ asitleri gibi PL’lerde amfipatiktir. Yani herbiri hidrofilik bir başa (fosfat grubu ve ona bağlı serin,
etanolamin, kolin v.s.) ve uzun hidrofobik bir kuyruğa sahiptir (iki yağ asiti zinciri).
• Olgun eritrositler hariç tüm hücreler PL sentezlerler. Oysa TAG sentezi esas olarak karaciğer, yağ doku, süt
veren meme bezleri ve barsak mukoza hücrelerinde gerçekleşmektedir.
• Gliserofosfolipidler ve sfingozin içeren sfingomyelin hücre zarının bileşenidir.
• Gliserol içeren PL’ler ek olarak:
• Safranın esansiyel bileşenidir
• Bazı proteinlerin hücre membranına tutunmasını sağlar
• Membran boyunca yayılan sinyal geçişinde yer alır
• Akciğerde sürfaktanın bileşenidir.

Fosfolipid sentezi:
Olgun eritrositler hariç tüm hücreler PL sentezlerler. Oysa TAG sentezi esas olarak karaciğer, yağ doku, süt veren
meme bezleri ve barsak mukoza hücrelerinde gerçekleşmektedir. PL’ler DER’de sentezlenir. Buradan golgiye taşınır
ve daha sonra organellerin membranına yerleşir veya ekzositozla dışarı salınır. Fosfolipid sentezinde ilk önce
hücrelerde serbest gliserolden (serbest gliserolden gliserol fosfat sentezi sadece karaciğerde yapılır) veya glikolitik
ara ürün olan DHAP’dan (dihidroksiaseton fosfat) gliserol 3-fosfat üretilir.
DrTus.com 41
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Gliserol kinaz
Gliserol Gliserol 3-fosfat

Gliserol 3-
fosfatdehidrogenaz
DHAP Gliserol 3-fosfat

NADH+H NAD

Sonraki basamakta gliserol 3-fosfata açil-transferaz enzimleri ile 2 mol yağ asidi aktarılır:

Yağ asidi Yağ asidi


G G G
L Yağ açil-KoA KoA L Yağ açil-KoA KoA L
İ İ İ
S S S
E Açil-transferaz E Açil-transferaz Yağ asidi
E
R R R
O O O
L L L
PO4 PO4 PO4
Gliserol 3-fosfat Lizofosfatidik asid Fosfatidik asid

Son aşamada fosfatidik asit yapısına alkol grubu eklenir. Bu işlemden önce ya alkol grubu veya fosfatidik asit yapısı
CTP ile birleştirilerek aktiflenir (örnek CDP-kolin veya CDP-Diaçil gliserol vb.).

Fosfokolin
Kolin
Kolin Fosfokolin sitidiltransferaz CDP-Fosfokolin

CTP CDP
ATP AD Yağ asidi
Yağ asidi G
G L
L İ
İ S
CDP-Fosfokolin + Yağ asidi
S Yağ asidi E
E R
R O
O L
L PO4 Kolin
PO4
Fosfatidil kolin
Fosfatidikasid

İnsanda fosfatidilserin CDP-diaçilgliserolden sentezlenemez. Fosfatidil serin


fosfatidiletanol-aminden alkol grubu değiştirilerek sentezlenebilir.

Fosfatidil-
etanolamin-serin
transferaz

Fosfatidiletanolamin Fosfatidilserin

Serin Etanolami
42 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Karaciğerde metil vericisi olarak S-adenozilmetiyonin kullanılarak fosfatidil


etanolaminden direkt olarak fosfatidil kolin sentezlenebilir.

Metiltransferaz
Fosfatidiletanolamin Fosfatidilkolin

SAM Homosistein
Fosfatidil etanolamin (PE) (Sefalin) - fosfatidil kolin (PC):
• PE, PC ökaryotik hücrelerde en fazla bulunan fosfolipidlerdir.
• Sentezlerinde kullanılan kolin ve etanolamin diyetle alınır veya fosfolipid turnoverından elde edilir.
Kolin ayrıca membranlardaki fosfatidil etanolaminden de sentezlenebilir.
• Akciğer tip II pnömositlerinde sentezlenen dipalmitoil fosfatidil kolin (lesitin) bileşiğinde gliseroldeki 1. ve
2. Pozisyonlar palmitat ile doldurulmuştur. Bu akciğer sürfaktanının (alveollerin iç yüzeyindeki ECL sıvı
tabakası) analipid kısmıdır. Sürfaktan bu sıvı tabakanın yüzey gerilimini azaltmakta görev görür ve
akciğerlerin kollabe olması engellenir. Yenidoğan RDS’da eksik üretim vardır. Yetişkinde immün sistem
baskılanması ve kemoterapötik ilaçlarla olabilir.

RDS veya Hyalen membran hastalığı: Bu sendrom immatür akciğerde sürfaktan olarak bilinen lesitinin
üretiminde veya alveole verilişindeki bozukluk sonucu ortaya çıkar. Sürfaktan normalken akciğer yüzey gerilimi azalır
ve alveollerin ekspiryum sonunda kollabe olması engellenir. Sürfaktan eksikliğinde ise alveoller ekspiryum sonunda
kollabe olur ve tekrar açılabilmesi için yüksek bir (-) basınca gereksinim gösterir.

Normal gebelikte akciğerler 36 veya 37. Haftada normal matürasyona ulaşırlar. Akciğer matüritesinin
değerlendirilmesinde kullanışlı olan bir yöntem amniotik sıvı lesitin/sfingomyelin oranın ölçümüdür.

Normalde L/S oranı → 31. Gebelik haftasında < 1


34. Gebelik haftasında yaklaşık 2
36. Gebelik haftasında yaklaşık 4
termde ise yaklaşık 8’dir. Bu oran artışı sfingomyelin azalışından çok lesitin artışına bağlıdır.

Düşük L/S oranı kaçınılmaz şekilde ARDS ile ilişkilidir. Oran >2 ise genelde RDS izlenmez. 2’den
azaldıkça RDS ihtimali ve şiddeti artar.

PI ve PG son trimesterde sentezlenen ve genelde L/S oranı >2 olduğu zaman tesbit edilebilen fosfolipidlerdir.
Bunların ölçümüde akciğer matüritesi hakkında ek bilgi verebilmektedir.
Gebelikte hipoksi ve asidoz fosfolipid sentezini azaltırken, kortikosteroid uygulaması artırmaktadır.

Fosfatidilinozitol (PI):
• PI alışılmamış bir fosfolipiddir. Çünkü sıklıkla gliserolün 1. karbonunda stearik asit, 2. Karbonunda ise
araşidonik asit içerir. Bu nedenle PI membranlarda, araşidonik asit deposu gibi görev görür ve
gerekli olduğunda prostaglandin sentezi için substrat sağlar.
• Membranlara bağlı fosfatidilinozitol 4,5-bifosfat sekonder mesajcı sistemde rol alır. Bu sistemin
aktiflenmesiyle intrasellüler Ca++ mobilizasyonu ve protein kinaz C aktivasyonu ile sonuçlanır. Her iki olay
sinerjist çalışır ve membran boyunca sinyal geçer.
DrTus.com 43
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Özgün proteinler ve enzimler membrana bağlı PI’e bir karbonhidrat köprüsü ile bağlanabilirler (ALP,
Asetilkolinesteraz, lipoprotein lipaz).

Fosfatidil gliserol (PG):


• Mitokondri membranlarında göreceli olarak fazla miktarlarda yer alır ve kardiyolipinin öncül maddesidir.
• Özellikle kalp kasında fazladır.

Kardiyolipin:
• Kardiyolipin antijenik olan tek insan fosfogliserididir.
• İç mitokondri zarı ve bakteri zarının önemli bileşenidir. Özellikle kalp kasında fazladır.
• Yüksek negatif yük taşıyan bir fosfolipiddir.
• Fosfat taşıyıcısı işlevi için ve sitokrom oksidaz etkinliği için özgün olarak gerekmektedir.

Kardiyolipin yapısı şöyle özetlenebilir:


• 2 molekül fosfatidilgliserol birleşir ve 1 mol gliserol yapıdan ayrılır ve Kardiyolipin oluşur (difosfatidilgliserol).
• 2 molekül fosfatidik asit, fosfat grupları aracılığı ile ek bir gliserol ile birleşirse bu bileşik “kardiyolipin” dir.

Sfingomyelin:
• Molekül omurgası olarak sfingozin içeren grubun en basit bileşiği seramiddir.
• Seramid sfingolipidlerin öncül maddesidir ve ER’da sentezlenir.
• Seramid yapısı fosforilkolin ile esterleşirse sfingomyelin oluşur. Sfingomyelin sinir liflerinin önemli
bileşenidir.
• Sinir doku membranlarının temel yapısal elemanlarından birisidir. Sfingomyelin ağırlıklı olarak lignoserik ve
nervonik asitler gibi daha uzun zincirli yağ asitlerini içerir.
• Oysa beyin gri cevherinde sfingomyelin sadece stearik asit içermektedir.

Eter fosfolipidler (alkil fosfolipidler):


• Tek farkları gliserofosfolipidlerde yağ asidleri gliserole ester bağı ile bağlanırken, plazmalojenlerde eter bağı ile
bağlanmaktadır.
• Bu yol temelde peroksizomlar için özgündür.
• Plazmalojenler ve PAF (platelet akivating faktör) alkil fosfolipid yapısındadır.
• Mitokondrideki fosfolipidlerin çoğu polazmalojenlerden oluşur
• Myelin, büyük miktarda etanolamin plazmalojen içerir. Kalp kası ise büyük miktarda kolin plazmalojen içerir.
• Bir plazmalojen olan 1-alkenil-2-asetil-fosfatidilkolin çok güçlü bir kimyasal mediatördür. PLT agregasyonu
ve degranülasyonuna neden olur. Bu nedenle PAF (platelet aktive edici faktör) olarak adlendırılmıştır. PAF’ın
diğer etkileri:
• Akciğerlerde ödemi artırmak,
• Aşırı duyarlılık reaksiyonlarına katılmak,
• Aktif iltihabi reaksiyonlara katılmak,.
• Nötrofil ve alveoler macrofajların süperoksid radikali üretmesine neden olmak olarak sıralanabilir.
• Anaflaktik şok ana mediatörlerindendir.
44 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Fosfolipid yıkımı:
Fosfolipid yıkımı tüm dokularda ve pankreas sıvısında bulunan fosfolipazlarla sağlanır. Sfingomyelin lizozomal
enzim olan sfingomelinazla yıkılır.
Fosfolipaz
A

G
FFA
L
İ Fosfolipaz
S A
E FFA
R
O
L
PO alkol

Fosfolipaz C Fosfolipaz D
Fosfolipaz A2:
• Bir çok memeli dokusunda ve pankreas sıvısında da bulunmaktadır. Ayrıca yılan ve arı zehirinde de bulunur.
Aktivitesi için Ca+2 gerektirir.
• PI etki ettiğinde araşidonik asit salınır.
• Pankreas sekresyonlerı özellikle Fosfolipaz A2’ce zengindir. Ön enzim şeklindedir. Tripsin ile aktive olur.
Aktivitesi için safra tuzları gerekir.
• Glukokortikoidlerle inhibe olur.

Fosfolipaz A1: Bir çok memeli dokuda yer almaktadır.

Fosfolipaz C:
• KC lizozomlarında, klostridyanın α-toksininde ve diğer basillerde yer alır.
• Membrana bağlı fosfolipaz C ikinci haberci sisteminde rol oynamaktadır.

Fosfolipaz D: Bitkilerde yer alır.

Sfingomyelin yıkımı: Sfingomyelin lizozomal enzim olan sfingomelinazla yıkılır. Sfingomyelinaz


fosfatidilkolini ayırır geriye seramid kalır. Seramid, seramidazla yıkılır ve sfingozin ve yağ asidi ortaya çıkar.

Glikolipid metabolizması
• Vücutta tüm membranların esas bileşenidir, en fazla sinir dokuda yer alır. Her zaman plazma
membranı dış yüzeyinde yer alırlar ve dış ortamla etkileşirler.
• Hücresel etkileşimler büyüme ve gelişmenin düzenlenmesinde rol oynar.
• Oldukça antijeniktirler. Kan grubu antijenleri, çeşitli embriyojenik antijenler ve bazı tümör antijenleri
tanımlanmıştır.
• Ayrıca bazı virüsler için olduğu gibi difteri ve kolera toksinleri içinde hücre yüzey reseptörü olarak görev görürler.
Nötral glikolipidler (Glikoserobrozid):
DrTus.com 45
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Glukosfingolipidler plazma membranı dış yüzünde bolce bulunurlar ve fosfat grubu yerine 1 veya daha fazla
“şeker grubu” içerirler.
• Fosfolipid olan sfingomyelinde olduğu gibi hemen hemen tüm glikolipidler seramid türevidir.

Serebrozid:
• Seramid + 1 mol şeker’den oluşmıştur. Bu şeker nöral dokularda genelde “galaktoz”, nöral olmayan
dokularda ise “glukoz”dur.
• Yüksüz moleküllerdir. Beyin ve periferik sinir dokularında ve bu dokuların myelin kılıflarında yer alır.
Globosid:
• Seramid + 2 mol veya daha fazla şeker’den oluşmıştur.
Gangliozid:
• Seramid + olgosakkarid ve 1 veya daha fazla N-asetil nöraminik asid (siyalik asid)’den oluşmıştur.
• Siyalik asid gangliozide nötral pH’da (-) yük kazandırır ve pH 7’de globosidden ayrılmasını sağlar.
• En karmaşık glikosfingolipidlerdir.
• Esas olarak santral sinir sistemi ganglion hücrelerinde ve özellikle sinir uçlarında yer alır.
Sülfatidler: Sülfatlanmış galaktozil kalıntısı içeren serebrozidlerdir. Esas oalark sinir dokuda yer alırlar. Sülfat
grupları PAPS (fosfoadenozil fosfosülfat)’dan sağlanır.

Glikolipid Sentezi: Endoplazmik retikulum ve golgide olur. Yer alan enzim glikozil transferazlardır
(bu enzim hem glikosfingolipid hemde glikoproteinleri substrat olarak alır) .

Yıkım: Endositozla hücreye alınırlar, yıkım enzimleri lizozomlarda yer alır. Enzimler:
• α-β galaktozidazlar
• β-glukozidaz
• Nöraminidaz
• Heksozaminidaz
• Sfingomyelinaz
• Sülfataz
Sfingolipidozlar:
Normalde sfingolipid yıkım ve sentezi dengededir. Bir hidrolaz eksik ise lizozomlarda sfingolipid birikir ve
sfingolipidozlar ortaya çıkar. Sfingolipidozlarda sinir sistemi hasarı ve erken ölüm görülmektedir.
Herbir hastalıkta tek tip sfingolipid tutulan organda birikir. Biriken lipidin sentez hızı normaldir.
Enzim eksikliği olanlarda yaşamın ilk ayı sonrası ölüm izlenir. İstisnaları Goucher ve Fabry
hastalıklarının erişkin şekilleridir.
X’e bağlı kalıtılan Fabry hastalığı hariç hepsi OR olarak kalıtılır.

GM1 Ganglisidozis (generalized gangliosidozis):


• β-galaktozidaz eksiktir. GM1 gangliozid birikir.
• Tip 1’de
• Mental gerilik,
46 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Hepatomegali,
• İskelet deformiteleri, hayatın ilk aylarında hasta hipotonik görülür.
• Disostosis multipleks,
• Kemik iliğinde köpük hücreleri ortaya çıkar
• Hastalarda hem ganglizidlerin hem de mukopolisakkaritlerin birikimi vardır
• Otozomal resesif ve ölümcüldür.
• Tip 2
• 1 yaştan sonra motor gelişimde duraklama olur.
• İlk semptom ortaya çıktıktan sonra hızla spastisite ortaya çıkar.
• Orta derecede disostosis multipleks izlenir.
Tay-Sachs hastalığı (GM2 Gangliozidosis):
• Heksozaminidaz A eksik (β-N-asetilheksozaminidaz isoenzim A)
• GM2 gangliozid birikir. Hastalarda:
• Mental retardasyon,
• Körlük,
• Kiraz kırmızısı makula,
• Kas zayıflığı,
DrTus.com 47
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
48 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Hiperakuzi,
• Makrosefali,
• Nöbetler ortaya çıkar.
• OR ve ölümcüldür.

Sandhoff hastalığı:
• Heksozaminidaz A ve B eksik (β-N-asetilheksozaminidaz isoenzim A ve B)
• Tay-Sachs ile aynı semptomlara sahiptir fakat daha hızlı ilerler.
• Orta derecepe periferal nöropati izlenir.
• Kiraz kırmızısı maküla,
• Makrosefali,
• Hiperakuzi ortaya çıkar.
• Otozomal resesiftir.
Fabry Hastalığı (lipid depo hastalığı)
• α-galaktozidaz eksiktir.
• Plazmada, vasküler endotel hücrelerinde, düz kas hücre lizozomlarında globozid birikir.
• Kırmızı-mor deri döküntüleri,
• Hipertansiyon,
• Dilate kojonktival ve retinal venüller,
• Angiokeratoma,
• İskemi ve infarkt major semptomlardır.
• Miokardiyal iskemi,
• Böbrek ve kalp yetmezliği ortaya çıkar.
• Alt extremitelerde ağrı özellikle çocukluk ve adölesan dönemde önemlidir. Apandisit ve renal kolikle karışan
ağrılar olabilir.
• Hastalarda major ölüm nedeni vasküler yetmezliklerdir.
• XR kalıtım

Gaucher hastalığı (tip 1,2 ve 3 olmak üzere 3 tipi vardır) (lipid depo hast.)
• β-glukozidaz eksik
• Glukozilseramid (glukoserebrozid) birikir.
• KC ve dalak büyür (++++).
• Köpük hücreleri izlenir.
• Osteoporoz, kemikte litik lezyonlar,
• Serum fosfat ve sıklıkla ACE yüksekliği,
• Bebek tipinde mental gerilik oluşur.
• OR ve sıklıkla ölümcüldür.
Metakromatik lökodistrofi (sülfatid lipidozis)
• Arilsülfataz A eksiktir
• Sülfatidler birikir. Hastalarda:
DrTus.com 49
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

• Mental gerilik,
• Periferal nöropati, kollarda ve bacaklarda intermittant ağrı ,
• Demiyelinzasyon,
• Derin tendon refleksleri alınamaz ve ayakta plantar fleksiyon yoktur,
• İlerleyici paralizi ve bunama ortaya çıkar.
• Sinirlerin “cresyl violet” ile sarı kahve rengi boyanma özelliği gösterir.
• İlk 10 yılda ölümcüldür.
• Otozomal resesif kalıtılır.

Krabbe hastalığı (lökodistrofi)


• Galaktosilseramid lipidozis, globoid cell lökodistrofi
• β-galaktozidaz eksik
• Galaktozilseramid (galaktoserobrozid) birikir. Hastalarda:
• Mental gerilik,
• Körlük, sağırlık,
• Paralizi ve konvülsiyonlar,
• Spastik quadriparazi,
• Hipertonisite,
• Hipertermi,
• Artmış SSS protein düzeyleri ortaya çıkar.
• Hemen hemen total demiyelinizasyon vardır.
• Beyin beyaz cevherde globoid cisimler birikir.
• OR ve erken ölüm izlenir.
Neimann-Pick hastalığı: (lipid depo hast)
• Sfingomyelinaz eksik
• Tip IA (akut)
• Kİ’de foam histiositler,
• Artmış sfingomyelin düzeyleri,
• KC ve dalak büyümesi (+++),
• Kiraz rengi makula,
• Köpük hücreleri, pulmoner infiltrasyon,
• Mental gerilik görülür.
• OR, erken ölüm izlenir.
• Tip IS (subakut)
• Tip IA ile aynıdır fakat daha geç ortaya çıkar ve nonnöropatiktiptir.
50 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA

Farber hastalığı (lökodistrofi)


• Seramidaz eksik
• Seramid birikir.
• Ağrılı ve ilerleyici eklem bozuklukları,
• Deri altı nodüller,
• Dokularda granülom,
• Mental retardasyon ortaya çıkar
• OR ve erken ölüm ortaya çıkar.

SFİNGOLİPİDOZLAR

Hastalık Enzim kusuru Biriken lipid Klinik semptom


Serebral dejenerasyon, kas spastisitesi, kalın
Fukozidizis α-fukozidaz Cer-Glc-Gal-GalNAc-/-fuc
deri
Cer-Glc-Gal(NeuAc)-
Zeka geriliği, karaciğer büyümesi, iskelet
Genel gangliyozidiz GM1-β-galaktozidaz GalNAc-/-Gal
kusuru
GM1-Gangliyozid
Cer-Glc-Gal(NeuAc) -/-
Tay-Sachs hastalığı Hekzosaminidaz A GalNAc Zeka geriliği, körlük ve kas halsizliği
GM2-Gangliyozid
Tanı: Özgün bir sfingolipidoza, doku örneklerinin, kültür yapılmış fibroblastların, periferik lökositlerin, plazma veya
amniotik sıvının analizi ile tanı konulabilir. Bu analizlerde enzim aktivitesinin varlığına ve birikmiş lipidlere bakılır.
Antenatal teşhis olasıdır.

Cer-Glc-Gal(NeuAc) -/-
Tay-Sachs hastalığı Hekzosaminidaz A GalNAc Zeka geriliği, körlük ve kas halsizliği
GM2-Gangliyozid
Cer-Glc-Gal(NeuAc) -/-
Tay-Sachs varyantı veya
Hekzosaminidaz A ve B GalNAc Tay-Sachs’ın aynısı, fakat daha hızlı ilerler
Sandhoff hastalığı
GM2-Gangliyozid ve globosid
Deride kepeklenme, böbrek yetmezliği (sadece
Fabry hastalığı α-Galaktozidaz Cer-Glc-Gal -/-Gal
erkeklerde, tüm semptomlar X’e bağlı çekinik)
Cer-Glc-/-Gal İlerleyici beyin hasarı, karaciğer ve dalak
Seramid laktozid lipidoz Seramid laktozidaz
Seramid laktozid büyümesi
Metakromatik Cer-Gal-/-OSO3 Zeka geriliği, erişkinde psikolojik bozukuluk,
Arilsülfataz A
lökodistrofi 3-sülfogalaktozilseramid demiyelinizasyon
Cer-/-Gal
Krabbe hastalığı β-Galaktozidaz Zeka geriliği, myelin tamamen toktur
Gelaktozilseramid
Cer-/-Glc Karaciğer ve dalakta büyüme, uzun kemiklerde
Gaucher hastalığı β-Glukozidaz
Glukozilseramid erozyon, çocukta zeka geriliği
Karaciğer ve dalakta büyüme, zeka geriliği,
Neimann-Pick hastalığı Sfingomyelinaz Cer-/-P-kolin
erken evrede ölüm
Seste kabalaşma, dermatit, iskelet
Açil-/-Sfingozin
Farber hastalığı Seramidaz deformasyonu, zeka geriliği, erken evrede
Seramid
ölüm

Enzim tepkimesinin kusurunun göründüğü bölge

You might also like