Professional Documents
Culture Documents
Diyalog 31
Diyalog 31
DIYAL o G
Revista Digital de los Judios Turkanos de İzmir
Dürüstlük Adalet Barış
İÇİNDEKİLER
003 - Merhaba 043 - Fredy Cauich Valerio 171 - Uzak Yakın - Selim Amado
004 - Önceki Başkandan 044 - HABERLER 174 - Çağrışımlar - Avram Ventura
005 - Başkandan 075 - DÜNYA BASININDAN ÇEVİRİLER 176 - One Minute - Avram Aji
006 - 5.YIL MESAJLARI
083 - İÇİMİZDEN 178 - Yansımalar - Raşel Rakella Asal
007 - Simone Bilman 089 - Aramızdan Ayrılanlar 183 - Açı - David Enriquez
011 - Raşel Rakella Asal 090 - KURUMLARIMIZ 185 - Bir Başka Deyişle - Nisim Sigura
014 - Nesim Weissberg 092 - RABİ HAYİM PALAÇİ - Moti Katan 189 - Galatalı Küçük bir Kız - Coya Delevi
015 - Binyamin Hazan SEKSION EN LADINO 195 - Washington’dan Mektup – Altan Gabbay
016 - Aron Aji 094 -
El Kantoniko de Rachel - R.A.Bortnick 201 - Metin’ce – Metin Delevi
020 - Fortüne Asal 098 - Yehuda ke dize? – Yehuda Hatsvi 208 - İz Düşümü – Lina Filiba
021 - Metin Delevi 099 - D’aki D’aya - Eliz Gatenyo 210 - Yaşam – Tufan Erbarıştıran
022 - Hayim Danon 101 - Shimon Kapitan d’Estambol – Shimon Geron 213 - Hayata Dair – Liz Sarda
023 - Selim Amado 104 - Susy Gruss GENÇ GÖRÜŞ
025 - Becky Aji 108 - Gad Nassi 216 - Yaşam Notları - Şela Habif
026 - Sarit Bonfil 112 - Albert Contente mos Konta - Albert Contente 218 - Beki Şikar
028 - Moshe Gormez 113 - Coya Delevi I BİLİYOR MUYUZ?
029 - Beki Şikar 115 - Coya Delevi II 220 - Tu Bişvat – Nazlı Doenyas
030 - Avram Ventura
117 - Moris Şaul BİZİM KÜRSÜ
031 - Tufan Erbarıştıran 119 - Fredy Cauich Valerio 225 - Süleyman Doğu – Alaha le-Moşe mi Sinai
033 - David Enriquez 121 - Buly Hazan 230 - Rıfat Kandiyoti
035 - Lina Filiba 123 - Viviane Behar OKUR İLETİLERİ
036 - Nazlı Doenyas 125 - PARA KE NO SE OLVIDE 239 - Yaklo Taragano - Fas
MESAJES EN LADINO 130 - DE LA PRENSA MONDIAL
037 - Rachel Amado Bortnick BİZDEN BİRİ
039 - Susy Gruss 157 - Jak Eskinazi - Sarit Bonfil
040 - Buly Hazan KÖŞE YAZILARI
041 - Shimon Geron 166 - BAŞYAZI – Rafael Algranati
042 - Graciela Tevah de Ryba 169 - Derinlik
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG -3-
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG -5-
Başkandan Henüz çok yeni devraldığım görevimde, yüzyıllar
Sami Azar öncesinden bizlere intikal eden paha biçilmez
tarihi mirasımızı özümsemeye, toplumumuzun
Değerli Kardeşlerim, ihtiyaç ve isteklerinin neler olduğunu yeniden
belirlemeye ve toplumumuza en iyi şekilde hizmet
Çıtası son yıllarda ciddi bir şekilde yükselmiş olan edebilmenin yol ve yöntemlerini saptamaya
İzmir Musevi Cemaati Vakfı Başkanlığını, çalışıyoruz.
Cemaatimize dokuz yıldır büyük bir özveri ile
hizmet eden, yeri doldurulması güç başkanımız Jak Bir sonraki mesajımda sizlere çalışmalarımız ve
Kaya’nın istifasının ardından, Yönetim Cemaat Kurumlarımız hakkında daha geniş bilgiler
Kurulumuzun oybirliği ile aldığı karar sonucunda vermeyi umuyorum.
üstlenmiş bulunmaktayım.
Bu vesile ile önceki başkanımız Sayın Jak Kaya’ya
Yönetim Kurulumuz, yedek üyelikten asil üyeliğe yaptığı özverili hizmetler için teşekkür eder,
davet edilen Mirey Eskinazi dışında aynen devam hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.
etmektedir. Yenilenen görev bölümü:
Sami Azar
Başkan Vekili : Avram ABUAF
Sekreter : Münir MERCAN
Sayman : Bünyamin HAZAN
Üye : Avram SEVİNTİ
Üye : Sabi JİMİ
Üye : Mirey ESKİNAZİ
şeklinde sonuçlanmıştır.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG -7-
Ansiklopedi kelimesini bilinçli olarak ve altını Ülkemizde hoşumuza giden yazıları/söylemleri
çizerek kullanıyorum. Konular hakkında bu denli paylaşıyoruz, fakat bizi üzenler saklı kalıyor.
geniş bilgiler veren, hem geçmişten hem de güncel
Yıldönümü kutlamasında tenkit etmek pek de
tanıklıklar kapsayan, felsefe, tıp, sağlıklı yaşam,
kabul edilebilir olmasa da, bana çok dokunan bir
edebiyat, genel kültür, politika, sanat, tarih,
konuda naçizane bir öneride bulunmak istiyorum.
coğrafya ve akla gelebilecek her alanı işleyen eğitici
kaynaklara başka ne denir? Kanımca dergimiz, bugün Türkiye'de maalesef var
olan Yahudi karşıtlığı konusunu yeterince ele
DIYALoG, toplumun geçmişini anlatan ve geleceğe almamaktadır. Mısır’daki darbeden tutun da Gezi
ışık tutan tarihi eserlerle eşdeğerlidir. Onlar gibi Parkı olaylarına ve hatta Wikileaks belgelerine
bizim dergimiz de, eskiden nasıl yaşadığımızı, ne kadar yetkililerin canını sıkan pek çok olayın İsrail
yediğimizi, ne içtiğimizi, bayramlarımızı nasıl veya Yahudi oyunu olarak lanse edildiği, hatta
kutladığımızı, dinimizi ve tarihimizi anlatıyor. bazılarının işi, İsrail'i ‘etnik temizlik’ uygulamakla
Bunlarla kalmayıp, günümüzü de ele alarak suçlamasına ve Siyonizmi (Yahudilerin
geleceğe belge oluşturuyor. Cemiyetimizin anavatanlarında devlet olarak varolması) ‘insanlık
yaşamından, ülkenin ekonomik durumundan, hem suçu’ olarak sıfatlandırmasına kadar götürdüğü
dünya basınında hem iç basında hakkımızda kaygıyla izlediğimiz gerçeklerdir. Bu söylemlerden
yazılanlardan da bizi haberdar ediyor, Yahudi yüz alan köşe yazarlarının artık rahatça Yahudi
bireylerin hatıralarını, duygu ve düşüncelerini, neşe nefreti saçıp, hedef göstermekte bile tereddüt
ve üzüntülerini paylaşmamıza aracı olarak, «birlik» etmediklerini de görmekteyiz.
bilincimizin pekişmesine vesile oluyor.
Madem ki kırmızı çizgiler silinmektedir, madem ki
Bu devasa yapıtı, tarihi eserler gibi, özenle gelişmiş ülkelerde suç kapsamına girenler
korumalıyız. ülkemizde kabul görmekte ve hatta
körüklenmektedir, bunlardan toplumu haberdar
etmek gorevimizdir.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG -9-
Dergimizin, ‘söz vasıtasıyla iletişime girmek’ yaratıcı DIYALoG ekibinin bunu “gerçek ilişkiye”
anlamı taşıyan güzel ismine yakışır şekilde, bir dönüştürmenin yollarını bulacağından hiç süphem
diyalog platformuna kavuşmasının zamanı yoktur.
gelmiştir diye düşünüyorum.
Bu site kapsamında yapılacak anketler bazı faydalı Tanrı’dan gelen 10 yaratıcı gücü simgeleyen Hayat
sorulara cevap bulmamıza da yarayabilir: Acaba Ağacında, özümüzdeki güç (Keter) ile bilgeliği
DIYALoG doğum yeri olan İzmir’de veya İstanbul (Hokhma) birbirine bağlayan yolda Hey bulunur.
ve diğer illerde ne kadar okunuyor? Türk
Yahudileri bu esere sahip çıkıyorlar mı? Okurlar ne Yaşamda Hey, değişimin yoluna tekabül eder ve
gibi ek içerikler arzu ederler? Gazetecilere, yeni bir farkındalığa, yeni yönlere doğru yükselmek
eğitmenlere ve diğer ilgilenen Müslüman için basamak teşkil eder. 5 sayısı da insanın
dostlarımıza gönderiliyor ise, bu kimseler kaderinde geçişi, dönüm noktasını simgeler.
DIYALoG hakkında neler düşünüyorlar?
Ne kadar anlamlı bir yıl dönümü değil mi?
Gelecek nesiller için belge değeri
olan dergimizin yazı içerikleri, Bakalım DIYALoG’un 5.nci yaşı biz Türk
belirlenecek genel başlıklara göre Yahudilerini hangi yeni ufuklara doğru yola
tasnif edilip internet sitesinde bir çıkaracak…
katalogda biriktirilirse, bir de ileride
bu katalog, kâğıt üzerine basılıp Bu başarı hikâyesinde tüm emeği geçenlerin eline,
ciltlenerek yayınlanırsa cemaatimize faydaları kalemine, yüreğine bin sağlık!
katlanmış olacaktır diye düşünüyorum.
İbrani alfabesinin 5.ci harfi ‘Hey’ dir
Hasidik düşünceye göre Hey, ruhun kendini ifade
etmesinde etkili olan üç öğenin sembolüdür: Fikir,
Söz ve Eylem.
Hey bize, kelimelerin hayatımızdaki gücünü
öğretir, « önce düşün sonra kelimelere dök » der.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 11 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 13 -
Evet, karşı adaların ışıkları camlara biriken yağmur ismen bildim, görmedim diyebilirim.
damlalarında yansıyordu. Çok küçüktüm memleketten geldiğimizde.
Fakat sizi çıkaramadım. Zaten bizimkisi de eski Yunan eviydi.
Bir de nerede dediniz? Bilmez olur muyum? Siz ne kadardır Izmirlisiniz? Dilimizi ne kadar güzel
konuşuyorsunuz…
Çocukluk yıllarım geçti o sokaklarda, şimdi bile,
Hayır, anlıyorum beyefendi, fakat, maalesef, ötesinde, göze çarpmadan geçip gitmiş
yüzünüz bir türlü gelmiyor gözlerimin önüne. yaşamlarımızdan ötürü hatırlan(ma)mışızdır.
Kızarmış kestanenin kokusu, bademli düğün
Gerçi sizden çok insanlar tanıdım vaktiyle. Moiz
şekerleri, sarındığımız battaniye, cama vuran
Bey, rahmetli, simsar. Camcı Izak. Müsyü Hayim,
yağmur damlaları bile daha somut ve kalıcı anılar
bakkal. Yumurtacı Sabetay. Eskiden öyleydiler.
bırakmış geride. Belki içinde yaşadığımız ama bize
Küçük esnaf. Tabii en yakınen, Saul Bey, baharatçı,
ait olmayan öykülerdi bunlar. Bizi bize anlatan
karısı Madam Zimbul, ilk komşularımız, öylesine
öykülerin çoğu da duvarın ötesinde kalırdı. Lea
mütevazı, öylesine sessiz insanlar, Ruh Ailesi derdik
gibi… pek görülmeyen…
onlara ‐yani aramızda‐ kızları Ester, Meri, bahçe
***
“En el tiempo del fuego.” Çok temel ve yalın bir ilkeden yola çıkarak, sevgili
Rafael ile yorulmak bilmez yazar ve editor ekibi,
…diye başlardı öyküler, kimisi kısa bir kahve öykülerimizi anlatmamız için bir yer yarattı bizlere.
sohbeti, kimisi bütün bir sabahı veya akşamüstünü DIYALoG sayıdan sayıya gelişen alabildiğince
dolduran öyküler. Çocukluğumun hiç çeşitlenen bir kültür ve toplum kitabı, içindeki
beklemediğim kadar zevkli geçen saatlerini, karakterlerin sesi, zihni, ve emeğiyle yazılan,
annemin beni başından savmak için anneannemin yazıldıkça, okundukça derinleşen, git gide
yanına “tenemaka” almaya gönderdiği zamanlarda zenginleşen bir anlatı örgüsü. Sadece gurur verici
yaşadım. “Agora, siente,” diye anlatmaya anlarımıza değil, zorluklarımıza da,
başladığında anneannem … mutluluklarımız kadar karanlık zamanlarımıza da
ışık tutan, bu şehirde mekan mekan, birey birey
Tabii farklı zamanlardı onlar. Yaşamların iç içe, yaşanmış tarihimizin sadece kazançlarını değil,
telaşsız da yaşanabildiği, öykülerle örülü zamanlar. kayıplarını da değerlendiren, sorguladığı kadar
Geçmişte insanlar öykülere gelirdi sanki. aydınlatma amaçlı bir anlatı örgüsü. Zaman
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 19 -
Yurt. Gurbet. Uzun yürüyüş. Ayak izi yapma, patika
oluşturma, sınır çizme...
Nice Yıllara
Bu sözcükler benim için DIYALoG dergisinin
değerli çabalarını da tanımladığı kadar sanıyorum
dergi ekibi için de bir o kadar yönlendirici. Dergide İki ayda bir çıkan DIYALOG’u sabırsızlıkla
beş yıl boyunca yayınlanan metinler, yaşanan bekleyen bir okurunuz olarak, kutlamakta
gelenek, kültür ve hayatlar uzamında, bir çesit ayak olduğunuz derginin beşinci yılında, başta Genel
izleriyle bir patika, bir yol oluşturma değil mi? Sınır Yayın Yönetmeni Rafael Algranati ve ekibini tebrik
çizmek, harita çıkartmaktır. 30 sayının ediyor, nice mutlu yılların devamını temenni
bütünlüğünde DIYALoG’ta gelişen de köklü olduğu ediyorum.
kadar canlı, tekil olduğu kadar çesitli, bir toplumun
haritası. Aynı zamanda, Ízmir’de yaşanan, tarih Ben dergi elime geçer geçmez ilk olarak gururla
boyunca süregelen, dünyanın dört bir köşesine İzmir yazarlarını okur, ardından dünya haberlerini,
ulaşmış uzun yürüyüşümüzün bir güzergâhı. en son olarak Ladino Espanyol bölümünü büyük
bir hazla bitirir, sonra da dergiyi benim kadar
Daha nice beş yıllara, DIYALoG ekibi. seven ve takip eden arkadaşlarıma geçiririm.
Başarılarınızın sürekli olması dileğiyle, candan
teşekkürler sizlere. İyi ki varsınız. Sağ olun,var olun!
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 21 -
Bunun cevapları kanaatimce çok net değil.
Selim Amado
Israel İlk eleştiri bence şu: DIYALoG‘u başından sonuna
kadar okumağa imkân yok. İnsanın bilgisayar
DIYALoG’un başında bu kadar saat oturması veya mecmuayı
ekrandan taksit‐taksit okuması zor. Basılması
5.nci Yılı mümkün olsaydı, koltuk veya yatağınızın yanında
bulundurur, vaktiniz oldukça okurdunuz.
DIYALoG’un kurucusu ve editörü Rafael Algranati,
Yazanların sayısının fazla olması çok iyi de İzmir
bu elektronik mecmuanın beşinci yıldönümü
içinden yazanlar az. Temas edilen mevzular çok
vesilesiyle, methiye ve takdir sözleri değil, eleştirel
fazla ve bunun sonucu olarak her sayıda sahife
yazılar yazılmasını rica etti. Gerçekten, yapıcı
adedi artmakta. Bu eleştiriyi tanıdığım kişilerden
eleştiri önemli, nemelazımcı yaklaşım zararlıdır.
zaman zaman duydum.
Rafael’in verdiği bu talimata rağmen, gelinen bu “Türk basınından seçmeler” çok enteresan ve biz
noktada güneşi balçıkla sıvamanın güçlüğü ortaya Yahudileri ilgilendirecek yazılar seçilmiş, fakat 90
çıkıyor: DIYALoG’u yaratan, muntazaman sahife fazla. Haberler sadece 30 sahife. İzmir
yayınlanmasını sağlayan, yazarları davet eden, Yahudi cemaatinin bu kadar azalması, bunun
mizanpajını en usta şekilde düzenleyen, güzel yarattığı sorunlar ve yöneticilerin bu sorunları
üslubuyla başyazıları bizzat yazan Rafael halletmekte sarf ettikleri gayretler, bunları daha
Algranati’yi takdir etmemek imkânsız. fazla ele almak gerekiyor görüşündeyim.
Unutulmasın ki bugün İzmir’de yaşayan Yahudi
Fakat DIYALoG’un daha da beklenen ve beğenilen sayısından çok daha fazlası İzmir dışında yaşıyor.
bir yayın olmasını sağlamak için, eleştirilerle Ve eminim her İzmirli, doğup büyüdüğü şehirde,
birlikte yapıcı önerileri de dile getirmek gerek. ait olduğu cemaatte neler olup bittiğiyle çok
DIYALoG nedir; amacı nedir, kime hitap eder? ilgileniyor.
DIYALoG, İzmir’de yaşayan veya dünyanın değişik etmekte. Türkiye Yahudisi olarak bu dili az
yerlerine dağılmış İzmirli Yahudileri ortak olarak bilenlerin veya hiç bilmeyenlerin dahi, kendi temel
ilgilendiren mevzuları işleyen ve bilgilendiren bir kültür ve folklorlerinin, 500 yıl koruduğumuz bu
yayın mıdır? Yoksa tüm Türkiye Yahudilerine mi dil ve kültür olduğunu hatırlatması bakımından
hitap eder? Bu prensibin daha açıkça belli olması Judeo‐Espanyol çok önemli. Yalnız çok uzun
gerekir. Fakat cevap ne olursa olsun, dinimizle, yazıları değil kısa ve ilginç mevzuları işlemek doğru
tarihimizle ve milletimizle ilgili bilgileri, bizlere hiç olur. Her gencin aile büyüklerinden kalma bu dile
verilmemiş oldukları için DIYALoG’da bulmak çok ilgi duymasını, köklerinin bilinci içinde olmasını
yerinde olacaktır. Bu bilgiler, İzmirli olmasalar dahi sağlamak çok önemli.
her Türkiye Yahudisini ilgilendirecektir.
İzmir Yahudilerinin geçmişi hem çok zengin, hem
İzmir’de sadece 1000 Yahudi kalmış, gençler çok enteresandır, bunu İzmirlilerin mecmuası
yaşamlarına İzmir dışında devam etmeği seçiyorlar. işlemezse kim işleyecek?
İzmir’de 270 kadar 70 yaşın üstünde Yahudi var.
Cemaat yöneticilerinin bu problemlerin bilinci Türkiye ekonomisiyle ilgili haberler, folklor, her
içinde epey çalıştıkları, yaşlılar problemine çok türlü güzel sözler? Hepsi güzel de her yazı
önem verdikleri haberleri geliyor. Sinagogların gönderenin yazısı konursa, DIYALoG adlı (e‐
restorasyonu bahis mevzuu. Bu mevzuları her mecmua) sayfa çokluğu bakımından okunması zor
zaman işlemek Türkiye dışındaki İzmirliler hale geliyor. Sayfa sayısını sınırlandırmak
açısından çok önemli. editörümüzün hesaba katması gereken bir görüş.
İzmirli yaşlılar arasında bilgisayar kullananların
İzmir’de olsun veya olmasınlar, İzmirli gençler
sayısı az olduğu varsayılırsa, DIYALoG’un bunlara
sadece Türkçe konuşuyorlar. DIYALoG’un Türkçe
ulaşması için bir miktar basılması ve dağıtılması –
ağırlıklı olmasından daha mantıklı bir şey yok.
aslında yapılmakta da olsa‐ daha geniş sayıda
Bununla birlikte Judeo‐Espanyol veya Ladino
yapılması yerinde olacaktır. Muhtemelen bunun
dilinde yazılan yazılar daha yaşlı bir kesime hitap
için gereken maddi imkânları sağlamak gerek.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 25 -
olacaktır.
Sağolun, Varolun
DIYALoG’un geleceğini de düşünerek değerli editör
Rafael Algranati’nin kendisine İzmirli genç Sevgili DIYALoG Ekibi,
yardımcılar bulması çok arzu edilir. ‘’İzmirlilik’’
faktörünü ikinci planda bırakmamak kanaatimce Bültendeki birbirinden güzel yazıları okudukça
çok önemli. sizler için ettiğim duaları tahmin ve tasavvur
edemezsiniz. Bu kadar insanı mutlu eden, içini
Başarıların devamlı olsun, Sevgili Rafael. ısıtan ve bilgilendiren yazılarınız için sizlere
minnettarım.
DIYALoG’un her sayısını bir tek yazıyı bile
kaçırmadan okuyorum. Sonra da heyecanla
bekleyen bir arkadaşıma veriyorum.
Sağolun, varolun, elleriniz dert görmesin.
Esta merveyoza ovra ke empesatej, ez una muy
grande mitzvah para todoz. El Dio ke vo lo page de
todo bueno. Amen ve Amen.
"Toplumumuzun kurumları ile
Sarit Bonfil üyeleri arasındaki
İzmir
diyalog ve haber akışını canlı tutarak,
birlikteliğimize katkıda bulunma
Son Söz Okurun ve kardeşliğimizi pekiştirme…"
Hazırladığım “İzmir’e İz Bırakanlar” ve “Bizden Çok gerçekçi ve yerinde bir hedef. Acaba
Biri” köşeleriyle kuruluşundan beri yayın ekibinde hedefimize ulaşabildik mi?
yer aldığım e‐bültenimizin kaydettiği aşamanın en
yakın tanıklarından biriyim. Beş yıl önce ilk “Toplumumuzun kurumları ile üyeleri arasındaki
sayımızı hazırlarken o günkü politik ortam haber akışını canlı tutma” misyonu DIYALoG ekibi
nedeniyle bir yandan tedirginliği, bir yandan da olarak en fazla önem verdiğimiz konudur. Cemaat
yepyeni bir yayına başlamanın heyecanını yaşıyor başkanımız Jak Kaya’ya hiç aksatmadan hazırladığı
ve girişimimizin nasıl karşılanacağını merakla bilgilendirme yazıları için teşekkür ediyoruz. İlk
bekliyorduk. Yıllar içinde dünyanın her yerine sayımızdan itibaren başlattığımız cemaatimizin
dağılmış hemşerilerimizin, dostlarımızın katkısıyla dernek ve kurumlarına okurlarımızı
hızla büyüyüp serpilen bültenimizin geldiği bilgilendirmeleri için ayırdığımız sütunların devam
noktaya şöyle bir durup bakmanın tam zamanı ettirilmesini sağlamada ne yazık ki başarılı
şimdi. olamadık. Bir kısmının haklı nedenleri vardı.
Bunun bir zorunluluk gibi algılanmamasını,
DIYALoG nasıl bir misyonla yola çıktı ve bunu kendilerinden gelen bir istekle haberlerini bize
gerçekleştirmede ne kadar başarılı oldu? Bu iletmelerini çok arzu ederdik. Biz tüm cemaat
sorunun cevabını ararken ilk sayımızın ilk haberlerinin DIYALoG’da yer alması için elimizden
“Merhaba”sına dönüp baktım yeniden. Yayın geleni yapsak da atladıklarımız olabilir. Üstelik iki
yönetmenimiz Rafael Algranati bültenin ana ayda bir yayınlandığımızdan her haberi taze
misyonunu net bir şekilde ortaya koymuş: verebilme şansına sahip değiliz. Her şeye rağmen
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 27 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 29 -
gibi… Söz konusu önerim gerçekleşirse, görüntülü 5 – Derginin her sayısında genel yayın yönetmeni
olarak verilecek bu linkler sayesinde çok ciddi bir ve diğer yöneticilerin sesli – görüntülü açılış
arşive kavuşmuş olacağız. Görüntülü olarak hazır (yazısının yanı sıra) konuşması olabilir. Her sayıda
geleceği için DIYALoG yöneticilerini de fazla dönüşümlü olarak birer yönetici görüntülü bir link
yormaz sanırım. Bu türden görüntülü linklerin çok verse diyorum. Sözgelimi, bundan sonraki sayıda
uzun olması da gerekmiyor. Sınırlı bir süre (3 dk – Fihrist (içindekiler) bölümü yazılı olmakla birlikte,
10 dk) yeterlidir. dergi yöneticisinin sesli ‐ görüntülü konuşması ‐
dergiyle ve günlük konularla ilgili olarak ‐ okurla
3 ‐ Yazmak ve okumak için bu alışkanlık küçük buluşsa nasıl olur? Bunun etkili olacağını
yaşlardan itibaren başlanmalıdır. Bana göre, bir düşünüyorum.
köşe de yaşı küçük olanlara yer verilse diyorum.
Sözgelimi, 6 – 11/12 yaş grubu kendi özgür DIYALoG’da yayımlanan her yazı arşiv
iradesiyle yazdığı yazıları gönderse nasıl olur? değerindedir. Beş yıldır aksamadan çıkan bu dergi
Unutmayalım ki Cumhuriyet gazetesinin kitap sayesinde yeni dostluklar kurulduğu gibi, birçok
ekinde düzenli olarak yıllardır çocuk kitapları konuda yeni bilgiler de öğrenmiş bulunuyoruz. Bu
köşesi vardır. Üstelik çocuk kitapları son yıllarda nedenle, başta Rafael Algranati’ye ve emeği geçen
adeta bir patlama yapmıştır. DIYALoG’da böyle bir herkese teşekkür ediyorum.
köşenin olması çocukların yazmak ve okumak
isteğini kamçılar diye düşünüyorum.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 33 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 35 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 37 -
Rachel Amado Bortnick
Texas / USA
Pensamientos Sovre
DIYALoG
Izmir es sivdad majika. Puedes salir de Izmir, ma
Izmir no sale de ti. Komo una persona ke tiene
MESAJES sekiya (sed) korre a tomar un sorvo de agua, todos
los Izmirlis por el mundo entero korrimos a meldar
EN el Diyalog, desde su primer numero sinko anyos
atras.
LADINO
Keremos saver kualo pasa agora en la komunidad
de la kuala un tiempo eramos parte. Ken ay agora?
Keremos konoser personas. Ke azen? Ke pensan?
Ke problemas ay? I ke emosiones? Ke alegrias?
Todo mos enteresa.
Keremos tambien ke los Izmirlis de oy mos
konoskan a mozotros. Ke sepan un poko del
pasado de sus komunidad. I de los ke tienen Izmir,
i la komunidad djudia de Izmir, dainda en sus
korason. Por esto eskrivimos en el DIYALoG.
I no avlo solo de los ke nasimos ayi. Izmir no solo 1. El ke no save el turko, no puede meldar todo.
ke keda en la persona ke nasyo ayi, ma komo un
DNA en la sangre, pasa a los desendientes de la 2. Los ke no saven el ladino, no pueden meldar
persona. Por esto es ke ay inyetos i bizinyetos de todo.
Izmirlis ke meldan i eskriven en DIYALoG de Paris,
Buenos Aires, Israel, i otros lugares. 3. Los ke saven las dos linguas (o, a vezes mas) no
pueden meldar todo, porke ay muncho de meldar, i
Ma, siguro, ke estos no saven el turko. Rafael es difisil topar el tiempo para todo!
Algranati desido de su ora, ke el DIYALoG iva tener
eskritos en ladino. El Ladino (judyo‐espanyol) la Ma, el DIYALoG kale ke kontinue kon todas sus
lingua de muestros padres, mos sierve demuevo faltas, ke es en mizmo tiempo todo su bueno, porke
para aunarmos en una komunidad mundial en las sera por siempre un archivo istoriko muy valutozo
pajinas del DIYALoG. de la komunidad djudia de Izmir aktual, de su
pasado, i de sus ramas por el mundo entero.
I es grasias al ladino ke el DIYALoG enteresa a
sefaradim por todo el mundo, lo meldan i mandan
sus eskritos, tengan raises en Izmir o no.
Todo esto para mostrar la valor i la emportansia del
DIYALoG, i para felisitar a los ke tomaron la
inisiativa 5 anyos atras de fondarlo, i los ke meten
tantas oras de lavoro regolarmente para editarlo i
publikarlo i mandarlo por Internet.
No tiene faltas? Si.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 39 -
kuantos. En el fin del kuento despues de miles de
Shimon Geron anios de existensia komo Judios, apenas tenemos 13
Sidney / Australia o 14 milliones. Esto representa una amenaza para la
identidad Judia en un tiempo kuando munchos
kaien en el "Melting Pot” / ke es olvidarsen lo ke
El son. Por seguro tenemos ke amar a nuestros
DIYALoG vesinos i ser en mismo tiempo respektados por
eyos por ser differentes. Tener mas toleransia i no
pensar ke uno es mijor del otro i mirarlo de un ojo
Kerido Algranati i lektores del DIYALoG, basho. Tenemos ke tomar un kamino entre los dos.
En este sentido es importante mantener un
Antes de todo vos sueto reushita grande en el kontakto entre los Judios de origines differentes.
futuro. Tener una emission ke su buto es meter
enjuntos a los nuestros i krear un puente en todas De mi parte me topo enviando eskriturias i
partes del mundo, es la mijor kosa ke se puedia traduksiones a Ladino Komunidad, Sefaradi
haser. Al lado de esto hay tambien la kestion de dar Muestro i al EL AMANESER. Me demandaron si
vida a nuestra lingua ke ya no es mas una lingua puedia haser una kontribusion al DIYALoG. Esto
hablada. El DIYALoG esta hasiendo mas ke esto en fue para mi un honor grande i lo agradezko
metiendo ayi eskriturias en otras linguas tambien muncho de ser apresiado. El DIYALoG ke sale kada
komo el Turko, el Ingles i el Fransez. Son linguas 2 mezes es muy riko, sobre todo en Turko i Ladino.
ke konosemos en la Komunidad Judia. Si uno no Me gustaria poder meldar kada artikulo ke sale ayi.
konose una lingua, konose la otra. Ma al no tener una komputadora i bastante tiempo
en mis manos me topo bien limitado. Una kosa en
Yo kreo ke kon el effekto de una assimilasion kaji mi favor es ke entiendo todo en todas las linguas.
total, hay munchos Judios ke se estan perdiendo. El El Turko tambien me sirve porke nunka kiero
DIYALoG puede servir a traier atras a unos olvidar esta lingua. Mismo si pasaron 52 anios de
eskribe a su manera. Kada persona se exprime en la
manera ke se konose. No tuvimos la okasion de
aprender nuestra lingua en las eskuelas. Ke es el Aniversario Del Bulten
puro es difisil determinarlo kon la meskla de tantas
palabras ajenas i influensias de los paises ke nos dio A veses, no enkontro munchos biervos para dizir
refugio. kuando djentes, ponen el meoio i las fuerzas en
kontinuar por la muestra cultura sefaradi.
Por sierto este lavoro ya es de una kualidad alta.
Hay siempre lugar para amejorar komo disen los Es esmoviante meldar kada numeró del Bulten, la
Anglo Saxones: [Room for improvement]. La sola kantidá i kalidá de los artikolós i la dedikasión ke
kosa ke puedo sujerar es de meterlo una vez al mez demanda elaborar kada boletín…
en lugar de 2. Meter la mitad kada mez para ke los
lektores puedan meldar kaji todo. Kerido Rafael,
MIS KOMPLIMENTOS POR LOS 5 ANIOS DE Grasias por el esforzo ke metes en kada uno i
EXISTENSIA! darme un espasio en el kantón del Ladino.
Saludes a todos. El Dio, ke te siga dando las fuerzas i voluntá para
Shimon Geron. Kapitan D'Estambol. kontinuar en este buto.
Sydney ‐ Terra Australis.
Graciela Tevah de Ryba
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 43 -
Lo ke aze es maravyoso. No me vyene al tino kualo
Fredy Cauich Valerio deve de azer de mas, deke syendo ke esto se aze
Sivdad de Meksiko
por amor i no para tener paras, es una lavor ke vale
Estimado Rafael: oro.
Pardon de ke ainda no arrespondi tus demandas, ‐ Kualo te esta plazyendo lo mas en el
estos dalkavos diyas ave tenido muncho lavoro, DIYALoG?
ama tomi un poko de tyempo i te kero arresponder. En primero devo dizir ke no se Turko, ansi ke solo
puedo avlar por la seksion en djudeo‐espanyol, ke
‐ Kualo a tu idea esta mankando en el
me plaze muncho los rekordos de los ke eskriven
DIYALoG?
para el Diyalog, imajinar komo eran las
A sigun mi pensar, esta mankando i muncho, una komunidades sefaradis ay anyos atras.
seksion, aun ke sea chika, de tekstos eskritos en
geçirdiğimizi, gittikçe büyüyen görev zararlarını Bu yolda çalışan ve tamamı gönüllü olan bu güzel
kapatmada nasıl zorlandığımızı çeşitli vesilelerle insanlara şükranlarımızı sunuyoruz.
sizlere aktarmış ve desteklerinizi almıştık. Sonuç
olarak, hastanemizin ruhsatının devri sayesinde Değerli Kardeşlerim,
borçlar ödendi. Binalarının kiralanması sayesinde
de isteyen yaşlılarımız Urla’da bir bakım yurduna Bilindiği gibi çok eski yıllardan beri İzmir Musevi
yerleştirildi. Evlerinde oturmak isteyenlere aylık Cemaati bir resmiyeti olmadan devam edegeldi.
yardım yapılıyor. Buna ilaveten yeni bir bakım Takdir edersiniz ki bir Cemaat Vakfı gibi çalışan,
sistemi ile cemaatimiz insanlarına evlerinde fakat resmen tanınmayan “Konsilyo” dediğimiz bu
hemşire, doktor, ambülans gibi sağlık hizmetleri oluşum, karşımıza çıkan her yasal sorunda,
veriliyor. resmiyeti olmadığından ötürü inanılmaz sıkıntılar
oluşturdu. Her seferinde yasaya uymayan
Bu yolda değerli çalışmalar yapan Hastane Derneği çözümlere gitmek mecburiyeti doğdu.
Yönetim Kuruluna şükranlarımızı sunuyoruz.
Uzun süren hukuk mücadelelerinden sonra, 2011
Bu meyanda, cenaze ve mezarlık hizmetlerini yılı sonunda, İzmir Musevi Cemaati Vakfı olarak
eksiksiz yürüten Kabristan Derneğine, sağladıkları resmiyet yani tüzel kişilik kazandık. Bu konularda
kira gelirleri ile öğrencilerimize burs veren Talmud bize destek olan İstanbul yönetimine ve
Tora derneğine, gençlerimize bir yuva sağlayarak hukukçularına, özellikle Av.Ester Zonana’ya
bir araya gelmelerine imkan veren, bu arada orta şükranlarımızı sunuyoruz.
yaşlı hanımlarımıza da yemekli toplantılar yapıp
sosyal hizmetler sağlayan Liga yönetimine, Vakfımız Mart 2012’de her türlü yasal vecibeyi
küçüklerimize temel bilgiler ve kimlik bilgileri yerine getirerek yönetim kurulu seçimlerini yaptı.
sağlayan, çocuklar korosunu oluşturan Sunday Vakfımızın yönetim kuruluna yine Cemaat yönetim
School öğretmenlerimize, ihtiyaç sahiplerinin kurulunu oluşturan arkadaşlar seçildi. Vakıflar
yardımına koşan İyiniyet grubuna imkanlar Kanununun ek yönetmelik geçici maddesi
nispetinde destek verdik.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 47 -
sayesinde, 1936’da beyan edilmeyen ve dolayısı ile Görüldüğü gibi Şaar Aşamayim bu listede yer
tapuları olmayan taşınmaz mallarımızı beyan almıyor. Bu binamız üç müteşebbis büyüğümüz
edebildik. olan Avner Çikurel, Aron Hasid ve Reşat Gomel
adlarına kayıtlı iken, geçmiş yıllarda ilk ikisi
İlk aşamada 2013 yılı başında, bir bölümü hizmete hisselerini Kültür Derneğimize devretmişlerdir.
açık, bir bölümü de onarıma muhtaç, tapuları Son olarak geçen yıl Reşat Gomel’in oğlu Ebi
olmayan ve sadece sinagog olarak, Hahambaşılık Gomel, babasının payını hibe etmek sureti ile
olarak kayıtlı veya malik haneleri boş olan 14 Kültür Derneğine devretmiş, bununla da
sinagog ve Urla’da küçük bir arsa olmak üzere kalmayarak ciddi bir meblağ tutan hibe vergisini de
tapuları Vakfımız adına tescil edildi ve tapuları teberru etmiştir. Bu vesile ile bütün bu iyiliksever
alındı. Bunları şöyle sayabiliriz: insanlarımıza rahmet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
‐ Beth‐Israel Yine bu vesile ile, Bet‐Hillel Sinagogunun
‐ Roş‐Aar Büyükşehir Belediyesi tarafından Hayim Palaçi
‐ Bikur Hulim Müzesi olarak restore edilmekte olduğunu ve
‐ Algazi yakında restorasyon bitince Vakfımıza teslim
‐ Sinyora (Giveret) edileceğini de belirtmek isterim.
‐ Orahayim (Foresteros) Yıkık Sinagog
‐ Bet İllel Böylelikle 2013 yılının, ileride cemaatimizin tarihi
‐ Aşkanat Bethakeneset (Toraman) (dükkân) yazılırken çok özel bir yıl olarak yer alacağı
‐ Sınat Veradim (Basmane) (Otopark) muhakkaktır.
‐ Ets Hayim
‐ Şalom Bu noktada sizlere bir projeden söz etmek
‐ Portekiz istiyorum. “The Izmir Project” adı verilen ve
‐ Hevra birbirine çok yakın olan yürüme mesafesindeki altı
sinagogumuzun Prag’daki gibi bir Yahudi mahallesi
müzesi olarak oluşturulmasını, öteden beri İsrail’de
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 51 -
Kasım ayında İzmir’de sıra dışı ve önemli bir
ziyarete ev sahipliği yaptık. Meksika Yahudi
Cemaati başkanı David Beja ve eşi, Başkan
Yardımcısı Abraham Maya ve Latin Amerika
Yahudi Cemaatleri Federasyonu başkanı Alberto
Levy İzmir cemaatimizi yakından tanımak için bizi
ziyaret ettiler. Onlara Meksika’da genç bir Rav olan Meksika’nın önemi: Hem Sefarad hem de
Mioses Chicurel de eşlik etti. Aşkenaz cemaatleri Güney Amerika’da her ülkede
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 53 -
yaşıyor. Genelde Sefaradlar Ladino konuşan Yanlarında gelen genç Rav Moises Chicurel bizim
Balkan/Ege Yahudileri ve Arapça konuşan Orta geleneklerimiz ve kültürümüz hakkında son derece
Doğu Yahudileri olarak beraber cemaatler bilinçli idi. İsrail’de veya başka yerlerde duyduğu
kuruyorlar. Ladino konuşanların sayıları daha az yenilikleri cemaate empoze etmek yerine, eski
olduğu için, yavaş yavaş diğerlerinin kültürü hakim geleneklerimizi araştırıyor ve uyguluyor.
oluyor. Sinagoglarda orijinal Osmanli makamlari Büyüklerimizden gelen kültür zenginliğimiz
ile dua artık azalıyor ve gittikçe Arap makamları hakkında daha bilinçli olmamız gerektiğini
hakim oluyor. Meksika’da ise bu yapı farklı söylüyor.
gelişmiş. Yirmibin kadar Orta Doğu kökenli Yahudi
kendi cemaatlerini kurarken, Osmanli Balkan / Ege
topraklarından Ladino konuşan beşbin kadar
Yahudi ayrı cemaatlerini kurmuşlar ve buna
Comunidad Sefardi de Mexico adını vermişler.
Meksika Sefarad Cemaati, İspanya’dan Osmanlı’ya
göçen ve burada yaşadığı sürece çok özel bir kültür
yaratan ataları hakkında çok bilinçli. Bu sebeple,
bu kültürün yok olmaması için çaba harcayan
Türkiye dışındaki tek cemaat. İster Güney Amerika,
ister İsrail olsun, diğer ülkelerde Ladino konuşan
cemaatlerin kültürlerinin Orta Doğu Sefaradları
içinde eridiğine inanıyorlar. Osmanlı’dan kalan
İstanbul ve İzmir tarzı makamların korunması, dini Ziyaretin amacı: Bu sebeplerden dolayı, Meksika
yorumların bizim geleneğimize uygun yapılması heyetinin ziyaretinin önemi ortaya çıkıyor.
Meksika için çok önemli. Hahambaşı’ları İstanbul Osmanlı İmparatorluğu ve cumhuriyetin ilk
kökenli. İstanbul’dan Hazanlar da görev yapıyor. yıllarında Güney Amerika’ya göçen cemaat
üyelerimiz ile çok fazla bir iletişim mümkün
olmuyordu. Günümüzün dünyası artık küçük bir olsak da, iletişim olarak yakın olabiliriz.
dünya, her yere ulaşım kolay, görüşme neredeyse Cemaatlerimizin ortak meselelerini ve çözümlerini
bedava. Osmanlı İmparatorluğunda geçen yüzyılda birbirimizle paylaşır, tekrar birleşen bir aile gibi
ikiyüzbin kadar Ladino konuşan Yahudi yaşadığı olabiliriz.
tahmin ediliyor. 20. Yüzyılın zorluklarından sonra
bu topluluğun büyük çoğunluğu tüm dünyaya Bu ziyarette bu fikirler paylaşıldı ve gelecekte
dağıldı. Her ülkede de çok az sayıda kişi olduğu dünyanın her bir tarafına dağılmış olsak da, birlik
için, tüm Ladino konuşan cemaatlerde ‘kültürümüz olursak kültürümüzün korunacağına dair
artık kayboluyor’ diye bir pesimizm hakim oldu. inancımız seslendirildi. Gelecekte, bu toplantıyı bir
başlangıç olarak görüp, tüm Ladino kökenli
cemaatler arasında daha yakın bağlar kurulması
için yapılacaklar için herkesten fikir ve katkı
bekleniyor.
Latin Amerika Cemaatleri Federasyonu başkanı
Alberto Levi’ye göre, yok olan kültürümüz
hakkında endişe etmek yerine, modern çağın bize
sunduğu imkanlar sayesinde mesafe olarak uzak
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 55 -
BACHFEST, Emma Kirkby dinletisi değil, İngiliz sopranonun da
içinde bazı solo ve düetlerle yer aldığı bir barok
İzmirli Soprano Linet Şaul’ün konseriydi. Kirkby'nin ses kalitesini konserin
solistliğini yaptığı İzmir Barok sonuna kadar koruması bakımından böylesi daha
Topluluğu ve Emma Kirkby isabetli bir durumdu.
ile çalışmaya arar Verdi. İzmir Barok'un sopranosu, İzmir DOB
solistlerinden Linet Şaul'la okudukları iki sesli
Ankara'da bir grup müziksever tarafından antik şarkılar, ses rengi ve volüm bakımından hiç
oluşturulan BACHFEST, ünlü İngiliz soprano yadırganmadı. Linet Şaul da, özellikle Kirkby'i
Emma Kirkby, barok kemancı İngrid Seifert ve kollayarak, tizlerde sesini hafif marke ederek
İzmir Barok Topluluğu'nun 14 Ocak gecesi ODKÜ dengeyi korudu.
Kültür Merkezi'ndeki konseriyle yola koyuldu.
Çalgısal parçalarda Ingrid Seifert, tam da dönemin
Eski müzikler üzerinde uzmanlaşmış Emma Kirkby yapımı 1661 tarihli Jacob Stainer kemanla,
(d.1949), 2005 yılında Londra Barok eşliğinde ve uzmanlığını gösterdi. İzmir Barok'un klavsenisti
Haendel ağırlıklı bir programla Uluslararası Ankara Erica Fossi ile viola de gambacısı Bülent Oral,
Müzik Festivaline katılmıştı. girişlerdeki dikkat ve birliktelikleri ile müziğin
bütüncüllüğüne önemli katkıda bulundular. Barok
Bachfest adı, simgesel olarak Bach'a atıfta kemanda Hakan Özaytekin ve barok (blok)
bulunuyor ama her ay düzenleyeceği konserlerde flütlerde Atilla Oral, dönem çalgılarıyla bu müziği
sadece Bach eserleri değil, dönemin öteki Türkiye'de ilk kez yapan topluluğun diğer üyeleri.
bestecilerinin seçilmiş yapıtlarına da yer verilecek.
Bachfest, 9 Şubat'ta da Berlin Filarmoni'nin barok
Nitekim ilk konserin programında Luly, çalgılara sahip sanatçılarından oluşan Concerto
Frescobaldi, Gervaise, Purcell, Monteverdi ve Melane adlı topluluğu Ankara'da konuk edecek.
Greene'nin yapıtları da yer alıyordu. Bu konser bir
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 57 -
Ancak sonuç hiç de beklediği gibi olmadı. İngiliz Asıl İşi Emlakçılık
hükümeti aylarca suskunluğunu korudu, nezaketen
bile olsa yanıtlamadı teklifini. Bunun üzerine 1970’lerin sonunda emlak piyasasına girdi. Fransa,
Khalili kimliğinde ne yazarsa yazsın, ne kadar İngiltere, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa
başarı kazanırsa kazansın “İranlı bir yabancı” ülkelerinde emlak alıp satmaya başladı. Orta
olduğunu kabullenerek planından vazgeçti. vadede büyük kârlar getirecek şirketlere odaklandı.
Koleksiyonlarının büyük bölümü halen Londra ve Tümör tedavisinde yararlanılan teknolojiler
Cenevre’deki depolarda saklanıyor. geliştiren bir şirketteki hisselerinin değeri on yıl
içinde 30 katına çıktı.
Eşini Antikacıda Buldu
Hazımsızlık ilaçları üreten bir şirketin satışında 15
milyon dolar kazandı. Kazandığı her kuruşu
1974’te bilişim bilimleri bölümünden mezun olarak
koleksiyonlarına yatırıyordu yine. 1978’de
üniversite diplomasına kavuştuğunda
Londra’da açtığı İslam sanatı eserleri satışı yapan
koleksiyonculuk yapmaya çoktan başlamıştı.
bir mağaza açtı. Kendi ifadesiyle bu mağaza bir
Genellikle bir grup eseri toplu halde belli bir fiyata
“yem”di.
satın alıyor, en iyilerini kendisine ayırıp, kalanını
yüksek fiyatlara satıyordu.
Aslında tek bir şey satmamış, ancak elinde nadide
parçalarla ona gelen müşterilerden makul fiyatlarla
1978’de Londra’daki bir antika dükkanında takıları bir sürü eser satın almıştı. Kısa bir süre sonra bu
incelerken mağazanın sahibi Marion Easton’ı eserler 1520 kat değer kazanmıştı. Parasının ana
gördü. Hayatının kadınını bulmuştu. Evlenip kaynağı olan gayrimenkul şirketi Favermead Ltd.’yi
Londra’ya yerleştiler. Üç oğulları oldu: Mücevher 1992’de kurdu.
tasarımcısı Daniel ile bilişim sektöründe hizmet
veren bir şirket kuran ikizler Benjamin ve Raphael.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 61 -
Çeşme Sahillerinin Şenol, İzmir Özel Fatih Koleji Genel Müdürü Ali
Rıza Doğanata, Projelerden Sorumlu Müdür
Nadide Çiçeği Yardımcısı Ümit Karademir, Proje Koordinatörü
Viki Kalderon, TEMA Vakfı Gönüllüleri ve proje
Sahillerimizde sayıları öğrencileri katıldı.
giderek azalan bitki
türlerinden “Kum Toplantıda İzmir Özel Fatih Koleji proje öğrencileri
Zambakları” lise “Kum Zambağı’nın Yaşam Döngüsü ve Tehdit
öğrencilerinin proje Faktörleri” konulu bir sunum yaptı. Kum zambağı
konusu oldu. İzmir Özel konusunu nasıl seçtiklerini de değinen öğrenciler
Fatih Koleji proje kıyılarda yaşanan kirlilik ve yapılanmanın bu özel
bölümü öğrencileri ve bitkiyi tehdit ettiğini ve yok olma tehlikesiyle karşı
Ege Üniversitesi Fen karşıya kaldığını söylediler.
Fakültesi Herbaryum
Merkezi‘nin ortaklaşa Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç,
hazırladığı, Alaçatı belediyenin de doğal çevrenin korunması için
Belediyesi’nin ve yaptığı hizmetlerden bahsetti. Dalgıç,
TEMA’nın desteklediği “Dördüncüsünü yaptığımız bir ot festivalimiz var.
proje ile Karadeniz ve Bu projelere de her zaman destek veriyoruz. Kum
Akdeniz kıyılarında zambakları halk arasında “Güvercinlik Koyu”
yetişen ancak Ege’de sayıları çok azalan “Kum denilen bölgede çıkıyor. Biz belediye olarak bu
Zambağı” koruma altına alacak. bölgeyi koruma altına aldık. Belediye olarak
yaklaşımımız da doğayı korumak. Bu şekilde
Konuyla ilgili Alaçatı Belediyesi’nde bir toplantı turizme sunmak. Duyarlı öğrencilerimize teşekkür
düzenlendi. Toplantıya Alaçatı Belediye Başkanı ederim” dedi.
Muhittin Dalgıç, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi
Herbaryum Merkezi’nden Doç. Dr. Serdar Gökhan
Projeye destek veren Ege Üniversitesi Fen Fakültesi mensupları ile birlikte Alaçatı Güvercinlik Koyu’na
Herbaryum Merkezi’nden Doç Dr. Serdar Gökhan giden öğrenciler burada Doç. Dr. Serdar Gökhan
Şenol, üniversite öğrencilerin koruma bilinci ile Şenol ve Proje öğretmenlerinin gözetiminde kum
yürüttükleri projeye Lise öğrencilerinin de zambaklarını incelediler.
katılmasıyla duyduğu mutluluğu dile getirerek,
“Korumak sadece bilgi panoları asmakla olmuyor, Doğanata Eğitim Kurumları olarak önümüzdeki yıl
insanların da buna biraz duyarlı olması gerekiyor. 50. Yıllarını kutlayacaklarını ifade eden Ali Rıza
Kum zambağı latince kelime anlamıyla kıyılarda Doğanata, proje bölümlerinin çevre, bilimsel,
yaşayan dayanıklı bir bitkiyi ifade ediyor ama biyolojik, elektronik, kimya ve çok çeşitli konularda
maalesef bu ikinci konutlar ve turizm sebebiyle başarıları olduğunu söyledi. Sosyal sorumluluk
burada ot var diye temizlik işine girişerek yok projelerimiz de yoğun bir şekilde devam ettiğini
ediyorlar. Bu tehlike diğer kum bitkileri için de belirten Doğanata, “Kum zambağını koruma altına
geçerli.” dedi. almak çevre projelerimizden biri. Viki ve Ümit
Hanım’ın öncülüğünde güzel bir argüman
3 – 4 yıl süren çiçek açma sürecinin bir dozer bulmuşlar. Öğrencilerimiz de sahiplenmişler
yardımıyla yok olduğunu kaydeden Şenol, güzel konuyu. Diğer paydaşlarımız Alaçatı Belediyesi,
kokusu ve çekici çiçeği sayesinde kum zambağının TEMA ve Ege Üniversitesi’nin de desteğiyle
biraz daha şanslı olduğunu belirtti. Projede gençlerimizin bu konuda bilinçlenmesini ve kum
olmaktan duyduğu mutluluğu da dile getirdi. zambağının korunmasını sağlayacağız. Kum
Çevreci projelerle öğrencilerinin yıllardır çalıştığını zambağının korunması ve yayılması konusunda
dile getiren İzmir Özel Fatih Koleji Genel Müdürü vatandaşlara da çok iş düşüyor. Onların da dikkat
Ali Rıza Doğanata öğrencilerimizin bilinçli etmesi gerekiyor. Kültür ortamında yetiştirilmesi ve
çalışmalarıyla doğaya katkı sağlamak istediklerini yayılması da mümkün. Biz okul olarak o
belirtti. aşama¬sında da yer alacağız” diye konuştu.
Tema yetkilileri de bu projeden dolayı çok mutlu
olduklarını ve umut verici olduğunu bildirdi. Basın
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 63 -
● The Silent Minority in Turkey: Turkish Jews
yazdığı: ● From Anatolia to the New World ‐ Life Stories of
the First Turkish Immigrants to America
● Milaslı Gad Franko
● Toplu Makaleler ‐ I Tarihin Ufak Bir Dipnotu:
● Toplu Makaleler – III Kitabiyat Yazıları
Azınlıklar gibi kitaplarının yanında:
● Toplu Makaleler – II Türkiye’de Antisemitizm ve ● Sezai Balcı’nın: Osmanlı Devleti’nde Engelliler
Komplo Kültürü ve Engelli Eğitimi – Sağır Dilsiz ve Körler Mektebi
● Antisemitism and Conspiracy Theories in Turkey ile Babıâli Tercüme Odası
● Orhan Oğuz’un: Rikkat Köknar’ın Romanlarında
Sosyal Sınıflar Geçtiğimiz günlerde 2014 yılının
ilk kitabı olarak yayınladığı, Rosa
● Mahir Saul’un: Judeo‐Spanish in the Time of
Sanchez ile Marie‐Christine
Clamoring Nationalisms
Bornes Varol’un hazırladığı La
● Toni M. Cross’un: Anatolian Images
Presse Judéo‐Espagnole, Support
● Sezai Balcı ile Ahmet Yadi’nin: Osmanlı et Vecteur de la Modernité isimli
Bürokrasisinde Yahudiler kitap, 1846’dan bu yana Osmanlı
● Victor Eskenazi’nin: Thanks for the Buggy Ride ‐ İmparatorluğu döneminde 1846
Memoirs of an Ottoman Jew yılında yayımlanmaya başlayan
● Çiğdem Oğuz’un: Negotiating the Terms of başlayan ilk gazeteden
Mercy: Petitions and Pardon Cases in the başlayarak tüm judeo‐espanyol yayınlarını ve
Hamidian Era gelişmelerini ele almakta.
Funky, dans ritimlerini seviyorum ve Überjam
30. albümü mü çıkardınız? Band de bu konuda uzman. 10 yıl önce iki albüm
yaptık ve sonra durduk çünkü ben başka şeyler de
O kadar çok var ki kaç tane olduğunu
yapmak istedim. Son birkaç yılda, sonunda buna
hatırlamıyorum. 1977'de ilk albümden sonra
yeni neler eklenebileceğini bulduk. Nihayet
neredeyse her yıl yenisini çıkardım.
yeniden çalıyoruz ama ilk halimizden farklı tabii.
Dans Ettirmeyi Seviyorum Boston'da bir sürü İrlandalı yaşar. Ne ben ne de
arkadaşım İrlandalı ama "Tamam çalarız'' dedik. Ve
İnsanları dans ettirmeyi seviyorsunuz... oraya gittiğimizde baterist, hiç prova yaptırmadan
Berklee'de öğrenciyken çok iyi vibrafon çalan bir Herkesin yapmaya başladığı havalı bir şey gibi
arkadaşımla beraber bir baterist tarafından işe görünüyordu. Bilgisayar ve teknik şeylerden pek
alındık. Bize "St. Patrick gününde çalar mısınız'' anlamam. Avi Bortnick bunları grubumuza getiren
dedi. St.Patrick önemli bir İrlanda dini günüdür ve kişi.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 67 -
Teşekkür ederim. Yaptığım müzikler hep ritmik
2000'de tanıştık. "Bump'' oluyor, genelde funk temelli ya da Brezilya ve
albümünden şarkıları Afrobeat ile karışık rock. Ama daha lirik ve az
canlı çalacak bir ritim ritmik gitar soloları yazmayı da seviyorum.
gitarist arıyordu. Charlie
Hunter ona beni önermiş. Soli Özel'in kuzeniymişsiniz. İyi anlaşır
Sınav gibi bir şey yaptı ve mısınız?
sonuçta konseri kaptım.
Evet, Soli'yi çok severim. Soli annemin kuzeninin
Sonra Uberjam albümüyle
oğlu. O yüzden benim de kuzenim. Annem İzmirli
devam etti. Onunla çalışmak bir onur. Gençlik
ve birçok Türk akrabamız var. Ama en çok Soli'yi
idollerimden biriydi. Ayrıca sürekli komik
tanıyorum çünkü Amerika'da okurken sık sık bizi
hikâyeler anlatan harika bir insan.
ziyarete gelirdi. Üniversitede Latin‐Amerikan
Bilgisayar yazılımlarına ilginiz nereden geliyor? bölümünde okuyordum ve Soli'nin bu alanda ve
Cazı elektroniklerle birleştirmenin gerekli poitakayla ilgili analizlerini dinlemeyi çok severdim.
olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hâlâ ona sorular sorarım. Mükemmel derecede
ilginç bir insan.
Sanırım John'la çalışmaya başladıktan sonra
bilgisayar programlarına ilgim arttı. Ama biraz
51 yıl önce (1962), genç Anet Gomel, ACI’a ilk kez
öğrenci olarak ayak bastığında, bu yeni okulunun
tarihinde ne kadar önemli bir iz bırakacağından
habersizdi. ACI’dan sonra Ege Üniversitesi
Matematik Bölümünü bitiren Anet Hanım, bu kez
genç ve hevesli bir çalışması sayesinde 1994 yılında
Matematik Bölüm öğretmen olarak, mezun olduğu
Anet Gomel 1962’de öğrenci olarak girdiği ACI’a uzun yıllar okula hizmet etmek üzere ACI’a geri döndü. Eğitime
matematik öğretmeni ve yönetici olarak hizmet verdikten ve ve öğrencilerine adanmışlığı ve titiz çalışması
yüzlerce öğrenci yetiştirdikten sonra, içinde bulunduğumuz
öğretim yılının bitiminde ACI’daki son fiili görevi olan Okul sayesinde 1994 yılında Matematik Bölüm Başkanı
Müdürlüğü’nden ayrılarak emekli oluyor. İnsanlık, oldu ve 5 yıl boyunca bu görevi sürdürdü. 1999’dan
yardımseverlik, hoşgörü, ince duygululuk, nezaket ve başlayarak 4 yıl boyunca da akademik müdür
zerafetle birlikte, kararlılık ve objektiflik gibi başarılı bir
yöneticinin olmazsa olmaz iki niteliğini de taşıyan ve okuldaki
yardımcısı olarak çalıştı.
pek çok yeniliğin ve projenin hayata geçirilmesinde büyük
katkıları olan Anet Gomel ACI’da silinmez izler bırakarak 2003 yılında, ACI’ın 9. Türk Müdür Başyardımcısı
gidiyor. Yardımcısı olarak başladığı görevi boyunca okulun
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 69 -
“Ne İşin Var Evde Moiz” yaptığı oyunun başrollerini Jojo Eskinazi ve Fani
Bonofiyel paylaştılar.
İzmir’de Sahnelendi
Moiz serisinin diğer oyunlarında olduğu gibi metin,
Sarit Bonfil / İzmir
başrol oyuncuları, yönetmen ve diğer dernek
üyelerinden oluşan ekip tarafından yazıldı.
16 Kasım 2013 Cumartesi akşamı İzmir İsmet İnönü
Sanat Merkezi, Moiz serisinin son oyunu olan “Ne Gelenekler ile modern yaşam arasında bocalayan
İşin Var Evde Moiz” adlı iki perdelik komediye ev ailelerin yaşantısını, nesiller arası görüş farklarını
sahipliği yaptı. Hahambaşı İzak Haleva’nın mizahi bir biçimde anlatan oyun bol bol güldürdü.
onurlandırdığı gösteriye İzmir Yahudi Cemaati Salonu dolduran İzmir Yahudi cemaati üyelerine
büyük ilgi gösterdi. keyifli dakikalar yaşatan ve büyük alkış alan
oyunun geliri Hahambaşılık Eğitim Fonu
İstanbul Dostluk Yurdu Derneği tarafından aracılığıyla eğitime desteğe aktarıldı.
sahnelenen ve yönetmenliğini Eti Anahmias’ın
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 73 -
İzmir Barok Grubunun Purcell, Itri, G. F. Handel, Hafız Post, D. Scarletti,
Derviş Frenk Mustafa ve Tanburi Mustafa Çavuş'un
CD’sinde Linet Şaul eserlerinden oluşuyor.
Avrupa Müziklerini Seslendiriyor
Titiz bir çalışmayla hazırlanan albüm kitapçığında
Avrupa Saraylarında Müzik bölümünü Aydın Büke,
Osmanlı Sarayında Müzik bölümünü ise Ş.Şehvar
Beşiroğlu ve Sinem Özdemir yazdı. İTÜ Miam
Stüdyolarında kaydedilen CD'nin tasarımı Gözde
Oral'a ait.
İzmir Barok grubu olarak çıkan bu CD'nin özelliği
barok dönemde, Osmanlı ve Avrupa saraylarında
dinlenilen müziklere yer verilmesi. Böylece
dinlerken karşılaştırma yapılabiliyor. Linet Şaul
Avrupa müziklerini söylüyor. Türk müziğini de bu
konuda uzman sanatçılar dönem tarzına bağlı
kalarak seslendiriyorlar. Hem Avrupa hem Osmanlı
müziklerinde dönem enstrümanları kullanılıyor.
Hem barok hem de Türk müziği meraklıları bu
değerli CD’yi D&R'lardan ve aşağıdaki linkten
16. Yüzyıldan, 18. Yüzyılın ilk yarısına Avrupa ve temin edebilirler.
Osmanlı Saray Müzikleri" albümü, Jean Baptiste
LulIy, Gazi Giray Han, Claudio Monteverdi, Ali http://www.idefix.com/muzik/izmir‐barok‐various‐
Ufki Bey, Claude Gervaise, Marc‐ Antonio Cetsi, artists/tanim.asp?sid=DCHR3J52FB1BYOT3YQ3D
Dimitrie Cantemir, Arcangelo Corelli, Henry
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 75 -
DÜNYA
Bu hafta Karl Lagerlfeld ve Chanel Firması 1957
BASININDAN yılından beri ilk kez Dallas, Texas’a geri döndü.
ÇEVİRİLER Nedeni ise “Metier d’Art – Sanat Mesleği” adlı her
yıl tekrarlanan yüksek moda koleksiyonları
gösterileri ve Lagerfeld’in Coco Chanel hakkındaki
“Dönüş” adlı yeni kısa biyografik filminin lansmanı
idi. Dallas böyle bir filmin ilk gösterimi için uygun
bir mekan. Lagerfeld yakın zamanda Women’s
Wear Daily dergisine Texas’ı seviyorum,
Teksas’lıları seviyorum demişti. Fakat Chanel’in
kişisel duyguları biraz daha karmaşık idi.
1957 yılında Dallas’a vardığında 74 yaşında olan
Gabrielle “Coco” Chanel savaş yıllarının işgal
altındaki Fransa’sında işbirlikçi antisemitik
faaliyetlerinin utancını umutsuzca gidermek olduğunu ve çoğunluk hisselerin en büyük azınlık
istiyordu. Dallas’a, Neiman Marcus mağazalarını hissedar olarak kendisine transfer edilmesi
yöneten Harvard eğitimli “Tüccar Prens” Stanley gerektiğini yazdığı mektup bulunmuştur.
Marcus tarafından davet edilmişti. Chanel’in bir
çok biyografi yazarına göre, aralarında dile
getirilmeyen pazarlık şu idi; Chanel Neiman
Marcus’un Moda Alanında yılın Üstün Hizmet
Ödüllerinden birini alacak ve bunu takiben
kaçınılmaz satış artışı gerçekleşecek ve moda
dünyasının ana kraliçesi ‐ adı o zaman ve hala öyle
olan ‐ “Mağaza”ya resmi ziyaret yapacak.
Kel ve muhteşem Marcus Chanel’i havaalanına
geldiğinde karşıladı. Onlarınki sihirli bir an
sunulan iki büyük fırsatçının yerinde ve istekli
kucaklaşması idi. Fırsatın altında ise ironi
yatıyordu. Chanel savaş yıllarının büyük bir
kısmında Nazilerin Yahudilere zulmünden maddi
Ama 16 yıl sonra, işte orada Stanley Marcus’a eski
olarak faydalanmaya çalışıyor ve iki Yahudi işadamı
bir arkadaş gibi sarılıyor ve Fransız usulü yanak
Pierre ve Paul Wertheimer’in 1924 yılında “Chanel
alıyor ve “halaYahudilere ait” olan bir lüks
Parfümleri” adı ile kurdukları sonsuz kazançlı
markasından ödül almaktan çok memnun
firmanın kontrolünü onlardan koparabilmek için
gözüküyordu. “Matmazel” lakaplı Chanel, kendi
Yahudilerin işletmelere ve sermayeye sahip
değişiyle geçmişinde onu mahveden perakendeci
olmalarını yasaklayan mevzuata güveniyordu.
Yahudi tipi konusunda fikir mi değiştirmişti?
5Mayıs 1941 tarihli bir mektupta, Chanel, ilgili
“Benim çok basit zevklerim vardır; her şeyin en
kamu görevlisine firmanın halen Yahudilerin malı
iyisiyle tatmin olurum” sözleri ile meşhur, zeki ve
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 77 -
egzantrik Bay Stanley onur konuğunun savaş Ordusunun Haberalma ‐ Casusluk ‐ Servisi) ajanı
yıllarındaki sefil geçmişini biliyor muydu, ne olduğunu öngörüyordu. Her iki durumda da hiç
düşünüyordu? Önemi var mıydı? biri tek başına Chanel’in anti‐Semitizm ile
*** suçlanmasına sebep olmaktan ziyade; o hesaplarla
Chanel’in anti‐Semitizmi, harikulade donanımlı irtibatlar peşinde koşan fırsatçı bir yetim ve lüks
dolabındaki en önemli iskelet, beyaz jerse bluz düşkünü olarak, kafası iyi hesap yapan, klasik, yarı
üzerinde hiç temizlenemeyecek küçük siyah leke dünyevi matmazeli olarak savaş öncesi Paris’inin
idi. Onun biyografisini yazmış olan tüm büyük “bon chic bon genre” çevrelerinde tanınmaktaydı.
yazarlar doğal olarak onun çok dedikodusu İşgal sırasında şehirde gıda neredeyse
yapılmış, anti‐Semit olduğu bilinen 2. Westminster buharlaştığında ve lüks apartmanlara Naziler el
Dükü Hugh Grosvenor ile ilişkisini; ayrıca en koyduklarında, Chanel von Dinklage’ın yardımı ile
önemlisi Paris Alman Büyükelçiliğinde ataşe olan gayet iyi idare etti. Chanel’in yakın arkadaşı
kendisinden 13 yaş küçük Hans Gunther von Antoinette (Rothschild) d’Harcourt’un oğlu Jean
Dinclage ile tartışmalı “yatay işbirliği” hakkında d’Harcourt’un ifadesi ile: “Biliyor musun, onun bir
yazmışlardı. (Chanel savaştan sonra bütün bu arabası, şöförü ve savaş boyunca benzini vardı; bu
meseleyi gülüp geçiştirmeye çalışırken, Cecil da eğer Vichy hükümetinin bir Bakanı değilsen çok
Beaton’a; “Beyefendi, gerçekten, benim yaşımda bir sıra dışıydı, kimsede bunlar yoktu!”
kadının sevgili bulma şansı varsa onun pasaportuna
bakması beklenemez.”) Cinsel fırsatçılık sadece yaşlanmakta olan
matmazele has bir özellik değildi. Pek çok namı
Fakat von Dinklage genç ve atletik bir sevgiliden diğer “(saçları) kırpılmış (işbirlikçi) kadın” Irène
öteydi. Chanel’in belki en özgün ve kapsamlı Némirovsky’nin Suite Francaise kitabının ikinci
biyografisini yazan Edmonde Charles‐Roux onu cildi ve Alain Resnais’nin Hiroshima mon amour
Reich istihbarat bakanlığının bir ajanı olarak filminin geçmişe dönüş sahnelerinde
belirlemişti. Sayısız biyografi yazarlarından bir ölümsüzleştirildiği gibi işgal sırasında Nazi
diğeri, Pierre Galante ise onun Abwehr (Alman subayları ve askerleri ile ilişkilerini
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 79 -
Aynı şekilde Women’s Wear Daily’nin Amerikalı Chanel ziyaret edene kadar Neiman Marcus
muhabiri James Brady, Matmazel ile 1961de (Dallas kendini New York’taki Saks Fifth Avenue, San
ve Neiman Marcus ziyaretinden sonra) röportaj Francisco’daki I. Magnin kalibresinde özel bir
yaptığında aynı şeyi fark etmişti. Benzer bir duygu mağaza olarak kabul ettirmişti. Ancak Dallas için
konuşmalarının arasından çıkarsınabiliyordu. “O “Mağaza” bir dükkandan öte idi halen de öyle.
önyargılı bir çelişkiler yumağı,” diye hatırladı. “Eğer Gerçek bir kurum ve Main ile Ervay sokakları
modeller başarısız olursa, fransız frankı zayıflarsa köşesindeki dokuz katlı Renaissance Revival
‘C’est les juifs ‐ Yahudilerdir’ derdi.” Buna rağmen merkez binasından sadece lüks ve moda yayılmaz,
en yakın arkadaşı Barones Marie‐Helene de aynı zamanda tarz; ne giyilmesi değil nasıl
Rothschild idi. Siyahilerin farklı koktuklarından giyinilmesi gerektiği eğitim imkanı verir. 1937
şikayet eder diğer taraftan ödüllü bir zenci yılında yazılan Neiman Marcus’un “Harikalar
dövüşçüyü göklere sığdıramazdı. “O adam ile ben… Diyarında Dallas” başlıklı profilinde Fortune dergisi
nasıl dansettik”.. editörü Louis Kronenberger “Dallas halkı sizi
mağazaya aynı Paris halkının sizi Louvre’a
Dallas’tan çok uzak olmayan bir çiftlikte Stanley götürdüğü ruhla götürür.” Gerçekten de o
Marcus ile de dans edecekti. dönemde ve daha sonra 1950lerin ortasında da;
durgun Texas köklerinden kurtulmaya çalışan
*** gelişmekte olan taşra kenti Dallas sakinleri için
Neiman Marcus’un vitrinleri en basitiyle sanat
1957 yılında Stanley Marcus 52 yaşında, toplumun
hayranlığı uyandırmakta idi. Sonuçta, Marcus
hem içinde hem dışında durabilen nadir bir
liderliğinde mağaza bir çok şekilde Dallas’ın
karışımdı, herkesin adını bildiği fakat kozmopolit
ümitsizce dönüşmeye çalıştığı kent haline
Rönesans duyarlılığı hatta liberal politik görüşü
gelmesine nezaret etti..
onu tüketici tabanının kalbi ve ruhu olan Dallas’ın
yerleşik toplumundan biraz uzak tutmakta idi. Örneğin Kronenberger’in yazısının
Aynı zamanda şehrin ayrılmaz bir parçası, hatta yayınlanmasından bir yıl sonra, pazarlama dehası
pek çok yönden seçilmemiş belediye başkanı idi. olan Stanley Marcus yıllık Neiman Marcus Moda
üzerinde değil. Dallas’ta. Evet, Dallas, Texas’ta.” “Zengin Tüccar” için ise bu zamanlar tamamen
1940ta David L. Cohn, Atlantic Monthly güllük gülistanlık değildi.1950lerin ortalarında,
dergisindeki yazısında bu görüntüyü işleyerek korkutucu McCarthy döneminin zirvesinde,
Dallas’ın “olağanüstü bir eyalette olağanüstü bir gittikçe radikalleşen muhafazakar seçmenler,
şehir” ve “kıta Amerika’sından kopuk bir dünya” Dallas’ın kibar, temelde pratik muhafazakar
olduğunu yazdı. Life dergisi kısa bir süre sonra seçmenlerinin kapılarını zorluyor hırpalıyordu.
Neiman Marcus ile ilgili foto makalesi yayınladı ve Vali, muhafazakar Demokrat Allan Shivers idi ve
mağazanın her zaman büyük dikkatle koruduğu Texas’ı kalkınma döneminden sonra ilk kez
gizem Amerika’nın gözünde Dallas’ın imajı haline Cumhuriyetçi bir başkan adayına – Dwight D.
geldi. Eisenhower’a ‐ teslim etti ve zaman içinde yavaş
yavaş köklü bir ultra muhafazakarlık Texas elitleri
Derin anlamda, Marcus’un mağazası kentin yüzü arasına sızmaya başladı.
ve şehir de mağaza oldu: Onların yükselişi paraleldi
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 81 -
Komünistler ve “Amerikan‐olmayan” faaliyetlere Marcus’un İsrail’i ziyaret etmekten çok korktuğu
yönelik artan dikkat ile birlikte doğmakta olan “çünkü kendisini Yahudi’liğe dünüştürebileceği”
anti‐Semitizmin başlıca hedefleri arasında Stanley esprisi meşhurdu.
Marcus gibileri vardı. 1951 yılında Dallas Southern
Methodist üniversitesinden radikal sağcı İngliz Bir şehri ve berisini tanımlayan kültürel kurumun
profesör John Beaty Yahudileri ve onların sahibi için kilit nokta geçmişe mesafe koymak ve
Amerikan hayatına orantısız etkilerini kınadığı kayıtsız kalmak idi.
zehir zemberek “The Iron Curtain Over America – ***
Amerika Üzerindeki Demir Perde” kitabını
Gazeteler Bay Stanley’in ümit ettiği gibi – pırıltılı Laurent “zamanın toplumsal değişiminin
methiyelerle ‐ olayı kaydettiler. Dallas Morning tercümanı” idi. Chanel’i ise “yüce egoist” olarak
News Chanel’in “kendi döneminde bir efsane” ile hatırlıyor ve onun sosyal sanat becerileri
eşdeğer olduğunu ilan etti. konusunda övgüsü zayıftı: “Chanel ile birlikte bir
sohbet yaptıklarını iddia eden herhangi biri bunu
Belki de bu ziyareti en iyi açıklayan Marcus’un mutlaka abartıyordur çünkü bir başına konuşan bir
“Mağazaya Sahip Çıkmak” kitabında şahsına özel hayduttu” diye yazmıştır.
diplomatik bir ifade ile bahsettiği iki anıdır.
Ziyaretinden sonra Marcus’a yazdığı telegrafta,
O, Chanel’in mutlaka bir çiftliği ziyaret etmek Chanel, “Sevgili eşin ve annenin, tüm ailen ve iş
istediğini duymuş ve onun onuruna kardeşinin arkadaşlarının bana gösterdikleri zerafet ve
çiftliğinde bir akşam yemeği partisi organize nezaketi her zaman sevgiyle hatırlıyorum.”
etmişti. “Sonradan ortaya çıktı ki o mangalda Bahsettiği bu kişilerin tümü de Yahudiydi. Fakat
pişmiş etin ve baharatlı fasulyenin tadını şimdi ne farkederdi ki? Zaman değişmiş, “yüce
beğenmemiş ve tabağındaki yemekleri gizlice egoist” de değişmişti.
masanın altına dökmüştü. Ne yazık ki
tabağındakiler onun yanında oturan Elizabeth “Tüm kalbimle teşekkür ediyorum, en iyi
Arden’in saten ayakkabılarının üzerine dileklerimle, Coco Chanel.”
dökülmüştü.”
***
James McAuley Oxford Üniversitesinde Marshall Bilim Adamıdır..
Diğeri ise Marcus’un, tanıdığı bütün büyük
Yazının kaynağı: http://www.tabletmag.com/jewish‐arts‐and‐
modacılarla ilgili olan izlenimleri yanısıra, Chanel culture/155631/chanel‐neiman‐marcus
hakkındaki kişisel izlenimi idi. Çoğu parlak olumlu
izlenimlerdi: Örneğin Christobal Balenciaga
“kendini işine adamış sanatçı”, Christian Dior
“mükemmel zevki olan sessiz bir adam”, Yves Saint
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 83 -
Luna ve Liya Diriman'ın kızları Lara ile Rakela ve Recina ve Asaf Saba'nın kızları Roza, Bat‐ Mitsva
Avram Abuaf'ın oğulları Vito, 8 Aralık 2013 törenini ailesi, akrabaları ve çok sevdiği
tarihinde İzmir Beth‐İsrael Sinagogunda arkadaşlarıyla coşkuyla kutladı.
evlendiler.
Mazal Tov Roza!..
Genç çifti ve ailelerini kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 85 -
İzmir’de
Hanuka Kutlamaları
La Sera'da hanımlar için düzenlenen kutlama
yemeğinde ise coşku üst düzeydeydi.
Yemeği Liga ve KHD ortak düzenlediler.
Müzik eşliğinde dans ve piyango çekilişi ile çok
keyifli bir bayram günü yaşandı.
Bu yıl Hanuka Bayramı iki ayrı yerde kutlandı.
Liga'da Sunday School öğrencilerinin katılımıyla
yapılan Hanuka kutlamaları neşe içinde geçti.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 87 -
Can Bonomo’nun on parmağında on marifet!..
Gizel Hazan'ın, herkesin kendi evini kolayca satın
alabilmesi ve satabilmesi için hazırladığı kitap
Müzisyen kimliğiyle başarılı çalışmalara imza atan
yayınlandı.
Can Bonomo’nun ilk şiir kitabı “Delirmek
Belirmektir” yayımlandı.
Yeni Evim Harika isimli kitabı internet
kitapçılarında bulabilirsiniz.
Şiir severlere duyurulur...
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 89 -
UtÜÉâ{ WtçtÇ [txÅxà
Dr. YAAKOV JEMS GABAY
MERİ GOMEL
7 Ocak 2014 26 Kasım 2013
JAK SİMSOLO
30 Aralık 2013 KADEN GALANTE
NİSİM ŞAUL 27 Kasım 2013
27 Ocak 2014
JAK (YAAKOV) ARDİTİ
RAŞEL TELYAS
20 Ocak 2014 21 Ocak 2014
Karataş Hastanesi Derneği
DAVID ENRIQUEZ
Değerli Kardeşlerim,
Karataş Hastanesi Derneği (KHD) olarak “Evde
Bakım” uygulamasına yönelik yetmiş yaş ve üzeri
cemaat mensuplarımız nezdinde başlattığımız
“Sağlık Değerlendirme” formlarının doldurulması
KURUMLARIMIZ çalışmaları sırasında ziyaret edilen büyüklerimiz
için ayrıca bir “KHD Anket” formu
doldurulmuştur. Yaklaşık 235 kişilik bu grubun şu
ana kadar 200 kişisine ulaşılmıştır.
Öncelikle bu meşakkatli çalışmada KHD Gönüllü
Bayanlar Koluna sergiledikleri özverili çalışmaları
ve değerli destekleri için Yönetim Kurulumuz adına
teşekkürlerimizi sunarım. Bundan böyle de
desteklerini esirgememelerini dileriz.
Ulaşılmış kişilerle ilgili anket formlarından alınan
veriler önümüze ilginç tablolar çıkartmaktadır.
Bunlardan özellikle ikisini sizlerle paylaşmak
isterim.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 91 -
vücudunu Eretz Israel’e taşıdıkları şeklinde kutlanan Purim bayramını bile gereğince
açıklanıyormuş. kutlayamadan üzüntü içinde geçirdiler.
Yedi matem günü boyunca, insanlar ibadet etmek Rav Hayim Palaçi, İzmir Yahudilerine altın bir
ve Teilim okumak için akın akın Rabi Palaçi’nin devir yaşattı Onun vefatı ile birlikte İzmir’in bu
evine gelmişler. Dua sırasında her gün sıra ile altın devri büyük bir üzünti ile sona ermiş oldu.
oğullarından biri, damadı veya bilge hahamlar Rabi
Palaçi hakkında deraşalar ve konuşmalar Çocukları
yapmışlar.
Vefatından sonra Rabi Hayim Palaçi’nin yerini 5570
Avrupa’dan, Kuzey Afrika’dan, ‐Amagreb‐ bütün (1810) doğumlu olan büyük oğlu Rabenu Avraam
Ortadoğu ülkelerinden binlerce başsağlığı Palaçi aldı. Rabenu Avraam 5659 (1899) yılında
mektupları gelmiş. Türkiye’ye komşu Rabi Hayim’i vefat etti. Babasının izinden giden Rabenu Avraam
yakınen tanıyan ülkelerin tüm şehirlerindeki yaşamı boyunca felsefe ve alaha üzerine 20 kitap
sinagoglarda halk, bet midraşlarda, sinagoglarda yazdı. Ayrıca kardeşlerinin yazdığı kitapların da
toplanarak dua edip törenler düzenlemişler. Rabi yayılması için büyük çaba sarfetti.
Hayim Palaçi’nin yazdığı kitapları ortaya toplayıp
üstüste koymuşlar ve sanki bedeni orada Birinci eşi Sara’nın vefatından sonra, ikinci bir
yatmaktaymış gibi etrafını yanan mumlarla kadınla evlendi. Çocuklarından iki oğlu hakkında
donatmışlar. Şehrin ileri gelenleri ve Hahamlar bilgi bulabiliyoruz. Biri 5599 (1839) doğumlu
konuşmalar yaparak Rabi Palaçi’nin ruhu için dua Şelomo David, ikincisi ise 5608 (1848) doğumlu
etmişler. olan Nisim Şalom’dur.
Rabi Palaçi’nin vefatından en çok İzmir halkı Gelecek Sayıda:
etkilendi. Duydukları üzüntü sonsuzdu. O kadar ki Çocukları
(Devam)
vefatından bir ay sonra, en sevinçli şekilde
El Kantoniko de Rachel
Rachel Amado Bortnick
El Dia Internasional de Ladino
El 5 Desiembre 2013, o el 2
Tevet 5774, ademas de ser el
kavo dia de Hanuka, fue
tambien el Primer Dia
Internasional de Ladino, ke se
SEKSION fiesto en munchos lugares del
mundo en el mezmo tiempo
EN (o kuaje en el mezmo tiempo.) Avlantes i amantes
LADINO del judeoespanyol ‐ en Arjentina, Brazil, Bulgaria,
Espanya, Estados Unidos, Fransia, Israel, Meksiko,
Turkia, i Uruguay –realizaron programes para
espandir el konsimiento de la lingua i kultura
sefardi, i gozar de su ermozuras. (Podesh ver
detalios de todos estos en el sitio de
http://didl.com.ar/.)
El mas grande evenimiento fue en Israel, en el gran
oditorio de la Universidad de Bar Ilan de Tel Aviv,
ande unas mil personas (inkluyendo Izhak Navon,
el 5en prezidente del Estado de Israel i presidente
de la Autoridad Nasionala de Ladino), asistieron en
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 95 -
un dia entero de konferensias, muzika, sketch Profesora Paloma Díaz Mas, espesialista en la
teatral, atelieres, i mas. Mezmo vinyeron de Turkia istoria sefaradi i autora del bien konosido livro “Los
Karen Gerson i Izzet Bana kon el grupo Los Sefardíes”, dio una konferensia a los estudiantes de
Pasharos Sefaradis, i Jojo Eskenazi ke prezento el la Fakulta de Letras. Podesh ver el video de su
sketch umoristiko. El program entero de Israel se konferensia en:
puede ver por Internet en: http://tv.um.es/video?id=52601&idioma=es, de las
https://www.youtube.com/watch?v=rgwJFEhOU8 preguntas de los elevos i repuestas en
U&feature=em‐uploademail i http://tv.um.es/video?id=52611&idioma=es
https://www.youtube.com/watch?v=Q5y4sAHfBzw
En mi sivdad, Dallas, malorozamente fuimos
Uvo tamben un maraviozo program en Seattle, ovligados de anular el program ke aviamos
Estados Unidos, en la Universidad de Washington. aprontado para el 5 Desiembre, poke akel dia izo
Este fue preparado i realizado kon la kolaborasion una fuerte tepesta kon luvya entezada ke kuvrio de
de la komunidad sefaradi i los profesores Devin buz los kaminos i la sivdad entera. Lo izimos mas
Naar i David Bunis ke ensenyan ayi la istoria i tadre, en alhad, el 12 enero, 2014, en un salon del
literatura sefaradi en ladino. La munisipalidad de Southern Methodist University. Un dia antes, se
Seattle i el estado de Washington publikaron publiko en el Dallas Morning News, diario de la
Proklamasiones ofisiales deklarando el 5 sivdad, un artikolo sovre esto:
Desiembre, 2013, komo “Dia de Ladino i de Kultura http://www.dallasnews.com/news/columnists/mer
Sefaradi.” Un kurto resume del program de Seattle cedes‐olivera/20140110‐renewed‐interest‐in‐ladino‐
lo podesh meldar en: language‐of‐sephardic‐jews‐to‐be‐celebrated‐at‐
http://jewishstudies.washington.edu/blog/internati smu.ece
onal‐ladino‐day/
Komo verash, es Dina Eliezer (ke munchos en
En Espanya, la Universidad de Murcia fue la sola Izmir la konosesh) I yo ke aprontimos i
universidad Evropea ke se adjunto a las prezentimos el program en djuntos. Turo serka dos
selebrasiones del Dia de Ladino. La renomada oras, kon videos, konferensias I muzika, I onorar a
dos sinyoras sefaradis en Dallas (todas las dos en almas i korasones, para akodrarmos de muestros
sus 90s, munchos I buenos ke agan): Edith Baker, padres, madres, i todos los ke mos kudiavan, mos
nasida en Sofia, Bulgaria, I Alegre Tevet, nasida en ensenyavan, i mos alegravan en muestra chikez.
Drama, Gresia. El Sr. Izhak Navon mos mando Por esto bushkimos de aunarmos kon otras
saludos mezo video, ke lo mostrimos. personas komo mozotros en muestros lugares I por
(https://www.dropbox.com/s/k12xcn08r23lsff/Salu el mundo entero. El Internet mos ayudo a
dos%20de%20Navon%20Dallas.wmv) komunikarmos I konosermos. Mos aunimos en un
sitio komo Ladinokomunita, de tantos paises, kada
La konsul onoraria de Espanya en Dallas, Janet uno kon su lingua diferente, kon solo una lingua en
Kafka, ke estava presente, mos avlo de la valor ke komun: el “espanyol” (o ladino, o djudio.)
da Espanya la istoria, kultura i lingua sefaradi. Mos
vino letra de felisitasion del konsul de Israel en Zelda Ovadia, orijinaria de Estambol ke bive en
Houston. Yo di una kurta konferensia sovre el Israel, fue la ke tuvo la idea de tener un dia
pasado, prezente I futuro del judeoespanyol, i Dina internasional de Ladino, i la propozo por primera
konto una konsejika de Nasrettin Hodja, de un vez en Ladinokomunita en los presipios de 2013. En
livriko en Ladino (letras Rashis) ke topo en Izmir. parte, eya eskrivio: “... Oy ke tenemos kaji en todas
Una amiga, Raquel P. Gershon, kanto kantikas, I a las partes del mundo universidades, institusiones,
la fin servimos baklava, burekitas, i fruta. sentros i sirkolos ke son muy aktivos i se estan
distingiendo en el kampo del djudeo‐espanyol i su
Para kualo un Dia Internasional de Ladino? kultura, ….vos demando si estarash de akordo kon
Los ke nasimos i kresimos kon el ladino ya kedimos mi propozision de fiksar una data para UN DIA DE
pokos en vida, i estamos dispersados por todas las LADINO INTERNASIONAL […]”
parte del mundo – munchos de mozotros asolados Su idea fue akseptada por la Autoridad de Ladino
en muestras sivdades. Aunke en muestras kazas i en Israel en Augusto I la data fue fiksada para el
entorno mas ya no avlamos la lingua de muestros kavo dia de Hanuka, ma asta ke supimos ke ya se
padres, nunka mo la olvidimos. Esta en muestras fondo una komite en Israel para realizar el
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 97 -
Internasional de Ladino kon gran entusiasmo i “El dia esperado desde hace 500 años” eskrivio
reushita en munchas partes del mundo. Marcelo en el sitio http://didl.com.ar/. No mos
podieron venser los ke mos ekspulsaron, mos
Esta selebrasion mos dio el sentimiento de unidad bavtizaron por fuersa, o mos kemaron bivos, o
entre todos los ke kolaboran en favor del ladino I la yevaron a kampos de muerte en la Shoa. Estamos
kulturo sefaradi en el mundo entero. Mos sanos I bivos grasias al Dio, kon muestro
komunikandomos de parte a parte los detalyos de djudaismo, i muestra lingua espanyola enrikesida
programes ke estavamos preparando para afuera de Espanya. Meresemos un dia para fiestar I
realizarlo, kada uno en muestro lugar. Mos dar a konoser este ekstraordinaryo fenomeno. La
enkorajimos i mos apoyimos de parte a parte en fiesta mos ayudara a yevar muestro trezoro kultural
Ladinokomunita, i mos alegrimos en djuntos de al avenir.
kada reushita.
Ya dimos un paso muy emportante para esto en el
Este atmosfer de union topo su refleksion konkreta Primer Dia Internasional de Ladino. Asigun vimos,
en http://didl.com.ar/, el sitio establesido por se fiesto kon grande reushita en munchos lugares,
Marcelo i Liliana Benveniste de Buenos Aires kada uno kon un program asegun sus kapasitades,
espesialmente para el Dia Internasional de Ladino. sin tener dinguna organizasion sentral. Muestra
Marcelo i Liliana son entre los mas dedikados I esperansa es ke en los anyos venideros munchas
aktivos miembros de la komunindad sefaradi mas komunidades se van a adjuntarsen en esta
mundial, I dirijen tambien el maraviozo boletin selebrasion de muestra lingua natal. Espero ke
elektroniko eSefarad (http://esefarad.com/) ke Izmir va ser una estas, I ke endjuntos fiestaremos el
fondaron 5 anyos atras. Fue un regalo grande de 2 Tevet 5774 (24 Desiembre 2014), el kavo dia de
muestros amigos, ke enfortesio el aunamiento ke Hanuka i el Segundo Dia Internasional del Ladino.
mensioni.
‐ Si digo ke tengas frutas dulses?, ya las tyenes;
Yehuda ke dize?
Yehuda Hatsvi
‐ Ke sea tu solombra ermoza? ya es;
‐ Ke pase un kanal de agua debaso de ti? ayi ya esta.
La Bendision
‐ Ma, sea veluntad, ke todas plantasyones ke se
Un dia, en despartirsen de un enkontro, le disho plantaran de ti, sean tal komo tu!
Rav Nahman al Rav Yitzhak:
Tu, tambien (kontuneo Rav Yitzhak), en ke ke te
‐ Por favor, senyor, me de su bendisyon! bendiga?
Le disho el Rav Yitzhak: ‐ En Tora i en estudyo? ‐ desyerto lo tyenes.
‐ Si es por rikeza ‐ ya no te manka.
‐ Te digo un masal. A ke asemeja esto!.. ‐ Por ijos? ijos ya tyenes.
‐ Empero, sea veluntad, ke sean i tus desendyentes
A un benadam ke estava kaminando en el dizyerto, igual a ti
ambriyento i kanso i sekeozo. I topo un arvole ke sus
frutas dulses i su solombra buena, i un kanal de
agua pasa debasho el.
(en Tora, rikeza i ijos). (Taanit, kapitolo 5, 72).
Traduksyon libre: Yehuda Hatsvi - Tel Aviv
Komyo el ombre de sus frutas, bivio de la agua, i
gozo su solombra. Kuando kijo irse, disho:
‐ Arvol, arvol! en ke ke te bendiga?
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 99 -
proverbo: “En el payis de los siegos, el ke tiene Despues ampesaron a komer, el ombre les disho
un solo ojo, es rey” En avlando kon eyos se “estash komiendo agora”. El savio de la sivdad ke se
rendyo kuento, ke estos tienen un muy fuerte topava al lado del ombre, le disho “Eee esto no es
sentido del oido, del goler. marifet grande, esto ya te lo puedo dizir i yo, por ke
ya esto oyendo el bruido de las kucharas i de los
Un diya muestro sinyor, vido ke un siego se estava chinis”. “Agora dizemos lo ke azen veremos” disho
arovando el bien de un otro siego. Siguro, dinguno el savio… i todos los del tepe, entraron aryentro de
mas ke este ombre no lo vido. El ombre ampeso a una kuliba ke se topava aya. Kontinuaron a komer.
gritar… Ay ladron, fulano se arovo el bien de El ombre ke teniya un solo ojo, no estava
sistrano. puedyendo ver lo ke estavan aziendo por ke
estavan aryentro de la kuliba. Aviya pared. Komo
Komo puede ser? de ande lo supites? ampesaron a puedemos ver lo ke se pasa detras de una pared.
demandarle los del kazal. El, ampeso a kontarles ke Ma la jente del kazal estavan puediendo entender
el ve todo, mizmo de leshos puede ver lo ke se ke estan kontinuando a komer, por ke puediyan
pasa. Ma en dinguna manera no estava puediendo oyir el mas chiko bruido de leshos, ke muestro
darles a entender lo ke era “ver”. La jente del kazal ombre no puediya oyir. Su senso de oido no era tan
les estava demandando.. Kontamos, dizemos, kualo developado, komo los de totalmente siegos.
es ver? Mozotros mos dirijamos kon el bruido.
Todo lo ke azemos, lo entendemos de los bruidos i Alora disho el savio: Tu sos mintiroso… mos kijites
del guezmo, mizmo si es un chiko bruido i mizmo enganyar ke ves todo, ma mos avlates mintiras. No
si esta muy leshos. puede aver una koza semejante, tu tendras algun
problema. Te vamosa egzaminar. Pishin yamaron al
“Bueno” disho el ombre ke teniya un ojo, andavos a doktor del kazal ke i el era totalmente siego, komo
este tepe ke se topa a la fin de el kazal… i azé jestos, los otros, para ke lo egzamine i para ke mire, komo
i yo de aki vos va dizir lo ke veyo. Ansina dicho, se de persona es este ombre, ke mos dize ke entiende
fueron al tepe, se asentaron en los bankos, el todo sin oyir de muy leshos komo mozotros. Komo
ombre les disho, “estash asentados en los bankos”. sera posivle una koza semejante?. Vino el doktor i
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 101 -
estava viendo de este ojo. En lo ke palpo el otro ojo,
sentio ke el ojo estava avierto… i disho “Na! Aki El artikulo siguiente vengo de tradusirlo del Daily Telegraph.
tiene este ombre este problema, ke no esta La muerte de Ariel Sharon attiro bastante atension a traves el mundo
komo uno ke era bien amado por los Judios i aborresido por los
puedyendo oyir de muy leshos komo mozotros. La Arabos. Era una figura muy kontroversiala i uno ke preferaba mas la
çare es de siegarle i este ojo, para ke seya komo aksion ke las palabras.Por esta razon lo yamaban"The Bulldozer".
Sus kolegas lo yamaban"ARIK"
mozotros i ke pueda oyir i goler komo mozotros.”
En medio de su karriera komo Primer Ministro de Israel tuvo un golpe
Esto ke oyo el ombre, tomo la buelta i ampeso a ke lo metio en un estado de "comatose" durante 8 anios. Por finir le
fuyirse del kazal a pie deskalso, en koryendo, para daron todos honores en sus funerales delantre el Knesset i lo
enterraron en su Rancho en el Negev al lado de su segunda mujer.
salvarse de los siegos. Se fueron ayi representantes de 22 paises exsepto los dirijentes del
Mundo Arabo. Munchos Israelianos disheron ke un hombre komo
Ariel Sharon ke devuo toda su vida al estado no viene kada dia. Lo
Esta konsejika se eskapa aki. Ma mos kere dar una kompararon mismo al Rey David. Saludes a todos.
leson, komo ya vos dishe al empesijo de mi
mensaje. Los ke no ven, no poeden entender a los
de 85 anios, entro en una kontroversia komo un Sharon tuvo una vida de sorpresas sobretodo al ser
"bulldozer" kon sus planos de retirar a Israel de elejido komo Primer Ministro en su viejez. En su
Gaza i deslokalizar a 8500 kolonizadores malgrado primera ronda destruio la Infitada i en su segunda
las amenazas ke resibio kontra su vida por los ronda se retiro de Gaza. Este retiro, libero a 1.3
extremistos Judios. Milliones de Palestinianos. El kijo separar la
Palestina de Israel. Vido ke mas kriaturas nasian en
Su retiro i la barriera ke konstruio entre Israel i los la parte Araba. Abandono Gaza kon sus 21 kolonias
territorios okupados trokaron kompletamente la Judias. 4 de mas en Samaria i Judea. Se hasia esto
kara del konflikto i marko su ultimo akto ke dio la por la primera vez desde 1967. Konstruio muros a
forma a Israel komo kualkier leader. Sharon era un traves los dos lados kon trenchas para separar
fermero tornado soldado, soldado tornado politiko, Israel de los territorios okupados. Desho del lado
politiko tornado hombre de estado, uno lavorando de Israel las kolonias mas pobladas. Munchos
duro ke kreyo kolonias en tierras ganadas en guerra tenian el sospecho ke sin kontar en las diskussiones,
i no tuvo espanto de echar todo al aire, al pensar ke se ivan a kedarsen ayi por siempre, en lugares
estas tierras no eran mas util. importantes del punto de vista de defensa i de
signifikasion religiosa.
Sharon despues de un golpe se topo comatose
durante 8 anios i por tanto fue honorado komo uno Nasido de parientes de inmigrantes de la Russia en
kon los mismos sentimientos kuando estaba en 1928 en"Kfar Malal" al norte de Tel‐Aviv ,entro en
vida. Lo yamaron un heroe i sus enemigos un la armada kon gente ke eran sobrevivientes del
kriminel. "Tawfik Tirawi" disho ke el kieria effazar Holokosto. Se harvaron en la guerra de 1948 ke era
al Pueblo Palestiniano. El hombre ke Israel konosio la Guerra de Independensia. En 1967 komo
komo ARIK se habia harvado en todas las guerras. kommandante fue alavado por sus kapasidades.
Detestaba a Yasser Arafat, su adversario por la vida. Israel kapturo el Sinaii, el Golan, Samaria i Judea.
Lo veia komo un obstakulo a la paz. Asi Ariel era Ma su mas grande viktoria fue en 1973 en la Guerra
detestado por el Mundo Arabo. de Yom Kippur. Saliendo de su retiro a 45 anios
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 103 -
población de habla "ladina" otras lenguas como judío, fundó bibliotecas y fomentó actividades
segundo idioma materno (el griego, el turco, el culturales en hebreo. La clase obrera y los docentes
búlgaro) y en muchas estadísticas se les contabiliza (La unión docente, Histadrut hamorim, fue
como hablantes de esas lenguas y no del fundada en 1903) colaboraron eficazmente ante la
judeoespañol. llamada "Guerra de lenguas" (1913‐1914) que estalló
a consecuencia de la fundación del Technion en
Los esfuerzos realizados por los pioneros de la Haifa y la discordia sobre lengua de enseñanza de
primera ola inmigratoria, alyiá rishoná (1882‐1904) la institución: hebreo o alemán.
emblemáticamente representados por Eliezer ben
Yehuda y sus fieles seguidores que, motivados por La Declaración Balfour (1917), que manifiesta
las ideas de renovación nacional y por el rechazo al formalmente la creación de un "Hogar nacional
estilo de vida de la diáspora, impusieron el hebreo judío en el Mandato Británico", vislumbró la
como medio de comunicación habitual entre los posibilidad de una inmigración masiva hecho que
judíos. Para tal fin se fundaron academias para promovió la propagación de la lengua. Durante los
docentes, escuelas y cursos para adultos en las años de dominio británico, si bien el idioma oficial
grandes ciudades y en las nuevas colonias. Cabe fue el inglés, las comunidades judía y árabe
destacar que el objetivo de esta acción educativa no gozaron de una autonomía lingúística relativa.
apuntaba a la integración del inmigrante sino al
Si bien los objetivos estaban claros, no siempre se ‐ Bo ena, Habibi, le diche: ata iodea tsarfatit? [ven
tuvieron en cuenta las diferencias socio‐culturales aqui, tu sabes frances]
entre los inmigrantes, los índices de analfabetismo ‐ Lo, me respondio el.
y las situaciones de multilingüismo derivadas de la
‐ Ma ze? Le demandi, ze ivrit? [que es esto? inmigrante, olé hadash, debía renunciar a su lengua
Hebreo?] y a su cultura para ser admitido por los sabras, los
nativos y los inmigrantes veteranos ya integrados.
‐ Lo, me respondio, ani lo iodea ivrit. [yo no se
La renuncia a la lengua materna, en el caso de los
hebreo]
sefardíes, el abandono del ladino, vulneró el
‐ Tov, me dicho el, ata lo iodea ydisch? Germanit? esquema de valores del colectivo y la consecuencia
Polanit? Russit? Ungarit? Eh!!! Eze safa ata iodea? directa es hoy una segunda y una tercera
(que lingua saves) generación en Israel que desconoce por completa la
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 109 -
portanto Rojas nota en su letra los nombres de variedad stilistika son los karakterisikos de la
Juan de Mena i de Rodrigo Cota komo sus posibles komedia umana, ke pueden ser klaramente
otores. rekonosidas en La Celestina. Se trata, en definitiva
de ovras dialogadas de karakter dramatiko, ma non
destinadas a la reprezentasion, sino ke a la lektura
a boz alta delantre de un oditorio – asigun ke,
Rojas mizmo lo afirma en su prologo.
La Celestina es una estorya trajika de amor, en
lakuala son mesklados los enganyos de los
proksenetos, de los servidores desonestos i
alavadores.
Ansi se derula la ovra:
En la syedra: una de las primeras edisiones de La Celestina.
el joven Calisto entra
En el derecho: una de las kontemporanas edisiones de La a una guerta para
Celestina rekuperar su falkon i
renkontra a Melibea.
Aun su forma de dialogo, La Celestina no es Es ebluido por su
estriktamente una ovra teatrala. Ma su jenro belleza i le deklara su
konserva sin duvdo los prinsipales parametros de la amor, ma Melibea lo
komedia umanista, kreada en Italia en el siglo XIV refuza. Calisto abolta
por Petrarca, ke Rojas konosia muy bien. La a su kaza i se
evolusion avahar de un simple argumento, la abandona a la
ondura de la psikolojia de los personajes, sin melankolia, i
Melibea kon Celestina
atadijo kon sus estado sosial, el realizmo i la manifesta su pasion:
"Melibea es i a Melibea la adoro i en Melibea kreyo el amuleto i le roga de volver para dar una orasion
i a Melibea amo". a su protejido; surmontando su fiertad ke avia
provokado su refuzo, Celibea es tambien kapturada
Segiendo el konsejo de su servidor Semprano, por la pasion.
Calisto, para gozarse de las favores de Melibea, se Celestina informa Calisto de los rezultados de sus
konvense de uzar los servisios de una prokseneta avansos, Calisto alegrado, le da muevos regalos.
vieja, ke se yama Celestina; Pármeno, su otro Durante la segunda vijita de Celestina, Melibea no
servidor, lo previene sovre la malisia de Celestina i es maz kapache de guadrar su amor por Calisto, i
adjusta ke la reputasion de Celestina es tan negra, konfesa ke esta pronta a enkontrarse una noche en
ke sola su prezensia es un dezonor para su kaza. su guerta kon Calisto. C elestina resive la finala
Ma, Calisto inyora su konsejo, resive a Celestina en parte de su salario: una kadena de oro.
su kaza, ke le promete de enkontrarse kon Melibea.
Es siguro ke Celestina resivera moneda i otras Pármeno i Sempronio
favores en kambio de sus servisios, lo ke la aze vijitan a Celestina para
akseptar de partir akompanyada de Sempronio ansi egzijar sus parte de la
ke de Pármeno, ke entretiempo parviene de ganansia, asigun ke se
konvensarlo. avian kedado de akordo.
Ma, Celestina syegada
Kon un preteksto deskriviendo sus aktividades, por la kupididad, se
Celestina reushe a entrar a la kaza de Melibea i niega. Los sevidores la
logra de avlarla en privado. Kuando Melibea matan i, son kapturados
entyende las intensiones de la vieja, manifesta su por la djustisia i
fiertad de mujer endenyandose del duvdo enverso dekapitados.
su onestedad. Entonses, Celestina pretende ke vino La matansina de Celestina
para emprestar su amuleto para kurar a Calisto, ke Aun el eskandalo i el dezonor publiko, Calisto se
sufre de una terible dolor de muela. Melibea le da enkontra kon Melibea. Estando kon eya, oye los
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 111 -
gritos de su servidor Sosia, ke se pelea en la kaye pasion, la luksuria, la kupididad, la lavisidad i el
kon rufianos. Salta de la pared de la guerta para aiso, i persigen la moneda o el plazer.
ayudarle, kaye i es matado.
Otras interpretasiones ke sovresalen el aksente de
Supiendo la muerte de Calisto, Melibea se enserra la kondision de konverso de Rojas, koinsiden en
en una torre, ande konfesa a su padre, Plenerio, Celestina a la depiksion de una sosiedad en kriza:
todo lo ke avia pasado. Melibea se suisida en una sosiedad ke perdio las valores del antiguo
echandose de la torre. sistemo feodal – el onor i la dinyitad de la noblesa,
ansi ke la moralitad i los vertudos de la vida
La ovra se termina kon el impresionante lamento kristiana. Los jovenes amantes trespizan sus
de Preberio: una imprekasion kontra los males del dinyitad, los servidores persigen sus proprio
mundo i el poder destruktor de las pasiones. interes, el mundo delinkuante de Celestina sierve
el plazer immediate i inyora tambien toda
La desepsion i la rankor provokadas por la moralitad.
konversion forsada karakterizan el estado de alma
de los djudyos espanyoles de los siglos XV i XVI. La De estas perspektivas, La Celestina refleta una
derizion i el sarkazmo verso la sosiedad ke paresen epoka en degradasion, afektada de una kriza
en las kreasiones de los konversos en esta perioda morala, i en un proseso de desagregasion.
son probablamente el produkto de la detresa i la
revolta de estos konversos. En efekto, Rojas en su
ovra trasa un portreto amargo de la sosiedad ke,
kon sus normas i el komporto de su djente, Fuente: forojudio.com
Finalmente la
Albert Contente mos Konta preparasion de
New York / USA
bever esta azete
ke paresia una
Bever Alzete de Pishkado purga, era
preparar tejadas
Nose si tuvitesh la okazion de bever Azete de ne naranjas
Pishkado. (Portokal en
Turko) i serrar
El tiempo de la sigunda gerra general no se los ojos avrir la
enkuantrava mounchas kozas para komer. boka en
Demanera ke las kriyaturas estavan flakas de no deteniendo las
topar las propias alimantasiones. tejadas de
naranjas en la
Grasias ke egzistiya emportasion de Azete de mano serka de la
Pishkado, kada famiya davan a bever a sous boka, apenas mi madre mos metiya la kuchara de
kriaturas esta azete ke era mouy terrible a beverse. azete en la boka, immediatamente metiyamos el
sumo de naranja para pasifiar la savor de esta
Me akodro en mi kaza siempre teniyamos purga. Miz ermanas miravan de un bodre de la
bokalikos (bottles) color blu ke viniya con esta kamareta por ver mi reaksion, porke en sigyente les
azete. Kuando mi padre trayiya esta azete, para mi i iva vinir a las kavesas de eyas la mizma estorya.
para mis ermanos era distruision de el moundo Esto se beviya para engodrar i para ke de fuersas.
para beverse. Era fuir de kamareta a kamareta. Mi
madre echava yave en la puerta de la kaye para ke Kada vez ke me akodro de esta azete, mi alguenga
no eskapemos para la kaye. me se estremese.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 113 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 115 -
Todos ya tenemos muestra idea sovre syertas Ansi, este grupo fue otomatikamente klasado al
razones ke kavzaron la desparisyon graduala de la rango inferyor. İ esto, porke kontinuaron a avlar
lingua. A una epoka mos entravimos de avlarla. Aki ekskluzivamente el Judeo‐Espanyol. Naturalmente,
no kero analizar esta kestyon al fondo. En el seno por las egzijensyas de la vida kotidyana, uzaron i el
de la famiya, munchos, mizmo si no eran todos, turko, kuando byen, kuando mal avlado…
kontinuimos a avlar el “djudio”. Ken, achakes de los
Aktualmente, aki i en la Diaspora, veluntaryos
aedados. Ken, porke amavamos esta lingua.
ovran a no deshar olvidar la Lingua i la Kultura
Sefaradita. Son akademisyenes, ensenyantes,
A un momento, ampesimos a ver la influensa de
eskrivanos ets… Konosen varias linguas etranyeras,
l’Alliance. Aki, naturalmente no akulpo esta
ma konosen tambien i el Ladino. İ en muestro
Grande İnstitusyon, ni siguro dinguno. Ma,
derredor puedemos sitar personas valorozas ke
devemos tambien atorgar, ke munchas famiyas,
konservaron esta lingua.
kon una doza de “snobizmo” adoptaron el fransez,
aleshandosen sistematikamente, de avlar “djudio”. No kontentandosen de konservarla, luchan para
No le dyeron afilu la shans de ser a lo menos, sus propajarla, no desharla olvidar. Mis argumentos
lingua sigundarya. Yerrado o no, esto es mi punto muy probavle son insufizyentes ma son la preva ke
de vista. avlar “Djudio” no estuvo en el monopolyo de un
grupo espesifiko, ke unos kalifikaron de “non
Syempre me entravi de emplear la nosyon “klasa instruidos”…
inferiora”, una palavra ke me desgusta. Portanto, ay
una realidad ke no se puede deshar por una parte. Keridos amigos, no permeteremos la desparesyon
Todos savemos ke un ancho grupo de muestra de este patrimonio presyozo ke deve apartener a las
Komunidad, de una manera o otra, no tuvo las futuras jenerasyones.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 117 -
En el mez de noviembre, recibimos en Izmir una
vijita muy importante. El presidente de la
komunidad sefaradi de Meksiko, David Beja y su
senyora, el Segundo presidente Abraham Maya, el
Meksiko tiene muncha importancia en el mundo La komunidad de Meksiko konose muy bien sus
sefaradi. En Meksiko, biven Sefaradim, padres ke bivieron en Espanya y Turkia y despues
Ashkenazim y Mizrahim. La komunidad Sefaradi fueron a Meksiko. Por esto azen muncho esfuerso
esta formada por imigrantes de Balkanes y Egeo ke para no pedrer muesra kultura. Estan
avlavan el Ladino. Eyos usan los makames turkos manteniendo rabinos, uno de eyos Moisas
en las sinagogas. Porke no ay muncha cente de Chicurel, ke save bien muestra kultura i historia.
este grupo, la kultura sefaradi se esta desaziendo En vez de traer kozas populares de judaismo
en la kultura de mizrahim en todo el mundo. mundial de hoy, estan estudiando el modo de azer
Meksiko es el solo lugar en el mundo aparte de kozas en la manera de sefaradim, komo azian
Turkia, ande la kultura sefaradi se esta tratando de muestros abuelos.
protejer. Sinkomil personas en Meksiko tienen su
komunidad ke kontinua la kultura de Ladino y los La razon de asta vijita era empesar una ermandad
makames turkos en la sinagoga. entre komunidades. Se firmo un dokumento de
ermandad por los presidentes de dos komunidades,
kon la prezensya de membros de Izmir. Podemos
ser pokos en kada pais, pero en el mundo entero no
somos tanto poko. Despues de este akuerdo de
hermandad, vamos a empezar munchas maneras
de colaboraciones entre komunidades. Vamos a
rekojer ideas de lo ke se puede azer, y kon la
delegasyon elejido, vomos a kontinuar kon
projektos en varios temas. El el boletin de Diyalog,
vamos a eskrivir kada novedad de esta
kolaborasyon.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 119 -
en frente de la kaza i echava un dikish en lo ke era
Buly Hazan menester ke montemos al auto, metia yave i a la
Corrientes / Argentina kaleja.
El orden era: “todo listo a la fin del diya de lavoro.”
Mi chikez en Concordia
(Anyos ‘50s.) Para al kavo la tadre, las siyas, la kasha de tavla kon
los sandwiches, el paylon kon el karpuz en pedasos
Para la sesh de la tadre ya estamos los chikos en el espasio ke keda entre los asientos de delantre
atakanando las kozas para meter en el auto. Los i atrás. Ande metes los piezes? Kale ke veyas ande
asientos para papa i mama, la kasha de la komida, puedes. Los asientos para mama i papa lyados a la
muy pezgada, kon las kupas i un kuchiyo. La reja en el trazero del auto Ford 1929, mavi klaro.
kolchoneta enroyada. Los sandwiches de
“matambre” (mata ambre) ke eran para chuparse Kurto te lo are, papa eskapava del mupak i pishin
los dedos. Este matambre ke teniya kolores mos suviamos i salíamos al kamino para la plaje,
kolorado, vedre, i blanko i era kortado en tajadas indomos presto, kada uno un buto, unos diez
adientro del pan mojado kon alzeite i sal i un minutos. Los mayos los teniyamos enriva, de lana
pedaziko de tomat. trikotados por mama kon un bretel atado al garon,
debasho los vistidos, para ke no mos pare la polisia.
Kualo mas se metiya en la kasha? Agua en un bokal Vos konto ke una vez, un oficial defendió a mi
i buz por la kalorina. Mos movyamos presto, djenitor de entrar a la plaje, porke no vestìa el
gozando del freskor de la plaje. Muestro auto se mayo.
inchiya tanto kon los aparejos ke kaji no topavamos
ande meter los piezes, ma kualo importava? Todo Ya yegavamos, kon bueno, se puediya entrar kon
lo aziamos kon alegría, asperando la ora orada, auto i desharlo a unos metros de la agua. Abashar i
kuando papa ke lavorava en el mupak (la kuzina) korrer al rio. Oohhh! Ferahhhj! Ke plazer la freskor
En la oskurina de la tadre, tornavamos, entezados,
mushos grizes tremblando, bushkando tovajas i Viviane Behar
kumida. Las madres mos davan leche kon Toddy, Rio de Janerio / Brasil
pan espondjado i a vezes pipinos, guevo haminado,
tomat, berendjena frita. Mas a la noche, lingua o
matambre kon pan. Los Kostumbres
No avia paras para ir a Mar del Plata o Buenos Aires De Mujeres Sefaradis
de vakansa i esto era muestro deskanso i plazer i
mos enkantava. A dinguno le mankava diversyon. Munchos de los kostumbres sefaradis, avagar
avagar, se estan dezaparesiendo i siendo olvidados
Todo esto se troko kon la yegada del progreso i la sovre todo kon la muerte de muestros djenitores.
konstruksion de una represa (un baraj) sovre el
riyo ke kavako el piso. Agora kuando la agua sale Uno de estos kostumbres, ke me desho mi madre,
del baraj ay muncho pelicro, i las aguas son ke lo resivio de mi avuela i ansi fue pasado de
marrones i suzias. djeneracion a djeneracion, se yama “Aprekantar” o
“Prekantar”. Eran biervos resitados en boz basha
Estas tadradas bivien en nuestros rekodros porke para los males, no tan graves, i para kitar la aynara i
agora ay una rivera (promenade) ke adorna el el ojo malo de la persona ke por esto se izo hazina,
bodre del riyo ande kaminan las djentes. i para ke este mal se fuera a las profondezas de la
mar. Poko entendia el senso de los biervos, ni
Buly Hazan mizmo eya savia me eksplikar. Solo me dizia
Noviembre 2013 “ansina ay ke ser” i kon muncha fe este ritual me
sonava komo una bendision.
Ansi dizia:
Esto se repetia tres vezes por tres dias, a lo mas, en
los dias de sefer (lunes i djueves) kon onze klavos
“ arientro de la mano derecha i se iva passando la
“Kon el nombre del Dio de Avraham, de mano por la kavesa i el kuerpo de la persona, o
Ishak, Yako, Moshe, Aron, David i
ande tenia la dolor. Despues estos klavos eran
Shelomo, andando i kaminando topi kon
Eliyau Hanavi.
kemados en el fuego o en la brasa i echados en
agua koriente para ke se fueran al dip de la mar.
‐ Ande vas?
‐ Ande …… (el nombre de ka persona), ija Dainda me akodro kon muncho eskarinyo de
de su madre, abever su sangre, a rayar kuando mi madre prekantava mi ijika ke tinia mal
su gueso, a komer su karne. de garon. Mizmo ke esto no la eskapo de una
sirurjia, ma a mi me se ablandava la alma a kada
‐ Yo te djuro, te condjuro por lo seko, por
ves ke mi madre la bendizia.
lo vedre, por los angeles, por el sol i la
luna i la santa eskritura, por la yeshiva
de Rabi Ben Yohai, ni aya vayas, ni mal Viviane Behar
le agas, ni su sangre bevas, ni su karne Rio de Janeiro‐ Brasil
komas, nu su gueso rayes.
‐ Por esto me djurates, aya ire, a su
kavesera me sentare; el ojo malo, la avla (Publikado en El Djudio, la revista del Centro Hebraiko Riograndense,
mala, la aynara, todos los males (dolor Rio Grande do Sul – Brasil ).
de kavesa, dolor de tripa, …., …,) de aki
los kito, a la mar los echo, todos los
males ke se vaigan a las profornduras de
la mar”
”
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 125 -
TE AMO LINGUA MIA KARA
Lingva mia dulse,
Lingva de mi chikez mazaluda,
Lingva de mis dias klaros,
Ke volaron tan presto
Komo volan pasharikos!
Zorka Grigorova
PARA KE
NO SE
Prezentasion
OLVİDE
El numero de los ke avlan el djudeo espanyol esta
menguando de anyo en anyo. Entre los djovenes
sovre todo son pokos los ke saven avlar. Se va
Kompozision I redaksion: Viktoria Atanasova olvidar del todo? Se va a kedar solo en los archivos
Ordenador: Leon Benatov
Kachas: Albert Benatov este trezoro de la lengua i de la kultura djudeo ‐
Fotos: Dime Krastev, Moni Franses, Sami espanyola?
Kohen
Animados del dezeo de konservar, yevar asta las
jenerasiones venideras esta rikeza sefaradi en el
anyo 1998 (kon la ayuda de Chitalishte “Emil
Shekerdjiski” i “Shalom”) formamos un klub al ke
dimos el nombre “Ladino”.
En muestras memorias ainda espuntan rekuerdos de ‐ “Erensia” organizado por “Kaza Sefarad – Israel”‐
akeya vida patriarkal, yena de kolor, amistad, Espanya, Embajada de Espanya en Bulgaria, la
respeto; espuntan rekuerdos de la chikez; de los organizasion “Shalom” – Bulgaria;
djugos en el kurtijo i en la kaleja. Aki avlamos,
‐ Enkontro kon grupo de Ladino komunita;
kontamos konsejas, anekdotas, refranes, meldamos
“Aki Yerushalayim”, kantamos. El intereso asia ‐ La Universidad de verano sovre la lengua i kultura
muestro klub esta kresiendo: toman parte en su sefaradies, organizada por el prof. Michael Halevi
aktividad 40 personas i mas; kontinuamos las del Instituto de bushkedas sovre la istoria de los
tradisiones sefaradas en las fiestas en la famiya i en djidios de Alemania.
la komunidad ebrea en Sofia.
El klub “Ladino” kontinua su aktividad kon sus Unos de los kuentos contienen akontesimientos de
enkontros regulares i al mezmo tiempo dezvelopa la chikez o mansevez, portretos vivos i amables de
sus relasiones internasionales. En los ultimos anyos nonas i nonos, madres i padres, tias i tios.
sus miembros tomaron parte en tres eventos muy Otros kuentos ekspresan kon dolor i amargura los
importantes, komo: sufrimientos de los djidios en el periodo del fashismo
en Bulgaria i la Ley de defensa de la nasion. Aunke
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 127 -
en akeyos anyos eramos chikos en la memoria La Segunda Direktiva
kedaron vivos los kuadros de dezesperasion, ansia i
orror ante el desastre ke reinavan en muestras No Vino
famiyas. Estan bivos tambien los aktos de
solidaridad de vezinos, amigos i konosidos i a vezes Gracia Albuhaire
deskonosidos bulgaros.
Kada uno de los autores de los tekstos paso su Yo so de Karnobat‐ una sivdad chika de Bulgaria.
chikez i ambezo el djudezmo en varias sivdades, en En el tiempo de la Segunda gerra mondiala ayi
famiyas ke avlavan de modo diferente, por esto no bivian 100‐120 famiyas djudias, todos en una kaleja,
korijimos la prononsiasion. Uzamos la grafia de “Aki ke se yamava “Male djudia”.
Yerushalaiym”.
En el tiempo de la gerra a los djidios mos metieron
Dedicamos estos kuentos al 70 aniversario de la estreiyas amarias. Los ombres los embiaron a kavar
salvasión del eksterminio de los djudios bulgaros. i azer kaminos – leshos de las famiyas. Seraron las
butikas djudias. Todos kedaron sin echo. La kaleja
Rengrasiamos al profesor Michael Halevi por el
se izo “geto” i no deshavan salir a otro lugar.
koraje i los rekursor finansieros sin los ke no
Tomaron el oro i las djoyas. Arekojeron los
podiamos realizar el livro.
aparatos de radio para no oyir novedades. Serraron
Rengrasiamos a los 18 autores del livro i al senyor la eskola djudia ande las kriaturas ambezavan. Un
Leon Benatov por su lavoro en el ordenador. dia vinieron soldados hitleristos i tomaron la
Rengrasiamos a los Sres. Dime Krastev, Mony eskola. Los komandantes estuvieron biviendo en
Franses, Sami Cohen por los fotos. Rengrasiamos a las kazas de los rikos djidios. Despues partieron.
Albert Benatov por el ayudo de aprontar las tapas. Serraron el kal (sinagoga), para ke no mos
arekojemos muncha djente en un lugar.
Viktoria Atanasova‐ Marso, 2013
Una tadre vinieron deportados djidios de Sofia.
Estavan kansos i tristes. El prezidente de los djidios ombres djidios i los enbiaron a azer kaminos. Para
de Karnobat resivio lista kon los nombres de los las mujeres no avia echo. No deshavan lavorar ande
deportados i orden ke los mete a bivir en las kazas los bulgaros. No deshavan salir de la kaleja.
djudias. De vista los ke vinieron los espartieron Kedimos sin paras para komer. Ampeso grande
solo en las kazas djudias. Dos famiyas en una ambre. Las vizinas bulgaras no mos pudian ayudar
kamareta, en el tavan, en el maze, en el balkon porke eran proves. El trigo, el zarzavat i las frutas
serrado…viejos, mansevos, kriaturas, ijikos, ijas ‐ se los tomavan para mantener los soldados. A
todos en una kamareta. mozos mos davan 150 gramos de pan al dia. Lo
merkavamos de un orno turko, ke se topava en la
Mozos teniamos dos kamaretas. En la una, mas zona djudia. Lo tomavamos kaente antes ke se
grande, metieron dos famiyas‐ de ermano i ermana. skape. Para las kriaturas chikas no avia leche. El
El ermano era kosho, kon su mujer i dos kriaturas‐ pan lo espartiamos en tres, para la demanyana, el
ijika de 11 anyos i ijiko de 5 anyos. La famiya de la mediodia i para la tadre. Mi ermaniko se lo komia
ermana tenia una ija de siete anyos i ijo de dos en una vez‐ kaente, kaente. Despues no tenia pan i
anyos. La madre era bivda. Ansi – siete personas en yorava ke esta ambierto. Mi madre le dava el
una kamareta. En esta kamareta avia una grande pedasiko de pan suyo i kedava ambierta i despues
kama i un grande minder (kama de tavlas)‐ para 4 se hazinio. Para ke no se mueran de ambre, los
personas. Tres personas dormian en el piso, ke era djidios, azieron en el kurtijo de la eskola lumbre i
de tierra tapada kon manta (cherga). Era elado i ampesaron a gizar supa para el mediodia. Gizavan
travavan mal. un poko de frijoles kon muncha agua. De esta supa
deshavamos i para la noche. Yo tenia un amigo ke
En la otra kamareta estava la muestra famiya i la tia estava lavorando muy lesho en el kampo. El
miya‐ 6 personas. Estava elado. Teniamos una kazaliko se yamava “Beli Izvor” serka de la sivdad
chika soba, ma no avia lenya. Ardino. Las letras venian muy tadre. Un dia resivi
muy triste letra.
Al kavo del mes de marso, arekojeron todos los “Anoche no dormimos noche entera todos los
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 129 -
djidios. Serka de mozos en un treno kon vagones aprontamos un poko de bagaj, porke vamos partir a
de karga, estavan enserrados muy munchos djidios, un lugar. Ke asperemos Segunda Direktiva ‐ kel dia
voyajando sin saver para onde. De las ventanikas i a ke ora vamos a partir. Mi madre ampeso a yorar:
chikas se estavan viendo kavesas. Estavan gritando: los vestidos stavan viejos, los kalsados rotos. Mi tia
“Agua, agua, pan para las kriaturas…”Se estava no podia kaminar….No teniamos nada para komer
oyendo gritos i yoros de kriaturas. Los muestros durante el kamino. No saviamos ke en este tiempo,
komandantes no mos desharon aserkar al lado del bulgaros de la sivdad Kyustendil kon el deputado
tren. Estava muy tragiko de ver esto todo i no Dimitar Peshev, la egliza ortodoksa, grandes
poder ayudar…. Mos echimos a dormir kon eskritores, los sindikatos azieron protestas,
kalsados, pensando ke mos va akonteser a mozos.” eskrivieron letras ke no mos embian a la muerte.
Estos dias tragikos para los djidios no se olvidan.
En Karnobat no saviamos todo esto. No avia LA SEGUNDA DIREKTIVA NO VINO. Kedimos
gazetas. Las novedadas se dezian al oido. Kualo bivos.
azian kon los djidios en Polonia no saviamos. De
vizinos bulgaros oimos por la tragedia del vapor ke Damos munchas grasias a todos ke ayudaron para
se undio i todos los djidios fuiendose de Polonia, salvarmos.
Romania i otros paizes se aogaron. Despues oimos
por la gemia (vapor chiko) ke se partio en dos i
munchos djidios se aogaron.
Entonses skrivi un livriko (komo una eleva puede En el DIYALoG siguiente:
TRAGEDIA EN EL KAMPO DE KONSENTRASION “KAILAKA”
eskrivir).sovre los aogados.
Un mediodia vinieron de la polisia i ampesaron
bushkar en las kazas de la “male” djudia
antifashistos. Entonses kemi el livriko.
En Karnobat vino una Direktiva tragika. Ke mos
Delantre esta situasion los Judios se hasian Era la noche de 8 Noviembre 1938, kuando el
hahames, mismo los chikos. En el fin del kuento un Kristallnact tomo lugar. Los Judios ke tenian
Judio era un Judio para eyos i tenia el pasaporte esperanza, la perdieron kon este akto io vieron
para ir al sementerio solamente. Munchas vezes fui komo "La Solusion Final" del Holokosto se metio
attakado por mi religion i me akodro de un en kamino. Mis parientes se daron kuento, ke por
insidente ke nunka puide olvidar. Estaba indo de la lo menos los chikos tenian ke huir de aki para ser
kasa a la eskuela. Hasia frio i era eskuro en una salvados. Eyos sin Visa i kon sus kuentos de banko
noche de Disiembre. Habia nieve en el suelo. helados no puedian partir del pais. Habia un tipo
Subito oi los gritos "Fuego, fuego". Salieron unas 20 de "Kinder Transport/Transporte de kriaturas" ke
personas del boske i se metieron a echarme balas era una mission Britannika. Habian tomado 10.000
de nieve i piedras. Me yamaron"Judio Susio". La kriaturas i la mayoria eran Judios. En Inglaterra
sola kosa ke puedia haser era de korrer komo un metien a estas kriaturas kon famiyas,en
loko, kon todas mis fuerzas. Kuando me topi en hosteles,eskuelas i fermas.
kasa, korrian lagrimas de mis ojos.
Rekonosko la gente ke nos salvaron. El Kinder Aserkando del Anniversario a traves la Alemania,
Transport era la sola manera de huir del pais. Los en Berlin, mas de 100 kommersios Judios, van a
mas grandes heroes eran mis parientes.. Eyos meter en las ventanas imajenes mostrando los
tomaron la desision en pensando ke las kriaturas vitrios ke se rompieron i komo los Nazistos
por lo menos serian salvadas. Era mijor ke nada. destruieron kasas, sinagogas i negosios, la noche de
Nos enviaron a un pais ajeno sabiendo ke no nos 9‐10 Noviembre 1938. Komo mataron a 100 Judios.
ivamos a ver de nuevo. Si esto no es un heroismo,
ke es? En Weimar, un ex‐patrioto Amerikano i musisiano
"Alan Bern" esta koordinando la instalasion de luz i
EL DISKURSO DE ANGELA MERKEL sonido ke va inkluir las kampanas de mano,
sonando en las kasas viejas de los Judios de antes i
En la okasion de los 75 anios de Anniversario de en sus kommersios. La sivdad sera inondada kon
Kristrallnacht, esto es lo ke la Kanselaria Alemana sonidos de kampanas de una musika ke un tiempo
tenia ke desir. no era permetida.
"Kristallnacht vido la kaida de la sivilizasion" El "Dieter Graumann"Presidente del Konsillio Sentral
Pueblo Aleman tiene menester de un koraje sivil de los Judios en Alemania kon sus 200 miembros
para enfrentar el Anti‐Semitismo. Rabbinos de la Europa, estan organizando un
seminar en la sola sinagoga ke no fue destruida en
Hablando kon un estudiante Judio de 17 anios ke se la guerra. El seminar se nomo "Rabbiner Seminar
yama “Samuel Vingron” disho “Las institusiones Zu Berlin".
Judias hoy nesesitan tener proteksion de la polisia.
Esto es la realidad. No se yego aun a una tendensia Todo esto nos mostra una Alemania muy differente
ke no es Anti‐Semita. Kristallnacht era el tiempo el de lo ke era en tiempo de los Nazistos.
mas preto en nuestra historia.” Despues eya expliko
komo se yego al Holokosto.
des Affaires étrangères et le « lobby des taux Depuis 500 ans
d’intérêt », avaient cherché à assassiner à distance
dans les milieux libéraux de la société. Il souligne nouveaux « et se sont d’ailleurs améliorés avec
que toutes les minorités sont représentées au parti, l’AKP ».
qui compte en outre de nombreuses femmes. Il ne
comprend donc par pourquoi sa formation est Alper raconte en outre que certains de ses amis ont
accusée d’opprimer la gent féminine et de rejeter soutenu les manifestations antigouvernementales,
les groupes aux coutumes différentes. mais pas lui. Tout comme le Premier ministre, il est
convaincu que des éléments extérieurs ont peut‐
« Ma femme peut porter le genre de jupes qu’elle être manipulé la population à leur profit.
veut », s’exclame‐t‐il. « Moi, je peux boire ce que je
veux. Et chacun peut pratiquer la religion qu’il Pour ce qui est de l’antisémitisme, il affirme qu’en
choisit ! » Il reconnaît cependant ne pas fait, la situation s’est améliorée. Certes, il porte
revendiquer activement son judaïsme et ne se pour sa part un prénom turc et un nom de famille à
sentir aucune appartenance à la communauté, mis consonance perse, et il reconnaît que cela le met
à part ses origines religieuses, même s’il a fait sa peut‐être à l’abri de ce type de problèmes
bar‐mitsva et s’est marié à la synagogue. quotidiens. « Et puis, je ne vais pas non plus crier
S’il milite dans le parti, c’est avant tout pour sur les toits que je suis juif… »
Erdogan. « C’est l’homme d’État le plus visionnaire
que la Turquie ait jamais eu de mon vivant ! », Rien d’original
commente‐t‐il. Il estime que le gouvernement Dans un bureau rempli de vieux livres, un homme
d’Erdogan a apporté au pays développement, à la moustache blanche et au sourire modeste nous
prestige et nouvelles opportunités commerciales. « accueille. Rifat Bali, 65 ans, est un éminent
Je le sais, parce que je voyage beaucoup et que je historien, un écrivain et le propriétaire d’une
peux comparer le niveau de vie que nous avons maison d’édition publiant des ouvrages
d’une année à l’autre », affirme‐t‐il, concédant universitaires.
toutefois qu’il existe des choses discutables en Depuis des années, Rifat étudie l’histoire des
matière de démocratie et de liberté d’expression. minorités en Turquie et a publié de nombreux
Des problèmes qui ne sont cependant pas
essais et livres spécialisés sur le sujet. Il s’intéresse affirme‐t‐il. « Ce qui a changé à présent, c’est qu’il
surtout aux relations entre l’État et les minorités y a Internet. Nous avions l’habitude de vivre dans
religieuses et écrit également sur les divisions nos bulles urbaines, loin des points d’ébullition de
sociales et politiques au sein de ces minorités elles‐ l’antisémitisme. Nous ne nous intéressions pas aux
mêmes. pamphlets antisémites ni aux théories populaires
de la conspiration. Mais aujourd’hui, nous avons
Pour lui, la récente vague d’antisémitisme en Internet et les réseaux sociaux. La rhétorique
Turquie n’a rien d’original et ne doit pas poser antisémite se propage comme une traînée de
d’inquiétudes particulières. « Nous sommes des poudre et nous sommes obligés de regarder les
citoyens modèles », argumente‐t‐il. « Nous avons choses en face, que nous le voulions ou non.
toujours travaillé pour faire plaisir au Autrefois, qui d’entre nous achetait l’Akit ou le
gouvernement en place, quel qu’il soit. L’État n’a Milli Gazete [deux journaux islamistes] ?
donc aucune raison de nous renier. » À l’entendre, Désormais, un ami le poste sur Facebook et, tout à
l’antisémitisme a toujours dominé l’histoire sociale coup, on se met à paniquer ! »
et politique de la Turquie. À commencer par les
pogroms de 1934 à Thrace jusqu’à celui d’Istanbul Difficile exil
en 1955, en passant par le refus, en 1942, d’accorder
d’actions de militants islamistes. « Malgré les terribles ont été menées contre nous. Les médias
similarités idéologiques, ce sont deux groupes très s’en prenaient à des commerçants en les citant par
différents », explique‐t‐il. « Notre gouvernement leur nom, les accusaient d’activités illégales et
déploie des mesures de sécurité pour nous protéger appelaient au boycott de leurs magasins. Beaucoup
chaque fois que les menaces contre nous de ceux qui menaient campagne ainsi n’étaient pas
augmentent. » Il souligne aussi que, de tout temps, des islamistes, mais des nationalistes de gauche. »
les minorités ont permis à la Turquie de se Rifat estime qu’il est très difficile de s’exiler quand
revendiquer comme une nation occidentale on a dépassé 40 ans. « Beaucoup de juifs turcs
pluriculturelle, même si l’Histoire a souvent prouvé possèdent leur petit commerce ou une entreprise
le contraire. « Les groupes minoritaires ne sont une de moyenne importance. S’ils vont aux États‐Unis,
menace pour personne et les agressions contre ils ne gagneront pas leur vie comme ici. Même
leurs membres n’ont jamais aidé aucun chose en Israël, et en plus, il y aura la barrière de la
gouvernement. » langue… »
Selon Rifat Bali, les bonnes relations qu’entretenait Rifat Bali a traversé et étudié plusieurs vagues
la communauté juive avec le gouvernement d’antisémitisme. « Chaque fois que l’antisémitisme
islamiste n’ont commencé à se dégrader qu’en 2008, augmente en Turquie, on voit des juifs prendre
en raison de la politique anti‐israélienne de l’AKP, peur et s’en aller. C’est sans doute ce qui se produit
qui a suscité beaucoup d’antisémitisme. Cependant, en ce moment, mais cela passera. J’ai déjà vécu ça
l’historien ne voit aucune menace majeure à au cours de mon existence, et je suis toujours là ! »
l’encontre des juifs de Turquie. « Franchement, je
ne crois pas que l’AKP soit plus raciste que les
autres segments de la société », dit‐il. « En Turquie,
l’antisémitisme ne se limite pas aux islamistes.
Votre génération ne le sait peut‐être pas, mais
après les guerres de 1967 et 1973, des campagnes
“I have a business here. I’m not afraid. I can’t tell sparring has not been limited to the relationship
you that there’s anti‐Semitism here, either, but I between the two countries in the international
can say that it’s not like it used to be.” arena. The mood on the street has changed as well.
While this has not been expressed in attacks
Other families that I spoke with told the same against Jewish property or persons, there is a
story. It’s not easy being Jewish in Turkey today, feeling of distrust. The spirit of coexistence that
and it can be frightening to talk about it in public. survived in Turkey for five centuries or longer has
The Jewish community of Turkey now numbers been broken. Many members of the Jewish
fewer than 20,000 people. Most of them live in community have started to feel as if they don’t
Istanbul and have their own businesses. The belong there, or even as if they are not wanted.
Istanbul community has two large synagogues,
Neve Shalom and Beit Yisrael, which were turned Most of the people leaving for Israel, the United
into well‐guarded fortresses after they were States and Europe are young families. Older and
targeted in terrorist attacks about a decade ago, veteran members of the community are not
when Al‐Qaeda detonated car bombs outside each. considering leaving. The Jewish Agency plays a
But while those incidents provoked dire concerns prominent role in encouraging immigration to
among the local Jewish community, it did not Israel now, though the people I spoke with told me
make people consider leaving. that most of those leaving prefer to go to the
United States or the more affluent countries of
A major milestone in the deterioration of the Europe. Others are still waiting to see what
relationship was the May 2010 sailing of the happens. They can always go to Israel, they say.
Turkish flotilla to the Gaza Strip. Nine passengers
aboard the Turkish Mavi Marmara died after a According to S, the rate of departure is higher
violent clash with Israeli Defense Forces troops. among more affluent members of the community,
Ever since then, the relationship between Ankara who have the economic resources to allow them to
and Jerusalem has deteriorated at a steady pace, build their future somewhere else.
and this can be felt on the ground. The diplomatic
“What would I do at my age?” S asks me. “Who Turkey, the Jews and the
would hire me? What kind of business could I start
in Israel? It’s the young people who are leaving. Holocaust
They are checking things out to see if there is a
By Corry Guttstadt
brighter future waiting for them there.” Translated from the German edition (2008)
by Kathleen M. Dell'Orto, Sabine Bartel, and Michelle Miles.
Despite all that, not every member of the Jewish Cambridge: Cambridge University Press, 2013. 353 pp.
community is willing to raise their hands in Reviewed by Harold Rhode
Turkish Muslim woman. Though clearly versed in To be sure, the Jews had high hopes regarding
the sources, he produced what was essentially a Ataturk's new secular Republic of Turkey. Ataturk's
whitewash of the 'wonderful' Jewish life in modern goal was to change the traditional approach to
Turkey. Shaw's is more fantasy than truth. identity, founding his republic on the Western idea
that all citizens of the Republic of Turkey would be
The present book takes a much more sobering equal. Ataturk did his best to separate the republic
approach. This superb book, Turkey, the Jews, and founded on the ashes of the Ottoman Empire from
the Holocaust, by Corry Guttstadt, gives the details its Muslim past. Loyalty under the Ottomans was
of why Jewish life, unlike what the above‐ based on religion, and the State promulgated Sunni
mentioned Stanford Shaw claims, was so Islam as its raison d'être. Ataturk tried to impose
precarious, even after, and especially so, after the the Western concept of loyalty to the
secular Turkish Republic was founded. The author geographic/territorial entity ‐‐ i.e., Turkey.
is thoroughly grounded in the Turkish sources, and Religious identity, the basis of the Ottoman Empire,
has done research in fifty archives in eleven was not supposed to be important. All its peoples
countries. She presents a very detailed analysis of were to be called Turks. They were, irrespective of
how pre‐Holocaust Turkey was so difficult for the ethnicity or religion, supposed to be equal citizens
Jews, how the Turkish government did almost of his new republic. They were to be equal before
nothing to help its Jewish citizens living in Nazi‐ the law.
occupied Europe, and how it used the precarious
situation of the Jews in the world to pass extremely This was a tall order. Is it humanly possible to so
restrictive laws to impoverish its own Jewish markedly change the way people look at
citizens during World War II. The few examples themselves and others so quickly? Despite
where Turkish consuls in Europe helped Jews ‐‐ so Ataturk's valiant efforts, this book demonstrates
often touted by modern Turkish diplomats and that the answer is a resounding 'no'.
public relations firms ‐‐ were the exception, not the
rule.
Despite Ataturk, non‐Muslims remained outside Turkey, during the early years of the republic, did
the Turkish mainstream in that new country. its best to linguistically 'Turkify' all of its citizens,
Though Ataturk and his followers tried to make the regardless of ethnicity or religious affiliation. In
word 'Turk' mean any citizen of Turkey, it quickly practice, that meant that the Turkish government
become the accepted term for any Muslim citizen suppressed non‐Turkish cultures, mainly Kurdish,
of Turkey, regardless of ethnicity. Any Muslim, no Greek, and Sephardic languages and cultures. This
matter how short a time his ancestors or he himself policy was not directed specifically against the Jews
lived in Turkey, was a Turk. The new term 'Turk' but, in practice, it meant that the government
became, in essence, a synonym for the old word attempted to deracinate and eradicate the
'Muslim'. Sephardic Jewish culture which had been the
dominant Jewish culture since the 1492
But what about the other non‐Muslim citizens of immigration of Spanish Jewry and Portuguese
that country? Very quickly, the term 'Turk Jewry thereafter.
Vatandasi', [i.e., Turkish citizen] became the
phrase by which non‐Muslims were politely known. Try as they might, Jews remained outsiders in
Non‐Muslims, many of whose ancestors had lived Turkish society. A great Turkish Jewish scholar ,
in modern Turkey for millennia, were, in effect, Avram Galante, who wrote many books on the
still outsiders. Despite Ataturk's wishes, Turks still history of the Jews of the Ottoman Empire, and in
divided their world into two groups: Muslims and modern Turkey, advocated the cultural
non‐Muslims. The basic building block of the turkification of the Jews who resided in the new
modern Turkish identity was still Islam. In the republic. One of his major books was Vatandaş
Turkish mind, the non‐Muslims in Turkey were Türkçe Konuş! [Citizen: Speak Turkish!]
basically lumped into one group, irrespective of the encouraging Sephardim to abandon Ladino, the
obvious differences between Turkish Jews, and the centuries‐old Spanish dialect they had continually
myriad of Christian groups, each of whom saw spoken since most arrived from Spain in the 1490s.
itself as a separate and distinct entity.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 147 -
Those Muslim Turks who opposed Ataturk's After the Turkish war of liberation in the early
reforms often referred to him using the polite term 1920s, the Greek and Turkish leaders decided to
'Salonikli' (one whose origins were from today's exchange populations, in order to lessen the
Greek city Thessaloniki ‐ the pre‐World War I possibility of Greek‐Turkish tensions in the future.
population of which had a Jewish majority) or less With minor modifications, Greeks residing in
politely 'Dönme' (meaning turncoat). What these Turkey were to be sent to Greece, and Turks
terms really mean is someone whose ancestors had residing in Greece were to be sent to Turkey. But
been Jewish, but outwardly followed the Jewish who really was transferred from one country to the
false messiah Shabbatai Tvsi who, in the 1660s, other? 'Greek' was defined as a member of the
converted to Islam. Those Jewish followers who Greek Orthodox Church. Many members of that
remained loyal to Shabbatai Tsvi thereafter church, especially in Central Anatolia, were ethnic
married among themselves and outwardly lived as Turks whose ancestors had migrated to Anatolia
Muslims, but had their own unique prayers, some almost 900 years earlier. For various reasons, they
of which were of Jewish origin. A large contingent became Christians. In Greece, some of the
of these people had lived in Salonika. So labeling descendents of the ancient Greeks ‐‐ Aristotle,
Ataturk either as Salonikli or Dönme was an insult. Plato, Socrates, etc, ‐‐ had over the years converted
The inference was that he wasn't a real Muslim, to Islam. For population transfer purposes, as
and therefore not a real Turk. He, according to Muslims, they were defined as Turks. So what
many of Ataturk's opponents was an outsider of actually happened was that ethnic Turkish
Jewish origin, who took over and, because he Christians were transferred to Greece, while
wasn't a real Turk, tried to separate Turkey from its ethnically Greek Muslims were transferred to
Islamic identity. Turkey. So much for the Western territorial
concepts of loyalty and identity.
Two other important incidents illustrate the
problematic position the Jews and other non‐ Another story is even more interesting from a
Muslims faced in the modern Turkish Republic. Jewish point of view. During the 1950s, the UK was
looking to leave Cyprus, which had a large Greek terms of Greeks vs. Turks, but, on a much deeper
Christian majority, and a Turkish Muslim minority. level, as a battle between the Turks (i.e., the
There was a Greek group which favored union Muslims), and the Greeks (i.e., the non‐Muslims).
(called Enosis) with (Christian) Greece. The Arab And, according to the classic Muslim dictum, “al‐
world, by and large, backed the Greeks against the Kufr Millatun Wahida,”[i.e., Unbelief is one nation]
UK and the Turks. One could understand why anti‐ a hadith [tradition] attributed to the Muslim
Greek fervor was strong in Turkey. But anti‐Jewish prophet Muhammad, all non‐Muslims are allied
fervor rose as well. To the Western mind, this against the Muslims. In this context, it is obvious
seems odd because the Arabs were clearly the why Jews in Turkey would suffer as a result of
enemy of the Jews and the Jewish state at that time. Greek‐Turkish troubles in Cyprus, which, from a
And since the Arabs supported the Greeks, it would Western point of view, sounds absurd.
seem reasonable‐‐again in Western terms‐‐that
some pro‐Jewish sentiment would have been The above is the context in which we must
expressed among Turks . But the opposite was, in understand how Turkey related to its Jews, even
fact, what happened. Anti‐Semitic incidents in after the founding of the secular Turkish Republic.
Turkey‐‐most notably in Istanbul‐‐which brought Guttstadt's book does this exceedingly well. Try as
fear into the hearts of the Jews of Turkey, rose so many Jews did to blend in to the new Turkish
substantially. reality, the Turks (i.e., the Muslims) looked on the
Jews with deep suspicion, and gradually made
Why did this happen? Simply because in the Jewish life in Turkey more and more difficult. To
Turkish (Muslim) mind, all non‐Muslims were one be sure, there were Turkish diplomats here and
group. As such, they believed that all non‐Muslims there who helped individual Jews, originally from
work together against the Muslims. This principle Turkey and living in Europe during the Nazi rise to
is so deeply engrained in Turkish culture‐‐whether power, to avoid extermination. But sadly, these
or not a Turkish Muslim is religious‐‐that the were the exceptions, not the rule. Most Jews
Greek problem in Cyprus was understand not in wishing to flee to Turkey, the land of their birth
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 149 -
and whose passport many still held, were not hanging over the abyss. Many, consequently, were
helped by Turkish diplomats, and were left to their eventually shipped off to Nazi extermination
disastrous fate. The author describes numerous camps as a result.
incidents which prove this claim. Moreover, the
Turks, who had influence in Berlin, could have Moreover, given Turkey's public claims after the
intervened on behalf of their 'fellow' Jewish Turkish war about its having rescued Turkish Jews, imagine
citizens, but chose not to do so, or were directed by the author's surprising discovery, at a kibbutz
their government in Ankara not to do so. Again, library, of a list of 105 Turkish Jews found in
the author cites numerous incidents to support her Bergen‐Belsen after the Allied liberation of that
claim. camp in March, 1945. Jews with other citizenships,
e.g. Spanish, had been previously freed due to the
Among these incidents are attempts by Jews born intervention of more proactive governments.
in Turkey to renew their Turkish passports.
Following instructions from the Turkish Foreign Furthermore, the author examines the anti‐
Ministry, Turkish diplomats in Europe made it next religious minority laws enacted during the 1930s
to impossible for these Jews to renew their Turkish and 1940s, which effectively made life for Jews
documents. more and more difficult. The author lists many
periodicals and newspapers published during that
For example, when some Jewish citizens of Turkey time period which contained anti‐Semitic diatribes
presented Ottoman documents to prove their explaining to their readers why the Jews could
places of birth and citizenship, etc., Turkish never be trusted and that their loyalty to the new
diplomats claimed that these must first be Turkish Republic, was, to put it mildly, suspect.
researched, and translated into modern Turkish, in Given the political situation at that time, there was
order to prove their validity. But these processes almost nothing the Jews could do to ameliorate
were so long and detailed that they were next to their situation.
impossible to do. That left Turkish Jewish citizens
To add insult to injury, the Turkish government chromium deposits which were essential to the
enacted an anti‐religious minority law called the Nazi war effort. Despite their declared neutrality,
Varlik Vergisi (a wealth tax ) directed at non‐ the Turks were selling this needed commodity to
Muslims, and which required Jews and other non‐ the Nazis, though they told the British otherwise.
Muslims to pay huge taxes on property they owned. Eventually, the British, at great expense to
Many of the Jews could not afford to pay these themselves, agreed to buy and stockpile Turkey's
taxes and were therefore shipped off to labor chromium in Turkey, even though the British had
prisons in eastern Turkey. their own ample supplies.
Clearly, the Turkish government knew then that About six weeks before the end of the war, Turkey
there was nothing the Jews could do to prevent the declared war on Germany, so that, as the Turkish
enforcement of these laws, and that the Turks did saying goes, "They would be invited to the victors'
not have to worry about European countries, then feast as an honored guest, and not be an item on
almost exclusively under Nazi control, raising their the dinner menu."
voices against these anti‐Jewish laws.
Given the precarious situation of the Jews, from the
It is not surprising that Jews living in Turkey felt founding of the Turkish Republic until the end of
extremely threatened. Many gave their children World War II, it is not surprising that when, in
Turkish names, instead of the traditional Jewish 1948, the State of Israel was declared, most Turkish
names they had been using, so that their children Jews chose to immigrate to Israel.
might be able to hide behind a supposed Turkish
Muslim identity in time of need. The book shows why, as long as Jews know their
place in Turkey, they hope they can survive. But
In fact, Turkey declared itself neutral during World their situation is precarious. This is clear simply by
War II, but in many ways helped the Nazis. For examining how the young Jews of Turkey act. Most
example, Turkey had some of the most extensive go abroad to study, and seek their future elsewhere.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 151 -
They overwhelmingly realize that they have no State of Israel and in the US. It is no wonder that
future in Turkey, and end up living in the US, Israel, Turkey's Jews seek to emigrate to places such as
and elsewhere. these, which allow them to pursue their dreams.
All in all, this superbly and dispassionately well‐ We are therefore most likely witnessing the final
researched book must become the standard decades of this ancient community, once
reference for anyone looking to understand the numbering more than 100,000.
precarious situation of the Jews from the
establishment of the Turkish Republic, until the
end of World War II. Moreover, it forms the basis
for what happened to Turkish Jewry after World
War II.
Harold Rhode has a PhD in Ottoman history, and in
The now less than 20,000 strong Jewish community the early 1990s served as the Turkish Desk Officer in
of Turkey is dwindling. If trends continue as they the Office of the US Secretary of Defense. He is now
are now, then in the coming decades, we should a Distinguished Senior Fellow at the Gatestone
expect that almost no Jews will remain in that Institute.
country. Interestingly, it will have been under the
secular Turkish Republic that so many Jews in
Turkey decided to make their future elsewhere.
Though they understood their place as political
and social inferiors in the Ottoman Empire, they
were resigned to their fate. But in today's world,
there are other opportunities to be free elsewhere‐‐
most notably in the vibrant and future‐oriented
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 153 -
Sephardic tribesmen to ease the strain of going up
to the cliffs from the town below on the coast.
When you reached the top of the cliff, you still had
to ascend a steep flight of stairs to get to certain
streets. But think of the view of the Aegean, the
hills ringing the bay. That hasn’t changed. I would
like to call up the spirit of Homer and introduce
him to my dad, but I don’t believe in spirits.
Family Lore
My family was very superstitious and I resisted
their mad notions. As a child I was helpless against
their ‘cures’ for the evil eye, for example, the spells
The Asansor and mumbo jumbo that miraculously seemed to
work. A more drastic remedy called for molten lead
My dad’s neighborhood, Karatash, was at the top of to be poured into a pot of cold water held firmly
the cliffs overlooking the bay, so if he was sent on over a sheet which hovered (assuming the four
an errand to the town below, he had to walk down corners were being held by steady hands) above
a very steep path. If only he could have distracted the ‘patient’ who lay on a table. The resultant crags
himself while making that burdensome trek by and valleys in the pot would be interpreted by a
reciting some verses from the Iliad, in Greek, which wise woman, usually a neighbor—my mother
he spoke. Not ancient Greek, but rather the would never presume to have that knowledge.
vernacular of his neighbors in multilingual There were cures for everything—melancholia,
Karatash. In 1907 when my father was eight, the unrequited love, queasy stomachs, bad luck with
Asansör‐‐an elevator‐‐was built by one of our money. There was nothing that couldn’t be cured.
But one had to be vigilant because of the devil, or my grandmother consulted when her children were
envious neighbors, or evil spirits. A happy occasion ill. But did my father ever mention Homer? Did he
was especially dangerous and many precautions even know that the poet might have lived in the
had to be taken to avoid stirring up the wrath of same town?
those malevolent forces.
The Shock of the Old
If I don’t believe in spirits why am I here in Turkey The first word I heard when I stepped off the plane
where my family lived for more than 400 years? Is at Ataturk Airport in Istanbul was ‘buyurun’—
it the cliché lure of finding one’s roots or do I welcome‐‐a word
expect to find something else? Reality check: air often spoken in my
fares were way down so how could I resist? I don’t home in New York
want a tour guide reciting a probably erroneous City where it was
history of the Jews in the Ottoman Empire. I don’t always open house,
want to be seen choking up over the sight of people dropping in
decaying synagogues and crumbling rabbinical day or night for a
archives. meal. Looking at
these Turkish faces,
My father’s stories were about hardship and I feel as though I’m
poverty, high jinks in the Hebrew school, milking surrounded by
the goats that came to the back door, relatives. Dark eyed,
roughhousing with his brothers or the Greek, dark hair, quick
Turkish and Armenian kids in the neighborhood. smiles. The flowery
How they avoided conscription into the Turkish language, exaggerated gestures, the pseudo
Army. Stories about the massacre of the Armenians modesty, lavish hospitality—like my own family’s.
in 1915—he saw the bodies on the beach when he So very familiar to me even though the language is
was a teenager. Stories also about the soothsayer impenetrable, except for the occasional words I
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 155 -
recognize because they infiltrated our own Ladino down, they struck up a new song, one of those
language, the 15th‐century Spanish my ancestors wailing, plaintive cris de coeur, probably about
took with them to the Ottoman Empire after the heartbreak and faithlessness (on the part of the
expulsion from Spain during the Inquisition. woman no doubt). The tone—I can’t say the tune
because it slithered from one microtone to
Food? I might as well be in my mother’s kitchen another—the tone was familiar. I’ve heard these
with its overabundance of dishes, the dolmades, instruments before, at home at family parties when
pilafs, ‘chipura’—porgy, but never so fresh as it is in I was growing up. An oud (like a short‐necked
Turkey, ‘imam bayeldi’ [The priest fainted, mandolin), kanoun (a zitherlike instrument), and a
presumably because of the heavenly aroma]. How violin, alternating with the pot‐bellied mandolin
can I feel so much at home while being totally shut they call a saz. Reedy, whiny, echoing, nostalgic,
out because of the language? It’s a paradox. reminding me of all those relatives, now gone, who
Hearing a word I understand gives me a shiver of were exiles from Turkey.
delight. These verbal sparks are my link to the
language around me and to the one I spoke as a
child where these Turkish words are embedded.
The summons of the muezzin, the call echoing
from mosque to mosque feels familiar to me and
even, it seems, embracing of me, a Jew from New
York.
The Ultimate Dining Out Experience
On my last night in Turkey, in Izmir, my husband
and I were lured into an empty restaurant. Empty,
that is, except for three elderly male musicians,
playing for the non‐existent diners. When we sat
Tonight, the oldest of the musicians, a gaunt, something. Actually, I want to embrace the man
grizzled seventy‐year‐old is singing directly to me. who’s been serenading me but don’t dare meet his
His black eyes bore into mine as he sings. I can feel eyes as I pass him on the way to the door. My
myself blushing. His words, which I don’t husband discreetly slips some bills to the waiter
understand, are berating me for leaving him to and gestures toward the musicians, making it clear
pine alone, finding relief only in drink, in raki. At that the money is for them. They’ve seen this
home we had a bottle of that anise‐flavored exchange, and just before we walk out they nod
powerhouse of a drink. When poured into a glass it gravely without interrupting their song. My last
is a clear liquid. But when you add water it clouds chance—I turn and gaze directly into those
up. What could be more mysterious? The man smoldering eyes.
keeps singing to me while his friends nod every so
often, as though to confirm his emotion—and To this day I retain the image of the man, guarding
mine. “I know you,” he’s saying to me. “Even it secretly as though he is my demon lover. I may
though you’ve been away I knew you would come need to be cured. Sprinkle some salt on all the
back . . .” I can hardly restrain myself from leaping windowsills, thread one of my hairs in a needle and
up and dancing. I find myself swaying and tapping set it at my threshold. Draw water from four wells
on the table with my fingers, not daring to look at and mix with honey . . . I draw the line at molten
this seducer. Forget about the grilled fish (just lead.
caught in the Aegean?) that is turning cold on my
plate. I need to move, to sway and bend to the "Out of Smyrna" has received a Family Travel Solas
music, to tell this man that I’m responding to his "Silver" award as one of the best pieces of travel writing in
2011
yearning with my heart and my body.
When our meal is finished it’s difficult to face the
end of the evening. To put on our jackets, pay the
bill and walk out. We want to give the musicians
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 157 -
Topluma Hizmeti
Misyon Edinen İşadamı
JAK ESKİNAZİ
BİZDEN
BİRİ
Sarit Bonfil
Hem iş yaşamında hem de sosyal kurumlarda
başarılarıyla öne çıkanlar herkesten daha büyük bir
tutku, sevgi ve dinamizmle işlerine bağlıdırlar. Bu faaliyetlerini sürdürürken Jak Eskinazi, ticarette
farkı onlarla konuşmanızın daha ilk başında edindiği bilgi ve deneyimi toplum yararına sunmak
hissedersiniz. Onlar amaçlarını büyük bir isabetle için vaktinin önemli bir kısmını Sivil Toplum
belirlemiş ve kendilerini işlerine adamışlardır. Kuruluşlarına harcıyor…
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan vekili
sıfatıyla İTO’daki bürosunda sohbet ettiğimiz Jak Ailenizin köklü bir tekstil geçmişi var. Bundan
Eskinazi, sosyal sorumluluk bilinciyle, çevresine kısaca bahseder misiniz?
faydalı olma isteği ve iyi niyetli yaklaşımıyla örnek
bir hizmet gönüllüsü… Onun üstlendiği görevlerin Ailemiz tekstille uğraşmaya 1920’li yıllarda başlamış.
listesi bir hayli kabarık: Ege Tekstil ve O zamanlar Şadırvanaltı’ndaki işyerinde aba, urba
Hammaddeleri İhracatçı Birliği Yönetim Kurulu tipi kaba kumaşlar üretilirmiş. Sonra Kapılar’daki
Başkan Yardımcısı, İzmir Ekonomi Üniversitesi eski İngiliz Hanında İngiltere’den getirtilen
Mütevelli Heyeti Üyesi, İzmir Teknoloji Bölgesi tezgâhlarda kumaş dokunmaya başlanmış. 1940’lı
Yönetim Kurulu üyesi ve ilk kez verilen İsrail’in yıllarda dokunan kumaşlar dikime hazırlanır ve
İzmir Fahri Konsolosu görevi. Hiç şüphe yok ki Jak İzmir’de konfeksiyon olmadığı için dikilmek üzere
Eskinazi’yi bu onurlu mevkilere taşıyan iş yazın İstanbul’a götürülürmüş. Sonbaharda ise
yaşamındaki başarılar ve edindiği saygın konum. dikilmiş pantolon ve takım elbiseler İzmir’de satışa
sunulurmuş. 1957’de Alsa Giyim açıldı. Sonra
İTÜ inşaat mühendisliği mezunu olarak beş yıl bu ihracatçılara fason iş yapan bir atölye, birkaç yıl
sektörde çalıştıktan sonra dede mesleği olan sonra da Roteks kuruldu. Üretim artınca 1988’de
tekstile dönen Jak Eskinazi, küçük bir atölyeyle Çankaya’daki atölyeden Çamdibi’ne, 1990’da ise
üretime başlayıp yıllar içinde ortaklarıyla birlikte halen üretimimizin devam ettiği Çiğli OSB’deki
Roteks Tekstil, Spot Tekstil, Golden Halıcılık ve fabrikamıza geçildi.
Pergamon‐Statüs Dış Ticaret firmalarını kurdu.
Dünyaca tanınmış markalara üretim yaparak Türk Kızım tekstilde ailenin dördüncü kuşağını temsil
ekonomisine önemli katkılar sağlayan firmaları ediyor. Aynı işi devam ettirebilmek için mutlaka
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 159 -
gerek iş hayatında tanıdıklarım var. Hem Eskiden yoktu ama şimdi var. Mesela İhracatçı
konferanslar sırasında hem de karşılıklı ziyaretler Birliğinde Jak Galiko var. Senlerdir Deri Birliğinin
yaptığımız için tanışma, mail ortamında bile olsa Başkanlığını yapıyor. Tahmin ediyorum bu son
görüşme olanağı var. Bu işleri yapabilmek için işi senesi. Kendi alanlarına göre bu kuruluşlarda epey
de insanı da sevmek, bencil olmamak lazım. Çünkü Yahudi var. İstanbul’da daha çok vardı. Jak Kamhi,
her şeyden fedakârlık yapıyorsun. Üzeyir Garih gibi sektörün duayenleri S.T.K’da,
vakıflarda senelerce çalıştılar. Duayen olunca
sizden mutlaka faydalanmak istiyorlar. Buraya
gelebilmek için sektörünüzde mutlaka belirli bir
yere gelmeniz lazım ki seçilebilesiniz. Çünkü bu
mevkide oturduğunuz zaman, herkesin derdine bir
çözüm önerisi getirebilmeniz, katkıda bulunmanız
gerekiyor.
Babanız Salvator Eskinazi uzun yıllar cemaat
derneklerinde ve cemaat yönetiminde görev
yapmış bir kişiydi. Toplum yararına yaptığınız
gönüllü çalışmalarda bunun etkisi olduğunu
düşünüyor musunuz?
Babam cemaat işlerine meraklıydı ve çalışmayı
severdi. Benimkisi daha farklı. Kendimden gelen
Gerek İzmir Ticaret Odasında gerek Ege bir istekti. Bir de İTÜ’de toplumu birleştirici
Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları faaliyetlere katıldığım için üniversite hayatının
Birliği’nde Yahudi işadamlarının aktif bir rolü bana vermiş olduğu tecrübe dolayısıyla S.T.K’ larda
var mı? görev almayı her zaman daha doğru buldum.
İTÜ’de bir konuya destek verdiğiniz zaman birbirinden farklı. Bu tamamen büyükelçinin ve o
çalışmanız gerekiyordu. Oradaki çalışma alışkanlığı devletin vermiş olduğu yetkilere bağlı.
beni buraya doğru itti.
Bugüne kadar iki ülke ilişkilerini geliştirmede
Haziran 2010’dan beri İsrail’in İzmir Fahri nasıl bir katkı sağladınız?
Konsolosusunuz. Göreviniz neleri kapsıyor?
Konsolos olarak atandığım günlerde çok kötü bir
İsrail devletinin Türkiye’de bir tane Fahri politik devreden geçiyorduk. Bu durum hala da
Konsolosu var, o da benim. Başka yok. Mümkün devam ediyor. Ama Türkiye ile İsrail arasında 5
olursa bir tane daha açmak istiyorlar. İsrail’in eski milyar dolar seviyelerinde, hiç küçümsenmeyecek
Türkiye Büyükelçisi Gabby Levy bana bu görevi bir ticaret hacmi var ki İsrail aşağı yukarı
teklif ettiğinde “Bir düşüneyim” dedim. Sonra da Türkiye’nin en fazla ticaret yaptığı ilk on ülke
kabul ettim. İyi ki de kabul etmişim. Bütün fahri arasına giriyor. Bugün 20‐22 milyon nüfusu ve 6000
konsolosların değil ama İsrail Fahri Konsolosunun Türk firması olan Romanya ile bile o kadar ticaret
görevi çoğunlukla ekonomi ve turizm alanlarında. hacmi yok. İki ülke arasında turizmi başlatmaya
Yoksa herhangi bir belgelendirme ya da vize verme çalışıyoruz. Yavaş yavaş Antalya ve Kuşadası
yetkileri yok. Ancak fahri olarak ülke tanıtımı ve iki yöresine turistler gelmeye başladı. Türkiye tarafı
ülkenin ticari ve turizm işbirliğini artırabilme çok ürkek değil ama İsrail tarafında hala medyanın
konusunda aktif olma şansı var. Ama burada bir kötü propagandasının izleri var. Bunun aşılması
İsrail vatandaşının bir sorunu olursa tabii ki lazım. Yoksa iki ülkenin halkları arasında hiçbir
ilgilenmek zorundasınız. Çünkü buradaki tek problem yok. Burada basında çıkan anti‐İsrail
yetkili sizsiniz. Bir ticari anlaşmazlığı çözmek için yazılar her zaman oldu. Hatta ilişkilerin en iyi
ancak yol gösterebilirsiniz. İstanbul’daki olduğu dönemlerde bile vardı. Aynı şekilde orada
konsolosluğun bile hukuki bir yetkisi yok. Orada da var. Bunların iki ülkenin ilişkilerini kötü yönde
noter vazifesi gören iki hukukçu eleman var. Her etkilememesi lazım. İsteyenlerin sorun yaşamadan
ülkenin fahri konsolosunun görev kapsamı oradan buraya gelmesi ve buradan oraya gitmesi
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 163 -
gerek. Tabii vize konularında biraz sıkıntı var. günlüğüne bile olsa İstanbul’a geldi. Sonuçta
Bilhassa İsrail’in girişinde ve çıkışında olan gelinip gidilebiliyor. Bunlar hep ilişkileri
güvenlik dolayısıyla büyük şikayet alıyoruz. yumuşatacak adımlar.
Sonuçta ben dahil herkese uygulanan bir prosedür.
Savaş görmüş ülkelerdeki bir strüktür. Dışişleri
bakanlığı bile bir şey yapamıyor. Ben bakanlığı
ziyarete gittiğim zaman bu konuda bir şey
yapamadıklarını gördüm.
İleriye dönük projeler var mı?
Var. Her zaman ilişkilerin daha ileriye gitmesi için
bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. İsrail’den tarımla
ilgili bir grup uzman getirdik. Buradaki tarım
işletmelerine seminerler verdirdik. Türkiye ile İsrail
arasındaki ticaretin artırılması için bir gezi
organizasyonu yapıyoruz. Geçen sene
hazırladığımız geziyi orada seçimlere denk gelmesi İzmir Yahudi Cemaatinde yaşanan gelişmelerle
nedeniyle iptal etmek zorunda kaldık. Buradan ilgilenmeye fırsatınız oluyor mu? Bu konuda
işadamlarını götüreceğiz, oradan iş adamları herhangi bir katkınız olabiliyor mu?
geliyor. Bir sıkıntı yok. Günde 5‐6 sefer var ve hepsi
de dolu. THY’dan başka şimdi Pegasus da günde iki Eşim Mirey cemaat yönetiminde. Bu da onun son
defa uçuyor. Demek ki bu kadar bir potansiyel var. devresi. Onun vasıtasıyla gelişmelerden
İki ülke halkları arasında sıkıntı yok ama politik haberdarım. Cemaat Başkanı Jak Kaya ile ve
olarak bayağı bir sıkıntı var görüntüde. Geçenlerde yönetimdeki diğer arkadaşlarla yakın ilişkim var.
ilk defa İsrail’den bir bakan, Çevre Bakanı bir Burada Yahudi cemaatinin varoluşunu gösteren
eski sinagoglar başta olmak üzere çok büyük bir “Beni kimse seçmez” ya da “Ben burada görev
tarihi servet var. Onların daha iyi muhafaza alamam.” diye yanlış düşüncelere kapılıyoruz.
edilebilmesi ve tanıtılabilmesi için yapılacak olan İstemeden kimseye bir şey verilmez. Deneyin,
bütün faaliyetlere katılıyoruz. Görev aldığım görev alın, çalışın. Yahudi toplumunda benim
S.T.K’larda, Ticaret Odasının, İhracatçı Birliğinin hissettiğim, gözle görülmeyen negatif bir istek var.
bu konuya yapabileceği bir katkı varsa elimden Diğer bir konu da toplumdaki hızlı değişime ayak
geldiği kadar katkıda bulunmalarını sağlıyorum. uyduramayışımız. İzmir gibi bir hinterlantta iş
Gerek valilik, gerek belediyelerdeki ilişkilerde yapma sisteminin biraz değişmesi lazım. Gençleri
yardımcı olmaya çalışıyorum. Hiçbir zaman görev burada tutamıyoruz; buradan kaçırıyoruz. Çoğu
almaya talip olmadım ama ilk başta söylediğim gibi aile burada iş güç sahibi. İşte burada bütün ailelere,
benimkisi farklı bir çalışma alanı. bilhassa Yahudi ailelere düşen görev gençlerin
buradan gitmemesi için kendi işlerinde yeni nesle
Bulunduğunuz mevkiler İzmir Yahudi görev vermek, en azından ayakta durabilecekleri
cemaatine daha objektif bir açıdan bakmanızı yere kadar teşvik edip onların başarılı olmalarını
sağlamış olabilir. İlerisi için görüşleriniz, sağlamak. Bana sorarsanız biz gençleri buradan
beklentileriniz neler? gitmeleri için kendi ellerimizle itiyoruz. Tabii
gittikleri müddetçe “biz az kaldık” diye
Bizim cemaatimizde maalesef bir gayrimüslim hayıflanacağımıza, “biz az kalmaya çalışıyoruz”
tedirginliği var. Bazı konularda bunun haklı desek daha doğru olacak. Toplum olarak bu hatayı
nedenleri var ama kendinizi doğru ifade yapmamamız gerek. Bir toplumda sayıca değer
edebildiğiniz ve yaptığınız işin doğruluğundan kaybettiğiniz zaman değeriniz de azalıyor. Bugün
emin olduğunuz müddetçe taşıdığınız Yahudi evlatları buradan ürkütüp İstanbul’a ya da yurt
kimliği bir eşitsizliğe, bir ayrımcılığa neden dışına yollamanın bir anlamı yok. Ben hiçbir gencin
olmuyor. “Ben Türk vatandaşıysam herkesin almış okul sırasında Yahudi kimliğinden bir zarar
olduğu haklar bende de var” diye düşüneceksiniz. gördüğünü tahmin etmiyorum. İş hayatında da
Bizim en büyük eksiğimiz bundan kaynaklanıyor. aynı şey. Ben şahsen görmedim. Duymadım. Onun
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 165 -
Baş Yazı
RAFAEL ALGRANATİ / İzmir
İzmir’de Nöbet Değişimi
İzmir Musevi Cemaati asırlardır Aziz Nesin’in ünlü
oyunu “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” misali, bir tüzel
kişiliği olmadan varlığını sürdüren bir yapıya
KÖŞE sahipti. “Konsilyo Komunal” olarak bilinen cemaat
YAZILARI yönetimi 13 kişiden oluşur ve cemaat mensupları
arasından üç yıllık bir görev süresi için seçilirlerdi.
2010 yılı Aralık ayında yapılan son cemaat yönetim
kurulu seçimlerinde, Jak Kaya ve ekibi üçüncü kez
göreve getirilmişlerdi.
Bu arada; uzun yıllardan beri sürdürülen hukuk
mücadelesi 2011 yılı Aralık ayı ortalarında
meyvesini vermiş ve İzmir Musevi Cemaatinin
VAKIF olabilmesinin yolu açılmıştı. Yönetim derhal
gerekli çalışmaları başlatmış ve tüm yasal
formaliteleri tamamlayarak 2012 Mart ayında
“İZMİR MUSEVİ CEMAATİ VAKFI” tüzel kişiliğinin
ilk yönetim kurulu seçimlerine gidilmişti.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 167 -
reorganizasyon” bu gündem maddelerinin en Gözden kaçırılmaması gereken Sami Azar’ın
önemlisini hatta bana göre vazgeçilmez olanını başkanlık görevini kendi kadrosunu kuramadan
oluşturmakta. mevcut yönetim kurulu ile üstlenmiş olduğudur.
Hepsi birbirinden değerli ve deneyimli yönetim
kurulu arkadaşlarının, Sayın Azar’ın bu
Sinagogların restorasyonu dezavantajını avantaja dönüştüreceklerinden
eminim.
İzmir Project
Süregelen ve varsa yeni açılması gereken tapuları İzmir Musevi Cemaati Vakfı (IMCV) yeni başkanı
henüz alınmamış taşınmazların davaları Sayın Sami Azar’a ve değerli yönetim kurulu
arkadaşlarına başarılar diliyor, eski başkan Sayın
Web sitesi Jak Kaya’ya yaptığı tüm özverili ve her zaman
Sinagog ve hocaların durumları
Kaşerut
Güvenlik
gibi konular da gündemin diğer maddelerini
oluşturmakta.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 169 -
darbe almalarına sebeptir. Sonuç: O yıllarda yeni Arjantin’de, Brezilya’da, ABD veya Kanada’da da
kurulan İsrail devletine Türkiye Yahudilerinin yaşasalar, borekitas’lara, yaprakitos’lara, avikas’a,
yarısının göç etmesi oldu. fritada’lara, mahallebi veya şarope’ye, dulse de
naranca’ya veya travadikos’lara hala meraklıdırlar.
Bütün bu olaylar, ana dil olarak Ladino (Türkçe ‘’Konsejikas de Coha’’, ‘’Los bilbilikos’’, ‘’Morenika a
adıyla Musevice olan) konuşmanın sadece mi me yaman’’, ‘’Si la mar era de leçe’’ gibi şarkıları
yaşlanmaya başlayan nesle mahsus kalmasının nostalji ile dinlemeyi severler.
sebebiydi. İsrail’e göç edenlerin çocuklarının veya
Türkiye’de 1950’lerden sonra doğanların Ladinoyu İsrail’de Bar İlan üniversitesinde kutlanan
konuşmamaya başlamalarını bu şekilde izah etmek 1.Uluslararası Ladino günü (Primer Dia
mümkün. İnternasional del Ladino) 1000 kişilik bir topluluk
tarafından coşkuyla kutlanırken, Ladino
Yalnız ne var ki, kültür ve dolayısile folklor, bir kültürünün hemen her şekli, müziğiyle, esprileriyle,
coğrafi noktadan diğerine geçildiği zaman kitaplarıyla, bu kültürün akademiye taşınmasını
kaybolmuyor. Dil ise kaybedılebiliyor. Örnek simgeleyen bilim adamlarının konuşmalarıyla dile
olarak Amerika Birleşik Devletlerini alırsak, oraya geldi.
göç etmiş İtalyan, İrlandalı, Güney Amerikalı
toplulukların İngilizceyi dışarda, evlerinde ise ana İspanya’nın Tel Aviv Büyükelçisi, Ladino alanında
dillerini konuştukları, daha sonra yeni neslin yapılan çalışmaların İspanya tarafından nasıl merak,
sadece İngilizce konuştuğu görülür. Halbuki takdir ve destekle karşılandığını anlattı. Gerçekten,
bunların yedikleri yemekler, hoşlandıkları espriler, bu dil İspanya’da değişikliklere uğrarken, Ladino
şarkılar, hepsi geldikleri ülkenin kültürünü genel hatlarıyla orta çağ İspanyolcası şeklini
koruduklarını gösteriyor. korudu, bu bakımdan da onları epey
ilgilendirmekte.
Sefarad Yahudileri de öyle. Aileleri Osmanlı
ülkelerinden gelmiş ise, Fransa’da, İtalyada, Osmanlı Sefarad Yahudilerinin koruyup büyük
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 173 -
katkıda bulundukları Türkiye’de de, Karen Gerşon korunmasında en önemli noktalarda. Yıllarca bu
Sarhon başkanlığında bir ekip Ladino kültürünün dilde radio yayınlarını yöneten, otantik şekilde
korunması ve araştırılmasına ciddi şekilde çalışıyor. folklore ve müzik verilerini toplayan İzmirli Moshe
Karen’ın bu alanda gayretleri sadece müzik Shaul, yayınları hala yöneten Allegra Amado Bar‐
alanında değildir ( Los Paşaros Sefaradis) . Osmanlı Yitzhak, Zelda Ovadia, Bar İlan Üniversitesindeki
Sefarad Kültürü merkezinin Cervantes ensttüsü ile Ladino merkezinin kurucuları Naime ve Yeoşua
birlikte düzenlediği Ladino kursları, ‘’Maftirim’’ Selim Salti, Yahudi kültürünün çok önemli bir
litürjik Yahudi müziği diski bu çalışmaların kısmını teşkil eden Sefaradizm’in ve Ladino’nun
ürünüdür. Dünyanın her yerine davet edilen ve önemli isimleri.
Ladino dilinde herkesi katıla katıla güldüren
İstanbullu benzersiz komedyen Jojo Eskenazi ‘yi de 1.nci Uluslararası Ladino gününün gördüğü büyük
unutmayalım. ilgi gelecek yıllarda kutlanacağının habercisi.
Sefaradi olup kim hala “bu dil öldü, boşuna gayret”
İsrail ve başka yerlerde,Dallas’tan Rachel Amado diyorsa kendisine denecek şudur: bir parça daha
Bortnick 1500 kişilik sanal Ladinokomunita grubu düşünün, bu işlere gönül verenlerin çok sayıda
ile, Buenos Aires’ten internet sitesi, müzikleri ve olduğunu, bu dil ve kültürün etnik bütünlüğümüzü
yayınlarıyla Liliana ve Marcello Benveniste, korumuş olmamızda en önemli faktör olduğunu
Fransa’da Aki Estamos, Vidas Largas grupları, bilin.
Kalifornia ve Tufts üniversitelerinde Ladino
kültürü eğitimi, ve daha buna benzer etkinlik ve Selim Amado
girişimler, Judeo‐Espaniol veya Ladino dil ve 27.1.2014
kültürünün ana dil olarak yerini kaybetse dahi
tarihe karışmayacağını, Sefaradı hatta Yahudi
olmayanların da ilgisini çektiğini gösteriyor.
Türkiye kökenliler ise İsrail’de Ladino’nun
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 175 -
kapısını açtım, kimin ne gereksinimi varsa almasını
Her nedense anılarımızda, insanlarla olan söyledim. Kalanlardan da işe yaramayanlar,
ilişkilerimiz öne çıkarken, nesneler ve mekânlar sonunda çöp sepetini boyladı.
birer ayrıntı olarak kalıyorlar; oysa yaşandığı süre
içinde her biri, kim bilir, bizim için ne kadar Bir insanla birlikte yok olmuş, dağılmış bir yaşam,
önemliydiler! Bizim yaklaşımımız kadar, o insan sonuçta birkaç satırlık sözlerle noktalanıyor. Geride
ilişkilerini sıcak tutan, geliştiren unsurların belki annemle babamı anımsatacak birkaç nesne,
başında, bir araya geldiğimiz yerler, bir ömrün sayfalarından dökülmüş eski fotoğraflar,
yararlandığımız eşyalar ve kullandığımız nesneler bir de belleğimde ne kaldıysa… Kuşkusuz
gelirdi. çocukluğumun, ilk gençlik yıllarımın anılarına da,
yeniden aralanıncaya kadar bir perde çekilmiş
Daha da önemlisi, her biri mutluluk ya da oluyor.
mutsuzluğumuzun kaynağıydı!
Şu satırları yazarken aklıma bir sorunun çengeli
Satın aldıklarımız, alamadıklarımız, özlem takılıyor:
duyduklarımız, o günümüzü ya karartıyor ya da
bizim için büyük bir sevinç kaynağı oluyordu.” Eşyaları bizim için önemli kılan nedir?
Bu yayımlanmış yazının bir kısmı. Aradan geçen Her birinin maddesel değeri, işlevi, estetik yanı ayrı
bunca yıl sonra, okuduğumda doğrusu ayrı ele alınabilir; ancak bana göre o eşyalara
hüzünlendim. yüklediğimiz anlamlar kadar, onlarla
paylaştıklarımız ve yaşanmışlıklar önemlerini
Artık annem yok! belirlemekte etken olmaktadırlar. Hüznüm belki
biraz da ondan…
Beni yukarıdaki satırları yazmaya yönlendiren,
düşündüren, duygulandıran eşyalar da çok kısa bir Bana bunları anımsatacak simgelerin bir anda yok
sürede dağılıp gitti. Ölümünden sonra bir gün, evin olmasından!
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 177 -
Araştırma merkezinin koordinatörü Serap Merve çağda‐en azından bu denli‐ açık olmamıştı. Artık
Doğan, YAÇAM’ın kuruluşunun ardındaki farklılıklardan haz duyuyoruz, mutlu oluyoruz.
düşünceyi şöyle açıklıyor: Frekanslarımız değişti, insan bilinci geçmişte
olduğundan daha yüksek bir yerlere tırmanmış
“Türklerle Yahudilerin ortak bir geçmişi var. Bu durumda.
geçmişi Türk –İsrail ilişkilerine indirgemek doğru
olmaz çünkü bu Osmanlı’dan gelen bir geçmiş… Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak
Bunun incelenmesi gerekir. Ancak maalesef Alaton’un açılış konuşmasını yaptığı kongrenin ilk
ülkemizde Yahudilik konusunda uzman hiç kimse konuşmacısı Özgür Dikmen “göç” kavramı
yok. Bizim amacımız, bu alanda uzmanlaşmak üzerinden Yahudiliği irdeledi. Göç olgusunun
isteyen öğrencileri çalışma merkezi başlığı altında yerinden yurdundan olma hali üzerinden göçü bir
eğitmek ve geleceğin Yahudilik alanında uzman kopuş anı olarak ele aldı. Toprağından, yurdundan
akademisyenlerinin yetişmesine yardımcı olmak.” sürgün olma hali ile “güçsüzleşen, kaygılanan,
geleceğinden endişelenen, umutsuzluğa kapılan
Doğrusunu isterseniz heyecanlanmamak insan” üzerine odaklandı.
imkânsızdı. Katılmamak düşünülmezdi. Pılı pırtımı
topladığım gibi kendimi İstanbul’a attım. Böylesi Gerek Aşkenaz gerek Sefarad Yahudilerinin
de gerekiyordu. Şu an içim coşku dolu ve bu iki Avrupa’da yüzyıllarca baskı altında yaşamış,
gün boyunca yaşadıklarımı sizlerle paylaşmanın gettoyu tecrübe etmiş, Yahudi karşıtlığıyla var
keyfini yaşıyorum. Eğer bir kurum alabildiğine olmayı öğrenmiş, geleneklerini bu unsurlarla
nesnel bir bakış açısıyla bir konuyu irdeleyecekse çarpışarak oluşturmuşlardı. Tüm bu olumsuzluklar
ve bunu diğer ilim dallarıyla, disiplinler arası yetmezmiş gibi bir de Holokost’u yaşamışlardı.
ilişkide ele alacaksa, binlerce yıllık bir zaman Çarpıcı olan şuydu ki tüm yaşanan olumsuzluklara
diliminde dolaşmayı göze almışsa… Her şeyin ne karşı baş etmiş ve yüzyıllarca geleneklerini
olup olmadığını kavramak için öğrenmeye, sürdürmüşlerdi. Bu yaşam mücadelelerinde Kabala
araştırmaya açıksa… Bu olanak daha önceki hiçbir güçsüzlüğün gücünü ifade etmenin bir yolu
olmuştu. Kabala öğretisi “sürgünde var olma” halini 1492'de Elhamra Sarayı'nda imzalanarak ilan edilen
onlara sunmuş, bu insanlar için bir anlam arayışı Elhambra Kararnamesi ile İspanya'da yaşayan
olmuştu. Yahudiler'in kovulması kararı alınır. Bu
kararnameye göre Yahudi dinine mensup olan ya
Dr. Liora Handelman’dan İran Yahudilerini, Prof. da kökenleri bu dine inanmış halka dayanan herkes
Dr. Ofra BENGİO’dan, Irak Yahudilerini, Ceng İspanya'yı terk edecek; yanına altın, para vb. ziynet
SAGNIC: Kürt Yahudilerini, Ahmet ATAŞ’tan Arap eşyası almayacaktır. Kararnamenin muhataplarına
Bölgesi'ndeki Yahudilerin geçirdikleri evrelere ülkeyi terk etmek için 31 Temmuz tarihine kadar
yoğunlaştık. süre tanınmış ve bu süre sonunda da ülkeyi terk
etmeyenlerin idam edileceği belirtilmiştir. Bu
Aysu ÖZLER’den, Sefarad Yahudilerinin tarihten bir yıl sonra yine II. Ferdinand'a ait olan
Osmanlı'ya gelişleri üzerine odaklandık. İspanya Sicilya (1493'te), beş yıl sonra da Portekiz (1497'de)
Yahudileri kendilerini ilk başta gizlemeyi dinlerini aynı uygulamayı gerçekleştirecektir. Yine göç
değiştirmekte görürler. Bu konuda başarılı olurlar kapıya dayanmıştır.
da. Güç kazanırlar. Zaman içinde önemli noktalara
gelirler. Hatta engizisyon mahkemelerinde önemli Rahmet TİYEKLİ’den Osmanlı İmparatorluğu'nda
görevlere getirilirler. Ta ki, Hıristiyanlar onların yaşayan Yahudilerin siyasi durumunu ve Padişahın
Hıristiyanlıklarını sorgulamaya başlayıncaya kadar. Yahudiler’e olan tutumunu, Seren Yılmaz’dan
Onlara göre” converso” lar güvenilmezdir. Ne kadar Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Yahudilerle
Yahudi, ne kadar Hıristiyan oldukları belirsizdir. diğer halkların kültürel etkileşimini, Doç. Dr.
“Converso”lara gelince onlar da bir kimlik Mesut Aydıner’den Osmanlı İmparatorluğu'ndaki
bunalımının içinde bulurlar kendilerini. Yahudilerin sosyoekonomik durumu üzerine
Araştırmalar başlar; engizisyon mahkemeleri yaptıkları çalışmaları dinledik.
kurulur. Ve Yahudilerin İspanya topraklarından İkinci günkü oturumlarda Hay E. Cohen
uzaklaştırılmalarıyla göç başlar. 15. yy İspanya YANAROCAK Türkiye Cumhuriyeti'nin
Yahudileri için bir dönüm noktası olur. 31 Mart kuruluşundan 1948'e kadar Türk Musevilerinin
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 181 -
durumunu anlatırken başka bir hikâye açıldı Bu hikâye ile göç olgusunu bu kez konuşulan
önümüze. Hikâye ömrünün neredeyse tamamını Ladino‐Espanyol dilinde görüyoruz.
Yahudilerin Türkleştirilmesi için harcayan gazeteci,
yazar, avukat, tüccar Moiz Kohen’e aitti. Asst. Prof. Dr. İlker AYTÜRK, Türkiye'den İsrail'e
Yahudi göçünü inceleyen çalışmalarını sundular.
Moiz Kohen bir hahamın oğludur. İsmini Munis Doç. Dr. Ahmet Kasım HAN’ın konu başlığı,
Tekinalp diye değiştirir. Yirmili yaşlarındayken, “Yahudi ulusu; İdeal, Hayal ve Gerçek” üzerineydi.
“Türkçe konuşalım, Türkleşelim…” demeye başlıyor Son konuşmacı Halit KAKINÇ ‘ın “Türkiye'de Ulus‐
Moiz Kohen. Bunu bütün hayatı boyunca da Devlet Anlayışı, Azınlıklar, Yahudi Cemati'nin
sürdürüyor. O dönemde, Osmanlı Yahudilerinde Durumu ” konulu sunumu ile kongre bitti.
Türkleştirme akımı yaygın. Moiz Kohen onların en
ileri saftaki neferlerinden. Yahudilere yaşadıkları Uluslararası göç konusu çok geniş bir çalışma alanı.
ülkeyle uyum içinde yaşama yollarını Farklı disiplinleri bir araya getirme imkânı ve
gösterenlerden biri: Ya kalk git ya da burada zorluğunu bir arada sunuyor. Bu konu, Uluslararası
yaşayacaksan, buranın bir vatandaşı gibi hisset İlişkiler, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Psikoloji, Hukuk,
diyenlerden… İsmim herkesinki gibi olsun, herkes Antropoloji, Tıp, Coğrafya gibi alanları da kapsıyor.
gibi konuşayım, kabul göreyim, sevileyim,
Bu alanda çalışan akademisyenlerin teşvik edilmesi
beğenileyim diyenlerden.
ve bir ağ oluşturması gerekiyor. Bugün bu alanda
önemli bir adım atılıyor ve göç konusunda çalışan
Munis Tekinalp Yahudilere şu 10 emiri öneriyor:
Türk ve İsrailli akademisyenler arasında bir ağ
İsimlerinizi Türkleştirin, Türkçe konuşun, dualarınız
oluşturulması suretiyle önemli bir boşluk
Türkçe olsun, okullarınız Türkçe eğitim versin,
dolduruluyor.
çocuklarınızı Türk okullarına gönderin, yurt
Böyle akademik çalışmalarla, başka bir yerde ve
meseleleri ile ilgilenin, Türklerle arkadaşlık edin,
zamanda yaşanmış ilişkilerin nasıl yaşandığını,
cemaat hayatından uzaklaşın, ülke ekonomisine
toplumsal yapının iskeletinin nelerden meydana
katkıdan bulunun, haddinizi bilin.
geldiğini, tarihin derinliklerine inildikçe Yahudi
toplumunun tarihinden çok daha fazlasını ortaya çıkmış. Zaten bu durum tüm akademik
bulacaklarına dair inancım var. çevrelerde itibar gören bir tutum oluyor; hatta
dünyayı devam ettirenler ve dünyayı yaşanılası
Sorumlu aydın insanların kaptanlığında umarım bu kılanlar bu tarz çalışmalarla, temel disiplinleri kuru
ilk adım ileride alınacak adımların devamını sağlar. ve sıkıcı olmaktan çıkaran araştırmacılar oluyor.
Kongrede ele alınan konular, yalnız yakın tarihi
değil, tarihle birlikte ortaya çıkan sosyal yapıyı ve Tüm bu zihin muhasebesinden sonra, günümüzün
yaşadığı ülkeye uyum sağlamaya çalışan Yahudi sosyal koşulları içerisinde, sorumluluk duygusuyla
insanını ve onun yaşadığı coğrafyayı da kapsıyordu. araştırma yapan bu entelektüel ortamın, kendini
İlk bakışta konusuyla yalın bir hikâye okuyacağım var eden alana ilişkin bu yaklaşım tarzı ve duruşu
hissine kapılsam da oturumlar ilerledikçe karşısında onlara buradan teşekkürlerimi
sandığımdan daha derin bir yapının içinde buldum sunuyorum.
kendimi. Türkiye’nin hâlâ unutulmamış, aslında
unutulmaması da gereken acı tarihinden bazı Hiç kuşkusuz, düşüncenin, sanatın, bilimin
sayfalar yer aldı. Tarihin en korunaklı noktasına gelişmesi farklı zaman ve toplum katmanlarında
yerleşmiş bütün kayıp sesler gibi, Türk oldukça değişik seyirler izledi ama sonuçta
Yahudilerinin hikâyesi de yeniden hayat buldu. insanlığın gelişimine hizmet eden bu alanlar
Akademisyenler Yahudi toplumunun geçmişiyle sayesinde gelecek kuşaklara güzel bir miras
hesaplaşırken takındıkları tavır dürüst ve oluşturuluyor. Günümüz insanın da, bu mirasa
sorgulamaya açık bir tavırdı. katkı yapması, evrensel değerlere sahip çıkması
insanlık adına umutlanmamızı sağlıyor.
Kimi kez gelgitlerle örülü bir hikâye dinledim.
Konu göç, göçerlik olunca haliyle doğaldı bu.
Araştırmacı yapıya sahip bu akademisyenler
genellikle orada durmuyor, başka alanlara da kulaç
atıyorlar. İyi ki bu böyle, bu sayede üzerine
titrenmiş ve bir sahiplenmenin ürünü araştırmalar
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 183 -
yorumu yoktur, varsa da bunu bir takım nedenlerle
Açı açıklamaktan mı çekinmektedirler?
DAVID ENRIQUEZ / İzmir
Seçeneklerin hangisinin veya hangilerinin geçerli
Beş Yıldır olduğunu bilemeden, etki ve tepki yokluğundan
oluşan bir boşlukta yazmak, doğal olarak, yazarda
Neden Yazıyorum bazı tereddütler yaratırken, yazı yazmayı da tam
bir külfet haline getirebilmektedir.
Yaşam hayatına başladığından bu yana, beş yıl Ancak, tüm bu olumsuzluklara ve stresine rağmen,
zarfında, DIYALoG e‐bültenine 30 sayıda 35 yazı beş yıldan bu yana, yazın hayatından çok uzak ve
yazdığım dikkatimi çekti. amatör biri olarak, pes etmeden yazmaya devam
ettim. Bunu yaparken de hep kendi kendime:
Okuyucu veya takipçisi olup olmadığını bilemeden “DIYALoG bültenine acaba neden yazmakta ısrar
yazmak, duvara konuşmak gibi bir duygu etmekteyim?” sorusunu sıkça sorarak, bu soruma
uyandırırken bazı soruları da beraberinde cevap aramaya çalıştım.
getirmekte:
Üzerinde düşündükçe:
1.‐ Acaba yazılarım günceli yakalayamadığından
ilgiyi mi çekememektedir? • Üstlendiğim bu yazı işi, her şeyden önce, beni
sürekli okumaya, ilgi alanıma giren veya girmeyen
2.‐ Yoksa yazılarım yazı tarzım nedeniyle birçok konuda günceli takip etmeye, öğrenmeye,
anlaşılamamakta ve dolayısıyla takip mi düşünmeye, notlar düşmeme, duygu ve
edilememektedir? düşüncelerimi en azından kayıt altına almama
yönelttiğini, bunun da her şeyden önce kişisel
3.‐ Veya yazdıklarım okunmaktadır ancak gelişimime ciddi bir kazanım getirdiğini gördüm.
kimsenin konular üzerinde bir düşüncesi veya
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 185 -
ne kadar odaklarsak o kadar güç kaybederiz. Geçmişimizdeki olaylardan aldığımız dersleri
Düştüğümüz ikinci önemli hata ise sürekli geleceğe kullanır ve başarılarımızdan dolayı kendimizi
odaklanmaktır. Oysa geçmiş ölmüş, gelecek ise tebrik edebilirsek, geçmişin bize aksine güç
daha doğmamıştır. Bu durumda sadece bugünü vereceğini algılamaya başlarız. Oysa
yaşarsak, yaptığımız her şey şimdiki zaman geleceğimizden endişe duyarak yaşarsak, tüm
diliminde yapılmıştır diye algılayabiliriz.. Geleceğe gücümüzün tükenmekte olduğunu göreceğiz. Buna
odaklandığınızda ise tahmin ettiğimiz sorunlar karşılık geleceğe umut, güven ve tevekkülle
bizde endişe duygusunun doğmasına yol açar. baktığımızda oradan bize güven ve cesaret
Endişe ise tüm gücümüzü yok eder, cesaretimizi geleceğini farketmeye başlarız..
kırar, çalışma azmimizi öldürür. Ne var ki bizim
aradığımız güç değil mi? Aslında gücümüz var Tevekkülsüz insan, başına gelenlerin tüm
bizim. Hem de fazlası ile.. Şimdiki gücümüzü sorumluluğunu kendinde gören insandır.
doğmamış geleceğe göndererek niçin kullanılamaz Yaptıklarının bizzat yaratıcısı olduğunu inanan
hale getiriyoruz? Geleceğe gönderdiğimiz gücü birey asla tevekkül edemez. Örneğin, yaşadığımız
geleceğe gittiğimizde kullanacağımızı varsaymak, bazı endişelere bakın: Ya üniversite sınavını
düşeceğimiz en önemli yanılgılardan biri olsa kazanamazsak. Ya sınıfımızı geçemezsek. Ya bizi
gerek.. sevmezlerse.. Ya işimizden kovulursak. Ya iş
bulamazsak. Ya fakir olursak. Ya hasta olursak..
Karamsarlık geçmişten, endişe ise gelecekten gelir. Eğer kötü olaylar olacaksa endişe ederek onları yok
Başka bir deyişle; Bugünü düşünüp, geleceğe edemeyiz. Tam tersine endişe ettiğimizde bunların
tevekkülle bakmalıyız.Tevekkül etmek, gücümüzün olmasını hızlandırırız. Bir defa sınavı
azalmasına engel olur, aynı zamanda gelecekten de kaybedeceksek, bin defa kaybetmişçesine üzülürüz.
güç almamızı sağlar. Şu anda sahip olduğumuz güç En traji komik olanı da şudur: Başımıza gelen
ise, geçmişten gelen deneyimlerimizden ve felaketlerin çoğunun tek nedeni bizim
gelecekten gelen umutlarımızdan oluşmuştur. endişelerimizdir. Esas farkındalık,
düşündüklerimizin birçoğunu kendimize
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 187 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 189 -
eden örnekler görürüz. Geçmişini anımsamayan zorluk çekiyor. Çünkü onlara bu yolları
herhangi bir toplumun geleceğinin de belirsizlik hatırlatacak hiç bir anı yok belleklerinde...”(J.P.
içinde olacağı kesin. Bu durum uluslar için, bireyler alıntı sonu)
için de geçerlidir. Bazı kişilerin bizler için birer
“Amalek”(1) olabileceklerini unutmamalıyız. Burada, 1492 Kastilya ve Aragon kasırgasının Osmanlı
Jerusalem Post Gazetesinin geçmiş bir sayısından topraklarına attığı bizler, bu konuda şanslı bir
ufak bir alıntı yapmak istiyorum: toplum olduk. Beş asrı aşkın bir süredir dinimizi,
geleneklerimizi hiç gizlemeden yaşadık ve
“...Ve, ne yazık ki, geçmişini unutan bir ulusun, yaşamayı sürdürüyoruz. Ve bu geleneksel değerleri
kendisine yöneltilen tehditlere karşı koyması asla unutmadık, hep hatırladık, hatırlatmaya
da, çok zor olur. Yahudi Toplumunun tüm çalıştık. Özetle diyebiliriz ki, tüm “Mitzva”lar,
dünyada, bir tür “Amnezi”den, unutma tarihimizdeki, geleneklerimizdeki olaylarla ilgili
hastalığından mustarip olduğu düşünülebilir. anılarımıza dayanmaktadır. Örneğin, bir Cuma
Ve çok kez bu bilinçli bir unutkanlık. Ya Musa günü, mutfağımızdan gelen yemek kokuları,
Peygamber’in dininin öğretilerini unuttular, ya “Şabat”ın gerçek, unutulamaz olduğunu hatırlatır.
da onları tümüyle tanımamazlıktan geliyorlar. “Şofar”ın sesi, ya da “Suka”nın altında oturmamız,
“Diaspora” daki Yahudilerin bir bölümü, “Pesah Seder”inde “Matsa”yı yememiz, ya da,
yabancı kültür ve dillere asimile olup, “Hanukiya” yakmamız... Bunlar geçmişimizi
geçmişleriyle bağlarını kopardılar, ya da simgeleyen, geleceğimizi oluşturan belleğimizin
koparmak üzereler. birer elemanıdır.
“Bu şekilde, gelecekteki çocukların ve “ZAHOR!...” Hatırla!
nesillerin, Yahudi Kavramı’nı hatırlama
olanaklarını ve belki de, umutlarını yok Belki de bu emir olmadan “Amalek”i
ediyorlar. Gerçi bazıları, kökenlerine dönme unutabilirdik. Ya da, yüreklerimizden,
çabası içinde olsalar da, yollarını bulmakta hafızalarımızdan, “Holokost”u silebilirdik...
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 191 -
insanlardan birkaçı. Fransa’da başlayan, Türkiye’de SON TREN...
devam eden ve bir şekilde Israil’de mutlu sonla
biten bu macerayı az çok konumuzla 13 Haziran 1940...
paralelliğinden dolayı, biraz da (naçiz yorumum)
tarihi bir belge gibi gördüğümden, M.M’nin Alman kuvvetlerinin Paris’i işgal ettiği
ağzından nakletmek istedim. dönemde, annem, ağabeyim ve ben,
büyükannemlerin 18e. Arrondissement Rue de Alman Hükümeti bunu idrak ettiği an,
D... teki evinde oturuyorduk. Olayların gidişatı Fransa’da yaşayan “Osmanlı”(3) Yahudilerine de
sonucu, babam İstanbulda “bloke” kalmıştı. genel hükümler uygulama kararı alıyor.
Her şeye rağmen bizim için yaşam normal
seyrini sürdürüyordu. Fransız yönetiminin 1943 yılının sonunda, Paris’teki Türk Elçiliği, bu
yahudilere empoze ettiği antisemit insanların, yani bizlerin her an toplama
kısıtlamalar henüz ailemizi etkilememişti. kamplarına gönderilebileceğimiz yönünde
Örneğin, giysimizin üstünde “Sarı Yıldız”ı uyarılar yapıyor. 1944 yılı Mart ayının ikinci
taşıma zorunda değildik. Dindaşlarımıza reva yarısında, bize son bir çağrı ulaşıyor... Yani son
görülen hakaretlere, eziyetlere maruz alarmın son gong sesi... Türk Hükümetinin
kalmamıştık. Fransa’daki temsicileri tarafından,
“Anavatana” dönebilmemizi sağlayacak bir
Türkiye vatandaşı olarak, Berlin Hükümetinin “kaçış” organize edilmişti... Bu son gong sesiyle
çetrefil ya da belirsiz diyebileceğim ilişkiler ya kurtulacak, ya da sonu belirsiz bir geleceğe
içinde olduğu bir “otorite” tarafından gidecektik...
korunuyorduk. Dediğim gibi bir belirsizlik
vardı... Kaiser’in eski müttefiki, yani Türkiye, 10 Nisan 1944, Paris’in Doğu Garı...
acaba “Axe” kuvvetlerine doğru mu
meyledecek? Yoksa müttefik devletlerle mi Bizleri diğerlerine benzemiyen bir tren
birleşecek? Ya da, belirgin avantajlar bekliyor... Ufak valizleri ve kendilerince
sağlayacak olan “bitaraf”lığa mı sığınacak? “değerli” yükleriyle, Paris’in son Sefaradları
Herkes bunları merak ediyordu. Ankara’nın ağır, ağır vagonlara biniyor. Özel olarak
başarıyla sürdürdüğü bu “flu” diplomasi pek korunan Yahudileri taşıyan SON tren, Pétain’in
uzun süremedi. Nazi’lerin de artık umutları Fransa‘sını terkediyor... Evet, özel
yok... Türkler hiç bir kuvvete katılmayacak... korumalarımız var ve onlar vagondan dışarı
çıkmamızı kesinlikle yasaklıyor. Gene de biz,
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 193 -
ağabeyimle ben, Viyana’da bazı kontrollar için Neyse ki iki gün sonra babam geliyor.
tren durduğunda, eskortumuzun bir anlık Sarılmalar, ağlamalar, kavuşma sevinci ya da
dalgınlığından yararlanıyoruz. Yakınlarda heyecanı... Babamın tam olarak ne yaptığını
farkettiğimiz bir çeşmeye koşup, boşalan anlamadan, aynı günün akşamı kendisi tek
şişelerimize, aceleyle taze su doldurmaya başına, “Galata”ya(3) dönüyor. Annem ve Ninem
çalışıyoruz... iyimser. Bu biraz da olsa bize moral güç
veriyor, endişelerimizi gizlemeye, yenmeye
Trenimiz hareket ediyor... Uçsuz, bucaksız çalışıyoruz. Ve derken mucize gerçekleşiyor.
düzlüklerden ya da meskun yerlerden Bizleri apar, topar İstanbul’a hareket eden bir
geçiyoruz... Sürekli mitralyöz ateşinin ya da trene bindiriyorlar.
Anglo‐Amerikan uçaklarının bombardımanı
altında yol alıyoruz... Sayısız duraksamalarla Nihayet babamıza kavuşuyoruz...
geçen dokuz günün sonunda Türkiye’nin sınır
kenti İderne’ye(3) varıyoruz... Biz Kavuşuyoruz ama belli ki sorunlar bitmemiş.
sorunlarımızın sona erdiğini varsayarken, esas Babam vurgun yemişçesine ne yapacağını
problemler burada çıkıyor. Kâğıtlarımız didik, bilemez halde... Bir kez daha koşuşmalar,
didik inceleniyor, polislerle gümrük görevlileri konuşmalar, araya giren forslu ya da hatırlı
bakışıyorlar. Besbelli yolunda gitmeyen bir şey, dostlar... Hiç bir şey yetkilileri kararlarından
bir aksilik var. Nitekim biz dördümüzü trenden döndürmeye yetmiyor. Bizim, daha doğrusu
indiriyorlar. Bizi selamete götürecek olan özel annemin Türkiye’de kalması yasak. Ve babama
trenimiz bizi, yani dördümüzü almadan iki inanılmaz seçenek sunuyorlar. Ya hareket
İstanbul’a hareket ediyor. Bizi geçici olarak bir noktamıza, yani Paris’e döner, ya da o dönem
binaya yerleştiriyorlar. Annemin bölük, pörçük İngiliz Mandası altındaki Palestine’e(3) gideriz...
sözlerinden, pasaportuyla ilgili bir sorun Tabii annemizi bırakamıyacağımıza göre, hep
olduğu sonucunu çıkarıyorum... beraber... 2 gün sonra, Beyrut’ta verdiğimiz
kısa bir molayı takiben, nihayet ninem, babam,
(3) Orjinal metinde ifade edildiği şekliyle…
”M.M”.
***
Metin Delevi’nin 27 Ocak 2008’de Dostluk Yurdu
Derneği’nde gerçekleştirilen anma gecesinde
yaptığı “Holokost ve Çocuklar” başlıklı
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 195 -
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 197 -
pazar büyüdükçe hem pazarlayanlara hem eldeki en eski komple bir Talmud(15) un ancak MS
pazarlananlara açık imkânlar bol. 1342 yılında kaleme alınmış olduğu anlaşılıyor, yani
yazıya kaydedilenlerin okuyanlar arasında
DIYALoG’a da esasen bir fikir pazarlaması olarak paylaşılmasını kolaylaştıracak olan Johannes
bakılabilir. Diyalog ister konuşma, ister ise yazılı Gutenberg(16) matbaasından yaklaşık bir asır kadar
şekilde en azından iki kişinin düşüncelerinin bir evvelinde yer almış diyaloglar söz konusu. Esaslı bir
araya gelmesini gerektiren bir nevi alış veriş diyalog geleneğine dayanan Talmud(15), hem sözlü
meselesi. Tora, İncil, Kuran gibi kutsal addedilen hem yazılı süregelen tartışmaların bir kaydı oluyor.
yazıtlar bile söz konusu olduklarında, ortada kalan Tartışılan konu aynı olduğunda bile farklı yer ve
bir algı meselesi vardır, söylenenden ve okunandan şartlarda (Babil, Kudüs gibi) farklı şekillerde
edinilen intiba, fikir ve hatta kanunların hepsi kaydedilmiş Talmud’lar da aynen geleneksel
diyaloga dayanır. diyalog konusu olmaya devam ediyor.
Dile dair görsel işaretlerin bir tür iletişim aracına, DIYALoG’a bir fikir pazarlaması olarak
yani yazı sistemine dönüşüp ortaya çıkışına, bakılabileceği gibi, DIYALoG eşliğinde ortaya
Mezopotamya’daki bazı arkeolojik bulgulara göre konan fikirler olgunlaştıkça ideolojilerin, yani bir
ancak MÖ 3200 yıllarının Sümer yazıtlarında nevi “marka fikirlerin” pazarlandığı görülebilir.
rastlanıyor. Mısır, Çin veya Meksika’da bulunmuş Hele etnik, dini, milli veya ekonomik esaslara bağlı
yazıtların birbirlerinden bağımsız geliştirilmiş ideolojiler kirli politikalara alet olup istismar
sistemler olup olmadıkları, hangisinin daha edildikten sonra diyalog imkânlarının kısıtlanma
eskilere dayandığı, akademik araştırma konusu, tehlikesi baş gösterebilir ve ortada sırf bir marka
ancak yazılı diyalog tarihinin insanlık tarihinde pazarlama çabalaması kaldığı görülür. Üstüne
nisbeten gayet kısa bir döneme tekabül ettiği üstlük bir de markaların ardındaki güçlere
malum. Mesela Yahudi bilgelerin söyleşilerinden odaklanıldığında, pazarlanan artık her ne olursa
arda kalmış Mişna (MS 200) ve Gemara (MS 500) olsun, niteliklerinin arka planda bırakılmış olduğu
gibi yazılı derlemelere açılıp bakıldığında, bugün anlaşılır.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 199 -
Bayram pazarlamasından meşrubat, ulaşım ve Bu yazıya başladığımda yeni bir yıla, yeni bir
iletişim pazarlamalarına kadar görülebileceği gibi sezona, yeni bir devire hazırlanırken kutlanması
(Pepsi, Coke, veya Chevy, Ford. VW, Toyota, Fiat, adet olmuş bazı bayramlarla konuya girmiştim.
Renault veya IBM, Apple, Microsoft, Google… İbrani takvimine dayandığımızda yılın başı için
gibilerden) rekabet pazardan öğrenilenlerle Roşaşana bayramını referans aldığımız malum.
kendini yenileyerek kendi niteliklerini arttırmaya Kaynakları biraz daha dikkatle araştırıp
dayanıyor. Biri iyiyken, diğerinin kötü olması soruşturacak olursak, doğanın, ağaçların ilk
rekabet değildir, rekabet komplo ve casusluktan yeşerdiği mevsime, koyunların kuzuladığı bahar
öte, kendi yarattığı, yaradığı şeyi anlama, anlatma mevsimine geldiğimizde de doğa ile birlikte yeni
ve pazarda doğru dürüst ispat edebilme bir yıla girmekte olduğumuzu tasavvur edebiliriz.
meselesidir. İcabında aynı suyu başka marka bir Nitekim Tora’daki kayıtları inceleyenler arasında
şişeye koyup satmak da mümkün ama o ilerleme Exodus, yani Mısır dar geçitlerinden çıkışın yeni bir
değil, ancak suyu içenin takıldığı marka başlangıcı simgelediği ve Nisan ayının birinci ay
ezberlerinin istismarı olabilir. İnsanın içtiği suyun sayılabileceği yönünde bir kanıt mevcut. (18) Burada
niteliğini anlamaktan ve sorup soruşturmaktan konu hangisinin en doğru, hangisinin yanlış olduğu
ilelebet aciz kalacağını varsaymaktan ileri gidemez. değil. Neyin neden kutlandığı bilinçli bir şekilde
başkalarına zarar ziyan vermeden iyi bir niyetle
Çok şükür Yahudi geleneklerimizde sorup anlaşılıp kutlanabiliyorsa ne ala. Bu bilincin ancak
soruşturmanın önemine inanılır. Gerçi ezber karşılıklı alış veriş ile gelişebileceği göz önünde
dayatmalı mederese okutmalarından da tecrübesiz tutulacak olursa, markadan, pazarlamadan ve
değiliz, hatta gelecek nesilleri Yahudiliğe reklamdan önce bu diyalogların niteliği, yani
bağlamanın en emin yolunun bu tip okutmalardan kalitesi ön plana çıkıyor.
geçeceği iddialarının dolaştığı çevreler de var.
Fakat kökeni her ne olursa olsun, her bir insanın Bilgi çağı “information age” olarak tanımlanmaya
soru sorabilme yeteneği baki kalmakta. çalışılan günümüz internet devrinde iletişimin
kolaylaşmış olması, bilinçlenebileceğimizin
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 201 -
Bu dönemde, özellikle ABD ve İngiltere’de büyük Belli bir maddi rahatlığa ulaşmış ve sosyal
şirketler küçük şirketleri satın alarak birçok çevrelerde görünen dönemin her Yahudi’si gibi,
sektörde tekeller yaratıyordu. Almanya’da Siemens Rathenau’da, Yahudiliğinden çok Almanlığını öne
bu yöntemi benimseyerek büyümeye başlamıştı. çıkarıyordu. Dönem, emansipasyon sonrası
Rathenau da AEG’nin bu yolda adımlar atmasının asimilasyon dönemiydi. Hatta 1897 yılında
gerekliliğine inanıyordu. Ancak yönetim kurulunda çevresindekilere “Biz Yahudiler topluma yabancı ve
tutucu büyük çoğunluk bünye içi büyümeyi tercih uyum sağlamayan bir ırkız” diyebilmiş ve
ediyordu. Rathenau bu mücadelede yenik düştü ve kendisinin Almanya’ya ve Alman Halkı’na derin bir
1902 yılında yönetim kurulundan istifa etti. sadakatle bağlı olduğunu ilave etmişti. Aynı
konuşmasında, dindaşlarının “dünyanın tuzu”
Genç yaşlarından itibaren, Walther Rathenau, olduklarını, ancak “ fazla tuzun ağız tadını
müzik ve resimle ilgilenmiş ve dönemin başlıca bozabileceğini” söyletebilecek bir asimilasyon
sanat koleksiyoncuları arasında yerini almıştı. örneği göstermişti. Rathenau bu sayede
Edebiyat ve özellikle felsefe yönü de kuvvetliydi. antisemitizmin önüne geçilebileceğini
Genç yaşından itibaren toplum sosyolojisi ve felsefe düşünüyordu. Herzl’in Siyonist kongrelerini
üzerine denemeler yazmaya başlamıştı. topladığı bir dönemde ideoloji olarak Siyonizm’in
karşısında yer almıştı.
Yahudi kimliğine rağmen, hem iş hayatındaki hem
de sanat dallarındaki başarısı, aristokrasi ve kraliyet
Tüm bu söylemlerine karşın, dönemin modası olan
çevrelerine girmesini ve bu çevrede sevilmesine
din değiştirmeye, Hristiyan’lığa geçmeye kesin bir
yardımcı olmuştu. Aynı zamanda birçok sanatçıyı
tavırla karşı çıktı. Yahudi yardım kuruluşlarına da
koruması altına almıştı. “Yeni Toplum” adlı
düzenli olarak yardım etmekten kaçınmadı.
kitabında sanat ve kültürün yalnız zengin tabakaya
açık olmasını eleştirmiş, hatta bir adım daha ileri
Yine dönemin Almanya’sındaki tüm Yahudiler gibi,
giderek, şirketlerin, çalışanlarının kültür ve
yazılı olmasa da, uygulamalarda görülen “ikinci
eğitimlerini geliştirmeleri için çalışma sürelerini
sınıf vatandaş” lığın tüm zorluklarına göğüs gerdi.
kısaltmaları gerektiğini vurgulamıştı.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 203 -
Almanya’nın emperyalist emellerine, askeri devletin ekonomi, politika ve diğer toplumsal
saldırganlığına katkıda bulunmakla suçlanacaktı. unsurları yönlendirmesi gerektiğini savundu. Bu
görüşler nedeniyle burjuvazi tarafından
Bu görevini savaşın ilk dokuz ayı sürdürdü. Ancak sosyalistliğe kaymakla, çalışan sınıf tarafından da
Yahudi olması nedeniyle askeri yetkililer tarafından riyakârlıkla suçlandı.
azledildi.
O dönemin devlet düzeni beklentilerini
Görevden alınması, kendisini Alman milliyetçisi, karşılayamadığından bundan sonra yazdığı kitapta
Alman halkına adamış bir kişi olarak gören daha yumuşak, daha liberal bir üslupla, bu geçişi
Rathenau için büyük bir hayal kırıklığı oldu. devletin değil halkın kendisinin gerçekleştirmesi
Kabuğuna çekildi. Felsefe ve edebiyata geri döndü. gerektiğini savundu. Bu geçiş için kullanılması
Hatta Martin Buber’in rehberliğinde bir süreliğine gereken araç siyaset yerine eğitim ve kültür
Hasidizm üzerine çalışmalar yaptı. olmalıydı.
İlk önemli kitabı “Von Kommenden Dingen” 1918 yılında savaş sona erdiğinde dağılmış ve iflas
(Gelecek Günler) adlı kitabını yayınladı. Bu etmiş Almanya’nın yeniden yapılanması için çeşitli
kitabında savaş nedeniyle oluşan kargaşa, modeller oluşturdu. Bu modeller arasında en
yenidünya düzeninin sorunları ve bunların dikkati çekeni, çalışanların yönetimlere katılmasını
üstesinden gelmek için alınması gereken önlemleri öneriyordu. Bu sayede her iki taraf da kazançlı
işledi. çıkabilecekti: şirketler, kendi kazançlarını artırmayı
hedefleyen çalışanları sayesinde daha verimli, daha
Yine bu dönemde genel yönetim ( management) üretken ve sonuçta daha karlı olacaktı. Bu teori
üzerine birkaç kitap daha yazdı. Bu çalışmalarında ileride modern yönetim teorilerinin temel taşı
sahip olma ile kontrol öğelerinin ayrılması teorisini olacaktı.
ilk kez olarak yayınladı. Modern kapitalizmin köşe
taşlarından biri olacak bu kavram o dönem için 1919 Şubat’ında halen netleşmeyen traji‐komik bir
devrim niteliğindeydi. Bu amaca ulaşmak için olay gerçekleşti: Kurucu Meclis’e Walther
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 205 -
Bu gizli anlaşmanın Almanya’da duyulması yeni Ancak hemen ertesi gün “dünyadan bir Yahudi
yeşermekte olan Nazi Partisi için bulunmaz bir eksildi” sloganları atılmaya başlandı, bazı
nimetti : “Siyon Protokolleri uygulanmaya üniversitelerde anma törenleri yasaklandı. Aynı ay
başlanmış ve uluslararası Yahudi ‐ Komünist içinde Almanya’da hiperenflasyon başladı. Bu da
komplosu resmen çalışmaya başlamıştı. Rathenau’ya mal edildi.
Artık her gün “Yahudi Rathenau’yu” protesto
mitingleri düzenleniyordu. Tüm ikazlara rağmen
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 207 -
kurulduğunda Reflektionen (1908)
Zur Kritik der Zeit (1912)
suikastçılar milli
Zur Mechanik des Geistes (1913)
kahraman ve 24
Von kommenden Dingen (1917)
Haziran günü bu An Deutschlands Jugend (1918)
kahramanları anma Die neue Gesellschaft (1919)
günü ilan edildi. Der neue Staat (1919)
Der Kaiser (1919)
Olay sonrası suikastı yapanların aşırı sağcı ordu Kritik der dreifachen Revolution (1919)
mensuplarının kurduğu bir örgüte bağlı oldukları Was wird werden (1920, a utopian novel)
ortaya çıktı. Gesammelte Schriften (6 volumes)
Gesammelte Reden (1924)
İşin ilginç yanı, suikastta kullanılan aracın şoförü Briefe (1926, 2 volumes)
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 209 -
Erken alınan yanlış kararlar kurtarılabilir Tartışma bazen pahalı olabilir ama bir
ama doğru kararlar geç alınırsa personel veya teknik sorunu anlamak için
kurtarılamaz. en iyi yol doğru insanlarla konuşmaktır.
Çoğu yönetici personelinin gücü ve becerileri Doğru düzeyde ve kişilerle konuşma
kadar başarılıdır. eksikliği iş için ölümcül olabilir.
Projenin yöneticisi o projede çalışan en akıllı
Kimlerle çalışıyorsak onlara adilane
yaklaşalım. İş ortamları sonsuz, uçsuz kişiyse eleman alma konusunda berbat bir
bucaksız değil. Aynı insanlarla yeniden iş çıkarmıştır.
çalışmak gerekebilir. Onlar bize kin
Yöneticilik roket bilimi değildir demiştim, değil
besleyeceklerine saygı duysunlar daha iyi.
mi? Evet ama yukarıdaki prensipleri roket
Çoğu sorunların kaynağı insanlardır ama biliminin merkezi NASA’dan buldum.
bunu itiraf etmezler. Beraber çalıştığınız
insanları tanıyın ve gerçek zayıf noktaları NASA’nın önde gelen proje yöneticilerinden Jerry
öğrenin. Madden uçuş projeleri ile ilgili müdürlerden biriydi
ve 1995’te Goddard Uzay Uçuş merkezi’nden
Yönetici, kendi kendinin sistem mühendisi
emekli oldu. Onun derlemiş olduğu proje
veya finans yöneticisi gibi çalışıyor ise
yöneticileri için 100 kural listesi bazı eklemelerle
muhtemelen kendi kendine açık kalp
günümüzde de son derece güncel.
ameliyatı yapmak isteyecektir.
bitiminde bir spiker şöyle söylüyordu. “Maç sıfır romanları/öyküleri/şiirleri bir dünya yaratır, her
sıfır, golsüz, berabere bitti”. Buna yorum bile birinde farklı insan karakterleri vardır. Bazı
yapmıyorum. “Arabayla yokuştan aşağıya inerken”. edebiyat metinlerinde kendimize çok benzeyen
Yokuştan inerken diye yazdıktan sonra “aşağıya” karakterler olduğunu düşünürüz. Okuduğumuz bir
demeye gerek var mı? “Benim beş çocuğum var. Üçü şiir, bir öykü ya da bir romandaki bir karakteri
erkek, ikisi kız”. Üçü erkek dedikten sonra, ikisi kız gözümüzde canlandırırız, onu belirli bir kalıba
demeye gerek var mı? Örnekleri çoğaltmak sokmaya çalışırız. Yazarın/şairin anlattığı gibi değil,
istemiyorum. Hepimiz insanız ve hataya meyilliyiz. kendi kültür düzeyimize (kişiliğimize) uygun bir
Ancak, sürekli okumak ve yazmak bu tür hataları biçimde, en çok da onu kendimizle özdeşleştirerek
azaltır. Öte yandan, bir kontrol mekanizmasının farklı bir anlam vermek isteriz. O karakterin
olması gerekiyor kuşkusuz. söylediği o söz doğru mudur, değil midir?
Karşısındakine ne kadarını anlatmıştır? Peki,
Günümüzde özellikle gençler bilgisayar ve internet yaptığı o harekete ne demeliyiz? Sorular
bağımlısı oldukları için, konuşmak yerine çoğaltılabilir. Söz konusu karakterle bizim
yazışmayı tercih ediyorlar. Ekran başında saatlerce aramızda bir tür gizli ortaklık, yakınlık kurulur.
oturup, klavye kullanarak bir dostuyla yazışmasına, Böylelikle okuduğumuz yazılı metin yavaşça
aradaki mesafe çok uzaksa bir diyeceğim yok. canlanır, bizi içine çeker, harflerin/sözcüklerin
Ancak, aynı kentte, hatta aynı semtte oturanlar bile büyülü dünyasına giriş yaparız. Sonrasında metnin
çoğu kez konuşmak, yüz yüze gelmek yerine ekran içinde kendimize bir yol bulmaya başlarız. Ben
üzerinden yazışıyorlar. Ne kadar sağlıklı, ne kadar olsaydım, şöyle yapardım, böyle düşünürdüm gibi.
doğru bilemiyorum. Öte yandan, çağın böyle bir Harfler ve sözcükler uyumlu bir biçimde dizilmeye
yapısı olduğunu da unutmamak gerekiyor. başladılar mı, onları okurken düş gücümüz bizi
adeta transa sokar, kendimizden geçeriz. Artık
Harfler, sözcükler, tümceler üzerine düşünmeye oradayızdır. Ortaçağ’da bir şövalye, günümüzde
devam edelim. Edebiyatçılar, şairler, yazarlar bu bir işadamı, bir vampir, bir din adamı, bir ev
konuda öne çıkmaktadır. Onların kadını, bir katil, bir polis… Sözcükler bizi kendi
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 213 -
mırıldandığı türküyü merak ettim.
Hayata Dair
LİZ SARDA / İzmir
Hastanenin doğumhanesinde yeni doğan bebekleri,
hayata şanslı mı şanssız mı geldiklerini sadece
tanrının bildiği, onları sevgiyle kucaklayan
“BASİT” ailelerini ya da hiç istemeyip yok farz edenleri…
Basit düşünmek istemediğime karar verdim dün Kamyonuyla uzaklara gidecek kamyoncunun ne
gece bir denizin ötesinden karşı ışıklara bakarken. hayal ettiğini merak ettim. Ailesiyle vedalaşırken
ne hissettiğini.
Parıldayan ışıkların arkasındaki yaşamları,
şehirdeki insanları, ümitlerini, sıkıntılarını Çiçeklerle süslenmiş bir arabanın içinde
anlamaya çalışmak biraz onlar olmak istedim. “Mutluyuz” yazısı altında evliliğe, yeni bir yaşama
ilk adımlarını atan gelin ve damadı düşündüm.
Zincir gibi farlarının ışıklarını yakarak uzaklaşan Yüzlerindeki gülücükleri gördüm, bolca olan
araçları, içindeki insanları, oraya buraya yetişmeye ümitlerini de…
çalışanları, günün yorgunluğu ile trafikle
boğuşanları… Ambulansların içimizi yakan yanıp Bir cafede romantik ışıkların altında sohbet eden
sönen kırmızı ışığını, sirenlerini, içinde taşıdığı arkadaşları düşündüm. İki kadeh içtikten sonra
hastanın durumunu, hastayı acile götürmeye konuşulanları, “O da Allahın bir kulu deyip adı
çalışan yakının ruh halini… geçen kişiyi olduğu gibi kabul edip kahkahaları
bastıktan sonra evlerine huzur ve neşeyle dönen
Gece nöbetlerinin yılgın ışıkları altında sabahı, dostları…”
günün yorgunluğuyla bekleyen doktorları,
hemşireleri kaderlerini bekleyen hastaları, Gençleri düşündüm masa başında ders çalışan,
yakınlarını, dertlerini açmazlarını dinledim yatağa bile girerken cep telefonundan mesajlaşıp,
sessizce. Uzun koridorları paspaslayan hademenin
sevgililerini, o günle ilgili son güzel sözcükleri etrafında elinde feneriyle dolaşan, tedbiri elden
sıralamaya hazırlanan… Işığı kapatmayı unutup, bırakmadan her yeri kontrol ettikten sonra eski
rüyalarında yeni ufuklara açılan kapıları aralayan televizyonun başında kapanan göz kapaklarını açık
gençleri ve onların geleceklerini aydınlatmaya tutmaya çalıştığını gördüm. Yerinden yavaşça
hazırlanan gökteki yıldızlarını… kalkarak küçük tüp ocağın üstündeki demlikten
bardağına çayı döktüğünü hayal ettim. Çayın
Renkli gece lambasının büyülü boşluğunda mışıl deminin kokusunu aldım. Duvardaki sarı gölgelerin
mışıl uyuyan küçük çocukları düşündüm; hareketiyle hırlayan köpeği duydum.
merhametle şefkatle büyüyen prensleri, prensesleri,
annelerin kuzucuklarını, onları sarmalayan karşılık Fabrikanın karşısına düşen yol kenarında denize
beklenmeyen, saf sevginin ışıltısını gördüm bir an… doğru yürüyen genç çiftin iskelenin ışığında neler
konuşacaklarını merak ettim. Vapurlara yoldaş,
Işıl ışıl parlayan şehrin en güzel caddesinde yanıp sönen mavi kırmızı deniz fenerinin onları
yaşayan zengin ve “artık” dul kalan, yarın eşinin selamladığını gördüm. Denizin üstünde yalnız
vücudunu toprağa vermeye hazırlanan kadının, bırakılmış kayıkları, sabah erkenden balıkçının
gösterişli yatak odasına girerken elektrik uyanmasıyla uzak denizlere açılmayı planlayan
düğmesine basmasıyla ortalığı aydınlatan ışığın kırık dökük kayıkları… O esnada yakamozun
yandığını fark ettim… Yorganın altında hıçkırıklara ışığında mercanların etrafında yüzen minik
boğulduğunu hissettim. Ertesi gün, günler, balıkları, onların dünyasını, sadece hayatta kalmak
cenazede, güneş yine parıldamaya devam edecek, dürtüsüyle yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu
ancak onu o gece ve daha birçok gece uykusuz ay düşündüm…
ağırlayacak, diye düşündüm gözlerim bir an
dolarak… Gözlerimi; yukarılara doğru kaldırdım, karşıdaki
dağı gördüm. Sanki ormanda birileri ateş yakmış
Bir bekçi kulübesindeki yaşlı amca aklıma geldi gibi geldi bana. Belki de ateşin sıcaklığında
nedense. Saat başı köpeğiyle beraber fabrikanın birbirilerine sarılarak uyumaya hazırlanan sokak
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 215 -
Yaşam Notları
ŞELA HABİF / İzmir
Birbirine Dokunan
Yaşamlar
Kendimle kalmayı seçtiğim günlerden biriydi…
Kütüphanemdeki bir kitap bana sesleniyordu
sanki… Uzun zamandır rafımda durmasına rağmen
okuma fırsatım olmamıştı. O gün çağrısına kulak
GENÇ verdim ve kitabı elime aldığımda bir solukta
GÖRÜŞ bitiriverdim. Okurken not aldığım bir cümle şöyle:
‘Görünen her şeyin gerisinde daha engin bir
şey vardır; her şey kendinden başka bir şeye
açılan bir yol, bir kapı, bir pencereden başka
bir şey değildir’
Bu cümle beni yıllar önce çok etkilenerek
seyrettiğim başrolü James Stewart’ın oynadığı bir
filme götürdü:
Yaşadığı hayal kırıklıkları ve işlerinin kötüye
gitmesiyle biriken borçlar Stewart’ı intihar etmeye
sürükler. Bir gece nehrin kıyısındaki bara gidip
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 217 -
iyice sarhoş olduktan sonra kendini köprünün bulabileceği hiçbir yer yoktu, ona borç verdin, sen
üzerinden atar. Stewart sulara düşerken karanlık olmayınca o gece kendini sattı ve sonra fahişe
göklerden bir konuşma duyulur. Tanrı olarak kaldı.
meleklerinden birini bu adama yaşama isteği
vermekle görevlendirir. Tümüyle çaresiz, borçlar ‐Kasaba niye böyle bakımsız ve korkunç?
içinde yüzen, dünyayı gezmek isterken küçük bir
kasabaya sıkışıp kalmış bu adama yaşamı ‐ Babanın yerini aldıktan sonra kooperatifler kurup,
sevdirmek ve onu intihardan vazgeçirmek! binalar yapmıştın, kasaba gelişmişti. Sen olmayınca
o binalar yapılmadı, kasaba bakımsız kaldı, o
Polis Stewart’ı sulardan çıkarırken melek inşaatta çalışıp para kazanan birçok insan serseri
yeryüzüne iniyor, onu kendini sulara atmadan önce oldu.
bulunduğu bara götürüyordu. Ancak o anda her şey
çok farklıydı. Kimse Stewart’ı tanımıyordu. Kasaba Stewart bir insanın farkına varmadan ne kadar çok
korkunç haldeydi. Eski bir okul arkadaşı fahişelik başkalarının hayatına değdiğini, o kadar manasız
yapıyordu. Kilisenin bahçesinde erkek kardeşinin ve değersiz gözüken hayatının aslında birçok insan
mezarı durmaktaydı. Her yer serserilerin toplandığı için ne kadar değerli olduğunu kavrar ve intihardan
bir batakhane olmuştu. Stewart ne olduğunu vazgeçer.
anlamaya çalışırken melek ona anlatmaya başladı:
Gerçek yaşamda da benzer durumlarla
‐Sen hayatına son vermek istedin ya, ben daha karşılaşmıyor muyuz? Yaşanan olaylar arasında
iyisini yaptım, hiç bu dünyaya gelmemiş gibi çoğu zaman görünmeyen bağlantılar var sanki... Bu
oldun… Sen olmamış olsaydın ne olacaktı gör… durumu irdelemeye kafa yorduğumuzda önemsiz
Dokuz yaşındayken kardeşin kuyuya düşmüştü ve gibi görünen etkilerin neleri değiştirdiğini fark
onu kurtarmıştın, sen olmayınca onu kurtaracak edebiliyoruz. Tıpkı dünyanın bir ucunda kanat
kimse de olmadı… O çocukken öldü. Sınıf çırpan bir kelebeğin çok uzaklarda bir kasırgaya
arkadaşın bir gün çok parasız kalmıştı, para sebep olabilmesi gibi… Kelebek etkisi adı verilen bu
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 219 -
duruşumuz, ahlak anlayışımız ve üretkenliğimizle Aslında yaşadığımız bu hayat koşturması içinde
mi? Bizi biz yapan tamamen kendi yaptıklarımız, belli dönemlerde mezar ziyareti yapmak bence
başkalarının yarattığı markaların üzerimizdeki hayata bakış açımızla ilgili çok farklı ivmeler
yansıması değil. Kendi markamızı kendi kazandırabilir. Bence en önemlisi kalplerde
yaptıklarımızla yaratalım... bırakacağımız izler ve yaşarken sahip olacağımız
farkındalık.
*** ***
Mezar Ziyareti Köpüklü Umutlar
Beyaz köpüklü dalgalar
Kipur öncesi ilk kez 3 sene önceydi, babaannemizin
Bazen coşar
ve dedemizin mezarını ziyaret edişim. Altındağ
Taşkınlaşır bir çocuk gibi
Musevi mezarlığında verilen bilgiye göre mezarları
Bazen varamadan kumsala
ararken, çok tuhaf bir duygu hissettim, sanki
Yok olur
Alsancak sokaklarında yürüyor gibiydim.
Hüzünlenirim
Mezarların üzerindeki fotoğraflar, isimler çoğu
Ama bilirim bugün değil yarın
tanıdıktı. Orası, o an gururun egonun parçalandığı
Yine esecek poyrazım
kırıldığı yer ve zamandı bence...
Yine dalgalanacak güzel suyum
Burası herkesin bir gün geleceği yerdi ve herkes Ve coşacak gönlüm delice
burada eşitti. Mezarlardaki fotoğraf ve isimlere Taşacak köpüklü umutlarım
baktığımda o kişiye yüklediğim anlam ve
çağrışımlar geriye kalan tek şeydi; kimi için çok iyi
biri, yardımsever biri derken, bir diğeri içinse
selamsız, suratsız biri diye aklımdan fikirler geçti.
Nazlı Doenyas
İstanbul
Tu Bişvat
Ağaçlar için Roş Aşana; “Ağaçların Yılbaşı” olarak
kutlanan Tu Bişvat Bayramı, bu yıl, 15 Ocak
Çarşamba akşamı başlayıp, 16 Ocak Perşembe gün
batımında sona erdi.
BİLİYOR
Tora’da söz edilmeyen Tu Bişvat bayramı, sözlü
MUYUZ? Yahudi kanunlarının derlemesi olan Mişna’da
karşımıza çıkar.
Tu Bişvat’ta, Kutsal Topraklar’da yetişen
meyvelerden yemeye özen gösterilir. “Buğday, arpa,
üzüm, incir ve nar ülkesi, yağlık zeytin ve bal (veren
hurma) ülkesi” (Devarim: 8:8)
Kısa Kısa – Tu Bişvat
İsmi: Tu Bişvat‐ Şevat Ayı’nın 15’i anlamına gelir.
Çıkış Yeri: Kutsal Kitap, İsrael topraklarındaki
ağaçların, ekildiği ilk üç yıl içinde meyvelerinin
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 221 -
yenmesini yasaklar. Dördüncü yılın meyvesinden Ne yapılmaz: TuBişvat bir bayram günü
Bet Amikdaş’a sunu getirilir. Beşinci yıldan itibaren olduğundan, dualarda Tahanunim (Yakarışlar)
ağacın meyvesi serbestçe yenebilir. Çiftçilerin bölümü okunmaz, bu günde oruç tutulmaz.
başlangıç yılını hesaplayabilmeleri için Rabiler 15
Şevat’ı, gerçekten ekildikleri tarihe bakmaksızın Bayram sederi: Akşam yemeği ve Birkat
tüm ağaçlar için genel bir doğum günü olarak Amazon’dan sonra Teillim 120.Mezmur’dan,
sabitlemişlerdir. 134.Mezmur’un sonuna kadar okunur. Masaya
konulan yiyecekler, mutlaka berahaları söylenerek,
Günümüzdeki anlamı: Meyve ağaçlarının; düzene göre yenilir.
Tanrı’nın sınırsız Cömertliğinin, İyiliğinin ve
Lütfunun göstergesi olması, “yemek” gibi fiziksel
bir olayın, söylenen berahalarla (Tanrı’ya şükür Tu Bişvat Sederi
duaları) kutsal bir hale getirilmesi, bu şekilde
fiziksellik ile spiritüelliğin birleştirilmesi. Tu Bişvat Sederi’nde; yemekten ve Birkat
Amazon’dan (yemekten sonra söylenen şükür
Ne yapılır: Masada özellikle Erets Yisrael’in duası) hemen sonra, yemek masası, Kutsal
mübarek kılındığı meyvelerin; buğday, zeytin, Topraklarda yetişenler başta olmak üzere, türlü
hurma, üzüm, incir, nar bulundurulmasına özen meyvelerle donatılır. Merasim başlar:
gösterilir. Ayrıca ağaçta yetişen ve toprakta yetişen
meyveler, şarap ve bunların dışındaki kategorideki TEİLİM (Zebur) kitabında 120.Mezmur (Teilim
yiyecekler (ağaçta veya toprakta yetişmeyen kitabındaki kutsal şiirlerden) başlanır,
ürünler, şarap dışındaki içecekler, çikolata, şeker, 134.Mezmur’un sonuna kadar okunur. Özellikle bu
tatlılar vb), berahaları söylenerek yenilir, o sezon bölümlerin okunmasının sebebi, bu mezmurların
henüz tadılmamış bir meyve ilk defa yenilerek hepsinin “Şir Amaalot” ‐Yükselişler Şarkısı‐ ile
Şeeheyanu berahası söylenir. Ayrıca Tu Bişvat’ta başlamalarıdır. Gözlem yayınlarının Teilim kitabı,
geleneksel olarak ağaç dikilir. bu on beş mezmur için; “Midraş Şoher Tov
İsraeloğulları’nın yükselmeye layık olduklarında,
basamakları teker teker değil, aksine birçok MEZONOT “(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin
basamağı tek seferde tırmanacaklarını yazar” der. Kralı, yiyecek çeşitlerini yaratan). Ve kurabiyeyi
Kral David’in daha önceki mezmurlarında belirttiği yer.
gibi; bu yükselişin yolu; Tora öğrenimi ve
mitzvaları yerine getirmekten geçer. 2) ZEYTİN: Evin sahibi bir zeytin alıp, duasını
söyler: “BARUH ATA AD. ELOENU MELEH
Bu on beş mezmur, ya sederin başında peşpeşe AOLAM BORE PERİ AETS” (Kutsalsın Sen
okunur, ya da isteğe göre, meyveler yenirken Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini
aralarda okunabilir. Yani sırasıyla önce bir yaratan).ve zeytini yer.
mezmur, sonra meyve ve meyvenin duası, sonra
3) HURMA: Masada bulunanlardan birine hurma
diğer mezmur, meyve ve meyvenin duası… şeklinde
verilir. Duasını söyler: “BARUH ATA AD. ELOENU
devam edebilir.
MELEH AOLAM BORE PERİ AETS” (Kutsalsın Sen
ŞEEHEYANU: O zamana kadar henüz Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan)
yemediğimiz meyve çeşitleri varsa, bunları Tu sonra hurmayı yer.
Bişvat’ta yemeye özen gösteririz. Böylece
4) ÜZÜM: Masadakilerden birine kuru veya yaş
Şeeheyanu berahasını da söylemiş oluruz.
üzüm verilir. Duasını söyler: ”BARUH ATA AD.
Şeeheyanu berahasını, o meyveye ait kendi
ELOENU MELEH AOLAM BORE PERİ AETS”
berahasını söylemeden önce söyleriz. “BARUH ATA
(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın
AD. ELOENU MELEH AOLAM ŞEEHEYANU
meyvesini yaratan) sonra yer.
VEKİYEMANU VEİGİANU LAZEMAN AZE”
(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, çünkü bizi 5) KAŞER ŞARAP veya ÜZÜM SUYU: Herkes eline
yaşattın, ayakta tuttun ve bugünlere eriştirdin) bir bardak kaşer şarap alır ve onun duasını söyler:
“BARUH ATA AD. ELOENU MELEH AOLAM
1) BUĞDAY: Herkes buğdayı temsilen eline bir BORE PERİ AGEFEN” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız,
kurabiye alır ve ona özgü berahayı söyler: “BARUH Evrenin Kralı, bağın meyvesini yaratan), sonra içer.
ATA AD. ELOENU MELEH AOLAM BORE MİNE
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 223 -
6) İNCİR: Masada bulunanlardan birine incir 8) BADEM, FINDIK, PORTAKAL, ELMA, CEVİZ
verilir. vb: Henüz AETS berahasını söylememiş kişilere
diğer ağaç meyveleri verilir, bu kişiler: “BARUH
a) Önce, Şir Aşirim (Ezgiler Ezgisi)’nde bulunan şu ATA AD. ELOENU MELEH AOLAM BORE PERİ
pasuklar, şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir): AETS” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı,
TSEENA URENA BENOT TSİYON BAMELEH ağacın meyvesini yaratan) berahasını söyler ve
ŞELOMO BAATARA ŞEİTERA LO İMO BEYOM sonra badem, fındık, portokal veya diğer ağaç
HATUNATO UVYOM SİMHAT LİBO ve ATEENA meyvelerinden yer.
HANETA PAGEA VEAGEFANİM SEMADAR
ağacın meyvesini yaratan) söyler ve sonra inciri b) Sonra meyvenin kendi berahası: “BARUH ATA
yer. AD. ELOENU MELEH AOLAM BORE PERİ AETS”
(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın
7) NAR: Masadakilerden birine nar verilir. meyvesini yaratan) söylenir ve elma yenir.
a) Önce, Şir Aşirim’den şu pasuk, şarkılarla okunur
(şarkısız da okunabilir): “KEHUT AŞANİ CEVİZ:
SİFTOTAYİH UMİDBAREH NAVE, KEFELAH a) Önce Şir Aşirim’den: EL GİNAT EGOZ YARADTİ
ARİMONRAKATEH MİBAAD LETSAMATEH.” LİROT BEİBE ANAHAL, LİROT AFAREHA
AGEFEN ENETSU ARİMONİM, LO YADATİ NAFŞİ
b) Sonra meyvenin kendi berahasını: “BARUH ATA
AD. ELOENU MELEH AOLAM BORE PERİ AETS” SAMATNİ MARKEVOT AMİ NADİV pasuğu,
(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın şarkılarla söylenir. (şarkısız da okunabilir)
meyvesini yaratan) söyler ve sonra narı yer. b) Ardından kendi berahası: “BARUH ATA AD.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 225 -
Süleyman Doğu
İzmir
Alaha le – Moşe mi Sinai
Sinay Dağı’nda Moşe’ye Verilen Kaideler
Alaha, kelime kökü itibariyle “alah” (yürümek) fiili
ile ilişkilidir ve Judaizmin geleneğinde dinsel
BİZİM hukukun tamamını içeren bir anlam taşır. Çoğu
KÜRSÜ kez Tora(h) / Şemot Kitabı’nda yer alan “agada”
kelimesi ile birlikte anılır. Agada, okuduklarımızı
tekrarlama demektir. Açık bir anlatımla, Pesah/
Seder’de okuduğumuz Mitsrayim’den çıkış
öykülerinin Tora(h) / Talmud kuralları gözetilerek
okunması demektir.
Tora(h)ın ifadesiyle Alaha, bir Judeo için yaşam
yolunun rehberidir; yüzyıllardır sürdüre geldiğimiz
geleneklerimizin kanunlaşmış bir şeklidir. Çoğu
kez 613 Mitsvot’un uygulanmasına dair usulleri
Alaha’da buluruz ve “Mitsvot de Rabanan”
(Rabinik öğretileri) de içerir. Babil sürgününde
Tora(h) ile irtibatımız kesilmiş görünse de,
Peygamberlerden Ezra döneminde soferim’in üstün O’nun ile olan randevusunun merkezini işgâl eder.
gayretleri sonucu tekrar irtibatımızın kurulduğu Bugün Arapça’da “Jebel Musa” olarak da bilinen
hadisesini canlandırır. Nitekim Mişna okumaları, bu mekân her ne kadar tarihsel bir buluşmaya
Moşe Rabenu’ya Sinay’da verilen Tora(h)’nın şahitlik etmese de, Midaş’a kulak veren Yahudiler
Yeoşua eliyle aktarıldığını özetler ama Tora(h)’nın nezdinde öğretilerin tecelli konumu ile
Alaha kaidelerinin yorumunu Midraş’ın çizdiği ilişkilendirildiğinde bizim ve gelecek nesillerin
ufuk dairesinde vakıf oluruz. ruhlarının Hober Dağın’daki Tecelli anında var
olduğuna inanırız.
Ancak gerek Midraş Alaha gerekse Midraş Agada,
Tora(h)’da yer alan hikâyelerin sadece bir İşte, Sivan ayı Hashem’in Tecellisi’ne şahit
yorumundan ibaret sayılmadığı için, İlk Alaha olduğumuz bir zaman dilimini barındırmakla
Kaideleri zamanla Tora(h)’nın sözlerinden daha kalmaz; “Tsion Tepesi’nden onlara hükümdarlık
fazla önemsendiğinden ötürü Rabinik yönü giderek yapacaktır” ifadesi ile de bizleri şereflendirir.
öne çıkmıştır. Bu yüzden olsa gerek, “Divre Minha’da ve İşiaya’nın tanımlamalarında geçen bu
Soferim” hep baskın kalmış, üstün tutulmuştur. ifade, Yisra’el halkının Tsion’da yaşadığına dair bir
Alaha, hayatımızı yönlendiren temel kaideleri ele inanç halini de remzeder.. Kısacası Tsion,
alırken, Tora(h)/Ketubot (67‐b) bahsinde geçen Yisra’el’dir. Ve Yisra’el’in selâmeti için yapılan
şekliyle, “[Tora(h)] bugünkü dilde, insanoğlunun tüm yakarışlarda Tsion’a kavuşmak özlemi
çağdaş dilinde konuştuğuna” dair özelliğinin hep vardır.
kollandığını görürüz.
Yahudi halkının 19.yy.daki ulusal silkinişi, ‘aliya’
Bene‐Yisra’el’in Sinay’da gördükleri ve duydukları, sadece anayurda dönüş değildir; aslı itibariyle,
şahit olduğu yani “Maamed Har Sinai (Hober)” dinsel yükümlülüklerimiz kapsamında Tsion’a
olarak zihinlerimize kazınan olgunun temeli, dönüştür. Eretz‐Yisra’el’de Judaik esaslara dayanan
aslında Hashem’in bir Tecellisi olarak kabul görür. bir Yahudi Devleti kurulmasının çok ötesinde ulvî
Bu husus, Bene‐Yisra’el’in Hashem ile buluşması, bir halin, 613 Mitsvot’un tamamı olmasa da bu
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 227 -
dünyada daha fazlası uygulanması isteğinin bir davranışlarımız ile ihlâlin önüne geçebilmektir.
şahlanışını yansıtır. “Size o toprağı Antisemitizme karşı bir panzehirdir, Siyonizm.
sahiplenmeniz için verdim” [Tora(h)/ Bamidbar Emansipasyon ve haskala (özgürlüğe ve
33:53) mitsvanın sosyal ve dinî miras kapsamında aydınlanmaya) kavuşmak için açılan yolun
sahiplenilmesi olgusudur. Şehina’nın (Hashem’in mihenk taşıdır. Zorluğa rağmen cesaretin,
yeryüzündeki Kutsal Varlığının) Eretz‐Yisra’el’de uzaklığa rağmen vefanın adıdır. Kaybedilen
olanca gücü ile hissedilmesi, Mesianik hayatların yeni baştan kurulmasıdır. Medina‐
HaTiq’va(h) (umudun) korunmasıdır. Yoksa Yisra’el ise, Galud Mitsrayim’den köle olarak
Yahudi Mesianizmi bakımından nostaljik bir çıkan atalarımızın seçilmiş bir halk, özgür
hal, ütopik bir vaziyet değildir. Galud’tan yurtaşlar olarak Eretz‐Yisra’el’e Geula (dönüş)
kurtuluş, “Avelet Tsion” için Hashem’e bir projesinin adıdır. Siyasal Siyonizmin başarısı
yakarış; yas tutanların ruhları ile birlikte olduğu kadar Tora(h) ın “Efendiniz, Tanrı’nız,
teselli bulmaktır. esaretinize son verecek ve babalarınızın sahip
olduğu topraklara sizleri geri getirecektir”
Dar anlamda ise, Yahudi Halkının seçilmişliğinin hükmünün bir vaat olarak gerçekleşmesidir.
(Am‐Segula/Eemarta) Eretz‐ Yisra’el’e dönmesi Hashem ile Halkı arasında geçen akdin bir
özlemini gideren modern Siyonist hareketin devamı ve işlenilen günahların kefaretinin
ideolojisi yanında geleneksel umudumuzun realize galud ile ödenmesidir. Bu mazhariyetin kalbin
edilmesidir. Ama Tanrısal müdahalenin önünde bir derinliklerine gömülmesidir. Siyonizm, zaferin
engel değildir. kendisini beklediğini biliyordu; kat ettiği yol
hak ve adaletin zaferiydi.
Kelal Yisra’el (Musevî cemaati) için üstlenilmiş bir
kolektif sorumluluk bilincidir. Siyasal açıdan, Amida Tefilasında söylediğimiz gibi:
Medina‐Yisra’el’in nev’i şahsına münhasır savunma
sisteminin adı olduğu kadar; Manevî bakımdan, “Gözlerim Senin mehrametin ile Tsion’a
doğru eylemleri teşvik etmek, yersiz dönüşüme şahit olsunlar...” ifadesinin sırrına
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 229 -
Günümüzde yaşanılan antisemitik çıkışlar ise, kılınması ve anılması, Holokost inkârı suç
ziyadesi ile Medina‐Yisra’el ile ilişkilendirilmekle sayılması, insanoğlunun karanlıktan çıkışı
suretiyle, onun meşruiyetini inkâra yönelik bir dileğiyle...
mahiyet arz eder olmuştur.
Mipney Darkey Shalom (Barış uğruna).
Halbuki bugün Medina‐ Yisra’el’e katil diyenlerin
bilmesi gereken bir gerçek, geçmişte yaşanılanlar Baruh Ata AD. Eloenu Meleh Aolam Aşer
göz önünde bulundurulduğunda, Yisra’el’in elinde Kideşanu Bemitsvotav Vetsivanu Leadlik Ner
öyle bir kan olmadığı hususudur ve giderek Hanuka.
antisemitizm, uluslararası arenada Devletin
varlığına hayâsızca baskı uygulayarak barışı ‐ Aziv Lah. ‐
dayatanların çabalarından da ibaret sayılmıştır. ‐Nur Senindir.‐
Medina‐Yisra’el’in güvenlik kaygısıyla bir başka
devlete sırtını dayayamayacağı güven İzmir, Chanukah, 5574
duyamayacağı bilinmesine rağmen. Bu çabalara
geçmişte olduğu gibi sesiz kalanlar, sonraki
nesillerin nezdinde sadece hoşgörüsüz tavırları ile Süleyman DOĞU
itham edilmekle kalınmayarak, önyargı ve zülüm Em. Bakanlık Başmüfettişi
ile göze alınan bir savaşın teşvikçileri mesabesinde Ege Üniversitesi/İİBF Öğr. Gör.
onlar ile birlikte anılacaktır. suleimandogu@hotmail.com
O halde gayemiz, Holokost’u inkâr edenler eliyle
ülkelerin zarar görmesini engellemek olmalıdır.
Şoa bir daha yaşanmaması, Birleşmiş Milletler
Uluslararası Holokost Anma Günü anlaşılır
vardı karşımda. İnsanlar birbirini hafifçe iterek, Günümüz Sosyoloji biliminin, bir devletin
daha nereden alınacağını bilmediğim tabaklarına, oluşabilmesi yani meydana gelebilmesi, aynı anda
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 231 -
varlığını devam ettirebilmesi adına tasarladığı ortak akıl yani bir birikim taşıyabilsinler ve
modern olgu ve klasik anlayışa göre; bir devlet aktarabilsinler? Tora’mızın, Sinay dağında Bene
ancak ve ancak bir bayrağın altında, sabit bir Yisrael’e verilişine kadar ve hatta sonrasında bile,
toprak parçası üzerinde yaşayan, geçmiş ile bugünü günümüz modern toplumlarının yönetim
harmanlayabilecek ortak ve genel bir kültüre yani biçimlerini göz önünde bulundurursak, nasıl bir
ulusal birikime sahip vatandaşların yani milletin, teşkilatlanmadan söz etmemiz mümkün olabilir ki?
meydana getirmiş olduğu sistematik bir Ancak, bütün bu problemlere, ikilemlere ve
teşkilatlanma sonunda oluşabilir. Bu tarz bir çatışmalara rağmen Bene Yisrael’in bu var olma
yapılanma dışında, başka hiçbir oluşum var olamaz mücadelesinden başarı ile altından kalktığını
ve kabul edilemez. Var olagelmiş tüm dünya tarihi görüyoruz. Kanıtı ise, şu an bu günü anlamlandıran,
boyunca, bu sınırlamaları aşmış ve bu bizler.
paradigmanın dışına çıkmış sadece tek bir topluluk
vardır. Bene Yisrael yani Yisrael oğulları. Bene Bu noktada sorulması gereken asıl soruya hepinizin
Yisrael’in, bu hafta okumuş olduğumuz Beşalah dikkatini çekmek istiyorum. Bene Yisrael, yaşanan
peraşasında, Mısır esareti çıkışından, vaat edilmiş bunca insanüstü zorluklara, sıkıntılara ve acılara
kutsal Yisrael topraklarına ulaşana kadar geçen 40 karşı nasıl direnip de ayakta kaldı da, günümüz 21.
yıllık çöl yolculuğu boyunca, bir bayrakları yüzyıl Türkiye Musevi Cemaati, o günün
olmamıştır. Tora’mızın ilerleyen peraşalarından şartlarındaki sıkıntıların %1’ine bile sahip değilken,
gelecek haftalarda tekrar öğreneceğimiz gibi, Bene üstüne üstlük modern hayatın, çöl esaretine oranla
Yisrael’in sürgün yılları boyunca kutsal topraklara gerek teknolojik gerek ise dünyanın evrimsel
ulaşana kadar sabit ve değişmez bir toprak gelişiminden kaynaklanan binlerce kolaylıklarına
parçaları yani vatanları da olmamıştır. Bene ve pratikliğine rağmen, bir yandan asimilasyonun
Yisrael’in Mısır’da köle oldukları 210 yıllık zaman pençesiyle diğer yandan temel ekonomik
sürecinde, Mısır’lılar tarafından çektikleri açlıklar, sıkıntılarla ve daha bilgisine sahip olmadığım
acılar ve işkenceler dışında hangi ortak kültür onlarca problemle mücadele ediyor, etmekte
birikimleri vardır ki, bir millet olarak kümülatif bir zorlanıyor ve zayıflıyor?
Eğer cevabınız T‐nrı ve T‐nrı’nın Bene Yisrael için başka bir hal başka bir boyut kazanıyor. Böyle bir
yaratmış olduğu mucizelerse; sorarım sizlere, değişkenler sonsuzluğunda, cemaatimiz
günümüzdeki T‐nrı ile Bene Yisrael’in Mısır’daki değişkenlere sırt çevirerek ve yıllardan beri
T‐nrı’sı farklı T‐nrı’lar mı? AK. BU günümüzde, süregelen yapısını koruyarak varlığına devam
bizler için hiç mi mucize gerçekleştirmiyor? edebilir mi? Doğadaki; basit, sadece temel
Mısır’da acılara maruz kalan Yahudi milleti ile ihtiyaçlarını karşılamak ve neslinin devamını
günümüz Yahudileri yani bizler, başka bir soydan sağlamak için uğraşıda bulunan hayvanlar bile
mı geliyoruz? doğal seleksiyon denilen, varlıklarını değişen
koşullara göre adapte edebilecekleri uyum süreçleri
Gelin tüm bu soruların cevaplarını; cemaatimizin zarfında muhafaza edebilecekken, bir cemaat gibi
temel problemlerini, kişisel hayalimdeki ideal Yahid’lerine hizmet vermeye çalışan kompleks bir
cemaat profiline ulaşma gayesinde ve süzgecinde düzenin değişimin dışında tutulması beklenebilir
birlikte arayalım. mi?
En başında, bir temel oluşturma açısından, Eğer değişimin kaçınılmaz olduğu ve cemaatimizin
varlığının farkına varmamız gereken bir olgudan de bu kaçınılmaz fenomenden kendi payına düşeni
söz etmek istiyorum sizlere. Bu olgu, o kadar alması gerektiğinde mutabıksak, sorumuzun
hayatımızın içine kanalize olmuş ve bizi cevabını daha bilinçli bir bakış açısıyla analiz
sarmalamış durumda ki hayatımızın her anında edebiliriz. Unutmayalım! Değişim istiyoruz yani
onu yaşıyoruz ve onunla yaşıyoruz. Bahsettiğim şey, fiziksel veya manevi bir halden başka bir fiziksel
değişim. veya manevi hale geçişmeden ve devinimden
bahsediyoruz.
21. yüzyıl denilen, öyle bir zamanda yaşıyoruz ki,
her şeyin bedeli, sistemi, yapısı ve daha nice Bir cemaatin varlığı mutlak koşulda, o cemaatin
niteliksel ve niceliksel değerleri, tahmin edilemez hizmet ettiği kişilere yani sizlere bağlıdır. Zira bu
bir dengesizlikle, kontrolümüz dışında değişiyor, kişilerin sadece fiziksel varlıklarının yokluğu, bir
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 233 -
Bu yakınlaşma sayesinde, cemaat ileri Sadece cemaatimiz için değil, aklınıza gelebilecek
gelenlerimizin; nasıl insanlarımızı, gençlerimizi her türlü oluşumun ayakta kalabilmesi, varlığını
kala gelmeye daha çok çekeriz veya nasıl devam ettirebilmesi, kısacası var olması için
bireylerimiz, üzerindeki cemaat aidiyet duygusunu gençler yani yeni nesiller, yani taze kan gerekir.
arttırırız sorusunu sormaya ihtiyaç duymadıkları, Belki de bu anlamda cemaatimizin var olma
yolculuğunda en büyük destekçisi ve de en büyük
Gittikçe küçülen ancak küçülürken her bir adımda müttefiki gençlerimizdir. Madem ki gençlerimiz
halkına daha çok açılan bu cemaatin, bu bu denli önemli, onların da niteliklerini arttırmak
küçülmeden, kontrolleri kolaylaşan bir devlet ve geliştirmek onları günümüz değişimine karşı
misali, yapısını ve iskeletini daha çok donanımlı hale getirmek en büyük amaçlarımızdan
sağlamlaştırdığı, ekonomik sıkıntıların minimuma biri olmalıdır.
indirildiği, sağlam bir finans zemininde yolunda
ilerlediği, Ne kadar bizi mutlu eden ve gurur veren bir
tablodur ki, günümüzde gençlerimiz Türkiye’nin
Aynı yakınlığın, yurt dışındaki dünya Yahudi en iyi okullarında eğitim ve öğrenim görüyorlar.
cemaatleri ile olan ilişkilerde de kurulduğu, Meslek uzmanları oluyorlar. Kendilerine belirlemiş
oldukları veya olmadıkları yollarda almış oldukları
Küçük ama samimi cemaat yapımız içinde sağlam eğitimin meyvelerini görüyorlar. Bu
resmi/resmi olmayan prosedürler esnasında, bu anlamda aslında gençlerimizin akademik anlamda
işlerdeki pürüzleri ortadan kaldırmak için; ileri rekabetin oldukça yoğun olduğu ortamlara
cemaat yöneticilerinin unvanlarının ve statülerinin kendilerini yeteri denecek düzeyde hazırladıklarını
bir tehdit veya yaptırım gücüne hizmetten ibaret rahatça söyleyebilirim.
olarak algılanmadığı, bunun yerine saf insani
duygular yoluyla ilerleme kaydedilebileceği, bir İşte bu sebepten, benim özellikle üzerinde durmak
cemaat düşünülemez mi? istediğim eğitim, dini eğitim. Yani Yahudi eğitimi.
Unutmadan, ideal cemaat süzgecinde.
Doğduktan ön bilinç süresi yerleştikten sonrası ve Hepimizin yapmış olduğu iyi/kötü hareket, mitsva
devam eden süreçte; gençlerimizin kala mı gitsem veya günah kavramlarının yalnızca kişinin
yoksa derneğe mi ikilemini yaşamadıkları ve bu kendisine ait olduğu düşüncesinin yıkıldığı ve her
davranışın devamında da, gençlerin bunu Yahudi’nin diğer Yahudi’lerin iyi/kötü her türlü
ayrışmaya götüren bir seçim olarak algılamadıkları, hareketlerinden sorumlu tutulduğu anlayışının
benimsendiği ve biz burada bunca emeğin
Okulumuzdaki öğrencilerin, niteliği ve yetkinliği harcandığı kutlamamızda vakit geçirirken,
çok daha üstün bir dini bilgi ve İbranice dil aramızda olmaya maddi ‐manevi katılım
bilgisine sahip oldukları, göstermeyen/gösteremeyen kardeşlerimizin
yokluğunun ağırlığının, dişe dokunurcasına
Ne kadar uzun üzerinde durmam gerekirse de, en omuzlarımızda bir sorumluluk olarak yerini aldığı,
kısa haliyle Kaşerut’umuzun ve Şabat’ımızın bir bir cemaat de hayal değil.
Yahudi yaşamı için olmazsa olmaz olduğunun
anlaşıldığı ve anlatıldığı, çünkü Tora enginliği, Soracaksınız, mitsva yapan, Tora’yı çalışan ve
saflığı ile bir suysa ve Bene Yisrael, hayatı ağzı uygulayan kişi, diğerlerinden daha mı fazla
tarafında gelişen, sadece sözlerle bile yaşamına Yahudi’dir? Kesinlikle hayır. Sayın Ravımız Mendy
tutunabilen bir balığa benzetilirse, bu balığın Chitrik’in dediği gibi:
içinde bulunduğu sudan çıkması, akibeti için hiç de
iyi olmayacaktır. “Her bir Yahudi, Yahudidir. Bu sorgulanmayacak
kadar bariz bir durumdur. Bir Yahudi, Yahudi olma
Tora’mızın, evlerimizde bulunan herhangi bir durumunu hiçbir zaman terk edemez. Ve her Yahudi,
kitaba yaklaştığımız gibi entelektüel veya akademik T‐nrı'nın biricik çocuğudur. T‐nrı'nın isteklerini
bir bakış açısından değil de, bir Yahudi’nin nasıl yerine getirmeyen çocuk da T‐nrı'nın çocuğudur.
yaşamasını, hangi sınırlar içinde yaşaması Kimse kimseden daha fazla veya daha az Yahudi
gerektiğini, ÖZGÜR İRADE süzgecinde belirten ve değildir. Daha büyük veya daha küçük Yahudi de
T‐nrısal zeka ile kavranması gereken bir yaşam yoktur. Yalnızca Yahudi vardır. O kadar basit.
kitabı olduğunun anlaşıldığı,
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 237 -
Mitsvaları yerine getirmek bir kişiyi DAHA Yahudi Cemaatimizin fertleri olarak, artık herhangi bir
yapmaz. Nokta. konuda derin görüş ayrılıkları yaşamanın lüksüne
sahip olmadığımız ayrıca BURADAYIM! diyen ve
Gene de, bu kural en muhteşem gerçeği dedikten sonra da realitede de burada olan
değiştirmemektedir. Hepimiz eşit derecede bireylere ihtiyacımız olan bugünlerde, yaklaşan ve
Yahudi’yiz. burada da bulunma sebebimiz olan Tubişvat
Tüm Yahudiler eşit derecede Yahudi’dirler. Kimse bayramı, mükemmel bir başlangıç noktası
diğerinden daha Yahudi değildir. konumundadır.
Ne kadar çok mitsva yaparsanız yapın, diğer Küçüklüğümüzden beri tekrar edilerek
Yahudi’den daha çok Yahudi olmayacaksınız. öğretildiğimiz, Tubişvat’ın Ağaçlar Bayramı olduğu
Yahudi bir hayat tarzında yaşamasanız bile siz de gerçeğinin dışında, bu bayram yepyeni başlangıçlar
her gün sinagoga giden biri kadar Yahudi’siniz, ne için muazzam bir adım teşkil eder.
eksik ne fazla.
Nasıl mı?
Çünkü Yahudi olmak, neler yapıp neler
yapmadıklarımızla ilintili değildir; aynen insan
Büyük Tora bilgini Hafets Hayim, mucizeyi
olmak için insanî davranışlarda bulunmak zorunda
elimizle dokunarak hissedebildiğimiz anda
olmadığımız gibi.
anlayabileceğimizi söyler. Ne demektir mucizeye
Bir Yahudi, her şartta Yahudidir...” elle dokunmak ve hissetmek? Bu hafta
okuduğumuz Beşalah peraşasında mucizelerin
Bu bağlamda, bir kişi ne kadar Yahudilik’i ile mucizesi, Kızıldeniz’in yarılmasını görüyoruz.
bütünleşirse, bir yerinden kendi Yahudiliği’ne Dilersek, Kızıldeniz mucizesini kuzey ve güney
bağlanırsa, o derece kendi Yahudi Cemaati’ne de rüzgarlarının estiği veya bir meteor’un dünyamıza
katkıda bulunur. Kendini, cemaatine bağlı hisseder yaklaştığı anda gerçekleşen bir doğal zorunluluk,
ve onun için elinden geleni ardına koymaz. bulunduğumuz ana uyarlarsak ağaçlardan gelen
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 239 -
Yako Taragano
İstanbul
FAS
Geleneksel ile Modern İç İçe…
CASABLANKA‐MARAKEŞ‐ESSAOUİRA
Uzun zamandır biriktirdiğim Mil puanlarım ile
OKUR değişik bir destinasyona uçmak istiyordum.
Gitmediğim bir Kıta, Görmediğim bir ülke olmasını
İLETİLERİ istiyordum. Ancak o zaman birikmiş mil
puanlarımı isabetli değerlendirmiş olacağıma
inanıyordum. Yeni bir kıta, yeni bir Bayrak,
Berberiler ile Arapların içi içe yaşadıkları değişik
bir kültür FAS. Zamanlamam da mevsim itibarı ile
de uygun olunca BTS’nin kurucu üyesi Mizrahi
ailesi ile bu yeni Coğrafya’yı keşfetmeye karar
verdik. Fas hayallerini aslında uzun zamandır
kafamda planlıyordum. Ancak tarih hakkında
kararımızı da verince seyahat planımızı
gerçekleştirmek için kolları sıvadık. Giden
arkadaşlardan bilgiler aldık, Acentelerin tur
programlarını karıştırdık tabii ki en önemlisi
İnternet’te nerdeyse her gün araştırmalar yaptık. malzemeleri sergiliyorlardı. Temiz, bakımlı ferah
Dört gece beş gün sürecek seyahatimizin en uygun bir müzeydi. Müslüman olan müzenin
olarak bir gecesini Casablanca’da 3 gecesini de küratöründen bazı bilgiler aldık. Buradan Atlas
Marakeş’te geçirmeye karar verdik. Okyanusu kıyılarındaki Fas’ın Cote d’Azur’ü olan
Corniche geldik. Burası sahil olarak Nice’e veya Rio
Evimizin önünden başlayan transfer ile Atatürk sahillerine benzese de uzun entarili kıyafetleri ile
hava limanına sabahın 6.30’unda yola çıktık. Chek‐ halkı bize Fas’ta olduğumuzu hatırlatıyordu.
in işlemleri sonrası kredi kartlarımızın sağladığı Şezlongları, Güneş şemsiyeleri, un gibi kumu çok
avantaj ile Lounge’da kahvaltımızı yaptık. Airbus dalgalı Atlas Okyanusunu uzaktan keyifle izledik.
330A tipi uçağımıza giderken İsrailli bir grup ile Birkaç kare fotoğraf çekip soğuk bir şeyler içtikten
karşılaştık Fas’ı tanıyıp tanımadıklarını sorduk. sonra “Si Bu Abderrahman” adası’na geçtik.
Başlarındaki rehberden birkaç bilgi aldık. Beş saat
süren yolculuğumuz biraz film seyrederek, biraz
oyun oynayarak, yemekler ikramlar derken
çabucak geçti. Hiç birimiz sıkılmamıştık bu
yolculuktan. Hava alanında bizi elinde Group Yako
pankartlı şoförümüz Khalid bekliyordu. Yerel saat
ile saat biri gösteriyordu. Daha evvelden
programladığımız gibi şoförümüz bize “Beyaz
Şehir” anlamına gelen Casablanca şehir turu
yaptıracaktı.
İlk olarak Fas Yahudi müzesine geldik. (81. Rue
Chasseur Jules Gros Oasis Casablanca) Çok fazla
objeleri, tabloları, materyalleri olmasa da Fas’ın
değişik bölgelerinden toparlanmış birçok
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 241 -
Orada da İstanbul’da alışltığımız Sukot çarşı Pazar gezmeyi severiz. Gezinirken burada da
ritüellerinden farklı şeyler izledik. Hanımlarımız şansımıza karşımıza Pazar çıkmaz mı? Hiç
Suka meyvesi olan üzümü aradılar ama yoktu. Hala tereddütsüz daldık içine. Etlerin açıkta askılarda
ile amotsi yaptık. Kraker üstüne konmuş peynir ile satıldığı, değişik okyanus balıklarının tezgahları
omlet tipi bir yumurta servis edildi. Kuruyemişler süslediği, birkaç farkı sebzeler gördüğümüz bu
meyveler ve hurma masaya serpiştirilmiş. Hepimize Pazar, ilginç olduğu kadar bir o kadar da pislik
küçük kadehlerde şarap verdiler. Değişik bir içindeydi. Anlaştığımız saatte şoförümüz geldi.
memlekette değişik geleneklerle bir bayram Casablanca’da henüz görmediğimiz birkaç yeri
geçirmenin keyfini yaşıyorduk. görmek istedik. Önce koleksiyonumuz için magnet
ve birkaç hatıra eşyası almak için otele çok yakın
Saat 9’a geliyordu. İstanbul’daki evimizden bir mağazada 10 dakika kadar durup işlerimizi
çıktığımız andan itibaren yaklaşık 18 saattir halettik. Sonra Hollywood klasikleri arasında özel
yollardaydık. Artık otelimize gitme zamanı bir yere sahip 1942 yılında çekilmiş Humphrey
gelmişti. Casablanca Sheraton’a geldiğimizde Bogart, Ingrid Bergman’ın oynadığı 1943 yılında en
yorgunluktan hareket edecek halimiz kalmamıştı. iyi film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo
Resepsiyonda chek‐in işlemlerimizi yaparken milli dallarında Oscar alan Casablanca filminin çevrildiği
kıyafetli görevliler Fas’ın geleneksel naneli çayını Rick’s Cafe’ye gittik. Turist otobüsleri bizim gibi
ikram ediyorlardı. Lobide biraz dinlenip buraya yanaşıp fotoğraflar çekiyorlardı. Film
odalarımıza çekildik. demişken; güneş ışığı Atlas Dağlarının etekleri ile
Sahra çölünü öyle güzel bir açı ile aydınlatıyor ki,
Ertesi sabah Sheraton kalitesindeki kahvaltı çekim için birçok film yönetmeni adeta açık hava
büfesinde güzelce karnımızı doyurduk. Yöresel platosu durumundaki Fas’ı tercih ediyorlar.
tatlar denedik. Kahvaltı sonrası Marakeş’e hareket Örneğin; Brad Pitt’in oynadığı Babil, Benhur,
saatimize kadar bir iki saat boş vaktimiz Büyük İskender, Gladyatör, Kleopatra, Yıldız
olduğundan otelden çıkıp ara sokaklara daldık, Savaşları gibi bir çok film Fas’ta çekildi.
çevre gezisi yapmaya başladık. Her gittiğimiz yerde
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 243 -
Bilindiği gibi Fas bir zamanlar Fransız sömürgesi İlk olarak adresini yine internetten bulduğumuz
idi. 2 Mart 1956’da bağımsızlığını ilan etti. Para sinagoga gittik. Sırf burayı yaşatmak ve ayakta
birimi Dirhem (8.DR=1.$). Fas’a tüm dünya Maroc tutabilmek için, Sukot Bayramı vesilesi ile
derken biz Türkler, Fez kentinden esinlenerek bu İsrael’den gelen aşırı dincilerin de ziyaret ettiği bir
ülkeye Fas demişiz. sinagogdu. Etrafın görüntüsü hiç güzel değildi.
Girdiğimiz gibi çıktık. Buradan Yves Saint
Gezimize kaldığımız yerden devam edelim. Laurent’ın anıt mezarı kabul edilen, bir dönem evi
Yanımızda Kokartlı rehber olmadığından Sarayın olarak kullandığı, 20.yy başında ressam Majorel
içini gezemedik. Sarayı ancak dışındaki tarafından oluşturulan botanik bahçeyi gezdik. Kuş
bahçesinden görüp resimlerini çekebildik. Saat sesleri içinde insana huzur veren bahçeyi gezerken
12.00’yi bulmuştuk. Marakeş’e yol almak için çingene pembesi, nil yeşili gibi renklere isim olmuş
aslında çok geç bile kalmıştık. sıfatlar gibi, burada karşılaştığımız mavi’ye de
Majorel Mavisi deniyormuş. YSL koleksiyonlarını
Casablanca’dan çıkıp Marakeş’e varmamız yaklaşık
hazırlamadan önce buraya gelir bu dingin ortamda
4 saat sürmüştü. Marakeş (Kızıl şehir)
konsantre olup kıyafetlerinin çizimlerini
yolculuğumuzda iki mola verip birinde yemek
hazırlarmış.
yedik diğerinde ise Marakeş şehrini tepeden gören
bir yerde fotoğraflar çektik. Yol boyunca zeytin
Buradan çıkıp dar sokakları ile bizleri yıllar
ağaçları vardı. Türkiye’de özellikle Ege’deki zeytin
öncesine götüren Medina’ya ulaştığımızda, uzun
ağaçlarımız sayısı 80 milyon iken, Fas’ta 320
yıllar şehri yönetmiş Ba Ahmed’ in Bahia Sarayı ile
milyonmuş. Yollarda, bulvarlarda, bahçelerde hatta
Fas tarihinde önemli yeri olan Endülüs tarzı ahşap
kapalı alan otellerin içindeki bile görebileceğiniz 20
ve mozaik süslemeleri izledik. İspanyol Moresk
ayrı çeşidi olan palmiyelere bayıldım. Bazılarının
mimarisinin 800 yıllık örneği Koutoubia Minaresini
meyvesi olan Hurma buranın nerdeyse milli yemişi.
gördük. Gezimiz sırasında kumaşçılar, demirciler,
Şehre giriş yaptıktan sonra Yolda bizi bekleyen
deri tabakhaneleri, ahşap ustaları gibi ülkede
rehberimiz Mokhtar’ı alıp panoramik şehir turuna
çıktık.
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 245 -
mevcut nice el sanatlarının tüm örnekleri ile söylemesine rağmen son gün bu otelde yer
uğraşan insanlarla karşılaştık. kalmadığından bu otele ayırttığını söyledi. Otelin
tek iyi tarafı, lokasyonu idi. Marakeş’in en işlek, en
büyük caddesi VI. Muhammet bulvarındaydı.
Gerçekten bu bakımdan şanslıydık. Cafeler,
restaurantlarla dolu hareketli canlı bir bulvardı.
Gezimiz, UNESCO’nun Milli Miraslar Listesinde
bulunan Afrika’nın en hareketli şehir meydanı olan
Medina’nın eski şehrindeki Jma El Fna’da sonlandı.
Milli kıyafetleri içinde sucular, yılan oynatıcıları,
dövmeciler, müzisyenlerin gösterileri ile şenlenen
bu meydana adeta bir “açık hava tiyatrosu”
diyebiliriz. Ama pislik derseniz diz boyu. Saat 7
olmuştu. Otelimiz beş yıldızlı Ryad Mogador Check‐in işleminden sonra Mizrahi biraz
Menara’ya vardık. Amblemindeki 5 yıldıza dinlenmek için odasına çıktı, biz otelin karşısındaki
bakmayın. Benim paramla 3 yıldız bile etmez. Ama bir kafede çikolata ve muzlu krep yiyip kahve
ne yapalım ki acentemizin bir kazığı oldu bu. Son içerek akşam yemeğine kadar yorgunluk attık.
güne kadar Kenzi Farah oteline ayırtacağını İstanbul’a WhatsApp ile arkadaşlara, çocuklara
mesajlar yolladık. Otele dönüp duş alıp üstümüzü Fas’taki 3. günümüzde extra aldığımız tura çıktık.
değiştirdikten sonra otele çok yakın olan Opera Essaouira!. Yaklaşık 2 saat süren yolculuğumuzda
Cafe’de akşam yemeğizi yedik. Mizrahi her yolda bir iki mola verip el işçiliği ile yapılan çanak,
zamanki gibi kaşarlı pizza ısmarladı. Biz penne çömlek, lamba, ayna, atölyesini gezdik, El sanatları
alarabiyata, Fas’ın meşhur milli yemeği kuskus ile ile öğünen Faslı ustalar Alovera ipliğinden şallar,
salata ısmarladık. Kuskus çok ince irmikten yapılan kumaşlar, ucu sivri otantik terlikleri bizlerin
pilav ya da bulgur gibi bir yemek. Faslılar onu içine beğenisine sundular. Daha sonra yine yol üstünde
et, ya da tavuk koyarak yiyorlar. Biz vejetaryen Fas’ın meşhur deve kılından, keçilerin tiftik
ısmarladık. Kuskus üzerine patlıcan, kabak, havuç yününden yapılan el halılarının bulunduğu bir yeri
koyup Tajin dedikleri bir güveç kabı içinde gezdik. Mizrahi’ler sıkı bir pazarlık sonrası yeni
pişiriyorlar. Keyifli bir yemek oldu. evlerine güzel bir halı aldılar. Bir de en ilginci, yol
üstündeki ağaçlıklı bölgelerde keçiler ağaç
dallarına kuş gibi tüneyip etrafı izlemeleri idi. İlk
başta süs için koyulan cansız objeler olduklarını
sandık. Şoförümüz bunların canlı Berberi
köylülerin besledikleri keçiler olduklarını
söyleyince inip fotoğraflarını çektik. Hatta bir keçi
yavrusunu kucağımıza resim çektirmemiz için
verdiler. Minicik yavru keçiyi kucağıma aldığımda
torunum Lenny’nin kucağımdaki sıcaklığı gibi geldi
bana. Çok keyiflendim.
Daha sonra yine yol üstünde, bu aralar dünyada
moda olan gıdadan kozmetiğe birçok yerde
kullanılan Fas’ın Badem ağacı meyvesinden
üretilen Argan yağının satıldığı bir kooperatife
(031) Ocak –Şubat 2014 DIYALoG - 247 -
girdik. Bu konularda ne kadar tecrübeli de olsak, salondayız gel” dedi. Aileleri Fas’tan göç etmiş
ne kadar yok almayacağım da desek, turist İsrailliler Fas’a tur düzenlemişler. Şansıma Shabat
psikolojisi ile tuzağa düşmemek mümkün olmuyor. arvitini minyan ile yapma fırsatım oldu. Dua
Anlayacağınız 3‐5 biz de bir şeyler aldık. sonrası Shabat yemeği için otelimize çok yakın bir
Cafeyi seçtik. Hem bahçede açık havada yemek
Saat 13’e doğru eski bir Portekiz limanı olan tarihi yiyecek hem de müzik dinleyecektik. Canlı müzik
sahil kenti Essaouira vardık. Acıkmıştık. Şoförümüz yapan bir piyanisti vardı. Biraz Fransızca biraz
ve kapıda karşılayan garsonların güzel pazarlaması Arapça şarkılarla yemeğimizi daha da keyifle yedik.
ile deniz kenarındaki balık lokantası Fanatic’e Yemek sonrası yol üstündeki diğer birkaç oteli
girdik. Soğutulmuş beyaz şarap ve harika salatanın gezdik. Fikir edindik. Onları görünce bizim
yanında kalamarlı, ıstakozlu, dil balıklı, çipuralı otelimizin gerçekten kötü bir seçim olduğuna bir
güzel bir balık ziyafeti çektik. Yemek sonrası sahili kez daha karar verdik.
yürüyerek dolaşıp, eski şehire kale kapısından
geçerek girdik. Restaurant, kafe, hediyelik eşya Cumartesi gününü free gün tespit ettik. Tura
satan dükkanların yanında birkaç otel de bu çıkmayacaktık. Biraz çevre gezisi yapıp havuz
kalenin içinde gözümüze çarptı. Etrafı seyrede başında dinlenerek geçirecektik günü. Kahvaltı
seyrede gezinirken uygun bulduğumuz bir cafede sonrası geze geze yakınlardaki bir parka doğru yol
oturup kahvelerimizi içtik. Şoförle alırken yanımıza uyanık bir şoför yanaştı. Çift katlı
randevulaştığımız saatte kale kapısına gelip otobüs gibi bizi gezdirebileceğini, aynı fiyatı
aracımıza binerek Marakeşe doğru yola çıktık. alacağını vs. vs. aklımızı çelmeye çalıştı. Biraz da
Yolda tek mola verip dondurma yedik. Saat 6.30’ da başarılı oldu diyebiliriz. Çünkü günün bu saatinde
otele vardık. Üstümüzü değiştirmek için odamıza parkın sıcaktan dolayı pek ilginç bir tur
çıkarken asansörde elinde kitap ve kipa olan birini olmayacağını falan anlattı. Bizi bir alış veriş
görünce sordum. “Sinagoga mı gidiyorsun? “Yok” mağazasına bıraktı. Tahmin ediyoruz Hanut’unu
dedi “Otelde yapacağız Arviti.” “Katılabilir miyim?” (kapalı çarşı ağzı ile turistleri götürdükleri yerden
dedim. “Neden olmasın” dedi. Havuz yanındaki bir alınan komisyon) mağazadan almıştır. Bir de
değişik neler görebiliriz diye bir market gezelim etsiz türlü geldi. Ama et yiyen arkadaşlar kuzu
dedik. Bizim süpermarketlerden pek farkı yoktu. incik’i çok beğendiler. Porsyonlar öylesine büyüktü
Sadece 1‐2 paket kuskus aldık. Bir de otele havuza ki iki kişilik porsiyondan belki 10 kişi yiyebilirdi.
döneceğimizden öğlen için atıştırmalık bir şeyler Tabii ki yine geleneksel taji’de geliyor yemekler.
aldık. İki çeşit salam, Fransız peyniri, somon füme, Yemek sırasında dışarıda gördüğümüz dans ve
cips, kola gibi. Otele dönüp havuz başında biraz müzik grupları yanınıza gelip şarkılar söyleyip dans
güneşlenip dinlendik. Sonra Mizrahi odaya çıkıp ettiler. Yemek sonrası dışarı çıkıp stadyum dediğim
çilingir soframızı hazırladı. Yemek yiyip tribünlere oturuyor ve kültürel Berberi Show’u
odalarımıza çekildik. Akşam saat sekizde izliyorsunuz. Kapıda bizleri karşılayan atlılar stad
şoförümüz gelip bizleri aldı ve rezervasyonunu alanı içinde yarış yapıp ellerindeki silahlardaki
İstanbul’dan yaptığımız Chez Ali diye Berberi kuru sıkıyı patlatıyorlardı. Derken üç atlı gelip at
kültürünü tiyatral bir show ile yaşattıkları sırtında akrobatik hareketler yaptılar. Daha sonra
muazzam büyük bir restauranta götürdü. Adeta bir bir uçan halı üzerinde Ali Baba gösteri yapıyordu.
stadyum büyüklüğünde bir yer. Bizleri önce kapıda Berberi müziği eşliğinde bir platformun üzerinde
eli tüfekli Berberi kıyafetli atların üstünde 20 adam bir dansöz oryantal dans ediyordu. Anlayacağınız
karşıladı. Her gelen tabii onlarla resim tam bir görsel şölen.
çektiriyorlardı. Daha sonra kale gibi bir yerden
içeri girdik. Gelenleri avluda müzisyenler, dans Saat 23.30’a doğru gösteri bitti ve aracımıza binip
edenler, milli kıyafetli ve yerel gelin kıyafetli 20 dakika süren bir yoldan sonra otelimize döndük.
insanlar karşılıyorlardı. Daha sonra da yemek Pazar sabahı kahvaltı sonrası şoförümüz bizi
yenecek yere doğru sizi yönlendiriyorlardı. Burada Marakeş’teki otelden alıp hava alanına bıraktı.
da 6’lı 8’li 10’lu gruplar size müzik ve dans showu Duty Free Shop’u küçük ama şirin bir havaalanı.
yapıyorlardı. Yemekler malum Berberi gelenekleri Yeni bir kıta ziyaret etmenin, yeni bir kültür
tarzında. Etli çorba, salata, tandırda pişirilmiş kuzu tanımanın ve yeni bir bayrak dikmenin verdiği
incik, kuskus ve meyve. Biz tabiî ki vejetaryen gurur ile İstanbul’a doğru havalandık.
istedik. Kuskusumuz vejetaryen geldi. Kuzu yerine