Professional Documents
Culture Documents
66 Dusunuyorum Mart 2016
66 Dusunuyorum Mart 2016
PLOTINUS
Aşırılık, türeme, ilk fark ve başına buyruk olmayı isteme; bunlar ruh
için kötülüğün ilkesidir. Babalarını unutan ruhlar, bağımsızlıklarına
sevinirler, Tanrı’nın karşıtına gitmek için, hareketlerinin spontane
oluşundan yararlanırlar: Ruhlar, en uzak noktaya vardıklarında,
Tanrı’dan geldiklerini hatırlamazlar; tıpkı babalarından ayrı ve
uzakta büyütülen çocuklara benzerler; ne bizzat kendilerini ve ne de
babalarını bilirler. Artık ne Tanrı’yı ne de kendilerini görmeyen ruhlar,
kendilerini küçümserler; çünkü soylarını bilmezler. Onlar (Tanrı’nın
dışında) tüm geri kalan şeyleri düşünürler ve sadece kendilerine
hayran olurlar; her şey onları hayrete düşürür, oyalar, onlarda ilgi ve
tutku uyandırır; küçümseyerek uzaklaştıkları nesnelerle bozuşurlar.
Plotinos, Dokuzluklar
Tematik Konumuz SINIR!
Değerli vakıf üyeleri ve katılımcı dostlarımız;
Sınır kavramı, en az Yabancılaşma kadar geniş bir kavramsal zemine sahip. Bunu
ülke sınırlarından psikolojik sınırlara, tasavvufun berzah anlayışından sanatta sı-
nır kavramına kadar taşımak mümkündür. Bilimsel tutum ve felsefi anlayış çerçe-
vesinden yine zengin bir bülten olacağını umut ederek bir kez daha yola çıkıyoruz.
Düşünüyorum Dergisi 3- Paylaşımlar eğer alıntılardan oluşuyorsa olması Yayın Kurulu’nu bağlamamaktadır.
bu alıntıların referanslarının verilmesi ge- Bu gibi paylaşımlar doğrudan yazarın kendi
Yayın İlkeleri rekmektedir. Referans verilmeyen gönder- sorumluluğu altındadır.
meler yazının niteliğine zarar vereceğinden
Paylaşımların belirli bir niteliğe ulaşabil- bu konunun hassasiyeti nitelikli bir paylaşım 7- İmlâ hataları nedeniyle anlam kaybı bulu-
mesi adına ricalarımız olacak; için çok önemlidir. Bu nedenle yazarın kendi nan makalelerin ilgili düzenlemeleri yazarın
görüşünü bildirdiği alanlar dışındaki bilgiler kendisinden talep edilecektir.
1- Yapılacak paylaşımlar Anadolu Aydınlan- referanslı olmalıdır.
ma Vakfı'nın varoluş ilkeleri ile çelişmeme- 8- Yazılar belirtilen tarihte iletilmelidir. Ge-
lidir. Buna göre: "Vakfımızın amacı, dil, din, 4- Her ne kadar paylaşımlar, paylaşanın so- cikmeli olarak ulaşan paylaşımlara tematik
ırk, cinsiyet, uyruk ayrımı yapmaksızın, ay- rumluluğunda olsa da, bunları yayınlayan olmayan ara bültenlerde yer verilecektir.
dınlanma amaçlı "Sürekli Bilgi Topluluğu" olarak Anadolu Aydınlanma Vakfı’nın görev
oluşturmak, aydınlanmayı "Evrensel İnsan ve sorumlulukları bulunmaktadır. Paylaşım-
Toplumu Ülküsü" doğrultusunda, farklı kül- lar belirli bir partinin siyasi propagandasını
türler ile insanlık uygarlığı bağlamında ve içermemeli ve karşıt görüşleri aşağılamama- Bülten Künye
tarih sürecinde ele almak, incelemek, eleştir- lıdır. Bültende yapılacak paylaşımlarda haka-
mek ve yorumlamak, Anadolu kültürel yapısı ret içerikli ve suç teşkil edebilecek ifadelerin Yayın Adı Düşünüyorum • İmtiyaz Sahibi Şeyma
içinde oluşan ve değişen düşünce ve kav- kullanılmaması gerekmektedir. Bobaroğlu • Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ekrem
ramların bütün boyutlarıyla anlaşılmasını, Genç • İdare Adresi Bayar Cad Papatya Apt. 22/11
Erenköy İstanbul 0216 382 81 73 • Basım Yeri
diğer kültürlerde yer alan kavramlarla olan 5- Paylaşılan makalelerde hatalı bir aktarım
Küçük Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. / Maltepe Mah.
ilişkilerinin kurulmasını ve böylece düşünce olmaması adına yazıların “Microsoft Word”
Davudpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sit.
yönetiminin ve düşünce aletlerinin tanımlı programında hazırlanıp bize iletilmesini rica No:81/170 Zeytinburnu İstanbul Türkiye
ve işlevsel kılınmasını sağlayarak, bireyin ederiz. Tel.: 0212 565 24 68 • Yayın Süresi Aylık • Dili
ve toplumun kendisini yeniden üretebilme ve Türkçe • Türü İlmi, Fenni, Edebi • Alanı Yerel
gerçekleştirebilmesine katkıda bulunmaktır." 6- Bültenimize gönderilen makaleler başka
bir dergi veya mecrada yayımlanmış olabilir. Yazı İşleri Kurulu Ayşe Doğu, Deniz Tipigil,
2- Paylaşımların Yayın Kurulu tarafından Bu paylaşımlar yayınlandığı mecranın bilgisi Elif Ersoy, Gülsüm Eren, Gülşen Geniş,
uygun bulunabilmesi için her bir yazının ile birlikte paylaşılmalıdır. Makalenin bülte- İzzet Erş, Sadık Acar, Selin Erş
kendine ait bir başlığı ve bir iç bütünlüğü ol- nimize gönderilmiş olması, yazarın bu ko- E-posta bulten@anadoluaydinlanma.org •
malıdır. Yazarı ve alıntı bilgisi olmayan ma- nudaki taahhüdü anlamına gelir. Bu nedenle Web www.anadoluaydinlanma.org
kalelere de yer verilemeyecektir. başkasına ait olduğunun tespit edilememiş
Thorsten Botz-Bornstein
Özetleyen: Yaprak Çika Erdoğan
Yeni-Platoncu felsefeci Plotinos’u (MS 204- için, belli akılcı hareketlerden hem kopma düşünülen hakikate nakşedilmiş güzelliğin
270) Rus film yönetmeni Andrey Tarkovski ile hem de kopmama durumu söz konusudur. değeri haline geldi. Plotinos, Stoacıların kar-
ilişkilendirmek için bir sebep var mı? İlk ba- Plotinos Platon’un, Aristoteles’in ve Stoacıla- maşık maddeciliğinden de Demokritos ile
kışta, birisinin ─diğer şeylerin yanı sıra─ bir rın göklere çıkardığı ahlaki bütünlüğün akılcı Epiküros’un nispeten daha az karmaşık olan
tür estetik gizemciliğe yakınlaşan bir imajlar yapılarını araştırma işini bir kenara bırakmış maddeciliğinden de tiksiniyordu.[3]Tarkovski
estetiği üretmiş olması; diğerinin de sinema ve doğrudan doğruya kendi “gizemci birliği” ise aynı anda hem Marksist hem de Kapitalist
sanatını, bazılarının “gizemci” olarak nitelen- ile ilgilenmeye başlamıştır. Ama “gizemci bir- yorumlarla hayat bulan ─ve en az Stoacıla-
dirmeyi arzu edeceği bir felsefî tutkuyla uy- liğin” bütünlüklü ve birleşik niteliği Platoncu rınki kadar karmaşık olan─ ikiyüzlü madde-
gulamış olması dışında, bu iki insanın hiçbir geleneğin etkisinde kalmıştır ─zaten paradok- cilikle hesaplaşıyordu. Tarkovski’nin verdiği
ortak yönü yokmuş gibi görünüyor. su yaratan şey de budur. Benzer şekilde Tar- karşılık, imajları “sadece kendilerini ifade
kovski de şiirsel bir uslamlama şekli geliştirir; eden” ve bünyevî olarak semiyotik ve bilimsel
Bergson, Plotinos’un “gizemcilik” ile “diya- Tarkovski’ye göre geliştirdiği bu uslamlama bir eğilim sergilememesi sayesinde “gizemci”
lektiğin” ancak çok uzaktan değerlendirildi- şeklinin yapısı, entelektüel uslamlamaya görünebilen bir sanat oldu.
ğinde örtüşür gibi göründüğünü söyleyerek uzak değil, bilakis çok yakındır. Bu uslam-
bu iki akım arasında daima kesin bir ayrım lama, hakikatin tamamını ve tüm karmaşık- İmajların Basitliği
yaptığını sık sık vurgulamıştır.[1] Öte yandan, lığıyla insan hayatını kucaklayabilmek için
Plotinos ile gizemcilik arasında böyle kesin yüzeysel temâşâ modellerini alt etmeye çalı- Brunschvicg, Plotinos’ta imajların işlevini ta-
bir bağlantı olmasa bile, gizemciliğin“[Ploti- şır. Gizemcilik burada varlığını sürdürüyorsa nımlarken, ‘‘basit” görünen bu imajların tam
nos’un kapısını] defalarca çalmış olduğu”nun başlı başına bir amaç değildir, “daha yüksek da basitlikleri aracılığıyla ─idealizm veya
kabul edilmesi bile, Plotinos’un felsefesine bir akılsallığa” hizmet etmektedir. maddecilik gibi─“resmî” felsefî stratejile-
ilişkin her türlü analizin ciddiye alması gere- rin sunduğu her türlü “sükûnetten” kaçtığını
ken bir konudur. Aslında Plotinos, gizemcili- Şayet Tarkovski ve Plotinos’ta bir gizemcilik söyler: “Plotinos tarihçileri, kendilerini Ploti-
ğin baştan çıkarmaları ile felsefesinde baştan söz konusuysa, bu gizemcilik kendisini asla nos’un düşüncesini alışık oldukları çerçevenin
sona sağlam bir yer tutan belli bir “Yunan en- nihai bir konum olarak tanımlamaması ba- bölümlerine yerleştirmeye zorlamıştır:
telektüelizmi” arasındaki alana yerleştirilme- kımından daima “rahatsız edici” kalacaktır. içkinlik veya aşkınlık, tecelli veya zuhur, pan-
lidir. Emile Brehier’in söylediği gibi, Plotinos Nihayetinde ne gizemcilik ne de rasyonalizm teizm veya teizm. Ama Bir’in nedenselliği,
bizi ancak bu bakımdan “rasyonalizm ile gi- düşünsel bir biçim olarak kabul edilmekte- tam da kavramlarla sınıflandırmaya yönelik
zemciliğin bir birleşimiyle” karşı karşıya bı- dir. Plotinos’a göre bâkî kalan tek yüce güç, her türlü girişimi engellemek üzere tesis edil-
rakır. Bu tür bir birleşme, bugün bize ya kabul “biçimi olmayan” bir niceliği temsil eden saf miştir: Sadece organik veya organik olmayan
edilemez görünecektir ya da paradoksal bir akıldır. doğanın görünüşünden ödünç alınan imajlar
tarafı olmasından ötürü ilginç gelecektir. yardımıyla kavranabilir”[4]
Tarkovski’nin ve Plotinos’un konumları ─on-
Birçok insana göre, Tarkovski’nin “mânevî- ları birbirinden ayıran zaman uçurumuna Plotinos ile Tarkovski “sükûneti bozan bir
yat” eğilimi dinsel, “modern-olmayan” bir tu- rağmen─ kıyaslanamaz değildir. W. Theiler, gizemciliği” paylaşmakla kalmaz, imajların
tumdan kaynaklanır ve özellikle Sovyet-son- Plotinos’un “içinde yaşadığı dünyanın yarat- “basitliğine” dair argümanları da benzerdir.
rası dönemde, Tarkovski’nin gizemci bir tığı kafesten kaçma arzusunu” tanımlar: “Plo- Tarkovski’nin filmlerinin çarpıcı tarafı de-
biçimde üsluplaştırmasına yol açan gizemci tinos’un dünyasında tüm faaliyetler önceden rinden, alttan alta işleyen bir dil biçiminde-
yorumların şekillenmesine neden olmuştur. belirlenmişti ve insanın içsel ilerlemesi ki belli bir estetik “zorunluluk”tur. Bu dilin
Oysa tıpkı Plotinos gibi Tarkovski de akılcı (insanın yeni keşiflere tüm inancını yitirmiş “akılcı” veya “sanatsal-gizemci” olarak nite-
bir geleneğin mirasçısıdır; bu gelenek aktif olması gerçeğiyle çoktan) sınırlanmıştı. Bu lenip nitelenemeyeceği ise tâlî bir önem taşır.
gelişimini Eisensteincı sinemada bulan bilim- nedenle Plotinos “en yüce’nin akıldışı, belir- Tarkovski’nin ifadelerinin köklerinin saf bir
sel bir biçimciliğin damgasını taşır. lenmemiş ve sınırlanmamış olduğu fikrinin imaginatio’ya, yani kelimenin tam anlamıyla
peşine düşmek istedi.”[2]Plotinos’un gözünde
Dolayısıyla gerek Plotinos gerek Tarkovski en yüce değer, “mânevî” bir nitelik olduğu
[3] Plotinos alıntıları için bkz. The Six Enneads,
çev. Stephen MacKenna ve B. S. Page, Chicago:
[1] Bergson, Les Deux Sources de la morale et de la [2] Willy Theiler, “Das Unbestimmte, Unbegrenzte Encyclopedia Britannica, 1952.
religion, Paris: Presses Universitaires de France, 1962, bei Plotinus”, Revue internationale de philosophie [4] Léon Brunschvicg, L ‘Esprit européen, Neufchatel:
s. 234. 1997:2, No. 92, s. 290. Baconniére, 1947, s. 84.
Dinler, vahye mazhar olan Nebîler için bir minde de yer alan tevhîd bilinci ve bu idrake adıyla anıldığı bahislerde geçen İsrailoğul-
inanç unsuru olmaktan ziyade, yaşamsal bir olan davet, kaynağını İbrahim’de bulur [1]. ları ise nefsin mertebelerini ifşa eder. Aklın
olgu, bir tecelli, yüksek bir idrak, ulvî bir Böylece Muhammed, tevhîd ile İbrahimî bir kemâli nûr, nefsin kemâli ruhtur. Ve bunlar
keşif, âli bir deneyimdir. Bu idrak ve şuur şuurdadır. Bununla birlikte Muhammed’in İslâm indinde Yakub’un sırrıdır.
kendilerine hariçten ihsan olsa idi, onlar da tevhîd dininden olduğu söylenebilir, ancak
cemaatleri gibi kendilerine bildirilene itaatle tevhîd dininin yani hanifliğin İslâm ile bir ve Yakub’ta aklın biçimleri olarak ortaya çıkan
memur olurlardı. Hâlbuki bilinmeyene itaat, aynı şey olduğu söylenemez. Zira İslâm’ın kudret, babası İshak’ın töresinden gelir. Ge-
gaybe imândan aşağıdır. Nebîyi, cemaatin- mahiyeti hanifliği aşar. lenek akıl tarafından biçimlenmez, ilâhî olan
den ayıran budur. Câmia Nebîyi bilir, Nebî (veya öyle olduğu kabul edilen), törel bir
Allah’ın kendisine nasip ettiğini. Cemaatler, İslâm’ın ilkin Muhammed ile bildirildiğini mahiyete bürünür ve aklı biçimlendirir. Her
inanç grupları Allah’ı mesellerle bilirler. Ne- söylemek de yanılgı olur. Zira İslâm, bes- ne kadar İbranî töresi İbrahim’e dayandırılsa
bîler ise nefislerinde bilirler. Bu bilgi sonra- melenin mührünün kendisine verildiği Sü- da, İsmail’in de babası olan İbrahim ne Ya-
dan bir veçhe-i ilâhî olarak onun dini diye leyman ile bildirilmiştir [2]. “İslâm” kelime- hudi, ne de Nasrani’dir [12]. İbranî törelliği
anılır. İbrahim’in, Nuh’un, İsa’nın dini, on- si barış anlamına gelir. Müslüman ise barış İshak’a dayanır ve yine bu törel yapı içinde
ların Allah’tan tahsil ettikleri, hayatlarında içinde olan demektir. Hz. Süleyman Tevrat-ı “İshak Baba” olarak nitelenir [13]. İshak’la
bilfiil deneyimlediklerinden ibarettir. Şerifte 7 farklı isimle zikredilir. Süley- somutlanan töre İbrahim’in genele yayılan
man [3] yedinci ve nihai ismidir. Bu ismin rahmetini özelde tecelli ettirir. Genel rahmet
Kur’an’ı Kerim’de Peygambere hitaben İb- anlamı İslâm’ı, yani barışı tahsis eden Allah’ın kendisine aittir. Ama özel rahmet
rahim’in dinine tâbi olması emredilir. Ken- anlamına gelmektedir. Kral Süleyman’ın kula aittir ve kul bu rahmeti hak ederek ka-
disi de bu emre uyduğunu ve yüzünü hanif krallığında hiç savaş olmadığı, babası zanır [14]. İbrahim’e layık görülen Rahmetin
olarak Allah’a döndüğünü, zira müşriklerden Davud’un aksine barış içinde bir dönem ge- Babası olma niteliği Allah’a aittir. İshak’a
olmadığını ifade eder. Haniflik, gerek dinsel, çirildiği Tevrat’ta açıkça belirtilir. Barış, ba- ait olan kurbanlık ise kendi rızası ile oldu-
gerek ezoterik bağlamda İbrahim’e atfedil- rışıklık Süleyman Nebî’nin karakteridir. Bu ğundan İbrahim Allah’ın takdir ettiği kaderi,
miş, İbrahim ile tescillenmiş bir tavır ve bir karakter Muhammed peygamberin dinine İshak ise kendi razı olduğu kaderi taşır. Bu
şuur durumu olduğuna göre, Muhammed’in ismini vermiştir. İslâm, kalbî bir şuur ve ruh- kader İshak’ın hayatı ve töresidir. Velhasıl
tebliğinde kendisinin de tâbi olduğu bir îtikat sal hâl olduğu kadar ötekileştirmeye karşı da İshak, İbranî törelliğinin temelidir. Muham-
olabilir mi? Kendisine İslâm olarak bildirilen bir tavırdır. Süleyman’ın çok eşliliği özünde med’in törelliğinde ise İshak törenin yalnız
hanif din midir? Her peygamber ilettiği me- buna delalet eder. Lakin yine de ve sadece bir yanını oluşturur. Zira Muhammed’in dini
sajında kendi dinsel tipolojisini yansıttığına barış içinde yaşamak Muhammedî dinin ahde göre olanla vaade göre olanı genel rah-
göre, Muhammed’in dini gerçekte nedir? kemali değildir. Muhammed’in tebliğ ettiği met altında birler [15]. Yine de bu İshak ve
İslâm, Süleyman’ın dinini de aşar. İsmail ile olur.
İslâm diğer dinlere nazaran çok daha güçlü
teolojik bir iddiada bulunur. Farklı dini ya- İslâm şuurunun dayandığı temel unsurla- Şuur hakikate irca olduğunda, onda cüzler,
pılara, karşıt fikir ve îtikatlara gönderme ya- rından biri akıl kudretidir. Kur’an, Allah’ın yani tikeller eriyip gider. Zira cüzlerin
parak, tüm bu ayrılıkların kendisinde birliğe yasasını anlamanın, onu yorumlamanın ve gayesi külli olana, tümellere ulaşmaktır.
geldiği savını öne sürer. Sevgi gibi, kardeşlik hayata geçirebilmenin temeline aklı koyar. Allah’ın birliğine şahadet şuurun tümelleri
gibi kulağa çok saf ve iyi niyetli bir öneri gibi Akıl, bilinç ve düşünme yeteneği Kur’an’da kavramasıyla mümkün olur. Bu ise haki-
gelse de, başarması neredeyse olanaksız bir çok yönlü olarak ele alınır. Taakkul [4], te- kat cihetindendir. Lâkin hayatı düzenleyen
yapı inşa eder. Bu teozofik yapıya göre savaş fekkuh [5], tezekkür [6], tedebbür [7], te- şeriat, yani külli aklın cüzler üzerindeki
karşıtı İsa’yla ordular kralı Davud barışırlar. fekkür [8] vs. gnostik yaklaşım ve hikmet- hâkimiyeti ve idaresidir. Bu ise adaleti za-
Kendini dünyevîlikten tecrit eden Yahya ile li anlayışta akıl ve düşünmenin bu farklı ruri kılar. Muhammed, “akrabam” dediği
bin eşli Süleyman, şeytanın sınadığı Eyüp ile boyutları Yakub ile anılır. Yakub, imân veya Musa’nın şeriatını kendi dininin temeline
ateşin yakmadığı İbrahim aynı mabedin za- ahlâk kabullerine göre hareket etmez. Am- alır [16]. Bununla birlikte İslâm’ın temeli
ruri taşlarına dönüşürler. Bu birbirinden ayrı cası Lavan’la olan anlaşması [9], Tanrının Musevî’dir denilebilir. Ancak Musevîli-
bilinç tiplerini birliğe getiren barışık yapı meleğiyle güreşi [10], Esav’dan ilk oğulluk ğin gayesi barışı ve adaleti tahsis etmekten
Muhammed’in dinsel tipolojisini oluşturur. hakkını alışı [11], Yusuf’u korumak için di- ibarettir. Barış ve adaletin olduğu bir
ğer oğullarıyla yaptığı konuşma gibi birçok cemiyette şeriatın hükmü biter. Bu cihetten
Muhammed’in dini şüphesiz tevhîd dinidir ve kıssada Yakub’un aklı diğer yeteneklerinin Muhammed’in dini Musa’nın tebliğine de
varlığın birliğini tebliğ eder. Allah’ı birleyen önüne aldığını gösterir. Ahlâkçı bakış açısına muhit ve ondan evlâdır.
ve müşriklere karşı söylem geliştiren bir yapısı ters bir tavır sergilese de aklın mahiyetini ve
vardır. Ancak tevhîdi yani varlık birliğini ifşa mertebelerini belirgin kılar. Yakub’un oğul- Kur’an’da Rûhullah olarak işaret edilen
eden Hz. İbrahim’dir. Muhammed’in söyle- ları aklın mertebelerini ifade ettiği gibi, İsrail mesih İsa benzer bir tavır sergilemiştir. İsa,
Filmler ve Rüyalar
(Tarkovski, Bergman,
Sokurov, Kubrick ve
Wong Kar-wai)
Thorsten Botz-Bornstein
Yayınevi: Metis Yayıncılık, 2011
Evrensel Akıl (Nous); Evrensel Akıl’dan, Plotinos, çağının dinsel yaşantı taleplerinin
Evrensel Ruh çıkmıştır. Evrensel Ruh aşağı karşısına, kendi tinsel yaşam öğretisiyle çı-
doğru inerek bireysel ruhları, bireysel ruhlar karak, felsefeye dinle ilişkilenebileceği, hatta
da nesneleri türetir. Plotinus, Grek rasyona- (giderek) dinin yerine geçebileceği yepyeni
lizminin düşünme modlarına sonuna kadar bir yönelim kazandırmıştır.
bağlı kalır. Buna rağmen onda Grek filozofla-
rında bulunmayan yeni bir öge vardır: Misti- Bu tinsel felsefenin merkezi kavramı Aşk’tır.
sizm. Bu yanıyla Dokuzluklar, Batı Tarihi’ni İşte bu yüzden, M.S. 3. yüzyılın son “Yunan”
Rüya kuramını film çalışmaları bağlamında
ve İslâm Dünyası’nı derinden etkilemiştir; filozofu Plotinos’un öğretisi, Antik Yunan
ele almak, bu kuramın içinde geliştiği öz-
Hıristiyan mistisizminin ve Tasavvuf Doktri- felsefî mirasının, kendisi üzerinden tek tanrı-
gün, klinik bağlamdan çıkarak esasen estetik
ni’nin temeli olmuştur. Plotinus’un görüşleri, lı dinlere aktarıldığı bir köprü olma niteliğine
kaygıların şekillendirdiği bir ortama geçme-
bazen paganizm tarafından Hrıstiyanlığa kar- sahiptir.
yi gerektiriyor. İşte Filmler ve Rüyalar’da
şı felsefî bir destek olarak da kullanılmıştır. Plotinos’un felsefî girişimi, ‘ölümsüzlük’ ve
Botz-Bornstein da tam bunu yapıyor: Rüya-
‘kurtuluş’ çığlıkları arasında kendi insansal
ları estetik ifadeler olarak değerlendirip bu
“Büyük etkisine rağmen Dokuzluklar, şimdi- varoluşundan vazgeçen insana, her şeye rağ-
özel ifadelerin ne şekillerde geliştirildiğine
ye kadar dilimize çevrilmedi. Bu, önemli bir men otonom bir varlık olduğunu hatırlatır.
odaklanıyor. Rüyaları psikolojik hayatımı-
eksiklikti. Eksikliği giderebilmek için Do-
zın sıradan olayları gibi değil, varlıklarını
kuzluklar’ın tümünü çevirmeye karar verdik. İlginçtir ki, Plotinos’un kendi yaşadığı dö-
belli bir rüya-zamanında sürdürmelerinden
Ancak çeviriyi yaparken, Porphyrios’un sıra- nemde bir karşılık bulamayan bu hatırlatma,
dolayı ilginç, kendine yeten fenomenler
lamasını izlemek yerine, Plotinus doktrininin sunduğu olanaklar bakımından, yaklaşık altı
olarak ele alıyor. Bu noktadan yola çıkarak,
hiyerarşik yapısını dikkate aldık. Bu nedenle yüz yıl sonra İslâm filozoflarınca kendisine
Tarkovski’nin estetik rüya fenomenlerini iş-
Dokuzluklar’ı, sıralamadaki yerini dikkate sıkıca tutunulan bir dayanak olacaktır.
leyerek geliştirdiği gerçekçilik karşıtlığını,
almadan, belirlediğimiz düzene göre çevir-
Sokurov’un modern imaj ideolojisine yöne-
meye devam ediyoruz. Umarım ki, çeviri bu
lik yıkıcı saldırılarını, Arthur Snitzler’in alı-
konudaki boşluğu doldurur; Plotinus’un dü- İlkçağ Felsefe Tarihi 5 –
şılmış olanı nasıl tekinsize dönüştürdüğünü, Plotinos, Yeni Platonculuk ve
şüncelerini doğrudan öğrenmek isteyenlere
Kubrick’in bu yapısal modelden nasıl kaçın-
dığını ve Wong Kar-Wai’nin parodileştiril-
yararlı olur.” Erken Dönem Hıristiyan Felsefesi
miş kapitalizm manzaralarını inceliyor. Ahmet Arslan
Plotinos’un Yayınevi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay.,
Kiros (Cyrus) Silindiri
Derleyen: Eraydın Erdoğan
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yayın- “Ben, dünyanın kralı, büyük kral, güçlü kral, II. Kiros silindirde daha sonra halka can, mal,
lanmasından yaklaşık olarak iki bin beş yüz Babil kralı, Sümer ve Akad kralı, dört çeyre- namus güvencesi verdiğini, dil, din özgürlü-
sene önce yazılmış ve içeriğinde köleliğin ğin kralı, büyük kral Ansan kralı Kambis’in ğü tanıdığını, kimsenin inancına karışmadığı-
kaldırılması, din, dil, ırk ayrımına son veril- oğlu, büyük kral Ansan kralı Teispes’in ebedi nı, her türlü inanca saygı gösterdiğini, ırk ay-
mesi gibi konular barındıran Kiros Silindiri, kraliyet soyundan gelen Kiros’um. Babil’e rımcılığını ortadan kaldırdığını, yöneticilerini
dönemin Pers Kralı 2.Kiros tarafından M.Ö. barışçı bir şekilde girdiğimde kraliyet sara- seçme hakkı tanıdığını, devletler arasındaki
539 da Babil de yazdırılmıştır. Kral 2. Ki- yına yerleştim. Zevkler ve mutluluklar orta- anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü
ros, Pers İmparatorlukları’ndan Akamanış mına. Büyük efendimiz Marduk bana, Babil’i için uğraştığını anlatıyor.
Hanedanı’nı kuran ve “Büyük Kiros”, “Bü- sevdiren yüce bir kalp bahşeyledi. Günlük iş-
yük Keyhüsrev” adlarıyla da bilinen Pers lerimle bu cömert kalbim bana yol gösteriyor. Kiros Silindiri 1879 yılında Asur bilgini Hor-
Kralı’dır. muzd Rassam tarafından Babil’deki
Marduk Tapınağı’nda bulunmuştur.
Kiros, M.Ö. 559’da Medya İmpa- Günümüzde Londra’daki Britanya
ratorluğu’nun bir bölgesi olan An- Müzesi’nde sergilenmekte olan si-
şan’ın yöneticisi olmuştu. M.Ö. 550 lindirin birebir kopyası halen Bir-
yıllarında Kral Astiages’i bozguna leşmiş Milletler’in New York’taki
uğratıp Medya Krallığı’nı Pers İmpa- karargâhında sergilenmektedir.
ratorluğu’nun merkezi yaptı. M.Ö.
549 yılında Lidya Kralı Kroesus ye- Günümüzde insan hakları ihlalleri-
nilgiye uğratarak Batı Anadolu’yu nin en fazla olduğu bölgenin tarihin-
ve buradaki Yunan şehir devletlerini de, dönemin insanlarını kölelikten
de ele geçirdi. M.Ö. 539’da Babil bireyliğe yasalarla taşıyan Kiros Si-
kentini fethedip Filistin’i de içi- lindiri gibi bir örneğin olması olduk-
ne alarak Orta Doğu’nun çoğunu ça düşündürücü. Hatta insan hakları
hükümdarlığı altına aldı. Orta As- ihlallerinden sorumlu olan ülkelerin
ya’da Massagetler ile savaşta öldüğü bu bildiriyi şu anda kendi sınırla-
düşünülmektedir. rı içinde sergiliyor olmaları daha da
Büyük ordum Babil’e kan dökmeden yürüdü; düşündürücü. Yaşadığı dönemin insanlarına
Kiros Silindiri, üzerinde dönemin diplomasi kimsenin Sümer ve Akat halklarını korkutma- tanıdığı hakların ve eşitliklerin bir gün bütün
dili olan Akadca ile yazılmış bir bildiri bulu- sına izin vermedim. Babil’in ve tüm kutsal dünyaya yayılması umuduyla Kral Kiros ’a
nan, 23-11 cm. ebatlarında kilden yapılmış merkezlerinin iyiliğini aradım. Nabonide’in selam olsun.
fıçı şeklinde bir yapıttır. Babil’in fethinden (Son Babil kralı) ona yüklediği ve ne tanrı-
sonra İmparator Kiros tarafından yayınlanan ların istediği, ne de halka yakışan angaryaya Kaynaklar
bildiride, kazanılan savaşların kayıtları ile ba- son verdim. Bezginliklerini ortadan kaldır- https://tr.wikipedia.org/wiki/II._Kiros
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kiros_Silindiri
ğışlayıcı kanunların yanı sıra kraliyet soyuyla dım, onları özgürlüklerine kavuşturdum. Bü- http://blog.milliyet.com.tr/insan-haklarinin-ilk-bil-
ilgili bilgiler yer almaktadır. Kral Kiros ya- yük efendimiz Marduk, icraatlarımdan hoşnut dirgesi-kiros-un-kil-silindiri-ve-sonrasi/Blog/?Blog-
yınladığı bildiride şöyle seslenmektedir: kaldı. Beni kutsadı...” No=279178
Tanrının her yerde olduğuna inanılsa da in- hayatın dört önemli özelliğinin yansıtıldığı hem de kuzeyden etkilenmiş ve iki mimari
sanlık tarihine bakıldığında, tanrıyı mabet- görülmüştür. “Artha (Huzur), Kama (Zevk), tarzını beraber yansıtır. En üst bölümleri sade
lerde arayışlar tükenmemiştir. Göklerde ola- Dharma (Erdem, ahlâk) ve Moksha (kurtu- ve basittir. Tanrı’nın en üst bölümde olduğu
na ulaşabilmek için yukarıya doğru uzayan luş)”. Tapınaklarda uğur getirdiğine inanılan düşünülür. Orta bölümde süslemeler başlar,
büyük tapınaklar tasarlanmıştır. Tapınaklar gamalı haç ve lotus çiçeği sembolleri, gücü en alt bölümde ise süslemeler daha da fazla-
tanrı ile bağlantı kurulabilecek sığınaklar ve temsil eden aslan heykelleri, Om hecesinin laşmıştır. Bölgeye, inanışa, amaca, dönemine
ölümden sonraki dünyanın varlığının algı- bulunduğu birçok sanat eseri bulunur. Çok göre tapınaklar değişiklik gösterir. Tapınak-
lanmasını sağlayan semboller olarak düşü- süslü bir sanat anlayışı vardır. Tapınakların lardaki sanat ise o kültürün estetik algısını
nülmüştür. en üst bölümde bulunan süslemelerin uzayda ortaya koyar. Genelde tapınakların büyük-
bulunan gezegenleri anlattığı ve ateş, toprak, lüğünün yanında kapıları küçüktür. Yukarıya
Tüm kültürlerin dini inançlarını yaşadığı ta- hava, su, evrende var olan her şeyin birliği ve doğru uzanan merdivenler ise dua edenleri
pınaklar, aynı zamanda bu kültürün estetik birbiri ile olan bağlantısı üzerine kurulmuş- yukarıya taşımak ve Tanrı’ya yaklaştırmak
algısını, sanatsal yapısını yansıtan mimariler tur. Doğum, yaşam, yeniden doğumu anlatan, için tasarlanmıştır. Kalash adı verilen doğur-
ve semboller olarak ortaya çıkar. Binaların tanrısal özellikleri ve doğayı insanda yansı- ganlığı, doğumu, refahı temsil eden içi su ve
tarzı, üzerinde bulunan heykeller ve resimler tan süslemeler, simgeler, sembollerle hayatın mango yaprakları dolu ve üzerinin Hindis-
o bölgede yaşayan insanların kültür, gelenek, düzenini görselleştirmişlerdir. tan cevizi ile kapatıldığı su kapları bulunur.
ritüel ve estetik algılarını süreçleri ile anlatan Tüm tapınaklarda daha küçük bir bölmede iç
belgeler haline gelmiştir. İnanç farklılıklarını Büyük binalar, etkileyici resimler, heykeller mabetlerin olduğu kutsal bölüm ve ana tanrı-
kutsal mekânların yapısı ve isimleri gösterir. dînî inançları güçlendirmek için kullanıl- yı sembolize eden bir figür bulunur.
Kilise, sinagog, câmi tanımları farklı inanç mıştır. Yaklaşık iki bin yıl önce tapınaklar-
sistemlerini temsil eder. Aynı inanç sistemini da âyinlerde, kurban törenlerinde söylenen Hindistan’daki tapınakların çeşitliliği böl-
benimseyen kültürlerde bile tapınak tipinin Vedik ilâhîler ile müzik de resim ve heykel geden bölgeye değişen yerel tarzın yanında
farklılıkları, mimari biçimi, yapılan heykel kadar tapınaklarda kullanılan etkili bir yön- yüzyıllar öncesinde yaşamış usta ve heykel-
ve resimlerin farklı olduğu görülebilir. Bu tem olmuştur. Örneğin Nataraja (Dansın kra- tıraşların sanatlarının görüldüğü önemli eser-
farklılıklar hangi zamanda yapıldığı ve geç- lı) heykelleri ile dans ve müziğin öneminin lerdir.
mişe ait izleri açığa çıkaran mimari, tarih ve vurgulandığını görebiliriz. Hindistan’da en
arkeolojik olarak da çok önemli bilgiler taşır. önemli tapınaklardan bazıları, Hampi, Kha- Kaynaklar:
juraho, Ajanta Mağaraları, Ellora, Konark • Hint Dünyası, Gordon Johnson, 1995, İletişim Yayın-
cılık A.Ş.
Hindu tapınaklarına bakıldığında; kendi kül- Güneş Tapınakları, Taj Mahal, Tanjora’daki • The Hindu Temple, Gerge Michell, The University of
türlerinde var olan çok çeşitli inanışı yansıt- Brihadeswara Tapınakları’dır. Chicago Press, 1977
tığı görülebilir. Antik dönemden itibaren bili- • Art in World History, Mary Hollingsworth,Giun-
nen tanrılar ve bu tanrıların avatarları adına Hindistan’daki tapınaklarda üç ana mimari ti,1989, 2003
• Elements of Indian Art, Swarajya Prakash Gupta, Shas-
birçok mabet yapmışlar ve bu mabetlerin en tarz ‘‘Nagara, Dravid, Vesara’’ temelde bu- hi Asthana
üst noktasında o tanrının yaşadığına inan- lunur. Kuzey bölgesinde görülen Nagara’nın • Khajuraho - The Temple of Love - Ancient India - Do-
mışlardır. Tanrının özelliklerini ve gücünü üst bölümü üzerinde cenneti taşıdığı düşü- cumentary - Erotic Sculptures of • Madhya Pradesh
gösteren heykeller, kabartmalar ve resimler nülen Meru dağına benzer. Dravid tapınak- • Indraprastha Museum of Art and Archaeology, Jan 1,
2007 - Architecture, Ancient
bu çeşitliliği ve çok yönlülüğü yansıtır. Hint ları güney bölgesinde ve piramide benzer bir • Shashi Prabha Asthana (Editor) (Author), S.P. Gupta
tapınaklarında bulunan sanat eserlerinde yapıda tasarlanmıştır. Vesara ise hem güney (Editor) (Author)