Professional Documents
Culture Documents
Diyalog 10
Diyalog 10
Diyalog 10
DIYAL o G
Revista Digital de los Judios Turkanos de İzmir
Temmuz-Ağustos
2010
010
Gitmek istediğiniz başlığın İçindekiler Bülten sayfaları, bir A4 sayfada alt alta iki A5 olarak
üstüne tıklayarak gidebilirsiniz. düzenlenmiştir. Ekranınızın görünüm yüzdesini bir
İçindekiler bölümüne dönmek için
sayfa sonlarındaki ® ok'u tıklayınız. + A5’e ayarlamanız halinde "PgUp / PgDn" tuşları ile
sayfalar arasında kolaylıkla gezinebilirsiniz.
İÇİNDEKİLER
Devlet Bakanı
Egemen Bağış'ın
İzmir Musevi Cemaati
Yönetim Kurulu ile Toplantısı
Rafael Algranati - İzmir
Öncelikle cemaatin bir tüzel kişiliği olmaması ve çekinmemelerini tüm samimiyeti ile ifade eden
eski ile bağlantılı bir vakıf kurulamaması nedeni Bakan Bağış konuşmasının devamında, "azınlık"
ile çok büyük tarihi değere sahip sinagoglara sahip ve "gayrimüslim" terimlerini beğenmediğini, bu
çıkamadıklarını dile getirerek bu konuda yaşanan ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının
sıkıntılar hakkında detaylı bilgi sundu. Bu konuda araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin
yapılan çalışmalarla ilgili hazırlanmış olan bir azınlık kimin çoğunluk olduğunun
dosyayı Egemen Bağış'a sunan Başkan Jak Kaya, tartışılabileceğini söyledi.
İzmir Cemaatinin bugünkü durumu ve kurumları
hakkında da geniş bilgi verdi. Bir kiliseyi ziyaretinde ise "müslim" kelimesinin
"inanan" anlamına geldiğini, kendilerine
Cevaben yaptığı konuşmada Egemen Bağış, Jak "gayrimüslüm" denildiği zaman "inanmayanlar"
Kaya'nın hiç değinmemiş olduğu Gazze olayları anlamına geleceği için bundan rahatsız olduklarını
nedeni ile Musevi vatandaşların etkilenmemesini ifade eden patrik ile söyleşisinden sonra
istediklerini, farklı inançlara sahip tüm cemaatlerin "gayrimüslim" yerine "farklı inanç grupları"
kendileri için çok değerli olduklarını ifade etti. terimini kullanmayı daha uygun gördüğünü anlattı.
Bunun yalnız kendi görüşü değil, başta Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Bundan sonraki İzmir ziyaretinde tekrar bir araya
hükümetin görüşü olduğunu ilave ederek, gelmek ve en azından bir sinagogu ziyaret etmek
İstanbul'daki Musevi Cemaati ile olan yakın istediğini ifade eden Bakan Egemen Bağış,
ilişkilerinden bahsetti. Bu ilişkileri İzmir Musevi toplantıya katılan herkese ayrı ayrı teşekkür ederek
Cemaati ile de kurmak istediğini, herhangi bir iyi dileklerini iletti.
ihtiyaç halinde kendisini aramaktan
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G -7-
sizin cemaatten ögrenebilir misin? Ben bu giren arkadaşım beni Op.Dr.Fahrettin Er ile
hastanenin 70 senelik isminin değiştirilmesine tanıştırdı. Op.Dr. Er, Manisa Merkez Efendi
sonuna kadar karşıyım. Pek çok kişi de aynı Devlet Hastanesi’nde üroloji uzmanı olarak çalışan
görüşte ama sesimiz çıkmıyor maalesef. araştırmacı ruha sahip bir doktor.
Eski maillere bakarken ücüncü Dünya savaşı ile Hayatını Manisa tarihini, kültürünü ve geçmişini
ilgili mailini gordüm. İnşallah o yazıda araştırmaya adamış desek yeridir. Araştırdığı
öngörülenler bu coğrafyadan çıkmaz. Çevremizde konulardan birisi de Moris Şinasi’nin çok ilginç
ve dünyada o kadar garip hadiseler oluyor ki hayat hikayesi. Nereden çıktı şimdi bu hikaye
insana artık hiç bir şey imkansız görünmüyor. Çok diyeceksiniz? Ama eğer yazıyı sonuna kadar
yakın zamana kadar en yakın müttefiğimiz olan, okuma sabrını gösterebilirseniz, bu konuyu neden
yaşadığımız her ekonomik krizde yanımızda olan yazdığımı anlayacaksınız.
ve bizim de kuruluşundan beri hep yanında
durduğumuz bazı tarihçilere göre Yahudilerin Asıl adı Mouse (Musa) Aşkenazi olan Moris 9-10
tarihte kurduğu ikinci devlet (birincisi Türkiye yaşlarında kuş palazı hastalığına yakalanır,
Cumhuriyeti) olan İsrail ile bugün geldiğimiz Manisa’daki yüzlerce çocuk gibi. Yıl 1864’tür. O
duruma ben hala inanamıyorum. tarihte çocukların gidebileceği tek bir hastane
vardır Manisa’da. O da Kanuni Sultan
Morris Şinasi'nin vasiyeti şimdi ne olacak? Süleyman’ın annesi, Yavuz Sultan Selim’in karısı,
Morris Şinasi adını daha önce duymadıysanız, o Kırım Hanı Meng’li Giray’ın kızı olan Hafsa
halde arkanıza yaslanın ve bu ilginç hikayeyi Sultan’ın yaptırdığı Manisa Sultan Camii
okumaya başlayın. Darüşşifası’dır.
Geçenlerde Manhattan’daki ofisime heyecanla
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G -9-
Küçük Mouse günlerce hastanede kalır. Sonunda yılında patronundan aldığı 25 bin dolarla ABD'ye
iyileşir ve taburcu olma vakti gelir. Küçük gider. Gümrükten geçerken Mouse olan adını
Mouse’in babası tedirgin ve mahcup bir edayla, Morris diye, Aşkenaz olan soyadını ise bir vefa
hiç parası olmadığını söyler hastanenin Başhekimi örneği olan hayatına silinmez izler bırakan onu
ve aynı zamanda küçük Mouse’nin de doktoru ücretsiz tedavi eden doktoru Şinasi Bey’in adı ile
olan Şinasi Bey’e. Bunun üzerine Doktor, değiştirir. Morris Şinasi adıyla yeni hayatına
‘üzülmeyin, burası vakıf hastanesidir, parası devam eder.
olmayanlardan para alınmaz’ der.
®
yazamıyorum. Ama çok büyük bir meblağ bu. inanılmaz hikayeyi öğrenmiş oldum.
Türkiye’nin mutlaka bir adım atmasını gerektiren
Anti siyonist özelliği ile bilinen ikinci
bir durum! Ayrıca merak ettiğim bir şey var:
Abdülhamid’in dördüncü dereceden Osmanlı
Sağlık Bakanlığı ne kadarını biliyor? nişanı ile Morris Şinasi’yi ödüllendirdiğini de
Sağlık Bakanlığı acaba bu uygulamadan ne aklımızın bir kenarında tutalım.
boyutta haberdardır? Neden böyle bir şeye ihtiyaç
Bankanın fon yöneticisi Hastanenin adının
duyulmuş olabilir?
değişmesi nedeniyle söz konusu fonun artık sona
Hadi, parayı bir kenara bırakalım. Bu kadar erdiğini ifade ediyor. Aldığım bilgiler, söz konusu
kıymetli bir tarihi hadiseye nasıl bu denli kayıtsız bankanın bu fonu bir süredir devralmak istediği ve
kalınabilir? bu konuda da çeşitli girişimlerde bulunmuş
olabileceği yönünde.
Açılımdan söz edilen bir dönemde, böyle bir
uygulama doğru mudur? Dr.Fahrettin Er, Morris Şinasi’nin torunlarıyla da
görüşebilmeyi umuyordu. Ama bu olmadı.
Yahudi asıllı bir Osmanlı Vatandaşı, Osmanlı’yı Bankanın ilgili fon yöneticileri Dr.Er’e ailenin
vatan bilmiş, tüm birikiminin neredeyse dörtte hayatta olan üyeleri ile ilgili bilgileri vermedi.
birini bu topraklara vakfetmiş!.. Osmanlı’yı
bundan daha güzel ne anlatabilir? Sağlık Bakanlığı’nı bu konuyu enine boyuna
Şu kadarını söyleyeyim, Dr.Fahrettin Er’i araştırmaya ve Manisalı olması dolayısıyla
tamamen bir tevafuk sonucu ilgili bankanın fon Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ı da
yöneticisiyle görüşmeye ben götürdüm ve bu konuyla ilgilenmeye davet ediyorum.
®
Tüm İzmirlilerin Destek Vermesi Gereken TARİHİ” adlı bir proje başlatmış bulunuyoruz.
Önemli Bir Girişim Bu çerçevede elinizde olan 1860—1990 tarihleri
arası fotoğrafları bize iletmenizi rica ediyoruz.
FOTOĞRAFLAR İLE Teslim ettiğiniz fotoğraflar dijital ortamda
İZMİR YAHUDİLERİ TARİHİ kopyalanacak, orijinalleri aynen size iade
edilecektir.
Rafael Algranati - İzmir
İzmir'in değerli fotoğraf sanatçılarından Selim Gelecek nesillere bir kültür birikimi bırakmak
Bonfil, “FOTOĞRAFLAR İLE İZMİR amacı ile başlatılmış bu projeye yardımlarınızı
YAHUDİLERİ TARİHİ” adlı bir proje başlatmış esirgemeyeceğinizden eminiz.
bulunmakta. İzmir Yahudi tarihi ve geleneklerini
Saygı ve Sevgilerimizle,
bütün dünyaya tanıtabilecek olan bu önemli proje
hakkında kendisi ile görüştüğümüz Selim Bonfil'in
karşılaştığı en büyük güçlük, hepimizin evlerinde İletişim adresleri
var olan, anne babalarımızdan kalma eski Selim Bonfil : Ev (232) 422 57 63
fotoğraflara ulaşmakta çektiği zorluk!.. İş (236) 213 08 86
Selim Bonfil, DIYALoG aracılığı ile yurt içi veya Cep (532) 311 58 10
dışındaki tüm İzmir kökenli okurlarımıza şu mesajı Mail selim@selimbonfil.com
iletmekte :
Mişa Hayim : Ev (232) 421 97 40
Değerli Hemşehrilerim,
Cep (532) 322 32 75
“FOTOĞRAFLAR İLE İZMİR YAHUDİLERİ Mail mosehayim@gmail.com
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 15 -
İsrail'de Geleneksel
İzmirliler Piknik Günü
Selim Amado - İsrail
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 17 -
O gün tesadüfen İsrail'de bulunan ve toplantıya donattıkları ve bir gruptan diğerine kahve,
katılan İzmirli dostlardan, İzmir, İzmir Yahudileri baklava, kadayıf, künefe, biskoços, reşikas ikram
ve Türkiye hakkında taze haberler alındı. ettikleri görüldü.
Fotoğraflar çekildi, adres ve telefon numaraları
değiş-tokuşu yapıldı, İzmirliler, aileleri, çocukları,
torunları hakkında birbirlerine bilgi aktarımında
bulundular.
Sabi Saltiel
Ester Cen - İzmir
Sima ve Moşe
Saltiel'in oğulları Sabi,
Amerika'da Berklee
College of Music
okulundan double
major yaparak mezun
oldu. Los Angeles'ta free lance çalışmalarına
devam eden Sabi Saltiel şu anda gösterimde olan
Gelirinin İyiniyet faaliyetlerine bağışlandığı "Aşk ve Ceza" ve "Unutulmaz" adlı dizilerin
sergide Viki Antebi'nin eserleri ziyaretçilerin tanıtım müziklerini yaptı. Sabi'ye başarılarının
büyük beğenisini topladı. devamını diliyoruz.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 19 -
Rena Kaya
Bat- Mitzva
Riva Halegua ve San Kaya'nın kızları Rena, 19
Haziran Cumartesi gecesi Küçük Kulüp Marmite
Restoranda düzenlenen bir parti ile Bat-Mitzva'sını
kutladı.
İnci Levi
Klodin - Nesim Levi çiftinin kızları İnci Levi
geçirdiği rahatsızlığın ardından evinde dinlenerek
sağlığına kavuşmuştur. Kendisine ve ailesine
Işık Yohay & Hayim Hasan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
20 Haziran 2010
Viktorya Eliş
Beril Çakırer & Selim Mazliah Yusuf Eliş'in eşi Sayın Viktorya Eliş yaşadığı
15 Ağustos 2010 sağlık probleminin ardından evinde istirahat
etmektedir. Geçmiş olsun...
Evlenecek çiftlerimize
Yakup Kanyas
ömür boyu mutluluklar diliyoruz!..
İzmir'in sevilen simalarından Yakup Kanyas
geçirdiği fıtık ameliyatından sonra tekrar sağlığına
kavuşmuştur. Kendisine geçmiş olsun diyoruz.
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 27 -
Azil
Toplantıda, toplumumuzdaki genç hanımların
Azil'in kadınlar koluna katılmalarını sağlamanın
Şavuot Bayramı nedeniyle yaşlılarımıza 20 Mayıs önemi ve gereği üzerinde duruldu ve bu konuyla
günü İnciraltı Körfez Restoran’da Bn. Raşel ilgili çalışmaların bir an evvel başlatılmasına karar
Eskinazi sponsorluğunda bir öğle yemeği verildi.
düzenlendi.
Karataş Hastanesinin nekahathane bölümündeki
Yaşlılarımızla birlikte yemeğe, Kadınlar Kolu odaların tamamı dolu olup, yaşlılarımızın bakımı
üyeleri, Amerikalı misafirimiz Bn. Kler Leigh, her zaman olduğu gibi, hiçbir fedakarlıktan
hastane pansiyoneri olmayan bazı yaşlılarımız ve kaçınmayarak özenle sürdürülmektedir.
Karataş Hastanesi Halkla İlişkiler müdürü Elanur
Karakoç da katıldı. Bizler için son derece önemli olan destekleriniz
için hepinize teşekkür eder, sağlıklı ve mutlu bir
Yemek sonrası tatlı ve pasta ikramı yapılan yaz sezonu geçirmenizi dileriz.
yaşlılar güzel havadan istifade edip hoşça vakit
geçirdiler.
®
Değerli İzmirliler,
Sunday School öğrencileri sene sonu gösterilerini
LİGA olarak çalışmalarımıza Mayıs ayında da tüm
Ligada anne, baba ve yakınlarına sundular.
hızıyla devam ettik. Kış aylarında başarı ile
sürdürülen hobi kurslarımıza yaz sezonu nedeni ile
Şarkılar, danslar ve küçük bir sunumdan oluşan
Mayıs sonunda ara verdik. Değerli
gösterileri, çocuklarımızın bütün bir sene
kursiyerlerimize güzel bir yaz tatili diliyor ve yeni
yaptıkları çalışmaların en azından bir kısmını
sezonda onları tekrar aramızda görmeyi diliyoruz.
sergileme fırsatı verdi.
Evliliğe ilk adımlarını atan ve davetlerini
derneğimiz lokalinde yapan gençlerimizin Yazın gelişi ve tatilin cazibesi ile küçük öğrenciler
yakınları ile bu mutlu günlerini paylaşmalarına çok mutluydu.
bizler de katıldık. Birlikte ilk adımlarını attıkları
bu yeni yaşam yolunda sevgi ile yürümelerini Yeni sezonda görüşmek ve tekrar hep birlikte
diler, her şeyin gönüllerince olmasını temenni olmak ümidi ile hepinize sağlıklı ve mutlu bir yaz
ederiz. sezonu diliyoruz.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 33 -
kon komentaryos i aklarasyones en espanyol. El i el efeto emosional de meldar esto para mozotros
ultimo de estos es un estudyo del profesor Michael ke estamos uzados a sintir el biervo "degoyar" para
Studemund-Halevy sovre "Rinyo o El amor geynas i vakas kasher! Ay ke entender ke esto NO
salvaje,” una de las pyesas de Avraham Galante. es una estorya djudia, si no ke una trajedia grega
Es un livriko chiko maraviyozo ke lo meldi kon un “moderna” (ke a mi kuento paso en 1902) i
grande plazer, aun ke la estorya es trajika. personajes kon nombres gregos komo Lefteri,
Kiryako, Marigu, Estergula, etc.
La estorya de la drama tiene lugar en el kazal de
Soroni al oeste de la isla de Rodes (Rodos.) En la Las pokas linyas de la introduksyon ya mos dan el
introduksyon Galante da a entender ke: resume de la estoria, ma la piesa esta eskrita de
manera ke apanya muestra atansion, i mos aze
«El sujeto de el dramo Rinyo no es imajinaryo. Es kerer meldar mas para ver ke va pasar despues, i
un fato verdadero ke se paso antes kuatro anyos asta la fin. Los personajes ayudan al
en un kazal de la izla de Rodes. Rinyo es el desvelopamiento de la estorya de una manera
nombre verdadero de una ija grega ke amava un kaptivante.
mansevo kazado i ke no pudyendo alkansarlo,
degoyo un ijiko de este ultimo por vengarse de el Devemos mensionar ke el teksto de la pyesa ya fue
padre. Rinyo fue kondenada a muerte por el publikada en letras latinas el anyo pasado por
tribunal de Rodes». Avner Perez del Instituto Maale Adumim en Israel.
Esto se topa en el Internet en el adreso de :
Rinyo, una ijika de 18 anyos, "degoyo a un http://btjerusalem.com/av/Riniolad.pdf
ijiko!.." Este ijiko era una kriatura de solo 4
anyos. Ya vos imajinash la barbaridad de este akto, La lavor de Avner Perez es tambien es una seria
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 35 -
®
Detras del Perde de la Istoria mantenia una vida muy modesta i se abastava kon
Rachel Saba Wolfe / Israel
pokos mezos, ma en el mizmo tiempo demandava
rachsw@netvision.net.il de los miembros del kolel a dar Sedaka
[bienfezensia] para mantener los mensteres de los
Ribi proves ke malorozamente konstituiran una grande
partida de la komunidad.
Eliya'hu 'Ha-Co'hen 'Ha-Itamari
i su lucha kontra los malos espiritos [ruhot]
Ribi Eliya'hu 'Ha-Co'hen eskrivio mas de 30 livros
ama no todos fueron emprimados. El livro mas
konosido es 'Shevet Musar' [vara de moral] ke era
"En tiempo de landra, todos se azen de guerko"
Joseph Nehama, Diccionner du Judeo-Espagnol, p. 571
el livro de kastigerio el mas popular en el siglo 18,
i fue tresladado del Ebreo al Ladino, Arabo i
Yidish.
En estos tiempos duros de tension i apretadura,
kuando parese ke los guerkos salen de sus burakos No komo munchos Djudios en su tiempo, Ribi
para kavzar mas danyos i estrechura, me akodro de 'Ha-Co'hen era konvensido ke las puertas de
Ribi Eliya'hu 'Ha-Co'hen (su sovrenombre 'Ha- Ganeden no estan aviertas para todos. Por entrar
Itamari) de İzmir ke lucho kontra los malos por eyas, el benadam deve de suvir toda su vida en
espiritos antes de mas de 300 anyos. Nasido las eskalones de buen komporto i amijorar sus
probavlamente en 1659a su padre Ribi Avra'ham manias i kaminos.
Shelomo 'Ha-Co'hen, Eliya'hu 'Ha-Co'hen era un
gran Mekubal ke se okupava de la Kabala. El Ma si Ganeden es un lugar zor a ayegar, las
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 37 -
puertas del Gennem estan aviertas siempre para los sinken kapitolo, tresladado al Ladino, debasho del
pekadores i los malazientes. Sigun Ribi Eliya'hu titulo: "Maase 'Ha-ruah Me-'harav Eliya'hu 'Ha-
'Ha-Co'hen, munchos de eyos tenian de tornar a la Co'hen Zl'h"'h [zihrono le-hayey 'ha-olam 'ha-ba –
tierra para azer "gilgul" – transformar en otras su memoria al mundo el vinien]. Ken era el
personas – kriaturas, mujeres i mansevos – i ansi tresladador i en ke emprimeria kitaron este chiko
pagar por sus maldades. livriko – no savemos. Klaramente, algunos
pensaron ke la informasion i las konsejas ke
Los demazalados ke entraron en eyos los espiritos kontenia eran bastante interesantes i edukativas, ke
[ruhot], sufrieron muncho i no tenian ningun lo emprimieron a la segunda vez en 1840.
kontrol sovre sus komporto. Ama grasias a Ribi
Eliya'hu 'Ha-Co'hen ke savia komo arrondjar los Kero trayervos de este livro la deskripsion de un
espiritos de sus kuerpos, tenian la esperansa de enkontro de Ribi Eliya'hu 'Ha-Co'hen kon un
kurarsen kompletamente. El rabino empesava a espirito:
avlar kon los espiritos, demandar por sus pekados i
espantarlos kon 'haramot' [ekskomunikasiones] ke "Despues de este maase [echa] entraron dos ruhot
van a salir. [espiritos] en un ermano i una ermana i le fui
gozer [dar sentensia] beherem [ekskomunikasion]
El proseso del arrondjamiento esta eksplikado en a uno de eyos ke dishera ken es[.] El uno
el livro 'Minhat Eliya'hu' [regalo de Eliya'hu], de respondio nada asta 11 mezes i el mansevo esta
Ribi 'Ha-Co'hen, kapitolo 5, ke aparesio en 1824 hazino kon kefia [epilepsia] b"m [bar minan] i
en Saloniko. El livro fue eskrito en Ebreo, ma sesh torni a serlo gozer ke avlara ken era kon
anios mas tadre se publiko en esta sivdad solo el haramot[.] Supito salio a avlar kon boz basha[.]
®
Ke avlare[?] Le dishi[:] Ken sos tu[?] Disho[:] Ke pekado ke tenemos oy en dia de pasar estos
Yo se fulano el taukdji [geynero][.] I yo lo konosi tiempos de nisayon [prova] sin la ayuda de Ribi
a este taukdji en bivo ke era kaasiento [aksi] i Eliya'hu 'Ha-Co'hen. Ma, amigos, no me miresh
kara aylan [de echas feyas, sigun el teksto kusur, ay otros remedios para defendermos de ojo
orijinal][.] Le dishi porke te vino este mal[.] malo i de poderes danyozos: Un tiesto de ruda en
Disho[:] Tenia munchos devdores i no puedi frente de la kaza i una matika de la mizma planta
sonportar i me entosegi i vini en esto ba"hr en el djep; un ojiko mavi i una kamea kon las
[baavonotay ha-rabim – por mis munchos palavras: "Ben Porat Yosef, Ben Porat Aley
pekados]". Ayin".
La repuesta del espirito eksplika la razon de la O, puede ser afilu mijor, el remedio mas util ke
epilepsia. En akeyos dias no savian kualo kavzava rekomendava siempre Ribi Eliya'hu 'Ha-Co'hen a
esta mala hazinura. La eksplikasion ke es un los İzmirlis i a todos İsrael: Azer la Teshuva,
komporto enforsado por espiritos, sin ke la persona atakanar muestros kaminos en la vida i azer
tiene ningun kontrol sovre si, puedia aklarar el munchos maasim [echas] tovim. İ el Dio ke va
misterio. Tambien, esta eksplikasion responde a la estar kon mozotros, Amen!
kestion porke tuvo el espirito azer "gilgul". Asigun
el Djudaizmo, suisidio es defendido. El pekado del
taukdji era, aparte de su negregura i aksilik, ke se Para Suscribirse al
mato kon sus manos. Por medio de la konseja, Ribi DIYALoG
'Ha-cohen da a los meldadores un akavidamiento members.diyalog@yahoo.com
fuerte kontra el suisidio.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 39 -
Ya vos imajinash ke entre las repuestas ke "Al vermos amaniana". De aki, de este evento tan
deskriviyan en kualo semos "unikos", se kontavan simple i trivial, topo el filozofo la repuesta ke
las kapasidades de gizar, dezenyar, riir, avlar, las puede eksplikar la partikularidad del benadam en
kalidades de altroizmo komo tambien la violensia, komparizon a todos loa animales del mundo: la
i asta el fenomeno de sonrujir (de azerse kapasidad de planear por el avenir, la konosensia
kolorado). ke egziste ke ay futuro, la kapasidad a dezir el uno
al otro "al vermos amaniana".
Daniel Milo, filozofo i biolojista, es nasido en
Israel en 1953. Desde 1983 bive en Fransia, ma Es verdad ke los lonsos, por un egzempio, saven
ayinda pasa una parte de su tiempo en Israel aprontarsen para pasar el envierno durmiendo en
kuando se eskarinya de su nieta ke bive aki. No me sus kuevas. Tambien las bezbas (avijones) o las
preguntesh sovre su punta de vista en la politika, formigas tienen un senso de planeamiento, ma este
porke no esto de akodro kon el de nada, ma este senso no viene del fondo de algun pensamiento
fato no tiene de impedir a gozar de su saviduria. sino de un instinkto, i nada mas.
El eskrivyo siete livros en Franses (lengua ke kaje
no konosko), i un livro muevo kon el titolo "El Agresion i violensia egzisten tambien entre
invento del futuro" (esta vez en ebreo !). muestros primos ermanos, los chimpanzes, i tal
vez ay siertos animales ke empesan a riir si les
Ya mensioni aki arriva ke Daniel Milo tiene una azemos koskias, pero –komo ya lo dishimos- es
nietika ke bive en Israel. En uno de los enkontros solamente el benadam el ke es kapas de tomar el
de Daniel kon la chika (no se en ke edad), eya le avenir en sus manos. (Sierto ke la baza del
disho: entendimiento del termino "futuro" es la lengua, i
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 41 -
naturalmente ke la kondision de aver lingua es www.TooMuch.Us vos puede dar un poko mas de
antes de todo el selevro/meoyo umano material para pensar sovre este tema.
dezvelopado).
En konsekuensa del "invento del futuro" kiero yo
Aparte del "invento del futuro", Daniel Milo es anyadir una koza :
konosido en el milyu de la akademia komo el
inventor del termino "trop-iette" ke me parese Es verdad, ke en diferensia de todos los animales
traduizirlo komo "tira (arrondja) demaziado". Milo (ke biven solamente en el "prezente"), savemos
ve un obstakolo grande en la kondukta del "Homo mozotros, las personas, planear el futuro. Ma, no
sapiens" en los milenios de alkavo. Mos mos olvidemos ke parvenimos a este estado
konvertimos a ser un tipo gastador, ke las mientes solamente kuando reushimos a obtener la
tenemos en konsumir mas i mas kozas de luso, konosensia del "pasado". La persona, la
komidas muevas i mil i una koza de bavajadas, ke komunidad, la nasion, o afilu toda la umanidad en
realmente no las nesesitamos. jeneral, no puede reushir en planeando "futuros"
sin ke tenga alguna baza en la kultura i en la sensia
No es mi intension de entrar aki a los aspektos del pasado. Mozotros, komo Judyos, lo tenemos de
pozitivos ke tambien egzisten en esta tendensia. save mijor de todos. El sekreto de la vitalidad de
Ma segun mos konseja el filozofo, devemos –toda muestro puevlo esta en guadrando i edukando
la umanidad- entrar en una "dieta kulturala", un muestra karga kultural del pasado kolektivo, al
rejim ke meta frenos a este fenomeno negativo. enkontro del avenir.
®
areskuras, kon unos kuantos borrachones kon las eskayidos, sus karas flakas i sus bokas sin dyentes.
bochas de ispirto en sus mano, i los butikaryos Paresiyan orozos kon sus karas de riza.
baryendo las entradas i echando aguas a las kayes
Me akodro tambien ke los grandes mos espantavan
para espantar a los gatos ke eran numerozos.
kon avlas sovre zinganos, sedakeros i Sanpavlo.
La entrada del Kal Apollon no era diferente del Moz dizian ke si no mos komportaramos bien, una
resto de la kaleja. i mas i mas, komo al tinyozo un zingana o un sedakero i mizmo Sanpavlo el
graniko mas, eran los sedakeros i sedakeras mizmo, moz puedia arevatarmos. No saviya kualo
asentados en la puerta del kal. Sanpavlo keria dizir, ma este byervo dicho kon
Asentados en las eskalonas de laja en la entrada boz alta ya me areventava la fiel.
del kal de los proves, avlando syempre en Djudyo, Kon estos prospektos en mis penseryos, la entrada
eran yenos de bendisyones i alavasyones: al kal de Apollon me dava un sentimyento de
"Presyada, asi ke te veyga de todo bueno, ke espanto mesklado de una kuryozita.
veygas novya a tu ija, ke tengas el mazal en la
Las vijitas a los miembros de famiya ke moraron
puntal pino, todo bueno ke tengas i ke los dezeyos
en el deredor de la Kula, el uzo de echar azete al
de tu alma ke se agan verda."
kal, sus personajes estranyos kon los sedakeros en
En mizmo tyempo saviyan todo lo ke se pasava en la puerta del Kal Apollon, no egzisten mas. Esto
la male i eran komo los balabayes del kal, dando todo ke desparesio en muestro tiempo aze parte de
avizos i pruntando kestyones: "El shamas ya vino, mi pasado. Kada ves ke vijto a Estambol, en el
vas a echar azete al kal?" fondo de una Kula i de su entorno, modernizado i
Me akodro tambien ke kantavan en Djudyo restorado, sus rekuedros se arebiven i me parese
kantikas alegres, en kontrasto kon sus vistidos oyir las bozes de los sedakeros de Apollon.
®
despues el governo troko la ley, metio el limito de Antakya, Bursa, Chanakkale, Izmir, i Kirklareli.
7 anyos, i ovligo de tener eleksiones en la Uvo 4631 votos (solo 403 de afuera de Estambol),
komunidad para este posto. 4268 para el Rav Haleva, i 343 (serka 8 %) para el
Rav Eli Levi. El haber fue publikado en jurnales i
media turkos ansi ke etranjeros.
Administrasion Relijioza i Sivil
El semanal djudio Shalom de Estambol dio grande
lugar a las eleksiones, a entrevistas kon el Rav
Haleva, kon Silvyo Ovadya i kon Sami Herman, i
a artikolos de alavasiones i felisitasiones para
eyos. No ay duda ke eyos ganaron una admirasion
muy meresida de parte del publiko djudio.
Rachel i el Chief Rav D.Asseo El granrabino es naturalmente el shefe relijiozo de
la komunidad turka entera, i tiene el ayudo del el
Ansi es ke la eleksion del Hahambashi oganyo fue
konsilyo relijiozo. Ay tambien un konsilyo sivil en
un evenimiento istoriko. Por primera ves el
kada sivdad kon komunidad djudia, ke deskoje su
publiko djudio, i no el “bet din” (konsilyo
prezidente. (En Izmir, el presidente es el
relijiozo) komo antes, deskojo el granrabino. Fue
infatigable Jak Kaya, vizino i amigo de chikes
tambien una eksperiensa de demokrasia verdadera
mio.) La mas grande komunidad de Turkia esta en
para la komunidad porke uvo dos kandidados, el
Estambol (kon unas 23000 personas, de las 25000
otro siendo El Rav Eli Levi, turkano ke izo aliya a
en el pais), i por esto el presidente de la
Israel 15 anyos antes. Las eleksiones tuvieron
komunidad tiene un rolo mas emportante i visible
lugar en las sivdades de Estambol, Adana, Ankara,
®
devuados. Sus esforsos para arestar el djudaismo al publiko ancho. Se dio emportansia a
antisemitismo, para fomentar un buen imaje de los la erensia sefaradi, sovre todo kon el
sivdadinos djudios, no se pueden kontar. Tuvieron establesimiento del Sentro de Kultura Sefaradi,
enkontros kon el prezidente Gul, kon eI primo enkavesado por Karen Gerson Sarhon, i la
ministro Erdogan, kon representantes de las otras publikasion de El Amaneser en djudeo-espanyol.
komunidades relijiozas, kon la prensa, TV, i mas. Se avrio muevas komunikasiones kon otras
Sovre todo Silvyo, salia a la television o eskriviya komunidades djudias en el mundo, i se avrio sitios
letras i artikolos en los jurnales imediatamente de Internet para dar a konoser la komunidad i su
despues de algun akto antisemito o estorya. (Vos rekomendo, por egzemplo, meldar
deskriminatorio. (El era el editor del Shalom antes en inglez la biografia del Rav Haleva en el sitio de
de ser presidente de la komunidad) Las reaksiones la komunidad i de ir a meldar los esayos en el sitio
ke resivio a vezes fueron buenas, ma a vezes del Sentro Sefaradi.)
negras, asta ser amenasado.
En 29 Avril 2010, el enerjetiko muevo presidente
De otro lado, estos lideres tuvieron ke konfrontar djudio Sami Herman tuvo una vijita formal de una
los problemas de alientro de la komunita tambien, ora kon el primo ministro Erdogan, i de esta
komo los kazamientos mikstos, i aleshamiento de manera ya establesyo buenas relasiones kon el
djudaismo, ansi ke los desfiyos de mantener governo. Lo felisitamos a el i al Rav Haleva
sinagogas, ospitales, eskolas, etc. kon los pokos demuevo, i les oguramos munchos mas anyos de
manaderos finansiales de la komunidad chika, ke fuersa, sezudesa, salud i vida, i reushita en sus
un tiempo era muncho mas grande. Durante estos lavoros por el djudaismo en Turkia.
anyos se establesieron programas edukativas i
kulturalas para enteresar a los mansevos, las
kriaturas, i todos, i tambien para dar a konoser el
®
En el anyo 1985, La biblioteka del Sentro Salti despues rutinas presentasiones a karga de los
lokada en Tel-Aviv, fue trasnferada a la universita elevos, la Sra. Revital Hadad organizo una
de Bar-Ilan. Konstituida ya la biblioteka, fueron aktividad de dinamika grupal. En el atelie
adjuntados exemplares donados por partikulares i partisiparon tambien aktivistas del Sentro, elevos
por institusiones, del paiz i del eksterior. La ke ya resivieron sus titulos akademikos, i el ekipo
koleksion del Sr. Samuel Algranate Levy de stable de maestros, prezento de su eksperiensia i
Portugal fue personalmente donada por su ijo kon los kuales, los estudiantes espartiron sus
Andrée. Todos eyos estableseron el pilar preokupasiones i sus refleksiones.
fundamental, de la aktualizada i multi-linguista
biblioteka del Sentro Salti. Publikasiones:
Jornadas spesialas: Hasta oy se han publikado sinko publikasiones de
la revista anual del Sentro Salti LADINAR -
Komo es ya de tradision en el Sentro Salti, el Estudios en la literatura, la musika i la historia de
grupo de estudios avansados, komposto por los sefardies. LADINAR es un instrumento difusor
estudiantes del segundo i del tresero título (M.A. i de los estudios i de los konosimientos, sovre los
Ph.D.) koordinados por el Prof. Refael, yegan al sefardies i también un atadijo entre investigadores
duro kolmo del anyo akademiko kon un atelie de i relatores en jeneral. Los mas sovresalientes
estudio. Estas aktividades se yevan a kabo, por lo investigadores han publikado sus artikolos en
jeneral, fuera del ambito universitario i tienen Ladino, en hebreo, en kastilyano i en ingles.
komo finalidad dar a los elevos mezos presizos LADINAR V, publikado serka la fin del anyo
para sus proyektos futuros, i tambien un momento 2009, aparisio a luz kon la kolaborasion de:
de ensembramiento. En el enverano del 2009,
Jacob Bentolila, sobre las reglas de ortografia en la
®
transkripsion de tekstos en Ladino implanntadas Shmuel Refael, 'Asaper Shir', Yerushalayim 2005.
por Iacob Hassan. Shmuel Refael - Moshe Behar, 'Hagada de Pesah
Shmuel Refael, a la memoria del Prof. Iacob M. en Ladino'
Hassan (1936-2006) Shmuel Refael, 'Golgota'
Alisa Ginio, sobre los sefardies de Israel antes la Shmuel Refael, 'Un grito en el silensio: la poesia
destruksion masiva de las komunitas sefardies sefardi sobre el Holokausto - estudio y antolojia',
durante el Holokausto. Barcelona 2008
Michal Held, sobre el rolo i los kodises femeninos Edwin Seroussi kon la kolaborasion de Rivka
segun las kontaderas de kuentos sefardies. Havassi, 'Insipitario sefardi: el kansionero judeo-
Nina Pinto-Abekasis, sobre los sobrenombres en la espanyol en fuentes hebreas', Madrid 2009
komunita de los sefardies de Tetuan, Michal Held, 'Ven te kontare', Yerushalayim 2009
konservadores de la lingua Haketia. Ora Schwartzwald, 'Diksionario de la Haggada',
Tracy Harris, eufemizmos, ekspresiones i Yerushalayim 2009
perifrazas en Ladino. El Fondo Yehoshua Salti partisipo en la
publikasion del diksionario bilingue Ladino-
Partisipasion en edisiones sientífikas:
hebreo, hebreo-Ladino kompajinado por Matilda
El Sentro Salti ha kolaborado en los ultimos anyos Koen Sarano.
en varias publikasiones akademikas en el kampo
de la kultura sefardí. Los livros vieron luz en Los estudiantes
prestijiozas editoriales de Israel i de Espanya: En los primeros seis anyos desde su fundasion el
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 53 -
Sentro Salti ha "produsido" sinko tesis doktorales Shmuel Refael i Prof. Shifra Baruchson)
debasho la tutela i ladireksion de su direktor, Prof. La Dra. Eva Belen Rodriguez Ramirez de la
Shmuel Rafael: Universita de Granada kompleto su post-doktorado
Dr. Nivi Gomel, "Libros en Judeo-espanyol para la sovre las leyes de la Suka segun Maimonides.
ensenyansa de impresos hebreos en el Imperio
Otomano" (Tesis dirijida por la Prof. Ora Propostas de tesis doktorales aprovadas:
Schwartzwald) 1. Dov Hakohen, "En buska de una nueva vizion
Dr. Nitza Dori, "El Makabeo - un anuario del panoramika de la literatura publikada en Ladino
movimiento sionista de Salonika" (1914-1933) sovre las bases del proyekto 'Bibliografia del livro
(Tesis dirijida por Prof. Shmuel Refael) hebreo'"
Dr. Rivka Havassi, "El repertorio musikal 2. Susy Gruss, "Juda Haim Perahia de Xanti y su
moderno en Ladino reflektado en dos kuadernos- kreasion literaria en Ladino - una monografia"
manuskritos de dos mujeres sefardies" (Tesis 3. Tina Rivlin, "La imajen de la mujer segun 'Las
dirijida por el Prof. Edwin Seroussi) madres djudias en la époka biblika'de Tsemah
Dr. Dvora Rot, "El mundo del Ladino reflektado Rabiner"
en la prosa israeli aktual" (Tesis dirijida por Prof.
Shmuel Refael)
Propostas de tesis doktorales en
preparasion:
Dr. Jacob Haguel, "Shelomo Israel Sherizlí
(Shaish) - su vida, su obra i su kontribusion a la 1.Sara Tzur: El periódiko "El Djdio" de Salonika
ovra del livro en Ladino en Yerushalayim en el 2. Rina Keltsch: "Abraham Kapon de Bulgaria"
prensipio del siglo vente" (Tesis dirijida por Prof.
®
Temas lisensiadas en preparasion: titulado 'En la korte del Sultan: los djidios de
Turkia i la tradision judeo-espanyola'. Este
1. Pnina Manor: "Los sefardies de Salonika en Tel
maraton fue onorado por el auspisio de la
Aviv
embasada de Turkia en Israel i kon la partisipasion
2. Viola Sigler: "Libros de jeografia eskritos en de sovresalientes konferensistas lokales i
Ladino internasionales.
®
or practicing Judaism? We feel an inherent need to persevere and maintain our Jewish identity.
tell the youth of this community that Judaism is
important and that we must continue, but why? The late Emil Fackenheim, professor of
Philosophy at Hebrew University puts it as follows
You see, without an answer to this question, we in his book “G-d’s Presence in History” that we
can’t possibly expect the youth to want to continue dare not give those who attempted to destroy us a
Jewish identity, and while everyone should seek to posthumous victory. We must always be
find their own personal answers, because it is a commanded enternally by a voice that says, “WE
deeply personal questions, I want to offer a few WILL SURVIVE.”
ideas.
Then there is the argument which focuses on the
Most important in my mind, is the historical view Jewish contribution to civilization. A non-Jew
that we cannot sever the link in a chain of tradition Thomas Cahill talks about this in his book “The
that goes back 4000 years. The fact that we have Gifts of the Jews” namely where would the world
even made it this long and gone so far says be without us. We gave the world the concepts of
something about this religion –because in my equality before the law, peace, human rights,
opinion only incredible beliefs and ideas endure monotheism etc. We need to continue for the
forever. Our beautiful stories, our Shabbat, our benefit of humanity.
basic values – these things are precious gifts that
enhance our lives if we seek to learn them and And of course, there’s a deeply personal side.
pursue them. Also, having gone through so much Being Jewish gives meaning to life through its
suffering and still survived urges us all to purpose for each individual. In Judaism, we are all
®
connected, and no one of us can exist without the makes me a better person. Judaism says that we
other – each one of our breaths pumps the heart of should choose life – to live in this world as much
another. There has been no other time that this has as we possibly can and so I try to. Judaism says be
become so obvious to me as now, when I’ve kind to your neighbors. Judaism says that we
received countless e-mails from Jewish friends all should give, that we should be aware of those less
over the world asking if the community here is ok fortunate than ourselves, that we should never
and if they can do anything to help during this envy and always be thankful. I am Jewish, because
time. it inspires those values in me.
Perhaps one may believe that by escaping their As the world hangs in a balance of love and hate,
Jewish identity they are free to be in this world, we have to ask ourselves why be Jewish… because
because Judaism can at times seem a burden. In if we don’t we could risk losing this religion that
truth, we can never escape who we are. Even those binds us together so deeply.
completely disassociated from their Jewish
identity suffered at the hands of Nazis, Russian
Communist leaders, Ferdinand and Isabella at the
time of the inquisition and the list goes on.
Para Suscribirse al
So instead of attempting to push it away, we DIYALoG
should make it a point to ask ourselves more often members.diyalog@yahoo.com
“Why be Jewish?” On a personal level, I choose to
be Jewish because I like to believe that Judaism
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 59 -
yemek saatleri dışında dostunu besleme huyu huzursuzluk yaratmaya çalışıyor ama nafile.
olmadığı halde. Köpek yere attığı et parçasını bir
Köpek onaylar gibi inledi. Adam gülümseyerek:
hamlede yutup bitirmişti.
- Sen nereden bileceksin ki huzursuzluğu. Seni
- Bugün seni biraz şımartayım. Zaten senden
buraya getirdiğimde daha bir aylıktın. Tek
başka şımartacağım kim var ki?
yaptığın ortalığı kirletmekti. Ne kadar şanslı
Bir dostum var diyebiliyorsan olduğunun farkında mısın acaba?
Uzak zirvesinde hayallerinin
Sonra, koltuğa oturdu. Gözlerini kapayarak bir
En yakınında olan sensin
süre tipiyi dinledi. Aradan beş dakika geçmemişti
İçinin en gizli sırlarını barındıran
ki Dost huzursuzca inlemeye başladı. "Tamam,
Çorbayı pişirdikten sonra, piposunu yakıp dağ anladım..." dedi... "Gidip bakalım kendine gelmiş
evinin verandasına bakan salon camlarının önüne mi?.". Gürültü yapmamaya özen göstererek genç
geldi. İki haftadır devam eden tipi hızını kızın odasının kapısını usulca araladı. O da
kesmemişti. Verandadan görünen sadece deli gibi uyanmış, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.
yağan kar manzarasıydı. Güzel havalarda karşıki
- Neredeyim ben?
tepelerin zirveleri görülürdü. Bir de alabildiğine
sonsuzluk hissi veren, kar altındaki çam ormanları. - Merak etme. Şu anda benim evimdesin ve
Endişeli bir şekilde tipiye baktı. Bir yandan güvendesin. Benden sana zarar gelmez. Korkma.
köpeğini okşuyordu.
Kız endişeli gözlerle adama bakarak:
- Bitmeye niyeti yok gibi görünüyor değil mi Dost?
- Peki benim burada ne işim var?
(Ona bu ismi vermişti). Huzurun ortasında
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 61 -
- Bir kaza geçirmişsin. Seni bulduğumda oldukça kimliğinizi ve olanları hatırlarsınız nasıl olsa. Ve
kötü durumdaydın. Doğrusunu söylemem gerekirse bu mevsimde neden yalnız başınıza dağa
bizi epey korkuttun. çıktığınızı da tabi...
- Biz? "Bu hiç hesapta yoktu" diye geçirdi içinden,
"Tahminimden kötü durumdaymış. Ama dayanıklı
- Ah, evet. Seni Dost'la tanıştırmadım diyerek
olmasaydı, o durumdan kurtulması da mümkün
köpeğini gösterdi.
olamazdı."
- Bu gördüğün azmanın adı Dost. Dost, bu hanım
- Bir şeyler yemek ister misin? Çorba yaptım.
da... Pardon adınız neydi? İki haftadır buradasınız
ama üzerinizde herhangi bir kimlik olmadığı için Olur anlamında başını salladı genç kız. Adam
adınızı öğrenemedim. çorbayı odaya getirdiğinde kızın odada olmadığını
görünce şaşırdı. Salondaki koltukta uyur vaziyette
- İki hafta mı? İki haftadır burada mıyım ben?
bulunca, "hem de inatçıyız ha?" diye söylendi...
- Evet dedim ya, sizi bulduğumuzda çok kötü "Sana biraz daha dinlenmen gerektiğini
durumdaydınız. Şanslı olduğunuzu söyleyebilirim. söylemiştim." Kızı kucaklayarak tekrar yatağına
Hay Allah... Size adınızla hitap etmek isterdim yatırdı.
ama...
- Eh, ne yapalım, çorbayı da biz içeriz o zaman...
- Adım? Ben... adımı hatırlamıyorum... diyerek diyerek salondaki masaya oturdu. Onu bulduğu yer
şaşkın gözlerle adama baktı. eve iki günlük mesafedeydi. Eve ulaştıktan bir-iki
saat sonra aniden tipi bastırmıştı. Ve bu havada ne
- Peki, zorlamayın. Daha erken. Kısa süreli bir
telsiz çalışıyordu, ne de radyo. Sıkıntıyla tekrar
hafıza kaybı olmalı. Durumunuz düzeldikçe
®
telsizin başına geçti. Denemekte fayda var diye kahveyi ocağa koydu ve kızı kontrol etmek için
düşündü... Belki birilerini bulabilirdi. Yarım kapıyı araladı. Hala uyuyordu. Hafta sonuna doğru
saatlik bir uğraştan sonra vazgeçti. ara ara kendine gelen genç kızın durumu oldukça
düzelmişti ancak hala kendisiyle ve başından
- Zaten gerektiği zaman bulunabilseniz şaşardım...
geçen kazayla ilgi hiçbir şey hatırlamıyordu.
diye söylendi.
- Ya ben kötü biriysem? diye sordu adama.
Kalkıp şöminenin ateşini canlandırdı. Köpek
mutlulukla şöminenin yanında ona ayrılan yere - Şu anda kötülük yapmak istiyor musun?
uzanmış, uyuklamaya başlamıştı.
- Hayır, ama...
- Üç kağıtçı seni... diye takıldı... Kulaklarına
- O zaman değilsindir. İçinde bir yerlerde kötü
baksan fıldır fıldır, bir de gözlerini kapatmış
tohumlar olmuş olmalı. Geçmişini hatırladığında,
sımsıkı. Dost! Kalk odanın önünde nöbet tut.
kötüysen eğer, şu andaki düşünce yapını bırakacak
Komutu duyan köpek, ikiletmeden odanın mısın?
kapısının önüne gidip uzandı.
- Bilmiyorum, bilemiyorum.
- Aferin oğlum. Dikkatli ol. Misafirimiz çok özel ve
- Bu o kadar kolay değil. İçinde dışarı çıkmaya
henüz çok kırılgan. Bir zarar gelsin istemeyiz değil
can atan bir sen vardı belki de ve bunu fırsat bildi.
mi?
Olamaz mı?
Dışarıdaki fırtınanın hızı gece geç saatlerde biraz
- Tabi... tabi...
dinmişti ama sabah tekrar hızını arttırarak devam
etti. Erkenden kalkan adam, şömineyi yaktı, Genç kız günler geçtikçe kendini daha iyi
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 63 -
hissetmeye başlamıştı ve hafta sonu tipinin hızının şekilde temiz havayı derin derin içlerine çektiler.
düşmesini öne sürerek kısa bir yürüyüş yapmayı On beş dakika sonra;
teklif etti. Üç haftadır evde tıkılı kalmanın da iyi
- Alıştı mı artık gözlerin?
gelmeyebileceğini düşünen adam, bu teklifi kabul
etti. - Evet şimdi daha iyiyim.
- Tamam biraz yürüyüşe çıkalım. Yavaş yavaş verandanın merdivenlerinden inerek
göle doğru yürümeye başladılar.
Adamın söylediklerini duyan kızın yüzü birden
aydınlanmıştı: - Burada yalnız mı yaşıyorsun?
- Harika. - Evet
- Peki o zaman. Üzerine şu montu al. Henüz tam - Ne zamandır?
iyileşmedin, üşütmemen lazım. Ayrıca hava da
- Çok uzun bir süredir.
göründüğünden soğuktur, dikkatli olmak lazım.
Gökyüzü, maviliğinin tüm kışkırtıcılığıyla Zaman değil mi bize yalnızlık kapılarını açan
parlıyordu. Bir gün önce azgın tipi, sanki hiç Gözünün gördüğü ve elinin değdiği
olmamış gibiydi. Güneşin göz kamaştıran Geceyi söndürdüğün sabahlar değil mi
aydınlığıyla hafif bir çığlık atan kıza; Kapılarını kapattığın geçmişin
- Öyle de sayılabilir. Ayrıntılar ise artık önemsiz. - Dost! Hayır! Gel buraya!
Geçmişte kaldı. Üzücü bir hikaye.
Ancak köpek uzun süre kapalı kaldıktan sonra
"Geçmiş..." diye mırıldandı kız. "Ben şu anda ona dışarıda dolaşmaya çıkmanın heyecanıyla adamın
bile sahip değilim". emrini dinlememiş ve iskelenin üzerine
çıkıvermişti. İskelenin ucuna kadar koşup geri
- Abartma o kadar. Hatırlayacaksın. Hayatta
dönecekken birden ayağı kayıp göle düştü. Aynı
kaldığın için şanslısın, bunu unutma.
anda adam da koşarak iskelenin ucuna gitti ve
- Geçmişi hatırlamadan yarına ne kadar sağlıklı uzanıp köpeği çıkarmaya çalıştı. Ancak su o kadar
bakabilirim ki? soğuktu ki, köpek suyun soğukluğundan dolayı
şok olmuş, yüzemiyordu. Köpeğin boğulmak üzere
- Biliyorum, rahatsiz edici bir durum ama. Ola ki
olduğunu anlayan adam hiç tereddüt etmeden suya
geçmişini hatırlayamadın diyelim, bu durumda
atladı.
yarınından vaz mı geçeceksin?
Bu arada kız bu ani olay karşısında taş kesilmiş,
- Hayır ama.. bilemiyorum... kafam çok karışık...
bakakalmıştı. Ancak zihninde geçmişi ile ilgili,
- Bir süre sonra kendini çok daha iyi hissedeceksin gidip gelen görüntüler oluşuyordu... Adamın
ve şu andaki rahatsızlığın geçecek. bağırması... Köpeğin ardından hiç düşünmeden
suya atlaması... Su... su... Nedense suya düşme
O sırada köpek neşeyle bir adamın üzerine bir
olayına takılmıştı. Bu arada adam köpeği
kadının üzerine sıçrayarak çevrelerinde koşuyordu.
kucaklamış, sudan çıkarmış ve hızla eve doğru
Gölün kıyısındaki küçük iskelenin üzerinde
koşmaya başlamıştı. Kız ise olayın başladığı andan
birikmiş karlara doğru koşarken adam köpeğin
beri yerinden bir milim bile kıpırdamamıştı.
arkasından bağırdı:
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 65 -
Zihninde sürekli boğulan küçük bir kız çocuğu Adam, sanki hayal dünyasında yaşıyor, sadece
sahnesi canlanıyordu. Boğulmak... Bir anda herşey "gitme, sen de gidersen yaşayamam artık" diyerek
çorap söküğü gibi aydınlanıverdi zihninde. Evet. ağlıyordu.
Buraya bunun için gelmişti. Kendine gelmek için
"Tamam, artık sakin ol" diyerek adama ecza
kafasını iki yana salladı ve adamın arkasından eve
dolabından bulduğu bir sakinleştiriciyi uzattı.
koştu. Adam içeride telaşla hem üzerindeki soğuk
Adam hiç bir şey söylemeden ilacı içti ve gözlerini
ve ıslak giyisilerden kurtulmaya çalışıyor hem de
kıza çevirerek;
baygın durumdaki köpeği bataniyeye sarmış,
kurulamaya çalışıyordu. Gözlerinden akan yaşlara - Geçmiş, kendisiyle barışmamışsan eğer, peşini
engel olamıyordu. Hıçkırarak: bırakmıyor.. dedi
- Hayır, hayır dostum. Sen de bırakma beni. Ölüm sadece bir adım
Olmaz, buna izin veremem. Geride kaldığını sandığında
Hiç bir yerde olamadığın
Kız, kapının önünde donmuş bir şekilde, adamın
köpeği kurtarmak için çırpınmasını gözlerinden Kız, "istersen biraz uzan ve kendine gel" diyerek
süzülen yaşlarla seyrediyordu. Adam, çevresiyle adamı kaldırmaya çalıştı ve koluna girerek
olan bağını tamamen kopartmış, sadece köpekle yatağına yatırdı. Ardından şöminenin başında
ilgileniyordu. Neden sonra kız silkinerek kendisine baygın bir şekilde yatmakta olan köpekle ilgilendi.
geldi ve mutfaktan bulduğu bir tencereye su Neyse ki durumu kötü değildi. Sadece soğuk su
koyarak ısınması için şömineye yerleştırdi. ani bir şok etkisi yapmış ve bayıltmıştı. Adam,
Ardından odaya koşarak şifonyerden bulabildiği zamanında kurtarmasaydı, ölmesi işten bile
kadar havlu getirerek, köpeği kurulamaya başladı. değildi. Bir saat sonra kendine gelen hayvan önüne
konan yemeği yedi. Kızın her bakışına kuyruğunu
®
sallayarak minnettarlığını göstermek istiyordu. nihayet izini bulmuştum. Ancak yetkililerin tipi ve
Ayağa kalkacak hale gelir gelmez sahibinin yattığı tek başıma yola çıkmamam gerektiği konusundaki
odaya girerek yatağın kenarına ufak iniltiler tüm uyarılarına rağmen buraya gelmek için yola
çıkararak uzandı. Kız, "merak etme Dost. Bir iki çıktım.
saat sonra uyanacak. Bir şeyi yok..." diyerek
- Fakat... sen... seni kurtaramamıştım?
köpeği okşadı ve kendisi de salondaki kanapeye
uzandı. Yaşadıklarından sonra yorgun düşmüş ve Kız gülümseyerek;
hemen uykuya dalmıştı. Bir süre sonra üzerindeki
- Annem anlattı. O gün ben iskeleden düştükten
battaniyeyi düzeltmeye çalışan adamı farkederek
sonra, hemen suya atlayıp beni çıkarmışsın. Ama
uyandı. Adam sadece tek bir kelime söyledi:
yapmaya çalıştığın suni solunuma cevap
- Teşekkür ederim. vermemişim. Hastaneye götürülürken o sırada
ölmüş olduğum için sen kendini suçlayarak
Bunu söylerken ruhundan gelen tüm minnettarlık
ortadan kaybolmuşsun. Ancak yolda yapılan
gözlerinden yansıyordu.
müdahalelerle beni tekrar hayata
- Benim de sana yardım etme vaktim gelmişti zaten döndürebilmişler. Sonrasında ise haftalarca
baba. hastanede yattım.
Adam kulaklarına inanmaz bir şekilde irkildi. - Annen? Annen nerede?
Kızın yine şoka girdiğini düşünerek tam bir şey
- Annem artık yok. Onu geçen yıl kaybettik. Ama
söyleyecekti ki, kız;
seni bulursam bir not iletmemi istedi. Seni
- Hayır, iyiyim ve her şeyi hatırlıyorum. Son beş affettiğini ve geçmişte ne olursa olsun hep
yıldır seni bulmak için araştırma yapıyordum ve sevdiğini ve bundan sonra da sonsuza dek
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 67 -
geçtikçe daha güvensiz olmakta, gençliğimiz ise Sedom ve Amora’daki akıl almaz uygulamalar hep
kötü alışkanlıkların gölgesine sığınmaktadırlar. o sistemin bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.
İşte böyle bir ortamda Raban Şimon ben
Noah zamanında tufan ile sonuçlanacak olayların
Gamliel’in sözleri daha da dikkate değer
başlangıcı on nesil ötesine kadar uzansa bile, asıl
olmaktadır. “Yargı, gerçek ve barış.”
son evreye Noah zamanındaki “hırsızlık” suçu ile
Günümüzde elbette ki bir yargı sistemi vardır. girilmiştir. Midraş bu suçun, suç olmaktan o kadar
Ancak bu yargı sistemi ne yazık ki gerektiği gibi çıktığını ve doğal göründüğünü belirtir ki, insanlar
işlememektedir. Çünkü gerçek ile el ele gitmeyen bu konuda hırsızları cezalandırmaya veya
bir yargı sistemi asla işlemez. Yargının ön koşulu caydırmaya yönelik tedbirler almaya gerek
mutlaka gerçek olmalıdır. Örneğin, suçlu görmemişlerdir. Bu da kaçınılmaz sondan onları
avukatlarının yaptıklarına bir bakalım. Onların koruyamamıştır.
görevi müşterilerini beraat ettirmek veya en az
Nazi Almanya’sı akla hayale gelmeyecek dehşetli
ceza ile kurtulmasını sağlamaktır. Belki de
uygulamaları legalize etmiştir. Hatta Dr. Mengele
kendileri müşterisinin suçlu olduğunu bilmekte,
ve onun gibi Nazi suçluları savaş sonrasında bazı
ancak bunun aksini kanıtlamak için çaba
ülkeler tarafından korunmuştur. Yargı
göstermektedir.
değiştirilemez temel prensiplere bağlanmadığı
Mevzuat günün koşullarına göre belirlenmiş de sürece her zaman diliminde böylesi uygun
olsa aslında itimat etmekten uzaktır. Sedom olmayan, hatta kabul edilemez davranış biçimleri
şehrinin kendine göre belirlenmiş koşulları vardır veya politikaları görülebilecektir.
ve o zamanın insanları tarafından legal kabul
Rabi Mendy Chitrick, geçtiğimiz hafta Şalom
edilmiştir. Ancak sistem tamamen insanın keyfi
gazetesinde yayınlanan yazısında bir Holocaust
kararlarına göre hazırlanmıştır. Midraş’ın anlattığı
®
kurtulanı olan Elie Weissel’in Lubawitch’lerin bilinmeye devam edecektir. Gerçek yargının
Rebbe’si ile olan diyaloğuna yer verir. Yazar temeli olmalı ve buna göre yargı işlemelidir. Yargı
Rebbe’ye “Holocaust sırasında Tanrı neredeydi?” değiştirilemez temel değerlerle işletilmelidir.
şeklinde bir soru sormakta, Rebbe de soruyu bir
Yargının yaşadığı bir başka sorun da gerçeğin
başka soruyla yanıtlamaktaydı: “Holocaust
araştırılmasının esas hedef olarak görülmemesidir.
sırasında insan neredeydi?” Nazi suçluları olarak
Nasıl ki iki farklı takım arasında futbol veya
kısaca tanımladığımız kişilerin birkaç diploma,
basketbol oynanıyorsa sanki mahkeme salonları da
yüksek lisans veya doktora sahibi oldukları bir
yargıcın hakemliğinde savcı ile avukatların
gerçektir. Böyle “medeni” insanların böylesine bir
mücadele ettikleri sahalara dönüşmüştür. Burada
vahşeti “legal” kılmalarının sebep ve sonuç
gerçeği aramak esas amaç olmaktan uzaklaşmıştır.
ilişkisini araştırmak, yıllardır bu konu ile
Avukat, en korkunç bir suçu işlemiş bile olsa
ilgilenenleri meşgul etmektedir. Ancak sonunda
müvekkilini ne olursa olsun beraat ettirmek için
Dr. Twerski’nin kitabında okuduğumuz basit
yeri göğü birbirine katmaktadır.
anlatıma dönmekteyiz. O zamanlarda değer
yargıları, sistem bu yöndeydi. Yahudiler önce Dr. Twerski kliniğine gelen evsiz ve çok yaşlı bir
insan olmaktan çıkarılmış, aşağılanmış ve ondan kadından söz eder. Bunama derecesinde
sonra bu akıl almaz dehşet plan devreye olduğundan kimse ona isteyerek bir yaklaşımda
sokulmuştur. Yakalanan Nazi liderlerinden bulunmamaktadır. Havanın çok soğuk olduğu
Eichmann’ın olayları sanki bir gazete okurcasına günlerde ancak otobüs duraklarında yatmakta ve
sakince anlatmasının nedenlerinden biri de budur. otobüslerin arkasından gelen sıcaklıkla
Aslında gerçek dediğimiz şey göreceli değildir. İki ısınabilmektedir. Hastaneye haklı nedenlerle bile
ve ikinin dört ettiği binyıllardır bilinir ve gelmiş olsa hastane yetkilileri ondan orayı terk
etmesini istemektedirler. Olay adalete intikal eder.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 71 -
Hastayı savunmakla görevli olan avukat öyle bir İşte bu noktada bir kez daha Raban Şimon Ben
durum yaratır ki sonunda hastanın hastaneden Gamliel’in sözlerini anımsamak gerekir.
atılması karara bağlanır. Daha sonra avukat Dr. Toplumda barış olmasının en önemli
Twerski’ye hastayı neden attıklarını sorar. Doktor gerekliliklerinden biri yargının gerçeği araştırması
bu kararın mahkeme tarafından alındığını ve sonunda mutlaka gerçeğe ulaşmasıdır.
söyleyince avukat kadının dışarıda soğuktan
Barış hiç kuşkusuz bir toplumun varlığı için en
ölebileceğini ima eder. Bunun üzerine doktor
gerekli öğelerden bir tanesidir. Talmud Uktsin adlı
avukata yaptığı konuşmayı ve oyunları hatırlatır ve
bölümünde (3/12) Tanrı’nın kendisine işaret olarak
kadını soğuğa mahkum edenin asıl kendisi
“barış”tan daha iyi bir şey bulmadığını iletir.
olduğunu söyler. Avukatın verdiği cevap
Ancak ne yazık ki barış kavramı bile
inanılması güç bir cevaptır: Doğru olabilir ama
sınıflandırılmaktadır. Bilelim ki yargı ve gerçek ile
ben işimi yapıyorum!..
bağdaşmayan barış gerçek anlamda barış değildir.
Yargı sistemi bir tarafın kazanması veya Demirperde ülkelerinden birini ziyaret eden bir
kaybetmesi üzerine kurulduğu zaman turiste Maşiah zamanın burada yaşatıldığından söz
insanoğlunun gerçek anlamda adil yargı ile edilir. Turist bunu merak edince de ertesi gün bunu
karşılaşması günden güne daha olanaksız hale göstermek için hayvanat bahçesine götürülür.
gelir. Kohelet’te yer alan “yeş tsadik oved betsidko Orada ilginç bir görüntü vardır. Aynı kafeste bir
– dürüstlüğü ile kaybolan dürüst adam” kavramını aslan ile bir kuzu bulunmaktadır. Bu ilginç
İdara Zuta sorgular. Sonunda şuna hükmeder: görüntü turistin hoşuna gider ancak yerli
“Mişum demişpat itrahak mitsedek – çünkü yargı kadınlardan bir tanesi kulağına fısıldar. Tabii ki
adaletten uzaklaşmıştır.” aslan ile kuzu aynı kafestedir. Çünkü aslana
yemesi için her gün bir kuzu verilmektedir. Açıkça
®
görüldüğü gibi bu, Maşiah zamanının barış Midraş Bereşit Raba 8.bölümde şunu kaydeder:
anlayışı değildir. Tanrı insanı yaratmadan önce meleklere danışır.
Yargı ve hesed yani iyilik melekleri insanın
"Şalom bayit" sözcüğü toplumlarda fazlaca
yaratılmasına destek verirler. Çünkü insan
kullanılan bir terimdir. Ancak bu kavramın ne
yaratılınca iyi olacak, hesed yapacak ve tsedaka
olduğuna da dikkat çekmek gerekir. Suistimal,
içeren davranışlarda bulunacaktır. Ancak
bencillik ve sadece tek taraflı olan evlilik asla bir
gerçeğin ve barışın melekleri buna karşı gelirler.
Şalom Bayit kavramını barındıramaz. Evlilik barış
Çünkü insan tartışmacı ve yalancı da olabilir.
içinde olacaksa, kişinin kendini düşündüğü gibi
Bunun üzerine Tanrı emet yani gerçeği dünyaya
eşini ve ailesini de düşünmesi gerekir. Psikolog
atar ve insan yaratılır.
Esin Aciman bu konuda şöyle bir örnek verir:
Eşlerden bir tanesi hafta içi bir filme gider. Filmi o Peki bu arada "barış" ne yapmıştır? Bunun cevabı
kadar beğenir ki film arasında çıkar ve eşine aslında oldukça kolaydır. Gerçeğin olmadığı
telefon eder. Filmi çok beğendiğini ve onunla yerlerde barış görünüşte daha kolay tesis edilir.
birlikte tekrar gitmek istediğini ifade eder. Hafta Bilelim ve anlayalım ki bir toplumun en önemli
sonu o filme birlikte gidilir. İşte bu noktada gerçek öğelerinden biri olan barış ancak sağlıklı ve
bir paylaşım ve birliktelik vardır. Biz kavramı ben gerçeğe endeksli bir yargının varlığında etkili
kavramının önüne geçmiştir. "Şalom bayit" olabilir. Burada gizlere, yanlış anlamalara, üstü
olabilmesi için öncelikle kişinin kendi içinde kapalı anlatımlara yer yoktur. Gerçek bütün
barışık olması gerekir. Bu da evdeki barış ve çıplaklığı ile görünmeli, kişiler de gerçeği
huzura yardımcı olur. Bunun aksi ne yazık ki olgunlukla kabul etmelidir. Bu Şalom ancak bu
günümüz cemaatlerinin en önemli sorunlarından şekilde Tanrı’nın kutsadığı Şalom olacaktır.
bir tanesidir.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 73 -
Rus devrimiyle beraber kaçtıkları Paris’e yerleşip Gelecek tehlikeyi çok iyi sezer İrène. İlk önce
tekrar eski görkemli günlere banker babasının Fransız vatandaşlığına alınması için arkadaşlarına
ticari zekâsıyla döner 18 yaşlarında. Annesi başvurur. Ama Yahudi kökleri onu hiç bırakmak
kendisine yaşlandığını hatırlattığı için onunla hiç istemez bir türlü. Vatandaşlık talebi reddedilince
ilgilenmez. Kiev’deki dadısının öğrettiği kimi tarihçilere göre iki kızının geleceğini
Fransızcayla birkaç yıl içinde mükemmel bir frenk kurtarmak adına Hıristiyanlığa geçer. Lakin, ok
diline sahip olur. Sorbonne’da okuduktan sonra yaydan fırlamış, Avrupa’nın ortasındaki Yahudi
1926’da Michel Epstein adlı bir başka Yahudi nefreti, Némirovsky’nin tüm ilişkilerine ve
bankacıyla evlenir; Fransız burjuvazisi ile tanışır çabalarına karşın galip gelir; hem de
ve sevimsiz bir Yahudi zengin işadamını anlattığı Yahudiliğinden hoşlanmayan, hatta sevmeyen ve
ilk romanı ‘David Golder’ ile Fransız sağının, hatta kimilerine göre nefret eden bir Yahudi’ye
hatta aşırı sağının sevdiği bir yazar olur, 26 karşı da.
yaşında. Roman o kadar beğenilir ki, filme bile
çekilir. İrène artık Avrupa’nın yaşayan en ünlü Fransız ‘Les Nouvelles Littéraires’ dergisine
yazarı olur ve önde gelen sağcı ve antisemit yazar günah çıkartırcasına, “Hitler’in iktidara geldiğini
ve siyasiler ile arkadaş olur. ‘Gringoire’ adlı gördükten sonra herhalde ‘David Golder’i bir
yahudi karşıtı dergide bile yazıları çıkar. Ünü daha yazsam bu kadar sevimsiz bir Yahudi
arttıkça, yeni romanları basılır ve başarılarına karakteri yaratmazdım.” dedikten birkaç ay sonra
yenilerini ekler. yaşadıkları ücra bir yer olan Issy - l’Evéque’de
kendisinin ve aile bireylerinin göğüslerine sarı
Lakin Avrupa artık ‘şeytanın’ saldırılarına maruz yıldız takılır.
kalmaya başladığı bir döneme girer.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 75 -
Primo Levi dememiş miydi, “bu yıldız takıldığı sona ise İngiltere ve ABD’de yine meşhur olur...
gün Yahudi olduğumu anladım, ancak!”...
İrène Némirovsky’nin ironik ve trajik hayatında
Ve bir yıl sonra 1941’de 39 yaşındayken evine tartışılacak çok nokta var.
gelen iki Fransız jandarması İrène’den valizini
toplamasını ister; çocuklarına; ‘bir yolculuğa Lakin bugün bunların çok da değeri yok belki de.
çıkıyorum’ der ve ilk önce Pithiviers denilen Geriye kalan ise, annesini yeniden ünlendiren
getto’ya, oradan da Auschwitz’e yollanır. kızının dedikleri:
Mareşal Pétain mektubuna cevap bile “Nazilere inat, hem annemi tekrar hayata getirdim
vermemişti zira... hem de üç Yahudi çocuk yaptım. Bu intikam değil,
olsa olsa nihai zaferdir”...
Kampa geldikten bir ay sonra resmi kayıtlara göre
tifüsten ölür. Kocası ise gaz odasını boylar. İki Ne dersiniz?..
kızını ise bir Fransız Hıristiyan kadın savaş bitene
kadar saklar ve onları ölümden kurtarır.
İnsanlar birbirine yardımdan
Büyük kızı Denise Epstein, 60 yıl sakladığı, vazgeçtikleri gün insanlık yok olur.
annesinin beş bölümlük ‘Fransız Süiti’ romanına
Karşılıklı dayanışma olmazsa
ait yazabildiği ilk iki bölümünün notlarını basınca,
2004’te prestijli Renaudot Ödülü’nü alır çoktan toplumlar olmaz.
Walter SCOTT
ölmüş olan Némirovsky. O yıl Fransa’da iki yıl
®
Hayır, İzmir Yahudi nüfusunun çok azaldığını Komşularımız arasında olan, okulda yanyana
bilmediğimden, olanların yoğunlukla Alsancak oturduğumuz Müslüman Türk veya Levanten
tarafında yaşadıklarından haberim olmadığından katolik arkadaşlarla sadece okul avlusunda olan
değil; Karataş, Asansör, Salhane semtlerinin, arkadaşlık, anne-babamızdan bu yönde bir
Mithatpaşa caddesinin tamamen değiştiğinden, o sınırlama olmamasına rağmen okul dışında devam
cumbalı iki katlı evlerin artık olmadığını etmez, mahalle oyunları, sinemaya gittiğimiz 5.15
bilmediğimden de değil; 40 ve 50'li yıllarda, hatta seansları sadece Bet İsrael'den kaynaklanan
60'larda çocukluk ve gençlik yıllarını o mahalleler arkadaşlıklarla ve aynı yaştaki Yahudi arkadaşlarla
ve Bet İsrael etrafında geçiren benimki gibi olurdu. Kızlar derseniz, arkadaşlıklarını sağlayan
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 77 -
etken ya komşuluk, yaşıtlık veya sınıf Bütün bunlar artık geçen günlere ait. Hatırlanması
arkadaşlığıydı. Yahudi olmayanlarla okul dışında çağrışımlar uyandıran çok eski hatıralar. Salhane
buluşup eğlenmeler bahis mevzuu olmazdı. için söylediklerim elbet başka semtler için de
geçerli.
Peki biz neden böyleydik, neden cemaat dışı
ilişkilere kapalı bir toplumduk? Cevap herhalde İsrael'de yaşayan eski İzmirliler 22 Mayıs 2010
köklü bir farklılık hissiyle yaşadığımız yüzlerce günü bu yıl da geleneksel pikniklerini Hayarkon
yıl. Bu farklılık gereğini bize İspanya sürgünü Parkında yaptılar. 350 kadar İzmirli birbirleriyle
öğretmiş. Bununla birlikte Türkiye Yahudileri buluşup hasret gidermek, ve eski hatıraları,
hiçbir zaman kapalı getto tipi mahallelerde tanışıklıkları ve dostlukları tazelemek üzere
oturmamışlar. Salhanede Kohenler, Barkiler, buluştular. 350 kişi, bugün İzmir'de yaşamakta
Sabanlar, Manav Bohor, Bakkal İsrael'in yanında olan 1400 Yahudi sayısının dörtte biri. Son 60
sigara bayii İbrahim, Hasan Bey, Udi Mehmet yılda inanılmaz oranda azalan, ayakta
Kasabalı, Havva hanım, diş hekimi Ekrem Berk kalabilmenin mücadelesini veren ve çok şeyin
gayet iyi komşuşuk ilişkilerindeydi. kaybolmamasını sağlayan bir cemaat.
Cumartesi için boyos ve fritadaslar, adını İzmir'de yaşayan dostlarımdan Selim (Moni)
hatırlamadığım ve peksimetiyle meşhur Salhane Bonfil fotoğraf meraklısı. Eski İzmir Yahudilerinin
fırını olmadan olmazdı. O fırına tavaları götürmek yaşam, aile ve toplum hayatlarını belgelendiren
ve oradan almak biz çocuklara en antipatik fotoğrafları bulmak, onları tarayarak
gözüken bir işti. Belki birimizde o günlerden değerlendirmek ve güzel bir sergi hazırlama
görüntüler vardır. projesi için kolları sıvamış. Nerede yaşarsa yaşasın
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 79 -
için "sakız" denir. Çeşme'nin damla sakızlı Birer mücevher gibi itina ile dizerler her birini
dondurması bütün dünyada ün salmıştır. Meşhur hazırladıkları kesekağıdına. Alacaklarını aldıktan
"sakızlı muhallebiyi" de Çeşmeliler keşfetmiştir. sonra da örterler yine incir yaprakları ile sepetin
Sakız reçelini de öyle!.. İncir tatlısını da yalnız dibinde kalanlarını. Küçücük bir düşünce farkı
Çeşme'de bulurdunuz. Çeşme'den dönüşte asırlık ile... Babalarımız serinde kalsınlar diye örterlerdi,
Rumeli Pastanesi'nden dostlara getirilen en değerli torunlarımız ise ortalıkta görünmesinler,
hediyelerdi bunlar. keşfedilmesinler, bizlere kalsınlar diye!..
İncir dedim de kulaklarımda yankılandı ezgisi : "Hadi kumru almaya gidelim" deyince etrafta
Baar-dacık, kafes arayanları da biliriz biz!.. Sabah
soğuk soğuk baar-dacık, kahvaltısında peynirlisini, öğle yemeğinde sucuk-
balları akıyor baar-dacık!.. peynirlisini, akşamına da -ayıptır söylemesi-
yengeni yeriz biz!.. Çıtır çıtır yengeni öyle bir
Sakın yanlış anlamayın, kimseyi küçümsemek yiyişimiz vardır ki, aşk dolu küçük ısırıklarımız
aklımızdan bile geçmez ammaa bir tek biz biliriz altında bedeninin çıtırdadığını duyar, eriyen
bardacık ile incirin farkını!.. Gayrıİzmirli yağlarının sızdığını görürsünüz. Hele hele, her
dostlarımız, manavın façaya dizdiği yeşil altın lokmasını zevkten inleye inleye ağzımıza teslim
sarısı iri iri incirleri kapış kapış götürürken, onları edişine şahit olursanız, delirirsiniz maazallah
gülümseyerek seyreden torunlarımız bile manavın hasetinizden. Her önümüze gelen kumruyu da
bir köşesinde bizleri bekleyen el yapımı eski bir yemeyiz biz... Bu işi bileninden yeriz yengeni!..
sepeti ararlar gözleri ile... Büyük olanını değil, Şaşıracaksınız ama öyle sandığınız gibi taze, çıtır
bardacığın balları akanını, yumuşağını, dibi olanı ile işimiz yoktur bizim. Kumru dediğin bir
çatlayanını seçmeyi öğretiriz biz torunlarımıza. iki gün kenarda durup rüştünü ispat etmeli,
®
olgunlaşmalı, eti sertleşmeli ki, kendine has çıkmak için branda bezine kat kat beziryağı sürüp
kıvamını bulsun ateşle başbaşa kaldığında... Ya güneşte kurutarak kendi ellerimizle yaptığımız
çay eşlik eder kumruya, ya da ayran!.. Arkasından botlar, avladığımız mercanlar, lidakiler, kupesler,
bir de "Lokma" ile cila çekerseniz var ya!.. dönüşte yapılan boklu kebaplar, Şifne'de çamur
Kıpırdayacak haliniz bile kalmaz!.. banyosu sefalarımız, Temmuz Ağustos aylarında
bile her akşam üşümemek için giydiğimiz
Temmuz ayı çıkar çıkmaz bir koku daha karışır
kazaklar, plajda geceleri yapılan mangal sefaları,
Çeşme'nin kokularına!.. İzmirlinin gözünü
Rasim Palas, Yeni Karabina, Alakuş... saymakla
bağlayıp havayı koklatsanız bile yeter!... Hemen
bitmez ki aşklarımız!..
mutfağa gidip hazırlığa başlar. Üç dakika bile
sürmez dünyanın en keyifli masasının hazırlığı... Ve biz her Çeşme'ye gittiğimizde ne yapar eder
Buzdolabından hiç eksik etmediği o mis gibi İzmir hala bunları yaşarız!.. Elimizden geldiğince!..
tulumunu alıp dilimler, bir tabağa iki domates ile
Haydi İzmirliler!.. Çeşme'ye!..
bir acur doğrar, üstüne etraf köylerin taş sıkma
filtrelenmemiş yemyeşil zeytinyağını gezdirir, Şimdi aşk zamanıdır
biraz tuz, biraz kekik, biraz da karabiber ekler, buz Aşk ömrün baharıdır...
gibi yetmişliği de koyduktan sonra masaya buyur Aşk gönüle dolunca
eder sizi!.. Bilir ki etrafta eşi benzeri olmayan Sevenler kavuşunca,
Çeşme Kavunu vardır. Yaşamak ne güzel!...
O kadar çok güzellikleri var ki anlatılacak!.. Siz de buyrun!.. Başımızın üstünde yeriniz var!..
Tırnak boyunda kınalı (manikürlü) bamyası,
___________________________________________________________
dünyada eşi olmayan bembeyaz acı kuru soğanı, 30.06.2010 Şalom Gazetesinde yayınlanmıştır.
uçsuz bucaksız plajı, kumu, denizi, balık avlamaya
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 83 -
semtindeki aile evi. Aklımda kalan, belleğimde yer bana. Oysa çocuk halimle can atardım onlara
edinmiş, gözüme ilişen onca görüntü gerçek katılmaya.
boyutuna geldi. Bir an için solgunlukla
canlandırılmış bir dizi fotoğraf karesi gibi kısa,
incecik ve yarı saydam görüntüler belleğimde
canlandı. Özellikle insanlar belirsizdi. Aslında
şekil o kadar silik ve biçimsiz ki ona ne ad
vereceğimi bilmiyordum, yalnızca insan karaltıları
vardı. Avluda asılı çamaşırlar, oyun oynayan
çocuklar. Bir de anneannemin telaşı vardı.
Birilerine bir şeyler anlatıyor. Hep o konuşuyor,
karşısındakiler de onu can kulağıyla dinliyorlar.
Anılar her neyse, nerede gizlendilerse, bir şekilde
dışarı çıkmak için hep tetikte ve uyanık görünseler Birol Üzmez, İzmir kortejoları ve içlerinde
de bulanık kareler canlandı gözümde. Ama kesin yaşayan hayatları fotoğraflayarak unutulmuş bir
olarak bildiğim bir şey vardı. Biz oraya gitmişsek, geleneği belgelemek istemiş. Yok olmaya yüz
mutlaka çözülmesi gereken bir sorun vardı. Bana tutmuş bu yaşamlardan insanları haberdar etmek,
da kapı önündeki divanda oturup avluyu izlemek İzmirliler’in hafızasını tazelemek, insanlara bu
düşerdi. Oradaki insanların yaşantıları ile benim komşuluğu, bu dayanışmayı hatırlatmak istemiş. O
yaşantımın iç gerçeği farklıydı. Bunu çocuk küçücük odalara sığan kocaman yaşamları
aklımla anlayabiliyordum. O çocuklara anlatmak istemiş.
yaklaşamadan yalnızca onları seyretmek düşerdi
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 85 -
®
apartmanlar dikildi. Günümüzde çoğu yıkılmak yatmakta, aynı tabaktan yemekte, aynı bardaktan
üzere olan son kalan aile evleri yine kentin en içmektedir. Haftada bir kez çamaşır
yoksullarını barındırıyor. İşte Birol Üzmez değiştirilmektedir.”
fotoğraflarıyla bu yaşamı belgeliyor.
Yahudi ve Yahudi olmayan gözlemcilere göre, bu
Şu anda İzmir kent kültürü üzerine yapmakta dramatik yoksulluk ve yıkık dökük yaşam
olduğum bir çalışma beni Henri Nahum’un “İzmir koşulları, beraberinde sağlık ve fiziki görüntünün
Yahudileri” adlı kitabına götürdü. O kitaptan bozulmasını da getirmiş. “Erkeklerin yüzleri
okuduklarım ile bugünkü İzmir Yahudi cemaatini çökmüş” diye kayıt düşmüş biri; “Kadınlar kısa
karşılaştırınca, İzmir Yahudileri olarak ne kadar boylu, sıska ve solgun” diye yazmış bir başkası.
yol kat ettiğimiz anlaşılıyor. Sizlerle okuduklarımı
paylaşmak istiyorum. Bakın Henri Nahum neler Henri Nahum’a göre 19. yüzyılın ortalarını
yazmış: yansıtan bu görüntü, 20. yüzyılın başlarında da çok
fazla değişmez. Zamanla onlara bir yük daha
“19. yüzyılın ortasında, Osmanlı Yahudileri’nin biner, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra
tümü acınacak durumdadır. Avrupalı başlatılan Türkleştirme kampanyası nedeniyle,
gözlemcilerin hepsi, Yahudi mahallesindeki Ladino dilini konuşamaz olurlar.
sefaleti, yıkık döküklü, evlerin pisliğini, nüfus
fazlasını, aynı şekilde tarif etme konusunda Geçmişten günümüze bakınca böyle yoksul insan
hemfikirdir. Yahudi gözlemciler de aşağı kalmaz manzaralarına artık Yahudi toplumunda
(…) On-on iki kişilik aileler, bir çeşit hava rastlanmadığına seviniyor insan. Elimizdeki
deliğinin aydınlattığı sağlıksız mekanlarda değerlerin farkında mıyız? Yeterince sahipleniyor
yaşamaktadır. Ebeveyn ve çocuklar yerde muyuz kültürümüzü?
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 87 -
Şu anda hepinizi Çeşme’de o doyumsuz Pazar içinde yapılan faaliyetlere bir ilgisizlik, bir
kahvaltı sofralarında, veya Alaçatı plajlarından kayıtsızlık izliyorum. Aynı kaygıların İstanbul
birinden denize girerken, Ayagorgi’de Yahudileri için de geçerli olduğunu Şalom
güneşlenirken veya Kumrucu Şevki’de Çeşme’ye gazetesinden okumak beni derinden üzüyor. Ve
özgü, lezzetli kumrularınızı keyifle yerken inanın sizler için, çocuklarımız için, torunlarımız
düşlüyorum. Ya geceler? Artık deniz de başkadır, için kaygılanıyorum. Ayrıca size bir müjdem de
mehtapta…Terasta, bahçede denizin esintisini, buz var! Önceki yıllar İstanbul dahil olmak üzere
gibi biranın serinliğini solursınız. Avrupa başkentlerinde kutlanan Yahudi Kültür
Günü, önümüzdeki Eylül ayında ilk kez İzmir’de
Sayfiye demek ‘dingin’, ‘asude’, ‘sakin’ ve gerçekleştirilecek. Bu günü tüm kentle, İzmirli’yle,
‘huzur’ lu bir ortam demek. Huzurlu bir mavi hep birlikte kutlayacağız. Yahudi’si, Müslüman’ı,
dünya demek. Sayfiye yerlerini derin sessizlik Hıristiyan’ı, akademisyeni, bilim adamı, fotoğraf
adaları olarak düşünürüm. Düş kurulan, sanatçılarımız ile kültürümüzü, mutfağımızı,
fısıldanılarak konuşulan, en kızgınlıklarımızın bile müziğimizi tanıtacağız. Siz de eminim, benim
asla bağırmadan söylendiği bir başka dünyadır, kadar bu günü tanıtmaktan gurur duyacaksınız.
sayfiye mekanları. Kış yorgunluklarının atıldığı, Katılımlarınızla anlam kazanacak bu günde
insanların rahatlamaya gittikleri dinlence hepinizi görmek umuduyla.
yerleridir. Dinlencenin verdiği rahatlıkla yeni yeni
düşünceler filizlenir içinizde, canlanır, Sevgi ile kalın.
yenilenirsiniz. Ben sizden bir ricada bulunmak
istiyorum. Tatile giderken, kendinize şöyle bir
soruyu yöneltmenizi istiyorum. Ben kendi
kültürüm için ne yapabilirim? Ne yazık ki cemiyet
®
1950’li yıllardan bu yana Türkiye'de hızla bilemiyor, ancak çok abartılı olduğunu tahmin
yükselen “antisemitik” söylemler ve nefret ediyorum. Ilgaz Zorlu'nun kitabı yayınlanmadan
ifadeleri hepimizi ziyadesiyle üzüyor. Ancak bu önce makalelerini okumuş idim. Ama yine de bir
bizim yüz yıllardır ezik büzük, horlanmış, dönüşümü tetikleyemedi. Sanki utanılacak bir şey
aşağılanmış yaşamaya razı olmamızın sonucu. varmış gibi.
Amele taburlarını oluştururlarken de, varlık
vergisini zorla alırlarken de sesimizi çok Bu insanlar anladığım kadarı ile tebdil yaşamaya
yükseltememişiz. Vergilerini ödeyemeyenlerin çok fazla alışmışlar. Bizler daha doğar doğmaz
Aşkale'ye zorla çalışmaya gönderilmelerini de nüfus cüzdanımıza "musevi" damgasını yiyince
durduramamışız. 6-7 Eylül 1955 de yağmalanan - artık onunla beraber yaşamaya alışıyoruz. Askerde
üstelik devlet eliyle organize edilmiş- yüzlerce binlerce defa avazım çıktığı kadar “azteğmen!
işyeri karşılığında hakkımızı arayamamışız. AVRAM AJİ emir ve görüşlerinize hazırdır
Verilen sözler tutulmamış. Tazmin edilmemişiz. komutanım" diye bağırdım içtimalarda...
Aynen Çingenelerin durumu gibi… Geçenlerde Mecburen!... Alışık olmayanların da kulakları
Manisa/Selendi'den tüm Çingenleri kovaladılar, alışıyor zamanla. Bazıları hayatında ilk defa
ancak tüm devlet erkanı, yazılı ve görsel basın karşılarında bir Yahudi görüyor.. Ve de hayret
herkes Çingene kelimesinin yerine Roman ediyorlar! Aynen onlar gibiyiz; iki elli, iki ayaklı.
kelimesini kullanmaya çok çok dikkat etti. Şaşırıyorlar tabi.
Soner Yalçın’ın EFENDİ kitabının ana temasını Geçenlerde bölük komutanım 35 sene sonra beni
oluşturan tanınmış Sabetaycılar hakkında araştırmış bulmuş. Ziyaretime geldi. Askerlik
yazılanların ne kadarının doğru olduğunu günlerinde bana mesafeli ve kıskanç bir tutum
®
içerisinde idi. Geldiğinde sarıldık öpüştük. Beni serisini okursanız Hz. Muhammed'in yaşamı
unutamadığından bahsetti. Ne kadar saygılı ve konusunda ne kadar da yanlış bilgilendiğimiz de
görgülü olduğumuzdan etkilendiğini itiraf etti. ortaya çıkıyor.
Sabetay müritlerinin de artık daha fazla bu Küba isyanını gerçekleştiren Fidel Castro milli
tiyatroyu sürdürme zorunda olmadıklarını kahraman. Ama Bolivya isyanında yenik düşen
düşünüyorum. Kendilerini Yahudi hissedenlerin Che Guevera hiç bir şey. Atatürk padişahlığa karşı
dinimizi dolu dolu –kendi ritüellerince– başlattığı isyanda başarılı olmasaydı -Patrona Halil
yaşamamaları için bir neden yok. isyanı gibi- tarih dersinde kısa bir paragrafta adı
geçecekti belki. Ama başarılı olunca milli
Kaç kişi olduklarını bilemiyorum. Ama okuduğum kahraman oldu. Aynı şekilde Gandi, aynı şekilde
yerlerde zikredilen sayılar inanılmaz yüksek. En Mandela, aynı şekilde Lech Walessa başarılı
çok üzüldüğüm konu ise Sabetay Zvi'ye ait olan isyancılar listesinde.
Mezarlıkbaşı'ndaki evi olduğu gibi terk edilmiş bir
vaziyette duruyormuş… Çok acıklı. İnşallah en Ve buna karşın adı unutulmuş milyonlarca
kısa zamanda restore edilir. başarısız isyancı...
Peygamberlerin hayat hikayeleri ve başarıları ile Hoşgörü edebiyatı ile bizleri avutmaya kalkanlar,
gurur duyma isteği vardır insanın doğasında. Ama canları pahasına dinlerini değiştirmek zorunda
yaşanan gerçekler hiç böyle değil. Hz. Musa vaat kalan “dönmeleri” göz ardı ediyorlar.
edilmiş topraklara giremedi. Hz. İsa çarmıha
gerildi. Turan Dursun'un "Din Bu" adlı kitaplar
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 91 -
®
Gökkuşağının ustaca birbirine harmanladığı huzur gün ünlem işaretini kaybetmiş. Alçak bir sesle ve
veren renkleri yeğliyor olamaz mıyız? Alev ile sesinin tonunu değiştirmeden konuşmaya
barut arasında mı sürdürmeliyiz artık sürekli başlamış. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye
yaşamımızı? Bu mu isteniyor bizden? seviniyormuş. Üstelik hiçbir şey onda en ufak bir
heyecan dahi uyandırmıyormuş. Bir süre sonra
Güneş, ağaçların yaprakları arasından süzülen soru işaretini kaybetmiş. Soru sormaz, sorgulamaz
hüzmeleri ile ısıtabilecek ve hayat verebilecekken olmuş. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu artık
evrene, söyler misiniz bana, bu yangınlar bu ilgilendirmiyormuş. Ne kainat ne dünya ne de
kavurucu çöl sıcakları niye? En acımasız tarafını kendisi umurundaymış. Birkaç sene sonra iki nokta
mı gösterecek güneş bundan sonra bekleyenlerine? işaretini kaybetmiş. Davranış ve nedenlerini
İlkokula giden çocuklarımızın gülen bir yüz ile başkalarına açıklamaktan vazgeçmiş. Ömrünün
resmettikleri suluboya resimlerdeki güneş, artık sonuna doğru ise elinde yalnız tırnak işareti
asık bir suratla mı çizilecek? Yağmur, berekete kalmış. Kendisine ait tek bir düşünce bile yokmuş.
dönüşebilecekken Tanrı'nın insanoğluna bahşettiği Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlayıp
verimli topraklarda, evlerimizin çatılarına kadar duruyormuş. Yaşamının sonuna geldiğinde...
ulaşan, bizleri birbirimizden ayıran, bütün düşünmeyi de, okumayı da unutmuştu artık.”
değerlerimizi silip süpüren bu seller, bu afet niye?
Bizler de her şeyimizi böyle tek tek kaybetmeli
Çoğunuz bilirsiniz anekdotu... miyiz? Karşılıklı restleşerek oynanan blöflü kumar
“Bir gün insan virgülü kaybetmiş... Cümlelerden masalarındaki pey, neden bizlerin kardeşlikleri,
korkar olmuş ve anlatımları basitleşmiş. Cümleleri dostlukları veya değerleri olmalı?
basitleşince düşünceleri de basitleşmiş. Bir başka Neler oluyor insanoğluna? Tanrının verdiği bu
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 93 -
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 95 -
®
dirayetli, despotik bir kişi idi. Uzun boylu ve son inanmadığını ve fırtınada dümeni sağlam tutma
derece dik duruşlu idi, keskin bakışları ve yüksek, konusunda son derece endişeli olduğunu keşfettim.
ince delikli Turan tarzı bir burnu vardı. Türklerde İkili bir oyun oynuyordu: bir taraftan hem
oldukça nadir bir vasıf olan keskin bir mizah Konstantiniye’deki yetkililerle arasını iyi tutuyor,
anlayışına sahipti. Rahmi Bey’le dostane diğer taraftan İzmir’in önde gelen İngiliz, Fransız
münasebetlerim vardı zira himayem altındaki ve İtalyanlarıyla iyi ilişkiler sürdürüyordu.
kişiler problemlerle karşı karşıya kaldıklarında bu Gerçekte, kendisine sık sık sert ve haşin davranan
problemleri halletme hususunda sahip olduğum tek Alman subaylarından nefret ediyordu.
kaynaktı.
Özellikle ihtişamlı evlerinde kendisini cömertçe
eğlendiren İzmir’in önde gelen İngiliz vatandaşları
ile dostluğu vardı. İştahı yerinde biriydi ve aklî ve
yürüme melekelerini kaybetmeden Avrupa veya
Şark içkilerinden epey fazla miktarda tüketebilirdi.
gönderilmeleri emrini iptal etmesi için Enver’i Cesur ve takdire şayan İngiliz din işleri zabiti
ikna etmeye kâfi derecede tesiri olacaktır.” Mister Brett‘i mahpuslara para ve gıda izninin
verilmesini talep etmesi için Cemal Paşa’ya
Bana denildiği gibi sefire telgraf gönderdim, ancak
gönderdim, ancak Cemal Paşa “Üç dört gün
şöyle cevap verdi: “Yarın Cuma ve Harp Nazırı’nı
bekleyeceğiz ve ne yapacağımıza karar vereceğiz”
göremem.”
sözleriyle onu reddetti.
Emir tabii ki tam da Cuma gününe rastlaması için
kasten verilmişti. Cumartesi günü, Rahmi’nin fikri
üzerine, Amerikan hükümetinin insanlık adına
müdahalede bulunması için yalvaran bir telgrafı,
Washington’a iletilmek üzere, Atina’daki Ortaelçi
Droppers’e gönderdim. Vali telgrafın Atina’ya
ulaştırılması işini üstlendi.
baskın yapıldı ve elbiselerini giymelerine bile Genel olarak himayem altındaki İzmir’deki İngiliz,
fırsat tanınmadı. Fransız, İtalyan kolonileri ve diğerleri, şiddet veya
açlık nedeniyle ölümle neticelenebilen aşırı bir
Bu zavallılara ekmek, peynir ve para ulaştırmak
işkenceye maruz kalmamışlardı. Sayıları kırk-kırk
üzere derhal konsolosluğun iki memurunu
beş bin civarında olan ve “Helen Rumları” olarak
Kemalpaşa’ya gönderdim. Vali tarafından bu
bilinen Kral Konstantin’in tebaası Rumlar da bu
şekilde acımasız muameleye tabi tutulan İttifak
işkencelere maruz kalmamışlardı. Rumlar
Ülkeleri tebaasının büyük bir kısmının Musevi
konusunda vali sık sık bana Kral Konstantin’i
olduğu kaydedilmelidir. Bu insanlar kirli
Türkiye ve Almanya’nın bir müttefiki olarak
hapishanelere kilitlendi, kendilerine yiyecek
gördüğü için onlara iyi davranmaya niyetli
verilmedi, dövüldü ve fazla miktarda para
olduğunu söyledi.
toplamadıkları takdirde Sivas’a yaya olarak
gönderilecekleri tehdidinde bulunuldu – bu, can Türk ve Alman zulmünün en dehşetli kurbanları,
çekişerek acı içinde ölmeye denk bir ceza idi. Osmanlı hâkimiyeti altında bulunan altmış bin
reaya veya Rumlar idi. Bunlar katledildi, soyuldu,
Vali, Morgenthau’nun konuyu ciddi bir şekilde
evlerinden çıkartıldı, tecavüze uğradı veya orduya
Enver’e aktararak İzmirlilerin tehciri konusundaki
alındı ve hendek kazma veya benzer işlere verildi,
baskıyı durdurabileceğine kani idi ve bana şöyle
bunların çoğuna gıda veya kıyafet verilmedi.
dedi:
Çoğunluğu açlık veya açıkta kalma nedeniyle
“Bana her seferinde neden tehcire devam öldü.
etmediğim sorulduğunda Yahudileri tehcir
Britanya donanması sürekli olarak kıyıyı
edeceğim. Kendisi de [Morgenthau] Yahudi
bombaladığı için, bunların çoğunluğu tepelerde,
olduğu için bu belki onu uyandıracaktır.”
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 101 -
denizden açık bir şekilde görülecek bir alanda olan meblağı Türk altını olarak ödemek zorunda
hendek kazma görevine tayin edilmişti. idiler.6
Britanya’nın “Hendek kazan birçok işçi
_____________________________________________________________
bombalandı, birçoğu öldürüldü ve diğerleri Dipnotlar :
kaçmaya zorlandı” şeklindeki beyannameleri,
* Resmî adıyla “Vakt-i Seferde Icraat-i Hükümete Karşı Gelenler İçin
Türkleri oldukça eğlendirdi. Reayaların bazısı Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedabir Hakkında Kanun-ı Muvakkat”.
kuyularda ve bahçelerde kazılan deliklerde aylarca ** Bayonne Fransa’nın en güneydoğusunda Basses – Pyrénées bölgesinde
yer alan muhkem bir şehirdir. Bayonne’daki ilk Musevi yerleşimi, İspanyol
gizlenmeyi başarmıştı. Bunların birçoğunun ve Portekiz kökenli Marrano’lardan oluşuyordu. Bkz. George Levitte,
yerlerini biliyordum. “Bayonne”, Encyclopaedia Judaica, (Kudüs: Keter Publishing), cilt 4, s.350-
351.
1
Haim Nahum konusunda bkz. Esther Benbassa, Son Osmanlı
Sayıları az olmayan bu insanlar en şanslıları idi. Hahambaşısının Mektupları Alyans’tan Lozan’a, çeviren İrfan Yalçın,
Milliyet Yayınları, 1998.
Kayık ve sandallarla Yunan adalarına kaçtılar. 2
Henry Morgenthau, United States Diplomacy on the Bosphorous: The
Diaries of Ambassador Morgenthau, 1913-1916, Ara Sarafian’ın “Giriş”i
ile, (London, New Jersey: Gomidas Institute), 2004, s. 289.
Sayıları on iki bin kadar olan Ermenilere bu sefer 3
National Archives and Records Administration, College Park, Maryland,
reayalara zulmedildiği gibi zulmedilmedi. (kısaca NARA), RG 59, 867.4016/113 sayılı, 14 Ağustos 1915 tarihli
mektup.
Türklerin siyaseti “milli müdafaa” için 4
George Horton, Recollections Grave and Gay, The Bobbs-Merrill
Ermenilerden mümkün olduğu kadar çok para Company, Indianapolis, 1927, s. 219.
5
Rahmi Bey Mayıs 1919’da İngilizler tarafından Malta’ya sürülecek ve
sızdırmaktı. 1922’de serbest bırakılacaktır.
6
George Horton, a.g.e., s. 220-225.
Ermeniler çoğunlukla hali vakti yerinde varlıklı Toplumsal Tarih Şubat 2010 sayısında yayınlanmıştır.
kişilerdi ve sıklıkla listeleri hazırlanıyordu. Bu
listelerde yer alanlar isimlerinin karşısında yazılı Devamı Gelecek Sayıda..
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 103 -
Biz insanlar, maneviyat alanında henüz taş İnsanların manevi alanın dışına itilmelerinin
devrindeymişiz gibi gelişmemiş ilkel bir dönemde yararlı ve faydalı bir amacı olduğu muhakkaktır.
yaşıyoruz. İnsanlar bu dışa itilmelerin ardından bu ikili
mücadeleyi tamamen kaybettikleri hissine
Bir benzetme yapmak gerekirse, henüz üç aylık kapılarak, Yaradan'a, Yaradan'ın yüceliğine
bebekler gibi kendi ayaklarımız üstünde yaklaşmanın kendi gücüyle ve kendi imkanlarıyla
duramıyor, yürümeyi bir kenara bırakın kendi mümkün olamayacağını anlar.
gücümüzle ayakta durmayı bile beceremiyoruz.
İnsan, devamlı olarak manevi alanın dışında
Bir tarafta gözle göremediğimiz manevi dünya, kalmanın korkusuyla, kendisine yardımcı
diğer tarafta hayatın dünyevi zevkleri!.. Bu ikili olabilecek tek gücün Yaradan'ın gücü olduğuna
mücadelenin sonunda her zaman alışkın karar verir. İnsan verdiği bu karar sayesinde,
olduğumuz dünyevi yaşantımıza döner ve bu Yaradan'a karşı yürekten bir talepte bulunur ve
döngünün sürekli tekrarlandığını görürüz. Manevi ondan, gözlerini ve kalbini açmasını, kendisini
alanda kısa bir süre kaldıktan sonra tekrar dünyevi gerçek bir şekilde maneviyata yaklaştırmasını
zevklere doğru yönlendiğimizi farkedince, manevi talep eder. Bu aşamaya varan insanların bencillik
bilinç alanına doğru ilerleme kaydedemediğimizi ölçülerinde bir değişime uğradıklarını görüyoruz.
anlar ve kendi iç dünyamızın dışında kalan manevi İnsanın bundan önce manevi alanda hissettiği dışa
üst dünyalara varmak ve Yaradana yaklaşmak itilmelerin onu bu değişik duruma getirmek için
yerine gerilediğimizi ve dünyevi zevklere olan Yaradan tarafından yapılmış olduklarını
düşkünlüğümüzün geçmişe kıyasla daha güçlü görmekteyiz.
olduğunu farkederiz.
Manevi alandan dışa doğru itilmeler, insana
®
ortamda, çocuklar düşe kalka yürümesini yönettiğine inanmadığını gösterir ve başka ilahlara
öğrenirler. Biz yetişkinler de aynen çocuklar inananlardan biri haline gelir. İnsan her şeyin
gibiyiz. Manevi alandaki düşüşlerimiz, Yaradan tarafından yapıldığını düşünmeli ve
kalkışlarımızdan daha fazla olmasına rağmen, bunun tersini düşünüyorsa pişmanlık ve hüzün
manevi alana her giriş ve çıkış bizi ileri bir duymalıdır.
basamağa doğru itmektedir.
Tam bu aşamada insan, pişmanlık ve hüzünü
Kendisine gönderilen tüm bozuk (rahatsız edici) nelere karşı duyduğunu çözmek durumundadır.
işaretlere rağmen insan, devamlı bir şekilde bütün Yaradan onu manevi alandan, dünyevi düşüncelere
varlığıyla ve tüm düşünceleriyle Yaradan'a bağlı ittiği için mi üzülmeli, yoksa geçmişte değersiz
kalmalıdır. İnsan bu bağlılığını, kendini en kötü bulduğu şeylerle tekrar uğraşmaya başlamak için
şartların etkisi altında bulduğu zamanlarda bile heveslendiği için mi pişmanlık duymalıdır?
korumalı ve Yaradan'dan başka hiç bir gücün
hüküm sürmediğini, tek hükümdarın Yaradan İnsan maneviyata istekli olduğu zaman, manevi
olduğunu, onun gücünden başka hiç bir gücün bizi alana yükselmekte olduğunu sezmeye başlayınca,
iyi veya kötü yönde etkilemediğini bilmek maneviyatın tadını algıladığı zaman bile,
zorunluluğundadır. maneviyata varmak için Yaradan'ın beğenisini
kazanmış olduğunu bilmelidir.
İnsanlar bazen yeryüzünde Yaradan'dan başka
güçlerin var olduğu düşüncesine kapılarak, sadece Sonuçta anlamamız gereken şudur ki, Yaradan'ın
kendi iradesiyle hareket ettiğini düşünür. Şöyle ki beğenisini kazanmak veya kaybetmek, biz
daha dün maneviyat hakkında fikir sahibi olmak insanların elinde olan bir şey değildir. Bu işler
istemediğini düşünerek, Yaradan'ın evreni sadece Yaradan'ın elindedir.
®
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 109 -
Ayrıca Zohar Kitabında geyik imgesi ile, da simgelemektedir. Buna göre, çiçek tablasının
İbranilerin Mısır esaretinden kurtulmaları girişindeki iki yılanın varlığını, Mesih günlerinde
aralarındaki ilişki işlenmiştir. Talmud Kitabına birbirleri ile mücadele edecek olan iki yılanı temsil
göre dişi geyiğin rahmi dar olduğundan, doğal bir ettiği şeklinde yorumlayabilmekteyiz.
doğum yapması mümkün olamamaktadır. Bu
yüzden, Yaratan geyiğin rahminin ağzını ısırıp Tepsinin üst-merkezindeki altı yılan figürü de
doğumu sağlaması için bir yılanı göndermiştir. herhalde, yılan alegorisi ile ilgili Sabetaycı inancı
Bununla ilgili olarak Zohar'da şöyle yazılıdır: vurgulama amacı ile işlenmiştir.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 111 -
Yine bin dokuz yüz ellili yıllara dönüyorum. Eve Judeo-Espanyola olan kulak dolgunluğu, sınırlı
bir gazete ya da dergi alındığını, herhangi bir sözcüklerle de olsa anlaşabilmemiz,
kitabın okunduğunu hiç anımsamıyorum. Babam, anneannelerimizin bize sürekli olarak bu dille
maddi olanaksızlıklar yüzünden ilkokulu üçüncü konuşmalarından kaynaklanmaktadır. Bu
sınıfta bırakmak zorunda kalmış. Gece gündüz sözcüklerle, bu şarkılarla doldu kulaklarımız, bu
çalışmanın dışında uzun süre yaşamlarında bir dilin gelenekleriyle büyüdük. Aradan geçen bu
farklılık olmamış. Yalnız onlar mı? Yakın kadar yıl sonra, yaşı daha genç olan yengemin
çevremden tanıdıklarım, uzun yıllar toplumdan dışında, evde derslerime hiçbir yardım
uzak kalmışlar, kendi dar çevreleri içinde alamayışımı hüzünle anımsarım.
yaşamlarını sürdürmüşler.
Bugün kesin olarak şunu söyleyebiliriz: Bizler,
Müslüman Türklerle komşulukları, dostlukları yok sınırlı da olsa, bu dili tanıyan son bireyleriz!
muydu? Elbette, vardı. Hem de en iyisinden. Çocuklarımızın birçoğu, bu dile tümüyle yabancı
Yaşadıkları çevrenin sınırları içinde, herkes kalmış; torunlarımızın ise hiçbir şekilde ilgi
nerdeyse birbirinin geleneğine, yazgısına ortak göstermeyeceği kesindir. Okullarda alınan Türkçe
olmuştu. Müslüman, Musevi komşusunun inanç ve eğitimin yanında, Batı dillerinden en az birini
geleneklerini bilir, onun hassas olduğu konulardan öğrenmek için harcanan çaba, Judeo-Espanyol’u
uzak kalmaya çalışırdı. Erkekler, iş ilişkileri önemsiz kılmakta, gençlere bu konudaki
nedeniyle Türkçeye daha yatkındılar; oysa günlük çalışmalar hiç çekici gelmemektedir. Bu dilin
konuşmaların dışında bu dili kullanmayan yitirilmesinde bir sorumlu aranacaksa, bunun yine
kadınların, gerekli olduğu zamanlarda biz olacağımızı açıklıkla itiraf etmek gerekir.
zorlandıklarını anımsarım. Benim ve yaşıtlarımın
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 113 -
biri için gerçekten güç oluyordu. William Bu ezgileri toplarken, genelde iki tür olduklarını
açısından önemli olan, ezgiler kadar içerdiği saptamıştım: Beş yüz yıl öncesinden gelen
sözlerdi. Bu yüzden topladıklarımı daktiloya romanslar ve bu beş yüz yıl içinde ülkemizde
çekiyor, belli bir süre sonra ona postalıyordum. yazılanlar, bestelenenler. Bu romansları, atalarımız
Her mektubunda ne denli önemli bir iş yaptığımı İspanya’dan gelirken, dilleriyle birlikte taşımışlar.
vurguladıktan sonra, bunu sürdürmemi, hatta Her biri, bir öyküyü anlatıyor. Aşkı, ayrılığı,
yalnız şarkı değil, bu dilde yazılmış ne varsa gurbeti, özlemi... Genelde dörtlüklerle yazılan bu
toplamamı öneriyordu. Ayrıca profesörünün benim romansların ikinci ve dördüncü dizeleri, başından
için söylemiş olduğu övgü dolu sözleri ekleyerek, sonuna kadar, yarım uyak aynı sesi sürdürüyor.
beni onurlandırmaya çalışıyordu. Bir süre sonra, İlginç olanı, yüzyıllardır kulaktan kulağa
Madam Ester’de William’ın ona yolladığı doktora günümüze kadar gelmiş olması. Onlardan bir
tezinin bir örneğini gördüm. Oldukça kapsamlı bir örneğini, elimdeki metin eksik ya da yanlış da
çalışma yapmıştı. O gün, o tezin bir fotokopisini olabilir, yine de anlamına sadık kalarak çevirmeye
almadığıma yanarım. çalıştım:
Bu altını gagalayan / Çevresinde üç kuş vardı Yasemin fidanım benim / Kollarımda büyüttüm
Baktığım pencereden / Bir ışıyan yıldız gördüm seni / Büyüttüm, güzelleştirdim / Başkalarının
Bu kez baktım bahçeye / Dolunayı orda gördüm mutluluğu için
Kuyudaki altın kolye / Kralın oğlu, nişanlın
Gördüğün o üç kuş / Üç kayınbiraderin Çık kapıya göreyim seni / İstersen pencereye /
Işıyan yıldız ise / Kralın kızı, görümcen Konuş benimle, dök içini / Aç sırlarını kalbinin
Bahçedeki dolunay / Kralın karısı, kaynanan Ben başlasam anlatmaya / Hayatımın sırlarını /
Ve nasıl söylediyse annesi / unuttu öylecene Kâğıt diye isterim göğü / Denizi mürekkep diye
Bu romansların dışında, daha önce de söylediğimiz Göğü kâğıt diye isterim / Mürekkep diye denizi /
gibi, ülkemizde yazılmış, bestelenmiş olanlar var. Birer kalem olsun ağaçlar / Dertlerimi
Bu şarkıların temaları, romanslardan çok daha yazabileyim.
zengindir. Kuşkusuz aşk, ayrılık, şarap, acı, coşku
onların temel temaları arasında yer alıyor. Evlerde Çocuktum. Bir gün genç yaştaki karşı
düzenlenen yemekli toplantılarda söylenen Judeo- komşumuzun öldüğünü öğrendim. Bağırtılar,
Espanyol ezgilerin sesleri, bu kadar yıl sonra hâla çığlıklar arasında, ölenin kayınvalidesinin yanık
kulaklarımdadır. Kimi zaman bu toplantılarda, sesiyle söylediği ağıdı hiç unutamam. Bu şarkının
masanın bir ucunda biri, öteki ucunda bir başkası, ilk dizesini şöyle çevirebiliriz:
atışma şeklinde bu şarkıları söylerlerdi.
“Elveda, elveda, canım sevdiğim benim.”
Yüzyıl öncesinin bir örneğini, hem anlam hem de
imge zenginliğini göstermek için çevirmeye O dönemin müziğinden söz ederken Dario
çalıştım: Moreno’yu unutmamak gerekir. Çanakkale’de
®
Yahudilik ile olan bağlarımızın kurulması ve Nesiller boyu İzmirli aileler “venga el novyo”
sürdürülmesinde önemli roller üstlenmiş nice din
®
çağrısıyla yürekleri heyecan ve gururla çarparak Tora ve Yeşivalarda din eğitimi almaya başladı.
minicik yavrularını ona teslim ettiler. İzmir Yeşivada Rav Yosef Eskinazi, Rav Gabriel de
cemaatine uzun yıllar yalnız moel olarak değil, bir Boton gibi dönemin önde gelen din adamlarıyla
sağlık uzmanı olarak da hizmet etmiş olan Avram birlikte eğitim gördü. 1945 yılında o zamanki
Mizrahi’nin yaşam öyküsünü oğlu Moşe Mizrahi İzmir Hahambaşısı Rav Moşe Melamed'in kızı,
ile yaptığımız söyleşiden aktarıyoruz. Lea Lusi ile evlendi. Yosef ve Moşe Mizrahi
evlatlarıdır.
Avram Mizrahi, Yosef ve Estreya Mizrahi’nin
oğlu olarak 1916 yılında İzmir'de dünyaya geldi.
Ablaları Matilda ve Viktorya, babasının ilk
evliliğindendi. Daha sonra iki kız kardeş İsrael'e
taşındılar.
adeta seyyar bir hastane gibi çalıştı, ihtiyacı olan öğretmiştir. İyi bir dini eğitim almış olan Avram
bir çok kişinin yardımına koştu. İğne yapmak, Mizrahi dini seremonilerde sinagoglarda hahamlık
serum bağlamak, yatalak hastaların yaralarını da yapardı.
temizlemek, bakımlarını yapmak gibi konularda
üstüne yoktu. Cemaate bu katkılarının yanı sıra Gerek aldığı eğitim, gerek hahambaşının kızıyla
Avram Mizrahi, İlsan İlaç Sanayi firmasında yirmi evlenmiş olması nedeni ile evinde dini gelenekleri
yıl çalıştı ve aynı firmadan emekli oldu. yaşatır ve uygulardı. Karataş'ta oturdukları yıllarda
evinin üst katında suka yapar, tüm öğünlerini
orada yerdi. Evde kaşerut kurallarına uyulur,
Şabat'a bakılırdı. Oğlu Moşe, Şabat başlamadan
müslüman bir komşularının eve gelip tüm
lambaları kapattığını anımsıyor. İnsan hayatına
verdiği önem her zaman öncelik taşırdı. Sağlık
konusunda acil bir ihtiyaç olduğunda bu kuralları
ihlal etmekten çekinmezdi. Sağlığı elverdiği sürece
yaptığı hizmetler nedeni ile cemaatte girmediği ev
yok gibiydi.
®
babasının ona verdiği değerli eğitim sayesinde Yakınları ve tanıdıklarından elde ettiğimiz
bugün sinagogda hazanlık yapmaktadır. anekdotlar o döneme ışık tutması açısından ilginç
bilgiler içeriyor:
®
Musa Peygamber ve hatta daha geriye giderek Hiristiyanlık ve İslam - tarafından da ilham
Abraham zamanından ele alındığında; insanların kaynağı ve temel öğreti olarak alınmıştır.
muhtelif tanrılara ve onları temsil eden putlara Büyük Sürgün sonrası dönemine baktığımızda ise,
taptıkları bir dönemde, atalarımız bu inanç ve Yahudilerin, sürekli olarak felsefe, ideoloji, bilim,
düşünce yapısını kırarak ‘Tek Tanrı’ kavramını ekonomi, ticaret gibi çok farklı seküler alan ve
ortaya atmışlar ve bu yeni anlayış ile, o güne kadar dallarda, bir çok yeni akımın başını çektikleri
gelmiş geçmiş dinî inanışlar içerisinde, tüm görülür. Özellikle, Avrupa kıta’sına ayak bastıktan
kavramların ötesinde, yepyeni, devrimci ve aykırı bu yana Yahudiler, yerleşik kalıp ve klasik
olarak tanımlayabileceğimiz bir Tanrı ve teokratik söylemlerin dışına taşan düşünceleri ile düşün ve
düşüncenin ortaya çıkmasına zemin bilim dünyasında her zaman ön plana çıkmışlar ve
hazırlamışlardır. Yahudiler, daha önceki bu yapıları ile dünyada bir çok yeni akımın
yazılarımda da sıkça belirttiğim gibi, sadece yeni oluşmasında öncülük etmişlerdir. Bu
bir kavram yaratmakla kalmamışlar, zaman özelliklerinden dolayı da Yahudiler, Yahudi dinîne
içerisinde bu kavramın içini doldurarak, içinde duyulan nefretin oluşturduğu Yahudi
bulundukları dönem şartlarının çok üstünde, düşmanlılığının yanısıra, bu başarılarından ve
gelişmiş sosyal yaşam kuralları, yasaları ve öncülüklerinden dolayı da Yahudi olmayanların
standartları oluşturmanın yanısıra, Yahudi dini ile ayrıca hedefi olmuşlardır. Bu olumsuz tutum
önemli bir felsefe kaynağı ve sistematiğini de öylesi boyutlara ulaşmıştır ki, neredeyse her taşın
beraberinde oluşturmuşlardır. ‘Yahudi dini’ o
altında Yahudiler ve Yahudilik aranır
dönemlerin şartları içerisinde öylesine devrimci, olunmuştur. O kadar ki, birbirlerine zıt iki ayrı
etkili ve çağdaş olmuştur ki, kendinden 1500 ve ideolojik kutup olan ‘Kapitalizm’ ve
2100 yıl sonra gelen diğer iki önemli Semavî din – ‘Komünizm’in temel teorisyenleri arasında
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 125 -
özellikle ve en ön sıralarda çokça yer almaları “görünen köy kılavuz istemez” misali, çok açık ve
sonucu, Yahudilik ve Yahudi, sağ görüşlüler için net bir şekilde, Yahudiler en “kapalı” oldukları
‘komünist’ veya ‘bolşevik’ olarak yaftalanmış, sol dönemlerinde bile, düşünsel ve entelektüel
görüşlüler için ise Yahudilik ve Yahudi ‘kapitalist’ gelişime açık, anti-konformist bir ‘açık toplum’
ve ‘sermaye’ olarak kabul edilmişlerdir. Öte özelliği sergilemişler ve bu özelliklerini günümüze
yandan, Yahudiliğe kendi iç penceresinden dek koruyabilmişlerdir. İşte, değişim ve gelişime
bakıldığında ise, yüzümüzü 1650 yıllarında “açık” bu özellikleri dolayısıyla, Diaspora
Amsterdam’a çevirdiğimiz zaman, dinî eğitim Yahudileri, bir çok azınlık toplumuna kıyasla,
almış olmasına rağmen, o günler geçerli ve hakim içinde yaşadıkları geniş toplumla, ve onun
olan Yahudilikteki Tanrı kavramına aykırı bir ötesinde gelişmiş dünya ile, bilim, düşün ve sanat
anlayış ve bakış açısı getirmiş ve bu nedenle alanlarında çok daha hızlı bir entegrasyon süreci
Yahudilikten aforoz edilmiş, dünya felsefe yaşamışlardır. Böylece, bir çok alanda, nüfuslarına
tarihinde çığır açmış bir Baruh Spinoza görürüz. kıyasla, nitelik ve nicelik olarak hep ön saflarda
Yahudilik, Spinoza gibi, dinî ortamda yetişmiş yer tutabilmişlerdir. Bu nedenle, Diaspora
olmalarına rağmen, nice (Emile Durkheim, Moses Yahudiliğinde Yahudi kimliğinin korunması
Hess v.s..) seküler aykırı filozofları kendi çabalarında takip edilecek yol ve uygulamalarda,
bünyesinden çıkartabilmiştir. Yahudilik bununla toplumun bu ‘aykırı’ ve ‘açık’ özel yapısının
da kalmamış, din konusunda, Maimonides, Luria, mutlaka göz önünde tutulması gerekmektedir. Aksi
Rashi ve daha bir çokları gibi Yahudi dininin halde, bu özelliği göz ardı edecek girişim ve
kendi bünyesinde yeni yorumlar getirebilmiş çabalar gerçek koşullarla çelişkiye düşerek
düşünürler, din bilginleri yetiştirebilmiştir. Bu tür çatışacağından sonuçsuz kalmaya mahkûm
örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sonuç itibariyle, olabilirler.
®
saymayacağını alenen ilan etmiş ve ABD ile ¾ Neden, “Goldstone” raporunun İsrail ile ilgili
Batı tarafından terörist örgüt olarak kabul bölümleri sık sık gündeme getirilirken, bu aynı
görmüş bir Hamas’a (bir açıdan da raporun Hamas örgütüne ilişkin ağır suçlamalar
Hizbullah’a) arka çıkılırken, Filistin’in meşru ve olumsuz görüşler içeren bölümleri hiç
otoritesi olan FKÖ arka planda bırakılmakta ve gündeme getirilmemektedir ?.
hatta pek ciddiye alınmamaktadır ?.
Politika’nın, siyasetin özünde, ikiyüzlülük, çıkar,
¾ Neden, Filistin’in meşru temsilcisi olan seküler
çifte standart ve çelişki gibi olumsuz davranış ve
FKÖ’ye destek verilmez ve muhatap
tutumlar muhakkak ki önemli yer tutar.
alınmazken, radikal ve bağnaz İran’ın uzantısı
Dolayısıyla, devletler, zaman zaman, kendi
olan ve Filistin’in Gazze bölümünü, FKÖ ile
gerçekleri doğrultusundaki uygulama ve
savaşarak, bir anlamda silah zoru ile ele
söylemlerinde çelişkiye düşmekten beis ve sıkıntı
geçirerek, diğer bölümünden koparan ve bu
duymazlar. Böylesi tutumlar siyasette neredeyse
bölgeyi İran’ın Akdeniz’e açılan kapısı haline
doğal, sıradan bir hal almıştır.
sokmak isteyen radikal Hamas’a arka ve sahip
çıkılmaktadır?.
İsrail’in, “Mavi Marmara” olayında üzücü
¾ Neden Türkiye, gayri resmî ve dolaylı yönden sonuçlar doğuran müdahalesinin, gerekçesi ne
ambargoyu delme girişimine destek olmak olursa olsun, teknik açıdan bazı hatalar içerdiği bir
yerine, öncelikli olarak, iyi ilişkiler içerisinde gerçektir. Konu, büyük olasılıkla raporlarda
olduğunu gösterdiği Hamas’ı, barış yolunda açıklığa kavuşacaktır. “Mavi Marmara” olayı ile
güven artırıcı bir adım olarak, İsrail’i devlet ilgili, yukarıda sıraladığım, aklıma ilk gelen bu
olarak tanıması yönünde çaba birkaç soru ile üzerinde durmak istediğim husus
sarfetmemektedir ?.
®
ise, tipik bir popülist “politika”nın doğurabileceği uzak biçimde, benzer başka örneklerde de
çelişki ve “çifte standart” olgularına vurgu ve bu sergileyip sergilemedikleridir. Sergilemeleri
olguların “anti-semit” algı üzerindeki rolüdür. halinde, görüşlerinde samimi oldukları
Sorduğum sorulara kişisel olarak verdiğim varsayılabilir. Bu durumda, söylemlerindeki
cevaplar sonucu, bu olay karşısında Türkiye’de tutarlılıkları dolayısıyla, argümanlarında bariz
sergilenen resmî tavır ve söylemlerin, siyasî “ırkçı” ve Yahudi karşıtı ifadeler bulunmadığı
karakteristiklerinden öte, içerdikleri “çifte sürece bu görüşleri “anti-semit” olarak nitelemek
standart” ve çelişkiler dolayısıyla, en basit şekli yanlış olur.
ile, Yahudiliğe ve Yahudiye duyulan
“antipati”nin, bunun ötesinde ise “anti- Bu açıklamalar ışığında, “Mavi Marmara” olayına
semitizm”in bir dışa vurumu gibi bir algılama ile ilişkin, yazımın başında sorduğum soruları,
kendimi karşı karşıya bulmaktayım. sizlerin de kendi kriterlerinize göre, kişisellikten
uzak, objektif bir şekilde cevaplandırarak, son
Kişiler, örgütler, kurumlar ve devletler, kendilerine söylemlerin anti-semit kapsam içerisine alınıp
göre geliştirdikleri gerekçelere dayanarak İsrail alınamıyacağı değerlendirmesini kişisel
karşıtı görüşlere sahip olabilirler. Bunu doğal takdirlerinize bırakmak istiyorum.
karşılamak gerektiği gibi, buna karşı çıkmak ve
düzeltmek çabası da oldukça güç ve çetin bir uğraş
gerektirir. Bu uğraşta dikkat edilecek en önemli İyi insan olmak istersek,
husus, bu kişi, örgüt, kurum veya devletlerin, İsrail önce kötü insan olduğumuzu
karşıtı duruşlarını dayandırdıkları argümanlarını, anlamalıyız.
aynı samimiyetle, “çifte standart”tan ve çelişkiden
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 129 -
girmek. Bu ister arkadaşlarınızla geçireceğiniz hoş konuştuğunuz biri size cevabınızı verir, bazen
saatler olsun, ister bir komedi filmi seyretmek rüyanızda gelir, bazen okuduğunuz kitabın içinden
olsun, ister bir hobinizi gerçekleştirmek olsun sizi veya seyrettiğiniz filmdeki oyuncuların
o anda problemin içinden tamamı ile çıkaracak ve sözlerinden gelir. Ama mutlaka gelir. Ancak bu
eğlendirecek bir ortam olmalıdır. cevabı duyabilmek için siz her an cevabınızın size
verileceğine inanarak ve etrafınızda bulunan her
Eğlenceden geri döndüğünüzde o yeni ruh haliyle kişiyi dinleyerek veya olan her olayın farkında
şimdi olaya el atabilirsiniz. Önce sorun kendinize olarak yaşamalısınız. Ve cevap geldiğinde onun
bu sorunun içinde görmem gereken nedir? Sonra size gönderilmiş olduğunu bilirsiniz. Sizin için en
ne yaparsam, nasıl bir adım atarsam bu sorunu uygunudur ve en hayırlısıdır. O bilişle içinizdeki
istediğim şekle dönüştürebilirim diye sorun. şükran duygusu, yaşam isteği, gücünüz öyle artar
Lütfen bu soruların şekline bakın. İkisi de tamamı ki… İşte bu o güçle bağlantıda yaşamaktır. O
ile sizle ve sizin eylemlerinizle ilgilidir. Hiçbir güçle bağımız arttıkça endişelerimiz, korkularımız
şekilde size bu sorunu yaşatan kişi veya durum gittikçe azalır. Çünkü biliriz ki başımıza gelen her
üzerinde değildir odak. Tek odak her olayda neyse bizi bizden daha çok bilen ve seven bir güç
kendimiz olmalıyız. Eğer gücümüzü elimize alır tarafından ayarlanıyor ve biz hayata ve olana daha
ve ne istediğimizi bulursak çözemeyeceğimiz çok güvenmeye başlarız.
hiçbir sorun yoktur.
Bazen kararsız kaldığımız anlar vardır. İki seçenek
Bu sorulara cevabınızı o anda yazarak da arasında kalırız ve bu durum bizi çok rahatsız eder.
bulabilirsiniz. Eğer o anda bulmaz iseniz Böyle durumlarda yine sorun kendinize, hangisi
cevapların geleceğine güvenin. Mutlaka size cevap benim ve varsa bu olayla bağlantılı diğer kişiler
gelecektir. Bazen bir anda içinizden gelir, bazen için en hayırlısıdır diye. Diyelim ki tatile
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 131 -
çıkacaksınız fakat dağ kenarı mı deniz kıyısı mı hissediyorum. Hep kendimi tanımaya beni daha
olsun bir türlü karar veremiyorsunuz. Kapatın çok yaklaştıran olayların olduğu, sınırlarımı
gözlerinizi ve derin derin birkaç nefes alın. Sonra zorlayarak beni büyüten, her mücadelede yaşam
kendinizi dağdaki tatilde iken hayal edin. Bu arada ateşi dolduğum bir hayatı yaşamayı seviyorum.
bedeninizin verdiği tepkilere, içinizde oluşan hisse Hayatımdaki her bir kişinin birbirimize hizmet için
dikkat edin. Daha sonra aynı eylemi deniz kıyısı orada olduğu ve hizmet süremiz dolduğunda bir
için de yapın ve tekrar bedeninizin tepkilerine ve nedenle birbirimizin hayatından çıkacağımızı
içinizdeki hisse dikkat edin. Hangisinin içinde biliyorum. Hiçbir zaman yalnız olmadığım, içimde
bedeninizin verdiği tepkiler (kalp atışları, nefesiniz çok büyük, potansiyelimi zorlayıcı, sevecen,
şekli gibi) ve hissiniz size kendinizi daha iyi şefkatli, eğlenceli, komik, bilge bir gücün olduğu
hissettirdiyse, hafiflik verdiyse, içinizi açtıysa bilinciyle yaşamayı seviyorum.
gideceğiniz tatil yeri o olmalıdır. İçinizdeki bilge
size doğru yeri gösteriyordur. Çok kere başımıza Bir kere bu güçle karşılaşıp onu tanımaya
gelmiştir “ben bunu yapmam gerektiğini başlarsanız hayatınız bir daha hiçbir zaman eskisi
biliyordum ama kendimi dinlemedim” dediğimiz. gibi olamaz. Hayat size çok daha yaşanası, güvenli
İşte içimizdeki güç bize bizim için en hayırlı olanı bir yer haline gelir.
her zaman işaret eder, bize semboller gönderir,
onu duymamız için bize pek çok kişi veya olayla Hepinizin kendi gücüyle buluşması ve bir daha
karşılaştırır; tek neden bize hayırlı olanı görmemiz ondan ayrılmaması dileğiyle…
içindir.
İzmir Giriş :
Prof. Dr. Eti Akyüz Levi Kent kimliğinin yapı taşlarından olan ve
Dokuz Eylül Üniv. Mimarlık Fak. Mimarlık Bölüm Başkanı
eti.akyuz@gmail.com bulunduğu semte adını veren Asansör, İzmir’in en
önemli tarihi düşey odaklarındandır. Kentin batı
Asansör yönündeki başlıca ulaşım akslarından Mithatpaşa
Caddesi ile bağlantılı geçmişin 302, günümüzün
Dario Moreno Sokağı’nın nihayetinde, 42
numarada konumlanmıştır.
Mimari Özellikler
56 m. yükseklikteki çelik taşıyıcılı, tuğla dikey
kütle, alt ve üst kotlarda lineer gelişen kütlelerle
dengelenmektedir. Asansör Çıkmazı Sokağı’nın
sonunda yapının önünde geniş bir açık alan
algılanmaktadır. Yapının batısında yer alan, bu
bölüme taşan geçmişte üstü bekçi kulübesi, alt katı
manifatura mağazası olarak kullanılan iki katlı
bina ile, yanındaki ev ve doğu bölümde yer alan,
302 Sokağa bakan iki ev zaman içinde yıkılmış,
bu açıklık oluşmuştur (Hüseyin Çetinkaya ile
kişisel görüşme, 20.2.2010).
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 135 -
Asansör binasında, kuzey cephesi ortasında ve üstü üçgen saçaklıklı toplam dörder pencere yer
konumlanan çift kanatlı üç ahşap kapı ile almaktadır. Üst bölümde ise, yalnızca iki pencere
şeffaflaşan, yanları düz, ortası tonozlu saçakla bulunmaktadır. Çeperinde dönen terasın uzantısı
vurgulanmış giriş, ziyaretçilerini adeta içeriye ve onu destekleyen dökme demir konsollarla
davet etmektedir. Girişin batı bölümünde basık bölünen kulenin en üst bölümü, tuğla saçakla
kemerli, ahşap doğramaları yenilenmiş iki pencere nihayetlenmekte, eğrisel örtülü metal şapka ile
ve bir kapı ile, doğuda ortada basık kemerli üstü taçlanmaktadır.
saçaklı bir kapı, yanlarında birer pencere
görülmektedir. Asansör Kulesi’nin kayalıklardan koparılmasına
karşın, üst kottaki mekânlar, kartal yuvası misali
Asansör Kulesi, dikdörtgen planlı olup, aşağıdan zirvesine oturmaktadır. Tuğla ayaklar ve
yukarıya doğru kademeler halinde daralmaktadır. aralarındaki dökme demir korkuluklarla
Dört kademe içeren kulede en alt bölüm taş olup, sınırlandırılmış terasın doğusunda yer alan
üsttekiler tuğladır. Kulede her tuğla bölümün tuğla 1990’larda eklenmiş, prizmatik kütleli, piramidal
silmelerle ayrıldığı, en üst bölüm dışında kütle başlıklı batının doğuya açılan yüzünü çağrıştıran
köşelerinde de köşe silmesi etkisini yaratacak ahşap seyir çıkması, düzeni ile açık terastan
çıkıntı oluşturduğu görülmektedir. Taş bölümün ayrışmaktadır. Teras altındaki bölüm ise, 11
alt kısmı, Fransızca ve İbranice olarak “Asansör, pencere ile körfeze açılmaktadır.
1907 yılında Nesim Levi tarafından yaptırılmıştır”
ibaresine yer verilen, yapım kitabesi içermektedir. Üstte betimlendiği gibi, yapının giriş cephesi
İkinci ve üçüncü bölümlerde giriş cephesine algılandıktan sonra, giriş kapısından hole
bakan, her biri iki sıra halinde dikdörtgen formlu geçilmektedir. Burada giriş karşısında iki asansör,
®
batıda personel soyunma odası, doğuda ise sosyal mekânlarda, tarihi nitelikli restoran veya
geçmişte su pompası ile çalışan makine dairesi yer meyhanede, ya da terasın bir bölümünün hafif bir
almaktadır. Tuğla duvarlı giriş holünde, asansörün strüktürle kapatılması ile oluşturulmuş kafede
olduğu cephede yumurta frizi, bitkisel motifler, farklı dünyalara dalmak olanaklıdır. Ama en
yıldız motifi mekânı zenginleştiren ögeler olarak azından izleyenlerin yüzlerini ışıldatan şiirsel bir
dikkat çeker. Giriş holünün üst örtüsü giriş görüntü sunan kente doyumsuzca bakmak
saçağının uzantısı olarak yanları düz, tonoz kaçınılmazdır.
şeklindedir. Buradan terasa ulaşmak üzere
asansöre girilmektedir. Üstte terasın doğusundaki kütle, kuzey cephesinde
ortada merdivenle terastan yükseltilmiş kapı, doğu
Asansör kabininde kişinin kendisi ile ya da uçta üç pencere, üst bölümde aynı hizalarda
yanındakilerle başbaşa olduğu bir ortamda kareye yakın formlu pencereler ile körfeze
sürprizli bir görüntü gözler önünden geçip gider. açılmaktadır. Cephenin batısında ise, sonradan
Kulenin küçük pencerelerinden dış dünyaya açılmış dört yatay pencere yer almaktadır.
açılırsınız. Oysa yukarıda, çarpıcı bir körfez Simetrik düzendeki Batı cephesinde, ortada yan
manzarası ve eşsiz kent panoraması ziyaretçilerini merdivenlerin bağlandığı giriş terasına açılan
beklemektedir. Tıpkı enfes bir yiyeceği tadıp da, ferforje giriş kapısı, yanlarda ise söve izi algılanan
sonra muhteşem bir ziyafet sofrasına kapatılmış birer dikdörtgen pencere vardır. Giriş
otururcasına… holünün bir yanında idare ve Ceneviz
Meyhanesi’ne inen merdiven, karşısında ise, bir
Asansör’den üst koda ulaşıldığında terastan Şehit merdivenle çıkılan Ana Restoran yemek salonu
Nihat Bey Caddesi’ne geçilebileceği gibi, üstteki bulunmaktadır. Mekânın beşik çatılı üst örtüsü,
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 137 -
ahşap çatı makasları (14 adet) ile geçilmektedir. (Hüseyin Çetinkaya ile kişisel görüşme,
Ahşap döşeme ve çatı makasları ile, sıcak bir 20.2.2010) işadamı Şerif Remzi Reyent’e
şarabı yudumlarcasına sımsıcak bir etki yaratan ve satıldığı, daha sonra yeğeni Ayla Öktem’e miras
körfezin çarpıcı görünümünü gözler önüne seren kaldığı, 1983 yılında Öktem’in binayı İzmir
bu mekân, salon karşısındaki vitraylı kapı ile Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı, 1985’de
mutfağa, öte yandan merdivenle demir korkuluklar elektrikli sisteme dönüştürüldüğü, 1992-1994
ile sınırlanmış üst galeriye bağlanır. Geçmişte yılları arasında ise İzmir Büyükşehir Belediyesi
düğünlere, sinema gösterilerine mekân olmuş her tarafından restore edildiği öğrenilmektedir.
köşesi anılarla yüklü salondan çıkılıp, merdivenle
alt holden Ceneviz Meyhanesi’ne geçilmektedir. Sözkonusu tarihlerde, ana yaklaşım aksı ile birlikte
Yaklaşık dikdörtgen planlı mekânın duvarları taş, değerlendirilerek onarımı gerçekleştirilen yapı,
tavanı volta döşeme, ana bölümün döşemesi ve halen İzmir Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde
giyotin pencere doğramaları ahşaptır. ve işletmesindedir.
Üst kotta terasın batı ucunda, tek katlı, kuzeye tek Asansör Kulesi’nin tarihsel süreçte çevresinde
pencere ile açılan, tuğla saçak bordürlü, alaturka gelişen yapılaşmalar, etkisini, görünürlüğünü bir
kiremit çatılı bina vardır. ölçüde zedelemiş ise de, yapı özellikle 1990
yılında gerçekleştirilen “İzmir Tarihi, Asansörü ve
Tarihsel Gelişim ve Onarım Çalışmaları Çevresi Kültürel Geliştirme Projesi” bağlamında
Mimar Oktay Ekinci ve Zehra Ekinci’nin
Yapının tarihsel süreçteki durumu incelendiğinde, hazırladığı, rölöve çalışmaları Dr. Murat Erdim ve
1942 yılında, üzüm mağazaları olan, İsmet DEÜ öğrenci grubu tarafından gerçekleştirilen
İnönü’nün kente geldiğinde evinde konakladığı projeler doğrultusunda elden geçirilmiştir.
®
®
Güney Ergömültaş ile 20.2.2010 tarihli kişisel görüşme. Gün ola harman ola!..
Hüseyin Çetinkaya ile 20.2.2010 tarihli kişisel görüşme. Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.
Bu yazı "Geçmişi Geleceğe Taşıyor" başlığıyla İZMİR dergisinin Mart-
Nisan sayısında (sf.81-86) da yayınlanmıştır. Ya olduğun gibi görün,
ya göründüğün gibi ol.
Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 141 -
yıların başında ailesiyle Odessa’dan Türkiye’ye vermiş. Babam 1923’te E.R.Roditi ve Halefleri
gelmişler. İstanbul’da kalmak istemiş. Ancak ona şirketini kurdu. Kuru yemiş ticareti yapan çok
İzmir’deki okulları önermişler. O da İzmir’e gelip saygın ve başarılı bir ithalat ve ihracat şirketi idi.
La Popularya ilkokulunda öğretmenliğe başlamış.
İzak Roditi'nin annesi ve dayısı (Odessa)
gösterirlerdi. Üniversiteyi Robert Kolejde elektrik ve yabancı dil olarak İbranice, Fransıca öğretilirdi.
mühendisliği bölümünde okudum 1952’de O kadar güçlü bir tedrisat vardı ki bu okulu
birincilikle mezun oldum. Hatta prestijli Amerikan bitirenler hiçbir imtihana tabi tutulmadan
üniveristesi MİT’den burs kazandım ama ailem o rahatlıkla Saint Joseph’e kabul edilir ve orada da
zamanlar buna sıcak bakmadı. Dolayısıyla ben de başarılı olurlardı. Düşünün ki İstanbul Saint
iş hayatına atıldım. Joseph’teyken İstanbullu Yahudi öğrenciler gelip
biz İzmililere dersle ilgili sorular sorarlardı.
Gerçekten bizim İzmir’de aldığımız eğitim
İstanbul’dakinden üstündü. Dolayısıyla İzmir halkı
okulları el üstünde tutardı.
Abdülhamit’e iletildiğinde, padişah 30 Ocak Üniveristesi mezunu Prof. Dr. Henri Nahum
1905’te bir talimatname yazarak İzmir valisi “İzmir Yahudileri” kitabının yazarıdır.) Ondan
(dönemin Aydın valisi) Kıbrıslı Mehmet Kamil sonra fevkalede Fransızcası olan, çok bilgili ama
Paşa’yı uygun bir yer bulunması konusunda bir o kadar da mütevazı bir insan olan Mösyö
görevlendirmişti. Kamil Paşa emekli sadrazamdı. Hayim Bohor Kuryel müdür oldu. Mösyö Kuryel
O zamanki usule uygun olarak emekli sadrazamlar Cuma günleri çok değerli konuşmalar yapar,
İzmir valisi olurdu. Araştırdığım kitaplarda Kamil duaları yorumlardı. Cuma akşamları Bene Berit
Paşa’nın Musevi asıllı olduğunu öğrendim. öğrencilerinin duaya katılması zorunluydu. Onun
Enteresan olan Abdülhamit’in havraya yer cumaları vediği sermon bizim için pazartesiye
bulunması için Musevi asıllı olan valiye hitaben ezbere öğrenilmesi gereken bir dersti. Annem ve
bir ferman yazmasıydı. Bir de bir şerh vardı. babam eğitime çok önem verdiklerinden Mösyö
Sinagogun kubbesi civardaki camilerin Kuryel’den bana her hafta özel ders aldırırlardı.
kubbesinden yüksek olamazdı. Bet İsrael de buna Öyle güzel şeyler anlatırdı ki onu hayranlıkla
uygun olarak inşa edildi. dinlerdim. İyi talebe olduğumdan beni çok severdi.
O bize cumaları verdiği sermonların çok kıymetli
Okulda hangi müdürler görev aldı? olduğunu söyler ve bunları saklamamızı öğütlerdi.
Mösyö Pontromoli diye bir hoca vardı. Herkes onu
Hoca Pontromoli diye çağırırdı çünkü eğitimini Bu sermonlar saklanıp bu günlere ulaşabildi mi?
Türk okulunda aldığından çok güzel Türkçe Hatırlıyorum bizden birkaç yaş büyük bir talebe
konuşurdu. Fransızcası da iyiydi. Okulun ilk hergün okula gelir M. Kuryel ile görüşürdü. Adı
müdürü oydu. Damadı Mösyö Nahum iş Mayir Mazliah Melamed idi. Uzun yıllar sonra
dolayısıyla Fas’a göç edince, o da ailesiyle oraya Amerika’dan kendisinden bir mektup aldım. Önce
gitti. (Mösyü Nahum’un torunu olan Sorbon Küba’ya oradan da Miami’ye göç ettiğini ve
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 145 -
dinlemezdi. Ön plana çıkmayı sevmez, ikinci 150 kadar öğrenci vardı. Büyük bir aile gibiydi.
planda kalmayı tercih ederdi. Kantini işletir, kitap Civarda oturan her Yahudi çocuk bu okula gelirdi.
satardı. Daha sonra M. Leon Danon müdür oldu. Bohor adındaki hademeyi hatırlıyorum. Sabahları
İbranice öğretmeniydi. Kendisi dahil bütün evlerin kapısına gelir, yüksek sesle talebeleri okula
ailesine İsrail isimleri koydu ve genç yaşta çağırırdı. Örneğin, Levi ailesi tam karşımızda
ailesiyle İsrail’e göç etti. Aslen Tireliydi ama otururdu. Kapıya gelip,“ Cako Levi, Alber Levi! A
Milas’ta da öğretmenlik yapmış, hatta Milaslı olan la skola” diye seslenirdi. Bu yıllarca aramızda
Dr. Sami Şen ve Dr. Sami Asal’ın da öğretmeni espri konusu olarak kaldı.
olmuştu. Okuldaki bayan öğretmenlerin en yaşlısı
Süheyla Hanım idi. Bir de Mukaddes ve Nuriye Okul neden kapandı?
Hn. vardı. Bene Berit 5 değil 6 yıllık bir ilkokuldu. İbranice
Okulla ilgili ilginç bir anınız var mı? ve Fransızca verildiği için M.E.B. 6 yıl olmasını
şart koşmuştu. Bazıları bir yıl fazla okumayı bir
Ben Bene Berit’ten 1938’de mezun oldum. dezavantaj olarak görüyordu. Ayrıca anti-semitizm
Atatürk’ün öldüğü günü hiç unutamam. Okulun başlamıştı. Okulu kösteklemek için tayin edilen
üst kattaki penceresinden Halk Evi görülürdü. O öğretmenler vardı. Örneğin, bizim öğrenci bir
sabah oradan gelen acılı sesler bize kadar soruya eski türkçe ile cevap verse, öğretmen
ulaşmıştı. Bayrağın yarıya indirildiğini görünce “olmadı” deyip aynı şeyi yeni türkçe ile söylerdi.
Atatürk’ün öldüğünü anlamıştık. Öğretmenler Yanlışını bulmaya çalışırdı. Zamanla hem
dahil herkes ağlamaya başlamıştı. Büyük bir bürokratik nedenlerden hem de öğrencisizlikten
matem havası vardı. kapandı. Üzücü olan Bene Berit kapandığında hala
orada oturan iyi bir Yahudi zümre vardı.
Okulda kaç öğrenci vardı?
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 147 -
Talebesizlikten kapanınca Bene Berit’in binasına Talmud-Tora okulunun idare heyetinde ve en çok
belediye el koydu. Alliance okuluna da aynı şey da cemaat yönetim kurulunda. Bir nevi genel
oldu. sekreter gibiydim. Önemli kararlarda her zaman
fikrim alınırdı. Ayrıca dışarıdan gelen yabancı
Robert Kolej’den mezun olunca İzmir’e mi konuklarla ilgilenmek, onlara İzmir hakkında bilgi
döndünüz? vermek en önemli görevlerim arasındaydı.
Hayır. Önce İstanbul’da bir süre çalıştım. Sonra
İzmir’e geldim. Arkadaşlarım David Krespin, İzak Roditi ve bir dönemin ünlü doktorlarından Dr.
Niso Şeni, Alber Antebi ile birlikte Akgerman Zibil’in kızı olan eşi Eva Roditi’nin Ezel ve Aylin
Han’da “Gençler Kollektif Şirketi”ni kurduk. 7-8 adlı iki çocuğu bulunuyor. Anılarını ve İzmir tarihi
sene sürdü. Elektrik aletleri ve bilhassa frigider ile ilgili bu çok değerli bilgileri bizimle içtenlik ve
ithalatı yapardık. Sonra ayrıldık. David Krespin’le alçakgönüllülükle paylaşan İzak Roditi’ye çok
kağıt işi yaptık. David Krespin ayrılınca abim Riri teşekkür ediyoruz. Eva Roditi de eşi gibi tarih ve
Roditi ile babamın işine devam ettim. Düşünün ki kültürümüzle yakından ilgili. Çiftin evinde özenle
E. R. Roditi ve Halefleri şirketinin ticaret sicil saklanmış, kimbilir başka hangi öyküleri anlatan
numarası 11 idi. Ticaret Odasına gittiğimizde 11 pek çok eski resim, değerli belge ve obje
rakamı herkesi hayrete düşürürdü. İzmir’de T.C’de anlatılmayı, belki de bir müzedeki yerini bulmayı
kurulan ilk şirketlerdendi. Abim Riri Roditi ölünce bekliyor...
tamamen kapandı bu iş.
Not: Yukarıdaki söyleşi Mayıs-Haziran 2010’da İzak ve Eva Roditi’nin
evinde gerçekleştirdiğim röportajdan ve 2008’de Süzet-Moti Katan ve
Cemaatte uzun yıllar aktif görev aldığınızı Myriam-Daniel Levi’nin İzak Roditi ile yaptıkları görüşmenin video
kayıtlarından derlenmiştir.
biliyoruz. Hangi görevlerde bulundunuz?
Cemaatin hemen hemen her kurumunda çalıştım.
®
Tora’ya, yani ilahi (T-nrısal) akıla bağlanmaktadır. oluşumuzla, o an herhangi bir bölgede zor
Bu kategorilerdeki her türün hem ruhu hem de durumda olan grupların diğer bu tarz sorunları
bedeni vardır. Taştaki ve ağaçtaki ruhun, insandaki yaşamayanlar tarafından desteklenmesi
kadar açıkça ortada olmadığı bir gerçektir, ama arzulanmıştır. Bu destek Tora öğreniminin ve
bilinmelidir ki onların da bir ruhu vardır. Haliyle, mitzvaların uygulanmasının bir sonucudur.
bütün yaratılışın ruhları ve vücutları vardır. Ruh Dolayısıyla, diğer ulusların da bundan
(dünyanın ruhani yönü) Tora ile bağlantılı iken, yararlanmasının önü açılmak istenmiştir.
vücut (dünyanın fiziki yönü) Mitsvalar’dan
ibarettir. Mitsvalar A-Şem’in Sinay Dağında 613 Mitsva, vücutta bulunan 613 fonksiyona
İsrailoğulları’na verdiği 613 kutsal emirden tekabül eder. Bunun 248’i pozitif Mitsva (yap
ibarettir. emri) ve 365’i negatif Mitsva (yapma emrini)
içerir. Mitsvalar, insan vücudundaki 248 organ ve
Sözlü Tora geleneğimizde aktarıldığı kadarıyla 365 sinire tekabül eder. İnsan vücudu bir
dünya, bizim Tora öğrenimimiz ve mitsvaları mikrokosmos olarak adlandırılır, yani küçük bir
uygulamamız sayesinde ayakta kalıyor. Mısır dünya. Bu küçük dünyayı inceleyerek daha büyük
çıkışı başlayan yolculuğumuzdaki durakların ruhani ve fiziki dünyaya genelleme yapabiliriz.
sıradışı mantığının altında yatan sırra vakıf olma Nasıl ki, bizim bir Neşama (ruh) ve vücudumuz
eylemi yatmaktadır. var ise, aynı şekilde dünyanın da bir neşama ve
vücudu vardır. Özetle, dünya büyük bir oluşum,
Şunu hatırlatmak gerekir ki, A-Şem, Galut’ta insan ise küçük bir dünyadır. Dünyanın gücü ve
(sürgün) yaşamaya başladığımızdan beri bizlere unsurları sinir sistemi ve organlar aracılığıyla
hiçbir zaman bir yerde toplu olarak yaşama izni beslendiğimiz ölçüde anlam kazanır.
vermemiştir. Değişik coğrafi konumlarda
®
Tefilin Nedir?
Tefilin, deriden yapılmış ve yassı deri şeritlerle
birbirine tutturulmuş siyah renkte iki kare
kutucuktan oluşur. İçlerinde parşömen üzerine el
yazması olarak, Tora'dan dört ayrı bölüm içeren
dörder rulo bulunur. Bu parşömenlerin içerdiği
Tora bölümleri şunlardır:
"Onları işaret olarak
a) Şema (Devarim 6:4-9) Tanrı'nın tek olduğunu
elinin üstüne bağlayacaksın ve onlar,
bildirir.
gözlerinin arasında, alnına bağ olacaktır."
(Devarim 6:8)
b) Veaya (Devarim 11:13-21) Tora'nın öğretilerini
Doğumunun onüçüncü yıldönümüne ulaşmış her uygulayan kişiye Tanrı'nın yardım elini
Yahudi erkek, dinsel erginliğe varmış sayılır ve uzatacağını; buyruklarına karşı çıkanları da
Yahudi kimliğinin gerektirdiği tüm adet, gelenek, cezalandıracağını ifade eder.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 151 -
c) Kadeş (Şemot 13:1-10) Her Yahudinin, Mısır'da Kapılarının koruyucusu) sözlerinin baş harfleridir.
esaretten kurtuluşunu daima hatırlaması
gerektiğini belirtir. Tefilin Nasıl Takılır?
d) Veaya (Şemot 13:11-16) Mısır'dan çıkışın ve Tora, Tefilin'den dört ayrı kez söz ederse de
Tanrı öğretilerinin çocuklarına aktarmanın her Tefilin'in nasıl takılacağı konusunda ayrıntılı bilgi
Yahudi için bir zorunluluk olduğunu ifade eder. "Sözlü Yasalar"ın (Tora şe Bealpe) "Alaha le
Moşe mi Sinay" (Moşe'ye Sinay'da verilen yasalar)
Tefilin iki parçadan meydana gelir ve bunlardan bölümünde yer alır.
biri başa, diğeri ise kola bağlanır. Başa bağlanan
tefiline Tefilin Şel Roş denir. Tefilin Şel Roş'un Bar Mitsva yaşına gelmiş bir Yahudi, düzenli
içinde yukarda bahsettiğimiz dört peraşa olarak her sabah Tefilin takmalıdır:
yazılmıştır. İkinci kutu ise sol pazu üzerine Tefilin takan kişi ayakta durur. Önce, "Tefilin Şel
bağlanır. (Tefilin şel Yad) ve bir tek bölmesi Yad - El Tefilini"ni alıp sol kolunun üst bölümüne,
vardır. Bu bölmeye de dört parşömen birlikte kalbine dönük bir şekilde yerleştirir. Deri
sarılarak, tek rulo halinde yerleştirilmiştir. bağcıkların geçtiği ilik kutunun üst kısmına
"Baş Tefilini"nin iki yan yüzeyine İbranice'deki gelmelidir. Şeritleri bağlamaya başlamadan önce
"Şin" harfi basılmıştır ve bu Tefilin başa "Dalet" "Tefilin Beraha"sını okur.
harfini andıran bir düğümle (Keşer) bağlanır. "El Baruh Ata Ad. Elo. Meleh Aolam Aşer Kideşanu
Tefilini"nin düğümü ise "Yod" harfi şeklindedir. Bemitsvotav Vetsivanu Leaniah Tefilin.
Bu üç harfin birleşimi de (Ş-D-Y) "Şaday" Bizleri Emirleriyle kutsayan ve bize Tefilin takmamızı
(Kudret-Tanrı) sözcüğünü oluşturur. Bu harfler emreden, Evrenin yaratıcısı ve Kralımız,
aynı zamanda "Şomer Dlatot Israel" (İsrail Tanrımız Mübarektir.
®
Yukarıdaki Tefilin takma duasını okuyan kişi, Bemitsvotav Vetsivanu Al Mitsvat Tefilin.
şimdi de Tefilin'in uzantısı olan deri saplı bölüm Bizleri Emirleriyle kutsayan ve bize Tefilin Mitsvasını
üste gelecek şekilde, bağları kolun alt bölümüne emreden, Evrenin yaratıcısı ve Kralımız, Tanrımız
yedi kere dolar ve kalan bağları avucuna sarar. Mübarektir.
Şimdi sıra "Tefilin Şel Roş - Baş Tefilin"inindedir. Tefilin takılması tekniği değişik toplumlara göre
Onu da, alnının üst kısmına yerleştirerek bağın küçük farklılıklar gösterebilir.
uzantısındaki düğümün ense üstüne gelmesini
Tefila'dan Sonra
sağlar. "Tefilin Şel Roş - Baş Tefilin" kutusunun
alt kenarı saç köklerin altına düşmemeli ve iki Tefilin'in çıkarılması ise şöyle olmalıdır:
gözün tam ortasına gelecek hizada durmalıdır.
Kişi gene ayaktadır. Önce orta parmağın
Baş Tefilini'ni takar takmaz avucundaki bağları üzerindeki bağlar açılır ve tekrar avuç içine sarılır.
çözerek orta parmağına –önce parmağın alt "Baş Tefilini" sol elle çıkarılarak şeritleri sarılır ve
boğumuna (avuca yakın), sonra orta boğumuna ve özel Tefilin kılıfına konur. Sora "El Tefilini"
son olarak da gene alt boğuma olmak üzere– çıkarılır, bağları özenle sarılıp kılıfına yerleştirilir.
bağları üç kez dolar. Kalan bağları da gene Kabın sağ yanına Baş Tefilini'ni, soluna ise El
avucuna sarar. Tefilini'ni yerleştirmek adettir.
Tefilin takma işlemi hiçbir hareket veya sözle Tefilin'e Ait Töre ve Yasalar
kesilmemelidir. Herhangi bir nedenle kesintiye * İlk kez Tefilin takacak olan çocuğun Bar-Mitzva
uğradığında aşağıdaki Beraha okunur. tarihinden iki ila üç ay önce çalıştırılıp Tefilin
Baruh Ata Ad. Elo. Meleh Aolam Aşer Kideşanu takma tekniğine alıştırılması adettir.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 153 -
* Tefilin satın alınırken, güvenilir bir yerden * Tefilin çıplak kola ve çıplak başa bağlanmalı ve
alınmasına ve parşömenlerin tam yetkili bir Sofer hiçbir giysi bölümü ona değmemelidir.
tarafından elle yazılmış olmalarına dikkat
edilmelidir. Gereken nitelikleri taşımayan * Herhangi bir nedenle "El Tefilin"i takılamıyorsa
Tefilin'ler kullanılmamalıdır. sadece "Baş Tefilin"i takılmalıdır. Aynı kural aksi
durum için de geçerlidir.
* Tefilin sadece hafta içi günlerinde takılır. Şabat
ve bayram günleri Tefilin takılmaz. * Tefilin bir mezarlıkta veya temiz olmayan bir
yerde takılamaz.
* Tefilin sabah duası (Tefilla) sırasında
takılmalıdır. Adını da bu duadan almıştır. Ancak * Çok yakınını kaybeden bir kişi cenaze toprağa
herhangi bir nedenden sabah takılamadıysa, gün verilmeden Tefilin takamaz.
batımından önce olması şartıyla gün içinde de * Tefilin takmış olan kişi, taktığının daima
takılabilir. bilincinde ve Tefilin'e saygılı olmalıdır.
* El ve Baş Tefilinleri takılırken, bağların siyah * Tefilin, sabah dualarının tümü bitmedikçe
renkli yüzlerinin üste gelmesine dikkat edilmelidir. çıkarılamaz.
* Tefilin takma işlemi herhangi bir konuşma veya * Sabah duası sırasında Tefilin'le birlikte Tallit de
hareketle kesilmemelidir. Kabul edilebilir tek giyilmelidir. Önce Tallit giyilmeli, sonra Tefilinler
kesinti, Tefilin takmakta olan diğer bir kişinin takılmalıdır. Dua sonunda ise önce Tefilinler,
duasına karşı söylenebilecek "Amen" sözcüğüdür. sonra da Tallit çıkarılmalıdır.
* Solak olan kişi Tefilin'i sağ koluna bağlar. * Tişa-Beav (Av ayının 9'u) gününde Tefilin sabah
®
duasında değil de öğleden sonraki duada takılır. bağlılığını ispat etmesi için iki kanıt
Zira 9 Av bir yas günüdür. gerekmektedir. Bunların biri Berit, özel, kişisel ve
kalıcıdır. Berit, erkekte yaşamı boyunca yer
* Tefiline layık olduğu saygı gösterilmelidir. Eğer edecek bedensel bir işaret, bir akit belirtisidir.
Tefilin kaza eseri yere düşerse oruç tutarak veya İkincisi ise Tefilin'dir. Bu da, Berit'in aksine,
sadaka vererek kefaret ödenmelidir. Bu durumda dıştan görülebilen ve iyice belirgin bir işaret, bir
bir Rabi'ye başvurulmalıdır. Tanrı'ya bağlılık kanıtıdır.
* Tefilin ruloları da Kaşer (dinen temiz) bir * El Tefilin'i, sol kola ve tam duyguların merkezi
hayvanın (tercihan dana) derisinden çok özel bir olan kalbe dönük olarak takılır ve uzantısındaki
yöntemle imal edilirler. Bu kutuların şekli tam bir deri şeritler kola, ele ve orta parmağa bağlanır.
kare-küb olmalı ve kutularla deri bağlar özel bir İkinci tefilin ise düşünce merkezi olan başa takılır.
boya ile siyah renge boyanmalıdır. Böylece, dikkat başa, kalbe ve ele çekilerek,
* Bilgelerin sözlerine göre, Tefilin takma emrini kişinin düşüncesiyle, hisleriyle ve eylemleriyle
her gün uygulayan kişi, uzun bir yaşama ve kendini Tanrı'ya adaması gerektiği vurgulanır.
Gelecek Dünya’ya erişmeye hak kazanır. * Tefilin, düşünceyle mantığın duygudan daha
* Rabilere göre, Tefilin'in içindeki parşömenler güçlü olması gerektiğini öğretir. Ayrıca, insanın
birkaç yılda bir kontrol edilmelidir. Bu süre her salt duygusal içgüdülere kapılmamasını sadece
yedi yılda bir –veya iki– kez olmalıdır. düşünce ve mantığa da bağımlı kalmamasını
simgelerken, ikisini birlikte dengelice kullanması
Tefilin'de Sembolizm ve Felsefe gerektiğini öğretir.
* Midraş'a göre bir erkeğin Yahudi dinine
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 155 -
* Tefilin önce ele, sonra başa takılır. Bunun da Tefilin'le gerçekleştirilen günlük "Bağlanma"
sembolik anlamı şudur: "Kişi, Tanrı buyruklarını, eylemiyle de insan her sabah Tanrı'ya bağlılığını
fazlaca sorup düşünmeden önce yerine getirmeli tazeler ve pekiştirir. Tefilin takmak, "Tanrı'nın
sonra da anlamaya çalışmalıdır." Yani önce, fiilen adını" başına ve koluna işlemek demektir.
eylemci olmalı, sonra düşünmeye yer vermelidir.
* Kutsal kitaplarda, Tanrı ile seçtiği kavim
* El Tefilinini giysinin kol bölümleri gizleyebilir. arasındaki mistik ilişkiden söz edilirken,bu ilişki
Baş Tefilini ise tamamen açıkta ve belirgindir. sıklıkla iki sevgili veya karı-koca bağlılığına
Bunun da simgesel anlamı şudur: "Hareketlerinizi benzetilir. Tefilin de, işte bu ilişkinin simgesidir.
gizleyin ama düşünceleriniz açık ve belirgin olsun Tefilin takan kişi, deri bağcıkları elinin orta
ki, fikirleriniz çevrenizi aydınlatsın." parmağına –tıpkı evlilik yüzüğü gibi– sararken,
Tora'daki şu bölümü okur:
* Tefilin'in dört duası, düşünceyi simgeleyen "Baş
Tefilini"nde ayrı ayrı dört bölmede, eylemi "Ve ben senin ebedi nişanlın olacağım. Seni
simgeleyen "El Tefilini"nde ise tek bölmede tek kendime doğrulukla, hakla ve rahmetle
rulo halindedir. Bu da bilgilerce şöyle yorumlanır: nişanlayacağım. Bağlılık ve sadakatle senin
"Düşünceleri ve fikirleri farklı da olsa, tüm Yahudi nişanlın olacağım ve sen Tanrı'yı tanıyacaksın."
halkı eylemlerinde tek vücut olup birleşmelidir. (Oşea 2:20-21).
Tora buyruklarının icrasında da Tanrı emirleri bir
bütün olarak aynen uygulanmalıdır. Tefilin ve Mısır'dan Çıkış
Tefilin'in içindeki dört Tora paragrafının ilk ikisi
* Tefilin'in bağları, kişinin fikren ve kalben
"Şema" ve "Veaya" bölümleridir ve aynı zamanda
Tanrı'ya sıkıca bağlı olduğunu simgeler. Ayrıca
mezuzanın içindeki parşömenin yazısını oluşturur.
®
Diğer iki bölüm ise "Kadeş" ve "Veaya"dır ve niteliği taşır ve bu anı, her fırsatta tekrarlanır.
Yahudilerin Mısır diyarında esaretten
kurtuluşlarından söz eder.
En Eski Tefilinler
Tefilin gibi güçlü bir sembolün Mısır'dan çıkış Bugün İsrail Müzesi'nde görülebilen en eski
öyküsüyle bağıntılandırılmasının nedeni nedir? Bu Tefilinler, Ölü Deniz yakınlarındaki "Kumran"
soruyu, Mısır'dan çıkış öyküsünü yakından mağaralarında bulunanlardır.
inceleyerek yanıtlamak mümkün:
1968 yılında ünlü arkeolog Yigael Yadin'in
Tanrı'nın Mısır ulusuna gönderdiği 10 bela, soyut gerçekleştirdiği kazılarda ortaya çıkan bu
kavramlara inanmakta zorluk çeken bir halk için Tefilinlerin şekilleri, yapımlarında kullanılan
güçlü bir kanıt oluşturmuştu. Bu sayede inanılmaz malzeme, parşömenler ve bağların nitelikleri
bir mucize gerçekleşmiş, özgürlüklerine kavuşan Talmud'un belirttiği yasalara tıpatıp uymaktadır.
İsrailoğulları Tanrı'nın gücüne, şüpheye yer Birinci yüzyılın ilk yarısına ait olduğu sanılan bu
bırakmayan bir inançla bağlanmışlardı. Tefilinler "Baş Tefilini" olup, dört ayrı rulo, dört
ayrı bölmeye yerleşmiş olarak bulunmuşlardır.
"On Emir"in metni şöyle başlar: "Ben sizi Mısır
"Ölü Deniz Ruloları" adıyla da bilinen bu ruloların
diyarında esaretten çıkaran efendiniz,
keşfi kullanıldıkları dönemin ibadet tarzı hakkında
Tanrınız'ım." Şabat ve bayram akşamlarının özel
araştırmacıları aydınlatmış ve karanlıkta kalan bazı
duası Kiduş da "Zeher le Yetsiat Mitsrayim"
konulara ışık tutmuştu.
(Mısır'dan çıkışın anısına) sözlerini içerir.
Önce Koç!.. Zodyağın ilk burcu, saf enerjiyi, taze şekil almaya açık niyetlerimiz engellendiği
ve yeni başlangıçları ifade ediyor. Cesaret, anilik, taktirde, yıkıcı bir şekil almaya çok uygun
hız, düşünmeden hareket etmeyi barındırıyor. potansiyelleri içinde barındırıyor. İşte buna dikkat
Harekete geçme isteğimiz çok yoğun ve taze etmek gerekiyor, çünkü bu burcun empatisi biraz
enerjiler ile niyet ediyoruz. Başlangıç zayıf ve tek başına hareket etmekten hoşlanıyor.
noktasındayız ve kafamızda oluşan ilk fikir ne ise Bu nedenle risk alırken çok dikkatli olmalıyız.
bu fikir gelişecek ve şekil alacak 7 yıl boyunca, o Çünkü engellendiğimiz zaman çok yıkıcı
yüzden isteklerimize çok dikkat etmeliyiz. olabiliriz.
Aklımızı, enerjimizi, zihnimizi nereye
yönlendiriyorsak onu yaratıyoruz, niyetlerimizi Kollektif alanda ani, cesareti ve atılımı tetikleyen
harekete geçiriyoruz ve bu konuda taze enerjiler olaylar ve süprizlerin olacağı bir dönemdeyiz.
ile yeni başlangıçlar yapıyoruz. Cesaret ön planda. Kişisel cesaretlerin önemsenmesi gerekiyor.
Yalnız ve tek başına hareket edebilmek gerekiyor.
Uranüs ise aydınlanma ve uyanış konusunda bize Aynı zamanda kurallara uymamak ve ne pahasına
destek veriyor.Bu gezegenin hayatımıza getirdiği olursa olsun başkaldırmak sözkonusu. Aslında bu
enerjiler çok ani, sıra dışı. Devrimci ve aydınlatıcı. taze enerjiler bize "alınganlığı , eskide yaşamayı
Bu aydınlanma süreci artık katılaşmış enerjilerin bırak, cesur ol ve kendini yeteneklerin ile tekrar
ve kuralların yıkıldığı, devrildiği bir döneme işaret yapılandır" diyor. Eskiye ve eskide bağlı
etmekte. kaldığımız tüm bağlardan kopma ve bireysel bir
çabaya girerek; güçlü, zorlayıcı, dönüşü olmayan,
Peki Uranüs Koç burcunda hareket ederken ne cesaret gerektiren fakat korkmamamız gereken bir
beklenmeli? Niyetler, enerjiler güzel de bu yola çıktık. Ve yeni bir bilincin olduğu bir döneme
hareketin devam ettiği süre boyunca olumlu/iyi doğru ilerliyoruz.
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 159 -
30 Temmuzda gökyüzünde “öncü patlaması” diye çok yoğun olduğunu, dönüşüme direnmeden bu
ifade ettiğimiz olay gerçekleşiyor. Teknik tarifi dengeyi sağladığımızda özgür birer birey haline
şöyle: Satürn ve Mars gezegeni sıfır derecede geleceğimizi anlatmakta. Özellikle ilişkiler
terazi burcunda hareketine başladığı anda Uranüs konusunda dengeli ve adil olmayı ve bireysel
ve Jüpiter gezegeni Koç burcunda ve bu burca hareket etmekten korkmamamız gerektiğini de
karşıt duracak ve Pluto gezegeni ile kare açı anlatıyor. Dengeyi sağlamak için elimizden
ilişkisinde olacaklar. Neler mi olacak? geleni yapalım ama başaramazsak da ilişkiyi
sonlandırma cesaretine sahip olalım.
• Jüpiter Koç burcunda, yeni adımlar atmakta
fırsatlar, genişleme, sosyal katılım, iyimserlik, • Satürn Terazi burcunda denge ve adaletin
cesaret ve kendine inanma temalarını gerekliliğini anlatıyor. Makro düzeyde uyum,
beraberinde getiriyor. Öte yandan da sabırsızlık barış ve huzur ancak bilinçli çabalar ve
katsayısının artmasına sebep olacak. Aslında diplomasi yolu ile gerçekleşebilir.
yeni başlangıçları destekleyen bir tavrı
olduğundan seçimlerimiz bize heyecan verecek Astroloji yaşamdan soyutlanamıyor. Kıssadan
ama yine de dikkat etmeliyiz. hisseye gelecek olursak “değişim”e açık olun,
ne istediğinizi bilin ve bunları elde etmek için
• Aynı zamanda Uranüs ve Satürn gezegenlerinin cesur olun. Dünya değişirken, bizlerin de
birbirlerine karşıt durmaları geçmiş ve gelecek değişmesinden daha doğal ne olabilir ki!..
arasında durduğumuzu ve ayrıca bu dönemde
otoriteye karşı ciddi bir direniş ve başkaldırının
söz konusu olduğunu, özgürleşme isteğimizin
®
cesaretlerine ve diğer olumlu yönlerine olan Bu safhada sigaraya başlamanın ilk sebebi olan
özenmeyle, insan bedeninin fizyolojik olarak özenmek ve bir gruba dahil olmak çoğunlukla
tamamen yadırgadığı sigara kullanımı başlar. ortadan kalkmıştır.
Önceleri zorlanarak içilirken zaman içinde bedenin
dumana karşı oluşturduğu savunma mekanizmaları Sigara içen kişi yakın çevresinde içmeyenler ile
(mukoza) sayesinde daha kolaylıkla içilmeye sorunlar yaşar. Sigara içmenin yasak olduğu iş ve
başlanır. Bu sırada farklı üç mekanizma daha sosyal ortamlarda da sorun yaşar. Hepsinden
devreye girmektedir. Bunlardan ilki bedene önemlisi, kendisine zarar veren ve ileride çok
dışarıdan verilen fazladan nikotin ve merkezi sinir acılar çekeceği ve ömrünü kısaltacak hastalıklara
sisteminin bu yeni doza olan ihtiyacı, diğeri ise yakalanmasına neden olacak sigaranın zararının
çocukluktaki gelişim evrelerinden biri olan oral bilinçli olarak farkındadır ancak sigara
dönemde tohumları atılmış olan tırnak yemek, bağımlılığından kurtulamayacağını varsayarak bu
abur cubur atıştırmak gibi el ve ağız sorunları beyninin gerisine iter. Sigara içen kişi bir
alışkanlıklarına bir yenisinin eklenmesidir. süre için sigara içemeyeceği toplantı uçak-otobüs
yolculuğu, sinema gibi durumlarda huzursuz ve
Zaman içerisinde fiziki nikotin ihtiyacı ve el-ağız sinirlidir. Bu ruh hali etrafına yansır. Son olarak
alışkanlıklarına, davranışsal şartlanmalar da sigara içen kişi etrafındaki sigara içmeyenlerce
eklenir. Örneğin kahve veya alkol tüketirken, kötü koku ve dumandan dolayı olumsuz algılanır,
yemek sonrası, işe mola verildiğinde, sinirlenince, yanına yaklaşılmak istenmez ve kalabalık
heyecanlanınca, keyiflenince, direksiyonda ve ortamlarda tanımadığı kişilerle bile çatışma
hatta kül tablası, sigara, çakmak görünce kişide durumları yaşayabilir.
şartlanmaya bağlı olarak sigara içme ihtiyacı
belirir. Madalyonun öbür yüzünde sigara içmeyen kişi
®
vardır. Sigara içmeyen kişi sigaranın zararlarının takip etmek; zayıf, alıngan, sinirli vs olduğu
bilincindedir ve dumanından, aynı odada farklı durumlarda ona destek vererek, sigara içen
köşelerde içilse dahi rahatsızdır. Genellikle, sigara yakınına karşı doğru duruşunun devamını
içenlerin kendi hakkını yok saydığı duygusuna sağlamak da en az sigara içen kişi ile yapılan
kapılır. Toplumsal anlayışa ve farklı toplumlarda psikolojik çalışmalar kadar önemlidir.
ortak alanlarda sigara içilmesinin gördüğü kabul
oranına göre sigara içene vermek istediği tepkiyi Sigarayı herkes bırakabilir. Birçok kişi kendi
kısmen bastırarak, bazense patlayarak verir; bazen başına bırakabildiği gibi, diğerleri de farmakolojik
de baskın olmadığı durumlarda tepki vermeden tedavi, grup psikoterapileri, nikotin sakız ve
hoşlanmadığı dumana tamammül etmek zorunda bantları gibi tedaviler vasıtasıyla bırakabilir.
hisseder. Sigara bırakmaya yardımcı bazı davranışsal
yöntemler şöyle özetlenebilir:
Bu tip kişilerin tutumlarının sigara içenler
Hazırlık Evresi:
açısından da çok büyük önemi vardır. Verdikleri
veya veremedikleri tepkilerle sigara içenlerin Tarih seçimi: Doğum günü vs gibi önemli bir
alışkanlıklarını bırakabilmelerine veya tepkisel tarih olmalı ve yakın çevreye ilan edilmesi
olarak kullanımı daha da artırmalarına neden faydalıdır.
olabilecek en önemli unsurlardır. Pek az sigara Sigara içme alışkanlıklarının incelenmesi:
bağımlısı kendi kendine, hiçbir tepki veya Bırakmadan evvel sigaranın içildiği durumlar
yaklaşım farkı görmezken sigarayı bırakma ve saatlerin not edilmesi ve bırakacak kişinin
yöneliminde bulunur. Dolayısıyla sigara içen bilinçlendirilmesi önemlidir.
kişinin etrafındaki içmeyen kişinin psikolojisini
Sigarayı bırakma nedenlerinin belirlenmesi:
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 163 -
Kişilerin sigarayı bırakma nedenleri farklılık Sigara bırakıldığında ilk günler 3-5 dakika süren
gösterse de en öne çıkan iki neden sağlıklı sigara isteği dalgaları sıklıkla gelecektir. Bu
yaşamak ve çocuklarına iyi örnek olma dalgaların kişinin sigara içme alışkanlıklarına göre,
isteğidir. Bu nedenler hakkında sigarayı
önceden de farkedilebilecek zaman ve durumlarda
bırakacak kişinin bilinçlendirilmesi faydalıdır.
gelmesi, bırakma açısından kolaylık sağlar. Bu
Bırakma Evresi: durumlarda kişi hemen durum ve konumunu
değiştirebilir. Sigarayı bırakma neden ve
Sigara bırakıldığında ilk günler çok önemlidir. motivasyonlarına ve sigaranın zararlarına
Eğer sigara bir hekimin süpervizörlüğünde yoğunlaşarak veya bir arkadaşı ile sohbet ederek
bırakılıyorsa, ilk iki hafta düzenli görüşme ve bu dalgayı atlatabilir. Aynı zamanda sigarayı
sonra 1, 3, 6 ve 12 aylarda görüşme faydalıdır. bırakan kişi için el alışkanlığının yerini alacak
Görüşmelerde sigarayı bırakmış kalma durumu, başka el ve ağız alışkanlıkları oluşturulur. İlk
motivasyonun sürekliliği, yeniden başlama (relaps) günler sigara içilen sosyal ortamlardan uzak
eğilimi değerlendirilir. Genellikle relapslar, sigara kalarak 3-5 dakikalık dalgaların gelme sıklığının
içmenin bırakıldığı ilk haftalar içinde olmaktadır. azaltılmasına çalışılır. Bol sıvı gıda ve meyve
Bırakan kişi ilk iki kontrolüne kadar sigara tüketilerek hemen ağız alışkanlıkları değiştirilir
içmemişse bırakmış kalma olasılığı yüksektir. hem de sağlıklı beslenilerek kilo alınmasının
Ancak relapslar başarısızlık olarak önüne geçilir. Egzersize başlamak sigara bırakma
değerlendirilmemeli ve yeniden bırakma yönünde sırasında görülen fazla yemenin getireceği fazla
kişi motive edilmelidir. Sigarayı azaltarak kilolar ve motivasyon açısından faydalıdır.
bırakanların yeniden başlama ihtimali bir anda
keserek bırakanlara göre daha çoktur. Bu tür davranışsal yöntemler ve ilk günlerdeki
gerek süpervizör gerekse de ailenin sıkı desteğiyle
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 165 -
®
kendisine göründüğünü söyler. Yahudiler, getirecek hadiseler zincir halinde birbirini kovalar.
İskender ve İmparatorluğu için dua ettikleri
mabetlerinin yıkılmasına müsaade etmemesini Yunanlılar yalnız askeri emperyalist değillerdi.
isterler. Fethettikleri yerlerde kültürel emperyalizm
uygulayarak kendi yaşam şekillerini getirirlerdi.
Şimon Ha Tzadik İskender’e mabedini gezdirir ve Doğu dünyasına getirdikleri lisanları ile birlikte
Tora’nın herhangi bir heykel veya figürün mabede sanat, mimari, edebiyat ve felsefi tarzlarını
sokulmasına müsaade etmediğini izah eder. sundular. Yunan kültürünün, doğu kültürü ile
İskender ve Grek dünyası ilk defa monoteist bir kaynaşmasından bir hibrid kültür- Helenizm
halk ve başrahiple karşılaşmışlardı. Kendisi bu doğdu. Helenizmin dünya tarihindeki etkileri,
isteğe karşı gelmez. Buna karşılık Şimon Ha dolayısı ile Yahudi kültürünü etkilemesi
Tzadik o yıl Kohenler’e doğacak ilk erkek İskender’in kısa ömründen çok daha uzun yıllar
çocuklara Aleksander adının verileceğini söyler. O devam edecekti. Büyük İskender'in fütuhatı Doğu
günden bu güne kadar Aleksander ismi Yahudiler ile Batının sınırlarını yıkmış ve güncel deyimi ile
arasında sık sık kullanılır.Bu tarihi karşılaşma 25 bir “Doğu-Batı Sentezi” meydana gelmiştir.
Tevet 3448 yani M.Ö.313’ te olur. Bu olay ile Yehuda tepelerindeki köklü Yahudi gelenekleri
M.Ö. 313 yılından M.S.640 yılında İslam’ın Helen Helen kültürü ile tanışmaya başlar. Yahudiler için
dünyasını fethetmesine kadar süren, hemen hemen Helenler Batıdan gelen egzotik bir kültürün
bin sene sürecek bir Helen- Yahudi ortak yaşamı unsurları idiler. Sokrates, Eflatun ve İskender’e
başlar. Bu karşılaşmanın dünya tarihindeki önemi hocalık yapmış Aristo gibi filozofları yetiştirmiş
ileri yıllarda daha da belirginleşecektir. Davut'un derin bir entelektüel gelenekleri vardı. Bilgeliğe,
yıldızından, İsa'nın haçına ve İslamiyetin hilaline pozitif bilime, sanat ve mimariye olan tutkuları
giden yol bu olayla başlar ve antik çağın sonunu Yahudileri derinden etkilemişti. Buna karşın
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 167 -
Yunanlılar ilk defa tek Tanrıya inanan bir milletle hayat ve kadercilik yoktu. İnsan kendi kaderini
karşılaşmışlardı. Yaratılış ve tarihi olaylara izahat kendi belirlerdi. İskender’e dünya görüşünü
bulan, sevecen, koruyucu bir tanrı konsepti onlar kazandıran Aristo, ilk defa evrenin kaynağını
için şaşırtıcı idi. Ayrıca Yahudilerin inanılmaz irdelemişti. Bunda da teologların açıklamaları
derecede derin ve karmaşık adli sistemleri ile yerine fizikçilerin gözlemlerini temel almıştır.
felsefi gelenekleri vardı. Yahudilerin arasındaki Doğanın nereden geldiğini ve kökünün ne
yüksek okuma yazma oranı ile gelişmiş sosyal olduğunu araştırır. Doğaya uygun yaşamanın
adalet anlayışları antik çağda pek rastlanan bir şey gerektiğine inanır. Bilgiye ve akla önem veren
değildi. bilimin temelinde yeniliklerin karşısında duyulan
şaşkınlık, merak ve araştırma duygusu vardır.
Helenizm parlak bir felsefe, muhteşem bir sanat, İnsanın yapması gereken ise akla uygun bir yaşam
ilk pozitif bilim kırıntılarını ve insan bedenine sürmektir. Yahudi geleneğinde ise akılcılık yoktur.
karşı inanılmaz bir saygı hatta bir tapma duygusu Torah bilmemiz gereken her şeyi verir, gerisi ise
getiriyordu. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur Tanrı'ya bırakılmalıdır. Toplum ve birey Tanrı
mantığı geçerli idi. İnsan bedeninin çıplak yolunda giderse , Tanrı onlar için her şeyin iyi
sergilendiği spor karşılaşmaları, umumi hamamlar olmasını temin edecektir. Yunan tıbbı, bedenin
ve tinsel zevklerin tatmin edildiği yaşam şekli olan nasıl çalıştığını gerçekçi gözlemlerle yakından
hedonizmin etkisinde kalmışlardı. Hedonizme göre takip ederken bilimseldi. Buna karşın Yahudi
güzellik ulaşılması gereken bir idealdi. Yunan inancında hastalıklar günahlarımıza karşı verilen
felsefesindeki diğer önemli bir öğreti Epikürizmdi. ilahi cezalardı. Dolayısı ile bunlara karşı tövbe,
Bilgelik, dostluk ve mutluluğa ulaşmak yaşamın dua, kurban ve oruçla çare aranırdı. Talmudik
en önemli amacı olmalı idi. Ahlaki kuralların çağda tıp ilmi kabul görmüştü, fakat bu insan
baskısı saçmalıktı. Ölümsüzlük, ölümden sonra
®
bedeninin nasıl işlediği ile ilgilenmeyen göre Tanrı havayı yaratmıştı ve onu kontrol ederdi.
yöntemlerden ibaretti. Eğer Tanrı yağış vermiyorsa, sebebi Yahudilerin
iman ve ahlaken Torah kanunlarını çiğnemiş
Grek kültüründe kanunlar halkın ihtiyaçlarına göre olmalarındandır. Dua, oruç, kurban ve nefsin
halk tarafından yapılırdı. Burada amaç toplumun cezalandırılması Tanrının gazabını uzaklaştırabilir.
rahatı ve isteklerine göre kanunların Tanrının lütfu ile yağış tekrar gelecektir.
değiştirilebilmesi idi. Demokrasi ve diğer seküler Helenistik inanca göre kuraklık değiştirilmesi
devlet şekilleri bu anlayışın bir neticesi idi. Torah, mümkün olmayan tabiat kanunlarından
yani Yahudi kanunları ise Tanrı tarafından kaynaklanır. Onun için tabiatı tetkik edip kuraklık
verilmişti ve kullarının yaşam şeklini belirlerdi. sebeplerini araştırmak gerekir. Bu olayı değiştirme
Toplumun kanunları değiştirmesi teorik olarak gücü bireyin elinde olmadığına göre, olabildiğince
mümkün değildi ama uygulamada ufak sapmalara hayatın zevkini almak gerekir.
rastlanırdı. Yahudilere göre Musa Peygamber’in
Sina Dağ’ında Tanrıyla yüz yüze görüşerek aldığı Zaman içinde bu farklılıklar Yahudi yaşamını
Yazılı ve Sözlü kanunlarla yaşamın her anında ve etkilemeye ve ekonomik olarak rahat olan nüfusun
her ihtiyaca cevap verecek düzenlemeler üst katmanlarında bir Helenizasyona yol açtı.
yapılmıştı. Bu yasaların amacı ise toplumu düzene Zengin aileler çocuklarını eğitmek için İskenderiye
sokmak ve manevi sağlık ve mükemmelliği şehrindeki seküler okullara yolluyorlar ve bunun
sağlamaktı. neticesinde de toplum giderek bir kültür
erozyonuna uğruyordu. Yahudi toplumunun alt
Yukarıdaki farklılıkların tesiri altında, kuraklık katmanlarında ise ekonomik dezavantajın getirdiği
gibi doğal bir afet karşısında iki kültür insanının bezginlik insanları daha çok kaderciliğe ve dini
yaklaşım ve çözüm arayışları değişirdi. Yahudilere arayışlara itiyordu. Bunun neticesinde toplum
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 169 -
ayrışır ve Helenvari yaşam tarzı ile Sadukiler ve görünmemek için sünnetli görüntülerini
konservatif Yahudi tarzı yaşamları ile Hasidim değiştirmek üzere tıbbi müdahalelerden
adlı iki grup göze çarpmaya başlar. Sadukiler adlı geçiyorlardı. Sünnet, yani Tanrı ile yapılmış
guruba bağlı olanlar kendilerini Kral Süleyman’ın anlaşmanın işareti, bir beden sakatlığı ve
koheni Tzadok’un nesli olarak görüyorlardı. tapınılması gereken kusursuz insan bedenine
İnanışlarına göre yazılı Torah’yı kabul ederler ve yapılmış bir saldırı olarak kabul ediliyordu.
kurbanlara ehemmiyet verirlerdi. “Torah ba al Neticede Yunanlılardan daha Yunanlı gibi yaşayan
peh” yani sözlü kanunları ise önemsemezlerdi. bir Yahudi gurubu doğmuştu. Burada 19.cu ve
Sözlü kanunların nesiller boyunca ağızdan ağıza 20.ci yüzyılda Almanya Yahudileri ile benzerliğe
nakledilirken değişikliğe uğramış ve kişisel ve ayni kaderi paylaşmalarına dikkatinizi çekmek
tefsirlerle yanlış yorumlanmış olabileceğini isterim.
düşünürlerdi. Meleklere, ölülerin dirilmesine ve
ruhun ölümsüzlüğüne inanmazlardı. Konservatif Yukarıda sözünü ettiğim Hasidim adlı oluşumun
Yahudi cemaati, bazen siyasi bir oluşum bugün Eşkenaz toplumunda yaygın olan hareketle
sergileyen bu guruba “Epikürist Yahudiler” alakası yoktur. Hasidler zamanla kendi aralarında
olarak hitap ederlerdi. Bunlar kendi aralarında üç değişik guruba ayrılırlar. Ilımlı Ferisiler,
Grekçe konuşuyor ve Grekler gibi giyiniyorlardı. militan ve milliyetçi diyebileceğimiz Zelotlar ve
Helenleşmiş bu Yahudiler tiyatro gösterilerine, asetik, mistik bir derviş gurubu olarak
spor karşılaşmalarına katılıyor ve kendi aralarında tanımlıyabileceğimiz Esenniler. Ferisiler
gladyatör dövüşleri tertip ediyorlardı. Spor demokratik sayılabilecek eğilimleri ile aileye ve
karşılaşmalarında çıplak olmak mecburiyetinde eğitime önem veriyorlardı. Bunlar birbirlerine
olan erkekler, Yunan hemcinslerinden farklı haverim diye hitap ederler ve Helenleşmeye karşı
®
gelirlerdi. Torah eğitimi ve ibadet öncelikleri idi. guruplardan Zelotlar tamamı ile kıyıma uğrar,
Yazılı Torah yanında sözlü kanunlara da inanırlar Esenniler yok edilirler ve eserleri yakılır. İkinci
ve önemserlerdi. Yazımın daha ileri bölümlerinde Mabed’in yıkılması ile son bulan bu yıkımın
de değineceğim, Yahudi dinine bu dönemde ardından Yehuda topraklarında mevcudiyetini
getirilen uygulamaların bir çoğu, Ferisi din sürdürebilen Yahudiler Ferisi gurubuna bağlı
adamlarının uygulaması sonucu gerçekleşmiştir. olanlardır. Burada bahsettiğim isyanlar sırasında
Bu arada Esenni tarikatına dikkatinizi çekmek bazı kaynaklar Yehuda topraklarında yaşayan bir
isterim. Kendilerini mistik bir toplum olarak gören milyonun üstünde Yahudinin katledildiğini yazar.
bu gurup, atalarımızın ilk günlerindeki dini En önemli yeshivalar yıkıma uğrar ve buralardaki
kurallar gereği gibi yaşarlar ve günlerini Torah binlerce rabinik öğretmen ve talebeleri öldürülür.
eğitimi ve tefekkürle geçirirlerdi. Bunlar hiç Bu iç savaş ve isyanın en mühim noktalarından
evlenmezler, yalnız beyaz giyerler ve bedensel biri Massada tepesinde yazılan kahramanlık
arınmaya dikkat ederlerdi. Aralarından yıllar sonra destanıdır. Massada direnişi sonraki yıllarda
o topraklarda yetişmiş ikinci büyük peygamberin, Yahudi milletinin bir özgürlük simgesi olmuştur.
Hazreti İsa’nın ve diğer Hıristyan havarilerinin Bilge Yahudilerin sayısının azalması üzerine Sözlü
yetiştiğine inanılır. Kumran mağaralarında yakın Kanunlar kaybolmasın diye Rabbi Yeuda A Nasi
zamanda bulunan “ Ölü Deniz Parşömenleri” nin tarafından kaleme alınır. Bu düzenlemeden
bu tarikat üyeleri tarafından yazılmış olduğu “Mishna” adlı eser ortaya çıkar. Mişna, Sözlü
tahmin edilmektedir. Kanunun mantık çerçevesinde düzenlenmiş, açık
ve sistematik ilk düzenlemesidir ve altı ana
M.S.66-70 yılları arasında Roma’ya karşı girişilen bölümden oluşur. Zeraim, (tohumlar) tarım
“Büyük İsyan” dan sonra bahsini ettiğim kurallarını ve yiyecek kanunlarını; Nezikim
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 171 -
(hasarlar), medeni ve ceza kanunlarını; Naşim dayandırılan bilgiye göre tercümeler kelimesi
(kadınlar) evlilik, boşanma kadın erkek ilişkilerini kelimesine aynı olunca, bu eserler zamanın en
ve ailevi meseleleri; Mo’ed (belirli günler) Şabat büyük bilgi deposu olan İskenderiye
ve bayramlarla ilgili düzenlemeleri; Kedoşim Kütüphanesinde yerini bulur. Esere yetmiş bilge
(kutsal şeyler) kurban sistemini ve Taharot din adamına atfen “Septuagint” denmiştir.
(temizlik) arınma usulleri hakkında düzenlemeleri Yunanca Tevrat’ın Helen İmparatorluk
ele alır. Dünyeviden kutsala, normal olandan topraklarına yayılmış ve İbranice'yi unutmaya
sapkınlığa; sıradan olandan en akıl dışı olana, başlamış Yahudilere dine bağlı kalmalarında
insanın Tanrı ve sosyal çevresi ile hayatı her yardımı olmuştur. Aynı zamanda Yunan
yönden düzenleyen ve açıklık getiren bir kaideler filozofların Yahudi dinini tanımalarına yardım
manzumesidir “Mişna.” Mişna İsrail topraklarında etmiştir. Septuagint, Yunanca konuşan ilk
ve İbranice yazılmış olup asırlar boyunca Hıristyanlara Kutsal Kitabı okumaları için tek
yeşivalarda tartışılmıştır. kaynağı teşkil etmiştir. İncil’in yazarları
eserlerinde bu kitaptan çok alıntı yapmışlardır.
Helenistik kültürün Yahudi dini ile olan Bugün bile Doğu Ortodoks Kilisesi Eski Ahit
kaynaşmasının en mühim eserlerinden biri öğretilerini Septuagint tercümesine dayandırır.
Tevrat’ın Yunanca'ya tercümesidir. Ptoleme kralı Katolik, Gregoryen, Ermeni Ortodoks ve
II.Filadelfiyus hem Yahudi bilgeleri sınamak hem Mısır’daki Kopt Kiliseleri bu eseri, kısmen veya
de zaman içinde merak uyandırmaya başlayan bazı ilavelerle kendi İncillerine temel kaynak
Tevrat’ın İbraniceden tercümesi için yetmiş bilge olarak kullanırlar. Bu ilk tercümeden sonra,
din adamını ayrı ayrı görevlendirir. Antik çağın Yahudi din kitaplarının tümü, Helenistik çağda
tarihi belgelerinden “Aristeas Mektuplarına” Yunanca'ya tercüme edilmiş ve Hiristyan
®
öğretisine temel kaynak olmuştur. Yahudiler hiçbir okunurken bir Shamash’ın masaya hizmet etmesi
zaman bir boşlukta yaşamadılar, bunun neticesinde ve Yahudilikte ellerin yıkanması anlamına gelen
de yabancı kültürlerle etkileşim içinde oldular. Bu “Netillat Yadayim” ritüeli de tamamen Helen
kültür alışverişinde hiçbir zaman her şeyi körü adetlerinden esinlenmiştir. Değerli eşlerimizle
körüne kabul etmediler. Yeni ritüelleri kendi evlenirken imzaladığımız Ketuba, Yahudiliğin ilk
yaşam şekillerine uygun şekilde adapte ettiler. zamanlarından beri var olmuştur. Helenistik
Tabii ki Hellenizmdeki Sempozyum adetlerinden dönemde muhafazakar Ferisi düşünür Shimon ben
çok etkilendiler. Elit Grek halkının bir yaşam şekli Shatah, ketubada değişiklik yapmıştır. Böylece
olan sempozyum; geceleri sabahlara kadar süren erkeğin kadını boşaması, kendi mal varlığından
yemek ve bolca içki içilen, aşk, güzellik ve felsefe fedakarlık yapmayı gerektiren, dolayısı ile
tartışılan bir eğlence şekli idi. Kadın ve erkeklerin anlaşmaya zorlayan bir akit haline getirildi. Amaç
uzanarak yedikleri bu ziyafet türü sabahlara kadar Yahudi etik anlayışında kutsal olan aile bağlarının
sürer ve genelde cinsel sapkınlıklarla neticelenirdi. korunması ve pagan kültüründeki fuhuş ve zinanın
Bundan etkilenen Yahudileri koruma altına almak etkilerini azaltmaktı.
isteyen bilgelerimiz, bu adetlerden pesah gecesi
yemeği Seder’i yorumladılar. O zamana kadar Diaspora Yahudilerinin dua etmek için bir araya
basit bir akşam yemeği halinde yenen Pesah akşam geldiği sinagoglarımız, Helenistik dönemde Beit
yemeği yerine; Helenler gibi sola doğru kaykılarak Hamikdaş’ın M.S.70 senesinde ikinci yıkılışından
oturmak, en az dört bardak şarap içmek, dört sonra Yehuda topraklarında dua etme mekanı
çocuğun soruları ile Agadayı anlatmak ve bu ihtiyacına cevap olarak ortaya çıkar. Beit Knesset
töreni saatlerce sürdürmek tamamı ile Helen (toplanma yeri) , Hevra (grup), Kehila (cemaat)
geleneklerinden uyarlamadır. Seder gecesi Agada adı altında muhafazakar Yahudilerin bir araya
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 173 -
gelip dini ve sosyal konuları tartıştıkları bir mekan antisemitik olaylar eksik olmazdı. Dinimiz, çok
olarak gelişir. Oturarak dua etmek, müzik tanrılı dinlerin yaygın olduğu bu dönemde
eşliğinde ilahiler okumak ve toplu dua şekilleri olgunlaştı. Bu dönemde tek tanrı konsepti pek
Yahudi yaşamına Helen dünyasının tesirlerinden anlaşılamıyordu. Yahudilerin tanrısı “Yahveh”
olup daha sonra Hiristyan dünyasında da göze emreden, yasaklayan ve aynı zamanda da kullarını
çarpar. Bu bağlamda D’ror Yikra, El Nora Alila, ödüllendirip, cezalandıran bir baba olarak
Yigdal, Tzur Mishelo gibi “piyutim” yani liturjik algılanmaktaydı. Buna karşın, putperest inançta
şiirlerimiz, Grek tesiri altında bestelenmişlerdir. tanrılar, doğa ve insani içgüdülerin insan şeklinde
Helenistik mimarinin sinagoglarımızın yapısını temsillerinden ibaretti. Yahudiler kendi yaşam
etkilemesi kaçınılmazdı. Buna en güzel örnek tarzlarına sadık kaldıkça, pagan rituellerinden
Salihli yakınlarında ki Sart kasabasındaki sinagog kaçmak ve sosyal yaşamdan uzaklaşmak
kalıntılarıdır. Pagan dünyasının figürlerinden mecburiyetinde kaldılar. Neticede, sosyal yaşama
Zodiak bütün baskılara rağmen Beit Hamikdaş’a katılmayan, politik ve idari görevler üstlenemeyen
sokulmamıştır. Buna karşın 1920 yılı ve Yahudi toplumu; bütün Helen vatandaşlarına
sonrasında Filistin'de bulunan Hamad Tiverias, tanınan hakların kendisine verilmesi için tepki
Beit Alfa, Huseyfa, Naaran ve Seforis antik gösteriyordu. Böylece bugün çağımızdaki sosyal
sinagoglarında Zodiak figürlerini içeren mozaik yaralardan biri olan antisemitizmin o çağlarda
kalıntılarına ulaşılmıştır. Bütün bu bulgular iyiden iyiye kök saldığını ve sonra gelecek
Yahudi dini mekan mimarisinde Helen etkilerinin Hıristyan dünyasını da etkisi altına alacağını
işareti olarak kabul edilmelidir. gözlemliyoruz. O dönemde Yahudi soykırımcıları
kendilerine bir de slogan uydurmuşlar ve bunu
Helenistik çağda, Yahudi dünyasını etkileyen katliamlarında bir sebep olarak kullanmışlardır.
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 175 -
Management: Tüm iş alanlarında veya takip edilir. Bu kuralların tümüne biz "Yönetim
organizasyonel aktivitelerde belirli amaç ve Sistemi" diyoruz. Yönetim sistemi olmayan
hedeflere ulaşmak için insanları yan yana getiren kurumlarda başarı olmaz, var ise de tesadüfîdir. En
faaliyetlerdir. Süreye yayılmış, asla tek kişi ile kötü sistem ise sistemsizliktir. Management
yapılamayan, çoğu zaman birçok birimin şunları içerir: Planlama – Organizasyon –
beraberce çalışmasını gerektiren, saptanmış bir Uygulama (İnsan Kaynakları + Liderlik) –
hedefi veya amacı olan faaliyet veya faaliyetler Kontrol. Burada Liderlik sözcüğüne dikkat !!!
toplamı söz konusudur. Bu kadar çoklu öğeyi bir Yönetici demiyoruz. Bu konu başka bir yazı
arada tutarak beraberce belirlenmiş amaç ve konusudur. Cemaatimiz bu tip bir yapı oluşturduğu
hedefe götürmek herkesçe bilinen ve kabul edilen için bu sistem ile yönetilmelidir.
bir takım kuralların belirlenmesi, kayıt altına
Gouvernance : (Türkçesi: Yönetişim) Eğer
alınması ve paydaşların bu kuralları bilmesi ve
yapınız multi organizasyonel ve çoklu bir yapı ise
koşulsuz uymaları ile mümkündür. Kurallara
her bir birimin başında bir özerk başkan ve
itirazlar olabilir, zaman içinde değişmesi de
yönetim var ise bunların koordinasyonu ve
gerekebilir ancak gözden geçirme süreci de
aralarındaki hukukun tayini önem kazanır. Yapının
kurallar içinde belirlenmiş olmalıdır. Amaca doğru
Liderlik ve Management’inin önemli bölümünü
ilerler iken zaman zaman seyrin kontrol edilmesi
oluşturur. Beklentilerin oluşturulması, gücün
gerekir, bazen düzeltmeler yapılması da önemlidir.
dağılımı ve performansın doğrulanması gibi
Aktivitenin seyri Amerikalıların AOP (annual
konuları içerir. İstikrarlı yönetim, birleştirici
operational plan) yıllık operasyon planı dedikleri
politikalar, süreçler, karar verme mekanizmaları,
ve bizde ise "bütçe" diye anılan (kanımca bu
yetki ve sorumlulukların belirlenmesi hep bu
önemli belgeyi önemsizleştiren sözcük) belge ile
kapsamdadır. Kısaca Hükümetler (gouvernment)
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 177 -
®
Rabi Abraham Modayi ‐ Sıkıntılı bir dönemden sonra 7 Ekim 1869’da resmen atandı.
- 3 devlet nişanı verildi.
- Gr. Rabi Moshe Melamed müridi
- Shemo Avraham ve 15 adet kitabın yazarı
‐ Doğum ölüm tarihleri konusunda bilgi yok.
Gr. Rabi Haim Palacci
Gr. Rabi Haim Modayi - 1788’de doğdu; 17 Shvat 1869’da öldü.
- 1788’de bir belge imzaladı. - 1852’de atandı.
‐ Haim le-Olam kitabının yazarı ‐ Lev Haim ve 58 adet kitabın yazarı
- Rabi Abraham Ben Ezra’nın halefi Devam edecek..
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 179 -
borçları ve bu borçlar karşılığında oluşturdukları, sektör yeniden vergi ödeyebilecek duruma gelir ve
ancak atıl hale gelen kapasitelerini doldurabilmek kendilerine verilen teşviklere ihtiyaçları kalmaz.
için gereken alım gücü, kamu sektörü ve merkez Böylece bütçe açıklarının büyümesi durur ve hatta
bankaları tarafından üstlenilmiş oldu. Daha farklı geriler. Bankalar da hem hızlanan ekonomik
bir deyişle, merkez bankaları ve kamu sektörleri aktivite sayesinde iş hacimlerini büyütmeye,
kaldıracın (borcun) altında ezilmekte özel sektöre merkez bankası destekleri sayesinde gelirlerini
omuz vermek üzere kaldıracın altına girmiş arttırmaya, reel sektördeki iyileşme sayesinde
oldular. batık kredilerine daha az provizyon ayırmaya ve
yine batık kredilerdeki azalma sayesinde mevcut
Oyun Planı... sermaye limitlerinde daha fazla iş yapabilmeye
Bu yükün altına giren merkez bankaları ve kamu başlarlar. Bu süreçte devletlerin artan borçlanma
otoriteleri, reel sektörlerine ve bankalarına destek ihtiyaçlarını da daha kolay finanse edebilir hale
verirlerse zamanla özel sektör yeniden eski gücünü gelirler. Böylece kendilerine verilen destekleri kısa
kazanabilir ve mevcut kaldıracını yeniden sürede ve kolaylıkla geri ödeyebilirler.
omuzlayabilecek hale gelebilir, o takdirde de kamu
sektörü ve merkez bankaları yavaş yavaş özel Bu senaryo çerçevesinde “çıkış stratejisi” de
sektöre destek için üstlendikleri kaldıracı yeniden kendiliğinden gerçekleşmiş olur. Yani ne merkez
özel sektöre devrederler diye düşünmek bankaları ne de kamu otoriteleri ekonomiler
durumunda kaldılar. resesyondan çıkmadan ya da bankalar kendi
ayakları üzerinde durmaya başlamadan
Örneğin, resesyon daha fazla derinleşip politikalarını sıkılaştırmazlar. Çıkışı, otoritelerin
depresyona dönüşmez ve ekonomiler resesyondan keyfi değil ekonomilerin büyüme dinamiği
çıkıp yeniden üretmeye başlayabilirlerse, reel belirler. Aksi durum aynı Japonya’nın 1990’ların
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 181 -
sonunda yaptığı gibi anlamsız olur; tam de büyüme hızlarını arttırdılar ya da resesyondan
ekonomiler büyümeye başlarken boğazını yeniden çıktılar. Bunların arasında Asya’nın açık bir
sıkmanın anlamı yoktur. liderliği söz konusuydu. Çin ve Hindistan bakir iç
piyasalarından, kamu ağırlıklı bankacılık
Hedefe Ulaşıldı mı ?... sisteminin kredi imkanlarından ve cömert devlet
Bu senaryonun gerçekleşebilmesi için ilk önce yardımlarından güç alarak büyüme hızlarını kısa
ekonomilerin resesyondan çıkıp yeniden sürede yeniden çift hanelere ya da yakınına
büyümeye başlamaları gerekiyordu. Bunun taşıdılar. Rusya ve Brezilya beklendiği üzere
olmadığı durumda otoritelerin karşısına ciddi bir geriden geldiler çünkü bu ülkeler zaten iç
sorun çıkacaktı. Çünkü depresyon (ağır resesyon) piyasalarından ziyade Asya bölgesine ihracattan
düşmanı ile savaşırken neredeyse tüm mermilerini önemli bir destek alarak büyümekteler.
kullanmışlardı. Zaten sıfırlanan faizleri eksiye
çekmek mümkün değildi. Çift hanelere tırmanan Dikkat edilirse global ekonomi yeniden ABD ve
bütçe açıklarını yine daha da büyütmenin bir Asya (Çin) liderliğinde büyümeye başladı. Çünkü
faydası olmayacaktı. krizde en radikal kararları bu bölgeler aldılar.
ABD, finans sisteminin sorunlarını Avrupa’ya
Neyse ki korkulan olmadı ve uçurumun eşiğinden göre çok daha dürüst bir şekilde ele aldı; örneğin
dönüldü. Genel olarak tüm büyük ekonomiler Avrupa, bankalarının stres testi sonuçlarını
2009’un ikinci yarısından itibaren yeniden saklarken, ABD hepsini kamuoyuyla paylaştı.
büyüyebilmeye başladılar. İngiltere ve Euro para Elbette ABD de krizin şiddeti nedeniyle ilk
birimini kullanan 16 ülke biraz geriden geldi ama başlarda bocaladı ama, Avrupa’dan farklı olarak
hemen hepsinde gözle görülür bir iyileşme oldu. tek bir siyasi otorite ve tek bir kamu otoritesi
Benzer şekilde gelişmekte olan ülkelerin liderleri olmasının yararı ile durumu çabuk kavrayıp
®
gerekli adımları attılar. Asya da yine siyasi karar hesaplamalara göre kamu destekleri olmasaydı,
alma gücünden ve ekonomilerindeki önemli ABD ekonomisi 2009’da az da olsa büyümek
tasarruf büyüklüğünden ve dinamik yapısından yerine %2.7 küçülürken Çin %8.7 büyümek yerine
güç aldı. Örneğin, Çin Komünist Partisi sektörün ancak %1.7 büyüyebilecekti. Benzer şekilde
yarısını elinde tutan kamu bankalarına kolaylıkla bankacılık sistemi de hemen kamu desteklerini tam
kredi verdirtebildi. olarak geri ödeyebilecek duruma gelemediler.
İhtiyati amaçla destek alanlar ödediler ama
Sonuçta oyun planı ümit edilen amacına ulaşmış gerçekten sıkıntılı olanların daha zamana ihtiyacı
oldu. Resesyon daha da ağırlaşmadı ve ekonomiler olduğu çok açıktı. ABD ve Fransa diğerlerine göre
yeniden büyüyebilmeye başladılar. Yine senaryoya biraz daha çabuk ayağa kalkarken, Almanya ve
uygun biçimde banka zararları da yavaş yavaş İngiltere bugün dahi kamu destekleri ile iş
azalmaya başladı. IMF, OECD gibi kurumlar hem yapmaya devam ediyorlar.
banka zarar tahminlerini aşağı yönlü, hem de
ekonomik büyüme tahminlerini yukarı yönlü Oyun Planının Riskleri...
revize ettiler. Bu dönemde hisse senedi piyasaları Bu senaryonun iki önemli riski vardı. Birincisi,
(Türkiye dahil) zirveler yaptılar. Çünkü gevşek para politikasının getirdiği enflasyon riski
yatırımcılar global ekonominin depresyon idi. Merkez bankaları bu konuda kriz sonrasında
tehlikesini atlatıp resesyondan çıkışını fiyatlara ekonomilerin hala ciddi bir atıl kapasite ile
yansıtmaya başladılar. çalıştıklarını ve bu açık kapanana kadar da talep
tarafından enflasyon baskısı olmayacağını
Otoriteler, haklı olarak, büyüme başladı diye
düşünerek rahat hareket ettiler. Bu bağlamda haklı
hemen desteklerinden vazgeçmedi. Hepsi ölümden
da çıktılar. ABD’de ve Euro-16 bölgesindeki
dönen hastanın hala makineye bağlı olarak nefes
referans çekirdek enflasyon göstergeleri artmak bir
aldığını gayet iyi biliyorlardı. Örneğin, yapılan
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 183 -
yana gerilemeye başladı. Ama bundan daha piyasada devlet tahvilleri almayacağım derken
önemlisi, merkez bankalarının yıllardır çok emek politikacılardan emir gelince almaya başlaması,
vererek bir yere getirdikleri enflasyonla savaştaki açık ve net ortada olduğu halde Yunanistan’ın borç
itibarlarını kaybetmeleri tehlikesiydi. Enflasyon yeniden yapılandırma ihtiyacını ısrarla inkar
gerçekten artmıyor olabilirdi ama, piyasalar etmesi, hiç bir ülkeye fonlamada ayrıcalık
merkez bankalarının enflasyonla savaşta eskisi yapmayacağım derken ratingi düşen Yunanistan
kadar kararlı olamayacaklarını ve ekonomilerin devlet tahvillerini teminat olarak kabul etmek
kırılganlığını düşünerek gerektiğinde para zorunda kalması gibi acemi merkez bankacıların
politikalarını sıkılaştıramayacaklarını düşünmeye yapmayacağı hataları yaptı. Merkez bankacılığının
başlayabilirlerdi. Diğer bir deyişle, belki enflasyon geleceği açısından hiç de iyi olmadı.
mevcut durumda sorun olmayabilirdi ama
beklentiler bozulabilir ve gelecekteki enflasyon Ama güzel olan, bu çerçevede henüz enflasyon
rakamlarına yansıyabilirdi. Bu doğrultuda merkez beklentilerine yansıyan bir şey olmaması. Ne
bankacılığında sözü geçen isimler, son günlerde enflasyona endeksli tahvil getirileri ne de uzun
artan dozajda uyarılar yapmaya başladılar. Hatta vadeli faizler henüz ciddi artışlar sergilemiyorlar.
en tutucu merkez bankalarından biri olan Avrupa Ama bu konuda jürinin henüz tam kararını
Merkez Bankası bu güvene gerçekten zarar vermediğini ve her an karşımıza çıkacağını
verecek çok önemli politika hataları yaptı ve düşünerek hareket etmek gerekir. Eğer atıl
güven sağlayacağım derken tam tersine kendi kapasite, global verimlilik artışı ve rekabetçi
ayağına kurşun sıkar hale geldi. Renminbi üzerinden tüm dünyaya enflasyonu
düşürücü baskı yapan Çin’in düşük üretim
Krizin tam başında faiz arttırması ama hemen maliyetleri gibi sebeplerle mal fiyatlarında bir artış
peşinden hızla indirmek zorunda kalması, ikinci olmayacaksa, enflasyon (gayrımenkul, hisse
®
senedi, emtia gibi) varlık fiyatlarında görülmeye Oyun planının ikinci önemli riski ise iflas riski idi.
başlanabilir, çünkü likidite buralara kayar. Bir süre Acaba özel sektöre destek vermek için kaldıracın
sonra bu piyasalarda yeni balonlar oluşabilir. (borç yükünün) altına giren kamu sektörü bu yükü
Balonlar bir süre sonra (3-5 yıl) iyice şişerek çok yeniden özel sektöre devredene kadar
daha büyük krizlerin yaşanmasına neden olabilir. dayanabilecek miydi? Bu süreçte oyun planı
Ekonomilerin büyüme dinamiğini bozmayacağım sonuçlarını verene kadar özel sektörün yaşadığı
diye politikaları sıkılaştırmak istemeyen otoriteler sıkıntıları kamu sektörleri (devletler) yaşamaya
bunu karşıdan mı seyredecekler? Hayır. Para ve başlar mıydı?
bütçe politikaları belki uzun süre gevşek gidecek
ama bunun üretim yerine finansal piyasalara büyük Bu risk açısından bakıldığında ekonomileri daha
kaldıraçlar üzerinden akmasını engellemek için sorunlu ve farklı yapısal sıkıntıları nedeniyle oyun
finansal piyasalar ve bankacılık sistemlerinde planının sonuçları daha geç alınabilecek ya da hiç
regülasyonun dozu arttırılacak. Zaten bunlar krizin alınamayacak ülkeler ya da ülke grupları gerçekten
etkisiyle çok popüler hale gelen tedbirler olduğu ciddi sorunlar yaşayabilirlerdi. Korkulduğu gibi
için kamuoyu desteği de arkasında olacak. Asya ve Kuzey Amerika ekonomilerinin altına
Bankalar risk iştahlarını arttırmak yerine, girdikleri yükü bir süre taşıyacak ve bu süreçte de
devletlerinin finansmanlarına çok daha fazla ekonomilerini ayağa kaldırabilecek kası, gücü
kaynak ayırmak zorunda bırakılacaklar. Özetle, vardı ama Avrupa’nın yoktu. Bu nedenle
enflasyonun varlık fiyatlarına kayması ve yeni Avrupa’yı çok zor günlerin beklediği tahmin
balonların ortaya çıkması bankaların risk iştahı ediliyordu.
dizginlenerek engellenecek. Bu endişelere uygun olarak, Avrupa ülkeleri, ABD
İkinci ve Asıl Önemli Risk... ya da Asya gibi tek bir devlet ve tek bir kamusal
otorite olamadıkları, geçmişten gelen yapısal
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 185 -
sıkıntılarını sürekli ve ısrarla gözardı ettikleri ve ile ortaya çıkıyor. Durumu kurtarmaya çalışmak
belki de en önemlisi Euro’nun makyajı altında için de hala akılları başa alıp dişe dokunur şeyler
rating şirketlerinin bu doğrultuda uyarı yapmak yerine “Euro 10 yıllık trendine uygun
yapmamaları ve bu sorunları gidermeye mecbur seviyelerde, sorun yok” gibi komik demeçler
bırakmamaları nedeniyle, bu kaldıracı kaldırmakta veriliyor, açığa satış yasağı genişletiliyor, kendi
gerçekten zorlanmaya başladılar. Yunanistan, ratinglerini kendileri ölçmek için yeni yapılar
Portekiz, Macaristan ve son günlerde hiç kuruluyor vs...
haketmese de İspanya’nın yaşadıkları bunlardı.
Yunanistan 5 yıl önceki Yunanistan'dı aslında. Piyasaların Korkusu...
Ama rating şirketleri yeni uyandılar, ya da Atılan radikal adımların sonuç verdiğini ve dünya
zamanında uyanmak işlerine gelmedi. 5 yıl önce ekonomisinin depresyon tehlikesini atlatıp
Yunanistan’ın ratingi düşürülmezken rating resesyondan çıktığını gören piyasalar Avrupa’daki
şirketlerine dil uzatmayan Euro bölgesi otoriteleri beceriksizliklerden haklı olarak ürktü. Piyasalar
ratingler düşmeye başlayınca sistemin oligopol bunun Avrupa’daki parasal birlikteliğin politik ve
yapısına itiraz etmeye ve önlem almaya başladılar. mali birliktelikle desteklenememiş olması
Yunanistan’ı Euro dışına çıkartarak kangren kolu nedeniyle ortaya çıktığını, bunun finansal bir
kesip vücudu kurtarmaktansa kangren olmuş kolla hıçkırık ya da krizin artçı bir şoku değil yapısal bir
yaşama yoluna gidildi. Kol keserek durum sorun olduğunu görmeye başladılar.
kurtarılabilecekken şimdi belki Yunanistan da
Bu endişeler kısa sürede bunun global ekonomik
yetmeyecek, bir kaç ülke daha borcunu yeniden
büyümeyi yeniden baskı altına alacak hale
yapılandırmak zorunda kalacak.
gelebileceği korkusuna dönüştü. Çünkü ABD ve
Tüm bunların sonuçları Euro’nun değer kayıpları Asya hala çıkış stratejilerinde hiç acele etmezken
®
ve ekonomilerinin kendi ayakları üzerinde tespitine dikkat etmek gerekiyor. Hatta bu global
durabilmesini beklerken Avrupa ülkeleri bir anda iyileşme eskisine göre çok daha dengeli bir şekilde
panik yaparak arka arkaya özellikle bütçe gelişiyor. Çin liderliğinde ihracatçı gelişmekte
politikalarında çok şiddetli tasarruflar açıklamaya olan ülkeler üretimlerinin giderek daha büyük
başladılar. Yunanistan’ın 24 milyar €’luk paketinin kısmını içerde tüketiyorlar. Aynı zamanda
yanında, İtalya da 24, İspanya 15, Portekiz 2.1, ABD’nin ihracatı da güçlenen Dolar’a rağmen
İngiltere 5.7, İrlanda 10 milyar € gibi yüksek yükseliyor. İlk defa 2009 yılında ABD’nin
tasarruf tedbirleri açıkladılar. Danimarka, gelişmekte olan ülkelere yaptığı ihracat, gelişmiş
Romanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve İsveç ülkelere yaptığı ihracatın önüne geçti (%52).
gibi gündemde olmayanlar da tedbirler aldılar. Özetle, global büyüme hem istikrarlı hem de daha
Hatta Almanya gibi bütçesi an az sorunlu olan bir dengeli bir şekilde artıyor.
ekonomi bile diğerlerine örnek olmak için 10
milyar €’luk bir tasarruf paketi açıkladı. Hatta Eğer Avrupa ABD ve/veya Asya için çok önemli
Alman maliye bakanı Schauble işi bundan sonra bir tüketim bölgesi değilse, güven sorunu dışında
her üye ülkenin bütçelerini kendi meclislerinden global büyümeyi çok olumsuz etkilememesi
önce Avrupa komisyonundan geçirme şartını öne gerekir. Gerçekten de Asya ülkelerinin Euro
sürecek kadar ileri götürdü. bölgesine olan ihracatının toplam ihracat içinde
payı sadece %13. Benzer şekilde Avrupa’nın
Avrupa Global Büyümeyi Durdurmayacak, ihracatçı ekonomilerinden rekabetçi Euro’nun
Yavaşlatacak !... verdiği coşkuyla iyi haberler geliyor. Almanya’nın
Öncelikle Avrupa’da yaşananlardan bağımsız satın alma endeksleri, işsizlik rakamları ekonomik
olarak dünyanın gayet istikrarlı bir şekilde krizden aktivitenin giderek canlandığını gösteriyor.
çıkmakta olduğunu ve büyümeyi hızlandırdığı
Diğer bir deyişle, şimdilik Avrupa dünyanın hızını
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 187 -
Kaçarsanız kovalar.
Chamfort Krallar gibi kadınlar da,
kendileri için yapılan her şeyin,
Kadınların gözleri keskin, esasen bir borç teşkil ettiğine inanırlar.
Zekaları uyanık, Balzac
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 191 -
Ben Gila Kalomiti Benhabib. Bugün sizlere O hikaye ile birlikte sanki bir şeyleri farkettim.
Yahudilik öğreniminin başında olan bir öğrenci Yaşamımız boyunca sürekli olarak hedeflere
olarak Keriat Şema'nın önemini anlatmak koşuyoruz. Daha iyi bir ev, daha lüks bir araba,
istiyorum. Ancak öncelikle şunu söylemek isterim; daha yüksek bir mevki, daha güzel olma, daha
ben ailemin bana verdiği Yahudilik eğitimi zayıf olma ve benzeri birçok fiziksel veya maddi
dışında, ilk defa geçtiğimiz Roşaşana'da sevgili boyutta hedeflerimiz var. Bunlar güzel olabilir
arkadaşım Rivka Mazliah'ın bana 5 Tora kitabını ancak bu arada ruhumuzu da yeterince besliyor
hediye etmesi ve anlattığı gerçek bir hikayeden muyuz? Ya da bu dünyada neden var
derinden etkilenerek Tora öğrenmeye karar olduğumuzun farkında mıyız? Yahudilik gibi ağır,
verdim. Ertesi sabah Rabbi Naftali Haleva'yı bir o kadar da kutsal bir görevi üstlendiğimizin
aradım ve grup olarak Tora dersi almaya başladık. farkında mıyız?
®
Beni etkileyen o gerçek hikayeyi sizlerle manav kadına zarf içinde para verir ve kadın bu
paylaşmak istiyorum. yardımlar sayesinde kızını üniversitede okutabilir.
Yıllar geçer, kızı büyür ve evlenir. Ancak damat
İsrail'de bir kadın genç yaşta kocasını kaybeder ve bu değirmenin suyunun nereden geldiğini merak
küçük kızı ile hayata tutunmaya çalışır. Öyle eder. Kız kocasına herşeyi açık yüreklilikle anlatır.
fakirler ki, yiyecek için paraları dahi yok. Bir Ancak damat bundan rahatsız olmuştur. Karısına
Cuma sabahı bu genç kadın yakınlardaki bir annesinin artık o manavdan hiçbir yardım almasını
manava giderek utana sıkıla manavda arkalarda istemediğini söyler. Kendisi onlara bakabilecek
kalmış çürümek üzere olan meyve ve sebzeleri durumdadır. Kadın o cuma günü manava yılların
kendisine verip veremeyeceğini sorar. Hiç parası minnettarlığı ile teşekkür etmeye, artık onlara
olmadığını da ifade eder. Manav gülümseyerek bir bakabilecek bir damadının olduğunu söylemeye ve
dakika beklemesini söyler. Dönüşte kolları manavdan aldığı yardıma artık ihtiyaçları
paketlerle doludur. Paketlerin içinde dükkanın en kalmadığını söylemeye gider. Manav da kabul
taze meyve ve sebzelerinin olduğunu görür. Kadın eder. Ertesi Cuma günü, yılların alışkanlığı ile
şaşkınlık içindedir. Biraz muhçubiyet ve büyük bir manava hatırını sormak için gittiğinde, manavın
mutlulukla adama çok minnettar olduğunu belirtir. kepenklerinin kapalı olduğunu görüp şaşırır.
Manav, bundan sonra her cuma sabahı kendisine Yandaki esnafa ne olduğunu sorar. Esnaf, geçen
gelip haftalık meyve ve sebze ihtiyacını hafta adamın mafya tarafından öldürüldüğünü
kendisinden karşılamasını söyler. söyler. Kadın çok şaşırır. Nasıl olur da bu kadar iyi
bir insanın mafya ile bir alıp veremediği olabilir
Yıllar geçer. Kadın her Cuma sabahı bu manavdan diye mırıldanırken, yandaki esnaf "Siz bu manavın
yiyeceklerini temin eder. Hatta zaman zaman kim olduğunu bilmiyordunuz herhalde. O,
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 193 -
karanlık işleri olan, bu manav dükkanını sadece bilinmeyen karanlık bir geceye gözlerimizi
bir paravan olarak kullanan bir kişiydi. Yeraltı kapatmadan önce, Yom Kipur'un doruğunda ve
dünyasından biriydi" der. son olarak fiziksel yaşamımızın sona yaklaşıp
ruhun bedeni terketmeye hazırlandığı anda hep
İşte bu hikaye beni çok etkiledi. Burada sadece "Şema" ile bütünleşir o kutsal sözlere sığınırız.
mitsvalardan bir tanesi olan "Tsadaka"nın gücünü
görüyoruz. Tsadaka ölümden bile koruyor. Mezuza'daki Şema evi kutsar. Tefillin'deki Şema
Tsadaka verdiği sürece Tanrı böyle bir adamın bile ise aklı ve gücü kutsar ve Tanrının kendisi
canını korumuştur. Tsadaka vermesinin Tanrının tekliğini Şema ile ifade ettiğimiz için
kesilmesiyle birlikte ise onu koruyacak herhalde Bene İsrael'e teşekkür eder.
başka mitsvası kalmamıştır. Mitsvaların değerini
bilip öğrenmek, bize verilen eşsiz Tora'nın tadını Talmud'ta anlatılan en dokunaklı öykülerden biri
almak için "öğrenmek" gerekiyordu, ben de bunu Rabbi Akiva'nın son günlerinde geçmektedir.
yapmak istedim. Romalıların Tora öğrenimini yasakladığı dönemde
yaşayan bilge Rabbi Akiva, Tora öğrenimi
Ben size bu akşam "Keriat Şema"nın vermeye devam ettiği için tutuklanmış halkın
Yahudilikteki önemini anlatmak istiyorum. önünde işkence edilerek vücut derisi yüzülerek
ölüme yollanmıştır. Fakat bu korkunç infaz
Bir Yahudinin yaşamının en anlamlı anları, sırasında ilginç bir olay gerçekleşmiştir. Rabbi
"Şema" ile bütünleştiği anlardır. Her sabah ve Akiva işkence sırasında Şema'yı yüzünde bir
akşam bizler gözlerimizi kapatır ve "Şema" gülümseme ifadesi ile okuyarak "Tanrı'nın
okuruz. Aşem tek Tanrımızdır. Tora okumaya hakimiyetini" görenleri hayrete düşürecek şekilde
hazırlandığımızda, yeni bir güne başladığımızda, neşeyle tekrar etmiştir. Sanki o korkunç acıdan
®
habersizdir. Bu korkunç idam şekline karar veren Peki neden her gün, sabah ve akşam Tanrı'nın
Romalı komutan Turnus Rufus, hayretler içinde tekliğini vurgulamamız gerekir?
"Senin hislerin mi ölü, nasıl olur da bu işkence Tanrı'nın tekliğinin iki yönü vardır.
sırasında gülebilirsin?" diye sormuş Rabi
Akiva'ya. Ölümle burun buruna olan Rabbi Akiva 1) Başka hiçbir şey onunla karşılaştırılamaz.
"Ömrüm boyunca Tora'nın sözlerine konsantre 2) Hiçbir şey ondan bağımsız var olamaz.
oldum. Şema, Tanrı'nın hakimiyetini ve
emirlerini tüm ruhumuzla, canımızla kabul Tanrı'nın tekliğini vurgularken, başka bir Tanrı'nın
ettiğimiz kutsal sözlerden ibaret, Tanrı canımızı varolmadığını vurgulamıyoruz sadece, aynı
alırken bile. Hep düşünmüşümdür, Tanrı'ya bu zamanda hiçbir şeyin onunla
seviyede hizmet edebilecek bir düzeye gelebilecek karşılaştırılmayacağını da vurguluyoruz. Tanrı
miyim diye. Tam da şimdi Tanrı bana bu şansı sadece hakim olan değil, "Kral" olmak istiyor.
verdi. Onu neşeyle kucaklamayayım mı?" der ve Tanrı'ya inanmamız bunun için yeterli değil.
ölmeden önceki son sözlerini söyler : Çünkü inansak da varlığını inkar etsek de bu onu
güçlendirmiyor ya da zayıflatmıyor. Tanrı bizden
Şema İsrael Ad… Eloenu Ad…. Ehad bundan daha fazlasını istiyor. Onu "Kral" olarak
ilan etmemizi istiyor. Yahudilikte diktatör ve kral
ve o anda gaipten bir ses duyulur. "Ruhun seni arasında büyük bir fark vardır. Despot,
terkederken Tanrı'nın eşsiziliğini, tekliğini, mutlak hoşgörülsün ya da hoşgörülmesin isteklerini
hakimiyetini vurguladığın için takdire değersin empoze eder. Fakat Kral bu rütbeyi saygıyla ve
Rabbi Akiva. Övgüye değersin çünkü gelecek yönetilenin arzusuyla alır. Aksi takdirde gücü ne
yaşamın kapısından girmeye hazırsın" olursa olsun diktatör olur. İşte bu bağlamda Tanrı
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 195 -
®
yazılı Tora'nın yanısıra sözlü Tora'yı vererek olduğuna göre, evlerimizin kapılarındaki mezuza o
Tora'nın yaşayan, sürekli üzerinde konuşulan ve kapıdan her geçtiğimizde bize Tanrı'yı hatırlatır ve
düşünülen bir yaşam kılavuzu olmasını istemiştir. bize bahşettiği herşey için şükretmemize vesile
Şema'da tefilin, mezuza, tsitsit gibi çok önemli olur. Kabalistik literatüre göre satanı evden ve
Yahudilik simgelerine değinilmiş olup bunların evde yaşayanlardan uzaklaştıran mezuzadaki
yaşamımızın merkezinde olması gerektiği kutsal kelimelerin mistik koruyucu gücü vardır.
vurgulanmıştır. Bu simgelerin hepsi bize sürekli Ayrıca dünyadaki görevlerimizden birinin de
olarak atalarımızın Tanrı ile yaptığı anlaşmayı ışığımızı yaymak olduğu düşünüldüğünde,
hatırlatan öğelerdir. Biz Yahudilere bu dünya evlerimizin dış kapılarına mezuza takarak o evde
üzerindeki görevlerimizi hatırlatır. oturan insanların Tanrı'ya mutlak bağlılığını ve
Tanrı tekliğini tüm dünyaya ilan etmiş oluyor ve
Tefilin, Tanrı'nın hizmetkarları olduğumuzu bir nevi ışığımızı yaymış oluyoruz.
gösteren çok önemli bir simge olup biz Yahudiler
tefilin takarak görevlerimizi hatırlar ve Tsitsit de aynı mezuza ve tefilin gibi bize
diğerlerinden ayrılırız. Tefilin aklımız ve mitsvalarımızı hatırlatan sembollerden biridir. Son
kalbimizle Tanrı'ya bağlılığımız ifade eder. olarak Şema'yı dünya tarihinin en büyük mucizesi
Mısır çıkışını hatırlayarak bitiriyoruz. Mısır
Mezuza, insana ait olan herşeyin aslında Tanrı'ya çıkışını ve yaşanılanları, hiçbir Yahudi hiçbir
ait olduğunu ve insanın mal varlığının kişiye Tanrı zaman unutmamalıdır. Çünkü bir ulus haline
tarafından bahşedildiğini işaret eden, kutsal ve gelmemiz ve Tora'yı almamız Mısır çıkışı ile
gizemli bir gücü olan önemli bir simgemizdir. başlamaktadır. Tanrı hiçbir ulus için böylesine bir
İnsanın en önemli sahip olduğu mal varlığı evi mucize gerçekleştirmemiştir. Yahudiliğin önemini
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 197 -
ve sorumluluğunu ancak Mısır çıkışını sürekli Tora yolunda gittiğimiz takdirde sürgünde olsak
hatırlayarak kavrayabiliriz. bile Tanrı bizi İsrael topraklarına geri getireceğine
ve orada uzun bir ömrü refah ve mutluluk içinde
Tanrı'yı sevmek ve mitsvaları yerine getirmek, geçireceğimizi vurguluyor. Bu sözler on emrin
elde edilecek ödüller için olmamalıdır. Ödüller beşincisi olan ana baba saygısı ile paralellik
doğal bir sonuç olarak gelecektir. Şema'da bu gösterip her ikisi de ömrün uzaması ödülüyle
ödülden de bahsedilmekte olup Tanrıya hizmet bütünleşiyor.
eden Bene İsrael'in birçok ödülü hakedeceğinden
bahsediyor. İlk olarak yağmuru zamanında Akşamları yatarken Şema öncesinde okuduğumuz
yağdıracağını belirtiyor. Bana göre yağmur diğer bir dua var. Bu duada bizi kızdıran, kıran, bize
tüm ödüllerin anasıdır. Eğer yağmur zamanında karşı günah işleyen herkesi bağışladığımızı
yağarsa toprak bereketli olur ve Bene İsrael belirtiyoruz. Ben bu duayı çok seviyorum, çünkü
bundan faydalanır. Ancak ödüllerin yanısıra Tora öyle bir hayatın içinde yaşıyoruz ki, gün boyu
yolundan ayrıldığımız takdirde vereceği karşımıza bizi sinirlendirecek, çileden çıkaracak
cezalardan da bahsedildiğini de unutmamalıyız. olay ve davranışlarla karşılaşıyoruz ve maalesef
farkında olmadan içimizde sinir ve öfke
Burada Tanrı bireylere konuşmamakta tüm Bene biriktiriyoruz. İşte bu dua, kimseye öfke duymadan
İsrael'e seslenmektedir. Bundan anlamamız o günü bitirmemizi sağlıyor. Öfke, yetser ara'yı
gereken, Bene İsrael olarak hepimizin bir çarkın harakete geçirir. Amacımız yetser ara'dan
dişlileri olduğumuz ve her dişlinin doğru çalışması uzaklaşmaksa ve mitsvamız arkadaşımızı
gerektiğidir. Tek yürek olmak, tek amaca sevmekse bu duayı okumak benliğimizi
yoğunlaşmak gerekir ki Tanrı bize bu ödülleri rahatlatacaktır. Aynı bir terapi gibi. Eğer biz
versin.
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 199 -
yerine getirmeye çalışmak niye? İzmir cemaatinde onca acıya rağmen hala hayatta kalmamız,Yahudi
gençlerimize Yahudiliğin ne denli önemli kimliğimizi korumak ve devam ettirmek için
olduğunu ve hep bu yolda devam etmemiz başlıbaşına bir itici güçtür.
gerektiğini anlatma ihtiyacı duyuyoruz. Ama
neden? Hebrew Üniversitesinden rahmetli felsefe
profesörü Emil Fackenheim, "G-d's Presence in
Görüyorsunuz ki bu soruyu yanıtlamadan, History" (Tarihte Tanrının Varlığı) adlı kitabında
gençlerimizden Yahudi kimliklerini devam şu düşüncelerini paylaşır: Bizi yok etmek
ettirmelerini bekleyemeyiz. Hepiniz kendi şahsi isteyenlerin ardımızdan zafer kazanmalarına
cevaplarınızı ararken -çünkü bunlar gerçekten fırsat vermemeliyiz. Her zaman "Hayatta
kişisel sorulardır- size birkaç fikir önermek kalacağız" diyen iç sesimiz bizi yönlendirmeli.
istiyorum.
İkinci argüman ise Yahudiliğin insanlık tarihine
Bence en önemlisi tarihi açıdan baktığımızda, olan katkısı ile ilgili. Yahudi olmayan
4000 yıllık geçmişi olan bir gelenek zincirini Thomas Cahill," The Gift of the Jews" adlı
kırmamızın imkansız olduğudur. Bunca yıldır kitabında, bizler olmasaydık dünyanın ne
süregelmesi bile, dinimiz hakkında bir gerçeği halde olacağından bahseder. Biz dünyaya kanun
ortaya koyuyor -çünkü bana göre ancak olağanüstü önünde eşitlik, barış, insan hakları, monoteizm
inanç ve düşünceler sonsuza dek yaşar. Muhteşem gibi kavramları armağan ettik.
hikayelerimiz, Şabatımız, en temel değerlerimiz...
Öğrenip uyguladığımız takdirde bunlar yaşamımızı Tabii ki konunun bir de çok derin kişisel bir yönü
güzelleştirecek en kıymetli armağanlardır. Çekilen var. Yahudi olmak her şahsın yaşamına amacı
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 201 -
doğrultusunda bir anlam kazandırır. Yahudilikte, daha iyi bir insan yaptığına inandığım
hepimiz birbirimize bir şekilde bağlıyız ve birimiz için Yahudi olmayı seçtim. Yahudilik bize hayatı
olmadan diğeri var olamaz. Her birimizin aldığı seçmemizi, bu dünyada yaşayabileceğimiz kadar
nefes, bir diğerinin kalbini pompalar. Şu sıralar yaşamamızı söyler. Ben de öyle yapmaya
yaşadıklarım, dünyanın her yerindeki Yahudi çalışıyorum. Yahudilik komşumuza karşı nazik
arkadaşlarımın buradaki cemaatin nasıl olduğu ve olmamızı söyler. Yahudilik bizden daha az şanslı
yapabilecekleri bir şey olup olmadığına dair olanları fark edip paylaşmamız gerektiğini söyler;
yolladıkları sayısız e-mailler, daha önce hiç hiç bir zaman kıskanmayıp, müteşekkir olmamızı
olmadığı kadar bana bunu kanıtladı. ister. Ben Yahudiyim, çünkü Yahudilik bu
değerleri yaşamam için bana ilham veriyor.
Kuşkusuz bazıları Yahudi kimliğinden kaçmanın
onları bu dünyada özgürleştireceğine Dünya bir kefesi nefret, bir kefesi sevgi olan
inanabilir; bazen Yahudilik insana bir yük gibi bir terazide sallanıyorsa, kendimize neden
gelebilir. Ama gerçekte, kim olduğumuzdan asla Yahudi olayım diye sormalıyız... Eğer bunu
kaçamayız. Bir zamanlar kimliklerini inkar edenler yapmazsak bizi böyle derinden sarmalayan,
bile, Nazilerden, Rus komünist liderlerden, birbirimize bağlayan bu dini kaybetme riskimiz
Ferdinand ve İsabel zamanındaki engizisyonlardan var.
kurtulamamışlardır.. Bu liste uzar gider.
®
ateşe benzin döktü. Fakat işin gerçeği her iki İsrail’in varlık sınırlarına girmiş ve İsrail’i
tarafın da sonun bu şekilde olması yolunda ciddi “müdahale” etmeye mecbur bırakmıştır. Sonuç
yanlışlar yaptığıdır. olarak, “uluslararası hukuk”tan bahsedenler
devletlerin kurallarını hiçe sayarak olayların
Yardım filosu yola çıkmadan evvel, İsrail’in sorumlularından biri haline gelmişlerdir.
“gelmeyin, operasyon düzenleriz” sözlerine
rağmen, başka bir yol aranmadan kalabalık Filo yola çıkmadan önceki meselelerin ikinci
gemilerle gitmede inat edilmesi, yardım filosunun boyutu ise, Türkiye iktidarının tavırlarıdır.
“uzlaşmacı” olmadığını açıkça göstermektedir. Bir Hükümetin, “Bu bir din, siyaset meselesi değil,
vakfın bir devletin uyarılarını dikkate almaması, insanlık meselesidir ve yardım filosu toplumsal bir
cümlelere döküldüğünde “seni dinlemiyoruz, harekettir, devlet düzeyinde değildir.” şeklindeki
söylediklerin bizi ilgilendirmiyor” anlamına gelir. açıklamalarını ve İsrail’in uyarılarına rağmen
Hiçbir devlet de bir vakfın kendisine bu şekilde filoya engel olmamasını, hükümetin İsrail’e karşı
kafa tutmasına asla izin vermez, hele İsrail gibi bir yaptığı bir taktik olarak değerlendiriyorum.
devlet ne pahasına olursa olsun izin vermez. Bu Hükümet yardım filosunun başına neler
nedenle, bu girişim başlı başına bir geleceğinin çok iyi bilincindeydi. Zaten hükümetin
provokasyondur. Peki, abluka altındaki bir bölgeye amaçlarından biri, İsrail’i “yardım etmek isteyen
yardım yapılmasın mı veya ablukayı kırmak için masumları bile öldürüyor” diye suçlayarak,
eylem yapılmasın mı? Tabii ki yapılsın, hatta İsrail’in devletlerin ve uluslararası kamuoyunun
toplumlar rahatsız olduğu bir düzeni eleştirmeli, desteğini kaybetmesini sağlamaktı. Diğer bir nokta
eylem yapmalıdır; fakat bu eylemlerin devletin ise, yardım filosu başarıya ulaşsa da ulaşmasa da
“varlık sınır”larına girmeye hakkı yoktur. Yardım Tayyip Erdoğan’ın genel seçimler öncesi hem ülke
filosunu organize edenlerin tavırları ve girişimleri içinde hem de müslüman dünyada büyük rant
®
sağlayacağıydı. Filo başarıya ulaşırsa “Türkiye devletler arası yapılan taktik savaşlarının doğal bir
ablukayı delmeyi başardı” sloganlarıyla rant sonucu haline gelmekte, adeta bir malı elde
sağlanacak, başarıya ulaşamazsa da Tayyip ederken harcanan “para” gibi bir rol
Erdoğan’ın her zamanki çıkışlarıyla halkın gönlü üstlenmektedir. Bu nedenle, benim
fethedilecekti. Beklendiği gibi ikincisi oldu ve değerlendirmem bunun herşeyden önce ülkelerin
Tayyip Erdoğan’ın rant sağlamasının bedeli dokuz kumarı olduğu şeklinde olacaktır.
can oldu. Sonuç olarak olayların bir sorumlusu da
hükümettir diyorum. Baskından sonra hukukçular televizyonlara çıkıp
bu operasyonun uluslarası sularda yapılmasının
Olayların İsrail kanadına gelince… Yukarıda suç olduğunu defalarca söylediler. Yapılması
bahsettiğim Türkiye’yi hedef gösteren tespitlerim gereken, önce uyarı ateşi açılması, daha sonra
İsrail’in yaptıklarını meşrulaştırır mı? Hayır, motor vurularak geminin durdurulması, sonra da el
kesinlikle! İsrail’in Mavi Marmara’ya operasyon koyulması vs. imiş. Bunlar işin hukuki
düzenleyerek 9 kişiyi öldürmesi asla kabul boyutlarıdır. Olayın değerlendirilmesi açısından
edilebilecek bir davranış değildir. Sebepler ne önemli olan ise, İsrail gibi teknoloji devi bir
olursa olsun insanlık adına büyük bir suçtur. Değil ülkenin isterse bu operasyonu kan dökmeden
niyeti provokasyon olan bir kişi, başka birinin yapabileceği gerçeğidir. İsrail bu operasyonu kan
katili olan bir kişinin öldürülmesi bile suçtur, dökmeden yapabilir miydi? Evet, yapabilirdi.
kabul edilemez. O halde İsrail de bu sonucun İsrail, bu müdahalenin uluslararası sularda
sorumlulardan biridir. Fakat ne yazık ki, yapılmasının suç olduğunu bilmiyor muydu?
uluslararası ilişkiler o kadar karmaşık ve güç Hayır, bizim hukukçularımızdan çok daha iyi
gösterisi temeline dayalı ki; bu olayda kaybedilen biliyordu. O zaman burada başka bir amaç
9 kişi, sona eren “hayat”lar olmaktan çıkıp, adeta olmalıdır. Yorumcuların birçoğu İsrail’in
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 205 -
Türkiye’ye ve dünyaya şu mesajı vermekte Peki şimdi neler olacak? Öncelikle hepimizin
olduğunu söylüyorlar: “Ben istediğimi yaparım, korktuğu toplumsal bir şiddet olayı yaşanma
bana kimse karışamaz.”. Ben İsrail’in mesajının ihtimali konusundaki düşüncem, bir sıkıntı
dünyaya değil sadece Türkiye’ye olduğunu yaşanmayacağı yönünde... Bunu; Türk milletinin
düşünüyorum: eğitimine, bilincine, İsrail ile Yahudileri çok iyi
ayırt edeceğine inandığım için mi söylüyorum?
Yeniden Türkiye’ye dönersek, baskın olayından Tabii ki hayır... Şahsi fikrim Türkiye’nin dünya
hemen sonra milletçe İsrail’e yöneltilen eleştiri üzerindeki konumu gereği, böyle bir lekeye asla
okları beşinci günden itibaren bazı kesimlerde açık izin verilmeyeceği yönünde... Evet, Türkiye’de
bir biçimde hükümete yöneltilmeye başladı. İlk gayrimüslimlere veya azınlıklara karşı birçok
günlerin verdiği fevri tutum yerini akılcı toplumsal şiddet hareketi yapıldı. Trakya Olayları
düşünmeye, sebep-sonuç ilişkisi kurarak yapılan ve 6-7 Eylül Olayları, Türkiye’nin hiçbir zaman
yorumlara bıraktı. İnsani yardım maskesinin silinmeyecek kara lekesidir. Aynı şekilde Sivas’ta
altındaki girişimin aslında bir İslami yardım Alevilere yapılanlar... Kürtlere karşı Dersim
olduğu, dini ve siyasi unsurlar içerdiği, devlet Katliamı askeri bir hareket de olsa aynı zihniyetin
destekli bir provokasyon olduğu ve insanların bile sonucudur. Türkiye’nin bu konularda sabıkalı
bile ölüme gönderildiği anlaşılmaya başlandı. olduğu bir gerçek. Ne var ki, yaşanan toplumsal
Filistin’de yaşanan drama karşı topyekün savaşan şiddet olaylarının hepsinde hükümet ya da asker
Erdoğan’ın, çok daha büyük dramın yaşandığı olaylara ya müdahale etmedi ya da çok geç
Darfur’a karşı hiçbir girişimde bulunmadığı, hatta müdahale etti. Özellikle 6-7 Eylül Olayları’nın
Sudan cumhurbaşkanını bizzat ağırladığı gerçekleşmesine adeta yol verildi. Belki Türk
hatırlandı. toplumu değil ama Türk Devleti yaşanacak bir
®
toplumsal olayın sonuçlarının ne olacağını çok iyi ABD’den Türkiye’ye büyük bir hayır gelmez.
biliyor. Bugünkü Türkiye buna asla izin Araplardan zaten bir hayır yok. Dolayısıyla
vermeyecek, gerekli önlemleri en başından Türkiye‘ye gerçekten destek olabilecek bir tek AB
alacaktır. Umarım düşüncelerimde yanılmam. kalıyor. AB’nin tavrı bana göre çok önemli. Bu
Ayrıca yiğidi öldürdük, fakat hakkını da yememek zamana kadar hep Türkiye’ye destek veren ciddi
gerek. Olayların başından beri hem hükümet hem açıklamalar yaptılar. Fakat ne kadar dürüst, ne
de medya İsrail ile Yahudilerin asla kadar samimi emin değilim. Halklarının temsili
karıştırılmaması gerektiğini adeta beyinlere işliyor. görevini yerine getiriyor olabilirler. Ne kadar ileri
Bu konuda eleştiri yapmak ayıp olur. giderler bilmiyorum. Bu arada Çin bir yandan
Batıda olanları zevkle izliyor ve her geçen gün
Peki uluslararası düzeyde neler olacak? daha da gelişmeye devam ediyor.
Amerika’nın bu olayda acınacak bir halde
olduğunu görüyorum. İsrail, Amerika’nın küçük Benim değerlendirmem bu şekilde... Kim haklı,
yaramaz çocuğu gibi... İsrail dünyanın tepkisini kim haksız herkesin kendi fikridir. Fakat ben iki
çeken bir iş yapıyor, ABD eleştiriyor. Fakat öyle ucu ...lu değnek diyorum. Bakalım neler olacak?
bir ifade kullanıyor ki; “yapmaması gerekirdi; ama Şu bir gerçek ki; ya Türkiye kazanacak ve dış
yaptı artık n’apalım” demeye geliyor. ABD bu ilişkilerde kıyametler kopacak ya da İsrail
olayda gerçekten çok zor durumda kaldı. Çünkü kazanacak ve Türkiye’nin içinde kıyametler
eğer somut bir şeyler vermezse, Obama’nın İslami kopacak. Enteresan günler göreceğiz gibime
ülkelerle oluşturmaya çalıştığı iyi ilişkiler geliyor...
niyetinin sahteliği ortaya çıkacak. Ayrıca Obama,
“adaletsizliklere karşı duracağı” umuduyla oy
veren seçmenini kaybedebilir. Bu nedenle
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 207 -
istemiştir. Bu konuyu bir iki soru ile biraz daha doları bir hediye olarak değil de yaptığı hizmete
açabiliriz. Niçin bedava güzel bir armağan bizim karşılık bir ödeme olarak aldığını düşünelim. Bu
için kötü olsun ki? Neden ille de çaba harcamamız dolar, bir anda yepyeni bir önem kazanacaktır.
gerekiyor ki? Tanrı madem ki gerçek iyiliğini bize Harcansa da, biriktirilse de bu o çocuk için bir
vererek bizi bolluğa boğmak ve bizim gerçekten hazinedir. Çünkü bunu çalışarak hak etmiştir. Hak
mutlu olmamızı istiyor, o zaman neden bunu bize ettiğimiz şeyleri, elimize karşılıksız geçen şeylere
bir armağan olarak vermiyor? Neden tüm dünyevi kıyasla çok farklı değerlendiririz. Onlara yönelik
varlığımız, gelecek dünyaya giriş hakkı kazanmak saygımız daha yüksektir ve onlardan daha çok
için bir mücadeleye dönüşsün ki? kıvanç ve mutluluk duyarız. Bunun anlamı açıktır.
Gelecek dünyadaki payımızdan olabildiğince
Bu soruyu cevaplamak için "ödül" kavramını yüksek bir mutluluk duyabilmemiz için, bunun
anlamamız gerekir. Görüldüğü gibi Aşem'in isteği tsedaka değil, hak ettiğimiz bir ödeme olması
bize azami iyiliği bahşetmektir. Eğer hiçbir gerekir. İnsanoğlu ancak elde etmek için
çabamız olmadan bu "ödül" bize basitçe çalıştığımız şeylerden gurur duyar. Bir armağan
dağıtılsaydı, tanım gereği bu hiçbir zaman azami ise, kazanılmamış bir ihsandır ve bu hali ile
iyilik olmazdı. alçaltıcı bir öğeyi de beraberinde taşır.
Misafirliğe gelen birinin, 1 dolar armağan ettiği Şimdi konuyu daha iyi yorumlayabiliriz :
küçük bir çocuğu düşünün. Bu armağandan Tanrı bizleri gerçek iyiliğini vermek için yarattı.
mutluluk duyacak, canı nasıl isterse harcayacak ya Ancak bu "iyilik" tanımının gerçekten "iyilik"
da biriktirecektir. Şimdi ise aynı çocuğun bir olabilmesi ve bizlerin bundan azami mutluluğu
komşunun çim biçmesine yardım ettiğini ve aynı 1 duyabilmemiz için, bunun hak edilmesi
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 211 -
gerekmektedir. "İyilik" ancak bu şekilde "gerçek fırsat veya gelişim fırsatımız olmayacaktır. Orada
iyilik" olacaktır. artık "hesed" (iyilik) yapma, kusurlu taraflarımızı
düzeltme veya Tora'dan tek bir ilave sözcük bile
İkinci sorumuza gelelim; insanın bu dünyadaki öğrenme imkanımız olmayacaktır. Bir tek
görevi!.. "mitsva" bile, sahip olabileceğimiz tüm maddi
olanaklardan, tüm lüks ve zevklerden
Ramhal, Mesilat Yeşarim'de şöyle yazar: ölçülemeyecek düzeyde büyüktür.
"İnsanı bu amaca yönlendirecek olan araçlar, Dikkatle incelersek bu ifadenin son derece doğru
Tanrı'nın bizlere uygulamamızı önerdiği olduğunu kavrayabiliriz. Eğer yaşamımızda
"mitsva"lardır. Bu mitsvaların uygulanacağı yer yapmamız gerekenler yemek, içmek, uyumak ve
sadece bu dünyadır. Hatıraları mübarek olan günü olabildiğince hoş geçirmekten ibaret olsaydı,
Hahamlarımızın söyledikleri gibi, bu nedenle olduğumuzdan çok daha az bir donanımla
insanlar mitsvaları bugün (bu dünyada) yaratılabilirdik. Mükemmel zihinsel yeteneklere
uygulamak ve yarın (gelecek dünya'da) ödüllerini veya yüce manevi ruhlarımıza ihtiyaç olmazdı.
almak durumundadırlar." Örneğin çiftlik hayvanları bu donanımlara sahip
olmadan dünyevi zevklerin tümünün tadını
Görüldüğü gibi bu dünyadaki görevimiz, çıkarmayı becerebilmektedirler. Aynısını biz de
gerektirdikleri ile birlikte Tora ve mitsvalardır. Bu yapabilirdik. Demek ki biz insanoğullarından,
manevi emeklerin tek bir anı bile paha biçilmezdir. hayvan sürülerinden beklenenden çok daha fazlası
Gelecek dünyaya bilet alabileceğimiz tek yer beklenmektedir. Nasıl ki bütün yaşamımız yemek,
burasıdır. Gelecek dünyada hiçbir mücadele, hiçbir içmek ve uyumaktan ibaret değilse, aynı şekilde
®
sadece iyi insan olmak da yeterli değildir. Bir çizmektedir. Tanrı'nın bize söylediği mitsvalar
Yahudi için iyi kalpli olmak esastır ama sadece iyi bize verilen talimatlardır. Tanrı'dan gelen bu
kalpli olmak yeterli değildir. Kuzunun da hiç yönlendirme olmadan, kişinin bütünlüğe ulaşması
kimseye bir zararı yoktur, o zaman kuzu olarak mümkün değildir.
yaratılabilirdik. Yaratılmadığımıza göre Tanrı'nın
bizim için daha farklı planları olduğunu Dünyayı ve buradaki yaşamı bir geçiş koridoru
görmeliyiz. olarak gören bu bakış açısı, buradaki yaşamın
değerini azaltmamakta veya burada olanları hor
Tora ve mitsvalar bizim bütün hazinemizdir. Kişi, görmemektedir. Aksine, bu dünyada yapılan ve
Tanrı'nın Tora'sını ve bilgeliğini ancak kendi olup biten herşeye büyük önem verilmektedir.
gözlerini açarak ve öğrenerek görebilir. Çünkü İnsan manastıra çekilip kendini bu dünyadan
akla gelebilecek herşey Toramızın içinde vardır. soyutlayamaz. Bizim buradaki görevimiz maddi
İnsanın dünyevi yaşamı 70-80 sene, göz açıp olan her şeye maneviyat katmaktır. Yemekten
kapatıncaya kadar geçmekte. Fırsat şu "an"dır!.. önce ve sonra beraha okumak, ya da insanın kendi
Aç ve öğren!.. Torayı öğrendiğin zaman, her anını ailesini geçindirebilmek için, oğluna Tora
onunla geçirmek istiyeceksin. öğretmeni tutabilmek için, daha çok tsedaka
verebilmek para kazanmaktır. Maneviyat sadece
Peki insan nasıl Tora'nın istediği gibi bir kişi sidur açarken, ya da sadace sinagogda değil, maddi
olabilir, bu bütünlüğe nasıl ulaşabilir? olan şeyde de vardır!.. Maneviyat ticaret yaparken
de vardır!.. Yeter ki insan örneğin dürüst
Tabi ki Tora burada devreye girmektedir. Tora davranarak ya da aldatmayarak o ticarete
bize ideal olan ve elde etmemiz gereken kişiliği maneviyatı da dahil etsin!..
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 213 -
®
®
010 – Temmuz - Ağustos 2010 DIYAL o G - 215 -
Eğitimli insanlar
topluma borçludurlar.
Yayın Ekibi & İletişim
Yayın Yönetmeni : Rafael Algranati
manager.diyalog@yahoo.com
®